1. ünitecumhuriyet dönemi türk edebiyatının
Transkript
1. ünitecumhuriyet dönemi türk edebiyatının
TÜRK EDEBÝYATI 12. SINIF DERS KÝTABI YAZARLAR Ali KURT Ekrem DEMÝR Dr. Fatma Meliha ÞEN Nuran ÖZLÜK Turgay ANAR Tuðba BAÞER BERBER Ekrem AYYILDIZ Ayhan ÖNDER DEVLET KİTAPLARI DÖRDÜNCÜ BASKI ............................., 2011 MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI YAYINLARI .................................................................................. :4505 DERS KÝTAPLARI DÝZÝSÝ......................................................................................................... :1287 11.......Y.0002.3686 Her hakký saklýdýr ve Millî Eðitim Bakanlýðýna aittir. Kitabýn metin soru ve þekilleri kýsmen de olsa hiçbir surette alýnýp yayýmlanamaz. Editör : Prof. Dr. Muhammet YELTEN Program Geliþtirme Uzmaný : M. Hilmi AKBULUT Ölçme ve Deðerlendirme Uzmaný : Serdar KARAMAN Rehberlik ve Psikolojik Danýþma Uzmaný : Ebru ÜLKÜ BÜTE Grafik Tasarým ve Resimleme : Bahariye ALPMAN Füruzan ÞÝMÞEK Erhan DÜNDAR Dizgi - Bilgisayar - Matbaa : Turgut YILMAZ ISBN 978-975-11-3038-9 Millî Eðitim Bakanlýðý, Talim ve Terbiye Kurulunun 14.02.2008 gün ve111 sayýlý kararý ile ders kitabý olarak kabul edilmiþ, Yayýmlar Dairesi Baþkanlýðýnýn 08.03.2011 gün ve 886 sayýlý onayý ile dördüncü defa 803.000 adet basýlmýþtýr. & #' ! & " & !& " ) !( ! $ $ ))&" & &* ! ) # # ') ! " * &*& " * # "& !& (" &* && & %&* & !!)&&! *&&*&&)')))* %***&& *$&! " " ) # " *$ & $ !#$&*&* &")(**# !&" ) # ')$ .. MUSTAFA KEMAL ATATURK ÝÇÝNDEKÝLER Kitabýmýzý Tanýyalým........................................................................................... I. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI(1923-...).............................................. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu................................................... I. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME .............................................................................. 1 3 4 14 II. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE ÖÐRETÝCÝ METÝNLER............................................... 15 Öðretici Metin Örnekleri ............................................................................................. 16 1. Deneme .............................................................................................................. 16 2. Makale ............................................................................................................... 21 3. Gezi Yazýsý .......................................................................................................... 24 4. Hatýra .................................................................................................................. 28 5. Fýkra .................................................................................................................... 32 II. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................. 38 III. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE COÞKU VE HEYECANI DÝLE GETÝREN METÝNLER (ÞÝÝR) ............................................................................................ 41 1. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir ............................................................................... 42 2. Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920 - 1960) ...................................................... 57 3. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir .................................................... 65 4. Garip Hareketi (I. Yeni) (1940-1954) ....................................................................... 73 5. Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir ........................................................................ 78 6. Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960) .................................................................................... 88 7. Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980) ..................................................... 97 8. 1980 Sonrasý Þiir ...................................................................................................... 102 9. Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri ........................................................................... 107 III. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................ 111 IV. ÜNÝTE: CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE OLAY ÇEVRESÝNDE OLUÞAN EDEBÎ METÝNLER ...................................................................................................... 1. Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman) ................................................... a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler........................................... b. Toplumcu Gerçekçi Eserler ................................................................................ c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler ............................................................. ç. Modernizmi Esas Alan Eserler ........................................................................... 113 114 114 129 144 160 2. Göstermeye Baðlý Edebî Metinler (Tiyatro Metinleri) .............................................. 181 3. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatýnýn Genel Özellikleri ............................................... 201 IV. ÜNÝTE ÖLÇME VE DEÐERLENDÝRME ............................................................................ 202 Baþarým (Performans) Ödevi Örnek Formu ......................................................................... 204 Proje Çalýþmasý .................................................................................................................... 205 Terimler sözlüðü .................................................................................................................. 207 Kaynakça ............................................................................................................................. 209 VII KÝTABIMIZI TANIYALIM Konu Baþlýðý: Konu adlarýný gösterir. CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI (1923-...) Hazýrlýk: Yeni bilgilerin öðrenilmesi amacýyla yapýlacak hazýrlýk çalýþmalarýný, ders için gerekli materyallerin istenmesini, ön bilgilerin harekete geçirilmesini, incelenecek konu ve metni sezdirecek sorularý kapsar. Ýnceleme: Metni yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan çözümleme süreciyle birlikte eleþtirel düþünme, keþfettirme, iletiþim, araþtýrma, problem çözme, bilgi teknolojilerini kullanma; Türkçeyi doðru, etkili ve güzel kullanma becerilerini geliþtirmeye yönelik süreci kapsar. Ders Dýþý Etkinlik: Öðrencilerin sýnýf içinde derse yönelik etkin katýlýmlarý için okul dýþýnda hazýrlýk gerektiren süreci kapsar. Ders Ýçi Etkinlik: Sýnýf içinde öðrencilerin derse yönelik etkin katýlýmlarýný kapsar. Anlama-Yorumlama: Yapý, tema, dil ve anlatým ögelerinin iç içe girerek oluþturduklarý organik birliðin anlam deðerleri ile bu anlamýn oluþmasýný saðlayan ögeler arasýndaki iliþkilendirme sürecini kapsar. Ölçme ve Deðerlendirme: Türk edebiyatý programýnda ölçme, öðrencilerin kazaným ve becerileri ne kadar edindiklerini göstermeye yarayan araç olarak kullanýlýr. Projeler: Dersle ilgili yapýlacak örnek proje konularýný ve proje iþlem basamaklarýný kapsar. Proje ile ilgili öðretmen deðerlendirme ölçeði ve öðrenciler için öz deðerlendirme formu kitabýn sonunda verilmiþtir. Hatýrlatma: Dersle ilgili okunmasý gereken kitaplarýn önceden bildirildiði bölüm. 1 12. SINIFTA OKUNMASI GEREKEN ESERLER 2 1- Necip Fazýl KISAKÜREK Çile 2- Ziya Osman SABA Geçen Zaman 3- Cahit Sýtký TARANCI Otuz Beþ Yaþ (Bütün Þiirleri) 4- Ahmet Muhip DIRANAS Þiirler 5- Nâzým Hikmet RAN Memleketimden Ýnsan Manzaralarý 6- Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Han Duvarlarý 7- Behçet NECATÝGÝL Sevgilerde 8- Fazýl Hüsnü DAÐLARCA Çocuk ve Allah 9- Attilâ ÝLHAN Sisler Bulvarý 10- Edip CANSEVER Gelmiş Buldum (Seçme Þiirleri) 11- Turgut UYAR Göğe Bakma Durağı (Seçme Þiirleri) 12- Sezai KARAKOÇ Þiirler-III (Körfez, Þahdamar, Sesler) 13- Ýsmet ÖZEL Erbain 14- Âþýk Veysel ÞATIROÐLU Dostlar Beni Hatýrlasýn 15- Nurullah ATAÇ Diyelim-Söz Arasýnda 16- Haldun TANER Keþanlý Ali Destaný 17- Sabahattin ALÝ Yeni Dünya 18- Peyami SAFA Bir Tereddüdün Romaný 19- Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU Ankara 20- Reþat Nuri GÜNTEKÝN Leylâ ile Mecnun 21- Mustafa KUTLU Hüzün ve Tesadüf 22- Orhan PAMUK Yeni Hayat 23- Oðuz ATAY Korkuyu Beklerken 24- Fakir BAYKURT Yýlanlarýn Öcü 25- Turan OFLAZOÐLU Sokrates Savunuyor Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu Atatürk, Ýstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde (15 Aralýk 1930) CUMHURÝYET DÖNEMÝ TÜRK EDEBÝYATI (1923-...) Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn Oluþumu 1. Önceki bilgilerinizden hareketle baþlangýcýndan cumhuriyete kadar Türk edebiyatýnýn devirlere ayrýlmasýnda hangi sosyal, kültürel, ekonomik ve coðrafi þartlar etkili olmuþtur? Maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. 2. Cumhuriyet’in ilanýndan günümüze kadar (1923- ...) edebiyatýmýzý etkileyen sosyal, siyasi, kültürel, ekonomik, coðrafi olaylarýn neler olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 3. Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki edebî eserlere nasýl yansýmýþ olabileceðini tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. Sezgicilik ve varoluþçuluk akýmlarý hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz ( 9. sayfadaki 6 ve 11. sayfadaki 8. sorulara yöneliktir.). ASIL KAYNAK ... 1718 felaketinden sonra bu felaketin getirdiði bir nevi intibahla bazý münevverlerimizde tek selamet çaresi fikir hâlinde baþlayan Garpçýlýk, 1839’da devlet müesseselerimizi ve bazý hayat þekillerimizi deðiþtirmekle kalmadý, bizi âdeta kulaðýmýzdan tutarak þeyhülislam duasý ve ecnebi sefir alkýþýyla Avrupa mektebine çýraklýða verdi. Hareket, kendisinden evvel esaslý bir fikir hazýrlýðý bulunsaydý yahut 1718 ile 1839 arasýndaki zaman kaybedilmemiþ olsaydý elbette baþka türlü olurdu. Fakat yýkýlmýþ medrese, darmadaðýn olmuþ iktisadi hayat, kapýlarýný açmýþ gümrük ve muhafazasý güçleþmiþ hudutlar, daha derin düþünmeye vakit býrakmýyordu. Diðer taraftan kaybedilen zaman içinde mevcut müesseseler herhangi bir aþýyý kabul etmeyecek bir tereddi hâline gelmiþlerdi. Kendi bünyelerinde hiçbir istihale veya sýçrayýþ imkânlarý kalmamýþtý. Ýki þey yapýlabilirdi: Ya eski tamamýyla yýkýlarak yerine yenisi kurulurdu yahut da olduðu gibi kendi kendine tükenmesi için býrakýlan eskinin yaný baþýnda yeninin devri baþlardý. Biraz imkânsýzlýk ve biraz da herhangi bir tepki korkusu, Tanzimat’ý yapanlara ikincisini tercih ettirdi ve birdenbire memleketin hayatý bir müstemleke þehrinin garip manzarasýný aldý. Hayatýmýz ikiye bölündü. Bir taraftan yeni, hayata dayanan zaruretleri karþýlayan çehresi ile görünüyor, öbür taraftan bunun tam zýddý olan þey yani yaþama kudretini kaybetmiþ bir yýðýn artýk, kendi âleminin üstünde yüzebilen birkaç daðýnýk unsura yapýþmýþ duruyordu. Yaþayan eski Tanzimat’tan 1923’e kadar olan devreyi memlekette bu kýlýç artýðý eski ile yeninin mücadelesi doldurur. Bu iki âlemin hayatýmýzda bu tarzda karþýlaþmasý sade yeninin zaferini güçleþtirmekle kalmýyordu, ayný zamanda yeni karþýsýnda eskinin muhakkak beðenilmemesi lazým gelen bir þey olduðunu yavaþ yavaþ bize kabul ettiriyordu. Aramýzda can çekiþir hâlde yaþayan artýklara bakarak maziyi kötülemek, onu küçümsemek itiyadý içimizde yol aldý. 1923’te baþlayan tasfiye, eski ile yeni arasýndaki bu denksiz mücadeleye son verir. Ýçimizde yaþayan bu yarý ölü hayat þekillerini, yeni terkipte fonksiyonu kalmamýþ bazý müessese artýklarýný hayatýmýzdan çýkarýnca birdenbire onu büyük hakikatinde görmeye baþladýk. Bugün her tarafta haklý bir mazi saygýsý baþladý. Artýk aramýzda dedelerimizi muasýr Fransýz romanýný tanýmadýklarý, Shakespeare (Þekspir)’i veya Tolstoy’u bilmedikleri, Bergson veya Freud ile Lindenberg’ten, Einstein (Aynþtayn) ile Karuzo veya Vilyam POVEL (Vilyým PAVIL)’dan ayný yüksek ihtisas þuuruy- 4 la derin derin konuþmadýklarý için itham edenlerimiz azdýr. Bilakis bunun yerine onlarý kendi devirlerinde, kendi hakikat ve imkânlarýnda mütalaadan hoþlanýyoruz. Kendilerine mahsus bir hayatý yaratmýþ olmalarý ve onu samimilikle yaþamalarý, her türlü özentiden uzak, asilliði yalnýz kendi yarattýklarý þeylerde bulmalarý hoþumuza gidiyor. Gururlarýna, zevklerine hayran oluyoruz. Sinan’a hürmet ediyoruz, eski musiki ustalarýmýzý anlamaya çalýþýyor ve anladýkça mükemmelliklerine þaþýyoruz. Fuzûlî’yi, Bâkî’yi, Nedim’i, Gâlip’i, kendilerine layýk olan yüksekliklerde seyretmekten haz duyuyoruz, daðýnýk bazý hayat þekillerini, gelenekleri kaybolmaktan kurtarýyoruz. Vakýa bunlarýn bazýsýný henüz pek acemice yapýyoruz ve yaptýklarýmýz, yapmamýz lazým gelenlerin yanýnda henüz çok azdýr. Bazý törenlerde hemen her yýl ayný þeyleri tekrar etmekle kalmýyoruz; musikicilerimizin henüz elde tam denecek bir plak koleksiyonu bile yoktur; tamamýný bildiðimiz ve deðerini anladýðýmýz gün kültürümüze birkaç medeniyet birden kavrayan bir derinlik verecek ve bize Anadolu’nun muammasýný çözecek olan masallarýmýz, oyunlarýmýz, küçük hayat itiyatlarýmýz þimdiki vaziyet ve þartlara göre sonuncu gibi görünen saklayýcýlarý ile beraber kaybolmak tehlikesindedir. Bununla beraber maziye karþý bakýþ tarzýmýzýn deðiþtiði muhakkaktýr. Artýk kendimizi baþka bir ýþýkta görüyoruz. Esaslarýnda Garp’la ölçüþebilecek bir medeniyetten, bir insan ve hayat üstünlüðünden geldiðimizi anlýyoruz. Önümüzde bilgi ve sevginin yavaþ yavaþ açtýðý âleme yenileþen zevkimizle, güzeli ve iyiyi anlayýþtaki görüþ farkýmýzla eðildikçe kudretimiz, nefsimize güvenimiz artýyor. Bu deðiþikliði beðenmemek kabil deðildir... Fakat bu kadarý yetiþir mi? Öyle sanýyorum ki ne maziyi sevmek ne Garp’ý tanýmak ve ona hayran olmak bizim için kâfi deðildir. Mazi nihayet geçmiþ bir zamandýr; bizde ancak kendisine içimizden bir þeyler katarak hakkýyla yaþayabilir. Biz ise “bugün bile” deðiliz, yarýnýz. Her neslin asýl vazifesi kendi ötesinde gelecek için olaný hazýrlarken baþlar. Bizim için asýl yapýlmasý lazým gelen, memlekette yeni hayat þekilleri yaratmaktýr. Biz Þark’a veya Garp’a ancak birbirinden ayrý iki kaynaðýmýz gibi bakabiliriz. Her ikisi de bizde ve geniþ bir þekilde vardýr; yani realitelerimizin içindedirler. Fakat onlarýn mevcudiyeti kendi baþlarýna bir deðer olamaz ve sadece böyle olmasý bizi kendi hayatýmýzda, kendimiz için kendimize mahsus bir hayatý, geniþ ve þümullü bir terkibi yaratmaya davet eder. Ýçimizdeki kaynaþma ve karþýlaþmanýn verimli olmasý için bu hayatý, bu terkibi doðurmasý þarttýr. Bu da asýl üçüncü kaynaða, “memleketin realitesi”ne varmakla kabildir. Dedelerimizin büyük meziyetlerini, hayatlarýnýn kendilerine has ve gerçek oluþu yapýyordu. Garp medeniyetinin büyük meziyeti de bir realitenin mahsulü olmasýnda ve inkiþafýný onunla beraber yapmasýndadýr. Bizim için asýl olan miras, ne mazidedir ne de Garp’tadýr; önümüzde çözülmemiþ bir yumak gibi duran hayatýmýzdadýr. Onu yakaladýðýmýz, onun meseleleri üzerinde durduðumuz, onlarla yoðrulduðumuz, bu meseleleri fikir hayatýmýzýn zaruri yol uðraklarý gibi deðil temeli olarak kabul ettiðimiz zaman tarihin ve hususi coðrafyamýzýn bize yüklediði büyük role eriþeceðiz. O zaman “devam”ýn zinciri tekrar içimizde baðlanacak ve biz muasýr dünyada birleþtirici çehremizle ve bu çehreyi teþkil eden hayat çerçevesi ile kendimize layýk yeri alacaðýz. Birbirini anlamayan iki âlemin ortasýnda, bir düðüm noktasýnda yaþamýþ olmanýn bize yüklettiði zahmetler, o zaman gerçek ve ön safta hayatýn nimetleriyle ödenecektir. Ahmet Hamdi TANPINAR Yaþadýðým Gibi 1. Yukarýdaki Asýl Kaynak adlý metinden hareketle Cumhuriyet Döneminin dayandýðý siyasi, sosyal ve fikrî temelleri sözlü olarak ifade ediniz. 5 YENÝLÝKLER Sene 1913, Büyük Muharebe eli kulaðýnda... O zamanýn gençliði Osmanlý Devleti’yle beraber memleketi de bir uçuruma doðru götüren sebeplerden bazýlarýný yalan yanlýþ sezinlemeye baþlamýþtý. Bunlardan biri Anadolu’ya yapýlmakta olan haksýzlýktý. Asýrlardan beri bütün kuvvet Ýstanbul’a verilmiþti. Devlet adamlarý, iþ adamlarý Anadolu’da yalnýz bir asker ve zahire deposu, idealist gençlik ancak uzaktan sevilir, okþanýr ve acýnýr karanlýk ve esrarlý bir evliyalar diyarý görüyordu. Balkan felaketinden sonra Ýstanbul’da bir kalkýnma hareketi oldu, gazetelerde bazý yazýlar yazýldý. Bunlardan biri merhum Þahabettin Süleyman’ýn Gençler Anadolu’ya baþlýklý bir makalesiydi. Gençler, o zaman makale ile nasihatle pek Anadolu’ya raðbet edeceðe benzemezlerdi. Bazýlarý kalem kâtipliði filan gibi küçük bir iþle Ýstanbul’da tutunamazlarsa aðlaya sýzlaya yakýn vilayetlerden birine çýkarlar, orada dünyanýn öbür ucunda sürgüne gönderilmiþ gibi ahuzar içinde vakit geçirirlerdi. Þahabettin Süleyman’ýn makalesini okuduðum zaman Bursa’daydým. Bana da heves geldi ve orada çýkan el kadar bir gazete için ben de Yýldýzlar adlý bir makale yazdým. O vakit ki aklýmca yýldýzlar sembolü, bir gökyüzü gibi geniþ, derin ve karanlýk Anadolu’ya yer yer serpilmiþ kasabalarýmýzýn sembolü. Gençliðin, hele bizim yetiþtiðimiz zamanlardaki gençliðin imaj, teþbih, istiare zevkini mazur görmeli! Memleketin hâlini ýþýk ve karanlýkla izah eden bu makalede Ýstanbul, bir güneþ olarak tasvir ediliyordu. Fakat ancak çevresini yarým yamalak aydýnlatabilen, ýþýðý Marmara kýyýlarýndan ötesine geçemeyen cýlýz bir güneþ. Bu güneþin tek baþýna Anadolu’yu kurtarmasýný beklemek boþ hayaldi. Þu hâlde o, yurdun bir köþesinde kendi kendini paralayadursun, biz gençler üçer beþer içerilere yayýlmalý, bir güneþe muhtaç olmadan yaþayacak ve çevrelerini aydýnlatacak küçük küçük ýþýk kaynaklarý yaratmalýydýk. Bizim için kurtuluþ ancak bu yýldýzlarýn parlamasýyla baþlayacaktý. Çocukluðun birçok hatýralarý arasýnda bu yýldýzlar imajýný da unutup gitmiþtim. Fakat cumhuriyetten sonra onu tekrar hatýrlamaya baþladým. Hem de sýk sýk. Ne zaman bir Anadolu kasabasýnýn elektrik, þimendifer, mektep, fabrika gibi ehemmiyetli bir yeniliðe kavuþmasý vesilesiyle kendiliðinden bahsettirdiðini iþitsem benim yýldýzlar aklýma gelir. “Hele þükür, biri canlanmaya baþlýyor.” derim. Yýldýz tabii ruhlardaki yýkýlýp yapýlýþlar idarelerde ve maddi eþyadaki çabuk ve pürüzsüz olamýyor. Eskiden yeniye geçiliþ esnasýnda görülen sevimli acemiliklerden bir ikisini not ediyorum. ... Reþat Nuri GÜNTEKÝN Anadolu Notlarý ANADOLU’DA BÝR GECE Bu çocuða Anadolu’da rastladým. Çankýrý ile Kastamonu arasýnda, “Kalehan”da konaklamýþtýk. Arabamýzýn bir hayvaný çatlamýþ, aðzý köpüklenerek yabani bir hýrýltýdan sonra hanýn kapýsýna serilmiþ; kýmýldamadan, çýrpýnmadan, tepinmeden bir lahzada katýlaþmýþtý. Arabacý, sað kalan hayvanýný yatýrdýktan sonra öfkeyle karþýma dikildi: — Efendi! Benden yana umudun kalmasýn. Buradan ileriye bir adým atamam. Bir araba bul. Sonra þiþkin parmaðýný batýya doðru sivrilterek güneþin son ýþýðýyla sarýmtýrak bir pembe tüle bürünmüþ toprak yolu gösterdi : — Aha... Bundan öte... Daha öte... Ilgaz... Tehe... Uçurumun yaný... Çift hayvan bile yetmez... Dingil de saðlam deðil... Günahý boynuma... Ben idemen efendi... Baþka araba bul. 6 Baþka araba yoktu, iki gün handa bekledim. Uzak bir mesafede imiþim gibi haykýrarak müjdeledi: — Kalk hele... Baþka araba geldi, üç yaðýz hayvaný var. Ilgaz’ý da geçer, uçurumu da geçer, daha bilmem aha, þeytanýn yamacýný da geçer, kalk hele... Hanýn kapýsýna çýkýnca bana tanýtýlan yeni arabacým, taze bir tecessüsle beni süzdü, ben de ayný merakla ona baktým : On üç on dört yaþýnda bir çocuktu. Kül benizli, elmacýk kemiklerinin altý çukura batmýþ, üst dudaðýný gölgeleyen silik bir tüy çizgisiyle cýlýz kafalý bir köy oðlanýydý. Siyah kirpikli gözlerinin derin parýltýsýyla sordu: — Ýnebolu’ya mý? — Evet. — Araba hazýr. Korkuya benzer bir isteksizlik, beni bu küçük arabacýyla pazarlýðýmda haksýzlýklara düþürüyordu; çocuk, çýkarmak istediðim her güçlüðü kabul etti. Uzlaþtý, eþyamý arabasýna taþýdý. Araba kalkarken hancýyla eski arabacý arkamdan seslendiler: — Korkmayasýn, küçüktür ama hayvanlarý iyi sürer. Anadolu’nun hüzünlü sabahlarýndan biri idi. Aðýr aðýr gidiyorduk... Toprak yola kakýlý seyrek taþ parçalarý, güneþin ilk kýzgýnlýðýyla parýldýyorlar, araba sarsýldýkça gözlerimin önünde kývýlcýmlar gibi yanýp sönüyorlardý. Ara sýra daha fazla koþmak isteðiyle þahlanan gürbüz hayvanlarýn yoldan kaldýrdýklarý tozlar, pembe bürümcük gibi arabayý sararak boþlukta uçuþuyor, titreþiyorlar, sonra dalga dalga yere inerek gözden kayboluyorlardý. Yol çok dönemeçli, çapraþýk ve dardý; hayvanlar, yaðýz, parlak, sert adalelerinde birikmiþ kuvveti boþaltabilecek kadar hýz alamýyorlar, sevmedikleri batâetle yürümekten sinirlenerek homurdanýyorlardý. Küçük arabacým, elindeki dizginleri rehavetle tutarak yanýmýzda yükselen toprak kayalara bakýnýyor, arabasýyla hiç oyalanmýyordu. Düþündüm: “Ne kadar olsa çocuk, Allah bizi kazadan esirgesin!” O, bu düþüncemin sesini duymuþ gibi birdenbire arkasýna döndü : — Efendi! Az ileri yol düzleþir, daha hýzlý gideriz; ben hayvanlara bile bile yol vermiyorum. Ve yol düzleþince kendisine minderlik iþini gören arpa torbasýnýn üstüne daha iyi yerleþerek dizginleri küçük bileklerine sardý, hayvanlarýn kulaklarýna doðru kýrbacý silkeledi, ince bir sesle þaklattý. Üç hayvan, burunlarýný ufka doðrultarak þahlandýlar ve arabayý hýzla çekmeye baþladýlar. Bu sürat o kadar umulmaz bir þeydi ki yolun kenarýna asýlý dik yamaçlara gözüm iliþtikçe meçhul tehlikelerden ürküyordum. Yola ancak sýðan arabanýn yana doðru aðýrca bir salýntýsý, bizi ilk saniyede ölüme atabilirdi. Fakat küçük arabacým, dermansýz görünen bileklerinin çevik, atýlgan, acele hareketleriyle dizginleri sallýyor, geriyor, hayvanlarýn cilalý etlerine vuruyor, arabanýn muvazenesini maharetle buluyordu. … Ilgaz’ý geride býrakmak üzereydik, sabah yaklaþýyordu fakat... Birdenbire yolun kenarýnda, otuz kýrk metre ilerimizde, araba fenerinin sarý ýþýðýndan üç siyah gölgenin yavaþça kaçýþtýklarýný gördük. Arabacým hemen ayaða kalktý. Dizginleri sol elinin bileðine sararak sað elini bol pantolonunun arka cebine attý büyük, hantal, eski sistemde bir tabanca çekti ve hayvanlarý daha þiddetle sürdü. Araba, gölgelerin kaçýþtýðý yere geliyordu; karartýlarýn bulunduðu hizaya yaklaþýnca siyah elbiseleriyle dimdik duran ve ellerini fiþenklerine dayamýþ üç uzun boylu adamýn arabaya baktýklarýný gördük. 7 Yakýn tehlikelerin soðuk teri, sýrtýmdan aþaðýya sýzdý. Arabamýz, silahþorlarýn tam hizasýna geldiði zaman gölgeler, hiç kýmýldanmadýlar, yolun kýyýsýnda aðaçlar gibi hareketsiz kaldýlar, araba uçar gibi geçti. Arabacým geriye dönmüþ, yol kývrýlýncaya kadar tabancasýnýn namlusunu hedeften ayýrmamýþtý. Ilgaz’ý böyle geçtik. O gölgeler kimdiler? Ne bekliyorlardý? Bize sataþmaktan niçin vazgeçtiler? Korktular mý? Anlaþýlmadý. Küçük arabacým dedi ki: — Ah! Bir sataþsaydýlar, iki üçünü birden devirseydim... Galip bir kumandan edasýyla arpa torbasýna keyifli keyifli yerleþmiþ, “Ecevik”e kadar Köroðlu’nun türküsünü söyleyerek hayvanlarý sürmüþtü. Gölgelerden bir daha hiç bahsetmedi. Ýnebolu’da yirmi gün kaldým. Bir gün, Anadolu gazetelerini karýþtýrýrken on üç yaþlarýnda, Bursalý Hüseyin isminde bir arabacý çocuðunun Ilgaz’da Rum eþkýya tarafýndan çevrildiðini, kahraman yavrunun eski bir tabanca ile iki þakiyi yere serdiðini fakat... Bir martin kurþunuyla yaralandýðýný, devriye yetiþmeden öldüðünü okudum. Bu Hüseyin benim arabacýmdý. O günden sonra, Anadolu konuþulduðu zaman, bu küçük arabacýyý anarým. Onun yanýk, esmer yüzünde siyah, parlak gözlerinde, destani kahramanlýðýmýzýn izlerini bulur, azametli mazimizin gururunu duyardým. Peyami SAFA Türk Edebiyatýndan Seçme Hikayeler - 2 TOHUM Dördüncü Sahne (Yolcu ve Birinci Aða ayaða kalkarlar, hancý lambayý masaya býrakýr. Ferhat Bey bir iskemleye oturur: Yolcu ve Birinci Aða da otururlar. Hancý ayakta.) … FERHAT BEY — Siz, Anadolu’yu tanýyor musunuz? YOLCU — Anadolu, bildiðimizden baþka bir þey midir? FERHAT BEY — Çok baþka. Baþýnýzý döndürüp bakýn Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük yeri ellenmiþ, çok yeri boþ, uçsuz bucaksýz bir toprak. Toprak renginde, toprakla bir hizada, köstebek yuvasý gibi evler, paçavrasý yettiði kadar örtülmüþ sýska vücutlar ve bu vücutlarýn tepesinde ne düþündüðü ne duyduðu belirsiz yanýk ve asýk yüzler. Ýþte, Frenk seyyahýn ve fotoðraf makinesinin gördüðü Anadolu! YOLCU — Anadolu’nun görünmeyen bir tarafý mý var? FERHAT BEY — (Sesi birdenbire en üst perdeye fýrlar.) Ruhu var! Ruh görünmez! YOLCU — Biz bu ruhu tanýyor muyuz? FERHAT BEY — Biz bu ruhu tanýmýyoruz. Çünkü bu ruh, dal budak salmýþ bir aðaç gibi göz önünde fýþkýrmýþ hakikatlerden deðildir. En derin ve en gizli hakikatlerdendir. Hakikat, kesifleþtikçe küçülür ve küçüldükçe gizlenir. Bir tohum gibi. YOLCU — Bir tohum gibi mi? FERHAT BEY — Madde açýk, ruh gizlidir. Bütün hakikatler ruhundur. YOLCU — Tohum, tohum!.. FERHAT BEY — Ruh, tohumlarýn tohumudur. YOLCU — (Dalgýn) Tohumlarýn tohumu. FERHAT BEY — Vücudumuzun neresine baksak, neresini yoklasak, kurcalasak ruhumuzu ele geçirebilir miyiz? Onun için Anadolu gizli kalýyor. Bazen o kadar gizli kalýyor ki iþte böyle çýplak, yalçýn, hoyrat bir maddenin maskesine bürünüyor. Maddesine küsüyor. Bu ruhun ne büyük istiðnasýdýr. Bunu anlýyor musunuz? 8 YOLCU — Anlýyorum, anlýyorum. FERHAT BEY — Biz bu ruhu tanýmýyoruz. Anadolu nasýl duyar, nasýl sever, nasýl yanar, nasýl coþar, nasýl parlar, nasýl patlar, nasýl yatýþýr, nasýl susar, nasýl düþünür, nasýl gider, nasýl dönmez, nasýl ölür biliyor muyuz? Bilemeyiz. Çünkü o, ketumdur. Karanlýk bir kuyuda yaþar gibi içinde yaþar. Boynunu kesseler sýrrýný vermez. YOLCU — Ne tuhaf! Sizi dinlediðim zaman hayalim, tarihin en imanlý günlerine akýyor. Yirminci asýrda yaþadýðýmý unutuyorum. Maddenin ve makinenin idare ettiði devir, birdenbire ta öbür baþýndan sýcak bir iman þarkýsý gelen bir kum çölü gibi düzleþiveriyor. Ruh, o çölün göklerinde seksen katlý apartmanlara ve telsiz telgraf direklerine çarpmadan zahmetsiz ve ýstýrapsýz uçuyor. Fakat bu rüyadan uyanmak tehlikesi olmasa! Yorgunluk, kýrýklýk ve hiçlik nedir, o zaman anlayacaðýz diye korkuyorum. Makine rüyamýzý yutacak diye korkuyorum. FERHAT BEY — Makine, makine. Yirminci asrýn ateþ kusan mabudu. Ýnsan, onu koluna yardým etmek için yaptý. Kolumuz, beynimizin emrindedir. Yardýmcý, yardým ettiði þeyin derecesine nasýl geçer? Makineyi þahlandýrdýlar. Makine, þahlandý. Ýçinde insan da olduðu hâlde: “Her þeyi ben yarattým.” demeye baþladý. Onun bu hükmünü dinlediler. Bu demir kulaklý, mankafa putu, eski imanlardan kalma tahtlara oturttular. Maymunlar gibi onun seslerini ve hareketlerini taklit ettiler. Bu kuþ beyinli canavarýn insana yardýmýný kim inkâr eder? Fakat onu bu tahta oturtmak þartýyla… Madde asrý diyorlar. Madde asrýnda olsaydýlar makineyi mabut yerine çýkarýr, önünde ayin yapar mýydýlar? Hâlâ içlerinde yaþayan bu ruhlaþtýrma ihtiyacý nereden geliyor? Onsuz niçin bir þey olmuyor? Görüyorsunuz ki ruh, o yerde kendisinin oturup oturmadýðýna bile aldýrmýyor. O yer kalmalý diyor, o yer vardýr diyor. O yer vardýr ve onundur. Eyvah, onun kime ait olduðunu bilmeyenlere, eyvah ruhlarýný kaybedenlere! … Necip Fazýl KISAKÜREK Tohum 2. Asýl Kaynak, Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerinden hareketle Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumunda etkili olan ve eserlere yansýyan karakteristik özelliklerin neler olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 3. Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerindeki temalarý tespit ediniz. Bu temalar nasýl ele alýnmýþtýr? Bu dönemde böyle temalarýn iþlenmesinin sebepleri neler olabilir? 4. Cumhuriyet Döneminden önceki hikâye ve tiyatronun temalarý ve anlatým biçimleri göz önünde bulundurulduðunda Anadolu’da Bir Gece ve Tohum metinlerinin temalarý ve anlatým biçimleri için neler söylenebilir? Tespit ederek defterinize yazýnýz. 5. Milletimizi oluþturan deðerlerdir. Asýl Kaynak, Yenilikler, Anadolu’da Bir Gece, Tohum metinlerindeki “milleti oluþturan deðerleri” tespit ederek yukarýdaki kavram haritasýna yazýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle milleti oluþturan deðerlerin bu dönemdeki edebî metinlere nasýl yansýdýðý ile ilgili çýkarýmlarda bulununuz. Çýkarýmlarýnýzý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 6. a. Milleti oluþturan deðerlerin Batý düþüncesinden etkilenip etkilenmediðini tartýþýnýz. b. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Tohum adlý metnin hangi düþünce akýmý çerçevesinde ele alýnabileceðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz. 9 Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Birinci grup Asýl Kaynak, ikinci grup Yenilikler, üçüncü grup Anadolu’da Bir Gece, dördüncü grup Tohum metinlerindeki dil ve zevkte Cumhuriyet Döneminin yansýmalarýný tespit eder. Sözcüler gruplarýn tespitlerini açýklar. Ulaþýlan sonuçlardan hareketle Cumhuriyet Döneminin dil ve zevk anlayýþý tahtaya yazýlýr. DÝLEKÇE Sokaðýmsan, Ben anahtarý çevirdiðim zaman Kapanan evin kapýsý deðil, Senin kapýn olsun açýlan. Adresimsen, Mektuplarým doðru dürüst gelsin; Ýki kiþi telefonla konuþurken Olmayalým hemen üç kiþi. Kentimsen, Baþka kentler de girsin araya; Daha bir sevinçle katýlayým, Þenliðimsen. Her þeyi yaz, tarihimsen, Ama her bir þeyi; Dilimsen, Sen de koru biraz dilliðini. Düþüncemsen, Kýz kardeþim pencereyi açsýn; Sorguçlu bir ýþýk aracýlýðýyla Günyenisi dolsun içeri. Uzat saçlarýný Frigya, Yârimsen, Yurdumsan, Söz ver Anadolu! Cemal SÜREYA Sevda Sözleri 10 KARÞILAÞMA Bulmayý hiç düþünmeden ve bulacaðýný ummadan aradý, belki aramakta olduðunun bilincine bile varmadan gizli bir gece geçirmiþti; karanlýk, gizli, ürperti verici demek istiyordu ki bütün ömrü bir tek karanlýk bir gecede geçmiþti, öyle sayýyordu. Geçirdiði bunca günler, bunca geceler, bunca haftalar ve aylar ve yýllar þimdi gerilerde kalmýþ bir tek gece gibiydi ve aramakta olduðunu bilmiyordu. Kimi zaman dört duvar arasýna sýkýþýp kalýrdý, renksiz boyalý, kiþiliksiz, daðýnýk, can sýkýcý duvarlar ve adi tahtalardan meydana getirilmiþ raflardaki kapsýz, eski püskü kitaplar...Caný çekmeden alýp bakardý. Kimi zaman güneþ ýþýðýna boðulmuþ tozlu sokaklarda bir baþýna yalnýzlýk duygularý boðazýna düðümlenmiþ olarak ve nereye gideceðini bilmeden dolaþýrdý. Duru, boþ sokaklar hiçbir þey söylemezdi ona. Ya da söylerse eðer söyledikleri onu kahretmekten baþka iþe yaramazdý. Ýçine doðru büzülür, yalnýzlýðýnýn derinliklerine doðru fýrlatýlmýþ olarak yaðmurdan kaçýþan insanlarýn telaþýyla kalabalýklarýn anaforunda dönenip dururdu. Açgözlülükle, müthiþ bir oburlukla vitrinlere saldýran insanlar, hýrslý atýlýþlarla trenleri, koca koca otobüsleri dolduranlar, bu itiþip kakýþan kalabalýk, bu kargaþa onun dýþýndaydý; ne ki o da kuyruklara girer, o da itiþip kakýþarak bir otobüste yer bulabilmek için çýrpýnýr, bir yerlere yetiþebilmek, geç kalmamak için canýný diþine takardý. Bir lokma ekmek için saatlerce fýrýnlarýn önünde bekler, lokantalarda o da bir sandalye kapabilmek için gözünü dört açar, titizlikle seçtiði yemeðin getirilmesini sabýrla beklerdi, bütün bunlarýn göze alýnmasý gerektiðini bilirdi, göze alýrdý. Ama göze aldýðý hayatýn kaçýnýlmaz gerekleri diye saydýðý, daha doðrusu kendisine öyle belletilmiþ olan bütün bunlar, basit bir kapý gýcýrtýsýndan daha mý önemli þeylerdi? Okuduðu bunca kitaplar ona cýlýz, iþe yaramaz, dahasý aþaðýlýk ve iðrenç bir yaratýk olduðunu aþýlamaktan baþka ne anlatmýþtý? Bütün ömrünü deðersiz þeylere boyun eðmeyi öðrenmek için harcamýþ gibi duyumsuyordu kendini. Tükenmekte olan yaz aylarý sonunda, aðustos böceklerinin boþalmýþ kabuklarýndan yükselen o son çýðlýklarýn insan üzerinde býraktýðý tuhaf kof etkilere benzeyen bir þeydi yaþadýðý. Gidiliyordu, sonra geri dönülüyordu, yeniden yürünüyordu, durup bakýnýlýyordu, yemek yeniyordu, sonra gene acýkýlýyordu, uyanýlýyor ve uyunuyordu. Bu muydu? Bunlar için mi soluk tüketiyordu? Hýrpalanýyor ve yaþýyordu? Hayýr, aradýðýný söyleyemezdi, hiçbir þey aramamýþtý, aç bir köpek gibiydi, yerleri koklaya koklaya dolanýp duruyordu ortalýkta, o kadar. ... Rasim ÖZDENÖREN Denize Açýlan Kapý 7. Dilekçe ve Karþýlaþma metinlerinde birey kavramýnýn ön plana çýkýp çýkmadýðýný belirleyiniz. Buradan hareketle cumhuriyet ideolojisinin dayandýðý temel ilkeler ile bireyselliðin ön plana çýkmasý arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. a. Karþýlaþma adlý metinde insanýn iç dünyasý yansýtýlýrken yoðun biçimde hangi bilim dalý ya da dallarýndan yararlanýlmýþtýr? Defterinize yazýnýz. b. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Karþýlaþma adlý metnin hangi düþünce akýmý çerçevesinde ele alýnabileceðini sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 11 CUMHURÝYETÇÝLÝÐÝN NÝTELÝKLERÝ Cumhuriyetçilik; ulusçu, demokratik, özgürlükçü, çoðulcu bir yönetim ilkesidir. Yurttaþlar düþüncelerini, tek baþlarýna ya da toplu olarak her türlü yollarla yasal sýnýrlar içinde açýklama haklarýna sahiptir. Cumhuriyet yönetiminde, düþünceleri baský altýna almak, suç saymak, yasaklamak söz konusu olamaz. Cumhuriyet yönetiminde, tüm yurttaþlar, tasada ve sevinçte ortaktýr. Toplumun kimi kesimleri yoksulluk ve acý içinde kývranýp ezilirken kimilerinin de sevinç içinde yaþamalarý Cumhuriyetle baðdaþmaz. Acýlar birlikte göðüslenir, sevinçler birlikte yaþanýrsa Atatürk’ün belirttiði gibi, “ulus; ayrýcalýksýz, sýnýfsýz, kaynaþmýþ bir kitle” olur. Cumhuriyetin temel amacý, böyle dengeli, mutlu bir toplum yaratmaktýr. Cumhuriyetçilik; dengeli ve barýþ içinde yaþayan mutlu bir toplum yaratmada, baþta devlet örgütü olmak üzere, herkesin payýna düþen görevi yapmasýdýr. Cumhuriyetçiliðin gerektirdiði ödevler yerine getirilmezse yönetim bozulur, yozlaþýr. Toplum bir kargaþa (anarþi) içine sürüklenir. Devletin etkinliði azalýr. Yasadýþý kaynaklardan beslenen zorbalýk, ülkede söz sahibi olur. Zayýflar, arkasýzlar ezilir. Ticaret bozulur. Üretimin hýzý düþer. Bütün pazarlar, açýkgözlerin eline geçer. Adalet iþlemez. Can ve mal güvenliði yok olur. Toplum, içinden çürür Atatürk Savarona Gemisinde ve yýkýlýr! Bu nedenle, cumhuriyet yönetiminin tüm organlarýyla her tehlikeye karþý korunmasý gerekir. Önemli olan cumhuriyeti kurmak, ilan etmek deðil; onun gereklerini yerine getirmek, yaþatmaktýr. Bugün dünyada adý, yönetim biçimi cumhuriyet olan kimi ülkelerde, uygulamanýn hiç de bu yönetim ilkelerine uymadýðý görülmektedir. Her türlü düþünce baský altýndadýr. Halkýn yönetimle ortaklýðý yoktur. Ülkeye egemen olan belirli gruplardýr. Saðlam deneylere ve çaðdaþ ölçülere dayanmayan böyle yönetimlerin, yukarýda niteliklerini belirtmeye çalýþtýðýmýz gerçek cumhuriyetle bir ilgisi olmayacaðý ortadadýr. Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin, öncelikle gençlerimize düþtüðünü de belirtelim. Atatürk, 30 Aðustos 1924’te, Dumlupýnar savaþlarýnýn yýldönümünde, “Meçhul Asker” anýtýnýn baþýnda yaptýðý konuþmanýn sonunda þöyle diyor: “Gençler! Yürekliliðimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduðunuz eðitim ve bilgiyle insanlýðýn iyi niteliðinin, yurt sevgisinin, düþünce özgürlüðünün en deðerli örneði olacaksýnýz. Ey yükselen yeni kuþak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek olan sizsiniz!” Bundan daha önemlisi, 1927’de verdiði büyük “Söylev”in Türk gençliðine seslenen þu sözlerle bitmesidir: “Ey Türk Gençliði! Birinci ödevin; Türk baðýmsýzlýðýný, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluða deðin korumak ve savunmaktýr.” ATATÜRK’ÜN ÝLKELERÝ VE DÜÞÜNCELERÝ Ahmet KÖKLÜGÝLLER 12 ATATÜRK’ÜN LAÝKLÝK ÝLE ÝLGÝLÝ GÖRÜÞLERÝ Türkiye Cumhuriyeti’nde, her yetiþkin dinini seçmekte hür olduðu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani ibadet hürriyeti vardýr. Tabiatýyle ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykýrý olamaz; siyasi gösteri þeklinde de yapýlamaz. Geçmiþte çok görülmüþ olan bu gibi durumlara artýk Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz. Bir de Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde, tüm tekkeler ve zaviyeler ve türbeler kanunla kapatýlmýþtýr. Tarikatlar kaldýrýlmýþtýr. Þeyhlik, derviþlik, çelebilik, halifelik, falcýlýk, büyücülük, türbedarlýk vesaire yasaktýr. Çünkü bunlar gericiliðin kaynaklarý ve cehaletin damgalarýdýr. Türk milleti, böyle müesseselere ve onlarýn mensuplarýna katlanamazdý ve katlanmadý. (1930) Laiklik, yalnýz din ve dünya iþlerinin ayrýlmasý demek deðildir. Tüm yurttaþlarýn vicdan, ibadet ve din özgürlüðü de demektir. (1930) Din ve mezhep herkesin vicdanýna kalmýþ bir iþtir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi, ne bir din ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanýlamaz. (1930) Atatürkçülük Atatürk’ün Görüþ ve Direktifleri 9. Cumhuriyetçiliðin Nitelikleri metninden hareketle cumhuriyetçilik ilkesinin özellikleri ve bu ilkenin Türk toplumuna saðladýðý faydalarla ilgili neler söylenebilir? Defterinize yazýnýz. 10. Atatürk’ün Laiklik ile Ýlgili Görüþleri adlý metinden hareketle, a. Laiklik ilkesinin özelliklerini defterinize yazýnýz. b. Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik tanýmýyla ilgili çýkarýmlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. c. Mustafa Kemal Atatürk’ün din konusundaki görüþleri üzerine düþüncelerinizi belirtiniz. 11. Yukarýdaki metinlerden ve önceki bilgilerinizden hareketle Atatürkçülüðün niteliklerini sözlü olarak ifade ediniz. 1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumu bölümünde incelediðiniz metinleri dikkate aldýðýnýzda genel olarak Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn yapýsý, temasý, dil ve anlatýmý ile ilgili hangi çýkarýmlarda bulunabilirsiniz? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 2. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþtuðu zeminin sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik özellikleri hakkýnda kýsa bir yazý yazýnýz. 3. Cumhuriyet Döneminde ortaya çýkan sosyal ve siyasi olaylar ile edebî hareketler arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu, buradan hareketle Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn edebî eserlere nasýl yansýdýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Cumhuriyet Döneminde memleket edebiyatý zevkiyle Batý’dan gelen anlatma biçimleri Türk edebiyatýnda baþarýlý bir þekilde kullanýlmýþtýr. ( ) - Cumhuriyet Döneminde Anadolu coðrafyasý ile Anadolu insanýnýn hayatý, zevkleri edebî eserlerde çok fazla iþlenmiþtir. ( ) - Psikoloji ve psikiyatri alanýnda yapýlan ilmî çalýþmalardan yararlanýlmýþtýr. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz. .........................., insanýn varoluþuyla doðal nesnelere özgü varlýk türü arasýndaki karþýtlýðý büyük bir güçle vurgulayan, iradesi, bilinci ve aklý olan insanlarýn irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasýna fýrlatýlmýþ olduðunu öne süren bir düþünce akýmýdýr. 13 3. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýyla ilgili aþaðýdakilerden hangisi söylenemez? A) Milleti oluþturan deðerlerin farklý yönleriyle edebî metinlerde yer aldýðý B) Bu dönemde Batý düþüncesindeki geliþmelerden doðan yeni açýlýmlarýn edebî eserlerde kendini gösterdiði C) Bireyin anlatýlmasýnda psikoloji alanýnda gerçekleþtirilen yeniliklerden yararlanýldýðý D) Sezgicilik, varoluþçuluk ve gerçeküstücülük gibi Batýlý akýmlarýn etkisinin görüldüðü E) Dil ve zevkte eski geleneðin devam ettiði 4. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi Cumhuriyet Döneminde eser vermemiþtir? A) Cemal SÜREYA B) Tevfik Fikret C) Reþat Nuri GÜNTEKÝN D) Necip Fazýl KISAKÜREK E) Peyami SAFA 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Cumhuriyetin ilk yýllarýnda edebî eserlerde özellikle Ýstanbul’a ve Ýstanbul insanýna bir yöneliþ söz konusudur. ( ) - Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki eserlerin dili Servetifünun Edebiyatýnýn dili gibi aðýr ve aðdalýdýr. ( ) - Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda Atatürk ilke ve inkýlaplarýnýn edebî eserlere yansýdýðý görülmektedir. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþumunda .................................................... ve ................................... gerçekleþtirilen ilmî çalýþmalardan edebî eserlerde yararlanýlmýþtýr. - Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþý arasýnda ............................................... dünyasýnda ortaya çýkan................... bunalýmýný esas alan edebî hareketlerden yararlanýlmýþtýr. 3. Aþaðýdakilerden hangisi laiklik ilkesinin özelliklerinden biri deðildir? A) Halkçýlýk ilkesinin bir yansýmasýdýr. B) Devlet düzeninin ve hukuk kurallarýnýn dine dayandýrýlmamasýdýr. C) Din ve devlet iþlerinin ayrýlmasýdýr. D) Kiþilerin din ve vicdan özgürlüklerinin saðlanmasýdýr. E) Din ve mezhep çatýþmalarýna son vererek toplumsal barýþýn gerçekleþtirilmesidir. 4. Cumhuriyetin ilk yýllarýndaki edebî zevk ve anlayýþýn nasýl olduðunu belirleyerek defterinize yazýnýz. “Motif” kelimesinin hangi anlamlarda kullanýldýðýný araþtýrýnýz (16. sayfadaki 3. soruya yöneliktir.). Nurullah ATAÇ’ýn fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (20. sayfadaki 11. soruya yöneliktir.). Nurullah ATAÇ’ýn Diyelim-Söz Arasýnda adlý kitabýný okuyunuz. 14 Öðretici Metin Örnekleri 1. Deneme 2. Makale 3. Gezi Yazýsý 4. Hatýra 5. Fýkra CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE ÖÐRETÝCÝ METÝNLER Öðretici Metin Örnekleri 1. Bilimsel bir araþtýrma yapmak veya geçmiþin yaþanmýþlýklarýný gündeme getirmek isteyen bir kiþi hangi yazýlý kaynaklardan ne þekilde faydalanýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Önceki bilgilerinizi de dikkate alarak öðretici metnin yazarý ile hedeflenen okuyucu kitlesi arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz. 3. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle “motif” kelimesinin kaç farklý þekilde kullanýldýðýný tartýþýnýz. Bu kelimenin edebiyatta hangi anlama geldiðini sözlü olarak ifade ediniz. 4. Atatürk: “Laiklik, yalnýz din ve dünya iþlerinin ayrýlmasý demek deðildir. Bütün yurttaþlarýn vicdan, ibadet ve din hürriyetini saðlamak demektir.” sözüyle laikliðin hangi yönünü ön plana çýkarmýþtýr? Defterinize yazýnýz. 1. Deneme BATI’YA DOÐRU Bir söz vardýr, çok söylenirdi eskiden, bugün de söylendiði oluyor: “Doðu Doðu’dur, Batý da Batý.” Doðulu bir kiþi, dilediðince edinsin Batý acununun bilgilerini, yýllar boyu dolaþsýn, otursun, Avrupa ülkelerinde ne yaparsa yapsýn gene bir Doðuludur, tam bir Batýlý gibi duyup bir Batýlý gibi düþünemez… Eskiden çok söylerdik bunu. Doðulu olmayý bir üstünlük sayardýk da onun için. Batý ülkelerinde bilim daha ileriymiþ, yaþayýþ bizdekinden iyiymiþ, olsun! Baþka bir erdem bulurduk kendimizde. Batýlýlarda olmayan, olmayacak bir erdem. Neymiþ o erdem? Þudur, diye gösterilemez; bir tek sözle anlatýlamaz. Çevremizden, toplumdan, gelenekten aldýklarýmýzýn duyduðumuz günden beri bize iþlemiþ, bizi yoðurmuþ etkenlerin hepsi. Severdik onlarý; iyi, doðru, güzel bulurduk. Ýyi, doðru, güzel olduklarý açýk iþte, besbelli; düþünmek, araþtýrmak istemez!.. Sonradan sarsýldý bu kanýmýz, inancýmýz. Bir kurt düþtü içimize, övünmemiz azaldý. Batý acununun o bakýmdan da bizden üstün olduðunu anladýk. Bunun için de eski övünme kalmadý. Batýlý olmadýðýmýzý yalnýz baþkalarýndan deðil kendi kendimizden de saklamaya kalktýk. “Doðu Doðu’dur, Batý da Batý.” Omuz silkerdim bu söze. “Neden?” derdim, “Bizim etimiz, kemiðimiz baþka mý? Doða baþka türlü mü yaratmýþ bizi?” derdim. Batýlýlara benzemek isteyince, Batýlý olmak isteyince neden ulaþamayalým o ereðe? Þimdi de öyle düþünüyorum. Ancak þimdi duyuyorum, anlýyorum o sözün büsbütün boþ olmadýðýný. Bizde bir Doðululuk, Batýlýlardan bir baþkalýk var. Bir üstünlük mü? Yoksa bir eksiklik mi? Durmuyorum bunun üzerinde. Yalnýz biliyorum ki bu yüzden bu Doðululuk, baþkalýk yüzünden Batýlý olamýyoruz, Batýlýlarý anlayamýyoruz. Onlar bizi anlýyor mu? Yeri yok bunu sormanýn! Onlar Doðulu olmaya, Doðulular gibi duyup düþünmeye özenmiyor ki demek Doðu acununu gerçekten þöyle içten anlýyorlar mý? Anlayabilirler mi? Niçin araþtýracaðým? Biz ise Batýlý olmak istiyoruz, öyleyse baþkalýðýmýzý bir eksiklik sayacaðýz. Görüyorum ki anlamýyoruz Batý acununu; iyice, gerçekten, içten anlamýyoruz. Bir yere deðin gidebiliyoruz, geçemiyoruz ötesine. Öðreniyoruz Batý acununun bilgilerini, bilimlerini gene de o bilgiler, bilimler sanki dýþýmýzda kalýyor; sinmiyor içimize. O bilgileri, bilimleri ediniyoruz da onlarý 16 bulan, geliþtiren soluðu edinemiyoruz. Bir olayla karþýlaþtýk mý: “Þimdi bir Batýlý olsa ne yapardý?” diye düþünüyoruz, o olay karþýsýnda Batýlýnýn yapacaðýný yapmak kendi kendine bizi düþündürmeksizin, aratmaksýzýn gelmiyor içimizden. Ancak bugünkü Batý’yý öðrenmeye kalkýyoruz da onun için. Bizi Doðulu eden bir geçmiþ, bir gelenek olduðu gibi Batýlýyý Batýlý eden bir geçmiþ, bir gelenek olduðunu düþünmüyoruz. O geçmiþi, geleneði öðrenmeye çalýþmýyoruz. Baþlangýcý, geliþmeyi bilmeden sonuçlarý kavramaya özeniyoruz. Bugünkü Batý acunu, Batý uygarlýðý yüzyýllarýn ürünüdür; birdenbire doðuvermiþ, açýlývermiþ deðildir. Biz o uygarlýða birdenbire konmak istiyoruz. Biliyor muyuz bir Yunan uygarlýðýný, Latin uygarlýðýný? Yunanlýlardan, Romalýlardan sonra Batý acunu bir Orta Çað, bir uyanýþ, Yenileþme Çaðý geçirmiþ; Orta Çaðda da uyanýþ yüzyýllarýnda da birtakým bilginler, bilgeler gelmiþ, dörütmenler gelmiþ, yazýlarýyla, yaptýklarýyla, etkilemiþler çevreyi, biz onlarý biliyor muyuz? Bugünkü Avrupa uygarlýðýnda bütün o geçmiþ, çok eski yüzyýllarýn damgasý, yankýlarý vardýr. Biz iþte o damgayý görmüyor, o yankýlarý duymuyoruz. Bunun için de bütünü ile kavrayamýyoruz o uygarlýðý. Batý’ya doðru… Gidiyoruz Batý’ya doðru. Bir kez çýkmýþýz yola, kimse durduramaz artýk… Peki ya hangi Batý’ya? Bugünkü Batý’ya gitmekle iþ bitmez; gerçekten, þöyle içinden anlayýp benimseyemeyiz bugünkü Batý uygarlýðýný; bütün geçmiþini incelemek, öðrenmek, kavramak gerektir. Kolay deðilmiþ bu, çabuk olamazmýþ… Olur dedik mi? Bir uygarlýðý öðrenmek, benimsemek ivediye gelir iþlerden midir? Batý’ya gidiyoruz, gideceðiz. Ancak bilelim ki bütün o güçlükleri göze almazsak yapamayýz bu iþi, varamayýz Batý’ya; vardýk diye, Batýlý olduk diye kendimizi aldatýrýz. O bile deðil. Gerçekten aldanmayýz, doðruyu kendi kendimizden saklamaya, kendi kendimize inanmayacaðýmýz bir masal söylemeye kalkarýz. Nurullah ATAÇ Diyelim-Söz Arasýnda 1. Dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Batý’ya Doðru adlý metnin hangi amaçla yazýldýðýný söyleyiniz. 2. a. Batý’ya Doðru adlý metinde sýk kullanýlan kelime, kelime gruplarý ve cümleleri tespit ediniz. Buradan hareketle metinde kullanýlan motifleri tahtaya yazýnýz. b. Tespit ettiðiniz motiflerin bir araya gelerek metinde hangi görevi üstlendiðini sözlü olarak ifade ediniz. c. Metnin temel düþüncesini (temasýný) meydana getirmek için motiflerin ne þekilde bir araya getirildiðini metinden örnekler vererek söyleyiniz. 17 3. Ýncelediðiniz deneme metninin planýnda sýrasýyla hangi düþüncelerin ifade edildiðini, bu düþüncelerin nasýl geliþtirildiðini ve sonuçlandýrýldýðýný aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz. Giriþ:............................................................................................................................................. ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ..................................................................................................................................................... Geliþme: ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... Sonuç: ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 4. Batý’ya Doðru adlý metinde iþlenen ana fikrin günümüz öðretici metinlerinde de ele alýnýp alýnmadýðýný gerekçeleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 5. Ýncelediðiniz metnin temasýný, Cumhuriyet Döneminin sosyal hayatýný oluþturan unsurlarý ve bunlar arasýndaki iliþkiler ile ilgili çýkarýmlarýnýzý aþaðýdaki þemaya yazýnýz. Metnin Temasý Cumhuriyet Dönemine Ait Sosyal Hayat Unsurlarý ................................................ ..................................................... ..................................................... ..................................................... ................................................ ..................................................... ..................................................... ..................................................... Çýkarýmlarýnýz ................................................................................................................. ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... ..................................................................................................................... 18 6. Batý’ya Doðru adlý metnin, yazýldýðý dönemin sosyal, siyasi düþünce akýmlarýndan hangisi etrafýnda kaleme alýndýðýný defterinize yazýnýz. 7. a. Batý’ya Doðru adlý metni dil ve anlatým özellikleri bakýmýndan inceleyerek metne ait özellikleri aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Dil ve Anlatým Özellikleri Batý’ya Doðru Açýk Duru Akýcý Tutarlý Süslü (Sanatlý) Objektif b. Yukarýdaki tabloya göre deneme türünün dil ve anlatým özelliklerini maddeler hâlinde aþaðýya yazýnýz. - ...................................................................................................................................................... ...................................................................................................................................................... ...................................................................................................................................................... ...................................................................................................................................................... ...................................................................................................................................................... ...................................................................................................................................................... Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Batý’ya Doðru adlý metinde kullanýlan kavramlarý, ikinci grup terimleri, üçüncü grup gündelik hayata ait kelimeleri ve kelime gruplarýný tespit eder. Her grup bulduðu kelimelerin ve kelime gruplarýnýn ne amaçla kullanýldýðýný belirler. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan maddeler hâlinde tahtaya yazýlýr. 8. Biliyor muyuz bir Yunan uygarlýðýný, Latin uygarlýðýný? Yunanlýlardan, Romalýlardan sonra Batý acunu bir Orta Çað, bir uyanýþ, Yenileþme Çaðý geçirmiþ; Orta Çaðda da uyanýþ yüzyýllarýnda da birtakým bilginler, bilgeler gelmiþ, dörütmenler gelmiþ, yazýlarýyla, yaptýklarýyla etkilemiþler çevreyi, biz onlarý biliyor muyuz? Bugünkü Avrupa uygarlýðýnda bütün o geçmiþ, çok eski yüzyýllarýn damgasý, yankýlarý vardýr. Biz iþte o damgayý görmüyor, o yankýlarý duymuyoruz. Bunun için de bütünü ile kavrayamýyoruz o uygarlýðý. Batý’ya doðru… Gidiyoruz Batý’ya doðru. Bir kez çýkmýþýz yola, kimse durduramaz artýk… Peki ya hangi Batý’ya? Bugünkü Batý’ya gitmekle iþ bitmez; gerçekten, þöyle içinden anlayýp benimseyemeyiz bugünkü Batý uygarlýðýný; bütün geçmiþini incelemek, öðrenmek, kavramak gerektir. Yukarýdaki paragraflarý da göz önünde bulundurarak Batý’ya Doðru adlý metni, yazarýn kelime tercihleri bakýmýndan inceleyiniz. Sonuçlarý sebepleriyle birlikte tahtaya yazýnýz. 19 9. Batý’ya Doðru adlý metinde pastoral, epik, lirik, mizahi, duygusal ve öðretici anlatým türlerinin kullanýldýðý birkaç örnek cümleyi aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Buradan hareketle metinde hangi anlatým türünün veya türlerinin aðýr bastýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Anlatým Türleri Anlatým Türlerinin Kullanýldýðý Cümleler Pastoral Epik Lirik Mizahi Duygusal Öðretici 10. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Batý’ya Doðru adlý metnin hangi geleneðe ait olduðunu söyleyiniz. “Küresel ýsýnma” temasýný iþleyen bir deneme metni yazýlýr. Yazýlan denemeler sýnýfta okunur. Deneme özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr. 11. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Nurullah ATAÇ’ýn fikrî ve edebî yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz. 12. Batý’ya Doðru adlý metinde dile getirilen temayý baþka bir yazar ayný þekilde iþler miydi? Niçin? Buradan hareketle yazar ile eser arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. Peyami SAFA rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci bir sonraki derste canlandýracaðý yazarýn hayatý, fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir araþtýrma yapar (23. sayfa daki 5. etkinliðe yöneliktir.). 20 2. Makale MEMLEKET VE EDEBÝYAT Memlekette edebiyat isteyenlerle edebiyatta memleket arayanlar, iki ayrý fikir grubuna mensup görünüyorlar. Hakikatte bu fark ya hiç yoktur yahut da çok mübalaða edilmiþtir. Memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre edebiyat, beynelmilel bir estetik çerçeve içinde kabul edilen bir mefhumdur ve bu telakki edebiyatta memleket arayanlarýn isteklerine asla mani olmaz. Öyle bir asýrdayýz ki millî ve beynelmilel temayüller ayný nispette inkiþaf ediyorlar ve aralarýndaki antagonizme (düþmanlýk, hasýmlýk) raðmen birbirlerini bozmaya deðil tamamlamaya doðru gidiyorlar. Milletlerin millî ayrýlýklarý nispetinde birbirlerine karþý artan alakalarý ve tecessüsleri her memlekette tercümenin sahasýný ve ehemmiyetini çoðalttý. Bugün bizim yazýlarýmýzda isimlerinin sýk sýk geçmesinden þikâyet edilen ecnebi müellifleri, hemen her memlekette zikredilen beynelmilel kadroya girmiþ imzalardýr. Hatta bir Marcel PROUST (Marsel PRUST), bizde sadece makale arasý ismi geçen muharrir olduðu hâlde en nasyonalist memleketlerde mesela Almanya ve Ýtalya’da ona dair kitaplar neþrediliyor. PROUST için böyle olduðu gibi VALERY (VALERÝ) ve daha pek çoklarý için de baþka türlü deðildir. Beynelmilel alaka ve münasebetlerin millî temayüllerle çaprazlaþarak arttýðý bir devirde bizim dünya fikriyatýyla temasýmýzý kesmemize veya azaltmamýza neden lüzum olsun? Yine memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre bizim vaziyetimiz, kültür ve medeniyet deðiþtiren Ruslar, Japonlar gibi çok hususidir. “Vakayýhayriye”den beri biz, yeni bir medeniyete intibak devri geçiriyoruz. Bu intibak, millî hüviyetimizi silerek þahsiyetimizin köpürmesine mani olacak bir taklit safhasýnda kalmadýðý müddetçe Garp örneklerine sýk sýk bakmaktan niçin korkalým? Hatta Garp’ý meþk etmekte geç kalmýþ olmamýz endiþesi her türlü millî korkularýmýzý bastýrýr. Daha dünya klasiklerini tercüme etmiþ deðiliz, daha çýraðý olduðumuz Garp marifetinin eþiðinde sayýlýrýz; tam içeriye ayak atacaðýmýz bir devirde millî endiþelerle geri çekilmek, her manasýyla geri gitmek olacaktýr. Fakat edebiyatta memleket arayanlara göre de edebiyatýn her þeyden önce millî bir estetik çerçeve içinde kabul edilmesi lazým gelen bir mefhum olmasý, beynelmilel kýymetlerle münasebete mani deðildir. Ancak bu münasebet, edebiyatta memleket manzarasýný silerek yerine hudutsuz bir yabancýlýk aþký dolduracak dereceye varmamalýdýr. Dereceye mi? Görülüyor ki iki tarafýn fikirleri arasýndaki fark, edebiyat ve memleket kelimelerinin takdim ve tehirlerinden ziyade asýl bir derece meselesi üstünde kalýyor. Bizim bu dereceye karþý hassasiyetimizi geçen sayýda (Kültür Haftasý, 1936) yeniden tazeleyen Yahya Kemal, bir fikir sahibi olmaktan ziyade bir dikkat ve iþtiyak sahibi olarak çok haklýdýr. Zira fikir olarak hiçbir memleketçi tasavvur edilemez ki bizim beynelmilel kültüre arka çevirmemizi istesin; keza hiçbir edebiyatçý da tasavvur edilemez ki -hatta 21 Marksist bile olsa- edebiyatýmýza Türk hava ve manzarasýnýn, Türk tabiat ve ikliminin, Türk mizacýnýn girmesini istemesin. Yazýsýnda bu her iki noktayý da iþaret eden Yahya Kemal, sadece ifratlarý önlemek için bir vezin ve yar tavsiye etmiþ görünüyor. Bu ifrat mýdýr? Bizde edebiyat tarihi ve tenkit olarak memleketten ve Garp’tan bahseden muharrirler, tabii ve güzel bir iþ bölümüyle birbirlerinden kendi kendilerine ayrýlmýþlardýr. Birkaç isim saymak, telkinimi kolaylaþtýrýrsa memleketten bahseden edebiyat tarihçileri ve tenkitçileri arasýnda Fuat KÖPRÜLÜ’yü, Ýsmail Habip’i, Agâh Sýrrý’yý, Sadettin Nüzhet’i hatýrlamak kâfidir. Yahya Kemal herhâlde bu muharrirlerin yazýlarýnda Garplý muharrir ismine pek az tesadüf etmiþ olacaktýr; buna mukabil sahalarý ve ihtisaslarý Garp edebiyatý olan muharrirlerde de yerli örneklerin az bulunmasý tabii deðil midir? Türk þiirinde ve Türk romanýnda da memleket ruhuna ve manzarasýna çok baðlý eserlerle daha beþerî ve cihanþümul bir kadro içinde kalanlarý ayýrmak mümkündür; hele Edebiyatýcedide’den sonra bilhassa büyük harpten sonra Türk þiirinde de romanýnda da memleket ruhu çok galip görünüyor; o derece ki halk þiirlerinden ilham almamýþ genç bir þairimiz yok gibidir ve vakasý tamamen hiç deðilse kýsmen Anadolu’da veya Trakya’da geçmeyen bir romanýmýza pek az tesadüf edilir. Memleket ruhu bu mudur? Ayrý mesele. Fakat bugünkü Türk muharrirlerine hâkim olan ruh budur. Genç Türk edebiyatý fena manasýyla kozmopolit olmaktan çýkalý hayli zaman vardýr. Eðer edebiyatýmýzda memleket arayan bazý edebiyatçýlarýmýz bunun farkýnda deðillerse bu, belki de yine Garp edebiyatýyla bizzat fazla meþgul olarak Türkiye’deki harp sonu neþriyatýný takip etmedikleri içindir. Bu takdirde þikâyetlerinin mevzuu yine kendi nefisleri olmak lazým gelir. Peyami SAFA Sanat, Edebiyat, Tenkit 1. Memleket ve Edebiyat adlý metinle Batý’ya Doðru adlý metnin yazýlýþ amaçlarýný karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 2. Okuduðunuz metinde “memleket” ve “edebiyat” kavramlarýnýn motif olduðu söylenebilir mi? Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 3. Memleket ve Edebiyat adlý metnin Cumhuriyet Dönemi düþünce hareketlerinin hangisini yansýttýðýný metinden örnekler vererek defterinize yazýnýz. Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Memleket ve Edebiyat adlý metni açýklýk, ikinci grup akýcýlýk, üçüncü grup duruluk, dördüncü grup tutarlýlýk bakýmýndan inceler. Ulaþýlan sonuçlar sebepleriyle birlikte grup sözcüleri tarafýndan sözlü olarak ifade edilir. 22 4. Memleket ve Edebiyat adlý metinde kullanýlan terimleri, kavramlarý ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Bunlarýn metinde hangi amaçla kullanýldýðýný söyleyiniz. Terimler Kavramlar Gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarý Memleket ve Edebiyat 5. “Memlekette sadece edebiyat isteyenlere göre edebiyat, beynelmilel bir estetik çerçeve içinde kabul edilen bir mefhumdur ve bu telakki edebiyatta memleket arayanlarýn isteklerine asla mani olmaz. Öyle bir asýrdayýz ki millî ve beynelmilel temayüller ayný nispette inkiþaf ediyorlar ve aralarýndaki antagonizme (düþmanlýk, hasýmlýk) raðmen birbirlerini bozmaya deðil tamamlamaya doðru gidiyorlar. Milletlerin millî ayrýlýklarý nispetinde birbirlerine karþý artan alakalarý ve tecessüsleri her memlekette tercümenin sahasýný ve ehemmiyetini çoðalttý. Bugün bizim yazýlarýmýzda isimlerinin sýk sýk geçmesinden þikâyet edilen ecnebi müellifleri, hemen her memlekette zikredilen beynelmilel kadroya girmiþ imzalardýr. Hatta bir Marcel PROUST (Marsel PRUST), bizde sadece makale arasý ismi geçen muharrir olduðu hâlde en nasyonalist memleketlerde mesela Almanya ve Ýtalya’da ona dair kitaplar neþrediliyor. PROUST için böyle olduðu gibi VALERY (VALERÝ) ve daha pek çoklarý için de baþka türlü deðildir. Beynelmilel alaka ve münasebetlerin millî temayüllerle çaprazlaþarak arttýðý bir devirde bizim dünya fikriyatýyla temasýmýzý kesmemize veya azaltmamýza neden lüzum olsun?” Yukarýdaki paragrafý dikkate alarak Memleket ve Edebiyat adlý makalenin sahip olduðu dil özelliklerini söyleyiniz. 6. Ýncelediðiniz makalede pastoral, mizahi, duygusal, öðretici, lirik ve epik anlatým türlerinden hangisi ön plana çýkmaktadýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 7. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden yola çýkarak Memleket ve Edebiyat adlý metnin hangi geleneðin devamý olduðunu söyleyiniz. “Sanat ve millet” temasýnýn iþlendiði bir makale yazýlýr. Yazýlan makaleler sýnýfta okunur. Makale özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr. Peyami SAFA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 8. Memleket ve Edebiyat adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. Ýsmail Habip SEVÜK’ün fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (27. sayfadaki 12. soruya yöneliktir.). 