Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Transkript
Kosova - Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği
Thaçi: Prizren, çok kültürlü Kosova’nýn aynasý Kosova Baþbakaný Haþim Thaçi, Prizren Belediyesini ziyaret ederek, belediyenin çalışmalarını yakından takip etti. Thaçi, Kosova Hükümeti’nin etnik ayrýmý yapmaksýzýn çok uluslu Kosova için çalıştıklarını ifade ederken, Prizren’in çok uluslu Kosova bağlamında ayna nitelikte olduğunu söyledi. Haber sayfa 3’te KOSOVA TÜRKLERÝNÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ SAYI: 422 Perşembe , 10 Nisan 2008 YIL: 10 Fiyatý: 0.50 Ve Anayasa kabul edildi... Resmi diller arasında Türkçe yok... 17 Şubatta bağımsızlığını ilan eden Kosova, bağımsız ve egemen devlet olma yönünde atılması gereken önemli bir adım olan, ülkenin en yüksek hukuki belgesini kabul ederek, bağımsızlığını bağımsız bir anayasa ile taçlandırdı. İmzalanan yeni Anayasa ile Türk Dili yine kaybeden olurken, KDTP Milletvekili Enis Kervan ve Müfera Şinik buna tepki olarak mecliste oylanan anayasaya evet demedi. P azartesi günü Priştine Ulusal Kütüphanesinde düzenlenen törenle Kosova Anayasa Komisyonunun uzun uğraşlardan sonra hazırladığı Kosova Cumhuriyeti yeni Anayasa tasarısı imzalayarak, kabul edilmesi için meclise havale etti. Başbakan Yardımcısı ve Anayasa Komisyonu Başkanı Hayredin Kuçi yönetiminde hazırlanan anayasa taslağı, Anayasa Komisyonu üyelerinin imzası ile kabul edildi. Kosova Türkleri adına Anayasayı, Anayasa Komisyonu Üyesi Mahir Yağcılar imzalarken, Sırp temsilciler anayasayı imzalamadı. İmzalanan Anayasa Taslağı, Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu’ya takdim edildi. Türkçe resmi diller arasında yok! Kabul edilen yeni anayasa ile Kosova’da resmi diller Arnavutça ve Sırpça oldu. Türkçe, bu anayasada da kaybeden olurken, Kosova Demokratik Türk Partisi ve Sivil toplum kuruluşlarının bu konu ile ilgili göndermiş olduğu öneriler dikkate alınmadı. Meclis Anayasayı kabul etti Dün anayasa ile ilgili olağanüstü toplanan meclis, oy çokluğu ile Kosova Cumhuriyetinin ilk bağımsız anayasasını kabul etmiş oldu. A Anayasa ile ilgili oylama yapılmazken, anyasayı kabul eden milletvekilelri ayağa kalkarak, alkışladı. Meclis tarfından kabul edilen anayasanın, 15 Haziranda yürürlüğe girmesi bekleniyor. Kervan ve Şinik kararı protesto etti nayasa ile ilgili mecliste düzenlenen meclis oturumuna katılan Kosova Demokratik Türk Partisi Milletvekilleri Enis Kervan ve Müfera Şinik, kendilerinin ve Türk Sivil Toplum Örgütlerinin anayasanın 5’nci maddesine vermiş oldukları önerge ve önerilerin kabul edilmediğinden dolayı, anayasaya evet demedi. Aynı oturumda Kervan ve Şinik’in anayasa tartışmaları yapıldığı esnasında söz talepleri geri çevrildi. Kervan konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada, “Bugün mecliste düzenlenen oturumda anayasa kabul edildi. Anayasa ile ilgili oylama yapılmayarak, sadece anayasayı kabul eden vekileler ayağa kalkarak, alkışladı. Ben ve partimizin diğer Milletvekili Müfera Şinik, Anayasanın 5’nci maddesi ile ilgili vermiş olduğumuzun önergelerin dikkate alınmamasına tepki olarak, ayağa kalkmayarak, tepkimizi dile getirdik” diye konuştu. Dün düzenlenen meclis oturumunda, ayağa kalkmayan vekillerin Ve Ha ra di nay ’ın suçsuzluğu kanıtlandı Hollanda’nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan uluslararası savaş suçları mahkemesinde savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanan eski Kosova Başbakanı Ramuş Haradinay beraat etti. Haber sayfa 2’de Alman Taburunda devir teslim Devir Teslim Törenine katılan Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’nın bağımsızlık sürecinde NATO’nun rolünün tartışılmaz olduğunu ifade ederken, kısa bir zaman içinde oluşturulacak olan Kosova Savunma Güçlerinin, NATO ile kordineli bir şekilde görev yapacağını söyledi. Haber sayfa 3’te “Doðru Yol” Derneði yeni yönetim kurulunu ve baþkanýný seçti Yönetim kurulu Dernek Baþkanlýðýna oylarýn çoðunluðuyla Tahir Luma’yý, Dernek Baþkan Yardýmcýlýðýna Raif Buþ’u ve Dernek Sekreteri görevine de Bülent Emruþ’u seçti. Haber sayfa 7’de Genç Fotoğraf Sanatçısı Barış Karamuço ile röportaj Karamuço: Fotoğraf benim için bir yaşam tarzı Kosova’nın genç nesil fotoğrafçılarından Barış Karamuço ile ilk kişisel sergisi “Sosyalizm Kokan Yerler” ve fotoğraflar ile ilgili bir söyleşide bulunduk. Haber sayfa 12’de Ve Anayasa kabul edildi... Resmi diller arasında Türkçe yok... Kabul edilen yeni Kosova Anayasası 40 bölümden ve 160 maddeden oluşmakla birlikte, anayasaya göre Kosova, bağımsız ve egemen bir devlet olmakla beraber, parlamenter cumhuriyet olduğu belirtiliyor. Kuçi: “Anayasa taslağında değişiklikler oldu” Kosova Anayasa Komisyonu Başkanı Hayredin Kuçi, imzalanan yeni Kosova Anayasasının, tartışmaya sunulan anayasadan daha demokratik olduğunu savundu. Kuçi, “Vatandaşlardan anayasa taslağı ile ilgili çok sayıda öneri aldık. Anayasa Komisyonu olarak bütün bu önerileri titizlikle inceledik. Komisyon, olarak bize gelen önerilerin yüzde 35 ila yüzde 40’ını kabul ettik. Bu yeni anayasa taslağı ile hukuki içerilik ve kurumlar arasında uyum sağlanmasında çoğunluk ve topluluklar hakları ince ayarları ile saptanmıştır” diye konuştu. Kosova yeni anayasa taslağının hakkında açıklamada bulunan Kuçi, “Son anayasa taslağı ile Kosova’nın Arnavut ve diğer topluklardan oluştuğunu yani Kosova’nın çok uluslu bir toplum olduğunu açıkça belirttik. Burada eşit haklı bir vatandaş toplumu olduğumuzu resmiyete taşımak için bu yönde bir noktayı ekledik. Vatandaşlarımızın etnik kimliğini ifade ederken, vatandaşlık toplumunda hiçbir değişiklik yapmadık. Bu değişmelerle kurumların yetkilerinin sınırları daha açık bir şekilde çizilmiştir. Kosova’nın Arnavutların devleti değil de sınırları içinde yaşayan bütün vatandaşların devleti olduğunu formüle etmeye çalıştık. Bu anayasa vatandaşlık tanımızın temelini oluşturmaktadır” diye konuştu. Seydiu: Hayırlı olsun Anayasa Komisyon tarafından hazırlanan Anayasa taslağını takdirle karşıladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Anayasanın, Kosova vatandaşlarına ve topluluklara eşitlik haklar sağladığını ve Ahtisaari’nin dokümanını koruyacak modern bir belge niteliği taşıdığını söyledi. Thaçi: Anayasa devletimizin mührüdür Kosova Başbakanı Hashim Thaçi de, Kosova'nın tarihinde ilk defa vatandaşlarının iradesine göre hazırlanan bir anayasanın onaylanacağını belirterek, emeği geçen herkese teşekkür etti. Anayasa taslağının geçmişin, bu günün ve geleceğin birikimini içinde barındırdığına dikkat çeken Başbakan Thaçi, Kosova anayasası ile bağımsızlığını resmiyete taşındığını söyledi. Başbakan Thaçi, "Anayasa; kimliğimizi, özgürlüğümüzü teminat altına alan belge ve devletimizin mührüdür" dedi. Krasniçi: Anayasa bağımsızlığın somut delili Anayasa bir devletin en büyük siyasi ve hukuki evrakı olduğuna dikkat çeken Meclis Başkanı Yakup Krasniçi, bu anayasa taslağının Kosova’nın bağısız ve egemen bir devlet olduğunun açık bir göstergesi niteliği taşıdığını ifade etti. Feith: Demokratik bir Anayasa Avrupa Birliği Misyonu Sivil Büro Yöneticisi Pieter Feith, Kosova’nın demokratik bir anayasaya sahip olduğunu ifade ederken, “Kosova’nın tam anlamı ile demokratik bir anayasaya kavuşmuş olduğunu ifade edebilirim. Kosova'nın azınlık haklarının korunması ve ademi merkeziyetçilik alanlarında önemli maddeler içeren çağdaş bir anayasaya sahip olacaktı. Bu anayasa, Kosova'nın Avrupa ile yakınlaşmasını sağlayacaktır. Bütün Kosova vatandaşlarının yeni Anayasası hayırlı olsun” diye konuştu. Anayasa 160 madde Kabul edilen yeni Kosova Anayasası 40 bölümden ve 160 maddeden oluşuyor. Anayasa ile Kosova, bağımsız ve egemen bir devlet olmakla beraber, parlamenter cumhuriyet olduğu belirtiliyor. Kosova Perşembe, 10 Nisan 2008 Ve Haradinay’ın suçsuzluğu kanıtlandı 2 Hollanda’nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan uluslararası savaş suçları mahkemesinde savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten yargılanan eski Kosova Başbakanı Ramuş Haradinay beraat etti. K osova Kurtuluş Ordusunun (UÇK) eski bölge komutanı ve eski Başbakan Ramuş Haradinay, hakkındaki 1998’de Sırp yönetime karşı mücadele sırasında Sırplara ve yandaşlarına karşı cinayet ve işkence suçlamalarından beraat etti. Diğer iki sanıktan İdirz Balay berat ederken, Lahi Brahimay ise altı yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Ramuş Haradinay ve İdriz Balay, Lahey Mahkemesi Baş savcısı Karla Del Ponte’nin hazırladığı iddianamede hiç bir noktada suçlu bulmazken, Lahi Brahimay ise Yablaniça’da bulunan UÇK karargahında iki kişiye karşı kötü muameleden suçlu bulunarak, altı yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, üç sanığın Dukagin bölgesini UÇK adına kontrol altında tutmak, Kosova’da Sırp ve Rom siviller ile Sırp işbirlikçisi olan Arnavutları öldürmek için bir kriminel örgüt kurdukları yönündeki iddiaları kabul etmediği gibi böyle bir örgütün olduğu dahi kabul görmedi. Mahkeme jürisi ayrıca, UÇK’nın Sırp, Rom ve Miloşeviç rejimi ile işbirliği yapan Arnavutlar insanlığa karşı sistematik cinayetlerde bulmadığını da karara bağladı. Mahkeme Başkanı Yargıç Alphons Ori, sanıkların eylemleri etnik gruplara karşı işledikleri yönünde delilere sahip olmadıklarını ifade ederken, “Sırpların büyük bir bölümü UÇK’dan korktuklarından veya çatışma bölgesinde kalmamak adına evlerini terk etmişlerdir. Sırplar gibi Arnavutların da büyük bir bölümü evlerini kimi bazı nedenlerden dolayı terk etmek durumunda kalmıştırlar. Jüri, Sırp halkının sanıklar tarafından zorla evlerinden sürdükleri yönünde bir delile ulaşamamıştır. Yani bunun kimin tarafından ve kimin kararı ile yapıldığı konusunda hiçbir veriye tanık olamadık. Sırp, Rom ve Arnavut sivillerinin öldürülmesi sıralı ve örgütlü bir şekilde de gerçekleşmediği kayıtlarımızda yer almaktadır. Bu yüzden de üç sanığın bu suçlamalardan berat ettiklerini ifade etmek istiyorum” diye konuştu. Brahimay suçlu bulundu Sanıklardan Lahi Brahimay ise yargılandığı insanlık suçundan berat ederken, Yablaniça’da iki kişiye kötü müdahale bulunduğu iddiası ile altı yıl hapis cezasına çarptırıldı. Brahimay’ın bu karara itirazda bulunması bekleniyor. Lahey Mahkemesi tarafından Brahimay’ın cezası onaylanırsa, sanık cezasını istediği herhangi bir devletin hapishanesinde çekebilir. Haradinay.”Bu karar Kosova’yı güçlendirecek” Lahey Mahkemesi tarafından suçsuz ilan edilen ve berat eden Ramuş Haradinay, bir bildiri yayınladı. Kosova eski Başbakanı Ramuş Haradinay tarafından basına yayınlan bildiride, Kosova halkına, uluslararası dostlarına, Lahey’de bulunduğu üç yıllık süreç içinde sunmuş oldukları yardımlardan dolayı teşekkürlerini iletti. Lahey Mahkemesi tarafından suçsuz bulunmasının Kosova’yı güçleştireceğini ifade eden Haradinay, özgürlük savaşında çok sayıda güçlüklerle karşılaşıldığına dikkat çekerken, bu uğurda çok sayıda masum insanın da hayatını kaybettiğini ifade etti. Haradinay, Kosova halkının özgür bir toplumda yaşamayı hak ettiğini ifade ederek, değerlerin denetim garantisi altında olduğunu ve tüm vatandaşlara eşit muamelede bulunmaya devam edeceğini savundu. Haradinay’ın berat etmesi halkı sokaklara döktü Savaş suçu işlediği iddialarıyla 2005'ten beri Lahey'deki mahkemede yargılanan eski Kosova Başbakanı Ramuş Haradinay beraat etti. Mahkeme kararının ardından sokaklara dökülen Kosovalılar, Haradinay'ın beratını coşkuyla kutladı. Başkent Priştine'nin yanı sıra Kosova'nın güney bölgesinde Prizren'de yüzlerce Kosovalı, merkez Şadırvan'da ellerinde Arnavutluk bayraklarıyla davullar zurnalar eşliğinde halaylar çekerek kararı kutladı. Hükümet, berat kararını selamladı Kosova kurumları Ramuş Haradinay ve İdriz Balay’ın Lahey mahkemesi tarafından berat edilmesi kararını selamladılar. Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, mahkemenin sanıkların berat edilmesi için yeteri kadar kanıt olduğunu belirtirken, Haradinay’ın mahkeme ile yaptığı işbirliğin dava sürecinin başarıyla sonuçlanmasına olumlu katkıda bulunduğunu söyledi. Seydiu, “Mahkeme tarafından alınan karar tüm siyasi güçlerin, Kosova kurumlarının ve Kosova vatandaşları için parlak bir geleceğe yol açacaktır” diye konuştu. Başbakan Haşim Thaçi de Ramuş Haradinay’ın ve İdriz Balay’ın berat edilmesi için Lahey Mahkemenin kararını selamladı. Başbakan Thaçi, Lahey Mahkemesi sanıkları berat ettirmekle, UÇK’nın verdiği mücadele, adaletli, özgürlük için savaştığı ve uluslar arası birliği hukuku kurallarına göre yürütüldüğünü de kanıtladığı belirtiliyor. Sırbistan’da kara gün Lahey Mahkemesi tarafından Ramuş Haradinay’ın berat edilmesini tepki ile karşılarken, iki sanığın berat edilmesinin Sırbistan için bir kara gün olduğu belirttiler. 3 Kosova Perşembe, 10 Nisan 2008 Alman Taburunda devir teslim Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Kosova’nın bağımsızlık sürecinde NATO’nun rolünün tartışılmaz olduğunu ifade ederken, kısa bir zaman içinde oluşturulacak olan Kosova Savunma Güçlerinin, NATO ile kordineli bir şekilde görev alacağını söyledi. Ç Güney okuluslu Tugayı’na bağlı Alman Tugayı’nda Pazartesi günü devir teslim töreni yapıldı. Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, Almanya’nın Kosova Büyükelçisi Hasns-Dieter Steinbac ve çok sayıda davetlinin hazır bulunduğu törende, Robert Bunt, törenle komutanlığı Wilhem Grunu’ya devretti. Seydiu: Kosova, NATO üyesi olacak Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu, törende yapmış olduğu konuşmasında Kosova’nın bağımsızlığını kazanmasında NATO’nun rolünün tartışmasız olduğunu ifade ederken, bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür etti. Kosova’da durumun istikrarlı olduğunu ve bu konuda KFOR’a mütteşekir olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı, Kosova kurumlarının her zaman NATO ile işbirliği içerisinde olacağını söyledi. Kosova’nın kendi ordusuna da kısa bir zaman içerisinde kavuşacağını ifade eden Seydiu, “Oluşturulacak olan Kosova Savunma Güçleri’nin Kosova’da barış ve güvenliği tesis edecek bir kurum olmasını istiyoruz. Bu konuda çalışmalar aralıksız devam ediyor. Savunma Güçlerinin bütün Kosova vatandaşlarının ordusu olacaktır. Savunma Güçleri çalışmalarını KFOR güçleri ile kordineli bir şekilde icra edecektir” diye konuştu. Kosova’nın NATO’ya üye olması için de çalışacağını ifade eden Seydiu, bu konuda uluslararası toplumdan destek beklediklerini söyledi. Mun: UNMIM Kosova’da göreve devam edecek BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun, Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Yeremiç ile cumartesi bir araya geldi. Kosova konusunun ele alındığı görüşmede, BM Genel sekreteri Mun’un Mitroviça’da yaşanan şiddet olaylarını kınadıklarını ifade ederken, bu konu ile ilgili soruşturmanın çok kısa bir süre içinde açılacağını söyledi. K osova’da UNMIK’in görevi ile ilgili de spekülasyonlara cevap veren Genel Sekreter, gündemde dolaşan UNMIK misyonun 15 Hazirana kadar süreceği ile ilgili haberleri gerçek dışı olarak nitelendirirken, “UNMIK, 15 Hazirandan sonra da Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararın uyarınca görevini sürdürecektir. Gündemde yer alan görüşler ise gerçek dışıdır ” diye konuştu. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun ve Sırbistan Dışişleri bakanı arasında yapılan görüşmede Sırbistan ile Kosova’da BM misyonu arasında görüşmelerin kurumlaşması olanakları da ele alındı. Görüşmede ayrıca Sırbistan’da 11 Mayısta yapılacak olan seçimler de masaya yatırıldığı bildirildi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’un Sırbistan’da 11 Mayısta yapılacak seçimlerinin Kosova’da yapılmasından da üzüntü duyduğunu ifade edildi. Yeremiç: Seçimler Kosova’da da yapılacak Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Yeremiç görüşme ardından yapmış olduğu açıklamada Mitroviça’da 17 Martta yaşanan olayları için soruşturma başlatacaklarını söyledi. Yeremiç, “BM Genel Sekreteri 18 Marta yaşanan olaylar için soruşturma başlanması yönümde önerimi kabul etti. Soruşturma UNMIK tarafından yapılmayacak. Soruşturma, bir çok ülke temsilcisinin yer alacağı bir komisyon tarafından yürütülecek” diye konuştu.Sırbistan’da 11 mayısta yapılacak olan genel ve yerel seçimlerin Sarpların yaşadığı her yerde düzenleneceğini ifade eden Yeremiç, bu konunda ısrarcı olduklarını ve taviz vermeyeceklerini söyledi. Thaçi: Prizren, çok kültürlü Kosova’nýn aynasý Kosova Baþbakaný Haþim Thaçi, Prizren Belediyesini ziyaret ederek, belediyenin çalışmalarını yakından takip etti. Thaçi, Kosova Hükümeti’nin etnik ayrýmý yapmaksýzýn çok uluslu Kosova için çalıştıklarını ifade ederken, Prizren’in çok uluslu Kosova bağlamında ayna nitelikte olduğunu söyledi. B aþbakan Haþim Thaçi hafta s o n u beraberindeki bir heyet ile Prizren’i ziyaret etti. Prizren ziyareti esnasýnda Prizren Belediye Baþkaný Ramadan Muya ile bir araya gelerek, belediyenin çalýþmalarý hakkýnda baþkandan bilgi aldý. Görüþme ardýndan basýna açýklamalarda bulunan Baþbakan Thaçi, Muya ile gerçekleþtirdiðimiz görüþmede Prizren Belediyesinin çalýþmalarý ve projelerini ele aldýklarýný ifade ederken, Prizren’e yatýrým sözü verdi. Önümüzdeki günlerde Kosova ile ilgili yapýlmasý beklenen baðýþçýlar konferansýndan umutlu olduðunu ifade eden Baþbakan, bu toplantýdan Prizren’e 500 milyon avroluk bir yardýmýn ayrýlmasýný beklediðini söyledi. Kosova’da yerel idare konusunda Prizren’in örnek olarak gösterildiðine dikkat çeken Thaçi, Kosova hükümeti tarafýndan altyapý, eðitim, saðlýk ve kültür alanlarýnda Prizren’e yatýrýmlar konusunda bütçeden yardým saðlanacaðýný belirtti. Baþbakan Hashim Thaçi, Prizren bölgesinden Vrmica-Merdare oto yolunun geçeceðini ve bunun Prizren’in olduðu gibi Kosova’nýn da ekonomi geliþmesini etkileyeceðini belirtti. Prizrenli yetkililer ile sinemanýn yapýlmasý ve Kale ile Gazi Mehmet Paþa Hamamý’nýn restore edilmesi konularýný da ele aldýðýný söyleyen Thaçi, vergilerin azaltýlacaðýný da bildirdi. Kosova’nýn çok uluslu bir devlet olduðuna dikkat çeken Baþbakan, Prizren’in bu çok kültürlü Kosova’nýn bir aynasý olduðunu söyledi. Prizren Belediye Baþkaný Ramadan Muya, belediye olarak vatandaþlara daha iyi hizmet sunmak için mesai harcadýklarýný ifade ederken, bu konuda projelere imza atýldýðýna dikkat çekti. Önümüzdeki günlerde yapýlmasý beklenen baðýþçýlar konferansýndan da umutlu olduðunu ifade eden Muya, konferansa çok sayýda proje ile katýlacaklarýný söyledi. Kosova Perşembe, 10 Nisan 2008 Thaçi: “Kosova Sırbistan ile işbirliğine hazırdır” 4 Başbakan Haşim Thaçi, Sırbistan ile düşmanlık diye bir şeyin söz konusu olmadığını ifade ederken, hükümet olarak geleceğe odaklandıklarını ve Sırbistan ile iki ayrı bağımsız ülke olarak her tür işbirliğine hazır olduklarını söyledi. B Marnak: KFOR Kosova’da güvenliği sağlamaya kararlıdır K FOR Komutanı General Kvasiye de Marnak, Klina belediyesini ziyaret ederek, belediye üst düzey yetkilileri ile bir araya geldi. Belediye yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde Kosova liderleri ve halkından istikrarı olumsuz etki edecek adımlar atmaktan kaçınmaya davet etti. Marnak, olumsuzlukların kimseye bir yardımı dokunmayacağına dikkat çeken Marnak, “Başta ülke liderlerinden ve halktan bu konuda daha duyarlı olmalarını istiyorum. Çok kritik ve zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu yüzden de herkese büyük sorumluluklar düşüyor” diye konuştu. Güvenliğin sağlanması için vatandaşların da sürece aktif olarak katılımı gerekliliğine dikkat çeken General De Marnak, Kosova’da güvenliğin sağlanmasının KFOR’un görevi olduğu kadar Kosovalıların da bu konuda sorumluluk sahibi olduğunu söyledi. Kuzey Mitroviça’da yaşanan şiddet olaylarına da değinen KFOR Komutanı, bölgede durumun denetim altında alındığını ve KFOR olarak güvenliği sağlamaya kararlı olduklarını söyledi. Marnak: Klina örnek belediye KFOR Komutanı General De Marnak Klina belediyesi siyasi partileri, sivil kuruluşları ve din temsilcileri ile bir araya geldi. General De Marnak Klina Belediye başkanı Sokol Başota’ya barış madalyası ile nişanlandırdı.KFOR Komutanı Klina Belediyesinin Kosova’nın diğer bölgelerine örnek teşkil edecek nitelikte olduğunu ifade ederken, belediye çalışmalarını destekleme sözü verdi. Klina Belediye Başkanı Sokol Başota KFOR Komutanı ile yaptığı görüşmeyi başarılı olarak değerlendirirken, belediyede mevcut durumu ele aldıklarını söyledi. Başota, “Klina Sırpların evlerine dönmeleri için en çok emek veren belediyelerden biridir. Bu yönde de ilerideki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.KFOR Komutanı Klina belediye başkanı ile berabere Arnavut ve Sırpların yaşadıkları Videy köyünü ziyaret ettiler. Videy köyü Sırp temsilcisi Milorad Şarkoviç köyde Arnavutlarla ilişkilerin memnun edici olduğunu belirtirken bu iyi ilişkilerin ileride de sürdüreceklerini belirti.KFOR Komutanı General De Marnak da bu köyde etnik gruplar arasında süren dostluk ilişkilerden memnuniyet duyduklarını belirtti. : 4 22 ý y a S KOSOVA TÜRKLERÝ’NÝN ÝLK BAÐIMSIZ GAZETESÝ Haftalýk gazete Sahibi ve Genel Müdürü: Mehmet BÜTÜÇ Yazı İşleri Müdürü: Sencar KARAMUÇO aşbakan Haşim Thaçi Viyana’da yayınlanan “Wiener zeitung” gazetesine verdiği demeçte, Sırbistan ile iyi ilişkilere hazır olduklarının sinyallerini verdi. Hükümet olarak Kosova’nın parçalanmasına karşı olduklarını tekrarlayan Başbakan Thaçi, “Sırbistan iki ayrı ve bağımsız ülke olarak ikili ilişkilere hazırız. Kosova’nın parçalanmasına başta uluslararası toplum olmak üzere biz de hükümet olarak buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu. Hükümet olarak, Sırpların Kosova kurumlarına entegre olmaları için çalışmaya hazır olduklarını ifade eden Thaçi, “Kosovalı Sırpların başkenti Belgrat değil Priştine’dir. Önce onlar bunun farkına varmalıdırlar. Bundan sonra da onları Kosova kurumları içinde görmek istiyoruz” diye konuştu. NATO ve EULEX’in Kosova’da misyonlarını sürdürmeleri için ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Başbakan Thaçi, “Kosova diğer bölge ülkeleri gibi bağımsız ve demokrat bir ülkedir. İki Sorpın da yer aldığı çok uluslu bir hükümetin başında bulunmak benim için bir onur. Hükümet olarak, toplulukların haklarına saygılıyız ve onların etkinliklerini destekliyoruz” diye konuştu. Mitroviça yaşanan olumsuzlukları kabul edilemez olarak nitelendiren Başbakan Thaçi, “Mitroviça’da yaşanan olaylar üzücüdür. Kosova genelinde olduğu gibi Kosova’da da sükunetin hüküm sürmesi tek isteğimiz. Mitroviça sorunu şu an hükümetimin çözüme kavuşturmak istediği temel sorunların başında bulunuyor. Mitroviça için tek çözüm yolu Ahtisaari çözüm öneri paketinde olduğu gibi iki belediyeden oluşan bir yönetimdir” diye konuştu. Belgrat ile her konuda işbirliğine hazır olduklarını tekrarlayan Thaçi, “Kosova’da soykırım kimim tarafından yapıldığının birinci şahidi. Biz geçmişe değil, geleceğe bakmak istiyoruz. Sırplarla bundan dolayı da işbirliği yapma taraftarıyız. Biz sadece Sırbistan ile değil de tüm komşularımız ile iyi ilişkiler kurmak istediğimizden Sırbistan’a önem arz ediyor” diye konuştu. Sırbistan’da yapılacak olan seçimlerden milliyetçilerin galip çıkıp çıkmayacağı ile ilgili soruya Thaçi, “Sırp vatandaşlar oy verirken geçmişleri için değil, geleceklerini düşünmelidirler. Bunu dikkate alarak oylarını kullanmaları kendi çıkarınadır” şeklinde cevapladı. Kosova’nın geleceğinin de parlak olduğuna dikkat çeken Başbakan, “Kosova de facto olarak AB ve NATO üye konumundadır. Geçiş döneminde Avrupa Birliği tarafından ortaya atılan kriterleri yerine getirmeye çaba göstereceğiz. Bu amacımıza ulaştıktan sonra NATO’ya üyelik için gerekli çalışmaları yürüteceğiz” diye konuştu. Almanya’dan ziyaretçiler var Kosova’da gelişmeleri yakından takip etmek amacı ile Almanya’dan bir heyet Priştine ziyaretinde bulundu. Almanya Meclisi Savunma Komisyonu heyeti başkanı Ulrike Merten, Almanya’nın Kosova’ya yardımlarının devam edeceğini söyledi. G elişmelere yakından tanık olmak amacıyla Kosova'ya gelen Ulrike Merten başkanlığındaki Almanya Federal Meclisi Savunma Komisyonu Heyeti, Kosova Cumhurbaşkanı Fatmir Seydiu ile bir araya geldi. Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu, Almanya Federal Meclisi Savunma Komisyonu Heyeti'ni kabul etti. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Komisyon Başkanı Ulrike Merten, Almanya'nın, verilen uluslararası destek çerçevesinde Kosova'nın yanında olmayı sürdüreceğini belirtti. Ekonomik ve siyasi desteğin yanı sıra güvenlik alanında da sağlanan desteğin süreceğinin altını çizen Merten, "Kosova'da KFOR bünyesinde görev yapan Alman askerlerinin görevlerine devam etmeleri konusunda hemfikiriz. Güvenlik Kosova'da yaşayan herkes için eşit ölçüde sağlanmalıdır. Alman askerlerinin Kosova'dan çekilmemesinden ve güvenliğe katkı sağlamalarından yanayız" ifadelerini kullandı. Merten, Kosova'da ki gelişmelerle ilgili olumlu izlenimler edindiklerini ve Haziranda yürürlüğe girecek olan yeni anayasanın uygulanmasından sonra da olumlu gelişmelerin devam edeceğine inandıklarını belirtti. Kosova Cumhurbaşkanı Seydiu ise, bağımsızlığın ilan edilmesiyle sonuçlanan süreçlere ve Kosova'ya her alanda sunduğu destek ve katkılarından dolayı Almanya'ya teşekkürlerini dile getirdi. Ýç Haberler: Fevzi KARAMUÇO Kültür: Ýskender MUZBEG Yayýn Koordinatörü: Taner GÜÇLÜTÜRK Balkan ve Ankara Muhabiri: Erhan TÜRBEDAR Gilan Muhabiri: Celal MUSTAFA Mamuþa Muhabiri: Suphi MAZREK Muhabirler Koordinatörü: Enis TABAK Muhabir: Yüksel POMAK Spor: Ýsmail MAKASÇÝ, Abdülkadir BIYIKLI Mizanpaj: Eren BÜTÜÇ Yazýlarda ortaya atýlan fikirler, yazarlara aittir. Gazetemizin resmi görüþü deðildir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlara aittir. e-mail: yenidonem@hotmail.com yenidonem_kosova@yahoo.com Adres: Adem Yaþari No: 8, Prizren/Kosova Tel. 029 623 503 Fax: + 381 (0)29 623 503 Banka: Raiffeisen Bank Yeni Dönem Hesap No: 1502001000171635 Yeni Dönem KTM Þirketi Danýþma Kurulu: Baský: Fikri Þiþko (Ýl Mahkeme Yargýcý) “SIPRINT” basýmevi Refki Taç (Avukat, Uluslararasý Hukuk Uzmaný) Prizren Zeynel Beksaç (Türkçem Dergisi Sahibi) Agim Rifat Yeþeren (Belediye Kamu Avukatý) Levent Koro (UNDP Ekonomi Uzmaný) “Yeni Dönem” Kosova Türk Medyasý Elsev Brina (Türk Dili Öðretmeni) yayýnýdýr. 5 Perşembe, 10 Nisan 2008 Kosova Rüecker, seçim konusunda noktayı koydu UNMİK Misyonu Şefi Joachim Rüecker, Kosova’da sadece UNMİK’in seçimleri örgütleme yetkisi olduğunu ifade ederek, Sırbistan’nın Kosova’da örgütleyeceği seçimlerin geçersiz olduğunu bildirdi. U NMİK Misyonu Şefi Joachim Rüecker, “Belgrat devamlı olarak BM 1244 No’lu kararına saygılı davranıyor, ancak buna göre de Kosova’da Sırbistan yerel seçimleri örgütlememesi lazım” Belgrat’tan Kosova’da seçimlerin yapılıp yapılmaması kararıyla ilgili bilgi vermelerini isteyeceğini belirtti. Rüecker, Sırbistan yerel seçimleri Kosova’da yaparsa Kosova’da geçerliliği olmayacağını, birkaç gün içerisinde de kesin bilgileri olacağını söyledi. Bir Ukrayna polisinin hayatını kaybettiği ve yüzlerce kişinin yaralandığı Mitroviça’da 17 Mart olaylarında yardımcısı Lari Rosin’in müdahale kararını doğru bulduğunu ve desteklediğini belirten Rüecker, UNMİK Mitroviça sorumlusu Gerard Gallucci ile anlaşmazlıklarla ilgili soruları yanıtlamadan kaçındı. Rüecker, Kosova’da Sırbistan İçişleri Bakanlığı ofislerinin mevcut olduğunu kabul ederken bunun mevcut kanuni çerçevesinde olmadığını da belirtti. Başbakan: Elektrik ile ilgili ciddi projelerimiz var Kosova Hükümeti toplantısında Kosova Cumhuriyeti Başbakanı Hashim Thaçi, hükümetin yıllık çalışma programını da hazırladığını ve hafta içerisinde görüşmek üzere milletvekillerine sunulacağını bildirdi. Thaçi, yıllık çalışma planının Kosova bağımsızlığının ilan edilmesi ile ilgili çalışmalar nedeniyle geciktiğini vurguladı. B aşbakan Hashim Thaçi, Kosova’nın Avrupa strüktürlerine entegre olmasının kaçınılmaz olduğunu ve kabul edilen plan ile amacın Kosova’nın AB ve NATO’ya üye ülke olması olduğunu söyledi. Thaçi, bağımsız ve demokratik Kosova’da tüm toplulukların haklarının sağlanacağını da belirtti. Kosova Hükümetinin hafta son ki toplantıda Kosova’da enerji krizi konusunu da ele aldı. Thaçi, bütçeden desteklenen Kosova Elektro Kurumunun (KEK) kazançlı çalışacak bir şirkete dönüşmesi için strateji belirlediklerini söyledi. Thaçi, USAİD ile hazırlanan işlevsel bir proje ile Kosova’nın elektrik ihtiyaçlarının karşılanacağını ve vatandaşlar için temiz bir ortam sağlanacağını söyledi. Hashim Thaçi bakanlarına, uluslararası partnerleri ile İTU Uluslararası telefon kodunu almak için görüşmeleri başlattığını da söyledi. Toplantının sonunda Kosova Başbakanı Yardımcısı Hayreddin Kuçi, Kosova Demokratik Birliği’nin Skender Hüseni’yi Dışişleri Bakanı, ademi merkeziyet koordinatörü görevine de Fadil Ferati’yi önerme kararını aldığını bildirdi. Kayıp kişilerin aileleri çalışmalardan memnun değil K Kayıp kişilerin aile üyeleri, kayıp kişiler konusunda Hükümet Komisyonunun çalışmalarıyla memnun olmadıklarını açıkladılar. ayıp kişilerin aile üyeleri, kayıp kişiler konusunda Hükümet Komisyonunun çalışmalarıyla memnun olmadıklarını açıkladılar. Kayıp kişilerin aile üyelerinden oluşturulan Dernek Başkanı Haki Kosumi, kayıp kişilerle ilgilenen Hükümet Komisyonu ile yapılan ortak bir toplantıda, söz konusu komisyonun şimdiye kadar ki çalışmalarından memnun olmadıkları ifade ederek, bu yıl ilk defa düzenlenen böyle bir toplantının örgütlenmesinden de memnun olmadığını belirtti. Hükümet Komisyonu Başkanı Prenk Gjetaj ise kayıp kişilerle ilgili konunun insancıl bir konu olduğunu öne sürerken,bu doğrultuda daha fazla çalışmanın gerekli olduğunu vurguladı. Kosova gündemi Sencar Karamuço Kahramanlýk üzerine birkaç söz... K ahraman nedir? Kimdir? Nasýl olunur? Diye hiç düþündünüz mü? Kahraman, kaba bir tabirle; ülkesi için savaþmýþ askerler, isabetli karar vermiþ politikacýlar, hatta kritik bir son dakika golü atýp maçýn kazanýlmasýný saðlamýþ futbolcular kahraman deyince aklýmýza gelen ilk örneklerdir. Bunlar fark etmesi kolay olan kahramanlardýr. Mitolojide ise kahraman olmak biraz daha zordur ve meþekatlidir. Mitlerde kahraman olmak için güç, cesaret, þans yada yetenek yetmez, kahraman olabilmek için bir devi veya ejderhayý öldürmek veya tüm insanlýðý kurtarmak gerekir. Ama gerçek hayatta ise bu biraz daha kolay ve olasýdýr. Çünkü mitlerde gereken bütün bu özelliklerin küçük bir kýsmý ile de kahraman olmak mümkündür. Kahramanlar, daha fazla geliþmemiþ veya geliþmekte olan toplumlarda önümüze çýkan bir olgu niteliði taþýmaktadýr. Bu toplumlarda, toplumdan sýyrýlan kahramanlar, ya komutanlar yada askeri kökenden gelen politikacýlar olmaktadýr. Buna örnek olarak verecek olursak; Tito, Atatürk, Kastro v.b örnek olarak verebiliriz. Saydýðým bütün bu halk kahramanlarýnýn hepsinin de askeri kökenden gelen siyasiler olduðu umarým çözünüzden kaçmamýþtýr. Çizmeye çalýþtýðým tablodan da görüleceði gibi halk kahramanlarýnýn büyük bir kýsmý askeri kökenden gelmektedir. Oysa batýlý toplumlarda bu olgu farklýlýk içermektedir. Oralarda, halk kahramaný bir opera sanatçýsý, heykeltýraþ, yazar olabileceði gibi askeri kökenden gelmeyen siyasiler de halk kahramaný olabilmektedir. Yani batýlý toplumlarda kahraman olmak için askeri kökenden gelmek temel argüman olmamaktadýr. Geliþmekte olan ülkelerde ise bu olgunun tam tersi olduðuna iþaret etmeye çalýþmýþtým. Bu kahramanlýk olgusunu Kosova baðlamýnda bakacak olursak, bura topraklarda da var olan bütün halk kahramanlarýnýn askeri kökenli olduklarý gözlerden kaçmamaktadýr. Bunu en iyi þekilde Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný ilan ettiði süreç boyunca ve sonrasýnda buna en iyi bir þekilde þahit olduk. Baðýmsýzlýk ilanýndan sonra UÇK’nýn efsanevi Komutaný Adem Yaþari’ye ithaf edilmiþ olan “U Kry Bac” (Abi bu iþ bitti) sloganý baðýmsýzlýðýn birinci temel sloganý haline dönüþtü. Çünkü Yaþari, toplumun Kosova’nýn baðýmsýzlýðý konusunda birinci kahramanýydý. O baðýmsýz Kosova için hayatýný feda etmiþti. Bu da onu halkýn kahramaný yapmaya yetmiþti. Buna benzer bir diðer kahramanlýk öyküsünü geçen hafta sonu berat eden Ramuþ Haradinay’da gözlememiz mümkün. Haradinay, UÇK Komutaný olarak Kosova’nýn baðýmsýzlýðý için savaþmýþ ve bundan dolayý da Lahey Mahkemesinde dahi yargýlanmayý göze almýþtý. Mahkemenin lehine berat kararýnýn verilmesinden sonra, Haradinay’ýn Kosova’da halk kahramaný olarak karþýlandý. Bu karþýlama törenlerindeki coþku ve sevinç gösterileri halkýn kalbinde Haradinay’ýn da bir halk kahramaný olduðunu kanýtlar nitelikteydi. Oysa Kosova’nýn baðýmsýzlýðý için yýllarca mücadele vermiþ Ýbrahim Rugova, eskiye nazaran halkýn gönlündeki imajýný kaybettiði gözlerden kaçmamaktadýr. Niye Rugova bu prestijini kaybetti? Baðýmsýzlýkta kendi sloganlarý deðil de “Bu iþ bitti Abi” sloganý kullanýldý? Bütün bunlara yukarda çizmiþ olduðum parametrelerden yola çýkarak cevap verecek olursam; Rugova’nýn askeri kökenli bir siyasetçi olmadýðýný açýkça ifade edebilirim. Bu da siyasetin açýk bir cilvesi. Kosova’da hele de siyasi bir kahraman olabilmek için askeri kökenden gelmek gerektiði açýkça ortadadýr. Kahraman olmak isteyenlerin bunu dikkate almalarý gerekiyor. 6 Kosova Fevzi Karamuço Shefer: “KFOR Kosova’da gerektiği kadar kalacak” Perşembe, 10 Nisan 2008 K Ýslam ülkeleri ve Kosova osova’da bugünlerde Arap ve Ýslam dünyasýnýn neden halen baðýmsýzlýðý tanýmadýðý sorusu tartýþýlmaya devam ediyor. Bu soru camilerde olduðu gibi sokaktaki vatandaþlara arasýndaki sohbetlerin de baþýnda bulunuyor. Günler geçince ve Müslüman ülkeler Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmakta bir adým atmadýklarýndan bu soru da güncelliðini korumaya devam ediyor. Müslüman ülkelerin baðýmsýzlýk tanýma sürecinde ilk baþlarda aktif görünse de sonradan bir duraksama yaþandý. Bu konuda ilk iþareti Afganistan verirken, bunu nüfusunun büyük bir bölümünü Müslüman oluþturan Türkiye takip etti. Bu Ýslam ülkelerinin Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýyacaðý yönünde bir sinyal olarak görüldü ama bu beklentiler zamanla boþa çýktý. Kosova nüfusunun büyük bir bölümünün Müslüman olduðu açýk. Bu yüzden de bura halkýnýn Ýslam dünyasýndan bu yönde adým atmasýný beklemek en doðal haklarý olduðunu düþünüyorum. Burada asýl önem arz eden konu Ortodoks dünyasý Bulgaristan hariç Kosova’nýn baðýmsýzlýðý konusunda Sýrbistan’ýn yanýnda olmak için seferber olurken, Ýslam dünyasýnýn ise Kosova’ya destek konusunda susuyor olmasý ister istemez buradaki Müslüman halkýn kafasýný karýþtýrýyor. Çünkü Kosova halkýnýn büyük bir bölümü Müslümanlardan oluþuyor. Hal böyle olunca da Kosova halký din kardeþlerinin baðýmsýzlýðý tanýma ile ilgili bir giriþimde halen bulunmamýþ olmalarý onlarý derinden üzmektedir. Ýslam dünyasýnýn Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmada neden yavaþ davrandýðý ile ilgili çeþitli noktalar bulunuyor. Bunlarýn baþýnda, Ýslam ülkelerinin ABD ile farklý dostluklardan ve farklý tepkilerden çekinmelerinden kaynaklanýyor. Ýslam ülkeleri, Filistin, Irak ve Afganistan sorunlarýndan dolayý, halkýn tepkisinden korktuklarýndan Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmaktan kaçýnýyorlar. Bazý çevreler bunun bilgisizlikten kaynaklandýðýný sanýyorlar. Ama Kosova dünya kamuoyu gündeminden Tito’nun ölümünden sonra hiç düþmek bilmedi. Kosova’yý bugüne kadar kimi deðiþik noktalar ve sorunlar sürekli gündemde tutmayý baþardý. Kosova’nýn baðýmsýzlýðý da bunu en üst safhaya çýkardý. Arap ve Ýslam dünyasý Kosova’dan uzak olduðunu söyleyebiliriz. Ama Kosova ile en çok temasa gelen ülkelerin baþýnda Osmanlý devletinin bulunduðu da bir gerçek. Bu da ister istemez Arap dünyasýnýn Kosova konusunda bilgi sahibi olduðunu kanýtlar niteliktedir. Bunun yaný sýra Arap dünyasýnýn büyük bir bölümünün de sömürgecilikten Rusya ve Tito’nun yardýmý ile kurtulduklarý da herkes tarafýndan bilinen bir gerçektir. Daha sonra bu ülkelerin Tito, Naser ve Nehru’nun yönetiminde oluþturulan “tarafsýz devletler” bloðunda da yer almýþlardýr. Rusya ve Tito’nun o dönemde sunduðu yardýmlar bu güne dek Arap ülkelerin halen hafýzalarýnda tazeliðini koruduðunu düþünüyorum. Bu yüzden de Arap dünyasýnýn Kosova’yý ve bölgeyi çok iyi bildikleri bir gerçek. Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergey Lavrov geçen ay Orta Doðu ülkelerine yaptýðý ziyaret sýrasýnda onlardan Kosova’nýn baðýmsýzlýðýný tanýmamasý isteminde bulunmuþtu. Sýrbistan’ýn da Kosova’nýn baðýmsýzlýðýnýn tanýnmamasý konusunda etkin olduðunu söyleyebiliriz. Bakalým ilerleyen günler bize neler getirecek... N ATO Genel Sekreteri Yap de Hop Schefer, BBC kanalına Kosova’nın geleceği ile NATO’nun Kosova’da ki varlığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kosova’da NATO’nun ne zamana dek görevini sürdüreceği ile ilgili soruya Schefer, “NATO, Kosova’da Birleşmiş Milletlerin 1244 sayılı kararı gereğince görev almaktadır. NATO, Kosova’da çoğunluğu oluşturan Arnavutları, Sırpları ve diğer toplukları korumak için görev almaktadır. NATO, Kosova’da gerekli görüldüğü zamana kadar kalacaktır” şeklinde cevapladı. NATO güçlerinin Kosova’da kesin olarak ne kadar bulunacağını bilmediğini belirten Schefer, “Piter Feith tarafından yönetilen EULEX misyonunun güçlenmesinden sonra bu yönde bir karar alacağımızı ifade edebilirim. Kosova’da ICO sivil misyon görevde bulunuyor. Kısa bir zaman içinde UNMIK, Avrupa Birliği Misyonu tarafından ikame edilecek. NATO olarak biz görevimizi BM Güvenlik Konseyi tarafından alınacak olan yeni bir kararla tamamlayacağız” dedi. Kosova’da görevde bulunan NATO güçlerinin güvenliği tesis etmekte birinci sorumlu olmadığını ifade eden Schefer, bu görevin UNMIK polislerine ait olduğunu belirtti. Gerek görüldüğü zaman KFOR’un UNMIK polisine yardım ettiğini hatırlatan Schefer, “Mitroviça’da şiddet olayları sırasında buna tanık olduk. UNMIK, bizden yani KFOR’dan destek istedikten sonra biz onların yardımına koştuk” diye konuştu. S Seçim kampanyası Kosova’ya taştı ırbistan Mayıs ayında Sırbistan’da yapılacak olan seçimlerin Kosova’da da yapılması yönündeki politikasına devam ediyor. Radikal parti seçim hazırlıkları çerçevesinde, hafta sonu kampanyasını Kosova’da sürdürdü. Radikal Partisi Başkanı Tomislav Nikoliç, Graçaniça’yı ziyaret ederek, Sırp seçmenlerden oy istedi. Nikoliç, Graçaniça’daki seçim kampanyasını tamamladıktan sonra kampanya için Kuzey Mitroviça’ya geçti. Nikoliç, Graçaniça’da olduğu gibi Mitroviça’da da Batı ülkelerinden Kosova’nın bağımsızlığını iptal etmeye ve Kosovalı Sırpları Kosova’yı terk etmeme çağrısında bulundu. Kampanyanın tepki yarattı Kosova’ya taşınması Radikal partisinin Kosova’da seçim kampanyasını sürdürmesi, Kosova’da tepki ile karşılandı. UNMIK Basın sözcüsü Sven Lindholn konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Sırbistan radikal partisi Graçaniça’da seçim kampanyası düzenleyeceği ile ilgili UNMIK’ten izin alınmadığını ifade ederken, “Bize özel ziyaret olarak Kosova’yı ziyaret etmek istediklerini bildirdiler” diye konuştu. Kosova Başbakan yardımcısı Hayredin Kuçi, Sırp liderlerinin Kosova’ya girmeleri veya girmemelerini ile ilgili sorumluluğun kendilerinde olmadığını ifade ederken, “Sırp liderlerin Kosova’yı ziyaret etmesi UNMIK’in sorumluğuna girmektedir” diye konuştu. Kosova’nın özgür bir ülke olduğunu hatırlatan Kuçi, “Kosova herkesin ziyeret edebileceği bir ülke. Ama anayasa düzenini suiistimal etmek veya komşu ülkelerin siyasi çözümleri için yer değildir” diye konuştu. Seçimler Kosova’da yapılacak mı? Sırbistan hükümeti düzenlediği son toplantısında 11 Mayısta düzenlenecek olan genel ve yerel seçimlerin Kosova’da yapılması yönünde kararı aldı. Kararla ilgili geniş açıklama yapılmazken, hükümetten sızan haberlere göre Sırbistan’da ve Karadağ’da yerleşmiş olan mültecilerin kendi temsilcilerini seçme olanağına sahip olacağı iddia edildi. Kosova’da parlamenter ve yerel seçimlerin yapılması için Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Başbakan Voyislav Koştuniça ve diğer yetkililer bu yönde açıklamalarına imza atmaya devam ediyorlar. Sırbistan üst düzey yetkilileri, “Genel ve yerel seçimlerin Birleşmiş Milletler 1244 nolu kararı gereği Kosova’da da yapılması gerekliliğine işaret ederek, bunun Sırbistan’ın en doğal hakkı olduğunu savunuyorlar. 7 Perşembe, 10 Nisan 2008 Yönetim kurulu Dernek Baþkanlýðýna oylarýn çoðunluðuyla Tahir Luma’yý, Dernek Baþkan Yardýmcýlýðýna Raif Buþ’u ve Dernek Sekreteri görevine de Bülent Emruþ’u seçti. “Doðru Yol” Türk Kültür Sanat Derneði, 3 Nisan 2008 tarihinde düzenlediði meclis toplantýsýnda yeni yönetim kurulu ve baþkanýný seçti. Toplantýnýn gündem noktalarý dernek baþkanýnýn çalýþma raporu, dernek sekreterinin finans raporu, dernek tüzüðündeki kimi deðiþikliklerin meclis tarafýndan onaylanmasý ve derneðin yeni yönetim kurulu ile yeni dernek baþkanýnýn seçimiydi. Meclis toplantý divanýnýn ve seçim komisyonunun seçilmesi ardýndan “Doðru Yol” Türk Kültür Sanat Derneði Baþkaný Ýrfan Þekerci, dernek baþkanlýðýný üstlendiði dönem içerisinde gerçekleþtirdiði çalýþmalar hakkýnda detaylý bir rapor sundu. Derneðin bu süre içerisinde toplam 101 etkinliðe imza attýðýný vurgulayan Baþkan Þekerci, ayrýca Doðru Yol Derneðinin Prizren Belediyesi tarafýndan 2007 yýlý içerisinde Prizren’de en etkin dernek ödülünü kazandýðýný vurguladý. Derneðin son dönemlerdeki önemli projelerinden birinin internet sayfasýnýn hazýrlanmasý ve hizmete verilmesi olduðunu belirten Baþkan Þekerci, çalýþma raporunun devamýnda dernek kollarýnýn etkinliklerini detaylý bir þekilde tek tek saydý. Ardýndan meclis toplantýsýnýn tartýþmasýna sunulan çalýþma raporunda dernek kollarý tarafýndan rapora kaydedilmeyen çok sayýda eksik tespit edildi. Kol baþkanlarýna danýþýlmadan tek kiþi tarafýndan çalýþma raporunun hazýrlanmasý eleþtirilen konular arasýnda yer alýrken, dernek meclisi rapordaki bu eksikliklerin düzeltilmesi ve yapýlan uyarýlarýn eklenmesi koþuluyla çalýþma raporunu onayladý. Söz konusu etkinlik raporunun yakýn bir süre içerisinde derneðin web sitesinde yayýnlanacaðý ve bu günden itibaren dernekle ilgili bütün haberlerin düzenli olarak bu siteden duyurulacaðý vurgulandý. Toplantýnýn devamýnda dernek sekreteri Bülent Emruþ tarafýndan finans raporu sunuldu. Çalýþma raporu olduðu Güncel “Doðru Yol” Derneði yeni yönetim kurulunu ve baþkanýný seçti gibi finans raporu da derneðin meclis üyeleri arasýnda tartýþmaya neden olan konulardan biriydi. Finans raporunda yer alan çok sayýda eksiklikler yaný sýra gelir ile giderler arasýndaki kimi netsizliklerden dolayý, finans raporunun yeniden gözden geçirilmesi ve yeni yönetim kurulunun onayýna sunulmasý üzere üç kiþilik bir finans durum deðerlendirme komisyonu oluþturuldu. Tekrar tartýþmalý geçen toplantý gündem noktalarýndan biri de dernek tüzüðündeki kimi deðiþiklikler oldu. Toplantýya katýlan kimi meclis üyeleri dernek tüzüðündeki deðiþikliklerden önceden haberdar olmadýklarý için okunmasýný talep ettiler. Talep üzerine hukuk uzmaný ve tüzük deðiþiklikleri komisyon üyesi Fikri Þiþko konuyla ilgili deðiþiklikler hakkýnda meclis üyelerini bilgilendirdi. Gündem sýrasýndaki bu noktada en çok üzerinden durulan konulardan biri, yönetim kurulu üye sayýsý, yönetim kurulunda kol baþkanlarý dýþýndan dýþarýdan önerilecek adaylarýn tespit þekli ve baþka derneklerde yer alan üyelerin Doðru Yol Derneði yönetim kurulunda da yer almasýydý. Meclis üyelerinin çoðu bu konudaki tepki ve eleþtirilerini dile getirirken, kimileri de bu dernek çatýsý altýndaki üyelerin deðiþik faaliyetlerle baþka derneklerde de kültürümüze emek sunmasý bir zenginlik olarak nitelendirildi. Tüzük deðiþiklikleriyle ilgili tartýþma sýrasýnda dernek üyelerinin kimileri bu gündem noktasýnýn ilerideki bir meclis toplantýsýna ertelenmesini önerirken, kimileri de tüzükteki deðiþiklikler onaylanmadan yeni yönetim kurulu seçimine geçilemeyeceðini ifade ettiler. Dolayýsýyla kimi uyarý ve eklemelerle birlikte tüzük komisyonun bu deðiþikliklerle ilgili hazýrladýðý rapor meclis tarafýndan onaylandý. Yönetim Kurulu Üyelerinin seçimine geçen Doðru Yol Derneði Meclisi, “Ay Yýldýzlar” Kolu’ndan Baþkanlýðýna Erol Karaibo’yu, “Yeþil Turnalar” Kolu’ndan Agim Fiþar’ý, Sanat Müziði Kolu’ndan Reþit Ýsmet’i, Tasavvuf Müziði Kolu’ndan Baþkim Çabrat’ý, Örf ve Adetlerimiz Kolu’ndan Ferhat Aþýkferki’yi, Dernek Korosu Kolu’ndan Reyhan Kantarcý’yý, “Ata Çocuklarý” Kolu’ndan Liriye Diþo’yu, “Süleyman Brina” Uluslararasý Türk Kültürüne Hizmet Ödülü Kolu’ndan Zeynel Beksaç’ý, “Esin” Dergisi Kolu’ndan Ýskender Muzbeg’i, “Filiz” Dergisi Kolu’ndan Mehdiülkü Cibo’yu, “Aziz Buþ” Tiyatro Kolu’ndan Taner Güçlütürk’ü, Halk Danslarý Kolu’ndan Talat Mitroviça’yý, Tarih Kolu’ndan Bedrettin Koro’yu, “Nazým Hikmet” Yazýn Kolu’ndan A. R. Yeþeren’i, Resital Kolu’ndan Yunus Þimþek’i, Resim Kolu’ndan Fikri Þiþko’yu, Foto-Video Kolu’ndan Nafiz Lokviça’yý, “Erkan Laya” Folklor Ekibi Kolu’ndan Þenol Kuþtendil’i ve Derneðin Kütüphane Sorumlusu olarak Yüksek Pomak’ý seçti. Dernek kol baþkanlarý yaný sýra derneðin yönetim kuruluna dýþardan önerilen isimler arasýnda Raif Buþ, Sami Koka, Tahir Luma, Bülent Emruþ, Ali Babayonoz, Feridun Kaan, Nevzat Þundo, Ethem Baymak, Ýbrahim Etek, Þefki Kazaz ve Nazim Bleta seçildi. 31 kiþiden oluþan yeni yönetim kurulunun seçimi ardýndan verilen on dakikalýk aradan sonra yeni yönetim kurulunun ilk toplantýsý yapýldý ve dernek baþkanýnýn seçimine geçildi. Toplantýda yer alan yönetim kurulunun 24 üyesi (yani 3/2’sinden fazlasý), katýlýmýn yeterli ve baþkan seçiminin yapýlabileceði kanaatine varýlarak yeni dernek baþkan, yardýmcýsý ve sekreteri belirlendi. Dernek baþkanlýðýna önerilen adaylar arasýnda Tahir Luma, Adnan Þatri ve Ýbrahim Etek vardý. Yönetim kurulu Dernek Baþkanlýðýna oylarýn çoðunluðuyla Tahir Luma’yý, Dernek Baþkan Yardýmcýlýðýna Raif Buþ’u ve Dernek Sekreteri görevine de Bülent Emruþ’u seçti. Tahir Luma Ýlk ve orta öðrenimini kendi anadilinde Prizren’de bütünledi. Yüksek öðrenimini de Yakova’da tamamladý. Ýsviçre’de ototeknisyen mesleði eðitimini alarak, 8 yýl Wolksfagen audi ve Porshe temsilciliklerinde atölye þefi olarak çalýþmýþtýr. Ayrýca OZED metal þirketinde müdür görevinde bulunmuþtur. Balkanlarýn tartýþýlmaz en güçlü derneði olan Doðru Yol’a çocuk yaþlarda adým attý. Birçok kolda etkinlik gösterdi. Ata Çocuklarý grubunu altý yýl yönetti. Türk Sanat Müziði, Türk halk Müziði, Halk Danslarý Ekibi, bir sözle hemen hemen tüm kollarra katkýlarý geçti, geçmekte. Birkaç dönem derneðin yönetim kurulu üyeliðine seçildi. 1999-2002 yýllarý arasýnda dernekte müzil kollarý yöneticiliðini de yaptý. Derneðin sunduðu tüm konserlerde ses düzeni ondan sorulur. Doðru Yol derneðinin uluslararasý düzeyde baþarý elde etmesinde onun da somut katkýlarý olmuþtur. Tahir Luma, Doðru Yol derneðinin alt kadrosunda yetiþen, çocukluðu ve gençliðini nice arkadaþlarýyla birlikte bu derneðe adayan saygýn genç sanatçýlardan biridir. Baðlama, bas gitar, ses düzeni ustasý olarak sunmuþ olduðu büyük katkýlarýyla bugün derneðin bir numaralý yöneticiliðini üstlenmesi tam bir isabettir. Dernekte en nihayet gençlerin bu alanda da dile gelmelerine fýrsat yaratýldýðý için, dernek çerçevesinde kimi kollarda sezilen boþluðun kýsa zamanda ortadan kalkmasýna Tahir Luma’nýn diðer yöneticilerle birlikte somut katkýlarý olacaðý inancýný taþýyoruz. Luma: “Bizler gençler olarak bu derneði yönetmeye hazýr olduðumuzu hissediyor ve inanýyoruz” “Benim neredeyse otuz yýla varan bir beraberliðim var Doðru Yol’la. Alt kadrosunda yetiþen bir sanatçýyým. Bizim ve daha sonraki dönemlerde çocuk ve gençlerin sayýsý hep yüzü aþmýþtýr. Sahneyi dolduran kadrolar vardý. O görüntüyü yeniden kazandýrmak boyun borcumuzdur.” D eðerli arkadaþlar, saygýn sanatçý dostlar, Doðru Yol, hep hizmetin adresi oldu. Balkanlarda söz konusu Türk kültürü ve sanatý olunca Doðru Yol baþlý baþýna söz sahibi olan bir merkezdir. Bunun böyle olmasýnda her þeyden önce 57 yýllýk geçmiþinde dur durak bilmeden sergilemiþ olduðu etkinliklerin çok büyük rolü var. Gene bir gerçek var ki, Doðru Yol’u Doðru Yol yapan en büyük etkenlerden biri de sanatýn çeþit dallarýnda adlarýný çoktan geniþ çevrelerde duyurmuþ sanatçýlar tarafýndan etkinliklerin gerçekleþmesidir. Hep vurgulandý, yeniden vurgulanmasýnda bir sakýnca duymuyorum, Doðru Yol nice ilklerin yaþandýðý bir ortamdýr. Bu da bu derneðe apayrý bir deðer, zenginlik katmaktadýr. Nedir ki, zaman zaman derneðin bu zengin geçmiþine gölge düþürecek durumlarla da burun buruna gelmekteyiz. Bu da bizleri çok üzmekte. Yalnýz birkaç yýl öncesine kadar Doðru Yol’da nice sanatsal olaylar yaþandý. Bugün Portreler, kitap tanýtýmlarý, þiir buluþmalarý, tiyatro temsilleri, çocuk halk oyunlarý, çocuk þarký grubu gibi alanlarda görülen boþluk hepimizce malum. Bu da derneðimiz açýsýndan üzüntü verici bir gerçektir. Bunun üstesinden gelmek lazým. Müzik kollarýna çocuk ve genç kadrolarý ivedi bir þekilde katabilmek için uzun vadeli bir çalýþmaya kollarý sývamak lazým. Türkiye’den profesyonel düzeyde eleman getirterek, orkestra ve koroya notayý çözmüþ þekilde eleman kazandýrmak. Tiyatroyu yeniden canlandýrmak. Bir sözle tüm kollarýn çalýþmalarýna yeni içerikler kazandýrmak baþlýca amacýmýzdýr. Doðru Yol Derneði 60’ýncý yýlýna adýna yakýþýr bir þekilde adýmlamasý için sizlerin katkýlarýnýz ve yardýmlarýnýzla birlikte her tür sorumluluðu üstlenmeye hazýrým. Benim bugüne kadar olduðu gibi bundan böyle de baþlýca hedefim derneðe hizmet sunmaktýr. Bugüne kadar sanatçý olarak, bundan böyle de hem yönetici hem de sanatçý olarak hizmete devam etmektir. Doðru Yol gibi bir derneðin baþýna geçmenin hiç de kolay olmadýðýný biliyorum. Ama ben görevden korkmuyorum. Benim neredeyse otuz yýla varan bir beraberliðim var Doðru Yol’la. Alt kadrosunda yetiþen bir sanatçýyým. Bizim ve daha sonraki dönemlerde çocuk ve gençlerin sayýsý hep yüzü aþmýþtýr. Sahneyi dolduran kadrolar vardý. O görüntüyü yeniden kazandýrmak boyun borcumuzdur. Ve bunu mutlaka yapacaðýz. Bu derneðin çýkarlarý dýþýnda bir emelimiz yok. Ben bugüne kadar dernekte her üyeye, her arkadaþa elimden gelen katkýyý sunmaya çalýþtým. Onun jübilesi, bunun portresi demedim, canla baþla çalýþtým, herkesin yanýnda oldum. Bugün ben sizlerden destek istiyorum. Bizler gençler olarak bu derneði yönetmeye hazýr olduðumuzu hissediyor ve inanýyoruz. K Güncel RTK sorgu odasına! osova’nın kamu televizyon kuruluşu Kosova Radyo Televizyonu RTK kuruluşundan bu yana ilk defa, Genel Denetleme Dairesi (ZAGJ) tarafından denetime alındı.Kosova’nın kamu televizyon kuruluşu Kosova Radyo Televizyonu RTK’nın denetime alınmasıyla birlikte muhalefet partileri, bu televizyon kuruluşuyla birlikte onun yönetim konseyinin de siyasetleştiğini ileri sürerken, aslında RTK kuruluşu, sadece 2007 yılı süresinde KEK faturaları sayesiyle vatandaşlardan 7 milyondan çok euroya sahip olduğu da belirtiliyor. Genel Denetleme Dairesi haberleşme yetkililerinden yapılan açıklamada, RTK’da başlatılan denetleme işinin henüz tamamlanmadığı belirtilerek, 2007 yılına ait denetim işinin bugünlerde devam ettiği bildirildi. RTK yetkililerinden yapılan açıklamaya göre ise 2007 yılına ait denetleme işlerinin henüz başlamadığı ifade edilirken, RTK’da denetleme işlerinin Nisan ayı içerisinde başlayabileceğini belirtiliyor. RTK Yönetim Kurulu Başkanı Vjosa Dobruna konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Yürürlükte olan yasaya uyumlu bir şekilde RT K ’ d a 2 0 0 8 yılının N i s a n ayında denetleme işlerine başlanılacak, fakat bu işe geçilmeden önce, finansman konusunda RTK Yönetim Kurulu bir rapor kabul etmelidir. RTK Yönetim Kurulu her yıl finansman çalışmalarıyla ilgili raporu kontrol ettikten sonra kabul eder” dedi. RTK, 2007 yılında elektrik faturalarıyla birlikte kenttaşların ödedikleri aylık abonmanlık parasından 7.183.277 euro değerinde gelir sağlamıştır. Bu konuyla ilgili olarak politik partileri, kamu enstitülerinin denetlenmesi gerekliliğini de savunmaktadırlar. Avrupa’nın en fakir ülkesi: KOSOVA K osova Kamu Hizmetler Bakanı Asrim Bayrami, Merkezi Avrupa ve Asya Dünya bankası temsilcisi Endryu L. Dabalen’i kabul etti. Görüşmede Dünya Bankası yetkilileri, banka uzmanları tarafından hazırlanan “Fakirliğin değerlendirilmesi” çalışması ile ilgili bilgi verdiler. Kitap hakkında açıklamada bulunan Dubalen “İki ciltten oluşan bu çalışmada 2002 ila 2005 yılları arasında Kosova’da yaşam şartlarının analiz edildiğini belirtirken, “Bu çalışmaya göre Kosova’nın diğer Avrupa ülkelerine kıyasen en fakir ülkesi olduğunu söyleyebilirim. Çalışmada, fakirliğin kırsal bölgelerde, kentsel bölgelere daha oranla daha yüksek olduğu kanısına vardık” diye konuştu. Görüşmede Kosova’da sosyal durum hakkında açıklamada bulunan Kosova Kamu Hizmetler Bakanı Asrim Bayrami, fakirliğin önüne geçilmesi için hükümetin hazırlamış olduğu yeni hareket planı hakkında bildi verdi. Görüşmeye katılan Kosova Kamu Hizmetler Bakan yardımcısı Rifat Blaku da görüşmede Kosova nüfusunun yüzde 59’unun işsiz olduğunu ifade ederek, fakirliğin bundan kaynaklandığını savundu. Blaku, yeni iş yerlerinin açılması ile bunun önüne geçilebileceği öngörüsünde bulunarak, herkesi Kosova’ya yatırım yapmaya davet etti. Araþtýrmacý Gazeteci Yazar RAÝF VIRMÝÇA’nýn K KOSOVA’DA TARÝH, KÜLTÜR, GELENEK VE