Sahnede on yedi Budist rahip Sahnede on yedi Budist rahip
Transkript
Sahnede on yedi Budist rahip Sahnede on yedi Budist rahip
CUMHURİYET 18 KÜLTÜR 1 HAZİRAN 2010 SALI kultur@cumhuriyet.com.tr ‘Sinan’n Kitab’ adl romann yazar Gleb Şulpyakov, İstanbul’da okurlaryla buluştu KARŞILAŞMALAR ‘Rusya entelektüel komada’ İNCİ ARAL Gleb Şulpyakov 1971 doğumlu genç kuşak Rus yazarlarndan biri. Gazetecilik mezunu ve çeşitli gazetelerde çalşmş, dergi yönetimlerinde yer almş bir yazar. 2001’de ilk şiir kitab, 2002’de ilk gezi yazlar derlemesi yaymland. “Sinan’ın Kitabı” adl ilk roman 2005’te, ikincisi olan “Tsunami”yse 2008’de yaymland. 2010 içinde yaymlanacak olan yeni roman da “Fas” adn taşyor. Şulpyakov, ayrca Kultura adl televizyon kanalnda yaymlanan “Cumhuriyetin Serveti” adl, Rus mimari kültürünü geçmişi ve şimdisiyle konu eden bir program hazrlyor. Şulpyakov’un Rusya’da kapağnda Orhan Pamuk’un övgüsüyle yaymlanan “Sinan’ın Kitabı” adl roman günümüzün önemli Rusça çevirmenlerinden Kayhan Yükseler tarafndan Türkçeleştirildi (Gürer Yaynlar, 2009). Roman, Mimar Sinan’ incelemek üzere Türkiye’ye gelip Sinan’n eserlerinin peşinde ülkeyi gezen bir Rusun öyküsünü tarihle bugünü iç içe geçirerek anlatyor. Büyük olaslkla, Mimar Sinan’ konu alarak yazlmş ilk roman. Yazar 21-25 Mays 2010 tarihleri arasnda imza günü için İstanbul’dayd. - Mimar Sinan ve Tsunami: Yayımlanmış iki romanınız da Rus olmayan bu temalar çevresinde gelişiyor, ama sadece bu iki temayla sınırlı kalmıyorlar. Sözgelimi, “Sinan’ın Kitabı” önce Sinan’a uzanan bir macera gibi görünüyor, fakat daha ayrıntılı bir yolculuğa dönüşüyor. Bu size özgü bir yazma stratejisi mi? Eğer bu bir stratejiyse, kendiliğinden gelen bir strateji. Yaşamsal, içsel zorunluluklarn bir ürünü. Yazarken benim için önemli olan şey Rus yaşamnn snrlarnn dşna çkmak. Kahraman onun dşna yerleştirmek ve yabanc bir gerçeklik içinde nasl davranacağn görmek. “Rus olmayı” “Türk olmakla” ya da Güneydoğu Asya dünyasyla karş karşya getirmek. Tek bir olay, sözgelimi tsunami ya da Mimar Sinan karşsnda farkl kişilerin nasl davrandğn karşlaştrmak. Kendi hayatma başka bir kültürün, gündelik ya da yüksek kültürün dünyasndan bakmak ilgilendiriyor beni. Rus edebiyatnda bu gelenek oldukça uzun zamandr var, muhteşem eserler vermiş olan şair Lermontov’a bakmak yeter. Ben kahramana farkl bir gerçekliğin deneyimini yaşatarak onun özünü görmek istiyorum. - “Sinan’ın Kitabı” nasıl ortaya çıktı, süreç içinde neler yaşandı? Türkiye’ye gelip Sinan üzerine araştırma Gleb Şulpyakov SABRİ GÜRSES Genç kuşak Rus yazarlarndan Şulpyakov, Rus insannn bağmsz düşünme alşkanlğn yitirdiği kansnda. Şulpyakov’a göre, Rusya bugün tam bir düşünsel felç halinde. yaptınız. Yazma serüvenini anlatabilir misiniz? ‘Sinan serüveni’ üç yönden gelişti. Öncelikle, Türkiye’ye gelip Sinan’n camilerini gördüm. Nasl bir günlük hayatla çevrelenmiş olduklarn, hangi dualarla dikilmiş olduklarn gördüm. İkincisi, ayn zamanda Osmanl mimarisi üzerine, genellikle İngilizce kitaplar okudum (Rusçada İslam mimarisi üzerine bir şey bulmak neredeyse imkânsz). Üçüncüsü, çocukluğuma ait anlar, çok uzun zaman önce unuttuğum anlar canland. “Sinan’ın Kitabı”nn sesini bunlarn, yani İstanbul ve