kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği
Transkript
kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği
Av. Atlla İNAN Açıklamalı - Gerekçeli KABAHATLER KANUNU 1953 yılında Ankara’nın Beypazarı İlçes Uşakgöl köyünde doğdu. A.İ.T.İ.A Ekonom-Malye Bölümünü 1976 yılında, A.Ü.A.Ö.F Mahall İdareler Yönetm Bölümünü 1998 yılında yne aynı fakültenn Halkla İlşkler Bölümünü 2002 yılında btrd. Halen AÖF Adalet Bölümü öğrencsdr. T.C. Zraat Bankası Müfettşlğ, üç dönem Beypazarı Beledye Başkanlığı, Ankara Büyükşehr Beledyes Hesap Dare Başkan Yardımcılığı, T.C. Zraat Bankası Personel Vakfı Genel Koordnatörlüğü ve Genel Müdürlüğü görevlernde bulundu. Yerl ve yabancı pek çok svl toplum örgütü, spor kulübü, kooperatf ve şrkette yönetm kademelernde çeştl görevler aldı. Bunlar arasında Türk Beledyeclk Derneğ Danışma Kurulu Üyelğ, Mahall İdareler Eğtm Araştırma ve Gelştrme Merkez Yönetm Kurulu Üyelğ (MİM-Konrad Adenauer Vakfı Türk Beledyecelk Derneğ ortak kuruluşu), Mahall İdareler Teknolojk Araştırma ve Gelştrme Derneğ Kurucu Başkanlığı, T. Blşm Derneğ ve TEMA Vakfı üyelkler de bulunmaktadır. Halen Yerel Kalkınma Derneğ, Blrkşler Hakemler ve Arabulucular Derneğ, Beledye Başkanları Brlğ Derneğ, Dünya Çocuk ve Gençlk Derneğ yönetm kurulu üyelkler ve Ankara Büyükşehr Beledyes Mecls Üyelğ görev devam etmektedr. 1986-1989 yılları arasında Avrupa Konsey yedek üyelğ de yapan Demr, İnglzce ve Fransızca blmektedr. Yerel Yönetmlerle lgl olarak pek çok eğtm semnerne ve uluslararası konferanslara konuşmacı olarak katılmıştır. Aynı zamanda Serbest Muhasebec ve Mal Müşavrlk unvanına da sahptr. TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ Av. Atilla İNAN - İbrahim DEMİR İbrahm DEMİR 1947 yılında Ayaş'da doğdu. Aslen Nevşehr'l br alenn çocuğudur. Ankara Gaz Lses ve A.U. Hukuk Fakültesn btrd. TODAÎE'de Kamu Yönetm Uzmanlığı, Ankara Ünverstesnde Kamu Hukuku, Özel Hukuk, Yüksek Lsans çalışmaları le tahkm ve hukuk İnglzces sertfka programlarına katıldı. Br sınavı kazanarak İngltere'de yabancı dl öğrenm yaptı. Başta Sayıştay olmak üzere çeştl Kamu Malyes konularında tek başına veya arkadaşlarıyla 60 ktap yayımladı. Ayrıca edeb konularda da ktapları vardır. Br arkadaş gurubuyla 18 yıl Mal Hukuk Dergsnn, 10 yıl süreyle Sayıştay Dergsnn sorumlu müdürlüğünü üstlenmştr. Bu güne değn 4050'nn üzernde yayımlanmış makales vardır. Halen Blrkşler Hakemler ve Arabulucular Derneğnn Genel Başkanlığı, Bundan başka br gazetede kültür-sanat konularında makaleler yapmakta, İslam ahlakı üzerne de ncelemeler yayınlanmaktadır. Aynı zamanda Yemnl mal müşavr unvanına sahptr. Ankara barosu avukatlarından olup sadece uzmanlık alanıyla lgl konularda çalışmalar yapmaktadır. Uzun yıllar beledyeler brlğnn düzenledğ eğtm çalışmalarında görev alıp yüzün üzernde eğtm semnernde hale hukuku ve kamu görevllernn sorumlukları alanında bldrler sunmuştur. Başkent Ünverstes Hukuk Fakültesnde Lsans ve Lsans Üstü öğrenm yapan öğrenclere İhale Hukuku Dersler vermektedr. Fatma Hanım le evl olup, k kızı ve k torunu vardır. Açıklamalı - Gerekçel KABAHATLER KANUNU 2 Tunus Caddesi No: 12 Kavaklıdere / ANKARA Tel: (0312) 419 21 00 | Faks: (0312) 419 21 30 www.tbb.gov.tr ISBN: 978-975-6311-83-7 Av. Atilla İNAN - İbrahim DEMİR Ankara 2014 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ AÇIKLAMALAR – İÇTİHATLAR ve MADDE GEREKÇELERİ KABAHATLER KANUNU İbrahim DEMİR Av. Atilla İNAN Beypazarı E.Bel.Bşk. SMMM Aralık, 2014 Ankara TBB |i AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ Tunus Caddesi No: 12, 06680 Kavaklıdere / ANKARA Tel: (0 312) 419 21 00 Faks: (0 312) 419 21 30 www.tbb.gov.tr tbb@tbb.gov.tr ISBN: 978-975-6311-91-2 Tasarım: Gizem GÖZ Bilal BERBER Baskı: KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Büyük Sanayi 1. Cadde No: 95/1 İskitler / ANKARA Tel: (0 312) 342 22 08 Faks: (0 312) 341 14 27 www.korzabasim.com.tr korza@korzabasim.com.tr ii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Sigara Yasağı, Kamu İhaleleri ve 6111 sayılı Torba Yasa Çerçevesindekiler de Dâhil İdari Yaptırımlarla İlgili Tüm Mevzuat 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Kabahatler Kanunu’nu İlgilendiren Bölümleri (Torba Yasa) Maliye Bakanlığı 442 Sayılı Tahsilat Genel Tebliği İç İşleri Bakanlığı 100 ve 1666 sayılı Genelgeleri 5328, 5348, 5560, 5728, 5918, 6009, 6111, 6217 ve 6352 sayılı Kanunlar. 4207, 5261, 5727, 5739, 5752, 5917, 6111, 6354, 6487 ve 6552 sayılı Kanunlar. Tütün ve Tütün Mamulleri (Sigara Yasağı) ile İlgili Tüm Mevzuat İdari Yaptırımlarla İlgili Danıştay, Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Diğer Mahkeme Kararları Başvuru ve İtiraz Dilekçe Örnekleri Kabahat İçeren Özel Kanunlar TBB | iii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU iv | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ÖNSÖZ Günlük hayatımızda hemen, hemen her gün karşılaştığımız "kabahat" kelimesi, genelde, kimsenin üzerine almadığı, her zaman karşısındaki şahısa ait olduğunu ileri sürdüğü olumsuz bir tutum veya eylemi ifade edegelmiştir. Her zaman karşılaşabileceğimiz kabahatlerle ilgili bir tutum veya davranış, kimi zaman kendimizin işlediği, kimi zaman bize veya topluma karşı işlenen bir tutum veya eylem şeklinde karşımıza çıkabilir. Yani günlük hayatımızda gerek fail olarak ve gerekse mağdur olarak her zaman kabahatlerle iç içe olabileceğimiz yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle kişi ve toplum olarak bizleri en fazla ilgilendiren kanunların başında Kabahatler Kanununun geldiği şüphesizdir. Türkiye'nin, AB Uyum Yasaları Çerçevesinde gerçekleştirdiği Türk Yargı Hu- kukunda Reform Çalışmaları sonucunda; Türk Ceza Kanununda yaptırım gerektiren "cürüm" ve "kabahatler" birbirinden ayrılarak, suçlar Ceza Kanununda, Kabahatler ise ayrı bir Kanunla düzenlenmiştir. Kabahatleri; Türk Yargı Sistemi içinde bağımsız bir düzenlemeye götüren Ka- bahatler Kanunu 30 Mart 2005 tarihinde T.B.M.M. de kabul edilmiş ve 31 Mart 2005 tarih ve 25772 sayılı (mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanmış, yürürlük tarihi 1 Nisan 2005 olarak tespit edilmişti. Ancak, 31.03.2005 tarih ve 25772 sayılı (mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanan 5328 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunla yürürlük tarihi 01. 06. 2005 tarihine ertelenmiş ve bu tarihte de yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun halk arasında "Medeniyet Kanunu-Medeni Olun Kanunu" gibi isimlerle de adlandırılmaktadır. Kabahatler Kanunu ile, Kabahat içeren diğer kanunlardaki farklı kurallar ve uygulamalar giderilmeye çalışılırken, idari para cezaları ve tedbirlerin, karar alma mekanizmaları, mercileri, uygulamaları, tahsili ve bu konulardaki başvurulacak kanun yolları belirli prensip ve yöntemlere bağlanmıştı. Kabahatler Kanununun 1. Maddesinde "amaç ve kapsam" 2. Maddesinde ise kabahatin tanımı yapılarak; "Kabahat deyiminden, TBB |v AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kanunun karşılığında idari yaptırım uygulamasını öngördüğü haksızlık anlaşılır" denilmiştir. Kanunun 3. Maddesinde ise; "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." hükmü getirilerek, Kabahatler Kanununa, Kabahat içeren diğer tüm kanunlar için "Genel Kanun" niteliğini kazandırılmıştı. Bu hususlar gerek Kanunun Genel Gerekçesinde ve gerekse Adalet Komisyonu Raporunda da belirtilmiş ve konu ile ilgili olarak idari yaptırım ve cezalarla ilgili çeşitli kanunlarda oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte ceza yaptırımlarına yer verilmekte olduğundan bahsedilerek bu bağlamda yürürlüğe konan kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmekte olduğu vurgulanmış, Kabahatler Kanunu ile de söz konusu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin oluşması öngörülmüştü. Bunlar arasında oluşan ahenksizliğin giderilmesi için, idarî nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir ihtiyaç bulunduğunun önemine dikkat çekilmişti. Ancak, daha sonra çıkan bazı Özel Kanunlarda "Kurumun, Kabahatler Kanuna tabi olmadığı" veya idari yaptırımlara karşı başvuru merciinin "İdari yargı olduğu" yönünde Kabahatler Kanununun aksine maddeler konularak idari yaptırımlarla ilgili yargı yollarında değişiklere gidilmiş, bazı kurumların idari yaptırımlarına itirazın idari yargıda bazılarının ise adli yargıda çözümlenmesi gibi bir durum ortaya çıkmış ve suretle en azından itiraz mercileri açısından birlik sağlanamamış, Anayasa Mahkemesinin Kabahatler Kanununun 3. maddesini iptal etmesi üzerine 5560 sayılı Kanun ile Kabahatler Kanununun 3. maddesinde yapılan değişiklikle de bu Kanununun Genel Kanun olma niteliği bir nebze de olsa zedelenmiştir. Kabahatler Kanunun TBMM' de Kabulünden bu güne kadar, yürürlük tarihi dahil birçok kez değişikliğe uğradığı görülmektedir. Diğer önemli bir konu ise; Kabahatler Kanununun Genel Gerekçesinde “Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez." denilmesine rağmen, TBMM.ce kabul edilen ve 09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunla Kabahatler Kanunu eklenen 43/A maddesi ile bu husus göz ardı edilerek mahkemelerin görmekte oldukları ceza davalarında yine bu maddede belirtilen hususlarla sınırlı kalmak kaydı ile dava konusu ile ilgili tüzel kişilere 10.000,-TL.den 2.000.000,- TL.'ye kadar, yine 02.07.2012 vi | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU tarih ve 6352 sayılı Kanunun 102. maddesi ile eklenen 43/B maddesi ile de 5237 sayılı Kanunun 278. maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen tüzel kişilere Cumhuriyet Savcısı tarafından bin Türk Lirasına kadar idari para cezası vermesi hüküm altına alınmıştır. Ayrıca Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada bir çok aksamalar meydana gelmiş, bazı kişi ve kurumların hiç alakaları olmadıkları halde Kabahatler Kanununun muhatabı haline geldikleri görülmüş, yetkili mahkemelerin tespiti hususları ortaya çıkmış, gerek uygulamadan doğan sorunlar, gerek sık sık yapılan değişikliklerin ortaya çıkardığı olumsuzluklar ve gerekse adli yargıda görülmesi gereken davalarda adli yargının bu konuda henüz belli bir birikiminin ve ihtisaslaşmanın olmaması ve yargı mercilerinin kararlarına karşı yapılan itirazların en yakın ağır ceza mahkemelerinde sonuçlanması ve bu kararların kesin olması başka itiraz yollarının bulunmaması ve bu nedenlerle verilen kararlarla ilgili içtihatların oluşmaması gibi hususlar ortaya çıkmış, bu suretle ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi de zorlaşmıştır. Örneğin; Kamu İhale Kanunu, Kamu İhale Kurumu ile ilgili uyuşmazlıklar, (Ki bu hususlara ve çözümle- rine kitabımızda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.) Gümrük Müşavirlerinin Kanunu açısından Kanunun 14. "İştirak" maddesinin uygulanması hususundaki çözümsüzlüklerin hala devam etmesi, İş Kanunu ve yeni düzenleme ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili hususları sayabiliriz. Yürürlüğe girmesinden bu yana 6 yıl gibi kısa bir sürede bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve bir çok değişikliğe uğrayan ve yine bu süre içerisinde yeni düzenlenen Kanunlarla kendisine yollamada-atıfta bulunulan (Örneğin; halkımızın hemen hemen tamamına yakın bir bölümünü doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren 6354 ve 6487 sayılı tütün ve Tütün Mamulleri ile ilgili Kanunlar- 6111 sayılı Torba Yasa gibi) Kabahatler Kanununun uygulayıcılar ve yaptırımlara maruz kalanlara yol göstermesi açısından yeniden irdelenerek açıklamalı bir kitap haline getirilmesi zaruret haline geldiği kanaati ile kitabımızın yenilenmesine karar verdik. Yaptırımları uygulayan kamu kuruluşları kadar, hakkında yaptırım uygulanacak insanların da, görevlerini, yetkilerini, sorumluluklarını hak ve yetkilerin kullanma biçimlerini, hak arama yollarını bilmeleri, hukuk devleti ve sağlıklı bir toplum düzenini gerçekleştirebilmek için bir ihtiyaç ve toplumsal bir görev niteliği kazanmıştır. Kitabımız bunu gerçekleştirebilme amacı ile , temel hukuk bilgisi ve uygulama TBB | vii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU deneyimi olan bir ekip tarafından hazırlanmıştır. Bütün kitaplar ve ulaşılabildiğince bütün makalelerden yararlanılmağa çalışılmıştır. Ancak Kabahatler Kanunu uygulaması ile ilgili mahkeme içtihatlarının henüz oluşmadığı da bir gerçektir. Bu nedenle Kitabımızda kabahatlerle ilgili yüksek yargı kararlarına yer verilmemiştir. Bunun sebebi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun eski kanunlara göre çok önemli değişiklikler ve yenilikler getirmiş olması, dolayısıyla, kanunun yürürlüğe girmesinden önce oluşmuş yargı kararları ve içtihatların emsal gösterilmesi ve uygulanabilmesi zorlaşmış, hatta bir çok kabahat için bu içtihatların ve kararların emsal olma imkanları dahi kalmamasıdır. Bunun dışında, Kabahatler Kanunuyla yapılan düzenlemelerle, idari yaptırımlara karşı başvuru yolları ve yerleri tamamen değiştirilmiş, bu husustaki itirazların en son ağır ceza mahkemelerinde karara bağlanması hüküm altına alınmış, bu düzenlemelerle itirazların yüksek yargı organlarına gitmesi imkansız hale gelmiş, Yüksek mahkemelerin yerini Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri almıştır. Eserimizde söz konusu mahkeme kararlarından yararlanılarak ihtiyacın karşılanması yoluna gidilmiştir. Kabahatler Kanunu hukukumuzda yeni bir sistem içerisinde düzenlenmeğe çalışıldığından, sürekli değişim ve gelişim içerisindedir. Biz uygulayıcılara ve araştırmacılara düşen, bu değişimin olumlu yönde olması için çaba göstermek ve eksiksiz bir şekilde izleyebilmektir. Uygulayıcılara, idari para cezaları ile ilgili bütün mevzuatın eksiksiz olarak verilmesine çalışılmıştır. Bu meyanda, görevlilere çalışmalarında yardımcı olabilmek için; hesaplama örnekleri yanında, tutanak, idari yaptırım kararı ve kanun yoluna başvuru dilekçesi örnekleri kitap ekinde sunulmuştur. Ülkemizin hızlı bir toplumsal, sosyal, kültürel, demografik, ekonomik ve tek- nolojik gelişim ve değişim sürecinden geçmekte olduğu hepimizin malumudur. Türk hukuk mevzuatında da, bu gelişme ve değişime ayak uydurabilmek için başta temel kanunlarımız olmak üzere bir çok kanunumuzda değişiklikler, yenilikler ve düzenlemeler yapılırken Kabahatler Hukukunun bir sisteme oturtulması gerekmiş, Avrupa Birliği'ne girme yolunda yarım asra yakın bir süredir yaptığımız çalışmalar ve uğraşlar sonucunda büyük bir ivme kazanmıştır. Tüm bahsolunan hususların ışığı altında yüzünü batıya dönmüş, çağdaşlığı yakalamaya özen gösteren ve bu yolda emin adımlarla ilerleyen Ülkemizde, hukuksal bir yeri olan Kabahatler Kanunu da bu değişim içindeki yerini almış bulunmaktadır. Çağdaşlığı yakalama viii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU yolunda kuralları sağlıklı bir şekilde oluşturmanın yanında, uygulamanın da bu amaca uygun bir şekilde gerçekleşmesi siz uygulamacılar sayesinde gerçekleşeceğine inanmaktayız. Kitabımızın ilgililere ulaşması için yayımını gerçekleştirilmesini sağlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Sayın Dr. Kadir TOPBAŞ beyefendiye, kitabın yayımında her daim ilgisini ve desteğini esirgemeyen Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri sayın Hayrettin GÜNGÖR beyefendiye, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı sayın Cevdet SÖKMEN beyefendiye ve Türkiye Belediyeler Birliği çalışanlarına teşekkürlerimizi sunarız. Atilla İNAN - İbrahim DEMİR 2014 - ANKARA TBB | ix AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU x | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İÇİNDEKİLER Önsöz............................................................................................................ V İçindekiler ................................................................................................... Xİ Kabahat İçeren Kanunlar (Alfabetik Sıralı)....................................... XXİİİ Kabahatler Kanunu Tasarısı Genel Gerekçesi ......................................... 3 Genel Gerekçe .......................................................................................................... 3 Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ..................... 13 Adalet Komisyonu Raporu ................................................................................... 17 Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi .................. 24 KABAHATLER KANUNU BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler ........................................................................ 40 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı ....................................................................................................... 40 Madde 1 Amaç ve kapsam....................................................................................... 40 Madde 2 Tanım ....................................................................................................... 40 Madde 3 Genel kanun niteliği ................................................................................ 41 Madde 4 Kanunîlik ilkesi...................................................................................... 41 Madde 5 Zaman bakımından uygulama ................................................................. 41 Madde 6 Yer bakımından uygulama ....................................................................... 41 İKİNCİ BÖLÜM Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları .............................. 41 Madde 7 Kabahatin ihtimali davranışla işlenmesi .................................................. 41 Madde 8 Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk ..................... 42 Madde 9 Kast veya taksir ........................................................................................ 42 Madde 10 Hata ....................................................................................................... 42 Madde 11 Sorumluluk ............................................................................................ 42 TBB | xi AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Madde 12 Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler ...... 42 Madde 13 Teşebbüs ................................................................................................. 43 Madde 14 İştirak ..................................................................................................... 43 Madde 15 İçtima ..................................................................................................... 43 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İdarî Yaptırımlar ................................................................... 44 Madde 16 Yaptırım türleri ..................................................................................... 44 Madde 17 İdarî para cezası ..................................................................................... 44 Madde 18 Mülkiyetin kamuya geçirilmesi ............................................................. 45 Madde 19 Saklı tutulan hükümler .......................................................................... 46 Madde 20 Soruşturma zamanaşımı ........................................................................ 46 Madde 21 Yerine getirma zamanaşımı ................................................................... 47 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları .......................... 48 Madde 22 İdarî yaptırım kararı verme yetkisi ........................................................ 48 Madde 23 Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi ........................................... 48 Madde 24 Mahkemelerin karar verme yetkisi ......................................................... 48 Madde 25 İdarî yaptırım kararı .............................................................................. 48 Madde 26 Kararların tebliği ................................................................................... 49 Madde 27 Başvuru yolu .......................................................................................... 49 Madde 28 Başvurunun incelenmesi ....................................................................... 50 Madde 29 İtiraz yolu .............................................................................................. 51 Madde 30 Vazgeçme ve kabul ................................................................................. 52 Madde 31 Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi ............................................ 52 İKİNCİ KISIM Çeşitli Kabahatler ......................................................................... 52 Madde 32 Emre aykırı davranış.............................................................................. 52 Madde 33 Dilencilik................................................................................................ 53 Madde 34 Kumar .................................................................................................... 53 Madde 35 Sarhoşluk ............................................................................................... 53 Madde 36 Gürültü .................................................................................................. 53 Madde 37 Rahatsız etme ......................................................................................... 53 Madde 38 İşgal........................................................................................................ 54 Madde 39 Tütün mamüllerinin tüketilmesi ........................................................... 54 Madde 40 Kimliği bildirmeme ................................................................................ 54 Madde 41 Çevreyi kirletme ..................................................................................... 55 Madde 42 Afiş asma................................................................................................ 56 Madde 43 Silah taşıma............................................................................................ 56 Madde 43/A Tüzel kişilerin sorumluluğu .............................................................. 56 Madde 43/B Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü................................................ 57 Ek Madde 1 ............................................................................................................ 57 Geçici Madde 1 ...................................................................................................... 57 Geçici Madde 2 ...................................................................................................... 58 Geçici Madde 3 ...................................................................................................... 58 Madde 44 Yürürlük ................................................................................................ 58 Madde 45 Yürütme ................................................................................................. 58 xii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KABAHATLER KANUNUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Madde 1 Amaç ve Kapsam ......................................................................... 63 Gerekçe .................................................................................................... 63 Açıklama .................................................................................................. 64 Madde 2 Tanım........................................................................................... 73 Gerekçe .................................................................................................... 73 Açıklama .................................................................................................. 73 Madde 3 Genel Kanun Niteliği .................................................................. 77 Gerekçe .................................................................................................... 77 Açıklama .................................................................................................. 78 Madde 4 Kanunilik İlkesi............................................................................ 81 Gerekçe .................................................................................................... 81 Açıklama .................................................................................................. 81 Madde 5 Zaman Bakımından Uygulama ................................................... 82 Gerekçe ................................................................................................... 82 Açıklama ................................................................................................. 82 Madde 6 Yer Bakımında Uygulama ........................................................... 85 Gerekçe .................................................................................................... 85 Açıklama .................................................................................................. 85 Madde 7 Kabahatin İhmali Davranışla İşlenmesi ...................................... 87 Gerekçe .................................................................................................... 87 Açıklama .................................................................................................. 87 Madde 8 Organ veya Temsilcinin Davranışından Dolayı Sorumluluk ..... 89 Gerekçe .................................................................................................... 89 Açıklama .................................................................................................. 90 Madde 9 Kast veya Taksir .......................................................................... 92 Gerekçe .................................................................................................... 92 Açıklama .................................................................................................. 93 Madde 10 Hata ........................................................................................... 94 Gerekçe .................................................................................................... 94 Açıklama .................................................................................................. 94 Madde 11 Sorumluluk ................................................................................ 96 Gerekçe .................................................................................................... 96 Açıklama .................................................................................................. 96 Madde 12 Hukuka Uygunluk Nedenleri İle Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler ....................................................................................................... 97 Gerekçe .................................................................................................... 97 Açıklama .................................................................................................. 98 Madde 13 Teşebbüs................................................................................... 103 TBB | xiii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Gerekçe .................................................................................................. 103 Açıklama ................................................................................................ 103 Madde 14 İştirak ....................................................................................... 105 Gerekçe .................................................................................................. 105 Açıklama ................................................................................................ 106 Madde 15 İçtima ....................................................................................... 106 Gerekçe .................................................................................................. 107 Açıklama ................................................................................................ 107 Madde 16 Yaptırım Türleri ...................................................................... 109 Gerekçe .................................................................................................. 109 Açıklama ................................................................................................ 109 Madde 17 İdari Para Cezası...................................................................... 111 Gerekçe .................................................................................................. 112 Açıklama ................................................................................................ 112 Madde 18 Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi ............................................. 122 Gerekçe ................................................................................................. 122 Açıklama ................................................................................................ 123 Madde 19 Saklı Tutulan Hükümler ......................................................... 126 Gerekçe .................................................................................................. 126 Açıklama ................................................................................................ 127 Madde 20 Soruşturma Zaman Aşımı ....................................................... 128 Gerekçe .................................................................................................. 129 Açıklama ................................................................................................ 129 Madde 21 Yerine Getirme Zamanaşımı ................................................... 133 Gerekçe .................................................................................................. 133 Açıklama ................................................................................................ 133 Madde 22 İdarî Yaptırım Kararı Verme Yetkisi ....................................... 134 Gerekçe .................................................................................................. 135 Açıklama ................................................................................................ 135 Madde 23 Cumhuriyet Savcısının Karar Verme Yetkisi.......................... 136 Gerekçe .................................................................................................. 136 Açıklama ................................................................................................ 136 Madde 24 Mahkemenin Karar Verme Yetkisi .......................................... 137 Gerekçe .................................................................................................. 137 Açıklama ................................................................................................ 137 Madde 25 İdarî Yaptırım Kararı .............................................................. 138 Gerekçe .................................................................................................. 138 Açıklama ............................................................................................... 138 Madde 26 Kararların Tebliği .................................................................... 139 Gerekçe .................................................................................................. 140 xiv | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Açıklama ................................................................................................ 140 Madde 27 Başvuru Yolu ........................................................................... 142 Gerekçe .................................................................................................. 143 Açıklama ................................................................................................ 144 Madde 28 Başvurunun İncelenmesi ......................................................... 148 Gerekçe .................................................................................................. 150 Açıklama ................................................................................................ 150 Madde 29 İtiraz Yolu................................................................................ 152 Gerekçe .................................................................................................. 153 Açıklama ................................................................................................ 153 Madde 30 Vazgeçme ve Kabul .................................................................. 156 Gerekçe .................................................................................................. 156 Açıklama ................................................................................................ 156 Madde 31 Masrafların ve Vekalet Ücretinin Ödenmesi .......................... 157 Gerekçe .................................................................................................. 157 Açıklama ................................................................................................ 157 Madde 32 Emre Aykırı Davranış ............................................................. 157 Gerekçe .................................................................................................. 158 Açıklama ................................................................................................ 159 Madde 33 Dilencilik ................................................................................. 160 Gerekçe .................................................................................................. 160 Açıklama ................................................................................................ 161 Madde 34 Kumar ...................................................................................... 162 Gerekçe .................................................................................................. 162 Açıklama ................................................................................................ 163 Madde 35 Sarhoşluk ................................................................................. 164 Gerekçe .................................................................................................. 164 Açıklama ................................................................................................ 164 Madde 36 Gürültü.................................................................................... 165 Gerekçe .................................................................................................. 165 Açıklama ................................................................................................ 165 Madde 37 Rahatsız Etme .......................................................................... 168 Gerekçe .................................................................................................. 168 Açıklama ................................................................................................ 168 Madde 38 İşgal ......................................................................................... 169 Gerekçe .................................................................................................. 169 Açıklama ................................................................................................ 169 TBB | xv AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun .. 173 Madde 39 Tütün Mamullerinin Tüketilmesi........................................................ 183 Gerekçe .............................................................................................................. 183 Açıklama ........................................................................................................... 183 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun .............................. 187 Genel Gerekçe ....................................................................................................... 193 Madde Gerekçeleri ............................................................................................... 194 Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Raporu ........................ 195 5727 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanununun Açıklaması............................................................................................................ 199 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ......................................................... 199 Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi Ve Kontrolü Hakkında Kanun .... 237 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu.......................................................... 247 Denizli İlinde Bulunan Playstation ve Oyun Yerlerine 12 Yaş ve Altındaki Küçüklerin Alınmaması İle İlköğretim ve Ortaöğretim Öğrencilerinin Okul Saatleri Olan 08.00 İle 18.00 Saatleri Arasında Alınmaması ve Bu İşyerlerinde Sigara İçilmemesine Dair Karar .............. 250 Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik .......................................................... 252 Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ................ 284 MADDE 40 Kimliği Bildirmeme .............................................................. 296 Gerekçe .................................................................................................. 296 Açıklama ................................................................................................ 296 MADDE 41 Çevreyi Kirletme .................................................................. 299 Gerekçe .................................................................................................. 300 Açıklama ................................................................................................ 301 MADDE 42 Afiş Asma ............................................................................. 309 Gerekçe .................................................................................................. 309 Açıklama ................................................................................................ 310 MADDE 43 Silah Taşıma ......................................................................... 311 Gerekçe .................................................................................................. 311 Açıklama ................................................................................................ 312 Madde 43/A Tüzel Kişilerin Sorumluluğu .............................................. 313 43/ A Değişikliği İle İlgili Genel Gerekçe .............................................. 314 Madde 43/A - Açıklama .......................................................................... 315 xvi | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU MADDE 43/B Açıklama ........................................................................... 318 EK MADDE 1 ........................................................................................... 323 Gerekçe .................................................................................................. 323 Açıklama ................................................................................................ 323 GEÇİCİ MADDE 1 Para Birimi ............................................................... 324 Gerekçe .................................................................................................. 324 Açıklama ................................................................................................ 324 GEÇİCİ MADDE 2 ................................................................................... 324 Gerekçe .................................................................................................. 324 Açıklama ................................................................................................ 324 GEÇİCİ MADDE 3 Henüz İptal Davası Açılmayan Cezalar .................. 325 Gerekçe .................................................................................................. 325 Açıklama ................................................................................................ 325 MADDE 44 Yürürlük............................................................................... 325 Gerekçe .................................................................................................. 325 MADDE 45 Yürütme ............................................................................... 325 EKLER Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri No : 2006/1 .......................................................... 351 İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Para Cezaları İle İlgili Genelge 2005/100 ......................................................... 361 İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kabahatler Kanunu’nun Uygulanması İle İlgili 2005/1666 Sayılı Genelge ....... 364 Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar İle Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik ...... 379 Yeniden Değerleme Oranları ............................................................................. 394 İdari Yaptırımlarla İlgili Karar Örnekleri ......................................................... 395 Hak Arama Yollarına İlişkin Dilekçe Örnekleri .............................................. 400 Kabahatler Kanunu İle İlgili Anayasa Mahkemesi Kararları ........................ 403 Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları..................................................................... 430 Kabahatlerle ile İlgili Diğer Mahkeme Kararları ............................................. 441 KABAHAT İÇEREN DİĞER KANUNLAR Adli Sicil Kanunu ................................................................................................. 485 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ................................... 485 TBB | xvii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ........................ 485 Askerlik Kanunu ................................................................................................. 486 At Yarışları Hakkında Kanun ............................................................................ 486 Avukatlık Kanunu ............................................................................................... 486 Bankacılık Kanunu .............................................................................................. 487 Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ......................................................... 487 Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun ................................. 488 Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu ...................................................... 488 Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ................................ 489 Çay Kanunu .......................................................................................................... 489 Çeltik Ekimi Kanunu ........................................................................................... 489 Çevre Kanunu ...................................................................................................... 490 Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun ............................................... 490 Deniz İş Kanunu .................................................................................................. 490 Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde Görülen Patlayıcı Madde ve Şüpheli Cisimlere Uygulanacak Esaslara İlişkin Kanun ............................................... 491 Dernekler Kanunu ............................................................................................... 491 Devlet İstatistik Enstitüsünün Görev; Yetki ve Kuruluşu Hakkında Kanun (Mülga) .................................... 491 Doğal Gaz Piyasası Kanunu (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası Hakkında Kanun) ...................................... 493 Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun .......................................................... 493 Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanlara Mahsus Kanun ........... 493 Elektrik Piyasası Kanunu .................................................................................... 494 Elektronik İmza Kanunu ..................................................................................... 494 Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu .............................................................. 494 Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ................................................ 495 Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun ........................................................................... 495 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ......................................................................... 495 Gecekondu Kanunu ............................................................................................. 496 xviii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu ............................................. 496 Genel Nüfus Yazımı Kanunu ............................................................................. 496 Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ................................ 497 Hafta Tatili Hakkında Kanun ............................................................................ 497 Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu .................................................................. 497 Hayvanları Koruma Kanunu ............................................................................. 498 Hemşirelik Kanunu ............................................................................................. 498 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu .............................................................. 498 Hususi Hastaneler Kanunu ................................................................................ 499 İl Özel İdaresi Kanunu ........................................................................................ 499 İlköğretim ve Eğitim Kanunu ........................................................................... 500 İmar Kanunu ........................................................................................................ 500 İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi ve Muayene Ve Satılması Hakkında Kanun ......................................................... 500 İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ..................................................... 501 İş Kanunu .............................................................................................................. 501 İşsizlik Sigortası Kanunu .................................................................................... 502 Kara Avcılığı Kanunu.......................................................................................... 502 Karayolları Trafik Kanunu ................................................................................. 503 Karayolu Taşıma Kanunu ................................................................................... 503 Kıyı Kanunu ......................................................................................................... 504 Kimlik Bildirme Kanunu .................................................................................... 504 Köy Kanunu ......................................................................................................... 505 Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu ........................................ 505 Limanlar Kanunu ................................................................................................. 505 Maden Kanunu .................................................................................................... 506 Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanun ..................... 506 Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun .................................................................................................. 506 Meslek Eğitimi Kanunu ..................................................................................... 508 Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ............................................................... 509 Milli Piyango Teşkiline Dair Kanun ................................................................. 509 TBB | xix AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Noterlik Kanunu .................................................................................................. 510 Nüfus Kanunu ...................................................................................................... 510 Nüfus Hizmetleri Kanunu .................................................................................. 510 Optisyenlik Hakkında Kanun ............................................................................ 511 Organik Tarım Kanunu ....................................................................................... 511 Orman Kanunu ................................................................................................... 511 Öğle Dinlenmesi Kanunu ................................................................................... 512 Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması, Bastırılması ve Satılması Hakkında Kanun ............................ 512 Öğretici ve Teknik Filimler Hakkında Kanun ................................................. 513 Ölçüler ve Ayar Kanunu ..................................................................................... 513 Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ......................................................... 513 Özel Öğretim Kurumları Kanunu .................................................................... 514 Pamuk Islahı Kanunu .......................................................................................... 514 Pasaport Kanunu ................................................................................................ 514 Petrol Kanunu ..................................................................................................... 515 Petrol Piyasası Kanunu ....................................................................................... 515 Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu .................................................................... 515 Posta Kanunu ....................................................................................................... 516 Pul ve Kıymetli Kağıtların Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanun ................... 516 Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun .......................................... 517 Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun .............. 517 Rekabetin Korunması Hakkında Kanun .......................................................... 518 Sanayi Sicili Kanunu ............................................................................................ 518 Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ....... 519 Sendikalar Kanunu .............................................................................................. 519 Seriri (...) Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu .............. 521 Sermaye Piyasası Kanunu .................................................................................. 522 Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı İle Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun ................................................................ 522 xx | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun .................................................................... 523 Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (Lpg) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ............................................ 523 Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun ................................... 524 Sivil Savunma Kanunu ....................................................................................... 524 Siyasi Partiler Kanunu......................................................................................... 525 Sosyal Sigortalar Kanunu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ....................................... 525 Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun .......................................................... 525 Su Ürünleri Kanunu ........................................................................................... 526 Şeker Kanunu ....................................................................................................... 526 Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ........................ 527 Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu ........................... 528 Telgraf ve Telefon Kanunu ................................................................................ 528 Telsiz Kanunu ...................................................................................................... 529 Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun ............ 529 Turizmi Teşvik Kanunu ..................................................................................... 530 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ........................................................ 530 Türk Bayrağı Kanunu .......................................................................................... 531 Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ..... 532 Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu ................................................................... 532 Türk Sivil Havacılık Kanunu ............................................................................. 532 Türk Tabipleri Birliği Kanunu ........................................................................... 533 Türk Ticaret Kanunu ........................................................................................... 533 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu ............. 534 Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ............................................................. 534 Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu .................................................. 534 Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun ................. 535 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun ........................ 535 Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün Ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve TBB | xxi AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Dış Alım Ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ......................................... 536 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun .................................................................... 536 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu .............................................................................. 536 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanun ............... 537 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun.......... 538 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerini Değiştiren 1608 No.Lu Kanuna Ek Kanun ...... 538 Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun .............................................................................. 538 Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun ............................................................................... 539 Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun .............................................. 540 Yabancıların Türkiye’de İkamet Ve Seyahatleri Hakkında Kanun ............... 540 Yardım Toplama Kanunu ................................................................................... 540 Yazılı Ve Basılı Kağıtların Kese Kağıdı Olarak Kullanılmamasına Dair Kanun .......................................................................... 541 Yem Kanunu ......................................................................................................... 541 Yeraltı Suları Hakkında Kanun .......................................................................... 542 Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ........ 543 Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun ............................................... 