Perspektif Sayı 34
Transkript
Perspektif Sayı 34
DOSAB İLETİŞİM Sayı: 34 Şubat 2011 DOSABSİAD adına sahibi Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni DOSAB Yönetim Kurulu Başkan Başkan Yardımcısı Üyeler DOSAB Bölge Müdürü DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Başkan Yardımcıları Genel Sekreter Sayman Üyeler Dergi iletişim Ceyhun Özüm Selim Yedikardeş Yayına Hazırlayan Görsel Yönetmen Baskı Dağıtım Yayın Türü Divit Basın Yayıncılık Ltd. Şti. Tel. : 0.224 247 19 90 Faks : 0.224 247 13 30 FSM Bulvarı Tuna Cad. Esra Sitesi No: 89 K: 1 D: 3 Nilüfer / BURSA info@divityayincilik.com Ümit İnce Furkan Ofset / Bursa (Aralık 2010) Seç Kurye - 0.224.225 61 42 Yerel Süreli ISSN 1307-2005 R.Ertuğrul Kaplan Ferudun Kahraman Burhan Çakır, Mustafa Oran, Osman Sönmez Serhat Şengül Ceyhun Özüm Selim Yedikardeş, Y. Türker Gülener Birol Bahadır Hasan Moral Vedat Kantar, Melih İyigüllü, Fatih Pehlivan, Hakan Kale, Ümit Kar, Ayhan Yılmaz, Güçlü Görür, Orhan Tezyaparlar, İbrahim Öztürk, Raşit Ceylan Mustafa Karaer Cd. No: 18 Demirtaş / Bursa Tel. : 0.224 261 00 40 Faks : 0.224 261 00 43 www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr Dergide yayınlanan yazı ve makaleler kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına, reklamların sorumluluğu reklam veren firmalara aittir. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve Sanayici İşadamları Derneği yayın organıdır. İki ayda bir yayımlanır. DOSAB Bölge Müdürlüğü DOSAB Gül Sk. No: 11 Osmangazi Bursa Tel: 0224 261 00 40 (3 Hat) Faks: 0224 261 00 43 DOSABSİAD Mustafa Karaer Caddesi No: 18 BURSA Tel: 0224 261 20 10 Faks: 0224 261 20 09 DOSAB Sosyal Tesisleri Çiğdem Sk. No: 5 Demirtaş BURSA Tel: 0224 261 29 57 İÇİNDEKİLER 6 Bilgi 7 DOSAB 8 Kapak 17 Analiz 22 Haber 26 Tekstil 34 Çevre 38 OSB 40 Bursa OSB’leri 41 İhracat 42 Konuk Yazar 49 Firmalar 54 Konuk Yazar 56 Konuk Yazar 62 Gezi DOSAB hizmet fiyatları ve tüketimler 3.Olağan Genel Kurul 12 Mart’ta Ertuğrul Kaplan / Görev süremizde DOSAB’a çağ atlattık İhracatta riskler ve korunma yöntemleri Dünya ve Türkiye Ekonomisi’nin genel görünümü Sporda şiddet DOSAB’da tartışıldı Sektör ithalatta korunma tebliğini tartışıyor OSB’ler 2.Çevre Zirvesi’nde buluştu Bölge Müdürleri Manisa’da imar ve plan uygulamalarını görüştü BTSO OSB Başkanı Ali Uğur / Amaç Sanayiciye daha iyi hizmet UİB’in 2011 hedefi 20 Milyar Dolar Kadir Aydın / Simenes Batı Türkiye Müdürü Güvenilir bir altyapı kesintisiz üretimin temelidir Aktaş Group Holding oldu Obasan, 2 yılda 2 kat kapasite artıracak Prefabrikte referans Afa Prefabrik Faik Çelik Holding, turizmde Starwood ile anlaştı Çiğdem Top / İSGÜM’de gezici iş sağlığı üniteleri Recep Ecer / Asyanın bozkırlarında av Lüksemburg Atık Su Arıtma Tesisi Yeni Yalova Yolu Terminal arkası BURSA Tel: 0224 261 28 94 (3 Hat) Faks: 0224 261 28 97 Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi - BUTGEM Mustafa Karaer Cad. Çiğdem 2 Sk. BURSA Tel: 0224 261 12 11 Faks: 0224 261 22 11 www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr 1 ekaplan@dosab.org.tr HABER Bana bu kadar süre katlandığınız (!) için teşekkür ediyorum R.Ertuğrul Kaplan DOSAB Başkanı Değerli sanayici dostlarım, Yıllar çok çabuk geçiyor. 2001 yılında Demirtaş Sanayiciler Derneği (DSD) başkanlığına seçildim. 2003 yılından itibaren Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Başkanı oldum. Aradan 10 yıl geçti. Yine bir mart ayında, görevimi yapmanın huzur ve mutluluğu içinde DOSAB başkanlığından ayrılıyorum. Geçmişte ‘gecekondu’ sanayi bölgesi denilen DOSAB’ın bugün hangi noktaya geldiği malum… Bu yazımda uzun uzun yaptıklarımızı anlatmayacağım, dergimizin sayfalarında ana hatlarıyla bu süreci okuyabilirsiniz. Yalnız şu kadarını söylemeliyim; hep birlikte gerçekten çağdaş bir organize sanayi bölgesi yarattık. Her türlü altyapısıyla, yolları, yeşil alanları, sosyal tesisleri ve toplumsal sosyal sorumluluk projeleriyle DOSAB, başkalarının ‘gıpta’ ettiği, ‘örnek’ aldığı, bizlerin ise ‘gurur’ duyduğu bir bölge haline geldi. Bu duruma gelmemizde, başta siz sanayici dostlarım, onlarca insanın emeği ve katkısı var. İzninizle bu son yazımda onları anmak ve hepsine teşekkür etmek istiyorum. Başta bölgemizdeki siz sanayici dostlarıma; bana koca 10 yıl katlandığınız (!) için teşekkür ediyorum. Bize güvendiniz, DOSAB’ı 2003’ten bu yana emanet ettiniz. Birlik ve beraberliğin güzel örneklerini sergiledik ve güveninizi boşa çıkartmadık. Bizden önce DOSAB’da görev yapmış eski başkan ve yöneticilere, dönemimizde uyum içinde çalıştığımız müteşebbis heyet ve yönetim kurulu üyelerime, bölge müdürlerimiz Nezih Ertunga ve Serhat Şengül başta olmak üzere DOSAB’daki tüm mesai arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Her icraata onlarla birlikte imza attık. BUTGEM mesleki-teknik eğitim merkezi; Bölgemiz, Bursa ve ülkemiz için önemli bir kazanımdır. Bu projede bizlerle birlikte olan tüm dostlarıma, Bursa Valililerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanlarımız, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve Uludağ İhracatçı Birlikleri’ne, İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) Bölge Laboratuarı’nın kurulması için bizi tercih eden, çalışmalarımızda destek olan Devlet Bakanımız Faruk Çelik’e, Elektrik enerjisi altyapısında örnek proje ürettiğimiz Siemens’e, doğalgaz altyapısının kurulmasında üstün gayretlerinden dolayı Kata İnşaat’a, SCADA, Sayaç Otomasyonu, Haberleşme ve MOBESE Sistemi Projemiz nedeniyle Türk Telekom ve SYS Yazılım’a, Yol, kanalizasyon, çevre, aydınlatma konularında birlikte çalıştığımız Yuner İnşat, Fırat Plastik, Parsker Peyzaj, Haluk Elektrik firmalarına, Atıksu Arıtma Tesisi’ni hayata birlikte geçirdiğimiz Alke-Hidrotek-Beta konsorsiyumu ve inşaat işlerini üstlenen alt yüklenici firma Alkataş’a, mimarımız Haluk Yalkı’ya ve burada isimlerini sayamadığım kişi ve kurumlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. DOSAB başkanlığı benim hep gururla taşıdığım bir sıfat olmuştur. 12 Mart’taki Genel Kurulumuzun bölgemiz için hayırlı uğurlu geçmesini diliyorum. Kim yönetimde olursa olsun, DOSAB bayrağını daha yükseğe taşıyacaktır, buna eminim. Yeni görev alacak arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Saygılarımla, 2 Görev dönemimizde birlikte olduğumuz tüm kişi ve kurumlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Hep birlikte örnek çalışmalar yaptık. DOSAB’ı bundan sonra yönetecek arkadaşlarımız Bursa ve ülke sanayisine katkı koymaya devam edeceklerdir. ceyhunozum@dosabsiad.org.tr DOSABSİAD’DAN DOSAB büyümesini sürdürüyor, sürdürecek de… Ceyhun Özüm DOSABSİAD Başkanı Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin önde gelen OSB’leri arasında bulunan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi artık ülkemizin bir sanayi üssü haline gelmiştir. Bunda hiç şüphesiz Bölgemizdeki sanayici ve işadamlarının özverili çalışmalarıyla birlikte, 29 Ocak 1987 tarihinde kurulan DOSABSİAD’ın da çok önemli payı bulunmaktadır. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi günümüzde, 475 hektar büyüklüğe ulaşmış olup, Bölgemizde 389 firma faaliyette bulunmaktadır. Bu fabrikaların yüzde 68’i tekstil, yüzde 20’si otomotiv, yüzde 3’ü makine metal, yüzde 2’si gıda ve yüzde 7’si de diğer sektörlerde faaliyet göstermektedir. 2010 sonu itibariyle bu firmalarımızın elektrik tüketimleri bir önceki yıla göre yüzde 14.5’lik artışla 842 milyon 800 bin kilowat saate, doğalgaz tüketimleri bir önceki yıla göre yüzde 14.4’lük artışla 105 milyon 555 bin standart metreküpe, proses ve içme suyu tüketimleri de yine bir önceki yıla göre yüzde 34.2’lik artışla 4 milyon 676 bin metreküpe ulaşmıştır. Yine Bölgemizdeki firmaların 2010 yılı ihracat tutarları 3 milyar dolar düzeyindedir. İnanıyoruz ki, bunlar kadar önemli bir başka veri de, Bölgemizdeki 389 firmada toplam 35 bin 225 kişinin istihdam ediliyor olmasıdır. Bütün bunlar göstermektedir ki, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi artık büyüklüğünü kanıtlamıştır ve bu haklı gurur DOSABSİAD üyelerinindir. Görevde bulunduğumuz son 2 yılda, Bölgemizin gelişmesine ve büyümesine yönelik çalışmalarda bulunmuş olmak, burada sayamayacağım kadar çok faaliyeti gerçekleştirerek hizmet yapmış olmak, Başkan olarak benim ve bütün Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım için kıvanç vesilesidir. Hizmetin bir bayrak yarışı olduğunu elbette biliyorum. DOSAB ve DOSABSİAD’ı kuran ve yöneten bizden önceki büyüklerimizden aldığımız bayrağı, bizden sonraki yöneticilere bırakma zamanı geldi artık. Önümüzdeki günlerde yapılacak olan DOSAB ve DOSABSİAD Genel Kurullarındaki seçimler neticesi görev alacak bütün arkadaşlarıma başarılar dilerken, bu vesile ile birlikte çalıştığım Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım başta olmak üzere, her zaman uyumlu bir çalışma içerisinde olduğumuz DOSAB Yönetimine ve elbetteki DOSABSİAD üyelerine ve bölgemiz sanayicileri ile işadamlarına da teşekkürlerimi sunuyorum. 4 Tüm veriler göstermektedir ki, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi büyüklüğünü kanıtlamıştır. Hizmet bir bayrak yarışıdır. Bayrağı bizden sonraki yöneticilere bırakma zamanı geldi. 365.070 374.356 372.490 354.639 352.946 345.477 325.348 332.475 11.756.786 338.879 324.633 11.244.742 11.307.145 297.594 10.986.220 9.359.718 236.519 9.028.113 8.237.415 7.487.232 8.176.471 7.512.324 74.800.600 71.106.880 72.417.110 70.862.980 72.414.250 79.652.400 Not: DOĞALGAZ TÜKETİM MİKTARINA ENTEK MS/A TÜKETİMİ DAHİL DEĞİLDİR. DOSAB 12 AYLIK DOĞALGAZ, ELEKTRİK ve PROSES SU TÜKETİM GRAFİĞİ 7.079.512 6.880.491 67.901.530 76.598.960 76.050.540 67.206.330 72.963.220 62.700.150 MART 10 NİSAN 10 MAYIS 10 HAZİRAN 10 TEMMUZ 10 AĞUSTOS 10 DOĞALGAZ (Sm3) EYLÜL 10 ELEKTRİK (kWh) EKİM 10 KASIM 10 ARALIK 10 OCAK 11 ŞUBAT 11 PROSES SU (m3) ELEKTRİK TÜKETİMİ (kWh) DOĞALGAZ TÜKETİMİ (sm3) Yıllık Aylık Değişim Değişim 2010 2011 OCAK 68.170.01475.511.82010,77%-4,47% ŞUBAT 64.902.995 72.188.595 11,23% -4,40% MART 74.326.504 - - NİSAN 70.376.073 - - MAYIS 70.202.710 - - HAZİRAN 71.730.217 - - TEMMUZ 71.781.304 - - AĞUSTOS 67.179.388 - - EYLÜL 66.834.681 - - EKİM 76.017.221 - - KASIM 62.237.900 - - ARALIK 79.041.601 - - TOPLAM842.800.609 - - - Yıllık Aylık 2010 2011 2008 2009 Değişim Değişim OCAK 9.180.823 11.174.871 21,72% -1,21% ŞUBAT 9.140.709 11.260.494 23,19% 0,77% MART 11.768.505 - - NİSAN 9.363.154 - - MAYIS 8.261.333 - - HAZİRAN 8.248.614 - - TEMMUZ 7.570.514 - - AĞUSTOS 7.164.440 - - EYLÜL 6.952.438 - - EKİM 9.102.371 - - KASIM 7.490.968 - - ARALIK 11.311.580 - - TOPLAM105.555.449 - - - ATIK SU TÜKETİMİ (m3) PROSES SUYU TÜKETİMİ (m3) Yıllık Aylık Değişim Değişim 2010 2011 OCAK 937.343 1.015.002 8,29% -0,25% ŞUBAT 1.014.656 - - MART 1.122.387 - - NİSAN 1.072.382 - - MAYIS 979.334 - - HAZİRAN 996.228 - - TEMMUZ 1.018.484 - - AĞUSTOS 911.815 - - EYLÜL 862.493 - - EKİM 1.034.815 - - KASIM 795.949 - - ARALIK 1.017.536 - - TOPLAM11.763.422,29 - - - Yıllık Aylık Değişim Değişim OCAK 260.791 338.879 29,94% -7,17% ŞUBAT 313.532 352.988 12,58% 4.16% MART 372.490 - - NİSAN 354.639 - - MAYIS 346.477 - - HAZİRAN 325.348 - - TEMMUZ 332.475 - - AĞUSTOS 324.724 - - EYLÜL 297.594 - - EKİM 374.129 - - KASIM 236.519 - - ARALIK 365.070 - - TOPLAM3.903.788,00 - - - ŞUBAT 2011 HİZMET FİYATLARI İÇME KULLANMA SUYU TÜKETİMİ (m3) DOĞALGAZ PROSES SUYU ARITMA TESİSİ İŞLETME MASRAFI ARITMA TES.SABİT GİD.KAT.PAYI PROSES SUYU SİSTEM BEDELİ ELEKTRİK (Tek Zamanlı) ELEKTRİK (Gündüz) ELEKTRİK (Puant) ELEKTRİK (Gece) ELEKTRİK İLETİM BEDELİ ELEKTRİK DAĞITIM BEDELİ BİRİM FİYATI (TL) TL/kWh 0.04887072 TL/m3 0.35000000 TL/m3TL/m3TL/m30.10000000 TL/kWh 0.14387600 TL/kWh 0.14357300 TL/kWh 0.26194800 TL/kWh 0.07282700 TL/kWh 0.00270000 TL/kWh 0.00600000 Güncel tüketim bilgileri ve hizmet fiyatlarını www.dosab.org.tr adresimizden takip edebilirsiniz. 2010 2011 Yıllık Aylık Değişim Değişim 2010 2011 OCAK - - -ŞUBAT 106.047 126.623 19,40% -6,81% MART - - - NİSAN 118.090 - - MAYIS - - - HAZİRAN 136.844 - - TEMMUZ - - - AĞUSTOS 140.027 - - EYLÜL - - - EKİM 135.168 - - KASIM - - - ARALIK 135.870 - - TOPLAM772.046,00 - - - Elektrik Üretim Santralinin Tüketimleri Hariç Tutulmuştur. DOSAB ELEKTRİK, DOĞALGAZ, SU TÜKETİM ve FİYATLARI HABER DOSAB 3.Olağan Genel Kurulunu 12 Mart’ta yapıyor 2009 yılında genel kurul sürecine geçen Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi, 12 Mart 2011 Cumartesi günü 3.Olağan Genel Kurul Toplantısı’nı yapacak ve yeni yönetimini belirleyecek. D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nin Mustafa Kararer Caddesi’nde eski yönetim binasında bulunan Konferans Salonu’nda yapılacak genel kurul saat 13.00’te başlayacak. 24 maddelik Genel Kurul gündeminde yer alan bazı başlıklar şöyle: Yönetim aidatlarının parsel büyüklüğüne göre belirlenmesi, Hizmet bedellerinin parsel büyüklüğüne göre belirlenmesi, 2010 yılında uygulanmaya başlanan “DOSAB Başarılı Öğrenci Bursu” nun yeterli sayıda öğrenciye verilmesi konusunda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi ve bu uygulamanın aksi bir Genel Kurul Kararı alınıncaya kadar devam ettirilmesi, 10.08.2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” hükümlerinin uygulanabilmesi için Yönetim Kuruluna yetki verilmesi konusunun görüşülmesi, OSB Yönetmeliğinin 70. maddesine istinaden “Hizmet ve Destek Alanı” oluşturulması hakkında gelen talepler konusunda plan tadilatlarına esas teşkil edecek prensip kararlarının görüşülmesi. Kojenerasyon tesisi gündemde Genel Kurulda ayrıca Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde faaliyet gösteren katılımcılardan gelen Kojenerasyon Tesisi kurulması ile ilgili karar alınması, tesis kurulmasına karar verildiği takdirde kuruluma ait genel ilke ve prensiplerin belirlenmesi de görüşülecek. 2011 bütçesi 49,2 milyon TL Genel Kurulun önemli maddelerinden birisi de 2011 yılı Bütçe ve Çalışma Programının görüşülmesi ve karara bağlanması. Kongreye sunulacak 2001 yılı gelir bütçesi 49 milyon 263 bin lira olarak belirlendi. DOSAB, genel kurul süreciyle birlikte her yıl mevzuat gereği bir mali genel kurul da yapıyor. Bir sonraki mali genel kurul Mart 2012’de yapılacak. Yeni yönetim seçilecek 12 Mart’taki Genel Kurul’da DOSAB’ın yeni yönetimi de belirlenecek. 2003 yılından bu yana DOSAB Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürü- ten R.Ertuğrul Kaplan, aday olmadığını bayrağı teslim edeceğini açıklamıştı. Kaplan’ın yönetiminde Başkan Yardımcısı olan Ferudun Kahraman tek aday olarak görülüyor. DOSABSİAD da seçime gidiyor D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) 13. Genel Kurul Toplantısı 28 Mart 2011 Pazartesi günü DOSAB Konferans Salonu’nda yapılacak. İlk toplantıda çoğunluk sağlanmadığı takdirde ikinci toplantı 9 Nisan 2011 Cumartesi günü yine aynı yerde gerçekleştirilecek. 1987 yıolında Demirtaş Sanayiciler Derneği olarak kurulan DOSABSİAD’ın 12. yöntim dönemi yönetim kurulu başkanlığını 2009 yılından bu yana Ceyhun Özüm yapıyordu. DOSAB’ın 2009 yılında yapılan Genel Kurul Toplantısı’nda (soldan sağa) Burhan Çakır, Ferudun Kahraman, Ertuğrul Kaplan, Mustafa Oran ve Osman Sönmez seçilmişti. 7 Ertuğrul Kaplan: Görev süremizde DOSAB’a çağ atlattık 2003 yılından bu yana yürüttüğü DOSAB Başkanlığı’nı 12 Mart’taki Genel Kurul’da devretmeye hazırlanan R.Ertuğrul Kaplan, “Yönetim ve çalışanlarımızla birlikte DOSAB’ı ülke çapında bir marka yaptık, çağdaş bir OSB oluşturduk” dedi. Kaplan, Perspektif’e yapılanları anlattı, deneyimleri ışığında OSB’lerin geleceği ile ilgili görüşlerini açıkladı. 1 970’lerde Tofaş’ın kurulmasıyla sanayi yapılanması başlayan, 1980’lerde faaliyetteki firma sayısı artan, kimilerinin ‘gecekondu’ sanayi bölgesi dediği Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nin çehresi 2000’li yıllarda değişti. 1990 yılında Organize Sanayi Bölgesi kimliğini alan DOSAB, Ertuğrul Kaplan’ın başkanlığından sonra alt ve üst yapıda yaptığı yatırımlar yanında sosyal projeleri ile de örnek OSB’lerden birisi haline geldi. İlk olarak enerjiden başladık DOSAB Başkanı olan Kaplan, gelinen süreci şöyle anlattı: “Bir organize sanayi bölgesinin ayakta kalabilmesi ve gelişebilmesi, katılımcılarına rekabet edebilir, kaliteli, kesintisiz ve ucuz enerji, çağdaş alt yapılar sunabilmesi için kurumsal ve düzenli gelirlere ihtiyacı var. 8 2000 yılında yürürlüğe giren 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, elektrik, doğalgaz, su gibi hizmetlerden gelir teminini mümkün kılıyor. Alt yapı katılım payları, yönetim aidatları gibi gelirler de söz konusu ancak bunlar büyük boyutlarda değil. Biz göreve geldiğimiz 2003 yılından itibaren ilk iş olarak kanunun bize verdiği yetkiler çerçevesinde katılımcılarımıza hem kesintisiz, kaliteli ve ucuz enerji temini hem de gelir yaratmak açısından elektrik dağıtım alt yapımızı yeniledik. DOSAB dönemimizde elektrik enerjisi konusunda kapsamlı, ilk ve birçok OSB’ye örnek teşkil eden adımlar attı. 2003 yılında başlanan dağıtım şebekesi yatırımları 2007 yılında tamamlandı. Bu süreçte elektrik için 25.740.802 TL yatırım yapıldı. Bu yatırımın 19.445.962 TL’lik kısmı bölge içi orta gerilim yeraltı şebekesi, 6.294.840 KAPAK KONUSU 389 firma 35 bin çalışan 475 hektar alana kurulu DOSAB’da 389 firma faaliyet gösteriyor. 2010 yılında 3 milyar dolara yakın ihracatı olan bölgede SGK ile Ocak ayında yapılan çalışmaya göre 35 bin kişi istihdam ediliyor. Yüzde 60 tekstil, yüzde 20 otomotiv sektörü firmalarının olduğu bölgede arsa metrakare fiyatları 450 lira seviyesinde. TL kısmı ise iletim sistemine bağlantı projelerinden oluştu. Elektrik Dağıtım Projesi aynı baradan beslenen kapalı ring şebekesi olarak, ring hattının herhangi bir noktasında bir arıza meydana gelmesi halinde dahi enerji kesilmeyecek şekilde düzenlenmiştir. Hayata geçirilen dağıtım şebekesi ile bölgemizde yüzde 3 civarında bulunan kayıp oranı yüzde 0,5 mertebesine düşürülmüştür. Fider İlavesi, OG Hücre Donatımı ve Enerji İletim Hatlarının Revizyonu işi de OSB’ler için yeni referans teşkil edecek yatırım oldu. 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle 422 adet katılımcı DOSAB Elektrik Dağıtım Şebekesinden elektrik almaktadır. DOSAB’da DM sayısı 11, toplam OG kablo uzunluğu 501 km, kurulu güç 400 MVA, puant güç 115 MW, yıllık elektrik tüketimi 850 milyon kWh’tir.” Bölgemizde 422 abone 850 milyon kWh tüketim var TEİAŞ’a ait 154/33 kV 2×100 MVA Demirtaş Trafo Merkezinde Bölgemize tahsis edilen 100 MVA trafonun artan gücü karşılayamayacağı görülerek, TEİAŞ ile yeni bir Sistem Kullanım ve Bağlantı Anlaşması yaptık. Bu anlaşmalar ile Demirtaş Trafo Merkezi’nde DOSAB’a tahsis edilen 100 MVA trafoya ilave olarak ikinci bir 100 MVA trafo daha tesis edilmesi, 33 kV şaltın ikiye bölünerek, 15 fiderlik bölümün DOSAB’ın kullanımına tahsis edilmesi sağlandı. DOSAB, yapılan anlaşmalar gereği Demirtaş Trafo Merkezi’nin projesini yeniden yaptırarak, trafo merkezinde 1 adet 154 kV, 15 adet 33 kV fiderin ve 1 adet 100 MVA trafonun temin ve tesisini gerçekleştirerek 11 Kasım 2007 günü işletmeye alınmasını sağladı. Bu yatırım toplam 4.796.000 TL’ye gerçekleştirildi. TEİAŞ Demirtaş TM 154KV Sanayi için olmazsa olmaz enerjidir Sanayinin olmazsa olmazının enerji olduğunu ve kendilerinin DOSAB’ta ilk iş olarak enerjiden başladıklarını söyleyen Kaplan, “Marifet sadece enerjiyi temin etmek değil, kesintisiz, temiz ve ucuz bir şekilde sanayicinin ayağına kadar getirmektir. Biz gerek dağıtım alt yapısı gerekse enerji fiyatlarında rekabete açılmak için iletim müşterisi olarak master bir projeyi hayata geçirip örnek olduk. Dolayısıyla DOSAB artık enerjisini Türkiye’deki bütün üreticilerden, hangisi daha uygun fiyatlı, kesintisiz, temiz ise oradan alır hale geldi. Nitekim OSB’ler arasında sanayicisine en uygun fiyatla elektrik sağlayan bölgelerden birisi konumundayız. Bu noktaya ulaşmak geçmişte yapılan öngörülü yatırımlar sayesinde mümkün olmuştur” dedi. Doğalgazda modern altyapı kurduk Kaplan doğalgaz konusundaki çalışmalarını ise şöyle özetledi: “Elektrik enerjisinden sonra doğalgaz konusunda da göreve başladıktan kısa bir süre sonra önemli girişimlerimiz oldu. Ankara temaslarımız sayesinde bölgemizdeki doğalgaz alt yapısını uygun bir fiyatla devraldık. 26 Ocak 2004 tarihinde BOTAŞ ile DOSAB arasında imzalanan protokolle bölgemizde BOTAŞ’a ait olan Demirtaş RMS-A ve Entek MS-A ve 55 adet müşteri istasyonu ile bu istasyonların gaz arzını sağlayan çelik dağıtım hattının mülkiyeti, bakım ve işletme sorumluluğunu devraldık. BOTAŞ’dan devralınan doğalgaz hatları yetersizdi. Mayıs 2004 tarihinde başlattığımız doğalgaz altyapı faaliyetlerini 5 ayda tamamlayarak DOSAB doğalgaz altyapısını bitirdik. Tüm parsellerimize çağdaş bir alt yapı ile doğalgaz hizmetini götürdük. DOSAB’ın 31.12.2010 tarihi itibariyle doğalgaz abone sayısı 161’e ulaşmıştır. 2010 yılı için bölgede tüketilen doğalgaz miktarı 292.276.221 Sm3 olarak gerçekleşmiştir. 9 KAPAK KONUSU Enerjiden gelir yarattık Elektrik ve doğalgazda devralınan şebekeler ve yenilenen bu alt yapılar sayesinde organize sanayi bölgemiz, hem sanayimize modern anlamda ve ucuz enerji temini yaratmış hem de önemli gelirler sağlamıştır. Bilindiği gibi elektrikte gelirler artık EPDK gözetimindedir. Çapraz sübvansiyonun önüne geçilmiştir. OSB’ler artık yatırım ve işletme giderleri durumuna göre her yıl EPDK’nın onayladığı bir dağıtım bedelini katılımcılarından tahsil ediyorlar. Doğalgazda da BOTAŞ’ın uyguladığı eski iskonto oranları üç yıldır yok. Ancak söz konusu süreçler dahil daha önceki dönemlerde de DOSAB hem katılımcılarına en ucuz ve kaliteli enerji teminini yaratmış hem de elde ettiği gelirlerle ciddi yatırımlar gerçekleştirmiştir.” Çevre sorumluluklarımızı yerine getirdik Günümüzün yükselen değerinin çevre olduğunu vurgulayan Kaplan, DOSAB’ın bu konudaki sorumluluklarını da layıkıyla yerine getirdiğini söyledi. Kaplan, “Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çevre duyarlılığı 2000’li yıllarla birlikte artmıştır. Özellikle sanayinin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararları minimum düzeye indirme gerekliliği ortadır. Hele Bursa gibi doğa harikası bölgelerde sanayi kaynaklı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak başta bizlerin görevidir. Bu kapsamda vazgeçilmez yatırımlardan birisi olan atık su arıtma tesisi yatırımımızı da hayata geçirmekten dolayı son derece mutluyuz. DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi, 70.000 metreküp/gün kapasiteli olarak 2007 yılının nisan ayında hizmete girdi. DOSAB’daki işletmelerden kaynaklanan evsel ve endüstriyel nitelikli atıksular, uzun havalandırmalı biyolojik arıtma tesisinde arıtılmaktadır. Uzun havalandırmalı aktif çamur prosesinde biyolojik azot ve fosfor giderimi yapılmaktadır. Tesis biyolojik olarak işletilmekte ancak beklenmeyen atık su salınımları için kimyasal opsiyonu da mevcut bulunmaktadır. Başımız dik dolaşabiliyoruz DOSAB, atıksu arıtma tesisine gelen atık suyun yüzde 70-75 geri kazanımla proseste tekrar kullanılmak üzere sanayiye geri verilmesini içeren projemize de başladık. Projenin çevresel öne10 mi iki yönlü fayda sağlayacak. Öncelikle kurulacak olan ileri arıtma tesisi sayesinde bölgenin günlük kullanım kapasitesi olan ve kuyulardan temin edilen 70 bin metreküp su yerine geri kazanılacak yaklaşık 50 bin metreküp su sayesinde, kuyulardan sadece 20 bin metreküp su çekilecek ve böylelikle Bursa Ovası’ndaki su rezervleri nicelik açısından korunarak çevreye çok önemli bir katkı sağlanacaktır. Projenin diğer boyutu ise atık su miktarının azalması ile çevreye sağlanan katkı olacaktır. DOSAB İleri Arıtma Projesi kapsamında proses suyu hatlarının döşenmesi ve projenin temel unsurlarından olan 10.000’er tonluk iki deponun inşaatları tamamlamıştır. Bu projenin hayata geçirilmesi için de gerekli adımların bölgemiz sanayicileri tarafından atılacağını düşünüyorum. Çevre konusunda tehlikeli kimyasallar, ambalaj atıklar, emisyonlar yönetimi konularda yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Sonuç olarak, DOSAB’taki sanayi artık çevreyi kirletmiyor, çevreye karşı sorumluluğunu yerine getiriyor, başı dik dolaşabiliyoruz” şeklinde konuştu. 