EY Türkiye yeni ofisine taşındı Kemerköy ve Yeniköy termik
Transkript
EY Türkiye yeni ofisine taşındı Kemerköy ve Yeniköy termik
Eylül 2014 Üç aylık EY kurumsal dergisi EY Türkiye yeni ofisine taşındı Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin özelleştirmesi global sıralamada ilk 5’te EY Türkiye, yeni ortaklarıyla büyümeye devam ediyor Telekomünikasyon sektörü birçok riskle karşı karşıya İçindekiler 18 6 10.000 ADIM BU SAGLIKLI, AKTIF ONERILEN BIR INSAN IÇIN MINIMUM GUNLUK ADIM SAYISI PEKI SEN BUGUN KAÇ ADIM ATTIN? 4 Güncel 4 EY Türkiye yeni ofisine taşındı 6 EY Türkiye, yeni ortaklarıyla büyümeye devam ediyor 8 Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin özelleştirmesi global sıralamada ilk 5’te 10 10 EY Türkiye çalışanları, Steptember’a katılarak Cerebral Palsy’li çocuklara destek oluyor! 11 Telekomünikasyon sektörü birçok riskle karşı karşıya Söyleşi 12 Dijital Dünyada 14 Tüketici ürünleri sektöründe nasıl bir değişim yaşanıyor? Sektörde kar marjları nasıldı, şimdi nasıl? Makale 16 Trollerin vergilemesi Söyleşi 18 2023 yılı ihracat hedefine ulaşmada limancılık sektörünün rolü 20 Keşfedilmemiş fırsatlar: Sigortacılık değer zincirinde veri analitiğinin rolü 22 Pratik Bilgiler Liderlik: Sigorta Sektörünün Dönüşüm Yolculuğu 23 Eğitim Takvimi EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory EY Hakkında EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY, güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı diğer çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasında önemli bir rol üstlenmektedir. EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok, üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret ediniz. Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe, vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır. ey.com/tr vergidegundem.com facebook.com/ErnstYoungTurkiye twitter.com/EY_Turkiye © 2014 EY Türkiye. Tüm Hakları Saklıdır. TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi marketingEYTurkey@tr.ey.com adresine iletebilirsiniz. Ülke Başkanı'ndan… D eğerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY dostları, 2014 yılı bizler için her açıdan başarı ve yeniliklerle dolu bir yıl oldu. Büyüme hedeflerimiz doğrultusunda çalışma ofisimizi Orjin Maslak Plaza’ya taşıma mutluluğunu tüm EY çalışanları ve dostları ile birlikte yaşadık. Bu değişimle birlikte çalışma düzeninde bir takım değişikliklere gittik. İş ve kültür atmosferini yansıtan çalışma biçimlerine destek verecek ve esnek çalışma alanları oluşturacak “Workplace of the Future” uygulamasını hayata geçirdik. Sürdürülebilir yüksek çevre dostu performansı ile ‘LEED Sertifikası’na sahip olan yeni ofisimizde yepyeni başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Bu büyük yeniliğin yanı sıra, yeni dönemde Alper Karaçar ve Gökhan Gümüşlü’nün Danışmanlık Hizmetleri Ortağı, Yaşar Bivas’ın ise Denetim Hizmetleri Ortağı olarak yönetim kadromuza katılmasıyla ortak sayımızı 42’ye yükselttik. Dergimizin bu sayısında da yine birbirinden değerli söyleşi ve makaleleri bulacaksınız. Geçtiğimiz aylarda global enerji piyasasında yaşanan gelişmeler hakkında hazırlanan “2014 İkinci Çeyrek Enerji ve Kamu Hizmetleri Birleşme ve Satın Almalar” raporunu açıkladık. Türkiye’den Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallerinin özelleştirme işlemi 2.67 milyar dolar ile global ölçekte 5’inci sırada yer alıyor. Gelecek dönemde enerji piyasasında neler olacağını merak ediyorsanız, bu yazıyı mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz. Bu sayıdaki dikkat çekici konularımızdan bir diğeri ise, EY Türkiye Gümrük ve Uluslararası Ticaret Bölümü Direktörü Sercan Bahadır’ın kaleme aldığı “2023 yılı ihracat hedefine ulaşmada limancılık sektörünün rolü” başlıklı yazısı. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin ticaret merkezi olmasında limancılık sektörü ayrı bir öneme sahip. Bu yazı, merak edenler için iyi bir kaynak oluşturacak. Gurur verici bir diğer bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum; EY Türkiye olarak Cerebral Palsy’li çocuklar yararına yürüyerek bağış toplamak amacıyla 3 – 30 Eylül 2014 tarihleri arasında global olarak gerçekleştirilen Steptember kampanyasına destek sağladık. Çalışanlarımızı topluma ve çevreye katkı sağlayan sosyal sorumluluk projelerine hassasiyet göstermelerinden ötürü kutluyor, herkesi bu projeye destek olmaya davet ediyorum. TurkEYnews dergimizin yeni sayısında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, keyifli okumalar diliyorum. Saygılarımla, Mustafa Çamlıca EY Türkiye Ülke Başkanı Güncel EY Türkiye yeni ofisine taşındı EY Türkiye, uzun yıllardır Şişli Beytem Plaza'da hizmet verdiği İstanbul ofisini, yeni inşa edilen Orjin Maslak Plaza’ya taşıdı. EY Türkiye’nin yeni ofisinin en dikkat çeken özelliği ise sürdürülebilir yüksek çevre dostu performansı ile ‘LEED Sertifikası’na sahip olması. 4 | TurkEYnews Sayı 6 – Eylül 2014 ile birlikte her gün aynı masada çalışma gibi rutin bir çalışma ortamından ziyade, tüm çalışanlarımız şirket içerisinde kişiye özel masalar olmaksızın serbestçe çalışma imkanına sahip olacaklar. Tüm çalışanlarımız daha iyi bir ekip çalışması içerisinde bulunacağı gibi birbirleriyle daha güçlü bağlar geliştirecekler.” dedi. EY Türkiye'nin yeni ofisi ayrıca teknolojinin en son trendlerinden yararlanılarak bugünün iş gücü gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak tasarlandı. Toplantı odalarında eş zamanlı sunum yapmaya olanak sağlayan kablosuz sistemler, aynı zamanda internet bağlantısı sunan IP telefonlar, enerji tasarrufu sağlayan otomasyona bağlı ışıklandırma ve havalandırma sistemi ile çalışanların notlar yazabileceği, duyurular asabileceği geniş mıknatıslı boardlar yeni ofisin ayırd edici özellikleri arasında bulunuyor. EY Türkiye, daha esnek ve verimli çalışmaya imkan sağlayan Workplace of the Future uygulamasını hayata geçirdi. Yeni ofisin her katında çalışanların günlük çalışma alanı olarak kullanabilecekleri farklı ve modern tasarlanmış masalar ihtiyaca göre önceden rezerve ederek yaralanabilecekleri çeşit çeşit toplantı odaları, kısa süreli bireysel çalışma ortamı sunan Just In Time’lar ile mutfak, tuvalet, printer gibi hizmet alanları içeren Service Center’lar bulunuyor. Yeni ofislerinin daha esnek ve verimli çalışmaya imkan sağlayan tüm özellikleri bir arada sunduğunu ifade eden EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, uygulamanın temelinde müşterilerine sundukları hizmet kalitesini sürdürülebilir kılma ve çalışma ortamının daha efektif bir anlayışla kullanılmasının yattığını vurguluyor. Çamlıca, “ Bu uygulama Yeni ofislerinin sürdürülebilir yüksek çevre dostu performansı ile ‘LEED Sertifikası’na sahip olduğuna değinen Çamlıca, “Ayrıca EY Türkiye olarak biz de bu sertifikayı kendi ofis alanımız için de almak üzere başvuruda bulunduk. Değerlendirme sürecinin ardından uygun görüldüğü takdirde EY Türkiye İstanbul Ofisi olarak kendi sertifikamıza da sahip olacağız” dedi. EY Türkiye’nin yeni ofise taşındığı ilk gün çalışanlar için hazırlanan çeşitli aktiviteler ve sürprizlerin yanı sıra bir de açılış töreni organize edildi. EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca’nın konuşma yaptığı açılış töreninde bina giriş kapısında tüm EY Türkiye Bölüm Liderleri’nin katılımıyla kurdele kesimi gerçekleştirildi ve tören sonrası tüm EY çalışanları için bir kokteyl düzenlendi. Açılış günü hatırası #EYeniOfisCokGuzelCunku etiketiyle Instagram’da fotoğraflarını paylaşan çalışanlar, Presstagram cihazından anında çıktısını aldılar. Bu küçük hatırayla, yeni ofisin ilk gününü ölümsüzleştirmiş oldular! Terasta derbi EY Türkiye’nin açılış gününe özel hazırladığı sürprizlerden en ilgi çekeni Tweet ile çalışan Langırt makinesi oldu. #TerastaDerbi etiketiyle tweet atan çalışanlar hem eğlendi hem de rekabetin tadını çıkardı… TurkEYnews | 5 Güncel EY Türkiye, yeni ortaklarıyla büyümeye devam ediyor EY Türkiye, hızlı büyümesini bu yıl yönetim kadrosuna 3 ortak daha ekleyerek sürdürüyor. Bu atamalar ile EY Türkiye ortak sayısını 42’ye çıkardı. EY Türkiye, büyüme stratejisinin göstergesi olarak bu yıl yönetim kadrosuna 3 ortak daha ekledi. Alper Karaçar ve Gökhan Gümüşlü EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı, Yaşar Bivas ise EY Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı olarak yönetim kadrosuna katıldı. Böylece EY Türkiye’nin ortak sayısı 42’ye çıktı. 2014 yılı içerisinde hizmet verdiği Bağımsız Denetim, Danışmanlık, Kurumsal Finansman ve Vergi alanlarında büyüme başarısı gösteren EY Türkiye, özellikle danışmanlık hizmetlerinde gösterdiği yüzde 100’ün üzerinde büyüme performansı ile dikkat çekti. Şirket önümüzdeki dönemde, yeni ortakların da katılımıyla hizmet verdiği tüm alanlarda sektörün üzerinde büyümeyi hedefliyor. 2013-2014 mali yılını yüzde 24’lük bir büyüme ile kapattık. Gelecek seneki hedefimiz de yüzde 20’lerin üzerinde bir büyüme ile yılı tamamlamak. 