PDF SAYI 108 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 108 - Hayat Online
Sayfa: 08 Sayfa: 13 Mustafa Yeneroğlu: Erken Seçim Yurtdışındaki Vatandaşlarımıza Yeni Bir Fırsat Sunuyor Saldırı Sonrası ATİB’e Olan Destek Artarak Devam Ediyor Türk Hava Yolları Uçuş Planı Köln Bilboardlarında Sayfa: 20 Sayfa: 10 Kurbanlarınızı Hem Uzaktakilerle Hem de Yakındakilerle Paylaşıyoruz Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Z eitu ng • S a y ı / N r . : 1 0 8 • Yıl/Jahre: 12 • E ylül / Sept ember 2015 / Zilkade 1436 IGMG SSosyal osyal Ya Y Yardım ardım Derneğ Derneğii e. V.. Hilfs- und Sozialverein Sozialverein e. IGMG HilfsT +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42 w ww.hasene.org | kurban@hasene.org g kurban@hasene.org | haseneor haseneorg www.hasene.org — Havale için banka banka bilgileri bilgileri | Bankverbindung: Bankverbindung: Havale ahibi | Kontoinhaber: Kontoinhaber: IGMG HilfsHilfs- und SSozialverein Hesap SSahibi ozialverein ee.. V.. Bank reissparkasse Köln Bank:: KKreissparkasse Bankaa | Bank COKSDE 33 IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE Destekçi No veya veya [Adresiniz] [Adresiniz] | Spender -ID oder [Adresse], [Adresse], 0002351 A maç | Verwendungszweck: Veerwendungszweck: Destekçi Amaç Spender-ID Mazlum Mazlum ve ve M Mağdurlar ağdurlar İçin El Ele SunExpress’ten İstanbul Çık Aradan Kampanyası Mazlum Mazlum ve ve Mağdurlar Mağdurlar İçin El Ele .XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU . XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU . .XUEDQ.DPSDQ\DVé XUEDQ.DPSDQ\DVé 15.08. - 25.09.2015 Sayfa: 19 Fesat/ SalahMefsedet ve Maslahat .XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q . XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q 5 Kurban-Kampagne \ÕO Jahre 15.08. - 25.09.2015 Dr. Yusuf IŞIK Türk’ün, Garp’tan Şark’a Siyaset Mücadalesi 05 Mahmut AŞKAR 07 M.Salih AYDIN Gurbet Mektupları 21 21 Murat KUBAT Vakit Kurban Vaktidir 09 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Kurban İbadet Paylaşmak Kardeşliktir info@hayatonline.eu Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK tar para yardımı yapmayı bile teklif edebiliyordu. Türkiye yazımızı yazdığımız an itibariyle yaklaşık 7 milyar dolar yardımı ülke sınırları içerisinde kurduğu kamplardaki mülteciler için harcamış bulunuyordu. Bu işin Batı tarafından olan kısmına bakış idi. Peki İslam Dünyası tarafından bakıldığında sizce nasıl görünüyor. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamber (s.a.v)in ümmeti olan bizler ne yapıyoruz. Dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında pek çok İslam Ülkesi bulunuyor. Peki bu ülkeler ihtiyaç sahibi müslümanlara yardım etmiyorlar mı? Ediyorlarsa niye biz görmüyoruz. Petrol kuyularının sahibi, milyarlarca dolara hükmeden sözüm ona müslüman kodamanlar yukarıda bahsettiğimiz manzaraları görünce hiç mi vicdanları sızlamıyor. Hiç mi müslüman olduklarını, insan olduklarını hatırlamıyorlar. Hiç mi akıllarına gelmiyor bu üzerinde oturduğumuz servetlerin hesabını Allah`a nasıl vereceğiz diye. Göstermelik bir kaç bina yapıp ve yine göstermelik bir kaç kamyonla yardım dağıtıp sorumluluktan kurtulduklarını sanıyorlar. Vallahi hesaptan kurtulamazlar. Akıllarını başlarına alıp kendilerine gelmedikleri müddetçe. Peki bizler ferdi olarak birşeyler yapamaz mıyız? Veya nereye kadar birşey yapabiliriz. Yapılacak çalışmalar ferdi olunca biryerden sonra güdük kalır. Onun için Sivil İslami Teşkilatların değişik dönemlerde yaptıkları çalışmalara katkıda bulunarak -İbrahim A.S.ı yakmak için oluşturulan ateşi söndürmeye giden karınca misali- bizler de yerimizi belli edecek mütevazi çalışmalar yapabiliriz. Özellikle bulunduğumuz yerlerdeki mültecileri tespit ederek çevre cemiyetler ile birlikte tüm sivil teşkilatların ortaklaşa buralara yardımlar ulaştırmak için gayret göstermeleri gerekmektedir. Maalesef Almanya`ya gelen mültecilere Alman makamları da gereken yardımları yapamıyor. Bu bizler için bir fırsattır. Zor günlerinde kardeşlerimizi bulup onların dertleri ile dertlenelim. Nakti yardımların yanında yapılacak yiyecek ve giysi yardımlarında da onların onurlarına dokunmayacak şekilde düzenli ve tertipli yardımlar Buradan hareketle Kurban Bayramı vesilesi ile bir kere daha kardeşliklerimizi pekiştirelim. Gelin en az birer kurbanınızı bu noktada kampanya yapan kuruluşlara verin. Dünyanın bilmediğiniz herhangi bir noktasındaki kardeşinize sizin kurbanlarınız da ulaşsın. Belki içimizdeki samimiyete Cenab-ı Allah bereket verir de dünya üzerindeki zulümlerin durmasına vesile olur. yapalım. Lütfen yırtık pırtık elbiseleri değil, eski olabilir ama temiz, düzgün ve ütülenmiş şekilde ve mümkünse bir elbise kabının içine koyarak ulaştırmaya çalışalım. Bu tür zor günler Rabbimizin bizlerin kardeşliğinin pekişmesi için verdiği fırsatlardır diye düşünüyoruz. Ramazan`da ve Kurban`da değişik ülkelerde görev yapma imkanı bulduğumuzda bunlara bizzat şahit olduk. İnguşetya`da bulunan Çeçen mültecilere 2004 senesinde kurban dağıtmak için gittiğimizde bir Çeçen kardeşimizin söyledikleri hala kulaklarımda: “Sizin bize verdiğiniz bu etlerden daha önemlisi, sizin bizi düşünerek ve kardeşlerimiz olarak buraya gelmenizdir” demişti. Buradan hareketle Kurban Bayramı vesilesi ile bir kere daha kardeşliklerimizi pekiştirelim. Gelin en az birer kurbanınızı bu noktada kampanya yapan kuruluşlara verin. Dünyanın bilmediğiniz herhangi bir noktasındaki kardeşinize sizin kurbanlarınız da ulaşsın. Belki içimizdeki samimiyete Cenab-ı Allah bereket verir de dünya üzerindeki zulümlerin durmasına vesile olur. Şimdiden Kurban Bayramınızı tebrik ediyoruz. Rabbim Bayramı kardeşliğimize dünya üzerindeki huzur ve barış ortamının geri gelmesine vesile etsin diye dua ediyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Ağabeyim Mehmet Kaya Bey`in Kayınpederinin vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Kıymetli dostum Faruk Çalgan Bey`in Amcasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Kıymetli dostum Yusuf Yılmaz Bey`in Babasının vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Merhumlara da Cenab-ı Allah`tan rahmet yakınları ve sevenlerine de sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Sizlerden merhumlar için birer Fatiha rica ediyorum. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Eylül- September 2015 Zilkade 1436 Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! İnsanlık onuru özellikle de Avrupadaki insanlık onuru maalesef Akdeniz sularına gömüldü. Son on sene içerisindeki gelişmelerin sonucu olarak mülteci akını insanlık haysiyetini ayaklar altına alırcasına Avrupa ülkelerine varamayan hikayalerle her gün haberlerde bize ulaşıyor. İlk olarak Irak`ta başlayan daha sonra Suriye`deki iç savaşla devam eden, Tunus`ta başlayan sözde Arap baharıyla Kuzey Afrikayı saran gelişmelerin sonucu, zaten uzak doğudan sürekli olan göç dalgalarına bu bölgelerden kaçmak isteyen halkların mülteci akınları da eklenince her gün onlarca insanın Akdeniz ve Ege Denizinde bindikleri botların veya kayıkların battığını ve çoğunun öldüğünü haberlerden sıradan bir olay gibi öğrenir olduk. Son olarak yine Suriye Kobani`den bir ailenin dramı yansıdı haberlere. Kıyıya vuran bebek cesedi biraz olsun insanlık onuruna dokundu. Kıyıya vuran Suriyeli çocuk dünya gündemine oturdu. Bodrum'dan Kos'a botla gitmeye çalışan 3 yaşındaki Aylan Kurdi'nin cansız bedeni dünya gündemini sarstı. Bu manzara karşısında özellikle Avrupalı politikacılar biraz olsun yüzlerinin kızardığını hissettiler. Peşpeşe açıklamalar gelmeye başladı. Özellikle Macaristan sınırındaki mülteci manzaraları insan hafsalasının almayacağı kadar insanlık dışı idi. Son olarak Avusturyadaki kamyon kasasında havasızlık ve açlıktan ölen 71 insan vicdanları sızlattı. Ülkelerindeki savaş ve kaos ortamlarından kaçmak isteyen insanlar maalesef yine ülkelerindeki diktatörlere silah ve malzeme temininde yardımcı olan ve bundan maddi menfaat sağlayan ülkelere göç etmek için tabiri caiz ise yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlardı. Türkiye`nin insanlık onurunu ayağa kaldıran yardımları maalesef Batı`dan sadece sanki dalga geçer gibi takdir alıyordu. Hatta bazı Batılı politikacılar daha bu mülteci akınlarının başlarında ülkelerine gelenleri Türkiye`nin almasını ve karşılığında cüzi bir mik- ❬ ❬ 03 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT ATİB Genel Başkanı İhsan Öner: “Terörün Her Türlüsünü Lanetliyoruz!” Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 2015 Yılı Hac Organizasyonu Görevlileri Toplantısı Gerçekleştirildi in Hizmetleri Müşavirliği ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) işbirliğiyle 2015 yılı Hac Organizasyonu’nda görev yapacak olan kafile başkanı ve grup görevlilerini bilgilendirmek amacıyla DİTİB Köln Genel Merkezi’nde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya Din Hizmetleri Müşavir Vekili Suat Okuyan başkanlığında, Mekke ve Medine’de hacılarımıza rehberlik yapacak Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Mümin Şener, Karlsruhe Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mehmet Tekin, Köln Din Hizmetleri Ataşesi Ahmet Dilek, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Ilıkkan, Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü Ali Özdemir, kafile başkanları, grup görevlileri, bayan görevliler ve merkez görevlileri katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan bilgilendirme toplantısında, Din Hizmetleri Müşavir Vekili Suat Okuyan şöyle konuştu: “Dünyamızı ve ahiretimizi mamur edecek, manevi kazançları olan, sonucunda bizleri ayrıca mutlu edecek bir görevi ifa edeceğiz. Bu hizmetlerin en şereflisi de insanlara ibadetlerini yaptırırken aynı zamanda kendi görevimizi icra ettiğimiz hac vazifesini yerine getirmiş olacağız. İçinde bulunmuş olduğumuz bu yolculuğun ve bu organizasyonun bizden neler beklediğini, hangi samimiyet ölçüsünde çalışmamız gerektiğini hissetmemize vesile olmasını diliyorum. Hac sıradan bir ibadet değil, her anı her saniyesi birer ibadet olan, birer görevler manzumesi olan bir ibadettir. Yani Allah’ın misafirlerine rehberlik ediyoruz, bu yolculuğa da bizler vesile oluyoruz. Bu kutsal yolculuğun toplantısıyla, intikaliyle, seyr-ü seferleriyle bizatihi yapılan ibadetleriyle her anı birer ibadet boyutunu taşıyan hikmetli bir faaliyettir. Buna göre hizmet üretmemiz, hac menasiklerini eksiksiz ve noksansız tamamlamamız gerekmektedir. Hac farizamızda yapacağımız hizmetin en mükemmeli için gayret edeceğiz. Her D 7.08.2015 Tarihinde ATİB Kornwestheim Derneğine yapılan terör saldırısıyla ilgili ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in yapmış olduğu basın açıklaması: “Teşkilatımız, etnik kökenlerinden dolayı hiçbir kimseyi çalışmalarının ve faaliyetlerinin dışında tutmamış, aksine farklılıkların birer zenginlik olduğunu her fırsatta vurgulamıştır. Bizim bu tutumumuz teşkilatımızın tüm mensupları tarafından bilinmektedir. Bu yüzdendir ki Avrupa’ nın birçok önemli şehirlerinde dernekleri olan ATİB’ in, farklı etnik kökenlere sahip binlerce üyesi vardır. Hiçbir siyasi kurum ya da kuruluşla bağı olmayan Avrupa Türk İslam Birliği, kurulduğu günden beri, barışın, adaletin ve insan haklarının üstünlüğüne inanmış her daim “hak neredeyse biz oradayız” düsturuyla yoluna devam etmiş bir sivil kitle kuruluşudur. Teşkilatımız bugüne kadar insanlık dışı muamelenin, rengi, şekli nasıl olursa olsun her türlü terörün daima karşısında olmuştur. Son zamanlarda bazı Alman siyasilerinin ve meydanın, PKK’ya verdiği desteğinin, terörü şımarttığını ve buralara taşıma cesaretini getirdiğinin belirtilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Terörün milliyeti, ülkesi olmaz ve dünyanın her tarafında terörün adı bellidir, terör terördür. 