taşradaki Türk şehirlerindeki çağdaş yaşamn, Osmanl mimarisinin tarihinin ve kişisel anlarn bir araya gelmesi ortaya çkard. - “Sinan’ın Kitabı”nı Batı-RusyaDoğu arasında bir yolculuk olarak gör- mek mümkün. Kahraman, dediğiniz gibi, günümüzde (romanda televizyonlarda Irak işgalinin yayımlandığı anlatılıyor) tarihi arayarak gerçek benliğini arıyor. Batı-Doğu arasında yolculuğun Rus edebiyatı için kalıplardan biri olduğu söylenebilir mi? Biraz daha kapsaml bir yant verebilirim. Rusya’nn Türkiye gibi Doğu’yla Bat arasnda olmas, en ufak bir Doğu geleneğine de (yani Anadolu’daki gibi) Batl, demokratik değerlere de sahip olmamas açsndan. Doğal kaynaklarn paraziti olarak yaşayan Rusya bugün tam bir düşünsel felç halinde bulunuyor. Entelektüel komada. Ülkemdeki milli kimlik krizi milliyetçi demagojilerle derinleşiyor. Kendimizi başka kültürler ya da kendi geçmişimiz araclğyla aramak yerine gitgide artan bir şekilde kendimizi yaltyoruz. Geçmişin yerine tersyüz edilmiş birtakm Sovyet mitlerini koyuyoruz. Fakat ben Rusya’nn dünyaya örnek olabileceğine, Doğu’nun derin geleneklerinin Bat demokrasisinin başarlaryla birleşmesinin bir örneği olabileceğine inanyorum. Bu varsaymsal birleşmeye de “Rus Avrupacılığı” diyorum. ‘Y OLA ÇIKMADAN ÖNCE RUS KLASİKLERİNDEN BİRİNİ ALIRIM’ - Rusya dışında Rus edebiyatı için yaygın bir basmakalıp onun Puşkin, Gogol, en fazlası Mayakovski’ye uzanan Rus klasikleriyle temsil edildiğidir. Genç Rus yazarlarından biri olarak siz bu geçmiş yükü karşısında ne hissediyorsunuz? Biliyor musunuz, herhangi bir ülkeye doğru yola çkmadan önce hep Rus klasiklerinden birinin kitabn alrm yanma. Puşkin, Gogol, Tolstoy, Turgenyev, Pasternak, Babel, Bulgakov ya da Bunin. Yolculuk srasndan bunlardan iyi yol arkadaş olamaz; ideal sohbet arkadaşlar, yol arkadaşdr onlar. Zeki, bilge, kibar. Zamann ve yaşamn değerini bilirler. Dilin değerini bilirler. - Bir süre önce Moskova Yazarlar Birliği bir kitap okuma kampanyası başlattı. Son yıllarda kitap okumanın azalması nedeniyle böyle kampanyalar düzenleniyor; editörler Rus gençlerinin klasikleri hiç okumadığından yakınıyor. Rusya’da kültür ne durumda size göre? Moskova metrosuna binerseniz, vagonun yarsnn elinde kitap olduğunu görürsünüz. Ama bunlar sradan, ucuz kitaplardr. Yani Rusya’da okuma alşkanlğ bugüne dek hep yüksek kald, ama ne yazk ki seviyesiz şeylerle besleniyor. Neden mi? Çünkü Rus insan çok daha önemli olan bir başka alşkanlğn, bağmsz düşünme alşkanlğn yitirdi. Gerçek kitaplar okumak için bu alşkanlğ edinmek gerekir. Öncelikle bu alşkanlğ, kendi aklnla düşünme alşkanlğn diriltmek gerekiyor. 11. AĞA HAN MİMARLIK ÖDÜLLERİ Kültür Servisi - EAA-Emre Arolat Architects, dünyann sayl mimarlk ödüllerinden Ağa Han Mimarlk Ödülleri’nin 2010 yl finalistleri arasnda yer alan 19 mimarlk ofisinden biri oldu. Ağa Han Mimarlk Ödülleri’nin uluslararas bağmsz jürisinin açkladğ finalistlerden biri olan biri olan EAA-Emre Arolat Architects, İpekyol Tekstil Fabrikas ile finale kalan tek Türk mimarlk ofisi. Jürinin değerlendirmesine göre, çalşanlarn refah ile işverenin üretim hedeflerinin mekâna entegrasyonunda mimar ve işverenin başarl işbirliğine iyi bir örnek teşkil eden İpekyol Tekstil Fabrikas, yönetim ve üretim alanlarn ayn çat altnda buluşturan ve Emre Arolat finalde... dünyadaki endüstri yaplarnn pek çoğunda rastlanan hiyerarşik düzenleme ve kötü yaşam koşullarndan uzak duran mimari çözümlemesiyle finalde yarşmaya hak kazand. 