Perspektif Sayı 38
Transkript
Perspektif Sayı 38
Cumhuriyetimizin 88.yılı kutlu olsun... DOSAB İLETİŞİM Sayı: 38 Ekim 2011 DOSABSİAD adına sahibi Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni DOSAB Yönetim Kurulu Başkan Başkan Yardımcısı Üyeler DOSAB Bölge Müdürü DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Başkan Vekili Başkan Yardımcıları Genel Sekreter Genel Sayman Üyeler Dergi iletişim Selim Yedikardeş İbrahim Öztürk Yayına Hazırlayan Görsel Yönetmen Baskı Dağıtım Yayın Türü Divit Basın Yayıncılık Ltd. Şti. Tel. : 0.224 247 1990 Faks : 0.224 247 1330 FSM Bulvarı Tuna Cad. Esra Sitesi No: 89 K: 1 D: 3 Nilüfer / BURSA info@divityayincilik.com Ümit İnce Mapa Ofset / Bursa (Ekim 2011) 0.224.245 35 15 Seç Kurye - 0.224.225 61 42 Yerel Süreli ISSN 1307-2005 Ferudun Kahraman İlhan Sarı Burhan Çakır, Mustafa Oran, Ersan Özsoy Serhat Şengül Selim Yedikardeş Orhan Tezyaparlar Vedat Kantar, İbrahim Öztürk Ayhan Yılmaz Recep Solakoğulları Hasan Moral, Fatih Pehlivan, Raşit Ceylan, Adnan Şarmen, Özer Boyalıklı, Adnan Kar, Emre Engin, İbrahim Erdemir, Erkan Çeçener Mustafa Karaer Cd. No: 18 Demirtaş / Bursa Tel. : 0.224 261 00 40 Faks : 0.224 261 00 43 www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr Dergide yayınlanan yazı ve makaleler kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına, reklamların sorumluluğu reklam veren firmalara aittir. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve Sanayici İşadamları Derneği yayın organıdır. İki ayda bir yayımlanır. DOSAB Bölge Müdürlüğü DOSAB Gül Sokak No: 11 Osmangazi / BURSA Tel: 0224 261 00 40 (3 Hat) Faks: 0224 261 00 43 DOSABSİAD Mustafa Karaer Cad. No: 18 Osmangazi / BURSA Tel: 0224 261 20 10 Faks: 0224 261 20 09 DOSAB Sosyal Tesisleri Çiğdem Sokak No: 5 DOSAB Osmangazi / BURSA Tel: 0224 261 29 57 İÇİNDEKİLER 2 DOSAB’dan 2 DOSABSİAD’dan 6 Bilgi 8 DOSAB 12 Birimler 16 Haber 18 Etkinlik 24 DOSABSİAD 26 Makale 32 Kapak Konusu 40 Kapak Konusu 44 Röportaj 48 Röportaj 52 Röportaj 56 Röportaj 62 Konuk Yazar 63 Haber DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman yazısı DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş yazısı DOSAB tüketimler ve fiyatlar DOSAB duyuruları DOSAB İmar Birimi çalışmaları Elektrik ve doğalgazda beklenen zamlar Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yalçın Buruk oldu Selim Yedikardeş: Nitelikli işgücü önemli sorunumuz Bursa Valisi Şahabettin Harput: Bursa İşgücü Piyasası verileri umut veriyor Yerli Araç için dügmeye basıldı Otomotivin bugünkü durumu ve gelecek beklentileri Fahrettin Gülener: Milli Araç Milli politikalarla olur Faik Çelik: Yerli aracın Bursa’ya ihtiyacı var Mustafa Oran: Lokomotif şehir olmaktan gurur duyarız Sabahattin Özkan: Devlet varlığını hissettirmeli Tülay Alpman: İş sağlığı ve güvenliği açısından gürültü (II) Türkiye’de CEO’ların en büyük hobisi spor yapma Atık Su Arıtma Tesisi Yeni Yalova Yolu Terminal arkası BURSA Tel: 0224 261 28 94 (3 Hat) Faks: 0224 261 28 97 Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi - BUTGEM Mustafa Karaer Cad. Çiğdem 2 Sk. BURSA Tel: 0224 261 12 11 Faks: 0224 261 22 11 www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr 1 fkahraman@dosab.org.tr DOSAB’DAN İlk üç çeyrekte başarılı bir ekonomik performans sergiledik Ferudun Kahraman DOSAB Başkanı Değerli sanayicilerimiz, 2011 yılının sonuna geliyoruz. Yılın son çeyreğine girerken, geride bıraktığımız üç çeyrekte, gerek ülke gerekse Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi olarak oldukça başarılı bir ekonomik performans sergilediğimize inanıyorum. 2008 global krizinin ardından 2010’da yakaladığımız büyüme ivmesi 2011 yılında da devam etti. Makro anlamda temel ekonomik göstergelere baktığımızda reel kesimde kapasite kullanımı ve sanayi üretim endeksleri olumlu seyrediyor. GSYH reel olarak artışını sürdürüyor, büyümeye devam ediyoruz. Ekonomimizin, fabrikalarımızın istihdam kapasitesi artıyor. Nitekim ekim ayında açıklanan son işsizlik verileri, işsizlik oranında yeniden yüzde 10’un altına indiğimizi gösterdi. Kamu maliyesi ve bankacılık sektörü anlamında, 2008 krizinden sonra ülke olarak örnek gösterilen bir durumdayız. Zira bu kriz, kamu maliyesi ve bankacılık anlamında sağlam gözüken yapıları nasıl sarsıyor, halen izliyoruz. Dış ticaret ve ödemeler dengesi, uzun yılların bir sonucu olarak halen sorunlu gördüğümüz bir başlık. Dış ticarette maalesef her geçen yıl artan bir açık rakamıyla karşılaşıyoruz. İhracat-ithalat arasındaki bu makasın daha fazla açılmaması gerekiyor. Fiyatlar ve kurlar açısından son yıllara baktığımızda; enflasyonda artık büyük problem gözükmüyor. Kurlarda ise son aylarda önemli bir hareketlilik yaşıyoruz. Ortalama dolar kuru 2008 yılında 1,29 TL idi. Bu rakam 2009’da 1,55 ve geçen yıl 1,50 TL oldu. Euro’da da benzer bir trend yaşadık. Yaz başından itibaren dolardaki artış eğilimi ağustos ve eylül aylarında daha sert biçimde kendini gösterdi. Ortalama dolar kuru Ağustos’ta 1,74, Eylül’de 1,79 TL oldu. Kur seviyesinin ekonomideki genel dengeleri bozmayacak şekilde olması hepimizin temennisidir. Ekonomi yönetimi aktörlerinin bu dengeleri koruma konusunda politika üretme ve müdahalelerini memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isterim. Değerli sanayicilerimiz; DOSAB Perspektif Dergimizin Ekim ayı sayısında ‘Yerli araç üretimi’ konusunu detaylı olarak sizlerle paylaşıyoruz. Başbakanımızın, yüksek sesle bu sene başında dile getirdiği, zaman zaman gündeme taşıdığı bu önemli konuyla ilgili olarak gelişmeleri ve rakamları verirken; Fahrettin Gülener, Faik Çelik, Mustafa Oran, Sabahattin Özkan gibi isimlerin görüşlerinin de fayda yaratacağını düşünüyorum. DOSAB ve DOSAB’lı sanayiciler olarak bizlerin de yerli araç üretimi konusunda varsa üzerimize düşün sorumlulukları yerine getireceğimizin bilinmesini isterim. 29 Ekim 2011, Cumhuriyetimizin 88.yılı… Hemen ardından da Kurban Bayramı geliyor… Bu yazımız vesilesiyle; iki bayramımızı da kutluyor, hayırlar geçtirmesini temenni ediyorum. 2 Temel ekonomik göstergeler, başarılı bir yılı işaret ediyor. Dış ticaret açığı dikkat çekeceğimiz nokta. Kurlardaki hareketlik, ekonominin dengesini bozmayacak seviyede tutulmalı. ekaplan@dosab.org.tr DOSABSİAD’DAN Ekonomik veriler moralimizi yüksek tutuyor... Selim Yedikardeş DOSABSİAD Başkanı Yaz geride kaldı, kış kapmızda. Avrupa ülkelerindeki ekonomik gelişmeler dışarıda ciddi rahatsızlık yaratırken, ülkemiz büyümesini sürdürüyor. Kapasite kullanımı, sipariş endeksi, ihracat artıyor, işsizlik geriliyor. Açıklanan ekonomik veriler moralimizi yüksek tutuyor. DOSABSİAD Yönetimi olarak göreve geldiğimizden bu yana 6 ay geride kaldı. Geride kalan sürede her platformda Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayicimizin ve işadamımızın sesi ve savunucusu olduk. OSB’lerde faaliyet gösteren SİAD’ların fedarasyon çatısı altında birleşmesi konusunda ciddi aşamalar kaydetmiş durumdayız. OSB SİAD’ları içerisinde bir ilke daha imza attık ve DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu çalışmalarına başladı. Bölgemizdeki duayen sanayicilerden oluşan ve değerli büyüğümüz Yalçın Buruk’un başkanlığını yaptığı DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu, görüş ve önerileriyle çalışmalarımızda bizlere önemli katkı sağlayacağı inancındayız. Çalışmalarımızda eğitime de büyük önem veriyoruz. Bahçeşehir Üniversitesi, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı ve DOSABSİAD tarafından ortaklaşa düzenlenen yüksek lisans eğitim programımız başladı. 36 öğrenci ile start alan yüksek lisans eğitim programı kapsamında bölgemizin değerli işadamları ve sanayicileri de bilgi birikimi ve deneyimlerini paylaşıyorlar. Diğer yandan bölgemizdeki firma sahipleri ile temsilcilerine yönelik değişik konulardaki bilgilendirme toplantılarımız devam ediyor. Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı tarafından açıklanan 2011 Yılı Mali Destek Programı ve firmalarımızın “çevre ve enerji”, “ar-ge ve yenilikçilik” ile “sosyal kalkınma” konularındaki 16 milyon liralık mali destekten faydalanma yöntemleri, BEBKA uzmanları tarafından bölgemizdeki firma temsilcilerine tanıtıldı. Bir başka etkinliğimizde ise kısa adı UMEM olan Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezlerinin faaliyetleri hakkında üyelerimize bilgi sunuldu. Sanayiye kalifiye eleman kazandırma ve iş edindirmeyi amaçlayan UMEM Projesi, çalışanlarınızın sigorta primi işveren payının 42 ay süreyle İŞKUR tarafından ödenmesine imkân sağlamaktadır. Bütün sanayicilerimizi önemli bir teşvik unsuru olarak değerlendirilen bu projeden faydalanmaya davet ediyorum. Bu arada ülkemizdeki işsizliğe karşılık yetişkin eleman sıkıntısına da yaptığımız açıklamalarla dikkat çektik. Öte yandan gerek fuarlar aracılığıyla, gerekse işadamı heyetlerini Bölgemizde ağırlamak suretiyle dış temaslarımız da devam ediyor. İspanya’nın Barcelona kentinde düzenlenen 16. Uluslararası Tekstil Makinaları Fuarı’na heyet halinde katıldık. Doğu Kazakistan Valisi Berdybek Saparbayev ve Kazak işadamlarından oluşan heyete evsahipliği yaptık. Konuk işadamları bölgemizdeki fabrikalarda incelemelerde bulunup ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdiler. Tekstil adına yapılan çalışmalar ile son yeniliklerin yanı sıra 2012 Sonbahar ve 2013 Kış trendlerinin sergilendiği İstanbul’daki Texbridge Tekstil ve Aksesuarları Fuarı’na önemli katkı sağladık. Ayrıca, İstanbul’da Türkiye Giyim Sanayici Derneği (TGSD), başta olmak üzere, Merter Sanayici İş Adamları Derneği (MESİAD), Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği (LASİAD) ve Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) ile kurumsal anlamda karşılıklı faaliyetlerde bulunacağız. Özetle, DOSABSİAD Yönetim Kurulu olarak çalışmalarımız var gücüyle devam ediyor. Amacımız Bölgemize ve ve ülkemize en iyi hizmeti sunmak, hizmet yarışında bayrağı sürekli olarak yukarıya taşımaktır. Bu vesile ile işlerinizde başarılar diler, Cumhuriyetimizin 88.yılını kutlar, saygı ve sevgilerimi sunarken, Kurban Bayramınızı da şimdiden tebrik ederim. 4 DOSABSİAD Yönetim Kurulu olarak çalışmalarımız var gücüyle devam ediyor. Amacımız hizmet yarışında bayrağı sürekli olarak yukarıya taşımaktır. İlk 9 ayda elektrik tüketimi arttı doğalgaz geriledi DOSAB’da 2011’in ilk üç çeyreğinde elektrik tüketimi 2010’un aynı dönemiyle kıyaslandığında %10,5 oranında artı. Doğalgazda %2,1 düşüş, atıksuda %11 artış var. D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların elektrik, doğalgaz ve atık su tüketimleri, 2010 yılı ile paralellik gösteriyor. Krizden çıkış yılı olarak görülen 2010 ile bu yılın ilk 9 ayları kıyaslandığında DOSAB’da elektrik tüketimi yüzde 10,5 oranında artı. Mevsimsel etki ve Ramazan nedeniyle Ağustos ayında ise hem elektrik hem de doğalgaz tüketimleri önemli oranda gerilemişti. Ağustos ayında 66,9 milyon kWh olan elektrik tüketimi bu yılın Temmuz ayında 81,9 milyon kWh seviyesindeydi. Ağustos ayında benzer trendler doğalgaz ve atıksu da da görüldü. Ancak sanayide çarklar Ramazan Bayramı sonrası eylül ayı ile birlikte yeniden hızlı dönmeye başladı. Elektrik, doğalgaz ve atıksu tüketimleri eylül ayı birlikte artış ivmesine girdi. 2011 sonu itibariyle 2010 seviyelerinin üzerine çıkılması bekleniyor. DOSAB 12 AYLIK TÜKETİM GRAFİKLERİ 90 85 80 ELEKTRİK Milyon kWh 82.8 76.6 62.7 65 13 66.9 Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11 7 12.8 11.3 11.2 11.7 11.0 10 8 9.0 Tem.11 Ağus.11 Eylül 11 DOĞALGAZ Milyon Sm3 12 11 9 77,2 76.1 70 60 81.9 80.2 73.0 75 81.4 79.3 79.7 10.9 9.5 7.5 7,9 8.2 Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11 7,0 Tem.11 Ağus.11 Eylül 11 - Grafikteki doğalgaz tüketim miktarına ENTEK MS/A tüketimi dahil değildir. 500 PROSES SU Bin m3 450 400 350 423 366 374 339 403 353 440 371 361 393 375 300 237 250 200 Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11 Tem.11 Ağus.11 Eylül 11 DOSAB ELEKTRİK, DOĞALGAZ, SU TÜKETİM ve FİYATLARI ELEKTRİK TÜKETİMİ (kWh) Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam 2010 68.170.014 64.902.995 74.326.504 70.376.073 70.202.710 71.730.217 71.781.304 67.179.388 66.834.681 76.017.221 62.237.900 79.041.601 842.800.609 2011 75.511.820 72.188.595 82.164.546 78.726.948 79.501.001 80.129.242 80.725.565 66.295.717 76.218.278 - - - 691.461.712 DOĞALGAZ TÜKETİMİ (Sm3) Değişim 10,77 % 11,23 % 10,55 % 11,87 % 13,24 % 11,71 % 11,24 % - 9,86 % 14,04 % - ATIK SU TÜKETİMİ (m3) Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam 2010 937.343 1.014.656 1.122.387 1.072.382 979.334 996.228 1.018.484 911.815 862.493 1.034.815 795.949 1.017.536 11.763.422,29 2011 1.015.002 1.010.994 1.240.510 1.178.880 1.197.723 1.132.757 1.062.754 1.003.559 1.073.960 - - - 9.916.138,61 HAZİRAN 2011 HİZMET FİYATLARI 2010 2011 Değişim Ocak 26.537.086 28.345.271 6,81 % Şubat 22.059.153 23.073.340 4,60 % Mart 23.253.240 25.433.876 9,38 % Nisan 26.644.532 17.342.701 -34,91 % Mayıs 23.610.575 17.639.067 -25,29 % Haziran 21.934.568 19.837.341 -9,56 % Temmuz 28.120.105 29.515.278 4,96 % Ağustos 28.007.974 26.919.441 - 3,88 % Eylül 21.031.417 28.297.094 34,54 % Ekim 26.581.888 - Kasım 18.721.008 - Aralık 26.324.032 - Toplam 292.825.578 216.314.236 Elektrik üretim santrali doğalgaz tüketimleri dahil edilmiştir. PROSES SUYU TÜKETİMİ (m3) Değişim 8,29 % -0,36 % 10,52 % 9,93 % 22,30 % 13,70 % 4,34 % 10,06 % 24,51 % - Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam 2010 260.791 313.532 372.490 354.639 346.477 325.348 332.475 324.724 297.594 374.129 236.519 365.070 3.903.788,00 2011 338.879 352.988 422.963 402.171 439.170 392.752 375.137 361.683 370.970 - - - 3.456.713,00 Doğalgaz Proses Suyu İçme Suyu Arıtma Tesisi İşletme Masrafı Proses Suyu Sistem Bedeli Elektrik (Gündüz) Elektrik (Puant) Elektrik (Gece) Elektrik İletim Bedeli Elektrik Dağıtım Bedeli TL/kWh 0,04901943 TL/m3 0,35000000 TL/m31,25000000 TL/m30,18000000 TL/m30,10000000 TL/kWh 0,13082800 TL/kWh 0,22786300 TL/kWh 0,06104600 TL/kWh 0,00280000 TL/kWh 0,00600000 Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi güncel tüketim bilgileri ve hizmet fiyatlarını www.dosab.org.tr resmi internet sitemizden takip edebilirsiniz. İÇME KULLANMA SUYU TÜKETİMİ (m3) Değişim 29,94 % 12,58 % 13,55 % 13,40 % 26,75 % 20,72 % 12,83 % 11,38 % 24,65 % - Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam 2010 - 106.047 - 118.090 - 136.844 - 140.027 - 135.168 - 135.870 772.046,00 2011 - 126.623 - 141.983 - 159.121 - 158.029 - - - - 585.756,00 Değişim 19,40 % 20,23 % 16,28 % 12,85 % - DOSAB DUYURULAR Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği değişti 31 Aralık 2004 tarih ve 25687 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde 24 Nisan 2011 tarih ve 27914 sayılı değişiklik ile geçici madde 8 eklendi. G eçici Madde 8 – Bu maddenin yürürlüğe giriş tarihinden önce çevre izni almış olanlar, ekli sektör tablolarında belirtilen renk parametresi deşarj standartlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten (24.04.2100) itibaren on iki ay içerisinde sağlarlar. Bu madde kapsamında renk parametresi deşarj standartlarını sağlayanların, çevre izinlerinin yenilenmesine gerek yoktur. 31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ekinde yer alan Tablo 19 (Karışık Endüstriyel Atıksuların Alıcı Ortama Deşarj Standartları Küçük ve Büyük Organize Sanayi Bölgeleri ve Sektör Belirlemesi Yapılamayan Diğer Sanayiler)’a aşağıdaki renk parametre ve standartları eklenmiştir. PARAMETRE Renk 8 BİRİM (Pt-Co) Numune Alma Analiz Metodları Tebliği 10.10.2009 tarihli ve 27372 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Numune Alma ve Analiz Metodları Tebliği’nde 13.11.2010 Tarih 27758 sayılı değişiklik ile 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madde 4 – (3) a) Günlük atık su debisi 10.000 m3/ gün üzerinde olan arıtma tesislerinin çıkışlarına; 1) GPRS modem veya buna benzer uzaktan izleme özelliği olan cihazlar konulması, 2) Cihazın hafızası olmalı ve en az 1 aylık ölçümleri hafızasında saklayabilmeli ve bu cihazların Bakanlık VPN ağına bağlanabilecek yapıda olması, 3) Bu cihazlara debi, pH, sıcaklık, çözünmüş oksijen ve iletkenlik sensorKOMPOZİT NUMUNE 2 SAATLİK 280 ları bağlanarak online olarak izlenme sağlanması, 4) İşletmeci, elde edilen verilerin Bakanlık veri toplama merkezinde toplanması için gereklilikleri yerine getirmesi, gerekir. Aynı Tebliğin geçici 2’inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Geçici Madde 2- (1) Bu Tebliğin yayımlanması tarihinden itibaren işletmeler 10.10.2011 tarihine kadar 4’üncü maddenin üçüncü fıkrasında yer alan hükümleri yerine getirmek zorundadırlar. 06.06.2011 tarih ve 21460 sayılı “Gerçek Zamanlı Uzaktan Atıksu İzleme Sistemi Çalışmalarına Dair Genelge” ile debisi 10.000 m3/gün üzerinde olan arıtma tesislerinin çıkışlarına kurulması gereken gerçek zamanlı uzaktan atıksu izleme istasyonlarının taşıması gereken genel şartlar belirlenmektedir. KOMPOZİT NUMUNE 24 SAATLİK 260 DOSAB DUYURULAR Elektrik dağıtım bedelleri O rganize Sanayi Bölgelerinin Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmeliğin (Yönetmelik) 16’ncı maddesine göre OSB tarafından, onaylı sınırları içerisinde yıllık olarak uygulanacak dağıtım bedeli önerisi her yıl Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak EPDK onayı alınmak üzere Kuruma sunulur. EPDK, uygun bulması halinde 31 Aralık tarihine kadar bunu onaylar. 2011’de 0,006 TL/kWh uygulanan dağıtım bedeli için DOSAB bu konuda gerekli işlemleri yapmıştır. Ayrıca OSB Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik Taslağı, 19 Ekim 2011 tarihine kadar kurum ve kuruluşlar görüşlerine açılmıştır. Görüşler OSBÜK ve EPDK’ya bildirilebilir. Özbekistan Pamuk Fuarı O rta Asya’nın en kaliteli pamuğunun yetiştirildiği Özbekistan Cumhuriyeti’nde 12-13 Ekim 2011 tarihleri arasında Taşkent’te “7. Uluslararası Özbekistan Pamuk Fuarı” açılacaktır. Pamuk fuarının amacı uluslararası şirketlerle uzun süreli işbirliği yapmak ve ticari hacmi arttırmak, dünya pamuk ipliği üretici ve tüketicileriyle bir araya gelmektir. Ayrıca Özbek pamuğunun tanıtımı, pamuk ve iplik üretimi, ticaret ve lojistik alanlarındaki son gelişmeler hakkında bilgi vermektir. 7.Uluslararası Özbek Pamuk Fuarı hakkında detaylı bilgi için http://cotton.mfer.uz/eng/web sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Incoterms 2010 Semineri C itibank AŞ tarafından, 20 Ekim 2011 tarahinde, Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) Mavi Salon'da; 'Incoterms 2010' ve 'Akreditif ve Diğer Ödeme Yöntemlerinde Riskler ve Çözümler' bir eğitim semineri düzenlenecek olup katılım ücretsizdir. Saat 14:00'te başlayacak seminerde Citibank AŞ Mevzuat Bölüm Müdürü Yelda Allahverdi eğitmen olacak. BEBKA Mali Destek Programları açıklandı Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı 2011 yılı Mali Destek Programlarını 20 Eylül’de açıkladı. P rogram kapsamında çevre ve enerji, Ar-Ge ve Yenilikçilik ve Sosyal Kalkınma alanlarında KOBİ’lerin ve kar amacı gütmeyen kuruluşların (kamu kurumları, sanayi ve ticaret odaları, dernek ve vakıflar vb.) projeleri desteklenecektir. Çevre ve enerji programında 9 milyon, Ar-Ge ve Yenilikçilik programında 5 milyon ve sosyal kalkınma programında 2 milyon olmak üzere 2011 yılı proje teklif çağrısında toplam 16 milyon TL hibe verilecektir. Bilgilendirme toplantıları 2011 yılı Mali Destek Programlarını tanıtmak amacıyla Bursa, Eskişehir ve Bilecik il merkez ve ilçelerinde bilgilen- dirme toplantıları ve proje yazma eğitimleri düzenlenecektir. Bu toplantılarda mali destek programı hakkında bilgiler verilerek, projelerin nasıl hazırlanması gerektiği anlatılacak ve katılımcılardan gelecek sorular cevaplanacaktır. Bilgilendirme toplantıları ve eğitim takvimine ajansın internet sitesinden ulaşılabilir. Son başvuru tarihinin 15 Aralık 2011 olarak belirlendiği bu mali destek programına başvurmak için ajansın www.bebka. org.tr adresinde yer alan başvuru rehberinin iyi bir şekilde incelenmesi ve başvuru formlarının eksiksiz bir şekilde doldurularak, son başvuru tarihinden önce ajansa teslim edilmesi gerekmektedir. Almanya Heyeti ile ikili iş görüşmeleri fırsatı B ursa Ticaret ve Sanayi Odası, Strateko Ekonomik Araştırma ve Danışmanlık Ltd.Şti. ve Expand International işbirliği ile Türkiye ve Almanya arasında var olan ekonomik ilişkilerimizin daha da güçlenmesine ve Almanya pazarına açılmalara katkı sağlamak üzere, çeşitli sektör temsilcilerinden oluşan Alman heyeti, Bursa’ya ticaret ve işbirliği amaçlı bir ziyaret gerçekleştirecektir. Heyet ziyareti kapsamında yenilenebilir enerjiler, çevre koruma, ısı ve güç, kojenerasyon, atık termal ısı geri kazanımı, atık su ve arıtma, mühendislik, müşa- virlik, danışmanlık, gaz taşıma, tesis inşaatı (endüstriyel gaz, doğal gaz, ham petrol taşıyıcı gaz), çevre ölçüm teknolojisi, emisyon, makine imalatı, özel tesisler, hidrolik, her türlü sıvı dolu sondaj aleti ve boruları yenilemesi gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalar arası ikili iş görüşmeleri gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede 20 Ekim 2011, Perşembe günü saat 15:00-17:00 arasında gerçekleştirilecek ikili görüşmelere katılmak isteyen BTSO üyelerinin teyit formunu, görüşmek istedikleri Almanya firmalarını da işaretleyerek teslim etmeleri gerekmektedir. 9 DOSAB DUYURULAR 1 Ekim tarihinden geçerli elektrik fiyatları Demirtaş Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün 1 Ekim 2011 tarihinden itibaren geçerli elektrik satış fiyatları belli oldu. Tarife Grubu Elektrik Birim Fiyatı İletim Bedeli Dağıtım Bedeli E.T.V (%1) Enerji Fonu (%1) TRT Satış Payı Top. Fiyatı (%2) (kWh/Kr) Gündüz (06:00-17:00) 13,52280,28000,60000,13520,13520,2705 14,9437 Puant (17:00-22:00) 24,37960,28000,60000,24380,24380,4876 26,2348 Gece (22:00-06:00)5,69380,28000,60000,05690,05690,1139 6,8016 -Fiyatlara KDV dahil değildir. Ambalaj atıkları bedelsiz değil S anayiciler, ambalaj atıklarının belediyelere bedelsiz verilmemesi konusundaki haklı mücadeleyi kazandı. 24 Ağustos 2011 tarih 28805 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Hakkında Yönetmelik”e göre, organize sanayi bölgeleri, ambalaj atıklarını çevre lisanslı/geçici faaliyet belgeli toplama ayırma tesisine veya belediyenin toplama sistemine bedelsiz şartı aranmaksızın verebilecek. Bu konuda başta DOSABSİAD olmak üzere DOSAB’lı sanayiciler mücadeleyi iki yıl önce başlatmıştı. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) 10 Başkan Vekili İlhan Parseker de söz konusu yönetmeliğin değişmesi konusuna kamuoyunun dikkatini Bursa iş dünyasının çektiğini belirtti. Parseker; yönetmeliğin değişmesi konusunda Bursalı sanayicilerin üstün çaba gösterdiğini kaydederek, “Sanayicilerimiz açısından söz konusu müspet sonuca ulaşılmasında; 2008 yılından bu yana, başta BTSO Meclis Üyesi Ahmet Özenalp olmak üzere BTSO Yönetimi, Meclisi ve Bursa iş dünyasının konuyu pek çok platformda gündeme taşımaları ve sivil toplum örgütleri ile meslek örgütlerinin de işbirliği etkili olmuştur. Konu, BTSO çatısı altında defalarca gündeme taşınmış, TOBB Sektör Meclislerin- de ve OSBÜK nezdinde ele alınmıştır. Değerli parlementerlerimizin de verdiği destek sonucu, Hükümetimiz de üreticilerin yanında tavır sergilemiştir. Sonuçta, sanayicilerimiz ve ekonomimiz kazanmıştır” dedi. 3 milyar dolarlık pazar Parseker, ülke genelinde 3 milyar dolar olarak tahmin edilen ambalaj atıklarının ‘önemli bir ekonomik değer olduğunu” belirterek, “Bursa, yanlıştan dönülmesi konusunda da üstün bir gayret sergilemiştir. Bursa’yı bu yolda üretimle ayakta duran tüm kentlerimiz ve bu kentlerdeki odalarımız yalnız bırakmamıştır. Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin yeniden yayımlanarak sanayiciler için bedelsiz verme hükmünün değiştirilmesini Türk sanayisinin kazandığı bir zafer olarak yorumluyoruz” diye konuştu. DOSAB BİRİMLER DOSAB İmar Grubu çalışmaları İ mar biriminde İnşaat Mühendisi Tuncer Çelikkol, Harita Kadastro Mühendisi Mustafa Gürçay, Harita Teknikeri Akın Elmas ve İnşaat Teknikeri Selma Özçınar olmak üzere toplam dört kişi görev yapmaktadır. İmar birimi; Bölgenin imar planlarını hazırlatır ve plana göre imar uygulamalarını, imar düzenlemelerini, yapılan yollara kot verilme işlemlerini, katılımcılara ait parsellerin imar durumunu, kotlu krokilerini, yapı ruhsatlarını, yapı kullanma izin belgelerini, toprak ve temel vizelerini düzenler ve imar ile ilgili yazışmaları yapar. İnşaat yapımı işleri ile ilgili olarak yapı denetim firmalarınca tanzim edilen inşaatlara ait hak ediş dosyalarını inceler ve onayını yaparak hak edişin ödenmesini sağlar. Bunun yanında Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile ilgilenen sanayici ve kuruluşlarına yardımcı olunmakta ve istenildiğinde her türlü teknik bilgi verilmektedir. DOSAB Bölge Müdürlüğü İmar Birimi tarafından yapılan imar düzenlemeleri, parselasyon planı, açılan imar yolları ve oluşan sanayi tesislerinin görüntüleri yan sayfadadır. OSB Yönetmeliği değiştirildi Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, yeni OSB yer seçimi ile ilave alan kriterleri ve OSB’lerde kurulacak tesisler konusunda yeni düzenlemeye gidildi. O SB Uygulama Yönetmeliğinin 5., 35., ve 101. maddelerinde değişiklik yapan OSB Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazetenin 8 Ekim 2011 tarih ve 28078 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yer seçimi ve ilave alan kriteri Buna göre; yeni bir OSB yer seçimi talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için, il genelindeki ihtisas OSB’ler hariç, diğer OSB’lerde bulunan toplam sanayi parsellerinin en az % 75’inde üretim veya inşaata başlanmış olması gerekmektedir. İlave alan yer seçimi talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için, talepte bulunan OSB’de toplam sanayi parsellerinin en az % 90’ında üretim veya inşaata başlanmış olması gerekir. Ayrıca karma OSB’lerde hangi tesislerin kurulabileceğine dair yeni 12 düzenleme getirildi. Yönetmeliğin 101’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirildi. Buna göre; - Parlayıcı/patlayıcı/yakıcı maddelerin üretildiği ve dolumunun yapıldığı tesisler, - Petrokimya kompleksleri, - Üretiminde kapalı proses, gaz veya sıvı yakıt ve toz kaynaklarında filtre sistemlerini kullanan tesisler hariç; tuğla ve kiremit fabrikaları, kömür yıkama kireç, alçı ve zımpara tesisleri, - Klor-alkali tesisleri, sülfürik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, klor ve benzeri kimyasal maddeler üreten yerler, azot sanayi ve bu sanayi ile entegre gübre fabrikaları, - Zirai mücadele ilaçları için hammadde üretimi yapan tesisler, - Asbest, asbest içeren ürünlerin işlenmesi veya dönüştürülmesi yapılan tesisler, - OSB’nin kanal deşarj standardına uygun atıksu arıtma tesisi kuran tesisler hariç olmak üzere; kağıt hamurundan her çeşit kağıt üretimi yapan tesisler, selüloz ve selüloit üretim yapan tesisler ile entegre şeker fabrikaları, - Ham deri işleme, padok ve hayvan kesimi yapılan tesisler, - Maya ve tuz üretim tesisleri, - Talk, barit, kalsit, antimuan ve benzeri kırma ve öğütme tesisleri. OSB, yukarıda sayılan tesislerin dışında, OSB’nin kuruluş protokolü çerçevesinde kurulması planlanan sektörlerini veya mevcut sektör yapısını, tesisin faaliyetinden kaynaklanan çevresel etkilerini, altyapı ve atıksu arıtma tesislerine etkilerini, herhangi bir olumsuzluk anında tetikleyici etkisini, insanların çalışma ve yaşam koşullarına etkisini dikkate alarak kurulmasında sakınca gördüğü tesislerin kurulmasına ilişkin olarak, üniversite ve konu ile ilgili kurumlardan alınacak raporlar çerçevesinde karar verir. Tuncer Çelikkol Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) İmar Birimi, 475 ha. alanlı ve toplam 349 sanayi parseli bulunan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde imar işlerinin yürütmekle görevlidir. DEMİRTAŞ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ MÜLKİYET DURUM HARİTASI 2011 13 HABER İSO, Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması sonuçları belli oldu. İkinci 500’de DOSAB’dan 8 firma İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) üretimden net satışlara göre açıkladığı ‘Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’na göre Bursa’dan 40 firma listeye girdi. İ stanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı ‘’Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’’na göre 2010 yılında satış vergileri hariç net üretimden satışlara göre Erbosan Erciyas Boru San. ve Tic. A.Ş. ilk sırada yer aldı. 2010 yılında İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içinde 495 özel, 5 kamu kuruluşu yer aldı. İkinci 500 kapsamına, 2009 yılında sıralamada yer almayan 125 yeni kuruluş katıldı. Bu kuruluşların 43’ü 2009’daki birinci 500’den gelirken, geriye kalan 82’si 2009 yılı bin büyük sanayi kuruluşu dışından çalışma kapsamına girdi. İhracat yüzde 13 arttı İkinci 500’ün Türkiye GSYİH’ı içindeki payı, 2008 ve 2009’daki gibi yüzde 0,9 oldu. Birinci 500’ün GSYİH’ndaki payı 9,3 idi. İkinci 500’de 2003 yılında, 2010 yılı sabit fiyatlarıyla 32,2 milyar lira olan toplam satış hasılatı 2010’da 46,4 milyar liraya çıktı. İkinci 500’ün ihracatı, 8,2 milyar dolar ile Türkiye toplam ihracatının yüzde 7,2’si kadar oldu. Bu kuruluşların ihracatı önceki yıla göre yüzde 13 oranında arttı. Bu oran, Türkiye toplam ihracatındaki yüzde 11,5’lik artışın üzerinde iken, Birinci 500’ün ihracatındaki yüzde 16,3’lük artışın altında yer aldı. İhracata alt sektörler itibariyle bakıldığında, Birinci 500’de ihracatta ilk sırada yüzde 26’lık payla taşıt araçları sanayi bulunurken, İkinci 500’de ilk sırayı yüzde 29,6’lık payla dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sektörü aldı. Göstergeler olumluya döndü İkinci 500’de ücretle çalışan 14 sayısı önceki yıla göre yüzde 6,2 oranında arttı. İkinci 500’den yaklaşık 3 kat daha fazla istihdam yaratan birinci 500’deki artış oranı yüzde 6,7 idi. İkinci 500’deki özel kuruluşlarda 2007 yılında yüzde 5,6 olan satış karlılık oranı, 2008 yılında 2001 sonrası dönemin en düşük düzeyi olan yüzde 1,5’e gerilerken, 2009 yılında yüzde 5,4’e yükselmişti. 2010’da ikinci 500 özellerde satış karlılık oranı, satış hasılatının yüzde 25,4, dönem kar ve zarar toplamının yüzde 19,2 oranında artması sonucunda yüzde 5,1 seviyesinde gerçekleşti. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, 2009’da üretim, satış, istihdam bağlamında olumsuz kar ve karlılıkta ise görece olumlu bir tablonun ortaya çıktığını belirterek, 2010 verilerinin ise hemen tüm göstergelerde olumlu performansa işaret ettiğini kaydetti. İkinci 500’de DOSAB firmaları Bursa açısından bakıldığında, ikinci 500’e 40 firma girdi. Bu 40 firma içinden 8’i DOSAB firması oldu. DOSAB firmalarından sırasıyla; PMS Metal Profil Alüminyum, Grammer Koltuk Sistemleri, Sunteks Dokuma Boya, Polyteks Tekstil Araştırma, ENA Tekstil, Obasan Gıda, Acarsoy Tekstil ve Harput Tekstil İkinci 500’de yer aldı. İlk 500’e Bursa’dan 37, DOSAB’dan 6 firma girmişti. Araştırmaya göre İkinci 500’ün üretimden satışlar toplamı, 39,3 milyar TL oldu. Bursa firmaları bunun 2,8 milyar TL’sini, DOSAB firmaları da 749,4 milyon TL’sini gerçekleştirdi. İKİNCİ 500’DE BURSA FİRMALARI 2010 2009 Sıra Sıra Kuruluş Üretimden Satışlar Net (TL) 19 - Erikli Su Ve Meşrubat A.Ş. 119.838.093 39 - İsminin Açıklanmasını İstemiyor 46 175 P.M.S. Metal Profil Alüminyum A.Ş. 115.912.841 57 98 Eker Süt Ürünleri Gıda A.Ş. 113.921.984 81 - Bosen Enerji Elektrik Üretim A.Ş. 108.273.331v 87 215 Grammer Koltuk Sistemleri A.Ş. 106.716.189 99 28 Yazaki Wiring Technologies Ltd. Şti. 103.359.096 102 - Lear Trim Oto Yan San. Ltd. Şti. 102.532.086 106 39 Sunteks Dokuma Boya Apre A.Ş. 102.200.976 107 155 Polyteks Tekstil Araş. Eğitim A.Ş. 102.160.333 113 96 Göl İplik Şeremet Tekstil A.Ş. 100.635.254 127 27 Coşkunöz Radyatör Ve Isı A.Ş. 97.958.431 187 - İsminin Açıklanmasını İstemiyor 195 219 E.N.A. Tekstil A.Ş. 86.390.972 221 202 Coats Türkiye İplik A.Ş. 82.577.912 229 287 Obasan Gıda İnşaat A.Ş. 81.789.784 237 102 Penguen Gıda Sanayi A.Ş. 80.912.917 239 229 Acarsoy Tekstil A.Ş. 80.690.718 260 191 Emek Yağ San. A.Ş. 79.005.637 282 178 Erbak - Uludağ İçecek A.Ş. 77.080.464 292 321 Serra Sünger Kimya Ltd. Şti. 75.744.193 304 170 Harput Tekstil Ltd. Şti. 73.610.584 308 - Baykal Makine A.Ş. 73.409.825 332 283 Ermaksan Makina A.Ş. 70.307.073 354 406 Uludağ Maden Suları T.A.Ş. 68.034.404 366 291 Çilek Mobilya Sanayi Ve Paz. A.Ş. 66.985.119 374 343 Sifaş Sentetik İplik Fabrikaları A.Ş. 65.842.461 381 - Formfleks Yalıtım Ürünleri A.Ş. 64.922.962 390 - Bolacalar Un Yem Yağ Gıda A.Ş. 63.860.729 391 - İsminin Açıklanmasını İstemiyor 395 426 Hastavuk Gıda Tarım Hayvancılık A.Ş. 63.580.380 396 - İsminin Açıklanmasını İstemiyor 426 - Contitech Lastik A.Ş. 60.210.593 441 324 Tı Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti. 59.148.014 447 - Maysan Mando Otomotiv Parç. A.Ş. 58.839.674 448 442 Beltan Vibracoustic Titreşim Elm. A.Ş. 58.673.063 469 431 Rudolf Duraner Kimyevi Madd. A.Ş. 57.047.932 490 422 Coşkunöz-Ma Otomotiv Ürünleri A.Ş. 54.525.437 494 456 N.B.R. Makina Ve Yedek Parça Ltd. Şti. 53.979.798 495 407 Mgı Coutier Makina Yedek Parça A.Ş. 53.941.751 TOPLAM 2.884.621.010 İKİNCİ 500’DE İLK 10 FİRMA 1 6 2 - 3 125 4 - 5 - 6 24 7 83 8 - 9 1 10 5 Erbosan Erciyas Boru A.Ş.-Kayseri 123.729.722 Koç Haddecilik Tekstil İnş. A.Ş.-İst. 123.577.911 Tamsa Fayans Seramik A.Ş.-İst. 123.505.460 Alcatel Lucent Teletaş A.Ş.-İstanbul 123.134.109 Verde Yağ Besin Maddeleri A.Ş.-Ege 123.079.110 Sardunya Hazır Yemek Ür. A.Ş.-İst. 123.003.579 Denizatı Petrokimya A.Ş.-Kocaeli 122.529.165 Hema Trw Oto.Direk. Sis. A.Ş.-Çerk. 122.025.427 Oyka Kağıt Ambalaj A.Ş.-Adana 121.808.397 Ve-Ge Hassas Kağıt A.Ş.-İst. 121.356.779 TOPLAM 1.227.749.659 C M Y CM MY CY CMY K HABER Elektrik ve doğalgazda beklenen zamlar yapıldı 1 Ekim tarihinden geçerli olmak üzere mesken ve sanayide kullanılan elektrik ve doğalgazda fiyatlar arttı. Elektrikte yüzde 9, doğalgazda da yüzde 12-14 arasında değişen oranlarda zam oldu. E nerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun 29 Eylül 2011 tarihli toplantısındaki kararına göre elektrik fiyatlarına meskende yüzde 9,57, sanayide yüzde 9,26, ticarethanelerde yüzde 0.55 oranında zam yapıldı. Bu zammın ardından doğalgaza da konutta yüzde 12,2 ile 14,3, sanayide ise yüzde 13,7 ile yüzde 14,3 oranında zam geldi. Zamlar 1 Ekim tarihinden itibaren geçerli olacak. EMO’nun açıklaması Zamlarla ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılırken, Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi konuya ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: Dağıtım şirketlerinin teklifi üzerine yürürlüğe giren yeni elektrik tarifesiyle kamu yararına uygulanan tüm sübvansiyonlara son verildi. Buna karşın özelleştirilen dağıtım şirketlerine yeni kaynaklar yaratılırken, henüz devredilmemiş dağıtım kuruluşlarının ihalesine girip ihale bedelini ödemekte zorlanan şirketlere vatandaşlardan tahsil edilecek tarife garantisiyle kredi bulma olanağı sağlanma- ya çalışılıyor. Elektrik tarifesinde Diğer 1 grubunda yer alan resmi okul, hastane, sosyal ve kültürel alanlar, dernek ve vakıflar için uygulanan tarifeye yapılan yüzde 18.92 oranındaki zam ile konutlara yapılan yüzde 9.58’lik zammın neredeyse 2 katı zam yapıldı. Kalkınmada öncelikli iller kapsamında yer alan geri kalmış illerdeki konutlara uygulanan sübvansiyon da yüzde 18.21 zam yapılarak, tamamen kaldırıldı. Yeni tarifenin diğer görünmeyen yüzünü ise sokak aydınlatmasına yapılan zamlar oluşturuyor. Vatandaşların, elektrik faturası aracılığıyla ödediği yüzde 5’lik Belediye Tüketim Vergisi‘ne rağmen, dağıtım özelleştirmeleri için aydınlatma bedelinin yükü Hazine’ye yıkılmıştı. Böylece dağıtım şirketlerinin belediyelerden tahsilatla uğraşmamaları, Hazine üzerinden garantili tahsilat yapmaları sağlanırken, vatandaş ise Elektrik Tüketim Vergisi yanında ödediği genel vergiler aracılığıyla Hazine üzerinden mükerrer ödeme yapmaya mahkum kılınmıştı. Hazine’nin aydınlatma bedel- Türkiye’nin elktrik üretimindeki en önemli HES’lerinden birisi olan Keban Santrali, üretimine 1974’te başladı. Santral ülkenin ilk büyük enerji yatırımı özelliğini taşıyor. 16 lerini üstlenmesiyle birlikte Hazine’den şirketlere yapılan aktarımlar da giderek arttı. Bu artışın da yeterli görülmediği son tarifeye yapılan zamdan anlaşılıyor. 4 yıldaki kümülatif zam Ekim 2011’den itibaren geçerli olan yeni tarife ile konut kullanıcılarının elektrik faturalarına 4 yılda kümülatif olarak yapılan zam da yüzde 88.80 oranına ulaşmış oldu. Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik alanında yapılacak özelleştirmelerin "kaliteli, ucuz ve güvenli elektrik sağlayacağı" iddialarının "ideolojik" olduğunu ve kamu yararı gereği temel bir hizmet olan elektrik üretim, iletim ve dağıtımının kamu eliyle sunulması gerektiğini bugüne kadar defalarca dile getirmiş ve uyarılarda bulunmuştur. Ancak siyasal iktidarlar elektrik alanını piyasalaştırma girişiminden vazgeçmemiş, elektrik üretimine yatırım yapmaktan kamunun alıkonulmasının ardından hızla elektrik dağıtım bölgeleri özelleştirilmiş ve bu sürecin devamı sağlanmak üzere elektrik tarifelerine sürekli zam yapılmaya başlanmıştır. Ne yazık ki özelleştirme ihalelerinde "paralar geliyor" diye kimilerinin yüzlerini güldüren rakamlar, bugün elektrik tarifelerine acı bir şekilde yansımaktadır. Üstelik bu zamlarda kamu santrallarının payı da bulunmamaktadır. Nitekim Elektrik Üretim A.Ş zam yapmadığını açıklamıştır. Tüketimin yarısını karşılayan TETAŞ fiyatlarına ise Ekim 2011‘den itibaren yüzde 19.40 zam yapılmıştır. Bu zamma da doğalgaz fiyat artışlarının neden olduğu iddia edilmektedir. Zammın tamamı doğalgaz fiyat artışlarından kaynaklanıyorsa bu durumda kamunun santralları üzerinden zammın düşük tutulduğu ortaya çıkmaktadır. Elektrikte üretim özelleştirilmelerinin de yapılmaya çalışıldığı düşünüldüğünde, kamunun elindeki santrallar da devredildiğinde zamları bir nebze olsun kontrol altında tutacak bir aracın da kalmayacağı anlaşılmaktadır. HABER OSBDER, Bakan Ergün’den pozitif ayrımcılık istedi Organize Sanayi Bölgeleri Derneği yönetiminin ziyaretinde OSB’lerin sorunları ele alındı. Bakan Ergün, OSB’lerin gaz tedarik ettiği şirketlerin yükümlülük altına sokulması gerektiğini söylerken, OSBDER yatırımların OSB’lerde yapılması için teşvik politikalarında OSB’ler adına pozitif ayrımcılık yapılmasını istedi. B ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, OSB’lerin gaz tedarik ettiği şirketlerin yükümlülük altına sokulması gerektiğini söyledi. Organize Sanayi Bölgeleri Derneği Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Başkan Yardımcısı Hilmi Uğurtaş, Yönetim Kurulu üyeleri Ömer Sarıoğlu ve Sait Türek, Gebze Plastikçiler OSB Yönetim Kurulu Başkanı Osman Erkan, Kırıkkale OSB Başkanı Nurettin Aydın, Başkent OSB Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Örnek, Kırıkkale OSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sami Özdemir’den oluşan heyet Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün tarafından kabul edildi. OSB’ler lehine istenen düzenlemeler Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Bakan Ergün’e OSB’lerin sorunları ile derneğin çözüm önerilerinin yer aldığı bir dosya sundu. Yatırımların OSB’lerde yapılması için teşvik politikalarında OSB’ler adına pozitif ayrımcılık yapılmasını, belirli bir büyüklüğün üzerindeki sanayi yatırımlarının OSB’lerde yer almasını teşvik eden yasal düzenlemelerin çıkarılmasını, KDV, kurumlar ve gelir vergisi, ilan, enerji fonu, belediye tüketim vergisi, KOSGEB payı gibi Maliye Bakanlığı mevzuatının OSB’ler lehine düzenlenmesini istedi. OSB dışındaki yatırımların OSB’lere taşınması için kredi desteğinin sağlanması gerekir” dedi ve bunun planlı sanayileşme açısından gerekliliğini vurguladı. Belediyelerle olan sorunlar Tuncay, ayrıca 27 Haziran 2011 tarihli tebliğ ile kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri için bağdaşmayan görevlerde OSB ve KSS’lerin “diğer teşekküller” kapsamına alındığını ifade ederek bunun sözleşme serbestliği ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Sanayi alanları planlamasında yerel yönetimlerin bakanlığın Yer Seçim Yönetmeliği kriterlerine tabi olmaları gerektiğini belirten Tuncay, genişleme alanlarını kendi imkanları ile yapmak isteyen OSB’ler için genel kurullarını yapmış olma şartı ve ildeki doluluk oranının aranmaması ayrıca sanayici dernek ve kooperatifleri ile vakıflarının OSB kurabilmesi için düzenleme yapılmasını istedi. Tuncay, belediyeleri de Bakan Ergün’e şikayet etti. Tuncay, bazı belediyelerin OSB’leri hiç sevmediğini, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ise hiç sevmediğini ifade ederek Ostim’deki patlamadan sonra OSB’lere gönderilen “ya yetkileri verin ya da itfaiye teşkilatınızı kendiniz kurun” içerikli tebliği eleştirdi. Gaz alımında sıkıntı yaşanıyor Manisa OSB Yönetim Kurulu Başkanı ve OSBDER Yönetim Kurulu üyesi Sait Türek, kendi bölgeleri için Japonlar’dan birlikte OSB kurma teklifi aldıklarını söyledi. İzmir Atatürk OSB Başkanı ve OSBDER Başkan Yardımcısı Hilmi Uğurtaş ise gelişimini tamamlamış bir bölge olduklarını ve artık üst yapıyla ilgilendiklerini belirtti. Uğurtaş, meslek lisesi açacaklarını belirterek Bakan Nihat Ergün’e onursal mütevelli heyet üyeliği önerdi. Teknik üniversite de kurmak istediklerini anlatan Uğurtaş, her yıl gaz alımında sıkıntılar yaşadıklarını, geçen yıl gaz tedarikçilerinin aynı fiyatı verdiklerini anımsatarak eylül ayında gaz alım görüşmelerinin başlayacağını söyledi. Gebze Plastikçiler OSB Yönetim Kurulu Başkanı Osman Erkan komşu OSB ile aralarında yaşanan sınır ihtilafı konusunda bilgi aktarırken Kırıkkale OSB Başkanı Nurettin Aydın, sanayide doğalgaz kullanamamaktan yakındı. Gaz tedarikçileri yükümlülük altına sokulmalı Heyetin aktardığı sorunları dinleyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise OSB’lere gaz tedarik eden işletmeleri yükümlülük altına sokan düzenlemelerin olması gerektiğine inandığını söyledi. Ergün, yüzde 75 doluluk şartıyla ilgili olarak da Sivas örneğini vererek Sivas içinde yer kalmadığını ancak ilçelerdeki OSB’lerde boş yerlerin bulunduğunu belirterek “İlçelerdeki OSB’lerdeki boşluk yüzünden merkezde yatırım yapılamıyor” dedi. 17 DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu’nun ilk başkanı Yalçın Buruk oldu Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamları Derneği (DOSABSİAD) Yüksek İstişare Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu’nun da belirlendiği toplantıda, DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı’na Yalçın Buruk seçildi. Y üksek İstişare Kurulu’nun ilk toplantısında konuşan DOSAB Başkan Yardımcısı İlhan Sarı, DOSAB’ın 410 fabrika ve 36 bini aşkın çalışanıyla Türkiye’de ilk üçe girebilecek kapasitede olduğunu vurguladı. Burada yapılan işlerin çok önemli olduğunu söyleyen Sarı, danışma meclisi niteliği taşıyan DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu’nun fikirlerine ihtiyaç duyulacağını açıkladı. Sarı, “Çalışma hayatına yıllarını veren sanayicilerimizin deneyimleri ve fikirlerinden yaralanmak istiyoruz” dedi. Bir ilk gerçekleşti DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş de Danışma Kurulu olarak görev yapacak Yüksek İstişare Kurulu’nu oluşturarak OSB SİAD’ları içerisinde Türkiye’de bir ilke daha imza attıklarını söyledi. Yedikardeş “DOSAB’da hedeflenen pek çok yatırımlarımız ve projelerimiz var. Bunların gerçekleştirilmesi sırasında sanayicilerimizin görüşlerinin alınması, bölgemizdeki duayen sanayicilerin görüş ve önerilerine başvurmak üzere Yüksek İstişare Kurulumuz oluşturulmuştur. Bu noktada Yüksek İstişare Kurulu üyelerimizin görüşleri bizim için çok önemli olacaktır. Bu kurulun alacağı tavsiye niteliğindeki kararlar, Yönetim Kurullarımızda değerlendirilecektir. Bizim sanayicimizin daha 18 mükemmel olması noktasında ve tecrübelerinin gelecek kuşaklara aktarmada Yüksek İstişare Kurulu önem taşımaktadır” şeklinde konuştu. Yönetimdeki isimler Bölge sanayicilerinden oluşan DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu en az 50 işçi istihdam eden, müteşebbis ve 60 yaşını aşmış sanayicilerden oluşturuldu. DOSABSİAD Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Yalçın Buruk, Atilla Parlamış, Sabri Öztürk, Şükrü Özçimen, Emin Acar yönetim kurulu üyesi olarak belirlendi. Teknik 20 Makine ve Elektrik Ltd. Şti.’nden Yalçın Buruk DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı, Parlamış Boya İplik Tkstil Ltd Şti’nden Atilla Parlamış da başkan yardımcısı olarak seçildi. Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yalçın Buruk DOSABSİAD BTÜ’nün ilk öğrencisine DOSABSİAD’dan hediye B ursa’nın ikinci devlet üniversitesi olan Bursa Teknik Üniversitesi’ne ilk kayıt yaptıran öğrenci olan Murat Tolga Ercan’a Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamları Derneği (DOSABSİAD) tarafından dizüstü bilgisayar hediye edildi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde bulunan rektörlük bi- nasında BTÜ Doğa Bilimleri Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Kopmaz’ın da hazır bulunduğu törende Ankaralı Murat Tolga Ercan Bursa Teknik Üniversitesi’nin ilk öğrencisi oldu. BTÜ, 10 Ekim’de mülkiyeti Defterdarlığa ait olan ve eskiden Veterinerlik Fakültesi olarak kullanılan binada eğitime başlayacak ve ilk yıl toplam 82 öğrencisi olacak. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, BTÜ’den yetişecek teknik kadroları çok önemsediklerini belirterek, öğrenci stajları için fabrikaların 9 ay açık olduğunu söyledi. Gelecekte iyi bir makine mühendisi olmak istediğini söyleyen Murat Tolga Ercan da Bursa’yı seçmesinde sanayi kenti olmasının önemli bir rol oynadığını söyledi. Somali için 166 bin TL B ursa Valiliği’nin Somali’ye yardım amacıyla başlattığı kampanya kapsamında DOSAB ve DOSABSİAD tarafından toplanan 166 bin TL’lik yardım çeki Bursa Valisi Şahabettin Harput’a teslim edildi. DOSAB ve DOSABSİAD’ın kentin sanayi ve üretim alanında ciddi katkılar koyan sanayicilerinden oluşan duyarlı kuruluşlar olduğunu vurgulayan Harput, “Bugün dünyanın odaklandığı yardım kampanyasına da çok değerli bir katkıda bulundular. Somali’de açlık ve sıkıntı çeken insanlara tamamen kendi ceplerinden yardım yaptılar. Şahsım ve Vali Harput, Ağustos ayından itibaren devam eden Somali kampanyasına Ekim ayı itibariyle 7,5 milyon TL’yi aşan bir katkının Bursa’dan sağlandığını açıkladı. Somali’deki insanlar adına DOSAB ve DOSABSİAD’a çok teşekkür ediyorum. Buradan yardım yapmayı düşünen ancak henüz harekete geçmemiş insanlara seslenmek istiyorum. Hala geç kalmış değilsiniz. Yardım ve bağışlar için elimizden geleni yapalım. Orada bizlerden destek bekleyen çok sayıda muhtaç insan olduğunu unutmayalım” dedi. DOSAB ve DOSABSİAD olarak sosyal yardım konularında hassas olduklarını kaydeden Selim Yedikardeş de yardıma muhtaç insanlara el uzatmayı her zaman için görev bildiklerini söyledi. DOSABSİAD 2 genci İtalya’ya gönderiyor D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İş Adamları Derneği’nin gençlere Avrupa yolunu açan projesi Avrupa Gönüllü Hizmeti ilk gençlerini İtalya’ya gönderiyor. Gençlere Avrupa’da eğitim alma ve farklı kültürleri tanıma şansı sunan DOSABSİAD’ın Avrupa Gönüllü Hizmeti projesi ilk gençlerini 1 Kasım’da İtalya’nın Sicilya adasına gönderiyor. Yapılan elemeler sonucunda İtalya’da 6 ay kalarak, dil eğitimi ve kültürel farklılıkları tanımaya hak kazanan gençler 19 Mayıs Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu Büşra Akgül ve Ankara Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu İbrahim Durgutlu oldu. “Avrupa Gönüllü Hizmeti”nin Türkiye’deki ilk akredite SİAD’ı olma ünvanını elinde bulunduran DOSABSİAD’ın Başkan Yardımcısı İbrahim Öztürk, “Bu proje uygulamaya koyulurken titizlikle üzerinde durduğumuz konuların başında projenin devamlı olması geliyor. İtalya’ya göndereceğimiz ilk gençlerimizin ardından çalışmalarımız devam edecek, gençlerimize yurtdışında eğitim alma şansı sunmaya sürdüreceğiz” dedi. 19 DOSABSİAD Texbridge 2011 Fuarı memnuniyet yarattı Texbridge Fuarı, 10 yıl aradan sonra yeniden hayata geçti. İstanbul’da 13-15 Ekim tarihleri arasında yapılan fuar katılımcıları ve sektör temsilcilerini memnun etti. H azır giyim tedarik zincirinin en kapsamlı buluşması olan Texbridge Tekstil ve Aksesuarları Fuarı, 13-15 Ekim’de İstanbul CNR Expo’da yapıldı. DOSAB firmalarından yoğun katılımın olduğu fuar memnuniyet yarattı. DOSABSİAD Yönetimi fuarda Bursa ve DOSAB’lı firmaları ziyaret etti. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, “Fransa ve Yunanistan firmaları katılımlarıyla 100’ün üzerinde firma vardı. Katma değer sağlayacak başarılı bir fuar oldu. Bursa trendlerin belirlenmesinde bir marka şehir konumunda. Bu fuar ileride daha büyük yararlar sağlayacak” dedi. Tekstil sektörü fuar için birlik oldu. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği öncülüğünde İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, DOSABSİAD, Denizli İhracatçılar Birliği, Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği, Merter Sanayici İş Adamları Derneği, Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği ve Örme Sanayicileri Derneği gibi sektörün lider kuruluşları destek verdi. Tekstilcilerin Barselona buluşması D ünyada Tekstil Makinaları Olimpiyatları olarak da bilinen, 16. ITMA Fuarı, 22-29 Eylül 2011 tarihlerinde İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. 1951 yılından bu yana her dört senede bir düzenlenen fuara DOSABSİAD üye ve bölge sanayicilerini teşvik etti, özel organizasyon düzenlendi. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş ve yönetim kurulu üyeleri de fuarda firma ziyaretleri gerçekleştirdi. DOSABSİAD Yönetimi Barselona’daki İtma 2011 Fuarında temas ve ziyaretlerde bulundu. 20 DOSABSİAD BOSİAD’a destek B ursa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren sanayiciler ile işadamlarının kurduğu ve kısa adı BOSİAD olan Bursa Organize Sanayi Sanayici ve İşadamları Derneği’ne DOSABSİAD’dan destek geldi. Başkan Selim Yedikardeş, “Bu oluşum, Bursa’daki 13 sanayi bölgesinde yer alan sanayici ve işadamı derneklerinin federasyon çatısı altında toplanmasına hız kazandıracak, federasyon çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacaktır. BOSİAD’ın kurulmuş olmasından çok memnunuz” dedi. Yedikardeş, Mustafa Barutçuoğlu’nun başkanlığında oluşturulan kurucu Yönetim Kurulunu da kutladı. Ertuğrul Kaplan ve Fuat Bursalı’ya nezaket ziyareti D BEBKA Destek Programı DOSABSİAD’da anlatıldı B emirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Selim Yedikardeş Başkanlığındaki Yönetim Kurulu Üyeleri, eski başkan ve yöneticilerden Ertuğrul Kaplan ve Fuat Bursalı’ya nezaket ziyaretinde bulundu. Ertuğrul Kaplan, 2003-2011 yılları arasında DOSAB, 2001-2003 yıllarında da DOSABSİAD Başkanlığı yaptı. Fuat Bursalı da 2003-2005 arasında DOSABSİAD Başkanı, 2009 yılına kadar da DOSAB Yönetim Kurulu üyesiydi. DOSABSİAD’ın ziyaretlerinde DOSAB’ın bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür edildi, yapılan ve yapılacak çalışmalar için görüş alışverişinde bulunuldu. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, ‘DOSAB, Ertuğrul Başkan döneminde çehresi değişen, ülkenin en önemli OSB’lerinden birisi olan bir konuma gelmiştir. Sayın Kaplan’ın hizmetleri, Sayın Bursalı’nın yaptıkları unutulmaz. Kendilerine bir kez daha teşekkür etmek adına bu ziyaretleri yaptık. Onların deneyimleri bize ve bölgemize ışık tutmaya devam edecek’ şeklinde konuştu. EBKA 2011 yılı Mali Destek Programları, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) tarafından düzenlenen toplantıda sanayicilere anlatıldı. Tanıtım ve bilgilendirme toplantısında konuşan BEBKA Uzmanı İpek Akad, “BEBKA’dan proje desteği almaya hak kazanan KOBİ’lere, işletme başına Çevre ve Enerji konularında 400 bin TL, Ar-Ge ve Yenilikçilik alanında ise 300 bin TL’ye kadar hibe kredi sağlanıyor” dedi. Toplantıda “Çevre ve enerji, Ar-Ge ve yenilikçilik ile sosyal kalkınma” alanlarında BEBKA’nın toplam 14 milyon TL hibe vereceği ve proje teklif çağrıları için son başvuru tarihlerinin 15 Aralık 2011 olduğu hatırlatıldı. 21 DOSABSİAD DOSAB ve Bahçeşehir Ünversitesi arasında yüksek lisans anlaşması Bahçeşehir Üniversitesi’nin Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile ortaklaşa gerçekleştireceği yüksek lisans eğitimlerinin protokolü imzalandı. Üniversite, eğitimleri Bursa’da verecek. B ahçeşehir Üniversitesi, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) ile ortaklaşa vereceği yüksek lisans eğitimlerinin protokolü DOSAB Bölge Müdürlüğü’nde imzalandı. İmza töreninde, DOSAB Yönetim Kurulu üyesi Ersan Özsoy, DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Burak Küntay, Bursa Genç İşadamları Derneği (BURSAGİAD) Başkanı Nilüfer Çevikel ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu hazır bulundu. Hangi programlar var Buna göre Genel İşletmecilik, Stratejik Pazarlama ve Marka Yönetimi, Küresel İşletmecilik ve Pazarlama programlarında gerçekleştirilecek olan yüksek lisans eğitimleri verilecek. Gelişen ve büyüyen bir Türkiye için dünya standartlarında eğitimin şart olduğunu söyleyen DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, bu standartlarda eğitim veren Bahçeşehir Üniversitesi ile birlikte bu protokolden ve birliktelikten onur ve gurur duyduklarını belirtti. Bu projenin bir dönemi kapsamadığını, aksine bunun uzun yıllar sürmesini amacıyla imzalanan bir ortaklık protokolü olduğunu belirten Yedikardeş, “Geleceğe tohum serpmek için üstlenil- Sanayinin kalbinde eğitim Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Burak Küntay da, Bursa’da DOSAB gibi önemli kurum ve kuruluşların işbirliğinde böyle bir projeyi hayata Üniversite-sanayi işbirliği geçirmenin heyecanını yaşadıkları beBURSAGİAD Başkanı Nilüfer lirtti. Çevikel ise, “Bu çalışmanın eğitimde Burak Küntay, Türkiye’nin yüksek büyük sıçrama gerçekleştiren Bursa’nın lisans eğitimde öncü eğitim kurumu Bahçeşehir Üniversitesi ile gerçekleşolarak alışılagelmiş yüksek lisans eğititirilecek bu proje ile Türkiye’de farklı minin dışına çıkarak sanayinin kalbinbir konuma oturduğunu söyledi. Ünide, sanayinin merkezinde sanayiciyle versite-sanayi işbirliği için bu projenin iç içe bir eğitim vereceğiz. Bahçeşehir önemli bir adım olduğunu belirten olarak akademik ortamı sanayici ile Çevikel, “Üniversite ve sanayicinin işyani gerçek piyasayla bir araya getiriyoruz” dedi. Bursa’nın eğitimde geçmiş dönemlerine nazaran ayrı bir ivme kazandığını kaydeden Burak Küntay, “Bursa mevcut ekonomik yapısı, sanayisi ile en az 4 üniversiteyi daha içinde barındıracak kapasiteye sahip bir şehirdir. Özel Yüksek lisans eğitimlerinin ilki DOSABSİAD seminer salosektörün böyle ağırlıklı nunda yapıldı. 36 öğrenci ile start alan yüksek lisans eğitim olduğu bir şehirde eğitiprogramının ilk dersini Prof. Dr. Ali Ceylan verdi. Programın me yapılacak tüm yatıeğitimleri yaklaşık bir yıl sürecek. rımlar başarılı olacaktır” diye konuştu. birliği içerisinde olmasında çok önemKüntay ayrıca, Yüksek lisansta tüm li bir adım atılmıştır. Sanayi başkenti standartların dışına çıkarak kayıt yaptıBursa’nın Türkiye’nin eğitim devlerinran tüm öğrencilerin bir senede yüksek den biriyle ortak ve önemli projede ollisansını tamamlayacaklarını belirtti. mak bizlere gurur veriyor” dedi. miş bu misyon bugün ortaklık protokolü ile kayıt altına alınmıştır. Bunda kazanan gençlerimiz, şehrimiz ve ülkemiz olacaktır “dedi. İmza töreninde, DOSAB Yönetim Kurulu üyesi Ersan Özsoy, DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Burak Küntay ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu hazır bulundu. 22 DOSABSİAD Yedikardeş: Nitelikli işgücü önemli bir sorunumuzdur DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yedikardeş “Büyüme hızında dünyada ilk sıralarda yer alan ülkemiz iş dünyasının önemli sorunları arasında ‘nitelikli işgücü ihtiyacı’ da yer almaktadır” dedi. N itelikli işgücü konusunda iş gören temsilcileri ve sendika yöneticileriyle de karşılıklı görüş alış verişinde bulunmayı sürdürdüğünü belirten Selim Yedikardeş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İş dünyası ve çalışma ortamında işveren ve işgören birbirinden ayrılmaz iki parça, hâttâ birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu husus bütün ekonomiler için vazgeçilemeyecek bir gerçekliktir. Ülkemizin kalkınması aynı oranda girişimci potansiyeline ve nitelikli işgücüne bağlıdır. İkisinden birinde yaşanacak sorunlar bir ölçüde kalkınmamızı olumsuz etkileyecektir. Büyüme hızında dünyada ilk sıralarda yer alan ülkemiz iş dünyasının önemli sorunları arasında ‘nitelikli işgücü ihtiyacı’ da yer almaktadır. Girimcilerimiz, uluslararası arenada rekabet ederek dünyanın dört bir yanına ‘Türk Malı’ etiketi taşıyan ürünleri ihraç etmeye çalışırken, üretim aşamasında ne yazık ki bazı handikaplarla karşılaşmaktadır. Nitelikli işgücü eksikliği bu handikapların başında gelmektedir” dedi. İş beğenmemezlik bir gerçek Reel sektörün içinde bu sorunlarla birlikte yaşayan biri olduğunu hatırlatan Yedikardeş şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi geçmiş yıllarda ülkemizden çok sayıda kişi Almanya başta olmak üzere çeşitli ülkelere çalışmaya giderek o ülkelerin ekonomilerine ciddi katkılarda bulunmuştur. Günümüzde de Avrupa ülkelerine ek olarak gerek Ortadoğu gerek Balkanlar başta olmak üzere çok sayıda ülkede yetişmiş Türk işçileri ve müteşebbisleri bulunmaktadır. Millet 24 olarak, yurtdışındaki emek gücümüzün ülkemize olan katkılarından mutluluk duyuyoruz. Konuya Türkiye açısından baktığımızda ise önemli sayıda firmada, başta teknik ve idari kademeler olmak üzere yabancı personelin görev aldığı ve bu kişilerin de hem Bursa hem de ülkemiz ekonomisine katkılarda bulunduğu bir gerçektir. Ülkemizde işsizlik bir gerçek olduğu kadar, yetişkin eleman sıkıntısı da had safhadadır. Üstelik, her ne kadar hoşumuza gitmese bile kısmen de olsa iş beğenmemezlik maalesef bir realitedir. Bu açıdan bakıldığında işsizlik oranı zaman zaman artmakta veya azalmaktadır. Firmalar nitelikli personel arıyor Yetişkin eleman sıkıntısı mütemadiyen sürmektedir. Bunun en güzel örneklerinden birisi Başkanlığını yaptığım DOSABSİAD üyelerinin faaliyet- lerini sürdürdüğü Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki pek çok fabrikanın kapısında ‘eleman alınacaktır’ ilanlarının devamlı asılı olması ve son olarak yine DOSAB’da faaliyete geçen 2 yeni fabrikaya sayıları toplamda 400’e yaklaşan işgören bulmakta yaşadığımız sıkıntıdır. Bir tarafta işsizlik ciddi bir sıkıntı olmayı sürdürürken, diğer taraftan da iş dünyası yetişkin işgücü temininde problemlerle karşılaşmaktadır. Bugün önemli sayıda firma, aradığı nitelikteki personeli bulmakta güçlük çekmektedir. Bu durum da, hem firmalar, hem de ülkemiz için ekonomik kayıp anlamına gelmektedir. İş arayanın beklentileri yüksek Bu konu sadece DOSABSİAD’ın değil, çeşitli iş dünyası kuruluşlarının da gündeminde olmuştur. Nitelikli eleman sıkıntısı çekildiği için işini büyütemeyen iş dünyası temsilcileri, ‘Ülkemizin vasıf- Türkiye’de mesleki eğitimin ve nitelikli işgücünün önemi her geçen gün artıyor. Bu kapsamda kamu ve özel kuruluşlar eliyle birçok mesleki ve teknik eğitim faaliyeti yürütülüyor. sız insan gücü cenneti haline geldiğini ve Çin’den ara eleman ithal edecek hale geldiklerini’ ifade etmişlerdir. Somut örnek vermek gerekirse, bu konuda geçtiğimiz günlerde Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hasyüncü’nün basına yansıyan, “Türkiye’de işsizlik değil, iş beğenmeme problemi var” şeklindeki açıklamasını gösterebiliriz. Yine, basına yansıyan, İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürü Mustafa Kemal Biçerli’nin “Gençlerin önemli bir kısmının iş arama niyeti taşımadığını, iş arayanların ise beklentilerinin çok yüksek olduğu için iş sahibi olamadıkları’ açıklaması da bir durum tespiti niteliğindedir. Hatırlayacaksınız; Konya’da üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden makine imalatçısı bir firma, gazete ve televizyonlara verdiği ilanlara ek olarak geçtiğimiz günlerde billboardlara bile ilan vermiş, ancak buna rağmen aradığı nitelikli personeli bulamamıştır. Meslek kurslarına katılım düşük Diğer taraftan, işsizlik oranının bu kadar yükse olmasına rağmen, nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla düzenlenen meslek edindirme kurlarına katılımın düşük olması da hayli düşündürücüdür. Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in, 10.000 kişilik kayıt bekledikleri meslek edindirme kurslarına sadece 750 kişinin başvurduğunu, kursa başvuranların önemli bir bölümünün de seçmelere katılmadığını açıklaması bir durum tespiti niteliğindedir. Yine, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun, bugüne kadar 76 kurs açtıklarını, ancak yeterli kursiyer bulamadıklarını ifade etmesi ve “Oda olarak açtığımız kurslardan 5’i yeterli kursiyer başvurmadığı için iptal edildi. Hem işsiz olup, hem iş beğenmeme konusunda işsizlik sigortası ve yeşil kart uygulamasının etkisi olabilir” açıklaması da benzeri yakınmalar içermektedir. Sorumluluk lazım Hangi koşullarda olursak olalım; işverenler olarak bizler istihdam yaratarak üstlendiğimiz görev ve sorumluluğun bilincindeyiz, bu bilinçle hareket etmeyi de sürdüreceğiz. Ülkemizin kalkınması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çalışanlarımızla el ele vereceğiz. Ancak, istememize rağmen ülkemiz içinden temin etmekte zorlandığımız işgücünün sağlanması konusunda ilgili kesimlerin de sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim ki, serbest piyasa ekonomisi koşullarında ekonominin temel dengesini sağlayan unsur arz ve talep dengesidir. Bunun işgücü piyasası açısından da böyle olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.” 25 MAKALE Bursa İşgücü Piyasası verileri umut veriyor İ ş gücü arzı ile işgücü talebinin izeğitimi (stajyer) istihdamı sayıları da lenmesi, yönlendirilmesi ve degelecek için sevindirici ve umut vericinetlenmesi, işgücü eğitimleriyle iş dir. gücünün mevcut niteliklerinin gelişti2009’da firmalarımız 11 stajyer istihrilmesi, yeni vasıflar edinilmesi, çalışma dam ederken, ekonomik gelişmelere paimkanlarının artırılması ve iyileştirilralel olarak 2011’in ilk 8 ayında artarak mesiyle görevli olan Bursa Valiliği ve stajyer sayısı 218’e yükselmiştir.2011 yılı İŞKUR İl Müdürlüğünün; 2011 yılı sonuna kadar ise stajyer istihdamının işgücü piyasası verileri, 2010-2009 yılı 250’yi geçeceği gözlenmektedir. verileriyle karşılaştırıl5-İşgücü Talebi dığında; 2012 yılının is(Açık İş Sayısı) Arttihdam gücünde olumlu maktadır: 2009’da gelişmeler yaşanacağı açık iş sayısı 5.746 görülmektedir. iken 2010’da açık iş 1-İş Arayanların Sasayısı 11.780, 2011 yısı Hızla Azalmaktayılının daha ilk 8 dır: 2009 yılında iş araayında 22.223’e yükyan sayısı 61.505 iken selmiştir. Bu eğilim; 2010 yılında 41.000’e bize işgücü talebinin düşmüş, 2011 (ilk 8 ay) artmasının, istihdam yılsonuna kadar 30.000’e alanının genişlendüşeceği öngörülmektemesinin, ekonomik dir. sektörlerimizin iyi2-İşsizlik Ödeneğine leşmesinin olumlu Başvuru Sayısı Azalbir tezahürü ve açık Şahabettin HARPUT maktadır: Ekonomide bir yansımasıdır. Bursa Valisi sektörel sıkıntılara çö- İş arayanların züm için; hükümetimizce destek olarak azalması, işsizlik ödeneği başvurularıöngörülen işsizlik ödeneği başvuruları, nın azalması ile birlikte staj imkanlarıfirmaların durumlarındaki iyileşmelere nın artması, işe yerleştirme miktarının paralel olarak hızla azalmaktadır. artması, açık işlerin yani işgücü talebiŞöyle ki; 2009’da işsizlik ödeneği başnin çoğalması; başka bir ifadeyle işgücü vuru sayısı 45.838 kişiyi kapsıyor iken; piyasasındaki bu olumlu gelişmeler; ili2010’da başvuru sayısı 27.558’e düşmiz ekonomisinin daha iyiye gittiğinin, müştür. 2011 (ilk 8 ayda 19.858 olup) 2008 ekonomik krizinin olumsuz etkiyılsonuna kadar 20.000 olacağı görüllerinin silindiğinin ve ekonomik büyümektedir. 45.000’lerden 20.000’lere meye geçildiğinin de bir göstergesidir. düşmesi ilimiz ekonomisi için oldukça - Bu olumlu ve memnuniyet verici memnuniyet verici bir gelişmedir. tablo ışığında;özellikle işsiz vatandaşBu kanaati; işsizlik ödeneği başvurularımızın artan açık işlerin özelliklelarının sayısal değişimi de aynen desteklenmektedir. (2009’da 32.795, 2010’da 19.231, 2011(ilk 8 ay) 12.167’dir.) 3-İşe Yerleştirme Sayıları Artmaktadır: 2009’da 3.589 kişi işe yerleştirilmişken, 2010’da 8.251 kişi, 2011’in daha ilk 8 ayında 11.435 kişi işe yerleştirilmiştir. İşe yerleştirme sayılarındaki artış kurumsal çalışmalarda bir etkinliğin artışı yanında, yerleştirilecek iş alanının ve iş imkanlarının artmasıyla doğru orantılıdır. 4-İşbaşı Eğitimi (Stajyer) Sayıları Artmaktadır: Firmalarımız işbaşı 26 rine göre kendilerini hazırlamak için İŞKUR’un meslek eğitimlerinden ve işgücü eğitim programlarından özellikle yararlanmaları önem taşımaktadır. - İŞKUR; işgücünün vasıflarını artırmaya, yeni vasıflar edindirmeye yönelik birçok eğitim imkanları sunmaktadır. Bu konuda vatandaşlarımızın bilgilendirilmesinde yarar vardır. İşgücü Eğitim Kursları a) İstihdam Garantili Kurslar: Kuruma kayıtlı işsizlerin işgücünün ihtiyaç duyduğu mesleklerde yetiştirilmesini, geliştirilmesini ve bu eğitimler sonucunda katılanların en az yüzde 50’sinin özel sektör işyerlerinde istihdam edinilmesini sağlayan kurslardır. b) İşgücü Yetiştirme Kursları: Kuruma kayıtlı işsizler ile işsizlik ödeneği alanların işgücü piyasasının özellikle ihtiyaç duyduğu mesleklerde, Halk Eğitim Merkezleri ve İŞKUR işbirliği ile eğitilmesini amaçlayan kurslardır. c) UMEM (Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Kursları): Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) arasında 23 Haziran 2010 tarihinde imzalanan protokol ile adlandırılan Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi (UMEM), nitelikleri yetersiz olan ya da teknolojik değişimler sonucu nitelikleri güncelliğini yitiren işsizlerimiz için iş bulma imkanı, nitelikli insan kaynağı bulamadığı için verimsiz çalışan şirketlerimiz için rekabet gücü kazanma imkanı sağlayan uzun soluklu bir beceri MESLEKİ EĞİTİM kazandırma ve iş edindirme planlamasıdır. d) Özürlü ve Eski Hükümlülere Yönelik Kurslar: Özürlülere, hükümlü/ eski hükümlülere yönelik gerçekleştirilen mesleki eğitim ve rehabilitasyon programları. İşgücü Eğitim Programları a) İşbaşı Eğitim Programları: Kuruma kayıtlı işsizlerin firmalarda işbaşı eğitimleri yoluyla teorik bilgilerini pratikte uygulama imkanı bulmasını, mesleki becerilerini güçlendirilmesini sağlayan, en az 5 çalışanı bulunan özel sektör işyerlerinde, azami 6 ay uygulanan programlardır. b) Uygulamalı Girişimcilik Eğitim Programları: Kendi işini kurmak isteyen kişilerin kurmak istedikleri işin iş planlarını geliştirmelerini sağlamak amacıyla yapılan kurumsal ve uygulamalı eğitim programlarıdır. (Eğitim, ana modüller ve destek modüllerinden oluşur. Sınıf içi eğitimler atölye çalışmaları ile desteklenir.) c) Toplum Yararına Çalışma Programları: İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde işsizlerin kısa süreli istihdam ve eğitimini amaçlayan, doğrudan veya yüklenici eli ile toplum yararına bir iş ya da hizmetin gerçekleştirilmesini sağlayan azami 6 ay uygulanan programlardır. 2011 yılından itibaren belediye mücavir alanları dışında ağaçlandırma ve çevre düzenleme faaliyetlerinde toplum yararına çalışma programları uygulanmaktadır. Eğitime katılan kursiyerle; Her kurs günü için günlük 15.- TL cep harçlığı ödenmektedir. Ayrıca, İş ve Meslek Hastalık Primi ve Genel Sağlık Sigortası ödemeleri de İŞKUR tarafından karşılanmaktadır. İşsiz vatandaşlarımızın, bu eğitim imkanlarından mutlaka yararlanmaları; hem kendileri, hem ilimiz, hem ülkemiz yararınadır. BTSO Yeniceabat Mesleki Eğitim Kampusu BUTGEM’de yeni eğitim dönemi başladı D OSAB tarafından bölge sınırları içindeki 37 dönümlük arazi üzerinde 2005 yılında temelleri atılan ve 2009 yılından itibaren BTSO ile ortak yönetilen eğitim vakfı tarafından yönetilen Bursa Tasarım ve Teknoloji Geliştirme Merkezi (BUTGEM) 2011-2012 Eğitim Dönemine 10 Ekim’de başladı. Yeni dönem kurslarına meslek edinmek isteyen gençlerden yoğun talep gerçekleşti. Meslek edindirme ve geliştirmeye yönelik 23 farklı alandaki ücretsiz kurslara bin 350 kişi başvuruda bulundu. Kurslara 524 kişi kabul edildi. Başvuruların bu denli artmasının temel sebebi BUTGEM mezunlarının iş dünyası tarafından istihdamda tercih edilmesi. Kurslarda gündüz saatlerinde meslek edindirme kursu olarak; sac metal kalıp tasarımı, makine tasarımı, CNC freze operatörlüğü, CNC operatörlüğü, CNC sac şekillendirme operatörlüğü, plastik enjeksiyon operatörlüğü, boya baskı desen tasarımı, jakarlı ve armürlü dokuma kumaş desinatörlüğü, moda tasarımı, otomasyon sistemleri, otel resepsiyonistliği, kuaförlük ve yazılım uzmanlığı branşlarında eğitim verilecek. Akşam saatlerindeki meslek geliştirme kursları ise sac metal kalıp tasarımı (IBMCatia), CNC operatörlüğü, CAD CAM 1 (Topsolid- Autocad), CAD CAM 2 (Solidworks- Solidcam), jakarlı ve armürlü kumaş dokuma desinatörlüğü (NedGraphics), konfeksiyon kalıp tasarımı, tekstil desen tasarımı (photoshop), otomasyon sistemleri, satış pazarlama ve ön muhasebe ve web tasarımı konularında olacak. BTSO Mesleki Eğitim Kampusu kapılarını açtı B ursa'nın ortak fayda kuruluşu Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Yeniceabat’ta inşaa edilen BTSO Mesleki Eğitim Kampusu, 19 Eylül’de kapılarını açtı. Toplam 2.160 öğrenci kapasiteli Kampusteki Turizm Otelcilik Lisesi, Kız Teknik ve Meslek Lisesi ile Teknik Endüstri Meslek Lisesi’nde 300 öğrenci 2011-2012 eğitim-öğretim dönemine başladı. Temeli 6 Haziran 2010 tarihinde Başbakan Reep Tayyip Erdoğan tarafından atılan Kampus ile nitelikli insan gücü yetişmesi konusunda önemli bir adım atılmış oldu. BTSO Mesleki Eğitim Merkezi Osmangazi'ye bağlı Yeniceabat'ta Milli Eğitim Bakanlığı'na 80 bin metrekarelik alanda, yaklaşık 20 milyon TL'ye mal oldu. Kampusta 3 katlı Uygulama Oteli de yer alıyor. 27 KONUK YAZAR Atilla GÜLSAR / Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Eğitimde Bursa B ursa’nın geleceği ile ilgili hayal ve hedeflerimizi belirtmeden önce Bursa’nın eğitimde hangi konumda olduğunu ve hali hazırda yürütülen faaliyetleri aktarmakla başlamayı uygun buluyorum. İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak faaliyet konumuz olan eğitimin her safhasında gerçekleştirilen çalışmalar, hazırlanan stratejik planda belirlenen hedeflere uygun bir şekilde yürütülmektedir. 467 bin öğrenci eğitim görüyor Bursa İlimiz resmi 568 ilköğretim okulumuzda 315.382 öğrenci, özel 27 ilköğretim okulunda 9.983 öğrenci, resmi 157 ortaöğretim okulumuzda 137.960 öğrenci, özel 31 ortaöğretim okulumuzda 3.554 öğrenci olmak üzere, 783 ilk ve ortaöğretim okullarımızda toplam 466.879 öğrencimiz öğrenim görmektedir. 12 bin derslik var Okullarımızda 12.647 derslik mevcuttur. Amacımız öğrencilerimizi üst öğrenime hazırlayıcı, başarılı ve uygun bir öğrenim görmelerini sağlamaktır. Bu şekilde öğrenen, gelişen ve yenilikçi olan dinamik bir eğitim öğretim ortamı oluşur. Öğrencilerinizin ve çocuklarımızın hayata hazırlanacakları beceriler kazanmalarını sağlayan bir eğitim sunarak, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin kapasiteyi tam kullanacak şekilde eğitim öğretime erişimleri sağlanmak esastır. YGS ve LGS’de Bursa 17. 2011 yılında yapılan YGS ve LGS sınav ve yerleştirmelerde Bursa ilimiz ilk 20 içinde 17. sırada bulunmaktadır. 28 rinde, il millî eğitim müdürlüklerinin Başarının artırılması amacıyla AR-GE iş birliğinde yürütülen sporda başarılı, ve Eğitim Öğretim Bölümü işbirliğinmaddi imkânsızlık içinde bulunan orta de ‘Hep Birlikte Başarılı Olalım Proöğretim kurumları 9, 10, 11. sınıf öğjesi’ yürütülmektedir. Öğrencilerimizin rencileri arasından valiliklerce seçilen eğitim-öğretim yılı boyunca elde ettiği 81 yıldız gencimizin eğitimine destek kazanım ve bilgilerini kullanabilmesini, olunan bir sosyal sorumluluk projesidir. günlük hayatta uygulama yapabileceği becerilerinin ölçülmesi Bursa Okul Öncesi Eğitimde Mevcut Durum amacıyla Geri Kazanım Okullar Okul Şube Öğrenci Sınavları yapılmaktadır. Bağımsız Anaokulları 37 285 6.587 Demokrasi Eğitiİlköğretim Okulları mi ve Okul Meclisleri 447 837 16,366 Bünyesindeki Anasınıfları kapsamında 8. DöOrtaöğretim Okulları 20 47 795 nem Türkiye Öğrenci Bünyesindeki Anasınıfları Meclisi Başkanımız Toplam 504 1.169 23.748 ilçelerimiz ile koordiOkullaşma Oranı (2010-2011) %36.19 neli bir şekilde çalışaBu yıl bu projeden 4 öğrencimiz yararrak, bu çalışmalarını Ankara’ya giderek lanmaktadır. Yükseköğretime yerleşmiş TBMM’de dile getirmiştir. Ayrıca eğiolan öğrencilerimize de bu proje kapsatim öğretim çağında olup da yaşıtlamında destek verilmektedir. rından sınıfça geride kalmış öğrenciler, Bu çalışmalar kapsamında, eğitim okula gönderilmeyen kız öğrenciler, öğretim hizmetini talep eden bütün biYSÖP (Yetiştirici Sınıflar) Programı kapsamında eğitim öğretime kazandıreyler için ihtiyaç duydukları şekilde ve rılmıştır.. etkilenen herkesin mutluluklarını sağla81 İlden 81 Yıldız Eğitim Projesi, yarak nitelikti eğitim öğretim hizmetini Sayın Hayrünnisa Gül’ün himayelesunmak hedeflenmektedir KONUK YAZAR Okul öncesi eğitim İlimizde okul öncesi eğitimle ilgili gerçekleştirdiğimiz faaliyetler, okul öncesi eğitimin zorunlu olacağı 20122013 eğitim öğretim yılında tüm öğrencilere eğitim verebilme hedefiyle sürdürülmektedir. Yapılan çalışmalar Bursa 2011-2012 eğitim-öğretim yılında okul öncesi zorunlu pilot uygulamasına alınmıştır. Bu kapsamda 16 derslikli 4 bağımsız anaokulu ve 110 ana sınıfı ilave edilmiştir. 20112012 eğitim-öğretim yılında 8 derslik 20 bağımsız anaokulu ve 91 anasınıfı açmayı planlamaktayız. Amacımız bünyesinde anasınıfı bulunmayan ilköğretim okulumuzun kalmamasıdır. Etkin ve kaliteli bir okulöncesi eğitim hizmeti verilebilmesi için her ana sınıfına kabul edilen çocuk sayısını 25’i geçmemesine özen göstermekteyiz. Mevcut anasınıflarında ikili eğitim yapmak suretiyle daha fazla çocuğun okul öncesi eğitim almasını hedefliyoruz. Çocuk sayısı 10’un altındaki köylerde çocuklarımızı taşımalı sistemle en yakındaki anasınıfına taşınmaları planlanmaktadır. Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirilmesi kapsamında ilimizde bulunan mobil anaokulların (Gezici anaokulu) sayısı ikiye çıkarıldı.Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma anlamında Yıldırım Belediyesi arasında yaptığımız protokol gereği 7 mahalle konağında toplam 1330 çocuk okul öncesi eğitimden faydalanmıştır. Yaz okulu ve Yazın da Gülen Minik Yüzler Projesi kapsamında 20112012 eğitim-öğretim yılında okul öncesi eğitimi almamış 1115 çocuğa eğitim verilmiştir. Bünyesinde anaokulu olmayan veya yetersiz bulunan ilköğretim okullarının bahçelerine bir prefabrik (125 m2 iki sınıflık) anasınıfı yapım projesi çerçevesinde 27 prefabrik anasınıfı yapmayı hedeflemekteyiz. Yapılan ve yapılacak çalışmalarla okul öncesi eğitimin zorunlu hale geleceği 20122013 eğitim-öğretim yılında ilimizde okul öncesi eğitim almayan çocuk kalmayacaktır Mesleki eğitim İlimizdeki mesleki ve teknik okullar ve bağlı bulundukları genel müdürlüklerle yaygın eğitim kurumlarının sayısal bilgileri şöyledir: Kurum Okul Öğrenci Erkek Teknik Öğretim Gn. Md. 31 41.108 Kız Teknik Öğretim Gn. Md. 20 15.533 Ticaret ve Turizm Öğretimi Gn.Md. 17 15.812 6 2.080 Sağlık İşleri Dairesi Bşk. 10 Mesleki Eğitim Merkezleri gidemeyecek kadar ağır düzeydeki özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilere evde eğitim hizmeti verilmektedir. 