Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Transkript
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
GORUNTU YÖNETMENLİÖİNE GiRiŞ •• •• •• • • ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ••••••••••• •••• GORUNTU YONETMENLIGINE GiRiŞ •• •• •• • •• 'lıJ • • • Dr. Ertuğrul Algan •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• © Ertuğrul Algan ı 999 Çözüm iletişim Hizmetleri Ltd. Şti Eskişehir 022 2 . 230 61 79 - Algan. Ertuğrul Görüntü Yönetmenliğine Giriş ı Sinemada Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma 2 Televizyonda Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma ISBN 975-96938-0-1 4'1ff 1'<t ONSOZ •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ışık insanoğlu için çok önemli. Ateş ise insanoğlunun dünyayı gündüzleri aydınlatan güneş ve geceleri aydınlatan aydan sonra tanıdığı ilk aydınlatma kaynağı, aynı zamanda ısısıyla da güven verici ve rahatlık sağlayıcı. Belki de binlerce yıl boyunca insan lar, çevresinde toplandıkları , aydınlatan ve ısıtan o ateşin de yardımıyla sohbetler ettiler, bir şeyler anlattılar birbirlerine, ateşin yarattığı titreşimlere ve gölgelere farklı anlamlar yüklediler. zam a n içinde ateşin b i ç i m i ve anlamı değişti , aydınlatma için kandiller, mumlar kullanılmaya başlandı . Mağara duvarlarında oynaşan gölgeler ve ışık, "ev" !ere taşındı. Aydınlatma bir gereksin im haline geldi . Aydınlatma t iyatrolarda kullanıl maya başlandı . ı 780'li yıllarda Fransız kimyacı Lavosier yağ lambalarına reflek törler ekleyerek ışığı yönlendirdi . Yönlendirilen bu ışığın tiyatrolarda kul lanıldığı biliniyor. Amaç muhtemelen sahneyi görünebilir kılmaktı. o dönemde belki de ışığın oyuna olabilecek dramatik katkısı pek düşünülmüyordu veya olanaklar böylesi bir anlatım için yeterli değildi. Giderek. havagazı vb. tekn i kler aydınlatmada kullanılmaya başlandı ve ı 900 lü yılların başlarında elektrik ener jisine ve gelişen aydınlatma kaynakları teknolojisine bağlı olarak ışık, tiyatro, sinema ve televizyonda , hem aydınlat ma, hem de dramatik yapıyı oluşturma da kullanılmaya başlandı ve günümüze dek gelindi . Günümüzde aydınlatma ve ' ışık tüm görsel - işitisel sanatlar için çok önemli ve fotoğraf, sinema ve televizyo nun da varoluş nedeni . Görüntü yönetmenliğine giriş nite liğinde olan bu çalışmada ana başlıkla rıyla ışığı tanımaya çalışacağız, detaylara pek fazla girilmeyecek. Ancak her bölü mün sonunda bölümle ilgili temel baş vuru kaynaklarının bir listesi verilecek. Bu çalışma takip edecek olan "Sinemada Görüntü Yönetmenliği" ve " Televizyonda Görüntü Yönetmenliği " adlı çalışmaların temelini oluşturmak amacıyla hazırlandı . Yararlı olmasını umuyoruz. iÇiNDEKiLER • • o •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 Görüntü Yönetmenliği Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı . . . . . . . . .ı ı . ı Kısaca Geçmiş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi Yönetir? . . . . . . . . . . . . . .4 ı .3 Görüntü Yönetmeni Neleri Kullanır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 ı . 4 Görüntü Yönetmeninin Araçlarından Bazıları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 . . . . . . . . . . 12 Kısaca . . . . . . . . . . Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 2 . . BÖLÜM 2 Işık Olmadan Göremeyiz. . . . . . . . . . . 2 . ı Işık Neye Benzer? . . . . . . . . . . 2 . 2 Işığın özellikleri . . . . . . . . . . 2 . 3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl Algılıyoruz? 2 . 4 Işık Algımızı Nasıl Şekillendirir? Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 . 13 .16 . 18 . 19 . 20 . . .2 1 BÖLÜM 3 Temel Elektrik Bilgileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 3 . ı Biraz Elektrik. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23 3 . 2 Devreler . . . . . . 27 3.3 Sigortalar . . . . . 27 3.4 Voltaj Düşmesi ve Renk ısısına Etkisi 28 3.5 Kablolar .28 3 . 6 Biraz d a Uygulama . . . 29 30 Kısaca Bölüm için Kaynakça 30 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 4 Renk Isısı . . . . . . . . 4 . ı ışığın özellikleri 4 . 2 Gün Işığı . . . 4.3 Tungsten Ampuller . . . . . . 4.4 Tungsten Halojen Ampuller 4.5 Güvenlik 4 . 6 Floresans Ampuller . . . . 4 . 7 Ark Lambaları . . 4 . 8 Filtreler 4 . 8 . Siyah Beyaz Filmlerle Kullanılan Filtreler . 4.8.2 Siyah Beyaz ve Renkli Filmlerde Ortak Kullanılan Filtreler 4 . 8 .3 Renkli Filmlerle Kullanılan Filtreler ı Renk Düzeltme Filtreleri 4.9 Filtrelerin Bakımı . . . . . . Kısaca· Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3ı 3ı 35 36 . 37 38 . 38 40 4ı 44 47 48 50 50 50 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 5 Işığın Yoğunluğu ve Işık ölçümü 5. I Pozlama Nedir? 5 . 2 Işıkölçer Nedir? Nasıl Kullanılır? 5.3 Lüksmetreler . 5 . 4 Işıkölçer ve lüksmetrelerin Bakımı Kısaca Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . 5I 52 54 56 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 57 . . . . . 57 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 6 Işığın Niteliği ve Kontrolu . 59 6. I Işığ ın Niteliğ i . 60 6 . 2 Işıgın Niteligi Nasıl Kontrol Edilir? . 6I 64 6.3 Fresnel Kaynaklar . . 64 6 . 4 Elipsoid Kaynaklar 6 . 5 Takip Işıkları . 65 6.6 Ark Lambaları . . 65 6. 7 Güvenlik . . . . . . 66 . 67 6. 8 Işığın Kontrolunda Kullanılan Araçlar ve Aksesuarlar 6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla Resim Yapar. . 68 . 73 Kısaca Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 BÖLÜM . . Film 75 7. I Siyah Beyaz Film . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 7 . 2 Renkli Film . . . 78 7 .3 Filmlerin Duyarlılıkları 78 7 . 4 Sensitometri . : . . . . . 79 7 . 5 Karakteristik Eğri 80 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8ı 7 . 6 Filmlerin Korunması . . . . . . . . . . 82 Kısaca Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 8 Video . . . . 8 . ı Kısa Tarihçe ve özellikler . 8. 2 Televizyonda Renk 8.3 CCD Elemanlar ve Video Kameralarda Kullanılması . 8 . 4 waveform Monitör ( Dalga salınımölçeri) . 8 . 5 Vektörskop . . . 8 . 6 Video için Aydınlatma . . . . . . Kısaca . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 83 85 87 88 90 9ı 92 . 93 . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 9 Aydınlatmada ilk Adımlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9. l ü ç Nokta Aydınlatma 9. 2 Anahtar ış ık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9.3 Dolgu Işıgı . . 9.4 Arka Işık 9.5 üç Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması 9. 6 Fon Işığı . . . 9. 7 Aydınlatmaya Başlarken cevaplanması Gereken Sorular Kısaca . . Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .95 . 96 . . . . . . . . . 97 99 99 ı 00 . ıoı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 02 03 . . . . . . . . ı BÖLÜM 1 0 Görüntü Yönetmenliği ve Biçem ı o. ı Biçem Nedir? ı 0.2 Görüntü Yönetmeni Sahnede Aydınlık ve Karanlık Bölgeler Oluşturur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 0.3 ışığın Farklı Anlamları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek için ışığın işlevlerini Bilmek Gerekir ı 0.5 Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel Yapısına Etkisi . . . . . Kısaca Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 05 1 06 . ı 07 . ı ıo .ıı ı . ı 13 1 16 . . . . .ı ı7 . . . . . Uygulamaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BÖLÜM 1 1 Aydınlatma Proje ı Proje 2 . . Proje 3 . . Proje 4 . . . Çözüm Çözüm Çözüm Çözüm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı9 1 20 . 1 22 . 1 24 . 1 26 . ı . . . . . . . 1 28 2 . . . . . . . . 1 29 3 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30 4 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .131 . . EKLER KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 33 . 1 43 Xlll GiRiŞ G 9 •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Günümüzde geçmişte olduğundan daha fazla görüntü tüketiliyor. insanoğlu görüntülerle kuşatılmış durumda . Yaşamın her anında görüntüler yer alıyor. görüntüye gerek duyuluyor. Görüntü insanlıkla birlikte varolmuş bir olgu . Hep bir şeyleri görüntüyle anlatma isteği duymuş insanoğlu ve onu kul lanmış. Kayaüstü resimlerinden. mağara duvarlarına. vazolara . tablolara. fotoğraf kartlarına, sinema perdelerine ve tele vizyon ekranlarına yansımış görüntüler. Fotoğraf ve ona bağlı olarak sinema ve televizyonun gelişimi , bir başka deyişle görüntünün bir araç tarafından üretilip , saptanmasıyla ve opti k ve mekanik yollarla çoğalt ılabilmesiyle görüntü kavramı , gerek bilgi verme ve mesaj aktarma anlamında , gerekse estetik boyutta tartışmalara neden olmuş ve görüntü üzerine farklı kavramlar ve kuramlar ileri sürülmüştür. S inema kullanılmaya başladığı ondokuzuncu yüzyılından sonra zaman içerisinde kendi anlatım biçimini , dilini , teknik alt yapısını ve elemanlarını yarattı. Sinemanın ilk yıllarında görüntünün üreti minden ve gösteriminden sorumlu olan bir tek kişi vardı . Bu kişi kameramandı. Görüntü kaydının tüm aşamalarının yanı s ıra . filmin banyosunu da bu kişi yapıyordu. o günlerde yalnız Kameraman: " başına çalışıyordu ve görevi de nes nelerin belgelenmesi olarak kabul edili yordu ." ( Nilsen , ı 959: 1 4) Zaman içinde farklı alanlarda çalışanlarını yaratan, bir kısmını tiyatro XIV ve fotoğraftan ödünç alarak kendi bünyesine uyarlayan sinemada . yönet men . senarist , ışıkçı. kurgucu ve görüntü yönetmeni gibi kişiler yer almaya sinemada Günümüzde başladı. çalışanlar bir ordu gibidir. Farklı alanlar da çalışanların sayıları yüzlere ulaşır ve sinema endüstrisi içinde yüzlerce de meslek tanımı yapılabili r . ilk yıllarda görüntü yönetmeni ve kameraman aynı kişiydi, bir süre daha aynı kişi olmaya devam etti. Bazı ülke sinemalarında görüntü yönetmeni ve kameraman arasında kesin ayrımlar varken bazı ülkelerde hala aynı kişidir. Görüntü yönetmeni , yönetmenin düşüncesindeki sine sahneleri , matografik teknikleri de kullanarak görselleştiren kişidir. Filmi üreten ekip içinde farklı bir yere sahip olan görüntü yönetmeni . estetikle tekniğin kesiştiği kri tik bir noktada bulunur. Ham madde olarak ışığı kullanır, ışıkla boyar ve resim yapar. Esteti k bilgisi ve duygusu gelişmiştir, sinema tekniğinden iyi anlar. Kameraları . filmleri . objektifleri. filtreleri . aydınlatma kaynaklarını . elektriği iyi bilir ve onlardan görüntüyü oluştururken yararlanır. Görüntü yönetmeni sinemanın yanı sıra . özellikle ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelişen televizyonda da yerini aldı. Televizyon yapımlarında . filmin özellik lerine ek olanak videonun da özelliklerini öğrendi ve onları kullanmaya başladı. En büyük görüntü tüketicilerinden olan televizyonda önceleri yoğun olarak tüketilen film üzerine kaydedilmiş görün tülerin yanı sıra . video kameralarla video bantlar üzerine yapılan görüntüler de önem kazandı . özellikle son on yıllarda ise televizyon için üretilen programların çoğu elektronik yollarla elde edilmeye başlandı. Batılı dillerde görüntü yönetmeni sözcüğüne karşılık gelen " cinematogra pher" sözcüğüyle birlikte televizyon ve video için görüntü yönetmenliği yapan kişi anlamında " videographer" sözcüğü de kullanılmaya başlandı . Ancak sözcük ne olursa olsun. işin teknik boyutu xv dışında büyük farklılıklar gözlenmiyor, her iki ortamda da yapılan iş ayn ı , görüntüyü oluşturmak. Görüntü yönetmeni ister sinema isterse video için çalışsın belli teknik bil gilerle donanmalıdır. özellikle ışık ve ışığı etkileyen etmenleri iyi bilmelidir. Sinema ve televizyonda kullanılacak temel teknik altyapı , gerektiği zaman işlenebilecek ve genişletilebilecek bilgi leri içerir ve bunlar da bir görüntü yönet meninin bilmesi ve kullanması gereken öğelerdir. ,.. �"- Pı' - -, l'f' I ·�_J lJ ı <.tl hı , L. � � BÖLÜM} ) . YONETMENLIGl NEDiR? . •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Bu bölümde kameramanlığın / görüntü yönet menliğinin doğuşuna, görüntü yönetmeni, kameraman arasındaki ayrım ve benzerliğe, görüntü yönet meninin görevlerine ve görüntü yönetmeninin kullandığı araçlara kısaca değinilecektir. "Kameraman" veya "görüntü yönet meni terimi tüm ekipten sorumlu olan kişi anlamındadır. bunlar önem ve so rumluluklarına göre operatör (alıcı kul lanımından sorumlu olan kişi), odak layıcı , magazin doldurucu-şakşakçı ve araba kaydırmacıdır . Görüntü yönet meninin ana sorumluluğu alıcının gerçek kullanımından ziyade aydınlatmadır. Amerika B i rleşik Devletleri'nde film tanıtma yazılarında genellikle "Director of Photography" veya "Director of Cinema tography" olarak geçer; Fransa'da ise bir çoğu basit bir tanıtma yazısını "Images" veya "Chef Operateur" sözcüğünü kul lanır. . . bu Birleşik Devletlerde standart iş bölümlemesine göre böyledir. Ancak Fransa'da görüntü yönetmeni alıcıyı ken disi kullanmak istediği zaman aydınlat ma ve alıcı kullanımını tek bir iş olarak birleştirir. " (Sharon A. Russell , ı 98 ı ) ı. ı Kısaca Geçmiş Bir film bir çok yaratıcı grubun çalışmasıyla ortaya çıkar. Sinematografik sanat bir çok teknik işlemin bir arada yapılmasını gerektirir. Sinema yalnızca sanatın bir dalı değil endüstrinin de önemli bir dalı olma özelliğini taşımak tadır. Endüstrinin bu dalı içinde önemli ı Görüntü Yönetmenliğine Giriş Lou1' lumlıı:re ( 1864 - 1948 ) Sinemayı haşlatan Lumiere ailesinin en küçük üyesi. Baba Antonie Lurniere (1840 1906), fotoğrafçı ve ressam. Eciison'dan Kinetoskop\ı aklı ve oğullan Augusre Lurniere ve Louis Lumiere'in sine maya girmelerine önayak oldu. Louis Lumiere. 28 Aralık 1895'cle Grand Cafe'de ilk sinema gösteri mini yaparak sinema tari hine geçti. Film çekti ve film çekimine yarayan araçları geliştirdi. Bulduğu aygıta sinematograf adını vereli. Dünyanın her yanına kameramanlar göndererek o ülkelerle ilgili ilk sinema göıiinıü leıini kaydettirdi. Sinemada yarıay olan lıerşe_yden kaçındı. Belgesel filmi savundu. 1900 Dünya Fuarında ilk 70 mın.lik gösteriyi yaptı. göreve sahip kişilerden biri de kamera mandır. Kameraman hem sanatçı hem de teknik adamdır. Kameramanlar sine manın ilk yıllarında yalnız çalışıyordu ve ilk yıllardaki sinematografik kayıtlar bu tek başlarına çalışan kameramanlar tarafından yapılıyordu. "O günlerde sine mada dramaturg, yönetmen , aktör veya sanat yönetmeni yoktu." ( Nilsen , ı 959: 1 1) Teknolojik gelişmeler sinematik üre timin temelini teşkil eder. ı 9. yüzyılın başındaki teknik gelişmeler önce fotoğrafın daha sonra da s inemanın gelişimini sağladı. Fotoğraf, insanoğlu nun çevresindeki gerçekleri sabit görün tüler haline sokma isteğinden doğdu . Sinema ise bu görüntülerin dinamik ola rak yeniden üretilmesini sağladı. Kame raman. bu dinamik üretim sürecinin baş rol oyuncusudur. ı 895'lerde Louis Lumiere ile başlayarak günümüze dek süren ve sürecek olan bir meslek olan kamera manlık / görüntü yönetmenliği giderek gelişim göstererek sinemada saygın bir yere oturmayı başard ı . Kameraman filmin üretiminde yönetmenden s onra ikinci adam oldu. Sinemanın ilk yıllarında kamera man . çekimi yapan . çekimi yapabilmek i ç in ışıkları hazırlaya n , optik düzeni kuran , çekim sonrası banyo , baskı ve kurguyu yapan kişiydi. Gösterimi yap mak da kameramanın işiydi. ı 920' li yıllara dek, kameraman yalnızca görün tüyü kaydeden kişi olarak düşünüldü . " ı 890'larda film alıcısının gelişimi mükemmeleştirildiğinde onu kullanmak için bir kişiye gereksinim vardı . Bu kiş i , çekilmesi istenen h e r neyse o na merceğini çevirecek ve filmi kare kare ilerleten kolu hareket ettirerek, f i l m i pozlayacaktı. Yine aynı kişi film bob i nini karanlık odaya alıp banyo ediyordu. Muhtemelen bu ustalığı geliştiren kişi aynı zamanda alıcıyı da geliştiren kişiydi. Bunlar ilk kameramanlardı ". ( Maltin, 1 978: 1 ) Görüntü Yönetmenliğine Giriş Sadece tekn ik konular değil günümüzde de kullanılan ve sinemanın anlatım diline mal olmuş bir çok öğe de kameramanlar tarafından gerçekleştiril d i . örneğin sinema dilinin önemli öğelerinden olan kaydırma hareketi istanbul'a çekim için gelen kameraman ların, alıcılarını Haliç'te bir kayık üzerinde kullanmaları sırasında bulunmuştur. Bu ve buna benzer bir çok dil öğesi çeşitli çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. ı 920'li yıllarda filmin istenilen karede pozlanmasını sağlayacak alıcı motorları geliştirildi. ı 920'li yıllara değin kamera manlar filmin ilerlemesini sağlamak için bir kolu çevirmek zorundaydılar. Alıcılara ilişkin gelişmeler yalnızca motorlar da olmadı. Sinemanın anlatım olanaklarına yardımcı bir çok aygıt bu dönemde kameramanlar tarafından geliştirildi . Sinemanın ilk yıllarında çekimler yalnızca gündüz yapılabiliyordu . Bu günlerin uzun olduğu bol güneşli Kaliforniya için pek sorun yaratmıyordu ancak günlerin kısa olduğu kuzey ülkelerinde, özellikle sinema endüstri sinin o yıllara göre ileri olduğu Alman ya'da önemli sorunlar yaratıyordu ve ı 9 ı O'lu yıllarda Alman kameramanlar ark ış ığını geliştirdiler. Ark ışığının geliştirildiği yıllara değin çekimler genel likle çatıları olmayan, ya da kolaylıkla sökülebilen stüdyolarda yapıl ıyordu . ışığı denetleyebilmek, yumuşatmak için de tülbent benzeri bezler, yansıtmak, yönlendirmek içinse aynalar kullanılı yordu . Dolayısıyla ark ışıklarının ve sine mada kullanılan projektörlerin gelişti rilmes i , oyunculuktan, anlatıma değin bir çok faktörü önemli biçimde etkiledi. Yukarıda da sözü edildiği gibi ilk yıllarda kameramanlar tüm teknikten sorumlu kişilerdi . ı 9 ı O'lu yıllarda çekim teknikleri karmaşıklaştıkça ve anlatım biçimi geliştikçe sinemada g iderek uzmanlık alanları doğdu. Sonraki yıllar da yönetmenler çerçeve ve kurguyla ilgilenmeye başladılar , laboratuvar işlemlerin i yapa n , ışıkla ilgilenen teknisyenler sinema endüstrisinde yer lerini almaya başladılar ve kameramana 3 4 Görüntü Yönetmenliğine Giriş da yardım edecek asistanlar , netlik yapan kişiler vb. leri ortaya çıktı. Yirmili yıllarla birlikte , estetik görüntüler elde etme isteği ve gerekliliği belirdi . Birinci Dünya Savaşı öncesi yetersiz olan optik olanaklar ve az duyarlı olan film duyarkatları yerine daha hassas objek tifler ve daha duyarlı iilmler gündeme geldi . ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi Yönetir? ilk yıllarda çekim , banyo , kurgu ve gösterimden sorumlu olan kameraman , zaman içinde üzerindeki görevlerin bir kısmını bu konudaki uzmanlara devret miştir. Ancak gelişen alıc ı , fil m , ışık teknolojisi ve sinematik anlatım kavram ları . görüntü yönetmenine filmin üretimi süres ince farklı görevler yüklemiştir. Görüntü yönetmeni , film üreti m süreci nde i k i önemli görevden birini yapan , yönetmenin görselleştirmek iste diği senaryonun duyarkat üzerine kaydedilmesini sağlayan onu görselleş tiren kişidir. Görüntü yönetmeninin en ö nemli özelliği gelişmiş sinematografik duygu ve filmin üzerine kurulacağı teknik t e meli anlamak ve uygulamak olmalıdır. O hem bir sanatçı hem de teknisyendir. Çalıştığı filmdeki en iyi fotografik görüntüyü elde etmek görüntü yönetmeninin görevidir. Çekim aşamasında filmle ilgili planları yapar, hangi tür film , ışık kaynakları , filtre ve aksesuarlar, vb. kullanılacak soru larının yanıtlarını bulur. Işığı kurar filmi çeker . Batı sinemasında , özellikle Fransa'da , görüntü yönetmeni film çeki mi sırasında dilerse alıcıyı kullanır, çerçevelemeyi ve sahnenin aydınlatıl ması işini yapar. Yukarıda sözü e dilen katılımlar kişiden kişiye değişse de pratik düzeyde görüntü yönetmeninin tümüyle kontrol ettiği alan aydınlatmadır. Rudolph Harms' a göre: " . . . o nun (görüntü yönetmeninin) görevi resm i alıcı merceğinin yardımıyla boyamaktır, derin liği vurgulayarak, biçimleri ayırarak . s Görüntü Yönetmenliğine Giriş onların keskinlik ve yumuşaklığ ını derin leştirerek. en parlak ışık ve tümüyle karanlık arasında oluşan gölgeleri yakalayarak ve tüm bunları yaparken . (filmin) tüm detaylarında belirgin temiz resim yapmaktır. Görüntüler akışkan ve yumuşak olabilir ancak belirsizlik olma malıdır. keskin ve vurgulayıcı olabilir ancak aşırı derecede sert ve bozunmuş olmamalıdır" (Aktaran Nilsen , ı 959: ı 85) Aydınlatmayı gerçekleştirmek için . görüntü yönetmenının emri altında çalışan bir çok insan vardır. "Görüntü yönetmenının iki ana sorumluluğundan biri sahnenin aydın latılması ve alıcının kullanılmasıdır. Fakat bunların yanı sıra başka sorumlu lukları da vardır ve onları yerine getire bilmek için küçük bir asistanlar ordusu alıcı ekibi vardır." ( Young, ı 972: 24 ) Batı s inemalarında genellikle görüntü yönetmeni film yapımı öncesi ilk anlaşma yapılan kişilerden biridir. Yapım öncesi çalışmalarda görüntü yönetmeni yapım ile ilgili olabilirlikleri göz önünde tutarak. teknik detayları ortaya koyar. Yapım aşamasındaysa alıcının setteki yerleri. ışık planları . alıcının yönlendirilmesi . kullanılacak optik malzemeler . ham film seçildikten sonra prova çekimler yapılarak sonuç görülür. Görüntü yönetmeninin emri altında çalışan ekipte kameraman vardır. Kameraman alıcının mekanik kulanı mından bizzat sorumlu olan kişidir. Görüntü yönetmeni Orhan Oğ uz. yapılan söyleşide şöyle diyor: "Görüntü yönetmeni alıcı ile pek bağ ıntılı değ il. O resmi yapar. ışıkları. atmosferi kurar. Alıcıyı da kameraman kullanır, kamera man sadece takipçidir. kamerayı iyi kul lanandır" ( Orhan Oğuz 1 4 Ekim 1 993 , İstanbul) , Görüntü yönetmeni n başında bulunduğ u ideal bir ekibe değ inilecek olursa;. Bunlar; kameraman, odaklayıcı, magazindoldurucu/şakşakç ı , kaydırmacı . başışıkçı, başışıkçı yardım cısı, ışıkçı gibi teknisyenler grubudur. OıbanOğuz ) (1948, Kırklareli : Göı�inıü Yönetmeni. yöneunen. Mesleğe adımını fotoğrafçı ola ra k attı. Kameı�ı asistanı olarak çalıştı. 1979 yılında Kartal Tibet"in yönettiği Uımıclumuz Şaban adlı filmle göıi.intü yönetmen liğine b şla dı . Deylet a Kuşu ( Memduh Un, 1980 Toımuk ( Şerif Gören. ı 983) filmlerindeki başarılı görüntüleriyle dikkati çekti. Herşeye Rağmen adlı filmle yönetmenliğe başladı. Gerek göıi.intü yönetmenliği, gerekse yönetmenlik yaptığı film lerle yarışmalarda ödüller ) aklı. Filmleri: Herşeye Rağmen, Üçüncü Göz, İki Başlı Dev, Dönersen Islık Çal, Manisa Tarzanı. Odülleri: 1983, Tom ruk, en iyi göıi.intü yönetmeni. 1985 Dul Bir Kadın ( Atıf Yıl ma z en iyi görüntü yönetmeni. 1988, Üçünc ü Göz, en iyi göıi.intü yönetmeni. 1993, Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri, en iyi göıiintü yönetmeni. Aynca filmlerinden Herşeye Rağmen, Dönersen Islık Çal, Mani sa Tamını ela festival ve yarışmalarda değişik ) ödüller almıştır. 6 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Kameramanın ekipteki görevi , çekimden önce yapılan provalarda , oyunu izlerken, netlik, zoom , çerçeve gibi öğeleri kontrol etmektir. Görüntü yönetmeninin istediği çerçeveyi koru yarak gerekli izlemeleri yapa r , eğer kaydırma arabası kullanılıyorsa, kaydır macıya gerekli hızı tarif eder. Hepsinden önemlisi alıcının mekanik konumunun her zaman çekim yapılacak gibi olmasını sağlar. Görüntü yönetmenini sette olmadığı durumlarda onun işini üstlenir. layıcı, kameramanın olmadığı durumlar da onun görevini üstlenir. Kameramanın yardımcısıdır, kamera asistanlarından en kıdemlisidir. Magazin doldurucu ı şakşakç ı , boşalan film magazinlerin i doldurur , pozlanan filmleri kutulara koyar, üzerine gerekli bilgileri yazarak laboratuara gön derir. Çekim sesliyse , şak şak yazma ve çekim öncesi şak şak verme görevi de bu kişinindir. Kaydırmacı , alıcının kaydırma ara Ekipteki diğer kişi odaklayıcı ise. basında durumlarda kullanıldığı kameramanın çekim sırasında rahat kaydırma işlemini yapar. Ayrıca vinç vb. hareket edebilmesini, çevrinme işlem aygıtların kullanılması görevini de yerine lerini rahat yapabilmesini sağlar. Mesafe getirir. ölçümü yaparak objektif üzerinde doğru mesafe ayarı, çekimler arasında alıcının Başışıkçı , sahnenin görün t ülene gerekli ayarlarını yapmak diğer görevleri bilmesi için gerekli ışık düzenlemelerini arasındadır. Aynı zamanda dolu maga yapan kişidir. Görüntü yönetmenine zinleri alıcıya takmak, objektif değiş bağlı olarak çalışır. Işık kaynaklarının tirmek, alıcının temizliğiyle uğraşmak, görüntü yönetmeninin istediği gibi yer kameraman tarafından verilen diyafram leştirilmesini sağlar. Çekim için gerekl i , değerlerini uygulamak, gerekiyorsa filt yeterli sayıdaki ışığın sağlanması onun releri takıp söker. Batı s i nemasında görevidir. Işık kaynaklarını , elektriği , ışık focus puller olarak adlandırılan odak- kaynaklarıyla birlikte kullanılan filtre. ve Görüntü Yönetmenliğine Giriş diğer aksesumları çok iyi tanıması gerekir. Görüntü yönetmenının en büyük yardımcısıdır. Bu işler sırasında ışıkçılar ve elektrik teknisyenleri kendi sine yardımcı olur. Görüntü yönetmeni Jean Rabier: " . . . ve herkes yokolur. . . kendimi elek trikçiyle başbaşa bulurum . . . bazen ka meraman da oradadır. Ama genellikle değildir. Sonra aydınlatırım . daha doğ rusu . aydı nlatmaya başlarım . . . aydın latırım , aydınlatırım , barış dolu olarak, elektrikçiyle başbaş a . Kimse beni rahatsız etmez. Beni acele etmem için zorlamaya gelmezler . Kimseyi gör mem . " Russell , (Aktaran diyor. 1 98 1 : 1 46) Usta bir ressamın fırça darbeleriyle duygusal atmosferi yaratması gibi , bir görüntü yönetmeni de bu atmosferi ışıkla yaratır. Görüntü siyah-beyaz veya renkli olabilir , ışığın yarattığı duygusal atmosfer mutlaka öykünün duygusal atmosferiyle örtüşmelidir. Alıcının yerleştirileceği yer, dekor, dalıili ışık kaynakları , pencereler. ışıklar, güneşin konumu , iç yüzeylerdeki ve oyuncunun kostümlerindeki tona! değerler, kameramanın düşünüp hal letmesi gereken sorunlardır . 1. 