23 3. Gezi Yazýsý CARABLUS KÖPRÜSÜ — Fýrat’ý Carablus’ta görmeli, Fýrat’ý Carablus’ta görmeli. Kulaklarýmýz, bu medihlerle dolu; gün bitmeden oraya yetiþmek için þoförü sýkýþtýrýyoruz. Ýkindi vakti Carablus’a vardýk. Kasabanýn kendisi Fransýzlarda, istasyonu bizdedir. Bizim istasyon, bir dizi yapýlarla bir dilim mamurecik hâlinde bir köy, ötedeki köy de serpilip geniþlemek isteyen bir kasaba hasbacýðý, raylarýn berisinden bizim bayrak Fýrat’ý uðurluyor. Raylarýn ötesinde de Fransýz bayraðý Fýrat’a “Hoþ geldin.” derken nehir bu daha alýþamadýðý yabancý bayraða biraz yadýrgayarak bakmaktadýr. Meþhur demir köprünün yanýndayýz. Her biri yüzer metrelik sekiz gözden yapýlmýþ, bizim Galata Köprüsü’nün bir buçuk mislinden daha fazla uzunlukta, her gözün iki tarafýndan yükselen yarým daire þeklindeki çelik kavislerle sekiz tane beton ayak üstüne gerilmiþ heybetli bir demir kütlesi. Üstü açýk kalmýþ bir tünel, yanlarý parmaklýkla iþlenmiþ bir yarma hâlinde düpdüz uzamaktadýr. Ortadaki raylar sonlara doðru birbirine bitiþmiþ gibi görünüyor. Yalnýz Fýrat üstünden trenleri geçirtmek için deðil ayný zamanda Alman hendesesini övündürmek için yapýlmýþ bir abide. Tesadüfen o sýrada köprüye giren trene bakýyoruz. Ýstasyonda dururken upuzun görünen tren, köprüye girdikten sonra, ortalara doðru, iki tarafý kara ilmikli bir tezgâhýn böðrünFýrat Nehri deki demir bir mekik gibi bodurlaþakaldý. Tren raylarýndan baþka yanlarda yayalara ayrýlmýþ ahþap döþemeli yoldan köprünün ortasýna kadar yürüdük. Fýrat’ý hakikaten buradan görmeliymiþ. Saðýma bakýyorum dört beþ yüz metre geniþliðinde, koskocaman bir nehir; soluma bakýyorum gene o geniþlikte koskoca bir nehir; ikisini birleþtirip bütün suya bakýyorum: Artýk bu nehir deðil yassý bir Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az, ufuklarý geniþ yassý bir Boðaziçi. Bir nehrideniz yarmasý olan o boðazý neye benzetmeli? Ýþin daha doðrusu þu ki Balkanlarýn ötesindeki Tuna, çöllerin kapýsýndaki Carablus’a gelmiþ. Tuna’yý bilen hangi Türk bunu gördü de onu hatýrlamadý? Tuna illerinde yetiþen Muallim Naci, Fýrat’ý görünce: Tunalaþtýn gözümde gittikçe! demiþti. Ben Tuna’yý Fýrat’tan beþ altý yýl önce Bulgaristan seyahatinde tanýdým. Naci, Fýrat’ý nerede gördü bilmem. Fakat Carablus Köprüsü’nden görünen Fýrat, Tuna’ya benziyor deðil, Tuna’nýn aynýdýr. Onun için Naci’nin sözünü bir adým daha ilerleterek ve o edaya bürünerek benim de: Tuna oldun bütün bütün bence! diyeceðim geldi. Her nehrin kemali zevalindedir, mademki her nehir son dolgunluðunu döküldüðü yerde gösterir. Hâlbuki Fýrat’ýn kemali en sonunda deðil çünkü ona erinceye kadar uzun çöller içinde çok eriyecek, bu kemal yukarýlarda da deðil çünkü henüz bütün sularýný toplayamadý; Fýrat’ýn kemali þu upuzun köprünün altýndadýr çünkü ona kýsmet olan ne kadar su varsa burada tamamlanmýþ oluyor. Artýk bundan böyle ona hem su akmayacak hem ondan su akacak. Burasý yalnýz demir yolunun nehri aþtýðý ve nehrin Türk topraklarýný býraktýðý yer deðil Fýrat için artmanýn sonuna ve eksilmenin baþýna varýlan yer de burasý. Bu yer Fýrat’ýn ömrünü de ayrýca ikiye bölüyor. Ýki kolu da çok yükseklerden doðan nehir buralara kadar hep inerek gelmiþti. Ýki üç bin metrelik iniþi bin kilometrelik mesafeye yükleterek eritti. Kilometre baþýna iki metreyi aþan bir iniþ. Hâlbuki bundan sonra önünde geldiði yerin iki misli yol olduðu hâlde ancak yüz doksan metre inecek. Kilometre baþýna on santimetre zor düþüyor. Artýk 24 bu iniþ deðil süzülüþ, akýþ deðil yatýþtýr. Fýrat’ýn enerjisi burada bitti. Carablus Köprüsü deyip geçme, bu köprünün iki tarafýndan iki ayrý Fýrat uzanýyor! Birecik’te o kadar tasalý akan Fýrat, burada neye coþkun bir neþe içinde alabildiðine açýlýp serpilmiþ? Bütün sularýný Türk topraklarýndan alan nehir, sanki o topraklardan ayrýlýrken bütün güzelliðini teþhir ediyor. Nehrin bu cemilesine karþý bu topraklar da onu iþte en bol bir cömertlikle süsledi. Demir köprünün öteki ucu gürbüz koruluklar içinde kayboluyor. Bütün kýyýlar kabarýk bir yeþillikle çerçeveli. Artýk çýplak çöllere düþecek nehri son defa gene bizim topraklar giydirip kuþatmýþtýr. Suya bak, kendi baþýna güzel! Karaya bak, kendi baþýna güzel! Ýki güzelliðin þu kucaklaþmasýna bak, bu on defa güzel! Fakat biz köprünün üstünde daha fazla duramayacak hâle geldik. Galata Köprüsü’nden istediðin kadar Haliç’e bak, deniz derindir fakat yormaz! Büyük nehirlerde de vapurla istediðin kadar seyahat et, eðlenirsin o kadar! Lakin duran bir köprünün orta yerinden böyle büyük bir akarsuya fazla bakmak görenin hep dururken görülenin hep akýþý, bu akýþta göz adesesini yerinden oynatarak arkasý sýra sürüklemek istiyormuþçasýna büyülü bir çekicilik var. Gören göz görülenle gidiverecekmiþ gibi oluyor. Ya kulak? Deniz sakinse kulaða söylemez. Dalgalý zamanda da kýyýya çarpan ses, gürültü deðil naðmedir. Her dalga ayrý ses verir. Sesin çeþidi kulaða eðlence. Hâlbuki burada koskoca nehrin köprü ayaklarýna çarparak ve kendi girdaplarýný birbirine çarptýrarak çýkardýðý dolgun, derin, saðýr gürültü; kulak iþitmiyor, zonkluyor. Büyük nehirlerin eziciliði meðer asýl böyle belli oluyormuþ. Hepimiz Fýrat’a karþý yassýlaþmýþ gibiydik. Köprünün bir orta minare yüksekliðinden bakan gözlerimiz kararmýþ, kendimizi akan nehre doðru kayýyor sanýyoruz. Nehrin uðultularý kulaklarýmýza çarpa çarpa bir an geldi ki nehir içimize doluyor vehmine düþtük. Niye o kadar güzelsin Fýrat, sana bakmaya doyamadýk ve niye o kadar heybetlisin, sana bakmaya dayanamadýk iþte! Ýsmail Habip SEVÜK Yurttan Yazýlar 1. Bir yeri gezip gördüðünüzde baþkalarýnýn da orasý hakkýnda bilgi sahibi olmasý için ne yapardýnýz? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. a. Carablus Köprüsü adlý metinde hangi kelime, kelime grubu veya cümlelerin motif olarak kullanýldýðýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Motiflerin Kullanýldýðý Kelimeler ................................................................................................ Kelime Gruplarý ................................................................................................ Cümleler ................................................................................................ b. Buradan hareketle motifler ile metnin temel düþüncesi arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. 25 3. - Fýrat’a varýþ ............ - Fýrat’ý görmek için yola çýkýþ ............ - Fýrat’ýn bir insan gibi tasalý veya neþeli bir þekilde aktýðýnýn anlatýlmasý ............ - Fýrat’a bakmaya doyamayýþ ve dayanamayýþ ............ - Nehrin seyredenlerin baþýný döndürmesi ............ - Carablus Köprüsü’nü ve Fýrat’ý tasvir ediþ ............ Carablus Köprüsü adlý metinde anlatýlanlar yukarýda karýþýk olarak verilmiþtir. Bu ifadelerin karþýsýndaki noktalý yerlere metindeki diziliþlerine göre sýra numaralarý veriniz. Buradan hareketle metnin planýnýn nasýl oluþtuðunu söyleyiniz. 4. Meþhur demir köprünün yanýndayýz. Her biri yüzer metrelik sekiz gözden yapýlmýþ, bizim Galata Köprüsü’nün bir buçuk mislinden daha fazla uzunlukta, her gözün iki tarafýndan yükselen yarým daire þeklindeki çelik kavislerle sekiz tane beton ayak üstüne gerilmiþ heybetli bir demir kütlesi. Üstü açýk kalmýþ bir tünel, yanlarý parmaklýkla iþlenmiþ bir yarma hâlinde düpdüz uzamaktadýr. Ortadaki raylar sonlara doðru birbirine bitiþmiþ gibi görünüyor. Yalnýz Fýrat üstünden trenleri geçirtmek için deðil ayný zamanda Alman hendesesini övündürmek için yapýlmýþ bir abide.” “Tren raylarýndan baþka yanlarda yayalara ayrýlmýþ ahþap döþemeli yoldan köprünün ortasýna kadar yürüdük. Fýrat’ý hakikaten buradan görmeliymiþ. Saðýma bakýyorum dört beþ yüz metre geniþliðinde, koskocaman bir nehir; soluma bakýyorum gene o geniþlikte koskoca bir nehir; ikisini birleþtirip bütün suya bakýyorum: Artýk bu nehir deðil yassý bir Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az, ufuklarý geniþ yassý bir Boðaziçi. Yukarýdaki paragraflarý da dikkate alarak Carablus Köprüsü adlý metinde ifade edilen temel düþünce ile Millî Edebiyat Döneminin sosyal gerçekliði arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz. 5. Gitmediðiniz ancak hakkýnda bilgi sahibi olduðunuz bir yeri sýnýfta anlatýnýz. Bu yer ile ilgili bilgilerinizi nasýl edindiðinizi sözlü olarak ifade ediniz. Ýncelenen metinde anlatýlan mekânlarýn zihninizde uyandýrdýðý görüntüyü resmediniz. En uygun resimleri sýnýf panosuna asýnýz. 6. Millî Edebiyat Döneminin sosyal ve kültürel ortamýný göz önünde bulundurarak Carablus Köprüsü adlý metnin hangi düþünce akýmý çerçevesinde kaleme alýndýðýný söyleyiniz. 7. Carablus Köprüsü adlý metinde birbiriyle çeliþen düþünceler, anlam tutarsýzlýklarý, anlam kargaþasý, gereksiz tekrarlar var mýdýr? Varsa metinden örnekler veriniz. Buradan hareketle metni açýklýk, duruluk, tutarlýlýk ve akýcýlýk bakýmýndan deðerlendiriniz. na Tu k eki ir em d eki m bir hýn gâ tez iç d rün ð bö al kemali zevalin dedir. bin kilometre demir yolu . in ld e Balkanlar el þg tün Ho i er ill H göz ade ses i ba yra k Her ne hrin Ýstasyon hendese 8. Yukarýdaki kelime ve kelime gruplarýndan hangisinin terim, hangisinin kavram, hangisinin gündelik hayata ait söyleyiþler olduðunu tespit ediniz. Tespitlerinizden hareketle bu kelime ve kelime gruplarýna neden baþvurulduðunu metnin türünü göz önüne alarak söyleyiniz. 26 9. Bizim istasyon bir dizi yapýlarla bir dilim mamurecik hâlinde bir köy, ötedeki köy de serpilip geniþlemek isteyen bir kasaba hasbacýðý, raylarýn berisinden bizim bayrak Fýrat’ý uðurluyor.”, “Ýstasyonda dururken upuzun görünen tren, köprüye girdikten sonra, ortalara doðru, iki tarafý kara ilmikli bir tezgâhýn böðründeki demir bir mekik gibi bodurlaþakaldý.”, “Artýk bu nehir deðil yassý bir Boðaziçi; etrafýnýn tepeleri bastýrýlmýþ, yalnýz þu burunda, yalnýz þu koyun dönemecinde deðil bütün gövdesi ve bütün sathýyla kendini akýntýya býrakan, girintisiz çýkýntýsýz, derli toplu, büküntüsü az, ufuklarý geniþ yassý bir Boðaziçi. Yukarýdaki cümlelerde altý çizili kelime ve kelime gruplarýný dikkate alarak yazarýn uslübu ile ilgili çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz. 10. Carablus Köprüsü adlý metinde hangi anlatým türünün veya türlerinin kullanýldýðýný metinden örnekler vererek söyleyiniz. 11. Carablus Köprüsü adlý metnin hangi geleneðin devamý olduðunu Türk edebiyatýnda bu türün en önemli örneklerini 11. sýnýf Dil ve Anlatým dersinde öðrendiðiniz bilgilerden hareketle söyleyiniz. “Gezilen tarihî bir mekânýn” anlatýldýðý gezi yazýsý yazýlýr. Yazýlan gezi yazýlarý sýnýfta okunur. Gezi yazýsý özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr. 12. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Ýsmail Habip SEVÜK’ün fikrî ve edebî yönü hakkýndaki düþüncelerinizi aþaðýdaki þemaya yazýnýz. . ...... . . . . . . .. ...... . . . . . ..... . ................................. ...... ...... ...... ...... ...... . ÝSMAÝL HABÝP SEVÜK ...... ...... ...... ...... ...... . ................................ ...... .. ...... . . . . . ..... ...... .. 13. Carablus Köprüsü ve çevresi ile ilgili unsurlar daha farklý olarak dile getirilebilir miydi? Niçin? Buna göre yazar ile anlatýmý dolayýsýyla eseri arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. Haldun TANER’in fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (31. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.). 27 4. Hatýra SIRITIK BÝR KÜSKÜN Celâl Sýlay, odasýnda ölü bulundu. Bir otel odasýnda ya da kendi karyolasýnda tek baþýna can veren, öldüðü neden sonra anlaþýlan bir insan, herkeste ilkin bir ayrý hüzün yaratýr. Ölüm, insaný kendini sevenlerin ortasýnda bulsun isteriz. Göz kapaklarýný en sevdikleri kapasýn dileriz. Gurbette ölmek, iki misli ölmek gibi gelir bize. Çoðu insan bu duyguda olabilir. Herhâlde bu düþünüþ ve duyuþun türlü psikolojik gerekçeleri vardýr. Ve bunlar haklý da olabilir. Ne var ki ben Celâl Sýlay’ýn tek baþýna bir odada ölmüþ olmasýný, bunun neden sonra farkýna varýlmasýný, onun yaþamýna ve mizacýna aykýrý bulmadým pek. Yaþamý süresince ona gösterilmeyen bir ilgi, þefkat ve sevgi ile çevrili ölse idi asýl bunu yadýrgardým. O da yadýrgardý sanýrým. Celâl Sýlay, aþýrý duygulu bir insandý. Her þair için doðal olan bir duygululuðun çok ötesinde, fenomenal denebilecek bir iç sezisi vardý. Bundan ötürü yaþamý boyunca hep yaralandý, örselendi. Onu dýþarýdan tanýyanlar bu yanýný tam bilmezlerdi. Onu gürültülü kahkahalar atan Klowvari, taþkýnlýklar içinde renkli, deliþmen bir adam olarak bellemiþlerdi. Celâl’in Sait Faik’e büyük sevgisi kolay anlaþýlýr. Ýkisi de topluma, çevreye karþý küskündü, buruktu. Sait, somurtuk bir küskündü. Celâl, kendi deyimiyle “sýrýtkan” bir küskün. Küllük’ün Ürünü Celâl, pek kitap okumazdý. Bütün daðarcýðý Mustafa Þekip’in çevresinden edindiði kulak dolgunluðu idi. Hilmi Ziyalarý, Peyami Safalarý, Necip Fazýllarý hep o Küllük yahut Nisvaz sohbetlerinde tanýmýþ, bütün kültür birikimini bu sohbetler oluþturmuþtu. “Göz nezlesi” bahanesi ile örtbas ettiði bu okuma tembelliði belki de zekâsýnýn taptaze ve tortusuz kalýþýný dolayýsýyla þaþýlacak canlýlýðýný saðlamýþtý. Konuþmalarý bundan ötürü kuru bilgiçlik kokmazdý. Bu konuþmalarda göz bebekleri büyür, yüzü büsbütün canlanýr; eller, kollar da ritmik olarak konuya katýlýr ve Celâl akýlcý, bilimsel yollar dýþýnda paradoksal ama yine de gerçekçi bir patikadan kestirme inip tartýþýlan soruna çok orijinal ve parlak bir çözüm -çözüm deðilse bile bir çözüm önerisi- getirirdi. Bursa’nýn Napoleon (Napolyon)’u Celâl’in Bursa Askerî Lisesindeki adý, Napoleon’muþ. O dönemde de kabýna sýðamadýðý için Bursa’nýn altýný üstüne getirmiþ. Sonra Kuleli’ye nakletmiþler. Sivil olunca bir süre Ankara Caddesi’nde “Vatan”da, baþka gazetelerde oyalanmýþ. Büyük aþklar yaþamýþ. En büyüðü bir hayal kýrýklýðý ile sonuçlanmýþ. (…) Bir gece içinde bütün saçlarý dökülmüþ. Celâl, o tarihte “Yücel” dergisinde þiirler yazardý. Ben de ilk hikâyelerimi Muhtar Enatan’ýn bu dergisinde yayýnlýyordum. Orada tanýþtýk. Güç beðenir bir yaradýlýþta olan Celâl’in bana ilk günü kaný kaynayýverdi. Sebebini kendi açýklamýþtý baþkalarýna: — Ne saygýlý çocuk. Bir saat konuþtu benimle, bir kere olsun gözünü kaldýrýp baþýma bakmadý, demiþ. Saçsýzlýðýný ayýp sayýyor, ona bakan olunca bir kere daha utanýyor olacaktý. Bu dostluk, ayný semtte oturmanýn verdiði kolaylýkla çabuk geliþti. Haftanýn bir iki günü o bize, biz ona gelir gider olduk. Celâl’le uzun süre dost kalan, kalabilen azdýr. Herkesle çabuk bozuþurdu. Onun bana darýldýðýný hiç hatýrlamýyorum. Ama ilk baþlarda ben onun çeliþmeli, tutarsýz ve kendime göre vefasýz gördüðüm davranýþlarýný sýk sýk kýnadým. Bu yüzden kýsa ve uzun, ahbaplýðý kestiðim süreler oldu. Örneðin Kemal Tahir’e yaptýðý bir saygýsýzlýktan sonra… 28 Öyle hýzlý ve sihirli bir yaþam temposuna kapýlmýþ gidiyoruz ki karþýmýzdakilerin kusurlarýna sert tepkiler gösteriyoruz. Oysa Celâl’in bu huysuzluklarý, dengesizlikleri, kaypaklýklarý duygulu yaradýlýþýnýn çevreden gördüðü haksýzlýklarýn bir dýþa tepiþinden baþka bir þey deðildi. Bunu anlamak için biraz hoþgörü yeterdi. Baþkalarýnýn ona yaptýðý haksýzlýklardan, küçük düþürüþlerden o, öcünü en olmayacak dostlarýna hücum etmekle alýyordu. Tam Celâlce bir tepki. Bu geçimsizliðinin çok zararýný çekti. Ama baþka türlüsü elinden gelmiyordu. Yaþamý boyunca ekmek parasý yüzünden olmayacak ödünler verdi. Dizine kadar gelmeyen küçük adamlarýn yüzüne güldü. Ali’nin külahýný Veli’ye giydirdiði oldu. Yaþamýn kurallarýný kendi aleyhinde iþliyor varsaydýðý günden bu yana umursamamýþtý. Mýzýkçýlýðýný, kaypaklýðýný bir bakýma meþru görüyor gibi idi. Ama bazen kendini kendine yakýndýðý da oluyordu. En Ciddi Yönü: Þiiri Celâl’in ilk þiirini arkadaþým Madran’ýn yayýnladýðý “Þiir Demeti”nde okumuþ ve etkilenmiþtim: Zincirlerle çekiyor iþçiler Güneþi yataðýmýn baþýna Ben nasýl çýkarým bu kirli yüzle Güneþin karþýsýna Kuþlar baþucuma toplanmýþ Perdeleri açýlýyor sabahýn Ben nasýl sokarým bu tembel vücudu Bahçesine Allah’ýn… Dedeme Aðýt’ýný ise “Yücel”de ondan ilk dinleyiþimi unutamam. Þiirinin bütün müzikalitesini en ince ayrýntýsýna kadar yansýtan bu okuyuþu bir ses bandýnýn zapt etmiþ olmasý ne iyi olurdu. Onun Cemile’nin Elleri adlý þiirini ise hem çok sevmiþ hem de þaka olsun diye Karadeniz diyalektine çevirip parodisini yapmýþtým. Ve buluttan nem kapan mizacýna karþýn Celâl kýzmamýþ, alýnmamýþ, candan candan gülmüþtü. Yapýtýnýn saðlamlýðýna güvenen her sanatçý gibi þakasýný da iyi karþýlamýþtý. Celâl, son dönemindeki þiirlerinde içerikten gittikçe kopup kelime ve ses hünerlerine yönelmiþti. Rahmetli Celâlettin Ezine, onun ilk þiirlerinin Rainer Maria RILKE (Rayner Marya RÝLKE)’nin þiirlerini anýmsattýðýný söylemiþti. Celâl, hiç tanýmadýðý bu Alman þairinin adýný pek þiirsel bulmuþtu. Bir mýsra okur gibi bu adý sýk sýk övünçle tekrarlardý: — Rainerrr Mariyyya RÝLKE Ben de þimdi onun son þiirlerini bir ses ve ritim akrobatý olan Alman þairi von PLATEN (fon PLATIN)’ýn þiirleri ile akraba bulduðumu söyleyeceðim. Ve “von PLATEN” adýnýn Celâl’in beðenisine uymasý için de onu tam olarak yazacaðým. “August Graf von PLATEN (Ogüst Graf fon PLATIN)” Sanýrým böylesi daha hoþuna giderdi. Rainerrr Mariyyya RÝLKE kadar þiirsel okunmasa bile. Sen de Nihayet Anlamýþsýn Onu ölümünden üç dört ay önce her zaman oturduðu Divan Kahvesi’nde görmüþtüm. Ayaküstü hatýr sordu. Bir yorgun ve sinirli günümdü. — Her þey bana boþ ve anlamsýz geliyor Celâlciðim, dedim. Eksik diþlerini göstererek: — He he he, diye güldü. Sonra ciddileþti: — Sen de nihayet anlamýþsýn, dedi. Hâlinde, sesinde, sesinin tonunda gerçeðe kendinden biraz daha geç de olsa eriþmiþ bir müridini yüreklendiren bir þeyh edasý vardý. Onun bu hâli de beni güldürdü. 29 Celâl, yaþamý boyunca kadýnlar canibinden hep iltifat ve takdir gördü. Ýki üç büyük aþk yaþadý. Eski kötü anýlarýný unuttu. (…) Son dönemde aþktan da üstün bir þeye vardý. Kendini olduðu gibi kabul eden, seven, anlayýþlý, ince ve þefkatli bir hanýmýn arkadaþlýðýný kazandý. Son yýllarýný ýsýtan tek unsur da galiba bu oldu. Celâl, büyük þeyler yapmadý. Atýlýmlara giriþmedi. Yaþamý ciddiye alýp fazla didiþmedi. Ama yine de çok yorulmuþtu. Ölüm ona dinlenme gereðini hatýrlatmýþ. Ne denir? Bari yaþamý boyunca geçimsizliðinden, dik sözlülüðünden ötürü onun adýný anmayanlar, onu bilmez yahut unutmuþ görünenler o öldükten sonra þiirlerini, þair kiþiliðini deðerlendirme yoluna gitseler. Hiç deðilse saðlara gösterilmeyen vefa ölülerden esirgenmese… Çünkü Celâl, iyi þairdi… Haldun TANER Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Deðil 1. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi amaçla kaleme alýndýðýný söyleyiniz. 2. a. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinde kullanýlan motifleri tespit ediniz. b. Tespit ettiðiniz motiflerin metnin temasý, dönemin sosyal ve kültürel hayatý ile gerçekliði arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. 3. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinde olduðu gibi, sevilen bir arkadaþ ve meslektaþýn kaybýnýn uyandýrdýðý duygu ve düþüncelerin iþlendiði metinlerin günümüzde de yazýlýp yazýlmadýðýný sebepleriyle birlikte söyleyiniz. 4. Cumhuriyet Döneminin kültürel, edebî ve sosyal yapýsýný dikkate alarak Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi düþünce hareketinin özelliklerini taþýdýðýný söyleyiniz. 5. a. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinden açýk, yalýn, duru ve tutarlý olmayan örnek birer cümleyi aþaðýdaki tabloya yazýnýz. “Sýrýtýk Bir Küskün” Metninde Açýk Olmayan Cümle Yalýn Olmayan Cümle Duru Olmayan Cümle Tutarlý Olmayan Cümle b. Tespit ettiðiniz cümleleri metnin geneliyle oranladýðýnýz zaman metnin anlatým özellikleri ve bu anlatým özelliklerinin metne katkýsý ile ilgili hangi sonuçlara varýyorsunuz? Sözlü olarak ifade ediniz. 30 6. Aþaðýda verilen terim, kavram ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýna yazarýn niçin baþvurduðunu ve bunlarýn metne katkýsýnýn neler olabileceðini sözlü olarak ifade ediniz. karyola ekme k par asý bilgiçlik al en m no e f iç sezi gurbet som urt uk sýr ýtka n psikolojik gerekçeler z k lü d ik sö ek m r ve yý a n ay k ný ka fa ve örselenmek 7. Ne var ki ben Celâl SILAY’ýn tek baþýna bir odada ölmüþ olmasýný, bunun neden sonra farkýna varýlmasýný, onun yaþamýna ve mizacýna aykýrý bulmadým pek. Yaþamý süresince ona gösterilmeyen bir ilgi, þefkat ve sevgi ile çevrili ölse idi asýl bunu yadýrgardým. O da yadýrgardý sanýrým. Celâl SILAY, aþýrý duygulu bir insandý. Her þair için doðal olan bir duygululuðun çok ötesinde, fenomenal denebilecek bir iç sezisi vardý. Bundan ötürü yaþamý boyunca hep yaralandý, örselendi. Onu dýþarýdan tanýyanlar bu yanýný tam bilmezlerdi. Onu gürültülü kahkahalar atan Klowvari, taþkýnlýklar içinde renkli, deliþmen bir adam olarak bellemiþlerdi. Celâl’in Sait Faik’e büyük sevgisi kolay anlaþýlýr. Ýkisi de topluma, çevreye karþý küskündü, buruktu. Sait, somurtuk bir küskündü. Celâl, kendi deyimiyle “sýrýtkan” bir küskün. Yukarýdaki paragrafý dikkate alarak Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi dil özelliklerini taþýdýðýný defterinize yazýnýz. Okuduðunuz metinde tasvir edilen Celâl SILAY’ýn sizde uyandýrdýðý görüntüyü aktaran bir karikatür yapýnýz. 8. Ýncelediðiniz hatýranýn ana düþüncesini göz önünde bulundurarak metinde kullanýlan anlatým türünü söyleyiniz. 9. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle Sýrýtýk Bir Küskün adlý metnin hangi geleneðin devamý olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. Sizi çok etkileyen bir olayý konu alan bir aný metni yazýnýz. Yazdýðýnýz anýyý sýnýfta arkadaþlarýnýza okuyunuz. Aný özelliklerini en çok taþýyan metin ya da metinleri oylamayla belirleyerek sýnýf panosuna asýnýz. 10. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Haldun TANER’in fikrî ve edebî yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz. Yazýnýzý sýnýfta okuyunuz. 11. Sýrýtýk Bir Küskün adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. Yusuf Ziya ORTAÇ’ýn fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (33. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.). 31 5. Fýkra DAVUL ZURNA Týpký halk edebiyatýmýz gibi bir de halk musikimiz vardýr. Konservatuvarýn tarama heyetleri vilayet vilayet, kasaba kasaba, köy köy dolaþýp bu millî sesleri topluyorlar. Öyle sanýyorum ki halk musikisini bir ana çizgi ile ikiye ayýrmak mümkün: oda musikisi, meydan musikisi. Oda musikisi kahvelerde, ocak baþlarýnda çalýnan sazlar, baðlamalar, curalarla Karadeniz kýyýlarýnýn dertli sesi kemençelerdir. Meydan musikisine gelince Türk tarihi kadar eski olan bu musikiyi hepimiz biliriz: davul, zurna... Selçuk Hükümdarý Üçüncü Alaattin 1289’da Osman Bey’e gönderdiði emaret menþuru ile beraber davul da vardýr. Davula istiklal alametlerinden biri olmak þerefini çok görmemeli. O, gürleyen toplar gibi gümbür gümbür sesiyle Türk milletine layýk bir musikidir. Davul zurnada þüphesiz sanatýn þahsi sesi, ayrý ayrý edalarla ürpermez. Onu dinlerken iþte Itri’nin, iþte Dede’nin sesi diyemeyiz. Fakat davul zurnada ferdî þahsiyetin yerine millî þahsiyetin sesi vardýr. Onu dinlerken: “Ýþte Türk’ün sesi!” deriz. Köy düðünleri neþesini hâlâ davul zurnadan alýyor. Büyük sevinç günlerinin sesi, hâlâ davul zurnadýr: Ýlk treni davul zurna ile karþýlýyoruz, askere davul zurna ile gidiyoruz. Bütün bir tarih boyunca onunla güldük, onunla coþtuk. Er meydanlarýnda davul zurnasýz pehlivanlar güreþ tutmaz. Bacaklarýna siyah meþin kispetlerini çekmiþ, iri adaleleri zeytinyaðýyla pýrýl pýrýl çiftleri ortaya çaðýran, onlara çýrpýna çýrpýna el þakýrdatarak peþrev yaptýran, nara attýran, çapraz aldýran, künde vurduran davul zurna sesidir. Erzurum çevrelerinde ta Þaman Türklerinin davulla oynadýklarý “bar oyunu” hâlâ sürüp gidiyor. En uzaktan en yakýna kadar bu seste biz varýz. Çocukluk bayramlarýmý düþünüyorum: Bütün bir mahallenin bahtiyar kalbi, bekçinin davulunda çarpardý. Yýllar var ki bu sesi, bu kendi sesimi, artýk iþitmez oldum. Büyük meydanlarda bayram günleri, hoparlörlerin teneke aðzý bize kantolar söylüyor. Tokmaðý kafamýza vurmamak için davula vurmalýyýz. Yusuf Ziya ORTAÇ Beþik 1. Yukarýdaki metni okumadan önce millî kültürümüze ait unsurlardan olan davul ve zurna ile ilgili hangi düþüncelere sahiptiniz? Metni okuduktan sonra düþüncelerinizde ne gibi deðiþiklikler oldu? Buradan hareketle yazarýn metni kaleme alma amacýna ulaþtýðýný söyleyebilir misiniz? Defterinize yazýnýz. 2. Davul Zurna adlý metindeki motifleri bularak motiflerin birbiriyle iliþkisi sonucunda metnin planýnýn nasýl meydana geldiðini sözlü olarak ifade ediniz. 3. Cumhuriyet Dönemi sosyal ve kültürel gerçekliðinin Davul Zurna adlý metinde motiflerin bir araya gelerek oluþturduðu ana düþünce üzerinde nasýl bir etkisi olduðunu tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 32 4. Ýncelediðiniz metnin Cumhuriyet Dönemi düþünce hareketlerinden hangisini yansýttýðýný metinden örnekler vererek defterinize yazýnýz. Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Davul Zurna adlý metni açýklýk, ikinci grup akýcýlýk, üçüncü grup duruluk, dördüncü grup tutarlýlýk bakýmýndan inceler. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade edilir. 5. Davul Zurna adlý metinde iþlenen tema baþka iletiþim araçlarýyla ifade edilebilir mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 6. a. Davul Zurna adlý metinde kullanýlan terimleri, kavramlarý ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Terimler Kavramlar Gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarý Davul Zurna b. Tespit ettiðiniz terimlerin, kavramlarýn ve gündelik hayata ait kelime ve kelime gruplarýnýn Davul Zurna adlý metinde hangi amaçla kullanýldýðýný söyleyiniz. 7. Er meydanlarýnda davul zurnasýz pehlivanlar güreþ tutmaz. Bacaklarýna siyah meþin kispetlerini çekmiþ, iri adaleleri zeytinyaðýyla pýrýl pýrýl çiftleri ortaya çaðýran, onlara çýrpýna çýrpýna el þakýrdatarak peþrev yaptýran, nara attýran, çapraz aldýran, künde vurduran davul zurna sesidir. Erzurum çevrelerinde ta Þaman Türklerinin davulla oynadýklarý “bar oyunu” hâlâ sürüp gidiyor. En uzaktan en yakýna kadar bu seste biz varýz. Çocukluk bayramlarýmý düþünüyorum: Bütün bir mahallenin bahtiyar kalbi bekçinin davulunda çarpardý. Yýllar var ki bu sesi, bu kendi sesimi, artýk iþitmez oldum. Büyük meydanlarda bayram günleri, hoparlörlerin teneke aðzý bize kantolar söylüyor. Yukarýdaki paragrafý da dikkate alarak Davul Zurna adlý metnin dil özelliklerini maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 8. Davul Zurna adlý metinde okur üzerinde oluþturulmak istenen etki öðretici, pastoral, mizahi, duygusal, lirik ve epik anlatým türlerinden hangisi ile saðlanmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 9. Yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini göz önünde bulundurarak Davul Zurna adlý metnin hangi geleneðin devamý olduðunu ve bu geleneðin Türk edebiyatýnda ne zaman baþladýðýný söyleyiniz. “Mektup” temasýnýn iþlendiði bir fýkra yazýlýr. Yazýlan fýkralar sýnýfta okunur. Fýkra özelliklerini en çok taþýyan metin veya metinler oylamayla belirlenerek sýnýf panosuna asýlýr. 10. Okuduðunuz metinden ve araþtýrmalarýnýzdan hareketle Yusuf Ziya ORTAÇ’ýn memleket edebiyatý anlayýþýný benimsediðini söylemek mümkün müdür? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 33 LAÝKLÝK Laiklik, terim olarak din ile dünya, özellikle din ile devlet iþlerinin ayrýlmasý anlamýný taþýr. Fakat Atatürk laikliðinin daha geniþ ve kendine özgü bir anlamý vardýr. Türkiye Cumhuriyeti’nde laiklik ilkesi kiþilerin vicdan ve ibadet hürriyetlerini saðlamak ve korumak, dinî faaliyetlerin iman ve ibadete inhisar ettirilmesini, dünyevi müesseseleri ve faaliyetleri bilimsel ve en ileri teknolojiyi yol gösterici olarak yürütmeyi saðlamak, dinin hakkýný dine, devletin hakkýný devlete vermek amaçlarý ile uygulanan, dini devletten ayýran bir ilkedir. Laiklik ilkesi, Türk devletinin diðer ilke ve esaslarýný bütünleyerek güçlendirir. Dinin, dinî olmayan hususlardan ayrýlmasýný tespit edecek esaslarýn uygulanmasýný gerçekleþtirerek dinin özüne dönmesini, bu suretle kiþilerin “bütün sadeliðiyle dindar” olmalarýný saðlar. Atatürk, devlet idaresinde bütün kanunlarýn, nizamlarýn ve usullerin din kurallarýna deðil bilimsel esaslara ve en ileri teknolojiye, yurt ile dünya ihtiyaçlarýna göre düzenlenmesini ve uygulanmasýný öngörür. Böylelikle bilimsel esaslar ve modern teknoloji, yaygýn ve etkili bir biçimde kullanýlarak Türk toplumundaki bütün müesseselerin çaðýn gereklerine uygun bir þekilde deðiþip geliþmesi saðlanýr. … Ayrýca þu önemli noktayý da belirtmek gerekir. Atatürk laikliði, dine akýlcý yoldan yaklaþýr. Böylece insan aklýnýn soracaðý sorulara yine insan aklýnýn bulacaðý cevaplarý benimser. Ancak bunun dýþýnda insan aklýnýn cevabýný veremeyeceði sorulara, insan ile Allah’ý birbirine baðlayan dinde cevaplar bulunacaðý fikrine de müdahale etmez. Böyle bir yaklaþým, dinde taassubu ve hurafeleri (boþ inanç) önler. Kendi dinlerinden baþka dinlere, inananlara veya inanmayanlara karþý insanlarda hoþgörüyü geliþtirir. Laiklik, din ve mezhep kavgalarýný önler. Millî birlik ve beraberliðin saðlanmasý için þarttýr. Gerçek din, böyle bir ortam içinde doðru olarak öðrenilir. Bu bakýmdan Atatürk laikliði, din müessesesinin vazifesini tam olarak yapmasýna imkân verir. … Atatürkçülük III Atatürkçü Düþünce Sistemi 11. Laiklik adlý metinden hareketle laikliðin Türk toplumuna ne gibi katkýlarý olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. 12. Laiklik adlý metinde din ve vicdan hürriyetinden bahseden bölümlerin altýný çiziniz. Bu bölümlerde din ve vicdan hürriyetinin önemi ile ilgili nelerin ifade edildiðini söyleyiniz. 13. Laiklik ile kanun önünde eþitlik ilkesi arasýndaki iliþkiyi yukarýdaki metni göz önünde bulundurarak defterinize yazýnýz. 34 1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda öðretici metinlerin yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Cumhuriyet Dönemi Öðretici Metinleri Yapý Tema Dil ve Anlatým 2. a. Cumhuriyet Dönemi öðretici metinlerinde iþlenen ana düþüncelerle dönemin sosyal olaylarý ve geliþmeleri arasýndaki iliþkiyi belirleyerek defterinize yazýnýz. b. Gazete, dergi ve kitaplarda okuduðunuz öðretici metinlerden hareketle bu ana düþüncelerin günümüz öðretici metinlerinde de iþlenip iþlenmediðini belirleyiniz. Bu ana düþünceler arasýndaki benzerlik ve farklýlýklarý sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 3. “Evsâf-ý nehr-i Furât-ý azîm Murâd tulû’ edüp Muþ Sahrâsý’nda Çanlý Kilisa kurbunda ve eski Muþ’dan geçüp Palu önünden ve Malâtiyye Geçidi’nden geçüp bu kal’a-i Birecik’e gelince kâmil yetmiþ bir aded geçit vermez nehri azîmler mahlût olduðu inþâallah mahalliyle cümle tahrîr olunur.” Evliya Çelebi “Mâdam ki bir hey’et-i ictimaiyede yaþayan halk bunca vezaif-i kanuniye ile mükelleftir elbette kalen ve kalemen kendi vatanýnýn menafiine dair beyan-ý efkâr etmeyi cümle-i hukuk-ý müktesebesinden addeyler. Eðer þu müddeaya bir sened-i müsbit aranýlacak olsa, maarif kuvveti ile zihni açýlmýþ olan milel-i mütemeddinenin yalnýz politika gazetelerini göstermek kifayet edebilir.” Þinasi “Bugün þübbân-ý münevvere-i Osmâniye yalnýz bir meslek-i edebî takip edebilir: Avrupa’nýn terâkkiyat-ý ilmiyye ve fenniyesi ile tenvîr-i zihn ettikten, edebiyatýný gördükten, anladýktan sonra bizde de ciddî, samimî bir edebiyat tesis etmek ve bu yolda zaten baþlamýþ olan edebiyatýmýzý devam ettirmek.” Hüseyin Cahit YALÇIN 35 “Bugün mefkûreci Türk genci görüyor ve duyuyor ki asrýmýz milliyet asrýdýr fakat ayný zamanda þuna da kanidir ki milliyetperverlik telâkkisi menfi bir histen ibaret kalamaz. Ýnsan milliyetperver olabilmek için evvelâ kendi milliyetinin neden ibaret olduðunu yâni tarihini, coðrafyasýný, içtimâiyatýný, lisan ve edebiyatýný bilmelidir.” M. Fuat KÖPRÜLÜ a. Yukarýdaki XVII. yy. klasik Türk edebiyatý, Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat Dönemine ait öðretici metin örnekleriyle Cumhuriyet Döneminde yazýlan öðretici metinleri kullanýlan kelime, kelime gruplarý ve dil kurallarý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Aralarýndaki benzerlik ve farklýlýklarý aþaðýdaki þemaya yazýnýz. ÖNCEKÝ DÖNEMLERE AÝT ÖÐRETÝCÝ METÝNLER CUMHURÝYET DÖNEMÝ ÖÐRETÝCÝ METÝNLERÝ Benzerlikler ........................................................................................................................ ........................................................................................................................ ........................................................................................................................ .................................................................................................................... Farklýlýklar Kelime Kelime Gruplarý Dil Kurallarý b. Cumhuriyet Dönemi öðretici metinlerindeki sadeleþmiþ dil insana kendini bütün yönleriyle ifade etme imkâný sunmakta mýdýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Siz olsaydýnýz “Batý, Batýlýlýk, Batýlýlaþma, memleket ve edebiyat” temalarýný görsel veya yazýlý medya araçlarýndan hangisi ile ifade ederdiniz? Niçin? Defterinize yazýnýz. 36 Laiklik ile çaðdaþlaþma arasýndaki iliþkiyi anlatan bir metin yazýlýr. Yazýlan metinler sýnýfta okunur. Beðenilen metinler sýnýf panosuna asýlýr. Cumhuriyet Döneminde incelenen metinler sýnýfta yüksek sesle okunarak doðru ve güzel okuma yarýþmasý düzenlenir. Yarýþmayý kazanan öðrencinin metni okurken nelere dikkat ettiði sözlü olarak ifade edilir. 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Gezi yazýlarýnda gezilen yerin gelenek ve görenekleri, doðal ve tarihî güzellikleri, halkýn yaþayýþý gibi birçok konuya deðinilir. ( ) - Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatý öðretici metinlerinde sadeleþen Türkçe vasýtasýyla daha çok okura ulaþýlmýþtýr. ( ) - Öðretici metinlerin yazýlýþ amacý okuyucuyu bilgilendirmektir. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Herhangi bir konu üzerinde yazarýn kesin sonuçlara varmadan kiþisel görüþ ve düþüncelerini anlattýðý yazý türüne …………...........…... denir. - Evliya Çelebi’nin herkes tarafýndan bilinen on ciltlik eseri ………….......………. türünün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. 3. Aþaðýdaki yazar ve eser adlarýný doðru þekilde eþleþtiriniz. Nurullah ATAÇ Edebiyat Üzerine Makaleler Falih Rýfký ATAY Tuna’dan Batý’ya Peyami SAFA Gezerek Gördüklerim Ahmet Hamdi TANPINAR Günlerin Getirdiði Ýsmail Habip SEVÜK Eðitim - Gençlik - Üniversite 37 4. Aþaðýdakilerden hangisi deneme türünün özelliklerinden biri deðildir? A) Her konunun serbestçe iþlenebilmesi B) Ýnandýrýcýlýðýnýn iþlenen konunun içtenlikle anlatýlmasýndan kaynaklanmasý C) Ele alýnan düþünceyi kanýtlama kaygýsý olmadýðýndan makaleden farklý bir özellik göstermesi D) Yazarýn karþýsýndaki ile konuþuyormuþ tavrý sergilenmesi E) Bilgilendirme ve öðretme amacýndan uzak olmasý 5. Atatürk’ün laiklik ilkesine verdiði önemi aþaðýya yazýnýz. …………………………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………….............................................................. ....……………………………………………………………………………………………………………… ….……………………………………………………………………………………………………………… ….……………………………………………………………………………………………………………… ….……………………………………………………………………………………………………………... 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Yenileþme Dönemi ile birlikte öðretici metinlerde de millî kimliði ele alan konular iþlenmiþtir. ( ) - Fýkralarda günlük, samimi, akýcý bir dil yerine ciddi, bilimsel ve aðýr bir dil kullanýlýr. ( ) - Makale türünde ifadeler tutarlý olmalýdýr. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Yazarýn güncel konularla ilgili gazete ve dergilerde yayýnlanmak üzere yazdýðý, ispatlama kaygýsý olmadan kendi düþüncelerini ortaya koyduðu yazýlara ………………. denir. - Genellikle tarihî, sosyal, siyasi ve güncel konularla ilgili yazýlan, yazarýn savunduðu düþünceyi ……………………... çalýþtýðý, bunun için de daha ciddi ve bilimsel bir dil kullandýðý yazýlara makale denir. 3. Aþaðýdaki tanýmlarla kavramlarý doðru þekilde eþleþtiriniz. Bir milletin kendine özgü düþünüþ ve yaþayýþ biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal deðer yargýlarý ve kurallarý ile oluþan özellikler bütünüdür. Metni meydana getiren anlam birliklerini en kýsa þekilde ifade edebilecek kelime veya cümlelerdir. 38 Motif Millî Kimlik 4. “Bir araþtýrmayý tamamladýðým zaman, sonuçlarýmý ve dayanaklarýmý önce meslektaþlarýmýn katýldýðý bilimsel toplantýlarda sunarým. Eðer bir yanlýþlýk ya da eksiklik bulunmazsa çalýþmamý makale hâline getirip bir dergiye yollarým. Derginin editörler kurulu makalemi uygun görürse iki ya da üç hakemden görüþ ister. Her hakem ayrý ayrý makalemin yayýnlanmasý hakkýndaki görüþünü derginin editörüne bildirir. Hakemler araþtýrmamda yanlýþ bulurlarsa editör, bu yanlýþlarý bana yazýlý olarak iletir. Ben bu yanlýþlarý düzeltebilirsem süreç yeniden baþlar. Ancak bunlarý düzeltemezsem aylarca uðraþarak bulduðum sonuçlarý unutup çalýþmaya yeniden baþlarým.” Bilimsel çalýþmanýn bu parçada anlatýlan evresi, aþaðýdakilerden hangisiyle özetlenebilir? A) Bilimsel bilgi, bilimsel yönteme uygun biçimde yapýlan deneyler sonucunda elde edilir. B) Farklý bilim dallarý arasýndaki dayanýþma, bilimsel geliþmeyi hýzlandýrýr. C) Bilim adamýnýn sahip olduðu dünya görüþü, ne tür bilimsel çalýþma yapacaðýný ve bulgu larýný nasýl yorumlayacaðýný etkileyebilir. D) Bir bilginin bilimselliðinin yetkili bilim çevresince denetlenip onaylanmasý gerekir. E) Bugünkü birtakým olgularý açýklamada yararlanýlan bir bilimsel görüþ, zamanla yerini baþka bir bilimsel görüþe terk edebilir. (2000/ÖSS) 5. Aþaðýdakilerden hangisi hatýra türünün özelliklerinden biri deðildir? A) Yaþanmakta olaný deðil yaþanmýþý konu almasý B) Gerçekçi ve yalýn bir anlatýmla yazýlmasý C) Gezilen, görülen yerlerin öznel þekilde aktarýlmasý D) Günlük, öz yaþam öyküsü (otobiyografi), gezi yazýsý gibi türlerle benzerlik göstermesi E) Belge niteliði taþýmasý 6. “Bizim yazýnýmýzda deneme türü oldukça cýlýzdýr. Bu durum, dünya yazýný için de geçerlidir. Hemen belirtelim ki denememizin cýlýzlýðý nicelikseldir. Yani denemecimiz az, deneme türünde yazýlmýþ yapýtlarýn sayýsý sýnýrlýdýr. Buna karþýlýk nitelik bakýmýndan dünya yazýnýndaki seçkin deneme örnekleriyle rahatça boy ölçüþebilecek yetkinliktedir. Konu yönünden de insanoðlunu bütünüyle kuþatan bir çeþitlilik gösterir. Ayný þeyi, öteki yazýn türleri için örneðin roman için, tiyatro için söyleyemem.” Bu parçada yazýnýmýzdaki deneme türünün hangi yönü üzerinde durulmamýþtýr? A) Yazýlarýn sayýca azlýðý B) Ýçerik yönünden zenginliði C) Baþka türlere oranla daha ileri bir düzeyde olduðu D) Dünyadaki örnekleriyle yarýþabilecek nitelikte olduðu E) Dil ve yöntem bakýmýndan yazýlýþýnýn güçlüðü (2001/ÖSS) 7. “Ünlü eleþtirmenlerimizden biri: ‘Deneme yazýyorsanýz belli bir birikiminiz, söyleyecek sözünüz olmalý.’ diyor. ........................................... Çünkü onun hem engin bir bilgi birikimi hem de söyleyecek pek çok sözü var.” Bu parçada boþ býrakýlan yere düþüncenin akýþýna göre aþaðýdakilerden hangisi getirilebilir? A) Kendisi de öyle bir eleþtirmen olmak istiyor. B) Bu söz, o yazarýmýza çok uyuyor. C) Kimileri onun bu görüþüne katýlmýyor. D) Bu nitelikleri taþýyan pek çok sanatçýmýz var. E) Bu niteliklerden yoksunsanýz eleþtirmen sayýlmazsýnýz. (2005/ÖSS) 39 8. “Bu yazarýmýz, anýlarýný anlatýrken araya baþka yazarlarýn anýlarýný, düþünürlerin anýlar üzerine söylediklerini de katýyor. Böylece yazdýklarý, okurda anlatýlanlarýn içinde oluþturulmuþ yeni bir metin tadý da býrakýyor.” Bu parçada sözü edilen yazarýn böyle bir yol izlemesinin amacý aþaðýdakilerden hangisi olabilir? A) Aný türünün, öteki yazýnsal türlerden üstün olduðunu gösterme B) Kendi yaþamý ile baþkalarýnýn yaþamý arasýndaki benzerlikleri ortaya çýkarma C) Yazýlanlarýn yaþanmýþlýðýný kanýtlama D) Okurlarda kendi anýlarýný yazma isteði uyandýrma E) Anlatýlanlara okurun deðiþik açýlardan bakmasýný saðlama (2005/ÖSS) 9. “Deneme, yaþananlarý, akýldan geçenleri düþünsel yönden derinleþtirerek yorumlamadýr. Belki bir roman, bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki denemeyi özetlemeye kalkmak insaný, týrnaðýnýn ucunu göstererek tanýmlamaya benzer. ....................................... Göz gezdirilerek okunmaz. Deneme okuru, eline aldýðý yazýyý kýlý kýrk yararcasýna irdeleyerek okur; düþünceler, duygular, gözlemler dünyasýnda yeni yolculuklara çýkar.” Bu parçada boþ býrakýlan yere düþüncenin akýþýna göre aþaðýdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Kiþisel görüþlerin söyleþi havasýnda iþlenmesi denemenin özelliklerinden biridir. B) Deneme, yazýnsal bütünlüðü bozulamayan bir türdür. C) Denemede söylenenlerin doðruluðu kanýtlanmaya çalýþýlmaz. D) Denemeler konusal yönden öteki yazý türlerinden ayrýlýr, deðiþik duygu ve düþünceleri kuþatýr. E) Deneme, yazarýna özgürce yazma olanaðý verir, okurun düþünce evrenini geniþletir. (2006/ÖSS) 10. Öðretici metinler ile bu metinlerin yapý, tema, dil ve anlatýmlarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu defterinize yazýnýz. Necip Fazýl KISAKÜREK ve Cahit Sýtký TARANCI’nýn fikrî ve edebî kiþiliði ile sembolizm akýmý hakkýnda araþtýrma yapýnýz (46. sayfadaki 12, 45. sayfadaki 8 ve 50. sayfadaki 11. sorulara yöneliktir.). Necip Fazýl KISAKÜREK’in Geçen Dakikalarým, Bu Yaðmur, Sayýklama ve O’nun Sanatý adlý þiirlerini ve Kendi Sesinden Þiirler adýyla çýkan CD veya kaseti bir sonraki ders için sýnýfa getiriniz ( 42. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.). Ziya Osman SABA ve Ahmet Muhip DIRANAS rollerini üstlenecek iki öðrenci seçilir. Seçilen öðrenciler sonraki derslerde canlandýracaklarý þairin hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (47. sayfadaki 4 ve 52. sayfadaki 8. etkinliklere yöneliktir.). Necip Fazýl KISAKÜREK’in Çile, Ziya Osman SABA’nýn Geçen Zaman, Cahit Sýtký TARANCI’nýn Otuz Beþ Yaþ ve Ahmet Muhip DIRANAS’ýn Þiirler adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz. 40 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920-1960) Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir Garip Hareketi (I.Yeni) (1940-1954) Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960) Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980) 1980 Sonrasý Þiir Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE COÞKU VE HEYECANI DÝLE GETÝREN METÝNLER (ÞÝÝR) 1. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir 1. Önceki bilgilerinizden hareketle saf þiirin hatýrladýðýnýz özelliklerini tahtaya yazýnýz. 2. Necip Fazýl KISAKÜREK’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD veya kaseti dinleyiniz ve Geçen Dakikalarým, Bu Yaðmur, Sayýklama ve O’nun Sanatý adlý þiirleri yüksek sesle okuyunuz. ÞÝÝR SANATI Musiki, her þeyden önce musiki; Onun için tekli mýsradan þaþma. Kývrak olur, erir havada sanki; Aðýr aksak söyleyiþe yanaþma. Hep musiki, biraz daha musiki; Havalanan bir þey olmalý mýsra Deli bir gönülden kalkýp gitmeli Baþka göklere, baþka sevdalara. Kelime seçerken de meydan senin; Bile bile bir nebze aldanmalý. Dumanlýsý güzeldir türkülerin; Öyle hem seçik olsun hem kapalý. Daðýlýp tozu sabah rüzgârýna Mýsralarýn alsýn baþýný gitsin Kekik, nane kokaraktan, dört yana... Üst tarafý edebiyat bu iþin. Güzel gözler tül ardýnda görünsün Gün ýþýðý titremeli þiirinde Ak yýldýzlar maviliðe bürünsün Ilgýt ýlgýt sonbahar göklerinde. Paul VERLAINE (Pol VERLEN) çev.: S. EYÜBOÐLU - M. C. ANDAY Ara rengin peþindeyiz çünkü biz; Rengin deðil, ara rengin sadece. Ancak öyle sarmaþ dolaþ ederiz Kavalý boruyla, rüyayý düþle. Nükte belasýndan kurtulmaya bak; Acý zekâ, sulu gülüþ neyine? Ýþe karýþtý mý bu cins sarýmsak Maviliðin yaþ dolar gözlerine. Tut belagatý boðazýndan, sustur El deðmiþken bir zahmete daha gir; Kafiyenin aðzýna da bir gem vur Býrakýrsan neler yapmaz kim bilir? ... 3. Paul VERLAINE’in 1874 yýlýnda yazdýðý yukarýdaki Þiir Sanatý (Art Poetique) adlý þiirinde dile getirdiði görüþleri tespit ederek maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 42 TAKVÝMDEKÝ DENÝZ Hasreti denizlerin, Denizler kadar derin Ve o kadar bucaksýz... Ta karþýmda, yapraksýz, Kullanýlmýþ bir takvim... Üzerinde bir resim: Azgýn, sonsuz bir deniz; Kaygýsýz, düþüncesiz, Çalkanýyor boþlukta. Resimdeyse bir nokta: Yana yatmýþ bir gemi... Kaybettiði âlemi Arýyor deryalarda. Bu resim rüyalarda Gibi aklýmý çeldi; Bana sahici geldi. Geçtim kendi kendimden, Yüzüme, o resimden, Köpükler vurdu sandým; Duymuþ gibi týkandým, Ciðerimde bir yosun. Artýk beni kim tutsun? Denizler oldu tasam. Yakar, onu bulmazsam, Beni bu hasret, dedim, Varýrým, elbet, dedim, Bir ömür geze geze, Takvimdeki denize. Ne var, bana ne oldu, Odama nasýl doldu, Birdenbire bu meltem? Ve dalgalandý perdem, Havalandý kâðýtlar. Odamda kýyamet var! Ah yolculuk, yolculuk! Ne kadar baygýn, soluk, O gün bizde betbeniz; Ve ne titrek kalbimiz Ve eþyamýz ne küskün! Yola çýktýðýmýz gün, Bir sýraya dizilmiþ, Gözyaþlarýný silmiþ, Bakarlar sinsi sinsi. Niçin o anda hepsi, Bir kuþ gibi hafifler, Arkandan geleyim der? Niçin o güne kadar, Dilsiz duran ne kadar Eþya varsa dirilir, Yolumuza serpilir? Ufak böcekler gibi, Gezer onlarýn kalbi, Üstünde döþemenin. Bir gizli didiþmenin Saati çalar o an; Birden bakar ki insan, Her þey karmakarýþýk. Ayýrmak olmaz artýk Bir kalbi bir taraktan; Ve kalb, aðlayaraktan, Çekilir geri geri, Terk eder bu mahþeri. Bu mahþerin içinden O gün ben de geçtim, ben; Nem varsa, evim, anam, Çocukluðum hatýram Ve ne sevdalar serde, Býraktým gerilerde, Kaçar gibi yangýndan. Rüzgârlarýn ardýndan, Baktým da süzgün süzgün, Kurþun yükünü gönlün, Tüy gibi hafiflettim, Denize hicret ettim... Necip Fazýl KISAKÜREK Çile Ývan Ayvazovski (1817-1900) Fýrtýnalý Denizde Bir Gemi 1. Takvimdeki Deniz þiirindeki ahenk unsurlarýný (ölçü, kafiye, redif, aliterasyon, asonans) tespit ederek defterinize yazýnýz. 2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. Þiirin ölçüsü ve kafiye örgüsü okuyuþu nasýl etkilemektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 43 3. Þiirdeki söz sanatlarýndan örnekler bularak defterinize yazýnýz. Bulduðunuz bu söz sanatlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 4. “Ve kalb, aðlayaraktan, Çekilir geri geri” Yukarýdaki dizelerde “kalp” yerine “insan” kelimesi getirildiðinde nasýl bir deðiþiklik olmaktadýr? Buradan hareketle þiirdeki söz sanatlarýnýn þiire neler kazandýrdýðýný sözlü olarak ifade ediniz. ÞEVKÝ YOK Gül hazîn, sünbül perîþân, bâðzârýn þevki yok. Derd-nâk olmuþ hezâr-ý naðmekârýn þevki yok. Baþka bir hâletle çaðlar cûybârýn þevki yok. Âh edip inler nesîm-i bî-karârýn þevki yok. Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârýn þevki yok! Farký yoktur giryeden rûy-ý çemende jâlenin Hûn-ý hasretle dolar câm-ý safâsý lâlenin. Meh bile gayretle âgûþunda aðlar hâlenin! Gönlüme te’siri olmaz âteþ-i seyyâlenin. Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârýn þevki yok! ... Recâizâde Mahmut Ekrem LÝSAN Güzel dil, Türkçe bize, Baþka dil, gece bize. Ýstanbul konuþmasý En saf, en ince bize. Lisanda sayýlýr öz Herkesin bildiði söz; Manasý anlaþýlan Lugata atmadan göz. Uydurma söz yapmayýz. Yapma yola sapmayýz Türkçeleþmiþ, Türkçedir; Eski köke tapmayýz. ... Ziya Gökalp Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Þevki Yok ve Lisan þiirlerini þiir dili bakýmýndan inceler. Buradan yola çýkarak Takvimdeki Deniz þiirinin diline hangi dönemin zemin hazýrladýðýný belirleyerek tarihî süreç içerisinde Türkçenin þiir dili bakýmýndan nasýl bir geliþim gösterdiðini tartýþýr. Ýkinci grup, Þevki Yok, Lisan ve Takvimdeki Deniz þiirlerindeki dilin gelenekle iliþkisinden yola çýkarak kullanýlan kelimeler açýsýndan hangi þiirin bireysel duygu ve düþünceleri ifade etmede daha yeni ve daha zengin olduðunu tartýþýr. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan açýklanýr. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup þiirdeki ruh hâllerini, ikinci grup ise doðal görünüþleri yansýtan imgeleri belirler. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar, bunlarýn þiirdeki rolü ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr. 5. Takvimdeki Deniz þiirinin yapý özelliklerini belirleyerek þiirdeki yapýnýn gelenekle iliþkisini ve yeni olan yönlerini tespit ediniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 6. Þiirin temasýný ve bu temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz. 7. Þiirin size çaðrýþtýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz 44 8. HÜZÜN VE SERSERÝ Agathe, uçtuðu var mý ruhunun ara sýra, Büyülü, mavi, derin ve ýþýl ýþýl yanan, Bambaþka denizlere, bambaþka semalara, Þu kahrolasý þehrin simsiyah havasýndan? Agathe, uçtuðu var mý ruhunun ara sýra? Deniz, tek tesellisi günlük ýstýraplarýn! Acaba hangi þeytan veya hangi mucize Her ulvi çalkanýþta muazzam bir rüzgârýn Orguyla uðuldayan denizi verdi bize? Deniz, tek tesellisi günlük ýstýraplarýn! Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün! Ne var gözyaþlarýndan çamurlar yoðuracak? Ara sýra der mi ki Agathe’ýn ruhu, üzgün, “Nedametten, azaptan ve ýstýraptan uzak, Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün!” ... O bilinmez zevklerin yüzdüðü masum belde Çok uzakta mý yoksa Çin’den, Maçin’den? Beyhude bir arzu mu inildeyen dillerde, Canlanan bir hayal mi billur sesler içinden, O bilinmez zevklerin yüzdüðü masum belde? Charles BAUDELAIRE (Þarl BODLER) çev.: Sait MADEN DENÝZ MELTEMÝ Bütün hazlarý tattým, kitaplarý okudum, Ah, kandýrmadý; kaçmak, kurtulmak istiyorum. Bir baþka köpükle gök arasýndaki kuþlar Orada þimdi kim bilir ne kadar sarhoþlar! Deniz çekiyor, deniz, kim tutabilir beni; Gözlerde aksi yanan o eski bahçeler mi? Geceler! Mahzun ýþýðý mý yoksa lambamýn, Beyaz kâðýda vurur, korkar dokunamazsýn; Ne o, ne de çocuðuna meme veren taze; Gideceðim, ey gemi, bilinmedik ellere. Demir al, sallayarak direklerini. Sýzlar Yürek ümitle, ama sonra her þeyi anlar. Belki de fýrtýnalarý çaðýran direkler, Þu anda, rüzgârla gelecek ölümü bekler, O zaman ne yelken, ne ümit... ama sen yine Kalbim, gemicilerin þarkýlarýný dinle. Stephane MALLARME (Stefan MALARME) çev.: Orhan Veli KANIK Çeviri Þiirler Yaptýðýnýz araþtýrmadan ve yukarýdaki þiirlerden hareketle Batý’da ortaya çýkan ve Takvimdeki Deniz þiirinde etkisi görülen edebî akýmýn özelliklerini tahtaya yazýnýz. Bu özelliklerin Takvimdeki Deniz þiirine nasýl yansýdýðýný ve þiirin daha önce gördüðünüz hangi düþünce akýmý ile iliþkilendirilebileceðini sözlü olarak ifade ediniz. 45 9. SESSÝZ GEMÝ Artýk demir almak günü gelmiþse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan, Hiç yolcusu yokmuþ gibi sessizce alýr yol; Sallanmaz o kalkýþta ne mendil ne de bir kol. Rýhtýmda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlý hayatýn ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiþ ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden. Yahya Kemal BEYATLI Kendi Gök Kubbemiz Sessiz Gemi þiiriyle Takvimdeki Deniz þiirini tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce temalarýn iþlenmesinde görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde, her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sanat eserinin özelliklerini göz önünde tutarak tartýþýnýz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz. 10. Takvimdeki Deniz þiirini yapý, tema, dil ve ahenk bakýmýndan inceleyerek yerli ve mahallî olan unsurlarýn bulunup bulunmadýðýný tespit ediniz. Bu unsurlarýn halk þiiri zevkinden ve anlayýþýndan nasýl ayrýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 11. Takvimdeki Deniz þiirinin Türk ve dünya þiirinde hangi gelenek ya da geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz. 12. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Necip Fazýl KISAKÜREK’in fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 13. Takvimdeki Deniz þiirinin Necip Fazýl KISAKÜREK’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. ÇOCUKLUÐUM Çocukluðum, çocukluðum... Uzakta kalan bahçeler O sabahlar, o geceler, Gelmez günler çocukluðum. Çocukluðum, çocukluðum... Gözümde tüten memleket. Artýk bana sonsuz hasret, Sonsuz keder çocukluðum. Çocukluðum, çocukluðum... Habersiz ölen kardeþim, Mezarý bilinmez eþim, Her bir þeyim çocukluðum. Çocukluðum, çocukluðum... Bir çekmede unutulmuþ, Senelerle rengi solmuþ, Bir tek resim çocukluðum... 46 Ziya Osman SABA Geçen Zaman 1. Çocukluðum þiirindeki söyleyiþ tarzýný; kafiye, aliterasyon ve ritim özelliklerini belirleyiniz. 2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. “Çocukluðum” kelimesinin tekrar edilmesinin sizde uyandýrdýðý duygularý ve bu kelimenin þiire katkýsýný sözlü olarak ifade ediniz. 3. Çocukluðum þiirindeki söz sanatlarýný bularak bunlarýn þiirdeki rolünü sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr. 4. Þiirin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. 5. Þiirin temasýný ve bu temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz. 6. Þiir hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi þiirin yapý, tema ve ahenk özellikleriyle iliþkilendirerek açýklayýnýz. 7. O BELDE ANNABEL LEE ... O belde Hangi bir kýt’a-i muhayyelde? Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd? Bir yalan yer midir veya mevcûd Fakat bulunmayacak bir melâz-ý hulyâ mý? Bilmem. Yalnýz Bildiðim sen ve ben ve mâî deniz Ve bu akþam ki eyliyor tehzîz Bende evtâr-ý hüzn ü ilhâmý Uzak Ve mâî gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak, Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz. Senelerce, senelerce evveldi; Bir deniz ülkesinde Yaþayan bir kýz vardý, bileceksiniz Ýsmi Annabel Lee; Hiçbir þey düþünmezdi sevilmekten Sevmekten baþka beni. Ahmet Haþim O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi, Sevdalý deðil kara sevdalýydýk Ben ve Annabel Lee; Göklerde uçan melekler bile Kýskanýrlardý bizi. ... Edgar Allan POE (Edgýr Elýn PO) çev.: Melih Cevdet ANDAY a. Yukarýda O Belde adlý þiirin son bölümü ile Annabel Lee þiirinin ilk iki bölümü verilmiþtir. Bu þiirlerle Çocukluðum þiirini tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce temalarýn iþlenmesinde görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde, her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. b. Ahmet Haþim’in þiirindeki “o belde” ve POE’nun þiirindeki “deniz ülkesi” ile Ziya Osman SABA’nýn þiirindeki “çocukluk” arasýnda þairlerin realite karþýsýndaki tutumlarý açýsýndan nasýl bir iliþki kurulabilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. Çocukluðum þiirinin Türk ve dünya þiirindeki hangi gelenek ya da geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz. Ziya Osman SABA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 9. Çocukluðum þiirinin Ziya Osman SABA’nýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 10. Çocukluðum þiirini ezberleyiniz. 11. Aþaðýdaki noktalý yerlere Türk edebiyatýnda Yedi Meþale Grubu olarak bilinen þairlerin isimlerini yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 47 OTUZ BEÞ YAÞ Yaþ otuz beþ! Yolun yarýsý eder. Dante gibi ortasýndayýz ömrün. Delikanlý çaðýmýzdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaþýna bakmadan gider. Þakaklarýma kar mý yaðdý ne var? Benim mi Allahým bu çizgili yüz? Ya gözler altýndaki mor halkalar? Neden böyle düþman görünürsünüz, Yýllar yýlý dost bildiðim aynalar? Zamanla nasýl deðiþiyor insan! Hangi resmime baksam ben deðilim. Nerde o günler, o þevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben deðilim; Yalandýr kaygýsýz olduðum yalan. Hayal meyal þeylerden ilk aþkýmýz; Hatýrasý bile yabancý gelir. Hayata beraber baþladýðýmýz Dostlarla da yollar ayrýldý bir bir; Gittikçe artýyor yalnýzlýðýmýz. Gökyüzünün baþka rengi de varmýþ! Geç fark ettim taþýn sert olduðunu. Su insaný boðar, ateþ yakarmýþ! Her doðan günün bir dert olduðunu, Ýnsan bu yaþa gelince anlarmýþ. Ayva sarý nar kýrmýzý sonbahar! Her yýl biraz daha benimsediðim. Ne dönüp duruyor havada kuþlar? Nerden çýktý bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçýncý bahçe gördüm tarumar? N’eylersin ölüm herkesin baþýnda. Uyudun uyanamadýn olacak. Kim bilir nerde, nasýl, kaç yaþýnda? Bir namazlýk saltanatýn olacak. Taht misali o musalla taþýnda. Cahit Sýtký TARANCI Otuz Beþ Yaþ 48 1. Otuz Beþ Yaþ þiirindeki ahenk unsurlarýný tespit ediniz. 2. Þiiri yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki kafiye örgüsü ve ritim özelliklerinin okuyuþu nasýl etkilediðini defterinize yazýnýz. 3. Otuz Beþ Yaþ þiirindeki söz sanatlarýný bularak bunlarýn þiirdeki rolünü sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu imgeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr. 4. Otuz Bey Yaþ þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. Sizce þiirdeki mýsra sayýsýyla þiirin anlamý arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Sözlü olarak ifade ediniz. 5. Otuz Beþ Yaþ þiirinin temasýný bulunuz. Bu temayla aþaðýdaki þiirlerin ve beytin temalarýný iþleniþ bakýmýndan karþýlaþtýrarak temanýn þiir gelenekleriyle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. ÝLAHÝ Azrail alur canýmuz, kurur tamarda kanýmýz Yuyýcaðýz kefenümüz, saranlara selâm olsun. Gider olduk dostumuza, iremedük kasdumuza Namaz içün üstümüze, turanlara selâm olsun. Sözdür söylenür araya, kimse döymez bu yaraya, Ýltüp bizi makbereye, koyanlara selâm olsun. Âþýk oldur Hakk’ý seve, Hak derdüne kýla devâ Bizüm içün hayýr duâ, kýlanlara selâm olsun. Âþýk Yûnus söyler sözi, kan yaþ ile toldý gözü Bilmeyenler bilsün bizi, bilenlere selâm olsun. Yunus Emre Yunus Emre Divaný “Kadrini seng-i musallâda bilüp ey Bâkî Durup el baðlayalar karþuna yârân saf saf ” Bâkî HÜZÜN Gücüm, hayatým, nem varsa kaybettim; Kaybettim, ah, dostlarýmý, neþemi; Kalmadý hatta kibrim, azametim; Oydu vehmettiren dâhiliðimi. “Hakikat budur” dedikleri zaman, Karþýmda sahiden bir dost zannettim. Hakikati anlayýp duyduðum an; Çoktandýr galip gelmiþti nefretim. Ama iþte hakikat ebedîdir; Yaþarsa bir kimse ondan bihaber, Âlemde ömrünce gafil kiþidir. Tanrý soruyor, cevap vermek ister, Ýyi ki aðlamýþým ara sýra; Elimde kalan servet bu, dünyada. Alfred de MUSSET (Alfred dö MÜSE) çev.: Cahit Sýtký TARANCI Büyük Þairler ve Þiirleri 49 6. Yaþ otuz beþ! Yolun yarýsý eder. Dante gibi ortasýndayýz ömrün. Zamanla nasýl deðiþiyor insan! Gökyüzünün baþka rengi de varmýþ! Geç fark ettim taþýn sert olduðunu. Su insaný boðar, ateþ yakarmýþ! Yukarýdaki dizelerde þair hangi çeliþkilere deðinmektedir? Þiirin bütününü dikkate alarak yorumlayýnýz. 7. Otuz Beþ Yaþ þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz. OTUZ YAÞ ÞÝÝRÝ Bak yarýsýna ulaþýverdi ömür, Evimin damýnda bir at üstündeyim; Ýki yandan da bir manzara görünür, Ama apayrý giyindikleri mevsim. Bað kütükleriyle boynuzlu yeryüzü Al bir karaca. Ýpteki çamaþýrlar Gülüp el ederek karþýlar gündüzü; Kýþým da þerefim de burada baþlar. Gene söyle bana beni sevdiðini, Venüs. Her vakit seni söylemeseydim, Þiirlerimle kurmasaydým bu evi, Onu boþ sayýp damdan düþüverirdim. Jean COCTEAU (Jan KOKTO) çev.: Sabahattin Tahsin TEOMAN Çaðdaþ Fransýz Þiiri Salvador DALÝ (Zaman 1931) 8. Otuz Beþ Yaþ þiirini Otuz Yaþ Þiiri adlý þiirle tema ve ahenk bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce temalarýn iþlenmesinde görülen þaire özgü duygu ve düþünceler her dönemde her insaný etkileyebilir mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 9. Otuz Beþ Yaþ þiirinde ifade tarzý bakýmýndan yerli ve mahallî unsurlarý tespit ederek bunlarýn hangi düzeyde ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 10. Otuz Beþ Yaþ þiirinin Türk ve dünya þiirindeki hangi gelenek veya geleneklerle iliþkilendirilebileceðini defterinize yazýnýz. 11. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Cahit Sýtký TARANCI’nýn fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 12. Otuz Beþ Yaþ þiirinin Cahit Sýtký TARANCI’nýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 13. Otuz Beþ Yaþ þiirini ezberleyiniz. Otuz beþ yaþýnda olduðunuzu varsayarak þiirde anlatýlanlar çerçevesinde kýsa bir hikâye yazýnýz. 50 OLVÝDO Hoyrattýr bu akþamüstüler daima. Gün saltanatýyla gitti mi bir defa Yalnýzlýðýmýzla doldurup her yeri Bir renk çýðlýðý içinde bahçemizden, Bir el çýkarmaya baþlar bohçamýzdan Lavanta çiçeði kokan kederleri; Hoyrattýr bu akþamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip piþmanlýklar Unutuþun o tunç kapýsýný zorlar Ve ruh, atýlan oklarla delik deþik; Ýþte, doðduðun eski evdesin birden, Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuþ ninnilerle gýcýrdýyor beþik Ve cümle yitikler, maðluplar, mahzunlar Söylenmemiþ aþkýn güzelliðiyledir Kâðýtlarda yarým býrakýlmýþ þiir; Ýnsan, yaðmur kokan bir sabaha karþý Hatýrlar bir gün bir camý açtýðýný, Duran bir bulutu, bir kuþ uçtuðunu, Çöküp peynir ekmek yediði bir taþý... Bütün bunlar aþkýn güzelliðiyledir. Aþklar uçup gitmiþ olmalý bir yazla Halay çeken kýzlar misali kol kola. Ya sizler! Ey geçmiþ zaman etekleri, Ýhtiyar aðaçlý kuytu bahçelerden Ay ýþýðý gibi sürüklenip giden; Geceye býrakýp yorgun erkekleri Salýnan etekler fýsýltýyla, nazla. Ebedî âþýðýn dönüþünü bekler Yalan yeminlerin tanýðý çiçekler Artýk olmayacak baharlar içinde. Ey, ömrün en güzel türküsü aldanýþ! Aldan, gelmiþ olsa bile ümitsiz kýþ; Her garipsi ayak izi kar içinde Dönmeyen âþýðýn serptiði çiçekler. Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasýndan Bir parýltý gibi görünüp kaybolan Ne istersin benden akþam saatinde? Bir gülüþü olsun görülmemiþ kadýn, Nasýl ölümsüzsün aynasýnda aþkýn; Hatýralarýn bu uyanma vaktinde Sensin hep, sen, esen dallar arasýndan. Ey unutuþ! Kapat artýk pencereni, Çoktan derinliðine çekmiþ deniz beni; Çýkmaz artýk sular altýndan o dünya. Bir duman yükselir gibidir kederden Macerasý çoktan bitmiþ o þeylerden. Amansýz gecenle yayýl dört yanýma Ey unutuþ! Kurtar bu gamlardan beni. Ahmet Muhip DIRANAS Þiirler 51 1. Olvido þiirindeki ahenk unsurlarýný tespit ediniz. Bu unsurlarýn þiire katkýsýný sözlü olarak ifade ediniz. 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere Olvido þiirindeki söz sanatlarýndan örnekler yazýnýz. Bulduðunuz bu söz sanatlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup ruh hâllerini, ikinci grup doðal görünüþleri ifade eden imgeleri bulur. Grup sözcüleri bu ifadeleri tahtaya yazar. Bu imgelerin þiirdeki rolü ve þiire yaptýðý katkýlar tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr. 3. Olvido þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. Bu özellikler daha önce incelediðiniz þiirlerden hangisi ile benzerlik göstermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Olvido þiirinin temasýný bularak defterinize yazýnýz. 5. Unutuþ anlamýna gelen Olvido baþlýðýyla “Dalga dalga hücum edip piþmanlýklar” mýsrasý arasýndaki iliþkiyi þiirin bütününü dikkate alarak yorumlayýnýz. 6. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz. 7. Þiirde ifade tarzý bakýmýndan yerli ve mahallî olan unsurlarý tespit ederek bunlarýn hangi düzeyde ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz. ÝÇE KAPANIÞ Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artýk; Akþam olsa diyordun, iþte oldu akþam; Siyah örtülere sardý þehri karanlýk; Kimine huzur iner gökten, kimine gam. Býrak, þehrin iðrenç kalabalýðý gitsin, Yesin kamçýsýný hazzýn sefil cümbüþte Toplasýn acý mevyesini nedametin Sen gel, derdim, ver elini bana, gel þöyle. Bak göðün balkonlarýndan, geçmiþ seneler Eski zaman esvaplarýyla eðilmiþler; Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan. Seyret bir kemerde yorgun ölen güneþi Ve uzun bir kefen gibi doðuyu saran Geceyi dinle, yürüyen tatlý geceyi. Charles BAUDELAIRE çev.: Sabahattin EYÜBOÐLU Ýçe Kapanýþ 8. Olvido þiirini yukarýdaki Ýçe Kapanýþ þiiriyle yapý, tema ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrarak þairin hangi edebî akýmdan etkilendiðini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazýnýz. 9. Olvido þiirinin Türk þiirinde hangi geleneðe baðı olduğunu sözlü olarak ifade ediniz. Ahmet Muhip DIRANAS rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelerek sorulan sorulara cevap verir. 10. Olvido þiirinin Ahmet Muhip DIRANAS’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 52 1. Aþaðýdaki Bendedir þiiriyle Seciye þiirini dil, anlatým, yapý ve tema bakýmlarýndan karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle Millî Edebiyat Döneminde hece ile yazan þairlerin þiirleriyle Cumhuriyet Döneminde öz (saf) þiir anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirleri arasýndaki en belirgin farklýlýk ve benzerlikleri tespit ediniz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. BENDEDÝR Ne azap, ne sitem bu yalnýzlýktan, Kime ne, aþýlmaz duvar bendedir, Süslenmiþ gemiler geçse açýktan, Sanýrým gittiði diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem; Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çýkar, bir yola düþmemiþ gölgem; Yollar ki Allah’a çýkar, bendedir. Necip Fazýl KISAKÜREK Çile SECÝYE Aradým, yýllarca seni aradým Köy köy dolaþarak Anadolu’da, Sen her tarafdaydýn da bulamadým, Göründün nihayet Gelibolu’da... Sezmiþtim Fatih’te, Yavuz’da seni, Nedim’de, Kemal’de, Mimar Sinan’da, Duyarken yine 10 Temmuz’da seni, Büsbütün kayboldun sandým Balkan’da... ... Orduda nihayet kavuþtuk sana, Ararýz þimdi her ocakta seni... Dileriz kalmasýn görmek yarýna Ýlimde, sanatta, ahlakta seni! Ziya Gökalp 2. Cumhuriyet Döneminde öz (saf) þiir anlayýþýna baðlý olarak yazýlmýþ þiirlerin yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan hangi özellikler gösterdiðini maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. 