Untitled
Transkript
Untitled
FERHENGA KHURDÎ TlRKÎ Nivîsar MUSA Nêzîkî ANTER 11 000 peyvan Elfebeya zimanê Khurdî û rêberya xwendina ferhengê, li talyai ferhengê bi kurti hatiye çapkirin. Ez vê Ferhengê, hevalê min î go par li ruhayê hat şehîdkirin, FAÎK BUCAK, ra çîyarî dikim. . Bu sözlüğü, geçen sene Urfa'da şehid olan. aziz arkadaşım FAÎK BUCAK'a armağan ediyorum. MUSA ANTER TEN t MATBAA istanbul 1 9 67 fcf- \L<~' ?"« I2C»J KÜRDÇE - TÜRKÇE SÖZLÜK Yazan: MUSA ANTER YAKLAŞIK OLARAK 11.000 KELİME Kürdçe alfabe ile sözlüğün okunması için gerekli sözlüğün sonuna alınmıştır. S&IlOTHÎQ^ İstanbul 1967 bilgi, PEŞGOTİN Min ev ferheng di sala 1963 yanda, li Enqarê, di bendexana mamakê leşkeri da, di khunca «İ» da nivîsî. Di rézkirna ferhengê da, hevalê mini bendexanê xorte hêja xwendevarê avairaza bilind ji hevlêrê (Erbilê) Cemal Alemdar, pir î arîkarya min kir. Ez aşikare spazî wî dikim. Gelekî di zorî, ne xweşî û tuneye da min ev ferheng nivîsî. Li ber ça va ferhengek kevn nînbû û bi serda jî ez de bendexanê, qui û qulêra da bûm. Ji ber vê yekê, wê kêmaî û ne li rêyê min hebin. Ji xwe ferheng, bi jînêra dighin û distewin. Ev ferh^ngcd xelkê î pêsda, 10-15 caran hatine çapkirin û de her carê da kêm;û û ne li rêzî û ne li rêyên wan, rast kirine. Go ez mam sax, yan xwedyêddin, hey bi caran ji nûda emè vé ferhengê çap bikin. Wekîdin jî ez bahwer dikim ku ev ferheng, ji wslatyên min î Tirkiyê ra sûde (fêdeye). Ji nêzîk va zanim go bi milyona velatî ji ber go ji zimanêhev nizamn, bir kulin. Bi vê ferhengê û bi pey vê da a go ezê çap bikim (Ferhenga Tirkî Khurdî) go piçkokî kulêd wan sivik bibin, ezê pir baxtiyar bibim. Zanînekî vekirîye go mirov bi zarê hev nizanibin, hînî hev nabin. 4.7.1967 Stambol Sûadîyé MÛSA ANTER ÖNSÖZ Bu sözlüğü, 1963 senesinde, Ankara Mamak Askerî Hapishanesinin «İ» hücresinde mevkufken yazdım. Eserin hazırlanmasında bana yar¬ dım eden genç hapishane arkadaşım Hevlerli «Erbilli» yüksek mimar¬ lık talebesi Cemal Alemdar'a teşekkür etmeyi borç bilirim. Çok zor ve kıt imkânlarla bu sözlük hazırlandı. Elimde bir mehaz yoktu, üstelik hapishane ve hücrelerde. Bu bakımdan hata ve eksiklerim olacaktır. Zaten sözlük, hayatla birlikte tekâmül eden bir sorundur. Bugün başka dillerdeki ileri söz¬ lükler, 10 - 15 inci baskılariyle bu duruma ulaşmışlardır. Sağ kalırsam ben veya diğer ilgililer elbette yeni yeni ve daha mütekâmil baskılarını yapacağız. Ayrıca bu sözlüğün, yurdum olan Türkiye halklarına faydalı ola¬ cağına da inanıyorum. Milyonlarca yekdiğerinin dilinden anlamayan vatandaşların ıstırabım yakından biliyorum. Bu sözlük ve bundan son¬ ra çıkaracağım «Türkçe Kürtçe» sözlükle vatandaşların bu ihtiyaç* larını kısmen de olsa, önleyebilirsek, mutlu olurum. Yekdiğerini anlayamayan insanlar, anlaşamazlar kanısındayım. 4.7.1967 İstanbul - Suadiye MUSA ANTER Latin, Kürd alfabesinin ilk Afrîqa Afrika. harlı. Aga Haber, malûmat. A Şaşkınlık ifadesi, Olan. Ağadan Haber vermek. Abe Kaim kumaş, Maşlah. Agadar Haberci, muhbir. Abor Geçim, idare, dayanma, te- Agadarî Dikkatlilik. hamül. Agir Ateş. Aborbûn İdare olmak. Agirberdan Ateşlemek. Aborî İdarî, ekonomik, iktisadî. Agirdadan Ateş yakmak. Aborkirin İdare etmek, geçin¬ Agırgurkirin Ateş yakmak. mek. Agirê Ağrı vilâyeti. Aciz Sıkılma. AgrêDocehê Cehennem ateşi. Acizbûn Sıkılmak. Agirc Cina Uçuk. Acizkirin Sıkmak. Agirê Dila Kalp ateşi. Aciztî Rahatsızlık, sıkılganlık. Agirê Evînê Aşk ateşi. Acur Acur, kelek. Agrê Nava İç Ateşi. Adar Mart. Agrê Sot Yangın ateşi. Adet Huy, tıynet, usul. Agrê Şeve Gece ateşi, Uçuk. Adetî Usulen, bayağı. Agirî Ateşten. Adetkirin Alışmak. Agirkir Ateşçi. Adin Diğeri. Agirkirin Ateş yakmak. Arîilcevvaz Adilcevaz (Bitlis'te Agirkuj Ateş söndüren, barışçı. bir kaza). Agir -Peres Ateş perest. Adiyan Siirt (Peıvare'de bir Agir Peresi Ateşperestlik. Kürd aşireti). Agirpêxistin Ateşi yakmak, alev¬ Adîyeman Adıyaman vilâyeti. lendirmek. Aferê Nusaybin'de Koçekan aşi¬ Agirpêketen Yangın. AgirPêvedan Kundaklamak, ateş ret merkezi. dokundurmak. Aferin Aferin. Ateş söndürmek. Afir Hayvanların su içme yeri. Agirvemirandin Afirandin Kabaca içmek, hay¬ Ah Taaccüp edatı. vanca içmek. Aha Aha. A 7 Yan, parça, taraf. Alîalî Yer, yer. Aiîdeçûn Yaklaşmak. Aük Bir yan. Alîkar Yardımcı, ensari. Alikirin Yardım etmek. Aükîbûn Bir yanlı olmak. A\îkîva Bir yana. Alîkîvabûn Bertaraf olmak. Alikivekirin Bertaraf etmek. Alîsor Bir cins armut. AlŞyedin Diğer yan. Alman Muş'ta bir Kürd aşireti Alî Ahenk Beste. Ahenkdar Bestekâr. Ahû Amma da ha. Ahıi Ceylân. Ahûra Ateş. Ahura mazda Ateş İlâhı. Ajik Yabanî badem. Ajo Sürücü. Ajotber Önüne sürdü. Ajotbin Altına sürdü. A'jotderva Dışarıya sürdü. Ajotdû Arkasını kovaladı. Ajotgeh Sürülebilen Ajothindirû mek. Ajotin Ajctî Ajotkar Ajotkarî yer. İçeriye hücum et¬ Sürmek. Sürülmüş. Sürücü. Sürücülük. Ajotnav İçine girme. Ajotpey Ajotrex Arkasını takip. Yanına sürme. Ajotser Üzerine hücum. Taş, kaya. Al Bayrak. Aîadar Bayraktar, sancaklar. Alal Güzel kokulu bir ot. Alastin Yalamak. Aiban Arnavut. A'banya Arnavutluk. Aibanyayî Arnavutça, Arnavutvarî. Aiif Hayvan yemliği. Alifandin Hayvan yemini tüket¬ mek. Alifkirin Hayvanı yemlemek. Alik Daima Zayıf bir kuş. Alikan Aslen Bohtanlı, Hizàn'da yaşıyan bir aşiret. Aîiyan Nusaybin Cizre arasında aslen Bohti aşireti. Al (Alman). Alo Telefonda hitap, Ali. AIoz Dolaşık. Alozbûn Dolaşmak. Alozî Dolaşma. Kürtçede Alozkırın Dolaştırmak. Altax Muhbir. AUaxi İhbar. Altaxîkirin İhbar etmek. Mardin'de bir köy. Arûce Bir cins erik. Alûle Sokak. Am Amca. Amade Hazır. Amadebûn Hazır olmak. Amadekirln Hazırlamak. A'.ııca Amadetî Amane Amanedar Amasya Amazon Hazırlık. Gaye, ideal. İdealist. Amasya vilâyeti. Amerika'da dünyanın en uzun nehri. Ambar Ambar, Mardin'de bir köy. Amber Amber. Ambor Kara sapan. Amîn Amin, olsun. 8 Amcazade. Amca karısı. Amonyaq Amonyak. Amraz Edat, ek. Amrazî aşyanî Tarif edatı. Anırazî naşnayî Nefi edatı. Amtîtik Çerez, lüks yiyecek. An Yahut, ya. Amoza Amojin Analiz Analiz, tahlil. Analizkirin Analiz etmek. Ancax Ancak. Andiîwer Suriye Elcezire'sinde biı nahiye. Aııaka Şimdi. Aniha Şimdi. Ani Alın. Aııîbîr Muhtıra, nota. Anîcîn İnfaz etmek, yerine getir¬ mek. Anîn Getirmek. Anînber Önüne getirmek. Aııîncîh Yerine getirmek. Anîndest Ele geçirmek. Anînxware Aşağıya getirmek, indiı mek. Anîşk Dirsek. ANKARA Ankara. Ai'.tabê Gaziantep. Antalya Antalya. Antika Antika. Ap Amca. Apansid Kör bağırsak. Apenîn Fransa, İspanya arasın¬ da bir dağ. Apo Amcaya hitap, Amca. Aqasî Akasya. Aqçekale Akçekale. Aqil Akıl, us. Aqilî Akıllılık. Aqilmend Akıllı. Aoilsivik Manyak kimse. Aqilsivikî Manyaklık. Aqit Tavan, kemer. Aqres Mardin'in Surgıçi aşireti¬ nin bir köyü. Ateş, un. Aram Sakin, sükûnet. Aramîdar Müsekkin, uyuşturucu. Araq Rakı. Araqxur Ayyaş. Arav Çamaşır suyu, bulaşık su¬ Ar yu- Aıavî Bulanık. Avavkirin Bulandırmak. Aravtin Sıkmak, süzmek. Ard Un. Ardik İrmik. Ardikê birxur Bulgur unu. Ardikêdara Ağaç talaşı. Ardikê nîska Mercimek unu. Yakacak, yakıt. Kül. Arî Kürdlerin de mensup ğu ırk. Ardû Aıî oldu¬ Arî Yardım. Arîkar Muavin, yardımcı. Arfkarî Yardım. Arîkarya peşî İlkyardım. Arikarya zû Acil yardım. Arîkirin Yardım etmek. Aristo Yunan filozofu, Aristo. Aristoqrat Soylu, asil. Aristoqratî Soyluluk, asalet. Arîtî Küllüce, iane, bağış. Arjantin Arjantin. Armanç Hedef, gaye. Armanc girtin Hedef tutmak. Axnawid Arnavud. Arnawidistan Armûş Arrim Arnavutluk. Üzüm çöpleri. Bir nevi hayvan nezlesi. Asur. Yasemin, bir koyun has¬ Asûr Asûr banîpal Asur Kralı. Asuan Mısır'da bir bölge ve ba¬ Artvin. Arsim talığı. Artiwin Arû Hıyar, salatalık. Arvan Unluk, un çuvalı. Arvas Mukus mıntıkasında bir köy. Arzan Ucuz. Arzanbûn Ucuzlamak. Arzankirin Ucuzlatmak. Arzani Ucuzluk. Arzantî Ucuzluk, ucuzluk vakti. Arzu Asan İstek. Asavv Vücutta şişkinlik, ur. Kolay. Asanbûn Kolaylaşmak. Asankirin Kolaylaştırmak. Asanî Kolaylık. Asansör Asansör. Asawbûn Şişmek. Asawkirin Şişirmek. Asavvî Şişkinlik. Asê Motke'de bir köy. Asê Sarp, mazbut. Asêbûn Mukavemet etmek, yan etmek. Asêgeh Hisarkale. Asêkirin Tahkim etmek. Asik Ceylân, Gazal. Asin Demir. AMnker Demirci. Asinkerî Demircilik. A;;kinc Beze şişkinliği. Asman Gök, Sema. Asmanı Göksel. Aspanax Ispanak. Astêronomi Yıldız bilgisi. Asude Tenha, yalnız. Asûdebûn Yalnızlaşmak. Asûdekirin Tenhalaştırmak. Asûdeyî Yalnızlık. : is¬ raj. Asya Hazreti Musa'nın annesi ve Asya kıt'ası. Asyayî Asya'ya ait, Asyavarî. Aş Yemek. As Değirmen. Aşav Su değirmeni. Aşbûn Barışmak. Asê bê Yel değirmeni. Aşev Ekindeki yabanî otlar. Aşevkirin Yabanî otlarla müca¬ dele. Aşevvanî Yabanî otlarla mücale işçisi. Aşîkar Açık. Aşîkarbûn Açık olmak. Aşikaıkirin Açıklamak. Aşikarı Açıklık. Aşîta Suriye'de bir kurt aşireti. Açît' Aşitalı. Askere Açık. Aşkirin Barıştırmak. Aşna Alışkın. Aşnabûn Alışmak, anlaşmak. Aşnakirin Alıştırmak. Aşnayî Alışkanlık. Aşpej Aşçı. Aspêjxane Mutfak, lokanta. Aştî Barış, sulh. Aştbûn Barışmak. Aştker Barıştıran, aracı. Aştkirin Barıştırmak. Aşvan Değirmene un götüren. A, talî Netice. Atina Eski kürdlerde erkek adı, Atina. Atom Atûn Atom. Kireç ocağı. 10 Su. Ava Ay, güneş, yıldız batması. Ava Mamur. Ava bacana Salça. Ava baranê Yağmuv suyu. Avabûn Kendi kendine meydana gelmek. Ava ceh Arpa suyu, bira. Ava devv Ayran suyu. Ava germ Sıcak su. Ava giravî Bulanık su. Ava goşt Et suyu. Avaker Mimar, inşaatçı. Av Avakirin İnşa etmek. Avani Bina. Avareş Kara su. Av berdan Su bırakmak. Av berdan bin Altma su salmak. Av berdan ser Suyu üstüne bı¬ rakmak. Avbir Su kesen. Avkirin Su serpmek, sulamak. Avkirî Su serpilmiş. Avlêkirin Sulamak. Av li xwe kirin Duş almak, gusül abdesti almak. Avdan Sulamak. Avdankirin Arazi sulamak. Avdayî Su verilmiş arazi. Avdest Abdest. Avdestxane Abdestane. Avdir Haliç. Ave Mamur. Avene Ayna. Avêtin Atmak. Avêtin Atmak. Avêtin ser Öğmek veya yermek suretiyle türkü düzmek. Avêtî Atılmış, metruk. Avger Girdab. Avgerm Kaplıca. Avgermi Ilık, normal sıcaklık. Avgermkirin Su ısıtmak. Avgil Necis, pis. Avik Meni. Avilke Sulu adam. Aving Havan. Avis Gebe. Avisbûn Gebe olmak. Aviskirin Gebe etmek. Avî Sulu. Avî Şebnem. Avor Dağ keçisi. Avpaş Su kabı. Avkeş Su çeken, saka. Avraz Sel yolu. Avrê Su yolu. Avrêjin Avrîşim Avru Avsark Avsîrk Avşele Avtavê Avtîsk Sath-ı mail. İpek. Haya, utanma. Su soğutucu. Sarmısaklı papara. Bulanık su. İbrik. Bir Hayvan hastalığı. Avzê Su kaynağı, sızıntı. Avzêm Yazın kuruyan çeşme. Avzêr Altın suyu, yaldız. Avzêrkirin Yaldızlamak. Avzêrkirî Yaldızlı. Avzîv Gümüş suyu. Avzûn Kayış tokası. Awa Makam, adet. Awal Bohtan'da bir köy Avvare Başıboş, işsiz. Awat İstek, temenni. Awaz Beste. Avvazsaz Bestekâr. Awiq Gecikme. Awiqandin Geciktirmek. Awir Dik bakış. Awirtêvedan Dik, sert bakmak. 11 Awqas O kadar. Avqas Bu kadar. Awrûpa Avrupa. Avvrûpayî Avrupalı. Ax Toprak. Axa Ağa, Bay. Axavtin Konuşmak. Axçîk Ermenilerde kız adı Axiv Söz, konuşmak. Axiv Yaranın azması. Axivandin Konuşturmak, azdır¬ mak. Axtirman Van gölünün içinde bir adacık ve manastır. Axtirme Yığın, devrilme. Axînî Topraktan, seramik Axkolk Toprağın ka.'ildığı yer. Axor Ahır. Axpîn Antre, giriş. Axtî Meşhur bir Kürt şairi. Axûeman Yalvarma, Axûemankirin Yalvarmak. Aya Acaba, meğer. Ayar Deri. Ayarklrin Kaplamak, derilemek. Ayarî Deriden, maroken. Ayarşîrk Oğlak derisinden tu¬ lum. Ayarxav Dabaksız Ayil Haksız. deri. Ayiltî Ayîn Ayinde Haksızlık. Din. Fütur. Az Sağlam, sarp. Azad Hür. Azadbûn Hür olmak. Azadkirin Serbest bırakmak. Azadî Hürriyet. Azar Ağrı, acı. Azer Azerbaycanlı. Azerbaycan Azerbaycan. Azib Bekâr, evlenmemiş. Azibî Bekârlık. Azman Gök. Azmanê Bilind Yüksek gök. Azmanı Göksel, semavî. Azmanê şîn Mavi gök. Azmanê hefta Yedi kat gök. B Kürt alfabesinin ikinci harfi. Ba Hava, yel, şehvet. Bab Baba. Baban Kuzey Irak'ta eski bir devlet ve devletin kurucu ailesi¬ nin adı. Babelisk Hava hortumu. Babet Lâyık, göre, denk. Bablisok Kuvvetli rüzgâr. Babir Rüzgâr kesen. Bac Vergi, haraç, rüsum. B Vergi mükellefi. Patlıcan. Bacaııc sor Domates. Bacdar Mükellef. Baçik Koyu. kahverengi makbul olmayan bir cins darı. Bad Farkin'de ilk Kürd devleti¬ nin kurucusu (Marvan oğulların dedeleri). Badan Bükmek, çevirmek. Badek Matkap. Bacguzar Bacanê reş 12 Badîhewa Boşu boşuna, heba. Badok Döndürmeye mahsus ucu çatal bir alet, matkap. Baêjêr Meltem, cenup, lodos rüzgârı. Baêkur Poyraz, şimal rüzgârı. Baereş Doğudan esen sert kara rüzgârı. Baêsor Bir nevi kanser. Bafon Alüminyum. » Bafîk Bahane, sebep. Bager Poyraz, bora, fırtına Bagirdan Loğ taşı, silindir. Bahar Bahar, (Baharat). Bahoz Balafirvan Pilot. Baldar Kanatlı hayvanlar. Bale Aptal. Balê Öyle ise. Balgeh Banemer Bani Banîn Bang Kasırga. Bajar Şehir, pazar. Bajarî Şehirli, burjuvazi. Bajartî Şehirvarî. Bajarvanî Şehirciler, şehre dip gelenler. Bajîri Bir cins ekşi nar. Baken Gevaş'ta bir köy. Bakirin Çağırma. Bakıır Şimal, kuzey. Bakurî Şimalli kimse. Bal Nezd, yan. Bal Hatıra, vicdan. Bal Kanal. Bal Dikkat. Bala Dağınık, yüksek. Balabûn Dağılmak. Balakirin Dağıtmak. Balçermek Yarasa. Balafir Uçak. Balafirge Uçak meydanı. Balafir.şken Uçaksavar. Yastık. Balîf Yastık. Balore Misal. Bamerd Rojkan'da bir nahiye. Bamidê Nuseybin'de bir köy. Ban Dam. Banandin Alıştırmak, Barıştır¬ mak. Baneyî Muvakkat ikametgâh. Banê ezîza Bohtan'da bir yayla. Baneşan Nida, çağın. Baneji Yabancılık, sıla, gurbet. gi¬ Nisan. Yukarı. Alışmak, barışmak. Ezan, çağın. Bangbêj Müezzin. Bangdan Ezan okumak. Bangkirin Çağırmak. Bangor Silindir, log taşı. Banz Koşu. Banzdan Koşmak. Banzdanber Önüne koşmak. Banzdanser Üzerine koşmak. Baperest Seks, şehvetperest. Bapeşk Serpinti. Bapêvan Rasathane. Bapîr Dede. Baq Demet, Buket. Baqal Bakkal. Baqkirin Demetlemek. Baqil Bakla, kuyruk. Baqlawe Baklava. Bar Yük. Bar Yağış. Baran Yağmur, Kürtlerde erkek adı. Barandin Yağdırmak. Baranı Yağmurluk. Barbir Nakil, taşıyan. Barbirin Yük götürmek, taşı¬ mak. 13 Bardar ' Barger Bargir Bargiran Barisil Taşıyabilen. Hamal. Beygir. Ağır mesuliyetli, yüklü. Bışeri'de bir köy. Bavêxûnt Gelinin bir hafta son¬ ra babasının evini ziyareti. Bavik Aile, soy. Bavı Babadan kalma. Bavkuj Düşman, baba katili. Bavo Adam sen de. Bavobavo Yalvarmak, telâşlan¬ mak. Bavpîr Dede. Bawer İnanç, güven, iman. Bavverandin İnandırmak. Barûdpij Barutçu, barut yapan. Bavveranî İnanma, güvenme, iman etme. Barsewala Donsuz. Diploma. Barxane Yol hazırlığı, ambar, Bawername Bavverî Güvenlik, emniyet. kiler. İnanmak, güvenmek. Barzan Kuzey Irak'ta bir bölge Baerkirin Bavveş İnanmamak, emin olma¬ ve aşiretin adı. mak, güvenmemek. Barzanî Bu bölge ve aşirete mensup kimse. Baeşîn Yelpaze. Bavveşkandin Esnetmek. Barzanî Kürtlerde erkek adı. Baweskîn Esnemek. Basan Bohtan'da bir köy. Bawirnê Nusaybin'e yakın bir~ Bask Kanat, taraf, yan, cihet. Baskokkirin Yolmak. köy. Bavvişik Esneme. Bastêq Pestil. Basyatê Değirmen taşlarıyla Bavvişkandin Esnetmek. Bawî Romatizmalı, yel hastalığı¬ meşhur Raman'da bir köy. Baş İyi. na müptelâ. Bavvîbûn Romatizmaya yakalan¬ Başbûn İyi olmak. Barik Barîn Barkeş Barkeşî Barkirin Barûd Narin. Yağmak, melemek. Yüklük, marşandiz. Nakliyecilik. Yüklemek. Barut. Başkirin İyileştirmek. Başitî İyilik. Başqe Ayrı Basqebûn Ayrılmak. Basqekirin Ayırmak. Basqe Başqe Ayrı ayrı. Basqetî Ayrılık. Başûr Kızıl. Batik, Tahtacı, Yörük. Batik Çukur tahta kaşık. Batman Batman. Bav Baba. Bavûbapîr Ecdat. mak. Bawîkirin mak. Romatizmaya yakalat¬ Bavik Baba. Baxçe Bahçe. Baxçevan Bahçivan. Baxems Raman'da bir bölge. Baxşîş Bahşiş. Baxusuk Beşiri'de bir köy. Bayloz Elçi, sefir. Baylozxane Sefarethane. Baz Koşu, şahîn. Bazar Pazarlık. 14 Bazarî Bazbend Bazdan Çarşı işi. Kola bağlanan muska. Koşmak, atlamak. Bazin Bilezik, inşaatta kemer. Bazinê Avanya İnşaat kemeri. Bazinê Devê bîra Kuyu ağzı bi¬ leziği. Bazinê Devê çala Sarnıç ağzı bi¬ leziği. Bazinê pira Köprüler kemeri. Bazinê stû Boyun köprücük ke¬ miği. Bazinê zaroka Çocuk bileziği. Bazinê zêr Allın bilezik. Bazinê zîv Gümüş bilezik Bazirgan Bezirgan. Bebele Göz bebeği. Bed Fena. Bedaxewe Bedbext Maatteessüf. Bedbaht. Bedbextî Betbahtlık. Bedbin Fena görme, karamsar. Beden Boy bos, gövde. Beden Sur, hisar. Bedew Şuh. Bedevv Kadın ismi. Bedewbûn Bedevvkirin Güzelleşmek. Güzelleştirmek. Güzellik. Bedevvtî Bedirxan Kürdlerde erkek ismi. Bedgeh Çıkıntı. Bedgehaguh Kulak çıkıntısı. Bednav Fena şöhret, kötü ad. Beg Bey. Begayetî Beylik. Behane Bahane. Bchdilandm Perişan etmek. Behdilî Perişan, berbat. Behdîna Şimalî Irak'da bir böl¬ ge adı. Bene Ayva. Beheşt Cennet. Behîf Badem. Behîfterk Çağla. Behr Hisse. Behr Şirvan'da bir nahiye. Béhrêz Pehriz. Behrhencê Bohtan'da bir köy. Behrkirin Taksim etmek. Bej Susuz arazi. Bejî Kıymetsiz, zayıf arazi. Bejn Boy, pos. Bejnbal Boy, bos, kamet. Bejn bilind Uzun boylu. Bejin dirêj Uzun boylu. Bejin kin Kısa boylu. Bejin Nizm Alçak boy. Bejn Zirav İnce boy. Bejna Bilind Yüksek boy. Bejna Direj Uzun boy. Bejna Kin Kısa boy. Bejna Kurt Bodur boy. Bejna Nizm Alçak boy. Bejna Zirav İnce, uzun boy. Bekçî Bekçi. Bckçitî Bekçilik. Beko Kürdlerde erkek adı. Belagêr Sadaka, kurban. Belagêrkirin Sadaka vermek. Belalûk Yabanî kiraz. Belalûk Sivil, bir nevi cilt has¬ talığı. Belaş Bedava. Belav Dağınık. Belawbûn Dağılmak. Belawela Darmadağınık. Beîàvker Dağıtıcı. Belavkirin Güzelleştirmek. Belbelîtanîk Kelebek. Belçika Belçika. Beleban Afacan. Belek Alaca. 15 Yabanî haşhaş. Belekan Sason'da bir Kürd aşi¬ Bene Bend Parti, bağ. reti. Bendeke Denge. Belekanik Bir kuş ismi. Su değirmeninin mili. Belekbirdîn Karışık renkte elbi¬ Bendege Bender Liman. se, kuş, v..s Bendik İpten bağ, fermuar. Belekbûn Alaca olmak. Bendi Partizanlık, tutuk, mev¬ Belekî Bir çeşit battaniye. kuf. Belekmer Bamert'te bir köy. Bendî Bekleyen. Belekotik Alacalı. Bendîtî Partizanca. Belem Sandal, kayık. Bendkirin Bağlamak. Belengaz Zavallı. Bendewar Bekliyen. Belengazbûn Zavalhlaşmak. Bendewarî Bekleyiş. Belengazî Zavallılık. Belengazkirin Belg Zavallılaştırmak. Yaprak. Belge Çixara Sigara kâğıdı. Hapishane. Menekşe. Kevvn, durum. Bendexanê Benefşe Beng Formunda. Sakız ağacı. Dizi, bandırma. Benîşt Sakız. Benîştî Elestikî. Belik Mardin Omervan'da bir Benîştok Zamk, kola. köy. Bennîr Boyunduruk ipi. Beliqbûn Sıyrılmak. Benq Banka. Belikkirin Sıyırmak, göstermek. Benzin Benzin. Beliq Fışkırma. Beq Kurbağa. Beliqandin Fışkırtmak. Beqal Bakkal. Beliqîn Fışkırmak. Beqalî Bakkaliye. Bell Kabarık. Beqalîkirin Bakkallık etmek. Bellik Aykırı, usulsüz. Baqaltî Bakkallık. Belloq Fırapan, göze çarpan. Beqbeqok Kabarık. Belqit Geberme. Beqlawe Baklava. Belqitandin Gebertmek. Ber Parti, fırka. Belqitbûn Gebermek. Ber Mermi. Beltîtk Ağaç güvesi. Ber En, ön. Ben Sur, hisar. Ber Taş. Ben Örgü, kemer. Ber Meyve, döl, mahsul. Benav Dişbudak ağacı. Bera Olsun. Benareş Kara sur (Hind'de bir Beradan Bırakmak, boşamak. şehir). Beradayî Bırakılmış. Berade Perde. Benarez Bağ çiti, bag duvarı. Belgêdara Ağaç yaprağı. Belge tûtinê Tütün yaprağı. Belge ketin Yaprak dökümü. Belgirad Belgrad. Bengî Benk Benî 16 Beradûdan Arkasını kovalamak. Beramber Deng, karşılık. Berambera Beraber. Beramberbûn Eşit olmak. Beramberkirin Denkleştirmek. Berambertî Eşitlik. Beran Koç. Beraştin Isgara olarak pişirmek. Berate Nişan, işaret. Berav Su önü. Beravî Çaylı, nehir kenarlı. Beravêtî Yavru düşürmek. Beragî Beraz İlk, turfanda. Domuz. Berazan Suriye - Türkiye'de bir Kürd aşireti. Beraze Manivela. Berba Rüzgâr ünü. Berbabûn Cereyana kapılmak. Berbaketî Cereyana kapılmış. Berbakirin Cereyana kaptırmak, savurmak. Berbarî Hayvanın yük taşıma çağına gelişi. Berbarbûn Yük kaldırabilmeye gelmek (hayvanlarda) Berbiçav Berbiro çeği. Alımlı, gösterişli. Çınar'da bir köy, ayçi¬ Berbisk Saç tokası. Berbor Geçit. Berborbûn Geçmek. Berborkirin Geçirmek Berbortî Geçiş. Berbû Gelin alayı. Berça Kahvealtı. Berçav Nezaret, gözönü. tahay¬ yül etmek. Berçavk Gözlük. Berçeq Kabza. Berçîçekq Kuyruk allı. Berçiçeq Balon, kursak. Berçem Yarasa. Berdolabî Kürtçedj bir şarkı makamı. Berdan Boşamak. Berdan Salıvermek. Berdan Bırakmak. Berder Kapı önü, basamak. Berder Gelip götürülürken ka¬ pıda alınan hediye. Berder Eşik. Berderî Ayakbastı bahşişi Berbarkirin Yük altına vermek. Berdest Hazır. Berbat Çok kötü, berbat. Berdeslk Kol manşeti, bilezik Berbatbûn Berbat olmak. ! kilidi. Berbatkirin Berbat etmek. Berdestî Öksüzlük, kimsesiz ka¬ Berbatın Berbat olma. lıp el altında kalma. Berbatî Berbat olan. Berdevk (Müşavir) el altındaki Berbayî Havai. harçlık. Berbejin Muska. Berber Berber, rakip, karşı. Berdilk Gümüşten mamul bir ne¬ vi gerdanlık, kolye, önlük Berbekanî Sapan ipi. Berberi Mücadele. Berdîlîk İki kardeşin evlenmek Berberoşk Güneşleme yeri. için, yek diğeriyle kız kardeş de¬ Berberûk Araba atlarının kor¬ ğiştirmeleri. kuluğu. Berdîvvar Öksüz, kimsesiz. 17 Berdùv Koyun kuyruğunun iç de¬ risi. Beredayî Serseri. Bereh Büyük tabiî mağara, Mer'a. Berela Serbest, kontrolsuz. Berelakirin Serbest bırakmak. Berete Vaktinden önce yetişen mcyva, ilk turfanda. Berevaj Apaş yan, yan sakat. Berê (Önce eskiden) yersiz, za¬ Bergirtin Önünü almak, tutmak. Bergîl Beygir. Berhemîn Sujerlâtif. Berhev Toplu, yanyana. Berhevda Comperatif. Berhevdan Toplatmak. Berhevkirin Toplamak. Berhevrabûn Rekabet etmek. Berhingev Karşılaşma. Bergûhk Kulaklık. Berkêr Kesime gelen hayvanlar. Berkêrkirin Bıçak önüne vermek. mansız. Berizandin Azıtmak. Bêreweber Müdür. Berizî Azgın. Berêvveberi Müdiriyet. Berizı Azmak. Berêpésî İlk doğan. Beri Yabanî, önce. Berf Kar. Beri Çöl. Bcrfapuk İlk kar, gevşek kar. Eski, atik. Berfasor Kırmızı kar (Doğuda Beri Sakallı. adeta bir tarih başlangıcı olan Berîş Berjer Aşağı. 1327 deki kar). Berjerinin Aşağı inmek. Berfavej Kar küreği. Berjêrkirin Aşağıya indirmek. Berfbar Kar yağışı. Berjor Yukarı. Berfbavandîn Kar yağdırmak. Berjorbûn Yukarı çıkmak yük¬ Berfbarîn Kar yağması. selmek. Serdimsk Kar helvası. Beıjorkirin Yükseltmek. Berfgirtî Kar tutan yer. Berjortî Yukarısı. Berfmal Kar temizlerr.-. Taş alan sapan. Bcrg Cild, libas, elbise, yaprak. Berkanî Berka.ş Rampa, yokuş. Bergdirû Terzi. Şaşırmak. Bergdirûn Dikiş dikmek, elbise Berkaşbûn Berkaşkirin Delirtmek. dikmek. Berkoz Süt kuzusu. Bergdırûtî Terzilik. Berpaş Ters yüz. Bergeh Ön, manzara. Berpaşbûn Geri dönmek. Bergeh Meydan. Berpaşkirin Yüz üstü çevirmek. Bergehî Açıklık, düzlük. Bermal Sofa, salon. Bergekaxez Mektup zarfı. Bermalî Ev hanımı. Berger Yalvarma. Bermalk Peştemal, önlük. Bergerandin Yalvartmak. Bermilk Omuzluk. Bergir Meyve tutan ağaç. Yaka. Bergirtin Meyve tutmak, döl tut¬ Berok Berstêrik Ateş böceği. mak. F.: 2 18 Berpeş İleri gelen. Berpeşbûn İleri gelmek. Berpeşkirin İleri getirmek. Berxwedar Bağışlanmış. Berxwes Doluya yakın. Berz Yüksek. Berzayî Yükseklik. Berzevvaç Evlenme çağında. Berzîn Binek çağına gelen tay. Bes Yeter. Besaî Yeterlik. Besîre Koruk. Beseyî Yeterlik. Besê Kürdlerde kız adı. Best Dere. Beş Sakar, pay, hisse. Beşan Bohtan'da bir köy. Beşbûn Parça parça olmak. Beşdar Ortak. Ber Kilim. Berradan Sipariş vermek. Berîberdan Yağma. Berroj Güneş gören yamaç. Berrû Bahane, vesile. Berrûk Yüz peçesi. Berûk Kara sapanda bir tahta parçası. Berséng Kucak. Bersengkiriıı Kucaklamak Bersiv Cevap. Bersivdan Cevap vermek. Bersivî Cevabî. Berstuk Yaka. Beşdari Ortaklık, şirket. Beşek Bir pay. Beşer Yüz, çehre. Beşerxweş İyi çehreli. Berşir Emzikli. Berşîvk Aperatif yiyecek. Berşo Çamaşırhane. Barşoşkî Miğde ekşimesi. Berû Palamut. Berteng Hayvan kolanı. Bervanek Deride elek kısımları. Beşişandin Tebessüm ettirmek. Beşisin Tebessüm etmek Beşîş Mütebessim. Best Kalın direk. Bet Yabanî kaz. Bervvar Yamaç. Berwarê Pcrvare ilçesi. Berwarkirin Yokuşa koşma. Berqef Tabiî mağara. Berx Kuzu. Berxbir Kuzunun sütten kesil¬ mesi. Berxê Kürtlerde kız ismi. Bcrxèberên Koçluk kuzu. Berxéçc İyi kuzu. Berxêmer Erkek kuzu. Berxêeserkoz En iyi kuzu. Berxik Kuzucuk. Berxo Kürtlerde erkek adı. Bcrxxistin Koyunun kuzu düşür- Betal İşsiz. Betan Betarseta Betlane Betkirin Bevşik rinden Bexçe -^ lanhan Bexşî Astar. Kaybolma. Tatil. Kötüleştirmek. Hayvanlarda süt dişle¬ sonra gelen dişler. Dokuma tezgâhında kulağaç. Kıskanç. Müsamahalı. Müsamaha etmek. Kürtçe kız ismi. Bahşiş. Bexsï Bexsîn Bexsan I Bexşîş Bexsker Müs,amahakâr, af eden. 19 Bexskirin Bağışlamak. Bext Söz, eman, aht, vicdan. Bextiyarî Saadet. Bêbêhn Kokusuz. Bêcge Maada, müstesna. Bêcgeyetî İstisna. Gercüş'te bir köy Bextiyarî İran'da bir Kürt aşi¬ Bêcirman (Tütünü ile meşhur). reti. Bêcûdayî Farksız. Beyanî Sabah. Bêcûda Farksızlık. Beyar Ekilmeyen arazi. Bê cûle Hareketsiz. Beybûn Zerin çiçeği. Bê çav Basiretsiz. Beydar Baytar. Bê çavî Gözlüksüz. Bez İç yağı. Bê cavdêrî Kontrolsuz. Bez Koşu. Bê co Yolsuz, mecrasız. Beza Koşucu. Bê deng Sessiz. Bezan Koşmak. Bê dengi Sükûtî, sessizlik. Bextres Talihsiz. Bê dengkirin Sükût ettirmek, Bextresbûn Talihsiz olmak. susturmak. Bextreskirin Bedbaht etmek. Bê derew Yalansız, hakikat. Bextresî Talihsizlik. Bê deselat Nüfuzsuz, sözü geç¬ Bezanî İç yağından yapılma. Bezekê Bezayî mez. Nusaybin'de bir köy. Bê destûpê Cılız, çelimsiz, elsiz, Koşmak. ayaksız (mecazî). Bezî Mağlûp olmuş, kaçmış kim¬ Bê destûpêbûn Çelimsiz. se. Bê destpêkirin Başlatmamak. Bezin Mağlûp olmak. Bê destûpêtî Mecalsizlik. Bezm Eğlence. Bê dewbûn Ayransizhk. Bezmijk Kene. Bezeyi Acımak. Bê riewkirin Başlatmamak. Bê dew Mecalsizlik. Bezrik Sivilce. Bê dil Aşık olmıyan, gönülsüz. Bê Siz, olmayan, ayva. Bê dili İsteksizlik. Bêar Utanmaz. Bê dûmayî Muvakkat, geçici. Bêav Susuz. Bê dûm Devamsız, muvakkat. Bêavbûn Susuzluk, susamak. Bê dûnde Evlâtsiz. Bâavkirin Susuz bırakmak. Bê fedî Utanmaz. Bêavtî Susamış. Bêavrû Hayasız, utanmaz. Bê fedîtî Utanmazlık Bêayin Dinsiz. Bêfesal Biçimsiz. Bêba Şehvetsiz. Befesalî Biçimsizlik. Bêbav Soysuz, nankör. Bêgane Yabancı. Garip, ayni cinsten ol¬ Bébawerî İmansız, itikatsız, Bêgane inançsız. Bêbazar Bêbês mayan. Pazarlıksız. Hissesiz. Bê gana Bê ganeyî Yabancılar. Yabancılık. 20 Bê cîyan Cansız, ruhsuz, yersiz. Bê gûman Şüphesiz. Bê gûmanî Şüphe edilemeyen hal. Bê günah Günahsız. Bê handan Tahriksiz. Bê hêz Kuvvetsiz. Bê hendan Kıyafetsiz. Bê hemberî Rakipsizlik. Bêhêzbûn Kuvvetsiz olmak. Bê hêzkirin Kuvvetten düşür¬ mek. Bêkâmanî Tam olarak. Bêkotayî Nihayetsizlik. Bêkul Gamsız. Bêkulbûn Gamsız olmak. Bêkulkirin Gamsız bırakmak. Bêkulî Yarasızlık, gamsızlık. Belan İki dere arasındaki yük¬ sek arazi. Bêleq Hareketsiz. Bêlêv Dudaksız. Bêlewt Lekesiz. Bêlewtî Lekesizlik. Bêmafî Haksız. Bêmirov Haksızlık. Bê hèztî Kuvvetsizlik. Bê hiş Hafızasız. İnsaniyetsizlik. Bê hişbûn Kendinden geçmek, Bêmirovî Bêmirwet İnsafsız. bayılmak. Bênanûwê Nankör. Bê hışî Baygınlık. Bênat Bir nevi iyi incir. Bê hişkirin Bayıltmak. Bênatî Bohtan'da inci ileriyle Bê hım Temelsiz. meşhur bir köy. Bêhn Koku. Bêhn Nefes. Bênder Harman. Fiatsız. Behııok îtriyat ve kokulu bazı Bênerx otlar. Bê pere Parasız. Bêhntengî Asabiyet. Bêpej Issız. Issızlık. Bêj Söyleyen, tavanda iki direk Bêpejî arası . Bêjehr Zehirsiz. Bêjink Elek. Bêjî Piç. Bêjik Bazı hayvanlarda yele. Bê kar İşsiz. Bê kari İşsizlik. Bêkat Vakitsiz, Bê kêr Yaramaz, değersiz. Bê kelk Faydasız. Bê kes Kimsesiz, öksüz. Bêkesbûn Kimsesiz olmak. Bêkeskirin Kimsesiz bulunmak. Bêkesman Kimsesiz kalmak. Bêkestî Yalnızlık, kimsesizlik. Bêkêmî Kusursuzluk. Bêjikan Hizan'da bir köy. Bênext Başlıksız, drahomasız peşinatsız. Bênûk Uçsuz, bucaksız. Bêoxir Uğursuz. Bêpek Uğursuzluk. Bêpekbûn Bêpekirin Önemsiz olmak. Önemsiz hale getir¬ mek. Bêpekî Umursamamak, önem vermemek. Bêpês Önsüz. Bêr Kürek. Bêrastî Hileli, doğru olmıyarak. Bêreq Bayrak. Bêrex Kenarsız. 21 Bêtoretî Terbiyesizlik. Bêtuwane Takatsiz. Bêtuwaneyî Takatsizlik. Bêreng Renksiz: Bêrê Yolsuz. Bêrêz Sırasız, saygısız. Bêrî Özleyiş, muayyen larda sağım. Bêpeywendî Bağımsız. Bêpît Mahsulsüz. Bêpîvan Ölçüsüz. Burun. zaman¬ Bêvil Bêwe Dul, yalnız. Bêwejin Dul kadın. Bêwemêr Dul erkek. Bêwêne Suretsiz. Bêrîkirin Özlemek. Bêrivan Sağım yapan kadın. Bêrîvan Kürdlerde kız adı. Berîş Sakalsız. Bêrm Göl. Bêrtî Bertan kurt aşiretine mensup kimse. Bêrû Yüzsüz. Bêrûdê Beyrut. Bê rûyî Yüzsüzlük. Bêsemax Dayanıksız. Beser Başsız. Bêserinç Mülahazasız. Beşerî Başsız, kafasız. Bêsînor Hudutsuz. Beş Bergi, hisse, kısım. Beş Eteklere konan verev. Beşerm Hayasız. Beşermbûn Hayasız olmak. Beşermî Hayasızca. Beşermkirin -* Hayasızlaşmak. Bêtalî Sonsuz. Betam Tatsız. Bêtaqî Tecrübesiz. Bêtaqetî Kuvvetsizlik. Bêtêl Telsiz. Bêterz Şekilsiz. Bêtir Daha çok. Bêtirs Korkusuz. Bêtore Terbiyesiz. Bêtorebûn Terbiyesiz olmak. Bêtorekirin Terbiyesizleştirmek. Bêxevv Uykusuz. Bêxewî Uykusuzluk. Bêxwestin İstemiyerek. Bêxweyî Sahipsiz. Bêxwê Tussuz. Bêxwînî Kansızlık. Bêzanayî Bilgisizlik. Bêzar Dilsiz. Bêzar Bıkan (bıkmaktan). Bêzarbùn Bıkmak. Bêzarê Kürtlerde kadın ismi. Bêzarî Adi bez, bıkmak. Bêzarkirin Bıktırmak. Bêzê Biabrû Biabrûyî Biaşnayî Kürtlerde kadın ismi. Hayali. Hayalilik. Anlaşma ile. Biav Sulu. Bibaran Yağmurlu. Bibask Kanatl. Bibazar Pazarlıklı, çarşılı, mua¬ meleli. Bibejn Boylu. Biberf Karlı. Biberan Koçlu, koyunun istekli zamanı. Bibeniştok Reçineli. Bibuğur Molozlu. Bibelalûk Siyilli, Nasırlı. Bibîranîn Hatırlatmak. Bibirindarî Yaralı olarak. - Bibizmik Sütten kesilmek 22 iste¬ Bidûm nen oğlak ve kuzuların ağızna konulan gem. Bicarekê Toptan, hepsi. Bicarkê Bir defa ile. Bicevvher Cevherli. Biceftî Palamutun Dabağat için kullanılan olmamış hali. Bici Sahi, yerinde, doğru. Bicîbûn Yerleşmek. Bicîkirin Yerleştirmek. Bicîtî Sahice. Biçek Silâhlı, elbiseli. Biçevvtî Eğrilikle, doğru olma¬ yarak. Biçêl Kırklı (loğsalık hali). Biçêlbûn Loğsalık olmak. Biçiçik Memeli. Biçilm Sümüklü, kirli. Biçîk Becerikli. Biçûk Küçük. Biçûkbûn Küçülmek. Biçûcik Küçücük. Biçûkkirin Küçültmek. Biçkûtî Küçüklük. Bidax Üzüntülü, kederli. Bidek Hileli, desiseli, kurnaz. Devamlı. Bîdûv Kuyruklu. Biencam Neticeli. Bierîş Hücumla. Bifis Fesadlıkla. Bifîno Fesli. Biga İneğin fala isteğe mesi hali. Bigotin Lafla. Bigazin Sitemle. Bigeft Hınçla. Bigilî Şikâyetle. Bi girink Ehemmiyetli. Biginvekirin Ağlatarak. Bigiştî Tamamiyle, genel rak. Bixur Moloz. Bih Ayva. Bihok Ayva. Bilhatin Gelirli, akarlı. Bihele Yanlışlıkla. Bihejmar Sayı ile. Bihendan Kıyafetli. Biherî Çamurlu. Bihesp Atlı. Bihevçûn Kavga etmek. Bihevdan Toplamak. Biderbaskirin İdare etmekle, ge¬ Bihevre Beraber. çinmekle. Bihêwan Eyvanlı. Bihingiv Ballı. Biderew Yalanla. Bihiş Hafızalı. Bidestik Kollu, gövdeli. Bidest bihavtî Nazı geçecek, des- Bihim Taşlı. Bihîstin Duymak. turlu. Bihener Hünerli, kuvvetli, Bidestxwe Müstakil. Bidev Şifahi, ağızla. natkâr. Bihuşt Cennet. Bidevv Ayranlı. Bijahr Zehirli. Bidil Aşık, gönüllü. Bidirêjayî Uzunlukla, tafsilâtlı. Bijank Kirpik. Bijar Pişme. Bidirûn Dikişli, biçkili. Bijarkâr Pişiren. Bidox Saplı. Bijartin Pişirmek. Bidû Dumanlı. gel¬ ola¬ sa¬ 23 Bijarvan Pişiren. Bijare Yeşil mahsulün tarlada iken otlardan temizlenmesi. Bizaştîr İki doğum yapmış ke- Çi- Bikat Vakitli, erken. Biker Eşşekli. Bikevir Taşlı. Bikevî Kenarlı. Bikewî Dağlı. Bikêmanî Kusurlu, asgari, enaz. Bikêr Yararlı, değerli. Bikêranîn Yararlı hale getirmek. Bikêrne hatin Yararlı olmamak. Bikul Dertli, kederli, mağdur. Bikurti Kısaca, özetle, hulasa¬ ten. Bila Olsun. Bila Taraflı, tarafsız olmıyan. Bilalûk Yabanî kiraz, siil, deri hastalığı. Bilandin Uğraşmak. Bilatînî Latince. Bilavlav Yalvararak. Bilavker Naşir. Bilavv Erkek çocuklu. Belavkirin Dağıtmak. Bilbal Yabanî bir ot. Bilbil Bilbizêq Bülbül. Yabanî lâle. Bilcone Bohtan'da bir köy. Bile Kürtçede İbrahim adının telâffuzu. Bilek Kinayeli, manalı, imalı. Bilez Çabucak. Bilind Yüksek. Bilindayî Yükseklik. Bilindbûn Yükselmek. Bilindi Yükseklik. Bilindkirin Yükselmek, yukarı kaldırmak, kaldırmak. Bilîk Sümüklü, yapışkan. Bilîn Uğraşmak. Bilîs Bitlis vilâyetinin Kürtçedeki deyimi. Bilûr Kaval. Bimalatî Hayvanca. Bimeraq Meraklı. Bimerdî Mertçe, erkekçe, erce. Bimêr Kocalı, evli kadın. Bimij Sisli. Bimohr Damgalı, mühürlü. Bin Alt. Binanî Aşağısı. Binas Tandııklı, alametli, belli, tanınan kimse. Binasdan Tanıtmak. Binasî Dostça. Binaşe İz, çok az* Binax Temel. Binav Su altı. Binav çêkirin Merkezileştirmek. Binavbûn Suya dalmak. Binavkırm Suya daldırmak. Binavûdeng Meşhur. Binawbang Meşhur, şöhretli. Binçeng Koltuk altı. Bin cine Kavat, fena cins tütün, esas. Bindar Ağaç altı, döküntü mey¬ ve. Bindar Esir. Bindarî Esaret. Binden Küp altı, tortu, çöküntü. Bindeq Fındık. Bindest El altında esir. Bine Taban, kaide. Binefş Menekşe. Binefşabelek Hercayi menekşe. Binerd Yer altı. Binerdi Yer altına mensup. Bi nerx Kıymetli, pahalı. 24 Bi nexwesî Hastalıklı, iyi olmıyarak söylemek. Binga Taban, kaide. Binî Alt, temel. Binîbûn Alta gelmek. Binîdanin Temel atmak, başla¬ mak. Binîkirin Alt vurmak, yamamak. Binos Sebep. Binstûm Sütun altı. Bintût Esas kök, temel. Binva Alttan gizli, inlegal. Binvabûn Alta düşmek, kıvrıl¬ mak. Binvaçûn Alta gitmek. Biqal û qîl Dedikodulu. Biqasil Kabuklu. Biqazî Kasten. Biqelsî Mağlûbiyetle. Biqelz Eğilerek. Biqencî İyilikle. Biqer Vaz geç, bırak. Biqeramûsk Dikenli. Biqerf Alaylı, mizahlı. Biqesem Yeminle. Biqevz Sıçrayarak. Biqiram Kuvvetli, enerjili. Biqiramî Enerjik. Biqise Konuşkan. Biqitûtî Hasislikle. Biqîr Bağrıltıh, asfaltlı. Biqul Delikli. Biqur Çamurlu. Bigurç Yudumla. Biqutî Kısaca. Bir Grup, kısım. Bira Kardeş, Bira Doğru. Birabirdû Geçmişli, sabıkalı. Birajin Kayınbirader. Birajtin Izgara pişirmek. Birak Arkadaş. Birakti Arkadaşlık. Biramak Süt kardeş. Birast Doğru. Birastî Doğrusu. Biraştin Izgara olarak pişirmek. Biraştî Izgara olarak pişen şey. Biratî Kardeşlik. Biraxuh İki gencin yek diğerinin kardeşiyle evlenmesi. Birazî Erkek kardeşten veğen (kız). Birazî Erkek kardeşten veğen. Birç Burç. Binaşe Çok az. Bircabelek Cizre'de meşhur be¬ nekli burç sarayı. Birçî Aç. Birçîbûn Acımak. Birçîkirin Acıktırmak. Birçîtî Açlık. Birdi Bir nevî döşemelik ot. Biregez Soylu. Bireh Köklü. Birek Bölge, kesim. Birek Testere, bıçkı. Birev Koşarak. Birêkirin Yolcu etmek, yollamak, teşyî etmek. Birêz Sıra. Birik Sıralı, düzgün. Birin Götürmek. Birine Pirinç. Biriqandin Parlamak. Biri Kesik Makta. Birîh Sakallı. Birin Yara. Birîna reş Kara yara. Birîndar Yaralı. Birmdar kirin Yaralamak. Birindarsaz Cerrah, operatör. 