Fındın yetiştiriciliği ile ilgili dokumanımızın tamamına ulaşmak için
Transkript
Fındın yetiştiriciliği ile ilgili dokumanımızın tamamına ulaşmak için
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU FINDIK YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Prof. Dr. Turan KARADENĠZ Prof. Dr. S. Zeki BOSTAN Prof. Dr. Celal TUNCER Doç. Dr. Ceyhan TARAKÇIOĞLU ORDU-2008 1 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU …………………. BaĢkanlığı Bilimsel Yayınlar Serisi Yayın No: 1 Yazarlarla YazıĢma Adresleri Prof. Dr. Turan KARADENĠZ Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 52200-ORDU (turankaradeniz@hotmail.com) Prof. Dr. Saim Zeki BOSTAN Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 52200-ORDU (szbostan@hotmail.com) Prof. Dr. Celal TUNCER Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 42100-KONYA (celalt@omu.edu.tr) Doç. Dr. Ceyhan TARAKÇIOĞLU Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü 52200-ORDU (ctarakcioglu@hotmail.com) 2 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU İÇİNDEKİLER Sayfa 1. GİRİŞ 1.1. İklim İstekleri 1.2. Toprak İstekleri 1.3. Fındık Üretim Alanları 1.4. Ekonomisi ve Tüketimi 1.5. Fındığın Kullanım Alanları 1.5.1. Fındık Bitkisi Erozyonu Önlemektedir 1.5.2. Fındık Odununun Değerlendirilmesi 1.5.3. Fındık Altı Otunun Değerlendirilmesi 1.5.4. Fındık Yaprağının Kullanım Alanları 1.5.5. Fındık Zurufunun Değerlendirilmesi 1.5.6. Fındık Dış Kabuğunun Değerlendirilmesi 1.5.7. Fındık Zarının Değerlendirilmesi 1.5.8. İç Fındığın Kullanım Alanları 1.5.9. Fındık Ham Yağının Kullanım Alanları 1.5.10. Fındık Ağacının Süs Bitkisi Olarak Değerlendirilmesi 1.6. Sağlık ve Beslenmede Fındığın Önemi 2. BAHÇE TESİSİ VE DİKİM SİSTEMLERİ 2.1. Dikim Zamanı 2.2. Dikilecek Fidanların Seçilmesi 2.3. Ana çeşide Uygun Tozlayıcı Çeşitler 2.4. Toprakların Sudan Korunması 2.4.1.Düz Arazilerden Taban Suyunun Uzaklaştırılması 2.4.1.1. Yüzey Drenajı 2.4.1.2. Toprak Altı Drenajı 2.4.1.2.1. Toprak Altı Drenaj Metotları 2.4.1.2.2. Dren Künkleri 2.4.1.2.3. Delikli Borular 2.4.1.2.4. Künk Dren Sisteminin Tipleri 2.4.1.2.5. Tabii Sistem 2.4.1.2.6. Önleyici Sistem 2.4.1.2.7. Paralel Sistem 2.4.1.2.8. Boşaltma Ağızları (Tahliye Ağızları) 2.4.1.2.9. Dren Derinliği 2.4.2. Meyilli Arazilerde Toprak Koruma Ve Taban Suyunu Uzaklaştırma 2.5. Fidanların Sökümü ve Dikim Budaması 2.6. Bahçe Tesisi 2.6.1. Dikim Aralıkları 2.6.2. Dikim ve Terbiye Sistemleri 2.6.2.1. Ocak Dikim Sistemi 2.6.2.2. Çit Dikim Sistemi 2.6.2.3. Tek Dal Dikim Sistemi 3 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.6.3. Düz ve Hafif Meyilli Arazilerde Dikim Şekli 2.6.4. Meyilli Arazilerde Dikim Şekli 2.6.4.1. Teraslara Ocak Dikimi 2.6.4.2. Teraslara Tek Dal Dikimi 2.6.4.3. Cep Dikim Sistemi 2.6.4.4. Çit Şeklinde Dikim 3. BUDAMA 3.1. Budamanın Amacı ve Önemi 3.2. Budama Tekniği ve Budama İlkeleri 3.3. Budama Zamanı 3.3.1. Sonbahar-Kış Budaması 3.3.2. İlkbahar-Yaz Budaması 3.4. Fındıkta Şekil, Verim (Ürün) ve Gençleştirme Budaması 3.4.1. Şekil Budaması 3.4.1.1. Ocak Dikim Sisteminde Şekil Budaması 3.4.1.2. Çit Dikim Sisteminde Şekil Budaması 3.4.2. Verim (Ürün) Budaması 3.4.3. Gençleştirme Budaması 4. GÜBRELEME 4.1. Toprak Örneklerinin Alınması 4.2. Yaprak Örneklerinin Alınması 4.3. Yeni Dikim Yapılan Fındık Bahçelerinde Gübreleme (0-5 Yaş) 4.4. Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinin Gübrelenmesi 4.4.1. Azotlu Gübreleme 4.4.2. Fosforlu Gübreleme 4.4.3. Potasyumlu Gübreleme 4.4.4. Yapraktan Gübreleme 4.5.5. Kireçleme 4.4.6. Çiftlik Gübresinin Uygulanması 4.5. Organik Gübreleme Amacıyla Kompost Hazırlanması 4.5.1. Çay Atığı 4.5.2. Fındık Zurufu 5. FINDIKTA HASAT VE HASAT SONRASI İŞLEMLER 5.1. Fındıkta Hasat Olumu Ölçütleri 5.2. Erken Hasadın Olumsuzlukları 5.3. Fındıkta Hasat Şekilleri 5.4. Harmanlama 5.5. Depolama 6. FINDIK ZARARLI VE HASTALIKLARI 6.1. Önemli Fındık Zararlıları ve Zarar Potansiyelleri 6.1.1. Üretimi Etkileyen Fındık Zararlıları 6.1.1.1. Fındık Kurdu 6.1.1.2. Fındık Kozalak Akarı 6.1.2. Fındık İç Kalitesini Etkileyen Zararlılar 6.1.2.1. Fındık Yeşil Kokarcası 6.1.3. Fındıklarda Bitki Sağlığını Etkileyen Zararlılar 4 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.1.3.1. Dalkıran 6.1.3.2. Fındık Filiz Güvesi 6.1.3.3. Fındık Teke Böceği 6.1.3.4. Mayıs Böceği 6.1.3.5. Fındık Koşnilleri 6.1.3.6. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti 6.1.4. Fındık Yapraklarında Zaralı Böcekler 6.1.4.1. Kırtırtılı 6.1.4.2. Amerikan Beyaz Kelebeği 6.1.4.3. Fındık Yaprak Biti 6.1.4.4. Fındık Yaprak Deleni 6.1.4.5. Fındık Gal Sineği 6.1.5. Depolanmış Fındık Zararlıları 6.1.6. Fındık Bahçelerinde Zararlılar İle Mücadele 6.2. Fındık Hastalıkları 6.2.1. Bakteriyel Hastalıklar 6.2.1.1. Bakteriyel Yanıklık Hastalığı 6.2.2. Fungal Hastalıklar 6.2.2.1. Dal Kanseri Hastalığı 6.2.2.2. Armillaria Kök Çürüklüğü Hastalığı 6.2.2.3. Rosellinia (Beyaz) Kök Çürüklüğü 6.2.2.4. Fındık Küllemesi 6.2.2.5. Kuşgözü Hastalığı 6.2.3. Virüs Hastalıkları 6.2.3.1. Mozaik Virüsü 6.2.3.2. Depo Çürüklükleri ve Mitotoksinler 7. KAYNAKLAR 5 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 1.GİRİŞ 1.1. İklim İstekleri Fındık nemli ve ılıman iklim bölgelerinde iyi bir gelişme göstermekte ve bol ürün vermektedir. Karadeniz kıyı bölgesi bu yönüyle dünyanın en uygun fındık ekolojisini oluşturmaktadır. Yarı nemli, kurak iklim bölgelerinde fındık yetiştirilse de yağışın yetersiz olması nedeniyle sulama zorunludur. Yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 °C olduğu yörelerde fındık en uygun yetişme şartlarını bulmaktadır. Ayrıca bu yörelerde en düşük sıcaklığın –8, -10 °C‟yi, en yüksek sıcaklığın 36-37 °C‟yi geçmemesi, yıllık yağış toplamının 700 mm‟nin üstünde olması ve yağışın aylara dağılımının dengeli olması gerekmektedir. Temmuz ve Ağustos aylarında yağışın yetersiz olması durumunda mutlaka sulama yapılmalıdır. Bunun yanında Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nem de % 60‟ın altına düşmemelidir. Fındık Karadeniz Bölgesinde sahilden 80 km içeriye ve 1200-1300 m yüksekliğe kadar ekonomik olarak yetiştirilebilmektedir. Fındıkta yüksek verim alınabilmesi için kültürel ve teknik uygulamaların yerinde ve yeterli bir düzeyde yapılması ve bu uygulamalardan yeterli sonuçları alabilmek için de iklim isteklerinin iyi bilinmesi gerekli olmaktadır. Fındıkta çiçeklenmeden önceki yaz döneminde, erkek çiçekler MayısHaziran aylarında, dişi çiçekler ise Temmuz-Ağustos aylarında oluşmaya başlamakta; Kasım-Aralık aylarında başlayan tozlanma 4-5 ay gibi süre Mayıs ayına kadar devam etmekte, Mayıs ayında döllenme ve meyve tutumu gerçekleşmekte, Haziran sonunda iç gelişiminin önemli bir kısmı tamamlanmakta ve Ağustos ayında hasat olumuna gelmektedir. Bir yıl boyunca gerçekleşen bu olaylar üzerinde iklim koşullarının olumlu ya da olumsuz yönde önemli etkileri görülebilmektedir. Fındıkta erkek ve dişi çiçeklerin açma zamanı çeşide ve iklim koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Düşük sıcaklıklar çiçeklenme başlangıcını değiştirebilir. Kışın hava şartlarının da etkisiyle, Aralık ayının 6 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU sonlarına doğru tozlanma başlamaktadır. Erken olgunlaşan çeşitler Kasım ayının ortalarında çiçeklenmeye başlar. Buna karşılık, geç çiçeklenen çeşitler Mart ayının sonu ve hatta Nisan ayının ortalarında bile çiçeklenebilmektedir. Olumsuz iklim koşullarının etkili olduğu bazı yıllarda, diğer ülkelere göre düşük olan fındık verim daha da düşmektedir. Bu durumda, verim düşüklüğüne sebep olan faktörlerin incelenmesi, bu faktörleri ortadan kaldıracak veya etkisini azaltacak önlemlerin belirlenmesi son derece önemli görülmektedir. Fındığın şiddetli kış soğukları ve ilkbahar donları olmayan, yaz aylarında nispeten yüksek sıcaklık, düzenli yaz yağmuru ve vejetasyon periyodu boyunca yüksek nem bulunan yerlerde yetiştirilmesi gerekmektedir. Fındığın odun dokusu, tam dinlenme durumunda -25 ºC ile -30 ºC‟ye dayanabilmektedir. Gelişmenin başlamasıyla bu dayanıklılık azalmaktadır. Çiçek tozları açıkta -4 ºC, anter içerisinde -8 ºC‟ye dayanabilmektedir. Bu sınırı aşan düşük sıcaklık dereceleri döllenmeyi engelleyerek dökümlere sebep olmaktadır. Dişi çiçekler (karanfiller) -8 ºC‟den itibaren zarar görmeye başlamakta, -14 ºC‟de büyük oranda zarar görmekte, -16 ºC‟ de ise tamamen ölmektedir. Ayrıca, ilkbahar geç donları açılmış sürgün gözlerine büyük oranda zarar vermekte ve vadi içlerindeki bahçelerde soğuk rüzgârlar da önemli zararlar meydana getirmektedir (Şekil 1). 7 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (a) (b) Şekil 1.Fındıkta don zararı. a) 2006 yılında Gölköy (Ordu) yöresinde dondan etkilenmiş bir fındık ocağı, b) 2008 Ocak, Şubat aylarında -20‟nin altına kadar düşen Ordu‟nun yüksek kuşaklarında donmuş fındık bahçesi. 8 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Don Olayı Bitkilerin yetişme ortamındaki atmosfer sıcaklığının 0 °C'nin altına düşmesine "don olayı" veya kısaca "don" denir. Bitkilerin dondan zarar gördüğü sıcaklık dereceleri genellikle 0°C'nin altındadır ve bu durum 1. Düşük sıcaklığın şiddeti 2. Düşük sıcaklığın devam süresi 3. Sıcaklığın düşme hızı 4. Bitki cinsi 5. Bitki organı 6. Mevsimlere göre değişir. Donun asıl sebebi bulutsuz, açık, kuru havada yer radyasyonu ile topraktan enerji kaybının çok olması sonucunda toprak yüzeyinin soğumasıdır. Don olayında bitkinin hücre suyu donar, hücredeki fizyolojik olaylar durur; ayrıca donan hücre suyunun hacmi genişlediği için hücre zarını patlatır ve bitkiyi öldürür. Dona en dayanıklı bitki aksamı gövde, en hassası ise yeni oluşmakta olan meyvelerdir. Donun zararı tozlanmaya bağlı olarak, kış sonuna doğru –4 °C‟ lerde görülmeye başlar. Genel olarak rakıma bağlı olarak, don zararının başlayacağı sıcaklık değerleri şöyledir: Şubat Mart Nisan Sahil kol (0-250 m) -4 -3 -2 Orta kol (251-500 m) -6 -5 -4 Yüksek kol (501-750 m) -8 -7 -4 Dondan korunma yöntemleri Don olayı ekonomiye büyük zararlar verir. Üreticinin aylarca emek veya para harcayıp yetiştirdiği bitki ve ürünler bir gecelik beklenmedik bir don olayı sonucunda heba olup gitmektedir. 9 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Don olayının zararlarından korunmak için geliştirilen önlemler iki ana gruba ayrılabilir. A. Fiziksel Önlemler Bunlar don olayının gerçekleşmesini önleyici veya şiddetini azaltıcı tedbirlerdir. a. Örtü kullanmak: Bitkilerin veya toprağın üzeri hasır, plastik vb. örtü malzemeleri ile örtülür. Örtü hem yer radyasyonu ile ısı kaybını önler, hem de bitkileri soğuk akımlara karşı korur. b. Dumanlamak: Rüzgârsız havada arazinin içinde birden fazla yerde, hafif rüzgârlı havalarda rüzgârın geldiği tarafta bol duman veren sap, saman, fındık zurufu, kuru ot, paçavra gibi maddeler yakılarak bitkilerin ve arazi yüzeyinin duman içinde kalması sağlanır. Duman bol miktarda karbondioksit ve su buhar; ihtiva eder. Bu maddeler yer radyasyon kaybını azaltarak donu önlerler. c. Yapay sisleme yapmak: Bazı kimyasal maddeler kullanılarak sisleme yapılır. Sis hem yer radyasyonunu azattır, hem de yer radyasyon ısısının atmosferin üst kısımlarına yayılmasını önleyerek sıcaklığın aşağıda kalmasını sağlar. ç. Sulama yapmak: Don olacağı beklenen gecelerden önce bahçe veya tarlalar sulanır. Araziye verilen su donarken çevresine ısı enerjisi vererek toprak yüzeyinde sıcaklığın düşmesini önler veya azaltır. d. Buhar püskürtmek: Atmosfere su buharı püskürtülerek atmosfer nem oranı artırılır. e. Yağmurlama yapmak: Yağmurlama, doğrudan toprağın sulanmasındaki etkiyi yaptığı gibi ayrıca atmosfer nemini artırarak buhar püskürtmenin etkisini de gösterir. f. Havayı karıştırmak: Arazinin uygun yerlerine konulacak vantilatörlerle toprak yüzeyinde havanın sirkülâsyonu sağlanır. Vantilatörler yardımıyla üstteki havanın toprak yüzeyine inmesi sağlanarak don şiddeti azaltılır. 10 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU g. Isıtmak: Bahçenin uygun yerlerinde çeşitli maddeler yakarak (odun, kömür, gaz, lastik, petrol) veya elektrikle ısıtma yapılır. B. Kültürel Önlemler Bunlar kültür bitkilerinin dondan göreceği zararı önleyen veya azaltan tedbirlerdir. 1. Don tehlikesi yüksek yerlerde dona dayanıklı bitkiler yetiştirilir. 2. İlkbaharda geç uyanan bitki çeşitleri tercih edilir. 3. Erken dönemde bitki gelişmesini çabuklaştıran faaliyetlerden (erken budama, gelişmeyi hızlandırıcı gübre kullanımı gibi) kaçınılır. 4. Soğuk hava akımlarının geldiği yanlara uygun ağaç dikmek suretiyle rüzgâr perdeleri oluşturulur. 5. Bitkileri dondan koruyucu etkisi olan hormonlar kullanılır. 1.2. Toprak İstekleri Fındık kökleri çok fazla derinlere gitmeyen saçak köklü bir bitkidir. Kökleri meyilli arazilerde 80 cm derinliğe kadar ulaşabilmektedir. Toprak istekleri bakımından fazla seçici olmamakla beraber, besin maddesince zengin, tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir. Ağır topraklar ile taban suyunun yüksek olduğu yerlerde toprağın havalanması iyi olmadığından, fındık kökleri besin maddelerinden yeterince faydalanamaz. Bundan dolayı, ileriki yıllarda sararma ve büyük oranda dal uçlarından başlamak üzere kurumalar meydana gelebilir. 1.3. Fındık Üretim Alanları Yeryüzünde, 36°-41° kuzey enlemlerinde ve kendine özgü iklim koşullarında kendine yer bulan fındık Türkiye, İtalya, İspanya ve Amerika‟da başta olmak üzere, Gürcistan, Azerbaycan, Yunanistan gibi ülkelerde yetiştirilmektedir. Türkiye, yıllık dünya üretiminin yaklaşık % 75'ini gerçekleştirmektedir. 11 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Fındık, kış aylarında çiçeklenen ve tozlanan tek bitkidir. Fındığın çeşitli türleri vardır. 5-6 metre boylanabilen ülkemizdeki kültür fındıkları 'Corylus Avellana' ile 'Corylus Maxima' türlerinin melezleridir. Ağustos ayında olgunlaşan fındıklar toplanıp kurutulduktan sonra, Eylül ve Ekim aylarında pazara getirilip satışa çıkarılır. Türk Fındığı, kalite olarak Giresun ve Levant olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Giresun kalite fındık, tadı ve içerdiği yağ oranı ile yeryüzünün en üstün özellikli fındığıdır. Giresun‟un Şebinkarahisar, Alucra ve Çamoluk ilçeleri hariç diğer ilçelerinde, Trabzon'un Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı ve Akçaabat ilçelerinde yetiştirilmektedir. Levant kalite fındık, daha az yağ içerir. Trabzon ve bir bölümü ile Ordu, Samsun, Düzce, Bolu, Sakarya, Zonguldak ve Bartın illerinde yetişir. Yaklaşık 5 bin yıldır tanınıp bilinen fındık, üç ana gruba ayrılmaktadır. Tombul Fındıklar: Tombul, Palaz, Mincane, Gök, Kalınkara, Kan, Cavcava ve Delisava (Çakıldak). Sivri Fındıklar: Sivri, İncekara, Kuş. Diğer Fındıklar: Badem, Foşa, Kargalak, Ordu İkizi. 1.4. Ekonomisi ve Tüketimi Fındık tarımı genellikle küçük arazilerde ve aile işletmeciliği biçiminde yapılmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 630.000 hektar arazide yaklaşık 400.000 çiftçi ailesinin fındık tarımıyla uğraştığı bilinmektedir. Fındık, yetiştirildiği bölgede doğrudan ya da dolaylı olarak 8 milyon nüfusu ilgilendirmektedir. Önceleri çerez olarak tüketilen fındığın, gıda sanayinin gelişmesiyle birlikte kullanım alanı oldukça genişlemiştir. Fındık; çikolata, bisküvi, şekerleme, tatlı, pasta, dondurma imalatında katkı malzemesi olarak kullanılmaktadır. Çikolata ve bisküvi imalatında, dünyanın yıllık iç fındık tüketimi 300.000 ton'u aşmıştır. Fındık unu, çikolatalı ürünlerin temel unsurudur. Fiskobirlik'in özel ambalajlarında pazarladığı fındık, fındık ezmesi, nuga ve nutkrem, yüksek besin değerine sahip gıda maddeleridir. Fındık ve fındık ürünleri, uzmanlarca çocukların beslenmesinde özellikle önerilmektedir. 12 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 1.5. Fındığın Kullanım Alanları Yaprağından meyvesine bir çok kullanım alanı bulunan fındık, özelliği dolayısıyla diğer meyve türlerinden ayrılmaktadır. bu 1.5.1. Fındık Bitkisi Erozyonu Önlemektedir Karadeniz Bölgesi'nde arazi eğimi çoğunlukla % 20'nin üzerindedir ve burası Türkiye'nin en fazla yağış alan bölgesidir. Toprak yapısı ve iklim koşulları, Karadeniz Bölgesi'nin önemli bir kısmında fındık dışında tarıma izin vermemektedir. Büyük ölçüde erozyon tehlikesi bulunan bölgedeki fındık tarımı verimli toprakların erozyona uğramasını engelleyip, ülke topraklarının korunmasına çok olumlu katkılar sağlamaktadır. Bunun yanında, diğer birçok sanayi fabrikalarındaki gibi, fındık işleme tesislerinde, doğal çevrenin bozulmasına sebep olan fiziksel ve kimyasal atıklar ortaya çıkmamaktadır. Fındık gerek bitkisi gerekse işlendiği yerlerde iyi bir çevre dostudur. 1.5.2. Fındık Odununun Değerlendirilmesi Her yıl hasattan sonra yapılan dip sürgünü temizliği ve dal gençleştirmesi sonucunda temin edilen fındık odunu üreticinin kış aylarındaki yakacak ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar. Bir dekardan 150 kg fındık odunu elde edilmektedir. 2007 yılına göre odunun 1 kg‟ı 1.30 YTL kabul edildiğinde, 1 dekardan odun geliri 195 YTL‟dır. Bahar aylarında fındık ocaklarından ışkın adı verilen genç dalların kesilmesi ile bu dallardan, iskemle, çeşitli el aletleri, baston ve fındık hasadında kullanılan çeşitli sepetler yapılır. Budama ile elde edilen fındık odunları çeşitli sebzeler için herek (çangal, sırık) olarak kullanılır. Ayrıca Amerikan Kimyacılar Kuruluşu tarafından yapılan açıklama ile yumurtalık ve meme kanserinde ömrü uzatan Taxol ilacının aktif ana maddesi paclitaxel‟in fındıkta da saptandığı bildirilmiştir. Fındıkta, fındıkkabuğunda ve fındık ağacının dallarında bulunduğu saptanmıştır. 13 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 1.5.3. Fındık Altı Otunun Değerlendirilmesi Doğu Karadeniz Bölgesinin yağışlı olması fındık bahçelerinde zaman zaman otların büyümesine neden olmaktadır. Bu otların bir kısmı hayvanlara yedirilmektedir. Hayvanların otlatılarak fındık bahçelerinin dekarından ortalama 125 kg yaş ot, 30 kg kuru ot elde edilmektedir. 1.5.4. Fındık Yaprağının Kullanım Alanları Sonbahar aylarının gelmesiyle yavaş yavaş dökülmeye başlayan fındık yaprakları üreticiler tarafından tırmık ve kürek yardımıyla toplanarak, bahçeden taşınırlar. Toplanan bu yapraklar üreticiler tarafından ahır altlığı olarak kullanılır. Ahır altlığı olarak kullanılan yapraklar daha sonra yine fındık bahçesine ve tarımsal alanlara organik gübre olarak dönmektedir. Ayrıca, dökülen yaprakların bir kısmının bahçede kalması ile bahçeler organik gübre ihtiyacının bir kısmını karşılanır. 1.5.5. Fındık Zurufunun Değerlendirilmesi Patoz işleminden sonra ayrılan zuruflar genel olarak harmanın belli bir yerinde yığınlar halinde iyice kuruyuncaya kadar bekletilir ve yakacak olarak genellikle odunla birlikte kullanılır. 1 dekardan elde edilen zuruf miktarı yaklaşık olarak 60-75 kg‟dır. Son yıllarda fındık zurufundan kompost elde edilen kompostun fındık bahçesine uygulanmasıyla toprak özelliklerinde görülen değişiklikler ve fındık yetiştiriciliğinde verim ve kalite üzerine olan etkilerinin ortaya konulması ile zuruf kompostunun yararlılığı, ekonomikliği ve yetiştiricilikte hangi oranlarda kullanılabileceğini tespit edilmiştir. 1.5.6. Fındık Dış Kabuğunun Değerlendirilmesi Fındık kabuğu, fındık üretilen yörelerde değerli ve yüksek kalorili yakacak olarak kullanılır. 14 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Fındık kabuğunun yanması sonucu açığa çıkan enerji miktarı 41004410 cal/kg‟dır. 1 kg kabuklu fındıktan yaklaşık olarak 0,5 kg kabuk elde edilmektedir. Piyasada 1 çuval 9-10 YTL‟den satılmakta, 1 çuval fındık 35-40 kg gelmekte olup, buna göre 1 kg fındık kabuğun fiyatı 225-250 YKr‟ dur (2007). Fındıkkabuğundan özellikle İtalya A.B.D. ve Almanya gibi tekniği ileri ülkelerde kontralit ve muşamba yapılmakta ve boya sanayinde kullanılmaktadır. Kömürleştirme yolu ile briket kömürü, aktif kömür ve sınaî kömür elde edilir. Furfural ve furfuril alkol eldesinde (yağ rafinasyonu, naylon imalatı, termosetting reçinelerin imalatı) kullanılır. Binalarda 5-20 cm. yayılıp üzeri harçla kapatılarak yalıtım malzemesi olarak kullanılır. 