3.995 Çırak 1.978 Kalfa İlimiz özel eğitim okul kurum ve Toplam 84 80.506 sınıflarında 6298 2010-2011 Eğitim-Öğretim yılında öğrenciye hizmet veİlimize bağlı 17 İlçe Halk Eğitimi Merkezi rilmektedir. Müdürlüklerinde açılan kurslar İlimiz özel eğitim okul ve kurumları, gerek çeşitliliği 1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursları Kurs Sayısı Katılan Kadın Katılan Erkek gerek hizmet kalitesi gerekse 398 5.814 1.917 sayıları değerlendirildiğinde ilimizin ülkemizde en ön sı Mesleki ve Teknik Kurslar Kurs Sayısı Katılan Kadın Katılan Erkek ralarda yer aldığı görülmek 826 8.760 8.183 tedir.. Çalışmalarımız birçok ilimize örnek olmaktadır. Genel Kurslar Kurs Sayısı Katılan Kadın Katılan Erkek Eğitim Her Engeli Aşar Pro 2.814 35.083 17.940 jesi kapsamında Valiliğimiz Cumhurbaşkanlığınca iki yıl üst üste Ayrıca ilimizde 2010-2011 Eğitimödüllendirilmiştir. Öğretim yılında; 12.480 Açık İlköğreAncak; iç göç, nüfus artışı, yapılan tim, 13.784 Lise, 10.053 Mesleki Açık çalışmalar ile ailelerin bilinçlenmesi, Öğretim Lisesi öğrenci bulunmaktadır. son yıllarda devletimizin özel eğitime ihtiyacı olan öğrencileri ücretsiz taşımaÖzel eğitim karnemiz sı ve özel eğitime ihtiyacı olan bireylere İlimizde özel eğitim gerektiren daha fazla ödenek ayırması, bu konulaöğrencilerin tanılamalarını ve yönlenrın basında yer alması nedenleriyle evde dirmelerini yapan ve vatandaşlarımızı saklı olan engelli bireyler eğitim sistebu konuda bilgilendiren Osmangazi, mine dahil olmakta ve her geçen gün Yıldırım, Nilüfer, İnegöl ve Gemlik İlyeni özel eğitim kurumlarına ihtiyaç çelerinde olmak üzere 17 ilçeye hizmet artmaktadır. veren 5 rehberlik ve araştırma merkezi Özel eğitim alanında gerçekleştirbulunmaktadır. diğimiz tüm bu çalışmalarla birlikte Otistik çocuklar için 2 otistik çodevam eden çalışmalarımız ve hedeflecuklar eğitim merkezi ve iş eğitim merrimizde şöyle sıralanabilir. kezi, orta ve ağır düzey zihinsel engelliler için 4 eğitim uygulama okulu ve iş eğitim merkezi mevcuttur. İşitme engelli öğrenciler için 1 işitme engelliler meslek lisesi, 2 işitme engelliler ilköğretim okulu, ilköğretimi bitiren hafif düzey zihinsel engelli öğrenciler için 3 iş okulu, ilköğretim çağındaki hafif düzey zihinsel engelli öğrenciler için 3 ilköğretim okulu ve iş okulu, uzun süreli tedavi gerektiren ve hastanede yatan öğrenciler için 2 hastane ilköğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca; üstün yetenekli öğrencilerin bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak üzere İlimizde Osmangazi ve Mustafakemalpaşa İlçeleri’nde 2 bilim sanat merkezi; özel eğitim okul ve kurumlarına erişemeyen öğrenciler için 120 ilköğretim okulunun bünyesinde özel eğitim sınıfı bulunmaktadır. Zorunlu eğitim çağında olup okula Devam eden çalışmalar: - Mustafakemalpaşa İlçesi’nde rehberlik ve araştırma merkezi açılması - Osmangazi İlçesi’nde hayırsever iş adamı Aziz Torun ve Valiliğimiz arasında yapılan protokol çerçevesinde özel eğitime ihtiyacı olan öğrenci ve bireyler için çeşitli özel eğitim okul ve kurumunu kapsayan eğitim kampüsünün yapımı - Şevket Yılmaz Hastanesi bünyesinde hastane ilköğretim okulu açılması çalışmaları - Başbakanlık Özürlüler İdaresi tarafından sağlanan kaynakla “Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilerin Okul/ Kuruma Ücretsiz Taşınması” projesine, öğrenim çağında olmasına rağmen eğitimlerine hiç başlayamamış veya yarım bırakmış özel eğitime ihtiyacı olan öğrenci ve bireylerin eğitimlerine devam edebilmeleri amacıyla Sayın Hayrünisa 29 KONUK YAZAR GÜL’ün himayelerinde “Eğitim Her Engeli Aşar” projesi çalışmaları - Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin ailelerini bilgilendirmek amacıyla “Fidanlarımızın Geleceği İçin Elele” Projesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında faaliyete geçirilecektir. Hedef: - Mustafakemalpaşa İlçesi’nde bir rehberlik ve araştırma merkezi, bir iş okulu - Osmangazi İlçesi’nde bir yatılı görme engelliler ilköğretim okulu, bir eğitim uygulama okulu ve iş eğitim merkezi ve bir iş okulu - İnegöl İlçesi’nde bir iş okulu - Gemlik İlçesi’nde bir eğitim uygulama okulu ve iş eğitim merkezi ve bir iş okulu, - Rehberlik ve araştırma merkezi olmayan ve şehir merkezine uzak olan Keles, Harmancık, Büyükorhan ve Orhaneli ilçelerinin topluca yararlanabileceği rehberlik ve araştırma merkezinin açılması. Rehberlik hizmetleri İlimiz Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, İnegöl ve Gemlik İlçeleri’nde bulunan rehberlik ve araştırma merkezlerinde özel eğitim hizmetlerinin yanı sıra rehberlik hizmetleri de verilmektedir. Rehberlik ve araştırma merkezleri okul rehberlik servisleri ile işbirliği içinde çalışmaktadır. Psiko-sosyal sorunları olan öğrenci ve ailelerine psikolojik danışmanlık desteği verilmektedir. Ayrıca travmatik olaylara müdahale etmek amacıyla il ve ilçe psiko-sosyal ekipleri oluşturulmuştur. Rehberlik ve araştırma merkezleri kendilerine bağlı ilçelerdeki okullara ziyaretler yaparak çeşitli konularda eğitimler vermektedirler. İlimizde 480 rehber öğretmen görev yapmaktadır. Rehber öğretmen başına yaklaşık 1000 öğrenci düşmektedir. Bakanlığımızın hazırladığı Ulusal Mesleki Bilgi Sistemi üzerinden öğrencilerin ilgi yetenek, beceri ve diğer özelliklerinin tespit edilmesi ve üst öğrenime ve mesleğe yönlendirilmesi, rehberlik ve araştırma merkezleri ve okul rehberlik servisleri tarafından yapılmaktadır. 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında mahkemelerce suça sürüklenen çocuklar ve ailelerine verilen danışmanlık tedbiri kararları İlimiz rehber öğretmenlerince başarıyla uygulanmaktadır. Eğitim ortamlarında şiddetin önlenmesi çalışmaları her yıl hazırlanan il eylem planı kapsamında devam etmektedir. Okullarda güvenlik Okullarda güvenli ortamın sağ- lanması çalışmalarında Emniyet Müdürlüğü ile işbirliğine gidilerek ilimiz ve ilçelerimizde kurullar oluşturulmuş olup bu kurullar hey ay toplanarak okul ve çevresinin güvenliği için alınacak tedbirleri raporlaştırmaktadır. Raporlar okullarımıza gönderilerek uygulanması sağlanmaktadır. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında İlimiz okullarının çevrelerinde 199 polis memuru irtibat görevlisi olarak görevlendirilmiştir. Rehber öğretmenlerimizce 7 ile 19 yaş arası öğrencilerin ailelerine 7-19 Yaş Aile Eğitimleri düzenlenmektedir. Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile Müdürlüğümüzün işbirliğinde “Anne Destek Programı” çerçevesinde eğitici eğitimi almış rehber öğretmenlerimiz tarafından ailelere eğitim verilmektedir. Müdürlüğümüz ile Emniyet Müdürlüğü işbirliğinde hazırlanan Kozadan Kelebeğe Güvenle Geçiş Projesi kapsamında Çevreden gelebilecek tehlikeler ve alınması gereken tedbirlerGençliğin zararlı akım ve faaliyetlerden korunması- Madde kullanımının zararları ve talep azaltımı-Toplum düzeni ve trafik bilincinin oluşturulması- İyi vatandaş, dürüst insan, topluma faydalı birey, toplum düzenine ve kurallarına uyma konularında okullarımızda konferanslar yapılmıştır. Bursa Emniyet Müdürlüğü KOM Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde 2005 yılından buyana faaliyet gösteren Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi’nde 23 branşta mesleki ve teknik eğitim veriliyor. BUTGEM mezunları işgücü piyasasında aranılan niteliklere sahip oluyor. 30 KONUK YAZAR Şube Müdürlüğünce hazırlanan “Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadele Bursa İl Eylem Planı (2009-2012)” doğrultusunda Müdürlüğümüzce “Madde Bağımlılığının Önlenmesi İl Eylem Planı” hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Müdürlüğümüz ile İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğinde 23-24 Mayıs 2011 tarihlerinde 37 rehber öğretmene, “Madde Bağımlılığı ile Mücadele Amaçlı Anne-Babaları Bilgilendirme ve Öğrencilere Sorun Çözme Becerileri Kazandırma” konulu eğiticilerin eğitimi semineri verilmiştir. 8 yılda 243 milyon TL’lik hayırsever yatırımı yapıldı Eğitime %100 Destek projesinin başladığı 2003 yılından bu yana hayırsever kişi ve kuruluşlarla imzalanan 103 protokolle 1.681 derslik, 79 derslik dışı bina yapımı gerçekleştirilmiştir. Gerçekleşen bu yatırımların toplam yaklaşık maliyeti 242.974.000,00 TL dir. Kampanya kapsamında öne çıkan bazı projelerimiz; 1. Hayırsever Nihat Aslanoba tarafından yapılacak Sağlık Meslek Lisesi: 15 bin metrekare arsa üzerine 32 derslikli sağlık meslek lisesi öğretim binası. 80 öğrencilik pansiyon binası, anahtar teslimi inşa edilecek. Maliyeti 6.000.000 TL. 2. Hayırsever Nihat Aslanoba tarafından yapılacak Turizm Otelcilik Meslek Lisesi: 12 bin 435 metrekare arsa üzerine, Nihat Aslanoba Anadolu Otelcilik ve Turizm meslek Lisesi öğretim binası (360 öğrencilik). 180 öğrenci kapasiteli pansiyon binası. 90 yataklı uygulama oteli anahtar teslimi inşa edilecek. İnşaata başlanmış olup hızla devam etmektedir. Maliyeti 11.000.000 TL. 3. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yaptırılan olan BTSO Mesleki Eğitim Kampusu: 3 adet 720 öğrenci kapasiteli 24 derslikli okul binası, 1 adet Turizm Otelcilik Uygulama Oteli, 1 adet 120 öğrenci kapasiteli kız öğrenci yurdu, 1 adet 180 öğrenci kapasiteli erkek öğrenci yurdu, 1 adet kapalı spor salonu, 1 adet çok amaçlı salon, Ortak Alanlar (Atölyeler, Laboratuarlar, Kütüphane v.b), 1 adet kantin binası. 2011 ve 2012 eğitim öğretim yılında eğitim öğretime açılmıştır. Maliyeti 20.000.000 TL. 4. Türkiye’de bir ilk; Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Kampusu: 720 öğrenci kapasiteli 24 derslikli okul binası, 720 kişi kapasiteli spor salonu, 560 kişilik çok amaçlı salon, 300 öğrenci kapasiteli yurt, 4 daireli lojman, Makine, Elektronik, Motorlu Taşıtlar, Metal, Otomasyon, Bilişim Atölyeleri. 2010-2011 eğitim öğretim yılında hizmete verilmiştir. Maliyeti 25.000.000 TL. Yapımı devam eden ve 2011-2012 eğitim-öğretim yılında hizmete verilmesi planlan okullarımız ve hale hazır durumları ise şöyledir: Gelecek adına ümitliyiz Yukarıda verdiğimiz bilgilerden de 2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDA HİZMETE VERİLMESİ PLANLANAN OKULLAR Sıra İlçe Okulun Adı Derslik 1 Gemlik Ticaret Meslek Lisesi 32 2 Gemlik Anadolu Lisesi 32 3 Gürsu Ali Firdevs Lizör İ.Ö.O. 18 4 Mudanya Ali İhsan Çilingiroğlu İ.Ö.O. 18 5 Nilüfer Odunluk Fen Lisesi 16 6 Nilüfer Özlüce Mah. İ.Ö.O. 24 7 Nilüfer Özlüce Mah.Anadolu Lise 24 8 Nilüfer Beşevler Çamlıca Mah. Anadolu Lise 32 9 Nilüfer Hüsnü Züber İ.Ö.O. 24 10 Nilüfer Ataevler Nesrin Fuat Bursalı İ.Ö.O. 32 11 Nilüfer Balat Mah. Anaokulu 100 öğr. 4 12 Nilüfer Mehmet Aras İ.Ö.O. 24 13 Osmangazi Yenibağlar İ.Ö.O. 32 14 Osmangazi Küçükbalıklı Mah. Ahmet ÇABUK İ.Ö.O. 24 15 Osmangazi BTSO MEK EML 24 16 Osmangazi BTSO MEK KML 24 17 Osmangazi BTSO MEK AOTML 24 18 Osmangazi Küçükbalıklı Mah. Anaokulu 100 öğr. 4 19 Yıldırım 75. Yıl Mah. Anaokulu 100 öğr. 4 Durumu Teknik raporla açıldı Teknik raporla açıldı Teknik raporla açılıyor Teknik inceleme yapıldı Açılış onayı alınacak Teknik inceleme ile açıldı Teknik inceleme ile açıldı Teknik inceleme ile açıldı Teknik inceleme ile açıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Teknik inceleme ile açıldı Teknik inceleme ile açıldı Teknik inceleme ile açıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul aşamasında Geçici kabul yapıldı görüleceği gibi Bursa olarak eğitimöğretimin tüm dallarında faaliyetler sürdürmekteyiz. Sürdürülen tüm bu faaliyetler ilimizin yoğun göç aldığı gerçeği de göz ardı edilmeden değerlendirildiğinde sınıflardaki öğrenci sayısının 35’ler seviyesine indirilmesi, okul öncesi okullaşmanın bugün için %36’lar seviyesini bulması, %60’ları geçen mesleki eğitim ağırlığına rağmen eğitim kalitesinin yükselmesi ve mesleki eğitimde branşlaşmaya doğru giden yolda ilklerin ilimizde başlaması (BTSO Mesleki Eğitim Kampüsü inşaatı, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Otomotiv Meslek Lisesi, Has Asansör Meslek Lisesi), Eğitime %100 Destek Projesinde ilimizin 103 protokolle 1.681 derslik, 79 derslik dışı bina yapımı ile ilk sırada bulunması gibi başarılar gelecek adına bizi ümitlendirmektedir. Eğitim sistemimizin ezbercilikten sıyrılarak olması gereken ‘öğrenme’ temeline oturtulması, ilköğretimde ikili eğitim sisteminden tekli eğitim sistemine geçmemiz, ortaöğretimde genel liselerin yerini Anadolu liselerinin alacak olması, ülkemizin gelişmişlik düzeyinin artmasıyla birlikte doğu illerimizin batı illerimizin imkânlarına kavuşmasıyla göçün en aza indirilmesi ülkemizin yarınları adına ümitlenmemizin başlıca unsurlarıdır. Devletimizin genel bütçenin en büyük dilimini eğitime ayırmasıyla geçekleştirilen hizmet artışı, eğitim ordumuza her yıl dahil olan on binlerce eğitim neferi, FATİH Projesi gibi bilişim teknolojisinden azami derecede faydalanmayı sağlayacak projeler, yeni ve modern okul ve dersliklerin inşası çağı yakalama adına ülkemizin kararlılığını göstermektedir. Yüksek öğrenimde açılan yeni üniversiteler, özellikle de özel teşebbüs tarafından kurulan özel üniversiteler, eğitimde toplumu oluşturan tüm kesimlerin işi sahiplenmesi adına umut vericidir. Yeni açılan ilk-orta ve yüksek okullarla eğitim çeşitliliği ve alternatiflerin çokluğu sınava dayalı öğrenci seçme yöntemlerini ortadan kaldıracak. İnanıyorum ki çok kısa bir zaman içerisinde gençlerimiz istek, bilgi, kabiliyet ve becerilerinin sonucu olarak birçok alternatif arasından kendilerine en uygun eğitimi imtihansız girecekleri eğitim kurumlarında alabileceklerdir, Bu alternatif çokluğu dershaneleri de özel ilk-ortaöğretim kurumuna dönüşme sürecini başlatacaktır. 31 DOSYA Türk Otomobili için düğmeye basıldı Her şey Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, TÜSİAD’ın Ocak ayındaki genel kurulundaki ‘Artık yerli otomobilimizi üretelim’ sözleriyle başladı. Devrim, Anadol gibi deneyimlerin ardından otomotiv sektöründe büyük mesafeler kat eden Türkiye’de hemen herkes ‘yaparız’ dedi. Ekim ayına gelindiğinde OSD, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e bir rapor sundu. Konuşmalar artık daha somut bir zemin üzerinde yapılmaya başlandı. İşte 2011 yılında Türk Otomobili üretimi için yaşanan sürecin özeti… O tomotiv sektöründe son yıllardı hızlı ve büyük bir yol alan Türkiye, Devrim ve Anadol gibi deneyimlerin ardından, 2011 yılında bir kez daha kendi markası ile otomobil üretimini tartışmaya başladı. Bu tartışmayı başlatan ise Başbakan Recep Tayip Erdoğan oldu. Erdoğan, Ocak ayındaki TÜSİAD’ın 41. Genel Kurulu’nda konuyu gündeme getirdi. Her şey Başbakanın bu sözleriyle başladı Başbakan Erdoğan, tümüyle yerli yapımı Türk marka otomobil talebini kürsüdeki konuşmasında açıkça ifade etti. Erdoğan o konuşmasında şöyle dedi; “”Geçen akşam Sayın Koç'a dedim, 'Artık soyadınız gibi bir markayla Türk otomobilini gerçekleştirelim. Yerli otomobilimizi üretelim ve dünyaya diyelim ki, 'Bak bu da artık bizim otomobilimiz'. Bunu başaralım. Burada 32 montajı yapılan otomobiller olmasın. Otomotiv sektörü içinde olan bütün babalar burada. Bu işi halledin. Ya hep beraber bir araya gelin yapın ya da biriniz yapın. Türkiye'ye ve Türk'e de bu yakışır.” Sektör temsilcilerinin ilk tepkileri Başbakanın bu çıkışının ardından sektör temsilcileri çeşitli görüşler açıkladılar. Sıcağı sıcağına yapılan ilk değerlendirmeler özetle şöyleydi: Koç Holding Başkanı Mustafa Koç: Yerli marka arabayı yapmak teknolojik olarak biraz imkan dışı gibi gözüküyor. Elimizden geleni yapacağız. Ama, dışarıdan görüldüğü kadar kolay bir iş değil. Hyundai ile ortak çalışan Kibar Holding Başkanı Ali Kibar: Çok zor bir şey değil. Yapanlar nasıl yaptı? Kamuoyunda da böyle bir beklenti var. Asgari 200 bin adedin altında olmayacak bir DOSYA üretim platformuyla yerli bir modelin lanse edilebilmesi mümkün. Uzun bir süredir yerli marka elektrikli otomobil konusuyla ilgilenen Brigh-twell Holding'in patronu Alphan Manas: Türk marka araba arzusunun kolayca uygulanabilmesi için iki yol bulunuyor. Avrupa ülkelerinin ortak üretim uçak markası olan Airbus modelini, Türkiye'nin liderliğinde ve Türkiye'de kurulacak bir fabrikada bazı Ortadoğu ülkelerinin ortaklığını da sağlayacak şekilde 'bölgesel üretim markası' oluşturulabilir. İkinci yol ise şu anda satışı gündeme gelen önemli küresel araba marklarından birisini satın almak. Nihat Ergün’ün devreye girişi İlk değerlendirmelerin ardından konuyu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün sırtlandı. Ergün, hemen her platformda konuya değindi. Açıklamalar ve görüşmeler yaptı. Ergün ilk açıklamalarında özetle şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye'de üretilecek yerli otomobilde en azından 3-4 model pazara çıkabilir. Bu modeller değişik ekonomik seçenekleri içerecektir. Orta gelir gruplarının kolayca ulaşabileceği daha geniş kitlelerin talep ettiği modeller olacaktır. Türkiye'nin teknoloji ve üretim kapasitesi yerli uçak ve otomobil üretmeye müsait. Bunların hepsi kademe kademe gerçekleştirilir. İmalatı Komitesi'nin Başkanı Hüseyin İleri, Bursa'nın otomotivde ileri bir şehir olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Motora kadar bütün parçaları üretebiliriz. Şu anda bile bir otomobil için gerekli parçaların yüzde 80'inden fazlasını karşılarız. Talep gelmesi durumunda bütün parçalar rahatlıkla üretilebilir. Bursa'da 500'ün üzerinde yan sanayi firması var ve hepsi de yerli araç için hazır. Yıllardır dünya markalarına hizmet veren Bursa, yüzde 100 yerli marka için elini taşın altına koymaya hazır. Alt yapımızla otomobilin en küçük vidasından kaportasına kadar tamamına yakınını üretmeye hazırız. Yeter ki, yerli otomobil için bize görev verilsin.” İller de harekete geçti Bakan Ergün’ün konuya yaklaşımı, hükümetin bu işi ne kadar istediğini göstermesi yerel dinamikleri de harekete geçirdi. Renault, Hyundai, Fiat ve Toyota gibi dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerine üretim yapan Türk işçisi, yerli otomobil için düğmeye basılmasını beklemeye başladı. Birçok şehirde cıvatadan, fara, koltuktan, vites kutusuna kadar otomobil için gerekli parçaların yüzde 90'ını Türk işçisi üretiyor. Gelişmiş otomotiv alt yapısıyla dikkati çeken Bursa, Kocaeli, Kayseri ve Konya gibi illerden göreve hazırız açıklamaları geldi. Kocaeli ‘uygun yer burası’ diyor Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Halil İbrahim Keleş de Türkiye'nin kendi otomobilini üretecek ve dünya pazarında markalaşacak güçte olduğunu söyledi. Kocaeli'nin hali hazırda Hyundai ve Honda'ya üretim yaptığını anımsatan Keleş, ''Yerli otomobilin üretilmesine uygun alt yapı ve birikime sahibiz. Kocaeli otomotiv sanayisinde rüşdünü ispat etmiştir. Yüzde 100 yerli otomobili üretmek için ülke olarak bütün gerekliliklere sahibiz. Sadece iyi bir organizasyon ve kararlı bir başlangıç gerekiyor. Kocaeli, uluslararası standartlarda lojistik merkezi olmasıyla da otomotiv sanayi için en uygun yer.” Bursa elini taşın altına koymaya hazır Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Motorlu Taşıtlar, Parça ve Aksamı Konya da çok istekli Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ise Türkiye'nin yerli araç üretme hedefine katkıda bulunmaya hazır olduklarını dile getirerek, şunları söyledi: ''Otomotiv yan sanayin- de Türkiye'nin en önemli motor supap, motor piston, dişli ve conta fabrikaları Konya'da bulunmakta. Özellikle oto kaloriferi, fren ve aksamları, hidrolik pompa, süspansiyon parçaları, oto cam ile döküm ve dövme parçalar başta olmak her türlü yedek parça ilimizde rahatlıkla üretiliyor. Konya, çok rahat otomotiv ana sanayi yatırımını kaldıracak bir yapıya da sahip.” Yaz sakin geçti, sonra OSD raporu Ergün’e sunuldu Yerli otomobil üretimi konusunda yaz ayları görünüşte daha sakin geçti. Bahardaki açıklamaların ardından herkes çalışmaya koyuldu, değerlendirmeler yapıldı. Nitekim sonbaharla birlikte konu yeniden alevlendi. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) tarafından hazırlanan yerli otomobil raporu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'e eylül ayı sonunda sunuldu. 8 aylık çalışma sonucu ortaya çıktı Bu raporun ardından Ergün, üretim miktarından fiyat aralığına kadar daha somut açıklamalar yaptı. Ergün, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında Türkiye'nin otomobil sektöründeki 50 yıllık deneyimi sonucunda yerli bir marka ve model oluşturma çalışmalarının başlatılmasını istediklerini söyledi. Türkiye'nin hem iç pazarının hem de dış şartlarda Türkiye'nin yükselen konumunun bu sektörde adım atmayı gerekli kıldığını anlatan Ergün, ''Bunun için ilk biraya geleceğimiz kişiler Türk otomotiv sektöründe sanayici olan arkadaşlarımızdı. OSD ile bir araya geldik. 8 aya yakın bir zamandır bu çalışmayı arkadaşlar sürdürdüler. Ayrıntılı bir çalışma yaptılar. Sonuç itibariyle teknik, yani tasarımdan üretim safhalarına varana kadar, A'dan Z'ye her şeyinin Türkiye'de üretileceği bir modelin veya onun biraz daha farklı modellerini... Nasıl bizim yan sanayimiz başka ülkelerin markalarına parça satıyorsa, bizim ortaya koyacağımız modele, markaya da başka ülkenin yan sanayisinden parçalar alabiliriz. Bunun ortaya çıkaracağı maliyetleri arkadaşlarımız çalıştılar.'' Konunun ikinci boyutunun pazarlama ve satış boyutu olduğunu anlatan Ergün, iç pazar, yakın pazarlar ve Avrupa pazarlarında bu otomobilin yer bulabilmesi için nasıl bir çalışma yapmak gerektiğini ve bunun maliyetlerinin de çalışmada yer aldığını söyledi. 33 DOSYA 20-25 TL’lik maliyet Üretilmesi planlanan otomobilin, pazarda en geniş kitlelere hitap eden bir otomobil olması üzerinde çalıştığını belirten Bakan Ergün, ‘’Yaklaşık 20-25 bin TL’lik maliyeti olan bir otomobilin üretimi, tasarımı, pazarlanması iç pazar açısından ortalama hesaba katıldı ve üretimle ilgili çalışmalar bu çerçevede yapıldı’’ diye konuştu. Bu çalışmanın bir fizibilite raporu olmadığına vurgu yapan Ergün, OSD başkanıyla ‘’bu iş neden yapılamaz’’ konusunda değil, ‘’bu çalışma nasıl yapılabilir’’ üzerinde konuştuklarını ve çalışmanın da bu çerçevede yapıldığını bildirdi. Ergün, ‘’’Arkadaşlarımız nasıl yapılabileceğine dair bir yol haritasını önümüze koymuş olacak, yaptıkları çalışmadan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum’’ dedi. Nihat Ergün: Gerçekleştirilebilir bir proje Bakan Ergün OSD tarafından hazırlanan rapordan, yerli otomobil projesinin ‘’gerçekleştirilebilir bir proje olarak’’ algıladıklarını söyledi. OSD’nin çalışmasının çok iyi değerlendirileceği- ni ve hükümet olarak bundan sonraki adımlarını OSD’nin önlerine koymuş olduğu fırsatları ve riskleri görerek değerlendireceklerini kaydeden Ergün, ‘’Her şeyi güllük gülistanlık gösteren bir çalışma istemedik. Zorluklarını da görelim istedik. Çünkü güçlükler elbette olacaktır. Yani bazı konularda yüksek yatırım maliyetleri belki ortaya çıkacaktır. Çok ciddi bir küresel rekabet var, eğer küresel pazarlara çok agresif bir açılma düşünülüyorsa ona göre bir maliyeti ortaya çıkacak’’ dedi. İlk 4 yılda 200 bin araç Küresel rakiplerin tutumlarının da süreçte dikkate alınması gerektiğini kaydeden Bakan Ergün, bugün Japonya’nın veya Çin’in ürettiği gibi 8-10 milyon veya 3-5 milyon adet otomobil, bir marka üretme noktasında olmadıklarını, bugün itibariyle ilk 4 yılda 200 bin aracın üretildiği ve satıldığı bir modelin esas alacaklarını bildirdi. Ergün, B ve C segmentinde olacak yerli otomobilin 4 yıl içerisinde 200 bin adet üretilmesinin planlandığını vurguladı. Ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlar olduğu gibi, bir takım risklerin Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç: Yerli otomobil için ortağımızla görüşüyoruz B aşbakan Erdoğan’ın ocak ayında düzenlenen TÜSİAD Genel Kurulu’nda ‘Bütün babalar burada, artık yerli otomobilimizi üretelim” çağrısına, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’tan cevap 10 ay sonra yine TÜSİAD toplantısında geldi. 10 ay önce Mustafa Koç, Erdoğan’ın Rahmi Koç’tan “Artık soyadınız gibi bir markayla Türkiye’de yerli otomobil üretin’ talebine, ‘Çok zor’ demişti. Koç ekim ayında ise soruları “Yerli otomobil için ortağımızla görüşme halindeyiz. Ancak bu konu konsorsiyum halinde yapılabilir, konu şu anda çok ham” diye yanıtladı. Koç, “Bugün hiç kimse yüzde 100 bir otomobili kendi ülkesinde yerli üretmiyor. Bazı aksamlar ortak kullanılıyor. Şanzıman olsun, motor olsun... Dolayısıyla bu tip avantajlardan da faydalanmak lazım. O bakımdan biz 34 de üzerimize düşen her şeyi yapmaya çalışacağız. Herhalde bu bir konsorsiyum şeklinde olacak ama herhangi bir şey söylemek için daha çok erken. Erken, çünkü bu kolay bir şey değil. Devlet desteği şart Bakan Ergün’ün, OSD raporunda yer alan 2.5 milyar Euro’luk maliyeti yüksek bulması konusunda Koç, “Sayın Bakan öyle söylediyse herhalde bildiği birşey vardır. Ama kendisiyle yakın temas halindeyiz” dedi. Böyle bir şeyin kamu desteği olmadan yapılıp yapılmayacağı sorusu üzerine de Koç, “O şekilde yapılması mümkün olmaz. Yani devletin belirli bir şeyi olması lazım. Onların hepsi bu bağlamda irdeleniyor” dedi. Türkiye’de Ford ve Fiat’la ortak üretim yapan Koç Holding’in yerli otoda muhtemel ortağının Fiat olabileceği basında yer almıştı. de bulunduğuna vurgu yapan Ergün, bugün sektörde çok hızlı bir teknoloji değişimi bulunduğunu, bu teknoloji değişiminin de takip edilmesi gereken önemli bir zorluk alanı olduğunu kaydetti. Bundan sonraki süreci çalışma grubu yürütecek Bakanlık veya hükümet olarak bir çalışma grubu oluşturarak, bundan sonraki süreci çalışma grubu ile götüreceklerini kaydeden Ergün, şöyle konuştu: ‘’Bu safhadan sonra OSD değil, OSD bünyesindeki firmaların yapacağı şeyler olacaktır. Yani bir babayiğit bu firmaların içinden çıkıp ‘evet ben bu işte varım, ben de OSD’nin raporunu okudum, ama ben şu yönlerden kendimi daha avantajlı görüyorum, benim yaptığım hesaplamalar çok daha avantajlı hususları ortaya koymaktadır’ diyenler olacaktır. Firmalarla belki tek tek görüşmelerimiz olacak. O firmalardan alınacak geri dönüşler bizim nasıl bir teşvik sistemini, bu konuyla ilgili nasıl bir teşvik sistemi geliştirmemiz gerektiğini önümüze koyacaktır. Yani bundan sonraki çalışma; bir ça- DOSYA lışma grubu oluşturma, firmaların veya başka yapıların bize tekliflerini, bu konuda görüşlerini iletmelerini sağlamak ve buna dayalı bir teşvik mekanizması oluşturmaktır. Teşvik mekanizması oluşturulacak Bu teşvik mekanizmalarıyla ilgili de zaten şu anda teşvik sisteminin revizyonuyla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Bu revizyon içerisinde bu tür projelerle ilgili nasıl teşvik mekanizmaları ve argümanları ortaya koyacağımızı, ayrıca orada belirlemiş olacağız. Bu çalışma grubu bizim Türkiye’de yerli bir marka otomobil üretilmesi konusundaki adımlarımızı daha da olgunlaştırmamızı sağlayacaktır.’’ Projede hem teknik hem de pazarlama boyutunda ayrıntıya inilmesi gereken bazı konular olduğunu ifade eden Ergün, bu konuların da oluşturulacak çalışma grubu tarafından yürütüleceğini bildirdi. Özel sektör yapacak devlet teşvik edecek Yerli otomobil konusunun, hükümet programında yer alan, seçimler sırasında da topluma taahhüt edilen önümüzdeki 4 yıl içerisinde gerçekleştirmeyi düşündükleri hedeflerden biri olduğuna işaret eden Ergün, ‘’Bunu Türk özel sektörü gerçekleştirecektir, biz onu teşvik edeceğiz’’ dedi. Yerli otomobil üretimi içerisinde hükümetin teşvik edici bir unsur olarak yer alacağını yineleyen Ergün, Türk halkının bu konuda bir beklentisi olduğunu söyledi. OSD raporunun 200 sayfa olduğunu ve basına dağıtılmayacağını kaydeden Ergün, ‘’Ayrıntılarını daha çok irdeleyeceğiz’’ diye konuştu. Birden fazla babayiğit çıkabilir Bir gazetecinin, OSD raporunda bu işi üstelenebilecek bir firma ismi verilip verilmediğini sorması üzerine, Bakan Ergün, bundan sonraki süreçte firmaların dikkat etmesi gereken bazı gizlilik esasları bulunduğunu söyledi. Otomotiv sektöründeki firmaların hem birbirlerine rakip hem de yabancı ortaklara sahip olduğunu belirten Ergün, ‘’Girmek isteseler bile ne bu raporun içinde ne de şimdi biz gireceğiz demezler. Bu, doğru da olmaz’’ dedi. TAYSAD Başkanı Celal Kaya: Un, şeker ve yağın olduğu bir durumdayız T aşıt Araçları ve Yan Sanayiciler Derneği (TAYSAD) Başkanı Celal Kaya: 1950’li yıllarda Türk Willys Overland Ltd.’nin orduya jip ve kamyonet üretmesiyle başlayan Türk otomotiv sanayinin 60 yıla yakın geçmişine karşın, yerli otomobil üretimi hep hayallerimizdeki yerini korudu. Sektör uzunca bir dönemi kaplumbağa hızıyla geçmiş olsa da özellikle son 15-20 yılda hızlı dönüşüm ve gelişim yaşandı. Bu dönüşüm ve gelişim bizi hayallerimizin gerçek olacağı noktaya taşıdı. Gerek dünyada ve Türkiye’de gelinen durum, gerekse de otomotiv sanayimizin tecrübeleriyle kazandığı yetkinlik itibariyle; unun da, şekerin de, yağın da mevcut olduğu bir durum içindeyiz. Sanırım konunun tüm tarafları da aynı görüşü paylaşıyorlar. Sektörün makro düzeydeki bazı eksiklerini göz ardı etmemekle birlik- te; bu yönde yaşanan kimi umut verici gelişmeler de kurduğumuz hayallerde hiç yalnız olmadığımızı gösteriyor. Ürünün, gerek Ar-Ge aşamasın- Teşvik yıl sonuna kadar belli olur B ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün son açıklamasında, “Bunu devlet yapacak değil. Bir potansiyele işaret ediyoruz ve bu potansiyelinyatırımcılartarafındandikkate alınmasını istiyoruz. Biz de kendilerine gereken her türlü desteği vereceğimizi söylüyoruz” dedi. Yerli oto üretimine ilişkinteşvikmodelininyılsonunakadar belirleneceğinibelirtenErgün,projenin maliyetiileilgilibirsoruüzerinede,“Yatırımcıbendeğilim.Bufizibiliteileortaya çıkacak bir konudur” dedi. OSD’nin raporunun bir fizibiliteraporuolmadığını kaydeden Ergün şunları söyledi: “Biz o çalışmadan yararlanacağımız kadar yararlandık. Bunun nasıl bir maliyetle olacağına dair fizibilite yapıldığı zaman karşımıza tablo çıkacaktır. Ama o tablo herhalde 5 milyar dolarlık veya 3 milyar Euro’lukbirtabloolmayacak.Bugünbir otomotivfirmasıyatırımınıkaçayapıyorsaomiktardabiryatırımolacaktır” dedi. da, gerekse onay alma sürecinde test edilerek zorunlu yönetmelik ve standartlara uygunluğunun teyit edilmesi sağlayacak proje hayat buluyor. 120 milyon dolarlık bütçe ayrılan TSE tarafından yapılacak Test Merkezi sayesinde Türkiye’de geliştirilen ve tasarlanan araçların kötü yol, devrilme ve dayanıklılık testleri için yurtdışına gitmek zorunda kalmayacağız. Maliyet ve proje sürelerinde çok ciddi iyileşmeler sağlanacak. Böylece yerli marka otomobilin önündeki büyük engellerden biri de ortadan kaldırılmış olacak. Yerli marka otomobil üretimi fikriyle geleceğimizi şekillendirme fırsatını ele geçirmiş oluyoruz. Türkiye ve bizler açısından kritik bir dönüm noktası, yeni bir dönemin başlangıcı... Otomotiv ile ilgili üretimler planlanırken, Strateji Belgesi’nin uygulanmaya başlaması ve bütün kurumların otomotiv sektörünü canlandıracak güçlendirici alt yapıları hazırlamasının da birlikte devam ediyor oluşunu memnuniyetle karşılıyoruz. TAYSAD olarak bütün gücümüzle her türlü desteği vereceğimizi ifade ediyoruz. 35 DOSYA Karsan, Hyundai için araç üretecek K arsan, Hyundai ile yeni bir ticari araç modelinin Avrupa pazarları için münhasır üreticisi ve Türkiye’dekidağıtıcısıolmayolunda“Çerçeve Anlaşması” imzaladı. Hyundai Motor Company (HMC) Yönetim Kurulu BaşkanYardımcısıHan-YoungChoiveKarsanMurahhasAzasıJanNahumtarafındanimzalanan”ÇerçeveAnlaşması”ile birlikteKarsan,HMCtarafındangeliştirilecekolan3–6tonarasındaazamiyüklü ağırlığa sahip van, kamyon ve minibüs versiyonlarını içeren yeni bir ticari araç modelininAvrupavebölgepazarlarıiçin münhasırüreticisiveTürkiye’dekimünhasır dağıtıcısı oluyor. Üretim başlangıç yılı 2014 olarak belirlenen yeni modelden, ilk 7 yılda toplam200binadedinüzerindeüretimgerçekleştirilmesihedefleniyor.İmzalanan ”ÇerçeveAnlaşması”nıtakibentaraflar bu yılın sonuna kadar pazarlama, ürün geliştirmeveüretimalanlarındahazırlık çalışmalarınıyürüterek,ÇerçeveAnlaşma’sınınoperasyonel ekanlaşmalarını da yürürlüğe sokmayı öngörüyor. Firmaların kendilerinin değerlendirmesini yaparak karar vereceklerini belirten Bakan Ergün, ‘’Bu raporda bir babayiğit çıkacağına dair bir işaret gördünüz mü derseniz, ben gördüm. Bu rapor bize bir belki de birden fazla babayiğitin çıkabileceğini gösterdi. O kim olacak, onun kim olacağını yapacağımız diğer çalışmalar gösterecek. Biz, OSD üyelerinden birisinin ya da bir kaçının bir araya gelip, bu işi biz yapacağız demesini şimdi zaten beklemiyoruz’’ diye konuştu. Yabancı firma da üstlenebilir Türkiye’de yerli marka ve model bir otomobil üretilmesinin alt yapısını, teşvik mekanizmalarını, fırsatlarını ortaya koyacaklarını anlatan Ergün, yerli otomobili tek bir firma, bir konsorsiyum ya da tamamen yabancı bir firmanın üretebileceğini kaydetti. Ergün, ‘’Volkswagen’e gelin Türkiye’ye yatırım yapın, burada araba üretin diyoruz. Mesela onlar ‘bu projeyi biz yapacağız’ derlerse, ‘hayır mı’ diyeceğiz. Çünkü Türkiye’deki yatırım ortamı artık yerli ve yabancı sermaye ayrımı gözetmiyor. Önemli olan bizim için bu markanın, bu tasarımın burada ortaya çıkması, yerli katkı oranının çok yüksek olması, tasarımının, dizaynının ve markanın bize ait olmasıdır. Firmanın kime ait olduğunun burada çok önemi yok açıkçası’’ dedi. Rapor ve hükümet hedefleri uyumlu Rapordaki hedeflerle, kendi hedeflerinin uyumlu olduğunu anlatan Bakan Ergün, üretim safhasının da öngörülen 4 yıllık süreç içinde hayata geçmesinin mümkün olduğunu belirtti. Motor üretiminin önlerinde büyük bir sorun olarak durmadığını ifade eden Bakan Ergün, şöyle konuştu: ‘’Yeter ki motor üretimi ile ilgili yatırımı, o maliyetler içerisinde yapma kararlılığı olsun. Motorun hangi parçalarını kendiniz yapacaksınız, hangi parçalarını rekabet gücü açısından başka yerlerden alacaksınız, siz karar vereceksiniz. Yoksa motor konusu başlı başına bir zorluk değil. Zorluklar bundan kaynaklanan teknolojik zorluklar ya da üretim zorlukları değil. Küresel rekabet, teknolojik gelişmeler için ayrıca Ar-Ge yapılması, yeni teknik mevzuata göre zamanının, modellerin, tasarımların değiştirilmesi gibi konuların dikkate alınması lazım. Yerlilikte iki önemli unsur var Yerlilikte iki önemli unsur var. Bi- Türk halkı araç alırken nelere bakıyor? O tomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER)’nin 2011 yılının ilk altı ayına yönelik olarak Türkiye çapında bini aşkın müşteriyle gerçekleştirilen “Türkiye’nin Otomotiv Müşteri Profili” araştırmasının sonuçlarına göre, otomobil alımını makro düzeyde tetikleyen en önemli iki unsur; fiyatların uygunluğu ve kredi olanakları. Satın alınan otomobil ve hafif ticari araçlara yönelik en önemli karar verme kriteri yine yüzde 20’nin üzerinde bir oranla fiyat etiketinin uygunluğu çıktı. Yakıt tüketiminin ardından konfor ve tasarım özellikleri tüketici nezdinde bir tercihte bulunma açısından üçüncü ve dördüncü sırada yer alan kriterler. Tüketicilerin yüzde 40’ı “tavsiye” ile araç alıyor. Günlük gazeteler ise yüzde 25 gibi açık ara bir farkla mecralar arasında en baskın yönlendirici unsur. Tüketicilerin yüzde 67’si test 36 sürüşü yapmadan yeni bir araç almıyor. 2011’in ilk 6 ayında en çok tercih edilen renk yüzde 40’a varan oranda beyaz ve yüzde 30’a yaklaşan siyah. Her 10 araçtan 2’sini kadın kullanıcılar alıyor. En baskın yaş aralığı ise yüzde 45 ile 36-50 yaş grubu. Yeni bir otomobil veya hafif ticari araç alan her 10 kişiden 2’si memur/kamu çalışanı, 4’ü ise serbest meslek sahibi. Yüzde 16 yerli alırım diyor OYDER Başkanı H. Şükrü Ilısal, yeni araç alan müşteriler arasında yaptıkları çalışmalar kapsamında “Türkiye’nin yerli marka yaratma çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz?, sorusuyla yetkili satıcılar nezdinde nabız yokladıklarını belirterek, yüzde 60 doğru buluyor. Yüzde 16’lık bir kesim daha üst seviyede destek göstererek direkt olarak ‘satın alırım’ yanıtını veriyor” dedi. DOSYA rincisi yerli katkı oranı. İkinci olarak da bunun markası, dizaynı, tasarımı ve bununla ilgili bir takım yazılımların burada yapılıyor olması, bunun size ait olmasıdır. Türkiye’de yerli otomobil var. Türkiye’de üretilen yerli katkı oranı yüzde 70’lere varan otomobil var. Ama bu tür otomobiller pazarın sadece yüzde 30’una hitap ediyor. Bunların markası, tasarımları, bir takım yazılımları, bir takım dizaynları bize ait değil. Yoksa Türkiye’de yerli katkı oranı yüzde 70’lere varan yerli otomobil üretimimiz var. Biz istiyoruz ki burada marka oluşsun, tasarım, dizayn oluşsun artık iç ve dış pazarda o marka, o modeller de dolaşsın. Önce iç pazarda, çünkü bu modelin, markanın en önemli hedefi iç pazar, iç pazardaki büyüyen tablodan, yüzde 70’lik ithalat tablosundan önemli bir pay almaktır. Bu da bu otomobil markasının yaşayabilmesi, sürdürülebilir olması, dünya pazarlarına çıkabilmesi için en önemli dayanak noktasıdır. Civatasına varana kadar her şeyini burada üretelim iddiasında bulunmuyoruz. Bu piyasa ekonomisi içinde geçerli bir yaklaşım olmaz. Nasıl biz başkasına parça satıyorsak bize de başkası yan sanayilerinden parça satacaktır.’’ Bir gazetecinin, vergiler hariç açıkladığı 25 bin liralık rakamın yüksek olduğununu belirtmesi üzerine Bakan Ergün, ‘’Dikkat ederseniz bunların içerisinde teşvikler yok. Teşvikler, vergi politikaları bütün bu hususları ayrı bir yere oturtacaktır’’ dedi. Yatırım tutarı Raporda bir takım verilerden yola çıkarak oluşturulan farklı yatırım tutarlarının yer aldığını belirten Bakan Ergün, otomobilin sıfırdan, A’dan Z’ye kadar Türkiye’de üretilmesi, tasarım ve markalaşmaya yönelik ortalama olarak 2,5 milyar avroluk bir yatırım yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ancak bu rakamların, üretimin nasıl yapılacağına karar verilmesine göre değişebileceğini söyledi. Bakan Ergün, otomobile herhangi bir isim belirlenip belirlenmediğinin sorulması üzerine de, henüz o aşamaya gelinmediğini söyledi. İsim belirlense bile işi üstlenen firmanın bunu açıklamasının doğru olmayacağını anlatan Ergün, ‘’Şimdi bir isim açıklasak otomobil üretilene kadar kaç tane taklidi çıkar. İsim doğmadan ölür. O pazarlama stratejisinin bir parçası olarak ayrı bir çalışma konusu’’ dedi. Tofaş, Opel için 250 bin Combo üretecek O pel Türkiye, 11 yıl sonra gelen ilk yerli modeli yeni Combo’nun dünya lansmanını Türkiye’de yapmaya hazırlanıyor. Şirket, Tofaş’ın Bursa fabrikasında 150 milyon Euro yatırımla Doblo platformu üzerinde üreteceği hafif ticari araç modelinin tanıtımını İzmir’de gerçekleştirecek. Daha önce markanın 2 Avrupa lansmanını Türkiye’de başarıyla düzenleyen Opel Türkiye, yeni Combo’nun uluslararası test sürüşleri için şimdiden Almanya merkezle görüşmelere başladı. Bu dev organizasyonda Türkiye’nin rakibi ise Hırvatistan. Ancak 2007 yılında Antalya’da düzenlenen Astra Sedan ile 2010’da İstanbul’daki Astra Sports Tourer lansmanları ile aracın Bursa’da üretilecek olması, Türkiye’nin öne çıkmasına neden oldu. Astra Sports Tourer’in test sürüşünde 20 ülkeden yaklaşık 600 gazeteci İstanbul’a gelmişti. Bursalı yeni Combo’nun Avrupa test sürüşlerinin 2012’nin başında yapılması planlanıyor. Tofaş’ın Kasım’da üretimine start vereceği araç Ocak ayında önce Avrupa pazarlarında satışa sunulacak. Yenilenen Combo’nun Türkiye’de satışına ise Şubat ayının sonuna doğru başlanacak. Tofaş, Opel ve Vauxhall markaları için yılda 40 bin, toplamda 250 bin adet Combo üretecek. Honda yeni Civic Sedan üretmeye Aralıkta başlıyor H onda Türkiye, Aralık ayında üretimine başlayacağı Yeni Civic Sedan için 10 milyon dolarlık tamamlayıcı yatırım yapacak. Honda Türkiye Genel Müdürü Hideto Yamasaki, sportif hibrit otomobil Honda CR-Z’nin basın tanıtımında yaptığı konuşmada, bu modelle birlikte Türkiye pazarına ikinci bir hibrit otomobil sunduklarını kaydetti. Türk otomobil pazarının bu yıl da geçen yıl izlediği yüksek volüm- lü seyrine devam ettiğini dile getiren Yamasaki, Türkiye’de binek otomobil pazarının bu yıl 570-580 bin adetler civarında olacağını tahmin ettiklerini ifade etti. Japonya depreminden sonra Honda’nın üretiminin yüzde 50 oranında düşmüştü. Honda’nın Türkiye’deki fabrikasında 50 bin adetlik üretim kapasitesi bulunuyor. Bu yıl sonuna kadar Türkiye fabrikasında 18 bin adet civarında üretim yapılacak. 37 Orhan Sabuncu DOSYA Yerli otomobilin yaratıcıları Bursa’da eğitiliyor T oplamda 720 öğrenci kapasiteli Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından Bursa’da kurulan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler, aldıkları eğitimle otomotiv sektörünün aranan elemanları olmaya aday. İş garantili bu liseden yeni 'Devrim Arabaları'nın yaratıcıları bile çıkabilir. 2010 - 2011 eğitim öğretim yılında 120 öğrenciyle ders başı yapan lise, mezunlarına sektörün önde gelen şirketlerinde işe başlama garantisi de veriyor. Otomotiv endüstrisinin en önemli ihtiyaçları arasında yer alan nitelikli insan gücünü bu okul sayesinde kolaylıkla sağlayacaklarını söyleyen OİB Başkanı Orhan Sabuncu, “Biz bir yandan ihracat yaparken, bir yandan da ülkemizin tanıtımına katkı sağlıyoruz. Sosyal sorumluluk olarak projelendirdiğimiz lise sayesinde de öğrencilerimiz mezun olduğunda tahmin ediyorum ki ana ve yan sanayimiz tarafından ilk tercih edilen çalışanlar olacak. Okulumuz geçtiğimiz yıl açılan çok yeni bir eğitim kurumu olduğundan henüz mezun vermedi. Öğrencilerimiz bundan tam üç yıl sonra iş hayatına atılabilecek. Tam kapasiteyle eğitim vermeye başladık. Yirmi dört derslikli lisede bilişim, elektrik elektronik, endüstriyel otomasyon, makine, metal ve motorlu araçlar teknolojisi olmak üzere toplam altı programda eğitim veriliyor. Okulda fizik, kimya ve biyoloji laboratuarları, 300 öğrenci kapasiteli pansiyon, 720 kişilik spor salonu, 511 kişilik çok amaçlı salon ve dört daireli lojman da bulunuyor. 38 Türkiye’de yapılan ilk otomobil: Devrim 1 961 yılında, ordunun cadde binek araç ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevi TCDD İşletmesine verilmiş ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek ayrılmıştı. Haziran ayında toplantı yapılmış, 29 Ekim’e (4,5 ay) termin verilmişti. İnanılmaz şey gerçekleşti ve 29 Ekim 1961 sabahı Türkiye’ de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi Binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e sunuldu. İkincisi Paşa’yı Anıtkabir’e götürmüş, sonra da Hipodrom’daki geçit resmine katılmıştı. 29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat Serdaroğlu “Paşam, benzin bitti” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz” sözlerini söyledi. Devrim, Eskişehir Demiryolu Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir binada (bugünkü TÜLOMSAŞ) yapıldı. Ağırlığı 1250 kg U / G / Y 4500/1800/1550 mm Motor Tipi A4l Motor Devri 3600 d/dk Silindir Sayısı 4 Silindir Çapı 81 mm Stroke 100 mm Silindir Hacmi 2070 cm 3 Kompresyon 6.8/1 Güç 50 Hp Karakteristik 4 Zamanlı, Su Soğutmalı Yandan Supaplı, Basınçlı Yağlama İmal Tarihi 1961 İmal Yeri Eskişehir Demir Yolu Fab. İmal Süresi 4.5 Ay Üretim Sayısı 4 Koç, 1966-1984 arasında Anadol üretmişti K oç Holding ve Ford ortaklığıyla 19 Aralık 1966'da üretilen Anadol, 28 Şubat 1967 tarihinde satılmaya başlanmıştır. İlk modellerinin tasarımı İngiliz Reliant firmasına ait olan araçta Ford firmasından tedarik edilen şase ve motorlar kullanılmıştır. Vehbi Koç tarafından kurulan Otosan Otomobil Sanayi A.Ş. tarafından 1984 yılına kadar İstanbul'daki fabrikada üretilmiştir. Anadol üretimi, 1984'te durdurulmuş yerine Ford Motor Company lisansı altında dün- yada üretimden kalkmış olan Ford Taunus'un üretimine başlanmış, ancak Otosan 500 ve 600D pikap üretimi 1991 yılına kadar devam etmiştir. Anadol adı, açılan isim yarışması sonucunda finale kalan; Anadolu, Anadol ve Koç arasından seçilmiştir. DOSYA Yerli marka konuşurken ÖTV artışı sürpriz oldu Hükümetin otomotivde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı kararı sektör temsilcileri için de sürpriz oldu. İş dünyası ani kararı eleştirdi, ‘sektöre zararı olur’ görüşünde birleşti. B aşbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 13 Ekim’de Orta Vadeli Programı açıkladılar. O toplantı ile motorlu araçlar, içki, sigara ve cep telefonunda ÖTV çeşitli oranlarda artırılma haberi geldi. Maliye Bakanlığının yazısı üze- rine, Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan zamlara göre ÖTV artışı motor hacmi 1600 cc’nin üzeri otomobiller için geçerli olacak. Artan ÖTV’nin 1.6-2.0 arası motor hacmine sahip araçlardaki anahtar teslim fiyatına etkisi yüzde 12.5, 2.0 litrenin üzerine ise yüzde 25 olacak. Sürpriz otomobil zamları ÖTV zamları motor hacmi 1600cc-2000cc arasında olan araçların anahtar satış fiyatına yüzde 12.5, 2000 cc üzeri araçların anahtar satış fiyatı- na da yüzde 25 olarak yansıyacak. Böylece dün 100 bin lira olan ortalama bir cipin fiyatı 125 bin liraya yükseldi. Motor hacmi 1600 cm3’ü geçmeyenlerin vergisi artırılmazken, motor silindir hacmi 1600-2000 cm3 arasında olan araçlarda vergi oranı yüzde 60’tan yüzde 80’e, motor silindir hacmi 2000 cm3’ün üzerinde olan araçlarda, yüzde 84’ten yüzde 130’a yükseltildi. Ayrıca tütün içeren sigaraların ve tütün yerine geçen maddelerden yapılmış sigaraların, alkollü içeceklerin, cep telefonlarının da vergileri arttı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ÖTV artışlarının zam olarak değil güncelleme görülmesini söyledi. Sektör oyuncuları ne dedi? Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar: Otomobil fiyatlarına gelen her türlü maliyet artışı satışları aksi yönde etkiler. Otomotiv Distribütörleri Derneği Başkanı Mustafa Bayraktar: Bu artış sektöre büyük bir yük getirecek, geçiş süreci olmaması nedeniyle, stok yönetimi açısından ciddi zorluk ve ek maliyet yükleyecek. Küresel oyuncu olup sektörü geliştirmeyi konuşurken büyük ve ani değişiklikler pazar ve yatırım ortamı açısından uzun vadeli karar almayı zorlaştırır. Toyota CEO’su Ali Haydar Bozkurt: Ani vergi artışı global şirketlerin ülkemize bakışını ve ekonomik istikrara dair görüşlerini değiştirir. Yerli marka oluşturmayı konuşurken yatırım yapmayı planlayan yerli ve yabancı yatırımcıları da düşündürecektir. ÖTV artışı toplam pazarın yüzde 35’sini olumsuz etkiler. Doğuş Otomotiv A.Ş: ÖTV artış kararına saygı duyuyoruz. Distribütörlüğünü yaptığımız 14 marka ve ürün gamımızda 100’ün üzerinde modele sahibiz. Farklı senaryolar üzerinde çalışmalarımıza başladık. Volvo Car Türkiye Md. Torben Eckardt: Birçok şirket üzerinde önemli negatif etkiler yaratacak. Otomotivde özellikle sipariş ve stokla ilgili kararlar bir günde alınamaz. Hükümet, otomotiv şirketlerine bir mektup yollayarak, 30 günlük bir süre öncesinde haber verebilirdi. Hyundai Assan Satış Md. Ümit Karaarslan: Hükümetin otomotiv için belirlediği strateji planı doğrultusunda kalıcı ve geleceğe dönük doğru planlar yapmaya imkan verecek, vergisel tedbir ve teşvikleri oluşturacağına inanç ve güvenimiz tam. Anadolu Holding konsorsiyumda olabilir A nadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, yerli oto için büyük kaynak gerektiğini, arazi veya Ar-Ge teşviklerinin yeterli olmayacağını belirterek, “Otomobilde bir Türk markasını ben de isterim. Devlet ya ciddi sermaye koyacak, ya da 30-40 yıl vadeli faizsiz kredi verecek. Bunlar olmazsa üretim ancak ithal araçların yasaklanmasıyla mantıklı olur” dedi. Anadolu Holding Bir dönem Türkiye’de Honda ile otomobil üreten şimdilerde bir taraftan Isuzu ile ticari araç üretimi diğer taraftan Kia, Lada ve Geely distribütörlükleriyle otomotiv sektöründeki faaliyetlerine devam ediyor. Türkiye’nin çok rahatlıkla Türk malı oto üretilebileceğini kaydeden Özilhan, “Üretmek zor değil ama marka yaratıp, sürdürmek çok zor. General Motors bile ayakta kalamadı. Devlet desteğiyle tekrar güçlendi. Bugün ürettim, iş bitti gibi bir durum yok. Hem geliştirmek ve üretmek için milyarlarca dolar harcayacaksınız hem de her 2-3 yılda bir yenilemek için büyük paralar yatıracaksınız. Yerli otomobil üretimi için oluşturulacak bir konsorsiyumda ancak tam bir fizibilite yapıldıktan sonra yer alabiliriz” dedi. 39 DOSYA Otomotivin bugünkü durumu ve gelecek beklentileri Küresel krizin ardından 2010 yılında dünyada ve Türkiye’de otomotiv sektörü, üretim, pazar ve ihracat açısından büyüdü. Türkiye üretimde yeniden 1 milyon adet üzerine çıktı. Yeni Ar-Ge mevzuatı ile yeni merkezler kuruldu, buralarda çalışan sayısı 4 bini buldu. Sektör 2 milyon adet üretim, Dünya’da toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’nde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 arasını hedefliyor. 2 010 yılında küresel ekonomik krizin ardından ekonomik toparlanma süreci, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklılık gösterdi. Hızlı büyüme oranlarını yakalayan gelişmekte olan ekonomiler, küresel ekonomideki toparlanmanın itici gücünü oluştururken, gelişmiş ekonomilerdeki iyileşme süreci ise beklentileri karşılayamadı. 2010’da otomotiv pazarı kriz etkilerini atlattı Küresel krizin etkisi ile 2009 yılında daralan dünya otomotiv talebi 2010 yılı itibariyle arttı. Toplam pazar yüzde 13 oranında artarak 74,7 milyon adede yükseldi. 2010 yılında en fazla artış yüzde 33 ile ağır ticari araç pazarında gerçekleşti. Otomobil pazarı 2009 yılına göre yüzde 11 oranında artarak 59,8 milyon adet düzeyinde gerçekleşti, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 20 oranında artarak 11,8 milyon adet oldu. Dünyada üretim yeniden yükseliyor 2010 yılı dünya toplam motorlu araç üretimi, 2009 yılına göre yüzde 24 oranında artarak 77 milyon adet ile yeni bir rekora ulaşılmıştır. Toplam araç üretimi Batı Avrupa’da 2009 yılına göre yüzde 11 oranında artarak 13,5 milyon adet olmuş ve bölgenin dünya otomotiv üretimindeki payı 2010 yılında yüzde 18 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2010 yılında K.Amerika bölgesinde 2009 yılında yoğun talep gerilemesi yaşanmasının ardından toplam motorlu araç üretimi yüzde 38, Mercosur bölgesinde ise yüzde 14 oranında artmıştır. Doğu Avrupa bölgesindeki üretim yüzde 22 artış ile 5,9 milyon adede, Asya-Pasifik bölgesinde ise yüzde 28’lik artış ile 39 milyon adet düzeyine ulaşmıştır. 2010 yılında, Çin’in üretimi yüzde 31, Hindistan’ın üretimi ise yüzde 37 oranında artmıştır. Bu böl- Dünya Otomobil-Hafif Ticari Araç Üretimi OTOMOBİL (Adet) HAFİF TİCARİ ARAÇLAR Üretim Değişim Üretim Değişim 2009 2010 % 2009 2010 % Toplam Avrupa 15.158.000 17.039.000 12 1.442.000 2.039.000 41 Avrupa Birliği 11.038.000 11.973.000 8 935.000 1.312.000 40 Toplam Amerika 6.954.000 8.466.000 22 5.184.000 7.612.000 47 Nafta 3.961.000 5.090.000 29 4.597.000 6.826.000 48 Toplam Okyanusya 25.290.000 32.419.000 28 3.872.000 4.957.000 28 Toplam Afrika 282.000 341.000 21 108.000 122.000 13 Genel Toplam 47.684.000 58.265.000 22 10.606.000 14.730.000 39 Toplam Avrupa’ya AB, Doğu Ve Orta Avrupa İle Türkiye Dahildir. / Kaynak: OICA Türkiye’nin Otomotiv Üretimi 2000-2011(BinAdet) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 (8 ay) Otomobil 297 175204294447454546635622511603 419 Ticari Araç133 95142240376426442465526359491 361 Traktör 37,4 15,110,829,840,736,638,833,524,814,930,4 30 Toplam 467 285 357 564 864 917102711341173 8851124 810 Kaynak: TÜİK 40 ge, toplam dünya üretimi içinde aldığı yüzde 50’lik payı ile ilk sırada yer almaktadır. 2010 yılında bir önceki yıla göre, otomobil üretimi yüzde 21 oranında artarak 55,6 milyon adet düzeyinde gerçekleşmiştir. K.Amerika’nın otomobil üretimi yüzde 28, Batı Avrupa’nın ise yüzde 9 oranında artmıştır. Doğu Avrupa’da otomobil üretimi yüzde 20 oranında artmış ve 5 milyon adede yükselmiştir. 2010 yılında Asya-Pasifik bölgesi, 28,1 milyon adetlik otomobil üretimi ile Dünya otomobil üretiminden yüzde 51 pay almıştır. Bu bölgede yer alan Japonya’da otomobil üretimindeki artış yüzde 20 iken, Çin’de otomobil üretimi yüzde 36, Hindistan’da ise yüzde 32 oranında artmıştır. Gelişen pazarlardaki üretim giderek hızla artmaktadır. Türkiye’de sektörün son 10 yılı 2001 ve 2002 yıllarında ülkemizde etkili olan krizin ardından, özellikle 2003 yılından itibaren AB ülkeleri ile entegrasyon sürecindeki yoğun gelişmeler ile birlikte sanayimizin ihracat potansiyeli hızla gelişmeye başladı. 2003 yılından bu yana uygulanan ekonomik istikrar programı ile ekonomimizde önemli gelişmeler sağlanmış ve bu ortamda otomotiv sanayimiz yeni yatırımlara devam ederek, hızlı gelişme sürecini başarı ile sürdürdü. 2008 yılı son çeyreğinde başlayan ve 2009 yılında da devam eden küresel krizin sanayimiz üzerindeki olumsuz etkileri 2010 yılı ilk aylarında azalmaya başladı. Krizden çıkış sürecinde, ekonomik göstergelerin de olumlu etkisine bağlı olarak 2010 yılında iç pazar ile birlikte ihracatta önemli artışlar ger- DOSYA çekleşti. Bunun sonucu 2010 yılında üretim 2008 yılı üretim rekoruna yaklaştı, ancak ihracat artışa rağmen, AB pazarındaki olumsuzlukların devamı nedeni ile beklenen hedeflerin altında kaldı. Bu nedenle üretimdeki artış diğer krizlerden farklı şekilde, daha çok istikrarlı olarak artan iç pazar talebi ile desteklendi. İç pazar yüzde 38 arttı Türkiye’de 2001 krizinden sonra güçlendirilen banka ve finans sistemi yanında korunan ekonomik istikrar ile iç pazardaki olumlu gelişmeler, sana- yimizin küresel krizinden kısa sürede çıkmakta olduğunu gösterdi. 2010 yılında toplam pazar, 2009 yılı aynı dönemine göre yüzde 38 oranında artarak 793 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Aynı dönemde otomobil pazarındaki artış yüzde 38 düzeyinde gerçekleşti ve pazar 510 bin adete yükseldi. 