543 Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu .................................................... 543 Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında Kanun .......................... 544 KAYNAKÇA............................................................................................ 545 xxii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KABAHATİÇEREN KANUNLAR (Alfabetik Sıralı) KANUN ADI KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Adli Sicil Kanunu 5352 1/6/2005 25832 485 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun 6183 28/7/1953 8469 485 Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun 5953 20/6/1952 8140 488 Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu 353 26/10/1953 11541 485 Askerlik Kanunu 1111 1217/7/1927 631-635 486 At Yarışları Hakkında Kanun 6132 15/7/1953 8458 486 Avukatlık Kanunu 1136 7/4/1969 13168 486 Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 5464 1/3/2006 26095 487 Bankacılık Kanunu 5411 1/11/2005 35983 487 TBB | xxiii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu 2527 2/7/1934 2741 488 Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun 2844 18/6/1983 18081 495 Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu 4632 7/4/2001 21366 489 Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu 1479 14/9/1971 13956 495 Çay Kanunu 3092 19/12/1984 18610 489 Çeltik Ekimi Kanunu 3039 23/6/1936 3337 489 Çevre Kanunu 2872 11/8/1983 18132 490 Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun 4081 7/7/1941 4853 490 Deniz İş Kanunu 854 29/4/1967 12586 490 Denizlerde ve Yurt Yüzeyinde Görülen Patlayıcı Madde ve Şüpheli Cisimlere Uygulanacak Esaslara İlişkin Kanun 4536 27/2/2000 23977 491 Dernekler Kanunu 5253 23/11/2004 25649 491 53 23/6/1962 111365 491 3153 28/4/1937 3591 517 KANUN ADI Devlet İstatistik Enstitüsünün Görev; Yetki ve Kuruluşu Hakkında Kanun Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun xxiv | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Doğal Gaz Piyasası Kanunu (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası Hakkında Kanun) 4646 2/5/2001 24390 493 Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun 5149 7/5/2004 25455 525 Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkanlara Mahsus Kanun 984 12/3/1927 575 493 Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun 6197 24/12/1953 8591 493 Elektrik Piyasası Kanunu 4628 3/3/2001 24335 494 Elektronik İmza Kanunu 5070 23/1/2004 25355 494 Erişme Kontrollu Karayolları Kanunu 1593 11/6/1972 14212 494 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 5846 31/12/1951 7981 495 Gecekondu Kanunu 775 30/7/1966 12362 496 Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu 4533 20/2/2000 23970 496 Genel Nüfus Yazımı Kanunu 1543 9/3/1972 14123 496 Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun 5179 5/6/2004 25483 497 Hafta Tatili Hakkında Kanun 394 54 497 Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu 3285 16/5/1986 19109 497 Hayvanları Koruma Kanunu 5199 1/7/2004 25509 498 KANUN ADI TBB | xxv AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Hemşirelik Kanunu 6283 2/3/1954 8647 498 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 1086 2-34/7/1927 622-623624 498 Hususi Hastaneler Kanunu 2219 5/6/1933 2419 499 İl Özel İdaresi Kanunu 5302 4/3/2005 25745 499 İlköğretim ve Eğitim Kanunu 222 12/1/1961 10705 500 İmar Kanunu 3194 9/5/1985 18749 500 İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi ve Muayene ve Satılması Hakkında Kanun 859 19/6/1926 402 500 İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu 1262 26/5/1928 898 501 İş Kanunu 4857 10/6/2008 25134 501 İşsizlik Sigortası Kanunu 4447 8/9/1999 23810 502 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerini Değiştiren 1608 No.Lu Kanuna Ek Kanun 2575 Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı İle Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun 927 30/6/1926 408 522 Kara Avcılığı Kanunu 4915 11/7/2003 25165 502 Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun 815 28/4/1926 358 535 Karayolları Trafik Kanunu 2918 18/10/1983 18165 503 Karayolu Taşıma Kanunu 4925 19/7/2003 25173 503 KANUN ADI xxvi | TBB 538 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Kıyı Kanunu 3621 17/4/1990 20495 504 Kimlik Bildirme Kanunu 1774 11/7/1973 14591 504 Köy Kanunu 442 7/4/1340 68 505 Yazılı ve Basılı Kağıtların Kese Kağıdı Olarak Kullanılmamasına Dair Kanun 3517 15/7/1938 3960 541 Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu 5225 21/7/2004 25529 505 Limanlar Kanunu 618 20/4/1341 95 505 Maden Kanunu 3213 15/6/1985 18785 506 Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanun 1264 6/6/1970 13512 506 Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun 2972 18/1/1984 18285 506 Meslek Eğitimi Kanunu 3308 19/6/1986 19139 508 Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu 3634 16/6/1939 4234 509 Milli Piyango Teşkiline Dair Kanun 3670 11/7/1939 4255 509 Noterlik Kanunu 1512 5/2/1972 14090 510 Nüfus Hizmetleri Kanunu 5490 29/4/2006 26153 510 Nüfus Kanunu 1587 16/5/1972 14189 510 Optisyenlik Hakkında Kanun 5193 26/6/2004 25504 511 Organik Tarım Kanunu 5262 3/12/2004 25659 511 Orman Kanunu 6831 8/9/1956 9402 511 Öğle Dinlenmesi Kanunu 6301 8/3/1954 8652 512 KANUN ADI Muayene Ve Satılması Hakkında Kanun TBB | xxvii AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması, Bastırılması ve Satılması Hakkında Kanun 2866 27/7/1983 18117 512 Öğretici ve Teknik Filimler Hakkında Kanun 3122 18/2/1937 3537 513 Ölçüler ve Ayar Kanunu 3516 21/1/1989 20056 513 Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun 5188 26/6/2004 25504 513 Özel Öğretim Kurumları Kanunu 625 18/6/1965 12026 514 Pamuk Islahı Kanunu 2903 1/2/1936 3221 514 Pasaport Kanunu 5682 24/7/1950 7564 514 Petrol Kanunu 6326 16/3/1954 8659 514 Petrol Piyasası Kanunu 5015 20/12/2003 25322 515 Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu 2559 14/7/1934 2751 515 Posta Kanunu 5584 8/3/1950 7451 516 Pul ve Kıymetli Kağıtların Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanun 3468 4/7/1938 39503 516 Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 4054 13/12/1994 22140 518 Sanayi Sicili Kanunu 6948 24/4/1957 9593 518 Pul ve Kıymetli Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanun 3468 4/7/1938 39503 516 KANUN ADI xxviii | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun 298 2/5/1961 10796 519 Sendikalar Kanunu 2821 7/5/1983 18040 519 Seriri (...) Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu 992 30/3/1927 580 521 Sermaye Piyasası Kanunu 2499 30/7/1981 17416 522 Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması İle Desteklenmesi Hakkında Kanun 5224 21/7/2004 25529 524 Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun 7402 11/1/1960 10402 523 Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (Lpg) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 5307 13/3/2005 25754 523 Sivil Savunma Kanunu 7126 13/6/1958 9931 524 Siyasi Partiler Kanunu 2820 24/4/1983 18027 525 Sosyal Sigortalar Kanunu 506 29,30,31/7 ve 1/8/1964 1176611779 525 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 5510 16/6/2006 26200 525 Su Ürünleri Kanunu 1380 4/4/1971 13799 526 Şeker Kanunu 4634 10/4/2001 24378 526 Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun 1219 14/4/1928 863 527 Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu 4373 5310 528 KANUN ADI TBB | xxix AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Telgraf ve Telefon Kanunu 406 21/2/1340 59 528 Telsiz Kanunu 2813 7/4/1983 18011 529 Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun 308 29/8/1963 11493 529 Turizmi Teşvik Kanunu 2634 16/3/1982 17635 530 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 4077 8/3/1995 22221 530 Türk Bayrağı Kanunu 2893 24/9/1983 18171 531 Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 5252 13/11/2004 25642 532 Türk Diş Hekimleri Birliği Kanunu 3224 25/6/1985 18792 532 Türk Sivil Havacılık Kanunu 2920 19/10/1983 18196 532 Türk Tabipleri Birliği Kanunu 6023 31/1/1953 8323 533 Türk Ticaret Kanunu 6762 9/7/1956 9353 533 Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun 6343 18/3/1954 8661 539 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu 5174 1/6/2004 25479 534 Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu 2954 14/11/1983 18221 534 Türkiye Radyo-Televizyon Gelirleri Kanunu 3093 15/12/1984 18605 534 KANUN ADI xxx | TBB AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun 815 28/4/1926 358 535 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun 4207 26/11/1996 22829 535 Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün Ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım Ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 4733 9/1/2002 24635 536 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yapılacak Yardımlara Dair Kanun 7269 25/5/1959 10213 536 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 1593 6/5/1930 1489 536 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında Kanun 486 17/5/1340 70 537 Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkındaki Kanunun Bazı Maddelerini Değiştiren 1608 Nolu Kanuna Ek Kanun 2575 Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 4703 KANUN ADI Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun 538 11/7/2001 24459 538 TBB | xxxi AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO R.G. YAYIM TAR. R.G. SAYISI SAYFA NO Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun 4817 6/3/2003 25040 540 Yabancıların Türkiye’de İkamet Ve Seyahatleri Hakkında Kanun 5683 24/7/1950 7564 540 Yardım Toplama Kanunu 2860 25/6/1983 18088 540 Yazılı Ve Basılı Kağıtların Kese Kağıdı Olarak Kullanılmamasına Dair Kanun 3517 15/7/1938 3960 541 Yem Kanunu 1734 7/6/1973 14457 541 Yeraltı Suları Hakkında Kanun 167 23/12/1960 10688 542 Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun 3573 7/2/1939 4126 543 Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun 7472 13/5/1960 10504 543 Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu 6968 24/5/1957 9615 543 Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, OkurYazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında Kanun 2841 18/6/1983 18081 544 KANUN ADI xxxii | TBB KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ TBB |1 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 2 | TBB KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ T.C. Başbakanlık 10.3.2005 Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-1073/1084 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA1 Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 28.2.2005 tarihinde kararlaştırılan "Kabahatler Kanunu Tasarısı" ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir. Gereğini arz ederim. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan GENEL GEREKÇE Haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Ancak, bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, bunun esasen haksızlık ifade etmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Esas itibarıyla haksızlık ifade etmeyen, hukuka aykırı olmayan bir fiil hiçbir surette suç veya kabahat olarak tanımlanamaz. Haksızlıklar arasında bu yönde bir tasnif yapılması durumunda; bu tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmalıdır. Bu bakımdan, esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır. Bu tasnif, haksızlıklar arasında sadece bir işlem farklılığı doğurmaktadır. Örneğin, suçlar kural olarak ancak kasten işlenebilirler. Eğer kanunda açıkça belirtilmişse, taksirle işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir. Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilirler. Ancak, sadece Dönem: 22 Yasama Yılı: 3 T.B.M.M. (S. Sayısı: 840). Kabahatler Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/993) 1 TBB |3 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun sistemine göre, failin cezalandırılabilmesi için, kabahat teşkil eden fiilin gerçekleşmiş olması yeterli sayılmıştır. Kabahat türünden bir suçun işlenmesi açısından failin kasten mi yoksa taksirle mi hareket ettiğinin araştırılmasına gerek yoktur (m. 45, f. 2). Objektif sorumluluk rejiminin benimsendiği 19 uncu yüzyıl ceza hukuku anlayışının bir ürünü olan bu düzenlemenin doğru olmadığını ifade etmek gerekir. Aslında bu düzenleme, kabahat türünden bir suç işleyen kişi aleyhine olan bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki, örneğin bir başkasının malvarlığına taksirle zarar verilmiş olması durumunda kişi cezalandırılmayacaktır. Çünkü, başkasının malvarlığına zarar verme (nası ızrar) suçu ancak kasten işlenebilir (m. 516). Buna karşılık, kamu makamlarından gerekli izin alınmaksızın başkasına ait binanın duvarlarına afiş yapıştırmak, yazı yazmak gibi fiiller dolayısıyla failin cezalandırılabilmesi için kastının sabit olması gerekmemektedir (m. 536). Keza, suça teşebbüs cezalandırılabilir iken, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahate teşebbüs kural olarak cezalandırılmamaktadır. Suça iştirakte suç ortakları arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı yapılmaktadır. Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahate iştirakte ise, tek tip fail sistemi kabul edilmiştir. Tekerrür bakımından da suçlarla kabahatler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmektedir. Başka bir deyişle, bu fiiller, "idarî suçlar" olarak tanımlanmaktadırlar. Bu fiiller karşılığında, genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir. Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan "adlî para cezası" değil; idarî yaptırım olarak "idarî para cezası" niteliği taşımaktadır. Belirtmek gerekir ki, her ikisi de belli bir miktar paranın kişiden alınıp Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünürse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez. 4 | TBB KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ İdarî nitelikteki "para cezası", bir uyarı (ikaz) fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle, idarî para cezasının mislî nitelikte olması mümkündür. Özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemeler kapsamında oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte ceza yaptırımlarına yer verilmektedir. Bu bağlamda yürürlüğe konan kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmektedir. Bu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin varlığından söz edilemez. Bunlar arasında bir ahenksizlik hakim bulunmaktadır. Bu nedenle, idarî nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düşüncelerle hazırlanan bu Tasarıda, idarî yaptırımları gerektiren fiiller yani kabahatler açısından kanunîlik ilkesi, zaman bakımından uygulama ve sorumluluk esasları, zamanaşımı, idarî yaptırımların hukukî niteliği, çeşitleri ve sonuçları, bu yaptırımların yerine getirilmesi rejimi gibi konular, bir sistematik çerçevesinde düzenlenmiştir. Tasarı içeriğinde ayrıca, bazı özel kabahat tanımlarına yer verilmiştir. Bu kabahatlerden bir kısmını, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 1 Nisan 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkması dolayısıyla yaptırımsız kalan bazı kabahatler oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesinin idarî yaptırım gerektiren fiiller dolayısıyla hüküm içeren çeşitli kanunlardaki usule ilişkin düzenlemelerle ilgili olarak verdiği anayasaya aykırılık kararları karşısında; bu Kanun Tasarısında idarî yaptırım kararlarına karşı yargı yolu gibi konularda ayrıca düzenleme yapılmamıştır. TBB |5 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA2 Başkanlığınızca 10.3.2005 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan "Kabahatler Kanunu Tasarısı" Komisyonumuzun 15.3.2005 tarihli 14 üncü birleşiminde görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, ancak maddelerin ayrıntılı bir biçimde incelenerek düzenlenmesi için üç kişilik bir alt komisyona havale edilmiştir. Tasarı, Komisyonumuzun 22.3.2005 tarihli 15 inci birleşiminde, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temsilcileriyle Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku öğretim üyelerinin de katılmalarıyla alt komisyonca hazırlanan metin esas alınarak incelenip görüşülmüş, maddeler üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır: Tasarının "Genel İlkeler" şeklindeki Birinci Kısım başlığı "Genel Hükümler" olarak değiştirilmiştir. Tasarıda hüküm bulunmamakta ise de, kabahatlerin ve bunlar karşılığında öngörülen idari yaptırım kararlarının bir idari işlem olmasının ötesinde, ceza hukukunun genel prensipleriyle yakın ilişki içinde olduğu düşüncesiyle; kabahatler karşılığında öngörülen idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı idari yargıya değil, ceza mahkemesine başvurulabilmesini mümkün kılan düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, 1 inci maddeye iki bent eklenerek, kabahatler dolayısıyla karar alma süreci ve idari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da Tasarının kapsamına ithal edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, böyle bir düzenlemenin yapılmasına gerek de duyulmaktadır. Zira, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararlarlarla ilgili olarak, yerine getirilmeden önce, adli denetim imkânının ve bu suretle kesinleşmenin sağlanması gerekir. Böylece, kişiler açısından hukuki güvence sağlanmış olur. Aksi takdirde, idari yaptırım kararları genel bir idari işlem olarak değerlendirilerek kararın verildiği tarih itibarıyla icraya konulabilecektir. Ancak idari yargı yoluna başvurulması üzerine idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdiği takdirde bu yaptırımlara ilişkin kararların yürütülmesinin durdurulması mümkün olabilecektir. Tasarının 2 nci maddesi aynen kabul edilmiştir. Tasarının "Genel kanun niteliği" başlıklı 3 üncü maddesi metninde, yeni Türk Ceza Kanununun 5 inci maddesi hükmüne paralel olarak, Tasarı- Adalet Komisyonu Raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu 23.3.2005 Esas No: 1/993 KararNo: 72 2 6 | TBB KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ nın uygulama alanını daha açık bir şekilde ortaya koymaya yönelik değişiklik yapılmıştır. Tasarının 4 ilâ 14 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir. "İçtima" başlıklı 15 inci maddenin ikinci fıkrasına, kesintisiz (mütemadi) kabahatler dolayısıyla idari yaptırım uygulanmasında esas alınacak fiil sayısını belirlemeye yönelik bir cümle eklenmiştir. Tasarının 16 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir. "İdari para cezası" başlıklı 17 nci maddenin dördüncü fıkrasının başına "Kesinleşen" sözcüğü eklenmiştir. Ayrıca, söz konusu fıkra kapsamında, tahsil edilen idarî para cezasının kanunla belirlenen bir oranının ilgili kamu kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılmasına yönelik bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu maddenin altıncı fıkrasında idari para cezasının bir an önce tahsil edilmesini sağlamaya yönelik bir teşvik hükmüne yer verilmiştir. Yedinci fıkrası hükmü, ayrı bir madde olarak düzenlenmek üzere, madde metninden çıkarılmış, yedinci fıkra olarak teselsül ettirilen sekizinci fıkradaki "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır. "Mülkiyetin kamuya geçirilmesi" başlıklı 18 inci maddenin üçüncü fıkrasında el-koyma ve muhafazanın süresine bir açıklık getirmek amacıyla "verilinceye" ibaresi "kesinleşinceye" olarak değiştirilmiş, maddeye eklenen sekizinci fıkra ile, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesi halinde yerine getirileceğine açıklık getirilmiştir. Tasarının 19 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir. "Soruşturma zamanaşımı" başlıklı 20 nci maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımı süresi beş yıldan sekiz yıla çıkarılmıştır. "Yerine getirme zamanaşımı" başlıklı 21 inci maddenin ikinci fıkrasında zamanaşımı sürelerinin artırılmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. Madde metnine üçüncü fıkra olarak eklenen hükümle, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresine açıklık getirilmiştir. Maddenin teselsül ettirilen dördüncü fıkrasında, zamanaşımı süresinin kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı yönünde değişiklik yapılmıştır. "Tekerrür" başlıklı 22 nci maddesi kabahatlerde tekerrür hükmüne gerek görülmediğinden metinden çıkarılmıştır. Tasarının Dördüncü Bölüm başlığı "Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları" olarak değiştirilmiştir. Tasarının 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "konumundaki kişi" ibaresi gereksiz görülerek metinden çıkarılmış, 22 nci madde olarak kabul edilmiştir. TBB |7 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tasarıya 22 nci maddeden sonra gelmek üzere "Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi" başlığıyla 23 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Tasarıya 23 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Mahkemenin karar verme yetkisi" başlığıyla 24 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. 17 nci maddenin yedinci fıkrası ayrı bir madde olarak düzenlenerek, Tasarıya 24 üncü maddeden sonra gelmek üzere "İdari yaptırım kararı" başlığıyla 25 inci madde olarak eklenmiştir. Tasarıya 25 inci maddeden sonra gelmek üzere "Kararların tebliği" başlığıyla 26 ncı madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme yapılmıştır. Tasarıya 27 nci madde olarak eklenen hükümlerle, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru yolu ve bu başvuruya ilişkin usul düzenlenmiştir. Bu başvurunun incelenme ve değerlendirilmesine ilişkin süreçte izlenecek yöntem ise, Tasarıya 28 inci madde olarak eklenen hükümlerle düzenlenmiştir. Tasarıya eklenen 29 uncu madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında; ağır ceza mahkemesi, itirazı kabul etmesi halinde, itiraz eden tarafa göre itirazın kabulünün yanı sıra idari yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Tasarıya eklenen 30 uncu madde ile, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü düzenlenmiştir. Tasarıya eklenen 31 inci maddede, kanun yolu başvurusunun harçsız olduğu ve başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Tasarının 32 nci madde olarak teselsül ettirilen 24 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Tasarının 33 üncü madde olarak teselsül ettirilen 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Tasarının 34 üncü madde olarak teselsül ettirilen 26 ncı maddesinin birinci, Tasarının 35 inci madde olarak teselsül ettirilen 27 nci maddesinin birinci, Tasarının 36 ncı madde olarak teselsül ettirilen 28 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır. 8 | TBB KABAHATLER KANUNU TASARISI GENEL GEREKÇESİ Tasarıya "Rahatsız etme" başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37 nci madde ilave edilmiştir. Tasarının 38 inci madde olarak teselsül ettirilen 29 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş; birinci ve ikinci fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmış, maddeye özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla üçüncü fıkra eklenmiştir. Tasarının 39 uncu madde olarak teselsül ettirilen 30 uncu maddesindeki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır. Birinci fıkrasındaki "yirmi" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş, ayrıca fıkranın sonuna bu hükmün, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmayacağı hususunda bir cümle eklenmiş, iki ve üçüncü fıkralarda yer alan "iki" ibareleri "elli" olarak değiştirilmiştir. Tasarının 40 ıncı madde olarak teselsül ettirilen 31 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "alınır" ibaresi "alınabilir" olarak; üçüncü fıkrasındaki "muhtar" ibaresi "köy muhtarı" olarak değiştirilmiş ve birinci fıkrasındaki "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Tasarının 41 inci madde olarak teselsül ettirilen 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Tasarının 42 nci madde olarak teselsül ettirilen 33 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "yüz" ibaresi "yirmi" olarak, üçüncü fıkrasındaki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş; birinci ila altıncı fıkralarındaki "Yeni" ibareleri metinden çıkarılmıştır. Uygulama alanının sınırlandırılması amacıyla, bu maddeye dokuzuncu, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla onuncu fıkralar ilave edilmiştir. Tasarının 43 üncü madde olarak teselsül ettirilen 34 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "Yeni" ibareleri ile beşinci fıkrası metinden çıkarılmış, dördüncü fıkraya "para cezasına" ibaresinden sonra "kolluk veya" ibaresi eklenmiş, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla beşinci fıkra ilave edilmiştir. Tasarının 44 üncü madde olarak teselsül ettirilen 35 inci maddesindeki "yüz" ibaresi "elli" olarak değiştirilmiş ve "Yeni" ibaresi metinden çıkarılarak madde başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiştir. 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümleri karşısında; Tasarıya Geçici 1 inci madde eklenmek suretiyle, bu Kanundaki "Türk Lirası" ibaresinin geçici bir süre için "Yeni Türk Lirası" olarak anlaşılmasının sağlanması amaçlanmıştır. Tasarıya eklenen geçici 2 nci madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarla ilgili geçiş hükmüne yer verilmiştir. TBB |9 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tasarıya eklenen geçici 3 üncü madde ile, daha önce verilmiş olan idari para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilmesine imkân tanınmıştır. Tasarının yürürlüğe ilişkin 36 ncı maddesi 45 inci, yürütmeye ilişkin 37 nci maddesi 46 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir. Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur. 10 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI 5560 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Genel ve Madde Gerekçeleri, Komisyon Raporları ve Kanun Teklifinin Kabahatler Kanununu İlgilendiren Bölümleri TBB | 11 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 12 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA3 Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ekte sunulmuştur. Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 10/10/2006 Bekir Bozdağ Ramazan Can Yozgat Ahmet Çağlayan Kırıkkale Uşak Vahit Erdem Kırıkkale Hakkı Köylü Kastamonu Mehmet Dülger Antalya Recep Özel Isparta Alim Tunç Uşak Hacı Biner Van Hasan Kara Kilis Afif Demirkıran Batman Muzafer Külcü Çorum GENEL GEREKÇE Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve 20/7/2005 tarihlerinde yürürlüğe girmişlerdir. Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı uygulamaların yapıldığı, uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür. Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniy- Dönem: 22 Yasama Yılı: 5, TBMM (S. Sayısı: 1255) Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkinKanun Teklifi veAdalet Komisyonu Raporu (2/870) 3 TBB | 13 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU le, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla, söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç açısından uygulama birliği sağlanması, uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi, mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması amacına yönelik değişiklikler yapma gereği duyulmuştur. Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır. MADDE GEREKÇELERİ Madde 1- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere fıkra eklenmiştir. Adli para cezasının hapis cezasına seçimlik yaptırım olarak kabul edildiği hallerde, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme, önce kişi hakkında hapis cezasına mı yoksa adli para cezasına mı hükmedeceğini karara bağlar. Bu tercihin yapılmasında sadece suçlunun kişiliği dikkate alınmalıdır. Bu tercih, aslında cezanın bireyselleştirilmesi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu bakımdan söz konusu belirlemede failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların yanı sıra, ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur. 14 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Bu tercih sonucunda mahkemenin kişi hakkında adli para cezasına hükmetmeyi kararlaştırması halinde, adli para cezasının hesaplanmasında esas alacağı gün sayısını, hapis cezasının belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi ile ilgili olarak 61 inci maddede öngörülen usul ve sırayı izleyerek belirleyecektir. Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacak- tır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır. Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır. Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir. Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır. TBB | 15 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir. Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir. Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir. Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır. Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır. Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 16 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Madde 42- Yürürlük maddesidir. Madde 43- Yürütme maddesidir. ADALET KOMİSYONU RAPORU TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ ile 11 milletvekilinin «Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/870)», Başkanlığınızca, 11/10/2006 tarihinde Komisyonumuza havale edilmiştir. Komisyonumuz; Zonguldak Milletvekili Köksal TOPTAN Başkanlığında, Komisyon Başkanlık Divanı üyeleri; Başkanvekili, Isparta Milletvekili Recep ÖZEL, Sözcü, Kırıkkale Milletvekili Ramazan CAN ve Katip üye Kilis Milletvekili Hasan KARA ile diğer Komisyon üyeleri; Adıyaman Milletvekili Fehmi Hüsrev KUTLU, Ağrı Milletvekili Halil ÖZYOLCU, Ankara Milletvekili Haluk İPEK, Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU, Artvin milletvekilleri Orhan YILDIZ, Yüksel ÇORBACIOĞLU, Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK, Çorum milletvekilleri Feridun AYVAZOĞLU ile Muzaffer KÜLCÜ, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri AKBULUT, Gaziantep Milletvekili Mahmut DURDU, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet YILMAZCAN, Kastamonu Milletvekili Hakkı KÖYLÜ, Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ, Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN, Ordu Milletvekili Enver YILMAZ, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN, Uşak Milletvekili Ahmet ÇAĞLAYAN ile Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ'ın ve Komisyonumuzun Uzmanları Cemil TUTAL ve Mustafa DOĞANAY'ın; Hükümeti temsilen Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi GÜNEY, yine aynı Genel Müdürlük Daire Başkanı Hakim Zekeriya YILMAZ ve Tetkik Hakimi Mehmet ÖKMEN ile Yargıtay Başkanlığından Tetkik Hakimi Gürsel YALVAÇ, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından, Cumhuriyet Savcısı Ramazan ÖZKEPİR ile Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri, Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN ve Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ'in katılımlarıyla söz konusu Teklifi (2/870), görüşmüş ve Komisyonumuzca Teklif üzerinde yapılan değişiklikler aşağıda sırasıyla açıklanmıştır. Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir. Teklife, insan ticareti suçunun fuhuş amacıyla yapılabileceği de göz önünde bulundurularak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 80 TBB | 17 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU inci maddesinde değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve 3 üncü madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Teklifin 3 üncü maddesi 4 üncü madde olarak, 4 üncü maddesi 5 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir. "Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza" kuralı gereğince, hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna girilmesi veya mal varlığına zarar verilmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir. Ancak, her iki suçun temel şekli, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suç olduğu için; örneğin konut dokunulmazlığını işlemek suretiyle hırsızlık suçunun işlenmesi halinde, konut dokunulmazlığının temel şekli uzlaşma kapsamına girmekte ve fakat, hırsızlık suçu uzlaşma kapsamı dışında kalmakta ve bu durumlarda, uygulamada, hırsızlık suçundan dolayı soruşturmanın bekletilmesi veya ayrı yürütülmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Belirtilen sakıncanın ortadan kaldırılması amacıyla 5237 sayılı Kanunun 142 nci maddesine fıkra eklenmesini öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife, 6 ncı madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Teklifin 5 inci maddesi 7 nci maddesi olarak, 6 ncı maddesi 8 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir. 5237 sayılı Kanunun 227. maddesinin sekizinci fıkrasında, fuhuş suçunun mağduru konumundaki kişilerin, örneğin bulaşıcı hastalık taşımaları dolayısıyla tedaviye tabi tutulmasının yanı sıra ya da buna ihtiyaç duyulmaması halinde sadece psikolojik terapi uygulanmasını sağlayacak düzenleme içeren önerge, Teklife, 9 uncu madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Teklifin 7 nci maddesi 10 uncu madde olarak, 8 inci maddesi 11 inci madde olarak, 9 uncu maddesi 12 nci madde olarak, 10 uncu maddesi 13 üncü madde olarak, 11 inci maddesi 14 üncü madde olarak, 12 nci maddesi 15 inci madde olarak ve 13 üncü maddesi 16 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 14 üncü maddesinde, 5271 sayılı Kanunun "Tutuklama nedenleri" başlıklı 100 üncü maddesinin uygulamasında ortaya çıkmış olan tereddütlerin giderilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve 17 nci madde olarak kabul edilmiştir. Ağır ceza mahkemesi dışındaki ceza davalarına bakan mahkemelerin görevine giren suçların karmaşıklığı, delillerin toplanmasındaki güçlük, tutukluluktan beklenen amaç göz önünde bulundurul18 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI mak ve uygulamada ortaya çıkmış olan ihtiyacın giderilmesi amacıyla 5271 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasında değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife 18 inci madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Teklifin 15 inci maddesi 19 uncu madde olarak, 16 ncı maddesi 20 nci maddesi olarak ve 17 nci maddesi 21 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 18 inci maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 22 nci madde olarak kabul edilmiştir. Suç işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunması halinde mutlaka kamu davası açılması gereğini ifade eden kamu davasının mecburiliği ilkesi, hiçbir ülke ceza muhakemesi mevzuatında istisnasız bir biçimde uygulanmamaktadır. Nitekim 1412 sayılı Kanunda da bu ilkenin istisnaları yer almakta idi. Yeterli suç şüphesinin bulunduğu her durumda kamu davası açılacak olması nedeniyle yargının iş yükünün aşırı şekilde ağırlaşması, yargılama sürecinin zorunlu olarak yavaş işlemesi gibi sebeplerle, Anayasamızın ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin kabul ettiği makul sürede yargılanma hakkı ve Devletin makul sürede yargılama yükümlülüğünün gereği yerine getirilememektedir. Bu nedenle Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil birçok ülkede de, kamu davasının mecburiliği ilkesine çok sayıda istisna getirilmiş, bu ilke adeta kural olmaktan çıkmıştır. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye'nin tazminat ödemek zorunda kaldığı fiillerin ezici çoğunluğunun da makul sürede yargılanma ilkesinin ihlali ile ilgili olduğu düşünüldüğünde, yeterli suç şüphesi bulunan her soruşturma konusunun yargılama makamları önüne getirilmesinin sakıncalarının, aksi yöndeki sakıncalardan çok daha fazla olduğu kolaylıkla görülebilecektir. Yoğun iş yükü nedeniyle uzun süren ve yetersiz incelemeye dayalı olarak yapılmak zorunda kalınan yargılamaların, ayrıca bu nedenlerle ortaya çıkan adli hataların, sosyal barışı olumsuz etkiledikleri de muhakkaktır. Bütün bu nedenlerle, çağdaş ülkelerdeki gelişmelere de paralel olarak, kamu davasının mecburiliği ilkesine, sınırlı sayıda ve kapsamda da olsa, bazı istisnaların getirilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kabul ettiği bir yaklaşımdır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, sadece şüpheli açısından değil, aynı zamanda mağdur açısından da ele alınması gereken bir kurumdur. Gerçekten, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili düzenlemeyi, şüphelinin yargılanmamasından ziyade mağduru koruma, tatmin yollarından birisi olarak değerlendirmek gerekir. TBB | 19 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kamu davasının açılmasının ertelenmesinin, müessese olarak sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların başlangıçta sınırlandırılması amaçlanmıştır. Uzlaşma kapsamına giren suçlarla ilgili olarak uzlaşmaya ilişkin hükümler bağlamında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Ancak, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmakla birlikte, etkin pişmanlık hükümlerinin öngörüldüğü suçlar dolayısıyla uzlaştırma yoluna gidilemeyecektir. Önerilen bu değişikliğe göre, söz konusu suçlarla ilgili olarak, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi koşuluyla, 171 inci maddeye eklenen fıkralarda aranan diğer koşulların varlığı halinde, uzlaştırma kapsamına girmese dahi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. İkinci fıkranın (b) bendinde yapılan değişiklik karşısında, maddenin altıncı fıkrası metinden çıkarılmıştır. Teklifin 19 uncu maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 23 üncü madde olarak kabul edilmiştir. Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanundaki düzenlemesi itibariyle, erteleme, bir koşullu atifet kurumu niteliği taşımakta idi. Buna göre, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi halinde, "mahkumiyet vaki olmamış" sayılmakta idi. Keza, erteleme, sadece hapis cezası açısından değil, "ertelemenin bölünmezliği" kuralı gereğince, diğer bütün ceza hukuku yaptırımları bakımından da, kural olarak, aynı sonucu doğurmakta idi. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde ise, erteleme, sadece hapis cezasına özgü bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan, yeni sistemde artık "ertelemenin bölünmezliği" kuralından söz etmek mümkün değildir. Hapis cezası açısından bir infaz rejimi olarak kabul edilen ertelemede, hükümlü, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, hakkında hükmolunan "hapis cezası" infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet hakkında hapis cezasının yanı sıra ya da sadece adli para cezasına veya güvenlik tedbirine hükmedilmişse, adli para cezası ve güvenlik tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum, ertelemeyi hükümlü açısından, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu sistemindeki düzenlemeye nazaran daha ağır sonuçlar doğuran bir kurum haline getirmiştir. Bu nedenle kurumlar arasındaki dengeli geçişi sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni mevzuatımızda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, bir kurum olarak düzenlenmesi bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. 20 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Cezaya mahkumiyete bağlı yoksunlukların doğmaması için, kişi açısından, denetim süresi zarfında yeni bir suç işlememesi ve özellikle mağdurun mağduriyetini gidermek amacına yönelik olarak kendisine yüklenen belirli yükümlülüklere uygun davranması koşuluyla, hakkında cezaya hükmedilmemesi, toplum barışının sağlanması bakımından, cezaya mahkumiyete nazaran daha etkili olabilecektir. Bu amaca hizmet eden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, müessese olarak hukuk sistemimize kazandırılmasında bir gereklilik bulunmaktadır. Ancak, söz konusu kurumun sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların sınırlı tutulması düşünülmüştür. Bu mülahazayla, 231 inci maddeye eklenmesi öngörülen beşinci fıkradaki somut olayda hükmolunan hapis cezasına ilişkin iki yıllık sınır bir yıla indirilmiştir. Keza, on dördüncü fıkrada yapılması önerilen değişiklikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin sadece soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilmesi amaçlanmıştır. Teklifin 20 nci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin on dokuzuncu fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu 20 nci madde 24 üncü madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin 21 inci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 254 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmıştır. Uzlaşma bağlamında belirlenen edimin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinde, sanığın beş yıllık bir denetim süresine tabi tutulmasına gerek bulunmamaktadır. Burada uzlaşma bağlamında belirlenen edimin yerine getirilme süresince hükmün açıklanması geri bırakılacağı için karışıklığa engel olmak amacıyla, "denetim süresi" yerine, "geri bırakma süresi" ibaresi kullanılmıştır. Söz konusu 21 inci madde bu değişiklikle 25 inci madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin 22 nci maddesi 26 ncı madde olarak, 23 üncü maddesi 27 nci madde olarak, 24 üncü maddesi 28 inci madde olarak, 25 inci maddesi 29 uncu madde olarak, 26 ncı maddesi 30 uncu madde olarak, 27 nci maddesi 31 inci madde olarak, 28 inci maddesi 32 nci madde olarak, 29 uncu maddesi 33 üncü madde olarak, 30 uncu maddesi 34 üncü madde olarak, 31 inci maddesi 35 inci madde olarak, 32 nci maddesi 36 ncı madde olarak, 33 üncü maddesi 37 nci TBB | 21 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU madde olarak ve 34 üncü maddesi 38 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 35 inci maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi Kanununda yer alması öngörülen bu kuruma ilişkin düzenlemeye yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece erteleme süresi bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz konusu madde 39 uncu madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin 36 ncı maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi Kanununda yer alması öngörülen bu kuruma ilişkin düzenlemeye yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece denetim süresi bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz konusu madde 40 ıncı madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin 37 nci maddesi 41 inci madde olarak, 38 inci maddesi 42 nci madde olarak, 39 uncu maddesi 43 üncü madde olarak ve 40 ıncı maddesi 44 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 41 inci maddesi, 5237 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde yapılması öngörülen değişikliğe paralel olarak söz konusu Kanunun 227 nci maddesinin üçüncü fıkrasının da yürürlükten kaldırılması amacıyla değişiklik yapılarak 45 inci madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin Geçici 1 inci maddesi, Başkanlığımıza verilen redaksiyon yetkisine dayanılarak düzeltilmek suretiyle kabul edilmiştir. Teklifin 42 nci maddesi 46 ncı madde olarak ve 43 üncü maddesi 47 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifteki maddeler, görüşülmesi sırasında redaksiyona tabi tutulmuştur. 22 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile arz olunur. Başkan Başkanvekili Sözcü Köksal Toptan Recep Özel Ramazan Can Zonguldak Isparta Kırıkkale Kâtip Üye Üye Hasan Kara Fehmi Hüsrev Kutlu Halil Özyolcu Kilis Adıyaman Ağrı Üye Üye Üye Haluk İpek Feridun Fikret Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu Ankara Antalya Artvin (İmzada bulunamadı) (Karşı oyum ektedir) (Karşı oy vardır) Üye Üye Üye Orhan Yıldız Mehmet Küçükaşık Feridun Ayvazoğlu Artvin Bursa Çorum (Karşı oyum ektedir) (Karşı oyum ektedir) Üye Üye Üye Muzafer Külcü Mustafa Nuri Akbulut Mahmut Durdu Çorum Erzurum Gaziantep Üye Üye Üye Mehmet Yılmazcan Hakkı Köylü Muharrem Kılıç Kahramanmaraş Kastamonu Malatya (Karşı oyum ektedir) Üye Üye Üye Süleyman Sarıbaş Orhan Eraslan Enver Yılmaz Malatya (Toplantılara katılmadı) Niğde (Karşı oyum ektedir) Ordu Mehmet Nuri Saygun Tekirdağ Karşı oyum ektedir) Ahmet Çağlayan Uşak Bekir Bozdağ Yozgat TBB | 23 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin Teklifi ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. "(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz." MADDE 9- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi madde metninden çıkartılmıştır. MADDE 10- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte," ibaresi madde metninden çıkartılmıştır. MADDE 11- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda; a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmi dört yıl olarak, b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak, uygulanır." MADDE 12- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan "31 Aralık 2006" ibaresi, "31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir. MADDE 27- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "MADDE 3- (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, 24 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." MADDE 28- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.» MADDE 29- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. «(2) Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, TBB | 25 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU c) Elli bin Türk Lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, Yıldır.» MADDE 30- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. «(5) İdari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. (6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idari yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (8) İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür.» MADDE 31- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsü1 ettirilmiştir. «(9) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.» MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan «Bu Kanunda» ibaresinden sonra gelmek üzere, «ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para cezaları ile ilgili olarak» ibaresi eklenmiştir. GEÇİÇİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kesinleşmemiş olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez. MADDE 42- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 43- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 26 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Adalet Komisyonunun Kabul Ettiği Metin ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. "(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz." MADDE 12- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürür- lük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. MADDE 13- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte," ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. MADDE 14- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda; a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmi dört yıl olarak, b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak, Uygulanır." MADDE 15- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan "31 Aralık 2006" ibaresi, "31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir. MADDE 31- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "MADDE 3- (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, TBB | 27 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, Uygulanır." MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur." MADDE 33- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(2) Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, 28 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI c) Elli bin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, Yıldır." MADDE 34- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. "(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. (6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür." MADDE 35- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. "(9) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir." MADDE 36- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan "Bu Kanunda" ibaresinden sonra gelmek üzere, "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmiştir. GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez. MADDE 46- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 47- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. TBB | 29 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 30 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI 5326 SAYILI KABAHATLER KANUNUNUN 6.12.2006 TARİH VE 5560 SAYILI ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUNLA DEĞİŞİK MADDELERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR TBB | 31 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 32 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI Yasal değişikliğe ilişkin maddeleri açıklarken kanunun genel gerekçesinin de göz önünde bulundurulmasında yarar görülmüştür. GENEL GEREKÇE4 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ekte sunulmuştur. Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 10/10/2006 Bekir Bozdağ Ramazan Can Ahmet Çağlayan Yozgat Kırıkkale Uşak Vahit Erdem Recep Özel Hasan Kara Kırıkkale Isparta Kilis Hakkı Köylü Alim Tunç Afif Demirkıran Kastamonu Uşak Batman Mehmet Dülger Hacı Biner Muzafer Külcü Antalya Van Çorum GENEL GEREKÇE Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve 20/7/2005 tarihlerinde yürürlüğe girmişlerdir. Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı Dönem: 22, Yasama Yılı: 5, TBMM (S. Sayısı: 1255) Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/870) 4 TBB | 33 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU uygulamaların yapıldığı, uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür. Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniyle, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla, söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi zorunlu hale gelmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç açısından uygulama birliği sağlanması, uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi, mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması amacına yönelik değişiklikler yapma gereği duyulmuştur. Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır. MADDE GEREKÇELERİ Madde 9- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır. Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekli- ne ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası metninde alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak gösterilmiş bulunan para cezaları" ibaresine; buna karşılık 5 inci maddenin ikinci fıkrasında ise, alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte," ibaresine yer ve34 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI rilmiş olması, para cezasının alt ve üst sınırlarının her ikisinin de gösterildiği suç tanımlarında özellikle 5. maddenin ikinci fıkrası bağlamında uygulamada bir tereddüde neden olmuştur. Bu tereddüdün giderilebilmesi amacıyla, Yürürlük Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Madde 10- Maddeyle, Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişikliğe paralel olarak ve aynı gerekçelerle, Yürürlük Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte", ibaresi metinden çıkarılmıştır. Madde 12- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun, geçici 1 inci maddede yer alan 31 Aralık 2006" ibaresi, ilgili kanunlarda gerekli değişikliklerin yapılmasına imkan sağlamak amacıyla 31 Aralık 2008" olarak değiştirilmiştir. Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacak- tır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’a gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır. Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır. TBB | 35 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle elli bin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir. Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır. Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir. Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir. Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir. Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin ge36 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI rekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır. Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır. Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Madde 42- Yürürlük maddesidir. Madde 43- Yürütme maddesidir. TBB | 37 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 38 | TBB KABAHATLER KANUNU MADDE METİNLERİ GENEL GEREKÇELERİ VE AÇIKLAMALARI KABAHATLER KANUNU TBB | 39 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KABAHATLER KANUNU Kanun Numarası: 5326 Kabul Tarihi: 30/3/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 31/3/2005 Sayı : 25772 (M.) Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 44 BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı Amaç ve kapsam Madde 1- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla; a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler, b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları, c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci, d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar, Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır. Tanım Madde 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır. 40 | TBB KABAHATLER KANUNU Genel kanun niteliği Madde 3- (Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.) (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır. Kanunîlik ilkesi Madde 4- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. (2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir. Zaman bakımından uygulama Madde 5- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. (2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz. Yer bakımından uygulama Madde 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır. İKİNCİ BÖLÜM Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları Kabahatin ihmali davranışla işlenmesi Madde 7- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir. TBB | 41 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk Madde 8- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır. Kast veya taksir Madde 9- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Hata Madde 10- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır. Sorumluluk Madde 11- (1) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz. (2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz. Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler Madde 12- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. 42 | TBB KABAHATLER KANUNU Teşebbüs Madde 13- (1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. İştirak Madde 14- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir. (2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir. (3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası verilir. (4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır. İçtima Madde 15- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir. (2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır. (3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. TBB | 43 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İdarî Yaptırımlar Yaptırım türleri Madde 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. (2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. İdarî para cezası Madde 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir. (2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur. (3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafın44 | TBB KABAHATLER KANUNU dan verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur. (5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir ay içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir. (6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez. (7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi Madde 18- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. (2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın; a) Kullanılmaz hale getirilmesi, b) Niteliğinin değiştirilmesi, c) Ancak belli bir surette kullanılması, Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir. (4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer. (5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir. TBB | 45 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir. (7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir. (8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilir. Saklı tutulan hükümler Madde 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, b) İşyerinin kapatılması, c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması, Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır. Soruşturma zamanaşımı5 Madde 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez. (2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, yıldır. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/22 md.) Ancak, 89 uncu maddesi hariç olmak üzere 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Ancak” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 89 uncu maddesi hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir. 5 46 | TBB KABAHATLER KANUNU Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer. (3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır. (4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. (5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır. Yerine getirme zamanaşımı Madde 21- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez. (2) Yerine getirme zamanaşımı süresi; a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi, b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş, c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört, d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, Yıldır. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır. (4) (Değişik: 23/7/2010-6009/37 md.) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar. (5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez. TBB | 47 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları İdarî yaptırım kararı verme yetkisi Madde 22- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir. (2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir. (3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. (4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir. Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi Madde 23- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. (2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir. (3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir. Mahkemenin karar verme yetkisi Madde 24- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir. İdarî yaptırım kararı Madde 25- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta; a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, 48 | TBB KABAHATLER KANUNU Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır. Kararların tebliği Madde 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. (2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. (3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir. Başvuru yolu Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. (2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. (3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir. (4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir. (5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. (6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilTBB | 49 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU mesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür. Başvurunun incelenmesi Madde 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda; a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine, b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine, c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne, Karar verilir. (2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder. (3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir. (4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat 50 | TBB KABAHATLER KANUNU edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir. (5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır. (6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur. (7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar. (8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının; a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine", b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına", Karar verir. (9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir. (10) Üçbin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. 6 7 İtiraz yolu Madde 29- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.8 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere (9) numaralı fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numarası buna göre (10) olarak teselsül ettirilmiştir. 7 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “İkibin” ibaresi “Üçbin” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 6 TBB | 51 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. (3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine” karar verir. (4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz. (5) (Değişik: 31/3/2011-6217/27 md.) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Vazgeçme ve kabul Madde 30- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz. (2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir. Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi Madde 31- (1) İdarî yaptırım kararına karşı başvuru yolu harca tâbi değildir.9 (2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir. İKİNCİ KISIM Çeşitli Kabahatler Emre aykırı davranış Madde 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir. (2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir. 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine” ibaresi “Ceza Muhakemesi Kanununa göre” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 9 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “kanun yoluna başvurulması” ibaresi “başvuru yolu” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 8 52 | TBB KABAHATLER KANUNU (3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır. Dilencilik Madde 33- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir. Kumar Madde 34- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir. Sarhoşluk Madde 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur. Gürültü Madde 36- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. Rahatsız etme Madde 37- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir. TBB | 53 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İşgal Madde 38- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Tütün mamullerinin tüketilmesi Madde 39- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz. (2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır. (3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir. Kimliği bildirmeme Madde 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. 54 | TBB KABAHATLER KANUNU (3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir. Çevreyi kirletme Madde 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir. (5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur. (6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir. (7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir. (8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir. (9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır. (10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. TBB | 55 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Afiş asma Madde 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır. (2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. (3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir. (4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. (5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Silah taşıma Madde 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Tüzel kişilerin sorumluluğu Madde 43/A- (Ek: 26/6/2009-5918/9 md.) (1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından; a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; 1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun, 2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun, 3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun, 4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun, 56 | TBB KABAHATLER KANUNU 5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun, b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun, c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık suçlarının, ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek 5 inci maddesinde tanımlanan suçun, d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun, tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye onbin Türk Lirasından ikimilyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla görevli mahkeme yetkilidir. Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü Madde 43/B– (Ek: 2/7/2012-6352/102 md.) (1) 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan; bankalara, finansal kuruluşlara veya paranın sayım ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar ile mevzuat çerçevesinde dövize ilişkin işlemler yapmasına izin verilen şirketlere, her ne amaçla olursa olsun ibraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması halinde, 5237 sayılı Kanunun 278 inci maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde, bu maddede sayılan tüzel kişilere Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ek Madde 1- (Ek: 11/5/2005-5348/5 md.) (1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır. Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunda ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak geçen "Türk Lirası" ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi TBB | 57 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Hakkında Kanun hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para "Yeni Türk Lirası" olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır. 10 Geçici Madde 2- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî yaptırım kararları hakkında uygulanmaz. Geçici Madde 3- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir. Yürürlük Madde 44- (1) Bu Kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girer. 11 Yürütme Madde 45- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle bu maddede yer alan "Bu Kanunda" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmiş ve metne işlenmiştir. 11 Bu maddede yer alan "1 Nisan 2005“ ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle "1 Haziran 2005“ şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 10 58 | TBB KABAHATLER KANUNU 5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN İPTAL EDİLEN HÜKÜMLERİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE Değiştiren Kanunun/ İptal Eden Anayasa Mahkemesinin Kararının Numarası 5326 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen maddeleri Yürürlüğe Giriş Tarihi 5328 44 31/3/2005 5348 EK MADDE 1 18/5/2005 5560 3, 17, 20, 27, 28, GEÇİCİ MADDE 1 19/12/2006 5918 43/A 9/7/2009 6009 21 1/8/2010 6111 20 25/2/2011 6217 20, 28, 29, 31 14/4/2011 6352 43/B 5/7/2012 TBB | 59 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 60 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR KABAHATLER KANUNUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR TBB | 61 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 62 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR KABAHATLER KANUNUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR KABAHATLER KANUNU Kanun No Kabul Tarihi : 5326 : 30.3.2005 BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunilik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı Amaç ve Kapsam MADDE 1- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla; a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler, b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları, c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci, d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar, Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır. MADDE 1 - GEREKÇE Madde 1.- Madde metninde, kabahat türünden haksızlıkların yaptırım altına alınmasıyla genel olarak toplum düzeninin, genel ahlâkın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu amaca yönelik olarak Tasarıda kabahatlere ilişkin genel ilkeler, bu haksızTBB | 63 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lıklar karşısında uygulanabilecek idarî yaptırımların türleri ve sonuçları ile idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar belirlenmiştir. Ayrıca, Tasarıda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer almasına rağmen, 5237 sayılı Kanunda suç olarak tanımlanmayan çeşitli haksızlıklar, anlaşılabilir ve hukuk tekniği bakımından uygulanabilir bir biçimde özel kabahatler olarak tanımlanmıştır. Ancak, belirtilmelidir ki, Tasarı kapsamında tanımlanan bu özel kabahatler, sınırlayıcı değildir. MADDE 1 - AÇIKLAMA A- Yasanın Amacı 5326 sayılı Kabahatler Kanun ile gerçekleştirilmek istenen amaçlar; a) Toplum düzeni, b) Genel ahlak, c) Genel sağlık, d) Çevre, e) Ekonomik düzen, şeklinde belirlenmiştir. Hukukun adaleti sağlamak görevi yanında toplum düzenini korumak görevi de vardır. Kimi zaman bu amaç adalet ilkesinin önüne bile geçebilmektedir. Hukuk, kurallara aykırı davrananlar hakkında yaptırımlar koyarak, toplum düzenini sağlamaya çalışır. Kabahatler Kanunu, "toplum düzeni" kavramına açıklık getirerek onun çeşitli görünümlerini düzenlemiştir. Toplum düzeninin görünüm biçimleri, genel ahlak, genel sağlık, çevre, ekonomik düzen, olarak sayılmıştır. Kuşkusuz toplum düzenini korumak bütün hukuk kurallarıyla sağlanmak istenen müşterek amaçtır. Kabahatler Kanunu ise konuya, hukuksal (yani tazminat yaptırımları) değil ceza yaptırımları açısından bakmaktadır. Ceza yaptırımlarında da, Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan idari yaptırımlar (idari cezalar) biçimi, yasanın düzenleme alanını oluşturmaktadır. Hukukumuz kural olarak idari ve adli yargı ayrımı üzerine kurulu bir sisteme dayanmaktadır. Kabahat olarak anılan idari para cezaları, bir idari işlem ve onun sonucu olarak ortaya çıkan bir idari yaptırım türüdür. Böylesine idari yaptırımların, idari yargı düzeni içerisinde denetiminin sağlanması Anayasa mahkememizin içtihatları ile benimsediği yerleşmiş bir anlayışa dayanmaktadır. (Anayasa mahkemesinin 08.10.2002 tarih, E. 2001/225, K. 2002/88 sayılı 17.02.2004 tarih ve E.2003/72, K. 2004/24 sayılı kararları) 64 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Yerleşmiş Anayasa mahkemesi kararlarına göre, idari para cezaları, bir idari işlem olarak kabul edilip, bu işlemlere karşı idari yargı idari yargı yollarına, kanun yollarına gitme anlayışı benimsenmişken, Kabahatler Kanununu ile konu bir adli işlem olarak kabul edilip, Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinde sonuçlanan kanun yolları anlayışı benimsenmiştir. Bu sistem değişikliği Kabahatler kanunun temel özelliklerinden birini oluşturmaktadır. B-Yasanın Kapsamı Klasik ceza hukukuna göre, toplum düzenine zarar veren suçlar kanunlarla belirlenip bunların cezaları mahkemelerce verilir. Bir başka deyişle suç ve ceza denildiğinde öncelikle, mahkemelerce karara bağlanan adli nitelikteki suç ve cezalar akla gelmektedir. Hızlı kentleşme ve sanayileşme olgusu karşısında, toplumun denetiminin azalması, kuralların ihlalini artırmış, bu durum mahkemelere de yansıyarak, onların iş yükünü baş edilmez bir boyuta getirmiştir. Mahkemelerin iş yükünü azaltma çabaları, bir kısım hafif nitelikteki suçları adli suç olmaktan çıkarma eğilimini artırmıştır. Böylelikle bazı idari mercilere ceza verme yetkisi tanınmıştır. Sanayi devriminin ardından 18. yüzyılda İdari Ceza Hukuku ve Genel Ceza Hukuku ayrımı yapılmaya başlanmıştır. Değinilen ayrım sonucunda kabahat olarak adlandırılan idari cezalar suç olmaktan çıkarılıp, bunların karara bağlanması işlemleri mahkemelerden alınarak idareye verilmiştir. Yurdumuzda kabahatler 765 sayılı Ceza Kanununda yer alırken, pek çok konuda idareye ceza verme yetkisinin tanındığı görülmektedir. 5237 sayılı Yeni Ceza Kanununda kabahatlere yer verilmeyerek, kabahatler adli suç olmaktan çıkarılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari cezayı gerektiren eylemler, genel esaslar başlı başına bir kanunla, yani Kabahatler Kanunu ile düzenlenmiştir. Diğer yasalarla düzenlenen idari yaptırımların genel hükümleri bir esasa bağlanarak bu kanunla bir disiplin altına alınmıştır. 5326 sayılı yasada kabahatlerin tanımı yapılarak, bu konuya ilişkin olarak a) Genel İlkeler, b) İdari Yaptırımların Türleri ve Sonuçları, c) Karar Alma Süreci, d) İdari Yaptırıma İlişkin Kararlara Karşı Kanun Yolu, e) İdari Yaptırım Kararlarının Yerine Getirilmesine İlişkin Esaslar, belirlenmiştir. Toplum düzenini ve genel ahlakı korumak ve sürdürmek Kamunun görevi olduğu için öncelikle “Kamu” kavramına açılık getir- TBB | 65 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU mek gerekir. Bu konuda bize 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yardımcı olacaktır. Söz konusu Kanunun 2 nci maddesi kamu kurumu niteliğinde kurumları belirlemiştir. Bunlar Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşur. Bir başka deyişle, yukarıda belirlenen kurumlar genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin ifade etmekte olup, yine aynı Kanunun 3. maddesi söz konusu kamu kurumlarının somut biçimde belirlenmesini sağlamaktadır. Buna göre, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, değinilen Kanuna ekli (I), (II) sayılı cetvellerde gösterilmiş olup aşağıda gösterilmiştir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar aynı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde, sosyal güvenlik kurumları ise aynı Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kamu kurumlarıdır. Mahalli idareler ise yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerle sınırlı olarak kamusal faaliyet gösteren belediye, il özel idaresi ile bunlara bağlı veya bunların kurdukları veya üye oldukları birlik ve idareleri ifade eder. Kamu Mali Yönetim Kontrol kanununu kapsamına giren kamu kuruluşlarını gösteren cetveller aşağıda gösterilmiştir. (I) SAYILI CETVEL (Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.) GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ 1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2) Cumhurbaşkanlığı 3) Başbakanlık 4) Anayasa Mahkemesi 5) Yargıtay 6) Danıştay 7) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 8) Sayıştay 9) Adalet Bakanlığı 10) Millî Savunma Bakanlığı 11) İçişleri Bakanlığı 12) Dışişleri Bakanlığı 13) Maliye Bakanlığı 14) Millî Eğitim Bakanlığı 66 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 15) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 16) Sağlık Bakanlığı 17) Ulaştırma Bakanlığı 18) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 19) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 20) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 21) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 22) Kültür ve Turizm Bakanlığı 23) Çevre ve Orman Bakanlığı 24) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 25) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı 26) Jandarma Genel Komutanlığı 27) Sahil Güvenlik Komutanlığı 28) Emniyet Genel Müdürlüğü 29) Diyanet İşleri Başkanlığı 30) Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı 31) Hazine Müsteşarlığı 32) Dış Ticaret Müsteşarlığı 33) Gümrük Müsteşarlığı 34) Denizcilik Müsteşarlığı 35) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı 36) Avrupa Birliği Genel Sekreterliği 37) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu 38) Devlet Personel Başkanlığı 39) Özürlüler İdaresi Başkanlığı 40) Türkiye İstatistik Kurumu 41) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 42) Gelir İdaresi Başkanlığı 43) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 44) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 45) Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü 46) Tarım Reformu Genel Müdürlüğü 47) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü 48) Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 49) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü TBB | 67 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 50) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü 51) Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü 52) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (II) SAYILI CETVEL (Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.) ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER A) YÜKSEKÖĞRETİM KURULU, ÜNİVERSİTELER VE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜLERİ 1) Yükseköğretim Kurulu 2) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (1) 3) İstanbul Üniversitesi 4) İstanbul Teknik Üniversitesi 5) Ankara Üniversitesi 6) Karadeniz Teknik Üniversitesi 7) Ege Üniversitesi 8) Atatürk Üniversitesi 9) Orta Doğu Teknik Üniversitesi 10) Hacettepe Üniversitesi 11) Boğaziçi Üniversitesi 12) Dicle Üniversitesi 13) Çukurova Üniversitesi 14) Anadolu Üniversitesi 15) Cumhuriyet Üniversitesi 16) İnönü Üniversitesi 17) Fırat Üniversitesi 18) On dokuz Mayıs Üniversitesi 19) Selçuk Üniversitesi 20) Uludağ Üniversitesi 21) Erciyes Üniversitesi 22) Akdeniz Üniversitesi 23) Dokuz Eylül Üniversitesi 24) Gazi Üniversitesi 25) Marmara Üniversitesi 26) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi 27) Trakya Üniversitesi 28) Yıldız Teknik Üniversitesi 68 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 29) Yüzüncü Yıl Üniversitesi 30) Gaziantep Üniversitesi 31) Abant İzzet Baysal Üniversitesi 32) Adnan Menderes Üniversitesi 33) Afyon Kocatepe Üniversitesi 34) Balıkesir Üniversitesi 35) Celal Bayar Üniversitesi 36) Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi 37) Dumlupınar Üniversitesi 38) Gaziosmanpaşa Üniversitesi 39) Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü 40) Harran Üniversitesi 41) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 42) Kafkas Üniversitesi 43) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 44) Kırıkkale Üniversitesi 45) Kocaeli Üniversitesi 46) Mersin Üniversitesi 47) Muğla Üniversitesi 48) Mustafa Kemal Üniversitesi 49) Niğde Üniversitesi 50) Pamukkale Üniversitesi 51) Sakarya Üniversitesi 52) Süleyman Demirel Üniversitesi 53) Zonguldak Karaelmas Üniversitesi 54) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 55) Galatasaray Üniversitesi 56) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ahi Evran Üniversitesi 57) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Kastamonu Üniversitesi 58) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Düzce Üniversitesi 59) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 60) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Uşak Üniversitesi 61) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Rize Üniversitesi 62) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Namık Kemal Üniversitesi 63) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Erzincan Üniversitesi TBB | 69 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 64) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Aksaray Üniversitesi 65) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Giresun Üniversitesi 66) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Hitit Üniversitesi 67) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Bozok Üniversitesi 68) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Adıyaman Üniversitesi 69) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ordu Üniversitesi 70) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Amasya Üniversitesi 71) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi 72) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Ağrı Dağı Üniversitesi 73) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Sinop Üniversitesi 74) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Siirt Üniversitesi 75) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Nevşehir Üniversitesi 76) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karabük Üniversitesi 77) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kilis 7 Aralık Üniversitesi 78) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Çankırı Karatekin Üniversitesi 79) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Artvin Çoruh Üniversitesi 80) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bilecik Üniversitesi 81) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bitlis Eren Üniversitesi 82) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kırklareli Üniversitesi 83) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi 84) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bingöl Üniversitesi 85) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Muş Alparslan Üniversitesi 86) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Mardin Artuklu Üniversitesi 87) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Batman Üniversitesi 88) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Ardahan Üniversitesi 89) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bartın Üniversitesi 90) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bayburt Üniversitesi 91) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Gümüşhane Üniversitesi 92) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Hakkari Üniversitesi 93) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Iğdır Üniversitesi 94) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Şırnak Üniversitesi 95) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Tunceli Üniversitesi 96) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Yalova Üniversitesi 97) (Ek: 1/4/2010-5979/4 md.) Türk-Alman Üniversitesi 98) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 70 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 99) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Bursa Teknik Üniversitesi 100) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İstanbul Medeniyet Üniversitesi 101) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi 102) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Konya Üniversitesi 103) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi 104) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Erzurum Teknik Üniversitesi 105) (Ek: 31/3/2011-6218/2 md.) Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi B) ÖZEL BÜTÇELİ DİĞER İDARELER 1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı 2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 3) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.) Atatürk Araştırma Merkezi 4) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Atatürk Kültür Merkezi 5) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Türk Dil Kurumu 6) (Ek: 25/6/2009-5917/47 md.)Türk Tarih Kurumu 7) Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 8) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 9) Türkiye Bilimler Akademisi 10) Türkiye Adalet Akademisi 11) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 12) Karayolları Genel Müdürlüğü 13) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 14) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 15) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 16) Orman Genel Müdürlüğü 17) Vakıflar Genel Müdürlüğü 18) Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 19) Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü 20) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü 21) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü 22) Türk Akreditasyon Kurumu 23) Türk Standartları Enstitüsü 24) Millî Prodüktivite Merkezi 25) Türk Patent Enstitüsü 26) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü TBB | 71 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 27) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 28) Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 29) İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi 30) Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı 31) Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı 32) GAP Bölge Kalkınma İdaresi 33) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 34) (Ek: 28/9/2006-5548/36 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 25/12/2008 tarihli ve E.: 2006/140, K.: 2008/185 sayılı Kararı ile.) 35) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu 36) (Ek: 21/9/2006-5544/31 md.) Meslekî Yeterlilik Kurumu 37) (Ek: 24/3/2010-5978/30 md.) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı 38) (Ek: 28/12/2010-6093/14 md.) Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı (III) SAYILI CETVEL (Değişik: 22/12/2005-5436/12 md.) DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLAR 1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 3) Sermaye Piyasası Kurulu 4) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 5) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 6) Kamu İhale Kurumu 7) Rekabet Kurumu 8) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (IV) SAYILI CETVEL (Değişik: 16/5/2006-5502/42 md.) SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI 1- Sosyal Güvenlik Kurumu 2- Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel 72 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR kişilerce verilecek idari para cezaların- da 5326 sayılı Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir. 5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır. Tanım MADDE 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır. MADDE 2 - GEREKÇE Madde 2.- Madde metninde, genel olarak kabahate ilişkin bir tanım yapılmıştır. Bu tanımlamada, suç gibi, kabahatin de bir haksızlık oluşturduğu vurgulanmıştır. Esas itibarıyla haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Haksızlıklar arasında bu yönde yapılan tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmaktadır. Esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır. MADDE 2 - AÇIKLAMA Yasanın 2. madde hükmüyle "kabahat" teriminin tanımı yapılarak, “karşılığında yasayla idari yaptırım uygulanması öngörülen haksızlık” olduğu belirlenmiştir. İdarenin, bazı hukuka aykırı eylemler hakkında ceza uygulamasının dayanağı, Anayasanın 38. maddesinin 10. fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; “İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz". Bu düzenlemeyle, idarenin kişi hürriyetini kısıtlayabilecek yaptırımlar uygulayamayacağı belirlenirken, kişi hürriyeti kısıtlamayan nitelikteki yaptırımlar uygulayabilmesine de imkan tanımaktadır. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kabahat, " uygunsuz hareket, çirkin yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet" anlamlarını taşımaktadır. Hukuk Tekniği açısından ise, suç ve kabahat ayrılığı, suçun ağırlığına, topluma ve bireye verdiği zarara göre belirlenmektedir. Kabahat daha hafif yaptırımlarla cezalandırılan haksızlıkları ifade etmek için kullanılmaktadır. Suçun ve cezanın ağırlığı veya hafifliği ise o ülkenin bu konudaki politikasına bağlıdır. Örneğin içki içmek, şeriat hukukuna göre ağır bir suç sayılmakta iken, hukukumuzda içki içTBB | 73 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU mek suç kabul edilmeyip, sarhoş olarak başkalarının huzur ve sukununu bozacak şekilde davranışlarda bulunmak kabahat sayılmaktadır. Kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışı hafif suçlarda sürekli bir artışı yanında getirdiği ve mahkemelerin bunları karara bağlama imkanı azaldığı için, idareye tanınan yetki gün geçtikçe artmaktadır. İdareye tanınan yetki, kişi özgürlüklerini kısıtlayamayacak nitelikte yaptırımlar şeklinde olabilir. Bu da, idari para cezaları şeklinde olmaktadır. Bireyin mal varlığında azalmayı gerektiren para cezaları da mülkiyet hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerdendir. Anayasamızın 13. maddesine göre bütün temel hak ve özgürlükler Kanunla sınırlanabileceği için böyle bir sınırlamayı öngören Kabahatlerle ilgili yaptırımlar da ancak Kanunla düzenlenebilir. Bu temel ilke Anayasa Mahkemesinin 11.06.2009 tarih ve E.2007/115, K.2009/80 sayılı kararında da tekrarlanmıştır. Bu arada Kamu İhale kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunlarına dayanarak verilen kamu ihalelerinden yasaklama kararlarının ve geçici ve kesin teminatın irat kaydedilmesi işlemlerinin "kabahat" niteliğinde olup olmadığı tartışılabilir. Bu tartışmayı ilkin yasaklama kararları açısından incelediğimizde öncelikle yasaklama çeşitlerini irdelememiz gerekmektedir. Bilindiği gibi, yasaklama kararlarının bir kısmı idari nitelikte organlar tarafından verilir. Bunlara idari mercilerce verilen yasaklama kararları ve mahkeme ilamına dayanmaksızın verilen yasaklama kararları örnek olarak gösterilebilir. Gerek, doğrudan idari mercilerce verilen yasaklama kararları, gerekse C.Savcılarının kamu davası açmasıyla (Kamu İhale Kanunu kapsamında) doğan yasaklamalar, idari nitelikte yasaklama örnekleridir. Kamu davasını bir yargı merciinin açması, kanımızca bu şekilde doğan yasaklama kararını idari yaptırım olmaktan çıkarmaz. Çünkü bu tür karar bir yargılama süreci içerisinde mahkeme kararı şeklinde sonuçlanmış değildir. Görüldüğü üzere, gerek idari mercilerce verilen, gerekse C.Savcılarının kamu davası açmasıyla doğan yasaklama yaptırımları idari nitelikte yaptırımlardır. Ayrıca, mahkeme ilamının içeriğinde bulunan yasaklama yaptırımları (cezalar) vardır. Bunlar yargı kararlarıyla verilen ve yargısal nitelikte olan yaptırımlardır. Mahkeme kararı şeklinde somutlaşan 74 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR yasaklama kararları idari mercilerce verilmediği için bunların kabahat niteliğinde olduğu savunulamaz. Bu durumda yargısal bir karar niteliğinde olan yasaklama kararlarının "kabahat " niteliğinde olduğunu savunmak imkanı olmamakla berber, Kabahatler Kanunun 2 inci maddesinde yer alan; açıklık karşısında idari mercilerce verilen ve uygulanan bir yaptırım olması nedeniyle yasaklama kararlarının Kabahat tanımına girdiğinde şüphe yoktur. Konu yine ihale mevzuatında yer alan geçici teminatlar açısından irdelendiğinde, bazı koşullar gerçekleşmediğinde isteklilerin yatırdığı geçici teminatlar idare tarafından irat kaydedilebilmektedir. Kamu İhale Kanuna göre geçici teminatın irat kaydedilebileceği haller aşağıda sayılmıştır. Bunlar; 1- Kamu İhale Kanununun 10 uncu maddesinde; a) Ekonomik ve mali yeterlik, b) Mesleki ve teknik yeterliğin belirlenmesi için aranan belgeler gösterildikten sonra, ihale dışı bırakma halleri sayılmış, maddenin son fıkrasında ise; "Bu madde kapsamında istenen belgelerden hangilerinin taahhütname olarak sunulabileceği Kurum tarafından belirlenir. Gerçeğe aykırı hususlar içeren taahhütname sunulması veya ihale üzerinde kalan istekli tarafından taahhüt altına alınan durumu tevsik eden belgelerin sözleşme imzalanmadan önce verilmemesi halinde bu durumda olanlar ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir" hükmü getirilmiştir. 2- Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesinde, ihaleye katılamayacak olanlar sayıldıktan sonra, maddenin son fıkrasında; "Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir." denilmektedir. 3- Kamu İhale Kanununun 37/2 nci maddesi hükmüne göre, "Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı 36 ncı maddeye göre ilk oturumda tespit edilen isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasına karar verilir. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla, belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde idarece belirlenen sürede isteklilerden bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen süTBB | 75 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU rede bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir.” Hükümleriyle geçici teminatın irat kaydedilmesi şeklinde idari yaptırımlar düzenlenmiştir. 4- Bundan başka Kamu İhale Kanununun 44 üncü maddesi; "İhale üzerinde kalan istekli 42 ve 43 üncü maddelere göre kesin teminatı vererek sözleşmeyi imzalamak zorundadır. Sözleşme imzalandıktan hemen sonra geçici teminat iade edilir. Bu zorunluluklara uyulmadığı takdirde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale üzerinde kalan isteklinin geçici teminatı gelir kaydedilir.” hükmünde gösterildiği üzere, bir başka şekilde geçici teminatın irat kaydına ilişkin düzenleme bulunmaktadır. Yine aynı maddedeki bir başka düzenlemede de “Ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda ise, bu teklif sahibinin de geçici teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir." şeklinde bir hükümle geçici teminatın irat kaydına ilişkin bir yaptırım düzenlenmiştir. 5- 52/5 inci maddesi hükmünde; "Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle isteklilerin teknik değerlendirmeye esas bütün belgelerinin ihale dokümanında istenilen şartlara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği incelenir. Belgeleri eksik olan veya istenilen şartlara uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde, idarece belirlenen sürede isteklilerden bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen sürede eksik bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir." Şeklinde de bir başka geçici teminatın iradına ilişkin yaptırım düzenlenmiştir. 6- 52/12 nci maddesi hükmünde; "Yapılan görüşmede anlaşma sağlandığı halde ihale üzerinde kalan isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, idarece geçici teminatı gelir kaydedilir. Bu durumda, teklif fiyatının ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, ikinci en yüksek toplam puana sahip istekli ile de görüşme yapmak suretiyle sözleşme imzalanır. İkinci isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, idarece geçici teminatı gelir kaydedilir." denilerek, danışmanlık hizmetlerinde belge eksikliğini tamamlamayan ve sözleşme için sorumluluklarını yerine getir76 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR meyen istekliler hakkında geçici teminatın irat kaydedileceğine ilişkin bir başka yaptırım düzenlenmiştir. Değinilen durumlarda idari mercilerce verilen kararlar sonucunda para cezası şeklinde yaptırımlar uygulandığı açık olduğuna göre, geçici teminatın irat kaydedilmesine ilişkin konuların da “kabahat" tanımına girdiğinden kuşku duymamak gerekir. Ancak "kesin teminatların" irat kaydedilmesi açısından aynı gerekçeleri ileri sürmek kanımızca mümkün değildir. Çünkü sözleşmelerin imzalanmasından sonra, tarafların eşitliği ilkesi içerisinde sözleşmenin uygulanması aşamasına geçilmiştir. Sözleşmenin uygulanması aşamasında da "kesin teminatın irat kaydedilmesi işlemi idarenin kamu gücünden kaynaklanan bir yetkisi olmayıp sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisidir. Belirtilen nedenlerle sözleşmenin uygulanması ile ilgili konuda sözleşeme öngörülen yaptırımların uygulanması Kabahatle Kanununun kapsamı dışında kalmaktadır” şekilde tasnif edilmesi mümkündür. Genel Kanun Niteliği MADDE 3- (Değişik: 6/ 12/ 2006 - 5560/ 31 md.)(1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır. MADDE 3 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'a gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.. TBB | 77 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU MADDE 3 - AÇIKLAMA Anayasa mahkemesinin 1.3.2006 tarih E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararı ile Kabahatler Kanununun 3. maddesini Anayasaya aykırı bulunarak iptal olunmuş, ayrıca aynı kararda bu durumun doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine de karar verilmiştir. Yasa koyucu, Anayasa Mahkemesinin verdiği süre içerisinde 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu ön görülen sürede yasalaştırmıştır. Söz konusu kanun, 19 Aralık 2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış bulunmaktadır. Kanunun önceki şekli, özel kanunlardaki dağınık biçimde yer alan idari yaptırımları disiplin altına almayı amaçlayarak, Kabahatler Kanununun genel hükümler başlığı altında düzenlenen amaç, kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zaman aşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin diğer bütün özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanmasını benimsemiştir. Anayasa mahkemesi bu düzenleme içerisinde "... yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usul ve esasların değiştirilmesini” anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Yasa koyucu yeni kanunda, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararını göz önünde bulundurarak sadece kanun yolları yani yargısal hak arama yolları ile ilgili olarak diğer kanunlardaki, Kabahatler Kanunundan farklı olan düzenlemeleri korumak durumunda kalmıştır. Bir başka deyişle Kabahatler Kanunundaki kanun yollarına ilişkin düzenlemeler, eğer farklı kanun yolu düzenlemeleri varsa, diğer idari para cezaları hakkında geçerli olmayacaktır. Kanun yolları dışında Kabahatler Kanununun genel hükümler bölümünde düzenlenen hükümler, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün eylemler hakkında uygulanacaktır. Kuşkusuz bu durum, özel kanunlardaki dağınıklığı sürdüreceğinden uygulamada bazı sorunlara neden olacaktır. Bir mahkemenin, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu hakkındaki başvuru kararında," Anayasa Mahke78 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR mesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasaya aykırı olduğu,..." ileri sürülmüşse de, Anayasa Mahkemesi 11.06.2009 tarih ve E.2007/115 K.2009/80 sayılı kararında "...İdarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir. Kabahat konusu eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı dikkate alındığında, idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasanın 125., 153. Ve 155. maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir..." gerekçeleriyle başvuru talebini reddetmiştir. Kanun yoluna ilişkin düzenleme farklılıkları kimi zaman hangi yargı yoluna (yani idare mahkemelerine mi yoksa adli mahkemelere mi) başvurulacağı konusunda kimi zamanda süre açısından farklılıklar şeklinde olmaktadır. Bir başka deyişle yargı yoluna başvurma yedi gün, bir ay, doksan gün gibi farklı sürelere bağlanmaktadır. Kanımızca bu süreler, Kabahatler Kanunundan farklı kanun yolu düzenlenen durumlarda dikkate alınmalı, kanun yolu açısından, Kabahatler Kanununda öngörülen adli yargı yolları açısından, başvuru sürelerindeki farklılıklar dikkate alınmamalıdır. Aksi halde ortaya çıkacak durum, hukuk düzenine önü alınmaz zararlar verebilecektir. Görüldüğü gibi, Kabahatler Kanununun genel hükümleri, idari yaptırım gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır. Bu husus Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde 6.12.2006 tarihinde değişiklik yapan hükmün gerekçesinde yer alan “…bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır..." şeklindeki ifadesi ile açık bir şekilde belirtilmiştir. Kabahatle ilgili diğer kanunlarda özel hüküm bulunmayan hallerde uygulanması öngörülen, Kabahatler Kanununun genel hükümleri, söz konusu Kanunun 32 nci maddesine kadar olan kısmını kapsayan Birinci Kısım hükümleridir. Kanunun 1 ve 4 üncü bölümlerini TBB | 79 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kapsayan bu hükümler, genel hükümler, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, karar verme yetkisi ve kanun yolları konularını içermektedir. Bu arada, Kamu İhalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin İhale mevzuatındaki hükümlerin Kabahatler kanunu kapsamı dışında kaldığı düşüncesi açısından söz konusu kanunun saklı tutulan hükümlerle ilgili 19 uncu maddesini tartışmak gerekir. Kabahatler Kanununun genel hükümler bölümünde yer alan, "Saklı tutulan hükümler" başlığı altında düzenlenen 19 uncu madde hükmünde, "Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, b) İşyerinin kapatılması, c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması, Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır." denilmektedir. Söz konusu hüküm tahlil edildiğinde, yasaklama konularının, Kabahatler Kanunu kapsamı dışında kalmadığı düşünülmektedir. Çünkü, yasaklama kararları "bir meslek veya sanatın yerine getirilmemesi" niteliğinde değildir. Bir işin yapılmasının kamu ihalelerine katılma açısından kısıtlanmasıdır. Meslek veya sanatın ya da müteahhitliğin devam etmesi önlenmiş değildir sadece kamu ihalelerine katılma konusunda bir kısıtlama getirmiştir. Ayrıca, yasaklama kararı, "iş yerinin kapatılması" niteliğinde de kabul edilemez. Çünkü, yasaklama süresince iş yeri faaliyetlerini çalışma alanı kısıtlanmış olsa dahi sürdürmektedir. Bundan başka, yasaklama işlemi "ruhsat veya ehliyetin geri alınması" niteliğinde de değildir. Çünkü, ihalelere katılabilmek için verilen bir ruhsat söz konusu olmadığı gibi, bunun geri alınmasından da söz edilemez. Kaldı ki, "kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması"nın kamu ihalelerinden yasaklamayla hiçbir ilgisi yoktur. Kabahatler Kanununun bazı haklar tanıdığı, 19 uncu madde hükmünde ise bu hakların kullanılması açısından bazı kısıtlamalar getirdiği göz önünde tutulursa, söz konusu hükmün genişletilerek yorumuna, ve bunun sonucunda bu hakların kullanılmasına set çekilmesine hukukun genel ilkeleri cevaz vermez. Bu nedenlerle, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yer alan yasaklayama ilişkin hükümlerin, 80 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Kabahatler Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan "saklı tutulan hükümler" arasında bulunmadığı düşünülmektedir. Bundan başka, yasaklama kararları konularında, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda özel hükümler de bulunmaktadır. Yukarda gerekçeleriyle açıklamaya çalıştığımız gibi, kamu ihalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin ihale mevzuatındaki hükümler, Kabahatler kanunun saklı tutulan hükümleri arasına girmemektedir. Yani kendi özel kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde Kabahatler kanunun genel hükümlerini uygulamak gerekecektir. Kanunilik İlkesi MADDE 4- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. (2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir. MADDE 4 - GEREKÇE Madde 4.- Madde metninde, suçta kanunilik ilkesine nazaran, kabahatler açısından daha esnek bir sistem kabul edilmiştir. Buna karşılık, ikinci fıkrada, idari yaptırımlar açısından, cezada kanunilik ilkesine paralel bir hükme yer verilmiştir. MADDE 4 - AÇIKLAMA Evrensel bir hukuk kuralı olan cezaların kanuniliği ilkesi Anayasamızın 38/2 maddesinde de yerini bulmuştur. Söz konusu anayasa hükmüne göre; "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiiden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır ceza verilemez. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur." Kanunsuz suç ve ceza olamayacağına ilişkin temel ilkenin hem "suç" hem de "ceza" ile ilgili bir yönü vardır. Cezalar açısından bu temel ilkeye hiçbir şekilde dokunulmadan kesin bir biçimde uyulurken, suçun belirlenmesi açısından T.Ceza Kanununa göre bir ölçüde esneklik getirilmiştir. Bir başka deyişle idari düzenlemelerle idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle, kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve içerisinde düzenleme yapılabilir. Böylece bir düzenlemenin yöntemi yasada gösterilmemiştir. Kanımızca Tüzük veya Yönetmelik şeklinde bir düzenleme mümkündür. Tebliğ- TBB | 81 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ler, tamimler şeklinde düzenlemeler yapılması yasanın ruhuna aykırı olur. Hiçbir şekilde, idarenin düzenleyici işlemleriyle cezaların a) türü, b) süresi, c) miktarı konularında hüküm konulamaz. Değinilen konuların mutlaka kanunla belirlenmesi şarttır. Zaman Bakımından Uygulama MADDE 5- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. (2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz. MADDE 5 - GEREKÇE Madde 5.- Maddenin birinci fıkrasında, zaman bakımından uygulama ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanabileceği vurgulanmıştır. Ancak, idarî yaptırımların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı kabul edilmiştir. İkinci fıkrada, zaman bakımından uygulama kurallarının uygulanmasıyla ilgili sınırlayıcı bir hükme yer verilmiştir. Buna göre, kabahatin ne zaman işlendiğini belirleme açısından, neticenin meydana geldiği zaman değil, münhasıran fiilin gerçekleştiği zaman dikkate alınmalıdır. MADDE 5- AÇIKLAMA 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri aynen kabahatler hakkında da uygulanır. Bu konudaki 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesine göre, a) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç (kabahat) sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik önlemi uygulanamaz. b) İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre bir eylem suç olmaktan (kabahat olmaktan) çıkarılmış ise kimseye ceza verilemez ve güvenlik önlemi uygulanamaz. Bir ceza veya güvenlik tedbiri alınmasına karar verilmiş olsa dahi uygulanamaz ve kanuni neticeleri kendiliğinden ortadan kalkar. 82 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR c) Suçun (Kabahatin) işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun hükümleri uygulanır. d) Güvenlik önlemleri hakkında, karar zamanında yürürlükte bulunan kanun hükümleri uygulanır. e) Geçici veya süreli kanunların yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş suçlar (kabahatler) hakkında uygulanması sürdürülür. Yasanın yürürlük süresi içinde işlenip te cezası yasanın yürürlük süresi içerisinde gerçekleştirilmeyen kabahatlerde geçici ve süreli yürürlükten kalksa bile ceza uygulanması sürdürülür. Yasa değişikliği birden çok ise failin en fazla lehine olan yasa hükmü uygulanır. Yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin 7/1 maddesi uyarınca, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç (Kabahat) sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez. Bundan başka, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir eylem nedeni ile de ceza verilemez ve güvenlik önlemi uygulanamaz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7/2. maddesine göre; suçun (kabahatin) işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı olduğunda failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Bir başka deyişle failin lehine olan kanun geçmişe uygulanır. (makable şamil olur) Failin durumunu ağırlaştıran kanunlar geçmişe uygulanmaz. Kural, kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren hemen uygulanabilir olmalarıdır. Bu ilkeye "derhal uygulama kuralı" adı verilir. Ancak bu kuralın lehe kanunlar olduğunda geçmişe uygulanması, yeni kanunların ağır hükümler taşıması halinde eski kanunlar zamanında işlenen eylemlere eski kanunların uygulanması şeklinde istisnaları vardır. 5237 sayılı kanununun 7/4. maddesine göre, geçici veya süreli kanunlar daha sonra değiştirilse bile, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş suçlar hakkında uygulanmaya devam edilir. Böyle bir hükmün konulmasının amacı, kanunların çıkarılışı sırasında söz edilen olağan üstü durumdan daha sonra yasal değişiklikler yapılarak yararlanmaların önlenmesidir. Ceza kanununun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar Kabahatler içinde aynı biçimde uygulanır. Uygulanacak kuralların belirlenmesi açısından eylemin işlenme zamanının belirlenmesi TBB | 83 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU gerekir. Kabahatin işlendiği zamanı saptamak açısından da neticenin meydana geldiği zaman değil eylemin gerçekleştiği zamanı belirlemek önem taşımaktadır. Bu arada Kamu ihalelerinden Yasaklama yaptırımlarının ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin yaptırımların zaman bakımından uygulanması nasıl olacağı konusu tartışılabilir. Kendi özel yasalarında hüküm bulunmadığı için konuya Kabahatler Kanunun bu konuya ilişkin 5 inci maddesine göre hareket edileceği açıktır. Kabahatler Kanununun 5/1 maddesi, "(1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. (2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz." düzenlemesini getirmiştir. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, Kabahatler Kanununun zaman bakımından uygulanması Türk Ceza Kanununun 7 nci madde hükümlerine göre yapılacaktır. Türk Ceza Kanunun 7 nci Maddesinde, "(l) İşlendiği zaman yürür- lükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar. (2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. (3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır. (4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir. " denilmiştir. Derhal uygulama kuralı, yaptırım kurallarının yürürlüğe girdiği andan itibaren meydana gelen olaylara uygulanmasıdır. Fiilin hareket unsuru oluştuğu zaman, hukuka aykırılık işlenmiş sayılır. Uygulanacak kanunun uygulanması, yanında yasaklamayı gerektiren davranışın ne zaman işlenmiş sayılacağının belirlenmesini de beraberinde getirmektedir. Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda yasaklamayı gerektiren davranışın işlendiği zaman konusunda bir hüküm yer almamaktadır. Ancak, söz konusu 84 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR kanunlarda, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit tarihinden söz edilmiş, tespit tarihine ilişkin boşluk Danıştay İçtihatları ile doldurulmuş, Danıştay'ın bu konudaki İçtihadı Kamu İhale Tebliğinde de yer almıştır. Yasaklamayı gerektiren fiil ve davranışın işlendiği tarih hakkında değinilen yasalarda özel hüküm olmadığı için bu konuda genel hüküm niteliğinde olan Kabahatler Kanununun 5/2 maddesi hükmünün uygulanabileceği düşünülmektedir. Söz konusu hükme göre, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranış, failin icrai veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman bu bakımdan dikkate alınmaz. Kanımızca, fiilin işlendiği zaman, soruşturma ve yerine getirme zaman aşımı bakımından önem taşıyacaktır. Yer Bakımından Uygulama MADDE 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır. MADDE 6 - GEREKÇE Madde 6.- Madde metninde, kabahatler açısından yer bakımından uygulama ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun 8 inci maddesi hükmüne atıfta bulunulmuştur. Böylece, bu Tasarı hükümlerinin kural olarak ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alanında işlenen kabahatler açısından uygulanabileceği kabul edilmiştir. Buna karşılık, istisna olarak, ilgili kanunda belli bir kabahatin yurt dışında işlenmesi halinde dahi Türkiye'de idarî yaptırım uygulanabileceğine dair hüküm bulunabilir. MADDE 6- AÇIKLAMA 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler hakkında da uygulanır. Bu hüküm suçlar için istisnasız uygulanırken kabahatler için aksine hüküm konulabilir. İstisnaya ilişkin hükümlerin mutlaka kanuna dayanması gerekir. Diğer düzenleyici işlemlerle yani tüzük, yönetmelik, genelge gibi kurallarla yer bakımından uygulama hükümlerine istisna getirilemez. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8. madde hükümlerine göre ; a) Türkiye'de işlenen suçlar (kabahatler) hakkında Türk Kanunları uygulanır. Türkiye'de işlenmiş sayılma açısından, eylemin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya eylem yurt dışında TBB | 85 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU işlense dahi sonucun Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç (kabahat) Türkiye'de işlenmiş sayılır. Türkiye'de işlenme açısından yasa ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir. Türk kara ve hava sahaları ile Türk kara suları Türkiye sınırları içinde düşünülür. Değinilen kavramları bu konuları düzenleyen uluslar arası veya ulusal kurallarla belirlenir. b) Açık denizde veya açık deniz üzerindeki hava sahasında işlenen kabahatlerde, deniz veya hava aracının Türkiye'ye ait olması halinde Türk Kanunları uygulanır. c) Açık deniz veya açık deniz üzerindeki hava sahasında Türk deniz veya hava araçlarıyla işlenen kabahatlerde Türk kanunları uygulanır. Uçak veya geminin hangi ulusa ait olduğu mülkiyet esaslarına göre belirlenmelidir. Türk Devleti veya vatandaşlarına ait gemi ve uçaklar Türkiye'ye ait sayılır. Çok ortaklı işletmelerde gemiler için gemi sicili, uçaklar için kayıtlı olduğu ticaret sicili esas alınabilir. e) Türkiye Devletine ait deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlenen kabahatlerde, gemi veya uçak nerede olursa olsun Türk Kanunları uygulanır f) Türkiye'nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde teşhis edilmiş sabit platformlarda işlenmiş kabahatlerde Türk Kanunları uygulandığı gibi söz konusu tesislere karşı işlenen kabahatlerde de Türk kanunları uygulanır. Kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge kavramları ulusları anlaşmalar ve Devletler hukuku kurallarına göre belirlenir. Uluslararası anlaşmalarla, yukarıdaki belirtilen esasların aksine hüküm konulabilir. Anayasamıza göre, uluslararası anlaşmalar da kanun hükmünde olup iç hukuk düzenlemelerine göre önceliği bulunmaktadır. Kabahatler kanununun 22.maddesinin son fıkrası hükmü ülke açısından yetki dışında görev alanı açısından bir belirleme yapmıştır. Bu hükme göre; idari kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanlarına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısı ile idari yaptırım uygulanabilir. Bir başka belediye sınırları içinde diğer bir belediyenin idari yaptırım uygulama yetkisi yoktur. Bununla beraber ilçe belediyeleri sınırları içerisinde işlenen kabahat eylemleri konusunda büyük şehir belediyelerinin yetkili olacağında kuşku yoktur. 