kpds`de çıkmış çeviri soruları
Transkript
kpds`de çıkmış çeviri soruları
WWW.KPDS.ORG KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 1997 - 2007 EĞİTİM VE YAYINCILIK HİZMETLERİ AKIN YAYINCILIK VE İNTERNET HİZMETLERİ Selanik 1. Caddesi 3/ 9 KIZILAY ANKARA (312) 435 64 60 - (312) 435 64 61 WWW.KPDS.ORG WWW.KPDS.ORG KPDS 1997 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. To protect its own fisheries, Canada has taken a tougher line with foreign vessels fishing its coasts. A) Kanada, kendi balıkçılığını geliştirebilmek için, kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı önlemlerini arttırmıştır. B) Kanada, kendi balıkçılık bölgelerini kurtarmak amacıyla, kıyılarında avlanan yabancı teknelere karşı sert önlemler almıştır. C) Kanada, kendi balıkçılığını güçlendirmek için, kıyılarında balık avlayan yabancı teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır. D) Kanada, kendi balık alanlarını korumak için, kıyılarında balık avlayan yabancı teknelere karşı daha sert bir tavır almıştır. E) Kanada, kendi balık alanlarını iyileştirme amacıyla, sert önlemler alarak kıyılarında yabancı teknelerin avlanmasını engellemiştir. 34. In his statement he did not conceal the fact that Serbia’s hard-line attitude had led to the breakdown of the talks. A) Demecinde, Sırbistan’n katı tutumunun görüşmelerin kesilmesine yol açtığı gerçeğini saklamadı. B) Yaptığı açıklamada, görüşmelerin kesilmesinde Sırbistan’ın uzlaşmaz tutumunun etkili olduğu gerçeğini saklamadı. C) Konuşmasında Sırbistan’ın olumsuz tavrı sonucu görüşmelerin kesildiği gerçeğini belirtmekten kaçınmaktı. D) Görüşmelerin kesilmesinde, Sırbistan’ın uzlaşmaz tavrının neden olduğu gerçeğini belirtmekten çekinmedi. E) Sırbistan’ın katı tutumu nedeniyle görüşmelerin kesildiğini açıkça belirtmekten çekinmedi. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. It seems likely that the recession in the wooltextile industry will continue throughout the year and that many mills may be permanently closed. A) Görünüşe bakılırsa, yünlü dokuma sanayiindeki gerileme yıl içinde de sürecek ve bazı fabrikalar kapanacaktır. B) Yünlü dokuma sanayiince bütün yıl boyunca devam eden bunalım sonucu fabrikanın süresiz olarak kapanması kaçınılmaz görünüyor. C) Yünlü dokuma sanayiinde yıl içinde bir durgunluk görüleceği ve pek çok fabrikanın tamamen kapanacağı kesindir. D) Yünlü dokuma sanayiindeki durgunluğun yıl boyunca süreceği pek çok fabrikanın süresiz kapanabileceği muhtemel görünüyor. E) Çoğu fabrikanın süresiz kapanmasına neden olabilecek durgunluk, yünlü dokuma sanayiinde yıl boyunca devam edecek gibi görünüyor. 36. What we really expect to find in a work of art is a certain personal element and a distinctive sensibility. A) Bir sanat eserinde bulunmasını istediğimiz şeyler aslında belirli bir kişisel nitelik ile kendine özgü duyarlılıktır. B) Belirli bir kişisel anlatım ve farklı bir duyarlılık, bir sanat eserinde gerçekten bulunması istenen niteliklerdir. C) Gerçekten bir sanat eserinde bulmayı umduğumuz şey, belirli bir kişisel öğe ve belirgin bir duyarlılıktır. D) Çarpıcı bir duyarlılık ve belirli bir kişisel boyut bir sanat eserinde esas olarak bulunmasını istediğimiz öğelerdir. E) Belirli bir kişisel özelliğin ve etkileyici bir duyarlılığın, bir sanat eserinde bulunmasını gerçekten arzuluyoruz. WWW.KPDS.ORG 37. It was pointed out the company, which had been on the verge of bankruptcy, got over the crises through substantial borrowing from various banks. A) İflasın eşiğine gelmiş olan şirketin çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı aştığı belirtildi. B) Bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımı azaltmaya çalışan şirketin, iflasa doğru sürüklendiği bildirildi. C) İflasla karşı karşıya gelmiş olan şirketin, bunalımı aşmak için, pek çok bankadan krediler aldığı ifade edildi. D) Çeşitli bankalardan yüklü krediler alarak bunalımı atlatmaya çalışan şirketin iflastan kurtulmadığı açıklandı. E) İflas tehlikesini atlaşmış olan şirketin bazı bankalardan bol kredi alarak bunalımdan çıktığı bildirildi. 38. Since the signing of the Maastrich Treaty, Britain has constantly been in conflict with herpartners in theEuropean Union over the question of monetary union. A) Maasrict Anlaşması imzalandıktan sonra, İngiltere para birliği konusunu ileri sürerek, AvrupaBirliğindeki ortaklarıyla sert bir çatışma içine girmiştir. B) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasından beri, İngiltere, Avrupa Birliğindeki ortaklarıyla para birliği konusunda sürekli bir çatışma içinde olmuştur. C) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasından bu yana, İngiltere para birliği üzerinde durmuş ve Avrupa Birliğindeki ortaklarları ile zaman zaman tartışmıştır. D) Maasrict Anlaşmasının imzalanması üzerine, İngiltere para birliği konusunda Avrupa Birliğindeki ortaklarından farklı bir tavır içine girmiştir. E) Maasrict Anlaşmasının imzalanmasıyla İngiltere, para birliği konusunda Avrupa Birliğindeki ortaklarıyla tam bir uyum içine girmiştir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. The committee unanimously rejected a proposal to divide the city into two zones and stressed the need to consider the whole city as a unit. A) Kurul, kenti iki bölgeye ayırmayı amaçlayan öneriyi tümüyle reddetti ve kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı. B) Kentin iki bölgeye ayrılmasına ilişkin öneriyi derhal reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak ele alınması gerektiği görüşüne vardı. C) Kurul, kenti iki bölgeye ayırma önerisini oybirliğiyle reddetti ve tüm kentin bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini vurguladı. D) Tüm kentin bir bütün olarak değerlendirilmesi gereği üzerine duran kurul, kenti iki bölgeye ayırmaya yönelik öneriyi tereddütsüz reddetti. E) Kentin iki bölgeye ayrılmasını öngören öneriyi oy çokluğu ile reddeden kurul, tüm kentin bir bütün olarak görülmesi gereği üzerine ısrarla durdu. 40. The report makes it clear that in 1996 most European countries met almost half of their energy needs by means of natural gas. A) Raporda doğalgazın 1996’da Avrupa ülkelerinin çoğunda enerji ihtiyacının yaklaşık yarısını karşıladığı belirtilmektedir. B) Avrupa ülkelerinin çoğunun, enerji ihtiyaçlarının yarısını doğalgaz kullanarak karşıladığı 1996’da hazırlanan raporda da açıklamıştır. C) Raporda, 1996’da Avrupa’da, enerji ihtiyacının yarısından çoğunu doğalgaz yoluyla karşılayan pek çok ülke olduğu açıkça ifade edilmektedir. D) Raporda açıkça ifade edildiğine göre 1996’da çoğu Avrupa ülkesi, enerji ihtiyacının yarısını doğalgazla karşılamak zorunda kalmıştır. E) Rapor, 1996’da çoğu Avrupa ülkesinin, enerji ihtiyaçlarının yaklaşık yarısını doğalgaz vasıtasıyla karşıladığını açıkça ortaya koymaktadır. WWW.KPDS.ORG 41. Most speakers at the meeting pointed out that, in recent years, some of the research projects undertaken by universities had been concerned more with current problems than with purely scientific matters. A) Toplantıya katılan çoğu konuşmacı, son yıllarda üniversiteler tarafından uygulanan araştırma projelerinin sadece bilimsel konularda değil, aynı zamanda güncel sorunlarda da ilgili olması gerektiğini vurguladı. B) Konuşmacıların toplantıda görüş birliğine vardığı gibi, son yıllarda üniversiteler tarafından yürütülen araştırma projeleri salt bilimsel konulardan çok, güncel sorunlarla ilgilidir. C) Toplantıdaki pek çok konuşmacı, üniversitelerde sürdürülen araştırma projelerinden bazılarının salt bilimsel konular yerine, güncel sorunlarla ilgili olması gerektiğini belirtti. D) Toplantıdaki konuşmacıların çoğu, son yıllarda üniversitelerce üstlenilen bazı araştırma projelerinin salt bilimsel konulardan çok, güncel sorunlarla ilgili olduğunu belirtti. E) Toplantıda söz alan pek çok konuşmacı, son yıllarda üniversitelerin yürüttüğü araştırma projelerinin bilimsel konularla olduğu kadar güncel sorunlarla da ilgili olduğunu belirtti. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Some years ago The German Constitutuonal Court decided by a 6 to 2 vote that no law could allow abortion in violation of the unborn. A) Yıllar önce Alman Anayasa Mahkemesinin 2’ye karşı 6 oyla aldığı karara göre, hiçbir yasa doğramamış çocuğun haklarını hiçe sayarak kürtaja izin vermez. B) Alman Anayasa Mahkemesinin birkaç yıl önce 2’ye karşı 6 oyla aldığı karara göre, doğramamış çocuğun haklarını ihlal etmek olan kürtaja hiçbir yasa izin vermez. C) Birkaç yıl önce, Alman Anayasa Mahkemesi, hiçbir yasanın doğmamış çocuğun haklarına aykırı olarak kürtaja izin veremeyeceğine 2’ye karşı 6 oyla karar verdi. D) Alman Anayasa Mahkemesi, doğmamış çocuğun haklarını ihlal etmek demek olan kürtaja hiçbir yasanın izin vermeyeceği görüşünü birkaç yıl önce 2’ye karşı 6 oyla değiştirdi. E) Alman Anayasa Mahkemesi, birkaç yıl önce, hiçbir yasada kürtaja izin veremeyeceğine 2’ye karşı 6 oyla karar vererek, doğmamış çocuğun hakkının ihlal edilmesini engelledi. 43. Sahra’nın yılda kilometreye varan bir hızla güneye doğru genişlemekte olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır. A) Recent scientific investigations have revealed that the southerly movement of the Sahara remains at under 10 kilometres per year. B) There is scientific evidence to suggest that the Sahara is expanding southwards at a rate of roughly 10 kilometres a year. C) The rate at which the Sahara is expanding southwards at a rate of roughly 10 kilometres a year. D) According to recent scientific date, The Sahara is moving in a southerly direction at a rate of just under 10 kilometres a year. E) It has been scientifically established that the Sahara is expanding southwards at a rate of up to 10 kilometres a year. WWW.KPDS.ORG 44. Makalede, dünya tahıl üretiminin son yıllarda önemli ölçüde düşmeye başladığı vurgulanmaktadır. A) In the article it is emphasized that the world grain production has begun to fall substantially in recent years. B) From the article it is apparent that there has been a substantial fall in the world grain productuon in recent decades. C) İt should be emphasized in the article that there has been a noticeable drop in the world grain production during the last few years. D) According to the article, a serious drop in the world grain production only began a few years ago. E) İt is pointed out in the article that the substantial fall in the wold grain production has begun in recent times. 45. “Gerçekçilik”, eleştiride kullanılan en belirsiz kavramlardan biridir; ancak bu onun çok sık kullanılmasını engellemez. A) “Realism” is so vague a critical concept that it should only be used infrequently. B) “Realism” is one of the vaguest concepts used in criticism but that does not stop it from being frequently used. C) “Realism” is a term that is frequently used in criticism but it is often wrongly used. D) The vagueness of the term “realism” means that it is only infrequently used in a critical context. E) The term “realism” is frequently used in criticism but with only a vague concept of what is actually means. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 46. Aile ve akrabalık, genelde ilkel veya ilerlemiş olsun tüm insan topluluklarının temel gerçeğidir ve binlerce yıldan beri de hep böyle olmuştur. A) In both primitive and advanced societies family and kinship, in general, have for thousands of years, been of basic importance. B) For thousands of years now, the family and relatives have generally been basic realities in all human societies, both primitive and advanced. C) During the last thousand years or so, the family and kinsip generally have been among the basic realities of all human societies whether primitive or advanced. D) Until the last thousand years or so, in both primitive and advanced societies family and kinship were usually regarded as basic elements of human existence. E) Family and kinship, generally are basic realities in all-human societies whether primitive or advanced and have been so for thousands of years. 47. Gelişmiş ülkeler çok düşük nüfus artış hızına sahip olsalar bile bunların az gelişmiş ülkelerdeki hızlı nüfus artışından etkilenmeyeceklerini söylemek yanlış olur? A) Even if were a drop in the popolation growth of developed countries one should not say that the developing countries with their rapidly ewpanding populations would be likely to be affected by it. B) Even supposing that the developed countries had a very slight population growth, it wouldn’t be fair to suggest that the rapid population growth of underdevelloped countries couldn’t affect then. C) A very slight drop in the population growth of developed countries means nothing in the face of the rapid increase in the populations of developing countries. D) Even though developed countries have a very low rate of poyulation growth, it would be wrong to say that they will not be affected by the rapid increase of population in underdeveloped countries. E) It has been wrongly suggested that the rapid increase in the population of underdeveloped countries will have no effect on the slight decline in population in developed countries. WWW.KPDS.ORG 48. Sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar son derece önemli olsa da hastalığa neden olan sivrisineğin kontrolü çok daha önemlidir. A) However effective the drugs used in the treatment of malaria may be, it is still important to control the mosquito causes sthe disease. B) Though the drugs used in the treatment of malaria are extremely important, the control of the mosquito which causes the disease is even more so. C) If the mosquito that causes malaria could be controlled the drugs used in the treatment wolud sease to be important. D) Since new drugs are extremely effective in the treatment of malaria, there is less need now to control the mosquito which carries the disease. E) Control of the mosquito which carries malaria has proved far more effective than any of the drugs that have been used its treatment. 49. Bugün yayınlanan raporda, dünyada cüzzamlı 15 milyon insanın büyük çoğunluğunun tropikal ülkelerde yaşadığı belirtilmektedir. A) A report has been released today confirming that there are 15 million people in the world with leprosy most of whom live in tropical countries. B) In the report to be released today, it is mentioned that there are fifteen million people in the wold, the great majority live in tropical countries. C) In the report released today, it is pointed out that of the 15 million people with leprosy in the world, the great majority live in tropical countries. D) In a report to be published today, it is confirmed that of the 15 million lepers in the world a slight majority live in tropical countries. E) According to a report published today it seems that of the 15 millon lepers in the world by far the majority are to be found in tropical countries. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 50. İnsanlar, uygarlığın doğuşundan beri gökyüzünü incelemişlerdir; ancak orada var olanların büyük çoğunluğu hala bilinmemektedir. A) People have studied the sky since the dawn of the civilisation, yet the bulk of what is out there is still unknown. B) If people had studied the sky throughout the civilized times, the bulk of what is out there would now have been known. C) People were studying the sky even before the drawn of civilization, but little was known about what was out there. D) A large portion of space remains unexplored though man has been interested in it since the dawn of civilisation. E) The sky has been under observation ever since civilisation began, but not much is known about it. 51. Rapordan gelecek yüzyılda dünyada kişi başına düşecek olan su miktarında önemli ölçüde azalma olacağı açıkça anlaşılır. A) One may conclude from the report that during the next century the average amount of water consumed per head of the population in the world will have to be reduced. B) İt is most clearly in the report that, in the next century, the crop in the amount of water needed per head in the world will be enormous. C) The report makes it clear that, during the next century, the amount of water available per head in the world will hardly be adequate. D) The report makes the point that, in the next century, there will have to be a sharp drop in the amount of water made available per head of the population in the world. E) It can be clearly understood from the report that during the next century there will be a considerable drop in the amount of water available per head in the world. WWW.KPDS.ORG 52. Yönetim, yeni hisse senetlerinin, rayiç piyasa değerinden % 20 daha düşük olarak fiyatlandırılmasını uygun görmüştür. A) The board has proposed the sale of sale new shares on the market at a price 20 % less than their current value. B) The management has suggested that the new shares be issued at a price 20 % lower than the present market value. C) The management has agreed that the new shares be priced 20 % below their current market value. D) The board has announced that the price of the shares currently coming onto the market should be reduced by 20 %. E) The managing board has accepted the pricing of the new shares, which will be 20 % down on their actual value on the market. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 1997 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. In our age many major bridges have been constructed around the world, but the biggest problems bridge engineers have been facing today are those of maintenane and repair. A) Çağımızda dünyada pek çok büyük köprü inşa edilmiştir, ancak bugün köprü mühendislerinin karşılaştıkları en büyük sorunlar bakım ve onarım sorunlarıdır. B) Bugün dünyada pek çok büyük köprü inşa edilmektedir, fakat bakım ve onarım sorunları köprü mühendislerinin karşılaştığı en büyük sorunlar arasındadır. C) Her ne kadar çağımızda pek çok büyük köprü inşa edilmişse de, köprü mühendislerinin karşılaştığı en önemli sorunlar arasında bakım ve onarım sorunları bulunmaktadır. D) Çağımız dünyasında pek çok büyük köprünün inşası mümkün olmuştur, ancak bakım ve onarım ile ilgili sorunlar, köprü mühendislerini en çok meşgul eden sorunlardır. E) Çağımızda pek çok büyük köprü inşa edilebilmektedir, fakat köprü mühendislerini en çok uğraştıran sorunlar, bakım ve onarımı ile ilgili sorunlardır. 34. The studies on electricity that led to discovery of the electric battery and electric current was done by physiologist, Luigi Galvani, in the eighteenth century. A) Fizyolog Luigi Galvani tarafından yapılan araştırmalar, on sekizinci yüzyılda elektrik pilinin ve elektrik akımının bulunmasını sağlamıştır. B) Elektrik pilinin ve elektrik akımının bulunmasını sağlayan elektrik üzerine olan çalışmalar, on sekizinci yüzyılda fizyolog Luigi Galvani tarafından yapılmıştır. C) On sekizinci yüzyılda elektrik üzerine olan çalışmaları yapmasıyla tanınan fizyolog Luigi Galvani, elektrik pilinin ve elektrik akımının bulunmasına ortam hazırlamıştır. D) Elektrik pilinin ve elektrik akımının bulunması, on sekizinci yüzyılda fizyolog Luigi Galvani’nin elektrik üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde gerçekleşmiştir. E) On sekizinci yüzyılda elektrik üzerine yapılan çalışmalar, fizyolog Luigi Galvani’nin elektrik pilini ve elektrik akımını bulmasıyla sonuçlanmıştır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. When General Franco died late in 1975 after a prolonged illness, his dictatorship, which had lasted for yearas, finally came to an end. A) General Franco’nun ağır bir hastalıktan sonra 1975 sonunda ölmesi üzerine, uzun yıllar devam etmiş olan diktatörlüğü de son buldu. B) General Franco uzun süren bir hastalıktan sonra 1975 sonlarında ölünce, yıllarca sürmüş olan diktatörlüğü nihayet sona erdi. C) General Franco’nun uzun yıllar devam etmiş olan diktatörlüğü, onun 1975 yılı sonunda amansız bir hastalıktan ölümü üzerine sona erdi. D) General Franco’nun yıllarca sürmüş olan diktatörlüğünün sona ermesi, onun 1975 sonunda nedeni bilinmeyen bir hastalıktan ölümü ile olmuştur. E) General Franco 1975 yılı sonunda tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan ölünce, onun yıllar süren diktatörlüğü de son bulmuş oldu. 36. In April 1983, in İtaly the Fanfani administration faced a serious crisis when Craxi, the socialist leader, withdrew from the four-party coalition A) Nisan 1983’te İtalya’da sosyalistlerin lideri Craxi’nin dört partili koalisyondan vazgeçmesi üzerine, Fanfani yönetiminde çok ağır bir bunalım baş gösterdi. B) 1983 Nisan’ında İtalya’da sosyalist lider Craxi’nin dört partili koalisyonu terk etmesi, Fanfani yönetimini ağır bir bunalımla karşıya bıraktı. C) İtalya’da sosyalist lider Craxi dört partinin oluşturduğu koalisyondan vazgeçince Fanfani yönetimi ciddi bir bunalım içine girdi. D) Nisan, 1983’te İtalya’da sosyalist lider Craxi dört partili koalisyondan çekilince, Fanfani yönetimi ciddi bir bunalımla karşılaştı. E) 1983 Nisan’ında İtalya’da Fanfani yönetiminin ciddi bir bunalımına girmesi, sosyalist lider Craxi’nin dörtlü koalisyondan ayrılmasına yol açtı. WWW.KPDS.ORG 37. Recently, one of the recearch areas that geophysicists have been seriously concerned with has been the conditions of collusion between oceanic and continental plates. A) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmaların koşulları, son zamanlarda jeofizikçilerin ciddi olarak üzerinde durdukları bir araştırma alanıdır. B) Okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmaların koşulları son zamanlarda jeofiziklerin yakından ilgilendiği bir araştırma alanı olmuştur. C) Son zamanlarda jeofizikçilerin ciddi olarak ilgilendikleri araştırma alanlarında biri okyanus ve kıta plakaları arasındaki çarpışmanın koşulları olmuştur. D) Jeofizikçilerin son zamanlarında önemle üzerinde durdukları araştırma konularından biri, okyanus ve kıta plakalarının çarpışmasına neden olan koşullarıdır. E) Okyanus ve kıta plakalarının çarpışmasına neden olan koşullar, jeofizikçilerin son zamanlarda ciddi olarak ele aldıkları konulardan biri olmuştur. 38. Sri Lanka, which was oriçinally called Ceylon, became an independent state by the Ceylon independence Act of 1947, which came into force on 4 February 1948. A) 4 Şubat 1948’de yürürlüğe giren, 1947 Bağımsızlık Yasası uyarınca, başlangıçtan beri Seylan olarak bilinen Sri Lanka bağımsız bir ülke haline gelmiştir. B) 1947 Bağımsızlık Yasası, 4 Şubat 1948’de yürürlüğe girmiş ve böylece daha önce Syelan adını taşıyan Sri Lanka bağımsız bir devlet olmuştur. C) Daha önce Seylan olark bilinen Sri Lanka 4 Şubat 1948’de yürürlüğe giren 1947 Bağımsızlık Yasası ile bağımsızlığına kavuşmuştur. D) Başlangıçta Seylan adını taşıyan Sri Lanka 4 Şubat 1948’de yürürlüğe giren 1947 Seylan Bağımsızlık Yasası ile bağımsız bir devlet olmuştur. E) Önceleri Seylan olarak bilinen Sri Lanka’nın bağımsızlığına kavuşması, 4 Şubat 1948’de yürürlüğe konan 1947 Seylan Bağımsızlık Yasası ile mümkün olmuştur. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. The Nigerian civil war broke out in July 1967. following the secession of the Eastern Region, generally known as Biafra. A) Nijerya iç savaşı genelde Biafra olarak bilinen doğu bölgesinin ayrılması üzerine Temmuz 1967’de patlamıştır. B) Herkes tarafından Biafra olarak bilinen doğu bölgesinin ayrılması, Temmuz 1967’de Nijerya’da bir iç savaşın patlamasına yol açmıştır. C) Temmuz 1967’de Nijerya iç savaşının patlaması, Biafra olarak adlandırılan doğu bölgesinin ayrılması sonucu olmuştur. D) Nijerya’da Biafra denilen doğu bölgesini ayrılması üzerine, Temmuz 1967’de bir iç savaş çıkmıştır. E) Nijerya iç savaşı genellikle Biafra olarak tanımlanan doğu bölgesinin ayrı bir devlet olması sonucu çıkmıştır. 40. During the 1960s in Namubia, nationalist sentiment began to grow among the native tribes, and a number of political parties were formed including the South West Africa People’s Organization (SWAPO). A) 1960’lı yıllarda Namibya’daki yerli kabileler arasında milliyetçilik akımı gelişmeye başlayınca, Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) da dahil birçok siyasi parti ortaya çıktı. B) 1960’larda Namibya’da yerli kabileler arasında milliyetçilik duygusu artmaya başladı ve Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) dahil birçok siyasi parti kuruldu. C) 1960’lı yıllardan bu yana Namibya’da milliyetçilik duygusunun yeni kabileler arasında giderek artması sonucu, Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) dahil birçok siyasi partinin kurulduğu görülmüştür. D) 1960’lı yıllardan itibaren Namibya’da Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPQ) da dahil birçok partinin ortaya çıkması, yeni kabileler arasında milliyetçilik duygusunun güçlenmesi sonucu olmuştur. E) Nambiya’da, Güney Batı Afrika Halk Teşkilatı (SWAPO) dahil çok sayıda siyasal partinin kurulması, 1960’lı yıllarda yerli kabileler arasında milliyetçilik oldukça yaygın olmasına bağlıdır. WWW.KPDS.ORG 41. From the report it is understood that, as total incomes in the economy expand, there is a general increase in the demand for goods and services including imports. A) Rapordan, ekonomideki toplam gelirlerin büyümesine paralel olarak, hem ithalatta hem de mal ve hizmetlere olan talepte genel bir artış meydana geleceği açıkça anlaşılmaktadır. B) Rapordan, ekonomide toplam gelirlerin büyümesi sonucu, ithalat dahil mal ve hizmetlere olan talepte büyük bir patlama olacağı açıkça anlaşılmaktadır. C) İthalatla beraber mal ve hizmetlere olan talepteki büyük artışın, ekonomideki toplam gelirlerde görülen büyümenin sonucu olduğu rapordan anlaşılmaktadır. D) Ekonomide toplam gelirler ne kadar büyürse, ithalat da dahil mal ve hizmetlere olan talebin o kadar artacağı hususu, rapordan en iyi şekilde anlaşılmaktadır. E) Rapordan, ekonomide toplam gelirler büyüdükçe, ithalat dahil mal ve hizmetlere ilişkin talepte de genel bir artış olduğu anlaşılmaktadır. 42. In Britain, after 1945, the maintenance of full employment was accepted by all political parties as the primary objective of economic policy. A) 1945’ten sonra İngiltere’de tam istihdamın sağlanması, tüm siyasi partilerce ekonomik politikanın birinci hedefi olarak kabul edilmiştir. B) 1945’ten sonra İngiltere’de tüm siyasi partilerin izlediği ekonomik temel hedef, istihdamı sağlamak olarak belirlenmiştir. C) İngiltere’de ekonomik istikranın tam olarak sağlanması, 1945’ten sonra tüm siyasi partilerin kabul ettiği ekonomik politikaların en önemli hedefi olmuştur. D) 1945’ten sonra İngiltere’de tüm siyasi partilerin kabul ettiği ekonomik politikanın öncelikli hedefi, istihdamın tam olarak sağlanması olmuştur. E) İstihdamın tam olarak sağlanması, İngiltere’de tüm siyasi partilerin 1945’ten sonra uyguladıkları ekonomik politikaların başlıca hedefi olarak görülmüştür. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 43. İngiltere ve İskoçya arasında imzalanan ve 1Mayıs 1707’den itibaren yürürlüğe giren “Birlik Antlaşması”nı müteakip, İskoç ticaret yasalarının tümü İngiltere’nin ticaret yasalarına uygun hale getirildi. A) Once ‘The Treaty of Union’ between England and Scotland went into effect on 1 May 1707, all the Scottish trade laws had to be brought into with those of England. B) “The Treaty of Union” between England and Scotland went into effect on 1 May 1707 and from thenon the same trade laws held good for England and for Scotland. C) Following ‘the Treaty of Union’ made between England and Scotland and brought into effect on 1 Mayıs 1707, the Scottish trade laws were revised together with those of England. D) Following ‘the Treaty of Union’ which was signed between England and Scotland and went into effect as of 1 May 1707, all of the Scottish trade laws were brought into conformity with those of England. E) After 1 May 1707, when ‘the Treaty of Union’ between England and Scotland went into effect, all the trade laws of Scotland and England had to be reviewed. 44. Gökbilimciler, evrenin sadece güneş ve gezegenleri içine alan yıldız sisteminden oluşmadığını belirttiler. A) The astronomers suggest that the universe may not merely consist of the star system including the sun and the planets. B) Astronomers pointed out that the universe does not consist solely of the star system which includes the sun and the planets. C) As the astronomers have pointed out, the sun and the planets are a part of the star system that makes up the universe. D) The star system, including the sun and the planets, is not, in the opinion of the astronomers, the sole component of the universe. E) Astronomers are undecided as to whether the universe is simply compounded of the star system which includes the sun and the planets. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 45. Mısır’da Rozetta denilen bir yerde 1799’da, Fransızlar tarafından bulunmuş olan “Rozetta Taşı”, hem hiyerogliflerle hem de Yunanca yazılmış bir kitabeyi içeriyordu. 47. Anadolu’nin çeşitli yerlerinde yapılan kazılar, Hititlerin M.Ö. 1350 dolaylarında yüksek bir uygarlık düzeyine ulaştıklarını ortaya koymuştur. A) “The Rosetta Stone” which was discovered in 1799 by the French at a place called Rosetta in Egypt, bore an inscription written both in hieroglyphics and in Greek. B) The French found “The Rosetta Stone” in 1799 at a place called Rosetta in Egypt and there is an inscription on it written both in hieroglyphics and in Greek. C) “The Rosetta Stone” which was called after the place, Rosetta, where the French found et 1799 in, Egypt, has an inscription on it both hieroglyphics and in Greek. D) The inscription on “The Rosetta Stone”, found by French in 1799 at a place called Rosetta in Egypt makes this an important discovery as it is written both in hieroglyphics and in Greek. E) “The Rosetta Stone” with its inscription in hieroglyphics and Greek, is still to be found where the French discovered it in 1799, at Rosetta in Egypt. A) Hititle settements in Anatolia have been excavated in order to show that there was a high level of civilisation before 1350 B.C. B) Excavations carried out in various parts of Anatolia suggest that the Hitite civilisation came to its highest point around 1350 B.C. C) Varius part of Anatolia are being excavated so as to confirm that there was a high level of Hitite civilisation there around 1350 B.C. D) Excavations suggest that the Hittites of Anatolia only reashed a high level of civilisation after 1350 B.C. E) Excavations carried out in various parts of Anatolia have revealed that the Hittites attained a high level of civilization round about 1350 B.C. 46. Profesör Green, makalesinde, 1950’lerin ortasından itibaren İngiltere’de kömür madenciliği dışında grevlerin sayısının artma eğilimi gösterdiğini vurgulamaktadır? A) As Professor green point out in his article, from the mid 1950s onwards, strikes have been on the increase in Britain, except among coal miners. B) It is emphasized in Professor Green’s article that, coal mining apart, there has been a noticeable increase in the number of strikes in Britain since the mid 1950s. C) In his article, Professor Green’s has emphasized that, from the mid 1950s onwards, the number of strikes in Britain has tended to increase in all areas of mining other than coal. D) What is streessed in Professor Green’s article is that in the mid 1950s the number of strikes in Britain tended to increase in all areas of mining other than coal. E) In his article, Professor Green makes the point that the tendency to increased striking activity from the mid 1950s onwards in Britain is limited to coal mining. 48. “Kara Ölüm”, 1348-50 yıllarda Avrupa’yı baştan başa saran ve hemen hemen nüfusun yarısını silip süpüren vebaya verilen addır. A) “The Black Death” is the name generally given to the plague that swept across Europe in 1348 and 1350 and caused the death of a half of the population. B) The plague known as “The Black Death” swept across Europe during the years 1348-50 and killed at least half of the population. C) Between 1348 and 1350, half of the population of Europe was killed by the plague generally called “The Black Death”. D) “The Black Death” is the name given to the plague which swept across Europe in the years 1348-50 and wiped out almost a half of the population. E) Almost half the population of Europe died when the plaue known as “The Black death” devastated Europe during the years 1348to 1350. WWW.KPDS.ORG 49. Viyana Kongresi, Eylül 1814’ten Haziran 1815’e kadar sürmüş ve Napolyon’un yenilgisinden sonra çeşitli Avrupa devletlerinin topraklarının sınırlarını belirlenmiştir? A) The Vienna Congress lasted from September 1814 to June 1815 and defined the borders of the territories of various European states after the defeat of Napoleon. B) The Vienna Congress which was held between September 1814 and 1815, defined the borders between various European states after Napoleon’s defeat. C) The Vienna Congress was held between September 1814 and June 1815, following Napoleon’s defeat, in order to settle the frontiers of various European countries. D) The Vienna Congress which was held from September 1814 to June 1815, after Napoleon’s defeat, aimed to restore the frontiers of European countries. E) After the defeat of Napoleon, the fronters of various European countries were redefined at the Vienna Congress, which lasted from September 1814 to June 1815. 50. Ortaçağ Avrupasında önemli bir mimari tarz olan “romanesk” mimari önce İtalya’da gelişmiş ve daha sonra, Fransa ve Almanya başta olmaz üzere tüm Avrupa’ya yayılmıştır. A) Romanesque architecture, which was the prevailing styl in medieval European architecture, first flourished in İtaly and only later spread to France and Germany and the rest Europe. B) Romanesque architecture, which was a major architectural style in medieval Europe, first flourished in İtaly and then spread to the rest of Europe, with France and Germany in the lead. C) Romanesque architecture, which had oriçinated in İtaly, soon became the prevailign stlyle of architecture throughout medieval Europe but particularly in France and Germany. D) The major architectural style of medieval Europe was the Romanesque one that, oriçinated in İtaly and spread mainly to France and Germany. E) The leading countries of Medieval Europe, France and Germany, together with others, adopted the Romanesque style of architecture that had flourished in İtaly. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 51. Bugün nükleer enerji üretiminin ana maddesini oluşturan uranyum, geçmişte, çeşitli bileşikler halinde, seramik ve dokuma sanayinde kullanılıyordu. A) The use of uranium is now largely limited to the production of nuclear energy but formerly compounds containing it were used in the ceramics and textile industries. B) Uranium is now the chief substance used in the production of nuclear energy, but formerly the ceramics and textile industries used it to produce various compounds. C) Uranium is nowadays used mainly in the production of nuclear energy though the ceramics and textile industries in the past used its various compounds. D) Uranium, which today constitutes the main substance for the production of nuclear energy was used in the past in the ceramics and textile industries in the form of various compounds. E) The uranium compounds, which were used in the ceramics and textile industries in the past, are today used mainly as the chief substance of nuclear energy. 52. Yaptığımız çalışma, büyük kentlerin banliyölerinde yaşayanların sayısını son on yılda üç katına çıktığını göstermektedir. A) The study we have carried out demonstrates that the number of those living in the suburbs of big cities tripled during the last ten years. B) The research we have undertaken demonstrates that the number of people living in the suburbs of big cities tripled during the last decade. C) Our study shows that during the last ten years, there was a three-fold increase in the number of those living in the suburbs of the larger cities. D) We have been informed that during the last ten years, there was a there was a three—fold increase the number of people living in suburbs around the larger towns. E) Our research suggests that the population of the larger cities tripled during the last decade with the growth of the suburbs. WWW.KPDS.ORG KPDS 1998 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. Belgium has always seen itself as a quiet, devout, prosperous and civilised country, where people are nice to children A) Daima uygar, zengin, huzurlu ve barışsever bir ülke olarak bilinen Belçika’da insanlar çocuklara karşı hep iyi davranırlar. B) Belçika çocuklara her zaman iyi uygar bir ülke olarak görülmektedir. C) Sakin, dinine bağlı, kalkınmış ve uygar bir ülke olarak görülen Belçika’da insanlar çocuklara karşı hep sevecendir. D) Çocuklara karşı insanların anlayışlı olduğu görülen Belçika, düzenli, inançlı, zengin ve uygar bir ülkedir. E) Belçika hep kendini insanların çocuklara iyi davrandığı sakin, dindar, müreffeh ve uygar bir ülke olarak görmüştür. 