25 Gürültülü, patırtılı, Birk Kara sapanda, üç parça¬ Bişawşaw hengâmeli. dan ortancası. Bi şerm Utangaç, hayalı, arlı. Birk Küçük havuz. Bi şev Geceleyin. Birkirin Ayırmak. Bi şevvat Acıklı, yanık. Biro Gündüzleyim Dokunaklı. Bironkayî Nurlu, ışıklı (gece Bi şevvatî Bi şevven Matemli. basmadan aydınlık hali). Bişerî Siirt'te bir bölge ve bir Biroqankî Parlak. kaza merkezi. / Bir Parça, kısım. Bi şirik Oluklu. Birrin Kesmek. Bi şirşirk Pullu. Birci Aç. Yemekli (akşam yemek¬ Birûmet Tevcihli, şerefli, akyüz- Bi şiv li). lü. Bi şiv Çubuklu. Birûn Yağlı. Bi şîn Matemli. Birûsk Şimşek, sancı. Bi şîr Sütlü. Birwa İnanç. Bi şîretî Nasihatça. Bi samanı Malla, mülkle. Bişkoj Konca. Bisbisak Bir nevi tırtıl. Bişkoj Düğme. Bist Şiş, karış. Bişkivîn Açılmak, zahir. Bisere Mükellef, üst tabaka. Açılmış. Biserketin Öğrenmek, üstün gel¬ Bişkivî Biten Takatli, dayanıklı, hara¬ mek, tevfik. retli. Biservebûn Rastlamak, keşf et¬ Bitir Fiyakalı, küstah, görme¬ mek, bulmak. mişlik, şımarık. Bi serxvve Müstakil. Biserxwebûn Uyanık. Bitirbûn Küstah olmak. Küstah etmek. Bi serxwehatin Kendine gelmek. Bitirkirin Bitirkî Türkçe. Bi seywan Şemsiydi. Bi tirs Korkulu. Bi sivkayî Çabucak, hafifçe. Bisk Züir, kâkül.. Bi ûtî Ütülü. Bismar Çivi. Biwene Resimli. İster istemez. Bismila Mismillahm Kürtçedeki Bivênevê telâffuzu. Bivir Yalanla. Bivir Balta, kazma. Bistran Şarkılı, nağmeli. Biwej Şair. Bistravv Bağlanmış. Bi vvejî Şairlik. Bistrawî Bağlılık. Bixwendindan Okutmak. Bistiri Dikenli. Bi xerç Vergili. Bi şad Mesut, neşeli. Bixêri Şömine. Bişar Büyük testere. Bixur Kaşıntılı. Bişar Kürtlerde erkek isini. Bixwesî İyilikle, hoşlukla. Bişaristanî Medenî. . 26 Bixwe Bizzat. Bixwê Tuzlu. Biyanî Sabah erken. Biyertê Mardin'de bir köy. Bizaneyî Bilerek. Bizar Ağızlı, dillle, dilli. Bizd Korku. Bizdandin Korkutmak. Bizdin Korkmak. Bizdok Korkak. Bizîlan Rezervdi. Bizin Keçi. Bizini Keçiye mensup. Bizirav Cesur. Bizikirin Bizîx Bi zîzî Kayıp etmek. Kumlu. Küserekten. Çivi. Bizmar Bizmarkirin Çivliemek. Bizmik Düğme, süs raptiyesi. Bizot Ateş közü. Bizûz Güve. Bizozin Çuvaldız. Bî Söğüt ağacı. Bîbik Göz bebeği. Biboq Kristal. Bîh Dul. Bîjik Nohut, mercimek gibi baki va tın pişmiyen kısmı. Bîn Koku, nefes. Bîııayi Görme. Bîr Anı, hatıra, kuyu. Bîradizîn Artezyen kuyusu. Bîrweranî Reşit olma. Bîr û bavverî Hatıralar. Bîr werî Anlama. Bîst Yirmi (20) Bîstan Bostan. i Bîstik Lahza. Bîstin İş, alâka duymak. Bîş İş, alâka. . , . Bîşî Püskül. Bîstkadin Demin, biraz önce. Bîzan Bizans. Bo İçin. Boci Ne için. Boçik Kuyruk sokumu. Bohta Bohtan'da bir dağ (Bohto) da denir. Bohtan Bohtanlı kimse, büyük bir Kürt taifesi. Bohtî Bohtanlı, Künnanci şive¬ sinde bir lehçe. Bolvirî Savruk, kalender. Bomaweyek Muvakkat. Bomelerze Zelzele. Boq Soğan ve sair soğanlı bit¬ kilerin erkeği. Boqil Bacak. Borêqer Kürt mitolojik masal¬ larında bir at. Borsa Borsa. Borani Etli bir Kürt yemeği. Borî Boru (Su ve sair için olan boru). Borî Boru (çalınan boru) Nefesli sazlardan. Borîn Boğaların kükrcmesi. Borya berdest Dili geçmiş. Borya çîrokî Borya dûdar yesi. Borîzan Bost Boş Boşbûn Boşkirin Botav Misli geçmiş. Geniş zaman hik⬠Boru çalan. Karış. Çok. Çoğalmak. Çoğaltmak Kahverengi boyıyan ot. Boz Boza Buna Boz, beyaz. Boza. Pahalı, fiat. bir 27 Buhabûn Buhakirin Buhar Pahalılaşmak. Pahalılaştırmak. Bulgar Bursa İlkbahar. Buharê Kürdlerde kız adı. Bu hartin Geçirmek, idare et¬ mek, eyvallah etmek. Buhust Karış. Buhuşt Cennet. Buhiştî Cennetlik. Buxçik Bohça. Buxûr Buhur. Buxûrandin Tütsülemek. Buxûrdan Buhuru yakmak kullanılan hususî kap. Bulgar. Bursa. Burxe Vida. Buda Buda. Budist Buda dinine mensup kimse, budist. Bûk Gelin. Bûk Gözden çıkacak .arpacık karpuzun ortası. Bûka zaroka Çocuk bebeği oyuncağı. Geçmek.. için Bûrîn Buse Öpücük. Cani Tay. Ne (Ama ne). Canqus Zangoç. Cacik Cacık. Car Defa, kerre, sefer. Cacim Kilim. Caradin Geçen defa. '^ Cacî Cacık. Carcarna Bazen, bazen. Caduker Sihirbaz. Cardin Bir daha. Cax Parmaklık. Cardikirin Tekrarlamak. Cahferi Bir cins kılıç demiri. Cahter Kimyon otu. Carkê Bir defa. Calcaloke Örümcek. Carkêjicara Defalardan bir de¬ fa (bir varmış bir yokmuş). Cam Bardak, cam. Cam Züccaciye. Carna Bazen. Caw El dokumasıyla dokunan Camêr Mert olan erkek. bez. Camfiroş Züccaciyeci. Caw Silâh. Cami Cami. Caw Testi. Camker Camcı. >Cawker Testici. Can Can, ruh. Cebar Allanın adı, yapıştırıcı. Canbaz Canbaz. Mezarlık. Candir Hîzan ve Bışerî'de bi Ceban Cedew Binek hayvanların sırtın¬ köy. da iyi olmayan yara. Canfes Bir cins ipekli kumaş. Ca . » > 28 Cedewî Bu yaraya müptelâ ol¬ Ceneskir Beşiri'de bir köy. mak. Çene w Cenevre. Cedewbûn Böyle (bu yarayla ya¬ Ceng Savaş. ralı) olan hayvan. Cengawer Savaşçı. Cedewkirin Hayvanın sırtını bu Cengene Çingene. yaraya getirmek. Cengiz Cengiz Han. Ceft Küçük olmamış palamut, meşe tohumu. Ceger Ciğer. Ceh Arpa. Cegerxwîn Bir Kürt aşiretinin l⬠s / / kabı. Cehdasi Yabanî arpa, yulaf. Cehgenim Arpanın beyaz ve altı sıralı cinsi. Cehî Arpadan olan. Cehş Şıpa. Cehwer Cevher. Cehzera Arpanın sarardığı mev¬ sim. Cejn Bayram. Cejnabûn Noel bayramı, idi mi¬ lâdî, yıl başı. Celali Doğu beyazit havalisinde büyük bir Kürt aşireti. Celaqî Kaynatılarak akideleştililen pekmez. Celdekan Garzan'da bir köy. Celx Sususuzluktan toprağın çat¬ laması, yarık. Caixalcelga Çatlak, çatlak. Celxbûn Çatlama. Celxkirin Çatlatmak. Cembeli İyi bir cins tütün. Cembeli Kürtlerde erkek adı, Hakkari'de geçen bir hikâyenin kahramanı. Cemedanî Kürtlerin başlarına sardıkları hususî bir poşi. Cendek Ceset. Cendirme Jandarma. Cengkirin v Savaşmak. Ürkme. Ceniqin Ürkmek. Cenq Nusaybin suyunun Yerin kayması. Büyük su testisi. Ceqceq Cegin Cer Cerbeze Mahir, becerikli. \ Cerbezayî Cercere Maharet. Döven, harman adı. maki- naşı. Cerd Av. Cerg Ciğer. Cergebez Ciğer sarması./; Ces Alçı, bir nevi kireç. / Cew Yün kırpmak. Cewahir Kürtlerde kadın ismi, pırlanta. Cewdik Oğlak derisinden yap¬ ma küçük tulum. Cewê Kürtlerde kız ismi. Cewherker Cevahirci. S Cewrik Enik, (köpek yavrusu). Cewsek Cexiz Cxeizî İkiz. Daire. Dairevi. Ceynik Şakak. Cezayir Cezayir. Cezîre Cizre. Ceznik Garzan'da bir köy. Ce Yer, saha. Cêgah Cênîk Cenîş Cêr Cêwî Mahal, makam, yer. Şakak. Veliaht. Büyük su testisi. İkiz. 29 Cinê Tarladan pamuk toplamak. Yığın. Cinêker Tarladan pamuk topla¬ Yığılmak. yan. ' Cêzkirin Yığmak. Tarladan pamuk top¬ Cibilgirawê Nusaybin'in İstilil Cinêkirin nahiyesinde bir köy (Ömeriyan- lamak. Cinnî Çarpılmış, deli, manyak. da). Cinnîkirin Deli etmek. Cibiltinê Nusaybin'de bir köy. Huy. y ICibo Cebrail'in Kürtçe deyimi. Cir Ceylânpınar'da bir bölge. Cibran Roşkan ve Muş havali¬ Circıp Cirid Cirit, atkoşusu.y sinde büyük bir Kürt aşireti. Civ Toplantı, içtima. I Cicim Kilim. Civan Randevu. Cih Yer. Civandan Randevu vermek, ran¬ Cihangir Cihangir. , ? Cêz Cêzbûn Cihangiri Cihangirlik. . Cihê Ayrı. Cihêbun Ayrılmak. / Cihêcihê Ayrı ayrı./ Cihêl Genç, toy. / Cihêkirin Ayırmak. Cihû Yahudi, y Ciidok Kokulu bir ot. [Cil Cil lığı). devucu. Civandin Toplatmak. Civanek Meclis, toplantı. Civanı içtimaî, toplumsal. Civat Meclis. ., Civatî Meclisi, içtimaî, açık otu¬ rum. Civîn Toplantı./ Elbise, çul. Sütun (Sercil Ciwàn Güzel, genç. Gençleşmek. Sütün baş¬ Ciwanbun Ciwange Dana. Gençlik./ Çamaşır yıkat¬ Ciwanî Ciwankirin Gençleştirmek Cilbişuştindan mak. Cildürü Terzi. - Cilşo Çamaşırcı. , Cilşok Çamaşırhane. / Cilşuştin Çamaşır yıkama. Ciyan Ruh. Ciyanî Ruhanî. Ciyar Dağ. Ciyari Hediye. Ciyaker Musannif, tasnifçi. «"*' / Cimke İkiz. Ciyarketin Buluşmak. Cimsarib Garzan'da bir köy. Ciyarîkirin Hediye etmek. Cimzerq Beşiri'de bir köy. Ciyavvaz Ayrı. Cin Cin. Ayrılık. Cinatahiso Ömeryan'da bir köy. Ciyawazî Yer, nahiye, mevki. Cinatamiho Ömeryan'da bir köy. Cî Cî Saha, alan. Cinawir Canavar. Cîcî Mevzii, yeryer. s ^ Cincilandin Süzdürmek. Cih Yatacak yer, yatak. Cincilbûn Süzülmek. Cîl Silgi. Cincilkirin Süzmek. Ciyawazî Ayrılık. [Cindi Alâ, iyi. 30 r Cîyazava ( i / / Cudakirin Ayırmak. Cüdayı Ayrılık. Caher Binek hayvanlarının yem torbası. Cobar Çiftçilik. Col Karışık. Culhe Dokumacı. Col Sürü. Cuwan Genç. Colane Salıncak. Cüzdan Cüzdan. Colbûn Ayrılmak. Cû Dokuma tezgâhındaki yer Colkirin Ayırmak, bozmak, ka¬ çukuru. Cû Yahudi. rıştırmak. Colik Bir sürü, bir kitle. Cûlanewe Hareket etmek. Cok Şarkı. Cûle Hareket. Cokcokî Yollu, yollu. Cûm Bir çiğnemlik sakız. Cokcokirin Yollu, yollu yapmak. Cûm Dokuma tezgâhındaki yer Comal Ark temizlemek. çukuru. Comaq Yapışkan, batak, killi. Cûmelaq Yapışıklıhk, yapışıklımsı. Comerd Cömert. Comerdî Cömertlik. Cûmelaqî Sakızımsı olmak. Cûmelaqîbun Sakızımsı olmak. Conî Tay. Cûmelaqîkirin Sakızımsı yap¬ Cor Nevi, cins. mak. Cot Çift (iki). Cûmelaqtî Yapışkan, çiğ, sırna¬ Cot Çift, dönüm. Colik Mertek direk, bir çift. şık kimse. Cûmcûm Lokma, dokma, par¬ Cotkar Çiftçi. Cotkarî Çiftçilik. ça parça. Cckirin Çift sürmek. Cûmik Dokuma tezgâhı. Cûmikî El dokuması kumaşlar. Cotiıcobal Çift çubuk. Cotyar Çiftçi. Cûn Bed. Cozan Ustura. Cûnayî Grilik. Cûnbûn Grileşmek. Cüda Ayrı. Cûtin Çiğnemek. Cudabun Ayrılmak. Kuşkonmaz Co Co Arpa. Ark. Ça Cay Çabox zisi. Cadir otu. İyi, centilmen. İyi olmak. Çakkirin İyi olan. Çak Durgun, Çadır. düz, ziraat ara¬ Çakbûn Çakker İyileştiren. 31 İyilik. Çakî Çakûç Çekiç. Çakûçkirin Çekiçlemek. Çal Kuyu. Çalaavê Su kuyusu, sarnıç. Çaladimsê Pekmez kuyusu. Çalazêd Ekin kuyusu. Çalik Kuyucuk, çukur. Çalik çalik Çukur, çukur. Çalak Faal. Çalakî Fraliyet. Çalav Su sarnıcı. Çarde On dört (14). Çarder Dört yol ağzı. Çare Çare, ilâç, imkân. Çarem Dördüncü. Çargoşe Dörtgen. Çarmêerkî Çömelerek. Çarmix Haç, (SALİP) istavroz. Çarparsû Çarpê Dört köşe. Dört ayaklı (koyun, keçi, sığır manasına). Çarpıya Emeklemek. Çarpıyayî Hamle vaziyeti. Nusaybin'in Ömeryan böl¬ Çarpîne Bir Kürt oyunu. gesinde bir köy. Çarsed Dört yüz (400). Çalî Sarnıca ait, veya yer altın¬ Çarşem Çarşamba. da gömülen hububat. Çartaq Dört kat. Çal Alnı ve ayakları beyaz hay¬ Çarqorzî Dört köşe. van. Çarqorzîbûn Dört köşe olmak.Çalkirin Ekini toprağa gömmek. Çarqorzikirin Tenha bir köşe, Çam Çam. dört yol. Çandin Ekmek. Çaryek Dörtte bir. Çandin Ufalamak. Çat Bohtan'da bir köy. Çandinî Ziraat. Çatir Geniş, lçka, bozuk (bir Çap Hububat ölçeği. cins tere ot). Çap Ağaçtan yapılmış yoğurt Çav Göz. mayalamak için kap. Çavbeloq Patlak gözlü, bir cins Çapik Ağaçtan kap. diken. Çapkirin Tab etmek, basmak. Çavbirçî Açgözlü. Çapxane Matbaa. Çavgirtî Gözü kapalı, cahil, bilgi¬ Çaq Hayvan bacağı. siz. Çaqir Şarab. Çavik Gözlük, (Dokuma ve ku¬ Çaqo Bıçak. maşta ajor). Çar Dört (4). Çavî Yara, zahire dolabı ve su Çarali Dört yan. değirmeninde göz. Çar Eski Rus hükümdarlarının unvanı. Çavîn Nazar. Çarçav Açıkgöz. Çavînî Nazara duçar olan. Çavînkirin' Nazar değdirmek. Çarçik Murabba, kare. Çavinok Nazarı değen kimse, Çarçikî Murabbî. Çarçikkirin Kare yapmak. kem gözlü. Çardar Sedye. Cavlê Gözü onda, göz koyan. Çalê . 32 Çavlêkirin Nezaret etmek. Çekband Kürtlere Çavlirê İntizar eden, bekliyen nevi cepken. gözetleyen. Çekşo Çamaşırcı. Çavlirêkirin İntizar ettirmek. Çekşok mahsus bir Çamaşırhane. Çavlirêman Bekliye kalan, inti- Çekşuştin Çamaşır yıkama. tizarda kalan. Çel Kırk (40). Çavpahn Yassı gözlü, bön adam, Çelak Ağaç dallarından meyveyi aşağıya bakaı. Çavpêketîn Göze değen, göze ba¬ len. Çavpêketî Göze değen, göze ge¬ len. Çevreşî Düşmanlık, kin, garaz. Çavtêr Tok gözlü. Çavtije Gani. Çavvekirî Açıkgöz. Çav zerdoq Fosfor gözlü. Çaw Çamaşır ipe, yük ipi., yük ipi. Çawan Nasıl. Çavvayî Durum, vaziyet. ÇawÇaw Halk arasında vuku bulan panik, gürültü. Çawdêr Riayet. Çawderi Riayetkar. Çawnedêrî Riayet etmeyen. Çax Vakit. Çaxirbazar Mezopotamya'da es¬ ki bir şehir (şimdi Suriye'de). Çaxsûr Turşuluk yabanî bir ot. Çaxûba* Tam zamanı, mevsimi, kıvamı. Çay Çay. Çaydan Çaydanlık. Çayxane Çayhane. Çeçe Hece. Çejtin Tadmak, tadına bakmak. Çek Elbise, silâh, teçhizat, giyim kuşam. toplamak için kullanılan çatal, uçlu bir ağaç. Çele Kaya. Çeleng Çevik, atik. Çelitandin Kabuğunu soymak. Çelpandin -- Patlatmak, sıvatmak. Çelpçep Şapırtı. Çelpçelpkirin Şapırdatmak. Çelpîn Patlamak. Çelpya Patladı, tetikten düştü. Çelo Dalga. Çelgandin Sıçratmak. Çelte Çanta. Çelitîn Soyulmak. Çekûk Pirinç çeltiği. Çelxem Büyük sepet, merkep. Çelûz Geveze. Çem Sopa, atlayış. Çem Nehir. Ceman Motke'de bir köy. Çembil Kulp. Çembilkirin Kulp takmak. Çembûn Sıçramak. Çemçelaq Anormal uzunluk. Çemçelaqî Anormal uzunlukta. Çemçik Ağaçtan yapılma ayran kaşıkları. Çemento Çimento. Çemik Şirvan'da bir köy. Çemkirin Sıçratmak. Çempira Bohtan'da bir köy. . ., 33 Çeqçeq Dikenli bir ot. Nehir boyunca. Çocuk oyuncağı. Çemuçemçun Dönmemek üzere Çeqçeqok Patırtı. gitmek, arkasına bakmadan git¬ Çeqeçeq Çeqene Bir nevi çam. mek. Yağlı ayran. Çemçur Üzümü bozan bir sinek. Çeqilmast Çeqmaq Çakmak. Çen Çene. Çeqûber Dokuz taş oyununda Çena bideq Döğmeli çene. bir usul. Çenakort Gamzeli çene. Çerm Deri. Çena lihev Düzgün çene. Çermik Sun'î deri. Çena şimşatî Mütenasib çene. Çermikî Sun'î deriden yapılan. Çena tûj Sivri çene. Çermiqandin Buruşturmak., Çenbivir Balta çeneli. Çermiqîn Buruşmak. Çenboz Ak sakallı. Çermî Deriden. Çend Kaç tane. Çermikirin Deri geçirmek. Çendan Kaç tane. Çermûhestî Bir deri bir kemik. Çend caran Bir kaç kere. Çermûkê Çermik ilkesi. Çendik Birkaç. Çermûreh Deri ve damar, zayıf, Çendka Birkaç. bir deri bir kemik. Çend ûçend Kaç ve kaç. Çert Kuş pisliği. Çeng Avuç. Çerx Torna, Çark. Çengel Çengel. Çerxî Eski beş kuruşluklar, Çen Gik Bir avuç. dörtte bir. Cep Sol. Çerxker Tornacı. Çepbûn Solcu olmak. Çerxkirin Tornalamak. Çepel Murdar, pis, sur. Çeşim Göz. Çepelbûn Pis olmak. Çeşme Hela, ayak yolu. Çepelkirin Pisletmek. Çeşmik Bir nevi göz ilâcı. Çepelî Pislik, uyuzluk. Çeşt Yemek. Çeper Siper, sur. Çeper Poligon. Çeştker Aşçı. Çestxane Lokanta. ,. .' Çeper P.T.T. Çet Vadimsi, ziraat arazisi. . Çeperker Postacı. Gerillacı. Çeperkirin Postalamak, sur çek¬ Çete mek. Çeto Kürtierde erkek adı. Çewal Çuval. Çeperxane Postahane. Çewalêbûka Gelin çuvalı " Çepil Kol. Çewalêêrd Uun çuvalı. Çepik Alkış. Çepikdan Alkışlamak. Çewalê rengi Renkli çuval. Çewalî Çuvalımsr. Çepî Solculuk. Şeker pancarı. Çeqçeq Çakırtı, su değirmenin¬ Çewênder Çewt Eğri. de bir alet (Şakşak). P: 3 Çemùçem ' <. . 34 Çewtbû Çewtbûn Çewtetî Eğrildi. Eğilmek. Eğrilik. Çewtê Eğri olan (dişilerde) Çewtik Eğrimti. Çewtî Eğrilik. Çewtkirin Eğmek. Çewto Eğri (Erkekler için). Çê İyi. Çêb İyi oi. Çêbû Oldu. Çêbûn Olmak. Çêk Yap. Çêkirin Yapmak. Çêkirî Yapılmış, mamul. Çiççe Keçiye hitap. Çiçik Meme. Çiçikciçik Memememe, çıkıntılı. Çiçikê bêcemkê Yarasa memesi. Çiçikê çava Arpacık. Çiçikê de Ana memesi. Çiçikê keçka Kız memesi çiçikê guha Kulak memesi. Çiçike keçka Kız memesi, ağaç kavunu. Çiçikî Memeli. Çiçikkirin Mememelek, çıkıntılı' yapmak. Çift Uğursuz, bet mendebur. Çik Uyanık. Çikal Zayıf hayvan. Çeker Yapıcı, usta. Dikmek, soylamak. Çêl Loğsa, doğumundan sonra Çikandin Çikare Sigara ağızlığı, çubuk. kırk gün. Kurumak, suyu bitmek. Çêle Kış (Erbiin 11 Kanunîev- Çikîn Çikû Neki. veldcn itibaren 40 gün). Çikyayî Suyu kurumuş. Çêlek İnek. Çikçikî Giyimli kuşamlı, hazır. Çêlî Yavru. Hazırlamak. Çelkê Elyê Remo Dicle Bohtan Çikçikandin Çil Nefessiz, boğazına düşkün. suyu bölgesinde bir yer. Çil Kırk (40). Çêl Pêketin Loğsa hastalığı. Çilçilî Yarasa. Çêlpêketi Çarpılan. Çilekbûn Nefissiz olmak. Çênebû Olmadı. Çilekî Abur cubur, Nefissizlik. Çênebûn Olmamak. Nefissizliştirmek. Çênî Tavuk yemi, parça, kırık. ÇHekkirin Çille Kış. Çér Hayvan yiyeceği. Çilek Nefissiz. Çêran Otlanmak. Çilk Suyun kıtlığı. Çêrandin Otlatmak. jÇilo Nasıl? Cêrangeh Mera, otlak. Çilo Meşe yaprağı, dalları. Çêrî Küfür, sövmek. Çilobir Meşe dallarını kesen işçi. Çêrîn Sövdürmek. Çilobirîn Meşe dallarım kesmek Çêrt Sövdü. (Doğuda temmuzun ortasına Çêrtir Daha iyi. rastlayan bir vakit). Oi Ne? Hangisi?. Çilobûn Nasıl olmak. Cici Ne, ne? Çilperek Beyaz çiçek açan yaba¬ Çibû Ne oldu? Ne idi? Çibûye Ne olmuş? nî bir ot. , 35 Çirkeçirkdan Gıcırdamak. Çirte Saniye. Çirtûn Suyun değirmenin gö¬ zünden püskürtü ile çıkması. Çirûsk Kıvılcım. Çirûski Parlaklık. Çirxet Değirmen suyunu kes¬ mek için kullanılan ağaç. Çiryayî Yırtık. Çiryayi diryayi Berbat. Çit Dik, kazık. Çitare Bir cins ipekli kumaş. Çitarê girs İri çubuklu kumaş. Çitarê heft reng Yedi renkli ku¬ Çim Uç, köşe. Cima Neden? Çiman Kırılmak. Çimçir Salıncak. Çingarin Çınlamak. Çingîn Çınlamak. Çini Biçilmiş. Çinin Biçmek. Çiqas Ne kadar, kaç? Çiqaçiqkirin Çıtırdatmak. Çiqiçiq Çıtırdatmak. Çiqîn Kurumak. Çiqulî Çatal ağaç, (Kürtlerde erkek ismi, uzun bacaklı manası¬ na gelen). Çir Bir damla, yaş odun, hasis insan, cimri. Çira Ne için, neden? Çira Çıra. maş. Çitarê lıûr İnce desenli kumaş. Çitareşin Mavi kumaş. Çit bûn Dikleşmek. Çitê Sopa ile bir oyun. Çirandank Çıralı bir ot. Çitkirin Dikleştirmek. Çirandin Yırtmak, palavra at¬ Cititî Diklik. atmak. Çiv Dönemeç, kat, büküm, vi¬ raj. Çirav Batak. Çiravê Bohtan'da bir köy. Çivandin Bükmek. Çirçire Yalancı, mübalâğacı. Çivanek Dönemeççe. Çirçirk Güve böceği. Çivanok Dönek. Çiş Amma da ha, şuna bak. Çivlok Kırışık bükük. Çivok Dönek, hilebaz. Çire Garzan'da bir köy. Çiv û çiv Dönemeç, dönemeç. Çirê Kürtlerde bir oyun. Çirik Çıkrık, çırçır tezgâhı. Çivyayî Kırışmış, bükülmüş. Hayvanı kesme ifadesi. Çirikandin Çırçırlamak, pamuğu Çix ianesinden ayırmak, yok etmek, Çixaçix Cıvıldama. yemek. Çixarê Sigara. Sigara yapmak. Çirikîn Tanesinden ayrılmış pa¬ Çixare çêkirin muk. Çixare kişandin Sigara içmek. Çîçik Civciv. Çirisandin Parlatmak. Çirisîn Parlamak. Çîkh Şey. Çîk Kıvılcım. Çirî Kürtlerde erkek ismi. Çîk Kabiliyet. Çirîn Yırtmak. Çîk Göz akı. Çirkeçirk Gıcırdama. Çil Semer yapılan bir ot. Çirkeçikkirin Gıcırdamak. | 36 Sincar dağı. Çîye Ne? Ne var? Çîz Eman dileme, pes deme, di¬ ze gelme. Çîz At sineği. Ço Sopa. Çîn Sınıf, tabaka, kısım, Çin. Ço Eşşeğe hitap. Çînî Çinli, Çinli kimse. Çoğan -*- Baston. Çînûmaçîn Hindicini. Çöl. Çînûmaçînî Hind tavuğu, Hindi- Çol Çolax Çalışkan. çinili. Çolax Kuyumculuk yapmakla Çîq Hayvan bacağı meşhur bir Kürt taifesi (Kızları Çîq Darı ve pirinç sapı. ile meşhurdur). Çîr Yalan. Çolbir Kestirme yol, gece dışarÇîrek Yalancı. da kalmak. Çîrik Elma, armut, kayısı, kavun Çolik Küçü, düzlük. kurusu. Çolî Ovalı. Çîrok Hikâye. Çolo Kürtlerde erkek ismi. Çîrokvan Tahkiye, hikâycy1. Çomer Kürtlerde erkek ismi. Çit Basma kumaş, (Keklik avunÇomera Nusaybin'de kilisesi ile da kullanılan paravan). meşhur bir kale. Çît Çadırlarda perde ve bölme Çop Cop. vazifesini gören çit. Çox Çuha, kah nyünlü kumaş. Çîvanok Masal. Çûk Kuş. Çîvga Dönemeç. Çûkênavmalî Serçe kuşu. Çîvir Zayıf insan. Çûbe Komik. Çiya Dağ. Çûn Gitmek, gittiler. Çîyabir Dağ kestirmesi. Çûn Sefer, gidiş. Çiyayî Dağlı. Çûnejur Duhuliye. Çîyayê agrê Ağrı dağlı. Çûneyî Gidiş, giriş. Çîyayê cûdî Cudi dağı. Çûr Sebze ve meyvelere musal¬ Çîyayê Dêrsimê Dersim dağı. lat olan bir küf, hastalığı. Çîyayê khurda Kürd dağı. Çûr Kaçırmak. Çîyeyêmava Mava dağı. Çûrkirin Kaçırmak. Çîyayêmazî Mazi dağı. Çûva Nusaybin'de bir köy. Çîyayênemrûdê Nemrut dağı. Çûye Gitmiş. Çîyayêomerya Ömerli dağı. Çûyî Oyunda ütülmüş, oyun kay¬ Çîyayêrema Reman dağı. betmiş. Cilan - hûçik Uzun kol ağzı. Çîm Bacak. Çîm Çimen. Çimen Çimen. Çimeni Çayırlık. Çîyayê Şingale 37 Ana, Verdi. Dabaş Bahis, konu. Dabaşdanîn Bahis açmak. Dabaşkirin Mevzu bahis etmek. Dabaşi Mevzuya ait . Da Daberizandin Çıkışmak. Dabûn Batmak. Dad Adalet. Dadan Kapatmak, örtmek. Dadan Ateş yakmak, fırın, tan¬ dır, ocak yakmak. Anneye hitap. Dadgah Mahkeme. Dadistên Savcı, müddei umumi. Dadî Adlî. Dadka Hukuk. Dadpirs Hâkim. Dadpirsîn Muhakeme. Dadûbidad Feryad u figan. Daf Saç ve sakaldan bir kıl. Dafik At kuyruğundan yapılmış, ilmikli tuzak. Dagirtin Doldurmak. Dagirin Doldurmak. Dagirtî Dolu. Dahbe Korkunç hayvan (Bazı kurt lehçelerinde aslan manasın¬ da kullanılır). Dadê Dahbelork Safça. Dahêlandin Asmak. Dahêner Yaradan. Dahênan Yaratmak. Dahi Bahçe. Dahol Davul. Daikûbav Daketin Dakirin Ebevey. İnmek, inzal. Daldırmak. Dikili. Dal Zayıf. Dalan Dehliz. Delgoşt Zayıf hayvan. Dalqandin Asmak. Daliqyayî Asılı. Damak Damak. Daman Kefil. Daman Dalgın, düşünceli. Damandin Düşünmek. Damanî Kefalet. Damar Damar. Damar Üvey anne. Damarı Üvey annelik. Damezrah Müessese. Damezran Tesis etmek. Damezrandin Tesis etitrmek. Damezrin Tesis. Dan Vermek, ita. Dan Dövülmüş aşurelik buğday. Dana Kurum, müessese. Dane Sayı, tek, yalnız. Daner Müellif. Danhev Toplamak, birbirine ver¬ mek. Danhev Ağız münakaşası. Danislewan Sekene, yerli halk. Danıştgeh Karargâh. Daniştû Muhakeme. Danîn Bırakmak. Danîn Yüksek bir şeyi veya başı¬ nı indirmek. Dakirî 38 Danîn Danînî Vermek. Bırakılmış. Danînûhildan Med cezir. Danû Diş buğday (buğday bul¬ gura hazırlanırken kaynatılmış hali). Danok Buğday, nohut ve nane¬ den mamul bir kurt yemeği. Dao Kürtlerde Davut'un deyim şekli. Örtbas. Dapaçin Dapaçîn ( ) eksi işareti. Dar Sopa, odun. Dar Yeşil ağaç. Dara, Daryüs Daryus. Darabenav Dış budak ağacı. Daragwîz Ceviz ağacı. Dara hejîr Daraş Daratû Darbest Darbir Darçîn Darê İncir ağacı. Kartal. Dut ağacı. Sedye. Aslan eniği. Tarçın. Eski med hükümdarları¬ na izafe edilen bir şehir. Mardin Nusaybin arasında bir köy. - Dargeronk Sarmaşık, Dargoşt Zayıf hayvan, et tutma¬ yan insan veya hayvan. Darik Sigara çubuğu. Daristan Ormanlı. Darî Kürt kadınlarının giydikle¬ ri bir nevi üç etek. Darî Ahşap, ağaçtan yapılmış. Darpuç Mantar. Dartaş Marangoz. Dartewên Ağacın yüksek dalla¬ rını ele getirmek için kullanılan demir. Darvekirin İpe dizmek. Daryûs Dara. Das Orak. Dasadara Dasapaleyê Odun orağı. Ekin biçmeğe mah¬ sus orak. Dasik Örakcık. Dasuk Hilâl biçiminde orak (ve zayıf mahsule de denir). Davv Etek. Daw Koyun, koç kuyruğu. Dawdar Davacı. Dawenî Eteklik. Dawdê du ıııkıl Tavus kuşu. Dawido Kürtçede Davud demek¬ tir. Dawidko Kürtçede Davutcuk de¬ mektir. Dawidan İntaç, netice vermek. Davveşîn Silkinmek. Dawsek Döküntü. Daxistin İndirmek, kapamak. Daxistin Muğlak, karışık. Darxraw Acaba. Daxwe, Marxwe Yoksa. Dayik Anne. Dayin Süt annesi. Dayî Atiye, verme. Deban ,Btr nevi kılıç demiri, çe¬ lik. , ' Debeng Ahmak. Debengî Ahmaklık. Debestraw Müstakil, bağlı, bi¬ tişik. Debûqan Bir kuş tuzağı. Degale Siirt'te bir köy. Degel Şaka. Degel Alışkanlık, musallat. Deh On (10). Dehdeh Onaronar. Dehdeh Atı koğmak için hitab. Dehem Onuncu. 39 Dehik Onluk. Dehik Bir sene içinde malûm on günler. Demîngirtin Alışmak. Demûş Tatlı yapışkanlığı. Demûştî Doğuda kürtler arasın¬ Dehyek Onda bir. da yaşıyan meşhur bir çingene Dek Hile. ailesi. Dekbûz Takla. Demûş Mecazi olarak tatlı mey¬ Deklûk Olmamış, dabağathk pa¬ veler manasına. lamut. Den Küp. Dendik Çekirdek. Dekûdolab Desise, kurnazlık. Deng Ses. Del Oyun. Deng 1963 de İstanbul'da çıkan Delâl Nazlı, güzel. Kürtçe - Türkçe aylık derginin Delalê Kürtlerde kız adı. adı. Délai Nazlı. Denga denga Arasıra. Delalo Kürtlerde erkek adı. Dengbêj Solis, şarkıcı. Delav Yalak. Şarkıcılık. Delè Havdın be (argo, kadın Dengbêjî Dengbilind Yüksek. için). Dengig Bir ses. Delik Sıva, perdah. Dengjar Yanık sesli. Delikan Sıvamak. Dengkalind Tenor. Delikandin Sıvamak. Denglêkirin Seslenmek. Delikî Bu aşirete mensub, per¬ Dengşerîn Tatlı sesli. dahlı. Dengxes Hoş sesli. Delikker Sıvacı. Dengzirav İnce, tiz sesli. Deliq Hayasızlık. Dengûbas Ajans. Deliqandin Hayasızlaştırmak. Denglêkirin Seslenmek. Deliqîn Hayasız olmak. Dengûbas Ajans. Delo Erkek için haydi ulan (ar¬ Denik Küpçük. go deyim). Denik Ağaç dallarından ötülmüş Delo Hayasızlık. sepet. Delû Oyuncu, artist. Deniş Tecrübe. Dem Çağ, zaman. Denişandin Tecrübe ettirmek. Dem Kuruma, suyu çekilme. Denişkirin Tecrübe etmek Demamik Peynir süzmeğe mah¬ Dep Kolas. sus tülbent. Depik Tahta. Depsêng Geniş göğüslü adanı. Deman Götürü. Demançe Tabanca. Deq As, her hangi bir şeyde bi¬ Demandar Götürü alan adam. rinci. Deq Puan. Demanî Götürülük. Deq Döğme (iğne ile boyayı vü¬ Demankirin Götürü almak cuda hak etmek). Demîn Alışma. 40 dokunamıyan son bir kaç santi¬ Puan puan. mi. Sert arazi, sapan demiri¬ Derçik Haliç. nin işlemediği yerler. Derd. Deqilqan Siyah üzerinde beyaz Derd Kapak. puanlı Kürtlerce makbul bir ka¬ Derdanik Derek Bir yer. dın kumaşı. Derêjayî Uzunluk. Deqmirî Aciz. Dereng Geç vakit. Deqor İyi cins koyun. Geç bırakmak. Deqorî Suriye'nin Amuda nahi¬ Derengniştin Geçlik. yesinde yerleşen bir Kürt aşireti. Derengî Deqdeqî Deqel Derengî Geçlik. Derenngman Geç kalmak. Son turfan. Derabdan Parmaklıklatmak, bir Dereng mayi Derew Yalan şeyi iri iri diktirmek. Derewîn Yalancı. Derabekirin Parmakhklamak, Derewkirin Yalan îöylenı?k. bir şeyi iri iri dikmek. Dergeh Kapı, dergâh. Deran İhracat. Dergedhaha Sur, Hisar. Derankirin İhraç etmek. Dergevan Kapıcı. Deranîn Çıkarmak. Derav Sahil, su kenarı. Dergevanî Kapıcılık. Dergevanîkirin Kapıcılık yap¬ Deraw Su mecrası. mak. Derb Darb. Dergîl Çarçöpten kapı. Derbad Boynuz. Derbas Kürtlerde erkek adı. Dergîst Nişanlı. Derbasbûn Geçmek. Dergîstin Nişanlanmak. Dergûş Beşik. Derbasî Geçim. Dergûşkî İki kişinin beraber yan Derbaskirin Geçirmek. düşmesi. Derbdan Darb vurmak, ticaret¬ te parti vurmak. Derz Yar, çatlak. Derbeder Perişanlık, dağınıklık, Derizandin Çatlatmak, yarmak. Derizî Çatlak, yarık. hk. Derben Çuval ve sairenin ağzı¬ Deri Kapı. nı bağlamak için kullanılan ip. Deri Kaftan, üçetek. Derbend Kapı kapağı. Derîgirtin Kapı kapamak. Derbik Kibrit. Derîvekirin Kapı açmak. Derbik Bir atımlık barut ve sa¬ Derketin Çıkmak, zuhur etmek. ire. Derketî Çıkmış, göçmen. Koğmak. Derbûn Açılmak, yaranın veya Derkirin mayi bir deponun delinmesi, pat¬ Derling Kilot, don. Dermale Evde besiye alınan hay¬ laması. Dercaw Yerli dokuma bezlerini van. Der Kapı. Derabe Parmaklık. 41 Derya Hetimî Weştî Güney kutub denizi. Derya Hezar Hazer deniz;. Derya Hinde Hind denizi. Manş denizi. Dermanker İlaçlayan, tedavi Derya Manşe Derya Mermere Marmara denizi. eden. Derya Reş Kara deniz. Dermanxane Eczane. Derya Sipî Mawencî Ak deniz. Dernexistin Çıkarmamak. Derya Sor Kızıl deniz. Dernexûn Ters üstü. Derya Zer Sarı deniz. Dernexûnbùn Yüzüstü düşmek. Sıra (bir sıra dikişV Dernexûnkirin Yüzüstü düşür¬ Derz Derzban Çatlamak. mek. Derzî İğne. Deroze Dilenme. Derzîdank İğnelik. Derozeker Dilenci. Derzîya ber Broş, süs iğnesi. Derozekirin Dilenmek. Derzîya dirûnê Dikiş iğnesi. Derozî Dilencilik. Derzîya lêxistinê Şırınga iğnesi. Derperandin Fırlatmak. Derzîka pîrê Yabanî bir ot. Derperî Fırlayan. Derzîylo Toplu iğne. Derpeıîn Fırlamak. Desmal Mendil. Derpê Don. El. Derpîkêdîk Bir çiçek adı. (Ho¬ Dest Destan Destan. roz donu). Destar El değirmeni. Dergîl Kapak. Destar herdin El değirmeni üe Derşehr Varoş, banliyö. öğütmek. Derşo Lavabo. Derve Dış, hariç. İDestarî Yuvarlak. Dervekirin İhraç etmek. Destav Aptest. Derveyî Harici. İDestavkirin Apdest almak. Derveş Derviş. iDestavxane Abdesthane. Destavêtin Kadına tecavüz et¬ Derwêsxane Tekke. Dermalekirin Besiye almak. Derman İlâç. Dermanê germ Karabiber. Dermanfiroş Eczacı. i ! Derxistin Derxwîn Çıkarmak. Tencere Kapağı. Derya Deniz. Derya bakurîtezî Kuzey buz nizi. Derya Baltiqê Ballık buz nizi. Derya Çin Çin denizi. Derya Egê Ege denizi .i Derya Hetimî bakurî tub denizi. mek, el uzatmak. Destbelav Müsrif. Destbirak Arkadaş. de¬ Destbiraktî Arkadaşlık. Destbuhart Nazlı. Naz geçmesi de¬ Destbuhartin Destbuhartî Yabancı olmayarak. Destdan Destan. Destdirêj Uzun elli, hırsız. Hırsızhklik. Kuzey ku- Destdirêjî Destdirêjkîrin Hırsızlık etmek. 42 Destdizî Gizli el, gizli polis, ca¬ susluk. Desdizîkirin Casusluk yapmak. Destvedizîn Dikişte acemilik. Deste Herhangi bir şeyden on tane. Destek etmek. Destesir Destgah Destgiran Destek yapmak, takviye Mendil, havlu. Tezgâh. Eli ağır, kuvvetli Deşta dîyarbekrê Deşta Heranê Haran ovası. Deşta Muşe Muş ovası. Deşta Rihayê Urfa ovası. Deşta Silopya Silopi ovası. Deşta Siwêrekê Siverek ovası. Deştatu Şirvan'da bir köy. Deştik Hizan'da bir köy. Dev Deve vu¬ Diyarbekir ova¬ sı. Ağız. Deve. Devavetin Alay etmek. Develink Paça. Yer, gedik. Dest giranî Ağır ellilik, ağır ça¬ Dever Deverder Yer, yer, gedik, gedik. lışma. Devgerm Sıcak ağızlı, ateşli ko¬ Desthilanîn Karşı gelmek. nuşan. Deştik Tutamak. Devî Meşe ağaçlarının çalı halin¬ Destikkirin Sap takmak. deki vaziyeti. Dest kar El işi. Devjêberdan Bırakmak. Dest keş Eldiven. Devtêhev Ağzı açık ahmak. Destlepik Eldiven. Devlok Isıran. Destlêbuhartin Nazı geçmek. Devnizim Yavaş konuşan, sesi Destlêbuhartî Nazı geçen çıkmayan. Destlêdan El vurmak. Devpahn Mendebu, yassı ağızlı. Destlêneburtî Nazı geçmemek Devpîs Küfürbaz. Destli serdanîn El koymak. Devtiving Tüfek namlusu. Destmal Mendil. Devxar Eğik ağızlı. Destmaye Sermaye, kapital, ra- Devxwarbûn Ağız eğmek. sülmal. Devxwarî Ağız etme, muhtaç ol¬ ma. Destmêj Abdest. Destpêkirin Başlamak. Dew Ayran. Desipêne kirin Başlamamak. Dewdemeda Bu an için. Destqale Fakir. Dewkîs Kese ayranı. Deik Yağ eritilirken üste çıkar Dest vala Eli boş, yoksul. ayranlı köpük. Destûpê El ayak, güç kuvvet. Dewqandin Zamanından önce, Destur Kanunî, izin, kural. hile ile meyveyi olgunlaştırmak. Destûrî Kanunî. Dewigî Zamansız olarak geliş¬ Dest vekirî Eli açık, mert. tirilen meyva. Dest Ova. Dewil Kova. Desta beraza Baraza ovası. ran. 43 Dewlet Devlet. Dewsgirtin Yerini tutmak, izin¬ den gitmek, yerini culûs etmek. Dewrûber Etraf. Dexel Alamet, nişan, işaret. Dexil Hububat. Dexis Kıskançlık. Dexisandin Kıskandırmak. Dexistin Kıskanmak. Dexmeh Az olmuş tturfanda. Deydik Beşik salıncak. Deyekanî Aşar, 10/1. Dêra dadmeyremê Meryem Ana kilisesi. Dêra Emerê Ömer kilisesi. Dêra êwertê Aynt vert kilisesi. Dêra Mêr aqûp Mar yakup kili¬ sesi. Dêda Selhê Selhe kilisesi. Dêra Sor Kırmızı kilise. Dêra Zorê Deyrezor, Suriye'de Bir vilâyet. Dêra Zahreferanê Zahferan kili¬ sesi. Deykirin Scsclenmek, cevap ver¬ Dêrê Nusaybin'de bir köy. mek. Derka çiyaye mazî Derik ilçesi. Deyz Odun yığını. Dida Veriyordu. Dezî İplik. Dide Veriyor. Dezî Ekmeğin küflenmesi, Didize Çalışıyor. Dezu İplik. Didizî Çalışıyordu. De Anne. Didû İki (2). Dêhn Dikkat. Difin Burun. Dêhnbun Delirmek. Difne Mardin'de bir köy. Dalından Dikkat etmek. Difre Fiyaka, kibar. Dêhin Deli. Difreyî Kibarlık. '; Dehinkirin Deli etmek. Diqadiq Taktak sesi. Dêl Dişi kurt. Diqmeh İplik. Delik Dişi köpek. Dih Bohtan'da bir köy. Dêlî Üzüm asması. Dihok Irah'ta bir kaza. ' Dêm Susuz tarla. Dihokê Şirvan'da bir köy. Dêmî Kuraklık. Dijwar Sert, keskin. Dêr Kilise. Dijwar Kürtlerde erkek ismi. Deren Rahibe, kilise insanı. Dijwarbun Sert olmak. Deren Savurmak. Dijwarî Sertlik. Dêrân Harap. Dijwartir Daha sert. Dêrankirin Harap etmek. Dik Seki. Dêrandin Savurmak. Dik Divan, oturmak için sedir. Dêra Axtermanê Anterman kili¬ Dikan Dükkân. sesi (Van gölü içindeki küçük Dike Yapıyor, ediyor. bir adada kilise). Diknîn Çıkmayan leke, sabit. Dêra batê Bate kilisesi. Dil Yürek. Dilaxêw Kıtlık. Dêra Çomeru Çomera kilisesi. Dilaxivandin Mide bulandırmak. Dêra Çengeli Çengelli kilisesi. 44 Dilpesewitandin Acımak. Dilreş Fena kalpli, fesat. Dilreşî Fesatlık, düşmanlık. Dilxerab Fena kalpli. Dilxerabûn Şüphelenmek. Dilxerabi Şüphe. Dibdşûş Karışık kalpli, şüpheci. Cesur, yürekli. narkozla- Dilxurt Dilxaz Dost. Dilxazî İltimaz. Dilxwes İyi kalpli. Dileşîkirin Üzmek. Dilxwesbûn Razı olmak. Dilgîr Sevgili. Dilxweskirin İkna etmek, razı Dilhiştin Kalp kırmak. etmek. Dilhiştî Dargın. Diljar Fakir gönüllü. Dilxwesî Rıza. Dil j arî Tevazu. Dilsewatin Merhamet. Dilsewatî Merhametli. Dilketîn Aşık olmak. Dilketî Sevdalı. Dil Şikenandin Kalb kırmak. Dil şikestî Kırık kalbli, müte¬ Dillêvebûn Müştehi olmak. essir, hüzünlü. Dilkovan Aşık kalp. Dilşikestin Küskünlük, dargın¬ Dilkul Yaralı gönüllü. lık. Dilkulî Teessür. Dilvin Gönül sevgisi, Kürtlerde Dilmanî Dargınlık. kız ismi. Dilmezin Geniş yürekli, sabırlı. Dilxerab Vesveseli, kıskanç. Dilmazintî Geniş yüreklilik. Kıskançlık. Dilme İyi pişmemiş yumurta, Dilxerabi Dilxwesbûn Sevinmek, ferahla¬ çiğ. mak. Dünerm Yufka yürekli. Dilnermbûn Merhamete gelmek. Dimir - Ölüyordu. Dilaxivtî Bulantı. Dilbaz Çok bilen. Dilbî Bir cins dut. Dildan Gönül vermek. Dildar Gönül veren. Dildari Aşki. Dileş Kalp hastalığı. Dileşandin Bayıltmak, mak. Dileşî Kalp hastası. Dilnerkirin İkna etmek. Dilnermî Yumuşaklık, uysallık. Dilnizm Alçak gönüllü. Dilnizmî Alçak gönüllülük. Dilodîn Kararsız. Dilop Damla. Dilopdan Damlamak. Dilope Damlalık. Dilopî Mukadder. Dilovan Alçak gönüllü. Dilovan Dilpêsewat Kürtlerde kız ismi. Acıma. Dimri Dims Dinan Ölüyor. Pekmez. Diş. Dir Yırtık. Diran Diş. Dirandin Yırtmak. Dirankiroks Kürdan. Dirankolk Kürdan. Dirav Para. Diraxe Ekin yığını, harman. Diraxebûn Yığılmak. Diraxekirin Toplatmak, yığmak, 45 bir çok kişiyi üst üste öldür¬ mek. Diraxetî Yığınlık, lopluluk. Dirext Direk. Dirêj Uzun. Dirêjayî Uzunluk. Dirêjbûn Uzamak. Direjkirin Uzatmak. Dirêjtî Uzunluk. Direşe Biz. Direşt Biz. Diri Diken. Dirk Ahır ve ağıllarda kuruyan büyük gübre parçaları. Dirne Hayvan derisinde bir kurt ve deri tuluk olunca meydana çıkan bir delik. Dirov Alâmeti farika. Dirim Dikiş. Dirûnker Mahsul, ot gibi şeyleri biçen, terzi. Dirûtin Dikmek ve biçmek. Dirûyî Biçilmiş ot. ekin. Diş Baldız. Diwyê Sonradan. Dixwerdîn Göze almak, üşünme¬ mek. Diyar Yer, yurt. Diyarî Hediye. Diyarî çav Manzaralı, görürünüşlü. Diyarîketin Karşılaşmak. Diyarî kirin Hediye etmek. Diz Hırsız. Dizi Hırsızlık. Dizi kirin Hırsızlık yapmak. Di Gördü. Dîde Göz. Dîdeban Tarsut, yerî gözetleme kuleleri. Didebanxane Rasathane, gözetle¬ me kuleleri. Dîk Horoz. Dik Tcktek kalan başaklı mah¬ sul. Diktatör Diktatör. Ermenilerde erkek ismi. Dîlok Türkü, ağıt. Dîlokî Ağıtça. Dîlokvan Türkü söyleyen, ozan. Dîlan Düğün, piknik, şenlik. Dîlankirin Düğün dernek, alem yapmak, tertiplemek. Dîlani Düğün derneğe ait. Dilek İstek. Dînıati Mutavatm, yerli halk. Dîmen Manzara. Dîran Dîn Deli. Dînayî Delilik. Dînbûn Delirmek. Dînetî Delilik. Dîne Sevdalı kız (Kürtlerde kız ismi). Dîngeh Akıl hastahanesi. Dînkirin Delirtmek, deli etmek. Dînxane Akıl hastahanesi (Tı¬ marhane). Dîq Dîq mak. Dîsan Dîtin Dîtin Dîtin Çocuklar için (cı) deyimi. Dik dik bakmak, dona kal¬ yine. Görmek. Görgü. Bulmak. Domateslerde bir parazit. Dîtî Örülmüş, lukata. Dicle Dicle nehri (Dî kel - Bula¬ Dîw Yan, taraf. nık geldi). Dîwanxane Meclis binası. Dicle Kürtlerde erkek ismi. Dîwan Meclis. Dîbê 46 Dostluk, ahbablık. Kürtlerde erkek ismi. Doşanî Sağılmak üzere bir mev¬ Dîyan Hristiyan, isevi. simine verilen hayvanlar. Diyar Bölge, dağ. Döşek Döşek. Dîyarî Hediye. Dot Kız çocuğu. Dîyarîkirin Hediye etmek. Dotmam Amca kızı. Do (2) iki. Dotmîr Prenses, şehzade. Do Nota. Dotşah Şahkızı. Doceh Değirmen gözü. Dox Şap. Doh Dün. Doxîn Uçkur. Dohn Yağ, petrol. Doxînsist Zampara kimse, uçku¬ Dohnapêr Cehennem. ru gevşek. Dojehî Su değirmeninde suyu Doxînsil Zampara kimse, uçku¬ fırlatan dışarı çıkaran şey. ru ıslak. Dojehî Cehennemi. Dava. Dojehîr Değirmenden çıkan su. Doz Dozdar Davacı. Dol Soy, tohum. Dozker Davacı, dava eden. Dolap Dolap,, çıkrık. Dozkirin Dava eden. Dolap Gardrop. Tekrarlama. Dolap Nehirden suyu çıkaran trü- jDubare Duble Çift. bün. Hamile kadın. Dolar Dolar, Amerikan para va¬ Ducan Ducanbûn Hamile olmak. hidi birimi. Ducankirin Hamile kılmak. Dolmend Zengin. Duçar İkişer defa. Dolmendbûn Zengin olmak. Ducarî İki defa. Dolmendi Zenginlik. Dudududu İkişer, ikişer. Dolmenkirin Zenginleştirmek. Duem ikinci. Dom Çingene. Duhêl İp haline getirilmiş de:i Domê Zirkan'da bir köy. Doran Hayvanlarda kalın bağır¬ (elek vesaire için). Duhelbadan Deriyi ip halinde sak etrafında toplanan iç yağı. bükmek. Dorbidor Sıra ile, münavebe. Lime lime. Dorgirtin Etrafını çevirmek, tut¬ Duhêelduhêel Duhêlî Şerit halinde. mak. Duhêlîbûn Şerit haline gelmek. Dorgirtî Etrafı surlu. Duhêlkirin Deriyi ip şerit hali¬ Dorvekirî Etrafı açık. ne getirme. Dorvekivin Etrafını açmak, bel¬ Dujîn Dövme. lemek, çapalamak. Dujîn Kirletme, yıkanma zama¬ Dost Dost, erkek sevgili. nım geçirme. Dostayi Dostluk. Dujmin Düşman. Dostik Dost, kadın sevgili. Dîwar Dîwarker Dostî Duvar. Dos Duvarcı. | ; i 47 Dujminayî Düşmanlık. Dujminayîkirin Düşmanlık et¬ mek. Dukel İki defa kaynatılmış (Bo¬ ya ve sabun imalinde kullanılan bir deyim). Dureh Melez. Durehbûn Melez olmak, melez¬ leşmek. Durehî Melezlik. Durehkirin Melez yapmak, aşı yapmak. Duruv Şekil, nişan, benzeme. Duşem Pazartesi. Duştan Üç ayak. Dû Duman, iki. Dû Koyun, kuyruğu. Dûberan Koç kuyruğu. Dûberan Kuyruk bırakmak. Dublin İrlanda'nın baş şehri ve bir nevi pamuklu kumaş. Duçar Maruz kalmak, hedef ol¬ mak. Dûçık Kuyruk sokumu ve ar¬ mut, incir gibi meyvelerin sap¬ ları. Dûdema Gerici. Ebru Kaş. Ebrûkevan Yay kaşlı. Ebru Kevan Çekik kaşlı. Ebru Reş Kara kaşlı. Edirne Edirne vilâyetimiz. Dûdemayî Geri kalan. Dûdemayîkirin Geri bırakmak. Dûdemayîn Geri kalmak. Dûhem İkinci. Dukel Duman. Dûkelawî Dumanlı. Dûmaqesk Kırlangıç. Dupişk Akrep. Dûr Uzak. Dura Sonra. Dûrayî Uzaklık. Dûrbîn Dürbin. Durbînayî Uzağı görme, basiret¬ li olma. Dûrbûn Uzaklaşmak. Düve Sonradan. Dûremerwe Hizan'da bir köy.'