Toplum ve Yaşam
Transkript
Toplum ve Yaşam
AZB 4057 Basel İsviçre Nüfusu ve Yabancıların Durumuna Bakış M. Agbuga 30-31 November/ Kasım 2012 www.e-merhaba.com - merhaba@bluewin.ch - Postkonto: 60-498611-8 Postfach 597, CH-4005 Basel İSVİÇRE BASEL’DE Basel-Stadt anerkennt alevitische Religion Alevilik İnancı İsviçre`nin Basel Kantonun Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin verdiği hak doğrultusunda 17. Ekim 8-9-24-25 2012`de tanındı. ALEVİLİK RESMEN TANINDI Kanton Basel Hükümeti yine Kırmızı-Yeşil ik? nel n A u Mutl um Doğ ası r n o S yon s e r Dep 18-19 20-21 28 Ekim 2012 Pazar günü yapılan Kanton Hükümeti, Hükümet Başkanı ve Meclis seçimlerinde Sosyal Demokrat Partisi ve Yeşilller karlı çıktı. Hükümet Başkanı seçimleri ise Kasım ayında yapılacak ikinci turda belli olacak. Şimdiki Hükümet Başkanı Yeşillerden Guy Morin en çok oyu almasına rağmen yeterli oyu alamadığı için ikinci turda diğer adaylarla yarışacak. 12 Federal mahkeme Basel’deki “Fümoar” Bar Restaurantlar için geciktirme talebini ret etti Bundesgericht verweigert Aufschub für Basler “Fümoar”-Beizen In zwei Basler “Fümoar”-Beizen darf nicht frei geraucht werden, auch wenn das Bundesgericht in ihrem Verfahren noch nicht definitiv entschieden hat: Die Richter in Lausanne haben den Beschwerden der zwei Gastrobetriebe die aufschiebende Wirkung verweigert. 06 Kanton Basel Seçimlerinde Kanton Meclisine giren Türkiye Kökenliler Sibel Arslan GB Mustafa Atıcı SP Atilla Toptaş SP Seyit Erdoğan SP Gülsen Öztürk SP U. Talha Çamlıbel GB Murat Kaya FDP Değişik Partilerden seçime giren 21 Türkiye kökenli aday vardı. Sibel Arslan Grüne Bündnis Listesindeydi ve o partiye verilen oyların en fazlasını alarak meclise girdi. Keza Mustafa Atıcı da SP listesinde en fazla oy alarak meclise girdi. Mazlum Kılınç Her zaman yanında merhaba@bluewin.ch Geschäftsleiter/Genel Yayın Yönetmeni Editorial İsviçre’de serbest, Türkiye’de yasak! topluluğu olarak kabul edilmesini “önemli” bir konu olarak ele aldı. İ sviçre’de bir ilke imza atıldı. Kanton Basel Meclisi 17.Ekim.2012 de yaptığı toplantıda, Aleviliğin “İnanç Topluluğu” olarak tanınmasını talep eden yasa tasarısını kabul ederek onayladı. Bu tarihi kararla Basel Parlamentosu bir ilke imza attı. Kanton Basel Parlamentosu Aleviliğin kabulünü, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin sunduğu hukuksal hakka dayanılarak tanıdı. B asel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi ve Basel Alevi Bektaşi Derneği’nin oluşturduğu bir komisyon tarafında uzun bir zamandan bu yana Kantonda Aleviliğin neden bir inanç olduğu ve Kanton Parlamentosunda kabul edilmesi içinde yoğun bir çalışama yürütüyordu. Değişik inanç gruplarının da içinde olduğu Komisyon, Aleviliğin bir inanç olarak kabulü için Kanton Parlamenterleriyle birçok toplantıda gerçekleştirdiler. Komisyonun bu çalışmasının sonucunda, Parlamentoya birlikte sunulan ortak yasa tasarısı, Basel Kantonu Parlamentosunda gündeme alındı. Parlamentoda bulunan SP Sosyal Demokrat Partisi, yeşiller, muhafazakâr, sağ, liberal partilerin seçilmiş temsilcileri Aleviliğin resmen bir inanç Lebara Family. *Bu kampanya aksi belirtilmediği takdirde, 20.09.2012 ila 19.12.2012 tarihleri arasında geçerlidir (www.lebara.ch). En az CHF 10 yüklediğiniz takdirde İsviçre dahilinde Lebara’dan Lebara’yı ücretsiz arama hakkı alacaksınız, bu aramalar her bir arama başına 200 dakika veya aylık olarak 3000 dakika ile sınırlıdır. Kullanılmayan ücretsiz dakikalar CHF 10 yüklendikten 7 gün sonra ve CHF 20 yüklendikten 14 gün sonra ve CHF 50 veya daha fazlasını yükledikten 30 gün sonra geçerliliğini yitirir. Yeni yüklemelerden kaynaklanan ücretsiz arama günleri geçerlilik süresi dahilinde bir araya getirilemez, bu sürelerden en uzun olanı geçerlidir. Ücretsiz aramaya izin verilen günler sona erdikten sonra Lebara’dan Lebara’yı aramalarda bağlantı ücreti konuşma başına 0,39 CHF’dir. Ayrıca 31. dakikadan itibaren konuşma başına 0.45 CHF tahsil edilir. lebara.ch CH3275P_2a_Onnet Push Merhaba Ad_ Ethnic Media TK_285x208mm_16-10.indd 1 16/10/2012 17:58 Hallo Schweiz - MERHABA Lebara Mobile SIM kartları ve yükleme kartlarını online olarak lebara.ch adresinden veya 12‘000 partner mağazasından temin edebilirsiniz. Hallo Schweiz - MERHABA YENİ Lebara’dan Lebara’yı arama Bağlantı ücretsiz antonda yaşayan Alevilerin, inançsal kimliği olan Alevilik, inanç özgürlüğü ve insan hakları Evrensel hukuku esas alınarak yapılan tartışma da Aleviligi de inanç özgürlüğü ve insan hukuku açısında bir hak olarak değerlendirilip, Kanton hukuku çerçevesinde Parlamentoda kabul edildi. Kanton Meclisi Aleviliği inanç özgürlüğü olarak evet dedi K anton parlamentosunda yapılan tartışmalar ve değerlendirmelerin ardından yapılan oylamada, 68 parlamenter evet, 1 parlamenter hayır ve 13 parlamenter çekimser oy kullanarak, Aleviliği resmi bir “inanç topluluğu” olarak resmen tanıdı. B öylece Avrupa ülkelerinde, Danimarka, Avusturya, Almanya, İngiltere ve bazı ülkelerde Aleviliğin bir inanç topluluğu olarak tanınması, okullarda Alevilik derslerinin verilmesinin ardından, şimdi Basel kanton parlamentosu da, Aleviligi resmen bir inanç ve Alevileride bir inanç topluluğu olarak kabul etti. İsviçre tarihinde İ sviçreli Aleviler, Türkiye’de zorlandığı ve dayatıldığı şekliyle cenaze erkânlarını camilerde değil, aksine kendi Cem evlerinde ve Alevi erkânına göre düzenleyecektir. Alevilerin İsviçre okullarında yakın zamanda kendilerinin hazırladığı müfredatla, Alevilik dersleri vermesinin de önü açılmıştır. A vrupa’da Aleviliğin tanınması Türkiye Devletini rahatsız etmiyor mu? Hayır, Türkiye’de değişen bir şey yok, inkar ve yok sayma devam ediyor. Bırakalım tanınmasını, nufüsü 20 Milyonun üzerinde olan topluluk görmemezlikte geliniyor ve üzerlerindeki manevi ve fiziki baskı tüm katmerlisiyle sürüyor. H albuki bu topluluk kendi ülkesi Türkiye’de Devlet Cem evlerini de cemi de kabul etmediği gibi ‘Cümbüş evleri’ vb. yerleri olarak görüyor. İnançlarını özgürce yerine getirmeleri yasak. Çoğu yerde zorla Sunnileştirme Ya da fiili saldırılarla asimile ediliyor, zorla camiye gitme, namaz kılma, Cem evine gitmeme biçiminde. Daha düne kadar Cem evleri de yasaktı ve Cem evlerinde aleviler bir araya gelemezdi, ölülerini yıkayamıyorlardı, hatta bu kurumlar ‘terör ‘yuvaları görülüyordu. İ sviçre’deki aleviler ve Basel parlamenterleri tutum ve kararlarıyla âdete Türkiye Cumhuriyetine ve Hükümetine Demokrasi ve insan Hakları dersi vererek Uluslararası bir okkalı tokat atmışlardır. Herhalde Türkiye bu Demokrasi ve İnsan hakları tokadı sonrasında oturup kendi intikamcı ve insan hakları ayıbını düzeltir. Türkiye nüfusunun önemli bir kesimini oluşturan bu topluluğun, insan yerine konması, inançlarına saygı gösterilmesi, ibadetlerine ve ibadethanelerine özgürlük tanınması, aslında diğer inanç topluluklarının da özgürlüğü ve Devletin nasıl bir devlet olduğunun da kanıtıdır. Başkasına yaşam hakkı tanımayan bir zihniyet aslında hiçbir inanç topluluğuna saygı duymuyordur. Bir topluluk başkasının inançlarının gaspı üzerinde özgür olamaz. B eyhude bir umut ama belki olur ya! “In der Schweiz erlaubt, in der Türkei verboten!” ÜCRETSİZ ARAMALAR her yüklemeden sonra* K bir ilk yaşanarak, Alevilik, Hıristiyan olmayan inançlar arasında Yahudilikten sonraki ilk resmi inanç ve topluluk olarak tanınmış oldu. İsviçre’deki Alevilere milat olan bu kararla birlikte Cem evleri resmi ibadet yeri ve cem ise bir ibadet şekli olarak kabul edilmiştir. 02 03 In der Schweiz wurde zum ersten Mal während der Versammlung des Kantons Basel – Stadt am 17. Oktober 2012 ein Gesetzesentwurf angenommen, der beantragt, dass die Aleviten als “Glaubensgemeinschaft” angenommen werden sollen. Mit diesem historischen Beschluss hat das Basler Parlament neue Wege eröffnet. Das Kantonsparlament Basel hat die Akzeptanz des Alevitentums gemäß der juristischen Rechte, die im 113. Paragraphen des Grundrechts des Kantons aufgeführt sind, anerkannt. Seitens einer vom Alevitischen Kulturzentrum Basel und Umgebung und dem Aleviten- Bektaschi Verein gegründeten Kommission werden Arbeiten durchgeführt, die zeigen sollen, dass das Alevitentum seit langer Zeit im Kanton als Glaube angesehen wird und die dafür sorgen sollen, dass es seitens des Kantonsparlaments als solcher anerkannt wird. Die Kommission, die aus Mitgliedern verschiedener Glaubensgemeinschaften besteht, hat es in mehreren Versammlungen mit dem Kantonsparlament erreicht, dass das Alevitentum als Glaube akzeptiert wird. Der gemeinschaftliche Gesetzesentwurf, der als Ergebnis der Arbeiten dieser Kommission an das Parlament gereicht werden soll, wurde seitens des Kantonsparlaments Basel in die Tagesordnung aufgenommen. Gewählte Vertreter der Parlamentsparteien SP, der Sozial Demokratischen Partei, der Grünen, der Konservativen, der Rechten und der liberalen Parteien haben die offizielle Anerkennung der Aleviten als Glaubensgemeinschaft als ein “wichtiges” Thema behandelt. Das Alevitentum, welches die Glaubensidentität der im Kanton lebenden Aleviten darstellt, wurde wäh rend dieser Diskussion, in der auf das universale Recht Bezug genommen wurde, in Hinsicht auf die Glaubensfreiheit und die Menschenrechte als Recht bewertet und im Rahmen des Kantonsrechts im Parlament anerkannt. Das Kantonsparlament akzeptiert das Alevitentum als Glauben in Bezugnahme auf die Glaubensfreiheit Während der Abstimmung, die nach den Diskussionen und Bewertungen im Parlament durchgeführt >> 13 İsviçre Haberleri İsviçre Haberleri Toplum ve Yaşam Wie könnte ein zeitgemässes Bürgerrecht aussehen? Referandumlarda sonuçları Cenevre’de insan hakları kalbinden vuruldu Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin merkezinin de bulunduğu Cenevre’de bundan sonra haklarını izinsiz gösterilerle duyurmak isteyenler cezalandırılacak. Uluslararası birçok sözleşmeye ev sahipliği yapan BM, Dünya Ticaret Örgütü ve Uluslararası Kızıl Haç Komitesi gibi önemli uluslararası kuruluşların merkezi ve kalbi olan Cenevre, bu kararla uluslararası hukuk ve insan hakları kimliğinden büyük yara aldı. Cenevre’de yapılan referandumla, izinsiz gösterilere bin Frank’a kadar ceza uygulanmasının onaylanması Avrupa’nın kalbinde demokrasinin vurulması olarak değerlendirildi. Sağcı partiler tarafından hazırlanan girişimin halk tarafından yüzde 54,9 „evet“ oyuyla kabul edilmesi nedeniyle sol partiler referandumu Anayasa Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor. Getirilen yasa şehrin belli yerlerinde izinle bile gösteri yapılmasını yasaklıyor. Gösteri sırasında olay çıkarsa organizatörlere 1 ila 5 yıl arasında gösteri yapma yasağı getirilecek, üstelik her türlü taşkınlıktan onlar sorumlu tutulacak. Yürüyüşü düzenleyenler güvenliği sağlamakla sorumlu tutulacaklar. 18 yaşından küçükler de gösterilere katılamayacaklar. Kararın, toplanma özgürlüğüne darbe olduğu ifade ediliyor. Tatil kısaldı İsviçre’de yapılan referandumda halk, yıllık izinlerin uzatılmasını öngören teklifi de reddetti. Teklifte, yıllık izinlerin asgari dört haftadan, çoğu Batı Avrupa ülkesinde olduğu gibi altı haftaya çıkartılması planlanıyordu. İş çevreleri ise tatilin uzamasının ekonomiye zarar vereceği uyarısında bulunmuştu. Ulusal çapta yapılan referandumda, seçmenlerin üçte ikisinin yıllık izinlerin uzamasına karşı çıktığı belirtildi. Milyonerlerlere dokunulmadı İsviçre’nin Bern kantonu varlıklı gurbetçilerin ödediği özel verginin kaderini belirlemek için sandık başına gitti. Referandumdan „hayır“ kararı çıkmasıyla, 230 yabancı milyoner rahat bir nefes aldı. Referandumla halk kazanca göre artan vergi alımına da „hayır“ dedi. Buna göre vergi mükelleflerinin gerçek kazançlarına göre değil, ülkedeki harcamalarına göre vergi alınmasına devam edilecek. Fakat bu haktan faydalanmak için gerekli şartlar ise ağırlaştırıldı. Einbürgerungen stehen in der politischen Diskussion. Der Nationalrat wird in der Herbstsession die Totalrevision des Bürgerrechtsgesetzes beraten. Nun legt die Eidgenössische Kommission für Migrationsfragen EKM eine neue Studie vor, welche die Einbürgerungszahlen der letzten 20 Jahre analysiert. Zudem macht die Kommission Vorschläge und Empfehlungen für ein zeitgemässes Bürgerrecht. Sigara yasağına “hayır“ Dünyada büyük taraftar bulduğu belirtilen kamuya açık olan kapalı yerlerde sigara yasağına İsviçreliler karşı çıktı. Ülkede, 26 kantonda yapılan referandumda yalnızca Cenevre’de yasağın sıkılaştırılmasını isteyenlerin oranı yüzde 48 oldu. Oteller, restorantlar ve barlarda tiryakiler için ayrılan bazı odalarda sigara içilebiliyor. İki yıl önce artırılan kısıtlamalar, tütün şirketlerinin lobi faaliyetleri sonucu gevşetilmişti. Cenevre’de yayımlanan La Tribune de Geneve gazetesi bazı kantonlarda yasağa karşı çıkanların oranın yüzde 70 olduğunu duyurdu. Cenevre ile birlikte yedi farklı kantonda kapalı alanlarda sigara içilmesine yönelik kısıtlamalar diğer kantonlara göre daha katı. Referandumdan „hayır“ oyu çıkmasından memnuniyet duyduklarını belirten İsviçre otelcilik derneği, „evet“ oyunun yatırımları olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Eine junge, gut ausgebildete Frau, welche die Schule in der Schweiz besucht hat und deren Eltern aus dem Balkan stammen – dies ist die typische Vertreterin jener Gruppe von Menschen, welche seit 1992 in der Schweiz eingebürgert worden sind. Die Angaben stammen aus der Studie «Einbürgerungslandschaft Schweiz. Entwicklungen 1992-2010», welche am 21. August von der Eidgenössischen Kommission für Migrationsfragen EKM vorgestellt worden ist. Philippe Wanner, Professor am Institut für Demographie- und Laufbahnberatung der Universität Genf und Co-Autor der Studie, wies an der Medienkonferenz unter anderem da İsviçre’ye ‘Zengin Türk Turist’ Desteği Son iki yıldır İsviçre Frangının aşırı değerlenmesinin önüne geçilemiyor. Euro karşısında aşırı değerli olan Frank nedeniyle İsviçre Turizmi zor günler geçiriyor. Bu yaz ülkeye gelen turist sayısında geçtiğimiz yıla oranla yüzde 8’e yaklaşan bir düşüş yaşandı.Frank /Avro kur dengesinin Avro aleyhine bozulması nedeniyle Avro Frankın aşırı değerlenmesinin kısa sürede düzeltilmeyeceğini anlayan İsviçre Federal Turizm Ajansı yeni pazar arayışına girdi. Türklerin ve Endonezyalıların son yıllarda katlanan oranlarda yurt dışı seyahati yapmaları, İsviçreli turizm pazarlamacılarının dikkatinden kaçmadı. İsviçre Federal Turizm Ajansı, Avrupa’dan sonra yeni pazar hedefi olarak Türkleri ve Endonezyalıları seçti. Ajansın pazarlamadan sorumlu başkan yardımcısı Peter Vollmer, Frankın aşırı değerlenmesinden bu yana İsviçre turizminin yaklaşık beşte bir oranında gerilediğini belirterek, acil önlem olarak 2013 yılı başından itibaren ‘Helal Turizm’i devreye soktuklarını söyledi. Özellikle Türkiye ve Endonezya’da zenginleşen orta sınıfın daha çok yurt dışına çıkmak istemeleri ve İsviçre’nin Müslüman dünya için tarafsız bir ülke konumunda olması ‘Helal Turizm’in teşvikinde önemli rol oynadı. Bunun yanı sıra bu yaz Interlaken gölünde gerçekleştirilen ‘Helal Barbekü’ gemi turlarının sağladığı başarı, İsviçre Turizm Ajansının Müslümanlara yönelik turizm atağı yapmasına yol açtı. İsviçre’de burka ve peçenin yasak olmamasını Müslüman turizmi için büyük bir avantaj gören yetkililer, Müslüman turistlere yönelik bu yaz başlatılan bazı özel programların başarısına da dikkat çekiyorlar. Bu yaz Interlaken gölünde akşamları yapılan bir buçuk saatlik ‘Helal Barbekü’ gemi turları içecekler hariç adam başı 65 Frank (52 Euro) dan yapıldı.Her turda dolu olarak kalkan gemilere günler öncesinden rezervasyon yapmak gerekti Aşçılara ‘Helal Yemek’ eğitimi Peter Vollmer, Türkler ve Endonezyalıların yanı sıra 2013 acil programında Asya ve Güney Amerika’dan gelecek turistler için de özel teşvik paketi uygulayacaklarını açıkladı. Vollmer, Müslüman turistler için en önemli konulardan birinin ‘Helal Yemek’ olduğunu vurgulayarak, ‘ İsviçre Turizm Ajansı olarak bu konuda otel ve restoranlarda çalışan aşçılara eğitim programı yapmayı planlıyoruz. Özellikle domuz et ve mamullerinin olmadığı yemek ve yiyecek çeşitlerinin hazırlanması konusunda aşçıların eğitilmesi gerektiğini biliyoruz.’ dedi. Hallo Schweiz - MERHABA Otellerde çalışan aşçılara ‘helal yemek’ dersleri verilecek. az ziyaret etmeleri bu durumun temel nedeni olarak görülüyor. Türkler de ‘Helal Turizm’ potasında Hallo Schweiz - MERHABA İsviçre Federal Turizm İdaresi kendisine yeni pazar olarak orta ve üstü gelir grubuna mensup Müslümanları hedefledi. bölgesinden gelen turistlerin geçtiğimiz yıllara oranla İsviçre’yi daha ordentlichen und 18 % der erleichterten Einbürgerungen Personen mit einer B- oder F-Bewilligung, wobei dieser Anteil in den letzten fünf Jahren deutlich gestiegen ist. Insgesamt hätte die Totalrevision also einen Rückgang von jährlich rund 3500 Einbürgerungen zur Folge, etwas weniger als 10 %. Die Studie «Einbürgerungslandschaft Schweiz» ist auch eine Grundlage für die neuen Vorschläge und Empfehlungen der EKM für ein zeitgemässes Bürgerrecht. Laut Präsident Walter Leimgruber bezweifelt die EKM, dass das heute gültige Gesetz Chancengleichheit garantieren oder Diskriminierungen ausschliessen kann. Die Schweiz habe aber ein vitales Interesse daran, Ausländerinnen und Ausländer, die sich langfristig in der Schweiz niederlassen, als vollwertige Gesellschaftsmitglieder anzuerkennen und ihnen politische Mitspracherechte einzuräumen. Angesagt wäre deshalb ein Systemwechsel, welcher drei wichtige Elemente enthalten müsste: Reduktion des heute dreistufigen (Bund/Kanton/Gemeinde) auf ein einstufiges Einbürgerungsverfahren, ein einfaches, einheitliches und transparentes Verfahren sowie Me- chanismen der automatischen Einbürgerung für Personen der zweiten und der folgenden Generationen. Ein solcher Systemwechsel ist in nächster Zeit kaum zu verwirklichen. Deshalb macht die Kommission auch Vorschläge, welche kurzfristig umgesetzt werden könnten. Zur Förderung der Gleichbehandlung etwa sollte die Aufenthaltsdauer zählen, nicht der Aufenthaltsstatus. Zudem sollten Personen in eingetragener Partnerschaft wie Ehepartner behandelt werden. So würden auch eingetragene Partner von Schweizer Staatsangehörigen von der erleichterten Einbürgerung profitieren. Die EKM empfiehlt auch, die Einbürgerungsverfahren transparenter zu gestalten: Überall sollten die gleichen Dokumente verlangt werden, überall sollten Informationen über das Verfahren und die verlangten Kriterien zugänglich sein. Elsbeth Steiner Informationsverantwortliche 031 324 52 61 079 292 34 79 elsbeth.steiner@bfm.admin.ch 3 Rappen’den* başlayan fiyatlarla 33 ülke Avrupalı turist için pahalı hale gelen İsviçre, yönünü Türk ve Endonezyalı turistlere çevirdi İsviçre “HELAL TURİZMİ” DEVREYE SOKTU rauf hin, dass die Einbürgerungsquote (Einbürgerungen im Verhältnis zur ausländischen Bevölkerung) in städtischen Gebieten höher ist: 1,8 % gegenüber 1,3 % im ländlichen Raum. Und grosse Unterschiede sind auch beim Vergleich der Kantone festzustellen: So liegt die Einbürgerungsquote in den Kantonen Zürich, Bern, Genf und Appenzell Ausserrhoden über 3 %, in Solothurn, Freiburg Schwyz und Wallis sind es weniger als 1,5 %. Die EKM wollte auch wissen, welche zahlenmässigen Auswirkungen die aktuellen Vorschläge zur Totalrevision des Bürgerrechtsgesetzes hätten. Sollte es künftig möglich sein, bereits nach 8 Jahren ein Gesuch um Einbürgerung zu stellen (heute: 12 Jahre), so ist laut der Studie mit ungefähr 1500 mehr Einbürgerungen pro Jahr zu rechnen. Ein weiterer Vorschlag besagt, dass nur noch Personen mit einer Niederlassungsbewilligung (CBewilligung) ein Einbürgerungsgesuch stellen dürfen. Dies würde bei den ordentlichen Einbürgerungen laut Studie ein Minus von rund 5000 Einbürgerungen pro Jahr bewirken. Von 1992 bis 2010 betrafen 12 % der 04 05 Türkiye de dahil! www.yallo.ch SIM kartlar ve cep telefonları buralardan temin edilebilir: center . . . * 0,03 CHF/dak.’ya yallo kontörlü hat ile Isviçre’den aşağıdaki ülkelerde bulunan sabit hatlar Almanya, Avusturya, Fransa, Italya, ABD, Arjantin, Avustralya, Belçika, Ingiltere, . aranabilir: . . Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Hırvatistan, Hollanda, Irlanda, Ispanya, Isveç, Kanada, Macaristan, Meksika, Norveç, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Şile, Sırbistan, Slovakya, Tayland, Türkiye, Yunanistan. Mobil hatları arama: 0,25 CHF/dak. Isviçre içi aramalar: 0,05 CHF/dak.’dan başlayan fiyatlarla. Tüm ülkelere SMS gönderimi: 0,10 CHF/SMS. Tüm bilgileri ve tarifeleri www.yallo.ch adresinde bulabilirsiniz İsviçre Haberleri İsviçre Haberleri Toplum ve Yaşam Haşim Kandil’i İsviçre’ye Kaçırılan Paranın İadesini İstedi Federal mahkeme Basel’deki “Fümoar” Bar Restaurantlar için geciktirme talebini ret etti Basel’deki iki “Fümoar” Bar&Restaurantlar da artık sigara içilmesi yasaklandı; Federal mahkeme bu dava konusunda daha son kararı vermemiş bile olsa: Lozan’daki hakimler iki lokantanın şikayet başvurusuna dair askıya alma talebini ret etti. Basel merkezde bulunan Bar&Restorant işletmelerinde 2010 yılından beri sadece yiyecek içecek hizmeti verilmeyen sigara odalarında sigara içilebiliyor. Kantona bağlı olan bu sınırlamaya tepki olarak “Fümoar” derneği kurulmuştu, derneğe yaklaşık 180 meyhane ve 150,000 misafir üye kayıtlı. Derneğin amacı, sadece dernek üyelerinin girebildiği, sigara içilmesine izin verilen restoranların işletilmesidir. Basel Belediyesinin Ekonomi, Sosyal ve Çevre Departmanı (WSU) ise bu arada 2010’dan beri “Fümoar” Bar&Restorantların 100 tanesine, işletmelerini kanuna uygun olarak düzenlemeleri için emir göndermiştir. Federal mahkeme “Fümoar” lehine karar vermedi Geçen sene Haziran ayında istinaf mahkemesi iki işletmenin itirazını ret etmiştir, itirazlar sonra Federal Mahkemeye iletilmişti. Şimdi Lozan’daki hakimler bir ara karar yoluyla askıya alma talebini ret etti. Bundan dolayı lokantalarda en yüksek mahkeme tarafından verilecek son karara kadar sigara içilmesi yasaktır. Kanton tarafından yapılan ilavelere yer yok Mısır Başbakanı Haşim Kandil’in, İsviçre Dışişleri Bakanı Didier Burkhalter’den “Mübarek yönetimi”nin İsviçre’ye kaçırdığı paraların iadesini istediği söyledi. Mısır Başbakanı Hişam Kandil’in, İsviçre Dışişleri Bakanı Didier Burkhalter’den “Mübarek yönetimi”ninİsviçre’ye kaçırdığı paraların iadesini istediği bildirildi. Mısır Başbakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Kandil’in ülkeyi ziyaret eden İsviçre Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşmede, ‘Mübarek yönetimi’ tarafından İsviçre’ye kaçırılan paraların iadesinin talep edildiği ve bu yönde atılacak adımlar üzerinde anlaşmaya varıldığı belirtildi. Federal Mahkemeye göre ayrıca çoğu işletmenin kanton tarafından çıkarılan sigara kanununa uyduklarını ve kendilerini bu sınırlamalara göre ayarladıklarını da dikkate almak gerekir. Söz konusu iki şikayet, Basel kanunlarına göre sigara odalarında yiyecek ve içecek servisinin yapılmaması, çalışanları korumak adına alınan bir önlemdir. Ancak İş Hukukunun Federasyon tarafından münhasıran düzenlendiği ve bu sebepten Kanton tarafından yapılacak ilavelere yer olmadığı söylendi. Buna karşın Basel mahkemesi ise kararında, “Fümoar” meyhaneleri modelinin “açık bir kanun ihlali” olduğu sonucuna varmıştır. Haziran ayında verilen İstinaf Mahkemesi kararı ile ilk defa şehir kantonunda bir mahkeme bu meselede bir karar vermiştir. Kanton o zamana kadar hep zaman kollayıp diğer “Fümoar” davalarının çoğunu engellemiştir. Fakat sözcünün 24 Ekim 2012, Çarşamba günü anlattıklarına göre onların da “birçoğu” bu arada karara bağlanmıştır. Görüşmede ayrıca İsviçre ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi kararının alındığı, İsviçre Dışişleri Bakanı’nın Mısır’dan, ülkesinin, ‘Yeşil İklim Fonu’na ev sahipliği için adaylığını desteklemesini talep ettiği ifade edildi. İsviçre Hükümeti daha önce Hüsnü Mübarek’in tüm aile fertlerinin ve Mübarek’e yakınlığı ile bilinen bazı iş adamlarının mal varlığını dondurduğunu duyurmuştu. Muhabir: Amr el-Ebuz / Hacer Bal / Mustafa Yıldız Union Banque Suisse’de 10 Bin Çalışanın İşi Tehlikede Dünyanın en büyük bankalarından biri olan İsviçre’nin bir numaralı bankası Union Banque Suisse’de (UBS) 10 bin çalışanın işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı haberi ekonomi çevrelerinde kısa sürede yankı uyandırdı. Dünyanın en büyük bankalarından biri olan İsviçre’nin bir numaralı bankası Union Banque Suisse’de (UBS) 10 bin çalışanın işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı haberi ekonomi çevrelerinde kısa sürede yankı uyandırdı. Banka, kuruluşu zor duruma düşüren servisin IT olduğunu (Uluslararası Transfer) açıkladı. Bu serviste İsviçre içinde çalışan sayısının 3 bin 200 olduğu belirtildi. UBS’in bütün dünya üzerinde çalışan sayısının 63 bin 520 kişi olduğu, bunlardan 22 bin 500 kişinin İsviçre içinde çalıştıkları, diğer kısmının ise bankanın dünyada bulunan diğer şubelerinde çalıştığı ifade edildi. In baselstädtischen Gastgewerbebetrieben darf seit Anfang 2010 nur in unbedienten Fumoirs geraucht werden. In Reaktion auf diese strenge kantonale Regelung wurde der Verein “Fümoar” gegründet, dem rund 180 Beizen und 150’000 Gästemitglieder angehören. Zweck des Vereins ist der Betrieb von Gaststätten, in denen das freie Rauchen erlaubt ist, da diese nur von Vereinsmitgliedern besucht werden. Das baselstädtische De- Zwei Basler Beizen sind vor Bundesgericht unterlegen partement für Wirtschaft, Soziales und Umwelt (WSU) verpflichtete indes ab 2010 über 100 der “Fümoar”-Beizen, den gesetzeskonformen Zustand herzustellen. Im letzten Juni wies das Appellationsgericht die Rekurse zweier Betriebe ab, die daraufhin ans Bundesgericht gelangten. Die Richter in Lausanne haben nun in einem Zwischenentscheid ihr Gesuch um aufschiebende Wirkung abgewiesen. In den Lokalen darf damit bis zum höchstrichterlichen Endentscheid nicht geraucht werden. Kein Platz für kantonale Erweiterungen Zu beachten ist laut Bundesgericht unter anderem, dass sich viele Betriebe an die kantonale Raucher-Gesetzgebung halten und sich entsprechende Restriktionen auferlegen. In den zwei Beschwerden wird geltend gemacht, dass das Bedienungsverbot in Fumoirs gemäss Basler Gesetz eine Massnahme zu Gunsten der Angestellten darstelle. Das Arbeitsrecht sei jedoch vom Bund abschliessend geregelt und biete daher keinen Platz für kantonale Erweiterungen. Das Basler Gericht war bei seinem Entscheid dagegen zum Schluss gekommen, dass das Modell der “Fümoar”Beizen eine “klare Umgehung des Gesetzes” sei. Mit dem Entscheid des Appellationsgerichts vom Juni hatte im Stadtkanton erstmals ein Gericht in dem Streit geurteilt. Der Kanton hatte bis dahin abgewartet und die meisten anderen “Fümoar”-Fälle sistiert. Inzwischen seien aber in “einem guten Teil” ebenfalls Entscheide ergangen, sagte ein Sprecher am Mittwoch 24 Oktober 2012. Hallo Schweiz - MERHABA In zwei Basler “Fümoar”-Beizen darf nicht frei geraucht werden, auch wenn das Bundesgericht in ihrem Verfahren noch nicht definitiv entschieden hat: Die Richter in Lausanne haben den Beschwerden der zwei Gastrobetriebe die aufschiebende Wirkung verweigert. Hallo Schweiz - MERHABA Bundesgericht verweigert Aufschub für Basler “Fümoar”-Beizen 06 07 Ya şimdi ya hiç: CREDIT-now ile hayalleriniz çabucak gerçek oluyor. 0800 40 40 42 no’lu ücretsiz telefon hattını arayın ya da www.credit-now.ch internet adresinden doğrudan sözleşme yapın. CHF 10’000.– tutarındaki bir kredi % 9.9 ile % 13.9 arasındaki bir efektif faizle 12 ay için CHF 521.– ile CHF 723.20 arasında toplam masraf yükü oluşturmaktadır. Yasal uyarı: Aşırı borçlanmaya neden olacağı durumlarda kredi verilmesi yasaktır (Haksız Rekabet Yasası UWG 3. md.) CREDIT-now, BANK-now AG, Horgen şirketine ait bir ürün markasıdır. İsviçre Haberleri Toplum ve Yaşam Basel-Stadt anerkennt alevitische Religion türe pflegen, von den Behörden bis heute nicht als eigenständige religiöse Gemeinschaft anerkannt. Die Anerkennung der Aleviten erfolgte im Grossen Rat deutlich. Erste nichtchristliche Gemeinschaft anerkannt Die Aleviten sind eine kleine Glaubensgemeinschaft, die aus dem Islam hervorgegangen ist. Erstmals werden sie nun von einem Kanton staatlich anerkannt. Besondere Rechte sind damit nicht verbunden, doch die Politik begibt sich auf ein heikles Feld nal anerkannt. Der Grosse Rat beschloss dies mit Auflagen; unter anderem müssen die Vereine fortan einen Jahresbericht vorlegen. Die Kulturvereinigung der Aleviten und Bektaschi Basel sowie das Alevitische Kulturzentrum Regio Basel erfüllen laut der Regierung alle verfassungsrechtlichen Voraussetzungen für die kantonale Anerkennung. Auch die meisten Fraktionen äusserten Wohlwollen und lobten die Integrations- und Gleichstellungsbemühungen der beiden Vereine. Die EVP indes hegte ein grundsätzliches Unbehagen: Die Kantonsverfassung erlaube theoretisch auch die Gründung eines salafitischen Vereins, der die kantonale Anerkennung erhalten könnte – trotz islamistischer Glaubensbasis. Ein SVP-Mann votierte zudem für ein religionsfreies Leben. Die Aleviten wurden aber mit 68 gegen eine Stimme bei 13 Enthaltungen anerkannt. Kritische Koran-Lektüre Die beiden alevitischen Vereine sind damit als schweizweit erste nichtchristliche und nichtjüdische Religionsgemeinschaft kantonal anerkannt worden. Zuvor hatte der baselstädtische Grosse Rat bereits der Neuapostolischen Kirche und der Christengemeinschaft die kantonale Anerkennung zugesprochen. «Aleviten» ist ein Überbegriff für verschiedene anatolische Glaubens- und Sozialgemenschaften, die bereits vor der Gründung der türkischen Republik bestanden. In der Türkei werden die Aleviten, die eine kritische Koran-Lek Die Stimmung im Saal war aufgeräumt bis fröhlich, und am Ende gab es sogar Applaus. Das baselstädtische Kantonsparlament hatte praktisch ohne Gegenstimme einen Entscheid gefällt, der einer bemerkenswerten nationalen Premiere gleichkommt: Erstmals in der Schweiz anerkannte der Basler Grosse Rat eine nichtchristliche Religionsgemeinschaft an. Es handelt sich um die Aleviten, eine aus dem Islam hervorgegangenen Glaubensgruppe, die sich von diesem aber in wesentlichen Punkten unterscheidet. So beten sie beispielsweise nicht in Moscheen. Eine Teil der Aleviten zählt sich nicht dem Islam zu. Im Kanton Basel-Stadt leben 5000 bis 6000 Aleviten. Alle lobten die Aleviten Die Basler Verfassung sieht seit 2006 die Möglichkeit einer Anerkennung privatrechtlicher Religionsgemeinschaften durch den Kanton vor. Diese sogenannte «kleine Anerkennung» hat einerseits symbolischen Charakter, indem die Wertschätzung für das Engagement der Religionsgemeinschaft zugunsten der Gesellschaft ausgedrückt wird. Gleichzeitig können mit der Anerkennung auch Rechte verliehen werden, beispielsweise zum Erhalt von Einwohnerdaten oder zur Zurverfügungstellung von Begräbnisplätzen. Solche Rechte haben die Aleviten allerdings nicht beantragt. Anders als bei den öffentlichrechtlichen Religionsgemeinschaften wird überdies die Basel Parlamentosu Alevilik İnancını Tanıdı Yaklaşık 20 senedir Basel Kantonun`da Alevilik için mücadele eden iki Alevi Derneği aynı zamanda bulundukları Kantondaki diğer inanç kurumlarının`da bağlı olduğu kurumlarda ve Kantonun uyum kurumlarında aktif olarak çalışıyorlar. Basel Kanton Hükümeti Alevi Kurumlarının Başvurusunu, Kanton anayasasının gerekleri olan; Alevilik inancının toplumsal anlamı, hukukun Rp /dakika(1) Nicht immer im ersten Anlauf Dennoch war spürbar, dass sich das Parlament bei dieser Frage auf einem heiklen Feld bewegt. Noch liegen keine weiteren Anträge nach Anerkennung vor, wie die Kommissionssprecherin in der Debatte sagte. Doch das wird sich ändern – und nicht immer wird der Goodwill der Politikerinnen und Politiker so gross sein wie bei den Aleviten. Das zeigte sich vor anderthalb Jahren, als das Parlament über das Gesuch der neuapostolischen Kirchen entscheiden musste. Diese erhielt die Zustimmung erst im zweiten Anlauf und nur mit hauchdünner Mehrheit, weil Zweifel bestanden, ob die Kirche die notwendigen Voraussetzung für die Anerkennung erfüllt. In der Verfassung sind diese zwar klar umschrieben, doch eine Abgrenzung zur Bewertung von Glaubensinhalten ist schwierig. Spannend wird die Debatte deshalb wohl dann, wenn die grossen nicht-christlichen Religionsgemeinschaften anerkannt werden wollen. «Wir müssen aufpassen», warnte die FDP schon heute vorsorglich, «dass wir nicht der Gefahr eines Religions-Ratings erliegen».(reuters) 100 =200 CHF CHF HER ZAMAN BEDAVA KONTÖR +0 ORTEL‘DEN ORTEL’E RP www.ortelmobile.ch 006412CH_Turkish_poster_A4_landscape.indd 1 üstünlüğünü kabul etmesi, diğer inanç özgürlüğünü kabul etmesi, Alevi kurumlarının gider ve gelirlerinin şeffaf olması gibi gerekleri yerine getirdiğinden dolayı olumlu bir Rapor ile Eğitim ve Kültür Komisyonu`na havale etti. Eğitim ve Kültür Komisyonu`da Alevilerin Başvuru`sunu olumlu bir rapor ile Kanton Parlamentosuna havale etti. Kanton Parlamentosu`da büyük bir çoğunluk ile Aleviligin İnanç olarak Basel Kantonun`da kabul edilmesini 17. Ekim 2012de bütün partilerin desteği ile onayladı. Basel Parlamentosundaki oylamanın Komisyon Adına Basın Sözcüleri: Hasan Kanber Basel Alevi-Bektaşi Kültür Birliği Tel.: 00 41 76 366 72 76 H.Cihan Minkner Kanas Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi Tel.: 00 41 79 294 10 13 İnfobüro Türkei 9/7/2012 10:38:59 AM Tercüme, Seyahat ve Muhasebe alanında 25 Yıllık Tecrübe ve Güven THY, Pegasus, EasyJet, Sunexpress v.d. hava yolları ile dünyanın her yerine şaşırtan fiyatlarımızdan siz de faydalanın. Bu tanınma ile İsviçre`de ilk olarak Hıristiyan ve Yahudilik dışında, tanınan ilk inanç Alevilik oluyor. Bu tanınma İsviçre`de Federasyon düzeyinde 17 kanton`da örgütlenen Alevi Kurumlarının özellikle yıllardır uyum konusunda yaptıkları başarılı çalışmaların`da bir taktiri oluyor. Bu kazınım Basel`deki Örgütlü Alevilerin başarısının bir sonucudur, bu basarının biz Alevilere yüklemiş olduğu misyonla birlikte, bundan sonrada yolumuza ve davamıza olan bağlılığımızla çalışmalarımız artarak kararlı bir şekilde devam edecektir. (nur für Aufladungen) (1) Verbindungsgebühr für alle Anrufe aus der Schweiz CHF 0,25 pro Anruf. Verbindungsgebühr für Anrufe aus dem Ausland CHF 0,59 pro Anruf. SMS für nationale und internationale Rufnummern: CHF 0,12. Anrufe werden pro Minute abgerechnet und sind inklusive der Mehrwertsteuer. Kostenlose Anrufe von Ortel zu Ortel sind innerhalb der Schweiz nach Swiss Ortel Mobilfunknummern für die ersten 30 Minuten pro Gespräch kostenlos, danach wird die nationale Gebühr in Höhe von CHF 0.19 pro Minute erhoben. Von der Schweiz nach deutschen, französischen, spanischen, belgischen und niederländischen Ortel-Nummern sind die ersten 15 Minuten pro Anruf kostenlos, danach gilt ein Preis von CHF 0.19 pro Minute. Die Preise gelten ab dem 1. August 2012 bis auf weiteres Aktuelle Informationen auf www.ortelmobile.ch. Es können keine Rechte aus dieser Mitteilung abgeleitet werden. Für die neuesten Werbeaktionen, Preise und weitere Informationen besuchen Sie uns bitte auf: sonucu, Aleviliğin resmi İnanç olarak tanınmasına 68 evet e karşı 1 hayır 13 çekimser oy ile sonuçlandı. Alevilik İnancı İsviçre`nin Basel Kantonun Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin verdiği hak doğrultusunda 17. Ekim 2012`de tanındı. 2010 yılın`da İsviçre`nin Basel kantonun`da bulunan iki Alevi Derneğimizin (Basel Alevi-Bektaşi Kültürbirligi ve Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi) Basel Hükümetine Alevilik İnancının tanınması için başvuru yaptılar. TÜRKİYE’Yİ ARAMAK Steuerhoheit nicht übertragen. Die Anerkennung bedarf der Zustimmung durch den Grossen Rat mit absoluter Mehrheit, ein Referendum ist nicht vorgesehen. Die Debatte im Grossen Rat verlief überaus freundlich und offen. Die Redner lobten parteiübergreifend die Anstrengungen der Aleviten im Bereich der Integration. Es handle sich um eine Religion, die im «Einklang mit den schweizerischen und christlichen Werten stehe», sagte die Sprecherin der SP. Der Vertretern der Liberalen lobte das Interesse am religiösen Dialog, und die SVP berichtete von angenehmen Besuchen bei den Aleviten und der freundlichen Aufnahme. Dies alles schlug sich im Abstimmungsresultat nieder: Es fiel mit 68 zu 1 Stimme bei 13 Enthaltungen glasklar aus. İsviçre’nin Basel eyaletindeki yerel parlamento Alevileri inanç grubu olarak tanıma kararı aldı. Hallo Schweiz - MERHABA Zwei als privatrechtliche Vereine organisierte alevitische Religionsgemeinschaften werden in Basel-Stadt kanto- Hallo Schweiz - MERHABA 08 09 Basel Alevi Bektaşi Kültür Derneği ve Basel Alevi Kültür Merkezi’nin eyalet anayasasına göre tanınmak için gereken bütün koşulları sağladığı belirtildi. Tanıma kararı 68 kabul, 13 çekimser, 1 red oyuyla alındı. Basel Alevi Bektaşi Kültür Derneği ve Basel Alevi Kültür Merkezi, İsviçre’deki entegrasyona yaptıkları katkılar ve çalışmaları nedeniyle takdir edildi. Aleviler, eyalet düzeyinde Hıristiyan ve Yahudilerden sonra tanınan ilk inanç grubu oldu. Konu ile ilgili olarak Odatv’ye konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Servet Demir, “İsviçre’de alınan karar Aleviler için çok önemli. Avrupa’daki bütün kurumlara tanınmak için müracaat etmiştik. Danimarka, Almanya’da tanınıyoruz. İsviçre’nin ardından olumlu yanıt beklediğimiz ülkeler arasında Fransa ve Avusturya da var” dedi. Alevilik inancının ve Alevi kimliğinin Avrupa’da tanınıyor olduğunu ve olumlu yolda ilerleyen temasların sürdüğünü belirten Demir, “Ne yazık ki Türkiye’de haklarımız açısından çok gerideyiz” diye konuştu. (Odatv.com) Çeyrek asırdan bu yana desteğini bizden esirgemeyen emekçi halkımıza sonsuz teşekkürlerimle… Bilal Ekici Konsolosluk Yeminli Tercümanı Tel.Büro: 061 322 49 29 Ev: 061 8314370 Yeni adresimiz: Klybeckstrasse 88, CH-4057 Basel E-Mail:infobuero_tr@hotmail.com İsviçre Haberleri D Hauptsitz AG Lenzburgerstrasse 2 5702 Niederlenz Tel 062 891 34 14 Fax 062 891 34 76 Unterstützen Sie das Referendum gegen die Auflösung des Asylgesetzes! iese Woche wurde das Referendum gegen die dringliche Vorlage der Asylgesetzrevision ergriffen. Seit dem 1. Oktober ist diese in Kraft. Das bedeutet: • Die Möglichkeit, auf einer Botschaft ein Asylgesuch zu stellen, wurde abgeschafft. Dies betrifft besonders schutzbedürftige Menschen, wie ältere Leute, Frauen und Kinder. Das heisst, dass in Zukunft noch mehr Menschen die gefährliche Flucht mit „Hilfe“ von organisierten Schlepperbanden antreten müssen. Flüchtlinge werden also davon abgehalten, Schutz suchen zu können! • Kriegsdienstverweigerung gilt nicht mehr als Asylgrund. Das bedeutet: Diesen direkten Kriegsflüchtlingen wird der Schutz des Asyls verweigert. Diese Einschränkung des Asylbegriffs ist völkerrechtlich und rechtsstaatlich höchst bedenklich, wie auch das UNHCR klar sagte (Artikel von Susin Park, NZZ) • Es werden „besondere Zentren“ (Lager) geschaffen, für Flüchtlinge, die „durch ihr Verhalten den ordentlichen Betrieb der Empfangs- und Verfahrenszentren erheblich stören“ (AsylG, Art. 26). Was „erheblich stört“ ist objektiv nicht messbar. Diese neue Willkür gegenüber Asylsuchenden bedeutet eine weitere Rechtsungleichheit, welche ausschliesslich schutzsuchende Flüchtlinge betrifft. Eine solche Lagerpolitik ist nicht haltbar. Sie ist aus menschenrechtlicher Perspektive höchst bedenklich und in jeder Hinsicht kontraproduktiv. • Der Bundesrat bekommt für die nächsten drei Jahre einen Freipass „für Testphasen im Asylverfahren“. Im Rahmen dieser Testphase kann der Bundesrat die Beschwerdefristen gegen asylrechtliche Entscheide von 30 auf 10 Tage beschränken, ohne dass sich das Parlament und/oder die Stimmberechtigten dagegen wehren können. • Der Dringlichkeitsbeschluss trat sofort in Kraft, womit die demokratische Entscheidung der Stimmberechtigten ausgehebelt wurde. Die genannten Verschärfungen würden erst nach Annahme des Referendums wieder abgeschafft. Das FIMM Schweiz unterstützt das Referendum gegen die dringliche Vorlage der Asylgesetzrevision. Denn: Es geht nicht an, dass sich die offizielle Schweiz auf internationaler Ebene mit ihrer „humanitären Tradition“ und dem Engagement für die Menschrechte brüstet, diese Menschenrechte aber im eigenen Land nicht garantiert. Deshalb sagen wir entschieden: Filiale ZH Wagistrasse 2 8952 Schlieren Tel 044 730 83 00 Fax 044 731 01 81 www.moebel-arredo.ch NEIN zur Auflösung des Asylrechts. NEIN zur Dreiklassenjustiz – NEIN zur willkürlichen Lager-Politik. NEIN zur Umgehung der Volksrechte durch den Dringlichkeitsbeschluss. www.arredoshop.ch Filiale BE Solothurnstrasse 142 2504 Biel Tel 032 342 08 88 Fax 032 342 08 86 info@moebel-arredo.ch Spezial Preise gültig ab 1. November bis 30. November Fr. 490.statt Fr. 990.- Fr. 590.statt Fr. 990.- JA zu einer solidarischen und menschenwürdigen Migrations- und Asylpolitik! JA zur Verteidigung der Menschenrechte, auch in der Schweiz! Helfen Sie mit: Sammeln Sie so viele Unterschriften wie möglich. holen Sie sich den Unterschriftenbogen unter: http://www.asyl.ch/ Setzen Sie einen Link auf Facebook und Ihrer Website Setzen Sie sich ein, für eine echte und solidarische Asyl- und Migrationspolitik. M1 Polsterbett Lederlook weiss/schwarz 160x200cm M2 Wohnwand weiss B 300 cm Fr. 690.statt Fr. 1‘380.- Fr. 1‘290.statt Fr. 1‘690.- Vielen Dank für Ihre Hilfe! FIMM Schweiz Schweiz bei der Gleichstellung erneut auf Platz 10 M3 Schlafzimmer Nussbaum Nachbildung / weiss Schrank B 225cm, Bett 160x200cm, 2 Nachttische herer Ausbildung, bei der politischen Beteiligung sowie bei Gesundheit und Lebenserwartung. Der Report zeigt, dass die Schweiz seit 2006 (damals Platz 26) zwar massive Fortschritte in der Gleichstellung erzielt hat, seit 2010 nun aber auf dem gleichen Platz verharrt. In dieser Zeit wurde sie von Nicaragua überholt (Platz 9) und rangiert mittlerweile auch hinter den Philippinen (Platz 8). Fr. 590.statt Fr. 990.- Angeführt wird die Liste - wie auch schon in den Jahren zuvor - von Island, Finnland, Norwegen und Schweden, wie aus dem am Dienstag veröffentlichten Report hervorgeht. Diese Länder haben es geschafft, ihre Geschlechterungleichheit zu mehr als 80 Prozent auszugleichen. Die Schweiz hat erst 76 Prozent erreicht. Die Schweiz hat sich auf der weltweiten Gleichstellungs-Rangliste seit drei Jahren nicht mehr verbessert. Gemäss dem Global Gender Gap Report 2012 des World Economic Forum (WEF) ist sie erneut auf Platz 10 gelandet. An der Spitze liegt immer noch Skandinavien. Der Global Gender Gap Report untersucht in 135 Ländern die Gleichstellung von Mann und Frau in der Wirtschaft, beim Zugang zu Grundbildung und hö Jemen macht Fortschritte, bleibt aber Schlusslicht Schlusslichter bei der Gleichberechtigung von Mann und Frau sind in diesem Jahr Tschad (Platz 133), Pakistan (134) und Jemen auf dem 135. und damit letzten Platz. Gemäss WEF-Report hat sich Jemen zwar in den letzten Jahren verbessert, vom Schlussrang kommt das arabische Land trotzdem nicht weg. Insgesamt konnten rund 80 Länder die Gleichberechtigung in der Wirtschaft verbessern, darunter auch die USA, Japan und Deutschland. In China ist die Ungleichbehandlung von Männern und Frauen im Arbeitsleben hingegen wieder etwas grösser geworden. (sda) Fr. 89.statt Fr. 149.M6 Couchtisch aus 8mm Glass weiss Hallo Schweiz - MERHABA Demonstrantinnen am Frauenstreiktag in Zürich M5 Polstergruppe Lederlook /Stoff 3er + 2er Sofa Hallo Schweiz - MERHABA Verbessert hat sich die Schweiz im neuesten Bericht vor allem beim Thema Gesundheit und Lebenserwartung. Etwas nachgelassen hat die Schweiz gemäss WEF-Report hingegen beim Thema Bildung. M4 Schlafzimmer schwarz/weiss mit Kristallsteine Schrank B 270cm, Bett 160x200cm, 2 Nachttische 10 11 Fr. 1‘290.statt Fr. 1‘690.