2013-2014 mali yılında Türkiye ekonomisi için toplam bir milyon iki yüz yirmi beş bin saatten fazla hizmet ürettik. Gelecek sene ise bu rakamı daha da artırmayı hedefliyor, hedeflerimiz doğrultusunda yönetim kadromuzu güçlendiriyoruz. Bu yıl işe alınacak yeni mezunlar ile çalışan sayımızı 1300’lere çıkarmayı hedefliyoruz. Bu gelişmeler EY’nin dinamik büyüme sürecinin devam ettiğinin ve geleceğe yönelik hızlı büyüme planımızın önemli göstergeleridir. Yeni ortaklarımız ile global büyüme stratejimiz doğrultusunda müşterilerimiz, çalışanlarımız ve faaliyet gösterdiğimiz çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasına katkıda bulunacağımıza ve EY markasına duyulan güveni daha da güçlendireceğimize inanıyorum. Türkiye ile büyümeye devam edeceğiz Yakın zamanda yaşanan seçim atmosferinde bile büyüme konusunda kararlı adımlar attık. Türkiye’nin gelecek projeksiyonuna baktığımızda ise olumlu gelişmeler bizleri bekliyor. FED’in tahvil alımlarında azaltma kararını askıya almasıyla birlikte, gelişmekte olan ülkelerdeki yaşanan olumlu hava Türkiye’de de hakim. Cari açığın kapanmasına yönelik atılan adımlarla birlikte Türkiye ekonomisi büyümeye devam edecektir. Tahminlerimize göre Türkiye’deki yıllık geliri 35 bin dolardan fazla olan 8 milyon hane sayısı, 2022 yılı itibarıyla 12 milyona yükselecek. Biz de bu gelişmeler ışığında EY Türkiye olarak gelecek dönemde Türkiye ile birlikte büyümeye devam edeceğiz. 6 | TurkEYnews Sayı 6 – Eylül 2014 EY Türkiye'nin yeni ortakları hakkında: • Alper Karaçar Danışmanlık Hizmetleri Ortağı • Gökhan Gümüşlü Danışmanlık Hizmetleri Ortağı • Yaşar Bivas Denetim Hizmetleri Ortağı Bilgi teknolojileri, sistem kurulumu ve danışmanlık alanlarında 15 yıldan fazla profesyonel iş tecrübesine sahip olan Alper Karaçar, otomotiv, finansal hizmetler ve enerji sektörlerinde uzmanlaştı. EY’ye katılmadan önce 2πr Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri’nde yönetici ortak, AvivaSa Emeklilik ve Hayat’ta ise planlama ve proje uygulama müdürü olarak çalışan Karaçar, başta sigorta ve bankacılık sektörlerinde olmak üzere birçok kurum ve kuruluşta başarılı projeler yürüttü. Karaçar, İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü mezunu, evli ve bir çocuk babası. 1997 yılında Andersen Business Consulting bölümünde çalışma hayatına başlayan Gökhan Gümüşlü, daha sonra Accenture'da kıdemli danışman, Peppers & Rogers Group’ta şirket ortağı ve HSBC Türkiye’de grup başkanı olarak çalıştı. Türkiye’de ve Ortadoğu’da birçok finansal kurum için satış ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesinde, CRM uygulamalarının hayata geçirilmesinde rol aldı. Gümüşlü, Global Change Delivery ekibinin lideri olduğu dönemde bankanın dönüşüm programı kapsamında pek çok projeyi başarıyla tamamladı. Gümüşlü, Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu, evli ve bir çocuk babası. Yaşar Bivas, kariyerine 2000 yılında Andersen İstanbul ofisinde başladı. Özellikle bankacılık ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin bağımsız denetimlerinde uzmanlaşan Bivas’ın, AVM yönetimi, hızlı tüketim ürünleri ve eğitim sektörlerinde de çalışmaları bulunuyor. 2012-2014 yılları arasında EY Danışmanlık Bölümünde Finansal Risk Hizmetleri çözümlerinin liderliğini üstlendi. TÜSİAD Bankacılık Çalışma Grubu ve İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası üyesi olan Yaşar Bivas, aynı zamanda Sermaye Piyasası Kurulu’nca lisanslı denetçidir. Bivas, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu. TurkEYnews | 7 Güncel Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin özelleştirmesi global sıralamada ilk 5’te EY’nin “2014 İkinci Çeyrek Enerji ve Kamu Hizmetleri Birleşme ve Satın Almalar” raporuna göre, global enerji ve kamu hizmetleri sektöründeki birleşme ve satın alma işlemlerinin boyutu 2014’ün ikinci çeyreğinde 58.1 milyar $ ile son dört senenin en yüksek rakamına ulaştı. Global çapta 128 işlem gerçekleşirken, Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri’nin özelleştirme işlemi 2.67 milyar $ ile global sıralamada 5’inci sırada yer aldı. 8 | TurkEYnews EY’nin raporuna göre, global enerji ve altyapı sektöründeki birleşme ve satın alma işlemlerinin boyutu 2014’ün ikinci çeyreğinde 58.1 milyar dolar ile son dört senenin en yüksek rakamına ulaşırken, işlem sayısı ise yüzde 32 artışla 128 olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte 1 milyar doların üzerinde gerçekleşen işlemlerin sayısı 12 iken, bu işlemlerinin büyük çoğunluğunu ise ABD’deki birleşme işlemleri, Türkiye’deki özelleştirmeler ve Rus enerji üretimi segmentindeki konsolidasyonlar oluşturuyor. Türkiye’nin özelleştirme programı bu çeyrekte 4 milyar dolarlık aktif işleme ulaşarak hız kazandı. Türkiye’den iki özelleştirme dikkat çekiyor İkinci çeyreğin en büyük ölçekli işlemlerinin sıralandığı raporda, ABD’li Exelon Corporation’un 12.19 milyar dolar ile Pepco Holdings Inc’yi satın alması birinci sırada yer alıyor. Raporda, IC İçtaş Enerji’nin kazandığı Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri’nin özelleştirme işlemi ise 2.67 milyar dolar ile globalde 5’inci, Avrupa bölgesindeki sıralamada 1’inci sırada yer aldı. Yatağan Termik Santrali'nin 1.91 milyar dolar bedelle en yüksek teklifi veren Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret AŞ'ye satış işlemi ise Avrupa sıralamasında 4’üncü en büyük işlem oldu. Sayı 5 – Haziran 2014 Birleşme ve satın almalarda Amerika kıtası başı çekiyor Amerika kıtasında gerçekleşen birleşme ve satın almaların değeri ikinci çeyrekte 6.46 milyar dolardan 35.5 milyar dolara ulaştı. Raporda, artıştaki en önemli faktör olarak ise ABD’de gerçekleşen değeri 1 milyar dolara ulaşan 8 işlem olarak gösteriliyor. Asya – Pasifik bölgesindeki işlemlerin değeri ise 7.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Avrupa’daki enerji ve kamu hizmetleri alanında gerçekleşen işlem aktivitesi, bir önceki çeyreğe göre özelleştirmedeki azalma nedeniyle bu çeyrekte aşağı yönde bir eğilim gösteriyor. İkinci çeyrekteki işlemlerin değeri yüzde 29’luk bir düşüşle 12.4 milyar dolarda kaldı. İkinci çeyrekteki olumlu tablo 2014 sonuna kadar sürecek Birleşme ve satın alma işlemlerinin 2014’ün sonuna kadar güçlü bir duruş sergilemeye devam edeceğini belirten EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler, “Orta Doğu’daki düzenleyici reformlar yeni yatırım olanakları yaratacaktır. Avrupa’daki kapasite fazlası ve tarife baskısı, sektör oyuncuları tarafından kullanıma sokulan mevcut iş modellerine meydan okuyarak konvansiyonel enerji üretimini baskı altında tutmaya devam edecek” dedi. Gaz fiyatlarındaki dalgalanma ve artan enerji verimliliğinin kamu hizmetleri gelirlerini daraltmasıyla birlikte yatırımcıların, finansal ve operasyonel verimliliği ve büyümeyi sürdürmek için birleşme ve satın almalara yöneldiğini belirten Cantekinler, “Dünya genelindeki hükümetler büyüyen altyapılara yatırım yapmaya önem veriyor, fakat ilk olarak devlet bilançolarını güçlendirmeyi gündemlerine almaları gerekiyor. Bu tablonun gerçekleşmesi enerji ve kamu hizmetleri sektöründeki varlık satışlarında artış yaşanmasına olumlu etkiler yaratacaktır” dedi. Enerji piyasası teknoloji firmalarının odağında Raporda, perakende enerji sektörünün özellikle radikal bir dönüşüme tanıklık edeceğinin altı çizilirken, müşterilerin kendi enerjilerini ürettiğine, yeni oyuncuların pazara giriş yaptığına ve yenilikçi endüstrilerin müşteri hizmetlerine yönelik çıtayı yükselttiğine yer veriliyor. Raporda ayrıca, enerji faturalarını düşürme talepleri ile karşı karşıya olan gelişmiş ülkelerdeki hükümetlerin, pazarın yapısını tümüyle değiştirecek olan yeni rakiplere perakende segmenti açacağından da bahsediliyor. Özellikle teknoloji şirketlerinin yeni perakende enerji fırsatlarından yararlanmak amacıyla enerji sektörüne giriş yaptığının altının çizildiği raporda, Google’un yaklaşık olarak 2 GW’lık rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesi üretmek amacıyla geçtiğimiz üç sene içerisinde 1.4 milyar doların üstünde yatırım yapması kendi enerjisini üreten firmalara örnek olarak gösteriliyor. TurkEYnews | 9 Güncel EY Türkiye çalışanları, Steptember’a katılarak Cerebral Palsy'li çocuklara destek oluyor! EY Türkiye çalışanları, 3 – 30 Eylül 2014 tarihleri arasında global olarak gerçekleştirilen Steptember kampanyası çerçevesinde takımlarını oluşturdular ve Cerebral Palsy'li çocuklar yararına yürüyerek bağış toplamaya başladılar. 10.000 ADIM BU SAGLIKLI, AKTIF ONERILEN BIR INSAN IÇIN MINIMUM GUNLUK ADIM SAYISI PEKI SEN BUGUN KAÇ ADIM ATTIN? Cerebral Palsy nedir? Dünya çapında 17 milyon insan Cerebral Palsy ile (CP) hayatını sürdürüyor, 350 milyon insan ise CP'li bir çocuk veya yetişkin ile yaşıyor. Çocuklukta görülen en yaygın fiziksel engellilik hali olan CP, hareketleri etkileyen kalıcı bir durumdur. Etkisi, bir elde zayıflıktan, istemli hareketlerin hiç olmamasına kadar değişebilmektedir. CP'li 4 çocuktan 1'i konuşamazken, 3 çocuktan 1'i yürüyemiyor, 2 çocuktan 1'i ise zihinsel engelli olarak yaşamını sürdürüyor. 