34. Despite these objections raised in the Senate, there are strong arguments in favour of both sanctions and bombing. A) Senato’da dile getirilen karşıt görüşlere karşın, harekatı ve bombardımanı destekleyen yaklaşımların daha güçlü olduğu görülüyor. B) Seneto’da yapılan bu itirazlara karşın, hem yaptırımlar hem de bombardıman lehinde güçlü görüşler bulunmaktadır. C) Senato’da tartışmalar devam etse de saldırı ve bombardıman lehindeki görüşler gittikçe artmaktadır. D) Senato’da böyle iddialar ileri sürülse de ortaya konan görüşler hem ablukayı hem de bombardımanı kuvvetle destekler niteliktedir. E) Tüm bu itirazlara karşın, Senato’da yapılan güçlü tartışmalar işgal ve bombardımanın lehinde sonuçlanmıştır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. Britain’s newspaper market, which is one of the world’s most diverse, continues to prosper with relatively stable prices. A) Dünyanın en çeşitlilerinden biri olan İngiliz gazete piyasası, nispeten istikrarlı fiyatlarla gelişmeye devam ediyor. B) Dünyanın en karmaşık basın piyasasına sahip olan İngiltere’de, gazete fiyatlarındaki istikrar kısmen devam etmektedir. C) Kısmen istikrarlı fiyatlara sahip olan İngiliz basın piyasası, dünyanın en çok farklılık gösteren piyasalarından biridir ve gelişmesini sürdürmektedir. D) Dünyanın en güvenilr basın piyasasına sahip olan İngiltere’de gazete fiyatlarının istikrarlı durumu devam etmektedir. E) Dünyanın en güvenilir basın piyasalarından birine sahip olan İngiltere’de gazete fiyatlarının istikrarlı artışı hızla devam etmektedir. th 36. When, in the mid-19 century, the wool trade boomed in Yorkshire, almost a tenth of the population of Bradford consisted of Irish immigrants. A) On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru Bradford’a yaşayan ve nüfusun onda birini oluşturan İrlandalı göçmenler Yorkshire’da hızlı bir gelişme gösteren yün ticaretini ellerinde tutuyorlardı. B) On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Yorkshire’da yün sanayiinin hızla gelişmesi Bradford’a yerleşen İrlandalı göçmenlerin nüfusunun on kat artmasına neden oldu. C) Bradford nüfusunun onda birini oluşturan İrlandalı göçmenler, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Yorshire’da hızlı bir gelişme gösteren yün dokumacılığının temelini oluşturuyordu. D) On dokuzuncu yüzyılın ortalarında, Yorkshire’de yün ticareti hızlı bir gelişme gösterdiğinde, Bradford nüfusunun hemen hemen onda birini İrlandalı göçmenlerden oluşuyordu. E) On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru Yorkshire’da yün ticareninin hızla gelişmesi Bradfor’daki İrlandalıların hemen hemen onda birinin göç etmesi ile sonuçlandı. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 37. The main issue in the Russian economy this year is whether or not interest rates can be held at thi 25% average envisaged in the budget. 39. There was much documentary evidence about the case, which was subjected to rigorous testing by the forensic specialists and found to be authentic. A) Bu yıl Rus ekonomisinin önemli sorunu, bütçede belirtilen 25% ortalama ile faiz oranlarını nasıl dondurulacağı konusudur. B) Bu yıl Rus ekonomisinde yaşanan temel sorun, faiz oranlarının bütçede kabul edildiği gibi %25 düzeyinde naslı durdurulacağı hususudur. C) Faiz oranlarının bütçede bu yıl öngörüldüğü gibi %25 düzeyinin altına indirilebilmesi, Rus ekonomisinin en başta gelen sorunu olmuştur. D) Faiz oranlarının, bütçede ifade edildiği gibi %25 düzeyinin nasıl indirileceği konusu, Rus ekonomisinin bu yıl en çok uğraştıran sorun olmuştur. E) Bu yıl Rus ekonomisindeki ana sorun, faiz oranlarını bütçede öngörülen %25 ortalamasında tutulup tutulamayacağıdır. A) Davaya ilişkin bir sürü kanıt ve belge bu alanın uzmanlarında köklü bir incelemeye alınmış ve bunların doğruluğu ispatlanmıştır. B) Güvenlik uzmanları, dava ile ilgili pek çok belge ve kanıtı yoğun bir incelemeye almış ve bunların gerçek olduğunu ortaya koymuştur. C) Dava hakkında, adli tıp uzmanlarınca sıkı incelemeye tabi tutulan ve gerçek olduğu anlaşılan pe çok belgesel kanıt bulunmaktaydı. D) Pramak izi uzmanlarınca ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulan belgesel kanıtlar, davaya ilişkin gerçekleri kesin olarak ortaya koymuştur. E) Davaya ilişkin o kadar çok belge ve kanıt bulunmaktaydı ki bunların ilgili uzmanlarca incelenmesi ve doğruluklarının saptanması çok uzun sürmüştür. 38. Spain’s King Juan Carlos, speaks fluent Portuguese, as he grew up in Portucal, where his father lived in exile. A) İspanya Kralı Juan Carlos, Portekiz’de doğup büyüdüğü ve babası gibi burada sürgünde yaşadığı için mükemmel Portekizce konuşur. B) İspanya Kralı Juan Carlos’un çok akıcı Portekizce konuşmasının en önemli nedeni, babasının sürgüne gönderildiği Portekiz’de uzun süre yaşamış olmasıdır. C) İspanya Kralı Juan Carlos, Portekizce’yi akıcı bir şekilde konuşmayı Portekiz’de babası gibi sürgün yaşadığı yıllarda öğrendi. D) İspanya Kralı Juan Carlos, babasının sürgün yaşadığı Portekiz’de büyümüş olduğu için akıcı Portekizce konuşur. E) Portekiz’de doğup büyüyen İspanya Kralı Carlos, sürgünde yaşayan babası kadar akıcı Portekizce konuşur. 40. Today there are some political scientists who would date the beginning of the cold war back to the early 1920s when the Soviets declared ideological war on western capitalist society. A) Bugün bazı siyaset bilimciler, Sovyetlerin kapitalist batı ülkelerine karşı ideolojik bir savaş açtığı 1920’li yılların, soğuk savaşın başlangıç tarihi olarak kabul edilmesine karşılar. B) Bugün, soğuk savaşın başlangıcını, Sovyetlerin kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik savaş ilan ettiği 1920’lerin ilk yıllarına dayandıran bazı siyaset bilimciler bulunmaktadır. C) Bugün bazı siyaset bilimcilere göre sovyetlerin 1920’li yılların başında kapitalist batı ülkelerine karşı ideolojik bir savaş açması, soğuk savaşın başlangıcını oluşturan ilk gelişmedir. D) Bugün bazı siyaset bilimciler soğuk savaşın başlangıç tarihi 1920’li yıllar olarak kabul ederler, çünkü bu dönemde Sovyetler, kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik bir savaş ilan edilmektedir. E) 1920’li yılların başında Sovyetlerin bazı kapitalist batı toplumlarına karşı ideolojik bir savaş başlatmaları, bugün bazı siyaset uzmanları tarafından soğuk savaş olarak kabul edilmektedir. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 41. The Cuban missile was in fact a highly educative process for both the Americans and the Soviets, and thereafter each treated the other with respect. 43. Bir yıl kadar süren bir araştırmada, bilim adamları aşırı şişmanlığa yol açtığına inandıkları bir gen bozukluğunu ortaya çıkardılar. A) Gerek Amerikalılar gerekse Sovyetler açısından oldukça eğitici bir süreç olan Küba bunalımı, her iki tarafın birbirine karşı saygı göstermesine neden olmuştur. B) Küba füze bunalımı, gerek Amerikalılar gerek Sovyetler üzerinde oldukça eğitici olmuş ve daha sonraki yıllarda her ikisi de birbirine karşı saygı göstermeye başlamıştır. C) Hem Amerikalılar hem de Sovyetler, Küba füze bunalımını oldukça eğitici bir süreç olarak görmüşler, bundan böyle birbirlerine karşı saygılı davranmayı öğrenmiştir. E) Küba füze bunalımı, gerçekten, hem Amerikalılar hem de Sovyetler için son derece eğitici bir süreç olmuş ve bundan sonra her biri diğerine saygılı davranmıştır. A) In a study that had continued for a year, scientists detected a gene defect that they believed led to obesity. B) A study, which lasted nearly a year, convinced scientists that obesity could be caused by a gene defect. C) After a year-long study, scientists admitted that obesity could be caused by a gene defect. D) Following a year-long study, scientists observed a gene defect which they were convinced was a cause of obesity. E) A study, carried out on obesity by scientists for almost the whole year, suggests that a gene defect was the primary cause. 42. From 2010 onwards, in almost every country in continental Europe, public finances will be under threat because of a growing number of elderly people dependent on he state pension. A) Emekli maaşına bağlı yaşlıların sayısının artması 2010 yılından itibaren kıta Avrupa’sının tüm ülkelerinde kamu gelirleri üzerinde azaltıcı bir etki oluşturacaktır. B) 2010 yılından sonra, kıta Avrupa’sının tüm ülkelerinde kamu harcamaları baskı altında olacaktır, çünkü devletten emekli maaşı alan yaşlıların sayısı hızla artıyor. C) Devletten emekli maaşı alan emeklilerin sayısı hızla arttığı için kıta Avrupa’sı ülkelerinde kamu bütçeleri 2010 yılından başlayarake denk bütçe özelliği yitirecektir. D) Devletten emekli maaşına bağlı yaşlı kişilerin sayısının artması nedeniyle, 2010 yılından itibaren kıta Avrupa’sının hemen her ülkesinde kamu maliyesi tehdit altında olacaktır. E) Devletten emekli maaşı alan yaşlıların sayısı giderek arttığı için 2010 yılından başlayarak kıta Avrupa’sı ülkelerinin hemen hepsinin kamu bütçeleri açık verecektir. 44. Eğer bir kişiyi kendi davan için kazanmak istiyorsan, önce onu, onun gerçek dostu olduğuna ikna etmelisin. A) In winning a person to support your case, you must first of all establish that you are truly his friend. B) Before you can win a man to your side, you must first prove to him that you are a faithful friend. C) If you want to win a man to your cause, you must first convince him that you are his true friend. D) The very first step in persuading a person to take up your cause is to impress on him that you a genuine friend of his. E) Should you wish to win a man over to your side, you have in the first place to convince him of your true friendship. WWW.KPDS.ORG 45. Son yıllarda zaman zaman Auden’in üslübunda yazdığı şiirler, anlamca zengin veya yeterince zarif olmasa da, zevkle okunabilir niteliktedir. A) In later years he improved the style of his poems rather along the lines of Auden, making them pleasantly readable though without depth of meaning. B) Now and then, especially as he got older, he wrote poems, which are like Auden’s, are definitely readable but lcking in meaning and not refined in style. C) In later years he sometimes wrote very pleasant poems which, although not rich in meaning, have a polished style reminiscent of Auden. D) The poems he wrote occasionally in his later years in the style of Auden are pleasantly readable, even though they are not rich in meaning or suffficiently refined. E) Like Auden in his later years, he too wrote poems in a more polished style which made them even more pleasantly readable. 46. Çoğu gazeteci, Fransız Başkanı Jospin’in görevde olduğu ilk sekiz ay boyunca siyasi manevra için şüphe götürmez bir ustalık gösterdiği görüşündedir. A) In the opinion of many jourmalists the French Prime Minister Jospin has made full use of his talent for political manoeuvre during the first eight months of his being in office. B) Most journalists are of the opinion that throughout his first eight months is in office, the French Premier Jospin has shown an unsuspected flair for political manoeuvre. C) As far as a number of journalists are concerned, the French Prime Minister Jospin has demonstrated his undoubted skills in political manoeuvring during his eight months in office. D) Many journalists agree that Jospin, the Premier of France, showed an amazing ability for political manoeuvre during the first eight months he was in office. E) A number of journalists share the view that following his first months in office, Jospin, the Prime Minister of France, excelled at political manoeuvring. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 47. İspanya Kralı II. Philip 1580’de Portekiz’i aldığından bu yana Portekizliler hep derin bir işgal korkusu taşımışlardır. A) Since the Spanish King Philip II took over Portugal in 1580, the Portuguese have always had a deep fear of invasion. B) After Philip II, King of Spain conquered Portugal in 1580, the Portuguese were extremely afraid of the consequence of his invasion. C) Ever since Portugal was captured in 1580 by the Spaniards under Philip II, the Portuguese people have been unremittingly fearful of another invasion. D) The Portuguese had always been afraid of a Spanish invasion even before Portugal was taken over in 1580 by Philip II, the King of Spain. E) The Portuguese people’s deep-seated fear of invasion dates back to 1580, when Philip II of Spain conquered Portugal. 48. Başkan Yeltsin İtalya’ya yaptığı geziyi tamamlarken, Rusya’nın ulusal gaz şirketi Gazprom’da İtalyan enerji grubu ENI ile 2 milyar dolarlık bir sözleşme imzaladı. A) President Yeltsin’s visit to İtaly ended with the signing of a $2 billion contract between Russia’s national gas company Gazprom and İtaly’s energy group ENI B) During President Yeltsin’s last visit to İtaly, a $2 billion contract was signed between Russia’s national gas company Gazprom and İtaly’s energy group ENI C) The $2 billion contract between Gazprom which is Russia’s gas company and ENI which is İtaly’s energy group was signed just as President Yeltsin ended his tour of İtaly. D) As President Yeltsin rounded up his visit to İtaly, Gazprom, Russia’s national gas company, signed a $2 billion contract with the İtalian energy group ENI. E) While President Yeltsin’s visit to İtaly was nearing its end, the $2 billion contract between the Russian gas company Gazprom and the İtalian energy group ENI was finally signed. WWW.KPDS.ORG 49. İngiltere tarafından halen uygulanmakta olan ve iyileştirilmesine acilen ihtiyaç duyulan sığınma politikasına göre, mülteciler ülkeye varışlarında gözetim altına alınmakta ve yasal işlemlerin tamamlanması oldukça uzun sürmektedir. A) Due to the requirements of the asylum policy recently adopted by Britain but still in need of improvement, every refugee who arrives in the country has to be detained until legal matters are settled, and this usually takes a long time. B) The current asylum policy followed by Britain urgently needs to be improved since it requires that all the refugees arriving in the country are to be held in custody until the completion of legal procedures which take some time. C) According to the asylum policy currently practised by Britain and urgently in need of improvement, refugees are detained on arrival in the country, and completion of legal procedures takes quite a long time. D) The asylum policy currently practised in Britain is in urgent need of reform as, on arrival, all refugees are taken into detention until procedures are finalized which may take a long time. E) Britain’s current asylum policy, which is in dire need of revision, requires that all refugees are to be detained upon their arrival in the country and wait for the completion of lengthy legal procedures. 50. Şu an Irak’la yaşanan bunalıma ilişkin olarak sizi temin etmek isterim ki biz, Irak halkına kayıp verdirme düşüncesini kesinlikle boş karşılamıyoruz. A) The idea of inficting casualties on the people of Iraq in the course of the present crisis is not, let me assure you, one that pleases us. B) I want to strees that the very idea of inflicting casualties on the Iraqi people is obnoxious to me in the current crisis with Iraq. C) As regards the present stalemate with Iraq I feel I should emphasize that inflicting casualties on the Iraqi people is not an idea we cherish. D) I assure you that the thought of our having to inflict casualties on the Iraqi people during the present crisis is not a pleasing one. E) Concerning the current crisis with Iraq I want to assure you that we do not at all relish the thought of inflicting casualties on the Iraqi people. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 51. Güvenlik Konseyi, kitle imha silahlarının yayılması gibi küresel tehditlerle baş edebilecek birkaç uluslararası kuruluştan biridir. A) Of the few international organizations eprowered to check the spread of weapons of mass destruction, which is a global threat, only the Security Council has proved effective. B) Except for Security Council, there are few international bodies capable of tackling global threats, such as the spread of weapons of mass destruction. C) The Security Council is one of the few international bodies tackling global threats, such as the spread of weapons of mass destruction. D) To forestall the global threat of the spread of weapons of mass destruction the Security Council and some few other international organizations came into being. E) İt is the Security Council which, with a few other international bodies, has sought to tackle such global threats are as the spread of weapons of mass destruction. 52. Çeşitli araştırmalar göstermiştir ki bugün Amerika’da, hemen hemen her iki saatte bir, bir trenle bir motorlu taşıt çarpışmaktadır. A) Several studies have established that once in every two hours in present-day America, a train and a vehicle crash. B) According to various studies carried out in America today there is collision between a train and another vehicle practically every two hours. C) In America today, as various studies have revealed, a train hits a vehicle as often asevery two hours. D) Various studies show that every two hours or so a train into a vehicle in America today. E) Various studies have shown that in America today a train collides with a vehicle almost every two hours. WWW.KPDS.ORG KPDS 1998 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. I’d like to make it absolutely clear at the outset that I do not approve of the measures proposed by the consulting firm. A) Hemen kesin olarak açıklayayım ki danışman firma tarafından ortaya konulan görüşlerin hiçbirini kabul etmiyorum. B) Öncelikle, danışman firmanın bizimle ilgili görüşlerine katılmadığını kesin olarak açıklamak isterim. C) Başta şunu açık olarak kesinlikle belirtmek isterim ki danışmanlık şirketinin önermiş olduğu önlemleri onaylamıyorum. D) Danışmanlığımızı yapan firmanın sunmuş olduğu çözümlerin hiçbirini uygun bulmadığımı başta açık olarak ifade ediyorum. E) Öncelikle ve kesin bir dille ifade etmek isterim ki danışmanlık şirketinin bize iletmiş olduğu önerileri hiçbir zaman olumlu bulmadım. 34. In his talk he stressed that economic relationships are complicated and changeable, since everything happens at once. A) Konuşmasında, ekonomik ilişkilerin karmaşık olduğunu ve sürekli değiştiğini, bununda her şeyin bir anda olup bitmesine yol açtığını ileri sürdü. B) Yaptığı konuşmada, her şeyin bir anda olup bitmesinin nedeninin ekonomik ilişkilerdeki karmaşıklık ve değişkenlik olduğunu iddia eti. C) Olaylarnı bir anda olup bitmesi sonucu ekonomik ilişkilerin ne denli çapraşık ve farklı olduğunu, konuşmasında açıkça ortaya koydu. D) Konuşmasında da belirttiği gibi, ekonomik ilişkiler hem karmaşık hem de değişken, çünkü her şey aniden ortaya çıkıyor. E) Konuşmasında, her şey bir anda olup bittiği için ekonomik ilişkilerin karmaşık ve değişken olduğunu vurguladı. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. In Latin America and Eastern, where interventionist methods in the past were put into effect most austerely, it is governments, not outside economists, that today speak most favourably in support of market economics. A) Geçmişti devlet müdahalesini esas alan ve bizzat uygulayan Latin Amerika ve Doğu Avrupa hükümetleri, yabancı uzmanlardan daha istekli bir şekilde pazar ekonomisini destekleyici konuşmalar yapmaktadır. B) Bugün Latin Amerikada ve Doğu Avrupa’da pazar ekonomisini destekleyenler, yabancı ekonomistlerden çok, geçmişte aşırı mücadeleci yöntemler uygulamış olan hükümetlerin bizzat kendileridir. C) Geçmişte müdaheleci yöntemlerin en sert şekilde uygulamaya konulduğu Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da, bugün pazar ekonomisi lehinde en olumlu konuşanlar yabancı ekonomistler değil, hükümetlerdir. D) Bugün Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da pazar ekonomisinin yararlarından söz edenler, sadece yabancı uzmanlar değil, geçmişte aşırı devlet müdahelesini benimsemiş olan hükümetlerin kendileridir. E) Eskiden aşırı müdaheleci uygulamaların olduğu Latin Amerika’da ve Doğu Avrupa’da, bugünkü hükümetler pazar ekonomisini yabancı ekonomistlerden daha fazla övmeye yönelmektedir. 36. Two months, the Czech finance minister told his people that the country’s four biggest banks would be fully privatised by the end of this year. A) Ülkedeki en güçlü dört bankanın bu yıl sonunda tümüyle özelleştirileceği, Çek Maliye Bakanının iki ay önce halka yaptığı bir konuşmada açıklanmıştı. B) Çek Maliye Bakanı, iki ay önce halkına, ülkenin en büyük dört bankasının bu yıl sonuna kadar tümüyle özelleştirileceğini söyledi. C) Çek Maliye Bakanı, ülkedeki dört büyük bankanın bu yıl sonunda tümüyle özelleştrileceğini iki ay öncesinden halka duyurdu. D) Çek Maliye Bakanının iki ay öncesinden halka açıkladığına göre, ülkedeki en büyük dört banka bu yıl sonundan önce tümüyle özelleştirilmiş olacak. E) Çek Maliye Bakanı, bu yıl sona ermeden ülkedeki en güçlü dört bankanın tümünün özelleştirilmesi iki ay önce halkına söylemişti. WWW.KPDS.ORG 37. Our company, a partner in an international consortium and headquartered in İstanbul, is looking for water resources engineers who have at least ten years of experience in irrigation engineering and land development. A) Uluslararası bir konsorsiyumun ortağı olan ve merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz , sulama mühendisliği ve arazi ıslahında en az on yıl tecrübesi olan su kaynakları mühendisleri aramaktadır. B) Merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz sulama mühendisliği ve arazi ıslahında en az on yıl tecrübeli, olan su mühendislerini istihdam etmektedir. C) Sulama yöntemleri ve bölge kalkınmasında en az on yıl tecrübe sahibi olan su mühendisleri arayan şirketimiz, uluslararası bir konsorsiyumun üyesidir ve merkezi İstanbul’dadır. D) İstanbul’da kurulmuş ve sulama işleri ile toprak ıslahında en az on yıllak tecrübeye sahip su mühendisleri arayan şirketimiz, uluslararası bir konsorsiyumun üyesidir. E) Uluslararası bir konsorsiyuma dahil olan ve ana merkezi İstanbul’da bulunan şirketimiz, sulama işlerinde ve arazi ıslahında çalıştırılmak üzere su kaynaklarında en az on yıllık tecrübeye sahip su mühendislerine ihtiyaç duymaktadır. 38. In the Renaissance, the discovery of perspective gave artists the power to put onto a flat surface the world as it is seen by the naked eye. A) Sanatçılar dünyayı, düz biryüzeye çıplak gözle görüldüğü biçimde yansıtma olanağını ancak Rönesansta, perspektifin bulunmasıyla elde ederler. B) Rönesansla sanatçılar, perspektifin bulunmasıyla çıplak gözle gördükleri dünyayı düz bir yüzeye yansıtma fırsatını elde etmişlerdir. C) Perspektifin bulunması, Rönesans sanatçılarına, dünyayı çıplak gözle görüldüğü durumuyla bir düzleme aktarma yolunu açmıştır. D) Rönesansla, perspektifin bulunması, sanatçılara dünyalı çıplak gözle görüldüğü şekliyle düz bir yüzeye aktarma gücü vermiştir. E) Rönesans sanatçıları perspektifi bularak, dünyayı çıplak gözle görüldüğü gibi, düz bir yüzeyde göstermeyi başarabilmişlerdir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. At a press conference today, the Prime Minister of Yemen announced that his Government had been granted a loan by the World Bank to assist the implementation of the Rural Development Project started two years ago. A) Bugün yaptığı bir basın toplantısında, Yemen Başbakanı iki yıldan beri sürdürülen Köy Kalkınma Projesi için Dünya Bankası’nca hükümetine kredi sağlanacağını açıkladı. B) Bugün yaptığı bir basın toplantısında, Yemen Başbakanı iki yıldan beri uygulanmakta olan Köy Kalkınma Projesinin sonuçlanması amacıyla Dünya Bankası’nın hükümetine kaynak sağladığını açıkladı. C) Yemen Başbakanı bugün bir basın toplantısı yaparak, iki yıl süreyle uygulanacak olan Köy Kalkınma Projesinin sonuçlanması amacıyla Dünya Bankası’nın hükümetine kaynak sağladığını açıkladı. D) Yemen Başbakanı bugün bir basın toplantısı yaparak, iki yıl süreyle uygulanacak olan Köy Kalkınma Projesinin tamamlanabilmesi için hükümetinin Dünya Bankası’ndan kredi iseyeceğini belirtti. E) Bugün bir basın toplantısında, Yemen Başbakanı iki yıl önce başlatılan Köy Kalkınma Projesinin uygulanmasına katkıda bulunması amacıyla, Dünya Bankası tarafından hükümetine kredi verildiğini açıkladı. 40. Oceans not only absorb carbon dioxide and other gases from atmosphere, but also hold and transport vast amount of heat through a network of current. A) Okyanusların atmosferdeki karbondikoksidi ve diğer gazları emmesi ve yüksek miktardaki ısıyı tutarak taşıması, ancak akıntıların oluşturduğu bir şebeke sayesinde gerçekleşmektedir. B) Okyanuslar, atmosferdeki karmbondioksidi ve diğer gazları emmez, ancak yüksek miktarlardaki ısıyı emerler ve çeşitli akıntılarla taşırlar. C) Okyanuslar, akıntıların oluşturduğu bir ağ yardımıyla, hem atmosferdeki karbondioksidi ve diğer gazları emer hem de büyük miktarlarda ısıyı tutarak taşırlar. D) Okyanuslar sadece atmosferdeki karbondioksidi ve diğer gazları emmekle kalmaz, aynı zamanda muazzam miktarlarda ısıyı tutarlar ve bir akıntı şebekesi aracılığıyla taşırlar. E) Okyanuslar, akıntıların oluşturduğu bir şebeke sayesinde, hem atmosferdeki karbondioksidi ve diğer gazları emiyorlar hem de çok yüksek miktarlara varan ısıyı tutarak her tarafa taşıyorlar. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 41. Prince Sihanouk has always voiced his firm commitment to one principle; he is prepared to make any sacrifice necessarry for the people of Cambodia. 43. Ülkenin en kalabalık kenti ve İsviçre bankacılığının kalbi olan Zurih, kendi okullarında dil öğretiminin iyileştirilmesi için bir danışma kurulu oluşturdu. A) Prens Sihanouk bir ilkeye kesin bağlılığını hep ifade etmiştir; o, kamboçya halkı için gerekli er türlü özveride bulunmaya hazırdır. A) Zurich, one of the most crowded cities in the country and the main centre of Swiss banking, has decided to establish a working committee for the improvement of language schools. B) Prens Sihanouk bir ilke ile ilgili taahüdünü hep hatırlamıştır; o kendisini, Kamboçya halkı gerekli gördüğü zaman kurban etmeye razıdır. B) Zurich, the most populous city of the country and the heart of Swiss banking, set up an advisory committee for the improvement of language schools. C) Prens Sihanouk’un daima bağlı olduğu bir ülke vardı; o, Kamboçya halkı için kendisini her zaman kurban etmeye hazırdır. C) The first of the advisory committee to be set up for the advance of language teaching in schools was in Zurich, which is an extremely crowded city and the banking centre of Switzerland. D) Prens Sihanouk daima bir ilkeye bağlı olduğunu söylemiştir; Kamboçya halkının ıslahı için gerekli özveride bulunmaya isteklidir. E) Prens Sihanouk’un daima bağlı olduğunu söylediği bir ilke vardır; kendisi, Kamboçya halkı gerekli görürse, özveride bulunmaya hazırdır. 42. It is grossly unfair to blame the recent economic crises in Asia on investors, bankers and politicians. A) Asya’da görülen son ekonomik bunalımla ilgili olarak yatırımcıları, bankacıları ve siyasetçileri hedef almak oldukça yanlış bir tutumdur. B) Asya’da ortaya çıkan ekonomik bunalımın sorumlusu olarak bugünkü sanayicileri, bankacıları ve siyasetçileri görmek büyük bir yanılgıdır. C) Asya’daki son ekonomik bunalımın suçunu yatırımcılara, bankacılara ve siyasetçilere yıkmak tamamen haksızlıktır. D) Asya’daki son ekonomik bunalıma yatırımcıların, bankacıların ve siyasetçilerin yol açtığını söylemek çok yanlış olur. E) Sadece sanayicileri, bankacıları ve siyasetçileri, yakın geçmişte Asya’da ekonomik bir bunalım yaratmakla suçlamak tamamen yanlıştır. D) For the development of language teaching in schools, a special committee was set up for Zurich, since it is a very crowded city and the heart of banking in Switzerland. E) Zurich, which is an overpopulated city and has been the heart of banking in Switzerland, has launched a policy for efficient language teaching in its schools in line with the advisory committee’s recommendations. 44. İngiliz ihracatçılar, hükümetlerine, sterlinin ulaştığı düzeyden olduğu kadar, tırmandığı hızdan da şikayet etmektedir. A) British exporters denounce the government for the level sterling has reached as well as for the speed at which it has climbed. B) British exporters are criticising the government for the rapidness of the rise of the sterling as well as for the level to which it has risen. C) British exporters blame the government for the rapidness of the rise of the sterling as well as for the level to which it has risen. D) It is as much the speed at which sterling has climbed as the level to which it has risen that has made British exporters criticise their government. E) British exporters complain to their government as much about the speed with which sterling has climbed as about the level it has reached. WWW.KPDS.ORG 45. 1980’lerin sonlarında İngiltere’de Wilson hükümeti, ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisini kontrol edebilmek için sendikaların desteğini kazanmaya çalıştı. A) Hawing won the union’s support in Britain in the late 1980’s, the Wilson government was able to control inflation by cutting down on wage increases. B) Later in the 1980s Britain, the Wilson government won the Union’s support, thus making it possible to control the effect of wage increases upon inflation. C) With a view to controlling the effect of wage increases upo inflation in Britain, the Wilson government began, towards the end of 1980s, to ask for more support from the Unions. D) In the late 1980s in Britain, the Wilson government tried to win the Union’s support in order to control the effect of wage icreases on wage inflation. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 47. Sovyetler Birliği çöktüğünden beri, sermaye kaçışı, komunizm sonrası Rusya’nın başlıca ekonomik hastalıklarından biri olmuştur. A) Ever since the Soviet Union collapsed, capital flight has been one of post communist Russia’s chief economic plagues. B) Once the Soviet Union collapsed, capital flight became the most presistent of all post communist Russia’s economic headaches. C) Following the collapse of the Soviet Union, post communist Russia’s economy has been plagued by capital flight. D) Capital flight has ever since the Soviet Union collapsed, been one of the feared economics problems of post communist Russia. E) Following the collapse of the Soviet Union and the start of the post-communist era, Russia’s economiy has suffered on account of capital flight. E) The Wilson government won the support of the Unions in the late 1980s in Britain by controlling the effect of wage increases on inflation. 48. Hindistan’da suçan giderek daha az önemli bir sorun olduğu düşüncesi, tamamen yanıltıcıdır. 46. Kamuoyu yoklamaları farklılık gösterir, ancak Avusturalya’lıların yaklaşık üçte ikisi cumhuriyetistediklerini açıkça söylemektedirler. B) The idea that the crime is becoming a less significant problem in India is completely A) Opinion polls are inconclusive, but roughly two-thirds of all Australians are clearly pleaded to have a republic. B) Opinion polls may vary, but well over twothirds of the Australians admit that they want a republic. C) Opinion polls conclusively show that roughly two-thirds of the Australian people actually want a republic. D) Opinion polls are unreliable, but nevertheless it is apparent that two-thirds or so of the Australian people are in favour of a republic. E) Opinion polls vary, but about two-thirds of the Australians openly say that they want a republic. A) It would be quite wrong to assume that crime is becoming a less serious problem in India. C) It would be most unfair to infer that the problem of crime is steadily being disregarded in India. D) The idea that the crime is on the decrease in India is completely wrong. E) The view that crime in India is steadily ceasing to be a major problem is rather disturbing. WWW.KPDS.ORG 49. 1970’lerde büyük bir petrol bunalımından beri, Uluslararası Enerji Kurumu alternatif enerji kaynakları bulmak için yapılan araştırmaları teşvik etmiş ve desteklenmiştir. A) Since the great oil crises of the 1970s, the International Energy Agency has encouraged and supported researches carried out to discover alternative energy sources. B) Since there was a great oil crisis in the 1970s, the International, Energy Agency has been encouraging and supporting research into alternative energy sources. C) Following the serious oil crisis oof the 1970s, the International Energy has been encouraging and subsidising any research pertaining to alternative energy resources. D) Following the great oli crisis of the 1970s, the International Energy Agency has encouraged research that might lead to the discovery of alternative energy sources. E) The great oil crisis of the 1970s convinced the International Energy Agency of the need to support research into the development of alternative energy resources. 50. Avrupa’da ortak pazar için ilkplanı daha 1943-44’lerde tasarlayan, eski Hollanda dışişleri bakanı J.W. Boyen idi. A) Back in 1943 or 1944, it was a former Dutch foreign minister, J.W. Boyen, who frist announced a plan for a common market in Europe. B) As early as 1943-44, the first plan for the Common European market was drawn up by J.W. Boyen, Holland’s former foreing minister. C) The first plan for Europe’s common market dates from 1943-44 and was drawn up by J.W. Boyen, a former Dutch foreign minister. D) It was J.W. Boylen, a former Dutch foreign minister, who as early as 1943-44, drafted the first plan for a common market in Europe. E) As far back as 1943-44 J.W. Boyen, who at the time was the Dutch foeign minister, dew up the first plan for a European common market. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 51. Bizimki sadece küçük bir nakliye şirketi olduğu için navlunda indirim yapmamış maalesef mümkün değildir. A) Since ours in only a small transport company, I am afraid it is impossible for us to make a discofunt on the sea freight. B) Because our transport company is rather small, we sometimes manage to offer a discount on the sea freight. C) Though ours is quite small transport company, it shouldn’t be impossible for us to arrange a discount on the freight. D) I am sorry but, as this is only a small transport company, it would be unreasonable to expect a discount on the sea freight. E) A small transport company such as ours cannot reasonable be expected to offer any discount on the sea freight. 52. Dicle üzerine yapılan kaya dolgu yeni baraj, en şiddetli depremlere dayanacak kadar sağlamdır. A) The new rock-fill dam built on the Tigris has been designed so as to stand firmly even in the event of a violent earthquake. B) There is a new rock-fill dam on the Tigris which has been constructed to be strong enough to withstand the most severe of earthquakes. C) The new rock-fill dam, constructed on the Tigris, is strong enough to withstand the most severe earthquakes. D) Even an extremely violent earthquake could not damage the new rock-fill dam constructed on the Tigris. E) The new rock-fill dam on the Tigris was built so solidly that even a sevre earthquake couldn’t pose a treat. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 27. Greenpeace activists failed to stop a ship carrying reprocessed nuclear fuel through the Panama Canal. KPDS 1999 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 25. The first colonial immigrants began to arrive in Britain in the early 1950s to work in the manufacturing industry. A) 1950’lerin başlarında İngiltere’ye gelen ilk sömürge göçmenleri, öncelikle imalat sanayiisinde çalışmaya başladılar. B) Sömürgelerden İngiltere’ye gelen ilk göçmenler, 1950’lerin başlarında imalat sanayisinde çalışmaya başladılar. C) 1950’lerin başlarından itibaren pek çok göçmen, imalat sayesinde çalışmak amacıyla, ilk kez sömürgelereden İngiltere’ye gelmeye başladı. D) İlk kez 1950’lerde İngiltere’ye gelmeye başlayan sömürge göçmenleri, öncelikle imalat sanayisinde çalıştılar. E) İlk sömürge göçmenleri, İngiltere’ye, imalat sanayisinde çalışmak amacıyla, 1950’lerin başlarında gelmeye başlamıştır. 26. The issue under discussion is whether or not British newspapers are fairly priced. A) Tartışma yaratan asıl sorun, İngiliz gazetelerinin fiyatlarının belirlenmesinde adil bir yol izlenip izlenmediğidir. B) Tartışmakta olan asıl konu, gazetelerinin fiyatlarının tarafsız belirlenip belirlenmediğidir. İngiliz olarak C) İngiliz gazeteleri için uygun fiyatların belirlenip belirlenemeyeceği, tartışmanın temel konusudur. D) Tartışmakta olan konu, İngiliz gazetelerinin adil olarak fiyatlandırılıp fiyatlandırılmadığıdır. E) İngiliz gazetelerinin uygun fiyatlandırılıp fiyatlandırılmadığı tartışılmaktadır. şekilde konusu A) Yeşilbarış eylemcileri, yeniden işlenmiş nükleer yakıt taşıyan bir gemiyi Panama Kanalı’nda durdurmayı amaçlıyordu. B) Yeşilbarış eylemcileri, yeniden başlamış nükleer yakıt taşımakta olan bir gemiyi Panama Kanalı’nda durdurmaya çalıştılar. C) Yeşilbarış eylemcileri, Panama Kanalı’nda yeniden işlenmiş nükleer yakıt taşıyan bir gemiyi durdurmayı başaramadılar. D) Yeşilbarış eylemcileri, işlenmiş nükleer yakış taşıyan bir gemiyi Panama Kanalı’nda durdurma girişiminde yetersiz kaldılar. E) Yeşilbarış eylemcilerinin, yeniden işlenmiş nürleer yakıt taşıyan bir gemiyi Panama Kanalı’nda durdurma çabaları boşa gitti. 