1.5.7. Fındık Zarının Değerlendirilmesi Fındık zarı, fındıktan iç beyaz fındık elde edilme işlemi sırasında ortaya çıkan fındık zarlarının öğütülmüş durumu olup, elde edilen fındık zarları hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir. 1.5.8. İç Fındığın Kullanım Alanları % 80 çikolata sanayiinde (kıyılmış, dilinmiş, öğütülmüş olarak) bisküvi, şekerleme, tatlı, pasta, dondurma yapımında kullanılır. İç piyasa ve ihracatta değerlendirilemeyen fındıklar, yağlık olarak kullanılmaktadır. Fındık ayrıca iyi bir çerezdir. 1.5.9. Fındık Ham Yağının Kullanım Alanları Rafine edilip yemeklik yağ olarak, Temizleyici, nemlendirici ve dağıtıcı olarak, Gres yağı üretiminde, Koruyucu boya endüstrisinde kurutucu olarak, Kimyasal tepkimelerde katalizör olarak, İlaç ve kozmetik endüstrisinde yardımcı hammadde olarak, El ve lastik eldivenlerin dezenfeksiyonunda, tıbbı aparatların sterilizasyonunda, Yaraların pansumanında, kadın-doğum 15 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU hastalıkları, deri-ağız hastalıklarında antiseptik olarak, Sanayide yüzey aktif maddesi, korozyon inhibitörü, yağlama, metal kesme yağları, metal temizleme ve asfalt plaka üretiminde. Ayrıca, yağ çıkarılması ile arta kalan küspe, yüksek oranda protein içermekte olup (% 38-45), hayvan yemi olarak yem sanayinde kullanılmaktadır. 1.5.10. Fındık Ağacının Süs Bitkisi Olarak Değerlendirilmesi Fındık ağacının bazı türleri park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Ülkemizde kırmızı yapraklı lambert fındığı olarak bilinen bu süs ağacı, Güney Avrupa, Trakya ve Doğu Karadeniz bölgemizde yetişmekte, en fazla 3-4 m boylanmakta, geniş bir tepe yapmaktadır. 1.6. Sağlık ve Beslenmede Fındığın Önemi İnsanoğlu, yerleşik düzene geçip düzenli tarım yapmaya başladığı andan beri fındığı yetiştirmeye başladığı bilinmektedir. Fındıktaki yağ yüksek oranda doymamış yağ asitlerinden oluşmuştur. % 60-70 oranındaki bu yağ, tamamen vücuda yararlıdır. Fındık yağı vücut ısısının korunmasından yağda eriyen vitaminlerin taşınmasına kadar birçok görevi yerine getirir. Fındık yağındaki linoleik asit vücut tarafından üretilmez, dışardan alınır. Linoleik ve oleik asitler kanda kolesterolün yükselmesini önler, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu etki yaparlar. Fındık insan vücuduna yararlı karbonhidrat, protein ve yağ ile metobolizmayı düzenleyen B grubu vitaminler yönünden de zengin bir kaynaktır. Kan yapımı ve ruhsal sağlık için gerekli olan B2 ve B6 vitaminleri, gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde büyük önem taşır. Kalp ve diğer kasların sağlığı için en iyi besinlerden biri, E vitamini açısından çok zengin olan fındıktır. Bu vitamin; kalp ve diğer kasların sağlığı ve üretim sisteminin normal çalışması için gereklidir. Alyuvarların parçalanmasını önleyerek kansızlığa karşı koruyucu etki yapmaktadır. E vitamini, kanser yapıcı etmenlerin oluşmasını önler ya da oluştuktan sonra onları etkisiz hale getirerek 16 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU vücudu korur. Kemiklerin ve dişlerin yapımı için gerekli olan kalsiyum, kan yapımında görev alan demir, büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişmesinde rol oynayan çinko için, en iyi bitkisel kaynaklardan birisi fındıktır. Sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyumca da zengindir. Potasyum, magnezyum ve kalsiyum içeriği yüksek, sodyum miktarı düşük olan fındığın, kemik gelişimi ve sağlığı ile kan basıncının düzenlenmesinde büyük önemi vardır. Bu açıdan da fındık sağlıklı yaşam için önemlidir. Beslenme uzmanları genel olarak günlük beslenmede fındık ve fındık ürünlerine daha fazla yer verilmesini önermekte, özellikle çocuklar, gençler, sporcular, askerler ve işçiler için büyük enerji kaynağı olduğunu belirtmektedirler. 17 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2. BAHÇE TESİSİ VE DİKİM SİSTEMLERİ 2.1. Dikim Zamanı Fındık fidanlarının dikimi ekim ayından itibaren, ilkbaharda bitkilere su yürüyünceye kadar geçen zaman içinde yapılabilirler. Dikim kışları ılık geçen yerlerde veya sahil kol ile orta kolun alt kısımlarında ekim – kasım aylarında, kışları soğuk ve sert geçen yerde veya orta kolun üst kısımları ile yüksek kolda soğuklar geçtikten sonra, şubat-mart aylarında yapılabilir. Erken dikilen fidanların köklerinde kış boyunca emici kökler meydana gelir. Bu kökler kış boyunca yağan yağmurlarla yumuşayan toprakla temasa geçerek fidanların daha çabuk adapte olmasını sağlar. Bu fidanların yaz sıcaklarına daha iyi dayandığı görülür. Sonbaharda yapılan dikimlerin bir avantajı da tutmayan fidanların yerine şubat-mart aylarında yenilerinin dikilebilmesi, böylece yıl kaybı olmadan dikimlerin tamamlanabilmesidir. 2.2. Dikilecek Fidanların Seçilmesi Fındık bahçesi tesis ederken dikkat edilecek en önemli husus; dikilecek fidanların hangi çeşitler olduğunun ve nereden geldiğinin bilinmesidir. Hangi çeşitlerin olduğu bilinmeden tesis edilen bahçelerde, 4-5 yıl sonra ürün alındığında, istenmeyen ve birbirlerini tozlayıcı çeşitlerin olmaması durumunda, yapılan emek ve masraflar boşa gitmiş olacaktır. Dikilecek fidanların gövdeleri düzgün, 0,5 – 1,5 cm arası kalınlıkta, 70 – 100 cm boylarında ve göz sayısının yeterli (en az 3-4), 1-2 yaşında, bol ve bağımsız köklü olması gerekmektedir. Bahçe tesis edilirken her 10 ocakta bir, ana çeşide uygun tozlayıcı çeşit dikilmelidir. Çünkü her ana çeşidin tozlanmış dişi çiçeğinin meyveye dönüşüm oranı tozlayıcı fındığın çeşidine göre değişmektedir. 18 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.3 Ana Çeşide Uygun Tozlayıcı Çeşitler Ana çeşitler Tozlayıcı (baba) çeşitler Tombul (yağlı fındık, Giresun Palaz, sivri, kalınkara, çakıldak, ince kara, yabani yağlısı) tombul, yabani palaz, yabani sivri. Palaz Yabani sivri, yabani tombul, tombul, mincane, incekara Çakıldak (deli sava, gök fındık) Tombul, palaz, incekara, yabani sivri, mincane Foşa (yomra, boyhane) Tombul, palaz, mincane, uzunmusa Mincane (sarı yağlı, sıra fındık, Tombul, palaz, foşa zango) Karafındık (kara yağlı) Tombul, mincane, palaz, foşa Sivri Tombul, palaz, incekara, foşa Kalınkara (Giresun karası) Çakıldak, palaz, sivri Uzunmusa (oskara yağlısı, enişte Palaz, mincane, foşa fındığı) 2.4. Toprakların Sudan Korunması Fındık yüksek taban suyundan fazla hoşlanmayan bir bitkidir. Bahçe tesis edilecek alanlardaki suyun bahçeden veya fındık ocaklarının dikileceği yerden uzaklaştırılması gerekmektedir (Şekil 2). Bahçe kapalı bir havzada ise veya taban suyunun üst seviyesi ile suyun boşaltılacağı dere, kanal, göl gibi ana taşıyıcıların seviyesi birbirine çok yakın ise, bu durumda fındık bitkilerinin dikileceği yerleri yükseltmek gerekir. Balıksırtı olarak da ifade edilen bu durumda, ya dışarıdan toprak getirilerek yükseltiler oluşturulur ya da kazı yapılarak hem taban suyunun alçalması sağlanır, hem de çıkan topraklarla dolgu yapılarak yükseltiler meydana getirilir (Şekil 3). 19 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 2. Yüksek taban suyunun zarar verdiği fındık ocakları Dolgu Kazı Şekil 3. Taban suyu yüksek olan arazilerde yapılan balıksırtı teras şekli 2.4.1. Düz Arazilerden Taban Suyunun Uzaklaştırılması Düz arazilerden taban suyunu tahliye etmenin farklı uygulama yöntemleri bulunmaktadır. Yüzey akışı sağlamak için düz arazilerde uygulanacak toprak tesviyesi meyilli arazilere göre daha kolay olmakta, ancak taban suyunun alçak ve yüksek olmasına göre bazı farklı uygulamalar bulunmaktadır. 20 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.4.1.1. Yüzey Drenajı Yüzey drenajlarının en önemli prensiplerinden birisi araziden bütün yüzey sularının uzaklaştırılmasıdır. Yüzey drenaj sistemini projelendiren mühendisler iki alternatifle karşı karşıyadırlar. Birincisi, arazi yüzeyini olduğu gibi kabul ederek, fazla bir değişiklik yapmadan, drenaj sistemini araziye uydurmaya çalışır. İkincisi arazi yüzeyini tesviye ederek değiştirir. Birinci seçenekte büyük su birikintileri tesadüfî direnler ile drene edilir. Çukur kısımlar doldurularak yüzey az miktarda değiştirilir. Daha doğrusu drenaj işinin önemli bir kısmını dren inşası oluşturur. 2.4.1.2. Toprak Altı Drenajı Bitkilerin kök bölgesinde bulunan fazla su toprağın havalanmasını engelleyerek bitki gelişmesine engel olur. Topoğrafik şartlar, yüksek taban suyu seviyesi ve geçirimsiz toprak şartları gibi faktörler kök bölgesindeki suyun yer çekimiyle serbestçe boşalmasını frenlediği halde toprak verimliliğinin geliştirilmesi ve devamlılığının sağlanması açısından toprak altı drenajı lüzumlu ve gereklidir. Zira toprak altı drenajı ile toprağın havalanması sağlanarak, besin maddesini serbest hale geçirecek faydalı bakteriler faaliyeti arttırılacak, kök gelişmesi hızlanacaktır. Daha fazla bir alana yayılacak olan kökler daha fazla besin elementi alacaklar. Fındık bitkileri kuraklık veya diğer olumsuz etkilerden daha az zarar göreceklerdir. Yine iyi bir toprak altı drenajı ile ilkbaharda toprak daha erken ısınacak, zirai faaliyetler için gerekli kültivasyon işleri öne alınarak, vejetasyon devresi uzatılacaktır. Verilen gübrelerden bitkiler daha iyi faydalanabilirler. Aynı zamanda toprak altı drenajı tuzlu ve sodyumlu toprakların ıslahında da öncelikle uygulanan teknik tedbirlerinden birisidir. Toprak altı drenajından sadece tarla kapasitesinden fazla olan su tahliye edildiğinden kök bölgesindeki kullanılabilir suyun tamamı bitkinin istifadesine sunulmuş olur. Toprak altı drenajına ihtiyaç gösteren arazi aynı zamanda yüzey drenajı yönünden de dikkatli bir şekilde etüt edilmelidir. Genellikle yüzey 21 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU sularının açık bahçe hendekleri ile tahliyesi pahalı olan toprak altı drenaj tedbirlerine göre daha ekonomiktir. 2.4.1.2.1. Toprak Altı Drenaj Metotları Toprak altı drenajında prensip, toprak içerisindeki suyun yer çekimi ile toprak altına döşenen drenlerden serbestçe akıtmaktır. Önceleri toprak altı drenajında dar ve derin bahçe hendekleri kullanılmıştır. Daha sonra zirai faaliyetleri bozan bu hendeklerin içerisine taş, çakıl, organik madde veya geçirgenliği yüksek malzeme doldurulmuştur. Bu tip drenlere Fransız Dreni adı verilmelidir. Ancak Fransız Drenleri kısa sürede tıkanmaları, boşaltma kapasitelerinin yetersiz oluşu nedeniyle fazla yaygın olarak kullanılmazlar. Günümüzde beton veya kil künkler, delikli borular bu amaçla kullanılan materyallerdir. 2.4.1.2.2. Dren Künkleri Diren künkleri kısa boru parçalarından ibaret olup bu maksatla açılan hendeklerin tabanında uç uca döşenerek toprak altında devamlı bir boru hattı meydana getirirler. Boru hattı döşendikten sonra hendek tekrar toprakla kapatılır. Künk direnleri külfetli bakım faaliyetleri gerektirmez, ziraat alanlarını işgal (arazi kaybına) etmez. Künk diren sistemlerinde su, lateral toplayıcı direnlere ek yerlerinden girerler. Lateral hatların bağlandığı ana direnler topraktan direkt olarak su almazlar. Toplayıcı direnlerin boyları genellikle 30 cm, iç çapları 10-15 cm‟ dir. Et kalınlıkları ise iç çaplarının yaklaşık 1/12‟si kadardır. 2.4.1.2.3. Delikli Borular Bazı durumlarda delikli borular veya plastik tüpler künkler gibi açılmış hendeklerin tabanında uç uca döşenir. Hendekler tekrar toprak ile doldurulur. Bu direnlerle ekonomik analizler yapılarak uygun olanı seçilir. 22 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.4.1.2.4. Künk Dren Sisteminin Tipleri Dren hatlarının sistem içerisindeki tertibine göre künk drenler 3 ana sistemde toplanabilir. Bunlar Tabii, Önleyici, Paralel dren sistemleridir. Gridon ve kaburgalı sistemler paralel sistemlerin kısmen değiştirilmiş şekilleridir. Şekil 4. Paralel dren sisteminin yaygın olarak kullanılan iki tipi. Şekil 5. Künk dren sistemlerinin tipleri. 2.4.1.2.5. Tabii Sistem Yeterli bir drenaj temini için eş aralıklı toplayıcı drenlere ihtiyaç göstermeyen arazilerde yaygın şekilde kullanılır. Bu sistemde ana dren hattı 23 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU genel olarak arazinin alçak kısmını baştanbaşa kat eder. Lateraller ise ana drenden itibaren arazinin ıslak noktalarına uzanır. Şekil 6. Yerçekimi sulama sistemi ve unsurları 2.4.1.2.6. Önleyici Sistem Bu sistem daha ziyade yüksek kısımlardan gelen yeraltı sularının taban arazilerde drenaj problemi oluşturmaması için kullanılır. Amaç, suyun taban araziye gelmezden önce toplanmasıdır. Önleyici künk drenler genel olarak yamaç ve taban arazinin birleştiği yerleri takip ederek, uygun bir tahliye ağzına erişir. Önleyici sistemde künkler geçirimsiz tabaka üzerine döşenirler. 24 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.4.1.2.7. Paralel Sistem Paralel sistem daha ziyade düz veya mütecanis (homojen) bir eğime sahip arazilerde uygulanır. Paralel sistemde lateral arazinin hakim meyline uyarlandıktan sonra ana drenin bir veya her iki tarafından bağlanır. Kaburgalı tipte lateraller ana drene her iki taraftan bağlanır. Gridon tipinde ise lateraller ana drene tek taraftan bağlanmakla birlikte ana dren birden fazla daldan ibaret olabilir. 2.4.1.2.8. Boşaltma Ağızları (Tahliye Ağızları) Drenaj sistemleri ancak boşaltma ağızlarının elverişliliği oranında başarılıdır. Elverişli bir boşaltama ağzı araziden drene edilecek maksimum su miktarını taşıyabilecek kapasitede ve suyun drenaj alanından serbestçe akmasını temin edecek bir derinlikte olmalıdır. Geniş alanları içine alan drenaj projelerinde ana boşaltma kanallarının en son boşaltma ağızları tabii suyollarıdır. Münferit bahçe drenajlarında ana künk drenlerinin boşaltma ağızları ise bir toplama drenaj kanalı veya bu amaçla kullanılacak bir çöküntü veya alçak arazi olabilir. Münferit arazilerde ana künk drenleri için uygun bir yerçekimi tahliye ağzı temin edilmiyor ise bu durumda pompaj gerekebilir. 2.4.1.2.9. Dren Derinliği Dren derinliği deyince toprak yüzeyinden dren künkünün tabanına kadar olan düşey mesafe anlaşılır. Her türlü bitki, toprak ve iklim şartlarına uygun belli bir dren derinliğinden bahsetmek güçtür. Hatta arit ve yarı arit bölgelerde ekonomik durumlar veya kullanılan ekipmanların sınırlayıcı şartları dışında drenaj sistemlerinin mümkün olduğu kadar derin tesis edilmesinin tavsiyesi pek uygun değildir. Uygun bir dren derinliğinin tespitinde göz önünde bulundurulması gereken faktörler şunlardır. 1. Bitki: Dren derinliği taban suyunun bitki kök belgesinin altına düşürecek şekilde seçilmesidir. Diğer taraftan bitki kök derinliğinin toprak profilinde mevcut engelleyicilere göre değişeceği unutulmamalıdır. 25 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2. Toprak Katları: Bilhassa arit ve yarı arit bölgelerde toprak katları profil boyunca çok ender durumlarda mütecanizdir. Toprak geçirgenlikleri bu bölge topraklarında farklılık gösterir. Toprak katlarının geçirgenliği arttıkça sistemin tesir derecesi artar ve üst topraklar süratle drene edilir. Bu bakımdan uygun dren derinliğinin tayininde toprak profilinin özellikleri ve bitki kök derinliği birlikte ele alınmalıdır. Su dren künklerine sadece üstten veya yandan değil, alttan girer. Bu sebeple drenler (önleyici drenler hariç) hiçbir şekilde geçirimsiz tabakalar içerisine veya üzerine döşenmemelidir. 3. Toprak Su Basıncı: Aynı bitki ve toprak şartlarında topraktaki suyun serbest akışı ve artezyen basıncının alttan bulunması dren derinliğine etki yapar. İki dren arasındaki orta mesafede aynı drenaj etkisinin elde edilmesi için artezyen şartlarında drenler serbest akış şartlarına nazaran daha derin yerleştirilmelidir. 4. Toprak Suyunun Menşeyi (Kaynağı): Uygun dren derinliğinin tayininde topraktaki fazla suyun kaynağının bilinmesi çok önemlidir. Örneğin önleyici veya azaltıcı drenler arasında yapılacak bir seçim doğrudan doğruya suyun kaynağına bağlıdır. 5. Tuzluluk: Bilhassa tuzlu su ile bulaşmış yüksek bir taban suyunun bulunduğu problemlerde drenler geçirimsiz tabakanın konumunu da dikkate alarak mümkün olduğu kadar derin tesis edilmelidir. Böyle bu durumda sadece taban suyunun kök bölgesine kadar yükselmesi değil aynı zamanda suyun kapillarite ile köklere yükselmesi de önemlidir. Zirai drenajda en uygun dren derinliğinin tayini amacıyla kullanılabilecek genel bir metot mevcut değildir. Derin drenajın şart olduğu haller olduğu gibi diğer bazı hallerde ise sık aralıklı yüzlek drenlerin mi yoksa geniş aralıklı drenlerin mi tesis edileceğini ekonomik durum belirler. Hiçbir şart altında künk drenler üzerindeki toprak örtüsü kalınlığı 60 cm‟den az olmamalıdır. Bu kalınlık drenleri ağır yüzey yüklerine karşı korumak ve dren hattının stabilitesi yönünden zorunludur. Geçirgenliği 26 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU mütecanis mineral toraklarda drenlere verilecek derinlik 75-150 cm arasında değişir. Oturmuş organik topraklarda dren derinliği 120 cm‟den az olmamalıdır. Buna karşılık arit ve yarı arit bölgelerde sulu ziraat alanlarının drenajında drenlere verilecek derinlik 180-240 cm‟ye kadar çıkar. 6. Dren köklerinin Eğimi: Meyil arttıkça drenaj daha hızlı olur ve belirli bir miktar suyun tahliyesi için daha küçük dren çapına gerek duyulur. Dren meyli imkân nispetinde arazinin tabii meyline yakın olmalıdır. Dren künklerinin projelendirilmesinde arzu edilen meyil sınırları % 0.1 ile %0.5 arasındadır. Düşük meyillerde drenler yüksek meyillerdekinden daha itinalı olarak döşenmelidir. Zira düşük meyillerde drenler döşenirken yapılabilecek hatalar sedimantasyona ve hattın tıkanmasına neden olabilir. % 0.5‟ ten daha yüksek meyille döşenen direnlerde su künkler cıvarında oyuntular ve çöküntüler meydana getirir. Drenlere verilecek meyil imkânlar ölçüsünde % 2‟ den fazla olmamalıdır. 7. Künk Drenlerinin Seçimi: Drenajda kullanılan künk drenler genel olarak kil künkler veya beton büzlerdir. Bazı toprak şartları hariç her iki tip dren künkler de başarıyla kullanılabilir. Çapı 30 cm‟den küçük dren künklerinin uzunlukları 30 cm‟den küçük olamamalıdır. Çapı 30-75 cm arasındaki künklerin uzunluğu çaptan küçük olmamalıdır. 2.4.2. Meyilli Arazilerde Toprağın Korunması ve Taban Suyunun Uzaklaştırılması Meyili %5‟den fazla olan arazilerde düzenli bir dikimin yapılması, yağmur sularının depo edilmesi, gübrenin yıkanıp gitmemesi, hasadın kolay yapılabilmesi, budama, gübreleme ve mücadele gibi kültürel uygulamaların kolay uygulanabilmesi için arazinin teraslanması (sete alınması) gerekmektedir. 27 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Kanal ve Hendekler Şekil 7. Taban suyunun uzaklaştırılması için kanal (derinliği az ) ve hendek (derinliği fazla) terasların yapılma şekli Arazinin meyil durumuna göre aşağıdaki teraslama sistemlerinin bir tanesi uygulanır. Teraslar; a. Kanal Teraslar: Arazi meyilinin % 5-25 arasında olduğu durumlarda bu teras şekli uygulanır (Şekil 8). 28 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 8. Kanal terasların yapılma şekli. b. Hendek Teraslar: Arazi meyili % 25-75 arasında ise hendek teras sistemi uygulanır (Şekil 9). Şekil 9. Hendek terasların yapılma şekli. 