Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın
Transkript
Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın
Ergin ERGÜL KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu Aktüel hukuk Ankara 2001 I Yayın No ??? © 2001 ISBN 975-8380-????? Editöryal Yapım • Dizgi • Tasarım Tuğra Ajans (0.312) 232 30 88 Baskı YARGI MATBAASI (0.312) 341 54 17 Yayım YARGI BASIM YAYIM DAĞITIM LTD.ġTĠ. Atatürk Bulvarı Zafer Çarşısı No: 22-23 Kızılay/ANKARA Tel: (0312) 433 03 27 – 432 49 46 – 430 60 50 Fax: (0312) 433 31 45 © Birinci baskısının her türlü yayım hakkı Yargı Yayınevi’ne aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince alıntı yapılamaz, fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik vb.ler yazarın izni olmadan kopya edilemez. II ÖNSÖZ YasadıĢı yollardan elde edilen gelire karapara denildiği gibi bu gelirin normal ve temiz bir kazanç gibi yasal ekonomiye sokulması da karapara aklama olarak ifade edilmektedir. Dünyada her yıl yaklaĢık 1 trilyon dolar çeĢitli ve karmaĢık yöntemlerle, temiz ve yasal bir para gibi malî sisteme girmektedir. Bunun yarısı ise, uyuĢturucu kaçakçılığından gelmektedir. Sorunun tehlike oluĢturan ve ceza hukukunun müdahalesini kaçınılmaz kılan yönü; ilk olarak, bu paraların bir bölümü tekrar uyuĢturucu kaçakçılığı ve diğer örgütlü suçları iĢlemeye yatırıldığı için suçlulukla mücadele de baĢarısız kalınmaktadır. Ġkinci olarak ise, suçlular sahip oldukları bu muazzam kara fonlar sayesinde politik ve ekonomik sisteme etki etmekte, hukuk devletini ve bu devletin egemenliğini zayıflatmaktadır. Tehlikenin ulaĢtığı boyutları herhalde en iyi, “The Economist” dergisinde yer alan “Karaparaya karĢı önlem alınmazsa 2020 yılında ABD BaĢkanı‟nı mafya seçtirecek” cümlesi ifade eder. 90‟lı yıllardan itibaren gündeme oturan malî küreselleĢme karapara aklama faaliyetlerinin artmasına, ayrıca aklama tekniklerinin çeĢitlenmesine ve karmaĢıklaĢmasına yol açmıĢtır. Böylece karapara aklama örgütlü suç faaliyetleri içerisinde ağırlık kazanmıĢtır. Bu geliĢmeyi vurgulamak için artık “mafyalar daha beyaz yıkar “ ifadesi kullanılır olmuĢtur. Son yıllarda ülkemizi sarsan skandallar ve yolsuzluklar da, çeteler, uyuĢturucu kaçakçılığı ve karapara aklamanın birlikte gündeme gelmesi de bunun açık bir göstergesidir. Karapara aklamanın gerçek bir “sınır tanımayan” suç niteliği, sırf ulusal bir mücadelenin yetersizliğini göstermiĢ ve uluslararası toplumun aktif biçimde seferber olarak, farklı mevzuatları yakınlaĢtırma ve ülkelerarası iĢbirliğini geliĢtirmeye yönelik bir dizi belge ve sözleĢmeleri meydana getirmesine yol açmıĢtır. Ancak, devletlerin hukuk sistemleri ve mevzuatları arasındaki farklılıklar, uluslararası suçların cezalandırılmasında savcı ve hâkimlerin önlerinde engel oluĢturmaya devam etmektedir. Bu nedenle, karapara III aklama, örgütlü suç ve yolsuzluk konularında uzmanlaĢmıĢ hâkim ve savcılar Avrupa kamuoyunu ve yetkilileri uyarmak için giriĢimlerde bulunmaktadırlar. Bu bağlamda, gizli hesap ve karapara aklama Avrupa'sına karĢı çıkan yedi Avrupalı hâkim-savcının 1 Ekim 1996 tarihli ünlü „Cenevre Çağrısı‟ Fransa ve Avrupa‟da büyük yankı uyandırmıĢ ve Avrupa Birliğinin “Avrupa Adlî Alanı” oluĢturma çabalarına yön vermiĢtir. Dünyada yolsuzluk soruĢturmalarının en tanınmıĢ isimlerinden Fransız sorgu hakimi Eva Joly Ģu gerçekçi tespiti yapmaktadır: “Malî Sorgu Hakimliğinde göreve baĢlarken yüzeysel, marjinal, bireysel ahlakî noksanlık ürünü- tesadüfî bir mesele ile karĢılaĢacağımı düĢünüyordum. Ancak bugün kesin olarak inanıyorum ki, malî suçluluk ekonominin içine iyice yerleĢmiĢ bulunmakta ve geleceğimiz üzerinde gölge oluĢturmaktadır.” Karapara aklama ile mücadele artık, Avrupa Konseyi‟nden OECD‟ye, AB‟den BM‟e baĢlıca uluslararası toplulukların öncelikli gündem maddelerinin baĢında gelmektedir. Çünkü Demokratik toplumların içindeki “Truva atı”na benzetilen organize suçluluk, günümüzde demokrasinin iĢleyiĢine ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yönelen en büyük tehdit konumuna yükselmiĢtir. Öyle ki, kiĢi hak ve özgürlüklerinin sadece devlet karĢısında değil, aynı zamanda mafyaya karĢı da korunması zorunlu hale gelmiĢtir. Organize suçluluk canavarının can damarı ise, karaparanın aklanmasıdır. Çok uluslu bir Ģirket gibi faaliyet gösteren, yolsuzluk, rüĢvet, Ģiddet, Ģantaj ve tehdit gibi etkili silahlara sahip bu canavarın can damarını kesmeye yönelmeyen ve eĢit silahlarla yapılmayan bir mücadelenin baĢarısız olacağı çok açık olarak ortaya çıkmıĢtır. Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirleri (karaparayı) aklama ihtiyacı, en iyi gizlilik garantilerini veren ülkeler ve bankalar arayıĢında olan örgütlü suçluluğun küreselleĢmesini beraberinde getirmektedir. Çünkü tüm önemli aklama iĢlemleri, çeĢitli ülkelerin banka ve finans kuruluĢlarının kullanılmasını gerektirmektedir. Sorun global olduğundan çözümün de global olması gerekmektedir. Kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin tehdit edilmesine kayıtsız kalması düĢünülemeyeceğinden Karapara aklama ile mücaIV dele herkesi ilgilendirir. Ayrıca karaparadan yarar uman ve karapara aklama ile mücadele etmeyen bir ülke imajı, o ülkenin uluslararası saygınlığına zarar verir. Ülkemiz açısından ise, hukuk devletini yıkıcı nitelikte yeni bir suç türü oluĢturduğu artık tüm dünyaca kabul edilen karapara aklamayla mücadele, uluslararası bir yükümlülük ve AB‟nin Kopenhag kriterlerinden birisi olmasından önce, insanlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve bunun teminatı demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesi ve yaĢatılması ile ekonomik refahın gerçekleĢtirilmesinin olmazsa olmaz Ģartıdır. 1998 yılı ortasında yayınlanan “Karaparanın Aklanması ve Suçları” adlı eserimin aldığı olumlu tepkiler konu üzerinde artarak ilgilenmemi sağladı. Kaçakçılık ve Organize Suçlar Temel Kurslarındaki konuĢmacı, Merkez Bankası ve Bankalar Birliği‟nin “karapara aklama ve önlemler” konulu panellerinde panelistlik ve çeĢitli ulusal ve uluslararası toplantılardaki katılımcılık deneyimi ile 2000 yılı ocak ayından itibaren 6 ay süreyle Fransa'da yaptığım araĢtırmaların ıĢığında önceki kitabın yeni bir baskısı yerine, konunun Türk ve Fransız Yargıtayları kararları ve yeni ilavelerle desteklenen, hukukî ve teknik yönünden hiç bir ödün vermeden, mültidisipliner ve aktüel yönüne uygun bir baĢlık, plan ve içerikle tamamen yeni bir eser ortaya koymaya çalıĢtım. Bu vesile ile, Fransa‟daki araĢtırmalarım sırasında, yardımlarını gördüğüm TRACFIN‟in hukuk danıĢmanı Savcı Dominique GAILLARDOT, Mali Ġncelemeler Daire BaĢkanı Jean Paul GARCIAS ve Adalet Bakanlığı Hâkimi Marc RIVET‟e teĢekkür etmek isterim. KuĢkusuz en fazla minneti ise, her zamanki gibi, en baĢından itibaren ve her aĢamada fiili yardımı ve yapıcı eleĢtirileri ile, eserin ortaya çıkmasında büyük katkısı olan eĢim Hatice ERGÜL‟e borçluyum. Ankara, Mart 2001 Ergin ERGÜL V ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ................................................................................................................................ III BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA VE KARAPARA AKLAMA KAVRAM VE OLGULARI I.KARAPARA KAVRAMI ...................................................................................................... 1 1.PARANIN RENKLERĠ: KARA, GRĠ, AK .......................................................................... 1 2.KARAPARANIN TARĠHĠ ................................................................................................. 2 II.KARAPARA AKLAMA KAVRAMI, AġAMALARI, TEKNĠKLERĠ ..................................... 2 1.LĠTERATÜRDE KARAPARA AKLAMA .......................................................................... 2 2.KARAPARA AKLAMANIN TARĠHĠ VE TERĠMĠN PATENTĠ ............................................ 4 3.KARAPARA AKLAMA AġAMALARI ............................................................................... 7 A.YerleĢtirme (ön yıkama) ............................................................................................. 8 B.Ayırma (yıkama) .......................................................................................................... 9 C.BütünleĢme( Sıkma) ................................................................................................. 11 4.ÖRNEK OLAYLAR ....................................................................................................... 12 5.KARAPARA AKLAMA TEKNĠKLERĠ ............................................................................. 13 A.Karapara Aklama Tekniklerinin Sınıflandırılması ...................................................... 13 a.Basit aklama .......................................................................................................... 16 b.GeliĢmiĢ aklama..................................................................................................... 16 c.KarmaĢık aklama ................................................................................................... 17 B.Yeni sınıflandırmanın özelliği .................................................................................... 18 C.BaĢlıca karapara aklama yöntemleri ........................................................................ 20 a.Genel olarak ........................................................................................................... 20 b.En eski teknik:Fonların yasadıĢı ithali .................................................................... 26 c.Karapara aklayıcı Ģirinler!....................................................................................... 28 d.Vergi cennetleri (off-shore bölgeler): nüfus fakiri banka zengini ülkeler ................ 30 e.Çok baĢvurulan bir yöntem: Ödüncü geri verme metodu ..................................... 33 f.Paravan ya da hayalî Ģirketlerin kullanılması.......................................................... 33 VI g.Nakit para kullanılan iĢyerleri üzerinden karapara aklama .................................... 36 h.Gözde bir yöntem :Kumarhane ve gazinolar kullanarak aklama ........................... 37 ı.Sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturaları kullanarak aklama ................................................. 38 i.80’li yıllar Türkiye'sinin meĢhur yöntemi:hayali ihracat ........................................... 38 j.Döviz alımı ve döviz büfelerinin kullanılması .......................................................... 41 k.YasadıĢı banka sistemlerinden yararlanarak aklama ............................................ 42 l.Modern bir yöntem: Borsa ...................................................................................... 43 m. Sahte dava yöntemi ............................................................................................. 45 n.Japon karıncalar .................................................................................................... 46 o.Banka ve Finans Kurumları aracılığıyla aklama ................................................... 46 ö.ÇalıĢanlar ve müĢteri yönünden karapara aklama ihtimalini akla getirebilecek örnek olaylar .............................................................. 51 III. KARAPARAYI NEDEN AKLAMALI? ............................................................................ 51 IV.KARAPARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN NEDENLERĠ VE SUÇ POLĠTĠKASI ..... 52 V.UYUġTURUCU TĠCARETĠ VE NARKO-DOLARLARIN AKLANMASI .......................... 60 VII.ÖRGÜTLÜ SUÇ VE KARAPARA AKLAMA................................................................. 62 VII.YOLSUZLUK, RÜġVET VE KARAPARA AKLAMA ................................................... 66 VIII. BAZI ULUSLARARASI ÖNEMLĠ KARAPARA AKLAMA OPERASYON VE DAVALARI ................................................................................................................... 77 1.BCCI DAVASI. .............................................................................................................. 77 2.MARGARITA DAVASI .................................................................................................. 78 3.BASCO-LANDAISE DÖVĠZ ġĠRKETĠ DAVASI ............................................................. 79 4.FRANCLIN JURADO DAVASI (1990-1996) ................................................................. 80 5.CASABLANCA OPERASYONU ................................................................................... 81 IX.TÜRKĠYE’DE KARAPARA AKLAMA ........................................................................... 82 ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA AKLAMAYA KARġI MÜCADELENĠN ULUSLARARASI BOYUTLARI I.ULUSLARARASI SÖZLEġME VE BELGELER ............................................................... 95 II. KARAPARAYLA MÜCADELENĠN ULUSLARARASI AKTÖRLERĠ ............................. 99 VII 1.BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER .............................................................................................. 99 2.UYUġTURUCU MADDELERĠN ULUSLARARASI KONTROLÜ BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER PROGRAMI ........................................................................................... 103 3.INTERPOL .................................................................................................................. 104 4.KARAPARANIN AKLAMANIN ÖNLENMESĠNE ĠLĠġKĠN MALÎ EYLEM GÖREV GRUBU (FATF) VE 40 TAVSĠYE ............................................................................... 105 5.EGMONT GRUBU ...................................................................................................... 119 6.AVRUPA KONSEYĠ VE POMPĠDOU GRUBU............................................................ 120 7. AVRUPA BĠRLĠĞĠ ...................................................................................................... 125 III. BAZI ÜLKELERDE KARAPARA AKLAMANIN ÖNLENMESĠ VE CEZALANDIRILMASI .................................................................................................. 135 1.ABD ............................................................................................................................. 135 2.ALMANYA ................................................................................................................... 137 3.BELÇĠKA ..................................................................................................................... 139 4.FRANSA ..................................................................................................................... 140 A-Ekonomik Suçlar ve Karapara Aklama Alanında Uzman Mahkemeler OluĢturulması .......................................................................................................... 140 B-Uzman Yardımcılık Görevi ..................................................................................... 141 C-Karapara Aklamanın Cezalandırılması ................................................................... 142 D-Karapara Aklama Ġle Mücadelenin Merkezi Ġdarî Birimi: TRACFIN ........................ 144 E-Karapara Aklamayla Mücadelede ĠçiĢleri ve Adalet Bakanlıklarının Rolü .............. 147 a.ĠçiĢleri Bakanlığı ................................................................................................... 147 b.Adalet Bakanlığı ................................................................................................... 148 aa) Rüşvetin Önlenmesi Merkez Birimi ............................................................... 149 5. HOLLANDA ................................................................................................................ 150 6. ĠNGĠLTERE ................................................................................................................ 151 7.ĠSVĠÇRE ...................................................................................................................... 153 8.ĠTALYA ........................................................................................................................ 155 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK HUKUKUNDA KARAPARA AKLAMANIN CEZALANDIRILMASI I.KARAPARA AKLAMA SUÇU ........................................................................................ 159 1.MEVZUATIMIZ BAKIMINDAN KARAPARANIN TANIMI ........................................... 160 VIII 2.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN UNSURLARI ....................................................... 162 A-Yasal unsur ............................................................................................................. 162 B-Ön Ģart: öncül suçlardan birinin iĢlenmiĢ olması .................................................... 163 C-Maddi unsur: ........................................................................................................... 165 D-Manevi Unsur.......................................................................................................... 167 a.Kastın ispatı ve ortaya çıkardığı sorunlar ............................................................ 168 3.FAĠL ............................................................................................................................ 171 4.YAPTIRIM ................................................................................................................... 172 5.CEZAYI AĞIRLAġTIRAN VE HAFĠFLETEN NEDENLER .......................................... 172 6. DAVA ZAMANAġIMI .................................................................................................. 173 7.USUL HÜKÜMLERĠ .................................................................................................... 174 A-Tedbir Konulması .................................................................................................... 174 B-Görev ..................................................................................................................... 176 C-Yetki ........................................................................................................................ 176 D-Yargılama Usulü ..................................................................................................... 176 E-Müdahale ................................................................................................................ 177 F-Müsadere ................................................................................................................ 177 G- Yabancı Ülkelerin Müsadere Talepleri .................................................................. 179 II.KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE ÖNLEYĠCĠ DÜZENLEMELER ................ 180 1.GENEL OLARAK ............................................................................................................ 180 2.ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ .................................................. 184 A-ġüpheli ĠĢlem Kavramı ............................................................................................ 184 B-ġüpheli ĠĢlem Tipleri................................................................................................ 185 C-ġüpheli ĠĢlemler Bildirimine Tabi Yükümlüler ........................................................ 188 D-Bildirimin Süresi ve Yaptırım .................................................................................. 189 3. KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMA VE KĠMLĠK TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN BELGELERĠ SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ......................................................................................... 190 A-Yükümlüler ................................................................................................................. 190 B-Kimlik Tespitine Konu ĠĢlemler ve Miktarı .................................................................. 190 IX a)Parasal sınıra tabi iĢlemler ...................................................................................... 190 b)Parasal sınıra tabi olmayan iĢlemler. ...................................................................... 191 C- Kimlik Tespitinin Ġstisnası. ......................................................................................... 191 D-Kimlik Tespit Usulü .................................................................................................... 192 E.Yaptırım ...................................................................................................................... 193 III. DÜNYA’DA MALĠ ĠSTĠHBARAT BĠRĠMLERĠ VE MALÎ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU BAġKANLIĞI ............................................................................................... 193 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI VE ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA I.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI ............................................. 201 II.KARAPARA AKLAMA SUÇLARINDA ULUSLARARASI YARDIMLAġMA ................ 206 1.ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ ĠHTĠYACI VE ADLÎ YARDIMLAġMA ............................ 206 2.MEVCUT ADLÎ YARDIM MEKANĠZMASININ ĠġLEYĠġĠ ............................................. 209 3.KARAPARANIN AKLANMASIYLA ETKĠLĠ BĠR MÜCADELE ARACI OLARAK ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA ................................................................... 212 BEġĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA AKLAMA SUÇUNA ĠLĠġKĠN FRANSIZ VE TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠMATLARI I. FRANSIZ YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI............................................................................ 217 II. TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI ................................................................................ 219 ALTINCI BÖLÜM ĠLGĠLĠ MEVZUAT I. KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR 4208 SAYILI KANUN ...... 227 II. KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR 4208 SAYILI KANUNUN UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠK ................................................................ 246 III. MASAK’IN KĠMLĠK TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN TEBLĠĞĠ ................................................... 265 X IV. MASAK’IN ġÜPHELĠ ĠġLEMLER TEBLĠĞĠ............................................................... 269 EK : ULUSAL VE ULUSLARARASI KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELE KRONOLOJĠSĠ .......................................................................................................... 281 SONUÇ ............................................................................................................................. 284 BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................................. 288 DĠZĠN ................................................................................................................................. 293 XI KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA ve KARAPARA AKLAMA KAVRAM VE OLGULARI I. KARAPARA KAVRAMI 1.PARANIN RENKLERĠ: KARA, GRĠ, AK Kamuoyunda ve medyada kullanıldığı anlamıyla suç faaliyetlerinden doğan, kaynağı yasadıĢı olan para karaparadır. Fransızca‟da aynı anlamda karapara (l‟argent noir) teriminin yanı sıra kirli para (l‟argent sale)‟da kullanılırken, Ġngilizce de yaygın olarak kirli para (dirty many) terimi kullanılmaktadır. Aynı anlamda her iki dilde yasadıĢı para (argent illégale/ illegal many) ifadesi de kullanılmaktadır. Günümüzde, bazı ülkeler hukukî anlamda karaparayı her türlü suç faaliyetinden elde edilmiĢ gelir olarak tanımlarken, bir kısım ülkeler de sadece belirli suçlardan elde edilmiĢ gelir olarak tanımlamaktadır. UyuĢturucu, silah, tarihi eser kaçakçılıkları, mafya tipi suçlar gibi ağır olarak nitelenen suçlardan elde edilen gelirler tüm mevzuatlarda karapara sayılmaktadır. Ġkinci grup ülkelerde kaynağı yasadıĢı olmakla birlikte karaparanın aklanması kapsamına alınmayan suçlardan elde edilen gelirlere literatürde gri para denilmektedir. 2 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL Bu durumda, kara ve gri paranın dıĢında kalan yasal, normal iĢlerden elde edilen ve karaparanın nihaî amacı olan “temiz para”nın renklerin diliyle ifadesi ise, “ak para” olmaktadır. 2.KARAPARANIN TARĠHĠ Karapara kavramı, ilk baĢlarda, uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin satıĢından elde edilen kazanç olarak ele alınmıĢtır. Daha sonra bu tanıma baĢka örgütlü suçlar da dahil edilmiĢtir. Artık kavram bir çok ülkede, her türlü ağır suçlardan elde edilen kazançları kapsar hale gelmiĢtir. Ancak tarihi geliĢim uyuĢturucu suçlarına bağlı bir süreç izlemiĢtir. 1925‟teki Cenevre anlaĢması ve 1961 TEK SözleĢmesi ile uyuĢturucu maddelerin geniĢ çapta yasaklanmasından sonraki yıllarda, karaparanın varlığı dünya ölçeğinde bir problem olarak ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Bu tarihlere kadar ki uyuĢturucu kullanımı sınırlı bir nitelik taĢımaktaydı . Bu nedenle, 1974 dünya ekonomik bunalımına kadar gerçek bir karapara probleminden bahsedilemez. Bunda iki kutuplu dünya yapısının da önemi vardır. Çünkü bu yapı nedeniyle ülkeler arası ulaĢım, taĢıma ve iletiĢim imkanları günümüzdeki kadar geliĢmemiĢti. UyuĢturucu dıĢındaki suçlardan kaynaklanan karapara ise en az paranın tarihi kadar eskidir. Asurlulardan kalan ticari yazıĢmaları çözen bilim adamları, Anadolu‟ya ihraç edilecek malların devlete ödenecek vergilerinden kurtulmak isteyen Asurlu iĢ adamlarının sahte beyan yoluna baĢvurmak suretiyle devleti yanıltarak karapara elde ettiklerini ortaya koymuĢlardır. II. KARAPARA AKLAMA KAVRAMI, AġAMALARI, TEKNĠKLERĠ 1.LĠTERATÜRDE KARAPARA AKLAMA KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________3 Bazen sadece “aklama” ya da “para aklama” da denilen “karapara aklama” iĢlemine iliĢkin literatürde - genelde hepsi birbirine benzemekle birlikte- yapılmıĢ çok sayıda tanım arasından bazılarını örnek olarak vermek gerekirse; “YasadıĢı yollardan, özellikle örgütlü suçlardan elde edilen kazançların yasal gelir olarak kabul ettirilmesi için malî sisteme sokularak, nakit formundan kurtarılmasıdır” “Suç yoluyla elde edilen para veya baĢka türlü değerlerin yasadıĢı kaynağını gizlemek ve meĢru ekonomiye katılmasını sağlamak amacıyla meĢru değerlere dönüĢtürülmesidir.” “Suçtan kaynaklanan gelirleri, yasa dıĢı yollardan elde edilen fonları malî sistem içinde bir süreçten geçirmek suretiyle, yasallık kazandırmadır.”. “Bazı fonların, illegal, hileli kaynaklarını gizleyebilmek amacıyla bir dizi iĢlemlerden geçirilmesidir.” “Yasa dıĢı yollardan elde edilen paranın kanunî yollardan elde edilmiĢ gibi gösterilmesi için yapılan bütün iĢlemlerdir.” “Karaparanın kimliğinin değiĢtirilmesi suretiyle, meĢrûiyet kazandırılmasına yönelik iĢlemlerdir.” “YasadıĢı yollardan elde edilen paranın, kimliğinin değiĢtirilmesi suretiyle, meĢrû bir kaynaktan kazanıldığı izleniminin yaratılmasına neden olan her türlü iĢlemdir.” “YasadıĢı faaliyetlerden gelen fonların, özellikle nakit tutarların yasal iĢlerden elde edildiği görüntüsünü verecek Ģekilde biçimlendirilmesini amaçlayan bir iĢlemdir”. “Karapara aklama, yasadıĢı faaliyetlerden, özellikle, geleneksel olarak uyuĢturucu kaçakçılığı ve günümüzde daha geniĢ olarak belli bir ağırlıktaki her türlü suçtan elde edilen sermayelerin yasal ekonomik dolaĢıma sokulmasını amaçlayan malî ve ekonomik nitelikte iĢlemlerin tümüdür.” 4 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL Karapara aklama, iktisadî açıdan ise, “ yasadıĢı yollardan kazanılan gelirin, değerini mümkün olduğunca koruyacak, yetkililerin dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliliğini arttıracak Ģekilde gizleyerek veya yasal gerekçe kazandırarak baĢka varlıklara dönüĢtürülmesi iĢlemi” olarak tanımlanmaktadır.1 Fransız Akademisi Sözlüğü ise, karapara aklamayı (blanchiment), “gerçek kaynaklarını gizlemek amacıyla suç sayılan kaçakçılık ya da faaliyetlerden gelen fonların tekrar mali dolaĢıma sokulması fiili” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 2 BM Taslak anlaĢmasında ise, karapara aklama; “yasadıĢı kazançların yasal yollarla elde edilen kazançlar Ģeklinde gösterilmesi amacıyla, gerçek kaynağın, tasarrufların, illegal yollardan kazanılan kârların, sahiplik ve hareketlerinin, bu kârların elektronik transfer yoluyla hareket ve değiĢimler de dahil olmak üzere gizlenmesi” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 2. KARAPARA AKLAMANIN TARĠHĠ VE TERĠMĠN PATENTĠ YasadıĢı iĢlerden sağlanan “kirli para” ya yasallık sağlama, yani karapara aklama ihtiyacı, suç ve suçlulukla özdeĢ bir tarihi geçmiĢe sahiptir. Karaparanın aklanması teriminin kullanması ise nispeten yenidir. Ancak bu hileli yol Ģu ya da bu Ģekilde, siyasi, ticarî ya da hukukî nedenlerle malî transferin varlık ya da niteliğinin gizlenmesi gerektiği durumlarda hep uygulanmıĢtır. Ortaçağda, Katolik kilisesi hem bir suç (biraz günümüzdeki uyuĢturucu kaçakçılığına benzer Ģekilde), hem de ölümcül bir günah kabul ettiği tefeciliği yasaklıyordu. Ödünç verdikleri paraların faizini almak isteyen alacaklılar ve tüccarlar modern gizleme, transfer ve karapara aklama tekniklerinin öncüsü birçok uygulama keĢfetmiĢ- 1 Yıldırım AKAR, Karaparanın Aklanması , Ankara 1997, s.3 2 Juris-classeur,1997/8, Fascicule 20. Paragraphe 33. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________5 lerdi. Amaç ya alınan faizleri görünmez yapmak (varlıklarını gizleyerek) ya da bunlara baĢka bir görünüĢ (niteliklerini gizleyerek) vermekdi. Bu amaçla bir çok hile kullanılıyordu. Tüccarlar yabancı meslektaĢlarıyla ödemeleri görüĢtükleri zaman kambiyo fiyatlarını faizleri de kapsamaya yetecek boyutlarda ĢiĢiriyorlardı. Bu kiĢiler bazen aldıkları faizlerin özel bir risk primine karĢılık olduğunu iddia ediyorlar ya da borçlu ve alacaklı önceden ödemenin geciktirilmesi konusunda anlaĢarak faizin ödemenin gecikmesinin cezaî Ģartı olduğu izlenimini oluĢturuyorlardı. Keza bugün tanıdıklarımıza benzer bir tür “hayali Ģirket” (gerçek hiç bir faaliyeti bulunmayan) kullanarak faizlerin gerçekte, sahip oldukları iĢletmelerin kârları olduğunu iddia ediyorlardı. Sermayeler bu Ģirkete ödünç veriliyor ve daha sonra da gerçekte hiç kâr elde edilmese de faiz değil de kâr Ģeklinde geri alınıyordu. Kilise yetkililerini aldatmaya yönelik bütün bu hileler kısmen ya da tamamen günümüzde de suç faaliyetlerinden elde edilen karaparayı aklamak için kullanılan tekniklerde de bulunmaktadır. Karapara aklama gibi, genellikle onunla birlikte anılan vergi cennetleri de uzun bir geçmiĢe sahiptir. XII.Yüzyıl baĢlarında Atlas Okyanusunda Avrupalı ticaret gemilerine saldıran korsanlar, orada harcayacakları paraları nedeniyle kendilerini kabul etmekten çekinmeyen vergi cennetlerinden ilk yararlananlar arasındadırlar. ĠĢlerini bırakma zamanı geldiğinde kendilerine çoğunlukla yabancı bir ülkede sığınak arıyorlardı. Günümüzdeki kimi vergi cennetlerinin benzeri olan Akdeniz‟in Ģehir devletleri, korsanların servetleriyle birlikte kendi ülkelerinde yerleĢmesini sağlamak için aralarında rekabete giriĢiyordu. Diğer taraftan korsanlar ganimetlerinden bazen af satın almak ve böylece evlerine geri dönebilmek için yararlanıyordu. 1612 yılı muhtemelen suç parası zilyetlerine sağlanan ilk modern af sayılabilir: bu tarihte Ġngiltere, mesleklerini terkeden korsanlara, üç buçuk asır sonra büyük uyuĢturucu baronlarının 6 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL kimi modern devletlere empoze ettiği pazarlıkların habercisi olan hem tam bir af hem suç gelirlerini muhafaza hakkı tanımıĢtır. 3 Karapara aklama teriminin Ġngilizce karĢılığı „money laundering‟ Amerikan kökenli olup basında kullanılması 1973-74 Watergate davası soruĢturmasına kadar gitmektedir 19 Nisan 1973 tarihli „The Guardian‟gazetesi, Meksika’da aklanan ve cumhuriyetçi partinin kampanyasında kullanılan 200.000 dolardan bahsetmektedir. Terimin kökeni, 1920‟li yılların ġikago‟suna uzanmaktadır. En fazla kabul gören iddiaya göre, o yılların meĢhur mafya babası Al Copene, o sırada ülkede çok popüler olan ödemelerin sadece nakitle yapıldığı bir otomatik çamaĢırhaneler zinciri satın alır. Kumar, fuhuĢ, Ģantaj, ve özellikle de, yasadıĢı alkol ticaretinden elde edilen kirli paraları her akĢam çamaĢırhanelerin o günkü gelirine ilave ederek deftere geçirir. Kirli para sözü edilen iĢletmelerin temiz parasıyla karıĢır. Böylece vergi dairesine bildirimden önce suç paralarının aklanmasını sağlar. Yani aklama teriminin patenti: Made in USA denilebilir. Bu konuda diğer bir iddia ise, karaparanın aklanmasının çamaĢır yıkamaya benzetilmiĢ olduğudur. Ancak deyimin uluslararası ün kazanması yasa dıĢı uyuĢturucu ticaretinin patlamasıyla, özellikle de 80‟li yıllarda ve Güney Amerika kokainin ortaya çıkmasıyla olmuĢtur. Daha önce tüm suç tarihinde böyle büyük paralara rastlanmıĢ değildi. UyuĢturucu kaçakçılarında ele geçirilen para miktarları akıllara durgunluk vermektedir. “narko-dolar” deyimi polis sözlüğüne yerleĢmiĢtir. ÇeĢitli ülkelerin mevzuatları incelendiğinde, bu iĢlemin adlandırılmasında ortak paydanın “kirli paranın yıkanması” olduğu görülmektedir. Gerçekten, karapara aklama terimi için kullanılan Fransa‟da blanchiment, Ġsviçre‟de blanchissage, Almanya‟da 3 UN-ODCCP, Paradis Financièrs, Secret Bancaire et Blanchiment d‟Argent, Nations Unies, New York,1999, s.3. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________7 geldwäsche, Commen Law Ülkelerinde money laundering, Ġspanyolca‟da le blanqueo ve bazı Güney Amerika ülkeleri mevzuatlarında, lavado terimlerinde “temizleme” fikri görülmektedir. Sadece Ġtalyan mevzuatında aklanan paranın tekrar dönüĢtürülmesi aĢamasını vurgulayan yatırma “ riciclaggio” terimi kullanılmaktadır.4 Diğer bazı dillerde “karapara aklama” karĢılığı kullanılan terimler ise; Pasprim parash (Arnavutça)... Tathir alamwal (Arapça)... Izchistvane naparite (Bulgarca)... Hsi ch'ien (Çince)... Vaske penge rene (Danimarkaca) ...To plysimo chrimaton (Yunanca)... Alvanat ksafim (Ġbranice)... Witwafferij van geld (Hollandaca)... Riciclaggio (Ġtalyanca)... Shikin no sentaku (Japonca) ... Penge vasking (Norveçce)... Pranie brudnych pieniedzy (Polonyaca)... Lavagem de dinheiro (Portekizce), Otmyvaniye deneg (Rusça)... Att tvatta pengar (Ġsveççe)... Prani sbinavych benez (Çekçe). Basında karaparanın yıkanması tâbiri de kullanılmakla birlikte, dilimizde aklama teriminin -yasada da bu terimin kullanılmasıyla- yerleĢtiği söylenebilir. 3.KARAPARA AKLAMA AġAMALARI Uzmanlara göre karapara aklama genellikle üç temel ve dinamik aĢamadan oluĢmaktadır. BM uzmanlarına göre bunlar; ilk olarak fonları suç kaynağından ayırma, ikinci olarak araĢtırmaları baĢarısızlığa uğratmak için suç delillerini gizleme ve son olarak ekonomik ve coğrafi kaynağını gizledikten sonra paranın suçlulara geri dönmesi aĢamalarıdır. 5 FATF uzmanlarına göre ise; Ġlk olarak “yerleĢtirme” olarak adlandırılan, nakit parayı normal malî ve ekonomik dolaĢım içine sokmak ya da yurtdıĢına transfer etmekten ibaret ön yıkama. Daha 4 Stefeno MANACORDA, La réglementation du blanchiment de capitaux en droit international: les coordonnées du système, RSCDPC, 1999/2, s.251. 5 UN-ODCCP,s.4. 8 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL sonra, çeĢitli finansal iĢlemlerle fonların kaynağını birbirine karıĢtırarak karaparanın kaynağı suçun izini silmeye yarayan yıkama ya da “ayırma”. Son olarak ise, aklanan meblağlara yasal bir kaynağın görüntüsünü verdikten sonra risksiz olarak kullanmak için ortaya çıkarmaktan ibaret yeniden devretme ya da “bütünleĢtirme” aĢaması. Bu tarif de, BM‟inkine benzemekle birlikte daha çok kabul görmüĢtür. Bu üç aĢama birbirinden ayrı zamanlarda cereyan edebileceği gibi çoğu defa özellikle aklamaya konu değerlerin ¨büyüklüğüne ve öncül suç failleri ve aklayıcıların ellerindeki vasıtaların karmaĢıklığına göre içice geçebilir. Diğer bir ifadeyle, aĢamanın seçimi mümkün aklama mekanizmalarına ve olaya dahil suç örgütünün ihtiyaçlarına bağlı olmaktadır. Genel olarak açıklayacağımız karapara aklamanın üç aĢamasının amacı, hem paranın yasadıĢı kaynağını gizlemek ve hem de iĢlem yapanların gerçek kimliklerinin açığa çıkmasını engellemektir. Aklama teriminin kökeni hakkındaki görüĢlerden birinin, karaparanın aklanması iĢleminin çamaĢır yıkamaya benzetilmesi olduğunu belirtmiĢtik. Bu benzetmeye göre karapara aklamanın aĢamaları: makineye atma (yerleĢtirme ya da ön yıkama), makinede yıkanma (ayırma ya da yıkama), -sıkma (bütünleĢtirme ya da yeniden devreye sokma) olarak özetlenebilir. Söz konusu aĢamaları ayrı ayrı ele alırsak. A.YerleĢtirme (ön yıkama) Karapara aklama iĢleminin en görünür dolayısıyla suçlular açısından en zor bölümü, soruĢturma makamları için ise en kolay aĢamasıdır. “DönüĢtürme” de denilen bu aĢamada, yasa dıĢı iĢlerden elde edilen nakit paraların yasal ekonomi içine sokulması ya da kaçak olarak ülke dıĢına transferi söz konusudur. Yani illegal yollardan elde edilen büyük miktarda nakit, fiziksel olarak malî sisteme girmektedir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________9 Bu aĢamada, genellikle suçlunun amacı suçtan elde ettiği kazancı nakit formundan kurtarmaktır. Zira günümüzde çek, kredi kartı ve diğer nakit olmayan araçlar sıklıkla kullanıldığından, büyük miktardaki nakit para dikkati çekecektir. Bunun için ya klasik finans kuruluĢları kullanılır; Örneğin mevduat hesabı açılır, anonim tahviller ve döviz alınır, gazinolar yoluyla uluslararası havale yapılır, ya da çamaĢırhaneler, barlar, restoranlar, oteller gibi nakit paraların döndüğü sektörler ile ikinci el malların alım satımının ya da değerli metal ve mücevherat ticaretinin yapıldığı piyasalar kullanılır. Ayrıca, pahalı lüks mallar satın alınıp bunlar tekrar elden çıkarılabilir. Özellikle, sanat eserleri, mücevherler, antika, pahalı arabalar alınabilir. Bu arada, gayri menkule yatırım yapılabilir. Örneğin boğazda bir yalı satın alıp belirli bir süre sonra, çok yüksek değerden satıĢı gösterilebilir. Eğlence ve turizm sektöründen, özellikle kumardan büyük ölçüde para kazanılmıĢ gibi gösterecek iĢlemler ( kumarhane fiĢleri alınması gibi) yapılabilir. Suçlunun kendisi ve güvendiği aile üyelerine tek tek hayat sigortası yaptırılabilir. Finans kurumları söz konusu olduğunda, bu nakit para banka mevduat hesaplarının yanı sıra, ödeme emirleri veya elektronik transferlerle malî sisteme girmektedir. Örneğin, karapara yurt içinde veya yurt dıĢında bir bankaya yatırılır. Yurt içindeki bir bankadan yurtdıĢındaki bir bankaya gönderilir. Bir bankaya yatırılıp kredi kartı kullanımı Ģeklinde kullanılır. Ağır malî ve ekonomik suçlarda ise, suç gelirlerinin çoğu nakit formunda elde edilmediği için yerleĢtirme aĢamasından geçirilmek zorunda kalmadan direkt olarak ekonomik dolaĢım içinde aklanmaktadır. Örneğin, büyük ölçüde suç örgütleri tarafından ihtilas yoluyla kaçırılan Avrupa Birliği sübvansiyonları direk olarak, çekler ya da banka virmanları ile hayali Ģirketlere ödenmektedir. 6 6 Thierry Jean-Pierre-Patrice de Méritens, Crime et Blanchiment, Fixot, paris.1993, s.61. 10 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Bazı karapara aklama yöntemleri de yerleĢtirme aĢamasını gerektirmemektedir. B.Ayırma (yıkama) Bu aĢamada fonun kaynağının kara olduğunu gizlemek yani yasa dıĢı kazancı kaynağından ayırmak amacıyla ve karapara sahiplerinin gerçek kimliklerini gizlemek suretiyle, sıklık, hacim ve karmaĢıklık açısından yasal iĢlemlere benzeyen bir dizi malî iĢlem yapılmaktadır. ĠĢlem hacimlerinin ve niteliklerinin takip edilebilme riskini en aza indirme amacıyla, çok fazla iĢlem yapılmasına özen gösterilir. Diğer bir anlatımla, karmaĢık malî iĢlemler kullanılarak denetim mekanizması aĢılmaya çalıĢılır. Gerçekten birçok iĢlemden sonra, soruĢturmacı malî dolaĢımın hareket noktasını gözden kaybeder. Görüldüğü gibi, bu aĢama karıĢık bir bankacılık bürokrasisi gerektirmektedir. Küçük miktarlara bölünen para dünya bankacılık sistemine bir kere girdikten sonra bankadan bankaya, ülkeden ülkeye aktarılmaya baĢlar. KuĢku uyandırmamak için banka ya da ülkelerin her birinde kısa sürelerle tutulur ve bazen de bu süreç içinde diğer miktarlarla birleĢerek katlanır. Bundan dolayı bu aĢama katmanlama olarak da adlandırılır. Bu aĢamada, bankalar arası hesap hareketlerini hızlandırmak ve paraları kaynağından mümkün olan en etkili Ģekilde ayırmak için en karmaĢık teknik vasıtalar kullanılmakta özellikle, kısa adı SWIFT olan “ Dünya Bankalar arası Malî ĠletiĢim Sistemi” nden faydalanılmaktadır.7 7 Dünya Bankalararası Malî ĠletiĢim Sistemi SWIFT (Society For Worldwide Interbank Financial Telecommunication), l974 yılında kuruldu. Yurt içinde iki farklı banka birbirine para aktarırken EFT(Elektronik fon Transferi) sistemi kullanılıyor. SWIFT‟i de dünyanın kullandığı bir EFT sistemi olarak tanımlayabiliriz. BaĢlangıçta bu ağ 500 Avrupa ve Amerikan bankasının biraraya gelmesiyle kooperatif Ģeklinde KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 11 SWIFT mesajlar üzerindeki bazı kodlar iĢlemin niteliğini belirlemektedir: “MT 100‟s”, ya da “MT 200‟s” para transferlerini belirtmektedir. “MT 700‟s” belgeli bir kredinin göstergesidir. Mesaj , tarih, döviz, paranın tutar ve de kaynağını yani iĢlem sahibi ve lehtarın adreslerini kapsar. Sistemde gizli olan bir Ģey yoktur. Ancak çok hızlı hareket eden bu paraya yetiĢmek ve hesapla ilgili sınırlı izler bırakan bir “SWIFT” mesajı deĢifre edebilmek çok zordur. Aynı amaçla söz konusu sistemin dıĢında ABD‟deki en önemli uluslararası elektronik fon transfer sistemi olan CHIPS” sistemi (33 ülkede 132 üyesi mevcut) gibi baĢka araçlar da kullanılabilir. Ayırma tekniği sayesinde, yüzlerce hesap üzerine yayılan ve bölünen fonlar, daha sonra onları yönlendiren örgütlerin arzusuna göre tam bir özgürlükle kullanabilecekleri belirli bankalar grubu üzerinde yeniden bir araya getirilebilir. Yine bu aĢamada, düzenli biçimde bir ya da birden fazla danıĢıklı (muvazaalı) Ģirketler ve söz konusu kiĢilerin kimliklerini gizlemek için sundukları güvence ve imkanlar nedeniyle “offshore” finans merkezleri sıkça kullanılır. C.BütünleĢme( Sıkma) Karaparanın aklanmasının bu son aĢamasında: para yasal ekonomi içinde yeniden kullanılmakta ya da yatırıma tâbi tutulmaktadır. Artık kaynağı büyük ölçüde gizlenmiĢ olan para yasal iĢlere, gayri menkule, tahvile ve bonoya yatırılmakta ve böylece aklanan paralar yasal fonlarla karıĢmaktadır. oluĢturulmuĢtu. Merkezi Belçika‟da olup üyeleri arasında bankalar ve aracı kurumlar olduğundan önemli para hareketlerinin çoğu bu sistemden geçmektedir. Sistemin 153 ülkede 6 bin, Türkiyeden‟de 61 üyesi mevcuttur. Sistemde günde üç milyon iĢlem yapılmaktadır. l996 yılında toplam 700 milyon iĢlem yapılmıĢtır. Böyle bir ağ sayesinde, hangi miktarda olursa olsun para bir kaç saat içinde dünyayı dolaĢabilir. 12 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Bu aĢamada, karapara aklayıcı parayı normal ticari para olarak yasal ekonomiye sokar. Böylece bir sanat eseri satılır, bir yaĢam sigortası poliçesi bedeli verilip geri alınır, bir dıĢ bankadaki fonlar yasal bir finans bürosundan büyük bir kredi almak için teminat olarak kullanılır. BütünleĢme aĢamasında kirli paraya yasal bir görünüm diğer bir ifadeyle yasal bir kimlik kazandırılmaktadır. Aklanan paralar ekonominin içine yeniden sokulduğundan ticarî bir iĢin normal gelirleri gibi görünerek bankacılık sistemine yeniden entegre olmaktadır. Böylece bu para sistemle bütünleĢerek yasal fonlardan farklı olan yönlerinden arındırılmaktadır. Görüldüğü gibi bu son aĢamada artık daha önceki iki aĢama geçildiği için paranın elde edildiği kaynağa iliĢkin sorulabilecek muhtemel bir soruya, para yasal kimlik kazandığı için verilecek yasal bir cevap artık vardır. Zaten, böyle bir sorunun sorulmasını gerektirmeyecek normal bir iĢlem görüntüsü elde edilmiĢ olmaktadır. 4.ÖRNEK OLAYLAR -“YerleĢtirme aĢamasında, uyuĢturucu ticaretinden elde edilen paralarla bir paravan Ģirket satın alınmıĢ ve bu paravan Ģirket hesaplarındaki paralarla tanınmıĢ aracılardan hisse senedi alınmıĢtır. Ayırma aĢamasında, bir baĢka ülkedeki malî kurum aracılığıyla uluslararası piyasalarda hisseler alınıp satılmıĢ ve çok geniĢ bir portföy oluĢturulmuĢtur. Daha sonra hisselerin ilk alındığı ülkede bu hisseler tekrar satılmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise, satıĢlardan elde edilen karlar vergi cenneti adalarındaki yasal malî kurumlara aktarılmıĢ ve ĢiĢeleme fabrikası, lüks yat ve gemi pazarlama Ģirketlerine yatırım yapılmıĢtır.” -“YerleĢtirme aĢamasında, uyuĢturucu ticaretinden kazanılan paralar ya bir seyahat acentası vasıtasıyla yabancı paralara çevrilmiĢ ve kaçak olarak ülkeden çıkarılmıĢ ya banka hesaplarına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında fonlar, baĢka banka hesaplarına KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 13 transfer edilmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise fonlar gayrimenkul ve diğer kıymetlerin satın alınması için kullanılmıĢtır.” -“Ġngilitere‟de altın ve vergi kaçakçılığından elde edilen fonlar yerleĢtirme aĢamasında, Lüksemburg‟a kaçırılmıĢ ve bir Ģirket tarafından açılmıĢ banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında, paralar taĢınmaz mal satın alımı için Fransa, Ġngilitere ve Tayland‟a transfer edilmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise, bir vergi cennetinde kurulmuĢ paravan bir Ģirket adına banka hesapları açılmıĢ ve gayrimenkul alınmıĢtır.” -“Ġngiltere‟de uyuĢturucudan elde edilmiĢ nakit paralar yerleĢtirme aĢamasında kaçak olarak Hollanda‟ya sokulmuĢ ya da Ġngiltere‟de bir döviz bürosuna yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında değiĢik ülkelerde paravan Ģirketler kurulmuĢ ve banka hesapları açılmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise, ya hesaplarda bırakılmıĢ ya taĢınmaz mal veya baĢka kıymetlere yatırılmıĢtır.” -“ABD‟de uyuĢturucu ticaretinden elde edilen nakit paralar, yerleĢtirme aĢamasında bir kuyumcunun banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında mevduatlar sahte faturalarla gizlenmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise, para teleksle kaçakçının hesabına transfer edilmiĢtir.” -“Lüksembourg‟da uyuĢturucu ticaretinden elde edilen gelirler, yerleĢtirme aĢamasında Ġsviçre‟de bir banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında, banka çekleri vasıtasıyla çekilmiĢ ve Lüksembourg‟da bazı banka hesaplarına yatırılmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise, paralar yeniden nakit olarak çekilmiĢ ve yeniden değiĢik paravan Ģirketler tarafından açılmıĢ Lüksembourg‟daki hesaplara yatırılmıĢtır.” -“Ġtalya‟da adam kaçırmadan sağlanmıĢ nakitler yerleĢtirme aĢamasında Andora‟ya kaçırılmıĢ ve bir ithalat-ihracat Ģirketine yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında, Ģirket fonları Andora‟da bankalarda açılmıĢ hesaplara yatırmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise, 14 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL fonlar Amerikan dolarlarına çevrilmiĢ ve Panama bankalarına transfer edilmiĢtir.” 5. KARAPARA AKLAMA TEKNĠKLERĠ A. Karapara Aklama Tekniklerinin Sınıflandırılması Geleneksel olarak, karapara aklama iĢlemlerinin yukarıda açıklanan üç aĢamadan oluĢtuğu öğretilmektedir: Bu akademik sınıflandırma, baĢlangıçtaki kirli paradan aklanan paraya uzanan, sonunda karaparanın illegal kaynağından kuĢkulanılmadan kullanılabileceği ideal bir dolaĢımı ĢemalaĢtırmaya imkan vermektedir. Ancak pratikte, sadece bazı eski yöntemleri kullanan en basit aklama dolaĢımlarının iĢleyiĢ tarzını açıklamaktadır. Oysa, günümüzün realitesi daha karmaĢıktır. Polisler basit yöntemleri iyi tanımakta ve bunlarla mücadele edebilmekteler, ancak bu yöntemler artık milyonlar hatta milyarlarca dolarları ustalıkla kullanan örgütlü malî suçluluğun gereklerini karĢılayamamaktadır. Söz konusu tutarları suç kaynağından “ayırma” için bulunan teknikler ne olursa olsun aklanmıĢ olarak ortaya çıkabilmeleri için tüm izleri karıĢtırmak yetmemektedir: ġarküterici, pizzacı, ansızın zenginleĢen saygın adamlar, hesap defterlerindeki ani servet artıĢlarını açıklamakta zorlanmaktadırlar. Bu durumda, söz konusu üç aĢamalı sınıflamaya dayalı klasik yaklaĢım bazı seviyelerin üzerindeki karapara aklamanın ortaya çıkardığı problemleri açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bu yaklaĢım, aklanmıĢ fonların bazı geleneksel faaliyetler (tüketim, üretken yatırımlar ) içinde otomatik olarak tekrar yatırılacağını farz etmektedir. Halbuki, kimi tutarların üzerinde, bu makul görünenin daha ziyade tersi meydana gelmektedir. Çok büyük miktarlardaki karaparanın malî sisteme sokulabilmesi geliĢmiĢ teknikleri gerektirmektedir. Ayrıca suç örgütlerinin çıkarı, muazzam miktarlara varan zenginliklerinin kimsenin onlara bir Ģey sormayacağı finans KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 15 alanları içinde, gizlice saklı durmalarındadır. Bu durumda dikkat çekmeden kâr elde edebilirler. Zira, dünya finansının sanal (virtüel) alanında, kirli para-temiz para ayrımı ortadan kalkmaktadır. Plasman gelirleri, daha sonraki yatırımları ve rüĢvetçi yöneticilerin ya da mafya babalarının hayat düzeyini garanti etmeye büyük ölçüde yeterli olmaktadır.8 Bundan böyle, dünyada reel ekonomiyle bağlantısı kopmuĢ malî bir alan mevcuttur. Bu sanal gezegende cereyan eden her Ģey güçlü bir miyopiye eklenen ortak ĢaĢılık nedeniyle, hâkim-savcı ve polislerin gözünden kaçmaktadır. Artık, gerek dürüst, gerekse suçlu olsun dünyayı değiĢtirme ve servetlerini global finansın gayri maddi dünyasına kendi yerlerine çalıĢmaya gönderme vasıtalarına sahip kiĢiler vardır. Bunlar, bu gayri maddi evren içinde zaman ve mesafeye aldırmayarak, devletler ve onların polisleri, malîyecileri, yargıçları ile alay ederek sörf yapmaktadır. Öte yandan, olağan yer yaĢamı ve ekonomi içindeki sert yerçekimi yasalarından kurtulmak için imkanları yetersiz olan diğer kiĢiler de mevcuttur. Ayaklar toprağa perçinli ve her zaman verilecek bazı hesapları ya da kaygılanacak bazı Ģeyleri ve polis ya da savcýlarýn da onları yakalama Ģansları bulunmaktadır. Bu güvenlik güçlerinin hırsızların peĢinde koĢtuğu ve hatta bazen birilerini yakaladıkları dar dünyadadır. Buna karĢılık sanal finansın geniĢ evreninde, artık güvenlik güçleri yok ve hırsızlar baĢkaları gibi spekülatör olmuĢlardır. Bu nedenle de, bazı seviyelerin üzerinde karapara aklama artık parayı tekrar bütünleĢtirmeye değil, ama onun fark edilmesini engellemeye yaramaktadır. Karapara aklama tekniklerinin seçimi ilk olarak suç örgütünün ulaĢtığı düzeye, özellikle manipüle edebileceği tutarlara; daha sonra ise, suç kazancının geliri ile gerçekleĢtirmek istediği en son kullanıma bağlıdır. Bir suç örgütü düĢük ya da orta büyüklükte tutarları aklamak istediği takdirde, uzun ve karmaĢık bir dolaĢıma baĢ- 8 Jean MAILLARD, Un Monde sans loi, Stock, Paris 1998, s.90. 16 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL vurması yararsızdır. Bir karapara aklama sürecinin kalitesi (yani karapara aklayan için güvenlik) zorunlu olarak bunun uzunluğuna ya da karmaĢıklığına bağlı değildir. Ġstenilen amaca ve öngörülen kullanıma göre, bazı teknikler diğerlerinden daha uygun olabilir: örneğin Ģayet bir meblağın çabuk harcanması ya da yatırılması gerekiyorsa daha ziyade bir tasarrufa ya da kâr kazandırmaya yönelik yöntemleri kullanmak bir iĢe yaramaz. Tersine, bir gazinoda banknot tomarları ile oynanabilirse de, bir oyuna masanın üzerine bir valiz dolar koyarak iĢtirak edilmez. Bunun için realitelere daha yakın -yani suç örgütlerinin ihtiyaçları ve karĢılaĢtıkları güçlükler ve daha dinamik baĢka bir karapara aklama tipolojisini düĢünmek uygun olacaktır. Bu durumda, aklanacak fonların sahibinin ihtiyaçlarından hareket etmek gerekir. Bu ihtiyaçlar üç çeĢit olabilir. Ġlk olarak acil bir tüketim ihtiyacı olabilir: bu durumda fonların sahibine güçlü bir likidite ihtiyacı, yani derhal elinin altında olabilecek sermayeler gerekecektir. Eğer bir yatırım ihtiyacı sözkonusu ise, genel olarak çok daha büyük olan ihtiyaç hissedilen sermayeler sadece orta bir likidite, ayrıca kolayca konvertibil olmalarını gerektirir. Nihayet bir kapitalizasyon ihtiyacı sözkonusu ise, sermayeler görünmez olmak zorundadır ve nakit paraların önemi azdır. Bu ihtiyaçların yanında, aklayıcı çevresinden kaynaklanan zorlukları da göz önüne almalıdır. Ġlk olarak hacim zorlukları: aklanacak para tutarı ne kadar büyürse o kadar tedbirli olmak gerekir. Bu hacim zorluğu fiilen bir yasallık zorluğuna da bağlıdır: alınan önlemler ve tekniklerin karmaĢıklığı yasal otoriteler tarafından yapılan baskı düzeyine uyum göstermelidir. Son zorluk, öncekileri özetleyen kredibilite (inandırıcılık) zorluğudur: fonların saygınlığı sahibinin saygınlığı ile doğru orantılıdır. Aklayıcılar düzenlerini iĢletirken karĢılaĢtıkları özel güçlükleri hesaba katarak çeĢitli ihtiyaçlara cevap vermeye yönelik çok sayıda teknik kullanmaktadırlar. Çok fazla tekniğin kullanılması yararsız olduğu gibi bazen çok az teknik kullanılması ise tehlikeli olmakta- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 17 dır: Bu açıdan, karapara aklama tekniklerinin en iyi sınıflandırılması aĢağıdaki gibi görülmektedir9: a.Basit aklama Bu kirli nakitleri en kısa dolaĢımla temiz paraya dönüĢtürmeyi amaçlayan aklayıcının yöntemidir. Aklayıcı, ihtiyaçlara göre, bilhassa, ivedi tüketim harcamalarında ya da düĢük malîyetli yatırımlarda kullanmaya yönelik oldukça düĢük miktarlı, ikinci derecede(önemsiz) ve tek amaca dönük iĢlemler gerçekleĢtirecektir. Zorluklar açısından, bu aklama Ģekli zayıf yasal baskı bölgeleri ya da normal ekonominin marjinal sektörleri içinde kullanılmaktadır. Çok sayıda hileyi devreye sokmak gerekmeyeceğinden kullanılan teknikler pek karmaĢık olmayacaktır: sahte kumar kazançları, kirli paranın bir ticarethanenin nakit gelirleri içine sokulması, bir döviz bürosunda dövize çevrilmesi vb. b.GeliĢmiĢ aklama Bu, suç parası gelirini açıkça önceki durumdan daha önemli faaliyetlere yatırma arzusuna uygun düĢer. Daha ziyade istikrarlı para aklama dolaĢımları gerektiren oldukça yüksek, düzenli sürelilikli (dönemsellik), tutarlara iliĢkindir. Zorluklar açısından bu tür aklama, yüksek yasal baskı bölgeleri ya da talebedenin güçlü bir kredibilite (inandırıcılık) kullanımlarıyla ilgilidir. Bu düzeyde, daha önce ilk basit aklamaya tâbi tutulmuĢ çeĢitli kaynaklardan gelen tutarlar birlikte iĢlem görür. Örneğin geliĢmiĢ bir kaçakçılığa sahip bir uyuĢturucu tacirinin gelirlerinin kaynağının tümünü tek bir yasal faaliyetle izah edebilmesi güç olacaktır. Ġlk planda, gelirlerin bir kısmını sahte kumar kazancı sayesinde diğer bir kısmını yasal iĢletmelerin gelirleri ile karıĢtırarak, kalanını ise mahallesinde aile üyeleri adlarına satın aldığı gayrimenkullerin kira gelirleri ile akla9 MAILLARD,s.98. 18 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL yacaktır. YasadıĢı ticareti geliĢerek devam ederse, daha geliĢmiĢ baĢka araçları kullanarak tümünü aklamak için değiĢik kaynaklardan gelen fonları ve birikmeye devam eden suç gelirlerini birleĢtirmek zorunda kalacağı bir an gelecektir. Bu durumda, büyük miktarlı ani para dönüĢlerini izah edecek iĢlemlere, örneğin danıĢıklı gayrimenkul spekülasyonlarına giriĢecektir. Zamanla, uzman malîyeci ve hukukçuların içinde olduğu çok sayıda ticari Ģirketler kurmak ve vergi cennetlerinde banka hesapları açmak, kısaca bazıları legal ve görünür diğerleri illegal ve görülmez olan faaliyetlerinin tümünü iĢletmek için tam bir danıĢman ve kuruluĢ yelpazesiyle donanmak zorunda kalacaktır. c.KarmaĢık aklama Bir seviyeden itibaren, karapara aklayıcı ya da suç örgütü, sermayelerini çoğunlukla çok kısa sürelerde topladığı için, geleneksel ekonominin vasıtaları ile suç faaliyetlerinden sağladıkları fonların kaynağını izah edemeyecektir. Önemli miktarlardaki servetlerin en azından yaklaĢık olarak nasıl elde edildiği bilinmeden namuslu olarak oluĢturulması çok ender bir durumdur. KuĢkusuz önemli tutarlara sahip olunduğu zaman basit bir kaç önlem karĢılığında, kimsenin paranın kaynağını sormadığı malî piyasalarda bunlara kâr kazandırmak kolaydır. En iyi yol, parayı malî piyasalarda bir plasmandan diğerine gidip gelir halde bırakmaktır. Her Ģey dünyaya yayılmıĢ mümkünse, ithalat-ihracat, sigorta, havayolu Ģirketleri ve bankalar içeren yoğun bir Ģirketler ağına sahip olmaktadır . B.Yeni sınıflandırmanın özelliği Bu yeni yaklaĢım birçok temel veriyi ortaya koymaktadır. Her ihtiyaç için bir karapara aklama mekanizması mevcuttur. El çabukluğu, karapara aklama dolaĢımlarını çeĢitlendirmek ve parçalamak- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 19 tan ibarettir. Kumar yoluyla 100.000 frank kimsenin dikkatini çekmeden aklanabilir. Ama haftada 100.000 franklık gerçek bir kumar kazancı çok çabuk biraz meraklı bir polis ya da maliyecinin dikkatini çeker. Oyuncu ilk çare olarak, daha sonra kaçakçılıklarının gelirlerini yasal gelirlerle karıĢtırmak için ticari bir iĢletme satın alma yoluna baĢvuracaktır. Karapara ne kadar artarsa, teknikler de o kadar geliĢmiĢ olacaktır. Altın kural, kayıtlı gelirler ve aklanan paranın dönüĢleri arasında apaçık bir uyumsuzluk görünmesine fırsat vermemek ve gözüken hayat seviyesini en azından yaklaĢık olarak izah edebilmektir. Klasik sınıflandırmanın zannettirdiği gibi, karapara aklama süreçleri, tek ya da bir amaca dönük iĢlemler değil, tam tersi, tamamen yasal ve gerçek olanlarla ortak yürüyen ve sayısız hayali faaliyetlerden oluĢan tam bir endüstri gerektirir. Söz konusu faaliyetlerin tümü dolaĢımdaki kirli paraya tam bir yasallık görünüĢünü vermeye yöneliktir. Banka cennetlerinin ve of-shore Ģirketlerinin dikkat çekici geliĢmesi, sadece karaparanın gizlenme ihtiyaçları ile açıklanabilen hayali faaliyetlerin artıĢına paralel olmuĢtur. Bu suç havzalarının artmasına göz yumulmuĢtur. Çünkü gizli finans gerçeğinin tüm görüntülerine sahiptir. Aynı dolaĢımları paylaĢmakta ve aynı ödeme gücü ve inandırıcılık ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Karapara aklama tekniklerinin çeĢitlenmesi ve artıĢı, illüzyonun hâkim olduğu sanal bir ekonominin doğmasıyla sonuçlanmıĢtır. Bu sanal ekonominin gerçek yasal faaliyetlerin içine girmiĢ olması olgusu sadece bir serapı tamamlamaktadır. Göz aldanmasında bir ekonomi ve finans faydalı ve sağlam bir yapının iĢleyiĢleri sanılmaktadır. Sayısız paravan Ģirket, suç örgütleri tarafından sızılmıĢ bankalar, hayali ya da mafya kontrolünde Ģirketler her iĢlemin doğal inandırıcılığını bulduğu yerde, rasyonel bir uyumun sahte izlenimini veren, ekonomik ve ticari faaliyetler içerisindedir. Kolombiya‟nın eski Devlet BaĢkanı Belisario Betancur, Cali karteli Ģeflerinden Gilberto Rodriguez‟in kendisine liberal bir bankacı, Cali Ģehrinin merkezi olduğu vilayetin önde gelen yönetici ekonomik 20 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL sınıfının önemli bir üyesi olarak tanıtıldığını belirtmiĢtir. Bu kiĢi 1995 yılında tutuklanmasından önce, gerçek bir yasal ekonomik imparatorluk kurmuĢtu: Bankalar, kimya labaratuvarları, madencilik iĢletmeleri, 300 den fazla Ģubeye sahip eczaneler zinciri. Ayrıca ülkenin 3. büyük radyosuna, bir dergi ve bir futbol kulübüne sahipti. 10 Abartıldığı düĢünülemez mi? Dünya çapındaki bazı davalarBCCI, Jurodo- malî sistemde en yüksek düzeylerde önemli bir bozulmanın olduğunu göstermiĢtir. Bütün sorun, normal aktiviteler ortasında bu sanal finans ve ekonominin sahip olduğu payın ne olduğunu bilmektedir. Bu konuda, kesin sayısal bir oran belirtmek mümkün olmasa da, karapara aklama dolaĢımına konu tutarların muazzamlılığına ve kümülatif etkilerine iĢaret etmek gerekir. Aynı zamanda en azından bir bölümü normal malî oyunun kurallarına riayet etmeyen malî yığınların olumsuz etkisi ile açıklanabilen dünya finans dengelerinin artan dengesizliklerini hatırlamak gerekir. Gayri menkul, sanat eseri piyasaları hatta borsa hisse senetlerindeki krizlerin genellikle karaparayla ilgili olduğundan Ģüphelenilmektedir. Gizlenecek miktarlar arttıkça aklamanın kolaylaĢması tuhaf değil mi? Bununla birlikte, uluslararası malî dolaĢımlar büyük karapara aklama operasyonlarına mutlak bir güvenlik sağlamaktadır. Bazı teknikler keĢfedilememekte ve suçun küreselleĢmesi Ģu akıldıĢı paradoksa yol açmaktadır: diğer bir anlatımla, suç ne kadar ağır olursa o kadar daha az fark edilir. 10 Jean- Claude GRIMAL, Drogue: L‟autre mondialisation, le monde folioactüel, édition gallimard, Paris 2000 s.96. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 21 C.BaĢlıca karapara aklama yöntemleri a.Genel olarak Doğrusu aklamayla mücadele uluslararası polisler için büyük bir baĢarı hikayesi değildir. Karapara aklayıcılar her zaman yetkililerden bir iki adım ilerde olmuĢlardır. ABD UyuĢturucuyla Mücadele Bürosunun yayınladığı bir dergide, “para aklama teknikleri ancak hayal gücüyle sınırlıdır.” diye bu durum belirtilmiĢtir. En yeni kaynaklar, bugüne kadar ortaya çıkarılmıĢ 180 civarında yöntem bulunduğunu belirtmektedir. En bilinen yöntem karaparanın fiziki olarak kazanıldığı ülkeden baĢka bir ülkeye naklidir. Bu yöntemde fonlar fiziksel olarak dıĢarıya, kambiyo kontrolü olmayan ve tercihan bankacılık sırrına sahip bazı ülkelere taĢınmaktadır. Yabancı ülkede, fonlar serbestçe kullanılabilecek bir bankaya ya da diğer bir malî kuruluĢa yatırılacaktır. Fonlar bundan böyle, tüm Dünyada finans piyasalarında alıĢıldığı üzere devreden yasal kaynaklı fonlarla birbirine karıĢacaktır. Çok baĢvurulan yöntemler arasında bazıları Ģunlardır; Paravan Ģirketlerin kurulması, sahte ve ĢiĢirilmiĢ faturalar kullanılması, yabancı ülkede bloke edilmiĢ olan paranın teminat olarak gösterilmesi suretiyle bulunduğu yerdeki bir bankadan kredi alınması, kumarhane ve bahis iĢletmelerinin açılması, vergi muafiyeti bulunan ülkelerden alınan kredi kartlarının kullanılması, nakit alımların yapılması, paranın yurtdıĢına kaçırılması, kıymetli evraka dönüĢtürülmesi, serbest bölgelerde sunulan hizmetlerden yararlanılması, turizm Ģirketlerinin kurulması ve gayri menkule yatırım. Sanat eseri ticareti, kontrolü en az olan karapara aklama yöntemlerinden biridir. Çünkü sanat eseri olarak müzayedeye sunulan parçaların gerçek olup olmadığını anlamak oldukça zordur. Ayrıca bir sanat eserinin değeri göreceli ve ölçülmesi pek mümkün değil- 22 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL dir. Karapara aklama için yapılan pek çok müzayede bu piyasada bazen fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Öte yandan karapara öncelikle malî piyasalar ve özellikle bankalar aracılığıyla aklanmaktadır. Bankaları kullanamayan karaparacılar alternatif yolları kullanarak amaçlarına ulaĢmaya çalıĢmaktadır. Bunların baĢında, altına, dövize, değerli madenlere ve gayrimenkule yatırım yapılması gelmektedir. Karapara aklamada kullanılan bir baĢka yol, banka dıĢı kiĢi ve kurumlara baĢvurmaktır. Örneğin döviz büroları, Amerikan Express yada Western Union gibi para transfer kuruluĢları, kredi kartı Ģirketleri ve çek kırdırılan kiĢi ve yerler gibi. YasadıĢı parayı yasal hale getirmenin yollarından biri de onu küçük ya da orta ölçekli iĢletmeler aracılığıyla malî sistem içine sokmaktır. Meksika gibi bazı ülkelerde, karaparanın aklanması için ülkede atılım yapan turizm sektöründen yararlanılmaktadır. Bütün Dünyada turizmin bu amaçla kullanılması hızla yayılmaktadır. Plaj tesislerine, finans piyasasına, alıĢveriĢ merkezlerine ve baĢka ticari giriĢimlere yapılan yatırımlarla her yıl milyarlarca dolar aklanır. Sözü edilen bu ticari giriĢimlerden biri de, Meksika‟nın Guerrora eyaletindeki Punta Diamante‟de yer alan turizm tesisleridir. Birçok yatırımcıya göre burası tamamen uyuĢturucu geliriyle kurulmuĢtur. Karayip adalarında Ģimdi bir tatil merkezi olan eski Hollanda Kolonisi Aruba‟nın da yine bütün kaynaklarını Sicilya mafyasına borçlu olduğu, hatta adanın onlara ait olduğu belirtilmektedir. Karapara baronları, böyle yasal yatırımlarla toplumun dokusuna da karıĢmaktadır. ÖzelleĢtirme ihaleleri, ağırlıklı olarak, geliĢmekte olan ülkelerde, para aklamanın bir yolu olarak kullanılabilmektedir. Karapara aklama düzinelerce ülkeyi ve inanılmaz karmaĢıklıkta parasal iĢlemleri gerektirebilir. Bir suçlu nasıl telefonu açıp ta avukatından ya da muhasebecisinden kendisini yerel bir güçlükten KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 23 kurtarmasını isterse, özellikle uyuĢturucu alanındakiler, genellikle serbest borsacı olarak çalıĢan karapara aklayıcılarını ararlar. Onlar da bir bedel karĢılığında her zaman hizmete hazırdırlar. Karapara aklama iĢiyle uğraĢanlar son derece üretken ve iĢini iyi bilen muhasebeciler, bankerler, hukukçular ya da iĢadamlarıdır. Bunların genellikle sağlam bir mesleki geçmiĢi, ya da hatırı sayılır iĢ deneyimi vardır ve çoğu sabıkasızdır. Hizmetlerine karĢılık, aklanacak toplam miktarın % 4‟ü ile 20‟si arasında değiĢen bir komisyon alırlar. Ayrıca kendilerine pirim verilmesi de yaygın bir uygulamadır. Her geçen gün suç örgütlerince karaparanın aklanması için yeni yöntemler geliĢtirilmekte ve buna iliĢkin haber anında diğer örgütlere duyurulmaktadır. Aklama için artık Ġsviçre ve Bahamalar'ın kullanılmasına da ihtiyaç duyulmamaktadır. Para, kıymetli evrak ve elektronik kayıtların dünyayı dolaĢabilmesi için artık dakikalar yeterli gelmektedir. Suçlandırıcı nitelikteki kayıtlar da kolaylıkla silinebilmektedir. Karapara aklanması artık tek yönlü bir trafik olmayıp; fasit bir çember niteliğindedir. Bir Ģekilde yurt dıĢına çıkarılan paralar bir süre sonra baĢka bir biçimde yurt içine dönmektedir. Bu nedenle de günümüzün organize suç örgütleri banka soymak yerine banka sahibi olmayı tercih etmektedirler. Son zamanlarda karapara aklama teknikleri giderek çeĢitlenmekte ve çok sayıda kanaldan geçmektedir: özellikle az kontrol edilen (vergi ya da banka cennetleri) ve çok nakit bulunduran sektörler(gazinolar, kumar salonları). Hiç kuĢku yok ki, karapara aklama dünya ekonomisinin yeni dönüĢümleri ve özellikle malî küreselleĢme süreci tarafından kolaylaĢtırılmıĢtır. Malî küreselleĢme aracılığıyla, dünya ölçeğinde günde ortalama 1000 milyar doların iĢlem gördüğü bir “tek mega-sermaye piyasası”nın oluĢumundan bahsedilmektedir. Bu yeryüzü malî piyasası, malî iĢlemlerde vergilendirmenin ağırlığını azaltan ve kambiyo kontrolüne iliĢkin ulusal hükümleri ilga eden geniĢ çaplı malî liberalizasyon hareketi sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Bu hareket ise, 1970‟ler de ABD‟de baĢla- 24 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL tılmıĢ ve Avrupa‟da 1990‟da Tek sözleĢme ile oluĢturulan tek sermaye pazarının kurulmasıyla sonuçlanarak tüm Dünyaya yayılmıĢtır. Günümüzde sermayeler kaynağı ve niteliği ne olursa olsun serbestçe dolaĢabilmekte: kirli para aklamak için ideal bir durum! Dönem liberalizm zamanı ve hâkim görüĢe göre, yasadıĢı malî iĢlemlerin kontrol yetersizliğinin ekonomik malîyeti, düzenleyici hükümlerin oluĢturduğu dengesizliklerden daha azdır. Görülüyor ki, malî küreselleĢme malî iĢlemlerin her türlü etkili kontrol ve düzenlenme biçiminin sonunun geldiğini göstermiĢtir. Zira, ilkin bundan böyle küresel bir sistem karĢısında bu tür tedbirlerin etkinliği karaparanın aklandığı onlarca ülkenin tümünü kapsamalıdır. Ancak burada gerçekleĢtirilmesi zor bir koĢul var. Bu ise, narkodövizleri aklayan baĢlıca malî piyasaların (New-York, Londra, Hong-Kong, Monako) makamlarını bu oldukça kârlı aktiviteden vazgeçmeye ikna edebilmektir. Diğer bir sorun bankacılık sisteminin kimi müĢterileri hakkında bazı bilgiler vermesi suretiyle, cezalandırma birimleri ile iĢbirliğine nasıl teĢvik edileceğinin bilinmesidir. Bu teĢvikin güçlü olması gerekir. Çünkü banka bu bilgileri vererek çifte risk almaktadır; özellikle rantabl bazı iĢlemleri kaybetme(bankaların karaparayı aklama için kesinti marjı ortalama %15 dir) ve bazı ülkelerde kötü niyetli ihbar nedeniyle yargılanma riski. Suç kaynaklı gelirler çoğunlukla inceleme yollarını karıĢtırmak için uluslararası ödeme sisteminde dolaĢıma sokulmadan önce dıĢarıya transfer edilir. Bu amaçla genellikle karapara aklayıcı birkaç dakikada Ģirket kurma imkanı sağlayan malî alanlardan birisine baĢvurur. Bunların çoğu sadece kuruldukları ülke dıĢında faaliyet göstermeye izin verilmiĢ, vergi ya da baĢka bir mevzuata tâbi olmayan ve endüstriel sırra iliĢkin yasalarca korunan “offshore”Ģirketler satar. Bir “off-shore” alanda Ģirket kurulur kurulmaz bu Ģirketin adıyla bir vergi cennetinde bir banka mevduatı gerçekleĢtirilir. Karapara aklayıcı cezalandırma birimlerinden böylece bir yandan banka sırrı, diğer yandan endüstriel sır ve ayrıca KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 25 avukatının ileri sürebileceği meslek sırrı tarafından korunur. Ayrıca çok sayıdaki aklama planı üçüncü bir korumayı da içerir. Bu genel olarak sır hakkındaki kanunlar tarafından korunan ve itibari idareye tehdit edildiği her defada, ikamet değiĢtirme imkanı hatta yükümlülüğü veren bir “clause de fuite” biçiminde ek bir güvenlik sunabilen itibari off-shore fonların korumasıdır. Özetle, bir karapara aklama iĢlemini baĢarmak için kural, her zaman mümkün olduğu ölçüde yasal bir iĢleme benzer Ģekilde iĢlem yapmaktır. Bu itibarla, aklama teknikleri genelde yasal iĢletmeler tarafından kullanılan metotlardır. Uluslararası finans sistemi, son yirmi yılda suç faaliyetlerinden elde edilen malvarlıklarının ve gelirlerin araĢtırılması, dondurulması ve müsaderesini zorlaĢtıran birtakım dönüĢümlere uğramıĢtır. Gerçekten paralel piyasaların “dolarizasyonu”(yani iĢlemlerde ABD dolarının kullanılması), malî sektörün liberalleĢmesi genel akımı, euro-pazar‟ın geliĢmesi ve malî iĢlemlerin gizliliğini koruyan vergi cennetlerinin çoğalması bu dönemde ortaya çıkmıĢtır. Artık, malî altyapı, teknoloji ve iletiĢim alanındaki geliĢmelerin sonucu “sanal para” (bir bilgisayar ekranında basit ikonlar) dünyanın herhangi bir yerine hızlı ve kolay Ģekilde yerleĢebildiği kesintisiz iĢleyen bir dünya sistemine dönüĢmüĢtür. 