28. Alexander Lebedev, Russia’s former national security advisor said he would run for governorship of Central Siberia. A) Rusya’nın ulusal güvenlik eski danışmanı Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği için aday olacağını söyledi. B) Eskiden Rusya’nın ulusal güvenlik sorumlusu olan Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği için kampanya başlatacağını belirtti. C) Rusya’nın önceki ulusal güvenlik uzmanı Alexander Lesedev‘in Orta Sibirya valiliği için aday olduğu söyleniyor. D) Rusya’nın bir önceki ulusal güvenlik danışmanı Alexander Lebedev’in, Orta Sibirya valiliği secimlerine katılmak istediği açıklandı. E) Rusya’nın ulusal güvenlik eski danışmanı Alexander Lebedev, Orta Sibirya valiliği için seçimlere katılacağını açıkladı. WWW.KPDS.ORG 29. It has been announced that the merger between the two banks is said to go ahead after approval from their boards. A) İki bankanın birleşmesi için gerekli işlemlerin, kendi kurullarının onayından sonra başlatılacağı söylendi. B) İki banka arasındaki birleşmenin, kendi kurullarını onayından sonra gerçekleşeceği açıklandı. C) İki banka arasındaki birleşmenin gerçekleşebilmesi için kurullardan onay alındıktan sonra işlem yapılacağı duyuruldu. D) Açıklandığı üzere, iki banka arasındaki birleşme ancak kurulların onayından sonra başlayacak. E) Duyurulduğuna göre, iki banka arasındaki birleşmenin kesin olarak gerçekleşebilmesi, kurulların onayına bağlı. 30. Rescuers estimate that up to 5000 people may have died in a remote province of Northern Afghanistan after an earthquake completely devastated the area. A) Bölgeye giden kurtarma ekipleri, Kuzey Afganistan’ın uzak bir eyaletini tamamen tahrip eden bir depremden sonra 5000 kadar insanın ölmüş olabileceğini bildirmektedir. B) Kurtarma görevlileri, Kuzey Afganistan’ın uzak bir eyaletinde meydana gelen tahrip gücü çok yüksek depremden sonra 5000’den fazla insanın ölmüş olduğunu açıkladılar. C) Kurtarma uzmanları, Kuzey Afganistan’ın uzak bir eyaletini tamamen tahrip eden depremden sonra, en az 5000 kişinin ölmüş olabileceğinden endişe etmektedirler. D) Kurtarma görevlilerince, en az 5000 kişinin ölümüne neden olan depremin, Kuzey Afganistan’ın uzak bir eyaletini tamamen yerle bir ettiği bildirilmiştir. E) Kurtarma görevlileri, Kuzey Afganistan’ın uzak bir eyaletinde bölgeyi tamamen tahrip eden bir depremden sonra 5000 kadar insanın ölmüş olabileceğini tahmin ediyorlar. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 31. The real barrier to free movement of consumer goods in Europe is the absence of laws covering product guarantees and after-sales service A) Tüketim malları Avrupa’da serbest dolaşımı önündeki asıl engelin aşılabilmesi için, ürün garantileri ve satış sonrası hizmet ile ilgili yasaların kalkması gerekir. B) Avrupa’da tüketim maddelerinin serbest dolaşımı karşısındaki asıl engel, ürün garantilerini ve satış sonrası hizmeti kapsayan yasaların olmayışıdır. C) Tüketicilerin, Avrupa’da istedikleri malı özgürce seçebilmelerini zorlaştıran asıl engel, ürün garantisini de içine alan yasaların ve satış sonrası hizmetin bulunmayışıdır. D) Avrupa’da özgürce dolaşarak diledikleri malı almak isteyen tüketicilerin önündeki gerçek engel, yasaların kendilerine ürün garantisi ve satış sonrası hizmet öngörmemiş olmasıdır. E) Ürün garantisi ve satış sonrası hizmet yasalarla güvenceye alınmadığından, tüketim mallarının Avrupa’da serbestçe dolaşımı henüz gerçekleşmemiştir. 32. The rigid and hierarchical corporate structure that provided the basis for business growth until the 1980s has now become a thing of the past. A) 1980’lerde iş dünyasında büyümenin temelini oluşturan katı ve hiyerarşik kurumsal yapılanma, bugün artık geçmişe ait bir olgu olarak görülmektedir. B) 1980’lere kadar şirketlerin büyümesini sağlayan sağlam ve hiyerarşik yapılanma, bugün artık eski önemini yitirmiştir. C) İşlerin büyümesi için 1980’lere kadar temel oluşturan katı ve hiyerarşik şirket yapısı, bugün artık geçmişte kalmıştır. D) 1980’li yıllara kadar büyüme sürecinin temelini oluşturan katı hiyerarşik kurumsal yapının önemi, bugün artık yok olmuştur. E) Geçmişten günümüze kadar uzanan sağlam ve hiyerarşik kurumsal yapı 1980’lere kadar büyümenin temelini oluşturmuştur. WWW.KPDS.ORG 33. The Serbian justice minister stated that the Serbians indicted for war crimes would not be sent to Hague for trail by the war-crimes tribunal. A) Savaş suçu işlenmiş Sırpların, yargılanmak üzere Lahey’deki savaş suçları mahkemesine gönderilmesine Sırp adalet bakanı itiraz etti. B) Sırp adalet bakanı, savaş suçları sanığı olan Sırpların, savaş suçları mahkemesi tarafından yargılanmak üzere Lahey’e gönderilmeyeceğini ifade etti. C) Sırp adalet bakanının yaptığı açıklamaya göre savaş suçu işlemiş Sırplar, savaş suçları mahkemesi tarafından yargılanmaları için Lahey’e kesinlikle gönderilmeyecek. D) Sırp adalet bakanı, savaş suçlarıyla itham edilen Sırpların, yargılanmak için Lahey’deki savaş suçluları mahkemesine kesinlikle gönderilmeyeceğini tekrarladı. E) Çeşitli savaş suçları işlemiş Sırpların, savaş suçları mahkemesi tarafından yargılanmak için Lahey’e asla gönderilmeyeceği Sırp adaleti bakanınca ifade edilmiştir. 34. The project we have undertaken will explore the political, social, and economic consequences of new information and comunication technologies particularly relating to issues such as the changing rol of the state and new security threats. A) Üstlendiğimiz proje, özellikle devletin değişen rolü ve yeni güvenlik tehditleri gibi konulara ilişkin olarak, yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik sonuçlarını araştıracaktır. B) Yürütmekte olduğumuz projeyle, yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin, özellikle devletin değişen rolü ve yeni güvenlik tehditleri üzerindeki siyasal, toplumsal ve ekonomik etkileri araştırılacaktır. C) Devletin değişen rolü ve yeni güvenlik tehditleri gibi konuları inceleyen projemizle, özellikle yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik etkilerini araştıracağız. D) Üzerimizde çalıştığımız proje, özellikle devletin değişen işlevleri ve yeni güvenlik tehditleri gibi çeşitli konularla ilgili yeni bilgi ve iletişim teknolojilerini siyasal, toplumsal ve ekonomik yaralarını incelemektedir. E) Ele aldığımız proje, özellikle devletin değişen işlevini ve ortaya çıkan yeni tehditleri, yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik sonuçları çerçevesinde araştıracaktır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. İngiltere’de iki milyondan fazla kişi, Avrupa birliğine izin verilen en yüksek düzeyin çok üstünde alüminyum içeren musluk suyu içmektedir. A) The European Union only permit a certain level of aluminium in the drinking water, but more that two million people in Britain drink tap water exceeding this level. B) There are two million people in Britain today two drink tap water containing a higher level of alüminium that that allowed by the European Union. C) The European Union is concered that over two millon people in Britain are drinking tap water with an unacceptably high aluminium level. D) The level of aluminium in the tap water that over two millon people drink in Britain today, exceed what the European Union allows. E) In Britain, over two millon people drink tap water which contains aluminium well over the maximum level permitted by the European Union. 36. Şili’li seçmenler, 1990’da ve tekrar 1996’da, orta sol koalisyonuna seçilmesi ile demokrasiye geçiş sürecine onay verdiler. A) The Children electorate confirmed the transsition to democracy in both the 1990 and 1996 elections in which a centre-left coalition was elected. B) As in 1990, so in 1996, the Chilean voters showed their approval of the transition to democracy by electing a coalition of the centreleft. C) The transition to democracy in Chilean was aided by the election in 1990 and also in 1996 of a centre-left coalition. D) In 1990 and again in 1996, through the election of centre-left coalitions, the Chilean electorate endorsed the process of transition to democracy. E) The election, by the Chilean voters, of a centreleft coalition in 1990 and again in 1996 strengthened the transition process for democracy. WWW.KPDS.ORG 37. Bugün, gelecek vaat eden pek çok genç yeteneğe karşın, Amerikan komedileri düzeyinde komedi ürettiğimizi sanmıyorum. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. Filmin başarısı, sadece oyunculuğun gücünde ve çeşitliliğinde değil, aynı zamanda yönetmenin duygulu bir destan yaratmasında da yatmaktadır. A) Today, despite a lot of promising young talent, I don’t think we are producing comedies of the standard of American ones. A) The success of the films is in part due to the fact acting is powerful and convincing and in part to the directors creation of stirrign epic. B) The comedies we are currintly producing are hardly of the same standard as the American once, though we do have a great deal of young talent. B) The film succeeds not only because the acting is powerful and various but also because the director has managed to create a sensitive epic quality. C) The standard of the comedies we have produce so far is well below that of American comedies despite the fact that there are plently of talented young people today. C) The success of the film lies not just in the force and range of the acting but in the director creation of a sensitive epic. D) Though there are plenty of talented young people today, still the standard of the comedies we have produced is below that of the American ones. E) Even though we have a lot of young’s talent today, we are producing comedies of a lower standard than those in America. 38. İki yıl önce, bunaltıcı bir yaz başında, İngilteredeki gıda ve tarımcılığı tanıtmak amacıyla Londra Hyde Park’ta özel ve son derece ilginç sergi düzenledi. A) The special exhibition set up in London’s Hyde Park two years ago during a terribly hot summer aimed to promote Britain’s food and farming. B) An especially interesting exhibition was held two years ago in London’s Hyde Park, at the start of a very hot summer, in order to promote Britain’s farming and food. C) It was two years ago, in Hyde Park, in London during an exceedingly hot summer, that a special exhibition was setp up to promote Britain’s farming products. D) Two years ago, at the beginning of a sweltering summer, a special and most interesting exhibition was put on in Hyde Park in London to promote the Britain’s food and farming. E) To promote Britain’s food and farming, a particularly interesting exhibition opened in London’s Hyde Park at the beginning of that memorable hot summer two years ago. D) It is not only the sensitivity at the complexity of the acting that is responsible for the film’s success, but also powerful epic quality the director has brought into it. E) Not only the sensitivity and range of the acting but also the director’s inspired creation of an epic atmosphere contributes to the success of the film. 40. Mozart 207 yıl önce bu ay öldüğünde, daha sonra öğrencisi Sussmayr tarafından mamamlanan Requlem’ini bitirememiştir. A) It was Sussmayr, one of Mozart’s students, who completed the Requlem, left unfinished by the composer when he died 207 years ago this month. B) When Mozart died 207 years ago this month, he had been unable to finish his Requlem, which was later comleted by his student Sussmayr. C) 207 years ago this month, when Mozart died, he left his Requlem unfinished for his student Sussmayr to complete. D) Upon Mozart’s death 207 years ago this month, his student Sussmary completed the Requlem which the composer had failed to finish. E) The Requlem, which Mozart had been unable to complete before his death 207 years ago this month, was finished by his student Sussmayr. WWW.KPDS.ORG 41. Az gelişmiş ülkeler içinde, karayolu yapımında en faal olan Brizilyadır, çünkü karayolu taşımacılığı, bu ülkenin ekonomisinin belkemiğini oluşturur. A) Among less developed countries, the most active one in road construction is Brazil, for road transportation constitutes the backhone of the country’s economy. B) Since road transportation in Brazil is basic to the country’s economy, roda construction here is more active than in less developed countries. C) Road construction in Brazil is far ahead of that in other less developed countries as the country’s economy is largely depended on road transportation. D) When compared with other less developed countries, Brazil is particularly active in road construction since its economy depends so completely on road transportation. E) Since road transportation is vital to Brazil’s economy, road construction in this country receives more priority than in other less developed countries. 42. Cinsel iktidarsıtlık yaşlanmanın doğal bir işareti olabileceği kadar, dünyada şeker veya yüksek tansiyon gibi ciddi bir gelişmenin belirtisi de olabilir. A) Diabetes and hypertension, which are generally regarded as serious body developments, have the same symtonms as sexual impotence in old age. B) One of the serious development that old age causes in the body is sexual impotence which may also be a common symptom of diabetes and hypertension. C) It is not only old age but also diabetes and hyper tension which, as serious developments in the body, cause sexual impotence. D) The causes of sexual impotence, a natural condition of old age, are usually regarded as related to diabetes and hypertension. E) Sexual impotence can be as much a natural science of growing old as the symptom of a serious development in the body, such as diabetes or hypertensiyon. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 43. Başkan, son istatistiklere atıfta bulunarak, Amerikanın bazı kentlerinde suç oranının son 10 yıl içinde hızla artmış olduğunu ifade etti. A) The President announced that, according to some recent statistics, the rate of crime in a numser of American citices had clearly risen substantially over the past decade. B) Citing recent statistics, the president stated that, over the last decade, the crime rate in some cities of Amerika had risen rapidly. C) As The President point out with reference to recent statistics, since the last decade, the number of crimes in various major American cities has risen sharply. D) The President argue that, in view of recent statistical evidence, the rapid rise in the rate of crime in some American cities during the last decade called for serious action. E) As the President has pointed out, it appears from recent statistics that, over the last decade, there has been a considerable rise in the crime rate in some American cities. 44. Observer gazetesinin genel yayın yönetmeni Will Hutton, İngiliz basının durumunu izlemek üzere kurulan bağımsız bir kurulun başkanlığına atandı. A) Will Huttan, presently editor-in chief of The Observer, has been approached the chair a special commission which we look into the issues facing the British press. B) In order to the study the efficiency of the British press, Will Hutton, editor in chief ot the Observer, was selected to chair an independent commission. C) Will Hutton, former editor-in-chief of The Obsever, has been designated as the chairman of a free commission to report on the state of the British press. D) Will Hutton, editor-in-chief of The Observer, was appointed chair of an independent commission set up to monitor the state of the British press. E) Will Hutton who is currently the editor-in-chief of The Observer, has been chosen as the chair of an autonomous commission established to study the progress of the British press. WWW.KPDS.ORG KPDS 1999 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. Amerika’da işçi sendikaları, sanayi sonrası ekonominin yükselişi ve ağır sanayinin öneminin azalması sonucu, diğer sanayileşmiş ülkelerde olduğundan daha az güce sahiptir. A) Since the importance of heavy industry in this post-industrial economy has declined considerably, the American workers’ unions have less power than those in other industrialized countries. B) The power of wokers’ unions in America has fallen below that of the unions in other industrialized countries because of the transition from heavy industry to a postindustria economy. C) With the rise of the post-industrial economy and the decline in the importance of heavy industry, workers’ unions in America wield less power than in other industrialized countries. D) As the post-industrial economy has replaced the heavy industrial one, the importance of workers uniouns in America has decreased in comparison with other industrialized countries. E) In America, the workers’ unions are no longer as powerful as those in other industrialized countries, since the rise of the post-industrial economy has eclipsed thi importance of heavy industry. 34. Eski Doğu Almanya’da ücret eşitliğine ilişkin grevler, bazen endüstriyel çatışmanın nasıl kaçınılmaz olduğuna örnektir. A) In the former East Germany, strikes over wage equality can be regarded as an example of the inevitability of industrial conflict. B) Strikes have been held in the former East Germany to demand equal wages, and this shows how industiral conflicits can not be avoided. C) The strikes held for the equality of wages in what once used to be East Germany, demostrate that industrial conflicts are almost unavoidable. D) The fact that industrial conflict can ton always be avoided is best demonstrated by the example of the strikes held for the wage equality in the former East Germany. E) The strikes in the former East Germany over wage equality are an example of how industrial conflict is sometimes unavoidable. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 35. Eğer hafif uçaklar veya helikopterler mevcut olsaydı, felaket alanı üzerinde bunlarla yapılacak alçak uçuşlar, hasarın coğrafi boyutları hakkında hızlı bilgi sağlayabilirdi. A) If light aircraft or helicopters were available, low altitude flights over the disaster area would yield rapid information on the geographic extent of the damage. B) Had light aircraft or helicopters been ready, flights at low altitudes over the disaster area could have provided useful information as to the geographic extent of the damage. C) The geographic extent of the damage in the disaster area could have been established by how altitude flights if light aircraft and helicopetrs had been available. D) So long as light aircraft and helicopters for low altitude flights are available, valuable information concerning the geographic extent of the damage in the disaster area can be obtained. E) The geographic extent of the damage in the disaster area could have been rapidly learned, if only light aircraft and helicopters could have been made available for low altitude flights. 36. Yönetim kurulu, yakın gelecekte hiçbir ücret artışı yapılmayacağını açıkça belirtti. A) The board declared that the question of any wage increase could be brought up again in the near future. B) It was openly stated by the board that no increase at all in the wages could be seen in the near future. C) The board declared that there could be no question of any wage increase in the near future. D) The board made it clear that there would be no wage increase whatsoever in the near future. E) The board announced that no wage increase was to be expected in the near future. WWW.KPDS.ORG 37. Sağlık hizmetlerini ne şekilde düzenlemiş olurlarsa olsunlar Avrupa ülkelerinin hepsi, son otuz yıl içinde masraflarının yıllık ortalama yüzde 4.1 oranında arttığını görmüştür. A) In whatever way the European countries have organised their health services, they have all seen their costs rise over the past three decades at an annual average rate of 4.1 percent. B) Despite the fact that all the European countries have organized their health services efficiently, they have been unable to prevent a yearly rise in costs of 4.1 percent over the past three decades. C) The cost of health services has increased at an annual rate of 4.1 percent over the last thirty years even though great efforts have been made by the European countries to organise them more efficiently. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. Tropikal kereste ticareti, yağmur ormanlarının tahribinde oynadığı rol nedeniyle, uluslararası kaygının önemli bir odağı olmuştur. A) Rain forest destruction deserves to be a focus of international concern as the tropical timber trade continues to grow. B) The tropical timber trade has caused a great deal of international concern since it is held to be a major cause of rain forest destruction. C) The tropical timber trade has been a major focus of international concern because of the role it plays in rain forest destruction. D) The role played by the tropical timber trade in the destruction of rain forests has been a matter of international concern. E) International concern has at last focused on rain forest destruction which is caused by the tropical timber trade. D) An annual increase of 4.1 percent in the cost of health services in European countries during the last three decades has led to even greater efforts to improve organization. 40. Adam Smith, bir ülkenin yüksek kaliteli ürünler üretmede gerekli becerileri kazanması için en az 50 yıllık deneyime ihtiyacı olduğunu iddia etmiştir. E) Most European countries have failed to curb the yearly 4.1 percent increase in the cost of health services in spite of the efforts made over the last thirty years to make the organization more efficient. A) The essential skills required for the production of high–quality goods, can, as Adam Smith explained, only be acquired over a period of 50 years in any country. 38. Soğuk savaş dönemi ile ilgili pek çok yayın yapmış olduğu için, kendisinden 1960’larda Batıdaki Sovyet casusluk faaliyetleri üzerine bir konferans vermesini rica ettik. B) According to Adam Smith, a period of at least 50 years of experience is essential for the acquistion of the skills needed for high quality production in a country. C) As Adam Smith pointed out, at least 50 years of experience is necessary if a country is to produce high-quality goods. A) Even though most of his publications have been on the Cold War era, we asked him to lecture on the work of the Soviet spies in the West in the 1960s. D) Adam Smith claimed that at least 50 years of experience were needed for a country to acquire the necessary skills to turn out highquality products. B) His publications on the Cold War era are so illuminating that we have approached him to give a talk on the activities of the Soviet spies in the West in 1960. E) Adam Smith asserted that the production of high–quality goods in a country depended on the acquistion of skills gained over a period of 50 years. C) As he has published a great deal on the Cold War era, we encouraged him to present a paper on the Soviet espionage activities throughout the 1960s in the West. D) Since he has published extensively on the Cold War era, we asked him to give a lecture on the Soviet espionage activities in the 1960s in the West. E) We asked him to give the lecture on the activities of Soviet spies in the West in the 1960s, for most of his publications are related to the Cold War era. WWW.KPDS.ORG 41. Pek çok ulusun demokrasiye ve pazar ekonomisine yöneldiği son birkaç yıl, dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak düşünülebilir. A) The past few years, in which many nations have moved towards democracy and a market economy, may be considered an important turning point in world history. B) While many nations have been moving towards democracy and a market economy, a significant change has taken place in world history due to the developments of the past few years. C) The movement among several nations towards democracy and a market economy during the past few years, has brought forth a major change in the history of the world. D) An important turning point in the history of the world has occurred as a result of the progress among several nations towards democracy and a market economy. E) This significant change in world history following the progress of many nations towards democracy and a market economy has occurred only in the past few years. 42. Kitap fiyatları beş yılda sadece yüzde 40 artarken, dergi fiyatları yirmi yılda yüzde 400 artmıştır. A) The price of journals, unlike the price of books that has increased 40 percent in five years, has increased well over 400 percent in twenty years. B) Journal prices have risen 400 percent in twenty years, while the price of books has increased only 40 percent in five. C) Over the last five years the price of books has gone up only 40 percent, while that of journals has soared to over 400 percent in twenty years. D) In contrast to the rise in book prices which has been only 40 percent in five years, that of journal prices has exceeded 400 percent in twenty years. E) Although book prices have only risen by 40 percent in the last five years, those of journals, during the last twenty years, have gone up more than 400 percent. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 43. William Carlos Williams is known primarily as a poet, but he occosionally wrote prose in the form of short stories, novels and essays. A) Kısa öykü, roman ve deneme biçiminde düzyazılar da yazmış olmasına karşın, William Carlos Williams, öncelikle bir şair olarak tanınmak istemiştir. B) William Carlos Williams’ı asıl tanıtan, zaman zaman yazdığı kısa öykü, roman ve denemeler biçimindeki düzyazıları değil, şiirleri olmuştur. C) Her ne kadar kısa öyküler, romanlar ve denemeler biçiminde düzyazılar yazmışsa da William Carlos Williams önde gelen bir şair olarak tanınır. D) Önde gelen bir şair olarak tanınan William Carlos Williams’ın yazdığı az sayıdaki düzyazılar, genelde kısa öykü, roman ve deneme biçimindedir. E) William Carlos Williams öncelikle bir şair olarak tanınmaktadır, ancak zaman zaman kısa öyküler, romanlar ve denemeler biçiminde düzyazılar da yazmıştır. WWW.KPDS.ORG 44. From the late eighteenth century to the mid – nineteenth century, the overall trend in the West was towards the freeing of economic activity and the lifting of restrictions on the movement of labour, capital, goods and resources. A) Ekonomik faaliyetlerde özgürlüğün sağlanması ve işgücü sermaye mal ve kaynak dolaşımına ilişkin yaptırımların azaltılması, on sekizinci yüzyılın sonundan on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar yalnız Batıda yaygın olan bir eğilimdi. B) On sekizinci yüzyılın sonlarında ve on dokuzuncu yüzyılın ortalarında, ekonomik faaliyetlerin serbest bırakılması ve işgücü, sermaye, mal ve kaynakların hareketini kısıtlayan engellerin kaldırılması, genellikle Batıda görülen bir eğilimdi. C) On sekizinci yüzyılın sonlarından on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar Batıda görülen eğilim, ekonomik faaliyetlerin serbest bırakılmasında ve işgücü, sermaye, mal ve kaynakların dolaşımını kısıtlayan engellerin ortadan kaldırılmasında etkili oldu. D) On sekizinci yüzyılın sonlarından on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar, Batıdaki genel eğilim, ekonomik faaliyetlerin serbest bırakılması ve işgücü, sermaye, mal ve kaynak hareketleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması yönündeydi. E) Ekonomik faaliyetlerin özgürce yapılması yönündeki eğilim, on sekizinci yüzyılın sonlarında ve on dokuzuncu yüzyılın ortalarında, Batıda işgücü, sermaye, mal ve kaynakların hareketini kısıtlayan uygulamalardan vazgeçilmesine neden oldu. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 45. According to the author, even though economic reforms may involve painful sacrifices in the initial stages, the long–term benefits and rising prosperity will boister up political freedom in the country. A) Yazara göre, acı özverilerle başlatılan ekonomik reformların uzun vadeli yararları, ülkede refahı artırıp siyasi özgürlüğü güçlendirecektir. B) Yazara göre, ekonomik reformlar başlangıç aşamasında acı özveriler gerektirse bile, uzun vadeli yararlar ve artan refah, ülkedeki siyasi özgürlüğü güçlendirecektir. C) Yazara göre, ülkedeki siyasi özgürlüğün güçlenmesi, ancak, başlangıçta acı özveriler, gerektiren fakat uzun vadeli yararlarıyla refahı artıracak olan ekonomik reformlarla mümkün olacaktır. D) Yazara göre, ülkedeki siyasi özgürlüğü güçlendirecek refah artışına, acı özveriler gerektirmesine rağmen uzun vadede yarar sağlayacak ekonomik reformlarla ulaşılabilir. E) Yazara göre, ekonomik reformlar acı özveriler gerektirmekle birlikte, uzun vadede yararlar sağlar ve refahı artırarak ülkedeki siyasi özgürlüğün daha da güçlenmesine ortam hazırlar. WWW.KPDS.ORG 46. With the Versailles Treaty, signed in 1919 to end the First World War, Germany was forced to cede Alsace Lorraine to France, and her colonies were shared out among the Allies. A) Birinci Dünya Savaşı 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması ile sona ermiş ve Alsace–Lorraine’i Fransa’ya bırakmak zorunda kalan Almanya’nın tüm sömürgeleri Müttefiklerce paylaşılmıştır. B) 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması ile Birinci Dünya Savaşı sona erdi ve sömürgeleri Müttefikler tarafından paylaşılan Almanya, Alsace–Lorraine’i Fransa’ya bırakmak zorunda kaldı. C) Birinci Dünya Savaşı 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması ile sona erince, Almanya’nın sömürgeleri Müttefikler arasında paylaşıldı ve Alsace-Lorraine de zorunlu olarak Fransa’ya verildi. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 48. But it has become increasingly hard to sustain the idea that Britain has the best television in the world. A) Ne var ki dünyada en iyi televizyona İngiltere’nin sahip olduğu görüşünün kabul görmesi kesinlikle imkansızdır. B) Ama İngiltere’nin dünyada en iyi televizyona sahip olduğu savı gittikçe daha güçlü destek bulmaktadır. C) Nitekim, dünyanın en iyi televizyonunun İngiltere’de olduğu görüşü gittikçe anlamını yitirmektedir. D) Fakat dünyada en iyi televizyon yayıncılığının İngiltere’de olduğu düşüncesi bu gün daha da güçlenmiştir. Ancak, İngiltere’nin dünyada en iyi televizyona sahip olduğu görüşünü sürdürmek giderek zorlaşmıştır. D) Birinci Dünya Savaşını sona erdiren ve 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması ile Müttefikler Almanya’nın sömürgelerini aralarında paylaşarak Alsace – Lorraine’in Fransa’ya bırakılmasını şart koştular. 49. A new stamp, issued by the United Nations for use on its mail, features the typhoon Abby as it travelled over the Pacific towards China in September 1986. E) Birinci Dünya Savaşını sona erdirmek üzere 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması ile, Almanya Alsace–Lorraine’i Fransa’ya terk etmek zorunda bırakıldı ve sömürgeleri Müttefikler arasında paylaşıldı. A) Yeni çıkarılan ve üzerinde Eylül 1986’da Pasifik’te oluşarak Çin’e kadar ilerleyen Abby tayfununun resmi olan pul, yalnızca Birleşmiş Milletlerin kendi postasında kullanılacaktır. 47. Aqueducts are conduits in which water flows or is conveyed from its source to the place where it is to be used. A) Su kemerleri, suyun, içinden aktığı veya kaynağından kullanılacağı yere taşındığı su yollardır. B) İçinden su akan veya suyu kaynağından kullanılacağı yere kadar taşıyan su yollarına su kemerleri adı verilir. C) İçinden suyun aktığı su kemerleri, aynı zamanda suyun kaynağından kullanılacağı yere taşıyan su yollarıdır. D) Su kemerleri, içinden su akan veya suyu kaynağından alarak kullanılacağı yere kadar taşıyan su yollarından oluşur. E) Birer su yolu olan su kemerleri, içinden akan suyu kaynağından alarak kullanılacağı yere kadar taşır. B) Eylül 1986’da Pasifik üzerinden Çin’e doğru yol alan Abby tayfununu gösteren ve Birleşmiş Milletler tarafından çıkarılan yeni pul, postada kullanılmaya başlamıştır. C) Eylül 1986’da, Birleşmiş Milletler, kendi postasında kullanılmak için üzerinde Abby tayfununun Pasifik’ten Çin’e doğru ilerleyişinin gösterildiği bir pul çıkarmıştır. D) Birleşmiş Milletler tarafından, kendi postasında kullanılmak üzere çıkarılan yeni bir pul, Abby tayfununun Eylül 1986’da Pasifik üzerinden Çin’e doğru yol alışını göstermektedir. E) Kendi postasında kullanılmak için Birleşmiş Milletlerin Eylül 1986’dan beri çıkardığı pulların sonuncusunda, Abby tayfununun Pasifik üzerinden Çin’e yönelişi gösterilmektedir. WWW.KPDS.ORG 50. Medical research has established that certain natural food products like garlic are in tune with our bodies and can be taken regularly without causing adverse reactions. A) Tıbbi araştırmalar, sarmısak gibi bazı doğal gıda maddelerinin bünyemiz ile uyum içinde olduğunu ve olumsuz tepkilere yol açmadan düzenli olarak alınabileceğini ortaya koymuştur. B) Sarmısak dahil birçok doğal gıda maddesinin bünyemize çok yararlı olduğu ve herhangi bir olumsuz etkiye yol açmadan devamlı alınabileceği görüşü, tıbbi araştırmalarda da destek bulmuştur. C) Tıp alanında araştırma yapanlar, sarmısak gibi bünyemiz için yararlı olan ve hiçbir olumsuz etkiye yol açmayan doğal gıda maddelerinin sürekli alınması gerektiğini öne sürmektedirler. D) Tıbbi araştırmalar, sarmısak gibi bazı doğal gıda maddelerinin ancak bünyemize yarar sağlarsa ve herhangi bir olumsuz tepkiye neden olmuyorsa sürekli alınabileceğini ortaya koymuştur. E) Tıp alanında araştırma yapanlar, bünyemiz ile uyum içinde olan sarmısak gibi doğal gıda maddelerinin, düzenli olarak alınsa bile olumsuz tepkilere yol açmayacağını savunmaktadır. 51. Americans today are far more sceptical about the value of new roads, bridges and sewage – treatment plants especially when they are located in their own immediate environment. A) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin değeri konusundaki şüpheciliklerini özellikle kendi yakın çevreleri için göstermektedir. B) Bugün çok daha şüpheci olan Amerikalılar, özellikle kendi yakın çevrelerindeki yeni yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin değerini sorgulamaktadır. C) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin değeri konusunda, özellikle bunlar kendi yakın çevrelerinde yer alıyorsa, çok daha şüphecidirler. D) Bugün Amerikalılar, özellikle kendi çevrelerinde yer alan yeni yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin değerini yeteri kadar önemsememektedirler. E) Bugün Amerikalılar, yeni yolların, köprülerin ve arıtma tesislerinin değerini, bunlar kendi çevrelerinde yer alsa bile, algılamaktan çok uzaktırlar. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 52. Martin Scorsese’s controversial film takes its story from Edith Wharton’s novel, which appeared in 1920 and made her the first woman to receive the Pulitzer Prize for Literature. A) Martin Scorsese’nin tartışmalı filmi, öyküsünü Edith Wharton’un 1920’de yayımlanan ve onu Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yapan romanından almaktadır. B) Martin Scorsese’nin çok tartışılan filmi, 1920’de yayımladığı romanıyla Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın Edith Wharton’un öyküsünü anlatmaktadır. C) Edith Warton’un 1920’de yazdığı ve kendisini Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın yapan romanı, Martin Scorsese’nin tartışmalı filmine de konu olmuştur. D) Martin Scorsese’nin tartışmaya açık filminin Edith öyküsü, 1920’de yayımlandığı Wharton’un Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın olmasını sağlayan romanını anlatmaktadır. E) Martin Scorsese, çok tartışılan filminin öyküsünü, Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü alan ilk kadın olan Edith Wharton’un 1920’de yayımlanmış bir romanından almıştır. WWW.KPDS.ORG KPDS 2000 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. The word “development” was first used in its contemporary context by the American President, Harry Truman, in 1949 when he referred to the poorer countries of South America as “underdeveloped areas.” A) “Gelişme” sözcüğü, çağdaş anlamını 1949’da yoksul Güney Amerika ülkelerinden ilk kez “azgelişmiş bölgeler” olarak söz eden Amerika Başkanı Harry Truman sayesinde kazanmıştır. B) “Gelişme” sözcüğü, çağdaş bağlamda ilk kez 1949’da Amerika Başkanı Harry Truman tarafından, kendisi Güney Amerika’nın yoksul ülkelerinden “azgelişmiş bölgeler” olarak söz ettiğinde kullanılmıştır. C) Amerika Başkanı Harry Truman ilk kez 1949’da Güney Amerika’nın yoksul ülkelerine “azgelişmiş ülkeler” olarak gönderme yaptığında, “gelişme” sözcüğü çağdaş bir anlam kazanmıştır. D) 1949’da Güney Amerika’nın yoksul ülkelerinden “azgelişmiş bölgeler” olarak söz eden Amerika Başkanı Harry Truman, “gelişme” sözcüğünü ilk kez çağdaş bağlamda kullanan kişi olmuştur. E) “Gelişme” sözcüğünü ilk kez çağdaş bağlamda kullanan, 1949’da yoksul Güney Amerika ükelerinden “azgelişmiş bölgeler” olarak söz eden Amerika Başkanı Harry Truman’dır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 37. At the heart of our problems is an economic system that separates producers from consumers, alienates people from nature, and undermines those values on which we truly depend. A) Sorunlarımız, özde, üreticileri ve tüketicileri bölen, insanları doğadan uzaklaştıran ve dayandığımız değerleri kemiren ekonomik sistemden kaynaklanmaktadır. B) Sorunlarımızın özünü, üreticilerle tüketicilerin arasını açan, insanları doğadan ayıran ve bağlı olduğumuz tüm değerleri küçümseyen ekonomik sistemimiz oluşturmaktadır. C) Sorunlarımızın özünde, üreticileri tüketicilerden ayıran, insanları doğaya karşı yabancılaştıran ve gerçekten bağlı olduğumuz değerleri zayıflatan ekonomik bir sistem vardır. D) Esas itibariyle, tüm sorunlarımızı, üreticileri tüketicilerden uzaklaştıran, insanları doğaya karşı yönlendiren ve gerçekten benimsediğimiz değerleri ortadan kaldıran ekonomik sistem yaratmakadır. E) Üreticilerle tüketicileri karşı karşıya getiren, insanları doğadan koparan ve sahip olduğumuz değerleri tamamen yok sayan ekonomik sistem, tüm sorunlarımızın özünü oluşturmaktadır. 