29 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU c. Cep Teraslar: Arazi meyili %75‟den fazla olduğu ve diğer teras sisteminin uygulanamadığı arazilerde cep teraslar uygulanır (Şekil 10). Eğim Şekil 10. Cep Terasların yapılma şekli 2.5. Fidanların Sökümü ve Dikim Budaması Fidanlar yapraklarının çoğunu döktüğünde söküme başlanır. Sökerken dikkat edilecek en önemli husus köklerin zedelenmemesi ve tomurcukların dökülmemesidir. Bu nedenle sökülecek fidanların etrafı kazılıp çıkarılmalıdır. Elle zorlayarak çekilirse kökler ve tomurcuklar kopabilir. Fidanların köke yakın 15-20 cm‟lik kısmında 3-4 göz olması gerekmektedir. Sökülen fidanlarda köklerinin kurumaması için fidanlar telis çuvala sarılmalı, sulanmalı veya uzun süre kalacaksa hendeklenmelidir. Fidanlar dikilirken 3-4 göz üzerinden 70-80 cm uzunluğunda yatay olarak kesilmelidir. Fındık fidanlarının dip sürgünü olarak değil, diğer meyve türleri gibi fidanlıkta yetiştirilmesi ve burada çoğaltılması en uygun ve en doğru çoğaltma yöntemidir. Fidanlar dip sürgünlerinden elde edilirken, söküm esnasında ana kökler yaralanmakta, bu yara yüzeylerinden hastalık ve mantarlar bitki 30 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU bünyesine bulaşmakta, bitkiler yara yüzeylerini kapatmak için fazladan enerji harcamaktadırlar. Bitki köklerindeki yaralama ve bu yara yüzeylerinden bulaşan hastalık ve zararlılar bitkileri verimsizleştirmekte, ekonomik ömürlerini kısaltmaktadır. Şekil 11. Fındık fidanlığı Şekil 12. Fındık fidanı 31 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.6. Bahçe Tesisi Ülkemizde fındık bahçeleri halen dip sürgünüyle tesis edilmekteyse de, ABD, İtalya, Fransa, Romanya gibi fındık üreticisi ülkelerde daldırma ile üretilen veya aşı ile üretilen fidanlar tesis için kullanılmaktadır. 2.6.1. Dikim Aralıkları Fındık bahçelerinin tekniğine uygun tesis edilmesinin ilk şartı, ocak şeklinde dikim düşünülüyorsa ocaklara; çit dikim sistemi veya tek dal şeklinde dikim düşünülüyorsa dallara, büyümeleri ve gelişmeleri için ihtiyaç duyulan alanın ayrılmasıdır. Tesiste ocaklar arası ve dallar arası mesafeye uyulmamakta, dolayısıyla, bahçelerin sık dikilmesi ile bol değil daha az ürün elde edilmektedir. Gerek ocaklar arası mesafenin yetersiz olmasından, gerekse ocaktaki dalın fazla olmasına bağlı olarak dalların birbirlerinin güneş almalarını engellemeleri sonucu dallar dikine büyümekte ve taç zayıf gelişmektedir. Zayıf taçlı dalların fındık oluşacak sürgünleri de yetersiz gelişecek dolayısıyla verim düşecektir. Sık dikilmiş bahçelerde budama, ilaçlama, gübreleme ve hasat zorlaşacak verilen işgücü artacaktır. Ocaklar arası mesafe belirlenirken; - toprağın yapısı, - toprağın verimliliği, - arazinin meyli, - arazinin yöneyi, - dikilecek fındığın çeşidi ve - bahçenin rakımı dikkate alınmalıdır. 2.6.2. Dikim ve Terbiye Sistemleri Ülkemizde fındık üretim bölgelerinde uygulanan geleneksel dikim şekli genellikle ocak dikim sistemidir. Bununla beraber, Avrupa‟da önemli bir 32 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU düzeyde ve ABD‟de çit ve tek dal dikim sistemleri uygulanmakta ve bu ülkelerde fındık yetiştiriciliği modern yöntemlerle yapılmaktadır. 2.6.2.1. Ocak Dikim Sistemi Daha ziyade düz arazilere uygun olan bu dikim şekli meyilli arazilerde, arazi meyil durumuna göre teraslama yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Ocak dikim sisteminde dikim çukurları dikimden en az bir ay önce 120 cm çap ve 60 cm derinlikte açılmalıdır. Genel olarak ocak dikim sisteminde, verimli topraklarda ocaklar arası mesafe 6-7 m, verimi düşük topraklarda 4-5 m olabilir. Fındık Türkiye, İtalya ve İspanya‟da 3 ile 15 adet daldan oluşan ocak şeklinde yetiştirilmektedir. Son yıllarda, İtalya ve İspanya‟da yeni tesis edilmiş fındık bahçelerinde ocaktaki dal sayısı 3 ile 4‟e kadar indirilmiştir. Ocak şeklinde yetiştirilen bitkilerin sadece tepe kısımlarında meyve dalları bulunmaktadır. Ocak şeklinde dikim, üçgen ve dörtgen şekli olarak ikiye ayrılmaktadır. Şekil 13. Ocak dikim şekli 33 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Üçgen dikim Bu dikimde taç ve kök gelişmesinin iyi olduğu görülmektedir. Yukarıda belirtilen faktörler dikkate alınarak sıra üzeri mesafe 5 m, sıralar arası mesafe de 4 m olarak alınabilir. Bunun için düz bir çizgi üzerinde 5‟er m mesafelerle ocak yeri işaretlenir, her ocak yeri arasından dik olarak 4 m mesafe ilerisine de diğer sıra ocaklarının yerleri işaretlenir. Bu işlem bahçe alanı boyunca devam ettirilir. Dörtgen dikime göre aynı alana daha fazla ocak dikilebilen üçgen dikim sistemine, saç ayağı dikimi veya çapraz dikim sistemi de denilmektedir. Bir ocağın ortalama izdüşüm alanı 20 m² dir. ☼ ☼ ☼ 4m 4 m (sıra arası) ☼ ☼--------------------------☼----------------------5 m (sıra üzeri) Şekil 14. Üçgen dikim şekli Dörtgen dikim Bu dikim şeklinde sıra üzeri ve sıra arası mesafe aynı veya birbirine çok yakındır. Üçgen dikimde ocak yerleri birbirlerinin çaprazına geldiği için sıralar arası mesafe sıra üzerinden daha kısa olmasına rağmen bu dikim şeklinde yan yana sıraların ocakları aynı çizgi üzerinde olduğu için sıralar arası mesafe daha fazla tutulmalıdır. Bu nedenle aynı alana daha az ocak dikilebileceğinden için pek tercih edilmemekte fakat tarımsal mekanizasyon aletlerinin (traktöre monte çapa ve pülverizatör v.b) kullanımına daha uygudur. Bir ocağın ortalama izdüşüm alanı 25 m² dir. 34 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU ☼ ☼ ☼ 4-5 m (sıra üzeri) ☼ ☼ ☼ 5-6 m (sıra arası) Şekil 15. Dörtgen dikim şekli Şekil 16. Ocak sistemine göre dikilmiş fındık bitkisi 35 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 17. Çitlerle yapılan basit bir teraslama Şekil 18. Taşlarla yapılan teraslar (İspanya, 2008) 36 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 19. Taşlarla yapılan teraslar (İspanya, 2008) 2.6.2.2 Çit Dikim Sistemi Bu dikim sistemi düz arazilerde uygulanabildiği gibi daha çok meyilli ve toprak derinliği az olan arazilerde önem kazanmaktadır. Meyilli arazilerde arazinin meyil derecesine göre 1.5-2 m teras üstü genişliği ve 3.5-5 m teraslar arası mesafe olacak şekilde teraslama yapılır. Çit dikim sisteminde bitkiler arası mesafe (sıra üzeri) 1.5-2 m olmalıdır. Düz arazilerde sıralar arası mesafenin 4-5 m olması gerekmektedir. Çit dikim sistemi içinde bazı değişiklikler yapılarak “Modifiye edilmiş (değiştirilmiş) çit sistemi” olarak farklı şekillerde uygulanan dikim sistemleri; **Serbest vazo (Ortası açık kase) sistemi **Dik eksenli sistem **V şekilli sistem 37 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 20. Modifiye edilmiş çit sistemi Şekil 21. Modifiye edilmiş çit sistemi (İspanya, 2008) 38 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Serbest Vazo Sistemi Bu sistemde fidanlar çit şeklinde dikilmiş olup, doruk dalları çıkartılarak, ortası açık şekilde budanıp yetiştirilmektedir. Bu sistemde, güneş ışınlarının bitkinin iç kısımlarına kadar nüfuz etmesi sağlanarak, yüksek oranda fotosentez yapmasına izin verilmektedir. t vazo sistemi Şekil 22. Serbest vazo sistemi. 39 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 23. Serbest vazo sistemi (İspanya, 2008) Dik Eksenli Sistem Bu sistemde, doruk dallar kesilmeyip, bitkinin yukarı doğru kat oluşturmasına izin verilmektedir. Güneş ışınlarının bol olduğu yörelere uygun bir sistemdir. Güneş ışınları daha çok bitkinin dış yüzeylerine gelmekte, bitki güneş yanıklarına karşı korunmaktadır. 40 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU sistem Şekil 24. Dik eksenli sistem, Şekil 25. Dik eksenli sistem (Fransa, 2008) 41 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU V Şekilli Sistem Bu sistemde, karşılıklı yönlerde dikey bir hatta 30 derecelik bir açıyla, bir çift arası 40 cm olacak şekilde, iki fidan dikilir. Sıra arası 5 m, sıra üzeri 1.8-2.4 m arasında olup bu mesafeler çeşide göre değişmektedir. Dönüme 1.8 m (+40 cm) X 5 m için 182 fidan; 2.4 m (+40 cm) X 5 m için 142 fidan olacak yoğunluktadır. Fransa‟da yapılan bir çalışmaya göre, bu sistem tek gövdeli dikim sistemine göre % 97 daha fazla verim sağlamıştır. Bunun nedenlerinin başında, dönüme daha fazla bitkinin dikilmesi ve 30 derecelik açıyla yetiştirilen ana bitkinin, dik eksenli büyümeye göre daha V şekilli fazlasistem meyveye yatması gelmektedir. V şekilli sistem 30° 40 cm 1.8-2.4 m Şekil 26. Dik eksenli sistem 42 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 27. V şekilli (Solda) ve dik eksenli (Sağda) sistem Şekil 28. V şekilli sistem 43 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.6.2.3. Tek Dal Dikim Sistemi Bu sistemde, tek bir gövde üzerinde tacın büyütülmesidir. Taç kısmı genel olarak kase veya goble şeklinde terbiye edilir. Tek dal olarak dikim planlandığı zaman ise, verimli topraklarda sıra arası ve sıra üzeri mesafe 3.5-4 m, verimsiz topraklarda ise 2-2.5 m düşünülmelidir. ABD ve Fransa‟da fındık tek gövde şeklinde, budama sistemlerini de devreye sokarak, bir ağaç gibi yetiştirilmektedir. Üçgen veya dörtgen şekilde dikimi yapılabilen tek dal sisteminde bir dalın izdüşümü 5-6 m² olarak hesaplanır. (a) (b) Şekil 29. a) Fındık Araştırma Enstitüsü (Giresun) uygulama bahçesinde tek dal dikim sistemi, b) İtalya‟da ocak şeklinde tesis edilmiş genç bir fındık bahçesi. Şekil 30. İtalya‟da yeni bir bahçe tesisi (solda), eski bir bahçe (sağda). 44 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 2.6.3. Düz Ve Hafif Meyilli Arazilerde Dikim Şekli Düz arazilerde fındık bahçeleri ocak, çit veya tek dal dikim sistemlerinden biri ile tesis edilebilir. 2.6.4. Meyilli Arazilerde Dikim Şekli Meyilli arazilerde de düz arazilerdeki dikim şekilleri uygulanır. Ancak meyil arttıkça dal izdüşüm mesafesi yani sıralar arası mesafe de artmaktadır. Ocak veya tek dal şeklinde yapılan dikimler, teras veya açılan ceplere yapılmaktadır. 2.6.4.1. Teraslara Ocak Dikimi Teraslara yapılacak dikimler için; 3,5-4 m genişliğinde açılan teraslara ocak dikimleri yukarıda belirtildiği gibi üçgen veya dörtgen şeklinde yapılır. 2.6.4.2. Teraslara Tek Dal Dikimi Meyilli arazilerde ocak sistemindeki 3,5-4 m teras açmaya göre daha avantajlı olan bu dikim şeklinde 1,5 x 1,5 m veya 1,5 x 2 m ebatlarında açılan teraslara tek dal dikimi yapılmaktadır. 2.6.4.3. Cep Dikim Sistemi Meyilli arazide toprak üst kısımdan başlanarak 2,5-3,5 m çaplarında bir alanı düzleyerek oluşturulan ceplere; ocak olarak dikim yapılacaksa 1-2 m çapında, tek dal olarak dikim yapılacaksa 0,5-1 m çapında ve 40-60 cm derinliğinde fidan dikim çukurları açılır. 2.6.4.4. Çit Şeklinde Dikim Meyilli arazilerde ocak sistemine göre daha avantajlı olan bu dikim şeklinde 1,5 x 1,5 m veya 1,5 x 2 m ebatlarında açılan teraslara tek dal dikimi gibi tek fidan dikimi yapılır. Bu fidana 4 yıl boyunca birçok budama yapılır ve sonunda tek gövde üzerinde iki dal oluşturularak geniş bir taç olumu sağlanır. Bu dikim şekliyle birim alandan fazla verim alınmaktadır. 45 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 31. Eğimi % 70‟leri bulan Doğu Karadeniz Bölgesi fındık bahçeleri. 46 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 3. FINDIKTA BUDAMA 3.1. Budamanın Amacı Ve Önemi Diğer meyve türlerinde olduğu gibi, fındıkta da, budama düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmak, ağacı uzun süre verim çağında tutmak, kuvvetten düşmeye başlamış dalları ya da ocakları yeniden kuvvetlendirerek bir süre daha yüksek kaliteli meyve vermesini sağlamak amacıyla uygulanır. Bunu kısaca, şekil verim (ürün) ve gençleştirme budaması şeklinde de ifade edebiliriz. Bu genel amaçların yanında, ağacı kısa sürede verime başlatmak, kök ile taç arasındaki fizyolojik dengeyi kurmak ve korumak, hasat ve mücadele işlerini kolaylaştırmak, güneşin ocağın her tarafına ulaşmasını sağlamak, tozlanma oranını artırmak ve yıldan yıla görülebilecek verim dalgalanmasını azaltmak ya da önlemek de fındıkta budamanın amaçları arasında gösterilebilir. Mevcut fındıklıklarımızdaki ocaklar arası mesafelerin, en az 4,0 m ve fazla 6.0 m olması gerekirken, çok daha sık aralıklarla oluşturulmuş olmasından ve yine ocaklardaki dal sayılarının 5-8 arasında olması gerekirken, ocaklarda çok daha fazla sayıda dal bırakılmış olmasından dolayı, verim ve kalitede arzu edilen seviyeye ulaşılamamaktadır. Bu durumda, bitkiler çok fazla olarak vegetatif gelişme (sürgün ve yeşil aksam gelişimi) göstermekte, generatif gelişmeden (karanfil ve çotanak oluşumu) ise geri kalmaktadır. İşte böyle bahçelerde gerek sık olan ocakların çıkarılması, gerek budama ile fazla olan dalların ocaklardan uzaklaştırılması ve gerekse her dal üzerinde budama yapılması ile bu sakıncalar ortadan kaldırılmış olunacaktır. Buna göre, fındıkta düzenli budama yapıldığı durumda hem dal, hem ocak ve hem de dekar (dönüm) başına ürün miktarı yani verim artırılmış olacaktır. Bu da doğrudan üretici gelirlerine yansıyarak birim maliyetleri azaltacaktır. Günümüze kadar fındık tarımında budamaya pek önem verilmemiş, ya tam olarak tekniğine uygun biçimde yapılmamış ya da eksik olarak yapılmıştır. Mevcut fındık bahçelerinde budama denilince bu durum üreticiler arasında genellikle dip sürgünü temizliği ve ocaktan yaşlı dalların çıkarılması şeklinde algılanmış ve uygulanmıştır. Hâlbuki budama dikimle başlayıp ağacın 47 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU verimden düştüğü yaşlılık devresine kadar devam eden önemli bir kültürel uygulamadır. 3.2. Budama Tekniği Ve Budama İlkeleri Budamadan beklenen yararı sağlamak için, budamanın tekniğine uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir. Tekniğine uygun bir budama yapabilmek içinde aşağıda belirtilen ilkelere uyulması gerekmektedir: 1. Budama bitkide fizyolojik dengeyi sağlayacak şekilde ayarlanmalıdır. Yani, bitkinin kök gelişimine uygun şiddette bir budama yapılmalıdır. Bitkinin kendini toparlayamayacağı bir budama şiddeti uygulanmamalıdır. 2. Ocağı ya da dalı ilk şekillendirme yıllarında, budama özellikle meyve dallarından ziyade odun dallarına uygulanmalıdır. 3. Budamaya geçmeden önce dalın bütün olarak gelişimi incelenmeli ve budama bu incelemeye göre yapılmalıdır. 4. Ocaktaki dallar arasında ve her ana dal üzerindeki yan dallar arasında gelişme bakımından bir denge oluşturulmalıdır. Bir ana dalın ya da bir yan dalın diğerinden fazla ya da az gelişmesine izin verilmemelidir. 5. Dalların yerle yapmış oldukları açı onların gelişme eğilimini belirleyecektir. Yani, açı büyüdükçe dalın vegetatif, daraldıkça da generatif bir gelişme sergileyeceği unutulmamalıdır. Buna göre, kuvvetli büyüyen dalların yerle arasındaki açıları daraltılmalı, zayıf büyüyenlerinki ise genişletilmelidir. 6. Gerek ocaktaki dallar arasında ve gerekse ana dal üzerindeki yan dallar arasında meyve yükü bakımından denge sağlanmalıdır. Yani, bir dalın ya da bir yan dalın meyve yükü diğeri arasında anormal farklılıklar olmamalıdır. 7. Kalın dalların kesiminde kaliteli budama testeresi kullanılmalı, kesim toprak seviyesine yakın yükseklikten yapılmalı, kesim yüzeyleri düzgün bırakılmalı ve yaralar aşı macunu ile macunlanmalıdır. 48 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 8. Her ana dal üzerinde yapılacak kesimlerde, kesimlerin tırnak bırakılmayacak ve yarıklar oluşturulmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. 9. Kalın dalların çıkartılmalarına ilk önce dalın alt tarafından biraz kesmekle başlanılmalı, sonra dal yastığı korunacak şekilde, üst kısımdan kesime devam edilerek çıkartılmalıdır. 10. Bir yıllık dallar toprağa bakan göz üzerinden kesilmeli, yara yüzeyi, gözün alt ucunun uzantısında olmamalıdır. 11. Ocak içlerine doğru gelişme gösteren obur sürgünler alınmalı, yanlara fazla taşan sürgünlerin tepeleri vurulmalıdır. 12. Ocakta bırakılacak olan ana dalların arası birbirine eşit olacak şekilde ayarlanmalıdır. Ocakların boş kalan kısımlarında kök sürgünleri geliştirilerek veya uygun dal bulunması durumunda bu boşluğa yönlendirecek şekilde eğme ve bağlama yapılarak bu kısımlar doldurulmalıdır. 13. Yaşlanan dalların çıkarılması ile boşalan alanlarda bırakılacak ve yeni dalı oluşturacak olan dip sürgünleri eski kesilmiş dalların kök gövdeleri üzerinden değil, daha uzaktaki kök sürgünlerinden seçilmelidir. 14. Fındık bahçesinde diğer orman ya da meyve türlerine ait ağaçların yetiştirilmesine izin verilmemeli, bu tür ağaçlar sonbaharda kesilmelidir. 49 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ Açı genişletme T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Açı daraltma Ana dal üzerindeki kesimler 1 yıllık dalın kesimi Ocak içindeki dallar Dalların çıkartılması Kalın dalların kesilmesi Dallar arası mesafe Şekil 32. Budama tekniği ve ilkeleri 3.3. Budama Zamanı Budama zamanı, diğer meyve türlerinde olduğu gibi, fındıkta da hem vegetatif hem de generatif gelişmeyi önemli düzeyde etkiler. Fındıkta budama esas olarak iki zamanda yapılabilmektedir. Bazen bu budamalar birbirlerinin eksikliklerini tamamlayacak şekilde de yapılabilmektedir. 50 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 3.3.1. Sonbahar-Kış Budaması Fındıkta hasat döneminden belli bir zaman sonra, yaklaşık olarak Ekim ayının sonlarına doğru budama işlemleri başlamaktadır. Çünkü bu dönemde bitki dinlenmeye girmiş ve aktif büyüme gelişme dönemi sona ermiştir. Ayrıca, hasat dönemi ve sonrasındaki yoğun iş trafiği de azalmış durumdadır. Yani her yönüyle budama için uygun zaman başlamış anlamına gelmektedir. Bu dönemde, ocak içerisinde kurumaya yüz tutmuş, kurumuş, sıklaşmış, gelişmeden geri kalmış kalın ve ince dallar ile dip ve kök sürgünleri temizlenir. Genel olarak, bu işlem en fazla 2 aylık bir dönemde bitirilmelidir. Şiddetli kış soğuklarının başladığı, Aralık ortalarından itibaren mümkünse budama yapılmamalıdır. Aksi takdirde hem yara yüzeylerinin iyileşmesi hem de kesim işlemi zorlaşacaktır. 3.3.2. İlkbahar-Yaz Budaması Mart ayından itibaren başlayan yaklaşık 3 aylık bir dönemde gerçekleştirilen bu budama yeşil budama olarak da adlandırılmaktadır. Özellikle şekillendirme yıllarında yapılması gereken bir budamadır. Bunun yanında, Sonbahar-Kış budamasının noksanlıklarını tamamlayan bir budamadır. Bu dönemde, dip ve kök sürgünleri ile kurumuş, kırılmış, ocakta ve ana dal üzerinde şekli bozulmuş sürgünler temizlenir. 51 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 33. Makine ile dip sürgünü kontrolü. Şekil 34. Kazma ile dip sürgünü kontrolü. 52 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 3.4. Fındıkta Şekil, Verim (Ürün) Ve Gençleştirme Budaması Fındık bitkisine bahçeye ilk dikim zamanından, verimin tamamen düştüğü yaşlılık dönemine kadar şekil vermek daha fazla ürün elde etmek ve verim dönemini biraz daha uzatmak amacıyla budama yapılmaktadır. Şimdi bunları sırasıyla görelim. Şekil 35. Budamada testereler kullanılmalıdır. 53 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 36. Budamada testereler kullanılmalıdır. (a) 54 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (b) Şekil 37. Fındık budamasında motorlu veya elektrikli testereler kullanılmalıdır ve bu aletler bitkiye zarar vermez (a,b). 3.4.1. Şekil Budaması Ülkemizdeki fındık bahçelerinin hemen hemen tamamına yakın bir kısmı ocak sisteminde tesis edilmiştir. Buna karşılık, son yıllarda birim alandan daha fazla verimin alınabildiği çit dikim şekilleri de önem kazanmaktadır. Bu amaçla, çit dikim sisteminde kurulmuş yeni bahçelere de zaman zaman rastlamaktayız. Bunun için şekil budamasını bu her iki sistem için ayrı ayrı incelemek durumundayız. Meyve ağaçlarında şekil budamasına genel olarak dikimden itibaren 5 yıl içerisinde devam edilir. 55 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 3.4.1.1. Ocak Dikim Sisteminde Şekil Budaması Fındık fidanlarının araziye dikiminden sonra, fidanlar topraktan 40-45 cm yükseklikten kesilir. İlk yıl herhangi bir budama işlemi yapılmadan, sadece sulama, gübreleme ile hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadele yapılarak fidanların ertesi yıla hazırlıklı olarak girmesi sağlanır. Ertesi yıl Mart ayında, tomurcuklar uyanmadan önce fidanın topraktan 5 cm yükseklikten tepesi vurulur. Fidanlara gerekli bakım ve mücadele işlemleri uygulanır. Mayıs ayı sonlarına doğru kesim yerinden çıkan sürgünlerden iyi gelişen ve dışa bakan bir tanesi seçilir, diğerleri kesilir. Fidanların bakımı düzenli yapılarak kışa hazırlıklı girmeleri sağlanır. Üçüncü yılda fidanlarda bir önceki yıl seçilen sürgün 100 cm yükseklikten ve yine toprağa bakan göz üzerinden kesilir. Bu kesim işleminden sonra gelişen sürgünlerden bir tanesi doruk dalını, diğer iki tanesi de yan dalları oluşturmak üzere sağlı-sollu olarak seçilir. Diğerleri eğilir ya da kesilir. Eğme-bükme yapılmış dallar ertesi yıl kesilir. Dördüncü yılın Mart ayında doruk dalı ile iki yan dal, gelişme durumlarına göre, 60-80 cm‟den ve dışa bakan göz üzerinden kesilirler, bundan daha az gelişme gösterenlere ise dokunulmaz. Düzenli bakım sonucunda, seçilen dallar üzerinde o yıl içerisinde oluşan sürgünlerden karşılıklı olarak gelişen ikişer sürgünün dışındakiler çıkarılır. Son yıl da aynı işlem tekrar edilerek 5. yılın sonunda şekil budaması tamamlanmış olur. 56 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 38. Ocak dikim sisteminde şekil budaması Şekil 39. Balta, girebi gibi vurarak kesen aletler budamada kullanılmamalıdır. 