86 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Özellikle büyük şehir belediye sınırları içerisinde ilçe belediyelerinin birbirine sınırdaş olmaları nedeniyle bir belediye sınırları içerisinde işlenen kabahat eyleminden diğer belediye sınırları içerisinde bulunan bir başka şahsın zarar görmesi mümkündür. Böyle durumlarda hukuka aykırı eylemin gerçekleştiği yer belediyesinin yaptırımı uygulaması gerekir. Başka belediye sınırları içersinde zarar görenlerin şikayetleri zararlı eylemin gerçekleştiği yer belirlendiğinde ilgili belediyeye havale edilmelidir. İKİNCİ BÖLÜM Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları Kabahatin İhmali Davranışla İşlenmesi MADDE 7- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir. MADDE 7 - GEREKÇE Madde 7.-Madde metninde, kabahatin hem icraî hem de ihmali davranışla işlenebileceği hususuna açıklık getirilmiştir. Ancak, suçlarda olduğu gibi; ihmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukuki yükümlülüğün varlığına vurgu yapılmıştır. MADDE 7- AÇIKLAMA Kural olarak, kişiler, eylemlerinin hukuka aykırı olmasından sorumlu tutulur. Eylem aktif bir davranış türüdür. Ancak kimi zaman kişiler, eylemleri olmaksızın, yani pasif tutumları nedeni ile de sorumlu tutulurlar. Pasif tutum nedeniyle sorumluluk istisnai hallerde mümkündür. Yasanın 7. maddesi kabahatin hem aktif davranışla hem de pasif tutumla işlenebileceğini öngörmüştür. Yasada pasif tutum, ihmali davranış olarak ifade edilmiştir. Pasif tutum veya ihmali davranış nedeniyle sorumluluğun doğması için bazı koşulların gerçekleşmesi aranmaktadır. Yasada aranan bu koşullar; a- Kişi için yasada belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yasalarla öngörülmüş olması, b- Yasalarda öngörülen icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne kişinin uymamasıdır. TBB | 87 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kişinin bir icrai davranışta bulunmakla yükümlü olmasına karşın bunu yerine getirmemesi halindeki ihmali davranışı idari yaptırımı gerektirebilir. İhmalden kaynaklanan sorumluluğun doğabilmesi için, failin kanundan veya sözleşmeden doğan yükümlülüğünü, hareketsiz kalmak şeklinde yerine getirmemesi aranır. Bu durum sözleşmeye dayanıyorsa "garantörlük kurumuna götürür". (Necati Meran, Açıklamalı Kabahatler Kanunu sf. 16) Garantörlük a) Kanundan, b) Sözleşmeden, c) Tehlikeli eylemin tahmin edilen sonucu olarak doğabilir. Kanundan doğan garantörlük, ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü, velayet veya vesayet ilişkisi şeklinde ortaya çıkabilir. Veli veya vasinin koruma ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi sorumluluk doğurabilir. Koruma ve gözetim yükümlülüğünün sözleşme ile üstlenildiği halde yerine getirilmemesi de sorumluluk doğurur. Sözleşmenin mutlaka yazılı olarak yapılması şart değildir. Önemli olan, koruma ve gözetim yükümlülüğünün iradi olarak ve gönüllü biçimde üstlenilmesidir. (Necati Meran age, sf.18) Öngörülen tehlikeli fiilden kaynaklanan durum ,meydana getirilen tehlikeli eylemin tahmin edilen sonucunu önlemek için gerekli işlemlerin yapılmamasıdır. Örneğin trafik kazasına neden olan kişinin, kaza sonucunda yaralanan kişileri tedavi yerlerine götürmemesi halidir. Bu durumda fail ön gelen herhangi bir zarar sonucunu değil, kendi davranışının sonucunu giderme görevini yerine getirmek zorunda olup yerine getirmeme halinde sorumlu tutulmaktadır. Konuyu yasaklama kararları ve teminatın irat kaydedilmesi açısından irdelediğimizde bir ihmali davranışın söz konusu yaptırımlara neden olup olamayacağını da tartışmak da yarar vardır. Bilindiği gibi, bir yaptırım gerektiren davranış ihmali veya icrai olabilir. İcrai davranışla hukuka aykırılık, hukuka aykırı eylemin fiilen gerçekleştirilmesi halidir. İhmali davranışta ise, fiilen yapılan bir eylem bulunmamaktadır. İhmali bir davranışa hukuksal bir sonuç bağlanması için o konuda icrai bir davranışta bulunma hususunda yasayla konulmuş bir yükümlülüğün konulmuş olması gerekir. Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda belli bir davranışta bulunması zorunluluğu getirildiği halde, buna uyulmaması halinde yasaklama yaptırımı uygulanabilir. İhmali davranışla yasaklama kararı verilip verilmeyeceği konusunda Kamu İha88 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR le Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda düzenlemeler olmadığı için Kabahatler Kanununun 7 nci maddesi hükmünün uygulanabileceği düşünülmüştür. Söz konusu madde hükmünde, "Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir." denilmektedir. Organ veya Temsilcinin Davranışından Dolayı Sorumluluk MADDE 8- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. ( 2 ) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. ( 3 ) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. ( 4 ) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır. MADDE 8 - GEREKÇE Madde 8.-Madde metninde, tüzel kişi hakkında da kabahat dolayısıyla idarî yaptırım ve bu bağlamda idarî para cezası uygulanabileceği kabul edilmiştir. Yeni Türk Ceza Kanununun sisteminde tüzel kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı uygulanamaz. Buna karşılık, idarî para cezasının niteliği ve amacının farklılığı dolayısıyla, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenen kabahat nedeniyle bu tüzel kişiye de idarî para cezası verilebilecektir. Tüzel kişi hakkında idarî yaptırım uygulanabilmesi, organ veya temsilci sıfatıyla tüzel kişi adına hareket eden ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez. Bu durumda tüzel kişi ile gerçek kişilere verilen idarî para cezasının tahsili açısından müteselsil sorumluluk da kabul edilemez. İdarî para cezası, bir ceza hukuku yaptırımı niteliği taşımamakla birlikte; bir kamu hukuku yaptırımı olması dolayısıyla ve uygulanmasıyla güdülen amacın gerçekleşebilmesi için ancak hakkında uygulanan kişi üzerinde etkili olabilmelidir. Bu bakımdan, Tasarının sisteminde, işlenen kabahat nedeniyle veri- TBB | 89 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU len idarî para cezası ile ilgili olarak müteselsil sorumluluk kabul edilmemiştir. Maddenin bir ve ikinci fıkraları hükümlerinde bu düşünceler esas alınmıştır. Üçüncü fıkraya göre, suçlardan farklı olarak, iştirak ilişkisinde tek tip faillik sisteminin benimsendiği kabahatlerde, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin yanı sıra, bu niteliği taşımayan kişi de, fail olarak sorumlu tutulacaktır. Dördüncü fıkrada, organ veya temsilci sıfatıyla ya da hizmet ilişkisine dayanarak gerçekleştirilen fiiller açısından özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlem herhangi bir nedenle bilahare hukuka aykırı bulunarak iptal edilebilir. Ancak, buna rağmen iptal öncesinde gerçekleştirilen kabahatler açısından bu madde hükümlerine göre idarî yaptırım sorumluluğu devam eder. MADDE 8-AÇIKLAMA 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 20. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin gereği olarak, tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak suç dolayısı ile bazı güvenlik önlemleri alınmasına imkan tanınmıştır. Kabahatler kanunu ise ceza kanunundan farklı olarak, tüzel kişiler hakkında idari yaptırımlar uygulanmasına olanak tanımıştır. Yasal Düzenlemeye göre; a- Tüzel kişinin organı, b - Temsilcilik görevi yapan kişi, c- Organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, tüzel kişi hakkında idari yaptırım uygulanabilir. Yasada belirlenen görevlilerin, davranışlarında tüzel kişinin sorumlu tutulabilmesi için, değinilen görevlilerin eylemleri ile tüzel kişinin çalışması arasında bir illiyet bağı olması gerekir. Bu illiyet bağı kurulmadığı taktirde değinilen görevlilerin her eyleminden tüzel kişinin sorumlu tutulması gerekir ki, böyle bir durum mantık kurallarıyla bağdaşmaz. Yasada "tüzel kişinin organı" ifadesi kullanılmıştır. Bu organ Yönetim Kurulu olabileceği gibi Denetim Kurulu da olabilir. Ancak daha önce belirtilen illiyet bağı ilkesi her halükarda aranır. Yani görev kapsamında işlenmiş kabahat olması mutlaka gerçekleşmiş olmalıdır. 90 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Tüzel kişilerin Genel Kurulları da yasalara göre tüzel kişinin organı sayıldığından, Genel Kurul üyelerinin davranışlarından tüzel kişinin sorumlu olup olmayacağı tartışılabilir. Yasanın yazılış biçiminden bir sorumluluk doğabileceği anlamı çıkmakta ise de, böyle bir durumda nedensellik bağının kalmayacağı düşünülmektedir. Tüzel kişi hakkında yaptırım uygulanırken, eylemi gerçekleştiren gerçek kişi hakkında da yaptırım uygulanabilir. Bir başka deyişle aynı eylemden hem tüzel kişi hem de onun adına eylemde bulunan gerçek kişi ayrı ,ayrı cezalandırılabilir. Yasanın gerekçesinde, değinilen durumda, müteselsil sorumluluk olmadığı açıkça belirtilmiştir. Eğer müteselsil sorumluluk olsa idi, sorumlulardan birinin sorumluluğunu yerine getirmesi halinde diğeri sorumluluktan kurtulurdu. Bazı ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Örneğin adi şirket veya adi ortaklık türü işletmelerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Böyle bir tüzel kişiliği olmayan ortaklıkta da ortaklığı temsile yetkili kişilerin veya ortaklığın faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin davranışından ortaklık veya iş sahibi kişi de tüzel kişilerde olduğu gibi sorumlu tutulabilecektir. Böyle bir durumda hem iş sahibine hem de fiili icra eden kişiye ayrı, ayrı ceza yaptırımı uygulanması mümkündür. Hem tüzel kişi veya iş sahibi hem de fiili işleyen kişiye ayrı, ayrı idari ceza uygulaması mümkün olup, bunun takdiri idareye aittir. İki ayrı ceza uygulaması zorunluluğu yoktur. Tek bir ceza veya iki ayrı ceza uygulanması gerekip gerekmeyeceği idarenin takdirine kalmıştır. Bazı durumlarda organ veya temsilcilik ilişkisi ya da hizmet ilişkisi, hukuken geçerli olmayabilir. Fiili işleyenin hareketi ile tüzel kişi veya iş sahibi arasında fiilen görev bağı olduğu saptandığında organ veya temsilcilik ilişkisi veya hizmet ilişkisi hukuken geçersiz sayılsa bile ceza yaptırımları uygulanır. 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 60. maddesi uyarınca, özel hukuk tüzel kişisine verilen yetkinin kötüye kullanılması halinde, mahkemece iznin iptaline karar verilebilir. Ancak Kabahatler Kanununda böyle bir yaptırım öngörülmemiştir. Bununla birlikte, Kabahatler Kanununun 18. maddesine göre mülkiyetin kamuya geçirilmesi için ise kanunda açık bir hüküm bulunması gerekir. TBB | 91 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesi açısından organ veya temsilcinin sorumlulukları nasıl belirlenir ? diye sorulabilir. Hukuka aykırı eylemler gerçek kişiler tarafından işlenir. Tüzel kişilerin bir eylemde bulunması ihtimali yoktur. Ancak, gerçek kişilerin eylemleri nedeniyle tüzel kişilerin sorumlu tutulabilmesi için özel yasal düzenlemeler olması gerekir. Bu konuda Kamu İhale Kanunu'nun 58 ve 59 uncu maddelerinde ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinde ortakların ve tüzel kişilerin sorumluluğu hakkında özel düzenlemeler vardır. Ancak, organlarının sorumluluğu hakkında özel hüküm bulunmamaktadır. Kanımızca, bu durumda Kabahatler Kanununun 8 inci maddesine göre hareket edilebileceği düşünülebilir. Söz konusu madde hükmünde, "(1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır." denilmektedir. Kast veya Taksir MADDE 9- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir. MADDE 9 - GEREKÇE Madde 9.- Suçlar kural olarak, ancak kasten işlenebilirler. Ancak, kanunda açıkça belirtilmiş olması halinde, taksirle işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir. Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Ancak, sadece kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir. 92 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Fakat, Tasarının sisteminde, kabahatler açısından da idari ceza sorumluluğunun kabulü yani idari para cezasına karar verilebilmesi için, fiili işleyen gerçek kişinin en azından taksire dayalı kusurunun varlığı gerekir. Başka bir deyişle, kabahatler bakımından objektif sorumluluk kabul edilmemiştir. MADDE 9 - AÇIKLAMA Kabahat, yasada açık bir hüküm bulunmadığı taktirde hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Bir başka deyişle sorumluluğun doğması için taksir yeterlidir. Yasanın açıkça “kast”ın aranmasını belirttiği konularda, sorumluluğun doğması için kast unsuru aranır. Kast veya taksirin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek yargılama sürecinde hep yargıçların görevi olmuştur. Kast ve taksiri belirleme işinin idari mercilere tanınmış olması, hem hukuk tekniği hem de bilgi ve deneyim eksikliği nedeniyle sorunlar yaratabilecektir. Kabahatlerin manevi unsurunu yasaklama yaptırımları açısından irdelersek, İhale mevzuatında bu konuda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda düzenleme olmaması hiçbir zaman ihale mevzuatına göre verilen idari yaptırımlarda manevi unsurun aranmayacağı anlamına gelmez. Kanımızca bu durumda kabahatler kanunun 9 uncu maddesi hükümlerini her olayda aramak gerekmektedir. Yasada "kast" ve "taksir" gibi ceza hukuku kavramlarından söz edildiği için bunları açıklamak gerekmektedir. Taksirle işlenmiş eylemlerde de irade vardır. Ancak bu irade, eyleme yönelmiş olup eylemin sonucunu kapsamamaktadır. Bir başka deyişle, fail eylemi istemiş ancak eylemin sonucunu istememiştir. Kast da ise hem eylem hem de eylemin sonucu fail tarafından istenmiştir. Taksirle işlenen bir eylem dolayısı ile idari yaptırım uygulanabilmesi için; a) Hukuka aykırılığın taksirle işlenebileceği yasada gösterilmeli, b) Eylem failin iradesiyle gerçekleşmeli, c) Sonuç istenmese bile öngörülebilir nitelikte olmalı, d) Eylem ile sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. 5237 sayılı yürürlükte olan T.Ceza Kanununun 30.maddesine göre; "Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bulunmayan bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısı ile taksirli sorumluluk hali saklıdır. TBB | 93 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Söz konusu hükme göre ise, ilgilinin kastı veya taksirinin olmadığı hallerde, yasaklama yaptırımının uygulanamayacağı, bir başka deyişle, bilerek ve isteyerek yapılmayan veya özen yükümlülüğü yerine getirilmesine karşın hukuka aykırılığın ortaya çıktığı durumlarda yaptırım uygulanmayacağı düşünülmektedir. Hata MADDE 10- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır. MADDE 10 - GEREKÇE Madde 10.- Madde metninde, yeni Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümlerinin ancak kasten işlenen kabahatler açısından ya da kabahatin kasten işlenmesi haliyle ilgili olarak uygulanabileceği kabul edilmiştir. MADDE 10 - AÇIKLAMA Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz. İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz. Madde metnine göre, kabahatlerde hataya ilişkin olarak yukarıda belirttiğimiz ceza kanunundaki hataya ilişkin hükümler, sadece kastla işlenen kabahatlerde uygulanabilir. Bir başka deyişle taksirle işlenebilen kabahatlerde ceza kanununun hataya ilişkin hükümlerini uygulama olanağı yoktur. Yukarıda metni yazılı olan ceza kanununun hükmüne göre, eylemin gerçekleştiği sırada suçun yasal tanımındaki unsurlarını bilmeyen kişi, kasten hareket etmiş sayılmaz. İlke olarak suçun unsurları, eylem, fail, mağdur, suçun maddi konusu ve nedensellik bağıdır. Bu unsurların birinde hataya düşen fail kasten hareket etmiş sayılmaz. Yukarıda gösterilen T.Ceza Kanununun 30/4. maddesine göre işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda hataya düşen kişi cezalandırılmayacaktır. Failin, kabahat oluşturan eylemin, hukuka aykırı olduğunu bildiği kabul edilir. Kanunu bilmemenin mutlak olarak imkansız bulunduğu hallerde, failin kanunu bilmemesi imkansız sayılır. Örneğin bazı evrensel kabahatlerin bir ülkeden diğerine değişmeyeceği gerçe94 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR ği karşısında böylesi hukuka aykırılıkların bilinmediği kabul edilemez. Buna karşılık, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla her ülkeni kendi koşullarına göre düzenlemeler yaptığı konularda birey söz konusu kuralları bilmeyebilir. Örneğin bir ülkeye turist olarak gelenler için, aşı ve sağlık önlemlerine ilişkin kuralları bilmemek bir mazeret olabilir. Böyle durumlarda o ülkenin vatandaşları ile yabancılar arasında kuralların uygulanması açısından farklılık olabilecektir. Ceza hukuku açısından, suçun maddi unsurlarında bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sonucu oluşan hata halinde failin kasıtlı hareket etmeyeceği, koşulları varsa taksirli eylem nedeniyle sorumlu tutulacağı kabul edilir. Failin, eyleminin hukuka aykırılığı bilmediği şeklindeki iddiası, onun bilgi düzeyi, eğitimi, yaşı, içinde bulunduğu kültürel ve sosyal çevre koşulları göz önünde bulundurularak değerlendirilebilir. Fiilin sakınılamayacak bir hatadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, her olayın koşulları ve sanığın sübjektif durumuna göre cezayı veren makam ve merciler tarafından belirlenecektir. Kamu İhale Kanunu açısından "Hata" halinin yasaklama kararlarında söz konusu olup olmayacağı tartışılabilir. Kabahatler Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca, Türk Ceza Kanununun "Hata" hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler hakkında uygulanır. Kasten işlenen idari yaptırımlar hakkında uygulanacak Türk Ceza Kanununun 30 uncu maddesi aşağıda belirtilmiştir. "(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır. (2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. " Söz konusu hükümler göz önünde tutularak, yasaklama kararları verilirken hataya ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi düşünülmektedir. TBB | 95 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Sorumluluk MADDE 11- (1) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamaz. (2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz. MADDE 11 - GEREKÇE Madde 11.- Madde metninde, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuğa ya da işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan akıl hastasına idari para cezası verilemeyeceği belirtilmiştir. MADDE 11 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununa göre, kabahatlerle ilgili sorumluluğun doğabilmesi için failin fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olması şarttır. On beş yaşını doldurmayanlar, kabahatler kanununda öngörülen haksız eylemleri işlemiş olsalar dahi ceza verilmez. Türk Ceza Kanununa göre ceza sorumluluğu 12 yaşın doldurulmuş olması şartına bağlanmışken, Kabahatler Kanununda sorumluluk yaşı 15 olarak belirlenmiştir. Ayrıca akıl hastaları da işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamıyor veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmışsa, idari para cezası verilmez. Kanımızca, ceza sorumluluğu için akıl hastası olmamak yeterli sayılmalıdır. Akıl hastalığı olsa bile bunun fiilin anlam ve sonuçlarını algılama derecesin tespitini veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği olup olmadığının tespitinin idareye bırakılması yerinde olmamıştır. Reşit olmayan istekli ve yüklenicilere İhale hukukunda ön görülen yaptırımlar irdelendiğinde; Ceza ehliyeti açısından Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, kanımızca Kabahatler Kanununun 11 inci maddesi hükümlerine göre hareket edilebileceği düşünülmektedir. Hukuken hak ehliyetine sahip olmak açısından reşit olmak veya irade özgürlüğüne sahip olmak şart değildir. 18 yaşın altında olan veya akıl malulü olan bir kimse de şirket ortağı olabilir veya ticari iş yapılabilir. Böyle bir durumda olanlar medeni hakları kullanma ehli96 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR yetini, veli veya vasileri aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Veli veya vasilerin davranışları nedeniyle, kanımızca velayet veya vesayet altında bulunan kimselere ceza verilmesi esasları Kabahatler Kanununun 8 inci maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre, ""(l) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. (3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır. " Yukarda belirtilen madde hükmünde gösterildiği üzere reşit olmayan veya irade özürlüsü olan iş sahibi hakkında yaptırım uygulanması kesin olmayıp, idarenin taktirine bağlıdır. Hukuka Uygunluk Nedenleri İle Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler MADDE 12- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. MADDE 12 - GEREKÇE Madde 12.- Madde metninde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleriyle kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerine ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından da uygulanabileceği kabul edilmiştir. Ancak, Tasarıda aksine hüküm bulunan haller saklı tutulmuştur. Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenlerine ilişkin hükümleri, hakkın kullanılması, görevin yerine getirilmesi, meşru savunma ve ilgilinin rızası olmak üzere dört ana grupta toplanabilir. Kusurluluğu etkileyen nedenlere ilişkin hükümleri ise, kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran nedenler olarak iki gruba ayrılabilir. Maddenin düzenlemesine göre, hukuka uygunluk nedenleri ile zorunluluk hali, cebir veya tehdit etkisinde olma, hukuka aykırı ve fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi gibi kusurluluğu TBB | 97 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ortadan kaldıran nedenlerin varlığı halinde, idarî para cezasına karar verilemeyecektir. Ancak, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili olarak Tasarıda ayrı hükümlere yer verilmiş olması dolayısıyla, Türk Ceza Kanununun bu hallere özgü hükümleri kabahatler açısından uygulanamayacaktır. Keza, Türk Ceza Kanununun örneğin haksız tahrik gibi kusurluluğu azaltan nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler açısından uygulanamayacaktır. MADDE 12 -AÇIKLAMA Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda kabahatler kanununda hüküm bulunmayan durumlarda Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır. Kabahatler Kanununda yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili özel hükümler bulunduğu için belirtilen konularda ceza kanunu değil, kabahatler kanununun hükümleri uygulanır. Bunun dışındaki hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda T.Ceza Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Değinilen konulardaki T.Ceza Kanunundaki düzenlemeleri, I- Hukuka Uygunluk Nedenleri, II-Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler , Başlıkları altında incelemekte yarar vardır. I- Hukuka Uygunluk Nedenleri T. Ceza Kanununa göre hukuka uygunluk nedenleri a) Hakkın Kullanılması, b) Görevin Yerine Getirilmesi, c) Meşru Müdafa, d) İlgilinin Rızası halleridir. a) Hakkın Kullanılması, 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 26. maddesine göre; "Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez". Hukuk kurallarına dayanan bir hakkını kullanan kimse hukuka aykırı hareket etmiş sayılmaz. Bireyin hakkının mutlaka yasadan kaynaklanması gerekmez. Bu hak kanundan doğabileceği gibi, tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ şeklinde idari düzenlemelerden de doğabilir. Kurallarla düzenlenmiş olmak koşuluyla bir mesleğin icrası da hakkın kullanılması şeklinde olabilir. Ancak söz konusu hakkın doğrudan doğruya kullanılabilir olması aranır. Eğer bir hak kurallarla tanınmış olsa dahi, bir mercinin izni ile kullanılabilecekse, o mercinin izni gerçekleşmedikçe hakkın doğduğu söylenemez. Hakkını kullanan kişiye idari yaptırım uygulanamaması için, yukarıda anlatıldığı gibi, failin hukuk düzenince kabul edilmiş bir hakkının olması, hakkın kullanılması ile işlenen eylem arasında nedensellik bağının olması, failin davranışının hakkın kötüye kullanıl98 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR ması niteliğinde olmaması gerekir. Bir başka deyişle fail hakkını kullanırken hukuk kuralları ile belirlenen sınırların dışına çıkmamalıdır. b) Görevin Yerine Getirilmesi, Başta Anayasa, Devlet Memurları Kanunu ve T.Ceza Kanunu kurallara uygun olarak verilen bir emri yerine getiren, görevini gerçekleştiren kimseye sorumluluk yüklenemeyeceğini düzenlemiştir. Ceza sorumluluğu açısından: Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 24. maddesine göre; " Kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz. Hukuksal açıdan emir, yasalarla yetkili kılınmış bir merci tarafından, belli bir konuda yapılması veya yapılmaması gereken bir eylemi içeren ve ast durumunda bir kişiye yöneltilen irade açıklamasıdır. Emrin yasal olması için biçim ve içerik yönüyle yasalara uygun olması aranır. Ast durumunda olan memur her emri biçim ve içerik yönünden değerlendirmek hakkına sahiptir. Bu arada emri vereninde yetkili olması gerektiğinde kuşku yoktur. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi taktirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellediği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur". Hiyerarşik yapı içinde, amirin verdiği emrin hukuka uygun olması halinde, verilen bu emrin yerine getirilmesi, görevin ifası anlamında hukuka uygun olacaktır. Eğer emir hukuka aykırı ise ve astın bunu denetleme olanağı yoksa emri yerine getiren yine sorumlu olmaz. Ancak astın aldığı emrin hukuka aykırı bularak amirine bildirme imkanı varsa, amirin emri yazılı olarak yenilemesi halinde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Bu durumda sorumluluk emri verene aittir. Eğer emir hukuka aykırılıktan öte suç da oluşturuyorsa, bu durumda hem emir veren sorumlu olur, hem de yazılı emir alsa dahi emri yerine getiren de sorumlu olur. c) Meşru Savunma Kabahatler Kanunun, T.Ceza Kanununa atıfta bulunması nedeniyle meşru savunma halinde de sorumluluk doğmaz. TBB | 99 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 25. maddesine göre; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez". T.Ceza Kanununun 25. maddesinin gerekçesine göre, her türlü hakka yönelik haksız saldırı meşru savunmanın konusunu değiştirebilir. Bundan başka, haksız saldırının, aa) Gerçekleşen haksız saldırı, bb) Gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı, cc) Tekrarı muhakkak haksız saldırı şeklinde olmalıdır. Bu nedenle haksız saldırı ile mutlaka karşı karşıya gelmek şart olmayıp, saldırının gerçekleşmesinin yakın ve tekrarının muhakkak olması hallerinde de meşru savunmaya uygun koşulların varlığından söz edilir. Meşru savunma için aranan diğer bir koşulda, savunma ile ilgili yönüdür. Bu da savunmanın saldırı ile orantılı biçimde olması koşuludur. Saldırıya uğrayan kişi, bu saldırıyı etkisiz kılacak bir ölçüde, bir davranış içinde bulunduğu taktirde, meşru müdafaa hukuka uygun olacaktır. Doğal olarak saldırı ve savunma arasındaki ölçülü uygunluğu o andaki içinde bulunulan durum ve koşullara göre belirlemek gerekecektir. T.Ceza Kanununda "zorunluluk hali" hukuka uygunluk nedenleri arasında sayıldığı halde, Kabahatler Kanununun 12. maddesinin gerekçesinde zorunluluk hali, kusurluluğu kaldıran veya azaltan neden olarak belirtilmiştir. Bizde Kabahatler Kanununun sistemine uygun olarak, zorunluluk halini, hukuka uygunluk nedenleri arasında değil, kusurluluğu kaldıran nedenler arasında inceleyeceğiz. Ancak bu arada Meşru Savunmada bir saldırı söz konusu olmakta iken, zorunluluk halinde tehlike söz konusu olmaktadır. d- İlgilinin Rızası Kabahatler Kanununun hukuka uygunluk nedenleri arasında, T.Ceza Kanununa atıfta bulunarak kabul ettiği diğer bir kurumda "ilgilinin rızası" dır. Bir başka deyişle Kabahat yaptırımını gerektiren bir haksızlığı ilgili kabul ettiği taktirde, kabahat olmaktan çıkacaktır. İlgilinin rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, rızanın kişinin üzerinde mutlak surette tasarrufta bulunabileceği bir hakka ilişkin olması gerekir. Ayrıca kişinin bu hakla ilgili olarak rıza açıklamaya ehil olması şarttır. 100 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Yasa tasarısında daha önce "mağdurun rızası" ifadesi da sonra "ilgilinin rızası" veya "kişinin rızası" olarak değiştirilmiştir. Böylelikle yasa hükmünün Kabahatler Kanunu açısından daha geniş bir şekilde uygulanması olanağı sağlanmıştır. Yukarıda değinildiği gibi, mağdurun rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, tasarrufu kişiye bağlı olan bir hakkın ihlal edilmesi gerekir. Bir başka deyişle, kamu düzeni ile ilgili Devletin ve toplumun çıkarlarının zarara uğradığı hallerde, bir rıza aranmaz, olsa bile hukuka uygunluk nedeni olmaz. II- Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler Eylemin haksız veya hukuka aykırılığı kabul edilmekle beraber, eylemde kusur olmadığı için sorumluluk doğmayan veya ceza yaptırımı uygulanmayacak durumlar, kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler başlığı altında düzenlenmiştir. Kabahatler Kanununun 12.maddesinin gerekçesine göre; kusurluluğu ortadan kaldıran haller; a) Zorunluluk hali, b) Cebir veya tehdit etkisinde olma, c) Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, Şeklinde belirtilmiştir. Belirtilen kavramları, atıfta bulunulan T.Ceza Kanununun hükümlerine göre açıklamak gerekmektedir. a) Zorunluluk Hali Konuyu düzenleyen T.Ceza Kanununun 25/2 maddesi hükmüne göre; "Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Bir eylemin zorunluluk nedeni işlendiğinin kabulü yani failin kusur ve sorumluluğunun olması için, tehlike ve bu tehlikeden korunmaya ilişkin koşulların değerlendirilmesi şarttır. Meşru savunmada, bir saldırı söz konusu iken, zorunluluk halinde bir tehlike söz konusu olduğunu unutmamak gerekir. Zorunluluk halinde, karşı karşıya kalınan ağır ve muhakkak tehlikeye kişinin kendisini bilerek neden olmaması şarttır. Örneğin, elindeki paketi ile yoldan karşıya geçerken üzerine gelen bir araçtan kaçmak isterken, elindeki paketi atarak çevreyi kirleten bireye idari para cezası uygulanmaması gerekir. b) Cebir ve Tehdit Etkisinde Olma TBB | 101 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun "Cebir ve Şiddet, korkutma ve tehdit" başlığını taşıyan 28. maddesi hükmüne göre; "Karşı koyamayacağı ve kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç (kabahat) işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır". Bir hukuk düzeni karşılıklı saygı ve barış esasına dayanır. Barış ve karşılıklı saygı düzeninin bozulduğu yerde cebir, şiddet, korkutma ve tehdit söz konusu olabilir. Kurallara aykırı olarak, park parası isteyen, bununla da yetinmeyip tehdit ve korkutma davranışlarında bulunan bir serseriden korunmak amacıyla bireyin belediyeye ait korkuluklara veya kanepelere zarar vermesi halinde, ceza yaptırımı zararı veren kişiden değil cebir ve şiddet kullanan kimseden alınabilir. Cebir veya tehdit etkisinde kaldığı için, failin eyleminden dolayı sorumlu tutulmaması, cebir veya tehdidin belli bir ağırlıkta olmasını gerektir. Karşı konulamayacak veya kurtarılamayacak nitelikte olan cebir veya tehdit sorumluluktan kurtulma nedeni olabilir. d) Hukuka Aykırı ve Fakat Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun 28/3 maddesi hükmüne göre; " Konusu suç teşkil emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Aksi taktirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. Kanunun 28/4 maddesi hükmüne göre de emrin, uygulayıcı tarafından uygun olmadığının denetlenmesinin kanunla engellendiği durumlarda, uygulayan değil konusu suç teşkil eden emri veren sorumlu tutulur. Kanun, askerlik ve güvenlik hizmetleri alanında, bazı koşullarda emrin içeriğinin hukuka uygunluğunun ast tarafından denetlenmesi mümkün değildir. Buna göre 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 41/2. maddesi ve 2559 sayılı Polis ve Selahiyetleri Kanununun 2/3. maddesinde sayılan hallerde, emir derhal yerine getirilir, emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene ait olur. Kusurluluğu ortadan kaldıran hallerde ihale mevzuatında ön görülen yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağı yine bu konuda ihale mevzuatında özel hüküm bulunup bulunmadığına bağlıdır. Değinilen konularda Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nda özel hükümler bulunmadığı için, kanımızca Kabahatler Kanununun 12 nci maddesinin uygulanabileceği düşünülmektedir. Söz konusu madde hükmüne göre, bu konuda Türk Ceza Kanunu 102 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR hükümleri idari yaptırımlar hakkında da uygulanmalıdır. Belirtilen nedenlerle, meşru savunma ve zorunluluk hali, İdarenin rızası (Türk Ceza Kanunu Md. 26), sınırın aşılması (Türk Ceza Kanunu Md.27), cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (Türk Ceza Kanunu Md. 28), haksız tahrik (Türk Ceza Kanunu Md. 29), hallerinde yaptırım uygulanmaması gerekir. Bu durum, idari yaptırımlarda manevi unsur aranmasının doğal sonucudur. Teşebbüs MADDE 13-(1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. MADDE 13 - GEREKÇE Madde 13.- Madde metninde, kabahatlere teşebbüsün kural olarak cezalandırılmayacağı kabul edilmiştir. Ancak, belli bir kabahate teşebbüsün de cezalandırılabileceği konusunda ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklı tutulmuştur. Bu hallerde Türk Ceza Kanununun teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri uygulanacaktır. MADDE 13 - AÇIKLAMA Kabahate teşebbüs ediyor diye, kimseye idari ceza uygulanamaz. Kabahatler kanununun temel ilkesi kabahate teşebbüs halinde ceza verilmemesidir. Ancak yasa temel ilkesinin yukarda düzenlenen biçimde olmasına karşın, kanunlarda özel hüküm bulunan hallerde, kabahate teşebbüs halinde de ceza verilebileceği öngörülmüştür. Ancak mevcut yasalarda böyle bir hükme rastlanmamıştır. Çünkü teknik olarak kabahate teşebbüs hali mümkün görülmemektedir. Örneğin Yargıtay 2.C.D. 6.5.1999 T. E. 1999/4461, K.1999/5996 sayılı kararında, av yasağı döneminde av tüfeğiyle dolaşma halinde eylemin kabahat nevinden olması nedeniyle teşebbüs hükümlerinin uygulanmayacağına karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi kabahate teşebbüsü yaptırıma bağlayan özel bir yasa hükmü olmamakla beraber gerektiğinde yararlanılabilmesi için "teşebbüs" ve "gönüllü vazgeçme" kavramlarını açıklamakta yarar vardır. 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 35. maddesinde "teşebbüs" teriminin tanımı yapılmıştır. Bu hükme göre; kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya gerçekleştirmeye TBB | 103 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU başlayıp ta elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması halinde teşebbüsten söz edilir. Aynı kanunun 36. maddesine göre; fail suçun gerçekleştirilmesi için gerekli eylemelerden gönüllü olarak vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını ya da sonucun ortaya çıkmasını önlerse sorumlu tutulmaz. "Teşebbüs "halinde ihale mevzuatında öngörülen yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağı da bu konudaki özel düzenlemelerde hüküm olup olmamasına bağlıdır. Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesi uyarınca, kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu, elverişli hareketler ile doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığında teşebbüsten söz edilir. Teşebbüs için yaptırım uygulanabilecek durumlarda, Kabahatler Kanunun 13 üncü maddesinin yollamasıyla, Türk Ceza Kanununun teşebbüs ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir. Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin gereği, yasada sayılan haller dışında, Kabahatler Kanununun 13 üncü maddesine göre teşebbüsün cezalandırılmaması belirtilmesine rağmen, Kamu İhale Kanununun 17 nci ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 25 inci maddesinde sayılan yasak fiil veya davranışlar arasında bazı fiil veya davranışlara teşebbüs edilmesi hallerinde yasaklama yaptırımı uygulanabilmektedir. Teşebbüs halinde ihale hukukun ilişkin mevzuata göre yaptırımlar uygulanırken söz konusu yaptırımlara indirim uygulanır mı? Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda, teşebbüs halinde yasaklama kararı verile- bileceği öngörülmüş olmasına rağmen, bunun nasıl uygulanacağı belirlenmemiş- tir. Hukuka aykırı eylem veya davranışı icra edenle buna teşebbüs eden arasında bir ayrım yapılması gerektiği, hukuk mantığı ve hakkaniyetin gereğidir. Kabahatler Kanununun konuyla ilgili 13 üncü maddesinde, değinilen durumlarda Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür. Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinde ise, "Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilir" denildiğinden, teşebbüs halinde verilecek cezalarda değinilen oranda indirim yapılmalıdır. Bu durumda, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Söz- 104 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR leşmeleri Kanununda hüküm bulunmadığı için kanımızca Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin uygulanabileceği düşünülmektedir. İştirak MADDE 14- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir. (2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir. (3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası verilir. (4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır. MADDE 14 - GEREKÇE Madde 14.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatlere iştirak haliyle ilgili olarak tek tip fail sistemi kabul edilmiştir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişiler arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı gözetilmemiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, bağlılık kuralının özgü suçlardaki fonksiyonu kabahatler bakımından kabul edilmemiştir. Özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlediği kabahate bu niteliği taşımayan kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişi de fail olarak idarî para cezası ile cezalandırılabilecektir. Üçüncü fıkrada, kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığının gerekli ve yeterli olduğu kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, kabahatin işlenişine iştirak eden kişilerden birinin, örneğin kusur yeteneğinin olmaması, diğer ortakların idarî para cezası ile cezalandırılmasını engellemez. Herhangi bir kişi açısından kabahat oluşturan fiil, özel faillik niteliğini taşıyan bir başkası açısından suç oluşturabilir. Maddenin dördüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece iştirakle ilgili bir hüküm içermektedir. Kişi, kendisi açısından kabahat oluşturan fiili tek başına işlemiş olsaydı, kabahatten dolayı hakkında idarî para cezası verilecekti; ancak, özel faillik niteliğini taşıyan bir kişi ile birlikte bu fiili işlemiş olduğu için, artık hakkında idarî para cezası değil, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlemiş bulunduğu TBB | 105 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU suça iştirakten dolayı Türk Ceza Kanununun iştirake ilişkin hükümlerine göre hapis veya adlî para cezasına hüküm olunacaktır. MADDE 14 - AÇIKLAMA Ceza kanununda asıl fail ve suça katılanın cezaları birbirinden farklıdır. Kabahatlerde ise haksız davranışa birden fazla kişi katılmış olsa dahi aralarında bir ayrım yapmaksızın bu kişilerin her biri hakkında fail olarak aynı miktarda para cezası verilir. Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, örneğin belirli bir görev nedeniyle idari para cezasının öngörüldüğü bir kabahat fiilinde, o görevlinin durumu özel faillik olarak kabul edilir. Bir başka deyişle kabahatlere iştirak halinde, tek tip faillik sistemi benimsenmiştir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kimseler arasında asıl fail ve katılan ayrımı yapılmamıştır. Böylesi durumlarda, eğer özel fail niteliğindeki görevlinin kabahat fiiline bu özelliği taşımayan bir kişi katılmış ise, katılan kişiye de asıl fail gibi idari para cezası verilir. Kabahatlerde iştirakten dolayı ceza verilebilmesi için kabahat fiilinin kasten işlenmiş olması şarttır. Bir başka deyişle taksirle işlenebilen kabahatlerde iştirakten söz edilemez. Bunun sonucunda da taksirle işlenen kabahatlerde asıl fail dışında kalan iştirakçilere idari ceza uygulanamaz. Aynı şekilde kabahatin işlenişine iştirak eden kişilerden birinin kusur yeteneğinin olmaması diğer iştirakçilerin idari para cezası ile cezalandırılmalarını engellemez. Eğer eylem iştirakçiler açısından kabahat, asıl fail açısından suç niteliğinde ise, konuya T.Ceza Kanununa göre suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır. İçtima MADDE 15- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir. (2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı, ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır. 106 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR (3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. MADDE 15 - GEREKÇE Madde 15.- Maddenin birinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun farklı neviden fikri içtimaa ilişkin hükmüne paralel bir düzenleme yapılmıştır. Ancak, bu hüküm, sadece idarî para cezaları açısından uygulanabilir. Bu itibarla, bir fiille gerçekleştirilen birden fazla kabahatten her biri açısından idarî para cezası dışında başka idarî yaptırımlar öngörülmüş ise, bu yaptırımların hepsine birden karar verilir. Maddenin ikinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun zincirleme suça ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından uygulanamayacağı vurgulanmıştır. Bir kabahatin birden fazla işlenmesi durumunda gerçek içtima hükümlerine göre, her bir fiille ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezasına karar verilecektir. Bir fiil, bazı durumlarda hem suç hem de kabahat oluşturabilir. Maddenin üçüncü fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece içtima ile ilgili bir hüküm içermektedir. Bu gibi durumlarda kişi hakkında sadece suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir; fiilin kabahat oluşturması dolayısıyla ayrıca idarî yaptırım uygulanamayacaktır. Böylece, "non bis in idem" kuralına suçlarla kabahatler arasında da geçerlilik tanınmıştır. Ancak, suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilemeyen hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanabilecektir. MADDE 15 - AÇIKLAMA Bir fiil ile birden fazla kabahat fiili işlenmiş ise, bir fiilden bir ceza uygulanacağına ilişkin evrensel ceza hukuku ilkesine göre, sadece en ağır para cezasının öngörüldüğü idari para cezası verilir. Ancak söz konusu kabahatlerle ilgili olarak, yasalarla idari para cezalarından başka idari yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her biri ayrı, ayrı uygulanır. Bu durum 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 44. maddesinde yer alan "fikri içtima" hükümlerinin uygulanmasıdır. T.Ceza Kanununun 44. maddesinde, "İşlediği bir fiil ile birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır" denilmektedir. Kabahatler Kanununun 15. maddesindeki düzenleme, fikri içtimanın kabahatlere uyarlanmış şekli olarak görülmektedir. Örneğin, idarenin, kabahat niteliği taşıyan bir emrine aykırı olarak, çevreyi kirleten kişiye hem emre aykırılık hem de çevreyi kirletTBB | 107 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU me nedenleriyle ayrı, ayrı yaptırımlar uygulanmaz. Bu iki haksızlıktan daha ağır olan yaptırım uygulanır. Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir fiil için ayrı, ayrı idari para cezası uygulanır. Kesintisiz eylemlerle işlenebilen, yani süreklilik gösteren eylemlerle tek bir sonuç doğuran nitelikte bir kabahat fiili söz konusu ise, idari yaptırım kararı verilinceye kadar gerçekleşen fiiller, tek bir fiil sayılıp bir ceza verilir. Karar tarihinden sonraki eylemler başka bir yaptırım konusu olur. Eğer bir eylem, yasada hem kabahat hem de suç olarak belirlenmiş ise, sadece ağır nitelikte olan suçtan dolayı yaptırım uygulanır. Örneğin güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin, karayolunda araç sürmeleri T.Ceza Kanununda suç, Karayolları Trafik Kanununda kabahat olarak kabul olunmuştur. Bu durumda kabahatler kanunu uyarınca, fail hakkında sadece T.Ceza Kanununa göre ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilerek kabahat nedeniyle ayrıca idari yaptırım uygulanmayacaktır. Kanunun 24. maddesine göre, önüne gelen olay nedeniyle, kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturması halinde, davaya bakan mahkeme tarafından da idari yaptırım verilebilir. Olayda mahkeme idari yaptırım kararı vermiş ise ayrıca ilgili idari merciin bir idari yaptırım kararı alması mümkün değildir. Ancak mahkeme kabahat nedeniyle, bir yaptırım uygulamasına karar vermemişse, bu durumda ilgili idarenin, aynı konuda idari yaptırım uygulama yetkisinin olup olmadığı tartışılabilir. Bu boşluğu dolduran uygulama örnekleri henüz bulunmamaktadır. Kanımızca mahkeme kararıyla bir kabahat nedeniyle bir yaptırım uygulanamışsa bu kesin hüküm niteliğinde olduğu için idarenin ayrıca bir yaptırım uygulaması mümkün görülmemektedir. "İçtima” nın nasıl yapılacağına ilişkin olarak Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda bir düzenleme bulunmamaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gerekçeler ışığında, kanımızca bu durumda Kabahatler Kanununun genel hükümleri arasında yer alan "İçtima" ya ilişkin 15 inci madde hükmünün ışık tutabileceği düşünülmektedir. Söz konusu madde hükmünde; "(1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle 108 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir. (2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı, ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır. (3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. " denilmiştir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İDARÎ YAPTIRIMLAR Yaptırım Türleri MADDE 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. (2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. MADDE 16 - GEREKÇE Madde 16.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatler karşılığında uygulanacak idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirler olarak iki ana gruba ayrılmıştır. İkinci fıkrada ise, idarî tedbirler olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda belirtilen diğer tedbirler olarak ifade edilmiştir. İlgili kanunlarda yer alan tedbirlerin çeşitliliği karşısında, bunların sınırlayıcı bir şekilde sayılmasından sarfınazar edilmiştir. Türk Ceza Kanununda müsadere, suç karşılığında bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Buna karşılık Tasarıda, kavram kargaşasına neden olmamak için, kabahatlerle bağlantılı olarak müsadere kavramı yerine, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi kullanılmıştır. Bu yaptırımın konusunu oluşturan eşya ve sair malvarlığı değerinin mülkiyetinin Devlete veya sair bir kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi söz konusu olabileceği için, mülkiyetin Devlete geçirilmesi ifadesi değil, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi benimsenmiştir. MADDE 16 - AÇIKLAMA Kabahat şeklindeki haksızlıklara uygulanacak yaptırımlar; a) İdari para cezası b) İdari tedbir şeklinde ikiye ayrılır. İdari tedbirler ise; a) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi (Müsadere) b) İlgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak düzenlenmiştir. TBB | 109 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İdari para cezaları, izleyen maddelerde ayrıntılı olarak incelenecektir. Burada idari tedbirlere ağırlık verilecektir. Kabahatler kanununda somut olarak verilen idari tedbir örneği "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" dir. Kanunun 16. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, Kabahatler Kanununda "müsadere" terimi yerine "mülkiyetin kamuya geçirilmesi" deyimi kullanılmıştır. Bu durumda, her iki terimin eş anlamlı olduğu- nu kabul etmek gerekecektir. Kabahatler kanununda başka bir idari tedbir örneği yoktur. Söz konusu yasa, diğer kanunlarda yer alan tedbirler şeklinde, başka yasalardaki bu konuya ilişkin hükümleri mahfuz tutmuştur. Mutlaka yasal dayanağı olmak koşuluyla değişik idari tedbirlerin alınması mümkündür. Ancak bu yasal düzenlemelerle getirilen tedbirlerin, kabahat fiilinin niteliklerine ve idari ceza hukuku ilke ve yöntemlerine uygun olması gerektiği tartışmasızdır. "... Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasanın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür..." gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi 11.06.2009 tarihli kararında, "...Kabahatler Kanununun 16. maddesinin (l) numaralı fıkrasında kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten sonra itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu ifade edilmiştir. Yasa'nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma konu eylemlerin tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasanın 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da "Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir." denilmiştir. Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için kanunda öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın belirsizliğinden ise söz etmek mümkün değildir. Bu husus, iptali istenilen kuralda belirtilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli olduğu gibi diğer idari tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" olarak belirtilmesi de bu durumu daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 110 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman yeni tedbirlerin de yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları nedeniyle, tüm idari tedbirlerin bir metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan söz edilemez. İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde yer alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile yeni bir ceza yaratılmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik ve öngörülemezlikten söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir..." gerekçeleriyle iptal istemini reddetmiştir. Kamu ihalelerinde öngörülen yaptırımların, Kabahatler Kanunu açısından niteliğini belirlerken, geçici teminatların irat kaydedilmesinin durumu para cezalarına benzetilebilir. Kanımızca yasaklama kararlarının daidari tedbir olduğu düşünülmektedir. İdari Para Cezası MADDE 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir. (2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur. (3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. TBB | 111 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur. (5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir ay içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir. (6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez. (7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz. MADDE 17 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır. MADDE 17 - AÇIKLAMA Kabahatler kanunun da öngörülen temel yaptırım idari para cezasıdır. Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanması, söz konusu yasada idari para cezası verilmesi ve tahsiline ilişkin ilke ve yöntemlerin ayrıntılı bir biçimde düzenlenmesini gerektirmiştir. 112 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Bütün para cezaları, idari para cezası niteliğinde değildir. Para cezalarının; a) Adli Para Cezaları, b) Tazminat Niteliğinde Para Cezaları, c) Medeni Para Cezaları, d) Disiplin Para Cezaları, e) İdari Para Cezaları adında çeşitleri vardır. İdari para cezalarına en çok benzerlik gösteren, adli para cezalarından ayıran en önemli özellik, idari para cezalarının bir yargı organı tarafından yargılama hukuku esaslarına göre değil, idare hukuku esaslarına göre, idari merciiler tarafından verilmesidir. Ayrıca idari para cezaları, adli sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülemez. A- İdari Para Cezalarının Çeşitleri İdari para cezaları yasalarla belirli ve değişmez bir miktar olarak belirlenebileceği gibi, değişken biçimde de tespit edilebilir. Kabahatler Kanununun 17. maddesi, idari para cezalarının maktu veya nispi olarak iki şekilde belirlenebileceğini hükme bağlamıştır. Maktu kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğünde kelime anlamı, "Kesilmiş, kesik, kesin olarak değeri biçilmiş" olarak gösterilmiştir. Maktu para cezası ise, belirli ve değişmez bir miktar olarak alınan para cezası olarak kabul edilir. Belirli oranlar kullanılarak, orantılar yapılarak belirlenen para cezaları ise nispi para cezalarıdır. Örneğin, Kabahatler Kanununun 33. maddesine göre, dilencilik yapan kişiye verilen 50 TL. idari para cezası maktu idari para cezasına örnektir. Yasada asgari ve azami miktarların belirli bir şekilde gösterilip, bu miktarlar arasında belirlenme imkanı olan idari para cezaları da maktu idari para cezasıdır. Örneğin, Kabahatler Kanununun 36. maddesine göre; gürültünün ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde gerçek veya tüzel kişiye 1000 TL. den 5000 TL ye kadar verilebilecek idari para cezası asgari ve azami miktarlar arasında değişebilme özelliği taşımasına karşın, maktu bir idari para cezasıdır. Buna karşılık 10.6.1926 tarih ve 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun Ek-2 maddesi uyarınca, beher şişe için verilen para cezası, nispi para cezası örneğidir. Aynı şekilde 8.3.1950 tarih ve 5584 sayılı Posta Kanununun 59/2. maddesi hükmü uyarınca verilmemiş posta ücretlerinin dört kat alıTBB | 113 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU nacağına ilişkin idari para cezası da kanımızca nispi idari para cezası örneğidir. Kimi zaman, haksızlığın tekrarı halinde uygulanacak ceza değişken bir esasa bağlanmaktadır. Örneğin 3.3.2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Kanununun 11/g maddesinde düzenlendiği şekilde; "Uygulanacak para cezasının tutarı cezaya muhatap tüzel kişinin bir önceki mali yılına ilişkin bilançosundaki gayri safi gelirinin yüzde onunu aşamaz" şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bu durumda tekerrür halinde uygulanacak idari cezanın değişken olması nedeniyle nispi idari para cezası olduğunu kabul etmek gerekecektir. Bundan başka, Sendikalar Kanununun 58/1 maddesinde öngörülen, ilan ve bildirimleri yapmayanlara asgari ücretin brüt tutarına göre katlanarak hesaplanan ceza da nispi para cezalarına örnek gösterilebilir. Genellikle para cezaları maktu olarak belirlenmiş olup istisnai hallerde nispi idari para cezası uygulaması görülmektedir. İdari para cezasının maktu veya nispi niteliğinin belirlenmesi, özellikle soruşturma zaman aşımının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. B- İdari Para Cezalarının Özellikleri a) Alt ve Üst Sınırlar Arasında Belirlenebilmesi Adli suçlar içerisinde yer alan para cezalarının alt ve üst sınırlar içerisinde belirlenip, bu sınırlar içerisinde hakime taktir yetkisinin verilmesi ceza hukukunun temel ilkelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Kabahatler Kanunu bu temel ilkeyi göz önünde bulundurarak yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar arasında idareye de taktir hakkı tanımıştır. İdare tarafından taktir hakkı kullanırken yani alt ve üst sınırlar arasında belirleme yapılırken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun göz önünde bulundurulması gerekecektir. Yasanın gerekçesi de böyle bir açıklama olması bile sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde başka bir yorum mümkün olmazdı. b) Ödeme Mercii İlgili Kamu Kurumuna Göre Değişmektedir. 5560 sayılı Yasa ile önemli bir değişiklik yapılarak, idari para cezalarının tamamen Devlet Hazinesine ödenmesi ilkesinden vazgeçilmiştir. 10.12.2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan Kamu İdareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında 114 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 1.6.2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı yine önceden olduğu gibi hazineye gelir kaydedilecektir. Bir başka deyişle mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumları dışındaki kamu kurumlarınca verilen idari para cezaları Hazineye gelir kaydedilmeye devam olunacaktır. Burada dikkat edilecek hususu Cumhuriyet Başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarıdır. Söz konusu mercilerce idari para cezası verildiğinde konu hangi kurumla ilgili olursa olsun buna bakılmayarak idari para cezası hazineye yatırılacaktır. Hazineye yatırılacak idari para cezaları hakkında 437 sayılı Tahsilat Genel Tebliği esaslarında fazla bir değişiklik yapılmamış olmakla beraber söz konusu tebliğ yerine 12.05.2007 tarihinden itibaren 442 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliği yürürlüğe konulmuştur. Tahsilat özel kanunlarında aksine bir hüküm yoksa 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulleri Hakkında Kanuna göre yapılacaktır. Yasada getirilen en önemli değişiklik Mahalli İdareler ve Sosyal Güvenlik Kurumları tarafından verilen idari para cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesidir. Bunların tahsil usulü hakkında özel kanunlarında aksine bir hüküm olmadığında 6183 sayılı Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır. Bu husus başta belediyeler olmak üzere tüm mahalli idareleri büyük bir ölçüde rahatlatmış ve bu tür idari para cezalarının toplanmasının kendilerine bir külfet olması önlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesindeki idari para cezalarının Devlet Hazinesine yatırılması hususunun belediyelerimizi büyük sıkıntı içine soktuğu hususunda çeşitli dergilerde yaptığımız çalışmaların olumlu etkisini görmekten mutluluk duyuyoruz. 