53 3. ARTIK YAÞAMAK ÝÇÝN… ... Tekrar yaþayacaðýz ümitli sabahlarý, Bulacaðýz dünyanýn o en güzel yerini, Ebedî bir sahilde yeniden tadacaðýz Kol kola, sükûn dolu akþam gezmelerini… Ziya Osman SABA YAÞARKEN ... Baksan bir uzaklýk var hangi yana, Hangi eþyaya dönsen boþ bir ayna; Varmak istediðin uzak limana Gemiler beni almadan kalkýyor. Ahmet Muhip DIRANAS NE ÝÇÝNDEYÝM ZAMANIN ... Kökü bende bir sarmaþýk Olmuþ dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ýþýk Ortasýnda yüzmekteyim. Ahmet Hamdi TANPINAR Yukarýdaki þiir parçalarýndan yola çýkarak öz (saf) þiir anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirlerinde ifade ettikleri dünya ile yaþadýðýmýz dünya arasýnda bir farklýlýk olup olmadýðýný tartýþýnýz. Þairler þiirlerinde nasýl bir dünya kurmuþlardýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat Dönemi þiiriyle ilgili bilgilerinizden hareketle Cumhuriyet Döneminde öz þiir anlayýþýna baðlý þairlerin Türk þiirine neler kattýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 5. Bilimlerin ilerlemesi ve keþiflerin çoðalmasýna raðmen insanýn, hayatýn ve evrenin sýrlarýnýn çözülemeyiþi, her cevabýn yeni bir soru üretmesi, XIX. yy. da “Bilinmeyenin karþýsýnda bilim adamýmýz olacaðýna þairimiz olsun daha iyi.” anlayýþýný ortaya çýkarmýþtýr. Sizce bu yargý günümüz açýsýndan da anlamlý mýdýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 54 6. Aþaðýda farklý ülkelerden, farklý dönemlerden, farklý akýmlara baðlý þairlerin þiirleri verilmiþtir. Hayat, aþk, ölüm, varoluþ, tabiat sevgisi gibi temalarda bireysel duyuþlarýný dile getirmiþ olan bu þairlerin þiirleri birçok dile çevrilmiþ ve beðenilmiþtir. Bunun sebebi sizce ne olabilir? Buradan hareketle Necip Fazýl, Ziya Osman, Cahit Sýtký ve Ahmet Muhip’in incelediðiniz þiirlerinin de ayný özelliði taþýyýp taþýmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu öz þiir anlayýþý çerçevesinde deðerlendiriniz. XVIII. SONE ORPHEUS'A SONE Denk tutar mýyým seni hiç ben yaz günlerine Çok daha sýcakkanlý çok daha sevimlisin, Kýyasýya yel çarpar mayýs çiçeklerine Ve yaz bizimle kalýr çok kýsa bir çað için Gelir Tanrý’nýn elinden. Ama nasýl, de bana, kiþi Tanrý’yý dar çengiyle nasýl izler ki? Uyumsuzluk onun usu. Kesiþtiði yerde iki yürek-yolunun, tapýnak yoktur Apollon uðruna. Bazý bazý gök bize fazlaca kýzgýn bakar Ya da altýndan teni kararýr ikide bir Ve her güzel zamanla güzelliði yitirir Kýsmet ya da tabiat onu bu hâle koyar. Türkü, senin öðrettiðin gibi, arzu deðil, deðil üstüne düþülen, sonunda kazanýlan; türkü varlýktýr. Kolay gelir Tanrý’ya, bil. Peki ne zaman varýz biz? Tanrý ne zaman Senin ölümsüz yazýn hiç solmayacak ama; Ölüm yitirmeyecek sendeki güzelliði Ve çekmeyecek seni kendi karanlýðýna: yerle yýldýzlarý bizim varlýðýmýza harcar? Bu deðil, genç, senin sevmen deðil, hayýr, sesin aðzýný zorla açsa bile severken, -var Eriþirsin ölümsüz þiirimle her çaða Kiþi nefes aldýkça, gözler görebildikçe Yaþadýkça þiirim, hayat verdikçe sana. öðren apansýz türkünü unutmayý. O kaçar. Gerçek türkülemede, bambaþka bir soluk vardýr. Amaçsýz bir soluk. Tanrý’dan bir esinti. Bir rüzgâr. Rainer Maria RILKE (Alman þair) çev.: Turan OFLAZOÐLU Seçilmiþ Þiirler - Duino Aðýtlarý William SHAKESPEARE (Vilyým ÞEKSPÝR- Ýngiliz þair) çev.: Bilge UMAR Büyük Þairler ve Þiirleri INNISFREE'DEKÝ GÖL ADASI RUBAÝ Kalkýp gitmeli artýk, doðru Innisfree’ye Çalý çýrpý toplayýp toprak bir dam kurarým Bahçemde arýlarla dokuz ocak fasulye Tek baþýma yaþamak muradým. Varlýðýn sýrlarý saklý senden, benden; Bir düðüm ki ne sen çözebilirsin ne ben. Bizimki perde arkasýnda dedikodu: Bir indi mi perde, ne sen kalýrsýn ne ben. Orda kavuþacaðým yavaþ yavaþ huzura Çekirge sesleriyle örtülü sabahlardan Masmavi, pýrýl pýrýl geceler, günler orda Kuþlardýr akþamlarý dolduran. Kalkýp gitmeli artýk, gece gündüz demeden Gönlümü duyuyorum ses veriyor sahile Kirli kaldýrýmlarda, yol üstünde dururken Hep o sestir duyduðum içimde. William Butler YEATS (Vilyým Batlýr YÝTS- Ýrlandalý þair) çev.: Melih Cevdet ANDAY Büyük Þairler ve Þiirleri Ömer Hayyam (Ýranlý þair) çev.: Sabahattin EYÜBOÐLU Ömer Hayyam, Dörtlükler SABAHA DEK Bütün gün ayaktayýmdýr, avluda; Otururum lambamýn altýnda, sabaha dek; Öyle bir sýr ki bu, kimseler anlamaz; Göðüs geçiririm, ara sýra PO Kiu-yi (Çinli þair) çev.: A. ERHAT - O. V. KANIK Tercüme, Þiir Özel Sayýsý 55 1. Öz þiir anlayýþýný sürdüren þiirin özellikleri ile ilgili aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Þiirde ahenk söyleyiþ tarzý, ritim, kafiye, iç kafiye vb. ile saðlanýr. Þairler daha çok serbest nazmý tercih etmiþlerdir. Þiirde yerli ve mahallî unsurlara çok yer verilmemiþtir. Þairler þiire özgü düþsel bir âlem kurmuþlardýr. Bu dönem þiirinin oluþmasýnda Millî Edebiyat Dönemi þiir hareketleri etkili olmuþtur. ( ( ( ( ( ) ) ) ) ) 2. Aþaðýdaki noktalý yeri uygun kelimeyle doldurunuz. Öz þiir anlayýþýný sürdüren þairler daha çok Batý edebiyatýndaki ...................................... akýmýndan etkilenmiþlerdir 3. Aþaðýdaki þairlerden hangisi Yedi Meþale grubuna dâhil deðildir? A) Sabri Esat SÝYAVUÞGÝL B) Yaþar Nabi NAYIR C) Vasfi Mahir KOCATÜRK D) Cahit Sýtký TARANCI E) Ziya Osman SABA 4. “Gözlerim bir kuyu, dilim kördüðüm, Bir görünmez âlem olsa gördüðüm; Mermer bir kabuða girip ördüðüm, Kapansam içimden gelen âhenge...” Necip Fazýl KISAKÜREK Yukarýdaki dörtlükte öz þiir anlayýþýnýn hangi özellikleri görülmektedir? Defterinize yazýnýz. Nâzým Hikmet’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD ya da kaset bularak sýnýfa getiriniz (57. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.). Nâzým Hikmet’in Salkým Söðüt, Yanardað, Büyük Ýnsanlýk, Stronsium 90 ve Yine Memleketim Üstüne Söylenmiþtir adlý þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (57. sayfadaki 3. soruya yöneliktir.). Nâzým Hikmet RAN’ýn hayatý, fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz (63. sayfadaki 11. soruya yöneliktir.). Nâzým Hikmet RAN’ýn Memleketimden Ýnsan Manzaralarý adlý kitabýný okumayý unutmayýnýz. 56 2. Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920-1960) 1. Aþaðýdaki þiirleri yapý ve içerik bakýmýndan kýyaslayarak Türk edebiyatýnýn hangi þiir geleneðine veya geleneklerine ait olabileceklerini sözlü olarak ifade ediniz. ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ Eli deðnek tutar tutmaz Çoban oldu; Sardýlar sýrtýna bazlamayý. On altý yýl güne verdi karnýný, On altý yýl koyun güttü, kavalsýz. Ýnsanlardan aðayý tanýr, Adýný bilmez sorarsan, Hayvanlardan Karabaþ'ý Günü yetti, býyýðý bitti, Okundu künyesi, Gitti, davulsuz zurnasýz. Rýfat ILGAZ Bütün Þiirleri DAR KALIP Ýnsanlar içinden kurtulup, ne zaman Aynamla baþ baþa, yapayalnýz kalsam, Akislerle susup, nihayet bir insan Olduðumu bana hatýrlatýr aynam. ... Cahit Sýtký TARANCI 2. Nâzým Hikmet’in kendi sesinden þiirlerini içeren CD veya kaseti dinleyiniz. 3. Nâzým Hikmet’in Salkým Söðüt, Yanardað, Büyük Ýnsanlýk, Stronsium 90 ve Yine Memleketim Üstüne Söylenmiþtir adlý þiirlerini yüksek sesle okuyunuz. 57 KEREM GÝBÝ Hava kurþun gibi aðýr! Baðýr baðýr baðýr baðýrýyorum. Koþun kurþun erit-meðe çaðýrýyorum... O diyor ki bana: —Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana... Deeeert çok, hemdert yok Yürek-lerin kulak-larý saðýr... Hava kurþun gibi aðýr... Ben diyorum ki ona: — Kül olayým Kerem gibi yana yana... Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasýl çýkar karan-lýklar aydýn-lýða... Hava toprak gibi gebe. Hava kurþun gibi aðýr. Baðýr baðýr baðýrýyorum. Koþun kurþun erit-meðe çaðýrýyorum... Nâzým Hikmet RAN Bütün Eserleri - 1 58 1. a. Kerem Gibi þiirinin ahenk özelliklerini aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz. Redif :................................................................................................................................. Kafiye :................................................................................................................................. Aliterasyon :.................................................................................................................................. Asonans :................................................................................................................................. Ses akýþý :................................................................................................................................. Söyleyiþ :................................................................................................................................. Ölçü :................................................................................................................................. b. Kerem Gibi þiirinin ahenk özelliklerinden yola çýkarak serbest nazýmda ahengin nasýl saðlandýðýný defterinize yazýnýz. 2. YEMÝÞÇÝ ÝHTÝYAR Sinîn-i ömr-i þedâid-güzîni olmalýdýr, Cebîn-i pâkine pîrin bu çîn-i ye’si veren. Elinde tartýsý, dûþunda mülk-i seyyârý; Yürür… Önünde mezar, arkasýnda bin þîven! Zaman olur ki, uzaklarda bir serâb-ý muzî Nümâyiþiyle, gözünden geçer hayâl-i vatan; Sönük nigâhýný bîdâr ederdi belki ümid, Hayâle olsa müsâid bu meþy-i tâb-efgen. Çeker þu bârý hayâtýnda hep hayâtý için; Bilinse ah þu bâr-ý hayâtý çekme neden?.. Mehmet Âkif ERSOY Safahat GECE Kandilli yüzerken uykularda Mehtâbý sürükledik sularda. Bir yoldu parýldayan, gümüþten, Gittik… Bahs açmadýk dönüþten. Hulyâ tepeler, hayâl aðaçlar… Durgun suda dinlenen yamaçlar… Mevsim sonu öyle bir zaman ki Gaaip bir mûsikîydi sanki. Gitmiþ kaybolmuþuz uzakta, Rü’ya sona ermeden þafakta… Yahya Kemal BEYATLI Kendi Gök Kubbemiz 59 a. Yemiþçi Ýhtiyar ve Gece adlý þiirlerle Kerem Gibi þiirini ses akýþý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Benzerlik ve farklýlýklarý tespit ederek aþaðýdaki þemaya yazýnýz. YEMÝÞÇÝ ÝHTÝYAR - GECE KEREM GÝBÝ Benzerlikler ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... Farklýlýklar ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... b. Kerem Gibi þiirinin ölçüsü üzerine düþüncelerinizi söyleyiniz. c. Hece ve aruz ölçüleriyle kýyaslandýðýnda serbest nazým þaire hangi imkânlarý sunmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. a. Kerem Gibi þiirini yüksek sesle okuyunuz. b. Þiirdeki söyleyiþ ile mýsra yapýsý arasýnda nasýl bir iliþki vardýr? Buradan yola çýkarak þiirdeki söyleyiþ özelliklerinin mýsralarýn oluþumunda nasýl bir rol oynadýðýný belirleyiniz. c. Kerem Gibi þiirinde aruz ve hece ölçüsü kullanýlmamasýna raðmen ritim nasýl saðlanmýþtýr? Bu ritim özelliðinin anlamla iliþkisi üzerine düþüncelerinizi söyleyiniz. a. Þiirde kullanýlan söz sanatlarýndan örnekler bularak aþaðýdaki tabloya yazýnýz ve bu söz sanatlarýnýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade ediniz. Söz sanatý Benzetme (teþbih) 60 Örnek Hava kurþun gibi aðýr b. “Dost bî-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn Derd çok hem-derd yok düþman kavî tâli zebûn” Fuzûlî Kerem Gibi þiirinde Fuzûlî’nin yukarýdaki beytinden alýntý (iktibas) yapýlmýþtýr. Bu alýntý yapýlan ifadenin Fuzûlî’nin beytindeki anlamýyla Kerem Gibi þiirindeki anlamý arasýnda bir fark olup olmadýðýný tartýþarak alýntýnýn hangi baðlamda kullanýldýðýný belirleyiniz. c. Kerem ve yanmak kelimeleri size neyi hatýrlatýyor? Buradan hareketle þiirdeki söz sanatlarý ve imgelerin halk kültürü ve günlük hayatla iliþkisini tespit ediniz. 4. Cumhuriyet Döneminden önce Ahmet Haþim ve Tevfik Fikret’in serbest müstezat þeklinde þiirler yazdýklarýný biliyoruz. Ahmet Haþim'in serbest müstezat þeklinde yazdýðý aþaðýdaki Kýþ þiiriyle serbest nazým örneði olan Kerem Gibi þiirini dil ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrarak Kerem Gibi þiirinin yeni ve farklý yönlerini maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. KIÞ Yine kýþ, Yine þems-i mesâda, âh o bakýþ, Yine yollarda serseri dolaþan Âþiyansýz tuyûr-ý pür-nâliþ… Tehî kalan ovalar Sükût eder sanýlýr mevsimin gumûmuyla Harab olan sarý yollarda kalmamýþ ne gelen, Ne giden, Þimdi yalnýz kavâfil-i evrâk Mütemâdî sürüklenir bir uzak Ufk-ý pür-ýztýrâb u nevmîde. Yine kýþ, yine kýþ, Bütün emelleri bir aðlayan duman sarmýþ… Ahmet Haþim Göl Saatleri 5. “Koþun kurþun erit-meðe çaðýrýyorum...” “— Sen kendi sesinle kül olursun ey!” Yukarýdaki dizeler dikkate alýndýðýnda Kerem Gibi þiiri üslup bakýmýndan öðretici metin türlerinden hangisiyle iliþkilendirilebilir? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 61 ÝSTÝKLAL Bu zýrhlýlarý, bu ordularý tanýrým, benim de sularýma girdiler, benim de topraðýma asker çýkardýlar geceleyin. Kanýma susamýþtýlar. Çalmak istiyorlardý gözlerimin nurunu hünerini ellerimin. Döktük denize onlarý 1922’ydi yýllardan... Mýsýrlý kardeþim; þarkýlarýmýz kardeþtir, isimlerimiz kardeþ, yoksulluðumuz kardeþtir, yorgunluðumuz kardeþ Mýsýrlý kardeþim, biliyorum, biliyorum, istiklal otobüs deðil ki birini kaçýrdýn mý, öbürüne binesin Ýstiklal sevgilimiz gibidir aldattýn mý bir kere zor döner bir daha. Mýsýrlý kardeþim, kanalýn sularýna karýþtý kanýn. Ýnsanýn yurdu bir kat daha kendinin olur topraðýna, suyuna karýþtýkça kaný. Yaþamýþ sayýlmaz zaten yurdu için ölmesini bilmeyen millet... Þehirlerimde güzel, ulu, canlý ne varsa: insan, cadde, çýnar, savaþýnda senin yanýndalar. Köylerimde Kelâm-ý Kadim okunuyor senin dilinle, senin zaferin için... Nâzým Hikmet RAN Yeni Þiirler 2000 SENESÝNÝN SANATKÂRLARINA Ey 77 yýl sonra Þarkýn “Futurist âbidesi” yükselen meydanlarda Mýsralarýný Mikrofonlarla haykýracak þair! Ey suratlarý düzgünsüz aktörlerine Kolektivizmin Temiz optimizmini oynatacak rejisör! Ey yirmi birinci asrýn mühendis bestekârý, Ben Size 1923 senesinde yazdým bu þiiri. ... Nâzým Hikmet RAN a. Cumhuriyetten önceki þiir geleneklerine baðlý þiirler ile Kerem Gibi, Ýstiklal ve 2000 Senesinin Sanatkârlarýna adlý þiirleri dil bakýmýndan karþýlaþtýrarak Nâzým Hikmet’in söz konusu þiirlerinde Türk þiiri için yeni ve farklý olan kelime ve ifadeleri aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... b. Bu yeni ifade ve kavramlar Nâzým Hikmet’in þiir dili hakkýnda size neler düþündürmektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 62 6. a. Kerem Gibi þiirinin temasýný bulunuz ve daha önce okuduðunuz þiirlerin temalarýyla karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz. b. Sanat eserinin temel konusu dikkate alýndýðýnda Kerem Gibi þiirinin temasýnýn insana özgü gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? 7. Kerem Gibi þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazýnýz. 8. a. Kerem Gibi þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz. b. “Hava kurþun gibi aðýr!” ifadesi size neler çaðrýþtýrmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 9. Cumhuriyet Döneminden önce Namýk Kemal, Tevfik Fikret ve Mehmet Âkif’in þiirlerinde toplumsal temalara yer verildiðini biliyoruz. Ancak toplumsal konularý iþleyen þiirlerle Nâzým Hikmet’in toplumcu gerçekçi þiir anlayýþý birbirinden ayrýlmaktadýr. Kerem Gibi, Ýstiklal ve 2000 Senesinin Sanatkârlarýna adlý þiirlerden yola çýkarak bu iki þiir anlayýþýný konu ve biçim bakýmýndan karþýlaþtýrýp farklýlýklarýný söyleyiniz. Bu farklýlýklar Türk þiirine neler kazandýrmýþtýr? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 10. Kerem Gibi þiirinin baðlý olduðu gelenek hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 11. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Nâzým Hikmet'in fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 12. Kerem Gibi þiirinin Nâzým Hikmet RAN’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 1. HER ÞEY UZAKTADIR Uzaktadýr her þey; gökyüzü, deniz, Her an peþimizden koþan gölgemiz, Özlenen limanlar, yanan yýldýzlar. Uzaktadýr her þey; anneler, kýzlar… Uzaktadýr her þey, hep… yalnýz ölüm, Her yerde, her an yakýnýmýz, ölüm. Ahmet Muhip DIRANAS Þiirler Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Ahmet Muhip DIRANAS’ýn yukarýdaki Her Þey Uzaktadýr þiirini Kerem Gibi þiiriyle yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. 2. Divan þiirinde aruz, öz þiirde hece ölçüsü, toplumcu þiirde ise serbest nazmýn benimsenmesi þiirde amaç ve yöntem iliþkisi bakýmýndan söz konusu þiir gelenekleri hakkýnda size neler düþündürüyor? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Siz olsaydýnýz günümüz toplumunu ilgilendiren hangi sorunlar etrafýnda þiir yazardýnýz? Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 63 1. Toplumcu gerçekçi þiir ile ilgili aşağıdaki cümlelerin karþýsýna bilgiler doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Aruz vezni kullanýlmýþtýr. ( ) - Söylev üslubundan yararlanýlmýþtýr. ( ) - Geniþ kitlelere hitap etmek ve onlarý harekete geçirmek amacýyla yazýlmýþtýr. ( ) - En önemli temsilcisi Mehmet Âkif ERSOY’dur. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Nâzým Hikmet RAN, 1921 yýlýndan itibaren þiirlerinde özellikle biçim yönünden, ......................................... akýmýnýn temsilcisi olan ünlü Rus þairi ............................. ...................’ den etkilenmiþtir. 3. “Onun öznesi, insan merkezli bir dünyada metafizik baðlarla bütün iliþkisini keserek geçmiþin biçimlendirdiði deðerlere baþkaldýrýr. Gücünü ve kuvvetini yaþadýðý dünyadan alan bu anlayýþta, öznenin itici gücü kendi bireysel varoluþunun en büyük sebebi olarak gördüðü maddi enerjisidir. Bunun için materyalisttir. Bireyin görünen evrendeki eylemselliði onun en ayýrt edici yanýdýr. Böylesine bir anlayýþýn biçimlendirdiði þiiri ise geçmiþin bütün yükünden kurtulma dileðindedir. Bu nedenle her noktada kendisinden öncekine karþýdýr.” Yukarýdaki paragrafta þiir anlayýþýndan bahsedilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Tevfik Fikret B) Mehmet Âkif ERSOY C) Nâzým Hikmet RAN D) Namýk Kemal E) Ziya Gökalp 4. Toplumcu gerçekçi þiir ile ilgili aþaðýdakilerden hangisi söylenemez? A) Bu tip þiirlerde dilin kalabalýklarý harekete geçiren gücünden yararlanýlmýþtýr. B) XX. yüzyýl baþlarýnda bütün dünyada bu tip þiirler yazýlmaya baþlanmýþtýr. C) Þiir diline yeni ifade ve kavramlar girmiþtir. D) Toplumcu þairler Millî Edebiyat Dönemi þairlerinden etkilenmiþlerdir. E) Þiirde daha önce iþlenmemiþ konular yer almaya baþlamýþtýr. 5. Þiirlerinde toplumsal temalara yer veren Tevfik Fikret, Mehmet Âkif ve Nâzým Hikmet’in þiir anlayýþlarý arasýndaki önemli farklar nelerdir? Defterinize yazýnýz. Kemalettin KAMU’nun Bingöl Çobanlarý, Arif Nihat ASYA’nýn Fetih Marþý ve Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý ve Çoban Çeþmesi, Halit Fahri OZANSOY’un Aruza Veda, Zeki Ömer DEFNE’nin Ilgaz, Enis Behiç KORYÜREK’in Gemiciler ve Tuna Kýyýsýnda adlý þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (65. sayfadaki 2. soruya yöneliktir.). Kültür Haftasý, Aðaç, Çýnaraltý ve Hisar adlý edebiyat dergileri hakkýnda araþtýrma yaparak bu dergiler etrafýnda toplanmýþ olan þairlerin kimler olduðunu tespit ediniz. Bu þairlerin þiirlerinden örnekler bularak sýnýfa getiriniz (65. sayfadaki 3. soruya yöneliktir.). Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, Ahmet Kutsi TECER ve Orhan Þaik GÖKYAY rollerini üstlenecek üç öðrenci seçilir. Seçilen öðrenciler canlandýracaklarý þairin hayatý, eserleri ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (66. sayfadaki 4, 69. sayfadaki 6 ve 71. sayfadaki 8. etkinliklere yöneliktir.). Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý adlý þiir kitabýný okumayý unutmayýnýz. 64 3. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir 1. Önceki bilgilerinizden hareketle Millî Edebiyat Dönemi þairlerinin þiir anlayýþýný ve bu þiir anlayýþýnýn sosyal ve siyasi þartlarla iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 2. Kemalettin KAMU’nun Bingöl Çobanlarý, Arif Nihat ASYA’nýn Fetih Marþý ve Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in Han Duvarlarý ve Çoban Çeþmesi, Halit Fahri OZANSOY’un Aruza Veda, Zeki Ömer DEFNE’nin Ilgaz, Enis Behiç KORYÜREK’in Gemiciler ve Tuna Kýyýsýnda þiirlerini yüksek sesle okuyunuz. Sizce bu þiirlerde ortak olan en dikkat çekici özellik nedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Kültür Haftasý, Aðaç, Çýnaraltý ve Hisar dergileri etrafýnda toplanmýþ þairlerin þiirlerinden beðendiklerinizi okuyunuz. Sizce bu þiirlerle biraz önce okuduðunuz þiirler arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? Sözlü olarak ifade ediniz. SANAT Yalnýz senin gezdiðin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyarýmýz da bin bir baharý saklar! Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek, Ýncinir düz caddede daðda gezen ayaklar. Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da Gezersin kýrk asýrlýk bir mabedin içini, Bizi sarar bir sülüs yazý görsek duvarda, Bize heyecan verir bir parça yeþil çini… Sen raksýna dalarken için titrer derinden Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeðin, Bizim de kalbimizi kýmýldatýr yerinden Topraða diz vuruþu dað gibi bir zeybeðin. Fýrtýnayý andýran orkestra sesleri Bir ürperiþ getirir senin sinirlerine, Istýrap çekenlerin acýklý nefesleri Bizde geçer en hazin bir musiki yerine! Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun Yabancý bir þehirde bir kadýn heykelini, Biz duyarýz en büyük zevkini ruhumuzun Görünce bir köylünün kývrýlmayan belini... Baþka sanat bilmeyiz, karþýmýzda dururken Yazýlmamýþ bir destan gibi Anadolu’muz. Arkadaþ, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uðurlar olsun… Ayrýlýyor yolumuz! Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Han Duvarlarý 65 1. Sanat þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz. 2. Sanat þiirinin hangi ölçü ile yazýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 3. Sanat þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki ahenk unsurlarý ve ölçü þiirin okunuþuna nasýl bir katký saðlamaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. a. Sanat þiirinde bulunan söz sanatlarýndan tahtaya örnekler yazýnýz. b. Bu sanatlarýn þiire neler kattýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 5. Sanat þiirindeki dil ve söyleyiþ özellikleri hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Sanat þiirinde karþýlaþtýrýlan sanat anlayýþlarýndan birini birinci grup, diðerini ikinci grup inceler. Bu sanat analayýþlarýnýn þiirde nasýl ifade edildiði tespit edilir. Grup sözcüleri sonuçlarý tahtaya yazar. Buradan haraketle þairin bu sanat anlayýþlarýndan hangisini, niçin tercih ettiði tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuç deftere yazýlýr. 6. Sanat þiirinin yapý özelliklerini tahtaya maddeler hâlinde yazýnýz. 7. BÝZ NASIL ÞÝÝR ÝSTERÝZ? … Biz o þiiri isteriz ki çifte giden babalar, Ekin biçen genç kýzlarla, odun kesen analar, Yanýk sesin dinlerlerken gözyaþlarýný silsinler. Baþlarýný açýk, beyaz sinesine koysunlar; Yüreðinin, özleriçün çýrpýndýðýn duysunlar; Bu çarpýntý, bu ses nedir; neler diyor? Bilsinler. Mehmet Emin YURDAKUL a. Sanat þiirinin temasýný bulunuz. b. Sanat þiirinin temasýný Biz Nasýl Þiir Ýsteriz? þiirinin temasýyla karþýlaþtýrýnýz. Bu karþýlaþtýrma size Sanat þiirinin temasý hakkýnda neler düþündürmektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Sanat þiirindeki tarih ile ilgili konu ve ifadeleri, ikinci grup Sanat þiirinin temasýnýn hangi kesime hitap ettiðini tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr. 8. Sanat þiirindeki halk þiiri geleneðine ait unsurlarý belirleyerek maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Sanat þiirinde millî ve mahallî unsurlarýn gelenekten farklý olarak nasýl ifade edildiðini, ikinci grup Sanat þiirinde modern Türk þiirinden nasýl yararlanýldýðýný tartýþýr. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan maddeler hâlinde tahtaya yazýlýr. 9. Sanat þiiri modern Türk þiir geleneði içerisinde hangi çizgide yer almaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 10. Sanat þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Sizce bu þiir halkýn duygu ve düþünce dünyasýný, hayat tarzýný yansýtmakta mýdýr? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 11. Sanat þiirinin Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 66 HALAY ÇEKEN KIZLAR Çekin halay, çalsýn durmadan sazlar, Çekin aðýr aðýr, halay düzülsün. Süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar, Ýnce beller, mahmur gözler süzülsün. Tutun kýzlar tutun, birleþsin eller, Çalýn sazlar çalýn, kýrýlsýn teller. Dönün kýzlar dönün, kývrýlsýn beller, Siyah, uzun saçlar tel tel çözülsün. Kayan yýldýz gibi geceki izden Bakýþlar saçýlsýn kirpiðinizden. Etekler içinde naz eden dizden, Üzülsün bu deli gönlüm üzülsün. Ahmet Kutsi TECER Bütün Þiirleri 1. Halay Çeken Kýzlar þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz. 2. Halay Çeken Kýzlar þiirini yüksek sesle okuyunuz. Ahmet Kutsi TECER, Halay þiirinde ahengi ve ses akýþýný saðlarken hangi söyleyiþ özelliðine baþvurmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Halay Çeken Kýzlar þiirinin ölçüsünü tespit ederek defterinize yazýnýz 4. Halay Çeken Kýzlar þiirindeki söz sanatlarýný bularak tahtaya yazýnýz. 5. Halay Çeken Kýzlar þiirinde anlatýlanlarý resimlemek isteseniz nelere dikkat edersiniz? Bu nasýl bir manzaradýr? Bu manzarayý þiire aksettiren ifadeleri tespit ederek okuyunuz. 6. KOÞMA Dinle sana bir nasihat edeyim Hatýrdan gönülden geçici olma Yiðidin baþýna bir iþ gelince Aný yad illere açýcý olma El âriftir yoklar senin bendini Daðýtýrlar tuzaðýný fendini Alçaklarda otur gözet kendini Katý yükseklerden uçucu olma Mecliste ârif ol kelamý dinle El iki söylerse sen birin söyle Elinden geldikçe sen iyilik eyle Hatýra dokunup yýkýcý olma Muradým nasihat bunda söylemek Size layýk olan onu dinlemek Sev seni sevmeyeni zay’etme emek Sevenin sözünden geçici olma Dokunur hatýra kendisin bilmez Asilzadelerden hiç kemlik gelmez Sen iyilik et de o zayi olmaz Darýlýp da baþa kakýcý olma Karac’oðlan söyler sözün baþarýr Aþkýn deryasýný boydan aþýrýr Seni bir mecliste hacil düþürür Kötülerle konup göçücü olma Karacaoðlan Türk Dili Halk Þiiri Özel Sayýsý Yukarýdaki þiirle Halay Çeken Kýzlar þiirini yapý bakýmýndan karþýlaþtýrarak Halay Çeken Kýzlar þiirinin yapý özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz. 7. Halay Çeken Kýzlar þiirinin temasýný bularak temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz. 67 8. Halay Çeken Kýzlar þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 9. Halay Çeken Kýzlar þiirinde verilen mesajlarý dikkate aldýðýnýzda “halay” kelimesi size neleri çaðrýþtýrmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 10. Halay Çeken Kýzlar þiirinin konusu ile söyleyiþ özellikleri arasýnda nasýl bir baðlantý vardýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 11. Halay Çeken Kýzlar þiiriyle Karacaoðlan’a ait Koþma’yý karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini aþaðýdaki þemaya yazýnýz. KOÞMA HALAY ÇEKEN KIZLAR Benzerlikler ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... ....................................................................................................................... Farklýlýklar Tema Yapý Dil ve Anlatým Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Halay Çeken Kýzlar þiirinde millî ve mahallî olan unsurlarýn gelenekten farklý olarak nasýl ifade edildiðini, ikinci grup Halay Çeken Kýzlar þiirinde modern Türk þiirinden nasýl yararlanýldýðýný tartýþýr. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya maddeler hâlinde yazýlýr. 68 12. Halay Çeken Kýzlar þiiri modern Türk þiiri geleneði içinde hangi çizgide yer almaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. Ahmet Kutsi TECER rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 13. Halay Çeken Kýzlar þiirinin Ahmet Kutsi TECER’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. BU VATAN KÝMÝN? Bu vatan, topraðýn kara baðrýnda Sýradaðlar gibi duranlarýndýr, Bir tarih boyunca onun uðrunda Kendini tarihe verenlerindir… Tutuþup, kül olan ocaklarýndan, Þahlanýp kan akan ýrmaklarýndan, Hudutlarda gaza bayraklarýndan Alnýna ýþýklar vuranlarýndýr… Ardýna bakmadan yollara düþen, Þimþek olup çakan, sel olup coþan, Huduttan hududa yol bulup koþan, Cepheden cepheyi soranlarýndýr… Ýleri atýlýp sellercesine, Göðsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine Þu kara topraða girenlerindir… Tarihin dilinden düþmez bu destan, Nehirler gazidir, daðlar kahraman, Her taþý bir yakut olan bu vatan Can verme sýrrýna erenlerindir… Gökyay’ým ne desen ziyade deðil, Bu sevgi bir kuru ifade deðil, Sencileyin hasmý rüyada deðil, Topun namlusundan görenlerindir... Orhan Þaik GÖKYAY Bu Vatan Kimin 69 1. Bu Vatan Kimin þiirinin ahenk özelliklerini tahtaya yazýnýz. 2. Bu Vatan Kimin þiirinin ölçüsünü tespit ederek defterinize yazýnýz. 3. Aþaðýdaki noktalý yerlere Bu Vatan Kimin þiirindeki söz sanatlarýndan örnekler yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 4. Bu Vatan Kimin þiirinde anlatýlanlarý resimlemek isteseniz nelere dikkat edersiniz? Bu nasýl bir manzaradýr? Bu manzarayý þiire aksettiren ifadeleri tespit ederek okuyunuz. DESTAN Kalktý yelken eyledi Murat Reis Baþ baþa düþmana varýrým demiþ Vaktinize hazýr olun gaziler Ya ser verir ya ser alýrým demiþ Biz þaþýrttýk ol düþmanýn yolunu Kimse bilmez gazilerin hâlini Hazýr edin kumandanýn birini Alýrým yedekte sürürüm demiþ Türk pirleri eydür kurtarýn bizi Biz de dedik Allah kurtarsýn sizi Ölenimiz þehit öldüren gazi Gün bugünkü gündür ururum demiþ Kul Mustafa’m daim söyler özünden Gaziler de cenk eylemiþ yolundan Koyverin Türk’ü bilek demirinden Boyuna küffârý ururum demiþ Kayýkçý Kul Mustafa Türk Dili Halk Þiiri Özel Sayýsý Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Bu Vatan Kimin adlý þiiri, ikinci grup XVII. yy.da yaþamýþ olan Kayýkçý Kul Mustafa’nýn destanýný yapý bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Ýki þiirin yapý özellikleri karþýlaþtýrýlarak Bu Vatan Kimin þiirinde þairin hangi kaynaklardan yararlandýðý belirlenir ve deftere yazýlýr. 5. Bu Vatan Kimin þiirinin temasýný bularak temanýn özelliðini sözlü olarak ifade ediniz. 6. Bu Vatan Kimin þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 7. Bu Vatan Kimin þiirinde verilen mesajlarý dikkate alarak þairin hangi konulara nasýl bir duyarlýlýk gösterdiðini belirleyiniz. Sonucu tahtaya yazýnýz. 8. Bu Vatan Kimin þiirinin konusu ile söyleyiþ özellikleri arasýnda nasýl bir baðlantý vardýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 70 9. Bu Vatan Kimin þiirinde þair destanda olduðu gibi belirli bir olay, kiþi ve yer etrafýnda somutlama yapmýþ mýdýr? Tartýþýnýz. Buradan hareketle þairin halk þiiri ve modern þiir geleneklerinden nasýl ve ne ölçüde yararlandýðýný belirleyerek defterinize yazýnýz. Orhan Þaik GÖKYAY rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 10. Bu Vatan Kimin þiirinin Orhan Þaik GÖKYAY’ýn sanatýnda ve Türk þiirindeki yeri ile ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirlerle bir þiir okuma yarýþmasý düzenleyiniz. Jürinin seçtiði en baþarýlý üç arkadaþýnýzý ödüllendiriniz. 2. Okuduðunuz ve incelediðiniz þiirlerden yola çýkarak Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairleri sanat anlayýþlarý bakýmýndan nasýl sýnýflandýrabilirsiniz? Gruplandýrmayý yaparken hangi ölçütleri göz önünde bulundurduðunuzu sözlü olarak ifade ediniz. 3. YATTIÐIM KAYA Bu akþam o kadar durgun ki sular Gömül benim gibi kedere diyor Ýçimde maziden kalma duygular Aðla geri gelmez günlere diyor. Ey gönül gidenden ümidini kes Kaçan bir hayale benziyor herkes Sanki kulaðýma gaipten bir ses Buluþmalar kaldý mahþere diyor. ... Necip Fazýl KISAKÜREK Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Necip Fazýl KISAKÜREK’in Yattýðým Kaya þiiriyle Sanat, Halay Çeken Kýzlar ve Bu Vatan Kimin þiirlerini yapý, tema, dil ve ses bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Benzer ve farklý yönleri belirleyerek ortak olan özellikleri maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiirlerin temalarýnýn daha önceki dönemlerde ele alýnýp alýnmadýðýný, ikinci grup bu dönem þiirlerinde hangi manzaralarýn iþlendiðini belirler. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Buradan hareketle Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiirler tema ve içerik bakýmýndan halk þiiri ve Millî Edebiyat Dönemi þiiriyle karþýlaþtýrýlýr. Benzer ve farklý özellikler tespit edilerek deftere yazýlýr. Millî veya tarihî bir konu seçerek bir þiir yazýnýz. Yazdýðýnýz þiiri arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. En beðendiðiniz þiirleri sýnýf panosuna asýnýz. 71 1. Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiir ile ilgili aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Memleket manzaralarýyla ilgili söyleyiþlere yer verilir. ( ) - Kelimeler ilk anlamlarýyla kullanýlýr. ( ) - Millî hisler ön plandadýr. ( ) - Þiirler serbest nazýmla yazýlýr. ( ) - Þiirde halk arasýndan seçilmiþ sýradan insanlara yer verilir. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Millî ve memleketçi edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerin þiirleri ………………........, …………………….., …………………….. gibi dergilerde yayýnlanmýþtýr. - Çoban Çeþmesi (1926), Suda Halkalar (1928), Bir Ömür Böyle Geçti (1933), Akýncý Türküleri (1938) Yukarýdaki þiir kitaplarýný yazan þair ……………………………..................….. edebiyatýmýzda ……………………… adlý þiir topluluðunun en baþarýlý temsilcisidir. - Âþýk Veysel gibi büyük bir ustayý Türk þiir dünyasýna kazandýran þairimiz …………..........… ………………..’dir. 3. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerden deðildir? A) Orhan Þaik GÖKYAY B) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL C) Arif Nihat ASYA D) Ziya Osman SABA E) Kemalettin KAMU 4. Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þiirin biçim ve içerik bakýmýndan en önemli özelliklerini defterinize yazýnýz. Orhan Veli KANIK’ýn þiirlerini içeren CD ya da þiir kasetini sýnýfa getiriniz (73. sayfadaki hazýrlýk bölümünün 2. sorusuna yöneliktir.). Orhan Veli KANIK rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci Orhan Veli KANIK’ýn hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (75. sayfadaki 2. etkinliðe yöneliktir.). Batý sanatýnda ortaya çýkan gerçeküstücülük (sürrealizm) akýmýnýn özellikleri hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz (75. sayfadaki 12. soruya yöneliktir.). Orhan Veli KANIK’ýn Bütün Þiirleri adýyla yayýnlanan þiir kitabýný ve bu kitaptaki Garip ön sözünü okuyup Galata Köprüsü, Kitabe-i Seng-i Mezar I-II- III, Ýstanbul Türküsü, Ýstanbul’u Dinliyorum, Dalgacý Mahmut ve Bizim Gibi þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (73. sayfadaki hazýrlýk bölümünün 1. sorusuna yöneliktir.). 72 4. Garip Hareketi (I. Yeni) (1940-1954) 1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz. 2. Orhan Veli KANIK’ýn þiirlerini içeren CD ya da kaseti dinleyiniz. 3. a. Þiir denildiðinde aklýnýza þiir ile ilgili hangi unsurlarýn geldiðini sözlü olarak ifade ediniz. b. Bu unsurlar olmadan þiir yazmak sizce mümkün müdür? Sözlü olarak ifade ediniz. KAPALI ÇARÞI Giyilmemiþ çamaþýrlar nasýl kokar bilirsin, Sandýk odalarýnda; Senin de dükkânýn öyle kokar iþte. Ablamý tanýmazsýn, Hürriyette gelin olacaktý, yaþasaydý; Bu teller onun telleri, Bu duvak onun duvaðý iþte. Ya bu camlardaki kadýnlar? Bu mavi mavi, Bu yeþil yeþil fistanlý... Geceleri de ayakta mý dururlar böyle? Ya þu pembezar gömlek? Onun da bir hikâyesi yok mu? Kapalý Çarþý deyip de geçme; Kapalý Çarþý, Kapalý kutu. Orhan Veli KANIK Bütün Þiirleri 1. Þiiri ahenk unsurlarý, ölçü ve söz sanatlarý bakýmýndan inceleyiniz. Þimdiye kadar iþlediðiniz þiirlerle karþýlaþtýrdýðýnýzda Kapalý Çarþý þiirinin ahenk, ölçü özellikleri ve söz sanatlarý hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Kapalý Çarþý þiirini tasvirler, ikinci grup müzikalite açýsýndan inceler. Grup sözcülerinin açýkladýðý sonuçlardan hareketle þairin, þiir sanatýnýn müzik ve resimle iliþkisi hakkýndaki tutumu ve bunun sebebi belirlenir. Sonuçlar tahtaya yazýlýr. 2. Kapalý Çarþý þiirinde imgelere yer verilmiþ midir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu, hakkýnda araþtýrma yaptýðýnýz gerçeküstücülük akýmýnýn özellikleri ve okuduðunuz Garip ön sözü çerçevesinde deðerlendiriniz. 3. Kapalý Çarþý þiirindeki mýsralarýn birbiriyle iliþkisi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. 73 SANATKÂRIN ÖLÜMÜ Gitti gelmez bahar yeli; Þarkýlar yarýda kaldý. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrý’da kaldý. Geldi çattý en son ölmek. Ne bir yemiþ, ne bir çiçek; Yanýyor güneþte petek; Bütün bal arýda kaldý. Cahit Sýtký TARANCI Otuz Beþ Yaþ 4. Kapalý Çarþý þiirindeki kelimelerle Sanatkârýn Ölümü adlý þiirdeki kelimeleri kullanýldýklarý anlamlar bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Kapalý Çarþý þiirinde þair kelimeleri daha çok hangi anlamlarýnda kullanmýþtýr? Sizce bu tercihin sebebi nedir? Defterinize yazýnýz. 5. Kapalý Çarþý þiiri ve Orhan Veli’nin sýnýfta okuduðunuz diðer þiirlerindeki söyleyiþler ve kullandýðý kelimelerle sizce günlük dilde karþýlaþmak mümkün müdür? Buradan hareketle Orhan Veli’nin þiir dilinin kaynaðý hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Defterinize yazýnýz. 6. Þu ana kadar okuduðunuz daha önceki dönemlere ait þiirleri Kapalý Çarþý þiiriyle söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrdýðýnýzda hangi sonuca ulaþýyorsunuz? Buradan hareketle diðer þiirlerde görülen þairane tutumdan uzaklaþmak için Orhan Veli, Kapalý Çarþý þiirinde hangi yollara baþvurmuþtur? Sözlü olarak ifade ediniz. 7. Kapalý Çarþý þiirinin yapý özelliklerini tahtaya maddeler hâlinde yazýnýz. 8. Kapalý Çarþý þiirinin temasýný bulunuz. Bu temayý daha önceki dönemlerde kullanýlan temalarla karþýlaþtýrdýðýnýzda hangi sonuca ulaþýyorsunuz? Defterinize yazýnýz. 9. Sanat eserinin temel konusundan hareketle temanýn neyi ifade ettiðini sözlü olarak belirtiniz. 10. Kapalý Çarþý þiirinin temasý ve þiirde söz edilen kiþiler toplumun hangi kesimini yansýtmaktadýr? Þair bu kiþilere neden önem vermiþtir? Sözlü olarak ifade ediniz. 11. DOST ORMAN Temiz þeyler düþündük, tertemiz; Uzun yollar boyunca, beraber; Eli elimde, yan yana, sessiz; Çevremizde karanlýk çiçekler. Yapayalnýz, kýrda, yeþil gecede, Yürüyorduk, niþanlýlar gibi, Gökte ay, masaldaki meyve, Bölüþtük o sihirli meyveyi. Ve öldük yosunlar üzerinde, Uzakta, yalnýz, o mýrýltý, O dost ormanýn gölgelerinde. YALNIZLIK ÞÝÝRÝ karanlýðýn insaný delirten bir ihtiþamý vardýr yýldýzlar aydýnlýk fikirler gibi havada salkým salkým bu gece daðbaþlarý kadar yalnýzým çiçekler damlýyor gecenin parmaklarýndan dudaklarýmda eski bir mektep türküsü karanlýkta sana doðru uzanmýþ ellerim gözlerim gözlerini arýyor durmadan nerdesin Attilâ ÝLHAN Duvar Sonra gökte, nurlarla sarýlý, Buldum seni, yaþ dolu gözlerim, Sevgili sükût yoldaþým benim Paul VALERY (Pol VALERÝ) çev.: Orhan Veli KANIK Çeviri Þiirler Dost Orman ve Yalnýzlýk Þiiri adlý þiirler ile Kapalý Çarþý þiirini anlam ve çaðrýþým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce hangi þiir daha açýktýr? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 74 12. Orhan Veli KANIK’ýn Kapalý Çarþý þiirinde ve okuduðunuz diðer þiirlerinde, þair gerçekliðe yaklaþým bakýmýndan duygu ve akýldan hangisini tercih etmektedir? Gerçeküstücülük akýmýnýn özelliklerini göz önünde tutarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu sebepleri ile birlikte defterinize yazýnýz. 1. Orhan Veli KANIK rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 13. Kapalý Çarþý þiirinin Orhan Veli KANIK’ýn þiir dünyasýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. BEN ORHAN VELÝ ... Mütenekkiren seyahat ederim. Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir En yakýn arkadaþlarým. Bir de sevgilim vardýr, pek muteber; Ýsmini söyleyemem, Edebiyat tarihçisi bulsun. ... Orhan Veli KANIK ÝSTANBUL TÜRKÜSÜ Kasýmpaþa kýyýlarý tersane Bir kýz sevdim alimallah bir tane Her dem sevdalýya kýz mýz bahane Caným Ýstanbullum Aman aman bahane ... Oktay Rifat HOROZCU ALATURKA Çýk benim þair tabiatým, çýk orta yere Fakir güzelinden söyle Hasret ateþinden çal Çal, söyle benim derdimi sevdalý sesinle. ... Melih Cevdet ANDAY 75 1. Ben Orhan Veli, Ýstanbul Türküsü ve Alaturka þiirleriyle aþaðýdaki Yolcu ile Arabacý ve Dilek þiirlerini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle; a. Garip þiirinin Türk ve dünya edebiyatýndaki þiir gelenekleriyle iliþkisini ve yerini açýklayýnýz. b. Garip þiirinin özelliklerini açýklayýnýz. DÝLEK Ýsterdim evimde olsun Aklý baþýnda bir hatun, Bir kütüphane, bir kedi, Eþ dost her mevsimde olsun! Ben dostsuz edemem gayri. Guillaume APOLLINAIRE (Giyom Apoliner) çev.: Cahit Sýtký TARANCI Otuz Beþ Yaþ YOLCU ÝLE ARABACI — Gurbet ademden kara, hasret ölümden acý. Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacý? — Henüz bana “Yolunun sonu budur!” denmedi, Ben ömrümü harcadým, bu yollar tükenmedi. — Atlarý hýzlý sür ki köye pek geç varmasýn Niþanlýmýn gözleri yollarda kararmasýn. — Düþtüðüm yollar gibi sonsuzdur benim tasam, Bekleyenim olsa da razýyým kavuþmasam... — Bir kere görse gözüm köyün aydýnlýðýný Kül baðlar içerimde bu kýzýl kor yýðýný. — Senin de yolun biter, diner gözünde yaþlar Benim uðursuz yolum bittiði yerden baþlar. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Han Duvarlarý Garip þiirinin özelliklerini yansýtan bir þiir yazýnýz. Þiirinizi sýnýfta yüksek sesle okuyunuz. 2. Orhan Veli KANIK, Oktay Rifat HOROZCU ve Melih Cevdet ANDAY’ýn þiirlerinde görülen kiþiler toplumun hangi kesimini temsil etmektedir? Niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu Garip þiirinin özellikleriyle iliþkilendirerek defterinize yazýnýz. 76 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Garip þairleri þiirlerinde ölçü ve kafiyeye yer vermiþlerdir. - Garip þairleri lafýz ve mana sanatlarýna þiirde yer vermeyi reddetmiþlerdir. - Garip þiirinde sýradan insanlara, halk arasýndan seçilmiþ kiþilere yer verilmesi günlük ve sanatsýz söyleyiþ özelliði ile uygunluk gösterir. ( ) ( ) dil ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. Orhan Veli lise arkadaþlarý ............................ ve .................................. ile birlikte Garip hareketini baþlatmýþ ve Batý edebiyatýndaki .................................. akýmýndan etkilenmiþtir. 3. Ýlk þiirlerini 1936’da yayýnlamaya baþlamýþtýr. Bunlar o güne kadar þiir diye bilinen ürünlere bir tür baþkaldýrýdýr. Öyle ki þiiri birtakým kalýp ve kliþelerden, yýpranmýþ benzetmelerden, baþka bir deyiþle þairanelikten kurtarmýþtýr. Hayali þiirden kovmuþ ya da çok az bir hayalle yetinmiþtir. Yalýn, gündelik bir dilin söz kalýplarýna yaslanarak þiirlerini oluþturmuþtur. Gündelik yaþamý þiirin çýkýþ noktasý yapmýþtýr. Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Cahit Sýtký TARANCI B) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL C) Orhan Veli KANIK D) Fazýl Hüsnü DAÐLARCA E) Cahit KÜLEBÝ (1997-ÖYS) 4. ALÝ RIZA ÝLE AHMED'ÝN HÝKÂYESÝ Ne tuhaftýr Ali Rýza ile Ahmed’in hikâyesi Birisi köyde oturur Ve her sabah Þehirdeki köye gider Köydeki þehre. Orhan Veli KANIK Ali Rýza ile Ahmed'in Hikâyesi adlý þiirde Garip akýmýna ait ne gibi özellikler görüldüðünü belirleyerek defterinize yazýnýz. Bir sonraki derste okunmak üzere sýnýfa Behçet NECATÝGÝL’in Gizli Sevda, Sevgilerde, Fazýl Hüsnü DAÐLARCA’nýn Türkçe Katýnda Yaþamak, Üç Þehitler Destaný, Havaya Çizilen Dünya, Cahit KÜLEBÝ’nin Rüzgâr, Cebeci Köprüsü, Attilâ ÝLHAN’ýn Bâkî’nin Ruhuna Gazel, Pia, Ýstanbul Þehri Aðlýyor, Yaðmur Kaçaðý, Eski Sinemalar, Aysel Git Baþýmdan, Kurtalan Trenine Gazel, Erdem BAYAZIT’ýn Sana Bana Vatanýma ve Ülkemin Ýnsanlarýna Dair, Hilmi YAVUZ’un Ten Sonnet’si adlý þiirlerini getiriniz (78. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.). Behçet NECATÝGÝL, Attilâ ÝLHAN ve Fazýl Hüsnü DAÐLARCA rollerini üstlenecek üç öðrenci seçilir. Seçilen öðrenciler canlandýracaklarý þairin hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda bir araþtýrma yapar (79. sayfadaki 2, 81. sayfadaki 4 ve 83. sayfadaki 6. etkinliklere yöneliktir.). Toplumcu gerçekçilik (sosyal realizm) akýmýnýn uzantýsý olarak kabul edilen Mavi Hareketi’nin ortaya çýkýþ sebepleri hakkýnda bir araþtýrma yapýnýz (81. sayfadaki 6. soruya yöneliktir.). Behçet NECATÝGÝL’in Sevgilerde, Fazýl Hüsnü DAÐLARCA’nýn Çocuk ve Allah ve Attilâ ÝLHAN’ýn Sisler Bulvarý adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz. 77 5. Garip Dýþýnda Yeniliði Sürdüren Þiir 1. Sýnýfa getirdiðiniz þiirlerden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz. 2. Bir dönemde farklý þiir anlayýþlarýnýn ortaya çýkmasý dönemin toplumsal ve kültürel yapýsý hakkýnda size neler düþündürür? Edebiyat, sanat ve düþünce akýmlarý ile sosyal hayat arasýndaki iliþkiyi göz önünde tutarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz. HERAKLÝT'ÝN SULARI Ne zaman sokaklarda dolaþsam Okul, sinema, sergi Kullanýyorlar Bendeki eski benleri. Kalabalýklarda çoðalýyorum Hangisine yetiþeyim þaþkýn Týpký onun çizgileri Karþýdan gelen þu kadýn. Bir küçük çocuk Yýllarca öncem Korkar mý gitsem yanýna Çocuk sen bensin desem. Üç delikanlý yürüyor Bir dört yol aðzýnda her biri bir yana Üçe bölünüyorum Yollarýn her birinde birim gidiyor. Biri eve derslerinin baþýna - - kitabý açýyorum Biri parkta bir sevgili - - bekliyorum Bir yerde çalýþýyor üçüncü, okul dönüþü Gecenin geç saati iþimden dönüyorum. Hey durun! diyorum, siz bensiniz, bensiz Nereye gidersiniz, hey durun! Sessizce yürüyorlar benden habersiz Duymuyorlar, o kadar sesleniyorum. Behçet NECATÝGÝL Sevgilerde 78 1. Heraklit’in Sularý þiirini yüksek sesle okuyunuz. Bu ahenk unsurlarý daha önceki dönemlere ait þiirlerden farklý mýdýr? Türkçe cümle yapýsýný ve þairin dili kullanýþ tarzýný göz önünde bulundurarak tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle þiirdeki ses akýþýný ve ahenk özelliklerini belirleyiniz. 2. Heraklit’in Sularý þiirini ölçü bakýmýndan daha önce okuduðunuz þiirlerle karþýlaþtýrýnýz. Þair ölçü konusunda nasýl bir tutum takýnmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. MAVÝ MAVÝYDÝ GÖKYÜZÜ Mavi, maviydi gökyüzü Bulutlar beyaz, beyazdý Boþluðu ve üzüntüsü Ýçinde ne garip yazdý... ... Kim bilir þimdi nerdesin? Senindir yine akþamlar; Merdivende ayak sesin Rýhtým taþýnda gölgen var. Ahmet Hamdi TANPINAR MOSKOVA'DA HERAKLÝT'Ý DÜÞÜNÜÞ … Heraklit! Heraklit! Akar suya kabil mi vurmak kilit? Ýþte, ýþýldýyor güneþte kalýn mermer sütunlar! Bunlar Sezar’larýn imparatorluðundan geliyor, beyaz tokalý Patrisiyen’ler gibi yükseliyor arkamýzda kalan yolun üstünde!.. … Nâzým Hikmet RAN Öz þiir anlayýþýna baðlý olan Ahmet Hamdi TANPINAR’ýn Mavi Maviydi Gökyüzü ve toplumcu gerçekçi þiir anlayýþýna baðlý olan Nâzým Hikmet'in Moskova’da Heraklit’i Düþünüþ adlý þiirinden alýnan yukarýdaki parçalar ile Heraklit'in Sularý þiirini imge ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini tespit ediniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 4. Heraklit’in Sularý þiirinin yapý özelliklerini ve yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini belirleyerek tahtaya yazýnýz. 5. Heraklit’in Sularý þiirinin temasýný bulunuz. Sanat eserinin temel konusundan hareketle temanýn neyi ifade ettiðini belirleyerek sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Heraklit’in Sularý þiirinin tema ile dil ve söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný, ikinci grup þairin bireysel duyuþ ve düþünüþünü ifade ederken hangi kaynaklardan yararlandýðýný tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr. 6. Daha önce okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak Heraklit’in Sularý þiirinin temasýnýn edebî gelenek içindeki yerini tartýþýnýz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz. 7. Büyük filozof Heraklit’in “Her þey akar.” ve “Ayný nehre iki kez giremeyiz; (nehre ikinci kez girdiðimizde biz) hem biziz hem deðiliz.” sözlerinden yola çýkarak Heraklit’in Sularý adlý þiiri yorumlayýnýz. 8. Heraklit’in Sularý þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Behçet NECATÝGÝL rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 9. Heraklit’in Sularý adlý þiirin Behçet NECATÝGÝL’in þiir dünyasýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgi düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 79 rinna-rinnan-nay melengecin dalýnda çifte sýðýrcýk diley çifte sýðýrcýk ciðerime ateþ deðdi öley diley öley gencecik zehir pamuk ýrgatlýðý gavur gündelikçilik rinna-rinnan-nay yüreðim bölündü lay damarlarým delindi kan gider kan gider melengecin dalýnda çifte saksaðan diley çifte saksaðan boynumda dönüp batýr öley diley þol kahbe devran aðlarým bir yandan kan kusarým bir yandan rinna-rinnan-nay ellerim kýrýldý lay gözüm seli duruldu kum gider kum gider melengecin dalýnda çifte güvercin diley çifte güvercin eðnimde göynek yok öley diley ayaðým yalýn ölürsem kahrýmdan öldüðüm bilin rinna-rinnan-nay yollarým kapandý lay bulutlar parçalandý gün gider gün gider melengecin dalýnda çifte ispinoz diley çifte ispinoz azýktan yetimim öley diley katýktan öksüz dirliksiz düzensiz hanidir hürriyetsiz Jean-François MILLET(1814-1875) (Jan Fransuva MÝLE) Baþak Toplayan Kadýnlar (Detay) rinna-rinnan-nay künyemiz yazýldý lay kervanýmýz dizildi can gider can gider Attilâ ÝLHAN Sisler Bulvarý 1. rinna-rinnan-nay þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý belirleyiniz. 80 2. TÜRKÜ Yayla suyu yan gider, Açma yaram kan gider, Dumanlý daðlar yaylalar hey. Yaylalýsýn hey, Edalýsýn hey, Sevdalýsýn hey, Sen benimsin hey. Yayla suyu pek duru, Giderim gurbete doðru, Dumanlý daðlar yaylalar hey. Yaylalýsýn hey, Edalýsýn hey, Sevdalýsýn hey, Sen benimsin hey. ... Anonim . Yukarýdaki türkü ile rinna-rinnan-nay þiirini ses akýþý, ahenk ve ölçü bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Þairin dil ve ölçü bakýmýndan hangi gelenekten ve ondan farklý olarak hangi imkânlardan yararlandýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 3. rinna-rinnan-nay þiirinin yapý özelliklerini tahtaya yazarak þiirde yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. 4. rinna-rinnan-nay þiirinin temasýný bulunuz. Temanýn edebî gelenek içerisindeki yeriyle ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 5. Sanat eserinin temel konusundan hareketle temanýn neyi ifade ettiðini söyleyiniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup rinna-rinnan-nay þiirinin tema ile dil ve söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný, ikinci grup þairin bireysel duyuþ ve düþünüþünü ifade ederken hangi kaynaklardan ve kendinden önceki hangi geleneklerden yararlandýðýný tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr. 6. Yaptýðýnýz araþtýrmadan, Attilâ ÝLHAN’ýn rinna-rinnan-nay þiiri ile okuduðunuz diðer þiirlerinden yola çýkarak Attilâ ÝLHAN'ýn baþlattýðý “Mavi Hareketi”nin genel özellikleri hakkýnda hangi çýkarýmlarda bulunabilirsiniz? Tespitlerinizi arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 7. rinna-rinnan-nay þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Attilâ ÝLHAN rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 8. Attilâ ÝLHAN’ýn sýnýfa getirdiðiniz þiirlerinden beðendiðiniz birisini ezberleyiniz. 9. rinna-rinnan-nay þiirinin Attilâ ÝLHAN’ýn þiir sanatýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 81 BU ELLER MÝYDÝ Bu eller miydi masallar arasýndan Rüyalara uzattýðým bu eller miydi. Arzu dolu, yaþamak dolu, Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan. Bilyalarýn aydýnlýk dünyacýklarý Bu eller miydi hayatý o dünyalarýn. Altýn bir oyun gibi eserdi Altýn tüylerinden mevsimin rüzgârý. Topraktan evler yapan bu eller miydi Ki þimdi deðmekte toprak olan evlere. El iþi vazifelerin önünde Týrnaklarýný yiyerek düþünmek ne iyiydi. Kaybolmuþ, o çizgilerden Falcýnýn saadet dedikleri. O köylü çakýsýnýn kestiði yer Söðüt dallarýndan düdük yaparken... Bu eller miydi kesen mavi serçeyi Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlýk. Yorganýn altýna saklanarak, Bu eller miydi sevmeyen geceyi. Ayrýlmýþ sevgili oyuncaklardan Kýrmýþ küçük þiþelerini. Ve her þeyden ve her þeyden sonra Bu eller miydi Allah’a açýlan! Fazýl Hüsnü DAÐLARCA Çocuk ve Allah 1. Bu Eller miydi þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý belirleyiniz. 2. YAÐMUR YAÐADURSUN Dýþarda yaðmur yaðadursun, Ve içerdeyse bütün eþyan, Esmeyip senin gibi her an, Pencerelerden bakadursun. Dýþarda yaðmur yaðadursun; Ve yaðmur gibi sonsuz olan Gözyaþlarýn ve sayýklaman, Camlarda halka halka dursun. ... Cahit Sýtký TARANCI Yukarýdaki þiir ile Bu Eller miydi þiirini ses akýþý, ahenk ve ölçü bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Þairin dil ve ölçü bakýmýndan gelenekle iliþkisini ve ondan farklý olarak hangi imkânlardan yararlandýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 82 3. Bu Eller miydi þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek Yaðmur Yaðadursun þiiriyle karþýlaþtýrýnýz. Benzer ve farklý yönleri aþaðýdaki þemaya yazýnýz. BU ELLER MÝYDÝ - YAÐMUR YAÐADURSUN Benzerlikler Farklýlýklar .................................................... ........................................................ .......................................................... .............................................................. ........................................................ .............................................................. 4. Bu Eller miydi þiirinin temasýný bulunuz. Temanýn edebî gelenek içerisindeki yeriyle ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 5. Bu Eller miydi þiirinin temasý ile dil ve söyleyiþ özellikleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle þairin seçtiði temayý iþlerken nasýl bir arayýþ içerisinde olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Bu Eller miydi þiiri ile Yaðmur Yaðadursun þiirini imge ve söyleyiþ bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Ýkinci grup Bu Eller miydi þiiri ile Federico GARCIA LORCA (Federiko GARSÝYA LORKA)’nýn aþaðýdaki Atlýnýn Türküsü þiirini bireysel duyuþ ve düþünüþün ifade ediliþ þekli bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Grup sözcüleri ulaþýlan sonuçlarý sözlü olarak açýklar. Buradan hareketle þairin imgede, söyleyiþte ve bireysel olanýn ifade ediliþinde hangi kaynaklardan yararlandýðý belirlenerek deftere yazýlýr. ATLININ TÜRKÜSÜ Kurtuba Uzakta tek baþýna Ay kocaman at kara Torbamda zeytin kara Bilirim de yollarý Varamam Kurtuba’ya Ovadan geçtim yel geçtim Ay kýrmýzý at kara Ölüm gözler yolumu Kurtuba surlarýnda Yola baktým ama yol uzun Caným atým yaman atým Etme eyleme ölüm Varmadan Kurtuba’ya Kurtuba Uzakta tek baþýna Federico GARCIA LORCA çev.: M. C. ANDAY - S. EYÜBOÐLU Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ Çeviri Þiirler 6. Bu Eller miydi þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Fazýl Hüsnü DAÐLARCA rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 83 1. SÝVAS YOLLARINDA Sivas yollarýnda geceleri Katar katar kaðnýlar gider Tekerleri meþeden. Aðýz dil vermeyen köylüler Odun mu, tuz mu, hasta mý götürürler? Aðýr aðýr kaðnýlar gider Sivas yollarýnda geceleri. Ne, yýldýzlar kaynaþýr gökyüzünde, Ne, sevdayla dolar taþar gönüller. Bir rüzgâr eser ki býçak gibi El ayak þiþer. Sivas yollarýnda geceleri Aðýr aðýr kaðnýlar gider. Kamyonlar gelir geçer, kamyonlar gider Toz duman içinde, Þavký vurur yollara, Arabalar daðýlýr þoförler söver, Sivas yollarýnda geceleri Katar katar kaðnýlar gider. Cahit KÜLEBÝ Seçme Þiirler 1940’larda eser vermeye baþlayan ve Garip dýþýnda yeniliði sürdüren þairlerden Cahit KÜLEBÝ’nin Sivas Yollarýnda þiirini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan inceleyiniz. Buradan hareketle Cahit KÜLEBÝ’nin Türk þiirindeki yerini belirleyip sonucu defterinize yazýnýz. 2. SÝZLERÝ GÖRÜYORUM Sizleri görüyorum, bahçemizdeki çamlar, Bütün gün gölgesinde oynadýðým dost badem. Derken dallardan, ýlýk, iniveren akþamlar: Evine dönen babam, camda bekleyen annem. Ah, bütün sevdiklerim, bütün kaybettiklerim! Neyi arayým, yerde kurt, göklerde yýldýz mý? Babam, annem, evimiz, bahçem, çitlenbiklerim, Sizler rüya mýydýnýz, sizler yaþadýnýz mý? Ziya Osman SABA Geçen Zaman 84 ÝNSANLAR Ne kadar severim o insanlarý! O insanlarý ki, renkli, silik Dünyasýnda çýkartmalarýn Tavuklar, tavþanlar ve köpeklerle beraber Yaþayan insanlara benzer. Orhan Veli KANIK Bütün Þiirleri Yukarýda öz þiir ve Garip anlayýþýna baðlý iki þairin þiirleri verilmiþtir. Bu þiirleri, rinna-rinnannay, Heraklit’in Sularý, Bu Eller miydi ve Sivas Yollarýnda adlý þiirlerle yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Behçet NECATÝGÝL, Attilâ ÝLHAN, Fazýl Hüsnü DAÐLARCA ve Cahit KÜLEBÝ’nin öz þiir, toplumcu gerçekçi þiir ve Garip þiiri anlayýþlarýna baðlý þairlerle benzer ve farklý yönlerini belirleyerek Türk þiir geleneðini nasýl yorumladýklarýný sözlü olarak ifade ediniz. 3. Garip dýþýnda yeniliði sürdüren þairlerin belirli bir akým etrafýnda toplanmayýþý, bu þairlerin eðilimleri ve dönemin edebî manzarasý hakkýnda size neler düþündürüyor? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. SÜMBÜL ÝLE KUYU sümbül sinan! seni aðýr kuyulardan derledim; seni aþklara, aþklara yolladým ve tayy-ý zaman güzleri vardýr. iþte bu söz aðarýr dizelerde bu ‘akþam’dýr ve o’dur sende kalan, sende kalan... sümbül sinan! bir suyu öper gibi geçtin tenimizden iþte bu, bir kuytuyu okþamak ve var olmaktýr bir dað kendi gölgesinde kaybolur ve bu su, bu akar su yeniden-akmayý öðrenir sende duran, sende duran... sümbül sinan! hüzünler durmuyor; her þey gelgit… bir yaprak, kendini sürgit sana benzetiyor bu kuyu, kalbim ve talanla birlikte büyüyen kuyu kendi dibindeki çiçekle besleniyor sende solan, sende solan… ah, tayy-ý zaman, tayy-ý zaman Hilmi YAVUZ Erguvan Sözler Sümbül Efendi Türbesi, Ýstanbul 85 BÝRAZDAN GÜN DOÐACAK Beton duvarlar arasýnda bir çiçek açtý Siz kahramanýsýnýz çelik diþliler arasýnda direnen insanlýðýn Saçlarýnýz ýstýrap denizinde bir tutam baþak Elleriniz kök salmýþ aðacýdýr zamana O inanmýþlar çaðýnýn. Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer Siz ölümsüz çiçeði taþýrsýnýz göðsünüzde Karanlýðýn ormanýnda iman güneþidir gözünüz Soluðunuz umutsuz ceylanlarýn gözyaþýna sünger. Gün doðar rüzgâr eser bulut dolanýr Rahmet þarkýsý söyler yaðmurlar Alnýnýz en soylu isyandýr demir külçelere Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar Sessiz bir bombadýr konuþur derinlerde. Ey bizim sabýr yüzlü topraðýmýzýn kutsal aðacý Sen bize hayatsýn umutsun mezarlar kadar derin Bizi tutan bir þey varsa dirilten o sensin Üzerinde uyuduðumuz yavru kuþlarýn tüy renkli sýcaklýðý. Ey damarlarýmýzda donan buz yüklü heykeller beldesinden Yýkýntýlar sonrasý sarýndýðým þefkat anasý Ey daðlarý yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgâr Ey âlemi donatan ýþýk topraða can veren el. Gün olur toprak uyanýr aðaç uyanýr uyanýr böcekler Sarý bozkýr titrer çýplak daðlar yeþerir gök yýkanýr kirli dumanlardan Su coþar deniz kabarýr canlanýr ölü þehirler Yemyeþil bir rüzgâr eser yýldýzlar arasýndan. Þimdi siz taþýyorsunuz müjdenin kurþun yükünü Çatlayacak yalanýn çelik kabuðu Sizin bahçenizde büyüyecek Aþkýn ve inancýn güneþ yüzlü çocuðu. Erdem BAYAZIT Þiirler AYNA Ve gözüm eþyamda deðil Yoruldum maddemden Ta ki dünya bitti Köþk kurdum sakin oldum Dehlizsiz ve tabakasýz Kör bir hayvan gibi Rýzkýna etiyle yanaþan Karanlýk bir evdir gövdem Güneþte asla karanlýk yoktur dediler Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum Büyük yeni bir hayat bildim Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir þey Bir insan binasý yýkýlýyordu durmadan Cahit ZARÝFOÐLU Þiirler 1960 sonrasý Türk þiirinin temsilcileri arasýnda yer alan Hilmi YAVUZ, Erdem BAYAZIT ve Cahit ZARÝFOÐLU’nun yukarýdaki þiirlerini yapý, tema, dil ve ahenk bakýmlarýndan inceleyiniz. Bu þiirlerde kullanýlan kelime ve ifadelerin þiir ve düþünce geleneklerimizle iliþkisi hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak söz konusu þairlerin Türk þiirindeki yenilik arayýþlarý içerisinde nerede durduklarýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. 86 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Toplum için sanat anlayýþýný benimseyen toplumcu gerçekçiler, dünyayý deðiþtirmenin onu anlamaktan daha önemli olduðunu savunmuþlardýr. ( ) - Behçet NECATÝGÝL örnek davranýþlarýyla, aile yaþantýsý ve çevresiyle ideal insaný anlatmaya çalýþmýþtýr. ( ) - Hilmi YAVUZ ve Cahit ZARÝFOÐLU toplumcu gerçekçi akýma baðlý þiirler yazmýþlardýr. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. Attilâ ÝLHAN’ýn 1955 -1956 yýllarýnda çýkardýðý ……...….. adlý derginin etrafýnda toplanan gruba ……………..…… denmiþtir. 3. Aþaðýdaki þair-eser eþleþtirmelerinden hangisi yanlýþtýr? A) Cahit ZARÝFOÐLU - Ýþaret Çocuklarý B) Behçet NECATÝGÝL - Kapalýçarþý C) Hilmi YAVUZ - Zaman Þiirleri D) Cahit KÜLEBÝ - 835 Satýr E) Attilâ ÝLHAN - Ben Sana Mecburum 4. Tokat’ta doðmuþtur. Ýlkokulu Niksar’da, liseyi Sivas’ta bitirmiþtir. Halk þiirinden, türkülerden yararlanmýþtýr. Konu olarak yurt ve insan sevgisini iþlemiþtir. Sivas Yollarýnda, Tokat’a Doðru gibi þiirlerinde çocukluðunun ve gençlik yýllarýnýn geçtiði yörelerden izlenimlerini yansýtmýþtýr. Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Faruk Nafiz ÇAMLIBEL B) Sezai KARAKOÇ D) Ahmet OKTAY C) Cahit KÜLEBÝ E) Erdem BAYAZIT 5. Ýstanbul’da doðdu. Çeþitli illerde öðretmenlik yaptý. Ýlk þiiri olan Gece ve Yas lisede öðrenci iken Varlýk dergisinde çýktý. Dünya edebiyatýndan otuza yakýn kitap çevirdi. Ýlk þiir kitabý Kapalýçarþý’da geleneðin izleri görülür. Evler, Dar Çað, Yaz Dönemi, Sevgilerde þiir kitaplarýndan bazýlarýdýr. Günlük dilden ustaca yararlanýlan, günlük hayattan ve iç dünyadan yansýmalarýn ve tedirginliklerin görüldüðü þiirleri lirizmin ve felsefi duyarlýlýðýn özgün örnekleridir. Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Nâzým Hikmet RAN B) Behçet NECATÝGÝL C) Cahit ZARÝFOÐLU D) Attilâ ÝLHAN E) Necip Fazýl KISAKÜREK XX. yy.ýn ilk yarýsýnda Batý’da ortaya çýkan düþünce, sanat ve edebiyat akýmlarý hakkýnda araþtýrma yapýnýz (88. sayfadaki 3 ve 91. sayfadaki 14. soruya yöneliktir). Edip CANSEVER, Turgut UYAR ve Sezai KARAKOÇ’un hayatlarý , eserleri ve edebî kiþilikleri hakkýnda araþtýrma yapýnýz. Bu þairler ile Ýlhan BERK, Cemal SÜREYA ve Ece AYHAN’ýn þiirlerinden seçme yaparak bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz ( 88. sayfadaki hazýrlýk 1; 91. sayfadaki 13 ve 15, 92. sayfadaki 10 ve 94. sayfadaki 8. sorulara yöneliktir.). Edip CANSEVER’in Gelmiş Bulundum Turgut UYAR’ýn Göğe Bakma Durağı ve Sezai KARAKOÇ’un Þiirler-III ( Körfez, Þahdamar, Sesler) adlý þiir kitaplarýný okumayý unutmayýnýz. 87 6. Ýkinci Yeni Þiiri (1954-1960) 1. Ýlhan BERK, Edip CANSEVER, Turgut UYAR, Sezai KARAKOÇ, Cemal SÜREYA ve Ece AYHAN’nýn sýnýfa getirdiðiniz þiirlerinden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz. 2. Þiirde yenilik sözü size neleri çaðrýþtýrýyor? Bugüne kadar okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak þiirin unsurlarýnda yenilik olarak nelerden bahsedebilirsiniz? 3. Yaptýðýnýz araþtýrmadan yola çýkarak XX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda ortaya çýkan edebî akýmlarýn söz konusu dönemin siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylarýyla iliþkisi hakkýndaki çýkarýmlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. 