140 bin metrekare yeşil alan yarattık DOSAB, tüm alt ve üst yapı inşaatlarını tamamlamış bir organize sanayi bölgesi olduğunun altını çizen Kaplan, “2003 yılı başından bu yana parsel dışında herhangi bir firmaya kazı yaptırmama kararı sayesinde bölgenin alt yapılarının tek bir elden kontrol edilmesi sağlanmış ve bölgede kazı standardı oluşturulmuştur. Bütün bu alt yapıları hayata geçir- 2010 yılında 11.763.422 m³ atık sunun arıtıldığı DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi, 70 bin metreküp/gün kapasiteli. Bölgede çevre düzenlemeleri de tamamlandı. KAPAK KONUSU dikten sonra üst yapı olarak bölgenin tüm cadde ve sokaklarında asfaltlama, parke taşı, bordür ve tretuar düzenlemeleri, trafik yönlendirme ve bilgi levhaları, yeşil alan düzenlemeleri tamamlanmıştır. Benim kafamda olan, çağdaş bir OSB’de olması gereken her türlü alt yapıyı yaptık. Üst yapıyı da hayata geçirdik. Bugün tüm 140 bin metrekareyi bulan yeşil alanlarımız otomatik olarak sulanma noktasına kadar gurur kaynağımız konumundadır” dedi. Bu proje son noktadır Kaplan, ihalelerini yapıp, çalışmaları bu yılsonunda bitirilecek olan son önemli projelerinin SCADA, Sayaç Otomasyonu, Haberleşme ve MOBESE Projesi olduğunu belirterek, “Türkiye’de çağdaş olanaklara sahip, gerçek bir organize sanayi bölgesi olma yolunda son ve en önemli projemiz budur. Bu projemizde de oldukça iddialıyız. Bu projemizin de diğerleri gibi doğru ve örnek bir yatırım olacağını iddialı bir şekilde söylüyorum. Zira şimdiden birçok bölge referans alıp incelemeler yapıyor, kendileri de böylesi bir proje için çalışıyor. Böylelikle bölgemiz modern haberleşme ve iletişim imkanları, 24 saat izlenebilen yapısıyla farkını bir kez daha ortaya koyacak. Sanayicilerimize sunduğumuz hizmet kalitemizi bu proje ile bir adım daha ileriye taşıyoruz. DOSAB’da bulunan firmalara fiber optik kablo alt yapısı ile ulaşıyoruz. Daha kaliteli, daha hızlı, kesintisiz, uygun fiyatlı iletişimin yanında, SCADA, sayaç otomasyonunu getiriyoruz. Fiber optik kablo üzerinden geniş bant hizmetlerini sunuyoruz. Bölgemizin elektrik, içme suyu, proses su, atıksu ve doğalgaz şebekelerinin merkezi sistemle uzaktan izlenmesi ve kontrol edilmesini sağlayacağız. Bu yatırım OSB’ler açısından gelinen son nokta olarak görülebilir. Gelecekte bu alt yapı ve projemizin değeri daha iyi anlaşılacaktır” dedi. var. En büyük sorunumuz denilen işsizliğin aslında bir mesleksizlik sorunu olduğunu öteden beri söylüyorum. İşte biz, sanayimizin ihtiyacı olan ara eleman yetiştirilmesi konusunda mesleki ve teknik eğitim merkezini, BEGEV faaliyetlerini bölge içine kazandırdık. Yarattığımız 38 dönüm eğitim ve sosyal alan içerisinde bugün her biri 10 bin metrekareden fazla kapalı alana sahip, 3 eğitim merkezinde yılda 1.300 kişiye meslek kazandırılıyor. Sanayi içinde sanayi için eğitim DOSAB’da kurulan Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi, modern donanımlı sınıf ve atölyeleriyle, yılda 1.300’e yakın kişiyi iş ve meslek sahibi yapıyor. Üç eğitim bloğundan oluşan merkez, sanayi içinde sanayinin nitelikli işgücünü karşılıyor. Ertuğrul Kaplan, örnek olan bu projenin büyüp gelişmesinde rol oynadığı için oldukça memnun. BUTGEM sağlıklı bir kurum oldu Biz BEGEV’in büyümesini sağladık. Sanayi içinde, olması gerektiği gibi faaliyet yürütmesini sağladık. DOSAB’lı sanayicilerin katkıları ile başlatılan bu örnek girişime daha sonra BTSO, Büyükşehir Belediyesi, UİB ciddi katkılar koydu. Nihayetinde BTSO ile anlaşma yaparak bir vakıf kurduk ve eğitim merkezi şu anda sağlıklı bir finansman yapısı ile sağlıklı bir kurum haline dönüştü. Bugün o merkezimizden mezun olanların önemli bir bölümünü sanayide istihdam ediyoruz. Mezunların öncelikli istihdamına dönük önemli bir alt yapı oluşturduk. Bu merkez hem DOSAB’lı sanayicilerin hem BTSO ve Bursa iş dünyasının yüz akı, Türkiye’ye örnek olan bir yapı haline gelmiştir. Bundan dolayı da son derece mutluyum.” Mesleki-Teknik Eğitim Merkezimiz gözbebeğimizdir Görev süresi boyunca en fazla önem verdiği projelerden birisinin mesleki ve teknik eğitim faaliyetlerini DOSAB içine taşımak olduğunu vurgulayan Ertuğrul Kaplan şöyle devam etti: “Ülkemizde nitelikli işgücü, sanayide nitelikli ara eleman konusunda ciddi sıkıntılar 11 KAPAK KONUSU Sosyal Tesislerimiz gurur kaynağı oldu DOSAB’ın ve yönetim dönemimizde bizlerin farkını ortaya koyan önemli çalışmaların başında sosyal projelerin geldiğini vurgulayan Kaplan, “Alt ve üst yapı yatırımlarında bir noktaya geldikten sonra sosyal projelere ağırlık verdik. Bugün DOSAB’ın Sosyal Tesisleri hem Bursa’da hem de Türkiye genelinde sanayiciler tarafından örnek gösteriliyor. Birçok bölge benzer projeleri yapmayı istiyor. Halı sahasıyla, tenis kortuyla, kapalı yüzme havuzuyla, fitness merkeziyle, restaurantıyla Sosyal Tesislerimizle gurur duyuyoruz. Ben şöyle diyorum; sağlıklı sanayide sağlıklı yaşamı da ön plana çıkarttık. İş yaşamının stresini atmak, sağlıklı bir yaşama kavuşmak, dostlukları pekiştirmek anlamında sosyal tesislerimizin önemli bir işlev gördüğünü izliyoruz. Böyle imkanlara sahip olmaktan dolayı sanayicilerimizin de son derece mutlu olduğunu, memnuniyetini dile getirdiğini görmek beni daha da mutlu ediyor. Ne kadar doğru ve vizyoner bir iş yaptığımızı her geçen gün daha da anlıyorum. Sosyal projelerle de fark yarattık Sanayicilerimizin katkılarıyla Şampiyon Bursaspor’a aldığımız otobüs, Vakıfköy Alt Yapı Tesislerine sağladığımız salon katkısı, halı sahamızda çocuklara dönük başlattığımız Futbol Okulu, yılda 230 öğrenciye verdiğimiz eğitim sosyal faaliyetlerimizden bazıları. Yine DOSAB’ın eğitim konusunda attığı en anlamlı imzalardan birisi olan 16 derslikli, 384 öğrenci kapasiteli DOSAB Fen Lisesi, Ali Osman Sönmez Anadolu Teknik Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi’ne 21 bilgisayarlı laboratuar kurulması, 2009 yılından bu yana Bursa Osmangazi Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’ne bakım ve tedavi için sundu- Kurumsallığı sağladık Sanayinin ihtiyacı olan yatırımları tamamlayan DOSAB, ardından sosyal tesisler ve toplumsal sosyal sorumluluk projelerine de önem verdi. Yatırım süreçlerini önemli ölçüde tamamlayan DOSAB, kurumsallaşma ve işletmecilikte de büyük mesafe katetti. ğumuz katkı, Bursa Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde, spastik ve zihinsel engelli hastaların ağız ve diş tedavilerinin yapılacağı tam donanımlı bir ameliyathane yapılması, DOSAB Semt Polikliniği, İSGÜM Bursa Bölge Laboratuarı sayabileceğim önemli çalışmalar arasında” dedi. Yönetici ve çalışanlara teşekkür borçluyum Kaplan, yapılan çalışmaların önemini vurgularken, devamı konusunda da görüşlerini açıkladı. Kaplan, “Bizim DOSAB’da yaptıklarımızı bundan sonra DOSAB’ı yönetecek arkadaşlarımızın iyi koruyacağına, sevk ve idare edeceğine yürekten inanıyorum. Bunu en iyi şekilde yapacaklardır. Bu noktada ben bugüne kadar beraber çalıştığım yönetici arkadaşlarıma, bölge müdürlerimiz dahil bölgemizdeki tüm mesai arkadaşlarıma hizmet ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Onlarla birlikte gerçekten de çok önemli çalışmalara imza attık. DOSAB’ı bu günlere beraber getirdik. Bizden sonra görev alanlar bu bayrağı daha yukarıya çıkartacaklardır buna eminim. Çünkü biz DOSAB’da bu alt yapıyı, kurumsallığı sağladık. Birlik-beraberliğin güzel örneklerini verdik Yönetim kurulunda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla ortak paydada buluştuk. Sanayicilerimizden her zaman destek aldık. Birlik ve beraberliğin en güzel örneklerini sergiledik, karşılığını da hep beraber aldık. Bölge sanayicilerimiz DOSAB’ı 8 yıldır bize teslim ettiler ve biz de emaneti en iyi şekilde kullanarak onlara hizmetlerimizle geri döndük. Bursa ve Türkiye’deki birçok organize sanayi bölgesi DOSAB’ı örnek almıştır. DOSAB’tan övgüyle bahsedilmiştir. DOSAB Başkanı olmaktan dolayı son derece mutluyum, gururluyum. Çağdaş bir bölge vaat etmiştik, bunu başardık Geriye dönüp baktığımda DOSAB’ı ülke çapında tanıtarak bir marka yaptık. Gıpta edilen bir sanayi bölgesi oldu. DOSAB’da olmak bir ayrıcalık haline geldi. Gerçekten burada olmak ayrıcalık ve mutluluktur. Ben huzurlu ve çağdaş bir bölge vaat etmiştim, görevini devrederken bunu gerçekleştirmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyorum.” 12 KAPAK KONUSU OSB’leri OSB’deki sanayici yönetmeli O rganize sanayi bölgelerinin ybölgedeki sanayici tarafından yönetilmesi gerektiğini söyleyen Ertuğrul Kaplan, “Müteşebbis heyetten genel kurul sürecine geçilmesi gerekiyor. Biz DOSAB’da 2009 yılında bunu yaptık ve olumlu sonuçlar aldık. Böylece en yüksek karar organı, tüm sanayicilerden oluşan genel kuruldur. Bu daha sağlıklı ve OSB’lerin yerinden yönetim ve demokratik işleyişe uygun olarak sanayiciler tarafından yönetilir hale getirilmesi anlamında gereklidir. Fabrikalarını yöneten insanlar, OSB’leri de pekala iyi idare edebilirler. Alt yapı ve ihtiyaç olan yatırımları hızlı gerçekleştirme konusunda daha verimli çalışmalar yapılabilir. Türkiye’de 263 OSB var ancak çoğu boş. Yeni yatırımların OSB’lerde yapılması ve mevcut sanayi tesislerinin OSB’lere taşınması için özel teşvik tedbirleri getirilmelidir. Son dönemde OSB’lere verilen destek ve teşviklerin kaldırıldığını ya da azaltıldığını gördük. Oysa tam tersine bölgeler cazip hale sokulmalıdır” dedi. Enerjideki fonlar kaldırılmalı Ertuğrul Kaplan, DOSAB başkanlığı sonrası ile ilgili olarak “Bundan böyle biraz daha kendime ve hobilerime zaman ayırmak istiyorum. Toplumsal, sosyal faaliyetlerimi önemli ölçüde yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bundan sonraki boş zamanlarımda doğaya geri döneceğim” dedi. D OSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan, mali ve idari anlamda organize sanayi bölgelerinin geliştirilmesi, kurumsal gelirlere kavuşması, güncel bazı sıkıntıların çözümü konusunda şunları söyledi: “Türkiye’de elektrik ve doğalgazın önemli bir bölümü sanayide tüketilmektedir. Oysa, yıllardır söylediğimiz ancak halen sırtımızda yük olarak duran enerjideki bazı kamu yükleri artık kaldırılmalıdır. Elektrik fiyatı içerisinde yüzde 1 enerji fonu, yüzde 1 belediye payı, yüzde 2 TRT payı mevcuttur. Bu payların günümüz şartlarında olmasının anlamı da gereği de yoktur. Yine doğalgazdaki özel tüketim vergisi de rekabet savaşında- ki sanayinin sırtında gereksiz bir yüktür. Enerji piyasasında kamu otoritesi kaynaklı ve kısa süreli politika değişiklikleri gördük. OSB’ler için BOTAŞ’ın doğalgaz fiyatları, bir yıl içinde yüzde 15’lerden sıfıra kadar indi. Sonra tekrar bir miktar arttı. Oysa bu piyasa istikrarlı ve öngörülebilir politikayı gerektirir. OSB’ler elektrik üretme, tedarik ve dağıtım yetkileri aldılar. Aynı şeyin do- ğalgazda neden sağlanmadığını anlamak güç. Doğalgazda, hem yurt dışından tedarik edebilme hem de dağıtıcı olma konusunda verilen sözler, ortaya konan takvimler aşıldı. Oysa, katılımcılarına kaliteli ve çağdaş hizmet üretip, sanayinin rekabet etmesi ve büyümesini sağlama dışında amacı olmayan OSB’lerin düzenli ve kurumsal gelirlere ihtiyacı var. Bunun şartlarının konulması ve sağlanması gerekir.” 13 HABER DOSAB, enerji santralı kurmayı gündemine aldı DOSAB’lı sanayiciler, genel kurul öncesi elektrik, buhar ve sıcak su üretimi için Kojenerasyon Tesisi kurmayı tartıştı. Konu genel kurul gündeminde de yer alıyor. D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren firmaların elektrik, buhar ve proseste kullanılacak sıcak su ihtiyaçlarını karşılamak için Kojenerasyon Tesisi kurmak DOSAB’ın gündeminde. Konuyla ilgili olarak 2 Mart Çarşamba günü DOSAB Konferans Salonu’nda sanayicilerin katılımıyla bir toplantı yapıldı. Toplantıda, DOSAB’daki elektrik, doğalgaz, su tüketimleri, buhar ve sıcak su talepleri değerlendirildi. DOSAB Bölge Müdürü Serhat Şengül, güncel tüketimleri, enerji santralı ile ilgili ön fizibilite çalışmasını bir sunumla sanayicilere aktardı. Ortak kararla hareket edilecek Şengül, DOSAB sınırları içinde faaliyet gösteren katılımcılardan gelen Kojenerasyon Tesisi kurulma talepleri aldıklarını hatırlatarak, “Önümüzde iki seçenek var; ya DOSAB böyle bir tesis 14 kuracak ya da bireysel taleplere izin verilecek. Bu konuda ortak akılla ortak bir karar alınmalı. Sanayinin önemli maliyet kalemlerinden olan enerjide kaliteli, kesintisiz ve daha ucuz tedarik DOSAB olarak böyle bir tesisi kurmakla mümkün. Bizim yaptığımız çalışmalarda sanayi bölgemizin ihtiyaçlarına cevap verecek, amaca ulaşmamızı sağlayacak tesis doğalgaz çevrim santrali... Kömür konusunu da rafa kaldırmış değiliz. Gerekli fizibiliteleri yapacağız. Kömür santrali, ilk bakışta daha az maliyetli gözüküyor. Ancak kapasite, şehir içinde bir sanayi bölgesi olmamız nedeniyle çevresel faktörler, kömür temini ve nakliye, daha büyük alanlı bir yer ihtiyacı gibi konular bu tesis için dezavantaj teşkil ediyor. 120 milyon dolarlık yatırım Yine yaptığımız çalışma neticesinde bölgenin bugün ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak bir tesisin 120 mil- yon dolar civarında bir yatırım maliyeti var. DOSAB, uygun şartlı bir kredi ile bu tesisi kurabilir ve kredi geri ödemelerini yapabilir” dedi. Şengül ayrıca konunun 12 Mart’taki genel kurul gündemine de alındığını, çıkacak karar neticesinde bölge müdürlüğü olarak daha detaylı ve uygun teknik özelliklerde tesis için çalışma yaparak, sanayiciyle sonuçları paylaşacaklarını söyledi. ‘Geç kalmamalıyız’ DOSAB Enerji Komisyonu Başkanı Ersan Özsoy’un yönettiği toplantıda, katılımcıların soru, görüş ve önerileri tek tek dinlendi. Fuat Bursalı, firma olarak kendisinin kojenerasyon tesisi kurma ile ilgili bir çalışması olduğunu belirterek, “Ancak ortak bir tesis de kurulabilir. Önemli olan bizim 10 yıldan bu yana tartıştığımız bu konuda daha fazla zaman kaybetmeden bir karar alıp hareket etmemiz” dedi. DOSAB, daha önce DOSEN Enerji AŞ şirketi kurmuştu. ANALİZ İhracatta riskler ve korunma yöntemleri İhracat Riskleri ve Korunma Yöntemleri, İhracat Faktoringi ve Alacak Sigortası konuları, Akbank tarafından düzenlenen toplantıda DOSAB Konferans Salonu’nda masaya yatırıldı. A kbank’ın Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) işbirliğiyle düzenlendiği ‘İhracat Riskleri ve Korunma Yöntemleri, İhracat Faktoringi ve Alacak Sigortası’ konularını kapsayan bilgilendirme toplantısı 23 Şubat 2011 Çarşamba günü DOSAB Konferans Salonu’nda yapıldı. Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek’in de ‘Dünya ve Türkiye’de Ekonomik Görünüm’ başlıklı bir sunum yaptığı toplantıda, firma yetkililerine ihracat faktoringi ile ilgili detaylı bilgiler aktarıldı. DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, toplantının açılışında, sanayiciler olarak çoğu zaman üretim ve satışa odaklandıklarını, ancak düzenli tahsilat yapılamaması durumunda firmaların çalışırken batabileceğini söyledi. Yedikardeş, “Başımızı yastığa rahat koyabilmek için yeni enstrümanları kullanma, riskleri minimize etme durumundayız” dedi. Kaplan: Cari açık sorununun ilacı ihracat DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan da sanayici ve bankaların etle tırnak gibi olduğunu belirterek, bu tür toplantıların bölgede gerçekleştirilmesine kendilerinin büyük önem verdiğini söyledi. Kaplan, “Türkiye’nin önemli bankalarından birisi olan Akbank aynı zamanda 2011 ile birlikte DOSAB’da şube açmıştır. Aramıza katılmalarından dolayı ayrıca mutluyuz” dedi. Günümüzde sanayinin gelişim ve büyümesinin sadece öz sermaye ile mümkün olmadığının altını çizen Kaplan, “Büyümek için finansmana ihtiyaç var. Ülkemize döviz girişi için de üretim yapıp dışarıya satmak, yani ihracat yapmak gerek. Bugün dış ticaret açığı veren, dolayısıyla cari açık sorunu ile bunun finansmanı ile boğuşan bir ülke konumundayız. Bu sıkıntının nihai çözümü daha fazla ihracat, ülkeye daha fazla döviz kazandırmaktır. İhra- 16 cat iyi ama bankalarla, finans sektörü ile işbirliği yapmazsak sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sıkıntıları yaşamamak için de doğru işler yapmamız, finans sektörü ve bankalarla ilişkilerimizin, çalışmalarımızın günün gerekliliklerinde olması lazım. Bu nedenle bu tür eğitim organizasyonları önemlidir ve devamlı bir araya gelmeliyiz” şeklinde konuştu. Akbank artık DOSAB’da Akbank Şirket Bankacılığı Bölüm Başkanı Turan Bulut da açılış konuşmasında kendilerinin Bursa’yı daima farklı bir yere koyduklarını belirterek, “Çünkü Bursa, dış ticaret payı, istihdamı, sanayi yapısı açısından ülkemizin önemli bir noktasında. Bursa bu yapısıyla Akbank’ın öncelikli büyümek istediği illerin başında geliyor. 2010 yılında 8 yeni şube açtık, bunlardarn birisi de DOSAB’da. Bursa’da şube sayımız 41’e ulaştı. 2010’da İstanbul’dan sonra en fazla şube açtığımız il Bursa oldu. Bir yandan şubeleşme çalışmaları yaparken diğer yandan bu tür etkinliklerle Bursa’dayız” dedi. Turan Bulut: Riskleri yönetmek önemli Bursa’nın 10.7 milyar dolar 2010 ihracatına karşın 9.6 milyar dolar ithalatı olduğunu, ülkenin aksine dış ticaret fazlası yaratan bir yapıda bulunduğunu vurgulayan Bulut, “Ülkemizin sorunu olan cari açığın finansmanı ve sürdürülebilir olması önem arz ediyor. Bunun ilacı da ihracat. İhracatta riskleri iyi yönetmek önemli. Bu açıdan biz sadece şube açmak değil, klasik finansal ürünler ötesinde danışmanlık vermeyi de ilke edindik. Bu tür toplantılar bu düşüncelerimizin sonucudur” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından Akbank Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın Temel ‘İhracat Faktoringi’, Coface Sigorta Satış Direktörü Aslıhan Kütük de ‘Alacak Sigortası’ konularında sunum yaptılar. Toplantı soru-cevap bölümüyle sona erdi. DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş Akbank Şirket Bankacılığı Bölüm Başkanı Turan Bulut ANALİZ DOSAB’daki Konferansın ardından Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, Akbank Şirket Bankacılığı Bölüm Başkanı Turan Bulut, Akbank Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın Temel ve Bursa şube müdürleri DOSAB’daki Bursa Tasarım ve Teknoloji Geliştirme Merkezi’ni gezdiler. DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan’ın merkezle ilgili bilgiler verdiği gezide, mesleki ve teknik eğitim önemi konuşuldu. Konuklar, DOSAB’daki bu merkezin etkileyici ve ülkenin sorunu olan nitelikli işgücü konusunda önemli bir adım olduğunu belirttiler. Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek: 2011’de dolar/TL’nin 1,50-1,60 aralığında olmasını bekliyoruz Dünya ve Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri değerlendiren, 2011 yılı fırsat ve risklerini anlatan Dr. Fatma Melek, “Bu yıl dolar/ TL’nin 1,501,60 aralığında işlem görmesini öngörüyoruz” dedi. A kbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, DOSAB-Akbank işbirliğiyle DOSAB Konferans Salonu’nda 23 Şubat’ta düzenlenen İhracata Faktoringi konulu toplantıda, ‘Dünya ve Türkiye’de ekonomik görünüm-ABD’deki parasal genişlemenin Türkiye’ye etkileri’ konulu bir sunum yaptı. Dünyada eksen kayması yaşanıyor Dünyada bir eksen kayması yaşandığını ve Asya ülkelerinin ağırlıklarının giderek arttığını dile getiren Melek, “AB’deki borç krizinin yayılma endişeleri gündemde. İrlanda AB ve IMF’den 85 milyar euro’luk yardım paketi aldı. Kriz Yunanistan ve İrlanda’dan sonra Portekiz’i de etkiliyor. Yüksek borç stoklarının sürdürülebilir bir seviyeye indirilmesi zaman alacak. Bu da bü- yümeye sekte vuracak. 2011’de AB’de yüzde 1,5 civarında büyüme bekleniyor. IMF’nin büyüme tahminlerine göre Çin bu yıl yüzde 9,6, Doğu Asya ve Hindistan yüzde 8,4, ABD yüzde 3 büyüyecek. Avrupa’da özellikle İspanya, İtalya gibi Güney Avrupa ülkelerinde rekabet sorunu var. Euro bölgesine girdikten sonra verimliliklerine göre çok ücret artışları yaşandı. Bu durum karları düşürdü. Bu ülkelerde önümüzdeki birkaç yıl ücretlerde, karlarda, fiyatlarda düşüşler bekleniyor. Ücretlerde, Almanya’ya göre, %20-%40 arasında düşüşler olabilir. Ortadoğu pazarı ihracatta yükselecek Bu gelişmelere Türkiye açısından baktığımızda; 2010 başarılı geçti. 2010’da yüzde 8, 2011 yılı için yüzde 17 ANALİZ 4,5-5 oranında büyüme bekleniyor. Bu başarıda özel sektörün yatırım ve tüketim harcamaları önemli faktörlerdir. Ancak benzer ürün gruplarında rekabetçilik zorlaşacak. İhracat pazarlarında çeşitlenme daha önem kazanacak. İhracat anlamında Almanya Türkiye ihracatının yüzde 10’unu alıyor. Almanya’nın yüzde 2 civarındaki büyümesi ihracatı destekleyici bir unsur olacaktır. Yakın ve Ortadoğu’ya olan ihracat artışı 2002-2010’da yıllık ortalama %27, AB Bölgesi aynı dönemde %13… Bu trendin devam edeceği varsayımı ile Ortadoğu pazarının toplam ihracatımız içindeki payı 2013’de %24’e ulaşabilecek” şeklinde konuştu. 18 Dünyada toparlanma ayrışıyor: Doğu Asya ve Türkiye hızlı büyüyor. Gelişmiş ülkelerdeki problemler devam ederse bu gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek. Gelişmekte olan ülkelere gelen sermaye akımları sürecek; bu ülkelerin para birimlerinin değerlenme baskısı devam edecek. 2011’de dolar/TL’nin 1,50-1,60 aralığında işlem görmesini bekliyoruz. Emtia fiyatları yüksek kalacak. Merkez Bankası finansal istikrarı güçlendirici politikaları uygulamakta kararlı. Makro ekonomik istikrar korunduğu takdirde kredi notu 2011’de yatırım yapılabilir seviyeye çıkabilir. Enerji sektörünün yıldızı parlayacak. TL ne olur? Peki parasal genişlemenin etkileri neler? Türkiye dahil gelişen ülkelerde para birimleri değer kazanıyor. Türk Lirası diğer gelişen ülkelerin para birimlerine karşı da değer kazanıyor. Ülke para birimleri de dolara karşı değerleniyor. Ülkemiz açısından Ocak 2009’dan itibaren dolara karşı değer kazanımı oranı yüzde 3,9. Merkez Bankamız TL’nin değer kazanmasını engellemek için politika tedbirleri aldı. Parasal genişlemenin bir sonucu ABD politikasının etkileri Dünyada bugünkü konjonktürün odağı, finansal istikrarı sağlarken enflasyonu kontrol altında tutmak. Yüksek işsizlik, düşük enflasyon ve büyüme, kur savaşlarıyla karşı karşıya olan FED parasal genişlemeyi sürdürüyor. Gelişmiş ülkelerdeki likidite bolluğu da gelişmekte olan ülkeleri aşırı ısınma tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor. ABD, Çin’i döviz piyasasında manipülasyon ile suçluyor, parasal genişleme ile zayıf dolar politikası izliyor. 