5560 sayılı Kanunun 32. maddesi ile Kabahatler Kanununun 17. maddesi üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle belediyelerin uyguladıkları idari para cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesi ile belediyelerin hem gelirleri, hem de yaptırım güçleri artmış olacaktır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca verilen idari para cezaları kimi zaman hazineye, kimi zaman kendi idaresine yatırılacaktır. Bu koşullarda nasıl hareket edileceği, idari para cezasını düzenleyen kendi kanunlarındaki hükümlere tabi olacaktır. TBB | 115 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU c) Taksitle Ödeme Kabahatler Kanununun 17/3 maddesi hükmüyle, idari para cezalarına taksitlendirme olanağı tanınmıştır. Taksitlendirme olanağı yasaya göre;"Kişinin Ekonomik durumunun müsait olmaması" koşuluna bağlanmıştır. Bu durum fakru zaruret hali demek anlamına gelmez. Kişi yoksul olmamakla birlikte o sırada ödeme sıkıntısı, nakit darlığı içerisinde olabilir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olup olmadığının taktirinin idareye bırakılmadığı kanaatindeyiz. Belirtilen durum idari para cezasına muhatap kişinin tercihine bırakılmıştır. Kanımızca idare de kişinin tercihine göre hareket etmelidir. Taksit yöntemi tercih edildiğinde, ödeme bir yıl içinde dört eşit parçaya bölünür. İlk taksitin peşin ödenmesi şarttır. Bir yıl içinde dört eşit taksit belirlenirken yasada mali yıl veya takvim yılı şeklinde bir belirleme yapılmadığından, cezanın doğduğu tarihten itibaren 12 aylık bir sürenin esas alınması gerektiği kanısındayız. İdari para cezasının 4 eşit taksitle ödenmesinin, bir miktar, bir de zaman yönü vardır. Kanımızca yasa ceza miktarının dört eşit kısma bölünmesini belirlemiştir. Ödeme zamanları, bir yıl içinde tamamı alınacak ve miktar yönüyle dört eşit miktara bölünmek suretiyle, idarece belirlenecek tarihlerde olması kanımızca mümkün bulunmaktadır. Bir başka deyişle, taksit dönemlerinin üçer ay olması şart değildir. İdarenin, failin ekonomik durumunu gözeterek, esnafsa vergi durumunu, çiftçi ise hasat zaman göz önünde tutarak taksit zamanlarını belirleyebilmelidir. Taksitlerin belirlenen tarihlerde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelir ve tamamının tahsil edilmesi gerekir. Bu arada Kabahatler kanuna göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi aranmayacağını belirtmek gerekir. Tahsilat Genel Tebliğinde de belirtildiği üzere; taksitlendirme işlemi cebren takip ve tahsil muamelesini durduran nitelik taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen idari para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, başvuru veya itiraz yoluna gidilip gidilmemesine bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir 116 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR d) Tahsil İşlemi Özel Kanunlarda Aksine Hüküm Yoksa Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Yapılır. Sorumlunun kendi rızası ile, para cezasını ödememesi halinde, tahsilat 6183 sayılı Kanun esaslarına göre yapılır. Tahsilat sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerle ilgili değilse veya kamu kurumu niteliğinde olan kurumların kendi gelirleri arasında sayılmıyorsa tamamı hazineye gelir kaydedilir. Kuşkusuz ilgilinin rızası dışında taksitlendirme yapılmaz. Cezanın tamamı peşin olarak ödenebilir. Peşin ödeme halinde cezanın ¼’ü indirilir. Kanun yollarına başvurmadan ve başvuru süresi dolmadan yapılan ödemeler peşin ödeme sayılır. e) Cezalar Her Takvim Yılında Yeniden Değerleme Oranında Güncelleştirilir. İdari para cezalarının öngörüldüğü yasalardaki idari para cezası tutarları, o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Her yıl yeniden değerleme oranıyla yasalardaki idari para cezaları artırılması esası, nispi para cezaları hakkında uygulanmaz. Eski tarihli kanunlarda öngörülen para cezalarının günün koşullarına uygulanması ülke olarak yaşadığımız kronik enflasyon ortamında önemli bir konu olmuştur. Eski tarihli yasalardaki ceza miktarlarının para değerinin aşırı düşmesi nedeniyle, günün koşullarına uygulanması amacıyla 4.11.2004 tarih ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıkarılmış ve bir kanunun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Ancak bu kanunun yürürlüğü 5328 sayılı kanunla 1.6.2005 tarihine getirilmiştir. Söz konusu yasa Cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet döneminde çıkmış bütün kanunlardaki para cezalarını 31.12.2002 tarihine kadar güncelleştirmiştir. Yasanın güncelleşmeye esas aldığı en son 31.12.2002 tarihi ile yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihleri arasında, para cezalarında bir değişiklik yapılmayacaktır. Ancak para cezalarına ilişkin kanun hükümlerinde daha sonra bir değişiklik olmuşsa, misil uygulamasında kanunun ilk çıktığı tarih değil, en son değişikliğin yapıldığı tarih esas alınacaktır. 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununun 4. maddesine göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dışındaki kanunlarda yer alan para cezalarından nispi niteTBB | 117 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU likteki vergi ve resim cezaları, nispi para cezaları ve tazminat kabilinden değişen orana bağlı bulunan para cezaları hariç olmak üzere, kanun ve tüzüklerde alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak gösterilmiş bulunan para cezalarından (idari ve disiplin para cezaları dahil); a) Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk kurulduğu tarihten önce yürürlüğe girmiş bulunan bütün kanun ve tüzüklerde yazılı olup da, daha sonraki tarihlerde TBMM'nce miktarına dokunulmamış para cezaları 142.860 katına, b) Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul olunup da; 1- 31.12.1939 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 85.715 katına, 2- 1.1.1940 tarihinden 31.12.1945 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 57.145 katına, 3- 1.1.1946 tarihinden 31.12.1959 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 28.570 katına, 4- 1.1.1960 tarihinden 31.12.1970 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 14.285 katına, 5- 1.1.1971 tarihinden 31.12.1977 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 8.570 katına, 6- 1.1.978 tarihinden 31.12.1980 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 2.860 katına, 7- 1.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 1.430 katına, 8- 1.1.988 tarihinden 31.12.1993 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 44 katına, 9- 17.10.1996 tarihli ve 4199 sayılı, 21.5.1997 tarihli ve 4262 sayılı kanunlarla değişik 3918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu istisna olmak üzere, 1.1.1994 tarihinden 31.12.1998 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 29 katına, 10- 1.1.999 tarihinden 31.12.1999 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 5 katına, 11- 1.1.2000 tarihinden 31.12.2000 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 4 katına, 12- 1.1.2001 tarihinden 31.12.2001 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 3 katına, 118 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 13- 1.1.2002 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 2 katına, çıkarılmıştır. Bu düzenlemeye göre, kanunlarda geçen mahalli idareler ile ilgili her türlü para cezalarının, 1.6.2005 tarihinden itibaren kanunların yürürlüğe giriş tarihleri esas alınarak sadece misil uygulaması yapılarak artırılacak ve 1.1.2005 tarihinden itibaren Yeni Türk Lirası uygulamasına geçilmiş olması nedeniyle, çıkan miktar YTL'ye çevrilecektir. 31.01.2004 tarih ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun değişik 2 maddesine göre, ilgili kanunları gereğince uygulanacak adli ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, bir Yeni Türk Lirasının (1 YTL) altında kalan tutarlar dikkate alınmayacaktır. Bununla beraber 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren YTL ibaresi yerine TL(Türk lirası) ibaresinin kullanıldığını belirtmekte de yarar görülmüştür. Ayrıca, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır. 18.11.2005 tarihli ve 25997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 353 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre 2005 yılı için yeniden değerleme oranı %9.8 olarak belirlenmiştir. Bir örnek vermek gerekirse; 12.9.1960 tarih ve 80 sayılı Belediyelerce Kurulan Toptancı Hallerin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun 7.11.1995 gün ve 22456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4131 sayılı Kanununla değişik 4. maddesinin 6. fıkrası gereğince, bu kanun ile bu kanuna istinaden yürürlüğe konulacak yönetmelik esaslarına aykırı hareket edenler hakkında 2.500.000- liraya kadar para cezası ile 15 güne kadar faaliyetten men cezasını vermeye belediye başkanları, başkan yardımcıları ve şube müdürleri yetkili kılınmıştır. Yasa değişikliği 1995 yılında yapıldığı için, misil uygulamasına yani uygulamaya esas tarih bu tarih alınıp 29 kat artırım uygulanacaktır. Söz konusu para cezası, 5252 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca 29 kat arttırılarak, 1.6.2005 - 31.12.2005 tarihleri arasında en fazla 72.50 YTL olarak uygulanmıştır. 2006 yılında ise, 2005 yılı için yeniden değerleme oranı %9.8 olarak belirlenmesi nedeni ile, en fazla 72.50x1.098=79.00 YTL hesaplanmıştır. TBB | 119 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yukarıda açıklandığı üzere eski tarihli kanunlardaki para cezalarının uygulanmasına ilişkin kanun en son 31.12.2002 tarihli kanunları esas alarak belirlemeler yapmış, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda 31.12.2002 tarihi ile 01.06.2005 tarihi arasındaki para cezalarının durumunun ne olacağı tartışma konusu olmaktadır. Bir görüş, iki tarih arasındaki cezalarında o yıllara ait yeniden değerleme oranında artırılması gerektiğini savunmaktadır. (Necati Meran, Açıklamalı Kabahatler Kanunu, 2006 Ankara Sf. 55) Kanımızca, yeniden uygulamaya ilişkin Kabahatler Kanununun 17/7 maddesi 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu hükmün makable şamil olarak (geçmişi kapsayacak şekilde) uygulanması mümkün değildir. Bir başka deyişle, 31.12.2002 ile 01.06.2005 tarihleri arasındaki para cezalarına güncelleme işlemi yapılmamalıdır. Yıllara göre yeniden değerleme oranları kitabımızın ekinde gösterilmiştir. e-) Red ve İade İşlemleri Haksız ve yasalara aykırı olarak tahsil edilen idari para cezalarının red ve iade işlemlerinin nasıl yapılacağı Tahsilat Genelgesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan saymanlık tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında ise ilgili kurum tarafından yerine getirilecektir. f-) Ölüm Halinde İdari Para Cezaları Hakkında Yapılacak İşlemler Ölüm halinde idare para cezaları hakkında yapılacak işlemler 442 Sayılı Tahsilat genelgesinde ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Söz konusu genelgedeki açıklamalar aşağıda sunulmuştur; "Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın[9] 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında "Ceza sorumluluğu şahsidir." hükmü yer almaktadır. Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır. 120 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; "Ceza sorumluluğunun şahsîliği" başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında "(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." hükmü, "Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64 üncü maddesinde de "(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir. (2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." hükmü, yer almaktadır. Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinde de 5237 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi. Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler nedeniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır. Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen "Cezaların Şahsiliği" ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir. Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para TBB | 121 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir. Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir." Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi MADDE 18- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. (2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın; a) Kullanılmaz hale getirilmesi, b) Niteliğinin değiştirilmesi, c) Ancak belli bir surette kullanılması, Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halin- de eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya el konulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir. (4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer. (5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir. (6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir. (7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir. (8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilir. MADDE 18 - GEREKÇE Madde 18.- Madde metninde, bir idarî tedbir olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımına ilişkin hükümler düzenlenmiştir. 122 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirine ancak ilgili kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. Müsadereden farklı olarak, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, idarî nitelikte bir karardır. Bu tedbirin konusunu, ancak kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşya oluşturabilir. İkinci fıkrada, bu tedbire karar verilmesinin belli bir süre geciktirilebileceği koşullar belirlenmiştir. Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşya, fail tarafından örneğin yurda sokulmadan belli bir süre içinde başka bir ülkeye götürülüp kullanıldığı, kullanılamaz hale getirildiği veya sahibine iade edildiği takdirde mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeyebilecektir. Üçüncü fıkrada, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeden önce, kamu görevlileri tarafından eşya üzerinde kısa süreli el koyma tedbirine başvurma imkânı tanıyan bir düzenleme yapılmıştır. Dördüncü fıkrada, bu tedbirin konusunu oluşturan eşyanın mülkiyetinin, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçeceği kabul edilmiştir. Beşinci fıkradaki düzenlemeyle mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının, bir idarî tedbir niteliğinde yaptırım olduğu vurgulanmıştır. Altıncı fıkrada kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebileceği kabul edilmiştir. Kaim değer kavramından ne anlaşılması gerektiği hususuyla ilgili olarak Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin madde metinleri ve gerekçelerine bakılmalıdır. Son fıkrada, mülkiyeti kamuya geçirilen eşyanın imhasına ilişkin koşul belirlenmiştir. MADDE 18- AÇIKLAMA Mülkiyetin kamuya geçirilmesi Kabahatler Kanununda öngörülen tedbir niteliğinde bir idari yaptırımdır. Bu terimin ceza hukukunda karşılığı müsadere olup ancak mahkeme kararıyla uygulanabilir. Kabahatler Kanununda ise aynı yetki idari mercilere verilmiş bulunmaktadır. Kabahatler Kanununda kullanılan "el koyma" terimi yerine, 5237 sayılı T.Ceza Kanununda "müsadere" terimi kullanılmıştır. Söz konusu T.Ceza Kanununun 54. maddesi eşya müsaderesi, 55. maddesi kazanç müsaderesi konularını düzenlemiştir. Değinilen 54. madde hükmüne göre, iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. TBB | 123 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yine 5237 sayılı kanununun 55. maddesinde, suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Kabahatler Kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirinin konusu ancak; a) Kabahatin konusunu oluşturan, b) Kabahatin işlenmesi suretiyle elde edilen eşya oluşturabilir. T.Ceza Kanununda müsadereye, ancak yargı organları karar verebilirken, kabahatler kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesine yasayla yetkili kılınmak koşuluyla idari mercilerde karar verebilir. Kanunsuz suç ve ceza olmaması ilkesi mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı uygulanırken de aranır. Yasalarda açık bir hüküm olmadıkça ,söz konusu yaptırımın uygulanması olanağı yoktur. Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi yaptırımı uygulanırken, tedbirin konusu, kabahat fiilinin konusunu oluşturan ya da işlenmesi suretiyle elde edilen eşyadır. 18.madde 2. fıkra düzenlenme tarzından mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımının, kararın alınmasını ardından hemen uygulanması gerektiği anlamı çıkmaktadır. Kararın uygulanması, a- Kullanılmaz hale getirilmesi b- Niteliğinin değiştirilmesi c- Ancak belli bir surette kullanılması, koşullarından birinin oluşumuna bağlı olarak bir süreye bağlanabilir.. Kanımızca değinilen durumlar fiili imkansızlık halleridir. Yani fiilen yaptırımın uygulama imkanı olmayan hallerdir. Örneğin kabahatler kanununu oluşturun eşyanın Türkiye' de olmaması halinde yaptırımın uygulanması imkansızdır. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi, yani söz konusu eşya kullanılır hale getirildiği, niteliği belirgin hale geldiği veya belirli bir surette kullanılmaya başlandığı taktirde mülkiyeti kamuya geçirilir. Kanımızca , belirli bir süre tanınması hem de bu süre zarfında koşullara uyulmaması sonucunda mülkiyetin kamuya geçirilmesinde ayrı, ayrı kararlar alınması gerekir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşmedikçe uygulamaya konulamaz. Kararın kesinleşebilmesi için ; a- Kararın ilgili idarenin yetkili ve görevli mercileri tarafından verilmesi, 124 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR b- Alınan kararın bu kanunun 26. maddesi uyarınca 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ işlemlerinin tamamlanmış olması, c- Tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ilgilinin kanun yollarına başvurmamış olması gerekir. d- Yargının başvuru veya itiraz talebini reddetmesi gerekir. Kanun yoluna başvurulup ta mahkeme tarafından da idari yaptırım kararı verilmişse, bu madde hükmü uygulanmaz. Mülkiyetin Kamuya geçmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar, uyuşmazlık konusu mal üzerinde idare muhafaza tedbirleri alabilir. Alınacak önlemler ilgili idare tarafından doğrudan koruma önlemi alma, yani el koyma şeklinde olabileceği gibi kişilere koruması için emanet olarak bırakma şeklinde de olabilir. Emanet bırakılan, kişi, kanımızca mal sahibi de olabilir. Değinilen işlemlerin olay açıklanarak bir tutanakla belgelenmesi şarttır. Söz konusu tutanakta, malı muhafaza altına alan memurun veya diğer kişinin yanında işlemi yapan memurunda imzasının bulunması gerekir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kesinleştiğinde, mülkiyet, yasada belirtilen ilgili kamu kuruluşuna geçer. Yasalarda mülkiyetin hangi kamu kuruluşuna geçeceği hakkında hüküm yoksa mülkiyet devlete geçer. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı verilebilmesi için, fail hakkında bir idari para cezası veya başka bir idari yaptırım uygulanması şart değildir. Diğer idari yaptırımlarla birlikte bu yaptırım uygulanacağı gibi, yalnız başına yani başka bir yaptırım söz konusu olmaksızın da uygulanması mümkündür. Kabahatler Kanununun 18/7 maddesi hükmü, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen malın "Kaim değerinin" de kamuya geçirilmesine karar verebilir. Kaim Değer malın para olarak karşılığıdır. Bir başka deyişle eşyanın değeri kadar para tutarının mülkiyetinin kamuya geçmesi demektir. Doğal olarak bu durumda malın değerlendirilmesinin objektif bir şekilde yapılması şarttır. Malın değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı hakkında yasada hüküm yoktur. Kuşkusuz malın yeniliği, eskiliği, sağlamlığı, kullanışlığı faktörleri değerlendirilmesini etkileyecektir. Yasada belirli bir usul öngörülmediği için idarenin bu değerlendirmeyi çeşitli şekillerde yapabileceği sonucuna varılmaktadır. TBB | 125 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Değerlendirme işleminde de değerlendirme usulü ile değerlendirme miktarını içeren tutanak düzenlenmesi şarttır. Kaim değerin kamuya geçirilmesi için; eşyanın, 5237 sayılı T.Ceza Kanununa göre, a- Ortadan kaldırılması, b- Elden çıkarılması, c- Tüketilmesi, d- Müsaderesinin başka bir suretle mümkün olmaması, gerekmektedir. Bu koşulların varlığını taktir yetkisi idareye aittir. Değinilen koşulların varlığı mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı alınırken aranır ve değer o zamanki koşullarla göre belirlenir. Mülkiyet kamuya geçtikten sonra değerlendirme veya satış işlemleri Kamu İhale Kanununa göre değil 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre yapılır. Çünkü Kamu mallarının satımı konusunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun hükümleri hala yürürlükte bulunmaktadır. Mülkiyeti kamuya geçirilen malın mutlaka satışı gerekmez. Mülkiyet hakkına sahip olan kamu kuruluşu mülkiyetin sağladığı bütün hakları çeşitli şekillerde kullanabilir. Eğer mülkiyeti kamuya geçirilen eşya başka bir suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha da edilebilir. Mülkiyetin Kamuya geçirilmesi ile malın kamuya geçişi, kamuya geçtikten sonra satışı, gerek duyulduğunda imhası işlemleri, ilgili kurumun ayniyat muhasebesi kayıtlarında işlemler yapılarak gerçekleştirilmelidir. Saklı Tutulan Hükümler MADDE 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, b) İşyerinin kapatılması, c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması, Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır. MADDE 19 - GEREKÇE Madde 19.- Çeşitli kanunlarda idarî yaptırımı gerektiren fiiller bağlamında, meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması gibi yaptırımlara belli bir süre için karar verilebileceğine dair hükümler bulunmaktadır. Dikkat edilmelidir ki, bu yaptırımlara, 126 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR meslek ve sanatın yerine getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının bir tehlike oluşturması aranmamaktadır. Bu bakımdan belirtilen yaptırımlar, ilgili kanunlarda bir idarî tedbir olarak değil, bir idarî ceza olarak öngörülmüşlerdir. Meslek ve sanatın yerine getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının genel güvenlik, genel sağlık veya genel ahlâk açısından zararlı ve hatta tehlikeli olması dolayısıyla uygulanması halinde, belirtilen yaptırımların bir idarî tedbir niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Belirli bir süre için uygulanmaları ve bu nedenle idarî ceza niteliğini taşımaları dolayısıyla; söz konusu yaptırımlar, bu Tasarıda benimsenen idarî yaptırım sistemiyle bağdaşmamaktadırlar. Ayrıca belirtmek gerekir ki, özel kanunlarda yer alan belli bir süre için bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması gibi yaptırımların ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralıyla bağdaştığını söylemek de her zaman mümkün değildir. Örneğin çalışmasının herhangi bir zarar veya tehlike ifade etmemesine rağmen, işyerinin kapatılması, geçimini bu işten sağlayan kişilerin belli bir süre de olsa, işsiz kalmasını sonuçlayacak ve bu işyerinde sunulmakta olan hizmetten başkalarının yararlanmasını engelleyecektir. Genel bir kanun niteliğinde olan bu Tasarının kanunlaşması halinde, ilgili kanunlarda yer alan bu yaptırımların etkisiz kalmasının uygulamamız açısından ortaya çıkarabileceği muhtemel sakıncaları giderebilmek için bu madde hükmü kabul edilmiştir. Ancak, bilahare, bu kanunlardaki idarî yaptırım rejimlerinin bu Tasarıda benimsenen genel kurallarla uyumunun sağlanması gerekmektedir. MADDE 19 - AÇIKLAMA Kabahatler kanunun 3. maddesi uyarınca, kabahatler kanununun genel hükümleri, diğer yasalardaki kabahatler hakkında da uygulanır. Söz konusu yasanın genel hükümleri arasında yer alan, 16. maddesi ise, kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar, idari para cezaları ve idari tedbirlerdir. İdari tedbirler de mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer yasalarda yer alan diğer tedbirler olarak belirlenmiştir. Bu yasanın 19. maddesinde belirtilen; a- Bir meslek ve sanatın yerine getirilmesi, b- Bir işyerinin kapatılması, c- Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, TBB | 127 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU d- Kara, deniz veya hava nakil aracının tariften veya seyrüseferden alınması, şeklindeki tedbirler, yasanın gerekçesine göre "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" kapsamına girmez. 19. maddede sayılan idari işlem türleri başlı başına idari ceza niteliğindedir ve bir tehlikeyi önleme amacı taşımaktadır. Değinilen İdari yaptırımlar, Kabahatler Kanunu ile bağdaşmamakla beraber, yapılacak düzenlemelerle gerekli uyum sağlanıncaya kadar, söz konusu yasa hükümlerinin korunması zorunlu bulunmuştur. Bu zorunluluğu gerçekleştirmek açsından kaldırılmaları yerine ,söz konusu hükümlerin korunmalarını sağlamak açısından bu madde hükmü getirilmiştir. Bu nedenle söz konusu 19. madde hükmü ile diğer kanunlardaki idari yaptırımlar Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım sistemine uygun hale getirilinceye kadar, geçerli sayılmaktadır. Belirtilen özelliği nedeniyle söz konusu madde hükmü, adı öyle olmasa bile bir geçici madde niteliği taşımaktadır. Yasanın kapsam maddesinde açıkladığımız gerekçelerle, geçici teminatların irat kaydedilmesine ilişkin kararların para cezası niteliğinde olduğu açık olmakla beraber yasaklama karalarının saklı tutulan hükümler arasına girip girmediği tartışılabilir. Ancak bu konuyu açıklığa kavuşturan bir içtihat da henüz oluşmuş değildir. Bununla beraber şahsi görüşümüz (3 üncü maddenin açıklama kısmında belirttiğimiz gibi) yasaklama kararlarının Kabahatler kanununda düzenlenen saklı hükümler arasına girmediği yolundadır. Soruşturma Zaman Aşımı MADDE 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez. (2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüz bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Elli bin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, yıldır. 3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır. (4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar. 128 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR (5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır. (6) (EK: 13.2.2011 – 6111 S.K. MD.22) Ancak, (Ek İbare : 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27) 89 uncu maddesi hariç olmak üzere 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer MADDE 20 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir. MADDE - 20 AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 20. maddesinde, soruşturma zaman aşımının tanımı ve zaman aşımı süreleri belirlenmiştir. Yaptırımlarda, iki türlü zaman aşımı söz konusu olur. Biri soruşturma ile ilgili, yani yaptırım uygulayacak idari merciin olayı öğrenmesi ile ilgilidir. Diğeri de verilen bir idari kararın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bir haksız eylem gerçekleştiği zaman, idare yasada öngörülen sürelerde bir karar alabilir. Yasada öngörülen süreler dolduğu zaman bu yetkisi kalmaz. Soruşturma zaman aşımı süreleri yaptırımın, a) Maktu para cezası olması, b) Nispi para cezası olması, açısından ayırıma tabi tutulmuştur. Nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde zaman aşımı süresi sekiz yıldır. Yani haksız eylemin işlendiği veya neticenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 8 yıl geçince idare para cezası uygulayamaz. TBB | 129 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Maktu para cezası gerektiren kabahatlerde, para cezasının miktarına göre farklı süreler belirlenmiştir. Belirlemeye esas olan para cezası miktarlarında para birimi Yeni Türk Lirası değil (YTL değil) Türk Lirasıdır. YTL için ön görülen geçiş döneminden sonra ki uygulama göz önünde tutularak böyle bir düzenleme getirilmiştir. 5560 sayılı Kanunun 33. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20. maddesinde yapılan değişikliğe göre; a) 100.000TL. veya daha fazla para cezalarını gerektiren kabahatler beş yıl b) 50.000TL. veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört yıl c) 50.000TL den az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç yıldır. Bunla beraber : 13.2.2011 – 6111 S.K. MD.22 ile yapılan eklemeyle yasada tadadi olarak sayılan kanunlara dayanılarak verilen kabahat yaptırımlarında söz konusu süre çok daha aşağıya çekilmiş bulunmaktadır. Yasaya yeni eklenen özel hükümler ve sınırlı olarak soruşturma zamanaşımı özel olarak belirtilen durumlar aşağıda gösterilmiştir. Bunlar ; a-1111 sayılı Askerlik Kanunu,(89. madde ile verilen idari yaptırım cezaları hariç) 1111 sayılı Askerlik Kanunun 89 uncu maddesi kolaylık olmak üzere aşağıda gösterilmiştir. “Sınıf ve tertibatı belirlenmiş olanlardan, yapılan bildirim veya duyuru üzerine birlikte sevk edilecekleri emsallerinin sevk tarihinin son gününe kadar gelmeyen ve bu durumları 47 nci maddede yazılı özürlerinden ileri gelmediği belirlenenler ile sevk edildikten sonra askerliğini yapacağı kıtaya gitmeksizin kaçanlardan elde edilip de erteleme hakkı bulunmayanlar derhal sevk olunurlar. Bunlardan yedek subay yetişme şartlarını taşıyanlar, muayyen zamanlarda birliklerine veya yedek subay yetiştiren sınıf okullarına sevk edilirler. Bakaya iken ertelemesi yapılmış olanlar, ertelemelerinin bittiği tarihi takip eden ilk mesai günü sevk edilirler. Barışta, kabul edilebilir bir özrü olmaksızın; a) Yoklama kaçaklarından birlikte son yoklamaya tabi oldukları doğumluların yurt genelinde normal sevk yılı içindeki son kafilesi gönderilmiş bulunanlar için, son kafilenin gönderilmesi tarihinden, b) Saklılardan yaşıtlarının yurt genelinde normal sevk yılı içindeki son kafilesi gönderilmiş bulunanlar için, son kafilenin gönderilmesi tarihinden, c) Bakaya kalanlar için, bakaya kaldıkları tarihten, 130 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR d) İhtiyat erattan çağrılıp da birlikte işleme tabi olduğu kişiler gönderilmiş bulunanlar için, en son gönderilme tarihinden, e) Yoklama kaçağı, saklı veya bakaya olup olmamasına bakılmaksızın askerlik şubesince sevk edildiği kıtasına katılmayan veya geç katılanlar için, kendilerine tanınan kanuni yol süresinin bitiminden, itibaren dört ay içinde gelenler iki yüz elli, yakalananlar bin; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler beş yüz, yakalananlar iki bin; bir yıldan sonra gelenler yedi yüz elli, yakalananlar üç bin Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılır. Bir yıldan sonra tamamlanan her takvim yılı için kendiliğinden gelenler ayrıca bin, yakalananlar ayrıca iki bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, bu eylemlerinden sonra askerlik şubesince ilk sevk edildikleri kıtalara gecikmeksizin katılmaları halinde haklarında verilecek idarî para cezalarının yarısı verilir. Bu madde uyarınca verilecek idarî para cezalarına ilişkin evrak, yükümlünün bağlı olduğu askerlik şubesi başkanlıklarınca yükümlünün nüfusa kayıtlı olduğu yer mülki idare amirliklerine gönderilir ve idarî para cezası ilgili il ya da ilçe idare kurullarınca verilir. Bu madde uyarınca verilen idarî para cezaları hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda öngörülen kanun yoluna müracaat edilebilir. Bu cezaların yerine getirilmesi askerlik hizmetlerinin sonuna bırakılır. Bu süreler içinde zamanaşımı işlemez.” Barışta, dördüncü fıkra uyarınca verilen idarî para cezası kesinleştikten sonra dördüncü fıkrada sayılan eylemlerden herhangi birini işleyenler ile bu eylemleri seferberlik ve savaş halinde işleyenler hakkında askerlik şubelerince suç dosyaları hazırlanarak yükümlünün nüfusa kayıtlı olduğu yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.” b-2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, c- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, d- 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, e- 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, f- 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, g- 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu k- 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren hallerdir. Yukarda sayılan yasalarda sayılan idari para cezası verilmesi gerektiren durumlarda , idari para cezasını gerektiTBB | 131 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer. Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse 1.11.2010 yılında idari para cezasını gerektiren bir fiil işlendiğinde bu yılı takip eden 2011 yılının son günü bitene kadar bir tebligat yapılmadığı takdirde herhangi bir idari yaptırım kararı verilemez. Bu kurala aykırı olarak bir idari yaptırım kararı verilmişse soruşturma zamanaşımına uyulmadığı için alınan bu karar geçersiz olur. Yasada belirtilen 4 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi 50.000,TL - 100.000,-TL arasındaki, 3 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi 50.000TL den az cezalar hakkında uygulanacaktır. Eğer yasalarda öngörülen cezanın asgari ve azami miktarları öngörülmüşse ve bu miktarlardan biri esas alınırsa zaman aşımı süresi değişiyorsa, kanımızca fail lehine olan had yani asgari ceza miktarı esas alınarak zaman aşımı süresi belirlenmelidir. Bu maddedeki zaman aşımı, T.Ceza Kanununun 66. maddesinde düzenle- nen dava zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır. Her iki düzenleme şeklinde de zaman aşımı süreleri fiilin işlendiği tarihi esas almaktadır. Eğer fiil devam eden bir nitelik taşıyorsa temadinin kesildiği neticenin ortaya çıktığı tarihte işlemeye başlar. İdari ceza aynı zamanda T.Ceza Kanununda öngörülen bir suçu da oluşturuyorsa, zaman aşımı süreleri söz konusu adli suça ilişkin dava zaman aşımı süreleri esas alınarak belirlenecektir. Suçlara ilişkin zaman aşımı süreleri 5237 sayılı Y.Türk Ceza Kanununun 66. maddesinde düzenlenmiştir. Konumuz Kabahatler Kanunu olduğu için ceza hukukunu ilgilendiren oranda ayrıntılara inilmemiştir. Geçici teminatın irat kaydedilmesi kararlarının verilme zamanı konusunda Kamu İhale kanununda bir hüküm olmadığı için bu konuda Kabahatler kanunun genel hükümlerine gidilmesi gerektiği kanısındayız. Ancak kamu ihale yasaklama kararları hakkında Kamu İhale Kanunu 58 inci madde ve Kamu İhale Sözleş- meleri Kanunun 26 ıncı maddelerinde yer alan "yasaklama kararları yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihten itibaren kırk beş gün içinde verilir" hükmü karşısında özel bir düzenleme getirildiği savunulabilir. Yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarih konusu pek çok tartışmalar neden olmakla beraber, Danıştay içtihatları ile yasaklamayı gerektiren istem yazısının ilgili bakanlığa ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir. 132 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren YTL yerine TL ibaresi kullanılmaya başlanılmıştır. Yerine Getirme Zamanaşımı MADDE 21- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez. (2) Yerine getirme zamanaşımı süresi; a) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi, b) Yirmi bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş, c) On bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört, d) On bin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, Yıldır. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır. (4) (23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun 37. Maddesi ile değişik şekli) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar. (5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez. MADDE 21 - GEREKÇE Madde 21.-Madde metninde, kabahat dolayısıyla karar verilen yaptırımların yerine getirilmesi zamanaşımı süreleri ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. MADDE 21 - AÇIKLAMA Bu madde ile düzenlenen zaman aşımı süreleri verilen bir kararın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bir başka deyişle bir idari para cezasına ilişkin kesinleşen karar yasada öngörülen sürelerde uygulanmadığı taktirde zaman aşımına uğradığı için uygulanabilme olanağı kalmaz. Yerine getirme zaman aşımı kuralı, T.Ceza Kanununun 68.maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır. Bu maddede maktu veya nispi ceza ayırımı yapılmamıştır. Çünkü nispi ceza da somutlanarak belirli bir miktar olarak belirlenmiştir. Yasadaki düzenleme daha önceki maddede olduğu gibi Yeni Türk Lirası değil, Türk Lirası esas alınmıştır. TBB | 133 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yasa hükmüne göre, zaman aşımı süreler; 50.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde yedi yıl, 20.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde beş yıl, 10.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde dört yıl, 10.000TL. den az idari para cezası verilmesi halinde üç yıl olarak, belirlenmiştir. 20.000TL - 50.000TL. arasındaki cezalarda beş yıl, 10.000TL 20.000TL arasındaki cezalarda dört yıl, zaman aşımı süresi uygulanacaktır. Mülkiyetin Kamuya geçirilmesine ilişkin kararlar için zaman aşımı süresi on yıldır. Para cezasına ilişkin kararın kesinleşmesi, yani uygulanabilir olması için gerekli bütün işlemlerin tamamlanması şarttır. Kararın kesinleşmesi, idari yaptırım kararının Tebligat Kanununa göre ilgiyle tebliğinden sonra kanun yoluna başvurma süresinin geçmesi tarihinde gerçekleşir. Zaman aşımı resen dikkate alınması gereken bir konudur. Bu durum, idarenin gözünden kaçmışsa ilgili her zaman zamanaşımına uğranıldığını ileri sürmek hakkına sahiptir. Kanunun yürürlüğe girdiği zamanda zaman aşımı süresi kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlamakta idi. Daha sonra bu hüküm; 23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun 37. Maddesi ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar." Eğer idari yaptırımın yerine getirilmesine, uygulanmasına ve başlanmasına ilişkin yasal engeller varsa, zaman aşımı süreleri işlemez. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları İdarî Yaptırım Kararı Verme Yetkisi MADDE 22- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir. 134 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR (2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir. (3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. (4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir. MADDE 22 -GEREKÇE Madde 22- Madde metninde, idarî yaptırımlarla ilgili olarak karar verme yetkisine ilişkin genel bir düzenleme yapılmıştır. MADDE 22 - AÇIKLAMA Yasalarda, idari yaptırıma karar verme yetki ve görevi, hangi idari kurul, makam veya kamu görevlisine tanınmışsa yetki ve görev, anılan kurul ve görevliler tarafında verilir. Ancak değinilen koşullarda verilen kararlar kesinleşerek uygulamaya sokulabilirler. Yasada idari yaptırıma karar verecek makam veya merci belirtilmemişse ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri yetkili ve görevli kabul edilir. İdari kurul, makam veya kamu görevlileri ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkilidirler. Bir başka belediye sınırları içine giren alanda işlenen haksız eylem hakkında diğer belediyenin idari yaptırım uygulama yetkisi olmadığı gibi, belediye sınırları dışında kalan bir yerde işlenen haksız davranış nedeniyle bir belediyenin yaptırım uygulama görev ve yetkisi olamaz. Daha önce belirdiğimiz gibi, büyük şehir belediyeleri sınırları içerisinde yetkili mercide sorunlar ortaya çıkarsa, eylemin gerçekleştiği yer belediyesinin esas alınması gerektiği kanısındayız. Kabahatler kanunu, 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun yer bakımından yetki kurallarının kabahatler açısından da uygulanmasını öngörmüştür. Ceza muhakemeleri yetki kuralları 12-21 maddelerde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükümlerine göre, teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda suçun işlendiği yer makamı yetkilidir. Aynı hükümlerden hareketle suçlarda olduğu gibi kabahatler hakkında da aynı hükümler uygulanacaktır. İdari nitelikte yasaklama kararı verme prosedürü ile hangi makam ve mercilerin yetkili oldukları Kamu İhale Kanununun 58 ve 59 TBB | 135 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU uncu maddelerinde, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 26 ncı maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu konuda özel hükümler olduğu için söz konusu özel hükümlerin uygulanması gerekip, genel nitelikte olan Kabahatler Kanununun hükümlerinin uygulanması mümkün görülmemektedir. Aynı şekilde geçici teminatın irat kaydedilmesi işlemlerinde de özel bir düzenleme olduğu için Kabahatler kanun hükümlerine gidilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyet Savcısının Karar Verme Yetkisi MADDE 23- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. (2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir. (3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir. MADDE 23 - GEREKÇE Gerekçesi Yok MADDE 23 - AÇIKLAMA Kabahatler kanununun 23. maddesi hükmü, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM adalet komisyonunun uygun görmesi nedeniyle yasa metnine konulmuştur. Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri Ceza Muhakemesi Kanununun 61. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, C.Savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki kolluk görevlileri aracılığı ile, her türlü araştırmayı yapabilir, bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Ancak söz konusu yasa ile C.Savcısına idari yaptırım kararı verme yetkisi verilmediği halde, kabahatler kanunu, idari yaptırım kararı verme yetkisi de tanımıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlük tarihinden daha önceki tarihlerde C.Savcılığının idari yaptırım uygulama yetkisi yoktu. Kabahatler Ya- sasının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yürürlüğe giren yasalarla C.Savcılarına idari yaptırım uygulama yetkisi verilebilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, C.Savcılarının doğrudan idari 136 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR yaptırım kararı verebilmeleri için yasalarla kendilerine açık bir yetki ve görev verilmesi gerekir. Bununla beraber, C.Savcıları yasalarla açıkça yetkilendirilmiş olmasa dahi, bir suç dolayısı ile başlatılan soruşturma kapsamında, bir kabahatin işlendiğini öğrendiğinde durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi kendiside idari yaptırım kararı verebilir. Ancak C.Savcısının böyle bir karar verebilmesi için idari mercilerce aynı eylem nedeniyle önceden idari bir yaptırım kararı vermemiş olması gerekir. Önceden bir idari yaptırım kararı verilip verilmediğini C.Savcısı araştırıp inceledikten sonra idari yaptırım kararı verebilecektir. Böyle bir hükmün konulması yasanın sistemine ters düşmekte, C.Savcısı tarafında verilen idari yaptırımın uygulanması açısında yanında bazı sorunları taşımaktadır. C.Savcılığı kararı kendisi mi icra edecek?, ilgili kamu kuruluşları aracılığıyla mı icra edilecek?, haksız eylemle ilgili dosya eylem ile ilgili dosya Savcılıkta mı kalacak?, yoksa ilgili idari kurula mı verilecektir?. Belirtilen konular yasa hükmünün uygulanmasında bazı sorunları yanında taşıyacaktır. Kanımızca bu hüküm, yerel yönetimlere güvensizlik izleri taşımakta, bazı haksız eylemlerin cezasız kalmaması açısından merkezi idarenin yetkisini vurgulamaktadır. Mahkemenin Karar Verme Yetkisi MADDE 24- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir. MADDE 24 - GEREKÇE Gerekçesi yok MADDE 24 - AÇIKLAMA Bu hüküm, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM' de Adalet Komisyonunda eklenmiştir. Kanımızca bu ekleme Kabahatler Kanununun felsefesi ve sistemiyle bağdaşmamaktadır. Değinilen yasa hükmüne göre, kovuşturma konusu eylemin kabahat olduğunun anlaşılması halinde, davanın görülmekte olduğu mahkemece idari yaptırım kararı verilir. Yasa hükmünün düzenleniş biçimi emredicidir. Bu nedenle konunun idari makam ve merciye havalesi şeklinde bir yetkinin kullanılması söz konusu olamaz. Mahkeme mutlaka bu yetkiyi kullanarak karar verecektir. TBB | 137 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Mahkemenin ceza mahkemesi veya hukuk mahkemesi olduğu hakkında yasa hükmünde bir açıklık yoktur. Ancak yasanın düzenlenişinde "kovuşturma konusu fiilden" söz edildiği için, karar verecek mahkemenin ceza mahkemesi olabileceği anlaşılmaktadır. Mahkemenin önüne gelen davada, konunun suç oluşturmayıp kabahat olması halinde idari yaptırım kararı verme yetkisi olmakla beraber, idari mercilerin aynı konuda önceden bir yaptırım kararı alıp almadığını incelenmesi gerekir. İdarî Yaptırım Kararı MADDE 25- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta; a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır. MADDE 25 - GEREKÇE Gerekçesi Yok MADDE 25 - AÇIKLAMA Kabahatler kanununun 25. maddesinde, "idari yaptırım kararına ilişkin tutanak" tan söz edilmektedir. Tutanak; bir durumu veya olayı belirlemek için birçok kimsenin veya ilgililerin imzaladığı rapordur (TDK sözlüğü). Yasada sözü edilen tutanak, haksız eylem ve eylemi işlemiş olanı ispat etmek için olay yerinde düzenlenen, görevli yanında, görgü tanıklarının da imzasını taşıyan belge anlamında kullanılmamıştır. Yazılı idari yaptırım kararının düzenleniş biçiminin ve içeriğinin nasıl olacağını belirlemiştir. Söz konu idari yaptırım kararında bulunması gereken konular ayrı, ayrı sayılmıştır. Bu unsurların, eksiksiz olarak idari yaptırım kararında mevcut olması şarttır. İdari yaptırım kararında bulunması gereken hususlar, a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimliği ve adresi, b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliler, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği, 138 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR e) Fiilin işlendiği yer ve zaman, dır. İdari yaptırım kararında yukarıda belirtilen hususlar, açık bir şekilde gösterilir. İdari yaptırım kararında, failin kimlik bilgileri ile kişinin açık adresi yazılır. Bunun yanında idari yaptırımın yasal dayanakları ayrıntılı olarak gösterilmelidir. Ayrıca kabahati oluşturan eylem, eylemin gerçekleştiği yer ve zaman gösterilerek açıklama yapılmalıdır. Bunlardan başka kabahat fiilini ispat eden bütün kanıtlar, belgede gösterilmeli ve idari yaptırım kararının tarihi ile kararı veren kamu görevlilerinin ad, soy ad ve görev unvanları açıkça belirtilmelidir. Tutanakta kabahat fiilinin işlendiğini ispata yarayacak delillerin gösterilmesi aranmakla beraber, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile reddedilen delillerin belirtilmesi gerekmemektedir. Ancak söz konusu bilgilerin soruşturma dosyası içerisinde olması şarttır. Kanımızca kabahati oluşturan fiilin işlendiği yer ve zaman gösterilirken, zamanın, yıl, ay, gün belirlemeleri yanında saat olarak da belirtilmesi gerekir. Yasada, tarih değil zaman şeklinde bir ifade kullanması kanımızca, bu amaca yöneliktir. Failin adresinin gösterilmemesi, idari yaptırım kararının kaldırılması sebebi olmaktadır. Beypazarı Sulh Ceza Mahkemesinin 10.11.2005 tarih ve E. 2005/229 D.İs, 2 K. 2005/229 D.İs sayılı kararında, İdari yaptırım kararında yaptırım kararı verilen kişinin adresinin olmaması, idari yaptırım kararının kaldırılma nedenleri arasında gösterilmiştir. Kararların Tebliği MADDE 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. (2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. (3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir. TBB | 139 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU MADDE 26 - GEREKÇE Tasarıya,25. maddeden sonra gelmek üzere/'kararların tebliği" başlığı ile 26. madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme yapılmıştır. MADDE 26 - AÇIKLAMA İdari yaptırım kararlarının tebliği, idari yaptırım kararı verilen kişinin gerçek kişi veya tüzel kişi olması açısından farklılık gösterir. Tüzel kişiye tebliğin yapılabilmesi, yetkili temsilciye tebligat yapılmasını ifade eder. Yetkili temsilcinin birden fazla olması halinde, bunlardan herhangi birine tebligat yapılması yeterlidir. Tebligat kanununun 12. maddesine göre, bir ticarethanenin işlemlerinde doğan anlaşmazlıklarda, ticari kişiye tebligat geçerli sayılır. Tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinin herhangi bir sebeple olağan iş saatlerinde iş yerinde bulunamamaları halinde tebligat orada hazır bulunan çalışanlara yapılabilir. Yine söz konusu Kanunun 13. maddesi; “…Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır…” denilmektedir. Gerçek kişilere elden tebligat yapılması, yeni yasanın ifadesiyle kararın gerçek kişinin huzurunda verilmesi seçeneği varken, tüzel kişilere tebligatın mutlaka tebligat kanunu hükümlerine göre yapılması gerekir. Tebligat Kanununa göre, tebligat metninde, bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve kanun yoluna başvurma süresi açık bir biçimde gösterilmelidir. Elden yapılan tebligatta, yani gerçek kişinin hazır olduğu bir durumda tebligat yapılırken, idari yaptırım kararında tebligatın doğrudan yapıldığı açıkça belirtilmelidir. Ayrıca bildirim yapılırken, failin bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve kanun yoluna başvuru süresi açık ve doğru bir şekilde belirtilmelidir. Yukarıda tarih ve sayısını gösterdiğimiz Beypazarı Sulh Hukuk Ceza Mahkemesinin kararında, idari yaptırım kararının kişinin huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça belirtilmediği, bu karara karşı başvurulacak kanun yolu, mercii ve süresinin yanlış gösterilmesi, idari yaptırım kararının bozma sebepleri arasında gösterilmiştir. 140 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Elden yapılan tebligatta, kişiden, idari yaptırım kararını imzalaması istenilir. İlgili kararı imzalamaya zorlanamaz. İlgili kararı imzalamaktan çekiniyorsa bu durumda ayrıca kararda belirtilir. İdari yaptırım kararının bir örneği ilgili kişiye verilir. Ayrıca 11.01.2011 tarihinde TBMM’de kabul edilip 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la Tebligat Kanununda önemli değişiklikler yapılmış olup, buna göre Tebligatların elektronik ortamda da yapılabilmesine ve ilanların da yine elektronik yolla yapılabilmesine imkan tanınmıştır. Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanması tebliğ sayılır mı? Yukarda açıklanmaya çalışıldığı gibi , idari kararlar ilgiliye tebliğ edilmedikçe yürürlüğe giremez. Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yasaklama kararlarının tebliğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, söz konusu madde hükümlerinde, "...Yasaklama kararları, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırk beş gün içinde verilir. Verilen bu karar Resmi Gazetede yayımlanmak üzere en geç on beş gün içinde gönderilir ve yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu kararlar Kamu İhale Kurumunca izlenerek, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olanlara ilişkin siciller tutulur..." denilerek, yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanacağı ve yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Uygulamada da ilgiliye tebliğ yapılmamakta, kararın yürürlüğü için Resmi Gazetede yayımlanması yeterli sayılmaktadır. Kanımızca, kararın Resmi Gazetede yayımlanması ve tebliğ edilmesi farklı konulardır. Ayrıca, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasının, "ilanen tebliğ" yerine geçeceğine ilişkin, söz konusu yasalarda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle, Resmi Gazetede kararın yayımlanmasını, ne tebligat ne de ilanen tebligat olarak kabul edebiliriz. Bundan başka, yasaklama kararı ile ilgili olarak Resmi Gazetede yayımlanan metinlerde, kararın ana unsurları yer almamaktadır. Kanımızca, yasal bir tebligatın gerçekleşebilmesi için idari yaptırım tutanağında bulunması zorunlu olan hususların, tebligat metni ve Resmi Gazetedeki duyuru metninde yer alması gerekir. Ancak uygulamada bu zorunluluklara hiç uyulmadığını belirtmekte gerekir. Bu zorunlulukların ise temel hak ve özgürlükler ve hukuk devleti açısından olmazsa olmaz zorunluluklar olduğunu da hatırlatmak gerekir Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımının tebliğ anlamına gelmediğini belirledikten sonra, yasaklama kararının Resmi TBB | 141 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Gazetede yayımlanmasıyla yürürlüğe gireceğine ilişkin Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunundaki hükümlerin tebliğin yapılmış sayılması anlamına gelip gelmediğini de tartışmakta yarar vardır. Tebligat ilgili için bir hak olduğuna göre, Resmi Gazetede yayımlanma ve yürürlüğün yayın tarihinden başlaması ile ilgili hükmün, tebligat yerine geçmesi şeklinde bir yargıya varılabilmesi için, konuyu düzenleyen kurallarda bir açıklık bulunması şarttır. Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda ise böyle açık, yani tebligat hakkını ortadan kaldıran bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, tebliğ zorunluluğu ve bu konuda Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesinde yer alan, "...(1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. (2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. (3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir." şeklindeki hükmün uygulanabileceği düşünülmektedir. Başvuru Yolu MADDE 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. (2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. 142 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR (3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir. (4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir. (5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mah- keme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. (6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halin- de; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halin- de; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciin- de görülür. MADDE 27 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır. Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu TBB | 143 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir. Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir. Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir. MADDE 27 - AÇIKLAMA Kabahatler kanununa göre alınan idari yaptırım kararlarına karşı iki kanun yolu öngörülmüştür. Bunlar; a) Başvuru Yolu, b) İtiraz Yoludur. Başvuru yolu yasanın 27. maddesinde, itiraz yolu 29. maddesinde düzenlemiştir. Yeni yasal düzenlemeyle kendi yasalarında idari yargı yoluna gidilmesi düzenlenmiş olan konularda bu yargı yoluna gidilebilir. Bu şekilde özel düzenleme olmayan hallerde Kabahatler Kanununun 27. maddesinde göre hareket edilecektir. İdari para cezasına ilişkin kararlar ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari tedbir kararlarına karşı, kararın tebliği veya tevhimi ( Duruşmada yapılan bildirim) tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde o yerin Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir. Sulh Ceza Mahkemesine kararın tebliğ veya yüze karşı tebliği tarihinden itibaren, on beş gün içerisinde yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulabilir. 15 günlük süre hak düşürücü süredir. Bu süre geçirildiğinde kanunda sayılan haller dışında (mucbir sebep hali) kanun yoluna başvurma hakkı kalmaz. Bu sürenin geçirilip geçirilmediği yetkili organlarca resen dikkate alınır. Bir başka deyişle taraflardan birinin itiraz edip etmemesi önemli değildir. Kararın tebliğ veya elden yüze karşı verilmesinden başlayarak 15 gün geçtiğinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Yani uygulanabilir hale gelir gerçekleşir. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle 15 günlük sürenin geçirilmiş olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı yine yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvuru yapılabilir. Mücbir sebeplere dayanarak yapılan başvuru kararın kesinleşmesini ve uygulanmasını engellemez. Ancak mahkeme kararın uygulanmasını durdurabilir. Mahkemeye başvuruda idari cezanın uygulanmasını durdurma isteminde bulunulması şart değildir. Ancak böylesi bir durumda mahkemenin dikkati çekmek için yürütmeyi durdurma istemi ve nedenlerinin açıklıkla belirtilmesinde yarar vardır. 