11 11 Komisyon karĢılığı ilginç bir karapara aklama olayı basında Hahamların karapara Ģebekesi baĢlığı adı altında Ģöyle yer almıĢtır: “New Yorktaki Yahudi cemaatinden iki aĢırı dinci hahamın, Kolombiyalı uyuĢturucu babalarının karaparalarını , bağıĢ adı altında Tevrat kursuyla, sinagoga aktararak akladıkları ortaya çıktı. UyuĢturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) ajanlarının üç yıldır izlediği Bernard Grunfelt ve Mahir Reiss adlı hahamlarla birlikte 10 kiĢinin daha, uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen milyonlarca doları dini kurumlar aracılığıyla aklamak suçundan tutuklandığı bildirildi. Önceki gün mahkemeye çıkarılan Ģebeke üyeleri 750 bin dolarlık gayrimenkul teminatı karĢılığında serbes bırakıldılar. 26 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL FATF‟ın 1999 yılı raporu geliĢen teknolojiye paralel yeni bazı tekniklerden bahsetmektedir. Buna göre; Ġnternet üzerinden sunulan mali hizmetlerdeki hızlı artıĢ dikkate alındığında, karapara aklamada kullanılma riskinin en yoğun olduğu alan on-line iĢlem yapabilme imkanlarıdır. On-line iĢlem hizmetleri giderek artan sayıda ticari banka ve “sadece internette faaliyet gösteren bankalar” (pure internet banks) tarafından sunulmaktadır. Potansiyel karapara aklama riskleri mali kurumların, iĢlem yapan belli kiĢilerin kimliğini gerektiği gibi tespit edememeHaham Ģebekesini ortaya çıkaran DEA ajanı Howard Campbell‟in hazırladığı rapora göre , hahamlar uyuĢturucudan gelen paraları , Brooklyn‟de faaliyet gösteren Eitz Haim ve Bobover adlı dini kurumların banka hesaplarına aktarıyorlardı. Hahamlar ayrıca aklanan paranın bir bölümüyle Kolombiya‟dan ABD‟ ye uyuĢturucu kaçıranların tercih ettiği türde Beech Super King tipi bir uçak almıĢlardı. Mahir Reiss adlı haham da ayrıca bu uçağın alımında kullanılan 2.4 milyon doların bir Ġsviçre bankasındaki hesaptan temin edilmesine aracı olmuĢ ve söz konusu uçak 1994 kasımında Florida‟dan Kolombiya‟daki uyuĢturucu patronlarına gönderilmiĢtır. Raporda belirtildiğine göre hahamlar, uyuĢturucu mafyasından %12-15 oranında komisyon alıyorlardı. Hahamların açtırdığı çeĢitli banka hesaplarında 1996 mayıs ayı sonuna kadar 19 milyon dolar para dönmüĢtü. Hahamların eylül 1994 Ģubat 1997 döneminde değiĢik hesaplardan toplam 95 kez 9000 ila 9999 dolar arasında para yatırıp çektikleri tesbit edildi . Yatırılan ve çekilen nakit para miktarı 10 bin doları geçtiği taktırde , bu iĢlemin hükümete bildirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de hahamların 10 bin doların altında iĢlem yaptıkları belirtiliyor. Grunfeld ve Reiss suçlu bulundukları taktırde 20 yıla kadar hapis cezası ve 1.5 milyon dolar para cezasına çarptırılabilecekler. Hahamların Ģebekesindeki diğer kiĢiler ise New York‟lu beĢ uyuĢturucu satıcısıyla, nakit paranın taĢınmasına aracılık eden üç kiĢi ve aĢırı dinci Yahudi cemaatı ile sıkı iliĢkileri olan dört kiĢi oldukları belirtildi. Bu arada savcıların, Brooklyn‟deki diğer bazı dini kurumların banka hesaplarında ortaya çıkan 1 milyon dolarlık meblağın kaynağını araĢtırdığı , ancak bu hesaplarla uyuĢturucu mafyası arasında henüz bir bağ tesbit edilemediği kaydedildi. ( Hürriyet 19.6.1997 , s.16 ) KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 27 lerinden hatta bu iĢlemi yapan kiĢinin nerede bulunduğunu belirleyememelerinden kaynaklanmaktadır. Sınır ötesi bir hesaba eriĢebilme imkanı, on-line iĢlemlerin karapara aklamak için kullanıldığının belirlenmesi durumunda idare ve soruĢturma açısından hangi ülkenin yetki alanına girdiğine nasıl karar verileceği sorununu doğurmaktadır. Alternatif havale sistemleri tüm dünyada sıkça karapara aklama operasyonlarında belkemiği fonsiyonu görmektedir. Üç ana sistem-Peso DeğiĢim Karaborsası, Havala/Hundi ve Çin/Doğu Asya sistemleri- farklı bölgesel, ekonomik ve kültürel köklerine rağmen bir dizi ortak özelliğe sahiptir. Bu sistemlerin karapara aklayıcılara sağladıkları avantaj, fonların çok uzak mesafeler arasında, arkasında çok az iz bırakarak veya hiç bir iz bırakmadan hızlı bir Ģekilde aktarılabilmesi olanağıdır. ġirket kurma acentelerinin karapara aklamada oynayabileceği rol daha açık bir hale gelmektedir. Karapara aklayıcılar bu acentelerin çeĢitli Ģirket kurma prosedürleri konusundaki uzmanlığından yararlanmaktadırlar. Bu uzmanlık sözkonusu ülkedeki banka veya tüzel kiĢi sırrı ile birlikte, karaparanın sahibi ile karapara arasındaki iliĢkiyi gizleyen yasal görünümlü Ģirket yapısı Ģeklinde engellerin oluĢturulmasında kullanılacaktır. ġirket kurma acenteleri, çoğunlukla, karapara aklamayla mücadele kapsamındaki yükümlülüklere tabi değildir. Bu yılın özellikle konularından birisi olan ticaret bağlantılı karapara aklama, büyük ilgi uyandırmıĢtır. Uzmanlara göre, gerek karaparayı aklamayı gizlemek amacıyla ve gerekse asıl karapara aklama mekanizması olarak kullanılan ticari faaliyetlerde bir artıĢ gözlemlenmektedir.12 Sık karĢılaĢılan ya da ilginç bazı aklama yöntemleri aĢağıda açıklanmıĢtır. 12 Bkz. GAFI, rapport sur les typolojies du blanchiment de capitaux 19992000, 3 février 2000. 28 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL b.En eski teknik:Fonların yasadıĢı ithali En eski teknik, iĢi yapmanın en kolay yolu parayı kaçak olarak ülkeden çıkartıp baĢka bir ülkeye sokmaktır. Çoğunlukla karapara aklama iĢleminin ilk aĢamasıdır. Kaçakçı, genellikle nakitleri valizlere doldurur, gemi yükünün içine gizler ya da uluslararası nakliye Ģirketleri aracılığıyla gönderir. Bu iĢ genellikle profesyonel kuryeler tarafından uyuĢturucu kaçakçılığı yöntemlerine uygun olarak yapılmaktadır. Bunlar paraları ya bavullarında saklarlar veya büyük banknotlar halinde ise normal elbiselerinin altına giydikleri para ceketleriyle üzerlerinde taĢırlar. Elektronik parça, video oyunları, televizyon ve bez oyuncaklar sevkıyatlarında da nakit para bulunmuĢtur. Amerika kökenli karapara aklayıcılar özel uçaklarını da kullanırlar. Greenback Operasyonu diye adlandırılan bir kovuĢturma sırasında Texas‟ta ABD gümrük memurları özel bir havaalanına girmiĢler, ellerinde portatif roketatarlar olduğu halde kalkıĢa geçmiĢ bir jeti indirmiĢler ve içinde Meksika‟ya götürülmekte olan 5 milyon dolara el koymuĢlardır. 1983 Mayıs‟ında Florida‟lı bir muhasebeci olan Ramon Millan Rodriguez Panama‟ya kalkan uçağa girerken durdurulmuĢ ve çantasında 10 milyon dolar bulunmuĢtur. Pennsylvania‟da bir kokain satıcısının evinde küçük banknotlar halinde 42 milyon dolar ele geçmiĢtir. Amerikan sınırından Kanada‟ya geçen Kolombiyalıların arabalarında 300.000 dolardan 1.3 milyon dolara kadar paralar ele geçmektedir. 1995 ġubat‟ında rutin bir uyuĢturucu soruĢturmasının ardından Marbella yakınlarında bir çift yakalanmıĢtı. Dairelerinde çuvallar içine yerleĢtirilmiĢ 50 milyon doların üzerinde yabancı para ele geçirilmiĢtir. Bu metot ABD‟de yürürlükte olan 10.000 doların üzerindeki nakit tutarlar için bildirim yükümlülüğünü aĢmak için çok sık kul- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 29 lanılmaktadır. Yıllarca, yüz milyonlarca Amerikan doları böylece ele geçirilmiĢtir. Gümrük görevlilerinin Ģüphelendikleri bir kaçakçıya valizin kendisinin olup olmadığı sorulduğunda, cevabın olumsuz olduğu ve içinde bulunan bir veya iki milyon doların reddedildiği olaylar ender değildir. Bunlar mesleğin riskleridir. Bu metodun baĢka bir çeĢidi, biri nakit diğeri Ģahsi eĢyalarla dolu iki benzer valizle seyahat etmekten ibarettir. Gümrük kontrolü sırasında, kaçakçı valizinin içi karĢısında büyük bir ĢaĢkınlık gösterecek ve benzer olduklarından valizleri karıĢtırdığını iddia edecektir. Kasım 1991‟de Amerikan özel gümrük görevlileri ABD‟de ikamet eden ve yasadıĢı olarak, 6 000 doları yuttuğu 12 balonda bulunan, toplam 53 000 doları yurtdıĢına çıkarmaya teĢebbüs ederken yakaladı. JK havaalanı gümrük müfettiĢleri Gana‟ya uçmak üzere iken yolcuyu yakaladı ve ABD‟den ne kadar para götürdüğünü sordular, o da yanında 9 000 dolar bulunduğunu söyledi: Ancak elinde tuttuğu çantanın aranması çarĢaf paketlerine gizlenmiĢ 24 000 doların varlığını ortaya çıkardı; Aramanın sürdürülmesinden her biri 100 dolarlarla doldurulmuĢ 45 baloncuk içinde toplam 22400 dolar içeren 2 Ģampuan ĢiĢesi keĢfedildi. Ġlgili, para dolu bir kısım balonları yuttuğunu da itiraf etti. Türkiye‟de son zamanlarda basına yansıyan olaylardan bu yöntemin yurt dıĢından Türkiye‟ye fonların yasadıĢı nakli için sık kullanıldığı anlaĢılmaktadır. Örneğin, Aralık 1996 günü Atatürk Hava Limanı‟nda bir ihbarı değerlendiren polis kamu oyunda kurye kız olarak tanınan D.Örnek‟i 28 milyar lira karĢılığı dövizle yakaladı. Adı geçen polisteki ilk ifadesinde dövizin eroin parası olduğunu, aklamak için kapalı çarĢıdaki Azer Döviz sahiplerine teslim edeceğini açıkladı. 22 yaĢındaki kurye kızın kuryelik için 52 kez yurda giriĢ yaptığı, kuryelik görevi karĢılığı her seferinde üç bin gulden para aldığı tespit edildi. c.Karapara aklayıcı Ģirinler 30 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL ġirinler, karapara aklamanın en bilinen yöntemidir. ĠĢleri nakit paraları yatırmak ya da bildirimi gerektiren tutarın altında banka poliçeleri sağlamak olan çok sayıda kiĢinin iĢtirakini gerektirmektedir. Bu tekniğin kullanımı belli bir tutarın üzerindeki nakit iĢlemlerin bildirimi mecburiyetinin bulunduğu ABD (10.000 dolar ve üzeri) ve Kanada‟da yaygındır. Florida‟da Amerikan yetkilileri tarafından yürütülen bir soruĢturmada, soruĢturmacılar paraların çok sayıda bankaya ya da aynı bankanın Ģubelerine çok sayıda kiĢi tarafından yatırılmasından ibaret metodun genel olarak suç Ģebekeleri tarafından kullanıldığını ortaya koymuĢtur. Florida‟lı yatırımcılar bu iĢi yapanlara “şirin” adını takmıĢtır. Çünkü bu kadar çok parçaya bölünmüĢ bir miktarı, bu kadar çok yere yatırabilmek için tıpkı “şirinler” adlı çizgi filimdeki gibi bir “küçük insanlar “ordusuna gereksinim vardır. ġirinler 10.000 ABD doları altında çok sayıda hesap açıyor, kasa çekleri ya da banka muamele ve havaleleri ya da ilgili malî kurumların fon transferlerini bildirmek durumunda kalmayacakları diğer ciro edilebilir değerler satın alıyor. ABD‟de Bankaların 10.000 doları aĢan tüm nakit iĢlemleri hakkında kayıt tutmaları ve bildirimde bulunmaları ve 3.000 ABD dolarını aĢacak Ģekilde çeĢitli malî araçları satan malî kuruluĢların da, bu satıĢları hakkında kayıt tutmak ve bu kayıtları 5 yıl süreyle saklamak zorunluluğu bulunduğundan Ģirin “schtroumpf‟ler çoğunlukla bu tutarların altında mevduatlarla iĢlem yapmaktadırlar. Aklayıcılar, “Ģirin”leri ellerinde dokuzar bin dolar olduğu halde yerel bankalara gönderip Amerikalıların “kasa çekleri” adını verdikleri satın aldırırlar. Bankanın tanesini birkaç dolara sattığı bu çekler üzerinde adı yazan kiĢi tarafından tahsil edilebilirler. Nakit değerindedirler ama para olmadıkları için bildirilmeleri gerekmez. BaĢka bir dizi “Ģirin” bu çeklerle daha büyük kupürlü çeklerden alırlar ve patronları bu büyük çekleri ya ülke dıĢına postalar, ya da bir tomarını bir kuryenin cüzdanına koyup adamı Güney Amerika‟ya gönderir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 31 Amerikan para bildirim yasası paranın telsizle havalesini kapsamaz. Bir aklayıcı Ģirinlerinin yerel bankalara bu büyük kupürlü kasa çeklerini yatırmalarını sağlar ve bu parayı da sonra telsiz havalesiyle Panama, Meksika, Kolombiya ve baĢka yerlere gönderir. Ġyi bir operasyonla, her biri 100.000 dolarla on beĢ yirmi iĢlem yapacak on kiĢi kullanılarak günde bir milyon dolar rahatça aklanabilir. Miami‟de yakalanan bir Ģirinin 18 ay zarfında 88 bankaya 12,8 milyon dolar yatırdığı anlaĢılmıĢtır. Banka ve finans kuruluĢlarının karapara aklanmasına karĢı artan duyarlılığı, suç örgütlerini dikkat çekmemesi için bildirim tavanlarına yakın miktarlar yerine oldukça ufak tutarlara dayanan çok sayıdaki iĢlemlere baĢvurmaya yöneltmektedir. Örneğin bu metot kullanılarak gerçekleĢtirilen ve Ekvatora transfer yoluyla 29 milyon doların aklandığı bir olayda, transferler 48 000 iĢlem teĢkil eden ortalama 600 dolara dayanıyordu. d.Vergi cennetleri(off-shore bölgeler): nüfus fakiri banka zengini ülkeler Bir çok ortak özelliklere sahip ve sayıları 60 ilâ 90 arasında hesaplanan kimi ülkeler vergi cenneti ya da sınır ötesi merkez -off shore bölgeler- olarak adlandırılmaktadır. Bu özelliklerin baĢında ayrıntılara inilmediğinde çoğunda, kaynağı ne olursa olsun gelirlerin hiç ya da çok az vergilendirilmesi, banka ya da ticari sır uygulaması, kambiyo kontrolünün yokluğu, Ģirket, banka ya da sigorta Ģirketleri kurmak ya da sahip olmanın kolaylığı (batılı tanınmıĢ gazetelerde ve internette düzenli olarak ilanlar yayınlanmaktadır) gelmektedir. Karapara aklanması için vergi cennetlerinin seçiminde önemli rol oynayan diğer unsurlar arasında, politik ve parasal istikrar, ulaĢım imkanları, modern iletiĢim vasıtalarının varlığı, ulaĢım kolaylığı, coğrafi konum olarak geliĢmiĢ ülkelere yakınlık, uzman personel ( vergi danıĢmanları, avukatlar. vs. ) belirtilebilir. 32 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Diğer bir ifadeyle, sermaye sahiplerine kaynağının yasal ya da yasadıĢı oluĢuna aldırmadan avantajlı bir vergi ve yasal rejim sunarak egemenliklerini ticaret konusu yapan mikro ülkeler yada devletlerden bahsedilebilir.13 Banka ve vergi cennetleri öncelikle piyasaların iĢleyiĢini kolaylaĢtırmak ve petro-dolarların akıĢını sağlamak için kurulmuĢsa da, sonradan uyuĢturucu ticaretinden sağlanan paranın saklanma ihtiyacı için kullanılmaya doğru geliĢme göstermiĢlerdir. Bu malî barınaklar, özellikle Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya‟daki geliĢmiĢ ülkelerin çevresinde kurulmuĢtur. Bunların yarısında Ġngiliz bayrağı dalgalanmakta ve her Avrupa ülkesinin kendi cenneti bulunmaktadır. BM‟lerin 1998 yılı içinde yayınladığı bir rapora göre, off shore Ģirketlerin toplam aktifleri 5 trilyon doları bulmaktadır. 1 trilyon dolarlık mevduat ile 4 trilyon dolar değerinde hisse senedi, tahvil, gayrimenkul ve mal kontratları da yine bu cennetlerde saklanmaktadır. IMF tarafından BM‟e sunulan bir raporda ise, karapara aklanmasında gözde vergi cennetleri olarak, Kıbrıs, Bahama, Bahreyn, Panama, Singapur, Hong Kong ve Hollanda Antillerinin ismi verilmiĢtir. Vergi cenneti ülkeler genel olarak az nüfuslu ve küçük, ancak çok sayıda uluslararası banka ve Ģirkete sahiptir. Bazı örnekler vermek gerekirse, Lüksembourg (378000 nüfusa 143 banka), ManĢ adaları (140.710 nüfus, 120 banka), Bahama adaları (175.922 nüfus, 382 uluslararası finans kuruluĢu), eski Hollanda sömürgesi Aruba, Türk ve Caicos adaları (3000 yoksul yerli nüfusa karĢılık, 6729 Ģirket). Bu ülkelerde iĢlem gören uluslararası fonların miktarı inanılmaz rakamlara ulaĢabilmektedir. Örneğin, 28.000 nüfusa sahip Büyük Kayman (Grand Cayman ) adasında 1993 yılı boyunca 950 milyar doların giriĢ ve çıkıĢ yaptığı tespit edilmiĢtir. 13 ATTAC, Les Paradis fiscaux, 1001 nuits, Paris 2000, s.6. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 33 Bu merkezler vergi cenneti yerine suçlulara sağladıkları banka sırrı ve adli bağıĢıklık imkanları nedeniyle mali suç faaliyetlerinin küreselleĢmesinde oynadıkları büyük rol nedeniyle suç cenneti nitelenmesini hakketmekte ve karapara aklamayla mücadelenin önünde büyük bir engel oluĢturmaktadırlar. II. Dünya savaĢının ertesinde Hong-Kong ve Singapur sadece Ġngilizlerin ticaret amacıyla kullandıkları iki antrepo idi. Günümüzde bu iki büyük gecekondu Ġngiltere‟ninkinden daha yüksek kiĢi baĢına düĢen milli gelirle kolonizatörlerinden daha zengin oldular. Vergi muafiyetleri bu büyük baĢarıyı tam anlamıyla açıklamamaktadır.14 FATF Haziran 2000‟de „dünyanın kara para cennetlerini' ilan eden bir rapor açıkladı. 15 ülke ya da bölgeden meydana gelen bu „kara cennetler' Ģöyle: „Bahama Adaları, Cayman Adaları, Cook Adaları, Dominik Cumhuriyeti, Ġsrail, Lübnan, Liechtenstein, Marshal Adaları, Filipinler, Rusya, Saint Kitts ve Nevis, Saint Vincent ve Granadalar. Görüldüğü gibi listede nokta kadar küçük Pasifik adalarından dev Rusya'ya kadar 15 ülke ya da bölge yer almakta. Esasen bu liste 15'ten fazla ülkeyi ihtiva edecekti; ama Ġngiltere ve Fransa'nın teĢebbüsleriyle liste Ģimdilik böyle çıktı; zira Fransa, suçlanan Monako'yu, Ġngiltere de hemen bitiĢiğindeki Channel Adaları ile kendi hükümranlığındaki Gibraltar'ı liste dıĢı bırakmayı baĢardı. Oysa, örneğin, Fransız Meclisi'nin bu rapordan kısa süre önce açıkladığı resmî raporla Monako‟ya kara para aklama faaliyetlerinden dolayı sert eleĢtiriler yöneltilmiĢti. Dünyanın belki de ilk resmî kara para aklayan ülkeler listesi olan, 15 ülke ya da bölgeyi resmen telaffuz eden bu kara listeden baĢka bir de „gri liste' yani Ģüpheliler listesi mevcut. ĠĢte bu 15 ülke, 31 ülkeden meydana gelen Ģüpheliler listesinden seçilmiĢ bulunuyor. ġüpheliler listesinde Kıbrıs Rum Kesimi, Ġngiltere'nin Ġber Yarımadası'ndaki küçük sömürgesi Cebelitarık, Ģeklen bağımsız bir 14 Eva Joly, notre affaire à tous, les arènes, Paris 2000, s.205. 34 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL prenslik olan; ama gerçekte Fransa'nın kontrol ve himayesinde olan Monako ve Karayipler'deki Ġngiliz sömürgesi Antigua da yeralmaktadır. Vergi cennetlerinde çalıĢan bazı dolandırıcı sigorta acenteleriyse, karaparayı kabul etmekte ve Amerikan sigorta Ģirketlerinde büyük paralarla sigorta olmaktadır. Daha sonra ise bunu iptal edip, para iadesi çekini almak suretiyle karapara aklamaktadırlar.. Vergi cennetlerindeki aktivitelerin çoğu yasaldır ve bu ülkeler çok eskiden beri çok sayıda tanınmıĢ ve saygın Ģirketler tarafından kullanılmaktadır. Bununla beraber, bu ülkeler yasadıĢı aktiviteler ve karaparanın aklanması için ideal Ģartları bir araya getirmektedir. Vergi cennetlerindeki “off-shore Banking” denilen kıyı bankacılığı, bankacılık sektörü için düzenlenen yasa ve yönetmeliklerin dıĢında tutulan bankacılık türüdür. Bankaların uymak zorunda olduğu bir çok sınırlamalar, yatırılan mevduat üzerinden yasal karĢılık ayırma oranı zorunluluğu, kredi faizleri ve kredi verme yöntemlerinde belirli ölçütlere uyma zorunluluğu, belli miktarda döviz bulundurma, bankacılık faaliyetleri sonucu vergi ve harç tahsil etme usulleri gibi bir çok düzenlemeler bu bankacılık türünde ya gevĢetilmiĢ ya da ortadan kaldırılmıĢtır. Günümüzde, kredi iĢlemlerinden tahvil çıkarılmasına kadar çeĢitli faaliyetleri kapsamına alan kıyı bankaları hukuka uygun olarak kurulan vatansız bankalar görünümündedir. e.Çok baĢvurulan bir yöntem: Ödüncü geri verme metodu Karapara aklamada çok baĢvurulan yöntemlerdendir. Ġlgili, bir kıyı bankası (off-shore) ülkesine ya da vergi cennetine veya banka sırrı bulunan bir ülkeye gidiyor ve oraya para yatırıyor. Sonra bu paraları baĢka bir ülkedeki bir bankaya aktarıyor; ardından, diğer ülkedeki bankada bulunan tutarlar garanti gösterilerek kendi bankasına borç talep etmek amacıyla baĢvuruyor. Bankası kiĢiye bir KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 35 kısım mallara, kimi Ģirketlere veya benzer faaliyetlere yatırım yapabileceği fonları ödünç veriyor. Eğer polis veya maliye bu ani zenginliği konusunda kendisinden bir açıklama isterse, ilgili bankanın kendisine ödünç verdiğini belirtebilir. Açıklamasını inandırıcı kılmak için ilgili bazı Ģirketler kurmuĢ ya da onlara ait off-shore iĢlere giriĢmiĢ olabilir. Diğer bir anlatımla, karapara önce bu tür paraları kabul eden yurtdıĢında bir bankaya yatırılıyor. Sonra paranın sahibi dıĢarıdaki bu parayı teminat göstererek ülkesindeki bir bankaya kredi müracaatında bulunuyor veya herhangi birinin üzerine yatırılmıĢ bir parayı, kefili benim diyerek teminat olarak gösteriyor, ülkesinde otelini vs alıyor, yatırımını yapıyor. Fakat krediyi geri döndürmüyor. Bu sefer oradaki banka, teminat olarak gösterilen parayı haciz ediyor, otel vs‟ye yapılmıĢ olan yatırım karaparanın aklanmıĢ hali olarak karĢımıza çıkıyor.Örneğin bir Londra bankasının Ģüpheli hesap konusundaki raporunu araĢtıran Ġngiliz yetkililerin ortaya çıkardığı bir olayda; Kanada‟dan kuryeyle Londra‟ya getirilen karaparalar, orada büyük kupürlü banknotlara çevrilmiĢtir. Bu paralarla ManĢ adalarının en büyüğü olan Jersey‟deki Ģirketler adına 14 hesap açılmıĢtır. Paralar sonra Jersey banka hesapları teminat olarak gösterilerek yeniden Kuzey Amerika‟daki emlak Ģirketlerine sahte krediler olarak geri gönderilmiĢtir. f. Paravan ya da hayali Ģirketlerin kullanılması Bunlar, herhangi bir ticaret veya üretim faaliyetinde bulunmayan Ģirketlerdir. Genellilikle fonlar bir vergi cennetine ulaĢır ulaĢmaz, hayali ya da paravan bir Ģirket adına yatırılırlar. Paravan Ģirketlerin kullanılmasındaki esas amaç ayırma aĢamasında fon transferlerinin bu Ģirketler üzerinden geçirilmesi suretiyle, inceleme anında iz sürmeyi zorlaĢtırmaktır. Sır saklama yükümlülükleri gereği ortaklarının bile öğrenilmesi mümkün olma- 36 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL yan bu Ģirketleri, vergi cennetlerinde kurulan vergi politikaları gereği kurulan Ģirketlerden ayırt etmek güçtür. Paravan Ģirket ( shell Companie) ya da hayali Ģirket terimleri bazen aynı anlamda kullanılırlar; bununla beraber bir hayali Ģirketin fonları absorbe etmek ve gerçek kaynak ya da niteliğini gizlemek dıĢında fonksiyonu yoktur. Paravan Ģirket ise fonları aklayan kiĢinin yasadıĢı aktivitelerini maskelemek için gerçekten yasal faaliyetlere giriĢebilir. Vergi cennetlerinin çoğunda, bir ülke vatandaĢının iĢtiraki gereklidir. Bu paravan ya da hayali Ģirketler yine bazı bankalar ya da sigorta Ģirketleri olabilir. Karapara aklama iĢi yapanlar ekseriya bu tipten birçok Ģirkete sahiptirler. Bu Ģirketleri, izleri daha fazla karmaĢık duruma getirmek için fonları birinden diğerine aktarmakta kullanırlar. Bunun da iki yolu bulunmaktadır. Birinci yol paravan Ģirketi çok karlı bir iĢletme gibi göstermek. Bu durumda hiç var olmayan ama kağıt üzerinde gözüken karın yerine kasaya karapara konur. Bu para vergilendirilir ve doğal olarak yasallaĢır. Ġkinci yol da paravan Ģirketin kâr oranı düĢük ya da yüksek bir çok Ģirketi, emlakı ya da değerli kağıdı satın alması. Bilinçli spekülasyonlarla, kağıt üzerinde alım satımlarla bu yatırımlar değerlenmiĢ gözükmekte ve karapara yine aklanmaktadır. Ġspanya‟da bir davada, suç örgütü karapara aklama ve vergi kaçırma amaçlarıyla yalnız idarî evrakları-kayıtları- çoğaltma ve keza ticari bir faaliyeti ispatlama amacıyla 500 Ģirketi içeren küçük bir imparatorluk kurmuĢtu. Çoğu durumda, karapara aklayıcı fonları sürekli vergi cennetinde bırakmaz. Normal olarak kullanılan metot, hızlı, güvenilir ve soruĢturmacılar tarafından açığa çıkarılması zor olması nedeniyle, fonları telgraf yoluyla göndermekten ibarettir. Fonların kaynağını gizlemek için sahte belgeler düzenlenir, naylon faturalar kesilir. Yine, fonların bazı hayali ya da paravan Ģirketlerin lehine gönderildiği ya da bir taĢınmaz iĢlemi üzerinde gerçekleĢen en yüksek KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 37 değer olduğu iddia edilebilir ya da bir sigorta Ģirketi tarafından düzenlenen kaza düzenlenmesinin söz konusu olduğu ifade edilebilir. Paravan Ģirket yine paranın gerçek sahipleri hesabına mal satın alabilir. Kullanılan metotlara göre, gerçekleĢen kârlar üzerinde bir vergi ödemek mecburiyetinde kalınabilir, ama, karapara aklayıcılar, zaten temiz paraya iliĢkin vergileri ödemeye kendilerini hazırlamıĢlardır. Karayib adaları gibi bazı adalarda uluslararası büyük bankaların Ģubelerinin yanısıra adı duyulmamıĢ yüzlerce yabancı bankanın Ģubesi mevcuttur. Bunların tek iĢleri para transferi yapmaktır. Bu tür adalarda ve bazı ülkelerde paravan Ģirket kurmak için bir kaç yüz dolar yeterli olmaktadır. Hatta bu iĢi yapan Ģirketler Financial Times gibi saygın ekonomi gazetelerine ya da The Economist gibi haftalık ekonomi dergilerine küçük ilanlar da vermektedir. Örnek olarak; FATF‟ın karapara aklama tipolojileri arasında yer verdiği örnek bir olayda, bir uyuĢturucu kaçakçısı, uyuĢturucu kaçakçılığından elde ettiği geliri, bir bölümü nakit geriye kalanı da ipotek karĢılığında olmak üzere bir gayri menkul alımında kullanmıĢ, daha sonra bu gayri menkulü kontrolü altındaki bir paravan Ģirkete nominal değerde satmıĢtır. ġirket söz konusu gayrimenkulü iyi niyetli üçüncü kiĢilere gerçek alıĢ fiyatı üzerinden satmıĢtır. Böylece uyuĢturucu kaçakçısı, suçtan elde ettiği gelirleri bir paravan Ģirkete saklamıĢ ve gayrimenkulün alımında kullandığı paraların gerçek kaynağını gizlemeye çalıĢmıĢtır. g. Nakit para kullanılan iĢyerleri üzerinden karapara aklama 38 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Suçlular, normal olarak yüksek bir peĢin iĢlem hacmi bulunan kuruluĢların kontrolünü ele geçirerek para aklayabilirler. Böyle kuruluĢlara yatırım da yapabilirler. Bu onların suçluluk ürünlerinin söz konusu kuruluĢ tarafından gerçekleĢtirilen yasal iĢlere eklemelerini sağlar. Bu nedenle, oteller, lokantalar, süper marketler, barlar, gece kulüpleri, gayrimenkul alım satımı, çamaĢırhaneler ve ithalat- ihracat gibi, nakit para akıĢının yoğun olduğu paravan iĢler üzerinden para aklanması da geçerli bir yöntemdir. Böylece karapara yasal kazançlarla karıĢtırılarak aklanmaktadır (amalgam tekniği). ġüpheli kiĢi restoran, benzin istasyonu, araba yıkama, çamaĢır yıkama gibi ticari iĢyerlerine sahip ise, bir gün, bir hafta, bir ay ya da bir yılda kaç pizza satıldığını belirlemek ya da yıkanan araba sayısını hesaplamak amacıyla böyle bir Ģirketin muhasebesini kontrol etmek imkansız denecek kadar zordur. Sözgelimi, Monako‟da büyük reklamlarla çok lüks bir Ġtalyan lokantası açılmıĢtır. Ne zaman yer ayırtılmak istense, boĢ masa bulunmadığı söylenmektedir. Lokantanın önünden geçildiğinde binanın hep ıĢıklı, masaların kurulu ancak kapıların herzaman kilitli olduğu ve hiç kimse olmadığı görülmektedir. Ancak defterlere bakılırsa lokanta sahipleri çok büyük kârlar elde etmekte ve vergisini de seve seve ödemektedirler. 1984‟te ünlü “Pizza Bağlantısı” olayında ABD‟nin değiĢik yerlerindeki bir pizza zincirinden Ġtalya ve Ġsviçre‟ye 60 milyon dolar uyuĢturucu bedeli olarak gönderilmiĢtir. Ġtalya‟da bugün bile bir çok pizzacı dükkanının yerel mafya için pek gözde bir çıkıĢ yeri olduğu bilinmektedir. Çok sık olarak fonların kaynağı hakkında fantazist açıklamalar üretildiği görülmektedir. Örneğin Fransa‟da bir bankaya nakit yüz binlerce Kanada Doları yatırmak isteyen üç Ģahsa fonların kaynağı sorulduğunda, Kanada‟da taksi Ģoförü olduklarını ve tasarruflarının söz konusu olduğunu iddia etmiĢlerdir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 39 h. Gözde bir yöntem: Kumarhane ve gazinolar kullanarak aklama Karapara aklamada baĢvurulan gözde bir yöntem de parayı, kumarhanelere yatırmaktır. Buralarda bir parti boyunca krupiyelerin elinden ne kadar nakit geçtiğini kanıtlamak olanaksızdır. GeçmiĢte, Las Vegas‟ta önemli çıkarları bulunan, bunun bir bölümünü günümüzde de koruyan mafya, bu yönteme en çok baĢvuranlardandır. Nevada‟nın kumarhaneleri hala Federal Nakit ĠĢlemleri kapsamındaki düzenlemelerden muaf olduğu için karapara aklama açısından idealdir. Vegas hala gözde bir karapara aklama merkeziyken, Macau bu konuda onu da geri bırakmıĢtır. Hong Kong‟tan sadece 45 mil uzaklıkta bulunan ve her 15 dakika da bir hızlı feribotlarla sefer düzenlenen Macau‟nun gelirlerinin yaklaĢık yüzde 80‟i kumarhane tekeline dayanmaktadır. Dolayısıyla karapara aklamaya yönelik mükemmel tesislere sahiptir. Burada aklanan karapara miktarının bazen ayda iki milyar doları bulduğu söylenmektedir. Gazinolar, birçok finansal iĢlemin (kredi açılması, vadesinin uzatılması, kiralık kasa hizmeti verilmesi, çeklerin ciro edilmesi, fonların havale edilmesi) gerçekleĢtirilmesine imkan veren yerlerdir. Aklayıcılar, çok büyük miktarlı nakit parayı gazinoya yatırabilir. Ve bunu yaparken de herhangi bir bildirim yapılmamasını isteyebilir. Aksi takdirde parasını baĢka yere götürebileceğini belirtebilir. Herhangi bir bildirimde bulunmadan gazinoya yatırılan para artık gazino çekleri ile her an çekilebilir veya transfer edilebilir. Öte yandan karapara bildirim yükümlülüğüne iliĢkin limitin altında, dikkat çekmeden fiĢe çevrilebilir. Karaparanın kumar kazancı olarak gösterilmesi veya bildirim limitinin üzerindeki nakdin bir kerede yatırılması mümkün olabilir. Bununla beraber, bu metot sadece gazino yönetiminin iĢtiraki ile önemli tutarlara dayanan iĢlemler için büyük oranda iĢleyebilir. Örgütlü suçun gazino faaliyetlerinde bu kadar rol oynamasının gerekçelerinden birisi de budur. Örneğin Ġtalyan mafyasının çok sayıda gazinoya sahip olduğu bilinmektedir. 40 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Bu metodun diğer bir çeĢidi paranın at ya da köpek yarıĢlarından kazanıldığının iddia edilmesidir. ı. Sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturaları kullanarak aklama Bu yöntemde, ithalat ve ihracat faturaları olduklarından düĢük veya yüksek gösterilir ve aradaki fark karaparayı açıklamak için kullanılır. Genellikle, karapara aklamak isteyen kazandığı ülkede, ayrıca yatıracağı ülkede bir Ģirket satın alır ya da kurar. Fonların gönderilmek zorunda olduğu Ģirkete hizmet ya da mal sipariĢ eder. Ġki imkan mevcuttur: ya faturalı hizmetleri ya da malları değerinin üzerinde göstermek, ya fatura tutarı aklanan miktara karĢılık gelen sahte faturalar göndermek. Birinci seçenek ortaya çıkarılması çok zor olduğundan daha avantajlıdır. Ödenen miktar sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturayı düzenleyen Ģirket tarafından hesaptan düĢülebilir. i. 80’li yıllar Türkiye'sinin meĢhur yöntemi:hayali ihracat Ülkemiz gündemini 80‟li yıllarda uzun süre meĢgul eden hayali ihracat, haksız vergi iadesi alma amacının yanısıra aynı zamanda aklama için de kullanılabilir. Buna göre değeri oldukça düĢük olan mal belli niteliklere sahip değerli bir mal gibi yurtdıĢına gönderilir, örneğin 1 TLlik mal 25 TL‟ye ihraç edilmiĢ gibi gösterilir. Bu iĢlemden sonra %20 oranında vergi iadesi varsayımıyla, hem 5 TL vergi iadesi alınır, hem de 24 TLlik karapara ihracat geliri olarak gösterilebilir. Ancak olası incelemelerde açık vermemek için ve karaparanın bir Ģekilde finansal sisteme sokulması gerekliliği nedeniyle, karaparanın; sözde ihracatın yapıldığı Ģirket tarafından gönderilmesi gibi bir iĢleme tâbi tutulması gerekir. Bu Ģirket faaliyeti olan bir Ģirket, hayali bir Ģirket veya paravan bir Ģirket olabilir. Benzer bir iĢlem ithalat içinde yapılabilir. Bu durumda yurtdıĢında 1 TL‟ye alınan mallar yurt içinde, aklama için kullanılan Ģirketlere 25 TL‟ye satılır. Aradaki fark aklama için kullanılır. Bütün KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 41 bu iĢlemlerde aklamanın olup olmadığını tespit edebilmek için, iĢleme konu malların değerlerinin inceleme elamanları tarafından tespit edilmesi gerekir. Benzer iĢlemler yurt içi iĢlemler içinde yapılabilir. TBMM Hayali Ġhracat Komisyonu tarafından belirlenen Türkiye‟de hayali ihracat yapmak için uygulanan yöntemler Ģöyle özetlenebilir: vergi iadesi listelerindeki mal isimleri altında ekonomik değeri olmayan (taĢ, toprak, hurda metal kırpıntıları gibi )malların ihraç edilmesi, gümrük çıkıĢ beyanında ihraç fiyatının gerçeğinin çok üzerinde gösterilmesi, gümrük idarelerinden sağlanan tasdikli gümrük çıkıĢ beyannamesi ile fiilen ihraç edilmemiĢ malların ihraç edilmiĢ gösterilmesi, ihracata iliĢkin belgeler üzerinde tahrifat yapılması, paravan Ģirketler kurulması sahte döviz alım belgesi ile gerçekte yurda gelmemiĢ ihracat bedeli dövizlerin yurda gelmiĢ gibi gösterilmesi. Bir gazetede yer alan aĢağıdaki haber söz konu yöntemlerin günceliğini koruduğunu göstermektedir. “Mafya ve çetelerle mücadele kapsamı çerçevesinde Gümrük muhafaza tarafından gerçekleĢtirilen operasyonlarda 16,5 trilyon liralık Ģüpheli fatura ele geçirildi. Gümrüklerden sorumlu Devlet bakanı Rıfat Serdaroğlu, sahte fatura düzenleyerek karapara aklamaya çalıĢan 34 firma ile ilgili olarak Ġstanbul Küçükçekmece savcılığının soruĢturma baĢlattığını açıkladı. Serdaroğlu, karapara akladıkları iddiasıyla soruĢturma açılan firmalar içerisinde bazı büyük kuruluĢlarında bulunduğuna dikkati çekerek, gümrük kontrollerinin çetelerle mücadelede büyük önemi olduğunu söyledi.”(YENĠYÜZYIL,17.11.1998) Yüzlerce hayali ihraç olayından bir örnek, 1985 yılında Hollanda‟ya 13 milyon dolar tutarında porselen çiçeklik ve vazo, dikiĢ makinesi parçacığı, konfeksiyon ihraç ediliyor. Ancak ihracat firması nezdinde incelemelerde bulunan Hazine Kontrolörleri alıcı ülke gümrüğünden malların akıbeti hakkında bilgi istiyorlar. Gelen cevap çok ilginç: “Giden mal tahta parçası olup malın değeri 13 bin Hollanda florini.” 42 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL „2000 yılı içindeki paraĢüt ve balina operasyonları, hayali ihracatın kara para aklamak için hala geçerli bir yöntem olduğunu ortaya koymakta. Hem paralarını aklıyorlar hem de üstüne KDV iadesi alıyorlar."Evet; post modern hayali ihracatın ayırıcı özelliği, eskisinde bazen görülen ve daha çok yan etki gibi kalan kara para aklama. Eski hayali ihracatın özü, birçok malda yüzde 24'lere çıkan vergi iadelerini almaktı. O zamanlar yüzde 10'lar civarında olan KDV iĢin cazip tarafı değildi. Olsa olsa fazladan bir ikramiyeydi, daha küçük DFĠF gibi fonlar türünden. Çünkü o yıllarda verilen vergi iadesi aslında 'vergi iadesi' değildi. Açıktan ve peĢin verilen bir paraydı. Kimsenin tahakkuk etmiĢ bir vergisi filan iade edilmiyordu. Sonraları, daha çok da yabancıların baskısı sonucu aĢırı ihracat teĢvikleri ve bu arada 'vergi iadeleri' de giderek azaltıldı ve sıfırlandı. Fakat KDV iadesi kaldı. Ardından dövizi üç ay içinde getirme Ģartı kaldırıldı. KDV iadesi denetimi yeminli mali müĢavirlere bırakılarak bir anlamda 'özelleĢtirildi'. Ama asıl, ülkede doğru dürüst vergi toplayamayan devlet adaletsiz bir vergi biçimi olan KDV'ye, sırf toplanması kolay diye yüklendikçe yüklendi. KDV oranlan yüzde 17'lere, bazı ürünlerde yüzde 23'lere çıktı. Eh artık hayali ihracat operasyonları maliyeti kurtarıyordu. Hele belgeyi gösterip parayı peĢin alırken dövizi getirip getirmediğiniz aylar sonra ortaya çıkıyorsa. Artık buna 'suça teĢvik' denmez de ne denirdi? ĠĢin kara para yönüne gelince, Türkiye'deki kimi tahminlere göre 5-6 milyar dolar tutarındaki uyuĢturucu parası artık o kadar kolay legalleĢemiyordu. Türk mafyası da Batılı meslektaĢları gibi para aklama iĢini ciddiye almaya baĢladı. Önce turizm, sonra borsayı denedi. Yetmedi. Oysa hazırda eski bildik iĢi, hayali ihracat duruyordu. Üstelik hem eskisi kadar dikkat çekmiyor hem de Ģartlar eskisine göre daha da olgunlaĢıyordu. Bir zamanlar ancak bazen kullanılan naylon fatura ve sahte evrak yöntemi Ģimdi asli yöntem olmuĢtu. Bu yöntem devleti sadece KDV zararına uğratmıyor, yüzde 40'lara varan kurumlar vergisi zararına da sebep oluyordu. Sonra...Sonrası kara paracılar öyle bir hırsla saldırdı ki, ihracatın düĢtüğünü herkesin gördüğü yıllarda bile, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 43 kaydî ihracat artarken aĢırı iadeler sonucu vergi gelirleri azalınca acelelerinin cezasını operasyonlarla çekmeye baĢladılar.15 j. Döviz alımı ve döviz büfelerinin kullanılması Kambiyo iĢlemleri kendi nitelikleri gereği, büyük çaplı para iĢlemlerine dayanır. Kambiyo sistemi genelde sıkı bir düzenlemeye tâbi olmadığı gibi iĢlemin detaylarını kaydetmek zorunlu değildir. Karapara aklamaya giriĢen, genel olarak yabancı döviz cinsinden banka tahvilleri satın alır, sonra bunları yabancı ülkede bir hesaba yatırır ya da yabancı ülkede hizmet ve mal ayarlamak için kullanır. Ġtalyan mafyası, büyük miktarlardaki paraları değiĢtirmek kuĢku uyandırdığından normal kurun % 30 altında paralarını dövize çeviriyor. Fransa‟da bu tür iĢlemlere karıĢmıĢ bir çok bankacı yakalanmıĢtır. Bu bankacılar, Ġtalyan liretlerini düĢük kurlarla Fransız Frangına çevirmekle suçlanmıĢlardır. Bir çok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalıĢan döviz büfeleri olarak bilinen kuruluĢlarda para değiĢtirilir. Bunun ilk avantajı suç geliri ile eldeki paranın değiĢtirilmesi nedeniyle gelirin kaynağından bir ölçüde uzaklaĢılmasıdır. Ġkinci olarak küçük banknotların büyüklerine çevrilmesi imkanı vardır. Üçüncü olarak nakit karĢılığında bazı parasal araçlar ( seyahat çekleri, euro çek, kiĢisel çek..vs.) verebilmektedirler. Yine bir kısım ülkelerde döviz büfelerinin fon transfer edebilme imkanları vardır. Büfeler, bankalar kadar ciddi denetime tâbi değildirler ve bu durum önemli avantaj oluĢturmaktadır. Aynı Ģekilde büfelere sahip olmak bankalara göre çok daha kolaydır. 1990‟lı yılların baĢında Kanada jandarması Montreal Ģehir merkezinde 4 yıl boyunca bir döviz büfesi iĢletmiĢtir. Bu operas- 15 Cüneyt AKMAN, Yahya Demirel'den 'Balina' ve 'ParaĢüt' operasyonlarına...ÜÇÜNCÜ KUġAK HAYALĠ ĠHRACAT, (NTV MAG, Ekim 2000, sayfa 90-92. 44 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL yon, Montreal mafyasına bağlı çok sayıda kiĢinin mahkemeye çıkarılması ve mahkumiyetiyle sonuçlanmıĢtır. Diğer yandan, Rus uyuĢturucu madde satıcıları ve mafyası sık olarak karaparayı konvertibl olmayan rublelerle değiĢtirmektedirler. Ġç pazara yönelik bu rubleler Bağımsız Devletler Topluluğunda yatırım için kullanılmaktadır. Alımlar eski mallar, Ģirketler, gayrımenkul mallar ve temiz paraya dönüĢtürülebilen ve ihraç edilebilen hammaddelere dayanmaktadır. AĢağıdaki olay bu yöntemi Kolombiya Kartelleri gibi baĢka suç örgütlerinin de kullandığını göstermektedir. 1990 Aralık ayında Ġnterpol tarafından uyarılan Ġsviçre polisi Cenevre‟de, Medellin kartelinin bir karapara aklama operasyonu olduğu sanılan bir olaya el koyar. Sanıklar 70 milyar rubleyi içeren büyük bir para hareketi için konuĢmalar yaptıklarını itiraf etmiĢlerdir. Ancak üç haftalık kovuĢturmadan sonra davaya bakan sorgu yargıcı sanıkların salıverilmesine hükmetmiĢtir. Yargıç durumu Ģöyle açıklamıĢtır: “Aklı baĢında kimsenin harcayamayacağı ruble alacağına inanamadım. Jüriyi ikna edecek bir dava olmayınca da onları salıvermek zorunda kaldım.” Ancak iki ay sonra Sovyet baĢbakanı Moskova‟da bir Ġngiliz iĢadamını karaborsada 7.7 milyon dolar karĢılığında 140 milyar ruble almakla suçladığında kopan skandal üzerine yargıç fikir değiĢtirmiĢti: “polis bana taze kanıtların olduğu bir rapor gönderirse davayı yeniden açmaya hazırım.” k.YasadıĢı banka sistemlerinden yararlanarak aklama Kimi ülkelerde, ülkesine göre chop hundi ya da Havala (hawalla) olarak adlandırılan yasa dıĢı ya da gizli banka sistemleri mevcuttur. Bu gizli banka sistemleri, geleneksel olarak bazı ülkelerdeki yürürlükte olan kambiyo kontrolünden kurtulmak ve ülkeden tasarrufları ya da karları çıkartmak ya da dıĢ ülkeden alınan malların ithali için kullanılır. Bu sistemler çoğu ülkesinden uzakta KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 45 ve ailesi tarafından gönderilen parayla yaĢayan yabancılar tarafından baĢlatılmıĢtır. Bunlar, aile bağları ya da güven üzerine dayanırlar ve hepsi aynı tarzda çalıĢırlar: Sözgelimi Hindistan ve Pakistan‟ın uyuĢturucu kaçakçıları tarafından sık kullanılan ve Havala diye bilinen etnik kökenli bankacılık Ģebekesinin çalıĢma biçimi çok basittir: Londra‟da çalıĢan Pakistan‟lı bir eroin satıcısı, uluslararası eroin çemberindeki ana Ģirkete büyük miktarlarda para transfer etmek istediğinde Londra‟daki Havala simsarıyla iliĢkiye geçer. Simsar örneğin Karaçi‟deki bürosuyla görüĢür ve Londra‟da bazı makineler ithal etmek isteyen bir dostu olduğunu ancak Pakistan Merkez Bankasından döviz alamadığını söyler. Karaçi‟deki büro parayı Nev York‟taki ortağına transfer edeceğini, onun da makineleri Karaçi'ye göndereceğini söyler. Makineleri isteyen fabrika sahibi, yerel Havala Ģubesine gerekli ödemeyi ( komisyonu da ekleyerek) Pakistan parasıyla yapar. Havala Ģubesi de ( komisyonunu alarak ) uluslararası eroin Ģebekesinin yerel temsilcisine ödeme yapar. Çin‟in üçlüleri ( Triad ) de Kuzey ve Güney Amerika‟da, Lokantalar ya da rehinci dükkanları ardına gizlenmiĢ benzer bir bankacılık yöntemi geliĢtirmiĢlerdir. Nitekim IMF raporunda, Kolombiya Kartelleri ve Sicilya mafyasının karapara aklama iĢlemlerinde, Hindistan, Pakistan ve Çinli aileler tarafından yönetilen yeraltı bankalarının rolü vurgulanmıĢtır. Dövizin karaborsasının oluĢtuğu ülkelerde, caddelerde açıktan açığa döviz alınıp satılması yaygındır. Bu ülkelerde para değiĢimini sağlayanlar, uyuĢturucu kaçakçısından döviz alıp, bunları meĢru iĢadamlarına veya karlarını veya tasarruflarının dövize çevirerek bu dövizlerini baĢka bir ülkede mevduat hesaplarına satmak isteyenlere satmaktadırlar. l.Modern bir yöntem: Borsa 46 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Aracı kurumlar kolaylıkla karaparanın aklanması için kullanılabilir. Bir iĢbirlikçi kambiyo görevlisi aracılığıyla, kara fonlarla hisse senetleri ve tahviller satın alınabilir. Bu senetler herhangi bir isim ya da paravan bir Ģirket adına olabilir. Hamiline senetlere iliĢkin olarak, hiçbir kayıt gerekmez. Kambiyo görevlilerine ve borsa piyasasına iliĢkin mevzuat ülkeden ülkeye değiĢmektedir. Bazı ülkelerde bir kambiyo görevlisi aracılığıyla fonların aklanması daha kolaydır. Bununla beraber çok sıkı bir mevzuata sahip ülkelerde bile titiz davranmayan kambiyo görevlileri karaparanın aklanmasını kolaylaĢtırabilirler. Türkiye‟de malî milad olarak belirtilen 30 Eylül 1998‟e yaklaĢan günlerde borsadaki hareketlilik ve olağanüstü iĢlem hacmi bir aklama olayı olarak değerlendirilmiĢti. Diğer yollar, “insider-trading” ve “manipülasyon” yapılmasıdır.16 Sermaye piyasası kanununda Insider Trading “sermaye piya16 29.1.2001 tarihli basın yayın organlarında yeralan “Spekülatöre karĢı erken uyarı sistemi” baĢlıklı habere göre; Spekülasyon ve manipülasyonun sonu geliyor. Sermaye Piyasasý Kurulu, spekülatör ve manipülatörlere karþý erken uyarý sistemi kuruyor. Ankara'dan izlenecek borsadaki her türlü yolsuzluða anýnda müdahale imkaný doðuyor. Sermaye Piyasasý Kurulu (SPK), kurulacak Piyasa Gözetim Sistemi ile sermaye piyasalarýndaki her türlü manipülasyon ve diðer sistem dýþý hareketleri anýnda izleme ve müdahale etme imkanýna kavuþacak. SPK Baþkaný Doðan Cansýzlar, sermaye piyasalarýnda da erken uyarý sistemini devreye sokacaklarýný belirterek 1-1.5 yýl içinde tamamlanmasý planlanan proje ile merkezde yeni bir bilgi iþlem merkezi oluþturulacaðýný kaydetti. Cansýzlar, bu merkeze ÝMKB, Takasbank, Altýn Borsasý, aracý kurumlar ile þu an sayýsý 315 olan ve piyasada hisse senetleri alýp satan bütün þirketlerin baðlanacaðýný söyledi. SPK Baþkaný, piyasanýn elektronik ortamda izleneceði Piyasa Gözetim Sistemi, diðer adýyla Erken Uyarý Sistemi hakkýnda þu bilgileri verdi: "Sýfýrdan baþlayarak yepyeni bir sistem oluþturuyoruz. Bu yeni sistem ile Baþkanlýktaki bilgi iþlem merkezimizde uzmanlarýmýz ekran KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 47 sası araçlarının değerini etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamıĢ bilgileri kendisine veya üçüncü kiĢilere çıkar sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında iĢlem yapanlar arasında fırsat eĢitliğini bozacak Ģekilde kendi mal varlığına yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek” olarak tanımlanır. ġirketlerde yönetim kurulu baĢkan ve üyeleri ile yöneticiler ve çalıĢanların yanısıra yatırım Ģirketi danıĢmanları, proje yönetmenleri, avukat, aracılar, komisyoncular, broker‟ler gibi alım satım yetkisine sahip kiĢiler arasındaki bilgi aktarımı ve tavsiyenin etkisiyle yapılan iĢlemler insider trading için yaygın yöntemlerdir.17 baþýnda piyasalardaki bütün hareketleri sürekli takip edecek. Piyasada anormal iniþ ve çýkýþlar mý var, hemen müdahale edilecek. Ýþlem kapatýlacak ve Ýstanbul'da anýnda durumun ne olduðuna bakýlacak. BirĢey varsa hemen ortaya çıkarılacak. Herhangi bir sorun yoksa da iþlem tekrar açýlacak. Bu çerçevede yeni bir örgütlenme modeline de gideceðiz. Yeni dönemde sermaye piyasalarýnda en güvendiðimiz araç erken uyarý sistemi olacak. Piyasa gözetim sistemi ile her türlü manipülasyon ve mevzuata aykýrý hareketlere anýnda müdahale edebileceðiz." Cansýzlar, yeni sistem devreye girene kadar da sermaye piyasalarýndaki denetimlere yoðunluk vereceklerini bildirdi. SPK Baþkaný, bu þekilde içeriden bilgi alma, manipülasyon ve diðer kural dýþý hareketlere imkan vermeyeceklerini ve piyasalarý güvenilir kýlma gayreti içinde olacaklarýný ifade etti. Borsayý ekonominin barometresi olarak tanýmlayan SPK Baþkaný Cansýzlar, ekonomideki iniþçýkýþlarýn, dalgalanmalarýn aynen borsaya da yansýdýðýný vurguladý. Borsalarýn ekonominin geleceðine iliþkin sinyaller verdiðini de anlatan Cansýzlar, þöyle konuþtu: Borsalar hem mevcudu ölçer, termometredir. Hem de ilerisi için sinyaller verir yani bir nevi barometredir. Borsadaki iniþ-çýkýþlar ekonomideki iniþ çýkýþlara paraleldir. Borsa, tek baþýna ekonomiyi düzeltemez. Borsalar, oyun yerleri de deðildir. Orta ve uzun vadeli yatýrým yapýlan yerlerdir. Onun için maceraperest bir yaklaþýmla günübirlik gelip çok yüksek kazanç elde edilecek yerler deðildir. Çok nadir günübirlik kazanýmlar olur ama bu borsalarýn genel iþleyiþine uygun olamaz." 17 A.Fazıl ÖZSOYLU, Yeraltı Ekonomisi, Ankara 1999 s.125. 48 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL BaĢka bir metot, karaparayı aklamak için bazı hisse senetleri üzerinde spekülasyon yapmaktan ibarettir. Beraber çalıĢan iki Ģahsın ya da iki Ģirketin iĢtiraki zorunludur. Karapara aklamak isteyen bazı kiĢilere baĢvurabilir ya da paravan Ģirketler kurabilir. Suç ortaklarından biri Ģirketin hisselerini satın alan pozisyonu, diğeri satıcı pozisyonu alır. Bu metot hisselerin karaparanın bulunduğu ülkede bulundurulmasını ve paranın transfer edileceği ülkede senetlere denk bir tutarın bulundurulmasını gerektirir. Eğer Ģirket oldukça küçük ya da aklanacak miktarlar yeterince büyük ise karaparayı aklamak isteyenler hisse senetlerinin değerini yükseltebilir ya da alçaltabilir. Paranın ülkeden çıkması için hisse senetleri düĢmek zorundadır. Bu durumda hisse senetlerini elinde bulunduran kiĢi bunları satarak para kaybeder, eĢ zamanlı olarak diğer ülkedeki muhabiri ise bundan kazanır ve bir kâr elde eder. GerçekleĢen kar aklanan miktara karĢılık gelir. m. Sahte dava yöntemi Yeni ortaya çıkarılan bu teknikte, örneğin aklanacak para gizlice Cayman adalarındaki bir Ģirketin hesabına yatırılır. Aklanacak parayı almak mecburiyetinde olan Boston‟daki Ģirket Cayman‟daki Ģirkete dava açar ve ondan 10 milyon dolar talep eder. Ġki imkan sunulur: uzlaĢmak ya da davayı kaybetmek. Cayman adasındaki Ģirket davadan vazgeçmek karĢılığında 8 milyon dolar ödemeyi kabul eder. Cayman‟daki Ģirket mahkum olur ve mahkeme veya hakem tarafından kararlaĢtırılan miktarı öder. Bu metot aklayıcının en azından biri aklanacak fonların bulunduğu bölgede, diğeri de aklanacak fonların varacağı ülkede olmak üzere iki Ģirkete sahip olmasını gerektirmektedir. Ardından yeteri kadar uzun bir zaman gerekir. Çünkü adalet yavaĢ iĢlemektedir. Ancak prosedür uluslararası ticarette çok yaygın olan tahkim usulü ile çabuklaĢtırılabilir. Polis davanın muvazaalı (danıĢıklı) olduğunu kanıtlamakta oldukça zorlanacaktır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 49 n. Japon karıncalar Fransa‟da 1992 Nisan‟ında açığa çıkarılan bu teknikle, uyuĢturucu trafiği, kumar ve fuhuĢtan kazanılan 400 milyon Fransız frankının aklandığı tespit edilmiĢtir. Kaçakçı aklanacak parayı ve Paris uçak biletlerini “karınca” tâbir edilen kiĢilere teslim eder. Karıncalar, Paris‟e varır ve oradan mücevher, parfüm, çanta vb. lüks ürünler satın alır. Karıncalar satın aldıklarını teslim etmek için Japonya‟ya dönerler ve karĢılığında komisyon alırlar. Değerli eĢyalar kaçakçıya ait lüks Japon butiklerinde Paris malları olarak satıĢa sunulur. o. Banka ve Finans Kurumları aracılığıyla aklama Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirleri (karaparayı) aklama ihtiyacı, en iyi gizlilik garantilerini veren ülkelerin ve bankaların arayıĢında olan örgütlü suçluluğun küreselleĢmesini beraberinde getirmektedir. Çünkü tüm önemli aklama iĢlemleri, çeĢitli ülkelerin banka ve finans kuruluĢlarının kullanılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle bir banka hakkındaki karapara aklama iddiası da o bankanın ulusal ve uluslararası itibarına büyük bir darbe olmaktadır. Karapara aklama soruĢturma ve davaları olayın uluslararası boyutu nedeniyle uzun yıllar almaktadır. Bu ise, iddiaya muhatap bankaları yıpratmakta, bazen Batı‟da örnekleri görüldüğü gibi iflasa kadar varan sonuçlara yol açmaktadır. Karapara aklayıcılar özellikle banka sistemini kullanmak isterler. Çünkü fonlar bir defa serbestçe kullanılabilecek bir bankaya yatırıldığı takdirde, tüm Dünyada finans piyasalarında normal olarak devreden yasal kaynaklı fonların arasına karıĢacaktır. Çünkü Para, kıymetli evrak ve elektronik kayıtların dünyayı dolaĢabilmesi için artık dakikalar yeterli gelmektedir. Suçlandırıcı nitelikteki kayıtlar da kolaylıkla silinebilmektedir. Her gün 1 trilyon doların 50 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL elektronik iĢlemlerle transfer edildiği göz önüne alınırsa karapara virmanlarını bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer. Bu nedenle yüzlerce karapara aklama tekniği arasında en önemlileri Bankalara baĢvurmayı gerektirir. Bu bakımdan bankaların aklamaya karĢı programlar geliĢtirmeleri ve çalıĢanlarını karapara aklama ve önlemler konusunda eğitmeleri önem taĢımaktadır. Banka transferleri yoluyla, para aklayan mafyalar nakit parayı rahatça ülke dıĢına çıkarıyor, kara parayı süratle temiz yeĢil banknotlar haline getiriyorlar. ĠĢte bir kara para aklama öyküsü... 1- Moskova mafyası milyonlarca doların üstünde oturuyor. Nakit parayı, kontrolleri altında bulunan fuhuĢ sektörü, yasal striptiz salonlarından elde ediyorlar. Ancak geliri devlete beyan etmiyorlar. Amaçları bu parayı denizaĢırı ülkelere göndermek. 2- Mafya parayı el altından Rus bankalara transfer ediyor. Burada yasal ve yasal olmayan paralar birbirine karıĢtırılıyor. Rus bankası paranın bir avukat aracılığıyla Miami'deki (mafyayla bağlantılı) bir emlakçıya transferini istiyor. 3- Rus bankası para transferini gerçekleĢtirebilmek için New York'taki muhabir bankaya direktif gönderiyor. Rus bankasının New York‟ta bulunan muhabir bankası, paranın gerçek sahibinin kim olduğunu kesinlikle bilmiyor. 4- Merkezi New York'ta bulunan banka para transferini bilgisayar yoluyla elektronik olarak yapıyor. Bilgisayar, New York bankasını borçlandırıyor ve parayı Miami'deki hesaba yatırıyor. New York'taki banka gibi Miami'deki banka da paranın kimden geldiğini bilmiyor. 5- Moskova mafyası bu parayı ĢiĢirilmiĢ fiyatlardan bir ofis binası almak için kullanıyor. Emlakçı, parayı yasal bir geliri kullanıyor gibi emlak iĢine kanalize ediyor. Ardından Moskova mafyası kazandığı paranın denizaĢırı ülkelerden kazandığı kira geliri olduğunu beyan ediyor (Hürriyet, 24 Kasım 1999, Çarşamba). KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 51 Finansal kuruluĢlar genel olarak bildirim yükümlülüklerine tâbidir. Bildirim yükümlülüklerini aĢmanın bir yolu da, bildirim tutarının üzerinde para yatırılan kuruluĢun yönetimi ile veya çalıĢanı ile anlaĢarak bildirimin yapılmamasını, yanlıĢ doldurulmasını veya tanınan muafiyetlere sokulmasını sağlamaktır. Doğal olarak finansal kuruluĢların yönetimi aklayıcılar tarafından ele geçirilirse anlaĢma dahi yapmaya gerek yoktur. Ġsviçre'deki banka hesapları karapara için klasik bir depodur. Ancak, son yıllarda, Ġsviçre, özellikle örgütlü suç söz konusu ise, hesap bilgilerini açıklanmasına izin verecek yasal düzenlemelere sahip olduğundan beri, Karayip Bölgesindeki bankalar tercih edilen depolar halini almıĢtır. Bahamalar'da, Kayman Adalarında, Antiller‟deki son zamanlarda ortaya çıkan bankaların çoğunun karapara aklama iĢlemi için kurulduğu belirtilmektedir.18 Bazen büyük ve saygın özel bankalar bile karapara aklamak için kullanılabilmektedir. “ABD Kongresi‟nin üst kanadı Senato, dünyanın önde gelen finans kuruluĢlarından Citibank‟ı karapara akladığı gerekçesiyle soruĢturma altına aldı. Senato Hükümet iliĢkileri Alt komitesi, Citigroup firmasının sahip olduğu Citibank‟ın 1988-1994 yılları arasında Meksika Devlet baĢkanlığı görevini sürdüren Carlos Salinas de Gortari‟nin kardeĢi Raul Salinas‟ın milyonlarca dolar tutarındaki uyuĢturucu parasını akladığı yolundaki iddiaları soruĢturuyor. Komite‟nin raporunda, uluslararası uyuĢturucu ticaretini yürütenler, yolsuzluğa bulaĢmıĢ politikacılar ile vergi kaçıranların paralarının aklanması için özel bankaları kullandığına dikkat çekildi. Raporda, kıyı bankacılığı hesaplarına 1 milyon dolardan fazla hesap yatıran mudilerin isterlerse gizli hesaptan yararlanabileceğine dikkat çekildi. 63 sayfalık raporda, Citibank‟ın diğer önde gelen müĢterileri arasında yer alan ve gizli hesabında 50 milyon dolar bulunan Gabon Devlet BaĢkanı Ömer Bongo, Nijerya‟nın son askeri diktatörü Sani Abacha, Pakistan eski BaĢbakanı Benazir 18 ALTUĞ, a.g.e., s. 121. 52 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Butto‟nun eĢi Asaf Ali Zardari‟nin hesapları ele alındı. Raporda Zardari‟nin Ġsviçre‟deki Citibank hesabını kullanarak aldığı 9 milyon dolar tutarındaki “komisyon”u gizlediği kaydedildi. Raporda, Nijerya‟nın son diktatörü Abacha‟nın oğullarının Citibank‟da 110 milyon dolardan fazla hesabı olduğu iddia ediliyor. 100 ülkede bulunan Ģubeleri ile yaklaĢık 100 milyon müĢteriye hizmet veren Citibank, herhangi bir yasayı ihlal etmediğini savunuyor.”(Hürriyet,10.10.1999, s.18) Suç örgütlerinin finansal kuruluĢlara ve özellikle de bankalara sahip olmaları, kendilerine karapara aklamak için büyük imkan sağlamaktadır. Örneğin son zamanlarda Rusya‟da suç örgütlerinin bankaların %50‟sine sahip oldukları iddia edilmektedir. BaĢka bir örnek, eski Yugoslavya topraklarında, nakit karĢılığı ortalamanın üzerinde faiz ödeyen bir çok özel banka vardır. Bunların bir bölümünün sahibi de, Bosnalı Müslümanlara karĢı yürüttükleri savaĢa kaynak sağlamak için eroin parası aklayan önemli Sırp politikacılarıydı. Böyle bir desteğe sahip olmayan Bosnalılar ise savaĢta daha fazla donanım sıkıntısı çektiler. Özel Bankalar, BM‟nin Sırbistan‟a karĢı uygulamaya koyduğu yaptırımlara kulak asmadan Avusturyalı paravan Ģirketler aracılığıyla karapara aklıyordu. 27 Ekim 2000 tarihinde dünya basınında yeralan haberlere göre, Dünyanın en büyük 12 bankasının kara para aklamayı önlemek ve off - shore hesapların bu amaçla kullanılmasını engellemek için iĢbirliğine gittikleri bildirildi. Bankalar, aralarında imzaladıkları Wolfsberg anlaĢmasına göre, uluslararası finans sisteminde para aklama giriĢimlerini önlemek için standart kurallar belirledi. Wolfsberg Kuralları olarak adlandırılan önlemler, 1 hafta sonra New York, Zürih ve Hong Kong‟da kamuoyuna açıklandı. Kara para aklamayı önleme ve off - shore hesapların düzenlemesi teklifi Ġsviçre bankalarından gelmiĢti. Dünya off - shore hesap piyasasının yaklaĢık yüzde 35‟ini elinde tutan Ġsviçre bankalarını, bu kararı KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 53 almaya iten neden ise, adlarının kara para aklama soruĢturmalarında sıkça geçmesi olmuĢtur. Wolfsberg AnlaĢması‟na imza atan bankalar Ģunlardır: ABN AMRO, Banco Santander, Barclays, Citigroup, Chase Manhattan Corp, Credit Suisse Group, Deutsche Bank, HSBC Holdings, J.P. Morgan, Societe Generale, UBS Warburg ve Deutsche Bank. Kurallar, bankaların Uluslararası ġeffaflık Derneği (Transparency International) ile yaptıkları ortak çalıĢma sonucunda belirlendi. FATF‟ın 1999-2000 Karapara Aklama Tipolojileri raporunda yer verdiği bir olayda; Malî Ġstihbarat Birimine, üç finansal kuruluĢ tarafından uluslararası fon transferleri ile ilgili Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunulmuĢtur. Polisin yaptığı araĢtırmada, bazı kiĢilerin kokain kaçakçılığı yapan bir örgütün tahsilat iĢlerini yaptıkları anlaĢılmıĢtır. Bu kiĢiler çeĢitli alanlarda ticari faaliyet gösteren ve belli bir miktar para karĢılığında kendisine ait hesapların karapara aklama için kullanılmasına izin verebilecek kiĢileri tespit etmekteydiler. Belirlenen bu iĢ sahipleriyle nakdi kendi banka hesaplarına koymaları ve daha sonra tahsilatla uğraĢan kiĢilerin gösterdiği hesaplara nakletmeleri konusunda anlaĢılıyordu. Bu aklama operasyonunda kullanılan kimseler seyahat acentası, bilgisayar ve baĢka malların ihracat ve ithalatı gibi çeĢitli alanlarda faaliyet göstermekteydiler. Hesapların kullanılmasına izin vermeleri karĢılığında, hesaplardan transfer edilen paranın belli bir oranı kadar komisyon almıĢlardır. Hesaplardan yapılan bu havaleleri, kendi iĢlemleri ile ilgiliymiĢ gibi belirleyerek temize çıkarmıĢlardır. p. ÇalıĢanlar ve müĢteri yönünden karapara aklanması ihtimalini akla getirebilecek örnek olaylar 54 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL -ÇalıĢanların karakterinde meydana gelen değiĢiklikler: Örneğin kiĢinin harcamalarındaki israfın artması veya kiĢinin tatile çıkma isteğinin bulunmaması, -ÇalıĢanların performansında meydana gelen değiĢiklikler: Örneğin satıĢ elemanının veya çalıĢanın nakit karĢılığı sattığı ürünlerin beklenmeyen oranda artması, -Normal iĢ prosedürü gereği kimlik belirlenmesi gereken iĢlemlerde kimlik tespitinin yapılmaması. Müşteri açısından ise, -Problemli borçların beklenmeyen bir biçimde geriye ödenmesi, -Kaynağı belli olmayan varlıklar karĢısında finans kurumlarından ödünç alma isteğinin bulunması, -Değeri yüksek taĢınmazların satın alınması için finans kurumundan ödünç alınması ve alınan bu ödüncün hemen geri ödenmesi , -Finans kurumlarına kaynak sağlayarak (mevduat veya sermaye katılımı ile) bunların kredi Ģeklinde piyasaya verilmesini temin etmek. III. KARAPARAYI NEDEN AKLAMALI? Bu sorunun en basit cevabı kullanmak için olacaktır. Buna iliĢkin bir anekdota göre, 80‟li yıllarda Kolombiya‟da Medellin karteli Baronu Pablo Escobar karargahında kabul ettiği malî danıĢmanlarını bir hangara götürür. Hangarda, paletler üzerinde bir matbaadaki basit ilan kağıtları gibi istif edilmiĢ ve çoğu farelerin kemirme izini taĢıyan milyonlarca dolar. Manzarayı seyrettirdikten KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 55 sonra danıĢmanlarına dönerek, bana gizli ve etkili çözümler bulun! der. Diğer saikler ise, aĢağıdaki gibi sıralanabilir: Adlî soruĢturmalardan korunmak, Kazançlarını çoğaltmak, Kazandıkları sermayenin müsadere edilmesini önlemek, Yasal bir görüntü verebilmek, Vergi kaçakçılığını kolaylaĢtırmak . Gerçekten tüm bu nedenlerle suçlular kirli paralarını, yasal bir kaynağa bağladıktan ve en baĢta bu paraları kendilerine sağlayan suç faaliyetinin izlerini sildikten sonra kullanmaktadır. IV- KARA PARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN NEDENLERĠ VE SUÇ POLĠTĠKASI UyuĢturucu kaçakçılığı, silah ticareti, beyaz kadın ticareti, rüĢvet vs. suçlardan elde edilen gelirlerin örneğin gazino, taĢınmaz, inĢaat, bayındırlık alanlarında uzmanlaĢmıĢ Ģirketler kanalıyla yasal ekonomiye sokulması, özellikle rüĢvet, Ģantaj, haksız rekabet gibi mafyöz metotlarla kamusal hayatın ve malî dolaĢımların denetimi yoluyla suç örgütlerinin güçlerinin giderek artması sonucunu doğurmaktadır. Bu imkanlar sayesinde suç örgütleri mahalli veya ulusal alanda karar mekanizmalarında görevli kiĢilerin yardımıyla yeni suçlar iĢleyebileceklerdir. Bu sızma bazıları söz konusu muazzam gizli sermaye sahipleri lehine ekonomileri üzerinde tüm kontrolü kaybetmiĢ bazıları da kaybetmek üzere olan Devletleri tehlikeye atmaktadır. Karapara aklama, kestirilemeyen kararlar ve sermaye hareketleri aracılığıyla ekonomik mekanizmaları ve dengeleri istikrarsızlaĢtırma riski taĢıyor. Çünkü karapara aklayıcıların mantığı klasik 56 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL kar ve en iyi yatırım mantığı değildir. Aksine, yatırım kolaylıklarını, özellikle bankacılık, þirketler hukuku ve ceza hukuku alanlarında mevzuatın gevĢekliğine bakmaktadırlar. Malî piyasaların bütünleĢmesinden sonra tehlike daha da büyümüĢ olup aklanan para Avrupa ya da Batı malî sisteminin kalbinde yer bulabilecektir. Böylece manipüle edilen tutarların önemi, yasal ekonominin temellerini sarsma riski taĢıması ve Devletlerin istikrar, güvenlik, hatta egemenliklerinin, politik ve idarî yapılara, yasal malî ve ticari aktivitelere ve her düzeyde Ģirketlere sızacak, bulaĢacak ve onları yozlaĢtıracak demokratik devletlere ve en modern ekonomilere meydan okuyan uluslararası organize suç örgütleri tarafından tehdit edilmesidir. Örnek olarak, küçük bir ülkede bir milyar doların üzerinde bir meblağ son üç yıldır her sene sonu çok küçük bir bankaya yatırılıyordu. Parayı yatıranlar çok büyük iki organize suç dünyasına ait Ģirketlerdi. Küçük bankanın kasası bireysel mevduatları muhafaza edemiyordu ve bu yüzden paranın haftalık olarak yurtdıĢındaki muhabirine transfer edilmesi gerekiyordu. Sonuçta söz konusu ülkenin bundan bir kârı olmuyor, sadece bankalar bu transferlerden komisyon ücreti alıyorlardı. Böyle bir durum yasal iĢ yapanlar açısından da hayli adaletsiz bir durum oluĢturmakta ve zamanla bu kiĢiler iflas edebilmektedir. Bunun somut örneği Kolombiya'da görülmektedir. Orada meĢru çalıĢan iĢ adamları yardım dilenmektedir. Döviz karaborsası onları yok etmektedir. Bu yüzden karapara aklama artık küresel bir çözüm gerektiren, küresel bir sorun haline dönüĢmüĢtür. Karapara aklamayla mücadeleye karapara ve karapara aklamanın ekonomi üzerindeki aĢağıda bazıları belirtilen olumsuz etkileri nedeniyle de gereklidir: -Temel göstergelerde (büyüme, enflasyon, iĢsizlik vb.) bir değiĢme olmadan karapara olarak gelen yabancı fonlar yerli para biriminin aĢırı değerlenmesine sebep olmakta, bu da uluslararası piyasada yerli malların pahalanmasına ve rekabet gücünün azalma- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 57 sına yolaçmaktadır. Yine karapara olarak gelen yerli fonlar ise üretimde bir artıĢ olmadan sadece yerli paranın miktarını arttırmakta, bu artıĢa paralel olarak enflasyon artmaktadır. -Karapara ülkelere beklenmedik bir fon olarak giriĢ-çıkıĢ yaptığında döviz kurlarında istikrarlı bir rakamı tutturmak mümkün olmamaktadır. -Karapara aklama sürecinde kullanılan finansal kurumların aktif ve pasif yapılarında meydan gelen ani değiĢiklikler bu kurumların riskini çok arttırmakta, hatta bu kurumların iflasına sebep olmaktadır. -Karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik uygulanan tedbirler yasal olarak çalıĢan birey ve kurumlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacak, bürokrasiyi arttırdığı gibi bu kurumlara yeni yükümlülükler getirecektir. -Ülkede menkul ve gayrimenkul varlıklarının değerlerinde önemli ölçüde istikrarsızlıklar yaĢanacak, serbest piyasa koĢullarının oluĢması engellenmiĢ olacaktır. -Ülkelerin büyüklük ve küçüklük durumlarına göre ülkeye giren önemli ölçüdeki kayıt dıĢı fon, ülkelerin üretim alanlarını ve politik yönetimlerini hukuk devleti ilkelerine aykırı bir Ģekilde etkileyecektir. -Para aklayıcı rasyonel yatırımcı gibi davranmamaktadır. Onun için bu iĢlemin getirisinden ziyade paranın güvenilir bir Ģekilde aklanması önemlidir. Bu nedenle karapara ile iĢlem yapılan piyasalardan meĢru gelirle iĢlem yapan rasyonel yatırımcıların rekabet etme Ģansı hemen hemen hiç yoktur. -KüreselleĢmenin artmıĢ olduğu günümüz ülkelerinde karaparanın ani giriĢ ve çıkıĢları sonucu bozulan entegre ekonomik yapılar ve çıkan ekonomik krizler, zincirleme olarak diğer ülkeleri de etkilemektedir. 58 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Karaparanın aklanmasıyla mücadeleye yönelik düzenlemelere gitmenin pek çok ekonomik nedeni vardır. En çok kabul gören tahmine göre dünyadaki “kara” ekonominin boyutu, dünya GSMH‟sının %2‟si ila %5‟i arasındadır.19 Bu boyuttaki bir ekonominin göstereceği ilk etki, piyasaları bozması ve istikrarsızlık getirmesi Ģeklinde ortaya çıkmakta, bu durum IMF‟nin ülkeler bazında yaptığı çalıĢmalarda da açıkça görülmektedir. Pek çok karapara aklama faaliyeti uluslararası bir nitelik taĢıdığından, aklayıcı ülke seçimi yaparken bazı hususları göz önünde bulunduracaktır. Bu hususlardan en önemlilerini Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür: Karapara aklama ile ilgili düzenlemelere sahip olmaması veya gevĢek düzenlemelere sahip olması, banka veya müĢteri sırrına sahip bankacılık sisteminin varlığı, büyük miktarda nakdin dikkat çekmeyeceği nakit bazlı bir ekonomik sistem, Ģirket kurmanın kolay olması, ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınmamıĢ olması... Aklayıcının yakalanma ihtimalini azaltan akla gelecek her türlü düzenlemeyi de bu listeye eklemek mümkündür. Aklama sürecinde karaparanın ülke içine hangi nedenlerle girebileceği genel hatlarıyla söylenebilirse de, bu para giriĢinin hangi dönemlerde yoğunlaĢacağını söylemek çok zordur. Hangi dönemlerde ülkeye girdiği ve hangi dönemlerde ülkeden çıktığı belirsiz olan bu para, kaçınılmaz olarak para talebinde istikrarsızlık doğuracaktır. Para talebindeki bu istikrarsızlık, para politikası belirleyicileri tarafından bu değiĢkenin öngörülemeyebilirliği sonucunu doğurmakta, bu durum ise para politikasının baĢarısını etkilemektedir. Suç oranındaki artıĢ, geniĢ anlamda para talebini olumsuz etkilemektedir. Para talebindeki bu istikrarsızlık ise, yukarıda da değinildiği gibi, para politikasının etkinliğini azaltan bir unsur olarak karĢımıza çıkmaktadır. 19 ATTAC, s.7. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 59 -Yasal fonlar, temel ekonomik göstergelere göre hareket ederken, aklama sürecinde karapara, özellikle karapara aklama ile ilgili düzenlemelere sahip olmayan veya bu konuyla ilgili kontrollerin gevĢek olduğu ülkelere yönelmektedir. Diğer bir deyiĢle, aklayıcılar rasyonel yatırımcılar gibi, getiri oranına göre değil, düzenleme ve denetim farklılıklarına göre ülke seçimi yapmaktadırlar. Beklenmedik fon giriĢ ve çıkıĢları, bu paranın hem girdiği hem de çıktığı ülke piyasalarında dalgalanmalara ve istikrarsızlıklara neden olmaktadır. Karapara aklama faaliyetinde, aklayıcıların karaparayı yasadıĢı kaynağından uzaklaĢtırmak amacıyla sık sık, bir para birimini diğer bir para birimine çevirdikleri görülmektedir. Bu çerçevede ülkeye döviz olarak giren karapara, ülke içerisinde yerli para birimine dönüĢtürüldükten sonra elde bir süre tutulması, orta vadede yerli paranın aĢırı değerlenmesine yol açacak, bu durum ise muhtemelen ödemeler bilançosuna yansıyabilecek; ihracatı azaltıp ithalatı özendirdiği için toplam talebi kısıcı bir etki yaratabilecektir. Öte yandan döviz kurlarında yaĢanan bu değiĢim, bir kur riski doğuracak; bu ise döviz üzerinden borçlananlar lehine, yerli para üzerinden borçlananlar aleyhine bir durum yaratacaktır. Bu durum sadece bankalar açısından değil, vadeli ödemelerin yaygın olduğu ticari sektörde de büyük sorunlara ve iflaslara yol açabilecektir. Benzer bir istikrarsızlık hisse senedi piyasasında ortaya çıkabilecektir. YasadıĢı kaynaklı bu sıcak para giriĢi borsayı ateĢleyebilecek, bu para ülkeden çıkmaya karar verdikten sonra ise borsada ani düĢüĢlere rastlanabilecektir. Bir istikrarsızlık da gayrimenkul fiyatlarında ortaya çıkabilmekte, bu varlıkların değerleri istikrarsız olarak artıp azalabilmektedir. Bu varlıkların değerinde görülen artıĢ ve azalıĢlar ise, gayrimenkul sahiplerinin beklentilerini de etkilemekte; dolayısıyla bu piyasada ĢiĢirilmiĢ fiyatlarla karĢılaĢılabilmektedir. 