3 Görüntü Yönetmeni Neleri Kullanır? Her sanat dalının başat bir ortamı vardır. Ressamın tuvali , heykeltraşın mermeri gib i . Sinemanın da başat ortamı ışıktır. ışık olmaksızın sinema olmaz. Ressam boya ve fırçasını kulla narak tuvali n i , heykeltraş keski ve çekicini kullanarak mermerini biçim lendirir. Görüntü yönetmeniyse ışık alıcı ve diğer aygıtları kullanarak sahneyi biçimlendirir ve filme aktarır. Aydınlatma araçları , alıcı , objekti fler , filmler veya duyarkatlar sine matografik anlatımı sağlayan araçlardır. Bunlar aracılığıyla görüntü yönetmeni görüntüyü oluşturur ve duyarkat üze- 7 8 Görüntü Yönetmenliğine Giriş rine kaydedilmesini sağlar. Bu araçların kullanılması belli bir eğitimi ve ustalığı gerektirir. Sinema diğer sanat dallarından farklı olarak büyük gruplar ve teknolojik aygıtlarla yaratılır. Bu yarat ımda tek nisyen ve sanatçılar bir arada çalışır. Ancak sinemada her şeyi araçlar yarat maz. Bu araçların arkasında gören bir göz ve düşünüp uygulayan bir beyin olmalıdır. ( 1904 - 1948) Ünlü Amerikalı görüntü yönet meni. Orsan Welles ve William Wyler gibi önemli yönetmenlerle çalıştı. Siyah beyaz kontrastını ve alan derinliğini oldukça başarılı şekilde kullandı. Çalışmaları araşurrııalara komı oldu. Döneminin en önemli göıiintü yönet meni olarak biliniyordu. Rüzgarlı Bayır ( 1939. Oscar), Gazap Üzümleri. Yuntaş Kane, Hayaumızın En Güzel Yılları. Brooklyn'li Çocuk gibi filınleıin görüntü yönet menliğini yaptı. örneğin: "Yurttaş Kane" filminde , görüntü yönetmeni Gregg Toland geniş açılı objektif yerine normal açılı bir objektif veya dar açılı objektif kullansaydı ne olurdu? yaratan görüntü yönetmeninin geniş açılı objektifini ustaca kullanmasıdır. Aynı biçimde herhangi bir ışık kaynağının yerine bir diğerinin kul lanılması veya ham film olarak şu film yerine bu marka olanının kullanılması da filmin anlatımını etkileyecektir. Bir söyleşide ünlü Fransız Yönet men Godard şöyle diyor: " . . . fotoğraflar için Raoul Coutard'la Kodak kullanmışsınız? Godard: Fuji kullanmak istemiyordum. Japonların yaptığı film. Japonyaya özgü renklere. ışıklara duyarlı; ver-meer'inkilere ya da Rembrandt'ınkilere değil. Ayrıca düz Sinema tarihinde alan derinliğinin renklerle, mat yüzler üzerinde çalışıyorlar ki mükemmel olarak kullanıldığı "Yurttaş bunlar Matisse'in ya da Picasso·nun düz Kane" filmi büyük olasılıkla sinema tari renkleri değil. Fuji o sonucu almak için hinde yerini alamaz ve bir baş yapıt hazırlanmış. Batıda yüzlerin . . . yüzlerin sol olmazd ı . Çünkü "Yurttaş Kane"'de o gun olduğu söylenir ama yanlıştır bu; pem muhteşem alan derinliğini yaratan geniş bedir. sarıdır; heyecan duyulduğunda pem açılı bir objektifle elde edilen görüntüyü bedir, öfke duyulduğunda kızarır . . . Kodak normal veya dar açılı bir objektifle yarat Hollanda resim geleneği içinde kalıyor. " manın olanağı yoktur. Filmde o derinliği (Godard, ı 99 1 : 267) Görüntü yönetmeninin görevlerine değinirken, aydınlatmanın bir görüntü yönetmeni için alıcı kullanımından daha fazla önem taşıdığından söz edildi. Teknolojik gelişimlerin önem kazandığı sinema sanatında . teknik aygıtlar. örneğin; alıcılar. ışık kaynakları, mercek ler ve filmler belirleyici olabilmektedir. Alman Dışavurumcu Sineması'nın ark ışıklarıyla biçimlendiği , Yeni Dalga'nın omuzda kolaylıkla taşınabilen . Eclair ve benzeri alıcılar. ses kayıt aygıtları ve hızlı filmlerin gelişmesine bağlı olduğu göz ardı edilemez. Aynı sesin sinemaya girişiyle birlikte, Amerika'da Hollywood kameramanının ses geçirmez kabinlere hapsedilerek onların hareket olanağının kısıtlanması. yıldız oyunculara göre ya zılan senaryo ve onlar için düşünülmüş mise-en-scene'lerin anlatıma doğrudan etki etmesi gibi. 1 .4 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 9 Görüntü Yönetmeninin .Amçlannd.an Bazılan Görüntü yönetmeninin çevresinde bulunan her şey onun görüntüyü oluş turmak ve gerekli atmosferi kurmak için kullandığı araçlar arasında yer alır. Ancak, görüntü yönetmeninin kullandığı araçların başında aydınlatma kaynakları gelir. Bunlar çok sayıda ve çok çeşitlidir. Aralarında , gün ışığı renginde ışık veren ark lambaları, tungsten ışıklar. floresan ışıklar ve diğerleri vardı r . Bunlara ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak değinilecektir. Aydınlatma kaynakları dışında , ışığın önüne konarak ışığın gücünü azaltan, gölgeler yaratan çeşitli engelleyici ve ışığı yumuşatıcı araçlar vardır. ışık örtüsü; istenmeyen noktalarda ki fazla ışığı keser. Kare ışık örtücü; Çeşitli boylarda olur ve gölgeyi yön lendirir. Işıldak örtücüleri ; Işık kaynağı önüne monte edilir , hızla açılıp kapa tılarak flaş ışığı, şimşek etkisi yapmaya yarar. Bunlar dışında özellikle dış gece ]cm I.uc Godaıd 0930 - ): Yirminci Yüzyılın önemli Fransız Yönetmenlerinden. Eleştir menlik ve kısa filmcilikten sinemaya geçti. Yönetmenliğini yaptığı" Serseri Aşıklar - A Bout de Souffie ( 1959) " adlı film Fransız Yeni Dalgasının önemli ilkelerini içeren filmlerdendir.Uzun, sabit planlar, gündelik yaşarrun içinden seçilmiş sahneler ve her filmdeki yenilik leriyle sinemanın yapısını ve görüntünün niteliğini sürekli gündemde tuttu. ıo Görüntü Yönetmenliğine Giriş çekimlerinde fazla ışığı kesmek, gölge yaratmak için değişik engeller ve ışık yumuşatıcıları kullanılır. Görüntü yönetmeninin kullandığı araçların başında gelenlerden biri de alıcılar (kameralar) dır. Alıcılar görüntüyü duyarkat üzerine kaydedebilmemiz için kullanılan mekanik veya elektronik araç lardır. Alıcıları; a) Sinemada kullanılan, film alıcıları, b) Televizyonda kullanılan. elek tronik alıcılar olarak ikiye ayırabiliriz. ( 1924 - ): Frarnız Sineması'rım. özellikle Yeni Dalga'nın önemli görüntü yönetmen lerinden. Serseıi Aşıklar, Piyarıisıi Vurmak, Lala, Jules ve ]im, Çılgın Pierroı, Siyah Gelinlik, Z, İtiraf, Sıkıyönetim gibi filmlerde Godard, Tnıffaul, Costa Garvas gibi yönetmenlerle çalıştı. Ayrıca "Hoa - Bilın( 1969) " ve ·'Kolweziye Saldıran Birlik ( 1979)" adlı iki filmi yönetti. Sinema alıcıları stüdyoda kullanılan alıcılar ve taşınabilir alıcılar olarak ikiye ayrılır. Işık kaynaklarında olduğu gibi kullanılan alıcının biçimi , kullandığı film formalı, filmin biçimini de etkiler. örne ğin; Yeni Gerçekç i , Yeni Dalga , özgür Sinema filmlerin büyük çoğunluğu elde taşınabilir alıcılarla çekilmiştir. Holly wood müzikalleri , stüdyoda yapılan dra malarda ise. stüdyoda kullanılan türde büyük alıcılar kullanılmıştır. Alıcı seçimini ; ı . Film boyutu 2 . Alıcıda kullanılan optik sistemler 3. Son gösterim baskısında kullanı lan filmin boyutu 4. Resim çerçeves inin göreceli boyutu baskıda 5. Görüntünün baskısında kullanılan optik işlem .etkiler. Alıcılar bir film şirketi veya kiralama şirketi için büyük yatırımdır. Mekanik standartları yüksek ve kullanım ömürleri çok uzundur. Alıcı sehpaları kullanılması zorunlu araçlar arasındadır. Bunlar dışında hidro lik alıcı vinçleri , kaydırma arabası, mini vinçler, gibi araçlar vardır. Kaydırma arabası : üzerine alıcının yerleştirilerek, görüntüye hareket kat m aya yarayan tekerlekli arabalardır. Raylar üzerinde hareket edebildiği gib i , lastik tekerlekli tipleri de vardır. ıı Görüntü Yönetmenliğine Giriş Mini vinç: Küçük bir vinç olup , kay dırma arabası üzerine monte edilir . Vinç (boom): Çeşitli tip ve boylarda olur. üzerine alıcı monte edilir ve türüne göre iki veya üç kişiyi de taşıyabilir. Elle, hidrolik ve elektrikle idare edilir. Objekti fleri ayrılır: ı temel olarak dörde . Normal açılı objektifler. 2 . Geniş açılı objektifler. 3. Dar açılı (tele) objektifler. örneğin: Hollywood' da kullanılan. kamyon üzerindeki bir vinç modeli . alıcı ve operatörleri yaklaşık on metreye ka dar yükseltir ve stüdyo dışı sürat sahne lerinin çekimi için hızı yaklaşık ı 00 kilo metreye kadar ulaşır. 4. Değişir odak uzaklıklı (zoom) objektifler. Objektifler alıcıların gözüdür. Gö rüntünün optik kaydının en önemli aracı olan objektifler, sinema dilinin yaratımı ve aktarılmasında çok önem taşır. imalatları yüksek teknoloji gerektiren objektifler, konudan gelen ışık ışınlarını toplayarak film üzerine düşürürler . Sinemada kullanılan bir alıcının çok sayıda objektifi olabilir. Objektifler, alan derinliği , odaklama ve film üzerine düşen ışığın miktarına dek bir çok etmeni denetler. Kuşkusuz sinemada kullanılan araç ve aksesuarlar bunlarla sınırlı değildir, çalışmanın amacı bu aygıtları incelemek olmadığı için konuya çok kısa olarak değinilmiştir. Bunlar dışında özel amaçlarla kul lanılan, siparişle yapılan objektifler de vardır. DIŞA.VURUMCULUK VE .A1MAN DIŞA.VURUMCU slNEMAfil Dışavurumculuk. 191O'lu yıllarda Münih'te İzlenim cilik (Empre;yonizm) ve Doğalcılık (Naturalizm) akımlarına karşıt olarak çıkan müzik, yazın, tiyatro ve resim alanlanncla etkisi ni gösteren bir akımdır. Dışavurumcu akım sanat sal aktarımı dış dünyanın okluğu gibi değil ancak iç dünyanın süzgecinden geçirilerek " defonne·· biçimde aktaıılrrıası olarak düşünüyordu. dışavurum culuk kL�a zamanda sine maya ela yansıclı ve " Dr. Calligari'nin Muayenehanesi ·· ( 1919 ) bu akımın ilk önemli filmi oldu. Bu akımın Almanya'daki önemli örnekleri, Roben Wiene'in Raskolnikov, Onlac'ın Elleri, Fritz l.ang'ın Üç Işık, Weganer'in Golem, Paul Leni'nin " Balmumundan Heykeller Odası'" gibi filmlerdir. Bu akım 1925'lerde giderek önemini yitirdi. ıı Görüntü Yönetmenliğine Giriş Kısaca YENİ DALGA 1950'li yılların sonlarında Fransa'da onaya çıkan bir sinema akımıdır. " Nouvelle Vague" olarak da bilinir. Klasik Fransız sinemasının anlatım biçimine karşı çıktı ve yeni anlatım olanakları denedi. Yeni Dalga'cılar Calıiers du Cinema çevresinde toplanmış yönetmenlerdi. Önemli yönetmenleri ar asında François Tnı. faaut, Jean Luc Godard, Claude Clıabrol, Alain Resnais, Louis Maile, Jaques Rivet gibileri vardır. 400 Darbe (Fr ançois Tn.ıffaut), Hiroşirna Sevgilim ( Alain Resnais) , Yeğenler (Claude Clıabrol), Aşıklyar (Louis Maile), Serseri Aşıklar ( )ean Luc Go<lard) gibi tilmler ise Yeni Dalga'nın önemli filmleridir. Bu bölümde görüntü yönetmenliğinin kısaca geçmişine, görevlerine ve kullandığı araçlara değinildi. 1880' li yıllarda başlayan ve günümüzde en üst nok talara ulaşan görüntü yönetmenliği ve kameramanlık, sinema endüstrisi içinde yer alan önemli meslekler dendir. Filmin görsel boyutunun oluşturulmasından sorumlu olan görüntü yönetmeni teknisyenlik ve sanatçılığı bir arada bünyesinde barındıran kişidir. Oldukça güçlü bir teknik altyapıya sahip olmalıdır ve gelişmiş bir sanatçı kişiliği olmalıdır. Görüntü yönetmeninin birinci derecede sorumlu olduğu konu, sahnenin aydınlatılması işlemidir. Ayrıca kendisi veya birlik te çalıştığı grup içinde yer alan kame-ramanla birlikte görüntünün kaydını yapmak, bu işi yapabilmek için de gerekli aygıt ve filmleri belir lemek görevleri arasındadır. Bölüm İçin Kaynakça Godard, Jean Luc. Gcxtard Goclaı-d'ı Anlatıyor. Çeviren: Arkut Derman, lstanbul: Metis Yayınları , 1991 Güngör, A. Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. An ka ra: Kitle Yayıncılık. 1994 Mailin, Leonarcl. Tlıe Aıt of tlıe Cinematographer. New York: Dover Publications, 1978 Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graplıic Aıt. New York: Wang and Hill, 1959 Özön, Nijaı . Sinema Uygulayırnı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil Yayınlan, 1981 Özön, Nijat. Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Yayınları, 1982. Kun.ımu Russell, Slıaron A. Semiotirs and Liglıting, A Study of Six Modern Frenclı Caıner.ıınan. Ann Arbor: UM! Researclı Press. 1970. Young. Freddie, Paul Pelzold. Tlıe Work of the Motion Picture Caıner.ıman. Londra: Faca\ Press, 1972. 2 lSIK .'.> ()Li\L\lJ1\N .. . (}()l{l��1iE'Y IZ •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Bu bölümde ışığın ne olduğuna, spektrumun (izge) özelliklerine, görmenin nasıl gerçekleştiğine, ışığın yansıma, dağılma, kırılma, bir ortamdan diğerine geçme özelliklerine ve algılarımızı nasıl etkilediğine değinilecektir. Işık dünyayla birlikte var. Binlerce yıldır da insanlar ışığın ne olduğunu . onun özelliklerini çözmeye çalışıyorlar. Işık nesnelerin görünebilirliğini sağlıyor. ısaac Newton, Christian Huygens , James Clerk Maxwell . Heinrich Hertz, Albert Einstein gibi biliminsanları , ışık konusun da çeşitli kuramlar ileri sürdüler ve deneyler yaptılar. ışığın ne olduğunu açıklamaya çalıştılar. Günümüzde ışığın gizleri çözülmüş görülüyor. en azından şimdilik ışıkla ilgili bilgiler işimizi görüyor. 2. ı Işık Neye Benzer? Işık çevremizi ve nesneleri görünür kılan , örneğin; kar, yağmur, rüzgar gibi algılanamayan, ancak olmadığı zaman farkedilebilen, bildiğimiz anlamda hiç bir şeye benzemeyen bir olgudur. Işık, tanecikler halinde (foton) ve dalgalar biçi minde hareket eden bir enerji biçimidir. Işık olmaksızın göremeyiz , ışık olmak sızın fotoğraf, sinema ve televizyonda görüntü oluşturulamaz. Elektromanyetik dalgalar ve tanecik ler biçiminde yayılan ve saniyede 300 bin km . hızla hareket eden ışığın dalga boyları 3X ı 0-22 -cm ile milyonlarca kilo metre arasında değişir. ışık üzerine düştüğü cisimleri etkiler. Işık dolayısıyla meyvelerın renkleri değişir, uzun süre güneş altında kalan cisimlerin renkleri NBWI'ON, Sir İsaac ( 1642 - 1727 ): İngiliz bilimirısaru, matem atik, fizik ve astronomi konularında çalıştı. Yerçekimi kanununu k�feden NeMon hep bu yönüyle bilindi. Oysa ışık konusundaki çalışmaları da oldukça önemlidir. Bir priz ma yardımıyla ışığı renkler ine ayırdı ve bunlan tekrar birleştirdi. NeMon matem atik ve astronomide de önemli çalışmalar yapmıştır. 14 Spekırum ( İzge. TayO : Bilindiği gibi Newton\ın en büyük buluşlarından biri beyaz ışığın çeşitli renklerden meydana geldiğini oıtaya koymasıdır. NeMon 1666 da beyaz ışığı bir prizma aracılığıyla mordan kırmızıya de k giden ren klere ayırdı daha sonra ikinci bir prizma aracılığıyla hu renkleıi tekrar beyaz ı�ık haline gelirdi. Renklerin sıralan ması �öyledir. Mor. mavi mor. mavi, yeşil , sarı, tunıncu \'e kırıruzı. Bu sıralamada yedi renk görünmesine karşın, gerçekte renklerin sayısı binleri geçer. Renklerin heıhiri farklı ommbrn girdikleri z.1man. farklı biçimde kırılırlar. bu kırılma işlemi fotoğraf makinabnnın. sinema ve televizyon kameralarının objektiflerinde de gerçek leşir. Eğer kullanılan mer cekler kaliteli değilse veya hal<ılı tasarlanmışsa değişik renkleri aynı odak noktasında toplayamaz. Dolayısıyla kaliteli göıüntü elde edilemez. Bu hara ··renklerin yanlış sapması" olarak adlandırılır. Spektnımun güzel bir örneği gökkuşağıdır. Görüntü Yönetmenliğine Giriş Görünebilir Ifl>nlar Kozmik Ifhnlar IOll Gamına Ifhnlar> X Ifhnlan • ıoı K>fffi>Z> Mor TV YHF ıo' 11 Alçak Frekans!> Sesler Telsiz ,--"---, ,--"---, ,...---'--, ,...,._, ı ıoı 1015 Radyo Dalgalar> Ötesi Ifl>nlar Ötesi Ifhnlaı 106 ' ıo 1 10 lkc 1 · : · : · : · : ·: · : · : · : · : ·: · : · : · : · : · : · �:ı: : · : ·: · : · : · : ·: · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : ·: · : · : ·: · :::::::::::::::::::::::::::::::�:i :::::::::::::::::::::::::::::::::::::: :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: :::: :::::::::: :::::::::::::::::::::::::::::j.:!�:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: / . ' / ' ' ' ' / "' E ,o ... o 2 ·;;: " 2 ... o 2 1 400 1 § � <:c:: 1 500 en 1 1 600 ' !mm ' 106 109 ' '1 � ;::: � 1 700mµ üstteki ölçek dalgaboylarını kilosaykıl olarak vermektedir. Ortadaki ölçek ise milimetre olarak. insan gözünün görebildiği ışıma spektrumda çok küçük bir yer kaplar. Bu 400 - 700 milimikron arasındadır. Işık Olmadan Göremeyiz solar. derimiz güneş altında esrnerleşir, evlerimizdeki gümüş eşyalar kararır. Dalga l1oyu Dalga boyu iki dal ganın tepe noktaları arasındaki m esafedir. insan gözünün algılayabildiği dalga boyları ışımanın belli biçimleridir. Işıma dalga hareketinin özelliklerini taşır. Bu dalgalar dalga boyuyla ölçülür ve tanımlanır. Işık ışınlarının dalga boyları santimetrenin milyonda birlerinden kilo metrelerce genliğe dek ulaşır. Genellik.le milimikron , nanometre veya Angstrom birimleriyle ölçülür. Görünebilen ışık, 400 milimikron (mor ışık) ve 700 mili m i kron (kırmızı ışık) veya (4000 Angstrom - 7000 Angstrom) arasındadır. Bu genel spektrum içinde çok küçük bir yer alır. Bunun dışında kalan morötesi (ultraviolet) ve kızılötesi (infrared) ışık ve diğer ışık ışınlarını insan gözü algılaya maz, bunlar ancak özel aygıtlar ve özel filmler aracılığıyla görülebilir veya algılan abilir. 15 Aynı dalga boyundaki ışık ışınları aynı renkleri oluşturur. Görünebilir spek trumda kısa dalga boyları mor - maviye doğru eğilim gösterirken , uzun dalga boyları kırmızıya doğru gider. Morun ötesinde kozmik ışınlar yer alırken, kır mızının öte noktalarında düşük frekanslı ses dalgaları bulunur. Kırmızı Mor Mavi-mor M:.ıvi Yesil S:.ırı Kuruncu Kırmızı Bir prizma kullanılarak beyaz ışık renklerine ayrılabilir. Bu gökkuşağında gördüğümüz renklerdir. Çoğumuz bir yağmur sonras ı gökku şağını görmüşüzdür veya prizmada beyaz ışığı renklerine ayrıştırmışızdır. Eğer renklerin ayrıştırma işlemi ideal la- Elektromanyetik ışınım: Uz.1yc.b veya maddesel bir oıtamda elektromanyetik dalgaların, kozmik ışınlar, görünür ışık ve radyo dal gaları biçiminde yayılan eneııi. Elektromanyeıik dalgalarla ilgili ilk düşünceleri İngiliz fizikçi fames Clerk Maxwell ileri · sürdü. Buna göre ışık ışıyan diğer eneıji biçim leri gibi dalgalar lıalinde lıareket etmektedir. 16 Görüntü Yönetmenliğine Giriş boratuar koşullarında yapılsaydı ve has sas aygıtlarla ölçülebilseydi , bu bant içinde kalan binden fazla rengi görmek olanaklı hale gelecekt i . Prizmada en kısa dalga boyuna sahip mor renk en fazla , en uzun dalga boyuna sahip kırmızı ise en az kırılır. ortamlara farklı ışınları , ışık girdiğinde kırılır veya geliş açısına bağlı olarak geçer. parlak bir yüzeyden yansır. yarı geçirgen bir ortamda dağılır ve beyaz ışık içinde çeşitli dalga boyla rındaki renkleri barındırır. Yansıma: Yansıma da aynı aynada olduğu gibi veya dağınık biçimde olabilir. Aynasal yansıma, ışık ayna gibi parlak ışık, nokta gibi bir kaynaktan veya bir düzleme geldiği zaman geliş açısıyla bir çok kaynaktan çıkarak nesnelerin yansır. Dağınık yansıma da ise. ışık mat üzerine düşer ve onları görünür kılar. veya pürüzlü bir yüzeye çarpar ve Nokta gibi kaynaktan çıkarak belli bir değişik yönlere değişik açılarla yansır. açıyla nesneyi aydınlatan ışık. nokta ışık Karışık yansıma da ise yüzey. su gibi olarak adlandırılır. Nokta ışık. sert ve veya cilalı bir yüzeydir. Işık hem geliş yoğun gölgeler oluşturur. Güneş bir açısıyla yansır. hem de yüzeyin yapısına nokta kaynaktır. Stüdyolarda kullanılan bağlı olarak dağınık yansıma gözlenir. spot ışıklar da nokta kaynaklardır. N esnenin rengine bağlı olarak da y a n s ı ma Dağınık ışık ise farklı açılardan. farklı oranı değişir. -------, noktalardan gelir. Yumuşak gölgeler Açık renk oluşturur. Bulutlu bir gündeki gün ışığı y ü zeyler. dağınık ışıktır. Aynı biçimde stüdyoda koyu renkli önüne yumuşatıcı filtre konmuş bir yüzeylerden aydınlatma kaynağı da yumuşak ışık ış ı k . ayna gıb!. parla k ...._ ışık � fazl a yüzeylerden geldıgı açıyla verir. yansıtır. yansır. 2.2 Işığın Özellikleri ( Rudolf ) ( 1857 - 1894 ): Alman biliminsanı. Radyo dalgalarını üretti, bunları yaydı ve yeniden aldı. E lektromanyetik dalgalan laboratuar orıaınında üret ti, bunların dalga boylarını ve hızlarını ölçtü. Elektromanyetik dalgaların ışık ve ısı dalgaları gibi titreşerek hareket ettiğini ve yansıma ve kınlma gibi özelliklerinin olduğunu buldu. o� Işık Olmadan Göremeyiz Kırmızı Kırmızı Mavi Yeşil Kırmızı renkli bir elma üzerine düşen kırmızı, yeşil. mavi ışıktan yeşil ve maviyi emer, kırmızıyı yansıtır. Bu yüzden kırmızı görünür. Emilme: Yansımayan veya geçme yen ışık emilir. Cisimler değişik dalga boylarındaki renkleri emer veya yansıtır. Bir yüzeyin rengi o yüzey tarafından yansıyan ve emilen dalga boyları aracılığıyla belirlenir. Bir elma mavi ve yeşil renkleri emip kırmızıyı yansıttığı için kırmızı görünür. Yeşil bir yaprak ise kısa dalga boylarını emip daha uzun dalga boyunda olan yeşili yansıttığı için yeşil görünür. Beyaz, siyah veya gri , renklerse spektrumdaki tüm ışığı emdik leri için bu renklerde görünürler. Geçme: Cam gibi saydam bir yüzeye çarpan ışığın bir kısmı yansır, bir kısmı emilirken önemli bir kısmı geçer. Geçirgen maddeler, renksiz, başka bir deyişle saydam oldukları sürece tüm dalga boylarını eşit olarak geçirirler. Renksiz bir cam için bu böyledir. Mavi renkli bir cam mavi rengi geçirir diğer renkleriyse emer, kırmızı bir filtre kırmızı rengin geçmesine izin verir. Buzlu cam gibi yarı saydam malzemeler ise ışığın bir kısmını geçirirken bir kısmını emer. Geçen ışık dağınık bir biçimde diğer tarafa ulaşır. Işık üzerine düştüğü nes nenin özelliğine göre farklılıklar gösterir. örneğin saydam olmayan bir cisim ışığın geçi şını engel ler. Işığın bir kısmı emilir, diğer bir kıs : : mı da yansı tılır. - Kırılma: Işık bir or � tamdan yoğu n- � ışık saydam bir ortamdan geçer. >---- 17 EINSTEIN. Allıeıt ( 1879 - 1955 ): Musevi asıllı bilinıinsanı. Fizik ve matematik konularında çalıştı. Kütle, yerçekinıi, hareket, zaman gibi komı larda yeni göıi.işler ortaya attı. Işık üzerine de çalıştı. Yaptığı çalışmalar ona 1,921 yılında Nobel Fizik Odülünü getirdi. 1933 yılında Naziler Musevi olduğu gerekçesiyle mal larına el koydular ve Alman vatandaşlığından çıkaıttılar. 18 Görüntü Yönetmenliğine Giriş luğu farklı olan bir diğer ortama g e ç t i ğ i z a m a n açısında � belli bir değ i ş i k l i k olur. Bu ış ı k b i r oıamdan değiş i kl i k diğerine geçerken kırılır. kırılma olara k adlandırılır. Elektromanyetik ışııumın en küçük birimi. Bu kavraıru ilk ileri süren Albeıt Einstein olmuştur ( 1905 ) . Einstein ışığın iletilmesinin enetji paket leıi aracılığıyla okluğunu ileri sürdü. Tüm dalga boyları foton içerir ve . fotonlar ışık hızıyla hareket ederler. nası veya kameralar göz gibi çal ışır. Gözün ön kısmında ışığın göze girmesini sağlayan saydam bir tabaka bulunur. Bu bölüm kornea olarak adlandırılır. Korneanın arkasında göz merceği vardır. Bu mercek ışık ışınlarını toplar, gelen ışınların kırılarak gözün arka kısmında bulunan duyarlı yüzey , retina veya ağtabaka , üzerine düşmesini sağlar. Bu merceği fotoğraf makinasının objektifi gibi düşünebiliriz. Ağtabakaya ulaşan ışık ışınları duyarlı hücreleri uyararak ağtabakada nesnenin ters bir görüntüsü oluşur. Ağtabaka ise, fotoğraf makina sındaki filmin veya duyarlı yüzeyin olduğu bölüm gibi düşünülebilir. Ağtabaka üzerinde milyonlarca çubuk ve 2.3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl kon i biçiminde ışığa hassas duyarga Algılıyoruz? bulunur. Ağtabakanın üzerinde göz En önemli duyu organlarımızdan merceğinin arka hizasında , fovea adı biri göz. Görmemizi sağlıyor. Gözü verilen bir küçük çukur vardır, burası tanımlarken , yapısı ve optik özellikleriyle gözün görme anlamında en hassas nok bir fotoğraf makinasına benzetebiliriz. tasıdır. En net görüş ve renklerin en Çok genel bir tanımla göz fotoğraf maki ayrıntılı biçimde çözümlenmesi burada nasına benzer veya fotoğraf makinası gerçekleşir. Ağtabakada oluşan görüntü göze. Nesneleri kaydeden fotoğraf maki- sinirler aracılığıyla beyine aktarılır ve görme beyinde tamamlanı r . Gözün Işık Olmadan Göremeyiz çevresindeki kaslar, bakılan nesnenin net olarak görülmesini sağlamak için kasılıp gevşeyerek, gözün ön kısmında bulunan merceğin durumunu değiştirir. Yine bu mercek iris adı verilen ve bir dizi kas tarafından denetlenen , gelen ışık miktarına göre açılıp kapanarak göze yeterli ışığın girmesini sağlayan bir ışıkta bölümü Yüksek içerir. gözbebeğimiz küçülür, az ışıkta açılır. Bu da bir fotoğraf makinasının diyaframına benzer. 2.4 Işık Algımızı Nasıl Şekil lendirir? Bir nesnenin dokusu onun aldığı ışık ile belirlenir. Mesafe ve perspektif ışığın nite liğinden etkilenir. Bir başka deyişle mesafe ve perspektifi ışık aracılığıyla algılarız. ışık aracılığıyla rengi algılarız. Rengin psikolojik etkisi göz ardı edile mez. Kültürel değerler (karanlık: kötülük, aydınlık: iyilik, psikoloj i k değerler (kırmızı: sıcak, mavi : soğuk) (turuncu ı mor : batan güneş , titreyen kızıllık: ateş) gibi dünyayı etmenler bizim algılamamızda ve algılarımızı şekil lendirmede önemli rol oynar. Işığın bu olarak görsel dünyayı Işık algılamamızda en önemli etkendir. Biz dokunma veya koku duyularımızdan fazla görme duyumuzu kullanırız. Işık bize biçimi belirtir. Perspektifle ve değişmezlik etkileriyle fiziksel dünya nın biçimini ışığın ve gölgenin onun üze rine nasıl düştüğüyle algılarız. 19 Görüntü ağ tabakada ters olarak oluşur ve beyinde düzeltilir. ( 1629 - 1695 ): Hollandalı biliminsanı, matematik. fizik. astronomi konulannda çalıştı. Ancak en önemli çalışmalarını ışık üzerine yaptı ve ışığın farklı özelliklerini keşfetti. Kurduğu ışık dalgaları kuramı bugünkü optik bil iminin temellerini oluşturdu. Ayrıca yaptığı güçlü bir teleskop ile Satüm gezegenini incele di. 20 Görüntü Yönetmenliğine Giriş özellikleri ayrı bir çalışma konusu olarak karşımıza çıkar. Işık, nesneleri ve uzayı algılama mızda önemli rol oynar. Gösterilmek iste nen nesne aydınlatılır. Işık duygu , atmosfer ve zamanı belirten en önemli etmenlerdendir. Kısaca Işık görmemiz veya görüntüyü oluşturabilmemiz için gereklidir. Işık ışınları dalgalar ve partiküler halinde hareket eden, bir enerji biçimidir. Işık ışınları farklı dalga boylarına sahiptir ve milimikron, nanometre veya Angstrom gibi bi rimlerle ölçülür. Görünen ışık spekt rumun çok küçük bir bölümünü kap sar ve görünebilen bölümü 400 700 milimikron arasında olan bölümdür. Beyaz ışık görünebilir spektrumdaki renkleri içinde barındırır ve bir prizma aracılığıyla ayrıştırılabilir. Işık ışınları, yansır, dağılır, bir ortamdan diğerine geçerken kırılır ve belli yüzeyler tarafından emilir. Görmemizi sağlayan gözümüz, yapısı biçimiyle bir fotoğraf makinasına benzer. Fotoğraf makinası veya kamera tarafından oluşturulan görüntü ise, gözde oluşan görüntü gibidir. Işık algılarımızı şekillendirir. Gerek teknik anlamda, gerekse psikolojik anlamda oluşan algılarımızı ışık belirler. - Dalga llayu: Bir dalganın en üst nok tasıyla takip eden (bl ganın en üst noktası arasındaki mesafe dalga boyudur. Bir saniyede bir noktadan geçen (blga sayısına frekans adı verilir. Frekansla dalga boyunun çarpımı ise dalganın hızını verir. Durgun suya bir taş attığımızı düşünelim, taşın düştüğü noktadan başlayarak birbirine para lel daireler biçimindeki su dalgaları çevreye doğm yayılırlar. Bu dalga hareketinin basit bir örneğidir. Bölüm İçin Kaynakça Işık Olmadan Göremeyiz 21 Amlıeiın, Rudolf. Aı1 and Visual Perception, A Psyclıology of Creative Eye, University of Califoınia Press, 1974. Millerson, Gerakl. Tlıe Tedınique of Liglıting, 2. Baskı, İskoçya: Focal Press, 1982. Özön, Nijat. Sinema Uygubyııııı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil yayınları. 1983 MAXWELL, James aeık ( 1831 - 1879): İskoçyalı hiliıninsanı. Bilime katkıları Newton ve Einstein ile eş tutulan Maxwell elektronıanyetiz ma kuramını geliştirdi. Geometri ve optik üzerine çalışmalarla, günümüzde fotoğraf ve sinenıada kul lanılan balıkgözü objektif lerin ilkelerini ve ışığın elektronıanyetik dalgalar dan oluştuğunu ela ortaya koydu, " renk kutusu·· adını verdiği renkli ışıkları üst üste düşüren bir aygıt geliştirdi ve üç temel renk, nıavi, kırmızı ,.e yeşilden diğer tüm renklerin elde edilebileceğ ini ortaya koydu. 1861 yılınd� mavi, kırmızı ve yeşil filtreler kullanarak fotoğrafladığı bir nesnenin görüntüsünü yine aynı renktek i ışıklan kullanarak bir ekrana düşürdü ve ilk renkli fotoğrafı elde etti. 22 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ı�öı.diJıvı3 l:iLEKl'H.l K B İ Lfi İLEH.İ •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse stüdyo dışında elektrikle çalışan aydınlat ma kaynakları oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu aydınlatma kaynaklarına ek olarak, kameralar, vinçler ve diğer bir çok aygıt da elektrikle çalışmaktadır. Genellikle her film setinde veya stüdyoda bir elektrik teknisyeni bulunur. Ancak temel elektrik bilgi lerine sahip olmanın hiç bir görün tü yönetmenine zararı olduğu da görülmemiştir. Bu bölümde temel elektrik kavramlarına, kablolara, sigortalara ve basit elektrik hesapla malarına değinilecektir. 3. ı Biraz Elektrik Günümüzde gerek sinema gerekse televizyon sistemlerinin , aydınlatma kay naklarının çalıştırılmasında elektrik enerji sine gereksinim vardır. Elektrik enerjisi elektrik santralleri aracılığıyla elde edilebildiği gibi çekim mekanına getirilen jeneratörler aracılığıyla da elde edilir. Bir çekim ekibinde kuşkusuz önem li yüklerden biri elektrik teknisyenleri üzerindedir ve her ekipte en az bir elek trik teknisyeni bulunur, ancak görüntü yönetmenleri , kameramanların ve set işçilerinin de temel elektrik bilgilerine sahip olmaları gerekmektedir. ilk filmler günışığında çekiliyordu . o günlerde stüdyoların tavanları söküle biliyor, gelen fazla ışığı kesmek için de 24 FRANKLIN, BeJıjamln ( ı 706 - 1790 ): Amerikalı bilim ve devlet insanı. Bastonlu ı 7 çocuklu bir ailen.in çocuğuydu. Küçük yaşlarda ç;ılışmaya başladı, matlıaacılık öğrendi ve zaman içinde keneli mat baasını kurdu. Gazetecilik yaptı. 