GÖRENEKLERÝMÝZ Yeni kitabý Basýndan çýktý osova’da Tarih, Kültür, Gelenek ve Göreneklerimiz adý altýnda yayýnlanan kitapta Raif Výrmiça, Prizren’deki halkýmýzýn her günkü yaþamýnda hala capcanlý kullanýlan ve çoðunun da unutulmuþluktan gün yüzüne çýkarma özleminde bulunma arzusuyla ilkin bütün gelenek ve göreneklerimizi tefrika þeklinde 30 kadar dizi yazýsýyla Yeni Dönem Gazetesinde akabinde 5 belgesel yapýmýyla TV izleyicilerimize tanýtma fýrsatýnda bulunmuþtur. Bu çalýþmamýn sadece gazete ve TV de sýnýrlý kalmamasý yönünde ve Kosova’da örf, adet, gelenek ve göreneklerle ilgili bugüne kadar derli toplu yayýnlanmýþ bir eser olmadýðýndan dolayý, Výrmiça daha ileriye giderek, Kosova’daki örf, adet, gelenek ve göreneklerle ilgili bütün bilgileri toplayarak bu eserini oluþturmuþ. Kitapta Kosova’da örf, adet, gelenek ve göreneklerle ilgili ilk defa bu çalýþma aracýlýðýyla geniþ bir araþtýrmaya konu teþkil ederek, bilim kamuoyuna sunulmakta ki bu aþamada çalýþmasýnýn bir kaynak eseri olmasý büyük önem taþýyacaktýr. Toplam 256 sayfadan ve 350 kadar fotoðrafý içeren kitabýn basýmý Kosova Türk Temsil Heyeti Baþkanlýðýnýn maddi katkýlarýyla gerçekleþmiþtir. Uzun yýllardan sonra ilk defa Prizren ve Kosova okuruna Atalarýmýzýn bize býraktýðý örf, adet, gelenek ve göreneklerimizle ilgili böyle belgesel ve derli toplu bir eserin Raif Výrmiça gibi ad yapmýþ bir gazeteci, yazar - araþtýrmacý ve TV yapýmcýsý tarafýndan araþtýrýlýp sunulmasýndan ve bir hayrat eseri olarak yayýmlanmasýndan, yayýn ve basýn organý olarak mutluluk duyduðumuzu ifade ederken, kendilerini kutlar, kitabýn basýlmasýnda emeði geçen herkese bütün okurlarýmýz adýna teþekkür ederiz. YENÝ DÖNEM GAZETESÝ Perşembe, 10 Nisan 2008 8 Rumelili Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler Derneği Kosova’yı ziyaret etti Kosova ziyareti çerçevesinde “ESNAF” Esnaflar ve İşadamları Derneğini ve Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığını ziyaret eden heyet, görüşmelerde ve incelemelerde bulundular. B ursa’nın “Rumeli” Rumelili Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler Derneği, geçen gün Kosova ziyaretleri çerçevesinde Prizren’de de görüşmelerde bulundurlar. Kosova’nın Bağımsızlığı vesilesiyle Kosova’ya gelen Türkiyeli dernek heyetini ve işadamlarını “ESNAF” Esnaflar ve İşadamları Derneği Başkanı Şarık Cibo ve yönetim kurulu üyeleri kabul ettiler. İleriye yönelik işbirliği imkanları ve projelerini görüşen her iki dernek, yakın gelecekte ortaklaşa yatırım imkanlarını masaya yatırdılar. Heyet üyeleri Esnaf Derneği ziyareti ardından Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığını ziyaret ettiler. Tabur ziyareti ardından “ESNAF” Esnaflar ve İşadamları Derneği Başkanı Şarık Cibo ve yönetim kurulu ABİ alışveriş merkezinde verilen öğle yemeğinden sonra Prizren’den ayrıldılar. “Rumeli” Rumelili Yönetici İş Adamı ve Sanayiciler Derneği ile Türkiyeli işadamları heyeti Kosova ziyareti ardından incelemelerde bulunmak ve iş görüşmeleri gerçekleştirmek üzere Makedonya’ya geçtiler. ESNAF BASIN BİRİMİ 9 Perşembe, 10 Nisan 2008 Makedonya, Yunanistan ile sorunu çözmede kararlý Balkan C umhurbaþkaný Branko Crvenkovski yaptýðý açýklamada, Üsküp’ün Atina ile arasýndaki isim anlaþmazlýðýnýn geçtiðimiz hafta ülkenin NATO üyelik daveti almasýna mal olmasý sonrasýnda ülkesinin bu sorunu çözme amaçlý stratejisini netleþtirmek istediðini söyledi. Crvenkovski, hükümetin uygun bir çözümü mümkün olduðu kadar çabuk bulmak için bu hafta acil görüþmelere baþladýðýný belirtti. Baþbakan Nikola Gruevski de Makedonya’nýn NATO üyelik hedefinden vazgeçmediði konusunda ýsrar ediyor. Bu arada Yunanistan Baþbakaný Kostas Karamanlis Kathimerini gazetesinin Pazar günkü sayýsýnda yayýnlanan sözlerinde, Atina’nýn konuyla ilgili görüþmeleri sürdürmeye hazýr olduðunu söylemekle birlikte, bu sorun çözülmediði sürece Atina’nýn Üsküp’ün AB üyelik hedefini de engellemeye hazýr olduðunu kaydetti. Yunanistan, Makedonya isminin kullanýlmasýnýn ülkenin ayný adý taþýyan kuzey kesiminden toprak talebi anlamýna geleceðini düþünüyor. ABD Baþkaný Bush Zagreb’i ziyaret etti A BD Baþkaný George W. Bush Hýrvatistan ziyaretini Cumartesi günü tamamladý. Bush, Zagreb’deki St. Marko Meydanýnda aralarýnda Hýrvatistan, Arnavutluk ve Makedonya’nýn devlet ve hükümet baþkanlarýnýn da yer aldýðý yaklaþýk 3 bin 500 kiþiye hitaben bir konuþma yaptý. ABD baþkaný Yunanistan ile arasýndaki isim anlaþmazlýðý yüzünden üyelik hedefi engellenen Makedonya’nýn en kýsa zamanda NATO’ya üye olmasýný umduðunu söyledi. Bush, Bosna-Hersek, Karadað ve Sýrbistan’ýn nihai NATO üyeliðine de destek verdi. Bush’un konuþmasý öncesinde söz alan Hýrvatistan Baþbakaný Ivo Sanader de ülkesinin komþu ülkelere NATO ve AB üyeliði yolunda yardým etmeye hazýr olduðunu söyledi. “Makedonya‘daki dostlarýmýz desteðimize güvenebilirler.” diyen Sanader, isim anlaþmazlýðýna çözüm bulunmasýna da yardým vaadinde bulundu. Makedonya, Yunanistan engeline takýldý NATO üyesi 26 ülkenin devlet ve hükümet baþkanlarýný bir araya getiren Bükreþ zirvesinde, Arnavutluk ve Hýrvatistan’a üyelik daveti yapýldý. Makedonya ise, isim tartýþmasý nedeniyle Yunanistan’ýn engeline takýldý. Ü yeliðe kabul edilmeyen Makedonya, yarýn sona erecek zirveden bugün ayrýlarak, kararý protesto edecek. Makedonyalý gazeteciler de NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Schefer’in düzenlediði basýn toplantýsýnda isim sorunu çözülmeden Makedonya’nýn kabul edilmeyeceðini söylemesi üzerine topluca salonu terk ettiler. Yunanistan, ayný ada sahip kuzey vilayeti üzerinde hak iddiasý öngörebileceði gerekçesiyle Yugoslavya’nýn daðýlmasýyla 1991 yýlýnda baðýmsýzlýðýný kazanan Makedonya’nýn tarihten gelen anayasal isim hakkýna itiraz ediyor. Yunanistan’ýn yeni ya da yukarý Makedonya ismini alabileceði gibi öneriler ise komþusu tarafýndan reddediliyor.Zirvede Makedonya’nýn ismini deðiþtirmeden üye alýnmayacaðý konusunda Yunanistan’a AB’li ortaklarý Fransa, Ýspanya ve Lüksembourg destek verirken, Portekiz çekimser kaldý.Bu arada Bükreþ’i “geniþleme zirvesi” olarak tarihe geçirme konusunda daha önceden baðlayýcý ifadeler sarf eden ABD Baþkaný George Bush, Makedonya’nýn katýlýmý konusunda uzlaþma saðlanamamasýndan üzüntü duyduðunu belirterek, isim sorununun hýzla çözülmesi gerektiðini söyledi. ER H AN TÜ R BE D AR Ankara Mektubu E-posta:eturbedar@gmail.com NATO Zirvesi ve Balkanlar 2 - 4 Nisan 2008 tarihlerinde Bükreþ’te düzenlenen NATO Zirvesi, Hýrvatistan ve Arnavutluk’un Ýttifakýn üyeliðine resmen davet edilmesi ile sonuçlandý. Her iki ülkenin yaklaþýk bir yýl içinde NATO’nun tam üyesi olmasý bekleniyor. Makedonya’nýn anayasal ismine yýllardan beri itiraz eden Yunanistan’ýn tutumu yüzünden ise, Makedonya Ýttifakýn üyeliðine davet edilemedi. Makedon yetkililere, Yunanistan’la yaþanan isim sorunu çözülür çözülmez, ülkelerinin NATO üyeliðine davet edileceðine dair söz verildi. Sovyetler Birliði’nin ve Tito Yugoslavyasý’nýn daðýlmasý ile birlikte ortaya çýkan yeni devletlerin NATO ve Avrupa Birliði üyeliðini, demokrasinin geliþtirilmesinin bir ön þartý ve komünizm kalýntýlarýndan tamamen kurtulmanýn bir yolu olarak gördükleri söylenebilir. Bu çerçevede, NATO’nun son geniþleme dalgasýnýn, Avrupa demokrasisi ve istikrarýnýn Balkanlar’a daha fazla yayýlmasý konusunda olumlu etki yapmasý bekleniyor. Hem Hýrvatistan hem de Arnavutluk NATO üyeliklerini temel olarak “Batý dünyasýna ve uygarlýðýna resmen geri dönüþ” olarak niteliyor. Hýrvatistan ve Arnavutluk NATO üyeliðini, ülkelerinin “Batý demokrasilerine” layýk olduðunun sembolik bir göstergesi olarak algýlýyor. NATO üyeliði, Avrupa Birliði üyeliðinin bir ön adýmý olarak algýlandýðý için ise, Bükreþ’teki NATO zirvesinde üyeliðe davet edilen Hýrvatistan ve Arnavutluk, Avrupa Birliði’ne üye olma ihtimallerinin daha da kuvvetlendiðine inanýyor. Bunun dýþýnda, Hýrvatistan ve Arnavutluk vatandaþlarýnýn önemli bir kýsmý, NATO üyeliðinin yabancý yatýrýmcýlara yeþil ýþýk yakacaðýna, bu yoldan da ülkenin ekonomik durumunun düzeleceðine inanýyor. Kosova’nýn baðýmsýzlýk ilanýndan sonra Arnavutlarý en çok sevindiren haber, Arnavutluk’un NATO üyeliðine davet edilmiþ olmasýdýr. Bir NATO üyesi olarak Arnavutluk’un, yeni doðmuþ Kosova devletinin güvenliðinin korunmasýnda daha fazla katkýlar sunabileceðine inanýlýyor. Hýrvatistan’a gelince, bu ülkenin vatandaþlarýnýn bir kýsmýnýn, ülkelerinin NATO üyeliðine alýnmasýna sýcak bakmadýðý söylenmelidir. Kamuoyu yoklamalarýna göre, özellikle 2007 yýlý boyunca, NATO üyeliðine karþý çýkanlarýn ve bu konuda bir halkoylamasýnýn düzenlenmesini talep edenlerin sayýsý, azýmsanamayacak seviyedeydi. Hýrvatistan baðýmsýz olduðundan bu yana, Avrupa Birliði ve NATO üyeliðini dýþ politikasýnýn iki temel hedefi olarak belirlemiþti. Ancak, zamanla vatandaþlarýnýn önemli bir kýsmý NATO’ya karþý olumsuz fikirler beslemeye baþlamýþtýr. Günümüzde Hýrvatlarýn bir kýsmý NATO’yu ülkelerinin temel güvenlik garantörü olarak görmüyor ve Ýttifak’ýn öngördüðü þekliyle savunma harcamalarýnýn yükseltilmesine karþý çýkýyor. Ayný kiþiler, Hýrvat askerlerin Afganistan gibi ülkelere gönderilmesine karþý çýkýyor, Hýrvatistan topraklarýnda Amerikan üslerini görmek istemiyor. Yine de Hýrvatistan’da NATO’dan yana seçenek zafer kazandý ve ülkenin NATO üyeliði için halkoylamasýnýn düzenlenmeyeceði duyuruldu. ABD yýllarca, Balkanlar’daki ülkelerin NATO üyeliðini desteklemeye devam edeceklerini, NATO kapýlarýnýn her zaman Balkan ülkelerine açýk tutulacaðýný söyleyip durdu. Bu çerçevede, Arnavutluk, Hýrvatistan ve Makedonya’nýn NATO üyeliði yolunda ortak hareket etme maksadýyla “Adriyatik Grubu”nu oluþturmalarýný da Vaþington desteklemiþti. Temel amaç NATO üyeliði olmakla birlikte, Adriyatik Grubu’nun diðer amaçlarý içinde bölgesel iþbirliðini geliþtirmek, rüþvet ve organize suçlara karþý mücadele etmek, piyasa ekonomisine yönelik reformlarý tamamlamak, hukuk devleti anlayýþý çerçevesinde güvenlik ve istikrarý pekiþtirecek olan iç reformlarý hýzlandýrmak gibi hususlar da yer aldý. Ne var ki, Yunanistan yüzünden Makedonya’nýn NATO üyeliðine davet edilememiþ olmasý yüzünden, Adriyatik Grubu’nun temel amacý hedefine ulaþamamýþtýr. “Makedonya” isminin kendisinin bir tarihsel mirasý olduðunu iddia eden Yunanistan, NATO üyesi olabilmesi için Balkanlar’ýn küçük ülkesi Makedonya’dan ismini deðiþtirmesini istiyor. ABD, Makedonya’nýn NATO üyeliðine karþý sergiledikleri katý tutumdan Yunanlýlarý vazgeçtirmeye çalýþtý. Ancak, Vaþington Yunanistan’a sözünü geçiremedi. Bükreþ’te düzenlenen NATO Zirvesi’nin gündeminde yer alan diðer bazý konularda da istenilenin sonuçlar elde edilememiþ olmasý yüzünden, bazý yorumcular Ýttifakýn bu son zirvesini esasta baþarýsýz bir giriþim olarak niteliyor. Ancak yine de, Hýrvatistan ve Arnavutluk, Bükreþ’te düzenlenen NATO Zirvesi’ni tarihlerinin bir dönüm noktasý olarak hatýrlayacak. Dünya 4 bin dul kadýn geçimini dilenerek saðlýyor Dünya Turu Barýþ Enstitüsü: ABD’siz Irak kaos olur ABD’li düþünce kuruluþu Barýþ Enstitüsü, ABD ordusunun Irak’tan ani çekilmesinin “kaosa, hatta toplu katliama” neden olacaðý uyarýsýnda bulundu. Enstitü tarafýndan yayýnlanan raporda, “ABD Irak’tan ayrýlmaya, 1 yýl öncesinden daha yakýn deðil” denildi. Irak’ta kalýcý bir siyasi geliþmenin 5 ila 10 yýlý alabileceði kaydedilen raporda, Irak’tan ani çekilmenin “Irak devletinin baþarýsýzlýðýna, toplu kaosa, hatta katliam riskine” neden olacaðý ifade edildi. Raporda ayrýca 2007 yýlýnda ABD askerlerinin artýrýlmasýnýn Irak’ta güvenliði geliþtirdiði, ancak El Kaide güçleriyle mücadele eden Sünni savaþçýlara da saygýnlýk kazandýrdýðý belirtildi. ABD’nin Irak’ta þu anda 158 bin askeri bulunuyor. Bush ve Putin’den veda zirvesi Yakýnda görev süreleri dolacak Amerika Birleþik Devletleri Baþkaný George Bush Ýle Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin, veda zirvesi için Rusya’nýn Karadeniz’deki tatil yöresi Soçi’de biraraya geldi. Ortak basýn toplantýsýnda, Rusya lideri, “Doðru anlaþýlmak istiyorum, stratejik olarak Amerika’nýn planlarýna iliþkin tavrýmýzda bir deðiþiklik olmadý” dedi. Buna karþýn kaygýlarýnýn nihayet ABD tarafýndan dinlendiðini söyleyen Putin, bu konuda iki ülkenin anlaþabileceðine dair ihtiyatlý bir iyimserlik içinde olduðunu dile getirdi. Baþkan Bush’sa, füze savunma sisteminin Rusya’yý hedef almadýðýný, Rus halkýnýn soðuk savaþýn sona erdiðini anlamasý gerektiðini belirtti. Bush, Rusya ile iliþkileri geliþtirmeyi umduðunu Putin’e ilettiðini de belirtti. Ýki lider stratejik bir çerçeve belgesini imzaladý. Bu belgenin kendilerinden sonraki liderlere bir yol haritasý olacaðý yorumlarý yapýlýyor. Ýran: Nükleer faaliyetleri sürdüreceðiz Ýran yönetimi, Irak’taki güvenlik konusunda yeni müzakere için ABD’den resmi yazý aldýðýný açýklarken, sürdürdüðü nükleer faaliyetlerin askýya alýnmasýný isteyen bütün önerileri reddettiðini belirtti. Dýþiþleri Bakanlýðý sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, haftalýk basýn toplantýsýnda konuya iliþkin soru üzerine, Irak’ýn güvenliði için daha önce Washington yönetimiyle üç kez görüþtüklerini, son görüþmenin de “ABD heyetinin hazýr olmamasý nedeniyle” yapýlamadýðýný hatýrlattý. ABD hükümetinden Irak konusunda yeni müzakereler için resmi yazý aldýklarýný bildiren Hüseyni, incelemeden sonra uygun görülmesi halinde yapýlacak müzakerenin sadece Irak’ýn güvenliði konusunda olacaðýný vurguladý. Chavez’den radikal ekonomik kararlar Venezüella’da Hükümet, ekonomiye iliþkin radikal kararlar aldý. Chavez yurtdýþýna inþaat malzemesi ihracatýna izin vermeyeceðini açýklarken, petrol þirketlerine yeni vergiler geldi. Venezüella Devlet Baþkaný Hugo Chavez, ülkesinin konut sektörünün ham madde sýkýntýsý çektiðini belirterek, böyle bir ortamda, inþaat malzemelerinin yurtdýþýna ihracýna izin veremeyeceðini ve bu nedenle çimento sanayinin millileþtirilmesini istedi. Öte yandan, Venezüella Parlamentosu da ülkedeki yabancý petrol þirketlerinin elde ettikleri petrol gelirlerine belirli oranlarda vergi uygulamasýný içeren bir yasayý onayladý. Buna göre, petrol þirketlerinin elde ettikleri gelirler, ham petrolün varilinin 70 dolarý aþmasý halinde yüzde Y Irak’taki savaþ ve þiddet olaylarý nedeniyle dul ve kimsesiz kalan kimi kadýnlar, geçimlerini sürdürmek için dilencilik yapmak zorunda kalýyor. aklaþýk 4 milyon kadýnýn dul kaldýðý tahmin edilen ülkede kimi kadýnlar eþlerini, kimi kadýnlar da eþleriyle birlikte erkek çocuklarýný yitirdiler. Dul kalan, sosyal güvenceleri ve kendilerine bakacak kimsesi olmayan birçok kadýn, kendisinin ve çocuklarýnýn geçimini saðlamak için her türlü tehlikeyi göze alarak baþkent Baðdat’ýn sokaklarýnda dileniyor. Baðdat’ta faaliyet yürüten Iraklý kimi insani kuruluþlar, Baðdat’ta, dul kalýp da dilencilik yapan kadýnlarýn sayýsýnýn 4 bini bulduðunu ileri sürdü. Ülkedeki dul kadýn sayýsýnýn ise 4 milyonu bulduðu belirtiliyor. Yaþý 60’ýn üzerinde olan Zehra Ahmed, dilencilik yaparak geçimini saðlayan 4 bin Baðdatlý dul kadýndan biri. Ülkede yaþanan þiddet olaylarýnda 3 ay önce eþiyle birlikte 2 erkek çocuðunun, uðradýklarý silahlý saldýrý sonucu yaþamlarýný yitirdiklerini dile getiren Zehra, sosyal güvencelerinin olmamasý ve ailede kendilerine bakacak bir erkeðin kalmamasý nedeniyle sokakta dilendiðini söyledi. Zehra Ahmed, kendisini yaþama baðlayan 15 yaþýnda bir kýzýnýn olmasý nedeniyle sokaklarda her tür tehlikeyi göze aldýðýný bildirdi. Bu arada son 1 yýldýr dilencileri hedef alan ve ölümle sonuçlanan saldýrýlar nedeniyle dilenciler, kendi ikamet yerlerini ve çok korunaklý bölgeleri tercih etmeye baþladý. Zehra Ahmed de evine yakýn olan Veziriye semtinde Irak Ýçiþleri Bakanlýðý’na baðlý özel güçlerin bir kontrol noktasýnda dilenmeyi tercih ettiðini dile getirdi.Yaþlý olmanýn getirdiði saðlýk sorunlarýna karþýn kýzýyla birlikte yaþamlarýný sürdürmek için sokakta karþýlaþtýðý sorunlara göðüs germek zorunda kaldýðýný ifade eden Zehra, “Otomobilleriyle geçen kimi insanlar benimle alay ediyor ya da aðýr þakalarda bulunuyor. Bu da çok zoruma gidiyor. Kontrol noktasýndaki güvenlik görevlileri bana yardýmcý oluyor ve onlarýn yanýnda kendimi güvende hissediyorum” diye konuþtu. Öte yandan emniyet kaynaklarý, ülkede gerginlik üretmek için kimi taraflarýn son 1 yýlda onlarca kadýn dilenciyi kaçýrdýðýný ve öldürdüðünü kaydetti. Irak Çalýþma ve Sosyal Ýþler Bakanlýðý da savaþlar ve ülkede yaþanan þiddet olaylarý nedeniyle Irak’ta yaklaþýk 4 milyon kadýnýn dul kaldýðýný ve tüm dul kadýnlara yardým etme olanaðýna sahip olmadýklarýný açýklamýþtý. Senegal’de “Afrika Rönesansý” anýtý S Senegal’de, ABD’deki Özgürlük Anýtý’ndan daha da yüksek olacak “Afrika Rönesansý” anýtý inþa ediliyor. enegal Devlet Baþkaný Abdulaye Vade, baþkent Dakar’ýn uç kesiminde, 100 metrelik tepe üzerine Atlas Okyanusuna nazýr yapýlacak 50 metrelik anýtýn inþaatýný bizzat baþlattý. Beline kumaþ dolanmýþ kaslý bir erkeðin, sol elinde bir bebek, saðýnda da bir kadýnla bir volkandan yükseliþini betimleyen anýt, Afrika’nýn “asýrlarca süren cehalet, hoþgörüsüzlük ve ýrkçýlýktan” kurtulmasýný simgeleyecek.Vade, temel atma töreninde yaptýðý konuþmada, ABD’nin Özgürlük Anýtý, Paris’in Eyfel Kulesi ve Zafer Taký olduðunu hatýrlatarak, “insanlarýn, Afrikalýlarýn yaklaþýk 6 asýrlýk karanlýktan çýkarak aydýnlýða yol aldýklarýný görmeleri için Afrika Rönesansýný ete kemiðe büründürmek istediðini” belirtti.Senegal’de geçen yýl bir kez daha 5 yýllýðýna devlet baþkanlýðýna seçilen Vade, ülkesinde Afrika’nýn en büyük sinemasýný ve dev bir Siyah Medeniyetler Müzesi açmayý da planlýyor.Anýtýn, gelecek yýlýn aralýk ayýnda tamamlanmasý öngörülüyor. 