60 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Özetle, büyük miktarlara ulaĢan “kirli” para, yöneldiği piyasada fiyatları ĢiĢirirken, çıktığı piyasada ani fiyat düĢüĢlerine neden olmaktadır. Bütün bu finansal istikrarsızlıklar reel ekonomiyi de olumsuz etkileyebilmektedir. Karapara aklama faaliyetinin yoğun olduğu ülkeye özellikle yabancı yatırımcılar daha zor gelecektir. Zira karaparanın mali sistemde yarattığı istikrarsızlıklar ekonominin kredibilitesini de etkileyecek, rasyonel giriĢimciler yatırım yaparken ülke riskini de göz önünde bulunduracakları için bu ülkeye gelmekten sakınca duyacaklardır. Dolayısıyla “kötü para, iyi parayı tedavülden kovar” Ģeklinde kabaca özetlenebilecek Gresham Kanunu, bir baĢka Ģekilde iĢlemeye baĢlayacak; karapara, yasal parayı tedavülden kovmaya baĢlayacaktır. Yasal paranın ülkeye girmekten kaçması ise yatırım oranının yükselebileceği kadar yükselmemesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise uzun vadede, sürdürülebilir büyümenin düĢmesi anlamına gelmektedir. Quirk‟in 1996 yılındaki çalıĢmasında ortaya çıkan sonuçlar da bu gerçeği doğrular niteliktedir. Quirk çalıĢmasında, karapara aklama ile ekonomik büyüme arasındaki iliĢkiyi incelemiĢ, 1983-1990 yılları arasında suçtan elde edilen gelirler arttıkça, yıllık GSMH büyümesinde önemli düĢüĢler olduğu yönünde bulgulara rastlamıĢtır. Suç sayısı yükseldikçe büyüme oranında düĢüĢ gözlenmekte; suç sayısında %10 yükselme, GSYĠH‟nın büyüme oranında %0,1 düĢmeye yol açmaktadır. Ayrıca yüksek meblağlardaki “kirli” paranın verimli yatırımlara yönelmediği, dolayısıyla ekonomik büyüme üzerinde etkili olmadığı yönünde bulgular da vardır. Örneğin ABD‟de vergi kaçakçılığından elde edilen gelirlerin, riskli ve küçük iĢ alanlarına doğru kaydığını gösteren örnekler bulunmaktadır. Bu çerçevede, büyük ölçüde finansal kaynağa ihtiyaç duyan ülkeler, ihtiyaç duydukları kaynakların niteliklerini de göz önünde bulundurmalıdırlar. -Karapara aklama ayrıca gelir ve servet yoğunlaĢmasına yol açarak gelir dağılımı üzerinde de olumsuz etkiler doğuracaktır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 61 Karapara, uluslararası mali piyasalarda dolaĢtıktan, veya daha genel bir ifadeyle aklama sürecini geçirdikten sonra belirli bazı kiĢi veya grupların ellerinde toplanmaktadır. Bu yoğunlaĢmanın vergi politikası yoluyla ne ölçüde giderileceği ise Ģüphelidir. Zira politika geliĢtirmek için gerekli olan sağlıklı veriler mevcut değildir. Ayrıca doğaldır ki bu yasadıĢı gelirin vergilendirilmesi için kayıtlı sisteme girmiĢ olması gerekir. Kaldı ki böyle bir politikanın baĢarısı da aklayıcıların vergilerini ödemelerine bağlıdır. Ayrıca Quirk‟e göre aklanan para, vergiden kaçma eğilimindedir. Quirk bunu yasalara saygısızlığın kendi içerisinde bulaĢıcı olmasına bağlamaktadır. Zira bir yasayı çiğnemek diğerlerini de çiğnemeyi kolaylaĢtırmaktadır. 20 -Karapara aklama faaliyetinin bir diğer etkisinin de vergi hasılatını düĢürmesi olarak ifade etmek mümkündür. Kamu gelirleri içerisinde en önemli paya sahip olan vergilerden elde edilen hasılatın düĢük olması ise, kamu gelirlerinin kamu giderlerinin karĢılayamaması ihtimalini ortaya çıkaracak; bu ihtimalin gerçekleĢmesi halinde ise bütçe açıkları baĢ gösterecektir. Kamu giderlerinin kamu gelirlerinden düĢük olması, toplam arzın arttırılamaması halinde, fiyatlar genel düzeyinde artıĢa yol açabilecektir. Öte yandan bütçe açığının ortaya çıkması ise bu açığın finansmanı sorununu gündeme getirecek; açığın finansmanı için akla gelebilecek yöntemlerin yürürlüğe konması ise diğer makro ekonomik sorunlara yol açabilecektir. -Karaparanın aklanmasında bilmeyerek kullanılan mali kurumların aktif ve pasif yapılarında ani değiĢiklikler meydana gelebilecek, bu ise söz konusu kurumlar için bir risk ortaya çıkarabilecektir. YasadıĢı faaliyetler ve bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin aklanması, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyo-politik etkiler de doğurmaktadır. Bu çerçevede bahsedilecek ilk etki, toplum- 20 Ġnönü Akgün ALPER, Paranın karası, Karaparanın Makro Ekonomik Etkileri,www.masak.gouv. 62 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL sal dokuda ve sosyal ve ticari ahlak yapısında zayıflamanın ortaya çıkabilmesidir. Suç ve suçluların yayılması ile birlikte, yasal ve kayıtlı sektörde faaliyet gösterenlerin, suç örgütlerinin idare ile bağlantılı olması konusundaki kanıları yaygınlaĢabilecek, bu durum ise idareye olan güveni sarsacak ve toplumsal huzursuzluklara yol açacaktır. Kamu yönetiminde yer alan bazı görevlilerinin bu Ģekildeki bağlantıları ise, suçla mücadelede etkinliği azaltan bir unsur olarak ortaya çıkabilmekte, böyle bir durumda ise yozlaĢmaya yüz tutan bu sistem kendi kendini besler hale gelmektedir. Ayrıca yasadıĢı faaliyetlerin yaygınlaĢması ve idareye olan güvenin sarsılmasının bir yansıması olarak hukuk sistemine olan güven de azalabilecek ve hukuk sistemi sorgulanır hale gelebilecektir. Suçla etkili bir Ģekilde mücadele karapara aklamayla mücadeleden geçmektedir. Zira, bir yandan faaliyetlerinin gelirlerine dokunmadan suçlularla mücadelenin hiç bir yararının olmadığı ortaya çıkmıĢtır. Çünkü net kârlar hem öncül suçun gerekçesini -kiĢisel zenginleĢme- ve yeni suçlar iĢlemenin vasıtasını- döner sermayeoluĢturmaktadır. Diğer yandan önceden öncül suçu iĢleyen Ģahıslar cezalandırılırken, paranın aklanmasını sağlayarak suçun iĢlenmesini kolaylaĢtıranlar cezalandırılamıyordu. Ayrıca bu mücadelenin pratik nedenleri de bulunmaktadır. Karapara aklamayı cezalandıran kanunlar sadece cezalandırmayı önceden muaf olan kategorilere geniĢletmeyi değil, aynı zamanda öncül suçun failleri üzerindeki potansiyel müeyyide tehdidini ağırlaĢtırmanın, dolayısıyla kovuĢturma makamları ile iĢbirliğine geçmelerini sağlamanın bir aracı olarak görülmektedir. Nihayet özellikle karapara aklamayla mücadelenin tamamlayıcısı olan müsadereye iliĢkin yasalar, giderek polisin faaliyetlerinin finansmanını da sağlamaktadır.21 21 UN-ODCCP,s.3. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 63 Karapara aklamaya iliĢkin suç politikasının temel ilkeleri Ģunlardır: -karapara aklamanın suç olarak kabul edilmesi, -paranın ülkenin bankacılık ve finans sistemine giriĢi sırasında yakalanması; bu amaç için merkezi bilgi ve karapara ile mücadele kuruluĢları oluĢturulması, risk altındaki meslek mensuplarının önleyici anlamda karapara aklama mücadelesine katılmalarının sağlanması. -uluslararası iĢbirliğinin güçlendirilmesi, suçların tanımının ve cezalarının uyumlaĢtırılması. -ülkeye giriĢ yapan karaparanın izlenmesi ve yasal bir alana yatırım yapıldığı noktaya kadar gidilmesi, -karapara hareketini yönlendirenlerin belirlenmesi, -karaparanın kaynağının belirlenmesi ve müsaderesi Artık karapara aklanması ve müsadere tedbirleri ceza siyaseti yapımcılarının gündeminde en üst sırayı iĢgal etmektedir. Suçluluk ürünlerine el konulması, uyuĢturucu madde trafiği ve diğer organize suçlara karĢı en etkili silah olarak gözükmektedir. Suçlulukla mücadelede, hapis ve para cezası gibi geleneksel yaptırımlar tek baĢına etkili olmadığından; en etkili alternatif “ para izini sürmek” olarak görülmektedir. V. UYUġTURUCU TĠCARETĠ VE NARKO-DOLARLARIN AKLANMASI Dünya üzerindeki karaparanın yarısı uyuĢturucu ticaretinden gelmektedir. UyuĢturucu madde satıĢı sırasında ise hem perakende de hem de toptan piyasada önemli miktarda nakit para birikmektedir. Zira bu piyasadaki iĢlemlerde, kredi kartı, banka çeki gibi iĢleme taraf olanların tanınmasını sağlayacak belgelerin kullanıl- 64 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL ması söz konusu değildir. UyuĢturucu gelirinin çok büyük bir bölümü nakit kullanımının düĢük olduğu ve alınan önlemler nedeniyle büyük miktarlı nakit iĢlemlerin dikkati çektiği geliĢmiĢ ülkelerde oluĢmaktadır. UyuĢturucu ticareti iĢlemlerin milyonlarca dolarlı rakamlarla ifade edildiği bir iĢtir. Örneğin ABD‟de 1996 yılında parekende piyasada 30 milyar dolarlık kokain 18 milyar dolarlık eroin satılmıĢtır. 5,10 ve 20 dolarlık banknotlar halindeki, bu toplam 48 milyar dolar, 6 200 ton kağıt para eder. Bu durumda kaçakçılar zorunlu olarak bu nakit parayı elektronik paraya dönüĢtürmek zorundadırlar. Ancak, geliĢmiĢ ülkelerde söz konusu paraları basit bir Ģekilde bir banka hesabına yatırmak dikkat çekecektir. ġüpheli bir kiĢinin banka hesabına giren soruĢturmacı da kendi kendine aynı soruyu sorar: Bildirimlerine göre, yıllık sabit 20 000 dolar gelire sahip bir kiĢinin bankadaki hesabında bir milyon dolar parasının olması mümkün mü? Loteri geliri, gaib bir Amerikalı amcanın mirası gibi bayatlamıĢ açıklamalar bir kenara bırakılırsa bu beyan edilmeyen gelirin kaynağını açıklamak imkansız olacaktır. kaçakçılar böyle açıklamalar öne sürmek yerine, gelirlerin kaynağını, karapara aklama yoluyla gizlemeye çalıĢmaktadırlar. Diğer taraftan, uyuĢturucu piyasasında sokaktaki ticaretin % 90‟nı 5, 10, 20 dolarlık küpürler halinde yapılmaktadır. Satıcıların ellerinde ufak kupürler halinde milyonlarca dolar birikmektedir. UyuĢturucu kaçakçılığının ürettiği para uyuĢturucunun kendisinden çok daha hacimlidir. 1996 yılı rakamlarıyla kokain için bir örnek verirsek, 100 dolarlık bir banknotun ağırlığı bu parayla alınabilecek kokainin üç katıdır. Kaçakçılar artık para saymak zahmetine girmemektedirler. 20 dolarlık banknotlarda 1 milyon doların 55 kilo olduğunu bildiklerinden parayı sadece tartmaktadırlar. ABD gümrük memurları da ele geçirilen parayı saymak yerine tartmak yoluna gitmeye baĢlamıĢlardır. Bu nedenle nakit halindeki gelir, günlük kullanım için harcanabilecek çok küçük bir bölüm hariç kullanılmaya uygun değildir. Doğal olarak bu kadar komplike ve riskli bir iĢe kimsenin günlük sıradan harcamalarını gerçekleĢtir- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 65 mek için girmesi beklenemez. Bu nedenle, bu muazzam nakit sermayeyi, kullanılabilir hale getirmek yani yasal bir sermayeye dönüĢtürmek ( aklamak ) örgütlü suçluluktan daha eski bir zarurettir. BM‟e göre, uyuĢturucu ekonomisi, günümüzde tek baĢına dünya ticaretinin %8‟ini oluĢturmaktadır. Kirli para spekülatif sermaye ile aynı dolaĢımları kullanmaktadır.22 UyuĢturucu kaçakçılığı yapan uluslararası suç örgütlerinin cirosu muazzam miktarlara varmaktadır. Medellin Karteli baronlarının ABD‟ne hiçbir zaman iade edilmeyecekleri garantisi karĢılığında Kolombiya Hükümetine Batı bankalarına olan borçlarını (14 milyar dolar) ödemeyi önermeleri bu durumu ortaya koymaktadır. UyuĢturucu ile mücadelenin baĢarısızlıklarından birisi de herhalde, mücadeledeki silahlardaki eĢitsizliktir. Gerçekten, 1990 yılında BM‟lerin uyuĢturucu maddelerle mücadele faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu genel sekreter yardımcısı Margaret Anstee, dünyadaki uyuĢturucu ile mücadele programının tamamına ayrılan parayı bir valiz eroinin değerinden daha az olarak hesaplıyordu.23 VI. ÖRGÜTLÜ SUÇ VE KARAPARA AKLAMA Günümüzde her türden suç örgütleri, suç faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri aklamak ihtiyacı içindedir. Bunun temel iki nedeni vardır; Birincisi, kazanılan paranın izleri suç faillerinin suçluluklarının ispatına delil teĢkil edebilir. Ġkincisi ise, bu para bizatihi soruĢturma ya da müsadereye konu olabilir. 22 MAILLARD; s.46. 23 Jean-Claude Grimal, Drogue: L‟autre mondialisation, Paris 2000, s.224 66 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Örgütlü suç üyeleri ve özellikle uyuĢturucu kaçakçılarının elinde aĢırı miktarlarda nakit para birikmektedir. YasadıĢı faaliyetlerinden maksimum fayda sağlayabilmek için, suçlular illegal yollarla elde ettikleri bu servete yasal bir görünüm vermek zorundadırlar. Suç örgütleri trilyonlar kazanabilir. Ancak bu paralar aklanmadığı sürece hiç bir iĢe yaramaz. Aksi takdirde, kelimenin tam anlamıyla kirli para içinde boğulurlar. Bu nedenle, organize suç örgütlerinin yasa dıĢı kazançlarını meĢru finans kuruluĢlarında aklamak üzere her türlü çabayı gösterdikleri ve bu amaçla karlı iĢletmelerde kontrolü ele geçirmeye özel önem verdikleri görülmektedir. Artık örgütlü suç, saygın, büyük finans kuruluĢları aracılığıyla ya da doğrudan faaliyet göstermektedir. YasadıĢı iĢlerden sağlanan karaparanın aklanması örgütlü suçun temel ilgi alanlarındandır. Örgütlü suçluluğun en belirgin özelliği, bu suçluluk türünün illegalitesinin açık bir biçimde görülmez oluĢudur. Bu görülmezlik suç örgütlerinin genellikle legal bir görüntü içinde faaliyet göstermesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten, Örgütlü suçluluğun fiillerinde kullanılan en önemli araç, maskeleme, kamuflaj yöntemi olup, yasal giriĢimciliğin imkanlarından yararlanılarak, suçlardan elde edilen kazançlar meĢru kanallara akıtılmakta ve böylece bu suçluluğun illegal yönünün keĢfedilmesi çok zorlaĢmaktadır. Buna ilave olarak, yasadıĢı bu tür faaliyetlerin çoğu kez sosyal entegrasyona sahip olması, söz konusu faaliyetlerin baĢarılı bir Ģekilde ve rahatsız edilmeden devamını sağlamaktadır Bu suçluluğun diğer bir özelliği, kısa zamanda ve hızlı bir Ģekilde kazanç sağlayabilecek, malîyeti düĢük, yakalanma riski az olabilecek kriminal faaliyet alanlarını tercih etmesidir. Organize suç grupları yakalanma ve cezalandırılma riskini azaltmak için ise, görünüĢte mağdurları olmayan suçluluk alanlarında uzmanlaĢmaktadırlar. Bu tür suçlarda mağdurlar, ya suçun iĢlenmesinde kendi KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 67 katkılarından dolayı (uyuĢturucu madde, illegal Ģans oyunları gibi) ya da suç örgütünün tehditlerinden korktuklarından dolayı (tehditle para toplama suçu) ihbar etmekten kaçınmaktadırlar. Suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini sıkı bir biçimde bağlantılamaktadırlar. Böylece meĢru ekonomik piyasalarda da ikinci bir ayak oluĢturarak, hukuka aykırı fiillerin örtülmesi, gizlenmesi amacıyla kazançların legal hale getirilmesi için karapara aklama operasyonları gerçekleĢtirilmektedir. Karapara aklama sonucunda elde edilen paralar ise yasal yatırımlarda kullanılmaktadır. Son yıllarda ortaya çıkarılan önemli karapara aklama olaylarının hepsi ortak noktalara sahiptir: suç örgütleri suç kaynaklı gelirlerini aklama, keza adlî soruĢturmaları sonuçsuz bırakmak için geniĢ ölçüde offshore merkezlerin ve vergi cennetlerinin kendilerine sunduğu imkanları kullanmaktadır. Örgütlü suçluluğun siyaset, polis, adliye, basın ve ekonomi çevrelerinden destek görmeden varolması mümkün değildir. Bu suçluluk türünün failleri kamu makamları ile toplumda önemli konuma sahip çevrelerde bulunan kiĢilere nüfuz ederek, onların güç ve prestijinden yararlanır. Böylece her Ģeyden önce etkili bir suç kovuĢturmasına karĢı koruma sağlandığı gibi, toplumda organize suçlulukla mücadele edecek kiĢi veya kuruluĢların, nötralize edilmesi, hareketsizliğe sevk edilmesi amaçlanır. Örneğin, rüĢvet yoluyla elde edilen polis memurları, planlanan suç kovuĢturma teknikleri hakkında suç organizasyonunu bilgilendirmekte, avukatlardan hukukî yardım alınmakta, ekonomistlerden hukuka aykırı yollardan elde edilen kazançların aklanması bakımından yararlanılmakta, basın kendi haklarında olumlu bir imaj yaratılması için kullanılmaktadır. Bu nedenledir ki, organize suçluluk, ekonomikpolitik çıkarların illegal biçimde organize olmasıdır, biçiminde de tarif edilmektedir. Örgütlü suçluluk bir yandan sistematik olarak rüĢvet veya baĢka hukuka aykırı yollarla kamu makamlarını etkisizleĢtirmek isterken, diğer yandan hukuk devletinin liberal kuralları- 68 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL nı ve hukukî boĢlukları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanmaktadır. Büyük suç örgütleri, faaliyetlerinden sağladıkları muazzam gelirlerin aklanmasını ancak iĢ çevrelerinin iĢtiraki ve siyasi erkin “bırakınız yapsınlar” politikasıyla gerçekleĢtirebilir. Pozisyonlarını ve kârlarını güçlendirmek ve arttırmak, rekabete karĢı koymak, yüzyılın kontratlarını kazanmak ve yasadıĢı operasyonlarını finanse etmek için transnasyonal Ģirketler hükümetlerin desteğine ve düzenleyici makamların yansızlığına ihtiyaç duymaktadırlar.24 Örgütlü suç grupları, illegal mal ve hizmetlerin elde edilmesi ve dağıtımı için ulusal ve uluslararası planda iĢbirliği yaparak dayanıĢma ve karĢılıklı bağımlılık içinde ortak bir çıkar topluluğu oluĢturmaktadırlar. Bu tür gruplar ekonomik kazanç ve güç sağlama çabası içinde, organizasyona dahil kiĢiler arasında suç örgütüne aidiyet, mensubiyet duygusu yaratmaktadırlar. Aynı zamanda organizasyon üyeleri için geçerli olan örgüt kuralları yaratılmaktadır. Bir çok örgütlü suçların kamuoyunda bilinmesine rağmen, cezai kovuĢturma ve yargılamaların sonuçsuz kalması, toplumun hukuk devletine olan inancını sarsmaktadır. Yine illegal yoldan avantaj ve kazanç elde etmenin giderek toplumsal bir kabul görmesi, para ve tüketimin toplumun en yüksek değerleri haline gelmesi, beyaz yaka suçlarının (ekonomik, vergi, çevre vs.suçları) hoĢ görülmesini ya da tehlikesiz görülmesini sonuçlamaktadır. Böylece toplumun suçlara karĢı çifte standardı ortaya çıkmaktadır. Bir yandan kınanan klasik suçlar, öte yandan hoĢgörülen “centilmen” suçları. Karapara aklayıcılarının malî sistem içine soktukları suçluluk ürünü astronomik rakamlar toplumun tüm katmanlarını etkilemektedir. Örgütlü suçluluk hesabına karapara aklama sosyal planda çok tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Aklanan para uyuĢturucu 24 Christian DE BRIE, Etats, mafias, et transnationales,comme larrons en foire, le monde diplomathique, avril 2000, s. 4. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 69 kaçakçılarına, teröristlere, silah tacirlerine ve diğer suç Ģebekelerine suç imparatorluklarını idare etmek ve geliĢtirmek için ihtiyaçları olan finans desteğini sağlamaktadır. Bundan dolayı karaparanın aklanmasının önlenmesi, örgütlü suçluluk canavarına karĢı etkin bir mücadele yöntemi sayılmaktadır. Diğer taraftan, yasadıĢı yollarla elde edilen paranın yasal iĢlere dönüĢtürülmesi, kendi iĢlerini yasal yoldan finanse eden giriĢimciler bakımından haksız rekabete yol açmakta, uyuĢturucu ticareti ve benzer yollarla elde edilen haksız, büyük kazançlar yoluyla, politik sisteme, basına, kamu idaresine nüfuz edilmektedir. Gerçekten de, günlük olarak el değiĢtiren sermaye yığını arasında, yasadıĢı faaliyetlerden gelen (karapara) ile vergiden kaçırılan (gri para) nın ayırdedilmesi imkansızlaĢmaktadır. Birbirine karıĢmıĢ, yasal ve yasadıĢı tüm kaynaklar, her gün 1300 milyar doları bulmaktadır. Bu rakam Fransa gibi geliĢmiĢ bir ülkenin yıllık bütçesinin 3 katı bir rakama denktir. Artık modern finans ve örgütlü suçluluk ortak gayeler izlemektedir, Ġkisinin de geliĢmek için, mevzuatların liberalleĢmesi ile devlet kontrollerinin kaldırılmasına ihtiyacı bulunmaktadır. Ġlki etkinlik ikincisi saydamsızlık ihtiyacından dolayı. Bu nedenle, merkez bankaları rezervlerinin üçte birine denk gelen 320 milyar dolar her yıl aklanmaya devam edecektir. Malî güçlerini kesin olarak saptamak güç de olsa adeta bir Ģirket gibi faaliyet gösteren suç örgütlerinin zenginliği bir realite olmuĢtur. Dünya mafyalarının tüm dünyadaki yıllık karları 1 trilyon dolar düzeyinde tahmin edilmektedir. Bu yaklaĢık olarak ABD bütçesine denk bir rakamdır. Yine bu rakam Dünya Bankasının değerlendirmelerine göre, toplam nüfusları 3 milyara varan az gelirli ülkelerin tümünün gayri sâfi milli gelirine eĢittir. Bu tahmin uyuĢturucu ve silah kaçakçılığı vb. suç örgütlerinin kontrolündeki iĢlerden gelen karları kapsamaktadır. Aklanan karapara ile yapılan yasal iĢler kapsamındaki yatırımlar bu hesabın dıĢında kalmaktadır. 70 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL Günümüzde, uydular, iletiĢim ağları parayı kanunsuz ve sınırsız bir dünyada dolaĢtırmakta, Karapara, vergi cennetlerinde birikmektedir. Büyük malî ve ekonomik suçluluk devletlerin denetimimden kurtularak geliĢmektedir. Malî piyasaların ihtiyaç duyduğu sermayeleri de artık o sağlamaktadır. Suçluların sermayeleri önem kazandıkça, keĢfedilme riskleri o oranda azalmaktadır.. ABD bankası Merrill Lynch‟in tahminlerine göre, suç örgütlerinin dünyanın 55 vergi cennetinden yönetilen özel serveti en az 3 trilyon dolardır. Bu rakam dünya gayri safi gelirinin yüzde 15‟ine eĢittir. Uluslararası düzeyde geleneksel ve çok iyi yapılanmıĢ suç örgütlerinin en tanınmıĢları Mafya, Kolombiya uyuĢturucu kartelleri25, Japonların Yakuza‟sı, Çinlilerin Triad‟ları, mafionizki (Rus mafyası) ve Türk mafyasıdır. 6- YOLSUZLUK, RÜġVET VE KARAPARA AKLAMA Uluslararası ġeffaflık Örgütü (transparecy international) yolsuzluğu,” kamu görevinin özel çıkar sağlama amacıyla istismarı olarak tanımlamaktadır. Yolsuzluk yeni bir olgu değildir. Ancak 80‟li yıllar yolsuzluğun baĢ döndürücü bir Ģekilde geliĢtiği bir dönem olmuĢtur. Ekonomist Alain Cotta, bunun sebebini üç yeni vektörün ortaya çıkıĢıyla açıklamaktadır: UyuĢturucu parası ve bunun aklanma ihtiyacı( para arzı), siyasi partilerin finansmanı ( 25 BM UyuĢturucu Maddelerin Kontrolü Programı Müdürü, Giorgio GIACOMELLI kendisiyle yapılan bir röportajda, Kolombiya kartellerinin ABD‟ne kokain taĢımakta kullanmak üzere bir Rus denizaltısı satın alımı için silah tacirleri ile temasa geçtiklerini bildiklerini belirtmiĢtir. JeanClaude Grimal, L‟autre mondialisation, s.225. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 71 para ihtiyacı), nihayet iktidarı parçalayarak potansiyel bozulmuĢlukları arttıran yerinden yönetimcilik.26 Yolsuzluğun uluslararası alandaki yaklaĢık ekonomik büyüklüğünü kestirmek için çok sayıda tahmin yapılmıĢtır. Bir tahmine göre, geliĢmekte olan ülkelere yönelik mal ihracaatı ve yabancı yatırımlar toplamının % 5‟inin yolsuzluğa gittiği varsayıldığında, 1992 yılında 950 milyar dolar üzerinden 47 milyar doların yolsuzluk yoluyla çalındığı hesaplanmaktadır. Avrupa Birliği açısından yolsuzluğun miktarı topluluk bütçesinden yapılan dolandırıcılık tahminlerinden hareketle değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Sözkonusu miktar 50-75 milyar Fransız Frangı olarak tahmin edilmekte ve bu dolandırıcılıkların önemli bir bölümü rüĢvet ve irtikap suçları iĢlenerek gerçekleĢtirilmektedir. 27 Yolsuzluk ve rüĢvet, karapara aklamayla sıkı Ģekilde bağlantılıdır. Çünkü ilk olarak, yolsuzluk ve rüĢvet parası çamaĢır makinelerindeki kirli paranın geri kalanı ile birlikte aklanmaktadır. Diğer taraftan, suç örgütleri amaçlarına ulaĢmak için gerektiğinde güç kullanmadan önce Devleti, ekonomik sektörleri ve malî yetkileri yolsuzluk ve rüĢvet silahıyla etkisizleĢtirmeyi denemektedir. Ayrıca karmaĢık bir karapara aklama iĢlemi, maaĢ ya da komisyon karĢılığı çalıĢan çok sayıda malî aracının iĢtiraki olmadan gerçekleĢtirilemez. Dolayısıyla karapara aklama, oluĢumunda bile bir rüĢvet biçimidir. Örgütlü suç faaliyetlerinin katalizatörü olan rüĢvet ve karapara aklama suçları, ortak olarak görünüĢte mağdur oluĢturmamakta ve güçlü sosyal aktörler kullanmaktadır. Belli baĢlı örgütlü suç grupları zenginliklerini ve geliĢmelerini bu tehlikeli rüĢvet ve karapara aklama ikilisine borçludurlar. 26 Marc DEBARE, Les Milliards de l‟ombre, l‟économie souterraine, HATIER, Paris 1992, s.64. 27 Eric ALT-Irèn LUC, La lutte contre la corruption, que-sais-je, Paris 1997,s.37. 72 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL RüĢvet, karapara aklamayı korurken, o da rüĢveti beslemektedir. Bu malî sarmal da ekonominin giderek artan biçimde kriminilazasyonuna yol açmaktadır.28 Amacı dünya çapında yolsuzlukla mücadele etmek olan „ uluslararası ġeffaflık‟ adlı bir sivil toplum örgütü birkaç yıldır bir “ yolsuzluk endeksi” hazırlayıp yayınlamaktadır. 1998 yılı “Yolsuzluk endeksi” nde 85 ülke arasında, Türkiye 3.4 puanla 54. sırada ve ortanın altında yaralamaktadır. Danimarka 10 puanla en temiz ülke olarak birinci sırada bulunmaktadır. Türkiye‟ye puan olarak en yakın ülkeler, Latin Amerika, Doğu Asya ülkeleri ve eski sosyalist diğer bir anlatımla, piyasa ekonomisiyle yakın geçmiĢte tanıĢmıĢ olan ülkelerdir. Endeksin öbür ucunda, yani en temiz ülkeler arasında, kapitalizmin beĢiği Kuzey Avrupa ülkeleri bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri arasında yolsuzluk güneye ve doğuya gittikçe artmaktadır. Yolsuzluğun en yaygın olduğu AB ülkelerinin Yunanistan (36.) ve Ġtalya (39.)olduğu görülmektedir. Ġtalya‟da, günümüzde 20.000 den fazla yolsuzluk vakası nedeniyle 5 000 den fazla kiĢinin soruĢturmasının sürdüğü belirtilmektedir.29 Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti de Ġtalya ile aynı düzeyde bulunmaktadır. Yolsuzluk endeksini ilk olarak değerlendiren IMF uzmanlarının yaptığı bir çalıĢma konunun sadece ahlaki bir sorun olmakla kalmayıp, ciddi ekonomik etkileri bulunduğunu göstermektedir. Yolsuzluk endeksi ülkelerin milli gelirlerindeki büyüme ile kıyaslandığında sonuç, yolsuzluğu hızlı büyümenin bir yan ürünü olarak görenler için ĢaĢırtıcı çıkmıĢtır. Yolsuzluk arttıkça ülkelerin büyüme oranları düĢmektedir. Rakama dökülecek olursa, Türkiye eğer geçen 15 yıl içerisinde, endekste 17. Sırada bulunan ABD ya da 28 THIERRY J.-P. , a.g.e., s.90. 29 Gherardo COLOMBO, La corruption en Italie, La corruption internationale, colloque du Nouvel Observateur Paris 1999, s.35. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 73 Avusturya kadar temiz bir toplum olsaydı, milli geliri her yıl yüzde 1 daha fazla artacaktı. Yolsuzluğun ikinci önemli sonucu kamu harcamaları alanında görülmektedir. IMF‟nin araĢtırmasına göre, yolsuzluk eğitim harcamalarını olumsuz etkilemektedir. Yolsuzluk endeksinde yüksekte bulunan ülkelerin milli gelire oranla eğitime daha az kaynak ayırdıkları ortaya çıkmaktadır. Aynı örgütün raporuna göre Türkiye‟nin yolsuzluk endeksindeki sıralaması 1999 yılında da değiĢmemiĢtir: Bu defa, Uluslararası Yolsuzluk Endeksi`nde Türkiye, 99 ülke arasında Filipinler ile birlikte 54. sırada yer almıĢtır. Ticaretle uğraĢanlar, risk analistleri ve genel olarak halkın yolsuzluk algılamasını gösteren ve 10 (çok temiz) ile 0 (yolsuzluğa çok bulaĢmıĢ) derece arasında değerle gösterilen 99 yılı sonuçları Ģöyledir: 1- Danimarka 10.0, 2- Finlandiya 9.8, 3- Y.Zelanda 9.4, Ġsveç 9.4 5- Kanada 9.2, Ġzlanda 9.2, 7- Singapur 9.0, Hollanda 9.0, 9- Ġsviçre 8.9 Norveç 8.9, 11Lüksembourg 8.8 12-Avustralya 8.7, 13-Ġngiltere 8.6, 14-Almanya 8.0, 15-Hong Kong 7.7 Ġrlanda 7.7, 17-Avusturya 7.6, 18-ABD 7.5 19-ġili 6.9, 20-Ġsrail 6.8, 21-Portekiz 6.7, 22-Fransa 6.6, Ġspanya 6.6, 24-Botsvana 6.1, 25-Japonya 6.0, Slovenya 6.0, 27-Estonya 5.7 28-Tayvan 5.6, 29-Belçika 5.3 Namibya 5.3, 31-Macaristan 5.2 32Kostarika 5.1 Malezya 5.1 34-Güney Afrika 5.0, Tunus 5.0 36Yunanistan 4.9, Mauritius 4.9 38-Ġtalya 4.7, 39-Çek Cum. 4.6, 40Peru 4.5, 41-Ürdün 4.4, Uruguay 4.4 43-Moğolistan 4.3, 44Polonya 4.2, 45-Brezilya 4.1, Malavi 4.1, Fas 4.1, Zimbabve 4.1 49El Salvador 3.9 50-Jamaika 3.8, Litvanya 3.8, G.Kore 3.8 53Slovakya 3.7 54-Filipinler 3.6, TÜRKĠYE 3.6 56-Mozambik 3.5, Zambiya 3.5 58-Beyaz Rusya 3.4, Çin 3.4, Letonca 3.4, Meksika 3.4, Senegal 3.4 63 -Bulgaristan 3.3, Mısır 3.3, Gana 3.3, Makedonya 3.3, Romanya 3.3 68-Guatemala 3.2, Tayland 3.2 70-Nikaragua 3.1 71-Arjantin 3.0 72-Kolombiya 2.9, Hindistan 2.9 74-Hırvatistan 2.7 75-FildiĢi sahili 2.6, Moldova 2.6, Ukrayna 2.6, Venezuela 2.6, Vietnam 2.6 80-Ermenistan 2.5, Bolivya 2.5 82-Ekvator 2.4, Rusya 74 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL 2.4 84-Arnavutluk 2.3, Gürcistan 2.3, Kazakistan 2.3 87-Kırgızistan 2.2, Pakistan 2.2, Uganda 2.2 90-Kenya 2.0, Paraguay 2.0, Yugoslavya 2.0 93-Tanzanya 1.9 94-Honduras 1.8, Özbekistan 1.8 96Azerbaycan 1.7, Endonezya 1.7 98-Nijerya 1.6 99-Kamerun 1.5 1999 yılında ilk kez yapılan ve 19 önde gelen ihracatçı ülkeyi kapsayan 1999 RüĢvet Verenler Endeksi (BPI), 14 yükselen piyasa ülkesindeki 770`den fazla önemli Ģirkette, ticaret odalarında, yeminli muhasebe firmalarında, ticari bankalarda ve hukukî uygulamalarda bulunan yöneticilere yüksek düzey resmi yetkililere rüĢvet verme yatkınlığıyla ilgili sorular yöneltilerek hazırlandı. Derecelendirmede ihmal edilecek düzeyde algılanan rüĢvet olayları (10), çok yüksek rüĢvet olayları ise (0) olarak gösterilmiĢtir: Bu derecelendirme sonucunda sıralama Ģöyle gerçekleĢti: 1- Ġsveç 8.3 2- Avustralya 8.1 3- Kanada 8.1 4-Avusturya 7.8 5Ġsviçre 7.7 6- Hollanda 7.4 7- Ġngiltere 7.2 8-Belçika 6.8 9-Almanya 6.2 10-ABD 6.2 11-Singapur 5.7 12-Ġspanya 5.3 13-Fransa 5.2 14Japonya 5.1 15-Malezya 3.9 16-Ġtalya 3.7 17-Tayvan 3.5 18-G.Kore 3.4 19-Çin (Hong Kong dahil) 3.1. ” 30 30 Aynı rapora iliĢkin haber ve değerlendirme bir gazete de de Ģöyle yeralmıĢtır:“Uluslararası ġeffaflık Enstitüsü'nün, 85 ülkeyi kapsayan 'Yolsuzluk Raporu'nda Türkiye sınıfta kaldı. Türkiye 3.4 puanla, yolsuzluklar konusunda dünyadaki en kötü ülkeler arasında yer aldı. Amerika'nın Sesi Radyosu, Washington ve Berlin'de aynı anda açıklanan raporda bir çok ülkede rüĢvet, iktidar gücünün çıkarlar doğrultusunda kullanılması ve yolsuzlukların oranının oldukça yüksek çıktığını duyurdu. ĠĢ dünyası, akademisyenler ve hükümet liderlerini biraraya getiren, kâr amacı gütmeyen, siyaset dıĢı kuruluĢ olarak kabul edilen enstitünün bu yılki raporu, yolsuzluk, rüĢvet ve iktidar mensuplarının kendi çıkarlarını düĢünerek hareket etmelerinin rekor düzeye ulaĢtığını gösterdi. 85 ülkedeki durumun ele alındığı rapor konusunda Enstitü BaĢkan Yardımcısı Frank Wolger, bu yılki durumu çok kötü olarak değerlendirdi ve Ģöyle dedi: KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 75 29.1.2001 tarihli medya’da yeralan haberlere göre,Türkiye, yolsuzluklar ve yolsuzlukların ülke ekonomisine verdiği zarar bakımından dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Türkler, yolsuzluklar nedeniyle normalden yüzde 36 oranında fazladan vergi ödemek zorunda kalıyor. Price Waterhouse Coopers (PWC) tarafından geliĢtirilen endekse göre Türkiye, yolsuzluklar ve yolsuzlukların ülke ekonomisi''Bu yılki endeks, yeryüzüne hâkim olan çok sayıdaki yolsuzluk konusunda uluslararası toplum ve birçok hükümet için uyarı teĢkil etmelidir. Demokrasinin sağlanması, yoksulluk ve insanların eziyet çekmesinin önlenmesi, yatırımların durmaması, kalkınma yolundaki ülkelere Batı sermayesinin akması ve kalkınma yardımlarının sürmesi bir çok ülkede yolsuzlukların önlenmesine bağlıdır.'' Yolsuzlukların hiç rastlanmadığı ülkelere 10 tam puan veren enstitü, Türkiye'yi 3.4 puanla 'Yolsuzluğun oldukça yaygın olduğu ülkeler' sınıfına dahil etti. Tam puan verilen ve hiç yolsuzluk görülmeyen ülkenin Danimarka olduğu açıklanırken, bunu biraz daha düĢük puanla Ġsveç izledi. Yolsuzluğun en yoğun olduğu ülke 1.4 puanla Kamerun olurken, ABD'ye 10 üzerinden 7.5 puan verildi. AraĢtırmaya dahil edilen ülkelerin yüzde 60'ının 5'in altında puan almasının kaygı verici olduğu vurgulandı. Bir çok Latin Amerika ülkesinin yanısıra, Doğu Avrupa ülkelerinde de durumun kaygı verici noktada olduğu, Rusya'nın yolsuzluk notunun 2.4'e kadar düĢtüğü açıklandı. Enstitü yöneticisi Wolger, bir çok ülkede iĢ yapan Ģirketlerin siyasi ve idarî yolsuzluklarla mutlaka mücadele etmesi gerektiğini kaydetti ve Ģöyle dedi: “ĠĢadamlarının yapması gereken ilk iĢ, rüĢvet dağıtmaya son vermek olmalı. En büyük rüĢveti uluslararası Ģirketler ihalele kazanmak için dağıtıyor. Ülke dıĢında rüĢvet dağıtımı sadece ABD yasalarına göre suç oluĢturuyor. ABD'de yabancı ülkelerde rüĢvet dağıtan Amerikan Ģirketlerine ağır para cezaları veriliyor. Yolsuzlukla mücadelede hükümetlere görevler düĢüyor. Ülkede rüĢvetin yaygın olduğu kanısı yabancı Ģirketlere hâkim olursa sermaye akıĢının buraya akması zarar görür. RüĢvetin yaygın olduğu birçok ülke ise bu sermayeye ihtiyaç duyuyor.” (Hürriyet Gazetesi 12/08/1999 12:00 ) 76 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL ne verdiği zarar bakımından 35 ülke arasında dördüncü sırada bulunuyor. PWC'nin yayımladığı “Opacity” (Ģeffaflık) isimli çalıĢmaya göre, dünya genelinde ekonomik ve coğrafi özelliklere göre seçilmiĢ 35 ülke sıfırdan 150 puana kadar puan verilerek değerlendirildi. Bu sıralamada 74 puan alan Türkiye dördüncü olurken, yolsuzlukların en fazla olduğu ve Ģeffaf olmayan Çin, birinci sırada yer aldı. Çin'i, Rusya, Endonezya ve Türkiye'nin izlediği endekse göre, Ģeffaf ve yolsuzlukların en az olduğu ülke Singapur oldu. Bu listenin üst sıralarında bulunan ve aralarında Türkiye'nin de yer aldığı ülkeler, uluslararası borçlanmalarda fazladan risk maliyeti ödüyorlar. Sıralamada dördüncü olan Türkiye, yolsuzluklar nedeniyle yüzde 36 oranında fazladan vergi ödemek durumunda kalıyor. ÇalıĢmaya göre, devletin gelir kaybı ve kaynak israfı nedeniyle yolsuzluklar, ekonomilerde gizli bir vergi gibi mali yük oluĢturuyor. ġeffaflığın ve kurumsal düzenlemelerin geçerli olması dolayısıyla yolsuzluğun yüksek olmaması durumunda, Türkiye gibi ülkeler her yıl yüzde 36 oranında daha az vergi yükü ile karĢı karĢıya kalacak. ÇalıĢmaya göre, 1998 ve 1999 yıllarında yolsuzlukların listedeki ülkelere maliyeti 160 milyar dolardan fazla bir rakama ulaĢtı. Opacity çalıĢması, uluslarararası yatırımcılar ve ülke yönetiminde bulunanlara, ülkelerin durumları hakkında bilgi alabilmelerine imkan veriyor. ÇalıĢmada, “iĢ hayatını güvence altına alan yasal düzenlemeler, makro ekonomik politikalar, Ģirketlerin rapor yapıları, yolsuzluk, hükümet düzenlemeleri” olmak üzere beĢ test alanı bulunuyor. Bu testlerin sonuçlarına göre, ülkelerin Ģeffaflık ve yolsuzluklar açısından nerede olduğu belirleniyor. Her yerde hükümetler yolsuzluğa bulaĢan kamu görevlilerince hazinelerinden çalınan fonları araĢtırmaktadır. Bunlara Brezilya, Haiti, Ekvator, Pakistan, Panama ve Peru örnek verilebilir. Aranan KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 77 para bu kitapta anlatılan tekniklerle aklanmakta ve bulunması zorlaĢmaktadır. Yolsuzluğun en yaygın ve bilinen biçimi ve nerede ise onunla eĢ anlamlı olan rüĢvettir. RüĢvet siyasal yapıyı, devletin ve idarenin yasallığını ve saygınlığını zedeler. Kamu yönetimi felce uğrar ve pahalılaĢır. RüĢvetin olumsuz bir çok etkisinin yanısıra, en önemli etkisi evrensel, dokunulmaz ve eĢitlik içinde kullanılması gereken “insan temel hak ve özgürlükleri” alanını kısıtlamasıdır. RüĢvet demokraside tüm bireylerin “eĢitliği” ilkesini ortadan kaldırmaktadır. Çünkü, öncelikle kamu mallarına ve olanaklarına eĢitlik içinde ulaĢabilme imkanı ortadan kalktığından, kamusal makamları, küçük bir grubun, hak ve yetkileri gerçek sahibi olan halkın elinden aldığı bir tür ayrıcalıklı yerlere dönüĢtürmektedir. Diğer yandan rüĢvet, yasal otoriteye karĢı duyulan saygıya büyük zarar verir. Bunun sonucu olarak da, siyasi otorite halkın desteğinden yoksun kalır; hükümet ile vatandaĢlar birbirine yabancılaĢır. RüĢvet; ekonomik, siyasi ve sosyal geliĢmeyi tahrip etmektedir. Gerek ülke ölçeğinde, gerekse dünya genelinde gelir dağılımı dengesizlikleri veya bölgelerarası kalkınmıĢlık farklarına yol açmaktadır. RüĢvetin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. RüĢvet nedeniyle öncelikle kamu yatırımlarının maliyeti artmaktadır. Ayrıca ekonomik belirsizlik pekiĢmektedir. RüĢvet, ekonomide kaynakların verimli bir Ģekilde kullanımını sekteye uğratmakta, uzun vadeli yerli ve yabancı yatırımları frenlemekte, rant sağlamaya yönelik faaliyetler teĢvik edilmekte, sektörel öncelikler ve teknolojik tercihler olumsuz yönde etkilenmektedir. RüĢvet olgusu bir çok Ģirketi 78 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL resmi sektör dıĢına itmekte, böylece kayıtdıĢı ekonomi büyümekte ve büyük vergi kayıplarına yol açmaktadır.31 RüĢvet de, klasik bir yeraltı faaliyetidir. Aynı zamanda, aĢağıdaki haberde görüleceği üzere evrensel bir sorundur. “Japonya‟da önde gelen 9 ticari bankanın baĢkanı, gizli bilgi sağlamak amacıyla Japonya Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası yetkililerine rüşvet verildiğinin ortaya çıkmasıyla patlayan skandaller için özür dilediler. MitsubiĢhi Bankası, Fuji Bank, Dai-Ichi Kangyo Bank, Sakura Bank Ltd, Asahi Bank, Sumitomo Bank, Sanwa Bank Ltd, Ġndustrial Bank of Japan ve Long-Term Credit Bank of Japan baĢkanları, Japonya Parlamentosu Maliye Komitesi toplantısında yaptıkları ortak açıklamada, kuruluĢlarının Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası‟nda rüĢvet skandallarına karıĢması nedeniyle özür dilediklerini bildirdiler. Japonya‟da patlak veren rüĢvet skandalı dolayısıyla, Maliye Bakanı ile Merkez Bankası BaĢkanı ve bazı yetkililer istifa etmek zorunda kalmıĢtı.”(Anadolu Ajansı, 7.4.1998) Almanya eski baĢbakanı Helmut Kohl‟ün kamuoyu önündeki itirafları ve Hristiyan Demokrat partinin ifĢaatları, parti hesaplarında kaynağı bilinmeyen milyonlarca markın bulunduğunu ortaya koydu. Alman Adli Polisi ülke ekonomisindeki gizli komisyonların miktarının 17 milyar Fransız Frangı olduğunu tahmin etmektedir. 32 Uluslararası ticari iĢlemlerde rüĢvet özellikle geliĢmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma ve demokratikleĢme çabalarına engel olmaktadır. Ticari iĢlemlerde rüĢvet serbest Pazar Ģartları altında rekabeti ortadan kaldırmakta dolayısıyla geliĢmiĢ pazarlar oluĢamamaktadır. Dolayısıyla yeterli yatırım yapılamamakta ve toplumun genel ekonomik geliĢmiĢliği düĢük bir seviyede kalmaktadır. 31 Ahmet Fazıl ÖZSOYLU, Yeraltı Ekonomisi, Ankara 1999, s.114. 32 Eva Joly, notre affaire à tous, s.180. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 79 En tanınmıĢ rüĢvet Ģekilleri, bahĢiĢ, küçük ya da büyük hediyeler, bazen sözleĢme üzerinden komisyon alınması, en baĢta büyük uluslararası ticari sözleĢmelerde (anahtar teslimi fabrika, uçak satıĢları vs.) gündeme gelmektedir. Birkaç büyük rüĢvet olayından sonra ABD, 1977‟de Foreign Corrupt Act‟ı kabul etti. Böylece, Amerikan Ģirketlerinin Ģahsi ödemeler ya da politik oluĢumlara verilen paralarla yabancı yetkilileri etkilemeleri, yani yabancı kamu görevlilerine rüĢvet verilmesi suç haline geldi. ABD dıĢındaki ülkelerin mevzuatlarında yabancı kamu görevlilerine verilen rüĢvetin suç sayılmaması, OECD bünyesinde ve ABD öncülüğünde bu konuda bir takım çalıĢmaların baĢlatılmasına yol açtı. OECD Konseyinin 1994 yılındaki tavsiye kararı çerçevesinde üye ülkelerin rüĢvetle mücadele konusundaki mevzuatları ve aldıkların tedbirler incelenmiĢtir. 1996 yılında rüĢvetin vergiden düĢülmesinin önlenmesi konusundaki tavsiye kararı çerçevesinde, “komisyon” kisvesi altında verilen rüĢvetin masraf olarak görülme olanağının bulunduğu çeĢitli ülkeler(Avustralya, Avusturya, Ġrlanda, Almanya, Fransa, Lüksembourg, Hollanda, Yeni Zelanda Portekiz ve Ġsviçre) iç mevzuatlarında gerekli değiĢiklikleri yapmaya baĢlamıĢtır. OECD üyeleri arasında oluĢan görüĢ birliği çerçevesinde OECD Bakanlar Konseyi‟nin 1997 mayıs ayındaki toplantısında uluslararası ticari iĢlemlerde rüĢvetin önlenmesi amacıyla bu tip rüĢvetin ceza yasaları çerçevesinde suç kapsamına alınması için üye ülkelerin iç mevzuatlarında düzenleme yapılması yönünde bir tavsiye kararı alınmıĢ, ayrıca rüĢvetle koordineli bir Ģekilde mücadele amacıyla uluslararası bir sözleĢme hazırlanmasına karar verilmiĢtir. Gerekli çalıĢmaların 1997 yılı içinde tamamlanmasını müteakip “Uluslararası Ticari ĠĢlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen RüĢvetin Önlenmesi SözleĢmesi” 17 Aralık 1997 tarihinde Paris‟te imzalanmıĢtır. Türkiye‟nin de aralarında bulunduğu 30 ülke tarafından imzalanan SözleĢme, en büyük ihracat payına sahip OECD 80 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL üyesi 10 ülkenin birleĢik toplam ihracatının en az %60‟ını temsil eden beĢinin (ABD, Ġngiltere, Almanya, Japonya ve Kanada ) onay belgelerini tevdi etmeleri ile, 15 ġubat 1999 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. SözleĢme imza atan ülkelerin çoğunluğu tarafından onaylanmıĢ bulunmaktadır. Türkiye ise, bu sözleĢmeyi 1 ġubat 2000 tarih ve 4518 sayılı yasa ile onaylamıĢtır(R.G. 6 ġubat 2000, No:23956).33 Adalet Bakanlığınca anılan SözleĢmenin iç hukuka uyarlanmasına iliĢkin olarak hazırlanan ve T.C.K.‟nun 211. maddesindeki rüĢvet tanımını yabancı kamu görevlilerine de geniĢleten yasa tasarısı da TBMM‟ne sunulmuĢtur. Yasa ayrıca T.C.K‟nun 211-220. maddelerinde düzenlenen yolsuzluk suçlarını da karapara aklama suçunun öncül suçları arasına almaktadır. SözleĢme rüĢvet verme ya da rüĢvet sözü verme suçu ile ilgili olup rüĢvet alma suçunun cezalandırılması her ülkenin kendi iç mevzuatına bırakılmıĢtır. SözleĢme uyarınca yabancı devlet memuruna rüĢvet veren kiĢinin vatandaĢı olduğu devlet tarafından kendi devlet memuruna rüĢvet veren kiĢi gibi, etkili, orantılı ve caydırıcı ve hapis cezasını içeren cezalarla cezalandırılması gerekmektedir. Kendi kamu görevlisine rüĢvet verilmesini, karapara aklama suçu için müsnet suç(öncül suç) kabul eden taraf devlet bunu yabancı kamu görevlisine rüĢvet verilmesi durumu içinde uygulayacaktır. Yine SözleĢme hükümleri gereği, her Taraf devlet anılan suç kendi ülkesinde iĢlendiğinde yargı yetkisini kullanmakla yükümlü33 1.1.2001 tarihi itibariyle SözleĢmeye Taraf Devletler; ABD., F. Almanya, Japonya, Fransa, Ýngiltere, Ġtalya, Kanada, Güney Kore, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Ġspanya, Ġsviçre, Ġsveç, Meksika, Avustralya, Danimarka, Avusturya, Norveç, Ġrlanda, Finlandiya, Polonya, Portekiz, Macaristan, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Ġzlanda ve Türkiye. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 81 dür. VatandaĢı ülke dıĢında suç iĢlediğinde vatandaĢlık ilkesine göre bunu cezalandırabilen ülkeler, rüĢvet suçu ülke dıĢında vatandaĢı tarafından iĢlendiğinde de yargı yetkisine sahip olmak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. SoruĢturma ve kovuĢturma her taraf ülkenin kendi kuralları çerçevesinde yapılacaktır. SözleĢme adlî yardımlaĢma ve iadeye iliĢkin hükümler de içermektedir. RüĢvetle mücadele konusu Avrupa Konseyi‟nin de öncelikleri arasına girmiĢtir. Avrupa Konseyi tarafından Malta‟nın baĢkenti La Valetta‟da 1994 yılında gerçekleĢtirilen 19. Avrupa Adalet Bakanları Konferansı‟nda alınan karar doğrultusunda bünyesinde, “RüĢvete KarĢı Çok Yönlü Mücadele grubu” oluĢturulmuĢ ve bu grubun çalıĢmaları sonucunda, -“RüĢvete KarĢı Eylem Programı” -“RüĢvetle Mücadele Ceza SözleĢmesi” (27 Ocak 1999 tarihinde imzaya açılmıĢtır.) -Ulusal düzeyde alınacak tedbirler için 20 maddelik yönlendirici ilkeler belgesi ( Kasım 1997‟de yapılan 101. Dönem Bakanlar Komitesi‟nde onaylanmıĢtır.) -RüĢvete KarĢı Devletler Grubu AnlaĢmasını hazırlanmıĢtır. SözleĢme‟nin 24. maddesi ile, Taraf ülkelerin SözleĢme hükümlerini iç mevzuatlarına ithal etmeleri, ile uygulamalarını izleme amaçlı FATF tipi bir takip mekanizması niteliğinde “RüĢvete KarĢı Devletler Grubu” (Groupe d‟Etats Contre la Corruption-GRECO) oluĢturulmuĢ olup, 1 Mayıs 1999 tarihinden itibaren çalıĢmalarına baĢlamıĢtır. Anılan eylem grubu ceza sözleĢmesinin ardından “RüĢvete KarĢı Özel Hukuk SözleĢmesi”ni hazırlamıĢtır. Toplam 20 maddeden ibaret sözleĢme özel hukuk alanındaki iliĢkilerde ortaya çıkan rüĢvet olaylarında alınacak önlem ve yaptırımları düzenlemektedir. 82 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL VII- BAZI ULUSLARARASI ÖNEMLĠ KARAPARA AKLAMA OPERASYON VE DAVALARI 1.BCCI DAVASI Pakistan kökenli Agha Hasan Abedi tarafından 1972 yılında kurulan “Uluslararası Kredi ve Ticaret Bankası” -BCCI (Bank of Credit and Commerce International)-on yıl sonra 1982‟de Dünyanın 47. büyük mevduat bankası olmuĢtu. 80‟li yılların sonunda ise Lüksembourg‟da kurulu bir holdingin çatısı altında 29 banka, bütün dünyaya yayılmıĢ 400 Ģube ve 73 ülkede malî Ģirketlere sahip bir finans devi haline gelmiĢti. 1988 Ekiminde Avrupa Bölge müdürü, Fransa ve Bahama müdürleri ve Latin Amerika yönetici ve yönetici yardımcısı ile, Bankanın Panama sorumlusunun aralarında bulunduğu grubun 9 yöneticisi ABD‟de uyuĢturucudan gelen karaparayı Medellin Karteli hesabına, Kolombiya‟da aklamakla suçlandı. Bankaya sızan iki ABD‟li ajan 2 yıl boyunca gerekli delilleri toplamıĢlardı. BCCI aynı zamanda Panama diktatörü Noriega‟nın ülkesinden kaçırdığı fonları da yönetiyordu. ABD‟ndeki davada BCCI suçlu bulundu ve 15 milyon dolar para cezasına mahkum edildi. 6 yöneticisi ise tecilli hapis cezalarına çarptırıldı. BCCI 7 temmuz 1991 tarihinde bulunduğu tüm ülke makamlarınca kapatıldı. 2.MARGARITA DAVASI 22 Kasım 1995‟de Paris Asliye Mahkemesinin 11. Ceza Dairesine, uyuĢturucudan elde edilen karapara aklamaya iliĢkin ilk dava açılmıĢtır. Her Ģey 1993 ekim ayında Amerikan Gümrük idaresinden gelen bir bilgi yazısıyla baĢlamıĢtır. Gelen bilgiye göre, Cali KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 83 Kartelinin karaparalarını aklayan Kolombiya uyruklu Jaime Botero diye birisi Paris‟te bulunmaktaydı. Ġlk anda soruĢturmacılar, bu amaçla alınmıĢ bir yelkenli, filosu sayesinde yüzlerce kilo kokainin Ġspanya ve Fransa istikametine taĢınmasının organize edildiğini açığa çıkardılar. Uyuturucu satıĢından gelen fonların bir kısmı kaçakçılık için gerekli araç ve malzeme alımında kullanılmıĢtı. Çünkü polisin ortaya çıkardığına göre, Kokainin nakli Kolombiya‟dan itibaren gemilerle baĢlıyordu. Yelkenliler balıkçı sandalları yardımıyla denizde yüklenip boĢaltılıyordu. UyuĢturucu Meksika‟dan Antillere doğru uçaklarla naklediliyordu. Orada çift motorlu uçaklardan 25 kiloluk balyalar halinde denize boĢaltılıyor, daha sonra toplanarak Ġspanya ya da Fransa‟ya doğru taĢınıyordu. Bir seferde, tek gemi 1,1 tona kadar kokain taĢıyabiliyordu. Avrupa‟nın batısındaki sakin plajlara boĢaltılan uyuĢturucu arabalara yükleniyor ve Avrupa pazarına sürülmeyi beklemek üzere sakin villalarda ya da garajlarda stoklanıyordu. Toplanan paranın önemli kısmı tersi yoldan Kolombiya‟ya gidiyordu. Zarflara, ayakkabı kutularına ya da spor çantalara doldurulmuĢ marklar, liretler, pezatalar ya da fransız frankları ilkin Marsilya‟daki -müĢterilerinin kimliklerini tespit etmeyi ihmal eden ve “iyi müĢterilere” yüksek bir dolar kuru uygulayan-bir döviz bürosunda dolara çevriliyordu. Daha sonra dolarlar Atlanta‟da bulunan hayali Ģirket hesaplarına aktarılmak üzere Paris‟teki malî kuruluĢlara yatırılıyordu. Fransa‟da 60‟ı aĢkın kiĢinin tutuklanması 28 Haziran 1992‟de baĢladı. 10 ocak 1996 tarihli bir kararla baĢlıca failler 10 yıla kadar varan hapis cezalarına çarptırıldılar. Mahkeme, karaparanın uyuĢturucu kaçakçılığından geldiğinin ispatlandığını ve Ģebeke üyelerinin paranın kaynağını bilmemelerinin mümkün olmadığını göz önüne aldı. Belirtelim ki, suç örgütü tarafından kullanılan gemilerin birinde, hazırlanmıĢ bir gizli bölmede 15 500 dolar ve 30 litrelik 84 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL 222 yeni seyahat çantası ele geçirildi. 1994 yılı haziranındaki bir operasyonda olayın tümüne karıĢan genç bir Kolombiya‟lının Paris‟deki evinde 40 kg kokain yakalanmıĢtı. 3. BASCO-LANDAISE DÖVĠZ ġĠRKETĠ DAVASI Aynı Mahkemedeki bu dava Margarita olayının tersine 17 Nisan 1996‟da beraatle sonuçlanmıĢtır. 1978‟de Paris‟te “Genel Kambiyo ġirketi”adlı bir Ģirket kurulmuĢtur. Ġsminden de anlaĢılacağı üzere bu bir döviz bürosudur. Yöneticilerinin etkisiyle bu ilk büro faaliyetlerini ilk olarak, Cenevre‟de kurulu INTERAF anonim Ģirketi vasıtasıyla, ardından Bayonne‟da baĢka bir büro, “Basco-landaise kambiyo bürosu” kurarak geliĢtirmiĢtir. Böylece oluĢan grubun özelliği bir suç örgütü ya da kartelle her türlü bağdan tamamen bağımsız hizmet veren bir kuruluĢ olarak görünmekte oluĢuydu. Bununla beraber bu organizasyon bir karapara aklama iĢlemini tanımlayan kriter ve ihtiyaçlara mükemmel Ģekilde cevap veriyordu. Bu kriterleri hatırlayalım: bir yada birkaç banka transfer iĢlemi yardımıyla ve gerçek lehdarın kimliğini ve iĢlemlerin gerçekliğini gizleyen sırrın sağlanması yoluyla gelirlerin kaynaklarının gizlenmesi ya da nakitlerin farklı nitelikte varlıklara dönüĢtürülmesi. Ġddia makamına göre, üç Ģirketin yasal yüzü profesyonel bir karapara aklayıcının hizmetlerini gizliyordu. Sistem genel hatlarıyla Ģöyle iĢliyordu: Bayonne Bürosu ilkin Ġspanya‟dan gelen pezataları topluyor ve onları anonim olarak Fransız franglarına çeviriyordu, Sonra fonlar Genel Kambiyo ġirketi‟nin ya dövize ya da altın külçesine çevirdiği Paris‟e gönderiliyor Altının büyük bölümü aracının INTERAF SA olduğu Ġsviçre‟de gerçekleĢiyordu. Elbette soruĢturmacılar, çok sayıda uyuĢturucu KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 85 kaçakçısının bu kuruluĢ ağının hizmetlerine baĢvurduğunu kanıtladılar. Ama yöneticiler, müĢterilerinin malî idarelerinin haberi olmadan altın satın almayı arzulayan Ġspanyol kuyumcular olduğunu, iĢlem yaptıkları fonların kaynağını bilmediklerini iddia ettiler. Mahkeme sanıkların beraatine karar verdi. Çünkü mahkemeye göre, karapara aklama suçunun manevi unsuru yani yöneticilerin uyuĢturucu trafiğini bildikleri yeterince kanıtlanamamıĢtır. Dava istinaf mahkemesine götürülmüĢtür. 4.FRANCLIN JURADO DAVASI (1990-1996) ABD‟de son zamanlarda karapara aklama suçundan verilen mahkumiyetlerin en meĢhuru, sadece Cali Kartelinin önemli miktarda karaparasını aklamakla kalmayıp karaparayı aklamak için iyi ve ustaca bir plan ortaya koyan Harward mezunu Kolombiyalı ekonomist Franclin Jurado‟nunkidir. Jurado 1990 yılında Lüxembourg‟da tutuklandı. Polis üzerinde Lüxembourg‟dan BudapeĢte‟ye 16 ayrı yere yayılmıĢ 115 banka hesabına ve karapara aklama stratejisine iliĢkin bilgiler içeren disketler ele geçirdi. Karapara aklama stratejisi, karaparayı” yüksek risk seviyesinden en aĢağı risk seviyesine”geçirmek için titizlikle hazırlanmıĢ aĢamaları içeriyordu 5 aĢama Ģunlardı: -Ġlk mevduat hesabının açılması, bu karapara hala kaynağına yakın olduğu için en riskli aĢamada Panama kullanılmıĢtır. -Fonların Panama‟dan Avrupa‟ya doğru transfer edilmesi. Üç yıl boyunca Jurado fonların dolar olarak Panama‟dan 9 Avrupa ülkesindeki (Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, Macaristan, Ġtalya, Lüxemburg, Monako, Ġngilitere) yüzlerce banka hesabına transferini koordine etti. Mevduatlar 50 bin ile 1 milyon dolar arasındaydı. -Avrupa vatandaĢlarının isimlerine açılmıĢ hesaplara transfer. Bir yorumcunun gözlemlediği gibi, Peterr Hofman, Hannika Schmidt gibi Avrupalı isimler adına açılmıĢ yeni hesaplara transferi 86 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL yoluyla hesap sahiplerinin uyrukluklarını gizleme amacını taĢıyordu. Böylece hesapların yetkililer tarafından Kolombiyalı veya Ġspanyol isimler adına açılan hesaplar gibi sıkı Ģekilde denetlenmesinden kurtulunuyordu. -Hiç bir Ģüphe uyandırmayan ve malvarlıkları üzerine coğrafi, hukukî, politik ya da psikolojik hiç bir soruĢturma gerekçesi mevcut olmayan Avrupalı tabela Ģirketlere transfer. -Avrupalı tabela Ģirketler tarafından gerçekleĢtirilen restoran, inĢaat Ģirketleri ilaç kuruluĢları ve gayrimenkul Ģirketleri gibi Santacruz‟da ki yasal iĢlere yapılan yatırımlar aracılığıyla fonların Kolombiya‟ya geri dönmesi. AraĢtırmalarına ve çok titizlikle düĢünülmüĢ tekniklerine rağmen Jurado 1990‟da Lüxemburg‟da fonları Avrupalı tabela Ģirketlere transfer etmesinden önce yakalandı. Yakalanmasının ardından Avrupa ve Panama bankalarındaki 140 hesaba yayılmıĢ 46 milyon dolar zaptolundu.Yine New-York‟taki bir Panama Ģirketinin hesaplarındaki 3,6 milyon dolara el konuldu.1996 Nisan‟ında Jurado 7,5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.34 5.CASABLANCA OPERASYONU ABD Federal SoruĢturma Bürosu (FBI) ile federal hükümete bağlı özel ekiplerin gerçekleĢtirdiği, bu operasyon, ABD tarihinin en büyük karapara aklama Ģebekesinin ortaya çıkartılmasıyla sonuçlanmıĢtır. Altı ülkenin iĢbirliği ile düzenlenen ve üç yıl süren operasyon çerçevesinde 142 kiĢi tutuklanmıĢ, 35 milyon dolar, iki ton kokain ve 4 ton marijuana ele geçirilmiĢtir. UyuĢturucu kartellerinin, özel bir yöntem ile Meksika‟ya götürdükleri karaparayı, Meksika bankalarının akladığı, Meksika 34 UN-ODCCP, Paradis Financièrs, Secret Bancaire et Blanchiment d‟Argent, Nations Unies, New York, 1999, s.44,45. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 87 bankaları tarafından faizlerine el konulan paraların aklanmıĢ olarak tekrar uyuĢturucu kartellerine ulaĢtırıldığı belirlenmiĢtir. Karapara aklama olaylarıyla bağlantılı olarak, ABD‟nin yanısıra, Meksika ve Avrupa‟da bir çok banker göz altına alınmıĢtır. Meksika‟nın iki büyük bankası olan "Banca Serfin" ve "Bancomer" yöneticilerinin Meksika‟daki "Banamex" ve "Bital" bankaları ile Ġspanya‟daki "Banco Santender" bankasının da karıĢtığı karapara aklama olayının ardından Amerikalı yetkililer, Meksika bankalarının, uluslararası alanda iĢ yapmalarının dondurulmasını sağlamıĢlardır. Üç yıl süren karapara aklama soruĢturmaları, ABD gümrük muhafaza ekiplerine bağlı ajanların kurdukları Ģirket ile baĢlamıĢtır. FBI ve özel ekipler tarafından Los Angeles‟de "Emerald Empire" adında kurulan Ģirket, çeĢitli kentlerde sokak satıcılarından toplanan karaparaları, Meksika sınırının ötesine ulaĢtırma konusunda çalıĢmıĢlardır. Bu faaliyetin sonunda, ajanlar, uyuĢturucu kartelleri ile Meksikalı bankacılar arasında "orta adam" olarak çalıĢtı. Meksika‟ya geçen paraları gönüllü olarak gizlemeye çalıĢan bankacıların, paraları yasal hesaplarda tutarak, Amerika‟da bulunan 100 civarındaki hesaba transfer ettikleri ve zanlıların bir müddet Meksika‟da tuttukları paraların faizlerini aldıktan sonra, net parayı uyuĢturucu kartellerine gönderdiklerini ortaya çıkarmıĢtır. VII- TÜRKĠYE’DE KARAPARA AKLAMA Türkiye‟nin ilk defa sistematik olarak uyuĢturucu kaçakçılığı ve karapara ile tanıĢması 1960‟lı yılların ortalarına rastlar. O yıllarda Avrupaya yönelik gurbetçi akını içinde yeralan insanlardan küçük bir azınlık yasal olmayan iĢlere yönelerek kolay gelir elde etmenin yollarına baĢvurur. 88 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL UyuĢturucu yolu olma özelliği nedeniyle, Türkiye‟de karaparanın en büyük kaynağını uyuĢturucu madde kaçakçılığı oluĢturmaktadır. Bir hesaba göre, 1997 yılı içerisinde yakalanan uyuĢturucu maddelerin (esrar, eroin, baz morfin ve kokain) piyasa fiyatı 500 milyon Alman Markı dolayındadır. Sahte fatura kullanımı, silah ve patlayıcı madde kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı da diğer önemli karapara kaynakları arasındadır. 4208 sayılı yasanın meclisteki görüĢmeleri sırasında aĢağıdaki düĢünceler dile getirilmiĢtir: “Karaparayla mücadelenin ülkemiz açısından çok büyük önemi vardır. Özellikle 1980 sonrasında, karapara kazanma olanaklarının oldukça artmıĢ olması, bu alandaki faaliyetlerin niteliğini oldukça geniĢletmiĢ ve yasadıĢı faaliyetlerin aĢırı geliĢmesi sonucunu yaratmıĢtır. Ayrıca, sermaye hareketleri serbestliği kararları yanında, sıcak paranın Türkiye‟ye akması konusunda getirilen teĢvikler, baĢka ülkelerde elde edilen karaparanın Türkiye‟de aklanması için oldukça büyük bir olanak yaratmıĢ, zemin hazırlamıĢtır.” Bu konuda basına yansıyan bazı uzman ve yetkili görüĢleri aĢağıdaki gibidir: “Günümüzde malî transferlerin mal değiĢiminin kat kat üzerinde olması ve spekülatif sermayenin ya da sıcak paranın hızla artmıĢ olması nedeniyle, karaparanın sıcak para kimliğine bürünerek uluslararası piyasalarda aklanması sermayenin serbestçe dolaĢabildiği ülkeler için olası bir geliĢmedir. Ülkemiz de hızlı geliĢen piyasalardan biri olarak karapara aklayıcılar için cazip görünmektedir.”35 “Ülkemizde son zamanlara kadar karaparanın aklanmasına iliĢkin ciddi hiçbir önlem alınmamıĢtır. Bu nedenle ülkemizdeki finansal sistemin her bir noktası karaparanın aklanması için uygun bir yapı arzetmiĢ, bunun doğal sonucu olarak da hiç bir araç ya da 35 Merkez Bankası baĢkanı Gazi Erçel‟in açıklaması, 8.8.1996 tarihli milliyet gazetesi, s.9 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 89 sektör karaparanın aklanması hususunda diğerlerine göre ön plana çıkmamıĢtır. Örneğin 80‟li yıllardan itibaren devletin iç borçlanma ihtiyacına paralel olarak, ülkemizde çok büyük bir hazine bonosu, devlet tahvili stoku ve geniĢ bir repo piyasası oluĢmuĢtur. Bonolar ve tahviller; hamiline olmaları, kolaylıkla bulunabilmeleri ve likit olmaları vb. nedenlerle karaparanın aklanması amacıyla kullanılmaya uygun araçlardır. Bu yapısı ve devletin artan borçlanma ihtiyacı sonucu ulaĢtığı büyüklük nedeniyle sadece hazine bonosu ve devlet tahvili piyasası bile aklayıcıların ihtiyaçlarını tam olarak karĢılayabilecektir.”36 “Türk ekonomisinde yıllık 50 milyar dolarlık kaynağı belirsiz bir paranın dolaĢtığı belirtilmektedir. Türk bankalarındaki döviz mevduatı giderek artmaktadır. Bir bankanın yüzde yetmiĢ mevduatının yedi kiĢiye ait olduğu ve bu paranın döviz olarak yatırıldığı tespit edilmiĢtir. Banka mevduatlarının yüzde kırk beĢinin kaynağı açıklanamamaktadır. Kayıt dıĢı ekonomi ortadan kaldırıldığı zaman karapara olarak ortada kalacak. Bugün Türkiye‟de, kayıt dıĢı ekonomi kayıt altındaki ekonominin neredeyse üç katıdır. Yıllık ihracatı yalnızca 8 milyon dolar olan Ģirket 170 milyon dolara banka satın alabilmekte ve bu parayı iki yıl içinde ödemeyi taahhüt etmektedir. 28 yaĢındaki bir isim, bankaya bu gün yatırdığı 700 milyon doları ertesi günü çekmiĢtir”.37 “Türkiye‟de malî sistem karaparayı engelleyemediği için borsadan bankalara kadar bir çok yerde karapara aklandığı söylemek mümkün. Bir çok araç ve kurum karapara aklamak amacıyla kullanılabilir. Bu genel olarak malî sistemin bir sorunudur. Türkiye‟de coğrafi konumdan kaynaklanan çok büyük karapara trafiği var. Afganistan‟dan baĢlayıp Amerika‟ya kadar uzanan uyuĢturucu trafiği buradan geçiyor. Böyle bir trafiğin ortasında yer alan Türkiye‟de bir takım insanların bu iĢlere bulaĢmadıklarını söyleyemezsi- 36 AKAR,s.137. 37 Doç.Dr.Veysi Seviğ‟in 16.6.1997 günlü gazetelerde yer alan açıklaması 90 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL niz. Diğer taraftan bir terör olayı var. Terörün sürdüğü her yerde terörden kazanç sağlayan insanlar vardır. Ayrıca değiĢik boyutlarda mafya iliĢkisi var. Bu açıdan bakıldığında Türkiye‟de büyük oranda bir karapara olayı var. Ancak bunun boyutu bilinmiyor.”38 “Türkiye karapara açısından oldukça cömert bir ülke. Kayıt dıĢı üretim açısından da oldukça baĢarılı. Özellikle tarıma dayalı sanayilerde bunu rahatlıkla gözlemek mümkündür. 1980 öncesi Türkiye‟de karaparanın kullanımı ciddi sorunken, bugün karapara sorun olmaktan çıkmıĢtır. Çünkü servet beyanı kaldırılmıĢ, bankalarda isimsiz hesaplara para yatırabilme olanağı getirilmiĢtir. Ayrıca bu parayla devlet tahvili, hazine bonosu, döviz veya gayrimenkule de yatırım yapılabilmektedir. Dolayısıyla birbirini besleyen mekanizmalar içinde kayıtdıĢı ekonomi sürekli büyümektedir.”39 “Kaçakçılık, devlet rantlarının paylaĢımı ve rüĢvet sonucu oluĢan karaparanın ekonomi ve siyasette ağırlığı Türkiye gündeminin ilk maddesini oluĢturmaktadır. Bütün bu geliĢmeler Türkiye‟de suç ekonomisinin yaygınlaĢtığını, siyaset ve bürokrasi ile girift iliĢkilere girdiğini göstermektedir.”40 Tüm bu değerlendirmeler ve basında çok sık olarak yer alan bu konuya iliĢkin haber ve olaylar, Türkiye‟de karapara aklama konusunda bir tehlikenin altını çizmektedir. Ama Türkiye‟den geçen karapara konusunda bir ittifak bulunmamaktadır. Susurluk Komisyonu raporuna ve Amerikan DEA kuruluĢuna göre karaparanın Türkiye boyutu 50 milyar dolardır. Bunun daha altında 30 ve 40 milyar dolar rakamları da telaffuz edilmektedir. Karaparanın aklandığı baĢlıca sektörler arasında yeralan turizm, inĢaat ve bankacılık alanında ülkemizdeki karar ve geliĢmeler, karaparanın ulaĢtığı boyuta ıĢık tutacak niteliktedir. 38 SPK BaĢkanı Karacan‟ın açıklamaları, Aksiyon Dergisi, 18-24 Ocak 1996 39 Kemal KILIÇDAROĞLU; KayıtdıĢı Ekonomi ve Bürokrasi, Vergi Dünyası, s:190 (Haziran 1997), s.3. 40 ÖZSOYLU; s. II. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 91 1984‟te servet beyanının kaldırılmasının ardından 1985-1990 döneminde hazine kanalıyla teĢvik verilen alanların baĢında inĢaat ve turizm geliyor. DIE verilerine göre, bu yıllarda turizm ve inĢaat kamu teĢviklerinin yaklaĢık % 60 oranındaki bölümünü oluĢturuyor. Bu dönemde turizm sektöründeki yatırımların miktarı 500 milyon dolardan 20 milyar dolara, inĢaat alanındaki yatırımların miktarı da 1 milyar dolardan 30 milyar dolara yükselmiĢtir. 1990 yılında konvertibilite kararıyla döviz giriĢ çıkıĢının serbest bırakılması, sıcak para kanalıyla ülkeye giren dövizlerin serbest dolaĢımına imkan tanımıĢtır. 1990-1998 döneminde bankalardaki döviz hesapları toplamı 2 milyar dolardan 20 milyar dolara yükselmiĢtir. Merkez Bankası bültenlerinde ve ekonomi yayınlarında kısa vadeli dıĢ borç stoku olarak adlandırılan sıcak para giriĢindeki artıĢ da dikkat çekicidir. Kısa vadeli dıĢ borç 1994- 1997 döneminde 6 milyar dolardan 24 milyar dolara yükselmiĢtir. 1990 yılında 20 olan banka sayısı 1997 yılında 59 a yükselmiĢtir. KKTC‟deki off-shore banka sayısı 26‟ya çıkmıĢtır. Yabancı basında yer alan haberlerde, uyuĢturucu ticareti dahil Türkiye‟deki kayıt dıĢı ekonomik faaliyetlerin 1996 yılında Türkiye‟ye 50 milyar dolar pompaladığı ve uyuĢturucu parasının Ġstanbul‟u Ortadoğu‟nun karapara aklama merkezlerinden birisi yaptığı, özellikle uyuĢturucu gelirlerinin, gazinolar ve döviz büfeleri aracılığıyla aklandığı iddia edilmektedir. Down Jones News Servic‟e göre ise, Türkiye‟nin döviz rezervlerindeki artıĢın 531‟i, yani yaklaĢık 4 milyar doları aklanmıĢ karaparadan sağlanmıĢtır. ABD Devlet bakanlığına bağlı Uluslararası UyuĢturucuyla Mücadele Bürosunun her yıl yayınladığı “Uluslararası Narkotik Kontrol Stratejisi Raporu”nda verilen karapara haritasında 1988-1996 yılları arasında hiç yer almayan Türkiye 1996, 1997, 1998 yıllarında 92 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL yüksek derecede karapara aklanan ülkeler arasında gösterilmektedir. Türkiye‟ye en yoğun karapara akımının hayali ihracat yoluyla olduğu belirtilmektedir. 80‟li yıllardan itibaren dıĢarıdaki ve özellikle Ġsviçre‟deki paraların Türk ekonomisine kazandırılması bir politika olarak benimsendi ve bu hedefe uygun mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Nitekim bu dönemde, Türkiye‟den ihracat, ihracat rejimi kararı ve Yönetmelikleri ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki kararlar ve bu kararlara iliĢkin tebliğler ve talimatlar ile bankacılık teamüllerine göre yürütülmüĢtür. Ġhracat bedelleri ise, peĢin ödeme, alıcı firma prefinansmanı, akreditifli ödeme, vesaik mukabili ödeme, mal mukabili ödeme ve kabul kredili ödeme Ģekillerinden birine göre yurda getirilerek bir bankaya veya özel finans kurumuna satılmıĢtır. Ġhracat bedellerinin beyan edilen döviz üzerinden yurda getirilmesi esas alınmıĢtır. Diğer bir ifadeyle; ihraç bedeli olarak yurda giren dövizlerin menĢei yönünden herhangi bir araĢtırma yapılmamıĢtır. Hayali ihracat konusunda yetkili makamlarca yapılan inceleme ve soruĢturmalar da, esas itibariyle, ilgili firmalarca Türk gümrüklerinden ihraç edilmiĢ gözüken malların cins, miktar, kalite ve kıymet yönünden gerçek olup olmadıklarının ve TeĢvik mevzuatı çerçevesinde ödenen primlere (ihracatta vergi iadesi, destekleme ve fiyat istikrar fonu, primi ve kaynak kullanımı destekleme fonu primi) hak kazanılıp kazanılmadığı hususlarının tespiti amacıyla yapılmıĢtır. Son yıllardaki gözde yöntemler olarak, kuryeler aracılığıyla sınırdan para geçirme, bankalar aracılığıyla yurt içinden yurt dıĢına ve yurt dıĢından yurt içine fon transferi, pahalı gayrimenkul, lüks araba, altın ve kıymetli taĢlara yatırım yapılması göze çarpmaktadır. ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de karapara aklama KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 93 olayları değerlendirildiğinde, 1997 ve 1998' de 7' Ģer olay meydana geldiği görülüyor. 1997 yılında Ankara'da 2, Edirne'de 4 ve Bingöl'de 1 olay görülürken, 1998'de suç mahallinde değiĢiklik dikkat çekmektedir. 1998‟de, Ġstanbul'da 3, Ankara'da 1, Ġzmir'de 2 ve Mardin'de 1 karapara aklama olayı ortaya çıkarılmıĢtır. Karapara aklamada kullanılan yöntemlerde ilk sırayı yüzde 39 ile para transferi alırken, kurye ve araçta zulanın payları yüzde 25'er, sahte fatura yüzde 7 ve banka teminat mektubu yüzde 4 olmuĢtur. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı istatistiklerine göre, BaĢkanlıkça MASAK‟a mali inceleme için 1997‟de 5, 1998‟de 18, 1992‟da ise, 49 dosya intikal ettirilmiĢtir. Türkiye‟deki kayıt dıĢı tefecilik de önemli bir karapara aklama iĢ koludur. T.B.M.M. hesapları Ġnceleme Komisyonu‟nun 1994 yılındaki araĢtırmasında ulaĢılan bazı sonuçlara göre; -Türkiye‟de 2 bin‟in üzerinde tefeci yılda 100 trilyon liraya hükmetmektedir. -Her tefecinin yanında bir hukukçu ile tahsilat çetesi mevcuttur. Gerektiğinde ayaklarından vurarak ya da öldürerek tahsilat yapıyorlar. -Tefeciler cezaevinden tahliye olan bir çok teröriste çek-senet mafyası adıyla güvenli ve düzenli bir iĢ-gelir kaynağı sağlıyorlar. -Tefeciler yüzünden son on yılda ülkemizde hayali ihracatçılara, uyuĢturucu ve silah kaçakçılarına yüksek faizle büyük kazanç sağlanmıĢtır.41 Fransız Profesör Guilhem FABRE, 1994-1995 Meksika, 1997 Tayland ve 1998 Rusya krizlerindeki karapara aklamanın rolünü ortaya koyduğu Nisan 2000 tarihli “le monde diplomathique” deki 41 ALTUĞ,s.161. 94 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL makalesinde, Venezuela, Nijerya ve Türkiye‟deki krizlerin de aynı perspektiften analiz edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 42 FATF‟ın 1999 yılı içindeki Türkiye incelemesinin ardından hazırladığı raporda; Türkiye‟de örgütlü suç grupları ile karapara aklama konusunda doğrudan iliĢki bulunduğu, en yaygın karapara aklama yolunun kuryelerle getirilen karaparanın, bankalara yatırılması, lüks araçlar, kıymetli eĢyalar alınması olduğu belirtilmiĢtir. Türkiye‟nin karapara ile mücadele konusunda etkin bir gayret sarfettiği belirtilen raporda, Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının kurulması ve bazı gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleĢtirilmesi olumlu geliĢmeler olarak belirtilmiĢtir. Raporda ayrıca etkin bir bilgi ağı ve denetimin karaparaya karĢı mücadeleyi güçlendireceği ifade edilmiĢtir. MASAK BaĢkanının Ankara‟da 12.12.200 tarihinde VatandaĢın Vergisini Koruma Derneğinin düzenlediği “Yolsuzlukla Mücadele, Türkiye ve Dünya” panelinde verdiği bilgilere göre, MASAK‟a 1997 yılında 26 tane Ģüpheli iĢlem raporu intikal etmiĢken, bugün sadece bankalardan 570 civarında Ģüpheli iĢlem raporu alınmıĢtır. Aynı Ģekilde, 4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 9'uncu maddesinde Gümrük Ġdaresince de yaklaĢık 300 civarında Ģüpheli iĢlem bildirimi raporlaması yapılmıĢtır. Anılan tarihe kadar MASAK tarafından savcılıklara 42 olay intikal ettirilmiĢtir. Bunlardan yalnızca bir bankanın Ġstanbul'da ġiĢli Asliye Ceza Mahkemesinde dört sanıkla ilgili olarak iki yıl ağır hesap cezası mahkûmiyet kararı çıkmıĢtır, Ayrıca 5.2 milyon dolar da aklanan para olarak müsadere kararı alınmıĢtır. 43 42 Guilhem FABRE, Du blanchiment aux crises, le Monde diplomathique, avril 2000,s.6. 43 Bu panel basında aĢağıdaki Ģekilde yeralmıĢtır: 3 yılda önlerine 570'i bankalardan 300'ü de gümrüklerden olmak üzere toplam 1.100 dosya geldiğini açıklayan MASAK BaĢkanı Nejat CoĢkun, bunlardan 42'sinin adli sisteme intikal ettirildiğini, 1 dosyanın da sonuçlandığını bildirdi. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 95 Mali Suçları AraĢtırma Kurulu (MASAK) BaĢkanı Nejat CoĢkun, 3 yıllık süreçte önlerine ihbar ve Ģüpheli iĢlem olarak 1.100 olay geldiğini, bunların 42'sinin adli sisteme intikal ettirildiğini bildirdi. VatandaĢın Vergisini Koruma Derneği (VAVEK) tarafından düzenlenen "Yolsuzlukla Mücadele-Türkiye ve Dünya" konulu panelde konuĢan CoĢkun, BirleĢmiĢ Milletlerin Sınır AĢan Suçlarla Uluslararası Mücadele SözleĢmesi'nin yolsuzluğu "Kamu otoritesinin kiĢilerin kendileri ya da üçüncü Ģahısların menfaatleri olarak kullanılması" Ģeklinde nitelediğini söyledi. Türkiye'de de yolsuzluğun tanımında hemfikir olunması gerektiğini kaydeden CoĢkun, yolsuzluğun kamunun hizmet maliyetini büyüttüğünü, kaynakların adil dağılımını engellediğini vurguladı. Ülkemizde yolsuzluklara karĢı yeterli duyarlılığın gösterilmediğini savunan MASAK BaĢkanı, yolsuzlukların nedenlerini de Ģöyle sıraladı: "Bu nedenler, kamu görevlilerinin yetkilerinin geniĢ, sorumluluklarının ise sınırlı olması, yakalama ve cezalandırma ihtimalinin düĢüklüğü, yolsuzlukta taraf olanların karĢılıklı iliĢkisi ve iĢlerin kapalı kapılar ardında yapılması, kamudaki ücret düĢüklüğü, liyakate dayalı ücret anlayıĢı olmaması olarak sayılabilir. KarmaĢık iĢlemleri aĢabilmek için de kiĢiler rüĢvete baĢvurabilmektedirler. En kötüsü ise sisteme olan güvensizlik ve yolsuzluğun kanıksanmıĢ olmasıdır." Coþkun, Türkiye'de yolsuzlukla mücadelede yaþanan sýkýntýlara da dikkat çektiði konuþmasýnda, kayýtdýþýlýðýn yüzde 50'lere ulaþmasýnýn en önemli sorunlardan biri olduðunu ifade etti. Türkiye'de yolsuzluğun karaparanýn öncül suçu bulunmadýðýna dikkat çeken Coþkun, "Yolsuzlukla mücadele ve karapara ile mücadele ayný þey demek yanlýþtýr. MASAK'ýn Alaattin Çakýcý'nýn öncül suçlarýný, adam kaldýrma, silah kaçakçýlýðý, uyuþturucu kaçakçýlýðý gibi öncül suçlarý tespit hakký bulunmamaktadýr" dedi. Jetpa olayýnda da bunun sýkýntýsýný yaþadýklarýný kaydeden MASAK Baþkaný, bu araþtýrma ile ilgili suç duyurularýnýn belli çerçeve içinde kaldýðýný, hatta bu þirketin gazetede çýkan bir haber yüzünden kendilerini mahkemeye verdiðini anlattý. Adalet Bakanlýðý Adli Sicil Genel Müdürlüðü suç istatistiklerine göre 1998 yýlýnda 1 milyon 250 bin öncül suç ortaya çýktýðýný, bunlarýn yüzde 33-34'ünü Çek Kanunu'na muhalefet suçlarýnýn oluþturduðunu belirten Nejat Coþkun, "Yolsuzluk eþittir rüþvetse ama rüþvet MASAK'da öncül suç deðilse biz onunla mücadele 96 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL edemiyoruz. 