4. Tercümenin kültür üzerindeki etkisi ve yabancý dil bilen þair, yazar ve entelektüellerin yabancý eserleri orijinal dilden okumalarý sizce bir dili ve edebiyatý nasýl etkiler? Sözlü olarak ifade ediniz. UMUTSUZLAR PARKI III Binlerce, ama binlerce yýldýr yaþýyorum Bunu göklerden anlýyorum, kendimden anlýyorum biraz Ýnsan, insan, insandan; ne iyi ne de kötü Kolumu sallýyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruþturuyorum Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum Öldüklerimi sayýyorum, yeniden doðduklarýmý Anlýyorum, ama yepyeni anlýyorum býktýðýmý Evlerde, köþebaþlarýnda deðiþmek diyorlar buna Deðiþmek Biri mi öldü, biri mi sevindi, deðiþmek koyuyorlar adýný Bana kýzýyorlar sonra, ansýzýn bana Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapýyor yaþadýklarýma Oysa ben düz insan, bazý insan, karanlýk insan Ve geçilmiyor ki benim Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapýlmýþlýðýmdan. Bilmezler, kýzmýyorum, bunu onlardan anlýyorum biraz Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan Ya da bir baþkaca þey: ben kendimi ayýrýyorum O yapayalnýz olmaktaki kendimi Böyleyken akýp gidiyorum bir nehir gerçeði gibi Sanki ben upuzun bir hikâye En okunmadýk yerlerimle Yok artýk sýkýlýyorum. Edip CANSEVER Sonrasý Kalýr-1 1. Umutsuzlar Parký þiirini yüksek sesle okuyunuz. Ahengi saðlayan unsurlarý tespit ederek tahtaya yazýnýz. 88 2. Umutsuzlar Parký þiirinde belli bir ölçü var mýdýr? Ses akýþýný ve ritmi saðlayan en önemli unsur nedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. BÝR GÜN ÝCADÝYE’DE Bir gün Ýcadiye’de veya Sultantepe’de, Bir beste kanatlanýr, birden olduðun yerde Bir kâinat açýlýr geniþ, sonsuz, büyülü, Bugünün rüzgârýnda yýkanan mazi gülü Daðýlýr yaprak yaprak hayalindeki suya Bir baþka gözle bakarsýn ömür denen uykuya… Belki en hülyalýsý duyduðun masallarýn O þafak saltanatý korularda dallarýn, Her ufku tek baþýna bekleyen eski çamlar Bir sýr gibi ömründen sýzdýrýlmýþ akþamlar, Ardýçla kestanenin her yýllýk macerasý Harap mezarlýklarda ölülerin rüyasý Gelir ve tekrar doðar ölmüþ sandýðýn aþka Anlarsýn ölüm yoktur geçen zamandan baþka! Ahmet Hamdi TANPINAR Bütün Þiirleri Umutsuzlar Parký þiiriyle Bir Gün Ýcadiye’de þiirini ses, ritim ve dil bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Geleneksel cümle yapýsý ve kelime gruplarý bakýmýndan hangi þiir farklýdýr? Niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 4. Aþaðýdaki noktalý yerlere þiirdeki eksiltili ifadelerden örnekler yazýnýz. Þiirde bu ifade tarzýna niçin baþvurulduðunu sözlü olarak ifade ediniz. ....................................................................................................................................................... ............................................................................................................................................................ ............................................................................................................................................................ 5. TARD U REKB … Bir þu’lesi var ki þem-i cânýn Fânûsuna sýðmaz âsmânýn Bû sîne-i berk-âþiyânýn Seynâ dahi görmemiþ niþânýn Efrûhte-î inâyetindir Þehbâz-ý dil oldu evc-pervâz Kim sayd-ý hümâya eyleyüp nâz Zülfünde de olmaz âþiyân-sâz Afveyle ki ey þeh-î felek-tâz Günümüz Türkçesiyle Can mumunun öyle bir yalýmý var ki gökyüzü fanusuna bile sýðmaz. Bu þimþekler yuvasý olan göðsün (gönlün) izini Tur Daðý bile görmemiþtir; Senin inayetin, senin lütfun yaktý, parlattý onu. Gönül dedikleri iri doðan, ta yücelere uçtu, devlet kuþunu bile avlamaya nazlanmakta hatta senin saçlarýnda bile yuva kurmamakta; affet ey gökyüzünü at edinmiþ padiþah; Perverde-i dest-i himmetindir Bir âleme olmuþum ki vâsýl Þebnemleri mihr ile mukaabil Yok pertev-i mihre anda hâil Nezdîk ü baîdi özge menzil Kim firkatin ayn-ý vuslatýndýr … Þeyh Galip Senin himmet elinde beslenip yetiþmiþtir. Bir âleme ulaþmýþým ki çið taneleri bile güneþle eþit; güneþin ýþýðýna orada engel yok. Uzaðý, yakýný bir baþka konak yeri; Ayrýlýðýn, sana kavuþmanýn ta kendisidir. 89 MEHTABDA LEYLEKLER Kenâr-ý âba dizilmiþ, sükûn ile bekler Füsûn-ý mâha dalan pür-hayâl leylekler… Havâda bir gölü tanzîr eder semâ bu gece Onun böcekleri gûya nücûmdur yekser… Neden bu âb-ý semâvîde avlananlar yok Bu haþr-ý nûr-ý hüveynâtý hangi kuþlar yer? Eder bu hikmete gûyâ ki vakf-ý rûh u nazar Füsûn-ý mâha dalan pür-hayâl leylekler. Ahmet Haþim Göl Saatleri Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Umutsuzlar Parký þiiriyle Þeyh Galip’in Tard u Rekb þiirini, ikinci grup Ahmet Haþim’in Mehtapta Leylekler þiirini imge, söz sanatlarý ve çaðrýþým bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Benzer ve farklý noktalar tahtaya yazýlýr. 6. Umutsuzlar Parký þiirinde ifade edilenler herkesin duyup düþünebileceði türden midir? Buradan hareketle þiirdeki dil ve anlatýmýn nasýl bir özellik gösterdiðini sebepleriyle birlikte tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu aþaðýdaki boþ bırakılan yere yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 7. Sanki ben upuzun bir hikâye En okunmadýk yerlerimle Umutsuzlar Parký þiirinden alýnmýþ yukarýdaki mýsralarla Attilâ Ýlhan’ýn Olmayacak þey bir insanýn bir insaný anlamasý mýsrasýný uzak çaðrýþýmlar bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle Umutsuzlar Parký þiirindeki uzak çaðrýþýmlar taþýyan mýsralardan örnekler vererek bunlarýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade ediniz. 8. Umutsuzlar Parký þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimler arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. 9. Umutsuzlar Parký þiirinin temasýný bularak bunun edebiyat geleneði içindeki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 10. Sanat eserinin temel konusundan hareketle Umutsuzlar Parký þiirinin temasýnýn neyi ifade ettiðini sözlü olarak belirtiniz. 11. “Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum” “Anlýyorum, ama yepyeni anlýyorum býktýðýmý” “… unutulmak içindeki onlardan” “O yapayalnýz olmaktaki kendimi” “Yok artýk sýkýlýyorum.” Yukarýdaki ifadeler þairin ruh hâliyle ilgili hangi ipuçlarýný vermektedir? Bu ruh hâli þiire nasýl bir hava vermektedir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle Ýkinci Yeni þiirindeki temalarýn özelliði hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Tespitlerinizi tahtaya yazýnýz. 12. Umutsuzlar Parký þiiri hakkýndaki duygu ve düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 90 13. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Umutsuzlar Parký þiirinin Türk þiir geleneði içindeki yerini ve bu geleneði temsil eden þairlerin isimlerini aþaðýya yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 14. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle XX. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Batý’da ortaya çýkan düþünce ve edebiyat akýmlarý ile Umutsuzlar Parký þiiri arasýndaki iliþkiyi tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle Ýkinci Yeni þiirinin kaynaklarý hakkýndaki düþüncelerinizi tahtaya yazýnýz. 15. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Edip CANSEVER’in edebî ve fikrî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 16. Umutsuzlar Parký þiirinin Edip CANSEVER’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. KURTARMAK BÜTÜN KAYGILARI Sularsa akmak birgün birgün birgün Birgün daðlara çýkmak birer birer daðlara çýkmak birgün Çýkmak çýkmak birer birer birgün daðlara daðlara birgün Birgün birer daðlara Ah nasýl daðlara birgün Ey yorgun atlar, ey geri dönenler, sayý bilmeyen çocuklar Ey birgün Çiçek açmak birgün Daðlara daðlara birer birer daðlara Otlarý büyümek birgün Birgün köyler kentler yýkanýk damlar geri dönmek birgün Birgün yeni dönmek Birgün daðlara çýkmak birer birer çýkmak çýkmak Su yürümek güneþ bilmek Yeniden orda otlarda orda yeniden orda orda Bitkin bir gül bulmak ve geri dönenler birgün Ey yorgun atlar, sayý bilmeyen çocuklar Ey bütün hazýr elbiseciler ey, Birgün olmak, küskün keþiþlerden olmamak birgün Daðlara daðlara çýkmak sular köprüler sular birgün çýkmak Eski kaba arabalardan inip birgün çýkmak Daðlara daðlara daðlara baþka hiç Birgün daðlara. Turgut UYAR Büyük Saat 1. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde ritmi ve ahengi saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz. 2. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirindeki cümle ve kelime gruplarýnýn dikkat çekici yönü nedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirini söz sanatlarý ve imgeler açýsýndan inceleyerek þiirin daha önceki dönemlere göre imge bakýmýndan nasýl bir özellik gösterdiðini sözlü olarak ifade ediniz. 91 YENÝ MEKTUP ALDIM GÜL YÜZLÜ YÂRDAN Yeni mektup aldým gül yüzlü yârdan Gözletme yollarý gel deyi yazmýþ Sivr’alan köyünden bizim diyardan Daðlar mor menevþe gül deyi yazmýþ Beserek’te lale sümbül yürüdü Güldede’yi çayýr çimen bürüdü Karataþ’ta kar kalmadý eridi Akar gözüm yaþý sel deyi yazmýþ Eðlenme gurbette yayla zamaný Mevlayý seversen aðlatma beni Benek benek mektuptadýr niþaný Gözyaþým mektupta pul deyi yazmýþ Kokuyor burnuma Sivr’alan köyü Serindir daðlarý soðuktur suyu Yâr mendil göndermiþ yadigâr deyi Gözünün yaþýný sil deyi yazmýþ Veysel bu gurbetlik kâr etti cana Karýþtýr göçünü ulu kervana Gün geçirip fýrsat verme zamana Sakýn uzamasýn yol deyi yazmýþ Âþýk Veysel Dostlar Beni Hatýrlasýn Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Âþýk Veysel’in þiirini, ikinci grup Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirini anlamda açýklýk ve kapalýlýk, dil ve anlatýmda bireysellik bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri tarafýndan açýklanan sonuçlar sebepleriyle birlikte deftere yazýlýr. 4. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde uzak çaðrýþýmlar taþýyan mýsralardan örnekler vererek bunlarýn þiirdeki iþlevini sözlü olarak ifade ediniz. 5. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. 6. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin temasýný bularak temanýn edebiyat geleneði içindeki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 7. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinde iþlenen tema ile “bunalým” kavramý arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu sosyal ve tarihî gerçeklerle iliþkilendirerek defterinize yazýnýz. 8. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý ve bu çaðrýþýmlarýn þiirin anlamýyla iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. 9. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin Türk þiir geleneði içindeki yerini belirleyerek sonuçlarý defterinize yazýnýz. 10. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Turgut UYAR’ýn fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 11. Kurtarmak Bütün Kaygýlarý þiirinin Turgut UYAR’ýn þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 92 ÞEHRAZAT Sen gecenin gündüzün dýþýnda Sen kalbin atýþýnda kanýn akýþýnda Sen Þehrazat bir lamba bir hükümdar bakýþýnda Bir ölüm kuþunun feryadýný duyarsýn Sen bir rüya geceleyin gündüzün Sen bir yaðmur ince hazin Sen þarkýlarca büyük uzun Sen yolunu kaybeden yolcularýn üstüne Bir ömür boyu yaðan bir ömür boyu karsýn Sen merhamet sen rüzgâr sen tiril tiril kadýn Sen bir mahþer içinde en aziz yalnýzlýðý yaþadýn Sen baþýný çeviren cellatbaþýnýn güne Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayýz. Þehrazat ah Þehrazat Þehrazat Sen sevgili sen can sen yârsýn. Sezai KARAKOÇ Þiirler-III (Körfez, Þahdamar, Sesler) 1. Þehrazat þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirdeki ses akýþýný, ritmi ve ahengi saðlayan unsurlarý tespit ederek tahtaya yazýnýz. 2. NERDESÝN Geceleyin bir ses böler uykumu, Ýçim ürpermeyle dolar:— Nerdesin? Arýyorum yýllar var ki ben onu, Âþýkýyým beni çaðran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karýþýr gider. Gün olur peþimden yürür beraber, Ansýzýn haykýrýr bana:— Nerdesin? Bütün sevgileri atýp içimden, Varlýðýmý yalnýz ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel” desin. Ahmet Kutsi TECER Ahmet Kutsi TECER’in Bütün Þiirleri Sezai KARAKOÇ’un Þehrazat ve Ahmet Kutsi TECER’in Nerdesin þiirinde geçen imge ve söz sanatlarýndan örnekler vererek hangi þiirde imge ve söz sanatlarýnýn daha büyük önem kazandýðýný sözlü olarak ifade ediniz. 3. Þehrazat þiirinde geçen gece-gündüz, hükümdar, cellat baþý, yaðmur, kar, merhamet kelimelerinin sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý sözlü olarak ifade ediniz. Bu çaðrýþýmlarýn þiirdeki rolü ile ilgili düþüncelerinizi arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 4. Þehrazat þiirini yapý bakýmýndan inceleyerek yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. 5. Þehrazat þiirinin temasýný bulunuz. Bu þiiri ve Sezai KARAKOÇ’un okuduðunuz diðer þiirlerini, temanýn nitelikleri ve þairin ruh hâli açýsýndan Ýkinci Yeni’nin diðer þairleriyle karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. 93 6. Þehrazat þiirindeki temanýn insana özgü gerçeklikle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 7. Þehrazat þiiri hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. 8. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Sezai KARAKOÇ’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 9. Þehrazat þiirinin Sezai KARAKOÇ’un þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 1. SENDEN UTANIYORUM Senden utanýyorum deniz kenarý Hep böyle iþsiz olduðum Böyle parasýz kaldýðým zamanlar mý Ziyaretine geleceðim? Bak yarýn memuriyete baþlýyorum, Öbür gün evleneceðim galiba, Artýk seni bizim evde beklerim Deniz kenarý. ………………………….................... EÞDEÐERÝYLE YAN Eþdeðeriyle yan yana yürürken Cehennem sokaðýnda birey olmak, Ve en inceldikten sonra Ýlkel sözcüklerle konuþmak seninle. Saat beþ nalburlarý pencerelerden Madenî paralar gösteriyorlar, Yalnýzlýðý soruyorlar, yalnýzlýk, Bir ovanýn düz oluþu gibi bir þey. Hiçbir þeyim yok akýp giden sokaktan baþka Keþke yalnýz bunun için sevseydim seni. ……………………………….......................... Yukarýda Melih Cevdet ANDAY’dan ve Cemal SÜREYA’dan birer þiir verilmiþtir. Bu þiirleri yapý, tema, dil ve anlatým bakýmlarýndan inceleyerek hangi þiirin hangi þaire ait olduðunu belirleyiniz. Þairlerin adlarýný þiirlerin altýndaki noktalý yerlere yazýnýz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Ýkinci Yeni þiirini “þiirde anlam”, ikinci grup “þiir dili” açýsýndan deðerlendirir. Grup sözcüleri ulaþýlan sonuçlarý sözlü olarak açýklar. 2. Ýkinci Yeni þiirinde þaire özgü duyuþ ve anlatýma önem verilmesinin sebebi sizce ne olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 94 Wassily Kandinsky (Vasili Kandinski) (1866-1944) Marc Chagall (Mark Þagal,1887-1985) Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup yukarýdaki resimlerin klasik resim sanatýndan farklý olan yönlerini, ikinci grup Ýkinci Yeni şiirinin daha önceki dönemlerden farklý olan yönlerini belirler. Grup sözcüleri sonuçlarý sebepleriyle birlikte açýklar. Buradan hareketle yukarýdaki resimler ile Ýkinci Yeni Þiiri arasýndaki benzerlikler sözlü olarak ifade edilir. 3. a. XIX. yy. þairlerinden LERMONTOV ile XX. yy. þairlerinden CUMMINGS (KAMÝNGS)’in aþaðýdaki þiirlerini imge, söyleyiþ, dil ve yazým kurallarý bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Ýkinci yeni þiirinin bu þiirlerden hangisiyle iliþkilendirilebileceðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle Ýkinci Yeni Þiirinin Batý þiirindeki hangi dönem ya da gelenekten etkilendiðini defterinize yazýnýz. b. Ýkinci Yeni şiiri tema ve ruh hâli bakýmýndan aþaðýdaki þiirlerden hangisiyle iliþkilendirilebilir? Bu bize Ýkinci Yeni şiirinin hangi özelliðini gösterir? Sözlü olarak ifade ediniz. HEM ÜZÜNTÜ HEM KEDER MÜGE VE MÝNE VE MENEKÞE VE MAYIS Hem üzüntü, hem keder; kime el uzatýrsýn? Bu bahtsýz anlarda, tutacak kim var?.. Arzular... sonu gelmez, ne çare arzularýn. Yýllar geçmededir, en güzel yýllar! müge ve mine ve menekþe ve mayýs indiler kumsala (bir gün oynamaya) ve müge bir istiridye kabuðu buldu þarký söylerken öyle sevimliydi ki anýmsamýyordu dertlerini; ve Sevmek, fakat kimi? Bir zaman için nafile, mine arkadaþ oldu karayavurmuþ bir yýldýzla Ve mümkün de deðil daima sevmek; ordaydý denizyýldýzý beþ yorgun parmaðýyla; Ve yok artýk, maziden içimde bir iz bile, Neþem, tasam, her þey deðersiz, demek. ve menekþeyi korkunç bir þey kovaladý kaçtý kýyýya üfleyerek hava kabarcýklarýný; ve Ýhtiraslar mý? Bugün deðilse yarýn, heyhat! Onlar da susar, mantýk konuþunca. mayýs döndü eve her yaný düzgün bir kaya ile Ve etrafa dikkatli bakýnca, zaten hayat dünya gibi küçücük yalnýzlýk gibi kocaman. Âdeta bir þaka; boþ ve aptalca. hep yitirdiðimiz için (bir sen ya da bir ben gibi) M. Y. LERMONTOV denizde bulduklarýmýzýn çoðu kendikendimiz deðil mi çev.: D. SORAKIN - S. AYTEKÝN E. E. CUMMINGS Tercüme, Þiir Özel Sayýsý çev.: Tuðrul Asi BALKAR Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ Çeviri Þiirler 4. Toplumsal, ekonomik ve siyasi krizlerle ortaya çýkan kültürel bunalým, I ve II. Dünya Savaþlarý sanat ve düþünceyi de etkilemiþtir. Edebiyatta sürrealizm, dadaizm, bilinç akýþý; müzikte atonalcilik, gürültücülük, minimalizm, elektronik müzik; resimde kübizm, soyut resim; psikolojide psikanaliz gibi yeni ve çoðunlukla deneysel açýlýmlar ortaya çýkmýþtýr. Bilgi ve iletiþim teknolojilerinin ilerlediði günümüz ortamý, þiir sanatýnda yeni ifade imkânlarý doðurabilir mi? Þiirde yenilik hangi yönde ve ne kadar yapýlabilir? Düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 95 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Ýkinci Yeni þairleri þiirde hayal gücüne aðýrlýk vermiþler, söz dizimini zorlamýþ, dilin alýþýlmýþ kalýplarýný yýkmaya çalýþmýþlardýr. ( ) - Ýkinci Yeni þairleri “Þiir dili müzik ile söz arasýnda, sözden çok müziðe yakýn.” anlayýþýyla þiir yazmýþlardýr. ( ) - Ýkinci Yeni þiirinde bireyin yalnýzlýðý, bunalýmý ve çaðrýþýmlarla dolu estetik bir þiir dünyasýna kaçýþý Ýkinci Yeni þairlerinin sosyal bilinçten mahrum oluþuyla açýklanabilir. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeleri yazýnýz Bursa Iþýklar Askerî Lisesi ve Askerî Memurlar Okulunu bitiren …………..........……………’ýn ilk kitabý hece ölçüsü ile yazdýðý ve toplumsal konularý iþleyen Arz-ý Hâl’dir. Dünyanýn En Güzel Arabistaný adlý kitabýyla bireyin iç dünyasýna yönelerek yalnýzlýðý ve bunalýmý iþlemiþtir. 3. Ýlk þiiri 1944’te Ýstanbul dergisinde yayýnlandý. Dergilerde çýkan ilk gençlik þiirlerini Ýkindi Üstü kitabýnda topladý. 1957’de yayýnlanan Yerçekimli Karanfil ile kendine özgü bir þiir evreni kurdu. Ýkinci Yeni akýmýnýn özgün örneklerini verdi. Ancak Ýkinci Yeni þairlerinin çoðu gibi anlamsýzlýðý savunmadý. Anlaþýlmasý güç, kapalý olmakla beraber yine de anlamdan ayrýlmayan bir þiire yöneldi. “Dize iþlevini yitirdi.” gerekçesiyle yeni arayýþlara yönelen þair, tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullandý. Bu parçada sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Ece AYHAN B) Cemal SÜREYA C) Edip CANSEVER D) Sezai KARAKOÇ E) Kemal ÖZER 4. Aþaðýdaki þair-eser eþleþtirmelerinden hangisi yanlýþtýr? A) Edip CANSEVER - Sonrasý Kalýr B) Turgut UYAR - Türkiyem C) Sezai KARAKOÇ - Monna Roza D) Cemal SÜREYA - Divan E) Ýlhan BERK - Galile Denizi 5. Bir adam kendi tiyatrosunda, tamam Bir köpek sokak deðiþtirdi, korkak Ýçi süt dolu lokanta ve kapandý Ben aðzýma geleni söyledim, öyle Gene bir aðaç öttü, bu kaçýncý. Yukarýda Edip CANSEVER’in Þey Þey Þey ve Þeylerden adlý þiirinden bir birim verilmiþtir. Bu birimdeki Ýkinci Yeni þiirine özgü özellikleri defterinize yazýnýz. Ýsmet ÖZEL’in Jazz, Üç Frenk Havasý, Esenlik Bildirisi, Çözülmüþ Bir Sýrrýn Üzüntüsü ve Ataol BEHRAMOÐLU’nun Ben Ölürsem Akþamüstü Ölürüm, Bu Aþk Burada Biter, Türkiye Güzel Yurdum adlý þiirlerini bir sonraki derste okumak üzere sýnýfa getiriniz (97. sayfadaki 4. soruya yöneliktir.). Ýsmet ÖZEL’in hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (99. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.). Ýsmet ÖZEL’in Erbain adlý þiir kitabýný okumayý unutmayýnýz. 96 7. Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiiri (1960-1980) 1. Toplumculuk ile toplumcu gerçekçilik kavramlarý arasýnda nasýl bir fark olduðunu açýklayýnýz. 2. YIKILMA SAKIN Sana durlanmýþ kelimeler getireceðim pörsümüþ bir dünyayý kahreden kelimeler kelimeler, bazýlarý tüyden bazýsý demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduðu yerden parlayan þiir. ... Ýsmet ÖZEL Yukarýdaki þiirde þair, þiir sanatýna nasýl bir iþlev yüklemektedir? Düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 3. Bir þair þiirlerinde politik kaygýlarýný ve tepkilerini ifade edebilir ve “slogan”lardan yararlanabilir mi? Nasýl ve niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz. 4. Sýnýfa getirdiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz. 5. Partizan, Bir Devrimcinin Armonikasý, Acýnýn Omuzlanýþý, Propaganda, Amentü, Akla Karþý Tezler Yukarýda Ýsmet ÖZEL’in bazý þiirlerinin isimleri verilmiþtir. Sizce bu isimler þairin þiir anlayýþý hakkýnda hangi ipuçlarýný vermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. MATARAMDA TUZLU SU West Indies, Kýzýl Elma, Ýtaki, Maçin! Uzun yola çýkmaya hüküm giydim. Beyazlarýn yöresinde nasibim kalmadý yerlilerin topraklarýna karþý þuç iþledim zorbalarýn arasýnda tehlikeli bir nifak uyruklarýn içinde uygunsuz biriyim vahþetim beni baygýn meyvalarýn lezzetinden kopardý kendime dünyada bir acý kök tadý seçtim yakýn yerde soluklanacak gölge bana yok uzun yola çýkmaya hüküm giydim. Uzak nedir? Kendinin bile ücrasýnda yaþayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir? Baþým açýk, saçlarýmý ikiye ortadan ayýrdým kimin ülkesinden geçsem þakaklarýmda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler hâlbuki suskun ve kederliyim 97 korsanlardan kaptýðým gürlek nara iþime yaramýyor rençberlerin o rahat ve oturmuþ lehçesinden tiksinirim boynumda bana yargý yükleyenlerin utançlarýndan yapýlma mücevherler sýrtýmda saðýr kantarý gizli bilgilerin mataramdaki suya tuz ekledim, azýðým yok uzun yola çýkmaya hüküm giydim. Bir hayatý, ýsmarlama bir hayatý býrakýyorum görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakýþta askerken kantinden satýn aldýðým cep aynasý bazý geceler çýkarken uçarý bir gülümseyiþle takýndýðým muþta gibi lükslerim de burda kalacak sipariþi yargýcýlar tarafýndan verilmiþ bu hayattan ne koku, ne yanký, ne de boya taþýmamý yasaklayan belgeyi imzaladým burada bitti artýk iþim, ocaðým yok uzun yola çýkmaya hüküm giydim Ýsmet ÖZEL Erbain 1. Þiirde ahengi saðlayan unsurlarý bulunuz. Ýkinci Yeni þiiriyle karþýlaþtýrdýðýnýzda þiirdeki ahenk unsurlarý ile ilgili nasýl bir sonuca ulaþýyorsunuz? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Þiirde ses akýþý ve ahengi saðlayan en önemli üslup özelliðini defterinize yazýnýz. 3. Ýmge, çaðrýþým ve anlam bakýmýndan Mataramda Tuzlu Su þiirinde nasýl bir dil kullanýlmýþtýr? Tartýþýnýz. Buradan hareketle þiirin Türkçenin geleneksel ifade tarzýyla iliþkisi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. West Indies, Kýzýl Elma, Ýtaki, Maçin, hüküm, mataramda tuzlu su, zorba, cesur ve onurlu Yukarýda Mataramdaki Tuzlu Su þiirinde geçen bazý kelime ve kelime gruplarýndan örnekler verilmiþtir. Bu kelime ve kelime gruplarýnýn uyandýrdýðý anlam ve çaðrýþýmlarýn özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz. Siz de þiirde bu özellikleri yansýtan baþka örnekler bularak defterinize yazýnýz. 5. Þiirin yapý özelliklerini belirleyerek bu yapýyý oluþturan birimlerin yapýyý nasýl kurduklarýný sözlü olarak ifade ediniz. 6. Dünya. Çýplak omuzlar üstünde duran. Dilce susup bedence konuþulan bir çaðda biliyorum kolay anlaþýlmayacak Hayat dört þeyle kaimdir, derdi babam su ve ateþ ve toprak ve rüzgâr ona kendimi sonradan ben ekledim Silahlar gördüm namlusu akla çevrilmiþ sahra toplarý mürekkebin utandýðýný gördüm basýlý kâðýtlarda Yargý kesin. Acý duymak ruhun fiyakasýdýr. gözlerim nemli deðil gözlerim namlu Ben dünyaya doðru yürümekle meþhurum kökten dallara yürüyen sular gibi Kadýný bir gürültüye sapladýlar. Evler týkýrtýydý, týkýrtýydý, týkýrtý kahkahanýn düþürdüðü çiçekleri bulamadýlar fýrtýnalý bir geceydi çünkü bulamadýlar bombalar, bö sesleri, savaþ alaborasý… Yaþamak bir týkýrtýydý, aldýrmadýlar. Yukarýda Ýsmet ÖZEL’in þiirlerinden bazý mýsralar verilmiþtir. Bu mýsralarýn anlamlarýndan 98 hareketle þairin neden slogan üslubundan yararlandýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Siz de Mataramda Tuzlu Su þiirinde bu üslubu yansýtan mýsralar bularak aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz. ...................................................................................................................................................... ........................................................................................................................................................... 7. Mataramda Tuzlu Su þiirinin temasýný bulunuz. Daha önce okuduðunuz ve incelediðiniz þiirleri de dikkate alarak Mataramda Tuzlu Su þiirinin temasýnýn daha önceki dönemlerde iþlenip iþlenmediðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz. 8. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygularý ve þiir hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. 9. Þiirin biçim ve içerik özelliklerinden hareketle daha önceki edebî geleneklerle iliþkisini ve þairin yararlandýðý kaynaklar hakkýndaki çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz. 10. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Ýsmet ÖZEL’in fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 11. Mataramda Tuzlu Su þiirinin Ýsmet ÖZEL’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 1. NEDÝRCÝK YAVRUSU Nedir aydýnlýðý yaratan, günü güne benzeten hayatý yaþanýr kýlan, insaný insan eden? Nedir yarýna inanmalar, inanmamalar geçmiþteki gül bahçesi, gelecekteki diken? Nedir azgýnlarý, kaçkýnlarý yola getiren iyileþtiren, yaþama gücü veren? Nedir sevecenlik aþýlayan, sýcaklýk saçan destek, dayanak, merdiven? Süreyya BERFE Çaðdaþ Türk Þiiri Antolojisi YILKI Ben burada bir sýkýntýyým, atýmdan iniyorum Benim atým her zaman Kim bilir kime sesleniyorum, sessizlik Yosunlar, taþlar, o mezar yazýtlarýndan Yaz gelmiþ, zakkumlar açmýþ, elimi bile sürmedim Sürsem bile ne çýkar, ama sürmedim Ölü bir þey kalýyor dünyadan, yapraklardan. Ben burada bir sýkýntýyým, atýmdan iniyorum Benim atým her zaman. Edip CANSEVER Sonrasý Kalýr- I Nedircik Yavrusu þiiriyle Yýlký þiirini yapý, tema, dil ve anlatým bakýmlarýndan karþýlaþtýrýnýz. Benzer ve farklý yönlerini tahtaya yazýnýz. 99 2. “ÝÇÝMDEN ÞU ZALÝM ÞÜPHEYÝ KALDIR YA SEN GEL YA BENÝ ORAYA ALDIR” Aðzýnýn bir kývrýmýndan cesaret bularak ter yürekte susayýþlar yaratan yaðmurlara açýldým kalmýþsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar kalmýþsa birkaç ýsrar ölümle yarýþacak onlarýn yardýmýyla dünyamýza acýdým. ... Ýsmet ÖZEL BEYAZ, ÝPEK GÝBÝ YAÐDI KAR … Ýstedim ki Daha güzel Olsun þu dünya. Ýstedim ki Beyaz Ýpek gibi yaðan karýn altýnda Bitsin artýk Bu sürüp giden alçaklýklar. Bir bebek Ölüm tehdidi altýnda yaþamasýn Beþiðinde. Ve paramparça olmasýn Sýmsýcak Capcanlý Yaþayýp giderken insanlar. Býrakýn, beyaz Ýpek gibi yaðan karýn altýnda Hayallerimiz olsun. Yaþayalým Özgür Güzel Düþünceli. Anlatalým Düþündüklerimizi birbirimize. Sevinç egemen olsun her yerde Ýnsanca Bir kaygý. Beyaz, ipek gibi yaðdý kar. Yaðsýn. Dünya daha güzel olacak Ýnanýyorum buna. Bir insan kalbinin güzelliðine Çocukluðuna Sonsuz cesaretine, olanaklýlýðýna Ýnandýðým kadar. Ataol BEHRAMOÐLU İncelediğiniz ve okuduðunuz þiirlerden yola çýkarak 1960 sonrasý toplumcu þiirin temalarýný nitelik bakýmýndan Ýkinci Yeni þiirinin temalarýyla karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle 1960 sonrasý toplumcu þiirin tema özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz. 3. 1960 sonrasý toplumcu þiirin özelliklerini maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. 4. Þair ve þiirin toplum ve siyasetle iliþkisinden hareketle toplumcu þiirin millî, toplumsal ve evrensel sorunlar karþýsýnda üstlendiði rol hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 100 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir, sosyal ve politik sorunlar karþýsýnda bireyin eleþtirel duruþunu ve özgürlük arayýþýný yansýtýr. ( ) - Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir ile Nâzým Hikmet’in toplumcu gerçekçi þiir anlayýþý arasýnda bir iliþki yoktur. ( ) - Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þairler, þiire yükledikleri iþlev bakýmýndan Türk þiirinde Namýk Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif ve Nâzým Hikmet çizgisine baðlanýrlar. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeyi yazýnýz. Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiirde biçimden daha çok …………………….. önem verilmiþtir. 3. Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir ile ilgili aþaðýdaki yargýlardan hangisi yanlýþtýr? A) Þiir toplum bilincini uyaran ve toplumu dönüþtüren bireysel bilincin sesidir. B) Þairler kendilerini toplumun sözcüsü olarak kabul etmiþlerdir. C) Þiirsel mesajý daha vurucu hâle getirmek için politik veya sosyal bir mesajýn kýsa ve yoðun bir ifadesi olan slogan üslubundan yararlanýlmýþtýr. D) Þiir dili, söyleyiþ ve anlatým bakýmýndan Ýkinci Yeni akýmýna baðlý kalmýþlardýr. E) Geleceðe inanç, ümit, direnme ve sorgulama isteði temalarýn genel özelliðidir. 4. Aþaðýdakilerden hangisinde 1960-1980 dönemi toplumcu þairler bir arada verilmiþtir? A) Ýsmet ÖZEL, Ýlhan BERK, Süreyya BERFE B) Ýlhan BERK, Ataol BEHRAMOÐLU, Mehmet Âkif ERSOY C) Sezai KARAKOÇ, Ýsmet ÖZEL, Necip Fazýl KISAKÜREK D) Refik DURBAÞ, Nihat BEHRAM, Yahya Kemal BEYATLI E) Ýsmet ÖZEL, Ataol BEHRAMOÐLU, Süreyya BERFE 5. Þiir dili ve anlatým bakýmýndan Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiirin Ýkinci Yeni þiirinden farklý ve ayýrýcý özelliklerini defterinize yazýnýz. Sýnýfa devlet tiyatrosu sanatçýlarý ya da þairler tarafýndan seslendirilmiþ þiir CD ya da kasetleri getiriniz (102. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.). Haydar ERGÜLEN’in Nar ve Hüseyin ATLANSOY’un Su Burcu adlý þiir kitaplarýný okuyarak beðendiðiniz þiirleri sýnýfa getiriniz (102. sayfadaki 1. soruya yöneliktir.). Haydar ERGÜLEN ve Hüseyin ATLANSOY’un hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (103. sayfadaki 9 ve 104. sayfadaki 7. sorulara yöneliktir.). 101 8. 1980 Sonrasý Þiir 1. Sýnýfa getirdiðiniz þiir CD ya da kasetlerini dinleyiniz. Sanatçýlarýn telaffuz ve söyleyiþ özelliklerine dikkat ederek Haydar ERGÜLEN ve Hüseyin ATLANSOY’dan seçtiðiniz þiirleri yüksek sesle okuyunuz. 2. Aþaðýdaki metinden hareketle cumhuriyet sonrasý Türk þiirinin gelenek ile iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. “Bir þairi methederken onun baþka bir þaire en az benzeyen yönleri üzerinde durmak eðiliminde olmuþuzdur. Bu ayýrýcý unsurlarda þairi ötekilerden ayýran, onu en çok kendisi yapan özellikleri bulmaya özen gösteririz. Þair ile kendisinden önceki ve özellikle bir evvelki nesil arasýnda mevcut olan fark üzerinde memnuniyetle dururuz; onun þiirinde onu diðerlerinden ayýran, þevkine varýlabilecek bir þey bulup çýkarmaya gayret ederiz. Hâlbuki bu ön yargýya kapýlmaksýzýn þaire yaklaþsak görürüz ki onun eserindeki en ayýrýcý vasýflar, kendisinden öncekileri yani onun atalarýný hâlâ dipdiri ayakta tutan, ölümsüzleþtiren vasýflardýr… Bununla beraber gelenek, hemen bir önceki neslin baþarýlarýný eleþtirmeksizin körü körüne taklit etmek anlamýnda kullanýlacaksa kesinlikle ondan kaçýnýlmalýdýr. Buna benzeyen ve doðar doðmaz kaybolup giden akýmlar gördük; yenilik tekrardan daima daha iyidir. Gelenek bundan daha geniþ bir anlama sahiptir. O, hiçbir gayret sarf etmeksizin edinilecek bir miras deðildir. Eðer geleneðe sahip olmak istiyorsanýz çok gayret sarfetmeniz gerekir. Geleneðe sahip olmak için önce ‘tarih þuuru’ geliþtirmeye ihtiyaç vardýr.” T. S. ELIOT (Elyýt) ZEYTÝN Sina ile tuz daðýnda, zeytin hakkýnda konuþuyorduk: Bir tek olsun zeytin yetiþtirseydik bunca söz yerine! Suyun hakký için ve kara gözlerinin hatýrýna, dilde çoðalan zeytin, tuza deðil, ekmeðe deðil söze kardeþ duruyordu, rüzgâr bu akþama tuzdan bir sofra kuruyordu, söz ile zeytin arasýnda: Yoklukta buluþmanýn güzelliði gibi duruyordu kardeþlik! Hiç kutsalýnýz yoksa kardeþlerinize bakýn, kardeþlerim! Kardeþlik, yokluk kadar kutsaldýr, onlarýn bakýþýnda zeytin, tuz onlar aðlayýnca göl, gönül onlarda durduðu için dað ve uzun çarþýlý bir gülüþü var onlarla uzun bahçeli bir geçmiþin… Diyebilir miyiz yokluðun çölü zeytinden ve bizden geçilmiyordu varlýðýmýz, kardeþler: Yokluðunu yetiþtirebilir miyiz geçip zeytinden? Haydar ERGÜLEN Nar 102 1. Zeytin þiirinde ahengi saðlayan ögeleri bularak bunlarýn özellikleri hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. 2. Zeytin þiirini yüksek sesle okuyunuz. Þiirde ses akýþý ile anlatým özelliði arasýnda nasýl bir iliþki vardýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Zeytin þiirini yapý bakýmýndan inceleyiniz. Birimlerin özelliklerini ve nasýl bir araya geldiklerini belirleyerek tahtaya yazýnýz. 4. tuz, zeytin, söz, kutsal, tuzdan bir sofra, yokluðun çölü Yukarýda zeytin þiirinde geçen kelime ve kelime gruplarýndan örnekler verilmiþtir. Kelimelerin sizde uyandýrdýðý çaðrýþýmlarý ve bunlarýn anlam özellikleri hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. Siz de þiirden baþka kelime ve kelime gruplarý bularak bunlar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz. 5. Ýmge ve anlatým bakýmýndan þair nasýl bir tutum içerisindedir? Buradan hareketle þiirin daha önceki dönemlere ait hangi þiir anlayýþýyla paralellik gösterdiðini belirleyerek defterinize yazýnýz. 6. Zeytin þiirinin temasýný bulunuz. 7. Zeytin þiirinin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz. 8. Zeytin þiirinde geçen kelime ve ifadelerden yola çýkarak þairin hangi kaynaklardan yararlandýðýný ve þiirin hangi geleneðe ait olduðunu defterinize yazýnýz. 9. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Haydar ERGÜLEN’in fikrî ve edebî yönü hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. 10. Zeytin þiirinin Haydar ERGÜLEN’in þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. GÝZLEYEN ÖZNE Okumaz yazmaz biri olsam Kayýtsýz bir yabanýl örneðin Ya da sürü sahibi bir çoban Bir asa kalsa bana Kitaplarda bulunmayan Ýsimler fiiller ve edatlardan Evreni içinde gizleyen özneyim ben Leyla çöllerde bir kayýp zamir Yolu bitirip menzile eriþir isem Sýfatlar nesnelerden yeþerir Ruha açýlan sözüm ben Faniliðe kapý gövde Kýyýdan kesen kýlýnç Açýkça gösterilen simge Hüseyin ATLANSOY Su Burcu 1. Gizleyen Özne þiirini yüksek sesle okuyarak ahengi saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz. 2. Gizleyen Özne þiirinde ses akýþýný saðlayan unsurlarý sözlü olarak ifade ediniz. 3. Hoþça bak zâtýna kim zübde-i âlemsin sen Kendine hoþça bak çünkü sen âlemin özüsün; Varlýklarýn gözbebeði olan âdemsin (insansýn). Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen Þeyh Galip Gizleyen Özne þiirindeki hangi mýsra ya da mýsralar anlam bakýmýndan yukarýdaki beyitle iliþkilendirilebilir? Buradan hareketle þairin hangi þiir ve düþünce geleneklerine gönderme yaptýðýný belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. 4. çoban, asa, Leyla, çöl, söz a. Yukarýdaki kelimelerin size çaðrýþtýrdýklarýný sözlü olarak ifade ediniz. Siz de þiirden çaðrýþým deðeri olan baþka kelime örnekleri veriniz. b. Þiirde geçen kelime ve kelime gruplarýnýn anlam ve çaðrýþým özelliklerinden yola çýkarak þairin dil ve anlatým konusundaki tutumunu belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. 103 5. Þiiri yapý bakýmýndan inceleyerek birimler arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. 6. Þiirin sizde uyandýrdýðý duygu ve düþünceleri sözlü olarak ifade ediniz. 7. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle defterinize Hüseyin ATLANSOY’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda bir paragraf yazýnýz. Yazdýklarýnýzý sýnýfta okuyarak arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 8. Gizleyen Özne þiirinin Hüseyin ATLANSOY’un þiir dünyasýnda ve Türk þiirindeki yeriyle ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 1. TÜNEL Ateþçi gelir, kömür atar ve tren deler sizin karanlýðýnýzý ateþçi gelir, kömürü karýþtýrýr ve tren çýkar sizin karanlýðýnýzdan Sizin tünelinizi hatýrlýyorum sanki tren deðil yolcular geçiyordu ve hatýrlamýyorum bundan daha karanlýk bir yolculuðu Nasýlsa kendi karanlýðýnýzdan bir gün siz de geçersiniz çýkar karþýnýza bir avuç kül ve söndü sönecek ateþiniz Haydar ERGÜLEN Hafýz ile Semender MÂRA bilmemek bilmekten iyidir düþünmeden yaþayalým mâra günü ve saatleri ne yapacaksýn senelerin bile ehemmiyeti yoktur seni ne tanýdýðým günleri hatýrlarým ne seneleri yalnýz seni hatýrlarým ki benim gibi bir insansýn tanýmamak tanýmaktan iyidir seni bir kere tanýdýktan sonra yaþamak acýsýný da tanýdým bu acýyý beraber tadalým mâra baþým omzunda iken sayýkladýðýma bakma beni istediðin yere götür ikimiz de ne uykudayýz ne uyanýk Asaf Hâlet ÇELEBÝ Bütün Þiirleri MANDALAR Mandalar bin ton karanlýk, sabrýn istif edildiði sandýk, aðýrýn yavaþla el ele savaþý, cansýz kýmýldanýþýn gövdesi, baþý. Mandalar bir dürtüþün geri teptiði, iri gövdelerin topraða eðdiði düþünceler, mandalar hýzlanýþýn pas tutmuþ tetiði, gündüzün ortasýna indirilmiþ geceler. Sedat UMRAN Sonsuzluk Atý Haydar ERGÜLEN ile 1940 sonrasý Türk þiirinin önemli temsilcilerinden olan Sedat UMRAN ve Asaf Hâlet ÇELEBÝ’nin yukarýdaki þiirlerini yapý, söyleyiþ ve içerik bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Sizce hangi þiir ya da þiirlerde yapý ve söyleyiþe içerikten daha fazla önem verilmiþtir? Bu durum 1980 sonrasý Türk þiirinin hangi özelliðini öne çýkarmaktadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 104 2. BALKON Çocuk düþerse ölür çünkü balkon Ölümün cesur körfezidir evlerde Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocuklarýn Anneler anneler elleri balkonlarýn demirinde Ýçimde ve evlerde balkon Bir tabut kadar yer tutar Çamaþýrlarýnýzý asarsýnýz hazýr kefen Þezlongunuza uzanýn ölü Gelecek zamanlarda Ölüleri balkonlara gömecekler Ýnsan rahat etmeyecek Öldükten sonra da Bana sormayýn böyle nereye Koþa koþa gidiyorum Alnýndan öpmeye gidiyorum Evleri balkonsuz yapan mimarlarýn Sezai KARAKOÇ Þiirler III (Körfez, Þahdamar, Sesler) METROPOL ÝNSANLARI Siz sürekli nisan yaðmurlarýyla hatýrlanan kuþlarýn kanatlarýndaki beyazlýða ilk adým Siz geç kalýnmýþ bir dönemin çocuklarý yaðmurda bile ýslanmayan mahmur dünyalýlar Siz hatýrlar sürekli eski güzel güneþleri sararmýþ hâllerinizle iðreti gülümsersiniz Nedense öfkelenirsiniz denizlere unutulunca yaðmur takma diþler ve þemsiye Siz bilirsiniz gökyüzünün gölgemsi mavisini denizin topraðýn ve anýlarýn depremini Yaðmuru fark etmezsiniz vursa da köpüðü iskeleye ihtiyari çoðaltýlan gecelerde kaybolursunuz sessizce /Denizin üstünde yaðmurun yükselen müziði kanat sesleri ve sis/ Hüseyin ATLANSOY Ýlk Sözler Yukarýdaki iki þiiri yapý, tema, dil ve anlatým açýsýndan karþýlaþtýrarak 1980 sonrasý Türk þiirinin Ýkinci Yeni ve Ýkinci Yeni sonrasý Türk þiiriyle iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 3. 1980 sonrasý Türk þiirinin özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz. 4. Çaðýmýzda görsel kültürün aðýrlýk kazanmasý þiir, müzik, felsefe gibi iþitmeye ve söze dayalý sanat ve düþünce alanlarýnýn etkinliðini azaltmýþ mýdýr? Görüþlerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 105 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - 1980 sonrasý Türk þiiri Garip Hareketi’nin tesiri altýndadýr. ( ) - 1980 sonrasý Türk þiirinde kültür ve medeniyet tarihimizin konu ve kavramlarýna imge düzeyinde sýkça göndermeler yapýlmasý dikkati çeker. ( ) - 1980 sonrasý Türk þiirinde biçim ve ölçü bakýmýndan halk ve divan þiiri geleneklerine dönüþ baþlamýþtýr. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yere uygun kelimeleri yazýnýz. 1980 sonrasý Türk þiiri uzak çaðrýþýmlarla yüklü imgelere deðer vermesiyle …….....…......... …….......... þiirinin imge anlayýþýný devam ettirir. 3. Aþaðýdakilerden hangisi 1980 sonrasý Türk þiirinin özelliklerinden biridir? A) Açýk ve basit bir anlatýmýn tercih edilmesi B) Türk þiir geleneðinden uzaklaþýlmasý C) Hece ölçüsünün kullanýlmasý D) Yapý ve söyleyiþten daha çok içeriðe önem verilmesi E) Düz yazýya yaklaþýlýp anlatmaya imkân veren temalara yer verilmesi 4. Aþaðýdakilerden hangisi Haydar ERGÜLEN’in þiir kitabýdýr? A) Safahat B) Memleketimden Ýnsan Manzaralarý C) Hafýz ile Semender D) Kendi Gök Kubbemiz E) Yerçekimli Karanfil 5. 1980 sonrasý Türk þiirinde belirli ve ortak özelliklere sahip yeni bir edebî hareket olmayýþý bu dönemin genel manzarasý hakkýnda size hangi ipuçlarýný veriyor? Çýkarýmlarýnýzý defterinize yazýnýz. Âþýk Veysel’in Uzun Ýnce Bir Yoldayým, Genç Yaþýmda Felek Vurdu Baþýma, Göklerden Süzüldüm Tertemiz Ýndim, Dünyanýn En Zengin Aklýný Gördüm, Dostlar Beni Hatýrlasýn, Hacý Bektaþ, Kara Toprak, Derdimi Dökersem Derin Dereye, Sazýma, Mevlana’yý Ziyaret; Abdurrahim KARAKOÇ’un Dosta Doðru, Unutursun, Mihriban; Âþýk Mahzuni’nin Ýþte Gidiyorum, Bizden Geriler (Gam Kasavet), Bu Mezarda Bir Garip Var; Âþýk Þeref TAÞLIOVA’nýn Ben Bir Þeyda Bülbül, Güzel Görünür, Gel; Âþýk Murat ÇOBANOÐLU’nun Cumhuriyet Destaný, Öðretmen (Ana Baba Gibi), Dertli Bülbül (Kerem Güzellemesi), Neyine Güvenem Yalan Dünyanýn, Yaradan (Bir Dua Edin); Âþýk Feymani’nin Ahu Gözlüm, Barýþmam, Anadolum, Mevlana, Elveda, Bugün Bayramdýr isimli þiirlerinden bulabildiklerinizi ve bestelenmiþ olanlarýnýn ses kayýtlarýný bir sonraki ders için sýnýfa getiriniz (107. sayfadaki 1. soruya ve 1. etkinliðe yöneliktir.). Âþýk Veysel rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci Âþýk Veysel’in hayatý ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapar (109. sayfadaki 4. etkinliðe yöneliktir.). Âþýk Veysel’in Dostlar Beni Hatýrlasýn adýyla yayýnlanan þiir kitabýný okumayý ve kendi sesinden türkülerini içeren CD ya da kaseti dinlemeyi unutmayýnýz. 106 9. Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri 1. Âþýk Veysel, Abdurrahim KARAKOÇ, Âþýk Mahzuni Þerif, Þeref TAÞLIOVA, Murat ÇOBANOÐLU ve Âþýk Feymani’nin þiirlerinden beðendiklerinizi yüksek sesle okuyunuz. Sýnýfa getirilen ses kayýtlarýndan seçilen örnek besteler dinlenir. Daha sonra gönüllü öðrenciler bestelenmiþ olan þiirlerden istediklerini seslendirir. 2. Önceki bilgilerinizden hareketle halk þiirinin genel özelliklerini ve türlerini tahtaya yazýnýz. GÜZELLÝÐÝN ON PAR’ETMEZ Güzelliðin on par’etmez Bu bendeki aþk olmasa Eðlenecek yer bulaman Gönlümdeki köþk olmasa Tabirin sýðmaz kaleme Derdin dermandýr yâreme Ýsmin yazýlmaz âleme Âþýklarda meþk olmasa Kim okurdu kim yazardý Bu düðümü kim çözerdi Koyun kurt ile gezerdi Fikir baþka baþk’olmasa Güzel yüzün görülmezdi Bu aþk bende dirilmezdi Güle kýymet verilmezdi Âþýk ve maþuk olmasa Senden aldým bu feryadý Bu imiþ dünyanýn tadý Anýlmazdý Veysel adý O sana âþýk olmasa Âþýk Veysel Fotoðraf: Ara GÜLER (1928 - ...) Âþýk Veysel Dostlar Beni Hatýrlasýn 107 Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup Âþýk VEYSEL’in On Par’etmez þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý, ikinci grup þiirin dil özelliklerini belirler. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan tahtaya yazýlýr. SEMAÝ Bugün ben bir baða girdim Ne bað duydu ne baðbancý Gülün þeftalisin derdim Ne bað duydu ne baðbancý Baðýn duvarýndan aþtým Kýrmýzý gülüne koþtum Öptüm sardým helallaþtým Ne bað duydu ne baðbancý Baðýn kapusunu açtým Sanasýn cennete düþtüm Doldurdum badesin içtim Ne bað duydu ne baðbancý Seherin tan yeri attý Bülbül elvan elvan öttü Gevherî yükünü tuttu Ne bað duydu ne baðbancý Gevherî Türk Dili, Halk Þiiri Özel Sayýsý Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup XVII. yy. halk þairlerinden Gevherî’nin semaisini, ikinci grup Güzelliðin On Par’etmez þiirini yapý özellikleri ve yapýyý oluþturan birimlerin birbiriyle iliþkisi bakýmýndan inceler. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Ýki þiirin yapý özellikleri karþýlaþtýrýlarak Güzelliðin On Par’etmez þiirinin yapý özellikleri belirlenir ve deftere yazýlýr. 1. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin temasýný bulunuz. 2. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin dil, anlatým ve içerik özelliklerinden hareketle þiirin ortaya çýktýðý sosyal çevreyle iliþkisi hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Tespitlerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 3. Koyun kurt ile gezerdi Fikir baþka baþk’olmasa Senden aldým bu feryadý Bu imiþ dünyanýn tadý Yukarýda Güzelliðin On Par’etmez þiirinden bazý mýsralar verilmiþtir. Bu mýsralar hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. 108 4. Güzelliðin On Par’tmez þiiri hakkýndaki yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. Âþýk Veysel rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve sorulan sorulara cevap verir. 5. Güzelliðin On Par’etmez þiirinin Âþýk Veysel’in sanatýnda ve Türk þiirindeki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. KOÞMA Vardým ki yurdundan ayak göçürmüþ Yavru gitmiþ ýssýz kalmýþ otaðý Câmlar þikest olmuþ meyler dökülmüþ Sâkîler meclisten çekmiþ ayaðý Sümbülü þebboyu gülü hâr almýþ Süleyman tahtýný þimdi mâr almýþ Zevk u safa ehlin âh ü zâr almýþ Gama tebdîl olmuþ ülfetin çaðý Kangý daðda bulsam ben o maralý Kangý ile sorsam çeþmi gazalý Leylâ’sýn yitirmiþ Mecnun misali Gezmiþ daðdan daða yoktur duraðý Zihnî dehr elinden her zaman aðlar Vardým ki bað aðlar baðýban aðlar Sümbüller periþan güller kan aðlar Þeyda bülbül terk edeli bu baðý Bayburtlu Zihnî Halk Þiiri Antolojisi 1. XIX. yy. halk þairlerinden Bayburtlu Zihnî’nin yukarýdaki koþmasýný yapý, tema, dil ve anlatým 109 bakýmýndan inceleyerek XX. yy. halk þiiri ile karþýlaþtýrýnýz. Benzerlik ve farklýlýklarý aþaðýdaki þemaya yazýnýz. Bu benzerlik ve farklýlýklarýn sebeplerini sözlü olarak ifade ediniz. XX. yy. HALK ÞÝÝRÝ XIX. yy. HALK ÞÝÝRÝ Benzerlikler ..................................................................................................................... ......................................................................................................................... ......................................................................................................................... Farklýlýklar Yapý Özellikleri Tema Dil ve Anlatým Özellikleri 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere XX. yy. halk þiirinin önemli temsilcilerini yazýnýz. ................................................................................................................................................................. ...................................................................................................................................................................... 3. Okuduðunuz þiirlerden ve incelediðiniz Güzelliðin On Par’etmez adlý þiirden yola çýkarak XX. yüzyýlda halk þiirinin güncelliðini koruduðunu söyleyebilir miyiz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Okuduðunuz þiirlerin saz ile çalýnýp söylenmesi halk edebiyatýnýn hangi dalýyla iliþkilidir? Buradan hareketle halk þairlerinin yetiþme tarzý ve yetiþtikleri çevre üzerine çýkarýmlarda bulununuz. 5. a. Okuduðunuz þiirlerin besteli ve bestesiz olarak dilden dile dolaþmasý XX. yüzyýl halk þairlerinin devam ettirdikleri gelenek hakkýnda hangi ipucunu vermektedir? b. Halk þairlerinin bu gelenekle iliþkisi hakkýnda düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 6. Günümüzde halk þiiri geleneði eski canlýlýðýný korumakta mýdýr? Görüþlerinizi sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 110 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Cumhuriyet Dönemi halk þiirinde geleneksel konularýn yaný sýra yeni ve güncel konulara da yer verilmiþtir. ( ) - Cumhuriyet Dönemi halk þairleri þiirlerinde yapýsal yenilikler ile geleneksel biçim ve türlerden uzaklaþmýþlardýr. ( ) - XIX. yy. halk þiirinde olduðu gibi XX. yy. halk þiirinde de divan þiiri etkisi kendini hissettirir. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. XX. yy. halk þiirinde Âþýk Veysel, Âþýk Murat ÇOBANOÐLU ve Âþýk Mahzuni Þerif gibi, þiirini …………. eþliðinde besteli olarak söyleyen þairlerin yaný sýra bu geleneðe baðlanmayan, bazý þiirleri baþkalarý tarafýndan bestelenen ………………………..…………. gibi þairler de yetiþmiþtir. 3. Aþaðýdakilerden hangisi XX. yy. da halk þiirine verilen deðerin ana sebeplerinden biri sayýlamaz? A) Halk müziði, dil ve folklor araþtýrmalarýnýn bilimsel ve kurumsal bir kimlik kazanmasý B) Ulus-devlet yapýsýnýn, halkçýlýk ilkesinin ve demokratikleþmenin tabii bir sonucu olarak halk kültürünün önem kazanmasý C) Halk þairlerinin toplumsal sorunlar karþýsýnda halk bilincini ve halkýn bakýþ açýsýný yansýtmalarý D) Halk þiirinin yaþayan bir gelenek olarak yeni ve güçlü temsilciler çýkarmasý E) Batý kaynaklý modern þiir akýmlarýna duyulan tepki 4. Aþaðýdakilerden hangisinde XX. yy. halk þairleri bir arada verilmiþtir? A) Âþýk Veysel, Karacaoðlan, Bayburtlu Zihnî B) Âþýk Veysel, Mahzuni Þerif, Feymani C) Dertli, Seyrani, Abdurrahim KARAKOÇ D) Þeref TAÞLIOVA, Ruhsati, Dadaloðlu E) Murat ÇOBANOÐLU, Âþýk Ömer, Âþýk Veysel 5. XX. yy. halk þiirinin dil ve anlatým bakýmýndan gelenekle iliþkisini defterinize yazýnýz. 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz - 20. yy.ýn ilk yarýsýndaki fikrî, siyasi, ekonomik ve toplumsal krizler ortamýnda ortaya çýkan varoluþçuluk (egzistansiyalizm), kübizm, fütürizm, gerçeküstücülük (sürrealizm) ve dadaizm gibi düþünce ve sanat akýmlarý Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný devam ettiren þ a i r l e r i etkilemiþtir. ( ) - Necip Fazýl varlýk-yokluk, hayat-ölüm, madde-ruh çeliþkisini; tabiat, þehir, yalnýzlýk, vehim ve nostalji (daüssýla) temalarýný iþleyen, bireyin modern dünya bunalýmýndan çýkýþ yolunu araþtýran metafizik þiirleriyle ün kazanmýþ, geleneksel biçimlerin yaný sýra yeni ve özgün biçimler kullanmýþ, kusursuz ifade ve ritim arayýþýyla seçkinleþmiþtir. ( ) - Ýkinci Yeni þiiri ile Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiir arasýnda temalarýn yaný sýra anlatýmda da önemli bir farklýlýk görülür. Ýkinci Yeni þiirinde anlatýmda kapalýlýk, Ýkinci Yeni sonrasý toplumcu þiirde ise anlatýmda açýklýk dikkati çeker. ( ) 2. Aþaðýdaki noktalý yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Freud (Froyd)’un psikanaliz yönteminden ve Jung (Yung)’un psikoloji alanýndaki çalýþmalarýndan hareketle rüyalara ve bilinç dýþýna yönelen, yazma ve söylemede otomatizmi esas alan …………….........…… akýmý , Türk þiirindeki ...........…..…………………........ ve ………………………………….. akýmlarýný etkilemiþtir. - Bireyi toplumun, toplumu da maddeci bir diyalektiðe dayalý üretim-tüketim, mülkiyet, eþitlik, emek ve paylaþým sorunlarý etrafýnda geliþen sýnýf kavramýnýn belirlediðini öne süren sosyalizm düþüncesinden etkilenen ……………………….. 1920 sonrasý ...….....……... ………………… þiir akýmýnýn öncüsü ve en önemli temsilcisidir. 111 3. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren þairlerin ortak özelliklerinden biri deðildir? A) Genel olarak halk þiiri biçimlerini ve hece ölçüsünü kullanmalarý B) Millî tarihe, millî kültüre ve memleket manzaralarýna yönelmeleri C) Hitabet üslubunu kullanmalarý D) Þiirlerinde gelenekten farklý bireysel söyleyiþin önem kazanmasý, mahallî unsurlarýn bir dekor olarak kullanýlmasý itibarýyla modern olmalarý E) Þiirlerinde ahenk, ses akýþý ve yapý özellikleri bakýmýndan öz þiir anlayýþýna yakýn bir anlayýþ göstermeleri 4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlýþý vardýr? A) Hisar dergisi etrafýnda toplanan þairler aðýrlýklý olarak Millî Edebiyat geleneðinden etkilenmiþlerdir. B) Garip Hareketi þiirlerinde söz sanatlarýna, imgelere; þairaneliðe ve duyguya önem verilmiþ, açýk anlatýmdan kaçýnýlmýþtýr. C) Mavi Hareketi’nin öncüsü olan Attilâ ÝLHAN genelde romantik bir karakter taþýyan þiirini toplumcu gerçekçi bir zemine dayandýrmýþ; biçim ve söyleyiþ bakýmlarýndan halk, divan ve Batý þiiri geleneklerinden yararlanmýþtýr. D) Fazýl Hüsnü DAÐLARCA çocuk duyarlýlýðýný ve saflýðýný yansýtan þiirleri yanýnda epik þiirleriyle de ün kazanmýþtýr. E) Erdem BAYAZIT, Cahit ZARÝFOÐLU ve Hilmi YAVUZ belirli bir þiir akýmýna doðrudan baðlanmayan, kendilerine özgü bir yol bulmaya çalýþan mistik duyarlýlýða sahip þairlerdir. 5. “Millî kültürümüzü Ýslam medeniyeti dairesinde ele almýþ, bu medeniyetin deðerlerini, kavramlarýný diriliþ leitmotifi (laytmotif-kýlavuz motif) etrafýnda þiirlerinde ve düþünce eserlerinde iþlemiþtir. Katý akýlcýlýða ( rasyonalizme) tepki, imgecilik ve biçim bakýmlarýndan Ýkinci Yeni estetiðine baðlý olmakla birlikte dil ve içerik hususunda geleneðe karþý duyarlýlýðý ve metafizik bakýþ açýsýyla bu akýmýn diðer þairlerinden ayrýlmaktadýr.” Yukarýda sözü edilen þair aþaðýdakilerden hangisidir? A) Sezai KARAKOÇ B) Edip CANSEVER C) Turgut UYAR D) Ýlhan BERK E) Cemal SÜREYA 6. Aþaðýdaki þairlerle eserleri doðru þekilde eþleþtiriniz. Geçen Zaman Cahit Sýtký TARANCI Ziya Osman SABA Eylülün Sesiyle Edip CANSEVER Dünyanýn En Güzel Arabistaný Düþten Güzel Turgut UYAR 7. Aþaðýdaki þairlerle dönemleri/akýmlarý doðru þekilde eþleþtiriniz. 1960 sonrasý Toplumcu Þiir Ahmet Hamdi TANPINAR Oktay Rifat HOROZCU Garip Dýþýndaki Yenilikçi Þiir Behçet NECATÝGÝL Öz Þiir Garip Hareketi Ataol BEHRAMOÐLU 8. Aþaðýdakilerden hangisi Ýkinci Yeni þiirinde iþlenen temalarýn karakteristik özelliðidir? A) Memleket manzaralarý B) Tabiat güzellikleri C) Çocukluk özlemi ve nostalji D) Geleceðe inanç ve ümit E) Bunalým ve yalnýzlýk 9. Cumhuriyet Dönemindeki þiir akýmlarýnýn etkilendiði ve beslendiði kaynaklarla ilgili bilgilerinizi defterinize yazýnýz. Reþat Nuri GÜNTEKÝN rolünü üstlenecek bir öðrenci seçilir. Seçilen öðrenci sonraki derste kendisiyle yapýlacak röportaj için Reþat Nuri GÜNTEKÝN’in hayatýný ve edebî þahsiyetini araþtýrýr. Sýnýftaki diðer öðrenciler de bu röportaj için araþtýrma yaparlar (119. sayfadaki 3. etkinliðe yöneliktir.). Reþat Nuri GÜNTEKÝN’in Leylâ ile Mecnun adlý hikâye kitabýný okuyunuz. 112 1.Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman) a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler b. Toplumcu Gerçekçi Eserler c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler ç. Modernizmi Esas Alan Eserler 2. Göstermeye Baðlý Edebî Metinler (Tiyatro Metinleri) 3. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatýnýn Genel Özellikleri CUMHURÝYET DÖNEMÝNDE OLAY ÇEVRESÝNDE OLUÞAN EDEBÎ METÝNLER 1. Anlatmaya Baðlý Edebî Metinler (Hikâye-Roman) a. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Eserler Tanzimat Döneminde (1860-1869) - En çok iþlenen konu Batýlýlaþmadýr. - Tanzimatla birlikte devlet ve toplum, yönünü Batý’ya çevirmiþ, yeni bir medeniyet dairesine girmiþtir. Hikâye Roman Küçük Þeyler Felâtun Bey ile Râkým Efendi (Samipaþazade Sezai) (Ahmet Mithat Efendi) Servetifünun Döneminde (1896-1901) - Bireysel temalarýn yanýnda sanatta fayda deðil estetik zevk ön plana çýkmýþtýr. - Özellikle Batý edebiyatýndan etkilenilmiþtir. Hikâye Köy Düðünü (Hüseyin Cahit YALÇIN) Roman Aþk-ý Memnû (Halit Ziya UÞAKLIGÝL) Millî Edebiyat Döneminde (1911-1923) - Devleti içinde bulunduðu durumdan kurtarmak için edebiyatçýlar þanlý tarihe yönelmiþlerdir. - Osmanlý Devleti’ni çöküþten kurtarmak için fikir hareketleri ortaya çýkmýþtýr. Hikâye Kýzýl Elma Neresi? (Ömer Seyfettin) Roman Ateþten Gömlek (Halide Edip ADIVAR) Cumhuriyet Döneminde (1923-...) Yukarýda, Türk edebiyatýnýn Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan döneminde iþlenen konular ve bu konularla ilgili hikâye ve roman örnekleri verilmiþtir. Cumhuriyet Döneminin ilk yýllarýnýn sosyal, siyasi ve ekonomik þartlarý dikkate alýndýðýnda bu dönem hikâye ve romanýnda hangi konularýn iþlenmiþ olabileceðini tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 114 Hikâye ESKÝ BÝR YARA Ben, annemden üç yaþýnda öksüz kaldým. Babam, kasabamýzdaki Guraba Hastanesinin kapýcýsýydý. Eskiden jandarma onbaþýsý imiþ... Attan düþmüþ... Ayaðý kýrýlmýþ... Üç ay hastanede yatmýþ... Fakat tamamýyla iyi olamamýþ... Bastonsuz gezemezdi... Topal, jandarma olamayacaðý için iþinden çýkarmýþlar... Fakat çoluk çocuk sahibi bir adam olduðunu düþünerek yattýðý hastanenin kapýcýlýðýna kayýrmýþlar... O vakit, evimiz çok kalabalýkmýþ... Annem, büyükannem, dul bir halam, iki de kardeþim... Bu altý nüfus babamýn eline bakarmýþ... En arkaya kalan annem de gidince biz evde iki kiþi kalmýþýz... Babam, sabahleyin hastaneye giderken beni uzak akrabalarýmýzdan bir ihtiyar kadýnýn evine býrakýr, akþam dönerken alýrmýþ... Bir elinde zenbili, bir elinde ben, baba oðul evimize gidermiþiz... Bu zamandan aklýmda kalan þey, ufak ufak gübre yýðýnlarýyla dolu bir bahçede tavuklarla oynadýðým ve ara sýra kocakarýdan dayak yediðimdir. O vakitler babama çok sýkýntý veriyormuþum... Sakat bir adamýn bütün gün yorulduktan sonra, bir de geceleri çocuða bakmasý müþkül iþ... Fakat beni çok sevdiði için þikâyet etmezmiþ... Bazý geceler uzun uzun aðlarmýþým... Besbelli kocakarýdan yüz bulamadýðým için geceleri ona nazlanýrmýþým. Komþular bu sese nasýl tahammül ettiðini sorduklarý vakit babam: “Ev halký söz birliði etmiþ gibi birer birer çekilip gitti. Eski þenlikten bir onun sesi kaldý. Çok görmeyin!” dermiþ. Dört, beþ yaþýma gelince ona iyi bir arkadaþ hatta muavin olmaya baþladým. Bu zamanlarý çok iyi hatýrlarým. Ýhtiyar akrabam ölmüþtü. Artýk hastaneye beraber gidip geliyorduk. Çok meraklý olduðu için beni kat kat giydirir, baþýmý boynumu yeþil bir yün atký ile sararak hastane kapýsý önündeki küçük kulübeye oturturdu. Hâlime göre vazifelerim de vardý. Mesela hastane bahçesine giren köpekleri deðnekle kovalamak bana ait bir iþti. Hatta doktorlar için bakkala da gider gelirdim. Mühim vazifelerimden biri de hastaneden çýkan cenazeleri takip etmekti. Bu kimsesiz ölülerin arkasýnda ekseriya hastane imamýndan, bir de benden baþka cemaat bulunmazdý. Babam, konuþmayý çok seven tatlý dilli bir adamdý. Evde benden baþka insan olmadýðý için, çaresiz benimle konuþurdu. Hem de yaþlý baþlý bir insanla konuþur gibi. Bana aklý erdiði kadar ahlaktan dinden, tarihten hatta politikadan bile bahsederdi. Her iþimizi kendimiz görürdük. Moskof muharebesinden kalma türküleri söyleyerek çamaþýr yýkar, tahta siler, sökük dikerdik. Böyle böyle on iki yaþýma geldim. Fakat çok çelimsiz, kavruk bir çocuk olduðum için kimse bana, sekizden fazla demezdi. Onun için yaþlý baþlý adamlar meclisinde, mesela geçinme müþkülatýndan, aile dirliksizliklerinden yahut belediyenin yolsuzluklarýndan en piþkin ve sefadide insan gibi bahse baþladýðýmý iþitince herkes þaþakalýrdý. Fakat ne de olsa çocuktum. Bu çocukluk, bana öyle bir iþ ettirdi ki bugün kýrk beþ yaþýnda, damat, gelin sahibi bir insan olduðum hâlde elan acýsýný unutamam. Memleketimiz, bitip tükenmez zeytin ormanlarý arasýnda þirin, sakin bir kasabaydý. Yaz, kýþ üstünden güneþ, etrafýndan yeþillik eksik olmazdý. Þiddetli yaðmuru, fýrtýnasý bile olmayan bu memlekette, bir gün en beklenilmez bir kýyamet koptu: “Muharebe!..” Hudut, dört saat ötemizdeydi. Kasaba, birkaç saat içinde alt üst oldu. Ahalinin bir kýsmý çoluk çocuðuyla gerilere kaçýyordu. Fakat kimsesizler, fakirler buna çare bulamýyorlardý. Biz, tabii, kalan115 lar arasýndaydýk. Babamýn vazifesi vardý. Sonra bugünden yarýna yiyecek ekmeði yoktu. Kasaba bir kýþla hâline geldi. Çarþýlar kapandý. Boþ evler asker tarafýndan iþgal edildi. Bozuk kaldýrýmlý sokaklardan gece gündüz süvari kafileleri, top arabalarý geçiyordu. Ýki gün sonra uzaktan uzaða top sesleri baþladý. Ben korktukça babam ya bir þey bildiðinden yahut da sýrf beni teskin için: — Korkma Halil... Düþman buraya gelmeyecek. Askerlerimiz inþallah onlarý darmadaðýn edecek, uzaklara doðru sürüp götürecek, diyordu. Babamýn sözleri doðru çýktý. Bir iki gün içinde top sesleri yavaþ yavaþ uzaklaþtý, sonra büsbütün kaybolup gitti. Bu muharebe, uzaklardan geçen bir fýrtýnaya benzemiþti. Gelen haberler çok iyi idi. Askerlerimiz düþmaný önüne katmýþ sürüp götürüyordu. Kaçanlardan bir kýsmý geri geldi. Çarþýda tek tük dükkânlar açýldý. Fakat kasaba, o kýþla hâlini bir türlü kaybetmiyordu. Muharebeye giden taburlar hep oradan geçiyorlardý. Kasabada erkek kalmamýþ gibiydi. Eli silah tutanlar asker olmuþlar, yahut gönüllü çeteleri teþkil ederek ordunun peþine takýlmýþlardý. Babam da bunlarýn arasýndaydý. Fakat doðrusunu söylemek lazým gelirse o, kendi isteðiyle gidenlerden deðildi. Bana demiþti ki: — Oðlum, bizim doktorlar muharebe yerine daha yakýn bir yerde hastane kurmaya gidiyorlar... Yaralýlarý buraya kadar getirmek güç olacak. Ellerinde iþe yarar adamlarý az... Hastanenin eski emektarý diye beni de götürüyorlar... Vazifeden kaçýlmaz... Zaten gideceðim yer uzak deðil... Ýki üç saatlik bir köy... Haftada bir iki defa yine seni görmeye gelirim... Artýk kocaman oldun. Komþulara da tembih ettim. Sana bakýverirler, dedi. Babamdan ilk defa ayrýldýðým ve evde yalnýz kaldýðým için ilk günlerde biraz mahzun olmuþtum. Fakat çabuk alýþtým. Gitgide bu hürriyetten hoþlanmaya da baþladým. Eskiden babam beni burnunun dibinden ayýrmazdý. Þimdi geceye kadar mahalle çocuklarýyla sokakta, kýrda oynardým. Babam, haftada bir iki kere beni görmeye geleceðine dair verdiði söze sadýk kalmýþtý. Sýk sýk izin alýyor, cepheye gidip gelen nakliye arabalarýndan birine binerek kasabaya geliyordu. Geleceði zamanlarý da öðreniyor, kasabadan yarým saat uzaktaki bir köprü baþýnda onu karþýlamaya gidiyordum. Adamcaðýz, her defasýnda, yýllardan beri hasretimi çekiyormuþ gibi aðlýyor: — Vay benim Halil’im, diye yüzümü gözümü öpüyordu. Babam, bana bir kýrmýzý mendil içinde yiyecek getirirdi: Peksimet, kahve þekeri, zeytin, un, yað hatta et... Sonra gaz, kömür, sabun gibi þeyler almak için bir bakkalda da bana kredi açmýþtý. Bundan baþka ihtiyat olarak para da býrakýrdý. 