40 -20 -30 Sırbistan Arjantin Romanya 0 Vietnam 1 Macaristan 3,9 Ukrayna Hindistan 2 Çek.Cum. 7 Türkiye 10 9 G.Kore 6 Filipinler Tayland Şili Kolombiya -10 Endonezya 0 11 10 Malezya 14 10 Meksika 16 Peru 19 20 Polonya Ocak 2009’dan itibaren dolara karşı değer kazanımları (%) 30 30 Hırvatistan 33 30 Brezilya Petrol fiyatlarına dikkat edin Ortadoğu’daki istikrarsızlığın Mısır ve Tunus’tan sonra Bahreyn, Libya ve Yemen’i de etkisi altına aldığını görüyoruz. Bu durum petrol fiyatlarındaki yükselişi tetikliyor ve artan petrol fiyatlarının enflasyon üzerinde ilave baskı yaratıp, cari açıkla mücadeleyi olumsuz etkileyebileceğinin unutulmaması gerekiyor. Orta vadede petrol fiyatlarının 100 dolar seviyesinde gideceğini düşünüyorum. Petrol fiyatları bizim için önemli zira, toplam enerji ithalatının yüzde 25’i petrol. Her 10 dolarlık artış yıllık 1,21,4 milyar dolar fatura getiriyor. Bu nedenle cari açıkla, enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkileyecek diyoruz. Dr.Fatma Melek G.Afrika Türkiye için fırsatlar Dr. Fatma Melek, Türkiye ekonomisini etkileyebilecek unsurları, mevcut riskleri de değerlendirirken şu görüşleri dile getirdi: “Krizle birlikte farklı bölgesel kutuplar öne çıkıyor. Petrol üretiminde Irak’ın ağırlığının artması bekleniyor. Kazakistan’ın 2035’te petrol üretiminin iki katına çıkması, Kazakistan’ın petrol, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın doğal gazın öncüleri olması görülüyor. Rusya’nın 2011’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) girme ihtimali yüksek. Peki bu durumdan Türkiye nasıl yararlanabilir? Zenginleşecek ve altyapı yatırımları artacak bir pazar var. Türkiye know-how ve oturmuş bir piyasa ekonomisi açısından bölgede tek ülke. Yabancı ülkelerde Türk girişimciliği gelişmiş durumda. İstikrarlı makro ekonomik ortam yatırım yapmayı teşvik ediyor. -2 -9 -11 -13 -14 -21 ANALİZ olarak emtia fiyatları yükseliyor. Güvenli liman arayan para değerli metallere, emtiaya gidiyor. 2011 yılında bu sürecin devam edeceğini düşünüyoruz. Peki hepimizi ilgilendiren, ihracatçıların yakından takip ettiği TL’de neler olur? Euro/dolar paritesinde dalgalanma devam edecek. 2011 yılında 1,251,35 aralığında, dolar/TL’nin 1,50-1,60 aralığında işlem görmesini bekliyoruz. MB ve kamu otoritesi çok değerli TL ve ithalatı körükleyici olmasını beklemiyor.” Cari açık ve MB’nin politikaları Ocak-Aralık 2010 döneminde 48,6 milyar dolar cari açık verdiğimizi hatırlatan Dr.Fatma Melek, bunun parasal genişlemenin bir sonucu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Dinamik ve gelişmekte olan ekonomilere portföy akımları artıyor. Krizden az etkilenmiş ülkeler tercih ediliyor. Ülkemize 2010 yılında 19,6 milyar dolar portföy yatırımı gelmiş gözüküyor. Türkiye’de portföy akımları ve büyüyen iç taleple birlikte büyüyen bir cari açığa sahibiz. Finansal istikrarı korumak için tüm kurumlar eşgüdüm içinde çalışıyorlar, zorunlu karşılıklar, KKDF artırımı gibi… TCMB yeni politika bileşimi; düşük faiz, yüksek zorunlu karşılık oranı ve geniş faiz koridorundan oluşuyor. MB politika faizlerini Aralık 2010’dan bu yana toplam 75 baz puan indirdi. Zorunlu karşılık oranları kısa vade için yüksek, 1 yıldan uzun vade için düşük durumda. Geniş faiz koridorunda, düşük borçlanma, yüksek borç verme faiz oranı söz konusu. Politika bile- şiminin net etkisi sıkılaştırma yönünde. Ayrıca TCMB Türk parası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verdi. Hükümet tüketici kredilerindeki KKDF oranını %15 ile kriz öncesi seviyesine çıkardı. Konut kredisi/ konutun değeri oranının %75’i, ticari gayrimenkullerde %50’yi aşmamasına karar verildi. TCMB “bekle-gör” stratejisi izliyor. Mart ayındaki para politikası toplantısına kadar politika bileşiminin sıkılaştırıcı etkilerinin sonuçlarını izleyecek ve gerekli gördüğü takdirde ilave tedbirler alacak. Faiz indirimi politikasının sonuna geldiğini düşünüyoruz. Kredi büyümesi artarsa zorunlu karşılıklar artışına yine gidebilir. 2011’de FED parayı geri çekerse, parasal genişlemeden dönerse borçlu yakalanmamamız lazım. Finansal istikrar dünyada gündem Finansal istikrar dünyada da gündem maddesi. AB’de Ocak 2011’de Avrupa Sistemik Risk Kurulu (ESRB) kuruldu. Gelişmekte olan ülkeler de finansal istikrarı korumak için önlem alıyor. Polonya ve Çin dahil bir çok ülke zorunlu karşılıklarını artırdı. Son çare sermaye kontrolleri gözüküyor. Nitekim, Brezilya borç senetlerine yapılan yabancı yatırıma %6, hisse senetlerine yapılan yabancı yatırıma %2 vergi uyguluyor. Çin, Tayland, Güney Kore ve Endonezya bu gibi önlemler düşünüyorlar. IMF de görüşünü değiştirdi: sermaye kontrolleri ‘son çare’ olarak kullanılabilir, diyorlar. Enflasyon ve büyüme Yeniden ülkemize bakarsak, enflasyonda olumlu görünüm sürüyor. Ancak gıda ve emtia fiyatlarındaki artış risk faktörü… Daha güçlü bir parasal sıkılaştırma gelebilir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası enerji ve diğer emtia fiyatlarındaki artışlar nedeniyle, enflasyonun yılın 2. çeyreğinden itibaren dalgalı bir seyir izleyeceğini ancak yılsonu tahminine (%5,9) yakın gerçekleşeceğini belirtiyor. Büyüme açısından 2010’un ilk 9 ayında ekonomi özel sektörün tüketim ve yatırımları ile büyüdü. 2011’de özel sektör yine büyümeye destek vermeye devam edecek. Bununla birlikte TCMB’nin aldığı önlemler tüketimin büyümeye katkısını sınırlayacak. Yılın ilk yarısında seçimlerin etkisiyle kamu harcamaları büyümeyi destekleyecek. TCMB’nin faiz indirimi ithalatı kısarak net ihracatın büyümedeki eksi katkı puanını bir miktar azaltacak.” Öne çıkacak sektörler Melek, önemli gördüğü sektörler konusunda da şunları söyledi: “Enerji sektöründe yatırım açığı var. Kapasite, talebin arttığı kadar hızlı artmıyor. Elektrik, gaz, su üretim ve dağıtımı çok büyüyecektir. Türkiye’nin coğrafi konumu lojistik sektörünü destekleyecek. Ulaştırma, haberleşme, ticaret ve inşaat gelişecek. Motorlu taşıt ve elektrikli teçhizat özellikle çok güçlü büyüme gösteriyor. Giyim ve tekstilde toparlanma mobilya ve gıdadan daha hızlı görünüyor. Akbank Baş Ekonomisti Dr. Fatma Melek, Şirket Bankacılığı Bölüm Başkanı Turan Bulut, Dış Ticaret Yöneticisi Aydın Yalçın TemeL, DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan ve DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş ile BUTGEM ziyaretinde öğretmenlerden bilgi aldı. 19 ETKİNLİK DOSAB, Bakan Çelik’i ağırladı D evlet Bakanı Faruk Çelik, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (DOSAB) faaliyet gösteren işadamları ve sanayiciler ile bir araya geldi. DOSAB Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıya Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Ali Koyuncu, Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, İl Genel Meclisi Başkanı Nurettin Avcı ve çok sayıda işadamı katıldı. Kaplan: Cari açık ve kayıt dışı üzerinde durulmalı DOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Kaplan toplantının açılışında yaptığı konuşmada, genel ekonomik konular ve DOSAB’daki fabrikaların durumu ile ilgili bilgiler verdi. Kaplan, global ekonomik krizin teğet geçmese de alınan bazı önlemler sayesinde bazı ülkelere göre daha hafif yaralı olarak atlatıldığını belirtti. Kaplan, ülke ekonomisinin en büyük sorunlarından birisinin cari açık olduğunu vurgulayarak şunları söyledi, “Yapısal anlamda dönüşüm için yapılması gerekenler var. Ülkemizde ithalat ve ihracat arasındaki dış ticaret açığının azaltılması gerekiyor. İthalata bağımlı bir sanayi yapımız söz konusu. Dolayısıyla ihracat yapabilmemiz için daha çok ithalat yapar haldeyiz. Bu yapıya tersine çevirmenin yollarını aramalıyız. Bunu yaparsak, yaptığımız ihracatın bize katkısı daha fazla olacaktır. Yoksa ihracatımız artarken ithalatımız da ondan birkaç kat fazla artıyor ve elimizde avucumuzda bir şey kalmıyor. Hükümetimizden bu konuda politikalar üretmesini bekliyoruz. Ülke- 20 mizin en büyük sorunlarından bir tanesi de kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ekonomidir. Bunların üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyor.” DOSAB’da kriz öncesi duruma gelindi Ertuğrul Kaplan ayrıca DOSAB’da kriz öncesi seviyeyi 2010 sonu itibariyle yakaladıklarını belirtti. Kaplan, “Bölgemizde tüketilen elektrik, doğalgaz ve atık su gibi verileri takip ederek sanayimizin durumu ile ilgili bir sonuca varabiliyoruz. Rakamlara baktığımızda 2008 yılının tamamında bölgemizde 852,6 milyon kilovat saat elektrik tüketildi. 2009 yılında bu rakam 736,2 milyona indi. 2010 yıl sonu itibariyle 843 milyona ulaştık. 2008 yılı toplamına yaklaşıyoruz. Doğalgazda 2008 yılı tüketimimiz (Entek Elektrik Üretim Santrali hariç verilerle) 106,5 milyon sm3, 2009 yılı 90,7 ve 2010 yılında 105,7 oldu. Atık su deşarjlarında ise 2008’de 12,1 milyon, 2009’da 10,9 milyon ve 2010’da 11 milyon metreküp değerleri ortaya çıktı. Rakamların da söylediği gibi bugün itibariyle başladığımız yere henüz geliyoruz. Yani ekonomik krizin bizden iki yılı aldığını söyleyebiliriz. Öte yandan geleceğe dönük beklentiler olumluya dönmüş gözüküyor. Gerek otomotiv ve tekstil gerekse diğer sektörlerde 2011 yılına umutla bakılıyor ve 2010’a göre daha iyi bir yıl olacağı belirtiliyor. Özetle, 2008 yılında bulunduğumuz noktadan daha ileriye gitme şansımız var. Umut ediyorum ki, böyle olur” dedi. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde sanayicilerle kahvaltıda bir araya geldi. DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan, 2010 itibariyle sanayinin geldiği durum ve ekonomideki sorunlar konusunda bir konuşma yaptı, Bursa’da KOBİ OSB kurulmasını önerdi. DOSABSİAD da Bakan Çelik’e bir dosya sundu. ‘BOTAŞ sorununda çözüm bekliyoruz’ Bu tablonun kriz sonrası umut verici olduğunun altını çizen Kaplan, Bakan Çelik’e bazı sorunları da iletti. En başta BOTAŞ’ın 2004-2006 dönemine ait doğalgaz taşıma fark bedelleri nedeniyle sanayicinin 28 milyon liralık bir yükün altına girdiğini, EPDK ve ilgili kurumların hatalı düzenlemeleri nedeniyle bu sonucun ortaya çıktığını vurgulayan Kaplan, “36 aylık taksitler halinde ETKİNLİK ayda 800 bin lira ödeme yapıyoruz. Bu haksız bir uygulamadır, sanayicinin hiçbir dahli olmayan bir uygulamanın sonucudur. Biz bugüne kadar 8 taksitimizi günü gününe ödedik. Bu rakam bizim gelirlerimizin çok üstünde, dolayısıyla borçlanarak bunu ödüyoruz. Bir yandan da hukuki süreç başlattık. Bu sürecin lehimize sonuçlanmasını ve ödemelerimizi geri almayı umuyoruz. Ancak bu süreçte başta BOTAŞ nezdinde sanayicinin bu yükünün kaldırılmasını bekliyoruz. Biz taksitlerimizi zamanında ödememize rağmen BOTAŞ teminat istiyor. Sanayicilere olan bu güvensizlik nedir anlamıyorum. Ayrıca her işletmede çevre mühendisi istihdamı zorunluluğu getirildi. OSB bünyesinde zaten çevre birimimiz, çalışan mühendislerimiz var. OSB’ler bu konudan muaf tutulabilir” dedi. Bakan Çelik de taksitlendirme konusunda katkısının olduğunu, konuya bildiğini belirterek, “Bir Ankara seyahati ile sizlerle birlikte Enerji Bakanımıza bu konuyu bir kez daha götürüp son durumda ne yapabiliriz buna bakalım” dedi. Çelik çevre mühendisi istihdamı konusunda da, “Biz yükleri hafifletmeye çalışırken bu doğru gözükmüyor. Benim yeni haberim oldu, konuyla ilgileneceğim” dedi. Çelik: Sorunlarla ilgileneceğim Kaplan ayrıca DOSAB’ın yaptırdığı ve bölge içindeki dispanserde yeterli hekim bulundurulamaması nedeniyle etkin sağlık hizmeti üretilemediğini, oysa DOSAB’la birlikte yerleşim yerleri ve alış veriş merkezleri ile birlikte 50 bine yakın bir nüfusa hizmet üretilebileceğini söyledi. Kaplan, ayrıca bölge içinde jandarma karakolu yaptırıp teslim ettiklerini, ancak geçen yılki düzenleme ile güvenlik ve asayişin emniyete geçtiğini, emniyetin bölgeye yakın bir yerde birim kurmasının yaşanan sorunları ortadan kaldıracağını belirtti. Çevre yolunun su tahliyelerinin gidere bağlanmadığını, ovaya salındığını da hatırlatan Kaplan, “Yoğun yağışlarda bu sular Demirtaş beldesine ve oradan da bizim bölgemizin bir kısmına akıyor. Biz bazı yolları kapatıp setler koyarak sorunu geçici olarak önlüyoruz ancak bu sorunun kalıcı olarak kamu tarafından çözülmesi, çevre yolu su deşarjlarının giderlere bağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu. Bakan Faruk Çelik de tek tek not aldığı sorunlarla ilgileneceğini belirtti. Kaplan’dan Kobi OSB önerisi DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan ayrıca Bursa’da KOBİ Organize Sanayi Bölgesi kurulması gerekliliğini anlattı. Hali hazırdaki OSB’lerde parsellerin çok büyük, fiyatların çok yüksek olduğunu, küçük sanayi sitelerinde ise küçük ölçekli iş yerlerinin bulunduğunu belirten Kaplan, “Bu iki yapı arasında birkaç bin metrekare alanlı, KOBİ’lerin yararlanabileceği bir bölge oluşturulmalı. Bursa artık bu konuyu tartışmalı ve hayata geçirmelidir” şeklinde konuştu. ‘Bizim politikalarımız kaybettirmedi’ Bakan Faruk Çelik de yaptığı konuşmada, Bursa’da son yıllarda yapılan eğitim, sağlık, ulaşım gibi konulardaki yatırımları özetledi. Yapılacak olan projelerle ilgili bilgi verdi. Faruk Çelik, Türkiye’de krizin teğet geçtiğini ancak hala bazı ülkelerde sıkıntıların yaşandığını kaydetti. Türkiye’nin geçen sürede önemli mesafeler katettiğini dile getiren Çelik, “Genel olarak baktığımızda ülkemiz 132 milyar dolarlık ihracat yapabilecek düzeye doğru geldi. Veriler oldukça iyi. Bunlar sevindirici tablolar. Asıl olan krizin tahribatlarını giderici önlemler almak. Şimdi de Torba Yasası çerçevesinde o dönemin tahribatlarını gidermeye yönelik düzenlemeler yapılıyor” diye konuştu. Cari açık, döviz, kur, ihracat ve rekabetin Türkiye’de uzun süredir tartışıldığını belirten Çelik, ekonomi politikalarında günübirlik, mevsimlik politikaların uygulanmasının doğru olmadığını söyledi. 8 yıldır iktidarda olduklarını hatırlatan Çelik, bu sürede bir politika izlediklerini ve bu politikanın 8 yıldır kaybettirmediğini ifade etti. Günümüzde üretimde hangi alanlardan çıkıldığının önemli olduğuna dikkat çeken Çelik, “Bizim için ithal etmememiz yani üretmemiz gereken ürünlerle ilgili ne gibi tedbirler almalıyız konusu oldukça önemli. Bu konu huzura kavuştuğu zaman cari açık konusundaki endişeleri ortadan kaldıracak bir yola girilmiş olacak. Üretim girdilerinden dolayı rekabet edememeden kaynaklanan üretimsizliğin önüne geçmeye dönük tedbirler almalıyız” dedi. Sosyal Güvenlik süreçlerinin gelişeceğini de ifade eden Çelik, bu alanda yeni adımlar attıklarını anlattı. Kayıtdışılığın önemli bir problem olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, “Kayıtdışılığı önlemenin tek bir yolu yok. Kayıtdışılık için birçok tedbir aldık ve almaya devam ediyoruz. Bu konuda piyasa şartlarını dikkate alarak otokontrol sistemini devreye almak gerekiyor. Vatandaşların duyarlılığı da kayıtdışılık konusunda önemli. Bugün emekli olduğu halde kayıtdışı istihdam edilenler var. Bugünü kurtaralım anlayışının eseri bu. Bunlar popülist politikaların ürünü olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu. DOSABSİAD sorunları hazırladığı dosya ile iletti Toplantıda sanayicinin sorunları üzerine çalışmalar yaptıklarını söyleyen Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) Başkanı Ceyhun Özüm ve Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, Devlet Bakanı Faruk Çelik’e bölgenin ve bölge sanayicisinin sorunlarını içere bir dosya sundu. DOSAB’ın ülkenin en büyük OSB’lerinden biri olduğunu belirten DOSABSİAD Başkanı Özüm, “Sanayici artık kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Sıkıntılı ve kriz dönemlerini geride bıraktık. Üretmeye, kazanmaya ve ülkemize kazandırmaya başladık. Sizlerden isteğimiz bölge içerisinde yaşadığımız bazı sorunların çözüme kavuşturulmasıdır. Bu hazırladığımız dosya da bizleri rahatsız eden iki sorun bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, daha önce jandarma sınırları içerisinde yer alan OSB’nin Emniyet Müdürlüğü’nün yetki sahası içerisine alınması ve yine bünyemizde bulunan ve bizim kurduğumuz polikliniğin geliştirilerek, bölgeye hizmet verecek kapasiteye getirilmesidir. Bizler sizlerden bu sorunlarımızın çözülmesini bekliyoruz” dedi. 21 HABER DOSAB Konferans Salonu’ndaki panelde bu sorunun yanıtı arandı: Sporda şiddet nasıl önlenir? B ursa Ali Osman Sönmez Fen Lisesi tarafından düzenlenen ‘Sporda Şiddet’ konulu panel, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Konferans Salonu’nda yapıldı. Panelin konuşmacıları Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Bursasporlu futbolcular Gökçek Vederson ve Gustav Svensson, Spor Hukuk konusunda uzman Avukat Nurhayat Altaca’ydı. Spordan Sorumlu Bursa Osmangazi İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Akdere, Şube Müdürü Mustafa Sevinç, Ali Osman Sönmez Fen Lisesi Müdürü Özer Aktepe, DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan ile sanayiciler, öğretmenler ve lise öğrencileri dahil olmak üzere 250 kişinin izlediği panelde, sporda ve özellikle futbolda şiddetin nasıl önlenebileceğinin tartışıldı, panelistler kendilerine yöneltilen soruları cevapladı. Yeni yasa tasarısı olumlu Panelin ilk konuşmacısı olan Avukat Nurhayat Altaca, Türkiye’de mevcut olan yasal düzenlemenin müsaba- ka alanları ve eklentilerindeki olaylara yaptırım içerdiğini, ancak TBMM gündeminde olan sporda şiddet yasa tasarısında bu alanlar dışında yolda, seyahat sırasında vb. meydana gelen olayları da kapsadığını söyledi. Yeni tasarıda ayrıca teşvik, şike gibi konularda da düzenlemeler olduğunu, bunlarla ilgili cezalar öngörüldüğünü belirten Altaca, “Tasarıda öngörülen cezalar caydırıcı etki olması bakımından ağırlaştırılıyor. Bu yasa ile Türkiye, sporda şiddetin önlenmesinde mevzuat anlamında bir ileri doğru adım daha atıyor. Ancak yasal düzenlemelerle birlikte eğitim konusunun spor sahalarından şiddeti önlemekte önemli bir unsur olduğunu unutmamak gerekir” dedi. Ali Osman Sönmez Fen Lisesi tarafından organize edilen panele Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, Yeşil Beyazlı futbolcular Gökçek Vederson ve Gustav Svensson, Avukat Nurhayat Altaca konuşmacı olarak katıldı. Sağlam: Kaybetmeyi hazmetmek önemli Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam da, öğrencilere ‘hayatınıza mutlaka bir spor sokun’ dedi. Sağlıklı yaşam yanında, takım sporlarında ekip ruhu, kazanma ve kaybetme konularında kazanımlar olacağını belirten Sağlam, “Sporda, özellikle futbolda şiddetin 23 HABER önüne geçmede ilk ve önemli konu aile. Türkiye’de ve birçok ülkede öne çıkan futbol. Ancak ülkemizde futbol, kazanmaktan başka hiçbir şeyin kabul edilmediği bir noktaya getirildi. Oysa kazanmak kadar kaybetmeyi de bilmek, bunu hazmetmek gerekir. Ben okuduğum bir sözü çok önemsedim ve futbolcularımla da sürekli paylaşıyorum; kaybetmeyi hazmetmek kazanmaktan zordur. Bunu başardığımızda epey yol almış olacağız. Ayrıca bizler problemin çoğunun saha dışında olduğunu düşünüyoruz. Müsabaka anında gerek teknik adamlar gerekse futbolcuların arasında yaşanan gerginlikler müsabaka sonrası çoğu zaman biter. Bizler sarılıp soyunma odasına gitmeyi biliriz. Brezilya’da daha yavaş futbol oynandığını söyledi. 7 yıldır Türkiye’de olduğunu belirten Vederson, “Şiddetin önlenmesi için daha zamana ihtiyaç var” dedi. Panelistler; öğrencilerin sorularını da yanıtladı. Ertuğrul Sağlam, şampiyonluk şanslarının bu yıl da yüksek olduğunu belirterek, “Bursaspor taraftarı büyük aşama kaydetti. Geçen yılki şampiyonlukta onların payı büyük. Biz lig şampiyonu olurken aynı zamanda fairplay şampiyonu da olduk. Şampiyonluk kupasına değer kattık. Bizim istediğimiz küfürsüz taraftar desteği. Ayrıca seyircisiz maç oynama cezasını da istemediğimizi, yerine başka yaptırımların olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Spordan Sorumlu Bursa Osmangazi İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Akdere, Şube Müdürü Mustafa Sevinç, Ali Osman Sönmez Fen Lisesi Müdürü Özer Aktepe, DOSAB Başkanı Ertuğrul Kaplan’ın da katıldığı panel sonrası Ali Osman Sönmez Fen Lisesi Okul Müdürü Özer Aktepe panelistlere günün anısına plaket takdim etti. Okul öğrencileri de katılımcılara çiçek verdi. Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ise yöneticilere yeşil beyazlı forma hediye etti. Herkes sorumluluk almalı Ancak sorumluluk sahibi insanlar taraftar kitlelerini iyi yönlendirmeleri gerekiyor. Sorunun çözümü için herkes sorumluluk almalı. Medya, yöneticiler taraftarı yönlendiren kesimler sorumlu davranmalı. Bir yönetici bir maçla ilgili ‘kazanmaktan başka çaremiz yok’, ‘kazanamazsak teknik adam gider, futbolcuyu şöyle yaparız’ gibi demeçler vermemeli. Yönlendirici ve belirleyici insanların, yönetimlerde veya medyada hassas olması gerekir. Bu yönlendirmelerde biz de inanılmaz baskı hissediyoruz. Taraftarları geren, bizleri baskı altına alan söylemlerden sonra, sonuç kötü olduğunda ortalık karışıyor” şeklinde konuştu. Gustav Svensson: İsveç’le Türkiye çok farklı İsveçli futbolcu Gustav Svensson da Türkiye’ye geldiğinde çok şaşırdığını söyleyerek, “Çünkü İsveç’te bizim açımızdan çok daha rahat bir ortam var. Maç öncesinde, sonrasında taraftarlar ve futbolcular çok rahattır. Türkiye’de çok hırs var. Örneğin İsveç’te maç tatildiğini hatırlamam, Türkiye’de oluyor. Ancak şunu da söylemeliyim, taraftarların maç öncesi bizleri tribüne çağırması, maç anında tezahüratı benim çok hoşuma gidiyor. Takım ve bireysel olarak da bizi olumlu motive edebiliyor” dedi. Gökçek Vederson: Aşırı hırs sorunun temeli Gökçek Vederson da Brezilya ile Türkiye tribünlerinin ortak yönleri olduğunu, sahadaki futbol açısından ise Türkiye’de daha çok mücadele ve hırs, 24 3 Mart tarahinde yapılan Sporda Şiddet Paneli sonrası Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, yeşil beyazlı takımın taraftarı olan öğrencilerden büyük ilgi gördü. Sercan Yıldırım’ın Rusya’ya transferinin de gündemde olması nedeniyle yerel ve yaygın medya temsilcileri de Sağlam’ın konu ile ilgili değerlendirmesini almak için panele ilgi gösterdi. DOSAB’da spor ve sağlıklı yaşam... DOSAB Sosyal Tesisleri’nde tümü ışıklandırmalı 1 Suni Çim Saha (38x58), 1 Tenis Kortu (18x37), Kapalı Yüzme Havuzu (7,5x17) ve Fitness Merkezi DOSABSİAD Üyeleri ve bölge sanayicilerine spor ve sağlıklı yaşam keyfi sunmaktadır. DOSAB Sosyal Tesisleri Çiğdem 2 Sokak No:5 DOSAB / Osmangazi / BURSA - Tel: 0224 261 29 57 DOSABSİAD Tekstil ve konfeksiyon sanayicisi yeni ‘tebliğ’i tartıştı Tekstil ve Konfeksiyon sektörlerinde İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğler Hakkında Değerlendirme Toplantısı Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) koordinatörlüğünde DOSABSİAD’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. T oplantıda konuşan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, yaşanan temel sıkıntının yayınlanan Tebliğ’in içeriğiyle ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklandığını söyledi. Sanayici ve iş dünyasının bu Tebliğ’in hazırlık sürecinde çok fazla dâhil olamadıklarını kaydeden İbrahim Burkay, bilgi eksikliği olan sanayicinin açıklanan Tebliğ’den dolayı endişe yaşadığını belirtti. Sanayicinin değişiklik talepleri Kriz döneminde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ihracat rakamlarında düşüşün gözlemlendiğini vurgulayan Burkay; “Kriz, tüm ekonomik göstergeleri olumsuz etkiledi. 2009 yılında ülkemizdeki ihracat rakamları dünyada olduğu gibi düşüşe geçti. 