'Tüm aðýr suçlardan elde edilen para karaparadýr' diyecek ve ona göre ceza vereceksiniz" þeklinde konuþtu. MASAK Baþkaný, herkesin kendilerinden karapara aklama soruþturmasý deðil, karapara bulmayý beklediðine de dikkat çekti ve geçen hafta 8 DGM savcýsý ve bakanlýk yetkilileriyle genel bir deðerlendirme yapýldýðýný kaydetti. Bu çalýþmada çeþitli tereddütlerin giderildiðini de anlatan Coþkun, sözlerini þöyle sürdürdü: "2002'de OECD Mali Suçlar Eylem Grubu yeniden üye ülkeleri dolaþmaya baþlayacak ve 'Karapara inceleme sayýsý nedir? Cumhuriyet Savcýlýklarýna intikal eden sayý nedir? Mahkumiyet sayısı nedir? Müsadere edilen paranın tutarı nedir?' gibi 4 kritik sorunun yanıtını arayacak. Bizim 3 yıldaki olay sayımız 1.100. Bunlar ihbar ve þüpheli iþlem þeklinde. Bugün bankalardan 570 þüpheli iþlem raporu aldýk. Bunlarýn içeriði önemli. Gümrük idaresi de 300 civarýnda þüpheli iþlem raporu verdi. Adli sisteme 42 olay intikal ettirildi. 1 mahkumiyet kararı çıktı. 5.2 milyon dolar paraya müsadere kararı alındı. 42 olaydan 1'inde ilerleme oldu." Hollanda Polisi ile 5 büyük soruĢturmanın koordineli götürüldüğünede iĢaret eden CoĢkun, ülkemizde konunun yeni oluĢu yüzünden delillendirme problemi yaĢandığını vurguladı. Karapara soruĢturmalarının uzun sürdüğüne ve 4 ile 6 yıl arası devam ettiğine değinen CoĢkun, Ģöyle konuĢtu: "Bize göre telaĢ edecek, vehime kapılacak birĢey yoktur. Avrupa ülkelerinden hiç birisinde Türkiye'den daha baĢarılı sonuç yoktur. O yüzden Türkiye, Finlandiya ve Kuveyt'e incelemeci olarak görevlendirilmiĢtir. Yolsuzlukla mücadelede ülkede veri tabanı oluĢturulmalıdır. 20 bin doların üzerindeki nakit hareketlerine denetim getirilmesi Ģarttır. Nereden buldun bizim için de vazgeçilmezdir. 350-400 soruþturmada denetim birimlerinden 300 arkadaþýmýz çalýþýyor. Bugün bir Ömer Lütfü Topal olayýnda hesap uzmanlarý 1 yýl çalýþtý. 1.000 tapu bulundu. 2 milyar dolarlýk mal varlýðý var. 500 milyon dolarý gazino geliri. Bunun 200 milyon dolarýnýn vergisi ödenmemiþ. Ama Topal'ýn ABD ve Belçika'da uyuþturucudan yattýðý bilinmesine raðmen kalan 1.5 milyar dolar karapara iddiasýnda bulunamýyoruz. Bunu savcýlar diyecek. Biz, kamuya malolmuþ tüm olaylarý ele alýyoruz." Kanal D Genel Yayýn Yönetmeni Tuncay Özkan da paneldeki konuþmasýnda yolsuzlukla mücadelenin temelinde þeffaflýðýn bulunduðunu söyledi. "Soru sorduðunda cevabýný alamayan, vergisinin KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 97 Türkiye‟de karapara aklamayla mücadele bağlamında ekonomiyi kayda almayı amaçlayan mali milat uygulaması ve yarattığı tartıĢmalara da değinmek gerekir. Mecliste kabul edilerek yürürlüğe giren 22.7.1998 tarih ve 4369 sayılı Vergi Reform Yasaları açısından 30 Eylül 1998 tarihi, milat olarak ilan edilmiĢti. Bu tarihten itibaren, para, daha sıkı bir takibe alınacak. KiĢiler ve kazançları gerektiğinde tek tek ve ayrıntılarıyla incelenebilecekti. Vergi Yasası, 3.5 milyar lira ve üzerindeki nakit serveti, „„hesap sorma sınırı‟‟ olarak belirlemiĢti. Yasanın birinci maddesi Türkiye'de gelirin tanımını değiĢtiriyordu. Eski tanıma göre gelir, o malî yılda hangi yolla olursa olsun elde edilen kazançların tamamıydı. Yeni tanıma göreyse 'servetteki artıĢ miktarı'ydı. Detay gibi gözüken bu fark, çok önemli sonuçlara yolaçıyordu. Servetteki artıĢı ölçebilmek için Maliyenin kiĢilerin servetini bilmesi gerekiyordu. Yasa koyucuya göre bunun yolu da bir 'malî milat' koymaktan geçiyordu. Yasa koyucu, kısaca vatandaĢlara “30 Eylül 1998 tarihinde gelin, servetinizi tescil ettirin, kayda girin, bu tarihten önce edindiğipeþinde koþamayan yurttaþlar neyin hesabýný soracak" diye soran Özkan, yolsuzlukla mücadelenin elektrikli copu çýkarýp, oraya buraya cýzbýz yaparak yürütülemeyeceðini ifade etti. Yanlýþ olaylarý bu kadar alkýþlayan toplumlarýn saðlýklý olamayacaðýný kaydeden Tuncay Özkan, "Biz, çözüm üretmeyen toplum haline geldik. Yeni olan herĢey bizi korkutuyor. Bu kadar abuksabukluk nasıl yapılır?" diye konuĢtu. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimlerinden Ergin Ergül de mali suçların tümünün karapara kapsamına alınmasını isterken, Ankara Barosu BaĢkanı Sadık Erdoğan ise ülkemizde ardarda yapılan operasyonlara dikkat çekti ve "Ne kadar büyükbaĢ hayvan, toplumu karartan olay varsa, operasyonlara onların adını verdik. Toplumu öyle hastalık sarmıĢ ki, kaç operasyon daha lazım bilmiyorum" dedi.(Hüriyet internet sayfası, 12.12.2000.) 98 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL niz servetinize karıĢmıyorum ama bu tarihten sonra servetinizde meydana gelecek artıĢın vergisini alacağım.” Diyordu. Basında yer alan haberlere göre, “Malî Milat nedeniyle önceki gün gece yarılarına kadar açık kalan bankalar dün de 30 Eylül'de yatırılan servetin geri çekilmesi yoğunluk yaĢadı. Malî Milatta dövizlerini, çeklerini hisse senetlerini yatıranların büyük bir bölümü, dün bunları tekrar alıp çelik kasalarına koymak için banka Ģubelerinde kuyruğa girdi. Malî Milat nedeniyle kayıt altına alınan servet miktarını tam olarak saptanmasının güç olduğunu hatırlatan bankacıların bu konudaki tahminleri genelde 10 milyar doların altında bulunuyor.” “30 Eylül'de bankalara yaklaĢık 4 milyar dolar civarında nakit döviz giriĢi olduğunu tahmin eden bankacılar, çek, senet veya hisse senedi olarak bloke edilenler dahil kayda giren servet miktarının 9 milyar dolar civarında olabileceğini belirtiyorlar. Malî Milatta gelen nakit paranın büyük bir bölümünün ABD Doları, Alman Markı veya Ġsviçre Frangı gibi dövizlerden oluĢtuğunu vurgulayan bir bankanın üst düzey yöneticisi, yastık altından çıkan dövizlerle ilgili olarak ilginç bir gözlemini Ģöyle aktardı: Öyle dövizlerle karĢılaĢtık ki, insan eline almaya bile çekiniyor. Bazıları yıllarca çıkınlar içinde, havasız beklediği için açıldığında resmen küf kokuyordu. Bazılarında da naftalin kokusu vardı. Herhalde farelerin yememesi için naftalinlenmiĢ. VatandaĢların getirdiği dövizlerin bazıları da tedavülden kalkmıĢtı. Yastık altı sayesinde bunlar da ortaya çıktı. Tedavülden kalkan döviz olarak daha çok Alman Markı ve Ġsviçre Frangı ile karĢılaĢtık. Bu dövizleri getiren vatandaĢları, doğrudan Merkez Bankası'na gönderdik. Sanıyorum bizim Merkez Bankası da, tedavülden kalkmıĢ markları Alman Merkez Bankası'na gönderip değiĢimini sağlayabiliyor. Ġsviçre Frangı için de benzeri bir uygulama olabilir ama tam olarak ne yapıldığını bilmiyorum.‟‟ (Hürriyet, 30 Eylül 1998) KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 99 Kayıt dıĢı servetleri kayıt altına alacak olan Malî Milat uygulaması ile, 1 Ocak'tan 1999‟dan itibaren bu kiĢilerle ilgili sıkı bir takibata geçilmesi öngörülmüĢtü. Bu kiĢilerin, vergi numarasının da yardımıyla izlenmesi, servet ve harcamalarındaki geliĢmeler sonrasında bunlara „Nereden buldun?‟ denilmesi, bu iĢ için Ticaret Sicili'nden alınacak ortaklara iliĢkin sermaye yapıları bilgilerinden de yararlanılması öngörülmüĢtü. Uygulamaya göre, yıllar sonra „„tasarruf veya harcama ‟‟ Ģeklinde bir iĢlem yapıldığı zaman yani bankada bir hesap açınca, açılmıĢ bir hesaba lira veya döviz yatırınca, ev, otomobil, iĢyeri gibi bir gayrimenkul alınca, düğün yapıp, seyahate gidince, kiĢiye bunların bedelini nereden karĢıladığı sorulacak. KiĢi de ya o döneme ait vergilenmiĢ bir kazanç gösterecek ya da 30 Eylül 1998 günü sahip olduğu bir değeri elden çıkararak bu iĢlemi yaptığını ispat edecekti. Eğer bunu ispatlayamazsa, bir önceki yılın geliri sayılarak Malîyece gelir vergisi alınacaktı. Söz konusu düzenlemelerle, ekonominin kayda alınması, vergi kayıp ve kaçağının azaltılması da hedeflenmiĢti. Kanaatimizce kanun hükümleri arasında malî milat en doğru karardı. Bunu Amerika, Avrupa‟da bir çok ülke yapmıĢtır. Ancak uygulamaya konulmasının üzerinden 1 yıl geçmeden kamuoyunda malî milat tartıĢması baĢlamıĢtır. ĠĢ dünyası mali milat kalksın diye bastırırken, konuya karapara ile mücadele açısından bakanlar Malî milat kalkmamalı görüĢünü dillendirmiĢlerdir. "Malî Milat uygulaması sona ersin."Olur ersin!"Ama karapara, mafya, çete de olmasın! Canımızı çok yakıyorlar. Devlet de bana bunlarla iliĢkimi, parayı nereden bulduğumu sormasın. Döviz getiriyorum ya, daha ne isteniyor? Cezalarda da indirim yapılsın. Bankayı batıranlar sorumlu tutulmasın. Hesaplardaki devlet garantisi aman kalkmasın. Borsayı düzenleyecek yasalarla SPK kanunu çı- 100 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL kartılmasın. Vergiler peĢin alınmaya baĢlandı, alınmasın!" Olur alınmasın!( Tuncay Özkan, Radikal, 14.Ekim 1999). Sonunda orta yol(!) bulundu: Malî Milat kaldırılmadı. 2003 yılına kadar ertelendi. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 101 ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA AKLAMAYA KARġI MÜCADELENĠN ULUSLARARASI BOYUTLARI I. ULUSLARARASI SÖZLEġME VE BELGELER Karapara aklamanın yasadıĢı faaliyetlerin yaygınlaĢmasına yol açması nedeniyle, tüm Dünyada karapara aklama merkezleri haline gelmiĢ ülkelere, baĢta IMF olmak üzere, çeĢitli uluslararası kuruluĢlar ve ekonomik anlamda lider konumunda olan ülkeler tarafından baskı yapılmaktadır. Öyleki IMF kredi notunu verirken veya malî yardım yaparken, ülkelere karapara merkezi olup olmadıklarına göre farklı yaklaĢımlarda bulunmaktadır. OECD‟de karaparanın aklanması faaliyetleri üzerinde özellikle FATF kanalıyla yoğun çalıĢmaları sürdürmektedir.44 Malî sistemin suçlularca kullanılmasının önlenmesi için ülkeler hem ulusal hem uluslararası ve hem de uluslar üstü (supranational, AT gibi) önlemler almaktadırlar. Söz konusu fonlar, uyuĢturucu madde kaçakçılığı ve terör gibi uluslararası düzeyde gerçekleĢtirilen örgütlü suçlardan elde edilmektedir. Karapara genellikle ulusal sınırlar aĢılarak aklanmaktadır. Ülkelerin hiçbirinin bu olguya karĢı bağıĢıklığı yoktur. Karaparanın aklanmasına karĢı salt ulusal düzeyde yapılacak mü44 Osman ALTUĞ, KayıtdıĢı Ekonomi, Türkmen Kitabevi, 2.bası, Ġstanbul 1999, s.119. 102 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL cadele etkili olamamaktadır ve uluslararası alanda iĢbirliği kaçınılmaz bir zorunluluktur. Özelikle uyuĢturucu madde kaçakçılığı alanında örgütlü suçların uluslararası boyutunun artmıĢ olması, uluslararası iĢbirliği yapılması yönünde bir çok giriĢimi harekete geçirmiĢtir. Günümüzün globalleĢen dünyasında, iletiĢim ve bilgisayar teknolojisinin baĢ döndürücü geliĢimi ve ulaĢımda sağlanan kolaylıklar da uluslararası iĢbirliği ihtiyacını kaçınılmaz bir noktaya getirmiĢtir. Öte yandan, sermayenin ve emeğin serbest dolaĢımında varılan noktada, ulusal çerçevede finansal fonların takibi ve denetlenmesi ile kaynaklarına ulaĢılması giderek zorlaĢmaktadır. Uluslararası iĢbirliği ve eĢgüdüm sağlanmadığı sürece, karapara en uygun zemini bulduğu ülkeye gidecek, burada temizlenip-aklanıp-yasal kaynaklı fonmuĢ gibi uluslararası dolaĢıma tekrar girecektir. Uluslararası iĢbirliğinin bir yararı da, suçluları geliri elde ettikleri yerde harcamaya zorlayarak gelirin kullanılabilirliğini bir baĢka açıdan sınırlandırmasıdır. YasadıĢı yollardan elde edilen kazançların aklanmasının önlenmesi, bu suçların iĢlenmesindeki temel nedeni ortadan kaldıracağından, geliĢmiĢ ülkelerin bir çoğu karaparanın aklanmasını kanunlarına göre suç saymıĢlardır. Bu bağlamda malî kurumlar müĢterilerinin kimliklerini tespit etmekle, Ģüpheli durumları yetkili otoritelere bildirmekle yükümlü kılınmıĢtır. Ayrıca bir çok ülkede belli bir miktarın üzerindeki nakit paranın sınır ötesi transferi de yasaklanmıĢtır. Ancak örgütlü suçların uluslararası boyutu dikkate alındığında, ülkelerin iç mevzuatlarında düzenlemeler yapmalarının yeterli olmayacağı açıktır. ĠĢte bu nedenle uluslararası düzeyde birlikte mücadelenin gerekliliğine inanan ülkelerin biraraya gelmesiyle bazı uluslararası belgeler oluĢturulmuĢtur. Karaparanın aklanmasının önlenmesine iliĢkin uluslararası giriĢimler, yöneldikleri alan açısından iki farklı özellik göstermektedir. Bunların bir kısmı malî sistemi dikkate alarak, karaparanın KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 103 malî sistem aracılığıyla aklanmasına karĢı önlemler getirmiĢ olmasına rağmen, diğer kısım uluslararası giriĢimler, daha çok cezai yaptırımlar öngörmek ve uluslararası cezai iĢbirliğini güçlendirmek suretiyle, karaparanın aklanmasının önlenmesi amacına yönelmiĢtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi amacıyla uluslararası platformlarda gerçekleĢtirilen çalıĢmalardan en önemlileri Ģunlardır: -Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nin 27 Haziran 1980 tarihli toplantısında kabul edilen ve suç kaynaklı fonların bir ülkeden diğerine transferi ve ekonomik sisteme giderek aklanması süreci, ciddi problemlere neden olmakta , baĢka suçların iĢlenmesini teĢvik etmekte ve olayın ulusal ve uluslararası düzeyde yayılmasına sebep olmaktadır, ifadesine yer veren Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nin R(80)10 sayılı Tavsiye Kararı bu alanda düzenlenen ilk uluslararası belgedir. -Milletlerarası ceza hukuku alanında Ģimdiye kadar benimsenmiĢ olan en detaylı ve geniĢ belgelerden biri olan UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesi, 19 Aralık 1988 tarihinde imzaya açılmıĢ olup, uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile ilgili faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair iĢlemlerin cezai yaptırımlara bağlanmasını öngörmektedir. BM‟ler son olarak Viyana‟da “SınıraĢan Örgütlü Suçlarla Mücadele SözleĢmesi (SASMUS) “United nations convention against transnational organized crime”ni ve Ýki Ek Protokolü hazırlamıĢ ve 12-15 Aralık 2000 tarihleri Ġtalyanın Palermo kentinde düzenlenen konferansta imzaya açmıĢtır. “SASMUS”, organize suçlarla mücadelede ilk uluslararası düzenlemeyi teĢkil etmekte ve karapara aklama, insan kaçakçılığı gibi değiĢik alanlarda yasadıĢı faaliyetlerde bulunan uluslararası suç örgütleri ile mücadelede uluslararası çabaları engelleyen hukuki 104 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL boĢlukları kapatmayı amaçlamaktadır. Türkiye tarafından da imzalanan SözleĢme, sınıraĢan örgütlü suç grubunu tanımlamakta, buna iĢtirak, yolsuzluk, karapara aklama ve adaletin engellenmesi gibi eylemlerin suç sayılmasını ve adli iĢbirliği ve yardımlaĢmanın kolaylaĢtırılmasını öngörmektedir. BM UyuĢturucu Maddelerin Kontrolü ve Suçun Önlenmesi Direktörü Arlacchi, bu münasebetle yaptığı açıklamada, bu dönüm noktasının, mafyadan, uyuĢturucu kartellerinden ve suç örgütlerinden arındırılmıĢ bir dünya için hayatlarını kaybeden binlerce insana adandığını belirtmiĢtir. -Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, Ġtalya, Japonya, Hollanda, Ġsveç, Ġsviçre, Ġngiltere, ABD ve Lüksembourg merkez bankası temsilcileri ve denetim otoritelerinden oluĢan Basle Komitesi, Aralık 1988‟de yayınladığı Ġlkeler Bildirisi ile karapara aklayıcılar tarafından kullanılmalarının önlenmesi amacıyla, malî kurumların benimsemesi gereken temel politika ve uygulamaları belirlemiĢtir. -G-7 Ülkeleri ( ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Ġngiltere, Ġtalya ve Kanada ) tarafından Temmuz 1989‟daki zirve toplantısında, yasadıĢı uyuĢturucu ticareti ile ilgili malî sorunların ele alınması ve karaparanın aklanması ile mücadeleye yönelik mevzuatların uyumlaĢtırılması ve üye ülkeler arasında sürekli bir bilgi değiĢiminin tesis edilmesi amacıyla Malî Eylem Görev Grubu (FATF) kurulmuĢtur. Bu grup da yukarıda anlatılan üç belgeyi temel alarak 40 adet tavsiye kararı oluĢturmuĢtur. -Karaparanın kaynağını sadece uyuĢturucu ticareti ile sınırlandırmanın önemli miktarda kazanç sağlayan diğer önemli suçları göz ardı etmek olacağı ve uyuĢturucudan elde edilen kazançların çoğunlukla diğer suçlardan elde edilen kazançlarla karıĢtırıldığından hareketle ve uluslararası iĢbirliği için öncelikle ulusal sistemlerin kazançları izleme, arama ve müsadereye iliĢkin hükümlerle takviye edilmesi gerektiği göz önüne alınarak hazırlanan Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt ve Müsadere edilmesi Hakkındaki Avrupa Konseyi SözleĢmesi, 1990 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nce kabul edilmiĢtir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 105 -Karaparanın aklanmasının uluslararası boyutu ve Tek Pazar‟da suçlular tarafından bu tür faaliyetlerin yürütülmesinin Topluluk malî sistemine vereceği zararlar göz önünde bulundurularak hazırlanan Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Konsey Direktifi, Haziran 1991‟de Avrupa Parlemantosu‟nda kabul edilmiĢtir. II. KARAPARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN ULUSLARARASI AKTÖRLERĠ 1. BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER Karapara aklamaya karĢı mücadele konusunda alınacak tedbirler konusunda BM himayesinde değiĢik konferanslar düzenlenmiĢtir. Bunların baĢlıcaları aĢağıda sayılmıĢtır: -Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı BM Sekizinci Kongresi, Havana, 1990; rekor sayıda ülkenin (127 ülke) katılımıyla toplanan bu kongrenin genel teması “suçtan korunma ve ceza adaleti alanında uluslararası iĢbirliği” idi. Ceza iĢlerinde adlî yardımlaĢma tip sözleĢmesi (Genel Kurulun 45/117 sayılı kararı), müsadere, suç faaliyetlerinin kazançlarının kullanımının sınırlandırılması ve delillere ulaĢmayı kolaylaĢtırıcı tedbirler öngörmektedir. -Suç Gelirlerinin Kullanılması ve Karapara Aklamanın Kontrol ve Önlenmesi Hakkında Uluslararası Konferans, Courmayeur (Ġtalya), 18-20 Haziran l994; -Sınırötesi Suçluluk Hakkında Dünya Bakanlar Konferansı, Napoli (Ġtalya) 20 Haziran 1994; -Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı BM Dokuzuncu Kongresi, Kahire (Mısır) 29 Nisan-8 Mayıs 1995 BM‟in bu alandaki en önemli çalıĢmalarının ilki “UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BM SözleĢmesi (Viyana SözleĢmesi)‟dir. 106 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Hazırlanması esnasında Türkiye‟nin de katkıda bulunduğu BM SözleĢmesi, 19 Aralık 1988 tarihinde imzaya açılmıĢ olup, Ģimdiye kadar 136 ülke tarafından onaylanmıĢtır.45 20 ülke tarafından onaylandıktan sonra 20 kasım 1990‟da yürürlüğe giren SözleĢme, milletlerarası ceza hukuku alanında Ģimdiye kadar benimsenmiĢ olan en detaylı ve geniĢ belgelerden biri olup, tüm dünyada konu ile ilgili ulusal kanun ve uygulama tekniklerini uyumlaĢtırmayı hedeflemektedir. SözleĢme ile; uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile ilgili faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair iĢlemlerin cezai müeyyidelere bağlanması üzerinde anlaĢmaya varılmıĢtır. SözleĢmenin giriĢ bölümünde de belirtildiği üzere; Viyana SözleĢmesinin hedeflerinden biri, yasadıĢı uyuĢturucu kaçakçılığı yapan kiĢileri, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlardan mahrum 45 1.1.2001 itibariyle SözleĢmeye Taraf Devletler; Arnavutluk, Cezayir, Andorra, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Bahamalar, Bahreyn, BengladeĢ, Barbados, Beyaz Rusya, Belçika, Bolivya, Bostwana, Brezilya, Bulgaristan, Burundi, Kamerun, Kanada, Brunei, Çad, ġili, Çek Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Kolombiya, Kongo, Kongo Demokratik Halk Cumhuriyeti, Kosta Rika, FildiĢi Sahili, Küba, Danimarka, Cibuti, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, Mısır, El Salvador, Estonya, Etyopya, Fransa, Hırvatistan, Gabon, Gambia, Almanya, Gana, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, Macaristan, Ġzlanda, Hindistan, Endonezya, Ġran, Irak, Ġrlanda, Ġsrail, Ġtalya, Jamaika, Japonya, Ürdün, Kenya, G. Korey, Kazakistan, Kırgızistan, Kuveyt, Laos, Litvanya, Letonya, Lübnan, Lesoto, Liberya, Libya, LihtenĢtayn, Lüksembur, Madagaskar, Malezya, Maldivler, Mali, Malta, Moldova, Moritanya, Meksika, Moğolistan, Fas, Mozambik, Nepal, Hollanda, Yeni Zellanda, Nikaragua, Nijerya, Norveç, Umman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Özbekistan, Polonya, Portekiz, Katar, Romanya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Slovakya, Slovenya, Senegal, Sierra Leone, Santa Lucia, Singapur, Somali, Güney Afrika, Ġspanya, Sri Lanka, Sudan, Ġsveç, Ġsviçre, Suriye, Tacikistan, Tanzanya Tayland, Togo, Tonga, Trinidad ve Tobago, Tunus, Uganda, BirleĢik Arap Emirlikleri, Ġngiltere, ABD, Ukrayna, Uruguay,Venezuella, Yemen, Zaire, Zambia ve Türkiye. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 107 ederek, onları bu suçları iĢlemeye iten temel nedeni ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla, SözleĢmede karaparanın aklanmasına iliĢkin önlemler de yer almaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken husus; SözleĢmenin isminden de anlaĢılacağı üzere sadece uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen kazançların aklanmasının, SözleĢme kapsamında suç olarak kabul edilmiĢ olmasıdır. Türkiye sözleĢmeyi 22.11.1995 tarih ve 4136 sayılı kanunla ve 32.maddesinin 2 ve 3. fıkralarına çekince koymak suretiyle onaylamıĢtır. Onay kanununun gerekçesinde Ģöyle denilmektedir: “UyuĢturucu maddeler konusu uluslararası düzeyde iki ana sözleĢmeyle düzenlenmiĢtir:1961 tarihli UyuĢturucu Maddeler Tek SözleĢmesi ve 1971 Psikotrop Maddeler SözleĢmesi- esas itibari ile konunun yasal arz yönünü düzenleyen bu iki, sözleĢmenin uygulanması, bir süre sonra, konunun öteki yüzüyle yani uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile mücadelede uluslararası iĢbirliğinin bir sözleĢme çerçevesinde düzenlenmesi gereğini ortaya çıkarmıĢtır. UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığına karĢı birleĢmiĢ milletler sözleĢmesi bu ihtiyacı karĢılamak için BirleĢmiĢ Milletler çerçevesinde hazırlanmıĢtır. SözleĢmenin ülkemiz açısından içerdiği yeni ve önemli hususlar özetle aĢağıdadır. GiriĢ bölümünde uyuĢturucu madde kaçakçılığı ve kötüye kullanımının insan sağlığı toplum yapısı ve hatta devletin egemenliği açılarından vahim boyutlara ulaĢtığı, bunlarla mücadelede sürdürülen uluslar arası iĢbirliğinin de böyle bir sözleĢme çerçevesinde sıkılaĢtırılması gerektiği ifade edilmekte, bu arada uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile öteki örgütlü suçlar arasındaki bağlara ve bunların olumsuz sonuçlarına dikkat çekilmektedir: -Tanımlar baĢlıklı 1. maddede, kaçakçılıkla uluslararası düzeyde mücadele alanında son yıllarda yaygınlaĢmakta olan kontrollü teslimat yönteminin de tanımı yapılmaktadır. Suç ve cezalar baĢlıklı üçüncü maddede de: 108 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL a)UyuĢturucu madde kaçakçılığı kapsamında sayılması gereken tüm fiiller meyanında: 1.Kendisi uyuĢturucu madde olmayan fakat uyuĢturucu madde yapımında kullanılması zorunlu olan bazı kimyasal maddelerin kaçakçılığı da suç kavramına dahil edilmektedir: 2.Karaparanın aklanması suç kavramına dahil edilmektedir; b) UyuĢturucu madde kaçakçılığına iliĢkin davalarda failin uluslararası öteki suç örgütlerine üyeliği ağırlaĢtırıcı sebep sayılmaktadır. -Müsadere baĢlıklı 5. maddede, karaparanın ve karaparadan sağlanan kazançların müsadereye tâbi olacağı hükme bağlanmaktadır; -Suçluların iadesi baĢlıklı 6. maddede, uyuĢturucu madde kaçakçılığı kapsamına giren tüm suçların faillerinin iade edilebileceği ilkesini getirmektedir: -KarĢılıklı adlî yardımlaĢma baĢlıklı 7. maddede, banka ve Ģirket hesap ve kayıtlarının da adlî yardım kapsamında baĢka ülkelerden istenebileceği ilkesini getirmektedir: -BaĢka iĢ birliği ve eğitim Ģekilleri baĢlıklı 9. madde, değiĢik ülkelerin kolluk güçleri arasında uyuĢturucu irtibat görevlileri atanmasına cevaz vermektedir; -Ticari taĢımacılar baĢlıklı 15. madde yolcu ve eĢya taĢımacılığı yapan Ģirketlerin, posta servisleri baĢlıklı 19. maddede posta servislerinin uyuĢturucu madde kaçakçılığında kullanılmasına karĢı önlemler getirmektedir; -Deniz yoluyla kaçakçılık baĢlıklı 17. madde kaçakçılıkla özellikle açık denizde yapılacak mücadelede alınabilecek önlemleri içermektedir. -AnlaĢmazlıkların çözümlenmesi baĢlıklı 32. maddesi sözleĢmenin uygulanmasından kaynaklanacak uyuĢmazlıkların, Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisine tâbi olacağını hük- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 109 me bağlamakta, ancak isteyen ülkelerin sözleĢmenin onaylanması sırasında yapacakları bir beyanla bu hükümle bağlı olmamalarına da imkan sağlamaktadır. Tarafımızdan da bu yolda bir beyanda bulunulması gerekli görülmektedir. SözleĢmeye taraf olmamız uyuĢturucu maddeler konusunda önemli bir yer iĢgal eden ve olumlu bir isme sahip olan ülkemizin geliĢmelerin gerisinde kalmaması açısından önem taĢımaktadır. UyuĢturucu madde kaçakçılığında sağlanan karaparanın aklanmasının mevzuatımızda bu Ģekilde suç olarak belirlenmesi, kaçakçıların yasadıĢı kazançlarından yararlanmalarını önemli ölçüde önleyebilecektir. Kontrollü teslimat yönteminin uluslararası düzeyde uygulanabilmesi, birden fazla ülkede faaliyet gösteren kaçakçılık Ģebekelerinin elebaĢılarının yakalanmasına olanak sağlayacaktır. Kendisi uyuĢturucu madde olmamakla birlikte uyuĢturucu madde yapımında kullanılması zorunlu olan kimyasal maddelerin uluslararası denetimi, Türkiye tarafından 1930‟lu yıllardan itibaren ısrarla savunulan bir husustur. Özetle sözleĢmenin onaylanması, uyuĢturucu madde kaçaçılığıyla gerek yurt içinde gerek uluslararası düzeyde daha kapsamlı ve verimli Ģekilde mücadele edilmesini sağlayacak ve kaçakçılıktan sağlanan kazançların terörizm gibi baĢka yasadıĢı faaliyetlere yönlendirilmesini güçleĢtirecektir.” Görüldüğü gibi, Viyana SözleĢmesi‟nin kapsamı son derece geniĢ tutulmuĢ ve uyuĢturucu madde ile ilgili belirli suçların tanımlanması yoluna gidilerek, yaptırımların uygulanması, suçluların yargılanması, suç konusu malların müsaderesi, suçluların iadesi, karĢılıklı bilgi alıĢveriĢi, hukukî yardım ve diğer her türlü iĢbirliği ile eğitimin sağlanması konusunda hükümler getirilmiĢtir. Ġkinci önemli çalıĢma ise, “Uluslararası SözleĢme ve Belgeler” baĢlığı altında açıklanan SASMUS‟dur. 110 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 2. UYUġTURUCU MADDELERĠN ULUSLARARASI KONTROLÜ BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER PROGRAMI 20 Aralık 1988 Viyana SözleĢmesi hükümlerinin direkt sonucu olarak 1991 yılında oluĢturulmuĢtur. Ġlkin uyuĢturucu maddelerin kontrolünü üstlenmiĢken hızlı bir Ģekilde karapara aklamaya karĢı mücadeleye yönelmiĢtir. FATF „la olan iliĢkilerini kurumsallaĢtırmıĢ ve uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin suistimaline karĢı tedbirlere ve kontrole tâbi maddelerin yasadıĢı kaçakçılığının ve üretiminin cezalandırılmasına iliĢkin bir yasa modeli hazırlamıĢtır. Bu kanun modeli l992 haziranında hazırlanmıĢtır ve karapara aklama üzerine spesifik hükümler içermektedir. Bu örgüt, karapara aklama ile mücadelede uluslararası çabalara iliĢkin bilgilere elektronik eriĢim hakkında çalıĢmalar yapmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası para aklama enformasyon ağının bir parçası olarak “para aklama ile mücadele uluslararası veri sistemi “ oluĢturulmuĢtur. Bu sistemin amacı, uluslararası alandaki mevzuat ile karĢı tedbirler hakkında bilgi vermektir. Söz konusu bilgiler 73 kategoriye ayrılmıĢ olup 3 ayrı dilde (Ġngilizce, Fransızca, Ġspanyolca) verilmektedir. Gizlilik gerektiren alanlara ise ancak Ģifre ile girmek mümkündür. UNDPC-Türkiye iĢbirliği ile, Ankara‟da uyuĢturucu ve organize suçlarla mücadele alanında eğitim vermek üzere kurulan Türkiye Uluslararası UyuĢturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi (Turkish International Academy Againts Drugs And Organized Crime- TADOC) 26.6.2000 tarihinden itibaren faaliyete geçmiĢtir. Akademide, Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı, Karadeniz ĠĢbirliği ve Balkan Ülkeleri ile Türkiye‟nin taraf olduğu ikili iĢbirliği anlaĢması imzalanan diğer ülkelerin kanun uygulayıcı birimlerine uyuĢturucu maddelerin yasadıĢı üretimi, kullanımı, kaçakçılığı ve organize suçlarla mücadele konularında eğitim verilmektedir. TADOC‟un bir eğitim kurumu olmanın ötesinde; bünyesinde kurulacak “Suç Önleme AraĢtırma merkezi, “UyuĢturucu Kontrol KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 111 ve Talep Azaltımı AraĢtırma Merkezi”, “Karapara AraĢtırma Merkezi” ve “BiliĢim Suçları AraĢtırma Merkezi” aracılığıyla organize suç, karapara aklama, uyuĢturucu madde arz ve talep azaltımı ile son dönemde iletiĢim sahasında görülen yeni suç türleri alanlarında daha kapsamlı bilimsel araĢtırmalara kaynaklık yapması hedeflenmektedir. 3. INTERPOL Uluslararası Kriminal Polis Örgütü (Interpol) uluslararası iĢbirliğine tartıĢılmaz bir katkı getirmektedir. Interpol günümüzde 177 (1 Mart 2001 itibariyle) merkezi polis birimi için bir diyalog yeridir. Interpol tüzüğünün 2. maddesinde teĢkilatın gayesi; a)Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ıĢığında ve üye ülkelerdeki geçerli kanunlar çerçevesinde tüm adlî polis yetkilileri arasında mümkün olabilecek en geniĢ Ģekilde karĢılıklı yardımlaĢmayı sağlamak ve geliĢtirmek, b)Kamu hukukuna iliĢkin kanunlara aykırı fiilleri önleme ve bastırmaya yardımcı her türlü etkili teĢkilatı kurmak ve geliĢtirip geniĢletmek, olarak belirtilmiĢtir. Interpol‟ün karapara alanında faaliyeti 1984 yılında baĢlamıĢ ve her zaman genel sekreterliğinin öncelikli görevlerinden birini oluĢturmuĢtur. Örgütün genel kurulunun benimsediği bir kararı uyarınca FOPAC (Fond provenant d‟activités criminelles, suç etkinliklerinden elde edilen fonlar) olarak adlandırılan ve karapara aklamaya, yasadıĢı kaynaklı malların müsaderesine ve malî soruĢturma tekniklerine iliĢkin sorunlarla görevli uzman bir grup oluĢturulmuĢtur. FOPAC konuyla ilgili ulusal ve uluslararası kurumlarla iĢbirliği yapmakta, bilgi birikimini arttırmak için konferanslar düzenlemekte, yapılan araĢtırmalara destek vermektedir. Hazırlanan tavsiye- 112 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ler; suçu iĢleyenlerin yakalanması, malvarlıklarının dondurulması veya müsadere edilmesi, ilgili kayıtların en az beĢ yıl saklanması gibi kapsam itibariyle değil ama yaklaĢım itibariyle FATF tavsiyelerine benzemektedir. 4. KARAPARANIN AKLAMANIN ÖNLENMESĠNE ĠLĠġKĠN MALÎ EYLEM GÖREV GRUBU (FATF) VE 40 TAVSĠYE Karapara aklama ile mücadelede gereken tedbirlerin alınması amacıyla, 1989'da Paris'teki G-7 zirvesinde kurulmuĢtur. FATF (Financial Action Task Force)‟a, 29 ülke ve iki bölgesel örgüt (Avrupa Komisyonu ve Körfez ĠĢbirliği Konsey) üyedir. 46 Sekretarya hizmetleri Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma TeĢkilatı (OECD) tarafından yerine getirilmektedir. BaĢta finans olmak üzere kanun düzenleyici ve uygulayıcı kesimden katılan uzmanların oluĢturduğu FATF, kara paranın aklanmasının önlenmesine iliĢkin yasal ve düzenleyici reformları etkileyebilecek siyasi iradeye yardımcı olmak için dizayn edilmiĢ bir politika üretim merkezi görevini yürütmektedir. FATF'nin temel misyonu tüm ülkelerde gerekli tedbirlerin var olmasını sağlayarak kara para aklanmasının etkin olarak engellenmesine ve tespit edilmesine yardımcı olmaktır. Faaliyetlerini bağımsız bir ad-hoc grup olarak sürdürmekte olan FATF, çalıĢmalarını Maliye Bakanları ve diğer ilgili Bakanlar ve üye ülke otoritelerine rapor etmekte ve ayrıca raporlarını OECD Bakanlar Konseyi G-7 zirvelerine sunmaktadır. 46 1.3.2001 tarihi itibariyle; ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, HongKong (Çin), Ġngiltere, Ġrlanda, Ġsveç, Ġspanya, Ġsviçre, Ġtalya, Ġzlanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Meksika, Norveç, Portekiz, Singapur, Türkiye, Yeni Zellanda, Yunanistan. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 113 FATF bünyesinde oluĢturulan çalıĢma gruplarının düzenli olarak yaptıkları toplantılarda; amacına ulaĢmak gayesiyle yeni tavsiye kararları alınmasına, ilk 40 tavsiye kararının edinilen tecrübeler ve yeni aklama teknikleri ıĢığında değiĢtirilmesine gerek olup olmadığını incelemekte ve bu hususta çalıĢmalar yapmaktadır. Ayrıca, üye ülkelerde tavsiye kararlarının uygulanmasını, kendi içinden seçtiği ülke temsilcilerinden oluĢan incelemecilere mahallinde tetkik ettirmekte ve bunlar tarafından hazırlanan değerlendirme raporlarını tüm üye Devletlerin temsilcilerinin katıldıkları genel kurul toplantısında incelemekte ve incelenen ve diğer Devletlerin temsilcilerine açık olarak değerlendirmekte ve onaylamaktadır. FATF tarafından; daha önce gerek ulusal ve gerekse uluslararası giriĢimlerle ülkelerce taahhüt edilmiĢ olan karapara aklamada banka ve malî kurumların kullanılmasının önlenmesine iliĢkin çalıĢmaların yapılması ve bu konudaki iĢbirliği neticelerinin değerlendirilmesi, gerektiği takdirde karaparanın karĢısında malî sistemin korunması ve bunun için yasal ve düzenleyici sistemlerin kabulü ile ülkeler arasında çok taraflı hukukî yardımların sağlanması amaçlanmıĢtır. 1990 Ģubat ayında FATF‟ın “hareket adımları” olarak nitelendirilebilecek olan ilk raporu 40 öneri ile birlikte açıklanmıĢtır. Öneriler; 1.Paranın Aklanmasını Önlemede Ulusal Hukuk Sisteminin GeliĢtirilmesi, 2. Malî Sistemin Rolünün Güçlendirilmesi, 3. Uluslararası ĠĢbirliğinin Güçlendirilmesi ana baĢlıkları altında toplanmıĢtır. BaĢka bir deyiĢle, karaparanın aklanmasının önlenmesi için ceza hukuku ve uluslararası iĢbirliği alanlarında 40 önemli nokta önerilmiĢtir. Bu tavsiyeler 1996 yılında revize edilmiĢ olup bundan böyle, karapara aklama karĢıtı mevzuatların uluslararası referansı olarak kabul edilmektedir. FATF tarafından getirilen önerilerin genel çerçevesi Ģöyle özetlenebilir; 114 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL -Her ülkenin, daha fazla gecikmeden, Viyana SözleĢmesini tümüyle uygulama yolunda harekete geçmesi ve bunun için gerekli yasal düzenlemeleri yapması, -Bankaların veya malî kuruluĢların gizlilik yasalarının, karapara aklanmasının önlenmesi amacıyla getirilen önerilerin uygulanmasını kısıtlamayacak ölçüde dikkate alınması, -Etkin bir para aklanmasını önleme programı, para aklanmasının soruĢturulması, yasal takibatı ve ortadan kaldırılması hususlarında mümkün olduğunca çok yönlü iĢbirliğinin yapılması ve karĢılıklı hukukî desteğin verilmesi. FATF, diğer uluslararası giriĢimlerden farklı olarak karaparanın aklanmasının önlenmesi konusundaki çalıĢmalarını gittikçe geniĢleyen - daha çok ülkeyi kapsamına alan - bir coğrafi alanda sürdürmektedir. Nitekim, FATF‟a üye olmayan ülkelerle de iĢbirliği yapılarak, bu ülkelerin FATF önerilerini uygulamaları amaçlanmıĢtır. Üye ülkeler, karaparanın aklanmasını önlemeye yönelik 40 tavsiyeyi uygulayıp uygulamadıkları yönünden FATF tarafından incelemeye alınmıĢ ve inceleme neticesinde, ülkelerin karaparanın aklanmasını önlemeye yönelik tutumları hakkında rapor hazırlanmıĢtır. Ayrıca FATF‟ın öncülüğünde, aynı tip bölgesel düzeyde örgütler oluĢturulmuĢ olup FATF‟la iĢbirliği halinde karapara aklamaya karĢı etkili bir mücadele vermektedirler.47 FATF'IN 40 TAVSĠYE KARARI A- TAVSĠYELERĠN GENEL ÇERÇEVESĠ Tavsiye 1 47 Bunlar; Karayipler Mali Eylem Görev Grubu; Karapara Aklama Mücadele Asya-Pasifik Grubu; Afrika Karapara Aklamayla Mücadele Grubu ve Güney Amerika Mali Eylem Görev Grubudur. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 115 Her ülke, 1988 tarihli “UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesi”ni (Viyana Konvansiyonu) onaylamak ve tam olarak uygulanmasını sağlamak için acil önlemler almalıdır. Tavsiye 2 Mali kuruluĢlara ait gizlilik yasaları, bu tavsiyelerin yerine getirilmesine engel olmayacak Ģekilde anlaĢılmalıdır. Tavsiye 3 Etkin bir karapara aklama ile mücadele programı, karapara aklama olayları ile ilgili soruĢturmalarda ve kovuĢturmalarda çok taraflı iĢbirliğinin ve karĢılıklı hukuki yardımlaĢmanın iyileĢtirilmesini ve gerektiğinde suçluların iadesini içermelidir. B- KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE ULUSAL HUKUK SĠSTEMLERĠNĠN ROLÜ Karapara Aklama Suçunun uygulama alanı Tavsiye 4 Her ülke, Viyana SözleĢmesinde belirtildiği Ģekilde karapara aklamanın cezayı gerektiren bir suç olmasını sağlayacak yasal tedbirleri, mevzuat düzenlemeleri de dahil olmak üzere almalı ve uyuĢturucu kaçakçılığından kaynaklanan karapara aklama suçunu ağır suçlar kapsamına girecek Ģekilde geniĢletmelidir. Her ülke hangi ağır suçların karapara aklamanın öncül suçları olarak gösterileceğini belirleyecektir. Tavsiye 5 Karapara aklama suçu, Viyana SözleĢmesinin hükümlerine uygun olarak, karapara aklama suçunun iĢlendiğine dair bilgilerin gerçek olgulardan çıkarılabileceği hususu da dahil olmak üzere, en azından karapara aklama faaliyetinin bilinmesi durumuna uygulanmalıdır. Tavsiye 6 116 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Mümkün olduğu ölçüde, sadece çalıĢanları değil tüzel kiĢilerin kendileri de cezai sorumluluğa tabi olmalıdır. Geçici Tedbirler ve Müsadere Tavsiye 7 Ülkeler gerektiğinde, Viyana AnlaĢması ile getirilen önlemlerin benzerlerini, mevzuat düzenlemeleri de dahil olmak üzere; kendi yetkili makamlarının, aklanan malvarlığını, karapara aklama yoluyla elde edilen gelirleri, para aklamada kullanılan ya da kullanılması tasarlanan araçları ya da eĢdeğerdeki malvarlığını, iyi niyetli üçüncü kiĢilerin haklarına halel getirmeksizin, müsadere etmesini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmalıdırlar. Bu önlemler; a) Müsadereye tabi varlıkların belirlenmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesine, b) Anılan varlıkların transferini, satıĢını veya üzerinde yapılabilecek baĢka tasarrufları engellemek için el koyma ve dondurma gibi geçici önlemlerin alınmasına, c) SoruĢturmaya iliĢkin her türlü uygun önlemlerin alınmasına yönelik yetkileri içermelidir. Müsadere ve cezai yaptırımlar dıĢında, bazı ülkeler tarafların sözleĢmenin örneğin bir müsadere ya da para cezası ya da diğer cezalar vasıtasıyla devletin mali alacaklarını tahsil etme imkanına zarar vereceğini bildikleri ya da bilmesi gerektiği durumlarda yaptıkları sözleĢmeleri iptal etmek için mali ya da hukuki yaptırımlar ve/ya da bilhassa bir hukuk mahkemesi önünde adli takipler öngörebilirler. C- KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE MALĠ SĠSTEMĠN ROLÜ KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 117 Tavsiye 8 10'dan 29'a kadar sıralanan tavsiyeler, sadece bankalar için değil banka dıĢındaki mali kuruluĢlar içinde geçerli olmalıdır. Hükümetler bütün ülkelerde döviz büroları gibi resmi bir ihtiyati denetime tabi olmayan banka dıĢındaki mali kuruluĢların da diğer mali kuruluĢlar ile karapara aklamanın önlenmesine iliĢkin aynı yasalara ve yönetmeliklere tabi olmasını ve bunların etkin bir Ģekilde uygulanmasını sağlamalıdır. Tavsiye 9 Ġlgili ulusal yetkili organlar, 10-21 ve 23. Tavsiyelerin, mali olmayan kurumlar statüsündeki iĢletmeler ve meslek erbabı tarafından ticari bir giriĢim olarak yürütülen mali faaliyetlere, bu tür faaliyetlere izin verildiği ya da bunların yasaklanmadığı durumda, uygulanmasını da dikkate almalıdırlar. Finansal faaliyetler (sayılanlar ile sınırlı olmamak üzere) aĢağıda yer alan faaliyetleri içerir. Karapara aklamayla mücadeleye iliĢkin tedbirlerin uygulanmasının hangi durumda gerekli olmayacağı hususunda, örneğin bir finansal faaliyetin münferiden ya da sınırlı sayıda yapılması durumunda olduğu gibi, özel durumların tanımlanıp tanımlanmayacağı ülkelerin kendi kararına bırakılmıĢtır. MüĢterinin Kimlik Bilgilerinin Tespitine ve Kayıtların Saklanmasına ĠliĢkin Kurallar Tavsiye 10 Mali kurumların sırdaĢ(isimsiz) veya sahte olduğu açıkça belli olan isimlere hesap açmamaları gerekmektedir: Bu kurumların (yasalara, yönetmeliklere, denetim makamları ile mali kurumlar arasında yapılan anlaĢmalara ya da mali kurumlar arasında yapılan düzenleme anlaĢmalarına uygun olarak) resmi veya baĢka güvenilir 118 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL kimlik belgelerine dayanarak, iĢ iliĢkisi tesis ettiklerinde ya da iĢlem yaptıklarında (özellikle hesap açarken, emanet iĢlemleri yaparken, kiralık kasa kiralarken ve büyük ölçekli nakit iĢlemleri yaparken), bu iliĢki ya da iĢlem süreklilik arzetsin ya da münferit olsun, müĢterilerin kimliklerini tespit etmeleri ve kimlik tespitine iliĢkin kayıtları saklamaları gerekmektedir. Mali kurumların, hükmi Ģahıslarla ilgili kimlik tespiti yükümlülüklerini yerine getirmek için, gerektiğinde Ģu tedbirleri almaları gerekmektedir. i) MüĢterinin yasal varlığını ve yapısını; müĢterinin ismi, yasal Ģekli, adresi, yöneticileri ve hükmi Ģahsı bağlayan yetki düzenlemesi ile ilgili Ģartlar hakkındaki bilgileri de içeren Ģirket belgelerini, ya kamu kayıtlarından veya müĢteriden ya da her ikisinden birden elde ederek doğrulamak. ii) MüĢteri adına hareket ettiğini iddia eden Ģahsın yetkili olduğunu doğrulamak ve bu Ģahsın kimliğini tespit etmek. Tavsiye 11 Mali kurumlar; idare merkezinin bulunduğu ülkede herhangi bir ticari iĢ ya da üretim faaliyeti yapmayan ya da diğer herhangi bir Ģekilde ticari faaliyeti bulunmayan kurumların, Ģirketlerin, vakıfların, tröstlerin durumunda olduğu Ģekilde, sürekli ya da münferit iĢlem yapan müĢterilerinin kendi adlarına hareket edip etmedikleri hususunda Ģüpheleri varsa hesabın adına açıldığı ya da iĢlemin adına yürütüldüğü kiĢilerin gerçek kimliğine iliĢkin bilgileri elde etmek için uygun tedbirler almalıdırlar. Tavsiye 12 Mali kuruluĢlar, ulusal veya uluslararası iĢlemlere iliĢkin bütün gerekli kayıtları, yetkili makamlardan gelecek bilgi taleplerini ivedilikle karĢılayabilmek için, en az beĢ yıl süreyle saklamalıdırlar. Bu kayıtların, (eğer varsa iĢlemin içindeki paranın miktarı ve türü de dahil olmak üzere) yapılan bireysel iĢlemlerin yeniden ortaya konulmasına olanak verecek nitelikte ve bu suretle de gerektiğinde KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 119 cezai fiillerin kovuĢturulmasında delil olarak kullanılmaya elveriĢli olması gerekmektedir. Mali kurumlar, pasaport, kimlik kartı, sürücü belgesi gibi müĢteri kimliğini belirleyen resmi kimlik belgelerini ya da bunların örneklerini, ticari haberleĢme ve hesap dosyaları ile ilgili kayıtları hesabın kapatılmasından sonra en az beĢ yıl süre ile saklamalıdır. Bu belgeler, ilgili cezai kovuĢturmalarda ve araĢtırmalarda kullanılmak üzere ulusal yetkili makamların kullanımına hazır olmalıdır. Tavsiye 13 Ülkeler, yeni ve geliĢen teknolojilerin getirdiği kimlik bilgilerini saklamaya elveriĢli olanakların yarattığı karapara aklama tehlikesine karĢı özel dikkat göstermeli ve bunların karapara aklamada kullanılmasını önlemek için gereken tedbirleri almalıdırlar. Mali Kurumların Özen Göstermesi Tavsiye 14 Mali Kurumlar, görünürde yasal ve ekonomik amacı olmayan bütün karmaĢık, olağan dıĢı büyük ölçekli iĢlemlere ve bütün olağan dıĢı iĢlem örneklerine özel dikkat göstermelidir. Bu tür iĢlemlerin esası ve amacı mümkün olduğunca incelenmeli ve bulgular deneticilere, inceleme elemanlarına ve yasa uygulama birimlerine yardımcı olabilecek Ģekilde yazılı kayda geçirilmelidir. Tavsiye 15 Mali kuruluĢlar, fonların yasadıĢı yollardan elde edildiğinden Ģüphelenmeleri durumunda, bu Ģüphelerini derhal yetkili makamlara bildirmelidirler. Tavsiye 16 Mali kuruluĢları, bunların yöneticilerini, yetkililerini ve çalıĢanlarını; Ģüpheli bir iĢlemi iyi niyetle yetkili makamlara bildirdiklerinde, yapılan iĢlemin gizli sebebi olan suç unsuru faaliyeti tam olarak bilmeseler dahi, yasadıĢı faaliyetin gerçekten meydana gelip 120 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL gelmediğine bakılmaksızın, sözleĢme veya herhangi bir yasal ya da idari düzenlemeyle getirilen sır saklama yükümlülüğünü ihlalden dolayı cezai ya da hukuki sorumluluktan koruyucu yasal hükümler tesis edilmelidir. Tavsiye 17 Mali kuruluĢlar, bunların yöneticileri, yetkilileri ve çalıĢanları; yetkili makamlara müĢterileri ile ilgili bilgiler verilirken, müĢteriyi bu konudan haberdar etmemelidirler ya da elveriĢli olduğu takdirde bilgi vermelerine olanak tanınmamalıdır. Tavsiye 18 Mali kuruluĢlar, müĢterilerle ilgili Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunurken yetkili makamların talimatına uymalıdırlar. Tavsiye 19 Mali kurumlar karapara aklamaya karĢı programlar geliĢtirmelidirler. Bu programlar asgari olarak Ģu hususları içermelidir: i) Görevli istihdamını temin edecek uygun prosedürlerinin ve Ģüpheli iĢlem bildiriminden sorumlu olacak genel müdürlük düzeyinde yetkililerin atanmasını da içeren politikaların, prosedürlerin ve iç denetimlerin geliĢtirilmesini; ii) ÇalıĢanlara yönelik olarak süreklilik arz eden bir eğitim programını; iii) Sistemi kontrol edecek bir denetim fonksiyonunu. Karapara Aklamanın Önlenmesine Yönelik Tedbirler Hususunda Yeterli Düzenlemeye Sahip Olmayan Ülkelerdeki Probleme Yönelik Tedbirler Tavsiye 20 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 121 Mali kurumlar yukarıda söz konusu edilen ilkelerin, özellikle bu tavsiyeleri uygulamayan ya da yeterince uygulamayan ülkelerde bulunan Ģubeleri ve hisse çoğunluğuna sahip oldukları iĢtirakleri tarafından, bulundukları ülkenin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerinin izin verdiği ölçülerde, uygulanmasını sağlamalıdırlar. Bu ülkelerde yürürlükte olan yasalar ve yönetmelikler bu uygulamaya olanak tanımıyorsa, bu mali kurumlar kendi ana kurumlarının bulunduğu ülkedeki yetkili makamlara bu Tavsiye Kararlarını uygulayamadıklarının bildirmelidirler. Tavsiye 21 Mali kuruluĢlar, bu Tavsiyeleri uygulamayan yada eksik uygulayan ülkelerin vatandaĢlarıyla, bu ülkelerin Ģirketleri ve mali kuruluĢları dahil olmak üzere, girecekleri iĢ iliĢkilerine ve iĢlemlere özel dikkat göstermelidirler. Bu iĢlemlerin görünürde hukuki ve ekonomik amacı yoksa, iĢlemlerin esası ve amacı araĢtırılmalı ve bulgular deneticilere, inceleme elemanlarına ve yasa uygulama birimlerine yardımcı olabilecek Ģekilde yazılı kayda geçirilmelidir. Karapara Aklamayı Önleyecek Diğer Tedbirler Tavsiye 22 Ülkeler; nakdin ve hamiline menkul kıymetlerin sınır ötesi fiziki hareketlerini, bunlar hakkındaki bilgilerin amacına uygun bir Ģekilde kullanılmasını sağlamak üzere alınan sıkı koruma önlemlerine tabi tutarak ve sermayenin serbest dolaĢımını hiç bir Ģekilde kısıtlamayarak, tespit etmeyi ve izlemeyi olanaklı kılacak tedbirleri uygulamayı dikkate almalıdırlar. Tavsiye 23 Ülkeler; bankaların, finansal kuruluĢların ve aracı kuruluĢların, hakkındaki bilgilerin amacına uygun bir Ģekilde kullanılmasını sağlamak üzere alınan sıkı koruma önlemlerine tabi olan belirli bir miktarın üstündeki ulusal veya uluslararası nakit iĢlemlerini, karapara aklama olaylarına yönelik olarak yetkili makamların kullanımına elveriĢli bir bilgisayar veri tabanı olan ulusal bir merkezi 122 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL organa bildirmek üzere kurulacak bir sistemin uygulanabilirliğini ve getireceği yararları dikkate almalıdırlar. Tavsiye 24 Ülkeler; nakit transferi yönteminin değiĢtirilmesini teĢvik edici araçlar olarak çeklerin, kredi kartlarının, maaĢ çeklerinin doğrudan hesaba aktarılması yönteminin ve menkul kıymetlerle ilgili iĢlemlerin kayıt düzeninde yapılması yönteminin giderek artan bir oranda kullanılmasını da içeren modern ve güvenli para yönetim tekniklerinin geliĢtirilmesini daha fazla teĢvik etmelidirler. Tavsiye 25 Ülkeler karapara aklamak için kurulan paravan Ģirketlerin karapara aklayıcılar tarafından kullanılması ihtimalini dikkate almalıdırlar ve bu Ģirketlerin yasadıĢı amaçlarla kullanılmasını önlemek için ek önlemler almalarının gerekip gerekmediği hususunu değerlendirmelidirler. Düzenleyici ve Diğer Ġdari Organların Rol ve Uygulamaları Tavsiye 26 Bankaları ve diğer mali kuruluĢları denetleyen yetkili makamlar ve diğer yetkili merciler, denetlenen kuruluĢların karaparanın aklanmasını önlemeye yönelik yeterli programlara sahip olmasını temin etmelidirler. Bu makamlar, karapara aklama ile ilgili soruĢturma ve kovuĢturmalarda diğer ulusal adli ve yasa uygulama birimleriyle kendiliğinden-talep olmadan- ya da talep üzerine iĢbirliği ve uzmanlık yardımlaĢması tesis etmelidirler. Tavsiye 27 Yetkili idari makamlar, bankalar ve nakitle uğraĢan diğer meslek gruplarının her ülkece belirlendiği Ģekilde, düzenlemeye tabi tutulması ve denetimleri yoluyla da bu tavsiyelerin etkin bir Ģekilde uygulanmasını sağlamalıdırlar. Tavsiye 28 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 123 Yetkili makamlar, mali kuruluĢlara müĢterilerinin Ģüpheli davranıĢlarını tespit etmelerinde yardımcı olmak üzere, rehberler hazırlamalıdırlar. Bu rehberlerin süreç içinde geliĢtirilmesinin ve sürekli güncelleĢtirilmesinin gerektiği açıktır. Ayrıca bu rehberler öncelikle mali kurumların personeli için bir eğitim vasıtası olarak kullanılabilecektir. Tavsiye 29 Mali kuruluĢların faaliyetlerini düzenleyen veya onları denetleyen yetkili makamların; suçluların veya bunlarla iĢbirliği yapanların mali kuruluĢların önemli bir bölümüne ortak olarak sahip olmalarını veya bunları kontrol etmelerini önlemek için gerekli yasal ve düzenleyici tedbirleri almaları gerekmektedir. D- ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠNĠN GÜÇLENDĠRĠLMESĠ Ġdari ĠĢbirliği Genel Nitelik TaĢıyan Bilgilerin DeğiĢimi Tavsiye 30 Ulusal idareler, hangi para cinsinden olursa olsun uluslararası nakit akıĢını, en azından toplam olarak, kaydetmeyi dikkate almalıdırlar. Bu suretle, kayda alınan bilgiler merkez bankalarında bulunan bilgilerle birleĢtirildiğinde yurt dıĢındaki çeĢitli kaynaklardan gelen nakit akıĢına ve farklı nakit transferlerine iliĢkin tahminler yapılabilecektir. Bu bilgiler, uluslararası incelemeleri kolaylaĢtırmak bakımından, IMF'nin ve BIS'ın kullanımına hazır tutulmalıdır. Tavsiye 31 Yetkili uluslararası makamlara, muhtemelen Interpol ve Dünya Gümrük TeĢkilatına, karapara aklama olayları ve karapara ak- 124 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL lama teknikleriyle ilgili en son geliĢmeler hakkında bilgi toplama ve bu bilgiyi yetkili makamlara dağıtma sorumluluğu verilmelidir. Merkez Bankaları ve bankaların faaliyetlerini düzenlemekten sorumlu olan yetkili organlar aynı uygulamayı kendi sorumluluk alanlarında da yapabilirler. Farklı sektörlerdeki ulusal makamlar, meslek örgütleriyle istiĢare halinde, daha sonra bu bilgileri her ülkedeki mali kuruluĢlara verebilirler. ġüpheli iĢlemlerle ilgili bilgi değiĢimi Tavsiye 32 Her ülke, yetkili makamlar arasında, Ģüpheli iĢlemlere ve bu iĢlemlere karıĢan kiĢilere ve kuruluĢlara iliĢkin kendiliğinden(spontane) veya “talep üzerine” uluslararası bilgi değiĢimini geliĢtirmek için çaba sarf etmelidir. Bu bilgi değiĢiminin özel hayatın ve verilerin güvenliğinin korunması hakkındaki ulusal veya uluslararası yasa ve anlaĢma hükümlerine uygun olarak yapılmasını sağlayacak sıkı koruma önlemleri oluĢturulmalıdır. ĠĢbirliğinin Diğer ġekilleri Müsadere, adli yardımlaĢma ve suçluların iadesinde iĢbirliğinin esasları ve vasıtaları Tavsiye 33 Ülkeler - ikili veya çok taraflı çerçevede - ulusal mevzuatlardaki tariflerde yer alan ika edilen fiilin bilinmesi anlamında farklı kriterlerin -yani suçun manevi unsuruna iliĢkin farklı kriterlerin ülkelerin birbirlerine karĢılıklı adli yardım sağlamaya yönelik iradelerini ve olanaklarını etkilememesini sağlamaya çalıĢmalıdırlar. Tavsiye 34 Uluslararası iĢbirliği, mümkün olan en geniĢ kapsamlı karĢılıklı yardımlaĢmayı gerçekleĢtirecek pratik önlemleri almak amacıyla, genel olarak ortak hukuki anlayıĢlar üzerine dayalı ikili veya çok taraflı anlaĢmalar ve düzenlemeler ağıyla desteklenmelidir.. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 125 Tavsiye 35 Ülkeler, “Suç Gelirlerinin Aklanması, Tespiti, Ele Geçirilmesi ve Müsaderesine ĠliĢkin Avrupa Konseyi SözleĢmesi” gibi karapara aklamanın önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleĢmeleri onaylamaya ve uygulamaya teĢvik edilmelidirler. Karapara aklama alanında adli yardımlaĢmanın iyileĢtirilmesine yönelik ilkeler Tavsiye 36 Ülkelerin konuyla ilgili yetkili organlarının iĢbirliği halinde soruĢturma yapmaları teĢvik edilmelidir. Bu konuda geçerli ve etkili olan bir soruĢturma yöntemi, suç gelirleri olduğu bilinen veya sanılan değerlere yönelik olarak yapılan kontrollü teslimat uygulamasıdır. Ülkeler mümkün olduğu hallerde bu tekniği desteklemeye teĢvik edilmelidir. Tavsiye 37 Mali kuruluĢlar ve diğer kiĢiler tarafından kayıtların tutulması, kiĢilerin ve binaların aranması, karapara aklama soruĢturmaları ve kovuĢturmalarında ve yabancı ülke mahkemelerindeki bağlantılı yargılamalarda kullanılmak üzere delil elde etme ve toplanan delillere el koyma da dahil olmak üzere cebri tedbirlerden yararlanılmasına iliĢkin cezai konularda adli yardımlaĢmaya yönelik usuller oluĢturulmalıdır. Tavsiye 38 Yabancı ülkelerin, karapara aklamadan veya karapara aklama faaliyetinin ön Ģartını oluĢturan suçlardan elde edilen kazançların veya bu tür kazançların değerine tekabül eden diğer malvarlıklarının tespiti, dondurulması ve müsaderesine yönelik taleplerine cevap verme durumunda acil tedbirler alacak yetkili makamları bulunmalıdır. Ayrıca, müsadere edilen malvarlıklarının paylaĢımı 126 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL dahil olmak üzere, el koyma ve müsadere iĢlemlerinde koordinasyonun sağlanması için de düzenlemelerin olması gerekmektedir. Tavsiye 39 Yetki uyuĢmazlıklarını önlemek için, suçun birden fazla ülkede kovuĢturmaya tabi tutulması durumlarında, sanığın kovuĢturulmasının en uygun mahkemede yapılmasının tespiti için mekanizmalar oluĢturmaya ve uygulamaya önem verilmelidir. Benzer Ģekilde, müsadere edilen malvarlıklarının paylaĢımı dahil olmak üzere, el koyma ve müsadere iĢlemlerinde koordinasyonun sağlanması için de düzenlemelerin olması gerekmektedir. Tavsiye 40 Ülkeler; karaparayı aklama suçuyla veya bağlantılı suçlarla itham edilen kiĢilerin iadesine elveriĢli yasal düzenlemeler yapmalıdırlar. Kendi ulusal mevzuatları bakımından her ülke karapara aklamayı suçluların iadesinin mümkün olduğu bir suç olarak görmelidir. Ülkeler, kendi yasal çerçevelerine tabi olmak üzere, iade taleplerini ilgili bakanlıklar arasında doğrudan gönderme imkanı sağlamak suretiyle suçlu iadesini kolaylaĢtırmayı, suçluların sadece tutuklama evrakı ve mahkeme kararına dayanılarak iadesini, kendi vatandaĢlarının iadesini ve/veya resmi iade usullerinden feragat eden kiĢilerin muvafakati alınarak iadesini kolaylaĢtırmayı dikkate alabilirler. 5.EGMONT GRUBU 1995 yılında Brüksel‟de Egmont sarayında FINCEN ve CTIF‟in öncülüğünde oluĢturulmuĢtur. Tüm dünyanın karapara aklamayla mücadele kuruluĢlarını ya da malî istihbarat birimlerini (Financial KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 127 Intelligence Units- FIU) bünyesinde toplamaktadır. Bugün bu sayı 48‟dir (1.3.2000 itibariyle). 48 Egmont grubu FIU‟ların karapara aklayıcıların uluslar arasılaĢmasına somut bir cevabıdır. Grup, iki taraflı iĢbirliği alanında bir tip-sözleĢme hazırlamıĢtır. Egmont grubu içinde dört ayrı çalıĢma grubu yer alır. Bunlar, mali istihbarat birimlerinin yasal olarak nasıl bilgi alıĢveriĢinde bulunabileceklerini inceleyen “Mevzuat çalıĢma Grubu; gerekli bilgisayar sistemlerini tespit eden “Teknoloji Grubu”; Üye olabilecek yeni ülkeleri araĢtıran “GeliĢtirme ÇalıĢma Grubu ve Eğitim çalıĢma Grubudur. 6.AVRUPA KONSEYĠ VE POMPĠDOU GRUBU 48 ABD(FinCEN), Aruba (MOT Aruba), Avustralya (Austrac), Avusturya (Meldestelle-EDOK), Belçika (CTIF), Çek Cumhuriyeti (Financial Analytical Unit), Güney Kıbrıs (Mokas), Hollanda (MOT), Hollanda Antilleri (MOT Antilles Néerlandaises), Hırvatistan (Anti-Money Laundering Department), Danimarka (Money Laundering Secretariat of the Prosecutor for Serious Economic Crime), Ġspanya (SEPBLAC), Finlandiya (Money laundering Clering Hause), Fransa (TRACFIN), Yunanistan (Competent Comittee), Guernesey (Financial investigation Unite), Hong-Hong/Çin (Joint financial Intelligense Unit), Macaristan (Economic Crime departement, National Police), Man Adası (Fraud Squad), Ġngilitere (NCIS), Ġrlanda (Money Launderin Investigation Unit, Garda Siochana), Ġsveç (NFIS), Ġsviçre (MGW, BCB, UCR), Ġtalya (Ufficio Italiona dei Cambi), Ýzlanda (Diroctorata of Public procecution), Jersey (Joit Financial Investigation Unit), Lüksemburg (Anti-Money Laundering Service, Parquet de Lüxembourg), Meksika (Administration for the Investigation of Suspicious Transactions), Monako (SICCFIN), Norveç (OKOKRIM), Panama (Financial Analysis Unit), Paraguay (UAF), Slovakya (OFIS,Bureau of Financial Police), Slovenya (Office for money-Laundering Prevention), ġili (Council for Defence of State), Tayvan (Money Laundering Prevention Center), Türkiye (MASAK), Yeni Zelanda (NZ Police Financial Intelligence Unit). 128 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 1971 yılında, Avrupa Konseyi çerçevesinde, zamanın Fransız cumhurbaĢkanı Georges Pompidou‟nun giriĢimiyle uyuĢturucu ticareti ve suistimalî konusunda faaliyet göstermek üzere bir iĢbirliği grubu oluĢturulmuĢtur. Üye ülkeler, aralarında Türkiye‟nin de yer aldığı 19 Avrupa Konseyi üyesidir. Strasburg‟ta bir genel sekreterliği ve üye ülkelerin her birinde temsilciliği bulunmaktadır. 1980‟den itibaren Avrupa Konseyi, daha sonra 1984‟te Pompidou Grubu faaliyetini sınır ötesi suçlulukla mücadelenin en önemli unsurları olarak gördüğü, uyuĢturucu baronlarının paralarının araĢtırılmasına ve suçluların gelirlerinin zapt ve müsaderesine yoğunlaĢtırdı. Bu bağlamda, Pompidou Grubunun giriĢimleriyle, Viyana SözleĢmesi‟nin hazırlanması esnasında, Viyana SözleĢmesinin bazı sorunlara değinmediği veya çözümünü taraflar arasındaki ikili veya çoklu anlaĢmalara bıraktığı göz önüne alınarak daha sıkı yükümlülüklerin yerinde olacağı, karaparanın kaynağını sadece uyuĢturucu ticareti ile sınırlandırmanın önemli miktarda kazanç sağlayan diğer ağır suçları göz ardı etmek olacağı, ayrıca uluslararası iĢbirliği için öncelikle ulusal sistemlerin kazançları izleme, arama ve müsadereye iliĢkin hükümlerle takviye edilmesi gerektiği göz önüne alınarak hazırlanan Strasbourg SözleĢmesi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 18-20 Haziran 1990 tarihlerinde yapılan toplantısında kabul edilerek imzaya açılmıĢtır. SözleĢme 8 Kasım 1990 tarihinde Strazburg‟da imzalanmıĢtır.49 SözleĢmenin gerekçesinde Ģöyle denilmektedir; AĢağıda imzası bulunan Avrupa Konseyi üyesi Devletler ve diğer Devletler, 49 SözleĢme metni için bkz. Ergül, Karaparanın Aklanması ve Suçları, s.169-185. 1.3. 2001 tarihi itibariyle taraf devletler: Almanya, Andorra, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Güney Kıbrıs, Ġrlanda, Ġtalya, Ġzlanda, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Macaristan, Malta, Yunanistan. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 129 Avrupa Konseyinin amacının üyeleri arasında daha geniĢ bir iĢbirliği sağlamak olduğunu düĢünerek; Toplumun korunması amacına yönelik ortak bir ceza politikası takip edilmesi ihtiyacına kani olarak, Giderek artan ölçüde uluslararası bir problem olan ağır suça karĢı mücadelenin uluslararası düzeyde modern ve etkin yöntemleri gerektirdiğini düĢünerek; Bu yöntemlerden birisinin, suçluların suçtan kaynaklanan gelirden mahrum edilmeleri olduğunu düĢünerek; Bu amaca eriĢilmesi için iyi iĢleyen bir uluslararası bir iĢbirliği sisteminin kurulması gerektiğini düĢünerek aĢağıdaki gibi anlaĢmıĢlardır. SözleĢmenin müsadere ve karapara aklama suçuna iliĢkin maddeleri Ģöyledir: Madde 2- Müsadere Tedbirleri Her bir Taraf, vasıtaların ve gelirlerin ya da bu gelirlere eĢdeğerdeki malvarlığının müsadere edilebilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaktır. Her bir Taraf, imza sırasında veya onaylama, kabul veya katılma belgelerini sunarken Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacakları bir beyan ile bu maddenin 1. Paragrafının sadece bu beyanda belirtilen suçlara veya suç kategorilerine uygulanacağını bildirebilirler. Madde 6- Karapara Aklama Suçları Her bir Taraf, kasıtlı olarak iĢlenen aĢağıdaki fiillerin ulusal mevzuatına göre suç sayılması için gerekli olabilecek yasal ve diğer tedbirleri alacaktır: Bir malvarlığının suçtan doğan gelir olduğunu bilerek, bunun yasadıĢı kaynağını gizlemek veya değiĢtirmek veya öncül suçun iĢlenmesine karıĢan herhangi bir Ģahsın eylemlerinin hukuki so- 130 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL nuçlarından kurtulmasına yardım etmek amacıyla malvarlığının değiĢtirilmesi veya transfer edilmesi, Herhangi bir malvarlığının, suçtan kaynaklandığını bilerek, gerçek niteliğini, kaynağını yerini, durumunu, hareketini, bu malvarlığı ile ilgili hakları veya sahipliğini gizlemek, Alındığı tarihte bir malvarlığının suçtan kaynaklandığını bilerek, bu tür malvarlığının iktisabı, zilyetliği veya kullanılması, Bu maddede belirtilen suçlardan herhangi birinin iĢlenmesine iĢtirak, katılma veya iĢlenmesi için teĢekkül oluĢturmak, teĢebbüs ve yardım etmek, teĢvik etmek, kolaylaĢtırmak ve yol göstermek, Bu maddenin 1. Paragrafının uygulanması amacıyla; Öncül suçun SözleĢmeye Taraf Devletin ceza yargısına tabi olup olmadığı önemli olmayacaktır, 1. Paragrafta sözü edilen suçların, öncül suçu iĢleyen kiĢilere uygulanmaması sağlanabilecektir, 1. paragrafta sözü edilen bir suçun unsurları olan bilme, kast veya amaç, objektif ve fiili Ģartlardan çıkarılabilir, Her bir Taraf, aĢağıdaki hallerden herhangi birisi ya da hepsinden sanığın, Malvarlığının suçtan kaynaklandığını tahmin etmesi gerektiği, Kar sağlamak amacıyla hareket ettiği, BaĢka bir suçu desteklemek amacıyla hareket ettiği, durumlarda bu maddenin 1 Paragrafında belirtilen eylemlerden birkaçını ya da tamamını ulusal mevzuatına göre suç saymak için gerekli gördüğü tedbirleri alabilecektir. 4. Her bir taraf, imza sırasında veya onay, kabul, tasvip veya katılma belgelerini tevdi ederken Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacakları bir beyan ile bu maddenin 1. Paragrafının sadece bu beyanda belirtilen öncül suçlara veya suç kategorilerine uygulanacağını bildirebilirler, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 131 Ģeklindedir. Avrupa Konseyi SözleĢmesi, uyuĢturucu madde kaçakçılığının malî alanda ortaya çıkardığı sorunlarla ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bünyesinde 1986 tarihinden itibaren baĢlatılan çalıĢmaların en son Ģeklini oluĢturmaktadır. Ancak çalıĢma alanı sadece uyuĢturucu maddelerden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmayarak geniĢletilmiĢtir. ÇalıĢmalarda, cezai konularla ilgili Avrupa Konseyi SözleĢmelerinin yanısıra, Viyana SözleĢmesi de dikkate alınmıĢ ve Viyana SözleĢmesinin terminolojisi ve sistematik yaklaĢımı genel olarak benimsenmiĢtir Ancak, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nde, karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda Viyana SözleĢmesi‟ne göre daha katı kurallar ve daha geliĢmiĢ çözümler getirilmiĢtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda daha etkin çözümlerin getirilmesinin nedeni olarak, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nin, Viyana sözleĢmesine göre daha küçük uluslarası topluluğa yönelmesi ve bu topluluğu oluĢturan ülkelerin benzer niteliklere sahip olmaları gösterilebilir. Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nin, Viyana SözleĢmesi ile getirilen önlemlerden daha fazlasını amaçlaması, kapsamının daha geniĢ tutulmuĢ olmasından da açıkça anlaĢılmaktadır. Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nin amaçlarından biri Viyana SözleĢmesi‟ndeki gibi sadece uyuĢturucu madde suçları konusunda değil, her türlü suç oluĢturan eylemlerden, cürümlerden ve özellikle uyuĢturucu madde, silah kaçakçılığı, terör, çocuk ve genç kız kaçırma gibi diğer kazanç getiren suçlardan elde edilen kazançların müsadere ve zaptı, araĢtırılması ve takibi ile ilgili olarak uluslararası iĢbirliğinin sağlanmasıdır. Dolayısıyla, çoğunlukla uyuĢturucu madde ilgili olarak yapılan karapara aklanması tanımı, suç oluĢturan eylemlerin çeĢitliliği doğrultusunda, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nde geniĢletilmiĢtir. 132 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL SözleĢmede ayrıca, ulusal düzeyde alınması öngörülen müsadere tedbirleri konusunda da düzenleme getirilmiĢ ve suçlardan elde edilen kazançların müsaderesine imkan veren hukukî düzenlemelerin -ulusal düzeyde yapılması zorunlu kılınmıĢtır. Ayrıca sözleĢmeye taraf olan ülkelerin banka ve malî kurumların karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda yapılan araĢtırmalarda, iĢlemlere iliĢkin kayıtları vermeleri için gerekli düzenlemeleri yapmaları ve hatta bu konuda bankaların sır saklama yükümlülüğüne istisna getirmeleri öngörülmüĢtür. Yapılacak hukukî düzenlemelerin mümkün olduğunca geniĢ kapsamlı tutulmasının, suçların ve karaparanın aklanmasının önlenmesinde daha etkili olacağı düĢüncesinden hareket edilerek, ulusal düzeyin yanısıra uluslararası düzeyde de iĢbirliği yapılmasının gerektiği üzerinde durulmuĢtur. Suç oluĢturan eylemlerden elde edilen kazancın, karapara niteliği bilinerek aklanması, baĢka bir deyiĢle, karaparanın bilerek aklanması ise baĢlı baĢına suç oluĢturan bir eylem olarak sayılmıĢtır. 7- AVRUPA BĠRLĠĞĠ Karapara aklanması ile mücadelede Topluluk ortak eyleminin olmayıĢının üye ülkelerin tek pazarın tamamlanması ile çeliĢkili olabilecek önlemler benimsemesine ve aklayıcıların aklama faaliyetlerini kolaylaĢtırmak için sermayenin serbest dolaĢımından yararlanmaya çalıĢacakları gerçeğinden hareketle 10 Haziran 1991 tarihinde mali sistemin karapara aklanması amacıyla kullanılmasının önlenmesine yönelik Konsey Direktifi kabul edilmiĢtir. Direktifin amacı; sermaye akıĢını ve mali hizmetlerin sunulmasını sınırlamadan mali sistemin karapara aklanmasında bir araç olarak kullanılmasını engellemektir. Direktif, uyuĢturucu kaçakçılığı ve genel olarak organize suçlara karĢı yürütülen mücadelenin can alıcı bir parçası olan KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 133 karaparanın mali sisteme giriĢinin engellenmesinde üye ülkelerin çabalarına bir temel oluĢturmuĢtur. Direktifin kapsamı aĢağıdaki gibidir: 1- Direktif; kredi kurumları, mali kurum ve karapara aklanması kavramlarını tanımlamaktadır. Buna göre kasıtlı olarak iĢlenen aĢağıdaki fiiller « karapara aklama » Ģeklinde tanımlanmıĢtır, -Bir malvarlığının öncül suçtan ya da bu tür suça iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, bu malvarlığının yasadıĢı kaynağını gizlemek veya öncül suçun iĢlenmesine karıĢan herhangi bir Ģahsın, eylemlerinin hukuki sonuçlarından kaçınmasına yardım etmek amacıyla malvarlığının değiĢtirilmesi ya da transfer edilmesi, -Malvarlığının, öncül suçtan ya da bu suça iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, gerçek niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini, malvarlığına iliĢkin hakları veya sahipliğini gizlemek, -Alındığı tarihte, bir malvarlığının öncül suçtan ya da bu suça iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, iktisap edilmesi, zilyetliği veya kullanılması, -Yukarıdaki paragraflarda sözü edilen eylemlerden herhangi birinin iĢlenmesine iĢtirak, iĢlenmesi amacıyla teĢekkül oluĢturmak, teĢebbüs, yardım ya da teĢvik etmek, kolaylaĢtırmak ve yol göstermek. Diğer taraftan tanımlamalar arasında yer alan kredi kurumları açısından ise yatırım firmaları, sigorta Ģirketleri, leasing ve factoring Ģirketleri, döviz büroları v.b bu Direktife tabidir. Bununla birlikte Direktif, Toplulukta yerleĢik bulunan üçüncü ülke kredi ve mali kurumlarının Ģubelerini de kapsamaktadır. Ancak sadece mali sistem değil diğer mali olmayan kurum ve mesleklerin de karapara aklanmasında araç olarak kullanıldığı gerçeğinden hareketle Direktifin 12. maddesi ile üye ülkelerin Direktif hükümlerini özellikle aklama amacıyla kullanılması olası meslekleri ve kurumları da kapsayacak Ģekilde geniĢletmeleri öngörülmektedir. 134 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 2- Üye ülkeler karapara aklanmasının suç olarak kabul edilmesini sağlamalıdırlar. 3- Kredi ve mali kurumlar - müĢteri aynı zamanda bir kredi ya da mali kurum olmadığı sürece- müĢterilerinin kimlik tespitlerini yapmakla yükümlüdürler. 4- Kredi ve mali kurumlar, müĢteri ile iĢ iliĢkileri bittikten sonra ilgili kimlik bilgilerinin bir kopyasını 5 yıl süre ile saklamalıdırlar. 5- Kredi ve mali kurumlar, karapara aklanmasıyla mücadeleden sorumlu yetkililer ile tam olarak iĢbirliği içinde olmalıdırlar. 6- Kredi ve mali kurumlar müĢterilerini haklarında bir araĢtırma yürütüldüğünden ya da yetkililere bilgi verildiğinden haberdar edemezler. 7- Yetkililere iyi niyetle yapılan bildirimler nedeniyle kredi ve mali kurumların hiçbir Ģekilde hukuki ve cezai sorumlulukları yoktur. 8- Kredi ve mali kurumlar karapara aklanmasıyla ilgili iĢlemlerin önceden belirlenip engellenmesine yönelik olarak dahili kontrol ve haberleĢme sistemleri oluĢturmalıdırlar. 9- Üye ülkeler karapara aklanmasının önlenmesi için daha katı kurallar benimsemeli veya uygulamaya devam etmelidirler. 