116 O yokken âdeta bir ev efendisiydim. Kendi elimle yemeði hazýrlar, yataðýmý yapýp kaldýrýrdým, odamý temizler, çamaþýrýmý yýkardým. Hatta bazen büyük adam gibi eve misafir davet ettiðim de olurdu. Bu, bana bir büyük adam gururu verirdi. Babamýn evde kaldýðý geceler geç vakte kadar ocak baþýnda oturur, konuþurduk. O, bana muharebe hakkýnda yaralýlardan aldýðý havadisleri, bire on katarak anlatýr; masala, destana benzeyen bitip tükenmez sözler söylerdi. Bir gün babamýn mendilinden bir sustalý çaký ile bir altýn halka, bir de meþin kaplý defter çýktý. Babam, derin bir of çektikten sonra dedi ki: — Halil! Dün gece hastanede dað gibi bir babayiðit öldü... Hüdai Halim, babam öldüðü zaman bu kadar yanmadým... Bu delikanlý bir gönüllü çetesiyle cepheye gitmiþ... Birçok kâfir öldürmüþ... En sonra düþman bu çeteyi bir dere kenarýnda sýkýþtýrmýþ. Gönüllüler birer birer þehit olmuþlar... Bir bu delikanlý kurtulmuþ... Tek baþýna kalýnca yýkýk bir su deðirmenine saklanmýþ... Birçok aramýþlarsa da bulamamýþlar... Akþam ortalýk kararýnca çýkmýþ... Bizimkilerin tarafýna doðru geliyormuþ... Yolda üç düþman askeri rasgelmiþ... Ýki neferle bir çavuþ... Davranýp silah çekmelerine meydan vermeden üzerlerine atýlmýþ... Üçünü de tepelemiþ... Bu çaký, yüzük ve defteri düþman çavuþunun cebinden almýþ... Ne çare ki boðuþma esnasýnda o da birkaç yerinden yaralanmýþ... Kaný aka aka bizim hastaneye getirdiler... Üç gün yaþadýktan sonra dün gece sabaha karþý öldü... Öleceðini anladýktan sonra bu yadigârlarý bana býraktý... Kýymetli bir hatýradýr... Dolabýn gözüne kitleyelim de dursun... Ýkimizin de uykusu yoktu. O gece, sabaha kadar bu delikanlýya acýnýp aðladýk. Babam zaten yufka yürekli bir ihtiyardý. Ben de on iki yaþýnda cýlýz, içli bir çocuk... Aradan bilmiyorum ne kadar zaman geçti. Muharebe baþlarken birkaç gün içinde darmadaðýnýk olacaðý tahmin edilen düþman askeri dayanýyordu. Þehirde kýtlýk baþgöstermeye baþlamýþtý. Herkes düþünceliydi. Fakat çocuklar için bu muharebe hiç bitip tükenmeyen bayramdý. Ne mektep vardý ne arayýp soran... Asker gibi çocuklar da hep bir arada tabur hâlinde sokaklarý dolaþýyorlar, oyun oynuyorlardý. Bu çocuklardan ekserisinin cephede babalarý, kardeþleri, akrabalarý vardý. Onlarýn kahramanlýklarýna ait vakalar anlatýrlar, kendilerine bir iftihar payý ayýrýrlardý. Hele bilhassa Hristiyan çocuklarýyla konuþurken... Babasý, kardeþi hakkýnda anlatýlacak vakasý olmayanlar pek azdý. Ben de bunlardandým. Topal bir hastane hademesinin hangi kahramanlýðýyla iftihar edebilirdim? Bu acý, beni yalancýlýða sevk etti. Babamýn en ehemmiyetsiz bir vakayý süsleyip püsleyerek kocaman bir hikâye hâline getirmek huyu besbelli bana da geçmiþti. Çekmecedeki saklý çakýyý, yüzüðü, cüzdaný cebime koydum. Yabancý mahallelerin yabancý çocuklarýna karýþarak dolaþmaya baþladým. Hastanede ölen genç gönüllünün vakasýný babama mal etmiþtim. Fakat hikâyeyi inanýlacak bir þekle sokmak için çok deðiþtirmiþtim. Babam bir gün yaralýlarý taþýmak için cephede dolaþýrken bir düþman çavuþuna tesadüf ediyor, onu öldürüyordu. Ýnanmayan olursa cebimden çavuþun resimli cüzdanýný, yüzüðünü, çakýsýný çýkarýp gösteriyordum. Çocuklarda deðil, büyüklerde de harikulade þeylere inanmak ihtiyacý o kadar çoðalmýþtý ki benim bu hikâyeme de inanýyorlardý. Babamýn sakat ayaðýný bin meþakkatle sürüyen, tavuk kesmekten ürken kocakarý gibi bir adam olduðunu nereden bileceklerdi! Bir gün kasabada bir kýyamet daha koptu. Ordu bozulmuþ, geri geliyordu. Ahalinin büyük bir kýsmý ricat eden ordunun peþine takýlarak tekrar kasabadan çýktý, biz yine kaldýk. Ýki gün sonra düþ117 man askeri mýzýka çalarak kasabaya giriyordu. Seyyar hastane daðýlmýþ, babam kasabaya dönmüþtü. O fakir sakat hastane hademesi, ben minimini bir çocuk olduðum için korkacak bir þeyimiz yoktu. Yalnýz düþman askeri geldi. Birisi gâvurca anlamadýðým bir þeyler söyleyerek elimden tuttu, beni iki sokak ötemizdeki karakola götürdü. Orada birkaç zabitle altý çocuk vardý. Bunlarýn beþi Hristiyandý. Türkçe bilen bir zabit: — Bu mu? Diye sorarak çocuklara beni gösterdi. Onlar: “Evet.” diye tasdik ettiler. Zabit, bu sefer bana döndü: — Çocuk... Senin baban bir þeyler yapmýþ... Bunlara söylemiþsin... Bize de anlat bakalým... Korkma, doðrusunu söylersen bir þey yok, dedi. Fena hâlde korkmuþtum. Sadece: — Yalan... Ben söylemedim, diye inkâr ediyordum. — Bunlar ne, diye eliyle arkamdaki kapýyý gösterdi. Beni evden almaya gelen askerlerden birinin elinde sustalý çakýyý, cüzdaný, defteri gördüm. Zabitler, aralarýnda gâvurca bir þeyler konuþarak bu eþyayý elden ele gezdiriyorlardý. Bana artýk bir þey söylemediler. Birisi kolumdan tutup sokaða attý. O akþam, babamý düþmana silah atan birkaç sivil Müslümanla beraber kurþuna dizdiler. Sonradan anlattýlar ki babamý, elleri kelepçeli olduðu hâlde, süngülü askerler arasýnda kasabadan çýkarmýþlar... Bastonu elinde olmadýðý için topal ayaðýyla arkadaþlarýna yetiþemiyormuþ... Geri kaldýkça düþman askeri arkasýndan süngü ile dürtüklüyormuþ... Giderken gözü hep yol kenarýndaki çocuklardaymýþ... Besbelli onlarýn arasýnda beni de görmeyi ümit etmiþ... Reþat Nuri GÜNTEKÝN Leylâ ile Mecnun 1. Eski Bir Yara hikâyesinin olay örgüsünü þemalaþtýrýnýz. 2. Þemalaþtýrdýðýnýz olay örgüsü gerçek hayatta birebir yaþanabilir mi? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Hikâyeyi kaç bölüme ayýrabiliriz? Neden? Buradan hareketle olay örgüsü düzenlenirken yazarýn nasýl bir yol izlediðini ve bunun hikâyeye neler kattýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Eski Bir Yara adlý hikâyenin kiþilerini, bu kiþilerin özelliklerini ve olay örgüsündeki iþlevlerini; ikinci grup hikâyedeki mekânlarý, bu mekânlarýn özelliklerini ve olay örgüsündeki iþlevlerini; üçüncü grup zamaný, zamanýn özelliklerini ve olay örgüsündeki iþlevlerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir. 4. a. Eski Bir Yara hikâyesindeki kiþiler hikâyenin yazýldýðý dönemde yaþamýþ olabilir mi? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. b. Eski Bir Yara hikâyesindeki kiþilerin birbiriyle iliþkisi üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 5. Aþaðýdaki þemadan hareketle Eski Bir Yara hikâyesinden alýnan metnin yapý unsurlarýnýn (kiþi, zaman, mekân, olay örgüsü) birbiriyle iliþkisini yorumlayýnýz. 118 6. a. Metnin temasýný bulunuz. Bu temanýn dönemin sosyal, siyasi ve ekonomik þartlarýyla iliþkisinin olup olmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. b. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle hikâyenin temasýnýn gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. Eski Bir Yara hikâyesinin kiþileri, zaman, mekân ve temasýný deðiþtirmeden siz de farklý bir hikâye yazýnýz. 7. Eski Bir Yara hikâyesinde iþlenen temayla Millî Edebiyat Döneminde iþlenen tema arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Buradan hareketle hikâyenin edebî deðeri hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn oluþum þartlarýný göz önünde bulundurduðunuzda yazarýn neden böyle bir temayý tercih ettiðini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 9. Eski Bir Yara hikâyesinde hangi kavram ya da kavramlarýn Anadolu’yu ifade ettiðini aþaðýdaki kavram þemasına yazýnýz. ANADOLU 10. Hikâyenin kim tarafýndan anlatýldýðýný ve hikâyedeki anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz. 11. Eski Bir Yara hikâyesinin olay hikâyesi mi durum hikâyesi mi olduðunu nedenleriyle birlikte aþaðýdaki noktalý yerlere yazýnýz. ............................................................................................................................. ................................................................................................................................. ................................................................................................................................. ................................................................................................................................. 12. Eski Bir Yara hikâyesindeki çocuðun sebep olduðu durum nedir? Benzer bir durumla günümüzde karþýlaþýlabilir mi? Gündelik hayattan (yazýlý ve görsel basýn-çevre) örnekler veriniz. 13. Eski Bir Yara hikâyesinin yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan; a. Hangi geleneðe baðlanabileceðini, b. Hangi edebî akýmýn özelliklerini gösterdiðini, c. Edebiyat tarihimizdeki yerini belirleyiniz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz. Reþat Nuri GÜNTEKÝN rolünü üstlenen öðrenci tahtaya gelir ve öðrencilerin Reþat Nuri GÜNTEKÝN’in hayatý ve edebî kiþiliði hakkýndaki sorularýna cevap verir. Buradan hareketle Eski Bir Yara hikâyesiyle yazar arasýndaki iliþki belirlenir. Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun hayatý ve edebî kiþiliði ile ilgili araþtýrma yapýnýz (126. sayfadaki 15. soruya yöneliktir.). Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun Ankara romanýný okuyunuz. 119 Roman ANKARA Selma Haným, Ýstanbul’daki bir bankada muamelat þefi olarak görev yapan kocasý Ahmet Nazif Bey ile birlikte Ankara’ya gitme hazýrlýklarý yapar. Önce deniz yolu ile Ýnebolu’ya, oradan da kara yolu ile Ankara’ya gelirler. Onlarýn Ankara’ya gitmelerindeki en büyük amaç, bir kurtuluþ ümidi aramalarýdýr. Çünkü Ýstanbul iþgal altýndadýr ve Türklere her türlü iþkence ve zulüm yapýlmaktadýr. Onlara göre Ankara’da baþlatýlan Millî Mücadele, dolayýsýyla Ankara bir kurtuluþ adýdýr. Selma Haným ve Nazif Bey, Ankara’ya geliþlerinde Tacettin Mahallesi’ndeki küçük bir eve yerleþirler. Yerleþtikleri evin sahibi Ömer Efendi ve ailesi Ankara’nýn seçkin kimselerindendir. Bu seçkinlik, soydan ziyade para ve mala dayanmaktadýr. Ömer Efendi ve ailesi Birinci Dünya Savaþý’ndan yararlanmayý bilen savaþ zenginlerindendir. Selma Haným, yýlbaþý eðlencelerinin düzenlendiði yeni açýlan Ankara Palas Oteli’nde önceden tanýþtýðý ve etkisinden kurtulamadýðý Neþet Sabit Bey’le tekrar karþýlaþýr. Neþet Sabit Bey; Ankara’da bir evde tek baþýna yaþamasýna raðmen, Ýstanbul’daki bir gazetenin yazarlýðýný ve muhabirliðini yapar. Ayrýca tercüme iþleriyle uðraþýr. Neþet Sabit Bey de Selma Haným gibi Ankara sosyetesinin hayat tarzýndan rahatsýzdýr. Ýki eski dost, duygu ve düþüncelerini birbirlerine aktarýrlar. O günden sonra birlikte gittikleri tüm balo ve davetlerde Selma Haným ile Neþet Sabit Bey’in sohbet konusu Ankara halký üzerindeki deðiþme ve Batýlýlaþma kavramýnýn yanlýþ anlaþýlmasýdýr. Bu kýþ, Noel ve yýlbaþý balolarýna, Ankara’da, her seneden daha zevkli bir hazýrlanýþ vardý. Çünkü bu eðlenceler, henüz açýlmýþ olan Ankara Palas’ýn büyük hall ve salonlarýnda yapýlacaktý. Buranýn bin kiþiden fazla davetli alabileceði söyleniyordu. Onun için, birçok ailelerin daha iki ay evvelinden Ýstanbul terzilerine taþýndýklarý görülmeye baþladý. Gerek Kaligurusi’de, gerek Fegara’da en son Paris modelleri Ankaralý hanýmlar tarafýndan kapýþýlýyordu. Beyler, fraklarýný ya daralmýþ ya eskimiþ bularak yeniden gece esvaplarý ýsmarlýyorlardý. Ýlk yýllar, bir kuyruklu ceketle bir silindir þapkayý kâfi sananlar, þimdi, klak ve makferlan peþinde koþuþuyorlardý. Yazýk ki bu artikllerin bir kýsmýný stoklar tükenmiþ olduðu için bulmak kâbil olmuyor ve Beyoðlu’nun belli baþlý maðazalarý vasýtasýyla Avrupa’ya ýsmarlamak lazým geliyordu. Bu sýrada dans iskarpinlerinin fiyatý üç dört misline fýrladý. Gerçi, yeni çýkan Adabý Muaþeret kitabýnda maskaratsýz olmak þartýyla baðlý rugan iskarpinlere mesað (izin) vardý. Lakin zarafetin en ileri þartlarýný yerine getirmek asriliðin ihmal götürmez bir þiarý telakki olunuyordu. Suvarelerin baþlayacaðý tarih yaklaþtýkça bu þevk hummalý bir galeyan hâlini aldý. Bütün yeni evlerin kýrmýzý çatýlarý altýnda, bir zarafet yarýþýdýr gidiyordu. Her aile kendi penceresinden komþusunun, o gecelere nasýl bir sürpriz hazýrladýðýný keþfe çalýþýyordu. Dedikodular, münakaþalar, bazen bir familya fertlerini birbirine düþürecek kadar hâd bir þekil alýyordu. Hele karýlarýnýn bütün arzularýný yerine getiremeyen kocalar dünyanýn en bedbaht insanlarýydý. Bunlar, Allah’tan ya bir zelzele ya bir tufan beklemekte idiler, ta ki o gece eðlencelerine yetiþilmesin de ortada mesele kalmasýn diye... Lakin ne tufan oldu ne zelzele... Bütün þenliði, cümbüþü; bütün çalgýlarý, danslarý, þarkýlarý ve bütün külfetleriyle o geceler geldi, çattý. Saat ondan itibaren Ankara Palas’ýn önü helecanlý bir canlýlýkla harekete gelmeye baþladý. Polislerin beyaz eldivenli elleri, kuru soðuða raðmen, kim bilir daha ne vakitten beri otelin kapýsýnda birikmiþ olan meraklý halk kümelerini zorlukla açabiliyordu. Ýçleri birer maðaza camekâný gibi aydýnlatýlmýþ hususi arabalar ve þýk kira otomobilleri, buraya, þehrin dört bir köþesinden, durmaksýzýn insan taþýyordu. Bu insanlar, arabalarý, tam yaya kaldýrýmýnýn önüne yanaþýnca bir iki dakika süren bir tereddütten sonra ayaklarýný basamaklara uzatýyorlar, aðýr aðýr yere inerek Ankara Palas’ýn mermer merdivenlerine doðru ilerliyorlar ve kâh çifter kâh üçer dörder, kadýnlý erkekli gruplar hâlinde bir müddet dýþ vestibülün ortasýnda birikiyorlardý. Bunlarý, aðýrlaþtýrýlmýþ birer sinema þeridi gibi seyre dalan yerliden ve köylüden mürekkep sokak kalabalýðý için, hiç þüphesiz balo denilen þey burada baþlýyor ve burada bitiyordu. Çünkü bu kala120 Ankara Palas Oteli balýk, otomobillerden inip, merdivenlerden çýkan bu insanlarýn içeriye girdikten sonra vestiyere yanaþýp palto ve þapkalarýný nasýl býraktýklarýný ve oradan dans salonuna nasýl girdiklerini artýk göremiyordu. Bundan ötesi artýk faraziye ve muhayyelenin iþi oluyordu. Nitekim, bir köylü donu üstünde bir redingot eskisi giymiþ ve bunun üstüne bir kuþak baðlamýþ acayip kýyafetli bir adam, yanýndakine diyordu ki: “Sen, sanki buradan bir þey gördün mü sanýyorsun? He, he, he... Aklýna þaþayým.” Öbürü, siperi arkaya çevrilmiþ kasketinin üstüne bir sarýk geçirilmiþ baþýný iki yana sallayarak cevap veriyordu: “Ýçeride, ne yaparlar bilirim emme, söylemem.” diyor ve iki sýra bembeyaz diþlerini gösteren bir gülümsemeyle sýrýtýyordu. Redingotlu adam, dirseðiyle kasketlinin böðrüne vurdu: “Deyiver, be... Ne biliyon, daha deyiver...” “Deyemem...” Bunlar böyle baðdaþýrken bir üçüncü söze karýþtý. Bu týknaz, babacan bir tipti: “Ne var bunu bilmiyecek be? Ýþte, ben deyivereyim: Ýçerde tango var.” dedi. “Tango mu? Ne dedin, tango mu? He, he, he...” “Tango da kim oluyor ki?” Týknaz adam, bunu bir türlü anlatamýyordu. Çünkü onun için tango kelimesinin ifade ettiði mana gayet müphem ve müphem olduðu kadar geniþti. Bu belki bir ayinin belki bir yemeðin belki de bir çalgýnýn adý idi. Belki de bir insanýn adý olabilirdi. Ýþin içinden çýkamayacaðýný anlayýnca o da sýrýtmaya baþladý. Tam bu sýrada halkýn içinden bir ses duyuldu: “Aman Allah, yaradana gurban olayým...” Bu, beyaz yün çoraplarýnýn üstüne iki partal lastik geçirmiþ ve bu lastikleri sicimle ayaklarýna baðlamýþ, yarý külhanbeyi tavýrlý bir delikanlý idi ve bu lafý, tam o esnada otelin merdivenlerinden çýkmakta olan þiþman bir hanýma atýyordu. Bunun yanýnda duran bir köy imamý, koluyla delikanlýyý dürttü: “Sus, oðlum, baþýna iþ açarsýn.” dedi. “Ne iþi be? Þimdi hürriyet var. Herkes istediðini söyleyebilir. Anladýn mý, sarmýsak kafalý?” Hoca arkasýna doðru çekildi. Fakat çekilmesiyle öne doðru atýlmasý bir oldu. Ayaðý yerde yýðýlý duran canlý bir þeye çarpmýþtý. Bu yýðýn onun çarpmasýyla yavaþ yavaþ yukarý doðru uzanmaya ve kanatlarý yarý açýlmýþ bir kocaman bir korkunç kuþ þekli almaya baþladý. Hoca az kalsýn salavat getirip: “Ýn misin, cin misin?” diye baðýracaktý. Lakin gördü ki bu, yorganýna sarýlmýþ bir köylüden baþka bir þey deðildir. “Ülen, ne idiyon orda be?” Hocaya ince, ince bir sivrisinek výzýltýsýný andýrýr kadar ince bir ses cevap verdi: “Bakýrdým, bakýrdým, uykum geldi. Birdenbire bacaklarým tutmayýverdi. Olduðum yere yýðýlýp kalmýþým.” Hoca aldýrmadý. Tekrar Ankara Palas’ýn kapýsýný seyre daldý. Fakat yorganlý köylü gene uyuyup 121 düþmemek gayesiyle konuþmak istiyordu. Belki de derdi vardý ve belki de hoca büyük þehirde ona ilk hitap eden adam olduðu için ona yüreðini açmak ihtiyacýný duyuyordu: “Sekiz saatlik yoldan gelirim.” dedi. “Handa bana yer vermediler. Bir kahveye gireyim, dedim, sokmadýlar. Dolaþýrken karþýdan buranýn ýþýklarýný gördüm. Bir de baktým, ahali toplanmýþ. Belki bizim köylülerden birine rasgelirim.” dedim. Hoca, gene hiç týnmadý. Köylü yaklaþtý: “Burada ne var ki? Ne idirler?” diye sordu. Hoca baþýný çevirmeksizin: “Balo var, balo...” dedi. Bu kelime köylüye neyi ifade etti? Bilinmez. Lakin yorganlý adam kendi kendine söylenir gibi mýrýldandý: “Bu gecenin yarýsýnda hep dolaþýp dururlar. Onlar da benim gibi garip mi, nedir? Yatacak yer mi ararlar?” Hoca, kendini tutamayýp güldü. Bundan cesaret alan köylü ona daha ziyade sokuldu: “Bu koca konak kimin? Ah deyiver bana, gözünü seveyim...” “Tövbe yarabbi, tövbe yarabbi... Burasý otel, otel be. Hani, senin anlayacaðýn alafranga han.” Tam bu sýrada, otelin iç salonlarýndan birinde bir köþeden, sokaktaki bu konuþmalarýn yankýsý Selma Haným’ýn kulaðýna þu þekilde çarpýyordu: “...kim bilir bizim için ne düþünürler? Neler söylerler? Onlar için, kapýsýndan gördükleri bu âlem ne kadar esrarengiz þeylerle doludur?” “Yavaþ yavaþ onlar da öðrenecek, onlar da alýþacak. Bu yeni hayatýn icaplarý onlarca da anlaþýlýr, açýk ve basit þeyler hâline girer.” “Demin, otelin merdivenlerinden çýkarken tuhaf bir baþ dönmesi hissettim. Bana öyle geldi ki ayaðýmý bastýðým her basamak, halkla benim aramdaki uçurumu bir parça daha derinleþtiriyor. Ters yüzü geri dönüp arkamda býraktýðým bu uçuruma atýlmak istedim; ta ki onlara karýþayým ve içinde bulunduðumuz bu suni âlemi, onlarýn arasýndan, onlarýn gözüyle uzaktan seyredeyim diye.. Fakat düþündüm ki...” “Fakat düþününüz ki bu kâbil deðildir. Ýçtimai merdivenin bu basamaðýna çýktýktan sonra geriye dönenlere, hiç bir yerde, hiç bir devirde rasgelinmiþ mi? Azizim, demokrasilerin kanuniyetine göre hep aþaðýdan yukarýya doðru çýkýþ vardýr. Bunun tersi ancak bir katastrofu ifade eder. “Halka doðru” lafýnýn hakiki manasý halký kendine doðru çekmek demektir.” “Ben, meseleyi böyle vazetmiyorum, böyle vazetmek de istemem. Çünkü bir nevi demagojiye sapmýþ olurum. Benim için burada bir rejim üslubu davasý mevcut deðildir. Bilirim ki sýnýf tezatlarýnýn en çok tebarüz ettiði, en çok keskinleþtiði yerler þu çaðdaþ demokrasilerdir. Size maksadýmý nasýl anlatayým? Bilmem ki... Bu, bir maksat bile deðil. Bu hatta bir ruh hâleti bile deðil, buna belki bir sezinti diyebilirim. Demin, merdivenlerden çýkarken kendimi birdenbire muallakta gibi hissettim. Ayaðým yerden kesilmiþti. Ýþte o vakit, sokaktaki o insan kümesi, bana kendimden daha reel bir varlýðýn ifadesi gibi göründü. Onlara dönmek isteyiþimin sebebi iþte bundan hasýl olmuþtu. Realite ile kaybettiðim temasý bulmak ihtiyacý...” Selma Haným, arkasýnda konuþan bu iki kiþiden biri, sanki, bu son sözleri doðrudan doðruya kendine hitap ediyormuþ gibi hýzla baþýný çevirdi: “Evet, ne doðru söylüyorsunuz, ben de ara sýra bu ihtiyacý duymaktayým.” diyecek oldu. Fakat kendini tuttu. Çünkü konuþanlardan ne birini ne öbürünü tanýyordu. Zaten iki dans arasýnda iliþtiði bu kanapede yalnýz da deðildi. Ýstiklal Harbi esnasýnda, bir gün Aktepe’de tanýdýðý doktorun hanýmý ile kýz kardeþi onu aralarýna almýþlardý ve suvarenin, þimdiden birer dedikodu mevzuu hâline girmiþ birçok hadiselerini anlatýp duruyorlardý. Ezcümle, Murat Bey’in baloya çocuklarýný da beraber getiriþi, bu akþamýn en tuhaf vakalarýndan birini teþkil etmiþti. Ýlk önce kalabalýktan sinerek büyükannelerinin eteðine yapýþýp kalan bu çocuklar, yavaþ yavaþ muhite alýþmýþlar ve halkýn arasýnda dolaþýp koþuþmaya baþlamýþlardý. Hiç þüphesiz kendi eðlencesi için bu iþe razý olan Ýsviçreli mürebbiye, Hariciye’nin gençleriyle danstan bir dakika baþ alamýyordu ve çocuklar, bu suretle, çoktan kaybettikleri bir serbestliðin tadýný çýkarýyor- 122 lardý. Bunlarýn, mýzýka ve dans esnasýnda pek belli olmayan mevcudiyetleri mýzýka ve dans aralarýnda son derece göze Batýcý bir hâl alýyordu. Birbirlerini kovalayarak hallin ortasýndan geçiyorlar ve birtakým çýðlýklar kopararak koridora uðruyorlardý. Murat Bey, bir köþeden tantanalý karnýný hoplatarak gülüyor ve yanýndakilere: “Bizim çocuklar... Mahsus getirdim.” diyordu. “Küçükten alýþsýnlar. Bizim gibi acemilik çekmesinler.” Ve çocuklar, ayný sesler, ayný koþuþmalarla koridordan halle atlýyorlar, oradan yolunu keþfettikleri büfeye saldýrýyorlardý. Selma Haným mahcup, korkak, gözlerini ecnebilerin üzerinde gezdiriyordu. Bunlarýn hiçbir þeyin farkýnda olmayan bir hâlleri vardý. Hatta içlerinden biri, Selma Haným’ýn kendisine baktýðýný görerek hemen yanýna yanaþtý: “Bir emriniz mi var?” diye sordu. Selma Haným, “Hayýr.” cevabýný verince: “Öyle ise benim sizden bir ricam var. Gelecek dans için kimseye söz vermeyin.” dedi. Selma Haným’ýn sað ve solundaki dedikoducu hanýmlar birbirlerine bakarak manalý bir tarzda gülümsediler. Selma Haným, çýplak ensesinin üstünden geçen bu ani tebessüm seyyalesinde (selinde), âdeta, bir günah esnasýnda yakalanan kadýnýn hicabýný duymuþtu. Fakat neden? O da bilmiyordu. Ýlk zamanlar Türk hanýmlarýnýn balolarda dans etmesi, hele ecnebilerle dans etmesi pek hoþ görülmezdi. Bunlar, bir Avrupalý salon hanýmýnýn bütün masraflarýný yapmakla beraber mondun zevkini henüz onlar kadar çýkaramýyorlardý. Nitekim, üstünde en az birkaç bin liralýk mücevher taþýyan Murat Bey’in kýz kardeþi Cemile Haným, suvareye geldiði dakikadan beri dar lame kýlýfýnýn içinde bir büyük kuþtüyü yastýk gibi hep ayný koltuðun içinde duruyordu. Eðer yengesi, ara sýra eðilip de ona birkaç kelime söylemese, o da baþýný çevirip ona cevap vermese uzaktan, bunun gerçekten süslü bir yastýk mý yoksa canlý bir mahluk mu olduðunu kestirmek epeyce güç olurdu. Selma Haným, bundan dört beþ yýl evvel, Etlik’teki baðda o kadar taþkýn bir hayat ile zinde, o kadar sýhhatli ve neþeli tanýdýðý bu kýzcaðýzýn böyle hantal bir yýðýn hâline giriþindeki hikmeti bir türlü anlayamýyordu. Bu gibi akþamlarda, çok defa bu tecessüs saikasiyle onun yanýna sokulduðu ve onu harekete getirmeye çalýþtýðý oluyordu. Lakin eskiden o kadar açýk yürekli o kadar babacan olan Cemile, þimdi haþin denilecek derecede asýk suratlý ve küskündü. Bütün gayretlerine raðmen bir türlü kaynaþamadýðý bu monden hayatý gittikçe daha ziyade yadýrgýyor ve bu yadýrganlýðý, onda bu hayatta muvaffak olmuþlara karþý bir kin ve düþmanlýk þeklinde tezahür ediyordu. Selma Haným yanýna yaklaþýnca büsbütün suratýný astý: “Kuzum Selma Haným pek yanýmda durmayýn. Çünkü sonra beni de dans edenlerden sanýrlar.” Selma Haným gülerek: “Ýyi ya siz de dans edersiniz.” dedi. Bu, ona yani bu vücutla bu acemilikle âleme rezil olursun manasýný ifade ediyordu. Cemile omuzlarýný silkti: “Allah göstermesin!” dedi. “Bilmediðimden deðil fakat doðrusu, bu umumi yerlerde ilin tanýmadýðým herifleriyle, katiyen...” Tam bu sýrada, uzun boylu, sarýþýn bir genç, kalabalýðýn içinden çýktý, Selma Haným’a doðru ilerledi, gelip önünde eðildi ve onu henüz baþlayan bir tangoya davet etti. 123 Gelin görümce birbirlerine bakýp gülüþtüler. Cemile: “Vallahi, buradan iþaret etti. Ben gördüm.” diyordu. Hakký Bey’in haremini dansa kaldýran... Elçiliði erkânýndan henüz evlenmiþ bir gençti. Nitekim, danstan sonra büfeye gittikleri vakit genç diplomat, karýsýný ilk defa olarak Selma Haným’a takdim etti. Bu, su içinde biten çiçekler gibi narin ve serin bir Þimal güzeli idi. Selma Haným, biraz ötede, kocasýnýn yanlarýna yaklaþmak ister gibi kendilerine bakmakta olduðunu gördü. Genç evliye: “Ben de size kocamý takdim edeyim.” dedi. Ve eliyle Hakký Bey’e küçük bir iþaret etti. Onun da akþamýn ilk saatinden beri kollayýp gözetlediði hep bu idi. Yanýndaki hanýmý býrakýp koþtu ve yerlere kadar eðilip genç kadýnýn elini öptü. Selma Haným, kocasýnýn bu pek bayat alafranga tavýrlarýna hâlâ ýsýnamamýþtý. Bu yerlere kadar eðilip kadýn eli öpmelerin, o konuþulan müddetçe þapkayý elde tutmalarýn ve her vesile ile reverans yapmalarýn ne kadar aykýrý bir nezaket olduðunu asýl Avrupalý erkeklerin hâl ve tavýrlarýný gördükten sonradýr ki daha iyi anlýyordu. Ara sýra, kocasýyla pek samimi dakikalarýnda: “Vallahi kýskandýðým için deðil.” diyordu. “Bir kadýn karþýsýnda senin gibi kýrýlýp dökülen bir tek ecnebiye rasgelmiyorum. Demek ki bu saray merasimperdazlýðý (törenciliði) ya pek eski zamanlara ait bir þey olacak ya da...” Hakký Bey: “A haným.” diyordu. “Bir defa, ben Avrupa’da bulunmuþ bir adamým. (Harbiumumi’de bir kere Almanya’ya gitmiþti.) Sonra da Avrupa adap ve muaþeretine dair ne kadar kitap görürsem alýp okuyorum. Artýk, benim yaptýðýmýn doðruluðundan þüphe edilir mi?” Ve bunu, o kadar ciddiyetle söylüyordu ki Selma Haným kocasýnýn bu sadeliðine gülmek mi aðlamak mý lazým geldiðini tayin edemiyordu. Yarabbi, asker üniformasý içinde her hareketi, o kadar þahsi, o kadar kusursuz olan bu adamý, sivil kýyafet ne kadar acayipleþtirmiþ, salaklaþtýrmýþ, kendiliðinden ayýrýp sunileþtirmiþti. ... “Haným kýzým, haným kýzým, beni tanýyamadýn mý?” Hakký Bey’in haremi döndü, baktý. Fakat baktýkça onu tanýmaktan uzaklaþýyordu. Bu adam, fraký, bol yakalýðý, katý plastronu içinde kaba saba tahtadan yapýlmýþ bir elbise askýsýný andýrýyordu. Ne renkte olduðu bilinmeyen, yer yer dökülmüþ saçlarýnýn arkasýnda iri ter taneleri matruþ yüzünün sayýsýz buruþuklarý arasýna yuvarlanýyordu. Bir eliyle sýmsýký kadehini tutuyor, öbürüyle, muttasýl, bu ter tanelerini silmeye çalýþýyordu. Selma Haným ürkerek ve kekeleyerek: “Hayýr, tanýmýyorum.” dedi. Yaþlý zat, cývýk bir sarhoþ gülüþüyle güldü: “Murat Bey’in baðýnda tanýþtýk ya.” dedi. “Beþ yýl oluyor. Emin Bey, Þeyh Emin. Hâlâ tanýyamadýn mý?” Bereket, Hakký Bey, karýsýnýn imdadýna eriþti, Selma Haným’ýn müþkül bir vaziyette kaldýðýný hissederek söze karýþtý ve Þeyh Emin Efendi’nin koluna girerek uzaklaþtýlar. Kalabalýðýn içinden, Þeyh Emin’in yüksek sesle þunlarý söylediði iþitiliyordu: “Yahu, býraksaydýn, þu hanýmla bir toka etseydim. Biz, dans bilmiyoruz. Bari bunu yapalým. He, heh, heh... Bari bunu yapalým.” Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU Ankara 124 Seçilen iki öðrenciden biri Ankara romanýný özetler ve romanýn olay örgüsünü þemalaþtýrýr. Diðer öðrenci romandan alýnan metni özetler ve metnin olay örgüsünü þemalaþtýrýr. 1. Ankara romanýndan alýnan metnin olay örgüsüyle metindeki yaþanmýþ olay arasýnda fark var mýdýr? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Yazar olay örgüsünü düzenlerken nasýl bir yönteme baþvurmuþtur? Yazarýn böyle bir yöntemi tercih etmesinin sebepleri neler olabilir? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Ankara romanýnýn kiþilerini ve bu kiþilerin özelliklerini; ikinci grup hikâyedeki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini; üçüncü grup zamaný ve zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir. 3. Aþaðýdaki þemadan hareketle Ankara romanýndan alýnan metnin yapý unsurlarýnýn (kiþi, zaman, mekân, olay örgüsü) birbiriyle iliþkisini yorumlayýnýz. 4. Ankara romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter mi tip mi olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz. KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU KARAKTER/TÝP ADI Selma Haným Hakký Bey Murat Bey Þeyh Emin Efendi Karakterin/tipin en belirgin özelliði nedir? Karakter/tip olaylar karþýsýnda nasýl bir tavýr takýnmaktadýr? Romandaki olaylarý dikkate aldýðýmýzda romandaki en güçlü karakter/tip kimdir? Sosyal ortam ve çevre bu karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir? Karakterin/tipin yaþadýðý toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr? Bu karakterin/tipin diðer karakterler/tipler üzerinde etkisi var mýdýr? Metnin yazýldýðý dönemde bu romandaki karakter/tip gibi davranan biri olabilir mi? 125 5. Ankara romanýndan alýnan metindeki temel çatýþmayý tespit ederek bu temel çatýþmanýn hangi tema etrafýnda geliþtiðini aþaðýya yazýnýz. Metnin temasýný bulunuz. ................... ................... Tema: ............................. 6. Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýnýn temalarýndan hareketle bu dönemde hangi temalarýn iþlenmiþ olduðunu tespit ederek defterinize yazýnýz. 7. Metinde anlatýlan dönemin sosyal, siyasi, ekonomik þartlarý göz önünde bulundurulduðunda metnin temasýnýn insana özgü gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. Ankara romanýnda iþlenen temaya daha önce Türk edebiyatýnýn hangi döneminde rastlamak mümkündür? Buradan hareketle metnin hangi dönemin zevk ve anlayýþýný sürdürdüðünü belirleyerek defterinize yazýnýz. 9. Yazar Ankara romanýnda Kurtuluþ Savaþý öncesini, Ankara’nýn baþkent olmasýný, inkýlaplar ve geliþmeler sonrasýndaki Ankara’yý anlatmýþtýr. Yazarýn Ankara’yý merkeze alarak Anadolu’yu anlatmasýnýn sebeplerini ve Anadolu’nun metne nasýl yansýdýðýný belirleyerek defterinize yazýnýz. 10. Ankara metninin yapýsý ve anlatým özellikleri dikkate alýndýðýnda bu romanýn daha çok hangi tarz romana örnek gösterilebileceðini belirleyiniz. 11. Ankara romanýnda anlatýcýnýn tahlil ve tasvirde, dili kullanýþ biçiminde nasýl bir tavýr takýndýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan ve aþaðýdaki þekilden hareketle metnin bakýþ açýsýný tespit ederek sözlü olarak ifade ediniz. akýmý ifade eden özellikler edebî akým baðlý olduðu Ankara romanýnýn 12. Metinde anlatýlan Ankara’yla günümüz Ankara’sýnýn benzer ve farklý yönlerini tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 13. Ankara romanýndan alýnan metin parçasýnýn yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle, romanýn hangi edebî akým ve geleneðe baðlý olduðunu tespit ediniz. Sonuçlarý aþaðýdaki tabloya yazýnýz. ... edebî gelenek ... . . edebî geleneði ifade eden özellikler Yapý : Tema : Dil ve anlatým : 14. Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat dönemi romanlarýnýn kurgu ve temalarýndan hareketle Ankara romanýnýn kurgu ve temasýyla ilgili neler söylenebilir? Buradan hareketle eserin edebiyat tarihimizdeki yerini belirleyiniz. 15. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’nun fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz. 126 1. Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýndan alýnan metnin yapý, tema, dil ve anlatým özellikleri göz önünde bulundurulduðunda Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerin genel olarak yapý, tema, dil ve anlatým özellikleriyle ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. Pandomim yapmak üzere sýnýf iki gruba ayrýlýr. Gruplar pandomimde rol alacak kiþiyi ya da kiþileri seçer. Her grup Eski Bir Yara hikâyesi ve Ankara romanýna ait kiþi, olay ve konulardan hangisini anlatacaklarýný belirler ve bunlarý sýrayla sýnýfta canlandýrýr. Pandomimi izleyen grup ne anlatýldýðýný bulmaya çalýþýr. En az iki tur sonunda oyun sonlandýrýlýr. 2. Aþaðýda verilen dönemlerin yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini aþaðýdaki benzerlik-farklýlýk þemasýna yazýnýz. Millî Edebiyat Roman ve Hikâyesinin Genel Özellikleri Millî Edebiyat Zevk Anlayýþýný Sürdüren Hikâye ve Roman (1923 - ...) Benzerlikler .................................................................................................................. ...................................................................................................................... Farklýlýklar Tema Yapý Dil ve Anlatým 3. “Aman Allah, yaradana gurban olayým...” Bu, beyaz yün çoraplarýnýn üstüne iki partal lastik geçirmiþ ve bu lastikleri sicimle ayaklarýna baðlamýþ, yarý külhanbeyi tavýrlý bir delikanlý idi ve bu lafý, tam o esnada otelin merdivenlerinden çýkmakta olan þiþman bir hanýma atýyordu. Bunun yanýnda duran bir köy imamý, koluyla delikanlýyý dürttü: “Sus, oðlum, baþýna iþ açarsýn.” dedi. “Ne iþi be? Þimdi hürriyet var. Herkes istediðini söyleyebilir. Anladýn mý, sarmýsak kafalý?” Ankara romanýndan alýnan metin parçasýndaki hürriyet anlayýþýyla ilgili neler düþünüyorsunuz? Bu hürriyet anlayýþý günümüzde de geçerli bir anlayýþ mýdýr? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 127 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserler veren romancýlar, realist roman tekniðine uygun eserler vermiþlerdir. ( ) - Bu dönemdeki eserlerde Doðu ve Batý karþýlaþmasý temasý deðil halk-aydýn arasýndaki iliþkiler konu edilir. ( ) - Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerde Birinci Dünya Savaþý ve Millî Mücadele ile ilgili konular iþlenmiþtir. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýna göre yazýlmýþ hikâyelerde ............................. tarzý hikâyenin özellikleri görülür. - Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerde .........................................’ya ve .......................... insanýna yönelme görülür. 3. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz. Reþat Nuri GÜNTEKÝN Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU Kiralık Konak Dudaktan Kalbe Çalıkuşu Sodom ve Gomore 4. Aþaðýdakilerden hangisi Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren eserlerin özelliklerinden biridir? A) Bu dönemde Atatürk ilke ve inkýlaplarý çevresinde oluþan konulara deðer verilir. B) Bu dönemde ahlak bozukluklarý ve hurafeler üzerinde durulur. C) Savaþ sonrasý þehirde ve kýrsalda sürdürülen hayat, roman ve hikâyelerde anlatýlýr. D) Bu dönemde yanlýþ Batýlýlaþma eserlerde iþlenmeye devam etmiþtir. E) Bu dönemdeki eserlerde toplumsal faydadan çok bireysel zevk öne çýkmýþtýr. 5. Aþaðýdakilerden hangisi Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU’na ait deðildir? A) Hüküm Gecesi B) Yaban C) Bir Sürgün D) Panorama E) Yeþil Gece Toplumcu gerçekçilik akýmýnýn kaynaklarýyla ilgili araþtýrma yapýnýz (129. sayfadaki 3, 142. sayfadaki 6. sorulara yöneliktir.). Sabahattin ALÝ’nin fikrî ve edebî yönünü araþtýrýnýz (135. sayfadaki 15. soruya yöneliktir.). Sabahattin ALÝ’nin Yeni Dünya adlı hikâye kitabýný ve Fakir BAYKURT’un Yýlanlarýn Öcü adlý romanýný okuyunuz. 128 b. Toplumcu Gerçekçi Eserler 1. Bir roman veya hikâye yazsaydýnýz toplumu ve toplumun sorunlarýný mý yoksa bireysel sorunlarýnýzý mý anlatmak isterdiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. “Toplumculuk” ve “gerçeklik” terimleri size neleri çaðrýþtýrýyor? Nedenleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 3. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle toplumcu gerçekçilik akýmýnýn kaynaðýyla ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. Hikâye ASFALT YOL -Bir köy öðretmeninin notlarýndanÝstasyondan kalkýp vilayet merkezine giden kamyon, iki saat kadar sarstýktan sonra, beni gideceðim köye ayrýlan yolun baþýnda býraktý. Ýki adým bile atacak hâlim yoktu. Çantamý yanýma koyarak, kenarlarýndan otlar fýrlayan bir taþýn üstüne oturdum. Kafamdaki uðultuyu dinlemeye baþladým. Ýçi tozla karýþýk ter kokan kamyon dünyanýn bu en bozuk yolunda bizi birbirimize vura vura sersem etmiþti. Birdenbire duraklamalar, bir çukura yuvarlanýr gibi sarsýntýlar, bana nerede olduðumu bile unutturmuþ ve beni karanlýk bir rüya dünyasýna atmýþtý. Þimdi oturduðum taþýn üzerinde bu rüyadan silkinmeye çalýþýyordum. Gideceðim köyü þoför göstermiþti. Burasý oturduðum yerden yarým saat kadar uzakta, külrengi bir kerpiç yýðýný idi. Bir kenarda ince ince yükselen yine külrengi birkaç kavak, orada, ufacýk da olsa, bir su bulunduðunu anlatýyordu. Belki bir saat oturduðum yerde kaldýktan sonra yavaþça ve sallanarak doðruldum. Küçük çantamý yerden alýp yürümeye baþladým. Kendim köylü olduðum ve bizim köylülerimizi iyi tanýdýðým için içimde yabancý bir yere gidiyorum hissi yoktu, ilk vazifemde muvaffak olacaðýma emindim. Akþam olmaya baþlamýþtý. Köye yaklaþýnca ortalýðý büsbütün bir kýzýllýk kapladý. Kýrmýzý bir deniz gibi parlayýp kýmýldayan bu bir karýþ boyundaki kuru bozkýr otlarýnýn üzerinde upuzun gölgem yatýyor ve gölgemin baþý, ileride, aralarýndan yer yer çekirgeler fýrlayan bu otlarýn arasýnda kayboluyordu. 129 Köyün kenarýndaki birkaç evin önüne gelince burnuma yanmakta olan tezek kokusu geldi. Gözümün önünde, saç üzerinde yufka piþirilen bir ocak ve bekleþen yalýnayak çocuklar canlandý. Sokaklarda daha evlerini bulamamýþ birkaç inek kuyruklarýný kalçalarýna çarparak yürüyor ve ara sýra böðürüyordu. Bu öyle bir böðürüþtü ki uzun uzun düþündükten sonra söylenen derin manalý bir söze benziyordu. Gitgide daha kuvvetlenen keskin bir gübre kokusu beni daha çok buraya yaklaþtýrdý. Köy yaþayan, çalýþan bir mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur. Dünyada hiçbir koku beni bu kadar saramamýþ, kafamdan birbiri arkasýna bu kadar çok hatýralar yuvarlayýp geçirmemiþtir. Kahvenin önünde birkaç ihtiyardan baþka kimse kalmamýþtý. Beni görünce yerlerinden kalkmadan baktýlar. Yanlarýna gidip oturdum, kim olduðumu anlattým. Ýçlerinden biri muhtarmýþ. Benden önceki öðretmen gideli altý ayý geçtiðini, o zamandan beri okulun kapalý durduðunu söyledi: “Daha harmanlarýn hepsi kaldýrýlmadý. Çocuklar okula falan gelmezler. Beþ on gün oturup dinlenirsin!” dedi. Çocuklarý toplamak, dersleri yoluna koymak pek güç olmadý. Köylüler kendi dilleriyle konuþanlarý anlamakta gecikmiyorlar. Þimdilik hiçbir þeyden þikâyetçi deðilim. Yalnýz bir yol meselesi var ki bunu kendime iþ edindim ve aylardýr uðraþýyorum. Ýlk geldiðim gün kamyonda canýmý çýkaran o yol, meðer bütün vilayetin en büyük derdiymiþ. Herkes mahsulünü, yolcusunu bunun üzerinden geçirmeye mecbur. Baþka yol yok ve buna da yol demek için pek bol keseden atmak lazým. Ýþin garibi, vilayet merkezini altmýþ kilometre uzaktaki demiryoluna baðlayan yol da bu!.. Herhâlde daha mühim iþler bunun yapýlmasýný bu kadar geri býrakmýþ. Ben hem bizim köyden hem de baþka köylerden vilayete müracaat ettirdim; yolun yaptýrýlmasýnýn ne kadar lazým olduðunu dilim döndüðü kadar anlattým. Uzun istidalarý hükûmet memurlarý pek okumazlar diye her fikrimi ayrý bir istidaya yazarak bunlarý ayrý ayrý köylerden verdirdim. Böylece hepsi okunmuþ olacak. Yolun yapýlmasýnda köylünün nasýl yardýmý olacaðýna dair de birçok fikirler ileri sürdüm. Geçenlerde þehre gittiðim zaman maarif müdürü bana biraz tuhaf muamele etti. Kýzýyor da kýzdýðýný belli etmeyip alay etmeyi tercih ediyor gibiydi. Neden diye merak ettim. Sonra laf arasýnda: “Siz okul dýþýndaki iþlerle de uðraþacak vakit bulabiliyorsunuz galiba, talebeniz pek mi az?” dedi. “Az deðil ama o da vazifem deðil mi?” diye cevap verdim. Alaycý gözlerini üstümde gezdirdi. Bir þey söylemedi. Sonra dýþarýda, kahvede arkadaþlardan duydum. Maarif müdürü bana kýzgýnmýþ. Ben köylülere Teþkilatý Esasiye Kanunu’nu okumuþ, anlatmýþtým. Kadastro’da iþi olan bir köylü bir istida vermiþ, bir müddet sonra da cevap istemiþ. Ne cevabý, denince: “Basbayaðý cevap vereceksiniz! Mecbursunuz! Kanun var!” diye dayatmýþ. Sormuþlar, araþtýrmýþlar, kanunu benden öðrendiðini anlayýnca maarif müdürüne þikâyet etmiþler. Hele bu yol iþiyle bu kadar uðraþtýðýma kýzanlar pek çok. Bir alakalarý olduðundan deðil, iþ olsun diye kýzýyorlar. Benim öðretmen olduðum köyde oldukça zengin bir Rüstem Aða var. Þehirde arabacý dükkâný iþletiyor, yaylýlarý, kaðnýlarý tamir ediyor. Bunun istida veren köylere gidip benim aleyhime sözler söylediðini duydum. Pek þaþmadým. Bütün teþebbüslerden henüz bir þey çýkmadý. Ara sýra bu iþin arkasýný býrakacak oluyorum. (Çünkü hükûmetteki, hele nafýadaki memurlar be130 nimle açýktan açýða alay ediyorlar.) Fakat akþamlarý köyde, istasyondan dönen arabalarýn, kaðnýlarýn ve zavallý hayvanlarýn hâlini görünce içim acýyor. Kendi kendime: “Baþladýðýn iþi yarýda býrakma iki gözüm, sana yakýþmaz!” diyorum. Ne de uzun muameleleri varmýþ böyle þeylerin. Vilayet konaðýnda bizim istidalarýn girip çýkmadýðý oda kalmadý. Köylüler bile benim bu gayretime þaþýyorlar. Onlarda da bu iþin sonu çýkacaðýna dair bir ümit yok. Hâlâ bir þey çýkmadý... Galiba bu yolu yapmayacaklar. Köylü de bana yardým etmiyor. Pek ölü mahluklar... Belki de pek akýllý mahluklar da boþuna yere uðraþmak istemiyorlar, içimde hiç þevk kalmadý. Ýnsana birkaç kelime ile cevap verseler yine neyse fakat ne evet ne hayýr!.. Sanki bu istidalarý ses vermez bir derin kuyuya atmýþýz. Akþamlarý köyün yaný baþýndaki sýrta çýkarak uzakta tozlara bulanýp uzanan yolu seyrediyorum. Bazen tozdan bembeyaz olmuþ ve üstüne sepetlerle denkler sarýlmýþ bir kamyon görünüyor, bir bataklýkta dizlerini kaldýrýp indirerek yürüyen bir insan gibi ileri geri sallanarak, yýkýlacak gibi olarak aðýr aðýr ilerliyor. Bu o kadar üzücü bir manzara ki tekniðin en son ifadelerinden biri olan bu makine ile dünyanýn bu en iptidai yolunun mücadelesini görmemek için insan gözlerini kapýyor. Bazan koþup yolu avuçlarýmla düzeltmek, orada hiç olmazsa beþ on metrelik bir yeri bir “yol” hâline koyarak kendi hisseme düþen vazifeyi yapmýþ olmak istiyorum. Bizim iþ birdenbire canlandý. Geçenlerde þehre büyüklerimizden biri gelmiþ. Otomobili ne kadar rahat da olsa bu yol yine kendini hissettirmiþ olacak ki bir laf arasýnda valiye bundan bahsetmiþ, vali de hemen atýlarak: “Ýlk düþündüðümüz þeylerden biri de budur, hemen bu sene yaptýrmak istiyoruz, projeleri hazýrlanýyor. Hatta asfalt yaptýrmayý bile düþünüyoruz... Acaba bu yol asfalt olsa þehrimizi sýk sýk þereflendirir misiniz?” demiþ. O büyük zat da: “Gelirim tabii...” diye cevap vermiþ. Bunun üzerine asfalt meselesi aldý yürüdü. Ben meðer uykudaymýþým, vali projelerden bahsediyor... Demek zannettiðim kadar bu iþe lakayt deðillermiþ, yalnýz gürültüsüz, þatafatsýz bir þekilde halka hizmet etmeyi daha uygun buluyorlarmýþ. Fakat bu sessizliðin aksine olarak bu sefer de iþ pek yaygaraya verildi. Vilayetin, yemek listesi büyüklüðünde haftalýk gazetesinin yarýsýný asfalt þose havadisleri dolduruyor. Köyde de itibarým artar gibi oldu. Bizim köylülerin insana muamele ediþleri zaten barometre gibi. Bence bu yolu asfalt yapmaya þimdilik hiç lüzum yoktu. Üç dört misli fazla masraf edileceðine, bu para daha lüzumlu yerlere harcanabilir ve buraya, kendimize göre bir yol, temiz bir þose yeterdi. Fakat belki baþka bir düþündükleri var. Belki her þeyin son derece mükemmel olmasýný istiyorlar. Bu kadar büyük iþlere aklým ermez. Bir yol olsun da paramýz varsa isterse halý da döþetilsin... Vali Ankara’ya gitmiþ. Tetkikat yapan mühendisler yolun yarým milyona çýkacaðýný söylemiþler, hâlbuki vilayet bütçesi 350 bin lira... Bu parayý bulmak için bankalara müracaat edilmiþ, onlar da Maliye Vekâleti’nin kefaleti olmadan para vermemiþler, Maliye Vekâleti de Meclisten izin almadan kefil olamazmýþ, hulasa karýþýk iþler vesselam. Vali bütün bunlarý yoluna koymak için gitmiþ... 131 Adamcaðýz bu yol meselesini kendine iþ edindi. Meclisi Umumiden tahsisat almak için bir nutuk vermiþ, vilayet gazetesinde okudum. Bir belagat numunesi. Kendisini bu yol iþine dört elle sarýlmaya sevk eden, o büyük zatýn iþareti olduðunu söylüyor ve onun yol yapýldýktan sonra daima geleceðini vaat ettiðini hatýrlatýyor. Hakikaten büyüklerimiz her þeyi görüyorlar ve bir iþaretleriyle uyuyanlarý uyandýrýyorlar. Yalnýz vali bu yol için halkýn da birçok müracaatlarý olduðundan hiç bahsetmiyor, yolun köylüye ne kadar faydasý olacaðýný da söylemiyor. Belki bunlar herkesin bildiði þeyler de onun için. Her ne ise bu yol iþinde bir damlacýk tesirim olduysa ne mutlu bana. Yolun yapýlmasýna baþlandý bile. Bankalardan borç alýnmýþ, bilmem kaç senede ödenecekmiþ. Borç taksitlerine karþýlýk olmak üzere hastane tahsisatýndan biraz kýrpýlmýþ ve önümüzdeki sene maarif kadrosu biraz kýsýlacakmýþ. Ýþin buraya varacaðýný hiç düþünmemiþtim. Fakat daha ortada bir þey yok. Vakitsiz telaþ etmeyelim. Para bulmak isteyince maariften önce akla gelecek çok þeyler var. Mesela vali çok alakadar olduðu bu yol meselesi için þimdilik vali konaðý yaptýrmaktan vazgeçebilir... Yol ilerliyor, bizim köye ayrýlan köþede de hararetli çalýþmalar var. Silindirler gelip gidiyor ve alacalý bulacak bir sürü köylü amele karýncalar gibi çalýþýyor. Bu çalýþma akþam geç vakte kadar sürüyor, sonra kenardaki çadýrlara çekilip yatýyorlar. Amelenin çoðu açýkta yatýyor. Müteahhit çadýr yetiþtirememiþ. Þafakla beraber tekrar faaliyet baþlýyor. Bizim köyden de amele yazýlanlar var. Beþ on kuruþ kazanýp vergi borcunu ödeyecekler. Bunlar geceleri köye dönüyorlar ama pek bitkin bir hâlde. Müteahhidin baþlarýna diktiði memur ekmek yemek için bile on dakika zor izin veriyormuþ. Bizim köylü önceleri pek lakayttý fakat taþ döþenip asfalt iþi baþlayýnca hepsini bir merak sardý. Kocaman kazanlarda kaynatýlýp sonra yerlere dökülen bu kara þeyin üzerinde yürünebileceðini, hele kamyonlarýn ve arabalarýn geçeceðini pek kabul edemiyorlar. Tarlalarý bu tarafta olanlar akþamlarý dönerken yolun kenarýndaki hendeðe çömelip silindirin ileri geri gidiþine bakýyorlar ve tanýdýklarý amelelerle aldýklarý yevmiyeler hakkýnda konuþuyorlar. Yol bitti. Birkaç gün sonra açýlýþ töreni olacak. Köyün yanýndaki tepeye çýkýp bakýnca uzakta kara bir yýlan gibi parlýyor. Ýki tarafýna aðaç da dikeceklermiþ. Enfes bir þey doðrusu. Bütün vilayet halkýnýn buradan nasýl akýn akýn geçeceðini, nasýl kolaylýkla, kayar gibi istasyona varacaðýný 132 düþündükçe içimde bir þey hopluyor. Yolun saðlamlýðý hakkýnda dedikodular var... Müteahhit adamakýllý vurdu diyorlar. Fakat herhâlde dedikodudan ibaret. Bu dehþetli güzel manzaranýn karþýsýnda insana nasýl fena düþünceler gelebilir, þaþýyorum. Bugün ömrümün en mesut günü idi. Þehrin kenarýnda taklar kurulmuþtu, bütün memurlar resmî elbiselerini giyip gelmiþler. Hususi muhasebe müdürü bile, bej pardosüsünün üstüne silindir þapkayý oturtmuþ, “1.55” boyu ile ön tarafta yer almýþ. Ben de bir kat elbisemi silip ütüledim ve öyle geldim. Maarif müdürü ters ters bakýyor ama, ne derse desin, bir gün köyden ayrýlmakla kýyamet kopmaz ya... Bu yol bir parça benim eserim demektir... Halk ve köylü uzaktan seyrediyorlardý, yanlarýna gittim, konuþtum, sevincimden herkesi kucaklayacaðým geliyor. Yerime döndükten sonra aklýma geldi, köylülere, yakýna gelmeleri için iþaret ettim. Bu yol herkesten evvel onlarýn demektir. Birkaç tanesi ilerleyecek oldu, jandarmalar býrakmadý, ben de sesimi çýkarmadým ama neþemin yarýsý kaçtý. Vali uzunca bir nutuk verdi, sesi pek gür olmadýðý için iyi iþitemedim, yalnýz kulaðýma: “Cumhuriyet, bayýndýrlýk... Rehberlerimiz... Her þey halk için...” sözleri geldi. Birkaç kiþi daha, kýsa sözler söylediler. Kurdele kesildi, önde valininki olmak üzere, bir otomobil kafilesi hýzla ileri atýldý. Arkasýndan memurlar beþ on adým yürüdüler, herkes ayaðýný asfalta alýþtýrýr gibiydi. Köylüler belki acemiliklerinden, belki de bir þey söylerler diye çekindikleri için, asfalta basmaya cesaret edemeyerek yolun iki kenarýndaki toprak kýsýmda yürüyorlar ve büyük gözlerle ortaya, üzerinde taze otomobil lastiði izleri ýslak ýslak parlayan asfalta bakýyorlardý. Her þeye raðmen köye muzaffer bir kumandan gibi döndüm. Yolun açýlýþýnýn onuncu günü nafýanýn fen memurlarý vilayete bir rapor vermiþler. Kaðnýlarýn ve öküz arabalarýnýn hatta diðer arabalarýn da asfaltý þiddetle tahrip ettiðini bildirmiþler. Bunda yolun pek saðlam olmamasýnýn de tesiri olacaðýný hiç aðýzlarýna almamýþlar, hâlbuki yalnýz kaðnýlarýn deðil, biraz yüklüce kamyonlarýn geçtiði yerlerde bile çukurlar kalýyor ve yer yer bozukluklar görülüyordu. Vilayetçe telaþa düþmüþler. Daha parasý ödenmeyen yolun, o büyük zat þehri bir kere bile þereflendirmeden on beþ gün içinde eski hâline dönmesi tehlikesi karþýsýnda hemen toplanmýþlar ve lastik tekerlekli olmayan nakil vasýtalarýnýn asfalt yoldan geçmelerini men etmeye karar vermiþler. Köyde bu havadise kimse inanmak istemedi fakat birkaç köylü jandarmalar tarafýndan durdurulup kaðnýlarýný yoldan çýkarmaya, çamurlu tarlalardan geri dönmeye mecbur edilince herkes iþin ciddi olduðunu anladý. Bu yasak pek aðýrdý. Yol iki dað arasýndaki bir boðazdan geçtiði için, þimdi istasyona gitmek isteyenler bu daðý dolaþacaklar ve tam altý saat ziyan edeceklerdi. Bir yere toplanýp bir çare düþündüler fakat ne jandarmalara karþý koymaya ne de kaðnýlara lastik tekerlek taktýrmaya, þimdilik imkân yoktu. Altý saat daha fazla süren ve eskisinden birkaç defa daha berbat olan bir yoldan gidecekler, daðýn arkasýndan dolaþacaklardý... Hiçbirisi artýk benimle konuþmuyor, hepsi bana düþman gözlerle bakýyordu. Bir gün akþamüstü muhtar geldi: “Oðlum!” dedi, “Biz senden þikâyetçi deðildik ama bu yol meselesi iþi deðiþtirdi. Köylü baþýmýza gelen bu derdi senden biliyor ve söz dinlemiyor. Birkaç keredir seni dövmeye hatta daha ileri gitmeye kalktýlar, ben önüne zor geçtim... Baþka köylerde de senin düþmanlarýn çoðalýyor. Bir gün baþýna bir iþ gelir. Ýyisi mi, güzellikle buradan git. Darýlma, gücenme, hakkýný helal et!” Ben de bunu düþünmüyor deðildim. Köylünün bana karþý aldýðý tavýrdan hayýrlý mana çýkaramazdým. Birkaç parça eþyamý çantama doldurdum, artanýný bir bohça yaptým; bu köye geldiðim gibi yine bir akþam vakti, güneþ sarý otlara uzanýr ve rüzgâr bunlarý kýzýl bir deniz gibi dalgalandýrýrken keskin gübre kokularýný ve tezek dumanlarýný arkamda býrakarak çýktým yürüdüm. Sabahattin ALÝ Bütün Öyküleri II 133 1. Aþaðýda karýþýk olarak verilen olaylarý metnin olay örgüsüne göre düzenleyiniz. ( ) Köy kahvesinin önünde köyün muhtarýyla tanýþýr, okulun durumuyla ilgili bilgi alýr. ( ) Köye devletin üst düzey bir yetkilisi gelir. ( ) Ýlk görevine giden bir öðretmen, görev yapacaðý köye bir saat mesafede bindiði kamyondan inerek köye doðru yürümeye baþlar. ( ) Vali, köy yolunun asfaltlanmasý için Ankara’ya gider. ( ) Öðretmenin bu yol iþiyle uðraþmasýna bazý devlet görevlileri kýzar. ( ) Yolun yapýlmasýna baþlanýr. ( ) Köylülerin, lastik tekerlekleri olmayan nakil vasýtalarý asfalt yola zarar verir. ( ) Vilayet, lastik tekerlekleri olmayan araçlarýn yoldan geçmesini yasaklar. ( ) Öðretmen köyün kötü yolunun düzeltilmesini kendine iþ edinir. ( ) Bu yasak köylüyü zorda býrakýr. ( ) Köylüler, yol yaptýran öðretmene çok kýzarlar. ( ) Öðretmen, çocuklarý toplayarak onlara ders vermeye baþlar. ( ) Öðretmen köyden ayrýlýr. 2. Türk Edebiyatýnda 1930’lu yýllardan itibaren köylüden, iþçiden, dar gelirliden söz edilmeye baþlandýðý düþünüldüðünde Asfalt Yol hikâyesinin olay örgüsü ile ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Olay örgüsünden hareketle hikâyedeki olayýn gerçeklikle iliþkisi üzerine neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Asfalt Yol hikâyesinin kahramanlarý ile bunlarýn olay örgüsündeki iþlevlerini aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Kiþiler Köylüler ................................ ................................ ................................ ................................ Olay Örgüsündeki Ýþlevi .................................................................. ................................................................... ................................................................... ................................................................... ................................................................... 5. a. Aþaðýda Asfalt Yol hikâyesinin kahramanlarýnýn birbirleriyle olan iliþkisi þemalaþtýrýlmýþtýr. Metnin olay örgüsünü dikkate alarak kahramanlar arasýndaki iliþkiyi þemaya göre yorumlayýnýz. Köylü Öðretmen Hükûmet b. Metindeki kiþilerle o dönemde karþýlaþýlýp karþýlaþýlamayacaðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. Asfalt Yol hikâyesinden seçtiðiniz bir bölümün resmini yapýnýz. Hikâyedeki tasvirler tam olarak bir resim hâline getirilebiliyor mu? Niçin? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 134 6. a. Asfalt Yol hikâyesindeki mekân ve zamanýn iþlevlerini sözlü olarak ifade ediniz. b. Asfalt Yol hikâyesindeki kiþilerin yerine þehirli kiþiler kullanýlsaydý hikâyedeki mekân kiþi uygunluðu saðlanabilir miydi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. c. Yandaki þemadan yola çýkarak Asfalt Yol hikâyesindeki kiþi, zaman, mekân ve olay örgüsü unsurlarýnýn gerçeklikle ve birbirleriyle olan iliþkisini belirleyiniz. Sonucu defterinize yazýnýz. 7. Metnin temasýný bularak bu tema ile hikâyenin adý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 8. Metnin temasýna benzer temalarýn iþlendiði farklý sanat eserlerine (sinema filmi, TV dizisi, roman, hikâye vb.) rastladýnýz mý? Sanatçýlarýn buna yönelmelerinin sebepleri neler olabilir? 9. Metnin kim tarafýndan anlatýldýðýný ve anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz. 10. a. Aþaðýda Asfalt Yol hikâyesinden alýnan paragraflarda kullanýlan anlatým türlerini belirleyiniz. Hikâyenin bütününü dikkate alarak hikâyede hangi anlatým türünün kullanýldýðýný nedenleriyle birlikte aþaðýya yazýnýz. Ýstasyondan kalkýp vilayet merkezine giden kamyon, iki saat kadar sarstýktan sonra, beni gideceðim köye ayrýlan yolun baþýnda býraktý. Ýki adým bile atacak hâlim yoktu. Çantamý yanýma koyarak kenarlarýndan otlar fýrlayan bir taþýn üstüne oturdum. Kafamdaki uðultuyu dinlemeye baþladým. Kullanýlan anlatým türü .................... Akþam olmaya baþlamýþtý. Köye yaklaþýnca ortalýðý büsbütün bir kýzýllýk kapladý. Kýrmýzý bir deniz gibi parlayýp kýmýldayan bu bir karýþ boyundaki kuru bozkýr otlarýnýn üzerinde upuzun gölgem yatýyor ve gölgemin baþý, ileride, aralarýndan yer yer çekirgeler fýrlayan bu otlarýn arasýnda kayboluyordu. Kullanýlan anlatým türü .................... Asfalt Yol hikâyesinde hâkim olan anlatým türü .................... b. Belirlediðiniz anlatým türünün metne ne kazandýrdýðýný açýklayýnýz. 11. Asfalt Yol hikâyesinin yazýlýþ amacýný belirleyiniz. 12. Metinde iþlenen tema günümüzde de ele alýnabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. 13. Asfalt Yol hikâyesi hangi tür hikâye tekniðiyle yazýlmýþtýr? Bu hikâye tekniðinin özelliklerini metinden örneklerle tespit ederek metne kazandýrdýklarýný defterinize yazýnýz. 14. Asfalt Yol hikâyesinin hangi edebî akýma baðlý kalýnarak yazýldýðýný ve edebiyat tarihindeki yerini tespit ediniz. 15. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Sabahattin ALÝ’nin fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz. Bir sonraki derste iþlemek üzere Yýlanlarýn Öcü adlý romaný özetleyiniz (140. sayfadaki 1. etkinliðe yöneliktir.). Yýlanlarýn Öcü adlý romanýn edebiyat tarihimizdeki etkilerini araþtýrýnýz (142. sayfadaki 12. soruya yöneliktir.). Fakir BAYKURT’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda araþtýrma yapýnýz (142. sayfadaki 13. soruya yöneliktir.). 135 Roman YILANLARIN ÖCÜ Romanýn kahramaný olan Kara Bayram’ýn seksen haneli Karataþ köyünde kimsenin gözüne batmayan bir yaþamý vardýr. Babadan kalma ahýr, samanlýk, toprak damlý bir evi, bir kaðnýsý, kýrk beþ dönüm kadar topraðý vardýr. Kendi topraðýný iþleyerek ailesinin geçimini saðlamaya çalýþmaktadýr. Bir gün Haceli, Bayram’ýn evinin önündeki boþ araziye ev yaptýrmak ister. Evin önündeki meydanda Haceli, kardeþleriyle iþçilerini toplamýþ, yeni baþtan kazýk çakýyor, ip çekiyordu. Köyün yapý iþlerinden anlayan tek adamý Taþkelle Mehmet: “Þöyle yapýn, böyle yapýn!” diye kýsa komutlar veriyordu. Haceli, Irazca’nýn kendine doðru geldiðini gördü. Ýþinden baþýný ayýrmadý. Irazca geldi, adamlara iki adým kala durdu. Hiç laf etmedi. Elini kalçasýna koyup olanlarý seyre daldý. Haceli telaþlanmaya baþladý. Hiç söz atmamýþtý. “Hoþ geldin hala!” diye kendisi mi konuþsaydý acaba? Ondan yana doðru gitti. Yüzüne baktý, Irazca’nýn yüzünde kýpýrtý yoktu. “Hoþ geldin Hala, niþledin?” dedi Haceli. Irazca karþýlýk vermedi. Taþkelle’nin çaktýðý kazýklara, çektiði iplere bakýyordu. “Size komþu oluyoruz Hala!” dedi Haceli. “Ev yapýyoruz gayri. Komþuluðunuzu gösterirsiniz tabii. Ev yapanla düðün edene yardým þarttýr. Biz de aþþa mahallenin çamurundan kurtulalým sayanýzda...” Irazca karþýlýk vermiyordu. “Ýstemiyor bizi!” diye düþündü Haceli. “Bizim, evi önüne ev yapmamýzý, kendisine komþu gelmemizi istemiyor. Belkim bir ayartan var.” Irazca, olduðu yerde, olduðu gibi dikiliyordu. Eli hâlâ kalçasýndaydý. Taþkelle, baðýrdý: “Haydi bakalým Haceli, bu iþ tamam! Ýlk kazmayý furalým. Kan akýtmayacak mýsýn temele?” “Temele kan akýtmak icabeder emme, bir tedariðim yok arkadaþ. Dama düver atarken keserim bir þey.” dedi. “Ya da içine girerken.” “Madem öyle, fur kazmayý. Hayýrlý uðurlu olsun. Heç olmazsa bir horoz kesmeliydin emme, neyse...” “Yooo, arkadaþ dedi Haceli. ‘Haceli temele horoz kesmiþ.’ dedirtmektense ‘Hiç kesmemiþ, sonra kesecekmiþ.’ dedirtmek daha eyi.” Kazmayý kucakladý. Temelin baþýna doðru gitti. Durdu, bismillah çekti. Irazca geldi, önüne dikildi birdenbire. Haceli’nin benzi attý: “Ne istiyorsun ulan?” diye kekeledi., Irazca’da gene ses soluk yoktu. “Çekil çabuk önümden!” dedi Haceli. “Ýþimden avara etme beni! Ne demek istiyorsun yani? Sabah sabah aklýndan zorun mu var yoðsam?” 136 Bayram ve ailesi, Haceli’nin evlerinin önüne ev yapmasýna karþý çýkarlar. Köyün muhtarý bu boþ arazinin Haceli’ye satýlmasýna ses çýkarmaz. Köyün muhtarý ve Haceli birlikte hareket ederler. Bayram bütün ýsrarlara raðmen davasýndan geri dönmez. Bayram’ý ikna etmek isteyen Muhtar, Bayram’ý kendi adamlarýna dövdürür. Bu olaydan biraz sonra köye kaymakamýn geleceðini duyan muhtar, onu memnun edecek bir karþýlamaya hazýrlýk yapar. Bayram’ýn annesi Irazca Ana, kaymakamýn geleceði yola çýkar, onu bekler, kaymakama olaylarý bir bir anlatýr. ARZUHÂL Ýðnem düþtü yakamdan, Gel arkamdan arkamdan... Sen arkamdan gelirsen, Ben korkmam kaymakamdan!.. Dur anam Kaymakam! Atýn baþýný çek birez! Ýki seettir ulu yolunu gözlerim. Ha þimdi gelecen, ha þimdi gelecen diye beklerim burada böyle. Tepip geçme gayri bizi. Biz bu köyün fukarasýndanýz. Bu Karataþ’ýn. “Seksen evli Karataþ” dedikleri köy, iþte bu köydür. Eskiden Beylik olup ve ahalisi Beyin ortakçýsý, kadýnlarý da hizmatçýsýydý. Yedi yýl oluyor, Bey, köyü köylüsüne sattý, parayý cebine kattý, gitti. Karataþ köyü dört yüz bin lire borç ödedi. Ödedi emme nasýl ödedi? Orasýný gel Karataþ’a sor. Öküz, inek, dana... Un, bulgur, tarhana... Pazarda para eden ne varsa elinde, sattý. Daha da satýyor. Borç bitmedi daha. Ödedi dediðime bakma. Bey, parasýný pangadan aldý. Hökümetin pangasýndan. Panga da bizden alýyor. Bir dünya fayýzýynan. Bir etek para veriyorsak, temsil, bir etek de fayýzý dutuyor. Emme sonunda, ektiðimiz toprak bizim ya, yeter. Bey gitti, Ýstanbul’un Boðaz’ýna dað gibi bir ev çökertti. Sonra da bir ütel yapacakmýþ. Daha sonra, bir baþýna, koca Ýstanbul’u satýn alacakmýþ. Bey, bey! Bey varsýl! Biz yoksuluz çok þükür. Herkesin bey olmasý ilazým deðil. Mümkün deðil... Beþ parmaðýn beþi gibi bizim komþularýn da hâli bir deðil. Topraklar satýlýrken iki binlik alan oldu. Üç bin, dört bin, beþ bin, altý, yedi, sekiz, on bin lirelik alanlar oldu. Beþ parmaðýn beþi bir olmadýðý için biz de üç bin lirelik aldýk sayanda. Borcunu da bitirdik bu yýl. Ýnsanýn belinden borç kalkýnca sýrtýndan bir senelik kirli çamaþýrý çýkmýþ gibi ýrât oluyor. Cümlenin borcu kalksýn sýrtýndan, amin... Senin varsa seninki de kalksýn... Biz yoksuluz diye bizim tepemize biniyorlar oðlum. Þimdi sen geliyorsun ya bu Karataþ’a, þanlý þöhretli karþýlayacaklar seni. Alayýnan. Davul zurnayýnan. Götürüp döþeli evlere endirecekler seni. Akþam aðýrlayacaklar. Kýnalý kuzuynan. Yünden yataklar serilecek altýna. Gül kokulu yorganlar örtüneceksin. “Eferim þu Karataþ’ýn milletine!” diyeceksin. Karataþ köyü iþte bu Karataþ sanacaksýn. Yalan!.. “Ne gadýn köy!” diyeceksin. Yalan!.. Bin defa yalan!.. Altý yaþýndan beri bu köyde olup biten, gelip giden her þeye aklým erer benim. Yaþým altmýþ. Ne kadýlar geldi geçti ne kaymakamlar geldi geçti. Sen de gelip geçeceksin. Memleket kimseye baki deðil. Hep geçeceksiniz. Ve geçe- 137 ceðiz. Þimdi bizim bu köy daðlýk olmayýp düzlük olduðu için, altýna bir at bulan geldi buraya. Bildiklerim, gördüklerim, hep dayalý döþeli evlere endiler. Yidiler içtiler. Derecesiz memnun oldular. Derecesiz sarhoþ oldular. Çekip gittiler sonunda. Hepsi, Karataþ’ý böyle gördü ya, böyledir sandý. Heç birisi kel bir eþþeðe binip ya da yayan yapýldak çekilip gelmedi þuraya. Heç birisi derimizin altýndaki yaralarý görmedi. “Atlý adam, eþþeklinin hâlinden ne bilsin?” deyen boþa dememiþ. Yoo, yoo, at bulan ata binsin gene! Ha, ne diyordum, heç birisi rasgele bir fukara evine enmedi. Bir fukara çorbasý içmedi. Sankim iðne var fukaranýn döþþeðinde, çorbasýnda zehir var... Her ocakta, eyi kötü her gün bir þeyler biþip taþarken, ne hikmettir bilinmez, onlara ayrý ayrý biþti taþtý. Þimdi sana da ayrý ayrý biþip taþýyor. Ben olsam, ben bunlarý yimem. Yiðit olan herkesin yidiðinden ayrý yimez!.. Bak anam, sana gözel gözel açayým. Köy sýrrý emme sen bizim sýrdaþýmýz ol. Sýr kardaþýmýz ol. Seksen evli Karataþ’ýn üç evi eyidir. Her gün üçüne de kadý gelse karþýlanýr, aðýrlanýr. Yaðý tuzu, eti südü bulunur bunlarýn... Yedi evi de þöyle böyle. Bunlar da eyi sayýlýr... Bu yedinin altýnda bir elli ev var ki bir babucu dört kiþi ortak geyer. Ölmeyecek kadar kaldýrýrlar, ölmeyecek kadar yirler. Biz onlardanýz. Irazca dedin mi, Kara Bayram dedin mi, biziz, onlardanýz! Bizim altýmýzda da yirmi kadar bir ocak tüter ki gör ne ocak, ne ocak!.. Ocak demeye dilin varmaz. Ocak demek caiz deðildir. Ocaklarýnýn nasýl tüttüðünü bilen bilir! Açlýktan nefesleri kokar emme nasýl kokar? Gene bilen bilir!.. Þimdi tosunum, bunu demeden sebep, bizi anlasýnlar... Tepedeki üç haneden birini görüp Karataþ’ýn hepisi böyle sanmasýnlar. Ýnsan dediðin türlü türlüdür. Hani, yer damar damar, insan millet millet, köylü de boy boy. Türlüsü var. Sen bu Karataþ’a gözünü yum gir. Öylece doðrul var bir eve. Ýresmî misafir ol. Zorla ol, cebrî... Alýrlar eyi kötü. Hepsi alýr. Ýki güncez katlan. Ondan sonra da kaymakam kaymakam deyip durduklarý adamýn sen olduðunu söyle. Tanýt kendini. Hemen baðlanýrlar. Güvenirler. Her bir gizlerini açarlar. Senin bir er evladý er olduðunu anlayýnca her hâllerini söylerler. Söylemeseler de sen her þeyi görürsün zaten. Gördüklerin sana dünyanýn sonunaca yeter... Oðlum, sen þimdi Karataþ’a geldin. Hoþgeldin. Ýþte Muhtar, ahalisini ardýna dizmiþ, Bekçinin eline davulu vermiþ, deli Hüseyin’in eline de zurnayý; geliyor. Emme benim sana söylenecek derdim var. Sen þimdi Muhtarýn ardýna düþer gidersen ben derdimi sana dökemem anam. Koca cihanýn önünde dökerim, Muhtarýn önünde dökemem. Bizim niyetimiz, ölene kadar bu köyde yaþamak. Þeherlerde, kasabalarda gözümüz yok. Yarýn sen baþýný alýp gideceksin, biz gene bu südü sümüðü bozukla kalacaz. Eyi kötü kahrýný çekecez. Allahýn verdiði bir çýban gibi. Þimdi bize düþmandýr, derdimizi sana duyurduk deye, geçecek karþýmýza, daha bir duþman kesilecek. Köylük yerinde Muhtar bir adama duþman olmasýn! Muhtarýn duþman olduðu her adam bizim hâlimize düþer. Belkim düþmez emme, varsýl olursa! Eee, biz yoksuluz dedik sana. Hem yoksul ol hem Muhtarýn duþmaný ol, felaket! Biz bu felaketin içindeyiz þimdi. Baþýný aðrýtýyorum anam, haydi hem yörü hemi de dinle. Atýný sür aðýr aðýr. Hem gidelim hemi de dertleþelim. Seni de bir ana doðurdu. Senin de bir anan var. Analar oðullarýný severler helbet. Muhtar, benim Kara Bayram’ýmý bir kahbelikle odasý- 138 na çaðýrtýp dövdürdü bu sabah. Oðlumun adým atýp yürüyecek hâli yok. Ayaða kalktý mý düþüyor. Ben oðlumu seviyorum, ben oðluma yanýyorum, ayýp mý? Ellerinde heç bir çare olmayan analar, bu acýya, bu zuluma, bu zillete nasýl dayanýrlar? Ah, ben dayanamýyorum, heç dayanamýyorum! Þuramdaki teller kopuyor. Böðüre böðüre aðlamak istiyorum. -Köy Gurulundaki ikinci üye Haceli de sabah sabah avlumuza baskýn yapýp benim bicecik gelinimi bir taþta yere devirdi. Gelinimin üç buçuk aylýk çocuðunu düþürdü. Kanlarý da durmuyor. Öldü ölecek. Elsiz ayaksýz yatýyor þimdi. Kanun mu? Ne kanunu? Köy yerinde ne kanunu Allahý seversen kaymakamým? Köy yerinde kanun olsa ben senin önüne geçer de böyle kafaný aðrýtýr mýydým? Hem onlar kanun dinleyecek adamlar mý? Köy yerinde kanun!.. Köy yerinde kanun olsa böyle dal gündüz ev basýp karý dövebilirler miydi? Bayram’ýmý dövebilirler miydi? Bak anam, benim senden istediðim “arka” deðil. “Bizden yana konuþ” filan demiyorum. Heç bir yaný tutma! Bize arka verme emme Muhtara da verme! Herkes kendi baþýna olsun! O zaman kimin daha yiðit olduðunu dünya tanýsýn! Haklýyý, haksýzý biz kendimiz ayýrt ederiz. Yalnýz Muhtar senden yüz bulup þýmarmasýn. Þimdi senin onun evine inmen, ona böyük bir “arka”dýr. Tanýklar, “Adamýn evine Kaymakam indi.” derler. “Yarýn bize de bir kötülüðü dokanýr.” derler. Bizim dövüldüðümüz boþa gider o zaman. Yalnýz bizim deðil, cümle âlemin dövüldüðü boþa gider. Benim gelinimin düþen çocuðu boþa gider. Ölüp kalacaðý belli deðil, ölürse ölüsü boþa gider. Zulüm eden bir defa zulmünün cezasýný görmedi mi, önü alýnmaz onun! Cezalarý neyse göster þimdi onlara. Anlasýnlar dünyanýn kaç köþe olduðunu! Anlasýnlar da vara yoða horozlanýp durmasýnlar yoksullarýn baþýnda! Hemi de millete bir casarat gelsin. Yüreklensin... Ah anam, bize çok ettiler. Hep güçlerine güvendiler. Çok geldiler üstümüze. Bizden ne istediklerini ben de bilmiyorum. Tabii, tabii... Bizim evin önüne ev yapmak muratlarý. Bizim evimiz gibi yirmi dene ev var köy içinde. Þimdi bu senin Muhtarýn, “Köy sandýðý daraldý.” deye, “Heykel yapýlacak deye köy içinden yer satýyor. Kime? Guruldan ikinci üye Haceli’ye. Deli Haceli deriz, ona. Deli Yýlanlarýn Öcü filminden sahneler 139 Mehmedin oðludur. Heç kimse evinin önüne ev yaptýrmak istemez. Zayýf, ödlek, cýlýz komþular boyun eðerler. Muhtarla bu Haceli, gelip bizi seçtiler. Temel kazdýlar þimdi evimizin önüne. Evin yolunu tüm kapatacaklar. Köy yerinde gübreyi de arkaya atarlar. Haceli de arkaya atacak. Bizim evin önüne! Karýsý pistir. Köyde hela yoktur. Olsa da gübreliðin üstünde olur. Tahta yoktur, künk yoktur, kireç yoktur. Hâlbuysam biz dedik ki Haceli’ye: “Böyle köyün meydanýný daraltacaðýna, ev aralarýnda yýkýklar var, al onlardan birini, temizle, oraya yap!” Yok, ille bizim evin önü olcak! Muhtara gittik o da öyle! Biz de ne yaptýk? Temel kazdý, doldurduk. Kerpiç kesti, kýrdýk. Yaptýrmadýk. Yaptýrmayýz! Sen olsan yaptýrýr mýsýn? Yarýn evi yapsa bile içine sokmayýz. Yakarýz. Mezer gibi daralacak evin önü. Benim çocuklarým var. Benim torunlarým var. Yazýk deðil mi onlara? Diri diri mezere girer mi insan? Bizi þimdi diri diri mezere sokmak istiyorlar!.. Ben sana karýþmam! Sen Kaymakamsýn! Çarýklýnýn itibarý yok. Çarýklýnýn arkasý yok. Çarýklýnýn dostu yok. Yok oðul yok! Bir de Muhtarý dinle, nasýl anlatýr, nasýl fetva verir? Dinle. Benim sözüm: Þimdi ben bu adamdan davacýyým. Hemi de bir asý kuzumu çaldý. Söylemesi ayýp aslaným. Orak biçerken saðýnmaya iki koyunumuz vardý. Birini yok bil þimdi. Kuzusu çalýnan koyunun süt verdiðini heç bir köyde gördün mü sen? Ýneðimiz de var emme çifte koþuyoruz. Boynunda boyunduruk, memesinde elimiz var. Buzâsýný bile doyuramýyor zavallý. Muhtar, kuzumuzu çaldý da ne yaptý? Kesti. Senin huzuruna getirecek bu akþam. Eðer yalaným varsa gören gözüm görmez olsun!.. Olmaz, ben de biliyorum böyle þeyin olmayacaðýný! Emme onlar olduruyor aslaným. Sen bilirsin. Hane baþýna para salýndý. Birinci boydan olan haneler ikiþer lire! Bu temel kavgasý çýktý çýkalý biz de birinci boydan oluverdik. Birdenbire! Bilmem!.. Gayri gönlün nereye isterse git oraya in! Eyi bir süt emdiysen yoksullarý çevrene al da güzelce bir dinle dertlerini... Çooook... Kimin ne olduðunu, içinin neyle dolu olduðunu nasýl bileceksin karþýdan? Nefsime ben bile bilmem köyde kimin ne hâlde olduðunu. Herkesin kapalý bir kapýsý var. Kapýnýn ardýnda olup biteni belki bir Allah bilir bilirse... Sen Kaymakamsýn. Kimseden korkmazsýn. Hatta muhtarýný, üyesini de odadan çýkarýr, doyasýya bir konuþturursun garip takýmýný!.. Doyasýya!.. Selbes selbes! Nasýl mý? Onu sen kendi aklýna, kendi izanýna sor. Sana, okuduðun okullarda bunlarýn dersini belletmedilerse ben ne yapayým?.. Haydi güle güle anam... Eyi bir adam evladýysan dönüþünde önüne geçerim. “Eyi bir adam evladýymýþsýn.” derim. Herkesin sakalýna göre tarak furan cýmbýldak bir þeysen ne önüne geçerim ne de yüzüne bakarým... Sen git, git... Ben aðýr aðýr gelirim. Sen sür atýný... Eyi dinledin. Gözel dinledin... Yok anam, yok. Üzme kendini... Sakýn ha! Biz alýþtýk oðlum. Biz çok sabrettik. Çok bekledik. Erenece de bekleriz daha!.. Kaymakam köye geldiðinde, köy muhtarý dâhil olaydaki herkesi azarlar. Kaymakam, Bayram’ýn evinin önüne ev yapýlmamasý için bir belge çýkartarak bu belgeyi Bayram’a verir. Yaþadýðý üzücü olaylardan çok fazla etkilenen Irazca Ana delirir. Fakir BAYKURT Yýlanlarýn Öcü Seçilen iki öðrenciden biri Yýlanlarýn Öcü romanýný özetler ve romanýn olay örgüsünü þemalaþtýrýr. Diðer öðrenci romandan alýnan metni özetler ve metnin olay örgüsünü þemalaþtýrýr. 