2010 yılının ilk aylarında otomobil satışlarının bir miktar gerilemesine karşılık daha sonra talep artışı süreklilik kazandı ve Aralık ayında da talepteki hareketlilik, genişleyen kredi piyasalarının olumlu etkisine bağlı olarak devam etti. Türkiye’nin Motorlu Taşıt Araçları İhracatı Otomobil Minibüs Midibüs Otobüs Kamyonet Kamyon Traktör Toplam Adet(2003-2010) 20032004200520062007200820092010 225.534 320.321 337.373 441.089 503.679 534.009 457.106 485.372 1.197 2.095 6.147 4.766 7.220 7.717 4.983 5.930 491 372 186 498 507 1.578 224 147 3.904 3.898 4.773 5.242 6.733 7.370 5.550 1.729 109.042 180.684 199.233 237.335 280.767 335.859 159.903 249.970 1.889 2.664 5.144 3.979 9.924 10.250 2.472 2.697 12.685 10.327 8.335 9.844 9.272 10.728 9.232 9.770 354.742 520.361 561.191 702.753 818.102 907.511 639.470 755.615 Kaynak: OSD Türkiye Otomobil ve Hafif Ticari Pazarı OTOMOBİL (2003-2011) HAFİF TİCARİ Yerli İthal Yerli 2003 73.268 154.008 73.139 2004 137.097 314.112 126.410 2005 136.708 301.889 153.838 2006 117.631 255.588 133.564 2007 120.740 236.725 128.965 2008 99.205 206.793 96.957 2009 126.277 243.542 121.417 2010 155.634 354.150 149.720 2011 (8 ay) 116.121 256.018 95.976 Toplam 1.082.681 2.322.825 1.079.986 Kaynak:ODD TOPLAM Genel İthal Yerli İthal Toplam 59.159 146.407 213.167 359.574 110.151 263.507 424.263 687.770 131.419 290.546 433.308 723.854 115.558 251.195 371.146 622.341 108.332 249.705 345.057 594.762 91.068 196.162 297.861 494.023 65.890 247.694 309.432 557.126 101.409 305.354 455.559 760.913 74.123 212.097 330.141 542.238 857.109 2.162.667 3.179.934 5.342.601 2011’de Türkiye pazarındaki markalar: ALFA ROMEO, ASTON MARTİN, AUDI, BENTLEY, BMC, BMW, CHERY, CHEVROLET, CHRYSLER, CITROEN, DACIA, DAIHATSU, DFM, DODGE, FERRARI, FIAT, FORD, GEELY, HONDA, HYUNDAI, IKCO, INFINITI, ISUZU, IVECO, JAGUAR, JEEP, KARSAN, KIA, LADA, LAMBORGHINI, LANCIA, LANDROVER,MAHINDRA,MASERATI,MAZDA,MERCEDES-BENZ,MINI,MITSUBISHI,NISSAN,OPEL,OTOKAR,PEUGEOT,PORSCHE,PROTON, RENAULT, SAAB, SEAT, SKODA, SMART, SSANGYONG, SUBARU, SUZUKI, TATA, TOYOTA, VOLKSWAGEN, VOLVO. 2010’da üretim 1 milyonu geçti 2010 yılında toplam üretim yüzde 26 artışla 1.095 bin adede yükseldi. Otomobil üretimi ise yüzde 18 artışla 603 bin adet düzeyinde gerçekleşti. İhracat ve yurt içi pazardaki artışa bağlı olarak 2010 yılında üretim küçük kamyonda yüzde 306, büyük kamyonda yüzde 176, minibüste yüzde 44, kamyonette yüzde 34 ve midibüste ancak yüzde 1 oranında arttı. Otobüs üretiminde düşüş yüzde 11 oranında gerçekleşti. Traktör üretimi ise yüzde 105 gibi önemli bir oranda arttı ve 30.425 adet düzeyine yükseldi. 2009 yılında küresel krize bağlı olarak düşen üretim adetleri nedeni ile yüzde 42 düzeyinde gerçekleşen kapasite kullanım oranı, 2010 yılında üretimdeki artışa bağlı olarak yüzde 72 düzeyinde oldu. Otomotiv dış ticaret dengesi 2001 ve 2002 yıllarında ülkemizde etkili olan krizin ardından, özellikle 2003 yılından itibaren AB ülkeleri ile entegrasyon sürecindeki yoğun gelişmeler ile birlikte sanayimizin ihracat potansiyeli hızla gelişmeye başladı. İç pazarda da artan talep ile otomotiv sanayi üretimde 2007 yılında 1 milyon adet sınırını ve 2008 yılında da ihracatta 900 bin adet sınırlarını geçti. Diğer taraftan, Türkiye’nin 2010 yılında toplam taşıt aracı ihracatı yüzde 20 oranında arttı ve 754 bin adet düzeyine yükseldi. 2010 yılında otomobil ihracatı yüzde 13 artış ile 440 bine, ticari araç ihracatı yüzde 31 artarak 314 bine ulaştı. Traktör ihracatı yüzde 4 oranında artarak 9.201 adet düzeyinde gerçekleşti. 2009 yılında ihracatın üretim içindeki payı yüzde 72 iken 2010 yılında bu oran yüzde 68’e geriledi. Uludağ ve 41 DOSYA Orta Anadolu İhracatçılar Birlikleri verilerine göre, 2010 yılında ihracat, 2009 yılına göre yüzde 9 artarak 15,9 milyar $ düzeyine yükseldi. Taşıt aracı ve yan sanayi ihracatı yüzde 9 oranında arttı. Motorlu taşıt araçlarında İhracat/ İthalat oranı 2010 yılında yüzde 2,7 otomobil dış ticaretinde ise yüzde -8,9 düzeyinde gerçekleşti. Otomobil dış ticaretinde 2010 yılında ihracat yüzde 2 artarken, ithalat yüzde 60 artış gösterdi. Bu nedenle 2009 yılında 1,8 milyar $ tutarındaki dış ticaret fazlası, 0,61 milyar açığa dönüştü. Sektörün gelecek beklentileri Otomotivde 2011 yılı itibariyle de toplam üretim, pazar ve ihracatın en az 2010 yılı düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Otomotiv sanayi, üretiminin yüzde 70’ini ihraç etmekte ve ihracatının yüzde 90’nını AB ülkelerine gerçekleştirmekte. Küresel ihracat projelerine bağlı olarak önümüzdeki yıllarda da ihracatımızın AB ülkeleri ağırlıklı devam edeceği görülüyor. Ancak halen AB ülkelerinde giderek yaygılaşan ekonomik belirsizlik sanayimizin en büyük pazarı Türkiye Markalara Göre Üretim Otomobil Anadolu Isuzu - BMC - Ford Otosan - Hattat - Honda Türkiye 20.305 Hyundai Assan 77.000 Karsan - Mercedes Benz - MAN - Otokar - Oyak Renault 307.083 TEMSA - TOFAŞ 115.720 Toyota 83.286 Türk Traktör - Toplam 603.394 Minibüs - - 14.895 - - - 1.797 - - 286 - - - - - 16.978 Midibüs 1.090 - - - - - - - - 989 - 579 - - - 2.658 Ar-Ge merkezlerinde 4 bin kişi çalışıyor Türkiye’de 2010 yılı sonu itibarı ile 5746 sayılı Ar-Ge Kanunu kapsamında kurulan toplam 87 Ar-Ge merkezinin 16’sı aksam ve parça üretimi yapan tedarikçiler ve 11 i ise motorlu araç üretimi yapan firmalar olmak üzere sanayimizde 37 adede ulaştı.. Bu Ar-Ge merkezlerinde çalışan sayısı 4.000’e yükseldi. Bu gelişmelere paralel olarak ArGe alt yapısı için gerekli çalışmalar arasında yer alan “Otomotiv Teknoloji ve Ar-Ge Merkezi (OTAM)” ve “ODTÜ Koltuk Test Merkezi” kuruluşları tamamlandı, “Otomotiv Test Pisti” kurma çalışmaları ise hızla devam ediyor. olan bu bölgede talebi olumsuz olarak etkilemesi açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Yeni üretim projeleri Türkiye’ye gelmeye devam ederken, sanayimizde 2 milyar Dolar dolayında kapasite artışı, teknoloji yenileme ve yeni model yatırımı yapılması planlanıyor. Son zamanlarda, küresel üretimin kuzeyden güneye, batıdan doğuya yeni merkezlere kaydığı biliniyor. Bu nedenle, hem yeni model hem de mevcut ürünlerde kapasiteyi artırmaya yönelik orta vadeli kararlarda, birçok ürünün üretim merkezi olan Türk otomotiv sanayi firmalarının sahip olduğu üretimde işgücü verimliliği ile sağlanan uygun maliyet ve üstün kalite gibi temel üstünlüklerin etkili olacağı bekleniyor. Özellikle yeni Ar-Ge teşvik mekanizmalarının sanayinin Ar-Ge kapasitesini arttırdığını ve yeni ürünle projeleri ile küresel Ar-Ge projeleri için Türkiye’nin önemli bir cazibe merkezi haline dönüştüğünü vurgulamak gerekir. Yeni Ar-Ge mevzuatı ile birlikte, sanayimiz ileri teknoloji gerektiren ürünlerin Türkiye’de tasarlanabilmesi daha geniş teşvik imkanına kavuştu. Sektörün hedefleri Sanayimizde Ar-Ge faaliyetlerindeki bu gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte, motorlu taşıt aracı üretiminin 2 milyon adede, ihracatı ise 1,5 milyon adede çıkarma hedefi korunuyor. Sektörün önüne koyduğu bir hedef de Dünya’da toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’nde toplam taşıt aracı üretiminde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 arasında yer almak. 2010) Otobüs Kamyonet - 693 575 - - 222.303 - - - - - - - 21.702 2.462 - 1.132 - 379 582 - - 720 603 - 196.525 - - - - 5.268 442.408 Kamyon 1.509 2.767 4.872 - - - 1.220 12.018 - - - 1.465 - - - 23.851 Traktör Toplam - 3.292 - 3.342 - 242.070 2.148 2.148 - 20.305 - 77.000 - 24.719 - 14.480 - 1.132 - 2.236 - 307.083 - 3.367 - 312.245 - 83.286 28.277 28.277 30.425 1.124.982 Otomotiv Sektörü Dış Ticareti 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Taşıt Araçları 4.007.045.000 6.874.841.000 7.773.473.000 9.725.327.260 12.754.287.428 14.655.928.129 9.670.983.396 9.908.568.789 Kaynak: TÜİK 42 İHRACAT Aksam, Parça 2.088.174.893 3.031.394.689 3.625.374.618 4.284.005.676 5.832.804.841 6.394.033.055 4.614.978.487 5.862.261.198 Toplam 6.095.219.893 9.906.235.689 11.398.847.618 14.009.332.936 18.587.092.269 21.049.961.184 14.285.961.883 15.770.829.987 (Dolar) Taşıt Araçları 3.441.543.000 6.711.175.000 6.581.074.000 6.391.651.410 6.749.413.038 6.695.908.991 5.058.875.833 8.410.687.799 İTHALAT Aksam, Parça 3.903.865.458 6.567.023.489 7.365.586.978 7.943.393.847 9.481.338.650 10.239.184.662 7.405.538.598 6.608.004.162 Toplam 7.345.408.458 13.278.198.489 13.946.660.978 14.335.045.257 16.230.751.688 16.935.093.653 12.464.414.431 15.018.691.961 DIŞ TİCARET DENGESİ Taşıt Araçları Aksam, Parça Toplam 565.502.000 -1.815.690.565 -1.250.188.565 163.666.000 -3.535.628.800 -3.371.962.800 1.192.399.000 -3.740.212.360 -2.547.813.360 3.333.675.850 -3.659.388.171 -325.712.321 6.004.874.390 -3.648.533.809 2.356.340.581 7.960.019.138 -3.845.151.607 4.114.867.531 4.612.107.563 -2.790.560.111 1.821.547.452 1.497.880.990 -745.742.964 752.138.026 FAHRETTİN GÜLENER RÖPORTAJ 44 RÖPORTAJ Ermetal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Gülener: Milli araç milli politikalarla yapılır Otomotiv sektörüne Ermetal, Erkalıp ve Plasmot gibi firmalarıyla mal ve hizmet üreten Ermetal Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Gülener, Türkiye’nin yerli araç üretimi konusunu ülke örnekleri ile anlattı. Başarılı olmak için neler yapılmasını, nelerin yapılmamasını aktardı. O tomotiv yan sanayinin güçlü isimlerinden birisi olan Fahrettin Gülener, yerli araç üretimi konusunda; iş dünyası ve milletvekilliği dönemindeki devlet deneyimleri ışığı altında DOSAB Perspektif Dergisi’nin sorularını yanıtladı. Perspektif: Türkiye’de gündemde olan yerli otomobil üretme konusuna siz nasıl yaklaşıyorsunuz? Fahrettin Gülener: Yerli otomobil deyince aklıma şu devirdiğimiz ‘Devrim’ geliyor. Devrim zamanında bırakılmasaymış bugün dünyada muhakkak ilk beşin içersinde olurduk, bir Koreli Hyundai gibi... Çünkü aynı yıllarda Kore savaştan kalan muhtelif araçlardan derme çatma, garip montajlı arabalar üretiyordu. Aslında üretmiyordu da birinin motoru, diğerinin şanzımanı, kasası, tekerleğini alıp kör topal arabalar yapıyordu. Bir akıllı adam, Bay Hyundai bu işin peşini bırakmamış, milli bir otomobil yapabileceğini iddia etmiş. O günün parlamentosu da ona inanmış ve destek vermiş. P.: Yani bizdeki gibi olmamış, devlet babayiğit aramamış, babayiğit kendi meydana çıkmış. Biz ‘Devrim’i devirirken, Kore ve Malezya’da başarı öyküleri yazıldı. Devrim bırakılmasaydı bugün dünyada ilk beş içinde olurduk. F.G.: Bay Hyundai yani kişisel girişimcilik örneği talip oldu. Böyle bir otomobilin yapılabileceğini ispat için 10 yıl boyunca da hurdalardan arabalar monte edildi. Hem ülkedeki milli servet değerlendirildi, insan eğitimi yapıldı hem de devlet ikna edilmiş oldu. P.: Sonuçta bir devlet politikası oluştu. F.G.: Evet oluştu. Parlamentoya diyor ki, ‘Dünyada en iyi arabalardan birini biz yapabiliriz ama bunun devlet politikası olması lazım’. Devlet yapmaz yapana destek verir, yasalarıyla kolaylık sağlar. Devletin var oluşu yasaların uygunluğunu temin etmektir. Kore bir devrim süreci yaşarken biz Devrim’i devirip bitirdik! Kore yavaş yavaş hızlandı ve 1975 yılında Dünyaya ilk defa araç satma girişiminde bulundu. Keza Malezya ilginç bir örnektir. 1980’lerin başında Malezya’nın ‘netekim’ paşası Dr. Mahatthir Muhammed ülkeyi bir darbe sonucu çamur halinde teslim aldı. Ama sonra ne yaptı, Proton’u (Perusahaan Otomobil Nasional Berhad) 1982 yılında hükümet başkanı olarak kurdu. Gerçek askerin yapacağı disiplini, düzeni O yaptı. Türkiye’den örnek alınarak, bizde Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun karşılığı olan Proton’u hayata geçirdi. Bizde de her şeyin markası MKE olmaya başlamıştı bir zamanlar. Silahtan dokuma makinelerine birtakım “özel saha mekanik üretimlerine kadar. (1996’da kimin batırdığını biliyoruz.) Maleyza’da baştaki adamı inancını kırmadı, kırdıramadı, ülkenin geleneklerini hareketlendirdi. Sordu. Çünkü, dinleyecek kulağı olmayan otoritenin yönetecek kafası yoktur. O dinleyecek bir kulağa sahipti, öyle bir otorite idi. Mahattir Muhammed büyük bir devlet adamıdır, darbe yapmıştır. Ama ülkesindeki insanlar ‘iyi ki yapmıştır’ diyor. Niye; bugün Malezya’nın ihracatı 315 milyar dolar. Yüz ölçümü 280 bin kilometre kare, nüfusu 23 milyon ve dünya genelindeki haklı saygınlığını bu sayede elde etmiştir… Proton Saga modeliyle ilk defa 1984 yılında piyasaya üretime başladı. Tabi ki, taşıma teknoloji vardı, öğrenmek için her türlü satın alma bedelleri ödenmişti. Ama ülke öğreniyordu hem de çok iyi öğreniyordu. Çünkü Muhammed her gün ve gecenin son saatlerinde televizyon kapanırken, halka ‘bugün Proton’da şunlar oldu, şu yeniliği yaptı’ diye anlatıyordu. Çünkü; Proton (onların MKE’si) her şeyleri ve kurtuluşlarıydı. Nitekim böyle anlata anlata Proton yüceldi. Halkın beğendiği, itaat ettiği, satın aldığı, bağrına bastığı milli bir otomobil oldu. Proton sadece bunu yapmadı, cep deniz altısından helikopterine, raylı sisteme, tarım makinelerine kadar yaptı. Böylelikle Proton markalı arabaların şuandaki üretimi 2 milyona yakındır. P.: Proton bizim yıllık ülke üretiminin iki katı üretime sahip yani… F.G.: Öyle. Şimdi biz de devlet politikası ile milli otomobil yapmak istiyoruz. Bu ülkede Proton gibi bir araba yapılmak mı isteniyor, yoksa günlük bir ifadeyle ‘bu ürünü yaptık altına da imzamızı attık mı?’ denilmek isteniyor bilmek gerekir. (İmza markalı bir de otomobil çıkmıştı, hatırlarsınız.) P.: Şu andaki tablo sizce hangisini işaret ediyor? F.G.: Benim kaygım şudur; politik kaygıyla gelişmiş popülist bir çıkış inşallah değildir şu olay. Zaten bunu yakıştıramam. Ancak milli bir araç, milli politikalar, devlet politikaları halinde ciddiye alınarak yapılacaksa yapılır. Böyle olduğuna inanılsaydı babayiğit bugüne kadar çıkardı. Çünkü babayiğitler koku alır, henüz o kokuyu almadılar diye düşünüyorum. P.: Bu milli veya devlet politikalarını biraz açabilir miyiz? İçeriğinde neler var? Devlet nasıl bir rol oynamalı? Babayiğitler iyi koku alır. Henüz devlet politikaları dahilinde ciddiye alınacak bir koku almadılar. F.G.: Devlet, yasaları düzenleyerek ‘yapılabilmesine ait sahayı temizleme çalışması’ yapar. Bürokratik engeller 45 RÖPORTAJ daima kendine güvensizlik ile geri kalmışlığın komplekslerinden gelir. Devrim otomobili filminde açık açık gördük ki, birinin ‘ak’ dediğine biri ‘kara’ dedi. Bürokratik kıskançlık ve engellerle olay batırıldı. Benim kanaatim, bilgim, iş terbiyem şudur; devlet para vermesin, arsa tahsisi yapsın. Bunu yapacak olan babayiğit bu fabrikayı kurar. Yeter ki, yasal zemini sağlasın. Dolaylı teşvik dediğimiz gayri nakdi teşvik yapsın. Parantez içinde söylüyorum, teşvik deyince de halkımızın arasında birilerine rüşvet vermek, ikram etmek, avanta çıkarmak gibi algılanıyor. Bu yanlıştır. Teşvik, yüreklendirme; güçlü aklı, güçlü inancı desteklemektir. Teşvik sonuç almaktır. Türkiye’de teşvik politikalarında ‘özel önem taşıyan yasalar’ çıkarılabilir. Böylece, bir otomobilin yapılmasında, bir milli politikanın ürün vermesinde birçok babayiğit rol alır, işi yapar. Kredisini bulur, kaynağını bulur, her şeyini yerine oturtur, devlet adına yapar. İki türlü yapılış vardır; bir tanesi bu babayiğitlerin bulunması ve bunların teşvik edilmesi desteklenmesi yoluyladır ki, bu en doğrusudur. İkincisi devletin Sümerbank’ı, devletin Merinos’u, devletin yıktığımız MKE’si gibi ben yapacağım demesiyle o araba yapılır. Yapılır ama yaşamaz. P.: Türkiye birinci model üzerinden yol almalı kısacası… F.G.: Birinci model, özel sektörü, girişimci ruhu teşvik etmektir. Burada Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ‘200 milyon Euro’ya bu fabrikayı kurarız’ sözüne de inanamadığımı belirtmek isterim. Bu kesinlikle olmaz. Tofaş 400 milyon harcıyor, sadece yeni bir modeli sahneye koyuyor. Yani 200 milyon Euro’ya devlet yeni bir araba yapacaksa, zahmet etmesin. Bana 30–40 milyon versin ben yapayım. Benim gibi belki 100 kişi daha bu yüreğe ve bilgiye sahip olup ‘Ben de yaparım’ der. Bu sistemin adı prototip çalışma olur; altına imza atılacak (İmza gibi) bir arabayı kısa yoldan yaparım. Yürür de… Şanzımanı, motoru şuradan alırım, kasayı yarı esnek bir görünümde (ilk-el olarak) yaparım. Sonuçta beğenilecek bir model çıkar, hatta iki, üç, dört model daha yapılabilir. Ama bu dünya vizyonunda kaç paraya mal olur, kaça satılır? Esas şudur; pazara çıkaracağınız zaman, bu işi yapan kurum olan özel sektör, nezdinde, malın kâr etmesi lazım. Bunun olabilmesi için de rekabetçilik şartlarındaki zorlayıcı kuralların da önce milli bir 46 davranış ve anlayış olarak kanımıza işlemesini sağlamamız gerekir. Kaldı ki, iyi bir modelin ekonomik olabilmesi için yılda 200 binlik bir sayıyı garanti etmesi lazımdır. Ama sadece biz 200 bin tane yapalım, yerli otomobil olsun, herkes alsın dersek o zaman olay şuna girer; o araç pahalıya mâl olur, devlet sübvanse eder, vaziyeti kurtarır; ne oldu, milli otomobil yaptık olur. Ancak yeni bir yanlışı milli heyecanımızla yapar ve batırırız… P.: Kendi ayakları üzerinde yürüyebilen bir yapı nasıl tesis edilir? F.G.: Tasarımdaki kıvrak zekâ ile yakıtı, dinamiği, ömür testleri... Her şeyiyle herkesten iyi yapmak üzere yola çıkılacak. Bunun neticesinde herkesten ekonomik bir netice elde edilecek ki, hem halkımız benimsesin hem de dünyaya satabilelim. Dünyaya satılmak üzere yapılmayacak bir araç, Türkiye’de 6 ay yaşar. Dünyaya beğendirme kaygısı olacak, dünyaya satılacağına dair inançla, belirli Özel sektör, girişimci ruh teşvik edilmelidir. Devlet yapılabilmesine ait sahayı temizleme çalışması yapmalıdır. Teşvik, yüreklendirme; güçlü aklı, güçlü inancı desteklemektir. Teşvik sonuç almaktır. bir kalite seviyesi, uygun bir maliyet yakalanacak diyebilmek ve o şartlarda girişmek en doğru hareket olacaktır. P.: Temel politikaları siz özetlerken, daha mikro düzeye inersek. Kuruluş yeri seçimi nasıl yapılmalı? Marmara Bölgesi veya Bursa mı tercih edilmeli? F.G.: Bir kere liman ve deniz olmalı. İkincisi teknolojik üstünlüğü yakalamak için bu işin tecrübelisi olan kesimlerde olmalı. Marmara, Bursa bu tarifimize uyuyor. İzmir’de yaşamaz mı? Yaşar ama İzmir otomotiv endüstrisi kenti değildir. Bursa’daki birikim, Bursa’daki tecrübe yoktur. Bakın olmaz demiyorum, geç olur. Mersin’de olmaz mı? Konya’da kursak maliyetler adına çok iyi netice de alınır, ama yine limana uzaksın. ‘Geleneksellik’ diye bir ifade var. Her kurumun, her dükkânın, her fabrikanın, her küçük ya da büyük işletmenin yıllardan beri edindiği bilgilerinin uygulama esna- sındaki kolaylıkları sebebiyle elde edilecek olan, önce görünmez sonra görünür parasal değerdir bu. (Bu tarif güzel oldu) P.: Türkiye’nin otomobil çabalarını zamanlama olarak nasıl yorumluyorsunuz? F.G.: Devrim zamanı iyi zamandı, kaçırdık. Şimdiki zamanlama?.. Çok geçtir artık. Dünya birleşiyor. Volvo ve Saab gibi bir güç anında yaprak gibi satılabiliyor. Aston Martin vardı bir zamanlar, Malezya satın aldı. Niçin? Teknolojisini öğrenmek için aldı. Burada devlet aklıyla yapılacak iş iyi netice almaz. Ancak devlet aklı; özel sektörde ana sanayinden, yan sanayinden, kısmen üniversitelerden bir heyet kurarsa; o heyetin üreteceği reçeteler devlete ışık tutar. P.: Söylenen bir çalışma grubu oluşturulacağı yönünde… F.G.: Çalışma grubu evet, doğru adım olur. Devletin bürokratı bu arabanın nasıl yapılacağını üstün körü bilir belki, ama nasıl yaşayacağını hiç bilmez. Bugün Mercedes, Audi, Volkswagen ve diğer markalarda görev yapan ünlü Türk tasarımcılar var. Aynı zamanda ünlü Türk üreticiler de var. Bunlardan çokça faydalanmak lazım. Türkiye’ye gelmelerini sağlamak ve akıl satın almak lazım. Sadece bunlar yetmez, ünlü marka danışmanlarından da akıl satın almak yerinde olacaktır. İnanmış bir adam bir ülkeyi, büyük bir kitleyi ayağa kaldırır. Malezya Başbakanı Muhammed yaptı bunu. Şimdi böyle bir lidere ihtiyaç vardır. İlle de bir şahıs adına lider demiyorum. Çünkü liderlik algılaması esnetildi bizde; bir yerlere, birilerine, onaylamadığımız örneklere benzemeye yüz tutuyor bizdeki lider aklı. Bu bakımdan “lider devletin kendisidir”. Devlet koruma yapmaz, devlet koşturur. Öyle bir rota çizmiştir ki, o koruma kollama denen nazlı, nazik ifade orada fakat arka planda vardır. Yoksa bilinen manada koruyoruz, kolluyoruz diye yola çıkıldığında hiç bir şeyi koruyup kollayamazsınız. P.: Yani yola çıkılmamalı mı? Söylediklerinizden bunu mu anlamalıyız? F.G.: Çıkılmamalı demek çok doğru değildir, çıkılmalıdır. Ama çok akla ihtiyaç vardır. Rahmetli Vehbi Koç, bizzat 1975 yılında bana bir söz dikte ettirmiş, yazdırmıştı. Dedi ki, ‘Hayatın esası zamanlamadır, geç alınan en doğru karar yanlıştır.’ Müthiş bir söz bu… Diyelim ki; öyle bir karar aldık ama, atı alan Üsküdar’ı RÖPORTAJ Ermetal Grubu, otomotivde köklü bir yapı E rmetal Şirketler Grubu’nun başlangıcı 1972 yılında kurulan Erkalıp’a dayanıyor. Erkalıp bugün otomotivsackalıpları,kontrolfixtürlerive işeözelotomasyondüzenlerindeöncelikle ErmetalŞirketlerGrubu’nunihtiyaçlarını karşılıyor. Ermetal Otomotiv ve Eşya Sanayi A.Ş. ise Bursa’da ilk kurulan köklü firmalardan birisi. Firma, otomotiv piyasasınınpreslenmişsacparçalardave komponentlerde kaliteli ürüne duyduğu ihtiyacı karşılıyor. Grup, piyasanın yönlendirmesiyle el fren kolu, koltuk arkası,direksiyonmili,kardanşaft,plastik enjeksiyonvekaynakatölyelerinidevreye soktu.Grup1996yılındaPlasmotMobilya ve Otomotiv Plastikleri şirketini kurdu. Ermetalbugün,Türkotomotivanasanayi firmalarınındünyapiyasalarınasunduğu ürünlerde, kalitesiyle, teknolojisiyle, eğitilmişişgücüyleönemlikatkılarsunan bir konumda. Ermetal Otomotiv ve Eşya AŞ, 2010 yılındaBTS’nunaraştırmasındaBursa’nın İlk 250 Büyüğü içinde 38. sırada yer aldı. İSO 500’de ise Ermetal 161,8 milyon TL üretimden satış cirosuyla 372. sırada bulunuyor. geçmiş, biz yeni uyanmışız… nekecilikten, sobacılıktan, kalıpçılıktan, Kore ve Malezya’yı özetle anlattım. makinecilikten ağır endüstriye geçtik, Bir de yanımızdaki İran’a bakalım. 2 hepsini tanıyoruz. Emeğimiz geçti. milyon adedi aşan bir otomobil üretimi Eksiğimiz bu ülkenin anlayış berayapıyor. Arkadaşlarla konuşuyoruz, ‘ne berliğidir. Benim yaptığımı, bu hüküolacak gaz tenekesi yapıyorlar’ deniliyor. metin başlattığını öteki başa geldiğinde Böyle başlarsın, sistemi oturtursun. Buyıkmamalı. Milli servetin ne olduğunu gün İran kendi tasarımı olan Samand her fert anlayacak ki milli politikaların yapıyor, yarım milyon adet ihraç ediyor. kimin adına oluşturulduğunun bir kıyMitsubishi ile Renault ile başladı bu seymeti olsun. rüsefere. Önce Peykan’ları yaptı, sonra P.: Hangi segmentte, nasıl bir fiyat Khodro Merkez Üssünü kurdu. Şimdi aralığında bir araç ortaya çıkmalı? kendi markasını, füzesini, denizaltısını, F.G.: Yerli otomobili, yerli insan raylı sistemlerini, barajlarını, demir çelik almaya değer bulmuyorsa o araba 6 ay endüstrisini, atomunu, helikopterini yayaşar. Halkımızın cebine uygun, Türkiye pıyor. Orada lidercilik var. Totaliter lider sınırları içerisinde satılabilecek bir araba ama sadece totaliterliğiyle yaptırmıyor ise konu; devlet beni görevlendirsin, ben aynı zamanda sevdiriyor. yaparım. Yürür, devrilmez, dört kişi taşır, Biz böyle bir otomobili niçin yapmak konforu çok olmaz, 15 bin liralık bir araistiyoruz? Milletin ruhunu okşamak mı ba olur. Yaşar mı böyle bir model? Hem istiyoruz, bir dahaki seçimlerde daha çok ucuz hem idare eder diyebiliyorsa her vaoy mu istiyoruz. Tepede, bir numarada ne tandaş; yaşayabilir derim… var? Gerçekçilik var mı? Popülist kaygısı Dünyada yaşayacağına inandığın, olmayan, popülist yaşamasını istedipolitikalar üstü bir ğin araç… Bunun Fabrika kuruluş yeri için ciddiyetle, gerçekten için yapabileceğin liman ve deniz, teknoljik bir yerli araç mı? her türlü yasal düüstünlüğü yakalamak için P.: Yerli aracın zenleme, vereceğin sizce tanımı nedir? destek, vereceğin iş tecrübesi olan bölgeler Nedir yerli araç? vizyon var ise devseçilmeli. Marma, Bursa F.G.: Yerli lete derim ki ‘Çık bu tarife uyuyor. araç; Türk insanımeydana yüreklennın elinin emeğini, dir insanları’. Bu zekâsının kıvraklıişi yapıyormuş gibi, Yerli otomobili, yerli insan ğını, düşüncesindeki yaparmış gibi, iki almaya değer bulmuyorsa ticari aklı anlatacak; ileri bir geri olagörünümü, ekonocaksa, bahsedilen o araba 6 ay yaşar. mik ömrü, verimli200 milyon Euro’ya liğini okuyabileceda yazık olur. Bir ğimiz bir araçtır. Her yiğidin bir yoğurt yeni otomobil fabrikasının kurulması en yiyişi vardır. kötü şartlarda 2 milyar Euro’dur. Tabii Değişik adreslerden motor, şanzıman dedik ya, dünya ile yarışacak bir model alırsak, burada kasayı yaparsak; lastik yapacaksan. Bu yapının içine elektriklifabrikamız var, koltuk fabrikamız var, yi, güneşle çalışanı, hidrojeni vs. koymak boya fabrikamız var, olur sana bir yerli lazım. Bu sefer 2 milyar Euro’yu da 2 ile araba. Bu değil. Motoru şanzımanı dâhil şimdiden çarpmaya hazır olmalıyız. olmak üzere rulmanları, en zor ürünleP.: Son olarak, bir babayiğit mi olrinden bir tanesi olan karbüratörü dâhil malı, birkaç babayiğit mi bir araya gelolmak üzere yerli tasarlayıp yerlileştirdimeli? Dünyadaki örnekler nasıldır? ğimiz zaman… (Cıvatası ve benzeri küF.G.: Genelde bir kişinin yüreğini çük parça ve sarf malzemeleri dışarıdan vermesi ve o kişinin etrafındaki aile bialınabilir.) reyleri ya da stratejik iki-üç kadim dosP.: Bu stratejik parçaları biz yapatun azimli girişimciliği çok bilinen ve biliyoruz değil mi? Bu insan gücü, bildenenmiş bir örnektir. Bugün dünya devi gi, teknoloji vs. var. Yoksa eksiğimiz mi Posco Çelik endüstrisi böyle 3 mühenvar? disle 1967 yılında kurulmuştur. Devlet F.G.: Teknik olarak hiçbir eksiğimiz aklı destekler, aklı beslerse; o akıl kendi yok. Biz otomobilden fazlasını da yapataraftarını kendisi bulur. Devlet ne isterız, uçağımızı da yaparız, tankımızı da diğini söylerse girişimci akıl onu yapar. yaparız. Bu hamasi bir söylem değil. Ben Ama sadece babayiğit ararsa biraz yavan biliyorum ki, bu ülkenin varlığı içinde tekalan bir söylem gibi gelir bana… 47 FAİK ÇELİK RÖPORTAJ 48 RÖPORTAJ Faik Çelik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faik Çelik: Yerli aracın Bursa’ya ihtiyacı var Beyçelik Gestamp ve Emarc-Çelik girişimleriyle otomotiv sektörünün önemli oyuncularından birisi olan, sektörü için kalıp imalatı, sac şekillendirme ve montaj, standart ve yüksek dayanımlı sac ile birlikte boru ve alüminyum şekillendirme yapan Faik Çelik Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Faik Çelik, yerli araç üretimi konusundaki sorularımızı yanıtladı. F aik Çelik, yatırım modelinden devletin rolüne, kuruluş yeri seçiminden avantajlara kadar yerli araç üretimi konusunda DOSAB Perspektif Dergisi’nin sorularını yanıtladı. Perspektif: Türkiye’nin otomobil üretme kabiliyeti konusunda herkes hem fikir. Bu kabiliyet var. Yapmalı mı peki? Faik Çelik: Üretimi kesinlikle yaparız. Yani şuanda Türkiye’deki yan sanayi 5-10 seneden beri bir hayli güçlendi. Yeni yatırım ve modellerle Avrupa ayarına geldik. Burada üretilen arabalarda yüzde 70-80 yerli parça zaten var. Ayrıca bir aracının yüzde 100’nün yerli yapımı olmasının da bir anlamı yok. Amaç burada yerli marka bir nihai ürün. Bazı parçaları İran’dan da alabilirsin. Biz geneli yapabilecek kabiliyete sahibiz. Peki yapmalı mıyız? Yapmamızda faydası var. İç piyasayı biraz daha hareketlendirir diye düşünüyorum. Bütün markalara faydası olur görüşündeyim yerli arabanın. Devlet de yerli arabaya yatırım yapar, kullandığı binlerce araba var. Fiyatları, maliyeti uygun olursa Türkiye’de vatandaşa katkısı olur. P.: Kafalardaki soru işaretlerinden birisi de o zaten, maliyet. Uygun maliyetli, rekabetçi bir ürün ortaya çıkar mı? F.