- Fr. 199.statt Fr. 399.M7 Polsterbett Lederlook schwarz 140x200cm M8 Polstergruppe in Leder/PVC schwarz 3er + 2er Sofa Alle Fotos ohne Bettinhalt und Deko. Nur solange Vorrat. Alle Preise sind Abholpreise. Toplum ve Yaşam İsviçre Haberleri Toplum ve Yaşam Kanton Basel Hükümeti Kırmızı-Yeşil olarak kaldı Seçimlere %41.5 katılım oldu ve 2005 yılından bu yana SP’nin adayı hükümet üyesi bayan Eva Herzog 30’182 oy ile en çok oyu alan aday oldu. SP’nin 3 adayı da en fazla oy alan Hükümet üyeleri oldu. Hükümet başkanı ve SP ile Yeşillerin adayı sıralamada 4. en fazla oy almasına rağmen, aranan miktarda oy alamadığı için ikinci tura kaldı. Şimdiye kadar Güvenlik ve Adelet Bakanlığı FDP’de bulunuyordu. Şimdiye kadar bu görevi FDP’ den Hanspeter Gass yapıyordu ve secimlere katılmadığı için, yerine yine liberal Partiden Baschi Dürr ve Christophe Heller aday oldular. Ancak ikisi de ilk turda seçilemedi. Bu adaylar ikinci turda Hükümet Başkanlığına Baschi Dürr aday olacak. Öyle anlaşılıyor ki Hükümet Başkanlığı için yarış şimdiki Başkan Guy Morin ile Baschi Dürr arasında geçecek. Solun ve Yeşillerin adayı ile ulusalcı Liberallerin adayı yarışacak. Guy Morin 2. tura rakibinden 7500 oy daha fazla bir farkla girecek. Daha önceki seçimlerden daha fazla oy alan Guy Morin sonuçtan çok memnun görünüyor. Bir sürpriz olmazsa 2. Turun galibi de Guy Morin olacak. Liberal Yeşillerin ve sağcı SVP’nin Hükümet üyeliği için yeterli oy almadığı görüldü. Bu seçimin en ilginç sonuçlarından biri de, gerici yabancı düşmanı söylemlerle seçime katılan Volksaktion oldu. Bu parti uzun bir zamandan sonra ilk kez mecliste temsil edilecek. 6 Hükümet üyesi belirlendi. Yeni Hükümet üyeleri ve aldığı oylar şöyle sıralandı: Aday Aldığı oy Eva Herzog (SP), Şimdiye kadarki üye 30’182 Christoph Brutschin (SP), Şimdiye kadarki üye 26’618 Hans-Peter Wessels (SP), Şimdiye kadarki üye 24’887 Carlo Conti (CVP), Şimdiye kadarki üye 23’222 Guy Morin (Grüne), Şimdiye kadarki üye 22’902 Christoph Eymann (LDP), Şimdiye kadarki üye 22’312 Seçilemeyenler21 983 Baschi Dürr (FDP)17’038 Christophe Haller (FDP)13’491 Patrick Hafner (SVP) 8’084 Lorenz Nägelin (SVP) 7’852 Emmanuel Ullmann (GLP) 5’668 Elia Rediger 2’705 Christian Mueller (FUK) 2’129 Eric Weber 1’905 “In der Schweiz erlaubt, in der Türkei verboten!” << 03 wurde, sagten 68 Parlamentarier “Ja”, 1 Parlamentarier “Nein”, während sich 13 Parlamentarier der Stimme enthielten; somit wurde das Alevitentum offiziell als “Glaubensgemeinschaft” anerkannt. Hallo Schweiz - MERHABA 28 Ekim 2012 Pazar günü yapılan Kanton Hükümeti, Hükümet Başkanı ve Meclis seçimlerinde Sosyal Demokrat Partisi ve Yeşilller karlı çıktı. Hükümet Başkanı seçimleri ise Kasım ayında yapılacak ikinci turda belli olacak. Şimdiki Hükümet BaşRegierungspräsident Guy Morin kanı Yeşillerden Guy Morin en çok oyu almasına rağmen yeterli oyu alamadığı için ikinci turda diğer adaylarla yarışacak. Hallo Schweiz - MERHABA 12 13 Somit hat, nachdem einige Europäische Länder wie Dänemark, Österreich, Deutschland, England und einige andere Länder das Alevitentum als Glaubensgemeinschaft anerkannt haben und in den Schulen mit dem alevitischen Religionsunterricht begonnen wurde, jetzt auch das Baseler Parlament das Alevitentum offiziell als Religion und die Aleviten als Glaubensgemeinschaft anerkannt. Das Alevitentum ist nach dem Judentum die erste nicht christliche Glaubengemeinschaft in der Schweiz, deren Glaube und Glaubensgemeinschaft offiziell anerkannt wurden. Dieser Entschluss ist für die in der Schweiz lebenden Aleviten wie eine Zeitwende, im Zusammenhang damit wurden auch die “Cemevi”, die Glaubensstätten, als offizielle Gebetsstätten und der “Cem”, also die Glaubensversammlung, als Art des Betens anerkannt. Die Schweizer Aleviten werden ihre Beerdigungszeremonien, anders als in der Türkei, wo sie gezwungen werden, diese in den Moscheen abzuhalten, in ihren eigenen Cemevi und den Alevitischen Zeremonien entsprechend abhalten. Es wurde auch die Infrastruktur dafür vorbereitet, dass die Aleviten in den Schweizer Schulen innerhalb kurzer Zeit mit ihrem selbst erstellten Lehrplan, Alevitischer Religionsunterricht angeboten wird. Stört es den Türkischen Staat nicht, dass das Alevitentum in Europa anerkannt wird? Nein, in der Türkei hat sich nichts geändert, die Leugnung und Missachtung gehen weiter. Von einer Anerkennung mal ganz abgesehen, eine Gemeinschaft mit mehr als 20 Millionen Mitgliedern wird ignoriert und sie unterliegt einem ideellen und physischen Druck, der nur noch stärker wird. Dabei sieht das eigene Land dieser Gemeinschaft, die Türkei, die Cemevi und den Cem, die sie beide nicht anerkennt, als Vergnügen und “Vergnügungshäuser” an. Es ist für die Aleviten verboten, ihren Glauben frei auszuleben. An vielen Orten werden sie zum sunnitischen Glauben gezwungen oder durch tätliche Angriffe assimiliert, wie zum Beispiel dadurch, dass sie gezwungen werden, die Moschee zu besuchen, die sunnitischen Gebetsrituale durchzuführen oder dass verhindert wird, dass sie die Cemevi betreten. Bis vor kurzem waren auch die Cemevi verboten und die Aleviten konnten sich nicht in den Cemevi versammeln oder ihre Toten waschen, diese Anstalten wurden sogar als “Terroristennester” angesehen. Die Schweizer Aleviten und das Baseler Parlaments haben mit ihrer Haltung und ihren Beschlüssen der Türkischen Republik und Regierung regelrecht eine Belehrung in Sachen Demokratie und Menschenrechte erteilt und ihnen symbolisch auf internationaler Ebene einen Schlag ins Gesicht erteilt. Die Türkei sollte nach diesem Denkzettel der Demokratie und Menschenrechte diese rachsüchtige, der Menschenrechte unwürdige Schande korrigieren. Wenn diese Gemeinschaft, die einen wichtigen Teil der Einwohnerschaft der Türkei darstellt, menschlich behandelt wird, sie frei ihren Glauben ausleben und ihre Gebetshäuser besuchen kann, bedeutet dies eigentlich auch für die anderen Glaubengemeinschaften Freiheit und beweist, welche Art von Staat man sein möchte. Eine Mentalität, die anderen das Recht zu leben nicht zugesteht, hat wahrscheinlich für keinerlei Glaubensgemeinschaft Respekt. Eine Gesellschaft kann nicht über die Enteignung des Glaubens anderer ihre Freiheit erlangen. Das ist wahrscheinlich eine vergebliche Hoffnung, aber wer weiß! Mazlum Kılınc, Genel Yayın Yönetmeni/ Geschäftsleiter merhaba@bluewin.ch İsviçre Haberleri Toplum ve Yaşam Basler Regierung bleibt rot-grün Im Kanton Basel-Stadt hat das rot-grüne Lager seine Mehrheit in der Regierung verteidigt. Ob allerdings der Grüne Guy Morin Regierungspräsident bleiben kann, entscheidet sich erst im zweiten Wahlgang im November. Justiz- und Sicherheitsdirektors Hanspeter Gass: Baschi Dürr (FDP) erhielt mit 17›038 am meisten Stimmen aller Nichtgewählten, verfehlte aber das absolute Mehr von 21›983 Stimmen deutlich. Christophe Haller (FDP) folgt mit 13›491 Stimmen. Die SP hat neu 33 der insgesamt 100 Sitze; das Grüne Bündnis bleibt bei 13. Somit hat das rot-grüne Lager zusammen 46 Sitze. Die SVP hat neu 15 Sitze; dahinter folgen FDP mit 12, LDP mit 10 und CVP mit unverändert 8 Sitzen. Zusammen mit einem FDP-nahen Gewählten kommt das bürgerliche Lager so ebenfalls auf 46 Sitze. TEL. 052 233 02 00 | FAX 052 233 72 00 In der Mitte bleibt die glp bei 5 Sitzen. Die EVP hingegen stellt nur noch eine Vertreterin. Damit gewinnt die glp zwar keinen Sitz, wohl aber Gewicht, da sie nun das entscheidende Zünglein an der Waage zwischen den beiden gleich starken Blöcken im Grossen Rat geworden ist. Rechtsaussen-Überraschung im Kleinbasel Überraschend erobert die Rechtsaussen-Gruppe «Volksaktion gegen zuviele Ausländer und Asylanten in unserer Heimat» zwei Sitze. Deren Kopf Eric Weber hatte 1984-92 im Grossen Rat gesessen, hat aber keine politische Bedeutung. Nicht ins baselstädtische Parlament geschafft haben es übrigens unter anderen BDP und Piratenpartei. Basel-Stadt wird weiter mit rot-grüner Mehrheit regiert: Alle sechs Bisherigen wurden wiedergewählt, der Sitz eines abtretenden Freisinnigen wird im zweiten Wahlgang am 25. November vergeben. Im Parlament legt derweil die Rechte zulasten der Mitte zu. Bei einer Wahlbeteiligung von 41,5 Prozent erzielte SP-Finanzdirektorin Eva Herzog mit 30›182 Stimmen das beste Resultat. Auch ihre Parteikollegen Christoph Brutschin (Wirtschaft, Soziales und Umwelt) und Hans-Peter Wessels (Bau und Verkehr) wurden mit 26›618 respektive 24›887 Stimmen gut bestätigt. Das schwächste Resultat im linken Lager verbuchte der grüne Regierungspräsident Guy Morin mit 22›905 Stimmen. Auch im bürgerlichen Lager wurden die beiden Bisherigen bestätigt: Gesundheitsdirektor Carlo Conti mit 23›222 Stimmen und LDPErziehungsdirektor Christoph Eymann mit 22›312 Stimmen. Einziger FDP-Sitz noch vakant Noch offen ist die Nachfolge des abtretenden FDP- Erneut klar scheiterte die SVP. Ihre Kandidaten Patrick Hafner und Lorenz Nägelin mussten sich mit 8084 respektive 7852 Stimmen begnügen. Auf 5668 Stimmen kam Emmanuel Ullmann von den Grünliberalen. Wer im November nochmals antritt, wird in der kommenden Woche entschieden. Dass der bürgerliche Angriff auf Rot-Grün fehlschlug, führt FDP-Präsident Daniel Stolz auf die Uneinigkeit in seinem Lager zurück: Wären CVP, FDP, LDP mit der SVP mit einer gemeinsamen Fünferliste angetreten, wäre es seiner Ansicht nach wohl anders herausgekommen. Ebenfalls erst im zweiten Wahlgang gewählt wird der Regierungspräsident: Morin, vor vier Jahren still ins neugeschaffene Amt gewählt, verpasste am Sonntag mit 20›266 Stimmen das absolute Mehr von 21›125 Stimmen. Abgeschlagen folgen Baschi Dürr (FDP) mit 11›851 Stimmen und SVP-Bewerber Lorenz Nägelin mit 4600 Stimmen. Parlament deutlich rechter - Mitte dünner Bei der Parlamentswahl erstarkt bei 41,6 Prozent Wahlbeteiligung die Rechte zulasten der Mitte; auch Rot-Grün legt leicht zu: SVP, FDP und LDP gewinnen je einen Sitz, ebenso die SP. Die EVP verliert drei Sitze, und die Mitte-Partei DSP, die bei den letzten Wahlen 2008 drei Sitze erreicht hatte, war gar nicht mehr angetreten. Regierungsratswahlen Basel-Stadt 1. Wahlgang (Schlussresultat) Kandidierende Stimmen Eva Herzog (SP), bisher Christoph Brutschin (SP), bisher Hans-Peter Wessels (SP), bisher Carlo Conti (CVP), bisher Guy Morin (Grüne), bisher Christoph Eymann (LDP), bisher Absolutes Mehr------------ Baschi Dürr (FDP) Christophe Haller (FDP) Patrick Hafner (SVP) Lorenz Nägelin (SVP) 30’182 26’618 24’887 23’222 22’902 22’312 21 983 17’038 13’491 8’084 7’852 Emmanuel Ullmann (GLP) Elia Rediger Christian Mueller (FUK) Eric Weber 5’668 2’705 2’129 1’905 Regierungspräsident Guy Morin Hallo Schweiz - MERHABA Die sechs angetretenen bisherigen Regierungsräte haben alle das absolute Mehr erreicht. Der einzige noch offene Regierungssitz im zweiten Wahlgang vergeben. Hallo Schweiz - MERHABA Die strahlenden Sieger sind bereits als Regierungsräte angetreten. Unter den neu Gewählten hat es einige bekannte Köpfe, darunter alt Nationalrat Ruedi Rechsteiner (SP) und FCB-Fanbeauftragter Thomas Gander (SP). Andere profilierte Lokalpolitiker verloren ihren Sitz, so glp-Kantonalpräsident David WüestRudin und EVP-CO-Kantonalpräsident Christoph Wydler. 14 15 WWW.ROYALDOENER.COM Avrupa Haberleri Toplum ve Yaşam Fransa Cumhurbaşkanı Hollande Cezayir katliamını ‘tanıdı’ Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Fransa tarihinde ilk kez 17 Ekim 1961’de Paris’te kanlı bir şekilde bastırılan ve Cezayirlilerin cesetlerinin Seine nehrinden toplandığı Cezayir olaylarında devletin rolünü resmen tanıdı. Olayları, geçtiğimiz yıl 50’nci yıldönümü anma törenlerinde cesetlerin çıkarıldığı nehre gül atarak anan Hollande, bu sene Cumhurbaşkanı olarak üç satırlık kısa bir yazılı açıklamayla tanıdı. Hollande açıklamada, “17 Ekim 1961’de bağımsızlıkları için gösteri yapan Cezayirliler kanlı bir şekilde öldürüldü. Cumhuriyet net bir şekilde bu gerçeği tanır. Bu trajediden 51 yıl sonra, kurbanları saygıyla anıyorum” dedi. ‘BU ONU 100 BİN ARŞIN AŞAR’ Hollande’ın jesti Cezayir yönetimi tarafından memnuniyetle karşılanırken, muhalefetten sert tepki gördü. UMP Grup Başkanı Christian Jacob, ‘Cumhuriyetin polisini ve cumhuriyeti suçlamak kabul edilemez” dedi. Aşırı sağcı lider Jean Marie Le Pen de, “Ne Hollande ne de Chirac Fransa’nın suçlu ya da masum olduğunu tanımak için otoritedir. Bu onları 100 bin arşın aşar” diye konuştu. İlk kez tanınan 1961 olaylarında, sokağa çıkma yasağına rağmen Cezayir’e bağımsızlık isteyen FLN militanları gösteri düzenlemiş, polis kanlı bir şekilde bastırdığı gösterilerde öldürdüğü Cezayirlilerin bir kısmını Seine Nehri’nden atmış, ertesi gün nehirden, şişerek su yüzüne çıkan yüzlerce ceset toplanmıştı. Geçtiğimiz yılki cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy 50’nci yıl anmaları için tek bir açıklama yapmamıştı. Yeşillerden Türkiye kökenli senatör Esther Benbassa ve arkadaşları ise Senato’ya olayların tanınması için bir yasa önerisi vermişti. Sözkonusu yasanın önümüzdeki hafta Senato gündemine gelmesi bekleniyor. Atina’da 70 bin gösterici „Kemer sıkmaya isyan için’ sokağa döküldü Brüksel’de Avrupa Birliği liderlerinin euro krizini görüşmek amacıyla bir araya geldikleri zirve öncesi Yunanistan’ın başkenti Atina’da 70 bin kişi yoksulluğu ve dha fazla tassarufu protesto etmek amacıyla sokaklara döküldü, polislerle çatıştı. Ulusal çapta genel grevin sürdüğü ülkede düzenlenen ikinci büyük gösteride bir kişinin de hayatını kaybettiği bilgözlenirken, 65 yaşındaki bir göstericinin kalp krizi geçirerek hastaneye dirildi. Polise taş ve molotof kokteylleri fırlatan göstericiler, Parlamento yakınlarındaki Sintagma Meydanı’nında güvenlik güçleriyle çatışmaya da girdi. Polisin göstericilere göz yaşartıcı gaz ile engel olmaya çalıştığı kaldırıldığı, ancak burada hayatını kaybettiği haber verildi. Söz konusu kişinin göz yaşartıcı gaz mı yoksa kargaşadan dolayı mı kalp krizi geçirdiği netlik kazanmadı. Yeni BAŞTAN ÇIKARTMAK İÇİN YAPILDI. Atina sokakları karıştı Merkel’den garanti çıkmadı Yoğun protestolar altında 5 saatliğine Atina’ya gelen ve Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras ile görüşen Merkel, ülkenin zor bir yolda ilerledi- “Not vermeye gelmedim” Yunanistan’ın uzun zamandır beklediği ve haziran ayından bu yana askıda tutulan 31.5 milyar euro’luk krediye ilişkin de somut bir mesaj vermeyen Merkel, bu kredi diliminin açılabilmesi için, Yunan ekonomisini denetleyen Troyka’nın (Uluslararası Para Fonu, Avrupa Birliği- Avrupa Merkez Bankası) gelecek ay sunacağı raporu beklediklerini yineledi. Merkel “Kredi diliminin ödenmesi için Troyka raporu bekleniyor. Yunanistan’ın güvenilir olmayı başarması gerekiyor” ifadesini kullanırken, “Elbette herşeyin bir sihirli değnekle gerçekleşmesi mümkün değil. Uzun zaman alacak. Ancak inanıyorum ki tünelin sonundaki ışığı hep birlikte göreceğiz” diye konuştu. Merkel, Yunanistan’ın Avrupa Yatırım Bankası kredisine ulaşabilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti ve Almanya olarak Yunanistan’ın her zaman yanında olacaklarını da yineledi. Merkel, ayrıca “Öğretmen değilim, buraya not vermeye değil, destek olmaya geldim” ifadesini kullandı. “Sözlerimizi tutuyoruz” Troyka’nın önüne sürdüğü önlemler çerçevesinde bütçede önümüzdeki iki yıl toplam 13.5 milyar euro’luk bir tasarruf yapılmasını öngören paketi parlamentoya sunmaya hazırlanan Başbakan Samaras, geçtiğimiz günlerde “Kasım ayında, yazdan beri beklediğimiz kredi dilimi olan 31.5 milyar euro gelmezse, devlette para tükeniyor” şeklinde dramatik bir açıklama yapmıştı. Yunanistan Başbakanı, Alman meslektaşının açıklamalarına karşılık “Yunanistan verdiği sözleri sonuna kadar tutmaya ve krizi alt etmeye hazır bir kararlılık sergiliyor. Yunan halkı şu sıralar ciddi şekilde sıkıntı çekiyor, ancak rekabet gücünü korumak uğruna verdiği mücadeleyi de kazanmaya kararlı” ifadesini kullandı. Ayda 169.– CHF’den itibaren cazip leasing kampanyası. Hallo Schweiz - MERHABA Alman Başbakanı Angela Merkel, üç yıl önce euro krizinin patlamasından bu yana Yunan başkenti Atina’ya ilk ziyaretini gerçekleştirirken, Yunanistan’ın iflas etmemesi ve euro bölgesi içinde kalması yönündeki desteğini yineledi, ancak garanti vermekten kaçındı. ğini kabul ederken, bugüne kadar Yunan hükümetinin attığı adımlarla pek çok şeyin başarıldığını ve bundan sonra da yapılması gerekenler bulunduğunu söyledi. Merkel, gazetecilerin “Yunanistan’ın euro bölgesinde kalması artık garanti mi?” şeklindeki sorularına karşılık da “Yunanistan’ın euro bölgesinde kalmasını umuyor ve diliyorum” yanıtını verdi. Hallo Schweiz - MERHABA Sadece 5 saatlik bir ziyaret için Atina’ya gelen Alman Başbakanı Angela Merkel, üç aydır askıda olan 31.5 milyar euro’luk kredi dilimi için garanti vermezken, yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı gösteriler Yunan başkentini birbirine kattı Opel AstrA limOusine 16 17 www.opel.ch Opel Astra Limousine, 4 kapılı 1.4 ecoFLEX, 74 kW/100 PS, baz fiyat 25’400.– CHF, €-Flex 4’800.– CHF, yeni araç satış fiyatı 20’600.– CHF, özel ödeme 5’250.– CHF, leasing taksiti 169.– CHF/ay, yıllık efektif faiz oranı % 2,94. Leasing süresi 48 ay, yıllık ortalama kullanma 10.000 km. Tam kasko sigorta zorunludur. GMAC, bu durum müşterinin aşırı borçlanmasına neden olabilecekse sözleşme yapmaz. Fiyatlar tavsiye niteliğindedir. 129 g/km CO2 emisyonu, ortalama tüketim 5,5 l/100 km, enerji verimlilik sınıfı B. CO2 emisyonu 159 g/km: İsviçre’de satılan tüm yeni araçlarda ortalama değer. 