140 1. Yýlanlarýn Öcü romanýndaki kiþiler, olaylar ve dönemin sosyal gerçekliði dikkate alýndýðýnda romanýn olay örgüsü ile ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Yýlanlarýn Öcü romanýndan alýnan metin parçasýnýn kurgusu nasýl düzenlenmiþtir? Yazar bu kurguyla neyi hedeflemiþ olabilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Yýlanlarýn Öcü romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter mi tip mi olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz. KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU KARAKTER/TÝP ADI HACELÝ KARA BAYRAM MUHTAR IRAZCA ANA Karakterin/tipin en belirgin özelliði nedir? Karakter/tip olaylar karþýsýnda nasýl bir tavýr takýnmaktadýr? Romandaki olaylarý dikkate aldýðýmýzda romandaki en güçlü karakter/tip kimdir? Sosyal ortam ve çevre bu karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir? Karakterin/tipin yaþadýðý toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr? Bu karakterin/tipin diðer karakterler/tipler üzerinde etkisi var mýdýr? Metnin yazýldýðý dönemde bu romandaki karakter/tip gibi davranan biri olabilir mi? 141 4. Yýlanlarýn Öcü adlý metinde iþlenen olay, kiþiler ve mekân bu romanda anlatýlan dönemin özelliklerini yansýtýyor mu? Buradan hareketle metinde anlatýlan olay, kiþi, zaman ve mekânýn gerçeklikle iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grub mekâný tespit ederek mekânýn iþlevini ve kiþilerle iliþkisini belirler, ikinci grup zamanýn iþlevini belirler. Grup sözcüleri gruplarýnýn tespitlerini açýklar. Buradan hareketle olay, kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþki tartýþýlýr. Ulaþýlan sonuçlar deftere yazýlýr. 5. Yýlanlarýn Öcü adlý metnin temasýný tespit ediniz. Bu metinde iþlenen tema özellikle hangi bilim dalýnýn incelediði bir temadýr? Sözlü olarak ifade ediniz. 6. Yaptýðýnýz araþtýrmalardan ve Yýlanlarýn Öcü romanýnýn temasýndan hareketle toplumcu gerçekçi yazarlarýn hangi temalara yöneldiðini söyleyiniz. Sizce toplumcu gerçekçi yazarlar neden bu temalara yönelmiþ olabilirler? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 7. Yýlanlarýn Öcü metninin anlatýcýsý ve anlatýcýnýn bakýþ açýsý ile ilgili neler söylenebilir? Defterinize yazýnýz. 8. Yýlanlarýn Öcü metninde hangi anlatým türüne baþvurulmuþtur? Bu metin baþka bir anlatým türüyle yazýlsaydý ayný þekilde etkili olur muydu? Neden? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 9. Metnin temasý, olay örgüsü, yazýldýðý dönem, kiþilerin özellikleri, kiþiler arasýndaki iliþkiler ve olaylarýn geçtiði mekân düþünüldüðünde Yýlanlarýn Öcü romanýnýn yazýlýþ amacý ile ilgili neler söylenebilir? 10. Romanýn temasý ve olay örgüsü ile Yýlanlarýn Öcü ismi arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Siz olsaydýnýz, romanýn temasý ve olay örgüsünü dikkate alarak romana nasýl bir ad verirdiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. 11. Yýlanlarýn Öcü romanýnýn hangi roman tarzýna ve edebî akýma baðlanabileceðini sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz. 12. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Yýlanlarýn Öcü romanýnýn Fakir BAYKURT’un sanatýnda ve Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarýnýzý ve romanýn edebî deðeri hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 13. Yýlanlarýn Öcü romanýndan ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Fakir BAYKURT’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Çýkarýmlarýnýzý aþaðýya yazýnýz. Fakir BAYKURT 142 Fikrî Yönü ..................................................................................................... ..................................................................................................... ..................................................................................................... ..................................................................................................... Edebî Yönü ..................................................................................................... ..................................................................................................... ..................................................................................................... ..................................................................................................... 1. Asfalt Yol hikâyesi ile Yýlanlarýn Öcü romanýndan alýnan metnin yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerinden hareketle toplumcu gerçekçi anlayýþla yazýlan hikâye ve romanlarýn yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz. 2. Toplumcu gerçekçi yazarlarýn Anadolu coðrafyasýný ve insanýný ele alýþý ile Millî Edebiyat Dönemi yazarlarýnýn ve cumhuriyet sonrasý Millî Edebiyat zevk ve anlayýþýný sürdüren yazarlarýn Anadolu coðrafyasýný ve insanýný ele alýþý arasýndaki benzer ve farklý yönleri tespit ederek defterinize yazýnýz. “Aydýn, halk, devlet, medeniyet, cehalet, kadýn” kavramlarýný kullanarak toplumcu gerçekçi hikâye özelliklerini yansýtan bir hikâye yazýnýz. 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - 1930’lu yýllardan itibaren köylüden, iþçiden, dar gelirliden söz edilmeye baþlanmýþtýr. ( ) - Toplumcu gerçekçiliði esas alan eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çýkmaz. ( ) - Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde büyük þehirlere göçün ortaya çýkardýðý problemlerin üzerinde durulmuþtur. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlelerde boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. - ......................., sanat eserini belli görüþleri ifade etmek için araç olarak kullanırlar. - Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde köyden kente göç ve ................................ kaynaklý fikir-ler iþlenmiþtir. 3. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi toplumcu gerçekçi anlayýþta bir eser vermemiþtir? A) Sadri ERTEM B) Yaþar KEMAL C) Kemal TAHÝR D) Orhan KEMAL E) Oðuz ATAY 4. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz. Kuyucaklý Yusuf Fakir BAYKURT Týrpan Kaðný Sabahattin ALÝ Irazcanýn Dirliði 5. Toplumcu gerçekçiler eserlerinde hangi konularý iþlemiþlerdir? Maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. Öðrenciler Mustafa KUTLU hakkýnda araþtýrma yaparlar. Seçilen bir öðrenci sonraki derste Mustafa KUTLU karakterine bürünerek arkadaþlarýnýn sorularýna cevap vermek için hazýrlanýr (150. sayfadaki 3. etkinliðe yöneliktir.). Mustafa KUTLU ’nun Hüzün ve Tesadüf adlý hikâye kitabý ile Peyami SAFA’nýn Bir Tereddüdün Romaný adlý romanýný okumayý unutmayýnýz. 143 c. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Eserler 1. “Empati” kavramýyla ilgili neler biliyorsunuz? Hangi roman ve hikâye türünü okurken kahramanla daha kolay özdeþleþebiliyorsunuz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Jazz Bu vapuru kaçýrýrsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yýl sýnýfta kalýrsam nöbette uyursam eðer kitaplarýmý yakarlar etimde þirpençe çýkar bu kýzý alamazsam bu iþi bitiremezsem þehirden beni kovarlar izin kâðýdým yanar konuþacak olursam bu senet bankalar kapanmadan ruhumun rengini kapatmayacak olursa ölür kuyuya düþen çocuk çocuðun mercan saati çatlar mutlaka koþup haber vermeliyim yetkili memura ... inmem gerek gözbebeklerimin altýna beynimin ortasýna büzülmeliyim genþeyip kýmýldayabilirim oradan sonra dum di dum duridum dubida kendi kalbimle kendi zamaným arasýndaki sarkaç püskürtüyor beni dünyaya býrakýyorum zerreciklerime kadar emsin beni Atlantik ve Pasifik ve beþ kýta koþmam gerek yetiþmem gerek yazgýma tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek esenlemem, kargýþlamam, irkitmem gerek niçin niçin, niçin, niçin kuyuya düþen çocuk niçin ölmesin Ýsmet ÖZEL Yukarýdaki þiirde þairin yaþadýðý iç sýkýntýnýn nedenlerini “modernizm” ve “birey” kavramlarý etrafýnda tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 3. 9. sýnýfta incelediðiniz Peyami SAFA’nýn Dokuzuncu Hariciye Koðuþu romanýndaki kahramanýn psikolojisiyle ilgili neler söylenebilir? Buradan hareketle bu eserin roman türü açýsýndan niteliði nedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. a. Yandaki resmi yorumlayýnýz. b. Sizin yorumunuzla sýnýftaki diðer arkadaþlarýnýzýn yorumu ayný mýdýr? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. Sabri BERKEL (1907-1993) Eczacýbaþý Koleksiyonu www.sanalmuze.org.tr 144 Hikâye DÜRBÜNLÜ ÇÝÇEK Deðirmen arký evin önündeki ýhlamur aðacýnýn altýndan geçiyordu. Yaþlý adam ahþap sadalyesinin dört ayaðýný arkýn suyuna gömmüþ, sandalyenin sýrtýný ýhlamura yaslamýþ, pantolon paçalarýný çemrelemiþ, çýplak ayaklarýndan birini suya salmýþ, öteki sandalyenin üzerine çekili, yüzü bahçeden yana dönük oturuyor. Suda yarpuz ve nane kokusu. Deðirmen suyu kasabayý gölgeleyen tepelerin arasýna kýlýç gibi girmiþ bir boðazýn epeyce ilerisinden çevriliyor. Tepeler meþelik. Meþelerin koyu yeþilleri arasýnda ardýçlarýn, karamuklarýn, akçakavaklarýn sarýya uçan açýk yeþilleri dalgalanýyor. Birkaç yamaç tarla bu yeþilin ortasýna sarý baþaklarýný sermiþ oturuyor. Dereboðazý tepeleri geçip, sarp kayalara vurarak geride eflatun buðulara bulanmýþ Aladað’ýn karlý doruklarýna doðru yol alýyor. Aladað’ýn karý yaz-kýþ kalkmýyor. Temmuzun þakýrdayan güneþi üzerine çöreklense bile, kovuklarýna, koyaklarýna birikmiþ kar, gide gide zirveye kadar gerilese bile büsbütün yok olmuyor. Eteklerde yüzlerce pýnar, parýltýlý damlacýklar sýçrata sýçrata aþaðýlara, dere içine iniyorlar. Katýr týrnaklarýndan, dað lalelerinden, sümbül ve çiðdemlerden toplanan koku suya siniyor. Kendini bir o yana, bir bu yana vura vura köpüklenen dere hýzla akýyor. Boðazý geçene kadar her yamaçtan, her kaya dibinden bir küçük kaynak daha katýlýyor suya. Gürgenlerin, kestanelerin, kayýn ormanlarýnýn gölgesi düþüyor. Gölcüklerde, suyun incelip süzüldüðü yerlerde alabalýklar oynaþýyor. Tepelere doðru indikte yataðý geniþliyor derenin. Taþlar yumuþayýp yassýlaþýyor. Dönemecin birini kývrýlýrken bir yarým set ile deðirmen arkýný buluyor su. Kim bilir hangi zamanlardan hangi ustalarýn yonttuðu taþlardan geçiyor. Boðazýn içinde, yamacýn dimdik inen böðrüne oyulmuþ arký uzun süre kovalýyor. Yosun tutmuþ destek duvarlarýndan sýzýyor, yabani güllerin, kuþburnu yapraklarýnýn arasýndan süzülüyor. Az sonra kasabanýn kýrmýzý kiremitli çatýlarý gözükecek, aþaðýlara doðru set set inen baðlar, bahçeler. Daha aþaðýlarda geniþleyen ovaya doðru ekin tarlalarý, tarlalarý dolaþan karga bulutlarý. Yaþlý adam suya bakýyor. Duru su serin naðmeler ile geçiyor ayaklarýndan. Her yýl babasý ile birlikte karlar kalkanda, bozbulanýk seller akýp derenin hýrsý durulanda, bu deðirmen arkýný bir baþtan bir baþa dolanýrdý. Neresinden bir yontma taþ düþmüþ, hangi köþesi delinmiþ, hangi duvar yýkýlmýþ onarýverirlerdi. Sonra köyden bir imece kurar, artýk bir hafta mý, on gün mü sürer arkýn çamurunu, kumunu temizlerlerdi. Su deðirmene inecek. Deðirmen Kahkaha Çiçeði güz boyu dönecek. Buðdayý un edecek. 145 Adam suya bir kez daha baktý. Ýçinden bir üveyik kalktý. Elini ak sakalýndan geçirdi, gülümsedi bile. Durup dururken mýrýldanmaya baþlamýþtý. Deðirmenin bendine/Döner kendi kendine... Gözlerinin feri kaçmýþtý ama yine de bahçenin bitimindeki servi kavaklarýn, salkým söðütlerin arasýndan yün yýkayan, tokaç sallayan karaltýlarý seçebiliyordu. Hatta bir köþede ocaðýn dumanýný tüttüren evdeþini bile. Deðirmen arkýndan alýnmýþ bir cýlga su, yukarýdaki fidanlýðý suladýktan sonra, aþaðýlara sebze bahçesine doðru iniyordu. Birden iki erkek, bir kýz torun, bu su yataðýnda cývýltýlarla koþmaya baþladýlar. Yalýnayak, kumlarý, çamurlarý, sularý sýçratarak yaþlý adamýn önünden baharda çayýra çýkmýþ oðlak sürüsü gibi geçtiler. Kýzýn iki örük edilip býrakýlmýþ sarý saçlarýnýn ucunda peygamber çiçekleri parlýyor, ortadaki kopul oðlan kabuðu sýyrýlmýþ bir söðüt çubuðu sallýyor, belki de altýndaki olmayan atý koþturuyordu. Öndeki oðlan daha bir iri, iyice hýzýný almýþ, yokuþ aþaðý öyle bir gidiyordu ki ta dereye varýncaya kadar kendini durduramadý. Su deðirmeni artýk çalýþmýyordu. Kasabaya elektrik geleli beri böyle idi bu. Uçtum akýllýnýn biri senesine varmadan çarþý içinde elektrikle çalýþan bir deðirmen kurmuþtu. Zaten un öðüten de yýldan yýla azalýyordu. Yaþlý adam deðirmenin kuytusunda buldu kendini. Dökülen suyun, dönen taþýn sesini duydu. Ýki taþ arasýnda kýrýlan buðdayýn yanýk kokusunu. Koku onu sapla samana, öküze ve harmana, ayran aþýna taþýdý. Acýkmýþtý galiba. Köroðlu sabahýnan kestiði horozu ütüp tencereye koymuþ muydu acaba? Koymuþtur, koymuþtur. Kanayaklýnýn elinden uçanla kaçan kurtulmaz. Dikili dizini indirdi, yelek cebinden saatini çýkarýp baktý, bir de güneþe dikti baþýný, ezana vardý daha. Güneþten inen bakýþlarý evin çatýsýndan ahþap pencerelerine vardý. Pencere önlerinde salkým saçak çiçekler. Küpelerin moru beyazýna katýlmýþtý. Sardunyalar, horoz ibikleri, fesleðenler. Karýsý sanki pencerenin gerisinden el ediyor. Kýz bir gören olur, gündüz gözü, yapma bunu. Olsun helalim deðil misin, þimdi el etmesem ne zaman edeceðim. Pekâlâ iþte geliyorum, kaynanam duymasa kim duyarsa duysun. Körüklü çizmeler gýcýrdýyor, merdiven tahtalarý inliyor. Bu tahtalarý, trabzanlarý kim ovmuþ böyle, kim parlatmýþ. Ýyice cama dönmüþ, bir yüzünden baksan öteki yüzü görülecek. Görülecek elbet, var mý yedi köyün içinde bir benzeri kýzýmýn, aðýrlýðýnca altýn eder. Etsin bre. Madem ki gönül düþürmüþüz, altunu da dökeriz, tarlayý da veririz... Asýrlýk ceviz aðacý evi gölgesi ile sarýp sarmalamýþ. Ceviz gölgesi makbul deðildir baba, keselim þunu dediðinde, rahmetli, sen ne dediðini biliyor musun, bu bize aðabeyimden yadigârdýr, askere gitmeden üç gün önce dikmiþtik diye cevaplamýþtý. Sanki Filistin Cephesi’nde þehit düþtüðü yerden, o meçhul mezarýndan kalkýp gelmiþ, elde mavzer, gece gündüz bizi bekler. Bu ceviz gölgesi ve bu ev, dallar arasýna, pencere pervazlarýna, yosunlu çatý kiremitleri, ahþap ambarlarýn kuytu köþelerine, gusülhane mermerlerine, yüklüklerin ýtýr kokulu yastýklarýna, bir köþede bir gün olur gerekir diye bekletilen gaz lambalarýnýn þiþ karýnlý camlarýna, et kütüðüne, yayýk baþýna, beþik ipine, üzerliðe, iðneye yýllar yýlý birikmiþ keder ve sevinçten, þükür ve duadan, özlem ve acýdan, sevgi ve heyecandan, tokluk ve yokluktan; hasýlý börtü böcek, dede torun, oðul gelin, aðaç çiçek, kap kaçak dolusu güven. Bu varlýðý var edene, bu hürriyeti verene þükran. Yaþlý adam “Ya Hak!” dedi, evden ayýrdý kendini, bahçeye daldý. 146 Dutlar dibine dökülüyor. Dut kuþlarýnýn cayýrtýsýndan geçilmiyor. Birkaç göðsü kýnalý küçük kuþ dallarda kalmýþ kiraz ve viþne kalýntýlarýný gagalýyor. Yuvasýný bal armudunun üst çatalýna kurmuþ bir saksaðan çifti ikide bir aðaçlara doðru mýzrak gibi dalan kerkenezi kolluyor. Kerkenezin bir gözü patates tarlasýnda fink atan farelerde, öteki gözü saksaðan yuvasýnda. Farelere dalacak, lakin mesafe epeyce uzak, saksaðanlar ise yuvayý terkedecek gibi deðil. Armutlarýn ve elmalarýn yanaklarý kýzarýyor. Ýncirlerden bal damlýyor. Mürdüm erikleri kütür kütür. Zerdalilerin iyice olgunlaþýp artýk kavuniçine çalan daneleri, aþaðýdaki yeþil maydanoz maþarasýna pýt pýt düþüyor. Maydanozun yaný baþýnda yeni biçilmiþ yonca tarlasý. Tarlanýn ortalýk yerinde, bir kazýða çakýlý uzunca yularýna baðlý doru kýsrak otluyor. Parlak saðrýsýnda gün ýþýðý yalap yalap. Arada bir kulaklarýný ve baþýný dikip iri kara gözlerini yaþlý adamdan yana döndürüyor. Beyaz sekili ön ayaklarýný vura vura yumuþak yonca tarlasýnda çukurlar oluþturuyor. Bir çift hacý leylek yonca tarlasýný bir uçtan ötekine arþýnlayýp duruyor. Çekirgeden týrtýla, kertenkeleden yavru yýlana, ne bulursa nasibine düþeni mideye indiriyor. Çocuklar üstleri baþlarý ile kendilerini derenin duru serin sularýna atýyorlar. Babalarý onlar çimsin diye bir gölet yaptý. Büyük oðlan kasýklarýna kadar ancak gelen suda yüzmeye çabalýyor. Küçüðün bütün derdi, hazýr uzanmýþ iken zýplayýp sýrtýna binmek onun. Sarý kýz kenarda, çömelip kalkarak ve her kalkýþta ellerini suya vurarak bir kuþ gibi çýrpmýyor. Yüzünde, gözlerinde, kirpiklerinin ucunda damlalar. Damlalarda eleðimsemalar. Sonra yorulup kendini sýcak kumlarýn üzerine sýrtüstü atacak. Gözlerini kýsa kýsa güneþe bakmaya çalýþacak. Bu çocuklar böylece yorulacak. Yaþlý kadýnýn tenceresinden haþlanmýþ horozun buðulu kokusu yayýlacak. Bu kokuya bazlamanýn, çökeleðin, ayranýn, tereyaðlý bulgur pilavýnýn kokularý ayrý ayrý karýþacak. Çocuklar, geldikleri gibi yine birden oyunu kesip sudan çýkarak bostana doðru bir koþu tutturacaklar. Yaþlý kadýn tencereyi ocaða vurmadan önce, akkoyunun yününü ayrý, karakoyunun yününü ayrý yerlerde, sal kayalara, yuvarlak taþlý bembeyaz çakýllara yayývermiþtir. Kirli yünler kýzgýn güneþ altýnda ýsýndýkça ýsýnýr. Neden sonra genç adam elinde iri tokacý ile bunlarý yunacaklarý taþlar üzerine yerleþtirir. Bir su, bir tokaç, bir su, bir tokaç. Tokaç sesleri derenin iki yamacýnda yankýlanýr. Kasabanýn insanlarý “Yine birileri aþaðýlarda yün yýkýyor.” diye mýrýldanýr. Taþ ile tahta arasýnda kalan yün vurdukça kabarýr. Kabardýkça köpürür. Hikmet-i Hüda, sanki birisi üzerine sabun sürmüþ, deterjan dökmüþ gibi köpürür. Yün bu, tokacý yedikçe kendini yýkar. Yýkandýkça açýlýr, kirinden pasýndan uzaklaþýr. Bir su, bir su daha derken insanýn yüzüne gülmeye baþlar rengi. Yünün rengi; topraðýn, yapraðýn, sapýn, samanýn, çayýrýn, tahtanýn, tasýn, kuþun rengi gibi yüzüne gülümser insanýn. Yýkana yýkana kendisi olmuþ bir renk. O güldükçe tokacý vuran keyfe gelir. Bakarsýn bir tokacýn yanýna, bir tokaç daha eklenir. Karý koca, bu ahenk ile vur ha, vur ederler... Türkü iþte böyle doðar. Bu renklerden, bu eðilip doðrulmalardan, bu sudan, bu parlayan diþlerden, 147 gülüþlerden, koþuþan çocuk cývýltýlarýndan, üzerimize yaðmur gibi yaðan kokulardan, naneden, yarpuzdan, iðde çiçeðinden vesaireden. Kirini býrakan yün artýk teyzelerin, yeðenlerin eline geçer. Duru sudan bir daha, bir daha, bir daha geçer. Öyle ki kaldýrýp sýkýldýðýnda üstünden geçen su ne ise altýndan akan da o olur... Yaþlý kadýn bu defa yýkanmýþ yünü yine ayrý ayrý yerlere götürüp iri yuvarlak, temiz taþlarýn düz kayalarýn üzerine serer. Yine güneþe terk eder onlarý. Çocuklar o koþu ile bostana varmýþtýr. Onlarýn ayak týpýrtýsýna sakallý çayýr kuþlarý, üveyikler, birkaç kuyruk sallayan havalanmýþtýr. Büyük oðlan önce domateslere saldýrýr. Kuytuda kalmýþ, diri, sert ve serin domateslere. Fidelerin gövdesine dokundukça bacaklarý, elleri, genizler yakan bir domates kokusu ile kaplanýr. Oðlan iþte buna dayanamaz. Eliyle göðsü arasýna zorla sýkýþtýrdýðý domateslerden en irisine, en olgununa bir diþ basar. Foþurdayan kýrmýzý su dudaklarýndan çenesine, oradan ince boynuna, derken göðsüne doðru iner. Küçük oðlan kol gibi iki hýyar koparmýþtýr. Birini ucundan ýsýrýr, bir baþkasýný aramaya koyulur. Sarý kýzýn bir elinde sivri yeþil biberler, ötekiyle iri mor bir patlýcana asýlmaktadýr. Kýz asýlýr, patlýcan asýlýr... Derken... Patlýcanýn sapý kopar, kýz sýrtüstü yere. Ýþte tam bu sýrada o alaca fino evin köþesinden ve yaþlý adamýn önünden fýrlayýverir. Küçük hev hevler ile önce yonca tarlasýndaki leyleklere saldýrýr, doru kýsraðý ürkütür, çamurda kayar, yokuþta tökezler, yumuk yumuk gelip sarý kýzýn baþýna dikilir... Nerde kaldýn sen bakayým, ha, nerde?.. Yaþlý adam sandalyeden indi, sudan çýktý. Çemreli paçalarýný düzeltti, ayakkabýlarýný giydi. Abdestini almýþ, elini, yüzünü kurulamýþtý. Ezan okunmaya baþlamýþtý. Adam ýhlamur aðacý ile evin aralýðýndan ezana doðru kaybolup gitti. Yaþlý kadýn bir elinde kulplu tencere, ötekinde bazlamalarý koyup baðladýðý çýkýn, bahçeye, bostana, aðaçlara, eve, yaþlý adama doðru yürüdü. Zerdaliye varýnca eðilip iki deste maydanoz kopardý, koparýrken yok oldu. Teyzelerle yeðenler kuru yünleri çuvallara doldurmuþlardý. Çuvallar omuzlarýnda, elleri bellerinde, ýslak etekleri ile salýna salýna geçip gittiler. Genç adam ve genç kadýn, tekneyi tokacý, seleyi sepeti, sabunu kovayý toparladý. Onlar da ötekiler gibi ayný yolu yürüyüp çocuklara ulaþtýlar. Çocuklarýn üzerine bir aðýrlýk çökmüþtü. Uslu uslu babalarýnýn elinden, analarýnýn eteðinden tutarak sessizce uzaklaþtýlar. Alaca fino bir onlarýn ardýndan baktý, bir de dönüp az önce türkülerin söylendiði dere kýyýsýný gözden geçirdi. Sessizlik ve ýssýzlýktan ürktü. O da ötekilerin ardýndan yok oluþa doðru atýldý. Derenin þýrýltýsý kesildi. Rüzgâr sustu. Kuþlar, aðaçlar, bulutlar, meyveler, serviler, tepeler, daðlar her þey, her þey kayboldu. Ortada hiçbir þey kalmadý. Hiç. Bir çocuk, bir eflatun kahkaha çiçeðinin dürbününden bakmýþ ve bir serap görmüþtü. Hepsi bu... Mustafa KUTLU Hüzün ve Tesadüf 148 Seçilen bir öðrenci Dürbünlü Çiçek hikâyesini özetler. Eski Bir Yara hikâyesinin özetleniþiyle Dürbün Çiçek’in özetleniþi arasýnda bir farkýn ortaya çýkýp çýkmadýðý tespit edilir. Buradan hareketle metnin olay örgüsünün nasýl bir özellik gösterdiði sözlü olarak ifade edilir. 1. Eski Bir Yara hikâyesinin olay örgüsü, sebep-sonuçlar dikkate alýnarak iç içe geçmiþ bir zincirin halkalarý þeklinde aþaðýda þemalaþtýrýlmýþtýr. Dürbünlü Çiçek hikâyesi de bu þekilde þemalaþtýrýlabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. olay örgüsü 2. Yaþama sevinci Bireyin iç sýkýntýsý Yukarýdaki grafikte, hikâyede geçen olaylarda bireyin yaþama sevinci ve iç sýkýntýsý þemalaþtýrýlmýþtýr. Olay örgüsünün yazar tarafýndan bu þekilde düzenlenmesinin sebeplerini yukarýdaki grafiði ve sanat eserinin temel konusunu da dikkate alarak yorumlayýnýz. 3. Yazarýn metinde kurduðu olay örgüsü, gerçek hayatta aynen yaþanmýþ mýdýr ya da yaþanabilir mi? Bu durum bize olay örgüsünün hangi özelliðini gösterir? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Dürbünlü Çiçek hikâyesindeki kiþilerle olay örgüsünün geçtiði zaman ya da dönemde karþýlaþmak mümkün müdür? Bu bizi hikâyenin gerçeklikle iliþkisi hakkýnda hangi sonuca götürür? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Dürbünlü Çiçek adlý hikâyenin kiþilerini ve bu kiþilerin özelliklerini, ikinci grup hikâyedeki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini, üçüncü grup zamaný ve zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir. 5. 9. sýnýfta okuduðunuz Dokuzuncu Hariciye Koðuþu eserinin kahramanýnýn mekâný farklý algýladýðý ve yazarýn mekâna özel bir önem verdiði söylenebilir. Dürbünlü Çiçek hikâyesinde de yazar, mekânýn tasvir ve tahliline özel bir önem vermiþtir. Bu bilgilerden hareketle yazarýn mekâný böyle vurgulu iþlemesini bireyin iç dünyasýyla nasýl iliþkilendirebilirsiniz? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 149 6. Hâkim Bakýþ Açýsý Þemasý Yazar; kiþi, zaman, mekân ve olayý hâkim bakýþ açýsýyla kendine has bir biçimde örmüþtür. Bu hikâye farklý bir bakýþ açýsýyla anlatýlsaydý neler deðiþirdi? Niçin? Sebepleriyle birlikte tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu defterinize yazýnýz. 7. Metnin temasýný tespit ederek bu temanýn psikoloji ve psikiyatri bilimlerinde nasýl ele alýndýðý hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. Dürbünlü Çiçek hikâyesini göz önünde tutarak temanýn sanat ile bilimde farklý þekillerde ele alýnmasýnýn sebeplerini sözlü olarak ifade ediniz. 8. a. “Bir çocuk, bir eflatun kahkaha çiçeðinin dürbününden bakmýþ ve bir serap görmüþtü. Hepsi bu...” cümlesini psikanalitik ve tasavvufi açýdan yorumlayýnýz. Sizce hangi yorum açýsý yazarýn ya da hikâyenin amacýna daha uygundur? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. b. Dürbünlü Çiçek hikâyesinde bireyin iç dünyasý ele alýnýrken hangi sorunlara deðinilmiþtir? Bu sorunlarýn kaynaðý ve çözümüyle ilgili metinden neler çýkartýlabilir? Tepitlerinizi ve yorumlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. 9. Dürbünlü Çiçek hikâyesinin tema ve iþleniþ bakýmýndan Batý edebiyatý ile bizim edebiyatýmýzda hangi geleneklere baðlandýðýný belirleyerek hikâyenin Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarda bulununuz. 10. Dürbünlü Çiçek hikâyesi hangi hikâye tarzýnýn özelliklerini yansýtmaktadýr? Neden? Metinden örneklerle görüþlerinizi açýklayýnýz. 11. Modern hikâye geleneðinde birey ve onun iç sýkýntýlarý merkeze alýnmýþtýr. Dürbünlü Çiçek hikâyesi ile modern hikâye geleneði arasýndaki iliþkiden hareketle hikâyenin baðlý olduðu edebî akýmý ve bu edebî akýmýn özelliklerini belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. Hazýrlýk yapan öðrenci Mustafa KUTLU karakterine bürünerek arkadaþlarýyla sohbet eder ve onlarýn sorularýna cevap verir. 12. Dürbünlü Çiçek hikâyesinin Mustafa KUTLU’nun hikâyecilik sanatýndaki yeri ile ilgili çýkarýmlarýnýzý sözlü olarak ifade ediniz. Peyami SAFA’nýn fikrî ve edebî yönünü araþtýrýnýz (157. sayfadaki 13. soruya yöneliktir.). 150 Roman BÝR TEREDDÜDÜN ROMANI Roman, Mualla isminde genç bir kýzýn arkadaþý tarafýndan tavsiye edilen bir romaný okumasýyla baþlar. Roman Mualla’ya çok ilginç gelir ve kitabýn yazarýyla baloda karþýlaþýr. Yazar Mualla’yý görür görmez beðenir ve ona evlenme teklif eder. Mualla da düþünmek için yazardan süre ister. Yazar daha sonra önceden tanýþtýðý ve bir hayraný olan Vildan ile karþýlaþýr. Vildan da yazara evlenme teklif eder. Ona kocasýndan ayrýlarak geldiðini söyler. Yazar bu teklifi nazik bir dille geri çevirir. Vildan yazarý intihar etmekle tehdit eder. Yazar kendi izini ona bir süre kaybettirmiþtir. Birkaç ay geçtikten sonra yazar tekrar Vildan ile karþýlaþýr. Ama bu yeni karþýlaþma Vildan’daki deðiþikliði yazara fark ettirir. Vildan yazarý evine çaðýrýr ve yazar bu teklifi kabul eder. Yazar Vildan’ın evine gittiðinde Vildan’dan bazý itiraflar duyar. Vildan’ýn asýl isminin Vildan olmadýðýný, kocasýndan ayrýlmadýðýný ve bir de sevgilisi olduðunu öðrenir. Ertesi gün Vildan’ýn evine gelip gerçekleri öðrenmek istediðinde ise evden taþýndýðýný öðrenir ve Vildan hakkýnda hiçbir bilgi alamaz. ... Paris’ten buraya, dostlarýmdan biriyle evlenmek için, Amerikalý bir kadýn gelmiþti. Hep: “Kendi kendimden kaçmak istiyorum, kendime ve hiç bir þeye tahammül edemiyorum, dolaþmak, diyardan diyara gitmek... Baþka tesellim kalmadý, boðuluyorum!” diyordu. Burada da oturamadý ve dostumla niþanlý olduðu hâlde kalkýp gitti. “Asrýn hastalýðý” dedikleri bu ruh buhraný, bu þüphe ve tereddüt, bu yer deðiþtirme ve kaçma ihtiyacý artýk sonuna geliyor. Bunu hissediyoruz. Þu uyuyan kadýn ve bütün ona benzeyenler, son kurbanlar. Vakýa insan ruhunun azabý ebedîdir fakat bu azap mahiyetini deðiþtirmek üzeredir. “Ufukta ne görüyorsun?” sualini birbirimize çok soruyoruz. Herkes yarýný merak ediyor. Hatta bu dünya ahvaline pek vakýf olmayan cahillerin gönlünde de ayný üzüntü ve merak var. Ben müthiþ bir “tahmin düþmaný”yým. Kehaneti sevmiyorum. Bütün felsefe sistemlerinin iflasýný gördükten sonra büyük bir hakikati de görelim: Devrimiz nazariyenin ve sistemin umumi iflasýný ilan etmiþtir. Nihayet anlamaya baþlýyoruz ki her sistem, ölü bir kalýptýr, statiktir çünkü mantýðýmýzýn mahsulüdür. Sayýsýz deðiþmeleriyle, göz karartýcý hýzýyla tamamýyla dinamik olan bir mahiyeti, yani hayatý biz ancak seziþimizle takip ve bilgimizle izah edebiliriz; ona yol gösteremeyiz. Ýlim bugünü anlar, yarýný keþfedemez. Böyle bir iddiasý da yoktur. Her sistem, gülünç bir kehanettir. Nazariye kurmaktan geçelim. Yalnýz müþahede. Hayatýn, namütenahi deðiþmelerine intibaktan bizi meneden kaskatý sistemlerin hepsi yýkýlýyor: Marksizmle bugünkü Rusya'daki rejim arasýnda ne uçurum! “Sermaye” muharriri sað olsaydý Sovyetlerin can düþmaný kesilirdi. Eski Yunanistan'dan beri, hayatý kafamýza uydurmak sevdasýndan vazgeçmedik; felsefe tarihinin tezleri ve antitezleri arasýndaki gülünç münakaþadan hiç bir hakikate vasýl olmadýðýmýzý gördüðümüz hâlde, hiç bir “Nedir?” ve “Niçin?” sualine cevap verememiþ olduðumuz hâlde yeni sistemler kurmak ve bir sürü kalp fikirlerin peþine takýlmaktan kendimizi alamýyoruz. Harpten sonra yýkýlmaya baþlayan þeylerden biri de nazariyelerin sonuna ilave edilen “izm” edatýdýr. Ancak “izm”siz düþünebildiði gün insan zekâsýnýn hürriyetinden ve geniþliðinden bahsedilebilir. Kafamýzýn zinciri bu “izm”dir: Sistemcilik ve nazariyeciliktir. Ammenin 151 ruhu bunu çoktan duymuþtur. Nazariye baþka, tatbikat baþka derler ve halk emindir ki: “Evdeki pazar, çarþýya uymaz!” Yalnýz ahmaklar plan yaparlar. Þoförlerin umumi kaideler haricinde bir planlarý olsaydý yüz metre ileri gidemezlerdi: yolun hangi köþesinden, ne zaman, ne þekilde, hangi araba, insan ve hayvan çýkacaðýný ve ne tarafa gideceðini asla bilmeyiz. Bütün hayat böyledir. Tarihteki büyük vakalarýn hangisi evvelce tahmin edilmiþtir? Mademki hiç bir anýn ötekine benzemediðini ve tarihin tekerrür etmediðini öðrendik, yarýný tahmin etmeye niçin cüret ediyoruz ve ilimle fal kitabý arasýndaki büyük farký niçin anlamýyoruz? Kararsýz (instable), bir dünyada olduðumuzu bilelim ve statik fikirlerimizle hayatý kalýplamak gibi sonu gelmeyen maceralardan vazgeçelim. Fikirlerimin bu serbest ve biraz kaba saba cereyanýna kendimi býrakmýþtým ve artýk Vildan'a dikkat etmiyordum. Yalnýz, bir aralýk dýþarýnýn havasý gözüme iliþti: Sabah oluyor. Ýçimde kuvvetli bir istek duydum. Bu doðan güneþle beraber doðmak, yenileþmek, bütün bu evi, bu kadýný ve ötekileri, beni tereddüde sokan bütün alakalarýmý silkip atmak, hemen dýþarý fýrlamak! Bir anda bana öyle geldi ki sokaða çýkarsam yeni bir dünya göreceðim, havada mevcudatýn içinden fýþkýran yeni usareler koklayacaðým ve beþ hissimin o zamana kadar tatmadýðý yeni ihsaslar duyacaðým. Belki de bana, karþýmda yatan kadýnýn zaafýndan gelen yeni bir kuvvetle hemen ayaða kalktým, yanýna gittim, baþýnýn altýndaki yastýðý sarsarak onu uyandýrdým: — Kalk, Vildan, seni yataðýna yatýrayým. Gözlerini açýp da beni görür görmez gene avuçlarýný yüzüne kapadý. Hâlâ yüzünü bana göstermek istemiyordu. Hýzla doðruldu. Ýskarpinlerini giymesine yardým ettim. Koluna girmemi reddederek odasýna koþtu ve çabucak yataðýna girdi, baþýný, duvar tarafýna döndü. Avuçlarýný gene yüzüne kapamýþtý. O uyuyuncaya kadar beklemeye karar verdim. Ayak ucunda bir sandalyeye oturdum ve elimdeki kitaba göz gezdirmekle oyalandým. Fakat o sinirli sýçrayýþlarýndan anlýyordum ki uyuyamýyordu. Uykusu arasýnda ellerinin gevþeyeceðini ve yüzünün bana döneceðini düþünerek baþýný duvar tarafýndan ayýrmadýðý için en rahat vaziyeti bulamadýðýna hükmettim ve ýþýðý söndürdüm. Birdenbire her þey simsiyah kesildi, her þey kayboldu, kýsa bir zaman sonra camýn biçimi, karyola, yorgan ve Vildan’ýn vücudunun kabartmasý hafif ve kuru mavilikler içinde belirdi. Gergin bir sükûtun üstüne, uyanan bir hayatýn gürültüleri birer taþ gibi düþüyor ve sanki bu sesler, karanlýðý, geceyi kýrýyordu. Gün, bu seslere binerek geliyor. Dýþarýda, sabah ýþýklarý arttýkça apartmanlarýn arka ve kel taraflarý arasýndaki boþluklar kabarmaya, mesafeler þiþmeye baþladý. Binalar kýmýldadýlar ve büyüdüler. Geceden arta kalan ve bir tül gibi eþyanýn üstüne gerilen karanlýðýn dokumasý gevþemeye, seyrekleþmeye ve yer yer çatlayýp daðýlmaya baþlamýþtý. Sabahýn aydýnlýðýna öyle susamýþtým ki her an biraz daha artan ýþýklarýn içime buzlu su gibi dolduðunu ve hararetimi söndürerek bana tatlý bir serinlik verdiðini duyuyordum. Bu ýþýklar vücudumu da diriltiyor sanki bütün mesamelerimden girerek damarlarýmýn içine geçiyor, kanýmý aydýnlatýyor ve uzviyetimin içindeki tehlikeli karanlýðý daðýtýyordu. Bir an için Vildan’ý tamamýyla unutarak içime yeni doðan fakat mahiyetini bilmediðim büyük bir isteðin verdiði hýzla hemen yerimden fýrlamak, dýþarýya, havaya ve ýþýða doðru koþmak istedim ve düþünmeden ayaða kalktým. Fakat gözlerim yorgan altýnda kabaran vücudun uyku arasýndaki eziyetli kývranýþlarýna gidince kendi hudutlarýmýn dýþarýsýnda kalan bütün meselelerin korkunç davetini hissettim ve yatan kadýna uzun uzun baktým: Uykusunda bile ne azaplar geçiriyor! Ýntizamlý nefes alamýyor, hava kümeleri boðazýna, genzine takýlarak ince hýrýltýlar çýkarýyor, baþý yastýðýn 152 üstünde çýrpýnýyor ve bazen bütün vücudunda sarsýntýlar peyda oluyordu. Bir iki defa sayýkladý. Gariptir ki hiç bir sözünü iyice anlamadýðým hâlde bu belirsiz kelimelerin toplantýsýnda makul bir izahý olmayan fakat pek derin manalar seziyordum. Bu bana ölümün, gizli dünyalarýn, meçhulün dili gibi geliyordu: Sözle musiki arasýnda, ikisinden de yarýmþar manalar alarak teþekkül eden ayrý bir ifade; rüzgârlara karýþarak ruhun uzaklarýndan gelen mýrýltýlarýn, henüz taazzuv hâlinde bulunan belirsiz duygularýn ifadesi. Daha iyi duymak için üstüne eðildim. Ellerinden bir tanesi hâlâ yüzünde idi ve boþ kalan yanaðý yastýða gömülmüþtü. Aðzýndan kahkahaya benzer bir ses çýktý. O anda, bütün insanlarýn uykuda muvakkat bir deliliðe uðradýklarýný düþündüm. Eðer cinnet, þuurumuzun murakabesinden kurtulan ilcalarýmýzýn taþkýnlýðý demekse uyku hâli buna pek müsaittir. Rüyalarýmýz, bir delinin uyanýk þuurundaki abuk sabuk hayallerin tecellisinden baþka nedir? Hepimiz günün bir kýsmýnda, yani uyurken deliriyoruz ve belki de aklýn çemberinden, sýkýntýsýndan kurtulan ruhumuz böylelikle dinleniyor. Biz rüyalarýmýzda çýldýrýyoruz, deliler uyanýkken rüya görüyorlar, iþte bir kahkaha daha. Sonra hafif bir çýðlýk. Arkasýndan, kapalý aðzýn içinde yuvarlandýðý için bir türlü anlaþýlmayan kesik sözler. Fakat bir kelimeyi iyice fark eder gibi oluyorum: “Cins”. Bunu çok tekrar ediyor! Cins kedilerin ölümü meselesi mi? Bana mý öyle geliyor? Ne muamma! Þimdi bu ruhun içinde kim bilir ne hadiseler oluyor ve ben ne kadar uzaktayým! Þu yatan kadýnýn Vildan olduðuna, benimle iki saat evvel makul bir tarzda konuþtuðuna, az çok anlaþtýðýmýza inanamýyorum. Zaten benim için hüviyeti meçhul olan ve ancak beþerî taraflarýyla uyuþtuðumuz bu kadýn, þimdi, önümde bir sýr külçesi hâlinde uzanýyor. Odada aydýnlýklar bir kaç derece daha arttý. Sokakta hayat gittikçe azýyordu. Tramvay çanlarý her günkü didiþmenin baþladýðýný ilan ediyorlar. Horozlar susuyor ve insan sesleri yükseliyor. Bu hakikat âlemi içinde Vildan’ýn muammalý yatýþý daha korkunç. Artýk gitmeliyim. Veda etmeyecek miyim? Onu bu hâlde býrakmalý mýyým? Fakat ben de çöküyorum. Uykusuzluktan beynimin ortasý demirleþiyor ve sýzlýyor. Biraz daha beklemeye karar verdim ve oturdum. Artýk hiç bir þey düþünmüyorum. Baþým sabahýn renkleri ve sesleriyle, bulanýk bir su ile dolu, çalkalanan bir tas hâlinde. Dýþarýda bir gürültü. Yerimden kalktým, çýktým, koridoru geçtim. Apartman kapýsýndan içeri güzel bir kadýn giriyordu. Elinde bir anahtar. Bakýþtýk. Ciddiydi. “Kimsiniz?” diye sormak için tereddüt ettiðimi anlayarak: — Ben, hizmetçi, dedi. Ne güzel kadýn! Yoksa dýþarýdan gelen bir þey bana öyle mi görünüyor? Fakat mektuplarýndan birinde Vildan’ýn bana bu hizmetçiden bahsettiðini hatýrladým. Güzelliðini methediyor ve çiçek bozuðu, kara gözlü bir oðlana tutkun olduðunu yazýyordu. — Dur, dedim, hanýmefendi uyuyor. Hiç gürültü etme. Býrak istediði kadar uyusun. Uyanmadan evvel de ortalýðý toplama, baþ ucunda otur. Biraz hasta. Ben gidiyorum. Þapkamý giydim. Vildan'ýn oda kapýsýnýn eþiðinde durdum. Ona, belki son defa olarak baktým. Hâlâ sayýklýyordu. Bir defasýnda ismimi söylüyor gibi geldi. Hemen geri döndüm ve bütün hýzýmla koridoru geçtim, dýþarý çýktým, nihayet sokaða. Bu apartmanda uyuyan bir kadýn deðil, kapanan bir devir býraktýðýmý hissederek yürüdüm, her adým attýkça yeni bir sahada 153 ilerlediðimi ve güzel bir meçhule doðru gittiðimi sanýyordum. Önüme çýkan ilk taksiye bindim. — Nereye? diye sordu þoför. Bu sual bana insanýn hedefi için sorulmuþ gibi geldi. — Açýklýk bir yere, güneþli bir yere, buralardan uzaklara, git gidebildiðin kadar, dedim ve arkama yaslandým. Ertesi gün öðleye doðru Vildan’ýn apartmanýna uðradým, kapýsýný çaldým, açýlmadý. Kapýcýyý aradým. — Çýktý o bugün, dedi. Yüzüme çok dikkatli bakýyordu. Anladým ki Vildan onun için de bir muammadýr ve benim bir bakýþýmdan, bir hâlimden, asla hâlledemediði bir sýrra ermek istiyor. Fakat benim de ayný meçhul karþýsýnda hayretle ve düþünceye daldýðýmý görünce bildiklerini anlattý. —Kontratýnýn bitmesine beþ aydan fazla vardý. Dün gece ev sahibini arattý, bulduramadý. Sabahleyin konuþtular. Borcunun hepsini vermiþ. Ev sahibi neden çýktýðýný sorunca: “Hastayým, Avrupa’ya gideceðim...” demiþ. Dün de akþama doðru bir fenalýk geldi üstüne. Ben doktor getirdim. Akrabanýzdan mýdýr, sizin? — Hayýr, diye mýrýldandým, ismini bile bilmiyorum, baþka bir mesele var da... Sen ismini biliyor musun? — He... Vildan Haným. Demek hakiki ismi bu. Yahut herkese ayný yalaný söylüyor. Onu bulmak... Gözlerim daldý. Bir rýhtým kalabalýðý, dumanlar, vapur düdükleri, kayýklar, deniz, daðlar, ormanlar ve... Bir aðaç. — Ne tarafa gittiðini biliyor musun? — Bir þey demedi ki. — Galata’ya mý, Sirkeci’ye mi, vapura mý, trene mi? — Bir þey demedi ki. — Hizmetçisi ne oldu? — Onu da bilemiyorum. Baþýmý önüme eðerek, hafifçe sallanarak aðýr aðýr çýktým. Entrero in un cuore. Nedir bu hikâye? Onu arayayým mý? Bütün kuvvetim, derin bir dalgýnlýk hâline giren belirsiz hayaller arasýnda kayboluyor. Peþine düþmek iktidarýný kendimde bulamadým. Gazeteye gelince bana bir büyük zarf verdiler, içinde o piyes ve bir mektup. Tek satýrdan ibaret: “Sana bunu bir hatýra olarak býrakýyorum.” Ýmza bile yok. Yazý çok titrek. Oturdum, içimde bir vapur düdüðü sesi ve bir duman uzanýyor, ikisinin de izine takýlarak dalýyorum. Hep o aðaç. Artýk ne o ne Mualla Haným. Bu, nikbin devirlerin masallarý gibi, kýrk gün kýrk gece süren düðünlerin sevinciyle bitmiyor. Biz onlardan çok uzaðýz. Onlar kadar sevmiyoruz, kendimizi vermiyoruz, þüphe ve tereddüt ediyoruz. Fakat bana öyle geliyor ki bu devre de kapanýyor, içimde ve dünyanýn her tarafýnda. Lambalar söndü. Yeni bir sahne üstüne perde açýlmak üzere. Sol tarafta ayaklarýný vuranlar ve sahnede kendi cennetlerini görmek için sabýrsýzlananlar var. Ben koltuðumda hareketsizim. Bakýyorum, bekliyorum ve namütenahi imkânlardan herhangi biri, ancak þeniyyet âlemine geçtikten sonra, onu izah etmeye hazýrlanýyorum. Bir þey anlamak veya anlatmak için deðil; sadece, beynimin herhangi bir þey çiðnemek için gýcýrdayan diþlerinin arasýna bir fikir sakýzý atmak için. Peyami Safa Bir Tereddüdün Romaný 154 1. Yazarýn hasta olan Vildan’ý yataðýna götürmek istemesi ve Vildan’ýn bu teklifi reddetmesi 1. Olay 2. Olay 3. Olay a. Yukarýda Bir Tereddüdün Romaný’nýn ana olaylarý þemalaþtýrýlmýþtýr. Metnin olay örgüsünü oluþturan 2 ve 3. olayý þemaya yazýnýz. b. Metnin temasý dikkate alýndýðýnda olay örgüsünü oluþturan olaylarýn belirgin bir þekilde bu kadar az olmasýnýn sebepleri neler olabilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 2. Bir Tereddüdün Romaný’nda yazarýn asýl amacý sebep-sonuç iliþkisi içinde olaylarýn bilimsel açýklamasýný yapmak mýdýr? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçtan hareketle yazarýn olay örgüsünü nasýl ve niçin bu þekilde düzenlediðini sözlü olarak ifade ediniz. 3. Bir Tereddüdün Romaný’ýndaki kiþilerle olaylarýn geçtiði zamanda ve romanýn yazýldýðý dönemde karþýlaþmak mümkün müdür? Ulaþtýðýnýz sonuç bize eserin hangi özelliðini göstermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup Bir Tereddütün Romaný adlý romanýn kiþilerini ve bu kiþilerin özelliklerini; ikinci grup romandaki mekânlarý ve bu mekânlarýn özelliklerini; üçüncü grup zamaný ve zamanýn özelliklerini tespit eder. Sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan ifade edilir. 4. Toplumcu Gerçekçi Anlayýþta Yazýlan Roman YILANLARIN ÖCÜ Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Roman BÝR TEREDDÜDÜN ROMANI Yukarýda toplumcu gerçekçi anlayýþta yazýlan roman ile bireyin iç dünyasýný esas alan roman türleri þemalaþtýrýlmýþtýr. Toplumcu gerçekçi anlayýþta yazýlan romanlarda genellikle kiþi, zaman, mekân ve olay belirgindir. Bu ögelerden biri veya birkaçýnýn deðiþtirilmesi veya romandan atýlmasý sonucu romanýn yapýsýnda farklýlýklar oluþur. Bireyin iç dünyasýný esas alan romanlarda da bu tür bir deðiþiklik yapýldýðýnda roman yapýsýnda farklýlýklar oluþur mu? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 155 5. Burada da oturamadý ve dostumla niþanlý olduðu hâlde kalkýp gitti. “Asrýn hastalýðý” dedikleri bu ruh buhraný, bu þüphe ve tereddüt, bu yer deðiþtirme ve kaçma ihtiyacý artýk sonuna geliyor. Bunu hissediyoruz. Þu uyuyan kadýn ve bütün ona benzeyenler, son kurbanlar. Vakýa insan ruhunun azabý ebedîdir fakat bu azap mahiyetini deðiþtirmek üzeredir. Ben koltuðumda hareketsizim. Bakýyorum, bekliyorum ve namütenahi imkânlardan herhangi biri, ancak þeniyyet âlemine geçtikten sonra, onu izah etmeye hazýrlanýyorum. Bir þey anlamak veya anlatmak için deðil; sadece, beynimin herhangi bir þey çiðnemek için gýcýrdayan diþlerinin arasýna bir fikir sakýzý atmak için. a. Bir Tereddüdün Romaný’ndan alýnan yukarýdaki parçalarýn bakýþ açýlarýný tespit ediniz. b. Romanýn genelinde hâkim olan bakýþ açýsýný bularak defterinize yazýnýz. 6. Metinde insana özgü gerçeklik anlatýlýrken XIX. yy.da ortaya çýkan ve XX. yy. da geliþen hangi bilim ya da bilimlerden yararlanýldýðýný belirleyerek aþaðýya yazýnýz. Ýnsana Özgü Gerçeklik Anlatýlýrken Yararlanýlan Bilim ya da Bilimler 7. a. Metnin temasýný bulunuz. b. Sophokles (Sofokles)’in çaðlar boyunca oynanan Kral Oidipus trajedisi ile roman sanatýnýn zirvelerinden biri olan Dostoyevski’nin Karamazof Kardeþler adlý romaný farklý açýlardan birçok kez yorumlanmasýna karþýn bu eserlere tamamen farklý bir bakýþ açýsý getiren kiþi psikanaliz yöntemini kuran Freud olmuþtur. XX. yüzyýlda Freud bu eserleri kökü çocukluk çaðýna uzanan “kompleks” teorisiyle açýklamýþ ancak bu açýklama çok tartýþýlmýþtýr. “Birey” ve “modernizm” kavramlarý etrafýnda psikiyatri ve psikoloji bilimlerini deðerlendirerek Bir Tereddüdün Romaný adlý metnin temasýnýn bu bilimlerde nasýl ele alýndýðýný belirleyiniz. Sonucu tahtaya yazýnýz. 8. Bir Tereddüdün Romaný yazarýnýn yaþadýðý bunalým ve iç sýkýntýsý sizin iç sýkýntý ve bunalýmlarýnýza benziyor mu? Sözlü olarak ifade ediniz. 9. Bir Tereddüdün Romaný adlý romanýn baðlý olduðu edebî geleneði tespit ediniz. 10. Bir Tereddüdün Romaný metninin baðlý olduðu tarzý, bu tarzýn özelliklerini ve metinden bu tarza ait örnekler tespit ederek aþaðýya yazýnýz. Metnin Baðlý Olduðu Tarz Metnin Baðlý Olduðu Tarzýn Özellikleri Metnin Baðlý Olduðu Tarza Metinden Örnekler 156 11. Bir Tereddüdün Romaný adlý metinde hangi edebî akýmýn ya da akýmlarýn özellikleri görülüyor? Metinden örnekler vererek açýklayýnýz. 12. Bir Tereddüdün Romaný’nýn temasýný dikkate aldýðýnýzda romanýn Türk edebiyatýndaki yeri ve edebî deðeri ile ilgili neler söylenebilir? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 13. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Peyami SAFA’nýn fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak eserle yazar arasýndaki iliþkiyi belirleyiniz. 14. Bir Tereddüdün Romaný’nýn Peyami SAFA’nýn roman sanatýndaki yeri ve önemi ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 1. Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlarýn yöneldiði konularý aþaðýdaki kavram haritasýna yazýnýz. Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlarýn yöneldiði konular 157 2. Bireyin iç dünyasýný esas alan roman ve hikâye ile olay örgüsüne dayalý roman ve hikâyenin benzer ve farklý yönlerini belirleyerek aþaðýdaki þemaya yazýnýz. Toplumcu Gerçekçi Anlayýþta Yazýlan Hikâye ve Roman Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Hikâye ve Roman Benzerlikler ........................................................................................................................ ........................................................................................................................ ........................................................................................................................ ........................................................................................................................ Farklýlýklar Tema Olay-zamanmekân iliþkisi Yazarýn tahlil ve tasvirde takýndýðý tavýr 3. Yýlanlarýn Öcü ve Bir Tereddüdün Romaný romanlarýný sahnelemek isteseydiniz hangisini tercih ederdiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Genç bir bilim dalý olan psikanaliz, modern hayatýn insan üzerindeki etkilerini tespit etmek, insanýn psikolojik sýkýntýlarýný çözümlemek amacýyla ortaya çýkmýþtýr. Bu bilim dalýndan edebiyat nasýl yararlanmýþtýr? Okuduðunuz Dürbünlü Çiçek ve Bir Tereddüdün Romaný eserlerinden örnekler vererek açýklayýnýz. 158 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar insan gerçekliðini farklý yönlerden anlatmýþlardýr. ( ) - Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar Maupassant tarzý hikâyeler yazmýþlardýr. ( ) - Bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlar, birey kavramýndan yola çýkarak toplumu açýklayan ve yönlendiren eserler vermeye çalýþmýþlardýr. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yerlere uygun kelimeleri yazýnýz. Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar ........ ve .............. bilimlerinden yararlanmışlardır. 3. Aþaðýdaki yazarlardan hangisi bireyin iç dünyasýný esas alan yazarlardan deðildir? A) Peyami SAFA B) Tarýk BUÐRA C) Ahmet Hamdi TANPINAR D) Kemal TAHÝR E) Mustafa KUTLU 4. Aþaðýda verilen eser ve yazarlarý doðru þekilde eþleþtiriniz. Yalnýzýz Mustafa KUTLU Bu Böyledir Fatih - Harbiye Peyami SAFA Uzun Hikâye 5. Peyami SAFA’nýn Bir Tereddüdün Romaný adlý eserinde, bireyin iç dünyasý nasýl yansýtýlmýþtýr? Sözlü olarak ifade ediniz. Varoluþçuluk akýmý ile ilgili bir araþtýrma yapýnýz (169. sayfadaki 14. soruya yöneliktir.). Oðuz ATAY’ýn hayatý ve edebî yönü ile ilgili bir araþtýrma yapýnýz ( 170. sayfadaki 18. soruya yöneliktir.). Dil ve anlatým dersinde gördüðünüz sunum tekniklerinden yararlanarak Nobel Ödülü, Pulitzer Ödülü, Uluslararasý Yayýncýlar Birliði Ödülü, Sait Faik Hikâye Ödülü gibi ulusal ve uluslararasý edebiyat ödüllerinin edebiyat dünyasý ve okuyucu açýsýndan önemini konu alan bir sunum hazýrlayýnýz (178. sayfadaki 4. etkinliðe yöneliktir.). Oðuz ATAY’ýn Korkuyu Beklerken adlý hikâye kitabýný ve Orhan PAMUK’un Yeni Hayat romanýný okuyunuz. 159 ç. Modernizmi Esas Alan Eserler 1. “Modern” kavramýyla “lüks, çaðdaþ” kavramlarý arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 2. Siz modern bir evde, modern bir hayat yaþayan modern bir insan olduðunuzu düþünüyor musunuz? Buradan hareketle modern edebiyatýn nitelikleri hakkýnda neler söyleyebilirsiniz? Bir felsefi terim olan “modernizm” kavramý etrafýnda tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. Hikâye BEYAZ MANTOLU ADAM Kalabalýk bir topluluk içindeydi. Baþarýsýzdý. Parasý yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklýklý pencereleri filan hepsi tamamdý. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediði için ya da acýndýrýcý bir garipliði olmadýðý için ya da kendisini çevreden ayýrýp baþarýsýzlýðýna üzülecek kadar düþünemediði için dilenirken de baþarýsýzdý. Küçük kaplar içinde mýsýr satmadýðý için, çocuklarla ve kuþlarla birlikte, baþkalarý adýna sevap iþleyemezdi; ayrýca ne kýrmýzý cüppeli bir müneccime benzeyen ihtiyar gibi tekerlekli ve meþin duvarlý ve öðle tatilinde ön duvarý bir kepenk olup sahibini kapatýveren kulübede yaþýyordu ne de þiþman kötürüm gibi nazar boncuklarýný ve tespihlerini ve çakmak taþlarýný artýk satamadýðý anda gaz pedalýna basýp motosikletli tezgahýyla oradan hemen uzaklaþabilirdi. Sermayesi ve görünür bir sakatlýðý yoktu. Belki, yoldan geçen birini durdurup hastaneden yeni çýktýðýný ve hemþerisi inþaat çavuþuna gidecek parasý olmadýðýný söyleyerek köylü taklidi yapabilirdi fakat konuþmadýðý için, bu bakýmdan da baþarý kazanmasý oldukça güçtü. Caminin duvarýna yaslanmaktan baþka ilgi çekici bir eylemde bulunmuyordu. Hatta henüz avucunu açma teþebbüsüne bile geçmemiþti. Bununla birlikte, güvercinlerin ve mýsýr kaplarýnýn ve halký bazý toplumsal kötülüklere karþý uyaran ve aðaç gövdelerine sarýlan gazetelerin ve makbuz mukabili iyilik iþleriyle uðraþanlarýn yoðunlaþtýðý sýrada, onu sakat sanan bir kadýn, bu gönülsüz dilencinin avucunu çevirerek içine biraz para koydu. Belki de o sýrada oldukça yüksekte duran güneþ yüzünden gözlerini kýrpýþtýrdýðý için paraya bakmadý; belki de gözü, caminin iç avlusunda oynayan çocuklara takýldýðý için avucunu kapamayý unuttu. Bütün bunlar, günün ilk hayýrseveri biraz uzaklaþtýktan sonra olmuþtu. Kadýn onun yüzüne bakarken bilerek ya da bilmeyerek hiç oynatmamýþtý gözbebeklerini. Bu yüzden ilk müþterisi onu kör sanmýþtý. Avucuna düþen baþka bir paranýn sesiyle kendine gelir gibi oldu: Kendisi gibi elbisesi yýrtýk, sakalý uzamýþ bir adam gördü baþýný kaldýrýnca. Sonra, eski bir halýdan yapýlmýþ torbasýný sinirli hareketlerle karýþtýrarak bozuk para çantasýný arayan genç kýz çýktý karþýsýna; büyük bir para elini aðýrlaþtýrdý, öteki bütün paralarý kapadý. Kucaðýndaki kundak çocuðuyla karanlýk bir kadýn çömeldi yanýna. Bir süre, iki leke gibi, duvara dayalý durdular. Sonra, açýk leke avlunun ortasýna doðru yürüdü. Kýrmýzý cüppeli ihtiyarýn kulübesinden bir baston uzandý bacaklarýna; neredeyse düþecekti. “Beni gölgeye götür delikanlý.” 160 diye söylendi ihtiyar, aksi bir sesle. Kulübesi, tekerleklerin doðrultusunda itilince “Oraya deðil.” diye tepindi kýrmýzýlý müneccim ve dýþarý çýktý; istediði yöne çevirdiler tekerlekleri. Ýhtiyar, kulübesinin açýk yanýný hýrsla örttü; baþka bir duvarýndan küçük bir pencere açtý. Oradan öfkeyle baktý avluya. Gölgede býraktý ihtiyarý, gitti duvara yaslandý ve paralarýný seyretti. “Saðlam adamsýn, utanmýyor musun dilenmeye?” Þiþman bir adam duruyordu yaný baþýnda: “Bir iþ verilse çalýþmazsýn.” Þiþmanýn yerde duran bavuluna baktý, iki eliyle tutup kaldýrmaya çalýþtý yükü; baþaramadý. Sonra bir hamal gördü uzakta, becerikli. Onun gibi yaptý: Çömelerek sýrtýný bavula dayadý, sapý kavradý; olmadý. Þiþman adamýn da yardýmýyla yüklendi sonunda. Yolda, “Ýki buçuk liradan fazla vermem.” dedi ince sesiyle þiþman. Yan yana yürüdüler. Rýhtýma yaklaþýnca sýrtýndaki yükle birlikte yere çöktü. Bavul sahibi durdu ve bir süre kararsýz kaldý; sonra uzattý parayý. Galiba ona biraz acýmýþtý. Vapura da girebilirdi ayrý bir ücretle fakat hamallar örgütünün duvarýný yaramadý. Sonra, vapur iskelesinin duvarýnda dilendi biraz. Yeniden yük taþýma ihtimali belirince caddeye doðru itildi. Biraz hýrpalanmýþtý, hafifçe sallanýyordu olduðu yerde. Onu, günün bu saatinde sarhoþ olmakla suçlayanlar çýktý; gene de oldukça iyi iþ yaptý. Sonra gene bavul, sandýk filan (rýhtýma kadar). Onu saðlam sayanlarla sakat sananlar arasýnda gitti geldi. Belki daha çalýþacaktý. Fakat iyi giyimli bir bay, ona para vermek için tam elini cebine soktuðu sýrada, yanlarýndan geçen bir kadýnýn kucaðýndaki çocuk bu kýlýksýz adama bakarak aðlamaya baþlayýnca parayý beklemeden yürüdü; hemen karþý kaldýrýma geçti. Cami avlusuna gelince bir kemerin altýna girdi, loþ ve serin duvarýn dibinde parasýný saydý; sonra karþý duvardaki simitçiye bütünletti, biraz da bozuk para kaldý. Yürüdü, kalabalýk bir sokaða çýktý; insanlarýn arasýna karýþtý yeniden. Yorgun ve terli iki hamalýn ortasýnda duran oymalý, yaldýzlý büyük bir boy aynasýnda kendini seyretti: Ceketi yoktu, gömleði parça parçaydý. Ýstemeyerek iki serserinin kavgasýna karýþtýðý, onlara aracýlýk ettiði bir sýrada yýrtýlmýþ olan gömleðinin parçalarýný üst üste getirdi aynaya bakarak; pantolonunu tutan ipi çözdü, daha sýký bir düðüm attý. Sonra aynayý götürdüler; yýrtýk pantolonunu ve çorapsýz ayaklarýna geçirmiþ olduðu lastikleri seyredemedi. Yavaþ yavaþ yürüdü; dar ve kalabalýk sokaklardan, dar ve kalabalýk sokaklara geçti. Yürüyen insanlarýn gürültüsüne sokak satýcýlarýnýn sesleri katýldý. Sonra satýcýlar, belirli ve sabit yerler almaya baþladýlar kaldýrýmlarda: Önce kýsa ayaklý tezgâhlar göründü; tezgâhlar yükseldi, sýrýklar ve tentelerle donandý. Güneþ ve binalarýn üst katlarý kayboldu; sýcak azaldý ve sokaklarýn üzerinde yürüyecek yer kalmadý. Nereye asýldýklarý belli olmayan elbiselerin ve kumaþlarýn arasýna sýkýþtý; durmak zorunda kaldý. Rüzgârýn ya da gelip geçenlerin salladýðý beyaz bir manto süründü yüzüne. Uzun ve aydýnlýk bir manto. Kloþ etekli, kocaman düðmeli bir hayalet; geniþ yakalý, serin. Hafif bir rüzgâr çýktý; iri yarý, esmer ve görünüþü taþralý satýcýnýn elbiselerini belli belirsiz dalgalandýrdý. Yalnýz beyaz manto kýmýldamadý; aðýr bir kumaþtan yapýlmýþ olmalýydý. Bir süre durdular mantoyla karþýlýklý. Onu seyreden satýcý, sessizliði bozdu sonunda: “Ne o? Satýn mý alacaksýn?” Karþýlýk vermedi. Gülümseyerek yere tükürdü satýcý; yüzünde yarý kurnaz, yarý ilgisiz bir ifade vardý. 