. Dûrewî Gerilik. Dûrik Melodi. Dûri Uzaklık. Dûrkêmirya Mersiye. Dûrketin Uzaklaşmak. Dûrkirin Uzaklaştırmak. Dûrûnêzîk Uzaktan - yakında (uzak - yakın). Dûrva Uzaktan. Dûrvaxistin Uzaklaştırmak. Dûwan Konuşmak. Efarekirin Son mahsulü topla¬ mak. Efariyi Döküntü mahsul. Efser Subay. Efser Subay. Efare Ziraî mahsulün sonu, dö¬ Efsusu Diyarbakır Lice arasın¬ küntüsü. da eski bir şehir harabesi. 48 Eg Gri renkteki keçi cinsi. Eğer Eğer. Eğer her nebi Hiç olmasa. Egernîye Yoksa. Egît Kahraman. Egît Kürtlerde erkek ismi. Ejnu Diz. Elazgir Ağrı'nın bir ilçesi. Elatrik Elektrik. Elcarî Nümayiş. Eleq Elâzığ. Elîbarde Bulgurdan ve soğan¬ dan yapılan ekmek. Elîfbê Alfabe. Elîh Kartal. Elmas Elmas. Elmedîna Bişeri'de bir köy. Elaşkîr Eleşkirt (Ağrı'nın ka¬ zası). Elo Telefonda hitap. Kürtlerde Ali. Her şeyin en ufağı. Elwan Motké'de bir köy. Elyêçîpê Doğu Beyazıt'ta bir köy. Elyê kurda Eleşkir'de bir köy. Elo Elal Endaze Endilusî makam. Endilusî Hendese. Arap müziğinde bir Eski Endülüs, İspanya kâri işler. Engustîle Yüzük. Enirandin Kızdırmak. Enirin Kızmak. Enî Alın. Entaqya Antakya. Antalya Antalya. Enter Kahraman, yiğit, şair. Enteryê El Cezire'de bir köy. Eraf Cennet ve Cehennem ara¬ sında tasavvur edilen orta men¬ zil. Eraq Tecrübe. Erak Rakı. Erbane Def. Erd Yer, tarla. Erdi Örtü. Erdîş Van'ın bir ilçesi (Erciş). Ereb Arap. Erebane Arabu. Erebistan Arabistan. Erebî Arapça. Em Biz. Erebi Arap tarzı. Emanç Gaye. Emereş Zilan bölgesinde bir Erefat Arafat (Hicaz'da mukad¬ des bir bölge). köy. Emin Biziz. Erefat Yabanî tere otu. Emo Kürtlerde kız ismi (Emine Erefe Dinî bayramlarda bir gün demektir). önce. Empirme Empirme. Eretanu buçuk Kars'ın A>"alık il¬ F.mrika Amerika. çesinde bir köy. Eınrîkayî Amerikalı, Amcrikan- Eretana Mezin Kars'ın Aralık il¬ vari. çesinde bir köy. Emro Bugün. Erez Aras nehri. Encümen Meclis. Ere Evet. Endam Uzuv. Erêkirin Kabul etmek, anlaşmak. Endeko Kokulu bir nevi yonca. Ernoq Batak. Endilûsê Endlüs. Ernoqtî Çamurî bal. 49 Erinandin Sinirlendirmek. Erinin Sinirlenmek. Ern Sinir. Erqairq Sulu bir şeyi lok lok Evan Evdal Evdal Bunlar. Perişan, derviş. Kürtlerde erkek ismi. Evênha Şunlar. Evi Bunu. Evîn Aşk. Evînî Aşkî. Evqas Bu kadar. Ewrazî Yokuş. Ewa Onlar. Erzanbûn Ucuzlamak. Ewabûn Böyle olmak. Erzanî Ucuzluk. Ewan Onlar (fesat müsrif). Erzankirin Ucuzlatmak. Eware Avare. Erzen Çene kısmı. Ewasgol Alabalığı ile meşhur. Erzo Kürdlerde kız ismi. Ağrı civarında bir köy. Eşît Ekmeği yağda kavurup üs¬ O zaman. tüne pekmez dökerek yapılan Ewcar Ewêku O ki. tatlı. Geç kalmak. Eskîf Mardin'de tarihî bir na¬ Ewiqîn Ewiqandin Geç bırakmak, gecik hiye. tirmek. Eskudar Kürd kadınlarının bir Ewjî Oda. nevi başlığı. Ewka O kadar. Esmer Esmer. Ewqas O kadar. Esmerbûn Esmerleşmek. Ewkê O şey (Muennes için). Esmere Kürdlerde kız ismi. Ewr Bulut. Esmeri Esmerlik. Ewrav Yağış, bulutlu, sulu bu¬ Espenaq İspanak. lut. Esmerkirin Esmerleştirmek. Ewravî Yağışlı hava. Eseh Ciddî, hakikat. Ewta Kim o? Eseh Mutlaka, muhakkak. Axçan Muş'ta bir köy. Esta Şimdi. Exlemur Ihlamur. Ester Yıldız. Exte İdiş edilmiş at (gevşek ve Estûri Kalınlık. içmek. Erwaz Tepecik, Tümsek. Erwêz Şirvan'da bir köy. Erwîst Bir nevi çalı, makî. Erzan Ucuz. Eşvekt Mağara. Eşkere Açık, aleni. Eşkerebûn Meydana çıkmak. Eşkerekirin Meydana çıkarmak. Etif Ufak üzüm salkımı. Ether Eter. Etles Atlas. Etûn Kireç ocağı. Ev Bu hantal erkeklere denir). Exterme Harp ganaimi, harpte ele geçen eşyalar. Extê Diyarbakır yakınında bu köy. Extî Bu köyden bir adam. Eyar Deri. Eyarkirin Ayar etmek. Eyarşîr Küçük tulum. F: 4 50 Ésê Eyd Bayram. Eywan Salon. Ez Ben. Ezbenî Efendim. Ezim Ezîtî Ezman Eznıanî Benim. Benlik, egoizm, enaniyet. Gök. Göksel, semavî. Ez-û tu Ben ve sen. Kabile, taife. Êlek Yelek. Êlim Kürtlerde erkek ismi. Ëm Yem. Emdan Yem vermek. Ème Bizimki. Èmin Benimki. Émkirin Yem vermek. Èmker Yem veren (Tavlacı, hay¬ È1 van bakıcısı). Eriş Hücum, akın. Erîşdan Hücum etmek. Erîşî Hücumî. Erîşkirin Hücum etmek. Érgan Bekâr. Fal Fanêre Fal. İç fanile, trikotaj, pa¬ Mardin'in Kercüş kazasında bir köy. Êsik Kemik. Éstilê Mardin'in bir köyü. Estir Göz yaşı, damla. Èsturayî Kalınlık. Eş Salgın hastalık. Eş Ağrı, sancı. Eşandin Acıtmak. Eşdan Ağrı vermek, eziyet mek, sancı vermek. et¬ Eşi Hastalıklı kimse. Eşyayî Hastalıklı ağırmış, incin¬ miş. Ëvar Akşam. Êvarê Akşamleyin. Êvarî Akşama. Êvarkî Akşam üzeri. Ête Senin. Êwerî Şey. Êzik Van - Ağrı arasında bir _ köy. Ézing Odun. Ezingî Odundan, ahşap. Ezîdî Yezdanî, zerdüştü Kürdler. Faşist Faşisti Fato Faşist. Faşizm. Kürtlerde Fatma demek¬ tir. Fatore Fatura. Manifatura. '.ris Kürtlerde erkek adı, İran'¬ Fatore Fayton At arabası, payton. ın bir kolu. Fedî Haya, ar. Farisî Farsça. Fedîbûn Utanma. F;îs Fas. Fedîkirin Utanmak. Fason Yünlü kumaş. zen. Fanêre Fargon Hırka. Vagon. ! 51 Fedîkok Utangaç. Felat Kurtuluş, Fırat nehrinin bir adı, kopup gelme. Felat Kürtlerde erkek adı. Felek Felek. Feleneng Danimarka, Fek-meng, bir nevi elmas ve kadife. Felît Kürtlerde erkek adı, azade. Fenîke Antalya'nın bir ilçesi, Fe¬ nike. Fenîki Fenikyeli, Fenikye işi. Fenîkistan Fenikya (bugünkü Lübnan). Feq Aktif, faal. Fermû Buyrun. Ferso Kürtlerde kız ismi. Ferûc Piliç. Ferzende Kürtlerde kız ismi. Fes Kürtlerde kız ismi. Fes Fes. Fesla Kürtlerde bir kız ismi. Fetiq Çözüm. Fetîqandin Çözmek, sökmek. Fewtandin Geçirmek. Feylî İran ve Irakta büyük bir Fermandar Amir, hükümdar. Fermandarî Hükümdarlık Fermanî Kanunî, resmî. Filistin Filistini Kürd taifesi. Fêl Hile, desise. Fêlbazî Hilebaz. Hilelik. Feq İdiş edilmemiş boğa, dana Fêlbûn Fêris Kahraman. v.s. Fihêt Ar. Fer Tek. Fihêtî Utanma. Ferawn Firaun. Fere Süs. Fihêtkirin Utanmak, ar etmek. Fik Burkulma (Ayırma). Fere Temaşa. Ferd Büyük çuval. Fikandin Burkutmak, ayrılmak, doğurmak. Fransa Fransa. Ferensawî Fransız, Fransızca. Fikbûn Kurtulmak, ayrılmak, do¬ ğurmak. Ferfûr Fayans, porselen. Feffûr Porselenden mamul. Fikkirin Ayırmak, ortalıkta orta Ferhad Kürtlerde erkek adı. malı taksim etmek. Ferha Kürtlerde kız adı. Fikro Kürtlerde kız ismi. Ferheng Lügat. Fiilah Hıristiyan. Ferhengî Lügati. Filage Küçük kayık. Filankes Filanca kimse (erkek Ferho Kürtlerde erkek adı. Fericandin Seyrettirmek. için). Ferman Kanun. Filankesê Filanca kimse (kadın Fermanber Ovalamak. için). Fermaber Emir, kanun, kürtler¬ Filibe Yugoslavya'da bir şehir. de erkek adı. Filipin Filipin. Filîpîne Filipinli. Fermaberî Memur. Fermeson Fermesonî Farmason. Farmasonluk. Fincan Fince Findik İsrael, (İsrail). İsrailli. Fincan. Kürtlerde kız ismi. Mum. 52 Fingfing Finge fing. Fir Yudum, uçuş. Fihêtkirin Utanmak, ar etmek. Fik Burkulma (Ayırma). Fikandin Burkutmak. Fikbün Kurtulmak, ayrılmak, doğurmak. Fikkirin Ayırmak, ortalıkta or¬ tak malı taksim etmek. Frandin Uçurtmak. Fransa Fransa. Findik Döküntü. Firdik Firoke Uçak. Firoş Satış. Firoştin Satmak. Firşik Peynir mayası ve doğan yavruya verilen süt. Firşikkirin Doğan yavruya ilk sütü vermek. Firt Hile. Firtkirin Hile etmek. Firfûfêl Dolandıncılık. Firtunek tına. Palavracı, hilebaz, fır¬ Ayran, süt, pekmez, gibi Fis Yel, osuruk. şeylere papara. Fisegür Bir nevi zehirli mantar. Firdok Gevrek, ufalanan. Fişek Osuruklu, fesat, iki yüzlü Fireh Geniş. kimse. Firehbûn Genişlemek. Fiseki Fesatlık, iki yüzlülük. Firehî Genişlik. , Fisik Kuş ve kümes hayvanları¬ Firehî Bolluk, kıtlık olmıyan za¬ nın cinsî münasebeti. manlar. Fistoq Koskoca hayvan. Firehkirin Genişletmek. Fitîl Fitil, iplik yapmağa hazır¬ Firehwani Genişliğine. latılmış pamuk yün vesaire. Firez Uzun tüylü bir nevi ka¬ Fistoq Koskoca hayvan. dife. Fitîl Fitil, iplik yapmağa hazır¬ Firêzdan Ayrık otu. latılmış pamuk yün vesaire. Fireze Ekin biçildikten sonraki Fitlandin Dolaştırmak. yer. Fikandin Islık çalmak. Firfirok Uçurtma. Fîl Fil. Firidandin Ufaltmak. Firik Bir yudum. Fiqarosk Bir çeşit mantar. Firik Olmamış taze mevve ve Fino Fino, küçük süs köpeği. mahsul, irmik. Fîşek Mermi. Firik Uçmak. Fişkan! Kuş sapanı. Firk Seyrek. Fit Kocaman iri yarı (Islık). Firk Kramp. Fîtrîte Koskocaman. Firkandin Ovalamak. Fîqerosk Bir çeşit mantar. Firkbûn Seyrekleşmek. Fote Çarşaf, ferace. Firkkirin Seyrekleştirmek. Fûntan Metih. Firnik Yalak. Furtandin Meth ettirmek. Firnikê Dicle üzerinde bir mevki. Fûrker Meth eden. Firokcih Hava alanı. Fûrtin Methetmek. 53 Gana Gana (Afrika'da bir ülke). Öküz. Gander Fahişe, orospu. Bir Kürt aşireti. Yabanî bir çiçek, çiğ¬ Gabari Bu aşirete mensup kim¬ Gangilok dem. se. Gap İmece. Gabelek Alacalı bir kuş. Gabelekê sersor Bu kuşun erkeği. Gapeçênk Bir yabanî ot. Sığır sürüsü. Bebelekê serres Bu kuşun dişisi. Garan Gabetilî Sığırlarda yorulmuş Ganing Harman dövülürken Ga Gabara öküz, biçare kimse. öküzlerin pisliğini almak için kullanılan kap. Gabınesk Sığırlarda boyun altın¬ da olan bir hastalık. Garis Darı. Gacil Sığır palanı. Garisêxabûrî Habur'da yetiştiri¬ Gaçêrin Öküz bakıcı, sığırtmaç, len bir çeşit darı. uzun kuyruklu bir kuş. Garisê Sipî Ak darı. Gadan İneği çiftleştirmek. Garisê stanbolî Mısır darısı Gadâr Sığır merası. Garisê Zer Sarı darı, cin darısı. Gadêrî iki kulplu bir kap. :Garisî Darıdan. Gadiz Öküz hırsızı. Garisok Darıdan yapılan bir ne¬ Gaêbindorê Harman öğütmede vi pilâv, yabanî darı. dip öküzü. Garnîgah Yabanî bir ot. Gaêstunê Göçebelerde göç esna¬ Gasin Sapan demiri. sında en ağır yük taşıyan öküz. Gaşeberd Dağ kayası, büyük Gagaûs Hıristiyan Türkler. kaya. Gagole Emekliye rek yürümek. Adım. Gakovî Yabanî öküz, dağ öküzü. Gav Gav Lah?a, an. Gahiştin Yetişmek. Gavan Sığırtmaç. Galgal Söz, lâf. Gavdan Adımlamak. Galgal gotin Söz söyleme. Gavik Adımcık, kısa zamanda. Galgalkirin Söz etmek. Gavkadin Demin. Galûf Bir ot. Gavkirin Adımlamak. Galûm İri yarı, topuz. Gawesta Öküzü yorulmuş mana¬ Gamarî Pejmürde. Gamasî Mitelojik bir öküz. Gameş Manda. Gamil Omuzlamak. Gan Cinsî münasebet. sına, Diyarbakır'da bir kurt ifesi. Gawir Kâfir. Gawîr Öküzce. ta¬ 54 Gawîyanî Öküzden, sığırdan ma¬ mul. Gaz Arşın. Gaz Petrol. Gazin Sitem. Gazinî Siiemkârî Gazinkirin Sitem etmek. Gazinok Sitem eden, sitemkâr. Gazî Çağrı. Gazîkirin Çağırmak. Gazîz İncir kurdu. Gebir Paçavra, örtü. Gebardin Sarmalamak. Gebirîn Sarılmak, örtünmek. Gebirtî Sarılı, örtülü. Gebîse Bir çeşit kürd yemeği. Gebr Paşavra. Gedeh Erkek çocuk, mahdum. Gedek Malak. Gef Hile, desise, korkutma, teh¬ dit. Geft Kızgınlık, kin. Geftugo Dedikodu. Geh Bazen. Geh Yabanî hayvan yuvası, in. Geh Parmak mafsalı. Gej Açık, şen. Gejn Bayram. Gejna buçuk Şeker bayram.. Gejna bûn Milâdî bayram, r.oel. Gejna Hêksor Paskalya. Gejna mezin Kurban bayramı. Gejna Nevrozê Nevruz bayramı. Gejnî Bayramlık. Gel Beraber. Gel Millet. Gelac Fesat. Gelacî Fesatlık, fitne. Gelacîkirin Fesatlık yapmak. Gelawêj Temmuz. Gelaz Erik. Gele Çoğul, cemi. Gelek Çok. Gelek Fazla. Gelektî Çokluk. Gelemş Karışıklık. Gelemşe Karışmış işler, eşyalar. Gelendor Cudi dağı arkasında bir köy ve bir yabanî ot. Geleş Karışıklık. Gelî Ey. Gelî Geniş vadi. Gelibolu Gelibolu. Gellê Hıristiyan Kürtlerinde er¬ kek adı. Gelmişandin Karıştırmak. Gelmişin Karışmak. Gelo Acaba. Gelo ????? Gelt Kürd kilimi. Gelte Şakalaşmak, boğuşmak. Gelte kirin -Şakalaşmak, boğuş¬ mak. Gelwaz Çok soğuk, zemherir. Gelwaz Dizi, üzüm, bademden yapılan sucuk. Gelyê zîla Hakkari, Şemdinli ve Beytuşşebaba kadar yayılmış bir Kürt aşireti. Gem Gem. Gemar Kir. Gemar Dabak. Gemarî Kirli. Gemaribûn Kirlenmek. Gemarîkirin Kirletmek. Gembol Erkek köpek. Geme Oyun. Gemkirin Gemlemek. Gemor Acımsı. Gemor Bir çeşit yabanî elma. Gemş Avuç. Gen Kene. 55 Genim Buğday. rGermok Tam zamanı. Firavn buğday. Germijan Kışlık, şitaiye. Genime Floransa Floransa buğ¬ Germişk Siil. day. Germkirhı Isıtmak. Genimê Gewre Boz buğday. Ger Seyahat. Genime Herama Herema buğday. Ger Dilenme. Genimê Perereş Karaklııç buğ¬ Gerrandin Seyahat ettirmek. day. Gerrin Seyahat etmek. Genimê Rûtik Kılçıksız Duğday. Gerrok Seyyah dilencisi. Genimê Qentrî Kantari buğday. Gerska stû Boyun halkası. Genime Sorgul Kırmızı buğday. Gerû Boğaz, gırtlak. Genime Soruk Kırmızı buğday. Gers Sepet. Genimê Şamî Mısır darısı. Gerzel Ağaç dallarından yapıl¬ Genimi Buğdaydan mamul. mış büyükçe sepet. Genimok Yabanî buğday. Gerzik Halka. Geni Fesat kimse. Geş Açık, şen. Genîbûn Kokmak. Geşbûn Açılmak, şen olmak. Genîkirin Kokutmak. Geşkirin Açmak, şenlendirmek. Genîn feaffün. Geşt Pay, hisse (hediye) ikram Genûş Cicri, hasis. hissesi. Gep Lokma. Gever Van'da bir ilçe. Gepe Aort. Gever Dağınık, taranmamış saç. Gepek Bir lokma azıcık. Gevez Eşinme. Ger Seyr. Gevizandin Eşindirmek. Ger Eyer. Cevizin Eşinmek. Ger Devir. Gevz Eşinme. Geran Seyahat etmek. Gevzek Eşinme yeri. Geren Gezmek, tenezzüh. Gew Yeşil, ham, olmamış. Geran Aramak. Gewende Aktör, artist. Gerandin Gezdirmek. Gewende Hafif kadın. Gerdebil Hortum. Gewezê Kürtlerde kadın ismi. Gerden Gerdan. Gewr Beyaz ten. Gerdenî Gerdanlık. Gevvr Boz renk. Gerke Karınca (Küçük cins ka¬ Gewrayî Kara parçası. rınca). Gewrbûn Beyazlaşmak. Germ Sıcak. Gewre Büyük. Germaniya Almanya. Gewre Bir çeşit üzüm, bir çeşit Germayetî Sıcaklık. buğday. Germav Ilıca, kaplıca. Gewrê Kürdlerde kadın ismi. Genimê Firawnî Germbûn Bermayî Isınmak. Sıcaklık. saç kıran. Gewrik Bir çeşit saç hastalığı. 56 Gewrik Şafak aydınlığı, (yabanî bir ot). Gewrik Boz, kansız, çiğ, beyaz. Gewrî Boğaz. Gewrîkê Hıristiyan Kürtlerde er¬ kek ismi. Gewrkirin Beyazlaştırmak. Gez Isırma. Gez Bir cins ağaç. Gezgezk Isırgan otu. Gezik Süpürge. Gezî Süpürge. Gezî Arşın, uzunluk ölçüsü. Gezkirin Isırmak. Gezo Kudret helvası. Geztin Isırmak. Gêj Sersem. Gêjayî Sersemlik. Gêjbûn Sersemleşmek. Gêjik Sersem kimse. Gêjkirin Sersemleştirmek, ba¬ yıltmak. Gêr Yan meyilli arazi. Ger Düşme, devrilme. Gêr Yan düşme. Gêrbûn Devrilmek. Gere Harman dövme. Gerekirin Harman etmek. Gârik Küçük karınca. Gêrkirin Yuvarlatmak. Gêsin Sapan demiri, pulluk. Getir Baldır. Gêt Dünya. Gêtî Dünyayı acunsal. Gezer Havuç. Gi Şayet. Gidi Yahu (Erkek için). Gidine Yahu (Kadın için). Gidîno Yahu. Gidîş Tarlada biçilen mahsul yı¬ ğını (sap olarak). ı i Gidişi Yığın olarak. Gidîşkirin Yığın .olmak. Gido Çocuk dilinde köpek. Gift Laf. Gihan Olgunlaşmak, yetişmek. Gihandin Yetiştirmek, vasıl et¬ mek, olgunlaştırmak. Giheştin Yetişmek. Giheştî Yetişkin. Gihin Yetişme, ilerleme, tek⬠mül. Gij Dağınık. Gij Kabarma, karşı gelme. Gij Rakip, cephe. Gijbûn Dağılmak. Gijgij Gidip gelme, lüzumsuz do¬ laşmak. Gijîtî Dağınıklık. Gijole Darmadağın. Gijomijo Karmakarışık. Gil Çamur. Gilore Kaim, sapa, çap. Gilav Necis, haram, murdar. Gilaw Haram, necis, murdar. Gilyeî Şikâyet. Gilgil Dan. Gilik Kiritaryas. Gilîh Şikâyet. Gilîhkirin Şikâyet etmek. Gilok Yumak. Gilolî Yuvarlak, topak. Gilolîbun Yumak olmak. Gilolikirin Yuvarlatmak. Gilaxe Palaz. Giloxebûn Palazlanmak. Giloxekirin Palazlatmak. Gimgimok Kertenkele, Laza. Gimgimoka avî Timsah. Gingirandin Yuvarlatmak. Gindirîn Yuvarlanmak. Gindor Loğ, silindir. 57 Girêkakor Kör düğüm. Girêkaxirboqî İlmikleyerek dü¬ konuşan ğümlemek. kimse. Girêlêdan Düğümlemek. Gir Tepe. Girêmîra Cizre bölgesinde bir köy. Gir İllet, kaşıntı, uyuz. Gir Kızgınlık. Gireş Uyuz hastalığı, kellik il¬ leti. Giran Ağır. Giran Pahalı. Girêz Salya. Giran Ağırbaşlılık. Girgirk Keten tohumu. Giranbûn Ağırlaşmak, pahalılaş- Girik Höyük. tırmak. Giring Mühim, ehemmiyetli. Giranî Ağııiılık, sıklet, pahalılık, Girî Ağlama. kıtlık. Girin Ağlamak. Giranî Kürtlerde bir oyun tarzı. Girkêamu Silopi ilçesinin eski Girankêrî Muktedir, pahalılaştıadı. ran. Girme Gök gürültüsü. Girankirin Ağırlaştırmak, paha¬ Girnewas Nusaybin'in yanında lılaştırarak, kıtlık yapmak. bir höyük (Çin padişahlarının bu¬ Girar Yemek. rada oturduğuna halk inandırılGirar Pilâv. mıştır). Girav Van civarında büyük bir Girnaz Haşin, sert, kaba, şey. Kürt aşireti, bulanık. Giroşk Tıkaç. Giraw Rehin. Girover Yuvarlak. Girawdan Rehin vermek. Giroverî Kürrevî. Girawî Rehin olmak. Giroverkirin Yuvarlatmak. Gird Kaim, yuvarlak. Gir agir Gürleme. Girda Mezopotamya'da bir Kürt Girav Ada, çeltik değirmeni. aşireti. Girrik Bulanık. Girdav Ada. Girrikkirin Bulandırmak. Girde Çoğul, cemi. Girs İri. Girdê Baş parmak. Girsbûn İrileşmek. Girdikan Bir Kürt aşireti. Girsitî İrilik. Girskirin İrileştirmek. Girdikî Bir çeşit ip örmesi. Gire Düğüm. Girş Direk. Girt Kaba, iri. Girev Grev. Girtin Tutmak, tevkif etmek. Gireker Grevci. Girtin Örtmek, açık bir yeri ka¬ Gindayî Bağlı. patmak. Girêk Düğüm. Girêk Ağaçta budak. Gintî Mevkuf. Girtinser Baskın yapmak. Girêk Vücutta çıkan ur. Gindor Gindorek Ginginok Kavun. Yuvarlanan. Burundan 58 Girûxane Mezbaha. Girwandin Derisini yüzmek. Girz Tomruk, iri odun. Giştî Hepsi, umumî, genel. Givar Cana yakın. Givark Cana yakın olan. Givaştin Sıkmak. Givişk Sıkkım. Giviştî Sıkılmış olan . Gizîr Bekçi, polis, muhafız. Gîna Gine. Gîr Tutan, zapt eden. Gîrfan Cep. Gîrît Girit adası. Gîrin Sapan demiri, pulluk. Gîsk İki yaşında keçi. Gîştî Genel. Gîştin Olgunluk. Gît Meşum, soğuk günler. Gîtik Bacak. Gîya Ot. Gîyan Ruh. Gîyanewerî Ruhani. Gîyanewerî Ruhani. Go Top. Go Kürre. Goce Çolak. Gogerîn Bir böcek. Gogird Kükürt. Gombûn Muamma olmak. Gomkirin Kaybetmek, yok et¬ mek, saklamak. Gomaçima Zîlan'da bir yayla ve bir köy. Gomik Büyük ve küçük Ağrı arasında bir köy. Gon Kan. Gon Fale gelme, isteğe gelme. Gonxwarin Hayvanlarda gebe kalanı. Gonca Konca. Gondeş Bohtan'da bir köy. Gopal Gor Gor Goran Goran adı. Baston. Merzar, nazaran, kıyasan. Kıyas. Alçak insan, rezil. Meşhur bir Kürt şairinin Goran Irak'ta bir Kürt aşireti ve o aşiretin yerleştiği bölge. Goranî Şarkı. Göre Çorap. Göre Ona göre. Goristan Mezarlık. Gorî Kurban hayrın. Goribûn Kurban olma. Gorîkirin Kurban etmek. Gorîn Değiştirmek, tercüme et¬ Gok Top. mek. Gol Guvan, su birikintisi, damga, Gorin Tahrif etmek, mübadele kumaşta puan. etmek. Gol Göl. Gorînewe Mübadele. Gole Gök gürültüsü. Gorran Değişmek. Golë Mardin'in Ömeryan bölge¬ Gorrîn Değiştirmek. sinde üzümü ile meşhur güzel bir Gospe Arıza. köy. Goştî Salamura et. Golik Buzağı. Goşe Köşe. Golkirin Mayi şeyleri biriktir¬ Goşt Et. mek, baraj lamak, göl yapmak. Goştî Etten yapılan yemekler. Gom Sır, muamma. Goşe Köşe. 59 Guher Hayvanların açık hava barınağı. Guherandin Değiştirmek. Guhêskirin Naklettirmek. Goşt Et. Goştpere Etlik hayvan. Gotgot Çok söylemek, dırdır. Gotar Şarkı. Gotarbêj Şarkıcı, hanende, ha¬ tip. Gotin Söz, söylenti. Gotî Ata sözü. Gotik Almanya'da, Almanvarî bir sanat Güneştin Nakletme, gelini baba evinden damat evine götürmek. Guhêz Nakil. Guhêzer Nakliyeci. Guhêzî Nakliye. Guhîşk Vücuttaki vetireler. yazısı. Guhişka Nusaybin'in Dala kö¬ Gov Ağıl. yünde bir Kürt kabilesi. Govend Sirk halayı, oyun. Govendanîn Halay kurmak, ter¬ Guhîş Hezeran. tip etmek. Guhmiç Dik kulaklı. Uyanık hay¬ Govendker Halayda en iyi oyna¬ van. yan oyuncu. Guhnedan Dinlememe. Guhnêr Koyun ve keçinin birleş¬ Govendkirin Oynatmak. Govkirin Hayvanları ağıla almak. me mevsimi. Goyane Kurrivi. Guhuk Kulakçıl, köşe. Goyî Kürevi. Gul Gül. Goyîn Bedbaht, mesut olmavan. Gulaber beroj Ay çiçeği, güne ba¬ Göze Su testisi. kan. Gozing Ayak bileğindeki kaba¬ Gulagenim Buğday başağı. rık, kemik ayak cevizi. Gulamilqa Sarmaşık gülü. Gucîle Köpek yavrusu (enik). Gulan Mayıs ayı. Guh Kulak. Gulapêçenber Asma gülü. Gulav Gül suyu. Guhan Hayvan memesi. Gulavdun Kürtlerde erkek ismi. Guhar Küpe. Gulçîçek Bir nevi kadife çiçeği. Guharkirin Küpelemek. Gulçin Gül toplayan, Kürtlerde Guhdan Dinlemek. kız ismi. Guhdan İtaat etmek. Guhdar Dinleyici. Guldan Gül suyunun kabı. Guhderz Kürt tarihinde çok mü¬ Gulê Kürtlerde kız ismi. him bir kahraman. Gulîk Püskül. Kercüş'te bir köy. Guhdêran Kulak vermek, kulak Gulika Gülistan Gül bahçesi, kızlarda kabartmak. isim. Guhdîk Hassas, çabuk duyan, ho¬ Gulistanê Gül bahçesi, kızlarda roz kulaklı. isim. Guher Hafif meyilli arazi. Gulî Sac örgüsü. Guher Mübadele. ! 60 Gulîk Eski Kürtçede cüzzam has¬ talığı. Gulîzer Zilan deresinde bir yayla. Gulkê Gül adlı küçük kızları ça¬ ğırma. Gulnaz Kürtlerde kız ismi. Gulp Yudum. Gulo Kürtlerde erkek adı. Gulşîlav Yabanî gül. Gumegum Gümbürtü. Gumgum Uğultu. Gumrıık Gümrük. Gums Hamur, çamur gibi şeyle¬ Gurcî Bu aşirete mensup kimse. Gurcî Gürcü. Gürcistan Gürcüstan. Gurçik Böbrek. Gurçik Lop, parça. Gurçik gurçik Lop lop. Gurçikî Lopımsi. Gurçîle Böbrek. Gurg Kurt. Gurgure Palavracı, yalancı. Gurî Kel, uyuz. Gurîbûn Kel olmak. ri yoğurup koparma. Gurîkirin Kelleştirmek. Gumsandin Hamur, çamur gibi Gürz Buket, demet. şeyleri yoğurup koparmak. Gürz Topuz. Gun Yumurtalık (taşak). Gürz Topluluk. Gund Köy. Yüzük. Gıındik Kürdistan'da bir cok köy Gustêr Gustîlk Yüzük. adı. Gutil Toplu. Gundî Köylü. Gutlik Topluluk. Gundîtî Köylülük, komşuluk. Guvaştin Sıkmak. Guneh Günah. Guvişandin Sıkıştırmak. Gunehî Günahlıhk. Guvişk Sıkım. Gunehker Günahkâr. Guweske Kulak. Gunehkirin Günah işlemek. Guwîriz Yabanî bir ot. Gunek Fıtık. Guwîzan Ustura. Gunekî Fıtık olan. Gû İnsan pisliği (bok). Gunekîbun Fıtık olmak. Gûkirin Pislemek. Gunekîrin Fıtık etmek. Şüphe. Gunkavirk Yenen yabanî bir ot. Guman Tahmini. Gıınpisîk Yenen yabanî bir ot. Gûmanî Gûmanî Şüphece. Gur Kur!. Gûmankirin Tahmin etmek. Gur Alev alev yanma. Gûtar Haber. Gur Uçuşta hamil. Yabanî bir ot. Gurandin Hayvanı kesmek, yüz¬ Guweni Gwîriz Yabanî bir ot. mek. Ustura. Gurc Güzel kızlarıyle bilinen bir Gwîzan Gyetir Baldır. Kürt aşireti. olan 61 H Ha Çağrıya «Ne var?» manasın¬ da cevap. Ha Bura. Hac Hac. Hacî Hac. Hacî Hicazkârî, Hicaz işi. Hacî Leqleq Leylek. Hafir Çapur. Hal Veba hastalığı. Halareş Taun hastalığı. Halet Kara sapan. Haleti Kara sapan işi. Haletker Kara sapancı. Hali Vebalı. Halo Böyle. Har Kudurma. Har Fırın, tandır gibi ateşli yer¬ lerin çok sıcak oluşu. Harbûn Kudurmak. Haşhaş Haşhaş. Haştî Barışkmhk. Haşkirin Barıştırmak. Haşuşe Civar. Hat Geldi. Hat Bereketli. Ha tin Gelir, varidat. Hatin Gelmek, Hatinî Geliri, varidatı. Hatûçûn Gelir gider. Havi Deüce. Havîn Ya:; mevsimi. Havini Yazlık. Havînok Yazlıkçı. Haw Sükûnet. Hawar Çağın, feryat. Hawar Suriye'de uzun Kürtçe intişar eden bir mecmua. Hawnîstmam Vatanî. Hawran Pelerin. Hawran Mezopotamya'da bir ova. Hawta Misal. Heban Dabahlanmış kuru zahire tulumu. Hebank Debahlanmış kuru zahi¬ re tulumunun küçüğü. Hebî Kendir bitkisinin sapı. Hechecîk Kırlangıç. Hefrîd Dev. Heçê Kim ki. Heçî Yük ipinin ucunda tkaılan odundan parça. Hefkwîk Hamur açarken kullanı¬ lan un. Hefsar Yular. Hefsed Yediyüz. Hefşî Ağıl. Heft Yedi. Hefthezar Yedibin. Hefte Hafta. Heftem Yedinci. Heftê Yetmiş. Heftêm Yetmişinci. Heftik Meyvelerin sona kalan ufak tef ekleri. Heftok Taşla oynanan bir oyun. beştaş. zaman Hej Çalı, sallama. Hejandin Sallamak. Hejdeh Onsekiz. Hejekirin Sevmek. 62 Henek Heng Hengav Hejhejok Titreyen bir kimse. Hejik Funda. Hejik Çok ihtiyarlık hali. Hejîn Sallanmak. Hejîr İncir. Hejmar Sayı. Hejmar Rakam. Hejmarî Sayım. Hejmartin Saymak. Hejmartin Rakamlamak. Hek Eğer, şayet, «Şart edatı.» Heke Eğer ki. Helamet Nezle, anjin. Helar Alev. Helbest Şiir. Helbestî Nazım tarzı. Helbet Elbet, tabiî. Helbijrav Seçilmiş. Helçûn Feveran, taşmak. Hele Yanlışlık, hata, kusur. Helewer Şamatacı, zevzek. Heliz Hayvanlara yem olan bir ! Şaka. Bal arısı. Adım. Varlık. Henîn Heqdan Bir kimsenin arkasından aleyhinde bulunma. Heqdanî Sitemkâr. Her Her. Herbilandin Dolandırmak. Herbilî Dolanmış. Herbilîn Dolanmak. Herçî Olmayan, olmassa. Herdem Her zaman. Herdem civan Daima yeşil olan bir çeşit sarmaşık. Herder Heryer. Herê Evet. Herêkirin Muvafakat etmek, ica¬ bet etmek. Heridan Heridîn Öğütme. Öğütmek. Herij Helme, papa. Herijandin Helmeleştirmek, çok pişirmek. Helmijîn Teneffüs, solunum. Herijîn Çok pişmek. Helsan Kalkmak. Herik Akıntı, cereyan. Helsanî Kakmacılık. Herikandin Akıtmak. Helûçe Kiraz. Herikin Akmak. Helwasîn Asmak. Hermel Tütsü otu. Hember Rakip, karşıt. Hemdiz Ulak bir cins eşek. Hernebû Hiç olmazsa. Hemî Hepsi. Herrik Akıntı. riemî Hepsini. Herrik Cereyan. Hemîsan Tekrar, yine. Hersew Her akşam. Heml Muaşeret. Herwek Aynen. Hemo Kürtçede Hamit demektir. Hesan Kolay. Hemûçik Cümleten. Hesan Biley taşı. Henzhemzk Su deposu. Hesan Bilemek. Hemzik -- Karındaş. Hesankirin Kolaylaştırmak. licnase \efes. Helmijandin Teneffüs ettirmek. î'endcf Tümsek. Hesarê Mardin'in Gercüş kaza¬ ilendi Kadar. sında bir köy. ot. 63 Van, Ağrı çevresinde yaşıyan bir Kürt aşireti. Hesenî Hesenan aşiretine men¬ sup kimse. Hesenî Çavuş üzümüne benzeyen bir cins üzüm. Heseno Kürtçedeki Hasaıı'ın de¬ yimi. Hesin Demir. Hesincaw Silâh. Hesinî Demirden. Hesîl Hasır. Hesenan Hesîl Asil Heshêsûk Yabanî keçi boynuzu. Hesk Ağaçtan kepçe. Heskîfê Mardin'de Dicle üzerinde meşhur Hasan Keyf kalesinin es¬ ki adı Eyyubilerden kalma. Hespêhesinî Bisiklet. Hest His, duygu. Hesp At. Heste Çakmak taşına vurulup ateş elde edilen çelik parçası. Hestî Kemik. Hestîf Tandırda kullanılan ek¬ mek küreği. Hestyê birci Tibi'a kemiği, kaval kemiği. Heş Bulunması güç olan şey. Heşt behişt Tebriz'de meşhur se¬ kiz bahçe, İdris-î Bitlis'i'nin Os¬ manlı tarihinin adı. Heşt Sekiz. Heştem Sekizinci. Heşte Seksen. Heştheşt Sekizer sekizer. Heşû Vatka pamuğu. Hetav Gün ışığı. Hetavkaurd 1910 - 1911 de Türk¬ çe - Kürtçe olarak İstanbul'da kan bir mecmua. çı¬ Hetik Rezalet, skandal. Hetikandin Rezil etmek. Hetik Rezil olan. Hetîwbaz Kulampara, oğlancı. Heval Arkadaş. Heval Partizan. Hevaltî Arkadaşlık. Hevbeş Ortak, aynı paraya sa¬ hip. Hevde Onyedi. Hevdemîn Yedinci olan. Hevdûgirtin İttifak etmek. Hevling Bacanak. Hevîr Hamur. Hevîretirş Eski hamur. Hevîrî Hamur işi, pişmemiş, ha¬ mur kalmış ekmek v.s. Hevîrkirin Hamur yoğurmak. Hevîrtirş Hamru mayası. , Hevkarî Beraber çalışın, bera¬ ber ticaret yapan. Hernasîn Tanışma. Hevok Cümle. Hevok sazı Dil bilgisi. Hevrê Yoldaş. Hevreşim İpek. Hevrêtî -- Beraberlik. Hevring makas. Hevris Hevûrî Yün kırpmaya mahsus Ardıç ağacı. Üç yaşındaki erkek ke¬ çi, çepiç. Hew Bitme. Hewa Sakin. Hewacewa İlâç olan bir nevi ot. Hewan Sakin olmak. Hewandan Teskin etmek. Hewar İmdat, alarm, medet. Hewarî Acelecilik. Hewarkirin Hewber İmdat dileme. İş iadesi. 64 Heyv Bir' ay, otuz gün. Hewber Astar. Heyvalı çarde Bedir, aym ondörHewc İhıiyaç. dündeki hali. Hewce Muhtaç. Heyva kesk Yeşil ay. Hewcebûn Muhtaç olmak. Heyvan Maya. Hewcekirin Muhtaç etmek. Heyvankirin Mayalamak. Hewcetî Lüzumûyat. Hewdel Tapa. Heyvasor Kızılay. Heyvbireş Karanlık gece. Hewdela Lapacı. Heyvgirtî -- Ay tutulması. Hewdeli Tapamsı. Kamerî. Hewedan Diyarbakır'da bir köy. Heyvî Hey wan - Ayvan. Hewedar İltimas. Hez İstek." Hewedarî Tarafgirlik. Hezar Bin. Dewadarîkirin İltimas etmek. Hezarê Kürtlerde kız ismi. Hewê Kürtlerde kız ismi. Güvercinlerin yuvalandı¬ Hewî Kumalar, aynı adamın bir¬ Hezhez ğı yerler, boranhane. den fazla crtak karıfları. Hezar hezaı Milyon. Hewîn Niyaz. Hezar pizrûk İşkembede bir kı¬ Hewîtî İyilikle. sım. Hewnas Tanış. Haziran. Hewq Sıvı maddelerin bir yerde Hezîran Hezkirin Sevmek. birikmesi, göl olması. Hezro Diyarbakır'da bir kaza. Hewş Avlu. Hezo Kürtlerde kız ismi. Hewş Aile. Hêdî Yavaş. Hewsaheyvé Hale, ay avlusu. Hêdîka Yavaşça. Hewz Havuz. Hêdîhêdî Yavaş yavaş. Hey Eğer. Fiki/. Heydera Van'da büyük bir Kürt Hêj Hêjan Fakir. aşireti. Heyderan Heyder aşiretinin otur¬ Hêjayî Değer. Hêk Yumurta. duğu yer. Heyderî Bir çeşit küpe, Heyderan Hêkel Yuva, yumurtalık. aşiretine mensup kimse. Hêkkirin Yumurtlamak. Heyderî Bir cins küpe, Havdaran Helan Stbncak. aşiretine mensup kimse. Hêle Keklik, sürek avı. Heydo Haydar'ın Kürtçe deyimi. Helik Husye, taşak. Heyhey Mağara. Hêmîn Cürümek, akmak. Heyîn Varlık. Hêmî Akmış, çürümüş kumaş. Heyştem Sekizinci. Hêmîn Cürümek, akmak. Heyşt Sekiz. Hênij Uyuklama. Heyşte Seksen. Hênijandin Uyuklatmak. Heyv Av, kamer. Hênijîn Uyuklamak. - 65 Hênik Serin. Hênikbûn Serinlenmek. Hênikî Serinlik. Hênikkirin Serinletmek. Hênkayî Serinlik. Hêran Öğütmek. Hêrdar Öğüten. Hêrdî Övütülmüş. Hêrdî Dövme buğdaydan yapılar bir nevi pilâv. Hêrû Hatmi çiçeği. Hêrûn Yağ ve ekmekten yapma bir yemek. Hêrz Kuvvet, hınç. Hêrzdar Kuvvetli, hınçlı. Hêstir Katır. Heşî Çadır saçağı. Heşî Kalın halat. Heşin Mavi. Heştrek Mardin'de bir köy. Heşyakon Çadır saçağı. Hêvî Ümit. Hêvî İntizar, bekleyiş. Hévîdan Ümit vermek. Hêvîdar Ümitli. Hêvîkirin Hêvîkirin Ümit etmek. Rica etmek. Hêvîtî Ümitçe. Hêvîtî Ümtililik. Hêwayî Rutubet. Hêvvayî Nemlilik. Hêwî Nemli. Hêwîbûn Nemlenmek. Hêwîkirin Nemlendirmek. Hêzan Diyarbakır'da bir köy. Hêzdar Hırsıl. Hîçûpûç Boş adam, kof. Hilal Kürdan. Hilanîn Kaldırmak. Hildan Yükseğe kaldırmak. Hilgirtin Yüklenmek, sırtlamak. Hilî Kaldır, çekil. Hilkirin Kökünden söküp çıkar¬ ma. Hilkirî Hilm Sökülmüş. Buhar. Hilo Ehey. Hilû Hey. Hilûhılû .Hey hey. Hilûkirin Heyheylemek. Hihveşandin Sallamak. iHIvveşandin Çökertmek. Himber Rakip, denk. Himberkirin Denkleştirmek. Himbertî Karşılık. Himbêz Kucak. Himbêzkirin Kucaklamak. Hin Biraz. Hina Bazıları. Hinav İç, batın. Hincan Ağzı geniş leğen büyük¬ lüğünde bir çeşit çömlek. Hincas Erik. Hindaq Karşı, mukabil. Hinde Karşı, muarız, mukabil. İHindeko Ancak, bu kadar. Hindeko Kokulu bir çeşit yonca. Hindik Az. Hindikbun Az almak. Hindikî Azlık, asgari. Hindikirin Azaltmak. Hindi Az evvel. Hine Birazı. Hinek Biraz. Hiner Hüner. Hiner Kuvvet, etki. Hingil Meme, tulumun dört kolu. , ; F: 5 66 Hînpîstir Daha fena. Hîrgan Enstitü. Hîş Renkli toprak. Hingiv Bal. Hîz Yağ koymaya mahsus daHingivandin Dokunmak. bagatsız tulum. Hingivî Baldan yapılmış. Hingivîn Temas etmek, dokun¬ Hizan Bitlis'te bir kaza. mak. Hîzî Tulum yağı. Hingî O vakit. Ho Sebep, uslub, tabîat. Hingulîsk Yüzük. Ho Çağrılınca verilen cevap «Ne Hingustîl Yüzük. var?» Hingustok Dikiş yüzüğü. Hodar Müsebbih, sebep olan. Hinik Biraz. Hogiç Koç. îlinkuf Denk, ayar. Hogir Alışma. Hirç Ayı. Hogirbûn Alışmak. Hirçê Dişi köpek ismi. Hogiri Alışkanlık. Hirço Erkek köpek ismi. Hogirkirin Alıştırmak. Hirî Yün. Holik Çardak. Hirîkêr Yüncü. Holî Golf sopası. Mîrîyi Yünden yapılma. Homo Kürtlerde erkek adı «ağır Hirmî Armut. başlı» demektir. Hirmo Kürtlerde kız ismi. Hop Dağ. îîiş Hafıza. Hoş Akıl, idrak. Hiş Sus hitabı. Hişî Hafızaca. Hoşî Aklî. Hişk Kuru. Hot Çukur. Ki.şkbûn Kurumak. Hox Tarla. Hişketî Kuruluk. Hozan Bilgiç, edip. Hişkkirin Kurutmak. Huqe Okka (tartı). "lişyar Uyanık. Huqe Mürekkep hokkası. Hingime Münakaşa, keklik dö¬ vüşü. Hişyar Kürtlerde erkek adı Hişyarbûn Uyanmak. Hişyarkirin Uyandırmak. Hîro Hatmi çiçeği. Hîlaw Büyük kürdolog avukat Hûr Ufak. Hûr İşkembe. Hûr bûn Ufalmak. Hürde bin Mikroskop. Hûrik Ufacık. Mehmet Mihri Hilav'm soyadı. Hûrkê biçûk Küçük karın, gö¬ Temiz, saf, asil maya, arı soy. bekten aşağı. Hin Daha, alışma. Hûrkê birxur Ufak bulgur, çiğ FTînbûn Alışmak. köftelik. Hînçêtir Daha iyi. Hînetî Alışkanlık. Hurkemirîşka Tavuk taşlığı. Vîînkirin Alıştırmak. Hûn Siz. 67 i î Bazı zaman zarflarında «Bu» manasına gelir. îbo Kürtçede İbrahim demektir. îbûdî Rüşvet. îca Ammada. îcar Bu sefer. îdî Başkası, o biri. îdî Artık. îfaçê Bohtan'da bir köy. îlha Fail. îker Bişeri'de bir köy. îlon Eylül ayı. îmro Bugün. îmsal Bazı Kürt lehçelerinde «Bu İne . yesine bağlı Adıh köyünde bir Kürt taifesi. îsanî Bu aşirete mensup kimse îsewî Hıristiyan. îske-îsk Hıçkırık. îsot Biber. îsweç İsveç. îşev Bu gece. İşlik Bir nevi Kürt yeleği. Cuma. Kürtlerde kadın adı. Jahr Zehir. Jahrdan Zehirlemek. Jahrdayî Zehirlenmiş. Jahrî Mide ekşimesi. Jahrî Midesi gaz yapan kimse. Jahr vexwarî Zehir içen. Jahrxwarî Zehir yiyen. Jajî Cacık. Jaji run Cacık ve yağdan yapı¬ lan bir çeşit, yemek Jan Ağır hastalık. İran. Irak. îrlanda İrlanda. îro Bugün. îsa İsa. îsal Bu sene. îsana Nusaybin'in tstilli nahi¬ sene» demektir. în İran Iraq İJana dila I Kalp hastalığı, kara sevda, aşk. İJana Dirana Diş ağrısı. Jana kezebê Ciğer ağnsı, evlât hasreti. .Tana reş Kara sevda, kara sanj Iık hastalığı. İlana seriya Baş ağrısı, Jana zirav Verem, T.B. Jandark Fransız millî tarihinde kahramanlığın sembolü kız. j ' 68 Janî Hastalıklı, hasta uzuv. Müsekkin, dindirici. Jar Fakir, zavallı. Jarbûn Fakir olmak. Jaretî Fakirlik. Jarê Acıma, şefkat nidası. Jarik Zavallıcık, fakircik, limsiz, kuvvetsiz insan. Jankuj çe¬ Jiber Sebep. Jiberbirin Çocuk düşürmek. Jiberçûn Döl düşürmek. Jiberkirin Ezberlemek. Jibervîqasî Bundan dolavı. Jiberwiqasî Ondan dolayı. Jibîrkirin Unutmak. Jibîrnekirin Unutmamak. Jibo İçin. Jarkirin Fakirleştirmek. Kadm. Jen Aktarma, damar atması, na¬ Jin Jinane Kadm tabiatlı, kılıbık. bız vurması. Jinap Amca karısı. Jendin Pamuk, yün gibi şeyleri Jinbav Üvey anne. attırmak ve nabızın atması. Jinbir Yenge, kardeş karısı. Jendirme Jandarma. Dul kadın. Jendî İplik ve yatak yapmağa Jinebî Jinxal Dayı karısı. hazırlanmış yün, pamuk v.s. Jixwe Zaten. Hallaç. Birbirinden. Jîh Kiriş. Je Ondan. Jîho Kirpi. Jêanîn Ondan getirmek. Jijo Kirpi. Jêbûn Ondan olmak, ondan kop¬ Jîkele Körpe. mak. Jîn Hayat. Jîr Becerikli, mahir. Jêbûyî Kopmuş. Jêda Ondan. Jîyan Hayat, yaşamak, ömür. Jêhatin Çalışkanlık. Jîyan Kürtlerde kız ismi. Jêhatin Ondan gelmek, akıntı. John Kennedy 1963 senesifide Jêhatî Çalışkan. Amerika'daki ırk ayırımı taraf¬ Jêkirin Kesmek, biçmek, kopar¬ tarları tarafından öldürülen Cum¬ mak. hurbaşkanı. .Tekiri Kopanlmış. Yukarısı. Jênehatî Tembellik, elinden iş Jor Jorayî Yükseklik, yukarısı, ram¬ gelmez, beceriksiz. Jenîn Jev Aşağı. Jêra Onun için. Jêrî Aşağısı. Jêrikirin Aşağılamak. .1er Jêva Ji Ona. İçin. pa. Jorbûn Jorketin Jortir Yükselmek. Yükseğe çıkmak. Daha yüksek. Jorûyor Yukarıya doğru. Jûr Oda içerisi. 