coğrafi keşifler
Transkript
coğrafi keşifler
Cihan Altun COĞRAFİ KEŞİFLER 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ada, kıta, okyanus ve ticaret yollarının bulunmasına Coğrafi Keşifler denir. Öncelikle merak ve keşif amaçlarıyla başlayan bu hareketler XV. yüzyılın ikinci yarısında açık bir şekilde ekonomik gayelere yönelmiştir. Coğrafi Keşifler sonucu Avrupa’da önemli değişiklikler meydana gelmiştir. KEŞİFLERİN NEDENLERİ 1. Doğu ülkelerinin zenginliği ve Avrupalıların buralara gitmek için yeni yollar aramaları 2. Türklerin İpek ve Baharat yollarına hâkim olmaları 3. İstanbul’un fethiyle Doğu Avrupa ticaret yollarının Türklerin kontrolüne geçmesi ve bundan dolayı da Batı Avrupa kıyısındaki ülkelerin açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri 4. Hıristiyanlığı yayma düşüncesi 5. Avrupa’da değerli madenlerin azlığı 6. Avrupa’da bazı kralların gemicileri desteklemesi 7. Doğudan Avrupa’ya gelen malların pahalıya mal olması Nedenleri ile ilgili biraz ayrıntıya inersek: Ticaret yollarının Müslümanların eline geçmesi: Çin'den başlayan İpek Yolu, Hazar Denizi'nde iki kola ayrılıyor, kuzey kolu Kırım limanlarında son bulurken güney kolu Karadeniz kıyılarından İstanbul'a ulaşıyordu. Diğer önemli bir yol olan Baharat Yolu ise Hindistan'dan başlıyor ve kuzeyde Suriye limanlarında, güneyde ise İskenderiye'de son buluyordu. Özellikle denizci İtalyan devletleri bu limanlardan aldıkları malları Avrupa'ya satıyorlardı. Bu yolların tamamının Osmanlı denetimine girmesi ve bir kaç el değiştiren malların pahalıya mal olması Avrupalıları yeni yollar aramaya sevk etmiştir. Coğrafya bilgisinin ilerlemesi: Orta Çağ'da Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri çok azdı. Avrupalılar, dünyayı tepsi gibi düz zannediyorlardı. Ortasında Kudüs'ün bulunduğuna inandıkları dünyanın kuzeyi buzlarla, güneyi ise kaynar sularla kaplıydı. Batıda sonsuz bir deniz, doğuda da Kaf dağları (Kafkas dağları)’nın bulunduğuna ve onun ötesinde cinlerin yaşadığına inanırlardı. Özellikle Haçlı Seferleri ve daha sonraki ilişkiler ve seyyahların gezi notlarının incelenmesi sonrasında, Avrupalıların dünya hakkındaki bilgileri artmış, boş inançlar yıkılmıştır. Özellikle Venedikli seyyah Marco Polo doğu üzerine Çin'e kadar büyük bir seyahat yaptı (1271 - 1295). Bu seyahati sırasında yazdığı, doğu ülkelerinin hem zenginliklerini, hem de coğrafyasını anlattığı "Garibeler Kitabı" adlı eseri, Avrupalılar üzerinde büyük etkiler meydana getirmiştir. 1 Cihan Altun Pusulanın geliştirilmesi: İlk kez Çinliler tarafından icat edilen pusula, Haçlı Seferleri sırasında Avrupa'ya geçmiştir. Kristof Kolomb'un pusulanın sapma açısını düzeltmesiyle artık yönlerini kaybetme korkusundan kurtulan Avrupalılar, okyanuslara daha rahat ve korkusuzca açılmaya başladılar. Gemicilik sanatındaki ilerlemeler: Eskiden kullanılan kadırgaların geliştirilerek 30 metre uzunluğunda, üç direkli beş yelkenli