161 Önce satýcýya, sonra tekrar mantoya baktý; elini cebine soktu. “Dur bakalým, bir giydirelim hele.” Çevresine bakýndý satýcý, oyuna katýlacak birilerini aradý. Karþý kaldýrýmda bir adam izliyordu onlarý; dirsekleri tezgâha dayalý, gülmeye hazýr bekliyordu. Baþka ilgilenen yoktu. Manto vücuduna yapýþtý. Satýcý hýzla çevirdi onu; etekler dönerek açýldý. Satýcý kendine geldi: “Kadýn mantosu bu, hemþerim; sana olmaz.” Mantoyu aceleyle çýkarmak istedi müþterinin üstünden. Satýcýnýn elini itti yavaþça; mantonun içinde, telaþla pantolonunun cebini aradý. “Çok pahalý, sen alamazsýn.” dedi satýcý son bir çabayla. “Yüz elli lira. Kadýn mantosu. Deli misin sen?” Satýcýyý dinlemiyordu. Bütün parasýný uzattý bir top hâlinde. Satýcý yýðýný açtý istemeden; önce içindeki bozuk paralarý ayýrdý, sonra kâðýt paralarý saydý. “Kýrk beþ lira.” dedi sevinçle. “Dünyada olmaz. Çýkar mantoyu.” Çýkarmadý. “Yüz yirmi beþ lira maliyeti var.” diye tepindi satýcý. Ýlgilenmiyordu satýcýyla. Eteklerinin nereye kadar indiðine bakýyordu: Ayak bileklerine geliyordu neredeyse. “Gülünç olursun.” diye diretti satýcý. “Yüz liraya verdik diyelim. Nerede para?” Adam kendine gelmiþti. Göðsündeki sancý geçmiþti. Fakat gülmek de gittikçe zorlaþýyordu. Bununla birlikte, satýcýyý tuttuðunu belirten gözlerle izliyordu olayý. Satýcýnýn neþesi kaçmýþtý; sadece, durdurulmasý güç inadý kalmýþtý ortada. “Otuz lira daha ver öyleyse.” dedi. “Baþýna geleceklere de karýþmam.” Beyaz mantosuyla topuklarýnýn çevresinde döndü; ilk defa gülümsedi çevresine bakarak. Sonra, sanki bir daha hiç gülümsemeyecekmiþ gibi mahzunlaþtý birden. Müþteri, olaya sýrtýný çevirdi. Satýcý yalnýz kalmýþtý. “Allah belaný versin.” dedi. “Al þu pis bozukluklarýný da.” Mantonun cebindeki eli çýkardý dýþarý ve madenî paralarý bir bir içine koydu. “Þimdi artýk inanmazsýn ama bu sabah ihtiyar bir kadýn getirmiþti; vallahi tam otuz beþ lira verdim bu mantoya. Kadýn eþyasý bu, kolay satýlmaz ki.” Sesi öfkeliydi. Beyaz mantosuyla kalabalýða karýþtý. Tentelerin bittiði yerde gökyüzüne baktý. Yerdeki bir su birikintisinden güneþle birlikte yansýdý. Sonra su birikintisi kalabalýklaþtý; lekesiz görüntüsünü, irili ufaklý gölgeler çevirdi. Mantosunu seyretmek için eðilince henüz þaþkýnlýðý geçmemiþ ve onu nasýl karþýlamak gerektiðini bilemeyen topluluðu gördü suyun içinde. Mantosunun eteklerini kirletmemek için su birikintisinin çevresinden dolaþtý. Onu doðrudan doðruya izlemek isteyenler suyu geçmeye çalýþýrken ýslanarak yarý yolda kaldýlar. Arkasýna bakmýyordu. Adýmlarýný sýklaþtýrdý. Konuþulmuyordu fakat ne de olsa topluluða katýlanlar gittikçe arttýðý için hafif bir uðultu geliyordu peþinden. Yüksek duvarlarla çevrili küçük bir cami avlusunu geçtiler. Meydandaki kahvenin gölgesinde serinlemek için kalanlar olduysa da çaylarýný çoktan bitirerek ne yapacaðýný bilemeyenler onlarýn yerini aldý. Çok kalabalýk sayýlmazlardý; gene de avlunun kemerli kapýsýný geçerken hafif bir itiþme oldu. Sonra, karþýlarýna çýkan beklenmedik birkaç basamaktan inilirken yaþlýca bir adam, iki çocuðun üstüne düþtü. Küçük bir karýþýklýk çýktý. Bazýlarý da duvarlardaki iþçi arayan yüzlerce ilana kapýldý bir süre. Kýsa bir duraklama dönemi geçirildi. Ýki duvar arasýna sýkýþmýþ basamaklardan kurtularak geniþledikleri zaman biraz ferahladýlar doðrusu fakat mantolu adamý bulamadýlar. Gitmiþti. Bazý küçük tartýþmalar çýktý; iþ arayanlara ve henüz, düþtüðü basamaktan kalkma fýrsatýný bulamayan ihtiyara çatýldý. Bir sonuç alýnamadýðý için kalabalýk daðýldý. Yakýcý bir güneþ vardý. Adýmlarýný yavaþlattýðý hâlde, alnýndan kayan ter damlalarý sakalýný ýslatýyordu. Büyük bir köprünün üstünde parmaklýklara yaslanarak bir tarak satýcýsýnýn gölgesine sýðýndý. Mantosuyla, sakalýyla ve gelip geçenlerin üzerinden aþan bakýþlarýyla satýcýya yararý dokundu; iþsiz güçsüz takýmýndan, onu seyretmek için duranlar oldu; aðýr yük taþýyanlar, tam orada dinlenmeyi uygun buldular. Birkaç tarak satýldý bu arada. Hareketsiz, ifadesiz, öylece durduðu için önce yanýna yaklaþamadýlar. En çok konuþulan yabancý dilden bildikleri birkaç kelimeyi onun üstünde deneyenler çýktý. “Bu adam turist deðil.” dedi birisi, “Kendini yutturmaya çalýþýyor.” Bir 162 baþkasý da yokladý onu. Karþýlýk alýnamadý. Bir tombalacý, “Yok yahu, bu herif Ýngiliz.” dedi. Sonra ona dokundular, mantosunun eteklerini çekiþtirdiler; canlý olduðu anlaþýldý. Yürüdü, oradan uzaklaþtý. Köprü uzundu; baþka satýcýlarýn yanýnda da dikildi bir süre. Hatta bir tanesi, kasketli bir genç, kendi yerine býraktý onu. Satýcý dönünce de kendi tezgâhlarýndan; parmaklýklara dayanýp balýk tutanlarý seyrettiler konuþmadan. Mantosunun üst iki düðmesini çözdü, gene de serinleyemedi. Alnýna biriken terleri mantosunun geniþ yakasýyla sildi. Köprünün ucuna çevirdi gözlerini; karanlýk sokaklar vardý orada. Mantosunu ilikledi ve ayrýldý oradan. Yüksek binalarýn koruduðu dar bir sokakta bir vitrinin önünde durdu. Kendini seyretti. Kumaþlarýn, elbiselerin ve satýcýlarýn dükkânlardan taþtýðý bir sokaktaydý. Müþterilerin yolu kesiliyordu. Bir süre sonra, vitrinin gerisinden gözetlendiðini sezdi. Þiþman dükkân sahibi, düþünceli küçük gözleriyle onu süzüyordu. Sonra, geniþ bir gülümseme kapladý yuvarlak yüzü; gözler kýsýldý, kayboldu. “Baksana sen buraya.” diye seslendi, þiþman gövdesiyle kapýyý tutarak. “Nereden buldun o mantoyu?” Baktý, karþýlýk vermedi. Baþka birisi yaklaþtý o sýrada yanýna, kolundan tuttu. “Hey mister!” dedi. Anlamadýðý dilden bir þeyler anlattý. Olmadý. Sözlerini elleriyle destekledi; ayrýca, kollarýyla da açýklamaya çalýþtý ne istediðini. Olmadý. Yerde duran bavulunu açtý, saydam kâðýtlara sarýlý gömlekler çýkardý içinden ve mantolu adamýn eline tutuþturdu. Parmaðýný mantonun büyük düðmelerinden birine dayadý, “Sen turist.” dedi. “Sen getirmek gömlek Fransa, Almanya. Yok para. Satmak.” Gene de anlaþýldýðýndan kuþkuluydu. Onu vitrinin önünde öylece býraktý, sokaðýn köþesine gitti. Þiþman adam, dükkânýnýn kapýsýnda sonucu bekliyordu. Biraz sonra kýrmýzý pantolonlu, göðsünün kýllarý gömleðinin çiçekleri arasýndan kara bir çalý gibi fýþkýran bir genç durdu önünde; gömleklere baktý: “How much?” dedi. Genç adamýn yüzüne bakýldý sadece. Sokaðýn köþesindeki asýl satýcý hýrsla ayaðýný yere vurarak homurdandý. Kýllý genç müþteriyi kaçýrmamak için yanýna yaklaþarak, “Saðýrdýr.” dedi telaþla. “Yüz liraya veriyor.” “Pahalý.” dedi kýrmýzý pantolonlu genç. Asýl satýcý, mantolu adamýn yüzüne öfkeyle baktý; kararsýz durdu bir süre, sonra kulaðýný onun aðzýna dayadý. “Seksen liraya indi.” dedi aceleyle. “Ben dilinden anlarým.” Mantolu adam, satýcýnýn aracýlýðýyla sessiz bir pazarlýk yaptý. Altmýþ liraya satmýþ oldu gömleði sonunda. Bir saatten az bir süre içinde bitti gömlekler. Mantonun cebine on lira konuldu ve “Good bye.” denildi, uzatmadýðý eli sýkýlarak. “Çok þahane!” diye baðýrdý þiþman dükkâncý. “Ýçeri gelsene biraz.” Durdu, düþündü: “Öyle ya, anlamaz.” Bavullu satýcýnýn yolunu denedi: “Sen gelmek dükkân burda.” dedi ve daha fazla beklemeden onu kolundan tutup içeri çekti. Tezgâhtarla birlikte bir süre çevresinde dolaþarak ondan ne yapabileceklerini düþündüler. “Herif de manken gibi duruyor ortada. Eline kumaþ topunu verip satamam ya!” Bir süre daha çevresinde dönüldü. “Manken.” dedi þiþman dükkâncý gene, baþka söz bulamadýðý için. Bir süre de tezgâhtarla birlikte söylendiler “Manken, manken.” diye ve çok sonra akýl ettiler onu manken olarak kullanmayý. Bir süre de “Canlý manken!” diye baðýrdýlar sevinçle. Sonra onu vitrine doðru ittiler, orada durmasý için (ona baþka türlü söz dinletilemiyordu ki). Tam vitrinin çýkýntýsýna doðru adýmýný attýracaklarý sýrada, “Ayaklarý çok kirli, pantolonu da öyle.” diyerek patronunu uyardý tezgâhtar. Onu durdurdular. Ayakkabýlarýnýn üstüne ve pantolonunun alt tarafýna biraz beyaz bez sarýldý. Mantonun örtemediði kýsýmlarýyla müzedeki bir mumyaya benzer gibi oldu. Kollarýndan tutup vitrine çýkardýlar. “Böyle put gibi durmasýn.” dedi tezgâhtar. “Güzel bir poz verelim ona.” Gene düþündüler. “Kollarýný açalým.” dedi patron. “Vitrini doldursun.” “Yorulur, kollarýný oynatýp durur.” Naylon iplerle tavana asmaya karar verdiler sonunda kollarý. Bir kolu ileri uzattýlar, baðladýlar ve ipi vitrinin üstündeki bir çiviye tutturdular. Öteki kolu da duvarda boþalttýklarý bir rafa yerleþtirdiler. Onlarýn çalýþmasýný seyretmeye baþladý birkaç kiþi. Sonra, vitrinin önünde birikenlerin sayýsý çoðaldý. “Cansýz bu, kukla.” diyenler çýktý. Tezgâhtar, kapýnýn önünde baðýrýyordu: “Canlý manken maðazasýna buyurun! Serinletici kumaþ çeþitlerimizi görün, iþte, büyük fedakârlýklarla Kuzey Kutbu’ndan getirtmiþ bulunduðumuz canlý Ýsveç mankeni, bu sýcaða ancak hafif 163 kumaþlarýmýzý giyerek katlanmaktadýr. Ýþte, koca manto, onu terletmemektedir. Kumaþlarýmýzla bir kuþ gibi havalarda uçarak sizlere en canlý ve en gerçek reklamý yapmaktadýr. ‘Saran Kumaþlarý’ yalnýz maðazamýzda. Mallarýmýzýn ve mankenlerimizin taklitlerinden sakýnýnýz. Israrla arayýnýz!” Önce, onu yakýndan görmek isteyenler içeri girdi. Bir kadýn, aðlayan çocuðunu omzuna çýkararak kalabalýðý yarmaya çalýþýyordu. Sonra kumaþlara da baktýlar. Genç kadýnlar onun mantosunu da tuttular, ayný kumaþtan olup olmadýðýný anlamak için. Mantonun etekleri açýldý, pantolonun yýrtýk dizleri göründü. Tezgâhtar, müþterinin az olduðu bir sýrada onun iki bacaðýna bir kumaþ daha sardý. Patron da kloþ etekleri açarak ona yardým etti. Eteklerin bu durumu ikisinin de hoþuna gitti ve yelpaze gibi açýlmýþ uçlarý iðneyle oraya buraya tutturdular. Mantolu adam bütün vitrini kaplamýþtý. Ondan baþka hiçbir þey görünmüyordu. Bunun üzerine, omzundan, kollarýndan biraz kumaþ sarkýttýlar. O gün öðle tatiline kadar iyi iþ yapýldý. Tezgâhta yemek için oturup sefer taslarýný açtýklarý zaman, “Ona da bir þeyler vermeli.” dedi patron. “Yýðýlýr kalýr sonra.” Vitrine gitti, onu çözdü, serbest býraktý. Altýna bir tabure çektiler tezgâhýn önünde. Sefer tasýnýn kapaðýna kuru fasulyeden ve makarnadan biraz koydular; iki küçük parça ekmeði çatal gibi kullanarak yemeðini yedi. Dükkânýn arkasýndaki lavabodan, musluða elini uzatarak biraz su içti. Yere oturdu, sýrtýný tezgâha dayadý; Sonra omzuna vurdu ve tezgâhtara döndü, “Ýþimize yaradý, deðil mi?” diyerek güldü. “Yoruldun mu?” dedi tezgâhtar, patrona bakarak. Karþýlýk vermediði için onunla konuþmak zor oluyordu. Bir süre daha oturdu. Sonra yavaþça doðrularak kalktý, kapýya yöneldi. “Nereye gidiyorsun?” diye baðýrdý patron. “Fena mý, para kazanýyorsun iþte.” Durmadý. Arkasýndan koþtular, cebine biraz para sýkýþtýrdýlar. Patronun, mantonun üstünde unuttuðu iðnelerle ve kollarýndan sarkan iplerle, beyaz bezler sarýlý ayakkabýlarýný sürükleyerek yürüdü gitti. Omzunda kalan küçük bir kumaþ parçasý da sokaðýn köþesini dönerken yere düþtü. Dik bir yokuþun baþýna gelince durdu. Kaldýrýmýn kenarýna oturdu. Elinin tersiyle alnýna biriken terleri sildi. Çevresine baktý: Ýlerde, bir elektrik direðine tutturulmuþ otobüs duraðý levhasýna takýldý gözleri. Ayaða kalktý, bir iki adým attý, gene durdu. Tezgâhtarýn ayaðýna sardýðý bezler çözülmeye baþlamýþtý. Belindeki ipi çýkardý, yere koydu. Kaldýrýmýn kenarýnda duran bir taþla ipi ortasýndan ezerek ikiye ayýrdý, sargýlarýn üstüne baðladý. Duraða doðru yürürken mantosunun üstünden pantolonunu çekiþtirdi durdu. Bir yoðurtçu geçti yanýndan; duraðýn arkasýndaki eski bir evin kapýsýndan girerken ona çarptý. Mantolu adam sendeledi, kapýya baktý; karanlýk bir avluda kayboldu yoðurtçu. Sonra esmer, kara gözlüklü, dökülmüþ siyah saçlarý yaðdan birbirine yapýþmýþ bir baþ çýkmaya baþladý kaldýrýmýn içinden. Mantolu adam baktý: Birkaç basamakla inilen bir boþluk gördü yerin altýnda. Gözlüklü kafa büyüdü, yükseldi; bir adam oldu. Kolunda bir sürü kemer taþýyan eskimiþ bir adam. Koyu renkli bir kemere uzattý elini mantolu dilenci. Mantosunun düðmelerini çözdü fakat kemeri geçirecek bir yer bulamadý pantolonunun belinde. Biraz yukarý çekiþtirmek istedi pantolonunu; alt taraftaki sargýlar, ipler izin vermedi. Ümitsizlikle kemerciye baktý; sonra da kemere baktýlar birlikte. Kemerci, çýktýðý deliðe yöneldi, bir süre kayboldu. Kocaman çengelli iðnelerden yapýlmýþ bir zinciri tutarak çýktý ortaya. Pantolonunun beli mantonun iç kýsmýna bu iðnelerle tutturul164 du. “Üstüne takarsýn kemeri artýk.” dedi gülerek. “Daha fiyakalý olur.” Öyle yaptýlar. Mantosunun cebinden çýkardýðý kâðýt paralardan birini uzattý. Kemerci paraya baktý, sonra aldý ve yandaki bakkala girdi. Paranýn üstü ve küçük bir kutu domates salçasýyla çýktý dýþarý. Paranýn üstünü verdi, salçasýný deliðinin yanýna koydu; Sonra mantolu adama uzattý. Onun almadýðýný görünce tekrar yerin altýnda kayboldu... Bu arada bir otobüs kaçýrýldý, otobüse birlikte bindiler. Paralarý kemerci verdi ve yokuþun üst baþýnda, mantolu adamdan iki durak önce indi. Arka sahanlýkta yalnýz kalýnca ileri yürüdü. Þoförün yanýna varmak üzereyken bir fren sýrasýnda ön koltuklardan birine oturdu istemeden. Karþý sýrada oturan bir adam gülümsüyordu. Önce aldýrmadý gülümseyen adama. Fakat gülümseme bitmedi. Telaþlandý, kemerini düzeltti. Gülümseme bir türlü durmuyordu. Yakasýna, eteklerine, sargýlarýn üzerindeki iplere baktý: Hayýr, çözülmemiþti. Uygunsuz bir durumu yoktu kýlýðýnýn, biraz ferahladý. Gülümseyen adama tatlý gözlerle baktý. Kendisine bakýlmadan gülümsendiðini anladý sonunda. Cebindeki küçük bir radyonun ince bir telle sol kulaðýna taþýdýðý ve otobüste kendisinden baþka kimsenin bilmediði bir müziðe gülümsüyordu adam. Geniþ bir meydanda otobüsten indi. Küçük bir boyacý, sandýðýný koydu yanýna. “Tozunu alalým mý abi?” dedi. Ayaðýný özenle koydu sandýðýn üstüne; sargýlarýn arasýndaki kirler, beyaz bir fýrçayla özenilerek temizlendi. Sonra, güvercinler için mýsýr aldý; kollarýný iki yana açarak serpti kuþlara. Parkýn giriþindeki duvarýn üstünde oturan kasketli bir genç, yanýndakine, “Put gibi olmuþ, þuna bak.” dedi. “Çarmýh.” diye düzeltti öteki. Güldüler. Parkýn kapýsýnda otuz iki diþe keman çaldýran bir þiþe gazoz içti. Gölgedeki banklardan birine oturdu. Bir ihtiyarýn, diþleri olmadýðý için, pek anlaþýlmayan dertlerini dinledi. Derli toplu insanlar, dinlenmek için baþka yerlere gittiklerinden kimseye garip görünmedi kýlýðý, kimsenin gözüne çarpmadý. Sonunda, ihtiyarýn isteði üzerine, onu duraða götürdü koluna girerek. Parktan çýkarken gene peþine takýldýlar. Önce çocuklar. Duraða oldukça kalabalýk geldiler. “Allah belasýný versin bu pis yabancýlarýn.” dedi birisi; gömleðini pantolonunun üstüne çýkarmýþ, bütün yüzü býyýk içinde kara bir adam. “Bedava yaþýyorlar bu ülkede.” Arabasýnýn kapýsýna dayanmýþ, müþteri beklerken yaðlý, kýymalý bir þeyler yiyen þoför de bu düþünceye hak verdi: “Paramýzýn deðeri de bu yüzden düþüyor abi.” Ýhtiyar, mantolu adamýn kolunu çekti, “Beni karþýya geçirin.” dedi. Bir taksi geçerken onlara hafifçe dokundu, durduklarý hâlde. Dönüp baktýlar. “Ne bakýyorsun?” dedi, pencereden uzanan kafa. Geri çekildiler, onlarý izleyen kalabalýða çarptýlar. Ýhtiyar, mantoyu çekiþtirip duruyordu. Hýzla geçen arabalar yüzünden bir türlü ulaþamadýlar karþýya. Bir iki atýlýþtan sonra kaldýrýmýn kenarýna sýðýndýlar... “Adama bak.” dedi bir kadýn kocasýna. Baktýlar. “Çocuklar kâðýttan kuyruk takmýþlar arkasýna.” Güldüler. Çocuklarla arabalarýn arasýna sýkýþýp kalmýþtý; ihtiyar adamý bulamadý. Kalabalýk arttý. “Ayaklarý sargý içinde.” “Cüzzamlý olmasýn.” Ýtiþerek çekildiler. Hiçbir þeyden korkmayan çocuklar, yani çocuklarýn hepsi, eteklerini tutarak çevirdiler onu. “Karnýna çengelli iðneler takmýþ.” “Kollarýna ipler baðlý.” “Sakýn týmarhaneden kaçmýþ olmasýn.” “Deli bu, mantonun üstüne taktýðý kemere bakýn.” “Manto mu?” “Kadýn mý?” “Ne kadýný? Kafadan manyak.” “Polis çaðýrýn.” Gözlerden kurtulmak için baþýný kaldýrdý: Ýlerde, köprünün üstünde bir adam onun filmini çekiyordu. “Abi, bunlar filim çeviriyorlar.” Bütün gözler köprüye çevrildi. Bu kýsa süreden yararlandý, sýrtýný köprüye döndü, adýmlarýný hýzlandýrdý. Sonra koþmaya baþladý. Uzaktan hýzla geçen bir trene doðru koþtu; bir duvardan atlarken düþtü, bir tel örgü elini kanattý. Demir yoluna ulaþtý sonunda. Hat boyunca ilerledi. Ýstasyona vardýðý zaman soluk soluða ve ter içinde yýðýldý yere. Kalkarken etekleri dolaþtý ayaðýna, düþtü. Sonra, geri geri giderek uzaklaþtý istasyondan. Kadýnlar helasýnýn duvarýna dayandý. Bir iki tren geçti, istasyon tenhalaþtý. O zaman giþeye yürüdü. Giþedeki memur onun suratýna baktý ve bu konuþmayan adama ikinci mevki bir bilet verdi. Trende, sarý tahtalarýn üstünde, kendisi gibi kirli, kendisi gibi yorgun, kendisi gibi çevreye ilgisiz insanlarla birlikte yolculuk etti... Pencereden denizin göründüðü bir istasyonda da trenden indi. 165 Üzerinde Halk Plajý yazýlý bir kapýdan girdi. Kumlarýn üstünde bir süre dolaþtýktan sonra, yün ören ihtiyar bir kadýnýn boþ býraktýðý sandalyeye oturdu. Önce, kumda top oynayan gençlerin ilgisini çekti. Birbirlerini iterek onu iþaret ettiler. Kafasýna bir iki top attýlar. Bir toptan kaçmak isterken sandalyesiyle birlikte yere yýkýldý. Çevresine toplandýlar. Çýplak bacaklarýn duvarýndan ürktü, gözlerini kapadý. “Sarasý var.” dedi öndeki gençlerden biri. “Ayaklarý da sargýlý. Kötü bir hastalýðý olmalý.” diyerek geri çekildi yassý burunlu bir genç kýz. Kalabalýk büyüdü, arka sýralara düþenler onu görmek için itiþtiler; çevresindeki çember daraldý. Ayaða kalkmadý artýk. Üçüncü sýrada duran uzun býyýklý bir genç, kalabalýðý yardý. “Ne bunaltýyorsunuz hasta adamý.” diyerek ön sýradakileri itti. Onlarýn yerini hemen baþkalarý aldý. Kalabalýk, bir bütün olarak yere çakýlmýþ gibi hiç kýmýldamadý. Konuþmadýlar da. Sadece seyrettiler onu. “Bacaklarýný havaya kaldýrýn.” diye baðýrdý arkadan biri. “Sularý aksýn.” Bu sözleri duyan bir görevli, duruma el koymanýn zamaný geldiðini düþünerek boðulmakta olan adama gerekli müdahaleyi yapmak üzere ön safa geçti. Kýzgýn kumlar ve manto ve kemer ve sargýlar yerdeki adamý yakýyordu; kalabalýk da hava almasýný engelliyordu; artýk, yüzünden akan terleri silmiyordu. Onun uygunsuz durumunu tespit eden görevli, mantolu adamý uyardý: “Bu kýlýkta bulunamazsýn burada.” “Mantosunu çýkarsýn!” diye baðýrdý ön sýradan biri, vücudu kumlarla sývanmýþ gibi kýllý bir karaltý. “Belki de içinde bir þey yoktur.” dedi mahzun görünüþlü bir genç, yanýndakine. “Ben buna benzer bir þey okumuþtum bir yerde.” “Burayý hemen terk edin.” diye diretti görevli. “Halkýn huzurunu ihlal etmeye hakkýnýz yok.” Uzun býyýklý genç onu savundu: “Elbiseyle oturabilir. Buna bir engel yok.” “Kadýn mantosu!” “Sapýk herif!” diye baðýranlar oldu. “Dýþarý!” diyerek kolundan tutup yerdeki adamý kaldýrmaya çalýþtý görevli. “Kendi gider.” dedi býyýklý genç. “Býrak adamýn kolunu.” Beyaz mantolu adam doðruldu, kalabalýðýn üstüne yürüdü; hemen açýldýlar, geçebileceði kadar bir boþluk býraktýlar halkada. Gözleri yanýyordu terden; yüzü kýpkýrmýzý olmuþtu. Yürürken sargýlar çözülüyordu bacaklarýndan. “Denize deðil!” diye baðýrarak peþinden koþtu görevli; býyýklý genç tarafýndan yolu kesildi. Arkalarýndan koþan kalabalýðýn içinde kayboldular. Su, bileklerini geçince mantosunun eteklerini topladý. Kalabalýktan kurtulmuþ olan görevli, elbisesiyle daha ileri gidemedi. Mantonun etekleri önce suyun üstünde açýldý sonra aðýrlaþýp battý. “Dur!” diye baðýrdý uzun býyýklý genç. “Boþver abi.” dediler. “Fazla ileri gitmez.” Deniz sýðdý, bütün manto suyun içinde kaybolduðu zaman kýyýdan çok uzaklaþmýþtý. Fazla ileri gitmiþti. Yanýlmýþlardý. Býyýklý genç de çok geç kalmýþtý. Beyaz mantolu adamýn, boyunu geçen yere kadar yürüyeceðini aklýna getirmemiþti. Yerinden fýrladý birden fakat yetiþemedi. Böyle bir olayla daha önce hiç karþýlaþmamýþtý. Sonra baþka gönüllüler de çýktý. Aramalar bir sonuç vermedi. Uzun býyýklý genç kýyýya çýkýnca soluk soluða kumlara oturdu, elini aðzýna siper ederek yere tükürdü, “Amma da hikâye.”dedi. Oðuz ATAY Korkuyu Beklerken 166 Bir öðrenci hikâye metnini özetler. Baþka bir öðrenci, tahtaya hikâyenin baþka olaylarýný yazar. 1. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin olay örgüsünü grafik þeklinde gösteriniz. 2. Beyaz Mantolu Adam’ýn baþýndan geçen olaylarýn ve olay örgüsünün bu þekilde kurgulanmasýnýn ve olay zincirinin böyle düzenlenmesinin sebepleri neler olabilir? Tespit ederek defterinize yazýnýz. 3. Aþaðýda Kaþaðý hikâyesinden bir bölüm verilmiþtir. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin olay örgüsüyle Kaþaðý hikâyesinden alýnan aþaðýdaki bölümün olay örgüsünü karþýlaþtýrarak bunlarýn benzer ve farklý yönlerini belirtiniz. Buradan hareketle modernizmi esas alan hikâyeyle realist geleneðe uygun yazýlmýþ hikâyenin olay örgüsünün temel farký nedir? Defterinize yazýnýz. Ahýrýn avlusunda oynarken aþaðýda, gümüþ, söðütler altýnda görünmeyen derenin hazin þýrýltýsýný iþitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane aðaçlarý arasýnda kaybolmuþ gibiydi. Annem Ýstanbul’a gittiði için benden bir yaþ küçük olan kardeþim Hasan’la artýk Dadaruh’un yanýndan hiç ayrýlmýyorduk. Bu, babamýn seyisi ihtiyar bir adamdý. Sabahleyin erkenden ahýra koþuyorduk. En sevdiðimiz þey atlardý. Dadaruh’la beraber onlarý suya götürmek, çýplak sýrtlarýna binmek ne doyulmaz bir zevkti! Hasan korkar, yalnýz binemezdi. Dadaruh, onu kendi önüne alýrdý. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, ahýrý süpürmek, gübreleri kaldýrmak en eðlenceli bir oyundan ziyade bizim hoþumuza gidiyordu. Hele týmar!.. Bu, en zevkli þeydi. Dadaruh, eline kaþaðýyý alýp iþe baþladý mý týký..., týk!.., týký..., týk! Týpký bir saat gibi... Yerimde duramaz: — Ben de yapacaðým, diye tuttururdum. O vakit Dadaruh beni Tosun’un sýrtýna kor, elime kaþaðýyý verir: — Haydi yap, derdi. Bu demir aleti hayvanýn üzerine sürter fakat o ahenkli týkýrtýyý çýkaramazdým. — Kuyruðunu sallýyor mu? — Sallýyor. — Hani bakayým. Eðilirdim, uzanýrdým. Lakin atýn saðrýsýndan kuyruðunu göremezdim. Her sabah ahýra gelir gelmez: — Dadaruh, týmarý ben yapacaðým, derdim. — Yapamazsýn. — Niçin? — Daha küçüksün de ondan... — Yapacaðým. — Büyü de öyle. — Ne vakit? — …………… At, ahýr iþlerinde yalnýz týmarý beceremiyordum. Boyum, karnýna bile varmýyordu. Hâlbuki en keyifli, en eðlenceli þey buydu. Sanki kaþaðýnýn muntazam týkýrtýsý Tosun’un hoþuna gidiyor, kulaklarýný kýsýyor, kuyruðunu kocaman bir püskül gibi sallýyordu. Tam týmar biteceðine yakýn huysuzlanýr, o zaman Dadaruh: — Höyt, diye saðrýsýna bir tokat indirir; sonra öteki atlarý týmara baþlardý. Bir gün yalnýz baþýma kaldým. Hasan’la Dadaruh dere kenarýna inmiþlerdi. Ýçimde bir týmar etmek hýrsý uyandý. Kaþaðýyý aradým, bulamadým. Ahýrýn köþesinde Dadaruh’un penceresiz küçük bir odasý vardý. Buraya girdim. Raflarý aradým. Eyerlerin arasýna falan baktým. Yok... Yok. Yataðýn altýnda yeþil tahtadan bir sandýk duruyordu. Onu açtým. Azýcýk daha sevincimden haykýracaktým. Annemin bir hafta evvel Ýstanbul’dan gönderdiði hediyeler içinde fakfon kaþaðý pýrýl pýrýl parlýyordu. Hemen kaptým. Tosun’un yanýna koþtum. Karnýna sürtmek istedim. Rahat durmuyordu. 167 Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Kaþaðý hikâyesinin kiþilerini, mekân ve zamanýný tespit eder. Ýkinci grup Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin kiþilerini, mekânýný ve zamanýný tespit eder. Grup sözcüleri tespitlerini açýklar. Buradan hareketle; a. Ýki hikâyenin kiþilerinin olay örgüsündeki iþlevlerini, b. Ýki hikâyenin zaman ve mekânýn iþlevlerini açýklar. c. Beyaz Mantolu Adam hikâyesi’nin edebî eser-gerçeklik iliþkisinden hareketle hikâyedeki olay örgüsünün ne amaçla düzenlendiðini söyleyiniz. 4. Kaþaðý hikâyesinin kahramanlarýnýn birbirleriyle iliþkisiyle, Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin kahramanlarýnýn birbirleriyle iliþkisini “modernizm” kavramý çerçevesinde tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu sözlü olarak ifade ediniz. 5. Kaþaðý hikâyesinin zaman ve mekânýyla Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin zaman ve mekânýný karþýlaþtýrýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. 6. z rni de n Mo izm izm Moder dern Mo niz m Modernizm m Mo d er Yukarýdaki þemadan hareketle Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki kiþi/zaman/olay/mekân unsurlarýnýn birbirleriyle iliþkisini “modernizm” kavramý etrafýnda sözlü olarak ifade ediniz. 7. “Bizim gözümüze görünen gündelik hayat, bilinçaltýnýn maðaralarý ve yer altý geçitleriyle modernlik denilen belirsiz ve yanýltýcý gökyüzü arasýnda duran bir toprak parçasýdýr.” sözüyle Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn içinde bulunduðu durum örtüþmekte midir? Buradan hareketle Beyaz Mantolu Adam hikâyesinde anlatýlan dönemde, hikâyede geçen kahramanlarla karþýlaþma imkâný olduðu söylenebilir mi? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin temasýný bulunuz. Bu temanýn modernizmle iliþkisi hakkýndaki düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 9. Leyla ve Mecnun hikâyesindeki Mecnun’un yalnýzlýðýyla Beyaz Mantolu Adam’ýn yalnýzlýðý arasýnda nasýl bir fark vardýr? Bu farklarý “modernizm” ve “gelenek” kavramlarý etrafýnda tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 10. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin temasý Türk edebiyatýnýn daha önceki dönemlerinde de ayný þekilde ele alýnmýþ olabilir mi? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonucu tahtaya yazýnýz. 168 11. Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn adýnýn bile olmamasý neleri sembolize eder? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý defterinize yazýnýz. 12. Bireysellik ve bireyin kozmik yalnýzlýðý Geleneðe baþ kaldýrýþ, toplumdan kaçýþ MODERNÝZM Karmaþýk bir varlýk olan Ýnsan Bireysel ve toplumsal huzursuzluk a. Yukarýdaki þemada “modernizm”in genel özellikleri kavramlaþtýrýlmýþtýr. Bu kavramlarýn Beyaz Mantolu Adam hikâyesinde nasýl iþlendiðini belirleyiniz. b. Ulaþtýðýnýz sonuçlardan hareketle modernizmi esas alan eserlerde genel olarak hangi temalarýn işlendiğini ve bu eserlerin dil, anlatým özelliklerini belirleyiniz. Sonuçlarý defterinize yazýnýz. 13. Beyaz Mantolu Adam hikâyesi kim tarafýndan anlatýlmýþtýr? Anlatýcýnýn bakýþ açýsýný belirleyiniz. 14. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle varoluþçuluðun insan algýsýnýn Beyaz Mantolu Adam hikâyesine nasýl yansýdýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Sýnýf dört gruba ayrýlýr. Beyaz Mantolu Adam hikâyesindeki ana kahramanýn benzerinin; birinci grup sinema filmlerinde, ikinci grup televizyon dizilerinde, üçüncü grup günlük hayatta olup olmadýðýný tespit eder. Grup sözcüleri sonuçlarý açýklar. Buradan hareketle Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin temasýnýn yaþadýðýmýz çaðla iliþkisi ile ilgili çýkarýmlarda bulunulur. Sonuçlar tahtaya yazýlýr. 15. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin kiþilerini, zamanýný, mekânýný, olay örgüsünü ve temasýný dikkate aldýðýnýzda bu hikâyeyi hangi edebî akýma ve geleneðe baðlayabilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. 16. Daha önce iþlediðiniz hikâyeleri dikkate alarak Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin hangi hikâye tarzýnýn özelliklerini yansýttýðýný belirleyiniz. Ulaþtýðýnýz sonucu sebepleriyle birlikte defterinize yazýnýz. 17. Beyaz Mantolu Adam hikâyesinin Türk edebiyatýndaki yeri ile ilgili düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 169 18. a. Okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Oðuz ATAY’ýn fikrî ve edebî yönü hakkýnda çýkarýmlarda bulunarak aþaðýdaki þemaya yazýnýz. b. Oðuz ATAY’ýn edebî ve fikrî kiþiliði göz önünde bulundurulduðunda Beyaz Mantolu Adam’la yazar arasýnda bir iliþki kurulabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. Yeni Hayat romanýnýn bir sonraki derste sýnýfta anlatýlmak üzere özeti çýkarýlýr (177. sayfadaki 1. etkinliðe yöneliktir.). Orhan PAMUK’un Yeni Hayat romaný ile ilgili yazýlmýþ deðerlendirme yazýlarý bulunuz (178. sayfadaki 9. soruya yöneliktir.). Orhan PAMUK’un fikrî ve edebî yönü hakkýnda araþtýrma yapýnýz (178. sayfadaki 10. soruya yöneliktir.). Haldun TANER’in Keþanlý Ali Destaný ve Turan OFLAZOÐLU’nun Sokrates Savunuyor adlý tiyatro eserlerini okuyunuz. 170 Roman YENÝ HAYAT Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatým deðiþti. Daha ilk sayfalarýndayken bile, kitabýn gücünü öyle bir hissettim ki içimde, oturduðum masadan ve sandalyeden gövdemin kopup uzaklaþtýðýný sandým. Ama gövdemin benden kopup uzaklaþtýðýný sanmama raðmen, sanki bütün varlýðým ve her þeyimle her zamankinden daha çok sandalyede ve masanýn baþýndaydým ve kitap bütün etkisini yalnýz ruhumda deðil beni ben yapan her þeyde gösteriyordu. Öyle güçlü bir etkiydi ki bu, okuduðum kitabýn sayfalarýndan yüzüme ýþýk fýþkýrýyor sandým: Ayný anda hem bütün aklýmý körleþtiren hem de onu pýrýl pýrýl parlatan bir ýþýk. Bu ýþýkla kendimi yeniden yapacaðýmý düþündüm, bu ýþýkla yoldan çýkacaðýmý sezdim, bu ýþýkta daha sonra tanýyacaðým, yakýnlaþacaðým bir hayatýn gölgelerini hissettim. Masada oturuyor, oturduðumu aklýmýn bir köþesiyle biliyor, sayfalarý çeviriyor ve bütün hayatým deðiþirken ben yeni kelimeleri ve sayfalarý okuyordum. Bir süre sonra, baþýma gelecek þeylere karþý kendimi o kadar hazýrlýksýz ve çaresiz hissettim ki kitaptan fýþkýran güçten korunmak ister gibi bir an içgüdüyle yüzümü sayfalardan uzaklaþtýrdým. Çevremdeki dünyanýn da baþtan aþaðýya deðiþtiðini o zaman korkuyla fark ettim ve þimdiye kadar hiç duymadýðým bir yalnýzlýk duygusuna kapýldým. Sanki dilini, alýþkanlýklarýný, coðrafyasný bilmediðim bir ülkede yapayalnýz kalmýþtým. Bu yalnýzlýk duygusunun verdiði çaresizlik bir anda beni kitaba daha sýký sýkýya baðladý. Ýçine düþtüðüm yeni ülkede yapmam gereken þeyleri, inanmak istediklerimi, görebileceklerimi, hayatýmýn alacaðý yolu bana bu kitap gösterecekti. Sayfalarý tek tek çevirirken kitabý þimdi bana vahþi ve yabancý bir ülkede yol gösterecek bir rehber gibi de okuyordum. Yardým et bana, demek geliyordu içimden, yardým et ki kazaya belaya uðramadan yeni hayatý bulayým. Bu hayatýn da, ama, rehberinin kelimeleriyle yapýldýðýný biliyordum. Kelimeleri tek tek okurken bir yandan yolumu bulmaya çalýþýyor, bir yandan da yolumu büsbütün kaybettirecek hayal harikalarýný hayretle tek tek ben kuruyordum. Bütün bu süre boyunca kitap masamýn üzerinde duruyor ve ýþýðýný yüzüme saçarken odamdaki öteki eþyalara benzer bildik tanýdýk bir þey gibi gözüküyordu. Bunu, önümde açýlan yeni bir hayatýn, yeni bir dünyanýn varlýðýný hayretle ve sevinçle karþýlarken hissettim: Hayatýmý böylesine deðiþtirecek olan kitap aslýnda sýradan bir eþya idi. Aklým pencerelerini, kapýlarýný kelimelerin bana vaad ettiði yeni dünyanýn harikalarýna ve korkularýna aðýr aðýr açarken bir yandan da beni bu kitaba götüren rastlantýyý yeniden düþünüyordum ama bu aklýmýn yüzeylerinde, derine gidemeyen bir hayaldi. Okudukça bu hayale dönmem bir çeþit korkudandý sanki: Kitabýn bana açtýðý yeni dünya o kadar yabancý, o kadar tuhaf ve þaþýrtýcýydý ki bu âlemin içine bütünüyle gömülmemek için þimdiki zamanla ilgili bir þeyler hissetme telaþý duyuyordum. Baþýmý kitaptan kaldýrýp odama, dolabýma, yataðýma bakarsam ve penceremden dýþarýya bir göz atarsam dünyayý býraktýðým gibi bulamayacaðým korkusu içime yerleþiyordu çünkü. Dakikalar ve sayfalar birbirini izledi, uzaktan trenler geçti, annemin evden çýkýþýný, çok sonra da eve dönüþünü duydum; þehrin her zamanki uðultusunu, kapýnýn önünden geçen yoðurtçunun çýngýraðýný ve arabalarýn motorunu duydum ve tanýdýðým bütün sesleri yabancý sesler gibi iþittim. Dýþarda bir ara yaðmur bastýrdý sandým ama ip atlayan kýzlarýn sesleniþleri geldi. Hava açarak aydýnlanýyor sandým ama penceremin camýnda yaðmur damlacýklarý týpýrdadý. Ondan sonraki sayfayý okudum, öteki sayfayý, baþka sayfalarý okudum; öteki hayatýn eþiðinden sýzan ýþýðý gördüm; þimdiye kadar bilmediklerimi ve bildiklerimi gördüm; kendi hayatýmý gördüm, kendi hayatýmýn alacaðýný sandýðým yolu... Yavaþ yavaþ sayfalarý çevirdikçe bundan önce varlýðýný hiç bilmediðim, hiç düþünmediðim, hiç sezemediðim bir dünya ruhuma sindi ve orada kaldý. Þimdiye kadar bildiðim, düþündüðüm pek 171 çok þey, üzerinde durulmaya deðmez ayrýntýlara dönüþtüler ve bilmediklerim gizlendikleri yerlerden çýkýp bana iþaretler yolladýlar. Kitabý okurken bunlarýn ne olduðunu söyle deseler sanki söyleyemezdim çünkü okudukça geri dönüþü olmayan bir yolda aðýr aðýr yol aldýðýmý biliyor, arkamda býraktýðým bazý þeylere ilgi ve merakýmýn kapandýðýný hissediyor, ama önümde açýlmakta olan yeni hayata karþý öylesine bir heyecan ve merak duyuyordum ki, var olan her þey bana ilgiye deðer gibi geliyordu. Bu ilginin heyecanýyla sarsýldýðým, bacaklarýmý sallamaya baþladýðým zaman olup bitebileceklerin çokluðu, zenginliði, karmaþýklýðý içimde bir çeþit dehþete dönüþtü. Bu dehþetle birlikte, kitaptan yüzüme fýþkýran ýþýkta köhnemiþ odalar gördüm, çýlgýn otobüsler, yorgun insanlar, soluk harfler, kayýp kasabalar ve hayatlar, hayaletler gördüm. Bir yolculuk vardý, hep vardý, her þey bir yolculuktu. Bu yolculukta beni hep izleyen, en olmadýk yerde karþýma çýkýverecekmiþ gibi yapan, sonra kaybolan, kaybolduðu için de kendini aratan bir bakýþ gördüm; suçtan günahtan çoktan arýnmýþ yumuþak bir bakýþ... Ben o bakýþ olabilmek isterdim. O bakýþýn gördüðü dünyada olmak isterdim. O kadar çok istedim ki bunlarý, o dünyada yaþadýðýma inanasým geldi. Hayýr, inanmaya bile gerek yoktu; orada yaþýyordum ben. Kitap da, tabii, ben orada yaþadýðýma göre, benden söz ediyor olmalýydý. Benim düþündüklerimi, benden önce biri düþünüp yazdýðý için böyleydi bu. Kelimelerle onlarýn bana anlattýklarý þeylerin birbirlerinden apayrý olmasý gerektiðini de iþte böyle anladým. Çünkü ta baþýndan itibaren kitabýn benim için yazýldýðýný sezmiþtim. Okurken her kelimenin, her sözün içime iþleyiþi zaten bu yüzdendi. Onlar olaðanüstü sözler, ýþýl ýþýl parýldayan kelimeler olduklarý için deðil, hayýr; kitabýn benden söz ettiði duygusuna kapýldýðým için. Bu duyguya nasýl kapýldýðýmý da çýkaramadým. Çýkardým da unuttum belki çünkü katiller, kazalar, ölümler ve kayýp iþaretler arasýnda yolumu bulmaya çalýþýyordum. Böylece, okuya okuya benim bakýþým kitabýn sözlerine, kitabýn sözleri de benim bakýþýma dönüþtü. Iþýktan kamaþan gözlerim kitaptaki dünya ile dünyadaki kitabý birbirinden ayýramaz oldu. Sanki tek dünya, var olan her þey, olabilecek her renk ve eþya kitabýn içinde ve kelimelerin arasýndaydý da ben okurken mümkün olabilecek her þeyi kendi aklýmla, mutluluk ve hayretle gerçekleþtiriyordum. Kitabýn bana önce fýsýldar gibi, sonra bir çeþit zonklamayla, sonra pervasýz bir þiddetle gösterdiði þey, okudukça anlýyordum, orada, benim ruhumun derinliklerinde yýllardýr yatýyormuþ. Kitap sularýn dibinde asýrlardýr yatan kayýp bir hazineyi bulup ortaya çýkarýyor ve ben satýrlar ve kelimeler arasýnda bulduklarýma, þimdi artýk bu da benim, demek istiyordum. Son sayfalarda bir yerde, bunu ben de düþünmüþtüm de demek istedim. Daha sonra, kitabýn anlattýðý dünyaya bütünüyle girdiðimde, karanlýkla alacakaranlýk arasýndan çýkan bir melek gibi ölümü gördüm. Kendi ölümümü... Bir anda hayatýmýn hiç düþünemeyeceðim kadar zenginleþtiðini anladým. O sýrada tek korktuðum þey, dünyaya, eþyalara, odama, sokaklara bakýp orada kitabýn anlattýklarýný görememek deðil, yalnýzca kitaptan uzak kalmaktý. Kitabý iki elimin arasýnda tuttum ve çocukluðumda resimli romanlarý okuyup bitirdiðim zamanlar yaptýðým gibi sayfalarý arasýndan çýkan kâðýt ve mürekkep kokusunu kokladým. Ayný kokuyla kokuyordu. Masadan kalktým, çocukluðumda yaptýðým gibi pencereye yürüyüp, alnýmý soðuk cama yaslayýp dýþarýya, sokaða baktým. Kitabý beþ saat önce, öðleden sonra masanýn üzerine koyup ilk okumaya baþladýðým zaman karþý kaldýrýma yanaþmýþ olan kamyon çekip gitmiþti þimdi ama boþalan araçtan aynalý dolaplar, aðýr masalar, sehpalar, kutular, ayaklý lambalar indirilmiþ, karþýdaki boþ daireye yeni bir aile yerleþmiþti. Çýplak ve güçlü bir ampulün ýþýðýnda orta yaþlý bir anne babayla, ben yaþlarda bir oðulla kýzýn açýk bir televizyonun karþýsýnda 172 akþam yemeðini yiyiþlerini, perdeler takýlý olmadýðý için görebiliyordum. Kýzýn saçlarý kumraldý, televizyon ekraný yeþil. Bir süre bu yeni komþulara baktým, belki de yeni olduklarý için onlarý seyretmekten hoþlanýyordum, bu da sanki beni bir þekilde koruyordu. Çevremdeki bildik tanýdýk eski dünyanýn tepeden aþaðý deðiþmesiyle yüz yüze gelmek istemiyordum ama ne sokaklarýn eski sokaklar ne odamýn eski odam ne de annemin, arkadaþlarýmýn ayný insanlar olduklarýný anlýyordum artýk. Bir çeþit düþmanlýk, adýný tam koyamadýðým bir tehdit ve korkutucu bir þey olmalýydý hepsinde. Pencereden bir adým çekildim ama masanýn üzerinden beni çaðýran kitaba da dönemedim. Hayatýmý yolundan çýkaran þey orada, arkamda, masanýn üzerinde beni bekliyordu. Ne kadar arkamý dönersem döneyim, her þeyin baþlangýcý orada, kitabýn satýrlarý arasýndaydý ve ben o yola çýkacaktým artýk. Bir an eski hayatýmdan kopmuþ olmak bana öylesine korkunç gözükmüþ olmalý ki bir felaket sonucu hayatlarý dönüþü olmayacak bir þekilde deðiþen kiþilerin yaptýðý gibi, hayatýmýn eskiden olduðu gibi akmaya devam edeceðini, baþýma gelen kazanýn, felaketin ya da neyse o korkunç þey, onun olmadýðýný hayal ederek huzur bulmak istedim. Ama arkamda masada, hâlâ açýk olarak duran kitabýn varlýðýný öyle bir þekilde hissediyordum ki içimde, hayatýmýn eskisi gibi nasýl devam edebileceðini hayal bile edemedim. Böylece, daha sonra annem beni çaðýrdýðýnda akþam yemeðini yemek için odamdan çýktým ve yeni bir dünyaya alýþmaya çalýþan bir acemi gibi masaya oturup onunla konuþmaya çalýþtým. Televizyon açýktý, tabaklarda kýymalý patates, zeytinyaðlý pýrasa, yeþil salata ve elmalar vardý. Annem karþýya yeni taþýnan komþulardan söz etti, benim bütün öðleden sonra, aferin, oturup çalýþtýðýmdan, çarþý pazardan, yaðmurdan, televizyondaki haberden, haberi anlatan adamdan. Annemi seviyordum; güzel, nazik, yumuþak ve anlayýþlý bir kadýndý ve kitabý okuyup ondan ayrý bir dünyaya girdiðim için suçluluk duydum. Kitap herkes için yazýlmýþ olsaydý diye düþünüyordum, bir yandan, eskiden olduðu gibi hayat böylesine aðýr ve pervasýz sürüp gidemezdi. Öte yandan, kitabýn yalnýzca benim için yazýlmýþ olduðu düþüncesi de benim gibi mantýklý bir mühendislik öðrencisi için doðru olamazdý. O zaman, her þey eskisi gibi olmaya nasýl devam edebiliyordu? Kitabýn yalnýzca benim için hayal edilmiþ bir sýr olduðunu düþünmekten bile korktum. Daha sonra, annem bulaþýklarý yýkarken ona yardým etmek, ona dokunmak, içimdeki dünyayý bu zamana taþýmak istedim. “Býrak, býrak ben yapýyorum caným.” dedi. Bir süre televizyona baktým. Oradaki dünyaya girebilirdim belki, belki de televizyonu bir tekmede patlatýrdým. Ama seyrettiðim bizim evdeki, bizim televizyondu; bir çeþit tanrý, bir çeþit lamba. Ceketimi, sokak ayakkabýlarýmý giydim. “Çýkýyorum.” dedim. “Ne zaman döneceksin?” dedi annem, “Bekleyeyim mi seni?” “Bekleme. Sonra televizyonun karþýsýnda uyuyakalýyorsun.” “Odanýn ýþýðýný kapattýn mý?” Böylece, yabancý bir ülkenin tehlikeli sokaklarýna çýkar gibi, yirmi iki yýldýr yaþadýðým kendi mahallemin, kendi çocukluðumun sokaklarýna çýktým. Nemli aralýk soðuðunu hafif bir rüzgâr gibi yüzümde hissedince, belki de, eski dünyadan yenisine geçmiþ olan birkaç þey de vardýr, dedim kendime. Bunu benim hayatýmý yapan sokaklarda, kaldýrýmlarda yürürken þimdi görecektim. Koþmak geliyordu içimden. Karanlýk kaldýrýmlardan, iri çöp tenekeleri, çamur gölleri arasýndan, duvar diplerinden hýzlý hýzlý yürüdüm ve attýðým her adýmla yeni bir dünyanýn gerçekleþmekte olduðunu gördüm. Çocukluðumun çýnar ve kavak aðaçlarý ilk bakýþta ayný çýnar ve kavak aðaçlarýydýlar ama onlara beni baðlayan anýlarýn ve çaðrýþýmlarýn gücü kaybolup gitmiþti. Yorgun aðaçlara, iki katlý tanýdýk evlere, temelinden, kireç kuyusundan baþlayarak ta çatýsýnýn kiremitlerine kadar nasýl yapýldýðýný çocukluðumda gördüðüm ve sonra içinde yeni arkadaþlarýmla oyun oynadýðým kirli apartmanlara hayatýmýn vazgeçilmez parçalarý gibi deðil de ne zaman nasýl çekildiklerini unut173 tuðum fotoðraflara bakar gibi baktým: Gölgeleri, aydýnlýk pencereleri, bahçelerindeki aðaçlarý ya da giriþ kapýlarýndaki harfleri ve iþaretleriyle onlarý tanýyarak ama tanýdýðým þeylerin gücünü içimde hiç mi hiç hissetmeden. Eski dünya, orada, karþýmda, yanýmda, sokaklarýn içinde, tanýdýk bakkal camekânlarý, Erenköy istasyon meydanýndaki ýþýklarý hâlâ yanan çörek fýrýný, manavýn meyve sandýklarý, el arabalarý, Hayat Pastanesi, köhne kamyonlar, muþambalar ve karanlýk ve yorgun yüzler olarak çevremdeydi. Gecenin ýþýklarýnda hafif hafif titreþen bütün bu gölgelere karþý yüreðimin bir yaný buz kesmiþti. Orada bir suç saklar gibi kitabý taþýyordum. Beni ben yapan bütün bu tanýdýk sokaklardan, ýslak aðaçlarýn hüznünden, kaldýrýmlardaki su birikintilerinde asfaltta yansýyan neon harflerin ve manav ve kasaplarýn lambalarýndan kaçmak istiyordum. Hafif bir rüzgâr esti, dallardan su damlacýklarý döküldü, bir uðultu iþittim ve kitabýn bana verilmiþ bir sýr olduðuna hükmettim. Korkuya kapýldým, birileriyle konuþmak istedim. Mahalle arkadaþlarýmýn bazýlarýnýn hâlâ toplanýp akþamlarý televizyonda futbol maçlarýný seyrettiði, birbirleriyle buluþmak için gelip takýldýklarý istasyon meydanýndaki Gençler Kahvesi’ne sokuldum. Arka masada, babasýnýn ayakkabýcý dükkânýnda çalýþan bir üniversiteli ile amatör kümede futbol oynayan baþka bir mahalle arkadaþý televizyonun siyah beyaz ýþýklarý altýnda çene çalýyordu. Önlerinde okuna okuna sayfalarý birbirinden ayrýlmýþ gazeteler gördüm. Birileriyle, uzun uzun, belki de saatlerce konuþmak istiyordum ama onlarla konuþamayacaðýmý hemen anladým. Bir an neredeyse gözlerimden yaþlar getirecek bir keder sarýyordu ki içimi, gururla silkindim: Ruhumu açacaðým kiþileri kitaptaki dünyada yaþayan gölgeler arasýndan seçecektim. Böylece kendi geleceðime bütünüyle sahip olduðuma inanacaðým geldi ama biliyordum, þimdi kitaptý bana sahip olan. Kitap içime yalnýzca bir sýr ve günah gibi sinmekle kalmamýþ, beni bir rüyadaki gibi bir çeþit dilsizliðe sürüklemiþti. Neredeydi konuþabileceðim bana benzer kiþiler, yüreðime seslenen rüyayý bulabileceðim ülke neredeydi, kitabý okumuþ öteki kiþiler nerede? Tren yolunu geçtim, ara sokaklara girdim, dökülüp asfalta yapýþmýþ sarý yapraklarý ezdim. Birden içimde derin bir iyimserlik yükseldi: Hep böyle yürürsem, hýzla yürürsem, hiç durmazsam, yolculuklara çýkarsam sanki kitaptaki dünyaya varacaktým. Ýçimde ýþýltýsýný hissettiðim yeni hayat, uzakta bir yerde, belki eriþilmez bir ülkedeydi ama hareket ettikçe ona yaklaþtýðýmý, en azýndan eski hayatýmý arkada býrakabildiðimi seziyordum. Kumsala vardýðým zaman denizin simsiyah gözükmesine þaþtým. Geceleri denizin bu kadar karanlýk, katý ve acýmasýz olduðunu niye daha önce fark etmemiþtim? Sanki nesnelerin bir dili vardý da kitabýn beni içine çektiði geçici sessizlikte bu dili biraz olsun iþitmeye baþlamýþtým. Hafif hafif çalkalanan denizin aðýrlýðýný, týpký kitabý okurken karþýlaþýverdiðim kendi geri dönüþsüz ölümüm gibi, bir an içimde hissettim ama gerçek ölümün vermesi gereken “Her þeyin sonu geldi.” duygusu deðil, hayata yeni baþlayan birinin meraký, heyecaný kýpýrdanýyordu içimde. Kumsalda aþaðý yukarý yürüdüm. Küçükken burada, lodos fýrtýnalarýndan sonra mahalle arkadaþlarýmla, denizin getirip yýðdýðý konserve kutularý, plastik toplar, þiþeler, plaj terlikleri, mandallar, ampuller, plastik bebekler arasýnda bir þey arardýk; bir hazinenin parçasý sihirli bir eþya, ne olduðunu bilmediðimiz ýþýltýlý ve yepyeni bir nesne. Kitabýn ýþýðýyla aydýnlanmýþ bakýþýmýn, eski dünyanýn herhangi sýradan bir eþyasýný bulup incelerse o eþyayý küçüklüðümde aradýðýmýz o sihirli þeye dönüþtürebileceðini bir an hissettim. Ama ayný anda kitabýn beni dünyada yapayalnýz býraktýðý duygusu öylesine güçle içimi sardý ki karanlýk denizin birden yükselip beni içine çekip yutacaðýný sandým. Telaþa kapýldým, hýzlý hýzlý yürüdüm ama her adýmýmda yeni bir dünyanýn gerçekleþtiðini görmek için deðil, bir an önce odamda kitabýmla yalnýz kalmak için. Koþar gibi yürürken kendimi þimdiden kitaptan fýþkýran ýþýktan yapýlmýþ biri olarak görmeye baþlamýþtým bile. Bu da beni yatýþtýrýyordu. Babamýn, kendi yaþlarýnda kendi gibi Devlet Demiryollarýnda yýllarca çalýþýp da 174 müfettiþliðe kadar yükselen iyi bir arkadaþý vardý, Demiryol dergisine demiryolculuk ateþi üzerine yazýlar yazardý. Ayrýca, kendi yazýp resimlediði çocuk romanlarý Yenigün Çocuk Maceralarý dizisinde yayýmlanýrdý. Demiryolcu Rýfký Amca’nýn bana hediye ettiði Pertev ile Peter ya da Kamer Amerika’da adlý kitaplarý okuduðum günlerde de koþa koþa eve dönüp bir kitaba gömülmek istediðim çok olmuþtu ama o çocuk kitaplarýnda hep bir son olurdu. Orada, üç harfle, týpký filmlerdeki gibi “son” diye yazardý ve o üç harfi okuduðum zaman içinde olmak istediðim ülkenin sýnýrlarýný görmekle kalmaz, ayrýca o sihirli diyarýn Demiryolcu Rýfký Amca’nýn uydurduðu bir yer olduðunu acýyla anlardým. Yeniden okumak için eve koþturduðum kitapta ise her þeyin gerçek olduðunu biliyordum, kitabý bunun için içimde taþýyordum, bunun için de koþar adým yürüdüðüm ýslak sokaklar gerçek deðillermiþ de birilerinin beni cezalandýrmak için verdiði sýkýcý bir ev ödevinin parçalarýymýþ gibi gözüküyordu bana. Çünkü kitap, bana öyle geliyordu ki benim bu dünyada ne için var olduðumu anlatýyordu. Demir yolunu geçmiþtim, caminin yanýndan dolanýyordum ki bir su birikintisine basmak üzere olduðumu görüp sýçradým, ayaðým takýldý, tökezledim, düþtüm ve boylu boyunca çamurlu asfalta uzandým. Hemen kalkmýþ, yoluma devam edecektim ki “Aman düþecektin yavrum!” dedi düþüp boylu boyunca uzandýðýmý gören sakallý bir ihtiyar. “Bir þeyin var mý?” “Var.” dedim. “Dün babam öldü. Bugün gömdük. Annemi döverdi, bizi burada istemedi, ben yýllarca Viranbað’da yaþadým.” Bu Viranbað þehri de nereden gelmiþti aklýma? Ýhtiyar da anlýyordu belki söylediklerimin hiçbirinin doðru olmadýðýný ama birden kendimi zeki mi zeki hissettim. Atýverdiðim yalan yüzünden mi, kitap yüzünden mi yoksa daha basiti, adamýn alýklaþan suratý yüzünden mi, çýkartamadým da þöyle dedim kendime: “Korkma, korkma git! O dünya, kitaptaki dünya, doðru dünya!” Ama korkuyordum da... Niye? Bir kitap okuyup hayatý kaymýþ benim gibilerin baþlarýna gelenleri iþitmiþtim de ondan. Felsefenin Temel Ýlkeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduðu her kelimeye hak verip, ertesi gün Devrimci Proleter Yeni Öncü’ye katýlýp, üç gün sonra banka soygununda enselenip on yýl yatanlarýn hikâyelerini duymuþtum. Ya da Ýslam ve Yeni Ahlak ya da Batýlýlaþma Ýhaneti gibi kitaplardan birini okuyup, bir gecede meyhaneden camiye geçip, buz gibi soðuk halýlarýn üzerinde, gül suyu kokularý içinde elli yýl sonra gelecek ölümü sabýrla beklemeye baþlayanlarý da biliyordum. Sonra Aþkýn Özgürlüðü ya da Kendimi Tanýdým gibi kitaplara kapýlanlarý da tanýmýþtým. Bunlar, daha çok burçlara inanabilecek týynette insanlar arasýndan çýkardý ama onlar da bütün içtenlikleriyle “Bir gecede bütün hayatýmý deðiþtirdi bu kitap!” derlerdi. Aslýnda, bu korkutucu manzaralarýn sefaleti de deðildi aklýmdaki: Yalnýzlýktan korkuyordum. Benim gibi bir budalanýn büyük bir ihtimalle yapacaðý gibi, kitabý yanlýþ anlamýþ olmaktan, yüzeysel olmaktan ya da olamamaktan, yani herkes gibi olamamaktan, aþktan boðulmaktan ve her þeyin sýrrýný bilip bu sýrrý öðrenmeyi hiç mi hiç istemeyenlere bir ömür boyu anlatýp gülünç olmaktan, hapse girmekten, kafadan çatlak gözükmekten, en sonunda dünyanýn benim sandýðýmdan da zalim olduðunu anlamaktan ve güzel kýzlara kendimi sevdirememekten korkuyordum. Sokakta da televizyon gibi bakýlacak yarý ilginç bir þey olabilir, belki mesela bir araba hýzlý geçebilir ya da bir at kiþner ya da bir sarhoþ bir nara atabilir diye bu insanlar perdelerini de tam kapamazlar. Yarý çekik perdeleri arasýndan içine uzun uzun baktýðým bir ikinci kat dairesinin Demiryolcu Rýfký Amcalarýn evi olduðunu ne zaman fark ettim, çýkartamýyorum. Fark etmeden fark etmiþtim de hayatýmýn bir kitapla baþtan aþaðý deðiþtiði günün akþamýnda ona içgüdüsel bir selam yolluyordum belki. Aklýmda tuhaf bir istek vardý: Babamla ona en son gittiðim zamanlarda evin içinde gördüðüm eþyalarý bir kere daha yakýndan görmek: Kafesteki kanaryalarý, duvardaki barometreyi, özenle çerçevelettirilip asýlmýþ 175 þimendifer resimlerini, bir yarýsýna minyatür vagonlar, gümüþ bir þekerlik, kontrolör zýmbalarý, demiryol hizmet madalyalarý, diðer yarýsýna da kýrk elli kitap yerleþtirilmiþ vitrinli büfeyi, üzerindeki hiç kullanýlmayan semaveri... Yarý açýk perdeler arasýndan odadaki televizyonun ýþýðýný görüyordum ama kendisini deðil. Birden, nereden geldiðini bilemediðim bir kararlýlýkla apartman bahçesini kaldýrýmdan ayýran duvara çýktým ve Demiryolcu Rýfký Amca’nýn dul karýsý Ratibe Teyze’nin baþýný ve baktýðý televizyonu gördüm. Kocasýnýn boþ koltuðuna kýrk beþ derece dönük oturmuþ televizyonu seyrederken, týpký annemin yaptýðý gibi, baþýný omuzlarýnýn arasýna çekmiþti. Demiryolcu Rýfký Amca geçen yýl kalpten ölen babamdan bir yýl önce ölmüþtü ama doðal bir ölüm deðildi onunkisi. Bir gece kahveye giderken üzerine ateþ edilip öldürülmüþ, katil yakalanamamýþ, bir kýskançlýk lafý çýkmýþ, babam da hayatýnýn son bir yýlýnda o lafa hiç inanmamýþtý. Çocuklarý yoktu. Gece yarýsý, annem uyuduktan çok sonra, masamda dimdik oturup kollarým, dirseklerim, ellerim arasýnda duran kitaba bakarken mahallenin ve þehrin sönen ýþýklarýný, boþ ve ýslak sokaklarýn hüznünü, son bir kere daha geçen bozacýnýn sesleniþini, vakitsiz öten bir-iki kargayý, en son banliyö treninden sonra geçmeye baþlayan upuzun yük trenlerinin sabýrlý tak-taklarýný, gece yarýlarý bizim mahalleyi benim burasý yapan her þeyi yavaþ yavaþ, heyecanla, coþkuyla, mutlulukla unuttum ve kitaptan fýþkýran ýþýða kendimi bütünüyle verdim. Böylece, hayatýmý ve hayallerimi o güne kadar oluþturan öðle yemekleri, sinema kapýlarý, sýnýf arkadaþlarý, günlük gazeteler, gazozlar, futbol maçlarý, dershane sýralarý, vapurlar, güzel kýzlar, mutluluk hayalleri, gelecekteki sevgilim, karým, iþ masam, sabahlarým, kahvaltýlarým, otobüs biletlerim, küçük sýkýntýlarým, yetiþmeyen statik ödevlerim, eski pantolonlarým, yüzüm, pijamalarým, gecelerim hatta hemen arkamda en güvenli unutuþ için beni bekleyen vefakâr yataðým aklýmdan bütünüyle çýktý da ben kendimi orada, o ýþýktan ülkede gezinirken buldum. Romanýn kahramaný, âþýk olduðu Canan’ýn elinde gördüðü Yeni Hayat adlý kitabýn anlattýðý dünyayý bulmak ister. Canan da kitabý sevgilisi Mehmet’ten almýþtýr. Mehmet, bir suikasttan ve bir kazadan kurtulunca Osman adýný kullanarak ortadan kaybolur ve Yeni Hayat’ýn takma ad kullanan yazarýný aramaya koyulur. Anlatýcý ile Canan da Mehmet’in peþine düþerler. Anlatýcý bitmek bilmeyen otobüs yolculuklarýnda kentten kente, kasabadan kasabaya dolaþýr. Ve “Matbaadan çýkmýþ bütün kitaplar, hepsi bizim zamanýmýzýn, bizim hayatýmýzýn düþmanýdýr.” diyen ve okuduðu bir kitap yüzünden kendisine karþý çýkýp ortadan kaybolan oðlu Narin’i arayan ve kitaba karþý gizli bir örgüt oluþturmuþ olan Dr. Narin’le tanýþýr. Asýl mesleði doktorluk deðil avukatlýk olan Narin’in anlatýcýya okuttuðu ve özel ajanlarýnca hazýrlanmýþ raporlardan oðlu Nahit’in Osman adýný da kullanmýþ olan Mehmet olduðunu, Nahit/Mehmet/Osman’ýn peþine düþtüðü Yeni Hayat’ýn gerçek yazarýnýn, anlatýcýnýn küçüklüðünden beri tanýdýðý ve çocuklar için çizgi-romanlar yazan ve babasýnýn esrarengiz bir þekilde öldürülen arkadaþý demiryolcu Rýfký Bey olduðunu öðreniriz. Anlatýcý, sonunda kendi adýný kullanan ve çocukluðunda kendisi gibi Rýfký Amca’nýn çizgi-romanlarýyla beslenmiþ olan Mehmet’i bulur ve artýk evlenmiþ olmasýna raðmen bir türlü unutamadýðý ve aramayý sürdürdüðü, Almanya’da olduðunu öðrendiði Canan’ýn eski sevgilisi olduðu için öldürür. Ve evine dönmek üzere otobüse biner. Ama Canan’la çýktýklarý sonu gelmeyen arayýþ gezilerinde sýk sýk gördüklerine benzeyen bir trafik kazasýnda can verir ve “yeni bir hayata” geçer. Orhan PAMUK YENÝ HAYAT 176 Seçilen bir öðrenci romanýn tümünü özetler. Baþka bir öðrenci romanýn olay örgüsünü oluþturan olay zincirini tahtaya yazar. Bir baþka öðrenci ise Yeni Hayat romanýndan alýnan metin parçasýný özetler. Yapýlan bu çalýþmalar sonunda metnin olay örgüsü þemalaþtýrýlýr. 1. Yukarýda þemalaþtýrdýðýnýz olaylar günlük hayatta karþýmýza çýkabilecek türden olaylar mýdýr? Buradan hareketle olay örgüsünün hangi kaygýyla oluþturulduðunu tespit ederek sonucu tahtaya yazýnýz. 2. Yeni Hayat romanýnýn tümünü göz önüne alarak romanda geçen kahramanlarýn karakter mi tip mi olduklarýný belirleyiniz. Buna göre aþaðýdaki karakter/tip çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz. KARAKTER/TÝP ÇÖZÜMLEME TABLOSU KARAKTER/TÝP ADI Karakter/Tip Olarak Kahraman Anlatýcý Karakterin/tipin en belirgin özelliði nedir? Karakter/tip olaylar karþýsýnda nasýl bir tavýr takýnmaktadýr? Romandaki olaylarý dikkate aldýðýmýzda romandaki en güçlü karakter/tip kimdir? Sosyal ortam ve çevre bu karakteri/tipi nasýl etkilemiþtir? Karakterin/tipin yaþadýðý toplumsal yapýnýn sizin toplumsal yapýnýzdan farký var mýdýr? Bu karakterin/tipin diðer karakterler/tipler üzerinde etkisi var mýdýr? Metnin yazýldýðý dönemde bu romandaki karakter/tip gibi davranan biri olabilir mi? Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup daha önce iþlenen Ankara romanýnýn olay örgüsü, kiþi, zaman ve mekânýný, ikinci grup Yeni Hayat romanýnýn olay örgüsü, kiþi, zaman ve mekânýný tespit eder. Sonuçlarý grup sözcüleri tahtaya yazar. Bu sonuçlardan hareketle modernizmi esas alan eserlerde olay, kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþkiyle realist geleneðe uygun yazýlmýþ Ankara romanýnýn olay, kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþki karþýlaþtýrýlýr. Ortak ve farklý yönleri söylenir. Sonuçlar deftere yazýlýr. Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Birinci grup Ankara romanýnýn tema ve anlatým özelliklerini söyler. Ýkinci grup Yeni Hayat romanýnýn tema ve anlatým özellliklerini tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar tahtaya yazýlýr. Ýki eserin tema ve anlatým biçimleri açýsýndan farklýlýklar, sebepleriyle birlikte tahtaya yazýlýr. 177 3. Modernizmin kökeni ve etki alaný dikkate alýndýðýnda Yeni Hayat romanýnýn temasý baþka edebiyatlarda da iþlenen bir tema olabilir mi? Tartýþýnýz. Buradan hareketle Yeni Hayat romanýnýn temasýyla ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 4. Türk edebiyatýnýn daha önceki dönemlerinde Yeni Hayat romanýnýn temasýna rastlayabilir misiniz? Neden? 5. Yeni Hayat romanýnýn bakýþ açýsýyla ilgili neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz. 6. Varoluþçulukla ilgili araþtýrmalarýnýzdan hareketle Yeni Hayat romanýnda varoluþçuluðun özelliklerinin olup olmadýðýný tespit ederek defterinize yazýnýz. 7. “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatým deðiþti.” cümlesini modern insanýn içinde bulunduðu psikolojik durumdan hareketle yorumlayýnýz. Sizce okunan bir kitabýn veya tanýþýlan bir insanýn, kiþinin hayatýný deðiþtirmesi mümkün müdür? Örneklerle açýklayýnýz. Yeni Hayat romanýnýn 8. Aþaðýdaki þemayý uygun þekilde doldurunuz. baðlý olduðu gelenek ............................................................................... baðlý olduðu roman tarzý ............................................................................... baðlý olduðu edebî akým ............................................................................... 9. Yaptýðýnýz araþtýrmadan hareketle Yeni Hayat romanýnýn edebî deðerini ve edebiyat tarihimizdeki yerini açýklayýnýz. Edebiyat ödüllerinin, edebiyat dünyasý ve okuyucu açýsýndan önemi konulu sunumunuzu yapýnýz. 10. Yapýlan sunumdan, okuduðunuz metinden ve yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle Orhan PAMUK’un fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda çýkarýmlarda bulununuz. 11.Yeni Hayat romanýnda yazarýn fikrî ve edebî kiþiliði ile ilgili hangi sonuçlara ulaþabiliriz? Defterinize yazýnýz. 178 1. Modernizmi esas alan eserlerin özelliklerini (tema, anlatým, dil, yapý özellikleri) aþaðýdaki kavram haritasýna yazýnýz. Modernizmi esas alan eserlerin özel- Teknolojinin hayatý etkilemesi likleri 2. Beyaz Mantolu Adam ve Yeni Hayat adlý eserlerdeki kahramanlar dikkate alýndýðýnda modern insanýn edebiyata yansýmasý nasýl olmuþtur? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 3. Geleneksel olaný günün anlayýþýna uydurma, yerleþik ve alýþýlmýþ olaný yeni olana tabi kýlma eðilimi vardýr. MODERNÝZM Geleneksel anlatým ve yapýyý reddeder. Þeylerin göründükleri gibi olmadýklarýný savunur. Yerleþik uzlaþýmlara, modern toplumun vasatilik ve bayaðýlýðýna isyan vardýr. Ýnsanýn dýþýndaki toplumsal dünyayý yalýn bir biçimde yansýtmadan kaçýnýlýr. Yukarýdaki þemada edebiyatta modernizmin genel özellikleri verilmiþtir. Okuduðunuz Beyaz Mantolu Adam ve Yeni Hayat adlý eserlerde bu özelliklerin nasýl, ne þekilde ele alýndýðýný, yeniliði sürdürenlerin eserlerinde hangi temalarý iþlediklerini ve bu eserlerin anlatým özelliklerini örnekler vererek açýklayýnýz. 179 1. Aþaðýdaki cümlelerin karþýsýna yargýlar doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Modernizmi esas alan eserlerde alegorik anlatýma önem verilmiþtir. - Modernizmi esas alan eserlerin, olay esaslý metinlerinde çaðrýþýma yer verilmez. - Modernizmi esas alan eserlerde, geleneksel anlatým ve yapý yazar tarafýndan deðiþtirilir. ( ) ( ) ( ) 2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz. Modernizmi esas alan yazarlarýn anlatýmýnda.................söyleyiþlere yer verilmiþtir. 3. Modernizmi esas alan eserlerle ilgili verilen aþaðýdaki bilgilerden hangisi doðrudur? A) Sembolik anlatýmlardan kaçýnýlýr. B) Maupassant tarzý hikâye tercih edilir. C) Yazarlar, insanýn dýþýndaki toplumsal dünyayý yalýn bir biçimde yansýtmaktan kaçýnmýþlardýr. D) Yazarlar, geleneksel anlatým biçimlerini kullanmýþlardýr. E) Yazarlar, toplumun her türlü sorununu çözmek amacýyla eser vermiþlerdir. 4. Aþaðýdaki eser-yazar eþleþtirmelerini doðru þekilde yapýnýz. Tutunamayanlar Orhan PAMUK Sessiz Ev Oðuz ATAY Oyunlarla Yaþayanlar Cevdet Bey ve Oğulları 5. Modernizmi esas alan eserlerde hangi temalar ve anlatým özellikleri iþlenmiþtir? Maddeler hâlinde defterinize yazýnýz. Bir sonraki konuda iþleyeceðiniz tiyatro metinlerini canlandýrmak üzere rol paylaþýmý yapýnýz (186. sayfadaki 1 ve 196. sayfadaki 2. etkinliklere yöneliktir.). Epik tiyatro ve uyumsuz tiyatronun özelliklerini konu alan bir araþtýrma yapýnýz (190. sayfadaki 20 ve 199. sayfadaki 2. sorulara yöneliktir.). Haldun TANER’in fikrî ve edebî kiþiliði ile ilgili araþtýrma yapýnýz (190. sayfadaki 21. soruya yöneliktir.). Ünlü filozof Sokrates hakkýnda araþtýrma yapýnýz (198. sayfadaki 6. soruya yöneliktir.). Turan OFLAZOÐLU’nun fikrî ve edebî kiþiliði hakkýnda araþtýrma yapýnýz (198. sayfadaki 8. soruya yöneliktir.). Turan OFLAZOÐLU’nun Sokrates Savunuyor adlý tiyatro eserini okuyunuz. 180 2. GÖSTERMEYE BAÐLI EDEBÎ METÝNLER Tiyatro Metinleri 1. “Bir ülkenin tiyatrosunun tarihi, her þeyden önce onun seyircisinin tarihidir.” sözüyle anlatýlmak istenen düþünceyi söyleyiniz. 2. Sinema ve televizyonun varlýðý tiyatronun deðerini ve önemini azaltýr mý? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. KEÞANLI ALÝ DESTANI Ali, Sineklidað adlý gecekondu mahallesinde yaþayan, Zilha’ya âþýk bir gençtir. Bir gece Zilha’nýn dayýsý mahallenin “baþ belasý” Çamur Ýhsan’ý býçaklanmýþ hâlde yerde bulur. Ona yardým etmeye çalýþýrken eline kan bulaþýr ve cinayeti onun iþlediði sanýlýr. Bugünden sonra Ali için bir destan söylenmeye baþlanýr. Halk onun “þerbetli” olduðuna inanmýþtýr. Ali, kimseyi kendine inandýramayacaðýný anlayýnca kendisi de bu destana inanýr. Af ile hapishaneden çýkýnca muhtar adayý olur. TABLO III Projeksiyon: Taraflar ince taktiklerle seçime giriyorlar. Bakalým þimdi suret ne gösterecek. Dekor: Gecekondu meydaný. Kahvenin önü. Her yer donanmýþtýr. NURÝ — (Bir iskemleye çýkarak) Beni dinleyin bir yol, ey cemaatimüslimin. (Hidayet’e) Sen de köþede aynasýzý kolla. (Hidayet’e gider.) SÝPSÝ — Fetvayiþerife mi çýkarýyorsun be? 1. KONDULU — Bugün propaganda yasak. NURÝ — Susun arkadaþlar! Ezberlediklerimi unutacaðým. Bugün muhtar seçimi efendime söyleyeyim, oyunuzu kime vereceksiniz? 1. KONDULU — Sana ne, kime istersek veririz. 2. KONDULU — Keyfimizin kâhyasý mýsýn? 1. KONDULU — Bize baský yapamazýn arkadaþ! 3. KONDULU — Biz kimi seçeceðimizi biliyoruz. SÝPSÝ — Ýn oradan aþaðý! NURÝ — Þu adaylar kim, bir posta görelim. Teke Kâzým, Çakal Rüstem, Kürt Sabri. 2. KONDULU — Kürt Sabri, Çakal Rüstem lehine feragat etmiþ. DERVÝÞ — Demek ortak çalýþacaklar. NURÝ — Demek þimdi Teke ve Çakal’a karþý anlý þanlý Keþanlý Ali kalýyor aday olarak. (Kalabalýða alkýþlayýn iþareti yapar.) KORO — Yaþasýn Keþanlý! YUKARI MAHALLE KOROSU — Yuuuuhhh! NURÝ —Bir kerem Teke Kâzým dedikleri, asker kaçaðýdýr arkadaþlar! Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne 181 Y. M. KOROSU — Yuuuuuh! NURÝ — Üstelik okuma yazmasý da yoktur. Kara cahilden muhtar nerde görülmüþ? 1. KONDULU — Parmak basar. Parmakla paraf yapar. 2. KONDULU — Sonra mühür ne güne duruyor? NURÝ — Çakal Rüstem’e gelince o da ayyaþ adamýn biridir. Üstelik çakal, rüþvet de alýr. Gözüne dizine dursun! SÝPSÝ — (Zayýf polisi yakalayýp getirerek) Þurda görünmeden dur, bak abi. Adaylara lafzen hakarette bulunuyor. Porpuganda yapýyor, zabýt tutulsun! NURÝ — (Tuzaðý fark etmiþtir.) Evet, ne diyordum. Teke Kâzým, asker kaçaðýdýr, ümmidir. Çakal Rüstem, ayyaþtýr, rüþvet alýr; ikisi de haramzadedir, diye konuþmak aklýmýn köþesinden geçmez. Kaldý ki bugün propaganda da yasaktýr. Sakýn böyle þeylere kalkmayýn arkadaþlarým! Ýstediðinizi seçin! Hep kardeþiz. Polis arkadaþ da bizim kardeþimizdir. Deðil mi öyle kardeþim? Millî hislerinize, hamiyetinize hitap ediyorum. Bakýn gözlerim yaþardý. Sesim titriyor. Haydi, Ýstiklâl Marþý söyleyelim. Yaþasýn bütün adaylar, yaþasýn millet!.. ZAYIF POLÝS — (Sipsi’ye) Lafý sonuna Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne kadar dinlesene arkadaþ! Yarým yamalak anlayýp beni de telaþa erdin. (Uzaklaþýr.) NURÝ — (Korkmuþtu, terini silerken) Politikacý olmak ne zormuþ be! ÞERÝF — Ha þunu bileydin. TEMEL — Ali’yi övmeye vakit bulamadýn. DERVÝÞ — Aldýrma, ikisi de ayný kapýya çýkar! TEMEL — Ali hakkýnda konuþun biraz. Ali’yi övün! NÝYAZÝ — (Gelerek) Vaziyet nasýl? DERVÝÞ — Biraz para iþledik aþaðý mahalleye. NURÝ — Biz de yukarý mahallenin kütüklerinde çoðu kimseyi çift yazdýrdýk. NÝYAZÝ — Yahu, ne yaptýnýz! Þimdi Teke Kâzým’a çifter oy verilecek. NURÝ — Ýyi ya! NÝYAZÝ — Bunun nesi iyi? NURÝ — Santralini iþlet, beþ vakit! Ýþ meydana çýkýnca Teke’nin kendi lehine hile yaptýrdýðý sanýlacak. Yukarý mahallenin sandýklarý iptal… NÝYAZÝ — Baþvekil olacak adamsýn be Ýzmarit! NURÝ — Ali Abi verdi bu taktiði, mahpushanede boþuna dirsek çürütmemiþ. HÝDAYET — Derviþ Dayý konuþuyor. Derviþ Dayý konuþuyor. DERVÝÞ — (Öksürüp sesini ayar eder. Polisin gittiði tarafa bakar, iskemleye çýkar.) Ali hakkýnda ne konuþayým. Aha, tarih konuþmuþ onun hakkýnda. Destaný var iþte ortada, hep ezber biliyoruz, çok þükür. KORO — Yaþa, var ol! DERVÝÞ — Böyle bir kabadayý kaç asýrda bir yetiþir, söyleyin arkadaþlar! KORO — Yetiþmez… DERVÝÞ — Sinekli’yi Çamur Ýhsan mikrobundan Teke mi Çakal mý kurtardý? Yoksa Keþanlý Ali mi? KORO — Ali kurtardý. ÞERÝF — Gayri zemberek kuruldu. Söz kâr etmez bunlara… DERVÝÞ — Sinekli, Sinekli olanda dokuz yýl mahpusluk þerefi hangi faniye nasip oldu? 182 KORO — Olmadý. DERVÝÞ — Bugüne dek kimin karýsýna, kýzanýna kem gözle baktý? KORO — Kimsenin. DERVÝÞ — Eli, ne vakit harama uzandý? KORO — Hiçbir vakit. DERVÝÞ — Sahapsýz kaldýðý için þamar oðlanýna dönen Sinekli’ye bir baþ lazým mý deðil mi? KORO — Ýlazým… DERVÝÞ — Öyleyse hepinizin yaþlý gözlerinden öperim. Gözünüz aydýn olsun arkadaþlar! (Hapþýrýr.) Ýþte, o baþa gavuþtuk gayrý… KORO — Gavuþtuk gayrý… DERVÝÞ — (Hapþýrýr, mendil aranýr.) Mendili evde býrakmýþým. Tuh Allah gahretsin! KORO — (Kendilerini kaptýrmýþ.) Gahretsin! DERVÝÞ — Bunu size söylemedim, kendime söyledim. KORO — Gendine söyledin. DERVÝÞ — Susun artýk, gonuþma bitti! KORO — Gonuþma bitti. ÞERÝF — Halk harekete geldi. Durduramazsýn artýk... KORO — Durduramazsýn artýk. TEMEL — Ali Abi geliyor. Ali Abi geliyor. Y. M. KOROSU — Yuuuuh! KORO — Geliyor. Aslan geliyor. Savulun, aslan geliyor! Y. M. KOROSU — Yaðcýlar, yaðcýlar, yaðcýlar… YAÞLILAR KOROSU — Ya Ali, ya Ali; (Goygoycular gibi baþlarýný iki yana sallayarak) ya Hasan, ya Hüseyin; ya Hasan… NURÝ — Susun be!.. TEMEL — Keþanlý Ali’yi istiyoruz. Keþanlý konuþsun! KORO — Keþanlýyý isteriz, Keþanlý konuþsun! (Taraftarlarý konuþmasý için Ali’ye ýsrar ederler. Ali karþýsýndaki iskemlenin üstüne çýkar.) ALÝ — Sevgili Sinekli halký! KORO — (Alkýþlar) Yaþa! ALÝ — Muhterem seçmenler! KORO — (Alkýþ) Var ol! ALÝ — Aziz vatandaþlarým! KORO — (Alkýþ) Nur ol! Y. M. KOROSU — Yaðcýlar, yaðcýlar. (Kaynana zýrýltýlarý) Oh, oh, oh; güm, güm, güm. ALÝ — (Onlara doðru kükreyerek) Susun! (Birden herkes týss olur. Ali, sertliði ile tezat teþkil eden bir yumuþaklýkla) Sevgili vatandaþlarým! Cuma namazýnda idim. Ondan biraz geciktim. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim… (Temel, ne söz ne söz gibilerden bir el iþareti yapar.) NÝYAZÝ — (Seyircilere) Mapýsta bilem beþ vakit namazý býrakmamýþ. Ehlidin, Ali’yi boþunamý tutuyor? ALÝ — (Devam ederek) Bugün, bütün Sinekli aynasýz bir açmazda bulunuyor. Damlarýnýzý yýkacaklar, neden? Çünkü her gün hýr gür, kavga, dalaþ. Burada birlik, minganez arkadaþlar. Birlik olmayan yerde dirlik de olmaz. KORO — Nerede birlik orada dirlik. Nerde birlik orda dirlik… Y. M. KOROSU — Nerde çokluk orda yokluk. Nerde çokluk orda yokluk… ALÝ — Söz misali þu saman çöpünü alalým. (Çöpü kýrar.) Tek çöpü her çocuk bilem kýrar. (Bir tutam çöp alýr, dener.) Ama yüz tane, bin tane, on yüz bin tane saman çöpü bir araya gelse… Sýkýysa kýr bakalým! Ben uzun laf edemem. Ne ediðimi anlayýverin iþte. TEMEL — Bundan kuvvetli söz mü olur? HAFÝZE — Ne dimek? Besbelli bir þey. ALÝ — Ben bu dünyaya bir kerem gelmiþim arkadaþým. Altý mikrobun canýný daha cehenneme göndermeden gidersem emdiðim helal süt, haram olmaz mý? TEMEL — Adamda telakat var. 183 ALÝ — Ýþte herkesler burada. Benim þahsým, namusum hakkýnda itirazý olan varsa buyursun çýksýn! ZÝLHA — (Kalabalýðý yarýp çýkarak) Benim söyleyecek iki çift lafým var. Bu adam gaatilin biridir. Dayýmý vurdu. Hepiniz biliyorsunuz. Gendinize gaatilden mýhtar mý seçeceksiniz? ALÝ — Sen bunu bana… ZÝLHA — Gaatil deðil misin, yalan mý? ALÝ — (Çok üzgündür.) Gayri ben ne söyleyim. Nezaketine diyecek yok. Bir hoþ geldin demeden katil deyip çýktýn. NÝYAZÝ — Elini neden buladý kana? Senin, benim namusum, iffetim için… ZÝLHA — Ben, namusumu, iffetimi gendim gorurum bizzat evelallah! 2. KONDULU — Essah. Çamur Ýhsan’ý vurdu. Essah. ZÝLHA — Mevla’m da onu yere vurur inþallah. Gençliðine doymadan gitsin. Allah bin belasýný versin. Tuh. (Tükürür gider. Ali, ne yapacaðýný þaþýrýr. Derviþ, onun koluna girip yatýþtýrýr.) TEMEL — Sinekli’nin namusu için mapusta dokuz yýlýný feda et, sonra… SÝPSÝ — Hangi dokuz yýl. Dört yýl yattý. Beþi, aftan kaynadý, ne haber? (Temel, Sipsi’ye tekme atar. Ýki taraf birbirleriyle kapýþýr. Polisler koþar gelir, ayýrýr.) Ali, muhtar seçilir ve kendi hazýrladýðý birtakým kurallarý mahalleliye okumak için hazýrlanýr. BÜYÜK ÞENLÝK VE DANS TABLO IV Projeksiyon: Keþanlý Ali kondularýn efesi veyahut ittihattan kuvvet doðar. Dekor: Ayný TEMEL — Susalým arkadaþlar. Yeni muhtarýnýz Keþanlý Ali faaliyet programýný okuyacak. SARHOÞ RASÝH — Ne vakit yazmýþ ki. NURÝ — Dün gece Ýstidacý Derviþ Dayý’yla birlikte kaleme aldýlar. SÝPSÝ — Amma iþtahlý imiþ. ALÝ — Susun! 1. KONDULU — Demokrasi var. Fikir beyan etmek yasak mý? TEMEL — Kes sesini be! Bak hâlâ söyleniyor. NURÝ — Demokrasi, seçim bitene kadardý. ALÝ — Ýstesem hiç danýþmam… Bildiðimi okurum. Adam saydýk sizi, okuyoruz iþte. LÜTFÝYE — Oku oðlum oku, sen onlarýn kusuruna bakma... ALÝ — (Bir tuvalet kâðýdý rulosuna yazdýðý müsveddeyi okumaya baþlar.) Bir: Sinekli’de bir huzur rejimi kurulmuþtur. Maraza çýkarýp bunu bozanýn evi mailiinhidam dalgasý ile yerle bir edilecek; menkul, gayrimenkul, emvalinevaziyet edilecektir. Duyduk duymadýk demeyin! SESLER — Doðru çok güzel. 