2010 yılının ikinci yarısından itibaren olumlu rakamlar görülmeye başladı. Tekstil sektörü 2010 yılında 6,5 milyar dolarlık ihracat rakamı ile 2008 yılındaki seviyeleri yakalayan ilk sektör oldu. Tüm yıl boyunca göstergelerde hep artış oldu. Merkez Bankası’nın son politika değişikliği ile sıcak para akışını dengelemesi ve Türk Lirası’nın değerinin olması gereken seviyelere gelmesi sektörümüze ve ihracatımıza çok olumlu yansımaktadır. Bu kadar olumlu gelişmelerin yaşandığı bir dönemde bunu sürdürülebilir kılmak için Tebliğ’in içeriğinde olmazsa olmazımız olan değişimlerin yapılması şarttır” dedi. İbrahim Burkay: Konfeksiyonda tüketim hızlı Bursa’nın tekstil ve konfeksiyonda çok önemli bir noktada olduğunu kaydeden Burkay, dokuma kumaşlar bölümünde de ciddi yatırımların bulunduğunu söyledi. Tekstil sektörünün genelinde son beş yıldır büyük bir yatırımın yapılmadığına işaret eden Burkay; “Sektör giderek büyüyen bir ivme içerisinde. Tekstilde yatırım için uygun bir 26 dönem şuan. Boyahanelerimiz de tam kapasite ile çalışmıyor. Sektörü ayakta tutan önemli bölümlerimizden birisi orası. Boyahanelerimizde çalışmaların durmaması gerekli. Konfeksiyon sektöründe de hızlı bir tüketim yaşanıyor son 5 yıldır. Bu hıza yetişebilmek ve çok sayıda çeşitli ürün üretimi yapılması gerekiyor. Ancak üretimi içeride yapılmayan ürünler için rürlüğe girmesi için belli bir sürenin verilmesi gerektiğini belirterek, firmaların da bu süre zarfında önlemlerini almaları için uyarıda bulundu. Burkay; “Bizim iki ana hedefimiz var: birincisi Türkiye’de üretimi olmayan ürünlerin kapsamdan çıkarılması. İkincisi de ham mallar ile boyalı mallar arasında vergi oranlarının farklı olması gerekiyor” şeklinde konuştu. vergi oranlarının kaldırılması gerekiyor. Hangi ürünlerin üretilmediğini tespit etmemiz ve bu ürünlerin Tebliğ kapsamından çıkarılması gerekir” diye konuştu. Taleplere göre yeniden düzenlenecek Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bekir Aslaner ise sanayicilerin bu Tebliğ’i nihai kararmış gibi algılamamaları gerektiğini söyledi. Tebliğ’in yerli sanayicilerin Müsteşarlığa yapmış oldukları başvuruların ön değerlendirme sonucunda yayınlandığını söyleyen Aslaner, “Bu Tebliğ’in Resmi Gazete’de yayınlanması, Bakanlar Kurulu’na gitmeden önce herkesin konuyla ilgili haberdar olması anlamına gelmektedir. Bu Üretimi olmayanlar tebliğden çıkarılsın Çıkarılan Tebliğ’de kati uygulama ile geçiş süreci arasında bir denge olması gerektiğini belirten UTİB Başkanı Burkay, Türkiye’nin 10 yıldır ithalata dayalı bir büyüme gerçekleştirdiğine işaret etti. Burkay, bu Tebliğ’in yü- DOSABSİAD Tebliğ, nihai bir karar değildir. Sanayicimiz uygulama başladı diye düşünmesin. Tebliğ hakkında görüşlerinin belirtilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması için 20 günlük bir süre var. Bu süreç içerisinde ilgili tüm kesimlerden görüş alınacak ve değerlendirmeler yapılacak. Daha sonra bir sonuç raporu hazırlanacak. Bu raporun da yine değerlendirme süreci olacak” dedi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın önceki gün yeni bir talimat verdiğini kaydeden Aslaner, “Sayın Bakanımız konunun tüm taraflarının yeterince dinlenmesi için bizlere bir kez daha hatırlatmada bulundu. Biz zaten bu süreç içerisinde gerekli herkesi dinleyecek ve Tebliğ’deki düzenlemeleri yapmaya çalışacağız. Bu nedenle de Bursa’da bir yetkili bırakacağız. Sizler gelip bu yetkili arkadaşımıza Tebliğ ile ilgili istek ve sorunlarınızı aktarabilirsiniz” diye konuştu. BUTGEM’de yüksek lisans imkanı D emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Bursa Tasarım ve Teknoloji Geliştirme Merkezi (BUTGEM) ile Okan Üniversitesi arasında yapılan protokolle yüksek lisans yapmak isteyenlere Bursa’da bir imkan daha doğuyor. Üniversite sanayi işbirliği kapsamında, Okan Üniversitesi’nin yüksek lisans dersleri hafta sonları BUTGEM’de gerçekleştirilecek. Lisans eğitimini tamamlayıp akademik kariyer yapmak isteyenlere ilk etapta Türkçe İşletme, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi programlarında yüksek lisans imkanı sağlanıyor. Söz ko- nusu protokol kapsamında, Sosyal Bilimler Enstitüsü alanında 8 bölüm, Fen Bilimleri Enstitüsü alanında ise 4 bölüm olmak üzere toplamda 12 bölümde yüksek lisans eğitimleri planlanıyor. Her program 30 kişilik kontenjana sahip. 2010 yılında 935 kişiye mesleki eğitim sağlayan BUTGEM, yaptığı yeni protokol ile yüksek öğrenim alanına da kapılarını açmış oldu. 2005 yılında DOSAB tarafından ayrılan 37 dönüm alanda kurulan eğitim merkezi üç bloktan oluşuyor. BUTGEM, 2009’da BTSO ve DOSAB’ın ortaklaşa kurduğu vakıf tarafından yönetiliyor. OSB yönetmeliğinde değişiklik yapıldı Selim Yedikardeş: Türk sanayisi kazanmalı Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş ise sanayicinin ortak sorunlarının olduğunu ve bu sorunların Tebliğ’in açıklanmasının ardından yeterince dile getirildiğine inandığını belirtti. İplik, dokuma, boyahane ve konfeksiyon gibi dört önemli bölümden oluşan tekstilin kurtarılması ve sorunların çözülmesi için herkesin çalışması gerektiğini aktaran Yedikardeş; “Umarım tüm bu çalışmaların sonucunda kazanan ülke sanayici olur. Türk tekstilcisinin kazanması ve üretmeye devam edebilmesini istiyoruz. Keşke tüm ürünleri biz üretebilsek de ithalat yapmasak. Ancak bu mümkün değil. O yüzden ithalat yapan firmaların da bu süreçte desteklenmesi ve üretmeye devam etmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu. Toplantıya 200’ü aşkın sanayici katıldı. O rganize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yürürlüğe girdi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik 9 Şubat 2011 tarih ve 27841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 35, 38, 44, 73, 108 ve 111. maddelerinde değişiklikler yapıldı. Yönetmelikle getirilen değişiklikler şöyle: - Yönetim aidatları ve hizmet karşılıkları arsaların boş, inşaat halinde ve üretime geçme durumları dikkate alınarak parsel büyüklüğüne göre belirlenecek. - Genel kurul toplantısında bulunmayanlar, seçimden önce yapacakları yazılı başvuru ile yönetim ve denetim kurulu üyeli- ğine aday olabilir. Tüzel kişi katılımcılar yönetime seçilemezler, ancak temsilcisi olan hakiki bir şahıs seçilebilir. - Tahsis edilen arsa ile ilgili olarak yapı ruhsatı almayan, üretime geçmeyen, ÇED kararı almayanların tahsis iptali, mücbir sebeplerin varlığı halinde 2 yılı geçmemek şartıyla süreleri uzatabilir. - Katılımcı, inşaatını süresinde ya da verilen ek süre içinde bitirmediği takdirde; temel atmış veya temel inşaatını bitirmiş olsa bile, OSB, arsa bedelini iade etmek suretiyle tahsisi iptale yetkilidir. Arsa tahsislerinin iptalinde iade edilecek arsa bedeli; ilk satış bedelinden az, yılı kanuni faiz oranları ile belirlenen arsa bedelinden fazla olmamak üzere OSB’ce belirlenerek katılımcıya ödenir. 27 DOSABSİAD SİAD Başkanları zirvesi! Bursa iş dünyasını temsil eden 10 sivil toplum kuruluşunun Başkan ve yöneticileri DOSABSİAD’da bir araya geldi. DOSABSİAD Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, “Bursa’nın geleceği için birlikte hareket etmeliyiz” dedi. B ursa iş dünyasını temsil eden 10 sivil toplum kuruluşunun Başkan ve yöneticileri DOSABSİAD’da bir araya geldi. Toplantıya katılan BTSO başta olmak üzere, DOSAB ve DOSABSİAD’ın yanı sıra, MÜSİAD, BUGİAD, BUİKAD, MODSİAD, BUMİAD, BURSAGİAD ile KALDER yetkilileri daha sık bir araya gelme konusunda görüş birliğine vardılar. Ortak tavır önemli Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Üniversite Sanayi İşbirliğini Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği ve Bursa’daki SİAD’lar zirvesine dönüşen ÜSİGEM Tanıtım Toplantısı sonrası açıklamada bulunan DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, başta Bursa ve çevresi olmak üzere, Türkiye’ye daha çok ortak fayda sağlamak adına SİAD Başkanları 28 ile yöneticilerinin ilerleyen günlerde daha sık bir araya geleceklerini söyledi. Yedikardeş, “Bu amaca hizmette görüşlerimizi paylaşmalı, ortak hareket etmeliyiz. Bursa’mızın bir meselesi olduğunda, bunun çözümü için bir bütün olarak davranmalı, tavrımızı ortaklaşa belirlemeliyiz. Bursamız için isteyeceğimiz her şeyi birlikte tespit etmeliyiz” şeklinde konuştu. Bazı SİAD Başkanlarının şehir dışında olması ve farklı organizasyonlar nedeniyle bu toplantıya iştirak edemediklerini de sözlerine ekleyen DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Yedikardeş, “Önümüzdeki dönemde daha da geniş katılımlı toplantılarla sinerjimizi ve güç birliğimizi artıracağız” dedi. Üniversite-Sanayi işbirliği Üniversite-Sanayi işbirliği konularını görüşmek üzere gerçekleştirilen ve SİAD’lar zirvesine dönüşen toplantıya, BTSO Meclis Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu üyesi İlhan Parseker, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Başkanı Ertuğrul Kaplan, Mobilya Dekorasyon Sanayicileri ve İşadamları Derneği (MODSİAD) Başkanı Mustafa Yedikardeş, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şube Başkanı Hasan Çepni, Bursa Mühendis Mimar İşadamları Derneği (BUMİAD) Başkanı İlker Özaslan ile BUMİAD Yönetim Kurulu üyeleri Hayri Aydemir ve Derya Kangal, Bursa Genç İşadamları Derneği (BURSAGİAD) Başkanı Nilüfer Çevikel, Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şube Başkanı Emin Direkçi, Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği (BUİKAD) Başkan Yardımcısı Aslı Gülener, Bursa Girişimci İşadamları Derneği (BUGİAD) Genç Başkanı Ayhan Yılmaz’ın yanı sıra ÜSİGEM Müdürü Prof. Dr. Sedat Ülkü ve ÜSİGEM yetkilileri katıldı. DOSABSİAD KOSGEB’den DOSABSİAD üyelerine seminer KOBİ’lere yönelik yeni hibe programları hakkında bilgilendirme toplantılarına devam eden KOSGEB Bursa Merkez Müdürü Ahmet Akdağ, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSABSİAD) üyelerine bilgi verdi. D KOSGEB Bursa Merkez Müdürü Ahmet Akdağ İbrahim Öztürk OSAB Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan KOSGEB Bursa Merkez Müdürü Ahmet Akdağ, KOBİ odaklı çalıştıklarını belirtti. KOSGEB’e yapılan başvurularda önceki yıllara oranla daha fazla kolaylıklar sağladıklarını da belirten Akdağ, yeni hibe programlarıyla her kesimin ihtiyaç duyduğu ölçüde desteklendiğinin altını çizdi. Fuar destekleri sanayi için uygun DOSABSİAD Başkanı Ceyhun Özüm’ün yanı sıra yönetim kurulu üyesi İbrahim Öztürk ve sanayi kuruluşlarında faaliyet gösteren çalışanların hazır bulunduğu toplantıda hibe programları hakkında bilgilere veren Akdağ, özellikle fuar gezisi ve Ar-ge faaliyetlerine yapılan hibe destek programları üzerin- de durdu. Akdağ, KOBİ’lerin yurt içi ve yurt dışı pazar paylarını artırmak, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla sunulan “Yurt İçi ve Yurt Dışı Fuar Desteği” programından sanayicilerin de faydalanabileceğini belirtti. Her işletme Ar-Ge faaliyetine yönelecek 5746 sayılı “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi” kanunu hakkında da bilgi veren Akdağ, “Kanunla birlikte; Ar-ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini, teknolojik bilgi- nin ticarileştirilmesini, Ar-ge personeli ve nitelikli işgücü istihdamının artırılmasını desteklemek ve teşvik etmektir” dedi. Akdağ, kanunun en büyük amacının her işletmenin Ar-ge faaliyetlerine yönelmesi için teşvik edildiğini belirtti. DOSABSİAD da yararlanacak KOSGEB’in “Yurt İçi ve Yurt Dışı Fuar Desteği” hibe destek programını değerlendirebileceklerini ifade eden DOSABSİAD Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Öztürk, toplantıda yaptığı konuşmada, işadamları derneği olarak KOSGEB ile ortak çalışmalar yapmak istediklerini dile getirdi. DOSABSİAD olarak yılda birkaç kez yurt içi ve yurt dışı fuarlara yöneldiklerini belirten Öztürk, üye firmalardan KOSGEB ile ilgili talepleri alacaklarını da sözlerine ekledi. Ceyhun Özüm: İşsizlik sorun olmaktan çıkıyor D OSABSİAD Başkanı Özüm, işsizliğin her şeye rağmen ülke için hala liste başındaki sorunlardan biri olduğunu söyleyerek, “Ancak ekonomideki iyileşme ve istihdam rakamlarındaki artış işsizliğin artık çok kritik noktalarda olmadığını gösteriyor” dedi. Son işsizlik oranlarını değerlendiren DOSABSİAD Başkanı Ceyhun Özüm, 2010’da, bir önceki yılın ekim dönemine göre 1,8 puan düşerek yüzde 11,2’ye gerileyen işsizliğin yılın son aylarında da düşeceğini ve çift haneli ra- 30 kamlardan tek haneli rakamlara inmesinin beklendiğini vurguladı. İşsizlik rakamlarının üretim artışı ile paralellik gösterdiğini söyleyen Özüm, “İşsizliğin artmasının temel nedeni; üretimin düşmesidir. Üretim yapamayan sanayici, istemese de mecburen istihdamı azaltma yoluna gidiyor. Ancak 2010 yılının ilk altı ayından itibaren, işsizlik rakamları düşüşe geçti. Üretimin arttığı bu dönemde işsizlikte de sevindirici bir düşüş gerçekleşti. Ekim ayı rakamları bizi son iki ayın rakamları konusunda da ümitlendirdi. Bundan sonraki açıklamalarda da güzel haberlerin geleceğine inanıyoruz. Göstergelerin verdiği açık mesaj şudur; işsizlik artık önemli bir sorun olmaktan çıkmaktadır. Ekonomik gidişatın yön değiştirmemesi durumunda ilk sıralardaki yerini de yitirecektir” dedi. Türkiye’de halen 2 milyon 901 bin kişinin işsiz olarak kayıtlarda bulunduğuna işaret eden Özüm, sorunun çözümün yatırım olanaklarının iyileştirilmesi olduğunu belirtti. TEKSTİL Tekstil ve konfeksiyonda akıllı sıçrama için sektör paydaşları Bursa’da bir araya geldi. Yurtiçi ve dışından 50 üniversiteden 145 projenin sunumu yapıldı, gelecek vaat eden projelere ödül verildi. Tekstil, III. Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarı ile yönünü aradı! U İB Tekstil İhracatçıları Birliği organizasyonu altında, BUTEKOM, Uludağ Üniversitesi ve Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi işbirliği ile bu sene 3.’sü düzenlenen ‘Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarı’, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde (Merinos AKKM) düzenlendi. Bu yılki etkinlikte ilk kez olarak çeşitli ülkelerden uluslararası akademisyen ve araştırmacılar, Proje Kabul Kurulu ve Ödül Seçici Kurulu, Devlet desteklerinin kurum stantlarında tanıtımı yapıldı. Gelecek vizyonu Merinos AKKM Orhangazi Salon’unda düzenlenen programda tekstil ve konfeksiyon sektörünün geleceği masaya yatırıldı. Yurtiçi ve dışından 50 üniversiteden 145 projenin sunumunun yapıldığı program, sektörün paydaşlarını bir araya getirdi. Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü’nün gelecek vizyonunun temel taşları olarak kabul edilen “Akıllı Giysiler”, “Teknik Tekstiller” ve “Konvan- 32 siyonel Tekstiller” ana kategorilerinde, dünya çapında başarı kazanmış ‘Üniversite’, ‘Enstitü’, ‘Ar-Ge Merkezleri’ ile ‘Teknoparklar’dan akademisyenleraraştırmacılar ve konusunda uzman yabancı akademisyenler ile araştırmacılar, iki gün boyunca ihracatçı ve sanayicilerle bir zirve atmosferi içinde buluştu. Ar-Ge’ye harcama artmalı Açılış konuşmasını yapan UTİB Başkanı İbrahim Burkay, Çin ile Türkiye’nin son zamanlarda Ar-Ge’ye yatırımın artırdığını söyledi. Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olan Türkiye’nin 2011 yılında Gayri Safi Milli Hasıladan (GSMH) Ar-Ge harcamalarına yüzde 1’lik bir pay ayırdığını söyleyen Burkay, bu oranın 2013 yılında yüzde 2’ye çıkartmayı hedeflediklerini belirtti. Burkay, dünya genelinde son 15 yılda Ar-Ge harcamalarının 525 milyar dolardan 1,5 trilyon dolara ulaşarak 3 kat arttığını ifade ederek, ABD’nin Ar-Ge yapan ülkeler arasında 405 milyar dolarlık harcama ile birinci sırada yer aldığını bildirdi. 2011’de ihracat hedefi 127 milyar dolar Türkiye İhracatçılar Birliği Başkanı (TİM) Mehmet Büyükekşi ise 2011 yılında 127 milyar dolarlık bir ihracat rakamı hedeflediklerini belirtirken, proje pazarının Türkiye’nin 2023 hedefi yolunda önemli bir adım olduğunu kaydetti. Otomotiv, elektronik ve makine gibi sektörlerde de proje pazarını TÜBİTAK işbirliğiyle yapmak için görüşmeleri sürdürdüklerini anlatan Büyükekşi, 2023 yılında 1 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi olması için ileri teknoloji ve AR-GE çalışmaları yapılması gerektiğini ifade etti. TEKSTİL Zafer Çağlayan: Niye icat çıkarmayalım! Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Ar-Ge, inovasyon ve tasarım gibi konulara hassasiyeti olduğunu söyledi. Bu tür güzel etkinliklerin her zaman yanında olduklarını belirten Bakan Çağlayan, proje getiren herkese Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın maddi ve manevi katkı vereceğini ifade etti. Türkiye’nin zihniyet devrimine ihtiyacı olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, tekstil ve konfeksiyon sektörünün de Türkiye’nin lokomotifi olduğunun dile getirdi. Ar-Ge konusunda geçmiş dönemlerde bazı hataların yapıldığının altını çizen Bakan Çağlayan, “Ar-Ge’yi bize farklı anlattılar. Büyüklerimiz icat çıkartmayın derlerdi. Niye çıkartmayayım? İcat çıkarmamanın bedelini bugün Türkiye ödüyor. İnadına icat çıkarmalıyız. Dünya ekonomisinde yeterli payı almak için bunu yapmalıyız” dedi. İhracat odaklı çalışma Bursa Valisi Şahabettin Harput, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Vekili Refik Özen, akademisyenler, işadamları ve çok sayıda davetli katıldığı programın ardından Merinos AKKM Hüdavendigar Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin ekonomik açıdan bu noktaya gelişinde siyasi ve ekonomik istikrarın önemli rol oynadığını belirtti. Çağlayan, özel sektörle sağlıklı işbirliği yaparak ihracat odaklı çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Toplantının sonunda UTİB Başkanı İbrahim Burkay tarafından Bakan Çağlayan’a plaket verildi. Toplantının sonunda ise Bakan Zafer Çağlayan ve beraberindekiler Hüdavendigar fuaye alanında kurulan Ar-Ge pazarını gezerek, proje sorumlularından bilgi aldı. AR-GE Öncüleri Ödülleri S anayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 50 ve üstü personel çalıştıran ARGE Merkezi desteği alan 7 firmaya ”Ar-Ge Öncüleri Ödülleri” kategorisinde ödül alan firmalar: “Sanko Tekstil, Bossa, Sun Holding, Intersource Tekstil ve Konfeksiyon, Yünsa Yünlü, Kordsa Global Endüstriyel İplik ve Kord Bezi, Aksa Akrilik Kimya. AR-GE Ödülleri T ÜBİTAK, TEYDEB ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 4 ve daha fazla proje yazıp destek alan 10 firmaya vermiş olduğu “Ar-Ge Ödülleri” kategorisinde ödül alan firmalar: 1. Gap Güneydoğu, Lafer Tekstil Ma- kine, 2. Flokser Tekstil, 3. Lafer Tekstil Makine, 4. Hemaks Halı ve Tekstil, 5. Polteks Tekstil makineları, 6. Sanko Tekstil İşletmeleri, 7. Funika İplik Dok.Teks. Boyama, 8. Setaş Kimya, 9. Korteks Mensucat, 10. Karsu Tekstil. Proje Öneri Teşvik Ödülleri 5 6’sı yurtdışındaki akademisyen ve araştırmacılardan olmak üzere 144 projenin birbirleriyle yarıştığı zirvede ‘Proje öneri teşvik ödülü’ kategorisinde ödül almaya hak kazanan projeler: Teknik Tekstiller 1- Siklodekstrin Fonksiyonlu Nanolif Üretimi: Nanotekstil Ve Nanofiltrasyon Uygulamaları projesi ile Fatma Kayacı, Aslı Çelebioğlu ve Tamer Uyar birinci. 2- Elektro- Üretim Yöntemiyle Nanolif Yara Örtücü Üretimi projesi ile Zeliha Doğan, Emre Kıyak, Ertan Öznergiz ve Ali Demir ikinci, 3- Mıknatıslı Saçtırma Yöntemi Kullanarak Emr Koruma Etkili Yüzey Eldesi projesi ile Semiha Eren ve Yusuf Ulcay’ın projesi üçüncü. Akıllı Giysiler ve Fonksiyonel Tekstiller 1- Tekstil Uygulamaları İçin Isı Depolama Özellikli Mikrokapsül Üre- timi ile Cemil Alkan ve Sennur Alay’ın projesi birinci, 2- Kan Dolaşımını Arttırıcı Özelliğe Sahip Tekstil Yapıları Tasarımı ve Geliştirilmesi projesi ile Nida Yıldırım, Gamze Okyay ve Esra Akgül ikinci, 3- Enerji Absorpsiyon Uygulamaları İçin Yüksek Rezilyanslı Karbon Nanotüp Halı Uygulamaları projesi Philip Bradford üçüncü. Konvansiyonel Tekstiller ve Diğer 1- Electrodıalysıs And Ion Exchange For Dye Recyclıng And Waste Reductıon projesi ile Duane Mazur, Bayram Arman birinci, 2- Predıctıon Of Dye Exhaustıon Vıa Thermal Analysıs projesi ile Melih Günay ve Warren Jasper ikinci, 3- Sodyum Borhidrür İle Küp (Indantren) Boyamada Renk Veriminin ve Tekrarlanabilirliğin Artırılması projesi ile de Mehmet Kanık ve Duygu Yılmazer üçüncü. 33 ÇEVRE OSB’lerin ‘çevre’ buluşması ‘II. OSB Çevre Zirvesi’ 24-25 Şubat 2011 tarihlerinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Çevre ve Orman Bakanlığı ile üst düzey yöneticileri ile yaklaşık 100 OSB’den 350 temsilcinin katılımı ile Antalya’da yapıldı. Ç evre Zirvesi’nin açılış konuşmasını OSB Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Yılmaz yaptı. Yılmaz, Büyük OSB Ailesinin iki önemli üyesi OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgelerinde 3 Şubat 2011 günü meydana gelen iki ayrı müessif iş kazası dolayısıyla yönetici ve katılımcılara geçmiş olsun dileklerini sundu. Ülkemizde en fazla çevre bilincine sahip olan kesimi Organize sanayi Bölgeleri ve OSB yatırımcıları olarak niteleyen Yılmaz, “Çünkü sanayicilerimiz; OSB’lerin her türlü altyapı ve sosyal tesisleri ile başta merkezi arıtma tesisi olmak üzere her türlü çevre yatırımlarını hissesi oranında finanse edeceğini bilerek OSB’yi tercih etmektedir. Bu sebeple, OSB’lerde yatırım yapan ve yapmayı düşünen sanayicilerimizi “çevre” adına tebrik ediyorum” dedi. 100 OSB’de arıtma tesisi var Çevre ve Orman Bakanlığının İl Müdürlüklerinin OSB’leri sık sık ziya- 34 ret ederek çeşitli cezalar kesmekte olduğundan ve takdir beklerken cezalara muhatap olmaktan dolayı morallerinin bozulduğunu vurgulayan Yılmaz, “OSB dışındaki tesisleri emsal göstererek haksız bir uygulamaya maruz kaldığımızı sık sık dile getiriyoruz. Bu sebeple; hedef ceza değil sağlıklı çevre olduğuna göre, yatırımcılarının az olması sebebiyle atık niteliği ve miktarı oluşmamış OSB’lere anlayışlı yaklaşılmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye’de 100’den fazla OSB’nin arıtma tesisine kavuştuğunu söyleyen Yılmaz, “OSB’ler her yönüyle rüştünü ispat etti, Türkiye’nin gururu ve ülkeye özgü ihracat projesi haline geldi. Sayıları 263’ü bulan OSB ailesi olarak, sağlanan desteklerle sanayiciye en modern, ucuz ve yüksek kaliteli çalışma alanları sağlamayı hedefliyoruz. Bugün itibariyle 1 milyonu aşan istihdam sayısını 2 milyon hedefine ulaştırmaya, milletimize ve ülkemize hizmet yolunda hızla koşmaya, bir yumruk ve tek yürek olarak devam edeceğiz” dedi. Ambalaj atıklar sorunu çözüm bekliyor Yılmaz ayrıca, geçen yıl düzenledikleri I. Çevre Zirvesi’nde görüşülen konular arasında bulunan ambalaj atıkları sorununun, verilen sözler ve aradan geçen 370 güne karşın çözüme kavuşturulamadığını ifade etti ve “OSB’ler ülkemizde en çevreci kuruluş olma yolunda canla başla çalışmaktadır. OSB’ler çevre dostudur. Sanayici ile çevre hizmeti veren lisanslı kuruluşları karşı karşıya getiren, açılan pek çok dava ile iş yükü ve yargıyı meşgul eden davaların sona ermesi için, OSBÜK görüş ve önerilerinin de yer aldığı Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğinin en kısa sürede değiştirilmesini bir kez daha arz ve talep ediyoruz” dedi. Yeni sanayi modeli ve çevre Zirvenin açılış programı, son anda gelişen programı sebebi ile katılamayan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu adına Müsteşar Yardımcısı Sedat Kadıoğlu’nun yaptığı konuşma ile HABER rektiğini, temiz üretimin işletmelerin ayakta kalmasının tek yolu olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, Çevre ve Orman Bakanlığı olarak yalnızca çevrenin korunmasını değil, yeni üretim modelleriyle sanayimizin küresel alanda rekabet edecek güç kazanmasını da önemsediklerini vurguladı. Kadıoğlu “Atıksu yönetiminde OSB’lerin önemli avantajları olmasına karşın, kirlilik konusunda daha dikkatli davranılması gerekmektedir. Ambalaj konusunda ise OSB ve sanayilerimize yönelik bila bedel hususu yönetmelik revizyonda ele alınmış olup, taslak yönetmelik Başbakanlığa gönderilmek üzeredir. Organize sanayi bölgeleri temsilcileri Çevre Zirvesi sonunda hatıra fotoğrafı çektirdi. Katılımcıların zirvenin oldukça verimli geçtiğini söyledi. Zirveye ülke genelindeki 100 OSB’den 350 kişi katıldı. devam etti. Kadıoğlu konuşmasında, sanayicilerden yatırımlarını yaparken çevre ile uyumlu, sürdürülebilir bir anlayışla hareket etmelerini beklediklerini, artık sanayinin çevreye zarar verdiği, çevrenin de sanayiye finansal yükler getirdiği modellerin geride kaldığını söyledi. Çevreyle ilgili konuların tehdit yerine fırsat olarak değerlendirilmesi ge- 5 bölgede entegre bertaraf tesisi kuruluyor Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında sanayinin yoğun olduğu ve tehlikeli atıkların çok üretildiği bölgeler belirlendi. Trakya, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgelerinde en az bir entegre bertaraf tesisi kurulmasını öngörüyoruz. Bu kapsamda bakanlığımızca entegre bertaraf tesisi kurulması yönünde başvurular yapılmakta, Kula Manisa, Sincan Ankara’da endüstriyel atık entegre bertaraf tesisleri ile İstanbul Anadolu yakasında tehlikeli atık düzenli depolama alanı kurulması çalışmaları devam etmektedir” dedi. Su kaynaklarının korunmasının önemini de dile getiren Kadıoğlu, özellikle havza bazında koruma yapılması yoluyla Havza Koruma Eylem Planları oluşturulmasının zorunluluk olduğunu vurguladı. Kadıoğlu, bu kapsamda, 15 havzada çalışmaların en kısa sürede başlayacağını bildirdi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün: Yatırım yapmayanın arsasını geri alacağız S anayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün Çevre Zirvesi’nde OSB’lerde arsası olan sanayicileri kesin bir dille uyardı. Ergün “Yatırım yapmayanların arsasını geri alacağız” dedi. Bakan Ergün, “OSB’de arsa aldınsa yatırım yapacaksın. Arazilerin kapatılması doğru değil. OSB’lerden kuluçkaya yatmak için arsa alınmaz, yatırım yapmak için arsa alınır. Bir tarafta OSB’de yatırım yapabilmek için yıllardır arsa arayanlar var diğer tarafta 10 yıl önce arsa almasına rağmen üzerine tek tuğla koymayanlar var. Biz buna razı değiliz. OSB yönetimlerinin de buna razı olmaması lazım. Üzerine yatılmış arazileri yatırıma açılmasını sağlayacağız. Gerekirse parasını geri vereceğiz, gerçekten yatırım yapan adama vereceğiz. Bu konuda OSB yönetimlerine de büyük iş düşüyor. Bu arazileri mutlaka yatırımcılara kazandıracağız” dedi. 35 ÇEVRE 1 Nisan tarihinde yeni dönem başlıyor Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, temiz üretim ve arıtım teknolojilerinin sanayi ve enerji üretim tesislerinde uygulanması için mevzuatın öngördüğü çalışmaları titizlikle yürüttüğünü kaydeden Kadıoğlu, şöyle devam etti; “Ülkemizde çevre politikaları açısından enerji ve endüstri tesislerden kaynaklanan her türlü kirletici emisyonların sürdürülebilir kalkınma ilkeleri de göz önüne alınarak en aza indirilmesi temel gayemizdir. 