07.08.2015 tarihinde bünyemizde faaliyet gösteren ATİB Kornwestheim Türk Kültür Merkezimize yapılan saldırı sadece teşkilatımıza değil, tüm azınlıklara ve güvenliğimizden sorumlu Federal Almanya’ya yapılmış bir saldırıdır. Dernek binamızın hasar gördüğü bu çirkin saldırıda tek tesellimiz her hangi bir can kaybı olmamasıdır. Bu menfur olay karşısında insanlarımızı sükûnetlerini korumaya, tahriklere kapılmamaya ve olayı sağduyulu olarak değerlendirmeye davet ediyoruz. İç huzur ve barışına kasteden bu çirkin saldırının faillerinin biran önce adalete teslim edilmelerini umuyor, terörün her türlüsünü lanetliyoruz.” 0 haber bir kafile başkanımız, grup din görevlilerimiz ve bayan görevlilerimiz, organizasyonu bizatihi kendisi gibi sahiplenmelidir. Bayanlara, erkeklere ve genel olmak üzere çeşitli irşad programlarımız yapılacak. Bugünden başlayarak, hacılarımızın havalimanı intikali ve son olarak dönüşte havalimanına teslim edinceye kadar görevimiz devam etmektedir. Kutsal yolculuğa çık- madan, her anını şimdiden çizerek, planlayarak ve hacılarımızın girdiği duygusal yoğunluğuna ortak olmamız gerekir. Bu yıl Almanya’dan 18 kafile ile 5 Eylül’de başlayacak uçuşlar 16 Eylül’de sona erecektir. Bu yıl düzenlenen organizasyonda organizasyon sorumlusu olarak 3 Koordinatör ataşemiz ve merkez ekibimiz olmak üzere 127 görevliyle bu yılki organizasyonumuzu sağ salim yapmayı rabbimden niyaz ediyorum. Bu kutlu yolculukta rabbim ayağımızı sürtüştürmesin. Rabbim aldığımız emaneti idraki içerisinde emanetlerimize hizmet etmeyi güler yüzle, tatlı dille, samimiyet içerisinde kutsal bir seyahat etmeyi bizlere nasip eylesin.“ Hac ve Umre Hizmetleri Müdürü Ali Özdemir ise sinevizyon eşliğinde vize, uçuş, havalimanı intikalleri ve kargo hizmetleri hakkında geniş bilgi verdi. Uçuşların İstanbul iniş bağlantılı olduğunu ve İstanbul havalimanında alan sorumlusunun kafilelerimize yardımcı olacağını belirten Özdemir, her yıl olduğu gibi bu yıl da Mekke ve Medine’de irtibat bürolarının oluşturulacağını söyledi. Özdemir ayrıca, hacı adaylarının ve görevlilerin uçuş öncesi en az 4 saat önce havalimanında olmaları gerektiğini, pasaport başta olmak üzere ihramlarını yanlarına almaları gerektiği üzerine vurgu yaptı. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Fesat/SalahMefsedet ve Maslahat yusufisik.yi@gmail.com esat; Herhangi bir şeyin itidalden (faydalı ve âdil olmaktan) çıkmasıdır. Şu halde fesat bir şeyin önce düzgün, düzenli ve yararlı iken, sonradan bu vasıflarını kaybederek değişmesi ve bozulmasıdır. Fesadın zıddı, salâhtır. Fesat kelimesinden türeyen mefsedetin zıddı da maslahattır. Maslahat, fesadın zıddı olup, iyi olma, düzelme, menfaat ve iyiliğe vasıta olma gibi mânâlara gelir. Bunun zıddı ise, mefsedettir. Kur’ân-ı Kerîm’de Fesat kelimesi, “anarşi, kargaşa, bozgunculuk ve istikrarsızlık” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. O halde Kur’ân-ı Mübîn, toplum ve insanlık için gerek dînî, gerekse sosyal manada, istikrar ve istikamet istemektedir. Kur’an ölçüsüne uymayan her şey bozgunculuktur, düzensizliktir ve istikrarsızlıktır. İslâm Dîni insanların canlarını, mallarını, akıllarını, dinlerini ve nesillerini korumayı en temel hak ve en zarûrî meselelerden saymıştır. Zira dînî hükümler; “maslahatı celb ve mefsedeti defetme” esasına dayanır. Nitekim İslâm bilginleri “Had cezalarının uygulanmasından maksat, insanlığı fitne ve fesattan kurtarmaktır” diyerek, bu inceliğe işaret etmişlerdir. Heva ve heveslerini kutsallaştıran insanlar, yeryüzünde kendi keyiflerine göre bir düzen kurmayı arzu ederler. Bunlar dünyevî şehvetlerini ve hırslarını tatmin etmek için her yola başvururlar. Hedeflerine varabilmek için hiç bir kaide ve kural tanımazlar. Diğer insanların haklarına, hürriyetlerine tecavüz etmekte asla bir sakınca görmezler. İşte yeryüzünde fesadın kaynağı budur. Allah’a açıkça isyan, yeryüzünü fesada verme hareketidir. Çünkü İslamî prensipler; insanlar için konulmuş kurallardır. İnsanlar buna sımsıkı sarıldığı müddetçe, düşmanlıklar ortadan kalkacak, herkes güven içinde ve kendi işiyle meşgul olacaktır. Böylece hem yeryüzünün, hem de orada yaşayanların salahı gerçekleşmiş olur. Ancak insanlar İslâm’ın prensiplerini bir kenara bırakıp, herkes kendi nefsinin arzuladığı şeyleri yapmaya başlarsa, o zaman da fesat ortaya çıkar. Konu bu açıdan ele alındığı zaman, yeryüzündeki fesadı ve fesadın kaynağını tesbit etmek daha kolay olur. İnkârcılar ve çifte standartçılar; daima gayr-i meşrû eylem ve söylemleriyle fesadı gündeme getirirler. Hem de kendilerini muslih/ıslah edici, inananları ise müfsit/bozguncu olarak tanıtırlar. Kur’ân-ı Kerîm, onların bu ikiyüzlü hallerini şöyle tarif ediyor; -“İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, kendileri iman etmiş olmadıkları halde, ‘Allah’a ve Âhiret F ❬ ❬ 05 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 Dr. Yusuf IŞIK dosya Zira İslâm, îtidal dînidir. Bu ümmet, vasat bir ümmettir. Bizim aşırı uçlarla değil vasat/orta yolu takip edenlerle birlikte olmamız gerekir. Unutmamak lazımdır ki, bu ümmet bu güne kadar kötülük adına ne görmüşse her zaman ifrat ve tefritten (aşırı uç olmaktan) görmüştür. gününe inandık’ derler. Halbuki onlar inanmış değildirler. Allah’ı ve îman edenleri aldatmak istiyorlar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını aldatmazlar, fakat bunun farkında değiller. Onların kalplerinde bir maraz/hastalık vardır. Allah da marazlarını/hastalıklarını arttırmıştır! Yalan söylemekte oldukları için de onlara acıklı bir azap vardır. Kendilerine ‘yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiği zaman ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Dikkat edin şüphesizki onlar, fesatçıların, bozguncuların ta kendileridirler. Fakat şuur erdiremiyorlar.“ (Bakara:8-12) Bu âyetlerde de belirtildiği gibi müfsitler/bozguncular, hiçbir zaman gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmazlar. Bilâkis ıslahatçı ve kurtarıcı sıfatlarıyla görünürler. Onların literatüründe bir yerleri ifsat etmenin, oraları karıştırıp savaş çıkarmanın adı, ıslahtır, barıştır, huzur ve sükûneti sağlamaktır. En meşhur sloganları, insan hakları, demokrasi ve özgürlüktür. İcraatta ise bunların tam tersine savaş, yıkım, kan ve gözyaşından başka bir şey olmamıştır. Nereye girmişlerse oraya terör ve anarşiden başka bir şey götürmemişlerdir. Taş üstünde taş bırakmadan giderlerken de fitnelerinin eseri olarak iç kavgaları hediye olarak bırakıp gitmişlerdir. Bu gün onların fitnesinin bir eseri olarak İslâm Ümmetini kasıp kavuran çok tehlikeli iki akım türemiştir; Biri, rahatlıkla Ehl-i Kıbleyi tekfir edebilen (her ülkede değişik isim kullanan) Hâricî zihniyet, biri de Ehl-i Sünnet düşmanlığını meslek, mezheb ve de meşreb edinenlerdir. Bunlar birbirleriyle amansız mücadeleye devam ederlerken merkeze büyük hasarlar veriyorlar. Bunların atışmasıyla Ümmet fertleri arasına kin ve nefret tohumları ekiliyor. Dışa karşı harcanması gereken enerji dahilde tüketilerek ümmete güç kaybettiriliyor. Küresel fitne aktörleri ve yerli işbirlikçileri ise, buna gaz vermekte ve neticede emperyal güçler hedeflerine biraz daha yaklaşmış olmaktadırlar. Şu halde, duyarlı ve şuurlu müslümanlara düşen görev; bu fitne ortamında oyunun bir parçası olmak değil, bu fitne ateşini söndürmek için üzerine bir kova su dökmektir. Yani taraflardan birini desteklemek değil, her ikisini de îtidâle çağırarak derhal bu dış destekli fitneye son vermektir. Zira İslâm, îtidal dînidir. Bu ümmet, vasat bir ümmettir. Bizim aşırı uçlarla değil vasat/orta yolu takip edenlerle birlikte olmamız gerekir. Unutmamak lazımdır ki, bu ümmet bu güne kadar kötülük adına ne görmüşse her zaman ifrat ve tefritten (aşırı uç olmaktan) görmüştür. Öyleyse, sorumluluk bilinciyle ve ferasetle hareket ederek, şikâyet ve sızlanmayı bir tarafa bırakıp, Ümmetin birlik ve beraberliği (ittihad-ı İslâm) için çalışmamız gerekiyor. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 özel köşe IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Taziyeleri Kabul Etti eçtiğimiz Ramazan ayı içerisinde annesi Saniye Ergün`ü Cenab-ı Hakk`a uğurlayan Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün hem Avrupa`dan cenazeye katılan yüzlerce dava arkadaşlarına hem de telefon ve sosyal medya aracılığıyla kendine ulaşanlara, Köln`de taziye yemeği vererek helallik istedi. Kalp kapakçığı problemiyle hastahaneye ameliyata alınmasıyla tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayrak Cenab-ı Hakk`a yürüyen Saniye Ergün`ün vefatına T.C. 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Ergün`ü bizzat arayarak başsağlığı diledi. Saniye Ergün`ün vefaatı sebebiyle T.C. Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Ordu Milletvekili İhsan Şener, Ordu Üniversitesi Rektörü, AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Ordu Valisi, Ordu Belediye Başkanı, Sanayi Bakan Müsteşarı, Giresun Milletvekili, Ergün`ün evine taziye ziyaretine geldiler. G Yurtdışı Akraba Toplulukları Başkanı, Üniversite Öğretim görevlileri, STK temsilcileri, Milli Görüş Teşkilatlarının başta Köln Bölge Başkanı ve yürütme kurul üyeleri, yine İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Bölge başkanları, Ergün`ün ailesi, akrabaları köylüleri olmak üzere Türkiye`nin pek çok bölgesinden yoğun katılımla cenaze Fatsa İslamdağ köyünde defnedildi. Yine Prof. Dr. Mustafa Kamalak hem bizzat gelerek hem de sosyal medya Twitter hesabından taziyelerini iletti. Diyanet İşleri Başkanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Akparti Bursa ve Balıkesir milletvekilieri, AKP ve Saadet Partisi Genel Başkan yardımcıları Kemal Ergün`ü telefonla arayarak taziyelerini ilettiler. Ordu Fatsa İslamdağdaki defnin ardından, İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün, Almanya`nın Köln Şehrinde annesinin vefatı sebebiyle yapılan Kur`an ve zikir ağırlıklı proğramla Taziyeleri kabul etti. Almanya`dan Fransa`ya Belçika`dan Hollanda`ya Mili Görüş Teşkilatlarının eski ve yeni pek çok idarecisi Bölge ve cemiyet Başkanları, Türk iş adamları Sivil Toplum temsilcileri ve basın mensupları Milli Görüş Köln Bölge merkezinde yapılan Taziye proğramında hazır bulundular. Köln Bölge hatiplerinden Selahattin Demirci, Abdullah Serkan Kaptan, Kur`an-ı Kerim ve ilahilerle Taziye proğramında Kemal Ergün`ü yalnız bırakmadılar. IGMG Köln Bölge Başkanı Hasan Batır kısa bir selamlama konuşması yaparak taziye proğramında ev sahipliği yaptı. Proğramda gelenlere yemek ikramı yapıldı. İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün hem bizzat Ordu’ya gelerek cenazeye katılanlara hem de bu gün burada birlikte olduğum siz değerli kardeşlerime teşekkür ediyorum. Allah tüm geçmişlerimize gani gani rahmet etsin diyerek sözlerini sürdürdü. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Türk’ün, Garp’tan Şark’a Siyaset Mücadalesi mahmut.askar@t-online.de ❬ ❬ 07 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 Mahmut AŞKAR dosya Geleceğinin bekâsı açısından başarıya mahkûm Avrupalı Türk, kuruluşlararası siyasete harcadığı enerji ve zamanını artık Türkler adına, Türkler için siyasete vakfetmeği öğrenmelidir. lmanya’daki Türk basını ve sivil kitle ku- kadar açıktır?” şeklinde sorsak; istisnasız bütün rüşten Avrupa Türkleri arasında daha da hızlandı. ruluşlarından bir grup temsilci, Alman- partilerden; “Tabii ki kapılarımız Avrupa’daki Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin ya Sosyal Demokrat Partisi, SPD’nin Gurbetçilerimize ardına kadar açıktır.” babından parlamentolarında Türk kökenli milletvekillerini Berlin’deki genel merkezine davetli olarak gitmiş- siyasî bir cevap olacağını tahmin etmek zor değil- gördükçe yerine göre gururlanıyor, yerine göre de tik. Konu; Almanya Türklerinin medya ve siyasî dir. Geçmiş dönemlerde Avrupa Türklerinden, şu insafsızca eleştirmekten geri durmuyoruz. Hangi partilerle olan ilişkileriydi. Öğleden sonra benim veya bu partiden milletvekili seçilerek TBMM’ne siyasî görüşe sahip olurlarsa olsunlar, bir taraftan de dahil olduğum oturumda, Alman siyasî parti- girenler gözönünde tutulduğunda; “Ankara’ya her mensubu oldukları azınlık toplumuna diğer taraflerinin Türk azınlığa ne kadar açık olup olmadık- giden bizi unutur.” gibi bir genel kanaatın yaygın tan üyesi oldukları partilerine ve yerli-çoğulcu larını tartışıyorduk. Alman siyasî partilerinin olması haksız bir itham değil, tam tersine; acı tec- topluma ters düşmemek gibi bir ayarı tutturmalaTürklere ne kadar açık olup olmadıklarının mu- rübelerden çıkan sonuçtur. rı gerekir ki, işleri oldukça zor... hatabı biz değiliz, onu kendilerine sormak lazım Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 AsAVRUPALI TÜRK’ÜN YUMUŞAK KARNI diye başladıktan sonra dedim ki: Almanya Türkle- kerî Darbelerinin öncesi ve sonrasında Türklerin Etnik, siyasî ve dinî olarak son derece heterorinde yaygın kanaat şudur: Birincisi; bizden biri- işçi olarak gittikleri Avrupa ülkelerine siyasî iltica- jen bir yapıya sahip “Avrupa Türkleri” nin bu dulerinin herhangi bir siyasî parti içinde yükselmesi- cı, öğrenci veya başka yollardan gidenlerin öncü- rumu, kitleyi yeknesaklıktan kurtararak daha dine zaten fırsat vermezler. İkincisi de; şayet böyle lüğünde gerçekleştirilen siyasi/ideolojik teşkilat- namik kalmasına vesile olurken, öte yandan gerek olmuş olsa da, şimdiye kadarki canlı örneklerinde lanmanın esas hedefi; Türkiye’nin siyasî ve huku- Türkiye ve gerekse Avrupa cenahından politikacıolduğu gibi, onlar bizi temsil etmekten uzak ola- kî düzenini kendi dünya görüşüne göre şekillen- lar veya siyasî partiler tarafından istismar konusu caklar. dirmekti. Zamanın “Jön Türkleri” ile başlayan, olmaya zemin hazırlamaktadır. Bu, Avrupalı SOĞUK SAVAŞ SONRASI Şark’taki değişimin teorik temellerini Garp’ta at- Türk’ün hem dinî hem de siyasî konularda en yumak sevdası, 1970’li ve 1980’li yıllarda da, her göSAĞCI VE SOLCU TÜRKLER muşak karnıdır! O, siyaset yapacağım Soğuk Savaş döneminde Almanderken, siyasilerin malzemesi olmakya’daki “sağcı” Türkler, Almanya’nın tan kurtulamıyor... Türkiye’deki mevCDU/CSU ve FDP gibi partilerine cut siyasî partilerin ve hatta dinî cekendilerini daha yakın hissediyor ve maatlerin Almanya ve Göçmen Türkbirçok siyasî konuda da sınırlı bir dalerin yoğun olarak yaşadıkları diğer yanışma ve fikir birliği içinde olabiliAvrupa ülkelerinde, şu veya bu isim yorlardı. Sosyal demokratından radialtında uzantıları oldukları herkes takal gruplarına kadar Türk Solu ise, rafından bilinmektedir zaten. Türkiye daha çok SPD ve kısmen (özellikle siyaseti, buradakileri maddî ve manevî TKP’liler) de DKP (Alman Komünist olarak sömürmeğe devam ederken, ne Partisi) ile dayanışma içindeydi. Sovburadakilerin tecrübesinden faydalanyetler Birliği’nin çökmesinden sonra ma gibi bir ihtiyaç hissediyor, ne de C e m i y e t l e r e v e Almanya Türk Solu için durum pek onların bulundukları ülkelerde başarıdeğişmedi ama Türk Sağı, dünkü silı olabilmeleri için lojistik destek sağİşadamlarımıza Fırsat, yasî/ideolojik hasımlarının kapısını lıyor. Almanya’nın devlet siyaseti de, Programlara Gelen ve çalmaya başladı. Çünkü, yeni dünya Türk azınlığın özellikle etnik ve dinî A l m a n c a M e a l i l e düzeninde kutuplaşmalar din eksenli konulardaki farklılığını, Türkler veya sahnelenince, Alman Muhafazakârlar Müslümanlararası bir çatışma zeminiİslamı Tanımak İsteyen (CDU/CSU), zaten hep kapının eğine çekerek “terbiye” ediyor. M i s a f i r l e r e V e r i l e b i l e c e k şinde beklettiği Muhafazakâr Türk’ü Alman siyasî partilerinde kariyer En Güzel Hediye bu sefer mahallesine bile yaklaştırmayapmış, yönetici hatta parti başkanlımaya başladı. Hâl böyle olunca, Türk ğına kadar yükselebilmiş Türk kökenSolu ve Türk Sağı, ağırlıklı olarak li politikacıların yumuşak karnı, menPaket Halinde SPD ve Yeşiller (Bündnis 90/Die subu oldukları kitlenin kültürü ve taAlmak İsteyenlere Grünen) gibi partilerde buluşmaya rihi hakkında son derece sığ bilgiye saPosta Ücretini başladılar. Muhafazakâr Türklerin pek hip olmalarıdır. Onların, zaman zaBiz Karşılıyoruz itibar etmedikleri, eski Doğu Almanman Türk, Türkiye ve İslâm üzerine ya Sosyalist Partisi’nin (SED) bir deyapılan tartışmalarda tipik bir Batılı vamı niteliğindeki Sol Parti’ye (Die gibi görüş beyan etmeleri, kendi kitle13,5x19,5 cm Linke) ise, yine Türk Solu’nun biraz siyle ters düşmelerine vesile olmaktaOrta Boy daha solundakiler daha çok ilgi göstedır. Mesela Türk kökenli bir Federal Karton Kapak riyorlar. Meclis miletvekili, “Ermeni Meseleİki Renk Baskılı si”yle ilgili bir beyanatında, neredeyse Şimdi Alman partilerine yöneltibir Ermeni ağzıyla konuya yaklaşınca, len soruyu Türkiye’dekilere de, “Türk Sipariş İçin: info@hayatonline.eu · Handy: 0171-1970212 Almanya Türklerinden beklemediği siyasî partileri Avrupa Türklerine ne A ALMANCA KUR'AN MEALİ Al-Quran Al-Karim (100 Adet 250,- Euro) HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir bir tepki almış ve bu sefer de geri adım atmak mecburiyetinde kalmıştı. GARP’TA ŞARKLI GİBİ SİYASET Avrupa Türklerine ilk defa 2014 yılında, Türkiye seçimlerinde oy kullanma hakkının verilmesinden beri, Garp cephesinde gözle görülür bir hareketlenme var. Türkiye’nin değişik siyasi partilerine mensup politikacılar buradaki Türk kuruluşlarının kapısını çaldığı gibi, Avrupa Türklerinden de onlarca insan kendine yakın bildiği partilerin kapısını çalarak milletvekilliği aday adaylığı için müracaatta bulunuyorlar. Tüketim toplumunun bir nesnesi hâline gelmiş, apolitik, ben-merkezli (egozentrik) nesillerin politikaya ilgi duyması; anavatanla “yenivatan” arasındaki kültürel bağın canlanmasına vesile olacağından, olumlu bir gelişme olarak görürken, Almanya veya Belçika gibi yaşadığı ülkelere, sırf Türkiye’de politikacı olma sevdasından dolayı sırtını dönmesini de son derece yanlış görürüz. Avrupalı Türk, ağırlıklı olarak yaşadığı ülkenin siyasî partilerinde etkin bir rol oynamak için gayret sarf ederken; göçmenlik ve azınlık tecrübesine sahip toplumların birikiminden istifade etmelidir. Avrupa Türklerinin, yerleşik olarak yaşadıkları ülkelerin siyasî hayatına ilgi duymaları ve katılımcı bir rol üstlenmeleri kadar, Türkiye siyasetiyle de yakın temasta olmaları, kendi gelecekleri açısından hayatî bir önem taşımaktadır. “Çıkar Grupları” ve benzeri isimler altında değişik mahvillerde, özellikle de siyasî arenada lobi çalışması yapan odaklar gbi, Almanya/Avrupa Türkleri adına Av- ❬ 08 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 rupa ve Türkiye siyasî cephesinde varlık gösterecek güçlü şahsiyet ve donanım sahibi temsilciler olmalıdır. Şimdiye kadar bu istikamette atılan her adım, grup veya şahıs çıkarlarına endeksli olduğundan, kucaklayıcı ve kapsayıcı olamamıştır. ALMANYA İÇİN BİR FIRSAT, TÜRKİYE İÇİN BULUNMAZ BİR NİMET Avrupa’nın Göçmen Türkleri, savaşlarla dimağımıza kazınmış son bin yıllık Türk tarihinde çok önemli bir yer işgal etmiş olan Avrupa için bir kültürel zenginlik, yeni bir nefes, barış ve diyalog köprüsü, anavatan Türkiye içinse, her yönüyle bulunmaz bir “nimet”tir! Avrupa Birliği kapısında yıllardan beri bekletilen Türkiye için Avrupa Türk’ü, evin içinden birisi olarak başka kapıların açılmasını sağlayabilir. Bunun çin biraz siyasi tecrübe ve pratiğin yanısıra ilgiye ihtiyacı ihtiyacı var. Polemik konusu olmaması için isim vermek istemiyoruz ama bazen Avrupa Birliği’nde Türkiye için siyaset yapması adına öylesi çapsız ve nerede durduğu belli olmayan sözde siyasilerin arkasına takılan bir Türkiye gördükçe, hem ülkemiz hem de Avrupa Türkleri adına çok üzülüyoruz. Türkiye, devlet ve hükümet olarak, henüz daha Avrupa Türkünün nelere muktedir olabileceğini ve hangi potensiyele sahip olduğunu anlamaktan uzaktır. Avrupa’ya gelen siyaset ve devlet adamlarımız akıl dağıtmaktan, Türkiye’nin günlük politik mülahazalarını buralara taşımaktan ve artık bu insanlara hâlâ “Gurbetçi” gözüyle bakmaktan kendilerini sıyırabilirlerse, düşe kalka nihayet kendi ayakları üstünde durabi- BFmF’nin Aile Şenliği’ne Yoğun İlgi len soydaş ve vatandaşlarından Avrupa ve Avrupalılık adına çok şey öğrenecekler. Hazır kıta veya yedek asker mantığıyla bakar, yerine göre de, “bizden olanlar ve olmayanlar” olarak zihninizde bu insanları kategorize ederseniz, beş milyonun üzerindeki Avrupalı Türk’e rağmen hâlâ “Ermeni Meselesi” gibi bazı millî meselelerde niye arzu ettiğimiz neticeyi alamadığımızı anlayamazsınız! Tabiri caizse, “on ikiye beş kala” birilerine kitap yazdırır, alelacele kitleleri toplamaya çalışırsanız, yine biz okur biz dinler, biz haykırır biz alkışlarız. Siz siyasetçi olabilir, siyasî düşünebilirsiniz... Fakat sizin bu yaptığınız siyasî değil! AZINLIK OLMANIN AVANTAJI Avrupalı Türk, “ötekileştirilen azınlık” olmayı, daha çok meziyet ve hususiyet sahibi olabilme avanatajına dönüştürebilirse, İslamafobi, Türk ve yabancı düşmanlığının kol gezdiği Avrupa kamuoyuna rağmen kendine yer edinebilir. Avrupalı, senin göstereceğin başarıyı kıskanabilir ama başarının karşısında şapka çıkarmasını da bilir. Uzunca bir hukukî mücadelenin neticesi olarak, Alman Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsünü “kamusal alan”da (şartlı) serbest bırakma kararında en önemli etkenin, bu ülkede yetişmiş eğitimli, genç ve başarılı Müslüman kadınların olduğu gözardı edilmemelidir. Geleceğinin bekâsı açısından başarıya mahkûm Avrupalı Türk, kuruluşlararası siyasete harcadığı enerji ve zamanını artık Türkler adına, Türkler için siyasete vakfetmeği öğrenmelidir. Saldırı Sonrası ATİB’e Olan Destek Artarak Devam Ediyor TİB Kornwestheim derneğine yapılan saldırı sonrasında gösterilen manevi destek artarak devam ediyor. Birçok yerden gelen yazılı ve sözlü destek mesajlarının yanı sıra dernek binasına da bir çok kesimden ziyaretler yapılıyor. Her türlü terörü kınamak ve teröre karşı birlik mesajı vermek düşüncesiyle dernek binasına yapılan ziyaretlere bir yenisi daha eklendi. Başta Türkiye Cumhuriyeti Stuttgart Başkonsolosu Ahmet Akıntı olmak üzere Kornwestheim Belediye Başkanı Dietmar Allgaier, SPD Eyalet Meclisi Milletvekili Claus Schmiedel, ATİB Genel Başkan Danışmanı Nurdoğan Aktaş ile çevrede bulunan dernek başkan ve yöneticileri saldırıya uğrayan dernek binasını ziyaret etti. Yapılan ziyarette teröre karşı birik mesajları verilerek dernek yönetim ve üyelerine geçmiş olsun dilekleri iletildi. A öln’de BFmF e.V. tarafından “Aile Şenliği: Hep Birlikte - Birbirimiz İçin” adı altında düzenlenen etkinliğe yoğun ilgi ol- K du. Sunuculuğunu Ayşe Doğan, İbrahim El-Zein ve Kauthar Abdou’nun yaptığı Aile Şenliği’ne farklı göçmen kökenlilerin katılımı, şenliği çok kültürlü ve çok renkli bir etkinliğe dönüştürdü. Aile Şenliği’nin açış konuşmasını yapan BFmF müdiresi Erika Theissen, katılımcılara, şenliğin düzenlenmesinde maddi-manevi katkıda bulunanlara ve tüm emeği geçenlere teşekkür etti. Aile Şenliği’ni iki yılda bir düzenlediklerini belirten Erika Theissen, yoğun katılımdan ve gösterilen ilgiden dolayı çok memnun olduklarını dile getirdi. Rapçi Musa’nın sahne aldığı şenlikte, Nadja Mohammad flüt dinletisi sundu. Küçük çocuk- ların halay gösterisi çok beğenildi. Köln Ehrenfeld Belediye Başkanı Josef Wirges (SPD), BFmF-Babalar Kulübü’nün eğitimine katılan babalara sertifikalarını takdim etti. Çocukların doyasıya eğlendikleri şenlikte, aileler de hem birbirleriyle tanışma ve kaynaşma, hem de güzel havanın tadını çıkarma fırsatı buldular. Aile Şenliği’ne özel katkıda bulunanlara BFmF müdür yardımcı Hanım Ezder tarafından hediye verildi. Aile Şenliği’ne Köln Sosyal Demokrat (SPD) Büyükşehir Belediye Başkan adayı Jochen Ott, Köln Ehrenfeld Belediye Başkanı Josef Wirges (SPD), KRV Eyalet Milletvekili Gabriele Hammelrath (SPD) ve Belediye Meclisi üyesi Christian Joisten (SPD) katıldı. Jochen Ott, kısa bir selamlama konuşması yaparak BFmF’nin uyum çalışmalarını takdir ettiğini söyledi. haber HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Vakit Kurban Vaktidir mur_kubat@hotmail.com ünya bir durak, bizler ise birer yolcu. Yolculuğun sadece bir bölümüdür, insanın yeryüzündeki hayatı. Geçmişten geleceğe uzanan, bir durağı dünya olan bir yolculuktur bu... Bir meçhulden diğer birine... Bu yolculuğun dünya durağında yapıp ettiklerimiz bir sonraki süreçleri etkiliyor ve belirliyor. Ortaya koyduğumuz eylemler dünyada bir sonuç doğurduğu gibi sonraki süreçler için de belirleyici öneme sahip. Bu manada güzel bir akıbet için iyi tohumlar ekmek gerekiyor dünya tarlasına. Ahlaki davranmak, erdemli olmak insan olmanın, İslam’la şeref bulmanın bir gereğidir bizim için. Paylaşmak bu erdemlerden önemli bir tanesidir; kendinde olandan bir kısmını kardeşi için vermek, ihtiyaç sahibine infak etmek ve bunun için karşılık gözetmemek. Verecek hiçbir şeyimiz olmasa dahi selam ve tebessümü paylaşmak... Hem nihai manada veren O (c.c.) değil mi?! Biz bize verilenden bir kısmını vermekle, bizde olanı paylaşmakla sahip olduğumuzun şükrünü eda ederiz sadece. Sahip olduğumuz meta, sırf bizim çalışmamız ve gayretimizle elde edilmiş değildir ki, paylaşmakta cimrilik edelim! Bizim için aldığımız nefes; tutan ellerimiz, gören gözlerimiz, duyan kulaklarımız, yürüyen ayaklarımız ve her bir organımız şükretmemiz için fazlasıyla yeterli gerekçelerdir. Onlar sağlıklı olmadan ne çalışabilir ne de yaşayabiliriz. Zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir olduğu; adaletsiz bir paylaşımın, sömürgeleştirilmiş toprakların ve zihinlerin çoğaldığı; tokun açın halinden anlamadığı bir zamanda paylaşmayı kardeşliğin gereği sayan, dayanışmayı öne çıkaran adımlar atmak, bu adımları hatırlatacak eylemlerde bulunmak gerekir. D ❬ ❬ 09 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 Murat KUBAT Kurban bu adımlardan biridir; çünkü kurban paylaşınca güzeldir... kurban paylaştıkça güzelleşir... Bugün yeryüzü adeta kaynayan bir kazan. İnsanlar mutsuz. İnsanlar umutsuz. İnsanlar huzursuz. İnsanlar acı ve mağduriyet içerisinde. Umudunu yitiren insan her şeyini yitirmiş demektir. Mültecilerin daha iyi bir yaşam için, kaos içerisindeki ülke ve bölgelerinden kaçarak Avrupa’nın kapısına dayanmasını umutlarını yitirmemek için son şansları olarak okumak gerekir. Bu olumsuz gelişmeler karşısında banane diyebilir miyiz? Banane dediğimiz her bir şey, duyarsız kaldığımız her bir gelişme eninde sonunda sıkıntı olarak bize tekrar dönecektir. Afrika ve Ortadoğu’nun yer altı kaynaklarından istifade eden Avrupa, bugün kapısına dayanan mültecilere ne işiniz var burada diyorsa en hafif tabirle ayıp ediyor demektir. O mazlumların dönüp, ‘Sizlerin ne işiniz vardı ülkelerimizde’ diyecek mecalleri dahi yok. Çaresizler; eşleri ve çocuklarıyla nice bedeller ödeyerek Avrupa’ya ulaşmışlar ulaşmasına ama sıkıntıları burada da devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Avusturya’da bir kamyonun arkasında havasızlıktan ölen 71 mülteci, acının sadece gün yüzüne çıkan bir örneği. Ölenlerin içerisinde dört tane de çocuk bulunuyordu. Bu bir insanlık ayıbı ise, ki öyledir, bu insanlık ayıbına hep birlikte ortağız. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen, bize paylaşmayı hatırlatacak hatırlatıcılara ihtiyacımız var. Bu manada kurban çok şey hatırlatır bize. Bizi Rabbimize, bizi bize, bizi kardeşlerimize yakınlaştırır... Yoksulu ve fakiri gözetmenin gereğini hatırlatır... Paylaşmanın önemini hatırlatır... Paylaşmak için uzak mesafelerinin engel olArtık onmadığını söyler bize... “A dan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.” ayeti bu yoldaki yürüyüşümüzün istikametini belirler... İşte o zaman anlaşılır ki, paylaşmanın tadı, paylaştığımız şeyi tatmaktan daha tatlıdır; o zaman anlaşılır ki, bereket paylaşmakta yatmaktadır. O halde şimdi vakit kurban vaktidir... Vakit yakınlaşma vaktidir... Vakit; insanlığın ölmediğini, paylaşmanın değerini, kardeşliğin gereğini göstermenin vaktidir... Vakit, dağınık ümmet coğrafyamızın mahzun bireylerini sevindirme, uzakları yakın kılma, bekleyenleri daha fazla bekletmeme vaktidir... Vakit bir yüreğe dokunmanın, bir gönlü kazanmanın vaktidir. Vakit paylaşma vaktidir... Şimdi; Kurban etmek, İkram etmek, Memnun etmek, Şükr’ etmek vaktidir... Zira, “Kurban paylaşınca güzeldir.”… dosya Yeneroğlu: Yurtdışında Yerleşik Vatandaşlarımız İçin TBMM’de 15 Milletvekilliği K Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu yaptığı açıklamada, Türkiye’de AK Parti iktidarı ile birlikte Türkiye’nin kalkınmasının yurtdışında yaşayan 6 milyon vatandaşa doğrudan yansıdığını belirterek, bu alanda atılan en önemli adımlardan bir tanesinin yurtdışında yerleşik vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede Türkiye’deki seçimlere katılımlarının gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti. Yeneroğlu, “2012 yılında yapılan yasal düzenleme ile yurtdışında sandık kurulmasının önündeki engeller kaldırılmış ve yurtdışındaki vatandaşlarımız ilk defa 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadıkları ülkelerde oy kullanma imkânı elde etmişlerdir. Bu icraat, yarım asrı aşan dış göç tarihinde 1987’de gümrüklerde sağlanan oy kullanma imkânı dışında, diasporanın siyasi haklarının geliştirilmesine yönelik en önemli adım olmuştur. Bu ilk tecrübeden hemen bir yıl sonra 2015 Genel Seçimlerinde 1 milyondan fazla vatandaşımız, gerektiğinde yüzlerce kilometreye kadar yol giderek anavatanlarına karşı sorumluluk ve yükümlülüğünü yerine getirmiştir.”, dedi. Yeneroğlu, son iki seçimde elde edilen sonuçlar ve yaşanan tecrübe ile vatandaşlarımızın uzun yıllardan beri talep ettiği TBMM’de doğrudan temsil edilme hakkının verilmesinin zamanının geldiğini vurguladı. Hazırlanan kanun teklifinin öncelikle yurt dışı seçmenin TBMM’de temsil edilmesi sorununu gidereceğini ifade eden Yeneroğlu, “Bir seçmen kitlesinin en uygun temsili yine o kitlenin içinden çıkan kişilerle sağlanır. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız, yurt dışının seçim bölgesi olmaması nedeniyle kendilerini TBMM’de doğrudan temsil edecek milletvekillerine sahip değiller. Yasa teklifinin kabul edilmesi durumunda tesis edilecek yurt dışı seçim çevresiyle birlikte yurt dışındaki vatandaşlarımızın doğrudan temsilinin önündeki yasal ve yapısal eksikliğin giderilmesi sağlanacaktır.” dedi. Yeneroğlu kanun teklifinde yurt dışının ayrı bir seçim çevresi olarak öngörüldüğü bilgisini vererek, bunun yurt dışında yaşayan vatandaşların TBMM’ye vekil gönderebilmesi için gerekli olduğuna dikkat çekti: “Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı olan 2.8 milyon seçmenin toplam seçmen içindeki oranı, vatandaşlarımızın ülke dağılımları ve seçim kanunu dikkate alınarak yapılan değerlendirmelerle 15 milletvekilinin diasporamıza makul bir temsil imkânı sağlayacağı düşünülmektedir.” Yeneroğlu ayrıca şunları kaydetti: “Daha önceki seçimlerde uygulanan randevu sitemi ya da yalnızca seçmen kaydının bulunduğu seçim mahallerinde oy kullanabilme zorunluluğu gibi uygulamalar vatandaşlarımızın oy kullanabilmelerini zorlaştıran hususlar olmuştur. Mesela 30-40 km yakınında konsolosluk varken konsoloslukların idari bağlılıkları nedeniyle oy kullanmak için 500-600 km yol kat etmek zorunda kalınmıştır. Kanun teklifinin kabul edilmesiyle randevu sistemine dayanak teşkil eden düzenleme ilgili yasadan kaldırılacak ve seçmenler yurt dışı seçim çevresinde kurulan herhangi bir sandıkta oy kullanabileceklerdir.” AK Parti İstanbul Milletvekilleri Prof. Dr. Mustafa Şentop, Mustafa Yeneroğlu ve arkadaşları tarafından sunulan kanun teklifi yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın siyasal katılımlarının artırılması için ihtiyaç duyulan düzenlemeleri içermektedir. Bu düzenlemeler bir taraftan yurt dışı seçimlerin kurumsallaşmasını beraberinde getirecek, diğer taraftan yurt dışında yerleşik vatandaşların Türkiye’ye aidiyetlerine katkıda bulunacaktır. Böylelikle yurt dışı vatandaşlar siyasi partilerin ve dolayısıyla TBMM’nin devamlı ve doğrudan gündeminde yer alacak, ‘yurtdışı seçmenler’ Türkiye’nin siyaset alanında daha güçlü bir unsur hâline gelecektir. A HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 10 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 haber Kurbanlarınızı Hem Uzaktakilerle Hem de Yakındakilerle Paylaşıyoruz A rtık mültecilik Avrupa’nın da görmemezlikten gelemeyeceği bir gerçeği. Bu gerçeği göz ardı etmek, sorunları daha da artıracağa benziyor. Altıncı kurban kampanyasının hazırlıklarını sürdüren Hasene Derneği kampanya aracılığı ile Avrupalı Müslümanların kurban hisselerini uzak ülke ve bölgedeki mağdurlara ulaştıracak olmanın yanısıra, Avrupa’ya sığınmış mültecilere de kampanya aracılığı ile ulaşmayı hedefliyor. Dernek başkanı Mesud Gülbahar ile kampanyayı ve detaylarını konuştuk. Sayın başkan; Avrupa’ya sığınmış mültecilere kampanya aracılığı ile ulaşmayı düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Avrupa’daki mülteci gerçeğinden biraz bahsedebilir misiniz? Hastalıklar, doğal afetler ve savaşlar milyonlarca insanı göç etmeye zorladı. İnsanlar yerlerini ve yurtlarını terketmek zorunda kaldı. Afrika’daki kıtlık, Ortadoğu diye tabir edilen ve şu an savaşın hakim olduğu, yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği Suriye’de, Irak’ta ve diğer ülkelerden Avrupa’ya, daha iyi bir yaşam için, insanca yaşam için çoluk çocuğu ile göç yollarına düşmüş mazlum ve mağdurlar var. Bu yolculuğun adı her ne kadar umuda yolculuk olarak gözükse de sonuç hüsran oluyor. Gün geçmiyor ki, mültecilerin daha iyi bir yaşam için Avrupa’ya yaptıkları umut yolculuğu Akdeniz’de son bulmasın. Avrupa’ya ulaşabilmek için Akdeniz’i geçiş olarak kullanan mülteciler çoğunlukla denizde can veriyor. Avrupa ülkeleri mültecilere destek olma ve onları kabul etme noktasında yeterince duyarlı davranmıyor. Bugün sırf Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısı 2 milyonu geçmiş durumda. Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya daha fazla taşın altına elini koymalıdır. Avrupa zenginliğini biraz da Afrika’daki kaynaklara borçludur. Durum bu olunca; kaynaklarını kullanmaya evet ama insanlarınızın buraya gelmesine hayır mı denilmek isteniyor? Gemiler dolusu yer altı zenginliği buralara taşındığında müsade ediyorsunuz, gemiler dolusu mülteci geldiğinde hayır diyorsanız bu sıkıntı katlanarak sorun olmaya devam edecek demektir. Petrole evet diyor, petrolün çıktığı ülkelerden gelerek kapınıza dayanmış mazlum ve mağdur insanlara el uzatmıyorsanız bu duyarsızlık sorun üretmeye devam edecek demektir. Kurban kampanyası aracılığı ile Avrupa’daki mültecilere dönük neler yapmayı planlıyorsunuz? Geçtiğimiz kumanya kampanyasında Avrupa’nın farklı ülkelerindeki mültecilere gıda paketleri ulaştırdık. Ramazan ayı içerisinde mültecilerle birlikte toplu iftar programları düzenledik. Ramazan bayramında mülteci çocukları sevindirebilmek için çocuklara has etkinlikler gerçekleştirdik. Kurban kampanyası ile uzak ülke ve bölgelere gittiğimiz gibi, oradaki ihtiyaç sahiplerine kurban etlerini ulaştırdığımız gibi, yanı başımızda bulunan mültecilere, birlikte yaşadığımız ülkelerdeki sığınmacılara da bu çalışmalar aracılığıyla ulaşmayı planlıyor ve mültecilere yalnız olmadıklarını hissettirmeyi hedefliyoruz. Kurban Paylaşınca Güzeldir Kurban kampanyası sizin için ne ifade ediyor? Kurban kampanyası bizim için iki nedenden dolayı önemlidir. Birincisi; Hasene derneğinin ilk kampanyası olması. İkincisi ise; organize ve katılım açısından en büyük kampanyamız oluşu. Bizim için kurban kampanyası yüz binlerce hayırseverden milyonlara ihtiyaç sahibine ulaşan bir hayır köprüsüdür. Hasene derneği bu güzel buluşmaya aracılık etmektedir. Bizim için kurban kampanyası, bilhassa Afrika ve Asya’ya nispetle refah içerisinde yaşayan Avrupa’daki Müslümanların kurban bağışlarını yeryüzünün mazlum ve mağdur coğrafyasındaki kardeşlerine ulaştırdığımız bir kampanyadır. Röportaj: Murat Kubat Kurban kampanyanızın bu seneki sloganını “Kurban paylaşınca güzeldir” olarak belirlediniz ve paylaşmayı öne çıkardınız. Neden? Yüce Allah (c.c.) Hac Suresi’nin 28ci ayetinde “Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yediriniz” buyuruyor. Kurban kulu Allah’a yakınlaştırmanın yanısıra toplumsal dayanışma ve paylaşmayı da teşvik etmektedir. Böylece kurban, paylaşma boyutu ile mazlum ve mağdurlara yakınlaşmayı da kapsayan bir ibadet. Bu düşüncelerden hareketle; bu kampanyamızda kurbanın toplumsal bir boyutu olan, toplumları birbirine yakınlaştıran yönü olan paylaşmayı öne çıkardık. Bu sene kaç ülkede ve bölgede kurban keseceksiniz? Hasene Derneğimiz bu kurban kampanyasıyla 5ci yaşını dolduruyor. Bir kurban kampanyasıyla başlayan çalışmalarımıza destek Avrupa’daki insanlarımızın teveccühü ile artarak devam ediyor. 5 yılda toplanan hisse sayısı nerede ise iki katına ulaştı. Bu sene 100 ülkede, Türkiye’de 65 ilde yürüteceğimiz kurban çalışmalarına Avrupa’nın farklı ülkelerinden tam 433 gönüllümüz gözlemci olarak katılıyor. Her sene artan ülke sayısı ile farklı yerlerdeki, farklı mağduriyet içerisindeki ihtiyaç sahiplerine ulaşma sayımız da artmaktadır. Toplanan kurban hisse sayısının 5 yılda iki katına çıkmasında ne etken oldu? Herşeyden önce çalışmalarımızı sorumluluk bilinci içerisinde yürütüyoruz. Zira kurban gibi önemli bir ibadetin, kulu Allah’a yakınlaştırmak gibi bir hassasiyeti olan bireysel bir ibadetin ifasında aracılık etmek büyük sorumluluk. Bu sorumluluğun ağırlığını omuzlarımızda hissederek hareket ediyoruz. 2010 yılındaki ilk kampanyamızda 80 binlerde olan bağış beş yıl içerisinde 160 binlere dayandı. Kurban bağışlarını 5 yıl içerisinde nerede ise ikiye katladık. Bu ise ciddi bir başarı. Hayırseverlerimizin teveccühü ile karşı karşıyayız. İnanıyorum ki bu sayı ileriki yıllarda daha da çok artacaktır. Bu teveccühe layık olabilme adına; yapmış olduğumuz bu çalışma ve diğer çalışmaları, bizlere verilen bağışları emanet bilme hassasiyeti üzerinden yürütüyoruz. Bizlere emanet edilen kurban bağışlarını hakkıyla yerine ulaştırmak için büyük bir titizlikle hareket ediyoruz. Bu yüzden yüzlerce gözlemcimizi 100 ülkeye gönderiyoruz. Kurbanlıkların alımı, nakliyatı ve dağıtımına varana dek gözlemcilerimiz takip ediyorlar. Ülke ve bölgelerin en ücra köşelerine ulaşmak için binlerce kilometre yol kate- diyorlar ve dağıtımlarda bulunuyorlar. Tekrar ülkelerine döndüklerinde de gördüklerini ve yaşadıklarını anlatıyorlar. Ağır sorumluluğu yanısıra, böyle anlamlı bir çalışmaya aracılık ettiğimiz için kurumumuz ve tüm çalışma arkadaşlarım adına memnuniyetimi dile getirmek isterim. Bu sene kurban hisse fiyatınız yine aynı mı? Bir kurban hissesi 100 €’dur. Bu fiyat para birimi euro olmayan bazı Avrupa ülkelerinde eşdeğer bir miktar tespit ederek belirledik. Kurban hisse fiyatımızı her sene 100 € olarak tuttuk. Ülkelerdeki kurbanlık fiyatı ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişiklik arzediyor. Bazı ülkelerde fiyatlar 100 €’dan yüksek iken, bazı ülkelerde ise biraz daha aşağı olabiliyor. Kesilen kurban sayıları ülkelerdeki fiyatlarla birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık bu miktara denk geliyor. Bizler kurban hisse fiyatını kolaylık olsun için tek fiyat olarak belirledik. Bu miktar Avrupa’daki bir kurban bedeli standartına da uygun. Kurban bağışında bulunmak isteyenler sizlere nasıl ulaşabilir? Bizlere +49 223792942-11 nolu telefonla ve kurban@hasene.org mail adresi üzerinden ulaşabilirler. Ayrıca www.hasene.org sayfasından kampanyamız hakkında bilgi alabilir ve www.facebook.com/haseneorg sayfasından da çalışmalarımızı aktif bir şekilde takip edebilirler. Web sayfamızda yer alan temsilcilerimizle iletişim kurarak bağışlarını yapabilirler. Yine ilgili sayfalarda yer alan banka bilgilerini kullanarak havale yapabilirler. Eklemek istediğiniz başka bir husus var mı? Hayırseverlerimizin kurban bağışlarını son güne bırakmamalarını rica ediyoruz. Çünkü bağışlarını kampanyanın son gününe bırakanların sayısı fazla olduğu takdirde yüzlerce, binlerce kurbanı son gün almak zorunda kalıyoruz ki, bu da organizeyi sıkıntıya sokabiliyor. Bu sayı ne kadar az olursa bizim için o kadar iyi. Paylaşmak bizde olanı azaltmamakta, çoğaltmakta ve bereketlendirmektedir. Bunun ahirette karşılığını ise Allah verecektir. Tüm bu duygularla tüm müslümanların kurban bayramlarını şimdiden tebrik ediyor, bayramlarımızın yeryüzündeki mazlum ve mağdurları gözettiğimiz, kolladığımız anlara dönüşmesini temenni ediyorum. Zira bayramın sevinci o zaman daha farklı olacaktır. Kurban kampanyası çalışmanızda muvaffakiyetler dileriz. Mazlum Mazlum vve eM Mağdurlar ağdurlar İçin El Ele IGMG S osyal Y Sosyal Yardım a Derneğii ardım Derneğ IGMG HilfsHilfs- und S V. ozialverein e Sozialverein e.. V. T +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42 urban@hasene.org | haseneor w ww.hasene.org | kkurban@hasene.org haseneorg www.hasene.org g — Havale banka Havale için bank a bilgileri bilgileri | Bankverbindung: Bankverbindung: Sahibi | Kon ozialverein e toinhaber: IGMG H ilfs- und SSozialverein Hesap Sahibi Kontoinhaber: Hilfse.. V V.. Banka | Bank: Bank: K reissparkasse Köln Kreissparkasse Banka COKSDE 33 IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE Destekçi No veya veya [Adresiniz] [Adresiniz] | Spender-ID Spender-ID oder [Adresse], [Adresse], 0002351 A maç | Verwendungszweck: Ve erwendungszweck: Destekçi Amaç .XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU . XUEDQ3D\ODčéQFD*¾]HOGLU . .XUEDQ.DPSDQ\DVé XUEDQ.DPSDQ\DVé 15.08. - 25.09.2015 .XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q . XUEDQLVW7HLOHQWHLOHQLVWVFK¸Q 5 \ÕO Jahre Kurban-Kampagne 15.08. - 25.09.2015 èèVYL©UH100 VYL©UH100 €**_'DQLPDUND800 _'DQLPDUND800 DKK_èVYH©1000 DKK_èVYH©1000 SEK SEK_1RUYH©1000 _1RUYH©1000 NOK __èQJLOWHUH85 èQJLOWHUH85 £ £_$YXVWUDO\D100 _$YXVWUDO\D100 AUD | Kanada 150 CAD * Tüm masraflar kurban bedeline dâhildir. | Alle Kosten sind im Preis für ein Opfertier enthalten. ** Kur değişimine göre bu fiyatta farklılıklar olabilir. | Dieser Betrag kann sich aufgrund von Schwankungen in den Währungskursen verändern. Tüm Müşteri ve Dostlarımızın Mübarek KURBAN Bayramlarını En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz. Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barış Getirsin. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ haber Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 Keskin ve Çarıkçı Ailelerinin Mutlu Günü Türk Hava Yolları Uçuş Planı Köln Bilboardlarında iraat Bankası`nın Almanyadaki farklı şubelerinde üst düzey görevlerde bulunan ve halen Ziraat Bankası Müdür Yardımcısı, yine UETD Genel Merkez yürütme kurul üyesi çevrede sevilen bir isim olan Bayram Keskin, Tıp eğitimini tamamlayan oğlu Dr. Kerim Keskin`i sıra dışı bir nikahla evlilik yolundaki ilk adımını attıdı. Çarıkcı ailesinin halen ekonomi üzerine yüksek tahsil yapan biricik kızları Merve hanımla bundan sonraki hayatını beraberce inşa etmek niyyetiyle Köln We- Z seling Belediyesinde nikahları kıyıldı. Özel bir şatoda kıyılan nikah merasimine UETD Genel Başkanı Süleyman Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kara, başkanlık divanından Ziya Çiçek, ATDF Genel Başkanı Salih Altınışık, Ziraat Bankası Köln Müdürü, damadın doktor arkadaşları ve yine gelin hanımın akraba ve arkadaşlarından oluşan davetliler, Keskin ve Çarıkçı ailelerinin bu özel gününde kendilerini yalnız bırakmadılar. Damadın daha çok heyecanlı gözüktüğü törende, gelin hanım heyecanını gizlemeye çalıştı. Nikahın karşılıklı anlayış ve sevgi üzerine bina edildiğini gençlere ifade eden Nikah memuru Josef atılan imzaların ardından nikah defterini Merve hanıma teslim etti. Şato kapısında hatıra fotoprafı çekilirken genç çift beyaz balonları göğe bırakarak kapıdaki kurdelayı kestiler. Davetlilere bu çok özel günlerinde kendilerini yalnız bırakmadıkları için teşekkür eden Bayram Keskin misafirlere Wesselig Ditib camisinde yemek verildi. T HY’nın 2015’le başlay an Sabiha Gökçen Uçuş Planı Köln Bilboardlarında Gösterimde Dünyanın en iyi hava yolları ara sında ilk sıra larda gö ster ilen THY bir taraftan yeni destinasyonlar açarken, diğer yandan yurt dışında mevcut sefer sayılarını artırmaya çalışıyor. Sabiha Gökçen Havalimanına dünyanın bir çok noktasından yeni seferler ekleyen THY, 2015 Nisan’ından itibaren Köln’den günde iki uçuşa kadar hizmet sunmaktadır. Türk hava Yolları Köln Müdürlüğü’nce yapılan açıklamada bu yıl entegre edilen gece seferi ile birlikte gurbetçilerin intikallerinde daha da kolaylık sağlandığı bildirildi. THY malum dünyaca ünlü spor kulüplerinin yanı sıra insan sirkülasyonlarının bulunduğu noktalarda reklam ve tanıtım faaliyetlerini de sürdürmeye devam ediyor. Köln’de farklı güzergahlarda yürüyen tramvaylarda devasa THY uçak ve logolarının reklamı yapılırken günde yüzbinlerce insanın zorunlu uğradığı Köln Hauptbahnhof (Köln Ana Tren Garında) dev bilbordlarda, tek bayrak taşıyıcı özelliği olan logosunu Avrupalılara tanıtıyor. Bilindiği üzere THY Köln Müdürlüğü, Köln Bonn Havalimanı Müdürü Ullrich Stiller’in katılımıyla bu sene frekans artışını özel bir programla kamuoyuna duyurmuştu. İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan HED HAC S İYELİK ETLER İMİZ Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: info@hacdunyasi.de HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 dosya Değiştiren İletişim: Sosyal Medya Elif Zehra KANDEMİR • ekandemir@perspektif.eu op sanatının (pop-art) öncülerinden olan Andy Warhol, 20. yüzyılın ortalarında, “Herkes 15 dakikalığına meşhur olacak.” dediğinde, çok değil sadece 50 sene sonra bu sürenin 6 saniyeye düşebileceğini düşünmüyordu şüphesiz. Warhol bu cümleyi, sıradan insanların tüketici, ekranda görülen insanların ise ulaşılmaz olduğu bir medya ortamında dile getirmişti. Doğu Afrika’da 80 milyon kişinin konuştuğu Kiswahili dilinde bir ifade bulunur: “Hata ukinichukia la kweli nitakwambia”. Yani, “Benden nefret etsen de, sana doğruyu söyleyeceğim.”1 Bu cümle Afrika’da, özellikle Tanzanya ve Kenya’da geleneksel kıyafet olan kangaların üzerinde sıkça bulunur. Zira kanga, bu bölgedeki insanların, bilhassa kadınların sadece kıyafet olarak kullandıkları dikdörtgen bir kumaş değildir; 1 metreye 1 buçuk metre uzunluğundaki bu kumaş, insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını da sağlamaktadır. Kadınlar, üzerlerinde Kiswahili dilinde aforizmalar ya da sıradan cümlelerin bulunduğu kangalarla çevrelerine mesaj verirler: Bu, ülkedeki millî bayrama dair bir mesaj, kendisini çekemeyen komşusuna iğneli bir laf ya da hayata bakışını özetleyen bir