Ç.: Elbette maliyet önemli, teşvik önemli. Bazı sübvansiyonların olması gerekir. Bunları da devlet yapacak elbet. P.: Nasıl bir yatırım modeli ile hayata geçebilir böyle bir proje? F.Ç.: Devlet ve özel sektör iş birliğinde yapılmasında daha çok fayda var. Özel sektör bu işe girecek ama bir araya getirmek biraz zor. Ama devletle birlikte olursa olur. Yarın için devlet çıkar, hissesini devreder. Devlet içinde olduğunda daha hızlı hareket edilir. Elbette bu projeyi yönetecek kişiler özel sektör olacak. P.: Kamu kuruluş yeri seçiminde de belirleyici olmalı mı? Yatırım nerede olmalı? F.Ç.: Türkiye’de yan sanayi olarak en fazla yatırım yapan en fazla hizmet eden il Bursa. Böyle bir araç yapılacaksa Bursalı sanayiciler olarak Bursa’da yapılmasını arzu ederiz. Bu konuyu Ticaret ve Sanayi Odamızda da gündeme getirip gerekli bilgileri aktardık. Bütün Bursa kamuoyunun bu konuda el birliğiyle hareket etmesi gerekir. Çünkü Bursa hazır. Burada her şey var. Çok güçlü yan sanayiler, var aracın tamamını yapacak yan sanayiler var. Lojistik anlamda da uygun. Bursa bir liman şehri aynı zamandı. Buradaki iş gücü ve bilgi ile daha iyi takip edilir, verimli olur. Türkiye’nin en büyük iki fabrikası (Tofaş, Renault) Bursa’da, Ford buraya çok yakın. Otomotiv sektörüne en fazla yatırım yapan, hizmet eden il Bursa. Böyle bir yatırım Bursa için anlamlı olur. P.: Bu durum bir dezavantaj olabilir mi? Yani Bursa yeterince doygun denilebilir mi? F.Ç.: O yapılarla Bursa’da bugünkü yan sanayi oluştu zaten. Ben bu yerli arabayı yapmış olsam, Bursa’dan başka hiç bir yer düşünmem. P.: Bursa merkezi veya merkeze çok yakın yerlere yeni sanayi yapılarının yapılmaması, yeterince dolduğu sıkça söylenir. Diyelim ki, Bursa denildiğinde, bu ilin neresi uygun olacaktır? 2 milyon metrekarelik bir araziden söz ediliyor çünkü? F.Ç.: Yenişehir’de böyle araziler deniliyor mesela. Gemlik’te kullanılmayan asgari bir alan varmış, 4,5 milyon metrekare dolayında. Bir kamu arazisi olmalıdır yatırım için. Devlet bunu tahsis etmelidir. Bu yatırımı yapacak hiç kimse, Bursa’da bu pahalı arsa fiyatları ile böyle büyük bir yer bulamaz ki. Nasıl Ford Fabrikasına zamanın Cumhurbaşkanı yer verdi. Ogün bazı siyasiler tepki gösterdi. Ama Cumhurbaşkanı ‘Köşkü bile veririm’ dedi doğru bir hareket yaptı. Bugün de aynı hareket yapılır diye düşünüyorum. Onu da açıkladılar zaten bize. P.: Yatırımı Bursa’ya çekme konusunda iş dünyası, örgütler, siyaset ne yapmalı? Nasıl hareket etmeli? F.Ç.: Yerli aracın zaten Bursa’ya ihtiyacı var. Üretim yatırımının Bursa’nın dışında kurulduğunu varsayalım. Önemli iş zaten Bursa’dan görülecek. Ar-Ge’sinden tutun, yüzde 70 işi Bursa ile olacak. Başka bu derece gelişmiş yer yok zaten. Ana sanayi elbette gittiği bölgeye yan sanayiyi getirir. Ama burada zamana ihtiyaç duyulur ve maliyetleri yükseltir. Verimliliği azaltır. Kütahya’da kurdun diyelim. Kütahya’da yan sanayi yok ki. Gelecek yine Bursa’dan alacak. Bursa’da da bundan 15 yıl önce yan sanayi bu derece değildi. Tofaş’ın, Renault’un ve Ford’un üretimlerini çoğaltması, ihracata yönelmesi, yüzde 80’i İstanbul’da olan yan sanayiyi buraya taşıdı.Şu anda İstanbul’da yan sanayi çok azaldı, iş Bursa’ya geldi, Bursa’dakiler gelişti. Kısaca Bursa’nın avantajları çok. Öte yandan yerli aracı kimin yapacağı henüz belli değil. Yapacak grup Bursa’yı zaten değerlendirecek. Söylediklerimizi bilecek. Sonra devletin yer tahsisine kalıyor bu iş. P.: Yatırımı yapacak yapı içinde yan sanayi de olmalı mıdır? Örneğin Beyçelik Grubu böyle bir konu gündeme gelse nasıl bakar? F.Ç.: Olabilir tabi. Bursa’daki sanayinin bir araya gelip ortak katkısı 49 RÖPORTAJ da olabilir. Bunları azman gösterecek. olmalı. Ama kolay iş değil olmadığını da söyP.: Konuşulan bir takım yıllık ürelemeliyim. Tabi biz yabancı ortaklı oltim miktarı, fiyat aralığı gibi konular duğumuz için kararı birden kendimiz var. Sizin bu konulardaki görüşünüz veremeyiz. nedir? P.: Türkiye’de üretim yapan veya F.Ç.: Başlangıç için yıllık 100 bin pazarda olan markalar ‘yerli otomobil’ adet üretim iyi bir rakam. Daha sonra konusuna ilk etapta sizce nasıl bakıbu iş talebe göre çoğalabilir. Farklı üreyor? timler gündeme gelebilir. F.Ç.: Hepsi bu işi istiyorlar diye Perspektif: Bu şartlarda bir araç üredüşünüyorum. Türkiye’deki araç özentimi ne kadar bir yatırımı gerektirir? dirildiği zaman, bu yerli araç yapıldığı F.Ç.: OSD açıkladı. 2,5 milyar euro zaman pazar büyüyecek. Bizim şuanda dediler. Biraz daha aşağı olabilir benim ürettiğimiz araçlar da yerli sayılır. Tofaş, tahminim. 1-1,5 milyar euro’ya bu araç Renault, Ford marka yabancı fakat yüzortaya çıkabilir. de 80 yerli yapılan araçlar. P.: Daha en başından iç piyasa yaP.: Yerli üretim konusunda bizim nında dış pazar da hedeflenmeli mi? eksik diyebileceğimiz bir yönümüz F.Ç.: İç piyasa başlangıç olur ama dış var mı? Örneğin test piyasaya da satış merkezi gibi konular yapılmalı. Türk Yerli araç üretiminin da gündemde… Cumhuriyetleridevlet özel sektör F.Ç.: Eksik diyene, Ortadoğu’ya işbirliği içinde bileceğimiz hiçbir şey niye satılmasın? yok. Bizim yan sanayiZaten bizim yapılmasında büyük lerde dahi Bursa’da 3-4 bir kalitemiz var. fayda var. Devlet bu işin tane firmada Ar-Ge Türkiye’de üretim arazisini tahsis etmeli. merkezi var. Bursa’da Avrupa kalitesiniyi mühendisler yetişide satıyor. Yeni yor, insan gücü yetişmiş. Yan sanayiler yerli araç, şuanda Türkiye’deki araçların daha tasarım sürecinden itibaren çok kalite seviyesinde olacak. En az onlar şey yapabilir durumda. kadar olacak ki, insanlar alsın. Öbür P.: Bir aracın üretimi bugün düğtürlü almaz. Kaliteli bir araç olmadığı meye basılsa ne kadarlık süreçtir? zaman ben yerli dahi olsa almam. Ama F.Ç.: Harekete geçilirse en geç 2-3 baktığım zaman, aynı kalitede, aynı tekyılda olur. nolojide bir araç olursa yerli aracı tercih P.: Peki pazarı da düşünerek hangi ederim. segmentte araç veya araçlar üretilmeli. Bu işi yapmak için çok geç kalmamak Hafi ticari veya ticari olmalı mı örnelazım. O yüzden Sayın Başbakanımız ğin? da çok kararlı, Bilim, Sanayi ve TeknoF.Ç.: Otomobil olmalı. Türkiye’de loji Bakanımız da kararlı gözüküyor. Bu ticari aracı yapan gerektiği kadar var. kararlılıkla kısa sürede adım atacaklarıFord var Tofaş var. Türkiye zaten ticari nı düşünüyorum. Herhalde önümüzdearacın üssü oldu. Sedan ve küçük araç ki yıl bu iş şekillenecek gibi geliyor. 50 Beyçelik Gestamp, otomotivde devler liginde G enel merkezi Bursa’da bulunan Faik Çelik Holding; otomotiv, enerji, ısı, sigorta ve turizm alanlarında faaliyet gösteriyor. Farklı şehirlerdeki girişimleriyle 2.000 kişiye istihdam olanağı sağlayan Holding, Türkiye’de ilk defa sıcak sac şekillendirme tesisini DOSAB’ta kurdu. 25milyoneuroyatırımyapılanvedeneme aşamasındakitesisüretimeönümüzdeki yıl başlıyor. Holding, otomotivde yeni yatırımlar konusunda da çalışmalarını sürdürüyor. GrubunotomotivdekişirketiBeyçelik, 2007 yılında Gestamp Automocion ile ortaklık yaparak Beyçelik Gestamp adını aldı ve global düzeyde bir oyuncu haline geldi.BeyçelikGestamp,BTSOOrganize Sanayi ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki90.000 m2’lik tesislerinde otomotiv sektörü için kalıp imalatı, sac şekillendirme ve montaj alanlarında faaliyet gösteriyor. Beyçelik Gestamp, BTSO’nun Bursa’nın En Büyük 250 FirmasıAraştırması2010’da200,8milyon TL üretimden satış rakamı ile 31.sırada yer aldı. Firma İSO 500 2010’daz ise 296. sırada. 2010 yılı ihracatı 2.15 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Beyçelik ve İtalyan Emarc şirketlerininortakgirişimiile1998yılında kurulan Emarc-Çelik Oto Yan Sanayi de her türlü standart ve yüksek dayanımlı sac ile birlikte boru ve alüminyum şekillendirme yapıyor. MUSTAFA ORAN RÖPORTAJ 52 RÖPORTAJ DOSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve Orven Kauçuk Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Oran: Bursa lokomotif şehir olmaktan gurur duyar Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Eylül ayı Meclis Toplantısında, üyelere yerli otomobil üretimi konusunda bir konuşma yapan Musatfa Oran, “Bursa’da onlarca firma dünyanın önde gelen markalarına üretimler yapıyor, geliştirdikleri ürünlerin Ar-Ge çalışmaları ile rekabetçi kalıyor. Bursa, bundan dolayı Türkiye nin Detroit’i kabul ediliyor. Kendi otomobilini üretecek olan ülkemizin bu konuda lokomotif şehri olmaktan gurur duyacaktır” dedi. O tomotiv sektörüne kauçuk parka üretimi yapan Orven Kauçuk’un Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Oran aynı zaman Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Motorlu Taşıtlar Parça ve Aksam İmalatı Meslek Komitesi Meclis üyesi… BTSO’nun Eylü ayı Meclis Toplantısı’nda üyelere ‘yerli otomobil üretimi’ konusunda bir konuşma yapan Oran, bu projenin hayata geçirilmesinin yanında Bursa gibi sektörde ileri düzeyde bir ilde planlanması gerektiğini anlattı. Yatırımın Bursa’da olması konusunda Bursa’nın topyekün çalışması gerektiğini vurgulayan Mustafa Oran, DOSAB Perspektif Dergisi’ne de açıklamalarda bulundu. Perspektif: Türkiye, yerli araç üretimi konusunda geç mi kalmıştır? Son gelişmelere nasıl bakıyorsunuz? Mustafa Oran: Yerli otomobil üretiminin, yerli bir markanın gerçekleşmesinin ülkemiz dinamiklerine sağlayacağı fayda, gelişmiş ülkelerin gelişme periyotları incelendiğinde net olarak görülecektir. Çünkü bir çok sektörün girdi olarak desteklediği, multidisiplinlerin organize olduğu otomotiv endüstrisi, birbirinden farklı yine bir çok sektöre çıktıları ile destek vermektedir. Yaratılan istihdam, nitelikli işgücü yanında sürekli gelişime ve rekabete açık kültürler oluşturmaktadır. Bugün Sayın Başbakanımız tarafından konulan ‘yerli otomobil üretilmelidir’ hedefi çok açık bir vizyonun göstergesidir. Dolayısıyla bizlere düşen bunun başarılması için pozitif görüşler üretmek ve gereğini hep birlikte yapmaktır. P.: Peki ne tür gerekliliklerden bahsediyorsunuz? M.O.: Otomotiv endüstrisi planlamasında, kurulum aşamasının yanında sürdürülebilir gelişme göstermek ve dünya ölçeğinde rekabetçi kalarak yaşamak zorunluluğu vardır. Zaten bu değerlendirme yapılacaktır. Bugün 2 milyon metrekare civarında bir fabrika alanına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu arazinin devlet tarafından bulunup verilmesi gerekir. Hatta devletin üretici şirket içinde bir miktar payının olması da düşünülebilir. Üretimi elbette özel sector yapacaktır. Bugün otomotivde bir ana sanayi fabrikası kurmak, bir marka yaratmak ve dünya ligine çıkmak risklidir. Bunu biliyoruz. Çünkü dünyada sektörde birleşmeler görülüyor. Çünkü rekabet yoğun, karlı bir iş olmaktan uzaklaşıyor. Dolayısıyla burada karşımıza üretmek değil satmak yani pazar sorunu çıkıyor. Ne kadar maliyetle hangi pazara hitap edilecek bu önem kazanıyor. P.: Hangi pazara hitap edilmeli sizce? M.O.: Benim düşüncem iç piyasa yanında Türk Cumhuriyetlerden Balkan ülkelerine kadar hitap edebilecek bir araç üretimidir. Bu ilk etapta doğru bir çıkış noktası olabilir. P.: Üretim adedi konusunda yılda ne kadar bir rakam düşünülmeli? M.O.: Yapılan hesaplamalar yılda 200 bin adet aracın satılmasının rantabl olduğunu söylüyor. P.: Türkiye böyle bir yolda yürümeye başladığında, ne kadar sürede bir araç ortaya çıkar? M.O.: Model tasarımı ve ArGe süreci, yatırım gibi meseleler düşünüldüğünde 3 yıl içinde bir araç Otomotiv endüstrisi planlamasında, kurulum aşamasının yanında sürdürülebilir gelişme göstermek ve dünya ölçeğinde rekabetçi kalarak yaşamak zorunluluğu vardır 53 RÖPORTAJ ortaya çıkabilir. Bu sure kısa gelebelir belki ama bizdeki gelişmiş yan sanayi ve sektör olduğu unutulmamalı. P.: Yan sanayi rekabetçi konumda ve rekabet ediyor dediniz. Aynı şey oluşturulacak marka için de söylenemez mi? M.O.: Türkiye otomotiv endüstrisi bugün ulaştığı kalite kültürü ile dünya pazarlarında rekabet edebilmektedir. Bu seviyeye sektöre hizmet veren tüm paydaşların geçmiş 20-30 yıldan beri gösterdikleri azimli ve sabırlı çalışmalar ile gelmek mümkün olmuştur. P.: Peki nasıl bir yol haritasında ilerlenmeli? M.O.: Uluslararası kabul edilen standartlara göre üretilmesi gereken otomobil modellerinin üretimine başlanılması ve fazlaca risk alınmadan gerçekleşmesi için konuyu önceden tecrübe etmiş bölgelerde, yetkin kurumlar ile birlikte çalışmak önem arz etmektedir. Sahip olunan yan sanayi parkının gücü kullanılmalı, hammadde ve yardımcı malzeme temini bu kaynaklar üzerinden varolan sistem kaynakları kullanılarak yönetilmelidir. Doğru, bizde alt yapı hazırdır. Yan sanayi hazırdır. Ar-Ge vardır, insane 54 gücüne sahibiz. Araç üretebiliriz. Ama satış boyutuna da çok kafa yormak gerekiyor. Bir takım destek söz konusu olabilir. Ancak burada dikkat edilecek konu, AB ve uluslararası zorunluluklara uymaktır. Bu kriterlere sadık kalmak mecburiyetindeyiz. Yani yerli araca ne destek veriyorsan, bu vergi olabilir, ithal ettiğin araca da vermek durumundasın. P.: Kuruluş yeri seçimi konusunda ne düşünüyorsunuz? BTSO konuşmanızda adres Bursa’dır dediniz. BTSO, sektör temsilcileri, sanayiciler, milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşları üzerimize düşen görevi layıkıyla yapmalıyız M.O.: Halen Bursa sanayi bölgelerinde kurulu onlarca firma dünyanın önde gelen markalarına üretimler yapmakta ve geliştirdikleri ürünlerin Ar-Ge çalışmaları ile sürekli rekabetçi kalmaktadırlar. Bu sebeple Bursa Türkiye nin Detroit’i kabul edilmektedir. Kendi otomobilini üretecek olan ülkemizin bu konuda lokomotif şehri olmaktan gurur duyacaktır. Bunu yine söylüyorum. Kuruluş yeri seçiminde lojistik önemlidir. Yan sanayi, nitelikli insane gücü önemlidir. Tüm bunlar için en doğru yer Bursa’dır. Elbette diğer şehirler de isteyecektir, karar vericiler oraları da değerlendirecektir. Onun için ben Bursa iş dünyasının bizim sektörümüzün başta bu işi Bursa’ya getirmek için gayret göstermesi gerektiğini söyledim. BTSO Meclisi’nde de ‘Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim kurulu ve Meclis üyeleri olarak bizler, Bursamızın değerli milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte Sayın Başbakanımız tarafından hepimize verilen bu görevin başarılması için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerekmektedir. Bursamızın otomotiv üretim üssüne dönüşmesi için vereceğiniz katkılardan dolayı teşekkür ederiz’ dedim. Başta BTSO Başkanı Celal Sönmez, BTSO’nun böyle bir konuda her zaman hazır olduğunu söyledi. Bursa işin lokotomotifi, merkezi olduğunda daha sağlıklı bir araç ortaya çıkacaktır. Bugün böyle bir fabrika yatırımı, 10 bin kişiye daha iş sahası açar. SABAHATTİN ÖZKAN RÖPORTAJ 56 RÖPORTAJ Destek Otomotiv Yan Sanayi Genel Müdürü ve BTSO Meclis Üyesi Sabahattin Özkan: Yerli araç yatırımı ve geleceği için devlet ‘ben buradayım’ demeli Bizim terk etmeye çalıştığımız, kötülediğimiz devletçilik, devletin her işte olması fikri bugün bazı yerlerde ne kadar gerekliymiş görüyoruz. Otomotiv konusu da böyle bir konudur. Üretim safhasını özel sektör halledecektir ama bu noktaya gelene kadar ve ondan sonrasında devlet ‘Ben buradayım’ deyip varlığını hissettirmelidir. B ursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda Motorlu Taşıtlar Parça ve Aksamı İmalatı (46.) Komiteden Meclis Üyeliği da yapan Destek Otomotiv Yan Sanayi AŞ Genel Müdürü Makine Mühendisi Sabahattin Özkan, yerli araç üretimi konusunda daha fazla geç kalınmaması gerektiğini söyledi. Özkan, devletin bu projenin tüm aşamalarında varlığını hissettirmesi gerektiğinin altını çizdi. Özkan konuyla ilgili olarak DOSAB Perspektif ’in sorularını yanıtladı. Perspektif: Türkiye’nin yerli aracını üretme çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sabahattin Özkan: ‘Yapmalı mıyız’ın cevabı çok basit, yapmalıyız. Şöyle söyleyeyim; bizim dedelerimizbabalarımız 30 sene önce bu soruyu sorup başlasalardı, biz bugün kendi üretimimiz arabalara binebilirdik. İhtiyaç mı, yapılmalı mı? Hem de hemen bugün yapılmalı. Bunu biz yapmazsak 15-20 sene sonra çocuklarımız, torunlarımız ‘Her şeyi yapmışlar bizim dedelerimiz-babalarımız bir arabayı niye becerememişler’ der. Ben şu anda diyorum. P.: Nerede yapılmalı? Bursa bu işte öne çıkmalı görüşünde olanlar fazla? S.Ö.: Kuruluş yeri seçiminde ben biraz farklı düşünüyorum. İşe nerede iyi yapılabilirim yanında, bugüne göre düşünmeden başlamak lazım. Bugünün şartlarına göre bakmamak lazım. Bursa’nın dışında da olabilir, yakın çevresinde olabilir. Şehir merkezinde, ilin kendi içinde bakmamak lazım. Artık otoyollarla, trenlerle bağlantılar o kadar hızlı ki, senin montaj fabrikan buradan 50 km ileride olabilir. Ama yönetimin burada olur, yan sanayin burada olabilir. Demek istediğim, toprak olarak ayıracağımız alan Bursa’da olmak zorunda değil. P.: Bursa merkez dışında Gemlik, Mustafakemalpaşa, Yenişehir gibi bir açılım mı düşünülmeli? S.Ö.: Bursa merkezi sıkışmış durumda. Topraktan, tarım arazisinden yiyoruz. Geleceğimizi, çevreyi daha fazla bitirmemeliyiz. Bursa merkezini bu haliyle dondurmak, sonra ıslah etmek lazım. Halen çevremiz güzel, topraklar verimli, doğal güzelliklerimiz, tarım üretimimiz iyi durumda. Bunu yok etmemek lazım. Bu anlamda bakıp çevreye açılabilmek gerek. Bursa’da kümelenme var, belirli alanlarda gelişme var, bunların getirdiği avantajlar var tamam. Bunun için herkes fabrikasını getirip buraya kuruyor. Üreteyim, paramı kazanayım gerekirse çekeyim gideyim, diyebilir yabancı. Ama biz öyle yapamayız. Onlar çeker gider, biz gidemeyiz. Geleceğe bu perspektiften bakıp, kuruluş yeri seçimini belirlemek gerek. P.: Daha somut söylersek, sözleriniz kuruluş yeri için nereyi işaret ediyor? S.Ö.: Şehir bazında değil bölgesel yaklaşım doğrudur. Bandırma’dan Bursa’ya doğru bakılabilir. Mustafakemalpaşa’yı geçmeden, denize doğru yaklaşmak gerek. Ancak yine de alan olarak kendimizi kısıtlamanın doğru olmadığı görüşündeyim. Renault, Fransa’dan gelip Bursa’yı seçebiliyor. Oradan burayı yönetebiliyor. Sen de aynı şeyi yapabilmelisin. Ki ileride yapmak zorundasın. Çünkü bir fabrika yetmeyecek. Bu yapı bir fabrika ile dönmüyor. Otomobil birkaç yerde fabrika gerektiriyor. P.: Ama ilk kuruluş yeri seçimi konusunda söylediklerinizden anladığımız Güney Marmara… S.Ö.: Yani bu bir avantaj sağlar, üretim anlamında… İkinci yapı olarak İzmir, başta liman avantajı nedeniyle düşünülebilir. Bursa-Eskişehir arası, Bozüyük tarafı ulaşım imkanlarının gelişimiyle söz konusu olabilir. Bugün ana sanayi herhangi bir yere gidip fabrikasını kurduğu zaman yan sanayisini zaten kendine yakın çevresinde istiyor. Senin Bursa’da olman örneğin Toyota’nın işine yaramıyor. Diyor ki, ‘geleceksin benim yanımda olacaksın veya şu kadar mesafede bulunacaksın.’ Bursa uzak kaldı aynı şeyi Ford yaptı. Kendi arazisi içinde alanlar belirledi yan sanayilerine ‘gel fabrikalarını buraya kur’ dedi. Bursa merkezi sıkışmış durumda. Geleceği de düşünerek kuruluş yeri seçiminde de sıkışmamak gerek. Bir otomobil fabrikasında üretim belirli seviyeye geldiği zaman ihtiyaçlar artar. Burası önemlidir; diyoruz ki, ‘Bursa’da her şey var, yan sanayi var. Ama öyle bir üretim seviyesine gelindiği zaman yetmeyecek. Ne demek bu, yeni fabrikalar kurmak zorunda kalacaksın. O zaman bunu Bursa’da nasıl yapacaksın, Bursa dolu. Ana sanayinin yanında kuracaksın. Bir otomobil fabrikası için 2 bin dönümden aşağıda bir alan düşünmemek lazım. Üretilen araçların test pisti (Ar-Ge pisti de değil) gerekli. Aracın zor şartlarını test edebileceğin yapılar oluşturmak... Dolayısıyla belki daha 57 RÖPORTAJ fazla alan gerek. Böylesi büyük alanlar devlet için çok büyük değildir, bulur. P.: Yatırım modeli konusunda ne söylersiniz? Kimi ‘devlet mutlaka işin içinde olmalı’, kimi ‘olduğunu hissettirmesi yeter’ diyor. Siz nasıl bakıyorsunuz? Bu işi temelde götürecek ‘babayiğit’ denilen aile, holding bana göre bellidir. Bu proje, bu ülkenin insanı, kökü ve geleceği burada insanlarla yapılmalıdır. S.Ö.: Bizim terk etmeye çalıştığımız, kötülediğimiz devletçilik, devletin her işte olması fikri bugün bazı yerlerde ne kadar gerekliymiş diye insanı düşündürüyor. Otomotiv konusu da böyle bir konudur. Üretim safhasını özel sektör halledecektir ama bu noktaya gelene kadar ve ondan sonrasında satış, dağıtım, müşteri vs. boyutlarda devletin varlığı hissedilmelidir. P.: Teknik olarak sıkıntımız yok, üretim yapılır. Yer bulunur. Devlet bazı mevzuat düzenlemeleri yapabilir. Tamam. Peki yerli otomobil üretimini yapacak tüzel kişilik içinde devlet ortak olmalı mı? S.Ö.: Bence olmalı. Belki sonra çıkabilir. Ama devletin ‘ben buradayım’ demesi önemlidir. Fransa ve Renault 58 örneği gibi. Bu çok önemli aslında, Renault devlet demek. Onun başına bugün bir şey gelse Fransa ayağa kalkıyor, devlet müdahale ediyor. Çok belli olmasa da Almanya’da otomobil fabrikalarının başına bir şey gelse devlet ‘bir dakika’ diyor, ‘Ben onu kimseye kaptırmam...’ Bu yatırım ve geleceği için önemli bir güvencedir. İşin üretim tarafını yürüten firma için sıkıştığı zaman çözüm üretecektir. P.: Başbakan ‘Babayiğit’ dedi. Yatırım için babayiğitler de olur mu? S.Ö.: Bu işi temelde götürecek babayiğit denilen aile, holding bana göre bellidir. Holding seviyesinde olacak, bu işe eli yatkın olacak, çevresi, genç kuşağı vs.. hazır olacak. Bu ülkede yaşayacak, gitmeyi düşünmeyecek. Babayiğitten kasıt bu. Bu ülkenin insanı, kökü burada geleceği de burada insanlarla yapmak. Sektörü terk etmeyecek insanlar. P.: Yatırım yapısı tesis edildiğinde üretime gelirken neler hesap edilmeli? Üretim miktarı, hangi modellerin olacağı vs… S.Ö.: Bu işin ekonomik anlamda hesabı yapıldığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız 200 bin adet/yıl civarı diyor. Bence düşük rakam. Üzerine 50-100 bin koymak gerek. 300 bin adet/yıl gibi kapasiteyi düşünmeleri lazım. Böyle kur, ilk zaman 200 bin üret, kapasiten olsun Böyle söylememin üç sebebi var. Birincisi ülkede insanların alım gücü artı- yor, kişi başına düşen milli gelir bugün 10 bin dolar seviyesi ama yarın 25 bin olacak. Talep artacak. İkincisi nüfusumuz artıyor. Üçüncüsü, artık otomobiller pahalı gibi gözükse de daha sık ve kısa sürelerde yenilenebilir tüketim haline geldi. Mevcut araç parkında yenileme süreleri düşüyor. Model anlamında başlangıç otomobil olmalı. Ticari, hafif ticari zaten üretiyoruz. Otomobilin Pazar sahası da büyük ticariye göre. Her eve bir, hatta birkaç tane lazım. Her eve ticari lazım değil. Fiyat konusunda da iç piyasa şartlarını, milli geliri baz alarak müşterinin ödeyeceği 25 bin TL civarında bir rakam uygun olabilir. Tabii bu rakam, maliyet bazlı gidersen yakalanamaz. Burada bazı destek mekanizmaları devreye girer. Kurulacak yapı içinde gelecekte payı artacak elektrikli araçlar gibi konuların da çekirdek olarak yer alması gereklidir. P.: Global dünyada, mevcut ekonomik sistemde ‘yerli araç’tan kasıt nedir? S.Ö.: Yerliden kasıt sermayesi bu ülkenin olmasıdır. Öbür türlü göçmen kuş bana göre. P.: Böyle bir araç veya araçlar, hangi pazara hitap etmeli? S.