69 KH Kha Hani, nerede, ver. Khabox Su tutan kuvvetli zira¬ at arazisi. Khab Diz. Khabreş Kürtlerde erkek adı. Khafir Kâfir. Khaxiz Kâğıt. Khahrebî Lüks lâmbası. Khahta Bugünkü Adıyaman ili. Khaû Marul. Khaîjin Geviş. Khaîjinkirin Gevelemek. Khajin Geviş getirmek. Khak Yumak. " Khal Kelek, olmamış, ham. Khalbûn Hamlaşmak. Khalkirin Hamlaştırmak. Khaltî Hamlık. Khalik Karpuz. Khalik Bir nevi çarık. Khalîke Bışeri'de bir köy. Khalîn İnleme, meleme. Khalkal Koyun sesi. Khamar Elek veya defin etra¬ fındaki çenber. Khamaş Bir nevi fena tütün. Khamaşî Sert ve fena olan bu tütünden. Khamasqelên İyiye kötüye bak¬ madan çok sigara içen kimse. Khamax Mahv, bozuk. Khamaxbûn Mahvolmak. Khamaxkirin Mahvetmek. Khamaxtî Mahfiyet. Khambax Khamûran Khamûranî Khar Khar Berbat. Mamur. Düzen. İş. Maden, tuz, kömür vesai¬ re ocakları. Khar Kazanç. Kharbar Hazırlık. Kharbarkirin Hazırlık yapmak. Kharger Ticarethane. Kharkar Gevaş'ta bir köy. Kharker Kharkirin İşçi. İş yapmak. Başkası¬ nı iş veya sefere hazırlamak. Kharik Ot ve meşe yaprağı de¬ meti. Kharok Kharsaz Demir madeni, cevheri. İş adamı. Kharsazî Khartik Tesis, kuruluş. Eve. Khartmûk Sarı bir çiçek (aynul bakar). Kharûbar Kharxane Kharxanî Kharxanker Hazırlık. Fabrika. Fabrikasyon. Fabrikatör. İşçi, fabrika işçisi. Kharvan Oğlak çobanı. Khasik Topraktan tas. Khaş Yokuş. Khaşkirin Dağa bırakmak. Khaşo Jokey oyununun sopası. Khal Dal. Khatar Horoz ibiği. Kharvan 70 Khatbeş Mükâyit. Khav Eylülün sekizinci günü, (fındık toplama başlangıcı). Khawe Zalim Arab, Dahhak'a karşı Kürtleri koruyup Nevruz'u Kürt bayramı yapan kahramanın adı. Kheçel Kel. Kheçelbûn Kel olmak. Kheçelî Kellik. Kheçelkirin Kel etmek. Kheçelok Bulgur ve mercimek¬ ten yapılan bir yemek. Kheçelok Akbaba. Kheçelûşağı Dersim'in batısın¬ Khefkefok Koyunları yıkamak için kullanılan bir ot. Khefkirin Köpürtmek. Khefrê Midyat'ta bir köy. Khefûkinc Yara ve ağızda hasıl olan köpük. Kheftar Sırtlan. Kheftûleft Didinme. Khefşev Yatarken ağızdan akan küp. Geniş ağızlı bir nevi su. (salya). Khehêl Asil, aynı zamanda bir cins at. Khejnıer Saat. Khejmêra bêrîka Cep saati. da bir Kürt aşireti. Khejmêradesta Kol saati. Kheçêç Eşinme yeri. Khejmêra mala Duvar saati. Kheçêkirin Eşindirmek. Saatçi. Khedev Hayvanlarda bir nevi Khejmêrsaz Khel Kaynama, ufuk. nezle. Zıpzıp. Kbedewîbûn Hayvanın bu hasta¬ Khela Kkelagirî Ağlama. lığa yakalanması. Kaynatmak. Khedevvîkirin Bu hastalığa yaka¬ Khelandin Khelandin Bir şeyi kuvvetlice latmak. kaldırıp vurmak. Khedûn Yağ çömleği. Khelanter Polis, zabıta. Khef Köpük. Khelantrî Karakol. Khefadest El ayası. lKhelûkela Sonsuz ufuk. Khefdan Köpürmek. Khelax Leş. Khefen Kelen. İşe yaramayan, moloz. Khefenkirin Kefenlemek, tek¬ Khelp Khelbeş Bir nevi diken. fin. Khefşîl ' Kheferzc Mardin'in Ömeryan aşi¬ retinde eski bir şehir harabesi. Kheferzo Bişeriye'de bir köy. Khefgir Kefkir (köpük tutan manasına ). Khelebab Kheledoş Horoz. Kuru üzüm ve döğme buğdaydan yapılan özel bir 'Kürt yemeği. Khelef Khelef İplik çilesi. Khefik Palan vesaire dikenlerin, İri kalça. dikiş için ellerinin ortasına bağ¬ Khelek Çabuk kaynayan, pişen. ladıkları bir nevi dikiş yüzüğü. Khelendin Dam üstünde biriken Khefirhawarê Midyat'ta bir köy. kar. Khefirzûtê Midvat'ta bir köv. Khelepaçê Paça yemeği. 71 Kheleser Dazlak kafalı. Kheleş Efe. Kheleş Kürtlerde erkek adı. Kheleşmer Efe. Kheleşo Kürtlerde erkek adı. Kheleştî Efelik. Kheleşderya Korsan. Khelîn Pişmek. Khelkel Öğle sıcağı. Khellax Leş. Khelmel Öteberi, eşya. Khelmeş Eşşek arısı. Khelnaş Kuş pisliği. Kbelûgirî Ağlamaklı. Khelok Pişek. Khelpîç Kerpiç. Khelvaz Çok soğuk, Zemherir. Khelxanc Dökümhane. Khelyayî Pişmiş. Khemançe Kemence. Khemax Kalça. Khemax Kemah ilçesi. Khembax Viran. Khembaxbûn Viranlamak. Khembaxî Virane olmak. Khembaxkirin Viran etmek. Khember Kemer. . Khengî Ne zaman? Khenîn Gülmek. Khenişt Bir nevi bal mumu. Khenişte Havra. Khep Burun. Khepenek Kepenek (çoban ka¬ putu). Khepez Höyük. Khepazêkîka Suriye'de tarihî bir höyük (Kikan Kürt aşiretinin bu¬ lunduğu yerde). Khepi Burun. Khepî-bilindî Kibirli kimse. Bur¬ nu havada. Kher Eşşek. Kherb Üzüntü. Kheribandin Üzmek. Khkeribîn Üzülmek. Kherafî Zıkkım, zehir. Kheranber Kuru kenger. Kherari Balyoz. Kherbeş Bir nevi dikenli ot. Khercosê Mardin'in Kercüş il¬ çesi. Kheretî Eşeklik. Kherewîz Kereviz. Kherh Çirkin. Khember İnşaatta kemer, köprü. Kherehtî Çirkinlik. Khemberazîv Gümüş kemer. Kherehbûn Çirkinleşmek. Khember Bir nevi yabanî asma Kherehkirin Çirkinleştirmek. gül. Kherik Lades kemiği, çatal ağaç. Khemîn Tuzak, pusu. Kherik İç cevizin ortasındaki ah¬ şap kısmı. Khemîn Bir mahsulün bolluk, bozumu zamanı. Kherkedan Gergedan. Khemo Siyaset politika. Kherkinê Nusaybin'de bir köy. Khemoyî Siyasî, politika ile il¬ Kherkûş Erken yetişen, rakı ima¬ gili. lâtında kullanılan bir çeşit üzüm. Khemtîyar Sırtlan. Kherkûkê Kerkük. Khen Gülme. Kherman İran'da bir bölge. Khenandin Güldürmek. Khermanî Bir nevi kılıç. 72 Khermanşah Khesper Khespik İran'da bir şehir. Kherme Harman, yığın. Khermeş Eşşek arısı. Khermêtê Mardin'in Ömeryan aşiretinde bir köy. Kberrane Zengin kimse. Khersivanê Ömeryan aşiretinde bir mavi boncuk. Kheş Çekme. Kheşe Papaz. Kheşk Bir nevi Kürt tarhanası. Kheşkûl Keşkül, bir nevi tatlı. Kheşûl Yabanî bakla. Kheşmîr Hindistan' da bir bölge ve bu bölgenin merkezi. Kheşmîr Bir nevi kumaş. köy. Kherxin Tiksinmek, bıkmak. i,lhcrîtîn Çok yemek, tazakkum etmek Khero Hakaret etmek, eşşek. Kherrafî Afiyet olmasın mana¬ sına gelir. Khertek Kertck. Khes Kimse. Khes Sahip. Khesek Toprak keseyi ve bir kimse. rihesat Salamura. Khesade Hayvanlara yedirmek için yazdan hazırlanan ot meşe yığını. Khesax Budama. fvhesaxker Budayan. Khesaxkirin Budamak. Khesek Kesek, tapak. r.'heser İç çekmesi. --"îıeserberdan İçini çekmek. Kheserî Tahasuri. '-."hesidandin Salamura yapmak. ''-besk Yeşil. Kheskaî Yeşillik. I'heskbûn Yeşillenmek. '-,' '-.eskkirin Yeşilletmek. S'heskûsor Alaimi sema, gök ku- Mavi gözlü. Nazar boncuğu, Kheşmûl Üzüm salkımının boş hali. Khet Yonca. Khetbextî Dehalet. Khetin Düşmek, devrilmek, iktisaden fakirleşmek. Khetin Gizlice yasak bir bölge veya bağ, bahçeye girmek. Khetinser Üzerine abanmak, bas¬ kınla zaptetmek. Khetinnav Gusul. Khetibûn Bu hale düşmek iflâs etmek Khetî Tandıra, küle düşen ek¬ mek, düşük. Khetî Hali vakti bozulmuş müf¬ lis kimse. [Khevî Kar yığını. Khevjal Yengeç. Klıevnî Örümcek ağı. Kheworsk Tavşan. Khevz Su yosunu. Khevvzotanki Yosunumsu. Khew Dağ. Khwandin Dağlamak. ağı. Khewî Dağ .(Ateş ve ilâçla dağ¬ Khesmûk Harman dövülmesinde lamak.) saman haline gelmeyen kök ve Khewî Dağlı, yüzünde çıban, ya¬ mafsal saplar. ra, bere izi olan kimse. iliıcsreuan Bir nevi baş örtüsü. Khewş Çalı, çırpı. | ; 73 Şerit için hazırlanan ken¬ Çalı çırpı toplayan, Khiçûle dir elyafı. Ağaç kütüklerinde ye¬ Kheyxroe Eski Kürtlerde kral, Khidarik tişen bir cins mantar. sultan ve şah manasına gelir. Khidase Hayvan yem yığını. Kheya Köy muhtarı, köy büyüğü Khifş Açık belli. makbul kimse. Khijole Damda toprak altına ko¬ Kheyandin Yayıklamak. nan çalı çırpı. Kheyandinî Yayıklama. Khilox Kireç. Klıeys Fırsat. Khiloxî Kireçli. Kheysleêanîn Fırsat kullanmak. Khils Kireç. Kheyslêhatin Tavında olmak. Khilsî Kireçli. Kheyso Fırsatçı adam. Khilskhirin Kireçlemek. Khezbeloq Yabanî bir ot. Khimber İnşaat kemeri. Khêf Kabul, arzu. Khimber ' Kemer. Khêferat Didinme, çırpınma. Khimber Yabanî gül. Khêfkirin Kabul etmek. Khinc Giyecek. Khêfnekirin Kabul etmemek. Khindir Kenevir, ip. Khêfxwes Sıhhatli, neşeli. Khindirbaz İp cambazı. Khêfxesbûn Neşelenme. Khindirbazî İp cambazlığı. Khêfxwesî Neşeli hal. Khinif Kendir bitkisinin kabuğu. Khêfxweskirin Neşelendirmek. Khinoş Cimri. Khêlan (Kaldırarak sallayıp vur¬ Khinoşe Süpürge. mak). Afaroz işareti. Khinoşker Çöpçü. Khêlek Kalça, yan. Khinoşekirin Süpürmek. Khêlik Adet, örf, eskisi gibi. Khir İnat, nispet. Khêr Bıçak. Khir Kulakları kısa bir cins Khêrakî Pazar günü. keçi. Khêrhatibûn Becerikli olma. Khir Alış. Khêrik Çarık. Khirkir Rekabet. Khéran Uzun, kalın ağaç, lata. Khirê Kira. Kheroşk Tavşan, Khiredar Kiracı. Khirêkirin Kiralamak. Kheşan Taşıma. Nadas. Kheşandin Taşımak, nakil etmek. Khirêb Khirêbî Nadash tarla. Khêvêr Bohtan'da bir köy. Khirêbkirin Nadas yapmak. Kherrûşik Tavşan. Khézik Böcek. Khirê Sazlık arazi. Khirêt Ayıp. Khêzim Eğri büğrü direk. Khêzîn Kanalizasyon. Khirkirin Kısaltmak. Khêzkagûgerin Pislik toplayan Khirin Satın alma. bir böcek. Khirîv Kirve. Khewsdirû biçen. 74 Khirîvî Khirnaz Kirvelik. Çiçek bozuğu yüzlü Khizirandin Yünlü bir şeyi tütsü- lemek. san. Khizirk Kuyruk yağını eritirken, Khirek Alıcı. erimeyen kısımlar. Khirtek Kertik. Khizirî Tütsülenmiş, yanmış Khirt Sıcaktan gevşeyen kar. mahsûl ve insan. Khirkirik Keten tohumu. Khî Kim. Khîn Çanta, kin. Khirtkirin Kertiklemek. Khirîvanî Kivretik müessese. Khîs Torba. Khiş Tavukları kovmak için hi¬ Khîse Bir para ölçüsü, Osmanlı tap. altını veya 25 mecidiye. Khiş Satranç oyununda ihtar. Khîsik Para torbası, küçük tor¬ Khişan Çekme, geriye doğru ba. gitme .gerileme. Khîskirin Torbalamak, kılıflaKhişandin Çekmek. mak. Khişandin Gerilemeye mecbur Khîso Kaplumbağa. etmek. Khoç Göç. Khişandî Çekilmiş. Khoç Yüklenen ev eşyası. Khişkişandin Sürükleyerek çek¬ Khoçer Göçebe, Yörük.. mek. Khoçerê Kürtlerde kız ismi. Khişkirin Sürüyü harekete ge¬ Khoçerîkirin Göçebe dolaşmak. tirmek için hitap. Khoçero Kürtlerde erkek ismi Khistûqal Ziraat. (1961 - 64 arasında Türkiye'de Khistûqalî Ziraî. meşhur eşkiya). Khit Tek. Khoçertî Göçebelik. Khîtan Keten, namazlık, Kürt Khocgîrî Erzincan'ın Refahiye il¬ kadınlarında namazlık olan baş çesinde bir nahiye. örtüsü. Khoçgrî Tunceli'de Şıhhasanan K hitan Keten. aşiretinin bir kolu. Khitan Tülbent. Khoçk Köşk. Khitanahemedanî Hemedan ke¬ Khoçmeş Arı kovanlarının kon¬ in¬ teni. duğu mahal. Khoçuşağı Tunceli'de Şıhhasa¬ teni. nan aşiretinin bir kolu. Khitik Kedi. Khofî Kürt kadınlarında bir baş¬ Khite Kediyi kovmak için hitap. lık. Khitlûk Bayat ekmek. Khofîxwar Fiyakalı kız, kadın Khix Çocukları bir şeyden tik¬ manasında kullanılır. sindirmek için hitap. Khofîxwarkirin Başlığını yana Khixkix Öküzü geriletmek için giymek. hitap. Khoga Mağaza. K hitana terebzûnî Trabzon ke¬ 75 Khortkabinçenk Koltuk altı. Khohne Eski. Ense çukuru. Khohneperest Muhafazakâr, mür¬ Khortkastu Khortkabacana Patlıcan dolması. teci. Khortkê kundira Kabak dolması Khok Akort. Khok Bir çeşit teşbih ağacı (ku¬ Khostek Köstek. ka). Khostek Kazık. Khokî Öksürük. Khoş Bağır. Etek. Khokkirin Tamir etmek, akort Khoş etmek. Khoşeş İhtilâl. Bir çeşit su testisi. Khol Boynuzsuz keçi, öküz ve Khoşik Khoşkar Ayakkabıcı. koyun, kazma. Khoşke Bohtan'da bir köy. Kholdan Kazdırmak. Khotan Ağır pulluk. Kholan Kazmak. Khotankeş Pulluğu çeken, sürücü. Kholan İki omuz arası. Khotayî Nihayet, son. Kholandin Kazmak. Kholane Sokak. Khotayî hatin Son gelmek. Zor, gasp. Kholanî Ayni sokakta oturanlar. Khotek Khole Köle. Khotekî Zoraki. Kholek Kazan. Khotî Cüzzam. Khotîkirin Cüzzam olmak. Kholek Boynuz kıran. Khotîko Pis herif. Kholik Çardak. Khov Ağıl. Kholîn Kazmak. Yabanî. Kholît Kümes, kulübe, gece kon¬ Khovî Khovîbûn Yabanîleşmek. du. Yabanileştirmek. Kholoz Keçeden bir çeşit Kürd IChovîkirin külahı. Khox Ahır. Khom Yığın. Khoxik Kümes. Khoza Mardin'de bir köy. Khom Topluluk. Khombûn Toplamak. Khomelayî Sosyete, cemiyet. Khomele Cumhuriyet. Khomelî Sosyal. Khozer İri saman. Khozî Yığın. Khozîdan Tezek yığını. Khuxik Öksürük. Khuçkanî Sapan ipi. Khuçqulêp Ocağı sönen, felâke¬ te maruz kalan. Khuçqulipî Ocak söndüren fe¬ Khomkirin Toplamak. lâkete maruz kalan. Khomkom Yığın yığın. Khudandin Binek hayvanını hızlı Khort Çukur, çukurca. hızlı sürmek. Khortik Hurfe, Silopi'de bir köy. Küfe vilâyeti, Irak'ta Khortik Muhtelif sebzelerle ya¬ Khufayê pılan dolmalar. bir il. Khomir Khomirvan Khomker Kömür. Kömürcü. Toplayıcı. 76 Khufra Siirt'te bir köy. Khurdmanc Khulek Pencere. Khurdperwer Khulabe Dişlerin kökleri. Khulabe Okların yivleri. Khulabe Boyundurukta hayva¬ nın boynuna sarılan çubuklar. Khurdo Khureyî Khursî Khurtan Khurtan insan. Kürtlerin bir adı. Kürdperver. Elcezire'de bir köy. Oburluk. Kök, azı. Semer, palan. Ağır bir işe yaramaz Khulp Obur. Khum Başlık külah. Khurtanker Khunıebireşî Püsküllü kadın basKhurtankirin Semerci. Semerlemek. Khurtek Şunun bunun ekmeği ile geçinen insan. lığı.' Khumik Mantar. Khumê Omerî Ömeryan aşireti¬ Khurtêl nin kullandığı külah. Khurtêla Khumê Paçik Bez külah, takke. Khumê pera Kadınların paradan tepelikli fesi. Khumê pırçadeva külah. Deve tüyünden Khumê reş Kalpak. Khumê sor Fes. Khun Delik, in. Khıın Su koymaya lü tulum. Ekmek ufağı. Şunun bunun ekmeği ile geçine ninsan. Khurtik Khurp Khut Khutan bet. Kısacık. Küspe. Dayak. Dövmek, cinsî münase¬ Khutayi Dövme buğdaydan pılan bir Kürt yemeği. Kazık. mahsus tüy¬ Khutek Khut Khutkirin Khuncîkerk Yabanî susam. Khuneçiya Tünel. Khunegurê Nusaybin'in Aferi kö¬ yünde bir kışlak. ya¬ Pat pat etmek. Khuxandin Öksürtmek. Khuxik Öksürük. Khuxîn Öksürmek. Khuxte Khuxte Uhu uhu etmek. Khûçe Sokak. Khûleke Kabak. Khuraderewa Yalancı kimse. Khûre Pekmez, demirci ocağı. Khurbûn Derinleşmek. Khûrbîn Uzak görüşlük. Kluırd Kürt. Khubînayî Uzak görme. Khıırdistan Kurdistan. Khûraî Derinleşmek. Khıırdî Kürtvarî, Kürt musiki¬ Khûrkirin Derinleştirmek. sinde bir makam. Kurudur Derinden derine, eni¬ Khurdîtî Kürtlük. ne bovuna. Khunesax Tünel, dağ geçidi. Khunnik Küçük su tulumu. Klııır Obur. Khurbûn Traş olmak. 77 Çift sürerken sapan demi¬ rini çamurdan temizlemek için sopaya geçirilmiş demir. Lahey Uluslararası adalet divanı Labût Latîn Latin. Latîni Latkirin Latince. Parçalamak, bölmek. Lave Yalvarma. Lavekirin Yalvarmak. kurulu. I. avetî Ricaî. Lahor Hindistan'da bir şehir. i.avekar Yalvaran. Lalorî Bir nevi şal kumaş. Lavlafk Sarmaşık. Lak Yassı küçük bir taş ve bir Lavlav Yalvarma. taş oyunu. Yalvarmak. Lak Köpeğe yapılan bir çeşit Lavlavkîrin Law Erkek çocuk. lapa. Genç, güzel. Lakin Köpeğin içinde yediği kap, Law Lavanî Oğlanvarî. yalak. Lawaz Zayıf hayvan. Lal İnci. Lawik Delikanlı. Lal Dilsiz. Lawik Melodi. Lalbûn Dilsiz olmak. Lax Cesed. Laletî Dilsizlik. Laxkirin Biçip devirmek. Lalî Legeri, geniş pilâv tabağı. Laz. Lalker Dilsizlik oyunu oyunda, Laz Dudak. kim önce konuşursa dayak yer. Leb Lebaleb Lebalep. Lalkirin Dilsizleştirmek. Lebat Hareket. Lame Avurt, damak, çene arası. Lebik Uğraşma. Lan Yuva. Lebkandin Uğraştırmak. Laq Zayıf et. lebikîn Uğraşmak. Laper Tırmanma. Lebkok Uğraşan. Laperin Tırmanmak. Lebt Deprenme. Lapûşk Pençe. Lebitandin Depretmek. Lar Manda ahırı. Lebitîn Deprenmek. Laşgiran Kırgın. Dudak. Laşgiranbûn Kırgınlaşmak, vü¬ Leç Lef af Sel. cutta ağırlık hissetmek. Legan Karavana. laşgiranî Kırgınlık. Legand Bir çeşit tabanca. Laşgirankirin Rahatsız etmek. Lat Kaya. Legleg Leylek. Sel. Lat Parça, kısım, dönümün dört¬ Lehi te biri. Lehîrakirin Sel kaldırmak. 78 Lewitî Kirli. Levvîtîn Kirlenmek. Lewleb Ayran tulumunun iki ucundaki ağaç. Lewlewok Geveze. Lewlewokti Gevezelik. Lewra Çünkü, onun için. Leylan Şarap, kumaşta muare. Leymûn Limon. Leymûn Maymun. Lez Acele. Lezbilez Acele acele. Lezin Acele etmek. Lezkirin Acele ettirmek. Lezûbez Acele, koşaraktan. Lêanîn Uydurmak. Lédan Vurmak. Lédan İsabet ettirmek. Lêdayî Vurulmuş. Lêf Kar tutmayan kışlık bölge¬ ler. Légeranî Bir şey arama. Lêgeranî Bir şeye sarılma. Lêgerîn Aramak, sarılmak. Lêhatin İyi gelmek. I.êhatin Rastlama, tesadüf. Lêhildan İhbar etmek. Lèhildayî İhbar edilmiş. Léhildok Muhbir, ajan, ispiyon. Lêketin Değmek. Lêketin Hayvanların çiftleşmesi. Lehm Hayvan ini. Lehya sor Kızıl sel. Lejward Maden. Lejwardî Madenî Lem Kavun, karpuz, gibi bitki¬ lerin otu. Lemelem Şelâle sesi. Lence Sırıtma. Lenger Topal. Lenger Vapur demiri. Lenger berdan Demir atmak. I.ep Pençe. Lepetir Helise yemeği. Lepik Eldiven. Lepkirin Avuçlamak. Leplêdan Pençe vurmak. Leq Oynama. Leqandin Yerinden oynatmak. Leqî Rastlama. Leqîbûn Rastlamak. Legîhatin Rastgelmek. Leqîn Yerinden oynamak. Ler Sıska. Leri Zaafiyet. Lerz Titreme. Ltrzandin Titremek. Lerzek Titrek. Lerzîn Titremek. Leşker Ordu. Leşkerî Askerî. Lef Kesir, parça. i etaıı Asude, sessizlik. Lelandin Susturmak. Letanê Mardin - Dara arasında bir mevki ve ziyaret. I.ciik I.cto Kesir. Kürtlerde Le j , ketî Lêk hatin Lêkirin Lékirin Lêkirî kız, erkek olarak kullanılır, i.cut Kir. ' ewase Rir çeşit ekmek. I.ewitandin Kirletmek. ismi Lêlav İsabetli. Barışmak. İnşa etmek. Yüklemek. İnşa. Aşlama su. fêlé Kıza hitap kele kız . Lêpok Gülünç duruma düşen kimse. Lêr Aëachk orman". 79 Lêrahatin Alışmak. Lêrewar Orman. Lêsor Musir, İsrar eden. Lésorbûn Musir olmak, inat et¬ mek. Lésorkirin Tahrik etmek. Lêv Dudak. Lêvik Kenar, kenarcık. Lêvok Gülünç durumda olan, du¬ dak bükülen. Lêveger Satın alman şeyi iade etme, geri verme. Lêvegerandin Satın alman şeyi iade etmek. Lêvegerandin Kutlamak. Lêvegerok Hazır cevap. Lêvenerîn Saç başta veya üstte muzır bir şeyi aramak. Lêxistin Vurmak, isabet ettir mek. Lêxwesbûn Af etmek, bağışla¬ mak. Lêxwya bûn Görünmek. Lêxwîyayi Görünür. Lêyz Oyun. Lêyzok Oyuncu. Lêyztin Oynamak. Lib Tane. Libik Azıcık. Liblibkirin Tane tane yapmak. Libolibo Tane tane. Liber Önünde. Liberçi Niçin. Liberger Yalvarma. Libergerandin Yalvarmak. Libergerîn Yalvarış. Liberketin Üzülmek. Libnan Lübnan. Libudî Hallaç. Licê Divarbekir'in bir ilçesi. Licî Yerinde, Liceli. j ! Lidardan Asmak, idam etmek. Liradxistin Tezgâh kurmak. Lidû Arkasında, sonunda. Ligelwê Beraberce (dişi için). Ligelwî Onunla beraber (erkek için). Ligîs Yapışkan. Ligor Ona göre, örfen, gelenek icabı. Ligorî Ona göre. Liha Burada. Liher Uygun düzgün, barışkın. Liheranîn Uygun, düzgün yap¬ mak. Lihevgeı Yek diğerini aramak. Lihevger İplik gibi şeylerin do¬ lanması, sarmaş dolaş. Li hevgeradin Dolaştırmak. Li hevgerîn Dolanmak. Li hevhatin Barışmak. Li hevhatî Uygun gelen. Lihevketî Yekdiğerine değmiş. Li ku Nerede. Lihav İçinde. Ling Ayak. Ling Temel. Limêj Namaz. Limêj Erken, sabah erken. Limêjî Erkenden. Limêjkirin Namaz kılmak. Limêjne Antika, eski. Lipaş Geride. Lipaşhiştin Geri bırakmak. Lipaşman Geri kalmak. Lipaşmanîn Geri kalmak. Lipiş Arkasında. Lipişketin Geri kalmak, geç kal¬ mak. Lipişt Arkasında. Lipişte Sırt üstü ardına kaçla;. Liq Kısım, şube, sınıf. 80 Liqat Mahsulün sonunu mak. Liqatkirin Bu işi yapmak. Liqatvanî Bu işin işçisi. Liqe Kadar. Liqey Onun kadar. Liqeys Ölçüsünde. Liqit Bir çeşit dikiş. Liqitandin Teyellemek. Londra. topla¬ Londra Lop Kaim aba. Lopare Sahife. Loq Büyük lokma. Loq Dolma, batma. Loqbûn Dalmak. Loqkirin Daldırmak, dalmak. Lor Bir Kürd taifesi. Lorik Cacık, peynir suyundan yapılan lor. Liser Üstünde. Liserdanîn Üstüne koymak. Lorî Ninni. Liserxwe Kendinde, gürbas, kuv¬ Lorîkirin Ninni söylemek. vetli. Lorîndin Ninni söylemek. Liserxwebûn Güçlü kuvvetli ol¬ Loristan Loristan. mak, kendinde olmak. Lot Yığın. Liserxwekirin Kendini müdafaa Lotik Tekme atmak. etmek, üstüne koymak. Lotikdan Tekme etmek, hayva¬ Liva Kuzu yünü. nın arka ayağını kaldırması. Livandin Livayî Depretmek. Kuzu tüyünden yapılan sev. Livîn Yalak. Livîndanîn Yatak sermek. Liyekînîn Uydurmak, bir çeşit yapmak. Lîç Parça, sümük. Lîçik Bir parça, parçacık. Lîs Tavuk tüneği. Listik Oyun. Lîstin Oynamak. Lo Yahu, ulan, erkeğe hitap. Lok Erkek deve. Lokê êç Kuduruk erkek deve (mecazi manada cesur erkek). Lokc qer Kara erkek deve (me¬ cazi manada cesur erkek). Lolo Ehcy, yahu. Lolo Eski bir Kürt devletinin adı. Lon Sekil, suret. Lotiklixwexistin Lotkî Sinirli. Lozan Lozan. Lox Sulu kar. Lûblûb Sinirlenmek. Yalvarma. Lûblûkirin Yalvarmak. Lûl Sarılı şeyler, lüle, bukle. Lûl Sedef. İ.Lûrk Zakkum ağacı. Lûs Tünek, zeytin ve saire gibi yağlı bitkilerin yağını, almak için kullanılan tezgâh. Lûsandin Tünetmek. Lûsîn Maddeyi tezgâha koymak. Lûtik. Lûtikandin Ceviz ve badem gibi meyveyi yeşil kabuğundan ayır¬ mak. Lûtikî Kabuğundan ayrılmış fın¬ dık ve ceviz gibi. 81 M Ma Mı, mi, acaba. Macar Macar. Macaristan Macaristan. Maç Öpüş. Maçik Öpücük. Maçîn Hindicini. Maçkirin Öpmek. Maçlek Mafsal. Mad Met, eski Kürtler. Madan Maden. Mader Anne. Madik Kundak. Madya Eski Kürdistan'ın adı. Maf Hak. Mafhas Hakşinas. Fafnasetî Hakşinaslık. Magest Makas. Magesçî Makasdar. Manesyon Magesyon. Mahfur Halı. Mahi Fildişi. Mahîn Daha mı? Mahmo Kürdlerde Mehmet. Mahnekirin Bahane etmek. Mahne Bahane. Mahneyî Bahanecilik. Mahu Dişi domuz. Mahr Nikâh. Mahrî Nikâhlık, başlık. Kahrkirin Nikahlamak. Maide Matara. Mak Anaç. Makadonî Makedonyalı. jMakadonya Makedonya. {Maker Dişi merkep. İMakûk Mekik. Mal Ev hane. Mal Mal. Mal Süpürme. Malava Ev şenliği. Malavî Teşekkür. Malbat Soy, aile. Malbatî Soyluluk. Malbav Baba ocağı. Maldar Zengin, patron, kapita¬ list. Maldarbûn Zenginleşmek. Maldarkirin Zenginleştirmek. Maldari Zenginlik, kapitalizm. Malave Erkek için. yahu. Malavê Kadın için yahu. Malgenî Cimri. Malhebûn Varlık. Malik Puan, evlek, ajor. Mafikmalik Yol yol, puan puan. Maliştin Mal'kar Malkawil Süpürmek. Çöpçü. Felâketzede, evi yıkıl-- mış. Malmîrat Malı Mirata kalan. Malsewiti Evi yanası, beddua. Malî Aile efradı. Malxerab Evi yıkılası. Malxerabûn Beddua. Malxerabkirin Ev yıkmak. F: 6 82 Malxerabûn Evi yıkılmış olmak. Malxezûr Kaymjeder evi. Malxwê Evin reisi, erkeği. Malxwêtî Ev reisliği. Mamedlxan Ağrı'da bir Kürt aşi¬ reti. Mamedkî Bu aşirete mensup. Mastbir Koyun, keçi gibi hayvan¬ ların tırnaklarında hasıl olan bîr hastalık. Masûlk Masûl Adale. Fitil. Masyê aie Alabalığı. Mas bizini İyi olmayan bir cins tatlı su balığı. Mam Amca. Mas Çema Nehir. Mamiz Ceylân. Deniz balığı. Mamosta Usta, hoca, öğretmen. Mas derya Mas Meşînî Makbul bir cins tatMamostayî Ustalık. hsu balığı. Man Kalma. Mas sor Kırmızı balık. IVJandî Yorgun. Masyêzimanî Dil balığı. Mandîkirin Yormak. Maşele Kadın ve ; ocukların baş¬ Mandîtî Yorgunluk. larına taktıkları altından bir süs Manegî Eğer, bir cins asil at. eşyası. Manegîkirin Eğerlemek. Maşik Bir nevi börülce. Mang Ay. Mav Bir Kürt aşireti. Manganı Aylık maaş. Mava Fasıla, esnasında. Mangeşevv Mehtap. Mawzer Mavzer. Mangir Mütemerrit. Mavir Fitil, kabartı. Manker Dişi eşek. Max Tavandaki iki direk arası, Mar Yılan Mayi Mayın. ,\lar Mukaddes. Bir çeşit palamut. Marine Nusaybin - Cizre arasın¬ Mazi Mazîçin Mazı toplayıcısı (Mar¬ da tarihi bir şehir harabesi. din'in Derik dolaylarında söyle¬ Marmarok Kertenkele. nen belli bir arya (Keçka mazî¬ Marmaroşk Yılan yastığı, Lezar. çin). Maryaqub Nusaybin. Me Biz, bize. Marmarsi Yılan balığı. Mecal Mecal, kudret, fırsat. Martnıî Yılanca. Mecîdî 20 gümüş kuruş değe¬ Mareyî Ailevi. rinde bir Osmanlı parası. Maristan Karınca yuvası. Mecrefe Çapa, kayık, sandal gibi Varksîst Marksist. deniz araçlarında kürek çekme. Marksist'i Marksizm. Masi Meçît \'.asîgir Balıkçı. Masîgirtin Balık tutmak. Mason Mason. Masoniyet Masonluk. Vasi - ^iOğurt. Meded İmdat. Medek Mandanın dişisi. Medreb Sulu arazi, pirinç len arazi. Medrebaz Madrabaz. Mescit. eki¬ 83 Medrebazkirin mek. Madrabazlık Mela İmam. Melazgir Malazgirt. Melceme Yakı. Mele Yüzme. Melekirin Yüzmek. Melheme Harman, dövülmüş mahsûl. Melhêp Harman savurmak için kullanılan parmaklı tahta, yaba. Meletik Bir cins elma. Meletîkirin Hocalık etmek, öğ¬ et¬ İmkân, fırsat. Mefer Meferlêanîn Fırsattan istifade et¬ mek. Mefertî Fırsat, imkân. Meh Ay. Meh Ayın otuz günü. Meha banemer Nisan ayı. Meha berfbaran Aralık ayı. Meha cehrêdan Mayıs ayı. Meya çiyî Geçen ay. Meha gelavêj Ağustos ayı. Meha pûşper Haziran ayı. Meha reşeme Şubat ayı. Meha rezber Eylül ayı. Meha rêbendan Ocak ayı. Meha sermawes Kasım ayı. -Meha xalelêw Mart ayı. Meha xermanan-bênderan Tem¬ muz retmek. Meletwê Malatya. Melevan Garzan'da bir köy. Melevanî Yüzücülük. Melvan Yüzücü erkek ismi. Meliqandin Zorla meyvayı ol¬ gunlaştırmak. Meliqî Olgunlaştırılan meyva. Meliqîn Zorla olgunlaştırmak. Melû Demet. Melûkirin Denetlemek. Melûl Üzgün, üzgün olan kimse. ayı. Me der Şefaat. Mehderar Şefaatçi. Mehderî Şefaatçilik. Mehderkirin Şefaat etmek. Mehîn Kısrak. Mehînî Dişi. Mehînka Çekirgenin bir cinsi. Mehîr Ayran çorbası. Mehîra bikereng Kengeri ayran çorbası. Mehlî Ekilen tohumu iyice ört¬ mek. Mehmedî Kürmanci üç şiveden biri. (Bohtî û Fehmedî û silîvî. Hin lalin û hinek ji zér û zîvî. Ş.A. Xanî). Mehr Nikâh. Meji Beyin. Mekare Nakliye, ulaştırma. Mekke Mekke. Melûlbûn Melûlkirin i i i j i Üzgünlük. Üzmek, müteessir et¬ mek. Melûvan Demet yapan işçi, kız, erkek, Meman Hakkari'de bir bölge. Meme Çocuk dilinde su. Memêalan Kürt mitolojik edebi¬ yatında bir kahraman ve Mémozi'nin adapte edilmiş aslı. Mémo Kürtlerde erkek ismi (Mehmet). Memozin Şeyh Ahmed'e hani hz. lerinin meşhur edebî eseri. Mancınık. Mence Kürtlerde kız ismi. Mencik Bir çeşit buğday. 'Mend Cesed. | ; j i Mencenîq 84 Meşq Antrenman. Makas. Tekrarlamak. Meqsuk Bir cins kuş (Arapçada Mesqkirin Met Hala. Hataf kuşu). Meto Kürtlerde erkek ismi. Mer Bel. Hz. İsa'nın havariyonu ve Meran Sigara ağızlığı yapılan bir Meta dört İncilden birinin sahibi. ağaç. Metik Halacık. Merayı Yaltaklanma. Metran Metropolit. Mercan Mercan. Metranî Metrepolitan. Mercê Gercüş'te bir köy. Mewîj Kuru üzüm. Mercik Şirvan'da bir köy. Mexel Açık ağıl. Merd Mert. Mexelbûn Hayvanlarda yatmak. Merdan Bellemek. Mexelhatin Hayvanların yatması. Merdankirin Belletmek. Mexelî Hayvanların yatmış hali. Merdayî Bellenmiş. Mexelkirin Hayvanı yatırmak. Merdi Mertlik. Mexer Büyük düz ova. Merdi Mertlik. Mexis Bohtan'da bir köy. Mereg Deppo. Mexrik Düşman. Merge Papara. Meya Dişi katır. Mergonek Log taşı, silindir. Meyan Mayalanma. Melek Samanhö. Meyartdin Mayalatmak. Merename Şartname. Meyin Mayalanmak. Meretan Sıyırık. Meyi Meyil. Meretandin Sıyırmak. Meyxwer İçki içen. Meritîn Sıyırma. Meyz Bakış, seyr, temaşa. Merix Merih. Meyzdan Bakmak. Mermer Mermer. Meyzkirin Baktırmak. Mero Bizler, insan, Adem. Mezel Kat, oda, tabaka, mezar¬ Merş Çul, kilim. lık. Merşik Küçük kilim, atların, Mezin Büyük. öküzlerin örtüsü. Meznayî Büyüklük. Mertal Kalkan, siper. Mezinbûn Büyümek. Mervan Dost, mülayim. Mezinkirin Büyütmek. Merx Yumurta. İtlaf. Merz Müstemleke, zaptedilen yer Mezix Mezixîn Telef olmak. sömürge. Mezreke Tandıra ekmeği yapış¬ Mestir Daha büyük. tırmak için kullanılan tahta. Meş Yürüyüş. Mezrexalik Sason'da bir köy. Meşk Tulum, tuluk. Dişi, muennes. Meskadew Ayran tuluğu, yayık. Mê Meşkahelali Dabağatlanmış tu¬ Mêbaz Zampara, kadın avcısı. luk. Mêhvan Misafir. Meqes 85 Mêhvanxane Misafirhane. Mêhvantiî Misafirlik. Mêjandin Emzirmek. Mêjin Emmek. Mêjû Tarih. Mêkutûk Kızıl hastalığı. Mêlak Ciğer. Mêr Erkek, koca. Mêretî Erkeklik. Mêr ani Erkek tavırlı. Merdine Mardin. Miçewr Dinî yerlerin hizmetkârı. Miçewrtî Dinî hizmetkârlık, hademe-i hayrat. Miçih Sürat, çeviklik. Miçilqe Bahse girmek, toto. Miçîn Ciddi, zor bir iş yapmak. Miçkirin Kapatmak. Miçkulî Göz kapağı. Miçork Midyade Midyat ilçesi. Mierriz Kadın tellâlı. Miftî Müftü. Miho Kürtlerde erkek ismi. Sis. bölgesinde Mij Mijandin Emzirmek. Mijang Kirpik. Kara sapanın üç parçası. kocaya var¬ Mijane Mêretî Kocalık Mêrg Çayır. Mêrgesor Hakkari meşhur bir yayla. Mêrî Mert. Mêrkirin Evlenmek, Mijo İstismarcı, müstemlekeci, mak, gelin olmak. sömürgeci. Mêrkuj Katil. Mijmijok Dolmamış bal peteği Merxas Cesur. ve çocukların emdiği bazı şeker¬ Meş Sinek. li çiçekler. Meşagû Pisliğe konan sinek, tra¬ Mijûl Eğlenme, meşgale. hom sineği. Mijûl Meşguliyet. Meşa haspa At sineği. Mijûlahi Meşgul olmak. Meşa hingivî Bal arısı. Mijûlbûn Meşgul olmak. Meşa reş Kara sinek. Mijûlkirin Meşgul etmek. Meşa khera Eşek ansı. Omuz. Meşik Üzüm ve sair mahsulü Mil Milan Büyük bir Kürt aşireti. mahveden haşere. Milhildan Omuz kaldırmak. Met Emme. Milhildanhev Birlik olmak, omuz Metin Emmek. omuza vermek. Merî Emilmiş. Mêvok Düğme. Milik Deve hörgüçü, dik tepe. Mêw Asma kütüğü, üzüm kütü¬ Millî Milan aşiretine mensup bir kimse. Kürtlerde bir giyiniş şekli. ğü. Mêzer Örtü, seccade (Kürd ka¬ Milkirin Omuzlamak. Atkı. dınlarının süs için sırtlarına al Milppêç Milşikandin Koğulmak. dıkları şal). Miç Kapalı. Miltaf Yorgun. Miçbûn Kapanmak. Miltafî Yorgunluk. . Miççin Kapanma. Miltaf îbûn Yorulmak. 86 Mirmirk Milyaket Melek. Min Ben. Anafel olmayan sivrisi¬ nek. Mirov Mirovî Mirovan Misab Misas Minare Minare. Mindal Evlat. Mindalbaz Oğlancı, kulampara. Minminîk Kelebek. Mintiqe Taş kemeri bağlamak asa. için konan son taş. Misilman Miqewr Bir çeşit su kabağı. Misin Miqor Ağaç oymak için kalem. Miqsi Hıristiyan Kürtlerin Ku¬ Misranî düs'e giden hacısı. Mir Acımsı. Mira Bana. Miran Miradin Ölmek. Öldürmek. Mirar Leş olmuş, kesilmeden ölen hayvan. Mirarbûn Mundar olmak. Mirarkirin Mundar etmek. Mirwet İnsaf. Miraz Murat. Mircîyaq Mertek. Mirç mirçkirin Şapıırdatmak. Mirdin Ölüm. Mirés Çehre, görünüş. Mirîgeh Morg. Mirin Ölüm. Miri Ölü. Mirîmewtî Gevşek, miskin, be¬ ceriksiz, insan veya hayvan. Mirişk İnsan, akraba, dost. Şahsî. Garip dost. Kalıp. Çiftte çiftçinin Müslüman. İbrik. Mısır işi (kırbacın ucun¬ daki kayışın bağlandığı delik). Misîsor Bakır (kırmızı bakır). Misîzer Tunç. Misrê Mısır. Mist Avuç, yumruk. Mistlêdan Bahçelerde evlek. Mişar Kumaş v.s. dokumada yol çizgisi. Mişarmişar Yol, yol. Mişarbûn Açılmak. Mişemri Açık, metruk. Mişemirkirin Açmak. Misk Fare. Mislaq Hiza, sıra, dizi. Mişmiş Misraq Mişt Kaysı. Mihrak. Ağzına kadar dolu. Mistaxe Kuru üzüm harmanı. Mistaxedanîn Kuru üzüm harma¬ nı kurmak. Mistaxehilanîn Tavuk. elindeki Kuru üzüm har¬ Mirîşka Mirîşka Mirîşka tavuk. Mirîşka avî Su tavuğu, çulluk. bej Yabanî tavuk. biriştî Izgarada pişmiş Mirîşka vuk. Qelandî Tavuk dolması. Kavrulmuş ta¬ Miştî Dolu, silme, süpürülmüş. Miştîne Mardin'de bir köy. Miştkirin Silme doldurmak. Miz Mayhoş, ekşimsi. Mirişka kelandi Mirîşka kürk Haşlama tavuk. Kuluçka tavuk. Mizandin Mizawir Mizawirî dagirtî manını Mistin kaldırmak. Süpürmek. Yapıştırmak. Aksi. Aksilik. 87 Mizawirtîkirin Aksilik etmek. Yapışkan. Yapışkanlık. Mizgeft Cami, eski Kürtlerde ta¬ pmak. Mizgîn Müjde. Mizgîndan Müjde vermek. Mizgînî Müjde. Mizgînkirin Müjdelemek. Mizmizok Mızmızlı kimse. Midilli Midilli. Mîh Koyun. Mîheng Ayar. Mîkut Tokmak. Milyon Milyon. Mimber 'Mimber. Mına Mine, gibi, benzer. Mînîmînîk Kelebek. Mîr Bey, hükümdar. Miran Bohtan'da bir Kürt aşi¬ reti. Miranı Mirlik idaresi, tarzı. Mîrat Mîras. Mîratxwer Mirasyedi. Mîratî Sahipsizlik, sahipsiz ka¬ lan, mal emtia. Mîrav Amiral. Mîretî Resmen. Mîrza Prens, Kürtlerde erkek adı. Mîrzo Mesane, sidik torbası. Mis Bakır. Mîskar Bakırcı, kalaycı. Mîşkekor Kör sıçan, köstebek. Mîyafarqîn Silvan ilçesi. Mîz Sidik. Mîzel Yeteğina işiyen kimse. Mizelq Mizeloqî Moçikdan Kızarak zıplamak. Moçiklixwexistin Kızmayı, nakaşayı yaratmak. mü¬ Moçikdanxwe Kızdı, sıçradı. Moğol Moğol. Moğolistan Parmaklık. Mor Damga, mühür. Morkirin Damgalamak. Morsele Sapan, araba ve topta ok demir veya ağacı. Moskova Moskova. Moşen Makîne. Moşen Lokomotif. Moşenci Makineci. Motik Folluk. Movik Mafsal (parmak mafsalı). Movik Kertik, kamış, bambu, v. s.de boğum. Movikkirin Kertiklemek. Movikmovik Mafsal mafsal, ker¬ tik kertik. Moxol Mozasor Mozik Moğol. Eşek arısı. Sığır arısı. Mozkirin Sığırların baharda an¬ dan kaçması. Mozqirtk Bir çeşit zehirli an. Mû Kıl. Muallim Haham. Mûçik Litre. Mûçikdan Tepinmek. Mûçikkirin Tepindirmek. Mûçing Cımbız. Pehlivan, kahraman. Mafsal. Mûle Çamur. Mîzkirin İşemek. Mûlekirin Çamurlamak. Moçik Bazı meyvelerin çıkık sa¬ Mûmar Bir çeşit parmak hasta¬ pı, sinirli olarak sıçrama. lığı, dolama. Mûdeh Mûfik Mûmî Erkeklerin sarık bağlama " Mushaf tarzı. Mumya Mumya. Mûnzir Dersim'de bir nehir mevki. Mûrî Karınca, boncuk. ve Mûşe Kur'an. Muş ilimiz. Mûtî Mûyî Pekmez. Kıldan. Mûzîk İki yaşındaki dana. N Nanêdezî Küflenmiş ekmek. Nanêhilatî Mayalı bir saç ekme¬ ği çeşidi. Nanêketî Tandıra yapışmayıp kü¬ le düşen ekmek. Nanêlewase Yuvarlak ekmek. Nanêpahtî Hazır ekmek. Nanêsêlé Saç ekmeği. Naneşkeva Mayasız, yufka saç ekmeği. Naneşilikî Sulu, hamurdan ve saç veya taş üstünde pişen ekmek. Nanêtenûrê Tandır ekmeği. Mayalı ekmek. Nakokî Anlaşmazlık, düzensizlik. Nanetirş Nal Nal. Nanpêj Ekmek pişiricisi. Na Hayır. Nabe Olmaz. Nadan Nadan, hasis, cimri. Nag Dişi deve. Nahs Haylaz. Nahsbûn Haylaz olmak. Nahsî Haylazlık. Mahsîkirin Haylazlık etmek. Nahtor Bakıcı, bekçi. Nahtorî Bekçilik. Nahtorîkirin Bekçilik etmek. Vahtorvan Bekçi, nöbetçi. Nak Nohut. Nalan İnliyen. Nalandin İnlemek. Nanik Ekmek şekline konmuş muhtelif meyv eve ezmeleri, pe¬ tek. Nalbendî Nalbantlık. Nangîr Mahsuldar arazi. Malbend Nalband. Nankêçûk Yabanî bir ot (kuş ye¬ Nalçe Nalça. mi). Nalın İnleme. Name Mektup. Nankêhejira İncir ezmesi. Namerd Kalleş. Nanêketî Tandırdan pişmeden Namerdî Kalleşlik. küle düşen ekmek. Namus Namus. Nankêmewîja Kuru üzümden ve Nan Ekmek. ceviz ve saireden .yapılmış meyva \anbirxurk Bulgur unu ve so¬ ezmesi. ğandan yapılan bir ekmek çeşidi. Nankör Nankör. Nandar Hanedan. Nonkorbûn Nankör olmak. 