1731 yılında Amerikan kitaplık kulübünü hırclu ve girişim Amerikan kütüphaneciliğinin temeli ni oluşturdu. Çeşitli gazetelere bilim üzerine yazdığı yazılar için malzeme toplarken şimşek ve elektıik arasındaki ilintiyi buldu, elektrik üzerine kuramlar ürelli. paratoneri icat elti. sokaklara aydınlatma lambalarının korunası düşüncesini geliştirdi. Plıiladelplıia Akademisi ve Pennyslvania Üniversitesini kurdu. Görüntü Yönetmenliğine Giriş tülbent vb. yumuşatıcı malzemeler kul lanılıyordu . Günümüzde çoğu çekim lerde artık gün ışığı altında bile aydınlat ma kaynakları kullanılmaktadır ve bu aydınlatma kaynaklarının hepsi elektrik ile çalışmaktadır. verilen küçük parçacıklardan oluşur. Her atom taneciği proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdeğe sahiptir ve bu çekirdeğin çevresinde ı yörüngesinde dönen ve elektron adı verilen küçük parçacıklar bulunur. Elektriğin ne olduğuna ilişkin bir çok kuram ileri sürülmüştür, bunlardan en çok rağbet görenlerden biri Amerikalı bi liminsanı Benjamin Franklin'in "akışkan lar kuramı" adını verdiği kuramdır. Bu kurama göre elektrik su gibi akabilen , ancak görünmeyen bir cisim ı kavramdır. Yine bu kurama göre cisim fazla elektrik lenmişse pozitif ( + ) az elektriklenmişse negatif ( - ) yük taşır. Elektrik yüklü cisim ler birbirlerine yaklaştırılınca elektrik adı verilen akışkan çok yüklü olandan az yüklü olana doğru akar. Diğer yasa ise "elektron kuramı" olarak bilinir. Atom ve moleküllerin yapıları öğrenildikten sonra Franklin'in "akışkan kuramı" bir yana bırakılmış , elektron kuramına yönelin miştir. Negatif (-) elektrik yükü taşıyan elek tronlara karşıt olarak protonlar pozitif (+) elektrik yükü taşırlar. Nötronlar ise nötr yüke sahiptir. Bazı elektronlar atomdan bağımsız olarak hareket eder , bunlar serbest elektron adını alır. Elektrik Bilindiği gibi tüm maddeler atom adı Bakır Atomu Hidrojen Atomu iletken metaller, içlerinde çok sayıda serbest atom barındırırlar. Hidrojen ve kar bon gibi maddelerse daha dengeli atom lara salıiptir ve elektrik akımının geçmesini engeller. Temel Elektrik Bilgileri akımını yaratanlarsa bu serbest elek tronlardır. Eğer bir ortamda çok sayıda serbest elektron bulunuyorsa bu ortam lar iletken ortamlardır. örneğin bakır içindeki fazla sayıdaki serbest elektron lar dolayısıyla iletkendir. Plastik veya lastik gibi maddelerde ise serbest elek tron sayısı azdır, dolayısıyla iyi iletken değillerdir. iletkenliği kötü olan , bir başka deyişle elektrik enerjisini bir yer den diğer bir yere taşımayan maddeler yalıtkan maddeler olarak adlandırılır. Elektrik bir telin içinden akıp gider. telin içindeki elektronlar bir basınçla itilir. Bu itilme işlemi elektromotiv güç olarak adlandırılır ve bu gücün ölçü biri mi volttur. Ülkemizde evlerdeki elektrik gücü 220 volt sanayi tesislerinde ise 380 voltttur. Bazı ülkelerdeyse ı ı o volt kullanılır. Volt , elektriğin kullanılacak mekana geliş gücü olarak da tanımla nabilir. Belli bir noktadan bir saniyede geçen elektrik akımının miktarı amper ile ölçülür. Bir başka deyişle elektrikle çalışan herhangi akımdır. bir aracın çektiği Bir kablonun çapı içinden geçen elektrik akımının direncini belirleyen bir etmendir. Çapı dar olan bir kablo, çapı geniş olan bir kablodan daha fazla elek trik akımına direnç gösterir. Direncin ölçü birimi Ohm'dur. Elektrik enerjisinin belli bir zaman da belli bir işi yapması adına güç adı verilir ve güç watt ile ölçülür. Bir başka deyişle elektriğe bağl ı herhangi bir aletin harcadığı ve elektrik saatinin yazdığı birimdir. (kw/s) Kilowatt ı saat denilince elektrik sayacının ı 000 wattlık birimler halinde ı saate yazdığı harca madır. ( ! kw= 1 000 w.). Bu birimlerin her biri arasında belli bir ilişki vardır. Basit bir formülle bu ilişkiler şöyle kurulabilir. Volt= Watt ı Amper Amper= Watt ı Volt Watt=Arnpcr X Volt ıs 26 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Elektrik akımının akt ığı tamam lanmış geçirgen bir yol , devre olarak adlandırılır. Bir devrede elektrik akımı iki biçimde yol alır. Bunlar ; Doğru Akım (Direct Current - DC - ) ve Alternatif Akım (Alternating Current - AC- )dır. Bir devrede elektrik akımı daima negatiften pozitife doğru hareket eder. Yukarıdaki çizimde doğru akımın hareket yönüne dikkat ediniz. Doğru akım devrede belli bir yöne doğru akar. Alternatif akım ise olarak akım aralıklı yönünü değiştirir, hare ket belirli aralıklarla her iki yöne de değişiklik gösterir. Kuru bataryalar ise her yerde yaygın olarak bulunan bilinen tipteki pillerdir . · Pilin içinde bulunan metal bir çubuk ve toz birlikte reaksiyona girerek elektrik enerjisini oluşturur. Çinko alkalin piller şarj edilemezken, nikel kadmiyum (NiCd) piller şarj edilerek tekrar tekrar kullanılabilir. Akü ve pillerin sinema ve televizyon aydınlatmasında kullanılması , uzak mesafelere kablolar aracı lığıyla taşınması çok pratik değildir . Ancak küçük ampulleri yakmada , kamera üstü ışıkları çalıştırmada kullanılır. Elektrik üretmeye yarayan araçlar dan biri de jeneratörlerdir, bir benzin veya mazotlu motora bağlı olan bir dina monun çalışmasıyla elektrik enerjisi elde edilir. Hem DC hem de AC akım ü reten �-------' jeneratörler vardır. Jeneratörler çeşiti Bataryalar ı piller doğru akım kay boylarda olabilir, bunlar 30 amperden , naklarıdır. Bataryalar bir başka deyişle 5000 ampere dek güç üretirler. Büyük aküler sulu ve kuru tip olmak üzere ikiye güçler üreten jeneratörler çok gürültülü ayrılır. Sulu bataryalar şarj edilebilir. Sulu çalıştıkları için sesli çekim yapılan batarya bir kabın içindeki asit ve onun mekanların uzaklarına yerleştiri l ir ve akım kablolarla çekim mekanına içendeki metalin reaksiyona girmesiyle ulaştırılır , ayrıca kapalı kascılı izolasyonlu elektrik üretir. Temel Elektrik Bilgileri jeneratör kamyonlarında da kullanılır. Küçük boyutlu olanlar arasındaysa neredeyse bir fısıltı gibi çalışanları vardır, bunlar küçük ölçekli çekimlerde büyük kolaylıklar sağlar . Elektrik enerjisi elektrik santral larında AC olarak üretilir, AC elektrik akımı akış yönünü saniyede ı 00 - ı 20 kez değiştirir bu da 50 - 60 Hertz'e eşittir. 3 . 2 Devreler Elektrik akımının içinden aktığı ampul vb. elektrikli gereçlerin üzerinde olduğu geçirgen yola devre adı verilir. Devre üzerinde AC veya DC bir güç kaynağı da bulunur. 3 . 3 Sigortalar Bir devrenin taşıyabileceği güç bel lidir. Bir başka deyişle devreye hangi güçte kaç adet elektrikle çalışan araç bağlanabileceği bellidir , sözü edilen devreye daha fazla güç çeken araç ı cihaz bağlandığı zaman artan yük, yaygın terimiyle sigortaların atmasına neden olacaktır. Sigortalar ve devre kesiciler, devrenin taşıyabileceğinden fazla yük binmesi karşısında devredeki elektrik akımını kesen güvenlik sistem leridir. Eğer bir devreye kapasitesinin üzerinde cihaz bağlanırsa , devrenin direnci artar, direncin artması ise kablo ların aşırı ısınması , dolayısıyla erime sine neden olabilir. Devre üzerinden yer alan sigortanın içinde aşırı ısı yük selmelerinde kolaylık.la eriyebilen bir tel parçası vardır. Devredeki direnç artıp kablo ısınmaya başlayınca sigorta için deki ince tel parçası eriyerek devredeki akımı keser. Bu işlem yaygın kulla n ımıyla sigortanın atması olarak adlandırılır. Bir güvenlik tedbiri olarak devrenin gerektirdiğinden daha büyük değerde sigorta kullanmamak gereklidir. Sigorta attığı zaman eriyen telin yerine başka bir tel parçası bağlanı r , bu uygula- 27 28 Görüntü Yönetmenliğine Giriş madan kesinlikle kaçınmak gereklidir, çünkü tehlike yaratır. Bunun yerine aynı değerlere sahip yeni bir sigorta takmak gerekir. Son yıllarda geleneksel sigortalar yerine devre kesiciler kullanılmaya başlanmıştır. Bunlar da sigortalarla aynı görevi yapar , ancak sigortanın attığı zaman değiştirilmesi gerekirken devre kesicilerde sadece anahtarın kaldırılması devrenin çalışır hale gelmesi için yeter lidir. 3 .4 Voltaj Düşmesi ve Renk Isısına Etkisi Eğer çekim yapılan mekan ile elek triğin sağlandığı yer arasındaki mesafe çok uzak ise , bir başka deyişle kullanılan kablo çok uzun ise artan direnç dolayısıyla voltaj düşecektir. Voltajın düşmesi tungsten filamanlı ampullerde. mamanın daha az ısınmasına dolayısıyla daha düşük renk ısısına neden olacaktır. Her ı o voltluk düşüş renk ısısının l 00°Kelvin düşmesine neden olur. 3.5 Kablolar Kablolar genellikle iki veya üç tane yalıtımlı tel içerirler, yalıtımı sağlayan lastik veya plast i k bir koruyucuyla kaplanmışlardır. Çekimde kullanılan kablolar yeterli kalınlığa sahip değilse izolasyonu sağlayan koruyucular erir ve tehlikeli sonuçlar ortaya çıkar. Uluslararası normlar elektrik kablo larında kendine özgü renklerin kullanıl masını beraberinde getirmiştir. Buna göre: Kahverengi veya siyah renk faz Mavi renk nötr Sarı - yeşil boyuna çizgili kablo ise toprak olarak belirlenmiştir. 1 1 ---,_ Topraklı b i r kablonun kesiti j- _ _ _ _ _ _ Temel Elektrik Bilgileri Kabloların içinde bulunan bakır teller de kullanım alanlarına göre gerek yapı olarak gerekse çap olarak farklılıklar gösterirler. Bazıları tek parça sert telden oluşur, bazıları ise bir çok ince telin bir birilerine sarılmasından meydana gelmiştir. Sert tek parça teller antigron kablo adıyla bilinir ve genellikle sabit hatların çekilmesinde ve tesisatlarda kullanılır. Bu kablolar NYA kablolar olarak da bilinir. Bir çok ince telden meydana gelen kablolar ise elektrikli aletlerin fişlerini bağlamada veya uzatma kablolarında kullanılır. Bu tür kablolar FW kablolar olarak bilinir. Tek parçalı NYA kabloların çapları ve kullanılabilecekleri güçler: ı .5 ı OX220= 2.5 ı 6X220= 4.0 25X220= m m . > ı o ampere 2200 Watt güce kadar mm > ı 6 ampere 3500 Watt güce kadar m m . > 2 5 ampere 5500 Watt güce kadar kadar kadar kadar Çoklu FW kabloların çapları ve kul lanılabilecekleri güçler: ı .5 mm > 6 ampere kadar 6X220=750 watt güce kadar 2 . 5 mm > ı o ampere kadar ı o X 220 = 2200 Watt güce kadar 4.0 mm > 26 ampere kadar 26 X 220 = 3500 Watt güce kadar 3 . 6 Biraz da Uygulama Formülümüz şöyleydi: Amper x Volt = Watt örneğin sigortamızın kaldırabile ceği güç ı 6 Amper ve akım ise 220 volt olsun. Bu mekanda kullanılabilecek toplam aydınlatma kaynaklarının gücü : ı 6 X 220=3520 waıı olur. Bu mekanda üç adet 800 Watt'lık bir adet ı 000 Wattlık ve iki adet de 60 Wattlık aydınlatma kaynağı kullanabiliriz. Kullanılması gerekli aydınlatma kaynakları için kaç amper dolayısıyla ne 29 30 Görüntü Yönetmenliğine Giriş güçte bir sigorta ve devre kesici kullanılması gerektiği ise şöyle hesapla nabilir: Watt ı Volt = Amper örneğin bir çekimde iki adet ı 000 Wattlık. üç adet 800 Wattlık dört adet de soo Wattlık toplam 6400 Watt aydınlat ma kaynağı kullanmak zorunda olalım ve voltajımız ise 220 v . olsun . Bu mekanda bize gereken sigortanın amperi ; 6400 ı 220 29. ı olmalıdır. = Kısaca Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse stüdyo dışında elektrikle çalışan aydınlatma kaynakları oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Bir film setinde veya stüdyoda, gerek kullanılan cihazların sağlıklı çalışmasını sağlamak, gerekse can güvenliği için belli elektrik terimleri ni bilmekte yarar vardır. Bölüm İçin Kaynakça Değişik Ansiklopedilerin Elektıik n1JCkleleri . Morand. Geneveieve. Madde, Elektrik. Eneıji, Gelişim Yayınları, ısıan bul, 1975 . B O L U1V1 {) 4'1 " "' 4 · ı sı s ı •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Bu bölümde ışığın temel özelliklerinden ve değişkenlerinden biri olan renk ısısına değinilecektir. Farklı aydınlatma kaynaklarının farklı renk ısılarına sahip olduğu bilin mektedir. Görüntü yönetmeninin temel araçları olan aydınlatma kay naklarının renk ısılarındaki farklılıklar hem teknik olarak, hem de estetik boyutlarda görüntülenen sahneyi etkileyecek, filme veya video banda aktarımda renk değişiklikleri ortaya çıkacaktır. Bölümde doğal ve yapay aydınlatma kaynakları ve özellikleri, renk düzeltme ve özel etki filtreleri konularına değinilecek tir. 4 . ı Işığın Özellikleri Işığın temel olarak üç özelliği vardır. Bunlar ışığın rengi veya renk ısısı, ışığın yoğunluğu ve ışığın niteliğidir. Bu ve takip eden bölümlerde ışığın bu özellik lerine ve değişkenlerine değinilecektir. Sinemanın ilk yıllarıyla karşılaştırılacak olursa günümüzde kullanılan film duyarkatları son derece h ızlı . gren açısından da oldukça az grenli ve keskin detaylar veren yapıdadır. Televizyonda kullanılan kameralar da daha az ışıkta daha iyi görüntüler üretebilir durumuna gelmiştir. Tüplü kameralar , onları takip eden CCD elemanlı kameralar , gelişen elektronik ve bilgisayar teknoloj isine bağlı olarak geliştirilmekte olan, sayısal (digital) kameralar görüntü yönetmenle rine büyük kolaylıklar sağlamaktadır. 32 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Gelişmelerin yalnızca film ve video teknolojisinde olduğunu düşünmek yanlış olacaktır. Gelişme sektörün tüm dallarında sürmektedir. Bu gelişmelere aydınlatma araç ve aksesuarları da dahildir. Fotoğraf. sinema ve televizyon da kullanılan aydınlatma araç ve gereç leri görüntü yönetmenlerinin çalış malarında büyük esneklik sağlamaktadır. Son yıllarda sözü edilen sektörlerde kul lanılan aydınlatma araçlarının çeşitliliği, birlikte kullanılan bu kaynakların renk ısılarının dengelenmesi konusunu da beraberinde getirmiştir. Bir görüntü yönetmeni kullandığı kaynakların renk ısılarını çok iyi bilmek ve farklı aydınlatma kaynaklarının renk ısılarını dengeleyebilmek için kullanılan filtreleri de çok iyi tanımak zorundadır. insan gözü yaşam deneyimleri dolayısıyla renkleri olması gerektiği gibi algılar. örneğin, beyaz bir kağıt parçası. gün ışığında da, çalışma masasındaki tungsten ışık kaynağı altında da flore sans ışık kaynağı altında da hep beyaz olarak algılanır. Aynı biçimde evde kul lanılan tungsten filamanlı bir ampulün ürettiği ışığı da, floresans bir ampulun ışığını da , gün ışığını da hep beyaz ışık olarak algılanır. Bilindiği gibi herhangi bir kaynaktan çıkan ışıkta yalnızca belli dalga boyları baskındır ve tüm renközü (hue) veya renkısısı bu dalga boyları tarafından belirlenir. Renkli film emülsiyonu yaln ı zca belli dalga boylarına. bir başka deyişle , belli renkısılarına duyarlı olarak üretil miştir ve yalnızca o renkısısını üreten aydınlatma kaynağı altında doğru tepki ler verir. Siyah beyaz (pankromatik) film ise spektrumun mavi bölgesine doğru daha hassastı r . dış çekimlerde doğal ışık altında kullanıldığı zaman gökyüzü normalden daha açık renk, deri tonları ise daha koyu renkte çıka r . Tonları olarak elde etmek isteyen bir fotoğrafçı veya görüntü yönetmeni kamerasının önünde kullanacağı sarı turuncu veya kırmızı tonlardaki bir filtre ile baskın olan Renk Isısı mavi rengi engeller ve daha doğala yakın tonları elde eder. Filtreler cam veya jelatinden yapılan kamera objektifinin önünde kul lanılan veya aydınlatma kaynağıyla bir likte kullanılan saydam veya yarı say dam aksesuarlardır. özelliklerine göre kendi görünebilir renklerini geçirir ve diğer renkleri engelleyerek film emülsi yonu üzerinde oluşan görüntüyü etkiler. Renk ısısı konusu renkli film veya renkli video çekimlerinde önem kazanır. Görüntü yönetmeni doğru renkleri elde etmek adına doğru ışık kaynakları ve doğru filtreler kullanılmak duru mundadır. Tungsten bir ışık kaynağının renk ısısına göre dengelenmiş bir fil m , tungsten ışık altında kullanılırken doğru renkler verirken, gün ışığı altında renkler mavileşecektir , günışığına dengeli bir film emülsiyonu ise gün ışığı altında doğru renkleri verirken, tungsten ışık kaynağı altında kırmızı renk hakim ola caktır. Dolayısıyla ışık kaynağının renk ısısı ve film emülsiyonunun renk den- gesi konuları mutlaka bir çekim sıra sında göz önünde tutulması gereken kavramlardır. Video kameralarda ise kamera üzerinde bulunan elektronik devreler görüntü yönetmenine değişik renk ısılarında otomatik olarak doğru renk lerde çekim yapma olanağı sağladığı gibi , objektifin hemen arka kısmında bulunan elle ayarlanabilen filtreler de doğru renkleri sağlamaya yardımcı olur. Elle ayarlamada belli bir ışık kaynağı altında beyaz renk referans olarak alınır. Belli model kameralarda ise fabrika çıkışında beyaz rengin referans olarak alındığı, önceden çeşitli renk ısılarındaki aydınlatma kaynakları için ayarlanmış devreler de bulunur. Eğer bir nesne, örneğin: bir elek trik ocağının rezistansı ısıtılacak olursa , onun ısısının yükseldiğini bilinir. öncelik.le ısı hissedilir. ısı yükseldikçe rezistansta koyu kırmızıdan başlayıp sarıya dek uzanan bir değişim gözlenir. Renkteki bu değişim Kelvin {K0) derece- 33 34 Görüntü Yönetmenliğine Giriş siyle ölçülür. Kelvin ölçeği ı 9. yüzyılın sonlarında Kelvin'in Lord William geliştirdiği bir sistemdir. KELVIN, Slr Wllllam 'Ibıımas (1824 - 1907) İsk0<,1'alı bil iminsanı. Mühendislik, matematik ve fizik temel çalışma alanları oldu. Kendi adıyla anılan birim le ölçülen mutlak sıcaklık ölçeğinin yanı sıra termoclinamik elekııik ve manyelizrna konularında çalışmalar yaptı. Çağclaş fiziğin oluşturulmasında önemli bir yere sahiptir. Kuramsal olarak siyah bir karbon nes nenin oda sıcaklığında sıfır ışık yansıttığı kabul edilir. Bu karbon nesnenin ısıt ılması sonucunda düşük ıs ılarda kırmızı , yüksek ısılarda ise turuncu , sarı ve maviye dek giden renközü (hue) verdiği kabul edilir. Isıtılan bu bloğun önce santigrad cinsinden (C0) ısısı ölçülür , bu ısıya 273° C eklenerek renk ısısı bulunur. Sözü edilen -273° c mutlak sıcaklık adı verilen ve yine kuramsal olarak tüm moleküler aktivitelerin durduğu kabul edilen bir sıcaklıktır. Bilindiği gibi suyun 0° C'da donduğu kabul edilir, buna göre 0° c = -273° K'dir. Kelvin ölçeği akkor bir kaynağın renk ısısını ölçmek için ideal bir yoldur, çünkü akkor kaynakların spektrumdaki tüm renk-leri verdiği kabul edilir, ancak flore sans veya belli ark ışığı kaynaklarının renk ısısını Kelvin değerleriyle doğru olarak belirlenemez çünkü spektrumdaki tüm renkleri yaymazlar. Bu tür kaynaklar için ilişkisel renk ısısı kavramı kullanılır. Filmler ışık değişimlerine insanlar gibi adapte olamazlar, bu yüzden film üreticisi firmalar , film emülsiyonlarını değişik renk ısılarına tungsten ı şığa (indoor) , 3200° K veya 3400°K ve gün ışığına (daylight) 5500°K'e dengelenmiş olarak üretilirler. Görüntü yönetmenleri , kullandıkları filmler arasında renk tonları açısından farklık ve gren farklılığı olma ması içen genellikle hem iç hem de dış çekimlerde bu emülsiyonlardan yaln ızca birini kullanıp filtreleme yolunu tercih ederler. Genellikle de tercih edilen film renk ısısı 3200°K'dir, bu film dış çekimde kullanılmak istendiği zaman kamerada # 858 turuncu filtre kullanılır ve 5500° K lik günışığı 3200° K tungsten ı şığa uyarlanmış olur. Fotoğrafçılıkta tungsten ışık kaynakları az kullanılır , o yüzden piyasada bulunan fotoğraf film leri günışığına dengelenmiştir. Tungsten fotoğraf filmleri de vardır ancak çok yoğun olarak kullanılmaz. ( çeşilli aydınlatma kaynaklarının yaklaşık renk ısısı değerleri için bkz. EK ı ) o 4 . 2 Günışığı Günışığının renk ısısı neye göre belirlenir? Bilindiği gibi günışığının renk ısısı her ne kadar adı günışığı olsa da günün her saat inde aynı değildi r . Günışığının rengi güneşin gökyüzündeki pozisyonuna göre değişiklik gösterir. Güneş ufka yaklaştıkça atmosfere giriş açısı değişecek ve daha kalın bir atmos ferden geçerken daha fazla toz ve diğer partiküller tarafından daha fazla emile cek ve kırılacak rengi beyazdan sarıya, kırmızıya dek değişecektir. Bunun sebe bi ise sadece uzun dalga boylarının (kırmızı) yeryüzüne ulaşmasıdır. Saba hın erken saatlerinde , gündoğumunda ve akşam saatlerinde günbatımında güneş ışığı dünyayı daha sarı, daha turuncu aydınlatırken , gün ortasında güneş ışınları daha dik gelir ve daha maviye giden renkler oluşur. Günbatımı sırasında günışığının renk ısısı 2000 ° K civarında olur. Güneş ışınlarının atmos fere giriş açısı günışığının da renk ısısını belirler. o -- Renk lsısı ı �11111111� Güneş öğle üzeri tam tepedeyken spek� trumun mor ucundaki dalga boyunu daha_ fazla geçirir. Gün batımındaysa mor ve mavi dalga boyları dağılır ve günbatımında bildiğimiz kırmızılık oluşur. Kuramsal olarak güneş ışınlarının dünyaya 6000°K - 7000°K civarında ulaştığı kabul edilir . Atmosfere dik olarak girdikten sonra güneş ışınları atmosferde dağılırlar, dağılan ışık ışınları kısa dalga boyları. bir başka deyişle spektrumun mavi bölgesinde yer alan ışınlardır, dolayısıyla günışığının değeri 5500°K civarına düşer. Bu gün ışığının renk ısısı olarak kabul edilir. Çok parlak güneşli ve açık günlerde atmosfere giren yüksek Kelvin değerindeki güneş 35 36 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ışıkları atmosferde mavi dalga boylarını dağıtıp atmosferde yansıttıkça Kelvin değeri yükselecektir. Parlak güneşli ve beyaz bulutlu günlerde bu değer ı o.000°K den 20.000°K'e dek ulaşa caktır. 4.3 Tungsten Ampuller Film ve video prodüksiyonunda kul lanılan temel ışık kaynağı akkor filamanlı lambalardır. Bu lambalar tungsten ve tungsten halojen olmak üzere ikiye ayrılır. Edison'un icat ettiği lamba, evleri mizde kullanılan lambaların atası tung sten filaman değil karbon filaman kullanı yordu ve çok zayıf ışık veriyordu. ı 909 yılından itibaren tungsten filaman gelişti rildi ve aydınlatmada kullanılmaya başlandı . Karbon filamanlı ampullere göre hem daha uzun ömürlüydü hem de daha fazla ışık veriyordu ve sinemada kullanılmaya başlandı . Havası alınmış cam bir fanusun içinde tungsten filaman tel bulunur. bu tele elektrik akımı uygulandığı zaman tel elektrik akımına direnç gösterir ve ısınır. Bu ıs ınma sonucunda ışık yaymaya başlar. Fanusun içinde bulunan azot gazı filamanın okside olmasını önler. Bu türler için en yaygın örnek evlerde kullanılan ampullerdir Bu aydınlatma kay naklarının çok verimli oldukları söylenemez . Tükettikleri güce göre (Watt olarak ölçülür) üret tikleri ışık (lümen olarak ölçülür) oranı düşüktür. Evlerde kullanılan lambaların güçleri 1 0-250 Evlerde arasındadır. kullanılan watt pul ürettikleri ışık watt başına �-a_m � ___ ı 4- ı 8 lümen arasındadır ve renk ısıları da düşüktür ( ,,,,2 900°K ) . Ampul kullanılıp ömrü azaldıkça renk ısısı da düşer. Renk ısısının düşme nedeni tungsten filamanın yüksek ısıda _ Renk parçacıklara ayrılarak siyah toz halinde fanusun içine düşmesi, giderek incelen tungsten telin ise bir süre sonra çok par lak bir ışık vererek kopmasıdır. Bu olay halk arasında "ampulün yanması" veya "ampulün bitmesi" olarak adlandırılır. gerekçeler sayılan Yukarıda dolayısıyla evlerde kullanılan ampuller sinema ve video yapımlarında kulla nılmaz. Ancak çekim yapılan mekanlar da bulunuyorsa kullanılmaları düşünü lebilir. 500 Watt gücünde olup profesyo nel amaçla kullanılan ampuller foto flood lambalar olarak adlandırılır ve özellikle fotoğrafçılar tarafından portre çekimlerinde kullanılır. Fotoflood ampul lerin renk ısısı 3400° K'dir. Renkısısı 3400° K değerindeki aydınlatma kay nakları A tipi renkli emülsiyonlarla (3400°K'e dengelenmiş emülsiyonlar) ve pankromatik filmlerle kullanılır. 4.4 Tungsten Haloj en Ampuller Bilindiği gibi halojenler periyodik tablonun vııa grubunu oluşturan beş ısısı kimyasal elementtir. Bunlar floür (F) , klor (Cl) , brom (Br), iyot (!) ve astain(At)dir. Edison ı 880'li yıllarda bir halojen gazın, örneğin iyotun akkor ampul fanusuna pompalandığı zaman, tungstenin en aşağı 3000°C 'ta ulaşarak çok parlak bir ışık vereceğini ve yanmış tungsten Tungsten l1alojen ampuller sinema endüstrisinde en çok kullanılan ampulleridir. parçacıklarının (siyah tozların) filaman üzerinde tekrar toplanabileceğini hesaplamış t ı . Bunun ıçınse cam fanusun veya zarf olarak adlandırılabile cek kılıfın çok küçük olması gerekliydi . Ancak hiç bir kap bu denli yüksek ısıya dayanamıyordu. ı 950 yılında General Electric şirketi yüksek ısıya dayanıklı quartz camı üretti. Bu gelişme üzerine tungsten halojen ampullerin üretimi olanaklı hale geldi. 37 38 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Tungsten halojen ampullerin yük sek ışık güçleri (20 lümen /Watt) , ampul lerin zaman içinde kararmamalarının önlenmesi, renk ısısının ampulün kul lanılma süresi içinde hiç düşmemesi ve ortalama ömürlerinin uzun olması (yaklaşık 4000 saat) bu ampulleri kısa sürede sinema endüstrisinin standart ampulü haline getirdi . Tungsten halojen ampuller 3200° K sabit ışık vermek üzere tasarlanmıştır. 4.5 Güvenlik DIMMER ( AZALTICI): Film veya televizyon çekimlerinde ışığın ıniktannın yava� yavaş azaltılıp çoğaltılmasına yarayan aygır. Bu tür ampullerin en olumsuz yanı açığa yüksek ısı çıkarımalarıdır. dolayısıyla kullanımları sırasında gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Ampuller sıcakken çıplak elle dokunulmamalı . halı. perde , ahşap malzeme gibi kolaylıkla tutuşan maddelerden uzakta tutul malıdır. Ayrıca bu ampullere soğukken bile çıplak elle dokunulmamalıdır. ampul üzerinde oluşacak parmak izleri ve elden lambaya geçecek kir ve yağ birikintileri ampul üzerinde dal1a sonra ampulün çatlamasına veya farklı renklerde ışık vermesine neden olabilir. Ampullerin değiştirilmeleri sırasında satın alınan ambalajın içinden çıkan sünger veya özel yumuşak bezler kullanılmalıdır. Tungsten mamanın en büyük düşmanı sarsıntıdır, özellikle a mpuller soğu madan lambaların yerleri değiştirilmeme lidir ve sallanmamalıdır. Bu tür aydınlat ma kaynakları . ışığın yoğunluğunu ayar lamaya yarayan dimmerlerle kullanıldığı zaman renk ısısında düşmeler olur ve renkler kırmızıya doğru gider. Bu tür kul lanımlarda renk ısısı ve renkt eki değişimlere dikkat etmek gereklidir. 4.6 Floresans Ampuller Bir görüntü yönetmeni için en büyük sorunu çıkartan aydınlatma kay naklarından biri floresan ampullerdir. Ortalama ömrünün ı 0.000 saat ve veri minin 40-80 lümen /Watt olması floresan ampullerin l1er yerde kullanılır olmasını Renk ısısı da beraberinde getirmiştir. Okul, fabri ka , mağaza . büro gibi mekanlarda en çok kullanılan aydınlatma kaynağı olması , bu tür ampulleri sözü edilen mekanlarda yapılan çekimlerin temel sorunlarından biri haline getirmesi için yeterli olmaktadır. General Electric fir ması tarafından 1 938 yılında geliştirilen bu ampulün çalışma ilkesi, onun görün tü yönetmenleri tarafından istenmeme sinin nedenidir. Kısaca bu ampulün çalışma ilkesine göz at ılacak olursa konu daha açık hale gelecektir. Floresan ampuller içinde alçak basınçlı gaz ve civa buharı bulunan cam tüplerdir. Bu cam tüpün iki ucunda elek trik enerj isi uygulandığı zaman tüpün içindeki gazı ısıtan ince teller vardır. Tüpün içindeki gaz elektronların tüpün içinde bir uçtan bir uca gitmesini sağla yan iletken bir ortamdır. Akım verildiği zaman atomlar iyonlaşır ve morötesi (ultraviyole ) ışınlar verir. Bilindiği gibi morötesi ışınları gözle görme olanağı yoktur, ancak floresan tozlarla sıvanmış olan cam tüpün iç yüzeyine değdikleri anda gözle görünen bir ışık haline gelir. Tüpün iç yüzeyini kaplayan floresans tozların bileşimi ampulün rengini de belirler. Floresan lambaların sinema ve televizyonda kullanılmamalarının temel nedenlerinden biri de sabit ışık ver memeleridir . Lambaya giren alternatif akıma göre ışık zaman zaman titremeler yapar . Gözle de hissedilebilen bu titremeler emülsiyonu veya video bandı daha belirgin biçimde etkiler. 1 � �) Floresans ampuller ekonomik olmaları alanda� dolayısıyla kısa sürede lıer kullanılmaya başlandı. Eğer çekim yapılan mekanda flore san ampuller varsa bunlar bir biçimde filtrelenmelidir. Filtrelenme işlemi ya her bir floresan ampulün tek tek jelatin filtre ile sarılmasıyla veya kamera önünde floresan filtrelerinin (FLA FLB) 39 40 Görüntü Yönetmenliğine Giriş kullanılmasıyla gerçekleşebilir. Diğer bir yol ise her biri görünebilir spektrumun değişik ışımalarını veren floresan lam baların birlikte ve dengeli biçimde kul lanılmasıdır. 4. 7 Ark Lambaları Son yıllarda bazı floresans lamba üreten firmalar, özellikle sinema ve tele vizyon endüstrisinde kullanılmak üzere, tüplerini iç yapısında değişiklikler yaparak yeni ampuller üretmişlerdir. Karbon ark lambalar sinema ve tele vizyon endüstrisinde kullanılan ve bili nen en güçlü aydınlatma kaynaklarıdır. Sinemanın ilk yıllarından beri bilinen ve kullanılan kaynakları aydınlatma arasındadır. Sinema ve televizyonda sert, yoğun gün ışığı gerektiren veya sert ay ışığı efekti gerektiren durumlarda kul lanılan , kullanılması ve bakımı oldukça zahmetli bir kaynaktır. Tercih edilme nedeni yukarıda da sözü edildiği g ibi çok güçlü olması ve renk ısısının 5800° K , bir başka deyişle fotografik gün ışığına çok yakın olmasıdır. ı 80 ı yılında Sir Humprey Oavy tarafından icat edilen bu lambanın kullanılabilmesi için 7 2 volt üreten bir o c jeneratöre gereksinim vardır, ayrıca her kırk dakikada bir lam banın karbon çubuklarının değiştirilmesi ve sürekli olarak t ıraşlayacak bir teknisyenin olması zorunludur. Geleneksel floresans tüplerdeki bir çok sorunu ortadan kaldıran bu lam balar, daha geniş alanlara yumuşak ve gölgesiz ışık verdikleri ve daha az ısı ortaya çıkartıp daha az enerji tükettikleri için özellikle stüdyo kullanımlarında " soğuk ışık" adıyla kullanım alanı bulmuşlardır. Ark lambaları kabaca ikiye ayrılır. Bunlar : a)Karbon Ark Lambalar ve b)Kapalı Ark lambalardır . Renk ısısı Son yıllarda sinema endüstrisinde devrim sayılacak gelişmelerden biri kapalı ark lambaları olarak bilinen fotografik günışığına çok yakın renk ısısı olan lambaların kullanılmaya başlamış olmasıdır. Bu tür lambalar alternatif akım ile çalışır, lambayı çalıştırabilmek için yüksek voltaj sağlayan bir starter ve akımı düzenleyen bir balasta gereksi nim duyulur. Bu tür ark lambaları HM! , cıo ve csı gibi tipler ve adlarla bilinir. 50000 lümen ışık verir. 3200°K renk ısısına sahip tungsten halojen ampuller den farklı olarak da 5500°K renk ısısına sahiptirler. HM! (Hydrargyrum Medium Arc Iodide) lambalar günışığı gibi yoğun ve aynı renk ısısında ışık yayan aydınlatma elemanlarıdır. Sinema ve televizyonda yaygın biçimde kullanılan bu lambalar da filaman yerine civa buharı ve metal iyot ile doldurulmuş fanusun içinde iki elektrod bulunur. Bu iki elektroda uygu lanan elektrik akımı bir ark oluşturur ve ışık verir. HM! lambalar tungsten halojen lambalardan çok daha etkili ve onlardan çok daha az ısı açığa çıkartan lam balardır. 2500 Wattlık bir HM! lamba 2 40 . 000 lümen ışık verirken 2000 Wat tlık tungsten halojen bir lamba CID lambalar da 5500°K renk ısısına sahiptir. csı lambalar ise 4200°K renk ısısına sahiptir, csı lan kullanım durumlarına göre hem tungsten, hem de günışığı emülsiyonlara göre filtrele mek gerekir. 41 Olumsuz yanları ise gerek lam baların gerekse balastın çok ağır olması. çok enerjiye gerek duyması ve ampullerinin tungsten halojen lambalar la kıyaslandığı zaman daha pahalı olmasıdır. 