cümle olabilir. Yine kişinin hâleti ruhiyesi, düşünceleri ya da karakterine göre kangalar, dolayısıyla kangaların üzerinde yazılı bulunan cümleler değişir. Eski bir geleneğe dayanan kangalar, özlü, kısa, çoğu zaman üstü kapalı mesajları vermek için çok uygun ortam sunarlar. Hatta kendisine hediye edilen kanganın üzerinde yazan cümlenin art niyetli olduğunu düşünen kişi, komşusuyla ilişkisini bile kesebilir. Dünya üzerindeki 7.1 milyar insanın yüzde 85’inin internet erişiminin olması ve her dört kişiden birinin sosyal medya araçlarını kullanması2, Afrika’daki kanga iletişimine bakıldığında çok da garip gözükmüyor. Çünkü aynı kangalarda olduğu gibi kişi, diğerleriyle iletişim P kurmak, ona kendisini anlatmak için tarih içerisinde bulunduğu coğrafya ve kültüre en uygun iletişim dilini kurmaya/kullanmaya çalışıyor. Fakat bu iletişim dili, sadece ihtiyaca binaen ortaya çıkan ve ihtiyacın giderilmesiyle olduğu yerde duran bir dil değil; sosyal medyada kullandığımız iletişim dili, değiştiren/dönüştüren özelliklere de sahip. Sosyal Medyada Değişen İletişim, Dönüşen Beyinler İngiliz Beyin Araştırmacısı Susan Greenfield, “Facebook beyinlerimizi değiştiriyor.” der. Facebook’ta beş yüz aktif arkadaşı olan bir insanın, her arkadaşının günde ortalama beş gönderi yayınladığını düşünürsek, arkadaşlarından haberdar olmak isteyen bir kişinin tüm bu içerikleri hızlı bir şekilde okumak, yorumlamak ya da paylaşmak “zorunda kaldığı” açıktır. Bu da, tüm paylaşımların kısa, kolay anlaşılır, net mesajlar vermesi gerekliliğini ortaya çıkartır. Greenfield’e göre 20’li yaşlarında tişörtlerini giyinerek, “en iyi” ya da “en kötü”nün çok basit değerlere indirgendiği bilim kurgu oyunları oynayan ve bu oyunlar arasında ancak sosyal medya aracılığıyla diğerleriyle bağlantı kurabilen gençler için gerçek hayatta, yüz yüze iletişim kurmak rahatsız edici olabiliyor. Zira çoğulcu kişiliklerle üç boyutlu bir iletişim “hız” gerektiriyor. Tepki vermek için gereken hız, etki oluşturmak için kısıtlanmış zaman ise kişinin tüm değerlendirmelerinin yüzeysel olması sonucunu doğuruyor. Bu durumda yüzeysel, basit, hızlı ve dolayısıyla üzerinde titizlikle durulmayan bir iletişim varken, insanlar sonuçlarına katlanmak, özen göstermek zorunda kaldıkları iletişimi tercih etmemeye başlıyorlar. Bu durumda hız, hem beyni, beynin çalışma ve algılama kapasitesini, hem de yüzyüze iletişim ve beraberinde getirdiği karakteristik özellikleri dönüştürüyor. Bu değişim sonunda çağın ruhunu sayfalarca, titizlikle kurulan düşünce sistemleri değil; 140 karakterlik “tweet”ler oluşturuyor. Bu da “doğru”, “yanlış”, “iyi”, “kötü”, “faydalı”, “düşman”, “dost”, “öteki” gibi rahatlıkla ayrışma unsuru olarak kullanılabilecek kavramların daha keskin bir şekilde 140 karaktere ya da Vine videolarında 6 saniyeye sığdırılması gerekliliğini ortaya çıkartıyor. Değerlerin kısa ve hızlı bir şekilde yeniden tanımlandığı bu ayrışma kimseye tehlikeli gelmiyor, zira ayrışma sanal dünyada en kötü ihtimalle “takip etme” ya da “arkadaşlıktan çıkart” gibi butonlarla sonuçlanıyor. Bu yeniliğin ve beyin ile karakterlerde meydana gelen dönüşümün “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirilmesini bir kenara bırakıp, eskiden insanların şehir meydanları veya nehir kenarlarında toplanmalarına kıyasla sosyalleşme mekânlarının değiştiğini ve sosyal medyanın –iyi ya da kötü- bir buluşma mekânı sunduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kanga ve Sosyal Medya Afrika’da 300 yıl içinde gelişerek büyüyen kangalar, nasıl insanların gün boyunca üstlerinde tutarak etraflarındakilerle iletişim kurdukları nesneler hâline geldiyse, bugün de sosyal medya benzer bir fonksiyonu üstlenmiş durumda. Belki aradaki fark, bir kanga, Afrika’nın köylerinden birinde ancak 50 kişiye hitap edebiliyorken, Facebook ya da Twitter’da paylaşılan bir ileti milyonlarca kişiye ulaşabiliyor. Kanga, yüz yüze iletişim ve eleştirilerin pek hoş karşılanmadığı Afrika kültüründe, varoluşsal bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmıştı. Sosyal medyanın özellikle kapalı, demokrasinin hâkim unsur olmadığı toplumlarda yaygın olduğu3 göz önünde bulundurulduğunda, ikisi arasındaki benzerlik ve insanın yeni iletişim araçlarına olan ihtiyacı ortaya çıkıyor. Aksi takdirde, “Benden nefret etsen de, sana doğruyu söyleyeceğim.” cümlesine, hem bir kanganın üzerinde, hem de bir Facebook iletisinde rastlanmasının başka bir açıklaması olamaz. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 dosya Sosyal Medya Açmazı ve Gerçek Sosyalleşme Taha F. ÜNAL nsanın sosyal bir varlık olduğu fikri kadim zamandan bu yana kabul edilmiş bir gerçektir. İnsan, tabiatını geliştirebilmek için müsait bir çevreye ihtiyaç duyar. Nasıl bir tohum müsait şartlar altında toprağa ekilerek filizlenip sürgün veriyorsa, insan da uygun bir çevre içinde beşerî karakterini geliştirebilir. Yeni doğan bir insan, henüz hiçbir suret ve kademede sosyal uyumu gerçekleşmemiş bir varlıktır. Tam anlamıyla “ego-centric”, yani ben merkezlidir; canlı ve cansız varlıkları birbirinden ayıramaz, etrafındakilere kendine verdiği zevk veya ızdıraba göre değer verir. Onlar ister canlı, sosyal bir varlık olsun, isterse cansız, netice değişmez. Sosyalleşme Nedir? Çocuğun bu benmerkezci karakterinden kurtulması, varlıklar arasında canlı-cansız ayrımı yapmasıyla başlar. Yani bir manada sosyalleşme, ferdin başka fertlerle sosyal münasebetlere girişebilmesi demektir. Sosyal münasebet ise, birbirinin mevcudiyetinin farkında olan, karşılıklı saygı ve manevi yönün idrakinde bulunan fertler arasındaki münasebetlerdir. Yani, bir insanın sosyalleşebilmesi için, kendi haricinde de belirli haklara sahip insanların mevcudiyetini kabul edip benimsemesi gerekir. Kendi dışındakilere, bir takım hak ve vazifelerle mücehhez varlıklar olarak bak(a)-mayan, onları âdeta bir eşya gibi kabul edip haksız muamelelerle ızdırap verdiğinde vicdanen rahatsızlık duymayan fertlerden oluşan bir toplum tam anlamıyla sosyalleşememiş demektir. O hâlde sosyalleşme, insanın başkalarına bir eşya değil, şahıs olarak bakabildiği, şahsına veya mensup olduğu gruba ait peşin hükümlerden uzak olarak, etrafındaki diğer insanlarla karşılıklı anlayış ve müsamahaya dayalı sosyal münasebetler kurup bunu devam ettirebildiği İ bir konuma ulaşmasıdır. Sosyal Medya Neden Sosyalleştirmez? Sosyologlar, insanın biri “iç”, diğeri “dış” olmak üzere iki çevresi olduğunu söylerler. Evlerimiz, kullandığımız her türlü eşyamız, nakil ve haberleşme vasıtalarımız, yiyecek ve içeceklerimiz, içinde yaşadığımız coğrafi şartlar ve teneffüs ettiğimiz atmosfer dış çevremizi oluşturur. Sosyal hayatın teşkilat ve nizamları, örf ve âdetleri, kaideleri, müesseseleri, kıymet hükümleri de iç çevremizi meydana getirir. Dış çevreye “maddi kültür”, iç çevreye de “manevi kültür” adı verilir. İnsan, asıl benliğini ve şahsiyet özelliklerini ikinci çevre olan manevi kültürde kazanır. Ancak, iç çevrenin bu manevi şahsiyet özellikleri dış dünyada gelişir. Ondan müstağni yaşamak mümkün değildir. Yani, insan hayatı hem iç hem de dış çevrede cereyan eder. “Hayatın şu kadarı iç, şu kadarı dış çevreyi ilgilendirir.” diye bir ayrım yapabilmek mümkün değildir. İşte sosyal medyanın en büyük açmazı bu noktada düğümleniyor. Zira sosyal medya bir taraftan, insanda binlerce insanla beraber olup, onlarla konuştuğu duygusu uyandırıyor. Diğer yandan da insanı gerçek benliğinden soyutlayıp çok farklı maskelerle buluşmayı mümkün hâle getirebilmesi nedeniyle, bu ortamlar sosyalleşmenin en büyük engeli hâline geliyor. İnsan asıl benliğini manevi kültürde kazanır ve bu kültür sayesinde sağlıklı bir şekilde sosyalleşebilir. Sosyal medyanın sunduğu sınırsız, yer yer şuursuzluğa varabilen ortamda, örf ve âdetlerin, kaidelerin, manevi kıymet hükümlerinin de rahatlıkla yok sayılabildiğini göz önünde bulundurursak, bu ortamın nasıl bir sosyalleşme imkânı sunduğunu daha rahat idrak edebiliriz. Fakat bu arada sosyal medyanın, manevi kültürü oluşturan bu temel ögelerden kopmayı sağladığı kadar, bilinçli kullanıldığı takdirde tüm bu iç çevreyi besleyen yanlarının bulunduğunu da unutmamak gerekir. İslami Bir Sosyalleşme İnsan, pozitivist din anlayışına göre “sadece vicdan işi olan” ibadetlerini ifa ederken bile vicdanının içine sıkışıp kalmış değildir. Namaz, en basitinden ona seccade ve tespih gibi yeni eşyalar kazandırarak dış dünyasını zenginleştirir. Diğer yandan namazı beş vakit cemaatle kılmayı kendisine şiar edinen İslami cemaat, bunun için camiler ve mescidler inşa eder. Ayrıca bu toplumun ferdi, ilahi vazifeyi yerine getirirken çevresiyle girdiği sosyo-kültürel münasebetlerle kendinden beklenen olgunluğa da erişebilecektir. Bunun için İslam’a inanmakla yepyeni bir çevrenin parçası olan Müslümanın, sosyo-kültürel çevresiyle daima irtibat hâlinde olması gerekir. O, namazlarını cemaatle kılmakla etrafındakilerle yakın ilişki kuracak ve olan bitene bigâne kalmayacaktır. Çevresindeki fakir-fukaranın hâlini oruç vesilesiyle hissedecektir. Etrafındakileri kırmamaya, incitmemeye özen gösterecek, “hakiki müminin, diğer Müslümanların elinden ve dilinden gelebilecek zararlardan emin olduğu kişi” düşüncesiyle adım atacaktır. Bütün müminlerin bir vücudun azaları gibi olduğu anlayışıyla, kendisi için istediğini mümin kardeşi için de arzu edecektir. İyiliği emredip, kötülükten sakındırmanın gereği olarak toplumda iyiliğin hâkim olması için çaba sarf edecektir. Kısaca Müslüman, “insanlar arasından çıkarılmış hayırlı bir toplumu” oluşturmak amacıyla, çevresiyle yakın ilişkiye girerek, hem ona göre benliğini ve müminin şahsiyet özelliklerini kazanacak, hem de kazandığı bu güzellikleri iletişime geçtiği insanlarla paylaşarak içinde yaşanır bir toplum için sosyo-kültürel çevresini kuracaktır. Bütün bu “gerçek sosyalleşme” çerçevesinden hareketle, içinde yaşadığı çevreyle doğrudan, yalansız, samimi bir irtibat kurması gereken Müslümanın, kimliklerin saklanabildiği ya da farklı şekillerde takdim edilebildiği bir ortamda, ruh ve bedenen kurulabilecek münasebetleri imkânsız hâle getiren araçlarla kurduğu “sosyalleşme”yi bu temel çerçeveye uygun duruma getirmesi gerekmektedir. Bu durumda irtibat kurduğu kişiyi sadece bir “nickname” ya da sanal bir arkadaş olarak değerlendiren, bu kişiyle ilişkisini kendisine haz verdiği sürece canlı tutan ve bu kişiye karşı sorumluluk hissetmeyen bir insanın, sosyal medyada elde ettiği şeye “sosyalleşme” denilemeyeceği açıktır. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 dosya Avrupa Müslümanlarının Sosyal Medya Kullanımı İlknur KÜÇÜK • ikucuk@perspektif.eu talyan Akademisyen Stefano Allievi, Avrupa’daki Müslüman popülasyonu hakkında çok fazla çalışmanın bulunduğunu, fakat bu topluluğun nasıl “oluşuyor” olduğuna, kendilerini nasıl “ürettiklerine” dair disiplinlerarası araştırmaların çok az olduğunu belirtir. Allievi’ye göre etnik olmayan, ulusaşırı özelliğe sahip Müslüman popülasyonu, “Avrupa’daki Müslüman Neo-Topluluklar” (Muslim neo-communities of Europe) kategorisiyle isimlendirilmelidir. Bu topluluklar yenidir (neo), çünkü “topluluk” (community) konseptinden farklılık gösterirler. Zira ikinci jenerasyon Müslümanlarla Avrupa’daki Müslüman topluluklar, sosyal kademede aktif olmaya başlamışlardır. Dindardırlar, fakat artık etnik ya da ulusal aidiyetleri onlar için belirleyici değildir. Diğer bir deyişle karşılıklı etkileşime açıktırlar.1 Bu yeni topluluk, Avrupa’da kamusal alana kültürel ve dinî referanslarıyla yeni bir sosyal aktör olarak dahil olmuştur. Bu topluluğun oluşmasında kitle iletişim araçlarının farklı rollerini araştıran Allievi, bu topluluğun hem kendilerinin dönüştüğünü hem de Avrupa’yı dönüştürdüğünü vurgular. Eski Medyaya Yeni Meydan Okuyuş Küreselleşme ile ürünler, para ve insanlar bitimsiz bir hareketliliğe kavuştu. Bilgi de bu hareketliliğe katılınca, Müslümanlar için de farklı bir sosyolojik gerçeklik oluşmuş oldu. Bu gerçekliği iki başlık altında inceleyebiliriz: Birincisi, sosyal süreci belirleyen bir etmen olan medyanın değiştirdiği/dönüştürdüğü Avrupalı Müslümanlar; ikincisi ise Avrupalı Müslümanların değiştirdiği/ dönüştürdüğü medya. Sosyal Medyanın Değiştirdiği Avrupalı Müslüman Sosyal medya, dünyanın birçok yerinden insanlarla buluşma imkânı sunuyor. Bu da insanların farklılıkları görerek daha hoşgörülü insanlar olmaları sonucunu doğuruyor. Bu kapsamda sosyal medya aracılığıyla oluşan yeni Avrupalı İslam diskurunu, ulus aşırı dinî bir diskur (transnational religious discourse) olarak betimleyebiliriz. Zira “Müslüman nedir?” sorusunun cevabı, insanların zihinlerindeki eski cevaplardan artık farklılık göstermektedir. Amerika’da Slam sanatçısı bir Müslüman, İngiltere’de iş adamı bir Müslüman, Pakistan’da blog yazarı bir Müslüman, İsveç’te müzisyen bir Müslümanla tanışan; farklı ilgiler, zevkler ve kültürlerden Müslümanlarla buluşan insanlar için artık etnik ve ulusal sınırların belirleyiciliği anlamını yitirmektedir. Böylece sosyal medya Müslümanları dönüştürerek onlara şu hissi verir: “İslam etnik-ulusal bir gelenek değil; düşünülen, seçilen bir pratikler manzumesidir.” Avrupa’da, Arap, Türk, Boşnak, Afgan hatta Alman ya da Avusturyalı Müslümanlarla karşılaşan insanlar için bu hissin ayırt edici özelliği şurada gizlidir: “Alman-Arap-Müslüman” ya da “Fransız- İ Afgan-Müslüman” kimliklerindeki üçlemelerin her biri ülke içinde kendi içlerinde silikleşirken, bir de sosyal medyada küresel anlamda birbirleriyle ayrışmalar da silikleşmeye başlamıştır. Sosyal medya, bu sınırları kaldırmakla, “Müslüman Neo-Topluluğu”nun oluşmasına en büyük katkıyı sunmaktadır. Sosyal medyanın Avrupalı Müslümanı değiştirdiği ikinci alan ise, Müslüman cemaat ve derneklerin şeffaflığa daha rahat geçmelerini sağlamak olmuştur. Bütün buluşmalar, oluşturulan proje ve toplantılar sosyal medya aracılığıyla paylaşılarak eskiden çoğunluk toplumuna karşı kısmen kapalı bulunan (ya da öyle algılanan) yapılar, artık dışarıya açılmış, bu anlamda sosyal medyanın “mahremiyet sorunu” olarak algılanan ilan özelliği, Müslüman cemaatler için kendisini çekinmeden ortaya koymanın ve tabuları aşmanın da bir aracı hâline gelmiştir. Avrupalı Müslümanın Değiştirdiği Sosyal Medya Cuma günleri hutbe, diğer günlerde hadis ve âyetler yayınlayan özel gruplar, internet siteleri ya da chat grupları haricinde Müslümanların sosyal medyayı kullanış biçimleri müstakil bir şekilde araştırılabilecek bir konudur. Bunun yanında Avrupalı Müslümanların sosyal medyayı kullanma biçimleri ise, çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki Müslümanların sosyal medyayı kullanış biçiminden farklılık arz etmektedir. Almanya’da 2013 yılının başlarında FDP’li Siyasetçi Rainer Brüderle’nin gazeteci bir kadına hoş olmayan tavırlar sergilemesi üzerine “Aufschrei” (“Çığlık at”) hashtag’i Twitter’de büyük rağbet görmüş, kadınlar günlük hayatta karşılaştıkları cinsiyetçi yaklaşımları bu hashtag altında paylaşma olanağı bulmuşlardı. Öyle ki bu hashtag, 21 Temmuz 2013’te Grimme Online Özel Kategori Ödülünü kazandı. Jürinin açıklamasına göre #aufschrei, “birçok kadını, kendi hikâyelerini anlatma konusunda teşvik etti.”2 Twitter’da başlayan bu tartışma, siyaseti ve medyayı da etkileyerek gündemi uzun süre meşgul etti. Buna benzer şekilde sosyal medyanın Avrupalı Müslümanlar tarafından “azınlık sorunlarının paylaşım yeri” olarak kullanılması da bir yenilik teşkil ediyor. Örneğin Kübra Gümüşay tarafından oluşturulan #SchauHin (“Buraya bak”) hashtag’i ayrımcılıkla karşılaşan insanların tecrübelerini paylaşabilecekleri farklı bir platform oluşturdu. Gümüşay’a göre bu tarz paylaşımlar, insanların kendilerini sadece kurban olarak göstermelerini değil, aynı zamanda diğerleriyle paylaştıkları yüklerinin hafiflemesini de sağlıyor. Sosyal Medya Aracılığıyla Siyasi ve Sosyal Katılım Avrupa’da yaşadıkları toplumlarda kitle iletişim araçları tarafından “kendilerini tanımladıkları/ hissettikleri şekilde” temsil edilmediklerini düşünen Müslümanların sosyal medyayı kullanarak ulaştıkları imkânlar da, onların artık kendilerini ifade gücünden yoksun olmadıklarını ortaya koyuyor. Sosyal medyanın özelde Avrupa Müslümanlarına, genelde ise göçmenlere bir diğer getirisi siyasi düzlem ile sosyal medyadaki farklılığın doğurduğu katılım imkânlarıdır. Türkiye vatandaşı olarak bir Avrupa ülkesinde yaşadığınızı düşünün. Eğer bulunduğunuz ülke, siyasi katılım için sadece ülke vatandaşlığını şart koşuyorsa, mevcut vatandaşlığınızla seçimlere katılamazsınız. Fakat demokratik katılım imkânlarının sadece sandıkla sınırlanmadığı günümüzde, ırk, din, dil, cinsiyet gibi ayrımların gündeme gelmediği sosyal medyada ülke gündemi ile alakalı demokratik katılımınızı gerçekleştirebilir, fikirlerinizi en üst makamlara iletebilir ve kamuoyunun bir parçası hâline gelebilirsiniz. Bu esnada size kimse, “Hangi vatandaşlığa sahipsiniz?” şeklinde bir soru yöneltmeyecektir. 1 Stefano Allievi, Jörgen S. Nielsen: Muslim Networks and Transnational Communities in and Across Europe. Chapter One: Islam in the public space: Social networks, media and neo-comminities. S. 4. 2 h t t p : / / w w w . g r i m m e institut.de/html/index.php?id=1667#c10914 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 haber UETD: Seçimlerde Gümrük Modeli Uygulansın vrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik ve yönetim kurulu üyeleri UETD Genel Merkezi’nde sabah kahvaltısında gazetecilerle bir araya geldi. Düzenlenen basın toplantısında, Almanya’nın bazı eyaletlerinde yapılacak olan Belediye Başkanlığı Seçimleri ve Türkiye’de yapılması planlanan erken seçimlerle alakalı gazetecilere bilgiler verdi. Çelik, "Malumunuz olduğu üzere 7 Haziran 2015 tarihinde Türkiye’de 25. Dönem milletvekiliği seçimleri yapıldı. Sonuçta hiç bir parti tek başına iktidar olamadı ve beraberinde hiç bir şekilde koolisyon gerçekleşemedi. Netice olarak önümüzdeki 1 Kasım`da se- A Atalay AVCI Allianz Hauptvertreter Fachagentur für die Allianz Bank Her Türlü Sigorta İşlemlerinizde Hizmetinizdeyiz Tüm Müşteri ve Dostlarımızın Mübarek KURBAN Bayramlarını En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz. Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barış Getirsin. Marienstr. 107 · 63069 Offenbach Tel: 069-84845910 · Fax: 069/84845911 Mobil: 0173-3575687 · eMail: atalay.avci@allianz.de çim tekrarlanacak. Yurt dışında 2 milyon 866 bin seçmenimiz var. Sadece Almanya’da bir milyon 410 bin seçmenimiz bulunuyor. Son seçimlerde 1 milyon 60 bin kişi oy kullandı. Her türlü zorluk ve sıkıntıya rağmen son yapılan seçimlerde çıkan sonuçları bizler başarı olarak görüyoruz. Son yapılan gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse 7 Haziran seçimlerindeki eksikleri Yüksek seçim kuruluna bildirdik. Umuyoruz ki bu raporlarımız değerlendirilir. Şayet erken seçim kesinleşecek olursa önümüzdeki günlerde tekrar YSK’ ile görüşmeye gideceğiz. Kendi lugatımızda "Gümrük Modeli" diye adlandırdığımız yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın istedikleri her başkonsoloslukta oy kullanmalarına olanak sağlayacak bu modelin hayata geçirilmesini istiyoruz. Yani Fransa’da yaşayan bir vatandaşımız Almanya’ya ziyaret etmek için geldiğinde orada bulunan en yakın konsolosluklarda oy kullanabilmelidirler. "Bu bağlamda YSK’ya bu üzerinde durduğumuz gümrük modelini sunacağız" dedi. BELEDİYE SEÇİMLERİNDE MUTLAKA OYUNUZU KULLANIN Almanya'nın alana göre dördüncü, nüfusa göre birinci olan Kuzey Ren-Vestfalya, eyaletinde yapılacak Büyük şehir Belediye Başkanlığı seçimlerine de değinen Süleyman Çelik, "13 Eylül’de Kuzey Ren-Vestfalya’da yapılacak Büyükşehir Belediye seçimlerinde 1,3 milyon türk ve Türk kökenli vatandaşımız yaşıyor. Büyük şehir belediye başkanlığı seçimi Türkiye’de ki gibi düşünülmesin. Çok önemli yetkileri olan Belediye başkanlığına Emniyet ve Eğitim Müdürlüğü bağlıdır. Bu bağlamda bulunduları şehirde hangi siayasi parti ve aday olacak olursa olsun vatandaşlarımız gitsinler ve oylarını kullansınlar. Mektupla ve bağlı bulundukları muhtarlıklara giderek oylarını kullanabilecekler" dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ özel köşe Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 SunExpress’ten İstanbul Çık Aradan Kampanyası İ zmir ve Antalya’yı hem iç hem de dış hatlarda tarifeli seferlerle en fazla noktaya aktarmasız bağlayan ve Türkiye’nin 15 kentinden Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli seferlerle uçan SunExpress, aktarmalı uçuşlara karşı tanıtım kampanyası başlattı. Türk Hava Yolları ile Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress, düzenlediği kampanya ile aktarmasız seferlere dikkat çekmek ve yolcuların zaman kaybı olmadan daha rahat seyahat edebilmesi için aktarmalı uçuşlara karşı kampanya başlattı. “İstanbul Çık Aradan” temalı kampanyada, yolcuların direkt uçuşlarla hem zaman kazandığı hem de daha rahat seyahat edebildiği olgusu vurgulanıyor. Tanıtım kampanya çerçevesinde, aktarmalı seferlerin merkezi konumunda olan İstanbul’un zorunlu uçuş güzergâhı olarak eleştirel karaktere büründürüldüğü beş ayrı film çekildi. İstanbulcikaradan.com sitesinde ve SunExpress’in bütün sosyal medya kanallarında yürütülen kampanyada Adana, Kars, Diyarbakır, Trabzon ve Almanya olmak üzere çekilen reklam filmleri Sosyal Medya’da büyük beğeni topluyor. Kampanya çerçevesinde sunulan klipler ilk 3 günde 500 binin üzerinde kişi tarafından izlendi. Kampanya için oluşturulan mikro site, istanbulcikaradan.com’da filmlerin yanı sıra uçak bileti ödüllü kelime oyunu da ziyaretçilere sunuluyor. Aktarmalı uçuşlara karşı başlatılan kampanya hakkında bilgi veren SunExpress’in Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, “İzmir ve Antalya’yı hem iç hem de dış hatlarda tarifeli seferlerle en fazla noktaya aktarmasız bağlayan SunExpress, Türkiye’nin 15 kentinden Avrupa’da 42 noktaya direkt tarifeli seferlerle uçan tek hava yolu şirketi. Diğer hava yolu şirketlerinin aksine merkezimiz Antalya’da, HUB’ımız ise İzmir’de. İstanbul’un hava trafiği ise herkesin malumu. Bu noktadan yola çıkarak, aktarmasız uçuşlara dikkat çeken, yolcuların zaman kaybı olmadan, direkt seferlerle daha rahat yolculuk yapabileceklerine dair bir farkındalık yaratmak istedik” dedi. Tanıtım kampanyası hakkında bilgi veren Aydın, “Kampanyamız SunExpress’in bütün sosyal medya kanallarında ve istanbulcikaradan.com sitesinde yürütülmekte. Aktarmasız uçuşlara dikkat çekmek için eğlenceli 5 ayrı kısa klip hazırlandı. Aktarma merkezi olan İstanbul ise eleştirel bir karaktere büründürüldü ve her klipte farklı tiplerde karşımıza çıkıyor. Klipler oldukça ilgi çekti; ilk üç günde 500 binden fazla kişi tarafından izlenildi. Ayrıca mikro sitemiz istanbulcikaradan.com’da kelime oyunu da mevcut, oynayanlar ücretsiz uçak bileti kazanma şansını elde edebiliyor” dedi. Tüm Müșteri ve Dostlarımızın Mübarek Kurban Bayramlarını En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz. Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barıș Getirsin. Asım TOZOĞLU Dipl.