89 N'ankorî Nankörlük. Nankorîkirin Nankör etmek. Nanxwesk İrmik ve daha iri buğ¬ day kırmasından yapılan ekmek. Naka Şimdi. Naperûşk Tırmık, pençe. Naperûşkdan Tırmalamak. Napesin Fasik, günahkâr. Naqos Çan. Nardin Göndermek. Narêk Uygunsuz. Narêki Uygunsuzluk, iltihatsızlık. Narinci Portakalgiller. Narinciye Kürtlerde kız ismi. Narincok Bomba. Nas Tanıdık, dost. Nas Bellî. Nasbûn Tanınmak. Naskenan Yağlı ve kat katlı ek¬ şi hamurdan yapılan bir çeşit Kürt ekmeği. Naskirin Tanımak. Nasetî Dostluk. Nasî Tanışma. Nasî Dostluk. Naskirin Tanımak. Nasnaw Ünsiyet, alışkanlık. Nasyar Dost. Nasyari Dostluk. Naşî Delikanlı, hayatta tecrübe¬ siz. - Naşitî Tecrübesizlik. Naşor Bir cins kumaş. Naşor Tırtıl. Naûna Yoksa. Nayşîyayî Nef i. Nav Ad, bel, orta. Navbend Ara. Navbendi Aralık, tampon. Navbendîkirin Aradan ayrılma. Navbêni Arazi, tavassut. Navbênayî Aralık. Navber Uzun dikilen elbiseyi muvakkaten kısılmatmak için or¬ tasından dikmek. Navbeynî Berzah. Navçe Merkez, orta. Navçîyê Merkezî. Navçûn İshal olmak. Mavdixwedan Övünmek. Navdest El arasında. Navdor Ortadan. Naverok Öğle yemeği. Naveş Kann ağrısı. Navik Göbek. Navik Her hangi bir şeyin içi. Navmalbatî Soyadı, aile adı. Navmali Mabeyn, teklifsizce ai¬ leye girip çıkan kimse. Navnîşan Unvan. Navno Afaroz, afaroz olan kim¬ se, dile düşen. Navnobûn Dile düşmek. Navnokirin Dile düşürmek. Navnoti Dile düşme. Navro Körfez. Navtenk Binek hayvanlannın eğer, palan kemeri. Navtêdan Teşvik etmek. Navûdeng Şan, şeref. Nawencî İtidal. Nawerok Fihrist, muhteviyat, içindekiler. Navyendi Muaddel, eşitlik. Naxêr Hayır, olmaz. Naxir Sığır sürüsü. Naxirqawran Ocak ayının 12 sin¬ den itibaren ahıra alınış. Naxwe Öyle ise. 90 Nay Ney. Naz Naz. Nazdar Nazdan Nazenin Nazik olan. Nazidar Naz eden. Nazik Nazik olan. Nazikî Naziklik. Tvazkîrin Naz etmek. Nazmiye Dersim'de bir kaza. Nazo Kürtlerde kız ismi. Nebim Olmamak, yokluk. Necim Aksama, hafif topallık. Necimandin Aksatmak. Necimin Aksamak. Neclaç Şaşkın, çaresiz. Neçar Naçar, çaresiz. Neçarî Çaresizlik. Neçarkirin Çaresiz bırakmak. Neçarrnan Çaresiz kalmak. Nedan Vermemezlik, nadan. Nedir Isırmayan köpek. Nedirkirin Kurban etmek. Mediyarîçav Gösterişsiz. Nei'el Yonca. Nefelaçarpel Uğur alâmeti sayı¬ lan dört yapraklı yonca. Nefîram Ordu. Neh Dokuz (9). Nehberg Dokuz taş oyunu. \ehcm Dokuzuncu. Nehhezar Dokuz bin, (9 000). Nehî Bitlis'te bir nahiye. Nehneh Dokuzar, dokuzar. Nelısed Dokuz yüz. Nejad Cibiliyet. Nekes Hasis, cimri. Nekesinin Cimri olmak. Nekesik Şahsiyetsiz. Neks Nefes darlığı, nefes tıka¬ nıklığı, astım. Neksîbün Nefes darlıhğı hastalı ğına yakalanmak, astım olmak. Neksî Astım olan kimse. Nelirê Uygunsuz, haram, bulun¬ muş v.s. Nelirêbûn Yolda olmamak, gun olmamak, gayri meşru. Nelirêtî Uygunsuzluk. uy¬ Nemabûn Tükenmek, bitmek. Neman Tükenme. Nemayı Kalmayış. Nenıer Hunsa, iktidarsız. Nemerbûn Hunsa olmak. Nemêrî Hunsahk. Nemêrkirin Hunsa etmek, cinsî münasebette bulunamaz hale sok¬ mak, iğdiş etmek. Nemir Ölümsüz. ' Nemiran Hizan'da bir nahiye. Nemrut Nemrut, Van gölünün batı sahilinde Nemrut dağı. Nemrut Eski bir Kürt hüküm¬ darı, hazreti İbrahim'i Urfa'da ateşe atmakla meşhur. Nenûk Tırnak. Nepâx Körük. Nepaxer Körükçü. Nepaxkirin Körük yapmak. Nepaxtî Körükçülük. Neperûşk Tırnaklama. Neperûşkdan Tırnaklamak. Nepişan Şişirme. Nepişî Şiş, kof bir şişlik. Nepix Üfürmekle şişme. Nepixandin Şişirmek. Nepixîn Şişmek. Nepoxk Tombul. Nepoxkî Tombulluk. Neq Seçme, ayıklama. Neqandin Ayıklamak., seçmek. Neqandî Seçkin. Neqeb Dağın tepesi, ufuk. 91 Nesaxxane Neqeb Gedik. Neqebî Gedikli. Neqebbûn Kendisinde gedik açı¬ lan. Neqbkirin Gedik açmak. Neqebkirî Gedikli. Neqebneqeb Gedik gedik, yer açılmış, yıkılmış. Neqil Makam, beste, usul. Neqilanîn Makam getirmek, usu¬ lünü bulmak. Neqir Kertek. Neqir Büyük su testisi. Neqîrandin Kerteklemek. Neqirî Kertekli. Neqirok Kertekliyen, kemirici. fcer Bakış. Neran Sigara ağızlığı yaphan bir cins ağaç. Nerî Temaşe. Nerîn Bakmak. Nerm Yumuşak. Nermbûn Yumuşamak. Mermetî Yumuşaklık. Nermeyî Yumuşakça. Nermijandin Limon ve sair bazı meyveleri zorla yumuşatma. Nermijîn Bu şekilde, yani zorla yumuşatmak. Nermik Yumuşakça, yumuşak ta¬ biatlı kimse. Nermik Bebeklerde henüz leşmemiş alın kemiği. Nermîn Kürtlerde kız ismi. Nermkirin Yumuşatmak. Nermo Kürtlerde erkek adı. Nerx Fiat. Nesax Hasta. Nesaxbûn Hastalanmak. Nesaxkirin Hastalatmak. Nesaxtî Hastalık. sert- Nesil Nesil Hastahane. Sızma, suyun sızması. İplik çilesi. Nesilîn Süzülmek. Nesilîn Süzülmek. Neşareza Gebî, ebleh, ahmak. Neşarezayî Hamakat. Neşat Neşesiz. Meşelaf Dobra dobra adam, dal¬ kavuk olmayan. Neşelafti Riyakârsızlık. Neşerîn Tatsız. Neşerînbûn Tatsız olmak. Neşerînkirin Tatsızlaştırmak. Meşerîntî Tatsızlık. Neşmetî Titizlik. Neşmî Titiz, pis boğaz olmayan. Neşmîn Kürtlerde kız ismi. Neşmîbûn Titiz olmak. Neşrnîkirin Titizleştirmek. Neştere Neşter, zıpkın. Neşterkirin Neşter vurmak, zıpkınlamak. Nesxor Hayvan artığı. Netewe Millet, ulus. Netik Kaldırım. Netim Muvakkat. Netrik Gümüşten bir nevi kadın başlığı. Netu Bir şey olmayan, kıymetsiz. Netuhawe Uygunsuz hareket. Netukes Şahsiyetsiz, kimse olmayan. Netutişt Bir şey olmayan. Netuwî Hiçlik. Nevî Torun. Nevîyî Zürriyet. Newal Vadi. Newalî Vadili olan. Newe Soy. Newenger Mebus. 92 Newereye Newihayî Newinda Böyle değil. Böyle değil. Belli kimse, maruf. Newiraya Böyle değil. Newisaya Böyle değil. Newq Bel, batma. Newqbûn Batmak, dalmak. Newqî Batan. Newqkirin Batırmak, daldırmak. Newqzirav İnce belli. Newroj Nevruz. Nex Yünden, sici nikahlılığında ip, yün ipliği. Nexapên Aldatmayan kişi. Nexş Nakş. Nexşe Harita. Nexskirin Nakış yapmak. Next Fiat, kız başlığı, drahoma. Nexwes Hasta. Nexwesbûn Hastalanmak. Nexweskirin İyi etmemek. Nexwestî Hastalık. Nexwesxane Hastahane. Neyar Düşman. Neyarîkirin Düşmanlık yapmak. Neyartî Düşmanlık. Neynik Ayna. Neyûla Kürtlerde kız ismi. Nezan Bilgisiz, tecrübesiz. Nezan Genç, toy. Nezanî Bilgisizlik. Nezanîbûn Bilgisiz olmak. Nezanînkirin Bilgisiz bırakmak, (cahil bırakmak). Nêçîr Av. Nêçîraaska Ceylân avı. Nêçîrakewa Keklik avı. Nëçîrakhêroska Tavşan avı. Nêçîraordeka Ördek avı. Nêçîrî Avcılık. Nêçîrîkirin Avcılık yapmak. Nêçîrvan Avcı. Nêk Alâka, rabıta. Nêk Tığ ve saiir iplik işlerinde kullanılan aletin ucundaki eğik parça. Nêka pênivîsê Kalem ucu. Nêkdar Alâkalı. Nêm Cerahat. Nêr Erkek. Nêrdewan Merdiven. Nêrgele Nargile. Nêrgiz Nergiz çiçeği. Nergizê Kürdlerde kız ismi. Nêrgizkokê Nusaybin'de bir köy. Nêrgizyê Nusaybin İsitilil arasın¬ da nergiz çiçekleri ile meşhur bir bölge. Nérî Tekke. Nêrmûk Ne erkek ne dişi anor¬ mal insan tipi. Nerniş Hizan'da bir köy, meşhur «Melezade nahnilallah el havan.» adındaki Kürt lisanı üstadının köyü. Nêrtin Bakmak. Nêrwan Silop ovasında tarihî bir şehir harabesi. Nevayı Yarıcılık. Nêvcî Yarım, natamam. Nêvcîbûn Yarım olmak. Nevcîhiştin Yarım bırakmak. Nêvcîkirin Yarılamak. Nêvcîman Yarım kalmak. Nêvî Yarı dolmuş vaziyette. Nêvî Ortası. Nêvîkirin Ortalamak, yarı ya¬ rı yarıya doldurmak. Nêz Yakın. Nêzîk Yakın. Nêzîkbûn Yakınlaşmak, cinsî 93 münasebette bulunmak (meca¬ zen ) . Nêzîkbûn Yakına gelmek. Nezîkî Yakınlık. Nêzîkî Takriben. Nêzîkîlêanîn Ona yaklaşmak, yetişivermek. Niçik Çıkık diş. Niçikkirin Bir şeyin etrafını süs Niqrîsk Hıçkırık, içini çekme, alternatif sancı ve ağrı. Niqrîskdan Bir uzvun alternatif sancısı. Niqut Damla. Niqutandin Damlatmak. Niqutik Bir damla. Niqutin Damlamak. Niqut niqut Damla damla. Hırlama. veya icab ettiği için diş diş yap¬ Nirenir Nisêbînê Nusaybin. mak. Nisêbînî Nusaybinli. Niçikniçik Diş diş. Nisa Nişasta. Niçkoyî Çıkık. Nişadir Nisadır. Nifirr Beddua, intizar. Nişdar Operatör. Nifsî İyi cins bir kırbaç. Nişk Kriz anı, sert hareket. Nig Ayak, tetik. Anidenö Nigik İnşaat ve sair alet ve ma- Nişkeve Nişmî Titiz. kinalarda ayak. Nigik Nilıa Nihaka Niham Nijde Süs ayakçıkları. Şimdi. Şimdicik. Tabak, (yer tabakası). Akıncı. Nijdekirin Akın yapmak, baskın yapmak. Nijdevan Akıncı. Nijdeyî Akıncılık. Nijîn Dolu. Nijînandin Doldurmak. Nijînîn Dolmak. Nik Yan, yanyana. Nikil Gaga. Nikildan Gagalamak. Nikilok Gagalayan. Nikilê Uzun burunlu, çirkin ka¬ dınlara denir. Nikilo Uzun burunlu, çirkin er¬ keklere denir. Nikînû Yepyeni. Niqrî Büyüp kulplu kazan. Nişmîbûn Titizlenmek. Nişmîkirin Titizlemek. Nişmîtî Titizli. Nişter Zıpkın, neşter. Nişûk Enfiye, tütün ufağı tozu. Nitir Küfür, rezalet, kir, pislik, (durma). Nitirî Durgun, kirli. Nitirîbûn Durmak, kirlenmek. Nitiradin Durdurtmak, kirletmek Nitwane Takatsiz, zayıf, zavallı. Nivênêr Resul, elçi, peygamber. Nivênêr Haberci. Nivênêranî Habercilik. Nivîsî Yazma. Nivişt Muska. Üçgen şeklinde sanlmış Nivîn Yatak.. Nivîndanîn Yatak sermek. Nivînî Yatağa ait. Nivînker Yorgancı. Nivîs Yazı. Nivîsandin Yazmak. Niviştî 94 Nivîser Yazar. Niwênt Film. Niwêndingah Sinema, stüdyo. Nizar Güneş görmeyen arazi. Nizim Alçak, engin. Nizimbûn Alçalmak. Nizmetî Alçaklık. Nizmik Nizimkirin Nîhan Yüksek olmayan, bodur. Alçaltmak. Cinsî münasebet, yakınlaş¬ ma. Nîvdorge Yarımada. Nîvişk Tereyağı. Nîvro Gün ortası. Nîvroyi Öğle yemeği. Nîye Yok, değil. No Biber acısı. Nofa Kürtlerde kız ismi. Üç yaşındaki inek. Nok Nohut. Noker Hizmetkâr. Noker Esir, köle. Noker Hizmetkâr, uşak. Nokertî Hizmetkârlık, uşaklık. Norweç Norveç. Norweçî Norveçli. Noş Afiyet. Noşîcanî Afiyetlik. Not Doksan (90). Noyîn Acı olmak, (kanal). Nozde Ondokuz. (19). Nozîn Kedi, köpek, yavrularının üzüntülü sesleri. Nogon Nîhandin Cinsî münasebette bu¬ lunmak. Nik Değirmen taşını indirip kal¬ dırmak için kullanılan ağaç. Nijtin Defetmek. Nil Nil nehri. Nîne Yoktur. Nînetî Yokluk. Nînowa Ninova, Asurilerin baş¬ kenti, şimdiki Musul. Nuh Yeni. Nîr Boyunduruk. Nuhî Kullanılmamış. Nîro Öğle zamanı. Yenilik. Nisan Gelincik çiçeği ve Nisan Muhîtî Nuhkirin Yenilemek, onarmak. ayı. Nümüne. Nîs Nis, Fransa'da meşhur bir Numune Nuxumandin Örtmek. şehir. Nuxumî Örtülü. Nisk Mercimek. Nuxumîn Örtünmek. Nîskok Adese. Nişan Nişan. Nisan Madalya. Nişanda" Göstermek, akmak, vermek. Nuxurî Nû madalya ı N'ii.ov İniş, başaşağı. Nı.ştiman Vatan. Nîştimanî Vatandaşlık. Xiv Yarım. > ivar Bohtan'da bir köy. İlk çocuk. Yeni. Nûjen Yepyeni. Nura Kürtlerde kız ismi. Nûrenberg Almanya'da bir şe¬ hir. Nûrê Kürtlerde kız ismi. Nûro Kürtlerde kız ismi (erkek¬ te de olur). Nûsa Yapışık. 95 Nûsar Mürekkep, yazı kebi. Nûsan Yazı. mürek- Nûsandin Yazmau. Nûsaf (Nûraw) Rapor. Nûser (Nûrawan) Mııdevvenat. K Ka Saman. Kade Bir çeşit Kürt böreği. Kadiz Saman yolu, kâh Keşan. Kadîn Samanlık. Kadînmeş Bal arılarının barına¬ ğı. Kak Bay, ağabey. Kaka Çocuk lisanında yiyecek. Ki:kil Ceviz - badem içi. Kakûçîl Şalgam, soğan, yağ ve ceviz içi ile yapılan yemek. köyü civannda bir çeşme. Kanya gund İstlil nahiyesinde bir çeşme. Kanya qot Ağrı'da bir köy. Kanya şex Mardin'in dara vadi¬ sinde bir köy. Kenya Dûlê Cudi dağı tepesinde meşhur bir çeşme. Kapan Sarp dağ yolu. Kapik Kepek ve hayvanları bağ¬ lamak için ayak bağları. Kapol Saman tortusu. Kal İhtiyar. Kapox Ot ve saman balya yapan Kalan Kılıf. kimse. Kalanî Ekmek ve kasap bıçakKar Oğlak. Kalik Dede. Kari Yılan yatağı otu. lan. Kehribar. Kalimast Harmanda zekât harici Karban Karçîn Bir cins armut. verilen hediye. Harman savurmak için Kalko Ruhanî reislere denir. Kareç kullanılan tahta. (Hıristivanlarda papa dendiği gi¬ Karekew Karlı havalarda keklik bi). avı. Kalo Dedeye hitap. Kalûme Kılıç, bıçak ve hançer Karê Kürtlerde kız ismi. eskisi. Karik Oğlak. Kam Döğen, saman makinesi. Kari İktidar. Kani Pınar, çeşme. Karin Yapabilmek. Kanîka Nusaybin içinde biricik Kartol Patates. memba suyu. Karvan Kervan. Nakliyecilik. Kanîya aqup pêxemeber Ağn Karvanî Sabah yıldızı. dağında ziyaret sayılan Yakup Karvankuj Karvansaray Kervansaray. peygamber çeşmesi. Vakit. Kanya-kerwana Diyadin'de Boza Kat 96 Katjimêr Saat. İki yaşında koyun. Kavil Harabe, yıkılan bina. Kavilbûn Harabe olmak. Kavir Kavlikirin Harab olmak. Kevanî Ev kadını. Keç Kız. Keçik Kız. Keçkanî Kız modası. Keço Kıza hitap. Keçxapandin Kız iğfal etmek. Keçxapînok İğfal eden. Kedi Ehli. Kedîbûn Ehlileşmek. Kedîkirin Ehlileştirmek. Kedîkok Cana yakın kimse. Kedîtî Ehlileşme. Kej Tiftik, fasıl, mevsim. Kej Sarışın kimse. Kejê Kürtlerde kız ismi. Kejî İnsan ve hayvan vücudun¬ daki veretler. Kısa burunlu insan, kulak¬ sız hayvan. Kemêl Koyunun kuyruk nahi¬ yesinde kuruyarak pislik. Kemik Ağzı burnu kısaca kimse. Ken Kıl keçilerinde kıl içindeki yumuşak tiftik. Kem Kenik Kel başlarındaki yara ka¬ bukları. Kendal Bayır. Meyilli arazi, top¬ rak yığını. Kenêr Yabanî kiraz ağacı, mah¬ lep. Kepelek Hayvan otlanırken ağız yolu ile beyine kadar giden ve öldüren bir kurttur. Ker Sağır. Kerbiker Parça parça. Kerbûn Kerehû Kerelal Kejî İspanyol şallarına benzeyen Kerelaiî yünlü gül desenli Kürt başör¬ Kerenzer Kereng tüsü. Kerengo Kekê Ağabey. köy. Kel Bir çeşit koyun, kara gözlü. Kerehêr Kele Kale. Keri Kelehoşk Tarihi kale harabesi. Kelek Şişirilmiş tulumlara bin¬ Kerî dirilmiş bir nevi sal. Kerîk Kelekvan Bu salı idare eden Kerîko kimse. Kerr Kelem Lahana. Kerre Kerûlal Kelem Ağaç budağı. Kelembirin Kışın tomurcuklu Kevan ağaçları kesip hayvanlara yedir¬ Kevan me. Kevan Kelemok Kapuska yemeği. Kevane Kelè Tuzsuz. Kevanî Kelèj Eski çarık ayakkabı. Kevantî Sağırlaşmak. Kuvvetli yaz fırtınası. Sağır, dilsiz. Sağırlık. Dilsizlik. Yakışıklı, sarışın. Kenger. Elcezire bölgesinde bir Sağırlık, duymazlık. Erkek eşek. Koyun keçi sürüsü. Kuru sümük. Sümüklü kimse. Parça. Çok büyük yılan. Yay, (okla kullanılan yay). Hallacın yayı. Keman için kullanılan yay. Kemer. Evkadını. Ev kadınlığı. 97 Kevanjen Pamuk halaçlıyan kim¬ Kewar Zahire dolabı. Kewçîrk Bir nevi keklik. Kewdan Dağlatmak. Kewêribat Cesur keklik. Kewêserdar Genç ve tecrübesiz keklik. Kewê Kürtlerde kız ismi. Kewgir Keklik avcısı. Kewkender Sarımtırak renkte se. Kevaştin Kemirmek. Kevçing Kevgir. Kevçî Kaşık. Kevçîdank Kaşıkları mahsus sepet ve saire. koymaya Kevêl Kenar, kabın üst dudağı. Kever Kırçıl. Kever Bir cins keçi. Kevir Taş. Kevî Kenar. Kevîlok Yampiri, eğri kenarlı, kendini kenera çeken adam. irice bir cins keklik. | Kevn Eski. Kevnayî Eski. Kevnar Eskimiş. [ i j Kevnejin Kocakarı Kevnaik Eski, giyim eşyası. Kevnîker Atik, eski. Kevnkê pîrê Örümcek ağı. Kevnkirin Eskitmek. Kevreaşa Değirmen taşı. Kevrê siwarbûnê Binek taşı. Kevrê Arbeşk Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kevrê Kew avanîya Çakmak taşı. İnşaat taşı. bûka Gelin taşı. cewahir Pılanta taşı. hesona Biley taşı. hêtûna Kireç taşı. hinguliska Yüzük taşı. mermer Mermer taşı. piş Kalkerli gevşek taş. peşi İlk taş. Sînor Sınır taşı. Şehkirî Kesme taş. tirba Mezar taşı. Keklik. | i I '; l Kewsûsk Bir çeşit keklik. Keyso Fırsatçı adam. Kezî Saç örgüsü. Kêç Pire. Kêl Mezar taşı. Kêl Taştan dikilen hedef. Kêldan Bir çeşit dikiş. Kêm Eksik, kusur. Kemani Eksiklik, ar. Kêmav Suyu az olan bölge. Kêmayî Aşağılık. Kêmber Geniş olmayan. Kêmber Az meyva ve mahsûl veren bitki. Kêmbînayî Miyop. Kêmbîr Hafızasız. Kêmbûn Azalmak. Kêmçû Silâh atışında kurşunun hedefe varmaması. Kêmdenk Kısa sesli. Kêmdîn Göz hastalığı. Kemhiş Geri zekâlı. Kêmxwîn Kansız, zayıf. Kêmxînî Zafiyet. Kêmî Eksiklik. KêmJdrin Azaltmak. Kêr Tesir, (etki, yarama). Kêrhatin İşe yaramak. Kêrnehatî Yanamaz. F: T 98 Kêrpékirin Tesir etmek. Kêrpênekirin Tesir etmemek. Keşan Taşıma. Kilçan Küçük gemici feneri, Kilor Küçük delikli tandır ek¬ meği Kin Kısa. Kinik Kısacık. Kinki» Kısalmak. Kinkirin Kısaltmak. Kinnî Kısalık. Kiras Entari. Gömlek. Kirde İş, yapmak, emel. Kirin Etmek, yapmak. Kirin Evlenmek. Kiritandin Isırarak yemek. Kirtirte Kıkırdak. Kirtnak Oklava. Kirot Bir cins üzüm. Kivi Dar ağızlı bir çeşit küp. Kivloşk Kırışık. Kivloş'kbûn Kırışmak. Kivloşkkirin Kırıştırmak. Kizin Burçak. Kir Penis, erkek tenasül aleti. Kod Ağaçtan oyulmuş kab. Kodalês Çanak yalayıcı. Kodbir Süt ve yoğurtta kesilme. Kodik Hububat için bir ölçek. Kodqelên Uğursuz. Kon Çadır. Konereş Kara çadır. Konképîre Örümcek ağı. Konik Küçük çadır. Kor Kör. Koraya mime Ölüm körlüğü. Korayî Körlük. Korbûn Kör olma. Korim Ölüm. Korkirin Kör etmek. Korko İki ekimden 7 ekime ka dar 5 tehlikeli gün. Kovik Huni. Kovik Dolma. Kovik Palamut ve mazanın buğu. Kuç . ka¬ Taş. Külek Topal. Kulekbûn Topallık. Kulekkirin Topallaştırmak. Külekti Topallamak. Kul Yara, keder. Kulik Çiçek. Kulî Çekirge. Kulyebeşik Ziraatte musallat olan muzur çekirge. Kulyêzer Sarı çekirge, ağaçları mahveden bir cins. Kulav Keçe. Kulbûn Yaralanmak. Kuldar Kederli. Külek Pencere. Kulekbûn Topallamak. Kulekkirin Topal etme. Kulî Yün ve pamuk fitil, çekir¬ ge Kulî Büyük yağan kar parçaları. Kulkirin Yaralamak. i Kulmal Kulor Kulzikî Felâketzede. Simit. Açlık. Kuncî Susam. Kuncîkerk Yabanî susam. I Kund Baykuş. Kundur Kabak. Kundirêmeranî Bal kabağı. Kurap Amca oğlu. Kurdûnde Erkek evlâtsız. Kurebeş Bir çeşit hayvan. Kurêkem Matemli kadın. Kurîk Kurîsk Kıvır, lüle. 99 Kurîsandin Kırpmak. Kurîşkî Kıvırcık. Kürk Kuluçka. Kurkketin Kuluçka yapma. Kurkirin Traş etmek. Kurmî Kurtlu. Kurt Kısa. Kurtayî Hülâsa, kısaca. Kurtbûn Kısalmak. Kurte Kadınların giydiği üç etek. Kurkabuhurî Nusaybin'in İstilil Kurtik Cepken gömlek. Kurxal Dayı oğlu. nahiyesinde bir köy. Kurka çeto Mardin'in meşhur Da¬ Kııştin Öldürmek. ra vadisinde güzel bir köy. Kuştî Maktul, öldürülen. Kurmam Amcaoğlu. Kûçik Köpek. Kurmanc Kürtlerin en kalabalık Kûçkayî Köpeklik. taifesi. Kûçkêervana Gece evlere giden Kurmancî Bu tarafların konuş hırsız köpek. tuğu Kürt lehçesi. Kûçkêhar Kuduz köpek. Kursî Kök, azı. Kûçkêpolisa Polis köpeği. Kurra Kurt. Kûçkêmotka Kümeslere gidip Kurmêberfê Alışkanlık huyu. yumurta içen köpek. Kurmedarê Ağaç kurdu. Çoban köpeği. Kurmik Hıyar, kavun, karpuz Kûçkeşivana Kûç kûç Köpeği çağırmak. ufağı, küçük. Obe Ocax Ode Of Ol Olaq Obc. Ocak. Oda. Af. Mezhep. Asil olmayan at. Ornerya Mardin, Nusaybin, Sa¬ vur ve Midyat arasında büyük bir Kürt aşireti. One Kalça. Ördek Ördek. Ordekabej Yabanî ördek. Kürtlerde kız adı. Ölçek Bir hububat ölçüsü, (Nu¬ Ordekê Oryat Fahişe, utanmaz. saybin'de 25 kilo buğdaydır.) Osman'ın Kürtçe deyimi. Omerî Ömeryan aşiretine men¬ Osé sup kimse ve bu aşiret tarzında Osk Osman'ın Kürtçe deyimi. bir kıvafet. Osmanî Osmanlı. Pa Ama. Pa Ayak. Paben Ayak bağı. Pac Haç Paçê Pencere. Bez. hevîr Hamur bezi. 100- Paçavra, gevşek sönük şey¬ Panayî Paçik ler. Paçxwir Padîşe Rüşvetçi, beleşçi. Padişah. Tavla. Ahır. Geniş, yassı. Pageh Pahn Pahnayî Yassıhk. Pahnî Topuk. Pahnbûn Yassılaşmak. Pahnkirin Yassılaştırmak. Paîz Sonbahar. Paîzok Kürt klâsik müziğinin bir makamı. Genişlik. Panbûn Genişlemek. Panik Yassıca. Panî Topuk. Pankirin Yassılaştırmak. Pap Tortu. Papa Papaz. Palo Elâzığ'ın bir ilçesi, (tandır¬ dan küle düşen ekmek). Papeşk Serpinti halinde yağmur. Papor Vapur. Papor Gaz ocağı. Papûç Papuç. Paq Baldır. Pakbûn İyileşmek. Paqij Temiz. Paket Paket. Temizlenmek. Pakkirin İyileştirmek, temizlet¬ Paqijbûn Paqijkirin Temizlemek. mek. Paqijî Temizlik. Pal Meyil. Paqpak Kaynayan bir şeyin Pal Yamuç. kardığı ses. Pal Yaslanma. Par Hisse. Palamar Hücum. Geçen sene. Palamander Hücum eden, muha¬ Par Para Sonra. cim. Paranewe Yalvarma. Paldan Yaslanmak. Kurumak. Paldan Uzanmak, mahsulün üst Parastin Paraman Geri kalmak. üste yaslanması. Parça Parça. Paie İşçi (umumiyetle işçi). çı¬ Paie Pareşa Palûte İmece. Palûtekirin İmece yapmak. Parez Kavun, karrpuz bostanı, muhafaza. Parêzê Paris. Parêzer Avukat. Parêzer Hami, muhafız. Parêztin Muhafaza etmek. Parêzvan Korucu. Pari Lokma. Parkirin Taksim etmek. Ziraat işçisi, biçici. Palevan Ziraat işçisi. Biçimi. Palêyî Ekin biçme. Paleyîkirin Ekin biçmek, hasat. Palik Alet ve makinalarda ek parçaları sıkıştırmak için ortaya konulan rondelâ somun v.s. Palkahèlet Sapanda bir destek. Palvedan Pan Paronek Yaslamak. Yassı. Panav Yüksek yayla ve arasındaki düzlük. dağlar Bohtan'da bir köy. İki yaşında dana. Paronek Boyunduruk ile sapanı¬ nı bağlamasını temin eden bağ. Parpar Semiz otu. 101Pars Par sek Dinleme. Dilenci. Payedar Yüksek rütbeli. Muvaf¬ fak. Payedarbûn Muvaffak olmak. Payîz Sonbahar. Payîzî Sonbaharda yetişen mey¬ Parskirin Dilenmek. Parsûstûr Kendini beğenmiş. Parsûxwar Zaif, dişi, fakir. veler. Parxwan Döş etin kaburga kısmı. Klasik Kürd müziğinde Parxvanadagirtî Kaburga dolma¬ Payîzok bir makam. sı. Bölmek. Paryê mihê Koyun lokması de¬ Paykirin Paykirî Bölünmüş. nen bir ot. Paz Koyun, keçi, küçük baş hay¬ Parzinandin Süzmek. van. Parzûn Süzgeç. Pazde (15) onbeş. Parzûnkirin Süzdürmek. Pazdehem Onbeşinci. Pasaport Pasaport. Pazkovî Yabanî keçi, koyun, dağ Pasavî Serçe kuşu. keçisi, geyik. Pasiwan Hudut bölgelerinde hal¬ Pehîn Tekme. ka verilen geçiş belgesi. Pehîndan Tekme atmak. Paşvevegerandin Reddetmek, ia¬ Pehnok Tekme atan, huysuz. de etmek, geri göndermek. Pejin Çalı. Paşdan Arka vermek, tedbirsizlik. Pel Yaprak. Paşdoşek Sadrazam, başvezir. Pelax Baharın kuruyan otları. Pasewar Halef. Pelendar Cop. Paşî Son. Paşîv Sahur, akşam yemeğinden sonra yenen aparatif. Paşketin Geri kalmak. Paşkirin Geciktirmek. Paşmane Geri kalma. Paşmayî Bakiye. Paşa. Kürtlerde erkek ismi. Paxêl Kızak. Paxil Bağır, koyun, etek. Pay Hisse. Papbûn Taksim edilmiş. Paydan Bölmek. Paydar Muvaffak olan. Paydarî Muvaffakiyet. Paye Fiyaka, derece, rütbe. Paye Açı, zaviye. Paşe Paso Pelepel Acelecilik. Pelé Binerdka Şalgam yaprağı. Pelêçixara Sigara yaprağı. Pelêdara Ağaç yaprağı. Pelé kardîyê Saralık, yılan otu yaprağı. Pelé kelema Lahana yaprağı. Pelé reza Bağ yaprağı. Pelé sîra Sarımsak yaprağı. Pelé zer Sararmış yaprak. Pelxem Balgam. Pelik Jilek bıçağı. Pelik Pelik Süs için kullanılan pullar. Çelik çomaktaki çelik kıs¬ mı. Pelk ağaç. Pelûl Çay kenarında yetişen bir Lapa. 102 Perişana Kürdlerde kız ismi. Pelûla pestîqê Pestil lapası. Perişan etmek. Pelpel Kaynayan bir şeyin hali, Perîşankirin Perîşantî Perişanlık. yaprak yaprak. Perîxan Kürdlerde kız ismi. Pelûlî Lâpamsı olmuş yemek. Kürdlerde kız ismi. ePlwesyayî Yaprağı dökülmüş, Ferixané Teessüf. mecazi manada ölümü yaklaşmış. Peroş Perrû Sadaka olarak verilen el¬ Pembo Pamuk. bise. Pena Köşe. Pert Saçma. Penba Pembe. Pertal Manifatura. Pençe Pençe. Pertbûn Etrafa saçılmak. Pencenar Garzan'da bir aşiret. Pertû bilav Darına dağınık. Penêra Kürtlerde kız ismi. Perûs Esef, teessüf. Peng İpek, iplik çilesi. Pesibîn Yıkılmaya yüz tutmuş Pengê Kürtlerde kız ismi. harap bina. Pengizandin Sıçrama. Peşin Övgü. Pengizî Sıçradı. Pesinanadin Meth etmek, övmek. Penîr Peynir. Pesindan Meddahlık. Penîrê kesidandî Salamura, Pesinatî Reklâmcılık. Edirne tipi peynir. Pesinker Meddah. Penîrê helandî Kaşar peyniri. Pesîn İlk. Penîrê meşke Tulum peyniri. Pespende İtibarsız insan, adi in¬ Penîrê Sîrik Otlu peynir. san. Pepik Keçeci. Geveze, çenesi düşük ka¬ Pepûk Baykuş, mecazi anlamda Pespor dın. perişan. Hisse. Pepûkê Uğursuz şekilde kadına Peşk Peşk Yağmur serpintisi, su dam hitap. laları. Pepûktî Pervasızlık. Pepûle Kelebek, pervane. Peşkavetin Serpmek. Peşkbaran Yağmur serpintisi. Per Yan, taraf, cihet, kenar. Peşkdan Hisse vermek. Per Tüy. Perawî Defter. Peskxwestin Hisse istemek. Pesqeleh Komik kimse. Perde Perde. Pere Kâğıt, yaprak, defter, ev¬ Peşûş Kof. rak. Pexsan Kürtlerde kız ismi. Perest Tapmak. Peya Yaya. Perestin Tapınmak. Peyabûn Yaya kalmak. Peritandin Tüylerini yolmak. Peyakirin Bir kimseyi bindiği Peri Tüv. şeyden indirmek. Perişan Perişan. Peyatî Yaya, piyade. Perîşanbûn Perişan olmak. Peyda Bulunmuş mevcut. 103 Peydabûn Bulunmak. Peyda kirin Bulmak. Peydok Römork. Peydeçûn Tabiî. Peyin Gübre. Peyje Merdiven. Peyman Andlaşma. Peyman Kürdlerde kız ismi. Peymangirt Ahde sadık, sadık. Peymangirtin Ahde sadık olmak, sözünde durmak. Peyrûza Kürdlerde kız ismi. Peyrûze Firuze taşı. Peyv Bir hastalık. Peyvvend Bağ, ayak bağı. Peywenda Muvasalat, ulaştırma. Peywendî İrtibat alâka. Pez Eğnam, koyun, keçi v.s. Pezîzonk Kuş ve kümes hayvan¬ larının taşlığı. Pê Pêç Ayak. Sargı. Sarma. Sarmak. Sargılık. Çocuk kundağı. Paket, tomar. Sarılmak. Tekerlek. Uğraşmak, Pêçan Pêçandin Pêçdari Pêçek Pêçek Pêçin Pêçke Pêdaketin Müessir olmak, t esn¬ etmek, dokunmak. Pêket Münasebet, yakışma. Pêketin İnfial, ateşin tutuşması. Pêketin Yakışmak. Pêketî İnşial eden. Pékeve Beraber, bir arada olma. Pêkhatin İnsicam, irtibat. Pêkhenan Yola getirmek. Pekin Pekin. Pél Dalga, hayvanda kol. Pêlav Ayakkabı. Pêlavker Ayakkabıcı. Pêldan Dalgalanmak. Pèle Zaman, çağ. Pêlekan Merdiven. Pélewan Pehlivan. Pêlpêl Basamak, dalga dalga. Pên Tekme. Pênç (5) beş. Pençem Beşinci. Pênchezar (5000) beşbin. Pêncî Elli (50). Pêncsed (500) beşyüz. Pêndan Tekmelemek. Pênek Tekme atan. Pêneketin Yakışmamak. Pêneketî İnşiat etmiyen, tutuşma¬ alâkadar olmak. Pégirtin Tâbi, mensup. P'girtî Malûm bir şeyi tutmak Pêjin Hafif ses, his. Pcjinkirin Ses duymak, dinlemek. Péknîn Hazırlanmak. Pékenandin Alay ettirmek. Pékenîn Gülmek (birisine gül¬ mek ı. Pêkenok Alay mevzuu olan kim¬ se. Pêkêrkirin yan. Pênlêxistin Penûs Pênûsbir Pénûsîgeç Tekme vurmak. Kalem. Kalemtraş. Tebeşir. Pênûsîmiz Kurşun kalem. Pîqazk Kaz ayağı otu. Pêpask Akar suların içine geç¬ mek için birer adım mesafe ile konan taşlar. Pépetî Yalınayak. Pêpilik Merdiven, basamak. 104 Peşmalk Merdiven basamağı. Cambaz ve çamurlu ha¬ Peşmerge valarda kullanılan uzun çatallı Peşkirin Pêpileke Pêpilke Önlük. Fedayi. Bilmek, anlamak. Önce, mukaddem. Ön ve arka, ileri geri. Adres. ağaçlar. Pêra Havi, beraber. Pêsraw Pêrar Pérestî Pêrêst Pêswan Pêt Ateş parçası, kıvılcım, pepe. Fêtik eŞlâle, kıvılcım, pepe. Pêvdaleqandin Asılmak. Pêve Onunla, bundan sonra, ile ekli. Pêvekirin Eklemek, takmak. Pêvrabûn Kıyam etmek, kalkıp tutmağa çalışmak. Pêvrzeliqandin Yapıştırmak. Pêwir Süreyya yıldızı. Pêwirî Ses ksııkhğı hastalığı. Pêwasti Hakkından gelmek. Pêwende Ayakbağı, hayvanların bağlamak için ip, alâka. Pêwest Vacip. Pêwest Zaruret. Pêwestî İhtiyaç. Pêwîist Zaruret. Pêwîstin Muhtaç olmak. Pêxew Yatak. Pêxember Peygamber, Resul. Pêxistin Yakmak. Pêxistin Sürtmek. Pêxistî Yakılmış. Pêxwas Yalınayak, (Mecazi an¬ Evvelki sene. Prestij. İndeks, fihrist. Yaka, kapının iki tarafı. Pêpênkirin Yamalamak. Peş Ön, ileri. Peser Peş Bilgi. Peşabûn Sevmek. Peşandan Delâlet etmek, göster¬ mek. Peşandar Delil, rehber, kılavuz, önder. Peşber Par. Peşdeçûn lîerlemek. Peşdeşkirin İlerletmek. Peşdestî Peşanga Peşenk hayvan. Pêsewar Pësewa Mukad. Pazar, sergi. Önde giden ve baş çeken Selef. Önder, reis. Peşik Eteğin iki yanma eklenen verevler. Peşi Önce, sivrisinek. Peşîdan Ön vermek. Peşîketin Önüne düşmek, yol göstermek. Peşkeş Takdim, göze batan. Peşkeşkirin Takdim etmek. Peşkirin Göstermek. Peşkirin Dermeyan etmek. Peşkiri Teşhir. Peşkir Havlu, peşkir. Pêsîwar Önder, danışman. Peşma Cibinlik. Peşmal Önlük. Peşûpaş lamda yankesici). Kabadayı. Pêxwas Şirvan'da bir köy (8OOO0 alimin bu köyde medfun olduğu söylenir). Pèyrew Tüzük' Pêzandin Bildiri, tebliğ etmek. Pêzeveng Pezevenk. Pic Sönük. Pêy 105 Picbûn Şiş olan bir şeyin sön¬ mesi, sönmek. Piçek Bir parça. Piçikî Biraz. Piçkirin Söndürmek. Piçûk Küçük. Piçûkbûn Parçalamak, küçül¬ mek. Piçûkkirin Küçültmek, parçalat¬ mak, şiş bir şeyi indirmek. Piçpiçîn Ekşiyip kabartmak, fer¬ mantasyon, mayalanma. Pif Üfürük. Pifkirin Üfürmek. Pinihin Dövmek. Pir Çok. Pir Köprü. Pirabatmanê Batman köprüsü. Piramala badê Batman köprüsü Badê (ailesinin köprüsü). Pira reş Diyarbakır'da meşhur kara köprü. Pira silîva Dicle üzerindeki Sil¬ van köprüsü. Tirayi Çokluk. Pirbûn Çoğalmak. Pirç Tüy. Pirç Kıl. Pirçik İnce yumuşak tüy. Pirçupal Ölü hayvanların dökün¬ tü yün ve kılı. Pijan Pişmek. Pijandin Pişirmek. Pijîn Pişme. Piretî Üretim. Pijkoj Düğme. Karasabanda birinci ve Pik Yüz üstü, (âşık kemiğinin Pirik ikinci parçayı tutturan parçalar. çukur tarafının vere gelmesi ha¬ Pirik Küçük köprü. li). Pirik Telme, tortu, çirkef, batak. Piling Kaplan. Piling Cemre. Piri Çokça. Pirîsk Kıvılcım. Pilingêavê Su cemresi. Pirkirin Üretmek, çoğaltmak. Pilinge erdê Toprak cemresi. Pirot Protestan. Pilingê bê Hava cemresi. Pirot Çömlek. Pilite Fitil. Pirpirok Uçurtma. Pilopilo Bir toprak böceği. Dolu, birden, ansızın. Pilor Pekmez ve undan yapılan Pirr bir nevi helva. Pirs Sual. Pirsa paşi Son söz. Piloris Bohtan'da bir köy. Atasözü. Pilpilînîk İbriğin ince ağzı ve Pirsa peşiya Pirsandin Soruşturmak. fiskiye. Sorgu sual. Pilpilînekamisîn İbriğin ince ağzı. Pirsarî Pirsamîrêbota Atasözü. Pilûsk Oluk. Söz değiştiren. Pincar Yenen bütün vabani ot¬ Pirs guher lar. Pirs guhêz Dedikoducu. Pirsik Sözcülük. Pind Hayvanda anus. (göt). Pirkirin Sormak. Pindakirin Aforoz etmek. Pinih Dayak. Pirsokî Bilmece. Pinihandin Davak attırmak. Pirşeng Enstantane. 106 Pirta Zı ikanda bir köy. Pirteqal Portekiz. Pirteqal Portakal. Pirteqalî Portekizli, bir renk. Pirtir Daha fazla. Pirsvekirin mak. Pirsiyan Pişpiş ğın. Pişrûk Kediyi çağırmak için ça¬ Bulgur unu. Pişrûke buxur Bulgur ufağı, çiğ köftelik. Soruşturma, sual aç¬ Pist Bel, arka. Pist Kuşak. Piştdan Güvenmek. Soruşturma. Sorgu - sual. Piste Yer fıstığı! Daha çokça, çoklukla. Piştek Marangozların tahtalarını Kitap. tutturduğu ağaç, destek. Pürüz. Piştik Kürtlerde geniş yassı bir Hav. kemer. Pirsiyar ^irtiri Pirtûk Pirtûk Pirtûk Pirtûkfiroş Kitap satan. Pirtükfiroşî Kitap satıcılığı. Pirtûkvan Kitapçı. Pirtûkxane Kütüphane. Pirûsya Prusya. Pirûsyayî Prusyalı. Pirzik Çiban. Pisê pismama Amca oğlu. Pisîk Kedi. Pismam Amca oğlu. Pismametî Akrabalık amcazadelik. Pispisankirin Fısıltı yapmak. Pispisî Fısıldayış. Pispisok Fısıldayan kimse. Pirsok Sual soran. Piştek Fena, bozuk. Piste Yer fıstığı. Pişti Arkalık, Kürtlerin sırtla ta¬ şıdıkları yük. Pişti Den sonra. Piştdan Güvenmek, inanmak, em¬ niyet etmek. Piştkoj Kambur olmak. Piştkojbûn Kamburluk. Piştkojkirin Kamburlaştırmak. Piştkojkirin Muhafız. Piştmer Emin olmak. Piştkulî Şüphe. Pistqop Kambur. Pistqobkirin Kamburlaştırmak. Pistqopî Kamburluk. Fiştrast Emin olarak. Piştrastbûn Emin olmak. Pîştrastî Emniyet. Pitê Kocanın karısına hitap şekli. Pışyar Garzan'da bir köy. Nokta, romatizma için vü¬ Pişyar Gevşek, kof, (Değirmen¬ Pitik cuda yapılan döğmc. de havaya savrulan un tozu. Pitir ( + ) Artı işareti. Piş Dalak, kof. Pişk Hisse, pay (Kura). Pitirpêrar Geçen yıl değil daha Pişkinin Aramak, taharri etmek. evvelki yıl. Pişko Cemre. Pitirpêr Dün değil daha evvelsi Piskul Koyun ve deve pisliği. gün değil, daha evvelsi gün. Pişovik Sabun artığı. Pitirpitir pêrar Evvelki yıl de- 107- Pîrbûn ğil, daha evvelsi yıl değil, 3 sene evvelki yıl. Pitirpitir pêr Dün değil, evvelki dün değil, daha evvelki gün (3 gün önce). Pitpitok Dırdır eden kimse. Pizan Doğumdan sonra gelen son Pireda İhtiyarlamak. Annneanne, babaanne, ne¬ ne. Pîrek Pirektî Kadın. Kadınlık. Pîrejin İhtiyar kadın, acuze. Pîremam İhtiyar amca. Pîretî İhtiyarlık. Pizik Çıban. Pizî Uçkur yeri. Pizijkî Tıbbî. Pizijk Tıb. Pizrûk Ergenlik, çıbanları vücut¬ taki pişik ve saire. Pî Omuz. Pî Yunanca (P) harfi. Pîbik Gözbebeği. Piç Piç. Piçi Piçlik. Pîcî Parmak uçları. Pij İnşaatta kullanılan ufak taş¬ lar. Pîj Taş ve ağaçların kırık parça¬ Pirik Pîrik Piri Nene. Ebe. İhtiyarlık. Pîrka melekdas Pirkirin Bukalemun. İhtiyarlatmak. Pîrkemal Nusaybin'in Zorara kö¬ yünde bir ziyaretgâh. Pirûpendî Vecize. Pîroz Mübarek, kutsal, Kürtlerde kız ismi. Pîrozank Yabanî kuşların follu¬ ğu. Pîrozbûn Mübarek olmak. Pîroze Kürtlerde kız ismi. Pirozê Güvercin büyüklüğünde ları. bir kuş. Pîjdanok Süpürge yapılan ot: Pirozî Kutsiyet. Pîjik Kilim dokumada kullanı¬ Pis Pis. lan sivri alet. Pîsbûn Kirli olmak. Pîjik Şeytan tırnağı. Pisiyi Kirlilik, suiistimal, fakir¬ Pile Derece. lik. Pîlik Teyze. Pîskirin Kirletmek. Pîne Yama. Piş Bilgi, iş. Pînedoz Ayakkabı eskicisi. Pîşpekirin Bilmek. Pîneker Yamacı. Pîşo Bez yanığı, kav. Pînekirin Yamalamak. Pil Harf. Pînepîne Yama yama, lime li- Pil Alev. me. Pitnas Okur - yazar. Pip Fıçı. Pîtnenas Umumi. Pir İhtiyar. Pîtî Okuma. Pîran Diyarbakır'ın Dicle ilçesi- Pît'aşnayî Harfi tarif, artıkıl. nin eski adı. Pîtol Filozof. Pirabok Cadı. Pilolî Filozofi. j i i | I 108 Poş Ölçme. Pîvandin Ölçmek. Pi van Pîvanîkirin Ölçtürmek. Pîvanker Ölçücü. Pivayî Ölçülü. Sabun imalâtında vuruşu. Yapağı, döküntü. Doğuşken boynuzlu hay¬ van. Poşman Pivaz Soğan. Pivazterk Taze soğan. Pivok Çiğdem. Pîyale Kadeh. Piyan Piyano. Pızijk Doktor. Pîzpîzok Uzun kuyruklu bir be¬ yaz kuş. Pîzîzûn Ekin biçildikten sonra yerde kalan artık. Pol Para. Pol Kürek kemiği. Pol Klas, sınıf. Pola Çelik. Polê Şirvan'da bir köy. Polipoşman Çok şişman olmak. Polonî Polonyalı. Polonya Polonya. Pok Diş eti. Ponij Düşünce, fikir. Ponijandin Düşündürmek. Ponijîn Düşünmek. Lor Saç. Porang Boynuz Poşek Poşek Pişman kimse.. Poşmanî Pişmanlık. Poşmanbûn Pişman olmak. Poxik Püskül. Poxîn Muhtelif meyvelerden ya¬ pılan un. Pronav Zamir. Poz Bohtan'da bir köy. Pûçetî Feslik, mahzursuzluk. Pûçik Feslice. Pûçkirin Uğuşturmak. Pûk Yeni yağan kar. Pûş Kuru ot. Pûşî İpekten yapılmış bir nevi baş örtüsü. Pûsûpelax Meranın otlu ve bere¬ ketli oluşu. Pûç Mefluç kimse. Pûç Tahılın, başağın tanesizliği. Pûç Ceviz ve bademin içsiz olu¬ şu. Dabağlanmış deri vesaire. Kesik, bozuk. Pûçabûn Sakız v.s. yiyeceğin ke¬ silmesi çürümesi. kulla¬ Pûçik Çekirdeksiz meyve, özsüz, nılan kimyevî melod. Porçê Peruka. Porçêkêr Perukacı. Porêbi kurîşk Kıvırcık saç. t'orereş Siyah saç. Pore spî Beyaz saç. I-'orê zer Sarı saç. Por kurê Kadınlara beddua bında (kesik saçlı). Porpare Şehriye, kılcal. Poste PTT. Pûç Pûça gevşekçe, mefluç. Pûçkirin Tabağlamak, felç etmek saymamak. ba¬ I'ûçetî Gevşeklik, mefluciyet. Pûng Nane otu. Pûnga bej Susuz yetişen bir ne¬ vi nane otu. Pût Hayvan yemi. Pûxt Pûxte Öz. Becerikli, güzel kıyafetli. 