1977 ylndan beri her üç senede bir Müslüman çoğunluktaki ülkelerde yer alan çağdaş mimari ve kentsel tasarm örneklerine verilen ve bu yl 11.’si düzenlenen Ağa Han Mimarlk Ödülleri’nde finale kalan 19 proje arasnda İs- İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ panya, Çin, Arnavutluk, Bangladeş, Burkina Faso, Hindistan, Endonezya, İran, Lübnan, Malezya, Fas, Katar, Suudi Arabistan, Sri Lanka ve Tunus’ta yer alan, konut, eğitim, kültür, endüstri gibi çeşitli işlevlerdeki mimari yaplar ile restorasyon ve kentsel koruma projeleri de bulunuyor. 11. Ağa Han Mimarlk Ödülleri’ne layk görülen projeler, Ekim 2010’da Katar’daki İslam Sanatlar Müzesi’nde yaplacak ödül töreninde açklanacak. Türkiye’den Ağa Han Mimarlk Ödülü’nü alanlar arasnda Turgut Cansever, Nail Çakırhan, Cengiz Bektaş, Han Tümertekin de bulunuyor. Barış Kültürü Kore, İran, Ortadoğu haberleri iyi değil. Savaş mı çıkacak yoksa? Tıkanan ekonomileri, düşen borsaları yine bir genel kapışma mı paklayacak? Yeni sınırlar mı çizilecek? İnsanlık değerlerini yok eden fiziksel, sosyal, psikolojik şiddetin en vahşi, en kanlı, en acılı biçimi savaş! Düşmanca tutum ve söylemlerin önlendiği, çatışma koşullarının ortadan kaldırıldığı, temel insan hak ve özgürlüklerinin siyasal ve hukuksal düzenlemelerle teminat altına alındığı barış toplumu her zaman insanlığın en büyük özlemi olmuşken ve teknoloji hızla gelişirken dünyada neden sürekli bir barış ortamı yaratılamıyor? Farklı kimlik, toplumsal grup ve ulusların uyum içinde yaşamaları, ortak değerlerde birleşip ayrımcılık ve yoksulluğu alt ederek daha adil bir düzene yol almaları niye bu kadar zor? Savaşlar kimlere yarıyor? Ortalığı kana bulayan dünyanın açgözlü egemenleri değil mi? İnsanları soyut bir evrenselciliğin potası içinde eritmeye çalışırken durmadan barış ve kardeşlikten, nükleer gücün önlenmesinden söz edenlerin içtenliğinden emin olamayız. Zalimin, masum halklara yukardan, dışlayarak bakması, şiddetin, terörün azmasından başka şeye yaramıyor. Çünkü barış, temel moral değerleri yıkan zorbaca tutum ve kâğıt üstünde kalan sözde kararlarla gerçekleşemez. Kuşkusuz barışın sağlanması yalnızca bir siyasal çerçeveyi değil, en az onun kadar önemli bir kültürel çatının varlığını gereksiniyor. Öncelikle de etnik, dinsel veya kültürel farklılıkların düşmanlık ve savaş nedeni olmadığının, olmaması gerektiğinin kabulüyle toplumsal ve bireysel hakların karşılıklı içselleştirilmesine bağlı. Her kültür bir dil içerisinde doğduğu ve o kültürün temel öğesi olduğundan kendine özgüdür ve hayatın kalbinden gelir. Dünya zenginliği olan bu kültürler ve diller, insanlığın ortak macerasının belleği ve taşıyıcısı olduklarından evrenseldirler. Bu yüzden edebiyat ve sanatın sınırları kaldırmada, kültür ve düşünce alışverişinde önemli işlevi vardır. Birbirini tanımak, dünyayı anlayıp yorumlamaya kapılar açar ve önyargıları yıkarak bencilliğin değil sevmenin, savaşın değil barışın dilini yaratır. Bugün, yaratmanın kaynaklarını kurutan bir