38. Sustainable development is a key concept that needs to be analysed and debated before it can be implemented by the underdeveloped countries in the world. A) Sürdürülebilir gelişme, tanımlanmaya muhtaç ve tartışılmaya açık, ancak dünyada azgelişmiş ülkelerin uygulamaları için kapsamlı bir kavramdır. B) Sürdürülebilir gelişme, dünyada azgelişmiş ülkelerce uygulanabilmesi için öncelikle tanımlanması ve yorumlanması gereken sağlam bir kavramdır. C) Sürdürülebilir gelişme, tartışılması ve yorumlanması gereken ancak dünyadaki azgelişmiş ülkelerin uygulayabileceği yararlı bir kavramdır. D) Sürdürülebilir gelişme, dünyadaki az gelişmiş ülkelerce uygulanmadan önce, irdelenmesi ve tartışılması gereken temel bir kavramdır. E) Sürdürülebilir gelişme, dünyadaki gelişmiş ülkelerin uygulamaya koymadan önce iyice tanımlamaları ve yorumlamaları gereken çok önemli bir kavramdır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 39. The last issue of the journal contains all the arguments one could think of against globalisation. 41. What retrieved the country from bankruptcy and spun it into an economic boom was the massive inflow of foreign capital. A) Derginin son sayısı, küreselleşmeye karşı düşünülebilecek tüm görüşleri içermektedir. A) Ülkeyi iflastan kurtarmak ve ekonomik canlanmayı hızlandırmak için geniş çaplı bir yabancı sermaye akışı gerekiyordu. B) Güçlü bir yabancı sermaye akışı ile ülke iflastan çıkmış ve hızla ekonomik büyümeye geçmiştir. C) Ülkenin iflastan kurtuluşu ve hızlı bir ekonomik büyümeye yönelişi, muazzam bir yabancı sermaye girişi ile sağlanmıştır. D) Ülkeyi iflasın eşiğinden döndüren ve ekonomik canlanmaya yönelten etkenin, güçlü bir yabancı sermaye girişi olduğu açıktır. E) Ülkeyi iflastan çekip çıkarmış ve onu ekonomik bir canlanmaya yöneltmiş olan, muazzam yabancı sermaye akışı idi. B) Küreselleşme için geliştirilebilecek öneriler, sayısında yer almaktadır. düşünülüp derginin son C) Küreselleşme konusunda düşünülebilecek her türlü ayrıntı derginin son sayısında ele alınmaktadır. D) Derginin son sayısındaki yorum ve görüşler, küreselleşmeye karşı olanlara aittir. E) Derginin son sayısında, küreselleşmeye karşı olan herkesin görüş ve düşüncelerine yer vermektedir. 40. In this article, the author, who is a noted economist, describes why the economic decline in South America in the 1980s was inevitable. A) Bu makalede, yazar, ünlü bir iktisatçı olarak, 1980’li yıllarda Güney Amerika’da yaşanan ekonomik çöküşün niçin ayrıntılarıyla durdurulmadığını anlatmaktadır. B) Bu makalede, önemli bir iktisatçı olan yazar, Güney Amerika’da 1980’lerde görülen ekonomik gerilemenin kaçınılmaz sonuçlarını ortaya koymaktadır. C) Bu makalede, 1980’li yıllarda Güney Amerika’da görülen ekonomik bunalımın nedenleri ünlü bir iktisatçı tarafından açıklanmaktadır. D) Bu makalede, 1980’lerde Güney Amerika’da ortaya çıkan ekonomik durgunluğun niçin önlenemediği saygın bir iktisatçı yazar tarafından anlatılmaktadır. E) Bu makalede, tanınmış bir iktisatçı olan yazar, 1980’lerde Güney Amerika’da ekonomik gerilemenin niçin kaçınılmaz olduğunu anlatmaktadır. 42. In the first place, we should ask how it is possible for a wet rainforest to be ruined by fire. A) Öncelikle yoğun nem içeren yağmur ormanlarının yangınla tahrip edilip edilemeyeceğini araştırmamız gerekmektedir. B) İlk önce bizce çok yağış alan bir yağmur ormanının yangınlarla yok edilmesinin nasıl mümkün olduğu araştırılması gereken bir konudur. C) Öncelikle sorgulamamız gereken, nemli bir yağmur ormanını tahrip edebilecek bir yangının nasıl ortaya çıktığıdır. D) Her şeyden önce, nemli bir yağmur ormanının yangınla tahrip edilmesinin nasıl mümkün olduğunu sormamız gerekiyor. E) Herşeyden önce, yoğun yağış alan yağmur ormanlarının yangınlarla yok edilmesinin mümkün olup olmayacağını sormamız gerekecek. WWW.KPDS.ORG 43. Aydan bakıldığında, dünya uzayın karanlık boşluğunda bir yaşam vahası olarak görünmektedir. A) The world, when seen from the moon, seems like a bright oasis of life in the vast darkness of space. B) Observed from the moon, the world looks like an oasis of life in the dark vastness of spaces. C) Viewed from the moon, the earth appears as an oasis of life in the dark emptiness of space. D) In the infinite darkness of space, the earth, as seen from the moon, is indeed an oasis of life. E) It is as an oasis of life in the dark vastness of space that the world is seen from the moon. 44. Bugün Batı, Üçüncü Dünya ülkelerine borç para verme tekniğini, onları kontrol altında tutma aracı olarak mükemmeleştirmiş bulunmaktadır. A) The technigue of lending money to the Third World countries has today been improved by the West so that it can control them. B) Today, the West has perfected the technique of lending money to the Third World countries as a means of controlling them. C) In order to control the Third World countries today, the West has developed certain money lending techniques. D) Today, the money – lending techniques perfeted by the West have become a means for controlling the Third World countries. E) Today, the Third World countries are perfectly controlled by the West by means of money lending techniques. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 45. Savaş sonrası dönemde, Dünya Bankası’nın etkisiyle, yoksul tropikal ülkelerde çok geniş tarlalarına alanlar, şekerkamışı dönüştürülmüştür. A) In the post – war period, under World Bank influence, vast areas in the poorer tropical countries were converted to sugarcane plantations. B) After the war, it was the World Bank that suggested that the poorer tropical countries should convert large areas into sugarcane farms as there was a profitable market for the product. C) After the post – war period, the poorer tropical countries, with large farming areas, encouraged by the Work Bank, shifted to sugarcane production. D) Since there seemed to be a market, the poorer tropical countries, with the support of the World Bank, turned vast areas into sugarcane plantations as soon as the war was over. E) In the years following the war, the World Bank urged the poorer tropical countries with large farming areas, to turn to sugarcane cultivation. 46. Bizimki, seksen kadar çalışanı ile sebze ve tarla bitkilerinin genetik iyileştirilmesi üzerine ileri düzeyde araştırma yapan bir bitki biyoteknolojisi şirketidir. A) Roughly eighty of the employees of our plant biotechnology company are researching, at an advanced level, genetic improvement of vegetable and field crops. B) Our company specialises in plant biotechnology and has roughly eighty employees, who carry out advanced research into the genetic improvement of vegetable and field crops. C) Ours is a plant biotechnology company, with approximately eighty employees carrying out advanced researh into the genetic improvement of vegetable and field crops. D) Ours is a plant biotechnology company, and at least eighty of the employees are engaged in research into the genetic improvement of vegetable and field crops. E) Our company is concerned with plant biotechnology, and some eighty of the top – grade employees are engaged in research into the genetic improvement of vegetable and field crops. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 47. Son birkaç yıl içinde, gökbilimciler, kendi sistemimizin ötesindeki bir düzineden fazla yıldız sisteminde Jüpiter büyüklüğünde dev gezgenler ortaya çıkarmışlardır. 49. Bill Clinton, radyo konuşmasında, bazı Amerikan okullarında verilen eğitimin toplumun en iyi değerlerini beslemediğini söyledi. A) The recent discovery of a dozen or so massive Jupiter – sized planets in star systems beyond of own, has amazed even astronomers. A) Bill Clinton, in his radio talk, concentrated on the various ideals of society and regretted that some American schools failed to nourish them. B) Astronomers have, in recent years, brought to light dozens of huge planets, such as Jupiter, in star systems outside our own. B) During his radio talk, Bill Clinton explained how the education given in some American schools failed to uphold the best values of society. C) Recently, a dozen or more astronomers have been suggesting that there are gigantic Jupiter sized planets in star systems beyond our own. C) In this raido talk Bill Clinton said that he education provided in some American schools did not nourish the best values of society D) In the past few years, astronomers have detected giant, Jupiter – sized planets in more than a dozen star systems beyond our own. E) For several years, astronomers have been of the opinion that there may be huge, Jupiter – sized planets in at least a dozen star systems other than our own. 48. 1980’lerden bu yana, dünyadaki nükleer sanayi hızlı bir şekilde düşmektedir ve Avrupa Birliği içinde, on beş ülkeden yedisi nükleer enerjiden aşama aşama vazgeçmiştir. A) Since the 1980s, the nuclear industry in the world has been declining rapidly, and within the European Union, seven out of the fifteen countries have phased out nuclear power. B) Starting with the 1980s, there has been a steep decline in the nuclear industry throughout the world, especially in the European Union, where only seven of the fifteen countries continue to use nuclear power. C) The world’s nuclear industry has contiuned to decline since the 1980s; in particular, this is true of the fifteen countries of the European Union, seven of which have slowly ceased to use it altogether. D) Seven of the fifteen countries of the European Union have gradually put an end to the use of nuclear power; the movement started in the 1980s and has continued world – wide ever since. E) After the 1980s, the nuclear industries of the world have fallen into disrepute, especially in the European Union where seven of the fifteen countries have, step by step, stopped using it altogether. D) Bill Clinton pointed out in his radio talk that it was the duty of the American education system to ensure that some schools encouraged the best values of society. E) In certain American schools, as Bill Clinton pointed out in his radio talk, the education provided was not in accord with the ideals of society. 50. İnsan, Japonya’yı boydan boya trenle gezebilir ve bir istasyonda durduğunda bir taşra kentini ötekinden ayırt etmenin hemen hemen imkansız olduğunu hisseder. A) As one travels the length and breadth of Japan by train, one realises at each station that one provincial town is very like another. B) One can travel the lenght and breadth of Japan by train and feel, when stopping at a station, that it is almost impossible to distinguish between one provincial town and the next. C) While travelling by train through Japan, one feels at each stop at a station that each provincial town is virtually identical with the next. D) Travelling from one end of Japan to the other by train, one realises, when stopping at a station, that one provincial town joins imperceptibly into the next. E) When travelling hither and thither by train in Japan, and stopping at various stations, one notices how each provincial town is identical with the rest. WWW.KPDS.ORG 51. Romancı Thomas Hardy, özyaşamöyküsünde babasından, “kalkınmakta olan kırsal topluluklarda gereksinim duyulan sanat ve becerilerin çoğuna sahip ender insanlardan biri” olarak söz eder. A) The novelist Thomas Hardy, in his autobiography, describes his father as “one of those rare people who had developed almost all the arts and skills needed to make a rural community survive.” B) In his autobiography the novelist Thomas Hardy describes his father as “one of those rare people who possessed most of the arts and skills needed in thriving rural communities.” C) In his autobiography, Thomas Hardy, the novelist, tells how his own father “was unusual in that he cherished the arts and skills that enable rural communities to flourish.” D) The novelist Thomas Hardy describes in his autobiography how his own father “was one of those valuable people who encouraged the arts and skills that help rural communities to thrive.” E) The novelist Thomas Hardy describes in his autobiography how his father was “one of the few people to use his arts and skills to ensure that rural communities would flourish.” 52. Bazı iktisatçılara göre, komünist ekonomik sistemin çöküş nedenlerinden biri, çok yüksek maliyette çok az üretim yapılmış olmasıdır. A) In the opinion of some economists, high production costs and low output were the main reasons for the collapse of the communist economic system. B) According to some economists, the collapse of the communist economic system was in part due to the fact that too little was produced at too high a cost. C) Some economists are of the opinion that too little was being produced at too high a cost, and it was for this reason that the communist economic system collapsed. D) For some economists, the reason for the collapse of the communist economic system was that too few goods were produced at too high a price. E) According to some economists, one of the reasons for the collapse of the communist economic system is that too little was produced at too high a cost. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2000 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. It is well known that regional political disputes over scarce natural resources may cause troubles that go beyond the boundaries of a single region. 36. In sunny days, plants receive far more energy through photosynthesis than they can use. A) Tek bir bölgenin sınırlarını aşan sorunların, yetersiz doğal kaynaklar nedeniyle bölgesel politik huzursuzluklara yol açacağı bilinmektedir. A) Bitkilerin güneşli günlerde fotosentez yoluyla aldıkları enerji, gereksinimlerini karşılar. B) Bir bölgede doğal kaynakların yetersiz olmasının, o bölgenin dışında bazı politik rahatsızlıklara yol açacağı çok iyi bilinmektedir. B) Bitkiler, güneş ışığından fotosentez sırasında harcayabileceklerinden daha fazla enerji alırlar. C) Gayet iyi bilinmektedir ki kıt doğal kaynaklara ilişkin bölgesel politik anlaşmazlıklar tek bir bölgenin sınırlarını aşan sorunlara yol açabilir. C) Güneşli günlerde bitkiler, fotosentez yoluyla, harcayabileceklerinden çok daha fazla enerji alırlar. D) Gayet iyi bilinmektedir ki doğal kaynakların kıt olmasıyla ilgili bölgesel politik sorunlar o bölgenin sınırlarını aşar. D) Bitkiler, güneşli günlerde fotosentez yoluyla güneş ışığından aldıkları enerjiyi harcarlar. E) Doğal kaynakların kıt olmasının yol açtığı bölgesel politik sorunların tek bir bölgeyle sınırlı kalmadığı çok iyi bilinmektedir. E) Bitkiler, kullanabilecekleri enerjiyi fotosentez yoluyla, güneşli günlerde daha fazla alabilirler. 37. Over the years, magazines like The Economist have spread the idea that financial growth means “development” and that this “development” is good for the Third World. 39. Many people think that multinationals are more powerful than nation states and that they are determined to destroy anything that reduces their profits. A) Birçok insan, çokuluslu şirketlerin ulus devletlerinden daha güçlü olduğunu ve bunların kârlarını azaltan her şeyi yok etmeye kararlı olduğunu düşünüyor. A) “Kalkınma”nın mali büyüme anlamına geldiği ve bunun Üçüncü dünya için çok The yararlı olabileceği düşüncesi, Economist dergisi tarafından yıllardan beri ileri sürülmektedir. B) Birçok insan, kârlarını kısıtlayan her şeyi yok etmeye hazır oldukları için, çokuluslu şirketlerin ulus devletlerinden çok daha güçlü olduğunu düşünüyor. B) “Kalkınma”nın mali büyümeyi gerektirdiği ve bu “büyümenin” Üçüncü Dünya için yararlı olduğu düşüncesini, The Economist gibi dergiler yıllarca vurgulamıştır. C) Çoğu insan, çokuluslu şirketler ulus devletlerinden daha güçlü olduğu için, bunların kârlarına yönelik her engeli ortadan kaldırabileceğini düşünmektedir. C) The Economist gibi dergiler, mali büyümenin “kalkınma” olduğu düşüncesini ve Üçüncü Dünya’nın böyle bir “kalkınma”yı hedef alması gerektiğini yıllarca savunmuştur. D) Çoğu insanın düşündüğü gibi, çokuluslu şirketler ulus devletlerinden daha güçlüdür ve bunlar, kâr etmelerine engel olan her şeyi ortadan kaldırmaya kararlıdır. D) Yıllardan beri The Economist ve benzeri diğer dergiler Üçüncü Dünya için yararlı olan “kalkınma”nın, mali büyüme ile aynı anlama geldiğini savunmaktadır. E) Yıllar boyunca, The Economist gibi dergiler, mali büyümenin “kalkınma” anlamına geldiğini ve bu “kalkınma”nın Üçüncü Dünya için yararlı olduğu düşüncesini yaydılar. E) Çokuluslu şirketlerin, ulus devletlerinden daha güçlü olmalarının onlara, kârlarını azaltan her şeyi ortadan kaldırma gücü verdiğini düşünen birçok insan vardır. WWW.KPDS.ORG 40. Most of the developing countries, with rapidly growing populations in Asia, Africa and Latin America, find it difficult to invest enough in education. A) Nüfusu hızla artmakta olan Asya, Afrika ve Latin Amerika’da, gelişmekte olan çok sayıda ülke eğitime yeterli kaynak ayırmakta zorlanıyor. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. According to a report published last week, annual stipends for British graduate students should be increased by more than a third. A) Geçen hafta yayımlanan bir rapora göre, İngiliz Lisansüstü öğrencilerin yıllık ücretleri üçte birden daha fazla artırılmalıdır. B) Geçen hafta açıklanan rapora göre, İngiliz lisansüstü öğrenci harçlarının yıllık olarak üçte birden daha fazla artması gerekir. B) Asya, Afrika ve Latin Amerika’da nüfusu hızla artan gelişmekte olan ülkelerin çoğu, eğitime yeterli yatırım yapmakta güçlük çekiyor. C) Geçen hafta yayımlanan bir rapora göre, İngiliz lisansüstü öğrencilerinin üçte birinden daha fazlasının yıllık burslarının artırılması şarttır. C) Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki hızlı nüfus artışı, gelişmekte olan ülkeleri eğitime daha fazla yatırım yapmaya zorluyor. D) Geçen hafta yayımlanan bir rapor doğrultusunda, İngiliz lisansüstü öğrenci harçlarının her yıl üçte bir oranından daha fazla artırılmasına karar verildi. D) Nüfustaki hızlı artış nedeniyle, Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki gelişmekte olan ülkelerin çoğunun eğitime yeterli yatırım yapması giderek zorlaşıyor. E) Geçen hafta açıklanmış olan bir rapora dayanarak, İngiliz lisansüstü öğrencilerine yapılan yıllık ödemeler üçte birden daha fazla artırıldı. E) Asya, Afrika ve Latin Amerika’da eğitime yeterli yatırımı yapmakta güçlük çeken ve nüfusu hızla artan birçok gelişmekte olan ülke vardır. 41. The European Molecular Biology Council, which represents the member states of the European Union, will co–ordinate advanced research into genetics. A) Genetik alanında ileri araştırmaların eşgüdümünü sağlayacak olan Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin temsilcilerinden oluşmaktadır. B) Avrupa Birliği’ne üye devletlerin oluşturduğu Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, genetik alanındaki araştırmaları destekleyecektir. C) Genetik alanındaki ileri araştırmaların eşgüdümü, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin oluşturduğu Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi tarafından sağlanabilir. D) Avrupa Birliği’ne üye devletleri temsil eden Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, genetik alanındaki ileri araştırmaların eşgüdümünü sağlayacak. E) Avrupa Moleküler Biyoloji Konseyi, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin genetik alanında araştırmaların yürüttüğü yoğun eşgüdümünü sağlayacak. 43. İskandinavya’da pek çok gölde balıkların yok olması, muhtemelen, asit yağmurundan kaynaklanan kirliliğin bir sonucudur. A) The disappearance of fish from many lakes in Scandinavia has probably been the result of pollution caused by acid rain. B) The disappearance of so many fish from the lakes of Scandinavia can be traced to pollution by acid rain. C) Acid rain apparently polluted the many lakes of Scandinavia resulting in the disappearance of the fish. D) Many of the lakes of Scandinavia would have been polluted as result of this acid rain and, consequently the fish lost. E) The dissappearance of so many fish from the lakes of Scandinavia is due to pollution from acid rain. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 44. Pasifik Okyanusu’nun Atlantik Okyanusu’ndan ayrı olduğunu ilk fark eden Avrupalı, İspanyol kâşif Vasco de Balboa idi. 46. Kızıldereliler arasında din, bireyle tanrı arasındaki bir ilişki olarak değil, daha çok belli bir tanrıyla bir toplum arasındaki sözleşme olarak görülür. A) Even so, it was the Spanish explorer Vasco de Balboa who was the first European to notice that the Pacific and the Atlantic were separate oceans. A) Religion, among American – Indian people, is not regarded as a personal relationship between the deity and each individual, but rather as a covenant between a particular deity and a community. B) The Spanish explorer Vasco de Balboa was the first European to realise that the Pacific Ocean and the Atlantic Ocean were separated. C) The first European to recognise the Pacific Ocean as distinct from the Atlantic Ocean was the Spanish explorer Vasco de Balboa. D) Vasco de Balboa of Spain was the first European to discover that the Pacific and the Atlantic oceans were separate. E) Until the Spanish explorer Vasco de Balboa made the discovery, Europeans did not realise that the Atlantic Ocean and the Pacific Ocean were distinct. 45. İlk kez 1853’te yayımlanmış olan Villette, Charlotte Bronte’nin duygusal konuları ele alan ikinci romanıdır. A) Villette, which is the second novel by Charlotte Bronte to deal with these issues emotionally, was first published in 1853. B) Villette, first published in 1853, Charlotte Bronte’s second novel to deal with emotional issues. B) Religion, for the American – Indian people means an agreement between some special deity and the community, there is no concept of a personal relationship between the deity and an individual. C) For the American – Indian people, there is no concept of a personal relationship between a deity and an individual but only between a specific deity and a community. D) The American – Indian people believe that each community has a special deity, but that there can never be a personal relationship between a deity and an individual. E) The concept of a personal relationship between and individual and a deity has no place in the religion of the American – Indian people, who regard their deity as common to the community. 47. Bu istatistiklere göre, doğal afetlerin sonucu olan küresel ekonomik kayıplar, 1960’lardan beri her on yılda bir ikiye katlanmaktadır. A) There is evidence to suggest that, since the 1960s, global economic losses from natural disasters have increased two – fold. C) Villette, Charlotte Bronte’s second novel to come out in 1853, treats emotional issues. B) The statistics of the 1960s show that economic losses had doubled during the decade as a result of natural disasters around the world. D) With the publication of her second novel Villette, in 1853 Charlotte Bronte aroused much interest. C) It has been statistically proved that every ten years since 1960, natural disasters have resulted in worldwide economic losses. E) In her second novel, Villette, first published in 1853, Charlotte Bronte treats these issues emotionally. D) According to these statistics, global economic losses as a result of natural disasters, have doubled every decade since the 1960s. E) The statistical evidence suggests that global economic losses arising from natural disasters have, since the 1960s, increased two – fold. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 48. Liberaller, Sosyalistler ve Yeşiller’in daha önce denenmemiş bir koalisyonu olan yeni Belçika hükümetinin önceliği, kamu harcamalarını denetim altına almaktır. 50. Artezyen kuyularının eski Mısır’da ve Çin’de bilindiği gibi Büyük Sahra’da en eski çağlardan beri var olduğu, tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. A) The priority for the new Belgian government, which is a previously untried coalition of Liberals, Socialists and Greens, is to bring public expenditure under control. A) From historical documents we can easily understand that there were artesian wells in ancient Egypt and China and in the Sahara, too, from earliest times. B) The newly formed Belgian government, a coalition bringing together for the first time Liberals, Socialists and Greens, seems determined to bring public expenditure under control. B) It is apparent from historical documents that artesian wells were known in ancient Egypt and China and that they have existed in the Sahara since earliest times. C) For the first time, Belgian has a coalition government consisting of Liberals, Socialists and Greens and it is giving priotirty to curbing public expenditure. D) The former Belgian coalition government, comprising for the first time Liberals, Socialists and Greens had, for its first aim, the curbing of public expenditure. E) The drastic reduction in public expenditure is the first success of Belgian’s new coalition government made up of, for the first time, Liberals, Socialists and Greens. 49. Avrupa Birliği’nin yayımladığı yeni rapora göre, üye ülkelerin çoğunda ekonomi oldukça yavaş büyüyecek, ancak daha rekabetçi ve saydam olacak. A) The new report issued by the European Union to member countries warns that economic growth will be slow, but it will be competitive and transparent. B) In a new report issued by the European Union, it is suggested that some member countries should expect the economy to grow rather slowly but more competitively and transparently C) The majority of the member countries of the European Union, must, according to the report, expect the economy to grow in a manner that is both competitive and transparent. D) According to the new report released by the European Union, in the majority of the member countries, the economy will grow rather slowly but will become more competitive and transparent. E) According to the report issued by the European Union to member countries, economic growth is expeted to be more competitive and transparent, but rather slow. C) There are historical documents to prove that there were artesian wells in ancient Egypt and China, and that they have existed in the Sahara since earliest times. D) Historical documents support the theory that artsian wells were known in ancient Egypt and China and that, since earliest times they have been developed in the Sahara. E) The existence of artesian wells in ancient Egypt and China, and since earliest times in the Sahara, is well documented in historical records. 51. İspanya Kıralı II. Philip, tarafından 1588’de İngiltere’ye karşı sevk edilen İspanyol Armadası, 129 gemiden oluşuyor ve 2000’den fazla top ile 19 000 asker taşıyordu. A) The Spanish Armada which King Philip II of Spain sent against England in 1588 was guarded by 129 ships carrying more than 2,000 cannons and more than 19,000 soldiers. B) It was the Spanish King Philip II who sent 129 ships, carrying 19,000 soldiers and 2,000 cannons, against England in 1588 as a part of the Armada. C) The Spanish Armada of 1588, was sent against England by Philip II of Spain to attack 129 ships, 19,000 soldiers and over 2,000 cannons. D) The Spanish Armada, sent against England in 1588 by King Philip II of Spain, comprised 129 ships, and carried 19,000 soldiers and more than 2,000 cannons. E) The Spanish Armada that King Philip II of Spain planned to send against England in 1588 was comprised of 129 ships carrying 19,000 soldiers and over 2,000 cannons. WWW.KPDS.ORG 52. Bir binanın aldığı biçim, hangi işlev için kullanılacağına, mimarın estetik anlayışına ve benimsenen yapı yöntemine bağlıdır. A) The form a building finally takes is determined by the purpose it is to serve, the architect’s aesthetic taste and structuaral technigues. B) The final form of a building depends upon the function it is to serve, the architect’s aesthetic sense and structural requirements. C) The function it is to serve, the architect’s own feeling for form and any structural reqiurements, all affect the form a building takes. D) The appearance of building is influenced by is usefulness, the architect’s special whims, and the manner of construction. E) The form which a building takes depends upon the function for which it is to be used, the architect’s aesthetic sense and the structural method adopted. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2001 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. A balanced diet containing correct amounts of the basic food substances is essential, but there is no evidence that when, or at what intervals, one eats makes the slightest difference. A) Dengeli beslenmenin temel gıda maddelerini yeterli miktarda içermesi şarttır, ancak ne zaman ve hangi aralıklarla yemek yenildiğinin bu hususta herhangi bir fark yaratmadığı kanıtlanmıştır. B) Dengeli beslenmede doğru miktarda bulunması şart olan temel gıda maddelerinin ne zaman ve hangi aralıklarla yenmesi gerektiğine ilişkin en ufak bir kanıt bulunamamıştır. C) Temel gıda maddelerini doğru miktarlarda içeren dengeli bir beslenme esastır, ancak ne zaman veya hangi aralıklarla yemek yenildiğinin en ufak bir fark oluşturduğuna ilişkin kanıt bulunmamaktadır. D) Dengeli olması için beslenmenin temel gıda maddelerini doğru oranlarda içermesi önemlidir, ancak yemeğin ne zaman veya hangi aralıklarla yenmesi gerektiği konusunda en ufak bir kanıt henüz yoktur. E) Dengeli beslenmek için esas olan temel gıda maddelerinin ne miktarda yenmesi gerektiği bilinmektedir, fakat bunların yenme zamanı ve aralıklarının nasıl bir fark yaratacağı konusunda kesin bir bilgi yoktur. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 37. The Beni-Israel is a Jewish community of some thousands, known as the White Jews and found chiefly in Bombay and the costal towns of south-west India. A) Birkaç bin kişiden oluşan Beni-İsrail Yahudi topluluğu, genellikle Beyaz Yahudilerden oluşur ve bunlar Güneybatı Hindistan'ın Bombay ve öteki kıyı kentlerinde toplanmıştır. B) Bombay ve Güneybatı Hindistan'ın kıyı kentlerinde yaşayan birkaç bin nüfuslu Beniİsrail Yahudi topluluğu, genellikle Beyaz Yahudiler olarak bilinmektedir. C) Birkaç bin nüfuslu bir Yahudi topluluğu olan Beni-İsrail içinde Beyaz Yahudiler olarak bilinenler, Bombay dahil Güneybatı Hindistan'ın kıyı kentlerinde bulunmaktadır. D) Beni-İsrail olarak bilinen ve nüfusu birkaç bini geçmeyen Beyaz Yahudi topluluğu, Bombay dahil Güneybatı Hindistan'ın kıyı kentlerinde yaşar. E) Beni-İsrail, Beyaz Yahudiler olarak bilinen ve genellikle Bombay ve Güneybatı Hindistan'ın kıyı kentlerinde bulunan birkaç bin nüfuslu bir Yahudi topluluğudur. 38. The German poet Gottfried Benn, who was born in Prussia, spent most of his life in Berlin as a medical specialist. A) Prusya'da doğmuş olan Alman şair Gottfried Benn, yaşamının büyük bir bölümünü Berlin'de tıp uzmanı olarak geçirdi. B) Prusya doğumlu olan Alman şair Gottfried Benn, bir tıp uzmanı olarak tüm yaşamını Berlin'de geçirdi. C) Prusya'da doğan Alman şair Gottfried Benn, Berlin'deki yaşamını hep tıp alanındaki çalışmalarla geçirmiştir. D) Prusya'da doğan ve bir tıp uzmanı olan Alman şair Gottfried Benn, yaşamının hemen hemen tümünü Berlin'de geçirmiştir. E) Yaşamının önemli bir bölümünü Berlin'de geçiren Alman şair Gottfried Benn, Prusya'da doğmuş bir tıp uzmanıydı. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. As some columnists have also pointed out, the year 2000 was a year in which the world shifted its balance. 41. At the end of World War I the great powers felt that international relations should be conducted solely on the basis of justice. A) Bazı köşe yazarlarının belirttiğine göre, dünyadaki dengeler 2000 yılında oldukça değişmiştir. B) 2000 yılında dünyanın dengesini değiştirdiği, bazı köşe yazarlarının ortak görüşüdür. C) Bazı köşe yazarları, 2000 yılında dünyanın dengesinin değiştiği konusunda görüş birliği içindedir. D) Bazı köşe yazarlarının da belirtildiği gibi, 2000 yılı, dünyanın dengesini değiştirdiği yıl oldu. E) Bazı köşe yazarlarının da vurguladığı gibi, dünya dengesinin en çok değiştiği yıl, 2000 yılıdır. A) I. Dünya Savaşı'nın sonunda güçlenen devletler, uluslararası ilişkilerin tamamen adalet temeli üzerine oturtulmasını arzu ediyorlardı. B) I. Dünya Savaşı sonunda, büyük güçler uluslararası ilişkilerin sadece adalet temeli üzerinde sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorlardı. C) I. Dünya Savaşı sonunda, büyük güçler yalnızca adalet temeline dayalı olan uluslararası ilişkilerin doğru olduğuna inanıyorlardı. D) Büyük devletlerin I. Dünya Savaşı sonundaki ortak görüşü, uluslararası ilişkilerin tamamen adalet temeli üzerine kurulması gerektiği yolundaydı. E) I. Dünya Savaşı sonunda, uluslararası ilişkilerin sadece adalet temeli üzerinde yürütülmesi gerektiğine inanan devletler büyük bir güç haline geldi. 40. Ten years ago there was not enough electricity available in the region to support the extraordinary growth we have experienced over the last two years. A) Son iki yılda gözlediğimiz hızlı büyümeyi destekleyecek kadar elektrik, son on yıl içinde bile üretilmemişti. B) Son iki yılda gördüğümüz muazzam büyümeyi desteklemek için on yıl öncesinde bölgede yeterli elektrik bulunması gerekiyordu. C) On yıl önce, bölgede son iki yılda yaşadığımız olağanüstü büyümeyi destekleyecek yeterli elektrik mevcut değildi. D) On yıl öncesi gibi, son iki yılda görülen olağanüstü büyümeyi desteklemeye yetecek elektrik yoktu. E) On yıl önce bölgede elektrik bulunmadığı için son iki yıldan beri görülen muazzam büyümeyi desteklemek çok zor oldu. 42. Some psychologists are of the opinion that self-interest is the basic reason why humans tend to co-operate. A) Bazı psikologlar, insanların işbirliği yapmaya eğilimli olmalarında temel nedenin, kişisel çıkar olduğu görüşündedirler. B) Bazı psikologların düşüncesine göre, insanları işbirliği yapmaya zorlayan asıl etken kişisel çıkardır. C) Bazı psikologlara göre, kişisel çıkarlar, insanları işbirliği yapmaya eğilimli yapar. D) Bazı psikologlar, insanların işbirliği yapmasının temelinde, kişisel çıkarları görüyorlar. E) Bazı psikologların da belirttiği gibi, kişisel çıkar, insanların işbirliği yapma eğiliminde olmalarının başlıca nedenidir. WWW.KPDS.ORG 43. Okyanus sularının ısınarak genişlemesi ve buzulların artan bir hızla erimesi nedeniyle, 2100 yılına kadar deniz seviyelerinin yaklaşık yarım metre yükselmesi muhtemeldir. A) Sea levels are expected to rise by roughly half a metre by the year 2100 if thermal expansion continues and the glaciers continue to melt at the same speed. B) Due to the thermal expansion of ocean water and the constant melting of glaciers, it seems likely that sea levels will have risen by at least half a metre by the year 2100. C) With the thermal expansion of ocean water and the rapid melting of glaciers it seems that sea levels are set to rise by up to half a metre by the year 2100. D) Because of the thermal expansion of ocean water and the accelerated melting of glaciers, sea levels are likely to rise by approximately half a metre by the year 2100. E) A rise in sea levels of about half a metre will result by the year 2100 because of the thermal expansion of ocean water and the rapid melting of the glaciers. 44. Avrupa tarihindeki savaşların çoğu, güç dengesinin yeniden kurulmasını sağladıkları gerekçesiyle haklı gösterilmiştir. A) Most of the wars in European history are regarded as justiliable since the alleged purpose was to maintain the balance of power. B) In the course of European history, the majority of the wars were fought to maintain the balance of power and so they were said to be justified. C) The need to maintain tha balance of power was the alleged reason for the majority of the wars fought in Europe and this justified them. D) Most of the wars fought in Europe have sought to restore the balance of power and so they have been regarded as justifiable. E) Most of the wars in European history have been justified on the grounds that they helped to restore the balance of power. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 45. İsrail devletinin ilk başbakanı olan David BenGurion, sadece ünlü bir hatip ve verimli bir yazar değil, aynı zamanda ciddi bir İncil ve felsefe araştırmacısıydı. A) David Ben-Gurion, besides being the first prime minister of the state of Israel, was a notable orator and a prolific writer as well as a knowledgeable student of the Bible and philosophy. B) David Ben-Gurion, the first prime minister of the state of Israel, was not only a notable orator and prolific writer but also a serious student of the Bible and philosophy. C) In addition to being Israel's first prime minister, David Ben-Gurion, was also an excellent orator and a prolific writer as well as being an avid student of the Bible and philosophy. D) Israel's first prime minister, David Ben-Gurion, was not only a much admired orator and prolific author but was also interested in the Bible and philosophy. E) David Ben-Gurion, who was the first prime minister of the state of Israel, was a brilliant orator and prolific author, besides being an authority on the Bible and philosophy. 