1 Nisandan itibaren sanayi tesislerinin havza emisyonlarının etkileri, çevre izni kapsamında değerlendirilecektir. Yükselen çevresel kalite standartları, giderek azalan tabii kaynaklar sebebiyle yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılması gerekmektedir. Sanayici- mek” fikrinin iflas ettiğini söyleyen Bakan Ergün, “Zenginleşeceğiz ama her ne pahasına olursa olsun değil, başkasının hukukuna zarar vermeden, çevreyi kirletmeden, kuralına uygun bir şekilde” dedi. Bilinçsiz üretim ve tüketim alışkanlıklarının kaynakları tükettiğini, geleceği ise tehdit ettiğini söyleyen Nihat Ergün, Türkiye’nin son yıllarda önemli bir ekonomik büyüme yaşadığını, bu büyüme sürecinde de ülke olarak büyük çevre sorunları yaşanmadığını, bundan da büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Ergün şöyle devam etti; “Hükümet olarak, bu konuda büyük kararlılık gösterdik, bugünümüzü kurtarmak için çalışırken, geleceğimizi tahrip etmedik. Hayatı parçalara ayırmadık, sorunlara bütüncül bir anlayışla yaklaştık, eko- “Milyonlarca, milyarlarca para harcayıp fabrika kuracaksınız; ayrıca bunun yanında çok ciddi paralar harcayıp bir de arıtma tesisi, depolama tesisi kuracaksınız. İlk bakışta bunlar ek külfet ve maliyet gibi görünebilir; ancak sağduyu sahibi herkes, işin aslının hiç de öyle olmadığını bilecektir. Çevrenin ve hayatın korunmadığı bir ortamda; gerçek kalkınmadan ve büyümeden bahsetmek mümkün değildir. Şunu iyice anlamalıyız ki, insanlık, bugün kirlettiği sularda yarın kendisi boğulacaktır, bugün kirlettiği havayı, yarın kendisi soluyacaktır. Sadece üretim ve tüketime, şuursuzca bir kalkınma hedefine odaklanırsak, 20 ya da 30 yıl sonra bırakın üretim yapmak, yaşamak dahi müşkül hale gelecektir. OSBÜK Yönetimi, çevre konusundaki çalışmaları nedeniyle bazı bölgelere ve bakanlıklara zirvede plaket ve ödüller verdi. 36 lerimizden yatırımlarını yaparken çevre ile uyumlu, sürdürülebilir bir anlayışla hareket etmelerini bekliyoruz.” nomi, sanayi, eğitim ve sağlıkta büyüme yaşarken, çevreyi, kültürü ve sanatı da ihmal etmedik.” Bugünü kurtarırken geleceği tahrip etmeyelim II. OSB Çevre Zirvesi Antalya Valisi Ahmet Altıparmak’ ın konuşması ile devam etti. Antalya Valisi Ahmet Altıparmak, OSBÜK’ün düzenlediği “II. OSB Çevre Zirvesi”ni “olağanüstü” olarak tanımladı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün de yaptığı konuşmada, önümüzdeki süreçte çevre ve enerji dostu ürünler üreten sanayicilerin değer kazanacağını söyledi ve sanayi devriminden itibaren ülkelerin ekonomik gelişmesiyle birlikte önemli çevre sorunlarının da gündeme gelmeye başladığını belirtti. Türkiye’de “Ne pahasına olursa olsun zenginleş- Çevre suçları TCK kapsamında Türkiye’de ilk defa, çevreye karşı işlenen suçların Türk Ceza Kanunu’nun kapsamına alındığını hatırlatan Nihat Ergün, “Bizler, kıyametin kopacağını bilsek bile elimizdeki fidanı dikmemiz gerektiğini zihnimize aşılayan bir inanç ve kültür ikliminde büyüdük. Böyle bir toplumun çevre konusunda duyarlı olmasından, kendisine, başka insanlara, başka canlılara, havaya, toprağa ve suya saygılı olmasından daha tabii hiçbir şey olamaz” dedi. Tabiatla barışık üretim modelleri geliştirmenin ilk başta maliyetli bir iş olarak gözükebileceğini belirten Ergün, Enerji ve çevre dostu ürünler Çevrenin korunması konusunda tüketicilerin artık bilinçlendiğini ve özellikle Avrupalı tüketicilerin enerji ve çevre dostu olmayan teknolojik ürünleri kullanmadıklarını kaydeden Ergün, önümüzdeki yıllarda otomotiv gibi stratejik sektörlerin geleceğine de enerji ve çevre dostu modellerin damga vuracağını söyledi. Önümüzdeki 10 yıl içinde, Avrupa’daki her 5 otomobilden birinin elektrikli araç olmasının beklendiğine dikkat çeken Ergün, elektrikli olmasa bile fosil yakıt kullanan ama sıfır emisyon sağlayan motor teknolojisi üzerinde de çalışıldığını bildirdi. Strateji belgesinde 4 başlık Bu yılın başında açıkladıkları Sanayi Strateji Belgesinde yer alan yatay politika alanlarından bir tanesinin “çevre” ÇEVRE olduğunu ve bu başlık altında 4 önemli eylemin yer aldığını hatırlatan Ergün, “Zira biz, çevre dostu bir sanayiye dönüşümü, küresel rekabet gücü kazanmak için olmazsa olmaz şartlardan biri olarak görüyoruz” dedi. Ergün, çevre politikaları kapsamında sanayicileri iklim değişikliği konusunda bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapacaklarını da sözlerine ekledi. Uygunsuz plan değişikliği getirmeyin Bakan Ergün “OSB’ler planlı sanayileşme için kurulmuş yerler. Ona aykırı bir talebe fırsat vermeyiz, müsaade etmeyiz. OSB yönetimleri bu konuda duyarlı olmalı. OSB’ler kalkınmada büyük önem arzediyor. Plan değişikliği konusunda OSB yönetimlerinin dikkatli olmasını istiyorum. Uygunsuz plan değişiklikleri için bizim önümüze gelmesinler. OSB’ler planlı sanayileşme için kurulmuş yerler. Ona aykırı bir talep ve baskılar bu planlı anlayışı bozacak niteliktedir ve buna fırsat vermeyiz, müsaade etmeyiz. OSB yönetimleri bu konuda duyarlı olmalı.. Bakanlıktan OSB’lere cazip krediler OSB’lerde atık su arıtma tesisleri için kredi sunuyor, birçok OSB’ye de proje bazlı destek sağlıyoruz. Tüzel kişilik kazanmış 263 OSB’nin 94 tanesi atıksu arıtma sorununu çözdü. Bunlardan 43 tanesi Sanayi Bakanlığı’nın kredi desteği veya kendi imkanlarını kullanarak, 51 tanesi ise belediyelerin atık su arıtma tesislerine bağlanarak çözüm üretti. 2011 yatırım programında olan 13 OSB’nin de 5 tanesi bu yıl, diğerleri ise gelecek yıl atık su artırma tesislerini tamamlayarak işletmeye alacaklar. OSB’lerin atıksu ve altyapı işlerinin tamamını kredilendiriyoruz. Kalkınmada öncelikli bölgelerde 15 yıl vadeli, 5 yılı ödemesiz. Bazı bölgelerde 12 yıl, bazı bölgelerde 13 yıl, bazı bölgelerde 11 yıl. 10 yıldan aşağı yok, en fazla yüzde 6 faizli olan var. Faizi yüzde 3, yüzde 1 olan var. Arıtma tesisi kredisi, nerede var bu, babası oğluna vermez” diye konuştu. Bakanlıklara ödül verildi Zirve açılış konuşmalarının ardından, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak uygulanmaya başlanan “Çevreye kirletici etkisi olan tüm sanayi tesislerinin çevre izin ve lisans başvurularının bütüncül bir yaklaşımla, in- Sanayi kaynaklı kirli atıksular çevre için en önemli problemlerden bir tanesi. Türkiye’deki 263 OSB’nin 100’e yakını ise arıtma tesisleri ile soruna çözüm fetirmiş durumda. ternet üzerinden, hızlı, doğru, akıcı, şeffaf ve kolay bir şekilde yapılabilmesi için tasarlanmış çevrim içi çevre izinleri projesi” dolayısıyla Çevre ve Orman Bakanlığı’na ve OSB’lerde çevre yatırımları ve özellikle merkezi arıtma tesislerinin yapılmasında maddi ve manevi destekleri sebebiyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığına OSBÜK Yönetimi özel ödülü verildi. Zirvenin açılış programı Vakıfbank ve OSBÜK arasında OSB ve yatırımcılarına ilişkin hizmet protokolünün imzalanması ile sona erdi. 2 günde ele alınan konular Ardından yapılan oturumlarda ‘Politika, Mevzuat ve Sorunlar’, ‘Planlı Kalkınmada Organize Sanayi Bölgeleri’nin Yeri’, ‘Sanayi Strateji Belgesi ve Çevre’, ‘Çevre Mevzuatında OSB’lerin Yeri ve Önemi’, ‘Üst Ölçekli Planlar İle Yerseçimi İlişkisi’, ‘OSB’lerin Çevre Sorunlarına Genel Bakış’ konuları ele alındı. Zirvenin ikinci gününde ise ‘Çevre İzni, Denetimi ve OSB’, ‘Çevre İzni, Çevre Görevlisi ve Uygulama’, ‘OSB’lerde Çevre Denetimi’, ‘Ölçüm, İzleme ve OSB’, ‘OSB’lerde Çevre Yönetim Sistemi’, ‘Hava Kalitesi Yönetimi’, ‘Su Kalitesi Yönetimi’, ‘Atık Yönetimi’, ‘Kimyasalların Yönetimi’, ‘OSB’lerde ÇED Uygulamaları’ konulu sunum ve oturumlar yapıldı. Bakan Ergün, Melih Gökçek’i eleştirdi S anayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün Ankara’daki OSB’lerde yaşanan patlamaların ardından OSB’lere yönelik sert eleştirilen getiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i isim vermeden eleştirdi. OSB’lere sahip çıkan Ergün, “Zamanında OSTİM ve İvedik OSB için “Adam lazımsa adam yaparız” diyenlerin bugün böyle elim bir kazanın sonrasında haksız eleştiriler yöneltmeleri doğru değil. Biz istiyoruz ki OSB’lerde her iş kuralına uygun olsun. Bir OSB yanlış yaparsa bütün OSB’lerin imajını bozar. İş kazaları zaman zaman olur, ama bunları kamuoyunda tartışırken mecra dışında tartışmanın bir manası yok. Teknik ekipler çalışsın. Kusur ortaya çıksın. Kusurun karşılığı da kusurlu olana verilecektir. Yanlış yapılmışsa, yanlışın üstüne muhakkak gidilmesi lazım. Ama teknik rapor açıklanmadan, yanlış bilgilerle olaya yaklaşmak kimseye fayda vermez” dedi. 37 HABER Manisa’da imar ve plan uygulamaları tartışıldı Organize Sanayi Bölgeleri Derneğinin (OSBDER) OSB'ler arasında bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamak için periyodik olarak düzenlediği bölge müdürleri toplantısının 7'ncisi Manisa’da yapıldı. O rganize Sanayi Bölgeleri Derneğinin (OSBDER) OSB'ler arasında bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamak için periyodik olarak düzenlediği bölge müdürleri toplantısının 7'ncisi Manisa’da yapıldı. Organize bölgeleri müdürlerinin toplantısı Manisa OSB gezisiyle başladı. Manisa OSB Bölge Müdürü Funda Karaboran, bölgenin Türkiye'de Bursa'dan sonra kurulan ikinci OSB olduğunu, tahsis yapılan 196 firmadan 150'sinin faal olduğunu söyledi. OSB'de 8 bin çalışan bulunduğunu belirten Karaboran, İl Sağlık Müdürlüğü ile hastane yapılmak üzere protokol imzalandığını söyledi. OSB'de yabancı fir- maların gelişi ile bir nitelik değişimi yaşandığını anlatan Karaboran, “Sanayiciye en ucuz enerji veren OSB'lerden biriyiz” dedi. Manisa OSB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'ni de eğitim ve öğretime açtıklarını ifade eden Karaboran, şimdi de üniversite açmayı planladıklarını söyledi. Bakanlık yetkilileri bilgi verdi Bölge gezisinin ardından imar ve plan uygulamaları ile yapı denetimi konusunun anlatıldığı toplantı yapıldı. Toplantının açılışında konuşan İzmir Atatürk OSB Bölge Müdürü Doğan Hüner, Manisa'nın tarımıyla öne çıktığını ancak son yıllarda sanayisinin de ilerlediği- ni söyledi. Manisa'da sanayide 30 bin istihdam edildiğini belirten Hüner, “Gurur duyduğumuz sanayi tesislerine sahip olan Manisa, daha da ileriye gidecektir” dedi. Hüner'in konuşmasının ardından Bayındırlık Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü İmar Uygulama Dairesi Başkanı İsmail Alaca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü kent planlamacısı Nazan Soyal ile Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü Yapı Denetimi Dairesi Başkanlığı Denetleme Şube Müdürü Serpil Tosun imar ve plan uygulamaları ile yapı denetimi konusunda bilgi aktardılar. Karsan, İtalya’yla ortak otobüs üretiyor N ew York’un gelecek 10 yılda 13 bin araçlık taksi filosunu yenileyecek taksi ihalesinde Ford ve Nissan ile birlikte finale kalarak dikkatleri üzerine çeken Karsan, otobüste de iddiasını yükselterek İtalya’nın önde gelen otobüs şirketi BredaMenarinibus ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Karsan, bu anlaşma ile Roma Belediyesi’nin vatandaşlarını taşıya- 38 cak otobüsleri imal etmeye talip oldu. Karsan, Akçalar Fabrikası’nda nisan sonuna kadar toplam 75 otobüs üretecek. Dizel olacak olan BredaMenarinibus marka otobüslerin en önemli özelliği, çevreci, engelli vatandaşlar için kolay binilebilir özellikte, alçak tavanlı olmaları ve motorunun arka kısmında bulunması sayesinde yolcu alanı ve ideal ergonomisi olması. BURSA OSB’LERİ Türkiye’nin ilk OSB olan BTSO OSB’nin yeni başkanı Ali Uğur: Amacımız sanayicimize daha iyi hizmet üretmek T mek için tasarruf yoluna gideceklerini söyledi. BTSO OSB’nin 66 milyon 994 bin TL olan 2010 yılı bütçesine karşın, 2011 yılı bütçesi 51 milyon 264 bin TL olarak belirlenmişti. 2011 bütçesi 51 milyon lira BTSO OSB’nin yeni başkanı Ali Uğur, şeffaflık ilkelerini esas alarak yönetecekleri bölgede, öncelikli hedeflerini ileri arıtma tesisi, yönetim binası ve sosyal tesis olarak açıkladı. Uğur, bunları yaparken 2011 yılı için sahip oldukları kısıtlı bütçeye ek yük getirme- Önemsediğimiz iki proje Yükü ağır ve karsızlık içinde olan sanayiciye vermiş oldukları hizmetleri daha ucuza vermenin peşinde olacaklarını söyleyen Uğur, “Her yıl ortalama 12 milyon metreküp su arıtılan atık su arıtma tesisinden deşarj edilen suyun yüzde 70’ini, tekrar kullanılabilir hale getirecek ileri arıtma yatırımı üzerinde duruyoruz. İki yıllık yönetim sürecinde bir başka önemli proje de OSB Müdürlüğü binası ve sosyal tesis. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) arkasındaki mevcut arazide meclis üyelerinin ve sanayicilerin kullanacağı bir sosyal tesis yapmayı düşünüyoruz. Amaç sadece spor ve eğlence değil, sanayici ve meclis üyelerinin tanışmasına, kaynaşmasına yaratmak. DOSAB bunu çok güzel yapmıştı” dedi. ürkiye’nin ilk organize sanayi bölgesi olan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası OSB, 679 hektar alana sahip. 148 üyeli BTSO Meclisi’nin müteşebbis heyeti oluşturduğu OSB’de 7 Şubat’ta yönetim seçimi yapıldı. İlhan Parseker ve Ali Uğur, BTSO Meclis üyelerinin oylarıyla başkanlık seçimi yarışına girdi. Ali Uğur, listesi 75’e 69 oyla daha az oy almasına rağmen 5 kişilik OSB yönetimine 3 kişi sokarak üstünlüğü ele geçirdi. Listelerdeki çizikler nedeniyle yapılan sayımda 81 oy alan Uğur başkan oldu. OSB’nin önceki başkanı Celal Sönmez’in listesinde yönetim kurulu üyesi olan Uğur, Aralık ayında istifa etmişti. Öncelikli hedefimiz, şeffaflık ve tasarruf ilkelerini esas alarak yükü ağır sanayicimize daha ucuza hizmet vermek. Düşündüğümüz iki yeni proje ileri arıtma tesisi, yönetim binası ve sosyal tesis. BTSO OSB Kimlik Kartı Yönetim Kurulu: Ali Uğur (Başkan), Hüseyin Durmaz (Başkanvekili), Cemal Tuna, Halil Bağlan, Yavuz Çimen (Üye) Bölge Müdürü: A.Türker Ertürk OSB Büyüklüğü: 679 Hektar Toplam sanayi parseli: 294 Dolu: 251 Boş: 43 Faaliyetteki firma sayısı: 231 Firmaların sektörel dağılımı: Tekstil % 32, Makine-Metal % 18, Otomotiv ve yan sanayi % 15, Plastik-Kimya % 9, Diğer % 26 OSB’deki istihdam: 35.000 kişi İhracat miktarı (2010 tahmini): 4 milyar 500 milyon dolar Arsa bedeli (ortalama): 420-525 TL/m2 Elektrik tüketimi 2010:1.237.679.829 KWh Doğalgaz tüketimi 2010: 772.264.540 Sm3 Su tüketimi 2010: 12.462.308 m3 Atık su arıtma tesisi: Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik, Çamur Susuzlaştırma, 96.000 m3/gün kapasiteli. Su, yağmur suyu, kanalizasyon, doğalgaz, elektrik, telekomünikasyon, yol alt üst yapılarının hepsi tamamlandı. 40 HABER 3004 firma 322 milyon sermaye ile kuruldu B UİB’nin 2011 ihracat hedefi 20 milyar dolar 2010 yılında Uludağ İhracatçı Birlikleri üyesi firmalar 18 milyar 536 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. U ludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) Genel Sekreterliği bünyesinde yer alan ihracatçı birliklerinin başkanları, 2010 yılının ihracat rakamlarını ve 2011 hedefini açıkladı. 2010 yılında UİB üyesi ihracatçı firmaların gerçekleştirdikleri ihracat toplamı 18 milyar 536 milyon 363 bin 503 dolar olarak gerçekleşirken, 2010 yılı ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 8 artış gösterdi. Türkiye ihracatının % 9,6’sı Bursa’dan UİB Koordinatör Başkanı ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Şenol Şankaya, “2010 yılında bir önceki yıla göre, otomotiv ana ve yan sanayi ihracatında yüzde 8, tekstil ürünleri ihracatında yüzde 9, hazır giyim ve konfeksiyon ürünleri ihracatında yüzde 8, meyve sebze mamulleri oranında yüzde 3 oranlarında artış yaşanırken, yaş meyve sebze ürünleri ihracatında ise yüzde 5’lik bir gerileme yaşandı. Bursa bu ihracatıyla, İstanbul’un ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9,6’sının Bursa’dan yapılıyor. Türkiye’nin dünya genelinde rekabet gücünün olmaması ve rekabet liginde 61. sırada yer alması, ihracatçının dünyayla rekabet etmesindeki en büyük engel. Buna rağmen 2011’de hedef 20 milyar dolar” dedi. Otomotiv yeniden liderlik koltuğunda Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) 2010 yılı ihracatı 2009 yılına oranla yüzde 8 artarak 15 milyar 746 milyon 708 bin 868 dolar seviyesinde gerçekleşti. Türkiye geneli ihracat rakamlarında da Otomotiv Endüstrisi 17 milyar 382 milyon 809 bin dolarla tekrar lider sektör oldu. Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Başkanı Orhan Sabuncu, “2009 yılında 170, 2010 yılında ise 180 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. 2011 yılı ihracat hedefimiz 18 milyar dolar. İhracatımızın yüzde 71’i Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleşti” dedi. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Burkay da, 2010 yılında 934 milyon dolarlık tekstil ihracatı gerçekleştirdiklerini ve bir önceki yıla oranla artışın yüzde 9 olduğunu belirtti. Tarımda destek sancısı Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Orhan Gençoğlu ise yaptığı değerlendirmede, “Yaptığımız 1 milyar dolarlık ihracatın karşılığında 30-33 milyon dolar civarında tarımsal ürünlere verilen ihracat iadesi alıyoruz. Yüzde 1-2 düzeyindeki teşvik bizim sektörü ne kadar ileri götürür bu da soru işareti” dedi. Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 2010 yılı ihracatı da 179 milyon dolar oldu.seviyesinde gerçekleşti. ursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa’da 2010 yılında açılan-kapanan firma istatistiklerini yayınladı. Buna göre geçen yıl Bursa’da 3004 firma kuruldu, 797 firma kapandı. Bursa’da bir önceki yıl 2622 firma kurulmuş, 1033 firma kapanmıştı. Buna göre 2010’da yeni kurulan firma sayısında bir önceki yıla göre yüzde 14,6’lık artış, kapanan firma sayısında ise yüzde 22,8 oranında düşüş gözlendi. Tarım ve gıda gözde 2010 yılında açılan firmaların sektörel dağılımına bakıldığında sırasıyla, gıda-tarım ve hayvancılık, inşaat ve yapı kooperatifleri ile hizmet ve tekstil sektörleri göze çarpıyor. 2010’da şirket kapanışlarının en fazla yaşandığı sektörler sırasıyla; inşaat ve yapı kooperatifleri, tekstil, gıda, tarım ve hayvancılık sektörleri oldu. 12 aylık dönemde kurulan 3004 yeni firmanın 2050’sı limited şirket statüsünde. 2010’da 525 şahıs firması, 353 anonim şirket, 68 kooperatif, 7 kamu firması ve 1 kollektif şirket kuruldu. Sermayede tekstil önde 2010 yılında Bursa’da açılan firmaların toplam sermayeleri de 322 milyon 418 bin TL düzeyine ulaştı. Sermaye dağılımında tekstilkonfeksiyon firmaları 70 milyon lira ile ilk sırada yer aldı. Bunu 59 milyon 339 bin TL sermaye ile inşaat firmaları, 35 milyon 404 bin sermaye ile gıda-tarım ve hayvancılık firmaları, 29 milyon 430 bin TL sermaye ile makinemetal firmaları ve 13 milyon 583 bin TL sermaye ile de otomotiv ana ve yan sanayi firmaları izledi. 2010 yılında kapanan 797 firmanın yüzde 49,1’ini limited şirketler oluşturdu. Bu dönemde 391 limited şirket, 249 şahıs firması, 91 anonim şirket, 61 kooperatif, 3 kamu firması ve 2 kollektif şirket kapandı. 