4.8 Filtreler Filtreler fotoğraf, sinema ve tele vizyonda kullanılan en önemli aksesuar lar arasındadır. Gerek estetik gerekse teknik nedenlerle kullanılan filtreleri öncelikle SB ve renkli emülsiyonlar için DAVY, Slr Hıımpry ( 1778 - 1829) İngiliz bil iminsaru. Ağırlıklı olarak kimya konusunda çalıştı. Bir çok buluşa imzasını attı. Bu çalışmaları arasınc1'1 en önemlilerinden bir tanesi Davy lambası olarak da bilinen madencilerin kul landığı güvenlik lambasıdır. Ayrıca elektrik üzerine yaptığı çaylışmalar sırasında ark lambasının kuramsal temelleıini attı. 42 Görüntü Yönetmenliğine Giriş kullanılanlar olarak ikiye ayırabiliriz. SB görüntülemede tonların , kontrastların doğru olarak yaratılmasında kullanıldığı gibi , renkli emülsiyonlarda da renklerin doğru olarak ortaya konmasında filtreler den yararlanılır. !anıldığı durumlarda . elde edilen görün tünün tüm renklerine etki etmek biçi minde olurken, SB filmde ise kullanılan filtre görüntülenen nesne veya sahnenin göreceli parlaklıklarını değiştirmek biçi minde olmaktadır. Filtreler, objektiften geçerek film üzerine düşen ışığı emen , engelleyen veya renklerine etki eden , cam . jelatin vb. gibi malzemelerden çok hassas olarak ü retilmiş optik aksesuarlardır. Filtreler emilen ışığın oranı , ışığın kalitesi ve görüntülenen nesnenin renkleri , kul lanılan filmin türüne bağlı olarak, sine mada perdeye yansıyan televizyonda ise ekranda izlenen görüntü üzerinde etkilerinin gösterirler. Bilindiği gibi beyaz (renksiz) ışık kırmızı , yeşil ve mavi ışığın bileşiminden oluşur. Diğer tüm renkler ise bu üç temel rengin belli oranlarda karışmalarından gelir. meydana Objektifin önünde kullanılan herhangi bir renge sahip filtre. beyaz ışığı oluşturan, mavi , yeşil ve kırmızı renklerin film üze rine düşen oranlarını belli biçimde değiştirir. Bu değişiklik renkli filmin kul- örneğin bir sahnenin görüntülen mesinde kırmızı bir filtrenin kullanıldığını düşünelim, görüntüleme işleminde eğer renkli bir film kullanılıyorsa . sonuçta elde edilen görüntü tek renk (monokromatik) kırmızı olacaktır. Çünkü kırmızı filtre mavi ve yeşil renklerin tümünü emerken kırmızı rengi geçirecektir dolayısıyla görüntü yalnızca kırmızı renk tarafından oluşturulacaktır. SB bir emülsiyonun kul lanılması durumunda ise tona! değerlerin değişmesi sonucunda örneğin ; mavi gökyüzü koyu gri . beyaz bulutlar fırtınalı bir günün bulut renklerinde olur. Kırmızı dudaklar veya tuğla ve kiremitler ise beyaz görünür. Belli filtreler objektiflerin önünde kul lanıldığı zaman geçen ışığın miktarını azaltacağı için pozlamaya dikkat etmek Renk Isısı ve "filtre faktörü" nü göz önünde tutmak gereklidir. S B çalış malarda filtreler renk düzeltme, renkli filmlerde ise ışık den geleme veya dekamired (decamired) filt releri olarak adlandırılabilir. Ayrıca özel etkiler ve estetik uygulamalar için hem renkl i , hem de siyah beyaz görün tülemede kullanılan özel efekt filtreleri de vardır, bunlar yıldız, sis , yumuşak görüntü vb . gibi filtrelerdir. üretici kuruluşlar ürettikleri filtreleri belirlemek için belli kodlama ve numa ralama sistemleri kullanılar. Zaman zam a n da filtrenin yaptığı etkiyi tanımlayan adlarla anılırlar, ö rneğin ; sarı , kırmızı , turuncu, dörtlü yıldız, altılı yıldız gibi, ancak tüm dünyada referans alınan ve yaygın olarak kullanılan kodla ma biçimi Kodak Wratten numaraları üzerine kurulmuş olanıdır. Yukarıda da sözü edildiği gibi filtreler film üzerine düşen ışığın m i ktarını azaltırlar, bundan dolayı poz düzeltmesi mutlaka yapılmalı filtre faktörü hesaba 43 katılmalıdır. Poz ölçümünü objektiften geçen ışığa göre yapan TTL tipi fotoğraf ve film makinalarında poz düzeltmesi yapmaya gerek yoktur, ancak böyle bir ölçüm yapma olanağımız yoksa filtre faktörü mutlaka göz önünde tutulmalı ve gerekli poz düzeltmesi buna göre yapılmalıdır. Filtre faktörü pozlamanın mutlaka artırılması gereken miktarıdır. Bu faktör ler filtrenin kullanma kılavuzunda veya filtre üzerinde ı X , ı ,SX, 2X, 3X gibi değerlerle mutlaka gösterilir. Pozla manın düzeltilmesinde bir çok yöntem kullanılabilir. Bunlardan ilki kullanılan filmin ASA ı ıso türünden hız değerini fil tre faktörüne bölerek ve çıkan değeri ASA ı ıso değeri olarak uygulanmasıdır. örneğin 400 ASA değerinde bir SB film kullanıldığını ve bu filmle birlikte filtre faktörü 2X olan bir filtre kullanıldığı varsayılacak olursa , yukarıdaki tanıma göre pozlama için temel alınacak yeni ASA değeri 200 ASA olacaktır. Filtre faktörü f/stop ve örtücü hızı (1840 - 1926): İngiliz mucit ve fotografık malzeme üreticisi. 1 878 yılında fotoğraf malzemeleri üretimi ve satışı işini kurdu. O dönemde fotoğraf maki nalannda kullanılan cam filmleri üretiyordu. 1906 yılında İngiltere'de ilk pankromatik fotoğraf cam lannı üretti ve önemli bir filtre üreticisi oldu. 1912 yılında Eastman Kodak Wratten'in firmasını satın aldı ve Wratten adını fil- 44 Görüntü Yönetmenliğine Giriş bağlamında da kullanılabilir. Giren ışık miktarının azalmasına koşut olarak diyafram açılabilir veya örtücü hızı düşürülebilir. Filtre faktörü 2X olan bir filt re kullanıldığını düşünelim ve poz değerinin 64 ASA bir film için 1 /60 f: ı 6 olsun pozlama örtücü hızını ı /30'a düşürerek veya diyaframı f: ı ı e dek açarak düzeltilebilir. Her ne kadar filtreler fotoğrafçılıkta kullanılan diğer aksesuarlara göre daha ucuz malzemelerse de yüksek kaliteli optik malzemelerden üretilmiş olmaları gerekmektedir. Kullanılan malzemenin kalitesinin düşmesi optik yanılgılara ve renkte değişikliklere sebep olabilir. 4.8. 1 Siyah Beyaz Filmlerde Kullanılan Filtreler Günümüzde genel amaçlı olarak kullanılan SB filmler pankromatik film lerdir. bir başka deyişle bu filmler tüm renklere karşı duyarlıdırlar. üretilen bu filmler kusursuz görünmelerine karşın zaman zaman fotoğraflanan nesnenin /sahnenin tonlarını gözün gördüğü gibi kaydedemezler. Gökyüzü gibi mavi ton lar daha açık renk çıkarken. kırmızılar daha koyu çıkar. Bunlar ancak profesyo nel gözlerin farkedebilecekleri küçük kusurlar olsa da ciddi amatörler ve pro fesyoneller sürekli olarak renk düzeltme fil!relerini kullanırlar. a) Sarı Filtreler ( Ycllow) Sarı filtreler kontrast ı artırır. Bu amaçla en çok kullanılan filtrelerden biri No.8 (Sarı 2) olarak adlandırılan filtredir. Bu filtre gökyüzünü koyulaştırıp bulutları belirgin hale getirirken kırmızı ve yeşil renkleri açar. Bunun nedeni sarının yeşil ve kırmızı renklerin bileşimi olmasıdır. Sözü edilen sarı filtreden kırmızı ve yeşil serbestçe geçerken mavi rengin bir kıs m ı engellenir , sonuç olarak da baskıda daha doğal gri tonlar elde edilir. Sarı filtreler aynı zamanda güneş altında kar sahnelerinin görüntülen mesinde de yarar sağlar, gölgelerin kar üstünde oluşturduğu mavi ışığı emerek Renk daha iyi görüntülerin elde edilmesini sağlar. Sarışın tenler ve sarı saçlar bu filt relerle açıklaşırken , mavi gözler koyu laşır ve çiller yumuşar, ağaç kabuk larındaki detayları ortaya çıkartmada sonbaharda yapraklardaki tona! farklı lıkları ortaya çıkartmada sarı filtre kul lanılır. Sarı filtrelerde No. 8 (sarı 2) ilk ter cih edilecek filtrelerden biridir ve SB emülsiyonla birlikte bir renk düzeltme filtresi olarak düşünülebilir. Ancak koyu gökyüzü , kontrası deniz manzaralarının görüntülenmesinde No. 9 (Sarı 3 ) ve No. ı s (Koyu sarı) kullanılacak filtreler arasındadır. b) Koyu Sarı - Turuncu Filtreler (Orangc) Koyu sarı ve ve turuncu filtreler bu dizgedeki en koyu filtrelerdir. gökyü zünü çok daha fazla koyulaştırır. kar, kum ve kayalıklarda dokuyu ortaya çıkartmada , sarı ve kırmızı nesnelerin ısısı tonlarını iyice açmada kullanılır. Bu filt relerin pusu yok edici özellikleri vardır. insan yüzü görüntülenirken ( zenci olmadığı sürece) yüzler solgun, dudak lar daha açık renk çıkar. Koyu sarı filtre hava fotoğrafçılığında pus giderici olarak kullanılır, özellikle ufka yakın mekanların çok yüksekten fotoğraflan masında , kentlerin havadan fotoğraflan masında mutlaka kullanılması gereken bir filtredir. Turuncu filtre sarıdan kırmızıya dek olan dizgedeki renkleri açarken, yeşil den mora dek olan dizgedeki renk leriyse koyulaştırır. c) Sarı Grecn) Yeşi l Filtreler (Ycllow - Bu filtreler de sarı dizgesindeki filt relerde olduğu gibi kontrastı artırır. Mavi renkler daha belirgin hale gelirken . yeşil renkler daha açılır , beyaza doğru kayar. Kırmızı renkleri daha doygun verir. Gökyüzünün, deniz kenarlarının ve karlı manzaraların görüntülenmesinde kul lanılır. 45 46 Görüntü Yönetmenliğine Giriş d) Yeşil Filtreler (G rcen) özellikle yeşillerin çekiminde kon trastı azaltmada kullanılır. Kırmızılar daha koyu ve belirgin çıkar. Doğada özellikle ağaç , yaprak ve bitki çekimlerinde başarılı sonuçlar verir . e) Kırmızı Filtreler (Red) Kırmızı filtreler, sarı filtrelerle yaratı lan etkileri çok daha yoğunlaştırarak daha dramatik etkilerin ortaya çıkartıl masında kullanılır. Açı k kırmızı filtre gökyüzünü çok koyulaştırır. insanların görüntülenmesin de kullanıldığı zaman ten renkleri iyice beyazlaşır. Mimari çekimlerde önerilen bir filtredir, kontras t ı artırır. Doğada kırmızı renkli nesnelerin, örneğin kırm ızı çiçeklerin renklerini açarken yeşil tonları koyulaştırır. Kırmızı ı olarak bilinen filtre . fırtınalı gökyüzü ve deniz sahnelerini yaratmada kullanılan bir filtredir. Bu filtre Infrared (kızılötesi) fotoğ rafçılıkta da kullanılır, infrared emülsiyon- !arla kullanıldığı zaman mavi gökyüzü siyah . yeşil yapraklar ve bitkiler beyaz laşır. Sis ve puslu havalardaki çekimler için idealdir. Bilimsel ve t ıbbi fotoğ rafçılıkta ve film çekilmlerinde, kullanılır. özellikle mavi renkte çekilmiş plan ve projelerin fotoğraflanmasında iyi sonuç lar verir Koyu Kırmızı filtre çok kon t rast grafik etkili görüntüler elde etmek için kullanılan bir filtredir. f) Mavi Filtreler ( Bluc) Kontrast sağlamada kullanılan filtre lerden biri de mavi filtrelerdir. Bu filtre kırmızının tersi etkiler yaratır. Mavi rengi geçirip, kırmızı , turuncu ve sarı renkleri engellediği için kırmızı renkleri koyulaş tırır , mavi renklerin kontrastını azaltır. Gökyüzü daha soluk ve açık renkte çıkar. Renk 4 . 8 . 2 Siyah Beyaz ve Renkli Filmlerle Ortak Kullanılan Filtreler a. Ultraviolet (Morötesi) Filtreler Güneş ışığı bilindiği gibi değişik dalga boylarındaki ışık ışınlarının bir karışımıdır. Bu karışım hava durumu , mevsim. günün belli zamanları , yüksek lik gibi etkenlere bağlı olarak film üzerinde değişik etkilerde bulunur. Bilindiği gibi , güneş ışıkları gün doğumu ve gün batımında daha kırmızı , öğle üzerleri daha mavidir. Daha önce de sözü edildiği gibi insan gözü bu değişikliklere uyum gösterir ve algı aynı kalır. oysa bir film bu değişikliklere u yum gösteremez . . uv olarak adlandırılan çok kısa dalga boylarını insan gözü görmeme sine karş ı n , bu dalga boyları film tarafından görülür. UV filtreler genellikle açık havada metrenin üzerindeki dağlarda . karda ve deniz kenarında kullanılır. ı ooo ısısı Gözle görünmeyen UV ışınlar filmi etki ler. Bu ışınlar görünen spektrumdaki renklerle , aynı odak noktasına gelemez dolayısıyla hafifçe beliren ikincil bir gö rüntü oluşturur. Çok az düzeltme gere ken durumlarda Haze ı veya Haze 2 olarak adlandırılan filtreler veya renkli emülsiyonlarla kullanılan Skylight ı A fil tresi kullanılabilir. Pozlamaya etkisi ol mayan bu filtreler genellikle sürekli ola rak objektiflerin üzerinde koruma amacıyla bulundurulur. Ancak koruma amacıyla kullanılması gereken asıl filtre optik camdan yapılan Clear adıyla anılan filtrelerdir. Filtreler kullanılırken üzerinde parmak izleri bulunmamasına toz ve leke olmamasına dikkat edilme lidir. UV filtrelerle ilgili doğru olanı ise , koruyucu olarak kullanmaktan ziyade. bu filtreleri yalnızca çekim sırasında kul lanmaktır. b. Polarizc Filtreler Polarize bir filtre nötr renkli bir filtre olu p , yalnızca belli açılardan gelen ışıkların geçmesine olanak tanır. Metal veya cam gibi parlayan yüzeylerden ve 47 48 Görüntü Yönetmenliğine Giriş gök yüzünden belli açılarla yansıyan ışıklar . fotoğraflanmak istenen nesne ı mekanın istenildiği gibi görüntülenmesi ni engeller. yansıyan bu ışık ışınlarının ortadan kaldırılması için bu titreşimlerin belli biçimlerde polarize edilmesi gerek lidir. Bu işlem ise polarize filtrelerle yapılır. Filtre kendi ekseni etrafında döndürülerek istenmeyen parlama ve yansımalar yok edilir veya azaltılır. Polarize bir filtrenin çalışma prensibi . iki filtrenin üst üste monte edilerek onlarını polarizasyon düzlemlerinin kesişmesine kadar çevilmesine dayanır. Açık mavi gökyüzünden dik açıyla gelen güneş ışığı polarize filtreler yardımıyla koyulaştırılabilir. c . Nötr Gri veya Yoğunluk Azaltıcı Filtreler (Ncutral Dcnsity - ND) Filmin üzerine düşen ışığın m iktarı bilindiği gibi diyafram ile denetlenir. Ancak kimi zaman diyaframın çok kısılmasına karşın giren ışık miktarı yine de fazla olur. Bu durumda renkleri etki lemeden ışığın miktarını azaltmada ND adıyla anılan gri renkli filtreler kullanılır. d. özel Etki Filtreleri Bu filtreler de hem siyah beyaz hem de renkli filmlerle kullanılır ve çoklu görüntüler. yıldız etkiler i , yumuşak görüntüler. hafif netsiz görüntüler elde etme de özel amaçlarla kullanılır. 4.9 Renkli Filmlerle Kullanılan Filtreler / Renk Düzeltme Filtreleri Polarize filtrenin çalışması Renkli filmlerle kullanılan renk düzeltme filtreleri çekim sırasında kul lanılan ışığın ve filmin renk ısılarını birbir lerine dengelemeye yarar. Renkli filmler Görüntü Yönetmenliğine Giriş bilindiği gibi tungsten ışığa veya günışığına duyarlı olarak imal edilirler. sözü edilen duyarlıktaki bu filmler farklı aydınlatma kaynakları altında pozlandığı zaman renklerde bozunmalar ve kay malar meydana gelecektir. Bu renk bozunmalarını düzeltmek için renk düzeltme filtreleri kullanılır. Bu amaçla kullanılan filtreler arasında Wratten serisinden 80, 85 nolu filtreler kullanılır. 80 serisi filtreler mavi renkli olup doğal ışık kaynağına dengeli filmleri ( daylight ) yapay ışık altında (3200 Kelvin'de ) pozlamada kullanılır. 85 serisi filtreler ise amber rengindedir. Bunların yanı sıra floresans ışığını doğal ışığa den gelemek için kullanılan FLA ve FLB adıyla anılan renk düzeltme filtreleri de vardır. RENK DUZELTME FİLTRELERİ Filtre poz Sağladığı No. artışı dönüşüm 85 B Tungsten 2/3 ssoo° K'den 3200°'e filmleri günışığında pozlamak için 85C Kimi zaman ı 13 SS00°K'den 3800°'e tungsten filmleri günışığında pozlamada kullanılan filtre. BOA Günışığı filmleri 3200°K'den 2 ssoo0ye tungsten ışık altında 3200° K'de pozlama için mavi filtre BOB Günışığı filmleri, tungsten ışık altında ı 2/3 3400°K.de ssoo0ye 3400° K'de pozlama için mavi filtre (Filtrelerle ilgili detaylı liste i ç i n Ekler bölümüne bakınız) BOC Günışığı filmleri 3800°K'den tungsten ışık altında 5500°'ye 3800° K·de pozlama için mavi filtre 49 50 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 4. ı O Filtrelerin Bakımı A) Filtrelerin cam veya jelatin yüzey lerine elle dokunmayınız. Parmaklardaki yağ ve toz filtre üzerinde zaman zaman çıkmayacak leke ve izler bırakabilir. b) Oluşan parmak izini hemen temiz leyini z , temizlikte yumuşak bir fırça , basınçlı hava içeren tüpler kullanılabilir. Filtreye yapışan kir ve tozlar , filtre hohlanıp nemlendirildikten veya bir parça objektif temizleme sıvısı güderi veya optik temizleme kağıdı veya bezine damlatıldıktan sonra zorlamadan temiz lenebilir. Gözlük camlarını silmekte kul lanılan güderi , kağıt mendil. tuvalet kağı dı gibi kağıtların kullanılması filtreyi çize bilir. c) Filtreler kutularında , özel olarak yapılmış taşıma çantalarında taşınma lıdır. Kısaca Bu bölümde ışığın temel özellik lerinden ve değişkenlerinden biri olan renk ısısına değinildi. Değişik aydınlatma kaynaklarının renk ısıları, özellikleri aralarındaki fark lar ele alandı. Ayrıca gerek renk düzeltmede gerekse özel etkiler yaratmada kullanılan filtreler de ele alınarak incelendi. Doğal aydınlat ma kaynağı günışığı, yapay aydınlatma kaynakları, tungsten, tunsten halojen, floresans ampuller ve ark lambaları aralarındaki fark lar ele alınmaya çalışıldı. Filtreler başlığı altında da siyah beyaz film lerle kullanılan ve renkli filmlerde kullanılan filtrelere ve polarize fil trelere değinildi. Bölüm İçin KaynakçJ , Mannlıeim, L. Andrew ve Hanwonlı Viscount (ecl.) D.A. Spencer s Color Plıotograplıy in Practice. Focal rress, Londra - New York, 19�5 . . Gökgöz Aydemir, Bütün Yönlerıyle Sıyalı Beyaz ve Renklı Fotoğrafçılık, Hüsnütabiat Matbaası, Istanbul , 1 977. Sınitlı, Robb. Tlıe Tiffen Practical Filter Manual, Aınplıoto, New Yoı.k, 1975 Feininger, Andrear, Liglıt and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New York, 1 976 . - f 8ı. 1 gı1 erı,· Ceyhan, z.eki. Amatör ve Profesyoneller için Renklı. Fotogra Anadolu Universitesi Yayınları, Eskışelıır, 1998. � BOLUJ\;1 Q VE . . .. . . IŞIK OLÇlJlVIU •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• değerleri , yoğunlukları ve dengeleri dikkatle oluşturulmal ı , bir sahnenin diğerine baskın gelmesi önlenmeye çalışılmalıdır. Ayrıca ışığın yoğunluğunun denetlenmesi sırasında sahneye özgü anlatımın ve duygusal atmosferin yok ol mamasına dikkat edilmelidir. Farklı renk Görüntünün oluşmasında birinci ler, sahnelerde farklı duygusal atmosfer koşulun ışık olduğundan her fırsatta söz ler yaratır. Ayrıca anlatıma da etki eder. edildi . Bir görüntü yönetmeninin ışıkla ve insan gözü yapısı dolayısıyla renk ısıları ışığın ölçümüyle ilgili olarak aklında tut arasındaki farkları göremeyebilir. Ancak ması gereken beş önemli değişken öğrenilmiş bilgileri bir sahnenin nasıl ay vardır. Bunlar ışığın yoğunluğu , ışığın dınlatılması gerektiği konusunda ona niteliği, renk ısısı, ışığın geliş yönü ve kaç yardımcı olacaktır. Görüntünün normal kontrastında ve doğru renklerde kay farklı kaynağın kullanıldığıdır. dedilebilmesi için pozlama çok önem ışığın yoğunluğunun denetlenmesi, lidir. Doğru pozlama yapabilmek içinde b i r yapımdaki temel değişkenlerden ortamda bulunan ışığın yoğunluğunun birinin denetlenmesi demektir. Bir yapım çok iyi ölçülmesi gereklidir. s ı rasında sahneler a rasındaki renk Bu bölümde ışığın bir diğer özelliğine yoğunluğuna, pozlama ve ışığın nasıl ölçüldüğü konularına, ölçümde kullanılan aygıtlardan ışıkölçer/er, lüksmetre/ere değinile cektir. 52 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 5 . ı Pozlama Nedir? sahne üzerine düşen ışığın bir kısmını yansıtır , yansıyan bu ışığın toplam ı ise Pozlama en basit tanımıyla ışığa "yansıyan ışık" olarak adlandırılır. Bir duyarlı malzemenin, örneğin ; filmin ışık nesne ı sahne üzerine düşen ışığın top almasıdır. ışığın yoğunluğu pozlamayı da lamı . aydınlatma ı ışık kaynağını n par etkilecektir. Doğru renk tonlarını ve kon laklığına ı ışıma yoğunluğuna bağlıdır. trastı elde edebilmek için pozlamanın Ayrıca kullanılan aydınlatma kaynağının doğru yapılması gereklidir. Aydınlatma (eğer yapay bir aydınlatma kaynağı kul ve pozlama işlemleri birbirlerinden lanılıyorsa) optik yapısı, aydınlatılan nes ayrılmaz ve birbirlerine bağlıdırlar. Işık ne ı sahneyle aydınlatma kaynağı ara ölçümüyle ilgili standart , bir tek mumun sındaki mesafe , ışığın geçtiği ortamda ışıması temeline dayanır. ışık ölçme bir bulunan ve ışığın yoğunluğunu azaltan . bilimdir ve bu bilim dalı fotometri olarak kırılmasına neden olan duman, sis , cam , adlandırılır. filtre gibi etmenler de sahne I nesne üzerine düşen ışığın toplam değerini etki Işık ölçümünü doğru yapabilmek ler. için ışık kaynağı , belli bir yüzeye düşen ışığın m i ktarı , aydınlatılan yüzeyden Amerika Birleşik Devletlerinde par yansıyan ışığın mikan gibi kavramları bir laklık yoğunluğu ( ayak-mum) footcandle birlerinden ayırtedebilmek gereklidir. olarak ölçülür. Nijat özön bu kavramı şöyle tanımlıyor: "Bir ayak - mum " ı Bir ışık kaynağından çıkan ışıma ayak çapındaki bir yuvarın özeğine parlaklık yoğunluğu olarak adlandırılır ve yerleştirilen ı mumluk ışık kaynağının, mum (candela) ile ölçülür. Aydınlatma bu yuvarın yüzeyini aydınlatma yeğin kaynağından bir nesnenin üzerine düşen liğine eşit olan aydınlatma b irim i . " ışığın toplamı "düşen ışık" olarak ( ı 9 8 ı : 25 ) B u kavramı şöyle de tanım adlandırılır. Aydınlatılan nesne veya layabiliriz; bir footcandle bir mumdan bir root ( 3 1 . 2 cm . ) uzaklıktan ölçülen düşen ışığın miktarıdır. ışık ölçümünün uluslararası terimi lüks (lux) tür. ı o. 76 lüks, ı footcandle' a eşittir. Düşen ışıkta toplam lüks . aydınlat ma kaynağının parlakl ık yoğunluğuna , aydınlatma kaynağı ile aydınlatılan yüzey arasındaki mesafeye ve ışığın hareket ettiği ortama bağlıdır. Konuya açıklık getirmek için belli ortamların lüks olarak değerlerine değinilecek olursa : Güneşli bir günde gün ışığı yaklaşık 30000 - 1 00000 lüks arasında değişir. Işığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü Yoğunluk = ( 1 / aydınlaıılan nesne ile ışık kaynağı arasındaki mesafe )nin karesi. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Mesafe Yoğunluk ı ı 2 1/4 3 1 /9 4. . ı/16 TV stüdyolarında ortalama yoğunluk ı 500 lüks civarındadır. Aydınlık bir büro 400 lüks civarın dadır. Ay ışığı ise o . ı lüks civarındadır. Işığın sozu edilen yoğunluğunu ölçmek için lüksmetre adı verilen ölçüm araçları kullanılır. Işığın parlaklık yoğunluğu mesafe ile orantılı olarak azalır. Bu şöyle formüle edilebilir. Işığın yoğunluğu mesafe ile oranıılı olarak azalır. Bir başka deyişle ışık kaynağından iki birim uzaktaki bir yüzey , bir birim uzak taki yüzeyden dört kez daha az ışık alır . Bu ters kare kuralı olarak bilinir. Işığın parlak.lığı ise pozlamayı belirler. 53 54 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Bir yüzeyden yansıyarak bize gelen ışık yansıyan ışık olarak bilinir. Yansıyan ışığın belirleyicileri , düşen ışık miktarı (ne kadar ışık düşerse o oranda ışık yansır) . yüzeyin koyu veya açık olması , yüzeyin dokusu (ayna veya ahşap , beyaz örtü veya siyah kadife). Yansıyan veya düşen ışık, ışıkölçer le ( pozometre) ölçülür. 5 . 2 Işıkölçer Nedir? Nasıl Kullanılır? filme veya Fotoğraflanan kaydedilen bir nesnenin ı sahnenin renk değerlerinin ve tonlarının doğru olarak görülebilmesi için doğru pozlanması gerekir. Filmin kare hızına göre doğru diyafram değerinin saptanmasında en sağlıklı yol ışıkölçer kullanılmasıdır. Film üzerine düşmesi gereken doğru ışık mik tarını bulmada , görüntülenecek sahneyi ı nesneyi aydınlatan ışığın m iktarını ölçmede kullanılan araçlar ışıkölçer olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda bu pozometre olarak da geçer. Yaygın olarak iki tip ışıkölçer kullanılır. Bunlar: Yansıyan ışığı ölçen ışıkö l çerler (Reflected Lightmeter ). Düşen ışığı ölçen ışıkölçerler ( ıncident Lightmeter) olarak adlandırılır. Yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerde kendi içlerinde a) yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerler, b) Yansıyan ışığı ölçen spot metreler, c) Yansıyan ışığı ölçen TTL ışıkölçerler olarak üçe ayrılır. Yansıyan ışığı ölçen ışıkö lçerler kameranın gördüğü alandaki sahne ı nesneden tüm ışık değerlerini ölçer ve ortalama bir değer verir. Ancak bu tür ışığın m i ktarını ölçen ışıkölç e rlerin verdiği değerler dikkatle okunmalı ve yorumlanmalıdır. Işıkölçerler ortalama değerlere göre kullanılacağı varsayılarak imal edilmiştir. Bu normal bir sahnenin kontrastının ı /7 olduğu varsayımı veya sahnenin üzerine düşen ışığın % ı 8'ini yansıtt ığı varsayımıdır. Sahnenin kon trastının ı ı 7 olması en parlak bölgenin en az ışık almış olan bölgeden 7 kez lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü daha parlak olması demektir. Eğer en parlak alan ile en az ışık almış alan arasında daha fazla kontrast farkı varsa ışıkölçer yanılacağı için göstereceği sonuçlar da farklı olacaktır. örneğin bir manzara çekiminde oldukça gölge bir ormanın çok parlak gökyüzü altında çekileceğini düşünelim , ış ıkölçer gökyüzünden gelen fazla tştk dola yısıyla veya koyu gölgeler dolayısıyla yanılacaktır. Bu tip tştkölçerler kulla nılırken fark.it farklı alanlardan ölçüm alıp ortalama bir değer uygulamak daha doğru olacaktır. Yansıyan tip ışıkölçenlerin % 1 S'lik bir yansımayı (orta gri) ölçmek üzere ayarlandık.larından söz etmiştik. Bu yüz den ölçüm yapılırken bir görüntü yönet meni öncelik.le nesnenin % 1 S'lik bir yansımaya göre görüntülenip görün tülenmeyeceğinin kararını vermek duru mundadır. % ı S'lik yansımanın ortalama bir insan yüzünün yansıttığı değer olduğu düşünülür, ancak çok açık bir ten gelen ışığın % 30' unu yansı tabileceği gibi , çok koyu bir ten de % 55 ı S'in altında yansıtabilir. Hatalardan kaçınmak ve nesneden ı sahneden % 1 8 yansttıctlığı olan gri bir kartttan ölçüm almak daha doğru olacakttr. Bu tür kart lar özel olarak imal edilmiş olup fotoğraf ve sinema malzemesi satan mağazalar da bulunabilir. Yine yansıyan tip bir ışıkölçer olan ve spotmetre olarak adlandırılan tip ışıkölçer ise üzerlerine ek.lenmiş objek tiflerin de yardımıyla çok dar açılardan yans ıyan ışığın ölçümünü alabilen . örneğin 1 °- 4 arasındaki açıyı ölçen, tşıkölçerlerdir. Bazı türleri bir kaç farklı ölçümün ortalamasını verebilecek gibi tasarlanmıştır. Spotmetrelerle sahnenin çok küçük alanlarının kesin ölçümleri alınabilir. Kritik ölçümlerde spotmetre kullanılması yararlı olabilir. Spotmetreler uzaktaki nesnelerden yansıyan ışığın, konser salonlarında konser veren kişinin vb. mekanlarda yapılan çekim lerinde yarar sağlar. o Bazı kameraların içinde, özellik.le ı 6 mm. olanlar ve kolay taşınabilen Gri kaıt sabit bir yansıtma oranına sahip, üzeıine düşen J!iığın o/o 1 8" ini yansıtmak üzere tasar lanmış, görüntülenecek nesnenin en parlak bölge ile en az ışık alan bölgesi arasında ortalama par laklığını veren kartlardır. Bu kartlar düşen ışığı ölçen ışıkölçerlerin ayarlarına karşılık gelir ve yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerle aynı sonucu veıir. 56 Görüntü Yönetmenliğine Giriş aktüel amaçlarla kullanılan kameralarda . objektiften geçerek gelen ışığı ölçen ışıkölçerler bulunur. Bunlar TTL ışıkölçer ler olarak adlandırılır. Bu tür ışıkölçerler genel ölçümler yapmak üzere tasar lanmışt ır. Bir kıs m ı ise doğrudan diyaframı da kontrol edebilir. Genellikle yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerin önüne konan yarı saydam bir malzeme , bu ışıkölçeri düşen ışığı ölçen ışıkölçer biçimine getirir. Düşen ışığı ölçen ışıkölçerler gerek sinema gerekse televizyon endüs trisinde çok yoğun biçimde kullanılır. Yukarıda sözü edilen yarı saydam bir malzeme, bu genellikle beyaz bir yarı küredir, üç boyutlu bir ışık toplama yüzeyi olarak düşünülebilir. Bu tür ışıkölçerler kullanılırken . sözü edilen yarıküre kameraya doğru tutulur. Bu yarıkürenin yapısı dolayısıyla denge lenmiş bir ışık ölçümü okunur. Yansıyan ışık ölçülmediği için , bir başka deyişle, ışıkölçeri yanıltacak, karanlık veya parlak yüzeylerden gelen ortalama ışık değeri ölçülmediği için , ölçüm sonuçları daha doğru olur. 5.3 Lüksmetreler özellikle televizyon stüdyolarında , sahneye düşen ışığın miktarın ı lüks olarak ölçen bir tür ışıkölçer vardır. Bu Bazı lüksmetre olarak adlandırılır. ışıkölçerler, özellikle son yıllarda imal edilenler aynı zamanda lüksmetre olarak da kullanılabilmektedir. 5 .4 Işıkölçerlerin ve Lüksmetrelerin Bakımı ışıkölçerler ve lüksmetreler hassas araçlardır, dolayısıyla düşürülmemeli veya kullanırken herhangi bir yere çarp mamalıdır. ışıkölçerlerin kalibrasyon larıyla oynanmamalıdır. Kalibrasyonu bozulan ışıkölçerler mutlaka servisine gönderilerek ayarlanmalıdır . ölçümde şüpheye düşüldüğü an mutlaka başka lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü ışıkölçerlerle ölçüm yapılmalı ve birbir leriyle kıyaslanmalıdır. Bazı ışıkölçerlerde bulunan delikli filtrelerin her biri , kendi ışıkölçerleriyle kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Bunları birbiriyle karıştırmamak gereklidir. ışık ölçerler temizlenirken, benzin tiner vb. gibi maddelerle silinmemelidir. Kuru veya hafif nemli bir bez tercih edilme lidir. Kullanılmadığı durumlarda eğer pil ile çalışıyorsa , pil mutlaka çıkartılmalıdır ve kılıfında veya kutusunda saklan malıdır. Eğer pil kullanılmıyorsa , ışığı ölçen CdS gibi ışığa hassas maddenin boş yere ışımasını önlemek için kapalı durumda tutulmalıdır. Kısaca Bu bölümde ışığın yoğunluğu ve ışığın yoğunluğunun ve poz/a manın nasıl belirlendiği konularına değinildi. Işığın yoğunluğunu ve ve pozlamayı belirleyen kavramlar ortaya kon maya çalışılarak, lüks, ayak - mum gibi kavramlara değinildi. Işık ölçer/erin ve lüksmetrenin kul lanım nedenleri ve biçmleri, ışıkölçer/erin bakımı konulan da ortaya konmaya çalışıldı. Bölüm İçin Kaynakça: Amlıeim, Rudolf. Arı and Visual Perception, A Phychology of Creative Eye, University of California Press, 1974. Millerson. Gerald. The Teclınique of Lighting, 2. Baskı. İskoçya: Fornl Press, 1982. Samuelson, David W. Motion Picture Camera Teclıniques. 