46. Yakın zamanda yayımlanan The Price Of Admiralty adlı kitabında, tarihçi John Keegan, sadece kazananın niçin kazandığını ortaya koymak için bazı olağanüstü deniz savaşlarını irdelemektedir. A) Recently, hoping to come to an understanding of exactly why the winner did win, the historian John Keegan has examined a number of significant naval battles and records his findings in The Price Of Admiralty. B) The historian John Keegan recently puslished a book entitled The Price Of Admiralty in which several extraordinary naval battles are analysed to find out why the winner won. C) In The Price Of Admiralty, that has just come out, John Keegan examines several unusual naval battles with a view to explaining exactly why the winner won. D) In his recently published book entitled The Price Of Admiralty, the historian John Keegan analyses some extraordinary naval battles to dıscover just why the winner won. E) The Price Of Admiralty, written by the historian John Keegan, analyses a variety of naval battles, and suggests why, in each case, the winner did win. WWW.KPDS.ORG 47. İklim değişikliği üzerine hazırlanan bir rapora göre, önümüzdeki 25 yıl içinde, özellikle Afrika, Akdeniz çevresi ve Orta Asya'da milyonlarca insan ciddi su kıtlığından etkilenecek. A) The report on climate change clearly shows that millions of people, mostly in Africa but also around the Mediterranean and in Central Asia, are going to be badly affected by water shortages within the next 25 years. B) According to this report on climate change, millions of people, mostly in Africa and around the Mediterranean and in Central Asia are, within the next 25 years, likely to be adversely affected by water shortages. C) According to a report on climate change, within the next 25 years, millions of people especially in Africa, around the Mediterranean, and in Central Asia, will be affected by serious water shortages. D) Within the next 25 years, millions of people will be affected by water shortages, especially in Africa, around the Mediterranean and in Central Asia, at least that is what the report on climate change suggests. E) According to the report on climate change, millions of people, especially those living in Africa, around the Mediterranean and in Central Asia, are going to suffer from severe water shortages for at least 25 years. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 48. Sosyal psikoloji açısından bakıldığında, kültürün insanlar arasında yayılması, insan doğasındaki, çoğunluğu ve en başarılı kişileri taklit etme eğilimiyle ilişkilendirilebilir. A) Considered from the point of view of social psychology, the spread of culture among humans can be related to the tendency in human nature to imitate the majority and the most successful individuals. B) From the point of view of social psychology, the spread of a culture seems to relate to man's desire to imitate either the majority or the most successful people. C) The spread of a culture, if we consider it from the point of view of social psychology, seems to be related to man's need to conform with the majority and successful individuals. D) As regards social psychlogoly, the desire to stay with the majority and admire the successful has been an paramount force in the spread of culture. E) The spread of culture is the result of social psychology whereby man has a tendency to imitate the majority and the most successful individuals. 49. Malthus, öz olarak, eğer nüfus geçim imkânlarından daha hızlı artarsa, bunun daha düşük bir yaşam düzeyine yol açacağını iddia ediyordu. A) In essence, what Malthus claimed was that when a population increased faster than the means of subsistence, living standards dropped. B) Malthus claimed in essence that, if a population increased faster than the means of subsistence, this would lead to lower living standards. C) The essence of what Malthus suggested was that if a population increased faster than the means of subsistence, a lowering of living standards could be inevitable. D) The claim of Malthus was that a lowering of living standards was inevitable as the population had grown faster than the means of subsistence. E) According to Malthus, living standards would naturally fall as the population was growing faster than the means of subsistence. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 50. On altıncı yüzyılda Doğuya yeni yollar keşfedilince, Akdeniz ticaretine hakim olan Cenova ve Venedik gibi İtalyan şehirlerinin gücü ve zenginliği azalmaya başladı. 52. Bu kısa öyküde, yazar, dünyada her ülkeye seyahat etmek ve her kitabı okumak isteyen, ancak bu imkânsız ihtirası gerçekleştiremeyen bir kişinin duygularını anlatmaktadır. A) Once new routes to the East were discovered in the sixteenth century, Italian cities like Genoa and Venice could no longer dominate Mediterranean trade, so they lost their wealth and power. A) In this short story, the writer describes the feelings of a man who wanted to travel through every country in the world and read every book, but who could not achieve this impossible ambition. B) With the discovery of new routes to the East in the sixteenth century, the wealth and power of such Italian cities as Genoa and Venice, which depended on Mediterranean trade, began to decline. B) This short story is about a man who dreamed of travelling through every country in the world and reading every book, but this was impossible and couldn’t be achieved. C) The wealth and power of certain Italian cities such as Genoa and Venice, which depended on Mediterranean trade, went into a decline after new routes to the East were opened in the sixteenth century. D) Following the discovery in the sixteenth century of new routes to the East, the Italian towns of Genoa and Venice lost their power and their wealth with the decline in Mediterranean trade. E) When new routes to the East were discovered in the sixteenth century, the power and wealth of Italian cities like Genoa and Venice, which dominated Mediterranean trade, began to decline. 51. Sonunda ormanın kenarına ulaştığımızda, uzun süre orada durduk ve önümüzde uzayıp giden manzarayı seyrettik. A) With the forest finally behind us, we stood for a long time looking at the countryside ahead of us. B) On finally getting through to the edge of the forest we paused for a while, to look at the landscape that streched out before us. C) Once we had got through the forest, we paused to look at the landscape that lay ahead of us. D) When we finally got to the edge of the forest, we stood there for a long while and looked at the landscape that stretched out before us. E) When we finally came out of the forest we stood there, gazing for a long time at the countryside in front of us. C) The man in this short story wanted to travel through every country in the world and read all the books, but this was an impossible dream, never to be realised. D) The feelings of a man who wanted to travel through every country in the world and read all the books, but failed to achieve his ambition, are the subject of this story. E) The feelings of a man who had resolved to travel through every country in the world and read all the books but who failed to reach his goal are described in this short story. WWW.KPDS.ORG KPDS 2001 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. Old Istanbul, enclosed within the still impressive walls, largely retains the air of an ancient city, with clustrers of picturesque old houses, historical monuments and the splendour of the Ottoman period. A) Pek çok renkli, eski evleri ve tarihi anıtlarıyla Osmanlı döneminin ihtişamını büyük ölçüde korumakta olan eski İstanbul, hâlâ etkileyici surların içinde eski bir kent havasını taşımaktadır. B) Sıra sıra renkli eski evleri, tarihi anıtları ve Osmanlı döneminin ihtişamıyla eski bir kent havasını büyük ölçüde korumakta olan eski İstanbul, her zaman etkileyici görümündeki surlarla çevrilidir. C) Halen eski bir kent havasını taşıyan eski İstanbul, etkileyici muazzam surları, yer yer renkli eski evleri ve tarihi anıtlarıyla Osmanlı döneminin ihtişamını büyük ölçüde korumaktadır. D) Halâ etkileyici surların içine kapanmış olan eski İstanbul, küme küme renkli eski evleri, tarihi anıtları ve Osmanlı döneminin ihtişamıyla büyük ölçüde eski bir kent havasını korumaktadır. E) Etkileyici muazzam surlarla çevrili eski İstanbul, yer yer renkli eski evleri ve tarihi anıtlarıyla Osmanlı döneminin ihtişamını anımsatan eski bir kent havasını büyük ölçüde sürdürmektedir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 34. Since the British Factories Act of 1961 does not give an explicit statutory definition of the term “accident”, the courts have defined “accident” as “any unintended and unexpected occurrence which produces hurt or loss”. A) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası “kaza” sözcüğünün anlaşılabilir bir yasal tanımını vermediği için, “kaza”, mahkemelerce “zarara ve kayba neden olan kasıtsız ve beklenmedik bir olay” olarak tanımlanmıştır. B) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası “kaza” sözcüğünün açık bir mevzuat tanımını vermediği için, mahkemeler, “kaza”yı, “zarara veya kayba yol açan kasıtsız ve beklenmedik bir olay” olarak tanımlamışlardır. C) “Kaza” sözcüğünün yeterli bir yasal tanımı 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası’nda verilmediğinden, bu sözcüğün tanımı, mahkemelerce, “zarar veya kayıp yaratan kasıtsız ve beklenmeyen bir olay” olarak belirlenmiştir. D) “Kaza” sözcüğünün tartışmasız yasal bir tanımı 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası’nda verilmemiş olduğu için, mahkemelere göre, “kaza”, “zarara veya kayba neden olan kasıtsız ve beklenmeyen her türlü olay” olarak tanımlanmalıdır. E) 1961 İngiliz Fabrikalar Yasası’nda “kaza” sözcüğünün tam bir yasal tanımı verilmemiş olmasına rağmen, mahkemeler, “kaza”yı, “zarar veya kayıp meydana getiren kasıtsız ve beklenmeyen bir olay” olarak tanımlamaya çalışmışlardır. 35. One of the most important facts to know about energy is that any form of enegy can be changed into any other form. A) Herhangi bir enerji türünün başka bir enerji türüne dönüştürülebilmesi, enerji hakkında bilinmesi gereken en önemli gerçektir. B) Enerjiyle ilgili olarak bilinmesi gereken en önemli gerçek, herhangi bir enerji türünün başka bir enerji türüne dönüşebilmesidir. C) Enerji hakkında bilinmesi gereken en önemli gerçeklerden biri, herhangi bir enerji türünün, herhangi başka bir türe dönüştürülebilmesidir. D) Bir enerji türünün başka bir türe dönüşebilmesi hususu enerji hakkında bilinmesi gereken en önemli gerçektir. E) Enerjiye ilişkin bilinmesi gereken önemli gerçeklerden biri, enerjinin bir türünden başka bir türüne dönüştürülebilmesidir. WWW.KPDS.ORG 36. In the article, it is pointed out that, between World War I and World War II, Hungary exported up to 20 % of its total annual agricultural output. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. The enormous number of tablets, discovered since 1906 at Boğazköy, which is the site of the ancient capital Hattuşaş, have contributed greatly to a better understanding of Hittite history. A) Makalede I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında, Macaristan’ın tarımsal ihracatının, toplam üretiminin % 20’sini aşmadığı iddia edilmektedir. B) Makalede de ifade edildiği gibi, I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında Macaristan, yıllık tarımsal üretiminin % 20 sini ihraç ediyordu. C) Makalede, I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı, arasında, Macaristan’ın toplam tarımsal üretiminin ancak % 20 sini ihraç edebildiği hususu vurgulanmaktadır. D) I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında, Macaristan’ın toplam tarımsal ihracatının, yıllık üretimin % 20 si civarında makalede açıkça ortaya olduğu, konmaktadır. E) Makalede, I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı arasında, Macaristan’ın toplam yıllık tarımsal üretiminin % 20 kadarını ihraç ettiği belirtilmektedir. A) 1906’dan itibaren, eski başkent Hattuşaş’ın yerindeki Boğazköy’de, Hitit tarihini daha iyi anlayabilmemize çok büyük katkı sağlayan çok sayıda tablet bulunmuştur. B) Hitit tarihinin daha iyi anlaşılabilmesine önemli katkı sağlayan çok sayıdaki tablet, eski başkent Hattuşaş’ın bulunduğu yer olan Boğazköy’de 1906’dan sonra çıkarılmıştır. C) 1906’dan beri Boğazköy’de çıkarılan çok sayıdaki tablet, eski başkent Hattuşaş’ın yerini ve Hitit tarihini daha iyi anlamamıza önemli katkı sağlamıştır. D) Hitit tarihini daha iyi anlayabilmemize büyük katkı sağlayan çok sayıdaki tabletin 1906’dan beri çıkarıldığı Boğazköy, eski başkent Hattuşaş’ın yerindedir. E) Eski başkent Hattuşaş’ın yeri olan Boğazköy’de, 1906’dan beri ortaya çıkarılan çok sayıdaki tablet Hitit tarihinin daha iyi anlaşılmasına büyük katkı sağlamıştır. 37. The word “intelligence”, when used in its military sense, has a wide application and covers the collection of all information likely to be required by the government of a country in time of war. 39. In 1719, Daniel Defoe who is regarded by most people as being the first major English novelist, published Robinson Crusoe which is based upon the actual adventures of the famous mariner Alexander Selkrik. A) Savaş zamanında bir ülkenin hükümeti tarafından gereksinim duyulan tüm bilgilerin toplanması anlamını içeren “istihbarat” sözcüğü, askeri anlamda kullanıldığında çok geniş bir uygulama alanına sahiptir. B) “İstihbarat” sözcüğü, askeri anlamda kullanıldığında, geniş bir uygulamaya sahiptir ve savaş zamanında bir ülkenin hükümetince gereksinim duyulması muhtemel olan tüm bilgilerin toplanmasını içerir. C) Çok geniş bir uygulama alanına sahip olan “istihbarat” sözcüğü, askeri anlamda kullanıldığında, savaş zamanında bir ülkenin hükümetince gereksinim duyulabilecek her türlü bilginin derlenmesi anlamını taşır. D) Askeri anlamda kullanıldığında geniş bir uygulamaya sahip olan “istihbarat” sözcüğü, savaş esnasında bir ülkenin hükümetince gereksinim duyulan bazı bilgilerin derlenmesi anlamına gelir. E) Bir ülkenin hükümetince savaş esnasında gereksinim duyulabilecek her türlü bilginin toplanması, askeri anlamda kullanıldığında geniş bir uygulama alanına sahip olan “istihbarat” sözcüğüyle ifade edilir. A) Ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçekten yaşanmış serüvenlerine dayanan Robinson Crusoe, genel olarak tanınmış ilk İngiliz romancısı sayılan Daniel Defoe tarafından 1719’da yayımlanmıştır. B) Birçok kişi tarafından önemli ilk İngiliz romancısı kabul edilen Daniel Defoe’nun 1719’da yayımlanmış olan Robinson Crusoe romanı, ünlü denizci Alexander Selkirk’ün yaşanmış serüvenlerine dayanıyordu. C) Pek çok kişi tarafından ilk önemli İngiliz romancısı sayılan Daniel Defoe, 1719’da, ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçek serüvenlerine dayalı Robinson Crusoe’yu yayımlamıştır. D) Birçok kişinin ilk büyük İngiliz romancısı olarak kabul ettiği Daniel Defoe, ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçek serüvenlerine dayandırdığı Robinson Crusoe romanını 1719 yılında yayımlamıştır. E) Ünlü denizci Alexander Selkirk’ün gerçekten yaşanmış serüvenlerine dayanarak 1719’da Robinson Crusoe’yi yayımlayan Daniel Defoe, birçok kişi tarafından ilk büyük İngiliz romancısı sayılır. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 40. Taxes imposed by governments on goods and services are called “indirect taxes” because they are in some form eventually paid by consumers. 42. According to a report released by the World Health Organization, vitamin A deficiency is one of the major nutrition problems in less– developed countries. A) Hükümetlerce mal ve hizmetlere konulan vergilere “dolaylı vergiler” adı verilir, çünkü bunlar bir şekilde tüketicilerce ödenir. A) Dünya Sağlık Örgütü’nce hazırlanan bir rapora göre, azgelişmiş ülkelerde en başta gelen beslenme problemi A vitamini eksikliğidir. B) “Dolaylı vergiler” hükümetlerin mal ve hizmetlere koyduğu vergilerdir, çünkü bunlar şu veya bu şekilde tüketicilere ödettirilir. B) Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan bir rapora göre, A vitamini eksikliği, azgelişmiş ülkelerde başta gelen beslenme sorunlarından biridir. C) Hükümetlerin bazı mal ve hizmetlere koyduğu vergilere “dolaylı vergiler” denir, çünkü bunların ödenmesi şu veya bu şekilde tüketiciler tarafından yapılmaktadır. C) Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan bir rapora göre, azgelişmiş ülkelerdeki en önemli beslenme sorunu A vitamini yetersizliğidir. D) “Dolaylı vergiler”, hükümetler tarafından mal ve hizmetlere konulan vergilere denir, çünkü sonuçta bunları tüketiciler ödemek zorunda kalır. E) Mal ve hizmetlere hükümetlerce konulan vergiler “dolaylı vergiler”dir, çünkü sonuçta bunları şu veya bu şekilde sadece tüketicilerin ödemesi beklenir. 41. The present surfaces of the Moon, Mars and Mercury clearly show that, like other planets, these have also been subjected, since their formation, to bombardment by meteorites. A) Ay’ın, Mars’ın ve Merkür’ün bugünkü yüzey durumlarından açıkça görülmektedir ki diğer gezegenler gibi bunlar da oluşumlarından beri meteor bombandımanına uğramışlardır. B) Diğer gezegenler gibi, Ay’ın, Mars’ın ve Merkür’ün de oluşumlarından sonra meteor bombardımanına uğradığı, yüzeylerinin bugünkü durumundan açıkça görülmektedir. C) Oluşumlarının hemen ardından, Ay’ın, Mars’ın ve Merkür’ün de tıpkı diğer gezegenler gibi meteor bombardımanına uğramış olduğu, yüzeylerinin bugünkü durumundan açık bir şekilde görülmektedir. D) Ay’ın, Mars’ın Merkür’ün bugünkü yüzeyleri, bunların da diğer gezegenler gibi, oluşumlarından beri meteor açıkça bombardımanına uğradıklarını göstermektedir. E) Diğer gezegenlerinki gibi, Ay’ın Mars’ın ve Merkür’ün bugünkü yüzeyleri de açıkça göstermektedir ki bunlar oluşumlarından beri meteor bombardımanına uğramışlardır. D) Dünya Sağlık Örgütü tarafından sunulan rapora göre, A vitamini yetersizliği, azgelişmiş ülkelerin en belli başlı beslenme sorunudur. E) Dünya Sağlık Örgütü’nce kabul edilen bir rapora göre, azgelişmiş ülkelerdeki beslenme sorunlarının başında A vitamini eksikliği vardır. 43. Yağ ve kolesterol içeren et, süt, peynir ve yumurta gibi çoğu gıdalar, aynı zamanda yüksek nitelikli proteinleri ve değerli vitaminleri sağlar. A) Many foods such as meat, milk, cheese and eggs, which contain fat and cholesterol, also provide high – quality proteins and valuable vitamins. B) Meat, milk, cheese, eggs and many other foods, which contain fat and cholesterol, also contain high – quality protein as well as all the necessary vitamins. C) Many high – quality proteins and useful vitamins are mostly found in such foods as meat, milk cheese and eggs that also contain fat and cholesterol. D) Most of the high – quality protein and vitamin– rich foods like meat, milk, cheese and eggs also contain fat and cholesterol. E) Fat and cholesterol are present in many foods including meat, milk, cheese and eggs, but so also are some essential vitamins and high – grade proteins. WWW.KPDS.ORG 44. Bir canlının büyüme sürecinde en dikkate değer yönlerden biri, organizmanın her bir parçasının, büyürken, bir yandan da işlevini sürdürmesidir. A) The fact that every part of an organism can function during the normal growth process of any living being is truly amazing. B) Surprisingly enough, each part of an organism continues to function even during the growth process itself. C) The very fact that each part of an organism continues to function as it grows is surely the most fascinating aspect of the growth process of a living being. D) One of the most remarkable aspects in the growth process of a living being is that each part of the organism continues to function as it grows. E) One of the really fantastic aspects in the growth process of living beings is the ability of parts of the organism to continue functioning in the normal way. 45. On ikinci yüzyılın başlarında bulunan ve mimaride önemli bir teknik yenilik olarak kabul edilen “sivri kemer”, Ortaçağ’da öncelikle katedrallerin yapımında kullanılmıştır. A) The invention of the “pointed arch” early in the twelfth century marks an important advance in architectural technology though in the Middle Ages it was used primarily in the construction of cathedrals. B) The “pointed arch” that since the Middle Ages has mainly been used in the construction of cathedrals was invented early in the twelfth century and is regarded as an important technical invention in architecture. C) The “pointed arch”, which was invented at the begining of the twelfth century and has been recognized in architecture as an important technical innovation, was used in the Middle Ages primarily in the construction of cathedrals. D) With the invention of the “pointed arch” early in the twelfth century, the mode of construction of cathedrals was changed so as to incorporate this important technical advance in architecture in the Middle Ages. E) The “pointed arch” has been primarily used in the construction of cathedrals since the Middle Ages when, in the tewelfth century, this important technical innovation was first introduced. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 46. Bilim, pek çok bakımdan insan aklının diğer yaratıcı etkinliklerine benzeyen yaratıcı bir etkinliktir. A) Creative activities such as science all have something in common with the other creative activities of the human mind. B) Science is a creative activity that in many respects resembles other creative activites of the human mind. C) The other creative activities of the human mind are in many respects actually not very different from the scientific one. D) As a creative activity, science is not very different from various other creative activities of the human mind. E) In certain respects, science is a creative activity that colesly resembles the other creative activities of the human mind. 47. 1953’te Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri seçilmiş olan İsveçli devlet adamı Dag Hammarskjöld, 1961’de Afrika’da barış için arabuluculuk yaptığı sırada bir uçak kazasında öldü. A) Dag Hammarskjöld, the Swedish statesman who had been Secretary – General of the United Nations since 1953, died in a plane crash in Africa in 1961 while negotiating for peace there. B) Dag Hammarskjöld, who died in 1961 in an air crash while mediating for peace in Africa, had ben elected Secretay – General of the United Nations in 1953. C) The Swedish statesman Dag Hammarskjöld, who had, in 1953, been elected Secretary General of the United Nations, was killed in an air crash in 1961 while mediating for peace in Africa. D) In 1961, during peace negotiations in Africa, the Swedish statesman Dag Hammarkjöld, who had been the United Nations’s Secretary – General since 1953, died in an air disaster. E) In 1961, while peace negotiations were continuing in Africa, Dag Hammarskjöld, the Swedish statesman who had acted as Secretary General to the United Nations in 1953, was killed in an air crash. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 48. Bir kütüphaneye girip raflardaki kitaplara göz attığımızda bunların sayısı ve çeşitliliği karşısında şaşırmadan edemeyiz. 50. 1980’lerde, tüm azgelişmiş ülkelerin toplam ihricatındaki mamül eşya oranı, birdenbire yüzde 15’lerden yüzde 50’lere yükselmiştir. A) There are so many books on the shelves in the library that, when one enters, one can hardly believe that such variety is possible. A) By the 1980s, the less – developed countries were all exporting, not around 15 per cent, as formerly, but around 50 per cent of their manufactured goods. B) On entering the library and seeing all the books on the shelves, we couldn’t help feeling astounded at the number and variety of them. C) The books on the shelves in the library were so numerous and so varied that it was impossible for us not to feel bewildered by them all. D) On entering a library and seeing the books on the shelves there, it’s hard for one not to feel astonished at their number and variety. E) On entering, a library and glancing at the books on the shelves, we cannot help being bewildered by their number and variety. 49. Bir roman, bir kısa öykü, bir oyun veya bir şiir okurken, sadece başkalarnın deneyimlerini tanımakla kalmıyoruz, aynı zamanda kendi deneyimlerimizi daha iyi anlıyoruz. A) As we read a novel, a short story, a play or a poem we not only get to know the experiences of others but also understand our own experiences better. B) On reading a novel, a short story, a play or a poem we have a chance to understand the experiences of others better than our own. C) A novel, a short story, a play or a poem are means by which we can come to a better understanding of others experiences in addition to our own. D) We gain a better understanding of our own experiences while participating in those of others while reading a novel, a short story, a play or a poem. E) Through participating in the experiences of others as we read a novel, a short story, a play or a poem, we gain a better insight into our own experiences. B) Through the 1980s, all the less – developed countries suddenly increased their export of manufactured goods from roughly 15 per cent of their total exports to nearly 50 per cent. C) During the 1980s, the proportion of manufactured goods in total exports of all the less – developed countries rose sharply from about 15 per cent to about 50 per cent. D) The ratio of manufactured goods as opposed to others in the exports of the less – developed countries rose rapidly throughout the 1980s from a mere 15 per cent to about 50 per cent. E) By the 1980s, the proportion of manufactured, goods in total exports of certain less– developed countries rose abruptly by 15 per cent to nearly 50 per cent. 51. Uluslararası Kahve Antlaşması, üretici ve tüketici ülkelerin çıkarlarının farklı olması nedeniyle 1989’da çökmüştür. A) The International Coffee Agreement collapsed in 1989 because of the differing interests of producer and consumer countries. B) By 1989 the International Coffee Agreement had collapsed due to the fact that neither the producer nor the consumer countries were satisfied with it. C) The collapse of the International Coffee Agreement in 1989 was in the interest of neither the consumer nor the producer countries. D) The self–interest of consumer and producer countries alike resulted in the break–down of the International Coffee Agreement, in 1989. E) With the break–down of the International Coffee Agreement in 1989, the differing interests of consumer and producer countries surfaced. WWW.KPDS.ORG 52. Savaş sonrası dönemde Dünya Bankası, enerji, sulama ve ulaşım yatırımları yaparak kalkınmakta olan ülkelerin altyapılarının iyileşmesine büyük katkı sağlamıştır. A) The World Bank’s investments in power, irrigation and roads in the post–war years resulted in an impressive improvement in the infrastucture of developing countries. B) After the war, the World Bank made in impressive contribotion improvements of the infrastructure of developing countries by encouraging investments in power, irrigation and transport. C) In the post–war period, the world Bank greatly contributed, through investments made in power, irrigation and transport, to the improvement of the infrastructure in developing countries. D) The improvement of the infrastructure of developing countries immediately after the war was in large measure due to the World Bank investments in energy, irrigation and road systems. E) The infrastructure of developing countries only began to improve after the World Bank began to invest heavily in energy, irrigation and transport in the post-war period. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2002 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 33. Biological warfare is the use for destructive purposes of bacteria, viruses, fungi, or other biological agents in order to spread disease or death among the enemy’s people or livestock. A) Zarar vermek amacıyla; bakterilerin, virüslerin, mantarların veya başka biyolojik ajanların kullanılması yoluyla düşman halka veya onların hayvanlarına hastalık veya ölüm saçmak biyolojik savaştır. B) Biyolojik savaşta, bakteri, virüs, mantar gibi biyolojik ajanlar kullanılarak düşman halka veya onların hayvanlarına hastalık veya ölüm saçılır. C) Düşmanın halkının ve hayvanlarının biyolojik ajanlarla öldürülmesi veya hasta edilmesi demek olan biyolojik savaşta, bakteriler, virüsler ve mantarlar kullanılır. D) Bakterileri, virüsleri, mantarları veya diğer biyolojik ajanları kullanarak, düşman halka veya onların hayvanlarına hastalık veya ölüm saçmak, biyolojik savaş olarak adlandırılır. E) Biyolojik savaş, düşmanın halkına veya hayvanlarına hastalık veya ölüm saçmak için bakterilerin, virüslerin, mantarların veya başka biyolojik ajanların tahripkâr amaçlarla kullanılmasıdır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 36. According to some historians, the destruction in, about 1750 B.C of the Assyrian merchantcolony at Kanes near Kayseri, probably marks the arrival of the Hittites in that area. A) Bazı tarihçiler, M.Ö. 1750’lerde, Kayseri yakınında bulunan Kaneş’teki Asur ticaret kolonosinin ortadan kalkmasının, Hititlerin bölgeye yerleştiğini açıkça gösterdiğini öne sürmektedir. B) Bazı tarihçilere göre, M.Ö. 1750 civarında, Kayseri yakınındaki Kaneş’te Asur ticaret kolonosinin yok edilmesi, muhtemelen, Hititlerin o bölgeye gelişlerine işaret etmektedir. C) Bazı tarihçilere göre, Hititler M.Ö. 1750’lerde, Kayseri yakınındaki Kaneş’te bulunan Asur ticaret kolonosini yok ederek bölgeye yerleşmişlerdir. D) Bazı tarihçiler, Kayseri yakınındaki Kaneş’te bulunan Asur ticaret kolonosini M.Ö. 1750 civarında o bölgeye gelen Hititlerin yıktığını tahmin etmektedirler. E) Hititlerin Kayseri yakınındaki Kaneş’e gelişleri, muhtemelen, bölgedeki Asur ticaret kolonosinin M.Ö. 1750 civarında yıkılmasına rastlamaktadır. 36. In Egypt today, nearly all the Nile water is utilized through the building of huge dams and reservoirs and the establishment of intricate systems of irrigation. A) Bugün Mısır’da büyük barajların ve göletlerin yapılması ve çok karmaşık sulama sistemlerinin kurulmasının amacı, Nill’in suyunun tamamından yararlanmaktır. 34. Alsace is one of the most densely populated regions of France, the rural population being particularly high in the Rhine plain. B) Nil’in tüm suyundan yararlanmak için, bugün Mısır’da çok büyük barajlar ve göletler yapılmakta ve karmaşık sulama sistemleri kurulmaktadır. A) Alsas, Ren Ovası’nda özellikle yüksek olan kırsal nüfusla, Fransa’nın yoğun nüfuslu bölgelerinden biridir. C) Bugün Mısır, muazzam barajlar ve göletler inşa ederek ve karmaşık sulama sistemleri oluşturarak Nil’in tüm suyundan yararlanmaktadır. B) Alsas, Fransa’nın en kalabalık yerleşim bölgelerinden biridir ve kırsal nüfus yoğunluğu özellikle Ren Ovası’nda yüksektir. C) Ren Ovası’nda yoğun kırsal nüfusu ile Alsas, Fransa’da yerleşimin en yoğun olduğu bölgedir. D) Ren Ovası’nda kırsal nüfusun çok yüksek olması, Alsas’ı, Fransa’nın en yoğun nüfuslu bölgesi haline getirmiştir. E) Fransa’nın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Alsas’ın kırsal kesim nüfusu özellikle Ren Ovası’nda çok yüksektir. D) Muazzam barajlar ve göletler inşa eden ve karmaşık sulama sistemleri kuran Mısır, bugün Nil’in suyundan en çok yararlanan ülkedir. E) Bugün Mısır’da muazzam barajların ve göletlerin yapılması ve karmaşık sulama sistemlerinin kurulmasıyla Nil’in neredeyse tüm suyundan yararlanılmaktadır. WWW.KPDS.ORG 37. In some countries, where the terrain is not suitable for the use of conventional equipment, aircraft are used to spread fertilizers. A) Gübrelemenin uçaklarla yapıldığı bazı ülkelerde, arazi geleneksel donanımlardan yararlanmaya uygun değildir. B) Geleneksel donanımın kullanımı için arazinin elverişli olmadığı bazı ülkelerde, gübre atmak için uçaklar kullanılır. C) Bazı ülkelerde, arazi, gübrelemede geleneksel donanımdan yararlanmak için elverişli olmadığından, bu iş için uçaklar kullanılmaktadır. D) Bazı ülkeler, arazi koşulları elverişli olmayan bölgelerinde gübre atmak için geleneksel donanım yerine uçaklardan yararlanır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. During the 4th century B.C., Aristotle studied almost every aspect of science and summed up each as best he could. A) M.Ö. 4. Yüzyılda, Aristoteles, bilimin hemen hemen her yönünü araştırmış ve her birini elinden geldiğince özetlemiştir. B) M.Ö. 4. yüzyılda, Aristoteles, tüm bilimleri araştırmış ve her birini ayrı ayrı özetlemiştir. C) M.Ö. 4. yüzyılda her bir bilimi ayrı ayrı inceleyen Aristoteles, elde ettiği sonuçları bir araya toplamıştır. D) Aristoteles’in M.Ö. 4. yüzyılda yaptığı bilimsel çalışmalar, tek bir eser halinde toplanmıştır. E) Aristoteles’in M.Ö. 4. yüzyılda bir araya toplayabildiği bilimsel çalışmalar, aslında ayrı ayrı yapılmış araştırmalardı. E) Arazinin geleneksel donanımın kullanılmasına elverişli olmaması, bazı ülkelerin gübre atmada uçaklardan yararlanmasını gerektirmiştir. 40. The communists turned social democrats have triumphed in Poland’s recent general election, but the populists and the extreme right have become a surprisingly large minority. 38. Galileo laid the foundations of modern physics with his mathematical studies on motion and the strength of materials. A) Sosyal demokratlığa geçmiş olan komünistlerin, Polonya’nın son genel seçiminde elde ettikleri zafer, halkçılar ve aşırı sağcıların şaşırtıcı büyüklükte bir azınlık oluşturmasını engelleyemedi. A) Galileo, hareketi ve maddelerin gücünü matematiksel olarak incelemiş ve böylece modern fiziğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. B) Polonya’da, sosyal demokratlara dönüşen komünistler son genel seçimde üstün bir zafer kazanmış olsalar da halkçılar ve aşırı sağ şaşırtıcı bir şekilde oldukça büyük bir azınlık oluşturdular. B) Galileo, matematiksel çalışmalar yapmakla kalmamış, hareket ve maddelerin dayanıklılığı üzerinde modern fiziğe öncülük eden araştırmalar da gerçekleştirmiştir. C) Galileo, hareket ve maddelerin dayanıklılığına ilişkin matematiksel çalışmalarıyla modern fiziğin temellerini atmıştır. D) Modern fiziğin öncülerinden biri de hareket ve maddenin gücü üzerine matematiksel çalışmalar yapan Galileo’dur. E) Galileo, modern fiziğin temellerini oluşturan hareket ve maddelerin dayanıklılığıyla ilgili matematiksel araştırmalar yapmıştır. C) Halkçılar ve aşırı sağın şaşırtıcı büyüklükte bir oluşturmasına rağmen, sosyal azınlık demokratlığı benimsemiş olan komünistler Polonya’nın son genel seçimlerinde büyük başarı kazandılar. D) Sosyal demokratlara dönüşmüş komünistler, Polonya’nın son genel seçiminde zafer kazandılar, ancak halkçılar ve aşırı sağ şaşırtıcı bir şekilde büyük bir azınlık haline geldiler. E) Polonya’nın son genel seçimi sosyal demokratlığı benimseyen komünisetlerin zaferinin yanı sıra, halkçıların ve aşırı sağın büyük bir azınlık oluşturmasıyla sonuçlandı. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 41. Charles de Gaulle once said of France, “How can you govern a country which has 246 varieties of cheese?” 43. Ülkemizde parlamento tarafından onaylanmış olan herhangi bir uluslararası antlaşma, yasa statüsü kazanır. A) Bir tarihte Charles de Gauelle, Fransa hakkında “246 çeşit peyniri olan bir ülkeyi nasıl yönetebilisiniz?” demişti. A) An international treaty is legally binding in a country only after it has received parliamentary recognition. B) Charles de Gaulle’ün Fransa için söylediği bir söz şöyledir: “246 çeşit peynir üreten bir ülkeyi insan nasıl yönetir?” B) In this country, if an international treaty is recognized by Parliament, it is legally binding. C) Charles de Gaulle Fransa’yla ilgili görüşünü şu sözle özetlemiştir: “246 çeşit peyniri olan bir ülkeyi yönetmeniz nasıl mümkün olabilir?” D) Charles de Gaulle, bir zamanlar, Fransa için “246 çeşit peynir çeşidi üreten bir ülke nasıl yönetilir?” demişti. E) Geçmişte Fransa için, “246 çeşit peynir üreten bir ülkeyi nasıl yönetebilirsiniz?” diyen kişi Charles de Gaulle’dür. 42. Whenever governments use globalization to deny responsibility, democracy suffers another blow and prospects for growth in the developing countries are set back a little further. A) Hükümetler sorumluluklarından kaçmak için küreselleşmeyi bahane ederlerse gelişmekte olan ülkelerdeki demokrasi yeni bir darbe alır ve büyüme ümitleri çok daha derinlere gömülür. B) Ne zaman ki hükümetler sorumluluktan kaçınmak için küreselleşmeyi kullanır, demokrasi bir darbe daha alır ve kalkınmakta olan ülkelerdeki büyüme ümitleri biraz daha geriye atılır. C) Sorumluluktan kaçınmak isteyen hükümetlerin küreselleşmeyi bahane etmeleri, kalkınmakta olan ülkelerin demokrasisine darbe vurmakla kalmaz, büyüme ümitlerini de yok eder. D) Sorumluluktan kaçmak için küreselleşmeye sığınan hükümetler, demokrasiye darbe vurduklarını ve gelişmekte olan ülkelerin ümitlerini boşa çıkardıklarını bilmelidirler. E) Sorumluluktan kaçmak için küreselleşmeyi kullanan hükümetler, demokrasiye darbe vurmakta ve gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme ümitlerini ortadan kaldırmaktadırlar. C) An international treaty is only legal in our country after it has been discussed by Parliament. D) No international treaty has a legal status in any country until Parliament has approved it. E) In our country, any international treaty that is approved by parliament, acquires the status of a law. 44. Reklamcılar, müziği, sözcüklerle etkili bir şekilde ifade edilemeyecek anlamları iletmek için kullanır. A) Advertisers use music to great effect to express what words cannot say in a convincing manner. B) Advertisers make use of music to communicate meanings that words cannot effectively and concisely express. C) Since music can express, concisely what words cannot express, advertisers make much use of it. D) Advertisers use music to communicate meanings that cannot be effectively put into words. E) As music can suggest certain meanings more effectively than words, much use is made of it by advertisers. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 45. Bu rapor, tıbbi bakım eksikliği sonucunda, gelişmekte olan ülkelerde birçok çocuğun bir yaşına bile gelmeden öldüğü gerçeğini vurguluyor. 47. Pek çok iktisatçı, sanayileşme sürecinde olan ülkelerde kapitalizm geliştikçe, küçük işletmelerin zamanla yok olacağını iddia etmektedir. A) It is stressed in this report that the death of so many children before the age of one in the developing countries could be prevented by better health services A) Many economists claim that, as capitalism develops in the countries that are in the process of industrialization, small businesses will eventually disappear. B) According to this report it is definite that many children in the developing countries die before they reach the age of one year as health facilities are so inadequate. B) In the opinion of many of these economists, small businesses will eventually disappear in those countries presently undergoing industrialization and turning to a capitalist system. C) This report emphasizes the fact that as a result of inadequate medical care, many children in developing countries die before they reach even one year old. D) According to this very emphatic report, children under one year old in the developing countries die because of the lack of medical care. E) As this report underlines, it is the medical care that is responsible many deaths among children who even reached their first birthday developing countries. lack of for so haven’t in the 46. New Deal sözcüyle 1929’un sonunda patlak veren büyük ekonomik bunalımı aşmak için 1933’te Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkan Roosevelt’in aldığı önlemler ifade edilmektedir. A) In order to deal with the great economic crisis that had broken out in the United States of America at the end of 1929, President Roosevelt implemented the measures known as the New Deal in 1933. B) In 1929 and again in 1933, President Roosevelt introduced the New Deal, a series of measures designed to put an end to the great economic crisis which had broken out in the United States of America. C) The measures known as the New Deal were designed by President Roosevelt in 1933 to put an end to the great economic crisis that broke out in the United States of America at the end of 1929. D) By the term New Deal is meant the measures taken by President Roosevelt in the United States of America in 1933 to overcome the great economic crisis which broke out at the end of 1929. E) The measures known by the term New Deal, implemented by President Roosevelt in the United States of America in 1933, succeeded in overcoming the great economic crisis that broke out in 1929. C) Many economists presume that, with the development of capitalism in the countries now undergoing industrialization, small businesses are already disappearing. D) The process of industrialization in these countries, together with developing capitalism, will inevitably, according to most economists, lead to the closing down of small businesses. E) With the spread of industrialization and the growth of capitalism in these countries, many economists feel sure that the small businesses will eventually close down. 48. Verilerin irdelenmesi, olayları, seçilmiş olan bir hedefe doğru yönlendirmede ilk adımdır. A) The first step in directing events towards a specified goal is to rearrange the data. B) Analysis of data is the first step in directing events towards a chosen goal. C) So as to direct events towards a chosen goal, one must first analyze the data. D) The analysis of data is only the first stage in the directing of events towards a set goal. E) Data analysis constitutes the first state in directing events towards a new goal. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 49. Başlangıçta, “proleterya” terimi, eski Roma’nın yoksul işçi sınıflarına atıfta bulunmak için, kullanılıyordu. A) The poor working classes of ancient Rome were known as the “proletariat” and that is the oriçin of the term. B) To start with, “proletariat” was the term used to describe the poor workers of ancient Rome. C) The term “proletariat” was oriçinally used to refer to the poor labouring classes of ancient Rome. D) The term “proletariat”, dates back to ancient Roman times when it was used to denote the poor working classes. E) The poor labouring classes of ancient Rome were referred to as the “proletariat” and that is the oriçin of the word. 50. Bir çocuk, doğduğu zaman babası evliyse “meşru”dur. annesiyle A) The parents married when the child was born, making it “legitimate”. B) A child is said to be “legitimate” if its parents are married before it is born. C) A “legitimate” child is one whose parents are married at the time of its birth. D) The child is “legitimate”, as, when it was born, the parents were married. E) A child is “legitimate” if its parents are married when it is born. 51. II. Dünya Savaşı’ndan önce Winston Churhill liderlik için birinci aday olarak görünmüyordu. A) Winston Churchill’s remarkable leadership qualities only emerged during World War II. B) Before World War II., Winston Churchill didn’t strike one as having any remarkable leadership qualities. C) Winston Churchill hardly appeared to be a prime candidate for leadership before World War II. D) Until World War II, the extensive leadership qualities of Winston Churchill were not at all apparent. E) Prior to World War II, Winston Churchill’s excellent leadership qualities were not acknowledged. 52. Evrenin genişlemesi, tüm galaksilerin birbirinden hızla uzaklaştığı anlamına gelmektedir. A) As the universe expands, all the galaxies are inevitably fast receding from each other. B) The expansion of the universe implies that all tle galaxies have rapidly been receding from each other. C) The expansion of the universe entails the rapid movement of the galaxies away from each other. D) As the galaxies move farther apart, there is a corresponding expansion of the universe. E) The expansion of the universe and the drifting apart of the galaxies are inextricably related. WWW.KPDS.ORG KPDS 2002 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. Eğer Rusya reform yapacak ve sonuçta müreffeh olacaksa, güvenli ve istikrarlı bir bölgeye ve yeni yatırımlara ihtiyaç duyacaktır. A) Russia can only reform and consequently prosper once a safe and stable neighbour exists and new investments are made. B) Russia will get the reforms she needs and eventually prosper if the neighbourhood becomes safe and stable and there are new investments C) A secure and stable environment and new investments are essential if Russia is to achieve these reforms and eventually prosper. D) There will have to be a safe and stable environment and more investments before Russia can introduce reforms and consequently prosper. E) If Russia is to reform and eventually prosper, it will need a secure and stable neighbourhood, and new investments. 37. Sierra Leone’daki iç savaş o kadar vahşiydi ki ve bıraktığı hasarlar o kadar ağır olmuştur ki, normal düzene hızlı bir dönüş imkansızdır. A) One cannot look for a speedy return to normality in Sierra Leone, for the civil war there was horrific and the resulting injuries excessive. B) Since the civil war in Sierra Leone was so barbaric and the injuries that resulted so grave, a speedy return to normality is not to be expected. C) The civil war in Sierra Leone was so barbaric, and the injuries it left so grave, that a swift return to normality is out of the question. D) The civil war in Sierra Leone was so horrific and left in its wake so many injured that a return to normality cannot readily be achieved. E) A quick return to normality in Sierra Leone is out of the question, for the civil war was a savage one and the atrocities committed particulary injurious. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. Devletler çökünce, sadece teröristlere ve uyuşturucu kaçakçılarına sığınak olmaz, aynı zamanda mülteci yığınlarının zengin ülkelere yönelmesini teşvik ederler. A) When states collapse, they not only become havens for terrorists and drug smugglers but also prompt multitudes of refugees to head for richer countries. B) When states collapse terrorists and drug smugglers can safely move in and multitudes of refugees leave for richer countries. C) When states collapse, this provides terrorists and drug peddlers with a safe haven while masses of refugees escape to richer countries. D) Terrorists and drug peddlers find a haven for themselves when states collapse, but others flee the country in search of a richer world. E) Masses of refugees flee to richer countries when states collapse, but terrorists and drug dealers move in to safety. 38. Kuveyt’teki en parlak gelişme, Körfez’de, özellikle Dubai’de yaygın bir uygulama olan serbest bölgenin yaratılmasıdır. A) In imitation of the Gulf and of Dubai, in particular, Kuwait now has a free zone, which is a most promising development. B) The creation of a free zone in Kuwait is a very hopeful sign; the practice is common in the Gulf, especially in Dubai. C) The brightest development in Kuwait is the creation of a free zone, a practice that is common in the Gulf, especially in Dubai. D) The creation of a free zone in Kuwait on the lines of those in the Gulf and especially in Dubai is regarded as a very hopeful sign. E) The most striking development Kuwait is the creation of a free zone, as found commonly in the Gulf and especially in Dubai WWW.KPDS.ORG 40. Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada arasında olduğu gibi, farklı ekonomileri bütünleştirmede ortak bir dil, ortak para biriminden çok daha yararlıdır. A) It is the single that aids the integration of different economies as in the case of the US and Canada, not the monetary system. B) A common language can be far more useful than a common currency to integrate different economies, as is the case between the US and Canada C) As regards the US and Canada the integration of the different economies is due more to the single language than to the single monetary system. D) The integration of the different economies of the US and Canada owes more to a single language than to a single monetary system. E) A common language rather than a common monetary system has made possible the integration of the different economies of the US and Canada. 41. The type of bridge needed for cars and trucks is fundamentally different from that needed for railways. A) Otomobiller ve kamyonlar için ihtiyaç duyulan köprü türü ile demiryolları için ihtiyaç duyulan köprü türü birbirinden oldukça farklıdır. B) Demiryolları için, otomobiller ve kamyonlar için ihtiyaç duyulan köprü türünden tamamen farklı bir köprü türüne ihtiyaç duyulmaktadır. C) Otomobiller ve kamyonlar için gerekli olan köprü türü, demiryolları için gerekli olandan esas itibariyle farklıdır. D) Otomobiller ve kamyonlar için gerekli olan köprü türünden farklı bir köprü türüne demiryolları için ihtiyaç vardır. E) Demiryolları için ihtiyaç duyulan köprü türü, çoğunlukla otomobiller ve kamyonlar için ihtiyaç duyulandan tamamen farklıdır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Under a new resolution passed by the Security Council, Iraq will once more have to place all its oil earnings under UN control. A) Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu yeni bir karara göre, Irak, petrol gelirlerinin tümünü BM’nin denetimine bırakmaya zorlanacak. B) Güvenlik Konseyi’nce kabul edilen yeni bir karara göre, Irak’ın tüm petrol gelirleri BM denetimine bırakılmak zorundadır. C) Güvenlik Konseyi’nin aldığı yeni bir karar uyarınca, BM, Irak’ın petrol gelirlerinin tümünü denetim altına alacaktır. D) Irak’ın tüm petrol gelirlerinin BM tarafından denetim altına alınacak olması, Güvenlik Konseyi’nce kabul edilen yeni bir karara dayanmaktadır. E) Güvenlik Konseyi’nce kabul edilen yeni bir karar gereğince, Irak, yine, tüm petrol gelirlerini BM denetimine bırakmak zorunda kalacaktır. 43. The great works of Latin literature have exerted a potent influence on European thought and literary taste through the centuries and still form an important element in our common culture. A) Yüzyıllarca Avrupa düşüncesini ve edebi zevkini kalıcı bir şekilde etkilemiş olan Latin edebiyatının büyük eserleri, ortak kültürümüzün hâlâ önemli bir öğesidir. B) Latin edebiyatının büyük eserleri, yüzyıllar boyunca Avrupa düşüncesi ve edebi zevki üzerinde güçlü bir etki yapmıştır ve hâlâ ortak kültürümüzün önemli bir öğesini oluşturmaktadır. C) Avrupa düşüncesi ve edebi zevki yüzyıllarca hâlen ortak kültürümüzün önemli bir öğesi olan Latin edebiyatının büyük eserlerinin büyük etkisi altında kalmıştır. D) Avrupa düşüncesi ve edebi zevki üzerinde yüzyıllar boyunca çok etkili olmuş olan Latin edebiyatının büyük eserleri, hâlen ortak kültürümüzün önemli bir öğesi olarak görülmektedir. E) Ortak kültürümüzün hâlen önemli bir öğesi olarak görülen Latin edebiyatının büyük eserleri yüzyıllar boyunca, Avrupa’nın düşünce ve edebiyat zevki üzerinde kalıcı bir etki yapmıştır. WWW.KPDS.ORG 44. The budget President Bush submitted to Congress, included the biggest rise in military spending since 1982. A) Başkan Bush’un Kongre’ye sunmuş olduğu bütçe, 1982’den bu yana askeri harcamalarda en yüksek artışı içeriyordu. B) 1982’den sonraki askeri harcamalarda en yüksek artışı içeren bütçeyi, Başkan Bush Kongre’ye sunmuştur. C) 1982’den bu yana askeri harcamalardaki en yüksek artışı içeren bütçe, Başkan Bush tarafından Kongre’ye sunulmuş bulunuyor. D) Başkan Bush tarafından Kongre’ye sunulan bütçe, 1982’den sonra askeri harcamalarda görülen en yüksek artıştır. E) Askeri harcamalarda 1982’den beri en yüksek artışı içeren bütçenin Kongre’ye sunuluşunu Başkan Bush yapmıştır. 45. Pluto, which is the outermost planet of the solar system, has a mass ten times smaller than hitherto supposed. A) Bugüne kadar bilinenden on kat daha az bir kütleye sahip olan Plüton, güneş sisteminin en uç gezegenidir. B) Güneş sisteminin en uç noktasında bulunan Plüton gezegeninin kütlesi, daha önce bilinenden on kat daha azdır. C) Daha önce kabul edilenden on kat daha az bir kütlesi bulunan Plüton gezegeni güneş sisteminin en dış noktasındadır. D) Güneş sisteminin en uzak gezegeni olan Plüton bugüne kadar sanıldığından on kat daha az bir kütleye sahiptir. E) Güneş sisteminin en uç noktasında bulunan Plüton, şimdiye kadar düşünülenden on kat daha az bir kütleden oluşan bir gezegendir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2003 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. At the 1994 Brussels NATO summit a "partnership for peace" programme was formally launched, enabling the old Warsaw Pact members and former Soviet republics to take part in a wide range of military cooperation with NATO. A) Eski Varsova Pakti üyeleri ve onceki Sovyet cumhuriyetleri, 1994 Bruksel NATO zirvesinde kabul edilen "barış için ortaklık" programı sayesinde NATO He askeri alanda gok kapsamlı is,birligi yapma olanagi buldular. B) Eski Varsova Pakti uyelerinin ve onceki Sovyet Cumhuriyetlerinin NATO ile geniş kapsamlı askeri işbirliği yapmalarını sağlamaya yönelik "barış için ortaklık" programi, ancak 1994 Bruksel NATO zirvesinde resmen hayata geçirilme olanağı buldu. C) 1994 Bruksel NATO zirvesinde ilk kez onerilen "barış için ortaklık" programı, eski Varsova Pakti üyelerine ve önceki Sovyet cumhuriyetlerine NATO ile askeri alanda siki bir işbirligi yapma olanagi saglamayı amaçlıyordu. D) 1994 işbirligi yapma olanagi saglayan "barış için ortaklık" programi resmen yürürlüğe kondu. E) "Barış için ortaklık" ilk kez 1994 Bruksel NATO zirvesinde resmen kararlaştırılıp yürürlüğe konan ve eski Varsova Pakti üyeleri ile önceki Sovyet cumhuriyetlerine NATO ile askeri işbirligi olanagi sağlayan geniş kapsamlı bir programdır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 37. One of the issues covered by the Maastricht Treaty, which took effect on 1 November 1993, is the European Union's decision-making process. A) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile Avrupa Birligi'nin karar alma surecine ilişkin sorunlardan biri çözülmüştür. B) Avrupa Birligi'nin karar alma sureciyle ilgili konulan kapsayan Maastricht Anlaşması, 1 Kasım 1993'te yürürlüğe girmiştir. C) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht Antlasmasi, Avrupa Birligi'nin karar alma sürecinin konu edildigi duzenlemelerden biridir. D) Avrupa Birligi'nin karar alma surecine iliskin sorunlarm, 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht Antlasması'yla çözülmesi amaçlanmıştır. E) 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Maastricht Antlasması'nda kapsanan konulardan biri, Avrupa Birligi'nin karar alma sürecidir. 38. At a UN conference held in Rome in July 1998, an agreement was reached to set up a permanent International criminal court to try individuals accused of war crimes and crimes against humanity. A) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan BM konferansında ahnan bir kararla kurulan uluslararası daimi ceza mahkemesi, savaş. suçu ve insanlığa karşı diğer suçları işleyen kişilerin yargılanmasıyla görevlendirilmiştir. B) Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla itham edilen kişilerin yargılanması amacıyla bir uluslararası daimi ceza mahkemesinin kurulması, ancak Temmuz 1998'de Roma'da yapılan bir BM konferansında alınan kararla mümkün olmuştur. C) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan bir BM konferansında, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla itham edilen kişileri yargılamak daimi ceza amacıyla bir uluslararası mahkemesinin kurulması için anlaşmaya varıldı. D) Temmuz 1998'de Roma'da yapılan BM konferansında bir uluslararası daimi ceza mahkemesinin kurulmasına karar verilince, savaş suçları gibi insanlık suçu işleyen kişilerin yargılanması mümkün olmuştur. E) Savaş suçları gibi insanlık suçları işlemiş kişileri yargılayacak uluslararası bir daimi ceza mahkemesinin kurulması konusunda Temmuz 1998'de Roma'da yapılan ' bir BM konferansında anlaşmaya varıldı. WWW.KPDS.ORG 39. The European Monetary System was established in 1979 in the wake of the 1974 oil crisis, which brought growing disruption to European economies because of floating exchange rates. A) 1974'teki petrol bunalımının dalgalı döviz kurlan nedeniyle Avrupa ekonomilerinde giderek artan bir tikanmaya yol acması, 1979'da Avrupa Para Sistemi'nin kurulmasi ile sonuçlanmıştır. B) Avrupa Para Sistemi, dalgali döviz kurlan nedeniyle Avrupa ekonomilerinde giderek artan bir tikanmaya yol agan 1974 petrol bunalımının arkasından, 1979'da kurulmuştur. C) 1979'da kurulan Avrupa Para Sistemi, 1974'teki petrol bunalimma bagh olarak ortaya çıkan dalgali döviz kurlarmm Avrupa ekonomilerinde buyuyen bir tikanmaya yol agma-sinm sonucudur. D) 1974 petrol bunahmmda dalgali döviz kurlarmm ortaya gikmasi, Avrupa ekonomilerinin giderek artan bir tikanmaya suruklenmesi ve 1979'da Avrupa Para Sistemi'ni kurulmasi gibi bir dizi olaya neden olmustur. E) 1979'da Avrupa Para.Sistemi'ni kurulmasmda temel etken, 1974 petrol bunahmmin dalgali döviz kurlan nedeniyle Avrupa ekonomilerinde giderek buyuyen bir tikanmaya yol agmasidir. 40. "Project Skylab" was designed to demonstrate that men can live and work in space for prolonged periods without its effects. A) "Skylab Projesi", insanlann kbtu sonuclarla karsilasmadan uzayda uzun sure yasayabileceklerini ve cahsabileceklerini gostermek için tasarlanmistir. B) İnsanlann, higbir kotu etki olmadan uzun sure uzayda yasayarak calisabilecekleri, "Skylab Projesi" ile ortaya konmustur. C) "Skylab Projesi" nin amaci, herhangi bir olumsuzluk olmadan uzayda uzun sure yasamalarmm ve calismalanmn mumkun olup olmadigim arastirmakti. D) İnsanlann uzayda uzun sure yasayabileceklerini ve galisabileceklerini ortaya koymak için tasarlanan "Skylab Projesi", hiçbir kotu sonucla karsilasilmadan tamamlanmistir. E) "Skylab Projesi" tasarlanirken, insanlarm higbir olumsuz sonug olmadan uzayda uzun sure yasama ve cahsma olanagma sahip olduklanni ispatetmek icin amaçlanmıştı. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 41. Amerikalilar, evlerini isitmak icin dogalgazdan gunes. enerjisine kadar gesitli enerji kaynaklari kullanmaktadirlar. A) In order to heat their homes, Americans prefer to use different forms of energy, including natural gas and solar power. B) Americans use a variety of energy sources, from natural gas to solar power, to heat their homes. C) Natural gas and solar power are just two of the energy sources that Americans use to heat their homes. D) Americans favour natural gas and the solar power as the energy sources for heating their homes. E) In order to heat their homes, Americans seem to prefer either natural gas or solar energy over other energy sources. 42. Hükümet giris ucretlerini kaldinr kaldirmaz, cok daha fazla kişi müzeleri ve sanat galerilerini ziyaret etmeye başladı. A) Following the government's ruling for no entrance charges for museums and art galleries, more and more people will start to visit them. B) An increasing number of people had begun to visit the museums and art galleries even before the government abolished entrance fees. C) If the government decides to stop charging entrance fees for museums and art galleries, many more people will start to visit them. D) As soon as the government had abolished entrance charges, many more people started to visit the museums and art galleries. E) Now, as there are no admission charges for museums and art galleries, following a government ruling, an increasing number of people start to visit the museums and art galleries. WWW.KPDS.ORG 43. Uzay mekigi Columbia'nin patlamasi ve astronotlarin olumij konusunda herkesin cevaplanmasini istedigi soru çok basit: neden? A) The question everyone wants answered as regards the explosion of the space shuttle Columbia and the deaths of its astronauts is very simple: why? B) Following the explosion of the space shuttle, Columbia, and the deaths of its astronauts, the simple question everyone is asking is: why? C) After the explosion of the space shuttle Columbia and the deaths of its astronauts, the problem that worried everyone, was: why. D) When the space shuttle Columbia exploded and its crew died, the question everyone was asking was quite simply: why? E) When the space shuttle Columbia, together with all its crew, exploded, everyone asked the same, simple; question: why? 44. Birleşmiş Milletlerin, Filistin'in Yahudi ve Arap bölgelerine bölünmesini onaylaması üzerine, 14 Mayıs 1948'de israil devleti ilan edildi. A) Once the United Nations had recommended partitioning Palestine into Jewish and Arab regions, the state of Israel could have been proclaimed on 14 May 1948. B) Once the partition of Palestine into Jewish and Arab regions had been approved by the United Nations, the state of Israel was immediately proclaimed on 14 May 1948. C) Upon the United Nations' approval of the partition of Palestine into Jewish and Arab territories, the state of Israel was proclaimed on 14 May 1948. D) The state of Israel was proclaimed on 14 May 1948 since the United Nations was recommending the partitioning of Palestine into Jewish and Arab parts. E) The state of Israel was proclaimed on 14 May 1948 following the recommendation of the United Nations that Palestine should be divided into Jewish and Arab territories. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 45. Aglama, yalnizca insana ozgu olan gülmenin tersine, insanin baska birçok hayvanla paylastigi bir ozelliktir. A) In common with many other animals, human beings laugh but do not cry. B) Humans, like many other animals, cry, but laughing seems to be reserved for them alone. C) Animals and humans alike can cry, but it is only humans, who laugh. D) The ability to cry is shared by humans and all other animals, but not laughter; that is uniquely human. E) Crying, as opposed to laughing which is uniquely human, is a characteristic that humans share with many other animals. WWW.KPDS.ORG KPDS 2003 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI th 36. Since September 11 , 2001, America’s eagerness to project its power unilaterally, has affected the foreign policy of most countries in the world. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. Amnesty International says that Iraqis have made many-so far mostly unsubstantiatedcahrges of abuse against both British and American soldiers. A) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların gerek İngiliz gerekse Amerikan askerlerine yönelttiği suisstimal suçlamalarından pek çoğunun bugüne kadar kanıtlanamadığını söylemektedir. A) 11 Eylül 2001’den sonra Amerika’nın tek taraflı olarak gücünü kullanma isteği, dünyada pek çok ülkenin dış politikasını yönlendirmiştir. B) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların, hem İngiliz hem de Amerikan askerlerine karşı bugüne kadar çoğu kanıtlanmamış pek çok suiistimal suçlamasında bulunduklarını söylemektedir. B) 11 Eylül 2001’den sonra dünyanın pek çok ülkesi, dış politikasını, Amerika’nın tek başına gücünü gösterme isteği doğrultusunda belirlenmiştir. C) Uluslararası Af Örgüt’nün söylediğine göre, Iraklılar, İngiliz ve Amerikan askerlerinin bazılarına karşı çoğu henüz kanıtlanmamış suiistimal suçlamalarında bulunmuştur. C) 11 Eylül 2001’den beri Amerika’nın tek taraflı olarak gücünü ortaya koyma isteği, dünyadaki çoğu ülkenin dış politikasını etkilemektedir. D) Uluslararası Af Örgütü, Iraklıların, hem İngiliz hem de Amerikan askerlerine karşı yapılan ancak çoğu tam olarak kanıtlanmamış pek çok suiistimal suçlamalarının olduğunu söylemektedir. D) Amerika’nın 11 Eylül 2001’den bu yana dünyaya tek başına hakim olma isteği, birçok ülkenin dış politikasını etkiledi. E) Dünyada çoğu ülkenin dış politikası, Amerika’nın 11 Eylül 2001’den itibaren tek başına gücünü ortaya koyma isteği ile yeniden şekillenmiştir. 37. High-speed trains, known in Spain as the AVE, have linked Madrid southward to Seville since 1992. A) İspanya’da AVE olarak bilinen hızlı trenler, 1992’den beri Madrid’i güney yönünde Sevilla’ya bağlamaktadır. B) 1992’den sonra Madrid, İspanya’da AVE olarak bilinen hızlı trenle, güneydeki Sevilla’ya bağlanmıştır. C) Madrid, güneydeki Sevilla’ya, İspanya’da 1992’den itibaren AVE olarak bilinen hızlı trenle bağlanmış bulunuyor. D) İspanya’da AVE olarak bilinen hızlı trenler, 1992’den itibaren, Madrid’den güneydeki Sevilla’ya kadar işlemeye başlamıştır. E) 1992’den sonra Madrid’i güney yönünde Sevilla’ya bağlayan hızlı trenler, İspanya’da AVE olarak bilinir. E) Uluslararası Af Örgütü’nün de söylediği gibi, Iraklıların bugüne kadar kanıtlanamayan suçlamalarından çoğu hem İngiliz hem de Amerikan askerlerine yöneliktir. 39. Nobody in Britain not even the Conservatives themselves that the Conservatives can win the next election. A) İngiltere’de çoğu kişi, hatta Muhafazakarlar bile, Muhafazakarların gelecek seçimleri almasını mümkün görmüyor. B) Muhafazakarların kendileri de dahil İngiltere’de büyük bir çoğunluk, gelecek seçimin galibinin Muhafazakarlar olacağını düşünmüyor. C) İngiltere’de Muhafazakarlar dışında hiç kimse, Muhafazakarların gelecek seçimi kazanacağını sanmıyor. D) İngiltere’de hiç kimse, hatta Muhafazakarların kendileri bile, Muhafazakarların gelecek seçimi kazanabileceklerini sanmıyor. WWW.KPDS.ORG 40. Once inside the EU, Poland will rank immediately below Britain, France, Germany and Italy in voting power. A) Polonya AB’ye katılınca, sahip olacağı oylama erki, hem İngiltere ve Fransa hem de Almanya ve İtalya’dan sona gelecek. B) AB’ye katıldıktan sonra, Polonya, ancak İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’dan sonra oylama erkine sahip olabilecek. C) Polonya AB’ye katıldığı takdirde, oylama erkini, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’don sonra kullanacak. D) Polonya, AB içinde olunca, oylama erkinde, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’nın hemen altında yer alacak. E) AB içindeki oylama erki bakımından, Polonya, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’nın hemen altında yer alacak. 41. 1960’ta Tanzanya’nın Ol Doinyo Lengal yanardağı patladığında, altı milyonun üzerinde ağaç köklerinden söküldü. A) It was the eruption of the Ol Doinyo Lengai volcano in 1960 that caused the destruction of over six million trees in Tanzania. B) When the Ol Doinyo Lengai volcano erupted in 1960, all Tanzania’s six million trees were unrooted. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Almanya’nın başbakanı Gerhard Schröder tarafından ortaya konan ekonomik reform planları, Sosyal Demokrat Parti’nin kongresinde oybirliği ile onaylandı. A) The plans for economic reform put forward by Germany’s chancellor, Gerhard Schröder, were unanimously endorsed at the Social Democratic Party’s congress. B) Gerhard Schöder, Germany’s chancellor should have made plans for economic reform, and they would have been approved at the Social Democratic Party’s congress. C) At the Social Democratic Party congress, the plans for economic reform suggested by Germany’s chancellor, Gerhard Schröder, met with considerable approval. D) The plans of Gerhard Schröder, Germany’s chancellor, for economic devlepment won the approval of the entire Social Democratic Party at their congress. E) The plans for economic development drawn up by Gerhard Schröder, Germany’s chancellor were recently whole- heartedly approved at the Social Party’s congress. 43. Gelecek yıl AB’ye katılmayı bekleyen on ülkenin hepsi, bu yıl sonuna kadar, Nisan’da imzalamış oldukları katılım antlaşmasını oylamış olacaklardı. C) As a result of the eruption of the Ol Doinyo Lengai volcano in Tanzania in 1960, nearly six million trees were unrooted. A) Before the end of the year, the ten countries expecting to join the EU next year, have to vote on the accession treaty which they signed in April D) Over six million trees were unrooted when Tanzania’s Ol Doinyo Lengai volcano erqted in 1960. B) By the end of this year, all ten countries waiting to join the EU next year, will voted on the accession treaty which they signed in April E) In 1960 nearly six million trees were destroyed in Tanzanla following the eruption of the Ol Doinyo Lengal volcano. C) All ten countries hoping to join the EU next year signed the accession treaty in April and will vote on it before the end of this year. D) Ten of the countries waiting to join the EU next year signed the accession treaty in April and all will have done so bay the end of this year. E) All the ten countries expected to join the EU next year signed teh accession treaty in April and are required to vote on it by the end of this year. WWW.KPDS.ORG 44. Titanik’in gerçekte nasıl göründüğünü hayal etmek, Bilim Müzesi’nde sergilenen eşyalarını gördükten sonra kolay oluyor. A) The exhibition of the Titanic’s artefacts at the Science Museum tells us a great deal about how it looked. B) I saw the artefacte of the Titanic on exhibition at the Sicience Museum, and seein them makes it easy for one to imagine how it really looked. C) It is easy to imagine how the Titanic really looked once one has seen its artefacts exhibited at the Science Museum. D) Once one has been its artefacts on view at the Science Museum, ane really knows what the Titanic looked like. E) The titanic really comes to life when once one sees its artefacts which are on exhibition at the Science Museum. 45. Birçok bakımından , 1753’ün Londra’sı, bugün olduğu duruma oldukça benziyordu; büyük, gürültülü ve fazla kalabalık. A) Actually, the London of 1753 was in many ways not unlike present- day London; it was big and noisy and terribly crowded. B) İn many ways, the London of 1753 was pretty similar to the way it is today; huge and noisy and overcrowded. C) As regards the size, the noise and teh overcrowding, the London of 1753 was no different from the London of today. D) In fact, the London of 1753 resembled the London of toay in many respects, especially as regards its size, noise and overcrowding, E) From the point of view of size, noise and terrible overcrowding, London is now no different from what it was in 1753 KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2004 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. 1942'de gerçekleşen ve 3 Haziran'dan 6 Haziran'a kadar siiren Midway Savaşı, tarihçiler tarafından 2.Dünya Savaşının bir dönüm noktası olarak görülmüştür. A) Historians insist that the Battle of Midway, Which took place between June 3rd and June 6 th 1942, should be regarded as a turning point in World War II. B) According to many Historians, the Battle of Midway, Which took place in 1942 between June 3rd and June 6th, can be regarded as a turning point in World War II. C) The Battle of Midway, Which took place in 1942 and lasted from June 3 rd to June 6th, has been regarded by historians as a turning point in World War II. D) In the opinion of historians, the turning point of World War II came with the Battle of Midway, June3rd-6th, 1942. E) Historians tend to regard the Battle of Midway, June 3rd-6th, 1942, as the turning point of World War II. 37. Bugün bildigimiz dünya, bazı kıtaların birbirinden uzaklaşması sonucu on milyon yıl sonra, muhtemelen tamamen tanınmaz olacaktır. A) As a result of continental drift, the world that we know will surely be completely unrec ognizable ten miIIion years from now. B) It seems likely that ten miIIion years from now the world, as we know it today, will be un recognizable to drift away from each other. C) Should the continents continue to drift away from each other, after ten miIIion years the world will be quite unlike what it is today. D) After ten miIIion years, the world as we know it today will probably be completely unrec ognizable as a result of some continents drifting away from each other. E) Ten miIIion years from now the world, as we know it today, could be quite unrecognizable if the continents continue to drift apart in this way. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. "Uzay Laboratuvarı Projesi", insanlarm uzayda hiçbir olumsuz etki olmadan uzun sure yaşayabileceğini ve çalışabileceğini göstermek için NASA tarafından tasarlanmistir. A) NASA wanted to determine through the design of "Project Skylab" just how long people could live and work in space without any iII, effects all. B) The "Project Skylab" experiment established for NASA that people can live and work in space for long periods of time without experiencing any iII effect. C) The aim of NASA's "Project Skylab" was to determine whether people could live and work in space, without adverse effects, over long periods of time. D) NASA's aim in designing "Project Skylab" was to learn how long men could live and work ; in space without iII effect. E) "Project Skylab" was designed by NASA to demonstrate that people can live and work in space for prolonged periods without any iII effect at all. 39. Başkan Bush, bir televizyon konuşmasında Amerikan halkına, terörizme karşı savaşın yüksek maliyetler ve kişisel özveri gerektiren uzun bir mücadele olacağını söyledi. A) President Bush's televised speech concerning war against terrorism warned the American people that the struggle would be a long one and entail high costs and much personal sacrifice. B) In a televised speech President Bush told the American people that the war against terrorism would be a long struggle requiring high costs and personal sacrifice. C) In a speech that was televised, President Bush warned the Americans that a war against terrorism could prove expensive and entail much personal sacrifice. D) In his speech, which was televised, President Bush asked the American people to be willing to sacrifice themselves in the cause of the struggle against terrorism. E) The people of America were asked by President Bush in a speech broadcast on television to be prepared to pay in money and personal sacrifice, for war against terrorism. WWW.KPDS.ORG 40. Umman'm Yemen'le olan sinir anlaşmazlığı, iki Dike arasında Ekim 1992'de antlaşma imzalanması üzerine sona erdi. A) Oman's border dispute with Yemen came to an end upon the signing of an agreement in October 1992 between the two countries. B) In October 1992, Oman and Yemen signed an agreement Which helped to end the border dispute between the two countries. C) It was in October 1992 that the border dispute between Oman and Yemen finally came to an end, and the two countries signed an agreement. D) In October 1992, Oman and Yemen finally signed an agreement which brought their border dispute to an end. E) Oman's border dispute with Yemen only ended in October 1992 when the two countries came together and signed an agreement. 