109- Qalen Kız başlığı. Qabale Götürü. Qalik Halka. Qabalekirin Götürü almak. Kabuk. Qabalê Mardin'in yakınında bü¬ Qalik Qalist Buruşuk ağaç kabuğu. yük bir köy. Qalkirin Bahis etmek. Qabaqab Takunya. Qalkirin Gümüşü saf hale getir¬ Qabaqab Kekliğin ötmesi. mek. Qabilcewz Sason'da bir köy. Qalo Taş veya kireçten ekmek Qabûr Kırık çömlek parçası. saçı. Qabzûn Kapsül. Küçük orak. Qaçik Keçinin kuyruğu, kuyruk Qalûç Qalûbal Surdan burdan. sokumu. Qamçî Kırbaç. Qaçik Mertek. Qamçîkirin Kırbaçlamak. Qaf Kafatası. Qamçîyê çeçanî Çerkez tipi kır¬ Qaf Saksı. baç. Qafûr Güyuris denen bir otun hamurundan yapılan kap. Qame Kama. Parmak. Qafik Kırık küp, testi kırığı par¬ Qamik Qamislokê Nusaybin yakınında çaları. bir Suriye kazası (Kamışlı). Qafkilaz Çanak, çömlek, seramik. Oantir Katır. Qagiz Kâğıt. Bir nevi terazi. Qahfûr Güvriz denen bir ottan Qapan Qapan Fiyaka. yapılan bir zahire kabı. Qapantî Kibir. Qaîl Razı. Qaput Palto. Qaîlbûn Razı olmak. Qaqeres Siyaha yakın renkte Qaîlkirin Razı» etmek. cins kapak. Qaîiltî Razı olmak. Qaqê Küçüklerin yumurtaya ver¬ Qajik Kengel sakızı. diği isim. Qajîn İnlemek. Qaqilok Yenen yabani bir ot. Qajqaj Çağırtı. Qaşişk Siyah güvercinden kü¬ Qal Sıra, nöbet. çük bir kuş. Qal Puan, şans. Oar Din talebesinin okuduğu köy¬ Oalaw Şişman. den topladığı yemek, cer. Qalawbûn Şişmanlamak. Qarag Kenar, sahil. Qalawî Şişmanlamak. Qarç Kuyruk sokumu. Qalawkirin Şişmanlatmak. Oarç Bir nevi ağaç. Qalax Tezek. 110- Qarot Bitkilerin sapı. Qarqar Gürültü patırtı. Qarqarok Gürültülü patırtılı kim¬ se, zayıf insan. Qarûme Yenen yabanî bir ot. Oarûşe Çalı süpürgesi. (}as Kadar, miktar. Qaş Yüzük taşı. Qaşo Yani, güya. Oaşim ;' Güzel kokulu yabanî ot. Qatix Sülten mamul gıdalar. Qawêr Çember. Oawêr Elek, lef gibi şeylerin ke¬ narı, Yezidilerin yakası. Qawît Kavrulmuş un, arpanın liriği. Qaîş Kayış. Qayîş İnat, aksili. Qaymax Kaymak. Qaz Yün ipliği. Qazin Kazık. Qazoxkirin Kazığa vurmak, bir idam tarzı. Qe Niye. Qe Hiç. Qeb Güreş. Oebale Götürü. Qebd Tutamak, kabza. Qebalê Mardin'de bir koy. Oebizandin Eğilmek, bükülmek. Qebiz Kambur, eğik. Oebizîn Eğilen, bükülen. Qed Hiç. Qedandin İdare etmek, bitirmek. Oedege Yasak. Oedekirin Yasaklamak. Qedûm Keser. Qel Sudan çıkarılan şey. Qefandin Sudan çıkarmak, bul¬ mak. Oefil Donma. Qefilândin Dondurmak. Qefilin Donmak. Qefili Donmuş. İQefş 1 ' Qeft Oelaç Orta düzlük. Sap, kabza. Kıraç. Qelaçî Kıraç ahalisi. Qelandin Kavurmak. Qelastin Yarmak. Qelat Kale. Qelew Şişman. Qelendera Bohtan'da bir köy, Mardin'de bir çay. Qelewkirin Şişmanlatmak. Qeleqandin Yerinden oynatmak. Qelêqi Yerinden oynamış. Qelizîn Eğilerek gitmek. Qelî Kavurma. Qêlîpîvaz Soğan ve et kavurması. Qelîsêl Saç kavurması. Qelq Hareket, debreniş. Qels Zayıf. Qelsayî Zayıflık. Qelsbûn Zayıflamak. Qelsemêr Zebûn, korkak. Qelsî Zayıflık. Oelskirin Zayıflatmak. Qelş Çatlak. Qelsok Yarma odun. Qelsat Kapı ve, pencere üstünde¬ ki kiriş. Qelsqels Çatlak, çatlak. Qem Avuç. Oemb Yapışık, ikiz meyve. Qeman Korumak. Qemçik Saç perçemi. Oemer Esmer, yağız. Qemerdîn Kavsi pestili. Oemîrandin Kızartmak. Oemitandin Sökmek. Qemitî Sökülmüş: 111- Qemsar Qemtik Qermiçandin Büzmek. Qermiçok Büzgü. Qena Qermo Büyümemiş kimse. Qerisandin Soğutmak. Qenare Oencanî İyilikli. Qerisî Soğumuş. Qerpal Paçavra. Qençbûn İyi olmak. Qencê İyi olan dişi (kız adı). Qerpîn Şıngırtı, patırtı. Qencî İyilik. Qersûn Bir nevi testi. Qertaf Arı kovanının en son be¬ Oencîker İyilik seven. Qenckirin İyileştirmek, iyi etmek. yaz taze peteği. Qenctir Daha iyi. Qertek Hububatı savurarak te¬ Oenctirkirin Daha iyi etmek. mizleme. Qenco Kürtlerde erkek ismi. Qergesûn Eğlence, hengâme. Qend Nebatî şeker. Qesar Kumaşı beyazlatmak ren¬ Qenda Onun kadar. gini açmak. Oendeharî Bir çeşit buğday, (er¬ Qesari Bu ameliyeyi yapma. ken yetişip bol nişastalıdır). Qesarkirin Bu ameliyeyi yapmak. Qene Bari. Qesel Döğülmemiş sap. Oenqeneskê Garzan'da bir köy. Qesidandin Hazırlatmak. Qeram Derman, enerji kuvvet. Qesid Hazır. Qeram Kuvvet. Qesidîn Hazır olmak, muhtaç ol* qeran Kral. mak. Oeraş Değirmenci. Qesif Eti parçalamak. Oereçî Kıpti, çingene. Qesifandin Parçalamak. Qereçî Pakistan'da büyük şehir, Qesifîn Parçalamak. (başkent). Qesifîn Parçalanmak. Qerf Saka, alay. Qesifyê Beddua olarak kızlara, Oerf Mizah. parçalanasın manasına gelir. Oeresi Kıraliyet. Kiraz. Beddua olarak erkekle¬ Qerfavêtin Alay etmek, takılmak. Qesifyo re parçalanasın manasına gelir. Oerfkirin Şaka etmek. Qesîrandin Beyazlaştırmak. Qerfok Şakacı, mizahçı. Qesp Sert, kurumuş. Oerf ok Gevrek. Qesra Ahmedêxêro Mardin'de bir Qerfok Gevrek bir cins üzüm. köy. Oerimadin Uyuşturmak. Qesra Hisénê Qenco Derik'te Qerim Uyuşma. meşhur Hısene Kenco'nun köşQerimîn Uyuşmak. kük ve ona izafe edilen köy. Kas¬ Qermok Uyuşuk. ım kapısı yekpare taştandır. Qermiçandin Buruşturmak, bük¬ mek. Qesra Qelendera Mardin yakının¬ da bir nahiye. Qermiçî Büzülmüş. Şirvan'da bir köy. Ense, ipek, mendil, eşarp. Bari, hiç olmazsa. Mezbaha. I | ı i i ! I 112 Köprü. Nusaybin yakı¬ Qeynter Kapalı çarşı, kıral çarnında bir köy ve tren istasyonu. JQeyseri şısı. Qeşa Buz. Qeysî Kadar. Qesagirtin Buz tutmak. Qeytan Şerit, kordon. Qesartin Soymak. Qeytankirin Kordonlamak. Qeşem Aşk, hasret. Qesemadila Kalb hasreti. Qews Eğri. Qewsbûn Eğrilen. Qesemî Kürdlerde kız adı. Qesitandin Sıyırmek, kabuğun¬ Qewskirin Eğriltmek. Qewsî dan çıkarmak. Qez İpek, bir nevi ipekten ma¬ Qesitîn Defolma. mul. Qesmer Keşmer. Qesmerok Güldürücü, komik. Qezaz İpekçi. Qesmertî Soytarılık. Qezazî İpekçilik, ipekten mamul (jet Katiyen, parça. kemer kaytan yapan kimse. Qetan Yırtılma. Qibrîs Kıbrıs. Qetandin Yırtmak. Qiç Şehla, şaşı. Qetik Küçük yük ipi. Qiçqiç Yağın kızarması. Qetyayî Yırtık. Qiçqiçandin Kızartmak. Qesra sireşkan 1 i Qevz Adım atlama. Qevzdan Atlamak, sıçramak. Qewaf Testici, çömlekçi. Qewal Yezidi Kürtlerin ruhanî lideri, önder. Qewan Tezgâh. Qewarûk Gramofon plâğı. Qewaman Sasan ahalisi, bir Kürt aşireti. Qewmik Sason'da bir köy. Qewer Kuğan. Qewirandin Koğmak. Qewrî Koğulan. Qewî Niye Neden? Qewîtî Tembih. Qewlik Bez çanta. Qework Taze ceviz, badem, fın¬ dık içi. Qewre Eğe. Qey Neden? Niçin? Qeyar Hat karar, yapıştırıcı mad¬ de. Qiçomiço Paramparça. Qiçomiçokirin Parçalamak. Qidîk Karın ağrısı. Qidoş Uğursuz. Qidosî Uğursuzluk. Qijak Karga. Qijandin Yağı kızartmak. Qijik Dağınık saç. Qijik Karga. Qijilandin Büzerek dikmek, bü¬ züştürmek. Qijimgal Bir oyun. Qijmûk Kabuk. Qijûl Çalı çırpı. Qijnik Bir cins kene. Qijnika Nusaybin civarında es¬ ki bir şehir harabesi. Qilix Üst baş, kıyafet. Qilizîn Bükülerek saklanmak, eğilerek. jQilîç Serçe parmağı. 113 Qîç Azıcık. Qîç Gebeş. Qîjqîj Ağaç kakan kuş. Qîm Arzu, kabul, istek. Qimhatin Arzulamak. nan oyun. Qîmnehatin Arzulamamak. Qin Ceviz, badem içi. Qîmi Arzudur, istektir. Qinare Mezbaha, et yeri. Kız. Qinêber Baharda yetişen ve pi¬ Qîz Qîzanî Kızlık, kızvarî. lâvla pişirilen bir ot. Qîzap Amca kızı. Qinik Kümes. Qîrqîr Gürültü. Qinyat Kanaat. Qîrledan Seslenmek. Qir Zemheri, soğuk. Qiqî Ağaç kakan kuş. Qirak Bir nevi kartal. Qîqî Horozun ötmesi. Qirax Kenar, sahil. Qîqnêrîn Dikdik bakmak. Qireqir Gürültü, patırtı, müna¬ Qîr Zift, kara sakız, Nara. kaşa. Qîrdan Sayiha, çağırma. Siyah, zift rengi gibi kara, Qiriqir Bağırıp çağırma, gürül¬ Qîre (çağrı). tü. Qîrûvur Bağırıp çağırma. Qirêj Kir. Qit Koyun ve keçileri muayyen Qirêjahî Kirlilik. Qilîlk Ağaçtan kapı kilidi ve anahtarı. Qilozan Tepe taklak. Oilozanî Palende atılarak oyna¬ bir yağ karşılığında kiraya verme. Qïtik Bacak kemiği, paça kemiği. tjirêjî Kirli. Qîvar Mantar ve yenen bazı ot¬ Qirik Boğaz. ların saplan. Qirik Karga. Qoç Boynuz. Qirkaqirikbiqul Boğazının delik Qoç Av hayvanlarına kurulan tu¬ olduğu ve beddua ile yiyeceğin an¬ zak. cak 1/7 si kursağına gittiği ina¬ Qoçan Makbuz, tapu senedi. nılan kuş. Qoçbendir Müshil bir ot. Qirqirin Bağırıp, çağırmak, gü¬ Qof Dış bükey, muaddep. rültü. Qok Kafatası. Qiraî Bir nevi kene. Qok İplik yumağı. Oirok Hasis, pinti. Qol Köle. Qiroko Erkeğe pinti diye hitap. Qolçî Bekçi, gümrük memuru. Oirşik Çöp. Qolek Mardin'in Kersifanê kö¬ C'îtik Küçük çöp. yünde bir mevki ve ziyaretgâh. Qitomito Parça parça. Qolêres Mardin'in Kersifane kö¬ Qirtan Katran. yünde bir mevki ve zivaret. Qitûtî Tutumluluk. Qontax Yamaç, yayla. Qirêjbûn Kirlenmek. F: 8 114Qof Parmaksız el (Erzurum Trabzon arasında bir dağ). Qor Zayıf, iç bükey, mukaar. Qorbûn Zayıflamak. Qorê Kore. Qorç Yudum. Qoreqor Büyük baş hayvanlann böğürmesi. Qorik Bacakla belin birleştiği na¬ hiye. Qorzî Köşe. Qorzîbir Köşe taşı. Qoş Palanın arka kemeri. Qoza Qozan İpek kozası. Kafkan'da bir Adana nın bir kazası. Qozax Şuh, dilber. Qozî Şerafet, şuhluk. Qub Kubbe. Qulle Sarıya Qulpê Diyarbakır'ın bir ilçesi. Qulpik çalar kırmızı at İlik. Qulpik Kulp. Qulpikxirimî Kulpu kopmuş. Qulqul Delik deşik. Qultik Qumbere Qûmbil Qumrî Qundire Qunêr Qupçe köy ve Quraf Quraftin Bitlis yakınında bir köy. Bomba. Süne haşeresi, kımıl. Kürtlerde kız ismi. Kundura, ayakkabı. Çıban. Düğme. Bağ bozumu. Gevrek bir şeyi büke¬ rek koparmak. Qurçik Evlerde köşe. Qurdîsê Mardin'e bağlı Darnin Ouba İltifat babında söylenen şimalinde bir köy. bir söz (ekşime yoğurdun ekşiQurmiçî Kökü yerde kalıp kop¬ şimesi.) ma. Qubale Kötürü iş. Tiksinme, Ediyosen kirazı. Qubalê Mardin civarında bir köy. Qurf Qurifî Bükerek koparılmış. Qublî Cenup rüzgârı. Qurix Sabah yıldızı. Quç Taşı dikme, hedef. Qurifîn Tiksinmek. Qui Delik. Qûrîncek Cimdik, bazı dikenli Qulaç İki elin açılabildiği kadar bitki tohumu. olan mesafe, kulaç. Qurmiz Kırmızı bir nevi boya. Qulap Dönme. Qulbûn Qùlêr Delinmek. Delik. Ouletî Delilik. Ouletî Deliklilik. Qull Delik. Quling Turna. Qulingè deşta muşe Qurmiçandin Kökünü almamak üzere koparmak. Qurmiçî Kökünden olmayarak kopan şey. Qurre Ukalâ, koruk suyunun kay¬ namışı. Muş yaylası¬ Qurs Damga, yuvarlak, bir bitki¬ nın turnası. nin kökten filiz vermesi. Qulingo Kürtçe meşhur bir mu¬ Qursandin Kökünden kemirmek. haceret ağılı. Qursdan Bitkinin dibinden filiz¬ Qulkirin Delmek. lenmesi. 115- Qursik İlk okul. Yağda kızartlıan bir ha¬ Qutabxana sertay Qutabxana serî Harb okulu. mur işi ve kurabiye. Qursqurs Yer yer, semt semt. Qurt Yudum. Qut Kuyruksuz hayvan, kısa, yal¬ nız. Qutan Dövmek, vurmak. Qutbirîn Kesin, kati olarak. Qutik Kürtlere mahsus bir nevi gömlek. Qutik Kutu. Qutkirin Kesmek, kısaltmak. Quta Kültlerde erkek adı. Qutamita Parça parça, kesik, ke¬ sik. lın ayak yürüyenlerin ayakların¬ Qûl Köle. da olan cerahatlar. Qûletî Kölelik. Qut Kısa kuyruk. Qûn Güt, büzük. Qutabî Talebe. Qûndax Kundak. Qutabxane Okul. Qûnde Homoseksüel. Qutabxana bazirganî Ticaret oku¬ Qûhderz Bir çeşit dikiş. lu. Qûnek Homoseksüel. Qutabxana dadka Hukuk Fakül¬ Qûngiran Ağır iş yapan kimse, tesi. çevik olmayan. Qutabxana Endezyarî Teknik Qûnkiskê Kıç üstü sürünme. Üniversite. Qûnsil Kurulu, kuşkulu. Qutabxana Malat Baytar mekte¬ Qût Nafaka. bi (Veteriner). Qûtbûn Beslenmek. Qutabxana Nawendî Orta okul. Qûtênemir Ölmeyecek kadar ida¬ Qutabxana pesewmêhr İlk okul. re, gelir. Qutabxana peşezayî Ana okulu. Qutkirin Nafaka almak, besleme, Qutabxana pizijki Tıb fakültesi. ' yedirmek. Qutabxana qistûqalî Ziraat fakül¬ Qûz Sansar. tesi. Qûzo Nusaybinde bir köy. Qurtik Kürt kadınlarının giydiği bir nevi üç etek. Qurûş Kuruş. Qusandin Makasla bir şey kes¬ mek, biçmek. Qusîn Kesmek, biçmek. Qusquskî Kesik, kesik. Qûsyayî Sütün kesilmesi ve ya¬ 116 R Rakirin Kaldırmak. Rakiri Kalkmış. Sürülmüş. kar¬ Rakirî Rakişan Uzanmak. Kaçırmak, zorla alıp Karşılık, karşılamak. Rakişandin Karşı gelmek, karşıla¬ götürmek, kız kaçırması. Oy. Rabat Fas'ın başkenti. Raber Boyu kadar olmak, şılayan. Ra Raberayetî Raberbûn mak. . Ramisan Rabezandin Çatıştırmak/ tecavüz ettirmek. Kabezin Çatışmak, tecavüz. Rabirdû Geçmiş, sabık. Rabûn Kalkmak. Rabûn Sökülmek. Ran Öpücük. Bud. Raperişandin Budamak, yontmak. Rapêçî Tırnak, tırnakla bir yeri tahriş. Rapêçan Sarmak, sarmalamak. Rapêçandin Sardırmak. Rabûri Örf, adet. Rapêçî Sarılı. Uabwerde Eğlence, vakit geçir¬ Rast Düz doğru, dürüst. mek. Rast Sağ cihet. Rabwerdin Eğlenmek, vakit ge¬ Rastbûn Doğrulamak, tasdikna¬ çirmek. me. Raçav Seçme, gözde. Raste Doğru. Raçavî Gösterişli. Rastek Cetvel. Raçavkirin Seçmek. Ratkîne Hakikat. Radan Herhangi bir sanatkâra, Rastgo Doğru söyleyen. bir şeyi sipariş vermek. Rastik Saha, alan. Radan Uzatmak. Rastî Doğruluk, dürüstlük. Radar Radar. Rastî İstikamet, teyit. Radio Radyo. Rastkirin Düzeltmek. Radî Spesiyal, ısmarlanmış. Rastkirin Tashih etmek. Radyum Radium. Rastûçep Sağ, sol. Ragirtin Tutmak, tevkif etmek, Rastûrast Doğrudan doğruya. durdurmak. Ar, hamile kadınlarda va¬ Ragirtî Durgun, sağlamca mev¬ Rav ris. kuf. Rahatin Alışmak. Rave Tefsir. Rahiştin Ele almak. Ravekirin Tefsir etmek. Durmak, yorulmak. Rahşan Yol gösteren, önder, nur. Revvestan Rawist Durma, yorulma, sekte. ateş, Kürtlerde kız adı. Raketin Uzanmak. Rawistin Durmak, yorulmak. i I ; i 117- Kök. Reh Damar. Rehel Kadının gelinlik cehizi. Raxistin Sermek. Rehetî Huni. Raxistî Serili, mefruş. Rayat Irak'ta İsviçre ayarında Rehjan Nabız. sayfiyelik meşhur nahiye. Rehwe Bitlis ve Nemi". Rayî Emin olma. Rehwan Binek hayvanlarının Rayn Ren nehri. sıçramadan süratle yürüyüşü, tı¬ Razan Uzanmak. rıs. Razan Uyumak, süs. Rej Dik, sert, kalkık. Razan Kürtlerde kız adı. Rejbûn Dikleşmek. Razandin Uyutmak. Rejge Şelâle. Razav Süslü, müzeyyen. Reji Kömür. Razayî Uyuyan. Rêjnav Bohtan'da bir köy. Reben Bekâr, zavallı, kimsesiz, Rejîberg Taş kömürü. rahibe. Rejkirin Dikleştirmek. Rebeno Erkek için zavallı ma¬ Rek Harç. nasına. Reman Siirt - Diyarbakır ara¬ Rebenokê Kimsesiz kalan zavallı sında petrol bölgesi ve bir Kürt kız, kadın, Bohtan'da bir köy. aşireti. Rebet Soson'da bir köy. Remik Tuluktan yapılan bir ne¬ Rebît Gürbüz. vi çanta. Rebîtbûn Gürbüz olmak. Remka Ağrı'da bir köy. Rebîtî Gürbüzlük. Remo Kürtlerde erkek ismi. Rebîtkirin Gürbüzleştirmek. Reng Renk. Rêçik Patika. Renga-reng Rengârenk. Reçete Reçete. Rengda Renk veren, solan. Reddan Ayağı takılmak. Renkli. Redemandin Bir kabı doldurmak. Fengdar Belki, ihtimal. Redkan Kars, Ağrı, Muş ve Geli- Renge Canlı, renkli. yi Beraza'ya yayılmış bir Kürt Rengin Rengkirin Boyamak. aşireti. Rengperiw Soluk renk. Ref Raf. Dik, kalkık. Refik Kümes hayvanlarının ve Rep Raparep Dimdik. kuşlarının sürüsü. Reparepa Kaskatı. Reftar Küçük raf. Repbûn Kalkmak, dikilmek. Reftar Ahlâk, adet. Repin Çim, yeşillik. Reg Kök. Repindan Çimlenmek. Regtar Karakter. Repî Kalkık, para adı. Reg Ter. Regez Asil, ırk, mezhep. Repkirin Kaldırmak, dikmek. Rawistî se. Durmuş, yorulmuş kim¬ Reh 118 Reprep Birşeye vurunca çıkan Feşke û peşke ses. Repûblîk Cumhuriyet. Req Su kurbağası. Req Sert, zayıf, kadid, kola. Reqandin Sertleştirmek, kolala¬ Şaşı. Reşkirin Karartmak. Reşkotan Siirt'te büyük bir Kürt aşireti (Beşiri'de). Reşkotî Bu aşirete mensup kim¬ se. mak. Reqandî Reşmîz Koyunların sidikten Kolalı, çirişli, yıkanma¬ caklarının kararması. mış kumaş. Reşreşok Otomatik silâhlar. Reqreq Sert bir şeyin çıkardığı Reşûtarî Kap karanlık. ses, gök gürültüsü, silâh sesi. Keşyayî Serpilmiş, dağılmış. Reqreqok Zayıf, verimsiz, kıraç Retan Koşu. Retandin arası. Resim Atlatmak, yarışta ba¬ di¬ Örf, adet. Siyah, kara, zenci. ğerini geride bırakmak. Reş Rete Silkme. Reşa İslâhiye civarında bir Kürt Retimîn Tıkınmak, dolmak. aşireti. Rev Kaçma. Reşan Serpmek. Revan Kaçmak. Reşan Siirt yakınında bir nahi¬ Revandin Kaçırmak. ye. Reşandin Reşayî Serpiştirmek. Kara. Reşbelek Mektup, yazı, matbua. Reşbûn Kararmak. Reşeba Sert güney doğu rüzgârı. Reşemar Siyah yılan. Reşemeh Şubat ayı. Reşe Kürtlerde kız ismi. Resele Eti yenen güvercin büReşeş Serpinti. yüklüğünde yabanî bir kuş. Reşgiredan Matem karasını bağ¬ lamak. Reşik Çörek otu, Kürtlere mah¬ sus kıldan örme bir ayakkabı. Reşik Anason otu. Reşike Beşiri'de bir köy. Reşî Karartı. Resine Bohtan'da bir köy, Reşkaçava Gözün siyahlığı. Reşke Saman çuvalı. Revaştin Kemirmek. Revde Kurt, köpek sürüsü. Reveşk Tahta kaşıkları yapmak için eğik hususi bîr bıçak. Revêtin Yontmak. Reviştî Yontulmuş. Revo Kaçan kimse. Revyayi Kaçan, kaçmış olan. Rewake Rewake yığını. Rewan Rewan Revnak, ayvan. Biçilen ekinin tarladaki Mülâyimet. Tekraıiıyarak öğrenmek Erivan. Rewandiz Irak'ta yüksek yayla lan ve soğuk suyuyla meşhur Er- bile bağlı bir kaza. Rewe Kurt sürüsü. Rewend Göçebe. Rewengî Göçebelik, muhaceret, göç. Rewêtang Yeni yuva. 119 Rehwan İyi at yürüyüşü, rah¬ ! Rêçik van. ! Rewist Ahlâk. Rewistî Ahlâkî. Rewînewe Ürkmek. Rewneq Işıltı, parlaklık. Rewrewk Serap. Rewş Süs. Rewsanê Kürtlerde kız adı. Rewsen Aydın. Rewsê Kürtlerde kız ismi. Rewt Uzun asa. Rewtik Küçük asa. Rex Yan, kenar satrançta kale. Rcxînê Bohtan'da bir köy. Rexne Tenkit, yanlışlık gevşek¬ lik, rehavet. Rexnekirin Tenkit etmek. Raxş Süslü eğer takımı. Rext Fişeklik. Rextdar Tütün tüccarı. Rez Bağ. Rezber Eylül ayı, bağ bozumu. Rezdan Rezge Rezîl Rezkirin Öğreten, öğretmen. Sıra. Cimri. Öğretmek. Rezrezok Taze iken yenen yabanî bir sarmaşık. Rezvan Bağcı. Reyin Havlamak. Rè Yol. Rêbarî Yürüyüş, şöyle geçmek. Rëbendan Ocak ayı. Réber Rehber, yol gösteren. Rêber Önder. Rêbir Yol kesen, kestirme yol. kebirin Yol kesme. Rêbirok Yol kesen. Réç Dağ yolu. Rêçik Keçi yolu, patika. ! Reçkirin Dağ yolu. Ağıl ve ahırın süpürül- mesi. Geniş yol. Rêjne baran Sağnak halinde ya¬ ğan yağmur. Rêkan Irak'ta bir köy aşireti. Rêga Rêkirin Yollamak. Rêkupêk Muntazam, düzgün. Rekxistin Tanzim etmek, düzgün hale sokmak. Rês Yün ipliği. Rêsan Eğirmek. Resi Kuru ot, kahverengi. Restin Eğirmek. Rêstî Eğrilmiş. Reşî Saçak, püskül. Rcşîkirin Saçaklamak, püskül takmak. Rêyahesin Demiryolu. Rêz Sıra, akıntılı. Rêzan Yol gösteren, müşavir. Rêzetî Tasnif. Ribase Araziyi ekin için sulayıp hazırlamak. Ribat Av kekliğinin tecrübelisi, cesuru. Ribat Sürü hayvanlarının açık hava ağılı. Ribat Mecazi olarak cesur er¬ kek. Ribatî Cesaret. Ribês İlk baharda karlı yayla¬ larda yetişen ekşimsi, yenen, gü¬ zel bir ot. Ricifandm Titretmek. Ricricandin Morartmak. Ricricîn Vücudun dayaktan renk değiştirmesi. Ridé Dokumada atkı. Ridên Sakal. 120- Revandin Alıp götürmek, kaçır¬ mak. Kih Sakal. Rihberdan Sakal bırakmak. Rihsipî Ak sakallı, büyük, sena¬ tör. Rij Yağsız, yavan. Rijan Dökülme. Rjjandin Dökmek. Rijav Mansap, nehrin denize dö¬ küldüğü yer. Rijî Yağsızlık, katıksızlık. Rijî Kömür. Rijîbûn Yağsız kalmak. Rijîman Yağsız kalmak. Rijîn Dökülmek. Rijyayî Dökülmüş. Rikh Zıt, inat. Rikhatî Aksilik. Rikew Keklik kafesi. Rikhîn Aksi. Rikhayî İnatçı. Rim Mızrak. Riman Yıkılmak. Rimbaz Mızrakçı, silâhşor. iRiswatî ! I Risk Perişanlık. Bit yumurtası, sirke. Rişme ları. Binek hayvanlarının Rişmile Mardin yakınında büyük yu¬ bir köy. Rişta Erişte. Riswanê Nusaybin'in Ziving ile Şabani köyleri arasında bir mev¬ ki ve kışlak. Riswanê Savur'da bir köy. Ritil Batman. Ritimandin Doldurmak, tıka¬ mak. Ritimandin Dikte etmek. Rivîn Alev. Rivindan Alevlenmek. Rîyad Hicazın başkenti. Rizaîye Eski Urmiye şehri (İran' da). Rizandin Çürütmek. Rizde Dağlarda haşin kayalık. Rizde Menteşe, kapı tokmağı. Rizgar Basamak, silsile, kurtul¬ muş. Kurtuluş. kabı. Rizgar ker Kurtarıcı. Kurtarmak. Rimbêz Dağlarda yetişen ekşim¬ Rizgarkirin si bir ot. Rizîn Ezilmek. Rizîn Cürümek. Rind İyi. Rizyanik Bir yabanî ot. Rinde Kürtlerde kız adı. Riq Antipali. Rizyayi Çürümüş. Risil Gömme dolap. Aizyayî Ezilmiş. Rical Reçel, uzun uzun kıyılmış Risînê Savur'da bir köy. Rist Dizi, kolye. tütün v.s. gibi. Rimbeşik Kulplu bir nevi güveç Rizgarî Ristandin Dizmek, eğirmek. Rîp Hile, sahtekârlık. Ristik Küçük kolye. Ripoq Göz kapağı. Riswa Perişan, çürük, mahvol¬ Rîş Sakal. ma, rezil. Rîş Yıl çıbanı, şark çıbanı, ko¬ Riswabûn Perişan olmak. yunlarda bir nevi tırnak hasta¬ Riswakirin Perişan etmek. lığı. 121 Roma Roma. Romanı Roma tarzı mimarîsi v.s. Romanya Romanya. Komanyayî Romanyalı. Rombîl Oto. Romi Frenk. Ron Saf, berrak, şaibesiz. Ronayî Saflık, berraklık, aydın¬ lık, Ronak Işık, aydın, Kürtlerde kız ismi. Ronakî Aydınlık. Ronakîmag Mehtap. Ronîn Bakmak. Roniyî Aydınlık. Rov Etek, haram kıllar. Rovî Bağırsak, tilki. Ruyn İki yüzlü, kırmızı keçi. Rucuf Titreme. Rucufandin Titretmek. Rucufîn Titremek. Rucufkok Titrek. Ruhnbûn Sulamak. Ruhnik Bir çeşit üzüm, şeffaf. Ruhnik Aydınlık. Ruhnikî Şeffaflık, parlaklık. Ruhnî Ajdın. Ruhnkirin Sulandırmak. Ruhnkayî Karanlık olmadan, ay¬ dınlıkta. Rû Yüz, çehre. Rûbar Nehir. ret. Rûbar Yüzyüze gelme, bir Kürt aşireti. Rojken Röntgen. Yüzyüze, mülâki olma. Rojkender Rontkenci, röntgen Rûbari Rûbend Yatak örtüsü. mütehassısı. Rûdan Yüz vermek, vuku bul¬ Rojkî Rojka aşireti mensubu. mak. Rojname Gazete. Rojname Takvim. Rûgirt Abus, asık suratlı. Rûgirtî Yüz geçirilmiş şey. Rokuj Bohtanda bir ırmak. Role Evlât. Rûhn Sıvı, sulu, cılk. rîtin Rîşe Rîx Defi hacet. Midyat'ta büyük bir köy. Büyük baş hayvan pisliği. Rixelokî barik Bağırsak. Rîxelokî köre Kör bağırsak. Rixelokî estûr Kalın bağırsak. Rîxkirin Pislemek (hayvanın). Rixne Çapak. Rîxrîxok Yemek borusu. Rîz Sıra. Rize Rize vilâyetimiz. Rîzge Dağ silsilesi. Uo Güneş, çay, küçük akarsu, teessür nidası. Rohatin Ecelin gelmesi, günün gelmesi. Rohni Aydın, münevver. Roj Gün. Roj Güneş. Rojane Günlük. Rojava Batı. Rojavabûn Gün batması. Rojbaş Günaydın. Rojgîran Güneş tutulması. Rajhilat Doğu, şark. Rojhüatin Güneş doğması. Rojik Adese, mercek. Rojin Baca. Rojî Oruç. Rojî Yevmiye, gündelik. Rojîgirtin Oruç tutmak. Rojkan Bitlis'te bir ilçe ve aşi¬ ! i 122 Rûkar Rûkirin Rûkirin Rûnkirin Düzey, cephe. Sofrada servis yapmak. Rûnkirî Bir şeye yüz çekmek, as¬ Rûnxane tarlamak. Rûkirin Tercih etmek, yön ver¬ mek. Rûl Bir cins sarmaşık. Rûmel Yüz akı, yanak, şeref. Rün Yağ. Rûnêdewivandî Erimiş yağ. Rimé zeytê Zeytin yağı. Rûnik Yağımsı, margarin. Rûnitandin Oturtmak. Rûniştî Oturmuş. Rûniştî Düz, akmtısız oturmuş Köpek. Çardak, gölgelik. Sablax Mahabadin eski adı. Sabun Sabun. Sabûnabezi İç yağı sabunu. Sabuna bibèhn Kokulu sabun. Sabuna kurkirnê Traş sabunu. Sabuna gelgele Çay kenarında bir ot. Sabuna reqï Çamaşır. Sabuna şînoka Menengiç ve Kızvandan yapılan bir nevi sabun. Sabxor İnkibaz, peklik. Sad Yüz, bir arap harfinin oku¬ Sabad nuşu. Şada Safo Safo Safo Safok Asıı-, yüz yıl. Büyük süzgeç. Büyük süzgeç. Kürtlerde kız ismi. Kütük süzgeç. fab¬ rika. Rûpêk Altı gitmiş eski çorap. Rût Çıplak. Rûtbûn Çıplak olmak. Rûtirş Ekşi yüzlü. Rûtî Çıplaklık. Rûtkirin Soymak. Rûto Kürtlerde erkek adı veya sıfatı. Rûxan Yıkılış, kireç taşı, yumu¬ şak taş. Rûxandin Rûxar Sa Yağlamak. Yağlanmış. Yağ istihsal eden Yıkmak. Satıh, yüz. Sakol Züğürt. Saksonya Saksonya. sal Yıl. Salayîne Gelecek yıl. Salaçûyî Geçen yıl. Saiahatî Senelerce, gelecek yıl. Salane Senevi, yıllık. Salapeşde Önümüzdeki yıl. Salar Salaton Erkek adı. Silopi'de tarihi harabele- riyle meşhur bir köy. Salbisal Yıl yıl, her sene. Saldi Bir daha seneye. Salix Tarif, haber. Salî Yıllık. Saloxhilanîn Haber almak. Salor Akıllı, terbiyeli, uslu. Salor Kürtlerde erkek ismi. Salos Muraî, dalkavuk, yağcı, Şirvan'da bir köy. 123Salox Adres. Salyan Yıllık vergi. Sam Kürtlerde erkek ismi. Samal Kürtlerde kız ismi. Saman Mal. Samanetî Maliye. Samangir Marşandiz, yüz vası¬ tası, mal taşıyan. Samanı Samir Samîtil Samson Scno Sapik Malî. Darı. Boyunduruk ipleri. Samsun vilâyetimiz. Bohtan'da bir köy. Sapık. Sapok Sap Saq Sazkirin Akort etmek, düzeltmek. Se Köpek, it. Seb Zemmetmek. Çizme. Ekin biçildikten sonraki hal. Yünden mamul bir nevi çizme. Soğuk. Kürtlerde kız ismi. Sarê Kürtlerde kız ismi. Sarınç Sarnıç. Sarınce Mardin - Nusaybin sında bir köy. Sarme Soğukluk. Sarûgerm Sıcak, soğuk, Sar Sara ara¬ ılık, üşütme. Saz. Sasbend Saz çalan. Sason Muş'ta bir kaşa ve bölge. Satandın Çeltiği kabuğundan ayırmak. Saten Floş. Sas Sator İşsiz, güçsüz, serseri. Satoretî İşsizlik. Satranç Satranç, yüz yol, Savva Yavru. Sawêr Hayal. Sawkirin Bilmek, korkutmak. Sax Canlı. Saxbûn Canlanmak. Saxeti Canlılık. Saxkirin Canlandırmak, iyileştir¬ mek. ( Saxlem Sağlam. Saz Akort, düzgün. Sebaçi Ne için. Sebet Sandık. Seboz Bir cins köpek. Sed Yüz. Sed Dönüm. Sede Asır. Sedef Sedef. Sedekan Yüzler hanesi. Scdeha Yüzlerce. Sedem Yüzüncü. Sedsed Yüzer, yüzer. Seêhar Kuduz köpek. Şefik Küçük sundurma, ayvan. Sefîn Irak'ta daimî karları ile meşhur bir sayfiye yeri. Segav Su köpeği, çakal. Sehol Buz. Sel Geniş, loş. Selahattîn Kürtlerde erkek ismi, meşhur Selâhaddini Eyyubi'nin küçük adı. Selemaş yüz köy. Selanik Selate İran Şirvanında bir usul, yüz oyun. Selanik. Savar Bulgur. Salata. Savér Köpek yalağı, hayal ha¬ Selaxê Mardin'de ziraati meşhur yalet. bir ova köyü. Saw Korku. Selav Selam. -124 Serban Teras. Kaya parçası. Serbaz Asker. Su başı, baraj, şükür. Serbêri Bir köyde sağıma giden Selçuk. kız ve kadınların başı. Selçukilere ait tarz. Hür, başı boş, bağlı ol¬ Üstünde et düğülen düz¬ Serbest mayarak. gün taş. Selende Ayvan. Serbesti Hürriyet. Serbestîyet Bağımsızlık. Semawer Semaver. Serjêr Baş aşağı. Semax Tahammül, cevher. Serbîlind Başı yukarıda, alnı Semax Demire verilen tav, su. açık, mağrur. Semaxkirin Tahammül etmek, demire su vermek. Serbiser Başabaş, Semendok Ayakları bağlayıp boy¬ Serbixwe Kendi kendine. nuna atmak. Serbîyan Başkan, cumhurbaşka¬ Semerqend Semerkand. nı. Serbizîwî İsyan, mukavemet, Semer.sax Rojkan'da bir köy. Semşîre Üzüm sıkıldıktan sonra karşı gelme. kalan cüruf. Sercal Müşterek sürülerini otlaSemûr Sam yeli. tanlardan en büyük hissedar. Sendîyar Ahize. Sercil Sütun başlığı. Senger Siper. Serçimk Bahar otunun filiz başSengesar Eziyet. lan, iyi kısımları. Sengeser İrak, İran hududunda Serçok Çömelme. bir kasaba. Serçavahatin Hoşgelmek, sela Seqandin Bilemek, ata binmek, gelmek, teşrif etmek. perdahlamak. Serçav Göz üstü, hayhay. Seqem Keskin soğuk. Serçiner Süleymaniye yakının¬ Seqemî At nezlesi. da güzel bir mesire yeri. Seqitandin Gebertmek. Serçog Diz üstü. Seqitîn Gebermek. Serdab Bodrum kat, mahzen, ^eqyayî Soğuktan donmuş, bo¬ buzhane, peron, tünel. Serdagirtin Üstünü doldurmak, zulmuş meyva ve sebze. Selbend Selbend Selçuk Selçûkî Selegoşt I I : | ; i ı I , Ser Baş. Ser Üst. Saray. Sera Serad Serapa İri delikli elek. Baştan ayağa kadar. Seraser Baştan başa. Serav Yağmur yağdıktan sonra geç ekilen ekin, su üstü. Seravde Tenkit, taan, kötüleme. ikmal yapmak. Serdankirin Yavruyu memeye alıştırmak. Serdar Kumandan, Kürtlerde erkek adı. Serdar Avda ağacın tepesine ko¬ nan keklik ve bölünen ağacın uc kısmı. Serdartî Kumandanlık. 125- Serine Not. Serincdan Dikkat etmek, mül⬠haza etmek, not yazmak. Dağla ovanın birleştiği Serî Baş, uc. yer. Serîberdî Ravanduz civannda Sere Fidye. meşhur bir dağ. Sere Yaşlı. Serîdan Baş vermek, başak ver¬ Serene Macera. mek, çıbanın olgunlaşması. Sereta Mukaddime, önsöz, baş¬ Serîn Yastık. langıç. Seringah Yastık. Seretî Yaşlılık. Serjêrek Baş aşağı. Serêdanî Başvurma, ziyaret et¬ Serjinik Kılıbık, kadın tabiatlı me. erkek. Serêkanyê Ceylân pınarın eski Serkanetî Başkanlık. adı, çeşme başı. Serkanî Çeşme başı (başkanlık). Serêkanyê Nusaybin'in Ziving Serkar Amele başı, iş kontrol¬ köyünde maruf çeşmeler. cüsü. Serêkanyêsabanê Nusaybin'in Şa¬ Serkepkan Irak'ta Raniye ilçe¬ hane köyünde maruf çeşmeler. sinde meyveleriyle meşhur bir Sereş Başağrısı. Uğraşma. köy. Sereşandin Baş ağrıtmak, uğraş¬ Serkewt Muvaffak, Kürtlerde er¬ tırmak. kek ismi. Serfînaz Kürtlerde kız ismi. Seikewtin Muvaffak olmak. Serfînaz Bahtiyar, mesut, mutlu. Serkewtî Muvaffakiyet. Sergo Çöplük. Serkeş Baş çeken, serkeş. Serger Baş dönmesi, (baş yazar). Serkil Eşeğin pisliği. Serger Ak baba, dağ tepesinde¬ Serkomer Reisi cumhur. ki düzlükler. Serkomel Cemiyet başkam. Sergiranî Ağır başlılık, naz. Serleşker Ordu kumandanı. Sorgovend Oyunda baş çeken, Serlêdan Uğramak, ziyaret et¬ halay başı. mek. Sergul Kürtlerde kız adı. Serlâdan Uğramak, ziyaret et¬ Serhad Hudut boyu, Kürtlerde mek. erkek adı. Sermavêj Kasım. Serheng Mümessil. Sermez Masa örtüsü. Serbest, alışkın, eli Serdest tık. Serdeşt ya¬ I i . ı i ! Serhevrazan Serhişk Serik Serik Serik Serine Üstüste yatmak. Dik kafalı, inatçı. Başkan. Pipo başlığı. Selektör, elek üstü. Mülâhaza, dikkat. ! | Sermil Omuz atkısı, etol. Sermiyan Bir aile veya toplulu¬ ğun başkanı, reisi. Sermiyan Sermaye, kapital. Sernerm Uysal, yumuşak tabi¬ atlı kimse. 126- Sernewq Aşağılık, alçaklık. Serpil Tümen, fırka. Serperişt Ayak üstü. Serpe Ayak üstü, canlı. Serpêhat Macera. Serpêhatin Maceraya girişmek. Serpêhatî Macera perest. Serpişt Sırt üstü. Serpuş Başlık, kapak. Serqot Başı çıplak. Serrax Örtü. Serreş Kara başlı. Serré Güzergâh, uğrak, yol üstü. Sersaxî Baş sağlığı. Serseng Irak'ta Musul'un şima¬ li ndeki kralların maruf sayfiye nahiyesi. Sersal Yıl başı. Seısing Hazır, amade, bağlı kıs¬ rak veya at. Sersera Başüstüne temenna. Serseri Kendi başına kimseyi dinlemeyen, serseri. Serserîtî Serserilik. Sersipî Ak başlı. Sersêl Saç üstü, taze ekmek an¬ lamına. Sersor Kızıl baş. Sersot Ucu ateşli odun. Sersûrman Hayret etmek. Sersûrman Baş dönmesi, şet. Serxvestî Sarhoşluk. Serxweskirin Sarhoş etmek. İlk doğuran koyun veya keçi. Serzemîn Dünya yüzü, yer yüzü. Sevî Büyük sepet. Sewdaser Baş dönmesi. Sewere Yonca bitkisi. Sewîl Testi. Sewsbûn Sersemleşmek, âşık ol¬ mak. Sewskirin Sersemleştirmek. Sewseti Sersemlik aşıklık. Sewz Yeşil. Sewzewat Yeşillik, sebze. Sextekar Sahtekâr. Sextekarî Sahtekârlık. Seyand Sıva. Seyandin Sıvamak. Seyandî Sıvanmış. Sevda Hoca, üstad. Seyégure Kurt boğan iyi köpek. Seyid Seyit, Hz. Muhammed'iıı soyundan gelenler. Seylan Seylan. Seyr Temaşa. Seyr Acayip, hayret uyandırıcı. Seyran Piknik. Scyrkirin Temaşa etmek. Serza Séba7 deh¬ Sèbendik gocuğu. Üç adım atlama oyunu. Üç bağlı bir nevi Kürd Çoban başı. Sebery Üç taş oyunu. Banyo, hamam. Se ~Üç. Banyo almak, yıkan¬ Seçik Üçken. Sêçmax Yenen yabanî bir ot. Serûsikhût Üst baş, kıyafet. Sêdare İdam sehpası. Serùpê Kelle paça. Segah Üçlü bir musiki makamı. Serûgûh Çoban, deve çobanı. Sêgeh Harmanda kullanılan 3 Serxwes Sehaş, keyifli, başıboş. çatallı ağaç. Serxvesbûn Serhoş. Sêgulîk Harman işlerinde kulla- Serşivan Serşok Serşuştin mak. 127 nılan Sêk 3 çatallı ağaç. Sirke. Sevtirşk Ekşi elma. Sêw Büyük eşek ansı. Sivas vilâyetimiz. kul¬ Sêwasê Sêwik Garzan'da meşhur Sêkevir Üç taş, boşanmada lanılan üç taş. Sekuşke Üç taştan ibaret ocak. Sèl Madenî saç, ekmek saçı. Sêiax Kum. Sêlxêre Beşeri'de bir köy. Sêlm Hayvan memesi. Sêlmî Peynir helvası. Sêlxan Kumluk. Sene Avlu etrafındaki çalı çırpı, odun, çit. Sene Sükûnet, sıcaklık. Sêncirandin Pişirmek, ısıtmak. Sênckirin Etrafını çevirmek. Sênckiri Etrafı çevrili, surlu. Sêng Göğüs. Seni Tepsi. Sêpê Üç ayak denen Kürd oyu¬ âlim Mella Ali'nin köyü. Sêwî Öksüz. Sêwîbûn Öksüz kalmak. Sêwîkirin Öksüz bırakma. Sêwîman Öksüz kalmak. Sêwîtî Öksüzlük. Sêyem Sêysaaq Üçüncü. Süleymaniye'de Halebce bölgesinde tarihî bir bölge. Sibande Saçak, sundurma. Sibê Sabahleyin, yarın. Sifnik Temel. Siftobûn Bozulmak. Siftok Kokmuş yemek. Sigorta Sigorta. Sihir Sirke. Sihr Meyve vermiyen ağaç. nu. Sihrik Tüfekte arpacık deliği. Sepi Sehpa. Sihûn Çamurdan yapılan leğen. Spik Sehpa. Sêqok Sason'un Kabulcaz köyün¬ Sike Demirden kazık, para, darp. de meşhur bir çeşme. Sikexane Darphane. Sêrbend Süslü at koşumu. Silav Selam. Sêrîya Zerkan'da bir köy Suêmanyê Irak'ın Süleymaniye Sértê Siirt vilâyeti. vilâyeti. Sêsbê Yarın değil, daha evvelki Süîva Diyarbakır'ın Silvan kaza¬ gün. sı ( Merwanogullan Kürd devle¬ Sêsê Üçer. tini kuran Bad'ın başkenti). Sêta Üç kat. Silk Pancar. Sêv Elma. Sêvagemor Yaban elması. Silkesor Kırmızı pancar. Sêvahêzeranî Haziran elması. Silo Kürtlerde erkek adı (Süley¬ man). Sêvasor Kırmızı elma. Sêvaxelatî Ahlat elması. Silopyê Mardin'in bir ilçesi. Sêvê Kürtlerde kız ismi. Siltanê Kürtlerde isim. Sêvkar Sıpayırt nahiyesind ebir SUto Kürtlerde kız ismi. köy. Sim Hayvan tırnağı. Sêvtalk Acı elma. Simandin Delip geçmek. 