3.4.1.2. Çit Dikim Sisteminde Şekil Budaması Son yıllarda üzerinde önemle durulan bu sistemde, ocak sisteminde ilk yıl yapılan işlemler uygulanır. İkinci yıldaki fidanın topraktan 5 cm yükseklikten kesilmesinden sonra, oluşan sürgünlerden biri arazi meyilinin yukarısına diğeri de aşağısına olmak üzere iki iyi gelişmiş sürgün seçilir. Diğerleri kesilir. Bu seçilen sürgünler arasındaki açı ile sürgünler ile yer arasındaki açının 60º olmasına özen gösterilir. Dallarda sürgünlerin kesilmesi ve seçilmesi ile diğer uygulamalar ocak sisteminde olduğu gibidir. Sonraki yıl, 57 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU seçilmiş olan sürgünler 60-80 cm‟den dışa bakan göz üzerinden kesilir. O yıl içerisinde oluşan sürgünlerden, doruk dalı ile karşılıklı olan 2 yan dal sonbaharda bırakılır, diğerleri çıkarılır. Dördüncü yılda, Mart ayında devam dalı durumdaki dal 60-80 cm‟den, yan dalların devamını sağlayacak doruk dalları ise 40-50 cm‟den ve dışa bakan göz üzerinden kesilir. O yılın sonbaharında, seçilmiş olan her doruk dalında birer tanesi devam dalı ve ikişer tanesi e karşılıklı olmak üzere üçer tane dal seçilir, diğerleri kesilir. Bu işleme beşinci yılda da devam edilerek şekil budamasına son verilmiş olunur. Şekil 40 . Çit dikim sisteminde şekil budaması 3.4.2. Verim (Ürün) Budaması Fındıkta vegetatif ve generatif faaliyetler arasındaki fizyolojik dengeyi uzu yıllar korumak için ürün budaması yapılır. Fındıkta ilk beş yıldaki şekil budamasından sonra, verim çağı ve 10. yıldan itibaren de tam verim çağı başlamaktadır. Bu tam verim çağı çeşide, bakıma ve ekolojiye göre değişmekle birlikte 20-25 yaşlarına kadar devam etmektedir. Bundan sonra dallar üzerindeki yan dallarda sıklaşma, sürgün faaliyetlerinde ve dolayısıyla sürgün boylarında gerileme başlar ve buna bağlı olarak da verimde düşme başlar. Kısacası, fizyolojik denge bozulmaya başlar. Bu dengeyi yeniden oluşturmak amacıyla, ağaca ilk 5 yılda verilmiş şekle bağlı kalmak koşuluyla, 10 cm boyundaki küçük, kurumuş, kırılmış, cılız sürgünler çıkarılır; ocak içlerine, dal içlerine ve ocak dışına doğru çok uzamış sürgünler 58 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU kısaltılır; ocak içlerini açmaya yönelik olarak yaşlanmış, hastalıklı ve üst üste gelişme gösteren dallar dip kısımlarından çıkartılır. Ocakların boş kısımları yeni kök sürgünleri ile ya da bu boşluğu dolduracak şekilde diğer dalların eğilip bükülmesiyle doldurulmalıdır. Kök ve dip sürgünü verme eğilimi yüksek olan bir meyve türü olması dolayısıyla fındıkta dip ve kök sürgünü temizliği işlemi de önemli kültürel işlemlerden olup, aynı zamanda ürün budaması olarak da önem arz etmektedir. Fındık ocaklarında her yıl bol miktarda gelişen bu sürgünler, daha sonra dalların gençleştirilmesi amacıyla kullanılabileceği yönüyle yararlı gibi gözükürken, ihtiyaçtan fazla olan kısmı ocakların yeterince güneşlenememesine, havalanmanın ve tozlanmanın yetersiz olmasına, dalların sıklaşmasına, gereksiz su ve besin elementi sarfiyatına ve ayrıca, bu sürgünlerin kesilmesiyle de hastalık ve zararlıların bulaşmasına imkân sağlayacak ortamların oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, fındık ocaklarında meydana gelen bu sürgünler henüz taze iken mümkünse kökleriyle beraber çıkarılmalıdır. Bu amaçla her yıl yılda en az iki kez olmak üzere Mayıs sonu ile Haziran başı arasında ve Sonbaharda bu sürgünler ayıklanmalıdır. Fakat bu arada, verim dönemi boyunca ocakların arasından değişik nedenlerle çıkarılan dalların oluşturmuş olduğu boş alanlarda iyi gelişen bir kök sürgünü bırakılmalıdır. Yaşlı dallar kesilmeden 5-6 yıl önceden bunun yerini alacak sürgün hazırlanarak, fındıklıkta verim düşürülmeden devam ettirilebilir. 3.4.3. Gençleştirme Budaması Meyve ağaçlarında gençleştirme budaması verimden düşmüş ağaçlardan birkaç yıl daha ürün alabilmek amacıyla yapılmaktadır. Ağaçlarda verimden düşme dönemlerinde ağırlıklı olarak generatif gelişme görülür, bu da ağacın fizyolojik dengesini bozarak kalitesiz ve düzensiz ürün alınmasına neden olmaktadır. Fındıkta, diğer meyve türlerinden farklı olarak, bir dal yaşı bir de dikim yaşından bahsetmek mümkündür. Bu durumda, sadece ocaklardaki dalların ve dallar üzerindeki dalcıkların yenilenmesiyle gençlik budamasını tamamlamış 59 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU sayılmıyoruz. Çünkü ocaktaki ana bitkimizin de kökleri yaşlanmış olmaktadır. Bölgemizdeki fındık bahçelerinin tesis yılının 100–150 hatta 200 yıl öncesine kadar dayandığını bilmekteyiz. Bu bahçeler hem tekniğine uygun bir şekilde tesis edilmemiş ve hem de bu bahçelerde uzun yıllar boyunca kültürel ve teknik uygulamalar yeterli düzeyde yapılmamıştır. Bundan dolayı, bölgemizdeki fındık bahçelerinin büyük bir kısmında toprak yorgunluğu meydana gelmiş bulunmaktadır. Verim üzerine önemli etkisi olan dikim yaşı fındık bahçesinde 30. yıldan itibaren etkisini göstermekte olup, 60. yaşında bir fındık bahçesi ekonomik ömrünü genellikle tamamlamış durumda olmaktadır (Şekil….). Bu nedenle, böyle bahçelerin belirli bir plan dahilinde sökülerek 1-2 yıl dinlendirildikten sonra tekrar tekniğine uygun olarak dikilip yenilenmesi gerekmektedir. (a) 60 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (b) (c) Şekil 41. Dikim yaşı 60 yılı aşan, verimden düşmüş, yaşlanmış fındık ocakları (a,b,c). 61 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 4. GÜBRELEME Tarımsal üretimde, temel girdiler içerisinde gübrelerin bitkisel üretim artışındaki payı %50‟nin üzerindedir. Bu girdilerin başarılı ve ekonomik kullanımı, toprağı iyi tanımakla ve özelliklerini bilmekle mümkündür. Her yıl ürün ve budama artıklarıyla topraktan önemli miktarlarda besin maddeleri sömürülmektedir. Dekardan 120 kg fındık ürünü alındığında 1.9 kg azot, 0.4 kg fosfor, 1.0 kg potasyum ve 1.1 kg kalsiyum sömürüldüğü belirtilmiştir. Fındığın yüksek verimde kalmasını sağlamak, iyi ve kaliteli ürün almak, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığını artırmak için toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre usulüne uygun bir şekilde gübreleme yapmak gerekmektedir. Toprak analizleri yaptırılmadan uygulanacak gübre, üründe azalmalara neden olabileceği gibi fındığın dengesiz beslenmesine ve ekonomik yönden çiftçinin zarara uğramasına yol açar. Yapılan araştırmalar neticesinde uygulanması gereken azotlu gübrenin ancak %37.1‟i, fosforlu gübrenin %21.2‟si ve potasyumlu gübrelerin %5.9‟unun kullanıldığı belirlenmiştir. Toprak analizleri neticesinde uygulanacak gübre miktarının yanı sıra gübrenin çeşidi, uygulama zamanı ve tekniği de çok önemlidir. Özellikle toprakların diğer özellikleri de dikkate alınarak uygun gübre seçimi yapılmalıdır. 4.1. Toprak Örneklerinin Alınması Bitkiler için mutlak gerekli 20 bitki besin maddesi vardır. Bitkilerin sağlıklı gelişimi için bu besin maddelerinin gübreleme ile karşılanması gerekmektedir. Nasıl ki insanlar reçete ile ilaç kullanıyorsa, bitkiler için de toprak ve yaprak analiz sonuçları dikkate alınarak gübreleme yapılmalıdır. Dolayısıyla öncelikle toprak analizlerinin yapılması, bitkilerde belirgin bir sararma ve kurumalar mevcut ise yaprak analizleri ile ortaya konulması gerekmektedir. Bu amaçla toprak örnekleri alırken şu hususlara dikkat etmek gerekir. -Öncelikle alınacak toprak örneğinin bahçeyi çok iyi temsil etmesi gerekir. Bu amaçla karma toprak örnekleri alınmalıdır. -Bahçenin genel özellikleri dikkate alınarak eğim, toprak derinliği, toprak yapısı gibi farklılık gösteren yerlerden ayrı ayrı örnekleme yapılmalıdır. 62 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU -Bahçe, çit ve yol kenarlarından, gübre yığını veya hayvanların yatmış oldukları yerlerden, çukur, tümsek ve su birikintisi olan yerlerden; gübre uygulanmış yerlerden ve fındık ocaklarının yakın yerlerinden toprak örnekleri alınmamalıdır. -Toprak örnekleri fındık hasadından sonra yani sonbaharda toprak tavında iken alınmalıdır. Ayrıca yaprak örnekleri ile bütünlük sağlamak amacıyla Temmuz ayında da toprak örnekleri alınabilir. - Fındık bahçelerinden toprak örneği almak için bahçenin yukarıda belirtilen bazı özellikleri dikkate alınarak S, U veya zikzak şeklinde gezilerek 20 dekara kadar büyüklükteki bahçeden 10 ile 30 noktasından örnekleme yapılır (Şekil 42.a). Belirlenen noktalardan V veya U harfi şeklinde 20 veya 30 cm derinlikte bir çukur açılır.Çukurdan 3-5 cm kalınlığında toprak dilimi alınarak kovada biriktirilir (Şekil 42.b). Toprağın içindeki taş, kök gibi bitki parçaları ayıklanır ve karıştırılır. Yaklaşık 1 kg toprak örneği naylon torbalara konularak gerekli bilgiler yazılır. Toprak örnekleri 0-20, 20-40 cm veya 0-30, 30-60 cm derinliklerinde ayrı ayrı alınır. Aynı derinlikteki toprak örnekleri aynı kovaya ve torbaya konulur. a b Şekil 42. a) Zikzak şeklinde toprak örneklemesi, b) V şeklinde açılan bir çukur 63 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 4.2. Yaprak Örneklerinin Alınması -Fındık bahçelerinden yaprak örneği alım zamanı yaklaşık hasattan 1015 gün önceki dönemdir. Yapılan araştırmalar neticesinde Temmuz ayı içerisinde örnek alınabilir. -Her çeşit için ayrı ayrı yaprak örneği alınmalı ve birbirleri ile karıştırılmamalıdır. -Fındık yapraklarında sararma, kuruma ve kıvrılma gibi belirtiler varsa bu ocakların yaprakları ayrı alınmalıdır. Eğer bu belirtiler, böcek zararından kaynaklanıyorsa bu yapraklardan analiz için örnek alınmamalıdır. – Fındık bahçelerinde zikzak veya U harfi şeklinde yürünerek bahçeyi temsil edecek şekilde 25 ocağın her yönünden olmak üzere 80-120 adet yaprak alınmalıdır. Bahçe 20 dekardan büyük ise ya örnek sayısı artırılmalı yada ikinci örnekleme yapılmalıdır. - Yaprak örnekleri ocaklardan bir insan boyu yükseklikteki meyveli dalların o yılki orta kuvvetteki sürgünlerinden, güneş gören, hastalıksız sürgün uçlarından itibaren 3‟cü veya 4‟cü yapraklarından alınmalıdır (Şekil 43). - Yaprak örnekleri delikli naylon torbalara veya kese kağıtlarına konularak gerekli bilgiler yazılır ve kısa süre içerisinde laboratuara ulaştırılmalıdır. Eğer bu mümkün değil ise buzdolabında muhafaza edilmeli ve 1-2 gün içerisinde laboratuara nakledilmelidir. Şekil 43 . Yıllık sürgünlerde alınması gereken yapraklar 64 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 4.3. Yeni Dikim Yapılan Fındık Bahçelerinde Gübreleme (O - 5 Yaş) Toprak hazırlığı yapıldıktan sonra dikilen fındık fidanlarının gelişimini tamamlayabilmesi ve bol ve kaliteli ürün alınabilmesi için toprak analiz sonuçlarına göre temel gübreleme yapılmalıdır. Fındık bahçesi toprağını organik madde bakımından zenginleştirmek amacıyla dekara 3 - 5 ton ahır gübresi ve toprak asitli ise kireç verilerek eşit şekilde dağıtılmalı ve çapalanmalıdır. Temel gübreleme olarak dikimden önce fidan çukurlarına tavsiye edilen fosforlu ve potasyumlu gübreler yeterli miktarlarda verilmelidir. Yeni tesis edilen bahçelerde yapılan temel gübrelemeden sonra verime yatana kadar (beşinci yıla kadar) fındık ocaklarına yarısı Mart ayı başında diğer yarısı da Mayıs sonu Haziran ayı başında olmak üzere belirtilen şekilde ocakların dal iz düşümüne ocakların büyüklüğüne bağlı olarak yaklaşık 50-80 gram arasında saf azot olacak şekilde azotlu gübreleme yapılmalıdır. İki veya 3 yılda bir olmak üzere 25-40 gram saf fosfor olacak şekilde fosforlu gübreleme yapılmalıdır. Eğer ihtiyaç var ise potasyumlu gübreleme de yapılmalıdır. 4.4. Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinin Gübrelenmesi Fındık bitkisinin uzun yıllar sağlıklı gelişim gösterebilmesi, bol ve kaliteli ürün alınabilmesi için toprak analizleri neticesinde belirlenen gereksinim duyduğu besin elementlerinin gübreleme ile karşılanması gerekmektedir. Fındığın ihtiyaç duyduğu bu besin maddelerinden en önemlileri ise azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, çinko ve bordur. Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde dekara yaklaşık 100 kg ürün alınmaktadır. İyi bir bakım ile 3-4 dönümlük bahçeden 1 ton ürün alınabilmektedir. 4.4.1. Azotlu Gübreleme Azot bitkiler için her yıl uygulanması gereken önemli bir besin elementidir. Üreticiler tarafından “yazlık gübre” veya “beyaz gübre” olarak isimlendirilmektedir. Azot fındığın sürgün gelişimi ile direk ilişkilidir. Azot noksanlığında dal ve sürgünlerin gelişimi zayıflar, oluşan sürgünler kısa ve ince olup sürgün gelişmesi vaktinden önce durur. Yaprak ve meyve gözleri az 65 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU olur, karanfillerin çok azı meyve bağlar; oluşan meyveler de küçük kalır. Azot noksanlık belirtileri ilk önce yaşlı yapraklarda sararma şeklinde ortaya çıkar ve noksanlığın şiddeti ile birlikte kurumaya ve vaktinden önce dökülmeye neden olur. Azot fazlalığında fındık dallarının gelişimi kuvvetli olur. Sürgünler uzun olup, sağlıklı görünüşe sahip görünebilir; fakat dokuları yumuşak ve fazla sulu olduğu için kış soğuklarına, hastalık ve zararlılara karşı direnci zayıf olur. Verimde artış gözlenmesine rağmen meyveler küçük gelişim gösterir. Meyvelerin kabukları kalınlaşarak randımanı düşürür, iç meyvenin protein oranı artarken yağ oranını azaltarak meyve kalitesinin düşmesine neden olur. Azotlu Gübre Uygulama Yöntemi: Toprak reaksiyonu gibi bazı toprak özellikleri dikkate alınarak toprak analizleri sonucuna göre azotlu gübrenin çeşidi ve miktarı belirlenmeli, usulüne uygun azotlu gübreleme yapılmalıdır. Bu amaçla amonyum sülfat (%21), kalsiyum amonyum nitrat (%26), amonyum nitrat (%33) ve üre (%46) gübreleri kullanılabilir. Toprak asit reaksiyona sahip ise yani kireçleme yapılıyor ise %21‟lik amonyum sülfat gübresi kullanılmamalıdır. Genellikle Doğu Karadeniz Bölgesi fındık bahçesi toprakları asit karakterli olup, %26 „lık ve %46 „lık gübrenin kullanılması gerekmektedir. Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yağışların fazla olması azotlu gübrenin yıkanarak kayba uğramasına neden olur. Bu yüzden azotlu gübrelerin kesinlikle iki dönemde uygulanması gerekmektedir. Birinci uygulama; fındığın uyanmadan önceki dönemde yani Şubat ayı sonu ile Mart ayı başında önerilen azotlu gübrenin yarısı verilmelidir. Gübrenin diğer yarısı Mayıs ayı sonu ile Haziran ayı başında uygulanmalıdır. Azotlu gübreler, ocaktaki dallarının iz düşümlerine 30-40 cm genişlikte açılan halka şeklindeki banda eşit olarak serpilir ve çapa ile 5-10 cm toprak derinliğine karıştırılır. Yüzeye atılan gübreden kayıplar olmaktadır. Düz bahçelerde fındık kökleri dal iz düşümlerinde her yöne eşit dağılım gösterir (Şekil 44 a). Meyilli arazilerde ise fındık kökleri ocakların yanlarında en fazla, 66 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU alt kısımlarında kısmen ve üst kısımlarında ise en az gelişme göstermektedir (Şekil 44 b). Bu yüzden eğime dikkat edilerek gübreleme yapılmalıdır. Ülkemizde fındıkta yapılan gübreleme çalışmalarında toprak özelliklerine bağlı olarak 200-1200 g saf azot/ocak uygulamalarının verimde önemli artış sağladığı saptanmıştır. Fındık bahçelerine hemen her yıl azotlu gübre uygulanmasına rağmen, yörede yapılan çalışmada fındık yapraklarında %57 oranında noksanlık tespit edilmesi gübre uygulama şekli ve zamanının usulüne uygun yapılmadığının bir göstergesidir. A Şekil 44 a) Düz bahçelerde yöntemi B b) Eğimli bahçelerde azotlu gübre uygulama 4.4.2. Fosforlu Gübreleme Fındıkta fosfor noksanlığında gelişimde durgunluk gözlenir, sürgün gelişmesi gecikir, sürgünler kısa ve ince olur. Fosfor noksanlık belirtileri önce yaşlı yapraklarda görülür. Yapraklar başlangıçta koyu yeşil renk almasına rağmen sonra yaprakların alt yüzünde kırmızımsı-mor renklenmeler görülür. Şiddetli noksanlıkta bu morluklar bronzlaşarak kurumaya ve yapraklar dökülmeye başlar. Yapraklar normalden küçük kalır. Fındık verime geç yatar, meyveler küçük kalır ve meyve olumu gecikir. Meyve dökümleri görülür, 67 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU zuruflar kıvrık kenarlı ve kısa kalır. İhtiyaçtan fazla fosforlu gübreleme yapıldığında toprakta bulunan öncelikle çinko, azot, potasyum ve demir gibi bitki besin maddesi alınımı engellenir. Hareketi sınırlıdır. Fosforlu Gübre Uygulama Yöntemi: Fosforun toprakta hareketi sınırlıdır ve toprakta tutularak bitkilerin alamayacağı formlara dönüşür. Bu yüzden mutlaka usulüne uygun olarak verilmesi gerekmektedir (Şekil 45 ve 46). Fosforlu gübreler toprakta uzun süre etkisini gösterebilir, bu yüzden 3 yılda bir Kasım- Şubat ayları arasındaki dönemde toprak analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmalıdır. Yapılan araştırmalarda 3 yılda bir ocaklara 150300 g P2O5 olacak şekilde fosforlu gübrelemenin (350-700 g TSP, %44) yeterli olacağı belirtilmiştir. Ordu yöresinde yapılan çalışmada toprak analiz sonuçlarına göre fındık bahçesi topraklarında %50, yapraklarda ise %65 oranında fosfor noksanlığı tespit edilmiştir. Fosforlu gübreler, ocakların dal iz düşümlerinde 15-20 cm derinlikte açılacak olan çukurlara (16-32 adet) eşit oranda dağıtılmalı ve toprakla kapatılmalıdır. Bu uygulama ile toprakta hareketi sınırlı olan fosforun hem bitki köküyle temas etmesi hem de toprakta tutulması önlenmiş olur. Şekil 45. Fosforlu gübre uygulama yöntemi 68 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 4.4.3. Potasyumlu Gübreleme Fındıkta potasyum noksanlığı önce yaşlı yapraklarda, yaprakların küçük kalması, sararması ve yaprak kenarlarının kıvrılması ile kendisini gösterir. Sürgünler yeteri kadar gelişemez, kısa ve ince kalır. Meyveler küçük kalır ve boş fındık oluşumu artar ve randıman düşer. Bitkiler dondan ve hastalıklardan, soğuktan ve kuraklıktan daha çok zarar görür. Yıllardır yöre topraklarının potasyum bakımından yeterli olduğu söylenmekle birlikte, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yağışların fazla olması ile potasyumun yıkanarak kayba uğraması, toprakta potasyumun tutulması ve bitkiler tarafından potasyumun fazla miktarlarda sömürülmesi neticesinde bitkiler potasyuma ihtiyaç duymaktadırlar. Yapılan araştırmalarda fındık ocaklarına 3 yılda bir 250-750 g K2O gübre uygulamasının (500-1500 g K2SO4, %50) iyi sonuç verdiği belirtilmiştir. Ordu yöresinde yapılan çalışmada toprak analiz sonuçlarına göre fındık bahçesi topraklarında %69, yapraklarda ise %66 oranında potasyum noksanlığı tespit edilmiştir. Yine kivide yapılan bir çalışmada potasyumlu gübreleme ile verimde yaklaşık %50 oranında bir artış sağlanmış olması bitkilerin potasyuma gereksinimini açıkça ortaya koymaktadır. Potasyumlu gübre uygulama yöntemi: Potasyumlu gübreler KasımŞubat ayları arasındaki dönemde dal iz düşümüne açılan çukurlara verilerek toprakla kapatılmalıdır (Fosforlu gübre uygulaması gibi). Üç yılda bir toprak analiz sonuçlarına göre potasyumlu gübre uygulanmalıdır (Şekil 45 ve 46). 