41 KONUK YAZAR Kadir AYDIN / Siemens Batı Türkiye Bölgesi Bölge Müdürü Güvenilir bir altyapı kesintisiz üretimin temelidir Ü lkemizde sanayinin gelişmesinin önündeki engellerin başında altyapı eksikliği gelmektedir. Üretim için yatırım şart ise, yatırım için de enerji, su, ulaşım gibi asgari birtakım gerekliliklerin sağlanması zorunludur. Organize Sanayi Bölgeleri; sanayicilerimize elektrik, su, doğalgaz, haberleşme ve hatta telekom altyapısı tamamlanmış sanayi parselleri sunarak, ekonomimize büyük katkı sağlayan kuruluşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. OSB’lerin kuruluşlarında düşük yatırım maliyeti ve işletme giderlerinin az olması değerlendirmede ana kriter olabilir, peki ya altyapıdaki bir hatanın oluşturacağı imalat ve iş gücü kayıpları. Günümüzdeki OSB’lerin pek çoğunda artık bu kriterde değerlendirmede ana rol alan oyunculardan biridir. Bu üç ana kriterin göz önüne alınması sonucu projelendirilen ve yatırımcılara hizmet etmeye başlayan OSB’lerde “kesin- Gebze Organize Sanayi Bölgesi 42 tisiz ve kaliteli hizmeti sunma” hedefleri rahatlıkla gerçekleştirilmektedir. Siemens olarak OSB’lere, ana hedefleri olan “kesintisiz ve kaliteli hizmeti sunma” konusunda yıllardır yoğun olarak destek vermekteyiz. Bu desteği sunarken, elimizde var olan ürün, sistem ve hizmetler ile harmanlanmış, OSB ihtiyaçlarını 3-5 yıl süreyle çözebilecek sistemler yerine, ihtiyaçları iyi analiz ederek, en az 20-30 yıl kesintisiz ve kaliteli hizmet verebilecek sistemler dizayn etmeye önem vermekteyiz. Optimum yatırım maliyeti minimum işletme masrafı Günümüz küresel rekabet ortamında tüm firmalar, imalatlarını uzun yıllar kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdürebilmek amacıyla yatırımları için gereken altyapı, ürün ve hizmetleri, gerekli bilgi ve teknolojiye sahip firmalardan temin etmek durumundadırlar. Böyle- likle optimum yatırım maliyeti, minimum işletme masrafı ve en aza indirilmiş üretim, işgücü kayıpları ile maksimum verimlilik elde edilebilmek mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda, yatırım maliyetlerinin sadece ürün maliyeti ile sınırlı olmayıp, işletme ve bakım maliyetlerinin de en az hammadde kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Siemens olarak; büyük ve modern bir Organize Sanayi Bölgesi olmak için yola çıkan her Organize Sanayi Bölgesi’nde olduğu gibi, Türkiye’deki 15’in üzerinde OSB’de çözümlerimiz ve teknolojilerimizin tercih edilmesinden dolayı mutlu ve gururluyuz. Mutluyuz, çünkü inandığımız ve OSB’leri yanı sıra, Türkiye’nin tüm modern, büyük tesislerine kazandırdığımız çözümlerimizin doğruluğu defalarca kanıtlanmıştır. Gururluyuz, çünkü Türkiye’de binlerce firma sağladığımız altyapılar sayesinde kesintisiz ve kaliteli enerji ile Global rekabet ortamında önemli birer oyuncu olmayı başarmışlardır. Zincirin her halkası güçlü olmalı Emre amadeliği yüksek ürünler sayesinde, sistem güvenliği ve hızı en üst düzeyde sağlanmaktadır. Kapalı ring sistemi ile oluşturmuş olduğumuz özel koruma sistemleri sayesinde enerji her noktaya, her yönden sorunsuzca ulaşmaktadır. Fabrikalara enerji sağlayan hat üzerinde olabilecek arızalar anında sonlandırılmakta ve sanayi tesisleri bu kesintilerden hiçbirini hissetmemekte veya etkilenmemektedir. Oluşturulan özel koruma sistemleri sayesinde, fabrikalarda oluşan arızalar KONUK YAZAR en kısa sürede (20ms) belirlenmekte ve sistemden izole edilmektedir. SCADA sistemindeki RTU’lar sayesinde bilgiler doğru zamanlı olarak operatör ekranlarına akmakta ve operatörler olaylara göre en doğru manevra kararlarını verebilmektedir. Ayrıca enerji altyapısını kurduğumuz OSB’lerin enerji sistemlerinin işletilmesi ve bakımı da tarafımızca sağlanmaktadır. Gerçek maliyet… Bugün Organize Sanayi Bölgeleri’nde yatırım yapmak isteyen müteşebbislerin öncelikli sorularından biri OSB içindeki elektriğin birim maliyetidir. Bu maliyete etki eden faktörlerden biri dağıtım bedelidir. Dağıtım bedeli belirlenmesinin sebebi; OSB’nin yıllar içinde yapacağı elektrik yatırımlarına yönelik yasalardır. Bu noktada yatırımın ilk maliyeti belirleyici faktör gibi gözükse de, Siemens’in yıllar içindeki tecrübesi ile sabittir ki asıl maliyet aşağıdaki formülde gizlidir. Gerçek Maliyet =Yatırım Maliyeti + İşletme Maliyeti + Enerji Kesilmelerindeki Maliyetler (Hammadde + Üretim + Reklamasyon + Cezai Müeyyideler + İş Gücü Kaybı) OSB sektöründeki 10 yılı aşan tecrübemizle çok net bir şekilde söyleyebiliriz ki en uygun fiyatlı elektrik, yatırım maliyeti en düşük olan elektrik değil kesintisiz ve kaliteli olan elektriktir. Yeni bir dağıtım sistemi tasarlarken yapılacak hatalı tercihler nedeni ile üreticilerin kesintiler sebebiyle ödedikleri bedeller engellenemeyecek ve bu durum rekabet güçlerinin zayıflamasına neden olacaktır. Her alanda sanayinin içine daha fazla giren hassas elektronik ekipmanların kesinti ve dalgalanmalardan gördüğü zararlar gün geçtikçe artacak ve sanayici bu katlanılmaz bedeli ödemeye devam edecektir. DOSAB’da başlatılan uygulama OSB’lerin doğru kararlarla elektrik altyapılarını yenilemeleri özellikle yatırım kararı alacak yabancı yatırımcılar için de çok önemli bir katma değerdir. Ülkemizdeki enerji kesinti sayıları ve kesilme süreleri Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla kabul edilemeyecek derecede yüksektir. Türkiye’de ilk olarak Siemens tarafından uygulanmaya başlanan Kapalı Ring Sistemleri ile sanayiciye; ihti- yacı olan kesintisiz ve kaliteli enerji sunulmuş, olası dahili arızaların % 95’inin OSB’deki hiçbir fabrikayı etkilememesi sağlanmıştır. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile başlayan bu uygulama, gerçekleştirdiğimiz 15’in üzerinde OSB projesi ile devam etmektedir. Altyapı çalışmalarını yaptığımız Organize Sanayi Bölgeleri’nde kullanılan Metal Clad (LSC2B-PM ) yüksek gerilim ekipmanları ile hem işletme devamlılığı, hem de can güvenliği maksimum seviyeye çıkarılmıştır. Fakat Kapalı Ring Sistemi tek başına yeterli bir çözüm değildir, gerekli olan; bütünü oluşturan parçaların bağımsız performanslarıdır. 2002 Kasım ayına dek açık sistemlerle elektrik dağıtımı yapılan ülkemizde bu tarihten itibaren SF6 gazlı, sabit dolap tipi veya bölmelendirilmiş panolarla kurulmuş olan sistemler yenilenmeye başlamıştır. Bu revizyonlarla açık sistemlere kıyasla önemli kazanımlar elde edilmiştir, ancak bu teknoloji OSB’lerde uzun süreli kullanım için ( 20-30 yıl) tavsiye edilmemektedir. Gaziantep OSB Scada Merkezi Enerji kesintilerinin maliyeti Organize Sanayi Bölgesi altyapı sistemlerinin gerektiği gibi kurulmaması ve OSB’lerin müşterilerine kesintisiz ve kaliteli enerji sunamamasından dolayı oluşan kayıplar sanayimize büyük zararlar verebilmektedir. Bu nedenle Siemens Enerji Otomasyonu alanında; Koruma ve Kumanda Sistemleri, Enerji Kalite Donanımları ve Analiz Sistemleri, Tele-Kontrol Donanımları, İstasyon Otomasyon Sistemleri, Sayaç Otomasyonu Sistemleri, Enerji Yönetim Sistemleri (SCADAEMS-DMS), Haberleşme Çözümleri, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Dağıtım Merkezi Yüksek güvenilirlikli ekipmanlar ile iskeletini kurduğumuz dağıtım sisteminin omuriliği ise kontrol ve koruma sistemidir. Birbiriyle orkestra uyumunda çalışacak bir mekanizmayı yaratmak son derece detaylı bir mühendislik çalışması gerektirmektedir. Bu mühendislik çalışmasının üzerine inşa edilecek olan KorumaKumanda-İzleme sistemleri ile Sayaç Otomasyonu uygulamaları, tüm dağıtım sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlayacak temel öğelerdir. Su, Atık Su, Doğalgaz SCADA ve Faturalandırma Sistemleri çözümleri üretmektedir. Örneğin Demirtaş OSB ile aynı dönemde kurulan bir başka OSB’de ‘tüketici ve fabrika profilleri de aynı olmasına rağmen’ Siemens’in kurduğu sistemde dahili arızalardan dolayı enerji 4 yıl içinde yalnızca 1 defa kesilirken, diğer OSB’de ise bu sayı 120-130’lar civarında olmuş, ucuz olarak alındığı düşünülen bir sistem daha ilk üç enerji kesilmesinde, önerdiğimiz sistemden daha pahalıya mal olmuştur. 43 KONUK YAZAR Enerji SCADA Sistemleri Otomasyon sistemleri kullanılarak belli bir noktaya kadar arızaların önceden belirlenmesi mümkün olabilmekte ve sistemin tekrardan enerjilendirilmesi en hızlı ve güvenli bir şekilde sağlanmaktadır. Tüm dünyada ve son 10 yıldır Türkiye’de elektrik enerjisinin sürekli olarak (on-line) izlenmesi, oluşan arızalara hızlı ve doğru müdahale, oluşabilecek arızaların önceden görülebilmesi ve sistemin en doğru, kararlı, kaliteli ve kesintisiz bir şekilde çalıştırılması için Enerji SCADA Sistemleri kurulmakta ve kullanılmaktadır. Siemens tarafından dizayn edilen ve OSB ihtiyaçlarını iyi analiz edip buna göre en iyi çözümleri sunmayı hedefle- 44 düstride ve gerekse evlerimizde kullandığımız elektronik ekipmanlar giderek hassaslaşmakta ve daha yüksek kalitede elektrik enerjisine ihtiyaç duymaktadır. Enerji Sürekliliği Yönetmeliği gereği; enerji kalitesini ölçen, kaydeden ve analiz programı ile; operatörlerin şebekedeki problemleri kolay ve hızlı bir şekilde yorumlamalarını kolaylaştıran kalite kaydedici cihazlar OSB’ler tarafından da kullanılması gereken cihazlar haline gelecektir. Enerji dünyasını ileri taşıyan teknolojiler Tüm bunların yanında Enerji Otomasyonu’nun gerçekleştirilebilme şartı; enerji için geliştirilmiş, günün teknolojilerine uygun bir haberleşme lini kurmaya veya alternatif enerji kaynağı bulmaya yönlendirmektedir. Esas hedef daha ucuz ve temiz enerji temin etmek ve müşterilerine sağlamak iken, temin edilen bu enerji gerçekte ne kadar ucuz sorusu ortaya çıkmaktadır. Buradaki ana konu yapılacak yatırım veya imza atılan ikili anlaşmalardan hangisinin en uygun fiyatı sağladığı ve OSB’nin gerçeklerine uygun olduğudur. OSB sınırları içindeki Enerji Dağıtımı’nın havai hat veya kablo şebekesi ile yapılması da enerji kalitesini etkileyen temel öğelerden biridir. Düşük maliyetli havai hatlar, rüzgar ve buz yükü gibi çevresel şartlar veya kuşların teması sonucu oluşacak arızalar sebebi ile, bugün yerlerini yeraltı kabloları ile donatılmış sistemlere bırakmıştır. Top- Gebze OSB Prefabrik Enerji Dağıtım Merkezi İnşaatı ASO 1. OSB ( Sincan ) SCADA Binası yen Dağıtım Yönetim Sistemleri de klasik SCADA sistemlerinin yerine Organize Sanayi Bölgelerinde yerini almıştır. Siemens’in Enerji Sektörü’ndeki mevcut durum için geliştirdiği ürün ve çözümleri haricinde, gelecekteki enerji piyasası trendlerine uygun Enerji Yönetim Sistemleri çalışmaları da devam etmektedir. Ayrıca kurulan Sayaç Okuma sistemleri ile sayaç okuma sırasında karşılaşılabilecek hatalı okumalardan hem sanayici, hem de Organize Sanayi Bölgeleri korunmaktadır. Örneğin Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde de yapılmış olan yaklaşık 1000 adet sayaç içeren sayaç okuma sistemi sayesinde, kayıp kaçak oranı önemli ölçüde düşürülerek ilk yatırım maliyetinin kısa sürede geri dönmesi ve işletme optimizasyonu yönünden de OSB giderlerine ciddi katkı sağlanması söz konusu olmuştur. Elektrik enerjisinin Koruma Sistemleri ile maksimum güvenlik ve minimum kesinti ile nihai tüketicilere ulaştırılması, günümüz şartlarında bir gerekliliktir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Enerjinin kalitesi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Gerek en- rağın altına serilen borular içinden geçirilen OG ve AG kabloları ile yapılan bir dağıtım sistemi tek başına arızaları yarı yarıya azaltacak etkiye sahiptir. SCADA, haberleşme ve koruma sistemlerinin bağlantısını sağlayan fiber optik kabloların da kullanılacağı bu yeraltı donatım ağı iyi bir uygulama projesi ile uzun yıllar yeni bir kazı gereksinimi olmadan sistemin güvenilirliğini perçinlemeye devam edecektir. Benzer şeklide işletme kolaylığının göz önünde bulundurulduğu, aynı güzergahtan geçen kablo sayılarının belli adetlerin üstüne çıktığı tesislerde kablo galeri sistemleri de uygulanmakta olup tüm bu altyapı çalışmaları da arızaları minimize etmektedir. Siemens tüm bu uygulamaları, hayata geçirdiği OSB projelerinde kullanmaktadır. altyapısıdır. Gelişen teknolojilerle beraber son 10 yıldır söz edilen Smart Grid (Akıllı Şebeke) kavramından en çok etkilenen sektörlerin başında Enerji gelmektedir. Enerji İletim Sistemleri’nin 100 yıllık teknolojileri kullandıklarına dikkat edilirse, ciddi bir devrimin eşiğinde olduğumuz görülmektedir. IEC 61850, IP / Ethernet, IP üzerinden ses iletimi gibi enerjiyi çok yakından ilgilendiren teknolojiler enerji dünyasını daha da ileriye taşımaktadır. Bir haberleşme çözümü ekonomik, kolay yönetilebilen, geliştirilebilen ve gelecekteki beklentilere yönelik esnek bir yapıda olmalıdır. “Hangi haberleşme en doğru çözümü verir” çok doğru bir yaklaşım olmayıp amaca uygun birçok haberleşme çözümünün karması (Kiralık Hat, Kablosuz Çözüm, Internet v.b.) çoğu zaman en ekonomik sonucu sağlayacaktır. Enerji kalitesini etkileyen öğeler Gelinen bu nokta itibari ile her geçen gün maliyeti artan enerji üretimi ve temin bedelleri, birçok Organize Sanayi Bölge Yönetimi’ni kendi enerji santra- OSB Enerji Sisteminin son halkası OSB’lerin talep güçleri arttıkça, yeni gereksinimler de bu paralelde artmaktadır. 380kV ve 154kV İndirici Merkezler de bu gerekliliklerdendir. OSB sınırları içinde kurulacak bir YG İndirici Merkez, OSB enerji sisteminin son halka- KONUK YAZAR sıdır. Bugüne kadar GAOSB, Dilovası, Çerkezköy OSB’lerde Siemens çözümleri ile tasarlanan indirici merkezler dağıtım sistemlerindeki birçok darbenin etkisinden OSB leri izole edebilmiştir. Organize Sanayi Bölgeleri’nin elektrik altyapısının sürdürülebilir şekilde işletilebilmesi için, elektrik sistemleri ideal şekilde planlanmalı, ekipmanlar doğru boyutlandırılmalı, uygun koruma elemanları belirlenmeli, seçici bir koruma konsepti oluşturulmalı ve sürekli hal/geçici hal işletme durumları belirlenmelidir. Tüm bu aşamalarda detaylı elektriksel analizler bir gerekliliktir. OSB’ler yapısal özelliklerine bağlı olarak –müşteri güçlerinin farklılık göstermesi, sisteme yeni müşterilerin eklenmesi, ihtiyaç duyulan elektriksel güç arttığında farklı bağlantı noktalarından talebin karşılanması, çift taraftan beslemeli ring yapıların kullanılması, dağıtım hatlarına saplama yapılarak müşterilerin beslenebilmesi– gibi karmaşık elektriksel yapılara sahiptirler. En uygun çözümler… Siemens; OSB’lerin elektrik altyapısının kurulması ve sürdürülebilir şekilde işletilebilmesi için gerekli olan tüm elektriksel analizleri gerçekleştirmekte, OSB’lerin mevcut müşteri adedini, yapısını, karakterini ve ileride ola- bilecek ilave müşteri ve yükleri de dikkate alarak OSB’lere özel ring ve haberleşme yapısını oluşturmakta, kablo kesit ve tiplerini belirleme, gelecekte ihtiyaca göre boru, kanal ve galeri yapısı ile birlikte dağıtım merkezi müşterileri için en uygun çözümleri bir mühendislik hizmeti olarak sunmaktadır. Gaziantep, Mimar Sinan, Sincan ve Temelli Organize Sanayi Bölgeleri, sistem planlamasından koruma koordinasyon çalışmasına kadar, pek çok farklı alanlarda mühendislik hizmeti sunduğumuz müşterilerimizden bazılarıdır. Bunların yanı sıra Siemens; uzmanlık alanı içinde yer alan Elektronik ve Elektrik Sistemleri’ni ve bu sistemleri uzun yıllar problemsiz olarak çalıştırıp destekleyecek altyapı hizmetlerini en üstün kaliteli malzemeler kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Siemens işletme ve bakım faaliyetleri kapsamında, OSB’lere hizmet verdiği gibi OSB’lerin müşterisi olan sanayi ve fabrikalara da OSB’ler ile müşterek olarak profesyonel servis ve bakım hizmetleri sağlayabilecek altyapı ve imkanlara sahiptir. İşletme ve bakım hizmetleri kapsamında, Dağıtım Sistemi’nin büyüklüğüne uygun sayıda kadro ile 7 gün 24 saat esasına göre vardiya sistemi işletme hizmeti, arıza müdahale hizmeti, yıllık planlı koruyucu bakım hizmetleri, düzenli eğitimler, yedek malzeme temini ve yönetimi, profesyonel işletme yazılımları ile işletme kayıtları ve yönetime raporlama çalışmalarının tamamı da Siemens tarafından tek elden sağlanmaktadır. İhtiyaç duyulan en iyi çözüm OG ve YG Şalt Tesisi, SCADA ve sayaç otomasyonu çözümleri, mühendislik hesaplamaları, altyapı hizmetleri, Enerji Yönetim Sistemleri ve haberleşme çözümlerinin yanı sıra; enerji üretimi, arıtma tesisleri, güvenlik, yangın algılama sistemleri gibi konularda da müşterilerimize anahtar teslim çözümler sunmaktayız. Bu konuların bir elden sağlanması ise proje koordinasyonu açısından çok büyük önem arz etmektedir. Siemens olarak hedefimiz; faaliyet alanımıza giren tüm konularda OSB’lere ve sanayicilerimize, ihtiyaç duydukları en iyi çözümü sunmak ve partnerlik anlayışımızı her zaman daha ileriye taşımaktır. Bu konudaki en büyük teminatımız da, Siemens altyapısına sahip Gebze Kimya OSB, ASO 1. (Sincan) OSB, ASO 2. (Temelli) OSB, Çerkezköy OSB, Demirtaş OSB, Gaziantep OSB, Gebze OSB, İTOB OSB, İzmir Atatürk OSB, Kayseri Mimar Sinan OSB, Malatya II. OSB, Nilüfer OSB, TAYSAD Organize Sanayi Bölgeleri referanslarımızdır. Demirtaş OSB Enerji Dağıtım Merkezi 45 HABER UEDAŞ’ta müşteri dönemi! UEDAŞ Genel Müdürü Kemal Akın, yeniden yapılanma ve 525 milyon dolarlık yatırım dönemine gireceklerini belirterek, “Artık abone yok müşteri var. Enerji arzı ve hizmet kalitesinde çıtayı yükselteceğiz” dedi. 9 40 milyon dolar ihale bedeliyle 2010 Eylül ayında Limak Holding, Cengiz Holding ve Kolin İnşaat tarafından Özelleştirme İdaresi'nden 26 yıllığına işletme hakkı devralınan Uludağ Elektrik AŞ’de (UEDAŞ), personel yapılandırması ve gençleştirme operasyonları ile işe koyulduklarını söyleyen Genel Müdür Kemal Akın, öncelikle elektrik kullanıcıları için abone değil müşteri bilincini yaygınlaştıracaklarını söyledi. 4. Büyük dağıtım şirketi UEDAŞ'ın, Bursa, Balıkesir, Yalova ve Çanakkale illerini kapsayan, tüketim kapasitesi ve müşteri sayısı bakımından Türkiye'nin 4. büyük dağıtım şirketi olduğuna vurgu yapan Akın, ikinci tarife dönemi olan 2011-2016 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde 525 milyon liralık bir harcama ile altyapı, teknoloji yenileme, mevcut tesislerin rehabilitasyonu ve kapasite artışı gibi yatırımlarda bulunacaklarını ifade etti. Akın, "Teknolojik yatırımlara başlayacağız. 2011'in ilk yarısında bir Çağrı Merkezi oluşturacağız. Müşterilerimizin şikayetlerini, ihbar ve arızalarını direkt olarak iletebileceği ve çözüm bulabileceği 40 kişiden oluşacak bu hizmet noktası ile sınırsız müşteri memnuniyeti yaratmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Hizmet çıtası yükselecek 1 Eylül'den önce yaklaşık bin 350 kişiyle çalışıyorken, özelleştirmenin hemen ertesinde 600 kişiye düştüklerini dile getiren Akın, karlılık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde, ticari, ekonomik ve sosyal gereklere uygun biçimde çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Hedeflerinin enerji arzı ve özellikle de hizmet kalitesi konusunda çıtayı yükseltmek olduğunu söyleyen Akın, “Ülkedeki elektrik tüketiminin yüzde 10.3’ü bölgemizde gerçekleşiyor. 65 milyon TL ana para, 23 milyon TL de faiz ve gecikme zammı olmak üzere toplam 88 milyon lira tahsil edilmeyen alacak var. Alacakların yapılandırılmasına yönelik beyaz bir sayfa açarak yola devam etme niyetindeyiz. 46 me faizinin yüze 80’i silinecek. Defaten ödemek istemeyen ya da ödeme şansı bulunmayanlar olursa onlara da taksit imkânı getireceğiz. Ancak bu taksitlendirmeleri yüzde 1,4 vade farkıyla uygulayacağız. Kredi kartıyla ödemede de taksitlendirme imkânı sağlayacağız: Gecikme cezası alınmadan ana parayla helalleşmek çok uygulanan bir şey değil. Bunu ilk biz uyguluyoruz ve faydanılsın istiyoruz” dedi. Kolay ödeme-borç tasfiyesi Bu amaçla müşterilerimizin gecikmiş borcundan dolayı faiz ve gecikme zammı olarak nitelendirdiğimiz sıkıntılarını ortadan kaldıracak ‘kolay ödeme ve borç tasfiyesi’ projesini ortaya koyduk. 26 Şubat’ta sona eren projenin ilk diliminde faiz ve gecikme zamlarının tamamı silindi. İkinci dilim ise 16 Mart’e kadar sürecek. Burada da gecik- Tüketimin yüzde 50’ye yakını sanayide Türkiye'deki toplam müşteri sayısının yüzde 8,5'una sahip olan UEDAŞ, 1 milyon 250 bini Bursa’da olmak üzere toplam 2 milyon 454 bin 700 müşteriye sahip. Serbest tüketiciler de dahil olmak üzere piyasaya 11 milyar kilowatt saatlik enerji arzında bulunan UEDAŞ, bunun 8.5-9 milyarlık bir bölümünü pazarlıyor. Geri kalan miktar, serbest tüketiciler tarafından diğer üretici ve tedarikçilerden satın alınıyor. Bursa'daki tüketimin yüzde 50'ye yakını sanayide, yüzde 25’i meskende, geri kalan yaklaşık yüzde 25’lik bölümü de ticarethane, tarımsal sulama, içme suları ve şantiyeler gibi alanlarda gerçekleşiyor. RÖPORTAJ Para Finans Factoring Genel Müdürü Tarık Değirmenci: KOBİ’lere 400 milyon kaynak aktarma hedefindeyiz P ara Finans Factoring Genel Müdürü Tarık Değirmenci, firmaları, sektör ve verilen hizmetlere dönük Perspektif ’in sorularını yanıtladı. -1997 yılında kurulan Para Finans Factoring’i tanıyabilir miyiz? -Para Finans Factoring, 1997 yılında Yakup Değirmenci tarafından kurulmuş, Türkiye’nin bankalar haricindeki lider finans kuruluşundan biridir. Faktoring Derneği üyesi olan şirketimizin sermayesi 11.000.000 TL olup tamamı ödenmiştir. Şirketimizin Gebze, İkitelli, Pendik ve Topçular’da 4 şubesi bulunmaktadır. Para Finans Factoring’in sektördeki güçlü konumu; sahip olduğu zengin insan kaynağına, çağdaş iş anlayışına ve kurum kültürüne dayanmaktadır. Faaliyetlerine başladığı günden bu yana en dinamik şirketlerden biri olan Para Finans Factoring’in bünyesinde, çoğunluğu bankacılık kökenli olan, son derece yüksek nitelikli, yetkin ve tam donanımlı 95 kişilik bir ekip görev yapmaktadır. -Yaptığınız işler ve verdiğiniz hizmetler hakkında bilgi alabilir miyiz? -Para Finans Factoring olarak, hedef kitlemiz KOBİ’lerin, kısa vadeli alacaklarında nakit akışının devamlılığına yönelik olarak çalışmaktayız. Bu hizmeti en hızlı ve etkin biçimde sağlayacak çözümlerle KOBİ’lerin yanında yer almaktayız. -Özellikle KOBİ’lere yönelik ne tür hizmetleriniz oluyor? KOBİ’lere nasıl katma değer kazandırıyorsunuz? -KOBİ’lerin mal ve hizmet satışlarından doğan yurtiçi kısa vadeli alacaklarında nakit akışının sürekliliğine yönelik hizmet vermekteyiz. Zamanın önemini gözeterek, bu hizmeti KOBİ’lerin ayağına götürmekteyiz. Şubelerimizin bulunduğu yerler dışındaki tüm sanayi bölgelerine de düzenli ziyaretlerde buluna- rak KOBİ’lerin ihtiyaçlarını yerinde karşılamaktayız. -2011 hedef, beklenti, öngörü ve yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz? -Para Finans Factoring olarak 2010 yılında piyasaya 300 milyon TL kaynak aktardık ve 2011’de bu rakamı 400 milyon TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. 11 milyon TL olan sermayemizi 2011 yılında 15 milyon TL’ye çıkarmayı, 10.000 adet olan müşteri adedimizi ise 15.000’e çıkarmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda şube ağımıza yıl içerisinde toplam 4 yeni şube daha eklemeyi planlıyoruz. -Türkiye faktoring piyasasının toplam büyüklüğü ne kadar? -2010 yılında Türkiye faktoring piyasasının toplam ciro büyüklüğü yaklaşık 75 milyar TL olduğunu görüyoruz. Faktoring piyasasında yer alan yüze yakın firma bulunmaktadır. - 2010 yılında toplam cironuz ne oldu, bu rakam 2011’de nasıl seyredecek? - Özkaynağımız 22 milyon TL’dir. 2010 yılı toplam ciromuz 300 milyon TL olup, 2011’de hedeflediğimiz rakam 400-450 milyon TL’dir. - Son olarak eklemek istedikleriniz… - Türkiye’deki firmaların %98.5’i mikro işletmelerdir ve bu firmalar çalışan nüfusun %65’ini istihdam ediyor. Mikro işletmelerin büyümesi, Türkiye’nin tabandan büyümesi anlamına geliyor. Biz tam bu noktada hizmet veriyoruz. Mikro işletmelere, hızlı, yerinde ve sürekli nakit akışı sağlıyoruz ve bunu çok düşük maliyetlerle sunuyoruz. 2011, mikro işletmelerin büyüyeceği bir yıl olacaktır. Buna paralel olarak, Faktoring sektörü diğer sektörlere kıyasla daha fazla büyüyecektir. Biz de Para Finans olarak, hizmet kalitemizi arttırarak bu büyümenin içinde yer alacağız. 2010 yılında Türkiye faktoring piyasasının toplam ciro büyüklüğü yaklaşık 75 milyar TL civarında gerçekleşti. Mikro işletmelere, hızlı, yerinde ve sürekli nakit akışı sağlayan sistem gelişiyor. Faktoring nedir? n Faktoring genel anlamı ile, mal ve hizmet satışlarından doğan vadeli alacakların temlik yolu ile bir faktoring kuruluşuna devredilmesi ve bu alacakların faktoring kuruluşu tarafından yönetilmesidir. Faktöre temlik edilen alacakların borçlularının aciz hali durumunda, alacakların ödenmeme riski faktör tarafından üstlenilir. Faktoring kuruluşuna temlik edilen vadeli alacakların vadesi beklenmeden faktör tarafından müşteriye (alacaklarını 47 HABER Kalıp sektörü, yılın ilk 6 ayını kesin siparişle doldurdu Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul: 2011 ilk 6 ay siparişlerinin yüzde 60`ı ihracata yönelik projeler. Bu yıl iyi geçecek. O tomotiv sektörü, 2010 yılı ihracatında ana sanayisinde 10.7 milyar doları, yan sanayisinde ise 4.6 milyar doları aştı. Toplam ihracat ise geçen yıla göre yüzde 41 artışla 15 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul; “Kalıp olmadan üretim olmaz. Kalıp, standart ve düşük maliyetli üretimin en temel ekipmanıdır. Özellikle otomotiv imalat sanayine yönelik yapılan yeni yatırımlar, kalıba olan ihtiyacı arttırmaktadır. Herhangi bir aracı üretmek için montaj hattı kadar montaj hattını destekleyecek yan sanayi de gerekiyor. Sorunsuz yan sanayi için de kaliteli kalıp lazım. 