4 çocuktan 1'inin ise epilepsisi bulunuyor. CP yaşam boyu süren bir engellilik durumu ve bilinen bir tedavisi yok. Ancak uygun rehabilitasyon ve destek programları ile bireyin sosyal yaşama adaptasyonu sağlanabilmektedir. September hakkında Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı yararına bağış toplamayı hedefleyen “Steptember” projesi ise, sağlığınızı geliştirmek ve Cerebral Palsy ile yaşayan insanların hayatında pozitif bir etki yaratmak üzere oluşturulmuş kolay ve eğlenceli bir yardım toplama kampanyasıdır. EY Türkiye • The Global Walkers: Aynur Çürgüç, Süveyda Kavak, Ebru Çakmak, Ünsal Elma • Walking Mads: Damla Şahin, Münir Emre Sönmezışık, Okan Balaban, Murat Sedef • Z_ACT: Alpay Ertekin, Can Hekimoğlu, Zeynep Ancel, Tevfik Turhan • EY Steps: Tuğçe Küçükönder, Alp Şen, Gürkan Çolak, Bilge Cansız • Anatolian Cheetahs: Mert Tuğlan, Levent Topçu, Demet Özdemir, Karahan Ogeday • Happy Feet: Ezgi Taşköy, Merve Urtekin, Necla Birol, Doğa Meriç • Volunteen: Seçkin Temel, Esra Karakaya, Ergin Yıldız, İlkay Turcan Alpkaya • Run EY Run: Arcan Bitlis, Ulaş Bozkurt, Burcu Demircan, Aynur Taşkan • Sport TAS: Nirva Kartun Baronyan, Şule Şen Eren, Özge İlhan, Gonca Özsaran • Roadrunners: Didem Güven, Benan Altınçekiç, Ebru Yıldırım, Senem Başyurt • Teletubbies: Ünsiye Karakurt, Selen Çakmak, Hakan Aydın, Damla Çakmak • Walking Dead: Hikmet Akşehiroğlu, Esra Aynacı, Yasemin Durusüt, Bilge Ergezen • Hangovers: Burcu Doğan, Irmak Değerli, Sedef Küfrevi, Yasemin Erol • Powerpuf Girls: Kübra Şentürk, Ceren Sipahi, Begüm Kömürcü, Damla Gürsoy • StepUp: Dilşah Teker, Esra Kartal, Atacan Karaimer • PI - Newbegin: Koray Canut, Arda Yaşar, Hande Gülçin, Alara Taşçıoğlu 10 | TurkEYnews 2011 yılında Avusturalya’da başlatılan bu kampanya, 2013 yılında Amerika, Kanada, İngiltere, Hollanda’ya da yayılmış ve bu yıl Türkiye de Spastik Çocuklar Vakfı ile kampanyaya dahil olmuştur. EY Avusturalya ofisi de ilk kez 2012 yılında kampanyaya katılmış, 2013 yılında 130 takım kurarak 63.040$ bağış toplamıştır. EY Hollanda da bu yıl ilk kez kampanya dahilinde bağış toplamaktadır. Bugün itibarıyla Steptember kapsamında EY Türkiye adı altında oluşturulmuş 18 takım bulunuyor. Her takımın hedefi bir ay boyunca günde en az 10.000 adım atarak hedefledikleri bağışı toplamak. “Steptember” programında, katılımcılar koşarak, bisiklete binerek, yüzerek, futbol oynayarak veya dans ederek günlük adım hedefine ulaşabiliyor. Engelli bireylere uygun aktivitelerle birlikte 40’dan fazla aktiviteyi sistem otomatik olarak adıma çeviriyor. Sayı 6 – Eylül 2014 Telekomünikasyon sektörü birçok riskle karşı karşıya EY’nin Telekomünikasyon Sektöründeki En Önemli 10 Risk 2014 Raporu’na göre, her ne kadar global ekonomide yaş anan toparlanmanın olumlu etkilerinden yararlansa da telekomünikasyon sektörü, yapısal baskılar ve artan rekabetten dolayı hala pek çok riskle karşı karşıya. Bu risklerin başında ise şirketlerin sektördeki yeni iş modellerine bağlı olarak değişen rollere adapte EY tarafından hazırlanan rapor, global ekonomide yaşanan toparlanmanın ve piyasalarda yaşanan belirsizliğin nispeten ortadan kalkmasının, telekomünikasyon şirketleri için sevindirici olduğunu, ancak sektörün hala pek çok riskle karşı karşıya bulunduğunu ortaya koyuyor. Regülasyonlar ve artan rekabetin de içinde bulunduğu pek çok yapısal baskının sektörü zorladığının belirtildiği raporda temel riskler 10 başlık altında toplanıyor. Raporda, şirketlerin karşılaşabileceği 10 temel riskin başında, sektörün değişen ve dönüşen ekosistemi içindeki yeni iş modellerine bağlı olarak değişen rollerin fark edilmemesi gösteriliyor. Rapor üzerine açıklamalarda bulunan EY Türkiye Risk Danışmanlık Hizmetleri Lideri Arzu Pişkinoğlu, “Telekomünikasyon sektörü oyuncularının yeni taleplerden en iyi şekilde yararlanmaları için, iç yapılarını basitleştirerek yeniden düzenlemeleri ve kurum içinde yeni etkileşim biçimleri oluşturmaları hayati öneme sahip olacak. Ayrıca operatörlerin stratejilerinden maksimum fayda elde etmek için insan kaynaklarını yetenek ve beceri açısından geliştirmesi gerekecek” dedi. Telekomünikasyon operatörlerinin büyüme fırsatlarının peşinden koştuğu şu dönemde şirketlerin endüstride değişen yeni rolleri gözden kaçırmamaları gerektiğinin altı çizilen raporda, değer zincirlerinin piyasa dinamikleri dikkate alınarak yeniden yapılandırılması gerektiği ifade ediliyor. Özellikle şebekeler üstü (over-the-top) hizmetlerin telekomünikasyon operatörleri için önemli bir rakip olduğu belirtilirken, operatörlerin bu şirketlerle işbirliği yapmaları, bir diğer deyişle müşterilerini paylaşmaya hazır olmaları gerektiği kaydediliyor. Regülasyonlardaki belirsizlik risk oluşturuyor Raporda yer alan bir diğer risk ise yeni pazar yapısındaki regülasyonların yeterince net olmaması. Buna göre, sektörde faaliyet gösteren şirketler için her ne kadar altyapı yatırımlarını gerçekleştirmek adına birleşme ve satın alma stratejisi bir alternatif olarak gözükse de tekelcilik karşıtı yasalar, şirketlerin bu konuda önünü kesebiliyor. Gizlilik ve güvenlik hayati öneme sahip Raporda sektör için bir diğer risk olarak ise gizlilik ve güvenlik gösteriliyor. Kişisel veri konusunda tüketicilerin servis sağlayıcılara olan güvenlerinde bir düşüş yaşandığı belirtilirken, şirketler gerekli tedbirleri almak konusunda daha duyarlı olmaları için uyarılıyor. Organizasyonel esneklik Raporda şirketler, kurumsal yapılarını pazar dinamiklerine uyum sağlayacak şekilde esnek hale getirmeme riskine karşı da uyarılıyor. İnovasyonun en yoğun olduğu sektörler arasında bulunan telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin, ayrıca farklı coğrafyalarda iş yapılması, sektör ve sektör dışı oyuncularla işbirliğine gidilmesi gibi nedenlerle daha hızlı ve esnek bir yapıya sahip olmaları gerektiği kaydediliyor. Organizasyonel esnekliğin, yeni teknolojilere adapte olma konusunda hayati bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Pişkinoğlu, telekomünikasyon operatörleri için küçük rakipler ile rekabet edildiği ve yeni alanlara yönelik hizmet tekliflerinin geliştirildiği bir ortamda organizasyonel esnekliğin öne çıkacağını belirtti. Pişkinoğlu, operatörlerin veri fırsatlarını iyi bir şekilde kullanabilmeleri için şirket içi bölümler arası iletişimi geliştirmelerinin ve dağınık müşteri bilgilerini etkin şekilde sınıflandırmalarının önemini vurguladı. Daha çok veri yerine daha iyi veri Raporda, diğer sektörlere oranla daha çok veriye sahip olan telekomünikasyon şirketlerinin, söz konusu datayı iyi yönetmeleri gerektiği ifade ediliyor. Daha çok veri yerine daha iyi veri yaklaşımının belirlenmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, iyi veri yönetimi yapamayan telekomünikasyon şirketlerinin risklerle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Raporda dikkat çekilen bir diğer risk de şirketlerin performans ölçümlemede yetersiz kalması. Bu riski bertaraf etmek için şirketlere, stratejik hedeflerine ne derece ulaştıklarını anlamaya yardımcı olacak ölçümleme uygulamalarını devreye almaları tavsiye ediliyor. 2014’te telekomünikasyon sektörünü bekleyen 10 risk; değişen ve dönüşen 1 Sektörün ekosistemi içinde yeni iş modellerine uyumun sağlanamaması 2 Yeni pazar yapısındaki düzenlemelerin belirsiz olması 3 Gizlilik ve güvenlikle ilgili yeni gerekliliklere uyumun sağlanamaması 4 Organizasyonel esnekliğin sağlanamaması ve verimliliği desteklemek 5 Büyüme için veriyi entegre şekilde değerlendirememek 6 Etkin olmayan performans ölçümleme sistemleri 7 Müşteri beklentilerinin iyi anlaşılamaması 8 Network varlıklarından yeteri kadar değer sağlanamaması 9 İnorganik büyüme stratejisinin başarılı bir şekilde oluşturulamaması 10 Etkin inovasyonun sağlanamaması TurkEYnews | 11 Söyleşi Dijital Dünyada Liderlik: Sigorta Sektörünün Dönüşüm Yolculuğu Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Gökhan Gümüşlü, dünyadaki trendlerle paralel olarak Türk sigorta sektörünün dijitale olan ilgisinin gittikçe arttığını söyledi. Gümüşlü, “Dünyanın önde gelen sigorta şirketleri arasında giderek yaygınlaşan dijital dönüşümü görmekteyiz. Bu alanda Türkiye’de de önde gelen şirketler bu yönde harekete geçmiş durumda” şeklinde konuştu. EY’ye göre, sektördeki bu dijitalleşme trendi, yeni teknolojilerin ortaya çıkması, değişen müşteri tercihleri ve yeni rakiplerin pazara girişi dahil birçok eğilimin sonucunda ortaya çıkıyor. Sektördeki tüm şirketler risk yönetiminden hasar yönetimine kadar değer zincirinin tamamında bu değişimin etkisini hissetmekte. Özellikle son dönemde Türkiye’de yeni iş modelleriyle piyasaya giren veya mevcut oyunculardan müşteriye direk kanallar üzerinden ulaşan şirketlerin sayısındaki artış da bu değişimin etkisini giderek artıracağını işaret ediyor. Dijital dönüşümü sigorta şirketlerinin gündeminde yukarılara taşıyan konulara baktığımızda ise üç nokta ön plana çıkıyor; • Müşterilere yönelik tutarlı ancak kişiselleştirilmiş bir deneyimin sağlanması • Değişen koşullara hızlı ve esnek bir şekilde yanıt veren yapıların kurgulanması • Yeni yasal düzenlemelerin yarattığı zorlukların yanında birer fırsat olarak görülmesi Müşterilere yönelik tutarlı ancak kişiselleştirilmiş deneyimin sağlanması Müşteri davranışlarındaki değişikliklerle birlikte yeni veri kaynakları (karşılaştırma siteleri, sosyal medya, online kanallar ve mobil uygulamalar gibi) ortaya çıkıyor. Müşterilerle etkileşim için yeni platformların gelişmesi sigorta şirketlerini müşterilerle nasıl irtibata geçeceklerini tekrar düşünmeye yönelttiği düşünülüyor. Müşterilerin giderek artan kişiselleştirilmiş deneyim istekleri ve sadakat programlarıyla kendilerini değerli hissetme arzuları sebebiyle şirketler bu müşterilerine daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sağlamak zorunda kalıyor. Kolaylık ve rahatlığı birincil öncelik olarak gören müşterilerin sayısı hızla artıyor. Bu da sigortacılık bağlamında bu müşteriler için kanaldan bağımsız entegre ve kesintisiz deneyim sunmak anlamına gelmekte. Müşterilere bilgi sağlayan karşılaştırma sitelerinin artışı daha bilinçli bir müşteri kitlesi oluşturmuş durumda. Müşteriler eskiden olduğu gibi her zaman geleneksel yollardan sigortacılarını seçmiyor. Özellikle genç kesim için şirketin büyüklüğü ve itibarı müşteri kararını etkileyen ana unsur olarak öne çıkıyor. 