2. Baskı. Londra ve Boston: Focal Press, 1984. 57 58 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 0 0 @ $ BO ' L f. UTT\. /1 1l'A '1 K(>NTH.OtlJ • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Sinema ve televizyonda her türlü ışık kaynağını kullanmak olanaklıdır. Gün ışığından evlerde kullanılan ampullere dek çok geniş bir yelpazede yer alan bu kaynaklar, teknolojinin bizlere sunduğu hızlı objektifler, hızlı duyarkatlar ve tele vizyonda kullanılan, görüntüyü elektro nik olarak görülebilir kılmaya yarayan olanaklar , çok düşük ışık değerlerinde Masa lambasından stüdyolarda kul çekim yapabilmemizi sağlar . G ünü lanılan aydınlatma kayna klarına , gün müzün teknik olanakları bir sahnenin ışığında n ay ışığına dek her ışık aydınlatılabilmesi için bizlere çok değişik kaynağının kendine özgü ö zelli kleri ışık kaynakları ve yardımcı malzemeler vardır. Bu aydınlatma kaynaklarının renk sunmaktadır. Ancak sahnenin aydınla ısılarıyla birlikte , ışığın n iteliği olarak tılmasında ve yapımın ruhuna uygun adlandırılan ışığın geliş biçimi de önem atmosferin sağlanmasında görüntü lidir. Işığın yönü , yoğunluğu ve niteliği yönetmenin görüşü. duyguları ve bilgisi görüntünün dramatik boyutunda önemli ön plana çıkar , önemli olan aydınlatmay rol oynar. la ilgili olarak her türlü araç ve gerece sahip olmak değil , elde varolan aygıtlar- Bu bölümde ışığın niteliği, ışığın kontrolu ve ışığın niteliğini belirleyen, aydınlat ma araçları konularına ayrıca görüntü yönetmenine kaynaklık eden büyük ressamların ışığı kullan malarına değinilecektir 60 Görüntü Yönetmenliğine Giriş la film veya videonun ruhunu yakalamak ve yönetmenin anlatmak istediği yapıyı kurmaya çalışmaktır. masında ortamda var olan ışığın mı kul lanılacağı yoksa yapay aydınlatma mı yapılacağı ile ilgili olanıdır. Yaşamımız boyunca çevremizdeki nesneleri görünebilir kılmayı sağlayan gün ışığı, bizlere günün değişik saat lerinde değişik atmosferler ve duygusal durumları yakalama olanağı sağlar. öğle üzerinin sert ışığı , akşam üzerini n , bulut lu ve puslu bir günün yumuşak ışığı sinematografik aydınlatmada hep ruhu ve duyguyu belirleyici olmuştur. Yaratıcı nedenlerle yapılan aydınlatma aslında ışıklı ve gölgeli alanların düzenlenmesi, sinematografik yapıtın estetik boyutunun öne çıkartılması işlemidir. Aydınlatmada ortamda var olan ışıklar kullanılabilir , bunlar; gün ışığı , gece cadde görüntüs ü , oda i ç inde varolan doğal ışığa , örneğin , floresans , mum ışığı, gibi farklı kaynaklar eklenebilir ve karışık biçimde aydınlatılmış bir ortam doğabilir, başka deyişle ortamda her zaman var olan aydınlatma kullanılabilir. 6. ı Işığın Niteliği Bir nesnenin aydınlat ılması sırasında görüntü yönetmenini en fazla meşgul eden konu , sözü edilen sahneye ne tür bir aydınlatmanın uygulanacağı konusudur. Bu konuyla ilgili olarak akla ilk gelen soru sahneni n aydınlatıl- Bir sahnenin aydınlatılmasında ışığın niteliği gibi bir kavramdan söz ediliyorsa bunun doğrudan sahnede veya çekimi yapılan nesnenin üzerinde bulunan gölgenin niteliğiyle bağıntılan dırmak doğru olacaktır. Sahnede veya çekimi yapılan nesne üzerindeki gölgeler sert veya yumuşak olabilir. Gölgenin sert veya yumuşak olmasını etkileyen iki önemli etmen vardır. Bunlardan ilki nesne ve aydınlatma kaynağı arasındaki mesafedir. Mesafe arttıkça gölgelerin sertliği azalacaktır. Bir başka deyişle sahne veya nesne üzerindeki gölgeler lşığın Niteliği ve Kontrolu yumuşayacakt ır. Diğer etmen ise aydınlatma kaynağının büyüklüğüdür. örneğin ; bulutlu bir gökyüzü oldukça büyük bir aydınlatma kaynağıdır ve göl geleri yok eder. Aydınlatma kay naklarının önüne konan büyük. yarı geçirgen yüzeyler, aydınlatma kayna ğının yüzeyini de büyütür ve yumuşak bir ışık elde edilmesini sağlar. Bu da göl gelerin azalmasını sağlar. Eğer aydınlatma kaynağımız nes neye yakınsa gerek sahnede gerekse nesnenin üzerinde sert gölgeler oluşur. Aynı biçimde güneş gibi bir kaynaktan bulutsuz bir günde nesnenin üzerine düşen ışık serttir ve sert gölgelere neden olacaktır. Yapay aydınlatmada ise konuya uygun aydınlatma biçimi değişik aydınlatma kaynakları kullanılarak yara tılabilir. Aydınlatma kaynaklarının "sert" ışık verenler ve "yumuşak "ışık verenler olarak ikiye ayırabiliriz. Sert ışık çok belirgin koyu gölgeler oluşturur. yüksek kontrastlıdır. Bu tür kaynaklar genellikle yönlendirilebil inen kaynaklardır. Dış çekimlerde doğrudan ve dik açıyla gelen güneş ışıkları , stüdyo ve sette ise ark ışıkları , fresnel lambalar gibi kay naklar sert ışık veren kaynaklardır . Yumuşak, keskin olmayan gölgeler yaratan kaynaklar ise genellikle filtrelen miş , dağınık olarak yönlendirilmiş veya yansıtılarak verilen ışık kaynaklarıdır. Bu kaynaklar düşük kontrast ve yumuşak gölgeler yaratır , yönlendirilmesi zordur. stüdyo aydınlatmalarında genellikle dolgu ışığı olarak da bu kaynaklar kul lanılır. 6. 2 ışığın Niteliği Nasıl Kontrol Edilir? Bu soruyu yanıtlamadan önce ışığın niteliğinin niçin kontrol edilmesi gerektiğine bir göz atmakta yarar vardır. Bir görüntü yönetmeni , aydınlatma kaynağı seçerken onunla yaratacağı gölgeyi veya gölgenin nasıl yok 61 62 Görüntü Yönetmenliğine Giriş edileceğini düşünür. Kimi zaman filmin kaynaklarla birlikte kullanılan yardımcı anlatımında görüntüler önem kazanır malzemeler ışığın yönlendiriliş biçimi ken , kimi zaman da gölgesiz, yumuşak gibi etmenler ışığın niteliğinin kontrolun bir aydınlatmaya gerek duyulur. özellikle da önemli rol oynayacaktır. ses kaydının yapıldığı çekimlerde boom Sinema ve televizyon endüstrisinde mikrofonun gölgesi fona düşebilir, onu sayıda farklı aydınlatma kaynakları çok yok etmek için de farklı aydınlatma kay Bunlara önce kısaca bir kullanılmaktadır. nakları kullanılır. Filmin anlatımı, senaryo ayrıntılı biçimde i nce sonra. attıktan göz ve diğer bir çok etmen aydınlatmayı ve girebiliriz. lemeye aydınlatma kaynaklarının seçimini etki ler. Aydınlatma kaynakları üç önemli oluşur. Bunlar reflektör. l a mba parçadan Sert gölgeler oluşturan kaynaklar kaynağının önündeki mer aydınlatma ve genellikle nesnelerin biçimlerini . karak lambadan gelen ışığı Reflektör cektir. terlerini ve dokularını ortaya çıkartmaya yarar. Gerek fotoğraf gerekse sinema ve televizyonda üçüncü boyut yanılsaması yaratılmaya çalışıldığı için sert ışık veren kaynaklar önem kazanır. örneğin bir top biçimde ışıkla gölgesiz yumuşak aydınlatılırs a . bir daire . yuvarlak bir nesne gibi görünebilir. Eğer aynı top sert ve yumuşak ışık kaynaklarının karışı mıyla aydınlatılırsa topun şekli ortaya çıkacaktır. Aydınlatma kaynaklarının tipleri, bu Mercek Reflekıör Lamba Reflektör. gelen ışığı toplayıp merceğe yöneltir. lşığın Niteliği ve Kontrolu toplayıp merceğe yöneltir ve mercek te gelen bu ışığı toplayıp yoğunlaştırarak nesnenin üzerine düşmesini sağlar. Doğal olarak aydınlatma kaynağı nın bu yapısını çevreleyen , emniyetli biçimde kullanılmasını sağlayan bir kutusu vardır. Bu kutu üzerinde aydın latma kaynağının ısınmasını azaltan havalandırma delikleri, ışığı belli bir nok taya odaklayabilmek için reflektör ve ampulü birlikte hareket ettiren bir mekanizma bulunur. Ayrıca aydınlatma kaynağını stüdyo tavanına asmak veya bir sehpa üzerine monte edilmesini - D _ E F A- 1 Iava landırma yarıkbrı il- Fresnel mercek C- A kses uar ve filtre yuvaları D- Taşıma kolu E- Ayar düğmeleri F- Ampul ve reOeklör kutusu G- Sehpa monte vidası il- Kablo spot ışık sağlamak için taşıyıcı kolları da vardır. Reflektör aydınlatma kaynaklarında bulunan genellikle parlak metalden yapılmış , ısıya dayanıklı iç bükey ayna biçiminde bir parçadır. Odak noktasına yerleştirilmiş ampulden gelen ışık ışın larını toplar ve kaynağın ön tarafında bulunan merceğe doğru yönlendirir. Genellikle yarı küre biçimindedir. Sözü edilen reflektör küçük bir ray üzerine monte edilmiş olup , ileri geri hareket edebilir. Bu hareket aydınlatma kayna ğının dışında bulunan çok kolaylıkla ulaşılabilen ve kullanılabilen vida türü bir mekanizmayla sağlanır. Bu mekaniz ma sağa sola hareket ettirilerek reflektör ve ampulün hareketi sağlanır bu hareket ise ışığın yumuşamasını veya sertleşmesini sağlar. Reflektör ve ampul bu hareketle merceğe yaklaştıkça ışık dağılır ve yumuşar, mercekten uzaklaş tıkça yoğunlaşır ve sertleşir. Aydınlatma kaynaklarında kullanı lan reflektörlerin tasarımları çok ciddi çalışmalar sonucunda ortaya çıkar. 63 64 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Reflektörün biçimi, yukarıda sözü edilen yarı küre yapısı , değiştikçe ışığın niteliği de değişecektir. FRFSNl!L, Aııgwıliıı Aydınlatma kaynağı üzerinde bulu nan aksesuar yuvalarına yumuşatıcı filt reler , renk düzeltme filtreleri , renk filt releri veya diğer aksesuarlar bağlanabilir ve konabilir. ışığın yumuşamasını sağlayacak başka düzenekler de monte edilebilir. - Jean ( 1 788 - 1827): Frans ız fizikçi, optik alanıntlaki çalışmalanyla tanındı. Işığın sapmasını inceledi. Fresnel merceği olarak bilinen ve sinemada kul lanılan Fresnel aydınlatma kaynaklarının ön kısrrunda bulunan merceğin de aralannda olduğu bir çok optik araç geliştirdi. Bu merceğin özelliği dar ve yoğun bir ışın demeti oluşturmasıdır ve kısa odak uz.�klığına salıiptir. Genellikle tek parça cam clan dökülür. fresnel mer cekler ilk önce deniz fenerlerinde ve araçlannda kullanım ortarru bulmuştur. Aydınlatma araçlarının önünde bulunan mercek sistemleri çok önem taşır. Bu mercekler ya bir yüzeyi düz diğer tarafı dış bükey bir yapıya sahiptir veya Fresnel adı verilen bir türdedir. Son yıllarda aydınlatma kaynaklarında tü müyle Fresnel mercekler kullanılmak tadır , Bu mercekler diğer tür merceklere göre daha hafif ve etkilidir. Yukarıda özellikleri ortaya konmaya çalışılan aydınlatma kaynakları genelde sert ışık veren ve ışığı yönlendirilebilen kaynaklardır. Bunun yanı sıra yumuşak ışık veren tasarımları farklı aydınlatma kaynakları da vardır. Sert ışık veren aydınlatma kaynaklarından farklı olarak önlerinde mercek yoktur. 6.3 Fresnel Kaynaklar Sinema ve televizyonda kullanılan temel aydınlatma kaynakları arasında yer alan Fresnel aydınlatma kaynakları , ön kısımlarına konan bir tür mercekten bu adı alırlar. Fransız fizikçi Augustine Jean Fresnel'in buluşu olan ve ışığı çok yoğunlaştıran sözü edilen mercek ara cılığıyla ışığın yoğunluğu kolaylıkla kon trol edilebilir. Bu tür aydınlatma kay naklarıyla elde edilen ışık sert ışıkla yumuşak ışık arasındaki bir karışımdır. 6.4 Elipsoid Kaynaklar Elipsoid aydınlatma kaynağı sert odaklanmış ışık elde edilmesini sağlar. Elipsoid aydınlatma kaynaklarının ön kısımlarına renkli cam veya jelatinler ko narak yapımlarda renk havuzları yaratılır. lşığın Niteliği ve Kontrolu Bazı türlerinde ise çeşitli desenlerin konabildiği bölmeler vardır. örneğin; bir pencere, bulut vb. etkisi yaratılmak is tendiğinde kullanılır. 6.5 Takip Işıkları Takip ışıkları Fresnel mercekleri bulunan çok güçlü ışık veren aydınlat ma kaynaklarıdır. Takip spotları , bir örtücü , ışığı odaklamak için bir mercek, reflektör ve farklı renkteki filtrelerin ko nabileceği bir bölme içerir. Genellikle müzik eğlence programlarında vb . kul lanılır. 6 . 6 Ark Lambaları Renk ısısı 5500° - 6000° Kelvin olan ışık kaynaklarıysa ark ışığı olarak adlandırılır, günışığı efekti gerektiren durumlarda ve dış mekanlarda destek ve aydınlatma ışığı olarak kullanılır. Bu ışık kaynaklarıyla da 5500° Kelvin'e den- gelenmiş gün ışığı (daylight )tipi filmler kullanılır. Ark lambalarında , basit olarak artı ve eksi uçlar arasında elektrik gerilimi dolayısıyla oluşan kıvılcım , parlak, gün ışığına yakın renk verir. Beyaz karbon alevi yaklaşık olarak 6000° Kelvin civarındadır. Bunu gün ışığına dengele mek için (WFG - White Flame Green) fil tre kullanılır. 3200° Kelvin'e dengelen miş filmlerde kullanmak içinse (CTO Colour Temperature Orange) filtre kul lanılır. üç ana tür ark lambası vardır. Bunlar: Büyük ışıldak ( brute ) 1 50 amper ark ve duarktır. Büyük ışıldak, 2 2 5 amperlik odaklanabilir özelliğe sahip ışık kaynağıdır. Büyük ölçekli yapımlarda temel aydınlatma kayna ğıdır. 1 50 amper ark, büyük ışıldakla aynı çalışma biçimine sahiptir, daha az ışık gücüne sahiptir. Duark'lar en küçük boy aydınlatma kaynaklarıdır, daha yumuşak ışık elde edilmesini sağlar. , Bunlar dışında Hollywood'da az 65 66 Görüntü Yönetmenliğine Giriş kullanılan. su soğutmalı 300 amperlik aydınlatma kaynakları vardır. ışıldağın ısınmaması için su dolaşım sistemiyle donatılmıştır, dağınık ve odaklanmış ışık elde etmede kullanılır. Genelde takip spotu olarak kullanılır. Çok güçlü bir ışık kaynağıdır. 6.7 Güvenlik özellikle stüdyolarda kullanılan aydınlatma araçları oldukça ağırdır ve çok ısınır. Gerek tavana asılarak gerekse sehpa üzerindeki kullanımlarda gerekli önlemler alınmalıdır. Sehpalar kolaylıkla devrilebilir bu da sette yangın çıkmasına veya çalışanların yaralanmasına neden olabilir. O yüzden sehpa ayaklarına konan . sallanmayı ve devrilmeyi önle yen çeşitli ağırlıktaki kum torbaları yararlı olacaktır. Tavana asılan aydınlatma kay naklarının güçlü kilitleri olmasına karşın düşmeye karşı mutlaka emniyet teliyle ikinci bir güvenlik sağlanmalıdır. Setteki kazaların bir çoğu kablolara takılıp düşmek biçimindedir. Tüm kablolar takılmayı önleyecek biçimde olabil diğince duvar diplerinden geçirilmeye çalışılmalı. gerekli gerginlikleri sağlan dıktan sonra güçlü bir bantla belli nokta larından yere veya dekora yapıştı rılmalıdır . Eğer kabloların üzerinden geçilmesi gerekiyorsa veya kullanılan bir yolda bulunuyorsa üzerlerine kabloların ezilmesini ve takılmayı önleyecek köprüler konmalıdır. Bir arıza anında m u tlaka elektrikçiye haber verilmeli . kızgın ampullere elle dokunulmamalıdır. Aydınlatma kaynakları soğumadan yer lerinden oynatılmamalıdır. Işığın Niteliği ve Kontrolu 6.8 Işığın Kontrolunda Kullanılan Araçlar ve Aksesuarlar . ışığın niteliğini kontrol etmek, çekim için gereken etkileri yaratmak için çok sayıda araç ve aksesuar kullanılır. Bunların genel kullanım amaçları , ışığı yumuşatmak, aydınlatılması gerek meyen bölgeleri karartmak. fazla ışığı kesmek veya ışığı yönlendirmektir. a . Işık Yöneltici Kepenkler ( Bam b Tc l örgül e r ( S e r i m) Genellikle metalden sık bir ağ gibi örülmüş , ışığın renk ısısını bozmadan yoğunluğunu azaltan ve aydınlatma kaynağının aksesuar yuvasına takılarak kullanılan parçalardır. Bunlar genelde tam , yarım çeyrek olarak anılır ve imal edilirler. Temel amaç ışığı azaltarak yumuşatmaktır. - Door): ön Aydınlatma kaynağının kısmında yanlarda bulunan iki veya dört tane metalden oluşan kapak biçiminde ısıya dayanıkl ı , ışığı kesmede veya yön aksesuar kullanılan lendirmede lardır. Kimi kepenkler aydınlatma aracı üzerinde sabitken , kimileri de hareketli, sökülüp takılabilen türde olur. Genelde çok koyudan daha açık gölgelere yumuşak bir geçiş yapmada kullanılır. Kapaklar tümüyle veya yarım kapa tılabilir. Işığın istenirse çok ince bir çizgi olarak yönlendirilmesi sağlanabilir. c. Huniler Aydınlatma kaynağının onune takılarak ışığın belli bir noktaya keskin daire olarak düşmesini sağlayan metal parçalardır. d. Işık örtüleri onune kaynağı Aydınlatma konarak ışığı kesmede kullanılan, belli noktalara ışığın gitmesini önleyen çeşitli boylarda metal parçalardır. Aydınlatma kaynağına bağlanabileceği gibi, aydın latma kaynağından ayrı olarak sehpa ile de kullanılabilir. e.Yumuşatıcı Filtreler Genellikle ısıya dayanıklı sentetik malzemelerden yapılan ışığın renk 67 68 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ısısını bozmadan yoğunluğunu azaltan malzemelerdir . Aydınlatma kaynağının aksesuar yuvasına konarak kullanılır. Tel örgülerden farkı , metal değil sentetik, kumaş türü bir malzeme olmasıdır. f. Reflektörler ( 1918 -) Önemli İsveçli yönetmen, tiyatrocu ve senaryo yazan. 194 5 yılında yönetmenliğe başladı. Genelde ileri san.-ıyi toplumlarınadaki bireylerin sorunlanrıı işledi. Çok sayıda film çekti ve çektiği tüm film lerin senaryo çalışrnalanna katıldı. Bergman'ın zen gin filmografısinin bir kısmı; Bekleyen Kadınlar, Bir Yaz Gecesi Gülümsemesi, Yedinci Mühür, Yaban Çilekleri, Aynanın İçinden Yüzyüze, Yılan Yumurtası. ışığı yumuşatmak. bir ışık havuzu oluşturmak üzere , beyaz, gümüş rengi veya altın rengi sentetik malzemelerden yapılmış şemsiye biçiminde veya düz akseuarlardır. Aydınlatma kaynağı reflek töre yönlendirilir ve reflektörden yansıyan ışık sahneyi veya nesneyi yumuşak bir ışıkla aydınlatır. g. Oy m al ı örtü ( cookie) üzerinde değişik biçimde delikler veya şekiller bulunan. örneğin; haç biçi mi, pencere biçimi gibi - ve bunların duvara düşürülerek özel etkiler yapıl masını sağlayan aksesuarlardır. Yukarıda sayılanlar dışında bu aksesuarları gerek dekora . gerekse aydınlatma kaynağı veya kamera önüne monte etmeye yarayan . çeşitli türde pensler. bu aksesuarları sabitlemeye yarayan ağırlıklar. emniyet kabloları , yük seltiler vb. bir çok aksesuar da s inema ve televizyon yapımlarında kullanılmak tadır. 6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla Resim Yapar Görüntü yönetmeni aynı bir res samın yapıtını yaratırken boya ve fırçasını kullandığı gibi davranır. Res samın fırça darbeleri sert ya da yumu şaktır. Fırça yerine spatula veya parmağını kullanarak resmini yapabilir. Görüntü yönetmeni de ışığı aynı biçimde kullanır. Işık sert ya da yumuşak o labilir. Işık kaynaklarının önünde anlatımı etki leyen şu ya da bu filtre bulunabilir. Filmini seçerken dilediği rengi elde ede bilmek için farklı marka ve hızlı filmler ter cih edilebilir. Gelişmiş sinema endüstri lerinin olduğu ülkelerde anlatı m ve yaratım ıçın gerekli olan araç ve gereçlere ulaşmak pek zor değildir . Oysa gelişmekte olan sinemalarda, s inema ışığın Niteliği ve Kontrolu endüstrisinin yok veya güçsüz olduğu ülkelerde bir takım araç ve gereçlere ulaşmakta zorluk çekilir. Dolayısıyla. görüntü yönetmeninin biçemini elde varolan aygıtlar belirlemektedir. "Bir film yapımcısının sinemasını bir diğerinden , Fellini'yi Bergman'da n . Resnais'i Renoir'den ayıran nedir? Edebiyatta bunu . bir yazarın diğerinden bakarak ayrılmasını sözcüklerine anlayabiliriz. Resimde Rembrandt'ı Mo net'den. her ressamın resimlerindeki uy gulamalarından, renkleri seçiminden ve iletişim için kişisel görüşünü , koyduğu fırça darbelerinden ayırtedebiliriz. Film de ise sinemacının biçemini onun gö bakarak rüntülerinin hareketlerine ayırtedebiliriz. Alıcı hareketleri filmin rit mini yaratan ve onun görsel biçemini yaratan aygıtlardır. örneğin; biz keş feden . tanımlayan yavaş alıcı hare ketiyle, devamsızlık yaratan , düzensiz veya parça parça hızlı çekimlerin bir diğeri ardına birleştirilmesiyle elde edilen alıcı hareketlerinden ayırtederiz." (Etzkowitz. ı 983: 54) Sinemanın tarihsel gelişimini izlenirken . aydınlatmanın belirleyici bir öğe olduğu görüldü . Aynı biçimde aydınlatma, film türlerinde de belirleyici bir rol oynamaktadır. Gangster film lerinden Film Noir'e, müzikalden komediye dek geniş bir yelpazeye yayılan film türlerinin herbirinin kendine özgü , belirleyici bir aydınlatma biçi minin var olduğu da bilinmektedir. Görüntü yönetmeni sinemada , filmin görüntülerini gerçekleştirmeye çalışır ken , elinde bulunan araç gereç ve çalıştığı t ürde kendine özgü olan aydınlatma biçemini ortaya koymaya çalışmakta ve estetik alanı yaratma çabasına girmektedir. zettle'a göre ilk estetik alan ışık: "Işık yaşam için gereklidir. O bir çok şeyin büyümesi için gereklidir. Görsel algıyı kolaylaştırır, bizi uzaya ve zaman uydurur." ( Zettl , ı 973 : 54 ) Yaşam deneyimleri ve sinemayla ilgili bilgiler bir komedi filminin ve bir melodramın nasıl aydınlatılması gerek- 69 ( 1920 - 1998 ): İtalyan film yönetmeni. Gördüğü dini eğitimini ardından çizgi roman ve karikatür alanlannda çalıştı. 1940'lı yıllarda başlayan Yeni Gerçekçilik akırru içinde yer aldı ve kısa film senaryolan yazdı. Yeni Gerçekçilik akırru içinden sıynlarak daha bireysel anlatım biçimleri geliştirdi. Filmlerinde dine ve pa pazlara eleştiriler getirdi. Olağanüstü lıayalgücüyle işlediği filmleri yankılar uyandırdı. 1 950 !erden başlayarak bir çok film çekti. Başlıcalan, Varyete Işıklan, Aylaklar, Beyaz Şeyh, Sonsuz Sokaklar, Tatlı Hayat, Amarcord vd. 70 Görüntü Yönetmenliğine Giriş tiği yönündeki bilgileri verir. Filmin ışığı kurulurken bu bilgiler göz önünde tutu lur. Film türleri için söz konusu olan aydınlatma biçim i , görüntü yönetme nının biçemiyle birleşerek sine matografik anlatımın oluşmasını sağlar. }ean RENOIR (1894 - 1979 ): FrJnsız yönetmen. Ünlü ressam Auguste Renoir'ın oğlu. Sessiz sinema döne minden başlayarak, ı 970'lere dek çalıştı. Çok sayıdaki öncü filmlerinden bazılar: Nana, Küçük Kibritçi Kiz, Dişi Köpek, Ayak Takımı Arasında, Paris Eğleniyor, son filmi ise 'Jean Renoir'ın Küçük Tiyatrosu'' oldu. Filmleri yanısıra üç roman ve bir biyografi yazdı. çok sayıda senaryoya imza anı. Işık, iki boyutlu bir düzlemde üçüncü boyutun algılanmasını sağlar. Bir ışık ışınını her hangi bir yolla engel lenirse , gölge ortaya çıkar. Gölgeler de uzayın belirlenmesini sağlar. "Gölgeler bağlı ya da düşen olabilir. Bağlı gölgeler doğrudan nesnenin üzerinde bulunur onun biçimini , uzamsal uyumunu (orien tation) ve ışık kaynağından uzak.lığını yaratır. Düşen gölgeler bir nesneden diğer bir nesne üzerine düşebilir, veya aynı nesnenin bir parçasından diğer bir parçası üzerine düşer. Fiziksel olarak her tür gölge aynı doğaya sahiptir, gölgelerin oluşmalarının nedeni , gölge oluşan yer lerde ışığın daha az olmasıdır." (Arnheim , 1 974: 3 1 5) Deneyimli bir görüntü yönetmeni ışık kaynaklarını alıcıya göre belli nokta- !ara yerleştirerek gölgeleri yaratır . Eğer ana ışık kaynağı hemen al ıcının yanındaysa, nesneden alıcıya yansıyan ışık ışınları genelde aynı karakterde ola caktır, düz bir aydınlatma söz konusu olduğu için de girinti ve çıkıntılar yok ola cak ve nesnelerin karakteri belir sizleşecektir. şu çıkarak yola Buradan söylenebilir. Aydınlatma, ışıktan ziyade gölgelerin denetlenmesi anlamına da gelebilir. Alıcının lıemen yanında bulu nan ışık kaynağının açısın ı , alıcıya göre artırdığımızda, gölgeler artacak. doku , boyut , uzay belirlenmeye başlayacaktır. Sinemada estetik amaçlarla yapılan aydınlatma , resim sanatından yarar lanmış, Caravaggio , Rembrandt gibi resim ustalarının , tablolarını oluştururken kullandıkları ışık ve aydınlatma teknikleri sinemaya uyarlanmıştır. Chiaroscuro aydınlatması aydınlık ve karanlık kontrastını oluşturmak için yapılır. "Chiaroscuro" İtalyanca bir sözcüktür, 71 lşığın Niteliği ve Kontrolu anlamı aydınlık ve karanlıktır. (chiaro : "karanlık") oscuro : "aydınl ık" , Chiaroscuro aydınlatması adını ve tekniğini mannerist (rönesans öncesi) ve Barok dönem ( ı 530' dan ı 650 'ye dek ) sanatçılarından almıştır . bu sanatçılar çalışmalarında yüksek kon trastlı "aydınlatmayı" vurgulamıştır. Bu sanatçılar arasında İtalyan ressam Caravaggio ( ı 573- 1 6 ı O) vardır ve C hiaroscuro okulunun babası olarak bilinir ve Hollanda'lı ressam Rembrandt ( ı 606- ı 669) . Chiaroscuro tekniğini en mükemmel düzeye ulaştırmıştır. Chiaroscuro aydınlatmasının üç şekli vardır. Bunlar: a) Rembrandt aydınlatması . b) Cameo aydınlatması ve c) Siluet aydınlatma biçimleridir. Rembrandt aydınlatmas ı . seçici bir aydınlatma biçimidir. Seçilmiş alanlar aydınlatılırken . diğer bölgeler karanlıkta bırakılır . Kontrast farkı fazladır. ışıklı alanlardan gölgeye geçişte çizgiler keskindir ve gölgeler serttir. Konuda yalnızca önem taşıyan noktalar aydınlatılır. Sert ışık veren aydınlatma kaynaklarının kullanıldığı Rembrandt aydınlatması. Chiaroscuro türleri içinde görüntüde derinliğin en mükemmel biçimde oluşmasını sağlar. İtalyanca'da cammeo , Fransızca'da cameieu sözcükleriyle ifade edilen ve orijini belirsiz olan bir sözcüktür cameo. Bir mücevher veya değerli taş üzerine kabartma biçimide kazılmış resim anlamındadır . özellikle değişik renk lerdeki değerli taş tabakalarından yarar lanarak bir desenin veya rengin diğeri üzerinde oluşması sağlanır. Cameo aydınlatmasında ön plandaki figürler doğrudan yönlendirilmiş ışık kaynakları keskin ve sert ışıkla aydınlatılır, arka plan ise karanlıkta kalır. Aynı kabartma bir resim gibi , görüntü karanlık fondan sıyrılır. Cameo aydınlatmasında nesneler ön taraflarından aydınlatılırken . siluet aydınlatmasında bunun tam tersi olmak tadır. Nesne arkasından aydınlatılır veya nesnenin önünde bulunduğu fon çok Pilm Nolr (Kara Film) Fransızlann polisiye öyküleri anlattıkları filmlere verdik leri ad. Gangster filmleri, polisiye filmler ve dedektif filmleri bu dal altında cleğerlencliıilir. 72 Görüntü Yönetmenliğine Giriş parlaktır. Dolayısıyla nesne kontür olarak görünürken, arka plan aydınlıktır, en yük sek kontrast oranının olduğu aydınlatma biçimidir. Siluet aydınlatma Chiaroscuro aydınlatmayla , düz aydınlatma arasında bir melezdir. Van Rt;ı Rl!MBRANDT ( 1 606 - 1 669): Hollandalı ressam. Dünya resim tari hinin önemli ressamlarından biri olarak kabul edilir. Küçük yaşta resme merak saldı. 14 yaşında bir ressamın yanında çırak olarak çalışmaya başladı. Aımterdam'a gitti ve orada dönemin önemli ressamları yarunda çalışınalanru sürdürdü. Işık - gölge üzerine bilgisi ni artırdı. Işık ve gölgeyi ustaca kullanan sanatçı, kendinden sonra gelen bir çok ressamı cb etkiledi. Chiaroscuro aydınlatmanın tam zıddı olan bir biçim daha vardır, bu aydınlatma biçimi düz veya notan aydınlatma olarak adlandırılır. Bu tür aydınlatmada söz konusu olan yalnızca nesnelerin olmasıdır. görünebilir Aydınlatmanın dramatik ve estetik boyu tunu , düz aydınlatmada izlemek olanaklı değildir. Mağazalarda , bürolarda evlerde tavandan yapılan aydınlatma , düz aydınlatmanın örnekleridir. Işık kaynağı nın yeri belli değildir, keskin gölgeler yoktur. Düz aydınlatmanın temel özellikleri şunlardır: ı . Işık belli bir yönden gelmez, çok yönlüdür. 2 . Tüm alanlar eşit olarak aydınlatılmıştır, dolayısıyla seçici bir aydınlatmadan söz etmek olanaklı değildir. 3. Bağlı gölgeler çok yumuşaktır, düşen gölgeler ise neredeyse yoktur. 4. Görüntüye alçak kontrast hakimdir. s. Arka plan genellikle aydınlıktır. ışığın niteliği , nesnenin kendi üzeri ne ve arkasına düşen gölgesinin doğasını etkileyen bir etmendir. Aydınlat ma kaynağının n iteliği nesneni n göl gesinin ve nasıl görüneceğini de belir leyicisidir. Gölgenin sert ya da yumuşak olması doğrudan aydınlatma kaynağının niteliğine ve nesneyle aydınlatma kay nağı arasındaki mesafeye bağlıdır. Gölgenin sert ya da yumuşak olmasını belirleyen konu ise ışığn sert ya da yumuşak oluşudur. Sert ışık küçük bir noktadan ç ı kan ve birbirine p aralel olarak gelen ışık ışınlarından oluşur. Bu odaklanmış bir spot ışığı, öğle üzerinin gün ışığı olabilir. Sert ışıklar keskin göl geler oluşturur. örneğin: sert bir ışıkla aydınlatılan yüzdeki kırışıklıklar, sivilceler Işığın Niteliği ve Kontrolu ortaya çıkar. Bu zaman zaman isten meyen bir durumdur. Aynı ışığı bir nes nenin dokularını ortaya çıkartmak için kullanmaksa , örneğin bir mücevherin detaylarını , istenen bir durum olabilir. Yumuşak ışık ise , dağınık gelen veya bir yerden yansıyarak gelen ışıktır. Bu bulutlu bir gündeki gün ışığının yumuşaklığı veya içi beyaz kaplı bir şemsiye reflektörden yansıyıp gelen bir ışık biçiminde olabilir. Yumuşak ışık detayları yok eder. Yumuşak ışığın yapay olarak elde edilmesi için , stüdyo larda reflektörle r , şemsiyeler ve yumuşatıcı filtreler kullanılır. Nesneyle arka fon arasındaki mesafe arttıkça gölgeler yumuşar . aynı zamanda aydınlatma kaynağının boyut ları da gölgenin niteliğini belirleyen etmenler arasındadır. Aydınlatma kay nağı büyüdükçe yumuşak gölgeler oluşacaktır, kaynak küçüldükçe de sert gölgeler oluşacaktır. örneğin stüdyolar da dağınık ışık veren aydınlatma kay nakları yumuşak gölgeler oluşturacaktır. 