ve okyanuslara daha dayanıklı Karavel tipi gemilerin yapılması okyanuslara açılmada insanların cesaretini artırdı. Efsane ve hurafelere inanmayan cesur gemicilerin yetişmesi: Orta Çağ'da Avrupalılar, Atlas okyanusunun içinde gemileri çeken çok büyük girdapların olduğu ve bu sularda dolaşan gemicilerin zenciye dönüşecekleri gibi hurafelere inanırlardı. Ancak doğu ile olan ilişkiler ve coğrafya bilgisinin ilerlemesi bu gibi inançların yıkılmasına neden olmuştur. COĞRAFİ KEŞİFLERLERDEN ÖNCE AVRUPA VE GENİŞ DÜNYA Avrupa coğrafi keşiflerin öncesinde ortaçağın siyasi ve ekonomik çehresini bütünüyle değiştirecek bir sürece girdi. Öncelikle ortaçağa damgasını vurmuş olan feodalite siyasi bir sistem olmaktan çıktı ve Avrupa'da milli monarşiler kuruldu. Bunun sonucunda Avrupa milletlerinin oluşum süreci başladı. Siyasi birliği kurmakta başarılı olanlar ekonomik olarak da güçlendi. Orta çağda, Avrupa’dan Uzak Doğu’ya giderek, Çin’de Kubilay Kağan’ın yanında kalan Marko Polo’nun verdiği bilgilere çok kimse inanmamıştı. İbni Battuta, İbni Fablan gibi İslam gezginleri de, “bilinmeyen” ülkelere geziler yaparak, gördüklerini kaleme almışlardı. Bunların doğruluğu anlaşıldıkça, “yeni” ülkelere duyulan merak daha arttı. Keşiflerin birinci sebebi budur. Avrupa’nın İslam ülkelerine karşı giriştiği Haçlı seferleri, görünüşte dini bir nitelik taşıyordu. Hedef, kutsal Kudüs şehrini, Müslümanların elinden kurtarmaktı. Fakat aslında Doğu’nun zenginlikleri, o çağda yoksul sayılacak Avrupa’nın gözlerini kamaştırıyordu. Çin Çin ilk başta dünyaya açılmamış, çünkü kendi kendine yeten bir ülkeydi. Çinli denizcilerin 11. yüzyılda pusulayı bulmalarından önce mevsimlik muson rüzgarları yaz aylarında ekvatorun kuzeyine doğru, kışın da güneyine doğru eserek deniz yolculuğunu belirleyen bir etken olmuştur. Çinliler Hint Okyanusu'nda MÖ 2. yüzyıldan beri seyahat etmekte ve tanınmaktadırlar. Fakat asıl seyahatleri 15. yy’dan itibaren başlamış ve hanedanın değişmesiyle 100 yıl sonra seferler son bulmuştur. Çin ve Hindistan arasında ticari ilişkiler iyiydi fakat bazı coğrafi engeller vardı. Çin Cheng Ho yönetiminde Sri Lanka, Doğu Afrika’ya kadar seyahatler yaptı. Fakat Portekizlilerin Afrika kıyılarından Hindistan’a kadar gelmeleri le Çin kabuğuna çekilmek zorunda kaldı. 2 Cihan Altun Araplar Güneybatıda Mozambik ve Madagaskar’dan öteye geçemediler. Çünkü denizlerde risk artıyor ve ticaret beklentileri gerçekleşmiyordu. Benzer şekilde de Arap gemiciler Adeniz’de Fas’tan sonra yolculuk yapılmayan ve gemileri parçalayan karanlık deniz Atlantik’in başladığına inanıyorlardı. Vikingler İzlanda ve Grönland’a gittiler, bunların bir kısmı da kuzey Amerika’yı buldu ve oranın bereketli ve iklimi güzel bir yer olmasından esinlenerek oraya Vinland adını verdi. Fakat ‘Küçük Buz Çağı’da olarak nitelendirilen dönemde soğuk hava şartları ilerlemelerine son verdi. Osmanlı Akdeniz’de önemli bir güç oldular. Osmanlı