160 ülkeden küresel ýsýnmaya karþý BM himayesinde Tayland’ýn baþkenti Bangkok’ta düzenlenen küresel ýsýnmayla mücadele konulu toplantýda, 160’tan fazla ülke, uçak ve gemi seyahatlerine baðlý olarak yayýlan sera etkisi yaratan gazlarýn salýmýnýn azaltýlmasý konusunda anlaþtý. K yoto Protokolünü imzalayan ülkeler, uçak ve gemilerle atmosfere salýnan gazlarýn azaltýlmasý ya da kýsýtlanmasýnýn yollarýnýn araþtýrýlmasýný öngören bir deklarasyonu uzlaþmayla kabul etti. Dünyadaki ulaþým sanayisi, atmosferi kirleten gazlarýn yüzde 3’ünü temsil ediyor. Ancak gemi ve uçak seyahatleri, Kyoto Protokolü çerçevesinde sanayileþmiþ ülkelerin azaltma sözü verdiði oranlarda yer almýyor. Bangkok deklarasyonunda, Kyoto Protokolüne imza koyan taraflarýn uçak ve gemi yolculuklarýyla yayýlan gazlarýn ne þekilde azaltýlabileceði ya da kýsýtlanabileceðini inceleyeceði taahhüdüne yer veriliyor. Perşembe, 10 Nisan 2008 10 50, 100 dolarý geçmesi halinde de yüzde 60 oranýnda vergi alýnacak. Fransa’dan korsanlarla mücadele için özel birlik Fransa Dýþiþleri Bakanlýðý, Somali açýklarýnda korsanlar tarafýndan 34 kiþilik mürettebatýyla rehin alýnan lüks bir Fransýz yatýnýn kurtarýlmasý için bölgeye özel eðitilmiþ komando birliklerinin gönderildiðini açýkladý. Dýþiþleri Bakanlýðý Sözcüsü Pascale Andreani, “terörle mücadele ve rehine kurtarýlmasý konusunda uzman bir komando birliðini bölgeye sevk edildiðini” söyledi. Lokmacý’da barýþ gitti geldi Kýbrýs’ta 45 yýl sonra törenle açýlan Lokmacý Kapýsý, gece Rum yönetimi tarafýndan kapatýldý. Hristofyas Londra gezisini kýsa kesip geri dönme kararý aldý, BM devreye girdi ve kapý 3 saat sonra yeniden açýldý. Kapý önce açýldý, Türk ve Rum halklarý, karþýlýklý geçmeye baþladý. Ancak sonradan alýnan kapatma kararý düþ kýrýklýðýna neden oldu. Düþ kýrýklýðý uzun sürmedi. Kýsa süreli kriz aþýldý ve kapý yeniden açýldý. Kýbrýs’ta Türk ve Rumlar’ý ayýran, baþkent Lefkoþa’yý ikiye bölen Lokmacý Kapýsý, 45 yýl sonra dün açýldý. Simgesel olarak iki toplumu “birleþtiren” açýlýþ, balonlar uçurularak kutlandý, iki toplum karþýlýklý geçiþ yaptý, dünya haberi “flaþ” olarak duyurdu. Ancak gece bir krizle kapý yeniden kapandý. Almanya’da Müslümanlarýn sayýsý arttý Almanya’da son iki yýlda Müslümanlarýn sayýsý 200 bin arttý. Artýþ nedeni olarak göç ve doðum fazlalýðý gösteriliyor. Almanya’da 2007 yýlýnda 63 bin Müslüman’ýn çocuðu doðdu. Alman vatandaþlýðýna geçen 35 bin kiþiyle en büyük grubu Türkler oluþturuyor. Doðumlardan ve Alman vatandaþlýðýna geçiþlerden sonra Alman vatandaþý olan Müslümanlarýn sayýsý yaklaþýk 1 milyon 100 bine yükseldi. Araþtýrmayla ilgili bilgi veren Almanya Ýslam Arþivi, baþkent Berlin’de 1927 yýlýnda kuruldu ve 2000 yýlýndan bu yana ilkbaharda Almanya’daki Müslümanlar hakkýnda yýllýk rapor hazýrlýyor. Kuzey Kore, Çin’den yardým istedi Kuzey Kore, giderek aðýrlaþan kýtlýk sorununu çözmek için Çin’den büyük miktarda gýda yardýmý talep etti. Güney Kore’de yayýmlanan Hankyoreh gazetesinin haberine göre, Çin kýsa bir süre önce yapýlan bu isteðe henüz yanýt vermedi. Gazete, bu isteðin Kuzey Kore’nin aralarýndaki gerginlik nedeniyle Güney Kore’den gýda yardýmý istemeyeceðinin göstergesi olduðunu öne sürdü. Kuzey Kore’deki gýda sýkýntýsýnýn, geçen yaz meydana gelen ve ekinlerin yüzde 10’dan fazlasýný tahrip eden seller nedeniyle her zamankinden daha aðýr olmasý bekleniyor. BM, Irak için 265 milyon dolar istiyor Birleþmiþ Milletler, savaþýn vurduðu Irak’ta giderek kötüleþen insani durumda iyileþme saðlanmasý için 265 milyon dolar yardým çaðrýsýnda bulundu. BM Genel Sekreterinin insani iþlerden sorumlu yardýmcýsý ve acil yardým koordinatörü John Holmes, yardýmýn gýda, saðlýk, barýnma, eðitim ve tarým için kullanýlacaðýný söyledi. Holmes yardým çaðrýsýný Amman’da düzenlediði basýn toplantýsýnda yaptý. Dünya Turu 11 Perşembe, 10 Nisan 2008 Türkiye Erdoðan: Söz de karar da milletin AK Parti Genel Baþkaný ve Türkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, AK Parti’nin antidemokratik yollarýn aktörü olmayacaðýný ifade ederek, “Bunu böyle biliniz, AK Parti her zaman demokratik yolla mücadelesini sürdürecektir” dedi. T ürkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan, halka hizmet yolunda yürüyenlerin hep engellerle karþýlaþtýðýný ifade ederek, “Birçok çýkar çevreleri engeller oluþturmak istemiþlerdir. Çünkü çýkar çevrelerinin millette yeri yoktur. Onlar fasit bir daire içindedir” dedi. Erdoðan ana muhalefet partisi CHP’yi ise komplo teorileri üretmekle suçladý. Erdoðan, þöyle konuþtu: “Biz sabrýn sýnýrsýz olduðunu bilenlerdeniz. Biz sandýkta maðlup olanlarla demokratik olmayan yollarla mücadele etmeyen bir kadroyuz. Hiçbir zaman AK Parti antidemokratik yollarýn aktörü olmayacaktýr. Bunu böyle biliniz, AK Parti her zaman demokratik yolla mücadelesini sürdürecektir. Ayrýmcýlýðýn olmadýðý bir Türkiye, demokrasinin egemen olduðu, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduðu bir Türkiye için bu mücadelemizi sürdüreceðiz. Ama böyle sürdüreceðiz. Saða sola sapmadan, dümdüz böyle sürdüreceðiz.” Erdoðan, halka hizmet yolunda yürüyenlerin hep engellerle karþýlaþtýðýný ifade ederek, “Birçok çýkar çevreleri engeller oluþturmak istemiþlerdir. Çünkü çýkar çevrelerinin millette yeri yoktur. Onlar fasit bir daire içindedir” dedi. Erdoðan sözlerini þöyle sürdürdü: “Demokrasilerde söz de milletindir karar da milletindir. Bunu böyle bilmeliyiz ve bunu bilmeyenler öðrenecek, bilecek. Duymayanlar olabilir, duyanlar duymayanlara anlatacak. Sizleri böyle tanýyor, böyle biliyoruz. Sizler gerçek demokratlarsýnýz.” dedi. Türk heyeti Ýsrail’de: 1915 önerisi reddedilecek Ýsrail’de temaslarýný sürdüren Türk heyetine baþkanlýk eden TBMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný Murat Mercan, “1915 olaylarýna iliþkin önerinin sonuçsuz olacaðý yönünde garanti verdiler” dedi. T BMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný, AK Parti Eskiþehir Milletvekili Murat Mercan, Ýsrail’deki temaslarýnýn ilk gününde, görüþmelerle ilgili bir deðerlendirme yaptý. Mercan, Ýsrail ve Türkiye arasýndaki karþýlýklý iliþkilerin yanýsýra, bölge güvenliði, Ýsrail-Filistin iliþkileri, Ýran ve Irak gibi konular üzerinde aðýrlýklý olarak durduklarýný söyledi. “Baþta Cumhurbaþkaný Peres ve tüm yetkililerin Türkiye’den beklentileri çok yüksek” diye konuþan Mercan, bölgede Türkiye’nin yapacaðý çok þeyin var olduðunu kaydetti. Mercan, bir soru üzerine, “Ýsrail’in bölgedeki güvenlik endiþelerini hepimizin anlamasý gerekir” dedi. Mercan, özellikle Ýsrail’in güneyinde, Gazze Þeridi’nden yönelen kassam roketi saldýrýlarýna atýfta bulunarak, “Her gün roket saldýrýlarýyla, sivil halkýn karþý karþýya kaldýðý sýkýntý varsa, bunu iyi anlamak gerekir. Ayný þekilde, Filistin halkýnýn ekonomik sýkýntýlarýný, çektiði acýlarý da iyi anlamak gerekir” diye konuþtu. Türkiye’nin barýþa katkýsý olabilecek ender ülkelerden biri olduðunu vurgulayan Mercan, bölgede Suriye’nin de önemli bir faktör olduðunu kaydetti. Suriye’nin hem Lübnan, hem Hizbullah üzerindeki etkisinin, Golan’daki anlaþmazlýklarýn da Suriye’yi denklemin bir parçasý haline getirdiðini ifade eden Mercan, Türkiye’nin bölgede hem Ýsrail ve hem Suriye ile iyi iliþkilere sahip olduðunu belirtti; “Biz Türkiye olarak barýþçýl çözüm istiyoruz, katkýda bulunuyoruz. Tabii tarihi gerçekleri de göz ardý etmemek gerekiyor. Ýnþallah taraflar adýmlar atarlar, barýþa uzanýrlar” dedi.TBMM Dýþiþleri Komisyonu Baþkaný, bu konuda bazý fikir jimnastikleri yapýldýðýný dile getirirken, bunlarý ortaya söylemesinin çok da doðru olmayacaðýný dile getirdi. P “Türkiye, AB’yi ikna etmeli” Avrupa Komisyonu Baþkaný Jose Manuel Barroso, Türkiye’nin üyeliðe ilgisinin sürdüðü konusunda AB’yi ikna etmesi gerektiðini söyledi. ortekiz’in baþkenti Lizbon’daki Edebiyat Fakültesinde düzenlenen “Avrupa ve Küreselleþme Tehditleri” konulu konferansta konuþan Barroso, “Türkiye, bünyesinde yer almak istediði konusunda Avrupa’yý ikna etmelidir. Türkiye, bütün kriterleri yerine getirirse AB üyesi olabilecektir” dedi. Barroso, bununla birlikte, Türkiye’nin üyeliði konusunun, bazýlarý üyeliðe karþý olan AB üyesi ülkeler arasýnda “büyük bir hassasiyet sorununa” neden olduðunu belirtti. AB Komisyonu Baþkaný, “Türkiye’nin, üyeliðe ilgisinin sürdüðü konusunda AB’yi ikna etmesi gerektiðini” ifade etti. İstanbul Film Festivali başladı İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği “27. Uluslararası İstanbul Film Festivali” başladı. İ stanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği “27. Uluslararası İstanbul Film Festivali”, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen görkemli bir törenle perdelerini açtı. Dünyaca ünlü aktrist Claudia Cardinale ve ünlü yönetmen Nadine Labaki’nin de katıldığı açılış törenini Cansu Dere ve Mehmet Ali Alabora sundu. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayındaki törende konuşan İstanbul Valisi Muammer Güler, “Sinema sanatı farklı kültürlerle tanışmamızı sağlıyor ve bizleri ileriye taşıyor” dedi. İtalyan sinema sanatçısı Claudia Cardinale de İstanbul’u çok sevdiğini kaydederek, 50 yıldır film çevirdiğini ve burada olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Festivalin ana sponsoru Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hayri Çulhacı da “Dünyanın gözünü, kulağını İstanbul’a çeviren, hem bizleri dünya sinemasıyla buluşturan, hem de ülkemiz sinemasının gelişimine öncülük eden, Türk sinemaseverlerin evrensel sinemanın seçkin örneklerini izlemesine fırsat yaratan bu festivalin 4 yıldır ana sponsoru olmak bize gurur veriyor” diye konuştu. “SİNEMA ONUR ÖDÜLÜ” Törende, “Sinema Onur Ödülü”ne layık görülen sinema sanatçıları Ekrem Bora, Ediz Hun ve İzzet Günay’a ödülleri, Türkan Şoray tarafından takdim edildi. Sanatçı Şevval Sam’ın film müzikleri seslendirdiği gecenin sunuculuğunu manken Cansu Dere ile oyuncu Mehmet Ali Alabora üstlendi. ONUR KONUĞU CLAUDIA CARDINALE Gecenin onur konuğu ise İtalyanların dünya sinemasına armağanı yıldız oyuncu Claudia Cardinale oldu. “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne değer görülen İtalyan sanatçı Cardinale’ye de ödülünü Şakir Eczacıbaşı verdi. Sinema kariyerine 1958 yılında başlayan ve 100'ün üzerinde filmde rol alan İtalyan oyuncu, açılış töreninde "Yaşam Boyu Başarı Ödülü" aldı. Festival, Lübnanlı yönetmen Labaki’nin “Karamel” adlı filminin Türkiye’deki ilk gösterimiyle başladı. Röportaj Perşembe, 10 Nisan 2008 Genç Fotoğraf Sanatçısı Barış Karamuço ile röportaj 12 Karamuço: Fotoğraf benim için bir yaşam tarz ı Kosova’nın genç nesil fotoğrafçılarından Barış Karamuço ile ilk kişisel sergisi “Sosyalizm Kokan Yerler” ve fotoğraflar ile ilgili bir söyleşide bulunduk. Kısaca kendinizi tanıtırımsınız? Ben Barış Karamuço. 11.06.1985 Prizren doğumluyum. İlk ve orta eğitimimi doğup, yaşadığım bu topraklarda tamamladım. Bu yıllar içerisinde fotoğrafçılığa merak sarıp, Prizren’in farklı fotoğraf atölyelerinde çalıştım. Kalfalıkla başlayan bu süreç, bende yerini yeni bir hayat biçimine bıraktı. Bu noktadan sonra fotoğraf, benim için hobi olmaktan çıkıp, hayatıma yön veren en büyük etken haline dönüştü. Kafamda bu fikirler dolaşa dururken, soluğu İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin Fotoğraf Bölümünde aldım. 2003 yılında başladığım üniversiteyi, 2007 yılında başarı ile bütünledim. Niye Fotoğraf? Reel gerçekten kaçan bir toplumun sözcüsü olmayı amaçladığım için. Fotoğrafın reel gerçekliğini kullanarak, yaşadığımız zamanı sonsuzluğa taşımak ve bizden sonra gelecek olan nesillere, bizim zamanımızı içten birinin gözü ile anlatmak istediğim için, başka bir alanı değil de fotoğrafı seçtiğimi ifade edebilirim. Fotoğrafın sizde bir hayat biçimi oluşturduğunu ifade ettiniz. Bu da sizi bu sanat dalında, üniversite eğitimi almaya itti. Üniversite, sizde fotoğraf baabında ne gibi değişiklikler yarattı? İlk başlarda üniversiteye başladığım zaman bende yıllardan beri amatörce var olan tekniğin yereceğini düşünüyordum. Ancak içerik oluşturma konusundaki zaafımın çok yüksek derecede olduğunu fark ettim. Bu zaafımı gezerek, okuyarak, fotoğrafın felsefesine inerek, kendime has bir üslup yaratarak çözmeye çalıştım. Üniversite somut olarak sende fotoğraf bağlamında neleri değiştirdi? Fotoğrafın sadece hobi olarak nitelendirildiği günümüz dünyasında, tüketip çoğaltarak fotoğrafın gücünü iyice azalmaktadır. Bu noktada üniversitede aldığım eğitim, beni diğer fotoğrafçılardan, yani beni tüketen bir fotoğrafçı değil de üreten bir fotoğrafçı kıldı. “Sosyalizm Kokan Yerler” isimli fotoğraf serginiz açıldı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Birinci kişisel sergimi, kendi vatanımda açmış olmanın gururu içindeyim. Bugünü gelecekten taşımaktan dolayı, atılan adımlardan sonuncusuydu bu sergi. Bugüne kadar çok sayıda karma sergide yer aldım. Ama bu sergi benim ilk kişisel sergim. Sergide, 23 siyah beyaz fotoğrafım yer alıyor. Sergide sergilenen fotoğraflar, Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Sırbistan’dan enstantanelerden oluşmaktadır. Niye “Sosyalizm Kokan Yerler”? Fotoğraflarla Sosyalizm Kokan Yerler adlı bu projenin amacı, Avrupa’nın arka bahçesi olarak nitelendirilen bu topraklarda Sosyalizm’in kalan izlerini fotoğraf karesi içine almaktır. Bana kalırsa zamla Balkanlarda var olmuş, şimdi ise tarihin tozlu yapraklarına karışmakta olan Balkanlara özgü Sosyaliz rejiminin, kültürümüz üzerindeki etkisini, hem mimarisel hem de sosyo — etnik görüntülerle birleştirerek, belgelemek olduğundan sergimin ismi “Sosyaliz Kokan Yerler” oldu.Amacım; batmaz denilen geminin batması ve bu batmış geminin enkazından çıkarabildiğim kadar ganimeti çıkarıp burada yaşayan insanlara hediye etmektir. Fotoğraflar: Balkanlar’ın bir dönemini oluşturan Sosyalizmin, Batı’nın nitelediği gibi öcü olmadığını, sadece zamana ayak uyduramayarak, toplumun değil de kişilerin kişisel çıkarlarını göz edip tarihe karıştığı bir noktada önem kazanmaktadır. Fotoğrafın kendi dilini ve gücünü kullanarak göz önünde bulunan ama görülmek istenmeyen reel gerçekleri, hızla akıp giden zamana ayak uydurmakla meşgul olan insanlarımızın görmelerini sağlamak gayesini taşıyorum. Serginiz ile ilgili ne tür tepkiler alıyorsunuz? Tepkiler genellikle olumlu nitelikteler. Aslında içerik olarak, bana pek bir eleştirel, tepki aldığımı söyleyemem. Sergi niye Prizren’de değil de Priştine’de açıldı? En önemli etkenlerin başında Priştine’nin Sosyalist başkent imajına sahip olması ve bu dokunun yerini post — modern binalara dönüşmesine bir tepki olarak açtığımı söyleyebilirim. Prizrren’de veya başka şehirlerde sergi açılacak mı? Seri 15 Nisana kadar Priştine’de Kültür Bakanlığının “Qafa” Sanat Galerisinde sergilenecek. Ay sonuna doğru veya önümüzdeki ay içinde sergiyi Prizren’de de açmayı düşünüyorum. Serginizde yer alan bütün fotoğraflar siyah beyaz. Peki neden siyah beyaz? Ben üslup olarak, siyah beyaz çalışmayı seviyorum. Çünkü siyah beyazda duruşlar ve bakışların daha doğal ve saf olduğunu düşünmemden ileri gelmektedir. Bir de hayal ve gerçekliğin tezatlığı gibi siyah ve beyazın karşıtlığı her zaman beni kendisine çekmeyi başarmıştır. Bundan sonraki planlarınızı anlatabilir misiniz? Bundan sonraki planlarım arasında video ağırlıklı belgesel filmleri yapmaktır. Tekdüze yaşantımızın monotonluğunu kırmak için çok kültürlü bir bakışla farklı disiplinlerde meyve vermek gayesini taşıyorum. Ýdeoloji, karelere yansýrsa... Genç sanatçý Barýþ Karamuço ilk kiþisel fotoðraf sergisi olan “Sosyalizm Kokan Yerler” Adlý sergisini Priþtine’de açtý. K osova’nýn genç nesil fotoðraf sanatçýlarýndan Barýþ Karamuço, ilk kiþisel fotoðraf sergisini geçen hafta Priþtine’de açtý. “Sosyalizm Kokan Yerler” ismi taþýyan sergi, Kültür Bakanlýðý’nýn “Çafa” sergi salonunda sanatseverlerin beðenisine sunuldu. Balkan ülkelerinde Sosyalizm izlerini yansýtan sergide, sergilenen fotoðraflar Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Sýrbistan’da çekilmiþ fotoðraflardan oluþuyor. “Sosyalizm Kokan Yerler” Sergi açýlýþýnda konuþan Barýþ Karamuço, þu an sergilenen fotoðraflarý 2007 yýlýndan beri çekmeye baþladýðýný ifade ederken, “Sosyalizm Kokan Yerler” çalýþmasýnýn da üniversiteyi tamamlama çalýþmasý olduðunu söyledi. Sergide yer alan fotoðraflarýn Balkanlarda sosyalizm izlerini yansýttýðýný ifade eden Karamuço, “Bu fotoðraflarda görünen binalarýn, fabrikalarýn veya heykellerin hepsinde ebeveynlerimizin, babalarýmýzýn dedelerimizin alýn terleri var. O geçmiþten kaçýp yeni bir geleceðe gitmek istersek her zaman peþimizden geçmiþimizi sürüklemiþ oluruz. Benim tek dileðim geçmiþimize sahiplenmek ve geleceðimize daha emin adýmlarla ulaþmaktýr, bu yüzden bu projeyi seçtim ve bu proje üzerinde ürün vermeye çalýþtým” diye konuþtu. Sergi 2 hafta açýk kalacak Mimar Sinan Üniversitesi Fotoðraf Bölümü Mezunu olan Barýþ Karamuço’nun sergisi iki hafta Priþtine’de ki Kültür Bakanlýðý “Çafa” Sanat Galerisinde açýk kalacaktýr. Ýsteyen sanat severler sergiyi bu süre zarfýnda ücretsiz takip edebilir. 13 Perşembe, 10 Nisan 2008 Ýnsan duygusunu, düþünce ve hayalini yansýyan bir ayna olarak sanat ve kültür.. Raif VIRMİÇA SUZÝ ÇELEBÝ Kültür PRÝZREN’DE KÜLTÜR, SANAT VE ÞAÝRLÝK GELENEÐÝ II Balkanlar’da XV. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda ve XVI. yüzyýlýn ilk yarýsýnda geliþen Osmanlý medeniyeti içinde yetiþen ve bugün Prizren’de o medeniyetten kalan, Rumeli tarihinin en eski ve en önemli kiþilerinden biri kuþkusuz ki Suzi Çelebidir. Bir gerçek var ki Suzi Çelebinin kesin olarak doðum tarihi bilinmez. Suzi için çok daha önceleri Türk teskerelerinde ve daha sonralarý da Avrupa tarihçilerinde kimi bilgiler verilmiþse de, onlarýn yeterince ve kesin olmadýklarýný vurgulamak gerekir. Teskereler Suzi’den övgü ile bahsettikleri yazýlarýyla Sehi, Suzi’nin Prizren’de doðduðunu, ilimle uðraþmakta iken bundan vazgeçtiðini ve Mihaloðlu Ali Beyin gazalarýný yazýp 15000 beyitli bir kitap yayýnladýðýný; Latifi, Suzi’nin Nakþibendî tarikatýna girmiþ olduðunu ve “Suzi Nakþibendî” demekle þöhrete kavuþtuðunu; Âþýk Çelebi, Suzi’nin ilim yolunu býrakmasý ve ondan sonra Rumeli’ye döndüðünü; Âþýk Çelebi teskeresinin bazý nüshalarýný inceleyen Agâh Sýrrý Levend, Ýstanbul’daki okul kayýtlarýnda Suzi’nin “Þehr-i Prizren’dendür” yazýldýðýna göre onun Prizren’de doðduðu Nehari bilinen tek kardeþinin olduðunu, teselli bulamadýðý için, Ýstanbul’daki öðrenimine son vererek, Rumeli’ye döndüðünü bildirirler. Hasan Çelebi, Suzi’yi Mihaloðlu Ali Beyin gazalarýný yazan bir þair olarak; Avrupa tarihçilerinden Hammer, Suzi’nin þair, Sa’yi gibi Prizren’de doðduðunu, Nakþibendî tarikatýna mensup olduðunu, seferlerinin çoðunda Mihaloðlu Gazi Ali Beyin yanýnda bulunduðunu, onun Bosna’daki zaferlerini kaleme alýp yazdýðýný; Babinger, Suzi’nin Mihaloðlu Ali ve Mehmet Beylerin kâtibi olduðunu bildirirler. Olesniçki Suzi Çelebi’nin, 1455—1465 yýllarý arasýnda doðduðunu, kabir kitabesinden adýnýn Suzi Zerrini, tam adýnýn Mehmet, babasýnýn Mahmud ve dedesinin de Abdullah olduðunu bildirir, Suzi, þairin takma adýdýr. Suzi Farsça bir söz olduðundan dolayý, “Aþk ateþiyle yanan” anlamýný yanýnda bazý kaynaklarda, Suzi Nakþibendî, Suzi Çelebi, Mevlana Suzi ve Mula Suzi gibi adlarla da kaydedildiðini bildirmek gerekir. Suzi’nin bu tarihte doðup doðmadýðý konusuna gelince, onun bu tarihte doðduðuna biz de muhtemelen inanýyoruz, çünkü elimizde mevcut olan belgeler de bunu göstermektedirler. Balkanlarýn kesin olarak Osmanlý hâkimiyetine geçtiði bir dönemde dünyaya gelen Suzi, son derece iyi bir eðitim gördüðü, Türkçeden baþka Arapça ve Farsça dillerini bildiði, özellikle edebiyat, tasavvuf ve dini alanlarda yetiþtiði belgelerce kanýtlamaktadýr. Bu nedenle Suzi gibi Balkanlar’ýn önde gelen Ýslam mücahitlerinden biri olmasý, Türkçenin en mükemmel þeklinde þiirler yazmasý, kadýlýk ve hocalýk yanýnda bir de katýldýðý savaþlarda ünlü Osmanlý akýncýlarýndan Mihaloðlu Gazi Ali Beyle birlikte Balkanlarýn o dönemlerde bir Ýslam yurdu olmasýnda önemli katkýlar sunduðu bir gerçektir. Suzi Çelebi’nin cesur bir savaþçý olma özelliðinin yanýnda, sanatsal ve bura topraklarýn tarihi açýsýndan en eski ve en önemli bir belge olan Gazavatnameyi yazmýþ olmasý, kiþiliðini belirleyen ayrý bir özelliðidir. Gazavatnamesini tamamladýktan sonra, 1510 yýllarýnda Prizren’e döndüðü malumdur. Geldiðinde kendini tamamen eðitim ve hayýrsever iþlere veren Suzi, vakýf eserlerinin tümünün bitimine bizzat katýlarak, adýný taþýyacak vakýfnamesini hicri 919 miladi 1513 yýlýnda adliyece tasdik etmiþtir. Suzi Çelebi Kabir kitabesindeki yazýtýnda onun hicri 931/1524—24 yýlýnda öldüðü ve cami haziresinde gömüldüðü bildirilir. Prizren’deki türbe içinde Suzi yanýnda defnedilen Nehari, Suzi’nin büyük kardeþidir. Kamusu’l A’lam’da Suzi’nin kýsa bir dönemde kadý olarak çalýþtýðýndan dolayý, Suzi’nin “Mevlana” olarak itap edilmesinden kaynaklanmaktadýr. Suzi’nin öðrenim gördükten sonra Rumeli’ye dönüþü esnasýnda Kalkandelen’de görev yapan zulümkar ve rüþvetçi bir kadýya rastlamasý ve onun hakkýnda Sultana liriksel bir tarzda yazýlan þikâyette bulunmasý Suzi’nin þair olduðunu da kanýtlamaktadýr. Ey kadý sana davacý Yezdan olacaktýr Mahþer arasatýnda ki divan olacaktýr Haþr içre sicillat-ý amel çün bula imza Rüþvet rakamý namene unvan olacaktýr Devrinde yetimin ki gözü yaþý revandýr Bir gün seni gark etmeðe umman olacaktýr Rüþvet kemiðin durmaz ilik gibi amersin Karnýn yarýlýp bir gün ilik kan olacaktýr Bu sazý ki sen perdeler altýnda çalarsýn Sanma ki anýn naðmesi pinhan olacaktýr O zamanda tahta bulunan Yavuz Sultan Selim bu liriksel þikâyeti çok beðendiðinden dolayý Suzi’yi Ýstanbul’a çaðýrýp ona Prizren yakýnlýðýndaki Grajdanik Çiftliðini, Prizren’deki cami ve dershanesinin bakýmý için hediye etmiþtir. Bir gerçek var ki Suzi Çelebinin mesneviden baþka gazel, nazire ve diðer türde þiir yazdýðý malumdur. Bundan maada Suzi Çelebi bir þair, bir derviþ ve bir savaþçý yaný sýra, çok yiðit bir asker olarak da karþýmýza çýkmaktadýr. Bundan baþka Suzi Çelebinin hayra yarayan ve ibadullaha inanan büyük bir muallim olduðunun yaný sýra, çok sayýda hayýrsever iþleriyle kendini sevdirmiþ ve takdire layýk görülen bir kiþi olduðuna dair belgelerden öðrenmiþ oluyoruz. Bunu en iyi bir biçimde onun kendi inþa ettiði camiinde imamlýk, müezzinlik ve mektebinde muallim olarak çalýþtýðý ve fakirlere yardým ettiði bilinmektedir. Suzi’nin korkusuz bir savaþçý olma özelliðinin yanýnda, sanatsal ve tarihsel açýdan çok önemli bir belge olan Gazavatname’yi yazmýþ olmasý, kiþiliðini belirleyen ayrý bir yanýdýr. 15.000 beyit olarak yazmýþ olduðu Gazavatname, tarihsel ve þiirsel açýsýndan uzun yýllardýr çok sayýda ad yapmýþ bilim adamlarýn ilgisini çekmiþtir. Suzi, yazmýþ olduðu Gazavatnamesinde Gazi Ali Beyin gazalarýný yazarken, ayný zamanda onun þahsi hayatýndan da kimi kesitleri aktarmýþtýr. Bundan baþka Gazavantnamede fetihlerden konuþulurken, bunlar çok güzel bir þiir üslubuyla dile getirilmektedir. Bugüne kadar yayýnlanmýþ olan Gazavatname beyitlerinin, hiçbirinde Suzi’nin hayatý hakkýnda bilgi verilmemektedir. Oysa Levent, “Suzi’nin Gazi Ali Beyin gazalarýný yazmadan önce, bazen kendine hitap ettiðini de bildirmektedir ve örneðini vermiþtir Ur imdi söz topýn meydan senündür Gelen gitdi bugün devran senündür Mihaloðlu Ali Beg âleminden Gazalarda geçen âli deminden Ne gördün ne iþitdünse beyan it Cihana gün gibi anlýyan it Rivayet söyle kýldýlar bilenler Nice yýl yel gibi bile yelenler Þair bu beyitlerle yalnýz gördüklerini yazmakla yetinmeyerek, baþkalarýndan iþittiklerini de anlatacaðýný söylüyor ki bu sözlerinden, þairin Ali Beyin yanýna sonradan geldiðini göstermektedir. Gazavatname mesnevi türünde yazýlan bir eserdir yani eserde birinci beyittin ikinci beyitle baðlantýsý saðlanmýþtýr. Eser Hamdele ve Salveleyle baþlamaktadýr. Bundan sonra, Gazi Ali Bey hakkýnda geniþ bir giriþ ve ondan sonra da akýnlar hakkýnda beyitler yer almaktadýr. Bir Gazel Serv kaddün dikmesidür þâh-ý gülzârda Eskümün perverdesidür lâleler kuhsârda Yâ gönül sinemde mihrun sakladý agyârdan Yâ örümcek perde çekdi Ahmed üzre gârda Vahsl-ý dilber dür hemin dünyâ metâýndan garaz Yoksa ‘ýþýk ehli ne aldý sattý bu bâzârda Çin-ü Maçine gidenler geldi hep sað u esen Bu beným avâre gönlüm kaldý zülf-i yârda Halk-ý âlem müskilin müfti nice hall eylesün Kim gözi evrakda günü ruh-ý dildarda. Suzi Zerini Kabir Kitabesi El-müteveffâ, el-merhûm El-magfûr Sûzi-i Zerrînî Fî târihi seneti Tis‘a mieteyni ihdâ ve selâsîn (931) Rahmetun vâsiatun Suzi Çelebinin Kabir Kitabesinde onun hicri 931/1524-25 yýlýnda vefat ettiði ve bu türbede defnedildiði bildirilmektedir. Devam edecek NOT: Bütün yazıların kaynakçası tefrikanın sonunda verilecektir. F o t o : Na f iz Lo k vi ç a Agim Rifat Kültür Balkan Türk Þiiri Demedim mi -Naim Þaban’a- Asýl þairlerdir þairleri yaþatan Þairler ki feleðin çemberinden geçmiþtir Adýný alýp Sürüden ayrýlmýþtýr Demedim mi Naim Þaban Bir gün buluþuruz demedim mi Dost bildiklerinden Unutulduðun gün Bir gün baharda Nisan yaðmurlarýnda Bir gün mutlaka Ben sen Suzi Ömer Lütfi ve Mesihi Demedim mi ______________________________________ Naim Þaban (Þair, 1933-1961, Priþtine) Mesihi: Priþtineli Mesihi (Þair, 1470-1512) Dost O ki dosttur O bir gün nasýl olsa gelir Siner yastýða yataða kilime Alýr vazoyu masada kor Ýner merdivenlerden çýkar sokaða Gider biner tramvaya Bir þeyler satýn alýr Getirir bir þeyler Selamlar güler öper Okþar sarýlýr o ki dosttur O ki dosttur O vazoda çiçekleri sürekli yeniler A caným O ki düþmandýr O bir gün nasýl olsa gider 14 SEVDÝKLERÝM Hazýrlayan: Agim Rifat ÞÝÝRÝN ATEÞÝ Teþfik etmek, Kosova Türk þiirinin yolunu açýp tekrar tekrar ateþini yakmak adýna, bundan böyle bu sayfada usta þair Agim Rifat Yeþeren, her hafta bir þiirle çýkacak karþýnýza sevgili okuyucular. Perşembe, 10 Nisan 2008 Severim buzu karpuzu ekmeði, tuzu. Temiz havayý severim güneþi, suyu. Öykücü ninemi severim… Her tatlý dile, tatlý dile bayýlýrým. Severim çiçeði bahçeyi bahçeyi dalý, kuþu. Öykücü annemi severim hele tatlý dileee… tatlý dile bayýlýrým. HÜRRÝYET Bir hayal mý bu kuþ dallar gümüþ yapýlý, kuþun hafif kanadý þimdi dala takýlý. Bir hayal mý bu kuþ bak ölmüşken de ne güzel, ne şirin. GÜNÜMÜN BESÝNÝ Karþýdaki ufuktan eserdi her sabah Gelen rüzgar yüzümü öperdi her sabah Çiçek dolu kucaðýnda koþardý bana Gelen rüzgar giderdi dönerdi her sabah. Bilmem bilmem niçin hafif esmez bu sabah Rüzgar günaydýn günaydýn demez bu sabah Ýçimi dolduran rüzgar gülmez de bana Bak rüzgar günün kahramanýyým bu sabah. Unuttun mu rüzgar düzeltirdin her sabah Eserdin acýkmýþ damarýma hem bana Besin verirdin rüzgar doymazdým her sabah. UYKUDA Düþümde aþarým yataðýmla uçarým binbir geceyi düþlerimle yýkarým kanat çýrparým boş hava içinde baðrýma karayý denizi alýrým benden yiðidi yoktur düþümde dünyanýn oyuncaklarý benim olur bütün bahçeler benim olur filimdeki kahramanlar yanýma yaklaþamaz rekorlarý bin metrede kýrarým tam daha bir şey yapmak gibi isterim yapmak gibi isterim isterim ama az kalsýn düþümle ayrýlýr ayrýlýrým benim açýlýr gözlerim sonra sonra bir tuhaf olurum. KALBÝM Aðlaþamaz kalbim benden aðlaþamaz Verdim ona kazanan paralarý gençliðimden, Þarkýyý da Þarabý da… Durdum dikkatle bütün isteklerinde Vicdaným rahat rahat şimdi. Sonunda ölmiyen bir Gül de etkim onda… Ýstesin istesin kalbim daha istesin… SANA Çok acý çalýyorsun düdük, Sallanmaz olur, Kalabalýðýn mendilleri. Nur kalmadý yanan gözlerde Şimdi hicran bulut Sarmaktadýr kalbleri. Hoþça kal anacýðýmGörüþmek üzere yavrularým Önümüzde hasretlik günleri. Selamlar hepsine, unutmayýn unutmayýn andaçla izlenimleri, Açýlýncaya kadar kavuþmak gülleri…. Çok acý çalýyorsun düdük, Dalgalanmaz olur Kalabalýðýn mendilleri. Naim Şaban Zeynel Beksaç: “Gençler artýk sahneye gelmeli” B urada bulunan bizler 30, 40 ya da daha fazla bir zaman diliminde birbirimizi tanýyoruz. Her yönüyle tanýyoruz desek belki de tanýmý daha isabetli yapmýþ oluruz. Gene buradaki büyük bir çoðunluðun bu topraklarda yaþatýlan Türk kültürü ve sanatýna damga vurduðunu, dolayýsýyla burada yaþayan Türk halkýna bu açýdan tarihi katkýlarda bulunduðunu rahatça vurgulayabiliriz. Ancak nedense son on yýl içerisinde insan iliþkileri açýsýndan büyük deðiþimlerin yaþandýðýný gözlemlemek hiç de zor deðil. Karþýlýklý sevgi ve saygý bitmiþ, yerini de taraflarýn yadsýnmaya kadar varan davranýþlarý almýþtýr. Bu korkunç tablo karþýsýnda, gene üzülerek altýný çizmek gerekir ki, en aðýr faturayý Türk toplumu ödemekte. Birini karalamak, aleyhinde dedikodular yapmak ve hatta iftiraya kadar varan davranýþlardan neredeyse haz alýr olduk. Bir medya kuruluþu maddi güçlüklerle boðuþuyor, tiyatromuz profesyonellere taþ çýkartýcasýna oyunlar sahneliyor, ödül üstüne ödül alýyor, otuz yýlý aþkýn bir zamandýr adam gibi diretip onlarýn profesyonel olmasýný beceremedik. Öte yandan öðrencilerimize çocuk dergisi bedava daðýtýlýrken, destek kesiliyor … Büyük bir özveriyle çalýþan ve uluslararasý düzeyde yüz akýmýz olan Filizler Derneði kira ödemeyebilme durumu olmadýðý için kapanmayla yüz yüze. Bu durum karþýsýnda üzülmek bir yana, sevinç çýðlýklarý atýp, adeta bayram edenler var…Asýl ürküten tablo bu. Nasýl bir anlayýþtýr ki!... Biz hep böyle miydik? Hayýr. Engelde, baþarýda el ele vererek tek partili sistemde bile verilen gözdaðlarýna aldýrýþ etmeden, ikircimsiz ve ödün vermeksizin tek yumruk, tek yürek olarak hareket ettik. Þahsi çýkar yok, tek kaygýmýz halkýn ortak çýkarýydý. Bu dilin, bu kültürün,bu eðitimin, örf ve adetlerin yaþatýlmasý birincil görevimizdi. Peki, bu denli deðiþmemizde etkili olan unsur neydi? Kimi görüþlere göre, 1994 yýlýnda yeni kurulan ve daha sonralarý kabarýk sayýya dönüþen derneklerin neden olduðuydu. Genelleme yapýlarak, bu derneklerin þahsi çýkar peþinde olduðu söylendi. Ben bu kanýda deðilim. Bugün bir Esnaf derneðini, Öðretmenler derneðini, Tiyatro derneklerimizi, Filizler derneðini, Gazeteciler derneðini, Aluþ Nuþ’un yönettiði derneði, kadýnlar derneklerimizi, Výçýtýrýn’daki Çeþme Derneði’ni, Mitroviça’daki Birlik Derneði’ni, Gilan’daki Yarýn Derneði’ni, Mesk’i vb. bir tek çýkara dayalý dernekler olarak görmek mümkün mü? Onlar hepsi, bura Türkler için ayrý bir zenginlik, ayrý bir deðerdir. Burada eksik olan gerçek bir iþbirliði anlayýþý, karþýlýklý sevgi ve saygýdýr. Bize öyle geliyor ki, aramýzda yaþanan tüm bu olumsuzluklarýn içyüzü, þahsi çýkar peþinde olan kimi birey ve güç odaklarý tarafýndan ýsrarla her þeyi kontrolde tutmaya ve sahiplenmelerinde aranmalýdýr. Doðru Yol derneði de ne yazýk zaman zaman bu ve benzeri durumlarla karþý karþýya gelmektedir. Doðru Yol sanatýn adresidir. Sanatý baþka þeylere alet etmeye amaç edinenlere fýrsat vermemeliyiz. Doðru Yol ne elde etmiþse, sanatla ve bu sanatý icra edenlerle elde etmiþtir. Bu geleneðe gölge düþürmeye hiç kimsenin hakký yoktur. Gençler artýk sahneye gelmeli. Onlara inanmalýyýz ve desteðimizi katýksýz vermeliyiz. Bu görevi uzaklarda deðil, yaný baþýmýzda, Doðru Yol dýþýnda baþka bir emeli olmayan, yüreði bir tek Doðru Yol için çarpan gençlerin burada olduðuna inancým tamdýr. Onlara þimdi ve önümüzdeki yýllarda teker teker fýrsatý vermek biz büyüklere bir görev olduðuna inanýyor, baþarmalarý için de ben þahsým olarak elimden geleni vermeye devam edeceðimi açýk bir þekilde ifade etmek isterim. Beni dinleme sabrýný gösterdiðiniz için teþekkür ederim. 15 Perşembe, 10 Nisan 2008 2008 Pulitzer Ödülleri Daðýtýldý 2008 yýlý Pulitzer ödüllerini kazananlar belli oldu. Pulitzer ödüllerinin yöneticisi Sig Gissler tarafýndan düzenlenen basýn toplantýsýnda, ABD’nin saygýn gazetelerinden The Washington Post’un 6, New York Times gazetesinin 2 ve Chicago Tribune gazetesinin de 2 ödül kazandýðýný açýklandý. T he Washington Post Gazetesi, savaþta yaralanan Amerikalý askerlere Walter Reed Askeri Hastanesinde iyi bakýlmadýðýný anlatan haberiyle ‘’kamusal hizmet’‘ alanýndaki önemli ödülü aldý. Gazete ayrýca Virginia Tech üniversitesindeki silahlý saldýrýyý en iyi þekilde haberleþtirdiði için ‘’flaþ haber’‘ dalýnda, ABD Baþkan Yardýmcýsý Dick Cheney‘in siyasette arka plandaki nüfuzunu anlatan haberiyle ‘’ulusal haber’‘ dalýnda, Irak’ta bazý özel güvenlik þirketlerinin hukuk dýþý faaliyetlerini ortaya çýkaran haberiyle ‘‘uluslararasý habercilik’‘ dalýnda Pulitzer ödülü kazandý. Washington Post gazetesine Steven Pearlstein’ýn ekonomi yazýlarý ile ‘’yorum haberi’‘ dalýnda ve ‘’baþ yazý’‘ dalýnda da Gene Weinggarten’in piyanist Joshua Bell’le ilgili orijinal bir yazýsýndan dolayý ödül verildi. New York Times gazetesi ise, Çin’den ithal edilen bazý ilaçlar ve oyuncaklardaki zehirli maddelerle ilgili haberiyle ‘’araþtýrmacý gazetecilik’‘ dalýnda ve DNA testlerinin ahlaki yönlerini irdeleyen haberiyle ‘’açýklayýcý haber’‘ dalýnda 2 ödül kazandý. Chicago Tribune gazetesi de araþtýrmacý gazetecilik dalýnda ödül kazanýrken, Reuters’tan Adrees Latif isimli foto muhabirin Myanmar’da bir sokak gösterisini video kameraya çekmeye çalýþýrken ölümcül bir þ e k i l d e yaralanan bir Japon’ un fotoðrafýyla ‘’flaþ haber fotoðrafý’‘ dalýnda ödül aldý. 1917 yýlýndan beri bu yana verilen Pulitzer ödülleri ABD’de gazeteciliðin en þerefli ödülü olarak kabul ediliyor. New York Columbia Üniversitesi’nde ‘’Pulitzer Gazetecilik, Edebiyat, Drama ve Müzik’‘ ödülleri üniversitenin Gazetecilik Okulu’nda yapýlan basýn toplantýsýnda açýklandý. 