73 Bu tür kaynaklar sert gölgeleri yok etmede dolgu ışık kaynakları olarak kul lanılır. Spot ışık veren aydınlatma kay nakları ise dağınık ışık veren kaynaklara göre göreceli olarak küçüktür. Oluştur dukları gölgeler ise daha sert olacaktır. Kısaca Bu bölümde kısaca, ışığın kontrolu ve aydınlatmada kullanılan yapay aydınlatma araçlan ve özellikleri ne değinildi. Bilindiği gibi bir görüntü yönetmenini en fazla meşgul eden konulardan biri, veri len bir sahnenin nasıl aydınlatılacağı konusudur. Bunu yaparken doğal aydınlatma kay nakları ve yapay aydınlatma kay naklarından yararlanılabilir. Bu aydınlatma kaynaklan kendi içlerinde öncelikle sert ışık verenler ve yumuşak ışık verenler olmak üzere ikiye aynlır. Sert ışık veren Qıude MONEI' (1840 - 1 926): Fransız ressam. İzlenimciliğin kurucusu. Yapıtlan ilk zamanlarda toplumun çeşitli kesimlerinden tep kiler aldı. Hemen hemen yalnızca manzara resimleri yapmışur. Daha sonra eleştiriye uğrayan çalışmaları baş tacı edildi ve dünyanın bir çok önemli müzesinde yerini aldı. 74 CARAVAGGİO asıl adı M!dıe!angeln Mıml ( 1573 - 1610): Venedik doğumlu ressa.m. Bir mimarın oğluydu . Onemli resim eleştirmenleri Caravaggio'nun ışığı kul lanışını, Rönesans'ta pers pektifin bulunması ve kullanılmasıyla eşdeğerde sayarlar. Işık Caravaggio resimlerinde renk ve çizgi katlar belirleyici olmuştur. Caravaggio'nun resim lerindeki ışık doğal değildir. Göstermek isteği bölüm bir ışık demetiyle aydınlatılmıştır. Resimlerinde aydınlık ve karanlık alanlar dramatik etkiyi artıracak ve karşıtlık oluşturacak biçimde düzenlenmiştir. Bir çok önemli ressam Caravaggio'dan ışık gölge konusunda etkilen ıniştir. Görüntü Yönetmenliğine Giriş ve yumuşak ışık veren aydınlatma kaynakları farklı renk ısılarındadırlar ve bu özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekir. Ayrıca yapay ışık kaynaklan arasında gün ışığı renginde (yaklaşık 5500° Kelv�n ) ışık verenler olduğu gibi tungsten halojen lambalar ise daha sarı ( 3200 "Kelvin ve civarında ) ışık verirler. Bu kaynaklar imal ediliş biçimlerine göre de farklılıklar gösterirler. Bölüm İçin Kaynakça Moir Alfred, Caravaggio, Harry N. Alırarns ine., Japonya, 1989. Feininger, Andreas. Light and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New York, 1976. Milerson, Gerald . Tlıe Teclınique of Liglıting far Television and Film. 3. Baskı, Focal Press, Londra, 1991. janice Etzkowitz, Toward a Concept of Cinematic Liteıature, An Analysis of Hiroslıima mon Amour New York - Landon: Garland Pulılislıing ine., 1983 Rudolf Amlıeim, Art and Visual Perception, A psyclıology of tlıe Creative Eye, University of Califomia Press, 1974. BÖLÜM 7 FlLJ\ıl . • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Sinemada ve fotoğrafçılıkta görüntünün kaydedilebilmesi için .filmlere gerek duyulur. Filmleri öncelikle negatif ve pozitif.filmler olarak ikiye ayırmak olanaklıdır. Hem siyah beyaz hem de renkli .filmlerin pozitif ve negatifleri bulunur. Filmlerfarklı ışık şiddetlerine tepki verecek gibi üretilirler, farklı hız/ardadır. Filmin ışığa karşı hızını ölçme bilimi sen sitometri olarak adlandırılır ve pozlama için çok önemli bilgiler verir. Filmler elektromanyetik spekt rumdaki her tür ışık ışınından etki lenir, aynca nem ve ısı da filmi etk ileyen etmenler arasındadır. Filmler üreticilerinin önerdiği koşullarda korunmalıdır. En basit tanımıyla film, görüntüyü saptamakta kullanılan, ışığa duyarlı bir emülsiyonu (duyarkat ) üzerinde taşıyan plastik bir malzemedir. Filmin taşıyıcı tabakasını oluşturan , plastik veya asetat malzemenin üzerinde bulunan emülsi yon aktif olan bölümdür ve görüntülerin kaydedilmesine olanak sağlar. Emül siyon çok ama çok küçük gümüş kristal lerinden oluşan ve sözü edilen asestat tabakanın üzerine sürülmüş ışığa duyarlı bir maddedir. Bu gümüş kristalleri "gren" olarak adlandırılır. Pozlama sırasında objektiften geçen ışık film emülsiyonu üzerindeki gümüş bileşikleri-ne çarpar, burada bir reaksiyon oluşur, ışık alan gümüş tuzları kararır ve görüntü oluşur. Ancak film banyo işleminden önce oluşan bu görüntü görülemez. Filmler ister siyah beyaz, ister renkli olsun önce- 76 Görüntü Yönetmenliğine Giriş likle negatif ve pozitif filmler olmak üzere ikiye ayrılır. Negatif filmlerde görüntünün renkleri ve tonu ters olarak oluşur. Bir başka deyişle koyu olan yerler filmde açık, açık olan yerler ise koyu olarak çıkar. Siyah beyaz filmde negatif görüntü beyazdan siyaha doğru gider ve grinin tonlarından oluşan bir dizgede oluşur. Renkli filmlerde ise renkler . renk çarkındaki zıttı biçiminde negatif film üzerinde belirir. örneğin ; kırmızı renk negatif filmde yeşil olarak görünür . Pozitif filmlerde ise görüntü film üzerinde konunun aynı renklerinde oluşur. Pozlanmamış Film kesiti 7. ı Siyah - Beyaz Film Filmin görüntüyü nasıl kaydettiği konusunu daha kolay anlayabilmek için öncelikle siyah - beyaz filmle işe başlamak yarar sağlayacaktır. Nesneden yansıyan ışıklar film ma kinasının objektifinden geçerek filmin üzerine saniyenin çok küçük bir dili minde düşer. Bu çok az bir süre gibi görünebilir ancak emülsiyon üzerine düşen ışığın filmi etkilemesi ve üzerinde görüntünün oluşması için yeterli bir süredir. Gümüş kristalleri bu ışıktan etki lenir ve ancak banyo edildikten sonra ortaya çıkacak bir siyahlık oluşur. Film banyo edildikten sonra gümüş kristalleri üzerine düşen ışığın kararttığı tanecikler filmin üzerinde belirir. Bu görüntüler hala sabit değildir, ancak film tesbit ban yosuna sokulup, üzerine ışık düşmeyen gümüş taneciklerinden temizlendiği za man negatif görüntü elde edilir. Eğer kul lanılan bir fotoğraf makinasıysa , elde edilen negatif film baskıya sokulduktan sonra kart üzerinde nesnenin görüntüsü Film oluşur. Sinema filmiyse tekrar bir film üzerine basılarak gösterime hazır film el de edilir. Negatif olarak adlandırılan bu film . nesnenin görüntüsünün tersini üzerinde taşır. film üzerindeki en siyah bölümler ışıktan en fazla etkilenen bölümlerdir. Negatif filmde en açık renk olan bölüm ler ise emülsiyon üzerine ışığın en az düştüğü , bir başka deyişle film üzerine kaydı yapılan nesnenin ışığı en az yansıttığı bölümlerdir. IŞIK ıııı ıı ı ııı ::: :: POZLANMIŞ DUYARKAT :: : :: ��i'�����;:�� � A � ı � .... , , . , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , şık , film üzerindeki fgümüş tanecikleri ni karartır. Siyah beyaz filmler her türlü ışık altında kullanılır. Film ve fotoğrafta çeşitli amaçlarla kullanılan değişik türde siyah beyaz filmler vardır. Bunlar: a) Mavi renge duyarlı filmler: Bu filmler mavi renge ve bir kısım ultravio let ( morötesi ) ışığa duyarlıdır. Mavi ve mavi içeren renkler gri , kırmızı ve siyah renkler ise siyah olarak görünür. b) Ortokomatik filmler: Bu filmler mavi , yeşil ve sarıya duyarlı , kırmızı ışığa karşı duyarsızdır. Kontrast oranı çok yüksek olan bu tür filmler özellikle grafik amaçlar için kullanılır . Kırmızı emniyet ışığı altında banyo edilebilirler. c) Pankromatik filmler: Bu filmler tüm renklere duyarlıdır, piyasada en çok bulunan ve her tür işte kullanılanlar bu tür filmlerdir. d) Kızılötesi filmler: Kızılötesi ışınlara duyarlıdır. Havadan çekilen görüntülerde . polisiye amaçlarla , gece 77 78 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ve askeri amaçlarla görüntü kaydında kullanılır. siyon tabakalarının kalınlığı bir insan saçı kalınlığını bile geçemez. 7 .2 Renkli Film 7 . 3 Filmlerin Duyarlılıkları Siyah beyaz film yerine renkli film kullanıldığı zaman renkli görüntüler elde edilir. Siyah beyaz film üzerinde sadece bir kat ve siyah beyaz negatif görüntüler elde etmeye yarayan emülsiyon tabakası vardır. Renkli filmde ise her katı farklı bir rengi kaydeden bir kaç tabaka emülsiyon bulunur. Kuşkusuz bu emül- Mavi ışığa duyarlı katman Sarı filtre Yeşil ışığa duyarlı katman Kırmızı ışığa duyarlı katman ��t��z������ Renkli film kesiti Filmler ışığa karşı farklı duyarlılıkta imal edilirler. Filmlerin duyarlığı dendiği zaman akla gelmesi gereken filmin görüntüyü saptama hızıdır. Eğer film düşük duyarlıkta bir film ise daha fazla ışığa ve pozlama süresine gerek duya caktır. eğer daha duyarl ı , bir başka deyişle daha hızlı bir filmse daha az ışık ve daha kısa süreli pozlama gerekecek tir. Her filmin duyarlığı pozlama indeksi (Exposure lndex - El - ) değeriyle belir lenir. El yükseldikçe filmin hızıda yük selir, dolayısıyla film ışığa karşı has saslaşır. El değerleri ASA değerlerine karşılık gelir. bu değerler uluslararası standartlarla belirlenmiştir. Birimler lSO ASA- DiN gibi farklı adlandırma biçimleri gösterse de aynı amaca hizmet ederler. Bu kısaltmaların açılımları şöyledir: lSO lntcrnational S tandarts Film Organization ASA: Amcrican S tandarts Association DiN: Deutsche Industric Norm Filmler düşük, normal ve yüksek duyarlıklı filmler olmak üzere ayrılırlar. a) Düşük Duyarlıklı Filmler; Bu tür filmler çok ışığa gereksinim duyar, gren boyutları küçüktür ve film üzerinde bir birine yakındır. Çok keskin detaylar elde etmeye yarar. b) Normal Duyarlıklı filmler; genel amaçlarla kullanılır , gren ve kontrastlık oranları normaldir . c)Yüksek duyarlıklı filmler; a z ışığa gereksinim duyar, gren boyutları büyük ve film üzerinde birbirlerinden uzaktır. 7 .4 Sensitometri Filmin ışığa karşı olan duyarlılığını ölçme bilimi sensitometri olarak adlandırılır. Fotoğraf ve film çekimlerine başlayanların düştükleri hatalardan biri , bir sahne için uygulanacak " tek " doğru pozlama olduğu yönündeki kanıdır. Oysa uygun pozlama daima görüntü yönetmeninin istediği etkiye bağlıdır. Bilindiği gibi bir sahnede parlaktan, karanlığa dek giden bir çok yansıyan değer vardır. insan gözü bunların tümünü görebilirken film ancak bunların bir kısmını kaydedebilir. Dolayısıyla görüntü yönetmeni fotoğraflanmak ı görüntülenmek istenen sahnede nelerin önemli olduğunu belirledikten sonra filmin kayıt dizgesi içinde bunların poz değerlerinin ne olacağını saptayarak uygular. Sensitometrik işlemler filmin üzeri ne düşen ışık miktarına bağlı olarak emülsiyonda oluşacak kararmayı grafik lerle ortaya koyar. Bir başka deyişle filmin kontrast derecesi bağlamında 79 80 Görüntü Yönetmenliğine Giriş özelliklerini belirtir. Farklı markalardaki filmler aynı süratte olsalar bile ışığa karşı aynı tepkiyi vermez. Kimi duyarkatlar daha kontrast sonuçlar verirken, kimileri normal veya daha yumuşak görüntüler verir. ( ıso ı ASA ı DiN değerleri arasındaki ilişkiler için bkz. EK 4) 7. 5 Karakteristik Eğri Filmlerin tona! dizgeleri karakteristik eğriler biçiminde kullanıcıya verilir. karakteristik eğri belli bir emülsiyon üzerindeki pozlama ve yoğunluk arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Bu bir örnekle açıklanırsa anlaşılırlığı daha kolay olacaktır. Parlak bir günde beyaza boyanmış duvarları olan bir odada gri giysiler giymiş birini görüntülediğimizi düşünelim. Sahnemizin her noktasında farklı ışık olacaktır. Pencere çok parlak ışık almayan yerler ise çok gölge ola caktır. Kullanılacak filmin farklı parlaklık dizgelerine karşı vereceği tepki bir grafik le gösterilebilir. Film duyarkat yapısına göre çok karanlık veya gölgeli alanlarda ki detaylara tepki vermeyecek, aynı biçimde çok parlak bölgelerdeki detaylar da belli olmayacaktır. Görüntü yönet meni görüntüleyeceği nesne I sahneyi karakteristik eğiri üzerinde uygun bir noktaya yerleştirerek istenilen sonuçları almaya çalışır. Bunun için de farklı marka ve hızlardaki filmlerin özelliklerini çok iyi bilmek zorundadır. � ::ı ....l z ::ı •(.) o >- 2.0 1 .8 1 .6 1 .lı 1 .2 1 .0 0.8 0.6 0.·1 0.2 O. O POZIAMA 0 1 2 3 En koyu resim tonları 1 5 6 7 Orta wnlar Karakteristik eğri 8 9 En açık tonlar ] () Film ideal bir filmin 45°· lik bir açı yapması beklenir ancak böylesi bir film yoktur. 45°' lik açının anlamı filmin yoğunluğunun pozlamaya göre doğru tepki vermesidir. Yukarıdaki grafikte A noktasına dek olan bölüm koyu tonları ve detayları tam olarak ortaya koya mayacaktır. A- B noktaları aras ında pozlamaya bağlı olarak yoğunluk orantılı bir biçimde artmaktadır. B nok tasından sonra ise detaylar yok ola caktır. oranlarında korunmalıdır. Aşırı nem ve çok kuru ortamlar filmi etkiler . Pozlanmamış filmlerin % 70 veya daha az nem oranının olduğu ortamlarda. pozlanmış filmlerin ise % 40 - % 50 arasında nem oranının olduğu ortamlar da korunması önerilir. Filmler aynı biçimde sıcaktan da etkilenir. Filmler doğrudan güneş ışığından ve sıcaktan korunmalıdır. Kısa süreli korumalarda filmin ı 3° c 'da korunması daha uzun süreli - altı ayı aşkın süreler için - daha düşük ısılarda ı 8° C'da korunması önerilir. Film kullanılmak üzere korun duğu soğutucu gibi ortamlardan alındığı zaman sıcaklığının oda ısısına gelmesi durumlarda beklenmelidir. Aksi duyarkatta çatlamalar meydana gele cektir. Çekilen filmler hemen banyoya gönderilmeli, banyo edilmiş filmler toz dan korunmalıdır. - 7. 6 Filmlerin Korunması Filmler elektromanyetik spektrumda görünen ışığın dışında kalan kızılötesi, morötesi, X ışınları ve kozmik ışınlara da tepki gösterir. Bu ışık ışınlarıyla etkile nen filmlerin renklerinde ve kontrast larında bozunmalar olacağı gibi filmde de sislenme olur. Aynı biçimde filmi etkileyen etmen lerden biri de nemdir. Gerek pozlanmış , gerekse pozlanmamış filmler belli nem Havaalanlarında güvenlik kontro lunda kullanılan X ışığı cihazları filmleri etkiler ve sislenmelere neden olur. özellikle terörün yoğun olduğu ülke havaalanlarında yüksek dozda X ışını 81 82 Görüntü Yönetmenliğine Giriş kullanılır. X ışınının filmi etkilemesini önlemek için X ışınlarına karşı kullanılan filmin içine konduğu poşet ve kutuların kullanılması önerilir. Kısaca En basit tanımıyla film, ışığa duyarlı bir emülsiyonu ( duyarkat ) üzerinde taşıyan plastik bir malzemedir. Filmler görüntüyü sap tamak için kullanılır. Filmin taşıyıcı tabakasını oluşturan, plastik veya asetat malzemenin üzerinde bulu nan emülsiyon aktif olan bölümdür ve görüntülerin kaydedilmesine olanak sağlar. Filmler pozitif ve negatif olmak üzere ikiye ayrılır. Filmler ışığa karşı farklı duyarlılıkta imal edilir. Filmlerin ışığa duyarlılıkları elde edilecek görüntünün renklerini, tonlarını da etkileyen etmenler arasındadır. Filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını ölçme bilimi sensitometri olarak adlandırılır, görüntüde tonların diz- gesinin istenildiği gibi elde edilmesi için sensitometrik ölçümler ve karakteristik eğriler önem taşır. Filmler spektrumdaki ışık ışınlarının hemen hemen tümünden etkilenir, ayrıca nem ve ısı da.film leri etkiler. Bu anlamda filmlerin istenmeyen ışık ışınlarından korun ması ve belli nem ve ısı değerlerinde tutulması önem taşır Bölüm İçin Kaynakça . Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü, Afa Yayınları, ıstanbul, 1994 Lmgford. MJ Professional Plıoıograplıy, Focal Press, Londra, 1 978. L�ngforcl, M.j. Tlıe Step by Step Guide to Plıotograplıy, Alfrecl A. Knopf, New York, 1984. Millerson, Gerakl. Tlıe Teclırıique of Liglıting for Television and Film. 3. Baskı, Focal Press, Lonclra , 199L BÖLÜM 8 . ViDEO • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Günümüzde belki de film kameralanndan ve kayıt ortamı olarak filmden daha fazla kullanılan ortamlardan biri video ortamıdır. Video, gerek kul lanılan kamera, gerekse kullanılan kayıt ortamı ve araçları olarak elek tronik bir ortamdır. Bu bölümde kısaca video kameraları, ve video görüntüsünün kontrolu konusuna değinilecektir. 8 . ı Kısa Tarihçe ve Özellikler ı 920'li yıllarda çalışmaları başlayan , ikinci Dünya Savaşı öncesi ilk yayın de nemelerini yapılan ve ı 950 sonrası giderek yoğun biçimde kullanılan tele vizyon ve ona bağımlı olarak gelişen video sistemleri, günümüzün yayıncı- lığında çok yoğun biçimde kullanılmak tadır. ilk yıllarda canlı televizyon yayın larını ve haberleri kaydetmek üzere ge liştirilen video ve ona bağlı teknolojiler, filme göre farklılıklar gösterir. Video ve televizyon görüntünün elektronik olarak elde edildiği ve kaydedildiği , bir yerden bir başka yere aktarıldığı elektronik ortamlardır. Video görüntüsünü elde etmede ve kay detmede elektronik kameralar ve kayıt aygıtları kullanılır. Televizyonda görüntü elde etme ve kayıt işlemleri elektronik olarak yapılır ve elektromanyetik dalgalar halinde aktarılır. Elektromanyetik dal galar biçiminde aktarılan yapımlar çeşitli mekanlarda televizyon alıcıları tarafından alınır, izlenir ve videobantlara kayıtları yapılabilir. 84 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Televizyonun ilk yıllarında yapımlar göre farklılıklar gösterir. özellikle stüdyo yoğun olarak "film" ile gerçekleştiriliyor larda gerçekleştirilen yapımlar da bu du . Günümüzde de . televizyon farklılık izlenebilir. yapımlarında film kullanılmaktadır . " Film aydınlatması devamsız . kısa Görüntünün film veya videobant üzerine süreli eylemler ıçın gerçekleşt irilir. kaydedilmesi yönetmen . görüntü yönet Filmde her çekim değilse bile her sahne meni veya yapımcının tercihi olabilir. ayrı ayrı aydınlatılır. Aydınlatmanın kon Ancak hem kullanım kolaylığı . hem trolu olağanüstü denecek kadar yüksek zamandan ekonomik olması ve tir. Oyuncuların. kameraların , mikrofon kazandırması dolayısıyla "film" ortamında ların ve diğer her şeyin hareketi gerçekleştirilen yapımların bir çoğu artık başlangıçta çok ayrıntılı olarak planlanır. "video" ortamında gerçekleştirilmektedir. Günümüzde çok çabuk üretilmesi ve aydınlatma elemanları stüdyo zem inine tüketilmesi gereken , dolayısıyla hızlı veya tavana uygun biçimde yerleştirilir işlemler yapılması gereken haber ve veya asılır, aydınlatma elemanlarının benzeri programlar dışında da bir çok önüne konan ışığı denetleyen araçlarla dizi , belgeseller ve diğer programlar " gölge kontrolu sağlanır. video kamera" ile çekilmekte , elektronik Bunun zıddı olarak, stüdyodaki tele ortamlarda kurgulanarak yayına veril vizyon aydınlatması sıkça, sahneyi farklı mektedir. açılardan aynı anda alacak birden fazla kamera için tasarlanır. Aydınlatma sah Çekimlerde video kamera kullan nenin değişik noktalarında , deva m l ı , mayı tercih eden görüntü yönetmeni , uzun süreli hareketleri , örneğin, oyunlar. kullandığı elektronik kamera ve kayıt durum komediler i , görüşmeler , talk ortamını çok iyi tanıma l ı , sistemin showlar veya stüdyo dramaları gib i , tat çalışması konusunda bilgili olmalıdır . min edici olmalıdır. Teknik olarak. bunun Video yapımlarında aydınlatma , filme Video anlamı aydınlatma araçlarının, kamera ve oyunculara gerekli hareket alanını sağlamak için tavana asılması demektir, stüdyo zeminine çok az araç yerleşti rilir." ( Zettl , ı 990: 5 l ) Video kameraların çalışma prensip leri film kameralarına benzer. Ancak film kamerasındaki film yerine görüntünün oluşmasını sağlayan görüntü t üpleri veya CCD ( Charge Coupled Device ) elemanlar adı verilen elektronik bulunur. Kırmızı Son yıllarda üretilen kameralarda görüntüyü oluşturan tüpler yerine CCD elemanlar daha fazla kullanılmaktadır. Stüdyolarda kullanılan ve stüdyo yapımları için üretilmiş elektronik kame raların yanı sıra daha ziyade dış çekim lerde kullanılan kaliteli görüntüler üreten EFP (Electronic Field Production) tipi kameralar ve genelde haber ve benzeri yapımlarda kullanılan ENG ( Electronic News Gathering ) t ipi kameralar vardır. önceleri siyah - beyaz görüntü üreten televizyon kameraları kısa sürede renkli görüntü üretir hale gelmiştir. Renkler ise yukarıda sozu edilen tüpler veya CCD elemanlar aracılığıyla elde edilir. 8.2 Televizyonda Renk Gelen ışık prizmada ayrışır. aynalar yardımıyla tüplere gider. Ayrılan sinyaller video görüntüsünü oluşturmak üzere tekrar birleşir. Bil indiği gibi çevremizde nes nelerin renkleri , onların emdiği veya yansıttığı ışıkların renkleriyle belirlenir. örneğin yeşil . bir yaprak yeşil dışındaki 85 86 Görüntü Yönetmenliğine Giriş tüm renkleri emdiği ve yalnızca yeşil rengi yansıttığı için yeşil görünür. Bir başka tanımla ışık ışınları veya beyaz ışık yeşil yaprağın üzerine düştüğü zaman . yaprak yeşil dışındaki tüm renkleri emer ve yeşili yans ıtır (çıkartır) . Burada karşımıza rengin çıkartılması gibi bir kavram çıkmaktadır. Çıkartımsal renk sis temine karşılık bir de toplamsal renk sis temi vardır . öncelikle toplamsal ve çıkartımsal renk sistemlerinin tanımlan ması konunun anlaşılması için yarar sağlayacakt ır. Toplamsal renk siste minde ana renkler olarak bilinen kırmızı . yeş il ve mavi birleşerek beyaz ışığı oluşturur. Bu üç renk belli oranlarda karıştırılarak gözle görülebilen diğer renk ler elde edilebilir. Çıkartımsal renk siste minde ise bu renklerin karışımından oluşan sarı . majenta ( yaklaşık açık mor ) ve siyan ( yaklaşık cam göbeği ) renkleri karışarak siyah rengi oluştururlar. Diğer tüm renkler emilmiştir. Bir başka tanımla çıkartımsal renk sisteminde . farklı renkler beyaz ışıktan çıkartılarak elde edilir. Bu kısaca şöyle formüle edilebilir : Mavi Sarı ( kırmızı + yeşil ) = ( beyaz - mavi ) Majenta ( kırmızı + ma v i ) = ( beyaz - yeşil ) Siyan ( yeşil Toplamsal Renk Sistemi Kırmızı. yeşil ve mavi ışıklar birleşerek beyaz ışığı oluşturur. + mavi ) = ( beyaz - kırmızı } Televizyon renk sisteminde kırmızı . mavi ve yeşil renkler birincil renkler olarak adlandırılırken. sarı, majenta ve Video ve monitörlerde yeniden birleşerek görünebilir hale gelir. Sarı Macenta Siyan Çıkartımsal Renk Sistemi Yukarıda, günümüzde televizyon için gerçekleştirilen yapımların çoğunda video kameraların kullanıldığından söz edildi . Elektronik ve bilgisayar teknoloji lerine bağlı olarak gelişen video kame ralar da büyük değişmeler göstermiş . eskinin ağır, hantal kameralarının yer lerini boyut olarak daha küçük ve daha kaliteli görüntüler üreten kameralar almıştır. Geçtiğimiz yıllarda görüntü üre timinde kullanılan kameraların yerlerini ise artık CCD elemanlar almıştır. Sarı . macenta ve siyan ışıklar birleşerek s iyalı ırengi oluşturur. siyan renkleri ikincil renkler olarak adlandırılır. Renk çarkında yer alan iki zıt renk karıştırıldığı zaman sonuç beyazdır. Renkli televizyon kameralarında objektifin hemen arkasında bulunan ve kırmızı , mavi ve yeşil renkleri üreten görüntü tüpleri veya CCD elemanlarda ayrılan üç renk. televizyon cihazlarında 8.3 CCD Elemanlar ve Video Kameralarda Kullanılması Günümüzde kullanılan video kame üretilmesine ralarda görüntünün yarayan bilgisayar yongaları CCD (Charged coupled Device) olarak adlandırılır. Bir kamerada bir cco ele man kullanıldığı gibi birden fazla . iki veya üç adet CCD eleman da kullanılır. 87 88 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Birden fazla cco eleman kullanıldığı iyi vermesi anlamındadır. Ancak burada zaman kamera objektifinden geçen ışık dikkat edilmesi gereken konu . detayların bir prizma aracılığıyla ayrışır ve iki veya keskinliği kavramının objektif aracılığıyla üç CCD elemanın üzerine düşer CCD sağlanan optik netlikle karıştırılmaması elemanların üzerinde ışığa hassas nok gereğidir. tacıklar vardır. Bu noktacıklar piksel (pixel) olarak adlandırılır. cco elemanın yüzeyinde noktacık sayısı arttıkça görün 8.4 Waveform Monitör ( Dalga tünün kalitesi de yükselecektir. Görüntü Salınımölçeri ) kalitesinin yüksek olması demek çözünürlüğün (resolution} , bir başka Günümüzde kullanılan bir çok ka deyişle seçme veya ayırma gücünün mera ve kayıt sistemi oldukça kesin yüksek olması demektir. "Seçme Gücü: sonuçlar veren otomatik sistemler haline Bir optik dizgenin, birbirine yakın iki nok gelmiştir. Renk ayarlarından netliğe tayı seçiklikle aktarabildiği en küçük değin bir çok işlem istenirse otomatik uzaklık." olarak tanımlanmaktadır.(Özön, olarak yapılabilir. Ancak belli ayarları 1 98 1 : 2 56) yapmak için waveform monitör ve vec Bir video kameranın çozunur törskop adı verilen iki elektronik cihaz lüğünün az veya çok olmasının anlamı , o kullanılır. Profesyonel kayıt işlemleri ve kameranın detayları ne denli keskin üret kayıt sonrası işlemler sırasında wave tiğini belirten bir kavramdır. Çözünür form monitörler sahneler aras ındaki lüğün az olması detayların yok olması , video niteliğini korumak ve ölçme için görüntünün çok keskin detaylarla görün kullanılırlar. memesi anlamına gelirken , çözünür lüğün yüksek olması üretilen görüntünün çok keskin görünmesi ve detayları daha Televizyonda kullanılan waveform monitör, bir anlamda filmdeki ışıkölçerin (pozometre) bir benzeridir. V ideo Video sinyalinin ışık değerlerini ölçmeye yarar. Bu aygıt sahnedeki ışığın ne olması gerektiğini gösterir. Görüntüyü ıesbit eden kameradan gelen video sinyali waveform monitörde elektronik olarak görülür. Waveform monitörün ekranında beliren bu grafiğe göre video görüntüsünün sağlıklı olup olmadığı belirlenir. Bir sahnenin parlaklık düzeyi , kontras t ı , kameraların elektronik diyaframları bu araçla kontrol edilir. waveform monitörde sıfır noktası , siyah düzeyi noktasıdır. üstteki nokta ise beyaz düzeyini ortaya koyar. waveform moni tördeki ölçek en altlarda -30 düzeyinde başlar ve en yukarıda + ı 20 ye dek ulaşır. Kaliteli görüntüler için siyahın + 7 . 5 civarında başlaması ve beyazın da + ı 00 civarında olması ter cih edilir. Işık yoğunluğunun % ı OO'ü geçtiği durumlarda gürültü adı verilen ve video görüntüsünün kalitesini bozan durum ortaya çıkar. Bunu bir örnekle aç ıklamak gerekirs e ; beyaz giysileri olan bir oyuncu düşünelim, bu oyuncu nun giysisindeki ışığı waveform monitörün % ı 20 gibi ölçtüğünü düşüne- !im. Bizim çalışma limitlerimiz % 7 . 5 (siyah) v e % ı oo (beyaz) arasında olacağı için , % 1 20 gibi bir beyaz düzeyi yüksek olacaktır. Stüdyo mühendisi bu değeri kısarak % ı 00 düzeyine indirdiği zaman diğer renklerde 20 birimlik bir eksilme olacaktır, bu ise örneğin oyun cunun yüzünün kararmasının dekordaki detayların yok olmasının nedenidir. Bu durumda her sahne için , referans ola bilecek siyah ve beyaz değerlerinin sap tanması çekimin sağlıkl ı olmasını sağlayacaktır. 1 00 +100 beyaz 50 () -4 0 +7.5 siyah ---- i l ZAMAN ---Wave form moni törde görüntü 89 90 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 8 . 5 Vektörskop Televizyonda kullanılan kontrol araçlarından biri de vektörskop olarak adlandırılan aygıttır. Bilindiği gibi tele vizyonda birincil renkler olarak adlan dırılan kırmızı , yeşil ve mavi ve ikincil renkler olarak adlandırılan sarı, majenta ve siyan renkler vardır. Bunların İngilizce karşılıklarının başharfleri televizyonda kullanılan ve renkleri simgeleyen ulus lararası kavramlardır . Birçok c ihazın üzerinde bu renklere karşılık gelen harfler kullanılır Kırmızı (Red - R) , Yeşil ( Green - G) , Mavi (Blue - B) ve Sarı ( Yellow - Y veya YI) Majenta (Magenta - M ) Siyan (Cyan - c veya Cy). insan gözü renkleri her türlü ışık altında olması gerektiği gibi algılar. Bir başka deyişle, örneğin ; insan gözü , beyaz rengi günışığı altında da , tungsten ışık altında da, floresans ışık altında da beyaz olarak algılar. Oysa filmler ve video bantlar bu renkleri kullanılan aydınlatma kaynağının renkısısına göre algılar . Bu yüzden televizyon yapım- larında insan gözüne güvenmemek gereklidir. Kesin renkleri elde etmek ve gerekli ayarları yapabilmek için vek törskop adlı araç kullanılır. Vektörskop üzerinde birincil ve ikin cil renklerin harflerle simgelendiğ i altı nokta vardır. Renk çubuğu ( colorbar) üreten, kamera . vlya diğer aygıtların . . . . . : - : - :t : - : - : . . · : B.e<ı: : : i : : : : : · · · · · · . · . . · · : · . Vektörskop ile renklerin ve faz açılarının kesin konırolu yapılır. Video ürettiği bu renklerin vektörskoptaki nok talarla çakışması gereklidir. Eğer her hangi bir nedenle renkler ve noktalar birbirleriyle çakışmıyorsa , teknik yönet menler gerekli ayarları yaparak renklerin doğru kaydedilmesini sağlar. Renklerin doğruluğuna ek olarak bu aygıt renk lerin doygunluğunu da denetlemeye yarar. 