053_OLCHKL12_SF_203x290_AstraLimousine_CH_TUR_Merhaba.indd 1 24.10.12 10:43 Mutlu Annelik Mutlu Annelik Doğum sonrası depresyonu her kadının başına gelebilir elik? ann Mutlu ı akınlar hasta y oğum , r a l a t Has için d enenler akve ilgil epresyonu h d ı s a r . son ilgiler kında b ebasel.ch llesgut www.a gönlünüzce Herşey sun. ol lık esi Sağ y i d e l e Basel B airesi D Postpartale Depression kann jede treffen. Doğumdan sonraki ilk yıl içerisinde annelerin % 10 - 15’i depresyon hastalığına yakalanıyorlar - bu durumda doğum sonrası depresyonundan söz edilir. Bu depresyon ilk çocuktan sonra meydana gelebildiği gibi ikinci veya üçüncü çocuktan sonra da olabiliyor. Bu hastalık her annenin başına gelebilir - mesleğinden, yaşından, ailevi kökeninden ve sosyal statüsünden bağımsız olarak. Innerhalb des ersten Jahres nach einer Geburt erkranken 10-15% der Mütter an einer Depression – man spricht dann von einer postpartalen Depression. Diese kann nach dem ersten Kind auftreten, genauso aber auch erst nach dem zweiten oder dritten. Die Erkrankung kann jede Mutter treffen – unabhängig von Beruf, Alter, Herkunft und sozialem Status. Doğum sonrası depresyonunu, “Baby Blues”, yani annelik hüznü denilen durum ile karıştırmamak gerekir. “Baby Blues” çoğu annede doğumdan sonraki bir kaç gün içerisinde meydana gelen bir durumdur ve birkaç saat veya gün süren depresif bir keyifsizliktir, hastalık değeri yoktur. Doğum sonrası depresyonu genelde ancak doğumdan birkaç hafta veya ay sonra başlar ve daha uzun süren, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Doğum sonrası depresyonunun sebepleri çok çeşitli olabiliyor ve henüz tamamen araştırılamamıştır. Bazı kadınlarda daha önce de depresyonlar meydana gelmiş olabilir veya daha hamileyken hastalanmışlardır ve bu durumda doğum sonrası depresyonu geliştirme riski daha yüksektir. Die Gründe für eine Depression nach der Geburt sind vielfältig und noch nicht abschliessend erforscht. Einige Frauen haben schon früher an Depressionen gelitten oder erkranken bereits während der Schwangerschaft und haben somit ein erhöhtes Risiko eine postpartale Depression zu entwickeln. Jede zehnte Frau leidet nach der Geburt unter einer Depression Erschöpfungszustände werden dabei meist Das Gesundheitsdepartement Basel-Stadt setzte sich deswegen, in Kooperation mit den Universitären Psychiatrischen Kliniken Basel, der Frauenklinik des Universtitätsspitals Basel und vielen weiteren involvierten Fachgruppen dafür ein, dass Mütter wie auch Väter besser über das Risiko postpartalen Depression informiert sind, und im Notfall dann auch die entsprechenden Anlaufstellen kennen. Ab 15. Oktober 2012 hängen Flyer zum Thema postpartale Depression in den Basler Trams, ab November 2012 wird ein spezielles Screeninginstrument an Fachpersonen verschickt. Mit dem darin enthaltenen Fragebogen sollen Mütter so früh wie möglich auf eine postpartale Depression hin abgeklärt und an Spezialisteninnen und Spezialisten weiterverwiesen werden. Bir çocuğun doğumu ebeveynlerinin hayatı için büyük bir dönüm noktasıdır. Bazı anneler ve hatta Die Geburt eines Kindes istgirerek ein grosser Einschnitt babalar bu olaya depresyona reaksiyon gösterebiin das Leben der Eltern. Manche Mütter und lirler. Böyle bir durumda yardım alın ki, siz de kısa bir auch darauf mittadını einerçıkarın. Depression. zamanVäter sonrareagieren bebeğinizle hayatın Dies ist kein persönliches Versagen. Suchen Sie sich Hilfe, damit auch Sie das Leben mit Ihrem Baby bald geniessen können. Am 14. und 28. November 2012 können sich junge Mütter und Väter im Unternehmen Mitte während des Kindertages im Kaffeehaus über das Thema informieren. Die Informationsbroschüre “Mutterglück” kann bei der Abteilung Prävention bestellt (telefonisch: 061 267 45 20 oder per Mail: abteilung.praevention@bs.ch ) oder auf www.allesgutebasel.ch heruntergeladen werden. Weitere Auskünfte Christina Karpf, MSc Programmleiterin Psychische Gesundheit Leiterin Gesundheitsförderung und Prävention Tel. +41 61 267 45 20 E-Mail: christina.karpf@bs.ch Fachliche Auskünfte: Dr. med. Sibil Tschudin Leitende Ärztin Abtl. Gyn. Sozialmedizin / Psychosomatik Frauenklinik Universitätsspital Tel. +41 61 265 90 43 E-Mail: STschudin@uhbs.ch Doğum sonrası depresyonun birçok yüzü var Hallo Schweiz - MERHABA Innerhalb des ersten Jahres nach der Geburt erkranken gegen zehn Prozent der Mütter an einer Depression – man spricht dann von einer postpartalen oder Wochenbett-Depression. Diese ist nicht zu verwechseln mit dem sogenannten Babyblues, welcher bei sehr vielen Müttern in den ersten Tagen nach der Geburt auftritt, jedoch nach sehr kurzer Zeit auch wieder verschwindet. Eine postpartale Depression ist eine lang andauernde, behandlungsbedürftige Krankheit. Erste Anzeichen einer postpartalen – im Volksmund postnatalen – Depression wie Schlafstörungen und übersehen, da sie als Begleiterscheinung der sich verändernden Lebensumstände gedeutet werden. Zudem schämen sich viele Mütter dafür, „traurig“ zu sein, wo sie doch gerade jetzt eigentlich überglücklich sein müssten – sie leiden deswegen im Stillen. Je früher eine Depression aber entdeckt und behandelt wird, desto besser und schneller kann das Leid der Betroffenen und auch das ihrer Familie reduziert werden. Hallo Schweiz - MERHABA Geburt bleibt das Glück aus. Zehn Prozent aller Mütter - und auch einige Väter - reagieren auf die Geburt ihres Kindes mit einer postpartalen Depression. Auch während der Schwangerschaft erleiden ca. zehn Prozent der Mütter eine Depression. Viele dieser Erkrankungen bleiben lange unerkannt und unbehandelt, was schwerwiegende Folgen für die ganze Familie hat. Postpartale Depression: Das Gesundheitsdepartement Basel-Stadt lanciert eine eigene Informationskampagne. Doğumdan sonraki büyük hormonal değişiklikler, bebekle çoğu uykusuz geçen geceler ve zorlu günler çok zorlayıcıdır ve bazı kadınlarda “normal” bir yorgunluğun ötesine geçen sorunlara sebep olabiliyorlar. Bebekle birlikte, alışılmış iş arkadaşları veya arkadaş çevresi ile görüşemeden, evde tek başına geçen uzun günler sosyal izolasyona sebep olabiliyor, bu durum da doğum sonrası depresyonunun oluşmasını kolaylaştırır. Eine postpartale Depression ist nicht mit dem sogenannten «Babyblues» zu verwechseln. Der «Babyblues» kommt bei sehr vielen Müttern in den ersten Tagen nach der Geburt vor und ist eine für Stunden oder wenige Tage andauernde depressive Verstimmung ohne Krankheitswert. Die postpartale Depression tritt üblicherweise erst einige Wochen bis Monate später auf und ist eine längerdauernde, behandlungsbedürftige Erkrankung. Schatten über dem Mutterglück Die Mutter freut sich auf das Baby, aber nach der suçluluk duygusunu veya bazen hatta çocuğa karşı bir ret duygusunu beslerler. Hasta kadınlar bazen bu durumu, kendilerinin veya çocuğun ölmüş olmasını isteyecek kadar ümitsiz olarak algılayabilirler. 18 19 Böyle bir doğum sonrası depresyonu çoğu zaman uyku bozuklukları ile başlar. Bu durum ilk zamanlarda bir depresyon belirtisi olarak tanımlanmaz, çünkü uyku düzensizlikleri bir bebek ile geçirilen ilk aylarda olağandır. Fakat söz konusu kadınlar bebeği emzirdikten sonra tekrar uykuya dalamazlar. Düşüncelere dalarak yatakta yatıp çoğunlukla görünen bir sebep olmaksızın gece boyunca veya sabahın erken saatlerinde korku ve endişe dolu bir halde uyanırlar. Zamanla bu uyku bozuklukları derin bir yorgunluğa yol açarlar. Hastalar genellikle kendilerini isteksiz ve motivasyonsuz ve aynı zamanda gergin ve huzursuz hissederler. Bu durumda oluşan duygusal dengesizlikten dolayı önemsiz görünen olaylar büyük bir ümitsizliğe, paniğe veya kızgınlığa yol açabilirler. Hastalar ayrıca çoğu zaman ıstırap verici saplantılı düşünceler de geliştirebiliyorlar. Örneğin çocuklarına ihmal veya doğrudan yaralama yoluyla zarar verebileceklerinden endişe ediyorlar. Bundan dolayı kendilerini bu sorumluk ile başa çıkabilecekmiş gibi hissetmeyen anneler güçlü bir Doğum sonrası depresyonu tedavi edilebilir Depresyonlar çoğu vakalarda başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Fakat çoğunlukla doğum sonrası depresyonunun ilk belirtileri fark edilmiyor, çünkü çocuktan dolayı değişen hayat alışkanlıkları ve yeni gerekliliklerden dolayı “normal” yorgunluk olarak yorumlanabilirler. Ayrıca kadınların çoğu da çektikleri sıkıntıları gizleyebilirler. Mutlu olmaları gerekirken üzgün olmaktan utanıyorlar. Doğum sonrası depresyonu gibi ruhsal hastalıklarla çoğunlukla tek başına başedilemez. Bu hastalıktan kurtulmanın ilk ve en zor adımı yardım aramaktır. İlk adımda başvurulacak kişiler örneğin kadın doktoru, aile hekimi, ebe veya annelik danışmanları olabilir. Bir sonraki adımda bir uzmana (Psikyatrist veya psikoterapist) sevk işlemi gerçekleşebilir. Kadınların çoğu ayakta tedavi edilebilir. Bir psikoterapi >> 20 Mutlu Annelik Mutlu Annelik Buralarda destek bulabilirsiniz Postpartale Depression hat viele Gesichter. << 19 sırasında hastalar semptomlarla daha iyi baş etmeyi öğrenirler ve ortaklaşarak yükü azaltmak için belirli önlemlerin arayışına girilir. Hastalığın ağırlık derecesine göre ilave olarak bir ışık terapisi veya ilaç (antidepresiva) kullanımı gerekebilir. Eğer yatılı tedavi gerekiyorsa, Basel Üniversitesi Hastanesinde psikyatrik acil yardım bölümünde ve Riehen’deki Sonnenhalde kliniğinde, anneyi ve çocuğu beraber yatırma imkanı da mevcuttur. Doğum sonrası depresyonuna girdiğinizden endişe ediyorsanız, zaman geçirmeden profesyonel destek alın. Doğum sonrası depresyonuna girdiğinizden endişe ediyorsanız, profesyonel yardımdan faydalanın. Häufig beginnt eine postpartale Depression mit Schlafstörungen. Diese werden zunächst nicht als Symptom einer Depression erkannt, weil Schlafunterbrüche in den ersten Monaten mit einem Baby dazugehören. Die betroffenen Frauen finden jedoch nach dem Stillen des Babys nicht mehr in den Schlaf zurück. Sie liegen grübelnd im Bett und erwachen nachts oder frühmorgens häufig ohne äusseren Anlass, gequält von Ängsten und Sorgen. Mit der Zeit führen die Schlafstörungen zu einer massiven Erschöpfung. Die Betroffenen fühlen sich häufig lust- und antriebslos und sind gleichzeitig innerlich angespannt und unruhig. Durch die entstehende emotionale Labilität können scheinbar unbedeutende Ereignisse zu grosser Verzweiflung, Panik oder Wut führen. Häufig entwickeln die Betroffenen auch quälende Zwangsgedanken. Sie fürchten beispielsweise, dass sie ihrem Kind Schaden zufügen könnten, sei es durch Vernachlässigung oder sogar durch aktive Verletzung. In der Folge entwickeln Mütter, die sich den Anforderungen nicht mehr gewachsen fühlen, starke Schuldgefühle oder teilweise sogar ablehnende Gefühle gegenüber dem Kind. Nicht selten empfinden betroffene Frauen diesen Zustand als so hoffnungslos, dass sie sich wünschen, sie selbst oder ihr Kind wären tot. İlk uğrak noktası olarak aile hekiminize, kadın doktorunuza veya ebenize, çocuk doktoruna veya aşağıdaki merkezlere başvurabilirsiniz: Basel Belediyesi anne ve bab danışmanlğı Telefon 061 690 26 90 Psikomatik kadın kliniği Telefon 061 265 93 93 www.unispital-basel.ch Duygsal, stres ve uyku bozuklukları Merkezi (ZASS) Telefon 061 325 80 30 Pztsi-Cuma 8-12/13.30-17 saatleri arasında -www.upkbs.ch Ebeveynler acil durum hattı 24 saat uzman danışmanlığı Telefon 0848 35 45 55 www.elternnotruf.ch Çocuklar ve gençler için Basel Psikyatri Kliniği Telefon 061 685 21 21 Schaffhauserrheinweg 55 4058 Basel Acil bir psikolojik kriz durumunda aşağıdaki merkezlere başvurabilirsiniz: Aile hekimleri acil durum hizmeti Telefon 061 261 15 15 Die enormen hormonellen Veränderungen nach einer Geburt, die häufigen schlaflosen Nächte und anstrengenden Tage mit einem Baby sind belastend und können bei einigen Frauen Beschwerden auslösen, die über eine «normale» Erschöpfung hinausgehen. Die langen Tage alleine mit dem Baby zu Hause ohne die gewohnten Kontakte zu Kollegen/innen und Freunden/innen können zu sozialer Isolation führen, welche eine depressive Erkrankung begünstigt. Eğer aile hekiminize ulaşamıyorsanız Basel Üniversitesi Psikyatri Klinikler, (UPK) Telefon 061 325 5100 Wilhelm Klein-Strasse 27, 4025 Basel Basel Üniversitesi Psikyatri Klinikleri, Psikyatrik Üniversite Polikliniği (PUP) Telefon 061 265 50 40 Petersgraben 4, 4031 Basel Diğer önemli merkezleri www.allesgutebasel.ch web sayfasında bulabilirsiniz Doğum sonrası depresyonu, günümüzde başarılı bir şekilde tedavi edilebilecek, sıkça meydana gelen bir hastalıktır. www.allesgutebasel.ch Herşey gönlünüzce olsun. Basel Belediyesinin Sağlık Dairesi Hallo Schweiz - MERHABA Mutlu anneler! Hallo Schweiz - MERHABA Bu broşürün hazırlanmasında katkıda bulunanlar: Basel Üniversitesi Hastanesi Kadın Kliniği Kadın Doğum, Sosyal Tıp ve Psikomatik Departmanı, Her iki Basel kantonunun Ebelik derneği, Basel Belediyesinin anne ve baba danışmanlığı, Her iki Basel kantonunun FamilyStart (aile kurmak) derneği, Maria Hofecker - doktor muayenehanesi, UPK’nin çocuk ve genç psikyatrisi kliniği, UPK’nın duygusal, stres ve uyku bozuklukları merkezi ve Basel şehrinin eczacılar birliği 20 21 Önlem Departmanı - Basel Belediyesi Sağlık Departmanı St. Alban-Vorstadt 19, CH-4052 Basel Tel. +41 61 267 45 20 abteilung.praevention@bs.ch - www.gesundheit.bs.ch Avrupa Haberleri Toplum ve Yaşam AB Liderleri bankaları denetleyecek mekanizma konusunda anlaştı! İki gün süren AB Zirvesi’ne, Almanya ile Fransa arasında bankaların denetlenmesi konusundaki tartışma damgasını vurgu. Fransa, daha önce AB Maliye Bakanları tarafından üzerinde anlaşmaya varılan bankaları denetleme sisteminin 1 Ocak 2013’ten itibaren yürürlüğe girmesini savunurken, Almanya buna karşı çıktı. Zirve bitiminde her iki ülkenin liderleri tarafından yapılan açıklamalarda uzlaşmanın sağlandığı ifade edilirken, tarih konusundaki belirsizliğe ise açıklık getirilmedi. Yeni düzenlemeye göre aşamalı olarak bankalar üzerindeki denetim yetkisi üye ülkelerin sorumluluğundan alınacak, Avrupa Merkez Bankasına (AMB) devredilecek. AB Komisyon Sözcüsü Olivier Bailly, AB maliye bakanlarının yasal çerçeve üzerinde 1 Ocak 2013’e kadar anlaşmaya varması gerektiğini, bankacılık denetleme sisteminin ise 2013 yılı içinde kademeli olarak faaliyete gireceğini kaydetti. Fransa’nın başını çektiği Güney Avrupa ülkeleri, başlangıç tarihi için 1 Ocak 2013’te diretirken, Almanya ise düzenlemeler ve bunların hayata geçirilmesi için yeterli zaman ayrılmasında ısrar etti. HANGİSİ DOĞRUYU SÖYLÜYOR? Zirve sonrasında bir açıklama yapan sunda tartışmaların yaşandığı bankaları denetleme sistemi, asıl olarak içi boşaltılmış bankaların AB tarafından kurulan Mali İstikrar Mekanizması (EMS) tarafından kurtarılmasını öngörüyor. Buna göre, özellikle borç krizinin olduğu ülkelerde içi boşaltılan bankaların faturası da AB’nin kasasından, dolayısıyla halkın sırtından ödenecek. Almanya Başbakanı Angela Merkel, bankaları denetleme sisteminin 1 Ocak 2013’de yürürlüğe girmeyeceğini söyleyerek, bu konuda bir uzlaşmanın olmadığını açık olarak dile getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ise bütün yasal çalışmaların aralık sonuna kadar tamamlanacağını ve 1 Ocak 2013’de sistemin yürürlüğe çıkacağını açıkladı. Zirve sonuç bildirgesinde ise bu durum “2012’nin sonuna kadar yasal sorunların giderilmesi gerektiği” şeklinde yer aldı. Buna göre bankaların merkezden denetlenmesi konusunda yasal düzenlemelerin bu yılın sonuna kadar, hayata geçirmenin ise önümüzdeki yıl içinde söz konusu olabileceği belirtiliyor. MALİ SERMAYEYİ KURTARMA PLANI AB Zirvesi’nde karar altına alınan ancak yürürlüğe girme tarihi konu - Fransa ve diğer Güney Avrupa ülkelerinin yeni bir “finans krizi”nin ortaya çıkmaması için bu denli acele ettiği tahmin ediliyor. Çünkü, özellikle Fransa, İspanya, Yunanistan ve İtalya’daki bankaların büyük borçlarla karşı karşıya olduğu ve her an patlak verebilecekleri biliniyor. Avro Bölgesi üyesi olmayan İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve İsveç yeni düzenlemelerin AB iç pazarını tehdit etmemesi güvencesi istedi. Zirvede ayrıca ilk olarak “Avro Bölgesi bütçesi”nden söz edilerek, bunun denkleştirilmesi gerektiği dile getirildi. Bu durum, AB’de fiili bir bölünmenin olduğu şeklinde değerlendirildi. Zirve öncesinde Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble tarafından gündeme getirilen “AB Tasarruf Komiserliği”nin kurulması ise zirvede gündeme gelmedi. 6 bin bankaya bakacak Dünyaca ünlü, Piyanist Fazıl Say, bir sosyal paylaşım sitesinde yazdığı ifadelerde dini değerleri aşağıladığı gerekçesiyle hakkında açılan dava kapsamında bugün hakim karşısına çıkti. 1,5 yıla kadar hapsi istenen Say’a destek için, aralarında sanatçılarında bulunduğu bir grup adliyeye geldi. Euro Bölgesi’ndeki 6 bin kadar bankanın denetim kapsamına girmesi öngörülüyor. Liderlerin detaya girmek istemediği bir başka konuyu da ECB’nin denetleme yetkisinin boyutları oluşturdu. Üzerinde anlaşılan en net konuyu ise yeni denetim mekanizmasının yasal çerçevesinin bu yılsonuna kadar belirlenip 2013 içinde kademeli olarak devreye sokulması oluşturuyor. Fazıl Say hakkında açılan davanın ilk duruşması 18 ekim de İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma öncesi Say’a destek için sanatçılar ve CHP’lilerin de aralarında bulunduğu grup adliye önünde toplandı. AK Parti’yi eleştiren pankart ve döviz taşıyan grup duruşmayı izlemek için adliyeye girdi. Say ise basına görünmeden duruşmanın yapılacağı salona çıktı. Bankalar üzerindeki ECB denetimine devlet yardımı alan bankalardan başlanacak daha sonra da farklı ülkelerde faaliyet gösteren büyük bankalar kapsama dahil edilecek. Sistemin tedricen devreye girecek olması tüm bankaların denetime alınmasının 2014 sonunu bulabileceğini gösteriyor. Banka birliği için ilk adım Kriz ortamına düşülmemesi için belirlenen stratejinin ayaklarından biri olan bankacılık birliğinin ilk adımı olma özelliği taşıyan “tek elden denetim” konusunda takvim bazında ilerleme sağlansa da Almanya’nın acele edilmemesini istemesi, Fransa’nın ise acilen devreye sokulmasını istemesi içerik açısından AB’yi “ne gerileten ne de ilerleten” bir sonuç çıkmasına neden oldu. Depremi öngöremediler 6 yıl hapis cezası aldılar İtalya’nın L’Aquila kentinde 6 Nisan 2009’da meydana gelen ve 309 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan 6,3 büyüklüğündeki depremi öngörememekle suçlanan 7 uzmana, 6 yıl hapis cezası verildi. ROMA (AA)- Yüksek Riskler Komisyonu’nu üyesi uzmanların depremi önceden tahmin edemeyerek, kasıtsız adam öldürme ve ihmal gibi suçlar dolayısıyla L’Aquila kentinde 7 uzman hakkında bir seneyi aşkındır süren dava sonuçlandı. L’Aquila Mahkemesi’nden akşam saatlerinde açıklanan karara göre, deprem mahallindekileri depreme karşı uyarmayarak adam öldürmeye neden oldukları iddia edilen dönemin Yüksek Riskler Komisyonu üyeleri Franco Barberi, Enzo Boschi, Mauro Dolce, Bernardo De Bernardinis, Giulio Selvaggi, Claudio Eva ve Gianmichele Calvi’ye, 6’şar yıl hapis cezası ve tüm kamu görevlerinden men cezası verildi. Savcılık makamının geçen eylül ayında açıkladığı mütalaasında 7 uzman için 4 yıl hapis cezası istenmişti. Mahkemenin birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verildiği için 6 yıl hapis cezasına hükmettiği kaydedildi. Mahkeme boyunca savunmalarını depremin önceden bilinemeyeceği tezi üstüne kuran uzmanlar, kararın açıklanmasından sonra şaşkınlıklarını ve üzüntülerini gizleyemedi. Kararın ardından konuşan eski Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) Başkanı Enzo Boschi, kararı ”depresif ve umutsuz” bir şekilde karşıladığını belirterek, ”Beraat bekliyordum. Halen ne ile suçlandığımı anlamış değilim” dedi. Cezaya çarptırılan bir diğer uzman, dönemin Sivil Savunma Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Bernardo de Bernardinis ise ”Tanrı ve insanların, önünde masum olduğumu düşünüyorum” ifadesini kullandı. Yarından itibaren hayatının değişeceğini kaydeden De Bernardinis, diğer yargı sü reçlerinde de kendi sorumluluğunun olduğunun onaylanması durumunda, bunu kabulleneceğini dile getirdi. 2009 yılında L’Aquila kenti ve civarında sıkça gerçekleşen depremler sonrasında, 31 Mart 2009’da yapılan komisyon toplantısında bulunan 7 uzman, kent sakinlerine herhangi bir tehlike olmadığı ve evlerinde kalabilecekleri yönünde tavsiyeler açıklamıştı. Bu tarihten bir hafta sonra L’Aquila’da gerçekleşen 6,3 büyüklüğündeki depremde 309 kişi hayatını kaybetmiş, önemli boyutta maddi hasar oluşmuştu. Depremden sonra Yüksek Riskler Komisyonu’nun kısa süre önce açıkladığı kararlar tartışılmaya başlanmış ve konu yargıya taşınmıştı. Hallo Schweiz - MERHABA Hallo Schweiz - MERHABA Türkiye Haberleri Toplum ve Yaşam 22 23 Fazıl Say’a destek için gelen sanatçılar açıklamalarında davaya tepki gösterdi. Kendilerine düşenin Fazıl Say’a sahip çıkmak olduğunu söyleyen Rutkay Aziz, “Bırakın onu yargılamak bunu düşünmenin bile suç olduğu kanısındayım.Uluslararası ender değerlerimizden bir tanesi. Bize düşen onun piyanosuyla, besteleriyle özgürce dünyada dolaşmasını sağlamaktır. Ondan sonrada onu alkışlamaktır.” dedi. FAZIL SAY ADLİYEDE Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, yazdığı twitter mesajı nedeniyle ilk kez hakim karşısındaydı. Say’ın avukatları ile şikayetçilerin avukatları arasında gerginlik yaşandı. Say avukatlarına, “Çok fazla atak yapıyosunuz. Çıkarırım sizi” diyerek uyardı. 2 şikayetçinin katılma talebini kabul eden mahkeme, duruşmayı eksiklerin giderilmesi için 18 Şubat 2013 tarihine erteledi İstanbul 19 Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Fazıl Say ile avukatları Meltem Akyol, Taylan Tanay ve Efkan Boğaç ve şikayetçiler Ali Emre Bukağılı, Turan Gümüş, Orkun Şimşek ile avukatları hazır bulundu. Kimlik tespiti yapılan Say, bekar olduğunu mesleğinin ise müzisyen ve gelirinin de belirsiz olduğunu ifade etti. Duruşmayı aralarında sanatçılar Edip Akbayram, Bedri Baykam ve Bağımsız milletvekili Levent Tüzel’in de bulunduğu çok sayıda kişi izledi. Fazıl Say Linç edilmek isteniyor “SUÇLAMALARI REDDEDİYORUM” Fazıl Say rahatsızlığı nedeni ile ayakta savunma yapamayacağını belirtti. Say, “Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum, suçlamaları reddediyorum” dedi. Ardından 2 sayfalık yazılı savunmasını mahkemeye sundu. Mahkeme hakimi Hulusi Pur müştekilerin davaya katılma taleplerine ilişkin dilekçe sunduğunu belirtti. GERGİN ANLAR YAŞANDI Duruşmada konuşan şikayetçi Ali Emre Bukağılı, “Ben sanıktan şikayetçiyim. Davaya müdahil olmak istiyorum. Sanık Twitter’den dini değerlere yönelik hakaret ve sövmeye varan sözler etmiştir. 