2008 yýlý Pulitzer ödülünü alanlarýn listesi ise þöyle: -GAZETECÝLÝK DALINDA- -Kamu Hizmeti: The Washington Post gazetesi (altýn madalya ödülü kazandý). -Flaþ (Acil) Habercilik: The Washington Post gazetesi çalýþanlarý -Araþtýrmacý Gazetecilik: The New York Times gazetesinden Walt Bogdanich ve Jake Hooker ile Chicago Tribune gazetesi çalýþanlarý (2 gazeteye de ödül verilmiþ oldu). -Açýklayýcý Habercilik: New York Times gazetesinden Amy Harmon -Yerel Habercilik: Milwaukee Journal Sentinel gazetesinden David Umhoefer -Ulusal Habercilik: The Washington Post gazetesinden Jo Becker ile Barton Gellman -Uluslararasý Habercilik: The Washington Post gazetesinden Steve Fainaru -Yazý: The Washington Post gazetesinden Gene Weingarten -Yorum: The Washington Post gazetesinden Steven Pearlstein -Eleþtiri: The Boston Globe’dan Mark Feeney -Baþ Makale: Ödül verilmedi. -Karikatür : Investor’s Business Daily gazetesinden Michael Ramirez -Fotoðraf: Reuters ajansýndan Adrees Latif ve Concord Monitor’dan Preston Gannaway Güncel Türkçenin Kosova’sý Diller Yaþlanýr Ama Bazýlarý Ölmez G üzel ve ýlýk bir yelin estiði, sakin bir yerde otururuz bazen. Ben de bu yazýlarý dökerken kendimi öyle sakin bir yerde farz ettim. Bu þekilde oturup düþüncelere daldým ve kendimi, ana sütü gibi helal Türkçenin hayat hikâyesinde buldum. Buyurun dostlar, hikâyeyi beraber okuyalým, bu dilin naðmeleriyle haykýralým… Hikâyemiz küreselleþmeyle baþlýyor ama hemen belirteyim. Burada söz açýlan konular, küreselleþmenin olumsuz yönlerine dairdir. Küreselleþme olgusu dünyayý etkilemeye devam etmektedir. Söz konusu etkinin olumsuz yönleri düþünüldüðünde, bunun çok sayýda kýsmýnýn olduðu görülmektedir. Küreselleþmenin ekonomik boyutu, ülke ekonomilerini sýkýntýya düþürmekte ve ilgili ülke için onulmasý güç yaralar açmaktadýr. Ekonomik boyut bir yere kadardýr. Küreselleþmenin bir diðer boyutu olan kültürel boyut düþünüldüðünde, tehlikenin daha büyük olduðu görülecektir. Bütün bilim adamlarý ve düþünürlerin de belirttiði gibi, bir milleti yok etmenin, etkisiz hâle getirmenin yolu, o milletin kültürünü yozlaþtýrýp yok etmek veya etki eden milletin kültürüne benzetmektir. Bir kültürün ve bir milletin bütün özelliklerinin biricik taþýyýcýsý, o milletin dilidir. Dolayýsýyla, yok edilmesi istenen milletin dize getirilmesi için diline zarar verilmesi gereklidir. Türk kültürünün temeli ve taþýyýcýsý olan Türk dili olmadan Türk milletinin yaþamasýndan söz etmek mümkün olamaz. Türkçenin köklülüðü ve gücü, küreselleþmenin, Türkçe coðrafyasýnda baþ gösteren olumsuz etkilerinden korunmasý ve kurtulmasýnda ona en büyük dayanýklýlýðý saðlayacaktýr. Ancak, kullanýcýlarý olmadan bir dil yaþayamaz. Türkçe de kullanýcýlarý olan insanlarý olmadan, kendi kendisini koruyup geliþtiremez. Bu durumdan hareketle, Türk dilinin küreselleþmenin olumsuz etkilerinden korunmasý için kullanýcýlarýnýn bilinçlenmesine ve akýl olarak güçlenmesine ihtiyaç vardýr. Türkçenin gücü Türklerin gücüdür. Türklerinse çeþitli yönlerden daha da güçlenip, kültürlerine sahip çýkmalarý, dünyada Türkçenin sesinin daha çok çýkmasýna sebep olacaktýr. Günümüzden çok eski bir dönemde, Türkiye coðrafyasý ve çevresinde hatta o günkü dünyada bugünkü milletlerin dillerinin hiçbiri yokken oralarda bir yerlerde Türk dili vardý. Bugün, dünya dili, medeniyetin dili gibi abartýlmýþ sýfatlarla belirtilen Ýngilizcenin, romantizmin dili olduðu söylenen Fransýzcanýn konuþulur olmasý için daha binyýllarýn lazým geldiði zamanlardý o zamanlar. Henüz milada üç bin yýl vardý. Sümerler, þehir devletlerinde, bütün medeni vasýflarýyla yaþýyorlardý. Tarým yapýyor; kap kacak üretiyor; demir vb. madenleri iþliyorlardý. Bu yaþamlarýyla ve çalýþmalarýyla son derece geliþmiþ bir medeniyet yaratmýþlardý. Dilleri zamanla bütün bölgede kullanýlmaya, konuþulmaya baþlayan bu halk eklemeli bir dil kullanýyordu ve yazý sistemleri dillere destandý. Bölgelerinde en az 12 þehir devletleri vardý: Kiþ, Uruk, Ur, Sippar, Akþak, Larak, Nippur, Adab, Umma, Lagaþ, Badtibira ve Larsu. Bu devletlerin her biri, surlarla çevrili bir kent ile çevredeki köy ve arazilerden oluþuyordu. Her kentin kendi tanrýsý vardý; bu tanrýnýn tapýnaðý kentin merkez yapýsýydý. Talanla karþý karþýya kalan bugünkü Irak’ýn ortalarýnda hüküm süren Sümer uygarlýðý, uzun yýllar bölgeyi aydýnlattý. Yayýldýklarý bölgenin her tarafý da onlarýn yüksek medeniyetiyle, bilgileriyle yaþadý. Bulunduklarý yeri Dicle ve Fýrat besliyordu. Dilleri de bu iki ýrmaðýn civarýnda bulunan kentlerinde yaþadý. Civarýnda bir sürü kaynak bulunan verimli topraklar onlarýn kil tabletleri için de malzeme oluyordu. MÖ. 2000 yýlý dolaylarýnda Sümerler için sýkýntýlar baþladý. Çevreleri düþman doldu. Devletlerini her türlü sýkýntý sarmaða baþladý. Diðer kültürlerin baskýsý, egemenlik çabalarý arttý. Zamanla bölgeleri ele geçirildi ve bu durum onlara çok aðýr geldi. Böylece Sümerler eski gücünü, etkinliðini yitirdi ama Sümer medeniyeti, diðer kültürleri etkilemeðe devam etti. Hammurabi zamanýndan az sonra, Sümerce ölü bir dil durumuna geldi. Sümerce ve Sümerler gitti ama onlarla o dönemde beraber var olan Türkçe bugününde de var. Var olmaya da devam edecek. Alpay ÝÐCÝ Babillilerin kendileri, rahip okullarýnda bu ölü dili (Sümerceyi) öðrenmek için her türlü yönteme baþvurmuþlardýr: Daha az bilinen fonetik deðerlerin listelerini hazýrlamýþ, sözlükler ve gramer paradigmalarý (çekim dizileri) düzenlemiþ ve özellikle, sayýsýz Sümer dinî metinlerini, tanrýlara yakýlan aðýtlarý ve yemin formüllerini Babilce çevirileriyle birlikte derlemiþlerdir. Kayýp Yazýlar ve Diller kitabýnýn yazarý Johannes Friedrich böyle diyor. Sümerce ve Türkçe birbiriyle akraba mýydý deðil miydi? Bu konu bizi burada ilgilendirmiyor. Ancak, Sümerler ve Türkler arasýnda dil iliþkisinin bulunduðu muhakkaktýr. Bu kesinlik, rahmetli Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’nýn tespit ettiði 168 söz ve gerekli açýklamalarla kanýtlanmýþtýr. Tarihî bir ilginin olduðu ortaya çýkmýþtýr. Bu ilgi, bizi coðrafi bir durumu düþünmeye getirmektedir. O durum da Türklerle Sümerlerin yaþadýklarý bölgelerin kesiþmesiyle ilgilidir. Böylece, Türklerin en az M.Ö. 3500 civarlarýnda Türkiye’nin doðu bölgesinde bulunduðu tespit edilmiþtir. Bunun yanýnda muazzam tarihî derinlik sayesinde Türk dilinin zamanýmýzdan 5500 yýl önce müstakil ve iki kollu bir dil olarak varlýðý ispatlanmýþtýr. Sümerlerle etkileþimin olduðu yýldan Türkçenin doðuþ yýllarýna, geçmiþine hareket edilirse Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’nýn 1978 yýlý sonunda tamamlayýp 1983 Aðustosunda yayýmladýðý Altay Dilleri Teorisi adlý çalýþmasýnda da Türkçenin yaþýna iliþkin belirttiði “yaþý, en pinti hesaplara göre 8500’dür” ifadesi desteklenmiþ olur. Böylece, “Ana Türkçeden Ana Doðu ve Batý Türkçesine kadar geçen zamaný da hesaba katarsak, bu devreden zamanýmýza kadar geçen 5500 yýlýn ikiye katlanmasý mümkündür” diyor merhum Osman Nedim Tuna. Yukarýda verilmiþ olan örnekler, açýklamalarla bugün yaþayan dünya dilleri arasýnda Türkçenin, en eski yazýlý belgelere sahip olan dil olduðu görülmüþtür. Bu belgeler de çivi yazýlý Sümer tabletlerinde yer alan alýntý sözlerdir. Bu sözleri ben deðil, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna söylemiþti. Bugün Türkçenin geliþkinliðini sorgulayan kiþilerin kendi geliþkinliklerini sorgulamasýný Türkoloji þiddetle önerir. Varýlacak sonuç Türkçe için olumlu, o tarz insanlar için olumsuz olacaktýr. Ýnsan beyninin algýlamakta zorlandýðý kadar uzun bir zaman dilimini aþan Türk dili için her þey gayet açýktýr. Ýnsanlarýn deðil insanlýðýn süreðen olduðu unutulmamalý ve milletlerin de bu þekilde devamlýlýk kazandýklarý hatýrlanmalýdýr. M.S. 732’de dikilen Kül Tigin anýtýnda Göktürk Devleti’nin haný Bilge Kaðan, yapýlanlarý ve yaþanýlanlarý o dönem Türkçesiyle resmeder: “...Doðuda gün doðusuna, güneyde gün ortasýna, batýda gün batýsýna, kuzeyde gece ortasýna kadar, onun içindeki millet hep bana tabidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O þimdi kötü deðildir. Türk kaðaný Ötüken ormanýnda otursa ilde sýkýntý yoktur. Doðuda Þantung Ovasý’na kadar ordu sevk ettim, denize ulaþmama az kaldý. Güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e ulaþmama az kaldý. (...) Doðuda Kadýrkan ormanýna kadar, batýda Demir Kapý’ya kadar kondurmuþ. Ýkisi arasýnda pek teþkilatsýz Gök Türk öylece oturuyormuþ. Bilgili kaðan imiþ, cesur kaðan imiþ tabii. Beyleri de milleti de doðru imiþ. Onun için ili öylece tutmuþ tabii. Ýli tutup töreyi düzenlemiþ. Kendisi öylece vefat etmiþ. Yasçý, aðlayýcý, doðuda gün doðusundan Bökli Çöllü halk, Tabgaç, Tibet, Avar, Bizans, Kýrgýz, Üç Kurýkan, Otuz Tatar, Çin, Tatabý, bunca millet gelip aðlamýþ, yas tutmuþ. Öyle ünlü kaðan imiþ.”. Asýl o dönemki Türkçeden yapýlan bu aktarmada çok þey vardýr. Bilge Kaðan’ýn dilinden dökülen yukarýdaki cümleler ve daha birçoklarý, o dönemki Türkçe hakkýnda bize bilgiler verir. Bu yapýlardan biz, Türkçenin bu dönemde edebî yönü yüksek, oldukça geliþkin bir hâlde bulunduðunu rahatlýkla görürüz. Bugünkü yozluða o dönemden yollanan güzel bir ses olarak almak gerekir, bu gibi cümleleri. Göktürk Kaðanlýðý’nýn yöneticilerinden Kül Tigin’in vefatýna yönelik açýklama ve samimi cümlelerde Türkçenin gücü gizlidir. Güncel Bilgisayar þimdi gözünüzün içine bakýp söz dinliyor Bilgisayar kullanmak için artýk göz takibi yeterli oluyor. Tobii firmasý tarafýndan geliþtirilen teknoloji ile internet reklamýnda izleyicilerin nereye baktýklarý analiz ediliyor. Özürlüler sadece göz takibiyle bilgisayarý kullanýyor. G eliþen teknoloji sayesinde artýk bilgisayarýn tuþ takýmýný kullanmadan sadece göz takibiyle komut vermek mümkün oluyor. CeBIT Biliþim fuarýnda Gelecek Parký (Future Park) içinde yer alan Tobii firmasý bilgisayarýn tuþ takýmý olmadan kullanýlmasýný saðlýyor. Farklý amaçlar için kullanýlan teknolojinin, kullanýlmadan önce kullanýcýnýn gözlerinin kalibre edilmesi gerekiyor. Sonrasýnda göz takibi yoluyla bilgisayar kullanýlabiliyor. Özürlüler sadece göz takibi ile istedikleri kelimeleri veya cümleleri rahatlýkla yazabiliyor. Gözü Takip Ediyor Tobii, bilgisayar monitörüne baðlý ya da ayrý olarak kullanýlabiliyor. Bilgisayara kurulan farklý yazýlýmlarla göz takibi deðiþik amaçlarla kullanýlýyor. “Tobii Eye Tracking” adý verilen çözüm, askeri amaçlý kullanýmdan özürlülerin göz kontrollü yazý yazmasýna kadar farklý uygulamalar için kullanýlabiliyor. Perşembe, 10 Nisan 2008 16 Suçlular ve kurbanlar saçlarýndan bulunabilecek ABD’de polis, bundan böyle bir tutam saçla suçlularýn yerini ya da cinayete kurban gidenlerin kimliklerini tespit edebilecek. A BD’nin Utah Üniversitesinden araþtýrmacýlar, ülkedeki kuaför salonlarýndan toplanan saçlar ve musluk suyu örnekleriyle bazý kiþilerin nerede olduklarýný gösterebilecek kimyasal farklýlýklarý ortaya koymayý baþardý. Araþtýrmaya göre, saçtaki hidrojen ve oksijen izotoplarýndaki farkýn yüzde 85’i içme suyu bileþenlerinin farklýlýðýndan kaynaklanýyor. Kiþinin yedikleri ve içtikleri de saçlarýna geçtiðinden bir tutam saç kiþinin haftalar hatta yýllar önce nerede olduðunu bulmaya yardým edebiliyor.Araþtýrmacýlardan Thure Cerling ve ekibi, saçtaki hidrojen ve oksijen izotoplarýnýn farklý oranlarda gösterildiði bir liste hazýrladý. Bu liste kiþilerin tam olarak nerede olduklarýný göstermese de farklý coðrafi bölgelere ait bilgiler saðlayarak, þimdiden polisin cinayete kurban giden ve 2000’de cesedi bulunan kadýnýn kimliðini tespit etmesini saðladý. Araþtýrmacýlar, bu tekniðin, beslenmeyle ilgili hastalýklarýn belirtilerini saptamada doktorlara, göç eden topluluklar ya da soyu tükenmiþ hayvanlarýn “izini sürmede” antropologlar ya da arkeologlara yardýmcý olabileceðini vurguladýlar. Araþtýrmaya katýlanlardan Jim Ehleringer’ýn geliþtirdiði benzer bir teknik daha önce Amerikan Uyuþturucuyla Mücadele Kurumu tarafýndan kokain ya da eroinin üretim yerini bulmakta kullanýlmýþtý.Araþtýrma, “Proceedings of the National Academy of Sciences” dergisinde yer alýyor. Dünyanýn en küçük kýzý 15 yaþýnda ve tüm yaþýtlarýndan çok farklý. Öyle küçük ki þimdi rekorlar kitabýna giriyor. B oyu sadece 38 santimetre. Ama Jyoti Amge 15 yaþýnda. Týp literatüründe akondroplasia denilen bir rahatsýzlýk sonucu artýk büyümüyor. Hindistan’ýn rekorlar kitabýna girdi bile. Þimdi Guiness Rekorlar Kitabý’na girecek. Okula gidiyor, arkadaþlarýyla çok iyi anlaþýyor ve tahminlerin aksine, hayatýndan çok memnun. Kýsacýk boyundan hiç rahatsýz deðil. Aksine gördüðü ilgiden memnun. “Beni herkes tanýyor” diyerek, bir miktar da þöhret olduðunu belirtiyor. Hindistan’ýn Nagpur kentinde yaþayan ve yerel okula devam eden Jyoti için sýnýfta çok özel minyatur bir sýra da var. Her genç kýz gibi pop müzik dinleyip, DVD izlemekten hoþlanýyor. Derslerinde çok iyi. Üstelik hayraný olduðu Hintli pop star Mika Singh ile birlikte bir kasedi bile çýktý. En büyük hayali ise bir gün doktor olmak. Ama olmazsa bir Bollywood starý olmayý çok istiyor. Jyoti, 13 aylýk komþusuyla ve okul arkadaþlarýyla birlikte... Kare Bulmaca No: 45 Hazýrlayan: Abdülhadi Taduþka Soldan Saða 1.Ýngiltere Milli takým defans oyuncusu 2.Kosova’nýn devlet televizyonu — erkek ismi 3.Alfabenin ilk ve 18.harfi — ABD’li komik aktör Luis .. — Azotun simgesi 4.Alfabenin 17. harfi — Sinema, bioskop — Tantalýn simgesi 5.Sarýlarak Yapýlan bi tür yemek içinde kýyma — Maribor’da yapýlan bir tür kamyon 6.Giysileri tele asmak için kullanýlan þey — Ýtalyan futbolcu Baco Geçen haftaki bulmacanın çözümü NO:44 Yukarýdan Aþaðýya 1.Batý Avrupada bir ülke 2.Nijeryalý futbolcu Samuel — Arsenikin simgesi 3.“Radyo Kosova” — Hýrvatistan’da bir ada 4.Döteryumun simgesi — Eski Abd’nin Başkan Karter 5.Yunan asýlý bayan aktör Dapas 6.Ýtalyalý erkek aktör Franko — Alfabenin 5. harfi 7.Fransýzca ufak - Titanýn simgesi 8.Alfabenin 17. ve 29. harfi — Güneþ doðmadan önceki karanlýk 9.Zagreb’in bir futbal takýmý Barcelona, Eto, damar, na, soda, a, i, tuna, ks, turna, mat, olta, gana. 17 Perşembe, 10 Nisan 2008 To p l u m Din ve Toplum tyucesoy@mynet.com tyucesoy@hotmail.com M. Tevfik Yücesoy NE DERSÝNÝZ?.. DÜÞÜNMEYE DEÐER MÝ? E fendimiz (sas)‘in sevgi, saygý örneðine þahit olan sahabeler diyorlar ki: - Resulüllah (sas) Hazretleri çevresine öylesine sevecen ve tebessümlü þekilde muhatap olurdu ki, kendisiyle bir defa görüþen adam, sanýrdý ki, Peygamber kendisini herkesten çok seviyor!.. Evet, Peygamberimiz çevresine hep böyle tebessümle muhatap oluyor, “Müminin mümine karþý en güzel ikramý tebessümüdür.” buyuruyordu. Nitekim bazý ziyaretlerimde beni de ayný tebessümle karþýlayan dostlarýmýn: -Hocam ne emredersiniz, çay mý kahve mi ikram edelim? Tekliflerine cevabým ayný oluyordu: -Beni tebessümle, tatlý sözlerle karþýlýyorsunuz. Bundan daha güzel ikram olur mu? Müminin mümine karþý ikramý tebessümüdür, buyuran Peygamber’in sünnetini uyguluyorsunuz, bu da ikram olarak yetip de artýyor bile.. dememize raðmen dostlarýmýz yine de düþündükleri ikramdan geri kalmýyorlardý... Sözü buraya getirmiþken Peygamberimiz’den aldýklarý tebessümlü sevgi, saygý ahlakýný herkese uygulayan alimlerimizden bazý misaller vereyim isterseniz. Merhum Þeyh Muzaffer Ozak’ýn ÝstanbulBeyazýt’taki kitapçý dükkanýna bir papaz gelir. Hemen ayaða kalkan Þeyh efendi, misafire önce tebessümle muhatap olur, saygý ile yer gösterir. Çay-kahve ne emredersiniz, der. Müþterilerden biri bu tebessümlü, hürmetli tavrý pek yerinde bulmaz da papaz çýktýktan sonra: -Hocaefendi, der, bir din adamýnýn papaza karþý ayaða kalkýp tebessüm ve hürmetle muhatap olmasý uygun mu? Tereddüt etmeden cevap verir Þeyh efendi: A li (Ramadan) MUYO Ölümünün 40’ncý gününde rahmetle anar, mekanýnýn cennet olmasý için yüce Mevla’ya duacýyýz. Oðullarý: Ramadan, Reþat ve Yahya, Kýzlarý: Nahile ve Meral, Damatlarý: Sevim ve Agim, Gelinleri: Türkan, Sabiya ve Elvan. -Uygun mu ne demek, þarttýr þart!.. Adam itirazýný sürdürünce o da cevabýný sürdürür. -Efendi dikkat et! der, Müslüman nezaketin, saygýnýn, sevginin, tebessümün mirasçýsýdýr; kabalýðýn, hamlýðýn ve nefretin deðil!..Bundan sonra da þu tarihî saygý örneðini anlatýr: Hazreti Mevlânâ der, Konya çarþýsýnda giderken papazýn biri yol kenarýnda kendisine karþý ayaða kalkýp aþaðýya eðilerek saygý gösterir. Bunu gören Mevlânâ ise papazdan daha aþaðýya eðilerek karþýlýk verir. Niçin papazdan daha aþaðý eðildiðini soranlara ise þöyle cevap verir: -Ben Ýslam’ýn temsilcisiyim, tüm faziletlerde olduðu gibi tevazuda da papazý geçmem gerekirdi. Elhamdülillah tevazuda da papazý geçtim... Þöyle baðlar sözünü: -Müslüman tevazuun, sevginin, saygýnýn mirasçýsýdýr; kabalýðýn, hamlýðýn ve tekebbürün deðil. Ne dersiniz, birlik beraberliðe, kucaklaþýp kaynaþmaya en çok muhtaç olduðumuz þu devrede mizaçlarýmýzý bir gözden geçirsek mi? Çevremize karþý tevazuun mu temsilcisi oluyoruz, yoksa tekebbürün mü, bir düþünsek mi? Yani çekici Müslüman örneði mi veriyoruz, yoksa itici insan misali mi?.. Eðer bizler yaþayýþýmýzla Ýslam’ýn güzelliðini gösterebilsek sair dinlerin tabileri gruplar halinde Ýslam’a girerler, bizde gördükleri özellik ve güzellikler karþýsýnda daha fazla direnemezler. Yeter ki biz yaþayýþýmýzla Ýslam’ýn bu sevgi, saygý dolu güzelliklerini göstermeyi baþaralým çevremize... -Ne dersiniz?.. Düþünmeye deðer mi?.. ***(Ahmet Þahin hocadan alýntý yapýlmýþtýr) Fuad (YUSUF) DAMKA’yý Ölümünün 18’nci yýlýnda rahmetle anýyoruz. Mekanýn cennet olsun. Aile fertleri “En faziletli amel!” M Prof.Dr.Ahmed YARDIM usa aleyhisselam, Cennetteki komþusunun kim olduðunu Hak teâlâdan sorup öðrendikten sonra yanýna gider. Bu bir kasaptýr. Kasap, bir parça et piþirir. Asýlý zenbili aþaðý alýr, çok zayýf bir kadýna et ve su verir. Üstünü baþýný temizleyip, zenbile koyar. Kasap, “Bu annemdir. Yaþlanýp bu hale girdi; sabah-akþam böyle bakarým” der. Kasabýn annesinin, “Ya Rabbi oðlumu Cennette Musa aleyhisselama komþu eyle” dediðini Hazreti Musa da iþitir. Kasaba, “Müjde, Allahü teâlâ, seni Musa aleyhisselama komþu etti” buyurur. Kur’an-ý kerimde 3 þey, 3 þeyle beraber bildirildi. Biri yapýlmazsa, ikincisi kabul olmaz. Peygambere itaat edilmezse, Allah’a itaat edilmiþ olmaz. Ana-babaya þükredilmedikçe, Allahü teâlâya þükredilmiþ olmaz. Malýn zekatý verilmedikçe, namazlar kabul olmaz. Kur’an-ý kerimde buyuruldu ki: “Biz insana, ana-babasýna iyilik etmesini tavsiye ettik.” (Ahkaf 15) “Rabbin, yalnýz kendisine kulluk etmenizi, ana-babanýza da iyi davranmanýzý emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanýnda yaþlanýrsa, kendilerine öf bile deme; aðýr söz söyleme, onlarla yumuþak ve tatlý konuþ, onlara acý, tevazu kanadýný gerip “Rabbim, küçükken beni yetiþtirdikleri gibi sen de onlara merhamet et” diye dua et.” (Ýsra 23, 24) Anne babaya iyilikte, ihsanda bulunmanýn önemi hadis-i þeriflerde þöyle bildirildi: “En faziletli amel, vaktinde kýlýnan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir.” “Ana-babaya ihsan, bedbahtlýðý saadete çevirir, ömrü uzatýr ve insaný kötü ölümden korur.” “Ana-babanýza ihsan ederseniz, çocuklarýnýz da size ihsan eder.” Anne baba vefatlarýndan sonra da unutulmamalý, her fýrsatta onlar için hayýr hasenat yapýlmalý, onlar için dua edilmelidir. Hadis-i þerifte buyuruldu ki: “Ana-babasýna asi olan, vefatlarýndan sonra, onlar için dua etse, Allahü teâlâ, onu, ana-babasýna itaat edenlerden yazar.” “Sadaka verirken, sevabýný Müslüman ana-babanýzýn ruhuna niye hediye etmezsiniz? Hediye ederseniz, verdiðiniz sadakanýn sevabý, onlarýn ruhuna gideceði gibi, sevabýndan hiçbir þey eksilmeden size de yazýlýr.” “Ýnsanlar içinde en büyük hak sahibi, erkeðin üzerinde annesi, kadýnýn üzerinde de kocasýdýr.” Bekara suresinin fazileti Sual: Bekara suresini okumanýn fazileti nedir? CEVAP: Bekara suresini okumak çok faziletlidir. Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki: (Her þeyin zirvesi vardýr. Kur’anýn zirvesi ise Bekara suresidir. Gece okunursa, üç gece, gündüz okunursa, üç gün o eve þeytan gelemez.) [Ebu Ya’la, Taberani] (Bekara suresinin her âyetiyle seksen melek inmiþtir.) [Ý. Ahmed] (Kur’an surelerinin efdali Bekara suresi, Bekara suresinin âyetlerinin en büyüðü de Âyetel-kürsi’dir. Þeytan, Bekara suresi okunduðunu duyduðu evden çýkar gider.) [Ramuz] (Kelamlarýn seyyidi Kur’andýr, Kur’anýn seyyidi de Bekara suresidir, Bekara’nýn seyyidi de Âyet-el-kürsi’dir.) [Deylemi] (Cinnilerin azýlýlarýna Bekara suresindeki [163 ve 164.] âyetlerden daha þiddetli gelen bir þey yoktur.) [Deylemi] (Evinizi kabre çevirmeyin, namaz kýlýn. Þeytan, Bekara suresi okunan evden kaçar.) [Müslim] (Kur’aný okuyun. Çünkü Kur’ân Kýyamette okuyanlarýna þefaat etmek için gelir. Ýki nurlu sûre olan Bekara ve Âl-i Ýmran’ý okuyun. Çünkü bu iki sure, Kýyamette iki parça bulut, iki gölgelik veya saf baðlamýþ iki grup kuþ gibi, okuyanlarýný ve hükümleriyle amel edenleri savunmak için gelir. Bekara Suresini okumaya devam etmek bereket, terk etmek ise hasrettir. Tembel olan, bunu devamlý okumaya güç yetiremez.) [Müslim] (Bekara Suresini okuyan kimseye, Cennette bir taç giydirilir.) [Beyheki] Allah lafzýndaki elifi çekmek Sual: Allah lafzýný, (Aaallah) diye okumak manayý deðiþtireceði için uygun olmuyor. Fakat niye Yunus suresi 59. âyetindeki Allah lafzýnýn baþýndaki elifi çekmek gerekiyor? CEVAP: Allah derken veya Allahü ekber derken baþtaki elif uzatýlmaz. Uzatýlýrsa soru anlamýna gelir. (Aaallahü ekber), Allah büyük mü anlamýna gelir. Yunus suresinde soru soruluyor. Aaallahü ezine leküm deniyor. Allah size izin mi verdi demektir. Bu cümleyi kurabilmek için Allah lafzýnýn baþýndaki elifi çekmek gerekiyor. Çekilmezse, Allah izin verdi demek olur. Âyet-i kerimenin tamamýný yazarsak, mesele daha iyi anlaþýlýr: (Allah’ýn sizin için indirdiði rýzklarýn bir kýsmýný haram, bir kýsmýný helâl yaptýnýz. De ki: “Size Allah mý izin verdi [de bunlarý haram helal yapýyorsunuz], yoksa [kendiniz uydurup] Allah’a iftira mý ediyorsunuz?) [Yunus 59] Eðer Allah lafzýnýn baþýndaki elif çekilmezse, soru cümlesi olmaz. O zaman, haram helal kýlmaya Allah’ýn izin verdiði anlaþýlýr ki, çok yanlýþ olur. Âyet-i kerime yazýlý tabak Sual: Ýçinde âyet yazýlý olan tabaðý kullanmak ve abdestsiz olarak tutmak caiz midir? CEVAP: Abdestsiz olarak dýþýndan tutulabilir; fakat abdestsiz âyet-i kerimeye el sürülemez. Bu tabakla bir þey yemek de uygun olmaz, süs olarak kullanýlabilir. B Kadın Saðlýk için: Zeytinyaðý ugün dünyanýn en önemli kanser ilacý köpek balýðý kýkýrdaðýdýr. Köpekbalýðýndan çýkan sgualene adli madde sýzma zeytinyaðýnda bol miktarda bulunur. Günde 100 cl. zeytinyaðý tüketimiyle köpekbalýðý kýkýrdaðýndan alýnacak kadar sgualene alýnýr. Zeytinyaðý kanser riskini % 50’ye yakýn azaltmaktadýr. Zeytinyaðý hücreleri korur. Zeytinyaðýnýn içinde bulunan Oleiprine adli madde sayesinde hücreler yenilerek kansere karþý hücreleri korur. Zeytinyaðý üretim aþamasýnda ýsýyla temas etmemesi gerekiyor. Bu nedenle saðlýklýsý Riveriya deðil, Sizma olanýdýr. Aslýnda en doðrusu, kokusuna alýþýp mümkün olduðunca az veya hiç rafine edilmemiþi kullanmaktýr. Zeytin aðacýnýn dallarý, yapraklarý ve reçinesi olduðu kadar, yaðýda yýllardýr ilaçlarýn bileþimlerinde yer alan doðal maddelerden birisidir, doðal bir ilaçtýr. Deri tahriþlerine karþý zeytinyaðý Yiyeceðin yani sýra merhem olarak da kullanýlan zeytinyaðý; tahriþin neden olduðu acý ile yanmayý giderici ve yumuþatýcý özellikleri olan losyondur da. Zeytinyaðý, derinin folikullerine penetre olabildiði için, gerek internal gerekse eksternal dokularýn yara veya iritasyonunda ve enfeksiyonlara karþý faydalýdýr. Basura karþý Zeytinyaðý Sabah kahvaltýdan önce alýnan 1 veya 2 çorba kaþýðý zeytinyaðý -basit kronik kabýzlýða - iyi gelir (daha iyi netice için suyla karýþtýrýlabilir). Basur þikayetlerini giderir; sýcak olarak içilir. Anne sütünde de bulunan E vitamini ve oleik asit içeriði ile zeytinyaðý, normal kemik geliþimine katkýda bulunur. Anne karnýnda ve doðumdan sonra bebeðin beyninin olduðu kadar, genel olarak sinir sisteminin geliþimini de desteklediðinden, gebe ve emziren annelere özellikle yararlýdýr. Zeytinyaðý yaþlanmanýn, hem genel olarak doku ve organlar, hem de beyin fonksiyonlarý üzerinde ki etkilerini geciktirmektedir. Yüksek tansiyona karþý zeytinyaðý 18 Yüksek tansiyonu düþürür; yapraklarý ve dallarýndan çay yapýlýr. Taze yada kuru zeytin yapraðýný 300 gr. suda 15 dakika kaynatýp, süzdükten sonra þeker ilave ederek 15 gün boyunca her sabah aksam sýcak içmek faydalýdýr. Kan þekeri için zeytinyaðý Kan sekeri seviyesinin düþmesine yardým eder. Aðrý, romatizma, burkulma ve adale incelmelerinde; zeytinyaðý sürülür veya 200 gr taze çiçek ve yaprak, 100 gr sari papatya ile 1 kg zeytinyaðýný arada sýrada karýþtýrarak iki saat ‘benmari’ içinde kaynattýktan sonra içindekileri süzüp aðrý veren yerler ovulur. Kapalý yanýklarda zeytinyaðý sürülerek kullanýlýr. Kolestrol için Zeytinyaðý Kotu kolesterol LDL’yi azaltýrken, iyi kolesterol HDL’yi artýrýr.(Yüksek LDL kolesterolü seviyesine baðlý olarak yükselen kolesterol seviyesinin Sindirim için Zeytinyaðý Sindirim sistemini etkiler; ister soðuk olsun, ister sýcak olsun zeytinyaðý mideyi çepeçevre koruyucu bir tabakayla sararak mide asitini azaltýr. Yemek öncesi veya sonrasý alýnan bir kaþýk zeytinyaðý, mide zarýný örtüp alkolün iþlemesini önleyeceði gibi, karýþýk içkilerin yol açtýðý sarhoþluðu da azaltýr. Gastrit ve ülsere karþý korumada etkin yardým saðlar. Hazmý en kolay olan zeytinyaðý besinlerin baðýrsaklar tarafýndan çok daha iyi emilmesini saðlayarak baðýrsaklarýn çalýþmasýný düzenler. Isýtýlmýþ olsun yada olmasýn zeytinyaðý gastrik asiditeyi azaltabilmektedir. Tahriþ giderici etkileri ülsere karþý koruma saðlar. Baðýrsaklardan yiyecek geçiþini kolaylaþtýrmak suretiyle konstipasyona engel olur. Perşembe, 10 Nisan 2008 saðlar. Ýçerdiði E, A, K vitaminleri ile her yastaki çocuðun gerekli ihtiyacýna yanýt verir. Bu vitaminler kemiklerin doðal geliþimine ve mineralleþmeye yardýmcý olup, güçlenmesini hýzlandýrýr. Her yaþtaki insan için yararlýdýr. Böbreklerin ýslahýnda, taþlarý düþürmede, baðýrsak kurtlarýný düþürmede, karýn aðrýsýnda sýcak su ile içilmesi iyi gelir. Çocuklarý raþitizmden korur. Siyatik, mafsal aðrýlarýna iyi gelir; zeytinyaðý tortusu sürülür. Aðýz saðlýðý için zeytinyaðý Aðýzda çalkalandýðýnda, diþlerin beyaz olmasýný saðlar, diþ etlerini korur, diþ çürümelerini önler. Zeytinyaðý saðlýk ve güzellik kaynaðýdýr. Cilde ve saçlara çok faydalýdýr. Cildi besler, korur ve yumuþatýr. Saçlarý Dökülenlere Zeytinyaðý Saçlarý dökülenlere; 1 yumurta sarýsý ve zeytinyaðý karýþýmýný saç diplerine sürerek 1 saat bekletilip daha sonra yýkanmasý, arada bir tekrarlanmasý gerekir. Kalp hastalýklarý ve zeytinyaðý aterosklerotik kalp hastalýðýnda nedensel rol oynadýðý kuþkusuzdur. Epidemiyolojik veriler koroner kalp hastalýðý vakalarýndaki düþüsün total veya LDL kolesteroldeki düþüþ ile beraber olduðunu göstermektedir.) Diyetle alýnan doymuþ yað asitlerinin (DYA) total kolesterol seviyesini yükselttiði iyi bilinmektedir. DYA ile tetiklenen kolesterol yüksekliði çoðunlukla LDL kolesterolündeki yüksekliðe baðlýdýr. DYA ve hayvansal yaðdan zengin diyetler HDL kolesterolü ve apo A-1 de de yükselmeye yol acar. Lipid düþürmek için zeytinyaðý Zeytinyaðý saðlýklý lipid düþürücü diyete yararlý katkýda bulunur. Kalp dostu; zeytinyaðý hayvansal yaðlarýn tersine kandaki kolesterol miktarýný ve dolayýsýyla kalp krizi riskini azaltýr. Kan plateletlerinin toplanmasýna engel olarak kan pýhtýlaþmasý riskini de yok eder. Bebekler ve çocuklar için zeytinyaðý Ýçerdiði linoleik asit yüzdesi nedeniyle anne sütüne benzeyen zeytinyaðý, inek sütüne katýldýðýnda anne sütüne yakýn deðer elde edilir. Sütü kesilen anneler yaðsýz inek sütüne biraz zeytinyaðý katýp bebeðe verilebilir. Günde birkaç damla zeytinyaðý bebeðin geliþimine büyük katký Akdeniz mutfaðýnda yemeklerin hemen hepsinin zeytinyaðý ile piþtiði anlarda, batýlýlar zeytinyaðýyla genellikle restoranlarda tanýþýyordu. 1970’lerde yapýlan bir araþtýrma sayesinde zeytinyaðý önem kazandý. Araþtýrma, batýlýlar arasýnda kalp hastalýðýna en az yakalananlarýn Akdenizliler olduðunu ortaya çýkarmýþtý. Akdenizliler’ in bol miktarda tükettiði zeytinyaðýnýn bunda bir payý olduðu düþünüldü. Gençlik ve ergenliðin vücudun daha çok kaliteli gýdaya ihtiyaç duyduðu dönem olmasý ve zeytinyaðý kullanýmýnýn burada iyi bir tercih görülmesi, yaþlýlýkta ise kalsiyum kaybýný önleyerek kemik erimesine engel olmasý, Akdeniz mutfaðýnda yemeklerin hemen hepsinin zeytinyaðý ile piþtiði anlarda, batýlýlar zeytinyaðýyla genellikle restoranlarda tanýþýyordu. 1970’lerde yapýlan bir araþtýrma sayesinde zeytinyaðý önem kazandý. Araþtýrma, batýlýlar arasýnda kalp hastalýðýna en az yakalananlarýn Akdenizliler olduðunu ortaya çýkarmýþtý. Akdenizliler’ in bol miktarda tükettiði zeytinyaðýnýn bunda bir payý olduðu düþünüldü. Gençlik ve ergenliðin vücudun daha çok kaliteli gýdaya ihtiyaç duyduðu dönem olmasý ve zeytinyaðý kullanýmýnýn burada iyi bir tercih görülmesi, yaþlýlýkta ise kalsiyum kaybýný önleyerek kemik erimesine engel olmasý, hamilelikte, içinde bulunan yað asitleri hücre ve sinir sisteminin oluþturulmasýnda önemli bir etken teþkil etmesi, damar sertliðinin önlenmesine yardýmcý olan “iyi yað” oraný ve antioksidanlar açýsýndan zengin bulunmasý zeytinyaðý kullanýmýný arttýrdý. Böylelikle; 1980’lerden sonra, bati ülkelerinin zeytinyaðý tüketiminde çok büyük bir talep patlamasý oldu. Tüketiciler artýk bilinçli beslenmeyle önem vermekte, katký maddesi katký maddesi içermeyen doðal ürünleri tercih etmekteydiler. Ýnsanlar “daha doðal” besin kullanýmýný keþfettikçe, zeytinyaðý da bundan payýna düþeni aldý. 19 Perşembe, 10 Nisan 2008 ÇÝRKÝN ÖRDEK Hans Christian Andersen Çalýlarýn içinde bir ördek kuluçkaya oturmuþ yumurtalarýný bekliyormuþ. Uzun süredir tek baþýna oturmaktan sýkýldýðý için yumurtalarý çatlar çatlamaz sevinçle vaklayarak üzerlerinden kalkmýþ. “Artýk çiftliðe dönüp oradakilere yeni ailemi gösterebilirim!” diye düþünmüþ. Hepsi tam mý diye, cik cik öten yavrularýný saymaya baþlamýþ. “Yo, olamaz!” demiþ yumurtalardan birinin henüz çatlamamýþ olduðunu görünce. O sýrada oradan geçen bir ördek, “Yuvanda hâlâ çatlamamýþ iri bir yumurta var,” demiþ. “Bahse girerim bir hindi yumurtasýdýr.” “Hindi yumurtasýymýþ, höh! O benim yumurtam,” demiþ anne ördek ters ters. Ýç çekerek yumurtanýn üstüne oturmuþ. Bu son yumurta da çatlayýnca içinden iri, çirkin bir ördek yavrusu çýkmýþ. Anne ördek bu yavruyu görünce onun çirkinliðinden biraz utanç duymuþ. “Neyse ki diðer yavrularým güzel,” diye düþünmüþ ve artýk daha fazla vakit kaybetmeden çiftliðe gitmek istediði için yavrularýný peþine takarak suya girmiþ. “Çirkin olaný hiç olmazsa iyi yüzüyor,” demiþ anne ördek kendi kendine. “Öyleyse hindi olamaz. Çünkü hindiler yüzemez. Belki büyüdükçe güzelleþir. Belki bir süre sonra da büyümesi durur.” Ne yazýk ki tam tersi olmuþ. Çirkin Ördek giderek daha da büyümüþ ve diðer ördeklerden daha da farklýlaþmýþ. Çevresindeki hayvanlar onu hiç rahat býrakmýyor, onunla hep ‘Çirkin Ördek’ diyerek alay ediyormuþ. Kardeþleri bile vak vak edip baþýnýn etini yiyor, “Seni bir kedi kapsa da senden kurtulsak,” diyorlarmýþ. Tavuklar onu kovalýyor, onlara yem veren kýz da ayaðýyla onu ittirerek yemlerin yanýndan uza- 7 farkı bulunuz klaþtýrýyormuþ. Çirkin Ördek bütün bunlara daha fazla dayanamamýþ. Çitlerin üzerinden uçarak atlamýþ ve çiftliði iyice geride býrakýp yaban ördeklerinin yaþadýðý yere gelene kadar hiç durmadan yürümüþ. Fakat yaban ördekleri de onun çirkin olduðunu düþünmüþler ve onunla dostluk kurmak istememiþler. Çirkin Ördek yapayalnýz ortada kalmýþ. Aðaç dallarýyla çitlerdeki küçük kuþlar bile onu görünce kaçýþýyorlarmýþ. “Çirkin olduðum için kaçýyorlar,” demiþ kendi kendine. Tek baþýna oradan oraya dolaþmýþ durmuþ. Bir ara, iki yaban kazýyla dost olmuþ, fakat onlar da avcýlarý görünce uçup gitmiþler. Bir seferinde de yaþlý bir kadýn onu tutup evine götürmüþ, ama kadýnýn kedisiyle tavuðu, “Hem suyu seven, hem de yumurtlamayan kuþ mu olur?” diyerek onunla alay edince dayanamayýp oradan da kaçmýþ. Sonra mevsim deðiþmiþ. Aðaç yapraklarý sararýp solmaya baþlamýþ. Bir akþam üzeri, güneþ batarken bembeyaz tüylü, büyük ve güzel kuþlardan oluþan bir kuþ sürüsü Çirkin Ördek’in tam önünden, çalýlarýn arasýndan havalanmýþ. Uçarken dalgalanýyormuþ gibi hareket eden çok zarif, uzun boyunlu kuþlarmýþ bunlar. “Bekleyin beni!” diye seslenmiþ Çirkin Ördek, ama kuþlar kocaman kanatlarýný açar açmaz gökyüzünün derinliklerinde kaybolmuþlar. Çirkin Ördek sevincinden suyun içinde bir fýrýldak gibi dönmeye baþlamýþ, sonra hýzýný alamayýp suyun dibine dalýp çýkmýþ. Boðazýndan çýkan garip sesler onu bile korkutmuþ. O beyaz tüylü kuþlarý bir türlü aklýndan çýkaramýyormuþ. Ne cins kuþlarsa onlar, onlarý çok sevmiþ. Kýþ pek uzun ve sert geçmiþ. Çirkin Ördek birkaç kez ölümden dönmüþ. Bir seferinde buzun üstünde az kalsýn donuyormuþ. Neyse ki oradan geçmekte olan bir çiftçi onu görmüþ de kurtarmýþ. Sonunda kýþ bitmiþ bahar gelmiþ ve Çirkin Ördek uçabildiðini keþfetmiþ, öyle suyun üstünde deðil çok daha yüksekte, gökyüzünde. Bir gün kanatlarýnýn gücünü denerken aþaðýda, bir derede daha önce gördüðü o beyaz tüylü kuþlardan birçoðunun yüzdüðünü görmüþ. Bir an bile düþünmeden, “Aþaðý iniyorum,” diye kararýný vermiþ. “Çirkin de olsam onlarýn yanlarýna gideceðim.” Böylece dereye, suyun üzerine inmiþ. Kýyýda iki çocuk beyaz kuþlara ekmek kýrýntýsý atýyormuþ. Çirkin Ördek’i görünce hemen annelerine, “Anne bak!” demiþler. “Bir kuðu daha var orada! Bu kuðu diðerlerinden daha güzel hem de!” Çirkin Ördek çocuklarýn ne demek istediðini anlamamýþ. Beyaz kuþlar arkalarýna dönüp ona bakýnca utancýndan boynunu bükmüþ. “Ýsterseniz siz de Çirkin Ördek diye alay edin. Umurumda deðil artýk!” demiþ içinden. Sonra, baþýný kaldýrýrken suda ilk kez kendini görmüþ. Upuzun bir boynu, bembeyaz, harika tüyleri varmýþ. “Merhaba!” demiþler diðer kuðular. “Hoþgeldin.” Sonra hepsi suyun üstünde ona doðru süzülmüþler. Hiçbiri çiftlikteki kuþlar gibi ona alay ederek bakmýyorlarmýþ. Boyunlarýný zarifçe eðerek, “Ne kadar güzelsin,” diyorlarmýþ sanki. Çirkin Ördek, “Demek ben Çirkin Ördek deðilmiþim. Bir kuðuymuþum!” diyerek sevinçle çýrpmaya baþlamýþ kanatlarýný. Kosova’nýn ilk maçý Türkiye’yle Spor Baðýmsýzlýðýný iki ay önce ilan eden Kosova tarihinin ilk uluslararasý maçýný Türkiye ile yaptý. Priþtine’de yapýlan hentbol dostluk maçý berabere bitti. U Enis TABAK zun yýllar beklediði baðýmsýzlýðýný 17 þubatta ilan eden Kosova, tarihinin ilk uluslararasý maçýný dost ülke olarak gördüðü ve Kosova’yý baðýmsýz olarak tanýyan ilk ülke olan Türkiye ile yaptý. Önceki gün Kosova’nýn baþkenti Priþtine’de gerçekleþen hentbol karþýlaþmasý 22-22 skorla, berabere sonuçlandý. Türkiye ve Kosova bayraklarýyla süslü salonda karþýlaþma, her iki takým oyuncularýnýn birbirlerine hediyeler vermesiyle baþladý. Türk oyuncularý, seyircilere, Türkiye ile Kosova bayraklarýndan oluþan rozetler daðýttý. Daha sonra Ýstiklal Marþý ve Kosova Milli Marþý çaldý. Ýlk yarýnýn Kosova’nýn üstünlüðüyle 11-10 sona erdiði maçýn ikinci yarýsý Türkiye takýmýnýn gösterdiði büyük performansla 22-22 berabere sona erdi. Türkiye Hentbol Federasyonu Baþkaný Tarýk Cengiz, sahada dostluk adýna her þey vardý. Maçýn berabere bitmesi iki tarafý da mutlu etti. Ýki takým oyuncularý da çok iyi mücadele etti. Diðer ülkeleri Türkiye’yi örnek almaya çaðýrýyorum. Diðer ülkelerin de Kosova ile tüm branþlarda mücadele etmesi gerekir.” diye konuþtu. Türkiye Hentbol Milli Takýmý Antrenörü Peter Kovacs ve Kosova Hentbol Milli Takýmý Antrenörü Alfred Lasar da iki ülkenin tüm dünyaya örnek olacak bir davranýþta bulunduðunu ve dostluk maçýnýn baþladýðý gibi dostluk içinde sona ermesinden dolayý mutlu olduklarýný söyledi. Maçý Kosovalý siyasilerin yaný sýra Kosova’da görev yapan Türk polisi ile Türk askeri de izledi. Perşembe, 10 Nisan 2008 AbdülKadir BIYIKLI / İstanbul kadir@fonex.com.tr B Yattara varsa Trabzonspor VAR! ir kere þunu söylemek lazým; Trabzonspor her daim iddialý olmak zorunda. Yani her zaman kafaya oynamak zorunda. Oynamadýðý zaman 2-0 da kazansa taraftarý mutlu olamýyor. Dün akþam maç sonundaki hava aynen buydu. Maça bakacak olursak, Yattara varsa Trabzonspor var desek diðer oyunculara haksýzlýk etmiþ olur muyuz? Ehh biraz! Ama Yattara’sýz Trabzonspor’u her zaman Yattaralý Trabzonspor’a tercih ederim. Maçýn baþýndan sonuna kadar Trabzonspor’un etkinliði vardý. Hele ikinci yarý daha organize bir Trabzonspor izledik. Bu takýmýn 1 numaralý oyuncusu Yattara, iki numaralý oyuncusu da Barýþ Memiþ. Bu ikisini çýkartýrsan elinizde küme düþmeye aday takým kalýr. Geçen hafta Ankaraspor maç yazýsý yazmadým. Yazmaya deðer bir þey bulamadým. Nedeni de, Ankara maçýndaki Trabzonspor, bu ligin düþmeyi Kasýmpaþa’dan daha çok hak eden ekibiydi. Yazsam içim acýyacaktý; yazmadým. Denizli karþýsýndaki Trabzonspor ise hiç olmazsa kendini toplamýþ en azýndan Yattara ve Barýþ Memiþ’iyle ligin seyir zevki veren takýmý gibi göründü. 2 oyuncu bir takýmýn görüntüsünü bu kadar deðiþtirebilir mi? Yattara olmasa ne olurdu? Trabzonspor gol bulamayabilirdi. Çok net söylüyorum, Yattara ile rakip alandayýz, Yattara’sýz hep kendi alanýmýzdayýz. Bu arada birkaç not almýþým mutlaka söylemem lazým; Sayýn Yanal, Tolga Seyhan’ý býrakýn oyuna almayý artýk kadroya bile almayýn. Kiralýk geldi, gidecek. Zaten futbol hayatý bitme noktasýnda Onun yerine yine gençlerden birini 5-10 dakika oynatsan olmaz mý? Ýkinci olarak Hasan Üçüncü bu takýmda her zaman oynar. Bence ilerleyen haftalarda da onu kesme. Üçüncü olarak Moawad’a da artýk gerek yok. Artýsýný göremiyoruz. Bari o þanlý formayý bir Trabzon çocuðu giysin. Her yazýmda yönetime illa bir çift laf ediyordum, bu sefer pas geçiyorum, sadece Ersun Yanal’a önümüzdeki sezon için elini çabuk tut diyorum!