128 Simaq Bir bitkinin tohumu, sümmak. Simaqpalan Süzgeç. Simaqyê Diyarbakır'da tarihî bir köy, (meşhur tarihçi Maryeşna bu köylüdür). Simbêl Bıyık. Simbêlboq Gür bıyık. Simbil Başak. Simbüek Bir cins balık. Simirmir Sürü hayatını yaşayan ve hiç doymadığı söylenen muzır bir kuş. Simin Delmek. Simko Erkek adı. Simkok Kırmızı bir tohum. Simkord Yuvarlak tırnakla hay¬ van. Simkirin Simoqyê mek. Sincaq Sindan Sindan Sine Sandık. Irak, İran hududunda bir bölge. Sing Kazık, mil, şiş. Singêdolabê Çıkrık mili. Singêkon Çadır kazığı. Singik Çocuklarda çıkan bir vilce. Singik si¬ Örgü şişi. Singo Süngü. Sinopê Sinop vilâyetimiz. Sintir Yetîm, kimsesiz. Sipartin Teslim etmek. Sipartî Teslim edilmiş olan. Sipas Teşekkür. Sipasî Şükran. Sipaskirin Teşekkür etmek. Sipil Dalak. Sipilak Akciğer. Delip geçmek. Beyaz. Sincar'da bir köy ve Sipî Sipî Bit. Sincap. Sipîbûn Beyazlaşmak. Soluk. Hayvanların bir tırnak Sipîçolk bölge. Simore Simreşî hastalığı. Simsik Nefissiz, pisboğaz, surda burda otlanan kimse. Simterâş Nalbant aleti ve tır¬ nak keseceği. Simt Mecazi olarak kaba et. Sine İğde ağacı. Sincak Kadınların taktığı iğne, broş. Sincêri Bir cins üzüm. Sincik Topraktan çocuk oturağı. Cincirandin Toprak eşyayı pişir¬ Sinciri Sincirîn Sindoq Pişmiş, ısınmış. Pişmek, ısınmak. Kalın bağırsak, sucuk. Örs. Bitlis'te bir köy. Sipîkirin Sipîkirin Sipîman kalmak. Beyazlaştırmak. Badana yapmak. Beyaz kalmak, dona Sipîpank Ambiti. Sipyagenim Buğday biti. Sipyamirîşka Tavuk biti. Sipyakinca Çamaşır biti. Sipyanîska Mercimek ve biti. Sipyaserya Baş bili. Siqêf Küfür. Siqêfkirin Küfretmek. Sir Uyuşma. tahıl Sirbistan Sırbistan. Sirbûn Uyuşmak. Sirim İplik haline getirilmiş ri. de¬ 129 Şirin Temizlemek. Sirkirin Temizletmek. Sirnî Kağnı arabasındaki dingil (iki tekerleği bir birine bağlayan ağaç). Sirnlyê erebé Araba dingili. Sirp Sırp. Sirsirk Kara fatma böceği. Sirsûm Yayık, büyük şarap kü¬ pü. Şist Gevşek. Sitavk Güneş huzmeleri. Sistbûn Gevşemek. Sisti Gevşeklik. Sistkirin Gevşetmek. Sisto pisto Derbeder kimse. Sivik Hafif. Sivkayî Hafiflik çabukluk. Sivikbûn Çabuk olmak, çevik olmak. Sivikî Çabukluk, acele. Sivikkirin | Sî Sina. Diyarbakır'da bir nahiye ve bir istasyon. Sineme Kürtlerde kız ismi. Sîng Göğüs, mecazi olarak ka¬ dın memesi. Sîngapor Singapur. Sîno Kürtlerde erkek adı. Sînor Hudut. Sinordanîn Hudut kurmak. Sînordaş Hudutdaş, komşu. Sînorkirin Hudutlandırmak, tah¬ dit. Sîpan Yığın. Sîpanêxelatê Süphan dağı. Sîpêl Şelâle. Sîpkan Ağrı'da büyük bir Kürt aşireti. Sipkî Sipkan aşiretine kimse. mensup Hafifletmek. Sîqal Cilalı, at ismi. Dihok'ta bir yayla. Sîqalî Cilalı. Kapının iki yanı. Siqalkirin Cilalamak. Bir cins buğdav. Sîr Sarmısak. ' Siwaretûkê Siyare Siyare Sîna Sînanê Gölge. I ' î Sibirya Sîdekan Sîrava Sarmısak, yağ, yumurta Sibirya. ve ekmekten yapılan yemek. Erbil yakınında bir naZehirli yabanî bir hiye, (bu eseri hazırlamada de- Sîramara I , .ne¬ ' vi sarmısak. ğerli yardımcım Cemal Alemdar' Sîrdim Bir nevi yabanî sarmı¬ in doğum yeridir). sak, (peynire konan ot). Sîh Otuz. Sîrik Yabanî bir cins sarmısak, Sîhem Otuzuncu. ince kalkan, zayıf. Sîkalkaguri Akbaba. Sîrkutk Sarımsağın döğülmesiSim Sırma. Sîmaw Meşhur Türk filozofu, | ne mahsus ağaçtan havan kolu. Sîrox Yenen yabanî bir ot. Şeyh Bedrettin'in memleketi. Diyale nehrinin ilk kolu. Sîmir Kürt mitolojisinde dev Sirwan Siyah - mor arası bir renk. bir kuş. i Sis | j ı i F: 9 130 Sîsawa Erbil'de pirinci ile meş¬ Sora Soranî hur bir köy. Sîser Şirvan'da bir dağ, (Güya uzaktan dahi bu dağı göreni ak¬ rep sokmazmış). Sitem Sitem, gölgelemek, zulüm. Sîtemkar Sitem eden, zalim. Site Midyat'ta bir köy. Sitil Bakraç. Sîvle Tarla faresi. Sîwan Şemsiye. Six Keskin uçlu sert diken. Six Diken. Sîxur Büyük cins bir kirpi. Sîyabend Kürtlerde erkek ismi ve Kürtçede meşhur Siyabende Kızılca. Kürtçede bir lehçe. kimse. Soranî Bir çeşit hançer. Soravik Allık, ruj. Sorboz Pembe renk. Sorbûn Kızarmak. Sorêtarî Koyu kırmızı. Sorêvekirî Açık kırmızı al. Sorgul Kırmızı gül, bir çeşit buğday. Sorik Kızamık hastalığı, bir çe¬ şit buğday. Soring Kırmızı toprak boya. Sorîçik Yemek borusu. Sorkan Derik'te bir Kürt aşireti. Silivi hikâyesinin kahramanı. Sîyadara Ağaç gölgesi. Siyam Siyam. Sîyannûmamesenî Musul - Erbil arasında yaşayan bir Kürt aşire¬ ti. Sîyamansijr Kerkük'ün cenubun¬ da bir Kürt aşireti. Sîyan Pis çamur, çirkef, kanal, lâğım akıntısı. So Yabanî bir ot. Sorkayî Kızıllık. Sorkê sorava Bir çeşit üzüm. Sorkirin Kırmızıya boyamak, Sov Kıtlık. Sobahi Yüzme. Sobahîker Yüzücü. Sobanek Yüzücü. Sowê Soxî Zerkan'da bir köy. Ne yapalım? Naçar, netice. Yarın. kı¬ zartmak. Soro Erkek ismi. Sorsork Süpürgelik ot, yemek borusu. Sosin Zerin çiçeği. Kürtlerde kız ismi. Sorûsipîyov Makyaj. Sosinê Sozî Teslim etmek. Soba, yayan, hayvansız ola¬ Spartin rak yolculuk. Spartî Emanet, dayalı. Spehî, Güzel. Sobedadan Soba yakmak. Sobehîkirin Yüzmek. Spehîbûn Güzelleşmek. Spêhîdar Kavak. Sohtin Yakmak, dağlamak. Sohtî Yanmış, dağlanmış. Spehîkirin Güzelleştirmek. Sojin Çuvaldız. Spehîkirin Güzellik. Sol Ayakkabı, yemeni. Spehîtî Yemlik otu. Soldirû Yemenici. Sping Yemlik otu, çiğ yenen bir Sone Ördek. ot. Sor Kırmızı. Spîçke Kibrit. Sobe 131 Spîdar Kavak. Spîkahêkê Yumurta akı. Spîndar Kavak ağacı. Stendin Almak, satın almak. Stewandin Olgunlaştırmak. Stewin Olgunlaşmak. Stewir Gebe olmayan hayvanlar. Setwirhistin Sahibi tarafından çektirilmeyen hayvan. Stewirman Hayvanın geve kalma¬ ması Stewrê Mardin'in Saur kazasının adı. Stewrê Savrlu kimse, gebe olma¬ ma hali Stêr Yıldız. Stêra berheyvê Aya bitişik yıldız. Stêra haftawanê Büyükayı yıl¬ dızı. Stêra quruxî Sabah yıldızı. Stêra nîvê ezmên Kutup yıldızı. Stêra sibehê Sabah yıldızı. Stilîlê Nusaybin'i îstilil nahiye¬ sinin asıl adı. İstililli kimse. Stiran Şarkı. Stiranî Müzikal. Stiranvan Şarkıcı, muganni. Stilîlî Slirî Diken. Stirîzerk Yabanî bir ot. Stirîmişk Sıçan dikeni. Stûr Kaim. Stûrbûn Kalınlaşmak. Stûrkirin Kalınlaştırmak. Stûrtî Kalınlık. Svvîr Sarmısak acısı. Sûç Suç. Sûçe Dış köşe. Sûçeber Köşe taşı, uzun büyük tas. Susî Kenger tohumu, (kavrulup yenir). Sûd Fayda, menfata, tatlı, marreng. Sûddar Faydalı, menfaatler. Sûdferest Menfaatperest. Sûlaf Musul'un şimalinde meş¬ hur bir sayfiye. Sûle Darının sapı, kasal, kamış. Sûnd Yemin, and. Sûnddan Yemin ettirmek. Sûndxwarin Yemin etmek. Sûr Hayret, sur. Sûrcî Ravvandizda bir Kürd aşi¬ reti. Sûrdim Yabanî çarmısak. Sûrevélk Gagası kırmızı güzel tüylü bir kuş. Sûrgicî Mardin'de bir Kürt aşi¬ reti. Sûrkan Ağrı'da Türk İran tran¬ sit yolu üstünde bir köy. Snrikandin Süratle sıvıştırıp, koşturmak, sürtüştürmek. Sûrikîn Sıvışıp koşmak. Sûravk Tuzlu su. Sûs Miyan, miyan kökü. Sûtin Yakmak, bilemek (mahru¬ kat yakacak). Sûsik Bir cins keklik. Sûwender Ayran. Sûxar Bir cins ot. Süzenek Bel soğukluğu hastalığı. Swar Süvari. Swarbûn Binmek. Swarkirin bindirmek. Swartî Süvarilik. Swêrek Siverek ilçesi. Swêrekî Siverek! i. 132- Şaban Arapça bir ayın ismi. Şabane Nusaybin'de bir köy. Şnbaş Bahşiş. Şabaş Meth, övgü. Şabaşbûn Methedilmek. Şabaşî Methiye. Şabaşkirin Methetmek. Şabaz Kürdlerde erkek adı. Sabelot Kestane. Şalik İnce kumaş ve maşlah, no¬ hut mercimek ve baklanın yeşil Şabender Konsolos, resmi tem¬ silci. Şabûn Sevinmek. Şadbûn Sevinçli. Şadilî Dersim'de bir aşiret. Sadî -r Sevinç. Şadkirin Sevindirmek, neşelen¬ dirmek. Şagirt Çırak. Şah Padişah. Şalyare Şelyare Şalyare tırma Şahane Şahane. Şaheşahan Şahinşah, başbuğ. Şahine Kıraliçe. Şahînet Alem yapmak, eğlenmek. Şahne Arazi sahibi namına köy¬ lü ekinini gözeten bekçi. Şehreza Zeki, bilgili. Şahrezayî Zekavet, bilgiçlik. Şaht Mefluç, dağınık. Şaht Beceriksiz erkeğe denir. Şahtbûn Felç olmak. Sahte Beceriksiz kadına denir. Şahtkirin Felç etmek. iken yenen hali. Şalûl Güvercin büyüklüğünde renkli bir kuş. Şalyar Bakan. Şalyarî Bakanlık. Şalyare abûrî İktisat bakanı. Şalyare avedanî İmar bakanı. dadga Adalet bakanı. dere Dışişleri bakanı. hatûçûn (Gîhîstin) Ulaş¬ bakanı. Şalyare kar Çalışma bakanı. Şalyarek hiştûkal Ziraat bakanı. Şalyare khomelayeti Sosyal iş¬ ler bakanı. Şalyare navxwe İçişleri bakanı. Şalyare neft Petrol bakanı. Şalyare Sarewanî Belediyeler kanı. Şalyare şer Millî Savunma kanı. Şalyare tendurustî ba¬ ba¬ Sıhhat baka¬ nı. Şalyare zanistî Maarif bakanı. Şalyarî Bakanlık. Şam Şam. Şamar Kırk ayak. Şamayı Şam işi, Şamlı, bir cins tütün. Sajin Kraliçe. Şal Kürtlere mahsus geniş pa¬ Şamborek Bir nevi börek (Kürt çalı pantalon. böreği). Şal Bir nevi ince yün kumaş ve Şamderzî Bir cins çelik. kuşak. Şame Şam. 133 Şammisrî Bir nevi kılıç çeliği. Kıl tarağı. Bal, bal peteği, omuz. Şanaz İftihar, Kürtlerde kız is¬ mi. Şamû Şan Şanazkirin İftihar etmek. Şander Garzan'da bir köy. Şandin Göndermek. Şanghay Şanghay. Şandî Gönderilmiş. Şanîdan Göstermek. Şanîn Tetkik. Şanîşe Nusaybin'de cakcak suyu¬ nun tevzi edildiği yerde bir köy. Şap Kürd cepkeni. Şapat Mevsim, çağ. Şape Çığ. Şaper Kuştan bir tüy. Şapik Kürtlere mahsus bir nevi cepken. Şaqla Mertek. Şaqûl Kuşları tutmak için bir nevi tuzak. Şar Şehir. Şar Kadın başlarına bağladıkları siyah simli bir başlık. Saran Kereste. Şarbane Kürtlerde kız adı. Şareban Irak'ta bilhassa ları ile meşhur Diyolağa bir kaza. Sardin Saklamak, gömmek. Sarewan Belediye reisi. Şarezûr Irak'ta Medlerden ma tarihî bir şehir, Kerkük rında. Şarez Diş etleri hastalığı. Şeristan Medenî, şehirli. Şaristani Medeniyet. Şarax Şaş Acur. Sarık, seyrek. nar¬ bağlı Şaşbûn Şaşîtî Şaşkirin Şaşırmak. Şaşkınlık. Şaşırtmak. Sasxapên Sahte sarıklı, sahte âlim. Sawegs Kürtlerde erkek ismi. Şawir Düdük. Sawirê Bohtan'da bir köy. Şax Dağ. Şax Dal. Şax Boynuz. Saxewan Kürtlerde erkek ismi. Saxe Cizre'de eski Bohtan bey¬ lerinin menşei. Şaxî Dağlı. Saxqutkirin Dal kesmek, alâka kesmek. Şayi Düğün, dernek, eğlence. Şayetî Kraliyet. Şayetî Kraliyet. Şayîze Kürtlerde kız ismi. Şazde Onaltı. Şazhem Onaltıncı. Şeb Saf. Şebak Şafak. Şebak Tasma. Şebot Bir cins balık. Şefqe Şapka. Şetî Yıkık, çökük. Şeh Tarak. Şehbaz Kürtlerde erkek adı, lışkan. Sehêbeqs Bir nevi ağaç tarak; Kıl tarağı. kal¬ Şehemû Dokuma tarağı. civa¬ Sehêcûmkê Şeheserya Kıl tarağı. Şehik Baş tarağı. Şehin Süs tarağı. Şehin Terazi. Şehkirin Taramak. Şehkirî Taranmış. ça¬ 134- Şekir Şeker. Şekire elbika Bonbon şekeri. Şekire hinde Bir nevi Hint şeke¬ ri. Şekire hûr Toz şeker. Şekire kabik Kesme şeker. Şekire qend Kelle şekeri. Şekire serya Kelle şekeri. Şekirî sipî Beyaz şeker. Şekirî Şekerden mamul. Şekiro Kürtlerde erkek ismi. Şekirok Bir cins kavun ve yaba¬ nî enginar otu. Şekal Eski ayakkabı. Şel Gülleyi havadan atma. Şelaf Dalkavuk, yaltakçı. Şelafkirin Dalkavukluk yapmak. Şelifîn Ayağın taşa takılması. Şelik Bezden süzgeç. Sellêq Çapak. Selliqandin Yürüterek yormak, bir işi baştan savarak yapmak. Selliqîn Yorulmak, bacak arala¬ rının yürüyüşten kızarması. Şellte Büyük çuval. Şelokirin Bulandırmak, korkut¬ mak. Şelûf Çıplak, küçük piliç. Selwar Şalvar. Şemal Esinti, meltem, Kürtlerde erkek adı, güzellik. Şematok Kaygan, kaypak. Şematok Mecazi olarak ele avuca sığmaz, afacan. Şemetîn ma). Şemirandin mek. Kaymak (kayak Bırakmak, yap- koyu ver- Şemirî Bırakılmış, terkedilmiş, açıkta kalmış. Şemitandin Semitxaltîk Kaydırmak. Bir nevi yapışkan mantar. Şemî Şemkan Cumartesi. Kars'ta bir Kürt aşireti. Semrex Mardin'de bir köy, (şim¬ diki Mazi dağ kazası). Şemse Kürtlerde kız adı. Semt Kayma. Şemûz Huysuz, huysuz katır. Şene alet. Tırpan, harmanı savuran Şenekirin Tırpan etmek. Şepel Şuh, rind, dilber. Şepane Ekin ekildikten sonra to¬ humun iyice gömülmesi için gez¬ dirilen şey. Şepol Dalga. Şeq Taraf, parça, kısım. Şeq Bacak, taraf. Şeqam Mecazi olarak zaman. Seqamlêdan Tokatlamak. Şeqil Harmanda kullanılan bü¬ yük ağaçtan mühür. Seqilkirin Harmanı bu mühürle mühürlemek, işaretlemek. Seqilkirî Bu şekilde işaretlenmiş harman. Şembelîk Yabanî karanfil. Seqlawa Erbil'e bağlı bir kaza Şemçe Kibrit. merkezi ve sayfiye yeri. Seme Cumartesi, zilan deresinde Seqleqtêzî Bişerî'de bir köy. bir köy. Seqitandin Sıyırmak. Şemendefer Tren. Seqitî Sıyrılmış. Şemadan Yağmurluk, muşamba. Selqoq Yabanî meyva. Şemetî Kayma. Şer Harp. 135 Şeranî Harbi, harba ait. Şevreşk Gece karanlığında peydah olan hayal ve korku. Şevreşkî Tavuk karası. Şevrevînik Yarasa. Şewal Arapça bir ay ismi. Seware Çocuk doğmasının ilk haftası. Şewat Yanıcı. Şewb Bulaşıcı hastalık. Sewibîn Susuzluktan kavrulan yeşillik. Sewibîn Yeni testi ve küplerin artık soğutmaması. Şewişandin Şaşırtmak, sersem etmek. Şewişî Şaşkın. Şewişî Şaşkın, sersem. Şewişîn Şaşırmak. Sewitandin Yakmak. Sewitî Yanmış. Sewitîn Yanmak. Şewl Dağlar arasındaki düz. tar¬ lalar. fek ve tabanca. Şewît Bir nevi dere otu. Şeşyek Altıda bir. Şewq Işık. Şet Deli, manyak. Sewqdan Işık vermek. Şetkirin Deli etmek. Şawt Yanık. Setwan Gevaş'ta bir köy. Şexif Damın üstündeki kireç Şev Gece. toprak v.s. Şevbaş İyi geceler. Sexifkirin Damı sıvamak. Şevaberate Beraat gecesi (27 ra¬ Şexte Kırağı. mazan gecesi). Şeytanok Sümüklü böcek. Hiçbir şey. Şevder Gece dışarıda kalan kim¬ Şeylileh Şe Alnı ve üç ayağı beyaz bir se veya şey. at. Şevger Gece cesaretle dolaşan. At kişnetmek. Şevin Gece sürüyü mehtapta ot¬ Sêandin Sel Teğel, büyük çim parçalan. latmak. Teğellemek. Şevkor Gece körlüğü (homorola- Şelandin Şelandî Teğellenmiş. bi). Sêlav Sel. Şevlideryan Gece dolaşan. Sêlavbûn Coşmak. Sevreş Karanlık gece. Şerevan Belediye. Şerkirin Harb etmek. Şerm Ayıp, haya, utanç. Şermbûn Ayıplamak. Şermî Hicap. Şermîn Kürtlerde kız ismi. Şermkirin Utanmak. Şermût Dikiş ipliği yumağı ve bir cins dut. Sernex Siirt'in Şirnak ilçesi. Şerpa Eşarp. Serrawestan Mütareke. Serwan Savaşçı, muhabir. Şestebaran Nisan ayı. Şeşagir Altılı toplu silâh ve olabacı. Şeşderb Altılı toplu tabanca. Şeşek Sevap sayılan ve müslümanların oruç tuttuğu 6 gün. Şeşem Altıncı. Şeşxane Altı yivli çakmaklı tü¬ 136- Şiftik Bağ budamada elde edi¬ len çubuklar. Şihhesananlı Tunceli ve Erzin¬ Şelo Korkak, dona kalma. can bölgesinde bir Kürt aşireti. Şelobûn Bulanmak. Şelobûn Korkmak. Şiandin Kişnemek. Kişneme. Şelokirin Bulandırmak, korkut¬ Şiîn mak. Şikakan Hakkari bölgesinde bir Kürt aşireti. Şeloî Bulantı, korkaklık. Şikaki aşiretine mensup Şelan Çiğnemek, ezmek, ovmak. Şikakî bir kimse ve bir tarz kadm baş Şelavebûn Sel kalkması, coşma. bağlaması. Selim Şalgam. Sikan Hezimet, mağlûbiyet, kı¬ Şemî Bir nevi siyah ekşi dut. rılma. Şen Neşeli, canlı, güzel. Şikarte Ziraat işçilerine ekilen Şenâyî Yeşillik. küçük ekin parçalan. Şer Aslan. Şikber Harçsız örülen duvar. Serî Bir Kürt aşireti. Şikev Ağaçtan tekne. Serî Aslanca. Şikestin Kırılmak. Serîn Tatlı. Şelavkirin Coşturmak. Sêlo Bulanık. Şerînbûn Tatlılaştırmak. Serîne Kürtlerde kız adı. Serîni Tatlılık. Şerînkirin Tatlılaştırmak. Sêrwanî Irak'ta bir Kürt aşireti. Şerzad Kürtlerde erkek adı. Şest Şet Altmış. Deli, çit. Şetayetî Şetbûn Şetkirin Delilik. Delirmek. Deli etmek. Sêwan Şaşmak. Sêwandin Şaşırmak. Sêwî Şaşkın. Şiekstî Şii Az kırılmış, çatlak. Islak. Şilbûn Islanmak, rutubetli ol¬ mak. Şilbûn Korkmak, dona kalmak. Şile Yağmurlu hava. Şiletî Rutubetli. Şilesavar Bulgur lapası. Maskaralık, Sileûcewte komiklik. Şilel Alâka. taklit, Koyunun arkasında kuru¬ yan pislik. Şilel İpek yumağı ve Kürtlerde kız ismi. Sêxan Mardin - Diyarbakır ara¬ Şilf Süngü. sında bir mevki, yatır. Sêxbizinî İslâhiye bölgesinde 'bir Kürt aşireti. Şez Şibebî Şifre Şifti Keçi kenesi. Aşitan'da bir köy. Domuzun iki dişi. Karpuz. Siler Şilitî Islaklık. Silqandin Çalkalanmak. Şilî Yağmurlu hava. Şilkirin Islatmak. Şillok Suluca. Şülikî Bir çeşit saç ekmeği. Şüor Bir nevi erik. 137- Şima Bal mumu. Şimamok Süslü kokulu bir nevi süs kavunu. Şimaq Tokat. Şimarûn Balmumundan yapılmış bir nevi muşamba, ağrıyan yerin üzerine konulur. Şimik Terlik. Şimşal Kaval. Şimşatî Biçimli. Şimşîle Ağaçtan kilit ve anah¬ tar. Şingal Sincar. Şingalî Sincarlı. Şino Iranda bir şehir. Siqapî Aksayan, topallayan. Sirenqe Enjeksiyon. Şirim Domuzun iki köpek dişi. Şirinek Oluk. Şirten Ilık. Şirrik Oluk. Şirr Ezik, yırtık. Şirşir Su sesi. Şirtik Sepet imalinde kullanılan bir ağaç. Şirtînî Düz, kıvırcık olmayarak. Şit Nesne. Şiv Asa. Şivan Çoban. Şivanetî Çobanlık Şivane khurd Bir Kürd yazarın lâkabı. Şivik Küçük asa. Şivüe Küçük patika yol. Şîvterk Yaş asa. Şixab İstek. Siyare Yere gömülen ekinin çü¬ rümesi. Şiyandin Göndermek. Şiko Cehalet, azamet. Şîkago Şikago. Şikar Av. Şîlan Yaban gülü. Şîfav Kalın bağırsak. Sin Mavi. Şîn Matem. Şînbûn Yeşermek. Şînezik Obur, midesine düşkün kimse. Şînok Bitimin yabanisi. Şîp Şelâle. Şîpane Kapı önü, eşik. Sîqên Feryat. Şîr Süt. Şîre Üzüm suyu. Şîret Nasihat. Şîreter Doğumdan üç dört gün sonraki süt. Şîretkirin Nasihat etmek. Sîrêxerabe Bozuk süt. Şîrez Çiriş. Şîrheram Haram sütlü, fena kimse. Şirik Bazı nebatlardan çıkan süt. Şirîkî Mor, menekşe rengi. Şîrîn Tatlı, Kürtlerde de kız adı. Sîrko Dağ Arslanı, Kürdlerde er¬ kek adı. Şîrmeyandin Sütü mayalamak. Sîrqussandin Sütü peynir maya¬ sı ile mayalamak. Şirtûk Süt kaymağı. Sîrwan İran, Irak ve Türkiye'de birer bölge adı ve Siirt'te bir ka¬ Şixre Ekini sap olarak tarladan harman. Sixrevan Ekini tarladan taşıyan, za. mana taşımak için ağaçtan kul¬ Şîşan lanılan alet. çek. Güzel kokulu sarı bir çi¬ 138 Şiş Şîşik Şiv Şîv Şiş. Kebap. Akşam yemeği. Ziyafet. Şorbe Çorba. Şorbeşîr Sütlâç. Şorbûn Tuzlamak. Şorbûn Sarkmak. Şore Tuzluca, beyaz barut. Şorebî Salkım söğüt. Şorek Çorak, tuzlu arazi. Şîw Vadi. Şîwe Lehçe. Şiwen Matem. Şoriş İhtilâl, ayaklanma. Şîwet Telâffuz. Şorizbah Midyat'ta büyük bir Şkef Ağaçtan yontulmuş tekne. Şkeft Mağara. köy. Şkeftan Siirt'te mağaradan iba¬ Şorkirin Tuzlandırmak, sarkıt¬ ret köy ve adı. mak. Şkeftik Küçük mağara ve kol¬ Sortir Daha tuzlu. tuk altı. Şoz Bohtan'da bir köy. Şûjin Çuvaldız. Şkeftî Mağaralı. Şkestin Kırılmak. Şûkirin Evlenmek. Şkestî Kırık. Şûnde Sonra. Şûngir Veliaht, halef, izci' takip Şkev Ağaçtan oyulmuş tekne. Şkeva Mayasız hamur ve yufka. eden. Şkevtin ??? Şûr Kılıç. Şkenandin Kırdırmak. Şûşe Şişe. Şker Taş yığını. Şûştin Yıkanmak. ' Şkerçûn Hayvanın bıçağa yetiş¬ Şûştî Yıkanmış. meden haram ölmesi. Şût Sivri çıplak. Şkerkirin Yığmak, hayvanı mun- Şûtbûn Soyulmak, sivrilmek. der etmek. Şûtkirin Soymak. Şofar Hafiye, gizli polis. Şûtik Sivilce. Şofer Şoför. Şûtî Çıplaklık. Şoqil Bezelye. Şûn Yer, hacim. Şolik Bir nevi bezelye. Şûnik Tokmak. Şop İz. Şûr Kılıç. Şopgerîn İzci. Sûre Mardin'de bir köy. Şophiştin İz bırakmak. Şûv Nadas. Şopik İzcık. Şoqil Bakla. Şor Tuzlu, histerik, sarkık. Sorav Tuzlu su. Şorayî Tuzluluk. Şorbabirince Pirinç çorbası. Şorbanîske Mercimek çorbası. Şûvrakirin Nadas kaldırmak. Şûvan Bohtan'da bir köy. Şwan Irak'ta bir Kürt aşireti. Şyar Uyanık. Şyarî Uyanıklık, nöbet. Şyarbûn Uyanmak. Şyarkirin Uyandırmak. . 139 Ta İp, sıtma. l'alatê Nusaybin'de bir köy; Acılık. Siper, mania. Telesêv Yabanî elma. Taleşîr Sütü acı bir ot. Talé Kürtlerde kız adı. Tabeşîr Sütü mayaladıktan son¬ Talik Acılık. ra üzerine örtülen örtü. Talîşk Düşünülen en acı şey. Tabir Hurafecilerin sıtma kesen Talî Kekliklerin sevdiği bir ot ipleri. (acı bir ot). Taç Taç. Talî Netice, son. Tadar Okaliptüs ağacı. Talkirin Acılaştırmak. Taê badayî Merserize iplik. Talo Kürtlerde erkek adı. Taê dezîya Dikiş ipliği. Talyakewa Kekliklerin sevdiği Taê giloka Yumak ipliği. yabanî bir ot.Taê nevresim İpek ipliği. Talyamirnê Ölüm acısı. Taê penga Kelef ipliği. Tam Lezzet. Taê qoqa Kuka ipliği. Tamandin Ağacı aşılamak. Taê sofîka Çile ipliği. Tamandin Tadına bakmak. Taêsermûta Çıkrık ipliği. Tamik Tuzağa konan yiyecek. Taê textka Makara ipliği. Tâê xav Ham iplik. Tamişkî Alışma, tadını alma. Tamşikîbûn Alışmak, tadını al¬ Tagirêdan Sıtmaya bağlamak. mak. Ta girtin Sıtmaya yakalanmak Tahirê Kürtlerde erkek adı. Tamişkîrin Tatlılaştırmak, tadı¬ Tahiro Kültlerde erkek adı. nı almak. Taa Sıra denk, uygun. Taban Silindir. Tababûn Silindirleşmek. Tabanî Silindirik. Tabankirin Silindirlemek. Tahran Tahran. Taht Kaya. Tahlik Kavun. Tajî Tazı. Tal Acı. Talan Orman, talan etmek. Talanbûn Soyulmak. Talanî Soygun. Talankirin Soymak. Talbûn Talde Tamxwes Leziz. Tamnexwesî Tatsızlık, bozuk lez¬ zetli. Tamsar Tatsız. Tamsari Tatsızlık. Tamtîtik Lezzetli şeyler. Tan Kafes, tahta perde. Tank Tank. 140 Tanar Kitabın cildine tespit edi¬ Taxekirin Taxetaxe len ara iplik. Tangar Tap Taxé Mahsus, hususî. Taxim Taxi Bulunma. Tapkirin Bulmak. Tapo Topu. Taq Pencere, mazgal. Taqê Mardin'de bir köy. Demetlemek. Demet, demet. Muş'ta bir köy. Takım. Muhallebi, (Bitlis'te meş¬ hur Tahi şeyhi). Taxnîk Küçük tütün tepsisi, kah¬ ve tepsisi. Taxt Tahta karyola. Taqîmane İmtihan. Tahta. Tar Tef, elek, gibi şeylerin ke¬ Taxtik Taxtirewan Tahterevan. narı. Taxûk Kızak. Targon Yabanî buğday. Taybetîkirin Tahsis edilmiş. Tarî Koyu renk, karanlık. Taze Taze. Tarîbûn Koyulaşmak. Tazetî Tazelik. Tarîkirin Koyulaştırmak. Tazî Çıplak. Taronî Bohtan'da bir köy. Tazîbûn Soyulmak. Taşte Kahve altı. Soymak. 'iastêxwarin Kahve altı yapmak. Tazîkirin Silindir. Taştyamîranî Kahve altı zama¬ Tebane Tebat Durma, şeker. nı (saat 10 sıraları). Tebai Taştyapala İşçi kahvealtısı (sa¬ bah erken saatlerde). Tat Raiye, aşirete mensup olma¬ yan kimse. Tata Raiydik bölge. Tav Gün ışığı. Tavdan Güneşlendirmek. Ta w Hamle. Tawa Erime. Tawan Erimek. Tawan Suç, kabahat. Tavvandar Suçlu, kabahatli. Tawandar Suçlu. Tawanî Suçluluk. Tawiz Tavus kuşu. Tawî Sıtmalı. Tawtawetî Züppelik. Tawtaw Tax Taxe Taxe Züppe. Mahalle. Tütün demeti. Demet. İttifak. Tebatî Tahammül. Tebatkirin Tahammül etmek. Tebatnekirin Tahammül edeme¬ mek. Tebax Ağustos. | j Tebayî İttifak, birlik. Tebeq Bir nevi hayvan tırnak hastalığı. Tedarik Hazırlık. Tedariki Hazırlık. Tedarikkirin Hazırlamak. Tebeş Bir hastalık. Tebûr Melheb dedikleri harman savurmak için alet. Tefar Şirvan'da bir köy. Tehnûsik Bademcik hastalığı. Tej Uzun dar kilim, kara çadı¬ rın bîr parçası. Tejik Küçük kilim. Tejik Bir kilim. 141 lelalo Diyarbakır'da bir köy. Telan Garzan'da bir köy. Telaş Filka, parça, dilim. Telaşok Yarma, yarma odun. Telefon Telefon. Telgraf Telgraf. Telgrafxane P.T.T. 'i'elîs Çuval. Tem Arzu, istek, ümit, iştiha, sis. Tema Arzu, istek, ümit. Temar Mahmurluk. Temaramirinê Ölüm uykusu, mahmurluğu. Temaşa Seyir. Temaşaker Seyirci. Temaşkirin Seyretmek. Temasxane Opera. Temberi Erkek saçı. Tembekî Nargile için hazırlanan tütün. Temçuser Arzu etmek, istemek, arzulama. Temezî Bir nevi kadın başlığı, Kofi. Temirandin Söndürmek, göm¬ mek. Temirîn Sönmek, gömülmek. Tena Ayakta durma. Tena Yalnız. Tenakirês Tek entari giymek. Tenatena Adım, adım, aheste aheste. Tenba Ayakta durmak, bir nevi kene. Teneke Teneke. Tenê Yalnız. Tenêkirin Yalnız bırakmak. Tenêman Yalnız kalmak. Teng Dar. Teng Çarh kayışı, pervane ka yışı- Tengbûn Daralmak. Tengal Yan, yamaç. Tengav Sıkışma, binek, hayvan¬ ların eğer kolanı. Tengayî Sıkışıklık. Tengî Darlık. Tengkirin Daraltmak. Tengijîn Dalmak, patlak, yağar vaziyete gelmek. Tenik İnce, sığ. Teniştdan Yan vermek. Tenişder Kapı pervazı. Tenişt Yan. Teni Tencere etrafına yapışan duman, is. Tenîkirin Tenîkirî İslemek, karartmak. İslendirilmiş. Tenûr Tandır. Tenûrî Tandıra ait. Tenze Bohtan'da bir köy. Tep Elle vurma, yumruk. Tep Hile. Tep Kurnazlık. Tepan Tokmak. Teparik Kubbe, tümsek. Tepek Kurnaz. Tepeş Yer, mevki, etraf, muhit, civar. l'epê Diyarbakır'da bir nahiye (Silvan'da). Tepik Tezek. Tepik Hamur, çamur toprağı. Tepik Bir nevi kuş tuzağı. Teplik Trampet. Teplêdan Yumruk vurmak. Teprep Elcezire'de bir tepe ve vurunca çıkan ses. Tepreş Hilekâr. Teputor Desise, dolandırıcılık". 142 Teputor Teq Örümcek ağı. Taplama. Tcqakirin Ukalâlık etmek. Teqan Batak. Teqandin Patlatmak. Teqindin Batağa saplanmak, bat¬ mak. Teqîn Patlayış. Teqteqoq Çocuk tabancaları ve içi oyulmuş ağaçtan oyuncak. 1er Yaş, yaş ağaç ve meyve. Terabûn Düşmek. Terad Müsabaka. Teradkirin Müsabakaya sokmak, yarışa sokmak. Terakî Nusaybinde yetişen gü¬ zel bir cins şeftali. Terane Usul, kaide, oyun, eğlen¬ Terifîn Gözün dumandan veya Terîş Uzun kesilmiş bez, sargı. Terk Çatlak. lerko merko Çatlak, patlak. Terlan Centilmen, yiğit, (Kürt¬ lerde erkek adı). lerm Ceset, cenaze. Termal Bel boşluğu. Termal Yamaç. Ters Ağnam, sürü. Tertik Kesek. Terwende Nadir, aziz. Terz Şekil. Terz Uslûb, poz. Tes Öküzü geriye çekmek için hitap. Teşî İplik bükme eğeri. Teşîba Urartu Kürtlerinde rüz¬ gâr, fırtına ilahı. ce. Bir cins kuş. Teras Yontma, Sason'da bir köy. Teşîlok Teşîres İplik büken, bir cins Teraşbûn Yontulmak. kuş. Teraşkirin Yontmak. Teşk Bacak. Terastı Yontmacıhk. Tesqele Dalavera. Terekya Trakya, Rumeli. Tesqelekirin Dalavera yapmak. Terempe Mübadele. Teres Teres. Tesqeletî Dalaveracılık. Teşt Test, leğen. Terfik Örülmüş yünden ip. lerh Filiz. Teştadimse Pekmek yapma, testi. Hamur teknesi, le¬ Terhî Kürdlerde erkek adı, Kürt leşta hevîr ğeni. kadın başlığı. Terifandin Budamak. I'eştamohtî Pekmek yapmağa İcrifî Budanmış olan. mahsus teşt. sadme ile incinmesi. Teva Külliyyen, toptan. Terik Yaş odun ve erkek tenasül Tetik Eldiven. aleti (argo). Teû Dağdağan. Terikandin Çatlatmak. Tevdan Karıştırmak. Teriki Çatlak olan. Tevdanî Karıştırma. Terikin Çatlamak. levde Beraber hepsi. Tcriqandin Uzatmak. levger Maya tutma. Teri Kuyruk. Tevger Kaynaşma, sosyal kay¬ J erifîn Budamak. naşma. 143- Tevger Kulis. Teving Silâh. Tevingberdan Silâh atmak. Tevir Kazma, çapa. fevirdan Çapalamak. Tevn Dokuma tezgâhı. Tevnik Küf, örümcek ağı. Tevnî El dokuması mamulü. Tevnkapîrê Örümcek ağı. Tevnkirin Dokunmak. Tevlêbûn Karışmak, eklenmek. Tevlihev Karışık. Tevtevik Keman, kemence. Tevşo Keser. Tevtî Nişasta. Tew Aha, amada. Tew Biri şarkı söylerken takdir babında söylenir. Tewandin Biri şarkı söylerken takdir etmek. Tewaş Yağ ve yağlı maddeler. Tewere Toplu halde yaşayan bir nevi tırtıl. Tewere Mihver. Tewapêsî İlk kat, ilk sıra. Tewereyzevî Arzın mihveri. Tewêçara Dördüncü. Tewere Halen de, daha da, ka¬ tiyen. Tewênavê Orta kat, sıra. Tewîn Bükülmek. Tewyayî Bükülmüş, bükük. Tewrat Tevrat. Tewtewe Züppece. Teyrok Dolu, dolu. Tezan Donmak. Tezandin Dondurmak. Teze Taze. Tezebûn Tazeleşmek. Tezekiriu Tazeleştirmek. Tezetî Tazelik. Tey Bir arap aşireti. Teyan Bohtan'da bir aşiret. Tezîn Donma. Tezre Dolu. Teztezok Bir cins kuş. Tezyayî Donmuş, uyuşmuş. Têbûr Af. Têbûrîn Affetmek. Têçû Aldanma. Têda Mahsuben. Têderxistin Bilmek. Têgeyan Anlatma. Têgeyandin Anlatmak. Tegeyîştin Anlamak. Têgotin Deyim, istilah. Têhn Hararetli. Têhnî Hararetli. Têkçû Bozuk. Têkdan Bozmak, dağıtmak. Têkdar Fesat. Têkdarî Fesatlık. Têlatelefone Telefon teli. Tên Kuvvet, dayanıkhk. Tên Hararet, ısı. Tênpênanîn Isıtmak. Tênpêhatin Isınmak. Ter Tok. Têrbûn Doymak. Têretî Tokluk. Têrkirin Doyurmak. Teşk Işın, şua. Têxistin Koymak. Têz Bir atımlık barut. Tif Tükürük. Tifik Ocak. Teybetî Tifkirin Tewtewetî Züppelik. Text Tahta, ağaç karyola. Textirme Turfanda kaldırılan harman. Hususî Tükürmek. 144 Tiftifandin Düzeltivermek, düzen vermek. Tifû Tükürmeden tükürür Kaplumbağa kabu¬ çeki Tiqalkêkîso ğu. Yel, osuruk. gibi Tir Tiraf Kül, sıcak kül, ince. yapmak. Tixirik Erkek çocuk doğunca da¬ ğıtılan yemiş. Tihnayî Susuzluk. Tihnbûn Susamak. Tihnetî Susuzluk. Tihnkirin Susatmak. Tijetî Doluluk. Tijî Dolu. Tijîbûn Dolmak. Tijîkirin Doldurmak. Tika Rica. Tikaker Ricacı yalvaran. Tikarikin Rica etmek. likaye Birşey değil, estağfurul¬ lah. Tilalok Pirinç kırığı, şeker ve yumurtadan mamul yemek. Tilar Tembel. Tilartî Tembellik. Tilik Höyük. Tilîlî Düğünlerde. Tillo Siirt'e dört kilometre me¬ safede bir nahiye. Tilmiş Beşiri'de bir köy. Tim Daima. Timûtim Daima, her zaman. rimok Sason'da bir köy. Timeyî Mütemadi. linatê Nusaybin'de bir köy. Tinaz Şaka, alay. Tinazi Alaylı. linazkirin Alay etmek. Tinoke Damla. Tiqal Kabuk. Tiqalk Daire, kurs. Tioalêdara Ağaç kabuğu. Tirandin Büyük bir kabı dol¬ durmak. Tiraş Yontma. Tirb Mezar. Tiredîn Tirek Tircinî Manyak, delice. Osuruklu, yalancı. Delice, manyak, serseri. Tirek Kalleş. Tirekkirin Döverek, perişan et¬ mek. Tirgel Yürüyemeyen kimse, kö¬ türümlük. Tirimpe Tulumba. Tirimpe Enjeksiyon yapmak. Tirimpekirin Tulumba çekmek. Tirimpêl Taksi.' Tirî Üzüm. Tirjêberdan Hakkından gelmek. Tirk Türk. Tirkan Türkler. - Vücudu titreterek oyna¬ Tirkanî i nan bir oyun. I ; ! j Tirkamanî Tirkistan Tirkiya Tirkî Tirkîtî Tirkîyê Türkmen işi. Türkistan Türkiye, kızlarda Türkçe. Türklük. Türkiye. Tirkperest Türkçü. Tirkperestî Türkçülük. Tirozî Bir nevi hıyar, acur. Tirs Korku. Tirs Korku. JTirsan Korkmak. Tirsandin Korkutmak. Tirsîn Korkma. Tirsok Korkak. isim. 145- Tiryêrêskê bajarî Papaz karası üzümü. Tiryê reşke mistaxê Kuru üzüm yapılan cins. Tiryê ruhnuk Şeffaf üzüm. Tiryê teyfî Uzun - kalın taneli üzüm. Tiryê werdan Gül pembesi renk¬ te üzüm. Tişt Şey, eşya. Tixirik Erkek çocuk doğunca dağıtılan yemiş ve hediyeler. Tî Susuz, susamış. Tîbet Tibet. Tibûn Susamak. Tirtirok Yemek borusu. Susuz. Tiryêbêdendik Çekirdekli üzüm. Tîhn Tîhnû Daima susayan şeker has¬ Tiryêdêwani Devan üzümü. tası. Tiryêdirêjik Uzunca bir cins Tik Etek. üzüm. Tîkirin Susatmak. Tiryêetfî Yediveren üzümü. Tîfik Kürt elbisesinin yan yırt¬ Tiryêgewre Beyaz bir cins üzüm. maçları. Tiryêhesenî Hasan üzümü (Ça¬ Tîiim Mostra, numune örnek, vuşa benzer). Tîmar Tedavi. Tiryêhiqeyb Güzel kokulu bir Tîmarker Tedavi eden. cins üzüm. rîmarkirin Tedavi etmek. Tiryêkerkuj Rakı imalinde kul¬ Tîmarxane Hastahane (Türkçelanılan bir cins üzüm. de akıl hastası olmuş). Tiryekırot Kütür kütür bir cins Tin Tam vakti, zamanı. üzüm Tîp Takım. Tiryêkumkulav Tepesi geniş, ku¬ Tîpidartaşî Marangoz takımı. lağa benzeyen üzüm. Tîpîmûsiq Müzik takımı (saz he¬ Tiryêmerzone Yapıncak üzümü. yeti), orkestra. Tiryêmikebs Sıkışık salkındı Tir Ok. üzüm. Tir Koyu kıvamlı. Koyulaşmak. Tiryêmisebix Çok erken yetişen Tîrbûn üzüm. Tire Çanakkale'nin bir ilçesi. Tiryèpîre Ufak taneli üzüm. Tîretî Koyuluk. Güneş huzmesi. Tiryêqirfok Gevrek taneli üzüm. Tîrêj Tirşok Ekşi bir ot. Tirş Marmelad. Tirş Ekşi. Tirşo Turşu. Tirşo Yenen ekşi, yabanî bir ot. Tirşahinara Nar ekşisi. Tirşaleymûne Limon ekşisi. Tirşa simaqê Sumak. Tirşbûn Ekşimek. Tirşkirin Ekşitmek. Tirşotal Ekşimsi acımsı meyva. Tirşî Ekşilik. Tirşik Türlü yemeği. Tirtire Kocaman şey. Kimse. F: 10 146- Tîrik Mertek. Tîrvan Okçu. Tîrvan Kürtlerde erkek adı. Tîs Dağ. Tîy Kadın için kayın birader. To Aman, tohum . Tobe Tövbe. Tobekirin Tövbe ettirmek. Tof Sık, seyrek olmayan. Toi Genç oğlan, delikanlı. Tolaz Çapkın. Tolazî Çapkınlık. Tolazîkirin Çapkınlık etmek. Tole Genç kız, delikanlı kız, in¬ tikam. Toledan Cezalandırmak. Tolik Ebegümeci otu. Tom Siirt'e yakın bir köy. Tomanî Bir cins armut. Top Top. Topandin Gebertmek. Topên Top oyunu. Topîn Gebermek. Tor Kepaze, Mardin'de Midyet bölgesi. Toramasya Balık ağı. Toranî Tor bölgesi tarzı sahibi¬ nin evine gitmeyen köpek. Tore Eziyet, zahmet, ceza. Toretêkirin Eziyet vermek. Torik Bir cins deniz balığı, Boh¬ tan'da bir köy. Tori Çakal. Torkirin Cezalandırmak. Toros Toros, Ermenilerde ismi. Tortor Tortore Totik Totik Toşil erkek Bir cins üzüm (siyah). İşsiz, güçsüz takımı. Külah. Bir cins kuş. Ağaç kabuğu. Totilme Sancı. Toto Aman, aman, of, of. Tov Tohum. Tovî Toz Tohumluk. Toz. Tunebûn Yokluk, yokolmak. Tunekirin Yok etmek. Tineyi Yokluk. Tuneyîn İtlaf. Turme Başa sarılan ipek örtü. Tuştîr 3 yaşındaki keçi. Tuxûb Hudud, Mardin'de bir köy. Tuxum Soy, cins. Tû Kaymak, dut. Tûj Keskin biber acısı. Tûjbûıı Keskinleştirmek. Tûjik Sivrice bir şey. lujkirin Bilemek, keskinleştir¬ mek. Tûk Tûk İnce kıl. İnce kaymak tabaka. Tûkmê Sağlam. Tüle Bir nevi av köpeği. Tûm Kök. Tûmik Kökçük, yığınak. l'ûman Don, komik. Tumanı Komiklik. Tûmik Cali, maki. Tûrçink Perçem. Tûr Büyük çanta, torba. Türe Serseri. Tûrebûn Kızmak. Tûrekirin Kızdırmak. Türeyi Kızgınlık. Tûreşk Böğürtlen. Tûs Rastlama, karşılama. ïûsbùn Rastlamak. Tûskirin Rastlaşmak. Tûzik tam. İnce bir tabaka, bir tu¬ 147 Tiyen Hacim. Tîy Susuz, kayın birader nın). lûtî Çok, Papağan. Tutya (kadı¬ Bunlar. Vaj Eğri, sakat. Vajavaja Apaş, apaş, yampiri, yampiri. Vajîkirin Eğmek. Vajîbûn Kalmak, eğilmek. Vala Boş, işsiz kalma, beyhude. Valabûn Boş kalmak, işsiz kal¬ mak mak. Valayî Vala Boşaltmak, işsiz Tûxmîn Çok yemeden mütevellit bir hastalık. Va Valakirin Çinko. kal¬ Boşluk. Boş. Valakirin Boşaltmak. Van İstemek. Van Bunlar. Varik Yarka, piliç. Varpêtên Ermeni din büyüğü. Vebirîn Kestirmek, pazarlıkta anlaşmak. Vebûn Açılmak. Veciniqandin Çözülmek. Veciniqin Ürkmek. Vedan Dolmuş bir çukuru bo¬ şaltmak, tuzak kurmak. Veger Azamet, geri gelme. Değer Çiftleştirilen bir hayvanın gebelikten dönüşü. Veger Satılan bir şeyin geri ve¬ rilmesi. Veger Dönüş, iade, ricat. Vegerandin Döndürmek, çevir* mek, iade etmek. Vegerandin Cevap vermek. Vegerandin Döndürmek. Vegerî Çevirmek. Vegerîn Dönmüş olan. Vegertin Vegertin Dönme. Cevap. Vegertin İade. Bulaşmak, hastalığa bu¬ Vegirtin laşmak. Vegirtin Bir kabı doldurmak için açmak. Veketandin Pusuya sokmak. Veketin Pusuya girmek. Veketî Pusuda. Vekirin Vekirî Açmak. Açık. Vemirandin Söndürmek. Vemirî Sönük. Vemirîn Sönmek. Veqetandin Ayırmak. Vereşan Sökme. Verşandin Kusmak, gasyan et¬ mek. Vereşandin Çorab ve saireyi sök¬ mek, örgü sökmek. Vereşandin Dikişi sökmek. Verginin İstiab. 148 Vêxistin Yakmak, çakmak, sürt¬ mek. Vir Burası. Virdoveda Şöyle, böyle. Verik Kıldan örme ayakkabı. Verşîr Sır, esrar. Veraştin Saklanmak. Veşartî Saklı, gizli, esrarengiz. Veşîrtî Mahrem. Veşartî Mahrem olan, saklı. Veşart Mahremane. Veşartok Saklanbaç. Vexarin İçmek. Vexwarin İçmek. Vexwarin İçki, içecek. Vêgdan Toplanmak. Vêketin Dokunmak, yakılmak, iş¬ tial etmek. Vêl Derin olmayan kap, engin, sığ. Vêva Beraber. Virçavirç Sulu bir şeyi yerken ağı? şapırdatma. Virçık Vagina. Virik Sulu pislik. Vir Yalan, kumar oyununda, Kürtlerde meşhur bir kaçırma adeti. Virtaqî Yabancı, alçak kimse. Vîalî Bu yana. Vîjik Çok sulu insan ve hayvan pisliği. Vîzar Feryat. W W aha Böyle Onlar. nah, işte. Wazhênan Caymak, vazgeçmek. Oyun. VVane İşte, ders. VVazîker Oyuncu. VVanek Şey, nesne. Wazîkirin Oynamak. Wazlêhênraw Metruk. Wanexane Dershane. We Li, lu. VVanehâ İşte onlar, şunlar. We Siz. VVane Van ili. Weché Gerçek. \Vaq Beyin, akıl. VVeg Cağ. Waqwirman Baş dönmesi. VVeh Taaccüp nidası. VVar Yerleşilen yer, erkek evlât, VVehayî Hakiki, doğrusu. obanın konulduğu yer. Welat Vatan, memleket. Wax Vay, eyvah. Welat Kürtlerde erkek adı. VVay Hayret, mübalâğayı göster¬ YVelatî Vatandaşlık. mek için bir deyim. Welê Kadınların yekdiğerine ar¬ VVaz Cayma. kadaş diye kullandığı söz. Waz Bırakma. Welêweha Fakat, böyle. Wazhênan Bırakmak. Wek Gibi. VVan VVazi I 149Wekceran Evvelki gibi, geçenler¬ deki gibi. Wekberê Eskisi gibi. Wekêgi Vakta ki, o vakit ki. Wekher Eşik. VVekhev VVekhev Benzer, yekdiğeri gibi. Benzer. VVekhevpare Sosyal adalet. Wekhevî Eşitlik. Wekîdî Başka türlü. VVekû Aynen gibi. IVeram Cevap. VVerampêdan Were Böyle. yünden mamul). Yorgunluk. Westa Usta. VVestan Durmak. Westan Muattal kalmak. VVestan Yorulmak, Siirt - Hak¬ kari arasında bir yayla. Westandin Yormak, durdurmak. VVest Westav YVestitî Westiyayî Westgah Westîtî Cevap vermek. Wes VVeş Gel. VVereye Böyledir. VVerger Demirci. Wergeran taklip, dönme. Wergeran Tercüme. IVere Durma. Durmuş. Durmuş. Durak. Durgunluk. Eşeği kovmak için sesleniş. Durum, vaziyet. Sallantı. Sallanmak. VVeşandin Sallamak. Weşek Döküntü. Güney. IVergerandin Çevirmek, dür.ür- West Weynek Rolcü, Artist, aktör. mek. Weywey Taaccüp, aman aman, Wergere Devrim. VVezîr Vezir. Wergi Olmıya ki. VVezîrî Bakanlık, bir cins incir. VVergirlin Giyinmek. Wezrînê Hasankeyf nahiyesinde VVergirtin Önünü tutmak. bir köy. IVergirtin Almak, iktisap etmek. VVezû Vezüv yanardağı. Wergîraw İktisap edilmiş, alın¬ Wêcarê O sefer, o defa. \Veş VVeşan mış. VVerimî VVerîn Dökülme (çiçek v.s.) tir. Getir. Werm Şiş. We mandin Şişirmek. VVerz Kavun karpuz bostanı. tVerze Matematik, riyaziye. Werzek Matematikçi. Werzis Spor, olimpiyat. VVerrîn Havlamak. VVerine VVerîs Wêderc Wêje Şişmiş. Uzun yük ipi (kıl ge¬ Wê ne Orası. Edebiyat. Resim, hayal. Wêngir Fotoğrafçı. Wêneker Ressam. Wêran Harap. M'êranbûn Harap olmak. VVérankirin Bozmak, yıkmak. Wêransarê Viranşehir. VVerîn VViha VVüo veya Winda Cesaret etmek. Böyle. Böyle. Kav ip. 150 Windabûn Kaybolmak. YVindakirin Kaybetmek. W irêne Sayıklamak. VVisa Böyle. YVişîker Ekin biçme sahasında yerde kalan başaklan toplayan kimseler. YVişik Çocuklara «cık cık» deme. Wişş Taaccüp edatı, hayret et¬ mek. VVîstin VVÎstî VVuşkî Kuruluk. VVuşkkirin Kurutmak. Wurdbûnewe Kayıp. VVurde Kayıp olmak. Wurdewale Kayıp etmek. VVurdkirin Ufak, küçük, kırık parça. Wurmê ra). Ufalmak, bozulmak, (pa¬ Bozuk. Cümle, deyim. Kelime. Söylemek, demek. Söyleyen. VVus Susma. VVusa Hırdavat. VVusbûn Susmak. VVuskirin Susturmak. VVuşe Kelime, sözcük. VVıırr İstemek. İstek. Wîstraw Matlup, istenen. Kayıp. VVundabûn Kaybolmak. VVundakirin Kaybetmek. Wurd Ufak, küçük, kırık, parça. VVtında Öteye. Kuru. VVuşkbûn Kurumak. VVurda VVuşk VVutar Wute VVutin VVutû X Aa Yumurta (Kürtçenin leyli lehçesiyle). Kaç Haç. Xaço Hıristiyan Kürtlerde erkek adı. Xaçirgan Üç ayaklı, saç ayağı. Xaçperest İsevi, Hıristiyan. Xaçûka Bitlis yakınında bir köy. Xak Yer, zemin. Xal Dayı. Xal Yüzdeki, ben, nokta. Naldan Noktalamak. Xalq Xaltîk Ahali. Teyze. Xan Han, bey, Hakkari'de hur bir köy. Xan Muare, kumaş. Xana çengeli İğdır yakınında Çarşal dağı mevkiinde bir kervan¬ saray. Xanadelal Erzurum'un Horasan kazasına bağlı ayni adlı köyde rihî bir han. Xanedan Xanedanî Xandok ta¬ Hanedan. Hanedanlık. Yenen bir yabanî ot. Xanerzî Kürtlerde kız adı. Xanê Kürtlerde kız adı. Xangar Yerden yüksek olmayan bitkiler. meş¬ Xanik Mardin - Diyarbakır ara- 151Xebatî Çalışma. Xebat kirin Çalışmak. Xecê Kürdlerde kız adı ve Kürt¬ çe bir hikâyenin kadm kahra¬ sında bir köy. Xanik Büyük bir nevi sepet. Xanim Hanım. Xanko Kürtlerde kız adı. Xanî Büyük Kürt şair ve filozo¬ fu Ahmede Xanî hz. (Hakkari'de bir köy). Xanî Ev, ikametgâh. Xapandî Aldanmış, aldatılmış. Xanûman Parıltı. Xaanzad Prenses, Kürtlerde kız adı. Xanzade Asil, soy. manı. J Xeçîcûk Kırmızı çiçekli yenen bir ot. Xefet Üzüntü, gam. Xefet Hüzün. Xefetdar Üzüntü veren, üzen. Xefetgir Alıngan, çabuk üzülen. Xefetîn Dertli. Xefik Tuzak. Xapandin Kandırmak, aldatmak, Xeftan Üç etek denen elbise Xarîz Dolandırıcılık. Xela Kıtlık. Xarsik Un ve yağdan yapılan bir Xelat Hediye, ikram, mükâfat. yemek. Xelatê Ahlat ilçesi. Mükâfatlandırmak. Xaruf Büyük, yuvarlak şey, so¬ Xelatkirin Xelek Halka. mun, kurs. Cizre'de Şaha yakın bir Xaruk Çömlek, kıldan yapılmış Xelifan köy. ayakkabı. Xelîlan Şahta bir kabile ve AşiXas İyi. tan'da bir köy. Xatûr, Hanım Xelîlbegi Midyat'ta mahallî bir Xatûnê Kürtlerde kız adı. partinin adı. Xatûnk Bir cins kuş. Xav Çiğ. Xelîtk Kürtlerin, İskoçlar gibi Xavik Namazlık. bellerine bağladıkları çanta. Xavik Kaşık. Xelsik Salkımdan bir parça Xavir Basur, (Hemoroit)e iyi ge¬ üzüm. len bir ot. Xem Kader, üzüntü, düşünce, Xavbûn Çiğleşmek, hamlaşmak, umur. Xawen Nazik, temiz. Xemê Kürtlerde kız adı. Xawensiko Ekselans, majeste. Xemçûr Hayvan vergisi. Xawê Temiz, arı. Xemgin Üzüntülü, kederli, Kürt¬ Xawin Sahib. lerde erkek ismi. Xebat Çalışma, iş, mücadele. Xemilandin Süslemek. Xebat Irak'ta intişar eden bir Xemllîn Süslenmek. Xebatker İşçi. Xcmilî Süslü. I | I ; i i i j i j j gazete. Xebatîn Çalışmak. XemU Xemri Süs. Mor menekşe rengi. 