Ö.: Sadece Türkiye olmaz elbette. Bizim belirli bir kalite ve birikimimiz var. Bu seviyede yaptığında sen istesen de iç pazarda kalamazsın. Dışarıdan gelecek taleplere cevap vermeye kalktığında bir bakacaksın Arap ülkelerine, Türk Cumhuriyetlerine gidecektir. Daha büyük ve gelişmiş pazarlara ilk etapta ulaşılamayabilir elbette. Ama alt yapıyı pazar tüm dünya olarak kurgulamak lazımdır. Bu noktada bir şey daha söylemeliyim; Bu işin devamında elektrikli araç üretme akımını düşünmek gerek. Bütün araç üreticileri bunun modellerini oluşturuyorlar ve gelecekte payı artacak. Biz henüz başlangıç aşamasındayken bir oran belirleyip, örneğin yüzde 1020 neyse elektrikli aracı başlatmalıyız. Onun çekirdeği de orada kurulmalı ve mutlak suretle de orada üretilmeli. Bugünkü birçok parçalar ileriki araçlarda belki şekil değiştirecek, buna hazırlık yapmalı. Yeni yan sanayi tipleri, yeni parçalar ihtiyacı oluşacak. HABER İntersam yeni yatırım yaptı etikette çıtayı yükseltti Etiketin sadece kağıt ve yapışkandan ibaret olduğu sanılıyor” diyen Tezelli, çok basit bir yardımcı malzeme gibi görünen etiketin bittiği yerde üretimin durması gibi çok ciddi sonuçlarla karşılaşılabileceğini vurguladı. E kalamaya çalışmaktadır. Bu tarz ürünler de son kullanıcıya sarf malzeme maliyeti olarak uygun gelmekte fakat kullanım esnasında etiketin yapışmaması veya üzerine baskı almaması gibi değişik sorunlar yaşatmaktadır” dedi. Volkan Tezelli tiket konusunun çoğu firma tarafından hala tam olarak anlaşılamadığına dikkat çeken İntersam Etiket ve Barkodlama Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Pazarlama Müdürü Volkan Tezelli, birçok sektörde bilinçsiz etiket kullanımının söz konusu olduğunu bildirdi. “Etiketin sadece kağıt ve yapışkandan ibaret olduğu sanılıyor” diyen Tezelli, çok basit bir yardımcı malzeme gibi görünen etiketin bittiği yerde üretimin de durması, sevkiyat depolama ve raporlamanın yapılamaması gibi çok ciddi sonuçlarla karşılaşılabileceğini vurguladı. Yaklaşık 6 ay önce yaptığı makine yatırımı ile Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki modern tesislerine taşınan ve başta otomotiv, tekstil ve gıda olmak üzere Türkiye geneline yayılmış büyük bir müşteri portföyüne sahip olan İntersam’ın Pazarlama Müdürü Tezelli, “Sektörümüzde etiket ham maddesi olarak maalesef ki birçok firma düşük kaliteli kağıt kullanıp fiyat avantajı ya- Acil siparişe son Sektördeki diğer firmalardan farklı olarak baskısız etiketlerin yanı sıra fotoğraf baskılı çok renkli ürünler de üreten İntersam, özellikle baskısız etiketler ile kullanılan ribonların ve etiket yazıcılarının satışını yapıyor. İntersam, Müşteri Takip Sistemi (CRM) ile de siparişin acile düşmemesini sağlayarak etiketsizlikten ötürü müşterilerinin yaşayacağı üretim hattının durması, sevkiyatın, depolamanın ve raporlamanın yapılamaması gibi birçok sorunun da önüne geçiyor. Orsez, endüstriyel otomatik kapı sistemlerine yatırım yaptı Sınai-tıbbi gazlar ile yangın güvenliği sektöründe Bursa’nın öncü kuruluşlarından Orsez, faaliyet alanlarına endüstriyel otomatik kapı sistemlerini de ekledi. H asanağa Organize Sanayi Bölgesi’nde 1990 yılında karbondioksit dolum tesisi olarak kurulan Orsez, endüstriyel otomatik kapı sistemlerine yatırım yaptı. Orsez Sınai, Tıbbı Gazlar, Kimyevi Mad. Yangın Güvenlik Genel Müdürü Fatih Sivri, 1998 yılında Hasanağa tesislerinde sınai ve medikal oksijen dolum birimini devreye aldıklarını belirterek, 2009 yılında yine kaynak sektöründeki gelişmeye paralel olarak argon ve karışım gazı dolum tesisini hizmete soktuklarını söyledi. Lazer kesimde, gıda paketlemesinde ve diğer çeşitli sektörlerde uygulama alanı hızla artan azot gazı dolum birimini de bünyelerine dahil ettiklerini dile getiren Sivri, “Firmamızın ana sektörü olan sınai-tıbbi gazlardaki bu yatırımlar sürerken alternatif sektör araştırmaları neticesinde 2001 yılında yangın güvenliği alanına da giriş yaptık. 2010 yılı sonunda endüstriyel otomatik kapı sistemlerine girdik. Bu alanda başta brandalı hızlı kapılar ol- mak üzere, seksiyonel kapılar, otomatik kepenk, garaj kapıları, bahçe kapıları gibi her türlü otomatik kapının imalat, montaj ve servisi hizmeti veriyoruz. İhracat hedefliyor Otomatik kapı sektörüne giriş nedenlerimizden biri, hem sınai gazlar hem de yangın güvenlik sektörlerinde ihracat imkanının kısıtlı olmasıdır. Orta vadede daha önce ithal edilen bazı model kapıları üreterek ithalatı kesmeyi, ardından da ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla Kasım 2010 yılında başladığımız 800.000 TL’lik yeni fabrika yatırımımızı Haziran ayı itibarıyla bitirmiş bulunmaktayız” dedi. 59 SGN Çevre Sistemleri Eğitim Danışmanlık Temizlik Üretim Destek Hizmetleri Şirket Müdürü Sudan Kurtoğlu: Çevre kirliliği konusunda herkese büyük sorumluluk ve görevler düşüyor Doğa kendisiyle didişenden mutlaka hesap sorar, kendisinden gasp edileni bir gün mutlaka geri alır. Çevre bilinci bunun farkında olmak ve ona göre davranmaktır. - Çevre bilinci ve çevre kirliliği konusunda neler söylersiniz? Çevremizi temiz tutmanın yolu nedir? - Çevre kirliliği konusunda toplumun en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan insana çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Çevreye duyarlılık insanın kendisine duyarlılığıdır; çünkü insan da içinde bulunduğu çevrenin parçasıdır. Ne insan çevresinden, ne de çevre insandan bağımsızdır. Bu durumda; şimdiki ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer. Doğa kendisiyle didişenden mutlaka hesap sorar, kendisinden gasp edileni bir gün mutlaka geri alır. Çevre bilinci bunun farkında olmak ve ona göre davranmaktır. - Çevre danışmanlığı denince tam olarak ne anlamamız gerekiyor? 60 - Çevre Yönetmeliği Ek:1 ve Ek:2 listesinde yer alan işletmeler faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olan ve/veya neden olabilecek ve Çevre Kanunu’na göre yürürlüğe konulan düzenlemeler uyarınca izne ve denetime - 2004: SGN Kimya, hijyen kimyasalları üretimi ve endüstriyel temizlik hizmetleri veren bir şirket olarak Bursa’da faaliyete başladı. - 2006: İzmit’te kurulan teknik temizleme fabrikasında, tüm metal malzeme ve aksamlar üzerinden istenmeyen kaplamaların temizlenmesi konusunda hizmet veriliyor. - 2007: Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde (NOSAB) elektrostatik toz boya ve teknik temizleme konularında faaliyet göstermeye başladı. - 2009: Ankara teknik temizleme fabrikasını kurarak Ankara sanayisine hizmet vermeye başladı. - 2010: Bursa NOSAB’da ikinci fabrikasında metal yüzey teknik temizleme hizmeti vermeye başladı. - 2011: Tuzla’da metal yüzey temizleme fabrikası faaliyete girdi. - 2011: Üretim destek ve temizlik hizmetleri ile çevre danışmanlık işini birleştirerek SGN Çevre Sistemleri Eğitim Danışmanlık Temizlik Üretim Destek Hizmetleri San.Tic.Ltd.Şti. kuruldu, Bakanlıktan ‘Çevre Danışmanlık Yeterlilik Belgesi’ alarak çevre danışmanlık hizmeti vermeye başladı. tâbidir. Bu kapsamda kurum, kuruluş veya işletmelerin faaliyetlerinin mevzuata uygunluğunu, alınan tedbirlerin etkili olarak uygulanıp uygulanmadığını değerlendiren, tesis içi aylık incelemeler yapan ve yıllık iç tetkik programları düzenleyen, işletme adına çevre izin ve lisans belgelerine başvuran, başvuru konusu ilgili mevzuata uygun teknik bilgi, belge ve raporları hazırlayan bakanlık tarafından yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarının sunduğu hizmettir. -Hangi firmalar, kuruluşlar bu danışmanlık hizmetini almak zorunda? Mevzuat ne zaman değişti ve bu hizmeti almak zorunlu hale geldi? - Çevre Kanunu’nca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik kapsamında çevre iznine veya çevre izin ve lisansına tabi işletmeler, çevresel etkilerine göre aşağıdaki biçimde sınıflandırılmıştır. 1) Çevreye kirletici etkisi yüksek düzeyde olan işletmeler (Ek-1 listesi) 2) Çevreye kirletici etkisi olan işletmeler (Ek-2 listesi) Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmelerin çevre izni veya çevre izin ve lisansı alması zorunludur. Çevre izin veya çevre izin ve lisansı başvurusu çevre yönetim birimi, istihdam edilen çevre görevlisi ya da Bakan- lıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmaları tarafından yapılır. Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik 29.04.2009 tarih ve 27214 sayılı resmi gazetede yayımlanmış ve 01.04.2010 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. - Danışmanlık Hizmeti kapsamında verilen hizmetler nelerdir? Danışmanlık hizmeti veren kurum; hizmet verdiği işletmenin başvuru dosyasını, gerekli olan bilgi, belge ve raporları eksiksiz olarak hazırlamak/hazırlatmak ve başvuruyu yapmakla, Hazırlanan bilgi, belge ve raporları eksiksiz bir şekilde yerinde inceleme yaparak değerlendirilmesi ve dosya içeriğindeki tüm bilgi, belge ve raporların teknik içeriğinin ilgili mevzuata uygunluğunu ve doğruluğunu sağlamakla, İhtiyaç duyulan tüm bilgi, belge ve raporları öngörülen formatta, zamanında ve eksiksiz olarak temin etmek ve iletmekle, Hizmet verdiği işletme adına, Mahalli İdareler ve İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ve Bakanlık ile gerekli işlemler hakkında yazışmalar ve görüşmeler yapmakla, Yetkili merci tarafından bu yönetmelik kapsamında yapılacak yerinde incelemeler sırasında tesiste en az bir çevre görevlisini hazır bulundurmakla, Hizmet verdiği işletmenin çalışmaları esnasında öğrenilen ticari sır niteliğindeki bilgileri saklı tutmakla, Hizmet alımı sözleşmesi yapılması ve iptali durumunda, hizmet verdiği işletmenin durumundaki değişikliği en geç bir ay içerisinde yetkili merciye bildirmekle yükümlüdür. - Bu hizmeti almayanları ne gibi cezalar bekliyor? - Bu hizmeti almayanlar 2872 Sayılı Kanunun 5491 sayılı yasa ile değişik 20. Maddesine göre cezalandırılır. Bu çerçevede Ek-2. Maddeye göre; Çevre Yönetim birimi kurmayanlar 8.544 TL, çevre görevlisi bulundurmayanlar ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş firmalardan hizmet almayanlar 5.696 TL ceza alır. Bunlara ilave olarak çevre ile ilgili cezaları www.isgcevre.com/ newsdetail.aspx?id=837&parid=5 adresinden bulabilirler. SGN Çevre Sistemleri Eğitim Danışmanlık Temizlik Üretim Destek Hizmetleri olarak 02.08.2011 tarihi itibariyle bakanlıktan yeterlilik belgesi aldık ve çevre danışmanlık hizmeti vermeye başladık. Sudan Kurtoğlu ADVERTORIAL - Danışmanlık hizmeti verdiğimiz firmalar hangileri? Bu hizmeti sunduğumuz bazı firmalar şöyle; A Plas Genel Otomotiv, MCM Boya Yüzey Kaplama, SGN Metal Boya ve Danışmanlık Temizlik Üretim Destek Hizmetleri, SGN Metal Yüzey Temizleme Sanayi, SGN Teknik Otomasyon Makina İnşaat Turizm Sanayi, SGN Temizlik Üretim Sanayi. Danışmanlık hizmeti verdiğimiz firmalardan SGN Metal Boya Ankara’da, SGN Metal Yüzey Temizleme Kocaeli’de, SGN Teknik Otomasyon Tuzla’da, faaliyet gösteriyor. REFERANSLARIMIZDAN BAZILARI - Coşkunöz Radyatör ve Isı San. A.Ş. - Beltan Vibracoistic Titreşim Elemanları San ve Tic. A.Ş. - Betaseals A.Ş. - Belka Kauçuk Ürünleri San.Tic. A.Ş. - A-Plas Plastik ve Lastik San. A.Ş. - Naf Otomotiv Plastik Metal San. A.Ş. - Burtom Sağlık Grubu - Met-Rin D. Mak. ve Metal San. Ltd. Şti. - MCM Boya Yüzey Kaplama Metal Mak. İmalat San. Ltd. Şti. 61 KONUK YAZAR Tülay ALPMAN / MBA, Endüstri Mühendisi / İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü İş Sağlığı ve Güvenliği açısından gürültü konusu (II) G eçen sayıda İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Gürültü Konusu ( I )’de sesin fiziği, gürültü ve gürültünün sağlık etkileri, gürültü ölçüm birimi, yasal çerçeve, gürültü problemine yaklaşım, gürültü kaynağının tespit edilmesi ve gürültü ölçüm cihazlarından kısaca bahsetmiştik. Bir işyerinde iş sağlığı ve güvenliği temel hedefine ulaşabilmek elbette ki öncelikle ne tür çözüm seçenekleri vardır bunların bilinmesi ve işyeri için en uygun aynı zamanda da en etkili olanlardan söz konusu problemlerle baş etmede faydalanılması ile mümkün olabilir. İş sağlığı ve güvenliği teriminin ikiz kardeşi kontrol tedbirleri veya önlemlerdir diyebiliriz. Bu nedenle burada kontrol tedbirlerinden bahsetmek yerinde olacaktır. Gürültü kontrol tedbirleri Gürültü kaynakları bir kez tespit edildiğinde, sıra bunu kontrol altına almak için neler yapılabileceğine gelir. Tabi, sesin bir enerji türü olduğu düşünülecek olursa buradaki amaç aslında kaynağın yarattığı bu enerjinin miktarını azaltmak, ses enerjisinin akış yönünü değiştirmek ya da gürültüye maruz kalan kişiyi bu enerjiden korumaktır. Öyleyse, bir işyeri veya tesiste gürültü kontrol tedbirleri öncelik sırasına göre: 1. Teknik, 2. İdari ve 3. KKD olmak üzere gruplandırılabilir. Çoğu zaman bir işyerinde bu üç gruptaki kontrol tedbirlerinin bir arada kullanılması daha etkili ve gereklidir. Teknik olarak gürültüye müdahaleden bahsedilecek olursa bir işyerinde gürültü riskini azaltmak için başvurulabilecek bir takım yöntemler vardır. Ancak bu tedbirler yeni bir tesis veya işyeri ile var olan bir tesis veya işyeri için farklılıklar gösterir. Yeni bir tesis veya işyerinde gürültü riski henüz tasarım aşamasındayken dikkate alınmalı ve tesis kurulacak alanın seçimi, tesis tasarımı ve inşaatı süreçlerinde kontrol tedbirleri düşünülmelidir. Var olan bir işyeri veya tesiste gürültü riski ise üretim süreçlerinde ve üretimde kullanılan yöntemlerin seçimi sırasında göz önünde bulundurulmalıdır. İdari olarak, iş organizasyonu ile gürül- 62 tü düzeyini ve maruziyeti daha az seviyelere çekmek için ihtiyaç duyulan çalışma kuralları ve programının tanımlanarak devreye sokulması teknik/mühendislik çözümlerinin yetersiz kaldığı durumlarda veya destekleyici ek tedbirler olarak düşünülebilir. KKD (kişisel koruyucu donanımlar) ise teknik ve idari tedbirlerin yetersiz kaldığı durumlarda, artık risklerin olumsuz etkilerinden çalışanları korumak için kullanılması gerekli tedbirlerdir. Üretim yöntem ve işlemlerini kapsayan üretim süreçlerinde gürültü kontrol tedbirleri karar aşamasında dikkate alınması gereken bir konudur. Eğer gürültü maruziyetinin azaltılması gerekliliği ortadaysa getirilebilecek gürültü kontrol tedbirleri: Gürültü kaynağına mühendislik müdahalesi, Ses iletim yoluna mühendislik müdahalesi veya Sesten etkilenen kişinin bulunduğu noktaya mühendislik müdahalesi ile olacaktır. Gürültü kaynağına mühendislik müdahalesine örnek vermek gerekirse, yapılabilecekler; Gevşek veya vida ve cıvata ile sabitlenmiş parçaların kaynak yapılarak birleştirilmesi, Makina güç kaynaklarının yeniden tasarlanarak sessizleştirilmesi, Metal aksamların birbirine temas noktalarında plastik tamponlar kullanılması, Gevşek ve dönen parçaların onarılması, Aşınmış parça ve elemanlara bakım uygulanması veya değiştirilmesi, Gürültü bariyerleri, gürültü mahfazası ve titreşim izolatörleri kullanılması, Aşınmaya dayanıklı kauçuk veya plastik kaplama kullanarak akustik şok yaratılması, Makaradan ziyade bantlı taşıyıcı sistemlerden faydalanılması, Panel veya yüzeylere, malzemenin işlenmesi sırasında titreşim ve gürültü etkisini azaltmak için sönümleme malzemesi kullanılması, Gürültü kaynağının kabin içine alınması, Gürültülü alanı diğer alanlardan ayırmak için paravan kulanılması, Yansımayı engellemek için zemin, duvar veya tavanda ses emici malzeme kullanılması, İşçiler ve gürültü kaynağı arasında ses perdesi kullanılması, Havalandırma sistemi gibi boru sistemlerde akustik sessizleştiriler kullanılması gibi tedbirlere başvurularak gürültü maruziyeti veya gürültü düzeyi azaltılabilir. Etkili ve ekonomik çözümler üretmek Gürültü kontrolünde önemli olan etkili ve ekonomik çözümler üretebilmektir. Hangi tür kontrol tedbirlerinin işe yaradığından başka, bu kontrol tedbirlerinin tasarlanması ve tesis edilmesinin maliyeti de önemlidir. Gürültü maruziyetini azaltmakla birlikte, makine veya proseste değişiklik gerektirmeyen kontrol tedbirleri; Bakım, Operasyon işlemlerinin değiştirilmesi, Makinenin değiştirilmesi, İdari kontrol tedbirleri, Oda veya ortamda iyileştirmeler sağlamak, Makinelerin yerlerinin değiştirilmesi, Cihazı tekrar yerleştirmek, Makineye uygulanan basit işlemler, Uygun makine işletim hızının seçilmesidir. Ekipman bakımı Bozuk veya iyi bakım yapılmamış ekipman düzenli ve düzgün bakım yapılan ekipmana göre daha çok gürültü yayar. Kötü mil yatağı, aşınmış dişliler, kayışlarda çentikler, düzgün balansı bulunmayan döner parçalar veya yeterli yağlama yapılmamış parçalar gürültünün artmasına sebep olur. Aynı şekilde, gerektiği şekilde ayarlanmamış bağlantılar veya düzgün yerleştirilmemiş makina koruyucuları diğer parçalarla sürtünerek gürültü yaratır. Makina koruyucularının olmaması gürültünün kolayca yayılmasına sebep olur. Tüm bu gürültü kaynaklarının ortak özelliği, gürültünün hangi oranda azalacağı konusunda net bir şey söylemek kolay olmasa da emisyonun hemen kontrol edilebilecek nitelikte olmasıdır. İşlemin yapılışı Bir işlemin yapılış şekli de işçilerin daha fazla gürültüye maruz kalmasına sebep olabilir. Bazen bir işçi bir işlem için gürültü kaynağı civarında olabilir. Örneğin bir işçi bazı operasyonları izlemesi gerektiği için gürültü kaynağı yakınında bulunmaktadır. Gürültü maruziyeti açısından işçinin gürültü kaynağına olan uzaklığı önemlidir. Aslında işçinin gürültü kaynağından daha uzak olması işini yapması açısından bir fark yaratmıyor olabilir. Bazı operasyonlar KONUK YAZAR bir güvenlik adacığı oluşturarak yapılabilir veya izlenebilir. Eğer bir kabin veya oda mevcutsa gürültüde 10 ila 30 d B arası bir azalma sağlanabilir. Operatörlerin yerlerini değiştirmek suretiyle sağlanacak gürültü miktarındaki azalma yeni ve eski istasyonda ses düzeylerini ölçerek tahmin edilebilir. Ortam iyileştirmeleri Daha öncede bahsedildiği gibi yansıtan yüzeylerin varlığı (duvarlar, tavan ve cihaz gibi) yansıma olan alanda gürültünün katlanmasına sebep olur. Yansımayı kontrol ederek, yansıma alanı ses düzeyleri önemli ölçüde azaltılabilir. Genellikle de yansımalar, akustik olarak emici malzemeler uygulanması ile önlenebilir. Uygulama duvar veya tavan yüzeyine direk olarak veya tavandan asma siperlerle yapılır. Buradan gelecek fayda 0 d B ile 12 d B arasında olacaktır. Ekipmanın değiştirilmesi Gürültü konusunda bazen yapılması en uygun değişiklik gürültülü ekipmanın daha az gürültülü olanla değiştirilmesidir. Tesise yeni ekipman alımlarında istenen gürültü spesifikasyonlarının belirtilmesi üreticilerin üretimi üzerinde etkisi olan bir durumdur. İdari kontroller Gürültüyü kontrol altına alma konusunda bir çözüm de idari kontrol yöntemlerinin kullanılmasıdır. Örneğin, bir üretim tesisinde, üretim öyle ayarlanabilir ki, günlük gürültü maruziyeti kabul edilebilir limitlerin altında tutulabilir. Ancak bunu yapmak her zaman mümkün olmayabilir. Diğer bir olasılık, işçilerin rotasyonudur. Gürültülü kısımlarda çalışma için işçilerin rotasyonu düşünülebilir. Ancak rotasyon uygulaması için işçilerin farklı işleri veya işlemleri yapabiliyor olmaları gerekecektir. Ekipmanın yerleşimi Gürültü kaynağından uzaklaştıkça ses düzeyi azalır. Dışarıda, yani akustik olmayan alanlarda ses düzeyi mesafenin her katlanışında 6 d B’ye kadar düşebilir. Kapalı alanlarda veya içeride ise, yansıma yüzünden ekipmanın yeri değiştirilse bile gürültüde belirgin bir azalma sağlanamayabilir. Ancak, yansımalar önlenecekse veya makine operatöre göre uzaklaşacaksa ekipmanın yerini değiştirmek düşünülebilir. Sıra halinde makineler ve operatörlerin dizili olduğu ve belli bir operatörün kendi makinesinden gelen gürültüden başka örneğin arkasındaki makinenin gürültüsüne de maruz kaldığı durumlarda, eğer ekipmanı uzaklaştıracak yeterli alan yok ise, işçiyi ortamdaki gürültüden yansımaya çözüm bularak veya siperle korumak düşünülebilir. Makineye basit müdahaleler Uygulanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Vibrasyon izolasyonu, vibrasyon kontrolü, yüzey sönümlemesi veya başka basit işlemler yoluyla gürültüyü azaltmak mümkün olacaktır. Hava yoluyla gürültünün yayılması titreşim elemanı içeren her makine için söz konusu olabilir. Titreşim elemanı havayı iterek ve çekerek küçük basınç değişikliklerinin her yönde yayılmasına sebep olmaktadır. Vibrasyon izolasyonu, titreşim elemanı ile titreşmesine sebep olan kuvvet arasında kesinti yaratan bir tekniktir. Araya “yayımsı” bir malzeme konmasıyla gerçekleşir. Mesela makine üzerindeki bir levha neopren simitlerden geçen civatalarla des- teklenmek suretiyle panelin makinayla olan bağlantısı askıya alınmış olur. Vibrasyon kontrolü vibrasyonun kaynakta kontrolü ile gerçekleşir. Dönen parçaların dengelenmesi, gürültüye sebep olan parçaların temasının engellenmesi veya vibrasyon kaynağının özel desteklere montaj edilmesi şeklinde olabilir. Vibrasyon kontrol teknikleri yaylar, neopren, mantar, keçe veya cam fiber malzemelerden faydalanabilir. Sönümleme malzemesi uygulaması ise özel alüminyum teypler, boyanmış veya spreylenmiş malzemelerden faydalanabilir. Sönümleme özellikleri ise ısı, nem ve kimyasal maruziyete bağlı olacaktır. Diğer basit işlemlere örnek vermek gerekirse bağlantı noktalarında veya tıkırdayan noktalarda darbe etkisini azaltıcı veya yumuşatıcı işlemler, sesin radyasyon etkisini azaltmak için hava boşukları (perforasyon) yaratılması, diğer gürültü azaltma yöntemleri denenmiş ancak bunlar bir sonuç vermemişse uygulanabilir. KKD Kişisel koruyucu donanımlar problem kaynağı ile ilgili diğer tüm çözüm alternatifleri denendikten veya uygulandıktan sonra riske maruziyet tam anlamıyla ortadan kaldırılamıyorsa başvurulan bir kontrol tedbiridir. Teknik ve/veya idari çözümlerin yetersiz kaldığı durumlarda gerekli kulak koruyucuları veya tıkaçları ile kişisel maruziyetlerin önüne geçilmelidir. Kaynaklar: NIOSH Industrial Noise Control Manual (Revised Edition) http://www.deir.qld.gov.au/workplace/ subjects/noise/measures/engineer/index.htm Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresinde yeni kanun öne çıktı İ stanbul’da 11-15 Eylül’de düzenlenen ve 140 ülkeden 5 bin 400 katılımcının katıldığı 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, katılım açısından kendi rekorunu kırdı. 1955 yılından bu yana her üç yılda bir dünyanın farklı şehirlerinde gerçekleştirilen kongre ve fuar organizasyonunun 2023 yılında da İstanbul’da düzenlenmesi hedefleniyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği Kongre ve Fuar, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik olmak üzere birçok önemli konuğu ağırladı. Sektörün önemli temsilcilerinin de hazır bulunduğu organizasyonda aynı iş kolundaki firmalar ve yetkilileri birbirleriyle görüş alışverişinde bulundu. Kongre ve Fuar’da üzerinde durulan en önemli konu kısa sürede çıkarılması planlanan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu oldu. Yeni kanun çalışmasında çalışanın iş güvenliğinin korunmasına yönelik önemli adımlar atılması, gerekli şartları yerine getirmeyen işverene ağır cezai müeyyidelerin getirilmesi bekleniyor. Kanunla birlikte kamu veye özel sektör ayırımı yapılmadan çalışan sayısının 50’nin üzerinde olması kriteri kaldırılacak. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, sektördeki firmaların stantlarını tek tek gezdi. 63 HABER Türkiye’de CEO’ların en büyük hobisi spor yapmak! Türkiye’de faaliyet gösteren ve 100 ünlü markanın CEO’su ile yapılan araştırmada “spor yapmak” birinci; araba yarışı izlemek, aileyle vakit geçirmek ve avlanmak son sırada yer alıyor. İ K sektörünün yeni ve güçlü oyuncusu HUGENT, Türkiye’deki CEO’ların hobilerini araştırdı. Hugent, son dönemlerde CEO’lar üzerinde yaptığı araştırmalar ile de sıra dışı veriler ortaya koyuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren 100 ünlü markaların CEO’larına uygulanan ankette, her 100 CEO’nun 65’inin mutlaka spor yaptığı, her 100 CEO’dan 1’inin ise araba yarışı izlediği, ava çıktığı ya da denizcilikle uğraştığı ortaya çıktı. Hatta öyle ki, aileleri ile vakit geçiren CEO’ların oranı sadece %1! Araştırmada, spor yapmak, seyahat etmek, araba koleksiyonuna sahip olmak ve yelkenle açılmak CEO’ların başta gelen hobileri arasında yer alıyor. Bahçe 64 ile uğraşan, sörf yapan ya da ava çıkan CEO sayısı ise yine %1 civarında. Kayak yapmak yerine yelkeni, yüzmeyi ve dalmayı daha fazla tercih eden CEO’ların yaza dönük hobilere daha fazla eğilim gösterdikleri de önemli veriler arasında CEO’ların %9’u fotoğraf çekmekten hoşlanırken, % 4’lük dilimi ise satranç oynamayı tercih ediyor. Her 100 CEO’dan 65’inin spor yaptığı belirlenen bu araştırma CEO’ların sağlıklı yaşamayı çok önemsediğini gösteriyor. SHR Grup CEO’su ve Hugent Yönetici Ortağı Barış Özistek’e göre araştırmanın sonucu beklenenden çok da farklı değil. Özistek: “CEO olarak bizler sanırım iş dışında başka bir şey düşünmüyor algısı yayıyoruz. Hâlbuki bulduğumuz en küçük zamanı fırsata çevirmeye o kadar yatkınız ki… Mesela haftanın 3 günü sabahın erken saatlerinde mutlaka koşuya çıkarım. Yaz aylarında rüzgâr sörfü vazgeçilmez tutkum. Arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde de Magic the Gathering oynamaktan kendimizi alamayız. Eminim her CEO’nun kendine has zamanları ve bu zamanları nasıl değerlendirdiğine dönük planları vardır. Araştırma sonuçları da bize bunu göstermekte…” şeklinde konuştu. İşte o araştırmanın yüzdeleri: %65 Spor Yapmak %56 Seyahat Etmek %23 Gezmek %19 Arabalar %14 Kitap Okumak %12 Yelken %12 Sinema %9 Fotoğraf Çekmek %8 Dalmak %8 Yüzmek %7 Alışveriş Yapmak %7 Kayak Yapmak %6 Tenis Oynamak %6 Makale Okumak %6 Motosiklet %6 Müzik Dinlemek %6 Tiyatro %5 Tatil Yapmak %4 Satranç Oynamak %2 Problem Çözmek %2 Bahçeyle Uğraşmak %1 Balık Tutmak %1 Denizcilik %1 Sörf Yapmak %1 Aile İle Zaman Geçirmek %1 Dergi ve Gazete Okumak %1 Tekneler %1 Borsa %1 Basketbol Oynamak %1 Araba Yarışları İzlemek %1 İnternet Araştırmaları Yarının dünyası kalıcı çözümler bekliyor. Tüm dünyadaki müşterilerimizle birlikte, geleceğin beklentilerini karşılamak için bugünden çalışıyoruz. Teknolojilerimizi geliştirirken daha uzun süre hizmet edecek ve daha az kaynak kullanacak şekilde tasarlıyoruz. Ayrıca müşterilerimizin C02 emisyonlarını azaltmalarına yardımcı oluyoruz. Bu nedenle dünyanın en büyük çevre portföylerinden biri ile yeni çözümlere öncülük ediyoruz. Bunun sonucunda, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi tarafından faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerin en iyisi seçildik. Dünyanın en büyük kurumsal iklim değişikliği bağımsız veri tabanı olan ‘’Karbon Saydamlık Projesi ‘’ tarafından tüm faaliyetlerde lider şirket olarak onaylandık. Yine de tüm çözümlere sahip olduğumuzu iddia etmiyoruz. Bu yüzden enerji, endüstri ve sağlık sektörlerinde binlerce şehir, onbinlerce şirketle toplamda 190 ülkeyle birlikte çalışıyoruz. Yarının dünyasına kalıcı çözümler sunmak için, bugünden hazırız. siemens.com /answers