10- 1 Ocak 1993‟ten 1 yıl sonra gerektiğinde ve her üç yılda bir Komisyon bu Direktifin uygulanmasına iliĢkin bir rapor hazırlayacaktır. Özetle, Direktif, mali kurumlara (döviz büroları ve para transferiyle uğraĢanlar da dahil) özellikle hesap açılması ve kiralık kasa hizmetleri sunulması, tek ya da birbirine bağlantılı iĢlemler sırasında söz konusu iĢlemlerin 15.000 Euro‟yu aĢması durumunda müĢteri kimlik tespiti yapmak ve kayıtları saklama ile karapara aklama ile mücadele programları oluĢturmaları yükümlülüğü getirmektedir. En önemlisi gerektiğinde banka gizliliği kuralının as- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 135 kıya alınması ve herhangi bir karapara aklama Ģüphesinin varlığı halinde bunun derhal yetkili birimlere bildirilmesi yükümlülüğü getirmesidir. Gerçekte bu Direktif AB üyesi olmayan ülkeler için de karapara aklanmasına karĢı önlem almalarında bir referans olmuĢtur. Topluluk müktesebatının (acquis communautaire) önemli bir parçası olan AB karapara aklamayla mücadele kuralları gerek ülkemiz gibi Birliğe aday ülkeler ve gerekse bu alanda AB ile birlikte çalıĢan diğer ülkeler için standartlar ortaya koymaktadır. Diğer taraftan çoğu üye ülke mevzuatı gerek daha düĢük para limiti ve gerekse mali kurumlar dıĢındaki diğer kurum ve meslek gruplarının yükümlüler arasında sayılması bakımından halen mevcut Direktifin gerekliliklerinin çok daha ötesinde hükümler kapsamaktadır. AB‟de bu Direktifin benimsenmesinden bu yana hem karapara aklama tehdidi hem de bu tehdide karĢılık alınacak önlemler yavaĢ yavaĢ geliĢmiĢtir. Zaman zaman üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu bu son derece önemli alanda AB çabalarının geniĢletilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmiĢlerdir. Konsey, Komisyon ve Avrupa Parlamentosunun organize suçlara karĢı daha katı önlemler alınması yönünde çabalarına tanık olunmuĢtur. Bu çabalar kapsamında; 13-14 Aralık 1996 tarihinde Dublin‟de toplanan Avrupa Konseyi‟nde özel tavsiyeler ve bunların uygulanmalarına iliĢkin bir takvim içeren organize suçlarla mücadeleye yönelik bir «Eylem Planı» hazırlanmıĢtır. 28 Nisan 1997‟de son hali verilen Eylem Planı Haziran 1997‟de Amsterdam Zirvesinde kabul edilmiĢtir. Organize suçlar ve karapara ile ilgili olan söz konusu Planın 4. Bölümünde yer alan 26 no‟lu tavsiye karapara aklanması ile mücadeleye yöneliktir. Özellikle 26(e) no‟lu tavsiyede; Direktif‟in 6. maddesinde yer alan Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülüğünün ciddi suçlarla bağlantılı bütün suçları ve Direktifte sözü edilen 136 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL mali kurumlar dıĢındaki diğer kiĢi ve meslekleri de kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi gerektiği belirtilmektedir. 3 Aralık 1998 tarihinde ise Konsey tarafından, 91/308/EEC sayılı Direktifin gerektirdiği Ģartlar ve FATF‟ın 40 tavsiyesi ki özellikle 4 numaralı Tavsiyesi dikkate alınarak karapara aklanması, kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin ve araçların izlenmesi, dondurulması ve müsaderesine iliĢkin bir «Ortak Eylem» planı benimsenmiĢtir. Amaç; özellikle organize suçlar alanında cezai faaliyetlerle mücadele için kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin izlenmesi, dondurulması ve müsaderesine iliĢkin üye ülkeler arasındaki iĢbirliğinin artırılmasıdır. Söz konusu Ortak Eylem gereğince organize suçlara karĢı etkili bir mücadele için üye ülkelerce, özellikle ciddi suçlar söz konusu olduğunda Strasbourg Konvansiyonu‟nun 2. ve 6. maddelerinin uygulanması kararlaĢtırılmıĢtır. Öte yandan Ortak Eylem Planında sözü edilen ciddi suçlar ise, asgari ve azami hapis cezaları temel alınarak tanımlanmıĢtır. Buna göre asgari 6 aydan fazla ve azami 1 yıldan fazla hapis cezası gerektiren bütün suçlar ciddi suçtur. 15-16 Ekim 1999 tarihinde gerçekleĢtirilen Avrupa Konseyi Tampere Zirvesi sonunda yayınlanan tavsiyelerde de suçla mücadeleye yer verilmiĢ olup bu Bölümde ; üye ülkelerin mali istihbarat birimleri arasındaki iĢbirliğinin güçlendirilmesi konusu üzerinde ve AB ve üye ülkelerce, FATF‟ın 40 Tavsiyesine uygun olarak karĢılıklı adlî yardım konusunda etkili ve Ģeffaf bir iĢbirliğinin sağlanması için üçüncü ülkeler ve off-shore merkezlerle düzenlemeler yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Diğer taraftan Komisyon uyuĢturucu ile mücadeleye iliĢkin «Eylem Planı (2000-2004)»nı yayınlamıĢtır. Söz konusu «Eylem Planı»nda da Komisyonun 91/308/EEC sayılı Direktifin uygulanmasına yönelik hazırladığı raporlardan bahsedilmekte ve karapara aklanmasının global bir sorun olduğu ve ancak dünyanın KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 137 bütün bölge ve ülkeleri aynı amacı paylaĢtıkları sürece bu sorunla mücadelenin etkili olabileceği belirtilmektedir. Planda ayrıca karaparanın aklanması ile mücadelede FATF‟ın baĢta gelen uluslararası bir organ olmaya devam ettiği ve FATF‟ın az sayıda stratejik açıdan önemli yeni üyeler almak ve dünya çapında bölgesel karapara aklama ile mücadele organları ağı oluĢturmak konularına ağırlık verdiği belirtilmektedir. Bununla birlikte FATF tarafından «iĢbirliği yapmayan ülkeler ve vergi kaçakçılığı ile mücadele için karapara aklama önlemlerinin kullanılmasına yönelik iki karmaĢık ve hassas konuda çalıĢmalar baĢlattığından da söz edilmektedir. 1991 tarihli Konsey Direktifinin 17. maddesi, gerektiğinde ve her üç yılda bir Komisyon tarafından bu Direktifin uygulanması ile ilgili olarak bir rapor hazırlanmasını gerektirmektedir. Bu madde gereğince Komisyon, 91/308/EEC sayılı Direktifin uygulanmasına yönelik ilk raporunu 3 Mart 1995‟te ve ikinci raporunu ise 1 Temmuz 1998 tarihinde Avrupa Parlamentosu ve Konseye sunmuĢtur. Her iki Raporda da ortak olarak Direktifin, üye ülkelerin karapara aklanması ile mücadele hakkında ulusal mevzuatlarını oluĢturmalarında etkili olduğu, ancak üye ülkeler arasında özellikle idari, polis ve adli alanlarda koordinasyon ve iĢbirliğinin geliĢtirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Komisyon tarafından hazırlanan raporlar, karapara aklama ile mücadelede AB‟nin çabalarını yansıtmaktadır. Komisyonun ilk raporuna göre Direktif üye ülkelerce tam olarak uygulanmaktadır ve mali sektör özellikle bankalar suç kaynaklı paranın mali sisteme giriĢini engellemeye yönelik yoğun çaba harcamaktadırlar. Komisyonun ikinci raporu Direktif gereğince yapılan Ģüpheli iĢlem bildirimine iliĢkin bazı istatistikleri de içermektedir. Ayrıca söz konusu Rapor, genel olarak bankalarca alınan sıkı tedbirler nedeniyle aklayıcıların suç kaynaklı paralarının kaynağını saklaya- 138 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL bilecekleri alternatif yollar arayıĢına girdiklerini de göstermektedir. Diğer taraftan bütün üye ülkelerin direktifi ulusal mevzuatlarına dahil etmeleri Direktifin yeterli derecede uygulandığının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Ancak söz konusu Raporun sonuç Bölümünde Direktifin kapsamının geniĢletilmesi ve güncelleĢtirilmesi gerektiği üzerinde önemle durulmaktadır. Mali sistemin karapara aklama amacıyla kullanılmasının önlenmesi hakkında 91/308/EEC sayılı Konsey Direktifinin uygulanması ile ilgili olarak hazırlanan Komisyon raporları ardından Komisyon, 14 Temmuz 1999‟da Avrupa Parlamentosu ve Konsey‟e 91/308/EEC sayılı Direktifte değiĢiklik yapılmasına iliĢkin bir öneri sunmuĢtur. Bu önerinin amacı 91/308/EEC sayılı Direktifin kapsamının geniĢletilmesi ve güncelleĢtirilmesidir. Öneride yer alan temel değiĢiklikler ; özellikle öncül suçlar ve yükümlü gruplarının kapsamının geniĢletilmesi ile ilgilidir. Öncül suçlar açısından 1991 Direktifi sadece uyuĢturucu suçlarını kapsamakta iken yeni öneriye göre üye ülkeler tüm organize suçlar ve kaçakçılıktan elde edilen gelirlerin aklanmasıyla da mücadele etmek zorundadırlar. Bununla birlikte halen uygulanmakta olan Direktifte yer alan yükümlülükler bakımından, Direktifin sadece mali sektör ile sınırlı olan kapsamı karapara aklayıcılar tarafından kötüye kullanılan mali sektör dıĢındaki belirli faaliyetler ve meslek gruplarını da içine alacak Ģekilde yeniden düzenlenmektedir. Böylece muhasebeci ve kontrolörler, emlak komisyoncuları, noterler, mali iĢlemlerle uğraĢan avukatlar, kıymetli taĢ ve maden satıcıları, para transfer edenler ve kumarhanelere de müĢteri kimlik tespiti, kayıtların saklanması ve Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülükleri getirilmektedir. Öneri ile özellikle mevcut Direktifte yer alan öncül suçlar ve Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülüğü kapsamının geniĢletilmesinin en büyük nedeni ; mevcut mevzuatta yer alan ve AB‟nin mali yapı- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 139 sını etkileyen uyuĢturucu kaçakçılığına, kaçakçılık, yolsuzluk ve organize suçların da eklenmesidir. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanarak Avrupa Parlamentosuna sunulan ve mali sistemin karapara aklanması amacıyla kullanılmasının engellenmesi hakkında 10 Haziran 1991 tarih ve 91/308/EEC sayılı Konsey Direktifinde değiĢiklik yapılması hakkındaki öneride özetle aĢağıdaki değiĢiklikler yer almaktadır: Mali kurumlar -Önerinin 1. maddesi ile 91/308/EEC sayılı Direktifte yapılan mali kurumlar tanımı yeniden düzenlenmiĢtir. Yapılan bu değiĢiklikle aslında mevcut Direktife göre yükümlü grubunda bulunan ancak aklayıcılar tarafından sıklıkla kullanılan döviz büroları ve para transfer büroları mali kurumlar baĢlığı altında açıkça sayılarak bir Ģekilde bunların da yükümlü grubuna dahil oldukları teyit edilmiĢtir. -Yine mali kurumlar tanımında yapılan düzenleme ile yatırım firmaları da bu gruba dahil edilmiĢtir. Öncül suçlar Yine 91/308/EEC sayılı Direktifin 1. Maddesinde yapılan değiĢiklikle öncül suçlar yeniden düzenlenmektedir. Buna göre öncül suçlar; -organize suçla bağlantılı faaliyetler ile -Avrupa Topluluklarına zarar veren ya da zarar vermesi olası kaçakçılık, yolsuzluk ve diğer illegal faaliyetleri de kapsayacak Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir. Öneri ile öncül suçlar kapsamının geniĢletilmesi sadece Ģüpheli iĢlem bildirimleri sayısının artması değil bunun da ötesinde farklı ülkelerin yargı ve polis yetkilileri arasında uluslararası iĢbirliğinin kolaylaĢtırılması da amaçlanmaktadır. 140 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Yükümlü grupları Önerinin, 91/308/EEC sayılı Direktife eklenen yeni 2a maddesi ile Direktifte yer alan yükümlülüklere konu olan faaliyetler ve meslek gruplarının kapsamı geniĢletilmiĢtir. Buna göre ; mali kurumlar ve kredi kurumları dıĢında aĢağıdaki yasal ya da gerçek kiĢiler de Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunma, kimlik tespiti yapmak ve kimlik kayıtlarını saklamakla yükümlü kılınmıĢlardır 1- Muhasebeciler ve denetçiler 2- gayrimenkul sektörü, 3- noterler ve avukatlar müĢterileri adına aĢağıdaki iĢlemleri yaptıkları sırada, a) gerçek varlıkların ya da ticari varlıkların alım - satımı, b) müĢterinin para, hisse senedi ya da diğer varlıklarının idare edilmesi, c) banka, tasarruf ya da hisse senedi hesabı açılması ya da idare edilmesi, d) Ģirket, vakıf ya da benzer yapıların kurulması, iĢletilmesi, e) diğer herhangi bir mali iĢlemin yapılması, 4- kıymetli taĢ ve maden gibi yüksek değerli mal satıcıları, 5- fon transfer edenler 6- Kumarhane iĢletenler ve sahipleri Bankacılık sektörünün karapara aklanması ile mücadelede daha güçlü hale gelmesiyle birlikte aklayıcılar artık suç kaynaklı gelirlerini gizlemek için alternatif yollar arayıĢına girmiĢlerdir. Gerek FATF ve gerekse BM tarafından düzenli olarak yayınlanan raporlarda avukatlık ve muhasebe hizmetlerinin suç kaynaklı paraların gizlenmesine yardımcı olmak amacıyla bir araç olarak kullanıldıkları belirtilmektedir. Bununla birlikte karapara aklamada KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 141 gayrimenkul alım satım sektörünün de kullanılmasına iliĢkin çok sayıda dava bulunmaktadır. Yükümlü grupları ile ilgili olarak yapılan bu değiĢiklik; Parlamento, üye ülkeler ve Komisyonun, artık belirli meslek ve faaliyetlerin de organize suç ve onun yarattığı suç kaynaklı para ile mücadelede daha aktif rol oynaması gerektiği konusundaki ortak görüĢlerini yansıtmaktadır. Bu yüzden söz konusu Öneri ile gayrimenkul sektörü, muhasebeciler ve kumarhanelerin de organize suçlarla mücadelede tam olarak yer almaları amaçlanmaktadır. Bu meslekler, kurallara uygun bir Ģekilde müĢteri kimlik tespiti yapmak ve karapara aklanması ile mücadeleden sorumlu yetkililere Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunmakla yükümlü kılınmaktadırlar. Diğer taraftan söz konusu meslekler, Ģüphe sonucu yaptıkları Ģüpheli iĢlem bildirimi nedeniyle ortaya çıkabilecek her türlü hukuki ve cezai sorumluluğa karĢı korunmaktadırlar. Öneride yer alan yükümlülükler noterler ve diğer bağımsız yasal meslekler açısından ise karapara aklanması riskinin en fazla olduğu özel mali ya da Ģirketler yasası kapsamındaki faaliyetlerde (örneğin ; gayrimenkul alım-satımı, ticari varlık, müĢterinin para, menkul kıymet veya diğer varlıklarının idare edilmesi, banka hesabı açılması ya da idare edilmesi, Ģirket, vakıf ya da benzeri yapıların kurulması, iĢletilmesi v.b) söz konusu olmaktadır. Müşteri kimlik tespiti 91/308/EEC sayılı Direktifin kimlik tespitine iliĢkin 3. maddesinde yapılan değiĢikliğe göre mali ve kredi kurumlarınca posta, telefon ya da bilgisayar aracılığı ile yapılan (non face-to-face) iĢlemler sırasında kurumların öneri ekinde yer alan prosedüre uygun olarak müĢteri kimlik tespiti yapmaları gerekmektedir. Diğer taraftan önerinin yine 3. maddesi ile özel bir para limiti getirilerek kumarhaneler, değeri 1000 Euro‟yu aĢan kumar fiĢlerinin satın alınması ya da değiĢtirilmesi sırasında bütün müĢterilerine kimlik tespiti yapmakla yükümlü kılınmaktadırlar. 142 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Şüpheli işlem bildirimi 91/308/EEC sayılı Direktifin Ģüpheli iĢlem bildirimini düzenleyen 6. maddesinde yapılan değiĢiklik ile yine Direktifte sayılan bütün kurumlar ve kiĢiler Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunmakla yükümlü kılınmakla birlikte ; avukatların profesyonel sır vermeme yükümlülükleri göz önünde bulundurularak, üye ülkelere, avukatlara organize suç ile bağlantılı karapara aklanması Ģüphelerini karapara aklama ile mücadeleden sorumlu yetkililere değil ancak barolar birliğine ya da eĢiti profesyonel birimlere bildirmelerine izin veren bir alternatif sunulmaktadır. Bununla birlikte direktifte öngörülen değiĢiklik ile önerinin 2a maddesi ile yükümlü grubuna dahil edilen avukatlar, özel statüleri ve gizlilik yükümlülükleri nedeniyle müĢterilerini temsil ya da yasal süreçte savunma durumunda kalmaları halinde ve bu durumun doğrudan ya da dolaylı olarak karapara aklanmasının kolaylaĢtırmaya yönelik olmaması koĢulu ile bildirimde bulunma zorunluluğu dıĢında tutulabileceklerdir. Avukatlara yönelik olarak önerilen bu özel muamele ile Komisyon bir yandan avukatların özel statülerini korurken diğer yandan bu mesleğin karapara aklanmasının önlenmesi çabalarına dahil etmeye çalıĢmaktadır. Söz konusu öneri gereğince, avukatlık hizmetlerini gerek yanlıĢ ve gerekse eksik bilgi sağlamak yoluyla karapara aklanmasında bir araç olarak kullanmaya teĢebbüs eden potansiyel aklayıcılar bu durumda daha yüksek bir birime bildirilme durumunda kalacaklardır. Bununla birlikte avukatlar ciddi bir öncül suçla karĢı karĢıya kaldıklarında bu suçlara karĢı mücadelede tek baĢlarına olmamak gibi bir avantaja da sahip olacaklardır. Bununla birlikte Direktifin 6. maddesi, üye ülkelerin bu direktife konu olan mali kurumlar ve kiĢilerle, yönetici ve çalıĢanlarının KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 143 karapara aklama ile mücadeleden sorumlu yetkililerle tam olarak iĢbirliği yapmalarını sağlamalarını öngörmektedir. 50 III. BAZI ÜLKELERDE KARAPARA AKLAMANIN ÖNLENMESĠ VE CEZALANDIRILMASI 1.ABD Karapara suçu, cezayı gerektiren ve aynı zamanda kazanç yaratan bütün faaliyetleri kapsamamaktadır. Öncül suçların sayısı UyuĢturucu suçlarının yanısıra terörizm, ağır malî suçlar, yasadıĢı kumar, silah kaçakçılığı, sağlık yardımı ve göç suçları da dahil 130 civarındadır. ABD‟de Hazine, Banka Gizlilik Yasası‟na (Bank Secrecy Act) getirilmesini önerdiği birtakım değiĢiklikleri Resmi Gazete‟de yayınlamıĢtır. Bu değiĢiklik önerileri 1986 Karapara Aklanmasını Kontrol Yasası‟na (Money Laundering Control Act) da bazı değiĢiklikler getirmiĢtir. Söz konusu yasaya iliĢkin getirilen değiĢikliğe göre, her kim yasa dıĢı fiilden elde edildiği belirlenen mallarla malî iĢlem yapar veya yapmaya teĢebbüs ederse 20 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bu düzenlemelerin yanısıra, öncelikle sıcak para (nakit) büyük ölçüde ticari iĢlemlerin dıĢına çıkartılarak ödemelerin banka sistemi aracılığıyla yapılması zorunluluğu getirilmiĢtir. Bu bağlamda, 3000 ABD dolarını aĢacak Ģekilde çeĢitli malî araçları satan malî kuruluĢlar, bu satıĢları hakkında kayıt tutmak zorundadırlar. Keza bankaların da, 10.000 dolar ya da üzeri dahili nakit para iĢlemi ya da 5000 dolar veya üzeri uluslararası tüm nakit iĢlemler hakkında 50 Avrupa Birliği‟nde karaparanın aklanmasının Önlenmesine ĠliĢkin ÇalıĢmalar, www.masak.gov.tr 144 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL kayıt tutmaları ve bildirimde bulunmaları zorunludur. Ne var ki Florida‟dan elde edilen verilerin ortaya koyduğu gibi, bu yasa sürekli ihlal edilmektedir. Bazı fırsatçı bankacılar, nakit iĢlem raporlarını doldurmayı unutmak veya müĢterilerinden birinin sürekli olarak 9999 dolar yatırması halinde bu durumdan Ģüphelenmemek için rüĢvet almaktadır.51 Ayrıca yolcu ve beraberinde gümrükten geçen 10 bin doların üzerinde büyüklükteki nakit için de bildirimde bulunma zorunluluğu düzenlenmiĢtir. ABD‟de karapara aklama ile mücadele eden birimler, Gelirler Genel Müdürlüğü (Internal Revenue Service), UyuĢturucu Maddelerle Mücadele TeĢkilatı (Drug Enforcement Administration-DEA), Gümrük Ġdaresi (U.S.Customs Service), Posta Ġdaresi MüfettiĢleri (U.S.Postal Ġnvestigators), Gizli Servis ve FBI‟dır. Bu birimlerin her biri, kendi alanına giren karapara aklama suçuna iliĢkin soruĢturmayı sonuna kadar sürdürebilmektedir. ABD’de karapara aklama alanında uzman kuruluş olan “Malî Suçlarla Mücadele Kuruluşu” (Financial Crimes Enforcement Netvork FINCEN) ABD Hazine Bakanlığına bağlı olarak faaliyet göstermektedir. KuruluĢ personelinin % 65‟ini analistler, %25‟ini ajanlar, %10‟unu idarî elamanlar oluĢturmaktadır. Bu kuruluĢ sahtecilik ve para aklama suçlarıyla mücadele amacıyla istihbarat çalıĢmaları yürütmek ve adlî soruĢturmalarda yardımcı olmak üzere kurulmuĢ olup, hem ülke içindeki mücadeleci birimlere hem de iĢbirliği halinde olduğu ülkeler adlî ve güvenlik makamlarına uluslararası malî suçlarla ilgili bilgi akımı sağlamaktadır., Birim bizzat soruĢturma yapmamaktadır. Diğer mücadeleci birimlerinin soruĢturmalarının kolaylaĢtırılmasında rol oynamaktadır. Fincen‟in faaliyetleri ABD ile sınırlı değildir. Fincen‟in gayret- 51 ALTUĞ,a.g.e.,s.121. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 145 lerinin ve araçlarının önemli bir kısmı uluslararası düzeydeki karaparanın aklanması olayları ya da diğer malî suçlar konusunda yoğunlaĢmaktadır.52 ABD, sahip olduğu, kolay ve hızlı eriĢilebilir, çok çeĢitli ve zengin veri tabanlarını karapara aklama ile mücadelede etkili bir Ģekilde kullanmaktadır. Malî, ticarî, idarî veri tabanları sayesinde, emlak ve Ģirket kayıtları, iflas bilgileri, gemi ve uçak sicilleri, trafik sicili, mahkeme kararları gibi gerekli tüm bilgiler kısa zamanda soruĢturmacının elinde olmaktadır. ABD uyuĢturucu kaçakçılığı, örgütlü suçlar ve karapara aklama konularında müsadere cezasını da etkili biçimde uygulayan bir ülkedir. YasadıĢı olarak ithal edilmiĢ 500 bin doların altındaki değerler veya uyuĢturucu naklinde kullanılan araçlara idarî (nonjudicial) müsadere yoluyla el konulabilmektedir. Yargısal müsadere kapsamında yer alan, medeni müsadere ile, suçta kullanılan araçlar, sanık mahkum olmasa da müsadere edilebilmektedir. Malın suçta kullanılmadığını ileri süren mal sahibi, iddiasını ispatla yükümlüdür. Cezai müsaderede ise, ispat yükü savcılık makamına aittir. Ancak, istisna olarak uyuĢturucu suçu söz konusu ise, ispat yükü sanığın üzerindedir. Cezai müsaderenin medeni müsadereden farkı, sanığın suçtan elde ettiği değerleri elden çıkarmıĢ olması halinde bunlara karĢılık gelen malvarlığının müsaderesine imkan vermesidir. ABD mevzuatı fon paylaĢımı için müsait olup, 19891999 yılları arasında 25 kadar ülke ile 260 milyon dolar civarında fon paylaĢılmıĢtır. 2.ALMANYA Almanya‟da uyuĢturucu kaçakçılığı ve örgütlü suçların yanısıra bir yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlardan elde edilen kazançların aklanması da suçtur. 52 Brian M.BRUH-David E. NOWAK, Le Fincen, RIPC, 1994/447, s.34. 146 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Ġlk olarak Ceza Kanunu‟na 22.9.1992 tarihinde getirilen bir değiĢiklik ile kanunun 261. maddesinin kapsamı karapara aklanmasına taammüden iĢtirak eden veya bu alanda ciddi ihmali bulunan görevlileri de kapsayacak Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Yine buna paralel olarak, Eylül 1992 tarihinden geçerli olmak üzere el koyma ve müsadereye iliĢkin hükümlerde de bazı düzenlemelere gidilmiĢtir. 24.9.1993 tarihinde “Ağır Suçlardan Elde Edilen Kazançların Tespitine Dair Kanun “ benimsenmiĢtir. 29 Kasım 1993‟te yürürlüğe giren Para Aklama Kanunu ile, banka ve diğer malî kurumlara kimlik tespiti, Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi ve bazı meslekler için de para aklama amacıyla kullanılmalarının önlenmesi için tedbir alma yükümlülüğü getirilmiĢtir. 1998 Nisan ayında, cezası bir yıldan az olan rüĢvet, kaçakçılık, vergi ve gümrük suçları, kumar, mevsuf hırsızlık gibi bir çok suç karapara aklamanın öncül suçları arasına alınmıĢtır. Alman Ceza Kanunu‟nun 261. maddesi metnine göre: “Her kim bir baĢkasının iĢlediği bir cürümden, UyuĢturucu Maddeler Kanunu‟nun 29 uncu maddesinin 1. fıkrasının 1 nci bendinde sayılan ve bir baĢkası tarafından iĢlenmiĢ bulunan bir cünhadan kaynaklanan veya cürüm iĢlemek üzere kurulmuĢ bir teĢekkülün üyesi tarafından iĢlenmiĢ cünhadan kaynaklanmıĢ bulunan bir eĢyayı saklar, bunun kaynağını gizler veya kaynağının araĢtırılmasını, bulunmasını, mülkiyetinin devlete geçmesini, müsadere edilmesini,veya böyle bir eĢyanın muhafaza altına alınmasını (el koyma) engellerse veya tehlikeye düĢürürse, beĢ seneye kadar hürriyeti bağlayıcı ceza veya veya para cezasıyla cezalandırılır. Her kim 1. fıkrada tanımlanmıĢ olan bir eĢyayı; kendisi veya bir üçüncü Ģahıs adına temin eder, edinirse, saklar veya kendisi için veya bir üçüncü Ģahıs adına kullanırsa ve bu eĢyanın kaynağını eline geçtiği sırada bunu biliyorsa, cezalandırılır.” 53. 53 Bkz.ĠÇEL/YENĠSEY,”KarĢılaĢtırmalı ve Uygulamalı Ceza Kanunları”, 4. Bası, Beta yayınevi, Ġstanbul 1994 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 147 Ayrıca karapara aklama suçlarında telefon dinleme ve gizli izleme gibi özel araĢtırma tedbirleri uygulanabilmektedir. Karapara aklama kanununa göre, malî kurumlar 20 000 DM veya üzerindeki değerde nakit para, menkul kıymet veya kıymetli taĢ yatıran veya çeken müĢterilerinin kimliklerini tespit etmekle yükümlüdürler. Benzer yükümlülükler sigorta Ģirketleri içinde geçerli olup, Ģüpheli durumlarda miktar ne olursa olsun malî kurumlar ve kumarhaneler kimlik tespiti yapmak zorundadırlar. Kimlik tespiti, Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi ve kayıt tutma kuralları malî olmayan kurumlar için de geçerlidir. Kanunda belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda ilgili kurumlar idarî yaptırıma ve 10 000 DM‟den 200 000 DM‟a kadar para cezasına çarptırılırlar. ġüpheli iĢlemlerin bildirileceği makam her eyalette ayrı olarak tespit edilmiĢtir. Federal düzeyde, Ģüpheli iĢlem bildirimlerini kabul edecek ya da soruĢturmaları yönlendirecek bir birim bulunmamaktadır. Bu nedenle de her eyaletin gümrük ya da polis birimleri yetkilerini korumaktadırlar. 3.BELÇĠKA Belçika‟da karapara aklama suçu Ceza Kanununun 505. maddesinde yer alan genel bir suçtur. Ceza Kanununun 42-3. maddesinde öngörülen karaparanın yasadıĢı kaynağını değiĢtirmek amacıyla transfer, gizleme ve dönüĢtürülmesini ya da suçun iĢlenmesine katılmıĢ herhangi bir kiĢiye yardım etmeyi hedef almaktadır. Karapara ise, bir suçtan doğrudan elde edilen malî avantajlar, mallar, yerlerine ikame edilen değerler ve bu yatırılan avantajların gelirleri olarak tarif edilmiĢtir. Suçun yaptırımı 15 günden 5 yıla kadar hapis ve para cezasıdır. 148 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Suçun manevi unsuru bilme ya da bilmesi gerekmedir. 54 Karapara aklama suçu genel bir suç olmasına rağmen malî kurumların bildirim ve kontrol yükümlülükleri sadece yasada sayılmıĢ bazı ağır suçlara iliĢkindir. Malî kuruluĢların bu yükümlülüklere riayet etmemesinin yaptırımı azami 50 milyon Frank para cezası ve mahkumiyetin basın yoluyla ilanıdır. 10 Ağustos 1998 tarihli yasa, bildirim yükümlülükleri kapsamına gazino yöneticileri, noterler, muhasebeciler, emlak komisyoncuları gibi malî olmayan meslek mensuplarını da almıĢtır. Belçika mevzuatı “güçlü karapara aklama Ģüphesi”nin -karapara aklamanın kanıtını oluĢturabilecek olguların- bildirilmesini öngörmektedir. Karapara aklamayla mücadele için 1993 yılında oluĢturulmuĢ Mali Ġstihbarat Birimi, Mali Bilgileri ĠĢleme Ünitesi (Cellule de Traitement des Informations Financières – CTIF) adını taĢımaktadır. CTIF Adalet ve Maliye Bakanlarının ortak kontrolü altındadır. Bununla birlikte, tamamen otonom bir yapısı olup tüm kararlarını bağımsız Ģekilde almaktadır. Tüzel kiĢiliğe sahiptir ve iki bakan tarafından azami tutarı belirlenen ve kanunda öngörülen mali kurumların katkılarından oluĢan bütçesini kendisi hazırlamaktadır. Personelini de kendisi seçmektedir. Bir Savcı tarafından yönetilmekte ise de adli bir makam ya da bir polis birimi değildir. Amacı, gerçekte, temel olarak adli olan bağımsız idari bir birim söz konusudur. Gerçekten elindeki bilgilerin analizi ciddi bir karapara aklama emaresini ortaya koyuyorsa, muhtemel cezai soruĢturma için Brüksel Kraliyet Savcılığına baĢvurmak zorundadır. Üyeleri Kral tarafından 6 yıllık bir süre için seçilmektedir. Yeniden seçilmek mümkündür.55 54 William PISSORT, Le Money Laundering en Droit Belge, Gazette du Palais, 25 Janvier 1996, s.88. 55 CTIF, rapport d‟activité 1993/1994, s.3. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 149 ġüpheli iĢlem bildirimini yerine getirmeyen mali kurumlara idari para cezası vermek, faaliyet izinlerini iptal etmek, mali kurumun yapacağı bir iĢlemi 24 saat süreyle durdurabilme gibi yetkilere de sahiptir. 01.12.1993-30.6.2000 tarihleri arasında, CTIF‟e 42302 Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunulmuĢtur. Bunların 8094‟ü için dosya açılmıĢtır. 2580 dosya savcılığa intikal ettirilmiĢ, 955 dosyanın incelemesi ise devam etmektedir. Ġntikal eden toplam tutar ise, 5.9 milyar eurodur.56 4.FRANSA A -Ekonomik Suçlar ve Karapara Aklama Alanında Uzman Mahkemeler OluĢturulması Fransız Ceza Yargılaması Yasası(CYY)‟nın IV. Kitabına “Ekonomik ve malî konudaki suçların kovuĢturma, soruĢturma ve hüküm verilmesi “ konulu XIII. BaĢlığı ekleyen 6 .8. 1975 tarihli kanun, 43, 52 ve 382. maddelere göre normal olarak yetkisiz olan bazı mahkemelerin üyelerinin teknik uzmanlığı nedeniyle bundan böyle ekonomik ve malî suçlara bakmasını öngörmektedir. Daha önce savcılık ve sorgu hâkimliği düzeyinde bir dereceye kadar fiilî uzmanlık söz konusu idi (örneğin Paris Savcılığı Malî bölümü gibi). Yasa bu uygulamaları tüm Fransa‟ya yayarak geniĢletmiĢ ve sistem 1 ġubat 1994 tarihli diğer bir kanun ile iyileĢtirilmiĢtir. Günümüzde konu CYY‟nın 704 ve 705. maddelerinde düzenlenmiĢtir. Mevcut durumda; Ġstinaf Mahkemelerinin yetki çevrelerinde, kararname ile belirlenen ve uzman hâkim -savcılardan oluĢmuĢ bir ya da bir kaç Asliye Mahkemesi özel olarak bu suçlara bakmakla görevlidir. Ekonomik ve malî suç kavramı geniĢ olarak ele alınmıĢtır. Zira, bu terim, ekonomik suçlar (emniyeti suistimal, dolandırıcılık ve yakın suçlar, karapara aklama), finans, vergi ve gümrük 56 htttp:// www.ctif-cfi.be 150 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL suçlarının yanısıra, adî ve ticarî Ģirketlere, iliĢkin suçlar ile tüketici, rekâbet, fikrî mülkiyet, inĢaat, imar, bankacılık, borsa, kredi, talih oyunları, taklit, telif hakları ve patent suçlarını da kapsamaktadır. Ceza yargılama yasasının 704 ve 705. maddelerine göre, ekonomik ve malî suçlar hakkında, özel olarak yetkili olan mahkemelerin hâkim ve savcıları lehine yer bakımdan yetkili mahkemelerinkiyle “yarıĢan yetki” sistemi uygulanmaktadır. Yani bu hâkim ve savcılar genel ilkelere göre sahip olduklarının dıĢında ek bir yetkiye sahiptirler. Ayrıca bu hâkim savcılar sadece seçimlik bir yetkiye sahiptirler: gerçekten bu hâkimlerce görülmesi için davaların “büyük bir karmaĢıklık”ta olması gerekmektedir. Öte yandan, uzmanlık mahkemesinin savcı ve sorgu hâkimi, yetkilerini tüm istinaf mahkemesi yargı çevresinde kullanabilir . B- Uzman Yardımcılık d’assistance specialisé) Görevi (La fonction Ekonomik ve malî iĢlemlerin giderek karmaĢıklaĢması ve bu iĢlemlerden kaynaklanan suçlara bakan mahkemelerin artan iĢ yükü karĢısında, mahkemelerin etkinliğinin artırılması için 2 Temmuz 1998 tarih ve 98/546 sayılı yasanın 91/I. maddesi ile “uzman yardımcılık görevi” ihdas edilmiĢtir. Buna göre, ekonomik ve malî suçlara bakan hâkim ve savcılara “dosyaların incelenmesinde yardımcı olmak ve teknik danıĢmanlık yapmak üzere ekonomik ve malî alanlarda çalıĢan devlet memurları arasından ya da ekonomik, malî ve hukuk alanlarında yüksek öğrenim görüp en az 4 yıl meslek tecrübesine sahip ve devlet memurluğuna girme koĢullarını taĢıyan kiĢiler arasından “uzman yardımcı”(assistant spécialisé) lar görevlendirilmektedir. Bu kiĢiler yenilenebilen 3 yıl için tayin edilmekte ve meslek sırrına tâbi bulunmaktadırlar. C- Karapara Aklamanın Cezalandırılması Fransa‟da karapara aklama suçu, 31 Aralık 1987 tarihli kanun ile oluĢturulmuĢtur. Ancak bu yasa sadece uyuĢturucu kaçakçılı- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 151 ğından elde edilen gelirlerin aklanmasını cezalandırıyordu. Bir yıl sonra ise, yurtdıĢıyla bağlantılı malî iĢlemler için Gümrük Kanunu‟nun 415. maddesinde değiĢiklik yapılmıĢtır. 13 Mayıs 1996 tarihli “Karaparanın Aklanması, UyuĢturucu Trafiğine KarĢı Mücadele ve Suç Kazançlarının Müsaderesi ve Zaptı Konusunda Uluslararası ĠĢbirliğine ĠliĢkin Kanun”‟ 14 Mayıs 1996 tarihli Resmi Gazete‟de yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Önceki iki suçun yanısıra, bu kanunla genel bir karapara aklama suçu oluĢturulmuĢtur. Buna göre; “ Asliye ya da ağır cezalık bir suç failinin gelirlerinin ya da malvarlığının kaynağının ya da kendisine dolaylı veya dolaysız bir kâr sağlayan suçun yasalmıĢ gibi gösterilmesi eylemi” ya da “herhangi bir yerleĢtirme, gizleme ya da bir suçun doğrudan ya da dolaylı kazancının dönüĢtürülmesi iĢlemine yardımda bulunma eylemi” cezalandırılmaktadır. Böylece, uyuĢturucu kaçakçılığı ve gümrük kanuna aykırı hareketlerin yanısıra kabahatler dıĢındaki bütün suçlardan elde edilen karaparanın aklanması suç haline getirilmiĢtir. Bu Ģekilde, genel karapara aklama suçu “yataklık” (recel) suçuna “kardeĢ” bir suç olmuĢtur. Henüz içtihatların çok az olduğu bu alanda Fransız hukukçular, suçun unsurlarına iliĢkin “yataklık suçuna dair Yargıtay içtihatlarına paralel açıklamalar yapmaktadırlar. Yine yasa açıklık taĢımadığından “yataklık suçuna paralel olarak, öncül suç failinin aynı zamanda öncül suç parasının aklanması suçunun faili olamayacağı ifade edilmektedir. Basit karapara aklama 5 yıl hapis ve 2.500.000 Frank ağır para cezası ile cezalandırılmıĢtır. Karapara aklama suçunun alıĢkanlık haline getirilmesi, bir meslekî faaliyetin icrasının sağladığı kolaylıkların kullanılması ya da teĢekkül halinde iĢlenilmesi ağırlaĢtırılmıĢ (mevsuf) karapara aklama suçu sayılarak cezaların ikiye katlanması öngörülmüĢtür. 152 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Anılan yasa ayrıca karapara aklamaya teĢebbüsün de tamamlanmıĢ suç gibi cezalandırılmasını öngörmektedir. Fer‟î cezalar olarak da, kamu görevinden ya da suçun iĢlendiği meslekî faaliyetten yasaklanma, müsadere, ikamet yasağı, Fransa dıĢına çıkma yasağı öngörülmüĢtür. Kanun koyucunun genel karapara aklama suçunu oluĢtururken uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen karaparanın aklanmasını (YFCK: 222-34 ilâ 222- 37) “özel” bir suç olarak koruması, Fransa‟nın uluslararası taahhütlerine (1988 Viyana SözleĢmesi) saygı ve uyuĢturucu kaçakçılığına iliĢkin özel soruĢturma kurallarının (özellikle gece araması, gözaltı süresinin uzatılması, geçici tedbirler, dava zamanaĢımı vb.) kullanılabilmesine imkan sağlanması gereği ile açıklanmaktadır. Yasa koyucu yine, Gümrük Kanununun 415. maddesinde öngörülen özel karapara aklama suçunu da gümrük idaresinin, fiiller uluslararası bir nitelik aldığından itibaren gümrük suçlarından (uyuĢturucu, silah ve patlayıcı madde kaçakçılıkları, taklit) elde edilen karaparanın aklanmasına müdahale edebilmesi için, genel karapara aklama suçuyla uyumlaĢtırmak suretiyle korumayı tercih etmiĢtir. Ayrıca yasa, “genel karapara aklama suçunu” bu konuda yargının faaliyetinin etkinliğini sağlamak amacıyla, malî ve ekonomik konularda uzman mahkemelerin yetkisine tâbi kılmıĢtır. Gerçekten kaynağında hangi suç olursa olsun karapara aklama, bakacak olan hâkim ve savcıların uzmanlaĢmasının önem taĢıdığı karmaĢık bir malî suçtur. 13 Mayıs 1996 tarihli yasa ile getirilen Yeni Fransız Ceza Kanunu (YFCK)‟nun 222-39-1 maddesine göre, ”uyuĢturucu kaçakçılığı suçuna karıĢan bir ya da birden fazla kiĢiyle ya da uyuĢturucu kullanan bir çok kiĢiyle daimi iliĢki halinde olan kimsenin yaĢam düzeyine uygun düĢmeyen gelirlerinin kaynağını kanıtlayamaması 5 yıl hapis ve 500 000 Frank para cezası ile cezalandırılan” bir KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 153 suçtur. Burada, uyuĢturucu kaçakçılarının parasından yararlananlara ulaĢmayı hedefleyen bir tür suçluluk karinesi söz konusu olmaktadır. Burada, iddia makamı kiĢinin uyuĢturucu kullanan kiĢilerle iliĢkili olduğunu ve gelirlerinin yaĢam düzeyine uymadığını ispat ederken kiĢi de gelirlerinin kaynağını ispatlayacaktır. Dolayısıyla Ġngiltere ya da Ġtalya‟daki gibi ispat yükünün yer değiĢtirmesinden ziyade, paylaĢtırılması söz konusudur. D-Karapara Aklama Ġle Mücadelenin Merkezi Ġdarî Birimi: TRACFIN 12 Temmuz 1990 tarih ve 90-614 sayılı “Malî KuruluĢların UyuĢturucu Trafiğinden Elde Edilen Sermayelerin Aklanmasıyla Mücadeleye Katılmasına Dair Kanun” ile, kısa adı TRACFIN (Traitement du Renseignement et Action Contre les Circuits Financiers Clandestins “YasadıĢı malî hareketlere karĢı eylem ve bilgi iĢlem kuruluĢu” olan bir birim kurulmuĢtur. Ekonomi, Malîye ve Sanayi Bakanlığına bağlı bu idarî birim, hem malî bilgi merkezi hem de karapara aklamayla mücadelenin uzman kuruluĢudur. Anılan kanun malî kredi kuruluĢlarına ve malî meslek mensuplarına Ģüpheli iĢlemleri bu idarî birime bildirme yükümlülüğü getirmiĢtir. 29 Ocak 1993 tarih ve 93- 122 sayılı “RüĢvetin Önlenmesi ve Ekonomik YaĢamın ve Kamusal ĠĢlemlerin ġeffaflığı”na ĠliĢkin Kanun” suç örgütlerinin faaliyetlerinin gelirlerini de Ģüpheli iĢlem bildirimi kapsamına almıĢtır. 13 Mayıs 1996 tarihli “UyuĢturucu Trafiği ve Karapara Aklamaya KarĢı Mücadele ve Suç Gelirlerinin Müsaderesi ve Zaptı Hakkında Uluslararası ĠĢbirliğine Dair Kanun” ise, döviz büfeleri ve sigorta acentelerini de Ģüpheli iĢlemleri bildirme yükümlülüğü kapsamına almıĢ, ayrıca, benzer yetkileri kullanan ve aynı meslek sırrına tâbi yabancı kuruluĢlarla bilgi değiĢimi yapma imkanı sağlayarak TRACFIN‟in yetkilerini geniĢletmiĢtir. 154 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Aynı kanun döviz büfelerinin kontrolünü kolaylaĢtırmak için bu konuda gümrük idaresine yetki vermiĢtir. Bu amaçla gümrük görevlileri önceden C.Savcısını haberdar etmek Ģartıyla döviz büfelerinde inceleme ve araĢtırma yapma hakkına sahiptirler. Nihayet, 2 Temmuz 1998 Tarih ve 98/546 Sayılı Kanun, noter ve emlak acentelerini de özen ve Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi yükümlülüklerine tâbi kılmıĢtır. TRACFIN 30 personelden oluĢmaktadır. Genel Sekreteri, Gümrükler Genel Müdürüdür. Aynı birimden bir Genel Sekreter yardımcısı bulunmaktadır. Hukukî danıĢman statüsünde görev yapan bir C.Savcısı TRACFIN ile adlî makamlar arasındaki iliĢkiyi sağlamakta ve savcılıklara ulaĢtırılacak dosyalar inceleme elamanının parafı, hukuk danıĢmanının parafı, genel sekreter yardımcının parafı ve Genel Sekreterin imzası ile gönderilmektedir. Ayrıca bir hazine temsilcisi de, ilgili kurumlarla irtibat konusunda görev yapmaktadır. SoruĢturma elemanlarının hepsi (toplam 10 kiĢi) Gümrük Ġdaresinden gelmekte olup, ihtisaslarına, meslekî tecrübelerine ve yabancı dillerine göre seçilmektedirler. Birimin inceleme elemanları yükümlülerden gelen Ģüpheli iĢlemlerin analiz ve değerlendirilmesini yapar. Bu aĢamada, bilgi iĢlem ortamındaki idarî ve malî veri tabanlarından etkin Ģekilde yararlanılmaktadır. 1996 yılından beri daha fazla etkinlik için belirli yükümlü grupları üzerinde çalıĢan 2-3 kiĢilik uzman ekipler oluĢturulmuĢtur. Fransız sisteminde bildirim yükümlülüğüne tâbi her kuruluĢ bünyesinde “Bay TRACFIN” tâbir edilen TRACFIN‟le muhatap olacak birisini tayin etmek zorundadır. Kurum içinden gelen Ģüpheli iĢlem bildirimleri bu “Bay TRACFIN‟in süzgecinden geçerek TRACFIN‟e ulaĢmaktadır. TRACFIN Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunan malî kuruluĢa, verilen süre içinde Ģüpheli iĢlemin yapılmasını durdurmayı emredebilir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 155 Ġyi niyetle bildirimde bulunan malî kurum yönetici ve çalıĢanlarına cezaî, hukukî ve meslekî dokunulmazlık sağlanmıĢtır. Böyle bir bildirimden doğacak zararlar Devlet tarafından tazmin edilecektir. Malî kurumlar toplamı 50 000 Frankı aĢan hesap açılması veya benzeri diğer iĢlemlerde müĢterinin adına iĢlem yaptığı Ģahsın kimliğini tespit etmek zorundadır. Toplam 1 milyon Frankı aĢan ve herhangi bir hukukî veya ekonomik gerekçesi olmadığı düĢünülen olağan dıĢı iĢlemler özel incelemeye tâbi tutulmaktadır. Bu incelemede müĢteri; paranın kaynağı, gönderileceği yer, iĢlemin amacı ve lehdarın kimliği hakkında sorgulanmaktadır. TRACFIN Karapara aklamaya karĢı mücadele eden uluslararası örgütlerle devamlı irtibat halindedir. TRACFIN bilgi kaynaklarının kimliğini gizli tutmayı ve meslek sırrına mutlak riayeti garanti eder. Kendisine ulaĢan bilgilerin karapara aklama dıĢında amaçlarla kullanılması yasaktır. Bu bilgiler hiçbir Ģekilde vergisel amaçlarla kullanılamaz. Ancak, gelen bilgileri inceledikten sonra, Ģayet bunlar takip ettiği amaçlar yönünden derinleĢtirme ya da ek bir soruĢturma gerektiriyorsa, sadece Gümrük ve OCRGDF‟ya; karapara aklama suçunun unsurları oluĢmuĢsa, veya alınan bilgiler özellikle ağır örgütlü suçluluğa bağlı bir suçun iĢlendiğini gösteriyorsa cumhuriyet savcısına bildirmeye yetkilidir TRACFIN 1 ġubat 1991- 31 Aralık 1998 tarihleri arasında 6109 Ģüpheli iĢlem bildirimi almıĢtır. Bunlardan 5537‟si hakkında inceleme dosyası açılmıĢ, bunlar arasından 318‟i savcılıklara intikal etirilimiĢ, 2112 si aktif dosya(savcılığa intikal ettirilmeye elveriĢli), 3107‟si ise açık dosya (yeniden canlandırılabilir) durumdadır. Bu dosyalarda Ģüpheli gerçek kiĢi sayısı 9729, tüzel kiĢi sayısı ise 2870‟dir.57 57 TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999, s.55. 156 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Bu bildirimlerin(toplam 6109) yükümlü gruplarına göre dağılımı ise Ģöyle gerçekleĢmiĢtir58: Banka ve kredi grupları : 4107 Kamu mali kuruluĢları : 1108 Sigorta Ģirketleri : 290 Yardım sandıkları : 2 Yatırım kuruluĢları : 25 Döviz büfeleri : 528 Diğerleri : 49 Bildirim sayısının yıllara göre dağılımına gelince59: 1993 648 1994 683 1995 864 1996 901 1997 1202 1998 1244 E- Karapara Aklamayla Mücadelede ĠçiĢleri ve Adalet Bakanlıklarının Rolü a.ĠçiĢleri Bakanlığı Malîye Bakanlığı‟na bağlı TRACFIN ile birlikte aynı gün ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı Adlî Polis Genel Müdürlüğü bünyesinde “Bü58 TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999,s.59. 59 TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999,s.61. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 157 yük Malî Suçluluğun Önlenmesi Merkezi Bürosu (OCRGDF-Office centrale pour la répression de la grande délinquance financière-) kurulmuĢtur. Bu durum iki kuruluĢun birbirini tamamlayıcı özelliğinin iĢaretidir. Zira Ģüpheli iĢlem bildirimine dayalı olarak TRACFIN tarafından yürütülen malî inceleme, öncül suçun delilini ortaya koyacak olan olan adlî soruĢturmayı yürüten birim tarafından desteklenmelidir. OCRGDF‟nin karapara aklanması alanındaki yetkisi tüm ülkeyi kapsamaktadır. Operasyonel planda her iki kuruluĢ devamlı irtibat halindedir. Özellikle, önlerindeki dosyalarda yürüttükleri araĢtırmalar sırasında, mutlaka birinin daha önce edindiği bir bilgi olup olmadığı sorulmaktadır Dosyanın TRACFIN tarafından savcılığa ulaĢtırılmasından sonra ise, sağlanan bilgilerin içeriğini değerlendirmek, gerekirse ek araĢtırma yapmak ve en etkili eylem metotlarını belirlemek üzere ikili ya da ilgili savcının da katılımıyla üçlü toplantılar yapılmaktadır. b.Adalet Bakanlığı Karapara aklamaya karĢı baĢarı için adlî kuruluĢların da bu mücadelenin gereklerine uygun yapılanmasının taĢıdığı önem dolayısıyla 1 ġubat 1994 tarihli kanun bu suçun uzmanlaĢmıĢ savcılık (malî savcılık) ve mahkemelerce (Asliye Ceza Mahkemesi Ekonomik ve Malî Suçlar Dairesi ve Ġstinaf Mahkemesi Ekonomik ve Malî Suçlar Dairesi) takip ve yargılanmasına imkan sağlamıĢtır. 20 Temmuz 1994 tarihinde, Adalet Bakanlığı Ceza Ġsleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak Malî ve Ekonomik ĠĢler ve Organize suçlulukla Mücadele Genel Müdür Yardımcılığı kurulmuĢtur. Bu Genel Müdür Yardımcılığı bünyesinde ise, özel olarak örgütlü suç, uyuĢturucu kaçakçılığı ve karapara aklamaya karĢı mücadeleyle görevli bir büro oluĢturulmuĢtur. Büronun karapara aklamayla ilgili görevi; OCRGDF tarafından baĢlatılan ya da TRACFIN tarafından Savcılıklara iletilen dosyalara 158 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL iliĢkin soruĢturmaların yargı organları nezdindeki koordinasyonunun sağlanmasında odaklaĢmaktadır. Bu koordinasyon özellikle adlî soruĢturmaların safahatını izlemek ve bu çerçevede birden çok savcılığın yetkili olması durumunda soruĢturmayı sürdürecek savcılığı belirlemek, Uluslararası ve Avrupa ĠĢleri Genel Müdürlüğü ile irtibat halinde Fransa‟daki ve yabancı ülkelerdeki soruĢturmaların uyumunun sağlanmasını kapsamaktadır. Bu koordinasyon politikası, anılan soruĢturmaların sınıraĢan niteliğine bağlı güçlüklerinin gün yüzüne çıkarılmasına ve çoğu zaman görünüĢte bir mağduru bulunmadığı için gizli kalma tehlikesi taĢıyan karapara aklamaya karĢı savcılık ve mahkemelerin biliçlendirilmesine imkan vermektedir. Ayrıca Adalet Bakanlığı, Ġtalya, Hollanda, Ġspanya ve ABD Adalet Bakanlıkları nezdinde görevli irtibat hâkimleri kanalıyla karapara aklama suçlarına iliĢkin adlî yardımlaĢmanın çabuklaĢmasını sağlayarak da, bu mücadeleye etkin olarak katılmaktadır. Adalet Bakanlığı Karapara Aklama ile Mücadele KuruluĢu TRACFIN bünyesinde bir hâkim-savcı hukuk danıĢmanı bulundurmaktadır. Bu danıĢman kurumun Adalet Bakanlığı ve savcılıklarla iliĢkilerini sağladığı gibi yargıya intikal ettirilecek Ģüpheli iĢlemlerinin hukukî değerlendirilmesini de yapmaktadır. Adalet Bakanlığı “RüĢvetin Önlenmesi Merkezi Birimi” aracılığıyla yolsuzluklarla mücadelede de önemli rol oynamaktadır. aa) Rüşvetin önlenmesi merkezi birimi Fransa‟da 1993 yılında Pierre Bérégovay‟ın BaĢbakanlığı sırasında RüĢvetin Önlenmesi Merkezi Birimi(le Service central de prévention de la corruption) KurulmuĢtur. Bu, kendinden çok sözettiren rüĢvet davalarının, özellikle Urba davasının ardından oluĢturulmuĢtur. Adalet Bakanlığı nezdinde kurulu ve baĢlıca üç KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 159 misyona sahip Bakanlıklararası bir birim söz konusudur. Ġlk olarak mekanizmalarnı daha iyi tanıyabilmek için RüĢvete iliĢkin bilgileri bir merkezde toplamak, ikinci olarak, talep eden idari makamlara, seçilmiĢlere ve adli mercilere görüĢ vermek, üçüncü olarak, rüĢvet olayları üzerine ifĢaatta bulunmak isteyen tüm kiĢi, kuruluĢ ya da derneklerle görüĢmek. Birimin bütçesi 3,6 milyon Frank‟tır. Birime bir dosya ulaĢtığında, bir değerlendirme yapılır ve ciddi rüĢvet Ģüphesi görülürse, dosya ivedi olarak Savcılığa iletilir. Ġhbarların doğrudan savcılık ya da polise yapılması da mümkün olmakla birlikte, kiĢiler isimleri ifĢa olmadığından ve dosya daha ağırlıkla ele alındığından bu birime baĢvurmayı tercih etmektedirler. Birimin ağırlıklı rolü araĢtırmaya yardım rolüdür. Birim mekanizmaları tanıması sayesinde soruĢturmacılara nerede ve neyi araĢtırmaları gerektiğini söyleyebilmektedir. Yine görevlilerin duyarlı hale getirilmesi için staj programları düzenlemekte ve kontrol sistemleri geçekleĢtirmeleri konusunda talepte bulunan kamu kuruluĢlarına yardım etmektedir. Uluslararası RüĢvet kuĢkusuz elveriĢli araçlarla takip edilmelidir. Ġdari birimler ve kurumlar düzeyinde daha etkili kontroller mevcut olduğu takdirde kuruluĢlar fonlarını yurt dıĢına transfer ve bunları rüĢvet vermek için kullanmak için daha az kolaylığa sahip olacaktır. Birimin soruĢturma yapma yetkisi yoktur. Bakanlıklararası oluĢu ve diğer idarelerle kontakları dosyaları değerlendirmesine ve iĢleri ilerletmesine imkan sağlamaktadır. 5. HOLLANDA Bugüne kadar karapara ile mücadelede özellikle Hollanda Ceza Yasasının 416. maddesi kullanılmaktaydı. Maddede özetle “söz konusu menfaat ve değer iktisap ettiği veya bulundurduğu anda, bunun yasa dıĢı yoldan elde edildiğini bilerek iktisap eden, bulunduran veya devreden kiĢi” sorumlu tutulmakta ve cezalandırılmaktadır. 160 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Karaparanın aklanmasına karĢı kullanılan ikinci bir yasa maddesi de Genel Vergi Yasasının 68/a maddesidir. Bu maddeye göre “Vergi kanunu gereğince, bir kiĢi tarafından yapılması gereken beyanın yapılmaması, belirlenen süre içerisinde yapılmaması, yanlıĢ veya eksik yapılması, verginin eksik olarak ödenmesi sonucuna yol açmaktaysa” bu kiĢi suçlu durumuna düĢmektedir. Vergi dairesine bağlı soruĢturma görevlileri bu maddeye dayanarak iĢlem yapmaktadırlar. 5 Ekim 1999 tarihinde Hollanda hükümeti tarafından, karapara aklanmasının ayrı bir suç olarak kabul edilmesini öngören bir yasa onaylandı. Getirilen hükme yani, Hollanda Ceza Yasasının mükerrer 420 maddesine göre “Doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir cürümden elde edildiği açıkça belli olan bir nesneyi saklayan veya kaynağını ya da aslen bulunduğu yeri veya malikini gizleyen, ya da bulunduran bir kiĢi, karapara aklama suçu fiilini iĢlemekten 4 yıla kadar hapis veya beĢinci kategoriden (100.000 Florin) para cezasıyla cezalandırılır. Burada özellikle “açıkça belli olan” tabirine dikkat etmek gerekir. Daha önce sözü edilen kanuna göre, menfaat veya değerinin hangi fiilden kaynaklandığının ispat edilmesi gerekmekteydi. Bu terim kanun metnine eklenmek suretiyle, bir nesnenin doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir cürümden elde edildiğinin açıkça belli olması; yani araĢtırma esnasında bu mal varlığının baĢka bir yoldan edinilmiĢ olmayacağının belli olması durumunda, artık söz konusu menfaat ve değerin hangi fiilden kaynaklandığının ispat edilmesine gerek kalmamaktadır. Ayrıca önceki hükümden “ cürüm eĢyasını satma ve saklama” suçlarından yargılama yapılamıyordu. Yeni kanunla bunlar da kapsama dahil edildi. Bunun dıĢında artık kiĢinin kendi iĢlediği suç fiilden elde ettiği menfaat ve değere iliĢkin olarak da cezalandırılması mümkündür.60 60 Hollanda‟da Karapara Aklama ile Mücadele, MASAK yayın no 3, Ankara 2000, s.29,30. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 161 6.ĠNGĠLĠTERE UyuĢturucudan elde edilen paranın aklanmasını önleyen temel kanun 1986 tarihli UyuĢturucu Ticareti Suçları Kanunu (Drug Trafficking Offences Act)‟dur. Bu kanun ile uyuĢturucu suçlarının kazançlarının soruĢturulması, tespit edilmesi, zapt edilmesi kolaylaĢtırılmıĢ, suçlunun hüküm giymesinin ardından müsadere kararının verilmesine imkan tanınmıĢtır. 1989 tarihli Terörizmin Önlenmesi Kanunu (Prevention of Terrorism Act) da terörist örgütlerin fonlarını aklamayı suç sayarak, benzer hükümlere yer vermiĢtir. Karapara Aklanmasına ĠliĢkin Avrupa topluluğu Direktifi ve 1993 tarihli Kriminal Adalet Kanunu (Criminal Justice Act) nun yürürlüğe girmesiyle, artık tüm ağır(ciddi) suç gelirlerinin aklanması ayrı bir suçdur. Ġngilitere‟de para aklama ile mücadelede yeralan otoritelerin baĢında polise bağlı bir departman olan Ulusal Kriminal İstihbarat Birimi (le National Criminal Intelligence Service -NCIS-) gelmektedir. Birim, polis gücü, gümrük yetkilileri ve uzman kamu görevlilerinden oluĢmaktadır. Birimin görevi, uyuĢturucu ve karapara aklama suçları ile ilgili olarak bilgi toplamak, değerlendirmek ve gerekirse polis ve gümrük memurlarını haberdar etmektir. Çok çeĢitli birimlerinde toplam 600 kiĢi görev yapmaktadır. Görüldüğü gibi, birim soruĢturma yürütmez. Ancak topladığı bilgileri diğer soruĢturma birimlerine iletir. NCIS‟nin içinde yer alan uyuĢturucu maddeler bölümü iki kola ayrılmaktadır. Birincisi uluslararası branĢ olup dıĢarıda görevli uyuĢturucu alanındaki Ġngiliz irtibat görevlileriyle ilgilenmektedir. Ġkincisi ise, dört birimden oluĢan uyuĢturucu maddeler ve karaparanın aklanması bölümüdür. Bizi burada ilgilendiren bunlar arasında yer alan finans birimidir. Bankalar ve diğer finans kurumlarından gelen Ģüpheli iĢlemlere iliĢkin raporları bu birim incelemektedir.61 61 VALLANCE,s.14. 162 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL UyuĢturucunun dağıtımı ve diğer ilgili suçların soruĢturulmasında sorumluluk polise ait iken, sonucunda para aklama faaliyetini de doğurabilecek uyuĢturucunun Ġngilitere‟ye giriĢi olaylarında soruĢturmayı Gümrük yetkilileri (HM Customs) üstlenmektedir. 1993‟te yayımlanan ve 1 Nisan 1994‟ten itibaren yürürlüğe giren Karapara Aklanmasına ĠliĢkin Yönetmelikler ile, finans sektörüne kimlik tespiti, kayıt tutma, Ģüpheli iĢlemlerin bildirilmesi, ve bu amaçlara yönelik eğitim programları düzenlenmesi yükümlülükleri getirilmiĢtir. Ġngiltere‟de yaklaĢım malî iĢlemlerin düzenli olarak bildirilmesi yerine, Ģüpheli iĢlemlerin tespit edilmesidir. ġüpheli iĢlemlerin bildirimi prosedürü oldukça iyi iĢlemektedir, otoriteler bu konuda malî sektörle oldukça etkin bir iĢbirliği tesis etmiĢlerdir. Ġngiltere‟de uyuĢturucu madde suçları kanunu 1986‟dan beri fonların yasal kaynağının ispatı yükünün ters çevrilmesini öngörmektedir. Bir Ģahıs uyuĢturucu madde kaçakçılığı suçlusu olarak kabul edildiği zaman mahkeme mahkumiyetinden itibaren ne zamanda olursa olsun ya da kovuĢturmadan önceki altı yıl içinde kendine verilen, onun tarafından tediye ya da mükafat (karĢılık) olarak alınan elindeki tüm malların isnat edilen kaçakçılıktan elde edilmiĢ olduğunu değerlendirebilir. 7.ĠSVĠÇRE Ġsviçre‟de en az bir yıl hapis cezasını gerektiren suçtan kaynaklanan gelir karapara olarak tarif edilmiĢ, bu tür suçlardan elde edilen gelirlerin saklanması, gizlenmesi ve diğer aklama iĢlemleri cezai müeyyideye bağlanmıĢtır. Ġsviçre Federal Parlamentosu 23 Mart 1990 Kanunu ile Ġsviçre ceza yasasına karapara aklama ile malî iĢlemler alanında dikkat KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 163 göstermede kusuru cezalandıran iki yeni madde -305 ek 1 ve 2.eklemiĢtir. Söz konusu değiĢiklik iki bölümden oluĢmakta ve aĢağıdaki yaptırımlar yer almaktadır: 1.Suç kökenli fonların veya varlıkların kaynakların ortaya çıkarılmasını engelleyen veya engellemeye çalıĢan kiĢiler hapis cezası ile cezalandırılırlar. 2.Büyük haksızlık ve mağduriyetlere sebep olan durumlarda beĢ yıla kadar cezai hizmet veya hapis cezası uygulanır. Hapis cezasıyla birlikte 1 milyon Ġsviçre Frangına kadar para cezası da verilir. Büyük haksızlık ve mağduriyet yaratan durumlar, özellikle suçlunun; a. Organize suç Ģebekesinin üyesi olması, b. Karaparanın aklanması amacıyla oluĢturulmuĢ yasa dıĢı bir grubun üyesi olması, c. Profesyonelce hareket ederek yasa dıĢı yollardan büyük kar elde etmesi, olarak tanımlanmaktadır. 3. Suçlu, öncül suçun yabancı bir ülkede iĢlenmiĢ olması ve o ülkede cezalandırılıyor olması halinde de gerekli cezaya çarptırılır. Nakit iĢlemlerinde gerekli azami dikkatle ve basiretle hareket edilmemesi konusunda da Ġsviçre Ceza Yasası bir yaptırım getirmektedir. ġöyle ki: Yabancı fon ve varlıkları kabul eden mevduat açan, yatırım veya transferi konusunda yardımcı olan ve varlıkların kaynağının ve esas sahibinin belirlenmesinde koĢulların gerektirdiği yeterli dikkati göstermeyen kiĢiler bir yıla kadar hapis ve para cezasına çarptırılır. Malî kurumların 25 000 Ġsviçre Frangı yada daha yüksek tutarları ihtiva eden tüm iĢlemlerde müĢterilerinin kimliklerini tespit 164 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL yükümlülüğü, ayrıca Ģüpheli iĢlemleri bildirme mecburiyeti bulunmaktadır. 1 Nisan 1998 tarihinde yürürlüğe giren yeni karapara aklama kanunu ise, bankaların yanısıra diğer malî kuruluĢlara da kabul ettikleri, yönettikleri ya da transfer ettikleri tüm aktiflerin en son yararlananının ve müĢterilerinin kimliğini tespit etmek; “alıĢılmadık göründüğü zaman veya bazı emareler bu aktiflerin dolaylı ya da dolaysız bir cürümden geldiğini ya da bir suç örgütü tarafından kontrol edildiğini gösteriyorsa iĢlemin kaynağına iliĢkin ek bilgi sağlamak mecburiyeti getirmiĢtir. Ayrıca anılan kanuna göre malî kurumlar, karapara aklamaya “özel bir danıĢman” ya da birim oluĢturacaklardır. Bu danıĢman ya da birim malî kurum personeline karapara aklanmasına iliĢkin problemlerinde yardımcı olacaktır. Personelin eğitimine, yönetime, “alıĢılmadık” iĢlemlerde çalıĢanlara yardımcı olacak ve savcılıkla bağlantıyı sağlayacaktır. Ancak Ġsviçre mevzuatı, Ġsviçre dıĢındaki vergi kaçakçılığını suç saymamakta ve bu parayı banka sırrı ile korumaktadır. 8. ĠTALYA Ġtalyan Ceza Kanunu‟nda narkotik maddelerin üretimi ve yasadıĢı ticaretinden elde edilen veya soygun, gasp, fidye istemek maksadıyla adam kaçırarak elde edilen kazançlar karapara olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım yeterli bulunmadığından, müsnet suçun kapsamının 5 yıldan fazla süreyle hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılan suçları kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi gündemdedir. Ġtalya‟da anti-mafya kanunları-19 mart 1990 tarihli 55 nolu yasayla tamamlanan 12 Eylül 1982 kanunu- suç paralarını aklama Ģüphelisi malîyeci (para babası)nın iyiniyetini kanıtlamak zorunda olduğunu öngörmektedir. Ġtalyan Ceza Kanununun 416 bis maddesi mafya tipi suç örgütlerini cezalandırmaktadır. Bizim “çıkar amaçlı suç örgütü” ta- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 165 nımımıza ilham olan maddeye göre; “Üç ya da daha fazla kiĢiden oluĢan mafya tipi bir örgüte üye olanlar 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Örgütü kuran, yöneten ya da örgüt adına faaliyette bulunanlar sırf bu eylemlerinden, 4 yıldan 9 yıla kadar hapis ile cezalandırılırlar. Cünha ya da cürüm iĢlemek için mensupları, örgütsel bağdan, bağımlı kılma durumu ve susmaya zorlamadan doğan yıldırma gücünü kullanıyorlarsa ve doğrudan veya dolaylı biçimde ekonomik faaliyetlerin, ruhsatların, imtiyazların, piyasaların ve kamu hizmetlerinin kontrol ya da idaresini ele geçirmek ya da kendisine ya da baĢkasına yarar ya da haksız çıkar sağlamak ve nihayet oyların serbestçe verilmesini engellemek, oy elde etmek ya da baĢkasına oy temin etmek için hareket ediyorlarsa örgüt mafya tipi örgüttür. Eğer örgüt silahlı ise, uygulanacak ceza birinci bendde öngörülen hallerde 4 yıldan on yıla kadar, ikinci bende öngörülen hallerde 5 yıldan 15 yıla kadar hapistir.” 20 Kasım 1991 tarih ve 367 sayılı “Suç Örgütlerince ĠĢlenen Suçlara ĠliĢkin ĠĢlemlerdeki AraĢtırmaların Koordinasyonu Hakkındaki Kararname” ile, mafya tipi organize suçlulukla mücadeleye yönelik Ulusal Anti Mafya Bürosu ve Anti Mafya Bölge Büroları oluĢturulmuĢtur. Anti Mafya Bölge Bürosunda özellikle deneyimli C.savcıları görev yapmaktadır. Bunlar Ġstinaf Mahkemelerinin yetki alanlarındaki idarî merkezlerde 26 C.Savcılığı bürosundan oluĢmaktadır. Anti Mafya Bölge Ofisi Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu‟nun 51(3)(a) bölümünde yeralan mafya tipi suçların iĢlenmesi yada teĢebbüs edilmesi olaylarında C.Savcısının görevlerini yapar. Ulusal Anti Mafya Bürosu Yargıtay‟daki C.Savcılığı Bürosunun himayesinde oluĢturulmuĢtur ve mafya tipi suçların araĢtırmalarının etkinliğinin arttırılmasında koordinasyon görevine sahiptir. Ceza Usul Kanununun 371a maddesi Anti Mafya BaĢsavcısına Koordinasyon rolü vermektedir. Ulusal Anti Mafya Bürosu soruĢturmaları sırasında, Mafya SoruĢturma Bürosu, Jandarma, Malî polis ve Devlet Polisinden yararlanmaktadır. Örgütlü suçla ilgili tüm bilgiler bu büroda toplanmaktadır. Büronun yapısı, departmanlar 166 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL (Mafya, Camorra, yeni Mafyalar, Ndrangheta ve Sacra Corana Unita, Analiz ve dokümantasyon, uluslararası iliĢkiler, teknik ve bilgi yardım) ve birimler (korunma tedbirleri, Ģüpheli iĢlemler, fidye ya da ödül için adam kaçırma) Ģeklindedir. Karaparanın soruĢturma ve kovuĢturulmasını düzenleyen hükümler ise 1992 yılında çıkarılan 172 ve 356 sayılı kanunlarla düzenlenmiĢtir. YerleĢikler, Liret veya döviz cinsinden 20 milyon lireti aĢan sınır ötesi transferleri yetkili bir aracı kurum aracılığıyla yapmak zorundadırlar. Kayıtlı menkul kıymetlerin sınır-ötesi transferi sırasında yerleĢiklerin gümrükte özel bir form doldurmaları gerekmektedir. Adı geçen düzenlemeler vergi kontrolünü hedeflemekle birlikte, Ġtalyan para aklama ile mücadele sisteminin de önemli bir bölümünü oluĢturmaktadır. Ayrıca tüm malî kurumlar, Bankalar ve malî kurumlar 20 milyon lireti aĢan iĢlemler için müĢterilerin kimliklerini tespit etme ve gerektiğinde açıklamak ile yükümlüdürler. Malî kurumlar tarafından rapor edilen Ģüpheli iĢlemleri soruĢturan makam, Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan Özel Döviz Birimi (NSPV) dir. Bu birim hem ulusal hem de uluslararası düzeyde faaliyet göstermekte olup, malî kurumları sorgulamaya iliĢkin özel yetkilerle donatılmıĢtır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 167 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK HUKUKUNDA KARAPARA AKLAMANIN CEZALANDIRILMASI I. KARAPARA AKLAMA SUÇU Türkiye‟de kayıtdıĢı ekonomi kaynaklarının giderek büyümesi ve geliĢmesi, Türk parasının kıymetini koruma mevzuatındaki aĢırı liberalleĢme, “karaparanın Türkiye‟de de aklanmasına neden olmuĢtur. Özellikle yabancı ülkelerde elde edilen gayrimeĢru kazançların, döviz ithalinin bir sınırlamaya bağlı olmaması nedeniyle, Türkiye‟de aklanma ihtimalînin ortaya çıkması, bir çok modern hukuk sisteminde bu konuda düzenlemelerin bulunması, 1988 Viyana SözleĢmesini onaylamamız ve Türkiye‟nin de üyesi olduğu FATF‟ın tavsiye kararlarının iç hukuka aktarılması gereği Türk yasa koyucusunun da konu ile ilgili bir düzenleme yapmasında etkili olmuĢtur Ancak karapara aklama yeni bir olgu olmayıp suç ve suçlulukla özdeĢ bir süreçtir. Nitekim, TCK 296 (Suçun iĢlenmesinden sonra failin cürümden istifadesini temin) ile TCK 512 ve 579. maddelerinde cürüm eĢyasını satın almak ve ayrıca “paranın ve eĢyanın alındıktan veya ele geçirildikten sonra kaynağının gayri meĢru olduğunun öğrenilmesi halinde ilgili makama bildirimde bulunulmamak” TCK 580. maddesinde suç olarak görülmüĢtür. Hukukumuzda karaparanın aklanması suç olarak 13.11.1996 tarih ve 4208 sayılı kanunla kabul edilmiĢtir. Anılan yasa, 19.11.1996 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiĢ bulunmaktadır. 168 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Böylece mevzuatımıza karapara deyimi de girmiĢtir. Yasanın çıkartılma amacı birinci maddesinde ifade edildiği Ģekilde: “Karapara aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemek”tir. Yasada karapara kaynakları itibariyle tarif edilmiĢtir. Suçun maddi konusu karaparadır. Hangi suçlardan elde edilen paraların karapara sayılacağı ülkelere göre değiĢmektedir. Bazı ülkeler her türlü suçtan, bazıları belirli bir hapis cezasının üzerindeki suçlardan elde edilen parayı karapara kabul etmekte, bazıları ise karapara doğuran suçları tek tek sıralamaktadır. Kanunumuz da bu son yöntemi, diğer bir anlatımla kazuistik bir yöntemle suçları sıralamayı seçmiĢtir. Suçun hukukî konusu ise karaparanın aklanmasıdır. 1. MEVZUATIMIZ BAKIMINDAN KARAPARANIN TANIMI Karaparanın tanımı 4208 Sayılı Kanun‟un 2. maddesinin a fıkrasında verilmiĢtir. Buna göre; aĢağıda açıklanan kanunlarda suç sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para ve sair menfaatler karapara kabul edilmiĢtir: 1-1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve takibine Dair Kanundaki 2-6136 Sayılı AteĢli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanundaki 3-2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkındaki Kanundaki, 4-2863 Sayılı Kültür ve Tâbiat Varlıklarının Korunması Hakkındaki Kanundaki 5-213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 359/b maddesindeki fiiller ile, 6-Türk Ceza Kanunundaki Devletin ġahsiyetine KarĢı ĠĢlenen Cürümler, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 169 7-T.C.K.nun 125-173. maddeleri arasında yer alan “ Devletin ġahsiyetine KarĢı ĠĢlenen Cürümler” 8-T.C.K.‟nun bazı maddelerinde yer alan suçlar, Bu maddeler Ģunlardır: 179, 192, 264, 316, 317, 318, 319, 322, 325, 332, 333,335, 339, 341, 342, 345, 350, 403, 404, 406, 435, 436, 495, 496, 497, 498, 499, ve 500, 504, 506. Bu maddeler de konu edilen fiiller ise, adam kaçırma, Ģantaj,silah kaçakçılığı, kalpazanlık, sahte para ve resmi bilet ticareti, resmi mühür, damga ve evraklarda sahtekarlık, uyuĢturucu madde ticareti, fuhĢa aracılık, yağma, yol kesme, adam kaldırma, ağır dolandırıcılık ve hileli iflastır. Görüldüğü gibi, kanun koyucu karaparayı tanımlarken sayma olarak nitelendirilen yöntemi uygulamıĢtır. Ancak bu yöntem doktrinde oldukça eleĢtirilmektedir. Gerçekten, yasanın adı karaparanın aklanmasının önlenmesidir. Bunun için ise öncelikle karaparanın söz konusu olması gerekir. Kapsam dıĢı bazı suçlar ise karaparanın elde edildiği en yaygın ve klasik suçlardır. Türkiye‟de meĢru olmayan kazançların büyük bir kısmı bu maddelerin ihlâli biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bugün ülkemizde sıkça görülen ve miktar olarak en büyük suistimallerin bankalar ve diğer malî kurumlar aracılığı ile yapıldığı da bir baĢka gerçektir. Son zamanlarda ülkemiz sürekli malî sektördeki suistimaller ve skandallarla sarsılmıĢtır. Ancak yeni düzenleme bu gerçeğe rağmen emniyeti suistimal suçunu, tefecilik ve Bankalar Yasasını kapsam dıĢı bırakmıĢtır. Ayrıca tadaden sayılan suçlar arasında sermaye piyasası suçlarının bulunmaması, içeriden bilgi almak yoluyla haksız para kazanılmasının (insider-trading) karapara kapsamı dıĢında kalmasına neden olmaktadır. Buna göre bir Ģirketin genel müdürü sahip olduğu bilgilerle borsada milyonlarca dolar kazanınca bu para karapara olmamaktadır. Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanun nedeni ile elde edilen yasadıĢı kazanç kanun kapsamına alınırken Gümrük Kanu- 170 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL nu buraya dahil edilmemiĢtir. 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun‟daki suçlar da, karapara kapsamı dıĢında bırakılmıĢtır. Türk Ceza kanunu açısından yapılan düzenleme de oldukça eksik bulunmaktadır. Örneğin TCK‟nun Ġkinci Kitabının Birinci Bab‟ında yer alan 125- 173. maddeler arasında düzenlenen suçlar genelde devletin temel nizamı aleyhine iĢlenen suçlar olup, bu suçların failleri genelde kazanç saikiyle değil, ülkenin kurulu nizamını yıkmak veya bozmak amacı ile hareket etmektedirler. Yasanın bu suçları kapsamına alıp, buna karĢılık devlet idaresi aleyhine iĢlenen suçlardan basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüĢvet, memuriyet görevini ihmal veya kötüye kullanma gibi bazı suçları kapsamına almaması çok önemli ve kabul edilemez bir eksikliktir. Hükümet teklifinde; karapara, kanunların suç saydığı fiillerin iĢlenmesinden elde edilen para veya para yerine geçen evrak ve senetleri, mal veya gelirleri ve bir para biriminden diğerine çevrilmesi de dahil olmak üzere bunların birinden diğerine dönüĢtürülmesinden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak tanımlanmıĢtı. Ancak ĠçiĢleri Komisyonu‟nda bu tanım uzun süre tartıĢılmıĢtır. TartıĢmalar sonucunda “Kanunların suç saydığı fiiller” ibaresi çok geniĢ olduğu ve tasarının amacıyla bağdaĢmayacağı gerekçesiyle verilen ve Komisyonca kabul edilen önerge ile karapara tahdidi Ģekilde tanımlanmıĢtır. 2.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN UNSURLARI A-Yasal unsur 4208 Sayılı yasanın 2/b fıkrasında,”Karapara aklama suçu:T.C.K.nun 296’ncı maddesinde belirtilen haller haricinde, 2/a maddesinde sayılan fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen karaparanın elde edenlerce meşruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edenlerce veya başkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 171 malîkinin değiştirilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tâbi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukukî sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiştirilmesi veya transfer yoluyla aklanması veya karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiilleri ifade eder’ Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Burada yasa koyucunun 1988 Viyana SözleĢmesi‟nin “Suçlar ve Yaptırımlar” baĢlıklı 3. maddesinin 1(b) (i), (ii) ve (c) (i) paragraflarından esinlendiği görülmektedir. B-Ön Ģart: öncül suçlardan birinin iĢlenmiĢ olması Kanun koyucu 2/a bendinde sayılan suçlardan (uygulamada, ön suç ya da öncül suç olarak ifade edilmektedir.) birinin iĢlenmiĢ olmasını karaparanın aklanması suçu için bir önĢart olarak öngörmüĢtür.62 Yasanın 2/a maddesinde belirtilen fiiller kiĢi veya kiĢilerce iĢlenmek suretiyle bunların iradi veya irade dıĢı hareketleri ile para veya parayla temsil edilen bir menfaat elde edilmiĢ olması halinde ön Ģart gerçekleĢmiĢtir. Görülüyor ki, karapara aklama suçundan önce bir baĢka suç iĢlenmiĢtir. Bu çerçevede karapara aklama suçunu düzenleyen kanuni tip, bir suçu, diğer bir suç fiiilinin önĢartı olarak kabul eden kanuni tiplerden sayılmalıdır.63 Öncül suç karapara aklama suçu iliĢkisi hakkında Ģunlar söylenebilir. 62 Fransızca'da önĢart sayılan suç terimi karĢılığı, “infraction principale”, “infraction préalable”, “infraction antécédente” ya da „infraction d‟origine” terimleri kullanılmaktadır. Bizde de giderek yerleĢen “öncül suç” tâbirinin yanısıra “temel suç”, “müsnet suç”, “kaynak suç”, “ön suç” tâbirleri de daha az olarak kullanılmaktadır. 63 Tuğrul KATAĞLU, 4208 Sayılı Kanun ile Düzenlenen “Karapara Aklama Suçu” nun Yapısına ĠliĢkin Bazı Gözlemler, Vergi Dünyası, Mart 1999, S:211, s.122. 172 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL aa) Ġlk olarak, önceki suç bakımından kesinleĢmiĢ bir mahkumiyet hükmü gerekli değildir. Ancak, suçun iĢlenip iĢlenmediğinin nispi muhakeme- asıl muhakemeye yardımcı olacak biçimde yoluyla tespiti zorunludur. Bununla beraber, önceki fiilin suç teĢkil etmediğine dair kesinleĢmiĢ bir hüküm var ise, aynı sonuca varılamaz. bb) Asıl suç olan karapara aklama suçu önĢartı teĢkil eden suçtan ayrı surette takip edilen bağımsız bir suçtur bu nedenle, ön Ģart teĢkil eden suç hakkında dava ve cezayı düĢüren sebeplerin bulunması asıl suçun kovuĢturulmasını engellemez. Yine, yataklık suçu gibi, öncül suç faili ölmüĢ bulunması, ya da bilinmemesi nedeniyle kovuĢturulmasa ya da mahkum edilemese bile karapara aklama suçu oluĢur. Yargılama sırasında, zamanaĢımına uğramıĢ önceki fiil, nispi muhakeme sonucunda sadece asıl muhakemeye yardımcı olacak biçimde değerlendirilecek, bununla birlikte dava zamanaĢımına uğramıĢ önceki fiil için bir mahkumiyet hükmü verilmeyecektir. 64 cc) 4208 Sayılı Kanun yeni bir suç olarak “karapara aklama suçunu “ yaratmaktadır. Bu suçu yaratırken TCK ve özel kanunlardaki bazı fiillerin iĢlenmiĢ ve bundan bazı menfaatler elde edilmiĢ 64 Nitekim,TCK‟nun 512. maddesinde düzenlenen “cürüm mahsulü malı almak, muhafaza etmek, saklamak” suçu da önĢart (bir baĢka suçun iĢlenmiĢ olması) gerektıren suçlardandır. Aynı hususlar bu suç için de tartıĢılmıĢ ve aĢağıdaki sonuçlara ulaĢılmıĢtır: Suç mahsulü malı almak, saklamak suçunun muhakemesine baĢlamak için, önceki suça iliĢkin mahkumiyetin bulunması zorunlu değildir. Eğer ilk suç Ģikayete bağlı bir suç ise, Ģikayetin yokluğu önemsizdir. Keza ilk suçun faili isnat kabiliyetinin yokluğu veya Ģahsa bağlı cezasızlık sebebi dolayısıyla cezalandırılamıyor ise (mesela malı çalanın oğlu olmak gibi T.C.K. 524) cürüm mahsulü malı almaktan dolayı fail cezalandırılır, ikinci suç oluĢmuĢtur. Keza, ilk suçun zamanaĢımına uğraması veya affa uğraması halinde de cürüm mahsulü malı almak suçu vardır. Doğan SOYASLAN,Ceza hukuku,Özel Hükümler, SavaĢ yayınevi, Ankara 1999,s.272. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 173 olmasını ön Ģart olarak öngörmektedir. ÖnĢart sayılan fiiller zaten önceden baĢka kanunlarda suç sayılmıĢtır ve bu fiillerin daha ağır bir ceza getirilerek cezalarının arttırılması da söz konusu değildir. Bu itibarla, sadece, kanunda tanımlanan karaparanın aklanması fiillerinin 4208 Sayılı Yasanın yürürlülük tarihinden önce iĢlenip bitmiĢ olması halinde, yasanın geçmiĢe uygulanmasından söz edilebilir. Karapara aklama fiilinin yasanın yürürlülük tarihinden sonra iĢlenmesi ya da kanunun yürürlülük tarihinden önce baĢlayıp yürürlülük tarihinin ötesine sarkması durumlarında sanık aleyhine kanunun geçmiĢe uygulanmasından bahsedilemez. dd) Öncül suçun kanıtlanması iddia makamına düĢmektedir. Ancak öncül suçun varlığının koĢulları tam olarak aydınlatılamasa da- saptanması halinde, öncül suç failinin fiilen cezalandırılıp cezalandırılmaması önemli değildir. Hatta, aklanan karaparanın kaynağı suçun failine iliĢkin kesinleĢmiĢ beraat kararı eğer öncül suçun varlığını ya da vasıflandırılmasını açıkça inkar etmiyorsa sonradan karapara aklama suçundan kovuĢturmaya engel olmaz. ee) Karapara aklayıcı, öncül suçun faili yaĢ, ceza ehliyetini kaldıran nedenlerle sorumsuz bile olsa cezalandırılacaktır. ff) Öncül suç failinin özel affa uğraması da sonuç karapara aklama suçu failinin cezalandırılmasını etkilemeyecektir. gg) Öncül suç failinin ceza bağıĢıklığından yararlanması da önemli değildir. hh) Öncül suçun yurtdıĢında iĢlenmiĢ olması da önem taĢımaz. Yataklık suçu gibi karapara aklama suçu da Türk kanununa göre cezalandırılır. Çünkü farklı bir suç söz konusudur. Strazburg SözleĢmesinin 2. parağrafı da, cezalandırmaya iliĢkin hükümlerin uygulanması için “öncül suçun sözleĢen tarafın ceza mahkemelerinin yetkisine girip girmediğinin önemli olmayacağını öngörmektedir. 174 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL C- Maddi unsur: Maddi unsuru oluĢturan eylemler sistematik olarak iki grupta toplanabilir; a- Karaparayı elde edenlerce işlenebilecek fiiller -Karaparanın değerlendirilmesi, Buradaki değerlendirmeyi değer kazandırma olarak anlamamak gerekir. Gerçekten yasaya göre karaparanın Ģu veya bu biçimde Ģekil değiĢtirmesi, yani bu paranın baĢka bir değere dönüĢtürülmesi değerlendirme olarak kabul edilecektir.65 Örneğin karaparanın bankaya, döviz, altın, menkul kıymet, taĢınır ve taĢınmaz mallara yatırılması. -Karaparanın kullanılması, Örneğin yurtdıĢına seyahat edilmesi, -Karaparanın kaynak veya niteliğinin veya zilyed ya da malîkinin değiştirilmesi, gizlenmesi; Örneğin paravan ya da hayali firmalar, sahte isimler kullanılması, yanlıĢ isimle hesap açılması, karaparanın gazino fiĢi alınarak kumar kazancı gibi gösterilmesi. -sınır ötesi harekete tâbi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, örneğin hayali ihracat yani gönderilmeyen bir mal karĢılığı döviz getirilerek dıĢarıdaki karaparanın ülkemize getirilmesi, karaparanın vergi cennetlerine veya yurtdıĢına transferi, nakdin fiziki olarak yurtdıĢına çıkarılması. b-Karaparayı elde edenler dışındaki (başka) kişiler tarafından işlenebilecek fiiller -iktisap edilmesi, 65 Süheyl DONAY, 4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler, Radikal, forum sayfası, 17.1.1997 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 175 -bulundurulması, bu eylemin suç sayılmasının nedenleri olarak, suç örgütleri arasında nakit halindeki karaparanın malî sisteme sokulmadan değiĢim aracı olabilmesi, diğer bir ifadeyle kullanılabilir olması ve karapara ile mücadele de temel amaçlardan birinin de elde edilen gelirlerin kullanılmasını engelleyerek suç örgütlerinin sürekliliğini kesintiye uğratmak olması gösterilebilir. Bu suçun karaparayı elde edenlerce iĢlenmesi ise mümkün değildir. Çünkü bu durumda, gelirin sahibine ulaĢması anında, elde edilen karapara üzerinde aklamaya yönelik bir iĢlemden bahsetmek mümkün değildir.66 -kullanılması, -kaynak veya niteliğinin veya zilyet yada malikinin değiştirilmesi, gizlenmesi . nakit paranın menkul kıymetlere, altına, hamiline bonoya dönüĢtürülmesi, kumar fiĢi alınması, Bildirim mecburiyetinin bulunduğu durumda kasıtlı olarak susmak gizleme olarak değerlendirilebilir. -sınır ötesi harekete tâbi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, örneğin nakdi fiziki olarak yurtdıĢına çıkaran kuryenin eylemi. -Öncül suçların hukukî sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla karaparanın kaynağının veya yerinin değiştirilmesi; transfer yoluyla aklanması; karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiiller . Bu suçlar bağlı hareketli suçlardır. BaĢka bir deyiĢle, karapara aklama ancak yasada belirtilen hareketlerle gerçekleĢtirilebilecektir.67 66 AKAR, s.121. 67 Süheyl DONAY, 4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler, Radikal, forum sayfası, 17.1.1997 176 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Öte yandan, bu suçlar “seçimlik hareketli” suçlardır. Yasada gösterilen hareketlerden herhangi birinin yapılması halinde suçun meydana gelmesi mümkündür. Yasada belirtilen eylemlerin tümünün veya bir kısmının yapılmasına gerek yoktur. Bu nedenle, yasanın öngördüğü hareketlerden bir kaçını bir biri ardından yapan kimse o suçu bir kez den çok iĢlemiĢ olmaz. Eyleme içtima hükümleri uygulanmaz. Yasa koyucu çok çeĢitli hareketleri maddi unsur içine alarak karaparanın aklaması suçunun her türlü karapara aklanması yöntemini kapsamasını amaçlamıĢtır D- Manevi Unsur Karaparanın aklanması suçunda suçun oluĢumu için “genel kast” yeterlidir. Çünkü yasa, özel olarak dikkatsizlik ya da ihmal halini öngörmemektedir. Ayrıca herhangi bir saik ya da maksat aramaya gerek yoktur. Kastın varlığı için yasada sayılan karaparayı kullanma, iktisap etme, sınır ötesi harekete tâbi tutma vs. iradesi olmalıdır. 1988 BM SözleĢmesi‟nin suçlar ve yaptırımlar baĢlıklı 3. maddesi de; ”her bir taraf, aĢağıda sayılan fiilleri, kasdi olarak iĢlediği zaman, kendi hukukunda suç olarak ihdas etmek için gerekli önlemleri alacaktır” demek suretiyle kasıt unsuruna yer vermiĢtir. 4208 sayılı yasaya iliĢkin Hükümet teklifinde “bilme” unsurunun yanısıra “bilmesi gerekme” unsuruna da yer verilirken Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinde bu unsur yer almamıĢtır. a.Kast’ın ispatı ve ortaya çıkardığı sorunlar Yasanın 2/b maddesine göre, öncül suça iĢtirak etmeyen, ancak karapara aklama suçunun maddi unsurunu oluĢturan eylemleri gerçekleĢtiren failin aklanan karaparanın (T.C.K.nun 296‟ncı maddesinde belirtilen haller haricinde) 2/a maddesinde sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edildiğini bilmesi gerekir. Bilme unsuru KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 177 somut olarak değerlendirilecektir. Bu bağlamda hakim sanığın kiĢisel durumu, mesleği, iĢi, eğitimi ve çevresini dikkate alacaktır. Ġlk olarak yasada sayılan öncül suçlardan birinin veya birkaçının varlığının kanıtı, ayrıca, ön Ģart sayılan suç ile aklanan para arasındaki bağın kanıtları getirilecektir. Görüldüğü gibi, manevi unsurun ispatı ikiye katlanmakta ve oldukça karmaĢıklaĢmaktadır.” Failin “karaparanın yasada belirtilen öncül suçlardan elde edildiğini bildiğinin” ispat yükü C.Savcılığına düĢmektedir. Sanık aksini kanıtlamak zorunda değildir. Sistematize edersek, öncül suça iĢtiraki olmayan kiĢiye isnat edilen karapara aklama suçunun manevi unsurunun gerçekleĢtiğinin saptanması amacıyla, -ilk olarak Ģüpheli bir malî iĢlemin kanıtlanması, -sonra aklanan para ile öncül suç arasındaki bağın kanıtlanması, -son olarak, karapara aklayıcının kullanılan paranın karapara olduğunu (yani karaparanın yasada sayılan öncül suçların biri veya birkaçından elde edildiğini) bildiğinin kanıtının getirilmesi gerekir. Görüldüğü gibi, hukukumuzda karaparanın aklanması suçunun ispatı uzun bir süreci gerektirmektedir. Eğer yasa bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi her türlü cürüm(ağır cezalık suç) ve cünha(asliye cezalık suç) elde edilen geliri karapara kabul etseydi. Aracının kullandığı tutarların suçtan elde edildiğini bilmesi yetecekti. Artık, belli bir öncül suçun varlığını kanıtlamak zorunlu olmayacaktı. Dolayısıyla manevi unsurun ispatı daha kolay olacaktı. Fonların kaynağını kanıtlanmak zorunlu olunca karapara aklayıcı kolaylıkla paranın gerçekte yasa tarafından öncül suç olarak öngörülmeyen bir kaynaktan geldiğine dayanabilecektir. Bunun aksinin kanıtlanması zor olacaktır. Belirtilen çifte ispat ihtiyacı karapara aklamanın kanıtlanmasını büyük ölçüde zorlaĢtırmaktadır. Çok sayıda suç faaliyeti büyük miktarlarda gelir doğurabilir ve karapara aklamaya imkan sağlayan malî dolaĢımlar uygulamada 178 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL yasal paranın yatırılması için kullanılanlarla aynıdır. Bu nedenle karapara aklama nedeniyle Batı ülkelerinde de verilen mahkumiyet kararları sayısal olarak yetersiz bulunmaktadır. Basit ya da ağır karapara aklama olsun, failin karaparasını akladığı kiĢinin, öncül suçlardan birini iĢlediğini ya da akladığı paranın öncül suçlardan geldiğini bilmesi yeterlidir. Ancak, karapara aklayıcının nitelik, zaman, yer, suçun iĢlenme koĢullarını, öncül suçun fail ya da mağdurunun Ģahsını tam olarak bilmesi gerekmez (Genellikle aklanan malvarlıkları çok sayıda suçtan gelebilir). AğırlaĢtırıcı Ģartlar söz konusu ise, bunların uygulanarak cezasının arttırılabilmesi için failin bunların varlığını bildiğinin de kanıtlanması gerekecektir. Bazı olgular nedeniyle failin karaparanın öncül suç kökenini bilmemesinin mümkün olmadığı sonucuna varılabiliyorsa karapara aklama suçunun manevi unsurunun gerçekleĢtiği sonucuna varılabilir. Fail, örneğin tevdi edilen fonların uyuĢturucu satıĢından elde edilmiĢ olabileceğini düĢünmüĢ ve buna rağmen almıĢ ise failde muhtemel kast vardır ve fiili karapara aklama suçu teĢkil eder. Nitekim Ġspanyol Yargıtay‟ı kararlarında karaparanın uyuĢturucudan elde edildiğine iliĢkin emareler bulunmasını yeterli görmekte, tam bir ispat aramamaktadır. Fransız Yargıtay‟ının iki kararı da bu konuda örnek olacak niteliktedir: Ġlk kararda Yüksek Mahkeme (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi, 23 Ekim 1997, Saïdi Farhat: Juris Data no 4707.): Sanığın uyuĢturucu ticaretine iliĢkin çok sayıda ipucunun elde edildiği uyuĢturucu kaçakçılığından sanık amcasının dairesinde oturması, hiçbir ticari faaliyeti ve yasal gelir kaynağı bulunmadığı halde kaynağını izah edemediği önemli miktarda paraya sahip olmasını, sanığın karapara aklama suçundan mahkumiyeti için yeterli bulmuĢtur. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 179 Ġkinci kararda (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi 7 Aralık 1995 tarihli Massiera kararı.) Noter olan sanığın kendisiyle bir daire satın alma iĢlemi için takma adla temasa geçen kiĢinin gerçek kimliğini ve uyuĢturucu suçundan tutuklandığını öğrenmesine rağmen ilgilinin beraber yaĢadığı kadın yararına satıĢ akdini düzenlemesi ve anlaĢılan meblağı iĢlemi daha Ģeffaf göstermek için döviz transferi yerine uluslararası banka havaleleri ile ödemesini önermesi nedeniyle mahkumiyetini onaylamıĢtır. Noter savunma olarak, atılı suçlamanın fonların suç kaynağının bilinmesini ve bir karapara aklama iĢlemine mutlak iĢtirak iradesinin bulunmasını gerektiren kasıtlı bir suç olduğunu ileri sürmüĢtür. Noter bu fonların kaynağını bilmediğini ve mesleki olarak bu konuda araĢtırma yapmak mecburiyeti olmadığını savunmuĢtur. Ancak,Yargıtay mahkemenin sanığın bu satıĢ sırasında kullanılan bazı belgelerin sahte olduğunu bildiğini ve noter niteliğiyle uyuĢturucu madde kaçakçılığından gelen fonların değerlendirildiğinin dikkatini çekmesi gerektiğini de göz önüne aldıklarını belirterek bu savunmaya itibar etmemiĢtir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi de, karaparanın aklanmasına iliĢkin ilk kararında, polise yapılan uyuĢturucu parasının yurtdıĢından yurda getirileceğine iliĢkin ihbarı, kaynağın uyuĢturucu ticareti olduğunun ispatında yeterli bulmuĢtur. Ancak, bu kararında Yargıtay tuhaf olarak sanıkların karaparanın uyuĢturucudan elde edildiğini bildiklerinin kanıtına iliĢkin bir değerlendirmeye girmemiĢtir. Açıklanan ispat sistemi problemi nedeniyle bazı suçlular suç faaliyetlerinin delilini ortaya koymayı engelleyen karmaĢık metotlar sayesinde kovuĢturmaları fiilen engellemeyi baĢarabilmektedir. Bu nedenle, büyük suç örgütlerine karĢı etkili biçime mücadele edilebilmesi hukukî ve kurumsal sistemimizde bazı reformlar yapılmasını gerektirmektedir. 180 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Asli suç yurt dıĢında, karaparanın aklanması suçu Türkiye‟de iĢlenmiĢse, hâkim yurtdıĢında meydana gelen olayları Türk hukukunun ıĢığında inceler. Eğer söz konusu suç, Türkiye‟de karaparanın elde edildiği suçlardan birisi ise, bunu Türkiye‟de iĢlenmiĢ bir suç olarak değerlendirmek gerekir. 3- FAĠL Karapara aklanması suçlarının faili, herkes, herhangi bir kimse olabilir. Ayrıca bu suçu iĢleyebilmek için failin bazı niteliklere, özelliklere sahip olması Ģart değildir. Failin karaparanın kaynaklandığı suçlarla iliĢkisinin olması da aranan bir husus değildir. Zaten büyük miktarın sözkonusu olduğu, dolayısıyla karmaĢık tekniklerin kullanılmasının gerektiği aklama olaylarında öncül suçlarla ilgisi olmayan malî ve hukukî mesleklerden uzman kiĢiler fail olarak görünmektedir. En tehlikeli aklayıcılar da, özellikle uluslararası malî iliĢkilerdeki mesleki faaliyetlerinin kolaylıklarını kullanan faillerdir. Fail tek Ģahıs olabileceği gibi iki veya daha fazla kimse olabilir. Bu durumda koĢulları varsa “teĢekkül” halinde suç iĢleme söz konusu olabilir. Ceza hukukunda ilke olarak ancak gerçek kiĢiler fail olabilir. Cezaların Ģahsi olması, cezanın failin kiĢiliğine uydurulması prensibi ve belki de en önemlisi, her suçta bulunması gereken manevi unsur bunu Ģart kılar. Ancak, özellikle günümüzde büyük bir sorun haline gelmiĢ bulunan ekonomik suçlarla mücadelede, tüzel kiĢilerin ceza sorumluluğu kaçınılmaz hale gelmiĢtir. Nitekim yasanın 7. maddesi tüzel kiĢi için de ceza sorumluluğu öngörmüĢtür. 4- YAPTIRIM KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 181 Ġki seneden beĢ seneye kadar hapis ve aklanan karaparanın bir katı ağır para cezasıdır. Ayrıca nemaları da dahil olmak üzere karapara kapsamındaki mal ve değerler ile bunların ele geçirilememesi halinde bunlara karĢılık gelen mal varlığının müsaderesine de hükmolunur. Hükümet tasarısında suçun müeyyidesi 6 aydan 5 yıla kadar hapis olarak öngörülmüĢtü. Ancak, Adalet Komisyonunda, cezanın caydırıcılığını sağlamak amacıyla mevcut düzenleme kabul edilmiĢtir. Ancak, diğer ülkelere bakıldığında müeyyide yine de caydırıcı değildir. Karaparanın aklanması suçlarının tüzel kiĢilik bünyesinde iĢlenmesi halinde ise, tüzel kiĢiler de beĢ yüz milyon liradan beĢ milyar liraya kadar para cezası ile cezalandırılacaktır. Burada ön ödemelik bir suç söz konusudur. 5- CEZAYI AĞIRLAġTIRAN VE HAFĠFLETEN NEDENLER “Karaparanın terör suçlarından veya Türkiye‟ye ithali veya Türkiye‟den ihracı kanunla yasaklanmıĢ herhangi bir madde veya eĢya kaçakçılığından elde edilmesi veya karaparanın aklanması suçunun terör suçlarına kaynak sağlamak amacıyla iĢlenmesi “ hali 1. fıkranın vasıflı hali kabul edilerek müeyyide birinci fıkraya göre ağırlaĢtırılmıĢ ve faile verilecek hapis cezasının 4 seneden az olamayacağı belirtilmiĢtir. Yani hâkim burada 4 ile 5 yıl arasında bir cezaya hükmedebilecektir. Belirtmek gerekir ki, fıkrada kastedilen terör suçunun 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda kabul edildiği Ģekliyle nitelendirilmesi gereklidir. “Suçun karaparanın aklanması amacıyla teĢekkül oluĢturanlar ile idare edenler veya teĢekküle mensup olanlar tarafından iĢlenmesi” ile, “Suçun görevi sebebiyle memur ve kamu görevlileri ile 4389 Sayılı Bankalar Kanununa, 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanununa, 3226 Sayılı Sigorta Murakabe Kanununa, 3226 Sayılı Finansal 182 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Kiralama Kanununa,1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanuna, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa, Ödünç Para Verme ĠĢleri ile Özel Finans Kurumlarının Kurulması, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine ĠliĢkin Esas ve Usulleri Düzenleyen mevzuata göre faaliyet gösteren kurumlarda” çalıĢan kimseler tarafından iĢlenmiĢ olması halinde ceza bir misli arttırılacaktır. Öte yandan, “Suçun Ģiddet veya tehditle veya silah kullanarak iĢlenmesi” durumunda ceza bir misli arttırılacaktır. Elbette bu öğelerin bulunması durumunda fail karapara aklamanın dıĢında maddi bir menfaat de sağlamıĢsa TCK‟nun 495. maddesi de ihlal edilmiĢ sayılacaktır. Yasanın öngördüğü cezayı hafifletici tek neden olarak “Suçun, usul veya füruu veya karı-koca veya kardeĢlerinden biri tarafından karaparanın kaynaklandığı suçları gizlemek amacıyla iĢlenmesi” durumunda ceza yarısından üçte ikisine kadar indirilecektir. 6- DAVA ZAMANAġIMI Yasa karapara aklama suçlarının kovuĢturulmasında genel dava zamanaĢımı süresinden ayrılarak on senelik bir zamanaĢımı süresi öngörmüĢtür. ZamanaĢımı süresi fiilin iĢlendiği günden baĢlar. Buna göre, karaparanın kullanıldığı, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da malîkinin değiĢtirildiği, transfere tâbi tutulduğu vs. tarihte zamanaĢımı süresi iĢlemeye baĢlayacaktır. Gerçekten TCK 102/4‟e göre dava zamanaĢımı süresinin 5 yıl olması gerekirken, yasada bu hüküm dikkate alınmayarak dava zamanaĢımı süresi 10 yıl olarak düzenlenmiĢtir. Bununla beraber, 2.7.1997 tarihinde yayınlanan anılan yasaya iliĢkin yönetmeliğin 4. maddesine göre, kimlik tespitine iliĢkin bilgilerin 5 yıl süre ile saklanacağı hükmü karapara aklama suçunun ispatı konusunda bir boĢluğun doğmasına yol açabilir. Yine yasa “dava açılması zamanaĢımını keser” hükmünü sevk etmiĢtir. Bu noktada bir baĢka sorun ortaya çıkmaktadır. Acaba KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 183 TCK‟da yer alan diğer kesme sebepleri burada uygulanabilecek midir? Yasa metnine göre sadece davanın açılması zamanaĢımını kesecek gibi görünse de TCK‟nun 104. maddesindeki kesme sebeplerinin yok sayılmasını gerektirir haklı bir neden de yoktur. Burada sadece özensiz bir Ģekilde yapılan düzenlemenin varlığı sonucuna ulaĢılmaktadır. Dolayısıyla, bu durum genel hükümlerin geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı için TCK‟nun 104. maddesi uygulanacaktır. 7- USUL HÜKÜMLERĠ A- Tedbir Konulması 1988 tarihli “UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BM SözleĢmesi”, 5.maddesinde, 3.maddenin 1. fıkrasında belirtilen kazançların, mal varlıklarının, araç-gerecin ve baĢka her Ģeyin gerektiğinde müsadere edilebilmesi amacıyla, yetkili makamların bunları belirlemesi, izlemesi ve bloke etmesi veya el koymasına olanak sağlamak için ilgili makamlarını yetkili kılmak amacıyla gerekli önlemleri almasını öngörmektedir. Yasanın 9. maddesine göre, “Karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, bankalar ve banka dıĢı malî kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kiĢiler nezdindeki kiralık kasa mevcutları da dahil olmak üzere hak ve alacakların dondurulmasına, tasarruf yetkisinin kısmen veya tamamen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacaklar üzerinde diğer tedbirlerin konulmasına” karar verilebilir. Görüldüğü gibi karapara aklanmasına iliĢkin ciddi emarelerin bulunduğunun tespiti halinde, failin malvarlığı üzerinde çeĢitli tedbirler uygulanabilecektir. Yasa 3. maddesinde MASAK‟ın görevleri arasında, “AraĢtırma ve incelemeler sırasında karaparanın aklanmasına yönelik ciddi bulgu ve emarelerin varlığının tespiti 184 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirme” yi de saymaktadır.68 Ancak yasada yer alan bu hüküm bazı tereddütleri ortaya çıkarabilir. Acaba Cumhuriyet Savcısı MASAK‟ın talebi olmadan re‟sen tedbir talebinde bulunabilecek midir? Yoksa bu konuda Kurulun talebi gerekli midir? Kanaatimizce yasa, Cumhuriyet Savcılarının genel görevlerini kısıtlamamaktadır. Bu nedenle, kurul kararını beklemeksizin Cumhuriyet Savcısı her hangi bir nedenle karaparanın aklandığına iliĢkin bir bilgiyi edindiğinde yasanın kendisine tanıdığı yetkileri kullanabilecektir. Tedbir kararını hazırlık soruĢturması sırasında sulh ceza hâkimi; yargılama sırasında davaya bakan mahkeme verebilir. Tedbire iliĢkin talepler, evrak üzerinde yapılacak inceleme sonucu derhal ve nihayet 24 saat içerisinde sonuçlandırılır. Gecikmesinde sakınca görülen hallerde cumhuriyet savcıları da hak ve alacakların dondurulmasına karar verebilir. Cumhuriyet savcılığı bu kararı en geç 24 saat içinde sulh ceza hâkimine bildirir. Hâkim en geç 24 saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir, onaylanmaması halinde, cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır. 68 Süheyl DONAY,4208 Sayılı Karapara Yasası Hakkında DüĢünceler,Radikal, 18 Ocak 1997.Donay,böyle bir hükmün ceza hukuku ve ceza yargılaması hukuku prensipleri dikkate alındığında açıklanabilmesinin mümkün olmadığını belirtmekte ve diğer eleĢtırilerini de aĢağıdaki cümlelerle sıralamaktadır:” Yasada hak ve alacaklar üzerinde “...diğer tedbirler konulmasına....” karar verilebileceği belirtilmektedir. Bu tedbirler ceza yargılamasında söz konusu olduklarına göre güvenlik tedbirleridir ve Anayasa‟nın 38. maddesine göre belirli olmaları ve kanunla konulmaları gerekmektedir. Halbuki burada “....diğer tedbirlerin konulması..” denilerek tedbirlerin belirtili olması yönündeki anayasal ilkeden ayrılınmıĢtır. Emniyet tedbirlerinin belirli olması anayasanın 38. maddesi uyarınca getırilen bir ilkedir ve ceza yargılamasında sözkonusu olabilecek bir emniyet tedbirinin hukuk mahkemesince de verilebilecek olan tedbir kararından ayrılması gerekmektedir.” KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 185 B- Görev Karapara aklanması suçlarında görevli mahkeme 825 Sayılı Türk Ceza Kanununun Mevkii Mer‟iyete Vaz‟ına Müteallik Kanun‟un 29/ 3. maddesine göre Asliye Ceza Mahkemesidir. Kanımızca, teĢekkül halinde uyuĢturucu temini, çıkar amaçlı örgüt suçları gibi, uyuĢturucu ve çıkar amaçlı örgüt suçlarından elde edilen karaparanın aklanması da DGM‟nin görev alanına alınmalıdır. Bu hem usul ekonomisinin hem de bu suçlarda uzmanlaĢma ihtiyacının gereğidir. C- Yetki Yetkili mahkeme karaparanın bulunduğu yer mahkemesidir. D- Yargılama usulü 4208 sayılı yasanın l3. maddesinin açık hükmü uyarınca, karapara aklanması suçlarında yargılama, 3005 sayılı meĢhut suçların yargılanma usulü hakkındaki kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Zira kanun koyucu karaparanın aklanması suçlarının toplumun ekonomik ve siyasal düzeni üzerindeki olumsuz etkilerini dikkate alarak bu tür suçların çabuk sonuçlanmasını amaçlamıĢtır. E-Müdahale Yasanın uygulanmasına iliĢkin yönetmeliğin 26. maddesi gereğince; Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığınca karapara aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgelerin gereği yapılmak üzere yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına intikal ettirilmesi üzerine Malîye Bakanlığı Ceza Muhakemeleri Kanunu‟ndaki usule göre davaya müdahil olur. Takipsizlik kararı verilmesi halinde Bakanlık itirazda bulunabilir. 186 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL F- Müsadere l988 BM SözleĢmesinin 1. maddesinin (f) bendi müsadereyi, hakkın kaybedilmesi kavramı da dahil olmak üzere, mahkeme veya baĢka bir yetkili makam kararıyla mülkiyetin sürekli olarak kaybedilmesi olarak tanımlamaktadır.69 69 Anglo-sakson hukuku, in rem hukukî tedbirler ile in personam cezai müsadere tedbirlerini ayırmaktadır. Ġngilitere‟de, cezai alanda öngörülen müsadere tedbirlerine, ancak bir suçtan mahkum olan kiĢi hakkında karar verilebilir. Mahkeme yasadıĢı yolla elde edilen malların değerini tespit ederek, bu miktara karĢılık gelen tutarı ödemeye mahkum edebilir. Müsadere kararını infaz ettirmek savcılığın görevidir; Kararın infazı prosedürü sırasında Yüksek Mahkeme (High Court)‟den fon ya da mallara elkoyma ya da müsadere kararı alabilir. Malvarlıklarının gizlenmesi ya da kaçırılması risklerine karĢı, bu kararlar önceki aĢamalarda kovuĢturma baĢlar baĢlamaz verilebilir. Ancak bu hükümlerin uygulanması, kapsamını daraltan birçok engelle karĢılaĢmaktadır. 1986‟da uyuĢturucu Kaçakçılığı Yasası (Drug Traficking Act) tarafından uyuĢturucu kaçakçılığından mahkum Ģahıslar hakkında, getirilen “gayrimeĢru malvarlıklarını bulundurma karinesi” sadece ve sıkı bir Ģekilde, mahkumun elindeki diğer malvarlıklarına değil, iĢlenen suçlardan elde edilen malvarlıklarına uygulanmaktadır. Cezai müsadereye alternatif olarak, Ġngilitere‟de 1991 yılında oluĢturulan medeni müsadere (saisie in rem) hukuk usulü yoluyla, ceza mahkumiyetine gerek olmadan suç araç ve gelirlerinin müsaderesine imkan vermektedir. Gümrük ve polis 48 saat geçerli bir elkoyma hakkına sahiptir. Bu süre, makul gerekçeler sunulması ve bir ceza kovuĢturmasının baĢlatılması Ģartıyla, sulh hâkiminin kararı ile üç aydan 2 yıla kadar uzatılabilir. Bu kararlara karĢı itiraz mümkündür, ancak ceza kovuĢturması devam ediyorsa hâkim kaldırma kararı veremeyecektir. Bununla birlikte bu reformun kapsamı sınırlıdır: - Münhasıran uyuĢturucu trafiğinden elde edilerek yurda sokulan nakitler hakkında uygulanmaktadır. -Ġspat yükü davacıya düĢmektedir, -Müsadere talebi 2 yıl zarfında yapılmalıdır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 187 Karaparanın aklanması suçunda, 4208 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca, nemaları da dahil olmak üzere karapara kapsamındaki mal ve değerlerin müsaderesine karar vermek gerekir. ġayet söz konusu mal ve değerler ele geçirilememiĢse, bunlara karĢılık gelen mal varlığının müsaderesine de hükmolunmak gerekir. (Deðere dayalý müsadere). Eğer bu kazançlar baĢka malvarlıklarına çevrilmiĢ veya dönüĢtürülmüĢ ise, söz konusu kazançların yerine bu mal varlıkları müsadere edilecektir. Örneğin karaparayla alınmıĢ hisse senetleri, taĢınmaz mallar gibi. Eğer bu kazançlar yasal yollarla elde edilmiĢ malvarlıkları ile karıĢmıĢ bulunuyorsa, bu malvarlıkları karıĢan kazancın tahmini değeri kadar müsadere edilecektir. Burada uygulanacak müsadere TCK‟nun 36/1. maddesindeki müsadereden farklıdır. Gerçekten, 36. maddeye göre, bir ceza olarak müsadereye hükmedilebilmesi için “...fiilin irtikabından husule gelen bir eĢyanın ...” bulunması gerekmektedir. Halbuki burada karapara kapsamındaki mal ve değerler bulunmazsa, yani fiilin iĢlenmesi suretiyle elde edilen malın bulunamaması halinde, buna karĢılık gelen, bir baĢka deyiĢle suçun sonucu olmayan ve fakat fâile ait olan mallar da müsadere edilebilecektir. Burada teknik anlamda bir müsadere cezası söz konusudur. Keza burada suç konusu olmayan bir eĢyanın, bir suç nedeni ile müsaderesi söz konusu olmaktadır ki Anayasamızın 38. maddesi buna cevaz vermez. Bu nedenle buradaki müsadere konusu eĢyayı, yasanın 2. maddesindeki herhangi bir değere dönüĢen karapara olarak algılamak gerekir.70 G- Yabancı Ülkelerin Müsadere Talepleri 70 DONAY,a.g.m. 188 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 4208 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca, yabancı ülkelerin karapara aklama suçuna iliĢkin müsadere talepleri hakkında karar vermeye Ankara Sulh Ceza Mahkemesi yetkilidir. 1988 Viyana SözleĢmesinin 5. maddesi, ihtiyati tedbir ve müsadereye iliĢkin yabancı makamların talepleri ve yabancı mahkeme kararlarının infazı hususunda taraf devletlerin gerekli önlemleri almalarını öngörmektedir. Batı ülkeleri, bu maddenin gereğini yerine getirmek için müstakil kanunlar çıkarmıĢlardır. Örneðin, Fransa uluslararası iĢbirliği alanında, 14 Kasım 1990 tarihli Kanun Viyana SözleĢmesinin 5. maddesinin uygulanması amacıyla yapılan taleplere uygulanabilir bir düzenleme getirmiĢtir. Yabancı bir mahkeme tarafından verilen bir müsadere kararının Fransa‟da infazına C. BaĢsavcısının bu amaçla baĢvurusu üzerine yer bakımından yetkili Asliye Ceza Mahkemesi tarafından karar verilir. Bunun için yabancı kararın talep eden devlet kanununa göre kesinleĢmiĢ ve icra edilebilir olması ve benzer koĢullarda söz konusu malların müsaderesinin Fransız hukukuna göre de mümkün olması gerekir. Eğer yabancı karar savunma hakkının kullanılması ve bireysel özgürlüklerin korunması hakkında yeterli garantiler sunmayan Ģartlarda verilmiĢ, kararın ırk, din, milliyet, ya da siyasi düĢünce mülahazaları ile verildiğini düĢündüren nedenler mevcutsa, müsaderenin infazına yasal bir engel bulunuyor ya da fiiller Fransa‟da bir kovuĢturmaya konu ise, talep reddedilecektir. Karar dava konusu mallara Fransız kanununun uygulanmasıyla üçüncü kiĢilere tanınan hakları ihlal edemez. Yabancı bir otorite tarafından talep edilen “ihtiyati tedbirler” in Fransa‟da infazına, malîkin kaynağını ya da yasadıĢı kullanımını bilmemesinin mümkün bulunmadığı hallerde, C.Savcısının baĢvurusu üzerine yetkili Asliye Mahkemesi BaĢkanı tarafından karar verilebilir. Müsaderenin reddi nedenleri mevcutsa ya da mallara Fransız hukukuna göre el koymak mümkün değilse, talep kabul KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 189 edilemez. Bu tedbirlerin azami süresi 2 yılla sınırlıdır. Bu sürenin bitiminden önce aynı koĢullarla yenilenebilir. Bu tedbirlerin kısmen ya da tamamen kaldırılması ilgili herkes tarafından istenebilir. 20 Mayıs 1997 tarihli “müsadere ve elkoyma kararlarının infazına iliĢkin uluslararası iĢbirliği hakkında kanun”, yabancı makamlar tarafından Viyana SözleĢmesinin 5. maddesine uygun olarak alınan müsadere ve el koyma kararlarının Belçika‟da infazına izin vermiĢtir. Kaydetmek gerekir ki, bu iĢbirliği eylemlerin Belçika hukukunda da suç teĢkil etmesi ve talebin adlî bir makamdan gelmesi koĢuluyla, yurt dıĢında yargılanan ya da kovuĢturulan suç ne olursa olsun öngörülmüĢtür. II. KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE ÖNLEYĠCĠ DÜZENLEMELER 1.GENEL OLARAK Karapara aklama ile mücadele alanındaki önleyici önlemlerin bir kısmı, “Dikkat ya da özen yükümlülükleri” olarak adlandırılmaktadır. Bunlar bildirim yükümlülüklerine ek olarak, Bâl bildirisi, FATF‟ın 40 tavsiyesi, 1990 Avrupa Konseyi SözleĢmesi ve 1991 tarihli Avrupa Birliği direktifi gibi uluslararası belgelerden esinlenen yükümlülüklerdir. -Özellikle hesap açma sırasında müĢteri kimliğinin tespiti, -Gerçek kiĢilerin hesabın kapatılmasından itibaren belgelerin en az 5 yıl süre ile muhafazası, -Birim tutarın üzerindeki iĢlemlerin özel olarak incelenmesi, (Fransa‟da 1 milyon doların üzerindeki iĢlemler.) 190 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL -Mali kuruluĢ bünyesinde, Ģüpheli iĢlemlerin bildirileceği merkezi karapara aklama ile mücadele birimine muhatap atanması, -Bütün bu hükümlerin vesayet kuruluĢu ya da Ģüpheli iĢlem bildirimlerini alan kurum tarafından periyodik olarak kontrol edilmesi, Ġkinci grup önlemler ise bildirim yükümlülükleridir. Kimi mevzuatlar yükümlü grupları tarafından yapılan karapara aklamaya müsait bazı iĢlemleri sistematik olarak mali istihbarat birimine bildirme yükümlülüğü (Devamlı bilgi verme yükümlülüğü) getirmektedir. Bu durumda Merkezi KuruluĢ kendine gelen bilgilerin tamamını analiz etmek suretiyle, Ģüpheli iĢlemleri bizzat bulmak zorundadır. Bu ABD ve Avustralya mevzuatları tarafından tercih edilen sistemdir. Bu seçimin nedeni, bildirimin sübjektif (Ģüpheli görünümüne) değil, objektif kriterlere (iĢlemin niteliği) dayanmasıdır. Otomatik niteliği nedeniyle, değerlendirme hatalarına ve yolsuzluklara daha az imkan vermektedir. Bu bildirimlerin intikali toplu Ģekilde ve bilgi-iĢlem sistemleriyle yapılabilir. Ancak, doğurduğu bilgi miktarı bu sistemin zayıf noktasını oluĢturmaktadır. Öyle ki alınan bildirimlerin iĢlenmesi çok zor ve masraflı hatta imkansız olmaktadır. ABD‟de FINCEN ayda 950.000 yani yılda 11,5 milyon bildirim almaktadır. Nitekim bir ABD yetkili de, ülkesi makamlarının “ham bilgi miktarının karapara aklamaya karĢı daha etkili önlemler getireceği kanısını terletmeye baĢladığını” belirtmiĢtir. Gerçekten 1996‟da ABD‟de devamlı bildirim yükümlülüklerinin yanında Ģüpheli iĢlemler bildirimi de zorunlu hale getirilmiĢtir. Avustralya‟da AUSTRAC‟da iĢlenmesi personel ve bilgi-iĢlem araçları olarak muazzam bir maliyet gerektiren aynı bilgi yığını sorunu ile karĢı karĢıyadır. ġüpheli iĢlem bildirimleri ise, bankacı, sigortacı ya da mali aracı yükümlüye, yaptığı iĢlemleri analiz ederek bunların Ģüpheli eylemler içermeye elveriĢli olup olmadığına karar verdikten sonra, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 191 yasa tarafından yetkili kılınan birime bildirimde bulunma sorumluluğu getirmektedir. Burada yükümlü ağır bir sorumluluk taĢımakta ve çifte riskle karĢı karĢıya kalmaktadır: Bu risklerin ilki, hileli bir iĢlemin yapılmasına geçit vermek suretiyle, kendisini dürüstlüğünün suistimal edildiğini ve bildirimde bulunmamasının kasıtlı olmadığını ispatlama ödevine maruz bırakan istemeden ya da taksirle, bir suç örgütünün faaliyetlerine iĢtirak etmesidir. Ġkinci risk ise, aceleci yükümlünün kanunun ĢimĢeklerini üzerine çekmemek kaygısıyla, sonradan tamamen normal oldukları anlaĢılacak iĢlemleri hemen Ģüpheli iĢlem olarak bildirmesidir. Ancak devletlerin çoğu tarafından bu sistem kabul edilmiĢtir. Bu sistem, yükümlü gruplarının ve bankacıların karapara mücadelesine aktif Ģekilde katılımını sağlamaktadır. Ancak bu katılım kendilerine rağmen suç örgütlerinin aracı olmak istemeyen mali ve bankacılık sektörleri tarafından da istenilen bir husustur. Bu sistem iki ön koĢula dayanmaktadır. Ġlki, yükümlülerin özen görevlerini yerine getirip getirmediklerinin denetlenebilmesi, ikincisi de karapara aklayıcı profilleri ve aklama metotları konusunda duyarlı hale getirilmeleri için personelin tam bir Ģekilde eğitilmesi ve söz konusu metotların sürekli değiĢmesi karĢısında bu eğitimin sürekli güncelleĢtirilmesi gerekmektedir. Yasanın yükümlü saydığı personelin eğitiminin eksik kalması, Ģüpheli iĢlem bildirimi sisteminin etkinliğini ya yetersiz bildirim ya da geliĢigüzel bildirimde bulunulması nedeniyle aĢırı bildirim Ģeklinde doğrudan etkileyecektir. Örneğin Portekiz'de, 1995 yılında mali kurumlar sadece 35 Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunurken, Ġngiltere‟de ise, 1994 yılında 15.000‟e yükselen Ģüpheli iĢlem bildirimi sayısını azaltmak için merkezi birim bir eğitim kampanyası baĢlatmak zorunda kalmıĢtır.71 71 Jean- François THONY, Les mecanismes de traitement de l‟ information financière en matière de blanchiment de l‟argent, RDPC, no,11/1996,s.1032 vd. 192 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL İngiltere’de bildirim yükümlülüğü sadece belli meslek mensupları için değil görevinin ifası sırasında bir bilgiye sahip olan herkese yüklenmiĢtir. Belçika‟da bildirim için mali kuruluĢlar için basit Ģüphe yeterken yükümlü mali olmayan meslek mensupları için kesin bilgi gerekmektedir. Lüksembourg‟da yükümlü meslek grupları “karapara aklama emaresi teĢkil eden fiilleri” bildirmek zorundadırlar. Fransa‟ karma bir sistem benimsemiĢ, ilgili meslek mensupları için basit Ģüpheyi ararken sermaye hareketlerine yol açan iĢlemleri yapan, denetleyen ya da danıĢmanlık yapan kiĢiler için kesinlik aramıĢtır. Belçika‟da, mali aracıların yükümlülüklere uymamasının yaptırımı idari olup, azami 50 milyon Frank para cezası ve basın yoluyla ilan Fransa‟da ise, para cezasıdır. Türkiye‟de uygulanan önleyici düzenleme ve yükümlülüklere gelince; 2 Temmuz 1997 tarihli “4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair kanunun Uygulanmasına iliĢkin Yönetmelik” de 25 12.1997 tarih ver 97/10419 sayılı Bakanlar kurulu Kararıyla yapılan değiĢiklikle, MASAK‟a yükümlülerden taraf oldukları veya aracılık ettikleri, Bakanlıkça belirlenecek iĢlemlere iliĢkin bilgileri devamlı isteyebilme yetkisi verilmiĢtir. Ayrıca Bakanlık, devamlı olarak istenebilecek bilgileri, parasal sınırlar yükümlü grupları, uygulama tarihi, Ģekil usul ve esaslar itibariyle belirlemeye, bu bilgilerin yükümlüler nezdinde tutulmasını düzenlemeye ve belirlenecek süre ile saklanmasını istemeye yetkili kılınmıĢtır. Ancak Bakanlık henüz bu yetkini kullanmak suretiyle bir düzenleme yapmamıĢtır. Yönetmeliğe 1 ġubat 2000 tarihli değiĢiklikle eklenen 14/A maddesi, yükümlülerin Ģüpheli iĢlemler bildirimi için idari düzeyde bir uyum görevlisi atamalarını öngörmektedir. Ancak bu hüküm Maliye Bakanlığı henüz gerekli düzenlemeyi yapmadığından yürürlüğe girmemiĢtir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 193 Yine yönetmeliğe aynı tarihli değiĢiklikle eklenen 16/2. madde gereğince ilgili mevzuatları gereği iĢlemlerinin mevzuat hükümlerine uygunluğunu denetlemek amacıyla müfettiĢ çalıĢtırmaları zorunlu olan yükümlüler, denetimlerini 4208 sayılı kanun ve ilgili yönetmelikteki mükellefiyetler açısından da gerçekleĢtirmeleri gerekmektedir. Aynı denetimi özel finans kurumları da denetleme kurulları aracılığıyla yapmak zorundadırlar. 2. ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ A. ġüpheli ĠĢlem Kavramı Dünyada, Ģüpheli iĢlemler bildirimi uygulaması (ġĠB) ilk olarak ABD‟de ve tesadüf eseri baĢlamıĢtır. Amerika‟da Nakit iĢlemler bildirimi (NĠB) formları doldurulurken, dolduran kuruluĢlar forma “Ģüpheli” ibaresini düĢmeye baĢlamıĢlar, bu bilgilerin faydalı olduğunu gören Amerikalı yetkililer, gerektiğinde tüm kurumların bu bilgileri sağlamaları için NĠB formatını değiĢtirerek iĢlemin Ģüpheli olup olmadığına iliĢkin bir kutu eklemiĢlerdir. ġĠB‟nde bulunmak için, tutarına, nakit olup olmadığına bakılmaksızın iĢlemin karaparanın aklanmasına iliĢkin emareler göstermesi yeterlidir. Kanada‟da, Ģüpheli iĢlem, çalışanın; bilgi birikimi ve tecrübesiyle müşterinin konumuna, işine ve onun sınıfındaki birisine uymayan, normal bir işlemden farklı olduğunu sezdiği işlem olarak tanımlanmıĢtır. Avustralya‟da ise bildirimin yapılması için oluĢması gereken Ģüphe çalıĢanda; işlemin olağan olmayan niteliği ve işlemi yapanların bıraktığı izlenim sonucu oluşan güvensizlik duygusu Ģeklinde açıklanmıĢtır. Bu konuda bir çok ülke hazırladıkları rehberler aracılığıyla kurumlara yardımcı olmak için kriterler belirlemiĢlerdir. Son yıllarda ġĠB aklayıcıları yakalamak için en etkin araç olarak değerlendirilmektedir. Bildirim yükümlülüğüne tâbi olan ku- 194 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL rumların açıkça Ģüpheli nitelik taĢıdığı belli olan bir iĢlemi bildirmemeleri halinde sorumlulukları vardır. 72 Ülkemizde ise, 2 Temmuz 1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazete‟de yayınlanan “Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik” in 12-14. maddeleri ile Türk malî literatürüne Ģüpheli iĢlem kavramı girmiĢtir. Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirebilecek bir husus bulunması halinde yükümlü, iĢlemi kabul edip kimlik tespiti yaptıktan sonra Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirimde bulunmak zorundadır. ġüpheli iĢlemi MASAK‟a bildiren yükümlü veya yükümlünün iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya bunların kanuni temsilcileri, iĢleme taraf olanlara hiçbir Ģekilde bilgi veremez. Yönetmelik “Ģüpheli iĢlem” diye yeni bir kavram getirmesine rağmen 12‟nci madde bu kavramı tanımlamadığı gibi, öğelerini de göstermemiĢtir. Ancak Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına, Ģüpheli iĢlem tiplerini belirleme yetkisi verilmiĢtir. Anılan yetkiye dayanarak çıkarılan 2 nolu genel tebliğ Ģüpheli iĢlemi tanımlanmıĢ, ayrıca rehber mahiyetinde olmak üzere Ģüpheli iĢlem tiplerini saymıĢtır.Buna göre; ġüpheli iĢlem, “Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir hususun olması halidir.” B. ġüpheli ĠĢlem Tipleri 72 AKAR; s.52. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 195 Anılan tebliğe göre, aĢağıdaki iĢlemler Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecektir: 1.ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilginin verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek dıĢı bilgi verilmesi, sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz edilmesi, malî durumla ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin beyan edilen amaca uygun düĢmemesi. 2.UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden (offshore- centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan büyük meblağlı transferlerin yapılması. 3.KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdindeki hesaplarında anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük miktarlarda atıl paraların tutulması. 4.MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler dıĢındaki adres ve hesaplara, Ģüpheyi gerektirecek Ģekilde önemli ölçüde para transfer etmesi . 5.Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarda nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük miktarda nakit gelmesi. 6.Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢından veya yurtdıĢına önemli miktarda para transferi yapılması, yeterli açıklama yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi. 7.KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu olarak ele alındığında büyük meblağlara ulaĢması veya aynı hesapta toplanabilecek tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması veyahut devamlı bilgi vermek kapsamına dahil olmamak amacıyla iĢlem miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi. 196 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 8.Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba ödeme yapması veya bir çok ayrı hesaptan aynı hesaba transferin yapılması . 9.Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi için emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre bekletilerek herhangi bir iĢleme tâbi tutulmaksızın geçici hesaplara aktarılması. 10.ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması ve bu hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı olmayan kiĢilere mutat olmayan Ģekillilerde ödemelerin yapılması . 11.Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa sürede geri ödenerek kapatılması. 12.Yurt dıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde kredi alınması daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya yurt içinde normal koĢullarda alınan bir kredinin geri ödenmesinin yurt dıĢında bulunan off- shore bankalardan yapılan transferlerle karĢılanması. 13.Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin geri ödenmesine dair net bilgilerin sunulmaması. 14.Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması veya girmesi. 15.Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla birbirini karĢılayacak tutarda ve bir amaç veya olağan üstü bir durum olmadığı halde alım-satım emirlerinin verilmesi. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 197 16.Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar ve zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla hesapta, benzer iĢlemlerin yapılması ve hesaplardan yararlanan kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya bilinmesi. 17.Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle kapatılması veya baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması. 18.Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı hesapların açılması ve ödemenin hesap açılırken veya takas gününde nakit olarak yapılması. 19.Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı çok sayıda hesabın açılması. Tebliğde belirtildiği gibi, sayılan Ģüpheli iĢlem tipleri rehber niteliğindedir. ġüpheli iĢlem baĢka bir tarz veya nitelikte cereyan edebilir. Sayılan Ģüpheli iĢlem tiplerine uygun olmamakla birlikte iĢlemin tarz ve mahiyeti Ģüpheli iĢlem tanımına uygun Ģüphe uyandırıyorsa bu iĢlemde mutlaka Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecektir. Yükümlüler, Ģüpheli iĢlemle karĢılaĢtıklarında, gerekli kimlik tespitlerini yaptıktan sonra, Ģüpheli iĢlem hakkında gerekiyorsa yetki ve imkanları ölçüsünde araĢtırmalar yaparak edinilen bilgi ve bulguları göz önüne alıp, Ģüpheli iĢlem bildirim formunu (ġIBF) doldurarak BaĢkanlığa gönderirler. Bildirimde bulunulan iĢlemle ilgili olarak daha sonra yeni bilgi ve bulgular elde edilirse, bildirim formu tekrar doldurulup, daha önce yapılan bildirime ek olduğu belirtilerek BaĢkanlığa gönderilir. Yükümlüler karĢılaĢtıkları Ģüpheli iĢlemleri, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formu ile bildirilirler. ġĠBF‟nin A, B, C ve D bölümleriyle ilgili bilgilerden tespit edilebilenler yazıldıktan sonra, tespit olunan Ģüpheli iĢlem E bölü- 198 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL münde 1‟den 19‟a kadar sayılan seçeneklerden hangisine uygun düĢüyorsa o seçeneğin önündeki boĢ karenin içine (x) iĢareti konularak gösterilir. ġüpheli iĢlem sayılan tiplere uymuyorsa, 20‟ci sırada sayılan “diğer haller” seçeneği iĢaretlenerek, muttali olunan Ģüpheli iĢlem bu seçeneğin önüne yazılır. Yükümlülerce, ġIBF‟nin istenen bilgiler haricinde baĢka bilgilerde verilmek istenirse, bu bilgiler herhangi bir Ģekle tâbi olmaksızın istenilen biçimde yazılarak anılan forma eklenip gönderilebilir. C. ġüpheli ĠĢlemler Bildirimine Tabi Yükümlüler Bunlar yönetmeliğin 3. ve 12. maddelerinde tek tek sayılmıĢtır. Buna göre; Bankalar, özel finans kurumları, bankalar dıĢında esaslı faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan kurumlar, ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman ve factoring Ģirketleri, 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta ve reazürans Ģirketleri, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ., sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri, yatırım fonu yöneticileri, yatırım ortaklıkları, kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları, kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım -satımını yapanlar, kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler, Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve kargo Ģirketleri, Finansal kiralama Ģirketleri, ticaret amacıyla gayrimenkul alımı ve satımı ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenler, Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar, iĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım ve satımı ile uğraĢanlar, tarihi eser, antika, sanat eseri kolleksiyoncuları ve alım ve satımı ile uğraĢanlar veya bunların müzadeyeciliğini yapanlar, spor kulüpleri, Noterler, Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulubü ġüpheli iĢlem bildirimine ait yükümlülük, gerçek kiĢilerin bizzat kendileri, tüzel kiĢilerin kanuni temsilcileri, tüzel kiĢiliği bu- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 199 lunmayanların ise yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınan görevlilerce yerine getirilir. Bildirim, Ģüpheli iĢlemleri bildirmek zorunda olanlara ait Ģube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ve benzerleri tarafından yapılır. Yabancı kuruluĢların Türkiye‟de faaliyet gösteren birimlerinin (Ģube, acente gibi) yükümlü olması durumunda, Ģüpheli iĢlemlere iliĢkin bildirim bu birimler tarafından yerine getirilir. ĠĢleme konu para veya para ile temsil edilebilen değerlerin, kanunun 2. maddesinin (a) bendinde sayılanların dıĢındaki yani 4208 sayılı yasada belirtilen karapara tanımı kapsamı dıĢında kalan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edildiği kesin olarak bilinmek Ģartıyla bildirim Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına değil genel hükümler çerçevesinde yetkili makamlara (zabıta,savcılık vb.) yapılır. D. Bildirimin Süresi ve Yaptırım ĠĢlemin vukuu tarihinden itibaren en geç 10 gün içinde Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirilmesi gerekir. Gecikmesinde sakınca görülen hallerde ise, ayrıca ve derhal yetkili ve görevli cumhuriyet savcılığına da bildirilir. ġüpheli iĢlem bildiriminde bulunmamanın cezası, altı aydan bir yıla kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi milyon liraya kadar ağır para cezasıdır. 3. KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMA VE KĠMLĠK TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN BELGELERĠ SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ 4208 sayılı kanunun 12. maddesi belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmamayı ve kimlik tespitine iliĢkin belgeleri 5 yıl süre ile saklamamayı yükümlülüklere aykırı davranıĢ olarak düzenlemiĢ ve müeyyideye tâbi kılmıĢtır. Buna iliĢkin esaslar ise 200 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 4208 Sayılı Kanunun uygulanmasına iliĢkin Yönetmeliğin ikinci bölümünde 4-6 maddelerde düzenlenmiĢtir. Kimlik tespitine tabi olanlar yükümlüler ile bunların her türlü acente, temsilci ve ticari vekilleridir. Merkezi Türkiye‟de olan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube ve acenteleri de, faaliyet gösterdikleri ülke mevzuatında engel bir hüküm olmamak Ģartıyla kimlik tespiti ve buna iliĢkin belgeleri 5 yıl süre ile saklama yükümlülüğüne tâbidir. A-Yükümlüler Yönetmeliğin 3. maddesi noterler ve Tapu Sicil Müdürlüğü dıĢında yukarıda Ģüpheli iĢlemler bildiriminde bulunacak yükümlüler olarak sayılan kurum, kuruluĢ ve kiĢileri (toplam 21 grup) kimlik tespiti yapmakla yükümlü tutmuĢtur. B-Kimlik Tespitine Konu ĠĢlemler ve Miktarı a)Parasal sınıra tabi iĢlemler Kiralık kasa hizmetleri ile taraf oldukları veya aracılık ettikleri toplam tutarı iki milyar Türk lirası veya muadili dövizi aĢan her türlü; alım-satım, havale, ödeme, saklama, takas, trampa, borç alma, borç verme, borcun nakli, alacağın temliki, kiralama, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 201 kiraya verme, sigortalama, mevduat kar veya zarara katılma veya cari hesaplardan para çekme veya yatırma, çek ve senet tahsili ve sermaye piyasası iĢlemleri ile benzeri iĢlemler. b)Parasal sınıra tabi olmayan iĢlemler. Sigortalama, finansal kiralama ve kiralık kasa hizmetleri ile mevduat hesabı,çek ve senet tahsili, kar-zarara katılma hesabı, cari hesap, repo ve benzeri hesap açma iĢlemleri yapılmadan önce herhangi bir parasal sınır olmadan kimlik tespiti yapılır. C- Kimlik Tespitinin Ġstisnası. AĢağıdaki iĢlemlerde kimlik tespiti zorunluluğu yoktur. Yükümlülerin; genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler. Bankalar ve Özel finans kurumlarının kendi aralarında yapacakları iĢlemler D- Kimlik Tespit Usulü Gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport gibi resmi daireler tarafından verilmiĢ kimlik tespitine yarayan fotoğraflı belgeler, Yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için; kendi ülke pasaportu veya “yabancılar için ikamet tezkeresi”, veya bunların aslının veya noterce onaylanmıĢ suretlerinden herhangi birinin okunabilir fotokopisi alınır veya kimlikte gösteri- 202 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL len bilgiler iĢleme iliĢkin evrakın arkasına kaydedilir, iĢlemi yapan gerçek kiĢinin beyan ettiği adres de kaydedilir. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi adına yapılması halinde, adına hareket edilen kiĢinin de kimliği tespit edilir. Ticaret sicilinde kayıtlı tüzel kişiler, tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri aranır, vakıflar; Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile iliĢkin belge, dernekler; Ġl emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler, Tüzel kişiliği olmayan teşekküller için, idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar, aranır. Kimlik tespiti için aranacak bu belgelere istinaden yapılacak kimlik tespitinde yöntem, gerçek kiĢilerdeki ile aynıdır. Kimliği tespit olunmuĢ gerçek veya tüzel kiĢilerle yapılacak sonraki iĢlemlerde, yeniden kimlik tespitine gerek yoktur. Bu durumda ibraz edilen kimlikte yer alan bilgiler yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılmakla yetinilir. E- Yaptırım Bu yükümlülüğü yerine getirmemenin yaptırımı, altı aydan bir seneye kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi milyon liraya kadar ağır para cezasıdır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 203 III. DÜNYA’DA MALĠ ĠSTĠHBARAT BĠRĠMLERĠ VE MALÎ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU BAġKANLIĞI Karapara aklama ile mücadele ve Ģüpheli iĢlem bildirimlerini almak için oluĢturulan malî istihbarat birimleri (Financial Intelligence Units FIU) büyük bir geliĢme göstermiĢtir. Belirtmek gerekir ki, bu kuruluĢların tamamı özellikle idari nitelikte olanları(örneğin TRACFIN ve ülkemizde MASAK) teknik anlamda istihbarat yapmak üzere yapılanmıĢ değildir. Bu kuruluĢlar, Egmont grubu tarafından, “suçtan kaynaklandığı sanılan aktiflere iliĢkin ya da karapara aklamayla mücadele için ulusal mevzuat tarafından zorunlu tutulan malî bilgi bildirimlerinin kayıt (gerekirse talep), analiz ve yetkili makama aktarılmasından sorumlu ulusal, merkezi kurumlar” olarak tarif edilmiĢtir Bu kuruluĢlar polisiye (Ġngiltere‟de NCIS), bağımsız idari (Belçika‟da CTIF, Hollanda‟da MOT) ya da vesayete tâbi idarî (Fransa‟da Maliye Bakanlığına bağlı TRACFIN; ABD‟de FINCEN ve Avusturya‟da AUSTRAC) ve adlî (Portekiz‟de BaĢsavcılık) nitelikte olabilirler. Yetkileri, bazıları genel olmak üzere çok çeĢitlidir: -Ġstihbarat toplama ve merkezileĢtirme, bu istihbarat ve bilginin analiz ve elenmesi, -Bilgi isteme hakkı (meslek sırrı ileri sürülemez), -Malî iĢlemlere itiraz hakkı (TRACFIN için 12 saat, CTIF için 24 saat). -Ulusal planda ve keza benzer yetkilere sahip ve aynı meslek sırrı yükümlülüklerine tâbi yabancı eĢdeğer kuruluĢlarla bilgi değiĢiminde bulunmak(CTIF), -Stratejik analiz, araĢtırma, 204 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL - Biliçlendirme ve eğitim, Diğer görevler sadece bazılarına verilmiĢtir: -Düzenleyici yetki (FINCEN, AUSTRAC) -Yükümlü kuruluĢların karapara aklama karĢıtı mevzuata riayetlerinin denetimi (FINCEN; AUSTRAC), -KovuĢturma ve soruĢturmalara iĢtirak (FINCEN, NCIS) Ancak vurgulamak gerekir ki ülkelerin çoğu, bilgilerin süzgeçten geçirilmesi(filtraj) görevleri ile cezai nitelikteki görevleri arasında karıĢıklığa yol açmamak için bu merkezi kuruluĢlara soruĢturma ve kovuĢturma yetkisi vermemiĢlerdir. -Adlî yargıca, cumhuriyet savcısının görüĢünü aldıktan sonra iĢlemin icrasının durdurulmasını erteleme ya da fonlara geçici olarak el konulması için talepte bulunma yetkisi(TRACFIN) -Hükümete öneri ya da malî kuruluĢlara önerilerde bulunmak, Hükümetin faaliyetinin koordinasyonu (SEPBLAC). Bu kurumlar kendilerine iletilen bilgileri analiz ederek inceleme baĢlatılıp baĢlatılmayacağına karar vermektedirler. Ġnceleme baĢlatılmasına karar verilmiĢse olayın geçtiği alanda yetkileri ve bilgi birikimi olan diğer kamu kurumlarına da bilgi iletilir, birlikte inceleme yapılabilir. Ġzlanda‟da ise yukarıdakine benzer bir kurul olmadığından bildirimler oluĢturulan bir komiteye yapılmaktadır. Bazı ülkelerde ise karapara ile mücadele için tek bir kurum oluĢturulmamıĢ, muhtelif kamu kurumları kendi alanlarından sorumlu sayılmıĢlardır. Bu ülkelere örnek olarak Almanya, Ġtalya, Kanada, Danimarka, Hong Kong, Meksika verilebilir. Örneğin Almanya‟da bildirimler doğrudan ilgili kamu kurumlarına (Emniyet, Bankaları denetleyen organ, Sigorta Ģirketlerini denetleyen organ.vs.) yapılmaktadır. Ülkemizde, 4208 Sayılı Karapara Aklanmasının Önlenmesine ĠliĢkin Yasayla getirilen önemli bir yenilik “Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı” isimli kuruluĢtur. Ġlgili mevzuat hükümleri KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 205 gereği, BaĢkanlık Ģüpheli iĢlemlerin bildirileceği ve devamlı bilgi verme ve kimlik tespitine iliĢkin esasları belirleyecek makamdır (Merkezi uzman kuruluĢ ve Mali Ġstihbarat Birimi görevi). Yasa Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalıĢacak bu kuruma önemli görevler de yüklemiĢtir. Buna göre baĢkanlık, karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak ve gerekli önlemleri almak; karapara ile ilgili ulusal ve uluslararası kuruluĢlar ile bilgi alıĢveriĢi yapmak; karaparaya iliĢkin her türlü bilgi ve belgeyi kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢilerden isteyebilmek, cumhuriyet savcıları ile veya bunlara iletilmek üzere kolluk makamlarına iletilen konuları incelemek veya bunların aklanma suçunun tespitine iliĢkin taleplerini yerine getirmek (resmi bilirkiĢilik görevi), aklanma suçunun iĢlenip iĢlenmediği konusunda ön inceleme yapmak ve suçun iĢlendiğine iliĢkin ciddi bulguların varlığı halinde zabıta makamları ile iĢbirliği yaparak bu kanuna ve CMUK‟nun zapt ve aramaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapmak; ön inceleme konusunda cumhuriyet baĢsavcılıklarına bilgi vermek, suçun iĢlendiğine iliĢkin ciddi bulguların tespiti halinde ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konması için durumu cumhuriyet baĢsavcılıklarına intikal ettirmek, keza suçun iĢlendiğine iliĢkin bilgi ve belgeleri baĢsavcılıklara vermek ve aklanma suçunun tespit ve önlenmesi için alınacak diğer önlemleri tespit etmekle görevlidir.73 Buna göre, intikal ettirilen Ģüpheli iĢlemler ile, yapılan ihbarlar veya resen muttali olduğu olaylarda, BaĢkanlık ön inceleme yapacak ve aklanma suçunun iĢlendiğine dair emareyi saptarsa cumhuriyet savcılığını devreye sokacaktır. Bu yeni düzenleme öğretide öteden beri kullanılan bir kavram olan “malî suçlar” kavramını yasalara ilk kez ithal etmiĢtir. Bununla birlikte bu kavramı yalnızca karapara aklanması eylemleri ile 73 Ergin ERGÜL,Karaparanın Aklanması Ġle Mücadelede Merkezi kuruluĢların Önem ve Rolleri, Gümrük Dünyası, S.20(Ocak 199), s.7. 206 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL sınırlı tutmanın bir yanlıĢlık olduğunu vurgulamak gerekir. Zira malî suçlar kavramı çok daha geniĢ kapsamlı olup, sadece karapara aklanması suçunu değil, ülkenin ekonomik yaĢamı ile ilgili tüm suçları içermektedir. Yasanın 2. maddesinde yer alan suçların önemli bir kısmının malî suç olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir.74 Doktrinde Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının Malîye Bakanlığına değil Adalet Bakanlığına bağlanması gerektiği fikri ileri sürülmektedir.75 BaĢkanlık, karapara aklanması suçunun araĢtırılması ve incelenmesi görevlerini malîye müfettiĢleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu uzmanları aracılığı ile gerçekleĢtirecektir. Ancak söz konusu inceleme ve soruĢturma yapan birimler açısından önemli eksiklikler mevcuttur. Zira karaparanın kaynağının önemli bir bölümünü silah, uyuĢturucu madde, tarihi eser ve ticari eĢya kaçakçılığı oluĢturmaktadır. Ayrıca gümrük ve dıĢ ticaret iĢlemlerinin bir çoğu karapara aklama yöntemi olarak kullanılmaya uygun nitelik taĢımaktadır. 1990 öncesinde yaĢanan hayali ihracat olayları karapara aklamasının en etkili yöntemlerinden biri olarak kullanılmıĢtır. Aynı Ģekilde dıĢ ticarette kimi TeĢvikli Yatırımlarda 74 Süheyl DONAY,4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler (2 ), Radikal, 17.01.1997. 75 Örneğin; “Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının Maliye Bakanlığına Bağlanmasındaki mantığı da anlamak mümkün değildir. Zira bu kurula verilen görevler karaparanın aklanması suçu iile ilgii olup, bu açıdan bir nevi suç inceleme ve koğuĢturma baĢlatma teĢkilatıdır. Suçlarla ilgili bakanlık ise Maliye Bakanlığı değil, bilindiği üzere Adalet Bakanlığıdır. (Donay,a.g.m, 2); Karapara aklanması olayının girift malî iĢlemler içermesi nedeniyle uzman soruĢturmacılara ihtiyaç belgelemesi açısından bu kuruluĢ yerinde bir tedbir olup; bu gereksinmeyi karĢılamak üzere 1987 yılı Kalkınma Planında bir tedbir olarak yer verildiğini de görmekteyiz. Yalnız, bu kurulun bağlı olacağı Bakanlık Malîye Bakanlığı değil; Adalet Bakanlığı olmalı idi. (ALTUĞ,a.g.m.,s.17). KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 207 yüksek kıymet beyanı da karapara sirkülasyonunun sağlanması açısından en kullanılabilecek yollardan birisidir. Karapara trafiğinin uluslararası bir boyut taĢıdığı dikkate alındığında gümrük ve dıĢ ticaret iĢlemlerinin bu konudaki önemi çok açık bir Ģekilde kendini göstermektedir. 1918 Sayılı Kaçakçılığı Men ve Takibine dair Kanun uyarınca inceleme ve soruĢturma yapma yetkisine sahip olan BaĢbakanlık Gümrük MüsteĢarlığı Gümrük MüfettiĢleri ve Kontrolörleri, Cumhuriyetin kuruluĢundan bu yana sürekli olarak Gümrük ve DıĢ Ticaret ĠĢlemlerinden kaynaklanan suçların tespit edilip ortaya çıkarılmasında önemli iĢlevler üslenmiĢlerdir. Hayali ihracat olaylarının incelenip soruĢturulmasında da çok büyük etkinlikleri olan Gümrük MüfettiĢliği ve Gümrük Kontrolörlüğü gümrük ve dıĢ ticaret iĢlemlerinden kaynaklanan yolsuzlukların incelenmesi ve soruĢturulması konusunda Türkiye‟de en geniĢ formasyona sahip mesleki birimlerdir. Ayrıca yasada yetkili kılınan Malîye Bakanlığı Denetim Elemanları, Bankalar Yeminli Murakıpları ve Hazine Kontrolörlerinin 1918 sayılı yasa uyarınca kaçakçılığı men ve takibi konusunda inceleme ve soruĢturma yapma yetkilerinin bulunmadığı unutulmamalıdır. Ayrıca 4422 sayılı yasa da MASAK‟a yeni bir görev getirmiĢtir. Buna göre; Çıkar amaçlı örgütlü suçların soruĢturulmasında tedbire konu olacak mal ve değerlerin araĢtırılması için kolluk ve adli makamlar MASAK‟dan talepte bulunulabilecektir. 4208 sayılı Kanun MASAK‟ın dıĢında bir de Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu isimli bir kurul oluĢturulmasını öngörmüĢtür. Burada anılan kurula iliĢkin bilgi vermekte de yarar görüyoruz. 4208 sayılı Kanunun 4‟üncü maddesi ile kurulan bu kurul, zaman zaman toplanacak ve sürekli olarak görev yapacaktır. 97/9522 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunun çalıĢma Esas ve Usulleri 208 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL hakkında Yönetmeliğin 4, 5 ve 6‟ncı maddelerinde bu kurulun kuruluĢ, görev çalıĢma düzeni ayrıntılı olarak belirlenmiĢtir. Koordinasyon kurulu; Maliye MüsteĢarının BaĢkanlığında, Maliye TeftiĢ Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu, Malî Suçları AraĢtırma Kurulu, Hazine MüsteĢarlığı, Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu, Hazine Kontrolörleri Kurulu ve Sermaye Piyasası Kurulu BaĢkanları ile Gelirler Genel Müdürü, Banka ve Kambiyo Genel Müdürü, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü, DıĢiĢleri Bakanlığı Ortadoğu, Afrika ve Uluslararası Siyasi KuruluĢlar Genel Müdürü ve ĠçiĢleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi BaĢkanından oluĢur. Kurula gerektiğinde BaĢhukuk MüĢaviri ve Muhakemat Genel Müdürü, Gümrük MüsteĢarlığı TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık Ġstihbarat Hareket ve Bilgi Toplama Dairesi BaĢkanı ile BaĢbakanlık, Sağlık Bakanlığı ve T.C. Merkez Bankasından en az genel müdür düzeyinde birer temsilci üye sıfatıyla katılmak üzere davet olunur. Kurul gerek duyduğunda diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından da temsilci çağırabilir. Kurul üyeleri yerlerine baĢkalarını gönderemez. Ancak kurul baĢkan ve üyelerinin herhangi bir nedenle iĢlerinden geçici veya sürekli ayrılmaları halinde yerlerine Devlet Memurları Kanununa veya ilgili kanunlarına göre atanacak vekilleri toplantıya iĢtirak eder. Bu kurulun görevleri yönetmeliğin 5. maddesinde aynen Ģöyle belirlenmiĢtir: a)Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik çalıĢmalarda, Malî Suçları AraĢtırma Kurulunun yürüteceği faaliyetleri, ilgili kurum veya kuruluĢlarla birlikte koordine etmek, b)Karapara aklanmasının önlenmesi amacıyla uygulamaya iliĢkin politikaları tespit etmek, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 209 c)Mevzuat düzenleme ve tekliflerini değerlendirmek ve karara bağlamak Yönetmeliğe göre, BaĢkanın görevleri Ģunlardır: a)Kurulun olağan toplantılarını düzenlemek ve gerektiğinde kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak, b)Kurulun olağan ve olağanüstü toplantılarına baĢkanlık ederek çalıĢmaların verimli ve düzenli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak, c)Kurulun almıĢ olduğu karar ve önerileri ilgili makamlara bildirmek. Yönetmelik 7‟nci maddesinde Kurulun toplantı ve karar nisabını belirlemiĢtir. Buna göre Kurul, altı ayda bir BaĢkanın belirleyeceği tarihte olağan olarak toplanır. Toplantılar gizlilik esasına göre yapılacaktır. Olağan toplantılar dıĢında Kurul, baĢkanın gerek gördüğü hallerde veya kurul üyelerinden birinin yazılı baĢvurusu üzerine BaĢkan tarafından olağanüstü toplantıya çağrılabilir. Kurul, toplantıya çağrılan üye sayısının yarısından bir fazlası ile toplanır.Kararlar, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile alınır. Üyeler çekimser oy kullanamazlar. Oyların eĢitliği halinde baĢkanın oyu iki oy sayılır. Kurulun sekretarya hizmetleri MASAK tarafından yürütülecektir. Görüldüğü gibi, Kurul, Devletin değiĢik hizmet birimlerindeki üst kademe yöneticilerini biraraya getiren karma nitelikte bir komisyon olmaktadır. Ġsminden de anlaĢılacağı üzere bu kurul malî suçlarla ilgili olarak Devletin muhtelif kademelerinde biriken bilgilerin ortaklaĢa değerlendirilmesi, izlenmesi ve suçluların yakalanması için alınacak tedbirler üzerinde duracaktır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 211 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI VE ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA I. KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI Karapara aklama olayı karmaĢık malî iĢlemler içermesi nedeniyle, bu konuda uzman birimler ile araĢtırmacı ve soruĢturmacılara gerek vardır.76 Bu nedenle, Japonya, Belçika ve Almanya‟da malî konularda uzmanlaĢmıĢ kiĢilerin savcılıklarda çalıĢtırıldığına ya da savcıların uzmanlaĢtırıldığına tanık olunmakta; ekonomik suçların soruĢturulması ekip teĢkil ederek yapılmaktadır. 76 Bu ihtiyacı ortaya koyan bir olaya temas etmek istiyoruz: 1990 Aralık ayında Ġnterpol tarafından uyarılan Ġsviçre polisi Cenevre‟de, Medellin Karteli‟nin bir karapara aklama operasyonu olduğu sanılan bir olaya el koyar. Sanıklar 70 milyar rubleyi içeren büyük bir para hareketi için konuĢmalar yaptıklarını itıraf etmiĢlerdir. Ancak üç haftalık kovuĢturmadan sonra davaya bakan sorgu yargıcı sanıkların salıverilmesine hükmetmiĢtır. Yargıç durumu Ģöyle açıklamıĢtır: “Aklı baĢında kimsenin harcayamayacağı ruble alacağına inanamadım. Jüriyi ikna edecek bir dava olmayınca da onları salıvermek zorunda kaldım.” Ancak iki ay sonra Sovyet baĢbakanı Moskova‟da bir Ġngiliz iĢadamını karaborsada 7.7 milyon dolar karĢılığında 140 milyar ruble almakla suçladığında kopan skandal üzerine yargıç fikir değiĢtırmiĢti: “polis bana taze kanıtların olduğu bir rapor gönderirse davayı yeniden açmaya hazırım.” Fenton BRESLER, Ġnterpol, Milliyet y.,Ġstanbul 1993,s.259. 212 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Ġtalya‟da ve Ġspanya‟da uyuĢturucu ve örgütlü suçlar için yetkileri ulusal toprakların tamamını kapsayan, emrinde uzman malîyecilerin ve teknik görevlilerin bulunduğu uzman savcılar bulunmaktadır. Fransa‟da da, karapara aklama suçlarının soruĢturulması bünyesinde malî uzmanların(uzmanlaĢmıĢ asistanlar) yeraldýðý malî savcılıklar ve sorgu hâkimlerince, yargılama ise ekonomik ve malî konularda uzmanlaĢmıĢ mahkemelerde yapılmakta ve Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, karaparaya karĢı adlî mücadelenin ulusal düzeyde koordinasyonuyla görevli bir birim bulunmaktadır. Ülkemizde de bu ihtiyacı karĢılamak üzere, 4208 sayılı yasa ile karaparaya özgü yeni bir merkezi inceleme ve araĢtırma makamı olmak üzere “Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı” (MASAK) kurulmuĢtur. Buna göre; kendine yapılan ihbarlar veya resen muttali olduğu olaylar üzerine, BaĢkanlık ön inceleme yapacak ve aklama suçunun iĢlendiğine dair emareyi saptarsa cumhuriyet savcılığını devreye sokacaktır. Burada bir nevi baĢlangıç soruĢturması vardır ve savcılık bu soruĢturmanın sonucuna göre hazırlık soruĢturmasına baĢlayacaktır. C.Savcılıkları veya bunların adına kolluk makamları baĢlattıkları karapara aklama soruĢturmaları sırasında, uzmanlık gerektiren hususları incelemesi ve aklama suçunun tespiti taleplerini MASAK‟a iletecekler, MASAK‟da inceleme elamanları vasıtasıyla araĢtırma ve inceleme görevini yerine getirecektir. Uygulamada, talep ve ihbarlar, MASAK bünyesinde sürekli görev yapan uzmanlarca bir ön incelemeye tâbi tutulmaktadır. Bu değerlendirme sonucunda konunun karapara aklama yönünden araĢtırma ve incelmeyi gerektirecek ciddilikte olduğu ortaya çıkarsa, konuya iliĢkin uzmanlık gerektiren deneyime sahip denetim elamanı üyesi olduğu birimlerden geçici olarak talep edilmektedir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 213 Ġlgili birim amirinin teklif ettiği inceleme elamanı, bu birimin bağlı olduğu bakanın onayı ile bu incelemeyle sınırlı olmak üzere geçici olarak görevlendirilmektedir. Söz konusu inceleme elamanları Hesap Uzmanı, Malîye MüfettiĢi, Gelirler Kontrolörü, Bankalar Yeminli Murakıbı, Hazine Kontrolörü, Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanı olabilmektedir. Yasanın üçüncü maddesi, konuyu MASAK‟ın görevleri yönünden ele almıĢtır. C.Savcısının tüm karapara aklama olaylarını mı yoksa gerek gördüklerini mi MASAK‟a intikal ettireceği açık değildir. Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğü‟nün 28.5.1999 tarihli genelgesinde, “soruĢturması sırasında, ciddi emarelerin tespiti halinde evrakın bir suretinin MASAK‟a gönderilerek karapara aklanması suçunun tespitine iliĢkin görüĢ alınması” belirtilmektedir. Kanaatimizce burada kanun koyucunun aradığı husus mali inceleme yani yasal ve normal gibi görünen iĢlemlerin karapara aklama tekniği olarak kullanılmalarının ortaya konulmasıdır. Bu arada karapara ile öncül suç bağlantısına iliĢkin bazı emarelerin de elde edilmesi muhtemeldir. Ancak bu konu, asıl olarak savcılık ile onun yardımcısı olan kolluğun görevidir. Kolluk ya da savcılık araĢtırma ve soruĢturmayı MASAK‟a mali incelemeye gönderdikten sonra, öncül suçun ve üçüncü kiĢilerin karaparanın kaynağı öncül suçu bildiğine iliĢkin emare ve delilleri araĢtırmayı titizlikle sürdürmelidir. ġüpheli iĢlem bildirimleri ve kendine gelen ihbarlarda MASAK basit Ģüpheyi doğrulayan emareler elde ettiği takdirde olayı savcılığa intikal ettirmelidir. Fransa‟daTRACFIN‟in uygulaması da bu yöndedir. Bilindiği gibi yargılama faaliyeti Ceza Muhakemesi Hukukunda iki safhadan oluĢur. Ön soruĢturma ve son soruĢturma. Ön soruĢturma teorik olarak, baĢlangıç soruĢturması ve kısa soruĢturma 214 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ve ilk soruĢturma olarak üç kısma ayrılabilirse de, bizde yasal olarak ön soruĢturma hazırlık soruĢturmasından ibarettir. 77 CMUK 163. maddesine göre, yapılan hazırlık soruĢturması sırasında toplanan deliller kamu davasının açılmasına yeterli ise, kamu davası açılır. Muhakeme %90 mahkumiyetle sonuçlanmalıdır. Ülkemizde ise, bu oran % 53 tür. Bu da, hazırlık soruĢturmasının iyi yapılmadığını göstermektedir.78 Karapara aklama suçlarında hazırlık soruĢturmasının suçun özelliğine ve karmaĢıklığına uygun olarak iyi yapılmaması halinde, davanın mahkumiyetle sonuçlanması ihtimalî çok düĢüktür. Bu nedenle, soruĢturma sırasında özellikle; -Savcılık ve kolluğun aklamaya konu değerin yasada belirtilen öncül (önĢart sayılan) suçlardan herhangi biriyle iliĢkisini ortaya koyacak delilleri toplamaya özen göstermesi, -Bir kısım delillerin yurtdıĢında bulunması ya da paranın izinin yurtdıĢında sürülmesi gereken hallerde, araĢtırmanın safhasına göre, uluslararası idari, polisiye ya da adlî yardımlaĢma yollarının iĢletilmesi, -Karapara aklama suçu Ģüphelisinin, öncül suçla ilgisinin bulunmaması halinde, kiĢinin sözkonusu paranın yasadıĢı kaynağını bildiğine dair emare ve kanıtların ortaya konması, -Karapara aklama iĢlemlerinin uzmanlık gerektiren karmaĢık niteliği dikkate alınarak, yasanın 3. maddesinde belirtilen görevlerine giren konularda mali araĢtırma ve inceleme yapması için MASAK‟dan talepte bulunulması, -Mahkumiyet halinde, müsadere cezasının etkili Ģekilde uygulanabilmesi için, soruĢturma sırasında karaparanın aklanmasına 77 GeniĢ bilgi için bkz.Nurullah KUNTER, Ceza Muhakemesi Hukuku, 9. Bası, Ġstanbul 1989,s.755 vd. 78 Organize Suç,EGM AsayiĢ Daire 1998(Zikreden Prof.Dr. Feridun Yenisey) BaĢkanlığı yayını, Nisan KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 215 yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, dondurma, elkoyma, tasarruf yetkisini kaldırma, tevdi mahalline yatırma vb tedbirler öngören yasanın 9. maddesinin iĢletilmesi ve, -Adalet Bakanlığı‟nın 28.5.1999 tarihli genelgesine göre soruĢturmanın bizzat C. Savcısı tarafından yürütülmesi, önem taĢımaktadır. Ayrıca Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı, karapara aklama suçunun öncül suçlarının soruĢturmalarında karapara aklama yönünden de delil elde edebilmek amacıyla bir karapara formatı hazırlayarak birimlerine duyurmuĢtur. Buna göre, öncül suçların hazırlık soruĢturmaları sırasında, kolluk sanıklara aĢağıdaki soruları da yöneltmelidir: -Üzerinizde kayıtlı gayrimenkulünz var mı? Varsa nerede, ne zaman aldınız? AlıĢ fiyatı nedir? -Üzerinize kayıtlı ulaĢım vasıtası var mı? Varsa, ne zaman, nerden aldınız? AlıĢ fiyatı nedir?(Otomobil, Kamyon, Tır,Otobüs, Yat, Gemi, Helikopter, Uçak, v.b. araçların plaka, marka ve modelleri belirtilecek). -Banka ve Özel Finans Kurumlarında hesabınız var mı?Varsa hangi bankalarda, hesap türü nedir? Hesap numuraları ve hesaplarda bulunan miktarlar nelerdir?(Mevduat, repo, döviz, ticari hesap, kredi kartları hesabı v.b.) -Borsada hisse senediniz var mı? Varsa ne zaman hangi bedelle aldınız ve Ģu andaki değeri nedir? -Kurucu, sahibi veya ortağı olduğunuz Ģirket var mı? Varsa Ģirketin sermayesi ve sizin hisse payınız nedir. -Yıllık geliriniz ne kadardır.? Nereden elde ediyorsunuz? (MaaĢ, Kira faiz geliri, ticari kazanç, v.b.) -Ġsnat olunan suçun iĢlenmesinden ne kadar gelir elde ettiniz? (Nakit, araba, gayrimenkul, hisse senedi, araç vb.) Bu gelir Ģu anda 216 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL nerede ve kimlerdedir. (elde edilecek gelir varsa o da belirtilecektir.) KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 217 II. KARAPARA AKLAMA SUÇLARINDA ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ VE YARDIMLAġMA 1. ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ ĠHTĠYACI VE ADLÎ YARDIMLAġMA Ġnterpol‟ün suç faaliyetlerinden gelen fonlar birimi (FOPAC) yetkilileri, dünya ölçeğindeki karapara aklama olaylarının muhtemelen sadece % 5‟inin ortaya çıkarılabildiğini ifade etmektedir. Bu oranın düĢüklüğü, karaparanın genellikle ulusal sınırlar aĢılarak aklanması nedeniyle her olayın uluslararası boyutunun olmasına ve soruĢturmaların da bu yüzden uzun ve karmaĢık olmasına bağlanmaktadır.79 Gerçekten, günümüzün globalleĢen dünyasında, iletiĢim ve bilgisayar teknolojisinin baĢ döndürücü geliĢimi ve ulaĢımda sağlanan kolaylıkların suç örgütlerince kendi aralarında iĢbirliğine gitmek ve kara fonlarını daha rahat aklamak için kullanılması karĢısında, ülkeler arasında da, idarî, polisiye ve adlî uluslararası iĢbirliği ihtiyacı kaçınılmaz bir noktaya gelmiĢtir. Öte yandan, sermayenin ve emeğin serbest dolaĢımında varılan noktada, ulusal çerçevede finansal fonların takibi ve denetlenmesi ile kaynaklarına ulaĢılması giderek zorlaĢmaktadır. Karaparanın aklanmasına karĢı salt ulusal düzeyde yapılacak mücadelenin etkili olması Ģansı yoktur. Uluslararası kapsamlı bir iĢbirliği ve eĢgüdüm sağlanmadığı sürece, karapara en uygun zemini bulduğu ülkeye gidecek, burada temizlenip-aklanıp-yasal kaynaklı fonmuĢ gibi uluslararası dolaĢıma tekrar girecektir. Uluslararası iĢbirliğinin bir yararı da, suçluları 79 Ergin ERGÜL, Hukukî, Adlî tıbbi, Kriminolojik, Aktüel boyutları ve ilgili mevzuatıyla, UyuĢturucu Maddeler ve Suçları, Yetkin Yayınevi, Ankara, Mayıs 1997, s.99. 218 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL geliri elde ettikleri yerde harcamaya zorlayarak gelirin kullanılabilirliğini bir baĢka açıdan sınırlandırmasıdır. Uluslararası iĢbirliğinin bir ayağı da, Mali Ġstihbarat ve Düzenleyici Kurumlar arasında karĢılıklı idari bilgi değiĢimidir. Ġdarî biçimi içinde, Mali Ýstihbarat Birimleri “FIU” arasında bilgi değiĢimlerinin geliĢimi sayesinde, uluslararası iĢbirliği büyük ölçüde iyileĢmiĢtir. Bu değiĢimler önce FATF tarafından önerilmiĢ, daha sonra ise devletlerin iç mevzuatlarınca öngörülmüĢ ve katlanarak artmıĢtır. Bunlar, karĢılılık ve geleneksel gizlilik koĢullarına tâbidir. Devletlerarası Ģüpheli iĢlemlere iliĢkin bilgi değiĢimine yetkili makamlar, yalnızca benzer görevler yürüten ve aynı sır saklama mecburiyetlerine tâbi kuruluĢlardır. Egmont grubu tarafından yürütülen ilk çalıĢmalardan birisi üye ülkelerin karapara aklamayla mücadele birimleri arasında iĢbirliği imkanlarının envanterini yapmak ve iki ilke üzerine dayanan bir model önermek olmuĢtur. -Ġlk aĢamada, sağlanan bilgilerin münhasıran bilgiyi alan birim tarafından kendi araĢtırmalarını derinleĢtirmek ya da tamamlamak amacıyla kullanılması oranında bilgi değiĢiminin hiç bir kısıtlama olmadan serbest Ģekilde gerçekleĢmesi, -Verilen bilgilerin her türlü baĢka amaçla, özelikle bir adlî soruĢturma ya da kovuĢturma amacıyla kullanılması için bilgiyi sağlayan birimin açık muvafakatinin alınması. Bu iĢbirliğinin önündeki temel engel mali istihbarat birimlerinin farklı niteliği (polisiye, idarî, adlî) dir. Karapara aklama suçunun önĢartını oluĢturan -öncül-suçlar arasındaki farklılıklar da diğer bir güçlük kaynağı olabilmektedir. Ülkemiz yönünden kanaatimizce, adli soruĢturma baĢlamadan önce, idari bir makamımız (Örneğin MASAK) talep eden ve talep edilen makamın eĢdeğer kuruluĢlar olmaları, meslek sırrına tabi olmaları ve gizlilik prensibine riayet etmeleri koĢullarıyla, yürüttüğü araĢtırmayı derinleĢtirmek ve tamamlamak amacıyla yabancı KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 219 ülke idari makamıyla bilgi alıĢveriĢinde bulunabilir. Ancak bu çerçevede sağlanan bilgilerin adli kovuĢturma ve soruĢturma amaçlarıyla kullanılabilmesi için bilgiyi veren makamın açık izninin bulunması gerekir. Diğer bir iĢbirliği alanı ise, polisiye bilgi değiĢimidir. Bu alanda 7 Eylül 1923‟den beri Uluslararasý Kriminal Polis Örgütü (INTERPOL) önemli bir iþleve sahiptir. Ayrýca adli yardým ve suçlularýn iadesi sözleþmeleri acele hallerde talep ve belgelerin Ýnterpol kanalýyla iletilmesini öngörmektedir. Keza, adli soruĢturma sırasında doğum ve sabıka kaydına iliĢkin bilgi değiĢimin Emniyet Genel Müdürlüğü Ġnterpol Daire BaĢkanlığımız ile yabancı ülkedeki muhatabı ve adrese iliĢkin bilgilerin değiĢimi de Emniyet Genel Müdürlüğü ile yabancı ülkedeki muhatapları arasında yapılabilmektedir. Polisiye alanda diðer önemli bir iþbirliði konusu kontrollü teslimat uygulamasýdýr. Uluslararasý sözleþme ve belgelerde ýsrarla tavsiye edilen bu uygulama 4208 sayýlý yasanýn 10. maddesiyle mevzuatýmýza girmiþ ve Ýçiþleri Bakanlýðýnca çýkartýlan “Kontrollü Teslimat uygulamasý Esas ve Usulülleri Hakkýnda Yönetmelik”le ayrýntýlarý düzenlenmiþtir. Kanunumuz Türk makamlarýnýn ve yabancý ülkelerin karapara dýþýndaki kontrollü teslimat taleplerinde karar verme yetkisini Ankara DGM Savcýlýðýna verirken, yabancý ülkelerin karaparanýn kontrolüne iliþkin taleplerinde Ankara Sulh Ceza Mahkemelerini yetkili kýlmýþtýr.80 Adlî bilgi ve belgelerin değiĢimi (adli yardımlaĢma)ne iliĢkin olarak ise, ülkemizde yapılan soruĢturmalar dolayısıyla yabancı devlet adli makamlarından adli yardım isteminde bulunulması ile 80 Kontrollü teslimat yönteminin dünyada ve ülkemizde uygulanmasý için bkz. Ergin Ergül, Kontrollü Teslimat Yöntemi ve Uygulamasý, Türk Hukuk Dergisi, Yýl 3, S.29, s.12, 16. Ayrýca ERGÜL, Karaparýnýn Aklanmasý ve Suçlarý, s. 128-136. 220 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL yabancı devlet adli makamlarının adli yardım taleplerinin yerine getirilmesi, ilgili Devletle aramızda yürürlükte bulunan iki ya da çok taraflı SözleĢmeler vasıtasıyla, bunların bulunmaması halinde de uluslararası teamül hukuku kuralları ve karĢılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi çerçevesinde, yapılmaktadır. Adlî alanda, uluslararası iĢbirliğinin en önemli görünümü ise, kısaca istinabe diye adlandırılan adlî yardımlaĢmadır. Adlî yardımlaĢma, suç yeri olarak veya yasal yönden yetkili olan adlî makamın, baĢka bir yerdeki adlî makama, belirli bir adlî iĢlemin yapılması konusunda yetkisini devrederek bu iĢlemin yerine getirilerek, sonucunda elde edilecek bilgi, bulgu v.b. maddi delillerin kendisine iletilmesini istemesidir. 2.MEVCUT ADLÎ YARDIM MEKANĠZMASININ ĠġLEYĠġĠ Uluslararası adlî yardım(istinabe), somut olarak Ģöyle gerçekleĢmektedir: Karapara aklama veya organize suçluluğa iliĢkin soruĢturma sırasında, paranın tamamının veya bir kısmının yada bir kısım suç delillerinin yabancı bir ülkede olduğuna iliĢkin kanıtlar elde eden savcı (yargılama aĢamasında hâkim) önce ülkesinin Adalet Bakanlığı‟na baĢvurur. Adalet Bakanlığı da doğrudan veya DıĢiĢleri Bakanlığı kanalıyla anılan ülke Adalet Bakanlığı‟na talebi iletir. Adalet Bakanlığının ilgili birimi (bizde Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü) talebi ikili ya da çok taraflı sözleĢmeler ile iç mevzuat açısından inceleyerek kabulüne ya da reddine karar verir. Kabulüne karar verdiği takdirde yardım talebi yetkili yargı merciine iletilir. Anılan merciin yaptığı iĢlemler aynı kanalla geri gönderilir. Sözkonusu yabancı ülke kendi iç hukukuna göre iĢlem yapar. Talep, kiĢilerinin ifade ya da savunmalarının alınmasına, kiĢinin hesaplarının araĢtırılmasına ve el konulmasına iliĢkin olabilir. Ġsviçre ve Lüksembourg gibi ülkelerde sanığın ilgilinin adlî yar- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 221 dımı yerine getiren yargı mercilerinin kararlarına karĢı itiraz hakkı bulunmaktadır.81 Karapara suçlarına iliĢkin adlî yardım taleplerinde, uyuĢturucudan elde edilen karaparanın aklanması söz konusu ise, bu konuda geniĢ ve özel hükümler ihtiva eden 20 Aralık 1998 tarihli UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BM SözleĢmesi‟ne dayanılması gerekir.82 Bu konuda dayanılabilecek diğer bir SözleĢme, 20.4.1959 tarihli Ceza ĠĢlerinde KarĢılıklı Adlî Yardım Avrupa SözleĢmesi‟(CĠKAYAS)dir.83 81 Ülkemizde uluslararası adli yardımlaĢmaya iliĢkin müstakil bir yasa bulunmadığı gibi, TCK ve CMUK‟da da bu konuda hüküm bulunmamaktadır. Ancak usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan anlaĢmalar Anayasamızın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde olduğundan, bu konuda ülkemizin taraf olduğu gerek çok taraflı ve gerekse ikili sözleĢmeler iç mevzuatımıın bir parçasını oluĢturmaktadır. Adalet Bakanlığı da çıkardığı genelgelerle sözkonusu sözleĢmelerin uygulanmasına iliĢkin ilkeleri adli makamlara duyurmaktadır. Bu konudaki en son genelge,Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğünün 7.8.2000 tarih ve 03.03.109.2000 sayılı ve Cezai Konularda Adli YardımlaĢma ile Ġlgili Uluslararası SözleĢmeler ve Uygulaması konulu genelgesidir. 82 4136 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan SözleĢme‟nin metni, 25.11.1995 gün ve 22474 sayılı R.G.‟de yeralmaktadır. SözleĢme metni, Taraf devletler ve onay tarihleri için bkz, ERGÜL, Karaparanın Aklanması ve Suçları,s.138-168 83 Türkiye SözleĢme‟yi 18.3.1967 tarih ve 1034 Sayılı Kanun ile onaylamıĢtır. SözleĢme metni, 6.10.1968 gün ve 13028 Sayılı R.G.‟de yayınlanmıĢtır. 1 Mart 2001 tarihi itibariyle Taraf Devletler; Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, BirleĢik Krallık(Ġngilitere), Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Finlandiya, Güney Lıbrıs, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Ġrlanda, Ġspanya, Ġsveç, Ġsviçre, Ġsrail, Ġtalya, Ġzlanda, Letonya, LihteĢtayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Makedonya, Moldava, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu Slovakya, Ukrayna,Yunanistan, ve Türkiye 222 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Türkiye bu SözleĢmeyi imzalarken arama ve eĢyanın zaptını kapsayan talepleri, SözleĢmenin 5. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c bentlerinde yazılı aĢağıdaki Ģartlara bağlamıĢtır: -Ġstinabeyi (Adli Yardım)gerektiren suçun hem yardım isteyen hem de yardım istenen Tarafların kanunlarına göre cezalandırılabilir bir suç olması, -Ġstinabeyi gerektiren suçun, yardım istenen tarafın memleketinde, suçlunun geri verilmesine elveriĢli bir suç olması, -Ġstinabenin yerine getirilmesi, yardım istenen Tarafın Kanunu ile bağdaĢması, Yetkili adlî makamımız tarafından adlî yardım talebinin düzenlenmesinde ve yurt dıĢından gelen adlî yardım taleplerinin yerine getirilmesinde, söz konusu Ģartlar göz önüne alınmalıdır. Diğer taraftan, karapara suçunun malî niteliği dikkate alınarak, taraf ülkeler arasında öncelikle malî suçları da adlî yardımlaĢma kapsamına alan 17.3.1978 tarihli “Ceza ĠĢlerinde KarĢılıklı Adlî Yardım Avrupa SözleĢmesi‟ne Ek Protokol” e dayanmak uygun olur.84 Dipnotlarda yer alan taraf devletler listelerinin incelenmesinden görüleceği üzere, CĠKAYAS‟a taraf olan 4 ülke (Belçika, Malta, Ġsviçre ve Ġsrail) Ek Protokol‟e taraf değildir. Karaparanın Aklanması alanında, en yeni ve etkili SözleĢme Avrupa Konseyi‟nin 8 Kasım 1990 tarihinde Strazburg‟da imzalanan “Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zaptedilmesi 84 Türkiye SözleĢme‟yi 18.5.1987 tarih ve 3363 Sayılı Kanun ile onaylamıĢtır. SözleĢme metni,18.1.1990 gün ve 20406 Sayılı R.G.‟de yayınlanmıĢtır. 1.3.2001 tarihi itibariyle Taraf Devletler; Arnavutluk, Avusturya, BirleĢik Krallık(Ġngilitere), Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda, Ġrlanda, Ġspanya, Ġsveç, Ġtalya, Ġzlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu Slovakya, Ukrayna,Yunanistan ve Türkiye KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 223 ve Müsadere Edilmesi Hakkında SözleĢme”dir. Ülkemizin yakın zamanda bu sözleĢmeyi imzalaması beklenmektedir.85 Diğer taraftan Türkiye çeĢitli ülkelerle, cezai alanda iki taraflı adlî yardım anlaĢmaları imzalamıĢtır.86 3. KARAPARANIN AKLANMASIYLA ETKĠLĠ BĠR MÜCADELE ARACI OLARAK ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA Günümüzde ekonomistler, genelde ekonomik küreselleĢmesinin avantajlarını vurgularken, hukukçular ise, eĢzamanlı olarak suçun küreselleĢmesi ve örgütlü suçun hukuk devletlerini tehdit eder hale gelmesine dikkatleri çekmektedirler. Devletlerin adlî ve hukukî sistemleri ile mevzuatları arasındaki farklılıklar, Avrupa ülkelerinde bile soruĢturma makamları ve hâkimler açısından suçluları ortaya çıkarma ve cezalandırma açısından büyük güçlükler oluĢturmaktadır. Bu durumdan suç örgütlerinin yararlandığına yakından tanık olan özellikle organize suç ve yolsuzluk konularında uzmanlaĢmıĢ hâkim ve savcılar Avrupa kamuoyunu ve yetkilileri uyarmak için giriĢimlerde bulunmaktadırlar. Bu bağlamda, gizli hesap ve karapara aklama Avrupası‟na karĢı çıkan yedi Avrupalı yargıcın 1 Ekim 1996 tarihli ünlü „Cenevre Çağrısı‟ ġubat 1997‟de 400 Fransız yargıç ve savcısı tarafından imzalanmıĢtır. Bu olay, yargının bağımsızlığının güçlendirilmesine iliĢkin adalet reformunun tartıĢıldığı Fransa ve Avrupa‟da büyük yankı 85 SözleĢme metni için bkz.ERGÜL, Karaparanın Aklanması ve Suçları, s.169-185; Taraf devletler için bkz. s. 121. 86 Ülkemizle cezai alanda ikili adlî yardımlaĢma anlaĢmalarının yürürlükte olduğu ülkeler, 1.3.2001 itibariyle, ABD, Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Çin, Gürcistan, Hindistan, Irak, Ġran, Kazakistan, KKTC, Libya, Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Romanya, Suriye, Tunus, Ürdün ve Yugoslavya‟dır. 224 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL uyandırmıĢtır. Bildiriye Avrupa çapında ise, binden fazla yargıç ve on bini aĢkın kiĢi imza koymuĢtur. “Avrupa Konseyi, Roma AnlaĢması, ġengen AnlaĢmaları, Maastricht AnlaĢması; kurulmakta olan bu görünür, resmi ve saygın Avrupa‟nın gölgesinde daha gizli ve az itiraf edilen baĢka bir Avrupa saklıdır. Bu, elveriĢli bir sığınak sağladığı sermayeler sayesinde, yüzsüzce geliĢen LihteĢtayn ya da Lüksemburg‟dan geçerek Anglo normand adalarından Cebelitarık kayalıklarına uzanan Vergi Cennetleri Avrupası‟dır. Bu bankacılık sırrının çok sık olarak bir bahane ve paravan olarak kullanıldığı finans alanlarının, banka kuruluĢlarının da Avrupa‟sıdır. Bu para aklama mekanizmalarının ve numaralı hesapların Avrupası, uyuĢturucu, terörizm, tarikat, yolsuzluk ya da mafya faaliyetlerinden elde edilen paraların aklanması için kullanılmaktadır. Faks-modem, Ġnternet, iletiĢim ağları çağında, kaçakçılık kaynaklı paralar, cömert aylıklar alan saygın yedieminler tarafından kontrol edilen anonim, off-shore Ģirketler maskesi altında, bir hesaptan diğer hesaba, bir vergi cennetinden diğerine son hızla yolalabilir. Bu para daha sonra, her türlü kontrolün dıĢında, yerleĢtirilir ya da yatırılır. Günümüzde, hemen hemen kaçakçılara cezadan bağıĢıklık tanınmıĢtır. Avrupa ülkelerinin her birinin adaletine bu paranın izini bulmak, sınırların kiĢiler, mallar ve sermayeler için henüz bir anlam taĢıdığı bir dönemim mirası olan bugünkü yasal çerçeve içinde imkansız olmasa da yıllar alacaktır.” Ġfadeleri ile baĢlayan çağrı‟da, talep olarak, “DeğiĢik Avrupa ülkeleri mevzuatlarından geniĢ ölçüde yararlanan bir suçluluğa karĢı mücadele Ģansına sahip olmak için adlî ve polisiye alanda modası geçmiĢ bir korumacılığı kaldırmak ivedi bir KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 225 ihtiyaçtır. Savcı ve hâkimlerin içerisinde, hukuk devleti dıĢında, engelsiz araĢtırma yapabilecekleri yürüttükleri soruĢturmaları için faydalı bilgilerinin değiĢimini gerçekleĢtirebilecekleri gerçek bir Avrupa adlî alanı oluĢturmak zorunludur. Bizler, hâkimler arasında uluslararası istinabe taleplerinin ve araĢtırmaların sonuçlarının, yürütme organının müdahalesi olmadan ve diplomatik yola baĢvurmadan doğrudan iletilmesini öngören ġengen anlaĢmalarının filen uygulamaya konmasını istiyoruz.” Denmekte ve daha adil ve güvenli bir Avrupa için uluslararası anlaĢmalar yapılması ya da iç hukuklarda değiĢiklik gerektiren konular sıralanmaktadır. Söz konusu çağrı‟nın da ortaya koyduğu gibi, uluslararası adlî iĢ birliğinin araçları, günümüz malî suçluluğunun sınırlar ötesi biçimlerine uyum sağlayamamaktadır. Avrupa‟ya iliĢkin olarak, gerek CĠKAYAS ve Suçlularýn Ýadesine Dair Avrupa Sözleþmesi (SÝDAS) gerekse, iki taraflı baĢlıca belgeler 50‟ li yıllara aittir. Bunlar hazırlandığı dönem itibariyle, bazen çete Ģeklinde de olsa, sonuçta izole kalan bireysel suçluluğa cevap vermeye yöneliktir. Dolayýsýyla, sözkonusu sözleþmelerin mutlaka günümüz koþullarýna uygun biçimde uygulanmasý gerekir. Bu çerçeve içinde suçlulukla etkili mücadele için adlî yardým, istinabe ve iade talepleri sür‟atle yerine getirilmelidir. Oysa günümüzde bazý ülkelerde genel olarak iade, istinabe ve adlî yardým talepleri karþýsýnda suçlular, âdeta turist gibi aðýrlanmaktadýrlar. Bu uluslararasý iþbirliði deðildir. Suçlularýn Ýade Edilmesine Dair Avrupa Sözleþmesi, suçlularýn iade edilmemesi sözleþmesi gibi uygulanmamalýdýr. Bu sözleþmeler, bugünün gereksinimlerini karþýlayacak esneklikte uygulanamýyorsa, mutlaka günümüz geliþmeleri ýþýðýnda yeniden gözden geçirilmelidirler. 87 87 Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK, Rüþvet ve Yolsuzlukla Mücadelede Uluslararasý Ýþbirliði, Adalet Dergisi, Yýl 92, Sayý 6, Ocak 2001, s.6 226 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Günümüzde ise, gerek organize gerekse malî suçluluk kurumsallaĢmıĢ ve uluslararası boyut kazanmıĢtır. Bundan böyle, bu tür suçluluk çok sayıda ülkeyi kapsamaktadır. Zira suç örgütleri delilleri değiĢik ülkelerde dağıtarak, kazançlarının güvenliğini ve üyelerinin adalet önüne çıkarılmasını engellemeyi hedeflemektedir. Buna karĢılık, kamu makamları yetkilerinin ulusal sınırlarda bittiğini düĢünmeye devam etmektedir. Oysa yasal iĢleri yapanlar kadar yasadıĢı ekonomik iĢleri yapanlar da yeni özgürlüklerden tam manasıyla yararlanıyorlar. Mallar sınırları aĢıyor, suçlular sınırları aĢıyor, yasa dıĢı faaliyetlerin gelirleri sınırları aĢıyor. Kamu makamı orda duruyor. 88 Daha çarpıcı bir ifadeyle, “sınırlar yargıçları durduruyor. Suçluları değil.” Avrupa‟da ortak bir yasal alan oluĢturulmadıkça sınır tanımayan suç karĢısında zafere ulaĢmak mümkün değildir. Cezai alanda adlî yardımlaĢma, uluslararası suça karĢı mücadele için etkili tek araçtır; Cezalandırılmaktan kurtulmak için sınırları kullanan suçluların, milli mahkemeler önüne çıkarılmasını sağlayacak ülke dıĢındaki hayati deliller, sadece bu yolla toplanabilir. Ancak bugünkü mekanizma bunu sağlamaktan çok uzaktır. Örnek olarak, Ġtalya‟da “Temiz eller “operasyonu çerçevesinde, Milan savcılığı 1992 yılından itibaren yolsuzluk ve siyasi partilerin yasadıĢı finasmanı olaylarına iliĢkin 28 ülkeye gönderdiği toplam 650 istinabe talebinden; 438‟ine hiç bir cevap alınamamıĢ, sadece 9 tanesi hızlı bir Ģekilde reddedilmiĢ, dönen bazıları ise ancak 5 yılda ulaĢmıĢtır. Roma‟da 22-23 Ekim 1999 tarihlerinde Ġtalyan Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen ve ev sahibi Ġtalya dıĢında Fransa, Ġspanya, Portekiz, Fas, Yunanistan, Arnavutluk ve ülkemizden hâkim-savcıların katıldığı “uyuĢturucu madde kullanımı ve kaçakçılı- 88 PERDUCA-RAMAEL,a.g.e.,s.27. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 227 ğı” konulu seminerin sonuç bildirgesinde karapara aklama ve adlî yardımlaĢma konuları Ģöyle yer almıĢtır: “Müzakereler bir çok ülkeyi kapsayan, bu tip operasyonları özellikle çok kısa sürede yerine getirilmelerini sağlayarak kolaylaĢtırma gayesiyle kontrollü teslimat ve gizli ajan kullanımının hukukî çerçevesinin ıslahının ve karapara aklamaya karĢı mücadelenin geliĢtirilmesinin önemini ortaya koymuĢtur. Ayrıca, gayri resmi Ģekilde ya da gerektiğinde uyuĢturucu madde kaçakçılığı alanında bilgileri toplayan ulusal birimler vasıtasıyla bilgi değiĢiminin keza, adlî makamlar arasında adlî yardım taleplerinin yerine getirilmesi iĢlemlerinin basitleĢtirilmesi ve geliĢtirilmesinin önemi vurgulanmıĢtır.” Kanaatimizce de, artık karaparanın aklanması iĢini de tekellerine alan ve “Mafyalar daha beyaz yıkar” dedirten organize suç örgütlerinin, uluslararası sınırları büyük bir beceriyle lehlerine kullanması ve genelde, karaparanın aklanması suçu delillerinin farklı ülkelerde olması karĢısında, bu alanda uluslararası adlî yardımlaĢma çok büyük önem kazanmaktadır. Bu itibarla, bu mücadelede çok Ģey beklenen yargı sistemlerinin ve burada görev alan savcı ve yargıçların en önemli ihtiyacı kolay, hızlı ve etkili bir adlî yardımlaĢmadır. Bu da mevcut adlî yardımlaĢma kurum ve kurallarının günümüz koþullarýna uyarlanmasýný ve kolaylaĢtırılmasını gerektirmektedir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 229 BEġĠNCĠ BÖLÜM KARAPARA AKLAMA SUÇUNA ĠLĠġKĠN FRANSIZ VE TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI I. FRANSIZ YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI -1(Ġstinaf mahkemesince) onaylanan ilk derece mahkemesi ve temyiz edilen Ġstinaf mahkemesi kararlarından Ferhat Saidi‟nin uyuĢturucu ticaretine iliĢkin çok sayıda ipucunun ortaya çıkarıldığı amcasının dairesini kullandığı ve uyuĢturucu suçundan kovuĢturulan yeğeni Moktar Sassi ile sıkı bağları olduğu anlaĢıldığı, Bir arama sırasında el konulan belgelerden hareketle yargıçların hiçbir meĢru faaliyeti bulunmayan Farhat Saidi'nin kaynağını izah edemediği önemli miktarda paraya sahip olduğunu kanıtlandığı, Ayrıca, nakit ya da bazılarını nakit karĢılığı üçüncü kiĢiden sağladığı çek ödemeleri ile adına açılmıĢ bir banka hesabını beslediğini ve kız kardeĢine gönderilen posta havalesi görüntüsünde Tunus'a fon transfer ettiğini ortaya çıkardığı, Bu durumda, Ferhat Saidi'nin uyuĢturucu trafiği gelirlerinin plasman (yatırma), gizleme ya da dönüĢtürme iĢlemine yardım ettiği anlaĢıldığından temyiz talebinin reddine.(sanık 10 yıl hapis ve Fransa‟ya girmekten süresiz yasaklama cezasına çarptırılmıĢtı) 230 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi, 23 Ekim 1997, Saidi Farhat: Juris Data no 4707.) -2Fransız Yargıtay’ı Ceza Dairesi, 7 Aralık 1995 tarihli Massiera kararında. Bir noter'in Ceza Kanununun uyuşturucu parasının aklanmasını cezalandıran 222-38 maddesinden mahkumiyetine ilişkin kararını onaylamıştır. Yargıtay kararına konu olan olayda, bu noter kendisiyle bir daire satın alma işlemi için takma adla temasa geçen kişinin gerçek kimliğini ve uyuşturucu suçundan tutuklandığını öğrenmişti. Buna rağmen ilgilinin beraber yaşadığı kadın yararına satış akdini düzenlemiş ve kararlaþtýrýlan satýþ bedelini işlemi daha şeffaf göstermek için döviz transferi yerine uluslararası banka havaleleri ile ödemesini önermişti. Noter savunma olarak, atılı suçlamanın fonların suç kaynağının bilinmesini ve bir karapara aklama işlemine mutlak iştirak iradesinin bulunmasını gerektiren kasıtlı bir suç olduğunu ileri sürmüştür. Noter bu fonların kaynağını bilmediğini ve mesleki olarak bu konuda araştırma yapmak mecburiyeti olmadığını savunuyordu. “(UyuĢturucu parasını aklama suçundan kendisini 1 yıl tecilli hapis ve 100 000 Frank ağır para cezasına mahkum eden mahkeme kararını onaylayan istinaf mahkemesi kararını temyiz eden) Noter M.M‟nin bir daire satın almak isteyen takma isimli bir uluslararası bir uyuĢturucu kaçakçısı tarafından ziyaret edildiği, bu kiĢinin tutuklandığından, tutukluluk nedenlerinden ve gerçek kimliğinden haberdar olduğu halde, dairenin parasını iĢlemin daha Ģeffaf görünmesi için döviz transferiyle değil de uluslararası banka havalesi yoluyla ödemesini önererek bu kaçakçının nikahsız eĢi adına satıĢ sözleĢmesini düzenlediği, Hâkimlerin sanığın bu satıĢ sırasında kullanılan bazı belgelerin sahte olduğunu bildiğini ve noter niteliğiyle uyuĢturucu madde KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 231 kaçakçığından gelen fonların değerlendirildiğinin dikkatini çekmesi gerektiğini de göz önüne aldıkları, Sonuç olarak, iktisabın öngörüldüğü fonların gerçek kaynağını bildiği ve bile bile uyuĢturucu ticareti ürünün yatırılması iĢlemine yardım ettiği anlaĢıldığı, Bu durumda istinaf mahkemesi kararının yerinde olduğu...........” (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi, 4 Ocak 1995, Juris-Data no 4161) II. TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI -14208 Sayılı Kanunu Muhalefetten sanık Halil Fellahoğlu hakkında yapılan duruĢma sonunda: Hükümlülüğüne ve zoralıma dair BAKIRKÖY 2.Asliye ceza Mahkemesinde verilen 31. 12.1997 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenilerek sanık vekili yönünden duruĢmalı inceleme isteğinde bulunulan dava evrakı Cumhuriyet BaĢsavcılığının red ve bozma isteyen 28.5.1999 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü. Tayin edilen cezanın nev‟i ve miktarına göre sanık vekilinin duruĢmalı inceleme isteminin CYUY‟nın 318. Maddesi uyarınca REDDĠ’ne karar verilerek yapılan incelemede; 1-Sanık baĢtan beri değiĢmeyen savunmalarında paranın SavaĢ Osman‟a ait olduğunu iddia etmekle SavaĢ Osman dinlenip, sanığın bu Ģahısla yaptığı telefon konuĢmalarına ait bantlarında çözümü yapılarak dövizin nasıl ve hangi kaynaklardan edinildiği, ne amaçla Türkiye‟ye getirildiği yeterince tespit edilmeden eksik incelemeye dayalı yazılı Ģekilde hüküm tesisi, 232 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 2-Kabule göre de; A-Yakalanan 110 Ġngiliz sterlininin sahte olduğu gözetilmeden tamamı esas alınıp fazla ceza tayini. B-610 Ġskoç Poundunun Türkiye‟de alım satımının yapılmadığı ve cüz‟i bir miktarda olduğu gibi Poundlar ceza tayininde nazara alınmadığı halde zoralımına karar verilmesi. Yasaya aykırı sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.6.1999 günü oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 16.6.1999, Esas 1999/7666, 1999/7558) -2“4208 sayılı kanuna muhalefetten sanıklar ġaban Kırat ve arkadaĢları hakkında yapılan duruĢma sonunda: Beraatlerine dair EDĠRNE 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 30. 6. 1998 tarihli hükmün Yargıtay‟ca incelenmesi hazine vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet BaĢsavcılığının onama isteyen 12.10.1998 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü: Kaçakçılık Ġstihbarat Takibat ve Narkotik Gümrük Muhafaza Müdürlüğü telefonuna 26.6.1997 tarihinde yapılan ihbarla “yurtdıĢından Türkiye‟ye kaçak yollardan Toros firmasına ait B. 3982 plaka sayılı otobüsle evvelce yurtdıĢına çıkartılan uyuĢturuculardan elde edilen kara paranın getirileceği “ bildirilince, anılan otobüsün takibe alındığı ve giriĢ için Kapıkule yolcu salonu Gümrük sahasına gelip Polis ve UlaĢtırma giriĢ iĢlemlerini müteakiben gümrük kontrolü için yolcularıyla Gümrük Muayene Peronlarına geldiğinde sürücü sanık ġaban Kırat‟ın “Türkiye‟ye giriĢi yasak ve gizli eĢyası olmadığına” iliĢkin yazılı beyanı alındıktan sonra yapılan arama da, sürücü koltuğu altına yapılmıĢ özel bölmede sarı bantlarla sarılı içlerinde değiĢik ülkelere ait döviz olan 18 paket bulunduğu ve 10 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 233 pakette Bahattin Güleçoğlu, 6 pakette HB rumuzu, 2 pakette de imza olduğu, sürücü sanık ġaban Kırat tutanakta belirtilen beyanında bu dövizleri Romanya‟dan paketler üzerinde yazılı Ģahıslara teslim etmek için alıp sakladığını, sonraki ifadelerinde Romanya‟dan yolcularla hareket etmeden önce Ömer Özcan‟ın Bahattin Gülecoğlu yazılı 10 adet, Ġsmet Ġsmail Bayındır‟ın HB (Haydar Bayındır) yazılı 6 adet, ismini bilmediği kiĢinin de CümbüĢ yazılı 2 adet paketleri gümrükte bildirmeden gizleyerek geçirip üzerlerinde yazılı Ģahıslara verilmesi için teslim ettiklerini, paket baĢına 50 dolar aldığını, paketlerde döviz olduğunu bildiğini belirttiği, Hossein Fathi‟nin Cumhuriyet Savcılığına verdiği dilekçeden de 2 adet paketin Ġ. Murat CümbüĢ‟e verilmek üzere sürücü sanık ġaban Kırat‟a verildiği dosya içeriğinden anlaĢılmıĢtır. Karapara “kaynağının meĢru olduğu ispat edilemeyen gelir” diye düĢünülebilir. 4208 sayılı yasanın 2. maddesinde belirtildiği üzere karapara anılan yasanın 2/a. maddesinde sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değer, Karapara aklama suçu da TCK.nun 296. maddesinde belirtilen haller haricinde anılan yasanın 2/a. maddesinde sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen karaparanın elde edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması, elde edenlerce veya baĢkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da malikinin deðiþtirilmesi, gizlenmesi veya sýnýrötesi harekete tâbi tutulması ve bu hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukuki sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiĢtirilmesi veya transfer yoluyla aklanması veya karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiilleri ifade eder. 234 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Anılan yasanın 2. maddesinin a. bendinde karaparanın sınırlı bir tarifi yapılmıĢ, b. bendinde ise belirtilen suçu iĢleyip karaparayı elde eden Ģahıslarla karaparayı sonradan ele geçiren Ģahısların fiillerine açıklık getirilmiĢtir. Yasanın getiriliĢ amacı suçun doğurduğu yasa dıĢı gelirlerin yasal kazanca dönüĢtürülmesini engellemeye yöneliktir. Karapara aklamanın amacı paranın yasadıĢı kaynağını gizlemek olmakla birlikte iĢlem yapanların gerçek kimliklerinin ortaya çıkmasını da önlemeye yönelik olup karaparanın elde edildiği ülkede dövize çevrilerek kaçak olarak çıkartılıp diğer bir ülkeye nakliye Ģirketleri vasıtasıyla veya kuryeler tarafından nakli de karaparanın aklanması iĢleminin ilk aĢamasıdır ve 4208 sayılı yasanın 2. maddesinin b bendinde karaparanın aklanması “bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet veya malikinin değiĢtirilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tabi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi.......” olarak tarif edilmiĢ ve yasa koyucu bununla çok çeĢitli hareketleri düzenlemekle karaparanın aklanması suçunun her türlü karaparanın aklanması yöntemini kapsamasını sağlamıĢtır. 31.3.1992 günlü 69 sayılı genelge içeriğinde, TPKK Hakkında 32 sayılı kararın 4/a maddesinde yer alan “Türkiye döviz ithali serbesttir, hiç bir kayda tabi tutulmaz ve menĢei araĢtırılmaz” hükmünün 20.6.1992 tarihli resmi gazete de yayınlanan 91/1935 sayılı kararla “Türkiye‟ye döviz ithali serbesttir” Ģeklinde dönüĢtürüldüğünden bu hükmün uygulanmasında göz önünde tutulması gereken esas; Türkiye‟ye giriĢ yapan yerli ve yabancı yolcuların beraberinde getirdikleri dövizleri beyan etmeleri zorunluluğunun bulunmaması olup ancak söz konusu yolcuların kendi istekleri doğrultusunda beraberinde yurda getirdikleri dövizleri beyan etmelerinde veya döviz beyan tutanağı ile deklere etmelerinde de herhangi bir sakınca bulunmadığı, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 235 6.11.1995 günlü 95/23 sayılı genelgede de, ihracatın finansmanı amacıyla ihracatçı veya bunların adına hareket eden Ģahısların Türkiye‟ye giriĢlerinde beraberlerinde döviz getirmeleri halinde Bankalarca döviz alıĢının yapılabilmesini temin söz konusu teslimlere iliĢkin getirilerin efektifler içinde bu durum gümrük idarelerinden alacakları bir belge ile kambiyo mercilerine tevsik etmeleri,bu nedenle TPKK. Hakkında 32 sayılı karar hükümlerine göre yurda giriĢinde, yanında ihracat karĢılığı döviz bulunduğuna iliĢkin beyanda bulunmak isteyen yolcuların döviz beyan tutanağını doldurup imzalayarak bir suretini idarede bırakmak diğer bir suretini de ihraç bedeli peĢin dövizlerin veya ihracı gerçekleĢmiĢ eĢyaya iliĢkin olarak daha sonradan yolcu beraberinde getirilen dövizlerin tahsilatı sırasında Bankalara vermeleri, Bankaların da ilgili gümrük idarelerinden teyit ettirdikten sonra döviz alım belgesi düzenleyip ihracat hesabını kapatmaları gerektiği, 2.2.1996 tarihli 1/M sayılı genelge ise, SSCB yerine kurulan ülkelere gerçekleĢtirilecek ihracatın bedeli olarak alıĢının yapılması talep edilen efektiflerde herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın gümrük idaresince düzenlenen döviz alım belgelerine bu Ģekilde geldiğinin kaydedileceği hükümleri getirilmiĢtir. Dosya içindeki Hazine MüsteĢarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğünün 17. 12 .1997 günlü yazılarında: Romen mevzuatında, a) Romanya‟ya yolcu beraberi 1000 ABD Dolarına kadar miktar serbest, 10.000 ABD Dolarına kadar miktar için deklere edilmek kaydı ile efektif giriĢine izin verildiği, 1000 ABD Doları üzerindeki deklarasyonu yapılmayan dövizlerin bankalarca kabul edilmediği, Romanya‟dan 5000 ABD Dolarına kadar döviz deklarasyon yapılmak ya da banka dekontu ibraz edilmek kaydı ile 1000 ABD Dolarına kadar dövizin serbestçe çıkarılabildiği, 236 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Romen vatandaĢlarının yılda 500 ABD Dolarına kadar dövizi döviz bürolarından pasaportlarına kaydederek satın alabildikleri, Beyan için herhangi bir kuruluĢtan izin alınmasının gerekmediği, ülkeye giriĢte deklarasyon yapıldığı, efektiflerin gerek limit içinde kalmak gerek limit üzerinde beyan edilerek ülkeye giriĢi yapıldığında yerel resmi paraya dönüĢtürülmesi zorunluluğu bulunmadığı, b) Ülke de gerçek ve tüzel kiĢilerin ve yerleĢik sayılmayan yabancıların sadece Bankalar vasıtasıyla yurtdıĢına döviz transfer ettirmeleri mümkün olup, gerçek Romen vatandaĢlarının ise Romen Merkez Bankasından izin almaları gerektiği hususlarının Kambiyo ve Bankacılık uygulamalarına iliĢkin olarak belirlendiği görülmüĢtür. Sanıkların bir kısmı aĢamalarındaki savunmalarında getirilen dövizlerin yatırım için önceden Türkiye‟den Romanya‟ya değiĢik Ģahıslarca getirilen ancak yatırımın gerçekleĢmemesi üzerine iade edilen döviz olduğunu, bir kısım sanıklarında getirilen dövizlerin ihraç bedeli peĢin dövizler ve ihracı gerçekleĢmiĢ eĢyaya iliĢkin olarak yurtdıĢındaki ithalatçı firmanın ithal bedelini düĢük gösterdiğinden banka kanalıyla resmi yoldan transfer edemeyip daha sonradan yolcu beraberinde getirilen döviz olduğunu öne sürmüĢ iseler de, TPKK Hakkında 32 sayılı Kararın 13. maddesi ile Hazine ve DıĢ Ticaret MüsteĢarlığının 91-32/5 sayılı Tebliğine iliĢkin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bakası‟nın 1-M sayılı genelgesinin 27.maddesi ve 95/ġB-4, YB-6 sayılı Sermaye Hareketleri Genelgesi uyarınca Türkiye‟de yerleĢik kiĢilerin, yurtdıĢında veya Türkiye‟de serbest bölgelerde yatırım yapmak veya ticari faaliyette bulunmak üzere Ģirket kurmaları, ortaklığa katılmaları ve Ģube açmaları için, 5 Milyon ABD Doları veya eĢiti dövize kadar nakdi sermayeyi Bankalar veya özel finans kurumları aracılığıyla, daha fazla dövizi ise hazine MüsteĢarlığından alınacak izin ile ihraç edebilecekleri, 32 sayılı KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 237 kararın 4/f madde fıkrası gereğince de, Türkiye‟de yerleĢik kiĢilerin 5000 ABD Doları veya eĢitini aĢan miktarlardaki efektifi ancak görünmeyen iĢlemler çerçevesinde bankalar ve özel finans kurumlarından döviz satın aldıklarını tevsik etmek kaydıyla beraberlerinde yurtdıĢına çıkarabilecekleri, bunun yanında 1-M sayılı genelgenin 10/b madde fıkrası ve 96/YB-5 sayılı Genelge uyarınca, ihracat bedelinin ödemelerin havale veya efektif olarak yurda giriĢinde deklere edilerek Gümrük idarelerince döviz beyan tutanağı düzenlenmesi, ancak 50.000 ABD Doları veya eĢiti döviz tutarına kadar efektifler ile Irak, Ġran, Suriye ve dağılan SSCB yerine kurulan ülkelere gerçekleĢtirilecek ihracat bedeli olarak alıĢının yapılması talep edilen efektiflerde herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın döviz beyan tutanağı aranmayacağı, giriĢte Gümrük Ġdaresince beyana davet edilen sürücü sanık ġaban Kıratçın ise dava konusu dövizleri deklere etmediği, bunların yanında 91-32/5 sayılı tebliğin 15. Maddesi ve 1/M sayılı genelgenin 9. maddesi gereğince de yapılmıĢ olan ihracat bedellerinin uluslararası kurallar ile bankacılık teamüllerine ve satıĢ akdine uygun olarak yurda getirilmesi gerektiği gibi bu hususu savunan sanıkların ihracatçı firma adına hareket eden usulüne uygun bir Ģekilde yetkili kılınmıĢ Ģahıslardan olduklarının da sübut bulmadığı ve ele geçirilen dövizlerin değiĢik ülkelere ait olduğu cihetle ibraz edilen belgelerin suça konulu dövizlerle ilgili bulunmadığı, bu nedenlerle de savunmanın hukuki dayanaktan yoksun ve inandırıcı olmadığı belirlenmiĢtir. ġu duruma nazaran, Ġhbarın içeriği, suça konu dövizlerin miktarı ve kaynağının belli olmaması, değiĢik 16 ülkeye ait bulunması (ABD doları, Alman Markı, Ġngiliz Sterlini, Ġsveç Frangı, Fransız Frangı, Ġsveç Kronu, Norveç Kronu, Finlandiya Markası, Ġtalya Lireti, Avusturya ġilini, Ġspanyol Pesetası, Danimarka Kronu, Hollanda Florini, Belçika Frangı, Kanada Doları, Yunan Drahmisi gibi) Gümrük Ġdaresince beyana davet edildiğinde dahi deklere edilmeyip aranmakla gizlenmiĢ vaziyette bulunmakla paranın yasa dıĢı yollardan elde edil- 238 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL diğine iliĢkin Ģüpheli iĢlem halinin bulunduğu ve karaparanın elde edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla gizlenerek sınır ötesi harekete tabi tutulduğu, bu gaye ile baĢkalarınca iktisap edilerek yurda sokulmaya çalıĢıldığı, yani karaparanın aklanmak üzere Türkiye‟ye sokulmak istendiği, bu haliyle karapara aklama suçunun oluĢtuğu gözetilerek sanıkların olaydaki fonksiyonları göz önünde tutulup ayrı ayrı hukuki durumlarının ve suça iĢtiraklerinin yukarıdaki açıklamalar ıĢığında tayin ve takdiri ile bir karar verilmesi gerekirken oluĢa, dosya içeriğine ve yasaya uygun olmayan gerçeklerle yazılı Ģekilde hüküm tesisi, Yasaya aykırı müdahil hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA 10.6.1999 günü oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 7. Ceza Dairesi,E.1998/8325,K.1999/7117) KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 239 ALTINCI BÖLÜM ĠLGĠLĠ MEVZUAT -IKaraparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No: 4208 Kabul tarihi : 13.11.1996 (19.11.1996 gün ve 22822 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıĢtır.) BĠRĠNCĠ KISIM Karapara Aklanmasının Önlenmesi BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç ve Kapsam MADDE 1 - Bu Kanunun amacı, karapara aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemektir. 240 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Tanımlar MADDE 2 - Bu Kanunda geçen; a) Karapara : 1. 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanundaki, 2. 6136 sayılı AteĢli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanundaki 3. 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanundaki, 4. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanundaki, 5. (4369 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (o) fıkrası ile değiĢen bent) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki, 6. 765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki Devletin ġahsiyetine KarĢı ĠĢlenen Cürümler ve aynı Kanunun 179, 192, 264, 316, 317, 318, 319, 322, 325, 332, 333, 335, 339, 341, 342, 345, 350, 403, 404, 406, 435, 436, 495, 496, 497, 498, 499, 500, 504 ve 506'ncı maddelerindeki, fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değeri, b) Karapara Aklama Suçu : Türk Ceza Kanununun 296 ncı maddesinde belirtilen haller haricinde, bu maddenin (a) bendinde sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen karaparanın elde edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması; elde edenlerce veya baĢkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da malikinin değiĢti- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 241 rilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tabi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukuki sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiĢtirilmesi veya transfer yoluyla aklanması veya karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiilleri, c) Kontrollü Teslimat : Suç faillerinin belirlenmesi, her türlü delilin tespiti, toplanması, kaçak veya kaçak olmasından Ģüphe edilen mal veya fonların müsaderesi amacıyla, yurt içinde dağıtılacak veya yurt dıĢından Türkiye'ye getirilerek dağıtılacak veya Türkiye'de hazırlanarak yurtdıĢına götürülecek veya Türkiye'den transit geçecek, uyuĢturucu ve psikotrop maddeler, 1988 tarihli UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesinin Eki I ve II Numaralı Tablolar ile bu Tablo değiĢikliklerinde yer alan maddelerin ve bunlara bağlı fonlar veya karapara veya karaparaya kaynaklık edecek diğer her türlü kaçak veya kaçak olmasından Ģüphe edilen eĢyanın yetkili makamların bilgisi ve denetimi altında nakillerini, d) BaĢkanlık : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığını, e) Koordinasyon Kurulu : Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunu. ifade eder. ĠKĠNCĠ BÖLÜM Görev, Yetki ve Sorumluluklar Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun Görev ve Yetkileri MADDE 3- Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı, doğrudan Maliye Bakanına bağlı olarak çalıĢır. BaĢkanlığın görevleri Ģunlardır : 1. Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik çalıĢmalar yapmak, bu konuda alınması gereken önlemleri almak, 242 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 2. Karapara ile ilgili olarak ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluĢlarla görüĢ ve bilgi alıĢ veriĢinde bulunmak, inceleme ve araĢtırmalar yapmak, 3. Karapara aklanmasına iliĢkin iĢlemlerle ilgili her türlü bilgi ve belgeyi kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢilerden istemek, 4. Cumhuriyet savcıları veya cumhuriyet savcıları adına zabıta makamlarınca intikal ettirilen konuları incelemek ve bu makamların karaparanın aklanması suçunun tespitine iliĢkin taleplerini yerine getirmek, 5. Karaparanın aklanması suçunun iĢlenip iĢlenmediği konusunda ön inceleme yapmak ve suçun iĢlendiğine dair ciddi emarelerin varlığı halinde zabıta makamları ile iĢbirliği yaparak, bu Kanuna ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun zapt ve aramaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılmasını istemek, 6. Ön incelemeye iliĢkin iĢlemler hakkında Cumhuriyet Savcılığına bilgi vermek, 7. AraĢtırma ve incelemeler sırasında karaparanın aklanmasına yönelik ciddi bulgu ve emarelerin varlığının tespiti halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirmek, 8. Karapara aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgeleri Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirmek, 9. Karapara aklanması suçlarının tespit ve önlenmesi için alınacak tedbirlerle, bankalara ve diğer mali kurumlara ve ilgili gerçek ve tüzel kiĢilere müĢterilerinin kimliklerini tespit zorunluluğu getirilmesi hususlarında Bakanlar Kurulunca karar alınmak üzere teklifte bulunmak ve yapılan iĢlemler hakkında Hazine MüsteĢarlığına bilgi vermek, 10. Karapara aklanması suçlarına iliĢkin istatistik ve diğer bilgileri toplamak, değerlendirmek ve bu bilgileri Türkiye'nin taraf KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 243 olduğu ikili ve çok taraflı anlaĢmalar çerçevesinde ilgili taraf ve mercilere bildirmek, 11. BaĢkanlığın çalıĢma esas ve usulleri ile kimlik tespiti ve karapara aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin Bakanlar Kurulu Kararlarının uygulanması hususunda ve bu Kanunun uygulanmasına dair hususlarda gerekli düzenlemeleri yapmak. BaĢkanlık, karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesi görevlerini Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Gelirler Kontrolörleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları vasıtası ile yerine getirir. Görevlendirilecek Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Bankalar Yeminli Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları BaĢkanın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın onayı ile belirlenir. BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Bankalar Yeminli Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları görevlendirme konusuna giren hususlarda bilgi ve belge istemeye, araĢtırma ve inceleme yapmaya, uygulamayı takip ve denetlemeye, bu maksatla her türlü evrakın tetkikine yetkilidir. Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunun Görev ve Yetkileri MADDE 4 - Koordinasyon Kurulu; Maliye MüsteĢarının baĢkanlığında, Maliye TeftiĢ Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu, Mali Suçları AraĢtırma Kurulu, Hazine MüsteĢarlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu, Hazine Kontrolörleri Kurulu ve Sermaye Piyasası Kurulu BaĢkanları ile Gelirler Genel Müdürü, Banka ve Kambiyo Genel Müdürü, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü, DıĢiĢleri Bakanlığı Ortadoğu, Afrika ve Uluslararası Siyasi KuruluĢlar Genel Müdürü ve ĠçiĢleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür- 244 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL lüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanından meydana gelir. Koordinasyon Kuruluna gerektiğinde BaĢhukuk MüĢaviri ve Muhakemat Genel Müdürü, Gümrük MüsteĢarlığı TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık Ġstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi BaĢkanı ile BaĢbakanlık, Sağlık Bakanlığı ve T.C. Merkez Bankasından en az genel müdür düzeyinde birer temsilci üye sıfatıyla katılmak üzere davet olunur. Kurul, gerek duyduğunda diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından da temsilci çağırabilir. Koordinasyon Kurulu, karapara aklanmasının önlenmesine yönelik çalıĢmalarda Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun yürüteceği faaliyetleri ilgili kurum ve kuruluĢlarla birlikte koordine etmek, uygulamaya iliĢkin politikaları tespit etmek, mevzuat düzenleme ve tekliflerini değerlendirmekle görevlidir. Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü MADDE 5 - Kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢiler, BaĢkanlık ile bu Kanunun 3'üncü maddesinde belirtilen diğer yetkililerce istenilecek bilgi ve belgeleri vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdürler. Kurul ve diğer yetkililerce kendilerinden bilgi ve belge istenilen gerçek ve tüzel kiĢiler, savunma hakkına iliĢkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten imtina edemezler. Sır Saklama Yükümlülüğü MADDE 6 - AĢağıda yazılı kimseler, görevleri dolayısıyla kiĢilerin ve bu kiĢilerle ilgili kimselerin Ģahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, iĢlerine, iĢletmelerine, servetlerine veya mesleklerine iliĢkin olarak öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 245 diğer hususları ifĢa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü Ģahısların yararına kullanamazlar. a) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı, BaĢkan Yardımcıları, Mali Suçları AraĢtırma Uzman ve uzman yardımcıları ile kurul hizmetinde çalıĢan görevliler, b) Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu BaĢkan ve üyeleri, c) Bu Kanun hükümleri uyarınca yetki kullanan diğer kamu görevlileri, d) Karaparanın aklanması iĢlemleri ile ilgili olarak bilgilerine ve ihtisaslarına baĢvurulan gerçek ve tüzel kiĢiler, e) Karaparanın aklanması iĢlemleri ile ilgili olarak bilirkiĢilik görevi ifa edenler. Bu yükümlülük, yukarıda yazılı kimseler bu görevlerinden ayrılsalar dahi devam eder. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Ceza ve Usul Hükümleri Karapara Aklanması Suçunda Ceza MADDE 7 - Karapara aklama suçu fiillerini iĢleyenler iki seneden beĢ seneye kadar hapis ve aklanan karaparanın bir katı ağır para cezasıyla cezalandırılır ve nemaları da dahil olmak üzere karapara kapsamındaki mal ve değerler i1e bunların ele geçirilememesi halinde bunlara tekabül eden mal varlığının müsaderesine de hükmolunur. Karapara, terör suçlarından veya Türkiye'ye ithali veya Türkiye'den ihracı kanunla yasaklanmıĢ herhangi bir madde ve eĢya kaçakçılığından elde edilmiĢ veya suç yukarıda belirtilen terör suç- 246 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL larına kaynak sağlamak amacıyla iĢlenmiĢ ise birinci fıkra hükmüne göre faile verilecek hapis cezası dört seneden az olamaz, Suçun; a) Karaparanın aklanması maksadıyla teĢekkül vücuda getirenler ile idare edenler veya teĢekküle mensup olanlar tarafından, b) Görevi sebebiyle memur ve kamu görevlileri ile 3182 sayılı Bankalar Kanununa*, 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununa, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanuna, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa, Ödünç Para Verme ĠĢleri ile Özel Finans Kurumlarının Kurulması, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine ĠliĢkin Esas ve Usulleri düzenleyen mevzuata göre faaliyet gösteren kurumlarda çalıĢanlar tarafından, c) ġiddet veya tehditle veya silah kullanarak,iĢlenmesi halinde hükmolunacak cezalar, ayrıca bir misli artırılır. Bu suçların tüzel kiĢilik bünyesinde iĢlenmesi halinde, üçüncü fıkranın (a) bendi hükmünün uygulanamadığı durumlarda, fiili gerçekleĢtiren yöneticiler hakkında da aynı cezalara hükmolunmakla birlikte, tüzel kiĢiler de beĢyüzmilyon liradan beĢmilyar liraya kadar para cezası ile cezalandırılır. Karapara aklama suçunun, usul veya füruu veya karı-koca veya kardeĢlerden biri tarafından karaparanın kaynaklandığı suçları gizlemek amacıyla iĢlenmesi halinde bu ceza, yarısından üçte ikisine kadar indirilir. ZamanaĢımı MADDE 8- Karapara aklama suçlarının kovuĢturulmasında zamanaĢımı süresi on yıldır. Dava açılması zamanaĢımını keser. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 247 Tedbir Konulması MADDE 9- Karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, bankalar ve banka dıĢı mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kiĢiler nezdindeki kiralık kasa mevcutları da dahil olmak üzere hak ve alacakların dondurulmasına, tasarruf yetkisinin tamamen veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacaklar üzerine diğer tedbirlerin konulmasına hazırlık tahkikatı sırasında sulh ceza hâkimi; yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar verilebilir. Tedbire iliĢkin talepler, evrak üzerinden yapılacak inceleme sonucu derhal ve nihayet 24 saat içerisinde sonuçlandırılır. Gecikmesinde sakınca görülen hallerde cumhuriyet savcıları da hak ve alacakların dondurulmasına karar verebilir. Cumhuriyet savcılığı bu kararı en geç 24 saat içinde sulh ceza hakimine bildirir. Hakim en geç 24 saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir, onaylanmama halinde, cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır. Kontrollü Teslimatın ġartları MADDE 10- Kontrollü teslimatın uygulanabilmesi için; a) Kontrollü teslimat kapsamına giren kaçakçılık faaliyetinin çok ciddi organize edilmiĢ olması, b) Organizatörlerin, sermayedarların ve Ģebeke elemanlarının ortaya çıkarılması ve bunlar hakkında bütün delillerin tespiti için baĢka bir imkan bulunmaması, c) Mal veya fonların gideceği son yere kadar herhangi bir boĢluğa meydan vermeyecek Ģekilde denetimin sağlanabilmesi, d) Kontrollü teslimat uygulamaya yeterli zamanın bulunması, 248 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL e) Türkiye'de hazırlanarak yurtdıĢına götürülecek veya transit geçecek her türlü kaçak mal veya fonlar için ayrıca; 1. Kontrollü teslimat yönteminin boĢluksuz iĢleyeceği ve failler hakkında kovuĢturma ve soruĢturma açılacağının talep eden Devlet tarafından garanti edilmesi, 2. Kontrollü teslimat uygulamasının sona erdiği, Türk vatandaĢlarının yakalandığı ülke devleti tarafından Türk vatandaĢları ile kontrollü teslimata konu mal veya fonlar ile bunların naklinde kullanılan araçlar ile karaparanın iadesi hususunun taahhüt edilmiĢ olması, zorunludur. Kontrollü Teslimat Kararı ve Usulleri MADDE 11- Kontrollü teslimata, 10 uncu maddede belirtilen Ģartların varlığı halinde, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından karar verilir. Ġzleme ve gözleme iĢleminin tehlikeye düĢmesi veya kontrollü teslimat uygulamasına devam edilmesi halinde, delillerin kaybolması veya sanıkların elden kaçırılma ihtimalinin ortaya çıkması durumunda, karar gerekmeksizin kontrollü teslimat uygulamasına derhal son verilir. Kontrollü teslimat uygulamasında yetki, kontrollü teslimat uygulamasına son verilen yer mahkemesine aittir. Kontrollü teslimat uygulaması Türk mahkemelerinin yargı yetkisini ortadan kaldırmaz. Yükümlülüklere Aykırı DavranıĢ KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 249 MADDE 12 - Bu kanunun 6 ncı maddesinde sayılan kiĢiler, gizli kalması lazım gelen hususları ifĢa etmeleri halinde, bir seneden üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu sırların maddi menfaat karĢılığında ifĢa edildiğinin belirlenmesi halinde, elde edilen menfaat ve nemaları da müsadere olunur. BaĢkanlık ve diğer yetkililerin istediği bilgi ve belgeleri vermeyenler, belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmayanlar ve kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle saklamayanlar, karaparanın aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin diğer Bakanlar Kurulu Kararları ile bunların uygulanmasına dair tebliğlere aykırı davrananlar altı aydan bir seneye kadar hapis ve onikimilyon liradan yüzyirmimilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Yetkili Mahkeme MADDE 13- Karaparanın aklanması suçuna iliĢkin talepler, 3005 sayılı MeĢhut Suçların Muhakeme Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde, karaparanın bulunduğu yer mahkemesince karara bağlanır. Yabancı ülkelerin 7 nci maddeye uygun müsadere talepleri ve karaparanın kontrollü teslimatı hakkında karar vermeye Ankara Sulh Ceza Mahkemesi yetkilidir. Müsadere kararı için talebin, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu anlaĢmalara uygun Ģekilde yapılması gerekir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ÇeĢitli Hükümler Ek Ödemeler MADDE 14- Koordinasyon Kurulunun baĢkan ve üyelerine her toplantı için (2 000) gösterge rakamının memur aylık katsayı- 250 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL sıyla çarpımı sonucunda bulunan miktar üzerinden toplantı ücreti ödenir. Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik olarak Mali Suçları AraĢtırma Kurulunda, a) AraĢtırma ve inceleme görevlerinde çalıĢan denetim elemanlarına (10 000), b) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı ve Yardımcılarına (5 000), c) Veri toplama, izleme ve değerlendirme iĢlerinde çalıĢan uzmanlara (4000), uzman yardımcılarına (3 000), d) Yönetim ve büro hizmetlerinde çalıĢan personele (2 000) Gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunan miktarı geçmemek üzere bakan onayı ile aylık ek ücret ödenir. Görevlendirmelerde otuz günden kısa süreler için kıst hesaplama yapılır. Bu ödemeler damga vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Yönetmelikler MADDE 15 - Bu kanunun uygulanmasına iliĢkin olarak bilgi verme, kimlik tespiti, araĢtırma ve inceleme yöntemleri, Ģüpheli iĢlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesine dair gerekli düzenlemelerin yapılması; Koordinasyon Kurulunun yönetim, toplanma ve çalıĢma esas ve usulleri, toplantı ve karar nisabına iliĢkin hususlar, Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. Kontrollü teslimat uygulama esas ve usulleri, Adalet ve Maliye Bakanlıkları ile Hazine ve Gümrük MüsteĢarlıklarının bağlı olduğu Bakanlıkların görüĢleri alınarak ĠçiĢleri Bakanlığınca çıkarılacak KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 251 bir yönetmelikte gösterilir. Bu yönetmelik çerçevesinde yapılacak kontrollü teslimat iĢlemleri ĠçiĢleri Bakanlığınca yürütülür. Mali Suçları AraĢtırma uzman ve yardımcılarının göreve alınmaları, meslekte yükselmeleri ve çalıĢma esas ve usulleri Maliye Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. 252 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ĠKĠNCĠ KISIM Diğer Kanunlarda DeğiĢtirilen Hükümler BĠRĠNCĠ BÖLÜM 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanuna Eklenen Hüküm MADDE 16- 2313 sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanuna aĢağıdaki ek madde eklenmiĢtir. UyuĢturucu ve Psikotrop Madde Üretim ve Dağıtımının Önlenmesi EK MADDE 1 - 1988 tarihli UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesine Ek I ve II Numaralı Tablolar ile bu tabloların değiĢikliklerinde yer alan maddelerin imali, ithali ve ihracı, nakli, bulundurulması, alımı ve satımı Sağlık Bakanlığının iznine bağlıdır. Yukarıdaki fıkraya göre izin verilirken ilgili kuruluĢlardan görüĢ alınması ve izin verme esas ve usullerinin Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilmesi gerekir. Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi birini izinsiz imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar, alanlar veya satanlar, eylemleri daha ağır bir cezayı gerektiren suçu oluĢturmadığı takdirde, üçyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır ve bu maddelerin müsaderesine de hükmolunur. Üçüncü fıkrada belirtilen suçların, uyuĢturucu veya psikotrop maddelerin imalatında kullanılmak amacıyla veya kullanılacağını bilerek iĢlenmesi halinde faile, eylemleri daha ağır bir cezayı gerek- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 253 tiren suçu oluĢturmadığı takdirde, iki seneden dört seneye kadar ağır hapis cezası verilir. UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin imalinde kullanmak amacıyla veya kullanılacağını bilerek gerekli teçhizat ve sair malzemeyi imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar, alanlar veya satanlar hakkında da aynı cezaya hükmolunur. 3298 sayılı UyuĢturucu Maddelerle Ġlgili Kanun hükümleri saklıdır. ĠKĠNCĠ BÖLÜM 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Eklenen ve DeğiĢtirilen Hükümler MADDE 17- 178 sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2'nci maddesine aĢağıdaki (r) bendi eklenmiĢtir. r) Karapara aklanmasının önlenmesi konusunda gerekli araĢtırma ve incelemeleri yapmak ve bu konuya iliĢkin uygulanacak esas ve usulleri belirlemek. MADDE 18- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesinin 2.7.1993 tarihli ve 484 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile mülga (f) bendi aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir. f) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı MADDE 19- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2.7.1993 tarihli ve 484 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile mülga 14 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir. 254 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun Görevleri MADDE 14- Mali Suçları AraĢtırma Kurulu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde sayılan görevler ile çeĢitli kanunlarla kendisine verilen görevleri yerine getirir. MADDE 20- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 207 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesiyle kaldırılan Tarife Politikası Yüksek Kuruluna iliĢkin 33 üncü maddesi bölüm baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir. BEġĠNCĠ BÖLÜM Sürekli Kurul Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu MADDE 33- Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen Ģekilde oluĢturulur ve aynı maddede verilen görevleri yerine getirir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Yapılan DeğiĢiklikler MADDE 21 - 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun; a) 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” baĢlıklı bölümünün (A) bendinin 11'inci fıkrasına “Devlet Bütçe Uzman Yardımcıları” KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 255 ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzman Yardımcıları” ibaresi “Devlet Bütçe Uzmanlığına” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzmanlığına” ibaresi, b) 213 üncü maddesinden sonra gelen ek maddenin (II) nci bölümünün (A) bendinin (i) fıkrasına “Devlet Bütçe Uzmanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzmanları” ibaresi, c) Ekli I sayılı ek gösterge cetvelinin “1-Genel Ġdare Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (h) fıkrasına “Devlet Bütçe Uzmanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzmanları” ibaresi, d) Ekli II sayılı ek gösterge cetvelinin “1-BaĢbakanlık ve Bakanlıklarda” bölümüne “Milli Kütüphane BaĢkanı” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkan Yardımcısı” ibaresi, e) Ekli IV sayılı makam tazminatı cetvelinin 5 inci sırasının (d) bendine “Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkan Yardımcıları” ibaresi, eklenmiĢtir. ÜÇÜNCÜ KISIM Geçici Maddeler, Yürürlük, Yürütme GEÇĠCĠ MADDE 1- Ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I sayılı cetvele Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı bölümü olarak eklenmiĢtir. GEÇĠCĠ MADDE 2- (4369 Sayılı Kanunun 85. maddesinin Geçici 4/b maddesiyle değiĢen Ģekli) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Maliye Bakanlığının 657 sayılı Kanunun 213 üncü madde- 256 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL sinden sonra gelen ek maddenin ikinci bölümünün (A) bendinde sayılan uzman ve denetmen kadrolarında en az beĢ yıl görev yapmıĢ olanlar, Bakan onayı ile oluĢturulacak sınav kurulu tarafından yapılacak sınavda baĢarılı olmak kaydıyla 31.12.1998 tarihine kadar Mali Suçları AraĢtırma Uzmanı olarak atanabilirler. MADDE 22- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 23- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. MALĠYE BAKANLIĞI (I) SAYILI CETVEL Sınıfı Ünvanı Serbest Kadro Derece Kadro Adedi Tutulan Kadro Toplam GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı 1 1 -- 1 GĠH BaĢkan Yardımcısı 1 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 1 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 2 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 3 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 4 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 5 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 6 4 -- 4 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd. 9 6 -- 6 GĠH ġube Müdürü 1 2 -- 2 GĠH ġube Müdürü 3 1 -- 1 GĠH Çözümleyici 4 1 -- 1 GĠH Çözümleyici 5 2 -- 2 GĠH Çözümleyici 6 2 -- 2 GĠH Programcı 4 1 -- 1 GĠH Programcı 5 2 -- 2 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 9 1 -- 1 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 10 1 -- 1 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 257 GĠH V.H.K.Ġ 10 5 -- 5 GĠH V.H.K.Ġ 11 2 -- 2 GĠH V.H.K.Ġ 12 2 -- 2 GĠH Memur 5 2 -- 2 GĠH Memur 6 3 -- 3 GĠH Memur 9 2 -- 2 GĠH Memur 12 2 -- 2 Toplam 60 MALĠYE BAKANLIĞI (I) SAYILI CETVEL (II) (HAZĠRAN 2000 itibariyle) Sınıfı Ünvanı Serbest Kadro Tutulan Toplam Kadro Adedi Kadro Derece GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı 1 1 -- 1 GĠH BaĢkan Yardımcısı 1 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 1 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 2 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 3 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 4 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 5 2 -- 2 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 6 2 -- 2 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı 7 9 -- 9 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd. 7 3 -- 3 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd. 8 6 -- 6 GĠH Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd. 9 16 -- 16 GĠH ġube Müdürü 1 3 -- 3 GĠH Mütercim 1 2 -- 2 GĠH Mütercim 2 1 -- 1 258 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL GĠH ġef 6 1 -- 1 THS Mühendis 1 1 -- 1 GĠH Çözümleyici 4 1 -- 1 GĠH Çözümleyici 6 4 -- 4 GĠH Programcı 4 1 -- 1 GĠH Programcı 6 2 -- 2 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 5 1 -- 1 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 6 1 -- 1 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 9 1 -- 1 GĠH Bilgisayar ĠĢletmeni 10 1 -- 1 GĠH V.H.K.Ġ 3 2 -- 2 GĠH V.H.K.Ġ 7 1 -- 1 GĠH V.H.K.Ġ 8 1 -- 1 GĠH V.H.K.Ġ 10 2 -- 2 GĠH V.H.K.Ġ 11 2 -- 2 GĠH V.H.K.