- Volkswirt Vorsitzender Lohnsteuerhilfeverein Tican (Krone) e.V. Schwalbacher Str. 58 . D-60326 Frankfurt Tel: 069-731919 • Fax: 069-73997163 • www.tican.eu • tican@gmx.de HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 20 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 DİTİB Tarafından Münih’te Vekaletle Kurban Programı Düzenlendi iyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliği ile yürütülen Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu kapsamında Almanya’nın Münih kentinde tanıtım toplantısı düzenlendi. Almanya’nın Hannover kentinde başlayan, Köln, Frankfurt, Karlsruhe ve Stuttgart bölgelerinde devam eden tanıtım toplantıları Münih – Ingolstadt DİTİB Kocatepe Camii’nde yapılan programla tamamlandı. Ingolstadt DİTİB Kocatepe Camii konferans salonunda düzenlenen toplantıda, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, DİB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Yurt Dışı Türkler Daire Başkanı Kazım Türkmen, TDV Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun, Münih Başkonsolosu Mesut Koç ve Münih Din Hizmetleri Ataşesi Kuddusi Uysal, bölgedeki din görevlileri, cami dernek yetkilileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. TDV’nin vekaletle kurban programı hakkında gerekli bilgilerin verildiği toplantıda, programın Almanya’da daha iyi gerçekleştirilebilmesi için nelerin yapılması gerektiği konuları ele alındı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, dünyanın farklı bölgelerinde Türkiye’den yardım bekleyen insanların olduğunu ifade ederek, “Bir tarafta böyle bir ruh var. Bir tarafta da gerek Türkiye’de ülkemizde gerekse Avrupa ve başka ülkelerde bulunan vatandaşlarımızın bu şefkat talebi karşısında gani gönüllü tavırları var. Bunların buluş- D turulması gerekiyor” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın bu amaçla vekalet yoluyla kurban programı düzenlediğini belirten Yılmaz, “TDV’nin vekaletle kurban programı bütün dünyayı saran bir merhamet eline dönüştü. Bugün Afrika’da ve dünyanın başka bölgelerinde Türkiye’ye karşı bir teveccüh varsa bunda, Türkiye Diyanet Vakfı ve Diyanet İşleri Başkanlığı hizmetlerinin çok önemli bir yeri var” diye konuştu. DİB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Yurt Dışı Türkler Daire Başkanı Kazım Türkmen de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurt dışı hizmetleriyle ilgili bilgi verdi. Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun da toplantıda yaptığı sunumda, vakıf olarak yurt içinde ve yurt dışındaki vatandaşlarımızdan, kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyenlere yardımcı olmak amacıyla 1993 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte Vekaletle Kurban Kesim Programı düzenlediklerini belirtti. Bu yıl kurban bedelinin Almanya için 150 Avro olarak belirlendiğini ifade eden Tutkun, kurbanlarını Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla kestirmek isteyen gurbetçi vatandaşlarımızın, Din Hizmetleri Müşavirlikleri, ataşelikler ile bağlı dernek ve din görevlileri vasıtasıyla kurban bağışı yapabileceklerini kaydetti. dosya Mustafa Yeneroğlu: Erken Seçim Yurtdışındaki Vatandaşlarımıza Yeni Bir Fırsat Sunuyor A K Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, 1 Kasım’da tekrarlanacak seçimler öncesi yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın seçmen bilgilerini kontrol etmeleri gerektiğini hatırlattı. Yurt dışı seçmenlerin Türkiye siyasetinde çok önemli bir unsur hâline geldiğine dikkat çeken Yeneroğlu, seçimlere katılım konusundaki vatandaşlık sorumluluğunun yurt dışı seçmenler tarafından yerine getirileceğini ve böylelikle katılımın son seçimlerden çok daha fazla olacağını ümit ettiğini belirtti. 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlere yurt dışındaki vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ve toplamda 1.041.470 yurt dışı seçmenin oy kullandığı bilgisini veren Yeneroğlu, “Böylelikle yurt dışındaki vatandaşlarımız, kendi ihtiyaç ve taleplerinin TBMM’ye yansıması için son derece kararlı bir sinyal göndermiştir. Hükûmetin kurulamaması nedeniyle tekrarlanacak seçim, yurt dışı vatandaşlarımızın siyasi iradelerinin Meclis’e yansıması konusunda daha büyük fırsatlar sunacaktır.” dedi. Yeneroğlu, vatandaşlarımızın oylarını rahat bir şekilde kullanabilmeleri için seçmen kütüğündeki bilgilerini kontrol edip güncellemeleri gerektiğini belirterek, vatandaşlarımızın Yüksek Seçim Kurulu’nun (https://secmen.ysk.gov.tr/ysk/secmenBilgiYurtdisi.js p) internet adresinden kolayca seçmen kayıtlarının olup olmadığını, kayıtları varsa adresin doğruluğunu kolayca kontrol edebileceğini söyledi. Yeneroğlu seçmen kütüğüne ilişkin verdiği bilgi de, “Seçmen kaydının olmaması ya da adresin yanlış olması durumunda konsolosluk web sitesinden de (https://www.konsolosluk.gov.tr/ekonsolosluk/Sayfal a r / I s l e m Tu r B i l g i S a y f a l a r i / IslemBilgileri?Type=5056&Name=N%C3%BCfus) indirilebilecek adres beyan formunun doldurularak posta yoluyla gönderilmesi veya kendilerine en yakın konsolosluğumuzda doldurulması yeterli olacaktır.”, açıklamasında bulundu. Yurtdışında yerleşik 2,8 milyon vatandaş için yerinde seçim hakkıyla birlikte anavatanlarında siyasi karar mekanizmalarına doğrudan ve daha kolay katılım için fırsat sunulduğunu ifade eden Yeneroğlu, “2014 Cumhurbaşkanlığı ve 2015 Haziran Genel Seçimlerinde vatandaşlarımız 54 ülkede kurulan sandıklara koşmuşlar ve iradelerini ortaya koymuşlardır. 1 Kasımda tekrar yapılacak seçimlerde yurtdışındaki vatandaşlarımız kendi rekorlarını kırarak daha fazla katılım göstereceklerdir. Buna inancım tamdır. İnşallah, yurt dışı seçim bölgesi oluşturulmasıyla ilgili TBMM’ye verdiğimiz kanun teklifi yasalaştığı takdirde bir sonraki seçimlerde yurtdışı seçmenlerimiz kendi vekillerini doğrudan seçeceklerdir. Sandıklara gitmemiz ve yoğun katılım sağlamamız, tüm siyasi partilerin yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın meselelerine daha yakın ilgi göstermeleri açısından da çok önemlidir. Türkiye’nin gelişiminin devam etmesi, istikrarını koruması için 2.8 milyon yurtdışı seçmenimizin hepsini sandığa davet ediyorum.”, dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 21 ❭ Gurbet Mektupları-21 muhtazaf@gmail.com ❬ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 M. Salih AYDIN evgili dostlarım, çoktan beri irdele- tilen mallar satılması gerekmektedir. mek istediğim tutkusu olduğumuz İşte burada silah üreten devletler silahlarını teknolojik aletlerin ne kadar tesirin- satabilmesi için düşman kardeşler üretmeleri deyiz? gerekli diyerek, düşman kardeşler üretilerek insanlar suni düşmanlıklarla birbirlerine gireVe bizi ne kadar tutsak yapmıştır? rek milli servetlerini silah sanayilerine yatırTeknolojinin gelişmesi insanların yararına mı. Yoksa insan ruhuna ve bedenine ne kadar mıştır. Fakat bu durum fazla sürmeyerek değişik zararları vardır?. olaylara gebe olunmuş, insanlar kendi güvenBöyle soruları kendimize sorabiliriz. Teknolojik aletler yaşlısı ile genci ile haya- liği için güvenli olan diğer devletlere göç ederek, diğer halklar arasında ırkçılık yükselmiştımıza girmiştir. tir. İnsanların birçokları bu çekim kapsam alaBütün bunlara nisbet devletlerin harcamanına çoktan girdiler. ları çoğalmış, fakat üretici firmalar kazanmışArtık teknolojisiz hayat olmaz diye düşütır. nen insanların sayısı, bizim toplulumuzla, baVelhasıl ne kadar yazarsak yazalım, arkası tılı toplum arasında kıyas yaptığımızda, bizim toplum daima elekronik aletleri üretme de ge- bitmez. Demem odurki; insanoğlu hesabını iyi yari kaldığımız halde, tüketme de adeta motor parsa, barış ve huzur içinde yaşamayı göz önüolmuşuzdur. Artık tutkumuz hastalık derecesine varmış- ne alırsa, din, dil, ırk ayrımı yapmadan insan ilişkileri içinde yaşamaya başlarsa inanın ne tır. savaşlar olur, ne kin. Birçok insanın tedavi görmesi gerekmekteBazı aç doymaz insanların kazanımları artdir. sın diye mazlum insanları feda etmenin hiçbir Teknolojik gelişme insanların işlerini koanlamı yoktur. laylaştırmıştır. Dünya barışı insanlığın faydasına olduğu Ayrıca erişim ve bilgi kaynağı hızlanmıştır. gibi, üretim fazlası paylaşımdan bile pay alaBirçok işlerimizi yatarken bile halledebili- mayan, diğer insanlarda faydalanarak, aç ve yoruz. muhtaç insanlara derman olunur. Ulaşacağımız insanlar evin içindeki insanBu hususta Rabbimiz, biz müslümanlara lardan bile yakın. zekat, sadaka ve kurbanı emretmiştir. Doğru veya yanlış bilgiler elimizin altında Mallarımızın temizlenmesi gerekmektedir. hazır ve nazır. Çünkü; garibin, fakirin hakkı vardır. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde bu sayede Ayetlerde Alemlerin Rabbi olan ALLAH üretim arttı işçi istihdamı azaldı, kâr yükseldi. c.c. ü şöyle buyurur: Az insanla ceplerimiz doldu. Ey muhammed! Doğrusu biz sana pek çok Sunni teknolojik kimyasal yiyecekler rafla- nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için narı doldurdu. maz kıl ve kurban kes. (Kevser süresi / 1-2) İnsanlar tüketemediğini bile alarak israf Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kenditoplumları oluştu. Bilinmeyen hastalıklar or- niz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında taya çıkarken ilaç tüketimi had safhaya ulaştı. bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olİnsanlar tembelleşmiş olduğu gibi, özeli- duklarınızı noksansız görür. (Bakara / 110) miz, gizlimiz, sırlarımız, tabularımız, insan Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden ilişkileri kalmadı. dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir Dost dediklerimizi bile hatırlayamaz ol- hak vardır. (Zâriyât / 19) duk. Bu ayetler gibi birçok ayet vardır. Öyleyse 50 sene içinde bu kadar hızlı gelişmenin mallarımızı temizleyelim. Sadaka, fitr, zekat baş aktörü ise sömürü amaçlı çalışmalardır. ve kurban gibi mallarımız da verilecek bir hak Bu kadar gelişmeye bazı toplumlar ayak uydu- varsa biran önce eksik bırakmadan hak sahibiramadıkları gibi çok gerilerde kalmışlardır. ne verelim. Dinen mesul olduklarımızı asla Bu durum dünyadaki dengeleri alt üst yap- unutmayalım ki, kabirde ve mahşerde unutumıştır. lanlardan olmayalım. Tabii teknolojik gelişmeye bağlı olarak üreVesselam. S özel köşe Remscheid Türk Kültür Ocağında Bed-i Besmele Programı TİB Bünyesinde başarılı çalışmalara imza atan Remscheid Türk kültür ocağı bu yıl okula başlayacak olan minik yavrulara hem hafızalarına yer edecek güzel bir gün yaşatma, hem de çok önem arzeden bir geleneğimizin devamını sağlamak gayesiyle Bedi-i Besmele proğramı düzenledi. Dernek Camii içerisinde gerçekleşen proğramda Din görevlisi Abdullah Atay dinimizde besmelenin önemine değinerek “Besmele her şeyin başıdır ilk adımıdır. Bu yıl okula başlayacak olan yavrularımız da hayatlarını ve geleceklerini önemli ölçüde etkileyecek olan eğitimlerinin başındalar, duamız odur ki alacakları eğitim onlara hayırlar getirsin. Ailelerden de ricam her zaman sabırla bu çocuklarımızın yanında olsunlar”. Dernek Başkanı Mustafa Bayrak ise çocuklarımızın okulda alacakları eğitimin yanısıra dernek olarak kendilerinin de her türlü desteği vererek yanlarında olacaklarını ve bu yıl özellikle gençlik çalışmalarına daha fazla eğileceklerini söyledi. Proğramda misafir olarak katılan ATİB Genel Başkan Yardımcısı Harun Kılıç yaptığı konuşmada “Milletleri ayakta tutan inançlarıdır gelenekleridir. Değerlerimize sahip çıktığımız müddetçe varlığımızı devam ettirebiliriz aksi taktirde akibetimiz konusunda iyimser olmamız mümkün değil dedi. Geçtiğimiz günlerde ATİB Kornwesthiem derneğine yapılan saldırıyada değinen Harun Kılıç “Biz bu saldırıyı sadece binamıza yapılmış bir saldırı olarak görmüyor bilakis Maneviyatımıza, içerdeki bayrağımıza ve Müslüman Türk Toplumuna yapılmış saldırı olarak görüyoruz” dedi. Proğramın sonunda okula başlayacak olan çocuklara hediyeler verildi ve Dua edilerek proğram sona erdi. A HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Eylül · September 2015 · Zilkade 1436 bulmaca