41. Most people in the world today recognize that it is the duty of a government to develop a policy with regard to the conservation of the environment. A) Bugün dünyada pek çok insan, çevrenin korunmasına yönelik bir politika geliştirmenin, hükümetin görevi olduğunu kabul etmektedir. B) Çevrenin korunmasma iliskin bazı politikalar geliştirmenin bir hükümet görevi olduğu, bugün dünyada pek çok insan tarafından kabul edilen bir gerçektir. C) Bugün dünyada pek çok insanin da kabul ettigi gibi, çevrenin korunması konusunda etkili politikalar izlemek her hükümetin görevidir. D) Bir hükümetin görevleri arasında çevrenin korunmasına yönelik politikalar ortaya koymanın da bulunduğu, bugün dünyada pek çok insanın benimsedigi bir konudur. E) Çevrenin korunmasıyla ilgili politikalar benimsemenin bir hükümetin temel görevi olduğu bugün dünyada pek çok insan tarafından kabul edilmektedir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Abu Dhabi may be the largest and wealthiest of the seven emirates that constitute the United Arab Emirates, but it is Dubai that has come to the fore. A) Her ne kadar Dubai çok bilinse de Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri'ni kuran yedi emirliğin en büyüğü ve en zengini olarak görülebilir. B) Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi emirlikten en büyüğü ve en zengini Abu Dabi'dir, ancak bunlardan en çok bilineni Dubai'dir. C) Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi emirlikten biri olan Abu Dabi, bunlarm en büyüğü ve en zenginidir ama Dubai daha çok bilinir. D) Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri'ni olusturan yedi emirliğin en büyüğü ve en zengini olabilir, ancak öne çıkmış olan Dubai'dir. E) Dubai daha iyi tanınmakla birlikte, Abu Dabi'nin Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan yedi emirliğin en büyüğü ve en zengini olduğu kabul edilebilir. 43. In some parts of the world, many people believe that politics is not a suitable job for women, but eventually such opposition seems likely to disappear. A) Dünyanın çesitli bölgelerinde birçok insan siyaseti kadınlar için uygun bir uğraş olarak görmemektedir; ancak bu tur muhalefet zamanla yok olacaktır. B) Dünyanın bazı bölgelerinde pek çok kişi siyasetin kadınlar için uygun bir uğraş olmadığına inanmaktadır; ancak bu tür muhalefet zamanla ortadan kalkacak gibi görünmektedir. C) Birçok insan siyasetin kadınlara uygun bir iş olmadığını düşünmektedir; ancak dünyanın pek çok yerinde bu muhalefetin zamanla yok olacağına inanılmaktadır. D) Dünyanın çesitli bölgelerinde çoğu insan siyasetin kadınlara uygun bir uğraş olduğuna kesinlikle inanmamaktadır; ancak bu muhalefet zamanla önemini yitirecektir. E) Pek çok kişi siyaseti dünyanın bazı bölgelerinde, kadınların yapabileceği bir uğraş olarak görmemektedir; ancak bu tür muhalefetin zamanla önemini yitireceğine inanılmaktadır. WWW.KPDS.ORG 44. The strategic importance of Malta was first recognized by the Phoenicians, who occupied it and established a trade colony there. A) Malta'nın stratejik önemini ilk anlayan Fenikeliler, burayı işgal ettiler ve burada bir ticaret kolonisi kurdular. B) Malta'nın stratejik önemi nedeniyle burayı işgal eden Fenikeliler, ilk önce bir ticaret kolonisi kurdular. C) Malta'nın stratejik önemi, ilk kez, orayı işgal eden ve orada bir ticaret kolonisi kuran Fenikelilerce anlaşılmıstır. D) İlk kez Fenikeliler tarafından işgal edilen Malta'nın stratejik önemi hemen analşıldı ve burada bir ticaret kolonisi kuruldu. E) Malta'nın stratejik önemini anlayarak burayı işgal eden Fenikeliler, ilk ticaret kolonisini burada kurdular. 45. Analysis of the reddish surface soil of Mars points to the presence of oxidized iron, indicating that the planet's surface is rusting. A) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi, gezegenin yüzeyinin paslanmakta olduğunu gösteren oksitlenmiş demirin varlığını işaret etmektedir. B) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağı analiz edildiğinde, oksitlenmiş demirin varlığı nedeniyle gezegen yüzeyinin paslanmakta olduğu görülür. C) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi, oksitlenmiş demirin varlığını göstermektedir ve gezegen yüzeyinin paslanmasının nedeni de budur. yüzey toprağının D) Mars'ın kızılımsı analizinden, oksitlenmiş demir varlığının, gezegen yuzeyinin paslanmasına yol açtığı anlaşılmaktadır. E) Mars'ın kızılımsı yüzey toprağının analizi ile, oksitlenmiş demir varlığına bağlı olarak gezegen yüzeyinin paslanmakta oldugu belirlenmiştir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2004 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. Iraq is making efforts to rebuild its shattered financial system by granting three foreign banks permission to operate in the country. A) Yok olmuş mail sistemini yeniden kurabilmek için gahsmalara baslami? olan Irak, sadece yabanci bankanm ulkede faaliyet gostermesine izin veriyor. B) Irak, yikilmis olan mail sistemini yeniden yapılandırmak amacıyla gahsmalara baslamis ve yabanci bankanm ulkede faaliyete gegmesine izin vermiştir. C) Dagilmis. olan mail sistemini yeniden duzenlemek için gayret içine giren Irak, ulkede yabanci bankanm faaliyet gostermesine onay vermiştir. D) Irak'm yabanci bankalardan ucunun ulkede faaliyete gecmesine onay vermesi, yikilan mali sistemini yeniden kurmaya calistigimn gostergesidir. E) Irak, ülkede faaliyet göstermeleri icin ug yabanci bankaya izin vererek, paramparca olmuŞ mali sistemini yeniden kurmaya gaba gbsteriyor. 37. The Celts, who were later called "Gauls" by the Romans, migrated from the Rhine valley into the region that is now France. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. The German government and the opposition are expected to agree on a new law to make it easier for qualified foreigners to settle in Germany. A) Alman hükümeti ve muhalefetin üzerinde uzlaştığı yeni yasanın nitelikli yabancıların Almanya'ya yerleşmelerini kolaylaştırması bekleniyor. B) Alman hükümeti nitelikli yabancıların Almanya'ya yerleşmelerini kolaylaştıran yeni bir yasa üzerinde muhalefetle anlaşmayı umuyor. C) Alman hükümeti ile muhalefetin, nitelikli yabancıların Almanya'ya yerleşmelerini kolaylaştırmak için yeni bir yasa üzerinde anlaşmaya varmalan bekleniyor. D) Alman muhalefetinin nitelikli yabancıların Almanya'ya daha kolay yerleşebilmelerini sağlayacak yeni bir yasa üzerinde hükümetle anlaştığı belirtiliyor. E) Alman hükümeti ve muhalefetinin uzlaşarak nitelikli yabancıların Almanya'da gelişmelerin kolaylaştıracak yeni yasayı yakında çıkarmaları bekleniyor. 39. When the Mongol invasion started, the Uygurs, realizing that resistance was futile, submitted willingly to Gengis Khan. A) Moğol istilasi yaygınlaşınca, direnişin işe yaramayacağını anlayan Uygurlar, Cengiz Han'a gönüllü teslim oldular. B) Moğol istilasi baslayınca direnişin boşuna oldugunu anlayan Uygurlar, Cengiz Han'a isteyerek teslim oldular. A) Geçmişte Romalıların "Galyalılar" dedigi Keltler, Ren vadisinden göç ederek bugünkü Fransa'ya yerleşmişlerdir. C) Direnişin boşuna olduğuna inanan Uygurlar, Mogal istilasi başlar başlamaz Cengiz Han'a teslim oldular. B) Romalıların "Galyalılar" olarak adlandırdığı Keltler, bugünkü Fransa'nın yakınlarına, Ren vadisinden göç ederek gelmişlerdir. D) Moğolların istilasi baslayinca direnmenin boşuna olduğunu fark eden Uygurlar, Cengiz Han'm isteklerini kabul ettiler. C) Bugün Fransa olan bölgeye Ren vadisinden göç etmis olan Keltlere, Romalılar "Galyalılar" adını vermişti. E) Moğol istilasi, Uygurların direnisin bosuna olduguna inanmalarına yol açtı ve Uygurlar, Cengiz Han'a isteyerek teslim oldular. D) Dana sonra Romalılar tarafmdan "Galyalılar" olarak adlandinlan Keltler, bugiin Fransa olan bölgeye, Ren vadisinden gog etmislerdir. E) Romalılarca uzun yillar boyunca "Galyalılar" olarak adlandinlan Keltler, Ren vadisinden edip bugünkü Fransa'ya yerleşmişlerdir. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 40. According to the UN observers in the region, Rwandan troops have re-entered Congo in violation of the peace treaty signed between the two countries last year. 42. 1 Mayıs 2004'te on yeni ülkenin Avrupa Birligi'ne girisi, Demir Perde Me zorla bolunmus bir kitanin biraraya gelisjni simgelemektedir. A) Bölgedeki BM gözlemcilerine göre, Ruanda askerleri, geçen yil iki ülke arasında imzalanan barış anlaşmasına aykırı olarak, yeniden Kongo'ya girmiştir. A) The entrance, on 1 May 2004, of ten new countries to the European Union symbolizes the coming-together of a continent forced apart by the Iron Curtain. B) Bölgedeki BM görevlilerine göre, geçen yil iki ülke arasmda yapilan barış anlaşmasını çiğneyen Ruanda askerleri, Kongo'ya tekrar girmiştir. B) Ten new countries joined the European Union on 1 May 2004 symbolizing the reunion of a continent forced apart by the Iron Curtain. C) Bölgede bulunan BM görevlilerine göre, Ruanda askerleri Kongo'ya tekrar girerek geçen yıl yapılan barış antlasmasmi bozmuştur. D) Bölgede görev yapan BM sorumlularma göre, Ruanda askerleri Kongo'ya yeniden girmiş ve böylelikle geçen yıl iki ülke arasında imzalanmış olan barış antlaşmasını ihlal etmiştir. E) Bölgede bulunan BM gozlemcilerine göre geçen yil iki ulke arasmda imzalanan barış antlaşmasına rağmen, Ruanda askerlerinin gogu Kongo'ya bir kezdaha girmiştir. 41. Nicholas Gane'in yeni yayimlanan kitabi Toplum Kurammm Gelecegi, dunyanm onde gelen toplum kuramcilan ile yapilan bir dizi mulakati bir araya getirmektedir. A) The newly-published book, The Future of Sosial Theory by Nicholas Gane, draws heavily on a series of interviews conducted by the world's leading social theorists. B) Nicholas Gane's newly-published book The Future of Social Theory brings together a series of interviews held with the world's leading social theorists. C) A series of interviews with the world's leading social theorists was the starting point for Nicholas Gane's newly-published The Future of Social Theory. D) Nicholas Gane interviewed some of the world's leading social theorists before writing The Future of Social Theory which has recently been published. E) Nicholas Gane's newly-published book The Future of Social Theory makes extensive use of interviews between the writer and the world's leading social theorists. C) On 1 May 2004, when ten new countries entered the European Union, the forced division of a continent by the Iron Curtain symbolically came to an end. D) The entrance of ten new countries to the European Union on 1 May 2004 can also be regarded as symbolizing the reunion of a continent forced apart by the Iron Curtain. E) With the entrance of ten new countries to the European Union on 1 May 2004, the symbolic division of a continent by the Iron Curtain was finally broken. 43. BM Guvenlik Konseyi, kitle imha silahlarma sahip olmayi, bunlan uretmeyi ve bunlarm kacakciliçini yapmayi sug saymalan icin ulkelere gagnda bulunan bir karan oybirligiyle almistir. A) The possession, manufacture and trafficking of weapons of destruction have been banned in all countries following a resolution to this effect unanimously passed by the UN Security Council. B) Presumably, the UN Security unanimously pass a resolution to all countries criminalize the manufacture and trafficking of mass destruction. Council will demand that possession, weapons of C) The possession, manufacture and trafficking of weapons of mass destruction have been criminalized in some countries following the passing of a unanimous resolution by the UN Security Council. D) In line with a resolution of the UN Security Council, countries have all made the possession, manufacture and trafficking of weapons of mass destruction illegal. E) The UN Security Council has unanimously passed a resolution calling upon countries to criminalize the possession, manufacture and trafficking of weapons of mass destruction. WWW.KPDS.ORG 44. Edebiyat eleştirisi üzerine yeni bir kitap yazmış olan Mary Williams, günümüzün en etkili ve özgün edebiyat eleştirmenlerinden ve feminist düşünürlerinden biridir. A) Mary Williams, a feminist thinker, has brought out a new book which is about the most influential and oriçinal literary critics of our time. B) Mary Williams, who is one of the most successful and oriçinal critics of our time, has written a new book on literary criticism and feminist thinking. C) Mary Williams, who has written a new book on literary criticism, is one of the most influential and oriçinal literary critics and feminist thinkers of our time. D) One of the most impressive and innovative literary critics of our age is Mary Williams, a feminist thinker, who has brought out a new book on literary criticism. E) The new book on literary criticism written by Mary Williams establishes her as one of the most influential and stimulating of the feminist critics of our age. 45. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Selanik şehrinde ilk futbol maçını düzenleyenler, İngiliz tütün ve pamuk tüccarlarıydı. A) It was during the period of the Ottoman Empire that the first football match in the city of Salonika was organized by British tobacco and cotton traders. B) It was British tobacco and cotton traders who organized the first football match in the city of Salonika during the period of the Ottoman Empire. C) The first football match to be organized by British tobacco and cotton traders was in the city of Salonika during the period of the Ottoman Empire. D) British tobacco and cotton traders held their first football match in Salonika during the time of the Ottoman Empire. E) The first football match to be held in Salonika was during the time of the Ottoman Empire and was organized by British tobacco and cotton traders. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2005 MAYIS DÖNEMİ KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 37. During the Gulf War in 1991, the Iraqi troops caused the worst ever man-made environmental disaster by setting fire to 650 of Kuwait's 950 oil wells. ÇEVİRİ SORULARI 36. Despite the explosion of stock-market wealth over the last decade, the most valuable asset most Americans own is their home. A) Çoğu Amerikalının, sahip olduğu evi en değerli varlık olarak görmesi, geçen on yıl içinde borsa da servet patlaması yaşanmasını engellemedi. B) Geçen on yıl içinde borsadan edinilen servet patlamasından pay alan Amerikaların çoğu için, evi hala en değerli varlığıdır. C) Çoğu Amerikalı, son on yılda borsadan edindigi büyük servetin yanı sıra, evini de en değerli varlık olarak görmektedir. D) Evlerini en değerli varlıkları olarak kabul eden pek çok Amerikalı için son on yılda borsada da bir servet patlaması oldu. E) Gecen on yıl içinde borsadan edinilen servet patlamasına rağmen, çoğu Amerikalının sahip olduğu en değerli varlık evidir. A) İnsan tarafından şimdiye kadar oluşturulmuş çevre felaketlerinden biri, 1991'deki Körfez Savaşı sırasında Irak birliklerinin Kuveyt'in 950 petrol kuyusundan 650'sini ateşe vermesiyle meydana gelmiştir. B) 1991'deki Körfez Savaşı sırasmda, Irak birliklerinin Kuveyt'e ait 950 petrol kuyusundan 650'sini yakması, şimdiye kadar insandan kaynaklanan en korkunç çevre felaketlerinden biriyle sonuçlandı. C) 1991'deki Körfez Savaşı sırasında, Irak birlikleri Kuveyt'in 950 petrol kuyusundan 650'sini ateşe vererek insan tarafından şimdiye kadar olusturulmuş en kötü çevre felaketine neden oldular. D) İnsandan kaynaklanmış en korkunç çevre felaketi 1991'deki Körfez Savaşı sırasmda meydana gelmiştir; çünkü bu savaşta Irak güçleri Kuveyt'in 950 petrol kuyusundan en az 650'sini ateşe vermiştir. E) 1991 yılında yalnız Körfez Savaşı'ndan dolayı değil, bu savaş sırasında Irak güçlerinin Kuveyt'e ait 950 petrol kuyusundan 650'sini ateşe vermesi yüzünden de insan tarafından şimdiye kadar olusturulmus en korkunç çevre felaketi yaşanmıştır. WWW.KPDS.ORG 38. A barometer measures air pressure, and if you watch the weather forecasts you will see that an Increase in air pressure often signals fair weather, whereas a drop in air pressure may mean that a storm Is on the way. A) Barometre hava basıncını ölçer ve hava tahminlerini izlerseniz, hava basıncındaki bir artışın çoğu kez iyi havaya işaret ettiğini, ancak hava basıncındaki bir düşmenin ise fırtınanın yolda olduğu anlamına gelebildiğini görürsünüz. B) Barometrenin hava basıncını olduğunu biliyorsanız, hava tahminlerini izlediğinizde hava basıncındaki bir artışın çoğu kez iyi havanın, basınçtaki bir düşmenin de fırtınanın yaklastığının habercisi olduğunu anlarsınız. C) Hava basıncı barometreyle olçülür ve hava tahminlerinde genellikle, hava basıncı artarsa havanın iyi olacağı, basınçta bir düşme meydana gelirse fırtınanın yolda olabileceği söylenir. D) Hava tahminlerini izleyenler, barometrenin hava basıncını ölçtüğünü ve hava basıncı artarsa iyi havanın, düşerse de genellikle fırtınanın yolda olduğunu bilirler. E) Hava basıncı barometreyle ölçülür ve hava tahminlerinde hava basıncındaki bir artışın çoğu kez iyi havaya, basınctaki bir düşmenin ise fırtınanın yolda olduğuna işaret ettigi söylenir. 39. The Aryans who invaded India from the northwest in about 1500 B.C. found a land there that was already home to an advanced civilization. A) İleri bir uygarlığı zaten barındırmakta olan Hindistan'i, M.Ö. 1500 yıllarında Ariler kuzeybatıdan istila etmişlerdir. B) Ariler, ileri bir uygarlığa çok önceden beri ev sahipliği yapan bir ülke olarak buldukları Hindistan'i, M.Ö. 1500 yıllarında kuzeybatıdan işgal ettiler. C) Zaten ileri bir uygarlığı vatanı olan Hindistan, M.Ö. 1500'lerde kuzeybatısından Ari istilasına uğramıştır. D) Ariler, Hindistan'i M.Ö. 1500 dolayında işgal etmişler ve orayı ileri bir uygarlığın vatanı olarak görmüşlerdir. E) Hindistan'i M.Ö. 1500 dolayında kuzeybatıdan istila eden Ariler, orada, ileri bir uygarlığı zaten barındırmakta olan bir ülke buldular. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 40. In contrast to the majority of American astronauts, Valentina Tereshkova, the first woman cosmonaut who went to space, was a textile factory worker when she entered the Soviet space programme. A) Amerikalı astronotlarm çoğunluğunun tersine, uzaya giden ilk kadın kozmonot Valentina Tereskhkova, Sovyet uzay programına girdiğinde bir tekstil fabrikası işçisiydi. B) Amerikalı meslektaslarından farklı olarak, Valentina Tereshkova Sovyet uzay programına girmeden önce bir tekstil fabrikasında işçiydi; fakat, uzaya giden ilk kadın kozmonot olmayı başardı. C) Uzaya giden ilk kadın kozmonot Valentina Tereshkova'nın Amerikalı meslektaşlarının çoşkunluğuna benzemeyişinin başlıca nedeni, Sovyet uzay programına girdiğinde bir tekstil fabrikası işçisi olmasıdır. D) Uzaya giden ilk kadın kozmonot olan Valentina Tereshkova, Amerikalı meslektaşlarından çok farklıydı ve bir tekstil fabrikası işçisi olmasına karşın, Sovyet uzay programma girebilmişti. E) Bir tekstil fabrikasi işçisiyken Sovyet uzay programına giren Valentina Tereshkova, uzaya giden ilk kadın kozmonot olarak Amerikalı astronotların çoğundan farklıydı. 41. İngiltere ve Çin Halk Cumhuriyeti, iki yıl süren sıkı müzakerelerden sonra, Hong Kong'un 1 Temmuz 1997'de Çin egemenliğine dönmesi hususunda anlaştılar. A) Much arduous bargaining was needed before Britain and the People's Republic of China agreed that Hong Kong should return to Chinese sovereignty on 1 July 1997. B) It took two years of painstaking negotiation before Britain could agree with the People's Republic of China that Hong Kong should return to Chinese sovereignty on 1 July 1997. C) On 1 July 1997, after two years of prolonged negotiation, it was finally agreed between Britain and the People's Republic of China that Hong Kong should return to Chinese sovereignty. D) The question of whether Hong Kong should return to Chinese sovereignty on 1 July 1997 was finally agreed on after much arduous bargaining between Britain and the People's Republic of China. E) After two years of painstaking negotiation, Britain and the People's Republic of China agreed that Hong Kong would return to Chinese sovereignty on 1 July 1997. WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Farklı konumdaki bireylerin farklı özeIIikleri olduğundan, kaynak ve ödüllerin nasıl dağıtılacağına ilişkin görüşlerinde de doğal olarak farklılıklar vardır. 44. Atmosferdeki oksijenin yaklaşık % 20'si Amazon yağmur ormanlarındaki dev ağaçlar tarafından üretilir ve bu miktar, aynı alan kadar çimenin üreteceğinden çok daha fazladır. A) Since individuals in different positions have different interests and attributes, they naturally have differences in opinion about how resources and rewards should be distributed. A) Because of the giant trees, the Amazonian rain forests can produce 20% of the oxygen in the atmosphere, which is a great deal more than a similar area of grassland can produce. B) It is only natural that there should be differences in opinion about how resources and rewards should be distributed, as people in different positions have different interests and attributes. C) Obviously, among individuals in different positions with different interests and attributes, there will be differences in opinion about how resources and rewards should be distributed. D) Since individuals in different positions have different interests and attributes, it is only natural that they should disagree about how resources and rewards can be distributed. E) Individuals in different positions, with different interests and attributes, will obviously disagree about what is the fair distribution of resources and rewards. 43. Altın Gana'nın en biiyiik döviz kaynağı olduğu için, dalgalanan altın fiyatları ülkenin ekonomisini felç etmiştir. A) The crippling of Ghana's economy is the result of the fluctuating gold prices as gold is the country's primary source of foreign exchange. B) As gold is still Ghana's largest source of foreign exchange, the country's economy is being badly affected by the fluctuating price of gold. C) Fluctuating gold prices would inevitably cripple Ghana's economy as gold is Ghana's major source of foreign exchange. D) As gold is Ghana's largest source of foreign exchange, fluctuating gold prices have crippled the country's economy. E) If gold were Ghana's primary source of foreign exchange, the country's economy would be badly affected by the fluctuating price of gold. B) The giant trees of the Amazonian rain forests actually produce 20% of the oxygen in the atmosphere; the same area of grass could not produce quite so much. C) On their own, the Amazonian rain forests, with their giant trees, are responsible for at least 20% of the oxygen in the atmosphere, which is a far greater amount than a similar area of grassland could produce. D) About 20% of the oxygen in the atmosphere is produced by the giant trees of the Amazonian rain forests, and this amount is much more than the same area of grass would produce. E) While the giant trees of the Amazon rain forests produce more than 20% of the oxygen in the atmosphere, the same area of grassland could not produce nearly as much as this. 45. Dünyanm dönöşü, ekvatorda yaşayanların ağırlığında, İngiltere'dekilere göre % 0,3'lük bir azalma meydana getirir. A) Those living at the equator are lighter than those living in England by 0.3% owing to the rotation of the Earth. B) The rotation of the Earth produces a 0.3% reduction in weight for those living at the equator compared to those in England. C) One effect of the Earth's rotation is to make those living at the equator 0.3% lighter than those living in England. D) One effect of the Earth's rotation is to make the weight of people increase by 0.3% as they move from England to the equator. E) People's weight drops roughly by 0.3% as they move from England to the equator, owing to the rotation of the Earth. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 33. Around the world today, a house is increasingly viewed not just as a place to live in but at the same time as a high-return investment. KPDS 2005 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 31. In an economic recession, most companies know what they need to do. A) Ekonomik bir durgunlukta, geneIIikle ne yapacaklarını bilir. B) Ekonomik bir durgunluk şirketlerin çoğu.yapmasi bildiğini sanır. şirketler durumunda, gerekenleri A) Bugün dünyada ev, giderek, sadece icinde yasanacak bir yer olarak degil ayni zamanda yuksek gelirli bir yatirim olarak goriilmektedir. B) Gunumuz dünyasmda, ev, icjnde yasanacak bir yer olmaktan çok getirisi yuksek bir yatirim olarak algilanmaya baslamistir. C) Bugün dünyada ev, getirisi yuksek bir yatirim olarak algilandigi icin sadece ifinde yasanacak bir yer olmaktan gikmiştir. C) Ekonomik bir durgunlukta, cogu sirket ne yapmasi gerektiçini bilir. D) Gunumuz dünyasmda ev, sadece icjnde yasanacak bir yer degildir, ayni zamanda yuksek gelir saglayan bir yatirim imkani olarak algilanmaktadir. D) Ekonomik bir durgunluk stirecinde ne yapilmasi gerektiçini hemen hemen turn sirketler bilir. E) Bugün dünyada, yuksek getirili bir yatirim olarak gorulen ev, sadece içinde yasanacak bir yer olarak algilanmahdir. E) Ekonomi ile ilgili bir durgunlukta yapilacagmi, sirketlerin hepsi bilir. ne 32. When slave ships took thousands of Africans to the Caribbean, these people were deprived of a link with their own native history. A) Binlerce Afrikah, kole gemileriyle Karayiplere tasmdigi zaman, bu insanlarm kendi yerel tarihleriyle baglan yok edildi. B) Köle gemilerinin binlerce Afrikahyi Karayiplere tasimasi bu insanlarm kendi yerel tarihleriyle baglarimn kopmasma neden oldu. C) Köle gemilerinin binlerce Afrikahyi Karayiplere tasimasi sonucu, biitiin bu insanlarm kendi yerel tarihleriyle baglan tamamen koptu. D) Köle gemileri binlerce Afrikahyi Karayiplere tasiyinca, bu insanlar kendi yerel tarihleriyle bir bag kurmaktan yoksun kaldilar. E) Köle gemilerinin binlerce Afrikahyi Karayiplere tasimasi üzerine, bu insanlar kendi yerel tarihleriyle olan baglarmdan kopanhp atildilar. 34. A key problem throughout Japan's long years of economic stagnation has been that the government and the central bank have been at odds. A) Hükümet ile merkez bankasmm arasi acik oldugu için, Japonya'daki ekonomik durgunlugun uzun yiIIar devam etmesi, temel bir sorun olmustur. B) Japonya'da ekonomik durgunluk uzun yiIIar surdugCi icin, hükümet ile merkez bankasmm anlasamamasi ana sorun olmustur. C) Japonya'nm uzun yiIIar devam eden ekonomik durgunluk donemindeki temel sorunu, hükümet ile merkez bankasmm arasmm acik olmasidir. D) Japonya'nm uzun yiIIar suren ekonomik durgunlugu boyunca en temel sorunu, hükümet ile merkez bankasmm hicbir zaman uzlaşamamasidir. E) Hükümet ile merkez bankasi anlaşmamakta inat ettikleri için, Japonya'nm ekonomik durgunlugu temel bir sorun olarak yiIIarca surmustur. WWW.KPDS.ORG 35. Even though there are widespread doubts among EU members about the new candidates, no government has been prepared to veto enlargement. A) AB uyeleri arasmda yeni adaylara iliskin kuskular giderek yaygmlasiyor; ama higbir hükümet, genislemeye yo'nelik veto hakkini kuIIanmaya hazirlanmiyor. B) Yeni adaylarla ilgili olarak AB uyeleri arasmda guglu kuskular bulunmaktadir, ancak AB uyelerinden higbirinin hükümeti, genislemeyi veto etmek için hazirlik içinde degildir. C) AB uyeleri arasmda yeni adaylara yonelik birçok kusku olmasma ragmen, hükümetlerin higbiri genislemeyi veto etmeyi islemiyor. D) Higbir hükümet genislemeyi veto etmek için herhangi bir hazirlik içinde olmamasma ragmen, AB uyeleri arasmda yeni adaylara yonelik kuvvetli kuskular yaygmdir. E) AB uyeleri arasmda yeni adaylara iliskin yaygm kuskular bulunsa da higbir hükümet genislemeyi veto etmeye hazirlikli degildir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2006 MAYIS DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. Last fall, Tony Blair announced that he would serve a full five-year term if the Labour Party won. A) Geçen sonbaharda, Tony Blair, İşçi Partisi kazandığı takdirde, beş yıl tam dönem hizmet edeceğini ilan etti. B) Tony Blair, eğer İşçi Partisi kazanırsa, beş yıl daha hizmet edeceğini geçen sonbaharda açıklamıştı. C) Geçen sonbaharda İşçi Partisi’nin kazanması üzerine, Tony Blair görevini beş yıl daha sürdüreceğini ifade etti. D) Tony Blair, İşçi Partisi’nin kazanmasının kendisine beş yıl tam dönem hizmet olanağı sağlayacağı yolundaki açıklamasını geçen sonbaharda yaptı. E) Geçen sonbaharda Tony Blair, eğer İşçi Partisi kazanırsa, bir beş yıl daha hizmet etmek istediğini söyledi. 37. Minority representatives in any political establishment must be made to feel that their interests are sufficiently protected. A) Herhangi bir siyasal kuruluşta, azınlık temsilcileri, çıkarlarının tam olarak korunduğunu hissetmelidirler. B) Herhangi bir siyasal kuruluştaki azınlık temsilcilerine, çıkarlarının yeterince korunduğu hissettirilmelidir. C) Herhangi bir siyasal kuruluşun azınlık temsilcileri, çıkarlarının olabildiğince korunduğunu hissedebilmelidirler. D) Azınlık temsilcileri, bir siyasal kuruluştaki çıkarlarının tamamen korunduğunu hissetmelidirler. E) Bir siyasal kuruluş, azınlık temsilcilerine, çıkarlarının tamamen korunduğunu hissettirmelidir. 38. The Pentagon has estimated that about 25 per cent of the military facilities in the country are unnecessary. A) Pentagon’a göre, ülke içinde bulunan askeri tesislerin yüzde 25’i gereksizdir. B) Pentagon, ülke içindeki askeri tesislerin hemen hemen yüzde 25’ine gereksinim duymadığını belirtmiştir. C) Pentagon’un hesaplarına göre, ülkedeki askeri tesislerin yüzde 25’ine hiç gereksinim yoktur. D) Pentagon, ülkedeki askeri tesislerin yaklaşık yüzde 25’inin gereksiz olduğunu hesaplamıştır. E) Ülkedeki askeri tesislerin aşağı yukarı yüzde 25’ine gereksinim olmadığı konusunda Pentagon kararlıdır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 39. Germany’s far-right National Democratic Party upset the other parties by winning nearly 10 per cent of the votes in the economically depressed state of Saxony last year. A) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi, geçen yıl, ekonomik olarak geri kalmış Saksonya eyaletinde, oyların hemen hemen yüzde onunu kazanarak diğer partilerin canını sıktı. B) Geçen yıl, daha büyük ekonomik sıkıntılar içinde olan Saksonya eyaletinde, oyların yüzde onunu alan aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi, Almanya’daki diğer partileri telaşlandırmıştır. C) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi, geçen yıl, ekonomik sıkıntılar içinde olan Saksonya eyaletinde oyların aşağı yukarı yüzde onunu kazanmış ve diğer partilerin çoğunu sıkıntıya sokmuştur. D) Almanya’daki diğer partilerin canını sıkan aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi, geçen yıl, ekonomik durgunluk içinde olan Saksonya eyaletindeki oyların yüzde onunu kazanmıştır. E) Almanya’nın aşırı sağ Ulusal Demokratik Partisi, geçen yıl, ekonomik sıkıntı içindeki Saksonya eyaletindeki oyların yüzde onunu alınca, diğer partiler telaşa kapılmıştır. 40. The European Union is engaged in a variety of programmes all around the world to promote and protect the rights of children, particularly in countries where children are affected by war. A) Tüm dünyada özellikle savaşan ülkelerdeki çocuklar için çocuk haklarını desteklemek ve korumak için Avrupa Birliği birçok programa izin veriyor. B) Avrupa Birliği dünyada savaşan ülkelerin çocuklarının haklarını desteklemek ve korumak için çeşitli programları destekliyor. C) Avrupa Birliği tüm dünyada, özellikle çocukların savaştan etkilendiği ülkelerde, çocuk haklarını desteklemek ve korumak için çeşitli programlarla ilgileniyor. D) Avrupa Birliği özellikle savaştan etkilenen ülkelerin çocuklarını desteklemek ve korumak için tüm dünyada çeşitli programlar düzenliyor. E) Özellikle çocukların savaştan etkilendiği ülkelerdeki çocuk haklarını destekleyen ve koruyan Avrupa Birliği tüm dünyada çeşitli programlarla ilgilidir. WWW.KPDS.ORG 41. Yaklaşık olarak M.Ö. 8. yüzyılda Homer tarafından kaleme alınan Truva Savaşı hakkındaki destanlar, birkaç yüzyıl boyunca sözlü olarak korunmuş olabilir. A) Homer’s epics about the Trojan War were written down, probably in the 8th century B.C., but may have been around for centuries in oral form. B) Homer apparently wrote down the epics of the Trojan War sometime in the 8th century B.C., but they had already existed in oral form for centuries. C) The Trojan War epics had probably existed for centuries in oral form before they were finally transcribed by Homer sometime in the 8th century B.C. D) The epics about the Trojan War written down by Homer in about the 8th century B.C. may have been preserved orally for several centuries. E) Homer transcribed the Trojan War epics sometime during the 8th century B.C., but their origins go back to an earlier oral tradition. 42. Ortaçağ haritaları Hollanda’nın neredeyse yarısını su altında gösterir, ama o zamandan beri denizden geniş alanlar kazanılmıştır. A) In medieval maps nearly half of the Netherlands is under water, but since then the sea has withdrawn from large areas B) Large areas of what is now the Netherlands have often been claimed from the sea, but in medieval maps they were under water. C) Nearly half of the Netherlands does not exist on medieval maps but later large areas were recovered from the sea. D) Medieval maps show that large areas of the Netherlands used to be under the sea, but they have since been reclaimed. E) Medieval maps show nearly half of the Netherlands under water, but since then large areas have been claimed from the sea. 43. Geçen yüzyılın başlarında, önyargıyı, bazı ırklara karşı doğuştan ve içgüdüsel bir tepki olarak düşünmek yaygındı. A) At the turn of the last century, prejudice was generally regarded more as an innate or instinctive reaction to certain races. B) At the turn of the last century, it was common to consider prejudice to be an innate and instinctive reaction to certain races. C) By the turn of the last century people were prejudiced against certain races and this was regarded as an innate and instinctive reaction. D) By the turn of the last century this innate and instinctive reaction against race was commonly seen as prejudice. E) With the turn of the last century people grew more prejudiced against certain races and this was regarded as an innate and instinctive reaction. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 44. Çocuklar daha fazla bağımsızlık kazandıkça, onların genleri kendilerine uyan çevreler yaratmak için daha aktif bir tarzda işleyebilir. A) Once children start to grow more independent, their genes operate in a more positive manner to create environments that suit them better B) As children get more independence their genes start to operate more forcefully to create what is for them a more congenial environment. C) As children gain more independence, their genes can operate in a more active manner to produce environments that suit them. D) When they attain more independence, children start to desire a more congenial environment and their genes work with them to attain it. E) Once children have attained a greater degree of independence, their genes prompt them to desire a more congenial environment. 45. Katherine Mansfield, özellikle Rus yazar Chekhov’un kısa hikâyelerinden etkilenmiş ve onun gibi, konudan çok çevre ve karaktere dayalı hikâyeler yazmıştır. A) The Russian writer Chekhov’s short stories depend more on atmosphere and character than on plot, and this impressed Katherine Mansfield and influenced the way she wrote. B) Katherine Mansfield was a great admirer of the Russian writer Chekhov, and her short stories, like his, are centred around character and atmosphere rather than action. C) Like the Russian short-story writer, Chekhov, Katherine Mansfield wrote short stories that depend for their effect more on character and atmosphere than upon action. D) Katherine Mansfield greatly admired the style of Chekhov in his short stories and, like him, wrote short stories in which character and atmosphere, not action, come to the fore. E) Katherine Mansfield was particularly impressed by the short stories of the Russian writer Chekhov, and, like him, she wrote stories which depend more on atmosphere and character than on plot. WWW.KPDS.ORG KPDS 2006 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. A person’s health history may reveal a diseasethat interferes with the body’s use of nutrients orthat affects the person’s eating habits. A) Kişinin sağlık öyküsü, yemek yemesini engelleyen veya bedeninin besinlerden yararlanma sürecini etkileyen bir hastalığı açığa çıkarmada kullanılabilir. B) Kişinin sağlık öyküsü, bedenin besinlerden yararlanmasını engelleyen veya kişinin yemek yemealışk anlıklarını etkileyen bir hastalığı açığa çıkarabilir. C) İnsanın yemek yemesini engelleyen veya bedenin besinlerden yararlanma sürecini etkileyen hastalıklar, kişinin sağlık öyküsünden yararlanılarak ortaya çıkarılabilir. D) Bir kişinin sağlık öyküsünden, hem onun yemek yeme alışkanlıklarını etkileyen hem de bedenin besinlerden yararlanmasını engelleyen hastalıklar kolaylıkla anlaşılabilir. E) Bedenin besinlerden yararlanma sürecini etkileyen veya kişinin yemek yemesini engelleyen hastalıkların çoğu, kişinin sağlık öyküsünden anlaşılmaktadı 37. As we learn from the works of many biologists inthe past, since sponges did not move from oneplace to another, they were thought to be plants. A) Geçmişteki pek çok biyologun, eserlerinde, süngerlerden bitki olarak söz etmesinin nedeni, bu canlıların bir yerden bir yere hareket etmemesidir. B) Geçmişteki biyologların eserlerinden öğrendiğimiz kadarıyla, süngerler bir yerden bir yere hareket etmemeleri dolayısıyla bitkilerle aynı grupta ele alınıyordu. C) Geçmişteki pek çok biyologun eserlerinden öğrendiğimiz kadarıyla, süngerler bir yerden bir yere hareket etmediği için onların bitki olduğu sanılıyordu. D) Geçmişte, süngerler, bir yerden bir yere hareket etmedikleri için bitki olarak kabul edildiği halde,pek çok biyolog bu görüşe eserlerinde yer vermemiştir. E) Süngerler, bir yerden bir yere hareket etmedikleri için, geçmişte bitki olarak sınıflanıyordu; fakat birçok biyolog, eserlerinde bunun yanlış olduğunu belirtmektedir. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. Overrun by the Austro-German armies in World War I, Poland declared its independence onNovember 11, 1918, and on June 20, 1919, wasrecognized as an independent state by the Treaty of Versailles. A) I. Dünya Savaşı’nda Avusturya-Alman orduları tarafından işgal edilmiş olan Polonya, bağımsızlığını 11 Kasım 1918’de ilân etmiş olsa da bağımsız bir devlet olarak tanınması, 20 Haziran 1919’da imzalanan Versailles Antlaşması’yla gerçekleşmiştir. B) Avusturya-Alman ordularınca I. Dünya Savaşı’nda işgal edilmiş olan Polonya, 11 Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiştir; ancak bir devlet olarak bağımsızlığı Versailles Antlaşması’yla 20 Haziran 1919’da kesinleşmiştir. C) Polonya, I. Dünya Savaşı’nda AvusturyaAlman ordularının işgaline uğrasa da 11 Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiş ve bir devlet olarak bağımsızlığı, 20 Haziran 1919’da Versailles Antlaşması’yla kesinleşmiştir. D) I. Dünya Savaşı sırasında Avusturya-Alman ordularının işgaline uğrayan Polonya, Versailles Antlaşması’na göre, bağımsızlığını 11 Kasım 1918’de ilân etmiş ve 20 Haziran 1919’da da bağımsız bir devlet olarak tanınmıştır. E) Avusturya-Alman ordularınca I. Dünya Savaşı’nda işgal edilmiş olan Polonya, 11 Kasım 1918’de bağımsızlığını ilân etmiş ve Versailles Antlaşması’yla 20 Haziran 1919’da bağımsız bir devlet olarak tanınmıştır. 39. James Joyce, whom Samuel Beckett knew in Paris in the 1920s, had a great impact on Beckett’s thinking regarding the art of writing. A) Samuel Beckett’in 1920’lerde Paris’te tanıdığı James Joyce’un, Beckett’in yazma sanatıyla ilgili düşünceleri üzerinde büyük bir etkisi oldu. B) James Joyce’un yazma sanatı konusundaki düşüncelerinden çok etkilenen Samuel Beckett, onu 1920’lerde Paris’te tanımıştı. C) Samuel Beckett 1920’lerde James Joyce’la Paris’te tanıştıktan sonra, yazma sanatı konusundaki düşünceleri bir ölçüde değişti. D) James Joyce 1920’lerde Paris’te tanıdığı Samuel Beckett’in yazma sanatı konusundaki düşüncelerini büyük ölçüde etkiledi. E) 1920’lerde Paris’te yaşayan Samuel Beckett’in yazma sanatı konusundaki düşünceleri James Joyce sayesinde tamamıyla değişti. WWW.KPDS.ORG 40. When the Sirkeci train station went into service on November 3, 1890, the waiting room was heated with stoves brought from Austria and lit by coal-gas lamps. A) 3 Kasım 1890’da hizmete giren Sirkeci tren istasyonunun hava gazı lambalarıyla aydınlatılan bekleme salonu, çoğu Avusturya’dan ithal edilen sobalarla ısıtılıyordu. B) Sirkeci tren istasyonu 3 Kasım 1890’da hizmete girdiğinde, bekleme salonu Avusturya’dan getirtilen sobalarla ısıtılıyor ve hava gazı lambalarıyla aydınlatılıyordu. C) 3 Kasım 1890’da, bekleme salonu hava gazı lambalarıyla aydınlatılan ve Avusturya’dan ithal edilen sobalarla ısıtılan Sirkeci tren istasyonu hizmete girdi. D) Sirkeci tren istasyonu 3 Kasım 1890’da hizmete girdiğinde, hava gazı lambalarıyla aydınlatılan bekleme salonunu ısıtmak için Avusturya’dan soba ithal edilmişti. E) Sirkeci tren istasyonunun Avusturya sobalarıyla ısıtılan ve hava gazı lambalarıyla aydınlatılan bekleme salonu, 3 Kasım 1890’da hizmete girmişti. 41. Kuzey İrlanda, Birleşik Krallığın ayrılmaz bir parçasıdır; ancak, 1920’de İrlanda’nın Yönetimi Yasası’na konmuş olan hükümlere göre, yarı özerk bir yönetime sahiptir. A) Northern Ireland constitutes a major part of the United Kingdom even though, according to the Government of Ireland Act of 1920, it is governed semi-autonomously. B) According to the terms of the Government of Ireland Act of 1920, Northern Ireland makes up a significant part of the United Kingdom despite the fact that its government is semiautonomous. C) Northern Ireland is an integral part of the United Kingdom, but, in accordance with the provisions made in 1920 in the Government of Ireland Act, it has a semi-autonomous government. D) Northern Ireland is regarded as an essential part of the United Kingdom and, under the terms of the Government of Ireland Act of 1920, is administered by a semi-autonomous government. E) According to the provisions made in the 1920 Government of Ireland Act, Northern Ireland, which is an inseparable part of the United Kingdom, has a semi-autonomous administration. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 42. Patara’da pek çok pansiyon ve birkaç görkemli otel olmasına rağmen, geleneksel köy yaşamı hâlâ devam etmektedir. A) Patara boasts various pensions and a number of magnificent hotels even though village life continues here in a traditional way. B) Despite a number of pensions and some excellent hotels, Patara is still a village which has a traditional way of life. C) Though a village where traditional life still goes on, Patara has a great number of pensions and several luxurious hotels. D) Although in Patara there are many pensions and a few splendid hotels, traditional village life still continues. E) Patara, which has several pensions but few nice hotels, is just a village where life goes on in a traditional manner. 43. On altıncı yüzyılın ilk yarısında Fransa kralı olan I. François, ülkesini Avrupa’da önde gelen bir güç yapmayı düşlemiş, ancak Avusturya imparatoru V. Charles tarafından engellenmiştir. A) The French king François I, who had the dream of making his country Europe’s dominant power in the first half of the sixteenth century, was opposed by the Austrian emperor Charles V. B) François I, the king of France in the first half of the sixteenth century, dreamt of making his country a leading power in Europe but was prevented by Charles V, emperor of Austria. C) Charles V, the emperor of Austria, stood up against François I, the king of France, who dreamt of making his country a major European power in the first half of the sixteenth century. D) François I, the king of France, had the dream of turning his country into the chief European power in the first half of the sixteenth century although he was opposed by Charles V, emperor of Austria. E) The king of France in the first half of the sixteenth century, François I, dreamt of making his country one of the major powers in Europe but was dissuaded by the Austrian emperor Charles V. WWW.KPDS.ORG 44. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında X ışınları keşfedildiğinde, bilim adamları benzer tür başka ışınlar bulmak için hemen yoğun araştırmalara giriştiler. A) It was in the late nineteenth century that, following the discovery of X-rays, scientists suddenly embarked on a serious research programme to trace various other similar rays. B) Following the discovery of X-rays in the nineteenth century, comprehensive research was soon undertaken by scientists in order to detect other rays of the same kind. C) Towards the end of the nineteenth century, when X-rays were discovered, scientists were already involved in extensive research in order to study other kinds of rays. D) The discovery of X-rays in the late nineteenth century motivated scientists to carry out exhaustive research in order to detect other types of rays. E) When X-rays were discovered in the late nineteenth century, scientists immediately set out on intensive research to find other similar types of rays. 45. Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra, İmparatorluğun bir parçası olan Avusturya, Slav kökenli çeşitli milletlerce istila edilmiştir. A) Following the fall of the Roman Empire, Austria, which had constituted part of the Empire, was settled by different peoples of Slavic origin. B) In the aftermath of the fall of the Roman Empire, Austria, which had been one of the regions of the Empire, was overrun by a number of originally Slavic peoples. C) Soon after the fall of the Roman Empire, Austria, which had been a region of the Empire, was conquered by various nations, mostly of Slavic origin. D) After the fall of the Roman Empire, Austria, which had been a part of the Empire, was invaded by various nations of Slavic origin. E) When the Roman Empire fell, a number of nations of Slavic origin had already invaded Austria, which was part of the Empire. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2007 MAYIS DÖNEMİ KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. Do you think there is anywhere in the world where the left remains a vibrant and progressive force? ÇEVİRİ SORULARI 36. More than any other factor in human history, culture has made homo sapiens a unique force in the history of life on Earth. A) İnsanlık tarihindeki diğer etkenlerden herhangi biri kadar etkili olan kültür, homo sapiens’i yeryü-zündeki yaşam tarihinin tek gücüne dönüştür-müştür. B) Kültür, insanlık tarihindeki başka herhangi bir etkenden daha fazla, homo sapiens’i, yeryüzündeki yaşam tarihinde emsalsiz bir güç yap-mıştır. C) Yeryüzündeki yaşam tarihinin eşsiz bir gücü olan homo sapiens’in insanlık tarihinde başka bir et-kenden daha çok önem kazanması, kültür ile mümkün olmuştur. D) İnsanlık tarihinde herhangi bir etkenden daha önemli olan kültür vasıtasıyla, homo sapiens, yeryüzündeki yaşam tarihindeki tek güç olmuş-tur. E) İnsanlık tarihinde başka etkenlerin yanı sıra kül-tür olmasaydı, homo sapiens yeryüzündeki ya-şam tarihinin emsalsiz gücü olamazdı. 37. It is time to recall that the European Union was founded on the basis of human rights, fundamental freedoms and the rule of law, including the right to a fair trial. A) Bir kez daha anımsanmalıdır ki Avrupa Birliği’nin temeli, insan haklarına, temel özgürlüklere ve adil yargılanma hakkını da içeren hukukun üstünlüğüne dayalıdır. B) Her zaman anımsanmalıdır ki Avrupa Birliği’nin dayandığı temel, insan hakları, temel özgürlük-ler, hukukun üstünlüğü ve buna bağlı adil yargılanma hakkıdır. C) İnsan hakları, temel özgürlükler, hukukun üstün-lüğü ve bunun bir parçası olan adil yargılanma hakkının, Avrupa Birliği’nin temelini oluşturduğu hususu her zaman anımsanmalıdır. D) Avrupa Birliği’nin, insan hakları, temel özgürlük-ler ve, adil yargılanma hakkı dahil, hukukun üs-tünlüğü temeli üzerine kurulduğunu anımsamanın zamanıdır. E) Avrupa Birliği’nin temelinde, insan hakları, temel özgürlükler, adil yargılanma hakkı ve hukukun üstünlüğünün olduğunu anımsamanın tam zamanıdır. A) Solun, dünyanın herhangi bir yerinde varlığını sürdüren dinamik ve ilerici bir güç olduğunu mu düşünüyorsunuz? B) Dinamik ve ilerici bir güç olarak solun, dünyadaki herhangi bir yerde hâlâ varlığını sürdürdüğünü mü sanıyorsunuz? C) Sanıyor musunuz ki bir zamanların dinamik ve ilerici gücü olan sol, dünyanın herhangi bir yerin-de varlığını sürdürmektedir? D) Solun, eskisi gibi dinamik ve ilerici bir güç olarak dünyanın herhangi bir yerinde varlığını sürdür-düğünü mü sanıyorsunuz? E) Dünyada, solun dinamik ve ilerici bir güç olarak varlığını sürdürdüğü herhangi bir yer olduğunu düşünüyor musunuz? 39. Temples were the most important public buildings in ancient Greece, because religion was a central part of daily life. A) Eski Yunan’da tapınaklar en önemli kamu binala-rıydı; çünkü din, günlük yaşamın temel bir parçasıydı. B) Din günlük yaşamın temelini oluşturduğu için, ta-pınaklar eski Yunan’da en önemli kamu binaları olarak kabul ediliyordu. C) Eski Yunan’da günlük yaşamın büyük ölçüde di-ne dayanması, tapınakların neden en önemli ka-mu binaları olduğunu açıklıyor. D) Eski Yunan’da dinin günlük yaşamın temel bir parçası olması, tapınakları kamu binalarının en önemlisi haline getirmişti. E) Eski Yunan’da, en önemli kamu binaları olan tapınaklarda sürdürülen dinî faaliyetler günlük yaşamın en temel parçasıydı. 40. In the last century, much attention was given to the language of literature and the question of whether there was in fact a separate literary language. A) Geçen yüzyılda, edebiyat dili çok ilgi çekmiş ve gerçekte apayrı bir edebî dil olup olmadığı soru-su üzerinde önemle durulmuştur. B) Geçen yüzyılda, edebiyat dili çok ilgi çekmiş ve apayrı bir edebî dil olup olmadığı sorusu hep tar-tışılmıştır. C) Geçen yüzyılda, edebiyat diline ve gerçekte ayrı bir edebî dil olup olmadığı sorusuna çok ilgi gös-terilmiştir. D) Edebiyat dilinin ne olduğu ve apayrı bir edebî dilin gerçekten var olup olmadığı sorusu, geçen yüzyılda çok ilgi çekmiştir. E) Edebiyat dili geçen yüzyılda çok tartışılmıştır ve gerçekte ayrı bir edebî dilin olup olmadığı sorusu ele alınmıştır. WWW.KPDS.ORG 41. Dilbilimi, son zamanlarda hemen tüm alanlarda muazzam bir genişleme sağlayan, genç bir sosyal bilimdir. A) Linguistics, which is, in a sense, a young social science, has expanded in every area in recent times. B) Linguistics is a young social science, which has recently had a massive expansion in almost all areas. C) As a young social science, linguistics has expanded enormously in all areas in recent years. D) Although linguistics is in fact a somewhat young social science, its recent expansion in almost all fields has been remarkable. E) Linguistics, which has expanded rapidly in all areas in recent years, is in fact a young social science. 42. Shakespeare’in ailesi, idamı, 13. yüzyıl ortasında kayda geçmiş olan Warwickshire’lı eşkiya William Sakspere’e dayanmaktadır. A) It is to William Sakspere, a Warwickshire robber in the mid-13th century, whose hanging is recorded, that Shakespeare’s family is related. B) William Sakspere was a mid-13th century Warwickshire robber whose hanging was recorded and to whom Shakespeare’s family can be traced. C) Shakespeare’s family can be traced back to a Warwickshire robber, William Sakspere, who was hung some time in the mid-13th century. D) Shakespeare’s family goes back to the Warwickshire robber William Sakspere, whose hanging was recorded in the mid-13th century. E) Shakespeare’s family has been traced back to William Sakspere, a Warwickshire robber, whose hanging in the mid-13th century was recorded. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 43. Yaşlıların gençleri sayıca geçeceği bir gelecekten korkan pek çok hükûmet, insanları çocuk sahibi olmaya teşvik etmek için ne gerekiyorsa yapmak-tadır. A) Fearful of a future in which the elderly outnumber the young, many governments are doing whatever they can to encourage people to have children. B) Most governments, afraid of a future in which there are more elderly than young people, are taking whatever measures they can in order to persuade people to have more children. C) In order to urge people to have more and more children, a number of governments, which fear that the elderly will outnumber the young in the future, are introducing whatever incentives they can. D) Various governments fear a future in which the number of the elderly will exceed that of the young, and are hence doing their best in order to convince people to have children. E) Since governments are afraid that, in the future, the number of the elderly will exceed that of the young, they are doing all they can so that people may have more children. 44. Elmaslar, muhteşem güzellikleri için çok şiddetle arzu edilir, ancak basit gerçek şu ki onlar sadece sıkıştırılmış kristalize karbondur. A) Because of their wonderful beauty, one always has a great desire for diamonds, but the truth is that they are no more than just compressed crystallized carbon. B) Although diamonds are always desired for their exceptional beauty, in fact they are really only compressed crystallized carbon. C) Diamonds are much coveted for their exquisite beauty, but the simple truth is that they are just compressed crystallized carbon. D) Invariably one has a strong urge for diamonds because of their extreme beauty even though in truth, they are only compressed crystallized carbon. E) In fact, diamonds are merely compressed crystallized carbon, but there is always a widespread desire for them due to their magnificent beauty. WWW.KPDS.ORG 45. ABD, Arap petrolünün serbest akışını sağlamak için askerî güç dahil gerekli her vasıtayı kullan-maya kendini resmen bağımlı kılmıştır. A) In order to secure the free flow of Arab oil, the USA has officially decided to resort to any means imaginable, including military force. B) The USA is officially committed to the use of any means necessary, including military force, to ensure the free flow of Arab oil. C) It is a determined policy of the USA to make sure, through the official use of any means, including military force, that Arab oil flows freely. D) The USA is clearly determined to use any means whatsoever, even military force, in an effort to secure the unobstructed flow of Arab oil. E) It is the official policy of the USA to ensure the free flow of Arab oil by using all kinds of means except military force. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG KPDS 2007 KASIM DÖNEMİ ÇEVİRİ SORULARI 36. More than half of the work force walked out yesterday after the company announced it would close the plant to save millions of dollars. A) İş gücünün yarısından fazlası dün iş yerini terk edince, şirket, milyonlarca dolar tasarruf etmek amacıyla fabrikayı kapatabileceğini belirtti. B) Milyonlarca doları kurtarmak için, şirket, fabrikayı kapatacağını açıklayınca, iş gücünün yaklaşık yarısı dün iş yerini terk etti. C) Şirketin, milyonlarca doları kurtarmak için, fabrikayı kapatacağını bildirmesi üzerine, iş gücünün yarıya yakını dün işi bırakıp gitti. D) Şirket, milyonlarca dolar tasarruf etmek için, fabrikayı kapatacağını ilan ettikten sonra, iş gücünün yarısından fazlası dün iş bıraktı. E) Dün iş gücünün yarısına yakını iş bıraktığı için, şirket, fabrikayı kapatacağını ve böylelikle milyonlarca dolar tasarruf edeceğini açıkladı. 37. Pressure groups are informal political institutions which, just like parties, seek to influence the decision-making process. A) Baskı grupları, karar alma sürecini, tıpkı partiler gibi etkilemek için çaba gösteren gayriresmî siyasal kuruluşlardır. B) Gayriresmî siyasal kuruluşlar olan baskı grupları tıpkı partiler gibi karar alma sürecini etkilemeyi amaçlarlar. C) Karar alma sürecini etkileme amacını güden çeşitli baskı grupları, gayriresmî siyasal kuruluşlar olup partilere benzemektedir. D) Partilere çok benzeyen baskı grupları, gayriresmî siyasal kuruluşlardır ve karar alma sürecini etkilemeye çalışırlar. E) Tıpkı partiler gibi baskı grupları da karar alma sürecini etkileyen gayriresmî siyasal kuruluşlardır. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 38. In the 1970s in Britain, it seemed that union power had grown to the point where union leaders were amongst the most influential political figures in the country. A) 1970’li yıllarda İngiltere’de sendika gücü, sendika liderlerinin ülkede en etkili siyasal kişilermiş gibi görünmesine yol açacak bir noktaya gelmişti. B) 1970’lerin İngiltere’sinde sendika gücü o kadar artmıştı ki sendika liderleri ülkenin en etkili siyasal kişileri gibi algılanıyordu. C) 1970’li yıllarda İngiltere’de, sendika liderlerinin ülkedeki en etkili siyasal kişilermiş gibi görünmesinin nedeni, sendika gücünün aşırı bir noktaya gelmiş olmasıydı. D) Sendika gücü 1970’ler İngiltere’sinde öyle bir noktaya gelmişti ki sendika liderleri, ülkenin en etkili siyasal kişilerinden sayılıyordu. E) 1970’lerde İngiltere’de sendika gücü, sendika liderlerinin ülkede en etkili siyasal kişiler arasında olma noktasına ulaşmış gibi görünüyordu. 39. During World War II many Britons believed that Churchill was clearly the man to lead the country to final victory, but few expected him to go on after the war. A) II. Dünya Savaşı’nda ülkeyi kesin zafere ulaştıracak kişilerden birinin Churchill olduğuna inanan birçok İngiliz, onun savaştan sonra da liderliğini sürdüreceğini düşünüyordu. B) İngilizlerin çoğu, Churchill’in, II. Dünya Savaşı’nda ülkeyi nihaî zafere ulaştıracak kişi olduğuna inanmışsa da birkaçı onun savaştan sonra görevini sürdüreceğini sanıyordu. C) II. Dünya Savaşı sırasında pek çok İngiliz, Churchill’in kesinlikle ülkeyi nihaî zafere götürecek kişi olduğuna inanıyor, ancak çok azı onun savaştan sonra devam etmesini umuyordu. D) II. Dünya Savaşı boyunca çoğu İngiliz, ülkeyi kesin zafere ulaştıracak tek kişi olan Churchill’in, savaş sonrasında da görevini sürdüreceğini umuyordu. E) Churchill’in II. Dünya Savaşı sırasında ülkeyi mutlak zafere ulaştıracak adam olduğuna kesinlikle inanan pek çok İngilize karşın sadece birkaç İngiliz onun savaş sonrasında da devam etmesini bekliyordu. WWW.KPDS.ORG 40. A new approach that is being tested in the treatment of cancer is the possibility of mobilizing the immune system to attack tumour cells. A) Kanser tedavisinde denenmekte olan yeni bir yaklaşım, tümör hücrelerine saldırması için bağışıklık sistemini harekete geçirme olasılığıdır. B) Bağışıklık sistemini harekete geçirerek tümör hücrelerini yok etmek, kanser tedavisinde uygulamaya konulan yeni bir yaklaşımdır. C) Tümör hücrelerini yok edebilmek için bağışıklık sisteminin etkisini artırmak, kanser tedavisinde üzerinde durulan yeni bir yaklaşımdır. D) Kanser tedavisinde ortaya konan yeni bir yaklaşıma göre, tümör hücreleri ile mücadele etmek için bağışıklık sistemini tümden etkili kılmak gerekir. E) Kanser tedavisinde üzerinde durulan yeni bir yaklaşım, bağışıklık sisteminin etkisinden yararlanarak tümör hücrelerini yok edebilmektir. 41. Yıllık olarak üretilen 67 milyon ton dokuma ipliğinin yarısından fazlası petrolden elde edilen sentetiklerdir. A) Half of the synthetics produced from petroleum within a year make up more than 67 million tons of textile fibres. B) Annually, 67 million tons of textile fibres are produced, almost half of which are synthetics based on petroleum. C) About half of the 67 million tons of textile fibres which are produced in a year are synthetics made essentially from petroleum. D) More than half of the 67 million tons of textile fibres produced annually are synthetics made from petroleum. E) Petroleum-based synthetics account for about half of the annual production of textile fibres, which amounts to 67 million tons. 42. Bildiğimiz gibi, Amerika Birleşik Devletleri anayasasına göre, Kongre sınırsız bir yasama yetkisine sahip değildir. A) As far as we know, the Constitution of the United States of America does not grant to Congress unlimited powers for legislation. B) As we know, according to the Constitution of the United States of America, Congress does not have unlimited power of legislation. C) We know that, according to the Constitution of the United States of America, Congress cannot exercise unlimited power for legislation. D) As is well known to us all, Congress is denied by the Constitution of the United States of America the right to use unlimited power for legislation. E) As we all know, Congress’s unlimited power of legislation has been curtailed by the Constitution of the United States of America. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 43. Kadınların bilimsel araştırmalardaki durumuna ilişkin olarak denilebilir ki temel sorun, kadınları bilime çekmek değil, ancak yetiştirildikten sonra onları bilim içinde tutabilmektir. A) On the part women play in scientific studies, it is to be emphasized that the initial problem is not if women find science attractive but if they can be involved in it after their training. B) One may argue about the position of women in scientific studies that the major problem is not how to attract women into science, but how to employ them as soon as they complete their training. C) With reference to the role of women in science, it must be stated that the primary problem is not whether women can take part in scientific research but whether they can be relied on after they have been trained. D) As for the role of women in scientific research, one can maintain that the ultimate problem is not whether science is attractive to women but whether, following their training, they can contribute to it. E) As regards the status of women in scientific research, it may be said that the fundamental problem is not attracting them to science but retaining them in science after they have been trained. 44. Uyku hapları, özellikle birkaç haftadan daha uzun süre veya yüksek dozlarda düzenli olarak kullanıldığında, bazı insanlarda bağımlılığa neden olabilir. A) When people take sleeping pills regularly at particularly high doses for much longer than one or two weeks, they become very dependent on these medicines. B) If sleeping pills are used regularly at high doses for a few weeks or longer, some people in particular can develop an addiction to them. C) Sleeping pills, especially when used regularly for longer than a few weeks or at high doses, can cause dependency in some people. D) So long as sleeping pills are taken at very high doses for several weeks or longer, they can cause dependency in a number of people. E) Some people can be particularly addicted to sleeping pills when used at high doses or for much longer than several weeks. WWW.KPDS.ORG 45. Bazı siyaset bilimciler, üyeleri arasında derin duygusal ilişkilerin var olduğu ailenin, ufak çapta siyasal bir sistem gibi olduğunu ileri sürmüşlerdir. A) Some political scientists have argued that the family, in which deep emotional relationships exist between members, is like a political systemn miniature. B) In the opinion of various political scientists, the family, which consists of members with deep emotional relationships, can be compared to a minor political system. C) As a few political scientists have argued, the family reminds one of a political system in miniature, in which members have deep emotional ties. D) As pointed out by a number of political scientists, the family, whose members are emotionally bound together, resembles a minor political system. E) Some of the political scientists present have suggested that the family, in which members maintain strong emotional ties with each other, is similar to a small political system. KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG CEVAP ANAHTARLARI 1997 MAYIS DÖNEMİ 1997 KASIM DÖNEMİ 1. D 21.C 41.D 61.E 81.C 1.C 21.B 41.A 61.B 81.D 2.A 22.B 42.C 62.C 82.E 2.A 22.C 42.B 62.B 82.C 3. E 23.B 43.E 63.B 83.A 3.A 23.E 43.E 63.E 83.A 4.D 24.B 44.A 64.C 84.B 4.E 24.A 44.D 64.D 84.C 5.B 25.E 45.B 65.A 85.C 5.C 25.B 45.B 65.B 85.E 6.C 26.A 46.E 66.B 86.D 6.B 26.B 46.B 66.D 86.D 7.C 27.B 47.B 67.E 87.E 7.E 27.A 47.A 67.B 87.A 8.B 28.D 48.D 68.D 88.C 8.C 28.D 48.E 68.C 88.C 9.A 29.C 49.C 69.B 89.A 9.C 29.C 49.D 69.E 89.B 10.C 30.C 50.A 70.C 90.A 10.E 30.E 50.A 70.A 90.D 11.C 31.E 51.E 71.D 91.B 11.D 31.A 51.C 71.B 91.E 12.B 32.B 52.C 72.C 92.C 12.C 32.E 52.A 72.C 92.B 13.D 33.D 53.D 73.A 93.A 13.E 33.C 53.E 73.D 93.C 14.C 34.A 54.B 74.E 94.E 14.A 34.E 54.D 74.A 94.A 15.E 35.D 55.C 75.D 95.D 15.D 35.C 55.C 75.C 95.A 16.D 36.C 56.A 76.A 96.B 16.A 36.D 56.D 76.D 96.E 17.A 37.A 57.B 77.C 97.D 17.C 37.A 57.B 77.B 97.D 18.C 38.B 58.C 78.D 98.E 18.D 38.D 58.A 78.E 98.B 19.C 39.C 59.D 79.B 99.C 19.A 39.C 59.A 79.D 99.D 20.E 40.E 60.E 80.E 100.A 20.B 40.D 60.E 80.A 100.A WWW.KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 1998 MAYIS DÖNEMİ 2000 MAYIS DÖNEMİ 1. C 11. 21. 31. 41. 51. 61. 71. 81. 91. E A A E C B C B D 1.C 21.D 41.E 61.A 81.C 2.D 22.A 42.D 62.C 82.D 2. E 12. 22. 32. 42. 52. 62. 72. 82. 92. D C B D E C A E B 3.A 23.B 43.C 63.B 83.D 4.B 24.E 44.B 64.E 84.C 3. D 13. 23. 33. 43. 53. 63. 73. 83. 93. C D E A A A A C E 5.C 25.B 45.A 65.A 85.A 4. C 14. 24. 34. 44. 54. 64. 74. 84. 94. E A B C B A B A C 6.B 26.E 46.C 66.C 86.C 7.D 27.C 47.D 67.B 87.E 5. B 15. 25. 35. 45. 55. 65. 75. 85. 95. A B A D D B B D C 8.A 28.C 48.A 68.D 88.A 9.E 29.D 49.C 69.E 89.B 6. A 16. 26. 36. 46. 56. 66. 76. 86. 96. B C D B E A E C B 10.C 30.C 50.B 70.A 90.D 11.E 31.A 51.B 71.E 91.E 7. D 17. 27. 37. 47. 57. 67. 77. 87. 97. E E E A B D C E A 12.B 32.D 52.E 72.B 92.A 8. B 18. 28. 38. 48. 58. 68. 78. 88. 98. C B D D A C B B C 13.A 33.B 53.D 73.C 93.E 14.D 34.B 54.E 74.D 94.B 9. C 19. 29. 39. 49. 59. 69. 79. 89. 99. B C C C D A D C A 15.C 35.B 55.C 75.A 95.E 16.B 36.B 56.B 76.D 96.E 17.E 37.C 57.A 77.C 97.C 18.A 38.D 58.B 78.E 98.D 19.C 39.A 59.D 79.B 99.E 20.B 40.E 60.B 80.A 100.B 10. 20. 30. 40. 50. 60. 70. 80. 90. 100. E D C B E C E A E E 1998 KASIM DÖNEMİ 1. C 11. 21. 31. 41. 51. 61. 71. 81. 91. A A D A A C E E B 2. A 12. 22. 32. 42. 52. 62. 72. 82. 92. E E A C C D C B B 3. D 13. 23. 33. 43. 53. 63. 73. 83. 93. C D C B E B A D C 4. E 14. 24. 34. 44. 54. 64. 74. 84. 94. D E E E B D B A E 5. O 15. 25. 35. 45. 55. 65. 75. 85. 95. C B C D D E E C D 6. C 16. 26. 36. 46. 56. 66. 76. 86. 96. E A B E C E B D A 7. E 17. 27. 37. 47. 57. 67. 77. 87. 97. B B A A A C D C B 8. A 18. 28. 38. 48. 58. 68. 78. 88. 98. A E D B E B E E E 9. E 19. 29. 39. 49. 59. 69. 79. 89. 99. D D E A D A E A C 10. 20. 30. 40. 50. 60. 70. 80. 90. 100. B E B D D B D C D B WWW.KPDS.ORG 2000 KASIM DÖNEMİ KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 2001 KASIM DÖNEMİ 1.D 11.E 21.C 31.C 41.D 51.D 61.B 71.C 81.D 91. B 1.D 11.D 21.C 31.A 41.D 51.A 61.B 71.B 81.E 91.E 2.A 12.D 22.B 32.D 42.A 52.E 62.B 72.A 82.B 92. A 2.C 12.C 22.A 32.D 42.B 52.C 62.A 72.A 82.D 92.C 3.B 13.B 23.A 33.D 43.A 53.E 63.D 73.D 83.D 93. E 3.E 13.A 23.C 33.D 43.A 53.D 63.D 73.D 83.A 93.B 4.E 14.E 24.D 34.E 44.C 54.A 64.D 74.B 84.B 94. D 4.C 14.B 24.D 34.B 44.D 54.E 64.D 74.C 84.C 94.D 5.E 15.A 25.D 35.A 45.B 55.E 65.D 75.A 85.E 95. B 5.E 15.E 25.E 35.C 45.C 55.D 65.B 75.A 85.B 95.C 6.C 16.C 26.E 36.C 46.A 56.B 66.E 76.D 86.A 96. E 6.D 16.E 26.B 36.E 46.B 56.A 66.E 76.D 86.A 96.B 7.B 17.B 27.A 37.E 47.D 57.C 67.C 77.C 87.B 97. D 7.A 17.B 27.E 37.B 47.C 57.C 67.D 77.E 87.B 97.E 8.E 18.E 28.E 38.C 48.A 58.D 68.C 78.E 88.C 98. E 8.B 18.C 28.C 38.E 48.E 58.B 68.A 78.A 88.D 98.D 9.D 19.C 29.B 39.A 49.D 59.C 69.B 79.C 89.D 99. E 9.E 19.A 29.A 39.C 49.A 59.B 69.B 79.A 89.E 99.C 10.A 20.D 30.C 40.B 50.B 60.D 70.A 80.A 90.E 100.C 2001 MAYIS DÖNEMİ 1.C 11.B 21.D 31.A 41.B 51.D 61.A 71.E 81.E 91.B 2.B 12.E 22.E 32.E 42.A 52.A 62.B 72.C 82.B 92.A 3.A 13.C 23.B 33.C 43.D 53.C 63.E 73.A 83.A 93.D 4.D 14.A 24.A 34.A 44.E 54.E 64.A 74.D 84.C 94.E 5.E 15.D 25.D 35.E 45.B 55.B 65.E 75.E 85.D 95.C 6.C 16.C 26.E 36.C 46.D 56.C 66.A 76.A 86.C 96.D 7.C 17.E 27.E 37.E 47.C 57.E 67.B 77.E 87.D 97.C 8.B 18.B 28.C 38.A 48.A 58.A 68.E 78.E 88.E 98.A 9.B 19.A 29.D 39.D 49.B 59.C 69.C 79.D 89.A 99.B 10.D 20.C 30.B 40.C 50.E 60.B 70.B 80.B 90.D 100.E 10.C 20.D 30.B 40.A 50.C 60.E 70.E 80.D 90.D 100.A 2002 MAYIS DÖNEMİ 1.D 11.A 21.C 31.C 41.A 51.C 61.C 71.B 81.C 91. D 2.E 12.B 22.C 32.D 42.B 52.B 62.D 72.A 82.D 92. E 3.C 13.C 23.E 33.E 43.E 53.D 63.D 73.C 83.E 93. A 4.E 14.E 24.D 34.A 44.D 54.A 64.B 74.D 84.B 94. B 5.D 15.D 25.A 35.B 45.C 55.E 65.A 75.E 85.A 95. C 6.A 16.E 26.D 36.E 46.D 56.B 66.E 76.A 86.B 96. E 7.B 17.B 27.A 37.B 47.A 57.E 67.C 77.B 87.A 97. D 8.D 18.C 28.C 38.C 48.B 58.D 68.A 78.E 88.C 98. C 9.E 19.D 29.B 39.A 49.C 59.C 69.E 79.D 89.D 99. B 10.D 20.D 30.E 40.D 50.E 60.A 70.B 80.C 90.E 100.A KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 2003 KASIM DÖNEMİ 2002 KASIM DÖNEMİ 1.B 11.A 21E 31.E 41.C 51.E 61.E 71.E 81.B 91. C 3.A 13.C 23.D 33.C 43.B 53.E 63.B 73.B 83.A 93.D 2.E 12.D 22.D 32.A 42.E 52.D 62.C 72.A 82.E 92. B 4.A 14.D 24.E 34.A 44.C 54.A 64.A 74.D 84.B 94.B 3.B 13.A 23.A 33.D 43.B 53.B 63.B 73.B 83.D 93. D 5.E 15.E 25.A 35.B 45.B 55.B 65.C 75.B 85.E 95.A 4.C 14.B 24.E 34.C 44.A 54.A 64.C 74.C 84.C 94. E 6.B 16.C 26.D 36.C 46.D 56.C 66.E 76.D 86.B 96.C 5.E 15.C 25.D 35.B 45.D 55.C 65.A 75.A 85.A 95. A 6.D 16.A 26.C 36.E 46.C 56.E 66.B 76.B 86.E 96. E 7.A 17.B 27.E 37.A 47.E 57.B 67.D 77.E 87.C 97.B 7.D 17.E 27.C 37.C 47.B 57.A 67.C 77.D 87.A 97. D 8.B 18.D 28.C 38.B 48.A 58.D 68.D 78.C 88.B 98.D 8.A 18.D 28.B 38.A 48.D 58.E 68.B 78.A 88.C 98. B 9.B 19.E 29.D 39.E 49.B 59.C 69.E 79.E 89.A 99.D 9.C 19.B 29.E 39.C 49.C 59.A 69.A 79.C 89.B 99. C 10.A 20.B 30.E 40.D 50.E 60.B 70.A 80.A 90.C 10C 20.C 30. 100.B 40.B 50.D 60.D 70.D 80.D 90.D 100.C 2004 MAYIS DÖNEMİ 2003 MAYIS DÖNEMİ 1.D 11.D 21.D 31.D 41.A 51.E 61.B 71.D 81.E 91.A 2.C 12.A 22.B 32.C 42.D 52.C 62.C 72.B 82.D 92. C 3.E 13.B 23.A 33.B 43.B 53.B 63.E 73.A 83.B 93. E 4.D 14.C 24.D 34.A 44.C 54.E 64.C 74.C 84.C 94. A 5.A 15.D 25.C 35.E 45.A 55.D 65.A 75.E 85.B 95. C 6.E 16.B 26.A 36.C 46.D 56.E 66.B 76.C 86.C 96. A 7.D 17.C 27.C 37.D 47.E 57.B 67.A 77.A 87.D 97.D 1.A 11.B 21.C 31.E 41.B 51.B 61.B 71.D 81.E 91.C 2.D 12.D 22.D 32.C 42.D 52.E 62.B 72.A 82.C 92.C 3.E 13.B 23.E 33.D 43.A 53.C 63.D 73.C 83.D 93.A 4.D 14.C 24.A 34.A 44.C 54.D 64.E 74.B 84.B 94.B 5.B 15.D 25.D 35.E 45.E 55.A 65.B 75.A 85.E 95.E 6.B 16.E 26.D 36.D 46.A 56.C 66.C 76.A 86.B 96.A 7.D 17.D 27.C 37.E 47.B 57.E 67.A 77.C 87.A 97.B 8.C 18.E 28.B 38.C 48.D 58.A 68.D 78.A 88.C 98.B 8.A 18.A 28.B 38.E 48.C 58.D 68.B 78.E 88.B 98.A 9.E 19.A 29.B 39.B 49.C 59.D 69.C 79.D 89.D 99.C 9.A 19.C 29.B 39.B 49.B 59.A 69.E 79.A 89.D 99.E 10.A 20.C 30.E 40.A 50.E 60.C 70.E 80. 90.A 100.E 10.E 20.E 30.E 40.A 50.D 60.B 70.D 80.B 90.B 100.A KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 2005 KASIM DÖNEMİ 2004 KASIM DÖNEMİ 1. A 11.B 21.E 31.A 41.B 51.E 61.D 71.A 81.A 91. B 1.C 11.A 21.E 31.C 41.A 51.E 61.C 71.E 81.C 91. B 2.E 12.A 22.D 32.B 42.A 52.D 62.C 72.E 82.E 92. A 2.D 12.E 22.C 32.D 42.C 52.E 62.D 72.D 82.D 92. D 3.D 13.E 23.B 33.C 43.E 53.C 63. 3.C 13.D 23.D 33.A 43.B 53.A 63.A 73.A 83.E 93. C 4.B 14.B 24.B 34.C 44.D 54.C 64.C 74.C 84.D 94. A 73.D 83.D 93.E 4.C 14.D 24.A 34.B 44.C 54.E 64.E 74.B 84.B 94. D 5.A 15.C 25.E 35.E 45.B 55D 5.B 15.B 25.D 35.A 45.B 55.A 65.A 75.C 85.A 95.C 6.E 16.A 26.B 36.C 46.B 56.A 66.B 76.E 86.E 96. D 6.D 16.A 26.C 36.E 46.D 56.D 66.C 76.B 86.C 96.A 7.D 17.C 27.E 37.D 47.C 57.B 67.E 77.A 87.D 97. A 7.A 17.E 27.A 37.D 47.A 57.C 67.D 77.E 87.E 97.B 8.C 18.B 28.A 38.B 48.E 58.D 68.C 78.D 88.B 98. D 8.C 18.A 28.E 38.C 48.D 58.B 68.E 78.A 88.D 98.E 9.B 19.A 29.C 39.A 49.D 59.B 69.A 79.C 89.A 99. D 9.E 19.C 29.B 39.B 49.C 59.A 69.B 79.D 89.A 99.C 10.E 20.D 30.D 40.E 50.B 60.E 70.B 80.A 90.C 100. E 65.A 75.E 85.A 95. B 10.D 20.C 30.D 40.A 50.B 60.C 70.D 80.B 90.C 100.A 2005 MAYIS DÖNEMİ 2006 MAYIS DÖNEMİ 1.B 21.A 41.D 61.B 81.A 2.E 22.B 42.E 62.E 82.C 3.C 23.D 43.B 63.C 83.D 4.D 24.E 44.C 64.D 84.E 5.A 25.C 45.E 65.A 85.D 15.A 25.C 35.D 45.B 55.E 65.C 75.B 85.A 95.E 6.E 26.B 46.D 66.E 86.C 6.C 16.E 26.B 36.E 46.D 56.C 66.E 76.B 86.B 96. E 7.C 27.A 47.E 67.B 87.A 7.B 17.D 27.B 37.C 47.E 57.A 67.A 77.B 87.D 97.D 8.E 28.B 48.D 68.C 88.E 8.B 18.C 28.C 38.A 48.A 58.C 68.B 78.E 88.B 98.E 9.D 29.E 49.A 69.E 89.B 9.D 19.A 29.C 39.E 49.B 59.B 69.A 79.D 89.C 99.C 10.A 30.A 50.C 70.B 90.D 11.C 31.C 51.B 71.C 91.A 12.D 32.D 52.B 72.A 92.B 13.A 33.B 53.E 73.E 93.D 14.E 34.A 54.B 74.C 94.E 15.B 35.D 55.E 75.D 95.C 16.E 36.A 56.A 76.B 96.B 17.A 37.B 57.D 77.A 97.D 18.E 38.D 58.B 78.C 98.E 19.D 39.A 59.E 79.D 99.A 20.C 40.C 60.D 80.A 100.D 1. E 11.B 21.D 31.C 41.E 51.C 61.E 71.D 81.A 91.D 2. D 12.C 22.E 32.B 42.A 52.C 62.C 72.E 82.C 92.D 3.E 13.B 23.A 33.A 43.D 53.D 63.D 73.A 83.B 93.B 4.A 14.D 24.B 34.A 44.D 54.A 64.B 74.D 84.D 94.C 5.E 10.A 20.E 30.D 40.A 50.E 60.D 70.C 80.A 90.A 100.A KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 2007 MAYIS DÖNEMİ 2006 KASIM DÖNEMİ 1.B 21.A 41.C 61.C 81.E 1. A 21.D 41.B 61.B 81.A 2.D 22.D 42.D 62.B 82.E 2. E 22.C 42.D 62.E 82.D 3.A 23.E 43.B 63.D 83.C 3. C 23.E 43.A 63.B 83.C 4.C 24.D 44.E 64.D 84.B 4. B 24.B 44.C 64.C 84.B 5.D 25.E 45.D 65.C 85.A 5. D 25.A 45.B 65.B 85.D 6.C 26.D 46.C 66.B 86.C 6. A 26.D 46.C 66.D 86.E 7.E 27.E 47.A 67.C 87.E 7. C 27.B 47.D 67.E 87.A 8.B 28.A 48.B 68.A 88.B 8. A 28.C 48.B 68.C 88.E 9.E 29.A 49.D 69.D 89.A 9.D 29.A 49.D 69.A 89.D 10.B 30.B 50.E 70.E 90.E 10. B 30.E 50.D 70.B 90.E 11.A 31.D 51.E 71.A 91.C 11. E 31.A 51.C 71.D 91.C 12.B 32.A 52.D 72.B 92.A 12. D 32.C 52.B 72.E 92.B 13.C 33.B 53.C 73.D 93.D 13. A 33.B 53.D 73.B 93.D 14.E 34.C 54.B 74.A 94.E 14. E 34.D 54.A 74.E 94.A 15.D 35.E 55.A 75.E 95.B 15. D 35.A 55.C 75.D 95.C 16.B 36.B 56.D 76.A 96.C 16. A 36.B 56.A 76.A 96.C 17.C 37.C 57.C 77.E 97.E 17. C 37.D 57.D 77.E 97.E 18.A 38.E 58.B 78.D 98.D 18. B 38.E 58.E 78.C 98.A 19.E 39.A 59.E 79.B 99.A 19. E 39.A 59.D 79.B 99.E 20.C 40.B 60.D 80.C 100.E 20. A 40.C 60.B 80.D 100.D KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI WWW.KPDS.ORG 2007 KASIM DÖNEMİ 1.D 21.E 41.D 61.C 81.B 2.C 22.B 42.B 62.D 82.D 3.A 23.C 43.E 63.B 83.E 4.E 24.D 44.C 64.C 84.A 5.C 25.A 45.A 65.A 85.C 6.B 26.B 46.B 66.B 86.D 7.D 27.E 47.C 67.A 87.C 8.E 28.A 48.D 68.E 88.B 9.C 29.C 49.B 69.D 89.A 10.A 30.D 50.A 70.B 90.E 11.E 31.C 51.E 71.C 91.A 12.D 32.E 52.B 72.D 92.B 13.C 33.B 53.D 73.A 93.D 14.A 34.A 54.E 74.E 94.C 15.B 35.C 55.A 75.B 95.E 16.D 36.D 56.B 76.E 96.A 17.E 37.A 57.E 77.D 97.D 18.A 38.E 58.C 78.C 98.C 19.C 39.C 59.E 79.B 99.A 20.D 40.A 60.D 80.A 100.B WWW.KPDS.ORG KPDS.ORG KPDS’DE ÇIKMIŞ ÇEVİRİ SORULARI 1997 - 2007 EĞİTİM VE YAYINCILIK HİZMETLERİ AKIN YAYINCILIK VE İNTERNET HİZMETLERİ Selanik 1. Caddesi 3/ 9 KIZILAY ANKARA (312) 435 64 60 - (312) 435 64 61 WWW.KPDS.ORG