30 bin takipçisi var. Bu tip davranışları gündeme gelmek için daha önce de yaptı. Bugün futbolcu Alex bile bu yüzden gitti. İnançsız olabilir, Allah’ın varlığı apaçık ortada, konuşabiliriz” bu sözler üzerine salonda gülüşmeler yaşandı. tweetlere takipçileri ulaşabilmektedir. Biz şikayetçilerin sanığın Twitter’dan takipçileri olup olmadığını soruyoruz ve bunun belgelendirmelerin talep ediyoruz” ifadesini kullandı. Şikayetçi Bukağılı duruşmanın izleyiciler olmadan devam etmesini talep etti. Say’ın avukatı Efkan Boğaç ise “İsterseniz hakim de çıksın” dedi. Say da “Başka şeyler de görüyor musun? Twitter’da benimle ilgili. Sataşmadır bu” diyerek tepki gösterdi. Yaşanan gerginliğin ardından mahkeme hakimi kapalı oturum talebini reddederek duruşmaya devam etti. Bu ifadeler nedeniyle Say, hakkında vatandaşlar tarafından ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcı Erhan Gülcan tarafından hazırlanan iddianamede Say, ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı’ iddiasıyla 9 aydan 1,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. “TWİTTER ÜZERİNDEN BİR PAYLAŞIMIN KAMU DÜZENİNİ BOZMADIĞI AÇIKTIR” Say’ın avukatı Taylan Tanay ise şikayetçilerin suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma talebinin reddedilmesini talep etti. Tanay, “Twitter üzerinden bir paylaşımın kamu düzenini bozmadığı açıktır. İşin esasına girilmeden doğrudan beraat kararı verilsin” dedi. Say’ın diğer avukatı Meltem Akyol da, “Müvekkilimin yoğun konser programı nedeniyle duruşmalardan bağışık tutulmasını talep ederim. ayrıca davaya konu “BİZE DÜŞEN FAZIL SAY’A SAHİP ÇIKMAKTIR” Sanatçı Rutkay Aziz, “Bize düşen Fazıl Say’a sahip çıkmaktır. Bırakın onu yargılamayı bunu düşünmenin bile suç olduğu kanısındayım. Ender uluslararası değerlerimizden bir tanesidir. Bize düşen onun piyanosuyla, besteleri ve konserleriyle özgürce dünyada dolaşmasını sağlamaktır” dedi. Dünya Sanatcısı ne demişti? Say bir sosyal paylaşım sitesinde, “Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her müminine 2 huri vereceğim diyorsun, cenneti ala kerhane midir? Bilmem farkettiniz mi ama nerde yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı, bu bir paradoks mu?”, “Müezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco!!! Ne acelen var? Sevgili? Raki masasi?” ve “Tanrı, uğruna yaşayacağın bir şey mi, öleceğin bir şey mi, yoksa hayvanlaşıp öldüreceğin bir şey mi ?? Bunu da dusun!!” şeklinde yazılar yazmıştı. “TÜRKİYE DÜNYACA ÜNLÜ BİR SANATÇISINI YARGILAMA AYIBIYLA DA KARŞI KARŞIYA” CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ise , “Türkiye dünyaca ünlü bir sanatçısını yargılama ayıbıyla da karşı karşıya. Bu artık süpriz değil bizim için, Demokrasi yokluğu ve ifade özgürklüğünün gelmiş olduğu en son noktayı gösteriyor. Biz demokratik kitle örgütleri ve CHP olarak varlığımızla bu tür davalara nasıl mücadele ettiysek bu mücadeleye devam edeceğiz. Umudumuz davanın bugün ilk duruşmadayargı tarafından anlamsız bulunarak soruşturmanın sona ermesi. Türkiye’yi dünyaya bu tür davalarla dünyaya tanıtan AKP iktidarının da daha sorumlu davranmasını temenni ediyoruz” diye konuştu. ”120 MİLLETVEKİLİYLE BAŞBAKAN’A MEKTUP” “FAZIL SAY YALNIZ DEĞİLDİR” Say’a destek olmak için sabah erken saatlerde çok sayıda sanatçı, gazeteci ve yazar adliyenin önüne geldi. Adliye önünde bekleyen kalabalık “Sanata evet, savaşa hayır”, “Evrensel nefesiniz Fazıl Say’ın nefesini kesemezsiniz”, “Fazıl Say yalnız değildir” pankartları açtı. Adliye önündeki eyleme, Tarık Akan, Bülent Kayabaş, Selçuk Yöntem, Oda Tv sanıklarından Barış Pehlivan ve birçok sanatçı ve yazar destek verdi. “BU DAVA GERİ ALINSIN” CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, dünyaca ünlü bir sanatçının böyle olaylarla gündeme gelmemesi gerektiğini savunarak “Bu dava Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının göstergesidir. Türkiye böyle bir davayla dünya kamuoyunda gündeme geliyor. Bu yanlışlık biran önce durdurulmalıdır” dedi. Fazıl Say’a destek için adliyeye gelen Almanya Parlamentosu Milletvekili Sevim Dağdelen “Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda kaygılarımız var. Buraya 102 parlamento üyesini temsilen buraya geldim. Fazıl Say hakkında açılan dava geri alınmalıdır. Bunun yanında birçok tutuklu gazeteci var. Bunların da serbest bırakılması gerekmektedir. Say davası bir simgedir. Bu nedenle bu duruşmaya destek olmak için geldim” açıklamasında bulundu. Rutkay Aziz ise “Fazıl Say hakkındaki bu dava bitilmelidir. Fazıl Say, dünyayı özgürce dolaşmalıdır. Bugün ona destek olmak için buraya geldik” açıklamasında bulundu. Dünya Sanatçısını yargılamak da Türkiye’nin ‘büyüklüğüne’ yakışır! İsviçre’de Aleviliğin Dünü -- Bugünü ve Yarını Basel Kanton Parlamentosu Alevi inancını resmi olarak kabul etti. Tarihsel önem arz eden ve İsviçre’nin diğer Kantonlarına da örnek teşkil eden Parlamentonun bu kararı hakkında, okuyucularımızı en sağlam kanaldan bilgilendirmeyi önemli gördük. Konuyla ilgili Alevi İnanç Toplulukları Basın Sözcüsü H. Cihan Minkner Kanas ile Genel Yayın Yönetmenimiz Mazlum Kılınç bir söyleşi yaptı. Cihan Minkner-Kanas rumsal yardım ve bağışlarını vergiden düş me olanağı, İnanç kurumu olarak mülk, vakıf, fon ve gelir vergilerinden muaf tutulma, bazı sosyal, kültürel faaliyetlerimize kültür bakanlığı spor toto fonundan yardım alma olanağı, okullarda Alevilikle ilgili genel bilgilendirme eğitimi. İsviçre`de yaşıyor ve çalışıyoruz, vergi veriyoruz, yasaların tanıdığı bu maddi manevi haklardan yararlanıp, toplumumuza ve insanlığa hizmet etmek için yaşadığımız topluma pozitif katkı sunmak istiyoruz. MK: İsviçre deki Örgütlülüğünüz nasıl başladı ve buradaki çalışmaları bize biraz anlatır mısınız? M. Kılınç: Sayın H. Cihan Minkner-Kanas Alevilerin İsviçre Basel Kantonunda resmi olarak tanınması konusunda Parlamentodaki gelişmeleri bizlere anlatır mısın? Cihan Minkner-Kanas: Alevilik İnancı İsviçre`nin Basel Kantonun Parlamentosunda, Kanton Anayasa`sının 133. Maddesinin verdiği hak doğrultusunda 17. Ekim 2012`de tanındı. 2010 yılında İsviçre`nin Basel kantonunda bulunan iki Alevi Derneğimizin (Basel AleviBektaşi Kültür birliği ve Basel ve Çevresi Alevi Kültür Merkezi) Basel Hükümetine Alevilik İnancının tanınması için başvuru yaptılar. Yaklaşık 20 senedir Basel Kantonunda Alevilik için mücadele eden iki Alevi Derneği aynı zamanda bulundukları Kantondaki diğer inanç kurumlarının da bağlı olduğu kurumlarda ve Kantonun uyum kurumlarında aktif olarak çalışıyorlar. Basel Kanton Hükümeti Alevi Kurumlarının Başvurusunu, Kanton anayasasının gerekleri olan; Alevilik inancının toplumsal anlamı, hukukun üstünlüğünü kabul etmesi, diğer inanç özgürlüğünü kabul etmesi, Alevi kurumlarının gider ve gelirlerinin şeffaf olması gibi gerekleri yerine getirdiğinden dolayı olumlu bir Rapor ile Eğitim ve Kültür Komisyonuna havale etti. Eğitim ve Kültür Komisyonu’nda Alevilerin başvurusunu olumlu bir rapor ile Kanton Parlamentosuna havale etti. Kanton Parlamentosu’nda büyük bir ço- ğunluk ile Aleviliğin İnanç olarak Basel Kantonunda kabul edilmesini 17. Ekim 2012de bütün partilerin desteği ile onayladı. Basel Parlamentosundaki oylamanın sonucu, Aleviliğin resmi İnanç olarak tanınmasına 68 evet e karşı 1 hayır 13 çekimser oy ile sonuçlandı. Ayrıca şu noktanın altını özelikle çizmek gerekir ki, elde edilen bu kazanım bin yıldır Anadolu’da yasaklı bir şekilde yaşayan Anadolu Alevileri için, hak ve özgürlükler temelinde alinmiş bir haktır. Tarihte ilk olarak Dünyada Kanton düzeyinde bir Parlamento tarafından demokratik bir ortamda oylama yolu ile Alevilik kendine özgü bir inanç statüsüne kavuşuyor. MK: Kanton düzeyinde yasal haklarınız nelerdir? CMK: Kantonun vereceği “Kantonale Anerkennung”, aslında geniş anlamlı yasal haklar vermemektedir. İsviçre genelinde en yüksek tanınma unvanı ’ise “Öffentlich-Rechtliche”-Anerkennung oluyor. Yurt Dışından getireceğimiz inanç önderlerimize, kurumlarımızda eğitim vb. vermeleri amacıyla resmi dairelerden rahat bir şekilde çalışma ve oturma izni alabilmemiz veya Alevilik ders olarak Kanton eğitim müfredatına dahil olması olacaktır. Halk mezarlıklarında ayrı bölüm veya kendi mezarlığımızı açma olanağı, İnanç kurumumuza yapılan bazı kişisel veya ku CMK: İsviçre’de ilk olarak 1991 tarihinde Basel’de bir dernek kuruldu. Bu dernekleşme sonucunda şu anda İsviçre genelinde 17 Alevi Derneğimiz bulunuyor. Bu Derneklerin oluşumuyla 4 Nisan 1998 tarihinde, İsviçre Aleviler Birlikleri Federasyonu oluşturuldu. Basel Kanton Meclisine ilk olarak 5 Alevi arkadaşımız seçildi. Aleviler uyum çalışmaları ve siyaset yapma konusunda en canlı topluluktur. Biz Derneklerimizde insana ait her konuyu işliyoruz. Örneğin; İsviçre yasaları konusunda, evdeki şiddet üzerine, sağlıklı beslenme, çocuk eğitimi, insan hakları üzerine, gençlere, üyelerimize çeşitli kurslar sunarak kendilerini her konuda bilgilendiriyoruz. Ayrıca İsviçre deki Kurum ve Kuruluşlarla birlikte yaptığımız çalışmalar sonucu Alevileri Kamuoyu nezdinde tanıtabildik. Alevilikle ilgili İsviçre’nin birçok yerinde Paneller vererek, İnanç Kurumlarıyla birlikte çalışarak, Kantonlar düzeyinde yuvarlak masa toplantılarına, mahalle Derneklerinin çalışmalarına katılarak, toplum nezdinde olumlu bir izlenim bıraktık. Amacımız İnancımızı, felsefemizi, kültürümüzü yaşayıp yaşatmaktır, aynı zamanda İsviçre toplumuna entegre olup, uyum içinde yaşamaktır. MK: İsviçre de ve Basel özgülünde ne kadar Alevi vardır? CMK: İsviçre de yaklaşık 70 bin Alevi, Basel ve Çevresinde ise aşağı yukarı 8500 Alevi yaşamaktadır. Avrupa’nın 12 ülkesinde örgütlenen Alevi kurumları resmi olarak Almanya, Danimarka, Avusturya, Hollanda gibi Ülkelerde Aleviliğin kendine özgün bir inanç olarak tanımlamışlardır. MK: Sizce Alevilik nedir? Aleviliğin bir ‘‘ inanç‘‘ olduğu söyleniyor, bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? CMK: Elbette, Alevilik size göre nedir? diye ne zaman bir soru sorulsa, daima şu cevabı vermişimdir. Bize göre, size göre, onlara göre türünden bir Alevilik yoktur. Herkes yaşayabildiği anlayabildiği ve algılayabildiği kadar Aleviliği tanımlar. Bu bağlamda en sondan söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, Alevilik Bir Yoldur. Veysel Babanın Tabiriyle, (Yol insanlık Yolu Dava İnsanlık Davasıdır.) Yolumuz inancıyla, ibadetiyle, muhabbetiyle ve de ayını cem erkanlarındaki on iki hizmet ayinle ilgili bir öğretidir. Bu bağlamda Aleviliğin yol öğretisine hasıl olmak tek başına bir alevi anne ve babadan doğmakla da anlaşılacak bir durum değildir. Ol sebepten Aleviler doğada iki türlü doğuma inanırlar, bunlardan bir zahiri anlamda biyolojik olarak bir anneden doğmak, bir diğeri de batini anlamda bir insani kâmilin ya da pirin elinde yolda doğmak, olarak tanımlanır. Yine bu yol doğumu ile ilgili Münir’e Bacının bir nefesini sizinle paylaşmak isterim. Doğdum iki anneden Kimdir beni taneden Mürşidim imdat eden Haydarıyım, haydari Şeklinde dile getirir. Bu nefes, yola ikrar vererek giren canlara okunur ve Alevili- ğin ikrar erkânlarında canlar, o andaki muhabbetlerde yeniden doğduklarını hissederler. Bir diğer konu ise Aleviliğin yol öğretisinde yaradılış mı varoluş mu esas alınır? Aleviliğin Yol öğretisi, Ortodoks semavi inançlarda olduğu gibi mutlak bir yaratıcının bütün bir evreni çekip çeviren bir yaratıcının varlığına körü körüne inanmazlar. Bu bağlamda Alevilik ve aleviler bilimi esas alır ve doğayı gözlemlerler. Ve de görünen ve okunan en ayrıntılı bilimin Toprak olduğuna inanırlar. Özelikle Alevilikte varoluşçuluğu simgeleyen oldukça şiirler vardır. Sizlere Veysel babanın söze gerek bırakmayan Alevilikte varoluşu simgeleyen şiirinden bir bölümü sizinle paylaşmak isterim. Göklerden süzüldüm tertemiz indim Yere indim yedi renge boyandım Boz bulanık bir sel oldum yürüdüm Çeşit çeşit türlü renge boyandım Veysel yoktan geldim yok olup geçtim Ben diyenler yalan gerçeği seçtim Bir buhar halinde göklere uçtum Kayboldum o sırlı renge boyandım. Yine şiirinde varoluşçuluğu olağanüstü güzellikte simgeleyen Gurfani Baba’nın şiirinden bir bölümü de sizinle paylaşmadan geçemeyeceğim. Katra idim Ummanlara karıştım Kaç bulandım, kaç duruldum kim bilir? Devre edip alemleri dolaştım Bir sanata kaç sarıldım kim bilir? Gufrani’yim tarikatım boş değil, İyi bil ki kara bağrım tas değil, Felek ile hiç hatırım hoş değil, Kaç barıştım, kaç darıldım kim bilir? Son olarak özelikle cennete ve cehenneme Aleviliğin ve Alevilerin bakış açısı üzerinde durmak isterim. Aleviliğin yol öğretisin dede, ibadetlerinde de cennet ve cehennem diye bir kavram yoktur. Ve Aleviler asla bu dünyada, yaşam sureleri boyunca cennette girmek cehenneme de gitmemek için çalışmazlar. Alevilikte Alevilerde cennetinde cehenneminde bu dünyada olduğuna inanırlar. Bu nedenden ötürü aleviler cenneti bu dünyada kurmak için cehennem, zebanilerine yani zalimlere karşı bir savaş içerisinde olurlar. Başbakanın ve mevcut siyasi iktidarın Alevilere bakış açısı oldukça hasımanedir. Başbakanda mevcut Bakanlarda Alevilere dönük her fırsatta nefret söylemlerini dillerinden düşürmüyorlar. Başbakan toplumumuzda bilinç bulanıklığı yaratmak için aliyi sevmek Alevi- likse bende aleviyim diyor. Bu yaklaşımda Alevilere dönük bir hakarettir. Ali’yi hakikatten seviyorsa Başbakan buğun Ülkedeki cezaevlerinde on bin siyasi tutuklu açlık grevinde ve hayati tehlikeleri var ve Aliyi seviyorsa Başbakan, olası ölümlerin önüne geçsin. Türkiye’nin laik bir ülke olmasını istiyoruz. MK: Avrupa’ya gelme nedenleri nelerdi? CMK: Türkiye’deki bu yoğun baskıların sonucu ve 1980 Askeri Faşist Cuntasından sonra, Avrupa’nın birçok ülkesine Ali’yi hakikatten seviyorsa Başbakan Madımağı insanlık için utanç müzesi yapsın. Ali’yi hakikatten seviyorsa Başbakan Roboski’de katledilen 34 Kürt gencinin ailelerinden özür dilesin. MK: Biraz Alevilerle ilgili sorunları özetler misiniz? Türkiye’deki talepleri nelerdir? CMK: Konunun anlaşılması için Türkiye cephesini biraz anlatacağım, ondan sonra sorularınıza yanıt vereceğim. Biliyorsunuz, yüzyıllarca bir dönem, Kızılbaşlar olarak anıla gelmiş, boyunlarından fetvalar eksik olmamış. Beşikteki çocukların bile katledilmeleri vacip görülmüş, kestikleri hala yenmez kabul edilen Anadolu Alevileri önemli ve tehlikeli bir dönemden geçmekteyiz. Türkiye de 1980 sonrası geliştirilen bir konseptle Alevilerin tutundukları son dallarda kesilip koparılmak istendi. Okullarda Alevi çocuklarının katılmak istemedikleri din dersleri zorunlu hale getirildi. Bu güne kadar camisiz varlığını sürdürmüş Alevi Köylerine zorla camiler yapıldı. Geriye ne kalıyor, Cem evlerinden başka bir yere gitmemiş olan Alevileri Camilere doldurmak. Benim Kabem insandır diyen, başka Kabe bilmeyen Alevilerin yönünü Mekke’ye çevirmek, hacca götürmek, şeytan taşlatıp bayram ettirmek. Kendi toplumu için hizmet eden dedelerimizi, Devletin aylıklı memuru haline getirmek isteyenler, Aleviliği bir bütün olarak yok etmeye çalışıyor. Ama tüm bu haksızlıklara ve kuşatmalara rağmen yok olmadık ve teslim olmadık. Bütün bu kuşatma ve baskılara rağmen, bizler Aleviliği yaşamsal kılmaya devam edeceğiz. Alevilerin talepleri insani taleplerdir. Bunlar: Alevi kimliğinin yasal güvence altına alınması, Cem evlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Otelinin (utanç) müzeye çevrilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı, devlet yapılanmasının dışına çıkartılması veya tümden lağvedilmesi, zorunlu din derslerin kaldırılması, Alevi köylerine cami yapılmasına son verilmesi, Alevi Dergahlarının, Alevilere geri verilmesi, Alevilere eşit yurttaşlık hakkı verilmesi. Sözün kısası biz eşit yurttaş haklarına sahip olmak istiyoruz. Yani Türkiye’nin demokratikleşmesini, toplumsal barışın sağlanmasını, farklı kültürlerin bir arada yaşamasını istiyoruz. ve İsviçre’nin birçok yerine Türkiyeliler ve Kürdistanlılar yoğun bir şekilde geldiler. 2. Temmuz 1993 Sivas Katliamı, Alevi örgütlenmesinde bir dönüm noktası oldu, özellikle Madımak oteli katliamından sonra, bu yok etmeğe karşı, biz Aleviler Avrupa’da kendi inanç ve kimliğimizle ortaya çıkarak, mücadelemizi kararlı bir şekilde bu güne taşıdık. Bu süreci değerlendirdiğimizde, her türlü baskılara, asimilasyona ve yıpratmalara rağmen Demokratik Alevi hareketi önemli kazanımlara imza atmıştır. Şu anda Avrupa’nın birçok yerinde 254 kurumumuz var.12 ülkede Federasyonlarımız ve Avrupa Konfederasyonumuz var. Sesimizi Dünyaya taşıyan Yol TV var. Bu kazanımlar bizler için önemli kazanımlardır. MK: AKP Hükümetinin Alevilere bakış açısı nedir? CMK: Ana yurdumuzda Alevi inancının halen resmen tanınmamış olması, Türkiye`deki gelmiş geçmiş siyasi iktidarların bir ayıbıdır. Türkiye`de inanç konusunda en önemli sorunun, Türkiye`de gerçek anlamda laiklik ve inanç özgürlüğünün olmayışıdır. Bugüne kadar Türkiye`de hiç bir siyasi iktidar, Alevi Bektaşi-Kızılbaş inanç toplumunun taleplerini ciddiye almamıştır Yüzyıllardır süregelen Alevi katliamlarına yakın geçmişte Sivas-çorum-Malatya, Maraş, İstanbul Gazi Mahallesinden sonra özellikle Başbakanın ve AKP iktidarının zihniyetinden kaynaklı son dönemlerde Alevilere-Kürtlere saldırı ve katliam girişimleri tehlikeli provokasyonlarla denenmektedir! Ne yazık ki, bu saldırı ve katliam girişimcilerinin, bu ülkenin Başbakanının ve AKP iktidarının kin nefret yok sayma, yok etme söylemlerinden ve zihniyetinden güç ve destek almaktadırlar! 28 Temmuz 2012 tarihinde, Malatya’nın Sürgü beldesinde Alevi ve Kürt aileye 500 kişilik gözü dönmüş saldırgan provokatörler, ellerinde sopalarla ateşlerle ve dillerinde hakaretlerle Evli ailesinin canlarına, mallarına yönelik, AlevilereKürtlere ölüm diyerek tekbir ve naralarla saldırmışlar, akabinde süresince Malatya Sürgüde olduğu gibi başka yerlerde de saldırı ve linç girişimleri Devlet güvenlik güçlerinin de desteğiyle boyutlanarak devam etmiştir. Yüzyıllardır bu inkarcı ve yok sayma geleneği AKP iktidarıyla demokratik dönüşüm, demokratik anayasa ve özgürlükler, değişim dönüşüm söylemleri adı altında kitleleri beklentiye sokarak, daha karanlık ortamların yaratılmasına yol açmıştır! Tüm bu gelişmeler Alevileri-Kürtleri görmezden geldikleri farklı inançlarıkültürleri-dilleri-dinleri, Anadolu`nun bir gökkuşağı gibi kadim halkları ciddi olarak geleceklerinden tedirginler ve de kaygılanmaktadırlar! Başbakan Tayip Erdoğan’ın ve AKP karanlık zihniyetinin kafasının arkasındaki ve karnındaki şifre çözülmüştür, kendini ele vermiştir! Bunun adı da tekçi zihniyettir. Alevilerin kutsal ibadet ve inanç mekanları Cem evidir ve kendine özgü özerk bağımsız inancıyla, ibadetiyle öyle kalmaya devam edecektir! Nasıl yaşayacakları, nere de ve nasıl ibadet edecekleri konusunda karar hakkı Alevilerindir! Bu hakkı kimse gasp etmeğe yeltenmemelidir! MK: Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz? CMK: Biz kendimiz olmak istiyoruz, Başkalarının bizi tarif etmesini istemiyoruz. Avrupa ve Türkiye’de dahası farklı kültür ve inançlardan insanların kardeşçesine bir arada, barış içerisinde yaşamasını arzuluyoruz. Hiç bir zaman şiddet yanlısı olmadık. Alevi toplumunun kendi öz değerlerine sahip çıkmasını, örgütlü olmasını istiyoruz. Kurumlarına sahip çıkarak, üye olmalarını talep ediyoruz. MK: Umarım bu çabalarınız boşa gitmez, Söyleşi için teşekkürler. CMK: Bende konuyla ilgili görüşlerimi açıklama imkanını bana verdiğiniz için gazetenize ve size teşekkür ederim. Basından Seçmeler Cebinde demokrasi var Ahmet Altan Neticede “devletin parası” halktan topladığı paradır. Bunun nasıl harcandığının hesabını veren devletler demokrasiye adım atarlar. Bizim ülkemizde devlet bunun hesabını vermek istemez. Özellikle en çok paranın ayrıldığı “ordunun” bu parayı ne yaptığı halktan gizlenir. Eskiden de gizlenirdi, şimdi de gizlenir. Demokrasinin olmaması “sizin cebinizdeki” paranın Dört milyar dolar gidecek, bu kimin parası sizce? Sizin paranız. Sizin paranız ama siz, paranızın ne yapıldığına dair hiçbir fikre sahip değilsiniz. Belki de siz füze istemiyorsunuz, belki bu parayla “her köye yüzme havuzu” yapılmasını istiyorsunuz, ki herhalde bu parayla epeyce köye yüzme havuzu yapılır. Belki hastane istiyorsunuz, belki park istiyorsunuz, belki daha iyi şehirler istiyorsunuz, belki daha düzenli trafik istiyorsunuz. Bu işin uzmanı değilim ama dört milyar dolarlık bir yatırımla herhalde İstanbul’un trafiği epey düzelir, İstanbul’un trafiği düzelirse “benzine harcadığınız” para azalır, büyük bir zaman ve enerji tasarrufu olur. “Orduya silah” dendiğinde herkes susuyor. Asla tartışılmaz bir konuymuş gibi. Hâlbuki bu işleri bilen Lale Kemal çok mantıklı bir soru soruyor: “NATO üyesi olan ve NATO’nun koruma şemsiyesi altında bulunan bir ülke neden dört milyar dolarlık füzeye ihtiyaç duyuyor?” Bu mantıklı sorunun mantıklı cevabı ne? Ne siz biliyorsunuz bu cevabı, ne biz biliyoruz. Sizin paraları size sormadan harcıyorlar. “Gerçekten ihtiyacı var mı Türkiye’nin bu füzelere” diye tartışmıyorlar, parlamentoda kamuoyunun da dikkatini çekecek tartışmalar yapmıyorlar. Muhalefet partileri de bu konularla ilgilenmiyor. Eskiden herkes askerden korktuğu için bu konulara değinmezdi, şimdi herkes siyasi iktidardan korktuğu için bu konulara değinmiyor. Bizim ordunun “silah” talep- lerinin öyle her zaman akla mantığa uygun olduğunu da sanmayın, bir ara “uçak gemisi” istemişlerdi. Bir Akdeniz ülkesi “uçak gemisini” ne yapacak? Okyanuslara mı çıkacağız uçak gemisi ile? Okyanuslara çıkarsak ne için çıkacağız? Bu saçmalıkları da “silahları oyuncak sanan generallerin” çocuksulukları olarak görmeyin, silah alım satımlarında akla hayale gelmeyecek miktarda “komisyonların” döndüğünü hiç unutmayın. ne verilecek paranın, Sağlık Bakanlığı’nın yıllık bütçesinin üç katı olduğunu da söylüyor. Sizin sağlığınız için harcayacakları paranın üç katını sadece bir füze sistemi için harcayacaklar. Ve, gene hiç unutmayın ki Lockheed askerî uçak alımında dönen “rüşvetleri” açığa çıkarmamış yeryüzündeki tek ülke Türkiye’dir. Rüşvet verildiği resmen açıklandı ama Türkiye “rüşveti kimin aldığını” asla açıklamadı. Sormadıkları gibi size haber de vermiyorlar, “biz sizin dört milyar dolarınızı füzelere harcayacağız” demiyorlar. Rüşveti alan, sizin paraları kendi çıkarı için harcayan adamdı. Hesabını soramadınız. Askerî vesayetten kurtulduk ama keyfilikten kurtulamadık. Kemal’in yazısına göre bu füzelerin kimden alınacağına başbakan, genelkurmay başkanı ve milli savunma bakanı karar vereceklermiş. Sizin dört milyar dolarınız hakkında nasıl üç adam karar verebilir? Lale Kemal, bu füze sistemi Bunu onaylıyor musunuz? Bu paraların “sağlık araştırmaları” için harcanması gibi bir fikriniz, böyle bir öneriniz olamaz mı? Olabilir, eğer size sorarlarsa. Ama size sormuyorlar işte. Demokrasi yoksa, cepteki paralar gider. Demokrasi, paranıza sahip olma hakkıdır. Niye ordunun harcamalarını “denetim dışı” bıraktılar sanıyorsunuz? Avrupa Birliği kriterlerini uygulasalar, böyle alımları gizlice yapamazlar, ordunun harcamalarını “denetim dışı” bırakamazlar. AB raporlarının niye “çöpe atıldığını” bir de bu açıdan düşünün. Demokrasi olmadığında devleti keyiflerince yönetir, paraları keyiflerince harcarlar. TASARUF HAFTALARI 790.790.- yerine yerine 490.GLORIE Beyaz Kaplama ile Çok parlak siyah 270x190x35/42 Gitti gider sizin paralar. %38 Tasarruf Adres: Hauingerstr. 