1. KONDULU — Hani zorbalýk kalkýyordu? KORO — Olacak artýk o kadar... ALÝ — Faizci Temel’i maliye, istidacý Derviþ’i hukuk müþaviri nasb ve tayin ettim. SESLER — Tebrik ederiz… (Temel ve Derviþ, tebrik edilirler.) ALÝ — Her kahvede iki el mano bana yani yardým fonuna aittir. Vermeyene kirpi kürkü giydiririm, oyun bozanlýðýn âlemi yok ha!.. SARHOÞ RASÝH — Hani mano kalkýyordu? KORO — Olacak artýk o kadar… ALÝ — Benim kahvede bir ýrgatlar, bir hizmatçýlar bir de taksi kâhyalarý birliði kurulmuþtur. Bundan böyle bozanlýðýn âlemi yok ha!.. Bundan böyle kimse þehirle baþýna buyruk iþ anlaþmasý yapamaz. Çamaþýra, orta hizmetine, sütnineliðe, fabrika iþçiliðine gidecek kadýn ve kýzlar, adlarýný þimdiden Hafize’ye Keþanlý Ali Destaný oyunundan bir sahne yazdýrsýnlar… 184 2. KONDULU — Bak, akraba koruyor… Zilha, Müteahhit Ýhya Onaran’ýn evinde çalýþmaya baþlar. TABLO VIII Projeksiyon: Deli bozuk Zilha demiþler buna. Öç alacak elbet. Otuz derste medeniyet. Dekor: Onaranlarýn evinde küçük bir salon. ZÝLHA — Ne diyordum efendicaðzýma söyleyim. Beni bu eve evladýmaneviyatlýk aldýlar. Bir çocuðu bir de Þamama’yý gezdiriyorum. Ýþim o kadar. Þamama, evin köpeði. Burada medeniyet varmýþ be! Eskiden ayaklarýmý aydan aya yýkardým. Hem de çorabýmý çýkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yýkansýn diye. Þimdi her gün banyo yapýyorum. Her Allah’ýn günü yýkanan deri ne kadar yumuþak oluyormuþ meðer. Amonyak kokusuna öyle alýþmýþým ki burada temiz hava ilkin ciðerime dokandý. (Gider, masanýn üstünden bir resim alýp gösterir. ) Filiz’in babasý Bülent Bey, illetli fakir; karýsý evden kaçmýþ. Adam da böyle sönmüþ fenere dönmüþ. Ýhya Bey, doktorlara ne paralar yedirmiþ… Nafile… Malankoli diyorlar, düþman baþýna. Bana bazen tuhaf koyun gibi bakar. (Taklidini yapar.) Çok dokanýyor içime. Hani birinci perdede çiþini bile unutan bunak profesör vardý ya deli doktoruymuþ meðer o. Küçük beye þimdi o bakýyor. Ýkide bir evde. Benim kýlýk kýyafetime bile karýþýyor. Yok saçýný þöyle tara, yok gözünü böyle boya. Deli mi ne? Ýhya Bey, buba adam. Tuttuðu altýn olsun neme lazým. Beni kýzý gibi sever. Sen bizim ailenin maskotusun kýz diyor. Uður getiriyormuþum diye arada bir makas da alýr. Olacak artýk o kadar. Madam Olga’ya tenbihat geçmiþ. Bana oturup kalkma, konuþma öðretsin diye.Kim bilir, belki de iyi bir kýsmet çýkarsa sevabýna everecekler. Dünyada hayýr sahablarý daha ölmedi… (Kapý vurulur.) Madam galiba. Sen misin madamcýðým, buyur… OLGA — Dün sana öðrettiðim dersi ezberledin? ZÝLHA — (Bir çekmeden okul defterini alýr.) Ezberledim madam. OLGA — Oku. ZÝLHA — Sen oku, sen çok güzel okuyorsun. ÝSTÝL ÝLEN NEZAKETLEN ÞARKISI OLGA — Sivilizasyon Ne fabrika demektir Ne de atom patlatýp Dünyayý yere sermektir Sivilizasyon Etiket bilmek Ve bunu tatbik edebilmektir. Nezaketle atýlan kazýk Kazýk deðildir artýk Burnunu karýþtýr Ama zerafetlen Ýstil ilen nezaketlen Sýrtýný kaþý Yalnýz iyi yakýþtýr Ýstil ilen nezaketlen Sivilizasyon Ne fabrika demektir Ne de atom patlatýp Dünyayý yere sermektir Sivilizasyon Etiket bilmek Ve bunu tatbik edebilmektir. Ýnsan her yerde ayný kumaþ Yalnýz istili deðiþik biraz Ýstil ilen nezaketlen Adam öldür suç olmaz Ali, kendisine kýzgýn olan Zilha’nýn gönlünü alýr. Zilha ile Ali, kavuþacaklarý anda gecekondularý yýktýrmak isteyen müteahhidin adamý Cafer, Ali’yi öldürmek üzere ortaya çýkar. Cafer, Ali’ye ateþ eder. Ali, silahýn üzerine atlar. Boðuþma sýrasýnda silah sesi duyulur. Ali, yanlýþlýkla Cafer’i vurur. KEÞANLI DESTANI Polis düdükleriALÝ ve siren sesleri arasýnda Ali tutuklanýr. 185 KORO — Of, off… Sinekli’de durulmuyor, yastan Saðýndan vuruldun, soluna yaslan Hey Ali, koç Ali, babamýz Ali Analar doðurmaz böyle bir aslan Küçükleri severdi Büyükleri sayardý Bir bayramdan bayrama Namaz da bilem kýlardý Morgol gömlek giyerdi Gümüþ köstek takardý Hafif þehla bakardý Yaktý mý kalpten yakardý Býçaða hiç dönmezdi Perva nedir bilmezdi Açýk tetik mi gördü Üstüne üstüne giderdi. Kaþta býçak yarasý Yüzde Halep çýbaný Kurþun yemiþ ayaðý Belli belirsiz aksardý Beyler tuzaðýndan kurtulamadý Lüveri çalýndý toplayamadý Zilha’yý doyarak koklayamadý Namertçe vuruldu koç yiðit Ali Kondularý yýkýlmaktan korudu Su getirdi, alantrik kodurdu Yol yaptýrdý, dokuz çeþme açtýrdý Ele güne bizi adam saydýrdý ... Koro, bunlarý okur; polisler Ali’yi götürürken sahne alýnlýðýndaki Ali’nin prologdaki dosya resmi akseder. Þerif Abla, sahne önüne ilerler. Kýssadan hisseyi söyler. KISSADAN HÝSSE Sayýn baylar bayanlar Bizi seven ihvanlar Burada biter kýssamýz Gördünüz iþittiniz Aydýn kiþilersiniz Siz bunu yemezsiniz Kaldýrýn örtüleri Üfürün þu tülleri Böyle iþte çoðu destan Destan iþin afyonu Kaldýrdý mý altýndan Ali Cengiz oyunu Arayýn bulursunuz Kazýyýn görürsünüz Yanlýþ mý öyle deðil mi Neden sus pus oldunuz Biz yutarýz cahiliz Yumruk kadar kafamýz Ama sizler okumuþ Gözlük bilem takýnmýþ Yoksa sen de bizcilen Saf mýsýn ey ehali Bizim kadar kolayca Kanar mýsýn ehali Haldun TANER Keþanlý Ali Destaný Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnini sýnýfta canlandýrýnýz. 1. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde meydana gelen olaylarý tespit ediniz. b. Tespit ettiðiniz olaylarýn metnin dramatik örgüsünü nasýl meydana getirdiðini bir grafik þeklinde gösteriniz. c. Tiyatro metinlerinin kiþileri ile fabl veya masal metinlerinin kiþileri arasýndaki farktan hareketle Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnindeki dramatik örgünün niçin düzenlendiðini söyleyiniz. ç. Keþanlý Ali Destaný adlý metindeki olay örgüsünün yaþanýlan gerçeklikte bir kiþinin baþýndan aynen geçmesi mümkün müdür? Niçin? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 186 2. a. Keþanlý Ali Destaný adlý metnin kiþilerini tespit ediniz. b. Tespit ettiðiniz kiþileri metinde sergiledikleri toplumsal ve ahlaki tavýr ve tutum açýsýndan tahlil ediniz. Buna göre metnin kiþilerini aþaðýdaki tabloya yazarak gruplandýrýnýz. Ýyiler Kötüler Ezenler Ezilenler c. Metnin dramatik örgüsünü nasýl etkilediðini tespit edebilmek için Keþanlý Ali Destaný adlý metindeki kiþilerin hangi iþlevi yüklendiklerini sözlü olarak ifade ediniz. 3. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerle metinde söz edilen dönemde karþýlaþmak mümkün müdür? Neden? 4. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki olaylarýn geçtiði mekân ya da mekânlarla gerçek hayatta da karþýlaþýlabilir mi? Buradan hareketle mekânýn metnin bütününde oynadýðý rol üzerine düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 5. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerin belirgin hareket, davranýþ ve kýyafet özellikleri hakkýnda neler söylenebilir? b. Buradan hareketle Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþiler kýyafet, hareket ve davranýþlarýyla esere neler kazandýrmýþlardýr? Sonuçlarý defterinize yazýnýz. 6. Yazar Keþanlý Ali Destaný’ daki mekân, zaman ve kiþilerin karakter özelliklerini farklý anlatsaydý eserin yapý ve anlatýmýnda neler deðiþirdi? Buradan hareketle kiþi, zaman ve mekân arasýndaki iliþkiyi sözlü olarak ifade ediniz. 7. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki ön plana çýkan karakter ve tipler kimlerdir? b. Bu karakter ve tiplerin sosyal problemlere yaklaþýmlarý hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde iþlenen temayý tespit ediniz. b. Buradan hareketle Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninin temasý ile Cumhuriyet Döneminin sosyal hayatý ve gerçekliði arasýndaki iliþkiyi söyleyiniz. c. Muhtarlýk seçimini ve Zilha’ nýn Ýhya Onaran’ ýn evine gidiþiyle yaþadýðý deðiþimi dikkate alarak Cumhuriyet Döneminde sosyal kurumlarda ve ailede yaþanan deðişim ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? 9. Aþaðýda Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda ele alýnan konular bir þema olarak verilmiþtir. Keþanlý Ali Destaný’ nda bu konularýn hangisinin ya da hangilerinin yansýtýldýðýný sözlü olarak ifade ediniz. Âdet ve gelenekler Kanaatkârlýkaþýrý tüketim Deðiþen yaþam tarzýnýn beraberinde getirdiði aile dramlarý Toplumun deðer çatýþmasýnýn somutlaþtýrýlmasý Osmanlý tarihine ait þahsiyet ve olaylar Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda Ele Alýnan Konular Sorumluluksorumsuzluk Toplumsal ve ekonomik adaletsizlik Gecekondularda yaþayan insanlarýn problemleri Köy gerçekliði Yakýn geçmiþin eleþtirilmesi 187 10. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki olaylarýn ve kiþilerin düþünce (mesaj) ile iliþkisini aþaðýdaki þemayý da dikkate alarak belirleyiniz. Düþünce (Mesaj) Keþanlý Ali Destaný Kiþiler Olay 11. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki kiþilerden hangisi ya da hangileri toplumcu gerçekçiliðe baðlý bir yazar olan Haldun TANER’ in sözcülüðünü üstlenmektedir? Bu bize yazarýn amacý ve eserdeki tutumu hakkýnda hangi ipuçlarýný vermektedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 12. Keþanlý Ali Destaný’ nda geçen olaylarýn ve kahramanlarýn sembolik deðerlerini belirleyiniz. 13. ZÝLHA —Ne diyordum efendicaðzýma söyleyim. Beni bu eve evladýmaneviyatlýk aldýlar. Bir çocuðu bir de Þamama’ yý gezdiriyorum. Ýþim o kadar. Þamama, evin köpeði. Burada medeniyet varmýþ be! Eskiden ayaklarýmý aydan aya yýkardým. Hem de çorabýmý çýkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yýkansýn diye. Þimdi her gün banyo yapýyorum. Her Allah’ ýn günü yýkanan deri ne kadar yumuþak oluyormuþ meðer. Amonyak kokusuna öyle alýþmýþým ki burada temiz hava ilkin ciðerime dokandý. (Gider, masanýn üstünden bir resim alýp gösterir.) Filiz’ in babasý Bülent Bey, illetli fakir; karýsý evden kaçmýþ. Adam da böyle sönmüþ fenere dönmüþ. Ýhya Bey, doktorlara ne paralar yedirmiþ… Nafile… Malankoli diyorlar, düþman baþýna. Bana bazen tuhaf gibi bakar. (Taklidini yapar.) Çok dokanýyor içime. Hani birinci perdede çiþini bile unutan bunak profesör vardý ya deli doktoruymuþ meðer o. Küçük beye þimdi o bakýyor. Ýkide bir evde. Benim kýlýk kýyafetime bile karýþýyor. Yok saçýný þöyle tara, yok gözünü böyle boya. Deli mi ne? Ýhya Bey, buba adam. Tuttuðu altýn olsun neme lazým. Beni kýzý gibi sever. Sen bizim ailenin maskotusun kýz diyor. Uður getiriyormuþum diye arada bir makas da alýr. Olacak o kadar. Madam Olga’ ya tenbihat geçmiþ. Bana oturup kalkma, konuþma öðretsin diye. Kim bilir, belki de iyi bir kýsmet çýkarsa sevabýna everecekler. Dünyada hayýr sahablarý daha ölmedi…(Kapý vurulur.) Madam galiba. Sen misin madamcýðým, buyur… a. Yukarýda verilen monologda Zilha’ nýn yaþadýðý olaylar karþýsýndaki duygularýný abartýlý bir þekilde ifade ettiði söylenebilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. b. Bu monologda kültür deðiþiminin yansýtýlýp yansýtýlamadýðýný sebepleriyle birlikte söyleyiniz. 14. “ Gecekondu, telefon, köpek gezdirmek, sivilizasyon, fabrika, atom, etiket, seçme ve seçilme” kelime ve kavramlarýnýn Türk tiyatrosuna niçin girdiðini söyleyiniz. 15. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metninde bireysel bunalým yaþayan kahramanlara yer verilmiþ midir? Sözlü olarak ifade ediniz. 16. “ Horozu çok olan köyde sabah erken olurmuþ” , “ Taraflar, ince taktiklerle seçime giriyorlar. Bakalým þimdi suret ne gösterecek” , “ Keþanlý Ali, kondularýn efesi. Veyahut ittihattan kuvvet doðar.” , “ Sinekli’ de devrisaadet. Ali, torik iþletip namlu gösterip olmayacaklarý oldurtuyor.” , “ Delibozuk Zilha demiþler buna. Öç alacak elbet. Otuz derste medeniyet.” , “ Gecekondu efesi Keþanlý Ali ile inþaat kralý Ýhya Onaran karþý karþýya.” , “ Zilha’ nýn rüyasý kýsa sürüyor. Nevvare’ nin eve dönüþü. Saraydan (yanlýþ) kýz kaçýrma.” , “ Oyun dediðin hissî olmalý; ahlaki, inzibati olmalý. Sonunda bir dersiibret çýkmalý. bu iþ, tablo burada bitmeli.” “ projeksiyon” adý Haldunvatandaþa TANER, Keþanlý Ali Destaný adlýPolise tiyatrogöre metninin baþlarýnda Haldun TANER, Keşanlı Ali Destanı adlı tiyatro metninin tablo başlarında “ projeksiyon” adı altında yukarıdaki ifadeleri kullanarak dönemin hangi unsurlarını eleştirmiştir? Sözlü olaraf ifade ediniz. 188 17. a. Keþanlý Ali Destaný adlý tiyatro metnindeki kahramanlarýn sosyal hayatla iliþkisini belirleyerek aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Kiþiler Sosyal Hayatla Ýliþkileri Keþanlý Ali Zilha Nuri Sipsi Olga Kondulular Zayýf Polis Þerif Hidayet Temel Derviþ Niyazi Hafize Sarhoþ Rasih Lütfiye b. Yukarýdaki tabloda verilen kiþilerin, eserdeki olaylarýn geçtiði tarihî dönemle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. 18. a. Keþanlý Ali Destaný’ ndaki zaman unsuru çýkarýlýr ya da deðiþtirilirse metinde nasýl bir deðiþme olur? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. b. Metindeki zamanýn eserin yazýldýðý dönemle iliþkisini belirleyerek defterinize yazýnýz. 19. DERVÝÞ — …Ali hakkýnda ne konuþayým. Aha, tarih konuþmuþ onun hakkýnda. Destaný var iþte ortada, hep ezber biliyoruz, çok þükür. KORO —Yaþa, var ol! DERVÝÞ —Böyle bir kabadayý kaç asýrda yetiþir, söyleyin arkadaþlar! KORO —Yetiþmez… DERVÝÞ —Sinekli’ yi Çamur Ýhsan mikrobundan Teke mi Çakal mý kurtardý? Yoksa Keþanlý Ali mi? KORO —Ali kurtardý. ÞERÝF —Gayri zemberek kuruldu. Söz kâr etmez bunlara… DERVÝÞ —Sinekli, Sinekli olanda dokuz yýl mahpusluk þerefi hangi faniye nasip oldu? KORO —Olmadý. DERVÝÞ —Bugüne dek kimin karýsýna, kýzanýna kem gözle baktý? KORO —Kimsenin. DERVÝÞ —Eli, ne vakit harama uzandý? KORO —Hiçbir vakit. DERVÝÞ —Sahapsýz kaldýðý için þamar oðlanýna dönen Sinekli’ ye bir baþ lazým mý deðil mi? KORO —Ýlazým… DERVÝÞ —Öyleyse hepinizin yaþlý gözlerinden öperim. Gözünüz aydýn olsun arkadaþlar! (Hapþýrýr.) Ýþte, o baþa gavuþtuk gayrý… KORO —Gavuþtuk gayrý… DERVÝÞ — (Hapþýrýr, mendil aranýr.) Mendili evde býrakmýþým. Tuh Allah gahretsin! KORO —(Kendilerini kaptýrmýþ.) Gahretsin! DERVÝÞ —Bunu size söylemedim, kendime söyledim. 189 KORO — Gendine söyledin. DERVÝÞ — Susun artýk, gonuþma bitti! KORO — Gonuþma bitti. ÞERÝF — Halk harekete geldi. Durduramazsýn artýk... KORO — Durduramazsýn artýk. TEMEL — Ali Abi geliyor. Ali Abi geliyor. ÝMAM — Bir evde geçim olmaz çok söylerse kaynanasý MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Arabistan’dan gelir balçýk hurmasý!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. Çattýk be!.. ÝMAM — Pilav, zerde hazýrlanmýþ, gelir kaþýk sedasý!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Gelin haným güzel amma kelmiþ koca kafasý!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Elbiseye meraklýdýr hem boyalý kundurasý! MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Bitten zengin olmuþ abasýnýn yakasý!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. Ay, aman bittim be!.. Yeter artýk yahu!.. ÝMAM — Bissürûru, veþþurûru, velmürûru, velubûr!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Duamýz yarýya geldi, hâlâ kahveler eylemedi zuhur!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. KARAGÖZ — (Sýçrayarak) Güm!.. ÝMAM — Elhamâmý, vettasý vettârak, ayaklar çýrýlçýplak!.. MAHALLELÝ — Oooo… Oooo… Oooo… Oooo!.. Yukarýda geleneksel seyirlik oyunlardan biri olan Karagöz ile Cumhuriyet Dönemi ürünü olan Keþanlý Ali Destaný’ndan birer bölüm alýnmýþtýr. Bu metinleri karþýlaþtýrarak; a. Aralarýndaki benzerlikleri tespit ediniz. b. Aralarýndaki farklýlýklarý toplumcu gerçekçi bakýþ açýsýný da dikkate alarak söyleyiniz. 20. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle Keþanlý Ali Destaný adlý metinde epik tiyatronun özelliklerini ve sahne düzeninin ne þekilde olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. 21. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Haldun TANER’in fikrî ve edebî yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz. 22. Keþanlý Ali Destaný adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. 23. Keþanlý Ali Destaný’nın temasý ile Türk inkýlaplarýndan hangisini iliþkilendirebilirsiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 190 SOKRATES SAVUNUYOR Birinci Perde Birinci Sahne (Atina’da bir alan: Sabah. Yer yer dikilmiþ, uyuyan Atinalýlar, arkalarý dönük. Sokrates girer, ak saçlý bir koca ama dinç mi dinç. Ayakta uyuyanlarý görünce acý acý güler.) SOKRATES — I. YURTTAÞ — SOKRATES — I. YURTTAÞ — SOKRATES — (I. Yurttaþ’ý omzundan sarsarak) Hey! (Esneyerek döner.) Kim o? Güneþ! Ne? Çok oluyor güneþ doðalý. Uyan artýk, Atinalý! I. YURTTAÞ — Ne yapmalý uyanýp da? SOKRATES — Uyan da düþün! I. YURTTAÞ — (Gözlerini açarak) Neyi? SOKRATES — Olup bitenleri. I. YURTTAÞ — (Uyuklayarak) Peki. SOKRATES — Düþünüyor musun? I. YURTTAÞ — (Gözlerini aralayarak) Neyi? SOKRATES — Toplayýp toplayýp götürüyorlar yurttaþlarý, sorguya çekiyorlar ikide bir. Güvenliði korumak içinmiþ bunlar. Sen, Atinalý bir yurttaþ olarak Ne düþünüyorsun bu konuda? I. YURTTAÞ — (Tedirgin) Sýrasý mý þimdi bunun? SOKRATES — Ne zamanmýþ sýrasý bunun? I. YURTTAÞ — Ne bileyim ben! Elbet vardýr bir sýrasý. Vay canýna! Ne düþünüyorum bu konuda ha! Ben mi ne düþünüyorum? Ben? SOKRATES — (Alaylý gülerek) Evet, sen kendin. (I. Yurttaþ düþünmeye baþlar. Sokrates, Apollodoros’u sarsar.) APOLLODOROS — (Gülümseyerek açar gözlerini.) Amma da geç olmuþ… Uyku deðil dipsiz kuyu Düþ babam düþ, düþ babam düþ! SOKRATES — (Omzundan tutarak) Düþün de düþme dostum, düþün! Gereðinden fazla uyumak ölüme çalýþmaktýr büsbütün. (Apollodoros iyice uyanarak sevinir, Sokrates’e sokulur. Sokrates tam baþka birine gidecekken I. Yurttaþ’ýn uyuyakaldýðýný görür, koþup omzundan sarsar.) Uyan be adam, uyan! Uyan da düþün, düþün de uyan! (Sesinden öbür Atinalýlar yavaþ yavaþ dönerek gözlerini kýrpýþtýrýrlar. Sokrates her birine ayrý ayrý koþarak sarsar.) SOKRATES — (II. Yurttaþ’a) Seçmek nedir? II. YURTTAÞ — (Bocalar.) Seçmek mi? Seçmek… (Uyuklar.) SOKRATES — (Omzundan sarsarak) Seçmek, evet seçmek! Kendinden geçmek deðil. (III. Yurttaþ’a) Sen söyle, nedir seçmek? III. YURTTAÞ — (Düþünür, birden sevinerek) Olmuþ elmayý hamýndan ayýrmaktýr seçmek! 191 SOKRATES — (Alaylý) Aferin! Peki, olmuþ insaný hamýndan ayýrmak? III. YURTTAÞ — (Bön bön) O da seçmek… SOKRATES — Elmayý armuttan ayýrmak ne peki? III. YURTTAÞ — O da… (Sokrates, I. Yurttaþ’a bakar sert sert, adam onun baktýðýný görür görmez yoðun bir düþünmeye girer.) I. YURTTAÞ — (Kendi kendine) Ben ne düþünüyorum bu konuda? Ben yani. Kendim! SOKRATES — (I. Yurttaþ’a) Sen söyle bakalým, neymiþ seçmek! I. YURTTAÞ — (Kendisi bulmuþ gibi) Olgun elmayý hamýndan ayýrmaktýr seçmek. Yok, yok! Olgun insaný hamýndan ayýrmak. Elmayý armuttan ayýrmak yani! SOKRATES — (Kendi kendine, alaylý) Ayýrýn bakalým elma kafalýlar olgun elmayý hamýndan! Ayýrýn bakalým armut kafalýlar, armudu elmadan! (Apollodoros’a) Sen söyle. APOLLODOROS — Seçmek, güzeli çirkinden ayýrmaktýr. SOKRATES — Peki, doðruyu eðriden ayýrmak? (Apollodoros bocalar, utanýr.) KRÝTON — O da seçmek. SOKRATES — Ýyiyi kötüden ayýrmak ne peki? YURTTAÞLAR — (Hep birden atýlarak) Seçmektir! SOKRATES — (Alaylý) Son seçimde oy kullandýnýz mý siz? YURTTAÞLAR — Demokrasi çaðýnda deðil miyiz! SOKRATES — (Gezinerek) Seçmek nedir bilmeden seçen kiþi dala tutunayým derken yýlana sarýlabilir. (Uyuklayan birini omzundan sarsarak) Seçmek bilinçli olmak demektir, bilinçli olmak da düþünmek. (Bir süre dalar. Kendisini þaþkýnlýk içinde seyredenlere) Her türlü tehlikeye karþý uyanýk olmak gerek. I. YURTTAÞ — Yabancýlarý mý demek istiyorsun Sokrates? SOKRATES — (Gülümseyerek) Daha korkulu deðil mi içimizdeki düþman? APOLLODOROS — Yurdunu satmaya hazýr kiþi, öyle ya daha yýkýcý olur dýþarýdaki düþmandan. SOKRATES — (II. Yurttaþ’a) Peki, içimizde her birimizin ta derinliðinde otað kuran düþman? II. YURTTAÞ — (Þaþýrmýþ.) Anlayamadým bunu Sokrates! SOKRATES — (Dalgýn dinleyen III. Yurttaþ’a) Dün geniþ kemerli evinizin önünde ak saçlý baban sana çýkýþýrken gördüm ona nice bir hýnçla baktýðýný. III. YURTTAÞ — (Þaþýrmýþ) Ben mi? 192 SOKRATES — “Hani þeytan diyor ki Al þu bunaðý ayaðýnýn altýna canýný armaðan et cehenneme!” Ýhtiyar babanýn karþýsýnda böyle geçirmiyor muydun içinden? III. YURTTAÞ — (Daha da þaþýrmýþ.) Ama hiç suçum yoktu benim Sokrates! Peki, sen nerden biliyorsun bunlarý? Yoksa sen miydin? I. YURTTAÞ — (III. Yurttaþ’la alay ederek) Bak nasýl da kaçýrdý aðzýndan! Utanmýyor musun be adam bir ayaðý çukurda baban için böyle kötü þeyler düþünmeye! (Gülüþmeler) SOKRATES — Zaman zaman o þeytan böyle þeyler fýsýldar hepimizin kulaðýna. Kimsenin kimseyi ayýplamaya hakký yoktur bu bakýmdan. Ancak… APOLLODOROS — Ancak? SOKRATES — Ancak bu fýsýldanan þeyleri bastýrýp boðmayý bilmeyenlerdir ayýplanmasý gereken. III. YURTTAÞ — Peki, Sokrates kiþi nasýl söz geçirir, nasýl buyruk altýna alýr kendini? II. YURTTAÞ — Güzel, çekici þeyleri hele haram meyveyi arzulayan biri var içimde hep bana danýþmadan, izin almadan. KRÝTON — Baþýna buyruk yaþayan biri. APOLLODOROS — Onun istediðini istemekten onu izlemekten baþka bir þey yaptýðýmýz yok çoðu kez. (Meletos ile Anitos sinsice girerler.) SOKRATES — (Gezinerek) Akýlla eðitmeliyiz yüreði, o yaban çocuðunu. Her biri baþka yöne çeken azgýn tutkulara, her biri baþ olmak isteyen zorba içgüdülere gem vurmalýyýz düþünme gücüyle! Ýç güvenliði saðlam kazýða baðladýk mý daha güçlü oluruz dýþ tehlikeye karþý. Yalnýz… (Herkes merakla ona bakar.) Düþmana karþý güçlü olmanýn ilk þartý iyi tanýmaktýr düþmaný. Bir var ki… (Herkes merakla bekler.) Kendini tanýmayan tanýyamaz baþkasýný. Öyle deðil mi? (Gözlerini dinleyenlerin üzerinde gezdirir bir bir, onlar acaba hangimize soracak diye merak ederken birden) 193 Meletos! (Meletos þaþýrýr, bocalar; ötekiler gülüþünce daha da bozum olur. Sokrates, Melotos’un gözlerinin içine bakarak) Kendi içini iyi bilen ciðerini okur karþýsýndakinin! Öyle deðil mi? (Yurttaþlardan birinin arkasýna gizlenmeye çalýþan Anitos’a) Anitos! (Gülüþmeler. Meletos ile Anitos anlamlý anlamlý bakýþýrlar. Sokrates gezinerek) Ýyi tanýyýn kendinizi Atinalýlar, iyi tanýyýn kendinizi! Sonra da düþmanýnýzý iyi tanýyýn. Yurttaþlarla Sokrates arasýnda doðruluk, düþünmek, bilgi, iyilik ve uyanmak hakkýnda karþýlýklý konuþmalar devam eder. Ýkinci Sahne (Yargý yeri: Oturmuþ sabýrsýz bekleþen Atinalýlar. Baþyargýç, yargýçlar ve savcý girerken yurttaþlar ayaða kalkarlar. Derken Sokrates, iki asker eþliðinde gelir. Ortadaki sanýk yerine oturur. Askerlerden biri sahnenin saðýnda, öbürü solunda yer alýr.) Sokrates, toplumun ahlaki deðerlerine baþkaldýrdýðý, halký isyana teþvik ettiði ve devleti buhrana sürüklediði gerekçeleriyle hâkim karþýsýna çýkar. Sokrates, suçlamalara karþý savunmasýna baþlar. SOKRATES — (Gezinerek) Atinalýlar! Neye karþý, kime karþý olursa olsun en ufak bir haksýzlýk, Tanrý’ya karþý iþlenmiþ en büyük günahtýr. Demin savcý, þatafatlý sözlerle beni suçlayýnca kendinizden geçtiniz, karanlýk iþtahlarýnýz bulandýrdý aklýnýzý, beni kahretmeye kalktýnýz. Sonra beni dinlediniz, savcý uðradý hýþmýnýza. Bu nasýl iþtir Atinalýlar? Ayýp deðil mi size! Sizde utanma diye, arlanma diye bir þey yok mudur? Þimdi söyleyin bana yurttaþlarým, bel baðlamak olur mu sizin yargýnýza? YURTTAÞLAR — Olur mu Sokrates, olur mu! SOKRATES — Hakkýn sesi denir mi sizin sesinize? YURTTAÞLAR — Denir mi Sokrates, denir mi! I. YURTTAÞ — Ölüm alsýn bizi! YURTTAÞLAR — (Hep birlikte) Ölüm alsýn bizi! Ýyi ki sen varsýn, iyi ki! Ölüm alsýn bizi! SOKRATES — (Azarlayarak) Hayýr, Atinalýlar! Sapýtmayýn yine! Ölüm almasýn sizi! “Ýyi ki sen varsýn!” diyorsunuz bana. Eksik olmayýn. Ama ben yaþýmý almýþým, bir ayaðým çukurda. Hem bin yýl yaþasam da ne çýkar? Ey sevinci aslan aðzýndan koparanlar, ey acýyý her öðün ekmeðine katýk edenler! (Yurttaþlar aðlamaklý olurlar, suçlu suçlu boyunlarýný bükerler. Sokrates, gençlerden birinin baþýný okþayarak) Sevgili yurttaþlarým, varlýktaþlarým benim! Ülkemizin esenliðini, güvenliðini tek tek kiþilere baðlamaktan, çoban güdümü altýnda yaþamaktan vazgeçelim artýk. Aklý, ruhumuzun derinliklerinde tepinip homurdanan içgüdüler üstüne egemen kýlalým artýk. Akla yalnýz akla göre yaþayalým artýk. Aklýn hasat vakti geldi yurttaþlarým. Alacaðýnýz ürün bol olsun! YURTTAÞLAR — Yaþa Sokrates! Karþýlýklý suçlamalar ve savunmalar sonucunda yargýçlar kurulu, oy çokluðuyla Sokrates’e ölüm cezasý verir. Ýkinci Perde Sokrates, zindana atýlýr. Kriton ve Apollodoros, Sokrates’i zindandan kaçýrmak isterler ancak Sokrates bunu kabul etmez. 194 Dördüncü Sahne (Saðda Atinalýlar: Kimi aþýk oynamakta kimi seyretmekte) Ölüm cezasýnýn uygulanmasý için Sokrates meydana getirilir. KRÝTON — Neden gülüyorsun Sokrates? SOKRATES — Nasýl gülmezsin bu duruma Kriton? GARDÝYAN — (Gözlerini silerek) Hangi duruma Sokrates? SOKRATES — Mahkûm güler, gardiyan aðlar, ne günlere kaldý saðlar! (Gülüþürler. Sokrates gezinerek) Gelelim asýl konumuza beyler: Düþünce erleri yani bilgeler yalnýz ölmek için çalýþýrlar durmadan. Ama halk bilmez görünür bunu, çünkü tembeldir, gerçeðin tek yüzüyle daha rahat yaþanýr çünkü. GARDÝYAN — Burayý pek anlayamadým ben. APOLLODOROS — (Gülerek) Bir günde bilge olmak istiyor zindancýbaþý! SOKRATES — Aklýný bulandýrmayan herkes Her zaman çözebilir en karanlýk düðümleri. GARDÝYAN — Yine de sen yardýmýný esirgeme Sokrates, biraz daha açarak konuþ. SOKRATES — Ölüm, ruhun bedenden ayrýlmasý deðil mi? GARDÝYAN — Baþka ne olacak? SOKRATES — Ruh deðil midir aklýn barýnaðý? KRÝTON — Elbette. SOKRATES — Bedenin baltalayýcý etkileri nice azalýrsa onca baðýmsýz kalmaz mý akýl kendi yurdunda? APOLLODOROS — Apaçýk, Sokrates! SOKRATES — Öyleyse ruhu bedenden iyice bir ayýrmak, akla mutlak baðýmsýzlýk saðlamak deðil de nedir bilgelik, bile bile ölmek deðil de ne! KRÝTON — Peki ama Sokrates, yaþamak bu dünyada yaþamak deðil midir? GARDÝYAN — Öyle ya! APOLLODOROS — Burada deðil mi varýmýz yoðumuz? GARDÝYAN — Yaa! KRÝTON — Aklý öyle her þeyden baðýmsýz kýlmak aykýrý düþmez mi akla, dostum? J.L. David (1787) “Sokrates’in Ölümü” 195 SOKRATES — Her þey karþýtlýðýyla birlikte vardýr Kriton; sýcaðýn karþýtý soðuk, güzelinki çirkin, uyanýklýðýn karþýtý ise uyku. Yaþamanýn karþýtý ne peki? KRÝTON — Ölüm, tabii. SOKRATES — Karþýtlar birbirinden doðmazlar mý? KRÝTON — Elbette. SOKRATES — Uyanýklýktan uyku doðar. Peki uykudan? GARDÝYAN — (Atýlarak) Uyanýklýk! Öyle ya. Uykudan uyanmýyor muyuz her sabah! APOLLODOROS — (Gülerek) Yaþa zindancýbaþý, sen de uyandýn gitti! SOKRATES — Peki, dostlarým yaþamdan ne doðar? APOLLODOROS — Ölüm. SOKRATES— Peki, bilge dediðin her þeyin kaynaðýný arayan deðil midir? KRÝTON — Evet. SOKRATES — Öyleyse yaþamak ölümü aramaktýr bilge için. APOLLODOROS — Ölmek yok olmaktýr ama Sokrates! SOKRATES — (Gezinirken) Karþýtlar birbirinden... (Ansýzýn dönüp gardiyana) ne yapar demiþtik, zindancýbaþý? GARDÝYAN — (Sýçrayarak) Doðar demiþtik! SOKRATES— Yaþamaktan ölüm doðduðuna göre, ne doðar ölümden, dostlar? GARDÝYAN — (Atýlarak) Yaþamak! SOKRATES — Yaþamayý býrakanlar nereye giderler? APOLLODOROS — Ölüme. SOKRATES — Yaþamaya gelenler nerden gelirler peki? KRÝTON — Ölümden. SOKRATES — Öyleyse dostlarým ölüme gideceðim ama yine geleceðim ben. Canlýlar arasýnda görüneceðim çað çað, her seferinde daha güçlü daha sað! Zehri kendi isteði ile içen Sokrates’in son sözleri: “Uyanýp düþünmek gerek yurttaþlarým! Düþünüp uyanmak gerek.” olur. Turan OFLAZOÐLU Sokrates Savunuyor Sokrates Savunuyor adlý tiyatro metnini sýnýfta canlandýrýnýz. 1. a. Sokrates Savunuyor adlý tiyatro metninin dramatik örgüsü ile insana özgü gerçeklik arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz. b. Sizce Sokrates’in yaþadýðý MÖ V-VI. yy.da yukarýda dile getirilen dramatik örgü aynen yaþanmýþ olabilir mi? Niçin? Sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz. 2. a. Sokrates Savunuyor adlý metnin kiþilerini tespit ediniz. 196 b. Tespit ettiðiniz kiþilerin dramatik örgüdeki iþlevlerini belirleyebilmek için aþaðýdaki tip/karakter çözümleme tablosundaki sorularý cevaplandýrýnýz. TÝP/KARAKTER ÇÖZÜMLEME TABLOSU Tip/Karakter Adý ........... ........... ........... ........... ........... ........... ........... ........... Tip/karakter duraðan mýdýr, dinamik midir? Sosyal ortam ve çevre bu tip/karakteri nasýl etkilemiþtir? Tip/karakterin diðer kahramanlar üzerinde etkisi var mýdýr? Sizce metinde ele alýnan dönemde bu tip/karakterle karþýlaþýlabilir mi? Tip/karakter, hareket, kýyafet ve davranýþlarýyla metne neler kazandýrmýþtýr? Tip/karakter, herhangi bir sosyal problem ya da olayý temsil etmekte midir? Tip/karakter ile olay ve kiþiler arasýnda bir iliþki var mýdýr? Tip/karakter yazarýn sözcülüðünü yapmýþ mýdýr? c. Bu kiþileri, toplumsal ve ahlaki davranýþ ve konuþmalarýný dikkate alarak gruplandýrýnýz. 197 Sýnýf iki gruba ayrýlýr. Grup sözcüleri seçilir. Birinci grup, Sokrates Savunuyor adlý metindeki mekâný, iþlevini ve bu mekânýn gerçekte olup olmadýðýný; ikinci grup, zamaný, zamanýn iþlevini ve metinde yansýtýlan zamanla Cumhuriyet Dönemi arasýndaki iliþkiyi tespit eder. Ulaþýlan sonuçlar grup sözcüleri tarafýndan sözlü olarak ifade edilir. 3. Sokrates Savunuyor adlý metinde kiþiler, mekân ve zaman arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu aþaðýdaki þemaya yazýnýz. .............. ..................... ........................ ..................... ............. 4. a. Sokrates Savunuyor adlý metinde hangi temanýn ele alýndýðýný sözlü olarak ifade ediniz. b. Metindeki olaylar sahneye yansýtýlýrken gösterme ve anlatma unsurlarýna nerelerde baþvurulduðunu metinden örnekler vererek söyleyiniz. c. Metnin Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda ele alýnan konulardan hangisi ya da hangileri etrafýnda geliþtiðini belirleyiniz. Buradan hareketle temanýn gerçeklikle iliþkisini sözlü olarak ifade ediniz. ç. Metnin temasý ile Cumhuriyet Döneminin sosyal hayatý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu defterinize yazýnýz. d. Metnin temasý ile Türk inkýlaplarýndan hangisini iliþkilendirebilirsiniz? Niçin? Sözlü olarak ifade ediniz. 5. Sokrates Savunuyor adlý metinde; a. Bireye ait duygularda abartýlý anlatýmýn söz konusu olup olmadýðýný, b. Bireysel bunalýmlarýn sahneye yansýtýlýp yansýtýlmadýðýný tespit ederek metinden örnekler veriniz. 6. Araþtýrmalarýnýzdan hareketle Sokrates’in toplumsal hayat üzerinde ne gibi etkileri olduðunu söyleyiniz. 7. Sokrates: “Uyan artýk, Atinalý!/ “Uyan da düþün!”, “Düþün de düþme dostum, düþün!”, “Gereðinden fazla uyumak ölüme çalýþmaktýr büsbütün.”, “Kendini tanýmayan tanýyamaz baþkasýný.”, “Ýyi tanýyýn kendinizi Atinalýlar, sonra da düþmanýnýzý iyi tanýyýn.”, “Aklýný bulandýrmayan herkes her zaman çözebilir en karanlýk düðümleri”, “Ruh deðil midir aklýn barýnaðý?” gibi sözleriyle toplumun hangi yönlerini eleþtirmiþtir? Sözlü olarak ifade ediniz. 8. Okuduðunuz metni ve araþtýrmalarýnýzý dikkate alarak Turan OFLAZOÐLU’nun fikrî ve edebî yönü hakkýndaki düþüncelerinizi yazýlý olarak ifade ediniz. 9. Sokrates Savunuyor adlý metinle yazarý arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu sözlü olarak ifade ediniz. 198 1. Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunun yapý, tema, dil ve anlatým özelliklerini aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu Yapý Tema Dil ve Anlatým 2. Yaptýðýnýz araþtýrmalardan hareketle uyumsuz tiyatronun ne anlama geldiðini ve özelliklerini sözlü olarak ifade ediniz. Buna göre Keþanlý Ali Destaný ve Sokrates Savunuyor adlý tiyatro metinlerinin uyumsuz tiyatronun özelliklerini taþýyýp taþýmadýðýný tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý sebepleriyle birlikte söyleyiniz. 3. Ýncelediðiniz tiyatro metinlerini göz önünde bulundurarak Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda iþlenen temalarý aþaðýya yazýnýz. Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosunda Ele Alýnan Temalar ........................................................................................................................................................ ............................................................................................................................................................. ............................................................................................................................................................. ............................................................................................................................................................. ............................................................................................................................................................. 4. Sizce sinema sanatýnýn geliþmesi tiyatroyu olumsuz yönde etkilemiþ midir? Tiyatro sanatýnýn sinemadan farklý ve kendine özgü özellikleri nelerdir? Buradan hareketle tiyatronun günümüzün bireysel ve toplumsal sorunlarýný yansýtmadaki rolünü ve deðerini sözlü olarak ifade ediniz. 1. Aþaðýdaki yargýlarýn karþýsýna doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Haldun Taner’in Keþanlý Ali Destaný adlý eseri epik tiyatro örneðidir. ( ) - Sokrates Savunuyor adlý eser, aklý ve bilimi ön plana çýkardýðý için inkýlaplarla yakýndan ilgilidir. ( ) - Keþanlý Ali Destaný’nda geleneksel Türk tiyatrosunun unsurlarý ile modern tiyatronun özellikleri bir arada görülür. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yerleri uygun þekilde tamamlayýnýz. Tiyatro eserinde, genellikle bir mekân ve zaman etrafýnda geliþen olaylar dizisinin oluþturduðu ana bölümlere …….....…….., bu ana bölümleri oluþturan ve kendi içinde bir bütün olan birbiriyle baðlantýlý alt bölümlere de ............................ denir. 199 3. Aþaðýdaki tanýmlarla tiyatro terimlerini doðru þekilde eþleþtiriniz. Tiyatroda sahneyi eserin konusuna göre döþeyip hazýrlamada kullanýlan eþyanýn genel adý. Kostüm Tiyatroda sanatçýlarýn oyuna uygun giydikleri kýyafet. Sahne Tiyatro eserinin ana bölümlerinden her biri. Perde Tiyatro eserinin oynandýðý yer. Dekor 4. Aþaðýdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi tiyatrosunun özelliklerinden biri deðildir? A) Bireysel duygu ve düþüncelerin sahneye yansýtýlmasý B) Sosyal kurumlardaki deðiþimin sahnelenmesi C) Toplumun eleþtirilmesi D) Ýnkýlaplara yer verilmesi E) Geleneksel tiyatronun unsurlarýndan tamamen baðýmsýz olmasý 5. Haldun Taner’in Keþanlý Ali Destaný adlý eserine “destan” denmesinin sebeplerini aþaðýya yazýnýz. …………………………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………….................................... ......…………………………………………………………………………………….................................. .......……………………………………………………………………………………................................. Sýnýf üç gruba ayrýlýr. Gruplar aþaðýdaki konular ile ilgili sunum yapmak üzere hazýrlanýrlar: 1. Grup: Cumhuriyetin ilk döneminde memleket edebiyatý zevkinin hâkim olmasýnýn sebepleri ve sonuçlarý, 2. Grup: Sosyal hayatýn neden 1930 sonrasýnda geliþmeye baþladýðý, 3. Grup: Bireyin duyarlýlýðýný esas alan sanatçýlarýn, Batý’da geliþen edebî akýmlardan nasýl ve niçin yararlandýðý (202. sayfadaki etkinliðe yöneliktir.). 200 3. CUMHURÝYET DÖNEMÝ EDEBÝYATININ GENEL ÖZELLÝKLERÝ Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatý Öðretici Metinler Tema .............................................. .............................................. Öz Þiir Anlayýþýný Sürdüren Þiir .............................................. ............................................ Serbest Nazým ve Toplumcu Þiir (1920 - 1960) .............................................. ............................................ Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Þiir .............................................. .............................................. Garip Hareketi .............................................. .............................................. Garip Dýþýnda Yeniliðini Sürdüren Þiir .............................................. .............................................. Ýkinci Yeni Þiiri .............................................. .............................................. Ýkinci Yeni Sonrasý Toplumcu Þiir .............................................. .............................................. 1980 Sonrasý Þiir .............................................. .............................................. Cumhuriyet Döneminde Halk Þiiri .............................................. .............................................. Millî Edebiyat Zevk ve Anlayýþýný Sürdüren Roman - Hikâye .............................................. .............................................. Toplumcu Gerçekçi Roman - Hikâye .............................................. .............................................. Bireyin Ýç Dünyasýný Esas Alan Roman - Hikâye .............................................. .............................................. Modernizmi Esas Alan Roman Hikâye .............................................. .............................................. Tiyatro .............................................. .............................................. 201 1. Bir önceki sayfada Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndaki anlatmaya baðlý, olay çevresinde geliþen, coþku ve heyecaný dile getiren metinler etrafýnda oluþan edebî dönem, topluluk ve akýmlar verilmiþtir. a. Bunlarýn hangi temalarý ele aldýðýný karþýlarýndaki noktalý bölümlere yazýnýz. Ortaya çýkan temalar, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýndan önceki dönemlere ait temalarla karþýlaþtýrýldýðýnda bu dönemdeki temalar, temalarýn geliþimi ve temalarýn sosyal, siyasi olaylarla iliþkisi hakkýnda neler söylenebilir? Tartýþýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý maddeler hâlinde tahtaya yazýnýz. b. Bir önceki sayfadaki temalar dikkate alýndýðýnda Cumhuriyet Dönemi edebî metinlerine toplumun büyük bölümünün zevki ve yaþama biçimi yansýmýþ mýdýr? Neden? Tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. c. Bir önceki sayfadaki temalarýn dýþýnda Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnýn yapý, dil ve anlatým bakýmýndan nasýl deðiþtiðini ve geliþtiðini tartýþýnýz. Ulaþýlan sonuçlarý defterinize yazýnýz. Araþtýrmalar doðrultusunda her gruptan üçer kiþi aþaðýdaki sorularý cevaplayacak þekilde hazýrlýklarýný sýnýfta sunarlar: 1. Grup: Cumhuriyetin ilk döneminde memleket edebiyatý zevkinin hâkim olmasýnýn sebepleri ve sonuçlarý, 2. Grup: Sosyal hayatýn neden 1930 sonrasýnda geliþmeye baþladýðý, 3. Grup: Bireyin duyarlýlýðýný esas alan sanatçýlarýn, Batý’da geliþen edebî akýmlardan nasýl ve niçin yararlandýðý. 2. Cumhuriyet Döneminde halkýn ve aydýnlarýn Türk dilinin geliþme ve deðiþmesindeki rolü nedir? Sözlü olarak ifade ediniz. 3. Cumhuriyet Döneminde modern dünya edebiyatýnýn anlatma ve söyleme biçimlerine nasýl yer verilmiþtir? Bu anlatma ve söyleme biçimlerine neden ihtiyaç duyulmuþtur? 1. Aþaðýdaki yargýlarýn karþýsýna doðru ise (D), yanlýþ ise (Y) yazýnýz. - Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda kültürel deðiþim, deðer çatýþmasý, aile problemleri gibi konular iþlenmiþtir. ( ) - Haldun Taner, Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda absürt tarza baðlý tiyatro eserleri kaleme alan tiyatro yazarlarýmýzdandýr. ( ) - Özellikle XVII. yy.dan sonra yaygýnlaþan, hayal oyunu olarak da bilinen geleneksel tiyatromuz Karagöz’dür. ( ) 2. Aþaðýdaki cümlede boþ býrakýlan yere uygun kelimeyi yazýnýz. Ýzleyiciyi sahne, dekor ve olaylardan uzak tutan, gördüklerinin gerçek deðil bir oyun olduðunu hatýrlatan, entrikanýn iç yüzünü durup dururken açýklayan tiyatroya .......….. denir. 3. Aþaðýdakilerden hangisi absürt tiyatronun özelliklerinden biridir? A) Perde düzenine büyük önem verilir. B) Tiyatronun geleneksel kurallarýný hiçe sayar. C) Acýklý olaylar sahnede gösterilmez. D) Serim, düðüm ve çözüm bölümlerine önem verilir. E) Üç birlik kuralýna uyulur. 4. Aþaðýdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi tiyatro yazarlarýndan biri deðildir? A) Haldun TANER B) Ýbrahim Þinasi C) Refik ERDURAN D) Turan OFLAZOÐLU E) Necati CUMALI 202 5. Tanzimat'tan Cumhuriyet sonrasýna uzanan bir zaman dilimini romanýna konu edinmiþtir. Büyük deðiþimlerin ve bunalýmlarýn yer aldýðý bu zaman dilimi içinde, kuþaklar arasýndaki görüþ farklýlýklarýný ve çatýþmalarý, halk-aydýn çeliþkisini iþlemiþtir. Öyle ki tarihsel ve sosyal olaylarý yansýttýðý romanlarý birbirini bütünleyen bir zincirleniþ içinde, çaðdaþ, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasýný vermektedir. Bu yargýlarla deðerlendirilen yazar, aþaðýdakilerden hangisidir? A) Refik Halit KARAY B) Hüseyin Rahmi GÜRPINAR C) Reþat Nuri GÜNTEKÝN D) Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU E) Halide Edip ADIVAR 1989-ÖYS 6.1950’lerde edebiyatýmýzda görülen köye yöneliþ hareketi, köy kökenli ya da köyü yakýndan tanýyan yazarlarýn birbiri ardýna ürün vermeleriyle yaygýnlaþýp geliþmiþtir. Düþüncenin akýþýna göre bu cümleden sonra aþaðýdakilerden hangisi getirilemez? A) Köylü ve köy sorunlarý, edebiyatýmýzýn temel konularýndan biri olmuþtur. B) Köy gerçeðini deðiþik boyutlarýyla yansýtan bu ürünler, günümüz Türk edebiyatýnýn seçkin örnekleri arasýnda yer alýr. C) Bu iki sanatçýmýzý köy edebiyatýnýn dar kalýplarý içinde düþünmemek gerekir. D) Bu hareketi benimseyen sanatçýlar, köye ve köylüye yeni bir bakýþ açýsýyla yaklaþmýþlardýr. E) Bu yazarlar, köyün ve köylünün sorunlarýný baþarýlý bir biçimde okurlara yansýtmýþlardýr. 1995-ÖYS 7. Þiir, öykü, roman, deneme ve edebiyat tarihi alanlarýnda yapýtlar vermiþ, çok ünlü bir yazardýr. Daha çok sembolik akýma girebilecek, ahenkli orijinal hayallerle yüklü þiirler yazmýþtýr. Hikâyelerinde insan ruhunun temeli saydýðý bilinçaltýna ve rüyalara geniþ yer vermiþtir. Romanlarýnda bu ögelerle birlikte tarihsel, toplumsal konularý da ele almýþtýr. Bu parçada sözü edilen yazar aþaðýdakilerden hangisidir? A) Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU B) Abdülhak Þinasi HÝSAR C) Namýk Kemal D) Ahmet Hamdi TANPINAR E) Hüseyin Rahmi GÜRPINAR 1994-ÖYS 8. Acemice yazýldýðýný düþündüðümüz, baþý sonu olmayan öyküleriyle okurlarýn belleðinde yer etmiþtir. Öyküleri, biçim, teknik, dil ve anlatým özellikleri bakýmýndan “olay öykücülüðü”nden ayrýlýr. “Olay öykücülüðü” nü yaygýnlaþtýrmaya çalýþan ............................... etkilenmekle birlikte, kendi çizgisini geliþtiren, yeni bir öykücülük akýmýnýn öncüsü olan ......................., Cumhuriyet Döneminde klasik öykü tekniðini yýkmýþtýr. Böylece Türk öykücülüðünde bir devrim gerçekleþtirmiþtir. Bu parçada boþ býrakýlan yerlere, verilen bilgilere göre aþaðýdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Gustave FLAUBERT’den - Ömer Seyfettin B) Anton ÇEHOV’dan - Sabahattin ALÝ C) Franz KAFKA’dan - Memduh Þevket ESENDAL D) Guy De MAUPPASSANT’dan - Sait Faik ABASIYANIK E) Alphonse DAUDET’den - Haldun TANER 2006-ÖSS 9. Türk öykücülüðünün özelliklerini kavramak istiyorsak öncelikle bu üç yazarýmýzý çok iyi tanýmamýz gerekir. Abdullah Efendinin Rüyalarý’yla ................................................., Ekmek Kavgasý’yla ..................................... Þiþhane'ye Yaðmur Yaðýyordu’yla ................................, Cumhuriyet Dönemi öykücülüðünde önemli yeri olan sanatçýlar arasýnda sayýlýr. Bu parçada boþ býrakýlan yerlere getirilmesi gereken yazar adlarý aþaðýdakilerin hangisinde sýrasýyla verilmiþtir? A) Ahmet Hamdi TANPINAR- Orhan Kemal - Haldun TANER B) Haldun TANER- Ahmet Hamdi TANPINAR- Orhan Kemal C) Orhan Kemal - Ahmet Hamdi TANPINAR - Haldun TANER D) Ahmet Hamdi TANPINAR - Haldun TANER- Orhan Kemal E) Haldun TANER - Orhan Kemal - Ahmet Hamdi TANPINAR 2006-ÖSS 10. Geleneksel tiyatronun bazý özelliklerinin Cumhuriyet Dönemi Türk tiyatrosunda da görülmesini nasýl açýklýyorsunuz? Defterinize yazýnýz. 203 BAÞARIM (PERFORMANS) ÖDEVÝ ÖRNEK FORMU ÝÇERÝK DÜZEYÝ SINIF DÜZEYÝ ÜNÝTENÝN ADI Türk Edebiyatý 12.Sýnýf Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatý BEKLENEN BAÞARIM Araþtýrma, Sýnýflama SÜRE PUANLAMA YÖNTEMÝ Þemasý Geliþtirme Becerisi Kategorileri 1-2 Hafta Dereceli Puanlama Anahtarý Açýklama ve Yorumlama Becerisi Sevgili Öðrenciler; Sizden aþaðýda ünite kapsamýnda verilen konularý dikkatle okumanýzý ve bu konulardan birini seçmenizi ve seçtiðiniz konu ile ilgili araþtýrma ve incelemelerde bulunarak çalýþmanýzý, bir rapor hâlinde sýnýf ortamýnda sunmanýzý bekliyorum. 1. Dönem - Cumhuriyet Dönemine ait farklý türlerde yazýlmýþ 6 veya daha fazla þiiri dönem özellikleri ile ilgili çýkaracaðýnýz kriterlere uygun þekilde sýnýflandýrýnýz. - Cumhuriyet Döneminin genel özelliklerini dikkate alarak bu dönemde yazýlmýþ þiirlerden bir antoloji oluþturunuz. 2. Dönem - Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda yer alan toplumcu gerçekçi anlayýþla yazýlan hikâye ve romanlarý örnek alarak güncel bir hikâye veya roman örneði hazýrlayýnýz. Not: Yukarýda belirtilen konularýn dýþýnda öðrenci ünite ile ilgili istediði bir konuyu öðretmeniyle birlikte belirleyebilir. Bu çalýþmayý tamamlayabilmeniz için aþaðýdaki adýmlarý izlemeniz yararlý olacaktýr. 1. Çalýþmanýz için yukarýda verilen konularý dikkatle okumalý ve düþünmelisiniz. 2. Yapabileceðinizi düþündüðünüz bir konuyu seçmelisiniz. 3. Seçtiðiniz konu ile ilgili araþtýrma yapmalýsýnýz. 4. Çalýþmanýzda kitap, yazýlý arþiv, Ýnternet gibi kaynaklardan, þairlerden, yazarlardan ve öðretmenlerinizden yararlanabilirsiniz. 5. Araþtýrmalarýnýza dayanarak konu ile ilgili sunumlarýnýzda hangi bilgilere yer vereceðinizi planlamalý ve belirlemelisiniz. 6. Ýnceleme ve araþtýrmalarýnýz sonucunda hazýrlayacaðýnýz rapor veya eserlerinizi istenen kriterlere uygun þekilde düzenlemelisiniz. 7. Çalýþmanýzý rapor olarak … /… / 200... tarihinde teslim etmeli ve sýnýfta görsel materyallerinizi sunmalýsýnýz. ÖÐRETÝCÝ METÝN ÝÇÝN DERECELÝ PUANLAMA ANAHTARI Çok iyi (3) Bilgiler açýk, uygun ve Düzenleme doðru olarak düzenlenmiþ. Ýçerik açýk, ilgili, doðru Ýçerik ve özlü olarak verilmiþ. Okunabilirliði iyi. Ýyi (2) Kabul edilebilir (1) Bilgiler uygun bir þekilde düzenlenmiþ fakat bazý bölümler açýk deðil ve tutarsýzlýklar var. Ýçerik uygun fakat amaçla Tanýmlar ve ayrýntýlar ya yok ya da çok az. Düþünceler karýþýk, düzensiz ve ilgisiz. baðlantýsý eksik. çok az. Küçük hatalar var ama okumayý engelleyecek ka- Yazým Kurallarý dar deðil. Araþtýrma ve Yorumlama Kelime Seçimi Bilgiler doðru yorumlanmýþ. Araþtýrmaya dayalý olarak analiz yapýlmýþ ve sonuçlar çýkarýlmýþ. Kelimeler uygun bir þekilde seçilmiþ ve terimler konuyla ilgili. 204 Bilgiler ve veriler doðru yorumlanmýþ fakat analizler ve sonuçlar araþtýrma ile desteklenmemiþ. Bazý uygun olmayan kelimeler verilmiþ ya da uygun kelimelerin kullanýlýþý sýnýrlý. Yeterli içerik göstergeleri Doðru bir þekilde yazýldýðýnýn göstergeleri ya yok ya da çok az. Okunmasýnda büyük sýkýntýlar var. Analiz ve sonuç yok ya da çok az bilgiyle yanlýþ yorumlanmýþ. Kelimeler uygun deðil ve kullaným sýnýrlý. Seçilebilecek Konular I. DÖNEM 1. Cumhuriyet’in ilk yýllarýnda yazýlan þiirlerin daha sonraki dönemlere etkileri. 2. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýnda Anadolu’ya yöneliþin felsefi, tarihî, sosyal ve siyasi boyutlarýnýn araþtýrýlmasý. II. DÖNEM 1. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatýna ait bir þiiri, þiirin oluþumunda ve yapýsýnda bulunan bütün ögeleri dikkate alarak inceleme, yorumlama. 2. Cumhuriyet Dönemi hikâye ve romanýnýn geliþim sürecinin dil, yapý ve anlatým özellikleri açýsýndan incelenmesi. Not: Bu konular dýþýnda, ilgi duyduðunuz bir konuyu da belirleyebilirsiniz. SÜRE: Bir öðretim dönemi Çalýþma Ýçeriðinde Yer Almasý Gereken Konu Baþlýklarý 1. Projenin adý (1-10 kelime arasý olmalýdýr.) 2. Projenin konusu (Konu açýk ve net bir biçimde ifade edilmiþ olmalýdýr.) 3. Proje çalýþmasý içinde belirlenen durum ya da sorunun ayrýntýlý biçimde tanýmlanmasý (Bu kýsýmda projenin amacý belirtilmekle birlikte; durum ya da sorun net biçimde açýklanmalýdýr ve 2-3 sayfa olmalýdýr.) 4. Geliþtirme sürecinin açýklanmasý (Bu aþamada, toplanan bilgilerden yola çýkarak bir ürün ortaya koymaya ya da öneriler geliþtirmeye yönelik yapýlanlar, 8-20 sayfayý geçmeyecek þekilde anlatýlmalýdýr.) 5. Sonuç ve öneriler 6. Kaynakça Proje Hazýrlanýrken Ýzlenecek Basamaklar 1. Basamak: Bu aþamada, seçmeyi düþündüðünüz konuyu araþtýrýp araþtýramayacaðýnýza, konuyla ilgili kaynaklara ne düzeyde ulaþacaðýnýza iliþkin inceleme yaparak konu seçimine hazýrlýk yapýnýz. Bu aþamada, öðretmeniniz ile araþtýrmayý düþündüðünüz konuyu paylaþýp öðretmeninizden konu belirlemede yardým alýnýz. 2. Basamak: Bir önceki basamakta yaptýðýnýz incelemeler sonucunda belirlediðiniz konunun önemini, neden bu konuyu seçtiðinizi, hazýrlayacaðýnýz proje sonucunda neye ulaþmak istediðinizi belirleyiniz. 3. Basamak: Seçtiðiniz konu ile ilgili yeterli bilgiye ulaþmak amacýyla gerekli kaynaklara ulaþýnýz. Bu kaynaklar; gazete, dergi, kütüphane, Ýnternet, TV, radyo ve konuyla ilgili kaynak kiþilerdir. 4. Basamak: Bir önceki basamakta ulaþtýðýnýz tüm kaynaklardan elde ettiðiniz bilgilerden faydalanarak oluþturduðunuz bilgileri metne dönüþtürünüz (20 sayfayý geçmeyecek biçimde). 5. Basamak: Ulaþtýðýnýz kaynaklardan elde ettiðiniz bilgileri deðerlendirerek çözüm önerileri üretiniz. Bu çözüm önerilerini belirleme nedenlerinizi ortaya koyunuz. 6. Basamak: Çalýþmalarýnýzý rapor hâline dönüþtürünüz. 7. Basamak: Raporu; resimler, gazete haberleri, kendi çizimleriniz, tablo ve grafiklerle destekleyerek poster hâline dönüþtürünüz. 8. Basamak: Çalýþmalarýnýzýn sunumunu yapýnýz. PUANLAMA: Puanlama, ekte verilen “Proje Deðerlendirme Ölçeði” ile yapýlacaktýr. 205 PROJE DEÐERLENDÝRME ÖLÇEÐÝ Projenin Adý Adý ve Soyadý Sýnýfý Numarasý : : : : GÖZLENECEK ÖÐRENCÝ KAZANIMLARI DERECELER Zayýf Kabul edilebilir Orta Ýyi Çok iyi 1 2 3 4 5 I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECÝ Proje amacýný belirleme Projeye uygun çalýþma planý yapma Grup içinde görev daðýlýmý yapma Belirlenen konunun önemini ortaya koyma Hazýrlanan proje sonunda ne tür sonuçlara ulaþýlmak istendiðini ortaya koyma TOPLAM II. PROJENÝN ÝÇERÝÐÝ Proje konusunda bilimsel açýdan doðru bilgiler aktarma Toplanan bilgileri analiz etme Elde edilen bilgilerden çýkarýmda bulunma Yapýlan çalýþmanýn orijinal olmasýna özen gösterme Yapýlan çýkarýmlarýn nedenlerini ortaya koyma Yapýlan çalýþmada eleþtirel düþünme becerisini gösterme Hazýrlanan raporu resimler, gazete haberleri, çizimler, tablo, grafik ve istatistiklerle destekleme Metne aktarýlan tüm bilgilerde Türkçeyi doðru biçimde kullanma Yararlanýlan kaynaklarý rapora yansýtma TOPLAM III. SUNU YAPMA Konuyu dinleyicilerin ilgisini çekecek þekilde sunma Sunuyu hedefe yönelik materyalle destekleme Sunuda akýcý bir dil ve beden dilini kullanma Sorulara cevap verme Verilen sürede sunuyu yapma Sunum sýrasýnda Türkçeyi doðru biçimde kullanma TOPLAM GENEL TOPLAM ÖZ DEÐERLENDÝRME FORMU Adý ve Soyadý Sýnýfý Numarasý AÇIKLAMA iþareti koyunuz. : : : : Aþaðýdaki tabloda performans ödevi boyunca çalýþmalarýnýzý en iyi þekilde ifade eden seçeneðin altýna (X) DERECELER DEÐERLENDÝRÝLECEK TUTUM VE DAVRANIÞLAR Her Zaman Bazen Hiçbir Zaman 1. Planlý çalýþmaya özen gösterdim. 2. Proje çalýþmalarým sýrasýnda planýma uygun hareket ettim. 3. Araþtýrmalarýmda çeþitli kaynaklardan yararlandým. 4. Öðretmenimin önerilerini dinledim. 5. Çalýþmalarým sýrasýnda zamanýmý verimli biçimde kullandým. 6. Çalýþmalarým sýrasýnda deðiþik materyallerden faydalandým. 7. Çalýþmalarýmý sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalýþtým.. 8. Sorumluluklarýmý tam anlamýyla yerine getirdim. Bu etkinlik sýrasýnda en iyi yaptýðým þeyler ve diðer yorumlarým: ........................................................................................ 206 TERÝMLER SÖZLÜÐÜ -AAydýnlanma Dönemi: Avrupa’da XVII. yy.ýn ikinci yarýsý ile XIX. yy.ýn ilk çeyreðini kapsayan, önde gelen filozoflarýn, aklý insan hayatýnýn kesin yol göstericisi yapma; bireyi ve toplumu bilimsel bilgi ile aydýnlatma yönündeki çabalarýyla seçkinleþen; evrensellik, hümanizm, modern bilim, ilerlemecilik terimleriyle tanýmlanan bilimsel keþif ve felsefi eleþtiri çaðý. -BBatýcýlýk: Pozitivizm ve aydýnlanma düþüncesini örnek alarak geliþebileceðimizi, toplum, kültür ve devlet hayatýmýzýn söz konusu modern ilkeler etrafýnda geliþen Batýlý deðerlerle düzenlenmesini savunan siyasi akým. -ÇÇehov tarzý hikâye: Olaydan çok insanýn belli bir zaman dilimindeki durumunu anlatan, günlük ve sýradan olaylardan ve kiþinin o anki ruhsal durumundan yola çýkan, duygu, tahlil ve gözlemin önemli olduðu hikâye tarzý; durum hikâyesi. -Eedebî akým: Belirli üslup, fikir ve ilkeler etrafýnda teþekkül etmiþ ve ortak/benzer özellikler taþýyan edebî eserleri, bu eserlerin ve yazarlarýnýn ait olduðu dönemi ifade etmek için kullanýlan terim. epik (destansý) tiyatro: Geleneksel tiyatro ile modern tiyatronun özelliklerini harmanlayan, manzum ve mensur anlatýmýn bir arada bulunduðu, ders vermeyi amaçlayan ve bu nedenle izleyicinin kendini oyuna kaptýrmasýný istemeyen, toplumcu gerçekçilik akýmý etkisinde geliþen, izlenenlerin gerçek deðil oyun olduðunun hatýrlatýldýðý çaðdaþ tiyatro türü. -Ggizemcilik: Gerçekliðin kesin bilgisinin duyular ve akýl yoluyla deðil, sezgiyle ve ruhsal güçle elde edilebileceðini, hayatýn ve dünyanýn dile getirilemez, çözümsüz ve anlaþýlmaz olduðunu, insanýn mistik tecrübeyle sonlu dünyanýn ötesine ve Tanrý’ya ulaþabileceðini, onunla doðrudan ve kiþisel bir iletiþim kurabileceðini öne süren ve dinî duyguya önem veren doktrin (öðreti) veya disiplin. -Kkurmaca: Gerçeklikle doðrudan ve bire bir örtüþmeyen, tasarlanarak üretilmiþ olan. -MMaupassant tarzý hikâye: Vaka (olay) hikâyesi. Hayatý etkileyen veya seyrini deðiþtiren, kahramanlarýn üzerinde derin izler býrakan bir olay etrafýnda geliþen bu hikâyelerde, olay, geliþim evreleriyle; kiþi, zaman, çevre baðlantýsý içinde irdelenir. Yazar bir plana baðlý kalýr. Önemli, olaðanüstü ya da olaðan dýþý bir olay üzerine tutulmuþ bir büyüteç olan ve ilk önemli örneklerine Poe’da rastlanýlan bu teknik, Fransýz yazar Guy de Maupassant tarafýndan yaygýnlaþtýrýlmýþ ve onun ismiyle anýlýr olmuþtur. modernleþme: Geleneksel toplumlarýn modernizme ulaþmalarýna imkân veren süreçlerin ve uygulamalarýn genel adý. millî kimlik: Bir milletin kendine özgü düþünüþ ve yaþayýþ biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal deðer yargýlarý ve kurallarý ile oluþan özellikler bütünü, millî hüviyet. -Oolay örgüsü: Okuyucuda veya dinleyicide estetik bir etki uyandýrmak amacýyla düzenlenen olaylar bütünü. 207 -Rrealist edebiyat: Yazarýn doðal ve toplumsal gerçeklere baðlý kalmasýný, kendi duygu ve düþüncelerini yansýtmadan yazmasýný ilke edinen edebî hareket. -Ssembolizm: Realizm, pozitivizm ve natüralizme tepki olarak geliþen; aklýn daraltýcý, gerçekliðin sýkýcý ve sýð olduðundan hareketle imgelemin geniþliðine, aþkýn bir dünyaya yönelen; görünenin ardýndaki gizemi ifade etmek isteyen; “görünen”in zihnimizdeki bir kavram veya fikrin, iç dünyamýzdaki bir hâlin sembolü olduðunu savunan ve dolayýsýyla hayatý bir semboller bütünü olarak gören, anlamý geri plana itip þiiri müziðe yaklaþtýran ve çaðrýþýma önem veren edebiyat ve sanat hareketi. Bu akýma göre sanatçý dünyayý olduðu gibi deðil, kendi gördüðü gibi anlatmalýdýr. -Ttema: Öðretici veya edebî bir eserin bütününde iþlenen konu, düþünce, kavram. temel çatýþma: Anlatýma dayalý edebî metinlerde gerilimi saðlayan, olaylarýn dayandýðý asýl unsur. Eserin bütününde iþlenen ve çoðunlukla zýtlýklara dayalý, diyalektik nitelikteki temel sorun. -Uuyumsuz (absürt, saçma) tiyatro: Geleneksel tiyatronun kurallarýný hiçe sayan, bir olayý canlandýrmaktan çok bir ses ve hareket düzeni olan, az olay ve az sözle çok mesaj vermeyi amaçlayan çaðdaþ tiyatro türü. -Vvaroluþçuluk (egzistansiyalizm): Bireyin deneyimini ve bu deneyimin tekilliðini ve biricikliðini insan doðasýný anlamanýn temeli olarak gören felsefe akýmýdýr. Varoluþçuluk, insanýn varoluþuyla doðal nesnelere özgü varlýk türü arasýndaki karþýtlýðý büyük bir güçle vurgulayan, iradesi, bilinci ve aklý olan insanlarýn irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasýna fýrlatýlmýþ olduðunu öne süren düþünce okulu. Bu akým insan özgürlüðüne inanýr, insaný tercihlerinin ve eylemlerinin belirlediðini dolayýsýyla davranýþlarýndan sorumlu olduðunu öne sürer. Varoluþçuluðun XX. yy.daki temel sloganý olan “Varlýk özden önce gelir.”(J. P. SARTRE) sözüyle varlýðýn/varoluþun her tür akýlcý ya da metafizik açýklamaya üstün olduðu fikri iddia edilmekle beraber varoluþçuluk akla da büyük bir vurgu yapar. Kökleri Danimarkalý ünlü filozof Kierkegaard’a ve Dostoyevski’ye kadar götürülen, kendi içinde birlik olmayan, farklý eðilimler ve bakýþ açýlarý taþýyan bu akýmýn XX. yy. daki en popüler temsilcisi SARTRE’dýr. -Zzihniyet: Edebiyatta kullanýldýðýnda, bir edebî eserde bulunan görüþ ve düþünüþ biçimini ifade eden kavram. 208 KAYNAKÇA Ali,Sabahattin,Bütün Öyküleri II, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1997. Akyüz, Kenan, Batý Tesirinde Türk Þiiri Antolojisi, Doðuþ Matbaasý, Ankara, 1958. Anday, Melih Cevdet, Rahatý Kaçan Aðaç, Þiirler, Ýstanbul, 1961. Ataç, Nurullah, Diyelim - Söz Arasýnda, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Atatürkçülük 1, Atatürk’ün Görüþ ve Direktifleri, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Atatürkçülük 3, Atatürkçü Düþünce Sistemi, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Atay,Oðuz, Korkuyu Beklerken, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002. Baudelaire, Charles, Ýçe Kapanýþ, drl.: Þükran Kurdakul, Ataç Kitabevi, Ýstanbul, 1959. Bayazýt, Erdem, Þiirler, Ýz Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2003. Behramoðlu, Ataol, Seçme Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999. Beyatlý, Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, Millî Eðitim Bakanlýðý, Ýstanbul, 1989. Cansever, Edip, Sonrasý Kalýr I, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007. Cevizci, Ahmet, Paradigma Felsefe Sözlüðü, Paradigma Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2005. Çamlýbel, Faruk Nafiz, Han Duvarlarý, Atlas Kitabevi, Ýstanbul, t.y. Çamlýbel, Faruk Nafiz, Han Duvarlarý, MEB Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005 Çeçen, Prof. Dr. Anýl, Atatürk ve Cumhuriyet, Ýmge Kitabevi, Ýstanbul,1995. Çelebi, Âsaf Halet, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, Daðlarca, Fazýl Hüsnü, Çocuk ve Allah, Milliyet Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Dýranas, Ahmet Muhip, Þiirler, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 1990. Evliya Çelebi, Seyahatname, hzl.: Seyit Ali Kahraman-Yücel Daðlý, YKY, Ýstanbul, 1999. Ergülen, Haydar, Nar, Toplu Þiirler I, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002. Ergülen, Haydar, Hafýz ile Semender - Toplu Þiirler II, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002. Ersoy, Mehmet Âkif, Safahat, hzl.: Ertuðrul Düzdað, MÜ Ýlahiyat Fak. Yay., Ýstanbul, 1988. Fuat, Memet, drl.: Dünya Yazýnýndan Seçilmiþ Çeviri Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999. Gökyay, Orhan Þaik, Bu Vatan Kimin - Þiirler, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 2002. Gölpýnarlý, Abdülbaki, Þeyh Galip Divaný'ndan Seçmeler, Millî Eðitim Bakanlýðý, Ýstanbul, 1994. Güler, Ali, Suat Akgül, Atatürk ve Türk Ýnkýlâbý, Toplumsal Dönüþüm Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000. Güney, Eflatun Cem hzl.: Halk Þiiri Antolojisi, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1969. Güntekin, Reþat Nuri, Anadolu Notlarý, Ýnkýlap ve Aka Kitabevleri, Ýstanbul, 1980. Güntekin, Reþat Nuri, Leyla ile Mecnun, Ýnkýlap Kitabevi, Ýstanbul, t.y. Güzel Yazýlar, Þiirler, Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, TDK Yayýnlarý, Ankara, 1997. Haşim Ahmet Göl Saatleri, hzl.: Sabahattin Çaðýn, Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007. Haşim Ahmet, Piyale, hzl.: Sabahattin Çaðýn, Çaðrý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004. Hizarcý, Suat, Hüseyin Cahit Yalçýn, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1969. Ýlhan, Attilâ, Sisler Bulvarý, Yaðmur Kaçaðý, Karacan Yayýnlarý, Ýstanbul, 1981. Ýlhan, Attilâ, Duvar, Türkiye Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006. Karakoç, Sezai, Þiirler III, Körfez, Þahdamar, Sesler, Diriliþ Yayýnlarý, Ýstanbul, 1982. Kanýk, Orhan Veli, Bütün Þiirleri, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003. Kanýk, Orhan Veli, Çeviri Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004. Kýsakürek, Necip Fazýl, Çile, Büyük Doðu Yayýnlarý, Ýstanbul, 1991. Kýsakürek, Necip Fazýl, Tohum, Büyük Doðu Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006. Köprülü, Orhan Fuat, Köprülü'den Seçmeler, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1990. Külebi, Cahit, Seçme Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Necatigil, Behçet, Bütün Yapýtlarý, Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005. Necdet, Ahmet, hzl.: Çaðdaþ Fransýz Þiiri, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul, 1959. Oflazoðlu, Turan, Sokrates Savunuyor, Varlýk Yayýnlarý, Ýstanbul, 1971. Ortaç, Yusuf Ziya, Beþik, Çýnaraltý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1948. Özel, Ýsmet, Erbain, Kýrk Yýlýn Þiirleri, Þule Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004. Özdenören, Rasim, Denize Açýlan Kapý, Ýz Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999. 209 Pamuk, Orhan,Yeni Hayat, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul,1994. Ran, Nâzým Hikmet, Bütün Eserleri, 1. cilt, 1. kitap, Dost Yayýnlarý, Ankara, 1968. Ran, Nâzým Hikmet, Ýlk Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1987. Ran, Nâzým Hikmet, Yeni Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2007. Rilke, Rainer Maria, Seçilmiþ Þiirler, Duino Aðýtlarý, çev.: T. Oflazoðlu, Ýz Yayýncýlýk, Ýst., 2001. Saba, Ziya Osman, Geçen Zaman, Varlýk Yayýnevi, Ankara, 1957. Saba, Ziya Osman, Bütün Þiirleri, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1991. Safa, Peyami, Sanat, Edebiyat, Tenkit, Ötüken Neþriyat, Ýstanbul, 1978. Sevük, Ýsmail Habip, Yurttan Yazýlar, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara, 2002. Süreya, Cemal, Sevda Sözleri (Bütün Þiirleri), Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1995. Þatýroðlu, Âþýk Veysel, Dostlar Beni Hatýrlasýn, Bütün Þiirleri, Ýþ Bankasý Yayýnlarý, Ankara, 1970. Taner, Haldun, Keþanlý Ali Destaný, Bilgi Yayýnevi, Ýstanbul, 1984. Taner, Haldun, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Deðil, Bilgi Yayýnevi, Ýstanbul, 1986. Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Þiirler, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul, t.y. Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Bütün Þiirleri, Dergâh Yayýnlarý, Ýstanbul, 1981. Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Þiirler, Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002. Tarancý, Cahit Sýtký, Otuz Beþ Yaþ, drl.: Asým Bezirci, Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002, 2007. Tansel, Fevziye Abdullah, M. E. Yurdakul’un Eserleri-I, Þiirler, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1989. Tansel, Fevziye Abdullah, Þinasi: Makaleler, Dün-Bugün Yayýnevi, Ankara, 1960. Tecer, Leyla, Ahmet Kutsi Tecer’in Bütün Þiirleri, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 2001. Tercüme, Þiir Özel Sayýsý, 34-36, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1946. Timurtaþ, Faruk K. hzl.: Yunus Emre Divaný, Ýstanbul, t.y. Toplu, Erhan Sezai, Türk Edebiyatýndan Seçme Hikâyeler, MEB Yayýnlarý, Ýstanbul,1993. Türk Dili, Türk Þiiri Özel Sayýsý III, Halk Þiiri, sayý 445-450, Ocak-Haziran 1989. Türk Dili, Türk Þiiri Özel Sayýsý IV, Çaðdaþ Türk Þiiri, sayý 481-482, Ocak-Þubat, 1992. Uyar, Turgut, Büyük Saat (Bütün Þiirleri), Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2006. Umran, Sedat, Sonsuzluk Atý (Toplu Þiirler), Ýz Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2000. Yavuz, Hilmi, Erguvan Sözler, Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Yücel, Tahsin, hzl.: Büyük Þairler ve Þiirleri, Varlýk Yayýnevi, Ýstanbul, 1968. Zarifoðlu, Cahit, Þiirler, Beyan Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000. Ziya Gökalp, Yeni Hayat- Doðru Yol, hzl.: Müjgan Cunbur, Kültür Bakanlýðý, Ankara, 1976. RESÝM KAYNAKÇASI www.inankara.org www.sanalmuze.org www.ilef.ankara.edu.tr www.ku.wikipedia.org www.cankaya.gov.tr www.ayyildizturk.org www.luc.edu www.tsk.mil.tr www.home.arcor.d www.crda-france.org www.gutenberg.org www.rollins.edu www.writing.upenn.edu www.uncw.edu 210 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merkezleri Başkent (Ankara) (A ZE N RB .Ö AY .C CA N) Devlet sýnýrý Özerk olmayan Türk bölgeleri Özerk cumhuriyet, eyalet ve vilayetler Baðýmsýz Türk devletleri Özerk cumhuriyet ve vilayet sýnýrý ( ( YA AS . AK C H Hakasya C. Krasnoyarsk ÖZERK VÝLAYETLER ÖZERK CUMHURÝYETLER Keþmirdeki bu sýnýr çizgisi (BM) Kontrol hattýdýr. Bu hat 1972 Simla Antlaþmasý ile belirlenmiþ olup, Keþmirin nihai statüsü hakkýnda Hindistan ve Pakistan tarafýndan henüz bir anlaþmaya varýlmamýþtýr. Krasnoyarsk