69 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 46. Potasyumlu gübre uygulama yöntemi 4.4.4. Yapraktan Gübreleme Fındık bitkisinin besin maddesi istekleri sadece azot, fosfor ve potasyum olmayıp bunların yanı sıra diğer besin elementlerine de ihtiyaç duyar. Bunlardan kalsiyum ve mağnezyum kireçleme materyali olarak kullanılan dolomitli tarım kireci ile karşılanmaktadır. Bu besin maddelerinin yanı sıra fındık bitkisine demir, çinko, bor, mangan ve bakır gibi mikro besin maddelerinin de gübre olarak uygulanması gerekmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, fındık yapraklarında görülen sararma ve deformasyonlar, meyve dökümleri ve boş fındık oluşumunun artması gibi belirtilerin bu besin elementi noksanlıklarından ileri geldiği tespit edilmiştir. Yaygın sararma görülen bahçelerden alınan yaprak örneklerinin analizleri yaptırılarak hangi besin maddesinden ileri geldiği belirlenebilir. Bu besin maddelerinin fındık 70 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU bahçelerine yapraktan veya topraktan uygulanması ile sorun giderilebilir. Bitkilerin yapraktan beslenmesi topraktan beslenmeye göre çok düşüktür. Dolayısıyla yapraktan gübreleme yaparken önerilen miktardan fazla gübre kullanmamak gerekir. Aksi taktirde yapraklarda ve meyvelerde yanmalara neden olabilir. Usulüne uygun kullanıldığında yaprak gübrelemesi daha kısa sürede etkili olur. Yapraktan gübre uygulamasında, fındık yapraklarının alt ve üst yüzeyleri dahil olmak üzere tüm yeşil aksamda kuru yer kalmaksızın gübre püskürtülmelidir. Ocakların dal sayılarına bağlı olarak 3-4 litre içerisinde gübre solüsyonu yaprakları ıslatmak için yeterli gelmektedir. Uygulamanın yapıldığı günde hava fazla sıcak (200 C civarında) ve rüzgarlı olmamalı, 1-2 gün içerisinde yağmur yağarsa uygulama yeniden yapılmalıdır. Bu amaçla yapraktan gübre uygulaması sabahın erken saatleri ile akşamüzeri yapıldığında iyi sonuç alınabilir. Fındık bitkisine yapraktan gübre uygulaması, fındık yaprakları normal gelişmelerini tamamladıktan sonra Mayıs ayından başlayarak Temmuz ayına kadar noksanlığın şiddetine göre 15-20 gün ara ile 2-3 kez yapılması şeklindedir. Eğer bu besin elementleri topraktan uygulanacak ise fosforlu ve potasyumlu gübrelerin uygulanmasında olduğu gibi verilmelidir. Ordu yöresinde yapılan çalışmalarda toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre fındıkta %90‟ın üzerinde bir bor noksanlığına rastlanılmıştır. Bor döllenme üzerine etkili olan önemli bir besin elementidir. Bor, fındıkta meyve tutumunu artırması ve boş fındık oluşumunu azaltması ile verimde artış sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda topraktan 6-12 g bor/ocak; yapraktan %0.1- 0.2 bor uygulamalarının verimde belirgin artış sağladığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde çinko ve demir noksanlığı görülen fındık bahçelerinde de uygulamaların etkili olduğu bildirilmiştir. 4.4.5. Kireçleme Fındık bitkisinin iyi gelişebilmesi için toprak reaksiyonunu (pH) 5 – 7 arasında olması gerekmektedir. Ülkemizde fındık üretim alanlarının büyük bir kısmı Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde olup, bölgemiz toprakları da asit 71 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU reaksiyona sahiptir. Kireç bir gübre materyali değildir ve sadece kireç uygulayarak fındığın gübre ihtiyacı karşılanamaz. Özellikle toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine çok yönlü bir etkiye sahiptir. Asit reaksiyona sahip toprakların kireçlenmesi; toprağın havalanma, ısınma ve su tutma kapasitelerini düzeltir. Asit topraklarda fazla miktarlarda bulunan alüminyum ve mangan iyonlarının fındığa zararını azaltır. Ayrıca toprağa kalsiyum ve magnezyum sağlar. Toprağın su geçirgenliğini sağlayarak bitkinin su kullanımını kolaylaştırır. Toprağın asitliğini düzenleyerek, topraktaki mevcut besin elementlerinin yanı sıra ile verilen gübrenin de yarayışlılığını artırır. Toprakta yaşayan Rhizobium bakterileri ile baklagil bitkilerinin etkinliğini artırarak toprağa azot bağlanmasına dolaylı etkide bulunur. Toprakta organik maddenin ve besin elementlerinin mineralizasyonuna olumlu katkılarda bulunur. Toprakta patojenlerin kontrolünü kolaylaştırır. Asit reaksiyona sahip topraklara kireç uygulanmadığında; fındık yaprakları vaktinden önce sararır, tepe sürgünleri kurur, köklerin gelişimi zayıflar, bazı besin elementlerinin fazlalık ve bazılarının da noksanlık belirtileri ortaya çıkar. Fındık bahçelerine kireç uygularken, öncelikle topraklarının kireç gereksinimi uygun toprak analiz yöntemleri ile belirlenmelidir. Aşırı kireç uygulamasından kesinlikle kaçınmalıdır. Hafif tekstürlü (kumlu) topraklara, ağır tekstürlü topraklara göre daha az kireç uygulamak gerekir. Kullanılacak kirecin cinsine ve uygulama zamanına dikkat etmek gerekmektedir. Fındık bahçelerine kireç uygulaması, toprak analiz sonuçlarına göre 4-5 yılda bir Kasım-Aralık aylarında yapılmalıdır. Fındık bahçelerine kireç uygulaması iki şekilde yapılabilir. Birinci uygulama şeklinde; kireç bahçenin tamamına eşit olarak serpilir ve köklere zarar vermeyecek şekilde toprak derin çapalanır. Ya da ocakların dal iz düşümlerinde 50 - 60 cm genişliğinde açılan halka şeklindeki banda eşit olarak dağıtılır ve uygun derinlikte çapalanır (Şekil 47). 72 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 47. Kireç uygulama yöntemi 4.4.6. Çiftlik Gübresinin Uygulanması Organik gübreler toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine çok yönlü olumlu etkilere sahiptir. Toprağa verilecek olan organik gübreler; toprak verimliliğinin artmasına, toprakta besin maddelerinin tutulmasını sağlayarak yağışlarla yıkanmasına engel olur. Toprağın katyon değişim kapasitesinin yükselmesine, toprağın havalanma ve işlenmesine, kurak dönemlerde toprakta suyun tutulmasına, toprağın erken tava gelmesine ve agregat oluşumuna katkıda bulunarak toprak kaybının azalmasına olumlu etkilerde bulunmaktadır. Organik materyallerin bu olumlu etkileri yıllardır bilindiği için, son yıllarda özellikle organik gübre çeşitleri piyasada yaygınlaşmıştır. Araştırmalarla bu gübrelerin etkinliği ortaya konulmalıdır. Ülkemizde çiftlik gübreleri yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Çiftlik gübresi (ahır gübresi) hayvanların katı ve sıvı dışkıları ile kullanılan yataklık materyalinden oluşmaktadır. Çiftlik gübresinin bileşimi; hayvanın cinsi, yaşı, 73 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU beslenme durumu, yataklık materyali ve gübrenin bekletilme koşullarına göre değişiklik gösterir. Ahır gübresinde kayıplar ahırda başlamaktadır. Özellikle yöremizde yağışlara maruz kalan gübreden besin elementleri kayba uğramaktadır. Bu yüzden gübrenin saklanma ve bekletilme koşulları da gübrenin kimyasal yapısında değişikliğe neden olabilir. Yalnızca ahır gübresi kullanmak fındığın gübre gereksinimini karşılamaz. Gübrenin kimyasal özelliğinden çok, fiziksel ve biyolojik özellikleri dikkate alınmalıdır. Kumlu topraklarda toprak parçacıklarının birbirine bağlanmasını, su ve besin maddelerinin tutulmasını sağlayarak bitkilerin daha iyi gelişmesini teşvik eder. Killi toprakların da gevşemesini sağlayarak kök gelişimini iyileştirir. Ahırdan çıkarılan taze gübreler kesinlikle kullanılmamalı, 6 ay veya 1 yıl bekletilerek olgunlaşması (ihtimar) sağlanmalıdır. Gübrenin olgunlaştırılması ile yabani ot tohumları çimlenemeyecek ve ayrıca parçalanma esnasında açığa çıkan zararlı kimyasal bileşikler bitkilere olumsuz etkilerde bulunmayacaktır. Olgunlaştırmak amacıyla, ahır gübresi sıkıştırılmadan 80 cm kalınlıkta yığılır. Gübrenin sıcaklığı 55-60°C‟ye yükseldiğinde ıslatılarak bir miktar fosforlu gübre, bir miktarda kireç konulup karıştırılarak sıkıştırılır ve üzeri toprak ile hava almayacak ve yağmurdan etkilenmeyecek şekilde kapatılır. Uygulama yöntemi: Fındık bahçelerine organik gübreler 3-4 yılda bir sonbaharda veya ilkbahar başında ocağın dal iz düşümüne açılan 50-60 cm genişlikteki halka şeklindeki banda uygulanmalı ve 5-10 cm toprak derinliğine çapalanmalıdır (Şekil 48). Gübre çapalanmadan toprak yüzeyinde bırakıldığı takdirde hem yıkanma ile hem de gaz şeklinde kayıplar olmaktadır. Karadeniz bölgesinin fazla yağışlı olması nedeniyle ihtimar yapılmış çiftlik gübresinin ilkbaharda fındıklar uyanmadan uygulanması gereklidir. Toprağa organik madde kazandırmanın bir diğer yolu da baklagil yem bitkilerinin yeşil gübre olarak kullanılmasıdır. Özellikle bu bitkiler hem toprağa azot kazandırmakta ve hem de hayvan yemi olarak 74 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ kullanılabilmektedir. karıştırılmalıdır. T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Yetiştirilen bu bitkiler çiçeklenmeden önce toprağa Şekil 48. Ahır gübresinin uygulanması 4.5. Organik Gübreleme Amacıyla Kompost Hazırlanması Ahır gübresinin bulunamadığı veya yetersiz olduğu durumlarda organik gübre materyali olarak yörede bulunan fındık zurufu, çay atığı, güllük ve kızılot gibi bitkisel materyallerin olgunlaştırılarak ve zenginleştirilerek gübre olarak değerlendirilmesi yaygınlaştırılmalıdır. Bu bitkisel materyallere belli oranlarda azot ve hayvan gübresi ilave edilerek 1 yıllık bir olgunlaştırmadan sonra kullanılabileceği belirtilmiştir. Kompost hazırlama tekniği ile ilgili Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü ve Ordu Ziraat Fakültesi‟nden daha detaylı bilgi alınabilinir. 75 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 4.5.1. Çay atığı Bin (1 ton) kg çay atığına 150 kg taze sığır, at veya tavuk gübresi, 25 kg çay gübresi (25-5-10) ve 1.aktarmada 50 kg kireç ilave edilir. Sert bir zemin üzerine sızmayacak şekilde ıslatılan çay atığı 30-40 cm kalınlıkta yığılır ve orta kısımlar biraz gevşek olacak şekilde sıkıştırılır ve üzeri naylon ile örtülür. Yaklaşık 4-6 gün sonra yani sıcaklım artışının azalmaya başladığında birinci aktarma gerçekleştirilir. Yığın bozulur, havalandırılır, eksilen su püskürterek uygulanır, 1. aktarmada kireç ilave edilerek karıştırılır. Tekrar aynı şekilde yığın yapılır. Bu şekilde yığın içerisinde sıcaklık artışı sona erene kadar belli aralıklarla aktarma yapılır. Organik gübreye dönüştürülmüş çay atıkları dekara 1-2 ton olacak şekilde uygulanır. 4.5.2. Fındık zurufu Fındık zuruf kompostunun kullanımı; hem toprağın organik madde, fosfor ve potasyum kapsamını ve hem de fındık yaprağının fosfor ve potasyum kapsamını artırır. Bir metreküp (230 kg) fındık zurufu %65 oranında nemlendirilerek ¼‟lük yığınlar halinde preslenir. İçerisine %1-4 oranında üre gübresi ilave edilir ve üzeri naylon örtü ile kapatılır. Her 15 günde bir sıcaklık ve nem kontrolü yapılarak eksilen su ilave edilir. Her üç ayda bir aktarma yapılarak tekrar karıştırılır ve preslenir. 15-18 aylık bir kompostlama sürecinden sonra kullanılır. Ahır gübresi ilave edilebilir. 76 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 49. Kompost yapılmak üzere kireçlenmiş fındık zurufları Çizelge 1 . Fındık bahçelerine verilecek gübreler ve uygulama yöntemleri Gübreler Uygulama Zamanı Uygulama Şekli Azot Önerilen miktarın yarısı Mart, Dal iz düşümüne açılan 30-40 cm diğer yarısı Mayıs ayı sonunda genişliğindeki banda serpilip 5-10 cm uygulanmalıdır. toprak derinliğine karıştırılmalıdır. Kasım-Şubat ayları arasında Dal iz düşümüne açılan 16-32 adet ve toprak analiz sonuçlarına göre 3 15-25 cm derinliğindeki çukurlara eşit yılda bir uygulanmalıdır. uygulanarak üzeri toprakla Fosfor kapatılmalıdır. Potasyum Kasım-Şubat ayları arasındaki 2-3 Dal iz düşümüne açılan 16-32 adet ve yılda bir uygulanmalıdır. 15-25 cm derinliğindeki çukurlara eşit 77 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU uygulanarak üzeri toprakla kapatılmalıdır. (fosforla birlikte verilebilir) Kireç Kasım-Aralık ayları arasında 3-5 Dal iz düşümüne 50-60 cm yılda bir analiz sonuçlarına göre genişliğindeki banda eşit olarak verilmelidir. serpilmeli ve 5-10 cm toprak derinliğine karıştırılmalıdır. Ahır Kasım-Mart ayları arasında 3-4 Dal iz düşümüne 50 cm Gübresi yılda bir uygulanmalıdır. genişliğindeki banda serpilmeli ve 510 cm toprak derinliğine karıştırılmalıdır. Mikro Yapraktan Mayıs-Temmuz ayları Düşük konsantrasyonlarda, Elementler arasında 15-20 gün aralıklarla ve yapraklarda kuru yer kalmaksızın 2-3 kez uygulanmalıdır. püskürtülmelidir. Toprağa Topraktan yapraklanmadan önce uygularken; dal iz düşümüne 30 cm 1 kez verilmelidir. genişlik ve 10 cem derinlikte banda uygulanmalı ve toprakla kapatılmalıdır. 78 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 5. FINDIKTA HASAT VE HASAT SONRASI İŞLEMLER Herhangi bir ürünün yetiştiriciliğinde hasat önemli bir işlem olup, doğru yapılmadığı takdirde, hem üretici gelirlerinde önemli bir kayıp meydana gelecektir ve hem de bir yıl boyunca yapılan uğraşlar da boşa çıkacaktır. Dolayısıyla hasadın hem zamanında hem de tekniğine uygun olarak yapılması gerekmektedir. Diğer ürünlerde olduğu gibi, fındık da belli ölçütlere göre hasat edilebilmektedir. Zamanından önce ya da daha geç yapılacak hasat önemli randıman ve verim kayıplarına neden olacaktır. Haziran ve Temmuz aylarında fındıkta hızlı bir iç gelişiminden sonra ki bu dönemde gelişimin önemli bir kısmı tamamlanmaktadır. Ağustos başından itibaren çeşitlere ve rakıma göre değişmek üzere, hasat olumuna gelir. 5.1. Fındıkta Hasat Olumu Ölçütleri Fındık bahçelerimiz genellikle karışık çeşit ve tiplerden oluşmaktadır, yani mevcut bahçelerimizde bir çeşit karışıklığı dolayısıyla, hasatta da bir örneklik sağlanamamaktadır. Bu çeşit karışıklığını dikkate alarak, hasadı çeşitler bazında yapmak en doğru davranış olacaktır. Bu nedenle bahçedeki çeşitler tek tek takip edilerek hasat olumuna gelip gelmedikleri belirlenmelidir. Bahçedeki asıl çeşit dikkate alınarak ta hasta gerçekleştirilebilir. Genel olarak, dallar silkelendiğinde fındık tanelerinin ve çotanakların yere dökülmesi esas alınırsa da, çeşidin hasat olumuna geldiği aşağıdaki ölçütlerle de daha sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmektedir: Zurufların sararıp, kızarıp kahverengileşmeye başlaması. Sert kabuğun 3/4 oranında kızarması Danelerin zuruf içinden çok kolayca çıkabilmesi. Kabuk kırıldığında iç fındığın zarının koyu krem rengine dönüşmesi. Laboratuar analizleriyle, kabuklu fındıkların nem oranlarının % 30‟un altına düşmesi 79 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 5.2. Erken Hasatın Olumsuzlukları Yukarıda bahsedilen hasat ölçütleri dikkate alınmadan yapılacak erken hasat sonucunda fındıklarda önemli derecede verim ve kalite kayıpları meydana gelecektir. Bu kayıplar şöyle özetleyebiliriz: Fındıklar, kurutulduktan sonra dıştaki sert meyve kabukları kendilerine özgü renklerini alamazlar ve renkleri donuk olur. Buruşuk iç oranı artar ve randımanın düşer. Fındık çeşitleri kendine özgü sertlik, lezzet ve tada ulaşamaz tat yavanlaşır, meyve kalitesi düşer Yağ oranı düşer. Göbek boşluğu büyür. Depolanabilme süresi kısalır (Erken hasat edilen fındıklarda küf gelişimi (Aflatoksin oluşum riski artmaktadır) Nem içeriği yüksek olup, kurumaları güçleşir ve beyazlatma oranları düşük olur. 5.3. Fındıkta Hasat Şekilleri Fındık hasadı ülkemizde genellikle elle ve silkeleyerek toplama şeklinde yapılmaktadır. Önceleri daha çok elle toplama yöntemiyle hasat yapılmakta iken gerek üreticilerin bilinçlenmesi gerekse işçiliğin artması ile silkeleyerek toplama yöntemi giderek yaygınlaşmıştır. Ülkemizde fındık hasadında, diğer üretici ülkelerde olduğu gibi, henüz makine kullanılamamaktadır. Çünkü hem mevcut fındıklıklarımızın büyük bir kısmı düzgün kurulmuş değildir, hem bir çeşit karışıklığı söz konusudur ve hem de araziler genellikle meyillidir. Dolayısıyla ülkemiz şartları için yine en uygun yöntemler, ya elle toplama ya da silkeleyerek yerden toplama şeklinde olmaktadır (Şekil 50 a,b,c,d,e,f). 80 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Gerek elle toplamada ve gerekse silkeleme sırasında gelecek senenin ürünün verecek olan gözlere zarar verilmemelidir. Yerden toplamada dikkat edilecek en önemli konu da fındıkların yerde fazla bekletilmeden hemen toplanmasıdır. Aksi takdirde, fındıklara Aspergillus flavus adlı küfün bulaşma riski artacaktır. Hasattan önce fındık bahçesi hazır hale getirilmeli, dip kısmında büyüyen otlar mutlaka kesilmelidir. Çünkü bu otlar hem yere düşen fındıkların toplanmasını zorlaştıracak ve hem de hastalıkların bulaşmasına fırsat vermiş olacaktır. Hasat olumuna ulaşıp ta kendiliğinden yere dökülen fındıkları diğerlerinin olgunlaşmasını beklenmeden toplamak gerekir. Fındık toplandıktan sonra çuvallarda ısınmasına fırsat vermeden kısa sürede harman yerine taşınmalı ve çuvallardan boşaltılmalıdır. (a) (c) (b) (d) 81 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (e) (f) (g) Şekil 50 ( a,b,c,d,e,f,g). Fındığın hasatı. 82 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 51. Fındık süpürge makinesi (İtalya, 2005). Şekil 52. Fındık hasat makinesi. 83 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 53. Fındığın makine ile hasadı (İtalya, 2005). 5.4. Harmanlama Hasat edilen fındıklar büyük sepetler veya jüt çuvallar içerisinde, aynı gün harmana getirilmeli, kesinlikle naylon çuvallar içinde ve sıkışık bir vaziyette bahçede bekletilmemelidir. Çünkü bunun sonucunda küflenme ve çürüme başlar (Şekil 54 a,b). Harman yerlerinin en uygun olanı toprak zeminli beton ve yağmur suyunun birikmemesi için hafif meyilli olanlarıdır. Ancak ülkemizdeki fındık harmanlarının büyük çoğunluğu ev önlerindeki diğer zamanlarda avlu olarak kullanılan düz veya hafif meyilli çim veya toprak harmanlardır. Harman yerinde, bir yıllık emeğin boşa gitmemesi için, dikkate alınması gereken bazı konular vardır: Zuruflu fındıklar harmanda kalın yığınlar halinde bekletilmemelidir. Zuruflu fındıkların toprakla teması önlenmeli, yağmurdan korumak için örtülen plastiklerin de fındık örtüsü ile arasındaki boşluk korunmalıdır. 84 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Zuruflu fındıklar; beton harmanlarda 10-15 cm kalınlığında serilerek güneşte 3-5 gün zamanla tırmıkla karıştırılarak soldurulduktan sonra patoza verilmelidir (Şekil 55 a, b.c,d). (a) (b) Şekil 54 ( a,b). Fındığın harmana taşınması. Harman yerinde bazı fındıklar zuruflarından çıkar, çıkmayanılar çubukla hafifçe dövülerek çıkarılmaya çalışılır. Çıkmayanlar patoza gönderilir. Zurufundan ayrılan fındıkları hafif meyilli ve temiz beton harmanda, jüt tente veya bez zeminde 2-4 cm kalınlıkta sererek güneşte kurumaya bırakılır. Günde 2-3 kez olmak üzere 3-4 gün boyunca kurutma sağlanır. Fındıkları yağmurdan korumak amacıyla üzerine örtülecek plastiğin fındık yığınından en az 30-40 cm yükseklikte olmasına dikkat edilmelidir. Tam olarak kuruyan (kabuklu fındıkta %12‟yi, iç fındıkta % 6‟yı geçmemelidir) kabuklu dane fındıkların içindeki patozun kırdığı iç fındıklarla yabancı maddeler, boş fındıklar, toz, toprak veya zuruf parçaları seçilmelidir (Şekil 56). 85 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Kuruyan fındıklar iyice soğuduktan sonra, sabah erken veya akşam geç saatte, naylon çuvallar kızışma yapacağından, jüt çuvallara konulmalıdır. (a) (b) (c) 86 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (d) Şekil 55 (a,b,c,d). Fındığın patozlanması (Zurufundan ayrılması) Şekil 56. Çuvallamadan önce boş fındık ve zurufları kabuklu fındıktan ayrılır. 87 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 5.5. Depolama Harmanda kurutulmuş fındıklar ya pazara götürülüp satılır ya da üretici tarafından ihtiyacına göre bir süre evlerinin bir köşesinde daha fazla ise bir depoda bekletilir. Fındıkla kabuklu olarak çuvallar içerisinde serin, kuru ve havalanabilir bir ortamda, en fazla 1 yıl bozulmadan korunabilir. Özellikle ihracat ve ticaret amacıyla alınan fazla miktardaki fındıklar, Jüt çuvallarda veya dökme olarak depolanan kabuklu fındıkların bekletildiği depoların şu özelliklere sahip olması gerekir: Depo yerinde yeterli havalanmayı sağlayacak şekilde ve zararlı girişini de önleyecek biçimde karşılıklı havalandırma pencereleri olmalıdır. Özellikle kapı girişlerinde farelerin girişine izin vermeyecek şekilde önlem alınmalıdır. Sıcaklığın 15-20 º C arasında olması gerekir Herhangi duvarının toprakla temas etmemesi, İçeride nem oluşumuna neden olacak bütün iç ve dış faktörler önlenmelidir. Eski ürün ile yeni ürün kesinlikle birbirlerine karıştırılmadan ayrı olarak depolanıp pazarlanmalıdır. Bunun yanında, fındıkların daha uzun süre depolanması durumunda, soğuk hava depolarının sıcaklığının 2-4 ºC ve nispi nemi % 55-60 olmalıdır (Şekil 57). Şekil 57. Fındık uygun koşullarda depolanmalıdır. 