1079540 Lörrach / Hagen Telefon: 0041 (0) 76 376 96 93 e-Mail:info@candugunsalonu.eu Hallo Schweiz - MERHABA Modern dünyada “demokrasinin” çıkış sorusu, halkın devlete sorduğu çok basit bir sorudur. “Benden topladığın vergileri ne yapıyorsun?” Halk bunu sorar ve hesabın dökümünü görmeyi ister. Bundan haberiniz var mıydı? Ama size sormuyorlar. Sizi parlamentoda temsil etmekle görevli, işi sizin yerinize “paraları denetlemek” olan milletvekilleri de “silahlara harcanan” paraları denetlemiyor. İşlerini yapmıyorlar. Hallo Schweiz - MERHABA Bizim için bir tür egzotik meyve gibi bu “demokrasi” dediğimiz şey, bizim topraklarda hiç yetişmemiş, tadını, kokusunu, rengini bilmiyoruz. Bizim cehaletimizden yararlanmak isteyenler de, “bu topraklarda demokrasi yetişmez, zaten de alışkın değilsiniz, size dokunur” diye bizi bir iyi kandırmak istiyorlar. kaşla göz arasında iç edilmesi demektir. Anlayacağınız öyle “egzotik bir meyve” değildir demokrasi, sadece entelektüellerin ilgisini çeken bir “masal kuşu” da değildir, demokrasi cebinizdeki paradır. Demokrasi yoksa, cebinizden parayı alırlar. Lale Kemal, çok çarpıcı bir “parayı götürme” operasyonunu açığa çıkarıyor bugün. Bizim orduya “dört milyar dolarlık” füze alacaklarmış. 26 27 %27 Tasarruf JAVA 1750.1750.- yerine yerine 1290.- TEKSTİL-DERİ / KUMAŞ FARKLI RENKLER Komple Koltuk Takımı Kumaş-Deri siyah gri Kumaş Çeşitli renk ve Malzeme seçenekleri kullanılabilir Krom makara ayak 2er 180x95x86 3er 238x95x86 HINWIL Tel. 044 931 20 40 info@moebel-ferrari.ch moebel-ferrari.ch ÇALIŞMA SAATLERİ Pazartesinden Saliya kadar 09.00 – 20.00 Cumartesi 09.00 – 18.00 0.0% Sıfır faizle direk Kredi Çok uygun fiyata yatak, yemek ve oturma odası mobilyaları. Basından Seçmeler Can Dündar candundarada@gmail.com Türkiye’den kilometrelerce uzakta, bir üniversitenin, Fiyord Denizi’ne bakan salonunda, hiç bilmediğim bir dilde, bildiğim şiirleri dinliyorum. Gür bir erkek sesi, şiir değil, şarkı okuyor sanki... Önümdeki metinden izlemeye çalışıyorum: “Yazılarım otuz kırk dilde basılır/ Türkiye’mde Türkçemle yasak” diyor. “Sana söylemek istediğim en güzel söz/ henüz söylememiş olduğum sözdür” diyor. “İman tahtamın üstündeki baskıya rağmen/ kalbim en uzak yıldızla bir- Ama Norveççe... Bir kelimesini bile anlamıyorum; ama öyle tanıdık, öyle şairane, öyle melodik ki... *** Norveç’teki Türk sefareti, alkışlanacak bir iş yaptı; Oslo Üniversitesi’nin Türkoloji Bölümü’yle birlikte, bir “Nâzım Hikmet etkinliği” düzenledi. Oslo’daki yeni elçimiz Şanıvar Olgun’un, THY’nin sponsorluğunda Orhan Pamuk kitaplarını Norveççeye çeviren Bernt Brendemoen’le birlikte önayak olduğu etkinlikte, ben de konuşmacıydım. Ertesinde de “Nâzım” belgeselimizin elçilikteki gösterimine katıldım. Zamanında devletten kaçmış Türkler, elçiliğin kapısından girmemiş mülteciler, biraz hayretle geldiler. Çok değil, çeyrek asır önce Nâzım’ın yasaklandığı, kitaplarının yakıldığı Çocuklara sözümüz var… BİR yabancıya sorsanız: “Sizin cumhuriyetlerinizin içinde hiç ’dans’ var mı?..” Şaşılaşıp öyle gider yabancı. Oysa bizim cumhuriyetimizin içinde “şapka” da var. Dans var… Balo var.. Pantolon var… Ceket var… Bizim cumhuriyetimiz, yeryüzündeki hiçbir cumhuriyete benzemez. O, yönetim biçiminden çok, bir yaşam biçimidir. * Zaten dinciler cumhuriyetin yönetim biçimine çok da itiraz etmiyorlar. İşte çıkıp cumhuriyetin kalelerindeki koltuklara oturdular, ağızları kulaklarında. Yanaklarında kıllı güller açıyor. Onlar asıl cumhuriyetin yaşam biçimine karşılar; çağdaş insana, uygar bireye, bir Batılı gibi yaşamaya kalkanlara karşı savaştalar. (……..) Bugün Cumhuriyet Bayramı’dır. Dönüp bakmalısınız: Cumhuriyet Bayramı’nın şeref localarında, cumhuriyeti temsilen yerlerini alacaklar. Ama yanlarında cumhuriyetin getirdiği çağdaş-uygar yaşam biçimine karşıtlığın simgesi türbanlı kadınları olmayacak. Niçin?.. * Oysa bizim çağdaş kadınlarımız, evlerinin balkonlarına bayraklarını asıp, yollara çıkacaklar. Medeni dünyayı çocukları-eşleri-kızları ile paylaşmak isteyen erkeklerimiz, sevdalarının elini tutup törenlere gidecekler, insanlıktan gizleyecek hiçbir şeyleri olmadan… Bugün Cumhuriyet Bayramı... Bizim çocuklarımıza sözümüz var… Onlara uygarlığı, çağdaşlığı vaat ettik… Biz yeminimizi bugün tekrarlayacağız… Söz verdik... Söz... Utanmadan, pısmadan, yılmadan, sinmeden, korkmadan… Çocuklarımızı çağdaşlığın aydınlığında büyütmek için… Onlara sözümüz var... 29 Ekim 2008 /Hürriyet *** Hiçbir iktidar, iyi bir şiirden güçlü değil. Hiçbir yasak, iyi bir şair kadar uzun ömürlü değil. Nitekim Nâzım’ı yasaklayanlar tarihe karışırken, o, 70 yıl önce yazdığı şiirle ayaktaydı Norveç’te... Bir “vatan haini”nin devlet gözünde nasıl bir “vatan sevdalısı”na dönüştüğünden söz ettim konuşmamda... “Berlin duvarı çöktü; eski tabular da altında kaldı” dedim. “Ama tabular bitmedi; sadece eskilerin yerine yenileri geldi” diye ekledim. Belgeseli izlerken, Fazıl Say’ın “Nâzım” belgeselimiz için yaptığı müzik çalıyordu fonda... Nâzım’ın hapishane şiirlerini, Fazıl’ın bugünkü mahkemesi arifesinde dinlemek, kurduğum cümlelerin kanıtı gibi oldu. *** Devirler geçiyor, duvarlar çöküyor, Baktın olmuyor, bakmayacaksın! Hiç şüphesiz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na damgayı TGB’nin o sloganı vurdu: “Sana Vali olamazsın demedim, mani olamazsın dedim.“ Arkası geldi tabii... Bana da onları toparlamak düştü. Buyurunuz... *** - “29 Ekim’de yürümek yasakmış biz de koşarız o zaman...” - “ORGANİK biber gazıyla hem formumu koruyorum hem de kendime geliyorum.” - “Ankara’nın Dikmen’i bi daha gelirsem kov beni, Ankara’nın Valisi yasağı da dinlersem öp beni...” - “88 senedir kutluyoruz... Bu yıl 89 oluyor... 889 sene de kutlayacağız... Rahatsızlık verdiysek, özür de dilemeyiz...” - “Başbakan Hipodrom’a çağırmış... Emin misin, gelelim mi?” - “Keşke saatlerimizi 89 yıl önceye alabilseydik...” - “Amasya Valisi pastanede dondurma yalayadursun, biz o sırada Ankara’da gaz yiyor olacağız.” - “AKP saatleri bir saat geri alınca ne oldu? Kurban Bayramı bir saat uzadı, Cumhuriyet Bayramı bir saat geç başlayacak. Tehlikenin farkında mısınız - “Biber gazı mı şalgam suyu mu? Ne isterseniz sıkın bize; yanına rakı biraz da meze...” tabular yok olmuyor; sadece isim değiştiriyor. “Milliyetçi bir nesil” isteyenlerin yerini “dindar bir nesil” isteyenler alınca “komünizm tehdidi” de yerini “ateizm korkusu”na bırakıyor. Ama yaratıcı insanların, sanatçıların, düşünürlerin ensesinden “Akıllı ol” tokadı hiç eksilmiyor. 40’larda Nâzım cezalandırılmıştı, bugün Fazıl cezalandırılmaya çalışılıyor. 50’lerde Nâzım için imza toplanmıştı; bugün Fazıl için toplanıyor. O zaman Nâzım gitmeye zorlanmıştı; bugün Fazıl bavul topluyor. Nâzım’ı biz lanetlerken dünya alkışlamıştı, Fazıl’ın da “Bestelerim kırk ülkede çalınır, Türkiye’de yasak” demesi bekleniyor. Yıllar sonra onun adına da pişmanlık duyacağımız bir mahkeme süreci başlıyor. Dilek Önder/Vatan CPJ’den Nina Ognianova, bir yıllık titiz bir incelemenin sonucunda tutuklu gazeteci sayısının 8 değil, 61 olduğunu tespit ettiklerini söyledi New York merkezli basın özgürlüğü örgütü Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) önceki gün açıklanan “Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Krizi: Gazetecilerin Hapsedildiği ve Muhalefetin Suç Sayıldığı Karanlık Günler” başlıklı raporu büyük tartışma yarattı. Geçtiğimiz aralık ayında Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısını 8 olarak açıklayan komite, bu sefer tutuklu 76 gazetecinin 61’inin ‘doğrudan mesleği’ nedeniyle hapiste olduğunu saptadı. CPJ’nin Avrupa ve Orta Asya bölümünün başındaki Nina Ognianova’ya rakamlardaki değişimin nedenini sorduk. Ancak dünyanın çatısından, Oslo’dan, Fiyord Denizi’ne bakan bir salonun penceresinden haykırarak tanıklık ederim ki, olmuyor. Hiçbir yasa, güzel bir notadan güçlü değil çünkü... Hiçbir iktidar, iyi bir sanatçı kadar uzun ömürlü değil. - “Domatese zam yap, yumurta atanı coplat, tepki gösterenlere biber gazı sık. Altını da yak bari; ülke ülke değil sanki menemen.” - “Almanya’da, ABD’de bile Türklerin Cumhuriyet için yürümesine izin var. Bir tek Ankara’da yok. Nedir bu?” - “Hükümet çıksın!.. Biraz yalnız kalıp düşünmek istiyoruz...” - “Beni benimle bırak yürürken, Hipodrom senin olsun.” - “Bugün yürürüm beni kimse tutamaz, sen bile tutamazsın Çevik Kuvvet bile tutamaz...” - “İnsanın bile bile cop yemeye gitmesi ne tuhaf!” - “Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları, ne zaman Vali oldun da yasaklıyon bayramı...” - “Bayrak için cop ve biber gazı! Olabilir aslında...” - “İnsanı zorla milliyetçi yapıyorlar!” - “Meclis duvarını aştım, çevik kuvvete bulaştım, gazı yedim helalleştim, yanıyorum yanıyorum yanıyorum...” - “9 Ekim yürüyüşünün kanunsuz olduğunu söyleyen Ankara Vali’sine saygılarımla...” *** Yani... Anlaşılan o ki, bu yürüyüş yasaklandıkça büyüdü... Peki şimdi ne olacak? Bence tek çaresi var: Baktın olmuyor, bakmayacaksın... 61 tutuklu gazeteciyi teyit ettik - Tutuklu gazeteci sayısını 10 ay önce 8 olarak açıklamıştınız. Yeni raporunuzda 61 olarak veriliyor. Değişimin nedeni nedir? Kasım ayında dünyada basın özgürlüğü raporunu hazırlarken sadece 8 davanın kriterlerimize uyduğunu tespit edebilmiştik. Araştırma metodolojimiz gereği davaları tek tek ele alıyoruz, iddianameleri okuyoruz; sanık avukatlarıyla görüşüyoruz. Sayıyı 8 olarak açıklarken Türkiye’de onlarca gazetecinin daha tutuklu olduğunu biliyorduk ama kriterlerimize uygun biçimde teyit edememiştik. Ayrıca rapor Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu hakkında ciddi eleştiriler içeriyordu. Dolayısıyla Başbakan Erdoğan ve hükümet yetkilileri tarafından raporumuzun sadece ‘8 gazeteci tutuklu’ kısmını vurgulanınca ne yapacağımızı bilemedik. Hükümet eleştirilerimizi görmezden gelerek sorunu küçümsedi. Tutuklu gazeteciler büyük bir sorun değilmiş gibi bir tutum benimsenildi. Doğrudan Başbakan’a mektup yazarak itiraz ettik ama cevap alamadık. - Bu gelişmelerin üzerine mi daha kapsamlı bir Türkiye raporu hazırlamaya karar verdiniz? Türkiye üzerine ayrıntılı bir raporu zaten düşünüyorduk. Raporumuzdaki tutuklu gazeteci sayısının bu şekilde kullanılması kararlılığımızı kamçıladı. Özgür Öğret, Şafak Timur ve Kübra Akalın’dan oluşan ekip Türkiye’de işe alındı ve altı ay boyunca araştırma yaptı. 1 Ağustos itibariyle tutuklu 76 gazeteciden 61’inin doğrudan gazetecilik nedeniyle içeride olduğunu tespit ettik. Medyadaki haberler, iddianameler incelendi. Bu davaların hepsinde hukuk ihlalleri var. Davalar inceledikçe sayı yükselirse verileri yenileriz. Siyasi gündemi olmayan, bağımsız bir kuruluş olarak tek amacımız gazeteci meslektaşlarımızın özgürlüklerini korumak. Hükümetle doğrudan temas kurup toplantı düzenlemeyi umut ediyoruz. Zaten, Türkiye bölgede bir demokrasi modeli olarak algılanmak istiyorsa; bu rapor bir referans belgesi olarak kullanılmalı. (GÜLSİN HARMAN / Milliyet) 150 Bin Alevi eşit yurttaşlık için yürüdü Onbinler Savaşa Hayır Dedi! Taksim’de ‘SAVAŞA HAYIR’ yürüyüşü Alevi Dernekleri Federasyonu (ADF) Sıhhiye’ye doğru yürüyüşe geçti. Elleve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) öncülüğünde Alevi vatandaşların katılımıyla Sıhhiye Meydanı’nda “Laik, demokratik Türkiye için eşit yurttaşlık” mitingi düzenlendi. Ankara Tren Garı’nda sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan ve sayıları on binleri bulan büyük kortej, saat 10.30’da Sıhhiye Meydanı’nda doğru yürüyüşe başladı. 4 bin 300 polisin görev yaptığı eyleme, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları da destek verdi. Hallo Schweiz - MERHABA likte çarpıyor” diyor. Nâzım okuyor. ülkenin elçiliğinin şimdi onu sahiplenmesi, tarihi olduğu kadar ibretlik bir olay... Nâzım olsa, “Gördüm şükür” derdi: “Bugünü de gördüm şükür...” Hallo Schweiz - MERHABA Nâzım’dan Fazıl’a... Türkiye Haberleri Toplum ve Yaşam 28 29 Hükümete sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin dün Meclis’ten geçmesinin ardından Taksim’de toplanan binlerce kişi “Savaşa hayır” dedi Sosyal paylaşım siteleri üzerinden örgütlenen binlerce kişi dün akşam saat 19.00’da Taksim Meydanı’nda buluştu. Aralarında CHP, Hakların Demokratik Kongresi (HDK), Halkevleri, Gençlik Muhalefeti gibi siyasi parti ve örgütlerin de bulunduğu ‘Savaşa Hayır’ mitingine katılım yoğundu. Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi’ne yürüyen kalabalık, “ABD‘nin askeri olmayacağız”, “Çatışma değil müzakere, ölüm değil çözüm”, “Ülkede barış bölgede barış”, “Savaşın iyisi barışın kötüsü olmaz”, “Ölmek öldürmek istemiyoruz” sloganları attı. “Zorunlu din dersine hayır”, “Cemevleri Ucube değil, ibadethanedir” pankartları ve “Suriye halkı kardeşimizdir”, “Susma haykır, savaşa hayır” sloganları ile Sıhhiye Meydanı’na yürüyen kortejdeki bazı gruplar, üstlerini aratmak istemeyerek, polis barikatına yüklendi. Ellerindeki bayrak spolarıyla polis barikatına saldıran kalabalık grup, ardından barikatları yıkarak miting alanına girdi. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen vatandaşlar, sabah saatlerinde Ankara Garı önünde toplandıktan sonra rinde “Cemevleri ucube değil ibadethanemizdir”, “Zorunlu/sorunlu din derslerine hayır”, “Laik, demokratik cumhuriyet”, “Savaşa hayır”, “Sadece vatan değil evladım da sağolsun” şeklinde pankart ve döviz taşıyan binlerce kişinin meydana ulaşmasıyla başlayan mitinge, bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi. Aralarında İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün, Veli Ağbaba, Aylin Nazlı Aka ve Musa Çam’ın da bulunduğu bazı CHP’li milletvekilleri, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, CHP genel başkan yardımcıları Nihat Matkap ve Gökhan Günaydın, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın da katıldığı mitingde, Sol Açık ve Çarşı taraftar gruplarının bazı üyeleri de yer aldı. İsviçre Nüfusu ve Yabancı ların Durumuna Bakış İsviçre de nüfüs sayısı yaklasık 7,7 milyondur. Bu nüfüsün yaklaşık % 22 sinin yabancı olması nedeniyle, genel nüfusa yansımaktadır. Doğum oranı Avrupa standartlarına göre nisbeten düşük gözükmektedir. Ortalama doğum oranının 1,4 olduğu ülkede, bunun yabancı göçmenlerden olması nedeniyle, yerli nüfüsa göre artış göstermektedir. 2008 de yapılan nüfus sayımında bu oran artış olarak 1,4 gözükmektedir. Bu sayıda yarısı yalnız; ya da çocuklarıyla birlikte yaşamaktadırlar. Nüfus Verileri: şılatırmalarda bu 20. sırada gözükmaktedir. Bu nüfus artışı değişkenliği ekonomik koşullar ve politik nedenler dolaysıyla büyük değişimler göstermekdedir. İtalyanlar 1960 sonrası mevsimlik işci olarak İsviçre’ye geldiler Daha sonra İspanyollar, Portekizliler ve Yugoslavlar gelenleri izledi. Bugüne bakılacak olursa nüfusun 17,5 İtalyan, Alman 14,1% Portekizliler 11,8%, Sırplar ve Karadağlılar 11,1 % olarak gözükürken, yabancıların% 86,5 i Avrupa ülkelerinden gelmektedir. Bu durumun tersine 676’000 İsviçre’li yurtdışında yaşamaktadır. Bu sayı en çok Fransa, Almanya ve ABD olarak gözükmektedir. Bu İsviçre vatandaşları yurdışında yaşadıkları sürece İsviçreyi temsil ettikleri için kendi ülklerindeki oylama ve seçimlere yazılı olarak katılma hakkı vardır. Din: Toplam nüfüs : 7,7 milyon Bu sayılar 20.ci yüzyıllara göre ekonomik ve politik olara değişkenlikler göstermesine ragmen 1910 yılında % 14.7 di. Bu durum 1967 de değişmeye başladı. 19751979 arasında çok az bir düşüş göstermesine rağmen, 1983 de tekrar bir yükselişe geçmişdir. 2011 de bu oran %22.8 olarak Avrupada en fazla yabancının yaşadığı bir ülke olarak gözükmektedir. Sebebi ise; Göç, kısıtlaycı bir vatandaşlık politikası, yüksek doğum oranı ve yabancı nüfusun düşük doğum oranı olarak sayılamktadır. 2007 1703.8 450.3 2008 1763.6 516.9 2009 1802.3 550.7 2010 1837.1 577.8 2011 1896.7 610.1 1103.4 27.3 71.7 1111.3 1112.3 29.8 28.2 66.3 76.9 1129.5 28.3 80.5 Nüfüs artışı : % 1.4 İsviçre bir Hiristiyan devletidir. Güncel statistiklere göre Katolik ve Protestanlık nüfusun % 42sini oluşturmaktadır Müslümanlık yükselen guruplardan olduğu gibi ülkede üçüncü sırayı tutmaktadır. Geri kalan % 11lik grup ülkenin gelenek ve yerel kökenlerine dayanan inanç gurubunu oluşturmaktadır. Nüfus yoğunluğu km2 başına: 184 kişi düşmektedir. Sağlık Hizmeti: Yerleşik Yabancı uyruklu C oturumu 1091.4 Uluslararası dip. Ve görevliler 27.6 Kısa oturum izni(L) 90.3 Ev büyüklüğüne düşen sayı: 2.3 kişi, İsviçre’ de her kişi sağlık sigortası yaptırmak zorundadır. Sağlık ve kaza sigortası (KUVG) hakkındaki yasa 1914 de yürülüğe girmiştir. Yeni sağlık sigorta yasası 1996 da yenilenmişdir. İltica oturumlular( N) Şartlı oturum izinliler(F) Yerleşik yabancı nüfusu : % 21.7 İsviçre’de ki ev sayısı: 3,3 milyon, Aile olarak yaşayanlar: %61,8 Kimsesiz olarak yaşayanlar: % 1,3 dür. Nüfüs olarak Yaş gurubuna bakarsak: . 15 yaşa kadar olanlar nüfusun % 16 sı İsviçre’de emeklilik üç temele dayanmaktadır; İlk ayağı olan 1948 de yasalaşan yaşlılık ve ölüm sigortası (AHV) zorunlu bir sigortadır. Bu sigorta emeklilikte yaşamı maaş olarak finansila karşılamaktadır. İkinci ayağı olan çalışanlar için geçerli olan sigortadır. Bu sigorta, çalışanlar ve işverenler tarafından yarıyarıya karşılanmaktadır. Bu ödemeler emeklilikl dönemi için geçerlidir. Üçüncü ayağı olan ise istege bağlı olandır. Bu kişilerin ilerisi için bir miktar birikimi kenara koymakla olur.(3. Seule) Bu emeklilik döneminde ek maaş alamak içindir. Total 2007 2008 2009 2010 2011 yılları sonun göre (Binlik oranla) 1602.1 1669.7 1714.0 1766.3 1816.0 AB27/AT Şehirleri Almanyalı 971.9 203.2 Fransalı İtalyanlar 79.3 291.2 87.4 291.6 92.5 290.6 95.6 287.1 Avusturyalı 34.2 35.7 36.7 37.0 Portekizli 183.0 196.8 206.0 212.6 223.7 İspanyol 65.9 65.2 65.0 64.1 65.8 Diğer avrupalılar 41.0 406.8 402.2 403.4 400.8 Sırp ve Karabağ 188.1 184.4 181.3 ....... Sırplar ....... Türkler 73.2 72.2 Afrikalı Amerikalı 51.9 66.1 Asyalı Okyonuslu Vatansızlar 25-49 yaş arası % 37 50-64 yaş arası % 19 65 ve daha sonrası % 16’yı kaplamaktadır Çocuk sayısı kadın başına 1,4 olarak gözükürken, Erkeklerde yaş ortalaması; 79,2 yıl, Kadınlarda yaş ortalaması; 84,2 yıl olarak gösterirken sosyal yaşam standartı (BIP) % 25,4 olmaktadır. Nüfus yoğunluğu olarak bakılacak olursa, genelde ülkenin ortalarında yoğunluk gözükürken bu şehirler Zürich, Basel, Cenevre, Bern ve Lozan olarak gözükmektedir. Geri kalan nüfusun 1/3 kırsalda, 1/3 sehirlerde yaşamaktadır. Dilsel bakımından İsviçre: İsviçre dilsel ve kültürel bakımdan çok dilli bir sisteme sahiptir. Bu Avrupanın çok kültürlü yapısından kaynaklanan diller açısından Almanca, Fransızca, İtalyanca olarak gözükürken dördüncü dil olarak da Rötoroman dili de vardır. Almanca konuşulan % 64 dür. Bu 26 kantonun 17 sini kaplamaktadır. Fransızca % 20 si konuşurken, dört kanton bu dili (Cenevre, Waadt, Neuchatel ve Jura )konuşmaktadır. İtalyanca yı nüfusun % 6 konuşmaktadır. Bu Tessın, Graubünden ve ülkenin italyan bölgesinin güney vadilerinin resmi dilidir. Rötoroman dili Latın kökenlidir 0.5 % olarak Graubünden de yaşayan azınlık bir grup konuşmaktadır. İsviçre halkının anadilde vaya İngilizce dışında başka bir konuşmaktadır. Bundan dolayı her dilin konuşulduğu yerlerde kendi radyo ve televizyon istasyonları, yerel gazeteleri de vardır. Çokkültürlü İsviçre: İsviçre’de 1,5 milyondan fazla yabancı yaşamaktadır. Bunun ¼ burada doğmasına rağmen, bu ikinci veya üçüncü generasyonu temsil etmektedirler. Uluslararası kar- 17.8 23 17.6 22.7 13.3 22.8 17.4 22.8 İsviçre’de 1.9 milyon çevresinde yabancıların kalış nedenlerı çeşitli hukusal kuırallar dahilinde düzenlenmiştir. Uyum sağlamaları, kurallara uymaları onların entegrasion süresini etkiler. Tüm yabancıların 2/3 si daimi oturum sahibidir. Yerleşik olarak İsviçre’ de yaşayan yabancı ülke vatandaşları %32.1 ken, iltica talebinde bulunannların sayısı %2.1 dir. İsviçre vatandaşlığı kazananlar: (Kişi sayısı bin olarak verildi) 2006 2007 2008 2009 2010 Toplam: Erkekler: Kadınlar: 46.7 22.4 24.4 43.9 20.9 23.0 44.4 21.0 23.3 43.4 20.5 23.0 39.3 18.6 20.8 Hangi Ülkelerden: Avrupalı AB27/AT Şehirleri: 36.1 12.6 33.8 12.7 34.9 13.9 33.8 15.8 30.5 14.2 Afrikalılar: Amerkalılar: Asyalılar 2.6 2.3 5.7 2.9 2.4 4.8 2.6 2.0 4.8 2.6 2.2 4.7 2.5 2.0 4.3 Ülkelere Göre Yabancı Nüfusu: 15-24 yaş arsı % 12 17.9 22.8 Bu veriler PETRA, STATPOP tarafından verimişdir. Sosyal Refah(Emeklilik): Tek olarak yaşayanlar: % 36,9 İsviçre’de Türk asıllılar: Geçici ve daimi oturum sayıları:( Binlik olarak) Total: Oturma izni B-C 1037.1 1077.6 234.6 251.9 ........ ........ 1101.5 1145.0 263.3 275.3 99.9 288.0 379 ........ 121.9 109.3 71.6 71.8 71.4 54.8 69.8 57.7 72.7 71.5 74.5 74.8 76.6 94.5 96.9 99.3 110.5 113.6 3.6 0.3 3.8 0.5 4.0 0.6 4.0 0.8 4.1 1.1 Bu veriler PETRA, STATPOP tarafından verilmişdir. Hangi Vatandaşlık : Düzenli vatandaşlık: Kolaylaştırılmış vatandaşlık : 38.0 7.9 34.9 8.4 35.7 7.9 halefi olan ülkelerdendir. Yine her 9 kişiden biri Italyadan gelenlerdir. Türkiye’li vatandaşlık alanların sayısı 5.3 % dür. Bu oranlar Avrupalı vatandaşlık alanlara göre daha da az gözükmektedir. Bu durum 2000 yılında Fransızlar açısından azalmışdır. İsviçre nüfüsü açısından düşük gözüken diger ülkeler Almanya 2.3 bın le % 9.2; Portekiz 2.4 bin le bu nüfüs içinde vatandaşlık almış gözükmektedir. 