152 Xemsarî İhmal. Xemûr Yüzünde renginden baş¬ ka renkte iki çizgi olan keçi. Xemxwar Üzüntülü kimse, yufka yürekli. Xencer Hançer. Xencelîs Yenen bir çeşit ot. Xenê Rızvan'da bir köy. Xenêbûn Mesut olmak. Xenêke Kil. Xenêkirin Mesud etmek. Xensê Kürtlerde kız adı. Xepar Nadas. Xepirandin Yeri deşmek, kabart¬ mak. Xer Eşek (feyli lehçesinde). Xerabî Kötülük. Xerat Marangoz. Xeratî Marangozluk. Xerç Sarf. Xerçkirin Sarf etmek. Xerêb Nusaybin'in İstilil nahiye¬ sinde bir köy. Xergele Hergele, eşek çobanı. Xeritandin Yontmak. Xeritandine werz Bostan bozu¬ Xesîstî Hasislik. Xesok Hadımlaştıran. Xesraw Yağmur, bereket, Kürt¬ lerde erkek adı. Xesû Kayımvalide. Xesya Bir nevi tekme oyunu. Xesyayî Hadım kimse veya hay¬ van. Xeşîm Toy, acemi. Xesîme Dehliz, gizli yol. Xesîne Sürükleme izi. Xew Uyku. Xewar Uykulu. Xewgiran Ağır uykulu. Xewir Alttan alta yanma hare¬ ket. Xewirî Alttan alta tutuşmuş. Xewle Tenha. Xewlekirin Birini çekip, gizlice konuşmak. Xevletî Tenhalık, İnziva. Xewletî Fiskos, kulis. Xewlekirin Gizlice bir tarafa çekmek, tenhalaştırmak. Xewlexane Manastır. Xewn Rüya. Xeritandina reza Bağ bozumu. Xeyar Hıyar. Xerîk Meşgul. Xeyd Dargınlık. Xerikbûn Meşgul olmak. Xeydandin Darıltan. Xerîkî Meşguliyet. Xeydok Çabuk darılan. alıngan. Xeritok Kazan dibi, yonga. Xeyidîn Darılmak. Xermanan Temmuz ayı. Xezal Ceylân. Xernûf Keçi boynuzu ve bir di¬ Xezalê Kürtlerde kız adı. ken. Xezalok Saklambaçlı bir oyun. Xernûfî Bir cins kavun. Xezan Fakir, eli dar. Xerûze Kavun (feyli lehçesinde). Xezanbûn Fakirleşmek. Xesandin İğdiş etmek. Xeanî Fakirlik. Xesî İdiş kimse, tekme. Xezanîbûn Fakir olmak. Xesîlêdan Tekmelemek. Xezanîkirin Fakirleştirmek. Xesîs Hasis. Xezanman Fakir kalmak. mu. 153 Xezîmok Ceviz şalgam ve yağ¬ dan yapılan bir Kürt yemeği. Xezûr Kayın peder. Xezxîr Eski, Beravari devletinin merkezi, şimdi Bohtan'da bir köy. Xé Kürt alfabesinin bir harfi. Xêlî Gelin getirmek için giden¬ ler. Xêra Ekspres, sür'at. Xêrbazî Çocukluk, çocuklaşma. Xêre Hayırdır, ne var? Xêrte Sürülmemiş yer. Xêrtê Bohtan'da bir köy. Xêvet Çadır. Xêz Daire. Xêzan Aile. Xêzk Çizgi. XUqandin Kilitlemek. XUt Tarla faresi, tortu. Xiltêkor Köstebek. Xilûs Bohtan'da bir dağ. Xilyayî Salmış, büzüşmüş, boy¬ nunu bükmüş. Ximuq Bohtan'da bir köy. Xinamî Sihri akrabalık. Xinawke Kolye. Xine Kına, (feyli lehçesinde). Xineqotk Boğucu, olmamış, ham yabanî. Xineqotk Boğmaca hastalığı. Xiplak Eski doğrama eşya. Xir Taze iken yenen bir nevi yabanî havuç. Xir Erkek tenasül uzvu. Xirar Büyük çuval. Xirbe Harabe bina. Xirbê Ahmedê Hema Nusay¬ bin'de bir köy. Xirbê qeplo Mardin'de bir köy. Xirbê zinzinya Nusaybin'de bir köy. Xircir Çekişme. Xircirî Çekişme. Xirbêtiû Midyat'ta bir köy. Xirbêzil Nusaybin'de bir köy. Xirek Laçka, bol. Xirindol Yabanî bir ot, diken. Xiriqandin Sürüklemek. Xiriqî Sürüklenmiş. Xiriqîn Sürüklenmek. Xirmûsek Tırnaklama. Xirneq Tavşan yavrusu. Xirnûk Harnup. Xirpin Tombul. Xirtik Dolmalık kabak. Xirtol Kabalık. Xêzkkirin Çizmek. Xiç Doğumdan sonra ilk süt ağız. Xidûk Kızgınlık. Xilan Bükülme, salma, büzüşme. Xilandin Saldırmak, büzüştür¬ mek. Xüç Ucu sivriltilmiş sopa. Xileport Kargaşalık. Xilindor (firo) Yabanî dikenli bir ot ve ilk sağılan ağızlık süt. Xilinzer Gelincik. Xilmet Giyilmiş kullanılmış şey, eski. Xilmetkirin Eskitmek. XUmetî Eskilik. Xilok Yenen bir nevi yabanî ot. Xilolîk Sulu sepken. Xilomilo Dağınık, karışık, sar¬ kık. Xilopilo Lapa, gevşek kimse. Xilq Kilit. Xilq Yezidi Kürtlerde devrik, at¬ Xirwe ekmek. let vaka. Külde pişirilen bir nevi 154Xopanî Harabiyet. Xirwebez Menfaat, çıkar. Xort Genç. Xirxir Taktuk. Xilmet Müstahmel. Xortayî Gençlik. Xiimetbûn Eskimek. Xortbûn Gençleşmek. Xilmetî Eskilik. Xortkirin Gençleştirmek. Xilmetkirin Eskitmek, kullan¬ Xos Sepet yapmak için kullanı¬ mak. lan bir çeşit söğüt. Xisandin Sürtmek. Xoşav Hoşaf, üzümden kom¬ Xisin Hışırtı, sürtme. posto. Xişir Kadının hilliyatı, mücevhe- Xosewîst Aziz, sevgili, (Kürtlerde latı. erkek adı). Xiskxisk Madenî pul. Xoskês İyi çeken hayvan. Xisruk Bebeklerin bir nevi saç, Xortanî Gençlik. baş hastalığı. Xovîs Tükenmez kalem. Xişt Rufailerin karınlarına ba¬ Xox Şeftali. tırdıkları ucu topuzlu şiş. Xuda Tanrı, Allah. Xişûş Şüphe. Xudahafîz Allaha emanet, Allaha Xişxiş Kuru maden sesi. ısmarladık. Xizêm Burna takılan klips. Xudawen İlahe, tanrıça. Xizim Akraba. Xudawen Kürtlerde ad (hem kız Xizne Hazine. hem erkek adı). Xizxizok Ufak taneli dolu. Xuh Bacı, kız kardeş. Xîç Ucu sivritilmiş bazı yenen Xulam Uşak. kökleri çıkarmak için kullanılan Xulamtî Uşaklık. sopa. Xulamtîkirin Uşaklık etmek. Xîç Oyunda puanları takas. Xulamok Uşak. Xîçik Çakıl taşı. Xulamî Uşaklık. Xiçkirin Çıkartmak. Xumaç Bitlis yakınında bir köy. Kîlok Yenen bir ot (ilkbaharda). Xumar Mahmur. Xim Büyük taş. Xumartin Ateşi saklamak, sön¬ Xîskirin Sürüklenmek, eda et¬ dürmek, küllemek. mek. Xumarî Mahmurluk. Xîsok Kızak. Xumirin Ateşin küllenmesi, sön¬ Xîşt Büyük testere. meye yüz tutması. Xiz Kum. Xummîn Yağmurun şiddetli ya¬ Xizar Büyük testere. ğışı. Xo Yahu, ya, ki. Xunav Serpinti yağmur, Kürtler¬ Xol Toprak. de kız adı. Xopan Harap, yıkık. Xunçe Gonca. Xopanî Harabîyet. Xunis Hınıs kazası. Nopankirin Yıkmak. Xunkar Hükümdar. - 155Xunkarî Hükümdarlık. Xur Kaşıntı. Xurandin Kaşımak. Xurandin Aşınmak. Xurc Heybe. Xurcezîn Eğer heybesi. Xurcik Küçük heybe. Xure Olur. Xurêc Beze. Xurimandin Delikli bir şeyin de¬ liğini yırtmak. Xurimî Delik, yırtık. Xurisk Tabiat. Xuriskî Tabiî. Xurme Hurma. Xursît Kürtlerde erkek ismi. Xurî Çiçek hastalığı, yün sapı. Xurt Kuvvetli. Xurtbûn Kuvvetlenmek. Xurtî Zorbalık. Xurtkirin Kuvvetlendirmek. Xûzkirin Kamburlaştırmak. Xûzî Kamburluk. Xwar Eğri. Xwar Yedi, aşağı. Xwarbûn Eğilmek. Xwarbûn Xwarik İnhiraf etmek. Hayvanlarda süt dişi. Xwarik Eğik, zikzak, zikzaklı bir çeşit dikiş. Xwarikrastkirin Sığır cinsi hay¬ vanların Xwarin Xwarî Xvvari Xwarkirin süt dişinden kesilmesi. Yemek yiyecek. Yenmiş. Eğrilik. Eğmek. Xwarkirin İnhiraf ettirmek. Xwaromaro Eğri büğrü. Xvvarûxêç Eğri büğrü. Xwarzê Yeğen, kız kardeşin ço¬ cuğu. Xwazgênî Gelini götürmeğe ge¬ lenler. Xusar Çığ. Xwe Kendi. Xuşk Sütleğen otu. Xwe avetinpişt Yalvarmak, de¬ Xuşk Bacı. Xuşok Sahife. lâlet etmek. Xuşxuş Su sesi. Xwe avêtinser Arkasına düşmek. Xya Ayan, görülen, ileri giden. Xwe bixwe Kendi kendilerine. Xuyabûn Görülmek. Xwebîn Mağrur, kendini beğen¬ Xuyakirin Göstermek, meydana getirmek. Xuyakirin Görülmek. Xuyayî Aleniyet, malûm gözüken, maruf, Xuzar Meyve. me. Xwebïnin Mağrurluk, kendini beğenmek. olan, Xwadeyî Allah vergisi. X.weda Allah verdi, Kürtlerde er¬ kek ismi. Xû Tavır, ahlâk, örf, adet. Xwedê Allah, Tanrı. Xûgirtin Huylanmak. Xwedî Sahib. Xûk Haraç. Xwedîn Kendini bulmak, topar¬ Xûlke Makara. lamak. Xûz Kambur. Xwedîtî Akrabalık. Xûşk Kardeş. Xwegir Tahammül. Xwegirtin Tahammül etmek Xûzbûn Kamburlaşmak. 156 Xwesik Güzel. Xweh Kendi. Güzellik. Xwehdan Terlemek, tuz vermek. Xwesikî Xweşî Bolluk, hoşluk. Xwekustin İntihar. Xweşî Havanın, güzel gitmesi. Xwelî Kül. Xweskayi İyilik. Xwelîser Kül başlı. Xweskirin Hoşlaştırmak, palav¬ Xwemalî Kendinden. ra atmak. Xwende Okur. Xwendevar Okuyucu, karî. Xweskirin Helâl etmek. Xwendevarî Tahsil, okuma. Xweskok Güzelleştiren. Xwendin Okumak. Xwesmer Cesur, merd erkek. Xwenkar Talebe. Xwewesandin Silkinmek. Xvvepêxwesikkirin Yaltaklanmak. Xweyan Görülen, maruf. Xwespartin Teslim olmak, dayan¬ Xwezî Keşke. mak, güvenmek. Xwezî Tükürük. Xwest İstek, dua. Xwezîbipar Ah, geçen sene... Xwestek İsteyen, dilenci. Xwezka Keşke. Xwestik İstenen. Xweziwakirin Kendini kurula¬ Xwestin İstemek. mak. Xwestin Arzulamak. Tuz. Xwestin Kız istemek, kızın ni¬ Xwê Xwêdanpêxistin Terletmek. şanlanması. Xwêdanî Sürüye tuz verildiği Xwestî İstenmiş olan, sözlü, ni¬ yer. şanlı. Xvvestok Her şeyi isteyen. Xvveş Hoş. Xweşııştin Yıkanmak. \weş Hoş, leziz. Xwesbextî Saadet. Nvveşbûn Hoşlanmak, leziz mak. Xwesehkirin Taranmak. Ya Ey, nida. Ya Nııı. Yad Hatır, düşünce. Yadetî Hatırlama. Yadigar Hatıra, yadigâr. Kırağı. Xwêsîketin Kırağı düşmesi. Xwîn Kan. Xwînî Katil. Xwînpare Bomba. Xwînrej Seffah, kan döken, cani. Xwînsêrin Sevimli, sempatik. Xwîntal Sevimsiz, antipatik. X'wêsî ol¬ Yadkirin Yahê Yan Yan Yar Hatırlamak. Eyvallah, teşekkür, Ya, yoksa, veya. Divan. Dost. mersi. 157 Yekgirtin Birleşmek, birlik kur¬ mak. Yekgirtî Birleşmiş, birlik, ku¬ Arkadaş, beraber olan rul. kimse, yaver. Yekpare Bir parça. Yax Eksik, sakat, kusurlu. Yekşem Pazar günü. Yeketî Birlik. Yazdeh Onbir. Yari Yari Yawer Dostluk. Bir oyun. Yek Bir. Yazdehem Onbirinci. Yekane Birim, vahid, erkek do¬ muz. Yakem Za Zac İmdat. Yeman Yext Yezdan Birinci. Doğum. Siyah boya tozu. Zad Ekin, tahıl, zahire. Zahf Çak. Zahfazahfa Çokça, ekseriya. Zahfbûn Çoğalmak. Zahferan Daha çok. ZahK Çokluk. Zahfkirin Çoğaltmak. Zahf tir Daha çok. Zahr Ağız. Zahrûziman Lehçe, (ağız ve dil). Zal Musallat, muhacim. Zal Kürtlerde erkek adı. Zale Kız. Zaletî Tasallut, tahaccüm. Zan Doğum. Zana Alim. Zsnayî Dirayet. Zandor Kar saklama kuyusu. Zandin Doğurtmak. Zane Vakıf, bilen. Zanek Velût doğurucu. Yat, özel vapur. Allah, yaratan, tanrı. Yezdanî Tanrısal, (Kürtlerin İslâmiyetten önceki kendi dinleri). Yezidî Zanestî Yezit, Yezdaniler. Maarif, eğitim. Zane t i Bilginlik. Zanist İlim. Zanîngeh Fakülte. Zanîbûn Bilmek. Zanîn Malûmat, bilgi. Zanyar Bilgin. Zanyarî Marifet, bilginlik, ilim. Zanyareti İlmi. Zape Van gölü civarında bir köy. Zapê biçûk Küçük Zap suyu. Zapê mezin Büyük zap suyu. Zarezar Feryadı figan. Zaro Çocuk. Zaroktî Çocukluk. Zatik Hıristiyan, Kürtlerin bay¬ ramı. Zava Zavanî Zavati Damat, enişte. Zifaf. Damatlık. Zawar Gaddar. Zawari Gaddarlık. Zawarkirin Gadir etmek. 158 Zawartî Gadir. Zawuzê Tenasül. Zawîte Musul kuzeyinde meş¬ hur bir sayfiye. Zax Hat, çizgi. Zaxo Irak'ın şimalinde bir kaza. Zaxokî Zahalo ve Zahoda'da do¬ kunan ince bir tiftik kumaş. Zaxor Sarp ve tenha yerlerdeki inziva hücresi. Zaxovan Aşita'da bir köy. Zaye Doğuran, velut. Zayend Yavru. Zayi Doğmuş olan. Zayîn Doğmak. Zaz Zayi. Zazan Bir kurt aşireti. Ze Bir harfin okunuşu. Zeb Sert. Zeber Kerre, alt takı. Zebeş Karpuz. Zebûn Köle, fakir, zavallı, kor¬ kak. Zebur Hazreti Davud'un kitabı mukaddesi. Zefîr Merserize ve bir cins ku¬ Zelalkirin Berraklaştırmak. Zeliqandin Yapıştırmak. Zeliqîn Yapışmak. Zeliqî Yapışkanlık. Zeloq Yapışkan. Zelq Kümes hayvanları ve kuş pisliği. Zelqî İshal (hayvanlar ve kuş¬ larda). Zelû Haşare. Zelûl Meyus. Zelûlbûn Meyus olmak. Zelûlkirin Meyus etmek. Zelûltî Meyusluk. Zemberek Zembil Zemberek. Bir nevi sepet. Zembîlfiroş Sepetçi ve Silvan'da cereyan ettiği söylenen bir vak¬ anın kahramanı, (Çîroka zembil liroş). Zemkirin Tutmak, zaptetmek. Zen Çene, şüphe. Zencîr Zenci r. Zencîre Müsteselsil. Zend Sürgü, kol. Zenddayî Sürgülü. Zende Kapı kolu. maş. Zendlêdan Sürgülemek. Zeft Tutma. Ztndedar Bilek kalınlığında ke¬ Zeftbûn Tutulmak. silmiş ağaç. Zeftî Tutuk. Zendeq Öd, safra. Zeftkirin Tutturmak. Zelal Şeffaf, Kültlerde kız adı. Zendik Elbise kolu. Zeleta bacana Domates salatası. Zendik Kolluk. Zelete Salata. Zendik Hayvan yemeğiZelete çêkirin Salata yapmak. Zeng Pas, küf. Zeleta germ Sıcak salata. Zengai! Aşita'da bir köy. Zeliqandin Yapıştırmak. Zengarî Paslı. Zelalbûn Durulmak, berraklaş¬ Zengerin Gebermek. mak. Zengelok Gırtlak. Zolali Berraklık. Zengezink Çançan. ! ' 159- Zengil Çıngırak. Zengine Kerkük, Süleymaniye arasında büyük bir Kürt aşireti. Zengêxwarî Pas yemiş. Zengo Üzengi. Zengokirin Üzengilemek. Zegolêdan Üzengi vumak. Zegozêrin Altın üzengili (Kürt¬ lerde lâkab). Zengule Pas tutmak. Zepkirin Tutmak, teshir etmek. Zeqif Kapı eşiği. Zeqifkirin Zeqnebût Eşiklemek. Zıkkım. Zer Sarı. Zeraq Mazgal, küçük pencere. Zerav Zerawî Zerayî Zerbûn Zercil İnce. Sarılık. Sanlık. Sararmak. Beşiri'de bir köy. Zercil Sarı libas. Zerde Pirinç ve şekerden ma¬ mul zerde tatlısı. Zerdele Kay sı. Zerdelekenî Gülümseme. Zerdeşt Kürd asıllı Zerdüşt pey¬ gamber. Zerdik Sarılık hastalığı. Zerdka hêka Yurumta sarısı. Zere Sarımtırak. Zerebî Bir nevi söğüt. Zerek Çekim, cazibe. Zereket Çayır otu. Zerekew Sarımtırak, bir cins kek¬ lik. Zerg Okun sivri ucu. Zerga Kürtlerde kız adı. Zerik Su tası. Zeriqandin Parlamak. Zeriqîn Parlayış. Zeri Sarışın kız, güzel kız. Zerîle Kanarya kuşu. Zerînkaş Kavaş'ta bir köy. Zerk Atılma. Ztrkkirin Fırlatmak, atmak. Zerkirin Sarartmak. Zéro Kürtlerde kız ismi. Zerole Saka kuşu. Zerpîçî Sarı benizli, hasta kim¬ se. Zerzîhezarmêr Süleymaniye'de pîrê meğrûn dağında tarihî bir mağara. Zeryê Sarışın kıza hitap. Zerzûr Sürü hayatı yaşayan mu¬ zip bir kuş. Zevik Garzan'da bir köy. Zevisk Kabuğundan ilâç yapılan bir ağaç. Zevî kuş. Dünya, yer, yenmez bir cins Zevî Tarla. Zevînas Coğrafyacı. Zevinasî Coğrafya. Zevzik Siirt'in iŞrvan ilçesinde Narları ile meşhur bir köy. Zcwar Müstebit, diktatör. Zewî Şirvan'da bir köy. Zewî Yer, tarla. Zewt Angarya. Zexim Cerahat, irin. Zexîre Yiyecek, zahire. Zexmik Eğerin kemeri. Zext Ucu sivri, hayvanları sür¬ mek için kullanılan sopa. Zexdan Hayvanları çivili sopay¬ la sürmek. Zextî Sığır kesilirken, arkasında dürtüldüğü için sağlamlaşan kıs¬ mın derisi. 160- Zilûke Kibrit, kibrit çöpü. Zilx Zırh, çelikten elbise, kabuk. Ziman Dil. Zimandirêj Ukalâ, geveze. Zimandirêjî Gevezelik. Zimanêkhurdî Kürtçe lisanı. zeytinleri. Zimanê Tirkî Türkçe lisanı. Zè Nehir. Zimrût Kıymetli yeşil renkte Zê Doğuran. mücevherat taşı. Zêbarî Şimalî Irak'ta bir Kürt Zin Kadın. aşireti. Zêhnî Mardin'in Ömeryan bölge¬ Zincir Zincir. Kova zinciri. sinde üzümü ile meşhur bir köy. Zincîra dewlê Zêndî Sağ, canlı, ölü olmayan. Zincîra doré Etrafındaki zincir. Zinar Kemer, ruhanî kuşak. Zêqif Dik. Zêqifbûn Dikleşmek. Zinar Güneş görmeyen dağ. Zêqiftî Diklilik. Zindan Zindan. Zerin Altından mamul. Zindibûn Yaşamak, dirilmek. Zêrkirin Tezhip, altınla işlemek. Zinxf Dişlerdeki sarılık. Zêwî Hayal. Zinê Zina. Zêwî Şenlik, piknik, festival. Zingar Pas. Z.ibara İmece. Zingarî Paslı. Zigsûtan Kızdırmak, iç yakmak, Zingarîbûn Paslanmak. evlât acısı. Zingarîkirin Paslatmak. Zigurt Fakir, meteliksiz, müflis, Zingezing Uğultu, çınlamak bekâr. Zingêrîn Çınlatmak. Zigurdbûn Fakirleşmek. Zînêkar Zina eden. Zigurdkirin Fakirleştirmek. Zinêkarî Zina etmek. Ziha Ejderha. Zinêkirin Zina etmek. Zik Karın. Zintol Müheykel, cüsseli adam. Zikeşî İshal, karın ağrısı. Zipîk Sivilce. Zikïwa Kupkuru. Zir Her şeyin büyüğü, azman, ya¬ Zikmakî Anadan doğma. banî, üvey. Zikonî Obur, pisboğaz, mende¬ Zirav İnce. bur. Zirav Safra. Zikreş Hain, düşman. Zirav Cesaret. Zeyîstan Loşa, kırk. Zeyno Kürtlerde kız adı. Zeytûn Zeytin. Zeytûna Mardin'de bir köy. Zeytuni Bir renk. Zikreşî Zilam Zilamtî Zil Zille Zilli Hainlik, düşmanlık. Erkek, adam. Erkeklik. Kamış. Tokat. Kamıştan. Ziravbûn İncelmek. Ziravî İncelmek, incelik. Ziravkirin İnceltmek. Ziravtir Daha ince. Ziravzirav İnce ince. Zirda Üvey anne. 161 Zirdayîk Üvey anne. Zirdoq Frapa, parlak, dik, açık. Zireng Dinç. Zirezir Zırlama. Zirê Zırh. Zirgwîz Yabanî ceviz. Zirikan Siirt'in iŞrvan ilçesinde bir nahiye. Zirîn Zırlamak. Zirkeç Üvey kız. Zirkur Üvey evlât, oğlan. Zirnaziq Tahtaravalli. Ziranzîq Tahtaravalli. Zirne Zurna. Ziraevan Zurna çalan. Zirpîvaz Yabanî soğan, pırasa. Zirqitik İri bıldırcın. Zirt Palavra. Zirtek Palavracı. Zirtezir Zartzurt. Zirtilî Altıncı parmak (bazı sanlarda). Zirtkirin Palavra atmak. Zirxesu Üvey kayın valide. Ziryan in¬ Poyraz. Zirz Acabî. Zirzbûn Asabileşmek. Zirzdarî Asabiyet. Zirzî Asabilik. Zirkirin Sinirlendirmek, kızdır¬ mak. Zistan Kış. Zivir Sert, yumuşak olmayan. Ziving Kışlak. Ziwinga haci elyaf Mardin'de bir manda Musa Anter'in doğduğu köy. Zivinga hebizbinya Gercüş'e bağ¬ lı bir köy. Zivistan Kış. Zivistanê Kışın. Zu-istanî Kışlık. Ziyan Zarar. Ziyan Noksan. Ziyandan Zarar vermek. Ziyanî Noksanlık. Ziyankirin Zarar etmek. Ziyanok Zarar veren kimse. Ziyan pêkirin Bir şeye zarar ver¬ mek. Zıh Hayvanlarda dış rahim. Ziîn İpliği masuraya veya yu¬ mağa sarmak. Zik Mumlanmış iplik. Zîkık «Bir yumakhk iplik. Zil Çim, filiz. Zîldan Çimlemck. Zîlan Van'ın Erdiş kazasında meşhur bir bölge ve Roşkan'da bir Kürt aşireti. Zîlan Zıvana. Zîlanaderî Zîidayî Kapı zıvanası. Çimlenmiş, filiz vermiş bitki. Zile Tokat'a bağlı bir ilçe. Zîlik Orta, merkez. Zîlik Clitoris. Zin At eğeri. Zîn Kürtlerde kız ismi ve (Mem< u-zînin kız kahramanı). 7îndewar Haşarat. köy adı. Kürtlerde kız adı. Zivinga şikaka Mardin'de bir köy Zînê Zînî Yüksek yer. adı. Sarraç. Zivinga temika Nusaybin'in İsti- Zinker Eğerlemek. lil nahiyesine bağlı ve ayni za Zlnkirin 162 Zino Kürtlerde kız adı ve (Birînareş adlı Kürtçe piyesin kadın kahramanının adı). Zip Sivri, keskin, sert. Zîpik Kış aylarında bazı soğuk ve meşum günler. Zîpik Dolu. Zîpkê çële Kışta muayyen bir kaç gün. Zîpkê sibatê Şubatta altı soğuk gün. Zîranî Tecessüs. Ziranikirin Tecessüs etmek. Zîrç Kuş ve kümes hayvanları¬ nın pisliği. Zirek Çalışkan, çevik, atik. Zirekî Çalışkanlık, çeviklik, atik¬ Zîzikandin Çevirmek, döndür¬ mek. Zizîk Titrek, dargın, sessiz. Zîzkirin Küstürmek, titretmek. Zo Çift. Zol Piç, kademe. Z.olkirin Zolzol Seki, seki yapmak. Seki, seki, kademe kade¬ me. Zonguldak miz. Zope Zoqan Zonguldak vilâyeti¬ Soba. Bohtan'da bir köy. Zoqê Garzan'da bir köy. Zor Zor. Zor Çok. Zoran Güreş. lik, faaliyet. Zoranê Güreş tutma. Zorangirtin Güreş tutmak, gü¬ Zirewa Mütecessis. reşmek. Zirewan Casus. Zorava Mardin, Nusaybin ara¬ Zîrewanî ' Casusluk, jurnalcilik. sında bir köy. Zîro Suluk. Zordar Zalim, gasıp. Zîv Gümüş. Zordar Diktatör. Zivirandin Çevirmek. Zordarî Zalimlik, istibdat, gasp. Zîvirî Çevrilmiş, dönmüş. Zordarî Gaddarlık. Zîvirîn Dönmek. Zordarî Diktatörlük. Zivî Gümüşten, gümüşi. Geveze, çok konuşan. Zîvker Gümüşçü ve Zilan dere¬ Zorwer Zorwerî Gevezelik. sinde bir köy ve mevki. Zorzan Çok bilen, bilgin, kur¬ Ziwan Buğday, pirinç azması. naz. Ziwer Kürtlerde erkek adı, gü¬ müşlü. Zorzanî Kurnazlık. Zotlk Zayıflarda dışarıya çıkan Zîx Kum, ağaç dikeni. Zîxet Kumsal. kalın bağırsağın sonu. Zîyandar Zarar veren. Zov Bir çeşit kırkayak. Zîyanpêkirin Zarar vermek. Zozan Kürtlerde kız adı, yayla, Zİ7 Küskün. yazlık. Zîz Titrek. Zû Çabuk. Z.ızbûn Titremek, küsmek. Zûxûr Çakıl, küçük taş parçası. Zizetî Küskünlük, titreyiş. Zûxal Mahrukat, yakıt. 163 Zûtir Daha erken. Zûtî Erkenlik, çabukluk. Zûxal Yakacak. Zûxur Çakıl. Zûyetî Erkenlik, çabukluk. Zwa Kuru. Zwabûn Kurumak. Zwakirin Kurutmak. Kuruluk. ulu¬ Zwayî Zwîv Tenya, bağırsak paraziti. Zııhinı Yağ. Zûlêkirin Bir şeye acele etmek. Zûkirin Acele etmek. Zûr Kıraç, zaj'if arazi. Zûrandin Ulutmak. Zûrezûr Uluma. Zûrezurkirin Ulumak. Zûrik Küçük çim. Zûrî Suluk. Zûrin Yaranın sancıması, mak. -- --.. ı -, ^ -j -;. vo-C-fvıp^ DÎMEN TABLO: I Di mêjûye da khurda se elîfbê girtıne. Ber islamê: Elîfbêya xwe. Piştî islamê: Elîfbèva ereba. Di sedaha (Qirnê) Bîstanda jî elîfbêya latînî girtine. Hûn li ior van hersî elîfbêyan li gel hev di bénin. Tarihte Kürtler 3 alfabe kullanmıslerdır. İslâmiyetten önce kendi alfabelenni. Islâmiyetten sonra arap alfabesini. 20 nci yüzyılda da lâtin alfabesini almışlardır. Yukarda bu her üç alfabeyi bir arada görüyorsunuz. DENGAN Me di zarê Khurdî (Kurmanci) da 34 (deng - pît) qefandin. Le niha ji wan me 32 deng stand elîfba xwe. Her dû dengêd din, me bi pîted denged nêzîkî wan va girê dan. Ere me ji ev ne birê ya zanatyê dît, le pîşin ne di dest me da em bi ve riyêda şandin. Hema ku ev her dû pît bi hatna standin. li alîkî va di çapxane û makhnê nivîsandinê da zorayî heye û ji re\ê din va jî khomelaya me ''o 90 î xwendexane ne dî ne, ji vî hawayî ji elîfbé kî pît pir, piçkoki ji mère dibe bar giranî. Peşda hey \vé ev her dû deng ji bi pîtêd xwe seri xwe bên şandan. Ma ne berî niha me dengé nav bêna (K - Q) ji di nivîsandinêd x,\ve da ne standi bû elîfbêya .we. Belê ji lier go me di vî dengî da nezîkî 600 peyvî zapkir, ji ne çarî pîtek nû î Hevedûdani (Kh) me stand elîfbêya xwe. Li peş di derheqê vé pitê da wê zanîn bedan. Her dû dengêd din jî pek navbêna (B P) yi, nêzîkî ,Ph) û yan (Bh) ye. Ere bi vî dengî di Kurmancî da pir xeber nînin. Le dîsa jî go bi pîtek xweser bê standin, hîn çêtire. Ev deng di van pirsan de çetir tê hinkirin. Pik, piling, pizan, pirs, pitik. Qenc bê mijûlkirin, wê bê dîtin ku bi dizî pîta (h) van pîta nêzîkî hev di ke. Dengê dudwa ji di neqeba (C - Ç) da ye. Li viraji (H) kî bi dizî heye û (C), nêziki (Ç) dike; di be wek (Çh) van (Ch). Wek: Çiya, çir, çik, çikçikand, çileg û éd. PARVEBÛNA PÎTAN Li gora vê yeké elîfbêya Khurdî Latnî dibe (32) pît. Ji van pîtan: I 8 pîtêd bi dengin (ÎLALİN) harfed bi deng evin: A, e, ê, i, î, o, u, û. Hejmar û pêpêl kan van pîtan, de Dîmen IL da hatîye sanıdan. II Pîtêd bê deng jî, (24) in. Ji xwe ji, van herçar pîtêd nav neynukda û pêva, (20) pîtêd mayî î din, di elîfbêya meyî Tirkî Latînî ji da hene. Deng, xwendin û hawetiya pîtêd bc deng ji de Dîmen ya III. da ha¬ tîye sanıdan (Peşkirin). III Ji bon hinbûn xendina pîtan, çend pirsed vekirî khu bi van pîta despé di kin, li jêr me nivîsin û bi Tirkî mukayesekirin.; . SESLER Kürtçe dilinin Kürdmanci pit ettik. Ancak şimdilik 32 (Kürmanci) şivesinde 34 "ses - harf tes¬ tanesini alfabeye aldık. Öteki iki sesini, bu seslere yakın olan seslerle ortak harfla ifade ettik. Gerçi bu şekilde hasıl olan ilmî mahzuru biz de gördük, fakat ba¬ zı zaruretler bizi bu yola sevk etti. İlerde her iki sesi de müstakil harflerle ifade etme imkânımız olacaktır. Meselâ, bugün bu harfler alfabeye alınsalar bile, matbaa ve dak¬ tilolarda zorlukla karşılamlacağı gibi, °o 90'ı okul görmemiş bir kitle için harf çokluğu da bir külfettir. Nitekim şimdiye kadark? yazılarımızda (K Q) arası bir sesi de alfabeye almıyorduk, fakat bu harfla başlayan 600'e yaklaşık kelime tes¬ pit ettiğimizden, her şeye rağmen bu sesi mürekkep (bileşik) bir harf olan (Kh) ile ifade ettik. İlerde bu harf hakkında ayrıca bilgi veri¬ lecektir. Öteki iki sese gelince, biri, (B P) arası, (Ph)'ye yakın bir ses¬ tir. Gerçi bu sesle başlayan çokça kelime yoktur, fakat yine de bir harfle ifade edilse iyi olacaktır. Bu ses aşağıdaki kelimelerin okunmasıyle daha iyi anlaşılıyor: Pik, Piling, Pizan, Pirs gibi. Dikkat edilirse bu ve buna benzer kelimelerde (P)'yi, (B)'ye yaklaştıran adeta gizli bir (H) sesi vardır. Öteki ses de (C Ç) arasıdır. Burada da gizli bir (H) harfi ile (C), (Ç)'ye yaklaşır ve (Çh) gibi bir ses verir. Meselâ: Çiya, Çir, Çik, Çil kelimelerinde olduğu gibi. HARFLERİN BÖLÜŞÜMÜ Bu duruma göre Kürt Latin alfabesinde (32) harf tespit edil¬ miş oluyor. Bu harflerden: I 8 tanesi sesli (Harfi i'lal) harftir. Sesli harfler şunlardır: A e ê i î o u û. Bu harflerin telâffuz ve ses tonları iki numaralı tabloda gösteril¬ miştir. II Sesiz harfler de (24) tanedir. Esasen bu harflerden, kere için¬ de (Kh Q W X) hariç diğerleri, bizim Türk Latin alfabe¬ sinin yaklaşık olarak aynısıdır. Sessiz harflerden de telâffuz ve ses tonları, üç nolu tabloda gös¬ terilmiştir. III Harflerin okunuş tarzını kavramak için her harfle başlayan ve (Semai - kulaktan dolma) bilinen örneklerle Türkçe karşılaştırma¬ lar aşağıdadır. ^167 İS « « 3 .S 3 "2 £ :3 W * "S :S H H A B A B C Ç C Ç D D E E Ê "S 3 -3 !3" İ> X,§ A BE CE CE * DE E Ê F G G FE GE H İ Ğ H I HE I î İ İ -T J Je K ke L m N L m N K 0 Le me Ne Ke 0 P Q Pe Q R R Re Se S S Ş T Ş T U Ü U Ü V W X Y Z < V Y Z Agir, Arî, Aş, Ard, Ax, Axî Berx, Bej, Ber, Ben, Beroş. Ceh, Car, Cembelî, Cûdî. Çar, Çiya, Çav, Çûn, Çem, Çek. Das, Dar, Dor, Dil, Diz, Dik, Dîn. Ez, Ewr, Ereb, Em, Erzan. êzing, eş, êvar, eriş, êm. Fireh, Fistan, Fermû, Ferman, Fato. Gelî, Genim, Gezo, Gel, Gelek, Ga. - Kh KO P MİSALLER X O F - WEK Q Şe Te Ü U Ve We Xe Ye Ze Heyv, Hejmai, Heval, Hîn, Hiş. Kürtçede (i) ile başlayan kelime yoktur. îro, İsal, îca, în. jar, jan, jajî, jîr, jor, jêr. Khurd, Khar, Khef, Khés, Khew, Khî. Law, Lolo, Lor, Lastîk Lem, Lek. Mémo, Mar, Mam, Mal, Meh, Mûsil, Mûşe Nan, Nas, Nafk, Navk, Newal, Nêr. Kew, Kem, Kevn, Kelem, Ker. 01, Ordek, Omerya, Osman. Por, Pez, Pîrç, Pî, Pist, Piling. Oiram, Qurm, Qut, qet, qaz. Reş, Rûn, Rez, Rêz, Rêzan, Rês. Sar, Sêrtê, Slîva, Sibeh, Sal. Şeş, Şev, Şerm, Şer, Şem, Şewt. Tirs, Tiving, Tenik, Tas, Tevşo. Kürdçede «U» ile başlayan kelime yoktur. Kürdçede «U» ile başlayan kelime yoktur. Vaj, Vala, Vir, Veşartin, Verşandin. wer, werîs, wuha, welat, wan. Xebat, Xeml, xelat, xanî, xav. Yar, Yari, Yadigar, Yad. Zer Zer, Ziman, Zane, Zend, zengil. 168 SESLİ HARFLER TABLOSU H Derenca der ketine Çıkış Derecesi B i L ı e.j m S 3yi Peş Nâvî Ön Orta 9 r İTaLf Son nd A Yüksek LJ 1 NdVÏ i,u Orta N z m "ı i Alçak, ; O Bin ALt DIMEN e TABLO: II d SESSİZ HARFLER TABLOSU 0>ot>na bı Lîvj <«1 Ouddk ıLe .§ TeLafuzc 3 > -* -o jf é. a - "ü C rf E m.- -J ' > t?«ngeLork 1 c 3 '3 Q (- t. . o Ï - - f» <U 0 -* _/ !> * Q _ .E 3* N .Sı d) dev -o a m à Ve- < ^,2 ro -^ 5 1 - =P t 0 .11 e e,? "S "" -- ol tf) Ç -^ efl Q ^ rı \- b d 9 S P t Kh K Hançerâ 5 S .2J eE r» e - <» t n £ x o ; cc 1 -3 . «D> d), C m S? * ? -» 1 n fv I \X/ Sz L X y 6i «.ı'cuf -TitrekD1MEN TABLO: III 5 N /) ı * ^ eze -V TJ._ fc ou .* 1 - ro «f h 7- AZİZ OKURLARIMIZ! İyi niyetimize rağmen başlangıçta yine de yanlış anlaşıldık. Ve maalesef kitabımız (BİRÎNA REŞ KARA YARA) toplattırıldı. Fa¬ kat bilginlerimiz ve âdil hâkimlerimiz, haklı olduğumuzu tesbit ederek kitabımızın iadesini ve serbestçe satılmasını temin ettiler. Bu hususta¬ ki Bilirkişi Raporu ve Mahkeme Beraat Kararı aşağıda sunulmuştur. M. ANTER İSTANBUL TOPLU BASIN ASLİYE CEZA MAHKEMESİ REİSLİĞİNE Dosya No.: 1965/139. Musa Anter tarafından kaleme alınmış olan Türkçe ve Kürdçe İs¬ tanbul 1965 «Kara Yara» isimli piyesin incelenerek bunun T.C.K. 142. maddesinin 3. bendini ihlâl edecek nitelikte millî duygulan yok edici veya zayıflatıcı propaganda mahiyeti arzedip etmediğini tesbit. için bi¬ lirkişi seçildiğimizden, gerekli incelemeler yapıldı. Piyes, Diyarbakır vilâyetinde yaşayan ve bir köyde bulunan bir ai¬ lenin hayatından bazı safhalar anlatılmağa çalışılmaktadır. Muhtelit' muhavereler içinde, bu ailenin sefaletinden, köyleri idare eden beyler¬ den, bu beylerin siyasî partilerle daima muvazi olarak hareket ttiklerinden bahsedilmekte ve esas itibarı ile köy halkının sefaleti, ceha¬ leti ve onların bu hallerinden faydalanmak isliyenlerin tutumları an¬ latılmaktadır. Yukardaki şekilde özetlenebilecek olan bu piyeste, millî duyguları zayıflatıcı veya yok edici nitelik görülmemiştir. Irki menşeleri itibariyle Kürd olan bir kısım Türk vatandaşlariyle mezkûn bir köydeki hayatı ele almak suretiyle bunu Kürdçe ve Türkçe yazılmış bir kitap içinde ve bir hayli mübalâğalandırarak yazmak su¬ retiyle muharririn sübjektif yönden dolaylı bir maksadı güdüp gütme¬ diği hususunda, heyetimizce bir mütalâa dermeyanı mümkün olma¬ mıştır. Ancak objektif olarak yazı incelendiğinde, bunda 142. madde¬ nin 3 üncü bendini ihlâl eder nitelik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Keyfiyet oy birliği ile saygıyla arz olunur. Bilirkişi Ord. Prof. Sulhi Dönmezer Bilirkişi Cevat Fehmi Başkut BUirkişi Prof. Vahid Turan ' T.C. DİYARBAKIR SULH C.HAKİMLİĞİ Sayı: 965/25 Hakim: Hüseyin Arslan (J230) Kâtip: Yüksel Erol. C.Savcılığının 16/2/1965 gün ve 2471 sayılı yazısına ilişik olarak, gönderilen ve yazarı Musa Anter olan BİRİNA REŞ (Kara Yara) isimli olup konusu 4 perdeden ibaret piyes halindeki kitabın 6187 sayılı ka¬ nun hükümlerine aykırı olduğundan bahisle toplatılmasına karar ve¬ rilmesi istenilmiş olmakla kitap okunup incelendikten sonra: Gereği Düşünüldü: 6187 sayılı kanun münhasıran siyasî ve şahsî nüfuz veya menfaat temini maksadiyle dinin veya dini hislerin ve din¬ ce mukaddes kitapların ve benzeri eşyaların istismarını yasaklamıştır. Halbuki toplatılması talep edilen kitap muhteva itibariyle böyle bir maksat taşımamaktadır. Din ile ilgili bir tarafı yoktur. Sadece do¬ ğunun iktisadî ve kültürel geriliğini, perişanlığını ortaya koyup izah etmektedir. Bu pedişanlığm bilhassa köylerde bir realite olduğu aşi¬ kârdır. Binaenaleyh bir gerçeğin ifade edilip yazılmasında ve yayılmasında suç unsurları görülmemiştir. Kitabın kısmen Kürtçe yazılmış olması da suç vasfı taşımamaktadır. Çünkü Anayasa sadece resmi dilin Türk¬ çe olduğunu kabul ve emretmiştir. Bunu dışında hususi münasebetlerde ve işlerde Türkçe dışında herhangi bir dil ile konşup anlaşmakta her vatandaş mutlak bir serbestliğe sahip olup bunun aksi kanun hüküm¬ leriyle müeyyide altına alınmış değildir. Hal böyle olunca ve hususi hayatta Türkçe dışında şifahî konuşmalar suç olmadığına göre o şekil¬ de bir kitabın yazılması da suç vasfı taşımamaktadır. Bu itibarla ba¬ his konusu kitabın toplattırılması için kanunî ve hukukî bir neden ve zaruret görülmediğinden C.Savcılığının talebinin REDDİNE, ve bahis konusu kitabın iadesine, itirazı kabil olmak üzere 16/2/1965 tarihinde karar verildi. 16/2/1965 Kâtip Aslının Aynıdır. Hâkim 12300 Hüseyin Arslan XWENDEVARÉD MEYİN XOSEVÎST Pîştî mcbesa meyi rind jî dîsa em çewt hatin zanîn û pêsî pirtûka Rés) dan hev, le zana û dadpirsên menîd rast mafîtya me bici kirin, pirtûka me li me vegerandin û firotina wê serbest kirin. De wé taybeté da Nusrawa Kesézana û Bînyata dadge hê li jêr hatiye peşkeş kirin. me (Birna M. A. Jİ SEREKÉ DADGEHA NEJADÎ (ASLİYE) î ÇAPA Bİ KOM, A STAMBOLÉ RA. DANHEVOK No: 1965/139 Ji bon pirtûka iMûsa Anter î bi Tirkî û Khurdî (Birîna Rês Ka¬ ra Yara) çapa Stambolc 1965, Bé ma çewti madda T.C.K. 142 benda 3. a, bi propaganda hesta neteweyi levaz dike yan na, ku em bigrin Mesbitbikin), em kesé zana hatine neqandin, me ji li pirtûkê hûr û kûr rncv/.e kir. Dîlok safhan ji jîna khufleté ahlê gunde kî Dîyarbekrê di de zanîn. Di nav Bersivanda ji jarya malkê, ji begêt xwedî gundan, ev begêd khu t i ni néjiki bendét siyasini û evéd khu nezani jartî û perişanya gundya divén u féda vanin, dide zann. Di ve tliloka khu li jor bi Kurtî hat gotin, tiştkî khu hesta netewêyî leva/ bike van nîn bike, té de ne hatîye dîtin. Gundé khu nivîsêr jina \vî standîye pirtûka xwe, gundê kî Diyarbekré ve, bi asil welatyén Tirkîyeyî Khurdin, pirtûk bi Khurdi û Tirkî hâtive nivisin. Lé pisti wi qasîjî bi civata me tu nêta nivîsêr î bi dizi ne hâtive zap kirin (girtin). Lé go ni vis ji derva va bê meyze kirin, té da tistekï çewtî M. 142. B. 3. ne hat dîtin. flawe bi raya tebayi û rêz peş keş dibit. Kesézana Ord. Prof. Sulhi Dönmezer Kesézana Prof Vahid Turan Kesézana Cevat Fehmi Başkurt T.C. DÎYARBEKİR DADIGAHA HAŞTÎ TOLEYÉ Hejmar: 965/25 Dadpirs: Hisên Arslan Nivîsar: Yüksel Erol Dadestê khomerê, 16/2/1965 roj û hejmar 2471 nivîsa wînî va, pir¬ tûka ku nivîserê wê Mûsa Anter'e, û 4 perde bi dîlokin, li gel nivîsa hatiya khu ey pirtûk çewtî destûra bi hejmara 6187 a ye, qena di der heqê danhewa wê pirtûkê da biryar bê standin. Ji ber vê yekê piştî khu pirtûk hat xwendin paşe: Pêwîstî hete pojinandin: Destûra hejmara 6187, tenê, khu ji bon sûda xwe istismara hest, pirtûk û tişted din î dînî qedex dike. Lé tişte kî wiha di vê pirtûka khu dan heva wê té xwestin nîne. Tu nêk û selêla wê bi dîn va tunneyc. Tenê jartî, belengazî û nezan ya rojhilatê dide zanîn. Tewer li gundan, ev perîşantî rastîk eşkere ye. Ji ber vê yekê kerestêd tavanî di gotin û nivîsandina rastyê da ne hatiye dîtin. Ji ber khu hin ji pirtûkê bi Khurdî haliye nivîsandin jî, dîsa pesnê tavanî na kisêne; çima, destûra himî zaré dîwanî, Tirkî Erêkir û ferman kirîye. Deri wê, welatîn, di pis û hevkaryêd xwe yî taybetî da, ji xeynî zarê Tirkî kîjan zarê khu bi xwezin, karim pe bi peyivin û lihev bên. Derî vê, destûran tiştkîdin ferman ne kirine. Khu hava wiha bû û di jîna taybetî da derî Tirkî zarê din tên peyîvandin û ne tavane, bi van zara nivîsandina pirtûka jî ne tavane. Ji ber vê yekê tu naçarya dan heva vê pirtûkê bi destûrî nîne, xwestoka danistên ê komeryê hat vegerandin û pirtûka gotê gotin li xwedî vegerîn, bersiv serbest. Di 16/2/1965 da biryar hat dan. 16/2/1965 Nivîsar Vek nejada xweyi Dadpirs Hisen Arslan JI XWENDEWARA TIKA ME Di ferhanga me da kemanı pir hene, ez tika û hêvî dikim ku pirsin hûn jane hebin, ji mère bîden hev û rêkin. Ji nihave spaz dikim. M. A. OKURLARIMIZDAN RİCAMIZ Sözlüğümüzde çok eksikler vardır. Ümit ve rica ediyoruz ki söz¬ lükte olmayıp bildiğiniz kelimeler olursa toplayıp bize yollayınız. Şimdiden teşekkür ederiz. M. A. INSTITUT KURDE BE PARIS ENTRÉE N° ^ -f 6 «C M <^js*^XôSAA* »1