Ġ 12 1 -- 1 GĠH Memur 5 4 -- 4 GĠH Memur 6 3 -- 3 GĠH Memur 7 1 -- 1 GĠH Memur 8 2 -- 2 GĠH Memur 9 2 --- 2 TOPLAM 65 KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 259 -IIKaraparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik (2.7.1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de YayınlanmıĢtır.) BĠRĠNCĠ KISIM Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Olarak Kimlik Tespiti, Bilgi Verme, ġüpheli ĠĢlemler ve Aklamaya Konu Menfaat ve Değerlerin Belirlenmesi BĠRĠNCĠ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve kapsam Madde 1- 4208 sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak; kimlik tespiti, bilgi verme, Ģüpheli iĢlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesi ile araĢtırma ve inceleme yöntemlerine iliĢkin usul ve esaslar bu yönetmelikle düzenlenmiĢtir. Hukuki dayanak Madde 2 - Bu Yönetmelik, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunun 15'inci maddesine dayanılarak hazırlanmıĢtır. Tanımlar Madde 3 - Bu Yönetmelikte geçen; Bakanlık : Maliye Bakanlığını, 260 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL BaĢkanlık : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığını, BaĢkan : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanını, Koordinasyon Kurulu : Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunu, Ġnceleme Elemanları : BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilen maliye müfettiĢleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları, hazine kontrolörleri ve sermaye piyasası kurulu uzmanlarını, Uzman : Mali suçları araĢtırma uzmanı ve uzman yardımcılarını, Kanun : 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunu, Banka : Türkiye'de kurulan bankalar ile yabancı ülkelerde kurulmuĢ olan bankaların Türkiye'deki Ģubelerini, Yükümlü : a) Bankaları, b) Özel finans kurumlarını, c) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan kurumları, d) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman ve faktoring Ģirketlerini, e) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta ve reasürans Ģirketlerini, f) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ.'ni, g) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketlerini, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 261 h) Yatırım fonlarını, i) Yatırım ortaklıklarını, j) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢlarını, k) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanları, l) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseleri, m) Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve kargo Ģirketlerini, n) Finansal kiralama Ģirketlerini, o) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım satımı ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenleri, p) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanları, r) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraĢanları, s) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alım satımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanları, t) Spor kulüplerini, Karapara Aklama Suçu : Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendinde tarif edilen suçu, ifade eder. 262 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ĠKĠNCĠ BÖLÜM Kimlik Tespitine ĠliĢkin Esaslar Kimlik tespiti zorunluluğu Madde 4- (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 1.maddesi ile değiĢen Ģekli) Yükümlüler ve bunların Türkiye'deki Ģube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri; taraf oldukları veya aracılık ettikleri toplam tutarı 2 milyar Türk Lirası veya muadili dövizi aĢan her türlü alım-satım, havale, ödeme, saklama, takas, trampa, borç alma, borç verme, borcun nakli, alacağın temliki, kiralama, kiraya verme, mevduat, kar-zarara katılma veya cari hesaplardan para çekme veya yatırma, çek ve senet tahsili ve sermaye piyasası iĢlemleri ile benzeri iĢlemlerde, bu iĢlemleri yapmadan önce müĢterilerinin ve adlarına hareket edenlerin kimliklerini tespit etmek ve usulü dairesinde son iĢlem tarihini takip eden takvim yılı baĢından itibaren beĢ yıl süre ile muhafaza etmek zorundadırlar. Sigortalama, finansal kiralama ve kiralık kasa hizmetleri ile mevduat hesabı, kar-zarara katılma hesabı, cari hesap, repo veya benzeri hesap açma iĢlemleri yapılmadan önce herhangi bir parasal sınır olmaksızın kimlik tespiti yapılır. Merkezi Türkiye'de bulunan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube ve acenteleri de, yurtiçinden yurtdıĢına, yurtdıĢından yurtiçine yapılan transferler dahil Türkiye ile yapılan iĢlemler açısından, ülkeler itibarıyla, BaĢkanlıkça, bu madde hükümlerine tabi tutulabilirler. Bu maddenin uygulanması bakımından 3 üncü maddedekilere ek olarak Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü ve Türkiye Jokey Kulübü de yükümlü sayılırlar. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 263 Merkezi Türkiye'de bulunan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube ve acenteleri de, faaliyet gösterdikleri ülke mevzuatında bu Yönetmelik hükümlerine uyulmasına engel bir hüküm yoksa, birinci fıkra hükümlerine tabidir. Ġstisna ve muafiyetler Madde 5 - Yükümlülerin; genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler ile bankalar ve özel finans kurumlarının kendi aralarında yapacakları iĢlemlerde kimlik tespiti zorunluluğu yoktur. Kimlik tespit usulü Madde 6 - (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 2.maddesi ile değiĢen Ģekli) Kimlik tespiti; bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya iĢlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılır. Tespit sırasında iĢlemi yapan gerçek kiĢinin beyan ettiği adres de kaydedilir. Kimlik tespitinde kullanılacak belgeler aĢağıda sayılmıĢtır: a) Türk uyruklu gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport, b) Yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için kendi ülke pasaportu veya ikamet tezkeresi, 264 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL c) Ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler için tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri, d) Vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile iliĢkin belgeler, e) Dernekler için il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler, f) Tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküller için idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar. Ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler, dernekler, vakıflar ve tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküller adına yapılan iĢlemlerde iĢlemi yapan gerçek kiĢinin kimliği de tespit edilir. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi, tüzel kiĢi veya tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküller adına yapılması halinde, adına hareket edilenlerin de kimliği tespit edilir. Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır. BaĢkanlık kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esaslar ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkilidir. Ticaret siciline kayıtlı olan tüzel kiĢilerde ise, tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri aranır. Vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile, dernekler için il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgelerin ibraz edilmesi gerekir. Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 265 Kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esasları belirlemeye BaĢkanlık yetkilidir. (31.12.1997 tarih ve 23217 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin değiĢik 6.maddesi) Madde 6: Kimlik tespiti, Türk uyruklu gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport; yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için kendi ülke pasaportu veya ikamet tezkeresi; ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler için tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri; vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde tutulan sicile; dernekler için il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler; tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküllerde ise idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar yanında iĢlemi yapan gerçek kiĢinin kimliği veya bunların noterce onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası, okunabilir fotokopisinin alınması veya iĢlemle ilgili evrakın arkasına kimlikte yer alan bilgilerin kaydı suretiyle yapılır. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi adına yapılması halinde, adına hareket edilen kiĢinin de kimliği tespit edilir. Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır. BaĢkanlık kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esaslar ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkilidir. 266 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Bilgi Vermeye ĠliĢkin Esaslar Bilgi ve belge verme yükümlülüğü Madde 7- Kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢiler, BaĢkanlık ve inceleme elemanları tarafından istenilecek bilgi ve belgeleri vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdürler. BaĢkanlık ve inceleme elemanlarınca kendilerinden bilgi ve belge istenilen gerçek ve tüzel kiĢiler, savunma hakkına iliĢkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten imtina edemezler. Bilgi sözle veya yazıyla istenir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit edilir ve cevap vermeleri için kendilerine yedi günden az olmamak üzere uygun bir mühlet verilir. Devamlı bilgi verme yükümlülüğü Madde 8- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) BaĢkanlık, yükümlülerden taraf oldukları veya aracılık ettikleri, Bakanlıkça belirlenecek iĢlemlere iliĢkin bilgileri devamlı olarak isteyebilir. Bakanlık devamlı olarak istenecek bilgileri, parasal sınırlar, yükümlü grupları, uygulama tarihi, Ģekil, usul ve esaslar itibariyle belirlemeye, bu bilgilerin yükümlüler nezdinde tutulmasını düzenlemeye ve belirlenecek süre ile saklanmasını istemeye yetkilidir. Bir gerçek veya tüzel kiĢinin, bir gün içinde, yukarıda belirtilen sınırın altında kalsa dahi, yaptığı aynı türden birden fazla iĢlemler tek iĢlem sayılır. Hafta sonu ve tatil günleri ile gece boyunca yapılan iĢlemler, bu iĢlemlerin yapıldığı zamanı takip eden ilk iĢ gününün iĢlemi olarak kabul edilir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 267 Bilgi verme Ģekline iliĢkin düzenlemeleri yapmaya BaĢkanlık yetkilidir. Gümrük Ġdaresince yapılacak bildirim Madde 9- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yolcuların beraberlerinde yurtdıĢından getirdikleri veya yurtdıĢına çıkaracakları altın, Türk Lirası, döviz ve bunlarla ödemeyi sağlayan belgelere iliĢkin ilgili mevzuata aykırı tespitler, gümrük idaresince BaĢkanlığa bildirilir. Bu maddedeki bildirim mecburiyeti Türk parasının kıymetini koruma hakkındaki kararlarla getirilen bildirim mecburiyetlerini ortadan kaldırmaz. Bildirimin Ģekil, usul ve esaslarını, gümrük idaresinin görüĢünü de alarak düzenlemeye BaĢkanlık yetkilidir. Devamlı bilgi vermede istisna ve muafiyetler Madde 10 - AĢağıdaki iĢlemler devamlı bilgi verme zorunluluğu kapsamında değildir: a) Bankalar ve özel finans kurumlarının; 1) Bankalar ve özel finans kurumları, 2) Genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, 3)Kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlar, ile yapacakları iĢlemler. b) Bankalar ve özel finans kurumları dıĢındaki yükümlülerin bildireceği iĢlemlerden, ödemesi bankalar ve özel finans kurumlarında bulunan hesaplardan nakil yoluyla, nama yazılı çeklerle veya kredi kartlarıyla yapılanlar (talih oyunları salon iĢletmecilerinin yapacağı ikramiye ödemeleri hariç) . 268 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL c) Sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla, bankalar ve özel finans kurumlarının belirleyeceği Türkiye'de yerleĢik gerçek veya tüzel kiĢilerin, Bakanlığın tespit edeceği iĢkollarına dahil Türkiye'deki iĢleri ile ilgili ticari hesaplarından faaliyetleriyle mütenasip olarak yapacakları iĢlemler. Devamlı bilgi vermede süre Madde 11- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile 8 inci madde kapsamında bildirilmesi gereken iĢlemlerden, bir takvim ayı içinde gerçekleĢtirilen iĢlemler, en geç ertesi ayın on beĢinci günü akĢamına kadar BaĢkanlığa bildirilir. BaĢkanlık, uygulamada iĢlemlerin özelliklerini de dikkate alarak, yükümlü grupları itibariyle farklı bildirim süreleri ve günleri tespit etmeye yetkilidir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ġüpheli ĠĢlemlere ĠliĢkin Esaslar ġüpheli iĢlem Madde 12- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin, yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir husus bulunması halinde, bunlar tarafından gerekli kimlik tespiti yapıldıktan sonra BaĢkanlığa bildirimde bulunulması zorunludur. ġüpheli iĢlemi BaĢkanlığa bildiren kiĢi, kurum ve kuruluĢlar veya bu kimselerin iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 269 bunların kanuni temsilcileri ve vekilleri iĢleme taraf olanlara hiçbir Ģekilde bilgi veremez. ġüpheli iĢlemlerin devamlı bilgi verme kapsamında bildirilmiĢ olması, bu madde uyarınca yapılacak bildirim zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. BaĢkanlık yükümlülere yol gösterici olması için Ģüpheli iĢlem tiplerini belirlemeye yetkilidir. Bu madde uygulamasında 3 üncü maddedekilere ek olarak noterler, Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, Tapu Sicil müdürlükleri ve Türkiye Jokey Kulübü de yükümlü sayılırlar. Diğer makamlara bildirim Madde 13- ĠĢleme konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin, Kanunun 2'nci maddesinin (a) bendinde sayılanların dıĢındaki fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edildiği kesin olarak biliniyorsa bildirim, BaĢkanlık yerine, genel hükümler çerçevesinde yetkili makamlara yapılır. ġüpheli iĢlemi bildirme usulü Madde 14- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) ġüpheli iĢlemler, iĢlemin tespit edildiği tarihten itibaren en geç on gün içinde BaĢkanlığa bildirilir. Ancak gecikmesinde sakınca görülen hallerde Ģüpheli iĢlem ve iĢleme taraf olanlar derhal BaĢkanlığın yanı sıra yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına da bildirilir. BaĢkanlık bildirime iliĢkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Uyum görevlisi atanması 270 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Madde 14/A - (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 3.maddesi ile eklenen madde) Yükümlüler bu yönetmelik hükümleri uyarınca yapmaları gereken bildirimler için idari düzeyde bir uyum görevlisi atarlar. Uyum görevlisi atayacak yükümlü gruplarını, uygulamanın baĢlangıç tarihlerini, uyum görevlisinin nitelik, görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemeye Bakanlık yetkilidir. BEġĠNCĠ BÖLÜM Aklamaya Konu Menfaat ve Değerlerin Belirlenmesi Aklamaya konu menfaat ve değerler Madde 15 - Kanunun 2 nci maddesinin (a) bendinde sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal, hak veya gelirler ile bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal, hak veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerler ve benzerleri aklamaya konu olur. ALTINCI BÖLÜM Diğer Hükümler Denetim Madde 16 - BaĢkanlık, yükümlülerin Kanun ve bu Yönetmelikteki mükellefiyetlerini yerine getirip getirmediğini inceleme elemanları vasıtasıyla denetlemeye yetkilidir. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 271 (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 4.maddesi ile eklenen fıkra) Ġlgili mevzuatları gereği iĢlemlerinin mevzuat hükümlerine uygunluğunu denetlemek amacıyla müfettiĢ çalıĢtırmaları zorunlu olan yükümlüler, denetimlerini Kanun ve bu Yönetmelikteki mükellefiyetler açısından da gerçekleĢtirirler. Özel finans kurumlarında bu denetim, denetleme kurulları aracılığıyla yapılır. Eğitim Madde 16/A- (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 5.maddesi ile eklenen madde) BaĢkanlık, yükümlülerden bu Yönetmelikle getirilen mükellefiyetlerin çalıĢanları tarafından bilinmesini sağlayacak gerekli eğitimi vermelerini isteyebilir. Yükümlülerce verilecek eğitim programlarını, kapsam, konu, yükümlü grupları, uygulama tarihi ve usulü itibarıyla belirlemeye Bakanlık yetkilidir. Sorumlular ve müeyyide Madde 17- BaĢkanlık ve diğer yetkililerin istediği bilgi ve belgeleri vermeyenler, belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmayanlar, kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle saklamayanlar, devamlı bilgi verme kapsamındaki iĢlemler ile Ģüpheli iĢlemleri süresinde veya usulüne uygun olarak bildirmeyenler, karaparanın aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin Bakanlar Kurulu Kararları ile bunların uygulanmasına dair tebliğlere aykırı davrananlar hakkında Kanundaki müeyyideler uygulanır. 272 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Yukarıdaki hususlara uyulmaması halinde, yükümlülerin iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları, görev ve ilgilerine ve fiile katılma derecelerine göre sorumludurlar. Döviz kurları Madde 18- Dövizle yapılan iĢlemler ile dövizle ödemeyi sağlayan belgelerin Türk Lirası karĢılıklarının tespitinde o günkü Merkez Bankası döviz alıĢ kurları esas alınır. Özel kayıtların tutulması Madde 19- BaĢkanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu, yükümlüler için, bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirlenen iĢlemlerin mahiyeti ve niteliğine göre gerektiğinde özel kayıtların tutulmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Yetki Madde 20- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) BaĢkanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu, bu Yönetmelikteki maktu hadleri Devlet Ġstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan Toptan EĢya Fiyat Endeksindeki değiĢimi de dikkate alarak belirlemeye yetkilidir. Koordinasyon Kurulunun bu konudaki kararları Resmi Gazete'de yayımını takip eden ay baĢından itibaren yürürlüğe girer. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 273 ĠKĠNCĠ KISIM AraĢtırma ve Ġnceleme Yöntemleri BĠRĠNCĠ BÖLÜM AraĢtırma ve Ġnceleme Usulü Ġnceleme elemanları ve yetkileri Madde 21 - BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek inceleme elemanları, karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesine yetkilidir. Ġnceleme elemanları, özel kanunlarının kendilerine verdiği yetkilerin yanı sıra, görevlendirme konusuna giren hususlarda 4208 sayılı Kanunun tanıdığı yetkileri de kullanırlar. Ġnceleme elemanları, araĢtırma ve incelemeler sırasında karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin tespiti halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu BaĢkanlığa yazılı olarak intikal ettirirler. Ġnceleme elemanlarının görevlendirilme usulü Madde 22- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Cumhuriyet savcıları veya Cumhuriyet savcılarının talimatı üzerine zabıta makamlarınca intikal ettirilen konular ve bu makamların karaparanın aklanması suçunun tespitine iliĢkin ilettikleri talepler veya usulüne uygun olarak yapılan ihbarlar veya re'sen elde edilen diğer bilgi ve belgeler üzerine BaĢkanlık, doğrudan veya yapılacak ön inceleme sonucunda gerekli gördüğünde, karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelemesi görevlerini inceleme elemanları vasıtasıyla yerine getirir. Ġnceleme elemanları, BaĢkanın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın onayı ile belirlenerek, BaĢkanlıkça yapılması istenilen incelemeyi tamamlamak üzere geçici olarak görevlendirilirler. Görevlendirme, talep tarihinden itibaren en geç on gün içinde yapılarak BaĢkanlığa bildirilir. 274 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Ġnceleme elemanları görevlendirme süresi içinde öncelikle BaĢkanlığa ait karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesi iĢlerini yerine getirirler. Ġnceleme elemanlarının çalıĢma Ģekli Madde 23- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Görevlendirme, ilgili birim tarafından inceleme elemanının görevlendirildiğine iliĢkin yazının BaĢkanlığa ulaĢtığı anda baĢlar ve inceleme elemanı tarafından düzenlenen raporun BaĢkanlığa teslimi ile tamamlanır. BaĢkanlık, gerekli gördüğü durumlarda inceleme elemanlarından BaĢkanlıkça tespit edilecek çalıĢma yerinde araĢtırma ve inceleme görevinin yerine getirilmesini ister. Ġnceleme elemanlarına, kendilerine verilen araĢtırma ve inceleme görevleri için, iĢin niteliğine göre BaĢkanlıkça uygun bir süre verilebilir. Ġncelemenin bu sürede tamamlanamayacağı anlaĢıldığı taktirde, inceleme elemanı gerekçeleri ile birlikte ek süre talep eder. BaĢkanlık ek süre verebileceği gibi inceleme elemanı sayısının arttırılmasını ilgili birimlerden talep edebilir. AraĢtırma ve inceleme raporları Madde 24- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Kanuna göre yapılan araĢtırma ve inceleme sonuçları yeteri kadar düzenlenecek “AraĢtırma ve Ġnceleme Raporu” ile BaĢkanlığa bildirilir. Raporların Ģekline iliĢkin diğer hususlar BaĢkanlıkça belirlenir. Raporları okuma KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 275 Madde 25- Ġnceleme elemanlarının BaĢkanlığa tevdi ettikleri raporlar, ilgili makamlara verilmeden önce okumaya tabi tutulur. Okuma, raporların maddi ve hukuki bakımdan hatasız olmaları yönünden yapılır. Raporlar görevlendirilecek baĢkan yardımcıları tarafından okunur. Okuma ile inceleme elemanının ihtilafı halinde, raporu okuyan dıĢındaki bir baĢkan yardımcısının baĢkanlığında incelemeyi yapan elemanın mensup olduğu birimden seçilecek iki, farklı birimlerden inceleme elemanlarının müĢterek incelemelerinde her birimden seçilecek bir denetim elemanından teĢekkül eden komisyon nihai kararı verir. Komisyon kararı uygulanır. Raporlar üzerine yapılacak iĢlemler Madde 26 - BaĢkanlık, karapara aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgeleri gereği yapılmak üzere yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına intikal ettirir. Cumhuriyet savcılığınca dava açılması halinde Bakanlık, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki usule göre, davaya müdahil olur. Takipsizlik kararı verilmesi halinde ise Bakanlık itiraz hakkını kullanabilir. AraĢtırma ve inceleme sırasında diğer suçların tespiti halinde, ilgili mevzuat hükümleri gereğince iĢlem yapılır. ĠKĠNCĠ BÖLÜM ÇeĢitli Hükümler Cumhuriyet Savcılarının bilgi vermesi Madde 27- Cumhuriyet savcılıkları, kendilerine intikal ettirilen raporlar üzerine verdikleri kararı BaĢkanlığa tebliğ ederler. 276 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL BaĢkanlığa gönderilecek raporlar (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 6.maddesi ile değiĢen Ģekli) Madde 28- Kanunun 3 üncü maddesinde ünvanları sayılan inceleme elemanları, kendi birimlerden verilen görevleri yaparken, Kanunun 2 nci maddesinde sayılan karaparanın doğmasına neden olan fiiller ile bu Yönetmelikteki mükellefiyetlere aykırı filleri tespit etmeleri durumunda, konuyla ilgili raporlarını kendi birimleri aracılığıyla BaĢkanlığa gönderirler. Karapara aklandığına dair ciddi emarelerin varlığı ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, karapara aklama suçu yönünden inceleme sürdürülür ve durum derhal yazılı olarak BaĢkanlığa Bildirilir. Güvenlik Madde 29- BaĢkanlığın talebi üzerine, ĠçiĢleri Bakanlığınca BaĢkanlık emrine geçici olarak güvenlik görevlileri görevlendirilir. Ġdarenin yardımı Madde 30- BaĢkanlık ve inceleme elemanlarının 4208 sayılı Kanun uyarınca yapacakları araĢtırma ve inceleme görevleri sırasında bilumum mülki amirler, emniyet amir ve memurları, belediye baĢkanları, köy muhtarları ve kamu müesseseleri ellerindeki bütün imkanlarla kolaylık göstermeye ve yardımda bulunmaya mecburdurlar. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 277 ÜÇÜNCÜ KISIM Son Hükümler Yürürlükten kaldırılan hükümler Madde 31- 24/7/1996 tarihli ve 96/8443 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Bankaların MüĢterilerinin Kimliklerini Tespit Yükümlülüğü Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yürürlük Madde 32- Bu yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 33- Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. 278 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL -IIIMaliye Bakanlığından : MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU Genel Tebliği Sıra No:1 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 15 inci maddesine istinaden Bakanlar Kurulunca çıkarılan, 2 Temmuz 1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 5 inci ve aynı Yönetmeliğin 25.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yayımlanan Yönetmelik ile değiĢen 4 ve 6 ncı maddelerinde yükümlülerce yapılacak kimlik tespitine iliĢkin esaslar düzenlenmiĢtir. Anılan maddeler uyarınca kimlik tespitinin yapılması ile ilgili usul ve esasları belirleme yetkisi Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı'na verilmiĢtir. Bu yetkiye istinaden BaĢkanlık, kimlik tespitine iliĢkin usul ve esasları aĢağıdaki Ģekilde belirlemiĢtir. I- KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMAK ZORUNDA OLAN YÜKÜMLÜLER 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 3 ve 4'üncü maddelerine göre aĢağıda sayılan kiĢi ve kuruluĢlar kimlik tespiti yapmak zorundadırlar. 1) Bankalar, 2) Özel finans kurumları, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 279 3) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan kurumlar, 4) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman Ģirketleri, faktoring Ģirketleri, 5) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta ve reasürans Ģirketleri, 6) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ., 7) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri, 8) Yatırım fonu yöneticileri, 9) Yatırım ortaklıkları, 10) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları, 11) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanlar, 12) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler, 13) Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve kargo Ģirketleri, 14) Finansal kiralama Ģirketleri, 15) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım-satımı ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenler, 16) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar, 17) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım-satımı ile uğraĢanlar, 18) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alımsatımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar, 19) Spor kulüpleri. 20) Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, 280 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 21) Türkiye Jokey Kulübü. II - KĠMLĠK TESPĠT ZORUNLULUĞU A - Kimlik tespiti Yukarıda sayılan yükümlüler ile bunların Türkiye'deki her türlü Ģube, acente, temsilci, ticari vekilleri ve benzeri bağlı birimleri herhangi bir parasal sınırlamaya tabi olmaksızın verecekleri kiralık kasa hizmetleri ile taraf oldukları veya aracılık ettikleri toplam tutarı iki milyar Türk Lirası veya muadili dövizi aĢan her türlü; alım-satım, havale, ödeme, saklama, takas, trampa, borç alma, borç verme, borcun nakli, alacağın temliki, kiralama, kiraya verme, sigortalama, mevduat, kar-zarara katılma hesabı veya cari hesap açtırma ve bu hesaplardan para çekme veya yatırma, mevduat hesabı niteliğindeki mevduat sertifikaları karĢılığında ödeme yapılması, çek ve senet tahsili, repo ve sermaye piyasası iĢlemleri ile benzeri iĢlemlerde, bu iĢlemleri yapmadan önce müĢterilerinin ve konuya taraf olanların kimliklerini tespit etmek ve usulü dairesinde son iĢlem tarihini takip eden takvim yılı baĢından itibaren beĢ yıl süreyle muhafaza etmek zorundadırlar. B-Ġstisna ve muafiyetler Yükümlülerin; Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtildiği gibi, genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler ile bankalar ve özel finans kurumlarının kendi aralarında, kendi namlarına yapacakları iĢlemlerde kimlik tespiti yapma zorunluluğu yoktur. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 281 C-Kimlik tespit usulü Kimlik tespiti, gerçek kiĢiler için; nüfus cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport, yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için; kendi ülke pasaportu veya “yabancılar için ikamet tezkeresi”,ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler için; tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri,vakıflar için; Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde tutulan sicile, dernekler için; il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler, tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküllerde ise idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar yanında iĢlemi yapan gerçek kiĢinin kimliği veya bunların noterce onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopisinin alınması veya iĢlemle ilgili evrakın arkasına kimlikte yer alan bilgilerin kaydı suretiyle yapılır. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi adına yapılması halinde, adına hareket edilen kiĢinin de kimliği tespit edilir. Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır. Yükümlüler, Yönetmelikte kimlik tespiti için belirtilen tutarın altındaki iĢlemlerde kendi belirledikleri usul ve esaslara göre kimlik tespiti yapmaya devam ederler. D - Sorumlular ve müeyyideler Bu Tebliğde belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmayan, kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle saklamayan yükümlüler, 4208 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre altı aydan bir seneye kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar Tebliğ olunur. 282 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 283 -IVMaliye Bakanlığından : MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU Genel Tebliği Sıra No:2 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 15'inci maddesine istinaden Bakanlar Kurulunca çıkarılan, 2 Temmuz 1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin, 25.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yayımlanmıĢ Yönetmelik ile değiĢen 12 ve 14 üncü maddelerinde Ģüpheli iĢlemlerle ilgili esaslar düzenlenmiĢtir. Anılan maddeler uyarınca Ģüpheli iĢlemlerin tespiti ile bildirim usul ve esaslarını belirleme yetkisi Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı'na verilmiĢtir. Bu yetkiye istinaden, Ģüpheli iĢlemlerin bildirim usul ve esasları aĢağıdaki Ģekilde belirlenmiĢtir. I- ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRMEK ZORUNDA OLAN YÜKÜMLÜLER 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 3 ve 12 nci maddelerine göre, aĢağıda sayılan kiĢi ve kuruluĢlar Ģüpheli iĢlemleri bildirmek zorundadırlar. 1)Bankalar, 2) Özel finans kurumları, 3) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan kurumlar, 4) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman Ģirketleri, faktoring Ģirketleri, 284 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 5) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta ve reasürans Ģirketleri, 6) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ, 7) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri, 8) Yatırım fonu yöneticileri, 9) Yatırım ortaklıkları, 10) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları, 11) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanlar, 12)Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler, 13 Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve kargo Ģirketleri, 14) Finansal kiralama Ģirketleri, 15) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım-satımı ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenler, 16) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar, 17) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım-satımı ile uğraĢanlar, 18) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alımsatımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar, 19) Spor kulüpleri. 20) Noterler, 21) Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, 22) Tapu Sicil Müdürlüğü, 23) Türkiye Jokey Kulübü. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 285 ġüpheli iĢlem bildirimine ait yükümlülük, gerçek kiĢilerin bizzat kendileri, tüzel kiĢilerin kanuni temsilcileri, tüzel kiĢiliği bulunmayanların ise yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınan görevlilerce yerine getirilir. Bildirim, Ģüpheli iĢlemleri bildirmek zorunda olanlara ait Ģube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ve benzerleri tarafından yapılır. Yabancı kiĢi veya kuruluĢların Türkiye'de faaliyet gösteren birimlerinin (Ģube, acente gibi) yükümlü olması durumunda, Ģüpheli iĢlemlere iliĢkin bildirim bu birimler tarafından yerine getirilir. II - ġÜPHELĠ ĠġLEMLER A - ġüpheli iĢlemin tanımı ġüpheli iĢlem, yukarıda sayılan yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir hususun olması halidir. B - ġüpheli iĢlem tipleri AĢağıdaki iĢlemler Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecektir. 1-ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilginin verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek dıĢı bilgi verilmesi, sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz edilmesi, mali durumla ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin beyan edilen amaca uygun düĢmemesi, 2- UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden 286 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL (offshore-centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan büyük meblağlı transferlerin yapılması, 3- KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdindeki hesaplarında anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük miktarlarda atıl paraların tutulması, 4- MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler dıĢındaki adres ve hesaplara, Ģüpheyi gerektirecek Ģekilde önemli ölçüde para transfer etmesi, 5- Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarlarda nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük miktarlarda nakit gelmesi, 6- Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢın-dan veya yurtdıĢına önemli miktarlarda para transferi yapılması, yeterli açıklama yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi, 7- KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu olarak ele alındığında büyük meblağlara ulaĢılması veya aynı hesapta toplanabilecek tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması veyahut devamlı bilgi verme kapsamına dahil olmamak amacıyla iĢlem miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi, 8- Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba ödeme yapması veya birçok ayrı hesaptan aynı hesaba transferin yapılması, 9- Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi için emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre bekletilerek herhangi bir iĢleme tabi tutulmaksızın geçici hesaplara aktarılması, KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 287 10- ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması ve bu hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı olmayan kiĢilere mutat olmayan Ģekillerde ödemelerin yapılması, 11- Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa sürede geri ödenerek kapatılması, 12- Yurt dıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde kredi alınması, daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya yurt içinde normal koĢullarda alınan bir kredinin geri ödenmesinin yurt dıĢında bulunan off-shore bankalardan yapılan transferlerle karĢılanması, 13- Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin geri ödenmesine dair net bilgilerin sunulamaması, 14- Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması ve girmesi, 15- Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla birbirini karĢılayacak tutarlarda ve bir amaç veya olağanüstü bir durum olmadığı halde alım-satım emirlerinin verilmesi, 16- Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar ve zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla hesapta, benzer iĢlemlerin yapılması ve bu hesaplardan yararlanan kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya bilinmesi, 17- Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle kapatılması veya baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması, 288 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 18- Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı hesapların açılması ve ödemenin hesap açılırken veya takas gününde nakit olarak yapılması, 19- Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı çok sayıda hesabın açılması. Yukarıda sayılan Ģüpheli iĢlem tipleri rehber mahiyetindedir. ġüpheli iĢlem baĢka bir tarz veya mahiyette cereyan edebilir. Yukarıda sayılan tiplere uygun olmamakla birlikte iĢlemin tarz ve mahiyeti A bendinde yapılan tanıma uygun Ģüphe uyandırıyorsa bu iĢlemde mutlaka Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilir. ġüpheli iĢlemler ile Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecek diğer iĢlemler Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirilir. ġüpheli iĢlemlerin devamlı bilgi verme kapsamında bildirilmiĢ olması, ayrıca Ģüpheli iĢlem olarak bildirim zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. C- Bildirim usul ve esasları 1- Bildirimde bulunmadan önce yapılacak iĢlemler Yükümlüler, Ģüpheli iĢlemle karĢılaĢtıklarında, gerekli kimlik tespitlerini yaptıktan sonra, Ģüpheli iĢlem hakkında gerekiyorsa yetki ve imkanları ölçüsünde araĢtırmalar yaparak edinilen bilgi ve bulguları göz önüne alıp, EK:1'de gösterilen ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formunu (ġĠBF) doldurarak BaĢkanlığa gönderirler. Bildirimde bulunulan iĢlemle ilgili olarak daha sonra yeni bilgi ve bulgular elde edilirse, bildirim formu tekrar doldurulup, daha önce yapılan bildirime ek olduğu belirtilerek BaĢkanlığa gönderilir. 2 - Bildirim formunun doldurulması ve imzalanması Yükümlüler, karĢılaĢtıkları Ģüpheli iĢlemleri, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formuyla bildirir- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 289 ler. ġĠBF'nin A,B,C, ve D bölümleriyle ilgili bilgilerden tespit edilebilenler yazıldıktan sonra, tespit olunan Ģüpheli iĢlem E bölümünde 1'den 19'a kadar sayılan seçeneklerden hangisine uygun düĢüyorsa o seçeneğin önündeki boĢ karenin içine (x) iĢareti konularak gösterilir. ġüpheli iĢlem, sayılan tiplere uymuyorsa, 20 nci sırada sayılan “Diğer Haller” seçeneği iĢaretlenerek, muttali olunan Ģüpheli iĢlem bu seçeneğin önüne yazılır. Yükümlülerce, ġĠBF'de istenen bilgiler haricinde baĢka bilgiler de verilmek istenirse, bu bilgiler herhangi bir Ģekle tabi olmaksızın istenilen biçimde yazılarak bu forma eklenip gönderilebilir. ġĠBF'nin doldurulması bittikten sonra, form iĢlemi yapan görevli ile birlikte, bu iĢlemin sonuçlandırılması konusunda imza yetkisine sahip bir kiĢi tarafından imzalanır. Banka ve özel finans kurumlarında ikinci imza, Ģube müdürü düzeyindeki görevlilerce atılır. ġüpheli iĢlemi bildiren yükümlü veya yükümlünün iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya bunların kanuni temsilcileri, bildirimle ilgili olarak Ģüpheli iĢleme taraf olanlara hiçbir Ģekilde bilgi veremezler. 3 - ġüpheli iĢlemlerin bildirim süresi ġüpheli iĢlemler, iĢlemin tespit edildiği tarihten itibaren en geç on gün içinde BaĢkanlığa bildirilir. Ancak gecikmesinde sakınca görülen hallerde Ģüpheli iĢlem ve iĢleme taraf olanlar derhal BaĢkanlığın yanı sıra yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına da bildirilir. 4 - ġüpheli iĢlemlerin bildirileceği yer Yükümlüler, düzenledikleri “ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formu”nu belirtilen süre içinde, Maliye Bakanlığı, Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı - Atatürk Bulvarı No:225 06680 Kavaklıdere / 290 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL ANKARA adresine veya BaĢkanlığın (0 312) 428 15 60 nolu faksına gönderirler. Ancak, faksla gönderilip gönderilmediğine bakılmaksızın ġĠBF'nin aslı taahhütlü postayla ya da elden BaĢkanlığa intikal ettirilir. D-Sorumlular ve müeyyideler Bu Tebliğde belirlenen esaslar çerçevesinde Ģüpheli iĢlemleri süresinde veya usulüne uygun olarak bildirmeyen yükümlüler 4208 sayılı Kanunun 12'nci maddesine göre altı aydan bir seneye kadar hapis ve on iki milyon liradan yüzyirmi milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Tebliğ olunur. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 291 EK :1 ġÜPHELĠ ĠġLEM BĠLDĠRĠM FORMU A- FORMU DÜZENLEYEN YÜKÜMLÜNÜN: Adı Soyadı-Ünvanı : Adresi : Tel : Vergi Sicil No : B- ġÜPHELĠ ĠġLEM YAPANIN: Adı Soyadı : Doğum Yeri ve Tarihi : Adresi : İşi-Görevi : Vergi Sicil No : Tel : Kimlik Belge No : Nüfus Cüzdanı İşlemi Kimin Adına Yaptığı Ehliyet Pasaport Kendisi Adına Diğer Başkası Adına C- BAġKASI ADINA ĠġLEM YAPIYORSA ADINA ĠġLEM YAPILAN KĠġĠNĠN: Adı Soyadı - Ünvanı : Vergi Sicil No : Doğum Yeri ve Tarihi : (Tüzel KiĢi ise Kanuni Mrk. ve Tic.Sic. No.) T : Adresi : D- ġÜPHELĠ ĠġLEME AĠT BĠLGĠLER: ġüpheli iĢlemin tarihleri : ........./......../............. Varsa Referans Numarası : ġüpheli iĢlem Tutarı : * ġüpheli ĠĢlemi Ġlgilendiren Hesaplar * ĠĢlem Türü ve Açıklayıcı Bilgi * Alan yetmediğinde herhangi bir kağıda yazılıp eklenebilir. 292 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL E-ġÜPHELĠ ĠġLEM TĠPLERĠ: (ġüpheli iĢlem tipinin önüne (X) iĢareti konulacaktır.) 1- ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilgi- nin verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek dıĢı bilgi verilmesi, sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz edilmesi, mali durumla ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin beyan edilen amaca uygun düĢmemesi, 2- UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden (Offshore- Centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan büyük meblağlı transferlerin yapılması, 3- KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdinde ki hesaplarında anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük miktarlarda atıl, paraların tutulması 4- MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler dıĢındaki adres ve hesaplara, önemli ölçüde para transfer etmesi, 5- Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarlarda nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük miktarlarda nakit gelmesi, 6- Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢından veya yurtdıĢına önemli miktarlarda para transferi yapılması, yeterli açıklama yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi, 7- KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu ele alındığında büyük meblağlara ulaĢılması, veya aynı hesapta top- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 293 lanabilecek tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması, veyahut devamlı, bilgi verme kapsamına dahil olmamak amacıyla iĢlem miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi 8- Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba ödeme yapması, veya birçok ayrı hesaptan aynı hesaba transferin yapılması, 9- Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi için emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre bekleyerek herhangi bir iĢleme tabi tutulmaksızın geçici hesaplara aktarılması, 10- ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması, ve bu hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı olmayan kiĢilere mutat olmayan Ģekillerde ödemelerin yapılması, 11- Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa sürede geri ödenerek kapatılması, 12- YurtdıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde kredi alınması, daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya yurt içinde normal koĢullarda alınan bir kredinin geri ödenmesinin yurt dıĢında bulunan Off-Shore bankalardan yapılan transferlerle karĢılanması, 13- Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin 294 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL geri ödenmesine dair net bilgilerin sunulamaması, 14- Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması ve girmesi, 15- Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla birbiri karĢılayacak tutarlarda ve bir amaç veya olağanüstü bir durum olmadığı halde alım satım emirlerinin verilmesi, 16- Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar ve zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla hesapta benzer iĢlemlerin yapılması ve bu hesaplardan yararlanan kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya bilinmesi, 17- Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle kapatılması veya, baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması, 18- Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı hesapların açılması ödemenin hesap açılırken veya takas gününde nakit olarak yapılması, 19- Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı çok sayıda hesabın açılması. 20- Diğer haller (Özet olarak Yazılmalı) Formu Düzenleyenin Ġmzaya Yetkili Amirin Adı Soyadı : Ünvanı : Tarih : Ġmza-Mühür KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 295 EK : ULUSAL VE ULUSLARARASI KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELE KRONOLOJĠSĠ 27 Haziran 1980 AVRUPA KONSEYĠ BAKANLAR KOMĠTESĠNĠN “SUÇ KAYNAKLI PARANIN SAKLANMASI VE TRANSFERLERĠNE ĠLĠġKĠN TEDBĠRLER HAKKINDAKĠ R (80) 10 SAYILI TAVSĠYE KARARI” KABULEDĠLDĠ 12 Aralık 1988 BASLE KOMĠTESĠ ĠLKELER BĠLDĠRĠSĠ YAYIMLANDI 19 Aralık 1988 UYUġTURUCU VE PSĠKOTROP MADDELER KAÇAKÇILIĞINA KARġI BM SÖZLEġMESĠ ĠMZALANDI 1989 MALĠ EYLEM GÖREV GRUBU (FATF) KURULDU 1990 SUÇ KAYNAKLI GELĠRLERĠN AKLANMASI, ARANMASI, ZAPTEDĠLMESĠ VE MÜSADERE EDĠLMESĠ HAKKINDA AVRUPA KONSEYĠ SÖZLEġMESĠ ĠMZALANDI 1990 (Ġnterpol’ün Genel Sekreterliği (Polis Bölümü) bünyesinde) FOPAC GRUBU KURULDU 10 Kasım 1991 AVRUPA BĠRLĠĞĠ 91/308/EEC SAYILI “MALĠ SĠSTEMĠN KARAPARANIN AKLANMASI AMACIYLA KULLANILMASININ ÖNLENMESĠ HAKKINDAKĠ” KONSEY DĠREKTĠFĠ YAYIMLANDI 24-25 Eylül 1991 TÜRKĠYE FATF’A ÜYE OLDU 1992 BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER SUÇUN ÖNLENMESĠ VE CEZA ADALETĠ KOMĠSYONU (SÖCAK) KURULDU 9 Haziran 1995 EGMONT GRUBU KURULDU 22 Kasım 1995 TÜRKĠYE -UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesini-“VĠYANA KONVANSĠYONU’NU ONAYLADI 296 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 19 Kasım 1996 4208 SAYILI “KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR KANUN” YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ 30 Ocak 1997 KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPILMASINI GEREKTĠRMEYEN MEVDUAT SERTĠFĠKASI UYGULAMASI KALDIRILDI 17 ġubat 1997 MASAK FĠĠLĠ OLARAK ÇALIġMALARINA BAġLADI 2 Temmuz 1997 4208 SAYILI KANUNUN UYGULAMA YÖNETMELĠĞĠ VE KOORDĠNASYON KURULU YÖNETMELĠĞĠ YAYIMLANDI 15 Eylül 1997 “KONTROLLÜ TESLĠMAT UYGULAMASI ESAS VE USULLERĠ HAKKINDA YÖNETMELĠK” YAYIMLANDI 31 Aralık 1997 KĠMLĠK TESPĠTĠ ĠLE ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠN BĠLDĠRĠM USUL VE ESASLARINI DÜZENLEYEN GENEL TEBLĠĞLER YAYIMLANDI 20 Ağustos 1998 MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA UZMANLARI GÖREV VE ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ YAYIMLANDI 23 Haziran 1999 BANKALAR YASASINA GÖRE, BANKALARIN KĠMLĠK BĠLGĠLERĠNĠ VE VERGĠ NUMARALARINI BĠLDĠRMEYEN MÜġTERĠLERĠNE HESAP AÇMALARI VE BANKACILIK HĠZMETĠ VERMELERĠ YASAKLANDI. 30 Temmuz 1999 4422 SAYILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERĠYLE MÜCADELE KANUNUNU YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ. 1 ġubat 2000 4208 SAYILI KANUNUN UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN YÖ- NETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILDI (4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik Resmi Gazetede yayımlandı.Bu yönetmelikle;Ġlk defa hesap açılmasında 2 milyar TL sınırı kaldırıldı ve mali kurumlar için “Uyum Görevlisi” atanmasının yanı sıra eğitim ve iç denetim yükümlülükleri getirildi.) KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 297 1 ġubat 2000 TÜRKĠYE ULUSLARARASI TĠCARĠ ĠġLEMLERDE YABANCI KAMU GÖREVLĠLERĠNE VERĠLEN RÜġVET ĠLE MÜCADELE SÖZLEġMESĠ’NĠ ONAYLADI 15 Eylül 2000 PALEMOR’DA ĠMZAYA AÇILAN BM SINIRAġAN ÖRGÜTLÜSUÇLARLA MÜCADELE SÖZLEġMESĠ VE "ĠNSAN, ÖZELLĠKLE KADIN VE ÇOCUK TĠCARETĠ" ĠLE, "GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞINA KARġI MÜCADELE" YE ĠLĠġKĠN EK PROTOKOLLER TÜRKĠYE TARAFINDAN ĠMZALANDI. 26 Ocak 2001 4422 SAYILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERĠYLE MÜCADELE KANUNUNUN UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠK" YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ. 298 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL SONUÇ Her suç Ģirketi politik güce sahip olmayı; seçmenler üzerinde nüfuz kurarak uzaktan kontrol etmeyi; kilit makamlarda bulunan politikacı, hakim ve gazetecileri rüĢvet yoluyla etkisizleĢtirmeyi; rahatsız edenleri uzaklaĢtırmayı, “uygun” tayinler önermeyi ister. Suç Ģirketi oportünisttir: Yürürlükteki siyasi rejimin demokrat, faĢist ya da komünist olmasına bakmaz. Keza muazzam kârlarının bir bölümünü daima ekonomik ve mali kurumları kontrol, politik, adli ve sosyal kurumlara sızmak amacıyla rüĢvet vermek ve nüfuz elde etmek için kullanan örgütlü suçluluğun en büyük eylem aracı yolsuzluktur. Hakim ve savcıların bağımsızlığı, kamu davasının mecburiliği ilkesi ve adli polisin savcılığa bağlı olmasının Ġtalya‟daki “temiz eller” operasyonunun baĢarılı olmasını sağladığı belirtilmektedir. Aynı ilkeler ülkemizde de örgütlü suç, yolsuzluk ve karapara aklama ile mücadele alanında etken faktörler olabilir. Güçler ayrılığı ilkesinin bazı yanlıĢ yorumları politikacıların seçilmiĢ kimliği ile hakimlerin atanmıĢlığını karĢı karĢıya getirmektedir. Bu tür değerlendirmeler aynı zamanda adaletin daha güçlü ve etkin bir yapıya kavuĢmasını engellemek için bahane yapılmaktadır. Ama, hakim meĢruluğunu kanundan almakta: kanunu uyguladığı zaman “halk egemenliğini” hayata geçirmiĢ olmaktadır. Bu durumda söz konusu iki meĢruiyet arasında bir çatıĢmadan bahsedilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan uluslararası adli iĢbirliği alanındaki geliĢmeler çok yetersiz kalmaktadır. Dünya ticaretinin liberalleĢmesi ve Eski Sovyetler, Asya ve Afrika‟da bulaĢıcı rüĢvet bölgelerinin geliĢmesiyle asla orantılı değildir. Politik ve ekonomik mübadeleler ve yolsuzluk uygulamalarının gittikçe birbirine karıĢtığı ortaya çıkmaktadır. Adli mantıkları değiĢtirmeksizin ekonomik sınırları açarak yolsuzlukların hız kazanmasına imkan verilmiĢtir. Artık uyuĢturucu trafi- KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 299 ği, terörizm, vergi kaçakçılığı ve rüĢvet tarafından kullanılan ekonomik dolaĢımlar ayırd edilememekte ve vergi cennetleri bu faaliyetlerin hepsine dost bir sığınak oluĢturmaktadır. Bir Avrupa adli alanı oluĢturulması, kiĢilerin, malların ve sermayelerin serbestçe dolaĢtığı ekonomik alanın oluĢumunun zorunlu karĢılığıdır. Yine vergi cennetlerinin suç cenneti olmaktan çıkartılması çok yönlü suç olgusuna karĢı mücadelenin etkinliğinin önde gelen Ģartıdır. 4208 sayılı yasa uyuĢturucu kaçakçılığı ve örgütlü suç gelirlerinin aklanmasının cezalandırılmasında iki engelle karĢı karĢıyadır. Zira bu suçlardan doğan muazzam gelirler, aklama iĢlemi için kaçınılmaz olarak “malî mühendis” aklayıcıların iĢtirakini gerektirmektedir. Birinci engel, fonların kaynağının kanıtlanması zorluğu, diğeri ise bu malî mühendis aklayıcının akladığı karaparanın öncül suçlardan elde edildiğini bildiğinin kanıtlanması zorluğudur. Bu çifte ispat, çok sayıda suç faaliyetinden elde edilen büyük miktarlarda fonlar söz konusu olduğu ya da karapara aklamaya iliĢkin malî dolaĢımların temiz paranın plasmanı için kullanılan yöntemlere benzediği ölçüde daha da zorlaĢmaktadır. Zaten yasal malî dolaĢımların “bulaĢması” karapara aklamanın en büyük tehlikelerinden birisini oluĢturmaktadır. Dolayısıyla karapara aklama ile mücadelenin günümüzdeki temel problemi aklama olaylarını saptamanın güçlüğü değil, ama adaletin önüne suçun delillerini getirmek ve failleri tespit etmek ve mahkum ettirmek hususlarında odaklanmaktadır. Ġspatın kolaylaĢtırılması delil elde etmeye bağlıdır. Bunun için bu suçlarda da telefon dinleme gibi özel araĢtırma tedbirlerinin kullanılması önem taĢır. Bu amaçla, 4422 sayılı yasanın 16. maddesine yapılacak bir ilave yeterli olacaktır. Karapara aklamanın öncelikli uygulama alanı örgütlü suça karĢı yani yasadıĢı faaliyetlerinin gelirlerini uluslararası planda aklayan örgütlü Ģebekelerle mücadeledir. Bu alana uygun, en tehli- 300 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL keli ve en örgütlü fiilleri hedeflemiĢ bir suç politikasının belirlenmesi gerekmektedir. Karapara aklama suçunun tanımının geniĢletilmesi, ispat yükünün yer değiĢtirilmesi ya da hafifletilmesi, mali ve ekonomik suçlar alanında uzman savcılık ve mahkemeler oluĢturulması, artık tüm çağdaĢ ülkelere ortak karapara aklama ile mücadele stratejisinin baĢlıca halkalarını oluĢturmaktadır. Ülkemizde, karapara aklamaya karĢı mücadelenin baĢarılı olabilmesi için siyasi iradenin arkasında olması koĢuluyla medya, bankacı, polis ve hâkim savcının elele vermesi gerekmektedir. Bu arada Fransa‟da olduğu gibi Adalet Bakanlığımız bünyesinde de, münhasıran malî ve ekonomik suçluluk, örgütlü suçlar ve karapara aklama ile ilgilenecek ayrı bir birim (daire baĢkanlığı Ģeklinde) oluĢturulmalıdır. Ayrıca, örgütlü suç savcısı baĢkanlığında, malî polis ve MASAK inceleme elamanlarının ekip olarak çalıĢabilmesi sağlanmalıdır. Karapara aklama karĢıtı mevzuatın etkinliği, bir taraftan MASAK ile mali sektör, diğer taraftan ilgili adli makamlar, polisin değiĢik birimleri, mali kuruluĢların denetim ve düzenleme organları arasında ve iĢbirliği yapabileceği yabancı makamlarla iyi bir iĢbirliğinden geçmektedir. Karapara aklama ile mücadele, aynı zamanda yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadelenin en önemli tamamlayıcısı olup, T.C.K ve özel kanunlardaki yolsuzlukla mücadele amaçlı suçların, ayrıca 4208 sayılı yasanın mevcut halinde kapsam dıĢı olan TCK‟ndaki tefecilik ve emniyeti suistimal suçu ile bankalar kanunu ve sermaye piyasası kanunundaki suçların karapara aklama suçunun öncül suçları arasına alınması gerekmektedir. Ülkemizde, yargıda ekonomik ve mali suçlar alanında uzmanlaĢma eksikliği üzerinde önemle durulması gereken ivedi bir sorundur. Mali suçluluğun sosyal maliyeti ölçülemeyecek boyutlarda KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 301 ağır sonuçlara yolaçtığı artık çok açık görülmektedir. Bir bankanın içinin boĢaltılmasından elde edilen suç gelirleri milyar dolarlarla ifade edilmektedir. Oysa bin ayrı büyük adi suçda bile böyle bir rakam sözkonusu olmamaktadır. Dolayısıyla, yasal metinleri uygulayacak olan yargı sisteminin genelde uluslararası nitelik taĢıyan bu karmaĢık suçları etkili bir Ģekilde cezalandırabilmesi için ilk etapta büyük illerde bünyesinde mali uzmanların yeraldığı, insan, yer, araç gereç, teknolojik imkanlar yönünden eksikliği bulunmayan ve gerekirse birden fazla yargı çevresinde yetkili mali suç savcılıkları oluĢturulması gerekmektedir. Bunu, ileri de mali ve ekonomik suçlar alanında uzmanlık mahkemeleri izlemelidir. Bu yapılamıyorsa acil olarak, teĢekkül halinde uyuĢturucu temini ve çıkar amaçlı örgüt suçlarından elde edilen karaparanın aklanması da DGM‟nin görev alanına alınmalıdır. Bu hem usul ekonomisinin hem de bu suçlarda uzmanlaĢma ihtiyacının gereğidir. Ayrıca, Her DGM‟de yeteri kadar savcının görev yapacağı çıkar amaçlı örgütlü suçlar bürosu ve Ankara DGM nezdinde koordineyi sağlayacak bir örgütlü suçlar koordinatör baĢsavcılığı oluĢturulabilir. Yargıtay bünyesindeki ceza dairelerinden birisinin münhasıran malî ve ekonomik suçluluk, örgütlü suçlar ve karapara aklama suçlarına bakması sağlanmalıdır. Yabancı dil bilen hâkimlerin yurtiçi ve dıĢında ekonomik, malî suçlar ile örgüt suçluluğuna iliĢkin eğitim programlarına iĢtiraki sağlanmalıdır. Bu tür suçlarla mücadele eden polislerin mükemmel bir teknolojik donanıma sahip olması Ģarttır. Gerekirse, ABD‟de olduğu gibi, 4208 ve 4422 sayılı kanunların müsadere ve mülkiyetin devlete intikaline iliĢkin hükümlerine konu değerlerin bir kısmının bu amaçla kullanılmasına iliĢkin yasal değiĢiklik yapılmalıdır. 302 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL BĠBLĠYOGRAFYA ALT, E.- LUC, I. : La lutte contre la corruption, que-sais-je, Paris 1997. ALTUĞ, O. : KayıtdıĢı ekonomi, Türkmen Kitabevi, Ġstanbul 1999. AKAR,Y. : Karaparanın Aklanması, Ankara 1997 ARNAULD M. :Le point sur le dispositif français de lutte contre le blanchiment de l‟argent, la semaine juridique, 22.9.1993, s.38-39. ATTAC : les paradis fiscaux, 1001 nuits, Paris 2000. BALLARD, M. : Pour contrer Le Blanchissage De L‟argent, Le Banquier, Juillet/Aout 1990. BARRESI F. : Mafia ed Economia Criminale, EdUP, Roma 1999. BERBEROĞLU E. : Susurluk 2o Yıllık Domino Oyunu, ĠletiĢim, 3. Baskı, Ankara 1998. BOOTH, M. :HaĢhaĢdan Eroine UyuĢturucunun 6000 Yıllık Öyküsü, Sabah Kitapları, 1.b., Ġstanbul 1997. BRESLER, F. : Interpol, milliyet y., Ġst. 1993, s.258. lklll RAITH, W. : Yeni Mafya Karteli, Sarmal yy., Ġstanbul 1995. RAUFER,X.-QUERE,S. : Le crime organisé, Que sais-je, Puf, Paris 2000. RIDER, B.-ASHE M. : Money Launderıing Control, Round Hall Sweet- Maxwell, Dublin 1996. ROBERT, D.-HAREL, P.: Journal intime des affaires en cours, stock, Paris 1998. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 303 SCHAAP, M.C.D : Le Blanchiment De L‟argent Modifıe-t-il la législation et la procedure?, Conférence sur le blanchiment de capitaux, Conseil de L‟Europe, Strasbourg, 28-30 semptembre 1992, s.11. SCHMID, T-NOTHEN,R. : Le crime organisé en Allemagne, RIPC 425- 453/ 1995 - s. 16. SOMMIER, I. : Les mafias, Montchrestien, Paris 1998. THIERRY, J.-P./PATRICE de M.: Crime et blanchiment, Fixot, Paris.1993. TRACFIN : Au Coeur de la lutte anti-blanchiment, Paris 2000. TUNCER, S. :Karaparanın Aklanmasına ĠliĢkin Yasa, MD., Ocak 1997/ S:49,Ss.87-93. _______ :Türkiye‟de Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ve Uygulanması, MD., Ekim/1997, S:58, s.92104. TÜRK, H.S.: RüĢvet ve Yolsuzlukla Mücadelede Uluslararası ĠĢbirliği, Adalet Dergisi, Yıl 92, Sayı 6, Ocak 2001. VALLANCE, P.F. : ‟Blanchiment des capitaux, la situation au Rayoume-Uni‟, Conférance sur le blanchiment de capitaux, Conseil de L‟Europe, Strasbourg 28-30 semptembre 1992. VERICOURT, De G. : Les Mafias, Edition Milan, Toulousse, 1998. YÜCEL, M. : Türk Ceza Siyaseti ve Kriminolojisi, 2. B., Ankara 1997. ______ : Türkiye‟de Yargının Etkinliği, Ankara 1997. ZIEGLER, J. : Ġsviçre Daha Beyaz Yıkar, Afa yy., Ġstanbul 1990. ______ : (çev.Ali Cevat Akkoyunlu): Suçun derebeyleri, Doğan Kitap, Ġstanbul 1999. 304 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL DÝZÝN A Cenevre çağrısı, 212. Adli yardımlaĢma, 118, 128, 149, 206, 209, 212, 216. CHIPS, 11. Aruba, 21, 31. Avrupa Birliği, 67, 91, 125. ____________ Direktifi, 125. CĠKAYAS, 210, 211 CĠKAYAS Ek protokol, 211 Citibank, 48. CTIF, 119, 140, 194. Avrupa Konseyi, 76, 120, 124. Avukatlık (avukatlar), 132, 134. B Ç Çıkar amaçlı örgütlü suç, 155, 197 Balina operasyonu, 39. Banka sırrı, 20, 23, 26, 31. D Bankacılık, 52, 59, 132. DEA, 136. BCCI, 77. Bildirim yükümlülüğü, 130, 182. E Egmont grubu, 119. Borsa, 19, 40, 43, 161. F C Cali karteli, 80 FATF, 25, 35, 98, 106,107,129. _____ın 40 tavsiye kararı, 108. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 305 FINCEN, 119,136, 181, 194. Ġtalyan mafyası, 37. FIU, 119, 120, 193, 207. K FOPAC, 105. Karapara cennetleri, 31. Foreign Corrupt Act, 74. Kayıt dıĢı ekonomi, 73, 84, 86. Franclin Jurado, 80. Kıyı bankacılığı, 32, 33. Fransız Yargıtayı, 170. Kimlik tespiti, 133, 191. Kontrollü teslimat, 118, 208 G Kurye kız, 28. Gazino,37,52, 166. GRECO, 77. M Greenback operasyonu, 27. Mafionizki, 66 H Havala, 25, 42,43. Hayali ihracat, 38,40, 87,197. Helmut Kohl, 74. Mafya, 14, 18, 37, 47, 66, 98, 156. Malî istihbarat birimi, 50,128, 193, 207 Malî küreselleĢme, 22. Malî milat, 43, 92, 94. I Malî piyasalar, 17, 21, 23, 52, 66. IMF, 30, 54, 66, 95. Malî suç, 9, 31, 196,286. Insider trading 44, 161. Internet, 25, 30. Malî suçlarla mücadele koordinasyon kurulu, 198. INTERPOL ,104, 116. MASAK, 89, 175, 200, 202, Medellin karteli,51,161. Ġ 306 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL Müsadere, 59, 89, 102, 109,122, 137, 177, 179. N NCIS, 152. Noriega, 77. Noterler, 130, 132, 170, 189. O OECD, 74, 75. Off-shore, 11, 23, 30, 50, 86, 213. Organize suç, 59, 62, 104, 128, 215. Pizza bağlantısı, 36. R Rus mafyası, 41. RüĢvet, 52, 63, 73,74, 135,284. RüĢvet verenler endeksi, 70. S Sanal para, 24. SASMUS, 97, 103. SIWIFT, 10. SĠDAS, 214. Siyasi partilerin finansmanı, 67. Ö Spekülatif sermaye,83. Örgütlü suç, 37, 62,63, 65, 95, 284. Strazburg sözleĢmesi, 121, 128, 165. ÖzelleĢtirme ihaleleri, 21. Suç ekonomisi, 85. Ömer Lütfi Topal, 91 dpn. ġ P ġirinler, 28. Pablo Escobar, 51. ġüpheli iĢlem, 13, 130, 184, ParaĢüt operasyonu, 39. __________ bildirim formu, 277. Paravan Ģirket, 18,20, 33, 34, 45, 49, 115. __________ tipleri, 185. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 307 W Wolfsberg kuralları 50. Watergate davası, 6. T TADOC, 104 Tefecilik, 41, 88, 159 Temiz eller operasyonu, 215, 284. TRACFIN, 144, 203 Transparancy international, 50. Türk mafyası, 40, 66 U UNDCP, 104. Uyum görevlisi, 183. UyuĢturucu, 5, 6, 13, 26, 52, 60, 61. V Vergi Cennetleri, 5, 17, 30, 66, 212, 285. Viyana SözleĢmesi, 99,100, 107, 123, 163. Y Yolsuzluk, 66, 67, 68, 71, 131, 284. Yolsuzluk endeksi, 68. 308 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL YAZAR / L’AUTEUR Ergin ERGÜL: 1968‟de Balıkesirde dünyaya geldi. 1990 yılında Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1993 yılında, Ġstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü‟nde yüksek lisans eğitimini tamamlayarak “UyuĢturucu Madde AlıĢkanlığının Hukukî ve Cezai Yönleri” konulu teziyle, “Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalında Uzman (M.Sc)” ünvanı aldı. Aynı yıl Saraykent (Yozgat) hâkimi olarak göreve baĢladı. 1996‟da Ankara‟da Dz.K.K. Askeri Mahkemesi‟nde Hâkim Teğmen olarak askerlik görevini yaptı. 1997 yılında ise, halen çalıĢtığı Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü‟nde Tetkik Hâkimi olarak göreve baĢladı. 2000 yılının ilk yarısında Fransız Hükümeti bursuyla Fransız Ulusal Hâkim ve Savcılık Okulunda teorik ve Thionville Asliye, ĠĢ ve Versailles ve Metz Ġstinaf mahkemelerinde pratik staj gerçekleĢtirdi. Yoklama Kaçağı, Bakaya ve Saklı Suçları; UyuĢturucu Maddeler ve Suçları; Karaparanın Aklanması ve Suçları; Ġnsan Hakları SözleĢme ve Belgeleri ve Fransızca-Türkçe Hukuk Sözlüğü adlı basılmıĢ kitaplarının yanısıra, çok sayıda yayınlanmıĢ makalesi bulunmakta ve EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Temel Eğitim Kurslarında “karapara aklama ve suçları” konusunda konferanslar vermektedir. e-mail : ergul@netcourrier.com erergul@e-kolay.net KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 309 Industrie de l’argent sale et le délit du blanchiment d’argent, les dimensions nationales, internationales, juridiques, économiques, financières et actuelles de l‟industrie illégal dont le chiffre d‟affaire annuel est de 1000 millards dolars américains, la législation concernée et la jurisprudence des Cours de Cassation turque et française L’auteur, Ergin ERGÜL, Magistrat près la Direction Générale du droit international et des relations extérieurs du Ministére de la Justice turc depuis 1997, né en 1968 à Balıkesir en Turquie, titulaire d‟une maîtrise en droit de la faculté de droit de l‟université d‟Ġstanbul (1990), DEA de siences humaines à l‟institut de médecine légale à Istanbul (1993), juge de siège au Tribunal de Grande Instance de Saraykent (1993), Magistrat militaire (19961997); il a participé au cycle de connaisance de la justice française pendant 6 mois au cours de l‟année 2000. Auteur de livres relatif aux stupéfiantes, blanchiment d‟argent et droits de l‟homme, d‟un lexique juridique français-turc et de plusieurs articles concernant divers sujets juridiques. Il donne également des cours aux policiers en matière de la lutte contre le blanchiment d‟ argent . e-mail : ergul@netcourrier.com erergul@e-kolay.net 310 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL LES OUVRAGES ET ARTICLES DE L’AUTEUR/ YAZARIN ESER VE MAKALELERĠ LES LIVRES/ KĠTAPLAR 1-UyuĢturucu Madde AlıĢkanlığının Hukukî ve Cezai Yönleri, Ġ.Ü. Adlî Tıp Enstitüsü, Tez, Ġstanbul 1993, yayınlanmamıĢtır. Les aspects juridiques et pénaux de la toxicomanie, thèse, Institut de médecine légale de l’université d’İstanbul, İstanbul 1993. 2-Hukukî, Adlî Tıbbi, Kriminolojik, Aktüel Boyutları ve Ġlgili Mevzuatıyla UyuĢturucu maddeler ve Suçları, Ankara 1997, Yetkin yy. Avec les dimensions juridiques, medico-légales, criminolojiques et actuelles , la drogue et les infractions à la législation des stupéfiants, Ankara 1997. 3-Uygulamada Yoklama Kaçağı, Bakaya ve Saklı Suçları ve Ġlgili Mevzuat, Ankara 1997, Yetkin yy. le délit d’insoumis et les infractions similaires: théorie et pratique et la législation concernée, Ankara 1997. 4-Hukukî, malî, ekonomik, aktüel boyutları ve ilgili mevzuatıyla Karaparanın Aklanması ve Suçları, Adalet yayınevi Ankara 1998. Le blanchiment de l’argent sale et le délit de blanchiment, avec les dimensions juridiques, financières, économiques, actuelles et la législation concernée, Ankara 1998 5-En Son DeğiĢikliklerle Ġnsan Hakları Belge ve SözleĢmeleri, BarıĢ yayınevi, Ankara 1999. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 311 Avec les modifications récentes, les textes et conventions des droits de l’homme, Ankara 1999. 6-Fransızca -Türkçe, Hukuk Sözlüğü, Turhan yayınevi Ankara 2001. Lexique juridique français-turc, Ankara 2001. 7-Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu, Yargı Yayınevi, Ankara 2001. L’industrie de l’argent sale et le délit de blanchiment, Ankara 2001. LES ARTICLES/ MAKALE VE TEBLĠĞLER 1-Ülkemizde UyuĢturucu Maddeler Sorunu, Milliyet Gazetesi, 12.12.1993. le problème de la drogue dans notre pays, le journal de Milliyet, 12.2.1993. 2-Mevzuatımız Açısından UyuĢturucu Madde Kavramı, Balıkesir Barosu Dergisi, sy.54 ( haziran 1995),s.37. La notion de drogue du point de vue de notre législation, la revue du Barreau de Balıkesir, juin 1995. 3-Günümüz Dünyasında UyuĢturucu Maddeler Sorunu, Ġstanbul Barosu Dergisi, c.69, S.1993/ 10-11-12, s.756-763. le problème de drogue dans le monde actuel, la revue du barreau d’İstanbul, Décembre 1993. 4-UyuĢturucu Maddeler ve Suç Politikası, Yeni Adalet Dergisi, yıl 5, S.36 ( Haziran 1995),s.6. les drogues et la politique criminelle, la revue de la justice nouvelle, Juin 1995. 312 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL 5-UyuĢturucu Maddelerle Mücadelede ÇağdaĢ Politikalar, Ankara Barosu Dergisi, y.53, S.2 (Nisan 1996 ), s.229-232. Les politiques contemporaines en matière de lutte contre les stupéfiants, la revue du barreau d’Ankara, Avril 1996. 6-AT Ülkeleri Hukuklarında UyuĢturucu Madde Suçları, Ġstanbul Barosu Dergisi,c.70, S.1996/ 7,8,9, s.457-461. Les infractions à la législation des stupéfiants dans les pays de l’union européenne, la revue du barreau d‟Ġstanbul, 1996. 7-Askeri Yargıtay kararları IĢığında Kendini Askerliğe Yaramayacak Hale getirmek Suçu, Askeri Adalet Dergisi, S:1998/1. le délit de mutilation volantaire en vue de se soustraire à son obligation militaire à la lumiere de la jurisprudence de la Cour de Cassation militaire, la revue de la Justice militaire, Janvier 1998. 8-Ne bis in idem kuralı açısından TCK‟nun 403/4. Maddesi, Türk Hukuk,Yıl 3, S.26, s.12-15. L’article 403 de la Code pénal turc par rapport au principe de non bis in idem, la revue de Droit turc, janvier 1998. 9-Kontrollü Teslimat Yöntemi ve Uygulaması, Türk Hukuk, Yıl 3, S: 29, s.12-16. La livraison surveillée et son aplication, la revue de Droit turc, Avril 1998. 10-Karapara Aklama ile Mücadelede merkezi KuruluĢların Önem ve Rolleri, Gümrük Dünyası, Ocak 1999. L’ importances et rôle des organismes centraux en matière de blanchiment d’argent, la revue du monde de douane, janvier 1999. 11-“Karaparanın Aklanmasının Hukukî ve Cezai Boyutları”, Karapara Aklama ve Önlemler, T.C.Merkez Bankası yayını, Ankara 1999, s. 23-35. KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 313 Les aspects juridiques et pénaux du blanchiment d’argent, le blanchiment d’argent et les mesures de la lutte, Banque central de Turquie, Ankara 1999. 12-Karapara Aklama ile Mücadele, Karapara Aklama ve Önlemler Paneli, Bankalar Birliği, Ġstanbul 1999. La lutte contre le blanchiment d’argent, panél de l’union des banques de Turquie, İstanbul 1999. 13-Türk Ceza Kanununda UyuĢturucu Madde Temin Suçları, Adalet Dergisi,Yıl 91, S.4, Ağustos 2000, s. 74-93. Les infractions de trafic de stupéfiants dans le code pénal turc, la revue de la Justice, aôut 2000. 14- Système juridique et judiciaire de la Turquie (Fransız Ulusal hâkim-savcılık okulunun internet sitesinde www.enm.gouv.fr. yeralmaktadır.) 15-Sanctions et mesures de prévention de la corruption en Turquie, Conseil de l‟Europe, programme d‟action contre la corruption, 5éme Conférence européenne des services spécialisés dans la lutte contre la corruption,Ġstanbul (Turquie),15-17 novembre 2000 16-Yolsuzluk, Karapara Aklama, Örgütlü Suçlar Türk Mevzuatı, VatandaĢın Vergisini Koruma Derneği, Yolsuzluklarla Mücadele Paneli, Ankara 12.12. 2000 la Corruption, blanchiment d’argent, crime organisé et la législation turque, L’association de sauvegarde des impôts de citoyen, Ankara 12.12.2000. 17-ÇağdaĢ Fransız Yargı Sistemi, Adalet Dergisi, Yıl 92, S.6, Ocak 2001. Systéme judiciaire français contemporain, la revue de la Justice, Janvier 2001.