8.6 Video İçin Aydınlatma Televizyon için yapılan programlar oldukça çeşitlidir ve geniş bir yelpazede yer alır. Aydınlatma biçimleri de prog ramın türüne , nerede nasıl kullanıla cağına bağlıdır. Film için yapılan aydın latmanın devamsız olduğundan ve her sahneye göre yapıldığından yukarıda söz edildi . Stüdyo dışında , televizyon için , video kameralarla çekilen drama türü programlar da aynı film üretim sürecinde olduğu gibi titiz bir aydınlat maya gerek duyar. Haber türü program larda genellikle ortamda varolan , sokak lambasından floresans aydınlatmaya , hatta son yıllarda o lükslük ortamlarda çekim yapabilen kameraların geliştiril mesiyle neredeyse ışıksız ortamlardaki çekimlere dek çok değişik görüntüler kullanılabilir veya kamera üzerindeki ve elde taşınabilen akülü lambalar da haber çekimlerinde kullanılabilir. Stüdyolarda yapılan programlar ise programın türü , içeriği ve atmosferine göre aydınlatılır. Ancak gözönünde tutulması gereken birden fazla kamera nın aynı zamanda kullanılıyor olmasıdır. Film ve video aydınlatmasındaki temel ayrılık filmin ve videonun ışığa verdikleri tepkiden kaynaklanır. Film ve video ortamlarının kontrast oranları farklıdır. Bu fark video görüntüsünün filme göre üç boyutluluktan yoksun olduğu duygusunu da beraberinde getirir. Bir çok video kamera yaklaşık olarak filmdeki ı o o ASA'ya göre ayarlanmıştır. Video kameralardaki ışık duyarlılığı " kazanç kontrolu" ( gain con trol ) ile denetlenebilir. Video sinyal- 91 91 Görüntü Yönetmenliğine Giriş !erinin yoğunluğu desibel ( dB ) ile ölçülür. Kameranın kazancı o dB'den 6 dB'ye çıkartıldığı zaman ı oo ASA yerine 200 ASA'lık film kullanılmış gibi olur. Ancak haber türü programlar dışında eğer özel bir etki istenmiyorsa kazancın artırılması pek istenmez çünkü görüntüde gürültüye neden olur. Bu da görüntü kalitesinin düşmesi demektir. Video kameralar yaklaşık 3 2 : ı lik bir kontrast değeri üretir. Bunun anlamı bir sahnedeki en koyu ve en parlak böl geler arasındaki fark 32 kattır. Siyaha gören en parlak bölge 32 kat daha parlak olabilir. Oysa renkli negatifler ı 28 : ı lik bir kontrast farklılığın bile kaydedebilir. Bu yüzden video için yapılan aydınlat malarda daha fazla dolgu ışığı kullanılır. Bu ise karanlıkta kalan bölgelerin görünebilirliğini sağlamaya yarar. Kısaca Televizyon ve video günümüzde belki defilm ve sinemadan daha fazla yaşamımızda yer almaktadır. Video ortamı, yalnızca profesyonel anlam da veya yayıncılık anlamında değil, amatörler arasında da oldukça yaygın bir kullanım alanı bulmuştur. İster profesyonel amaçlarla, isterse amatörce kullanılsın, videonun tercih neden lerinin başında kullanım kolaylığı, pratikliği ve hızı yatmaktadır. Video ortamında kullanılan aygıtların kameralar, kurgu cihazları, yayında kullanılan cihazlar - tümü elektro nik aygıtlardır ve video ortamı elek tronik bir ortamdır. Video kamera lar da görüntü son yıllarda CCD ele manlar aracılığıyla tesbit edilmekte ve video bantlar üzerine kaydedilmektedir. Video için yapılan aydınlatma biçim olarak sinemaya benzemesine karşın, film ortamı ile video ortamı arasında Video oldukça ciddi kontrast farkları olduğu için video aydınlatması yapılırken bu farklılık mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Gerek stüdyo aydınlatmasında, gerekse dış mekanlarda video için yapılan aydınlatmalarda, vektörskop ve waveform monitörler kullanılarak görüntünün kalitesi kontrol edilebilir. Bölüm İçin Kaynakça Durmaz, Ahmet. Televizyon Tekniği, Anadolu Üniversitesi Yay., Eskişehir, 1994 Lyver Des - Swainson Graham , Video Lighting, Focal Press, 1995. Television Studio Practices Manual, CBC Yayınlan, 1962. 93 94 Görüntü Yönetmenliğine Giriş BÖLÜM 9 i\Y 1) E � L.ı\'f i\·L\ l.) ,,\ iLK . 1\D I IVlL1\I{ • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • nedeni vardır. Bunlardan ilki teknik nedenlerdir. Nesnelerin görüntülerini kaydedebilmek için ışığa gereksinimimiz olduğunu biliyoruz. Bir nesnenin görün tüsünü kaydedebilmek için film veya video kamerasının da belli bir ışığa gereksinimi vardır. Nesneleri görünür kılabilmek ve teknik anlamda bu görün tüyü film veya video bant üzerine kayde debilmek için ışığa gereksinim bulun çevremizde bulunan her tür maktadır. Diğer bir aydınlatma nedeni , aydınlatma kaynağının televizyon ve işin estetik boyutudur. iki boyutlu bir sinema yapımlarında kullanılabilece düzlem olan sinema perdesi veya tele ğinden söz edilmiş t i . Aydınlatma vizyon ekranında uçuncü boyut kaynağının niteliği ne olursa olsun dört yanılsamasını yaratabilmek için aydınlat temel aydınlatma biçiminde kullanılabilir. ma gereksinimi bulunmaktadır. üçüncü Bunlar, anahtar ışık. dolgu ışığı, arka ışık olarak, psikolojik ortamı yaratmak ve ve fon ışığıdır. zamanı belli etmek için aydınlatma yapma gereği vardır. Aktarılmak istenen Bilindiği gibi sinema ve televizyon duygu ve düşünceler, filmin psikolojik da aydınlatma yapmanın üç temel Bu bölümde üç nokta aydınlatma konusuna giriş yapılacaktır. Anahtar ışık, dolgu ışığı, arka ışık, fon ışığı gibi kavramlar açıklanmaya çalışılacak, bu aydınlatma kaynakları arasındaki dengenin nasıl sağlanacağına kısaca değinilecektir. 96 Görüntü Yönetmenliğine Giriş atmosferi aydınlatma aracılığıyla yaratılır. Ayrıca aydınlatmayla günün veya yılın belli zamanları ortaya konabilir. kaynaklar , anahtar ışık, dolgu ışıgı, ve arka ışık olarak adlandırılır. Aydınlatılan sahne veya nesne üzerinde bu üç kaynağın her birinin farklı etkileri vardır. boyut Sözü edilen üç aydınlatma kaynağı farklı Aydınlat mayla üçüncü yanılsamasını yaratabilmek, bir başka açılardan , farklı yoğunluklarda ve farklı deyişle gerçek yaşamdaki görüntüye yönlerden aydınlatılacak nesne ı sahne benzer görüntüler oluşturabilmek için üzerine yönlendirilir. Bu kaynakların yapımlarda üç nokta aydınlatması olarak ışıkları odaklanmış veya dağınık olabilir. adlandırılan aydınlatma biçimi kullanılır. üç ışığın bir arada kullanılmasıyla doku , üç nokta aydınlatma tekniği sinemayla gerçeklik yanılsaması , psikolojik atmos ortaya çıkmıştır ve televizyonun sine fer ve ilgi nokta ( sı ) lan. ortaya çıkartılır. madan ödünç aldığı bir olgudur. üç nokta aydınlatma genellikle tek kame Aydınlatılacak nesne veya ortamın özel- ra ıçın düşünülür ve uygula n ı r . 1 iklerine göre üç farklı aydınlatma Televizyon çekimlerinde d e aydınlatma kaynağı stüdyo veya film setine yerleşti üç nokta mantığı üzerine kuruludur, rilir. Doğal olarak etkili bir derinlik yarata ancak spor karşılaşması, konser, gibi bilmek için, aydınlatılacak mekan veya kamera sayısının kimi kez onları aştığı nesnenin her yüzeyi farklı ışık yoğunluk çekimlerde çok sayıda aydınlatma larıyla aydınlatılmalıdır. kaynağı kullanılarak bir ışık havuzu oluşturulur. 9. ı üç Nokta Aydınlatma Bu tür aydınlatmaya üç nokta den mesinin temel nedeni üç farklı aydınlat ma kaynağının kullanıyor olmasıdır. Bu Aydınlatmada İlk Adımlar 9 . 2 Anahtar Işık Anahtar ışık, bir nesne veya mekanın aydınlatılmasında kullanılan en önemli kaynağıdır. aydınlatma Genellik.le hemen kameranın yanından nesne veya mekanı görünür kılmak, nesnenin temel biçimini ortaya çıkart mak için kullanılan aydınlatma kayna ğıdır. Anahtar ışığın aydınlatmasını güneş in nesneleri aydınlatması gibi düşünebiliriz. Eğer sert bir gölge yaratıl mak isteniyorsa, sert ışık veren bir spot ışığı kullanılabilir. Bunu öğle üzerinin sert ışığına benzetebiliriz. Eğer gölgesiz yumuşak bir görüntü isteniyorsa . yumu şak ışık veren bir aydınlatma kaynağı kullanılması gereklidir. Bu türdeki bir aydınlatmayı ise bulutlu gölgelerin olmadığı bir ışığın bulunduğu güne ben zetebiliriz. Anahtar ışık prensip olarak kameranın hemen yanından kullanılsa da yapımın niteliğine ve anlatıma bağlı olarak kamera ile belli açılar yapabilir. Bu ise anlatımda farklılıkları ortaya çıkartabilir. Anahtar ışığın bulunduğu noktaya göre tüm nesneleri eşit olarak aydınlattığı düşünülür. Tüm noktalar aynı biçimde aydınlatılırsa derinlik etkisi ortadan kalkar. iki boyutlu bir görüntü oluşur. örneğin ; bir küre tek bir kay nak.la önden aydınlatılırsa gölgeler ve derinlik oluşmayacaktır, dolayısıyla küre bir daire gibi görünecektir. Anahtar ışık kameranın hemen yanında olursa göl geler küçük olacaktır ve yukarıda sözünü ettiğimiz gibi nesnenin biçimi net olarak ortaya çıkmayacaktır. Eğer kamerayla arasındaki mesafe ve açı artarsa gölgeler uzayacaktır. Anahtar ışığın kamera ile nesne arasında yatay ve düşey düzlemlerde 45°'1ik bir açı yapması ideal konumlardan biridir. Kullanılan anahtar ışığın ışık düzeyi . çok düşük veya çok yüksek olmamalıdır. Çok düşük ışık düzeyi, film veya video için teknik gereksinimleri karşılamaz ken . çok yüksek ışık düzeyi ise, görün tüde bozulmalara neden olabilecektir. 97 98 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Anahtar ışık. kameranın üstünden 45 derecelik açıyla verilir. Anahtar ışık. kameranın yanından 45 derecelik açıyla verilir. Anahtar ışık nesnenin veya mekanın yalnızca bir kısmını aydınlatacaktır. örneğin ; bunun bir insan olduğunu düşünecek olursak. yüzün , ışığın geldiği tarafı aydınlatılacak diğer taraf ise aydınlatma kaynağının niteliğine göre (sert veya yumuşak ışık oluşuna göre) gölgeli kalacaktır. Eğer aydınlatma kaynağı sert ışık kaynağı ise gölgeler sert olacak, keskin ve koyu gölgeler oluşacaktır. Anahtar ışığın ortaya çıkardığı sert gölgeleri yok etmek için ikinci bir aydınlatma kaynağına gereksi nim duyulacaktır. Bu ise dolgu ışığı ola caktır. Aydınlatmada İlk Adımlar 9 . 3 Dolgu Işığı Anahtar ışığın oluşturduğu göl geleri yok etmek veya anlatıma uygun biçimde azaltmak için dolgu ışığı kul lanılır. Kullanılacak bu aydınlatma kaynağı, anahtar ışıkta olduğu gibi sert ışık veren bir aydınlatma kaynağı i �e veya bu kaynağın oranı anahtar ışıga eşit ise aydınlatılan nesnenin diğer tarafında da sert veya istenmeyen göl geler oluşacakt ır. Anahtar ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yok etmek ve doğal bir anlatımı sağlayabilmek için daha yumuşak, bir ikinci ışık kaynağına gereksinim vardır. Dolgu ışıkları genel likle dağınık ve yumuşak ışık veren aydınlatma kaynaklarından oluşur. Dolgu ışığı için ideal noktanın kamera nın hemen üzeri olduğu düşünülür , ancak aydınlatma kaynağının bu biçimde yerleştirilmesi zor olabilir , o yüzden dolgu ışığın , kameranın , anahtar ışığa göre aksi tarafında ve aşağı yukarı aynı açıyla yerleştirilme� i yaygın bir kullanım biçimidir. Dolgu ışıgı gölgeleri en aza indirir ve görüntülenen nesne veya mekanda biçim , doku ve boyutların ortaya çıkmasında yardımcı olur. 9.4 Arka Işık Aydınlatılan nesne veya mekanda üçüncü boyut yanılsamas ını yarata bilmek için bir üçüncü aydınlatma kaynağına gereksinim vardır. Bu aydınlatma kaynağı, film veya video ile kaydedilen nesnenin fondan ayrılmasını sağlamaktır. Bu aydınlatma kaynağı arka ışık olarak adlandırılır. Bazı kay naklarda tepe ışığı olarak da geçer. Arka ışık nesneyi fondan ayırmada ve derin lik etkisini artırmada kullanılır. Arka ışık genelde sert bir ışık kaynağıdır. Nesnenin tam arkasından veya arka üst açısından verilir. Arka ışığın çok yukarıda olması durumunda , örneğin aydınlatılan bir insansa yüzdeki ay dınlatmayı bozar, omuzlarda ve saçlar da sert parlamalara çene altlarında ve göz çukurlarında gölgeye neden olur. 99 1 00 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Bu aydınlatma kaynağı çok altta olursa kamera tarafından görülme tehlikesi ola bilir veya oluşan ters ışık film üzerinde istenmeyen etkilere neden olabilir . Bu etki genellikle diyafram biçiminin bir ışık kümesi olarak görüntüde yer alması biçi mindedir . Arka ışığın kullanıldığı durumlarda , eğer bir insan veya dekor malzemeleri varsa bunlar fondan uzakta olmalıdır. Böylelikle arka ışığın , nesneleri fondan ayırma işlevi tam olarak ortaya çıka caktır. Arka ışığın eğer yoğunluğu az ise üçüncü boyutu oluşturma işlevi azala caktır. Bu yüzden arka ışığın anahtar ışığa eşit veya ondan biraz az şiddette olması tercih edilir. 9.5 üç Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması Televizyon veya sinemada üç nokta olarak adlandırılan aydınlatmayı uygu larken , her üç aydınlatma kaynağının da güçlerini göz önünde tutmak gereklidir. Eğer anahtar ışık ve dolgu ışığı eşil yoğunluklara sahipse aydınlatılan mekan veya nesnede hem anahtar ışıktan . hem de dolgu ışığından kaynaklanan gölgeler oluşur . Bu genellikle istenmeyen bir sonuçtur, sinema ve televizyon aydınlat masında genellikle tek gölge istenir. Yoğunluğu fazla olan bir dolgu ışığı anahtar ışığın ortaya çıkarttığı biçimi yok edebilir. Eğer anahtar ve dolgu ışığının güçleri eşitse derinlik duygusu yok ola caktır. Aydınlatılan bir mekanda birden fazla gölge varsa dolgu ışığının anahtar ışık gibi bir işlev gördüğü düşünülebilir. Dolgu ışık kaynaklarının yumuşak ışık veren kaynaklar olduğundan söz edil mişti. Dolgu ışık kaynakları birden fazla sayıda olabilir.Ancak bunların oluştura cakları gölgelerin çok iyi denetlenmesi gerekmektedir. Anahtar, dolgu ve tepe ışığı birlikte kullanıldığı zaman görüntünün derinliği ve boyutu ortaya çıkacak ve ekranda veya perdede üçüncü boyut yanılsaması ortaya çıkacaktır. Aydınlatmada İlk Adımlar 9 . 6 Fon Işığı Yukarıda sc:ıyılan üç aydınlatma kaynağına ek olarak fonu aydınlatmada kullanılan aydınlatma kaynaklarına gereksinim duyulur . Nesnenin a rka sında kalan kısmı aydınlatmak için genelde yumuşak ışık kaynakları kul lanılır ve bu kaynakların anahtar ışığın bulunduğu yönden kullanılması tercih edilir. Fon aydınlatmasıyla . fon ortaya çıkartılırken . fonda oluşan gölgeler , örneğin mekanda bulunan nesnelerin gölgeleri ve özellikle sesli çekimlerde boom mikrofonun gölgesi yok edilebilir. 9. 7 Aydınlatmaya Başlarken Cevaplanması Gereken Sorular • Ne tür aydınlatma kaynakları kul lanılacak? • Aydınlatma kaynaklarının renk ısıları ne olacak? • Yeterli sehpa , vb. aksesuarlar var mı? Aydınlatma kaynakları tavanda m ı , yerde mi kullanılacak? • Ne tür filtreler kullanılması gerekiyor? Yeterince var mı? • Elektrik nasıl sağlanacak? Elektrik kesilmelerine karşı izlenecek yol ne olacak? • Jeneratör kullanılıyorsa nereye nasıl yerleştirilecek, sesi nasıl izole edilecek? Jeneratör sesinin çekim sesi ni etkilemesi tehlikesi var mı? • istenilen duygusal I dramatik atmosfer ne olacak? • Hangi mevsim oluşturulacak? • Günün hangi saati oluşturula cak? • Sahnedeki hareketler ne olacak? • Sahnede kaç kişi bulunacak, oyun ı sunuş sırasında birbirlerini örte cekler mi? • Sahnede önemli nesne veya aksesuarlar var mı? Bunların ışıkla vur gulanması gerekiyor mu? • Sahnedeki oyuncuların giysi ve makyajları nasıl? • Star oyuncunun yüzünün hangi tarafı daha iyi görüntü veriyor? özel ışık gerekir mi? 101 1 02 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Tavan ve döşeme görünüyor mu? • Sahnede mikrofonlar nereye yerleştirilecek? Mikrofonların gölgesi nasıl yok edilecek? • Sahnede açılıp kapatılan radyo , televizyon cihazı , ışık üreten farklı ele manlar var mı? Bunlar nasıl görülmek isteniyor? • Sahneye dışarıdan etki eden ışık var mı? Varsa renk ısıları ne? Işıkların renklerinin dengelenmesi gerekiyor mu? • Çekim sırasında takip spotu vb. aydınlatma kaynağı kullanılacak mı? Kim kullanacak? Renk ısısı veya renkleri ne olacak? • Işık devamlılığı olmak zorunda mı? önceki ve sonraki sahneler ışık bağlamında birbirleriyle ilişkili mi? • Çekilmesi gereken detaylar, ara planlar var mı? Bunlar için nasıl ışık isteniyor? • Kameranın doğrudan gördüğü doğal veya yapay aydınlatma kaynağı var mı? Kuşkusuz bu soruların sayıs ını aydınlatmaya olanakl ı , artırmamız başlamadan önce bu tür soruların • aydınlatma yanıtlarının bulunması sırasında kolaylık sağlayacağı gib i , aydınlatma , dolayısıyla yapım sürecini de kısaltacaktır. Kısa.ca: Sinema ve televizyondaki aydınlatmanın temelini üç nokta aydınlatma oluşturur. Üç nokta terimi, aydınlat mada üç farklı aydınlatma kaynağının kullanılmasından gelmektedir. Hollywood'da kullanılan klasik aydınlatma biçimidir. Üç nokta aydınlatmada anahtar ışık, dolgu ışığı ve arka ışık bulunur. Anahtar ışık nesne / sah neyi aydınlatan temel ışık kaynağıdır. Dolgu ışığı anahtar ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yumuşatır, nesne / sahnenin anahtar ışık tarajindan aydınlatılamayan bölümlerini Aydınlatmada İlk Adımlar görünür hale getirir. Arka ışık ise nesne veya sahne de üçüncü boyut yanılsamasını yaratmak ve nesneyi fondan ayırmak için kullanılır. Bu üç aydınlatma kaynağı birlikte kuı /anılarak sahne / nesnenin hem görünür hale gelmesini, hem de iki boyutlu düzlemde üçüncü boyut yanılsamasını yaratır. Bölüm İçin bynakc;a: Milleı�n. Gerald Tlıe Technique of Lighıing for Film and Television. Focal Press. Londra:l991. feininger, Andreas. Liglıı and Liglıting in Plıotogrnphy, Amphoto, New York. 1976. Zeııl, Herbeıt. Siglıı Sound Motion. Wadswoıth Pub . . Co. , Belmonı. 1990 Lyver, Des - Swaimon, Grahaın Video Lighting, Fcx:al Pres.\ Londra, 1997. 1 03 1 04 Görüntü Yönetmenliğine Giriş B Ö L ÜM 1 0 ) {. - � " ' � � �)��:;�.�N LiG i , • ,- " r - " l�IC3 :. ElV1 ' , .,, ' � . VE • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Bir film bir çok yaratıcı grubun çalışması ve oldukça karmaşık teknik işlemler sonucunda ortaya çıkar. Sinema hem sanatın bir dalı, hem de çok gelişmiş eğlence endüstrisinin bir parçasıdır. Sinematografik gelişimin temelinde teknik yatmaktadır. Kameramanlık veya görüntü yönet menliği, sinemanın ilk yıllarında bilindiği gibi, nesnel gerçekliğin film üzerine mekanik ve optik aygıtlar kullanılarak kaydı olarak algılanıyordu, ancak zaman içinde oluşan sinema dili, bu pasif, teknisyenlikten ileri gitmeyen işi bir sanat haline getirdi. Yine ilk bölümr /erde sözü edilen görüntülemeye yarayan ve yardımcı olan bir çok aygıtın icadı da görüntü yönetmen leri tarafından gerçekleştirildi ve günümüzde de bu hala devam etmektedir. Her yıl A.B.D ve diğer ülkelerde teknik gelişmeler için veri len ödüllerin hemen hemen tümünü görüntü yönetmenleri alır. Teknolojiler kullanıcıları tarafından geliştirilir. Örneğin, çeşitli ışık kay nakları, ışık ölçerler, gölgeler yaratan çeşitli aygıtlar, vinçler, kaydırma arabaları ve burada saya mayacağımız çoklukta araç ve gereç, hep görüntü yönetmenleri tarafından geliştirilmiştir. Yeni geliştirilen bir çok aygıt ise sinema dilinin gelişmesinde temeli oluşturan taşlar gibidir. 1 06 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ı o. ı Biçem Nedir? Beyan , Tarzı ifade, Tarz, inşa; Fransızca . Almanca. Stil. İngilizce. Styl e , İtalyanca.Stile) Belli bir sanatçıya veya belli bir çağa özgü anlatım ve biçim lendirme özelliği ." ( Hançerlioğlu , 1 980: 1 10 ) sanat yapıtlarını anlamaya ve açıkla maya çalışırken bir takım kolaylıklar sağlayacağı düşüncesiyle sözü edilen sanat yapıtları çeşitli biçimlerde katego Hançerlioğlu'nun açıklamasında rize edilerek incelenmeye çalışılır. görüldüğü gibi biçem kavramı bireysel zaman zaman sanat yapıtlarını çağlarına , liği içermektedir. Konuyla ilgisini kurul ülkelerine, sanatçılarına , sanatçıların maya çalışılırsa, sinemada dönemlere bağlı oldukları okullara ve öğretilere göre özgü oluşan biçem ve gerek yönetmen sınıflamak. sanatı iletişim boyutunda ya gerekse de görüntü yönetmenlerinin da eleştirel boyutta inceleme aşama özgün biçimlendirme özelliklerinden söz sında yardımlar sağlar. Yukarıda belir etmek olanaklıdır. tilen , çağlar, ülkeler, sanatçılar ve bağlı Biçem bir yapı t ı n , sanat yapıtı oldukları öğretiler gibi başlıklar sanatın olmasını sağlayan etmenlerden biridir. biçemsel ayrıştırılması için gerekli olan Biçemle birlikte özgünlük kavramı da bir çok başlıktan yalnızca bir kaç tane gündeme gelir, özgün olma ise sanat ve sidir . Bazin'e göre ; "filmler yalnızca zenaat kavramlarını birbirinden ayıran biçemleri anlaşıldığı zaman anlaşılabilir özelliktir. olur." Orhan Hançerlioğlu , Felsefe Ansik lopedisi adlı yapıtında biçem kavramını şöyle açıklıyor: "Üslup (Osmanlıca . üslub, Usul .Tarzı Görüntü Yönetmenliği ve Biçem ı o . 2 Görüntü Yönetmeni Sahnede Aydınlık ve Karanlık Bölgeler Oluşturur Aydınlık ve karanlık, bu iki zıt kavram i nsanoğlunun yaşamında , başlangıcından bu güne dek tarihsel süreç içinde hep farklı anlamlar ve yananlamlar içermişt ir. Sözü edilen yananlamlar mitoloj ik çağlardan . tek tanrılı dinlere dek sözlü ve yazılı kay naklarda hep yer almıştır. Mitoloj ilerde karanl ığa ve aydınlığa h ükmeden tanrılar vardır. Kitab-ı Mukaddes aydınlık ve karanlığın nasıl yaratıldığını anlatarak başlar. Tüm dinler. mitoloj iler . destanlar. kutsal kitaplar, aydınlık-karanlık karşıt lığı , aydınlığa ve karanlığa yüklenen anlamlarla doludur. Aydınlık ve karanlık kutsal kitaplar dışında toplumların yaşa mlarında da farklı anlamlar taşır. Aydınlık ve karanlığa farklı toplum ve kültürler farklı anlamlar yükler. "Amerikan gangster filmlerinde. örneğin bir limanın parlak basamakları ve endişe izlenimi terslik uyandırır . . . Sahne yarı karanlık, terk edil miş rıhtım , dizili sandıklar, yukarıda sal lanan vinçler gösterilir. . . Ve dokların iste nen görüntüsünü elde etmek için aydınlatma efektlerine bağımlı çekim teknikleri çağrışımın- yananlamın göste renlerini biçimlendirmek için bir araya gelmeler . . . değişik aydınlatma teknikleri içinde çekilen aynı sahne farklı izlenim ler yaratacaktır." ( Metz, ı 974: 45) Sinematografik anlatımı sağlayan kavramlar şöyle sıralanabilir. Işık bunlar dan yalnızca bir tanesidir. a) ışık ve Renk b) Çerçeve: iki Boyutlu Alan c) Derinlik ve Hacim: üç Boyutlu Alan d) Zaman ve Hareket: Dördüncü Boyut e) Ses'tir ( Zettl, ı 973 : 1 8) 1 07 1 08 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ışık olmaksızın aydınlatma olmaz. Aydınlatmayla diğer bir deyişle. ışık ve gölgelerin filme düzenlenmesiyle kaydedilen görüntüye değişik anlamlar verilebilir. Fotografik ve sinematografik yapıyı oluşturan ışık her zaman görüntünün anlaşılmasında ve ona anlamlar yük lemede de kaynaklık yapar. Işığın hare ketliliği olmaksızın fotografik ve sine matografik görüntüyü oluşturmak olanak sızlaşır, değişik görsel etkiler ve anlamlar yaratmak için bir görüntü yönetmeni çeşitli aydınlatma biçimleri kullanır. Bu biçimler çok kabaca ikiye ayrılabilir. Bunlar, doğrudan aydınlatma ve dağınık aydınlatmadır. Doğrudan aydınlat manın kullanıldığı durumlarda görüntüde ışık ve gölgenin sert kontrastlarını görü rüz. Doğrudan aydınlatmada gölgeler koyu, beyaz yüzeyler temizdir. Dağınık aydınlatmada ışık bir yüzeyden yansıtılır veya yarı geçirgen bir ortamdan geçerek yumuşar. ışı k ve gölge arasındaki kont rast azdır, sert olmayan gölgeler vardır. Görüntü yönetmeni. filmde ış ığın düzenlenmesinden sorumludur. Bu düzenleme yönetmenin özel ve genel istekleri doğrultusunda gerçekleşt iri lirken teknik ve estetik bilgilerin de bir araya getirilmesini gerektirir. Sanatsal değer taşıma iddiasında olan her film için aydınlatma büyük önem taşır. Sinema aydınlatmasını, televizyon ayd ı n lat masından ayıran öğe film ayd ı nlat masının devamsız (discontinuous) , tele vizyon aydınlatmasının da devamlı (con tinuous) olmasıdır. Bir sahne aydınlatılırken. mikrofon ların konumu , oyuncu ve alıcının hareketleri gibi etmenlere ek olarak fotoğraflanan mekan /nesne/ oyuncu ların renk, biçim , doku , tonları gibi etmenlerin de göz önünde tutulması gerekir. Bilindiği gibi her doku , renk ve biçim , ışığı değişik biçimlerde yansıtır. Mekanın geniş ya da dar olması da aydınlatmayı değişik biçimlerde etkiler. Film aydınlatması ve televizyon aydınlatmasının farklılıkları olduğundan Görüntü Yönetmenliği ve Biçem yukarıda söz edildi, fotoğraf için yapılan aydınlatma da film ve televizyona göre ayrılıklar gösterir. Aydınlatmanın yanı sıra , bir fotoğrafçı çekim sonrasında çok değişik sayıda müdahale ile fotoğrafını oluşturma olanağına sahiptir. özellikle baskı aşamasında çok değişik teknikler kullanılarak fotoğrafa farklı anlamlar yük lenebilir veya var olan anlamların üzeri ne bir takım yenileri eklenebilir. Oysa sinemada görüntü yönetmeninin müda hale şansı pek bulunmamaktadır veya olanlar da çok kısıtlıdır. Dolayısıyla per deye yansıyacak olan görüntünün oluşturulması aşamasında her şey düşünülmek zorundadır. Görüntü yönet meni ışığı kullanarak sahneye anlam larını yükler. Sinemada aydınlatma. filmin ruhu na ve biçimine göre değişiklikler gös terir. Hiç bir zaman bir polisiye filmle , bir melodramın, bir westernle bir müzikalin aynı biçimde aydınlatılması düşünüle mez. Filmlerin türlerine göre , sinemanın ilk yıllarından günümüze dek gelen aydınlatma biçimleri oluşmuştur. örneğ i n , komedi ve müzikaller güçlü anahtar ışıkla (higt1 key lighting) aydınlatıl ı r . Parlak bir ışık havuzu oluşturulur. Melodramlar , polisiyeler . zayıf anahtar ışıkla (low key lighting) aydınlatılır. Daha fazla gölge söz konusudur. Gölgelere anlamlar yüklen miştir. Bu tür filmlerde zaman zaman amaç nesneleri/kişileri aydınlatmaktan ziyade gölgeler yaratmak da olabilir. Bunun mükemmel kullanım örnek leri ı 920'li yıllardaki Alman Dışavurum cu Sineması'nda izlenebilir. Dışavurum cu görüntü yönetmenleri tarafından sinemada ışığın anlatım özelliklerini ve önemini kavrayarak, çok güzel görün tüler elde ederek ışığa altın çağ yaşatılmıştır. Doğal ışık kaynaklarının nitelikleri bozularak, yapay ışık kay nakları alışılmışın dışında kullanılarak farklı sembolik anlamların anlatımına yönelmişlerdir. Dış mekanlarda çekilen filmlerle. stüdyo ortamında oluşturulan filmler arasında aydınlatma açısından önemli farklılıklar izlenir. Stüdyoda çeki len filmler daha stilize aydınlatılırken , 1 09 ı ıo Görüntü Yönetmenliğine Giriş gerçek mekanlarda oluşturulan aydınlat malar daha doğaldır. Bir görüntü yönetmeni kendinden önceki sanatçıları çok iyi izlemeli . özel likle klasik ressamları ve onların ışığı nasıl kullandıklarına dikkat etmelidir . Yapt ıkları resimlerde ışığı mükemmel biçimde kullanan sanatçılar , arasında Rembrandt , Caravagg i o . Goya gibi ressamlar vardır. Bu sanatçılar, resim lerinde aydınlık-karanlık karşıtlığını psiko lojik amaçlarla kullanmışlardır. ı o. 3 Işığın Farklı Anlamları Karanlık insanlarda . korku , kötülük, ve bilinmezlik duygularını harekete geçirir. sanatçılar karanlığı bu bilinmezlik, korku ve kötülüğü ortaya koymakta kul lanmıştır. Aydınlık genelde güvenlik, gerçek, doğruluk, neşe gibi duyguları harekete geçirir. Aydınlık ve karanlığın bu sembolik birlikteliği beraberinde, görüntü yönetmenlerinin onlara çeşitli anlamlar yükleyerek kullanmalarını da getirir. örneğin; aşağıdan aydınlatılan bir yüz genellikle kötülüğü çağrıştırır. Işığın onune konan engeller , gölgeler yaratarak, güvensizlik, korku gibi duygu ların yaratılmasına yardımcı olur. Bir tepe ışığı saçlar üzerinde haleler oluşturur ve uhrevi duyguları çağrışt ırır. Yüzyıllar boyunca kiliseler ve diğer mekanlardaki mozayiklerde, fresklerde ve resimlerde azizler başlarının üzerinde ışıkla betim lenmişlerdir. İslamiyette de benzeri çağrışımlar söz konusudur. Aşk sahneleri yumuşak arka ışıklar la ve yumuşatıcı filtrelerle fotoğraflanır ve romantik bir hava yaratılmasına çalışılır. Bu konularda örnekleri çoğaltmak olanaklıdır. Işığın , fotoğraflanan nes neyle yaptığı her açı filme çekilen sahn eye farklı bir anlam yükler. Spot ışıklar kullanılarak görün tülerde aydınlık ve karanlığın kontrastları oluşturulur. Kontrast görüntüler nes nelerin yüzeylerinin bozunmuş olarak görünmelerine sebep olabilir. özellikle D ışavurumcu sinemada bozulmuş Görüntü Yönetmenliği ve Biçem yüzeyli görüntüler ve psikoloj i k ve ıematik kullanılmıştır. kontrastlık amaçlarla ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek İçin Onun İşlevlerini Bilmek Gerekir Çalışmanı n birinci bölümünde , görüntü görevleri yönetmeninin tanımlanırke n , temel görevinin sah nenin aydınlatılması olduğundan söz edildi ve takip eden alt başlıklarda görüntü yönetmenin kullandığı araçlara değinild i . Sinemada aydınlatmanın teknik boyutu da önemlidir, esteti k ve anlamsal boyutu oluşturabilmek için öncelikle teknik boyutun oluşturulması gereklidir . Aydınlatma bilindiği gibi öncelikle teknik nedenler dolayısıyla gereklidir. Nesnelerin görünebilmesi ve görüntülenebilmesi için ışığa gereksi nim vardır. ışık / aydınlatma olmaksızın görüntü gerçekleştirilemez . Görsel sanatların varlığının temel öğesi ışıktır. Resim fotoğraf, sinema televizyon ve diğer sanat dallarında ışık olmaksızın görünebilirlik söz konusu değildir. iki boyutlu alan olan sinema perde s i . fotoğraf kartı veya televizyon ekranında temel sorunlardan biri aydınlatmayla derinlik yaratmak, bir başka deyişle üçüncü boyutu oluştur maya çalışmak, diğer sorun ise aydınlatmanın kullanılarak anlam yaratılması olacaktır. Çevremizdeki nesnelerden değişik yoğunluklarda yansıyan ışıklar nes nelerin biçimlerin ortaya çıkartır ve insan beyni bu nesnelerde oluşan ışık ve gölgelerin bu değişimlerini biçim ve doku şeklinde yorumlamayı öğrenir. Çevremizdeki nesnelere ait biçim bilgi leri ışık ve gölgeyle ortaya çıkarken , yansıyan ışık diğer yandan da nesnenin dokusunu , örneğin ; ahşap, parlak çelik yüzey , kumaş ,vb. olup olmadığını ortaya koyar. Sinema , fotoğraf, televizyon gibi estetik iletişim alanlarının başat ı11 1 12 Görüntü Yönetmenliğine Giriş malzemesinin ışık olduğundan hep söz edildi. Yeterli ışık düzeyi bize aynı zamanda doğru renkler ve tonlar elde etme olanağını da sağlayacaktır. Teknik nedenler dışında estetik kaygı güderek de aydınlatma yapma gerekliliği vardır. Aydınla t m a , estetik öğelerin görüntü içinde birleştirilmesine yardımcı olur. Bilindiği gibi sinematografik görüntü iki boyutlu bir ortamda oluşur. Görüntüsü kaydedilen nesnelerin biçim ve boyutları aydınlatmayla belirlenir ve üç boyutluluk duygusu aydınlatmayla gerçekleştirilir. Boyut ve biçim ışık ve gölge elemanlarının kullanımıyla ortaya çıkar. Bir nesnenin şekil ve boyutlarını yaratmada ışıktan çok gölgeler önem kazanır. Nesnenin şeklini oluşturan / ortaya ç ı kartan gerçekte ışık değil , gölgedir. üçüncü boyutu oluşturmaya çalışmak estetik olduğu kadar teknik bir konudur da . Sinema , fotoğraf ve tele vizyonda nesnenin uçuncü boyutu yanılsama olarak ortaya çıkar. Nesneler arasındaki ilişkilerin betimlenmesi veya nesnenin uzaydaki durumunun açıklan belirtilebili r . ması derinlik olarak Nesnenin biçiminin ortaya çıkartılması üçüncü boyutu , yine nesnenin çerçeve içindeki konumu ise derinlik etkisini oluşturur. Gerçek yaşamda var olan ışık karak teristiğ i , ortamda sinematografik aydınlatmayla gerçekleştirilir . Sinema gerçek gibi olanı aktaran bir iletişim ortamıdır. Yapay ışık kaynakları kulla nılarak, gerçek gibi olan ortam yaratılır. Aydınlatmayla psikolojik ortam yaratılır. Film atmosferine uygun ortam ları yaratmak aydınlatmayla olanaklı hale gelir. Aydınlatmanın kullanılmasıyla, kor ku , gizem , sevinç , hüzün gibi duygu ortamları yaratılabilir. Aydınlatmayla zaman belirlenir, ışık kullanılarak filmdeki zamanı belirtilebilir. Filmsel zaman ışıkla kurulur. Günün , ayın , mevsimin belli zamanları ışıkla ve gölgelerle ortaya konabilir. Bu yapılırken ışık kaynağımızla birlikte çeşitli aksesuar- Görüntü Yönetmenliği ve Biçem !ar da kullanılabilir. Aydınlatma dikkatin belli bir nok taya yoğunlaşmasını sağlar. Dikkati belli noktalara yoğunlaştırarak gösterilmek isteneni ön plana çıkartır ve diğer bazı görüntülerin önemini azaltır. ışık işaret edici bir özelliğe sahiptir. Perspektif, biçim ve doku aydınlat mayla belirt ilir. ışığın nesneye veya alıcıya göre yerleştiriliş biçimi derinlik ve dokunun algılanmasını sağlar. Böylelikle iki boyutlu bir düzlemde üç boyut yanılsaması da yaratılmış olur. Bir başka deyişle uzaysal ilişkiler ve pers pektif ışıkla kurulur ve çevre belirtilir. örneğin ; ışık kaynağı hemen alıcı merceğinin yanına konup nesne aydınlatılırsa düz aydınlatma elde edil miş olur, ancak ışık kaynağının nesneye göre açısı değiştirilmeye başlandığı zaman derinlik duygusu oluşmaya başlar. Gerçekte varolan ışık karakteri aydınlatmayla yara t ılır. Aydınlatma gerçekçi olarak veya dışavurumcu . Günümüzde kullanılabilir olarak giderek daha fazla biçimde dış mekan larda , gün ışığı altında ark ışıkları , reflek törler veya farklı aydınlatma kaynakları gün ışığına destek olmak üzere veya güneşin oluşturduğu sert gölgelerin ve kontrastın yok edilmesi için kullanılmak tadır. Bunlardan ayrı olarak, karanlık mekanlarda , hiç ışık kullanmaksızın. süratli filmler ve özel objektiflerle çekim ler de yapılmaktadır. Görüntülenen nesneler arasında kompozisyonel ve tona! dengeleri kur mak için aydınlatma gereklidir ve görsel devamlılık için de aydınlatmadan yarar lanılır. 