Devleti Hint ticaret yolunun hâkimiyeti için Portekizlilerle Akdeniz hâkimiyeti için de İspanyollarla mücadele etti. Endonezya'da savunma ve koruma savaşları yapan Osmanlı Devleti Hıristiyan Avrupa karşısında “Doğu Kalkanı” haline gelmişti. Baharat ve Altın Baharat Yolu, Hindistan'dan başlayarak İran Körfezi ve Irak üzerinden Suriye Limanlarına veya Kızıldeniz yoluyla Süveyş ve Akabe'ye oradan da kara yoluyla İskenderiye'ye ulaşan yoldur. Uzak Doğu ile yapılan ticaret Venedik ve Mısırlıların elinde bulunuyordu. Bu devletler diğer devletlerin Baharat Yolu'ndan faydalanmasını engellemeye çalışmışlardır. Geç Ortaçağ Avrupası, uzun mesafeli iki büyük ticaret yolunun sonunda bulunuyordu. Birisi, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan baharat ticareti, diğeri de Avrupa'yı Afrika'ya bağlayan altın ticareti yolu. Savaşlar, istilalar ve imparatorlukların çöküşleri yüzünden periyodik olarak kesintiye uğramasına rağmen, Romalılar zamanından beri ipek, baharat, mücevher ve öteki değerli malları Çin, Endonezya, Hindistan ve İran'dan, Asya üzerinden Avrupa'ya getiren ticaret yolları açık kalmıştı. İpek ticaretinin önemi, Avrupa'nın kendi ürünlerini geliştirmesi sonucunda azaldı. Ancak Asya'nın baharatı yerine Avrupa'nın koyabileceği bir şeyi yoktu. Baharat, Asya'da Endonezya adalarında, Sri Lanka’da ve güneybatı Hindistan'da yetiştiriliyordu. Marco Polo'nun zamanında baharat Batı Asya'dan Karadeniz'e ve Yakın Doğu ülkelerine kara yoluyla ve kervanlarla iletiliyordu. Bugün her türden baharata çok az önem veriyoruz. Fakat 15. ve 16. yüzyılda baharatın bütün türlerine Avrupa'da büyük bir talep vardı. Yiyeceklere alternatif birkaç sebze, meyve ve içeceğin bulunduğu dönemlerde, bayatlamış ya da tuzlanmış et ürünlerine tat vermek amacıyla kullanılıyordu. Baharat, pasta, içecekler ve şekerleme ürünlerine de büyük katkılar sağladı. 3 Cihan Altun Avrupa'nın uzun mesafeli ticaretinin öteki önemli mamulü olan altın da, salt lüks tüketim maddesi olmanın ötesinde bir değer taşıyordu. Kiliseler, saraylar ve zengin evlerindeki dekorasyon ve gösteriş için kullanımına ek olarak Avrupa'nın para ve genişleyen ticari sistemi için de gerekliydi. Avrupa'nın Asya pazarında geçerliliği olan az sayıda ürünü vardı: Bu nedenle baharatı kıymetli madenlerle satın almak zorundaydı. Geç Ortaçağ döneminde Batı Afrika'dan Avrupa'ya, az fakat önemli miktarda altın geldi. Altın, Batı Afrika'daki bu kaynaklardan yerel tüccarlar tarafından, genellikle altın tozu biçiminde, Büyük Sahra'nın güney kenarındaki Timbuktu gibi kasabalara getiriliyordu. Öte yandan, vahşi bir köle ticareti başladı. Müslümanların İberya yarımadasından kovulması ve Kara Ölüm ‘ün etkileri sonucunda, özellikle güney Portekiz, önemli bir nüfus eksikliği sorunuyla karşılaşmıştı. Portekiz'deki malikânelerde işçi olarak çalıştırmak üzere, daha sonra da Atlantik adalarındaki genişleyen şeker ekonomisinin işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla köle satın aldılar. İtalya Venedik ve Cenova ticarette Avrupa'nın Doğu'ya açılan kapısıydı. İtalya’nın coğrafi keşiflere başlıca örneği ‘Kristof Kolomb ’dur. İtalya Coğrafi Keşiflere katılamamasının sebebi deniz yoluna açılan kadırgadan bir daha haber alınamaması olmuştur. Keşiflerdeki en büyük rolleri ise bilgi sağlamak olmuştur. Kristof Kolomb, ilk keşifçiler arasındaki hareketliliğin önemine ve İtalya'nın Keşifler Çağı'na olan katkısına başlıca örnektir. Portekiz ve İspanya 15. ve 16. yüzyılda Portekizliler tarafından dünya çapında özellikle denizde yapılan coğrafi keşifleri tanımlar. Bu dönemde Portekiz, Afrika Kıtasının etrafını Ümit Burnu yoluyla dolanıp Hindistan’a giden doğu yolunu keşfetmiş, bu sayede Güneydoğu Asya’nın neredeyse tamamıyla temas kurmuş, Afrika’nın bazı bölgelerini sömürgeleştirmiş, Brezilya’yı keşfetmiş ve Çin’e, Avrupa’dan giden ilk ticari ve diplomatik elçileri göndermiştir. İspanya (Kastilya), Portekiz ile birlikte Avrupa kıtasındaki coğrafi keşiflerin ve okyanus ötesi ticaret yollarının öncüsüydü. Ticaret yolları, Atlantik Okyanusunda İspanya ile Amerika kıtasını, Pasifik Okyanusunda ise Filipinler üzerinden Asya ile Meksika’yı birleştirilmekteydi. İspanyol fatihler Amerika’da, Asya’da, Afrika’da ve Okyanusya’da çok değişik kültürel özelliklere sahip toprakları keşfetmiş ve ele geçirmiştir. Teknoloji ve Araştırma Hıristiyan Avrupa'nın edinmiş olduğu, Müslüman teknelerinin karakteristik Latin yelkeni ya da üç köşeli yelken de Araplardan geçmiş olabilir. Fakat Avrupalılar her durumda, Doğu'dan edindikleri denizcilik gelenek ve aygıtlarını kendilerine, uyarlayıp mükemmelleştirdiler. Örneğin, manyetik ibre, pirinçten bir iğneyle, pusulanın başlıca noktalarını gösteren bir karta tespit edilmişti. 4 Cihan Altun Geliştirilen bu aygıt, 15. yüzyılın başlarına kadar Akdeniz'de karadan uzaktaki gemiler tarafından kullanılan ana denizcilik aleti olarak yeterince güvenilir olmuştu. Benzer biçimde, biraz değiştirilmiş Latin yelkeni, Avrupa gemilerinin kare yelkenlerinin alternatifi olarak değil, fakat bunların yanında ek bir hareket ettirici araç olarak kullanıla geldi. Sert denizler, rüzgârlar, akıntılar ve Atlantik'in geniş alanları ile mücadele etmek, Portekizli denizciler için belli bir çıraklık devresini gerektiriyordu. Şemalar ve portalanlar, Avrupa'nın çok dolaşılan kıyı sularında ya da karadan uzaktaki kısa seyahatlerde kılavuzluk bakımından çok yararlı oldu. Avrupalılar gemilerini ve denizcilik teknolojisini geliştirmek suretiyle Atlantik'ten Çin Denizi'ne yayılarak bir ortaçağ dünyasının kenarındaki pozisyonunu avantajlı hale dönüştürmeyi başarabildi. Afrika Portekizliler başlangıçta, altından başka fildişi ve Batı Afrika biberi gibi öteki Afrika mamullerinin ticaretini de yaptılar. Doğu Afrika, Portekizliler için Asya ticaretine altın sağlayan bir kaynak ve Hint Okyanusundaki egemenliklerinde