2000’li yıllarda otomotiv sanayinde yaşanan hızlı gelişim sürecinde ihtiyaç duyulan kalıpların büyük kısmı, yerli kalıp sanayi o dönemde yeterli kapasite ve kabiliyete ulaşmadığı için, yurtdışından yüksek fiyatlarla tedarik edildi. Adetler ve modeller arttıkça montaj hatlarını destekleyecek olan yan sanayici istenilen kalite ve fiyattaki kalıba ulaşmak için yerli üreticilere yöneldi. Bu süreçte yerli kalıp üretimi teknoloji ve kalifiye eleman yatırımlarını rakiplerinin düzeyine çıkararak Avrupa’nın sayılı üreticileri arasına girdi. Kalıpların yüzde 70’i otomotivde kullanılıyor Dünyada üretilen kalıpların %70’i otomotiv sektöründe kullanılıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Türkiye gelecekte otomotiv üretimi konusunda önemli merkezlerden biri olacak. Son dönemde artan talep ile, kalıp imal eden orta ve büyük ölçekli firmalarımızın kapasiteleri dolmuş, 2010 yılında büyük oranda kendi imkanları ile hem makine-teçhizat hem de istihdam artışına yönelik yatırım yapmışlardır. 2011 yılının ilk 6 ayı, kesinleşmiş siparişler ile dolmuştur. Bu siparişlerin % 60`ı ihracata yönelik projelerdir. 2011 yılının ikinci 6 aylık dönemi için verilen tekliflerin görüşmeleri de devam etmektedir” dedi. 48 Dünyanın merkezi olabiliriz Özoğul “Dünyanın en önemli kalıp tedarikçileri olan Avrupa ülkeleri krizde ağır darbe aldı. İmalat sanayisi gelişmiş ülkeler yüksek maliyetlerinden dolayı arayış içerisinde. Bu süreçte Türkiye, dünyanın kalıp tedarik merkezi haline gelme şansına sahiptir. Türk kalıpçıları sadece, Ford ve Renault markalarına kalıp üretmiyor. Mercedes’in süper lüks otomobili Maybach, BMW ve Porsche markalarının da kalıpları Türk kalıpçıları tarafından üretilmektedir. Kapasitemizi artırabilirsek dünyanın en önemli kalıp tedarik merkezi olabiliriz” şeklinde konuştu. Öte yandan otomotiv sektörünün toplam ihracat artışı geçen yıla göre yüzde 41 artışla 15 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye'de 2010 yılının otomotiv şampiyonları; Ford 119 bin 133 adet satışla ilk sırada yer alırken, onu 109 bin 138 adetle Fiat, 94 bin 943 adetle Renault ve 49 bin 888 adetle Hyundai izledi. Otomotiv sektörünün büyümesi ile birlikte yerli kalıp sektörü de teknoloji ve bilgi konusunda kendini geliştirerek 2010 yılında ülke ekonomisine değer katan imalat sektörlerden biri oldu. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Özoğul FİRMALAR Aktaş Group şirketleri, Aktaş Holding çatısı altında toplandı Hava süspansiyon körüğü üretiminde dünyanın üçüncü en büyük firması olan Aktaş, yeniden yapılanma çalışmaları neticesinde şirketlerini Aktaş Holding çatısı altında topladı. D ünyanın dört bir yanında üretim tesisleri bulunan, 80’den fazla ülkede ürünleri satılan, bağımsız yedek parça grubunda dünyanın en geniş ürün gamına sahip, küresel güveni, yerel samimiyetle birleştiren, hava süspansiyon körüğü sektöründe Türkiye’de lider, dünyada da ilk üç firma arasında bulunan Aktaş, dünya ölçeğinde başlattığı yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda şirketlerini Aktaş Holding çatısı altında topladı. Küresel bir oyuncu olacak 1938 yılında küçük bir lastik atölyesi şeklinde temelleri atılan ve bugün toplam 11 şirketi, 25 bin metrekare kapalı alanı, 110 milyon Euro’yu geçen cirosu ile Türk otomotiv sektörünü tüm dünyada temsil eden Aktaş, Brezilya, Almanya, Bulgaristan, Çin ve Kuzey Amerika’da yaptığı üretim faaliyetleri ile de son dönemde adından söz ettirdi. Aktaş’ın DOSAB’daki yeni yönetim merkezinin açılışının da yapıldığı toplantıda bir konuşma yapan Aktaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş; “Bugünden itibaren Aktaş, küresel bir oyuncu olmak adına hızlı bir dönüşüm süreci başlatıyor. Bu dönüşüm sürecine Aktaş Holding ismini vermemizin amacını ise; coğrafi açıdan 6 kıtaya ve 80 ülkeye ulaşan bir yapının, hedeflenen hızlı büyümeye ve gelişmeye ulaşabilmesi, daha uygun bir örgütlenme ve daha kurumsal bir yapı oluşturabilmek şeklinde ifade edebilirim. Artık daha rekabetçi, daha kurumsal ve daha üretken projeler ile kendimizi göstereceğiz. Ama tüm bunları küresel güven ve yerel samimiyet anlayışı ile sonuçlandıracağız” dedi. Rusya pazarına yatırım hedefi Aktaş Holding olarak son dönemde yaptıkları yurtdışı yatırımları hızla devam ettireceklerini belirten Şahap Aktaş “Brezilya’da yaptığımız çalışmalar artık meyvesini veriyor. Bu bölgede yaptığımız yatırımlar sayesinde Güney Amerika’da önemli bir pazar payına ulaştık Benzer durumları diğer ülke- lerde de yaşıyoruz. Önümüzdeki dönem için Rusya pazarına büyük önem veriyoruz. Bu pazara da yatırım yapma hedefindeyiz” dedi. Aktaş Holding’in sosyal sorumluluk projelerine de çok kıymet verdiğini ifade eden Şahap Aktaş; “Aktaş Eğitim Vakfı’nı hayata geçirdik. Artık tüm sosyal sorumluluk çalışmalarımızı bu vakıf üzerinden sürdüreceğiz. Vakıf ile ilgili daha detaylı bilgilendirmeyi önümüzdeki dönemde sizlerle paylaşacağız” dedi. Altepe’den kutlama Toplantıya katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise konuşmasında “Bursa’nın önemli bir üretim kenti olduğu aşikâr, ancak ne güzel- dir ki Bursa merkezli bir şirket olan Aktaş Holding dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alıyor. Bu bizler için büyük bir gurur kaynağı. Bursa’mızın adını daha fazla duyurmak için çalışan herkes gibi Aktaş Holding yöneticilerini de kutluyorum” dedi. Etkinlikte “Aktaş Holding Özelinde Küresel Ekonomi ve Türkiye 2011 Perspektifi” konulu bir konuşma yapan Prof. Dr. Deniz Gökçe; Aktaş Holding gibi küresel firmaların Türkiye için büyük önem taşıdığını ifade ederek; “Yaratılan katma değer ülkemiz için çok önemli. Bu katma değer ile ülkemizde daha fazla yatırımlar yapılıyor. Dünya ölçeğinde Türk firmalarının sayısı arttıkça ekonomik açıdan da güçleneceğiz” dedi. Airtech Turquality kapsamında A ktaş Group bünyesinde faaliyet gösteren, Aktaş Hava ve Süspansiyon Sistemleri’nin dünya körük yedek parça piyasasında dünyanın en geniş ürün gamına sahip markası “Airtech”, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılan denetimler sonucunda Turquality Destek Programı kapsamına alındı. “Türkiye’nin en iyileri, TURQUALITY® ile dünyanın zirvesine oynuyor” sloganı ve “10 Yılda 10 Dünya Markası” yaratmak vizyonu ile 2003 yılında T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı bünyesinde hayata ge- çen TURQUALITY® Destek Programı çerçevesinde, Aktaş Group’un yaptığı başvuru neticesinde müsteşarlığın uluslararası uygulama standartlarını dikkate alarak yaptığı denetimler sonucunda “Airtech” markası resmen TURQUALITY® Destek Programı kapsamına alındı. Aktaş Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş “Hedefimiz dünya lideri olmak ve bu anlamda Airtech markamızın kendi ülkemizin dünya markası vizyonu içinde olması bizi hem gururlandırıyor, hem de daha fazla motive ediyor” dedi. 49 HABER Obasan, kapasitesini 2 yılda 2’ye katlayacak Endüstriyel yemek sektörünün devi Obasan’ın hedefinde, gelecek iki yıl içinde üretim kapasitesini yüzde 100 artırarak 200 bin kişi/güne çıkarmak için yeni yatırımlar var. C eşitli sektörlerde verdiği hizmetlerle Bursa ve Türkiye’ye değer katan Aslanoba Ailesi’nin önemli şirketlerinden Obasan’ın temelleri, Dede Pilavcı Hasan Usta’nın 1930 yılında kurduğu Lezzet Lokantası ile atıldı. Firma,1960’lı yılların başında önce banka şubeleri ve benzeri işyerleri, ardından sanayinin gelişimine paralel olarak fabrika, okul ve hastanelere verdiği yemek hizmetini genişleterek yatırımını artırdı ve yönünü sanayileşme olarak belirledi. Günde 100 bin kişilik üretim kapasitesi Obasan, sektördeki 81.yılında çözüm ortağı olduğu firmaların istek ve ihtiyaçlarını dikkate alarak dünyadaki sektörel yenilikler doğrultusunda, sürekli gelişimi, müşteri memnuniyetini, kalite bilincini ilke edinmiş personeli ile hijyen ve sanitasyon kurallarını tam olarak uygulayan, gıda kodeksinin tüm gereklerini üretimin her aşamasından servise kadar uygulayan bir firma olarak marka oldu ve sektörde ilk 5 arasında yerini aldı. Sektör gelişimi ve müşteri memnuniyeti adına eğitimi ön planda tutan Obasan Grubu, 100.000 kişi/ gün üretim kapasiteli fabrikalarında 90.000 kişi/günlük müşteri portföyü ile üretim yaptığı Bursa Obasan Merkez, Gebze Obasan ve Bursa Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Obaş fabrikaları ile birlikte, İstanbul Bölge Mü- 50 dürlüğü ve Kozyatağı, Hadımköy, Çorlu, Bilecik, Eskişehir, Yalova ile Bursa Orhangazi’de bulunan Uydu Mutfakları ile beraber hizmet sunuyor. Obasan ayrıca tüm fabrikalarına yaptığı sektörel yatırımlar ve kullandığı teknolojik donanımlar açısından da Türkiye’de lider konumuyla, endüstriyel yemek sektöründe faaliyet gösteren diğer firmalara da örnek oluyor. hizmette sınır tanımıyor. Obasan ayrıca Türk Mutfağı’nı yaşatma adına Bursa As Merkez, BUSEB Serbest Bölge ve Kent Meydanı’ndaki Oba Sofrası restoranlarıyla da hizmet veriyor. Özel organizasyonlar Obasan, 2004 yılında faaliyete geçen yan kuruluşu Fancy Cake & Catering Exclusive ile de özel yemek organizasyonları konusundaki eksikliği gideriSektörün lokomotifi yor. Fancy, özel yemekler, doğum günü, En kaliteli hizmeti, en uygun fiyat ile evlilik kutlamaları, nişan ve düğün orsunan Obasan, sektörün lokomotifi olaganizasyonlarında, şirketlerin davet ve rak, toplu yemek üretiminin bir sanayi kutlama organizasyonlarında giydirme, dalı olarak kabul edilmesüsleme, çiçek, özel passinde ve bu sektörün imaj ta, yemek ve içecek temikazanmasında ciddi katni sağlıyor. kı sağladı. Obasan’ın hizObasan Grubu bunmetleri, firmada çalışan dan sonraki hedefleripersonelin fiziksel aktivini şöyle açıklıyor: “Mola teleri dikkate alınarak düvermeksizin devam eden zenlenmiş mönüler ile takalite yolculuğunda müşşıma yemek (Transporterilerimizin bizden buted), dağıtım işi üstlenigüne kadar esirgemedilerek yemek temini, tüm ği destekleri ile daha çok mutfak hizmeti üstlenileyol alabilmek, sektördeki rek yemek temini (Hibliderlik bayrağını, ulusal Faruk Aslanoba rid) ve uydu mutfak oluşdüzeyde daha ileriye taşıturarak yemeğin firma mutfağında üremak. Uydu mutfak projelerinin sayısını tilmesi (Onside) olarak sunuluyor. artırmak, Gebze Fabrikamızın Bursa’da Firma, ayrıca davet, kutlama, piknik, sağlanan kapasite seviyesine ulaşmasıdüğün yemeği organizasyonları (Outnı sağlamak ve ilave kapasite yatırımı ile side Catering), ısıtma, servis ve bulaşık daha büyümek amacıyla gelecek iki yıl mekanı olmayan iş yerlerine sıcak olaiçinde üretim kapasitesi 200.000 kişi/ rak paket yemek servisi ile mutfak orgagün olmak üzere yeni yatırımlar yapnizasyonlarında verdiği danışmanlık ile mak.” HABER Prefabrike betonda referans: Afaprefabrik Deneyimli ve istikrarlı teknik kadroları ile evrensel ölçekte referans yapılar inşa eden Afaprefabrik, 100 bin metreküp kapasitesiyle Türkiye’de sektördeki en büyük firma oldu. A fa İnşaat’ın 1962 yılından itibaren başlayan ‘beton prefabrikasyon’ teknolojisindeki deneyimini geliştirmek ve bu uzmanlığı kurumsallaştırmak amacı ile 1978 yılında kurulan Afaprefabrik AŞ, kuruluşundan bugüne yenilikçiliğini ve mühendislik birikimini çağdaş teknolojik gelişmelere koşut hale getirerek, sürekli büyümek ve hizmet spektrumunu genişleterek çalışmayı ilke edindi. Afaprefabrik, bu amaçla deneyimli ve istikrarlı teknik kadroları ile mevcut mühendislik tecrübe ve bilgisini her daim güncel ve zinde tutarak, ekonomik, estetik ve çağdaş tasarımlarla ülkenin tüm sektörlerine hizmet üretir hale geldi. İzmir, Bursa, Tekirdağ, Kocaeli’ye tesis 1979 yılında kurduğu İzmir Kemalpaşa’daki üretim tesislerine ek olarak 2004 yılında Bursa Demirtaş’ta ikinci üretim tesisini hizmete açan Afaprefabrik, geçen yıl da Tekirdağ Çorlu’da yeni bir tesis için çalışmalara başladı. Bugüne kadar teknoloji ve uzmanlık gerektiren yüksek prezisyonlu uygulamalar içinde, projenin olduğu bölgelerde amaca yönelik tesis kurarak hizmet veren firma, bu bağlamda ayrıca 2005 yılından başlayarak Kocaeli Gebze’de kurduğu tesisi ile Marmaray projesindeki tünel segman elemanları üretimini gerçekleştirdi. Afaprefabrik, bu projenin bitimi ile Libya’da alınan 550 km tren yolu projesi kapsamında üretim yapacak olan yeni tesisini kurmak için de kolları sıvadı. Tofaş Viyadüğü, Bursa Ikea Anatolium AVM gibi referans projelerde Afaprefabrik AŞ’nin imzası var. Yelpaze genişledi 1990’lı yıllarla birlikte iş ve hizmet ağını daha da genişleterek deneyimli kadroları ve grubunun geçmiş referanslarıyla genel müteahhitlik hizmetleri de vermeye başlayan Afaprefabrik AŞ, değişik sektörlerde anahtar teslimi fabrika inşaatlarından, büyük hacimli alışveriş merkezlerine ve konut inşaatlarına, uluslar arası ölçekte ulaşım ağı kapsamında tren yolu altyapı ve üst yapı inşaatlarına uzanan bir yelpazede ve aynı çatı altında çalışma alanını genişletti. Öte yandan uzun erimli bir çalışma, bilgi birikimi, emek ve istikrarlı kolektif bir çabayla oluşturulan “AFA” markasını daha ilerilere taşıma vizyonu ile hareket eden firma, kurumsal kültürünün gücünün korunabilmesi ve geleceğe güvenle taşınabilmesi için, ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi sertifikasyonuna (BVQI/DAR), TS EN ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi (ALBERK QA) , ISO/IEC 17025:2005 Laboratuar ve Akreditasyon Yeterlilik Belgesi gibi sertifikalara da uzun yıllardır sahip. Bu amaç ve vizyon doğrultusunda tüm çalışanlarına verdiği eğitimi kesintisiz sürdüren firma, sahip olduğu bu özellikler doğrultusunda ürettiği tüm hizmet ve ürünlerin kalite farkını müşterilere anlatarak, pazar içinde ortaya çıkan maliyet endeksli rekabet direncini de kırmayı hedefliyor. Afaprefabrik, pazar içinde kalite ve doğru mühendislik çözümlerinden asla taviz vermeden ortaya çıkan maliyet baskısını her koşulda aşma gücünü gösteriyor. 51 HABER Aksa Jeneratör Bursa’da da zirvede Türkiye jeneratör pazarının lideri Aksa Jeneratör, Bursa Bölge Temsilciliği ile bu yıl bölgede 500 dizel motorlu jeneratör satma hedefinde. Bölge Müdürü Mustafa Aydoğdu, “Senkron jeneratör projelerinde tartışmasız üstünlüğümüz var” dedi. Ü retiminin yüzde 50’den fazlasını ihraç eden, Asya, Avrupa ve Afrika’daki 12 ofisi ile küresel alanda da sektörde ilk 10 firma arasına giren Aksa Jeneratör’ün, Bursa Bölge Temsilciliği de Nilüfer Ticaret Merkezi’ndeki (NİLTİM) idare merkeziyle bölgedeki operasyonlarını geliştiriyor. Bursa’nın yanı sıra Yalova, Bilecik, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir ve Kütahya’daki bayilikleri, tecrübeli teknik ekibi ve geniş servis ağıyla hizmet kalitesini yükseltmek için faaliyetlerini sürdürdüklerini vurgulayan Aksa Jeneratör Bursa Genel Müdürü Mustafa Aydoğdu, sorumlu oldukları Güney Marmara Bölgesi’nde 2011 yılında 500 adetten fazla dizel motorlu jeneratör satmayı hedeflediklerini söyledi. Aydoğdu, 1968 yılında Ali Metin Kazancı’nın kurduğu elektrikli motor fabrikasıyla üretim yolculuğuna başlayan Aksa Jeneratör’ün, 1984’te ilk jeneratörünü ürettiğini ve kısa zamanda elektrik enerjisi temini için makine ve donanım üretimi konusunda uzmanlaştığını anlattı. Aydoğdu, 1994 yılında Aksa Topluluğu’nun Kazancı Holding adı altında holdingleşmesi ve yeniden organizasyonu ile Aksa Jeneratör bugünkü yapısına ulaştığını belirterek, “2007 yılında Çin’deki yatırım ile global sektörün lider oyuncuları arasında yerini güçlendirmeye devam etti” dedi. AR-GE ile gelişiyoruz Tüketicilerin talepte bulunduğu ürünlerin temini ve sonrasındaki teknik desteği en kısa zamanda karşılamak için çalıştıklarına dikkat çeken Genel Müdür Aydoğdu, “Faaliyette olduğumuz bölgede birçok bayiye ulaşarak 52 sektördeki yerimizi güçlendirdik. Bursa’da 500 metre kare kapalı alanda 18 çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Yetkili Teknik Servis ve Satış Bayilerimizle çalışan sayımız 50’yi buluyor. 1 kVA ile 2.500 kVA arası benzin, dizel ve doğal gaz yakıtlı jeneratörler, marin yardımcı jeneratörleri, aydınlatma kuleleri ve jeneratör donanımları, kiralama hizmetiyle tüm ihtiyaçlara yanıt verebiliyoruz. Sektörün lider firması olmamız, güvenilirliğimiz, yenilikçi olmamız, yaygın satış ve servis ağımızın varlığı; doğal olarak kaliteyi ve müşteri memnuniyetini pekiştirmektedir” dedi. Senkron jeneratör projelerinde tartışmasız üstünlükleri bulunduğuna vurgu yapan Aydoğdu, Ar-Ge yatırımları ile daha düşük yakıt sarfiyatlı, daha düşük ses seviyeli ve çevre dostu jeneratörler üzerinde sürekli çalışarak her zaman değişimin öncüsü olmak için teknoloji yatırımlarını sürekli olarak artırdıklarını belirtti. 1 kVA ile 2.500 kVA arası benzin, dizel ve doğal gaz yakıtlı jeneratörler Aksa’nın ürünleri arasında yer alıyor. Aksa Jeneratör Bursa Genel Müdürü Mustafa Aydoğdu, firmalarının “senkron jeneratör” projelerinde tartışmasız üstünlüğü bulunduğunu vurguladı. RÖPORTAJ Turizm devi Starwood, Bursa’ya Faik Çelik Holding’le geliyor Faik Çelik Holding Mihraplı Park bölgesinde yapımına başladığı 5 ve 3 yıldızlı otellerin işletmesi için Starwood Hotels & Resorts ile anlaşma imzaladı. Holdingin ilk turizm yatırımları olan ve 2013’te açılacak otellerin işletmesini Starwood üstlenecek. B ursa’nın yeni gelişim bölgesi Mihraplı Park’ta kurulacak Bursa Sheraton ve Aloft Otelleri 2013 yılında hizmete girecek. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Odunluk Bölgesi’nde yaptırılan Yeni Kültürpak ile yeni stadyuma yakınlığıyla dikkat çeken oteller, gelişen iş ve yaşam alanın ortasında, şehre toplam 300’den fazla yatak kapasitesiyle hizmet verecek. Türkiye’de şuan 5 otel işleten Starwood, Bursa’ya ilk adımını Faik Çelik Holding ortaklığıyla Bursa Sheraton ve Aloft otelleri ile yapıyor. Bu anlaşmayı Starwood’un Orta ve Doğu Avrupa boyunca devam eden büyümesinde heyecan verici bir adım olarak gören Starwood, Kültür, sanayi, spor ve eğlence merkezleri ile gelişmekte olan bir metropol olan Bursa’yı ise “markalarımız için ideal bir yer” olarak tanımlıyor. Cihan Çelik, Nedim Çelik (Faik Çelik Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), Baran Çelik, Katerina Giannouka (soldan sağa) ile Oğuz Sargınoğlu (Faik Çelik Holding Finans Koordinatörü-ayakta ortada). Yeni Sheraton Bursa Oteli Yeni Sheraton Bursa Oteli’nde 171 misafir, 47 executive, 10 suit oda bulunacak. Oteldeki tüm odalarda SweetSleeper™ yataklar olacak. 2 restaurant, lobi ve bar, fitness merkezi, havuz ve SPA’nın yer alacağı otelde büyük balo salonu, bekleme alanı ile 5 büyük konferans salonu yer alacak. İş merkezi ve Sheraton imzalı Microsoft destekli Link@Sheraton ile 1700 metrekareden fazla ultra modern toplantı ve etkinlik salonları ise iş dünyası için yeni çekim alanı olacak. Faik Çelik Holding CEO’su Baran Çelik ve Starwood EAME (Avrupa, Afrika ve Ortadoğu) Satınalma ve Genişlemeden Sorumlu Direktörü Katerina Giannouka anlaşmayı imzaladı. Aloft Bursa Oteli Haziran 2008’den bu yana açtığı 40’dan fazla otelle Aloft Otelleri küresel olarak gelişirken, tarzı ile de konaklama endüstrisinde adından bahsettiriyor. Aloft Otelleri; Amerika, Kanada, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan ve Belçika ardından şimdi Türkiye’de ilk otelini Bursa’da açıyor. Aloft Bursa Oteli markaya has özel tavanlar, büyük boy camlar, yüksek konforlu yataklar, duşlar ve 133 büyük odasıyla hizmet verecek. 100 ülkede 1.025 tesis Starwood Hotels & Resorts Türkiye’de üçü İstanbul’da olmak üzere (W İstanbul, Sheraton İstanbul Maslak ve Sheraton İstanbul Ataköy) toplam 5 oteli ile faaliyet gösteriyor. Şirket aynı zamanda Sheraton Ankara Oteli & Kongre Merkezi işletiyor ve bu yıl içinde başkentte Luxury Collection markasıyla bir otel daha açacak. Grup aynı zamanda, bu yılsonunda Le Méridien İstanbul Etiler Otelini de hizmete sokmayı planlıyor. Starwood Hotels & Resorts Worldwide, Inc. 100 ülkede sahibi olduğu ya da yönettiği 1.025 tesiste 145.000 çalışanı ile dünyanın önde gelen otel şirketlerinden biri. Starwood Otelleri; St. Regis®, The Luxury Collection®, W®, Westin®, Le Méridien®, Sheraton®, Four Points® by Sheraton ve yakın zamanda lanse ettiği Aloft® ve Element SM markaları ile sektörde önemli bir konumda. Otomotivden sonra enerji ve turizm Faik Çelik Holding; otomotiv, enerji, turizm, ısı ve sigorta alanlarında iştirak şirketleri ile çokuluslu şirketlerden bireylere kadar çeşitlilik gösteren geniş bir müşteri kitlesine hizmet sunuyor. Farklı şehirlerdeki iş girişimleriyle 1750 kişiye istihdam sağlayan holdingin 2010 yılı cirosu 300 milyon Euro oldu. Sac şekillendirme, kalıp tasarım ve imalatında lider konumda bulunan Beyçelik Gestamp ile otomotiv yatırımlarını sürdüren Faik Çelik Holding, 2010 yılında FC Enerji ve Gesbey şirketleri ile yenilenebilir enerjiye adım attı. 53 KONUK YAZAR Çiğdem TOP / Biyolog / İSGÜM Bursa Bölge Laboratuarı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İSGÜM) Laboratuarında Gezici İş Sağlığı Üniteleri Ü lkemizde ilgili mevzuat gereği bütün işverenler; işyerinde risk değerlendirmesini, işyeri ortam ölçüm ve analizlerini, çalışanların sağlık ve gözetimini ve eğitimini, ayrıca diğer koruyucu ve önleyici iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Etkin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesi ile meslek hastalıklarından korunmak ve bu hastalıkları tümüyle önlemek, iş kazalarını ise en aza indirmek mümkündür. Meslek hastalıkları ve teşhisi İş yerlerinde zararlı kimyasal ve biyolojik etkenlerle temastan sonra bir hafta ile otuz yıl arasında uzun bir zaman dilimini kapsayan sürede meslek hastalıkları meydana gelmektedir. Çalışan kişinin hastalığının meslek hastalığı olduğunun teşhisi hem işveren hem de çalışan bakımından 54 oldukça önem arz etmektedir. İşe giriş muayeneleri burada çok önemlidir. Kişinin henüz çalışma hayatı başlamadan kronik bir akciğer hastalığı ya da ailesinden gelen işitme kaybı olabilir. İşe giriş muayenesinde tespit edilen hastalıklar ileride mesleki maruziyetten kaynaklanabilecek meslek hastalığının ayırıcı tanısında önemlidir. Ülkemizde Sosyal Sigortalar Sağlık Tüzüğü’ne göre meslek hastalıkları beş grupta toplanmıştır. A Grubu: Kimyasal nedenli meslek hastalıkları B Grubu: Mesleksel deri hastalıkları C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları D Grubu: Mesleksel bulaşıcı hastalıklar E Grubu: Fiziki etkenlerle olan meslek hastalıkları İşveren talebiyle araçlar hizmette İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü çalışanların sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla İSGÜM bünyesinde faaliyet göstermek üzere gezici iş sağlığı üniteleri hizmete sunmuştur. Ülkemizin önemli sanayi şehirlerinden biri olan Bursa’da Mart 2010’da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde (DOSAB) faaliyet göstermeye başlayan İSGÜM Bursa Laboratuarı’nda işyerlerinde fiziksel ve kimyasal ölçümler ve sağlık taramaları yapılmaktadır. Gezici iş sağlığı üniteleri İSGÜM Ankara Laboratuarı’nda bulunmaktadır. İşverenin talebi doğrultusunda, ülkenin diğer illerinde de hizmet verilmektedir. İşverenden sağlık taraması talebi geldiğinde İSGÜM Merkez Laboratuarı’ndan eğitimli sağlık personeliyle beraber araçlar gel- mekte ve işgücü kaybı olmadan ekonomik olarak sağlık taramaları yapılmaktadır. Gezici iş sağlığı ünitelerinde öncelikli olarak küçük ve orta boy işletmelere nitelikli, hızlı ve güvenilir iş sağlığı hizmetlerinin ulaştırılması amaçlanmıştır. İşverenin yasal yükümlülüğü kapsamında olan işe giriş ve periyodik olarak yapılan sağlık taramalarında iş gücü kaybı olmadan çalışan işyerinden ayrılmadan içerisinde tıbbi cihazların ve muayene odalarının bulunduğu sağlık araçlarıyla işyerlerine doktor, biyolog, hemşire ve laboratuar teknikerlerinden oluşan sağlık personelleriyle hizmet verilmektedir. Periyodik olarak yapılan sağlık taramalarında hastalığın önceden teşhisi bakımından oldukça önemlidir. Gezici İş Sağlığı Üniteleri; - Gezici iş sağlığı kalpakciğer tarama üniteleri - Gezici iş sağlığı tıbbi laboratuar üniteleri - Gezici iş sağlığı işitme taramaları üniteleri olmak üzere 3 gruptan oluşmaktadır. Her gruptan 2 şer adet olmak üzere toplam 6 araç mevcuttur. Bu ünitelerde; çalışanların sağlık muayenesi, vücut boy-kilo indeksi ölçümü, kan alma, biyolojik risk etmenlerinin tayini, ve tıbbi laboratuar tetkikleri yapılmakta olup, öncelikle meslek hastalıkları ve diğer sağlık taramaları gerçekleştirilmektedir. Yolcu bölümünde: - 6 adet çok fonksiyonlu yolcu koltukları, - Katlanabilir çalışma masası, - Split klima ve ısıtma sistemi, - Dizüstü bilgisayar, - Lazer yazıcı, KONUK YAZAR - Dahili haberleşme sistemi, - Aracı teraziye alan ve sabitleyen hidrolik lift sisteminin kumanda paneli, - Elektrik ve internet bağlantı anahtarları bulunmaktadır. Gezici kalp-akciğer tarama üniteleri Bu araçta akciğer filmi ve elektro kardiyografi (EKG) çekilmektedir.Toza maruziyetten kaynaklanan mesleki akciğer hastalığı olan pnömokonyozun erken tanısı için periyodik olarak çekilen akciğer filmleri önemlidir. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinde yoğun olarak tekstil firmaları bulunmakta olup çalışanlara bu kapsamda düzenli olarak akciğer filmlerinin çekilmesi meslek hastalığını erken tanısı ve önlenmesi bakımından önemlidir. Ayrıca kişinin akciğer filmi çekilmeden önce işyeri hekiminin isteği doğrultusunda solunum fonksiyon testi (SFT) ve vücut boy-kilo indeksi ölçümü yapılmaktadır. Yine bu araçlarda çekilen EKG’ler kalp rahatsızlıklarının erken tanısı için ve kalbinde rahatsızlık bulunan çalışanın sağlığına uygun olan bir işte çalıştırılması bakımından önemlidir. Gezici tıbbi laboratuar üniteleri Gezici Biyokimya ve Toksikoloji laboratuarında tıbbi laboratuar analizleri için cihazlar ve mikroskop bulunmaktadır. Bu araçta işyeri hekimlerinin rutin olarak yapılmasını istediği biyokimyasal tetkikler yapılmaktadır.Kan ve idrar numunelerin- de yapılan çalışmalarda; kan sayımı (hemogram), kolesterol, şeker, idrarda fenol, hippürik asit ve tam idrar tetkiki yapılmaktadır. Kanda ağır metal analizleri ise gezici biyokimya aracı ile görevli personel tarafından çalışanın kan numunesi alınarak soğuk zincir yöntemiyle kanda ağır metal analizlerinin yapıldığı İSGÜM Ankara ve Kocaeli laboratuarlarına gönderilmektedir. Gezici iş sağlığı işitme taraması üniteleri İş sağlığı işitme testi bu araçlarda sessiz kabinlerde yapılmaktadır. İşyeri ortamının gürültülü ortamında yapılan işitme testinde mutlaka az ya da çok kabin içerisine ses dalgaları girecek ve yapılan testin güvenilirliğini etkileyecektir. Burada gezici işitme testi aracında, işyeri ortamının dışında sessiz kabinlerde yapılan işitme testinde daha doğru ve güvenilir sonuçlar alınmaktadır. İşitme kayıpları, uzun süre yüksek frekansta gürültüye maruz kalınması sonucu oluşan geri döndürülemeyen bir meslek hastalığıdır. İşitme testi, işitme kayıplarının erken tanınması ve önleyici tedbirler alınması bakımından önemlidir. İşyeri ortamında risk değerlendirmesi yapılır ve kişisel maruziyeti önleyecek ya da en aza indirecek gerekli mühendislik önlemleriyle maruziyetler önlenebilir. Meslek hastalıklarına maruziyetten korunmada hem işverenin hem de çalışanın kendi sağlığını öncelikle kendisi koruması bakımından sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca kişisel koruyucu donanımların kullanılması etkene maruziyetin önlenmesi bakımından çok önemlidir. Tekstil üzerine çalışan işyerlerinde toz maruziyeti önlemek için (özellikle pamuk tozu) toz maskeleri, aşırı gürültüye maruziyeti önlemek için de kulak koruyucular kullanılması gerekmektedir. Çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi kalıcı işitme kayıplarının ve mesleki maruziyete bağlı hastalıkların önlenmesinde önemlidir. 55 KONUK YAZAR / Recep ECER Asya’nın bozkırlarında… Sonbaharın getirmiş olduğu güzellikleri yol boyunca izleyerek gidiyoruz. Yaklaşık 10 saatlik yolculuk boyunca geçtiğimiz yerler her defasında bana farklı bir duygu yaşatıyor. Isık Göl’ün kenarından devam ederken arkada Tanrı Dağları, önümüzde Karakay Ormanları… I sık Göl, Kırgızistan’ın kuzey doğusunda yer alan büyük bir göl, yazın özellikle Rus turistlerin gözdesi. Göl kenarında ilerlerken gözümüze ilkel turistik alanlar çarpıyor ancak duyduğum kadarıyla gölün diğer yakasında da modern turistik tesisler var. Yolu yarıladığımızda sağa dağlara doğru dönüyoruz ve bizi bekleyen iki ciple buluşuyoruz. Malzemelerimizi ciplere aktardıktan sonra Tanrı Dağları’na doğru yolculuğumuz başlıyor. Eskişehir’den Hakan Kılıç ve Kıbrıs’tan Mustafa Şevketoğlu’yla beraberim. Onların teke avı organizasyonunu yapıyorum. Ciplerle giderken sağımız ve solumuzda dağlar yükselmeye başladı, yol kenarından da pırıl pırıl bir dere akıyor. Rehberimiz bize derede siyah benekli alabalık, ormanlarda Sibirya Karacası, dağların eteklerinde de bol miktarda keklik ve sülün (fazan) olduğunu söylüyor. 56 Kontrol noktasından geçtikten sonra 4.028 metreye yükseliyoruz ve daha sonra yavaş yavaş tekrar alçalmaya başlıyoruz. Yolumuz stabilize devam ederken bir evin yanında durduk, bize inanılmaz lezzetli bir ince bazlama ya da sade yağsız gözlemeye benzer sıcacık bir şey veriyorlar. Hemen arasına peynir (sır) koyup afiyetle yiyoruz. Kırgızlar her duruşumuzda sigaraya sarılıyorlar, bir de aşırı derecede durmadan tükürme huyları var. Ben kendilerini bizim yanımızda tükürmemeleri konusunda uyarıyorum. Onlar için normal ama bizim için tiksinti duyacağımız bir durum. Dağların zirvesinde kamp Stabilize yol da bitti, artık daha önceden giden araçların yapmış olduğu izleri takip ederek Asya bozkırlarında yolumuza devam ediyoruz. Kamp yerine ulaşmamızla araba sıkıntımız sona eriyor. Kamp konteynırlardan oluşma ve gayet mükemmel bir şekilde izolasyonu yapılmış, içeride yataklar tertemiz ve çok güzel bir sistemle ısıtılıyor. Kampın hemen yanı başında pırıl pırıl akan bir dere ve çevremizde dağlar. Kamptan çevreyi izlerken gruplar halinde tekeleri görmek mümkün. Odalarımıza eşyaları yerleştirir yerleştirmez ben şefle ete ihtiyaç olup olmadığını soruyorum. Onlarda ete ihtiyaç olduğunu söyleyince Hakan ve Mustafa hemen hazırlanıp rehberlerle dağa gidiyorlar. Hava kararmasına yakın bir zaman var ama olsun avın zamanı olmaz, kısmet bu. Ben kampta kaldım, şeflerle ertesi günün programını konuşurken bir yandan da gözüm dışarıda, arkadaşlarımın gelmesini bekliyorum. Hava karardı, Kırgızlarla birlikte geç kalmalarını yorumlarken karanlığın içinden bizimkilerin uzaktan seslerini duyuyoruz. Kampa geldiklerinde atlardan birinin arka- KONUK YAZAR sında teke trofesi, diğerinde de tekenin etleri asılı. Mustafa hava kararmaya yakın uzak bir mesafeden tekeyi vurmuş, akşam yemeğinde teke ciğeri yiyeceğiz. 3.700 metrede rast gele… Ertesi sabah erkenden kalkıp iki gruba ayrıldık. Hakan iki rehberle, ben ve Mustafa bir rehberle dağlara, farklı yönlere doğru ayrılırken birbirimize ‘rast gele’ diyoruz. Hemen kampa yakın zirvelerden birinde yerimizi alıp çevreyi gözetlerken 200 metre altımızda bir grup küçük teke ve dişi davarlara rastlıyoruz. Hava soğuk, rüzgarlı ve yaklaşık 3.700 metrelerdeyiz. Hayvanları izlerken karşı dağın eteklerinden bir grup teke ip gibi sıralanmış şekilde dağın yamacından diğer tarafa geçiyor. Dürbünü nereye tutsak bir teke grubu var. Bir başka teke grubu da koşarak gözden kayboluyor. Manzara inanılmaz ve ben her zaman olduğu gibi çok etkileniyorum. Mustafa da soğuktan etkilenmiş durumda ama manzara karşısında soğuğu unutuyor. Elimizde kameralar karşı dağları ve buzulları çekiyoruz. Teke avı… Kampa döndüğümüzde Hakan bize büyük bir teke gördüğünü söylüyor. Ancak atış şansı olmamış, küçük tekelere de atmak istememiş. Güzel bir yemek sonrası ben şeflerle oturup ertesi günün programını konuşuyorum. Bana 15 km ilerde başka bir kamplarının daha olduğunu ve orada da tekelerin olduğunu söylüyorlar. Hakan büyük tekeye tekrar gitmek istediğini söyleyince ben ve Mustafa diğer kampa gitmeye karar veriyoruz. Mustafa rehberin biriyle erkenden atlarla yola çıkıyor, ben de cipin birinin gideceğimiz kampta olmasında yarar olduğunu söyleyerek öğleden sonra ciple kampa gidiyorum. Kamp yolculuğumuz gene maceralı. Derelerin içinden, eğimli arazilerden geçerken içim dışıma çıkıyor. Ha şimdi yolda kaldık, ha şimdi devrildik derken kampa ulaşıyoruz. İlk işimiz konteynırdaki sobayı yakıp içeriyi ısıtıyoruz, yatakları düzenliyoruz. Jeneratör olmadığı için mumları akşam için hazırlıyoruz, her şey hazır. Kar ufak ufak attırmaya başlarken rehberimiz Bektur’un bağırışıyla dışarı çıkıyorum. İlerden Mustafa ve rehber Almaz geliyorlar ve atlarının arkasında bir teke trofesi, hem de büyük. Mustafa güzel bir teke vurmuş ve heyecanla bana uzun uzun tekeyi nasıl vurduğunu anlatıyor. Atalarımızın göç ettiği dağlar Dağların eteklerinden yavaş yavaş başka bir zirveye yükseliyoruz. Çevreyi gözetlerken çok uzakta gene teke ve Marco Polo (Kulca) grupları görüyoruz. Yer değiştirmek için zirveden aşağı inerken atları rehberimiz götürüyor. Bbiz de yaklaşık 45 derece eğimli dağdan bazen kar içinden bazen çarşaklardan yürüyerek aşağı iniyoruz. Aşağı indiğimizde Mustafa da ben de dizlerimizden şikayetçiyiz. Bektur’a ‘biraz dinlenelim, bize çay koy’ diyorum. Hafiften kar yağarken hemen yanı başımızda kurtlar (kaşkır) tarafından parçalanmış 90 cm civarında bir teke boynuzunu görüyorum. Mustafa otların üzerine uzanarak biraz dinleniyor, biz de çevredeki dağları gözetliyoruz ama hiçbir şey göremiyoruz. 57 KONUK YAZAR Ve Marco Polo… Atları kayaların altında uygun bir yere bağlayan rehberlerle konteynıra geçiyoruz. Hava karardı ve mumların ışığı altında yemeğimizi yerken Mustafa bana kendi avını bitirdiğini söyleyerek bana tüfeğiyle avlanabileceğimi söylüyor. Benim de gönlümde Marco Polo avı var. Ancak tüfek getirmediğim için ve öncelikle Hakan ve Mustafa’nın avını bitirmeden av yapmak istemiyorum. Mustafa’nın teklifini minnetle kabul edip rehberlerle sabah için program yapıyoruz. Mustafa da yorulduğunu söyleyerek kampta kalmak istiyor. Mustafa’dan tüfeğiyle ilgili ön bilgileri aldıktan sonra kamptan ayrılıyoruz. Kampın hemen yanı başındaki dağı yavaş yavaş tırmanarak yükseliyoruz ve zirveye ulaşıyoruz. Saatimdeki altımetre 4.027 metreyi gösteriyor. Nefes alırken zorlanıyorum ve hatta attan inip de 58 yürürken yükseklikten etkilendiğimi de anlıyorum. Rehberlerden biri eğilerek ve hatta yerde sürünerek ileri doğru gidiyor. Kesin bir şey gördü ama ne? Biz de sürünerek yaklaştığımızda 300 metre ileride 50-60’lık bir sürünün otlandığı görüyorum. Ama içlerinde büyük, atılabilecek bir hayvan yok. Bektur birden beni dürtüyor, sağ ileri aşağıda bir grup Marco Polo var. Ama çok uzak. Aşağı inmeye karar veriyoruz. Atlarla aşağı indik, küçük küçük tepelerin eteklerinden ilerideki Marco Polo grubuna yaklaşacağız. Ancak bir tepenin eteğini dönmeden önce muhakkak durup önümüzü kontrol etmek zorundayız. Çünkü her yer hayvan, ya teke ya Marco Polo dişileri var. Esas hedefimizdeki Marco Polo’lar bize uzak ancak biz rüzgarı (şamal) ve en uygun rotayı hesaplayarak yavaş yavaş yaklaştık. Mesafe ölçer olmadığı için rehberlere mesafeyi sorduğumda birisi ‘500’ diğeri ‘400 metre’ diyor. Aksi gibi kar da hızlandı, Bektur’a hangisine atacağımı soruyorum, soldaki yatan hayvanı söylüyor. Ancak o hayvan bana kılıçlama duruyor, onun yerine üstteki hayvana atacağımı söylüyorum. Mermiyi namluya vermek istediğimde mermi takılıyor, hayırdır inşallah deyip mermiyi zorlayarak namluya veriyorum. Tüfeğin dürbünü 5x25-50 schmidt-bender , 25 zuma alıp ateş ettiğimde beşli grup bana paralel sola doğru koşmaya başlıyor. İlk atışım boşa gitti, hemen namluya bir mermi daha veriyorum. Aralarından birini seçip ateş ediyorum. Rehberim bağırarak hayvanın vurulduğunu ifade eden Kırgızca bir şeyler söylüyor ve bana tekrar koşan hayvana atmamı söylüyor. İkinci atışımlar bir hayvan daha yıkılıyor. Sevinç çığlıkları atıyoruz, birbirimize sarılıyoruz. Firmanın bana hediyesi olan ikinci Marco Polo’yu da vurmuş oluyorum. Almaz dağdan Marco Polo’ları aşağıya indiriyor. Hem yüksek rakımdan (4,000 metre) dolayı hem de heyecandan konuşmalarım kesik kesik. Ama müthiş mutluyum… Av hatırası fotoğraf olmadan olmaz Bol miktarda fotoğraf çektirdikten sonra kampa dönüyoruz. Mustafa da çok heyecanlandı ve o da Marco Polo vurmak için heveslendi. Ana kampa döndüğümüzde Hakan’ın da bir teke vurduğunu öğreniyoruz. Her şey yolunda gidiyor. Ertesi gün için Hakan büyük tekeyi vurmak için Mustafa ile beraber rehberlerle dağa gidiyorlar. Ben kampta kalarak dinleniyorum. Akşam döndüklerinde büyük teke gene bunları at- Dünyanın dört bir yanında av safari organizasyonları ve A grubu acenta belgesine sahip olan Trans Nature, özel ilgi turizm türleri arasında yer alan; Rafting, Trekking, Kanyoning, Kaya Tırmanışı, Abseiling, Yamaç Paraşütü, Kamplı Turlar, Yayla Turları ve diğer aktiviteleri alışılmışın dışında unutamayacağınız bir tatil seçeneği sunuyor. Trans Nature TRAVEL AGENCY info@huntingday.com - antalya@transnature.com.tr Adres : Özgürlük Blv. Falez Caddesi Varol Apt. Kat : 1 No : 17/8 Fener-Antalya/TÜRKİYE Tel : +90 242 324 00 11 - 234 37 01 Faks : +90 242 324 49 70 - 71 Gsm : + 90 532 212 34 01 KONUK YAZAR latmış ama Mustafa bu seferde iki kurt vurmuş. Sabah erkenden Hakan bir rehberle büyük tekeye gidiyor. Telsizle onları takip ediyoruz. Öğleye doğru telsizden tekeyi yaraladığını söyleyen mesaj geliyor. Hemen bir rehberi daha o bölgeye gönderiyoruz. Yaralı tekeyi buldukları haberiyle sevincimiz artıyor. Hakan büyük tekeyi halletmiş! Mustafa ve Hakan, Marco Polo kısmet olursa avlamak istediklerini söylüyorlar. Son günümüz artık kısmetimiz varsa avlarız deyip, kamptan gözetlediğimiz Marco Polo’lara ertesi gün yaklaşmaya karar veriyoruz. Sabah erkenden kalkıp Hakan iki rehberle, Mustafa ve ben Bektur’la beraber iki gruba ayrılıyoruz. Biz sağ taraftan ilerlerken Hakan’ın grubu sol taraftan dağa tırmanıyor. Zirveye doğru ilerlerken Bektur birden atları kuytu bir yere çekmemizi istedi. Belli ki bir şeyler gördü. Hemen atlardan inip gözete başlıyoruz, 200 metre ileride iki tane, trofeleri oldukça büyük Marco Polo yayılıyor. Sürünerek yaklaşmaya çalışırken Mustafa da mesafeyi dürbünle ölçmeye çalışıyor. Ancak hayvanlar bizi gördü, huylandı ve yavaş yavaş yer değiş- 60 tirmeye başladı. Biz de hemen yer değiştirip tepenin arka tarafına sürünerek geçtik ancak iki Marco Polo ortada yok. Bereketli ve zevkli Kırgızistan Bektur ve ben aynı anda sağ tarafta başka bir beşli Marco Polo grubu görüyoruz ama Mustafa halen sol taraftaki diğer grubu arıyor. Ben ‘Mustafa sağ tarafta başka grup var’ diyorum ama 3-4 metre arkada olduğum için sesimi duyuramıyorum. Bektur Mustafa’yı dürterek Marco Polo’ları gösteriyor. Mustafa birden adrenalin yüklenerek sağa doğru tüfeğiyle hamle yapıyor ve mesafeyi ölçüyor (480 metre). Ben kamera çekimindeyim, ateş ettiğinde gruptan biri sağa doğru ayrılıyor ve 100 metre sonra olduğu yere çöküyor. Bektur sevinç çığlıkları atarken Mustafa Bektur’a ‘menzil ver’ diye bağırıyor. Bektur “Kaput, Kaput” diyor ama Mustafa gene atmak istiyor, çünkü hayvan yaralı. Ben de Bektur’un anlayacağı şekilde “aralık ver” diye bağırıyorum. (Aralık Kırgızca mesafe demek). Mustafa dürbünü kendi alıp mesafeyi ölçüyor (580 metre). Tekrar attığında hayvan bir daha sendeliyor, tekrar atıyor hayvanın yanı başında kar tozu çıkıyor. Son atışı finali getiriyor ve hayvan yuvarlanarak aşağı doğru düşmeye başlıyor. Bektur sanki Marco Polo’yu kendi vurmuş gibi sevinç çığlıkları atıyor, Mustafa da sevinç içerisinde. Bense hem böyle bir avı görüntülediğim için hem de Mustafa’nın son gününde Marco Polo’sunu vurduğu için çok mutluyum. Kırgızistan avımız çok bereketli ve çok zevkliydi. Mustafa Şevketoğlu ve Hakan Kılıç’la avlanmak da ayrı bir keyifti. Umarım herkesin avı bol ve bereketli geçer. Rasgele. Demirtaş O.S.B Su & köpük kulesi - 14 metre HR Serisi Yüksek basınç çıkrığı 45 / 60 / 90 metre seçenekleri Elektrik ve manuel sarmalı WG SE Serisi Monitör 2000 - 6000 lt/dk. debi aralığı Joystik kontrollü Opsiyonel; köpük ve deflektör sistemi Volkan; yangın pompaları ve itfaiye araçları konusunda gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında güvenilir, sektörde öncü bir üretici olarak bilinmektedir. Üretim teknolojilerinin tüm imkanlarından faydalanan tesiste kalite ve ileri teknoloji daha kısa sürede, daha düşük maliyetlerle üretilmektedir. CAD-CAM destekli üretim teknikleri, alüminyum ve bronz dökümhaneleri, model ve kalıphanesi, modern sert eloksal ünitesi, komple bilgisayar sistemli EN 1028-2 normlarına uygun pompa test ünitesi, komplike karkas kurulum ve kaynak aparatları ile herşeyden önemlisi ileri derecede sanayileşmiş bir bölgenin kalbinde olmanın getirdiği avantajlar üretim için gerekli gücü sağlamaktadır. Sizleri yangınla mücadele teknolojilerine fark getiren ve yangınla mücadele endüstrisinin dünyadaki parlayan yıldızı ile birlikte olmaya davet ediyoruz. Orman Genel Müdürlüğü Su ikmal (itfaiye) aracı TEHLİKE ANINDAKİ HİSLERİNİZİ BİLİYORUZ VFPN-H Serisi Pompa 2000 - 4000 lt/dk. normal debi aralığı 250 - 400 lt/dk. yüksek basınç debi aralığı R TÜV TÜV Rheinland Group Volkan İtfaiye ve Mlz. San. ve Tic. Ltd. Şti. 29 Ekim Mah. Gazi Cad. No : 21 35875 Torbalı / İZMİR / TÜRKİYE Tel : 0 232 853 96 86 Fax : 0 232 853 97 71 www.volkan-online.com GEZİ Lüksemburg Surların arasına gizlenmiş küçük ama zengin bir ülke D ünyanın en küçük ülkelerinden biri olan, yarım milyondan az nüfusu bulunan Lüksemburg, dünyada dukalık sistemiyle yönetilen tek devlet olmasıyla dikkat çekiyor. Toprakları Belçika, Fransa ve Almanya ile çevrelenen ve denize kıyısı olmayan Lüksemburg, dünyada grandük tarafından yönetilen ve bağımsız olarak varlığını sürdüren tek devlet. Başkent Lüksemburg’un dışında, Diekirch ve Grevenmacher kentleri bulunan Lüksemburg’da toplam 12 kanton var. Yemyeşil Petrusse Vadisi boyunca uzanan eski ve iyi korunmus kaleleriyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Lüksemburg, 1995 ve 2007 yıllarında Avrupa Kültür Başkenti seçilen tek kent olmasıyla da tarihe meraklı turistlerde ilgi uyandırıyor. 62 Dünyada ilk sırada Son derece gelişmiş bir ekonomiye sahip olan Lüksemburg’da kişi başına düşen milli gelirin, dünyada ilk sırada bulunması da ülkenin göze çarpan en önemli özellikleri arasında sayılıyor. Lüksemburg’da kişi başına düşen milli gelir 58,810 dolar. Ülkede okuma yazma oranı yüzde 99, işsizlik oranı ise 4.8. Ülkede GSYİH’dan eğitime ayrılan pay ise yüzde 3.7 dolayında. Üç resmi dil var Kont Siegfried’in 963 yılında Lütteburg (Lüksemburg) Kalesini kurmasıyla tarih sahnesine çıkan Lüksemburg, Roma ve Cermen kültürlerinin kesiştiği bir noktada bulunuyor. Konumu nedeniyle iki uygarlığın da kültürel özelliklerinden izler taşıyan Lüksemburg’da Lüksemburgça, Almanca ve Fransızca olmak üzere üç resmi dil konuşuluyor. Kaleleri mutlaka görün Başkent Lüksemburg, Avrupa askeri mimarisinin en güzel örneklerinden GEZİ Lüksemburg’un en eski yapılarının olduğu Grund Bölgesine asansörlerle iniliyor. 17. ve 18. yüzyıllardan kalma kalelerin altlarındaki 23 km.lik dehlizler, kayaların içine oyulmuş mağara ve siperler, iki dünya savası sırasında da sığınak olmuş. Lüksemburg’u eski çağlardan modern zamanlara bağlayan asansöre giden yol, sergi alanı olarak da kullanılıyor. biri olan Lütteburg Kalesinin yanı sıra buna yıllar boyu eklenen kaleler ve surlarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yemyeşil Petrusse Vadisi boyunca uzanan eski ve iyi korunmuş kaleleriyle UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alan Lüksemburg, 1995 ve 2007 yıllarında olmak üzere iki kez Avrupa Kültür Başkenti seçilen tek kent olmasıyla da tarihe meraklı turistlerde ilgi uyandırıyor. 17. ve 18. yüzyıllardan kalma kalelerin altlarındaki 23 kilometrelik dehlizlerin, kayaların içine oyulmuş mağaraların ve siperlerin, iki dünya savaşı sırasında da Lüksemburg sakinlerinin sığınağı olduğu belirtiliyor. Başkent Lüksemburg’da gezilecek yerler Başkent Lüksemburg’da görülmeye değer yerler arasında, Kirschberg platosu üzerine kurulmuş ve Avrupa’nın en büyük kemerine sahip Ponte Adolphe Köprüsü, gotik mimariye sahip Notre Dame Katedrali ile hemen yanındaki eski Cizvit okulu, Constitution Meydanındaki Birinci Dünya Savaşı mağdurları anısına dikilmiş 12 metre boyundaki Altın Kadın Anıtı, grandükün ikametgahı olan Büyük Dukalık Sarayı, Büyük Düşes Charlotte Anıtı ve “Avrupa’nın en güzel balkonu” olarak nitelendirilen Corniche bulunuyor. Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi, Lüksemburg Kenti Tarih Müzesi ve Grandük Jean Modern Sanat Müzesi de ziyaretçilerini ağırlıyor. AB fikrinin öncülerinden Schuman’ın kenti Başkent Lüksemburg, Avrupa Birliği fikrinin öncülerinden, eski Fransa Başbakanlarından Robert Schuman’ın doğduğu kent olmasının da etkisiyle, 3 AB kurumuna ev sahipliği yapıyor. AB’nin kurucu üyelerinden biri olan Lüksemburg’da, üst mahkeme niteliğindeki AB Adalet Divanı, kişilere ve kurumlara uzun vadeli finansman sağlayan Avrupa Yatırım Bankası ve AB’ye üye ülkelerin istatistiklerini bünyesinde toplayan Avrupa İstatistik Ofisi hizmet veriyor. Adolphe Köprüsü Lüksemburg’un simgelerinden bir tanesidir. Pétrusse üzerindeki 1900 yılında inşasına başlanmış olan bu köprü tren garını şehir merkezine bağlamaktadır. Lüksemburglular için bağımsızlığı simgelemekte olan köprü Fransız Paul Séjourné ve Lüksemburg’lu Paul Rodange tarafından yapılmıştır. Günümüze kadar gelmiş ve bölgenin önemli turistik gezilerinin yapıldığı bir nokta haline gelmiştir. Dunyada dukalık sistemiyle yönetilen tek devlet olün Luksemburg’da saray sadece bir asker tarafından korunuyor. Lüksemburglular bisikletleriyle bu alanda rahatlıkla dolaşabiliyorlar. Luksemburg, Roma ve Cermen kültürlerinin kesiştiği bir noktada yer alıyor. Başkent Lüksemburg’daki devletin yatırım ve tasarruf bankası Banque et Caisse D’epaargne de L’etat ise, gün batımında ayrı bir güzelliğe bürünüyor. 63 Furkan Enerji dağtm hem bu kadar kolay hem de bu kadar güvenli olabilir mi? Siemens NXAIR Orta Gerilim Hava ‹zoleli Dağtm Panosu, olas kullanc hatalarn engellemek ve bakm maliyetlerini en aza indirmek için özel olarak tasarlanmştr. Siemens, tüm dünyada kurulu 400.000’den fazla ürününden aldğ deneyimle, NXAIR Dağtm Panosu‘nu tüm isteklere cevap verebilecek şekilde sürekli geliştirmektedir. İç arka karş bölmeler aras dayanm özelliğiyle IEC standartlarn bile aşan NXAIR, maksimum işletme ve personel güvenliği, yüksek güvenilirlik ve kullanc dostu özellikleri, kompakt boyutlar, en az bakm gerektiren bileşenleri, basit ve güvenilir işletme mekanizmalaryla yatrmnzn tam karşlğn verir. 17,5 kV‘a kadar, LSC 2B, PM, IAC A FLR, vakum kesicili, çekmeceli, fabrika imalatl orta gerilim dağtm panosu NXAIR, IEC 62271-200‘e göre tüm tip testlere sahiptir. NXAIR, Türk mühendislerinin Ar-Ge çalşmalar ile Siemens Gebze fabrikasnda üretilmektedir. www.siemens.com.tr/nxair Answers for energy.