34.1 8.8 31.2 7.5 Kaynak:PETRA Sivil Haklar Yasası Değişiklikleri: İsviçre vatandaşlığına edinimi yıllık olarak büyük artışa neden oldu. Son yıllarda bu, uzun zamandır İsviçre’de yaşayan ve burada doğanlar, İsviçre’liyle evlenenlerden dolayı çoğalmışdır. Bu durum 1992-2010 yılları arasında bu artış dört kat daha da çok olmuşdur. Uluslar arası bir karşılatırma yapılırsa; İsviçre’de yaşayan 3 ile 100 kişi arasında 2010 yılına bakılırsa bu oran düşük gözükmaktedir. Yine 2010 yılına bakılacak olunursa vatandaşlık alanların % 34.5 i eski Yugoslavyadan ve onların İsviçre’de; İsviçre vatandaşlığını almış Türkiye kökenli vatandaşları vardır. Bu son yirminci yılda daha çok artmışdır. Bu göçler 1960 yıllarında iş aramak için başlamışdır. Bu yıllarda gelenlerin büyük kısmı müslümanlardan oluşmuşdur. Daha sonra Alevilerin Türkiye’de yaşamlarının zorlaşmaından dolayı da İsviçre’ye göç yoğunlu olmuşdur. Genel olarak 120.000 Türkün yaşadığı bu ülkede, Zürich, Basel, ve Aarau da nüfüs olarak çok gözükmektedir. Türklerin göç tarihselliği: Tarihsel olarak Türklerin İsviçre’ye göçmeleri işci olarak 1960 lara dayanır. Çalışmaya öncelikle Tekstil ve Restorent işlerinde başladılar. Bu göçler ülkeler arası anlaşmlara dayalı olarak değil de, gelenlerin kendi çabalarıyla olmuşdur. Bu durum Almanya, Belçika, Hollanda, Avusturya da iki ülke arasında anlaşmalarala olmuştur. İsviçre ıle Türkiye arasında bu anlaşma olmamışdır. Nüfusun %5 ni oluşturan Türklerin %80 ni Almanca konuşulan kantonlarda oturmaktadırlar ve oralarda yoğunlaşmışlardır.(Zürich, Basel, Aarau) İsviçre’de resmi istatistiklere göre; Isviçre’de yaşayan 73.000 Türk vatandaşı gözükmektedir. Ama bu sayıda Vatandaşlığa geçenler ve doğum yapanlar gözükmemektedir. Türk pasaportlu oturumlular: 2004 2005 2006 2007 77.10 75.900 74.300 73.200 İsviçre Vatandaşlığına geçen Türkler: 1997 1.814 1998 2.093 1999 2.260 2000 3.127 2001 3.116 2002 4.128 2003 4.216 2004 3.565 2005 3.467 2006 3.457 Metın Agbuga/ Zürich Toplum ve Yaşam Haberleri OnbinlerTürkiyeyasak dinlemedi AKP Cumhuriyeti Cumhuriyeti Kutlayanlara saldırdı! başvurun”, “Yollar kapatılmasın, kaldırımlardan yürüyün” uyarılarına karşı yürüyüş komitesi geri adım atmadı. Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere bazı illerde, yürüyüş için otobüslerin (yüzlerce Otobüse) yola çıkmasına izin verilmedi. Tüm Türkiye de Ankara’ya seyahatler yasaklandı. 5 BİN POLİS GÖREV YAPTI Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayıp Anıtkabir’e yürümek isteyen yüz binler, önceki gece otobüslerin şehirlerde durdurulması ya da Ankara’ya sokulmamasıyla başlayan, polisin biber gazı ve tazyikli suyla yaptığı tüm engellemelere rağmen Anıtkabir’e akın etti. 29 Ekimde, Ulus Meydanı’ndan Gar’a kadar oluşan insan seli Hipodrom, Kazım Karabekir, Anıt caddeleri boyunca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları ve marşlar eşliğinde Anıtkabir’e ulaştı. Dün, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) öncülüğünde 41 sivil toplum kuruluşunun düzenlediği, “Seferberlik Yürüyüşü”, Ankara Valiliği’nin, “İzinsiz gösteridir, müdahale ederiz” uyarısına rağmen 29 Ekimde yüz binlerin katılımıyla yapıldı. Yürüyüş gerilimi, günler önceden başladı. Valiliğin, “Basın açıklaması yapılsın, yürüyüş için emniyete İzmir’de yürüyüşe katılanların sayısı 200 bin’i geçti Ankara genelinde güvenlik için 5 bin polisin görev yaptı. Şehrin 3 ana girişinde sabahın erken saatlerinden itibaren güvenlik güçleri, otobüsleri durdurup, kimlik kontrolü ve güvenlik araması yaptı. 1. ve 2. Meclis’in bulunduğu Cumhuriyet Caddesi’ni iki ucundan bariyerler ve TOMA’larla (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) araç ve insan trafiğine kapattı. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Tam bağımsız Türkiye” sloganları atan, ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk CHP nin İstanbul Yürüyüşünede Kadıköy de yüzbinler katıldı. Kılıcdaroglununda katıldığı göstericiler sık sık AKP devletini ve Ankara saldırısını kınadılar. ÖNCE MÜDAHALE, SONRA İZİN Polis, ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri taşıyan, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu katılımcıların barikatları aşma girişimleri üzerine sert müdahalede bulundu. Katılımcılara biber gazı sıkıldı, gaz bombası atıldı ve ardından tazyikli su sıkıldı. Ortalık bir anda savaş alanına dönerken katılımcıların büyük bölümünün dağılmadığı görüldü. Gaz Bombalarında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP’li Milletvekilleri de nasibini aldı. Yaşlı, Kadın ve Çocukların, şiddetli su ve Gaz Bombardımanına rağmen ellerindeki bayraklara sarılara Polise karşı direndikleri görüldü. Polisin Türk Bayrakları açan bir gençlik grubuna saldır ması, kitlede infial yaratı. Gaz ve Barikatlarda insan selini durdurmaya yetmedi ve kitle giderek çoğalması ve kontrolde çıkması tehlikesini gören AKP Cumhuriyeti, Barikatları kaldırdı. Daha doğrusu Kitle Barikatları yıkarak Anıtkabir’e koştu. Müdahalenin ardından polis Cumhuriyet Bulvarı’nda kurulan barikatı kaldırdı. Ulus Meydanı’ndan cadde boyunca gara kadar birleşen insan seli, Hipodrom, Kazım Karabekir, Anıt Caddeleri boyunca sloganlar ve marşlar eşliğinde Anıtkabir’e ulaştı. VATANDAŞA 2 TON SU Ankara Valiliğince yasaklanan Cumhuriyet Yürüyüşü’ne katılanlara karşı polis tarafından biber gazı ve tazyikli su kullanılmasının yurt dışındaki yankıları sürüyor. NYT: “BAYRAM, ÜLKENİN AYRIŞMALARINI GÖZLER ÖNÜNE SERDİ” New York Times gazetesi, “Polis, Cumhuriyeti Bayramı’nın kutlandığı Pazartesi günü Ankara’da protestocuları dağıtmak için tazyikli su kullandı. Bayram, ülkenin ayrışmalarını daha fazla gözler önüne serdi” spotunu kullandığı haberinde, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Cumhuriyet resepsiyonun da “görülmemiş” bir gelişmeye tanık olunduğuna, komutanların Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakanının türbanlı eşlerinin yan yana geldiğine dikkat çekti. Gazete, “Resepsiyonun sembolizmi ile birçok laiğin, sayın Erdoğan’ın artan otoriterliği gibi gördüğünü protesto amacıyla Ankara ve İstanbul’da düzenlenen gösteriler Türkiye’nin derin ayrışmaları ve onların laikliğe gördüğü tehdide vurgu yaptı” değerlendirmesinde de bulundu. fet, ülkenin laik geleneğinin tehdit altında olmasından korkuyor ve bu nedenle yasağa, Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Atatürk mozolesine yürüyerek meydan okudu” yorumunu da yaptı. BBC: “ON BİNLERCE KİŞİ POLİSİN MÜDAHALESİNİ PROTESTO ETTİ” BBC Türkçe Servisi de, Ankara’da onbinlerce kişinin katıldığı 29 Ekim yürüyüşüne polis gaz ve basınçlı suyla müdahale ettiğini belirterek “Alanda bulunan on binlerce kişi, polisin müdahalesi- ni protesto etti ve ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganları attı. Bazı göstericilerin polis panzerlerinin üzerine çıkarak, Türk bayrağı ve Atatürk posteri astığı görüldü” dedi. Haberde Anıtkabir’deki resmi törenin ardından Ulus Meydanı’na giden ve beraberindeki milletvekilleriyle beraber gaz altında kaldığı belirtilen CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Devletin polisi vardı, biber gazı vardı yahu savaşa mı gidiyorsunuz? Cumhuriyet Bayramını kutlamak kadar doğal ne olabilir?” sözlerine de yer verildi. (ANKA) 29 Ekim yürüyüşüne soruşturma Bu arada polis yürümek isteyen gruba önce gaz ardından da TOMA’lardan tazyikli su sıktı. Polisin, yürüyüşe katılanlara biber gazının yanı sıra 2 ton su sıktığı ortaya çıktı. Öte yandan yaşanan olaylarda ise 43’ü vatandaş 9’u polis olmak üzere 52 kişinin yaralandığı belirtildi. 29 Ekim’in dünyadaki yankıları sürüyor Yabancı medya, haber ve yorumlarında “Türk polisi, laiklik yanlısı yürüyüşünü engellemek için göz yaşartıcı gazı kullandı”, “Muhalefet, ülkenin laik geleneğinin tehdit altında olmasından korkuyor” gibi görüşleri dile getirirken Türkiye’deki “ayrışmaları”na da vurgu yaptı. CHP ve Sivil toplum örgütleri ile sosyal paylaşım sitelerinden yapılan çağrılarla örgütlenen İzmirliler de, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplandı. Yürüyüşe katılanların sayısı, 200 bini aştı. Yürüyüş, Cumhuriyet Meydanı’nda son buldu. Göstericilerin coğunda AKP hükümeti ve Devletini kınayan Dövizler taşındı ve sloganlarla ankaradaki Polşs vahşeti kınandı. posterleri taşıyan grubun Atatürk heykeli önünde Atatürk bulvarına inmesiyle bu yol da tamamen trafiğe kapandı. << 32 GUARDIAN: “YASAĞA MEYDAN OKUDULAR” İngiliz Guardian gazetesi, “Türk polisi, laiklik yanlısı yürüyüşünü engellemek için göz yaşartıcı gazı kullandı” başlıklı haberinde “Türk başkenti Ankara’da polis, laik Türk cumhuriyetinin kuruluşunun kutlandığı yasa dışı bir protesto gösterisine karşı göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı” diye yazdı. Gazete, “İslami eğilimli hükümete muhale- >> 33 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara’da dün düzenlenen 29 Ekim yürüyüşü ile ilgili soruşturma başlattı.Bu arada polisin müdahale ettiği olaylarda 43’ü vatandaş 9’u polis olmak üzere 52 kişi yaralandı. Polis, yürüyüşe katılanlara biber gazının yanı sıra 2 ton su sıktı. SORUŞTURMA BAŞLATILDI Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise Cumhuriyet yürüyüşü sırasında çıkan olaylara ilişkin soruşturma başlattı. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne muhalefet etmek suçundan yürütülen soruşturma kapsamında, Emniyet ekipleri, mitinge ilişkin görüntü kayıtlarını tek tek incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından suç işlediği tespit edilen göstericilerin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması bekleniyor. DEVLETİN VAHŞETİ Türkiye Haberleri Bazi Köşe yazarları ne dedi? TAHA AKYOL “Keşke bu yasak olmasaydı. Yasak, hangi amaçla konulmuşsa tam tersine bir sonuç doğurarak ülkede gerginliği ve fevkalade artırdı.” AHMET HAKAN “Dilerim sağduyu egemen olur ve bu gerginliğe son verilir. Çok tatsız görüntüler bunlar.” METEHAN DEMİR Dünya yıllık biber gazı tüketiminde birinci sırada olan Türkiye, 29 Ekim’de de bunu yine kullanmayı başardı. Tek kelimeyle ayıp. Bu yayında ve yapımda emeği geçen herkese yazıklar olsun. Herhalde bugün bizi dünyada izleyenler, Türkiye’de bayramda bu insanlar nasıl bir kutlama yapıyor, bu nasıl bir iştir diye kendi kendine soruyordur. Yine de insanın içinden, “89 yaşındasın ama bitmez kavgalarımızla üzerinde bin yılın yorgunluğu var. Olsun, sen çok yaşa Cumhuriyet çünkü yaşlandıkça güzelleşiyorsun” demek geliyor. YALÇIN DOĞAN “Ankara’da bugünkü biber gazlı ve basınçlı su manzaralarını izleyenlerin bunların bir bayram, hem de o ülkenin en büyük bayramı olduğunda inanmaları için bin şahit ister. Hazin olan iki nokta var; birincisi halkın Birinci Meclis İhbar doğruymuş! Melih Aşık Ankara Valisi Alaattin Yüksel’in “Provokasyon ihbarı aldık” gerekçesiyle önce yasakladığı... Mecbur kalınca kendi koyduğu yasağı çiğnediği dünkü Cumhuriyet kutlamasında gerçekten de provokasyon yapıldı. Ama kimliği meçhul (ya da malum) provokatörler tarafından değil, resmen ve alenen devletin güvenlik güçleri tarafından... Topluluk sakin şekilde Anıtkabir’e giden yolun açılmasını beklerken, yürüyüşü düzenleyenler polisle Binası’na gitmesini önlemek; AKP Birinci Meclis’ten ne istiyor anlamak zor. İkincisi de halka biber gazı ve basınçlı su sıkılan yerden bir kaç yüz metre ilerde Hipodrom’da iktidar kendi düzenlediği törenleri izliyor. Aslında bu yürüyüşe neden izin verilmiyor. Bunu anlamak zor. Verilse ne olacak, insanlar yürüse, iktidar aleyhine slogan atsa Tayyip Erdoğan’ın incileri mi dökülecek. Yaşadıklarımızın bırakın demokrasiyi, ileri demokrasi denilen kavramla uzaktan yakından ilgisi yok. 1930 ve 40’ların yasakçı tek parti zihniyetini günümüzde AKP temsil ediyor.” mişler. Gösteri yapmak isteyen insanlara böylesi bir kaba kuvvet uygulamak bir devlete yakışmaz. Ankara Valisi derhal, olayların çıkacağını istihbaratının olduğu, o raporu ve kimden geldiğini açıklamalıdır. Aksi takdirde Sayın Başbakan’ı da yanıltan düzmece, yalan-yanlış bir rapor var demektir. Türkiye’ye yakışmayan bir tablo bu... Dünyanın hiçbir yerinde cumhuriyet bayramları böyle kutlanmaz.” YALÇIN BAYER “Ulus meydanına gittim, alanın dört bir yanını dolaştım. İnsanlar barışçıl bir şekilde yürüyüş yapmak amacı ile gel Cumhuriyet Bayramı kutlama yasaklarına karşı halkın direnmesi, çok anlamlıdır. Bu Cumhuriyet mitingleri gibi değildir. Çünkü o gösteriler, sivil toplum örgütlerince organize şekilde yapılmıştı. Bugün durum böyle değil. Herkes ortak Cumhuriyet kültürünün birlikteliğini sergiliyor. Biz geriye değil ileriye bakacağız. Evrensel değerler, çağdaşlık, bağımsızlık istiyoruz. Yani, sivilleşiyoruz. İktidar askeri vesayetten şikayet ediyordu, ‘sivilleşin’ diyordu. İşte sivilleşme bu. Biz buraya Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde geldik. Genelge ile bir ülkenin kurtuluş bayramı engellenemez. Bizim birlik ve beraberliğimiz, bazı güçlerin dayatmasıyla ayrıştırılamaz. yolun açılmasını görüşürken polis aniden topluluğun üzerine gaz bombaları fırlattı. Yetmedi, panzerler su sıktı. Gençler yumruklandı. Topluluk can havliyle polisin üzerine yürüyünce bu defa kenara çekilip yolları açmak zorunda kaldılar. 2007’de Tandoğan Meydanı’nda yapılan Cumhuriyet mitinginden aşağı kalır yanı yoktu. Fazlası vardı. Sindirildi zannedilen aydınlık insanlar, tehditlere rağmen 5 yıl sonra tekrar meydana çıktılar... Başkentte Cumhuriyet ve laikliğe bağlılıklarını haykırdılar. Eğer polis Cumhuriyet’i savunmak için oraya toplanan sorumluluk sahibi yurttaşlara saldırı düzenlemeseydi tek bir olay çıkmayacaktı. Ankara Valiliği yasak koymasaydı CHP taraf olmayacak, Ulus’ta belki beş on bin kişi toplanacaktı. Yasaklar ve iktidarın kışkırtması sonucu dün Ulus’ta birkaç yüz bin kişi toplandı. Gerek kalabalık, gerekse coşku yönünden dünkü eylemin Cumhuriyetçi gençlere illegal örgüt muamelesi yapan Ankara Valisi ile onu uzaktan yöneten iktidar, önce yasak ve saldırıya başvurup sonra da direnç karşısında yolları açınca hem “karizmayı çizdirdi” hem de “Yalancı Çoban” durumuna düştü. ŞÜKRÜ KÜÇÜKŞAHİN Siyaset nedir? Birkaç adım ötesini görebilmek... Yine göremediler... Sağlık Sağlık İnsanoğlu bir günde 24 kez değişiyor Kolon Kanserinden Korkmayın! Ruh hali, vücut ısısı, tansiyon, kalp atışı, hormonlar sürekli uğraş halinde oluyor. Kolon kanseri yüzde 90 oranında başarı ile tedavi edilebiliyor. Günümüzün gelişmiş cerrahi teknikleri ile erken evrelerde yakalanmış bir kolon kanseri yüzde 90 oranında başarı ile tedavi edilebiliyor. Op. Dr. Hamdi Koçer Genel Cerrahi Uzmanı Kolorektal kanserler, kadınlarda meme ve akciğer kanserlerinden sonra 3. sırada erkeklerde ise prostat ve akciğer kanserinden sonra yine 3. sırada görülüyor. Özellikle 50 yaşından sonra gelişme riski artan kolorektal kanserler, tüm kanserlerde olduğu gibi ne kadar erken teşhis edilirse tedavisi o kadar başarılı oluyor. Genel olarak kendini kanama veya bağırsak tıkanması ile gösteren kolon kanserleri bu belirtilere ilave olarak karın ağrıları ve/veya kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık, çabuk yorulma, ishal veya kabızlık gibi sindirim sistemi sorunlarını da beraberinde getiriyor. Genetik Olabilir!Kolon kanserlerinin bir kısmı genetik özellik taşır. Ailesinde kolon kanseri veya kolon kanserine dönüşebilecek polipleri olan kişilerin her yıl dışkıda gizli kan ve 3 yılda bir kolonoskopi tetkiki yaptırmaları önerilir. Bu tetkiklerin sonuçlarına göre takip şeması kişiye özel değişkenlik göste- riyor ancak düzenli takipleri atlamamak gerekiyor. Ailesinde böyle bir riski olmayanların da, 50 yaşından sonra her yıl dışkıda gizli kan ve 5 yılda bir kolonoskopi yaptırmaları bu hastalığın erken tanı ve tedavisi için oldukça önemli. Biyologlar, doktorlar ve farmakologlar bu olağanüstü duruma “Kronobiyoloji” adını veriyorlar. İşte bedenin 24 saatlik faaliyet raporu... da gizli kan sonuçları pozitif olan hastalar ise tanı değeri daha yüksek olan kolonoskopi yöntemine yönlendiriliyor. Eğer şüpheli bir durum söz konusuysa, kolonoskopi ile tümör direkt görülerek teşhis netleştiriliyor. Hem ruh hali hem de vücut ısısı, tansiyon, kalp atımı, hormonları sürekli değişim halindedir. Sabah 6’da vücudunuz uyanır ve hormon salgılar. Peki, sonra? İşte insanoğlunun saat saat yaşadığı değişimin açıklaması. *Beslenme şeklinizi değiştirerek ve düzenli kontroller ile kolon kanserinden korunun!Kolon kanseri ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki vardır. Lifli gıdalardan zengin bir diyet kolon kanserine yakalanma riskinizi azaltabilir. Ayrıca yağ oranı düşük besinlerin tercih ederek hayvansal yağ ve özellikle kırmızı et tüketiminizi sınırlandırarak da kolon kanseri riskini azaltabilirsiniz. Risk gruplarına ve geniş kitlelere rahatça uygulanabilen dışkıda gizli kan bakılması kolon kanserinin en zahmetsizce taranmasına olanak sağlıyor. Dışkı Tadı ekşimsi, kiraza yakın bir tadı vardır. Meyvesi taze veya kurutulmuş olarak tüketilebilinir , yapraklarından ise çayı yapılır. Diyetisyen Özlem Sert Aydın Goji berry kaynaklara göre aklınıza gelebilecek her tür rahatsızlığa faydalı olabilecek mucizevi bir meyvedir. Nelere iyi *Böbrek sağlığını korumaktadır *Testesteron seviyesini yükseltir, cinsel fonksiyonları düzenler *Doğurganlığı artırır *Kolesterol seviyesini düzenler *Lipit peroksidasyonunu önler *Kilo kaybını hızlandırır *Tansiyonu dengeler *Kanı temizler *Hafızayı güçlendirir *Halsizlik ve yorgunluk gidericidir *Uykuyu düzenler *Kansere karşı koruyucudur Diyetisyen Özlem Sert Aydın *T hücre sayısını artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir *Kemoterapi ve radyasyonun olumsuz etkilerini azaltır *Kanı temizler *Karaciğeri toksik maddelerden temizler 08.00 Vücudun dinlenmeye ihtiyacı vardır. Dikkat azalır ve insanı uyku basar. Midedeki asit miktarı fazlalaşır (Hatta birşey yemesek bile). Beyindeki kan akımı azalır. Çünkü kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılır. Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse %30 oranında az rastlanır. Bu saat cinsel yaşamınız için en iyi zamandır. Çünkü bezler fazla miktarda hormon salgılarlar. Romatizması olanlar uzuvlarındaki ağrıyı gün boyu daha kuvvetli hissederler. Sigara tiryakileri için de durum farklı değildir. Kahvaltı sigarası damarları her zmankinden daha fazla daraltır. *Germanium maddesi içeren yegane bitkilerdendir *Kan şekeri düzensizliğine faydalıdır *Antosiyaninlerden zengindir, kalp fonksiyonlarınızı düzenler *Gece körlüğüne karşı faydalıdır *Makula dejenerasyonunda pozitif etkileri bulunmaktadır *Menopoz sıkıntılarını hafifletir *Büyüme hormonu sentezini hızlandırır *Mide bulantılarına iyi gelir *Sindirim sistemini düzenler Diyetisyen Özlem Sert Aydın www.ozlemsert.com 09.00 Hallo Schweiz - MERHABA Tibette mutluluk meyvesi olarakta bilinir ve daha çok karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarında faydalı olabilmektedir ayrıca diyette kilo vermeyi de hızlandırır. GI değeri 29 olan goji berry rahatlıkla tüketilebilinir, içeriğinde krom, kalsiyum ve magnezyum mineralleri bulunur. İştahı baskılar, kan glikoz seviyesini dengeler, dolayısıyla yağ yakımını hızlandırır. geldiğine bakacak olursak; Hallo Schweiz - MERHABA Asıl ismi goji berry olan ama ülkemizde kurt üzümü olarak da bilinen bu meyve aslında 2000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Çinde ilaç yapımında sıklıkla kullanılmaktadır. 34 35 HAZIR CEVAPLIK SAAT 11.00 07.00 Vücut hâlâ zayıf bir safhadadır. Bu nedenle bu saatte spor yapmaktan kaçının. Çünkü kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenmiş olursunuz. Spor yerine güzel bir kahvaltı edin, çünkü sindirim organları bu saatte iyi çalışır. Karbonhidratlar bizim için yararlı olacak enerjiye çevrilir (Geceleri ise yağlar). Yağ yakımını hızlandıran meyve 17.00 Vücudumuzun tam formunda olduğu bir saattir. Kalp ve dolaşım o kadar zinde durumdadır ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir. Verimli olmaya programlanmışızdır. Hazır cevaptır ve özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan yapılabilir. Kortizon salgılamasıyla organizma uyanır. Bu uyanma vücut için kendini yavaş kalkmaya hazırlama işaretidir. Metabolizma hareketlenir ve o günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır olur. Düzenli kontroller de kolon kanseri riskinizi azaltır. Kolon kanserlerinin bir kısmı önce polip veya polipler şeklinde başlar ve zaman içinde kansere dönüşür. Kolonoskopi sırasında bu neoplastik poliplerin görülmesi ve çıkartılması kişiyi kolon kanserinden korur. dadır. Antrenmanlar için de en iyi zamandır. Asit önleyici ilaçların etkisi bu saatte çok iyidir. Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saattir. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız bu en doğru zamandır. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülür, vücudumuz röntgen ışınlarına karşı daha dirençlidir. 10.00 Organizma şimdi faaliyete, harekete hazır durumdadır. Fazla enerjiktir, vücut en fazla ısısına ulaşmıştır, verimliliğimiz en üst düzeydedir. ‘Kısa süre belleği’ iyi durumdadır. İnsan dinamik olur. Fakat dikkat edilecek nokta şudur; saat 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanır. 12.00 13.00 Vücut formdan bir hayli düşmüştür. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısındadır. Bütün organlar en alt düzeyde çalışır, sadece safra öğle yemeğini hazmettirmek için faaliyettedir. 14.00 Kendimizi bitkin hissederiz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşmüştür. Diş doktorundan korkan kişi doktora bu saatte randevu almalıdır. Çünkü bu saatte acıyı daha az hissederiz. Lokal anestezi uzun süre devam eder (30 dk.). Sabahları bu süre 12 dk., akşamları ise 19 dk.’dır. HOŞ GELDİN ENERJİ 15.00 Yeni işlere hazır olun enerjimiz geri gelmiştir, belleğimiz tam formundadır. İkinci kez verimliliğe yaklaşırız ama bu verimlilik sabahkinden azdır. 16.00 Spor faaliyetleri için en iyi saattir. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durum Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar, oksijenin harcanması fazlalaşır. Böbrekler ve mesane özellikle çok çalışır. Tırnakların ve saçın en çabuk uzadığı zamandır. Fakat mide ülseri olan hastalar için durum kritiktir. Öğleden sonra geç saatlerde ve akşamın ilk saatlerinde midedeki asit miktarı fazlalaşır. Saat 17.00’ye doğru mide kanamasından dolayı hastaneye gelenlerin sayısı artar. 18.00 23.00 Organizma gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren strese hormonunun salgılamasını durdurur. Bu saatte sakinleşiriz, rahatlarız, gevşeriz. Tam dinlenme saatidir. Metabolizmanın faaliyeti en alt düzeydedir. Tansiyon, kalbin atımı ve vücut ısısı düşer. Gebelerde doğum sancıları çoğunlukla bu saatte olur. Çünkü sancıya neden olan gebelik hormonlarının salgılanması üst düzeydedir. TATLI RÜYALAR 24.00 Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmadan çalışır, gündüz olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya safhası başlar, yarım saat içinde rüya görmeye başlarız. Akşam yemeği için iyi bir saattir. Pankreas bu saatte özellikle aktiftir. 01.00 Kan basıncı ve nabız genellikle bu saatte tembelleşir. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlar konusunda dikkatli olmalısınız, bu ilaçlar tehlikeli olabilirler. Sinir sistemi üzerinde etkili olan ilaçların tesiri de bu saatte fazladır. 02.00 19.00 20.00 Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve kirli kan kalbe herzamankinden daha fazla akar. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalıdırlar. Etkisi hemen görülür. Antibiyotiklerde az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde olur. YEMEĞİ KESİYORUZ 21.00 Sindirim organlarının günlük görevi sona ermiştir. Davetleri sevenler dikkatli olmalıdırlar. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır ve bu durum tehlikelidir. Kalan yemekler barsak sahasındaki mukozaya hücum ederler. O yüzden bu saatte özellikle kilolu olanlar yemek konusunda dikkatli davranmalıdırlar. 22.00 Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftirler. Dozu azaltılması gereken ilaçlar için bu çok elverişli bir saattir. Bu ilaçlar yanlış zamanda alındığı takdirde enfeksiyon tehlikesi fazlalaşır. Sigara içenler de son sigaralarını içmelidirler Çünkü bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri daha zor atar. Verimliliğimiz en alt düzeydedir. Bu saatte hâlâ çalışanlar hata yaparlar, dikkat son derece azalır. Çünkü vücut kendini uyumaya programlamıştır, kısa zamanda en derin uykuya dalınır. Araba kullananlar bu saatte çok dikkatli olmalıdırlar. Çünkü görme zayıflar, tepkiler yavaşlar. Bu nedenle trafik kazaları bu saatte daha fazla olur. Vücut soğuğa çok hassastır, çabuk üşür. Fakat derimiz acıya karşı fazla hassas değildir. 03.00 Bedensel ve ruhsal olarak karanlık bir safhadır. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapar. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşır. 04.00 Stres hormonundan enerji kazanırız. Enfarktus krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında özellikle fazladır. Çünkü kan basıncı oldukça yükselir, damarlar gerilir. Gebe kadınlar için de doğum yapma olasılığının en yüksek olduğu zamandır. 05.00 Bu saatte vücuttaki erkeklik hormonu salgılanması artar. Strese hormonun konsantrasyonu bizi faaliyete geçirmiştir. Bu hormon gündüz değerinin tam altı katına çıkar. Vücudumuz harekete geçer kaybolan enerji yeniden geri gelir. Artık yeni bir güne başlamak için hazırızdır. A.Ş. Akagün) Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi Türkiye Haberleri Toplum ve Yaşam Türkiye’de bir ilk olacak Kıvırcık Ali olarak bilinen sanatçı Ali Özütemiz’in hayatını kaybettiği trafik kazasıyla ilgili iç hukuk yollarının tükenmesi gerekçesiyle AİHM’e başvuruldu. Epözdemir, “Türkiye’de ilk defa taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı Karayolları yetkilileri hakkında dava açılacaktı” diyerek, AİHM’in Türkiye’yi bir çok kez mahkum ettiğini ifade etti. Dava açılması aşamasında kamu görevlisi olan Karayolları yetkilileri için savcılığın izin istediğini anlatan Epözdemir, İstanbul Valiği’nin izin vermediğini kaydetti. Doğalgazda yıllık zam yüzde 48’i geçti Doğalgaza yapılan yüzde 9.8 zam oranıyla, son bir yıl içinde tüketiciye yansıyan toplam zam yüzde 48’i buldu. Doğalgazın ardından elektrik fiyatı da yüzde 9.8 arttı Doğalgaza yapılan yüzde 9.8 oranındaki son zam ile geçen bir yıllık periyotta doğalgaza gelen toplam zam yüzde 48.9’a ulaştı. Reel sektörü fiyat ayarlamalarına zorlayan doğalgaz zammı, ücretleri de eritecek. Zammın bir başka yansıması da enflasyona yapacağı yükseltici etki olacak. Öte yandan, elektrik fiyatları da konutlarda yüzde 9.81, ticarethanelerde yüzde 8.06 arttı. BOTAŞ’tan yapılan açıklamada, uluslararası petrol fiyatlarındaki yükselmelere bağlı olarak doğalgaz maliyetlerindeki artışlar nedeniyle gaz satış fiyatlarında düzenleme yapıldığı belirtildi. Doğalgaza yapılan son zamla, 1 Ekim 2011-1 Ekim 2012 arasında tüketiciye yansıyan toplam zam yüzde 48.9 oldu. En son 1 Nisan 2012’de doğalgaza yüzde 18.7 zam yapılmıştı. Ekim 2011’de doğalgaza yüzde 14.3 zam gelmişti. Zamlar üst üste binince 1 yılda toplam zam yüzde 48.9’u buld Zamlar ücretleri eritti Doğalgaz zammı, 2012’nin geride kalan 9 ayı içinde de toplam yüzde 29.3 oldu. Doğalgaz zammı reel sektöre doğrudan yansıyacak. Başta gıda olmak üzere pek çok sektör zamdan etkilenecek ve nihai tüketiciye bunuyansıtacak. Doğalgaz zammı reel sektörün yanı sıra ücretliyi de vurdu. 2012 için yüzde 4+4 olarak belirlenen memur zamları, doğalgaz zammının altında kaldı. Doğalgaz zammı, asgari ücrete 2012’nin ilk 6 ayı için yüzde 5.91, ikinci 6 ayı için yüzde 6,09 olmak üzere toplam yüzde yapılan 12.37’lik zammı da açık ara geride bıraktı. Enflasyon hedefine darbe Merkez Bankası, nisan ayında doğalgaz ve elektrik zamlarının tüketici fiyatlarına doğrudan yansımasının 0.5 puan olacağını belirtmişti. Son zamla birlikte enflasyon baskısının artması bekleniyor. Doğalgaza yapılan zam, elektrik üreten santrallerin yarısının doğalgazla çalışması nedeniyle elektriğe de yansıyor. İki enerji kaleminde de artış, enflasyonu tetikleyici bir unsur olarak öne çıkıyor. Yılsonunda enlasyon beklentisinde revizyona gidilecek. Merhaba gazetesinin sürekli adresinize gelmesini istiyorsaniz, lütfen Abone ücreti olan CHF 30.“Postkonto: 60-498611-8, Hallo Schweiz Merhaba, Postfach 597, 4005 Basel” adresine ödeme yapmayı unutmayınız. Kazanın ihmaller nedeniyle oluştuğunu iddia eden Epözdemir, “Yolda trafik işareti yok, aydınlatma Son on yılda 11 bin işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Bu her yıl yaklaşık 1.100 işçi anlamına geliyor. Günde ortalama dört işçi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirirken, altı işçi de iş göremez hale gelmektedir. En fazla işçi ölümü inşaat sektöründe Türkiye’de en fazla işçi ölümü ve iş kazalarının üçte biri inşaat sektöründe meydana geliyor. Tüm iş kazalarının yüzde 1,6’sı ölümle sonuçlanırken inşaat sektöründeki iş kazalarının yüzde 4,7’si ölümle sonuçlanmaktadır. İnşaat sektörünü taşımacılık, madencilik ve metal sektörleri takip etmektedir. ‘Para cezasıyla sonuçlanan dava’ TMMOB- Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 5 yıl önce kaybettikleri meslektaşlarını etkinliklerle anacak. Vinç bomunun altında kalarak hayatını kaybeden Gülseren Yurttaş, için yarın 27 Eylül günü saat 11.00‘da Sarayburnu Eski İSKİ Şantiyesi önünde TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu bileşenleriyle ortak bir basın açıklaması yapacak. Yurttaş için, 29 Eylül Cumartesi günü de “Gülseren Yurttaş Anısına: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” etkinliği düzenlenecek. Gülseren Yurtaş’ın ölümü ve etkinliklere ilişkin TMMOB- Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, açılan davanın sonucu, iş kazaları hakkında çarpıcı bilgiler dikkat çekiyor. 2002-2007 yılları arasında İstanbul Şube Müdürlüğü görevini yürüten, odadaki görevinin ardından İSKİ Melen Çayı Boğaz Geçiş Projesi Sarayburnu Şantiyesindeki Müteahhit firma Kutay İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şti. firmasının taşeronu olan DETEK (Deniz Teknolojisi Ltd. Şti) adlı firmada çalışmaya başlayan değerli meslektaşımız ve arkadaşımız Gülse- ren Yurttaş, 27 Eylül 2007 tarihinde, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle boru taşıyan vinç bomunun kopması sonucunda meydana gelen bir “iş cinayeti” ile aramızdan ayrıldı. ‘Takdir-i ilahi söylemleri ile örtülmek isteniyor” Onu kaybettiğimizden bu güne ihmaller can almaya, yakınlarını, geleceği, başka hayatları da beraberinde karartmaya devam ediyor. “İş kazaları” sonucu ölümler ve yaralanmalar hız kesmeden artarak devam ediyor. 2012 yılı eylül ayı itibariyle “iş kazaları”nda yaşamını yitiren işçi sayısı en az 600‘iken, yetkililer her “iş kazası”nda olduğu gibi “takdir-i ilahi” söylemleri ile aklı ve bilimi hiçe sayarak sorunun asıl kaynağının üzerini örtmeye devam ediyorlar. Aradan geçen beş yıla karşın işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında olumlu bir ilerleme kaydedildiğini söylemek olanaksız. “AİHM’E BAŞVURDUK” için süreci uluslararası yargıya intikal ettirdik. Bugün itibariyle AİHM’e başvurduk” dedi. AİHM’in başvuruyu kabul edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda belli olacak. ‘Son 2 zam enflasyonu 0.43 puan etkiler’ EFG İstanbul Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, elektriğin enflasyonda ağırlığının yüzde 3.1, doğalgazın ise yüzde 1.32 olduğunu belirterek, “Bu iki kalemdeki zammın enflasyona toplam etkisi ise 0.43 puan civarında” dedi. ÖTV artışlarında otomotivdeki vergi artışlarının tüketiciye yansıtılması halinde enflasyonu 0.5 puan, bu artışları üstlenmeleri halinde ise 0.4 puan yukarı taşıyacağını söyleyen Bürümcekçi, “Hem ÖTV artışları hem de doğalgaz ve elektrik zamlarını dikkate aldığımızda enflasyonu toplamda 0.9 puan yukarı taşır” diye konuştu. ‘Gıda ürünlerine de zam bekleniyor’ ÖTV artışları, elektrik ve doğalgaz zamlarının toplamda yılsonu enflasyonuna yaklaşık 1 puanlık katkısı olacağını söyleyen Garanti Yatırım Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç şöyle dedi: “Eylül enflasyon verisi beklentimiz yüzde 1.1. Buna göre 2012 beklentimizi revize edeceğiz. Çeşitli gıda ürünlerine zam gelebilir. Sigaraya ise yılbaşında zam gelmesi olası. Bu durumda Mart-Nisan 2013 aylarında tutturulması beklenen yüzde 5 seviyesindeki resmi enflasyon hedefinin tutması da beklenmemeli.” MİTHAT YURDAKUL GUTSCHEIN auf folgende Autoteile 20 % Rabatt (nicht kumulierbar) Ölfilter • Luftfilter • Kraftstofffilter • Innenraumfilter • Zündkerzen • Reifen • Bremsbeläge Bremsscheiben • Wischerblätter • Stossdämpfer & Federbein • Wasserpumpe • Radlager Auspuffanlage (kein Sportauspuff) • Auto Reinigung & Polieren Neue Öffnungszeiten (ab 1. März) Mo-Fr. 08.00-20.00 Uhr Sa 10.00-15.00 Uhr Hofgarage • Clarahofweg 5 • 4058 Basel Tel: 061 681 99 22 • Fax: 061 683 92 20 Handy: 079 320 30 80 • E-Mail: hofgarage@sezar.ch 15% auf alle Arbeiten GUTSCHEIN auf folgende Autoteile 10 % Rabatt (nicht kumulierbar) Hallo Schweiz - MERHABA “İTÜ, KARAYOLLARINI DA KUSURLU BULDU” İzin verilmeyince hem kendilerinin hem de savcılığın itiraz ettiğini söyleyen Epözdemir, “Bölge İdare Mahkemesi itirazımızı reddetti. Böylece takipsizlik kararı verildi savcılık tarafından. İç hukuk yolu tükenmiş oldu. İç hukuk yolunun tükenmesinin ardından kamu vicdanı rahatlamadığı, adalet tecelli etmediği ve ailede hala makul soru işaretleri olduğu Hallo Schweiz - MERHABA AİHM’in bugün yapılan başvuruyu kabul edip etmeyeceği önümüzdeki aylarda belli olacak. 11 Şubat 2011 tarihinde trafik kazası geçiren ve hayatını kaybeden Kıvırcık Ali’nin dosyası AİHM’de. Ailenin avukatı Rezan Epözdemir Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek, iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle AİHM’e başvurduklarını belirtti. yok, kayatuzu kullanılmış ve bu mucur etkisi yapmış. Yol kenarında TIR dorseleri var. Onlara çarpmamak için rahmetli kazaya maruz kalıyor. Bütün bu ihmaller zinciri nedeniyle taksirle ölüme sebebiyet vermekten dolayı savcılığa başvurmuştuk” dedi. Karayolları Trafik Genel Müdürlüğü yetkilileriyle ilgili ilk polis tutanağında kusurun Özütemiz’de olduğunun beliren Epözdemir, “Akabinde keşif yapıldı, bilirkişiler Karayolları yetkililerinin de kusurlu olduğunu söylediler. Sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) gitti dosya. İTÜ tanzim ettiği raporunda yine alt düzeyde Karayolları yetkililerinin de kusurlu olduğunu belirtti” diye konuştu. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin, İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine dayanarak verdiği bilgiye göre, Türkiye, iş kazalarında Avrupa birincisi. Türkiye’de günlük 172 iş kazası meydana geliyor ve bu kazalarda 3 işçi hayatını kaybediyor, 5’i ise sakat kalıyor. Verilere göre, 2000-2012 yılları arasında Türkiye’de toplamda 12 bin 686 işçi kazalarda hayatını kaybetti. Uluslararası çalışma örgütü verilerine göre Türkiye iş kazaları sonucu ölümlerde sadece El Salvador ve Cezayir’i geçemiyor. Yılda yaklaşık bin 100 işçi iş kazasından ölüyor 36 37 Steuerriemen-Set • Lamda Sonde • Keilriemen & Keilrippenriemen Scheinwerfer vorne & hinten • Lenkgetriebe • Katalysator (für EU Fahrzeuge) Zündkabelsatz • Servo Pumpen • Klimaanlagen • Kühler Neue Öffnungszeiten (ab 1. März) Mo-Fr. 08.00-20.00 Uhr Sa 10.00-15.00 Uhr Hofgarage • Clarahofweg 5 • 4058 Basel Tel: 061 681 99 22 • Fax: 061 683 92 20 Handy: 079 320 30 80 • E-Mail: hofgarage@sezar.ch 15% auf alle Arbeiten BULMACA SAYFASI AkmAn kredi ALTIGEN ÇENGEL BULMACA Bulmacanın kısa tanıtımı: Altıgen Çengel Bulmacada kelimeler yatay veya çapraz olarak yerleşir. Kelimeler iki üçgen arasına yerleştirilmiştir. İçinde rakam olan üçgen kelimenin başlangıç harfinin bulunduğu hücrededir ve kelimenin ne yöne devam ettiğini gösterir. Kelime bu yönde küçük üçgen ile sonlanır. Bu bulmacayı ilk defa çözecek olanlar için örnek olarak bir kelimenin yerleşimi verilebilir. Kre dit ab 8.5% 300 kada ’000 C r nak H it pa F ra! İSVİçRE’DE Sizlerin sayesinde yine 1 numarayız. Güvenilir en doğru adres. • Acil durumlarda 10 dakikada cevap. • En düșük faiz. • Sınırsız limit. PrIvATkrEdIT | HyPOTHEk | LEASInG 8.5% 9.9% 10.5% 11.5% 11.9% 12.5% Privat kredi ve Leasing kullananların %75’i normal olarak ödenmesi gereken faizden çok daha fazlasını ödüyor! bütün ödemelerinizi tek bir yerde toplayın, karlı çıkın. ayrıca IV-emeklileri ve yeni oturumu olanlara Kredi olanağımız mevcuttur. die kreditvergabe ist verboten, falls Sie zur Überschuldung führt. (Art. 3 UWG) Redaktion: Metin Ağbuga, Jürg Meyer, M.Kılınç, B. Petek (Yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.) BÖLGE TEMSİLCİLERİ: Basel – Baselland : Gülşen Kılınç (076 797 44 22), Zürih ve Çevresi: Metin Ağbuga (076 418 99 99) Schafhausen-Winterthur: İmam Bozacı (079 465 44 05) Solothurn ve Çevresi: Engin Vurucu (076 797 33 88) Bern ve Çevresi: Veysel Geçgel (032 926 13 65), La Chaux de- Fonds ve Çevresi: Hasan Vurucu (076 797 44 11) Herausgeber:Verein Hallo Schweiz ** Chefredaktor/Yazıişleri Müdürü: Bektaş PETEK Erscheinungsweise: 11 x Jährläch Geht an alle Verein Schweiz Merhaba Mitglieder Hompage:Adil Bülbül Inseraten / Reklam (Türkçe): Merhaba Reklam Ajansı 079 705 62 75 078 797 717 30 076 44 44 33 Baskı/Druck: Die Zeitungsdrucker Schweiz AG Layout/Grafik: Bektaş Petek Übersetzung/Çeviriler: G. Çelikman – B. Petek Dağıtım: Post - Preis: Fr. 3.- Abo-Preis: Fr. 30.- (Jährlich) İletişim Adresi: Hallo Schweiz-Merhaba Postfach 597, CH-4005 Basel Postkonto:: 60-498611-8 079 705 62 75 – 076 797 44 33 Hompage: www.e-merhaba.com e-Posta: merhaba@bluewin.ch Hallo Schweiz - MERHABA Merhaba Impressum: Verantwortlicher Koordinator: Mazlum KILINÇ Hallo Schweiz - MERHABA Sorunuz mu var? Her zaman bize ulaşabilirsiniz. 38 39 Zürich Akman Finance Usteristrasse 21 8001 Zürich Tel. 043 497 24 77 (78) Mob. 079 240 04 23 079 834 41 45 zurich@akmanfinance.com Olten Akman Finance Ziegelfeldstrasse 36 4600 Olten basel Akman Finance Aeschenvorstadt 36 4051 Basel Tel. 061 222 20 24 (25) Mob. 079 222 34 27 079 834 41 37 basel@akmanfinance.com Zug Akman Finance Innere Güterstrasse 2 6300 Zug bern Akman Finance Spitalgasse 37 3011 Bern Tel. 031 311 48 12(13) Mob. 079 222 34 27 079 240 04 23 bern@akmanfinance.com ün/24 a G cil: 365 0 04 079 24 Tel. 062 213 09 50 (51) Mob. 079 431 56 25 079 240 04 23 olten@akmanfinance.com Tel. 041 711 84 23 Mob. 079 240 04 23 zug@akmanfinance.com Saat 23 info@akmanfinance.com · www.akmanfinance.com İNTERNET Toplum ve Yaşam Gençler yataktan kalkmadan internete giriyor rin yüzde 61’i de interneti iş bulma ve ticaret yapma fırsatı olarak görüyor. Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 47’si için internet “vazgeçilmez” nitelikte. Türkiye’nin 26 ilde 3 bin gençle yapılan araştırmaya göre, gençlerin yüzde 8,3’ü sabah kalktığında, “tuvalete bile gitmeden” internete giriyor. İşte gençlerin günün 24 saatini hatta mümkün olsa 25 saatini internette geçirmeyi tercih ettiklerini gösteren o araştırma Intel’in yaptırdığı “Genç Türkiye Araştırması”nın sonuçları, kurumun Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın tarafından Mecidiyeköy’deki Trump Towers’ta düzenlenen basın toplantısında açıklandı. 13-29 arasında değişen kişilerle yüz yüze gerçekleştirilen araştırmaya göre, gençlerin yaşadığı hanelerin yüzde 71.4’ünde bilgisayar bulunuyor. Bu araştırmaya katılan gençlerin yüzde 8,3’ü sabah kalktığında “tuvalete bile gitmeden” internete girerken, yüzde 4,7’si ise yataktan kalkmadan internete girdiğini söyledi. Gençlerin yüzde 28,4’ü de evden çıkmadan internete girdiğini kaydetti. Gençlerin yüzde 44,5’inin masaüstü bilgisayarı, yüzde 40,1’inin dizüstü bilgisayarı, yüzde 25,7’sinin de akıllı telefonu var. Araştırmaya göre, masaüstü bilgisayarın en yaygın olduğu bölge yüzde 56,6 ile Orta Anadolu. Dizüstü bilgisayar da yüzde 51’lik oranla en çok Doğu Karadeniz’de kullanılıyor. Türkiye’de gençlerin yüzde 56,9’unun düzenli internet erişimi olduğu belirtilen araştırmada, kırsal kesimde her 5 gençten 2’sinin düzenli olarak internete girdiği kaydedildi. Gençlerin yüzde 92,4’ü, bilgisayarı kendi evlerinde, yüzde 12,5’i iş yerinde, yüzde 10,4’ü de internet kafede kullandıklarını belirtti. Araştırmaya göre, Türkiye’nin yüzde 98’inde standart ya da akıllı telefon bulunuyor. En çok cep telefonu olanlar yüzde 96’lık oranla Doğu Karadenizli gençler iken, akıllı telefon yüzde 47 ile en çok İstanbul’lu gençlerde var. Araştırmada, dar gelirli hanelerin yüzde 16’sında da akıllı telefon bulunduğu belirtildi. Çalışmada kadınların günde ortalama 104 dakikalık telefon konuşması yaptığı, erkeklerde ise bu oranın 110 dakikaya çıktığı belirlendi. 13- Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 54.7’si interneti sosyal ağlara bağlanmak için kullanıyor. Gençler sosyal ağlarda günde ortalama 53,5 dakika geçiriyor. Bunu, haber okumak (yüzde 39,9) ve bilgi almak (yüzde 39,3) takip ediyor. Gençler e-posta kontrolü için günde sadece 18 dakika harcıyor. Araştırmada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da internet erişimi daha düşük olmasına rağmen, bu bölgelerde internet erişimi olan gençlerin, internette Türkiye ortalamasından 270 dakika daha fazla zaman harcadığı tespitine yer verildi. Gençlerin bilgisayar başında, günde 228 dakikası internette olmak üzere, ortalama 330 dakika geçirdiği belirtilen araştırmada, Doğu Karadenizli gençlerin 276 dakika, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki gençlerin ise 264 dakikayı bilgisayar başında geçirdiği ifade edildi. 13 ile 17 yaşındaki gençler internette günde ortalama 222, 18-24 yaş grubundaki gençler 210, 25-29 yaş grubundaki gençler de 192 dakikayı internette geçiriyor. Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 57’si bir ürün almadan önce mutlaka internette araştırma yapıyor. Gençle Her 3 gençten 2’si, dijital cihazların sosyal statü gösterdiğini belirtirken, yüzde 53,9’u teknolojik cihazları kullanmayan kişilerin “çağın gerisinde” kaldığını düşünüyor. İnternette gençlerin en uzun süreli yaptığı eylemler arasında 42,7 dakika ile oyun oynama ve 28,2 dakika ile müzik/film indirme yer alıyor. Bilgisayar sahibi gençler günde ortalama 78 dakika bankacılık işlemi, 72 dakika eğitimle ilgili işlemleri gerçekleştiriyor. Araştırmada, Hatay’daki gençlerin yüzde 7’sinin, Tekirdağ’daki gençlerin de yüzde 4’ünün “interneti hiç duymadığı” tespitine yer verildi. Araştırmaya göre, internette haber okuyan ve görüntülü ma gerçekleştiren Manisalı olurken, Ağrılı gençler oyun oyunları oynuyor. en çok konuşgençler ve şans Zonguldaklı gençlerin yüzde 60’ı da bankacılık ve online rezervasyon işlemleri yaparken, müzik ve film izlemek veya indirmek, yüzde 90’la en çok Gaziantepli gençlerce tercih ediliyor. Araştırmaya göre, Facebook ve Twitter gibi sosyal ağları en çok kullanan gençler, yüzde 100 oranıyla Kastamonu’da bulunuyor. Gençlere “Dijital etik” başlığı altında sorular da yönelten araştırmaya göre, gençlerin en çok rahatsız olduğu konular şöyle sıralandı: “Toplu taşıma araçları veya mağazalar gibi halka açık alanlarda telefonla yüksek sesle konuşmak. Sosyal medyada biriyle ilgili resimleri, o anda bulunduğu yeri ya da benzeri kişisel bilgileri izinsiz yayınlamak. Rahatsız edici zil sesleri kullanmak veya halka açık alanlarda zil sesini çok açmak. Araç kullanırken dijital cihazlarla mesaj veya yazı yazmak.”