1 0. 5 Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel Yapısına Etkisi Görüntü yönetmenine özgü bir biçemin olup olmaması konusundaki tartışmalar, görüntü yönetmenliğinin bir meslek olarak gündeme gelmesiyle bir likte başlamıştır. Görüntü yönetmen- 1 13 1 14 Görüntü Yönetmenliğine Giriş liğinin teknisyenlik olarak algılandığı durumlarda, görüntü yönetmenine özgü bir biçemden söz edilmesi olanakl ı değildir. Ancak estetikle tekniği birleştiren, filme katkıda bulunan görüntü yönetmenlerinin varlığı kuşkusuz ortaya çıkan yapıta farklı anlamlar katacaktır. Sinemanın ilk yıllarından başlayarak yaklaşık ı 930'lu yıllara dek, görüntü yönetmenlerine özgü biçemlerinden söz etmek olanaklı değildi . Bu dönemde özellikle Hollywood sinemasında bir görüntü standartlaşması söz konusuydu. Sinema anlatım dilinin pekişmesiyle birlikte , yönetmen - görüntü yönetmeni birlikteliği gündeme geldi . Giderek, birlik te çalışmayı yeğleyen , birbirini tamam layan, yönetmen görüntü yönetmeni, oyuncu , görüntü yönetmeni ç iftleri oluşmaya başladı. Filmin oluşmasında birinci kişi kuşkusuz yönetmendir. Senaryoda yazılı olan malzemeyi görsel ortama aktaran bir sanatçıdır yönetmen. Yönetmenle bir likte filmin görselleştirilmesini sağlaya n . görselleştirmenin teknik v e estetik boyu tunu oluşturan kişiyse görüntü yönet menidir. Yönetmen ve görüntü yönet meni filmin görselleştirilmesini birli kte gerçekleştirir. 6 Ocak ı 994 tarihinde Yeşilçam'ın emektar kameramanlarından Ali Uğur ile yaptığımız söyleşide , Uğur: "Yönetmen ve kameraman ikiz kardeştir ayrılamazlar" diyor. Sinema birbirinden tarih inde ayrılmayan , adları birlikte anılan bir çok yönetmen görüntü yönetmeni çiftinden söz edilebilir. Bunlar arasında Griffith Bitzer , Welles-Toland, Godard-Coutard , Eisenstein-Tisse, Fritz Lang-Karl Freund gibi isimler vardır. Kuşkusuz bu listeyi uzatmak olanaklıdır. "Biçemin görsel elemanlarına değinirken , görüntü yönetmenine de değinmek gerekir, görüntü yönetmeni çok belirleyici bir rol oynar ve alıcıyla ilgili tüm işleri o yapar. Ancak bizler hep sette olamayız ve 'iç' bilgi görüntü yönet meninin filme katkısını saptamak için gereklidir. Birth of a Nation'da Billy Bitzer . Görüntü Yönetmenliği ve Biçem Citizen Kane'de Greg Toland veya Seventh Seal'de Gunnar Fisher'in film lere ne denli katkısı olduğunu bileme yiz. Dolayısıyla genelde yönetmenler istedikleri görüntü yönetmenini seçtik leri için , biz onların bu seçimlerinin 'görsel felsefelerinin' uyumundan dolayı gerçekleştiğini varsayarız ve kolaylıkla filmin görsel biçemini yönetmene yakıştırırız." ( Boggs , ı 978: 1 60) Günümüzde görüntü yönetmeni , sinemanın temel malzemesi olan ve görüntüyü oluşturan ışık, çizgi, şekil, gölge, ton , renk, leke , derinlik, ölçek, bakış açısı gibi değişkenler. görüntü teknolojisinin sağladığı optik, mekanik, kimya, elektronik, bilgisayar teknolojisi gibi öğelerin de yardımıyla , sonsuz sayıda görüntü düzenlemesi yapma olanağına sahiptir. Bu öğelere hakim olma durumunda bulunan görüntü yönetmeni ressamın fırçasını kullan ması gibi, bu öğeleri kullanarak kendine özgü görüntüleri yaratmaya çalışır. Yukarıda da görüldüğü gibi aydın- !atma kavramı bir çok etken tarafından belirlenmektedir. Sinemada biçem ; bir filmin alçak ya da yüksek güçlü anahtar ışıkla aydınlatılmış olması. ışığın sert ya da yumuşak olması , aydınlatmanın gerçekçi veya dışavurumcu olması açılarından ele alınabilir. Bir film görüntü yönetmeninin filme olan katkısı , bir başka deyişle görüntü yönetmeninin biçemi açısından ele alınabilir örneğin : Nestor Almendros'un "sihirli saat" adını verdiği bir zaman dili mi vardır ve bu saatler arasında görün tülerini ustalıkla oluşturur. Bu saatler. gün doğumu ve gün batımı sırasında renklerin sürekli değiştiği, gökyüzünün tam aydınlık olmadığı, özellikle gün batımı sırasında binaların, otomobillerin ışıklarının yanmaya başladığı ancak her şeyin rahatlıkla görünebildiği andır. İsveçli görüntü yönetmeni Sven Nykvist'in yumuşak ışığı, Gregg Toland'ın alan derinliği ve Raoul Coutard'ın "günün ışığı" adını verdiği ve ortamda varolan aydınlatma kay- 1 15 1 16 Görüntü Yönetmenliğine Giriş n a klarını kullandığı veya ortamda varolan aydınlatma kaynaklarına çok az müdahalede bulunarak yarattığı gerçekçi ışık ortamları, sürekli hareket halinde ve elde kullanılan alıcıla r , otomobillerin içine , el arabalarına , bisiklet ve motosik let üzerine yerleştirilmiş alıcılar. görüntü yönetmenlerine özgü biçemleri ortaya koyar. Aydınlatma filmin ozune göre değişiklikler gösterir. Yüksek kontrastlı aydınlatma ve alçak kontrastlı aydınlat malar filmlerin biçimlerine göre değişiklikler gösterir. Görüntü yönetmen leri bu değişik biçimdeki filmlere kendi biçemlerini koyarlar. "Deneyimli bir Hollywood yönet menının bir resmin nasıl fotoğraf lanacağına dair kendine özgü düşüncesi vardır ve yıllar boyunca çekim teknikleri bunların doğruluğunu kanıtlamıştır . " (Henry , 1 957: 77) Resmin nasıl fotoğraflanacağına dair olan bu düşünce görüntü yönet meninin biçemidir. Deneyimli görüntü yönetmenleri filmlerin tarzına göre kendi lerine özgü olanı ortaya koyma k için çalışır. Kuşkusuz burada görüntü yönet meninin amacı kendini ön plana çıkart ma değildir. " Görüntü yönetmeni görün tünün teknik ve estetik boyutunda yönetmene katılır. ." Kısaca Görüntü yönetmeni, yönetmenle bir likte filmin oluşumunu sağlayan ikinci adamdır. Yönetmenin düşüncesindeki görüntüyle ilgili kavramları, film veya videobant üzerinde görsel hale getiren, ışıkla filmin teknik, estetik ve duygusal boyutunu oluşturan insandır. Görüntü yönetmenlerinin zaman zaman filmin görsel yapısını etki leyecek boyutta, kendilerine özgü biçemleri olabilir. Ancak bu görüntü yönetmeninin biçeminin, yönet menin düşüncelerinin önüne geçme si anlamında değildir. Görüntü Yönetmenliği ve Biçem Bölüm İçin Kıynakça Hançerlioğlu, Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7 ( İsıanbul: Remzi Kiı:,1bevi. 1980). Myers, Bemarcl. The Book of Aıt, How to Look al Aıt, Cilt 10 ( New York: Grolier, 1%5). Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleıi, Çeviren: Aziz Çalışlar. ( Ankara, İmge Kitabevi, 1 993). Meız, Christian . Film L1nguage ( Lonclon: Oxforcl University Press, 1974) Zettl, Herbeıt. Sight Souncl Motion. Applied Meclia Aesthetics, ( Califomia: Wadswoıth Publishing Co., ine., 1973). Boggs, Joseplı M .. The Aıt of Watching Films, ( Califomia: Tlıe Benjamin / Cummings Publislıing Co., ine., 1978). . Henry Joe. " Tedıniques of Hollywood Cinematographers. . Aınerican Cineınatographer. ( Ocak. 1 957). ı 17 1 18 Görüntü Yönetmenliğine Giriş BÖLÜM } } 1\ 'r l) iN L ,:\'1'1\'li\ UY G ULi\ı\ıt1\L1\lll • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Bu bölümde bir takım çizimler ve kaynaklar verilerek sahnelerin aydınlatılması istenecektir. Bunu yaparken kitabın daha önceki bölümleri göz önünde tutulacak ve en ekonomik ve estetik aydınlatma biçimine ulaşılmaya çalışılacaktır. Her sahne için kuşkusuz birden fazla aydınlatma biçimi uygulanabilir. Her görüntü yönetmeni kendine özgü aydınlatma yapabilir. Öncelikle gözetilmesi gereken teknik koşullara uyulmasıdır. Olası çözümler ilerleyen say/alarda verilmiştir. 1 20 Görüntü Yönetmenliğine Giriş PROJE 1 : Stüdyoda tartışma programı: Biri sunucu olmak üzere beş kişi bir masada oturmaktadır. Sunucu ortadadır. Masanın arkasındaki panoda programın adı yazılıdır. üç adet stüdyo kamerası kullanılacak çok küçük hareketleri ola caktır. Varolan Malzemeler: s Adet ı kW spot aydınlatma kaynağı 5 Adet 5 kW spot aydınlatma kaynağı 5 Adet 2 kW yumuşak aydınlatma kaynağı Yeterli sayıda renk filtreler i . renk düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar. Aydınlatma Uygulamaları l2l 1 22 Görüntü Yönetmenliğine Giriş PROJE 2 Gece balkon: Bir adam gece balkonda masa başında oturmaktadır, önünde bir masa, içki kadehi ve kitapları vardır. Bir başka adam balkon merdivenlerinde belirir, yarı karanlıktadır. Elinde silahı vardır ve yönetmen silahın mutlaka vurgulan masını istemektedir. Evin içinde tung sten aydınlatma vardır. Filmde tek kame ra kullanılacaktır, sette elektrik yoktur jen eratör kullanılacaktır, ancak çekim sessiz yapılacak daha sonra ses efektleri ve konuşmalar eklenecektir. Tungsten tip film kullanılacaktır. ( Ayrıca günışığı tipi film kullanıldığını da düşünerek ikinci bir aydınlatma gerçekleştiriniz.) Yaralan Malzemeler: ı o Adet ı kW tungsten lamba. 4 Adet 2 kw günışığı tipi lamba. Yeterli sayıda renk filtreleri . renk düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar. ı o kW jeneratör ve yeterli elektrik kablosu. . . 2�>�»»>:;:�5'.V�>� .. :ı••tınr•A • .. $>>»»»»»»»»>»»»>�»>»11»�»9? . . . . . . ;·?«?»>»»: �%%tttf:f:%f:%t<"fA%tttf%tt%f:f: f:%}�J?tf:f:j//// . . �. �;;· W�m�l})Jlmı•�Hfffüfüfüllllr&.lllifü [Y/,)//2222222//2222////22222222222?.??.W.>2' . . ··,>,>?IX?d???????d. m [ ! i. l'f/1 ' �·f<<'<s '. . /(<<<'<<·X<'«"<'<"·:«<««'/ff;)«'«·:<<<f;:.·., ;>> <{'(} · < !< · ««·. . . . <.<'<.< (\(.'. (.(•. . ( . . ! < / ' . . .( . / ' . / .. • J\<( . .. ./ ' •..· ./•./.( ; � ; �>.>.§>.>.>.>.ZJ.>.>.>.t2?»>.>.>.>.>.:t2>.>.>.>.:?t{1>.:�· · ..-<;;w&m>.>.>.�: . . {. . J;;;;; J;�a?;. ;;; /; y /;;::%:::;; (%;;/;;;;;f f?22' :2222242222222y2222222;.2222222?2.:?22?2'2. » · »»Y.»»»»>»»»Y::;!/!/l!!?X!;?»»X , �:>>'.�>>>x?;l;»»;J»>>>»>»»»»>»0;,,,. lllllJII,111 Q 2: N l.N - .;;;· ç;ı 11> ::!. �( 5· 11> 3 -< o' :ı 11> 2": :ı 1 24 Görüntü Yönetmenliğine Giriş PROJE 3 : Stüdyoda Ders Programı: Stüdyoda öğretmen ders anlatmakta. zaman zaman telefonla sorulan soruları tahta başında yanıtlamaktadır. Programda üç adet stüdyo kamerası kul lanılmaktadır. 3 numaralı kamera pro gramın başında tüm stüdyoyu görebile cek biçimde, gerilerden kaydırma ile ı numaralı noktadan 2 numaralı noktaya gelir. varolan Malzemeler: Stüdyoda her türlü malzeme bulun maktadır, ayrıca iki ışık yardımcısı, iki de elektrik teknisyeni vardır. istenen en ekonomik aydınlatmanın yapılmasıdır. Malzemeleri siz seçin. Görüntü Yönetmenliğine Giriş � � /. I I 1 1 \ \ \ ' '-� \K3� 1 25 1 26 Görüntü Yönetmenliğine Giriş PROJE 4. Barlar Sokağında Cinayet: Olabildiğince loş bir caddede otel ve bar arasındaki karanlık sokağın başında vurulmuş bir kişi yatmaktadır. Karanlık sokağın hemen başında meraklı beş kişi vardır. Maktulün başında bir polis dur maktadır. Polis aracının farları yanmakta tepe lambaları ( kırmızı - mavi ) çalışmak tadır. Ayrıca bar ve otelin önünde neon lambalar vardır ve otelin adının olduğu neon lamba yanıp sönmektedir. Otel ve barın hemen karşısında bir sokak lam bası vardır. Sokak lambası 3200 Kelvin'e dengelidir. Film çekilecektir. ancak elde 5500 Kelvine dengeli günışığı tipi film vardır. Otel ve bardan elektrik alma imkanı vardır. Varolan Malzeme: Malzemenizi siz seçiniz. En fazla 50 kW ışık kullanabilirsiniz. Yeterli tüm filtre ve aksesuarlar vardır. Görüntü Yönetmenliğine Giriş • 1: 1 27 1 28 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ÇÖZÜM. l o ..... ' � Kamera ' 2 kW dolgu c:::=- 1 kW spot o• 5 kW spot Reflektör Görüntü Yönetmenliğine Giriş o 1 29 ÇÖZÜM .2 .. Kamera 2 kW dolgu 1 kW spot 2 kW spot Reflektör ....-...-... .. -...;: .. :.'"'-.0.. ..;:: "'-.. "'-.. "'-.. ' '"' ',.� 1 30 Görüntü Yönetmenliğine Giriş ÇÖZÜM.3 1 � ' Kamera 2 kW dolgu 1 kW spot 5 kW spot Reflektör '..'Y0......'Y0.. ._ ........ .. .... ._ .... .. .... .. .... ._ .... ._ .... ._ .... .. ' .. o ...... o ....... o ...... + I I 1 1 \ \ \ ' '-� � l3l Görüntü Yönetmenliğine Giriş <:), , ~ � • ı: fi 1L o � @ Kamera ' 2 kW dolgu C1I o• 1 kW spot 5 kW spot Reflektör 1 32 Görüntü Yönetmenliğine Giriş EKLER • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • EK 1 ÇEŞİTLİ AYDINLATMA KAYNAKLARININ IŞIK KAYNAGI TİPİ yAKLAŞIK RENK ısısı DEGERLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . KELVİN DEGERİ KIZGIN DEMİR . . KIZGIN DEMİR (BAYRAK KIRMIZI) . . . . MUM IŞIGI . . . . . . . I OO WATT AMPUL . . . . . . . . 200 WATT AMPUL . . . 500 WATT PROJEKSİYON AMPULU 500 WATT STÜDYO AMPULU . . I 000 WATT TUNGSTEN AMPUL I OOOWATT HALOJEN AMPUL FOTOFLOOD AMPUL . . . . FLORESANS AMPUL . . FLORESANS AMPUL (DA YLIGHT) . . REFLEKTÖRLÜ AMPUL . . . . . . RENKSİZ FLAŞ AMPULU . . . . MAVİ FLAŞ AMPULU ELEKTRONİK FLAŞ GÜNIŞIGI . . . . BULUTLAR BULUTSUZ GÖKYÜZÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 800 . . 1 250 . I 900 . . . . 2860 . . 2900 . . . . 3 I OO . . . . . . . . . 3200 . . . . . . . . . 3 1 00 - 3200 . . . . . 3400 . . . . . . .3700 . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3700 . . 4800 . .3300 - 3400 . . . . 3800 . . 6000 . 6000 - 7000 . . . . . . 5000 - 6000 . . 6000 - 7000 . . . . . . . . 7000 - 1 4000 1 34 Görüntü Yönetmenliğine Giriş FİLTRE PEMBE KODU IA T/\NIMI VE KULLANIMI Açık pembe. uv ışımaları emer. Genellikle renkli film lerle kullanılır. Deniz kenarlarında ve yüksek dağlarda uv ışımalardan oluşan maviliği azaltır. SARI 2A Açık sarı . 405 nm altında olan uv ışımayı emer. SB malzeme ile kullanılır. Yüksek rakımlardaki pusu azaltır. 28 Açık Sarı 390 nm altındaki uv ışımayı emer. Yüksek rakımlarda 2A'dan biraz daha fazla etkilirdir. 2E Açık sarı. 4 1 5 nm altındaki uv ışımayı emer. Kodak kart baskılarında kullanılır. 3 Açık Sarı. SB hava fotoğrafçılığında ve sinemada kul lanılır , aşırı mavilik için kısmi düzeltme sağlar. 8 Sarı. SB fotoğrafçılıkta çok yoğun olarak gökyüzü ve bulutların belirginleştirilmesinde kullanılır 9 Koyu Sarı. No . 8 gibidir, ancak daha dramatik etkiler verir. ı ı Sarımsı yeşil . UV ışımaları emer, aynı zamanda mavi ve biraz da kırmızıyı emer. SB Pankromatik malze meyle tungsten ışık altında doğru renkler elde Ekler edilmesini sağlar. TURUNCU VE KIRMIZI I2 Koyu Sarı . Renkli ve SB infrared filmlerle infrared ve biyoloji fotoğrafçılığında kullanılır. I5 Koyu Sarı. Sararmış kağıtlardaki dökümanların kopya lanmasında kullanılır. 16 Sarı - Turuncu. UY ışımayı, mavi ve bir miktar yeşili emer no. I 5'den daha fazla gökyüzünü belirginleştirir ve tuğla , mobilya gibi malzemede detayı artırır. 2ı Turuncu. Kontrast filtresidir mavi - yeşili emer. 22 Koyu Turuncu . No. 2 ! 'den daha fazla kontrast sağlar. Fotomikrografide mavi çözeltilerin kontrastını artırır. 23A Açık Kırmızı. Kontrast filtresi . No. 2 1 ve 22'den daha fazla yeşili emer.SB fotoğrafçılıkta ve sinemada özel etkiler yaratmak için kullanılabilir. 24 Kırmızı. iki renkli fotoğrafçılıkta kullanılır. 25 Kırmızı . Ticari ve dış çekimlerde kontrast etkisi yaratır. Hava fotoğrafçılığında pusu kaldırır, infra - red fotoğrafçılıkta maviyi azaltır. 1 35 1 36 Görüntü Yönetmenliğine Giriş MAGENTA VE MOR MAVİ VE MAVİMSİ YEŞİLLER 29 Koyu Kırmızı . Renk ayrımında ve baskıda kullanılır. 30 Açık Magenıa. Fotomikrograficle yeşili emmek için kontrası filtresidir. 32 Magenta. Eksi yeşil olarak bilinir. Yeşili azaltır. 33 Magenta. Yeşili emilimi için en güçlü filtredir. . Ren kl i fotoğraf baskılarında kullanılır. 34 Koyu mor. Yeşil emilimi için kontrası filtresidir. No . 32'den daha az mavi ve dana fazla kırmızı emilimi sağlar. 35 Mor. Fotomikrografide kullanılır. Yeşil emilimi için kon trası filtresidir. Kısmen mavi ve kırmızıyı emer. 38 Açık Mavi . UY ve kırmızı emilimi için kontrası filtresidir. 44 Açık mavi - yeşil . Daha fazla kırmızı filtre 44A Açık mavi - yeşil.Daha fazla kırmızı filtre 45 Mavi - Yeşil. UY ve Kırmızı emilimi için kontrast fil tres i . Fotomikrografide kullanılır. uv uv emililimi için eksi emililimi için eksi Ekler YEŞİLLER DAR BANTTA YER ALANLAR 47 Mavi . Renk ayrım işlemlerinde kullanılır. SB fotoğrafçılıkta kontrast elde etmede kullanılır. 478 Koyu Mavi. Renk ayrımında kullanılır. 50 Koyu Mavi 54 Koyu Yeşil. Kırmızı ve mavi emilimi için kontrast filtre si 57 Yeşil . Kontrast filtresi 58 Yeşil . Renk ayrımında kullanılır. Mikrografide kontrast oluşturur 61 Koyu Yeşil . Renk ayrımında kullanılır. 70 Koyu Kırmızı. Renkli negatiflerden renk ayrımı yapma da kullanılır. 728 Koyu Kırmızı - turuncu . Monokromat 74 Koyu Yeşil. Civa buharlı aydınlatmada yeşil ışımanın % ı O'unu geçirir ve sarıyı geçirmez. 75 Koyu mavi - yeşil. Monokromat 1 37 l 38 Görüntü Yönetmenliğine Giriş RENK DÜZELTME FİLTRELERİ RENK DEN GELEME FİLTRELERİ 80A. 808, 80C Mavi . Bu filtreler renkli filmler için düzeltme filtreleridir ve sinemada yoğun olarak kullanılır. Genellikle objek tifin önünde kullanılır. örneğin: 80A Filtresi 3200K ışık altında pozlanmış günışığı filmin renklerinin doğru oluşmasını sağlar. 85 , 858, 85 C, 85N3 , 85N6 Amber renkli filtreler. Renkli filmlerde renk düzeltmede kullanılır . örneğin 85 B Tungsten filmin günışığında pozlanması durumunda doğru renklerin oluşmasını sağlar. 81 , 8 1 A, 8 1 8, 8 1 C, 8 1 D, 8 1 EF Sarımsı filtreler. Renk dengelemede kullanılır. 82 , 82A ,82 B ,82C Mavimsi filtreler. Renk dengelemede kullanılır . 8 ı serisi ışık kaynağının efektif renk ısısını azaltmada , 82 serisi de artırmada kullanılır. Ekler DEGİŞİK FİLTRELER 8787C , 88A infra - red fotoğrafçılıkta istenmeyen görünen ışınların emilmesi için kullanılır. 898 infra - red fotoğrafçılıkta özellikle hava fotoğrafçılığında kullanılır. 90 Koyu gri - amber. Ton değerlerini doğru olarak algılayabilmek için görüntü yönetmenlerinin kullandığı filtredir. Renklerin parlaklığını azaltır. Ton değerlerini öne çıkartır. 92 Kırmızı . No. 93 ve 94A ile birlikte filmlerin densito metrik ölçümlerinde kullanılır. 93 Yeşil. No. 92 ve 94A ile birlikte filmlerin densitometrik ölçümlerinde kullanılır. 94A Mavi . No . 92 ve 93 ile birlikte filmlerin densitometrik ölçümlerinde kullanılır. 1 39 1 40 Görüntü Yönetmenliğine Giriş EK 3: SERTTEN YUMUŞAGA DOGRU AYDINLATMA KAYNAKLARI Doğrudan ve dik gelen güneş ışığı Ark ışıkları Elipsoidal spot ışıkları Fresnel ışıklar (HMI ve Quartz) PAR lambalar ( Bu ışık kaynaklarının tümü yumuşatılabilir ve dağıtılabilir. dağıtma / yumuşatma işleminde çeşitli filtreler ve filtre görevi görecek çeşitli türde kağıt, kumaş vb. malzemeler kullanılabilir.) Flourescent, fotoflood, softtone ev ampulleri Köpük, beyaz duvar ve çeşitli yansıtıcılardan yansıtılan ışık kaynakları Bulutlu günde gün ışığı, sis şafak vakti ve günbatımı saatleri Ağaç , bina vb. tarafından oluşturulan gölgeler. Ekler EK 4 ISO / ASA / DiN DEGERLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER ASA 150 DiN 64 / 1 9 o 64 19 80 / 20 o 80 20 1 00 / 2 1 ° 1 00 21 1 25 / 22 o 1 25 22 4/7 ° 4 7 1 60 / 23 o 1 60 23 5/8° 5 8 200 / 24 o 200 24 6/9 o 6 9 250 / 25 o 250 25 8 / 10 o 8 10 320 / 26 o 320 26 o 10 1 1 400 / 27 o 400 27 12 / 12 ° 12 12 500 / 28 o 500 28 16 / 13 o 16 13 640 / 29 o 640 29 20 / 1 4 o 20 14 800 / 30 o 800 30 25 / 1 5 o 25 15 1 000 / 3 1 ° 1 000 31 32 / 36 o 32 16 1 250 / 32 o 1 250 32 40 / 1 7 ° 40 17 1 600 / 33 o 1 600 33 50 / 1 8 50 18 2000 / 34 o 2000 34 1o / 1 1 o 141 1 42 Görüntü Yönetmenliğine Giriş 2500 / 35 o 2500 35 3200 / 36 o 3200 36 4000 / 37 o 4000 37 5000 / 38 o 5000 38 6400 / 39 o 6400 39 8000 / 40 o 8000 40 1 0000 / 4 1 o 1 0000 41 1 2500 / 42 o 1 2500 42 1 6000 / 43 o 1 6000 43 20000 / 44 o 20000 44 25000 / 45 o 25000 45 32000 / 46 o 32000 46 40000 / 47 o 40000 47 50000 / 48 o 50000 48 KAYNAKÇA • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Adanır, Oğuz. Görsel ve işitsel Anlam üretimi, İzmir: ı 986 Adanır, Oğuz. Sinemada Anlam ve Anlatım, Ankara: Kitle Yayınları , ı 994 Ana Britannica , Cilt 9. Ana Yayıncılık, İstanbul: ı 987 Andrew , J . Dudley. Büyük Film Kuramları , çeviren: İbrahim Şener. İstanbul: Sistem Yayıncılık, ı 995 Antonioni, Michelangelo. Blow Up, Londra: Lorrimer Publishing, ı 977 . Arnheim, Rudolf. Art and Visual Perception, A Psychology o f Creative Eye , University of California Press . ı 974 Bazin, Andre. Çağdaş Sinemanın Sorunları . Çeviren: Nijat özön, Ankara: Bilgi Yayınevi , ı 966. Barlow, John O . German Expressionist Film, Boston: T.Wayne Publishers. 1 982 . Benjami n , Walter."Tekniğin Olanaklarıyla Çoğaltılabildiği Çağda Sanat Yapıtı" Çeviren: Ahmet Cemal , Oluşum 40/82 (Şubat ı 98 ı ) 144 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Boggs , Joseph M. The Art of Watching Films , a Guide to Film Analysis , California : The Benjamin ı Cummings publishing co . , ınc. ı 978 . Bordwell, David. French ımpressionist Cinema : Film Culture , Film Tl1eory and Film Style , New York: Arno Press, ı 980. Bordwell , David ve Kristin Thompson. Film Art , California : Wesley Publishing Co . , ine. 1 980. Bresson . Hemi Cartier. "Fotoğrafı Yakalamak" Yeni Fotoğraf 4: 29 36, Ocak 1 977 - Burrows , Thomas, Donald Wood, Lynne Gross . TV Production, Dubusque: Wm. C . B rown Publishers , Tarih Belirsiz. Büker, Seçil. "Metz'in Sinema Diline Yaklaşımı" Kurgu 4 (Ekim ı 98 ı ) ı 4 ı Büker, Seçil . "Sinema Dil Oluyor" Tan Dergisi 7 (Kasım ı 982) 66 - - ı 69 78 Büker, seçil . Sinemada Anlam Yaratma . İstanbul: Milliyet Yayınları, ı 985. Büker, Seçil ve Oğuz Onaran . Sinema Kuramları. Ankara: Dosı Kitabevi , ı 985 . Büker, Seçil. Sinema Dili üzerine Yazılar. Ankara: Dost Kitabevi . ı 985 . Büker, seçil . Film ve Gerçek. Eskişehir: Anadolu üniversitesi Yayınları, ı 989. Ceyhan , Zeki . Amatör ve Profesyoneller için Renkli Fotoğraf Bilgileri, Anadolu üniversitesi Yayınları , Eskişehir , ı 998 . Kaynakça combes , Peter ve John Tiffin. TV Production for Education , Londra: Focal Press , ı 978 . Des Lyver - Graham Swainson , Video Lighting , Focal Press, 1 995. Durmaz, Ahmet. Televizyon Tekniği , Anadolu Üniversitesi Yayınları , Eskişehir, 1 994. Edmonds , Robert . Sights and Sounds of Cinema and Television. New York ve Londra: Teachers college Press , 1 982 . Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü , Afa Yayınları , İstanbul, ı 994. Etzkowitz, Janice. Toward a Concept of Cinematic Literature , an Analysis of 'Hiroshima mon Amour'. New York - Londra: Garland Publishing ine. , ı 983 . Feininger. Andreas . Light and Lighting in Photography, Ampohoto, New York, 1 976. Finneman. Gerald. lnternational Phoıographer Magazine. A . B . D : Eastman Kodak Company, ı 992 . Genç, Adem ve Ahmet Sipahioğlu. Görsel Algılama . Sanatta Yaratıcı Süreç. İzmir: Sergi Yayınevi , ı 980. Godard, Jean Luc. Godard Godard'ı Anlatıyor. Çeviren: Aykut Derman. İstanbul: Metis Yayınlar ı , ı 99 ı . Griffith , David wark. "Sinema . Modern Fotoğrafın Mucizesi" Türk Dili Sinema özel Sayısı . Çeviren : Nijat özön. Cilt xvıı. Ocak ı 968 . 1 45 1 46 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Güngör, A. Şefik. Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel üretimine Katkısı . Yayımlanmamış Doktora Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. ı 9 9 ı . Gökgöz , Aydemir, Bütün Yönleriyle Siyah - Beyaz ve Renkli Fotoğrafçılık, Hüsnütabiat Matbaası , İstanbul , ı 977. Güngör, A.Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. Ankara: Kitle Yayıncılık, ı 994. Hançerlioğl u . Orhan. Felsefe Sözlüğü , 5 . Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi , ı 979. Hançerlioğlu , Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1 980. Henry, Joe. "The Techniques of Holywood Cinematographers" American Cinematographer, Ocak ı 957 . Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleri . Çeviren: Aziz Çalışlar. Ankara: imge Kitabevi, ı 993. Langford, M.J. Professional Photography, Focal Press , Londra , ı 978. Langford. M.J. The Step by Step Guide to Photography, Alfred A. Knopf. New York, ı 984. Lotman, Yuriy M. Sinema Estetiğinin Sorunları , Filmin Semiotiğine Giriş . çeviren : Oğuz özügül . İstanbul : De Yayınevi, ı 986. Maltin, Leonard. The Art of the Cinematographer. New York: Dover Publications . ı 978 . Kaynakça Metz, Christian . Film Language , A Semiotics of the Cinema. ingilizceye çeviren:Michael Taylor. New York: Oxford university Press , ı 974. Mannheim , L. Andrew ve Hanworth Viscount (ed . ) D . A Spencer's Color Photography in Practice , Focal Press , Londra - New York, ı 975 . Millerson, Gerald. The Technique ot Lighting, 2 . Baskı . iskoçya: Focal Press , 1 982 . Millerson. Gerald. The Technique of Lighting for Television and Film, 3. Baskı , Focal Press , Londra , ı 99 ı . Moir, Alfred , Caravaggio, Harry N . Abrams ine . , Japonya , ı 989. Moradn , Geneveieve, Madde , Elektrik. Enerji, Gelişim Yayınları, İstanbul, ı 975 . Myers , Bernard. The Book of Art , How to Look at Art . Cilt . ı o. New York: Grolier Publishing, ı 965 . Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graphic Art . New York: wang and Hill , ı 959. oğuz, Orhan , Görüntü Yönetmeni , ile yapılan "Görüntü Yönetmenliği" konulu söyleşi. İstanbul: ı 4 Ekim ı 993 . özön, Nijat . Sinema Uygulayımı, Sanatı. Tarihi. İstanbul: Hil Yayınları , ı 98 ı . özön. Nijat. Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü . Ankara : Türk Dil Kurumu Yayınları , ı 982 . Pincus , Edward. Guide to Filmmaking. New York: Signet Books, ı 972 . 147 1 48 Görüntü Yönetmenliğine Giriş Potts . James. "Uluslararası Film Dili üzerine" Çeviren: Yalçın Demir, Kurgu 3 , 1 46 - 1 69 , Ekim 1 980. Russel , Sharon A. Semioties and Lighting, A Study of Six Modern Freneh eameraman. Ann Arbor: UMI Researeh Press . ı 98 1 . Samuelson . David w. Motion Pieture eamera Teehniques 2 . Baskı. Londra ve Baston: Foeal Press . ı 984. Television Studio Praetiees Manual , ese Yayınları , 1 962. Wollen, Peter. Sinemada Göstergeler ve Anlam, Çeviren: Zafer Areagök. İstan bul: Metis Yayınları. ı 988. Young Freddie, Paul Pelzold. The Work of the Motion Pieture eameraman. Londra: Foeal Press . ı 972 . Zettl , Herbert . Sight Sound Motion, Applied Media Aestheties. ealifornia: Wadworth Publishing eo. , ine. ı 973 . Zettl, Herbert. TV Produetion Handbook, 4 . Baskı. ealifornia : woodsworth Publishing eo. , ine. ı 98 ı . 1 49