12 | TurkEYnews Değişen müşteri alışkanlıkları ve beklentileri, şirketler açısından mevcut üst seviye müşteri segmentlerinin daha fazla detaylandırılması ihtiyacını doğuruyor. Sigorta şirketleri verilerden faydalanarak müşterilerini mikro-segmentlere ayırmak ve bu müşterilerin deneyimlerini daha iyi yönetmek istiyorlar. Ancak, mikro-segmentasyon ve iletişim kanallarının çoğalması müşterilerin şirket genelinde tutarlı bir deneyim elde etmesini ve şirketin müşteri tabanı tarafından güçlü bir marka olarak görülmesini zorlaştırıyor. Sigorta şirketlerinin bu konuda dengeyi iyi kurması gerekiyor. Değişen koşullara hızlı ve esnek şekilde yanıt veren yapıların kurgulanması Büyük şirketler rekabet baskısının ve müşteri tercihlerinin kendilerinden beklediği çevikliğe ulaşmak için sistemlerini, artık süreçlerini ve yapılarını olduğundan çok daha basit hale getirmek zorundadırlar. Şirketler sistemlerini gerçekten basitleştirmek, modernize etmek ve dijital ortamdaki varlıklarını genişletmek istemesine rağmen yöneticiler hâlâ birçok zorlukla başa çıkmak durumunda kalıyorlar. Bunlardan başlıcaları aşağıdaki gibi özetlenebilir. • Eski sistemler: Büyük sigorta şirketlerinin çoğu, kendi temel sigortacılık sistemlerini birçok birbiriyle uyumsuz, eski ve yeterince esnek olmayan bir mimari üzerinde işletiyorlar. 2013 yılında EY Küresel Sigortacılık Dijital Anketi’nde katılımcıların yüzde 80’i dijital gelişimin önünü kesen en önemli faktör olarak ‘eski teknolojinin kısıtlamaları’nı işaret etmiştir. • Maliyet: Eski teknoloji kısıtlamalarının üstesinden gelmek önemli miktarda zaman ve para gerektirmektedir. EY Küresel Sigortacılık Dijital Anketi’nde katılımcıların yüzde 70’i BT geliştirme bütçelerinin sadece yüzde 10’unu dijital gelişim için harcadıklarını belirtmiştir. • Yetenek: BT pozisyonlarındaki çalışan sirkülasyonunun yarattığı yüksek maliyet şirketleri zor durumda bırakıyor. • Kültür: Yetenek havuzu kimi sigorta şirketleri için önde gelen bir endişe olmasa dahi şirket içi bürokrasi ve kültür bazı durumlarda değişimin önündeki en büyük engel olarak ortaya çıkabiliyor. Sayı 6 – Eylül 2014 • Kontrol ve güvenlik: Siber güvenlik, sigorta şirketleri için temel endişe kaynağı ve dijital stratejinin temel bir unsuru olmaya devam ediyor. Şirketler uygulamalarını basitleştirme çabalarının yanısıra daha güvenli bir dijital hizmet ortamı yaratmak konusu ile de aynı şekilde yakından ilgileniyorlar. Türkiye’de özellikle bankaların bu konudaki tarihe dayanan geniş tecrübesi bazı sigorta şirketlerine de ışık tutmakta. Düzenlemelerin yarattığı zorlukların yanında fırsat olarak görülmesi Sigorta sektörünün lider oyuncuları dijital değişimden geçerken regülasyonu hem bir fırsat hem de bir zorluk olarak görüyorlar. Özellikle Türkiye’de çok sık değişen regülasyonlar, getirdiği ek gereksinimlerin yanında yeni oyuncuların kolayca pazara girişini önleyerek dengelerin ani bir şekilde bozulmamasını da sağlamakta. Ancak, bu ek iş yükünün Türk sigorta şirketlerinin inovasyona ve altyapı geliştirmeye ayıracağı kaynakları da kısıtlıyor olması söz konusu olabiliyor. Kaynakların genişliği ile en kapsamlı müşteri bilgisine ulaşabilen veya mevcut veriler kullanılmasını sağlayacak üstün analitik yetkinlikleri olan sigorta şirketleri, en değerli müşterilerini kolaylıkla belirleyebilir ve bu sayede rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlayabilirler. Bu nedenle, gelişmiş veri toplama ve analiz yetkinlikleri finansal açıdan ve yeni düzenlemeleri avantaja çevirmeye yönelik önemli bir potansiyeli sunuyor. Sonuç olarak Artık tartışmasız bir şekilde tam ortasında yer aldığımız dijital çağ ve Türk sigorta sektöründeki yoğun rekabet ortamında, sigorta şirketleri başarıyı elde edebilmek için ellerindeki veriyi ve yeni geliştirilmiş metotları etkin bir şekilde kullanmalıdır. Şirketler, müşterileri ile yeni dijital ortamın sağladığı fırsatlarla özelleşmiş ilişkiler kurmalı ve bu sayede hizmetleri müşterilerinin beklentilerine uygun bir şekilde geliştirerek süreçleri basitleştirmeli, ancak dijital kaynaklı olası riskleri de iyi yönetmelidir. Dünyadaki dijitalleşme trendinin Türk sigorta sektöründe ilgi uyandırdığını söyleyen EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Gökhan Gümüşlü, sektördeki bu trendin yeni teknolojilerin ortaya çıkması, değişen müşteri tercihleri ve yeni rakiplerin pazara girişi dahil birçok eğilimin sonucunda ortaya çıktığını belirtti. TurkEYnews | 13 Söyleşi Tüketici ürünleri sektöründe nasıl bir değişim yaşanıyor? Sektörde kar marjları nasıldı, şimdi nasıl? korumanın son üç yılda zorlaştığını ifade ediyor. Kristina ROGERS EY Global Tüketici Ürünleri Perakende Sektörü, Gelişmekte Olan Pazarlar Global Lideri ve Şirket Ortağı Kriz döneminde ve takip eden yıllarda, tüketici ürünleri sektörünün kâr marjlarının dar bir bantta seyrettiğini söyleyebiliriz – küresel bazda, halka açık tüketici ürünleri firmaları arasında ciro bakımından en büyük 50 kurumun ağırlıklı ortalama FAVÖK değerleri, 2008-2012 arasında %23,3 ile %28 arasında değişti - Türkiye özelinde tüketici ürünleri sektöründe belirgin bir seyir söz konusu değil, örneğin halka açık firmalar arasında son beş yılda mobilya gibi alt sektörlerde güçlü bir FAVÖK gelişmesi görülürken, içecek firmalarında yavaş bir düşüş görülüyor. Bu görece istikrarlı ve öngörülebilir kârlılık seyri, tüketici ürünleri sektörünü “güvenli liman” konumuna taşıyarak, cazip bir yatırım alanı haline getiriyor. Ancak, küresel ekonomideki iyileşme trendi ve bilişim teknolojileri, sağlık hizmetleri gibi bazı önde gelen sektörlerin gösterdiği yüksek finansal performans, tüketici ürünleri sektörünü bu açıdan geride kalma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Artan rekabetle yükselen tüketici fiyat duyarlılığının yanı sıra, çalışan ücretleri, döviz kurları, emtia fiyatları ve dağıtım maliyetlerindeki sürekli artış, sektör üzerindeki kârlılık baskısını kalıcı hale getirdi. EY’nin yayınladığı Margin Unlocked başlıklı, dünya çapında 17 farklı ülkeden, asgari 500 milyon dolar yıllık cirosu olan 183 tüketici ürünleri şirketinin üst düzey yöneticilerinin görüşlerini yansıtan raporda, söz konusu yöneticilerin %75’i, FAVÖK marjlarını 14 | TurkEYnews Ayrıca, sektör müşterilerinin, yenilikçi ürünler için fiyat farkını ödemek konusunda git gide daha az istekli oldukları, pahalı, yüksek kâr marjı sağlayan ürünlere harcamalarını kısıtlı tuttukları dikkat çekiyor. Tüketicilerin, bütçeleri dahilinde inovatif ürünler için harcama yapmaya asıl meyilli oldukları alan, son yıllarda tüketici ürünlerinden teknolojik ürünlere kaydı – tüketiciyi, son model bir akıllı telefona harcama yapmaya ikna etmek, söz gelimi yeni formülüyle lekeleri çok daha etkili çıkaran ancak pahalı bir deterjana aradaki fiyat farkını ödemeye ikna etmekten daha kolay. İnovasyonun tüketici ürünlerindeki başarısı, içinde bulunduğumuz dönemde ancak uygun ürün kategorisi ve tüketici segmenti hedeflendiğinde sürdürülebilir hale geldi. Bu durum, tüketici ürünlerine yapılan kişi başı ortalama harcamanın 2008 öncesine dönmekte yavaş kalması ve durağan seyretmesiyle beraber, sektördeki firmaların kârlılığa verdiği önemi artırarak; pazara gidiş yöntemlerinin, yerel ve küresel tedarik zinciri yapılarının gözden geçirilmesine neden oldu. Bu bağlamda, etkili bir marj yönetiminin, tüketici ürünleri sektörünün sürdürülebilir başarıyı yakalaması ve yatırımcı ilgisini canlı tutabilmesi için hayati hale geldiği söyleyebiliriz. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sektörün durumu nasıl? Nasıl farklar gözleniyor? Hem gelişmiş hem gelişmekte olan pazarlarda, ciro büyümelerinin ciddi şekilde yavaşlaması, tüketici kaynaklı fiyat baskısının sürekli hale gelmesi ve girdi maliyetlerindeki artış, kâr marjı yönetimini karmaşık bir hale getirdi. EY’nin “Margin Management” raporunda, tüketici ürünleri şirketlerinin liderlerine sorulan “önümüzdeki üç yılda gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlarda, FAVÖK marjlarını korumanın kolaylaşacağını mı, zorlaşacağını mı düşünüyorsunuz” sorusuna, gelişmiş pazarlar için %60 oranında “zorlaşacak” yanıtını verdiğini görüyoruz - düşük büyüme oranları ve azalan harcama gücünün durağan hale getirdiği talep, bu durumun önemli nedenleri arasında gösteriliyor. Bu duruma istinaden, merkezi gelişmiş ülkelerde bulunan fakat yüzünü gelişmekte olan pazarlara çeviren küresel tüketici ürünleri şirketleri de bu pazarlarda, tüketicisini gayet iyi tanıyan iyi yönetilen, marka değeri yüksek firmalarla çok yoğun bir rekabet yaşıyorlar. Aynı soruya gelişmekte olan pazarlar için verilen yanıtlara bakıldığında ise, liderlerin %67’sinin marjları korumanın önümüzdeki dönemde zorlaşacağını düşündüğü ortaya çıkıyor. Bu durumun önemli nedenleri arasında gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik büyümenin ivme kaybetmesi ve zayıflayan kur değerleri gösterilebilir. Ancak, merkezi gelişmekte olan pazarlarda bulunan tüketici ürünleri şirketleri, özellikle gelişmekte olan diğer pazarlarda hala önemli fırsatlar yakalayabilir. Merkezlerinin bulunduğu pazarın koşulları, böylesi kurumları, tüketici ürünlerinde görece hızlı büyümenin yaşandığı alt gelir grubu segmentlere nasıl hitap edileceği, fiyatlarını nasıl yönetecekleri konusunda tecrübeli hale getirdi. Ayrıca, bu tür şirketler çoğunlukla halka açık olmadıklarından, üzerlerindeki hissedar baskısı, merkezleri gelişmiş pazarlarda konuşlanmış, halka açık şirketlere görece düşüktür ve çeyrekler bazında hedeflerini tutturmak yerine daha uzun vadeli hedeflere, daha rahat şekilde ilerleyebilirler. Şirketler kar marjlarındaki düşüşe karşı ne tür önlemler alıyor? Yine aynı raporda, en büyük 50 tüketici ürünleri şirketinin marj performansları mercek altına alınıyor. Hem son on yılda önemli marj büyümeleri kaydetmiş, hem de 2012 sonu itibariyle yüksek bir FAVÖK yüzdesi yakalamış Anheuser-Busch InBev (ABI), British American Tobacco (BAT) ve Reckitt Benckiser gibi şirketlerin marj yönetiminde bazı ortak yaklaşımları ön plana çıkıyor: • Küresel organizasyonlarında, izole yapıları ve bariyerleri ortadan kaldırmak için aktif olarak çalışmaları • Yenilikçi, kalıpların dışına çıkan düşünme şeklini teşvik etmeleri • Marj yönetiminde maliyet azaltma boyutunun ötesine geçip değer zincirine sonuç odaklı bütünsel bir bakış getirmeleri Sayı 6 – Eylül 2014 Örneğin %32’lik güçlü FAVÖK marjıyla öne çıkan ABI şirketinin uyguladığı sade, belirgin ve odaklı yaklaşımın dört temel bileşeni mevcuttur: yalın bir maliyet yapısı (ki buna sıfır esaslı bütçeleme gibi uygulamalar da dâhildir); doğru pazarlarda bulunma; doğru markalara odaklanma ve fiyat liderliğini hedefleme. Bu çerçeve, üç temel unsurdan oluşuyor: 1 Marj yönetimine, üst yönetimin liderlik ettiği, entegre bir yaklaşım Önde gelen tüketici ürünleri şirketlerinin marj yönetimindeki bazı diğer en iyi uygulama örneklerinden bahsedermisiniz? • Mevcut / gelecek vaat eden kâr havuzlarına yatırım yaparak pazar lideri konumuna ulaşmak: • Philip Morris International (PMI) için Asya hem büyüme, hem de marj konusunda dinamo vazifesi görmüştür • ABI, Kuzey ve Güney Amerika’da hem en yüksek birim kârlılığa, hem de en büyük kâr havuzlarına erişmiştir • Marka portföylerinde optimizasyon yapmak: • L’Oreal, global olarak en büyük 2. markası olan Garnier’yi Çin pazarından çekmiştir • P&G, evcil hayvan gıdası markalarını 2.9 milyar USD karşılığında Mars’a satmıştır 2 Entegre Marj Yönetimi Daha iyi, daha hızlı kararlar için marj performansı içgörüsünde iyileştirme 3 Marjın merkezde olduğu bir işletme modeli • “Premium” ürünleri kullanmak • PMI ve ABI’ın premium ürünleri, portföylerindeki kârlılığı yükseltmelerini ve özellikle gelişmekte olan pazarlardaki tüketiciyi üst kalite ürüne geçmeye teşvik etmelerini sağlamaktadır • Colgate, kanaat önderlerinin desteğini alarak, güçlü markasıyla marj büyümesi yakalamaktadır • Marj olgusunu, kurum “DNA”sına ve tüm karar verme süreçlerine yerleştirmek • Nestlé Continuous Excellence (NCE, Nestlé Sürekli Mükemmellik) küresel çapta sorun çözme ve “israfla savaşma” fikrini yaygınlaştırmak için çalışmaktadır • General Mills’in “holistic margin management” (HMM, bütünsel marj yönetimi), değer zinciri boyunca israfın önüne geçmeyi hedeflemektedir. • P&G, “değer yaratma sürecinin bütünsel olarak değerlendirilmesi” yoluyla, verimliliği kültürünün kökleşmiş bir parçası haline getirmeye çalışmaktadır • Verimlilik artışıyla elde edilen tasarrufların, ciroyu artırmaya yönelik çalışmalarda kullanılmasıyla bir “yeniden yatırım çemberi” oluşturmak: • Nestlé, elde ettiği tasarrufları ar-ge çalışmalarında yeniden değerlendirmektedir – bu yolla 2007-2012 arasında ar-ge’ye ayırdığı bütçe yaklaşık %50 artmıştır • General Mills’in bütünsel marj yönetimi yaklaşımında, tasarruflar markalara ve inovasyona yeniden yatırım olarak kullanılmaktadır • Verimlilik artış programlarıyla maliyet rasyonalizasyonu sağlamak • P&G, 2012’de başlattığı 10 milyar USD’lik maliyet yönetimi programıyla, üretimde iyileştirme, tedarik zinciri optimizasyonu, büyük ölçeğini kullanarak tedarikçiler ve bulunduğu farklı pazarlar çapında verimliliğini artırmayı hedeflemektedir • PMI’ın 2008’den beri yaptığı çalışmalar, üretim, operasyonlar, tedarik zinciri giderleri ve genel giderler bazında 2.8 milyar dolarlık tasarruf sağlamıştır. EY olarak, marj yönetiminde başarıyı yakalayarak, kârlılığı tutarlı ve sürdürülebilir olarak artırabilmek için Entegre Marj Yönetimi (Integrated Margin Management) adını verdiği bir çerçevenin uygulanması gerektiğine inanıyoruz. 1) Marj yönetimine, üst yönetimin liderlik ettiği, entegre bir yaklaşım Bu unsurun temel amacı, marj odaklı yeni bir düşünüş şeklini, kurum liderlerinin desteğiyle, organizasyonda en üstten en alta kadar yerleşik hale getirmektir. Nitekim yukarıda söz edilen araştırmada, tüketici ürünleri şirketlerinin liderleri, “kurumunuzun marjlarını sürdürülebilir kılmak veya iyileştirmek için daha fazlasını yapmanıza mani olan başlıca içsel nedenler nelerdir?” sorusuna verdikleri yanıtlar arasında en sık görülen, %39 oranla “kurum kültüründe kârlılık odaklı düşünce yapısının kısıtlı olması” yer almaktadır. 2) Daha iyi, daha hızlı kararlar için marj performansı içgörüsünde iyileştirme Entegre Marj Yönetimi çerçevesinin ikinci unsuru, kârlılık bakış açısını, performans yönetiminin merkezi bir bileşeni haline getirmeyi amaçlamaktadır. Böylelikle, kurum sınırlarının dışında kalanlar da dahil olmak üzere, kârlılık performansını belirleyen tüm etmenler hakkında açık, tutarlı bir anlayışa ulaşmak ve önemli kararları hızlı biçimde vererek rekabette etkili olmak mümkün olacaktır. 3) Marjın merkezde olduğu bir işletme modeli Bu unsurun amacı ise, geleneksel bariyerleri, kârlılığın orkestrasyonu yoluyla aşmak; kurumun her düzeyinde kârlılık bilincini, motivasyonunu ve kârlılığa dair yetkinlikleri artırma; kârlılığı iş yapış şeklinin gündelik bir parçası haline getirmek; özetle kârlılık olgusunu, işletme modelinin temeline yerleştirmektir. Yine EY’ın araştırmasında, kârlılığın korunması veya iyileştirilmesi yolunda, en önemli ikinci içsel engelin, %33 oranla işletme modeli olarak görüldüğü ortaya konmuştur. Sektörde yatırımcı ilgisi nasıl, bundan sonrası için neler bekliyorsunuz? Özellikle gelişmekte olan pazarlarda, büyümekte olan orta gelir grubu hala çok ciddi bir potansiyele sahip. Ancak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi hemen tüm tüketici ürünleri şirketlerinin bu pazarları hedeflediğinden ötürü, başarılı firmalar ancak pazar ve tüketici segmentlerindeki hedeflerini doğru belirleyenler olacak. Tüketici ürünlerinde, yatırım tercihlerini bu seçimlerinde başarılı olan, fakat belki daha da önemlisi, kendi güçlü ve zayıf yönlerinin bilincinde olan ve farklı pazarlarda farklı iş modellerine açık olan şirketlerden yana kullanmak riski azaltacak. TurkEYnews | 15 Makale Trollerin vergilemesi TROL Nedir? Sosyal medya mecralarında, yapmış olduğu paylaşım ve yorumlarla diğer kullanıcıları etkilemeyi, harekete geçirmeyi amaç edinen, çoğunlukla müstear isimler kullanan kimseler trol olarak isimlendiriliyor. Kendiliğinden hareket eden troller olabildiği gibi; başkalarının emir veya talepleri doğrultusunda, tamamen daha önceden belirlenen belli bir amaç doğrultusunda hareket eden ve yapmış olduğu paylaşım ve yorumlarla diğer kullanıcıları belli bir düşünce etrafında toplamayı amaç edinen troller de bulunmaktadır. İkinci tür trollerin faaliyetleri karşılıksız olmamakta, maddi menfaat karşılığı yapılmaktadır. Bu durumda elde edilen gelirin vergilemesi, hizmet verilen kişi ile arasındaki ilişkiye, organizasyon yapısına ve yapılan paylaşımların niteliğine göre farklılık göstermektedir. Onur ELELE Vergi Hizmetleri, Kıdemli Müdür Bireysel faaliyetler Ne zaman ücret? İnternet reklamcılığında banner reklamların etkisi azalıyor. Firmaların kurumsal bloglarından ve sosyal medya hesaplarından yapmış olduğu içerik pazarlaması yeterli olmuyor. Eğer trol, reklam içeriğini firmadan temin ediyorsa, talep edilen çizginin dışına çıkmadan kendisine gönderildiği ya da öngörüldüğü şekilde içerik sunumu yapıyorsa, diğer bir söyleyişle tamamen reklamını gerçekleştirdiği firmanın sevk ve idaresinde çalışıyorsa elde edilen gelir ücret olarak nitelendirilebilir. Native advertising olarak isimlendirilen yöntemde ise özellikle sanal ortamda etkin izleyici profiline sahip hesaplar/ hesap sahipleri aracılığıyla yapılan paylaşımlar aracılığıyla, tüketicilerin reklam görüntüsünden uzak doğal şekilde markayla karşılaşmaları sağlanıyor. Takipçi sayısı yüksek bir twitter hesabında, belli bir ürünün övülmesi, tüketici deneyimlerine yer verilmesi, ilgili ürünü almaya yatkın tüketicinin ilgisini daha çok çekiyor, satış ihtimalini artırıyor. Görsel paylaşımlarla, tüketici deneyimleriyle ürünün faydalarına değinilmesi, marka öykülerine yer verilmesi, tüketici beklentileriyle örtüşerek satın alma kararlarında etkili oluyor. Bu reklam modeline en uygun ortamlar arasında bloglar, facebook ve twitter hesapları, kişisel internet siteleri yer alıyor. Sadık okuyucuları tarafından takip edilen, belirli konularda zengin içerik olan bloglar ve sosyal medya hesapları firmalar tarafından reklam mecrası olarak tercih edilebiliyor. 