88 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6. FINDIK ZARARLI VE HASTALIKLARI Fındıkta ürün miktarını ve kalitesini önemli oranda etkileyen fındık zararlı ve hastalıkları gibi bazı biyolojik etmenlerin fındık üretiminde sürekli göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Zararlı ve hastalıkların çevre koşullarına da bağlı olan dinamik yapısı zaman içerisinde bu günkünden çok daha ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Zararlı ve hastalıklar fındıkta; ürün miktarı, iç kalitesi ve fındık ağaçlarının sağlığını etkileme potansiyeline sahiptirler. Burada fındık zararlı ve hastalıkları üzerinde, özellikle üreticilerimizi hedef alan bir anlatım tarzı kullanılacaktır. 6.1. Önemli Fındık Zararlıları Ve Zarar Potansiyelleri Bu güne kadar yapılan çalışmalarda fındıkta zararlı olduğu bilinen 150‟ den fazla böcek ve akar türü saptanmıştır. Ancak bunların sadece yaklaşık olarak 12 tanesi ciddi anlamda zararlı olma potansiyeline sahiptir (Çizelge 2). Diğerleri bölgelere ve yıllara göre değişmek üzere ya çok az zararlı olmakta veya sadece bazı yıllarda ortaya çıkmaktadırlar. Biz burada sadece önemli olan zararlı türleri başlıca zarar tiplerine göre sınıflandırarak ele alacağız. Çizelge 2. Fındık bahçelerinde sık rastlanılan zararlılar ve zararlı olma konumları Zararlı Fındık kurdu Fındık kokarcası Fındık kozalak akarı Fındık filiz güvesi Dalkıran Uçkurutan Kahverengi koşniller Virgül kabuklu biti Amerikan beyaz kelebeği Fındık yaprak biti Fındık gal sineği Kırtırtılı Döl Sayısı 1 1 5-6 1 1-2 2 yılda bir 1 1 2 5-6 1 1 Görünme Sıklığı Daima Sık sık Sık sık Sık sık Sık sık Sık sık Sık sık Bazen Bazen Sık sık Bazen Bazen Zararı Fazla Fazla Fazla Orta derecede Çok fazla Orta derecede Orta derecede Az Az Az Az Az Zarar Verdiği Bitki Organı Karanfil - meyve Meyve Tomurcuk - yaprak Yaprak ve sürgün Dal - gövde Dal Yaprak - dal Dal - gövde Yaprak Yaprak Tomurcuk - yaprak Yaprak 89 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.1.1. Üretimi Etkileyen Fındık Zararlıları 6.1.1.2. Fındık Kurdu (Curculio nucum, Col.: Curculionidae) Tanımı: Erginler kül renginde 6-7 mm boyunda ve hortumludur. Larvalar bacaksız, beyaz renkte, tombul ve kıvrıktır (Şekil 58). Yaşayışı: İlk erginler mart ayı başlarında pupalardan çıkmaya başlar. Ergin çıkışı nisan ayı sonlarında tamamlanır. Erginler haziran ayına kadar beslendikten sonra yumurta koymaya başlar. Bir dişi ortalama 12 adet yumurta koyar ve yumurtlama temmuz ortalarına kadar devam eder. Yumurtalarını meyve kabuğunun hemen altına bırakır. Yumurtadan çıkan larva iç fındıkta beslenmeye başlar. Beslenip olgunlaşan larva temmuz sonlarından itibaren meyvede 1.5 - 2 mm çapında bir delik açarak toprağa iner. Toprağa inen bu larvaların ilk yıl % 18'i ikinci yıl % 75'i ve üçüncü yıl ise % 7'si ergin olarak çıkmaktadır. Yılda 1 döl verir. Fındığın en önemli zararlısıdır. Zarar şekli: Fındık kurdu beslenme ve yumurta koyma yolu ile meyvelerde önemli derecede zarar yapan bir zararlıdır. Eken dönemde karanfiller üzerinde beslenme nedeniyle önemli miktarda döküme neden olurlar. Daha sonra normal iriliğe erişinceye kadar zarar gören meyvelerde kabuk içindeki etli kısım bozularak sarı bir renk alır. Sonradan bu renk kabuk üzerinde belirmeye başlar ve buna halk arasında sarıkaramuk denilmektedir. İç bağlamamış ve dipten itibaren buruşmuş olan bu meyvelerin çoğu erken dönemde dökülür. Meyve normal iriliğe erdiği zaman zarar görürse meyve içi kararmaktadır. Kabukta oluşan çatlaklardan dışarıya siyah bir sıvı çıkar ve zurufu kirletir, bu halk arasında karakaramuk olarak adlandırılır. Fındık kurdu Karadeniz Bölgesindeki çoğu bahçede mücadele gerektirecek yoğunlukta bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar 1 fındık kurdunun yıl boyunca; erken dönemde karanfil dökülmeleri, sarı karamuk, kara karamuk ve kurtlu meyve oluşturmak yoluyla yaklaşık 95 meyveye zarar verebildiğini göstermektedir. 90 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Fındık kurdu ile kültürel mücadelede bahçe toprağının bitki köklerine zarar vermeden çaplanması gerekmektedir. Kimyasal mücadele için nisan ayı sonunda 1-10 dekar büyüklüğündeki bahçelerde 10 ocak; 10-30 dekar büyüklüğündeki bahçelerde 20 ocak; 30 dekardan büyük bahçelerde ise 30 ocak 3 X 3.5 m2 'lik bir bez örtüye silkelendiğinde 10 ocak başına ortalama 2 böcek düşerse mücadeleye karar verilir. Mücadele mayıs ayı içinde olup, mücadele zamanı için tarımsal kuruluşların uyarısı dikkatle izlenmelidir. (a) (b) (c) Şekil 58. Fındık kurdu. a) Meyvede larva b) Ergin erkek meyve c)Zarar görmüş 91 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.1.1.3. Fındık Kozalak Akarı (Phytoptus avellanae Nal. Acarina: Eriophyidae) Tanımı: Gözle görülemeyecek kadar küçüktürler. Ancak neden oldukları anormal gözlerin varlığı ile dikkat çekerler. Erginler yaklaşık 0.1 mm uzunluğunda ince uzun havuç şeklindedir. Renkleri mat beyazdır. 2 çift bacaklıdır. Nimfler ergine benzemektedir. Yumurta şeffaf beyaz ve yuvarlaktır. Yaşayışı: Kışı, zarar görmüş gözlerin büyümesi ile oluşan kozalakların içinde geçirirler. Mart nisan aylarında kozalaklardan göç ederek 3-3.5 cm boyundaki sürgünlere geçerler. Gözlerin içine girerek zarar verirler. Ülkemiz fındık bahçelerinde oldukça yaygın önemli bir zararlıdır. Zarar şekli: Fındıkta meyve ve sürgün gözlerinde beslenme sonucunda gal (ur) oluşumuna neden olmaktadırlar. Deforme olan gözler fonksiyonlarını yerine getiremediği için uç kurumaları ve meyvelerde azalma gözükmektedir. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu canlılar hem üretimi hem de ağacın gelişimini olumsuz etkilemektedir. Her meyve gözünde ortalama 3 meyve meydana geldiği düşünüldüğünde bu küçük canlıların ürün miktarına etkisi daha iyi anlaşılacaktır. Bu zararlı akarlara karşı hemen hiç mücadele yapılmamaktadır. Özellikle son birkaç yıldır zarar oranı çok dikkat çekici hale gelmeye başlamıştır (Şekil 59). Mücadelesi: Zararlının mekanik mücadelesinde, yapraksız dönemde kozalakların toplanıp imha edilmesi populasyonu önemli derecede azaltmaktadır. Kimyasal mücadeleye karar vermek için ön sayım yapmak gerekmektedir. Bunun için 1-10 dekar büyüklüğündeki bahçelerde 10'ar ocak; 10-30 dekar büyüklüğünde ki bahçelerde 20'şer ocak; 30 dekardan büyük bahçelerde ise 30'ar ocak tesadüfen seçilir ve her ocağın 1 dalındaki kozalaklar sayılarak not edilir. Bir dalda ortalama 5 kozalak varsa nisan ayının ilk yarısında kimyasal mücadele yapılır. 92 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (a) (b) Şekil 59. Fındık kozalak akarı, a)Kozalak içindeki akarlar, b)Anormal tomurcuk. 6.1.2. Fındık İç Kalitesini Etkileyen Zararlılar Bu gruba giren 15‟den fazla böcek türü (Heteroptera: Pentatomidae, Coreidae ve Acanthosomatidae) saptanmasına rağmen, bu zararlılar arasında Fındık yeşil kokarcası (Palomena prasina, Heteroptera: Pentatomidae) olarak bilinen türün diğerlerine oranla çok büyük bir farkla fındık bahçelerimizde hakim olduğu görülmektedir. Özellikle temmuz ayı boyunca bahçelerde görülen yeni nesil kokarca nimf ve erginleri fındık içlerini emerek “lekeli iç” veya “urlu iç” olarak adlandırılan zarara neden olmaktadırlar. Akçakoca‟nın da içinde yer aldığı batıdaki fındık alanlarımızda bu zararlının neden olduğu kalite kaybı diğer illere göre belirgin olarak daha yüksek olup, lekeli iç oranı bazı bahçelerden alınan örneklerde % 20‟ yi aşmaktadır. İç fındığı çikolata sanayinde kullanan ithalatçı bazı batı ülkeleri son yıllarda bu kalite kaybından ciddi şikâyetlerde bulunmaktadır. Bu böceklerin beslenmesi sonucu erken dönemde içi gelişmemiş fındık (sarıkaramuk) dökümleri ve iç gelişmesi dönemindeki beslenme sonucunda ise “lekeli iç” oluşmaktadır. 6.1.2.1. Fındık Yeşil Kokarcası (Palomena prasina L. Het.: Pentatomidae) Tanımı: Erginler 11 - 14 boyunda, üsten görünüşü yeşil, kahverenkli yada yeşilimsi kahverenklidir. Alttan görünüşü açık yeşil yada kırmızımsıdır. 93 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Yumurtalar açık yeşil renkte ve fıçı biçiminde ve ortalama 1.3 mm yüksekliktedir. Nimfleri yeşil renktedir (Şekil 60). Yaşayışı: Kışı dökülmüş yapraklar altında ya da benzeri korunmuş yerlerde ergin olarak geçirir. Kışlayan erginler mart sonları yada nisan ayı başında çıkmaya başlarlar. Çıkan erginler çiftleştikten sonra yumurtalarını haziran ayında 14 - 28'lik gruplar halinde yaprakların alt yüzeyine bırakır. Yumurtadan çıkan nimfler bir süre fındık altındaki otlarda beslenir ve daha sonra tekrar fındığa geçerler. Meyvelerde beslenerek temmuz ayında tekrar ergin olurlar. Yeni erginler hasada kadar fındık meyvelerinde, daha sonrada yapraklarda beslenir ve diğer bitkilere göç ederler. Yılda 1 döl verirler. Zarar Şekli: Ergin ve nimfler fındık meyvelerinde emgi yapmak suretiyle zararlı olurlar. Normal iriliğe ulaşıncaya kadar geçen sürede zarar gören meyveler sarıkaramuk, normal iriliğe ulaştıktan iç dolduruncaya kadar geçen dönemde zarar gören meyveler ise karakaramuk olurlar. Meyvelerin yeni iç doldurduğu dönemde emilmesi ile buruşuk ve yer yer çöküntülü olan şekilsiz içler oluşur. Ergin ve nimfler olgunlaşmakta olan meyveler üzerinde beslenerek dış satım yönünden önemli olan lekeli iç tipi zararı oluştururlar. Bir fındık kokarcasının mevsim boyunca toplam 270 meyvede zarar yaptığı saptanmıştır. Mücadelesi: 10 ocakta ortalama 1 veya daha çok kışlamış ergin bulunan bahçelerde ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Araştırmalarımızda temmuz ayında yapılacak ilaçlamalar sonucu lekeli iç oranının %2‟ ler düzeyine indirilebileceği saptanmıştır. 94 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (a) (b) (c) Şekil 60. Fındık Yeşil Kokarcası, a)Yumurta, b) Ergin, c)Lekeli iç zararı 6.1.3. Fındıklarda Bitki Sağlığını Etkileyen Zararlılar Bu tip zararlılar sadece bulundukları yıl içindeki ürün miktarı ve kalitesini etkilemekle kalmayıp, daha sonraki yıllarda zarara devam ederek ağaçların zayıflamasına ve hatta tamamen kurumasına neden olmaktadırlar. Bu bakımdan Dalkıran (Xyleborus dispar, ve Lymantor coryli Col.: Scolytidae) isimli zararlılar ve aynı şekilde zarar yapan benzer diğer bazı zararlılar (X. xylographus, Hypothenemus eruditus) önde gelmektedir. Fındık dal ve gövdeleri içinde galeri açarak yaşayan bu böcekler birkaç yıl içinde dalların kurumasına neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde çok ciddi bir sorun haline gelmiş ve birçok bahçenin kurumasına neden olmuşlardır. Üreticilerin bahçelerinde yakından takip etmeleri gereken önemli bir zararlı grubudur. 6.1.3.1. Dalkıran (Xyleborus Coleoptera:Scolytidae) dispar ve Lymantor coryli F. Tanımı: X. dispar erginlerinin dişileri 3 - 3.5 mm, erkekleri 2 mm uzunluktadır. Yarım küre görünüşündeki erkekler açık kestane renktedirler. 95 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Dişilerin rengi erkeklerden daha koyudur. L.coryli erginleri koyu kahverenkli ve yaklaşık 2 mm boydadır (Şekil 61). Yaşayışı: Her iki tür dalkıran dallardaki galeri içinde ergin olarak kışlar. Erginler mart ayı başlarından itibaren çıkmaya başlarlar. Erginlere bahçelerde ekim ayı sonlarına kadar rastlanabilir. X. dispar da en yüksek ergin çıkışı temmuzun ikinci haftasına rastlamaktadır. L.coryli‟de ise en yüksek ergin çıkışı temmuz sonlarına doğru görülmektedir. Galeriden çıkan dişiler 1-2 hafta gezindikten sonra çiftleşir ve dallarda yeni galeriler açmaya başlarlar. Dişiler galeri açmaya başladıktan 10 -15 gün sonra yumurta koyar. Yumurtadan çıkan larvalar galerilerde gelişmekte olan Ambrosia mantarı ile beslenirler. Larvalar 3 - 4 hafta beslendikten sonra pupa olurlar. Pupadan çıkan yeni erginler ertesi yıl çıkış zamanına kadar bulundukları galerilerde kalırlar. X.dispar yılda 1 döl verir. L.coryli’ nin ise 2 döl verebileceği tahmin edilmektedir. Zarar şekli: Ergin dişiler ağaç gövde ve dallarında galeriler açarak zararlı olurlar. X.dispar „da genellikle sürgün veya göz dibinden 2 mm çapında yuvarlak delik açarak dala giren böcek, kambium dokusunun 2 mm kadar altında yıllık halkaları takip eden galeri açar. Galerilerin her iki tarafında çıkmaz sokak şeklinde dik galeriler bulunur. L.coryli ise daha küçük olup 1 mm lik delikler açarak dal üzerindeki herhangi bir yerden giriş yapar, önce daire şeklinde bir çevre galeri açar, daha sonra düzgün olmayan galeriler açmaya devam eder. Galeri yerinin kapatılması mümkün olmadığından buradan devamlı bitki öz suyu dışarı sızmakta ve ağaç zayıflayarak kurumaktadır. Bu türler sahile yakın olan tüm bahçelerde ve iç kısımlardaki münferit bahçelerde yaygın olduğu saptanmıştır. Mücadelesi: Bu zararlılara karşı son yıllarda cezbedicili kırmızı kanatlı yapışkan tuzaklar kullanılmaya başlanmıştır. Mart başlarından itibaren bahçelere asılacak tuzaklar çok sayıda ergin yakalayarak öldürmektedir. İlaçlı mücadele, ergin dişilerin yeni galeri açmalarını önlemek amacıyla yapılır. 96 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Bunun içinde ergin çıkış döneminde ilaçlama yapmak gerekir. Ancak ergin çıkışının çok uzun sürmesi önemli bir dezavantajdır. İlaçlama için ergin çıkışlarının en yoğun olduğu temmuz ayı mücadele için özellikle tercih edilmelidir. Eğer 30 dalda 3 yeni galeri bulunmuşsa ilaçlamaya karar verilir. Ayrıca hastalıklı ve kurumuş dallar kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır. (a) Ergin dişi (b) Zarar (c) Daldaki belirtisi Şekil 61. Dalkıran zararlısı ve belirtileri 97 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.1.3.2. Fındık Filiz Güvesi (Gypsonoma dealbana Fröhl. Lepidoptera: Totricidae) Tanımı: Ergin 4.5 - 5 mm boyundadır. Ön kanatlar sütlü kahverengi ve beyazdır. Kanadın dip tarafı gri-siyah çizgili, orta kısmı sarı-kahverengi geniş bantlı dış kenar koyu kahverengi çizgilidir. Larva açık sarı renktedir.. Yaşayışı: Fındık bahçelerinde ilk kelebekler mayıs ayı sonlarında görülmeye başlar. Kelebekler yumurtalarını çıkıştan 5 - 6 gün sonra genellikle yaprakların üst yüzeyine tek tek koyarlar. Çıkan larvalar yaprağın alt yüzeyine geçerek iki damarın birleştiği yerde yaklaşık 4 ay beslenir ve bu sırada üzeri ağ ve pisliklerle kaplanır. Larva yaprağın üst epidermisine dokunmadığı için bu kısım üçgen şeklinde bir zarar görünümü kazanır. Sonbaharda erkek organ veya fındık kozalak akarının zarar yaptığı kozalak şeklindeki gözlere geçmeye başlar. Kışı burada geçirir. İlkbaharda genç sürgünlerin öz kısmına girerek sürgünlerin kurumasına neden olurlar. Mayıs ayında pupa olur ve böylece yılda 1 döl verirler. Zarar şekli: Fındık filiz güvesi larvalarının ilk zararı kışlayan larvaların ilkbaharda genç sürgünler içine girerek onları kurutması ile görülür. Bu şekilde kurumuş ancak ağ ile bağlı olduğundan düşmeyen, içleri boru şeklinde oyulmuş genç sürgünler tipik zarar belirtisidir. İkinci zarar ise temmuz ayında yapraklarda görülür. Yeni neslin larvaları yaprak orta damarında bir galeri açar ve beslenmediği zaman orada gizlenir. Bu esnada orta ve yan damarlar arasında üçgen şeklinde kahverengi lekeler meydana gelir. Sonbaharda larvalar erkek organlara, göz diplerine ve kozalaklara geçerler. İki erkek organı ağlarıyla birbirine birleştirerek aralarında koyu renk pisliklerle karışık bir kabarıklık meydana getirilir. Kemirilen erkek organlar gelişemediği için kıvrılır (Şekil 62). 98 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Mücadeleye yapraklarda zarar görüldüğünde başlanmalı ve larvaların erkek organ ve kozalaklara göç ettiği yaprak dökümü başlangıcına kadar bitirilmelidir. Kontrol edilen 100 yaprakta 15 zarar belirtisi görüldüğünde mücadeleye karar verilir. (a) (b) (c) Şekil 62. Fındık Filiz Güvesi, a)Sürgün içinde larva, b)Sürgünde zarar, c)Ergin 6.1.3.3. Fındık Teke Col.:Cerambycidae) Böceği, Uç Kurutan (Obera linearis L. Tanımı: Ergin 3 - 5 mm eninde 11 - 15 mm boyunda siyah renkli bir böcektir. Bacaklar sarı renklidir. Larva mum sarısı renkte 20 - 25 mm uzunluktadır (Şekil 63). 99 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Yaşayışı: Karadeniz bölgesinde erginler mayıs ve haziran aylarında çıkarlar. Çiftleşen dişiler yıllık sürgünlerin uçtan 10 - 15 cm aşağısına yumurtalarını koyar. Yumurtadan çıkan larvalar önce yarım daire şeklinde sürgün eksenine dik bir galeri açar. İlk yıl yukarıdan aşağıya doğru sürgün içinde 40-60 cm uzunluğunda galeri açar. Bu galeri içinde kışlayan larva ertesi ilkbaharda bu defa yukarıya doğru kısa bir galeri daha açar. Sonbahar sonlarında bir yuva hazırlayarak ikinci kışı geçirir. Ertesi yıl nisan ayında burada pupa olur. Erginler kabukta yuvarlak bir delik açarak çıkar. Böylece gelişmesini 2 yılda tamamlamış olur. Zarar Şekli: Bir ve iki yıllık genç sürgünlerin özünde beslenen larvalar uzunluğuna galeriler açarak sürgünlerin kurumasına neden olur. Mücadelesi: 10 ocağın tüm sürgünleri kontrol edilmeli ve bir ocakta ortalama 5‟ den fazla zararlı sürgün varsa orada ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlamada hedef zararlının yumurta koymasını engellemek olduğundan, ilaçlamaya mayıs ayı ortalarında başlanır. Zararlı sürgün sayısı az ise kuruyan sürgünler budama makası ile kesip yakmak suretiyle mekanik mücadele yeterlidir. (a) 100 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (b) (c) Şekil 63. Fındık Teke Böceği (Uçkurutan), a) Larva, b)Ergin, c) Zarar 6.1.3.4. Mayıs Scarabaeidae) Böceği (Melolontha melolontha L. Coleoptera: Tanımı: Erginler 2.5 - 3 cm boyunda genellikle kızıl kahverengi görünüştedir. Üst kanatlar karın kısmını tam olarak örtmez. Dişilerin anteni küçük, erkeklerin ise büyük ve yelpaze şeklindedir. Larvalar karakteristik olarak karın etrafında kıvrık, tombul ve beyazdır. Vücudun son halkası çok büyümüş ve şişkin bir hal almıştır. Larvanın boyu 4 - 4.5 cm kadar olur ve halk arasında kadı lokması veya manas diye tanınır (Şekil 64). Yaşayışı: İlkbaharda havaların ısınması ile genellikle nisan ve mayıs aylarında erginlerin önce erkekleri sonra dişileri topraktan çıkar. Güneş battıktan sonra uçarak ağaçlar üzerine konar, yaprak ve çiçeklerle beslenir. Dişiler çiftleştikten sonra yumurtalarını özellikle 2 - 3 yıl işlenmemiş ve üzeri hafif otlarla kaplı bahçelerde toprağın 15 - 25 cm derinine 25 - 30'luk gruplar halinde bırakır. Bir dişi ortalama 60 yumurta bırakır. Çıkan larvalar köklerde beslenir. Sonbaharda kışı geçirmek için toprağın derinliklerine iner. İki yılda bir döl verirler. 101 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Zarar Şekli: Erginler yaprak ve çiçek üzerinde beslenerek zarar yapar. Yoğun olarak bulundukları zaman meyve ve orman ağaçları yapraksız kalabilir. Ancak bu tip zarar genelde az rastlanır. Larvalar fındık ağaçlarının 1 cm çapına kadar olan kökleri kolayca koparıp yiyerek köklerin zarar görmesine ve çürümesine, bundan dolayı da fındık ocaklarında dalların kurumasına neden olur. Mücadelesi: Erginler görüldüğü zaman toplanıp öldürülmelidir. 1 m2 „de 3 veya daha fazla larva görüldüğünde kimyasal ilaçlama yapılmalıdır. Hava sıcaklığının uygun olduğu Eylül başından Ekim ayı ortalarına kadar ilaçlı mücadele yapılabilir. İlaçlar bahçıvan süzgeci veya pülverizatör ile toprağa atıldıktan sonra toprak işlenmeli ve ilaçlı kısım 20 cm kadar derine karıştırılmalıdır. (a) 102 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (b) (c) Şekil 64. Mayıs Böceği, a) Larva, b) Yumurta, c) Ergin 6.1.3.5. Fındık Koşnilleri (Parthenolecanium spp. Homoptera: Coccidae) Tanımı: Fındıklarda bilinen koşnil türleri fındık koşnili ve fındık kahverengi koşnilidir. Ergin dişinin kabuğu başlangıçta esmer kahverenklidir. Yumuşak ve yarım küre biçimindeki böceğin boyu 3.5 mm, yüksekliği ise 1.5 2 mm dir. Yumurtadan yeni çıktıkları hareketli dönem hariç, hayatlarının büyük bir kısmında kanat ve bacakları yoktur, hareket etmezler (Şekil 65). Yaşayışı: Dallar üzerinde kışı geçiren larvalar nisan ayında ergin olmaya başlarlar. Yumurtlama nisan sonlarında başlar. Yumurtalar mayıs ayı sonlarında ve haziranda açılmaya başlar. Çıkan larvalar önce yaprak ve sürgünlere dağılır. Yaprakların dökülmeye başlamasından önce genç sürgünlere göç ederler. Bir dişi yaklaşık 1400 dolayında yumurta bırakır. Bu zararlı Karadeniz bölgesinde bir döl verir. Zarar Şekli: Larva ve erginleri yaprak ve sürgünlerde emgi yaparak beslenir. Ayrıca, çıkardığı tatlı madde ile fumajine (karaballık) neden olur, böylece yaprak ve dallar siyah bir görünüm alır. Bitkilerin zayıflamasına, verimin düşmesine, yoğun bulaşmalarda dalların kurumasına neden olurlar. 