kaos ortamında yaşıyoruz. Toplumsal ve ekonomik çelişkiler derinleşiyor. Yoksulluk, işsizlik, sömürü ve her türlü biçimiyle şiddet bitmek bilmiyor. Bu ortamda siyaset kadar sanat da varlığını sürdürmek, bilinç ve vicdanımızın sınırlarını genişleterek hayatı savunmak zorunda. Ancak metalaşmış sanat ve edebiyat epey zamandır yığınlarca çöp üretiyor. Duyarlıklar nasırlaştı. Pembe hayaller içinde yapay solunumla yaşatılan insanların kafaları boşaltılıyor. Görsel, işitsel, ideolojik saldırganlık sınır tanımıyor ve din, mezhep, katı milliyetçilik sistemli olarak kışkırtılıyor. Ekonomik krizlerin sarmalında adım adım cehenneme yürüyoruz. Öldürmenin, kıyımın insanlık suçu olduğunu söyleyenlerin sesleriyse duyulmuyor. İnsani, paylaşımcı zemini terk ederek kendi çıkarlarını kollayanlar, toplumu korkutup yıldırarak susturmayı seçenler ayrımcılık ve çatışma üretmekten öteye geçemezler. Yalnız sanatçıların değil, her vicdanlı insanın ve politik yapılanmanın bugün ülkesi ve dünya için daha yüksek sesle acilen barış ve adalet isteme sorumluluğu var. Demokrasi temelinde bir arada yaşayabilmenin, çağdaş bir anlayışla doğru dürüst yönetilmenin ve kalıcı bir barış kültürü yaratmanın önceliği budur. Moskova’da ‘Nâzım’ konserleri Sahnede on yedi Budist rahip Kültür Servisi - Ünlü Flemenk/Maroken koreograf Sidi Larbi Cherkaoui’nin Budist Shaolin keşişlerinin hüner, güç ve ruhaniliklerinden esinlenen yepyeni dans çalşmas “Sutra”, yarn ve perşembe günü 20.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde görülebilir. Cherkaoui’nin çarpc ve sürekli değişen bir sahne yaratmak için Turner ödüllü çağdaş sanatç Antony Gormley ile birlikte çalştğ bu gösterinin sahne düzeni, yirmi bir adet ahşap kutudan oluşan, şaşrtc ve esnek bir yap üzerine kurulu. Çin’deki Shaolin Tapnağ’ndan on yedi rahibin sahneye çkacağ “Sutra”ya, Szymon Brzóska’nn bu yapt için bestelediği piyano, perküsyon ve yayllardan oluşan ve canl olarak seslendirilen parça eşlik ediyor. Kung-Fu ve Tai Chi gibi savaş sanatlarn ayrlmaz bir parçasn oluşturduğu sk bir Budist doktrine riayet eden 17 oyuncuyu sahnede izleyebileceğiniz bu şiirsel çalşma, 2009’da Ballet-Tanz tarafndan yln yapm seçilmişti. Kültür Servisi - Nâzm Hikmet Kültür ve Sanat Vakf’nn düzenlediği Moskova’daki Nâzm Hikmet anma etkinlikleri kapsamnda Edip Akbayram da bir konser verecek. Nâzm Hikmet’in mezarnn bulunduğu Nove Deviçye Mezarlğ’nda yaplacak törende Nâzm Hikmet Vakf’n temsilen tiyatro sanatçlar Tilbe Saran ve Cüneyt Türel, Nâzm’n şiirleri ve hayatn anlatan bir dinleti sunacak. Edip Akbayram ve Sumru Ağryürüyen Grubu da konser verecek. İSTANBUL T İYATRO FESTİVALİ’N DE BUGÜN Kumbaracı50’de 20.30’da, “Phaedra’nn Aşk”, Tiyatro Oyun Kutusu’ndan Üsküdar Tekel Sahnesi’nde, 20.30’da, “Yanlş Anlama”, Bir Çetin Sarkartal Projesi. Silivri’de “Duruşmaları İzleme Eylemi” ● Hukuk çiğnenerek ● Özgürlükleri ellerinden alnan ve yarglanan tüm insanlarmzn ● Silivri’deki duruşmalarna TANIK olmamz isteyen M. Balbay ve T.Özkan’n çağrsna uyalm, “Duruşmaları İzleme Eylemi”ni sürdürelim. • Resmi tatil günleri dşnda her Cuma günü olacaktr. • Saat: 08.15’de c’in bahçesinde olalm. • Başvuru : 0535.636 59 11-0506.787 40 67-0532.713 22 43 C MY B C MY B SAYFA