16 | TurkEYnews Gelir Vergisi Kanunu uyarınca, ücret işverene tabi olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilen menfaatlerdir; ücretin başka adlar altında ödenmiş olması veya kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Reklam hizmeti karşılığı ödenen tutarın ücret olarak nitelendirilmesi halinde, işveren konumundaki kişi tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekecektir. Aynı kişinin birden fazla kişi adına hareket etmesi, diğer bir deyişle birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi halinde, stopaj uygulanmış olsa dahi elde edilen gelirin tutarına bağlı olarak ayrıca gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekebilir. Hali hazırda çalıştığı bir işi varken, ilave olarak sosyal medyada diğer kişilerin sevk ve idaresi altında onlara tabi olarak faaliyet gösteren kişiler de birden fazla işverenden ücret geliri elde etmiş olmaktadır. Sayı 6 – Eylül 2014 İş Kanunu hükümlerinin uygulanmamış olması, firma bordrosunda ilgili kişinin yer almaması ya da ticari saik ile değil siyasal amaçlarla hareket ediliyor olması elde edilen kazancın vergi kanunları karşısındaki niteliğini ve vergilemesini değiştirmeyecektir. Organize ekipler Trol, hizmet verdiği kişinin sevk ve idaresi altında değilse, tamamen emir ve talimatlar doğrultusunda hareket etmekten ziyade arzu edilen çizgide faaliyet göstererek arada bir hizmet ilişkisi oluşturulmuş ise işçi-işveren ilişkisinden söz edilemez. Örneğin, yapılan anlaşma gereği, trol kontrolü altındaki hesap/hesaplar vasıtasıyla firma ürünlerini/hizmetlerini kullanarak deneyimlerini sosyal mecrada paylaşıyor olabilir. Paylaşımların belli bir çizgide olması talep edilmekle birlikte içeriğe müdahale edilmiyor olabilir. Ticari organizasyon içerisinde veya devamlı ticari faaliyet göstererek tacir sıfatını kazanmış kişiler tarafından gerçekleştirilen bu tür faaliyetler ticari faaliyet olarak değerlendirilmelidir. Yargı kararlarında vurgulandığı üzere; maddi ve şekli anlamda ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda, kazanç doğuran işlemin çokluğu, devamlılık unsurunu belirleyen en nesnel ölçü olarak kabul edilmektedir. Devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükümlülüğü mükellefe düşmektedir. altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin, yurt dışına çıkarılmasının veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutulmasının "aklama suçu" olduğu hükmedilmiştir. Gelir elde edilmesi amacıyla hareket eden trollerin faaliyetlerinin TCK uyarınca hapis cezası gerektiren bir suç oluşturması halinde, elde edilen gelir suç geliri olarak değerlendirilecektir. Ticari organizasyon birden fazla trolün aynı amaca özgülenmesi ile sağlanabileceği gibi tek bir trolün kontrol ettiği çok sayıda hesapla da gerçekleştirilebilir. Örneğin; TCK'nın 267'nci maddesi uyarınca; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi halinde, mükellefiyet kaydı yapılarak defter tutulmalı, yapılan hizmet karşılığında fatura düzenlenmeli, KDV hesaplanmalı, elde edilen gelir ticari kazanç olarak beyan edilmelidir. Trol, başkalarına iftira atarak gelir elde diyorsa ve atılan iftira TCK 267 kapsamında ise elde edilen gelir suç geliri, bu gelirin yasal faaliyetlerden elde edildiği izlenimi yaratacak şekilde işlemlere tabi tutulması ise "suç gelirini aklama suçu"nu oluşturacaktır. Suç geliri boyutu Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'da; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin "suç geliri" olduğu, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 282'nci maddesinde öngörüldüğü üzere alt sınırı Ne zaman KKEG? 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler" başlıklı bölümünde belirtildiği üzere; kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderler niteliğinde olmadığından, bu giderlerin gelir ve kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Bu doğrultuda, trollerin faaliyetleri kanunların izin verdiği sınırlar içerisinde gerçekleştirilmemiş ise şirketlerin trol kullanımı karşılığında katlandığı giderlerin vergi matrahından indirilmesi mümkün olmayacaktır. TurkEYnews | 17 5 Soruda Söyleşi 1 Türk limancılık sektörünün genel değerlendirmesini yapar mısınız? Dünya ekonomisinin büyümesi ve bu büyümenin uluslararası ticarete yaptığı olumlu etki, deniz taşımacılığını ve bu taşımacılık türünün ana unsurlarından biri olan limancılık faaliyetlerini önemli ölçüde genişletmiş ve desteklemiştir. Bu bağlamda Türkiye ekonomisindeki dış ticaretin gelişimine paralel olarak liman sektörü de gelişmektedir. Özellikle şunu belirtmek gerekir ki limanlar bir ülkenin dış ticarete açılan kapısıdır. Hızla gelişen limancılık sektörü eşya ticareti ve elleçleme açısından dış ticaretimizde önemli bir role sahiptir. 2010 yıllarda ihracat rakamlarımız yaklaşık 113 milyar USD iken 2013 yılında 151 milyar USD’a; ithalat rakamlarımız ise 185 milyar USD’dan 251 milyar USD’a yükselmiştir. Tüm bu işlemlerin limanlarda gerçekleştiği dikkate alındığında limancılık sektörü ekonomimiz açısından ciddi önem teşkil etmektedir. Sercan BAHADIR Vergi Hizmetleri, Direktör Türkiye Ekonomisinde ithalat işlemlerinin yerine getirilmesi ülke ekonomisi açısından hayati bir rol oynamaktadır. İthal ürünlerimizin dağılımına bakıldığında ithal ettiğimiz eşyaların % 85’i hammadde ve ara malı olduğunu görmekteyiz. Bu ithal malları doğrudan üretimi, ihracatı ve istihdamı doğrudan etkileyen bir unsurdur. Bu nedenle “limancılık sektörü”nün gelişimi üretim, ihracat ve istihdam zinricinde kilit bir rol oynamaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak, ithalatta ve ihracatta sağlanan hizmet kalitesi ve maliyeti ülkemizdeki imalat sanayi ve ürün fiyatlandırması önemlidir. Üretim ve ihracatımızın ithalata bağlı bir büyüme ile gerçekleştiği dikkate alındığında, liman hizmetlerindeki kalite artışının doğrudan tüketicilerin refahı açısından da ilgili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle gümrük idaresi tarafından ithal işlemlerinde maliyeti azaltıcı “Yetkilendirilmiş Yükümlü” gibi ithalatta bürokrasiyi azaltıcı bir uygulamaya geçilirken liman hizmetleri açısından bu gibi bir özel bir uygulama söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle, liman hizmetlerimizi daha global açıdan değerlendirmek ve tüm dış ticaretimizin önemli bir aktörü olarak görmemiz gerektiğini unutmamak gerekmektedir. Diğer taraftan, 2023 Hedefine ulaşabilmemiz için limancılık sektörünün gelişimine ciddi anlamda ihtiyaç duymaktayız. Bu hedef kapsamında 500 milyar USD’lık ihracata ulaşmak için bu işlemleri yerine getirecek liman ve liman alt yapısının oluşturulmasını şart koşmaktadır. 