103 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Toplam 30 sürgünün her birinde ortalama 5 canlı koşnil varsa o bahçede yumurta açılımlarının tamamlanmasını takiben haziran ayı sonlarında ilaçlamaya başlanır. Şekil 65. Fındık Koşnilleri, a) Yumurta b)Sürgün üzerinde 6.1.3.6. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti (Lepidosaphes ulmi L. Hom.: Diaspididae) Tanımı: Ergin dişinin kabuğu virgül yada midye biçiminde koyu kahverenkli olup 2.5 - 3 mm uzunluktadır. Kabuklarının bulunduğu ön kısım dar, arka kısım ise daha geniştir. (Şekil 66). Yaşayışı: Kışı yumurta döneminde dal ve gövde üzerindeki ergin dişinin kabuğu altında geçirir. Yumurta mayıs başlarında açılır. Çıkan larvalar dal ve yapraklara dağılır. İki larva dönemi geçirdikten sonra temmuz ayında ergin dişiler görülmeye başlar. Bunlar kanatlı ergin erkeklerle çiftleşerek yumurtlar. Bir dişi fındıkta beslenince ortalama 66 yumurta bırakır. Bu zararlı Karadeniz bölgesinde yılda bir döl verir. Zararı: Zararlı yaprak, gövde ve dallarda bitki özsuyunu emerek beslendiklerinden bitkinin zayıflamasına ve yoğun bulaşmalarda dal kurumalarına neden olur. 104 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Farklı ocaklardan alınan dal örneklerinde, zararlının yoğun olarak bulunduğu her bir dal örneğinin 10 cm‟ lik kısmında, 5 adet yumurtalı birey varsa o bahçede ilaçlamaya karar verilir. Kışlayan yumurtalara karşı şubat-mart aylarında kış mücadelesi veya mayıs ayında yumurtalardan çıkan larvalara karşı yaz ilaçlaması yapılabilir. Yoğun bulaşma görülen dallar budanarak imha edilir. Şekil 66. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti 6.1.4. Fındık Yapraklarında Zararlı Böcekler 7.1.4.1. Kırtırtılı (Lymantria dispar L. Lepidoptera: Lymantridae) Tanımı: Ergin dişiler sarımtrak beyaz renkte olup, kanatları üzerinde açık kahverenkli lekeler bulunur. Erkeklerin rengi açık kahverengindedir. Dişi kelebeklerin kanat açıklığı 5 cm, erkeklerin kanat açıklığı ise 3.5 cm'dir. Yumurta kümelerinin üzeri sarımtrak kızıl tüylerle örtülüdür. Bu nedenle yumurta kümeleri kalın ağaç gövdeleri üzerinde sünger parçası gibi görülür. Koyu kahverengi görünüşlü ve üzeri sert kıllarla kaplı olan larvaların ilk 5 halkasında mavi, diğer 6 halkasında ise kırmızı renkli birer çift yuvarlak leke vardır. Olgun larva boyu 4-6 cm'dir (Şekil 67). 105 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Yaşayışı: Kırtırtılı kışı ağaçların kalın dal ve gövdeleri üzerinde yumurta halinde geçirir. Mayıs ayında yumurtalar açılmaya başlar. Tırtıllar yapraklara geçerek oburca beslenir. Temmuz ayı başlarında ağaç gövdesindeki çatlaklarda pupa olurlar. Temmuz ayı sonunda pupalardan ergin çıkışı başlar. Çıktıktan kısa bir süre sonra yumurtalarını genellikle ağaç gövdesi, vb. yerlere bırakarak üzerini sarı tüylerle örter. Kırtırtılının yumurta kümesinde yaklaşık olarak 400 yumurta bulunur. Zarar şekli: Çok obur olan larvalar bitki yapraklarını yemek suretiyle zarar yaparlar. Kırtırtılı 5-6 yılda bir olmak üzere bazı lokal fındık bahçelerinde salgın yaptığı için önemli bir zararlı olarak görülmez. Ancak salgın yıllarında yaprakları tüketerek önemli zarara neden olabilirler. Mücadelesi: Yumurta paketlerini imha etmek mücadele açısından önemlidir. Doğal düşmanlarının fazla olması nedeni ile gerekmedikçe kimyasal mücadeleden kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadeleye karar verildiğinde mayıs ayının içinde yapılmalıdır. Şekil 67. Kırtırtılı a) Yumurta kümesi b) Larva c) Ergin dişi 6.1.4.2. Amerikan Beyaz Kelebeği (Hyphantria cunea Drury Lepidoptera: Arctiidae) Tanımı: Amerikan beyaz kelebeği erginlerinin boyu erkeklerde 11 mm, dişilerde 15 mm'dir. Kanat açıklığı ise 25-30 mm'dir. Kelebekler süt beyaz renkli olup, bazen özellikle erkeklerde siyah benekli olabilir. Yumurtalar açık yeşil renktedir. Yumurtalarını paket halinde yapraklara bırakır. Yumurtalarının üzerini yeşilimsi kıllarla örter ve yumurta kümeleri 106 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU yeşilimsi beyaz renkleri ile kolayca fark edilir. Larvalar olgunlaşınca yaklaşık olarak 4 cm boya erişir. Larva rengi mevsime bağlı olarak değişim gösterir. Sonbaharda renk iyice koyu kahverengi-siyaha döner. Larvalar sık ve uzun kıllarla kaplıdır. Larvalar beslenirken ağ örer ve ilk dönemlerde bu ağın içinde topluca hareket ederler (Şekil 68). Yaşayışı: Amerikan beyaz kelebeği kışı pupa halinde ağaçların toprakla birleştiği yerde, duvar yarıklarında, ağaç kabuğu altında ve çok yaşlı ağaçların kovuklarında geçirir. Kışlık pupalardan çıkan kelebekler mayıs ayının ilk haftasında uçmaya başlar. Mayıs sonlarında yumurta koymaya başlarlar. Bir dişi 500-2000 yumurta bırakabilir. Birinci döl larvaları haziran-temmuz aylarında yaprakları yiyerek zararlı olurlar. İkinci döle ait kelebek uçuşu Temmuz ayının üçüncü haftasına rastlamaktadır. Dişiler yumurtalarını genellikle yaprakların alt yüzeyine bazen de üst yüzeyine bırakmaktadır. Buradan çıkan tırtıllar ekim ayı sonuna kadar yaprakları yiyerek tüketirler. Daha sonra kışlamak üzere pupa olurlar. Yılda 2 döl verebilmektedir. Zarar şekli: Amerikan beyaz kelebeği larvaları yaprakları önce yüzeysel olarak daha sonra ise sadece ana damarları kalacak şekilde yiyerek zararlı olurlar. Salgın yıllarında ağaçları tamamen yapraksız koyabilirler. Mücadelesi: Mekanik mücadelede kısa gövdeli ağaçlara bırakılan yumurta paketleri toplanıp imha edilmelidir. Haziran veya ağustos ayında bulaşık ağaçlar üzerinde, ağ içinde hep bir arada bulunan larva kümeleri kesilip gömülmek veya ezilmek suretiyle yok edilmelidir. Kimyasal mücadele, haziran ve ağustos aylarında yapılmalıdır. Her döle karşı bir kez ilaçlama yeterlidir. Salgın yapmadığı yıllarda mücadeleye gerek yoktur. 107 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU (a ) (b) (c) (d) (e) Şekil 68. Amerikan Beyaz Kelebeği, a,b) Tırtıl, c) Yumurta-Ergin, d,e) Zarar 6.1.4.3. Fındık Yaprak Biti (Myzocallis coryli Hom.: Aphididae) Tanımı: Küçük, yumuşak vücutlu, renk açık sarımsı-yeşilden koyu yeşile kadar değişmektedir. Erginler 2-3 mm boyunda, nimfler erginlerin yarı 108 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU büyüklüğünde. Yumurtalar ilk konulduğunda soluk sarı, ilkbaharda açılmadan önce parlak siyah renge dönüşmekte, oval şekillidir. Yeni çıkmış nimflerin rengi beyazdan soluk sarıya kadar değişmektedir (Şekil 69). Yaşayışı: Bu afit kışı yumurta döneminde geçirir. Yumurtalar mart barından itibaren açılmaya başlar ve 4-5 hafta kadar devam eder. Kanatlı erginler yaz boyunca çiftleşme olmaksızın ve yavru doğurarak üremeye devam ederler. İlkbaharda yeni açılmakta olan yaprak ve tomurcuklar üzerinde beslendikten sonra yaprakların tam oluşumu ile yaprak alt yüzeyine geçer ve orada beslenme ve üremeye devam ederler. Bütün yapraklarda görülebilmekle beraber daha çok genç uç yaprakların altında kümelenirler. Türkiye koşullarında yüksek populasyonlara nadiren rastlanır. Populasyon daha ziyade mayıs-haziran aylarında artmakta sıcaklıkların artışı ve faydalı böceklerin ortaya çıkışı ile beraber temmuz-ağustos aylarından itibaren yoğunluk oldukça düşmektedir. Sonbaharda ekim ayından itibaren yumurta bırakmakta ve bırakılan yumurtalar kışı geçirmektedir. Yumurtalar çoğunlukla genç dal ve sürgünler üzerinde tomurcuk dipleri ve kavlamış kabukların altına konulmaktadır. Zarar Şekli: Zarar afitlerin yaprak altında bitki öz suyunu emerek beslenmesi ile olur. Ülkemizde nadir görülmekle beraber özellikle ABD' de bir yaprak altında birkaç bin afiti beslenirken görmek mümkündür. Beslenme ağacın zayıflamasına ve verimin düşmesine neden olabilir. Afit aynı zamanda ballı madde salgılayarak fumajin (karaballık) oluşumuna neden olur. Mücadelesi: Türkiye koşullarında genel olarak mücadeleye gerek duyulacak yoğunluğa erişmez. Fındık kurdu ve diğer zararlılar için yapılan ilaçlamalar bu zararlıyı da baskı altında tutmayı sağlar. 109 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Şekil 69. Fındık Yaprak Biti 6.1.4.4. Fındık Yaprak Deleni (Anoplus roboris Sufr. Coleoptera: Curculionidae) Tanımı: Fındık yaprak deleni grimsi siyah renkte, 2 mm boyda, hortumlu bir böcektir. Larva yaprakların alt ve üst yüzeyi arasında yaprak içinde bulunur ve açık sarı renktedir. Yaşayışı: Kışı korunaklı yerlerde ve toprakta geçiren erginler ilkbaharda tomurcukların patlama döneminde fındık tomurcuk ve yapraklarında beslenmeye başlar. Bir iki hafta beslenen dişiler yumurtlamaya başlar. Yumurtaları yaprakların alt yüzeyine çoğunlukla orta damar üzerine bırakır. Çıkan larvalar yaprak dokusu içinde beslenerek galeriler meydana getirirler. Olgunlaşan larvalar toprağa inerek pupa olurlar. Yılda 1 döl verirler. Zarar Şekli: İlkbaharda erginler genç yapraklarda çok sayıda küçük delikler açar. Erginler yumurtalarını damarlar üzerine koyduğundan damarlarda kırılmalara ve gelişme bozukluğuna neden olur. Larvalar ilkbahar döneminde genç yaprakların epidermisleri altında galeri açarak beslenirler. Yapraklar gelişince bu galeriler genişler ve yırtılmalar meydana gelir (Şekil 70). 110 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Bu zararlı için genelde mücadele yapmaya gerek yoktur. Ancak lokal olarak çok yoğun zararına rastlanırsa ilaçlama yapılmalıdır. a Şekil 70. Fındıkta Yaprak Delen a) Ergin zararı b b) Larva zararı 6.1.4.5. Fındık Galsineği (Mykomyia coryli Kief. Diptera: Cecidomyiidae) Tanımı: Erginler 1.8 - 2 mm boyda, kırmızı renkli ve narin yapılı sineklerdir. Vücut, anten, bacak ve özellikle kanat kenarları uzun tüylüdür. Larva başlangıçta saydam görünüşlü sonraları ise beyaz bir renk alır ve olgunlaştığında 2.5 mm boya ulaşır. Yaşayışı: Fındık gal sineği yılda bir döl verir. Kışı larva döneminde ve toprağın 1 cm derinliğinde beyaz bir kokon içinde geçirir. Mart ayında pupa olur ve çıkışların büyük bir çoğunluğu nisan ayında olur. Yumurtalar yeni sürgün tomurcuklarının ucuna ve gizli, korunmuş yere bırakır. Ergin çıkışından 3 - 4 hafta sonra ilk galler görülür. Galler yaprakta damarlar boyunca, meyvelerde ise zuruf üzerinde oluşur ve her gal içerisinde olgunlaşan larvalar bir çisi veya yağmurdan sonra toprağa inerek kokon örerler ve ertesi ilkbaharda ergin olarak çıkarlar. Zarar Şekli: Zararı larvalar yapmaktadır. Bunlar yaprakta damarlar boyunca, çotanakta, yeşil zuruf üzerinde ya da sürgünlerin uç kısımlarında galler oluşturarak zararlı olurlar. Fazla sayıda gal yaprağın büzülmesine ve kuruyup düşmesine neden olur. Meyvelerde döküm olmaz. Ancak, meyve gallerin baskısı altında gelişemez ve biçimsiz bir durum alarak zarara uğrar. Yine sürgün üç tomurcuklarında oluşan galler sürgün gelişimini engeller. 111 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadelesi: Rasgele seçilen ocakların birer dalındaki gal adedi ve tüm çotanaklar sayılır. Bir çotanakta bir tek gal bulunması onun bulaşık sayılmasını gerektirir. Buradan o bahçenin yüzde bulaşıklık oranı bulunmalı ve bulaşıklığın % 50 'yi geçtiği bahçelerde ilaçlama yapılmalıdır. 6.1.5. Depolanmış Fındık Zararlıları Fındık depo ve fabrikalarında rastlanan başlıca zararlılar İç fındık güvesi (Paralipsa gularis, Lep.: Pyralidae), Kuru meyve güvesi (Plodia interpunctella, Lep.: Pyralidae) ve Kuru incir güvesi (Ephestia cautella, Lep.: Pyralidae) dir. Bunların dışında diğer bazı tali zararlılara ve fare zararına rastlanabilir. Ancak fındıkta depolama koşullarına uyulduğu takdirde depolarda zararlı sorunları asgari düzeyde seyreder. İç fındık güvesi; erginler 2-3 cm kanat açıklığındadır. Dişiler daha büyük olup açık kahverengi kanatlarının ortasında siyah bir leke vardır. Larvaları beslenmek için kurutulmuş fındık ve ceviz gibi besinleri seçer. İç fındık üzerinde, bazen ise depolanmış kabuklu fındığın çatlaklarından girerek iç kısımda beslenirler. Genellikle yılda 1-2 döl verirler (Şekil 71 a). Kuru meyve güvesi; erginlerin kanat açıklığı 1.5-2 cm kadardır. Ön kanatların dip yarısı açık sarı, kalan uç yarısı ise parlak bakır kırmızısı renktedir. Larvaları beyazımsı renkte ve 1 cm boyundadır. Bir dişi yaklaşık olarak 400 yumurta koyar. Yılda 6-8 döl verebilir. Başta fındık dahil kuruyemişler olmak üzere depolanmış gıdaların çoğunda zarar yapabilirler (Şekil 71 b). Kuru incir güvesi; erginlerin kanat açıklığı 1.5-2 cm olup, kanatlar kırmızımsı-kahverengindedir. Larvaları açık yeşil renkte ve küçük koyu lekelidir. Kuru yemişleri tercih eder. Bir dişi 300‟ e kadar yumurta bırakır. Şartlar uygun olduğunda ayda 1 döl verebilirler (Şekil 71 c). Her üç zararlının da erginleri zararlı değildir. Zararı larvaları yapar. Larvalar depolanmış kabuklu ve kabuksuz fındık içlerinde doğrudan beslenerek zarar yaparlar. Ayrıca pisliklerini bulundukları yerlere bırakarak ve ağ örerek ürüne dolaylı olarak ta zarar verirler. 112 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Mücadele: Ürün serin şartlarda saklanırsa zarar en aza iner. Ayrıca büyük depolarda feromon tuzakları kullanılarak bu böceklerin varlığı izlenmelidir. Depolarda bu zararlılara karşı gerekirse boş ve dolu depo ilaçlamaları yapılabilir. a b c Şekil 71. Fındıkta depo zararlıları a) İç fındık güvesi b)Kuru meyve güvesi c) Kuru incir güvesi. 6.1.6. Fındık Bahçelerinde Zararlılar İle Mücadele Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucu, populasyonları yere ve yıllara göre değişmekle beraber fındık bahçelerinde sıklıkla görülen önemli zararlılar ve bu zararlıların mevsim boyunca bitki fenolojisine bağlı olarak biyolojik dönemleri Çizelge 3‟de verilmiştir. Ayrıca aynı çizelgede zararlıların her birisinin mücadele zamanı ayrı ayrı belirtilmiştir. Ülkemiz fındık üreticilerinin büyük bir kısmı sadece fındık kurduna karşı ilaçlı mücadele yapmakta veya yıllara göre ortaya çıkan bazı lokal zararlı sorunlarına karşı mücadele etme yolunu tercih etmektedir. Bu nedenle ABD ve İtalya gibi fındık yetiştiren diğer ülkelerde fındıktaki yıllık ilaçlama sayısı ortalama 4 iken bu sayı ülkemizde 1 veya nadiren 2 ilaçlama şeklinde seyretmektedir. Bu tarımsal ilaçların yarattığı sorunlar göz önüne alındığında bir bakıma olumlu bir durum olarak gözükse bile üretim açısından bunun doğru olmadığını söylemek mümkündür. Bugün maalesef tarımsal zararlılarla mücadele halen büyük oranda tarımsal ilaçlar kullanılarak yapılmak zorundadır. Ülkemizde fındıkta yapılan ve genelde mayıs ayına denk düşen 113 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU yıllık 1-2 ilaçlamanın hedefi fındık kurdu olmakla beraber bu ilaçlamaların aynı dönemde ortaya çıkan diğer zararlılar üzerinde de etkili olabileceğini söylemek mümkündür. Bu dönemde fındık bahçelerinde bulunan Kırtırtılı, Yaprak bitleri, Fındık kokarcası, Yazıcı böcekler (Dalkıran vd.) ve Kahverengi koşniller gibi zararlıların da bu ilaçlamadan etkilenmesi söz konusudur. Ancak daha erken dönemde gelişen Yazıcı böcekler ve Kozalak akarları gibi zararlılara karşı diğer ülkelerde yapılan mücadele ülkemizde yapılmamaktadır. Ayrıca önemli zararlılardan temmuz ayından itibaren fındık içlerinde beslenmeye başlayan Fındık kokarcası ve çıkışları pik yapan Yazıcı böceklere karşı bir mücadele yapılmayışının zararlılardan dolayı meydana gelen kayıpları artırdığı kanaatindeyiz. Ayrıca bu dönemde yapılacak mücadelenin bazı bölgelerde yaygın olan Fındık filiz güvesi mücadelesini de karşılayacağı göz önünde tutulmalıdır. Bilinen sebepler dolayısı ile ilaçlı mücadeleyi azaltmamız gerekirken, diğer yandan ülkemizde diğer ülkelere oranla düşük olarak seyreden, birim alana verimi artırmak için tarımsal mücadele yapmamız gerekmektedir. Bugün için pek çok zararlıyla karşı etkili bir mücadele için hala tarımsal ilaçları kullanmak gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bu çelişkiyi aşmanın yolu ilaçlı mücadelede çevre dostu ilaçların tercih edilmesi ve entegre mücadele anlayışı kapsamında ilaçlı mücadele dışında kalan diğer mücadele yöntemlerinin uygulanmasına önem verilmesidir. Fındık bahçelerindeki zarar görmüş ve kurumuş dalların budanarak imha edilmesi, yere dökülmüş olan kurtlu meyvelerin toplanarak imhası ve yere dökülmüş olan yaprak ve dal parçacıklarının ortadan kaldırılması zararlılarla mücadele bakımından önemli tedbirlerdir. Ayrıca genel bahçe temizliği ile çit bitkisi olarak yaşlı ve kurumuş ağaçlara yer verilmemesi yararlı olabilecek önlemlerdir. Yine bir ocakta bulunması gerekli dal sayısı çoğu zaman gereğinden fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum zararlılarla etkin bir mücadele yapmak için bir engel olduğu kadar, bitkinin zayıf gelişmesine ve böylece zararlılara karşı daha dayanıksız olmasına da neden olmaktadır. Bu nedenle bir bahçede gereğinden fazla bitkiye yer verilmesi genel olarak zararlı sorunlarını artırıcı bir özelliğe sahiptir. 114 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Çizelge 3. Fındık zararlısı böceklerin çeşitli biyolojik dönemlerinin aylara göre dağılımı ve mücadele zamanları (Y=Yumurta, E=Ergin, L=Larva,Nimf, P=Pupa, X=Mücadele zamanı). Zararlıların adı Fındık kurdu Fındık kokarcası Ocak L Şubat L Mart L E E E Nisan EP X E YLE YLE Fındık filiz güvesi L L L Dalkıran E E E Fındık gal sineği L L PE Kırtırtılı Y Y Y EY X EYPL X Y Uçkurutan L L L LP Kahverengi koşniller L L L Virgül kabuklu biti Y Y Y Amerikan beyaz kelebeği P Fındık bitkisinin fenolojik dönemleri Haziran EY L Temmuz EYL Ağustos L Eylül L Ekim L Kasım L Aralık L ELY EN E E E E X E ELY X YL E Fındık kozalak akarı Mayıs EP YLE X P X YLE YLE YLE YLE YLE YLE YLE YLE PEY EYL EYL X E LP X L L L L L L LP X L E E E E L L L L X EYL X L ELP X L L LP PEY Y Y Y Y EYL L L L L L L EY YL X EY X YL L L L L L L Y L YL X L LEY EY EY Y Y Y LPE EYL X L L L L X P P P PE EYL X Yaprak Meyve Meyve Tomurcuk başlangıcı Döllenme Döllenme mercimek nohut patlaması + Meyve büyüklüğü büyüklüğü tutumu Meyve normal büyüklükte Hasat Yap. dök. Erkek dişi Yaprak Yaprak erkek dişi organ dökümü dökümü org. gel. gelişimi başl. Tozlama 115 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.2. Fındık Hastalıkları Fındıklarda bakteri, fungus ve virüs gibi değişik organizmalar çeşitli hastalıklara neden olarak fındık verimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. 6.2.1. Bakteriyel Hastalıklar 6.2.1.1. Bakteriyel yanıklık hastalığı (Xanthomonas arboricola pv. corylina) Bu hastalığın belirtileri en kolay olarak ilkbaharda görülebilir. Yapraklar üzerinde genellikle çapı 3mm den daha küçük kızıl kahverenkli ve etrafı sarımsı bir hale ile çevrili lekeler görülür. Bazen yeşil renkli meyveler üzerinde koyu kahve renkli ve siyah küçük lekeler görülebilir. Yaprak gözleri ve erkek çiçekleri taşıyan gözler özellikle hastalığa karşı hassastır. Hastalık nedeniyle tomurcuklar kısmen zarar görür veya tamamen ölebilir. Genç ağaçların gövdesini çepeçevre saran ölü dokuların oluşmasına ve sonuçta ağaçların kurumasına neden olur. Gövde kabuğu kaldırıldığında hafif sulanma ve kırmızımsı-mor bir renklenme görülür. Odun dokusu bir bıçakla kaldırıldığında dokuların kahverenkli olduğu görülür. Yağışlı dönemlerde yapışkan bir sıvı akar. Dallar ve sürgünler yapraklarıyla birlikte kurur. Kurumuş yapraklar dallar üzerinde kurumuş olarak asılı kalır. Ağaçlarda genellikle 8-10 yaşına kadar olan dönem en hassas dönemdir. 