Başarı Öyküsü - Dış İlişkiler Ofisi
Transkript
Başarı Öyküsü - Dış İlişkiler Ofisi
24.02.09 Salı Merhaba sevgili arkadaşlar, Sizlere Fransa’nın kuzeyinde yer alan Rouen şehrinde, şehrin ismiyle anılan Rouen Üniversitesinde aşağı yukarı beş ay süren Erasmus tecrübemden bahsedeceğim. Öncelikle bu izlenceden yararlanmış olmaktan çok memnun olduğumu belirtmek isterim. Benim gibi diğer arkadaşlarımın da aynı kanıda olduklarına inanıyorum. Elbette bu işin kendi içinde bazı sıkıntılarını çektik, örneğin bunların en önemlisi: Rouen Üniversitesinde bizden sorumlu olan bayanın elektronik iletilerimize zamanında cevap vermemesindeki sorumsuzluğu neticesinde kabul belgelerimizi geç göndermesi durumu ve bu yüzden de vizelerimizi geç alarak Rouen ‘a da gecikmeli varmamız oldu. Bu olay bizimle beraber üniversitemizde bizlerle ilgilenen hocalarımızın da canını sıktı ve stresimizi iki katına çıkardı; ama sanırım bu yaşananlara biraz bu işin cilvesi oldu demek gerekiyor. Gitmeden önce “Acaba nasıl olacak, yapabilecek miyiz? ” Sorularının korkusu ve endişesiyle yola çıkmaya hazırlanıyorduk. Bu yüzden her şeyden önce kendimize kesin olarak yurt dışı deneyimini yaşamaya kararlı olup olmadığımızı sormamız gerekiyor; çünkü her şey istediğiniz gibi güllük gülistanlık gitmeyebilir. Bunun dışında pasaport ve vize işlemlerini hallettikten sonra uçak biletinizi alarak gideceğiniz ülkeye ulaşabilirsiniz. Kendi yolculuğumdan ve yaşadıklarımdan bahsetmek gerekirse, sanırım önce havaalanından başlamak uygun olur. Benim haricimde aynı üniversiteye iki arkadaşımla beraber gönderildik ve 22 Eylül 2008 tarihinde akşam saatlerinde uçağımız Fransa’nın başkenti Paris’e indi; yalnız orada bizi karşılayan hiç kimse yoktu ve mesai saati bittiği için sabaha kadar havaalanında beklemek zorunda kaldık. Sabah saatlerinde bir kaç vasıta aracılığıyla gara ulaşıp, Rouen trenine bindik ve bir saat içinde Rouen’a ulaştık. Sonunda Rouen Üniversitesinin Dış İlişkiler Koordinatörlüğünü bulduk. Orada bize bir kroki verdiler ve yurt müdürlüğünü tarif ederek oradan kaydımızı yaptırıp yurdumuza yerleşmemizi söylediler; ama bize refakat eden hiç kimse yoktu ve bütün işlemlerimizi kendimiz hallettik. Yurt kaydı sırasında bize kefil olacak herhangi biri olmadığı için üç katı depozito ve tarih 23 Eylülü göstermesine rağmen bütün bir ayın kirasını da vermek zorunda kaldık ve bir anda yanımızda getirdiğimiz bütün parayı oraya verdik. Tabii bu bizi biraz üzdü. Daha sonra yurdumuza yerleştik; fakat ortama alışmak ve bir düzen oturtmak biraz zaman aldı. Hatta ilk bir hafta doğru dürüst sıcak yemek yiyemedik. Ekonomik olarak Türkiye’yle kıyaslamak doğru olmaz belki ama yiyeceklerin çoğunun fiyatı iki katı pahalı diyebilirim; ama bunu oranın şartlarına göre değerlendirmekte fayda var. Zamanla etrafı, insanları, bulunduğumuz yerin kültürünü ve iklimini tanımaya başladık. Özellikle ilk günlerde şehri tanıma adına küçük geziler yaptık. İlk gittiğimiz günlerde hava biraz ılık ve yağışlı olmasına karşın ilerleyen günlerde sertleşmeye ve soğumaya başladı. Bu yüzden hazırlıklı gitmekte fayda var; yani kalın giysiler ve özellikle şemsiye şart, en azından bu bölge için. Bir kaç gün sonra bir bilgilendirme toplantısı (ulaşım, haberleşme, sosyal aktiviteler…) yapıldı. Bunu takip eden günlerde de dersler başladı ve dersleri sonuna kadar takip ettik. Orada bulunduğumuz ilk günlerde Fransızlarla anlaşmak zor oluyordu; çünkü onlar yapı itibariyle biraz soğuk insanlardı. Bazen bu bizi üzüyordu ve ruhsal olarak boşlukta kalmışlık hissine kapılıyorduk; ama zamanla arkadaş çevremizin genişlemesiyle bu sıkıntıdan da kurtulduk. Uzun tatil günlerinde ise yakın bazı şehirlere günübirlik ve sınır ülkesi olan Belçika’ ya birkaç günlük geziler yaptım. Hatta bazen yurt içinde olan bazı gezileri Erasmusla ilgili bir ekip düzenledi. Bu gezilerden memnun ayrılmakla beraber birçok anıyı da zihinlerimize kazıdık. Tanıştığımız diğer Erasmus öğrencileri ve Fransız arkadaşlarla farklı organizasyonlarda bir araya gelerek onlara ülkemizden bahsettik ve ülkemiz hakkındaki olumsuz, duyumdan ibaret olan düşüncelerinin de kesinlikle doğru olmadığını anlatmaya çalıştık. Sanki zaman hızla aktı ve dönüş tarihimiz yaklaştı ve sınav dönemi de başladı. Rouen Üniversitesinde sınavlar, dönemin sonunda her dersten tek sınav şeklinde yapılıyor ve notlar yirmi üzerinden değerlendiriliyordu. Biz de bu sayede farklı bir sistemi öğrenmiş olduk. Bir de baktık ki sınavlar bitmiş ve gitme vaktimiz gelmişti. Artık içimizde hem sevinç, hem de bir burukluk vardı; çünkü kısa bir süre için dahi olsa acısıyla tatlısıyla zaman geçirdiğimiz bu yerden ayrılmak bizi üzüyordu. Öte yandan da ülkemize döneceğimiz için sevinçliydik ve yaşadıklarımızı ailelerimize yakınlarımıza ve arkadaşlarımıza anlatmak için sabırsızlanıyorduk. Son olarak gerekli resmi işlemleri hallettikten sonra, tanıştığımız yabancı arkadaşlarla, Türk kardeşlerimizle, hatta üniversitenin bizler için bir gurur kaynağı olan Türk rektörüyle vedalaştık. Geldiğimiz günkü gibi yine Paris’ten uçağa binip ülkemize sağ salim döndük. Yinelemek gerekirse böylesine bir organizasyona katılarak iyisiyle kötüsüyle yaklaşık beş ayı orada geçirmiş olmaktan çok mutluyum. Bu yüzden bu imkânı bize sunan ve bundan yararlanmamızı sağlayan devletimize, üniversitemize ve bu uğurda emek sarf eden bütün görevli hocalarıma teşekkür ederim. Yaşadıklarımı ana hatlarıyla elimden geldiğice sizlere anlatmaya çalıştım. Umarım bu şekilde bu izlenceden yararlanacak diğer arkadaşlarıma yararlı olabilmişimdir. FATİH AYNACI Atatürk Üniversitesi,Fransız Dili ve Edebiyatı (2. Sınıf)