2 Türk limancılık sektörü uluslararası limanlara göre hizmet kalitesi ve rekabet gücü açsından nasıl bir performans gösteriyor? Son yıllarda uluslararası işbölümünün artması ile küresel ekonomik gelişmeler artmıştır. Bu durumun bir sonucu olarak dünya ticaretinde liberalleşme eğilimi rol almaktadır. Dünyada mal ticareti arttığı için limancılık sektörü çok hızlı gelişmektedir. Dünya ticaretinin % 90’ı, ülkemiz ticaretinin de % 88’i denizyolu ile yapılmaktadır. Bu denizyolu taşımacılığının karayolu taşımacılığına göre 6,5 kez, demiryolu taşımacılığına göre 3,5 kez daha ekonomik olmasının yanında, çok büyük miktardaki yüklerin bir seferde ve güvenli olarak taşınmasının bir sonucudur. Türk limanlarındaki kargo trafiği artışı son yıllarda büyük bir yükseliş göstererek 2000 yılında yaklaşık 186 milyon tondan günümüzde yaklaşık 340 milyon tona ulaşmıştır. Genel büyüme 18 | TurkEYnews Sayı 6 – Eylül 2014 2023 yılı ihracat hedefine ulaşmada limancılık sektörünün rolü 2000 yıllından beri % 85’e yaklaşarak BYBO % 7’nin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler, liman sayısının her geçen yıl artmasına neden olmuş ve hizmette kalitenin yükselmesi deniz taşımacılığının ülkemiz limanlarını tercih etmesine yol açmıştır. Limanlar lojistik ve tedarik zinciri üzerinde önemli bir role sahiptir. Limanların etkinlik düzeyi ve performansı ülkenin rekabetçiliğini etkilemektedir. Avrupa liman sektörü dağılımında ilk sırayı İngiltere alırken Türkiye biraz daha alt sıralarda yer almaktadır. Drewry Piyasaları Genel Bakış Raporu’na göre, konteyner kargonun liman trafiğindeki payı % 40 olarak gerçekleşmiş olup, önümüzdeki 5 ila 10 yıllık dönemde düşüşe geçmeden önce hızlı bir şekilde % 67’ye ulaşması beklenilmektedir. Türkiye Liman İşletmeciliği Derneği verilerine göre, Türk limanlarındaki toplam konteyner trafiği hacmi BYBO (Bileşik Yıllık Büyüme Oranı) % 10,4 artış göstererek 2003 yılında yaklaşık 2,5 milyon TEU’dan günümüze 4,5 milyon TEU’yu aşan bir rakama ulaşmıştır. Diğer taraftan, Drewry Raporuna göre, Türkiye’nin GSYİH’si önümüzdeki 17 yıl içinde BYBO % 4,2 oranında büyümesi koşuluyla, konteyner trafiğinin 2025 yılında 15 milyon TEU’yu aşacağı öngörülmektedir. Türkiye Liman İşletmeciliği Derneği verilerine göre, özellikle limanlarımızı yük ve elleçleme faaliyetleri açısından Avrupa’da ilk 5 ülkelerinden biri (Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya ve Türkiye) iken yük taşıma anlamında dünyada ilk 10 ülke arasında yer almamaktadır. Ayrıca UNCTAD verilerine göre, Dünya limanları içerisinde konteyner elleçleme sıralamasında ilk sırayı Çin’in Şanghay Limanı almaktadır. Şanghay Limanı, 2011 yılında 30 milyon TEU konteyner elleçleme sınırını aşabilen dünyadaki tek liman olma özelliğine de sahiptir. Türkiye’den Ambarlı ve Mersin Limanları da, 2012 yılında sırasıyla 3,1 ve 1,3 milyon TEU’luk konteyner elleçleme performanslarıyla uzman kuruluşların hazırladığı sektörel raporlarda dünyanın en fazla konteyner elleçleyen limanları sıralamasındaki yerlerini almışlardır. 3 Sektörün gelişimi önünde en büyük engel nedir? Sektörün gelişimi önündeki en büyük engelin limanlarda gerçekleşen terminal, elleçleme ve ardiye hizmetlerinde oluşan yüksek maliyetlerin yanı sıra kapasite ve ekipmanlarındaki yetersizlik olduğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle ilk etapta, limancılık sektörü ile ilgili 2023 yılı hedefine paralel Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan master planların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, limanların altyapı ve teknik imkânlarının güçlendirilmesi, kapasitelerinin arttırılması, geçici depolama yerlerinin(gümrükleme için) oluşturulması gerekmektedir. Özellikle 2023 yılı Hedefleri için bunun büyük önem arz etmektedir. Yine master planda yer alan, liman yatırımları ve geliştirilmesi ile ilgili mevzuatın çok sayıda ve karmaşık olması yatırım sürecinin anlaşılır hele getirilmesi diğer önemli bir husustur. Bu bağlamda, Türk deniz ticaret filosunun ulusal mevzuat ve uluslararası denizcilik kurallarına uygun olarak düzenli ve verimli bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak bu gibi engellerin aşılması için ciddi önem arz etmektedir. 4 2013-2014 rakamsal verilerine göre Türk limancılık sektörünü mukayese eder misiniz? Türkiye’de limanlarda elleçleme yüklerin 2013 yılında toplam ağırlığı 386 milyon tondur. Şu an 2014 yılında bu zamana kadar geçen zaman zarfında yapılan ticaret ile ortaya çıkan elleçleme yüklerin yıllık toplam ağırlığı 2013 yılına göre artacağı ve ekonominin %3 büyüyeceği göz önünde bulundurulursa Türk limancılık sektörü gelişmesine devam edecektir. Özellikle üretim sürecimizin ithalat ile olan ilişkisi liman hizmetlerine olan ihtiyacı arttıracağı aşikardır. 5 2014 ile ilgili öngörüleriniz nelerdir? Küreselleşmeye ayak uydurabilmek için liman stratejilerinde değişiklikler, uzmanlaşmaya odaklanılması liman yatırımlarının hız kazanması için özel sektörde teşvik ve liman teknolojilerinde gelişimler olması şarttır özel sektör limanlarının rolünün önümüzdeki süreçte daha aktif rol alacağı öngörmekteyiz. Özellikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kara, hava, deniz ve demiryollarından oluşan bağlantı sağlanarak, daha verimli, daha az maliyetli, daha hızlı, güvenli ve çevreye duyarlı sürdürülebilir taşımacılık hedeflerine yönelik bir yapıya geçileceğini arzu etmekteyiz. TurkEYnews | 19 Söyleşi Keşfedilmemiş fırsatlar: Sigortacılık değer zincirinde veri analitiğinin rolü BES’e yeni katılan kurumları ve sektördeki fırsatları danışmanlık hizmetleri ortağı Gökhan Gümüşlü ile konuştuk... 1 Son 3 yılda BES’e yeni 5 şirket (Ziraat Emeklilik, Halk Emeklilik, Fiba Emeklilik, Asya Emeklilik ve Katılım Emeklilik) giriş yaptı. Bankaların bu alanda iştirak kurmalarının, bu sektöre yatırım yapılmasının ana nedenleri neler? Ülkemizde bankalar, tüm dünyada olduğu gibi sadece bankacılık ürünlerini değil, 360 derece finans yaklaşımı ile farklı finansal ürünleri de sunma çabası içindeler. Bu noktada bireysel emeklilik ürünleri banka müşterileri tarafından ilgi gören ve mevcut banka ürünleri ile birlikte sunumu kolay bir ürün olarak yer edinmiştir. Büyük ekonomiler göz önünde bulundurulduğunda bireysel emeklilik ürünleri vasıtası ile toplanan katılımları çok büyük fonlar oluşturduğu görülmektedir. Bu noktada ülkemizde de gidişatın bu yönde olacağı ve bu büyük pastadan pay alma beklentisi şirketleri bu sektöre yatırım yapmaya itmektedir. Son dönemde sektöre giren şirketlerden iki tanesi İslami finans prensipleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu noktada faize duyarlı müşteri kesiminden fon toplama potansiyeli öngörülmüştür. 2 Bu alan son gelen düzenlemeler sonrası karlılık sorunu yaşıyor. Zaten ilk 10 yılda ciddi bir kar rakamı yazılmamıştı, şimdi de kar etme süresinin uzaması söz konusu… Bu karsızlık sorunun nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz? Karsızlığa rağmen bu alana yatırım yapılmasının nedenleri neler? Yatırımcıların kar konusunda ne kadar sabırlı davranırlar? Sektörde en çok konuşulan ve kararsızlık yaşanan husus da aslında budur. Bu faaliyetler ilk başladığında şirketlerin karlılığa dair beklentiler 8 ya da 10 yıl civarında idi. Bu sürenin geçtiği ve karlılığa dair beklentilerin gerçekleşmediği ortadadır. Bunun en önemli nedeni başlangıçta öngörülen getiri oranlarının ve bunun doğal sonucu olarak kesintilerin, faiz oranlarının düşmesi nedeni ile sağlanamamasıdır. Buna rağmen sisteme girişlerin ertelenmediğini ve çıkışlarında ciddi anlamda arttığını söyleyemeyiz. Bu sorunu çözebilmek için şirketlerin ihtiyacı olan iki şey var. Bunlardan bir tanesi zaman, diğeri ise ek ürünler. Ekonomik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, güçlü sermaye yapısına ve kararlılığa sahip şirketler yeterince bekledikleri takdirde bu yatırımın karşılığını alacaktır. Bir diğer unsur ise bireysel emeklilik tek başına ürün olarak kar yaratamasa dahi bu müşterilere sağlanabilecek farklı ürün grupları bu karsızlığı dengelemek amacı ile kullanılabilir. 20 | TurkEYnews Bireysel emeklilik doğası gereği uzun vadeli bir ürün olduğundan dolayı, ekonomik koşullar nedeni ile böyle bir ürüne dair beklentilerin gerçekleşmemesi olasılığı da göz önünde bulundurulmayan bir senaryo değildir. Bu hususta sermaye yapısına da bağlı olmak kaydı ile şirketler 6 ila 10 yıl daha bu karsızlığa uzun vadeli bir yatırımın erken evreleri olarak bakabilirler. 3 Sektörün katılımcı sayısı, fon tutarı ve karlılık anlamında 10 yıl sonrası nasıl görüyorsunuz? Bu sorunun cevabı, yönetmelik ve kanunlarda olabilecek değişiklikler, devletin sağlamakta olduğu katkının devamlılığı, faiz oranlarındaki değişim ve politik istikrar gibi birçok faktöre bağlı olarak değişecektir. Ancak bugünkü koşullar göz önünde bulundurulup bir değerlendirme yapılır ise 2023 yılı itibariyle Emeklilik ve Birikimli Hayat Sigortası kapsamında yönetilen fon büyüklüğünün, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin 2013 yılına yönelik hızlandırılmış büyüme senaryosunda belirtilen 120 milyar TL civarlarına ulaşması olasıdır. 4 Şu an sektörde 19 şirket var, bu sayıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? BES sistemi için bu sayı çok mu? İlerde çıkanlar ya da konsolide olanlar olur mu? Mevcut fon büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bu rakamın fazla olduğunu söylemek gerekir. Sektör karsızlığı da göz önünde bulundurulduğunda mevcut faaliyet gösteren şirketlerin bir kısmının, sermaye yapılarının gücüne bağlı olarak diğer şirketleri satın alması veya sektörden çıkması söz konusu olacaktır. 5 Yoksa yenilerin girişi devam eder mi? İlerde de bu alana talep devam eder mi? Sistemin kaldırabileceği ideal sayı ne sizce? Yeni şirketlerin sektöre girişi elbette söz konusu olacaktır. Ancak ekonomik istikrar ve devlet katkısının devamlılığı göz önünde bulundurulursa sektör için ideal sayının 10 civarında olacağı söylenebilir. 