batı kanadının koruyucusu olarak önemini korudu. Gine altınının cazibesiyle birlikte köle ticaretinin kârlılığı, öteki Avrupalıları da Batı Afrika sahillerine çekti Portekizliler, Afrika'nın başka yerlerinde de Afrikalı yöneticilerinin dinlerini değiştirmek ve halklarını Hıristiyanlaştırmak ve Avrupalılaştırmak doğrultusunda belirli aralıklarla çaba sarf ettiler. Asya Portekizliler, Asya'nın hiçbir yerinde, İspanyolların Amerika'da yaptıkları gibi kendileri için bir kara imparatorluğu kurmadılar. Büyük olasılıkla böyle bir talepleri de hiç olmadı. Esas ilgileri, kazançlı bir deniz imparatorluğunu yaratmak ve sürdürmek doğrultusundaydı. Deniz çatışmalarının varlığı, Asyalıların Portekiz egemenliğini uysalca kabul etmeyip buna karşı mücadele ettiğini göstermektedir. Bu mücadele başlangıçta açık bir karşı koyma biçiminde oldu. Ama daha sonra Portekizlilerin gemileri ve ağır topları gücünü gösterdiğinde Asyalılar çoğu kez Portekizlilerin denetiminden kaçma yolunu seçtiler. Amerika Avrupalıların Amerika'daki araştırmaları ve yayılmaları, Afrika ve Asya'da olanlardan çarpıcı biçimde farklı bir tablo sunar. Avrupalıların gelişi, en büyük ve en kalıcı etkisini orada göstermişti. Avrupalılar, yerli halk ile ticareti geliştirmek yerine karasal imparatorluklar kurdular ve Amerika'ya kendileri yerleşmeye başladılar. Fatihlerin El Dorado düşlerinde hayal kırıklığına uğramalarına rağmen, İspanyollar 1540’lı yıllarda, Meksika ve Bolivya'da zengin gümüş yatakları keşfettiler. Fetihlere ve araştırmalara esin kaynağı olan altın yerine, gümüş hızla gerçek Amerikan madeni zenginlik kaynağı oldu. 5 Cihan Altun BAŞLICA KEŞİFLER Daha XV. Yüzyıl ortalarında Portekizliler Afrika’ya keşif heyetleri gönderiyorlardı. Prens Henry: Portekizli Prens Henry ya da bilinen adıyla Gemici Henry Yapılan coğrafi keşiflere mistik bir hava vermek için efsanevi bir şekilde bilinmeyen bir diyarda hüküm süren Hristiyan İmparator Prester John’un ülkesini bulmak ve onunla ittifak yaparak Kutsal Toprakları Türklerin hâkimiyetinden kurtarma amacını dillendirmiştir. Afrika'nın batısını, Kanarya Adaları ve Batı Sahra’daki Cabo Bojador Burnu’na seferler düzenledi. Asor ve Madeira Adalarını keşfetti. (1431) Bartelemo Diyaz yönetiminde, Afrika’nın güneyinde dolaştı (1487). Buraya “Ümit Burnu” adı verilirdi. Böylece, Hindistan’a deniz yolu ile ulaşma imkânı elde ediyorlardı. Vasco dö Gama, 15. yy sonunda Ümit Burnu’ndan Hindistan’a vardı (1498). Bundan sonra Portekizliler Hint Okyanusu’na donanma gönderdiler ve Uzak Doğu’ya kadar olan bölgelerde ticareti ellerine geçirerek sömürgeler kurdular. Hindistan'la Avrupa arasındaki bu yeni ticaret yolu Avrupalıların Uzakdoğu’yla olan ticaretini arttırdı. Diego Cao: Portekizli denizci, Afrika'nın batısını ve Kongo Nehri'nin içlerini keşfetti. Diego Dias: Madagaskar'a ilk ulaşan Avrupalı Portekizli Diego Dias’tır. (1500) Kristof Kolomb adında Cenevizli bir