1-2 yaşındaki genç sürgünler kurumaya karşı özellikle hassastır. Tomurcuklar, genç sürgün ve dallar en hassas organlardır. Daha sonra yapraklarda gelişme görülür. Nemli hava hastalığın daha kolay gelişimine yardımcı olur. Donlu havalardan sonra bitkiler hastalığa karşı daha hassas hale gelir. Sağlıklı ağaçlar hastalığa karşı daha dirençlidir. Mücadelede hastalıklı dokuların kesilip uzaklaştırılması tavsiye edilir. Ayrıca Sonbaharda Bordo bulamacı uygulaması tavsiye edilir. Çok yağışlı yıllarda ağustos sonu eylül başında ve yaprakların ¾‟ ü döküldüğünde birer uygulama, ilkbaharda tomurcuklar açıldığında ise bir uygulama tavsiye edilir. Aynı dönemlerde 3 kez Bakır oksiklorür ile ilaçlama da tavsiye edilen diğer bir yöntemdir. Budama aletleri %10‟luk çamaşır suyuna bandırılıp çıkarılmalı 116 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU veya % 70‟lik Etil alkol‟a 20 sn süreyle bandırılmalıdır. Hastalıklı kısmın 60100 cm altından budanmalı ve budama artıkları bahçeden uzaklaştırılıp imha edilmelidir (Şekil 72). a b c Şekil 72. Bakteriyel yanıklık hastalığı, a) Meyvede, b) Yaprakta, c) Gövdede 6.2.2. Fungal Hastalıklar 6.2.2.1. Dal kanseri hastalığı (Nectria galligena) Dünyanın değişik ülkelerinde çok sayıda bitkide zararlı olan bir hastalıktır. Bazı fındık bahçelerinde tek bir dal üzerinde 30-40 yara meydana gelmesine neden olabilir. Fındıklarda gövde ve dalları çepeçevre sarabilir. Yara yerlerinden giren hastalık etmeni organizma kabuk dokusunda gelişerek 117 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU dokuların ölmesine ve küçük göz şeklinde kanser yaralarının oluşmasına neden olur. Burası daha sonra çöker ve siyahlaşır. Kanserli dokunun kenarları etrafındaki sağlıklı dokudan yükselerek ayrılır. Dalların üzerinde küçük elips şeklinde kahverengi yaralar meydana gelir. Kanserli bölgenin civarındaki kabuk dokusu çatlar ve kavlar fakat dökülmez. Hastalıklı bitki dokuları üzerinde 1-2 mm çapında balon şeklinde küçük kırmızımsı renkte oluşumlar meydana gelir. Ülkemizde kar ve don zararının fazla olduğu yüksek kesimlerde sorun yaratmaktadır. Mücadelesinde hastalıklı dallar budanıp uzaklaştırılmalıdır. Yara yerlerine %2‟lik göztaşı veya % 5‟lik karaboya sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılmalıdır. Yara macunlarına bazı fungisitlerin katılması da faydalı olur. Ayrıca budamadan veya yaprakların dökümünden sonra fungisit uygulaması yapılabilir. Budama aletleri yukarıda bahsedildiği şekilde dezenfekte edilmelidir. Yaprakların dökülmesini takiben bazı fungisitlerle veya bordo bulamacı ile ilaçlama yapılmalıdır (Şekil 73). Şekil 73. Dal kanseri hastalığı 6.2.2.2. Armillaria kök çürüklüğü hastalığı (Armillaria mella ) Çok sayıda bitkide görülen bir hastalıktır. Ağaçların köklerinde hastalık meydana getirerek ölümüne sebep olur. İlk yıllarda ağacın gelişmesini yavaşlatır, sürgün oluşumunu azaltır, yapraklar sararır ve dökülür. Sonraki 118 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU yıllarda sürgün ve dallarda uçtan itibaren kuruma ve ölüm başlar. Hastalıklı ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz bir tabakanın oluştuğu görülür. İlk önceleri odun dokusu kahverengi olup daha sonra sarımtırak veya beyaz süngerimsi bir hal alır. Ağaç kabukları, kök ve kök boğazında beyaz çürüklük görülür. Hastalıklı bitkilerin kök boğazı civarında kümeler halinde şapkalı mantarlar görülür. Mücadelesinde; kuruyan dallar sökülüp imha edilmeli, yerine kireç dökülmelidir. Ormanlardan elde edilen arazilere hemen dikim yapılmamalı, 2-3 yıl boş bırakılmalıdır. Çevredeki şapkalı mantarlar ve kökleri imha edilmelidir. Derin dikim ve aşırı sulama yapılmamalı, kökler yaralanmamalıdır. Çevredeki bahçelerden sel sularıyla hastalık taşınması olmasın diye arazi çevresine 60-70 cm derinlikte hendek açılmalıdır. Yara yerlerine % 5‟lik bordo bulamacı, % 2‟lik göztaşı veya % 5‟lik karaboya sürülmelidir. Sağlıklı ağaçları korumak için ilkbahar veya sonbahara girerken ocakların taç izdüşümüne metrekareye 10 litre %5‟lik karaboya veya %2‟lik göztaşı dökülmelidir. 6.2.2.3. Rosellinia (Beyaz) kök çürüklüğü (Roselinia necatrix) İlk belirtiler yapraklarda sararmalar ve bazen küçülmeler görülmesidir. Zamanla yapraklar dökülerek kurur. Ağaçlarda büyümede durgunluk ve geriye doğru ölüm görülür. İnce köklerde esmerleşip çürüme, kalın kökler ve kök boğazında siyah yapışan sıvı ve beyaz renkli bir tabaka görülür. Ağaçlarda gelişmede gerileme, sararma, solgunluk ve cücelik görülebilir. Ağır ve su tutan topraklarda bahçe kurulmamalıdır. Toprakta su birikmesine izin verilmemeli, kök boğazları açılarak havalandırılmalıdır. Çürümüş kökler sökülüp imha edilmeli, buralara %35‟lik karaboya veya kireç dökülmelidir. Yeni hastalanmış köklerdeki çürümüş kısımlar temizlenmeli, yara yerlerine 750 g ardıç katranı+250 gr göztaşı karışımı sürülmeli veya 2-5 kg karaboya dökülüp toprakla kapatılmalıdır. Hastalıkla bulaşık bahçelerde sağlam ağaçları korumak için ağaç diplerine metre kareye 10 litre olacak şekilde %5‟lik karaboya veya %1‟lik göztaşı uygulanmalıdır. 119 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.2.2.4. Fındık küllemesi (Phylactinia guttata) : Hemen her yıl ortaya çıkan fazla önemi olmayan bir hastalıktır. Nemli ve yağışlı yıllarda şiddetli olarak görülebilir. Özellikle yaprakların alt yüzünde beyaz kül serpilmiş gibi bir tabaka oluşur. Yapraklar zamanla kahverengileşerek dökülür. Mücadele için yere dökülen hastalıklı yapraklar toplanıp imha edilmelidir. Ayrıca hastalık yoğun olarak görüldüğünde kükürtlü ilaçlar uygulanabilir. 6.2.2.5. Kuşgözü hastalığı (Phyllosticta coryli) Ekonomik önemi olmayan diğer bir hastalıktır. Hastalıklı yapraklarda 4-5 mm çapında, önceleri açık kahverengi daha sonra orta kısımları grileşen etrafı koyu kahverengi olan lekeler görülür. 6.2.3. Virus Hastalıkları 6.2.3.1. Mozaik Virüsü Fındıklarda tespit edilmiş en önemli virüs hastalığı mozaik virüs hastalığı (ApMV)‟dır. Meyvelerde çürüklük, lekelenme ve boş meyve oluşumuna neden olmaz, yalnız verimi olumsuz etkiler. Yapraklarda bant şeklinde veya çizgiler şeklinde sararmalar görülür. Son zamanlarda fındık bahçelerimizde sıkça rastlanan bir hastalıktır. Şu anda ekonomik olarak fazla bir zararı görülmemektedir (Şekil 74). Şekil 74. Fındıkta Mozaik Virüs hastalığının belirtileri. 120 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 6.2.3.2. Depo Çürüklükleri ve Mikotoksinler Hasat sonrası fındığın kurutma ve depolama aşamasında fındıklarda bazı saprobik funguslar gelişerek mikotoksin isimli zehirli maddeleri üretirler. Aspergillus ve Penicillium cinslerine bağlı bazı fungus türlerinin gelişme ve çoğalmaları sırasında oluşan mikotoksinler insan sağlığı açısından son derece tehlikelidir. Aspergillus‟lar tarafından üretilen ve Aflatoksin olarak bilinen mikotoksinler ihracatta ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Fındıkta aflatoksin oluşumunu önlemek için hasat, kurutma, kırma ve kavurma aşamalarında alınması gerekli bir kısım önlemler vardır. Hasatta doğru zamanlama Yerden toplanmamalı Naylon çuval kullanılmamalı Zuruflu fındıklar aynı gün harmana getirilmeli, yığınlar halinde bekletilmemeli Patozda hasarın az olması için fındıklar olgunlaşınca toplanmalı 5-6 cm kalınlığında serilerek kurutulmalı Çürük yaprak, bitki ve fındıklar ayıklanmalı Kurutma sırasında fındığın nem alması önlenmeli Naturel fındık % 70 bağıl nemin altındaki koşullarda depolanmalı 6.3. Kemirici ve Diğer Zararlılar Fındık bitki ve meyvesine zarar veren ve yukarıda geniş olarak bilgi verilen hastalık ve zararlıların dışında kalan birçok zararlı daha bulunmaktadır. Bunların başında yaban domuzu gelmektedir. Yaban domuzunun fındıktaki zararı bazı yıllarda önemli boyutlara ulaşmaktadır. Fındıkların köklerini kazarak kökleri parçalamakta, kökleri kemirerek yemektedir. Zarar görmüş dallar kısa sürede kuruyarak elden çıkmaktadır (Şekil 75). Domuz fındık meyvesini yiyerek de zarara yol açmaktadır. Hasat yaklaştığı zamanlarda fındık dallarını ön ayakları arasına alarak fındık meyvesini yaprakları ile beraber ağzı ile sıyırıp yemektedir. Bir domuz bir gecede 15-20 kg fındığı yiyebilmektedir. 121 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Tarım il ve ilçe müdürlüğü ile ilgili kurumlardan izin alınarak sürek avı ile bu zararlılarla mücadele edilebilmektedir. Aynı zamanda, imkânlar ölçüsünde, bahçelerin özel tellerle çevrilmesi suretiyle düşük akımlı elektrikli düzenekler kullanılarak domuzların fındık bahçesine girmesi önlenebilir. Diğer zararlılar olarak karaca, sincap, salyangoz, sülük, tarla faresi, kuşlar fındığın dal ve meyveleriyle beslenmekte ve üreticiye önemli düzeyde zarar vermektedir. Üreticiler bu zararlılarla değişik yöntem ve usullerle mücadele etmektedir. Şekil 75. Domuzun zarar verdiği fındıkların kökleri. 122 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU 7. KAYNAKLAR Agrios, G.N., 1997. Plant Pathology. Fourth Edition. Academic Pres Inc. New York, 635p. Ak, K. M.Uysal, C.Tuncer, 2005. Giresun, Ordu Ve Samsun İllerinde Fındık Bahçelerinde Zarar Yapan Yazıcıböcek (Coleoptera: Scolytidae) Türleri, Kısa Biyolojileri Ve Bulunuş Oranları. Omü Zir.Fak.Dergisi.,20(2):37-44 Akça, İ., 2003. Orta Karadeniz Bölgesinde Fındık Kurdu Curculio Nucum L. 1758 (Coleoptera; Curculionidae) Populasyonlarının Biyolojisi Ve Zararı Üzerine Araştırmalar. O.M.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi. 93s. Anonim, 2004. Fiskobirlik Verileri, Http://Www.Fiskobirlik.Org.Tr/ 2004. Anonim, 2004. Www.Findik.Com/Yetistiriclik. Anonim,1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları. Cilt 3. T.C.Tarım ve Köyişleri Bak. Koruma Ve Kontrol Genel Müd. Ankara.444s. Anonymous, 1999. FAO. Eppo Standards. Guidelines On Good Plant Protection Practice. Pome Fruits. Pp 2/ (1). 18p. Anonymous, 2000. Dpt, Vııı. Beş Yıllık Kalkınma Planı Gıda Sanayii Ve Rekabet Edebilirlik. Fındık İşleme Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu (Yayınlanmamış). T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Ankara. 61s. Anonymous, 2006.Inra,Http://Www.İnra.Fr/Internet/Produits/Hyppz/Species.Htm .15.3.2006 Anonymous,2006a. Http://Www.Agf.Gov.Bc.Ca/Cropprot/Hazelnutblight.Htm Anonymous,2006b. Http://Plant-Disease.İppc.Orst.Edu/Disease.Cfm?Recordıd=573 Anonymous,2006c. Http://Www.Glfc.Cfs.Nrcan.Gc.Ca/Treedisease/Nectria_Canker_Of_Hardwood s_E.Html Bayram, F., S.Şahan, S.Kurtoğlu, T.Karadeniz, 2004. Sağlık Ve Beslenme Gözüyle Fındık. 3. Milli Fındık Şurası. S:590-595. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü. Bostan, S. Z., 2006. Fındık Tarımında İklimin Yeri ve Önemi. 3. Milli Fındık Şurası. S:422-425. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü. Bostan, S.Z., 1997. Türkiye Fındık Yetiştiriciliğinde Sorunlarımız Ve Çözüm Yolları. OMÜZF Dergisi, 12(2): 127-133. Bostan, S.Z., 1998. Bazı Önemli Fındık Çeşitlerinde Tohum Taslağı Gelişimi Üzerine Bir Araştırma. Türk Tarım Ve Ormancılık Dergisi, 22: 295-298. Bostan, S.Z., 1998. Fındıkta Önemli Bir Sorun: Çeşit Belirsizliği. Ordu‟da Tarım, Yıl: 3, Sayı: 10, Mayıs-Haziran, Sayfa:2. Bostan, S.Z., 1999. Farklı Ortamlarda Kurutulan Fındıklarda Bazı Önemli Kalite Özellikleri Üzerine Bir Araştırma. Bahçe, 28 (1-2): 73-78. Bostan, S.Z., 2003. Ordu Ekolojisinde Yetiştirilen Tombul, Palaz, Kalınkara ve Çakıldak Fındık Çeşitlerinde Fenolojik Özelliklerin Belirlenmesi. K.T.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Başkanlığı. SONUÇ RAPORU. Proje Kod No : 20.119.001.1. 123 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Bostan, S.Z., 2005. Fındıkta Pomolojik Ve Teknolojik Özellikler Üzerine Ocaktaki Dal Sayısının Etkisi. Ziraat Mühendisliği, 344: 4-7. Bostan, S.Z., 2005. Orta Ve Doğu Karadeniz Bölgesinde Fındık Üretim Ve Verimi İle Bazı Önemli İklim Değerleri Arasındaki İlişkiler. “Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma Sempozyumu” 13-14 Ekim 2005, Trabzon. Bidiriler Kitabı, s:1-10. Bostan, S.Z., A.İslam, S.M.Şen, 1997. Investigation On Nut Development İn Hazelnuts And Determination Of Nut Characteristics And Variation Within Cultivars İn Some Hazelnut Cultivars. Acta Horticulturae, 445:101-108. Bostan, S.Z., A.I.Özgüven, A. I., A.İslam, 1997. Ordu İli Meyveciliği. ÇÜZF Dergisi, 12 (4):175-182. Bozoğlu, M., 2001. Econometric Analysis Of Hazelnut Productivity İn Ordu And Giresun Provinces, Turkey. Proc. V. Int. Congress On Hazelnut. Ed. S.A. Mehlenbacher. Acta Hort. 556. Ishs 2001. 125-129. Çalışkan, N., Koç, N., Kaya, A., Şenses, T. 1997. Compost Production From Hazelnut Husk. Fourth İnternational Sym. Hazelnut. Acta Hort. 445. Ecevit, O., C. Tuncer, S. Keçeci, 1993. Fındık Yaprak Deleni Anoplus Roboris Sufi.(Coleoptera, Curculionidae)'In Tanımı Üzerinde Çalışmalar. Türk. Entomol. Derg., 17 (4): 235-238. Ecevit,O., S.Özman, G.Hattat, A.N.Okay, A.Kaya, S.Mennan,1996. Kardeniz Bölgesinde Önemli Fındık Çeşitlerinin Zararlı Ve Hastalıklara Karşı Duyarlılıklarının Belirlenmesi. Fındık Ve Diğer Sert Kabuklu Meyveler Sempozyumu. Omü Ziraat Fakültesi. Bildiri Kitabı: 77-93s. F.Balta, F.Balta, T.Karadeniz, 1997. The Evaluation On Preselection Of The Hazelnut 'Tombul' and 'Palaz' Cultivars Grown In Çarşamba And Terme (Samsun). Acta Hort.445:109-118 Hill,D.S.,2003. Pests Of Stored Foodstuffs And Their Control. Kluwer Academic Publishers.N.York. 476p. Işık,M., F.Dündar,1992. Fındık Zararlıları Ve Hastalıkları İle Mücadele. T.C. Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı, Ankara, 28s. İslam, A., A.I.Özgüven, S. Z.Bostan, T.Karadeniz, 2005. Relationships Among Nut Characteristics İn The Important Hazelnut Cultivars. Pakistan Journal Of Biological Sciences 8 (6):914-917 Kacar, B., A.V.Katkat, 1999. Gübreler Ve Gübreleme Tekniği.Uludağ Üniv. Güçlendirme Vakfı Yayın No: 144. Vipaş Yayın No:20. Bursa. Kara, M., 1999. Meteoroloji. S.Ü. Yay. No: 131, Zir. Fak. Yay.No.: 24. Konya, 172 s. Karaca,İ.,1974. Sistematik Bitki Hastalıkları, Deuteromycetes (Fungi Imperfecti). Cilt Iv. Ege Üni.Ziraat Fak. Yayınları, No:217, Bornova, İzmir, 272s. Karadeniz, T., 2003. Fındık Taban Fiyatı Eğime Göre Belirlensin. Ordu Haberci. Yıl:2, Sayı: 95. Karadeniz, T., 1998. Farklı Fındık Çeşitleri Üzerine Aşılı Tombul Fındık Aşı Kombinasyonunda Kaynaşmanın Anatomik Ve Histolojik Olarak İncelenmesi. Bahçe, 27(1-2): 11-22. Karadeniz, T., 2001. Fruit and Leaf Characters İn „Foşa‟ Hazelnut Orchards Facing Different Directions. Acta Hort. 556:359-363 124 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Karadeniz, T., 2004. Şifalı Meyveler (Meyvelerle Beslenme Ve Tedavi Şekilleri). (Yardımcı Ders Kitabı). Burcan Ofset. Matbaacılık Sanayii. 208 S. Karadeniz, T., 2004. Tombul Fındık Çeşidinde Beyazlama Özelliğinin Bahçelere Ve Çotanaktaki Meyve Sayısına Göre Değişiminin Belirlenmesi. 3. Milli Fındık Şurası. S:478-480. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü. Karadeniz, T., 2005. Taban Arazilerde Fındık Kaybı Giderek Artacak. Dünya Gazetesi, Konuk Yazar. 21.12.2005 Karadeniz, T., 2006. Fındık Dikim Sistemleri. Üçüncü Milli Fındık Şurası. 10-14 Ekim 2004. Sayfa: 454-461. Karadeniz, T., A.Islam, 1999. Tombul Fındık Çeşidinde Önemli Meyve Özellikleri Bakımından Varyasyonların Belirlenmesi. Karadeniz Bölgesinde Tarımsal Üretim Ve Pazarlama Semyozyumu, 15-16 Ekim, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enst.Müd., Samsun, Bildiriler Kitabı, Sayfa: 340-345 Karadeniz, T., M.Küp, 1997. The Effect on Quality Hazelnut of Direction. Acta Hort.445:285-291 Karadeniz, T., S.Z.Bostan, 2004. Tombul Fındık Çeşidinde Meyve Ve Toprak Özelliklerinin Rakıma Göre Değişimi Ve Bunlar Arasındaki İlişkilerin Belirlenmesi. 3. Milli Fındık Şurası. S:471-477. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü. Karadeniz,T., 2004. Fındık Ve Çaya Ek Ürünler. 3. Milli Fındık Şurası. S:462-470. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü. Karadeniz,T., 2007. The Places of Fruit Species of the Nuts in Global Development and the Improvements in Hazelnut. First Balkan Fruit Growing Symposium. Plovdiv, Bulgaria, 14-17 Nov, 2007. Kulaç, A., S.Z. Bostan, 2005. Türk fındık Politikasında Alternatif Yaklaşımlar. “Doğu Karadeniz Bölgesi Kalkınma Sempozyumu” 13-14 Ekim 2005, Trabzon. Bildiriler Kitabı, s:19-34. Kurt,M.A.,1982. Doğu Karadeniz Bölgesinde Fındık Zararlıları, Tanınmaları,Yayılış Ve Zararları,Yaşayışları Ve Savaşım Yöntemleri. T.C.Tarım Ve Orman Bak. Zir.Müc. Ve Zir. Kar.Genel Müd. Samsun Bölge Zir.Müc.Enst. Mesleki Kitaplar Sersi No:26. Ankara. 75s. Okay, A.N., A.Kaya, V.Y.Küçük, A.Küçük, 1986. Fındık Tarımı. Tarım Orman Ve Köyişleri Bakanlığı, Teşkilatlanma Ve Destekleme Genel Müdürlüğü Genel Yayın No:142, Tedgem:12, Tedgem-12., 85 S.Ankara. Özçağıran, R., A.Ünal, E. Özeker, M.İsfendiyaroğlu, 2005. Ilıman İklim Meyve Türleri (Sert Kabuklu Meyveler) Cilt-Iıı. Ege Üniversitesi Yayınları, Ziraat Fakültesi Yayın No: 566, Bornova-İzmir.308 S. Özçağıran, R., Ünal, A., Özeker, E., M. İsfendiyaroğlu, 2005. Ilıman İklim Meyve Türleri (Sert Kabuklu Meyveler Cilt-III). E.Ü. Yay. Zir. Fak. Yay. No: 566., 308 s. Özenç, N., N.Çalışkan, 2001. Effects Of Husk Compost On Hazelnut Yield And Quality. Proc. V.Int. Congress On Hazelnut. Acta Hort.556. Saruhan, İ., 2004. Karadeniz Bölgesi Fındık Üretim Alanlarında Görülen Fındık Kokarcası (Palomena prasina L. Hemiptera: Pentatomidae)‟nın Biyolojisi, 125 FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU Populasyon Yoğunluğu Ve Zarar Şekli Üzerine Araştırmalar. O.M.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi. 118s. Seyhan,F.,2002. Fındıkta Hasat Sonrası Aflatoksin Oluşumuna Etki Eden Faktörler Ve Önleyici Tedbirler. Tubitak-Mam Gıda Bilimi Teknolojisi Araştırma Enstitüsü. Seminer Notları. Şen,S.M., F.Balta, T.Karadeniz, F.E.Tekintaş, A.Ünal, 1994. Some Disadvantages Taken Into Consideration During The Graft Union In Hazelnut. Xxivth International Horticultural Congress. August 21-27, Kyoto, Japan. Tarakçıoğlu, C., S.R.Yalçın, A.Bayrak, M.Küçük, H.Karabacak, 2003. Ordu Yöresinde Yetiştirilen Fındık Bitkisinin Beslenme Durumunun Toprak Ve Yaprak Analizleriyle Belirlenmesi. Ankara Üniv.Ziraat Fak. Tarım Bilimleri Dergisi 9(1):13-22. Tuncer, C., 1994. Amerikan Beyaz Kelebeği (Hyphantria Cunea Drury Lep.: Arctiidae)‟Nin Samsun İlindeki Biyolojisi Üzerinde Araştırmalar. O. M. Ü. Zir. Fak. Derg. 9 (1): 42-56. Tuncer, C., O. Ecevit And İ. Akça, 1997. Observations On The Biology Of Filbert Aphid (Myzocallis Coryli, Homoptera: Aphididae) İn Hazelnut Orchards. Acta Hort. 445: 485-492. Tuncer, C., İ. Akça, İ. Saruhan, 2002. Fındıkta Zararlı Bazı Emici Böceklerin (Hemiptera: Pentatomidae, Coreidae Ve Acanthosomatidae) Neden Olduğu “Lekeli İç” Zararının Kimyasal Mücadele İle Önlenmesi Üzerine Araştırmalar. O. M. Ü Zir. Fak. Derg.,17 (3): 17-26. Tuncer, C., O. Ecevit., 1997. Current Status Of Hazelnut Pest İn Turkey. Acta Hort. 445: 545-552. Tuncer, C., İ. Saruhan, İ. Akça, 2004. The Insect Pest Problem Affecting Hazelnut Kernel Quality İn Turkey. Acta Hort. 686: 367-375. Tuncer,C., 2006. Hazelnut Pests Homepage. Www.Findikci.Net. 15.3.2006. Tuncer,C.,İ.Akça, İ.Saruhan, 2004. Karadeniz Bölgesi Fındık Bahçelerindeki Zararlılar Ve Mücadeleleri Üzerine Mevcut Durum Değerlendirmesi. 3.Milli Fındık Şurası.10-14 Ekim 2004,Giresun.524-529. Ural,İ, N.Gökmen, N.Küçükaslan, M.Işık, T.Kırtıloğlu,1968. Fındıklarda Zarar Yapan Gysonoma Dealbana Fröhl‟ün Biyolojisi Ve Mücadelesi Üzerinde Araştırmalar. T.C.Tarım Bak. Zirai Müc. Ve Zir.Kar.Gen.Müd. Araş.Eserleri Serisi , Teknik Bülten No:4. İstanbul.36s. Ural,İ., A.Kurt,1973. Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık Bahçelerinde Zarar Yapan Fındık Gal Sineği (Mikomyia Coryli Kieffer)‟ Nin Biyolojisi Ve Mücadelesi Üzerinde Araştırmalar. Bitki Koruma Bülteni, Cilt:13,No:(1):1-18. Vauterin,L., J.Rademaker, J.Swings, 2000. Synopsis On The Taxonomy Of Genus Xanthomonas. Phytopathology. 90:677-682. Viggiani,G.,1984. Avversita, Malattie Fitofagi Del Nociolo. Caccia E Pesca. Settore Promozione E Sviluppo. 7 Serie Manuali. Napoli. 152p. Yılmaz, M., 1990. Meyve Ağaçlarında Budama. Adana., 130 S. Yılmaz, N., S.Z. Bostan, 2002. Trabzon İlinin Tarımsal Yapısı, Sorunları ve Çözüm Önerileri. Ziraat Mühendisliği, 336: 18-21. 126