6 Bu yeni BES şirketlerinin (Ziraat Emeklilik, Halk Emeklilik, Fiba Emeklilik, Asya Emeklilik ve Katılım Emeklilik) performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Arkalarında güçlü bankalar mevcut, güzel büyümeler gösterebilirler mi? Sektörde fırsatları neler? Bu şirketlerin arkasında güçlü bankalar olmasına rağmen sektöre yeni girmiş olmaları ve bir öğrenme süreci yaşamalarından Sayı 6 – Eylül 2014 dolayı performansları kıyasla zayıf görünmektedir. Büyük bir rekabet ile karşı karşıya olmalarına rağmen zaman içerisinde belirgin büyüme oranları sergileyebileceklerdir. Bu şirketler için en önemli fırsat dokunulmamış müşteri kitlelerini sisteme dâhil etmekte yatmaktadır. söylemek mümkündür. Daha dinamik ve hızlı karar alabilmenin verdiği esneklik ile daha iyi kampanayalar yürütebilir ve yeni segmentlere yönelmek konusunda daha verimli olabilirler. Aynı şekilde bu esneklik ile müşteri ihtiyaçlarına daha hızlı cevap vermek ve memnuniyeti arttırmak da mümkün olacaktır. 7 Bu alanda ilk 4 çok büyük, onlarla rekabet etmek ve büyükler arasına girmede bu yeni oyuncuların ne gibi avantaj ve dezavantajları mevcut? 8 Özellikle katılım bankalarının iştiraki iki yeni oyuncu mevcut. BES’in katılım bankacılığı tarafında nasıl bir potansiyeli var? Dünyada buna benzer, katılım bankacılığı kanallı emeklilik şirketleri örneği var mı? Bu tip faiz duyarlı emeklilik sisteminde nasıl bir tablo mevcut? Dünyada örnekleri varsa kısaca bahsedebilir misiniz? Sektördeki büyük şirketler göz önünde bulundurulduğunda elbette büyük rakipler olduklarını söylemek doğru olacaktır. Bu rakiplerin en büyük avantajı sahip oldukları hacim ve bunun sağladığı bilinilirliktir. Aynı zamanda uzxun süredir sektörde faaliyet gösteriyor olmanın verdiği bilgi birikimi ve güçlü sermaye yapısı da bu büyük şirketleri avantajlı kılmaktadır. Bunun yanında sektöre yeni giriş yapan şirketlerinde kendilerine has avantajları olduğunu Ülkemizde tıpkı dünyada olduğu gibi İslami finans gün geçtikçe daha fazla rağbet görmekte ve sadece faize duyarlı kesimler tarafından değil, tüm müşteri segmentleri tarafından merak uyandırmaktadır. Bu çerçevede, Bes’in katılım bankacılığı tarafında çok iyi bir potansiyeli olduğu açıktır. Dünyada bu şekilde kurulmuş çok fazla emeklilik fonu mevcuttur. Ayrıca klasik şekilde faaliyet gösteren global bankalar dahi İslami prensipler çerçevesinde faaliyet gösteren fonlar sunmaktadır. Bu tip faiz duyarlı fonlarda temel prensip faiz içeren enstrümanlara ve alkol, sigara ya da silah üretimi ile alakalı sektörlere dayanana enstrümanlara yatırım yapmamaktır. Bu tarz fonların adedi ve boyutu gün geçtikçe artmaktadır. İslami fonların bir diğer ilgi çekici özelliği ise günümüz derin finansal piyasalarının barındırdığı sistematik risklere konu olmadıklarına dair yorumlardır. Her ne kadar klasik finansal piyasalar ile kıyaslandığında henüz boyutların çok küçük olması bu yorum için yapılan en önemli kritiktir. Yine de bu ürünlerin belli bir müşteri kesimi tarafından rağbet gördüğü ve dokunulmamış bir müşteri segmentini sisteme çekebileceği açıktır. TurkEYnews | 21 Pratik Bilgiler Pratik Bilgiler Eylül 2014 Gelir Vergisi Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Ücretler) Gelir dilimi 11.000 TL’ye kadar 27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası 97.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası 97.000 TL’den fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL, fazlası Amortisman sınırı Vergi oranı % 15 % 20 % 27 % 35 Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Diğer gelirler) Gelir dilimi 11.000 TL’ye kadar 27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası 60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası 60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL, fazlası Vergi oranı % 15 % 20 % 27 % 35 Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Reeskont ve avans işlemlerinde iskonto ve faiz oranları Reeskont işlemlerinde Avans işlemlerinde VUK kapsamındaki reeskont işlemlerinde Damga Vergisi Azami damga vergisi (Her bir kağıt için) Tutar (TL) 11,70 12,00 12,00 Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutarı (TL) 800 400 190 Damga vergisine tabi kağıtlar Sözleşmeler Ücretler (Avanslar dahil) Kira sözleşmeleri Bilanço Gelir tablosu Yıllık gelir vergisi beyannamesi Kurumlar vergisi beyannamesi Katma değer vergisi ve muhtasar beyannameler SGK sigorta prim bildirgesi Tutar (TL) 1.379.775,30 1.487.397,70 1.545.852,40 Damga vergisi oran ve tutarları (2014) Engellilik indirimi (2014) Engellilik derecesi Birinci derece engelliler için İkinci derece engelliler için Üçüncü derece engelliler için Asgari geçim indirimi (2014) Çocuk sayısı/ Çocuk yok 1 çocuk Eşin durumu Çalışıyor 80,33 TL 92,37 TL Çalışmıyor 96,39 TL 108,44 TL 2 çocuk 3 çocuk 4 çocuk 104,42 TL 120,49 TL 112,46 TL 128,52 TL 120,49 TL 136,55 TL Konut kira geliri istisnası Gelirin elde edildiği yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 3.000 3.200 3.300 Değer artış kazançlarında istisna (Menkul kıymetler hariç) Kazancın sağlandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 8.800 9.400 9.700 Arızi kazançlara ilişkin istisna Kazancın sağlandığı yıl 2012 2013 2014 Gelir vergisinden istisna kıdem tazminatı tavanı Uygulandığı dönem 01.01.2014 - 31.12.2014 Tutar (TL) 3.438,22 İstisnalar (2014 yılı) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde İvazsız suretle meydana gelen intikallerde Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde Oran (%) 2,50 1,95 1,40 Oran (%) 24 19 12 Yeniden değerleme oranları Oran (%) 10,26 7,8 3,93 Fatura düzenleme sınırı 22 | TurkEYnews Veraset yoluyla intikal İvazsız intikal %1 %3 %5 %7 % 10 % 15 % 20 % 25 % 10 % 30 İlk 190.000 TL için Sonra gelen 440.000 TL için Sonra gelen 970.000 TL için Sonra gelen 1.800.000 TL için Matrahın 3.400.000 TL’yi aşan bölümü için Asgari Ücret ve Sosyal Güvenlik Asgari ücret ve yasal kesintiler Tecil faizi oranları (Yıllık) Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 3.371 TL Vergi Oranı Ödemeler / kesintiler Gecikme zammı ve gecikme faizi oranları (Aylık) Yıl 2011 2012 2013 146.306 TL 292.791 TL 3.371 TL Vergi tarifesi (2014 yılı) Vergi Usul Kanunu ve 6183 Sayılı Kanun Uygulandığı dönem 28.04.2006 - 20.11.2009 21.11.2009 - 20.10.2010 21.10.2010 tarihinden itibaren Oran/Tutar Binde 9,48 Binde 7,59 Binde 1,89 31,80 TL 15,40 TL 41,20 TL 55,00 TL 27,20 TL 20,30 TL Veraset ve İntikal Vergisi Matrah dilim tutarları Tutar (TL) 20.000 21.000 21.000 Uygulandığı dönem 21.04.2006 - 18.11.2009 19.11.2009 - 18.10.2010 19.10.2010 tarihinden itibaren % 10,25 % 11,75 % 11,75 Not: Bu oranlar 27.12.2013 tarihinden itibaren yapılan işlemler için geçerlidir. Gelir vergisinden istisna günlük yemek yardımı (KDV hariç) Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 770 800 800 Tutar (TL) 770 800 800 Brüt asgari ücret Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14) İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1) Gelir vergisi matrahı Hesaplanan gelir vergisi (% 15) Asgari geçim indirimi (Bekar) (-) Kesilecek gelir vergisi Damga vergisi (binde 7,59) Kesintiler toplamı Net asgari ücret 01.01.201430.06.2014 (TL) 1.071,00 149,94 10,71 910,35 136,55 80,33 56,22 8,13 225,00 846,00 01.07.201431.12.2014 (TL) 1.134,00 158,76 11,34 963,90 144,59 80,33 64,26 8,61 242,97 891,03 Yıllık brüt asgari ücret Uygulandığı yıl 2012 2013 2014 Tutar (TL) 10.962,00 12.000,60 13.230,00 Sosyal güvenlik primine esas aylık kazançların alt ve üst sınırları Uygulandığı dönem 01.01.2014-30.06.2014 01.07.2014-31.12.2014 Alt sınır (TL) 1.071,00 1.134,00 Üst sınır (TL) 6.961,50 7.371,00 Sayı 6 – Eylül 2014 Eğitim Takvimi Aylar Tarih Şehir Eğitim Süre 14 Ekim 2014 İstanbul Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği ile Yenilenen KDV İade Süreci ve Tebliğ’in Ana Başlıkları 1 gün 16 Ekim 2014 İstanbul Elektronik Uygulamalarda Güncel Gelişmeler (E-Fatura, E-Defter, E-Arşiv, E-Saklama, E-Bilet) 1/2 gün 18 Kasım 2014 İstanbul Temel Gümrük ve Dış Ticaret Eğitimi 1 gün 20 Kasım 2014 İstanbul Yurt Dışına Yapılan Ödemelerin Vergilendirilmesi 1/2 gün 25 Kasım 2014 İstanbul Hukuki ve Vergisel Açıdan Yabancıların Türkiye’de Çalıştırılması ve Dikkat Edilmesi Gerekenler 1 gün 09 Aralık 2014 İstanbul Gümrük İncelemelerinde Süreç Yönetimi ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları 1 gün 11 Aralık 2014 İstanbul Verginin Temel Kavramları 1 gün 16 Aralık 2014 İstanbul Dönem Sonu İşlemleri 1 gün 18 Aralık 2014 İstanbul Transfer Fiyatlandırması ve Dokümantasyonu 1 gün Ekim Kasım Aralık TurkEYnews | 23 Daha iyi bir çalışma dünyası yaratmak için taşındık. Dünyanın lider denetim ve danışmanlık firmalarından EY olarak uzun yıllardır bulunduğumuz Beytem Plaza Şişli’den, Orjin Maslak Plaza’daki yeni ofisimize taşındık. 1 Eylül 2014’ten itibaren Maslak’ taki yeni ofisimizde hem müşterilerimiz hem de çalışanlarımız için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturma misyonuyla hizmet vermeye devam edecegiz. Yeni yerimizde görüşmek üzere... EY Türkiye Adres: Orjin Maslak Plaza Maslak Mahallesi Eski Büyükdere Caddesi No: 27 Kat:1-5 34398 Sarıyer /İ stanbul T: +90 212 315 30 00 E: istanbul.office@tr.ey.com W: ey.com.tr facebook.com/ErnstYoungTurkiye twitter.com/EY_Turkiye vergidegundem.com