gemici, hep batıya gitmek suretiyle doğuya varılabileceğini ileri sürüyordu. Düşüncesini gerçekleştirmek için, denizci devletlere başvurdu. Uzun uğraşmalardan sonra, projesi İspanya kralı tarafından kabul edildi ve desteklendi. İstediği gemileri ve denizcileri alan Kolomb, Atlas Okyanusu’na açıldı. Zorlu bir yolculuktan sonra, Orta Amerika’da Bahama’ya vardı (1492). Ancak, yeni bir kıta keşfettiğini bilmiyor, Hindistan’a ulaştığını sanıyordu. John Cabot: Kanada’nın Doğusu Kıyıları, New Foundland Adaları’nı keşfetti. (1497) Amerigo Vespucci adlı bir İtalyan denizcisi, Güney Amerika’da Brezilya Kıyılarına çıktı. Buranın yeni bir kıta olduğunu anladı. Bu sebeple, Amerika’ya Kristof Kolomb’un değil, onun adı verildi. (1499) Balboa ise, bugünkü Panama Kanalı’nın bulunduğu yerden geçerek ilk defa Büyük Okyanus’a çıktı (1513). Balboa Güney ve Kuzey Amerika arasındaki Büyük Okyanus ve Atlantik Okyanusu arasındaki en kısa kara parçası olan Panama’yı keşfetti. Cortez: İspanyol Cortez, Haiti’den çıkarak Aztekler’in başkenti Tenochtitlan (Meksiko City)’ye ulaştı ve buraları yağma etti. (1519) Macellan, Hindistan’a ulaşmak için, Güney Amerika’yı dolaşarak Büyük Okyanusa geçti. Uzak Doğuya vardı. Ancak buradaki bir çarpışmada öldürüldü. Yanındaki denizciler, yollarına devam ederek İspanya’ya döndüler. Böylece, dünyanın çevresi ilk defa dolaşılmış oldu. Hindistan'a ulaşma çabası sonucunda Güney Amerika’nın en uç noktasına ulaştığı için burası Macellan boğazı adıyla anıldı. (1521). Pizarro: İspanyol Pizarro, Peru'yu ve İnkaları keşfetti. (1532) 6 Cihan Altun COĞRAFİ KEŞİFLERİN SONUÇLARI Keşifler dünya tarihinde önemli sosyal, siyasal, ekonomik ve dini değişikliklere neden olmuştur. Eski ticaret yolları değişti. Akdeniz doğu - batı ticaretindeki önemini kaybetti. Baharat ve İpek Yolları önemini kaybetti. Bu durum Akdeniz limanlarının eski canlılığını kaybetmesine Atlas Okyanusu limanlarının önem kazanmasına ortam hazırlamıştır. Avrupalılar yeni keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular. Bu durum keşfedilen ülkelerden Avrupa'ya altın ve gümüş başta olmak üzere bol miktarda hammadde götürülmesine neden olmuş, toprak zenginlik ölçüsü olmaktan çıkmıştır. Bu gelişmeler Avrupa'nın zenginleşmesini, hayat standartlarının yükselmesini ve Rönesans hareketlerin in gerçekleştirilmesini sağlamıştır. Ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmiş ve Avrupa ürünleri yeni pazarlar bulmuştur. Böylece daha sonraki yıllarda gerçekleşecek olan Sanayi İnkılabına ortam hazırlanmıştır. Keşfedilen yerlere Avrupa'dan göçler olmuş, bu durum Avrupa kültür ve medeniyetinin yayılmasını sağlamıştır. Hıristiyanlık yeni ülkelere yayılmıştır. Ancak bazı bilimsel gerçeklerin ortaya çıkması sonucunda Hıristiyanların dini inançları zayıflamış, kiliseye olan güven sarsılmıştır. Dünyanın bazı yerleri Avrupalılar tarafından tanınmış, yeni kültürler, canlılar ve ırklar ortaya çıkmıştır. 7