144 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Mücbir sebep, kişinin iradesi dışında oluşan, karşı koyamayacağı veya önleyemeyeceği olağan dışı olayları ifade eder. Deprem, sel, toprak kayması ve yıldırım düşmesi klasik mücbir sebep örnekleridir. Kanımızca başvuru hakkını kullanacak kişinin trafik kazasına uğraması, ani hastalanması gibi olaylar ciddi kanıtlarla ispat edilmeleri koşuluyla mücbir sebep sayılmalıdır. Sulh Ceza Mahkemesine mücbir sebeplere dayanarak, mücbir sebeplerin ortadan kalktığı tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılabilecek başvuru hakkında, idari yaptırım kararı verilen kişi tarafından bizzat yapılabileceği gibi onun kanuni temsilcisi veya avukatı tarafından da yapılabilir. Yasada bu hüküm olmasa dahi belirlenen şekilde hareket edilebileceği bir olgu iken yasanın böyle bir düzenleme yapması kanımızca gereksizdir. Kanun yolu olarak Sulh Ceza Mahkemesine yapılacak başvuru dilekçelerinin iki nüsha verilmesi aranmaktadır. Bu dilekçede idari yaptırım kararının içeriği, bu karara karşı yasalara aykırılıklar ve delilleri açık bir şekilde gösterilir. Başvuru mücbir sebebe dayanarak yapılmışsa, karşılaşılan mücbir sebep ve kanıtları dilekçede ayrıntılı olarak belirtilir. Ayrıca idari yaptırımın uygulanmasının durdurulması isteniyorsa bu durumunda dilekçede belirtilmesinde yarar vardır. İdari yaptırım kararının mahkemece verilmesi halinde, başvuru yolu kullanılmayıp sadece itiraz yoluna başvurulabilir. İtiraz yeri ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Görülmekte olan bu davada soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği taktirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. Yine aynı durumda fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği taktirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. Eğer görülmekte olan davada idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciine götürülür. Kabahatler Kanunun 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8) Numaralı Fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu hakkında Anayasa Mahkemesine bir itiraz başvurusu yapılmıştır. TBB | 145 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU "İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde" ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasayla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasanın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür..." Ancak, Anayasa Mahkemesinin 11.06.2009 tarihli kararında ". İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır. Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari yargının görev alanına giren bir başka kararın da verilmiş olması halinde bu kararın iptali talebiyle birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı merciinde görülmesini amaçlamaktadır. Bu suretle, idari yargının görevli olduğu işlem kapsamında tesis edilen bir idari yaptırım kararının hukuka uygunluk denetiminin de aynı yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır. İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde idari yargı yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden, kuralın belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi gerektiği yolundaki Anayasa'nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez. Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması gerekirken itiraz konusu kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak görevli kılınmasının, Anayasanın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş ise de diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan ve bu kapsamda bulunan idari yaptırım karar146 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR larına karşı sulh ceza mahkemesinin görevli olmasını sağlayan Kabahatler Kanununun 3. maddesinin (l) numaralı fıkrasının Anayasaya aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz konusu kural kapsamındaki idari yaptırımlar bakımından idari yargı yerlerini görevli kabul eden Yasanın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasanın 125. ve 155. maddelerine aykırılığından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasaya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir." gerekçeleriyle başvuru talebi reddedilmiştir. Daha önceki maddelerle ilgili maddelerde açıklanmaya çalışıldığı üzere, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesine göre, "Kabahatler Kanunundaki hak arama yolları (başvuru yolları) diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanır." Oysa, ne Kamu İhale Kanununda ne de Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yetkili ve görevli mahkemeler hakkında bir hüküm vardır. Ancak Kamu İhale Kanununun 55/1 inci maddesinde, "...Şikayet başvurusu, ihale sürecindeki işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren 21 inci maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer hallerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan idareye yapılır. İlanda yer alan hususlara yönelik başvuruların süresi ilk ilan tarihinden, ön yeterlik veya ihale dokümanının ilana yansımayan diğer hükümlerine yönelik başvuruların süresi ise dokümanın satın alındığı tarihte başlar..." denilerek, ihale sürecindeki işlem ve eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla önce ilgili idareye şikayet yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir. İdarenin belirli bir süre içinde karar almaması veya ilgili süresinde alınan kararın uygun bulunmaması halinde ise aynı maddenin 4 üncü fıkrası, "...Belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini, süresinde alınan kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru sahibi dahil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kuruma itirazen şikayet başvurusunda bulunulabilir." hükmüne göre, Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet yoluna başvurulur. Bu durumda, yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurumu'nun alanına girip girmeyeceğinin belirlenmesi gerekecektir. Söz konusu belirlemeyi yapabilmek için de yasaklama işleminin "ihale sürecindeki bir işlem veya eylem sayılmaması" önemli bir ölçüt olmaktadır. Bu TBB | 147 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ölçütü destekleyen diğer ölçütler de, ihale kararının kesinleşmesi veya ihale sözleşmesinin bağıtlanmasıdır. (Danıştay Dava Daireleri Kurulu 7.3.2003 gün ve E.2002/725, K.2003/88 sayılı kararında, ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönemin idari yargının denetim alanına girdiğini belirlemiştir). Buna karşılık, Kamu İhale Kurulu 06.01.2005 tarih ve 2005/UY.Z-26 sayılı kararında "...Kanunun 53/b-1 inci maddesi ile Kurula verilen görev ve yetki, ihale süreci içerisinde ve bu süreçte sonuç doğuran işlem ve eylemler olarak belirlenmiştir. Kamu İhale Kurumuna ihalelerden yasaklama kararlarına dair yetki ve görev verilmemiştir..." denilerek yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurulunun görev alanı dışında olduğu belirlenmiştir. Bu durumda yasaklama kararlarına karşı doğrudan yargıya başvurulması gerekmektedir. Uygulama bu şekilde olmasına karşın, kamu ihalelerinden yasaklama işleminin, ihale süreci içinde bir işlem olup olmadığı tartışılabileceği gibi, Anayasanın 142 nci maddesi uyarınca mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenlenebileceği hükmünü, bu hükmün gereği olarak da değinilen belirleme işinin hiç bir idari mercie bırakılamayacağını hatırlatmakta yarar vardır. Yasaklama kararlarına karşı görevli yargı mercii konusunda, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinede, "diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadığı" için Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen sorularla ilgili yanıtlardan da anlaşılacağı üzere, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yasaklama ile ilgili görevli yargı mercii açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu durumda, Kabahatler Kanununun genel hükümleri arasında yer alan "Başvuru Yolu" başlığıyla düzenlenen 27 nci madde hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulabilir. Ancak, uygulamada yasaklama kararlarına karşı, Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulduğunda görevsizlik kararları verilmiştir. Diğer yandan da idari yargı mercileri davalara bakmayı fiilen sürdürmektedir. Başvurunun İncelenmesi MADDE 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonu- cunda; 148 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine, b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine, c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde baş- vurunun usulden kabulüne, Karar verilir. (2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder. (3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir. (4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir. (5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır. (6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur. (7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar. (8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının; a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine", b)Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına", Karar verir. TBB | 149 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir. (10) (Değişik madde 6217 sayılı 31.3.2011 tarihli Kanun madde 27) Üç bin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir MADDE 28 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır. MADDE 28 - AÇIKLAMA İdari yaptırım kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine kanun yoluyla başvurulduğunda, başvurunun yapıldığı Sulh Ceza Mahkemesince bir ön inceleme yapılır. Yapılan ön incelemede, usul, kural ve ilkelerine uyulup uyulmadığı konunun esastan incelemeye uygun olup olmadığına karar verilir. Özel Kanunlarında, idari yaptırımlarla ilgili olarak idari yargıya gidilmesi yolunda hüküm ihdas edilmiş hususlarda idari yargılama usullerine göre işlem yapılacaktır. Coğrafi alan itibariyle söz konusu mahkemenin görev alanına girilip girilmediğinin belirlenmesidir. Eğer başvuru, yapılan mahkemenin görev alanına girmeyen bir yerde dava açılmışsa, dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilir. Örneğin Ayaş sulh ceza mahkemesinde açılması gereken bir davaya Güdül Sulh Ceza Mahkemesine başvurulmuşsa, ön incelemede Ayaş Sulh Ceza Mahkemesinin görevli olduğu belirlenerek, dosyanın söz konusu mahkemeye gönderilmesi kararı verilir. Konunun yetki alanı yönünden değerlendirmesi yanında, ön incelemede, başvurunun süresi içinde yapılmadığında bu süre, sukutu hak süresi niteliğinde olduğundan mahkemece süre resen nazara 150 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR alınır. Süresi içinde yapılmayan talepler ret olunur. Eğer mücbir sebepler de belirtilmemişse veya yoksa dava süre açısından ret edilmiş sayılır. Ayrıca başvuranın menfaat bağının olmaması, konuyla ilgili olmaması halinde, vekil veya temsilci olmadığının saptanması halinde de dava usulden ret olunur. Eğer dava yetkili kişi tarafından açılmamışsa yine sonuç aynı olacaktır. Dava usulden ret edilmediği taktirde, esastan incelemesi aşamasına geçilir. Davanın esastan incelenmesi aşamasına geçildiğinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesi dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum veya kuruluşuna tebliğ eder. Kendisine dilekçe tebliğ edilen ilgili kamu kurum veya kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde mahkemeye cevap verir. İlgili kamu idaresi, başvuru konusu idari yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneğini cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunar. Eğer idari yaptırım kararını C.Savcılığı vermiş ise bu mükellefiyeti, savcılığın yerine getirmesi gerekir. Mahkeme gerek duyarsa idari yaptırım işlem dosyasının aslını da ilgili idare ve C.Savcılığından isteyebilir. Kuşkusuz bu sorumluğunu kusurlu bir şekilde yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında yargılamaya engel olmakla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkündür. İlgili idarenin cevap dilekçesi idari yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak Sulh Ceza Mahkemesine verilir. Kanımızca nüsha sayısı yeterli değilse, günümüz koşullarında fotokopi yöntemiyle çoğaltma olanakları bulunduğundan bu durumu sorun yapmamak gerekir. Cevap yazısını aldığında, mahkeme başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder. Mahkeme ilgililerin talepleri üzerine veya kendi yetkisini kullanarak resen ilgili idareyi ve idari yaptırıma muhatap olanları, tayin ettiği belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Bu dinleme için belirlenen günle, tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olması aranır. Dinleme sırasında taraflar veya vekilleri duruşmada hazır olabilir. Taraflar mazeret belirtmemişlerse kendileri hazır bulunmadıklarında da karar verilebilir. Bu durum ilgililere yapılan tebligat yazısında açıkça belirtilir. Yetkili mahkeme gerek duyarsa tanık dinlenmesine bilirkişi incelemesine ve keşfe karar verebilir. TBB | 151 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün kanıtları değerlendirdikten sonra, aleyhine idari yaptırım kararı verilen kişi duruşmada hazır bulunduğunda son sözünü sorar. Son söz hakkı, hakkında idari yaptırım kararı verilenin kanun temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını duruşmada hazır bulunanların huzurunda açıklar ve a) Ya açılan dava sonucunda, idari yaptırımın hukuka uygun olması nedeniyle "başvurunun reddine" b) Ya da idari yaptırımı hukuka aykırı bularak "idari yaptırım kararının kaldırılmasına" karar verir. c) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş, idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar,verilir. 6217 sayılı 31.3.2011 tarihli kanun 27 inci maddesiyle yasada yapılan değişikliğe göre Mahkemenin 3.000 TL.(üç bin Türk lirası) dahil idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararları kesindir. Kanunun önceki şekline göre kararların kesinliği limiti 2000 TL idi. Daha sonra bu miktar 3000 TL’ye çıkarılmıştır. Kanun hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere 3000 TL aşan idari para cezaları değil, idari para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. Bununla beraber, Kabahatler Kanununun 29 uncu maddesindeki “Mahkemenin verdiği son karara karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir” hükmü karşısında miktarı ne olursa olsun idari yaptırım kararlarlarına itiraz yolunun açık olduğu düşünülmektedir. Böyle bir yorumu haklı kılan yani, miktarı 3000 TL’yi geçmediği halde itiraz yolunu açık tutan mahkeme kararları da bulunmaktadır. (Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.06.2011 tarih ve Değişik No:2011/303 sayılı kararında, miktarı 2000 TL’nin altında olan bir başvuru üzerine, Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine itirazın yapılabileceği karar bağlanmıştır) İtiraz Yolu MADDE 29- (Değişik: 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27)(1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. (2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. 152 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR (3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın kabulüne" veya "itirazın reddine" karar verir. (4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz. (5) (Değişik: 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. MADDE 29 - GEREKÇE Tasarıya eklenen,29. madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında, ağır ceza mahkemesi, itirazı kabül etmesi halinde,itiraz eden tarafa göre itirazın kabülünün yanı sıra,idari yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesinin kaldırılmasına karar verir. MADDE 29 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanunun 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27 maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 28. maddesi maddesi hükmüne göre, Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği kesin nitelikte olmayan kararlarına karşı, yargı çevresinde yer alan Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilerek kanun yoluna gidilebilmekteydi. 31.3.2011 tarihinde kabul edilen değişikliğe göre ise. Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. BİRİNCİ BÖLÜM İtiraz İtiraz Olunabilecek Kararlar Madde 267 - (1) Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz Usulü Ve İnceleme Mercileri Madde 268 - (1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci Maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü Madde hükmü saklıdır. (2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. TBB | 153 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir: a) Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. b) Sulh ceza işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına aittir. c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir. Dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.” Kabahatler Kanunun 27 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarına karşı yargı organlarında hak arama sulh ceza mahkemelerine başvuru ile yapıldıktan sonra; Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimliğine yapılacaktır. Eğer Sulh ceza işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanlığına yapılacaktır. Kabahatler kanununun 24. maddesi uyarınca, kimi hallerde mahkemeler de idari ceza verebilmektedir. Eğer karar, ceza Ağır Ceza Mahkemeleri dışında bir mahkeme tarafından verilmiş ise, yine itiraz Ceza Muhakemeleri kanuna göre yapılacaktır. Eğer İdari para cezası Kabahatler Kanunun 24 üncü maddesine göre Ağır Ceza Mahkemesince verilmiş ise bu taktirde, bu karara karşı itiraz mercii; bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar 154 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR hakkındaki itirazlar, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine yapılır. İtiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. Bu süre hak düşürücü süredir. Sürenin mücbir sebepler dışında geçirilmesi halinde, hakkın kullanılması olanağı yoktur. Tarafların itirazı aranmaksızın söz konusu sürenin geçip geçmediğini hakim resen nazara alır. İtiraz usulü kural olarak yazılı biçimle olur ancak ceza muhakemeleri kanunun 268 inci maddesine göre; kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkimin onaylaması gerekir. İlkin itirazın kararı veren mahkemeye yapılması gerekir. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtirazla ilgili kararlar dosya üzerinde inceleme yapılarak verilir.. Bir başka deyişle incelemeler dosya üzerinde, yazılı belgeler üzerinde yapılır. Duruşma yapılmaz, taraflar dinlenmez, bilirkişi görevlendirilmez ve keşif yapılmaz. İtiraz incelemesi sonucunda ilgili mahkeme iki şekilde karar verir, a) İtiraz haklı bulunursa "itirazın kabulüne", itiraz yerinde bulunmazsa "itirazın reddine" karar verilir. İtiraz merciinin kararına itiraz olunan mahkeme yerine geçip yeni bir karar vermesi doğru değildir. İtiraz mercii mahkeme, kısmen kabule veya kısmen redde ilişkin bir karar da veremez. Sulh ceza mahkemesi kararına başvuru yolu ile Asliye Ceza mahkemesine başvurulmuşsa bundan sonra ağır ceza mahkemesine başvuru yolu olmadığını düşünüyoruz. Bundan başka ceza muhakemesi kanunun 309 uncu maddesinde yer alan “Kanun Yararına Bozma “ MÜESSESESİNİN KANIMIZCA İDARİ PARA CEZASINA İLİŞKİN KARARLAR İÇİNDE UYGULANMASI İMKANI VARDIR. Çünkü, itiraz usulünün Ceza Muhakemesi Kanununa bağlanması bu olanağı yanında getirmiştir. Değinilen değişiklikten önce kanun yararına bozma yolu kabahatler için bütünüyle kapalıydı. Kabahatler açısından kanun yararına bozma yolunun kullanılamayacağına dair Yargıtay Ceza genel Kurulunca TBB | 155 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 23.03.2010 tarih ve 2010733 E,2010/58 k sayılı kararı da bulunmaktaydı. Kanun yararına bozma yönteminin değinilen alanda uygulanmayacağı Yargıtay kararları ile istikrar da kazanmıştır. Örneğin Yargıtay ceza Dairesinin 13.04.2010 tarih esas No.200977152, karar no. 201075988 sayılı kararı bu anlayışı pekiştiren kararlardan biridir. Bununla beraber Kabahatler Kanununda 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra itiraz usulünün Ceza Muhakemeleri kanuna bağlanması kanımızca kanun yoluna bozma yolunun açıldığını göstermektedir. Söz konusu madde hükmüne göre; “Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir. (2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir. (3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.” Ancak maddi hata olması ve kararın anlaşılmaz olması hallerinde, tashihi karar yolunun bulunduğu düşünülmektedir. Vekil olarak avukat temsil ediyorsa, ayrıca avukata tebliğ yapılır asıl taraflara tebliğ yapılmaz. Tarafların avukatı yoksa tebligatın taraflara yapılması gerekir. Vazgeçme ve Kabul MADDE 30- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz. (2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir. MADDE 30 - GEREKÇE Tasarıya eklenen 30. madde ile,idari yaptırım kararlarına karşı,kanun yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü düzenlenmiştir. MADDE 30 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 30. maddesi uyarınca gerek kanun yoluna başvuran kişi, gerekse ilgili kamu kurum ve kuruluşu, mahkeme 156 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR tarafından karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebileceği gibi karşı tarafın itirazını da kabul edebilir. Eğer idari yaptırım kararına muhatap olan kişi, karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçmişse bir daha aynı konuda mahkemeye başvuruda bulunamaz. Yine aynı madde hükmüne göre, ilgili kamu kurum veya kuruluşu mahkeme tarafından karar verilinceye kadar, kanun yolu başvurusunu kabul ederek, idari yaptırım kararını geri alabilir. Bu durumda haksız fiil iddiasına karşı idari yaptırımın uygulanması söz konusu olamaz. Masrafların ve Vekalet Ücretinin Ödenmesi MADDE 31- (Değişik : 31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27) (1) İdarî yaptırım kararına karşı başvuru yolu harca tâbi değildir. (2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir. MADDE 31 - GEREKÇE Tasarıya eklenen31. maddede,kanun yolu başvurusunun harçsız olduğu ve bu başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır. MADDE 31 - AÇIKLAMA İdari yaptırım kararlarına karşı, gerek Sulh Ceza Mahkemesi gereke ağır Ceza Mahkemesine yapılan başvurular harca tabi değildir. Bununla beraber başvuru yolları nedeniyle oluşan bütün masraflar, atanmışsa bilirkişi ücreti, yapılmışsa keşif ücret ve vekalet ücreti başvurusu, savunması ret edilen tarafça ödenir. Buna yargılamayı yapan mahkemece karar verilir. Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile kanun yolu çalışmalarının gerçekleştirilmesi amacıyla Devletçe yapılan her türlü gider ve tarafların yaptığı ödemeler kanun yolu gideridir. Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar Harçlar Kanununa göre yerine getirilir. İKİNCİ KISIM Çeşitli Kabahatler Emre Aykırı Davranış MADDE 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın koTBB | 157 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU runması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir. (2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir. (3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır. MADDE 32 - GEREKÇE Madde 32.- 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü şöyledir: "Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle kanun ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve bin liradan üç bin liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılır." Söz konusu kabahatin oluşabilmesi için; a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir buyruk olmalıdır, b) Bu buyruk, "adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle" verilmelidir, c) Bu buyruk, usulen ilân edilmelidir. Keza, bu madde hükmünün uygulanabilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/11/1973 tarihli ve 333/705 sayılı Kararı ve pek çok özel daire kararlarında da açıklandığı gibi, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin uygulanabilmesi için, özel yasalardan birinde bu maddeye göre cezalandırılacağının hükme bağlanmış olması ve eylemin bütün unsurlarıyla birlikte açıklanması ve ayrıca;, kanun ve nizamlara aykırı olmayarak yetkili makamlarca verilen bir buyruğun "kamu güvenliği", "kamu düzeni", "genel sağlığın korunması" amacıyla veya "adlî işlemler dolayısıyla" verilmiş olduğunun açıkça anlaşılması gerekmektedir. Bu düşünceyledir ki, pek çok kanunda, bu konuda açık hükümlere yer verilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı tl İdaresi Kanununun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve 158 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar ve önlemleri alacağı; alınan ve ilan olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında aynı Kanunun 66 ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan 66 ncı maddede ise: "...en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi uygulanır" denilmektedir. Ayrıca, işaret etmek gerekir ki; 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinde sözü edilen "kamu güvenliği ve kamu düzeni" kavramları, idare ve anayasa hukukundaki anlamlarına göre, daha dar bir anlam taşımaktadırlar. (Anayasa Mahkemesinin 28/1/1964 tarihli ve E.1963/128, K.1964/8 ve Ceza Genel Kurulunun 10/1/1969 tarihli ve 528/471 sayılı kararları). Madde metninde kullanılan "kamu güvenliği" "kamu düzeni", "genel sağlığı koruma", "adlî işlemler dolayısıyla olma" koşulları, hukuka uygun olarak verilen emirle, bu koşullar arasında bağlantı kurmak için kullanılmıştır. MADDE 32 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 32. maddesi hükmüyle yürürlükten kaldırılan 765 sayılı T.Ceza Kanununun 526. maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle yetkili mercilerin emirlerine aykırılık suçuna kabahat niteliği verilmiştir. Kabahatler Kanununun 32. maddesine göre yaptırım uygulanabilmesi için, Kabahatler Kanunu ve özel kanunlarda öngörülen Emre Aykırı Davranışı birbirinden ayırmak gerekir. a) Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış. Kabahatler kanununda öngörülen emre aykırı davranış kabahatinin oluşabilmesi için: 1- Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun biçimde verilmiş bir emir olmalı, 2- Yetkili organlar tarafından verilen emir, adli işlemler, kamu güvenliği, kamu düzeni, genel sağlığın korunması amaçları düşüncesiyle verilmeli, 3- Verilen emir usulüne uygun olarak ilan edilmelidir. b) Diğer Kanunlarda Öngörülen Emre Aykırı Davranış TBB | 159 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Özel kanunlarda düzenlenmiş olan emre aykırı davranış nedeniyle, Kabahatler Kanunundaki hükmün uygulanabilmesi o kanunda açık bir hüküm bulunmasına bağlıdır. Örneğin, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 17. maddesine göre, devir ve teslimden kaçan veya bu görevi savsaklayan kurucu ve temsilci hakkında eski Türk Ceza Kanununun 526. maddesine atıfta bulunulduğu için Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkündür. Bu koşul dışında, Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış nedeniyle yaptırım uygulanabilmesi için gerekli diğer koşullar aranır. Ayrıca her iki halde de emre aykırı davranışın başka bir suç oluşturmaması şarttır. Verilen emirlerin ihlali halinde Kabahatler Kanununa göre yaptırım gerektirdiği hakkında hüküm olmalıdır. Örneğin bir okul idaresinin okul içerisinde, öğrencilerin nasıl davranması gerektiği hakkındaki emirler, toplumun genelini ilgilendirmediği ve bu konudaki kuralların ihlali halinde ilgili mevzuatta yasal bir açıklık olmadığı için idari yaptırımlar uygulanamaz. Daha önceki düzenlemeye yani 765 sayılı T.Ceza Kanununun 526. maddesine yapılan atıflar, Kabahatler Kanununun 32. maddesine yapılan atıf olarak kabul edilir. Bu nedenle yasal dayanak gerçekleşmiş sayılır. Emre aykırı hareket eden kişiye verilecek para cezası miktarı 100-,TL olup, bu ceza emri veren makam tarafından verilir. Emri veren makam yukarda belirtilen koşullarda emir verme yetki ve görevi olan merciidir. Dilencilik MADDE 33- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir. MADDE 33 - GEREKÇE Madde 33.- Çocukların, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimselerin dilencilikte araç olarak kullanılması fiili, ceza hukuku bakımından suç olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanu- 160 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR nuna göre, ayrıca bu suç, bir örgüt faaliyeti çerçevesinde de işlenebilir ve bu durumda hapis cezası bir kat artırılır. Burada ise, çocukların, fiziksel veya zihinsel engellilerin dilencilikte araç olarak kullanılması söz konusu olmayıp, bizatihi dilencilik fiili kabahat olarak cezalandırılmaktadır. Böylece, başkalarının merhamet ve acıma duygularının istismarı engellenmek istenmektedir. Dilencilik dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi hem kolluğa hem de belediye zabıta görevlilerine aittir. Kolluğun ve belediye zabıta görevlilerinin yetki alanı bakımından herhangi bir ayırıma gidilmemiş olup, görev alanlarına giren yerlerde, bunlar bakımından yarışan bir yetki hali söz konusudur. Bu kişiler aynı zamanda, dilencilikten elde edilmiş bulunan gelire de el koyma yetkisine sahiptir. Ancak el konulan bu gelirin bir idarî tedbir olarak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verme yetkisi mülkî amire veya belediye encümenine aittir. Gelire kolluk el koymuş ise mülkî amir, belediye zabıtası el koymuş ise belediye encümeni mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verecektir. MADDE 33 - AÇIKLAMA Dilencilik hakkında Kabahatler Kanunun yanında T.Ceza Kanununda da hükümler vardır. Ancak bu hükümler kapsam ve içerik bakımından farklıdır. Bu farkı görmek açısından 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 229. maddesi hükmünü irdelemek gerekir. Söz konusu madde hükmüne göre; " Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu suçun örgüt çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır". Görüldüğü gibi T.Ceza Kanunundaki düzenleme, başkalarını çeşitli şeklerde dilencilikte araç olarak kullananlar için getirilmiştir. Kabahatler kanunu hükmü ise, ceza kanunu kapsamı dışında kalan, kendiliğinden, kendi kendine dilencilik yapanları ilgilendirmektedir. Kanunundaki düzenleme biçimi emredici düzenleme özelliği taşımaktadır. Yetkililer dilencilik eylemini tespit ettiklerinde ceza yaptırımı uygulamak zorun- dadırlar. Kendilerine yasayla bir taktir yetkisi tanınmamıştır. Dilenciliği gerek- tiren idari para cezası 50-TL. dir. Bu para cezası verilirken, dilencinin elde ettiği gelire de el konulur ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. Ancak el konulacak miktar dilencilikten elde edilen gelirdir. Failin üzerinde bulunan paTBB | 161 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ranın tamamı dilencilikten elde edilmemiş olabilir. Elde edilen paranın dilencilikten elde edilip edilmediğini ispat külfeti idareye aittir. Kabahatler Kanununun 13. maddesi hükümlerine göre, kabahate teşebbüs yaptırıma bağlanmaz. Bununla beraber dilencilik için, dilencinin herhangi bir gelir elde etmiş olması şart değildir. Dilencilik eylemlerinin yapılması, kendisini acındırarak yardım istenilmesi, merhamet duygularını istismar edecek şekilde mendil açılması, kabahat eyleminin unsurlarının oluşması için yeterlidir. Dilencilik olayında idari yaptırım uygulamasının zorunlu olması gibi, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine de kamu görevlileri mecburdur. Dilencilik nedeniyle idari para cezasına ve el koymaya hem kolluk, hem de belediye zabıta görevlileri karar verir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine, olayı kolluk güçleri tespit etmişlerse mülki amir karar verir. Yasada en büyük mülkiye amiri ifadesi kullanılmamıştır. Sadece mülki amir deyimi kullanıldığı için kanımızca kolluk güçlerinin amirinin bu konuda yetkili ve görevli sayılması gerekir. Dilencilik olayı belediye organlarınca belirlenmişse, mülkiyetin kamuya geçirilmesinde yetkili mercii belediye encümenidir. Kumar MADDE 34- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir. MADDE 34 - GEREKÇE Madde 34- Kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Bu bağlamda kumar oynanması için yer ve imkân sağlanması, Türk Ceza Kanununda suç olarak tanımlanmıştır. Tasarının bu maddesinde ise, kumar oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış, karşılığında idarî para cezası ve ayrıca, kumardan elde edilen kazancın mülkiyetinin idarî yaptırım olarak kamuya geçirilmesi öngörülmüştür. Kumar dolayısıyla idarî para cezasına ve bu suretle elde edilen gelire el konulmasına karar verme yetkisi sadece kolluğa ait bulunmaktadır. El konu- 162 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR lan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ise mülkî amir karar verebilecektir. MADDE 34 - AÇIKLAMA Kumar hakkındaki Kabahatler Kanunundaki hükümden başka, TCK' nin 228. maddesinde de bir başka düzenleme vardır. Kabahatler Kanununda, Ceza Kanununda suç sayılan eylemler dışında kalan eylemler için idari yaptırımlar uygulanması öngörülmüştür. Ayrıca kumarın tanımı da T.Ceza Kanununda yapılmıştır. Bu nedenle T.Ceza Kanununun 228. madde hükmünü incelemekte yarar vardır. Söz konusu madde hükmüne göre; "Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır. Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır. Bu suçtan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır". Kabahatler Kanununda özel bir tanım yapılmadığı için, Ceza Yasasındaki kumar tanımını kabahatler içinde kabul etmek gerekir. Görüldüğü gibi Ceza Yasasındaki düzenlemede kumar oynanması için yer ve imkan sağlanması ile bu yer ve imkan sağlamanın bazı özel biçimleri kurallara bağlanmıştır. Yani çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması ve tüzel kişilerce kumar için yer ve imkan sağlanması halleri için ayrı yaptırımlar belirlenmiştir. Yasada amir bir dil kullanılmıştır. Kumar oynandığı belirlendiğinde, görevli idare yaptırım uygulama veya uygulama konusunda taktir hakkına sahip değildir. Ceza miktarı 100-,TL dir. Aynı zamanda kumardan elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. El koyma ve mülkiyetin kamuya geçirilmesinde de taktir yetkisi yoktur. Ancak kumardan elde edilen gelire el konulup, mülkiyetin kamuya geçirileceği için, bir paranın veya değerin belirlenmesi önem taşır. Kumar konusu para dışında bir değer de olabilir. Kumar oynamak için gerekli hazırlıkları yaptığı halde oyuna başlanmaması kumar oynamaya teşebbüs olarak kabul edileceği için, Kabahatler Kanununun 13. maddesi uyarınca yaptırım uygulanmaz. İdari para cezası vermeye ve el koymaya kolluk görevlileri yetkilidir. Belediye zabıtasının böyle bir yetkisi yoktur. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi için mülki amir karar verir. Kolluk görevlisinin böyle TBB | 163 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU bir karar vermesi halinde, şekil unsuruna aykırılık nedeniyle karar kanun yollarına başvurulduğunda bozulur. Sarhoşluk MADDE 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçince- ye kadar kontrol altında tutulur. MADDE 35 - GEREKÇE Madde 35- Bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması gerekmez. Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur ve sükununu bozucu davranışlar da bu kapsamda değerlendirilmek gerekir. Kolluk görevlileri tarafından, bu durumdaki kişiye idarî para cezası verileceği gibi, sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar da kişi kontrol altında tutulur. Böylece, başkalarının huzur ve sükununu bozucu davranışların sürdürülmesi engellenecektir. MADDE 35 - AÇIKLAMA Konu Kabahatler Kanununda düzenlendiği gibi, T.Ceza Kanununda düzenlenmiştir. T.Ceza Kanununun 179/3. maddesinde "alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişinin" eylemi suç sayılmıştır. Kabahatler Kanunu açısından sarhoş olarak araç kullanılması değil başkalarının huzur ve sükunu bozma hali düzenlenmiştir. Sarhoşluk veren maddeler sadece alkollü içkiler değildir. Alkol yanında, morfin, eroin, esrar, kokain, hatta keyif verici hap kullanmak ta sarhoşluk durumu yaratabilir. Sarhoşluğun kanunda bir tanım yapılmamıştır. Öğretide sarhoşluk; alkol ya da uyuşturucu bir madde alınması sonucu sinirlerde depresyon veya kısmi felçler yaratarak iradi hareketleri kısıtlayan bir durum olarak tanımlanmaktadır. Sarhoşluk kabahatinin manevi unsuru kasttır. Taksirli bir davranışla söz konusu kabahat işlenemez. Sarhoş olmak mutlaka alkollü içki alarak gerçekleşmez. Bunlar dışında uyuşturucu veya uyarıcılar kullanarak sarhoşluk olayı gerçekleşebilir. Sarhoş kişinin eyleminin gerçekleştiği yerin, kamuya açık yerler olması şart değildir. Başkalarını rahatsız etmek, kişinin kendi evindeki eylemleriyle de gerçekle164 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR şebilir. Başkalarının rahatsız edilmesi, huzur ve sükunet bozacak şekilde davranılmasıdır. Yoksa bizatihi sarhoş olmak yaptırım gerektirmez. Bu durumu belirtmekte toplumun değer yargılarını esas almak gerekir. Sessizce bir yere sızarak yığılmış bir sarhoş, başkalarını rahatsız edebilir. Ancak böyle bir durum yaptırım gerektirmez. Kanımızca yaptırım uygulanabilmesi için sarhoşun huzur ve sükunu bozan aktif bir davranışı olmalıdır. Yaptırım unsurları gerçekleştiğinde ceza miktarı 50,-TL dir. Yaptırım kolluk güçleri tarafından uygulanır. Sarhoş kişi ayrıca sarhoşluğun etkisi kalkıncaya kadar, denetim altında tutulur. Bu konuda belediye zabıtası değil kolluk güçleri yetkili kılınmıştır. Gürültü MADDE 36- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. MADDE 36 - GEREKÇE Madde 36.- Bu madde hükmüyle kişilerin huzurlu ve sakin bir çevrede yaşama hakkını ihlâl niteliğindeki davranışlar kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî yaptırım öngörülmüştür. Ticarî bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde bu fiilin işlenmesi halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye verilecek idarî para cezası daha ağır olacaktır. Bu fiiller dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi, kolluk ve belediye zabıtası görevlilerine tanınmıştır. MADDE 36 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 36. maddesinin öngördüğü yaptırım uygulanabilmesi için başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olması gerekir. Gürültü, T.Ceza Kanununun da konusu olmuştur. T.Ceza Kanununun 183. maddesinde ise, başka bir kimsenin zarar görmesine neden olacak şekilde gürültüye neden olan kişinin davranışı suç sayılmıştır. TBB | 165 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kabahatler Kanunundaki haksız eylemin unsuru huzur ve sükunun bozulması, ceza yasasındaki suçun unsuru, başkasının sağlığının zarar görmesidir. Gürültünün huzur ve sükunu bozması, bir şikayet sonucu saptanabileceği gibi, kamu görevlilerince kendiliğinde de belirlenebilir. Kanımızca şikayet yeterli sayılmamalı, davranış genel değer yargılarına göre huzur ve sükunu bozabilecek boyutta olmalıdır. Bu belirlemede kuşkusuz yetkililerin taktir hakkı söz konusu olmakla birlikte, teknik aletlerle gürültü şiddeti ölçülerek, belli limitleri aşıp aşmadığının belirlenmesi ve ceza uygulaması sırasında bu hususların da dikkate alınması hem daha sağlıklı karar verilmesi, hem hakkaniyet ölçüleri sınırları içinde kalınması ve hem de failin yargıya başvuruda bulunması halinde idarece delil olarak kullanılması açısından uygun olacaktır. Çok hassas bir insanın, bireysel olarak huzurunun kaçması, yaptırım uygulaması açısından yeterli sayılmamalıdır. Kabahat olarak gürültüye neden olmanın basit ve ağır yaptırımı gerektiren iki şekli vardır. Basit ve ağır yaptırım uygulamasında ölçüt, gürültüye neden olmanın bir birey tarafından gerçekleştirilmesi veya bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde oluşmasıdır. İşletmenin faaliyet alanında gürültüye neden olma yaptırımı için, gürültülü müzik yayını yapan gazino ve eğlence yerleri akla gelmemelidir. Gürültülü ve başkalarını rahatsız edici çalışmaların gerçekleştiği fabrika ve atölyeler de yaptırım uygulanmasının muhatabı olabilir. Yaptırımın basit şeklinde maktu bir para cezası uygulanır, miktarı da 50 TL. dir. Madde hükmü gereğince; gürültünün bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanacak idari para cezaları daha da ağırlaştırılmış ve miktarları 1000.-TL ila 5000.-TL arasında tespit edilmiştir. Yaptırım miktarının belirlenmesinde idari yetkilinin taktir hakkı söz konusudur. Taktir hakkının belirlenmesinde huzurun ve sükunun bozulması derecesi, tekrarı, işletmenin ekonomik gücü gibi ölçütlerin dikkate alınması gerekir. Yaptırım hem belediye zabıta görevlileri hem de genel idarenin kolluk görevlileri tarafından uygulanır. Gürültü birden fazla kişinin eyleminden kaynaklanabilir. Birden fazla kişinin iştirak ettiği kabahatler hakkında, Kabahatler Kanununun 14. maddesi uyarınca, fiile iştirak eden her kişi için ayrı, ayrı yaptırım uygulanır. 166 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Eylem, hem suç, hem de kabahat oluşturduğunda, sadece suçla ilgili yaptırım uygulanır. Suçla ilgili ceza verilmemesi halinde idari yaptırım uygulanır. İdari yetkililerin yukarıda değinildiği gibi sesin, gürültü niteliğinde veya huzur ve sükunu bozma derecesinin tespitinde taktir hakkı olmakla beraber, böyle bir tespit yapıldığında yaptırım uygulayıp uygulamamakta taktir yetkisi yoktur. Yasanın düzenleniş tarzı bunu göstermektedir. Kamu görevlisinin idari yaptırım kararı aşamasında; gürültünün huzur ve sükunu bozup bozmadığı hususunu tespit ederken, bu konudaki şikayetçi sayısının fazla olup olmadığını değerlendirmesi gerekir. Kabahatler Kanununun 36. maddesi ile müeyyide altına alınan gürültü eylemi 2872 sayılı Çevre Kanununa ek 26.4.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanunla yeni bir düzenlemeye tabi tutulmuş, "Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır. Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır" şeklinde bir hüküm getirilmiştir. Mezkur Kanununun değişik 20. maddesinin (h) fıkrasında ise, "Bu kanunun 14 üncü maddesine göre, çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idari para cezası verilir" şeklinde bir ifade ile kabahat fiili işleyen ilgililer hakkında farklı idari yaptırımlar uygulaması yoluna gidilmiştir. Oysa ki Kabahatler Kanununun 36. maddesinde gürültüyle ilgili olarak verilecek idari para cezaları 50 Türk Lirası ile 5.000 Türk Lirası arasında değişmekteydi. Çevre Kanununun bu maddeleriyle ilgili olarak; gerek kabahatin tanımı, gerek idari yaptırım kararı veren merci, gerek para cezası miktarları ve gerekse kararlara karşı başvurulacak kanun yolları bakımından Kabahatler Kanununun genel ve özel hükümleriyle karşılaştırmalarına 41. madde (Çevreyi Kirletme) bölümündeki açıklamalarımızda yer verilmiştir. TBB | 167 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Rahatsız Etme MADDE 37- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir. MADDE 37- GEREKÇE Tasarıya "Rahatsız etme" başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37. madde ilave edilmiştir. MADDE 37 - AÇIKLAMA Rahatsız etme eyleminin kabahat sayılması için, mal ve hizmet satmak amacıyla gerçekleşmesi aranmaktadır. Yasa hükmünde hangi fiillerin yapılması halinde başkalarının rahatsız edilmiş sayılacağı belirtilmemiştir. Söz konusu yasanın yasal düzenlemesinin gerekçesinde bireyin "taciz edilmesi", "yüksek sesle müşteri davet edilmesi" örnekleri gösterilmiştir. Bundan başka site ve apartman yönetimi tarafından seyyar satıcı giremez şeklinde yazılı uyarıların bulunduğu yere alış-veriş amacıyla girmek de rahatsız etmek sayılır. Rahatsız etmenin alış-veriş amacıyla olduğunda yaptırımı gerektirdiği, diğer rahatsız eylemler için cezai ve idari yaptırım olmadığı düşünülmemelidir. Mal ve hizmet amacıyla rahatsız etmek, en hafif rahatsız etme biçimleridir. Sarkıntılık etmek, laf atmak, hakaret etmek vb. şeklindeki rahatsız etme eylemleri başlı başına suç olduğu için, Kabahatler Kanununun değil, T.Ceza Kanununun alanına girmektedir. Yaptırım maktu olarak belirlenmiş olup miktarı 50,-TL dir. Bu yaptırım hem belediye zabıtası hem de genel idareli kuruluşların kolluk görevlileri tarafından verilir. Kanımızca "rahatsız etme" nin değerlendirilmesi için subjektif değerlendirmeler yerine toplumun değer yargıları ölçüt olmalıdır. Rahatsız etme eylemine birden fazla kişi katılmışsa, bu kişilerden her biri hakkında idari yaptırım uygulanır. Rahatsız etme eylemi aynı zamanda suç oluşturuyorsa, faile suçla ilgili bir ceza verilemiyorsa, kabahatle ilgili idari yaptırım uygulanır. 168 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR İşgal MADDE 38- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beş yüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. MADDE 38 - GEREKÇE Madde 38.- Toplumun bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi mekanların herhangi bir biçimde işgal edilmesi, ancak, yetkili makamların açık ve yazılı bir izni ile mümkün olabilir. Böyle bir izin olmaksızın, örneğin araç park etmek, seyyar satıcılık yapmak, sergi açmak, gösteri yapmak gibi çeşitli yollarla bu mekanların işgal edilmesi halinde, belediye zabıta görevlileri tarafından ilgili kişiler hakkında idarî para cezası verilmesi gerekmektedir. Keza, belirtilen yerlere yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın inşaat malzemesi yığılması da, maddenin ikinci fıkrasında daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak tanımlanmıştır. MADDE 38 - AÇIKLAMA Yasa hükmünün gerekçesinde de belirtildiği üzere; toplumun bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş, meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi mekanların herhangi bir şekilde işgal edilmesi, yetkili makamların iznine bağlıdır. Böyle bir izin alınmadan, örneğin; araç park etmek, sergi açmak, gösteri yapmak gibi eylemlerle kamuya ait yerlerin işgal edilmesi halinde idari yaptırımlar uygulanır. Yasa hükmü bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaptırım gerektiren eylemlerin iki gruba ayrıldığı görülmektedir. a- Cadde, sokak, yayaların gelip geçeceği kaldırımların işgal edilmesi veya buralarda malların satışa konulması b- Cadde, sokak, yaya kaldırımı gibi kamuya ait yerlere inşaat malzemesi yığmaktır. Birinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için maktu ve belirli bir miktar yaptırım öngörülmüşken, ikinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için 100,-TL den 500,-TL ye kadar idari para cezası uygulanır. TBB | 169 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Söz konusu yaptırımlar sadece belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanır. Genel idare kolluk görevlileri bu konuda yetkili kılınmamıştır. 38. maddenin son fıkrası özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmuştur. Bir başka deyişle, işgalle ilgili olarak özel yasalarda farklı düzenlemeler varsa bu hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Eylem birden fazla kişi tarafından işlendiğinde, olaya katılan her kişiye ayrı ayrı idari para cezası kesilir. İşgal birden fazla söz konusu ise her kabahat için ayrı yaptırım uygulanır. Kanımızca kesintisiz eylemlerle işlenebilen işgal olayında, idari yaptırım kararı verilinceye kadar eylem tek sayılır örneğin seyyar satıcının işgal ettiği yerden eşyalarını bir başka yere taşıması halinde, eylem tek sayılır. Bir idari yaptırım uygulandıktan sonra, işgal devam etmişse ikinci işgal ayrı bir kabahat oluşturur. 170 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN KABAHATLER KANUNUNUN 39'UNCU MADDE HÜKMÜNÜN AÇIKLANMASI VE SİGARA YASAĞI İLE İLGİLİ MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI TBB | 171 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 172 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN12 Kanun Numarası Kabul Tarihi Yayımlandığı R.Gazete Yayımlandığı Düstur : 4207 : 7/11/1996 : Tarih : 26/11/1996 Sayı : 22829 : Tertip : 5 Cilt : 36 Amaç MADDE 1– (Değişik: 3/1/2008-5727/2 md.) (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır. Tütün ürünlerinin yasaklanması13 Madde 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.) (1) Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında, c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, Bu Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 13 Bu madde başlığı "Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 12 TBB | 173 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında, d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez. (2) Ancak; a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez. (3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir. (4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. (5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. (6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir. Diğer koruyucu önlemler14 MADDE 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.) (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, Bu madde başlığı " Diğer yasaklar ” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 14 174 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. (4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. (5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez. (6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. (8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.15 (9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. (10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz. (11) Tütün ürünleri, (…)16 otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edi4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile bu fıkrada yer alan “Tütün ürünleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri” ibaresi eklenmiştir. 16 25/6/2009 tarihli ve 5917 sayılı Kanunun 47 nci maddesiyle; bu fıkrada yer alan “yetkili satıcı olan yerlerin dışında;” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. 15 TBB | 175 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. (15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir. Kontrolün sağlanması17 MADDE 4 – (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.) (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. (2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. Bu madde başlığı " Uyarılar” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 17 176 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. (4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz. (5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. (6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırTBB | 177 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. (8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır. (10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez. Ceza hükümleri18 MADDE 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.) (1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin onikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir. (2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yaBu madde başlığı "Yasağa uymayanlar hakkında işlem” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 18 178 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI sakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, (…)19 mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, onbeşinci (…)20 fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir. (4) (Değişik: 10/9/2014-6552/111 md.) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi hâlinde, yasağa aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşa ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir. İdari para cezası miktarı, on bin Türk lirasından az olamaz. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (10) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafın4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “işletme sorumluları” ibaresi “işletme sorumlularına” şeklinde değiştirilmiş ve “denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere,” ibaresi metinden çıkartılmış; üçüncü fıkrasında yer alan “beşinci” ibaresinden sonra gelmek üzere “, onbeşinci” ibaresi eklenmiştir. 20 3/4/2008 tarihli ve 5752 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu arada yer alan “ve onbirinci" ibaresi madde metinden çıkarılmıştır. 19 TBB | 179 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU dan yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz. (13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (14) (Değişik: 10/9/2014-6552/111 md.) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde biri oranında idari para cezası verilir. İdari para cezası miktarı on bin Türk lirasından az olamaz. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır. 16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır. İdari para cezası MADDE 6 – (Mülga: 26/2/2008-5739/9 md.) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi21 MADDE 7 – (Değişik: 3/1/2008-5727/7 md.) (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya Bu madde başlığı " Adli para cezası” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 21 180 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir. Para cezasına ilişkin hükümler MADDE 8 – (Mülga: 3/1/2008-5727/8 md.) Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamullerinin bir yıl süreyle 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şart aranmaksızın satışlarına devam olunur. Geçici Madde 2 – Bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ayrı yer tahsisi, 3 üncü maddede yasaklanan reklam panolarının kaldırılması ve 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılması gereken işler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yerine getirilir. Geçici Madde 3 – (Ek: 3/1/2008-5727/9 md.) (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır. Geçici Madde 4 –(Ek: 4/7/2012-6354/ 24 md.) (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir. (2) 3 üncü maddenin onbeşinci fıkrasında öngörülen düzenleme üç ay içerisinde yapılır. Yürürlük MADDE 9– Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 10– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. TBB | 181 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 4207 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN VEYA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN İPTAL EDİLEN HÜKÜMLERİN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE Değiştiren Kanunun/KHK’nin/ İptal Eden Anayasa Mahkemesi Kararının Numarası 4207 sayılı Kanunun değişen veya iptal edilen maddeleri Kanunun Adı, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8 ve Geçici Madde 1 5727 2 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi Yürürlüğe Giriş Tarihi 19/1/2008 tarihinden 4 ay sonra 19/5/2008 tarihinde 19/1/2008 tarihinden 18 ay sonra 19/7/2009 Tarihinde 5739 6 19/5/2008 5752 4, 5 19/5/2008 5917 3 10/7/2009 6111 5 25/2/2011 6354 3, 4, 5, Geçici Madde 4 12/7/2012 6487 2, 5 11/6/2013 6552 5 11/9/2014 182 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Tütün Mamullerinin Tüketilmesi MADDE 39- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz. (2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır. (3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir. MADDE 39 - GEREKÇE Madde 30.-Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında her türlü tütün mamulü tüketimi yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edilmesi halinde, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri idarî para cezası verebileceklerdir. Böylece, kolay işletilebilecek etkili bir sistem öngörülmüştür. Özel hukuk kişilerine ait binalarda ise, ancak belirli şartlarda yaptırım öngörülebilmektedir. Tütün mamulü tüketimi kapalı alanda olacak; bu alanlarda tütün mamulü tüketilemeyeceğine dair açık bir işaret yer alacak ve bu konuda bir şikâyet bulunacaktır. Şikâyet üzerine, en yakın kolluk birimi idarî para cezası verme konusunda yetkilidir. Her türlü toplu taşıma aracında geçerli olan bu yasağa aykırı hareket edilmesi cezalandırılmaktadır. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında ceza verme yetkisi, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisine ait olabilecektir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde ise, fiil gerçekleştikten sonra ilk uğranılan kolluk biriminin yetkilileri bu konuda idarî para cezası vermeye yetkili kılınmıştır. MADDE 39 - AÇIKLAMA Kamu hizmet binaları, toplu taşıma araçları, özel kişilere ait olsa bile kamuya açık binaların kapalı alanlarında tütün mamulleri kullanılması bazı koşullarla, kabahatler kanununun 39. maddesinde yaptırımlara bağlanmıştır. TBB | 183 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Bu konuda ayrıca 7.11.1996 gün ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin zararlarının önlenmesine dair Kanun da bulunmaktadır. (26 Kasım 1996 tarih ve 22829 sayılı R.G. te de yayımlanmıştır). Söz konusu yasada da idari yaptırımlara ilişkin hükümler bulunmaktadır. 4207 sayılı yasa daha eski tarihli bir yasa olduğu için Kabahatler Kanununun 39. maddesiyle örtüşen konularda, Kabahatler Kanunu 4207 sayılı yasayı değiştirmiş bulunmaktadır. Kabahatler kanununda düzenlememiş konularda ise, 4207 sayılı yasanın hükümleri yürürlüktedir. Bir kimsenin, kamu hizmet binalarında veya toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketimi, Kabahatler Kanununun 39. maddesi yanında 4207 sayılı yasanın 5 ve 6. maddelerine aykırılık teşkil eder. Aynı eylemin, birden fazla kabahat niteliğindeki kurala aykırı olması halinde daha ağır yaptırımın gerektirdiği hüküm uygulanacağından, 4207 sayılı kanun hükümlerine göre 10 milyon lira para cezası verilmesi gerekir. (4207 sayılı yasa 7.11.1996 tarihinde yayımlandığı için bu ceza miktarının 29 katı ile çarpılarak 31.12.2002 tarihine uyarlanması gerekmektedir.) Ayrıca aynı yasa hükmü uyarınca ilgili yerin yetkilisi, yasağa uymayanı uyarır, aksi halde zabıta marifetiyle bulunduğu yerden uzaklaştırılır. Yasada gösterilen yerlerde tütün mamulü tüketilmesi suçun ana unsurunu oluşturmaktadır. Tütün mamulü tüketilmesi, sadece sigara içilmesi olarak düşünülmemelidir. Sigara yanında, nargile, puro, pipo içilmesi de başka örnekler arasında sayılabilirler. Yasa hükmünün düzenleniş biçimine göre, söz konu kabahat fiillerini üçe ayırmak gerekmektedir. 1- Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketmek, 2- Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketmek 3- Özel hukuk kişilerine ait alan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında tütün mamulü tüketmek. 1-Kamu Hizmet Binalarının Kapalı Alanlarında Tütün Mamulü Tüketmek Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, bu amaca ayrılmış bir yerde tüketilmek şartıyla tütün ürünleri tüketmek idari yaptırım gerektirir. İdari yaptırım miktarı 50,-TL. dir. Yaptırım, kamu hizmet binasının idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisi tarafından 184 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI uygulanır. Bunun için her kamu binasında idari birim amirinin yetkili kıldığı bir görevli olması şarttır. Böyle bir görevlendirme olmadıkça yaptırım uygulanmayacağı gibi görevlendirilenin dışında bir başka kamu görevlisi tarafından da söz konusu yaptırım uygulanmaz. Değinilen koşullarda idari yaptırım miktarı 50,-TL.dir. 2- Toplu Taşıma Araçlarında Tütün Mamulü Tüketmek Kapalı kamu hizmet binalarında olduğu gibi, toplu taşıma araçlarında da tütün mamulü tüketmek idari yaptırım gerektirmektedir. Bu yaptırım istisnasız bütün yolcuları kapsadığı gibi, şoför, muavin gibi o araçta bulunan herkes için geçerlidir. Araç bir kamu aracı ise, belirtilen eylemin işlenmesi halinde, idari para cezası verme yetkisinin araçta bulunan bir görevliye verilmesi gerekir. Haksız eylem özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlendiği taktirde, bu ceza ilk başvurulan kolluk birimi yetkilileri tarafından verilir. Kolluk birimine durumu bildirme işi uygulamada sorun yaratacaktır. Bu konuda araç sürücülerine özel sorumluluk getirilmesi yasa hükmüne işlerlik kazandırmak açısından şarttır. Toplu taşıma araçlarında haksız eylemin gerçekleşmesi halinde verilecek para cezası miktarı 50,-TL. dir. Söz konusu cezayı belediye zabıta görevlilerinin verme yetkisi yoktur. Ancak, belediyeye ait toplu taşıma araçlarında Belediye Başkanı tarafından bu husus ile ilgili olarak zabıta veya diğer memurlar görevlendirilmişse idari para cezaları bu görevlilerce verilir. 3-Özel Hukuk Kişilerine Ait Olan Kamuya Açık Binalarda Tütün Mamulü Tüketmek: Özel hukuk kişilerine ait olan kamuya açık binalarda, tütün mamulü tüketilmeyeceğini belirtir açık bir ibare olmadıkça, söz konusu eylemin işlenmesi halinde idari yaptırım uygulanamaz. Uyarının belirgin bir şekilde yapılması, herkesin görebileceği bir yere konulması gerekir. Genellikle "sigara içilmez" şeklinde uyarılara rastlanmaktadır. "sigara içilmez" uyarısının yapıldığı bir yerde pipo veya puro içilmesi kanımızca idari yaptırıma engel sayılmamalıdır. Bir uyarı olmasına karşın özel hukuk kişilerine ait, kamuya açık binaların kapalı alanlarında, fiilin işlenmesi halinde 50,-TL. para cezası verilir. Bu ceza en yakın yerde bulunan kolluk birimi yetkililerince verilir. Ceza işleminin yapılabilmesi için yasa şikayet koşulu getirmiştir. Yasanın düzenleniş biçiminden, şikayet olmadığında kolluk görevTBB | 185 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lilerinin resen yaptırım uygulayamayacağı sonucuna varılmaktadır. Ancak her bireyin şikayet hakkı olduğu tartışmasızdır. Belirtilen koşullarda verilecek idari para cezası miktarı 50,-TL dir. Bununla beraber söz konusu miktarların yeniden değerleme katsayı ile güncelleştirileceğini hatırlatmakta yarar vardır. Kabahatler Kanunu 39. ve 41 maddelerinde tütün ve tütün ürünleri tüketimi ile ilgili konulara yer verilmekle birlikte, 1996 yılında yürürlüğe giren ve 2008 yılında 5727 sayılı Kanunla büyük değişikliklere uğrayan 4207 sayılı Kanuna da burada değinmeden geçemeyeceğiz. 5727 sayılı Kanun hükümleri aşağıda verilmiştir. 186 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN Kanun No.: Kabul Tarihi: 5727 3/1/2008 MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır." MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Tütün ürünlerinin yasaklanması MADDE 2- (1) Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında, c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında, d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez. (2) Ancak; a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, TBB | 187 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara on sekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez. (3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir. (4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. (5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. (6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder." MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Diğer koruyucu önlemler MADDE 3- (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. (4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. (5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın- yayın organlarına ilân verilemez. Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kul188 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI lanılamaz, görüntülerine yer verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. Tütün ürünleri on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz. (9) Ons ekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. (10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz. (11) Tütün ürünleri, "yetkili satıcı olan yerlerin dışında" ibaresi 25.06.2009 tarih ve 5917sayılı Kanunun 47/11 md ile kaldırılmıştır.); otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz." MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Kontrolün sağlanması MADDE 4- (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. (2) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi ile, "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. (3) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı TBB | 189 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. (4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz. (5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. 6 Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde on beş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:0022:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. 8 Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır. 190 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez." MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Ceza hükümleri MADDE 5- (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükümlerine göre; 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. (2) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve on birinci fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir. (4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz- bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar ver- meye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. 6 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık TBB | 191 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (9) 3 üncü maddenin on üçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. (10) 3 üncü maddenin on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk Lirasından az olamaz. (13) 4 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı hareket eden firmalar Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır." 192 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Mülkiyetin kamuya geçirilmesi MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir." MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır." MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer. MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. GENEL GEREKÇE Dünyanın en yetkili kurumlarınca "Her türlü zararlı alışkanlıklar arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde" olarak nitelenen sigara, her yıl ABD'de 440 bin, Almanya'da 140 bin, İngiltere'de 120 bin, ülkemizde 160 bin, dünya genelinde ise en az 13 milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda kişisel ve toplumsal zararları artık yaygın olarak bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması için tüm dünya ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır. Sigaradan aktif içici olarak etkilenenler dışında içmedikleri halde kapalı yerlerde içenlerin verdiği zarara, en az onlar kadar iştirak eden milyonlarca vatandaşımızın pasif içici olarak kansere ve benzeri hastalıklara yakalanma riski yüzde 40 olarak ifade edilmektedir. Sigara içenle, sigara dumanı ile kirletilmiş havayı teneffüs eden veya duman altı olan kişi arasında gördüğü zarar bakımından çok az fark ortaya çıkmaktadır. Anayasanın 56 ncı maddesine göre, herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, devletin ve vatandaşın ödevidir. Yine Anayasanın 58 inci maddesine göre devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturuTBB | 193 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU cu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun toplumsal sağlığımıza yönelik bu tehdidin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler öngörmektedir. Ancak bu Kanun hükümleri de ilgili alanda uygulama açısından yeterli olmamaktadır. Söz konusu Kanunda öngörülen müeyyidelerden dolayı ancak 49 kişi ceza ödeme durumunda kalmıştır. İnsan ve toplum sağlığına pek çok zararlar veren tütün ürünlerine halkımız trilyonlar ödemekte, devlet de gelir sağladığı zannı ile baktığı bu sektörden daha fazlasını tütün ürünlerinin sebep olduğu başta kanser olmak üzere kalp damar hastalıkları ve diğer tahribatları dolayısıyla kat kat ödemektedir. Teklif ile Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yapılan değişiklikle kişileri tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tedbirleri almak üzere düzenlemeler yapılmaktadır. MADDE GEREKÇELERİ Madde 1- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan (d) bendinin bu fıkradan çıkarılarak, aynı maddenin ikinci fıkrasına eklenmesi suretiyle özel hukuk kişilerine ait olan kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulmasıyla ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan doğacak mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır. Madde 2- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde belirtilen kanunun yayımından itibaren verilen bir yıllık sürenin değiştirilerek, 2015 yılının esas alınmasıyla imkanları kısıtlı olan özel hukuk kişilerine ait işletmelerin öngörülen fiziki koşullan sağlayabilmeleri için gerekli sürenin verilmesi amaçlanmaktadır. Madde 3- Yürürlük maddesidir. Madde 4- Yürütme maddesidir. 194 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ADALET KOMİSYONU RAPORU Esas No : 2/152 Karar No : 12 Tarih : 22/2/2008 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Başkanlığınızca, 20/2/2008 tarihinde Komisyonumuza havale edilmiş olan "Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/152)" Komisyonumuzun 22/2/2008 tarihli 14 üncü toplantısında Teklif sahibi Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ile Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Yargıtay ve Askeri Yargıtay başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla görüşülmüş ve geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir. Teklifin geneli üzerindeki görüşmelerde aşağıdaki düşünceler ifade edilmiştir. 23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılmasının örtülü veya gizli bir af niteliğinde olduğu dile getirilmiş; Askeri Ceza Kanununda değişiklik yapılması amacıyla hazırlanmış olan bu Kanun Teklifinin alelacele Komisyon gündemine getirildiği, başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere ilgili diğer kurumların görüşlerine başvurulmadığı ifade edilmiştir. 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılması nedeniyle ortaya çıkan problemlerin giderilmesi amacıyla bu Kanun Teklifinin hazırlandığı ve öncelikle sorun çıkarılıp daha sonra bunun çözüm yollarını aramanın Yasama ekonomisine ve TBMM'nin kurumsal kimliğine uygun düşmediği belirtilmiştir. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurul- TBB | 195 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU duğunda, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar bakımından da istisna getirilmesi gerektiği dile getirilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere 5728 sayılı Kanunun 562 nci maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde değişiklik yapılarak hükmün açıklanmasında bir yıllık sürenin iki yıla çıkarıldığı, yapılan bu değişikliğin Genel Kurul aşamasında üç siyasi parti grubunun ortak önergeleriyle yapıldığı, bu nedenle yapılan eleştirilerin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin sürenin iki yıla çıkarılmasının örtülü bir af olmadığı, aksine sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise bu suçlardan dolayı ceza almış olanların bu cezalarının açıklanmasının geriye bırakılması suretiyle haklarında hukuki sonuç doğurmasının engellenmiş olacağı, sanıkların verilen bu cezanın alternatif maliyetleri ile yaşamalarının önüne geçildiği, bu düzenleme ile hakime takdir hakkı verildiği, hakimin somut duruma göre karar verebileceği dile getirilmiştir. Hükmün açıklanmasının ertelenebilmesi için Kanunda öngörülen koşulların teşekkül etmesi ve mahkeme takdirinin, bu koşullar da gözetilerek kullanılabileceği hatırlanmalıdır. Komisyonumuzda yapılan çalışmalar sonunda, maddeler üzerindeki kabul, ek ve değişiklikler aşağıda açıklanmıştır: Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yer alan suçlarda da hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasının önlenmesi amacıyla Teklife 2 nci maddeden sonra gelmek üzere yeni madde ihdası yoluyla 3 üncü madde eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Teklifin 3 üncü maddesi, yapılan teselsül nedeniyle 4 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 4 üncü maddesinde, yargılama sırasında kişinin kendisini avukat ile temsil ettirmesi halinde, 5320 sayılı Kanununun 13 üncü maddesinde belirlenen tarifeye göre lehine bir vekalet ücretine hükmedileceği belirtilmiş olup bu hususta özel veya genel vekalet söz konusu olmadığından madde metninde geçen "özel" ibaresi çıka196 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI rılmış ve yapılan düzenleme çerçevesinde 4 üncü madde, 5 inci madde olarak kabul edilmiştir. Teklifin 5, 6, 7 ve 8 inci maddeleri yapılan teselsül nedeniyle 6, 7, 8 ve 9 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir. Teklifin 9 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 10 uncu madde olarak kabul edilmiştir. 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 4207 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 5 inci maddesi "ceza hükümleri" başlıklı madde olarak düzenlenmektedir. Ancak 4207 sayılı Kanunun halen yürürlükte olan 6 ncı maddesi idari para cezalarını düzenleyen bir mad- dedir. Başka bir deyişle 4207 sayılı Kanunun yeni 5 inci maddesi ile halen yürürlükte olan 6 ncı maddesi arasında aynı konuların düzenlenmesi sebebiyle bir mükerrerlik söz konusudur. Teklifin 9 uncu maddesiyle, 4207 sayılı Kanunun 19/4/2008 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Mükerrer cezalandırmanın önlenmesi açısından yürürlükten kaldırılması gereken madde, 4207 sayılı Kanunun 6 ncı maddesidir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde Teklifin 9 uncu maddesine, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun tarihi eklenmiş, maddede geçen "5" ibaresi, "6" olarak değiştirilmiştir. Teklifin 10 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 11 inci madde olarak kabul edilmiştir. 5727 sayılı Kanununun 6 ncı maddesi, (4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesini düzenlemektedir) Kanunun yayımı tarihinden itibaren 4 ay sonra, yani 19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir. Teklifin 9 uncu maddesiyle 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Söz konusu Kanun Teklifinin yürürlük tarihinin ise 10 uncu maddede yayımı tarihinden itibaren olacağı ifade edilmiştir. Teklifin 9 uncu maddesinin yürürlük tarihinin Kanunun yayım tarihi olarak kalması halinde, 4207 sayılı Kanunu ihlal edenlere, Kanununun yürürlüğe gireceği tarih olan 19/5/2008 tarihine yaptırım uygulanamayacaktır. Bu durum bir hukuk boşluğunun doğmasına neden olacaktır. Bunun önüne geçilmesi ve normların zaman bakımından uygulanması ilkesiyle bir çatışmaya yol açılmaması amacıyla, TekliTBB | 197 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU fin 10 uncu maddenin yürürlük tarihi 19/5/2008 olarak değiştirilmiştir. 1 1 inci madde, yapılan teselsül nedeniyle 12 inci madde olarak kabul edilmiştir. Teklifteki maddeler, görüşülmeleri sırasında Komisyonumuzca redaksiyona tabi tutulmuştur. Raporumuz, Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile arz olunur. 198 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI 5727 TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUNUNUN AÇIKLAMASI: TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (5727) MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şeklinde değiştirilmiştir. 1. MADDE AÇIKLAMASI: 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun"un adı 5727 sayılı Kanunun bu maddesi ile değiştirilerek "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun" şekline getirilmiştir. Bu madde ile Kanunun isminin değiştirilmesindeki amaç; sadece tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi değil aynı zamanda kanunda belirtilen hükümlerin ve yaptırım gerektiren fiillerin kontrolünün de yapılacağı hüküm altına alınmıştır. MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır." 2. MADDE AÇIKLAMASI Amaç Eski Madde 1- Bu Kanunun amacı, kişileri tütün ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıTBB | 199 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU tım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır. 4207 Sayılı Kanunda amacın "Bu Kanunun amacı, kişileri tütün ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır." olduğu belirtil- miş ve bu madde hükmü ile daha çok tütün ve tütün mamulleri içen ve tüketen kişilerin sağlığının korunması ağırlıklı bir düzenleme yapılmış iken; 5727 Sayılı Kanunun amaç maddesine " herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır." şeklinde bir hüküm konulmak suretiyle, sadece içenlerin ve tüketenlerin değil, tütün ve ürünlerini içmeyen veya kullanmayan ancak bunları kullananlardan dolayı çeşitli şekillerde zarar gören kişilerin de (pasif içici) sağlıklarının korunmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu hükmün konulması ile gerçekten de genellikle sigara içilen ortamlarda mecburen bulunmak zorunda olan kişilere tabiri yerinde ise "derin bir nefes alma" imkanı sağlanmıştır. Burada "Sigara İçme Özgürlüğü ne bazı kısıtlamalar getirilirken, herkesin sağlıklı ve temiz havalı bir ortamda yaşaması hürriyeti üzerindeki kısıtlamanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması yolunda çok önemli bir adımın atılmış olduğunu da görmüş bulunmaktayız. MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Tütün ürünlerinin yasaklanması Madde 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.) (1) Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında, c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında, d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, 200 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI tüketilemez. (2) Ancak; a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez. (3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir. (4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. (5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. (6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir.” 3. MADDE AÇIKLAMASI: Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler Eski Madde 2 - Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaktır. Bu gibi mahallerde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilir. Tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınır. Tütün ve ürünleri kullanımın yasaklandığı yerlerin belirtilmesinden önce, Kanunda bahsi geçen "Kapalı Alan"ın tarifini yapmakta fayda görmekteyiz. TBB | 201 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kapalı alan; "sabit veya seyyar bir tavanı veya çatısı (çadır, güneşlik vb. dâhil) olan, kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri geçici veya kalıcı olarak tamamen kapatılmış alanlar ile aynı şekilde tavanı veya çatısı olup yan yüzeylerinin yarısından fazlası kapalı bulunan yerlerdir." şeklinde tarif edilmiştir(Başbakanlık Genelge. 2009/13 madde: 1) (T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI-Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 4207 sayılı Kanun Hükümlerinin Uygulanması ile ilgili 2009 /44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ. Madde:3.) Kanuna göre tütün tüketiminin yasak olduğu yerler ise aşağıda gösterilmiştir. Bunlar; Kamu hizmet binalarının kapalı alanları, koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanları, Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçları, okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanları, kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen mekânlar, dernek ve vakıflara ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dâhil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların kapalı alanları özel eğitim ve öğretim kurumları dâhil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumları ile okul öncesi eğitim kurumlarının, dershanelerin, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı alanları ile birlikte açık alanları, apartmanın merdivenleri veya asansörü gibi, kapalı ortak kullanım alanlarıdır. 4207 sayılı Kanunun tütün ürünlerinin tüketilmesini yasakladığı yerler ile 5727 sayılı Kanunun yasak getirdiği alanlar karşılaştırıldığında; yeni kanunun yasaklama getirdiği mekanların bir hayli genişlediğini görmekteyiz. Bunun bil- hassa kendileri tütün ürünü tüketmeyip de, bu ürünleri tüketen kişilerin havasını kirlettiği ortamlarda bulunmak zorunda kalan (Pasif içici) insanların sağlığı açısından çok faydalı olduğu muhakkaktır. Bu yönüyle Kanunun bu hükümleri- nin insanlarımızın sağlığı yönünden önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eski 4207 sayılı Kanunda "Tütün mamullerinin tüketileceği yerler sadece; " Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor 202 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarla" sınırlı iken ve yasak yerlerin belli bölümlerinde "tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler" tahsis edilmesi gibi tiryakiler için bir kolaylıklar sağlanmıştı. Ayrıca, her ne kadar 4207 Sayılı Kanunda kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanmışsa da, gerek bu yasakları denetleyecek ve ceza uygulayacak kişilerin dahi bu kurala uymadıkları, gerekse uygulama ve ceza verme yetkisinin kimde olacağının tam anlamıyla belirli olmaması, sigara içilen odada 5 veya daha fazla kişi varken, birkaç kişinin odadan dışarı çıkarak sayının 5 kişiden aza düşürülmesi, sigara içilen odanı camları açılarak, burasının "kapalı alan" olmaktan çıktığı ve artık sigara içilebileceği gibi çok alaycı ifadeler ve uygulamalarla bu yasakların delindiği ve uygulamanın başarılı olmadığı bir gerçekti. Her ne kadar bekleme salonlarında bu yasaklara pek fazla riayet edilmemişse de 4207 sayılı Kanunun getirdiği yasaklamaların en güzel uygulandığı alanların başında toplu taşıma işinde kullanılan nakil araçları oldu- ğunu da ifade etmek isteriz. 4207 sayılı Kanunda, bu tür yasaklama getirilen kapalı alanların belli bölümlerinde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilmesi gibi bir ayrıcalık getirilmiş ve tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınması öngörülmüşse de bu hükümler de pek fazla uygulama imkanı bulamamıştır. Zaten, 5727 sayılı Kanunun uygulaması ile ilgili olarak Başbakanlıkça yayımlanan 2008/6 sayılı Genelge ile de 4207 sayılı Kanuna göre kamu binalarında tütün ürünleri tüketilmesi için tahsis edilmiş alanların kaldırılması istenmiştir. 5727 sayılı Kanun tütün ürünleri tüketebilecek yerlerle ilgili düzenlemeler de getirmiştir. Buna göre; 1. Kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen mekânlar, dernek ve vakıflara ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dâhil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların açık alanları, 2. İkamete mahsus evler, 3. Kanunun istisna saydığı ve tütün ürünü tüketimine özel alan ayrılabilecek yerler: TBB | 203 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU a. Yaşlı bakım evleri (%10) b. Ruh ve sinir hastalarının yatarak tedavi gördüğü birimler (%10) c. Ceza infaz kurumları (%10) - (a-c fıkralarında belirtilen yerler için bu alanlardan, bu kuruluşların çalışanları ve ziyaretçiler yararlandırılmayacaktır. Bu alanlar, koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmiş ve standartlara uygun havalandırma tertibatı ile donatılmış, tavanı, kapı ve pencereleri dışında dört tarafı sert zemin veya duvarla kaplı olacaktır. Alanların kapıları, yangın talimatları da dâhil olmak üzere, mevcut diğer düzenlemelere uygun, mekanik kapanan kapılar şeklinde olacaktır. Binanın başka bir bölümü veya diğer sigarasız mekânlarla hava irtibatı olan havalandırma sistemleri olmamalıdır. Bu alanların duvarlarında tütün ürünleri kullanımının zararlarını anlatan sağlık uyarıları görülebilir yerlere asılmış olacak ve kapılarında tütün ürünlerinin tüketimine mahsus alan olduğunu açıkça belirten uyarı yazıları bulunacaktır. Bu alanlar başka amaçlar için, örneğin televizyon odası veya kütüphane olarak kullanılamaz. d. Şehirlerarası veya uluslar arası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güverteleri (%10) - (Yukarıda sayılan tüm bu alanlara 18 yaşından küçükler giremez.) e. Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı tesisler (toplam seyir alanının % 50'si) f. Otelcilik hizmeti verilen işletmelerin tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılması yasaklanmışsa da, bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilecektir. Tütün ve tütün ürünleri tüketimine tahsis edilen alanlarda sigara ve diğer tütün ürünleri kullanımına izin verilebilmesi için gerekli koşulların yerine getirilmesini sağlamak o mekânı kontrol eden veya yöneten kişinin yasal sorumluluğundadır. Bu alanların binadan sorumlu olan kişinin yazılı izni ile tahsis edilmiş olması, bu yazılı iznin saklanması ve denetim görevlileri tarafından istenildiği takdirde gösterilmesi gerekir. Bu alanlarda Kanun hükümlerinin uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorum204 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI luları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarı yazısı işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Yasaklara riayet etmeyenler için; A) Şahıslara uygulanacak işlemler; Bu alanlarda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince; a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri, b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi, c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkilisi tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 91 TL uygulanır. B) İşletmelere uygulanacak işlemler; Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından 2009 mali yılı için 560 TL'den 5600 TL' ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. 4207 sayılı Kanun halk arasında "Sigara Yasağı Kanunu" olarak ifade edilmekte idi. Ancak, 5727 Sayılı Kanun tütün ürünü ibaresini çok geniş tutmuş ve "Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder." hükmünü getirerek, "tüttürme, emme, çiğneme veya burna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen ya da kısmen tütün yaprağından yapılmış maddelerin" tamamının kullanımını yukarıda belirtilen yerlerde yasaklamıştır. Yani yasak sadece sigara içilmesi ile ilgili olmayıp, tamamen veya kısmen tütünden üretilen nargile, puro, pipo, enfiye, tömbeki vb. gibi ürünlerin de yasak getirilen yerlerde tüketilmeme-sine amirdir. Kanun, tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerektiğini de hüküm altına almıştır. Buna göre, Kanunda belirtilen özel haller ve mekanlarda tütün mamulleri kullanılabilecek kapalı yerlerin başkalarını rahatsız etmeyecek ve sağlıklarına zarar vermeyecek koku ve duman geçişini önleTBB | 205 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU yecek şekilde tecrit edilmesini emretmiş, ayrıca bu yerlerin havalandırma tertibatı ile donatılması hükmünü getirerek tecrit odasında tütün mamullerini tüketenlerin de daha az zarar görmesini öngörmüştür. Gerek 4207 ve gerekse 5727 Sayılı Kanunlarla kapalı yerlerde tütün mamullerinin içilmesinin yasaklanması halk sağlığı açısından faydalı olmuşsa da; başta kamu kurumlarında çalışanlar olmak üzere kapalı alanlarda sigara içemeyen personelin ve esnafların mesailerini bırakarak sokaklarda, köşe başlarında sigara içmeleri hem işlerin aksamasına, hem de dışarıda sigara içerken bulundukları psikolojik ortamın kendilerini kötü yönde etkilemesine, bu hareketlerin hoş bir görüntü vermemesi ve hem de cadde ve sokaklarda bu kadar çok sigara içen kişileri gören çocukların bu durumu garipsemelerine, hatta bazılarının da ebe beyinlerine bu konuda akla gelmedik ve cevaplandırılmasında güçlük çekilen sorular sormalarına, bazı küçüklerin de açıkta sigara içen kişileri örnek alarak veya taklit ederek sigara içmeye başlamalarına sebebiyet verdiği de bazı çevrelerce ifade edilmektedir. MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Diğer koruyucu önlemler Madde 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.) (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. (4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. 206 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez. (6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. (8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.(2) (9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. (10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz. (11) Tütün ürünleri, (…) (3) otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (3) (12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. (15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanTBB | 207 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU masına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir.” 4. MADDE AÇIKLAMASI Eski Madde 3 - Tütün ve tütün mamullerinin isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımının yapılması veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenmesi yasaktır. On sekiz yaşından küçüklere tütün ve tütün mamulleri satışı yapılamaz. Yukarıda görüldüğü üzere 5727 Sayılı Kanunla sigara satışı ile ilgili reklam, tanıtım, promosyon, satışı ve tüketimini teşvikinin yasaklanması, satıcı ve alıcıların yaş seviyeleri, tütün ürünlerinin satış yerleri, satış ve pazarlama usulleri ile bunların çevre sağlığı ile bağlantıları konusunda 4207 Sayılı Kanuna göre çok daha kapsamlı ve caydırıcı hükümler getirilmiştir. Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü- nün 2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ" nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"inin ilgili 4. DİĞER KONTROL ÖNLEMLERİ bölümünde: "4.1. Reklâm ve Promosyon Faaliyetleri: 3/1- Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak reklâm ve tanıtımı yapılamayacak, bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemeyecek, etkinliklere tütün ürünleri üreten ya da pazarlamasını yapan firmalara ait isim, amblem veya ürünlerini marka ya da işaretleri kullanılarak destek olunamayacaktır. 3/3- Tütün sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlerin markalarının tanınmasını sağlayacak bir uygulama yapılamayacaktır. 3/4- Üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünleri bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtıla-mayacaktır. 3/5- ütün ürünlerinin isim, logo veya amblemlerini kullanarak bildirim yapılamayacak, basın-yayın organlarına ilân verilemeyecektir. 3/15- (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal 208 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir. • Yukarıda 4 grup halinde sayılan yasaklara aykırı hareket edenler Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından 2009 mali yılı için 56.000 TL'den 280.000 TL' ye kadar idari para cezası ile cezalandırılır. Sayılan bu yasaklara ilişkin herhangi bir faaliyet tespitinde her türlü delilin (tutanak, fotoğraf, video kaydı gibi) cezayı vermeye yetkili makam olan TAPDK'ya iletilmesi gerekir. (2011 yılı için bu miktarlar: 76.142 ila 380.715,- TL.dir.) Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri, kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. Bunları taşıyanlara 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince; a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri, b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi, c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkilisi tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 69 TL uygulanır. (2011 yılı için bu miktar 91,-TL.) 3/14- Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. Bunları üreten, dağıtan ve satanlar Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından (2009 mali yılı için) 22.400 TL'den 112.000 TL'ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için bu miktarlar: 27.203,-TL ila 136.019,-TL.dir.) TBB | 209 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 4.2. Yayın Kuruluşları İle İlgili Düzenlemeler: 4/7- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından 2009 mali yılı için verilecek idari para cezaları aşağıdadır: a) Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1120 TL'den 5600 TL' ye kadar, radyo kuruluşları 112 TL'den 560 TL' ye kadar, (2015 yılı için bu miktarlar: 16.758,- 8.381- TL. ila 134,-/ 678,-TL.dir.) b) Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 5600 TL'den 11.200 TL' ye kadar, radyo kuruluşları 560 TL'den 1200 TL' ye kadar, (2015 yılı için bu miktarlar: 16.765,- ila 8.381,-TL.dir.) c) Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 56.000 TL'den 280.000 TL' ye kadar, radyo kuruluşları 5600 TL'den 28.000 TL' ye kadar. (2015 yılı için bu oranlar: 83.839,- 331.117,-TL. ile 6.786,-/ 33.934,- TL.dir.) 3/6- Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından (2009 mali yılı için) : a) Yerel yayın yapan kuruluşlar 1120 TL'den 5600 TL' ye kadar, (2015 yılı için 1.673,-TL'den 8.381,- Tl.ye kadardır.) 210 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI b) Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 5600 TL'den 11.200 TL' ye kadar, (2015 yılı için bu miktarlar: 8.381,- TL. ila 16.765,-TL.dir.) c) Ulusal yayın yapan kuruluşlar 56.000 TL'den 112.000 TL' ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için bu miktarlar: 83.839,- TL. ila 167.681,- TL.dir.) Bu bölümde yer alan düzenlemelere aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin belge ve bilgilerle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) bildirimde bulunulacaktır. 4.3. Tütün Ürünlerinin Satışı İle İlgili Düzenlemeler: 3/7- Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. • Bu yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlar mahalli mülki amir tara- fından (2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için: 1.673,-TL.dir.) 3/8- Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz. • Bu yasağa aykırı hareket edenler Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. • Bu yasağın ihlalinin tespiti halinde, tespite ilişkin delillerle (tutanak, ifade, fotoğraf, video kaydı, tanık gibi) birlikte fiilin işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda/bildirimde bulunulacaktır. 3/9- Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında 18 yaşını doldurmamış kişiler istihdam edilemez. Buna aykırı hareket edenler Mahalli Mülki Amir tarafından her bir kişi için (2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır. (2015 yılı için 1.673,-TL.dir.) • Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayan- lara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır" ibaresi rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. • Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla bilgi www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web sitelerinden takip edilebilecektir. 4/3-(Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç narTBB | 211 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU gile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. 4/4 (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz. • Buna ilişkin düzenlemeler TAPDK tarafından yapılır. Aykırı hareket edenler TAPDK tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı (2014 yılım için 380.715,-TL:dir.) 3/11- Tütün ürünleri otomatik makinelerle, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarda satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. Bununla ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır. 3/10- Bu tarz bir ihlal tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve TAPDK' ya bildirecektir. • Tütün ürünleri, paket açılarak tek tek veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz. Aykırı hareket edenler TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8. maddesinin (j) bendi uyarınca 2015 yılı için 1.673, TL'den 16.765 TL'ye kadar idari para cezası ile cezalandırılacaktır. Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin delillerle birlikte TAPDK' ya bildirimde bulunulacaktır. 3/13- Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Bununla ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır. Bu tarz bir ihlalin tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve TAPDK' ya bildirecektir. Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin delillerle birlikte TAPDK' ya bildirimde bulunulacaktır. 212 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI linde • Tütün ve tütün ürünlerinin satışı ile ilgili aksaklık tespit edilmesi ha- "4207 Sayılı Kanun Uygulamaları Tespit Formu" 3 nüsha halinde doldurulacak, 1. nüsha ilgili işletme yetkilisinde, 2. nüsha düzenleme tarihini takiben 3 işgünü içerisinde cezai yaptırım uygulamaya yetkili kuruma gönderilecek, 3. nüsha tl Tütün Kontrol Kurulu sekretaryası tarafından muhafaza edilecektir." şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalarda görüleceği üzere 5727 sayılı Kanunla tütün ve tütün mamullerinin kullanılması ile mücadeleye çok büyük önem verilmektedir. MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Kontrolün sağlanması Madde 4 – (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.) (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. (2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. (3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin alanlarının yüzde altmışbeşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. TBB | 213 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz. (5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. (6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. (8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır. 214 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır. (10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.” 4. MADDE AÇIKLAMASI Uyarılar Eski Madde 4 - Tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasağı ve buna uymamanın sonuçlarını belirten uyarılar asgari on santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır veya yazılır. Bu uyarıların yapılmasından ilgili yerlerin yetkili veya amiri durumundaki kişi veya kişiler sorumludur. Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamulleri paketinin üzerinde açıkça görülebilir ve rahatça okunabilir şekilde, "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ibaresi konulur. Bu ibareyi taşımayan tütün ve tütün mamulleri ithal edilemez ve satışa çıkarılamaz. Gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarında satılan veya yolcu beraberinde yurda sokulan tütün ve tütün mamulleri hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve özel televizyon kurumları ayda en az doksan dakika tütün ve tütün mamulleri alışkanlığının zararları konusunda uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Madde ile tütün ve mamullerinin yasaklandığı yerlere asılacak yasal düzenleme ile bunlara uymayanlar konusunda uygulanacak yaptırımları içeren uyarıların muhtevası, şekil ve ebatları, tütün mamulleri üzerine yazılacak yazılar ile bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ile Radyo Televizyon Üst Kuruluna verilen görev ve yetkiler belirlenmiştir. Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ" nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"nin ilgili bölümünde: TBB | 215 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU "3.1. Yasal Uyarıların Asılması: • Tütün ürünleri tüketiminin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten ve TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış uyarıların herkes tarafından görülebilir yerlere asılması gerekir. İşaretler o mekân veya aracın yasak kapsamına girdiğinin ve bu mekân ya da araçlara giren insanların tütün ürünleri tüketmemesi gerektiğinin yazılı olarak anlatılmasıdır. Ayrıca, Kanunun gereklerini yerine getirmek üzere gerekli adımların atıldığının bir göstergesidir. •. Yasal uyarı yazılarının alt kısmındaki "Bilgi:" sütununa tütün ürünleri tüketilmesi durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarında birim amiri tarafından cezai işlem uygulama yetkisi verilen kişinin, özel hukuk kişilerine ait işletmelerde ise en yakın kolluk kuvveti biriminin iletişim bilgileri yazılır. 4/1- Kanunda istisna olarak sayılan tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda, tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları, bu alanların herkes tarafından görülebilecek yerlerine asılır. 4/2- Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde asılır. • Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla bilgi www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web sitelerinden takip edilebilecektir. Bu hükümlere aykırı hareket eden ve gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde asmayanlar Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından (2014 mali yılı için) 1.520 TL idari para cezası ile cezalandırılır". şeklinde bir uygulama getirilmiştir. Kanunun bu maddesinin 11. fıkrasında "31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez." hükmü getirilerek tütün ve tütün mamullerinin ilan ve reklam giderleri de vergi matrahından düşürülemeyeceği hükmünü getirmiştir. Bahse konu 193 sayılı Kanunun ilgili bölümünde md.41/7. (3571 sayılı Kanunun 8'inci maddesiyle eklenen bent) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin % 50'si (90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır) (Bakanlar Kurulu, bu oranı % 100'e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir). şeklinde ifadesini bulmaktadır. Bu konuda Danıştaya açılan bir dava açılmış, 216 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Danıştay 4. Dairesinin 22.09.2008 tarih ve 2008/3758 esas kararında " Bu nedenle, 2 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 6. bölümünün 4 ve 6. paragraflarında yer alan, her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin tamamının ticari kazancın ve kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı ve dolayısıyla bu tür reklam harcamalarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiği yolundaki düzenlemenin alkol ve alkollü içkilere ilişkin ilan ve reklam giderleri yönünden yürütülmesinin durdurulmasına, oybirliğiyle karar verildi." denilmek suretiyle, itiraz konusu giderlerin alkol ve alkollü içkilere ilişkin bölümünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiş, bu suretle, tütün ve tütün mamulleri ile ilgili ilan ve reklam giderleri Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler olarak kalmıştır. Başka bir değişle tütün ve tütün mamulleri ile ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemeyecektir. 4207 Sayılı Kanunun 6. maddesi 26.02.2008 tarih ve 5739 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili madde aşağıda gösterilmiştir. MADDE 9- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Ceza hükümleri Madde 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.) (1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili TBB | 217 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir. (2) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, on beşinci (…) fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir. (4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beş-bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) ) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (10) (Değişik: 13.2.2011 – 6111 S.K. Md. 202) 3 üncü maddenin on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. 218 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk Lirasından az olamaz. (13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır." 16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır. 6. MADDE AÇIKLAMASI Adli para cezası Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası verilir. Tekerrür halinde bu cezanın yukarı haddine hükmolunur. Para cezasına ilişkin hükümler Eski Madde 8 - 6 ncı maddede yazılı para cezaları o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Para cezalarına dair kararlar ilgiliTBB | 219 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lere Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları 6 1 8 3 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mahallin en büyük mal memurluğunca tahsil edilir. İdari para cezalarına karşı yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Yukarıda Kanunun ilgili maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi, 4207 sayılı Kanunun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında uygulanacak idari para cezaları, idari yaptırımlar, miktarları ve ceza ve yaptırımların kimler ve/veya hangi kurumlar ve yetkilileri tarafından uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu maddenin bazı fıkralarını iptal eden, 3 Nisan 2008 de kabul edilen ve 15 Nisan 2008 tarih ve 26848 sayılı R.G.de yayımlanan 5752 sayılı Kanunun 6 ve müteakip maddeleri; "5752 sayılı Kanun MADDE 6 - b) 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanun ile değişik 5 inci maddesinin sekizinci, dokuzuncu ve on üçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrasında yer alan "ve on birinci" ibaresi metinden çıkarılmıştır. MADDE 7- Bu Kanunun; b) 6 ncı maddesinin (b) fıkrası 19/5/2008 tarihinde, yürürlüğe girer. MADDE 8-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu Yürütür. 14/4/2008" hükümleri içermektedir. Kanunla yasak mahallerde tütün ve tütün mamulünü hem tüketenlere ve hem de işletmelere ve işletme sahiplerine verilecek idari para cezaları ve yaptırımlar ile adli hapis cezalarının kimler veya hangi makamlar tarafından ve ne miktarlarda verileceği ayrı ayrı ayrı belirlenmiştir. A) Kişiye Verilecek Ceza: Kapalı mekânda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereği kişiye verilecek ceza; a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince, b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkililerince, c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkililerince idari para cezası (2015 yılı için) 60,-TL uygulanır. 220 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI B) İşletmeye Verilecek Ceza: Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler mahalli mülki amir tarafından (2015 yılı için) 836,- TL'den 8.381,- TL' ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. İşletme kamu kurumu ise görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen memurlar ve kamu görevlileri hakkında disiplin soruşturması açılır. 4207/5727 Kanun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında uygulanacak cezalar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2009/44 Sayılı Genelge eki "4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN" HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ" nde geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bahsi geçen "Uygulama Rehberi"nin ilgili 5. CEZA UYGULAMA USUL VE ESASLARI bölümünde; "5.1 Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Ceza Uygulama Usulleri: Kamu kurum ve kuruluşlarında idari birim amirleri bir ya da birden fazla personelini Kanuna aykırı durumlardaki idari para cezasını uygulamak üzere görevlendirecektir. Yetkili personele ait iletişim bilgileri yasal uyarı levhasının üzerinde belirtilecektir. Kamu kurum ve kuruluşuna ait yer, araç, bina ve tesislerde tütün ürünü tüketildiği haberi alındığında sorumlu personel gerekli araştırmaları ivedilikle yapacak, araştırma neticesi yeterli delil bulduğunda ya da tütün ürünleri tüketildiğini tespit ettiğinde idarî yaptırım karar tutanağını düzenleyecektir. Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve deliller kullanılabilecektir: • Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/ veya olay raporu, • Varsa ihbarda bulunan, şikâyetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını içeren tutanak, • İspata yarayan görsel dokümanlar (fotoğraf, video kaydı vs.) İdarî yaptırım karar tutanağı üç nüsha düzenlenecektir. Her nüshası okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım karar tutanağının bir sureti ilgili kişiye verilecek, bir sureti yaptırım kararını uygulayan birimde muhafaza edilecek, cezası tahsil edilmeTBB | 221 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU miş ve kesinleşmemiş tutanakların bir sureti de tahsil için vergi dairelerine gönderilecektir. Yapılan işlem idari yaptırım karar defterine kaydedilecektir. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar Defterinin sıra numarası yazılacaktır. Tutanak yetkili en az iki görevli tarafından imzalanacaktır. Tutanakların iptali gerektiğinde iptal işlemleri tutanağın üzeri tek çizgi ile çizilmek ve iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilecektir. Kararın uygulandığı kişiye; • İdari para cezasının bir ay içinde ödenmesi gerektiği, • İdarî yaptırım kararının kendisine tebliğ veya tefhim edildiği tarihten itibaren en geç 15 gün içinde karara karşı sulh ceza mahkemesine bizzat veya yasal temsilcisi ya da avukatı aracılığıyla başvurabileceği, • Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği, • İdarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurmadan önce ödeme yapması halinde kendisinden ceza miktarının 3/4'ünün tahsil edileceği, • Peşin ödemenin, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemeyeceği, hususlarında bilgi verildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenecektir. Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım Karar Tutanağının "İdari Yaptırım Uygulanan Şahsın İmzası" bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar Tutanağının bir nüshası ilgili kişiye verilecektir. İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi hâllerinde, muhasebe yetkilisi mutemedi olarak görevlendirilen personel tarafından yapılan tahsilatta "idarî para cezasının toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar" ayrı ayrı belirtilmek suretiyle muhasebe yetkilisi mutemedi alındısında gösterilecektir (Örnek: Kapalı alanda tütün ürünü tüketen kişiye idarî yaptırım kararı uygulanması ve yaptırım kararı uygulanan kişinin cezayı hemen ödemeye rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı (2009 yılı için) 69 TL, indirim tutarı 17,25 TL ve tahsil edilen tutar 51,75 TL şeklinde ayrı ayrı belirtilmek suretiyle muhasebe yetkilisi mutemedi alındısında yazılacaktır). Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde ve başvuruyu bir ay içinde yapması halinde idari para cezasının ilk taksidi222 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI nin peşin ödenmesi koşuluyla bir yıl içinde ve 4 eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil için vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini müteakip bir ay içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve talepler bu idareler tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır. İdarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararı, kararın ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren (ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi durumunda) 15 gün geçmesi hâlinde kesinleşir. Kişi cezayı idarî yaptırım kararı kesinleşmesine müteakiben idarî para cezasının tahsili için resmî yazı ile ceza kesilen kişinin ikametgâhının bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir. İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza mahkemesine başvurması hâlinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar idarî yaptırım kararı kesinleşmeyecektir. Sorumlu personelce tahsilat işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum ve kuruluşlarınca muhasebe yetkilisi mutemetliği görevini yürütecek personel, ilgili muhasebe yetkilisinin muvafakatı da alınmak suretiyle idari birim amirleri tarafından belirlenecek ve muhasebe yetkilisi mutemedi olarak seçilen personelin adı, soyadı, görev yeri, unvanı ve imza örneği ile görev ve yetkileri muhasebe yetkilisine yazılı olarak bildirilecektir. Defterdarlık ve Mal Müdürlüklerinden yeteri kadar muhasebe yetkilisi mutemedi alındısı temin edilecek ve tahsilat işlemlerinde bu alındılar kullanılacaktır. Belgelerin güvenliği konusunda gerekli özen gösterilecektir. Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında ayrı idarî para cezası verilecek ve ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Hem kapalı alanda sigara içen hem de izmaritini yere atan kişiye işlediği kabahatler için ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi veya ayrı kabahatlerin aynı kişi tarafından işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli TBB | 223 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU derecede azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecek, idarî para cezası uygulanmayacaktır. Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde ret ve iade işlemleri, tahsilatı yapan muhasebe birimi tarafından yerine getirilecektir. İdarî yaptırım karar tutanakları, ilgili diğer evrak ve tutulan defterler, bu işlemleri yapan yetkili birimde en az 3 yıl saklanacaktır." şeklinde belirtilmiştir. 5727 sayılı Kanunla değişik 4207 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket edenler için uygulanacak idari para cezaları ve yaptırımlar ile adli cezaları başlıklar altıda inceleyecek olursak; 1.TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN TÜKETİLMESİ SIRASINDA ÇEVREYE VERİLEN ZARARLAR DOLAYISIYLA UYGULANACAK CEZALAR: Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kâğıt ve benzeri atıkları çevreye atanlara Kabahatler Kanununun 41. maddesi 1. fıkrası gereği belediye zabıta görevlilerince idari para cezası uygulaması yapılmakta idi (2011 yılı için) 26,- TL uygulanır. 2. YASAL UYARI LEVHALARININ ASILMAMASI İLE İLGİLİ CEZALAR: Gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde asmayanlar mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 1.232,- TL idari para cezası ile cezalandırılır. 3. İLAN, REKLAM ve PROMOSYON YASAKLARINA UYMAYANLAR HAKKINDA UYGULANACAK CEZALAR: Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetlerini kullanarak reklâm, tanıtım, promosyon, sponsorluk faaliyetleri yapanlar (2011 yılı için) 61.638,- TL'den 308.194,-TL' ye kadar TAPDK' nın kararı doğrultusunda cezalandırılır. Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler üreten, dağıtan ve satanlar mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 24.654,-TL'den 123.277,- TL'ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşıyan kişilere Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereği; 224 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince, b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkililerince, c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkililerince idari para cezası (2015 yılı için) 100,-TL idari para cezası uygulanır. 4. YAYIN KURULUŞLARI İLE İLGİLİ YAPTIRIMLAR VE CEZALAR: A) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (RTÜK) ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az 90 dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapacaktır. Bu yayınlar, asgari 30 dakikası 17.0022.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında olacaktır. Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları RTÜK tarafından (2015 yılı için): • Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1.673,-TL'den 8.381,TL'ye kadar, radyo kuruluşları 165,- TL'den 836,- TL' ye kadar, • Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 8.381,- TL'den 16.765,- TL' ye kadar, radyo kuruluşları 836,- TL'den 1.794,- TL' ye kadar, • Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 83.839,-TL'den 419.205,- TL' ye kadar, radyo kuruluşları 8.381,- TL'den 41.841,- TL' ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. B) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanan, görüntülerine yer veren yayın kuruluşları RTÜK tarafından (2015 yılı için) • Yerel yayın yapan kuruluşlar 1.673,- TL'den 8.381,- TL' ye kadar, • Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 8.381,- TL'den 16.765,-TL' ye kadar, • Ulusal yayın yapan kuruluşlar 83.839,- TL'den 167.681,-TL' ye kadar, idarî para cezası ile cezalandırılır. TBB | 225 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Bu tür ihlâller, ihlâli fark eden kişi tarafından doğrudan RTÜK'e bildirilebilir. 5. TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN SATIŞI İLE İLGİLİ YASAKLARA UYMAYANLAR HAKKINDA CEZALAR: A) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlara mahalli mülki idare amiri tarafından 1.000-TL’den 5.000-TL’ye kadar idarî para cezası verilir. B) Tütün ürünlerini 18 yaşını doldurmamış kişilere satan ve tüketimlerine sunanlar Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. C) Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında 18 yaşını doldurmamış kişileri istihdam edenler mahalli mülki amir tarafından her bir kişi için (2015 yılı için) 1.673,- TL idarî para cezası verilir. D) Tütün ürünlerinin paketlenmesi ve etiketlenmesinde mevzuata uygun hareket etmeyenler TAPDK tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasa- ya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı (2015 yılı için) 419.205,-TL'den az olamaz. E) Tütün ürünlerini otomatik makinelerle, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarda satanlar ve satış amacıyla kargo yoluyla taşıyanlar TAPDK kararı doğrultusunda cezalandırılır. F) Tütün ürünleri paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölerek satanlar TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8. maddesi (j) bendi uyarınca (2015 yılı için) 1.673,- TL'den 16.765,TL'ye kadar idari para cezası ile cezalandırılır. G) Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edenler TAPDK kararı doğrultusunda cezalandırılır. Kanunun uygulanması ve gerekli tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlilerine ceza hukuku sorumlulukları (TCK. 257 madde: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA gibi.) saklı kalmak kaydıyla, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır. Ayrıca; 01.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14/k maddesinde "Madde 14 - Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır: 226 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek." şeklinde bir ifade ile hayvanlara sigara ve diğer bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerin verilmemesi hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmüne aykırı hareket edenlere ise aynı Kanunun 28/k maddesine göre 300,-TL. idari para ceza verilmesi hükme bağlanmıştır. Kanunun ilgili maddesi aşağıya alınmıştır. "Madde 28- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./553.mad) k) 14 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (g), (h), (ı), (j) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara üç yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir." 2918 Sayılı KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU'nun 48. maddesine göre ise; ALKOLLÜ İÇKİ, UYUŞTURUCU VEYA KEYİF VERİCİ MADDELERİN ETKİSİ ALTINDA ARAÇ SÜRME YASAĞI: "Madde 48 - Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır. (Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar kullanılır. Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir. Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur. (Ek fıkra: 17/10/1996 - 4199/20 md; Değişik fıkra: 21/05/1997 4262/4 md.) Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler hakkında 4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun hükümleri uygulanır. (Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600.000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri TBB | 227 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir. (Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu ve keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca, altı ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır." şeklinde bir ifade ile 4207 sayılı Kanuna atıfta bulunulmuştur. MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Mülkiyetin kamuya geçirilmesi MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on-dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir." 7. MADDE AÇIKLAMASI Kanunun eski 7. maddesi adli para cezalarını hüküm altına almıştı. Bu madde başlığı ile birlikte 5727 sayılı Kanunla değiştirilerek mülkiyetin kamuya geçirilmesi şekline gelmiştir. Adli para cezası Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası verilir. Tekerrür halinde bu cezanın yukarı haddine hükmolunur. Kanunun 7. maddesi ile "Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir." şeklinde bir ifadeyle, Kanunun 3. maddesinin 2, 3 ve 14. fıkraları ile, 4. madde228 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI sinin 3 ve 4. fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahalli mülki idare amirinin karar vereceğini hükme bağlanmıştır. Ayrıca Kanunun 6. Maddesinin 9. fıkrasında da "3 üncü maddenin on üçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir." şeklinde bir hüküm getirilmişse de bu fıkra 3/4/2008 tarih ve 5752 sayılı Kanunun 6 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi ile ilgili Kanunun 3. ve 4. maddelerindeki hükümlere gelince; Kanunun 3.maddesi 2. fıkrasına göre sigara firmalarının isimlerini, amblemlerini, marka veya işaretlerini çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz bunu taşıyanlara kabahatler Kanunun 39. maddesine göre idari para cezası verilecektir. Söz konusu kıyafetin takının ve aksesuarın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7. maddeye göre mülki idare amiri yani vali veya kaymakam karar verecektir. Yine 3. maddenin 4. fıkrasına göre de Sigara, kişilere eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtılamaz. Aksi halde dağıtılacak ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7.maddeye göre mülki idare amiri yani vali veya kaymakam karar verecektir. Kanunun 3. maddesi 14. fıkrasına göre ise, Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz." şeklinde bir hüküm getirilmiş olup, bu hükme riayet etmeyenler hakkında yukarıda belirtilen idari para cezaları uygulanacağı gibi, mahalli mülki amir tarafından bahse konu ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi sağlanacaktır. Yine 7. maddeye göre; Kanunun 4. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında belirtilen hükümlere riayet etmeyenlerin ürünleri için mahalli mülki idare amiri tarafından mülkiyetin kamuya geçirilmesi müeyyidesi uygulanacaktır. 4207 sayılı Kanunun 6. maddesi 26/2/2008 tarih ve 5739 sayılı Kanunun 9. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.( 5739 sayılı Kanun madde; TBB | 229 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 9: "7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.") MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. "GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır." 9. MADDE AÇIKLAMASI Yürürlük Eski Madde 9 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 4207 Sayılı Kanunun 4. maddesinin 5. fıkrasında " Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır." Hükmü getirilmiştir. Bu yönetmeliğin de Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılması öngörülmüştür. Buna mümasil olarak da; 06.01.2005 tarih ve 25692 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARINDAN KORUMAYA YÖNELİK ÜRETİM ŞEKLİNE, ETİKETLENMESİNE VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK"de yapılan değişiklikler 05.04.2009 tarih ve 27191 sayılı ile 27.02.2010 tarih ve 27506 sayılı Resmi Gazete'lerde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer. 10. MADDE AÇIKLAMASI 4207 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( d) bendi " Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez." şeklinde bir hüküm getirmiş idi. Kanun yapıcılar tarafından; Tütün ve tütün ürünleri yasağının, vatandaşların- tiryakilerin alışkanlıkları da 230 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI göz önünde bulundurularak zamana yayılması ve bir geçiş dönemi sağlanması açısından Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde uygulamaya konulması için daha uzun bir zaman tanındığı görülmektedir. Buna göre; eğlence hizmeti veren işletmelerdeki yasak 19.07.2009'da yürürlüğe girecek, diğer yasaklar 19.05.2008'den itibaren yürürlükte olacaktır. MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 11. MADDE AÇIKLAMASI Yürütme maddesidir. 4207 sayılı TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN'da değişiklik yapan kanunlar aşağıda gösterilmiştir. Bunlar; 19/1/2008 tarihli ve 26761 sayılı RG'de yayımlanan 5727 sayılı, 1/3/2008 tarihli ve 26803 sayılı RG'de yayımlanan 5739 sayılı, 15/4/2008 tarihli ve 26848 sayılı RG'de yayımlanan 5752 sayılı, 25/6/2009 tarihli 27284 sayılı RG'de yayımlanan 5917 sayılı Kanunlardır. Kanunun uygulaması ile ilgili olarak, önemli hususları tekrar edecek olursak; 1- Bu Kanunun uygulanmasında, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39, 41 ve diğer maddeleri dikkate alınmalıdır. 2- Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun" iken, 3/1/2008 tarih ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve değişiklik işlenmiştir. 3- Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi 3/1/2008 tarih ve 5727 sayılı Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca, değişikliğin Resmi Gazete ile yayımlandığı 19/1/2008 tarihinden itibaren 18 ay sonra, diğer değişiklik hükümleri ise 4 ay sonra yürürlüğe girecektir. 4-Bu kanunun dördüncü maddesinin ikinci fıkrası ile, beşinci maddesinin üçüncü maddesinde yapılan değişiklikler ve aynı maddenin sekiz, dokuz ve on üçüncü fıkralarındaki ilga hükümleri, 3/4/2008 - 5752 md.6 uyarınca 19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir. TBB | 231 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 5- Bu arada yer alan "on birinci" ibaresi 3/4/2008 - 5752 md.6.ncı maddesiyle metinden çıkarılmıştır. 6- 6111 sayılı Kanunun 202. Maddesi ile belediye sınırları içinde belediye encümeninin 4207 sayılı Kanuna göre Tütün ve Tütün Mamulleri (sigara yasağı) ile ilgili olarak uygulayacakları idari para cezası yetkileri ellerinden alınmıştır. Ancak, 6354 sayılı Kanununun 11. maddesiyle 4207 sayılı Kanunun 5/1 maddesine eklenen hükümlerle, Belediye Zabıtasına aşağıdaki yetkiler verilmiştir. “(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir.” Toparlayacak olursak, 04.07.2012 tarih ve 6354 sayılı Kanununun 9. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 3/15. maddesine “…(15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir...”, Yine aynı Kanunun 27. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 4/3. maddesinde “…(3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) 232 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin alanlarının yüzde altmış beşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz…”, Yine aynı Kanunun 11. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 5/1 maddesine “…(1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir…” Yine aynı Kanunun 24. maddesi ile 4207 sayılı Kanuna eklenen Geçici 4. Maddesi ile “…(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir. (2) 3 üncü maddenin on beşinci fıkrasında öngörülen düzenleme üç ay içerisinde yapılır…” 24.05.2013 tarih ve 6487 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 2. maddesi 1/c fıkrasında yapılan “…c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,…”, 2. maddenin 6. fıkrasına “…(Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir…” 27. maddesi ile 4207 sayılı Kanunun 5/16. maddesine eklenen “…16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 TBB | 233 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır…”, Şeklindeki hükümlerle 4207 sayılı Kanunda gerekli değişiklikler ve ilaveler yapılmıştır. Tütün ve tün mamullerinin tüketimi ile ilgili şikayetler ve bu konuda her türlü bilgiye ulaşmak için aşağıdaki adreslerden ve telefonlardan istifade edilebilecektir. "Alo 184" İhbar Hattı Sigara yasağına uymayanları ihbar etmek isteyenler polis, zabıtaya başvurabilecek veya "Alo 184" numaralı telefonu arayabilecekleri gibi, ayrıca, Sağlık Bakanlığının "www.havanikoru.org.tr" ve "www.saglik.gov.tr" adreslerine de başvuru yapılabileceklerdir. Ayrıca şu adreslerden de gerekli bilgilere ulaşılabilecektir: www.duman-sizhavasahasi.org.tr, www.havanikoru.org.tr ve www.tapdk.gov.tr MEVZUATIMIZDA TÜTÜN VE MAMULLERİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER: Mevzuatımızda tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından korunma ile ilgili olarak ana başlıklar halinde sıralayacak olursak; 1- Anayasamızda Sağlıkla İlgili Maddeler: T.C. Anayasasında sağlık, çevre ve gençliğin korunması ile sporun geliştirilmesi konusuyla ilgili 56, 58 ve 59. maddeleri yorumsuz olarak aşağıya alınmıştır. VIII. Sağlık, çevre ve konut A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması MADDE 56. - Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir. 234 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI IX. Gençlik ve spor A. Gençliğin korunması MADDE 58. - Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. B. Sporun geliştirilmesi MADDE 59. - Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur. 2-Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun22 MADDE 1. — Dünya Sağlık Örgütü'nün 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan 56 ncı Dünya Sağlık Asamblesi Toplantısında kabul edilen ve Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York'ta imzalanan "Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur. MADDE 2. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. 3- TÜTÜN KONTROLÜ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ VE 5261 SAYILI YASA Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan 56. Dünya Sağlık Asamblesi toplantısında kabul edilen ve Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York'ta imzalanan "Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi"ni onaylayan 5261 sayılı Yasa, 30/11/2004 tarih ve 25656 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çerçeve sözleşme, 28 Şubat 2005 tarihinde tüm Dünyada yürürlüğe girmiş olup, bu sözleşme hükümlerine göre hazırlanması gereken protokoller DSÖ ve taraf ülkelerce düzenlemektedir. Tütün ve tütün ürünlerinin kullanı- 22 Resmi Gazete Tarihi 30 Kasım 2004, Sayısı 25656, Kanun No:5261, Kabul Tarihi 25.11.2004 TBB | 235 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU mından kaynaklanan zararların önlenebilmesi amacıyla, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin (TKÇS) Türkiye'ye uyarlanmış hali "Ulusal Tütün Kontrol Programı", global standartlar oluşturma ve uygulama açısından önemli bir belge niteliğindedir. web:www.sigarasıztoplum.com 4- Ulusal Tütün Kontrol Programı23 "Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi" kapsamında yapılacak çalışmaların planlanması ve ülkemizde sigara tüketiminin kontrol altına alınarak vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin korunması amacıyla Sağlık Bakanlığınca 2006- 2010 yıllarını kapsayacak şekilde bir “ULUSAL TÜTÜN KONTROL PROGRAMI” hazırlanmıştır. (...) Ulusal Tütün Kontrol Programının uygulanması ve planda yer alan görevlerin yerine getirilmesi konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca gereken dikkat ve hassasiyetin gösterilmesini önemle rica ederim. Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan RG (Genelge) :7 Ekim 2006, Tarih : 7 Ekim 2006, Sayı : 26312, Konu :Ulusal Tütün Kontrol Programı 23 236 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI 4207 Sayılı Kanun: TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN24 Kanun Numarası : 4207 Kabul Tarihi : 7/11/1996 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 26/11/1996 Sayı : 22829 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 36 Sayfa : Amaç MADDE 1 – (Değişik: 3/1/2008-5727/2 md.) (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır. Tütün ürünlerinin yasaklanması25 MADDE 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.) (1) Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında, c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında, ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında, Bu Kanunun adı "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 25 Bu madde başlığı "Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 24 TBB | 237 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez. (2) Ancak; a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde, b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara on sekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez. (3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir. (4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. (5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir. (6) Bu Kanunun uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder. (Ek cümle: 24/5/2013-6487/26 md.) Tütün içermeyen ancak tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her türlü nargile ve sigara, tütün ürünü kabul edilir. Diğer koruyucu önlemler26 MADDE 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.) (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. Bu madde başlığı " Diğer yasaklar ” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 26 238 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. (4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. (5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez. (6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. (8) Tütün ürünleri ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.27 (9) On sekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. (10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz. (11) Tütün ürünleri, (…)28 otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. 13 (12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. 4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile bu fıkrada yer alan “Tütün ürünleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tütün ürünü ihtiva eden ve etmeyen nargile ile benzerleri” ibaresi eklenmiştir. 28 25/6/2009 tarihli ve 5917 say ılı Kanunun 47 nci maddesiyle; bu fıkrada yer alan “yetkili satıcı olan yerlerin dışında;” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. 27 TBB | 239 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. (15) (Ek: 4/7/2012-6354/ 9 md.) Tütün ürünleri üretici, ithalatçı ve dağıtıcı firmaları ile tütün ürünlerinin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler, tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma veya ürünlerle ilişkilendirilemez ve tütün ürünüyle diğer ürün veya hizmetin birbiriyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz. Tütün ürünleri harici mal ve hizmet sektörlerindeki firma ve ürünlerin isim, marka, amblem, logo veya bunları doğrudan çağrıştıran diğer isim ve alametler de, tütün ürünleriyle veya firmalarıyla ilişkilendirilemez ve ürün veya hizmetin tütün ürünüyle ilişkili olduğu izlenimi verecek biçimde kullanılamaz, hiçbir ürünün üzerinde tütün ürünlerini çağrıştıran herhangi bir işaret ve renk bulunamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenir. Kontrolün sağlanması29 MADDE 4– (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.) (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. (2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere "Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. (3) (Değişik birinci cümle : 4/7/2012-6354/ 10 md.) Türkiye'de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketleri ile tabanı hariç nargile şişelerinin üzerine, en geniş iki yüzünden her birine, bu yüzlerin Bu madde başlığı " Uyarılar” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 29 240 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI alanlarının yüzde altmış beşinden az olmamak üzere, özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. (4) (Değişik: 4/7/2012-6354/ 10 md.) İthal edilen veya Türkiye'de üretilen tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde; bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanıltıcı ve eksik bilgi verilemez; tüketimi özendiren, teşvik eden veya tüketiciyi yanıltan ya da ürünü cazip kılan metin, isim, marka, ibare, mecaz, resim, figür, işaret veya renkler ve renk kombinasyonları kullanılamaz. (5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. (6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde on beş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. TBB | 241 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır. (10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez. Ceza hükümleri30 MADDE 5– (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.) (1) (Değişik: 4/7/2012-6354/11 md.) 2 nci maddenin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükmüne göre cezalandırılır. 3 üncü maddenin on ikinci fıkrasına, kamu hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında aykırı davranan kişilere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından; özel hukuk kişilerine ait ve herkesin girebileceği binaların kapalı ve açık alanları ile sokak veya kamuya ait sair alanlarda aykırı davranan kişilere ise belediye zabıta görevlilerince, elli Türk Lirası para cezası verilir. Meydana gelen çevre kirliliğinin ilgili kişi tarafından derhal giderilmesi hâlinde idari para cezasına karar verilmeyebilir. (2) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülükle- Bu madde başlığı "Yasağa uymayanlar hakkında işlem” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 30 242 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI rini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, (…)31 mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.(2) (3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, on beşinci (…)32 fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir. 16 17 (4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, elli bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Sağlık için tehlikeli madde temini" başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (10) (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 3 üncü maddenin on dördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, mahalli mülki amir tarafından yirmi bin Türk Lirasından yüz bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. 4/7/2012 tarihli ve 6354 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrasında yer alan “işletme sorumluları” ibaresi “işletme sorumlularına” şeklinde değiştirilmiş ve “denetimi yapan yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere,” ibaresi metinden çıkartılmış; üçüncü fıkrasında yer alan “beşinci” ibaresinden sonra gelmek üzere “, on beşinci” ibaresi eklenmiştir. 32 3/4/2008 tarihli ve 5752 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu arada yer alan “ve on birinci" ibaresi madde metinden çıkarılmıştır. 31 TBB | 243 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. (12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı iki yüz elli bin Türk Lirasından az olamaz. (13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) (14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beş bin Türk Lirasından on bin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları elli bin Türk Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır. 16) (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır. İdari para cezası MADDE 6– (Mülga: 26/2/2008-5739/9 md.) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi33 MADDE 7– (Değişik: 3/1/2008-5727/7 md.) (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya Bu madde başlığı " Adli para cezası” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 33 244 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir. Para cezasına ilişkin hükümler MADDE 8– (Mülga: 3/1/2008-5727/8 md.) Geçici Madde 1– Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamullerinin bir yıl süreyle 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şart aranmaksızın satışlarına devam olunur. Geçici Madde 2– Bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince ayrı yer tahsisi, 3 üncü maddede yasaklanan reklam panolarının kaldırılması ve 4 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılması gereken işler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yerine getirilir. Geçici Madde 3– (Ek: 3/1/2008-5727/9 md.) (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır. Geçici Madde 4–(Ek: 4/7/2012-6354/ 24 md.) (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri, bir yıl içinde 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasına uygun hale getirilir. (2) 3 üncü maddenin on beşinci fıkrasında öngörülen düzenleme üç ay içerisinde yapılır. Yürürlük MADDE 9– Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 10– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. TBB | 245 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 4207 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE Değiştiren Kanun 4207 sayılı Kanunun değişen maddeleri Kanunun Adı, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8 ve Geçici Madde 1 5727 2 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi Yürürlüğe giriş tarihi Yayım tarihi olan 19/1/2008tarihinden 4 ay sonra 19/5/2008 tarihinde 19/1/2008 tarihinden 18 ay sonra 19/7/2009 tarihinde 5739 6 19/5/2008 5752 4, 5 19/5/2008 5917 3 10/7/2009 6111 5 25/2/2011 6354 3, 4, 5, Geçici Madde 4 12/7/2012 6487 2, 5 11/6/2013 246 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI 1593 SAYILI UMUMİ HIFZISIHHA KANUNU Madde 1- Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir. Madde 2- Bu görev Sağlık Bakanlığınca ifa edilir. 6- 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hk. Kan. Hük. Kararname: Madde 1 - Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, herkesin hayatının beden ve ruh sağlığı içinde devamını sağlamak, ülkenin sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin ve cemiyetin sağlığına zarar veren amillerle mücadele etmek ve halka sağlık hizmetlerini ulaştırmak, sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermelerini temin etmek için Sağlık Bakanlığının kurulması 5261 Sayılı Kanunla; Dünya Sağlık Örgütünce imzalanan 'Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi' kanunlaşmış olup buradaki amaç, mevcut ve gelecek nesilleri, tütün tüketimi ve tütün dumanına maruz kalmanın yıkıcı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlarından korumaktır. 2006/29 sayılı Başbakanlık Genelgesi ekinde; 'Tütün Kontrol Programı' yayınlanmış olup programın temel hedefi, 2010 yılına kadar ülkemizde 15 yaş üzerinde sigara içmeyenlerin oranını %80'in üzerine çıkarmak,15 yaş altında ise %100'e yakın olmasını sağlamaktır. 7- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun34 Ticari Reklamlar ve İlanlar Madde 16- (Değişik: 6/3/2003-4822/23 md.) Ticari reklam ve ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz. Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir. Kanun Numarası : 4077, Kabul Tarihi : 23/2/1995, Yayımlandığı R. Gazete : Tarih: 8/3/1995 Sayı : 22221, Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 34 34 TBB | 247 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları ispatla yükümlüdür. Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler. 8 - Türk Ceza Kanunu35 Sağlık için tehlikeli madde temini Madde 194 (1) Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına *veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 9- İllerde 'Tütün Kontrol Kurulu' kurulması ile ilgili; 2007/ 38 sayılı TC Sağlık Bakanlığı Genelgesi; • İl Hıfzısıhha Meclisi kararı ile "İl Tütün Kontrol Kurulu" oluşturularak sigara ve diğer tütün mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul koordinesinde yürütülmesi, • İlde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve sivil toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca geniş tabanlı bir mücadelenin sağlanması, • Öncelikle kamu kurum ve kuruluşları ile kamu görevi yürüten kurumlarda sigara içme yerlerinin ayrılarak, buralar dışındaki kapalı mekanlarda sigara içilmesinin engellenmesi, • 4207 sayılı Kanun gereği 18 yaşından küçüklere sigara satışı ile okul önleri ve çevresinde sigara satılmaması konusunda gerekli tedbirlerin alınması, 10-İl Hıfzıssıhha Kurul Kararı36 "İl Tütün Kontrol Kurulu" oluşturularak sigara ve diğer tütün mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul koordinesinde yürütülmesi, ilimizde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve sivil toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca geniş tabanlı bir mücadelenin sağlanmasına, 1- Alınan kararların işleyişinin izlenmesi, kurumlar arasında hızlı işbirliğinin sağlanması amacıyla bu kurul içinde, Vali Yardımcısı başkanlığında, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sosyal Hizmetler 35 36 Kanun No : 5237, Kabul Tarihi : 26.9.2004 Karar Tarihi ve No: 01.11.2007/11 248 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Müdürlüğü, İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Çalışma Bölge Müdürlüğü, Tekel Dağıtım ve Pazarlama Başmüdürlüğü, Üniversite, Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi ve Yıldırım Belediyesinin katılımı ile bir "İl Tütün Kontrolü Daimi Komisyonu" kurulmasına, 5- Başta çocuklar, öğrenciler, gençler ve gebeler gibi risk grupları olmak üzere toplumun tüm kesimlerine, sigaranın insan sağlığına zararlı etkileri, dumansız çalışma ortamlarının oluşturulmasının gereği ve önemi gibi konularda toplum bilincini artıracak eğitim, konferans, panel vb. etkinliklerin düzenlenmesine, Oy birliği ile karar verildi. 11- Denizli Valiliği İnternet Kafelerle İlgili Genelge37 İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik 1 Kasım 2007 tarih ve 26687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik internet toplu kullanım sağlayıcıları ve ticari amaçla internet toplu kullanım sağlayıcılarının yükümlülükleri ve sorumlulukları ile denetimlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir. Bu nedenle 13.12.2006 tarih ve 2006/2sayılı Valilik Kararının İnternet Kafelerle ilgili madde ve hükümleri kaldırılarak, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 37 Karar Tarihi : 13/05/2008 Karar Sayısı : 2008/2 TBB | 249 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU DENİZLİ İLİNDE BULUNAN PLAYSTATİON VE OYUN YERLERİNE 12 YAŞ VE ALTINDAKİ KÜÇÜKLERİN ALINMAMASI İLE İLKÖĞRETİM VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN OKUL SAATLERİ OLAN 08.00 İLE 18.00 SAATLERİ ARASINDA ALINMAMASI VE BU İŞYERLERİNDE SİGARA İÇİLMEMESİNE DAİR KARAR Amaç Madde 1 - Denizli İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması amacı ile playstation ve oyun yerlerinin olumlu amaçlarla kullanımını teşvik etmek, bilinçsiz kullanımının önüne geçilerek gençler ve çocuklarımız üzerinde oluşturabileceği zararları gidermek amacı taşımaktadır. Denizli il sınırları içerisinde eğitim ve öğretim gören bazı çocuklarımızın okul saatleri içerisinde okula gitmeyerek playstation ve oyun yerlerine gittikleri yönünde ailelerden ve okul yöneticilerinden sürekli bilgiler alınmaktadır. Bu nedenle, eğitim ve öğretimin olumsuz etkilenmemesi ve küçük yaşta bulunan çocukların sağlıklı bedeni gelişimlerini sağlamak ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan korunmaları amaçlanmaktadır. Kapsam Madde 2 - Bu karar Denizli İl sınırları içerisinde playstation ve oyun yerlerine 12 yaş ve altındaki çocukların yanlarında veli ve vasileri olmaksızın girişlerine izin verilmemesi, ilk ve orta öğretime devam eden öğrencilerin okul saatleri olan 08.00 ile 18.00 saatleri arasında alınmaması ile çocuklarımızın ve gençlerimizin sigara gibi zararlı alışkanlıklar edinmelerini önlemek amacıyla küçük yaşta bulunan çocukların bulunduğu kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanmasını kapsar. Dayanak Madde 3 - Bu karar 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi, 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 10656 sayılı yazıları uyarınca hazırlanmıştır. Genel Esaslar Madde 4- Bu kapsamda aşağıda belirtilen tedbirler alınmıştır. 250 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI a) 12 yaş ve altındaki çocuklar playstation ve oyun yerlerine yanlarında veli ya da vasileri olmaksızın alınmayacaktır. b) Okul saatleri olan 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta öğretim öğrencileri playstation ve oyun yerlerine alınmayacaktır. c) Playstation ve oyun yerlerine "okulların eğitim ve öğretime açık olduğu günler 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta öğretim öğrencileri giremez" hükmü içeren levhaların asılması zorunludur. d) Playstation ve oyun yerlerine "5727 sayılı Kanunun uyarınca tütün mamullerinin kullanılması ve tüketilmesi yasaktır, uymayanlar hakkında cezai işlem yapılır" hükmü içeren levha asmaları zorunludur. Sigara içilmesini önlemek ve yasağı takip etmek işyeri sahibinin sorumluluğundadır. e) Playstation ve oyun yerlerine bilgi beceri arttırıcı veya zeka geliştirici nitelikte oyunların oynatılması serbesttir. Bu işyerlerinde Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzene, genel güvenliğe ve genel ahlaka zararı dokunacak küçük yaştaki çocukların psikolojik ve fizyolojik gelişimine olumsuz etkisi olabilecek, şiddet-pornografi öğeleri barındıran veya kumar, bahis, uyuşturucu kullanımı ile benzeri kötü alışkanlıkları özendirici unsurlar içeren oyunların oynatılması yasaktır. Cezai Hükümler Madde 5 - Alınan kararlara uymayanlar hakkında; 5442 İl İdaresi Kanunun 66.Maddesi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 32. ve 39.Maddeleri, 2559 sayılı P.V.S.K.'nın 6. ve 17.Maddeleri, 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri, 5259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1.Maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılacaktır. Yürürlük Madde 6 - Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 7 - Bu kararı Denizli Valiliği yürütür. TBB | 251 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 12- Tütün Mamulleri Ve Alkollü İçkilerin Satışına Ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik38 Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan: TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin, kamu sağlığının ve tüketici haklarının korunması ile rekabetin tesisi hususları gözetilerek tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin her türlü faaliyetin usul ve esaslarını düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 - (1) Bu Yönetmelik; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin, tanıtımına, satışına ve sunumuna ilişkin faaliyetlerde, kamu ve birey sağlığının gözetilmesi, rekabetin tesisi, tüketici seçeneklerinin korunması, reklam koşullarının belirlenmesi, tüketici bilincinin geliştirilmesi ve faaliyetlerin kayıt altına alınması suretiyle piyasa takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken usul ve esasları kapsar. Dayanak MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelik, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 8/12/2004 tarihli ve 2004/8235 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine dayanılarak hazırlanmıştır. 38 Karar Tarihi :7 Ocak 2011, Resmî Gazete :Sayı : 27808 252 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Tanımlar MADDE 4 - (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Açık alkollü içki satıcısı: Alkollü içkilerin, piyasaya arz ambalajını açarak mevzuata uygun şekilde nihai tüketiciye satışını ve sunumunu yapan, açık alkollü içki satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi, b) Bağlı satış: Bir mal veya hizmet ile birlikte aynı ya da farklı ek bir mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınmasını içeren satış sözleşmesini veya eylemini, c) Bilgi toplumu hizmetleri: Elektronik ticaret, elektronik ortamda sunulan mesleki faaliyetler, elektronik haberleşme ve bilişim hizmetleri gibi talebe bağlı olarak elektronik araçlarla ve tarafların yüz yüze gelme mecburiyetleri olmaksızın sağlanan her türlü mal ve hizmetin tedarikini, ç) Genç: On beş ile yirmi dört yaş arası dönem içinde bulunan kişiyi, d) İşyeri: Bu Yönetmelik kapsamına giren ticari nitelikteki faaliyetlere tahsis edilen yerleri, e) Kampanya: Ürünü veya markayı tanıtmak veya pazar payını artırmak ya da korumak amacıyla düzenlenen, tüketimi özendirici ve teşvik edici uygulama ve faaliyetleri, f) Kurul: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunu, g) Kurum: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunu, ğ) Münhasır satıcı: Sadece tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, nihai tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, münhasır tütün mamulü ve/ veya alkollü içki perakende satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi, h) Perakende satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, nihai tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, perakende satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi, ı) Promosyon: Ürünü, markayı ya da firmayı tanıtmak, ürünün alımını özendirmek, satışını artırmak veya firmanın ya da markanın imajının güçlendirilmesini sağlamak amacıyla yapılan; aynı fiyata daha fazla ürün, satışa konu ürünün yanında bedelsiz ya da indirimli fiyattan verilen aynı ya da farklı ek ürün, ek hizmet veya kazanımları, TBB | 253 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU i) Satış belgesi: İşyerlerinde tütün mamulleri satışı ile alkollü içkilerin satışı ve/veya sunumunun yapılabilmesi için Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından verilecek izin belgesini, j) Sponsorluk: Ürünün tanıtımını amaç edinen ya da tanıtımı yönünde doğrudan veya dolaylı etkisi olan her türlü olaya, faaliyete ya da gerçek veya tüzel kişiye katkıda bulunmayı k) Toptan satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, bu Yönetmelik hükümleri kapsamında satış belgesi almış satıcılara satışını yapan, toptan satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi, l) Yetkilendirilmiş merci: Yapılan protokol çerçevesinde yetkilendirilen kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Ortak Hükümler Satış belgesi alma zorunluluğu MADDE 5 - (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin toptan ve perakende satışı ile açık alkollü içki satışı faaliyetlerinde bulunacak kişilerin, faaliyet türlerine göre aşağıdaki belgeleri almaları zorunludur: a) Tütün mamullerinin perakende satışını yapabilmek için, tütün mamulü perakende satış belgesi. b) Alkollü içkilerin perakende satışını yapabilmek için, alkollü içki perakende satış belgesi. c) Tütün mamulü ve alkollü içkilerin birlikte perakende satışını yapabilmek için, tütün mamulü ve alkollü içki perakende satış belgesi. ç) Münhasıran tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin perakende satışını yapabilmek için, münhasır tütün mamulü ve/veya alkollü içki perakende satış belgesi. d) Piyasaya arz ambalajı açılmak suretiyle açık alkollü içkilerin satışını ve sunumunu yapabilmek için, açık alkollü içki satış belgesi. e) Tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin toptan satışını yapabilmek için, tütün mamulü ve/veya alkollü içki toptan satış belgesi. (2) İşyerlerine, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler, bu Yönetmelik hükümlerine göre satış belgesi alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. 254 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI İşyerlerine ilişkin ortak hükümler MADDE 6 - (1) Aşağıda yer alan hükümler; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satışının ve sunumunun yapıldığı gerçek ve tüzel kişilere ait işyerlerinin tümünü kapsar: a) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetler için sabit ve fiziki bir işyerinin mevcudiyeti aranır. Aynı gerçek veya tüzel kişinin birden fazla işyerinin bulunması halinde her biri için ayrı satış belgesi alınması zorunludur. b) Yetkili satıcılar tarafından satış belgesinde belirtilen işyeri adresi dışında satış ve/veya sunum yapılamaz. c) Alkollü içkilerin bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla satışı ancak satış belgesini haiz işyerlerinden yapılabilir. Kurumdan faaliyet konusuna ilişkin yetki belgesi almış alkollü içki satıcıları, bilgi toplumu hizmetleri veya posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla satış ve dağıtım faaliyetlerini, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde yapmak zorundadır. ç) İşyerlerinde; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satıldığı otomatik satış makineleri bulundurulamaz. Tütün mamulleri ve alkollü içkiler, her nevi oyun makineleri ile veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez. d) Bu Yönetmelik kapsamındaki ürünlerin dışında farklı ürünlerin de satıldığı işyerlerinde; Yönetmelik kapsamı dahilindeki ürünler, diğer ürünlerden ayrı ve her türlü denetime imkan verecek şekilde satışa arz edilir ve/veya depolanır. e) Satış belgeleri, işyerlerinin içerisinde tüketicilerce rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek uygun yerlere asılır. Kurum sicil numarası, işyeri tabelalarına veya vitrinlerin dış yüzeylerine rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde yazılır. f) İşyerinde; on sekiz yaşını doldurmamış kişilere tütün mamulleri ve alkollü içkiler satılamaz veya sunum suretiyle tüketimlerine arz edilemez. Yaş konusunda tereddüde düşülmesi halinde satıcı, talepte bulunan tüketiciden kimlik belgesi istemek suretiyle, on sekiz yaşından büyük olduğu bilgisine ulaşarak satışı veya sunumu gerçekleştirir. g) İşyerinde, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satış veya sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların görülebilen yerlere okunabilecek şekilde asılması zorunludur. Uyarı yazılarının içeriği, TBB | 255 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU şekli ve konumlandırılmasına dair usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir. ğ) Satıcılar, ambalajlarında mevzuat uyarınca kullanılması zorunlu olan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşımayan ürünleri ya da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretleri taşıyan ürünleri, ticari amaçla işyerlerinde bulunduramazlar, nakledemezler, satışa arz edemezler. Birada uygulanacak kod bandrol hükmündedir. (2) On sekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün mamulü ve alkollü içkilerin pazarlanmasında, satışında ve sunumunda istihdam edilemez. Yasal düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışındadır. İKİNCİ KISIM Satış Faaliyetlerine ve Satış Belgelerine İlişkin Esaslar BİRİNCİ BÖLÜM Satış Faaliyetlerine İlişkin Esaslar Toptan satış faaliyetine ilişkin esaslar MADDE 7 - (1) Toptan satışlarda aşağıdaki esaslara uyulur: a) Tütün mamulü ve alkollü içki üreticileri ile ithalatçıları; Kurumdan üre- tim, ithalat ve dağıtım faaliyetleri için almış oldukları belgelere istinaden, toptan satıcılara ürünlerinin satışını ayrı bir toptan satış belgesi almalarına gerek bulunmaksızın yapabilirler. Bu kişilerin, doğrudan açık alkollü içki satıcılarına ve/veya perakende satıcılara satış yapmak istemeleri halinde toptan satış belgesi almaları zorunludur. Ayrıca; bu kişilerin ve toptan satıcıların, açık alkollü içki satışı ile perakende satış yapmak istemeleri halinde, faaliyet konusuna uygun açık alkollü içki satış belgesi ve/veya perakende satış belgesi almaları zorunludur. b) Ürün alım-satımı yapılan her bir yer için ayrı satış belgesi alınması zorunludur. Toptan satış belgeleri, gerçek kişilerde; işletme sahibinin veya vekilinin başvurusu üzerine şahıs adına, tüzel kişilerde ise; tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından yapılacak başvuru üzerine, tüzel kişilik adına düzenlenir. c) Toptan satıcılar, (a) bendi hükmü saklı kalmak üzere; toptan satış belgesi almamış kişilerden ürün alamazlar, nargile içim yerlerine yönelik yapılan nargilelik tütün mamulü satışı hariç, geçerli satış belgesi olmayanlara ürün satamazlar. Faaliyetine kendi isteğiyle 256 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI son veren, belgesi iptal edilen veya belgesi geçerliliğini kaybedenlerin, bu durumlarına ilişkin bilgileri Kurumun internet sitesinde yayımlanır. Ürünlerin ticaretine ilişkin satış faturaları ve sevk/taşıma irsaliyeleri üzerinde, toptan satıcının ve ürün sattığı satıcının Kurum sicil numarası ile ürünlerin niteliğini tanımlayan marka ve ambalaj hacmi veya birimi bilgilerine yer verilmesi zorunludur. ç) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (c) bendinde sayılan ihlale konu ürünün piyasaya arzının bir yıla kadar durdurulmasına karar verilmesi ve bu karara konu ürünlerin Kurumun internet sitesinde ilan edilmesi halinde; toptan satıcılar, bu ürünlerin perakende satıcılara dağıtımını yapamazlar. d) Toptan satıcılar, satışını yaptıkları ürünlerin ambalajlarında bulunması zorunlu olan bandrol ve kodlara ait güvenlik özelliklerinin perakende satıcılar tarafından kontrol edilmesini sağlamak amacıyla, Kurum tarafından belirlenecek doğrulama materyallerini yeterli sayıda bulundurmak, düzenli olarak ürünlerin kontrollerini yapmak, taklit ve niteliğine uygun olmayan bandrolleri taşıyan ürünleri işyerlerinde ve araçlarında bulundurmamak ve alım yapan satıcılara talepleri halinde doğrulama materyallerini sunmak zorundadır. Perakende satış faaliyetine ilişkin esaslar MADDE 8 - ( 1 ) Perakende satışlarda aşağıdaki esaslara uyulması zorunludur: a) Perakende satıcılar, satış belgesi almamış kişilerden ürün alamazlar. b) 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanun ile 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayı- lı Kanunda satış yapılamayacağı belirtilen yerler hariç olmak üzere, işyeri açma ve çalışma ruhsatında belirtilen faaliyet konusu; bakkal, market, süpermarket, hipermarket, kuruyemişçi, büfe olanlar ile münhasıran tütün mamulü ve/veya alkollü içki satışı yapan kişiler, perakende satış belgesi talebinde bulunabilirler. c) Perakende satıcıların faaliyet konusu; tütün mamulü ve alkollü içki olarak seçilen faaliyet konularının her ikisini ya da birini kapsayabilir ve faaliyet konuları satış belgesi üzerinde ayrı ayrı belirtilir. ç) Perakende satıcılar; tütün mamullerinin ve alkollü içkilerin, nihai tüketicilere yönelik arz ambalajlarını bozmak ya da bölmek suretiyle satış veya sunumunu yapamazlar. TBB | 257 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tütün mamulü satışının yapılamayacağı yerler ve yöntemler MADDE 9 - (1) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün mamullerinin satışı yapılamaz. (2) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla tütün mamulü satışı ve teslimi yapılamaz. Perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin esaslar MADDE 10 - (1) Açık alkollü içki satış belgesi bulunmayan perakende satış yapılan işyerlerinde, açık alkollü içki tüketilemez ve sunumu yapılamaz. (2) Belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamaz. (3) Öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonlarında alkollü içki satışı yapılamaz. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında ise, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü içkilerin satışı yapılamaz. Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar MADDE 11 - (1) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışı faaliyetinde bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, faaliyet konusuna uygun perakende satış belgesi almak, bu Yönetmelikte yer alan usul ve esaslara uygun faaliyette bulunmak zorundadır. (2) Alkollü içkilerin, televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla satışı yapılamaz. (3) Öğrenci yurtlarına, spor kulüplerine, her türlü öğretim ve eğitim kurumlarına, kahvehanelere, kıraathanelere, pastanelere, bezik ve briç salonlarına; bilgi toplumu hizmetleri ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışı yapılamaz ve teslim edilemez. (4) Toptan satış belgesini haiz kişiler; toptan satıcılara, perakende veya açık alkollü içki satıcılarına, bilgi toplumu hizmetleri ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla, alkollü içki satışı yapabilirler. Toptan satıcılar, bu tür satışlarında satışın gerçekleştirilece- 258 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI ği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve bu adres, satış belgesi üzerinde Kurumca belirtilir. (5) Perakende satış belgesini haiz satıcılar; belgeli açık alkollü içki satıcılarına ve nihai tüketicilere, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışlarını yapabilirler. Perakende satıcılar; fiziki işyerlerinin yanı sıra internet aracılığıyla açık alkollü içki satıcılarına veya nihai tüketicilere perakende alkollü içki satışı yapmak istediklerinde, satışın gerçekleştirileceği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve bu adres, satış belgesi üzerinde Kurumca belirtilir. (6) Satış belgesi üzerinde yer alan internet adresleri dışında başka bir internet adresinden satış yapılamaz. (7) İnternet aracılığıyla alkollü içkilerin satışı için, diğer ürünlerden ayrı ulaşılabilen aynı internet adresi içerisinde ayrı bir sayfa tahsis edilmesi ve sitenin alkollü içki tanıtımına ve satışına tahsis edilmiş bölümünde, satışı gerçekleştirecek olan satıcının satış belgesinde belirtilen fiziki işyeri adresi ile satış belgesi üzerinde yer alan Kurum sicil numarasına yer verilmesi zorunludur. (8) Farklı internet sitelerinden, alkollü içkilerin satışı için tahsis edilen internet sayfasına doğrudan bağlantı sağlanamaz. İnternet ortamında, alkollü içki satışına tahsis edilmiş sayfalar dışındaki alanlarda, kullanıcı denetimsiz iç içe otomatik açılan pencereler vasıtasıyla alkollü içki satışı yapılamaz. (9) Perakende satışa ilişkin internet sayfalarında; alkollü içkilerin üreticisi veya ithalatçısı, ürün markası, fiyatı, hacmi, kategorisi, menşei bilgisi ve alkol derecesi dışında hiçbir ek ifade yer alamaz. Bu bilgiler, herhangi bir ürünü ya da firmayı ön plana çıkaracak şekilde farklı renk, boyut ya da yazı formatında yazılamaz. Bu kapsamdaki internet adreslerinde, yazılı veya görsel unsurlar kullanılarak tüketici seçeneklerini azaltacak veya sektörel rekabeti bozacak uygulamalar yapılamaz. (10) Perakende satışlarda; bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılan satışlar; on sekiz yaşını doldurmamış kişilere ürün teslim edilmemesi de dahil siparişin alınmasından ürününün teslimine kadar geçen sürede işlemlerin mevzuata uygunluğunun sorumluluğu satıcıya ait olmak üzere, belge sahibinin doğrudan talep sahibinden sipariş alması ve sipariş konusu ürünün talep sahibine teslimi suretiyle yapılır. Tüketici ile satıcıyı elektronik ortamda buluşturmak suretiyle, alkollü içki siparişlerinin satıcılar tarafından karşılanmasını internet aracılığıyla temin etmek üzere aracılık faaliyetinde bulunulamaz. TBB | 259 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (11) İnternet üzerinden yapılan perakende satışlarda; ürün bedeli, ancak kredi kartı ya da havale işlemi vasıtasıyla tahsil edilebilir. İKİNCİ BÖLÜM Satış Belgelerine İlişkin Esaslar Satış Belgesi başvurusu MADDE 12 - (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlere ilişkin satış belgesi almak isteyenler, Kurumun internet sitesinde yer alan ve faaliyetin niteliğine uygun olan başvuru formunu elektronik ortamda doldurduktan sonra ıslak imza veya elektronik imza ile imzalar. (2) Perakende ve açık alkollü içki satış belgesi başvurularında başvuru formuna, başvurunun niteliğine göre aşağıda belirtilen belgeler eklenir: a) Gerçek kişiler adına yapılacak başvurularda; 1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği. 2) Belediye teşkilatı bulunmayan yörelerde; perakende alkollü içki satışı yapılacak yere ilişkin, o yerin bağlı olduğu mülki amirliğin mevzuatına göre yapacağı değerlendirme sonucu olumlu görüşünü belirten yazı. 3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge. 4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği. b) Tüzel kişiler adına yapılacak başvurularda; 1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği. 2) Ticaret unvanının yayımladığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneği ve yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri veya vekâletname örneği. 3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge. 4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği. (3) Toptan satış belgesi başvurularında başvuru formuna aşağıda belirtilen belgeler eklenir: a) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmış ana sözleşme, sözleşme değişikliği ve yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri. b) Satış belgesi düzenlenmesi talep edilen yere ilişkin işyeri açma ve çalışma ruhsatı veya şube tescili. 260 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI c) Toptan satışı yapılması istenilen ürünlerin, üreticisinden veya ithalatçısından alınmış yetki belgesinin aslı veya noter onaylı örneği, üretici ve ithalatçıların toptan satış belgesi başvurularında Kurum mevzuatı doğrultusunda almış oldukları üretim/ithalat veya dağıtım izin belgelerinin örneği. ç) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge. d) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği. Satış belgelerinin düzenlenmesi MADDE 13 - (1) Bu Yönetmelikte belirtilen usullere uygun hazırlanmış olan başvuru formu ile eki belgeler, Kuruma veya yetkilendirilmiş merci bulunması durumunda bu mercie şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla iletilir. Şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla yapılacak başvurular için belgelerin aslının getirilmesi halinde, aslına uygunluğu kontrol edildikten sonra ilgili görevli tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik edilen belge fotokopisi başvuruda kabul edilir. Posta ve benzeri dağıtım hizmetleri ile yapılması durumunda, belge asılları veya onaylı suretleri ile başvuru yapılır. Posta ve benzeri dağıtım hizmetleri ile yapılan başvurunun ulaşmasındaki aksaklıklardan Kurum veya yetkilendirilmiş merci sorumlu tutulamaz. (2) Kurum veya yetkilendirilmiş merci; başvuru formu ve eki belgelerde yer alan beyan, bilgi ve belgelerin uygunluğu ile 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen hususlara aykırı bir durumun olmadığını belge ibrazıyla tespit etmesi halinde, başka bir inceleme yapmaksızın satış belgesini gerçek veya tüzel kişi adına düzenleyerek teslim eder veya belirtilen adrese, alma haberli olarak postayla gönderir. Belge ibrazı dışında 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesi hükümleri sadece Kurumca incelenip değerlendirilir. Başvurunun reddi veya kabulü en geç otuz gün içinde neticelendirilir. (3) Adi şirketlerin başvurularında; temsile yetkili ortaklardan biri tarafından yapılan başvuru yeterli kabul edilir ve satış belgeleri adi şirket adına düzenlenir. (4) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından işletilen kantin ve sosyal tesis gibi yerler için yapılan belge başvurularında; başvuru sahibinin yetkili olduğunu gösterir belge ile başvurusu üzerine, başvuru formu ve satış belgesi bedelinin yatırıldığına dair dekont dışında başka belge aranmaz. Bu yerlerin müstecirlerce işletilmesi halinde, TBB | 261 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU satış belgesi başvurusunda gerçek ve tüzel kişiler için aranan belgelerin tamamı aranır. (5) Dernek ve birlik lokallerinde açık alkollü içki satışı yapmak isteyenlerden, mülki amirlikten alınmış izin belgesi aranır. Açık alkollü içki satış belgesi; dernek lokallerinin, dernek yönetim kurulu kararıyla dernek adına işletilmesi halinde derneği temsile yetkili sorumlu müdürden istenen belgelere istinaden dernek adına, müstecir tarafından işletilmesi halinde ise müstecirden istenen belgelere istinaden müstecir adına düzenlenir. (6) Karayolu, demiryolu ve havayolunda kullanılan araçlarda perakende ve açık alkollü içki satışı ve sunumu yönünden, ürün tedarik eden gerçek veya tüzel kişilerin adına satış belgesi düzenlenmiş bulunması yeterlidir. Denizyolu araçlarının her birine verilecek açık alkollü içki satış belgeleri için, taşımacılık faaliyetini sürdüren gerçek ve tüzel kişinin merkez işyeri adresinin bulunduğu yerde başvuru yapılır. (7) Alkollü içki sektörünün faaliyetine yönelik fuar, festival ve şenlik gibi geçici etkinlikler süresince kurulacak stantlarda alkollü içki satış ve/veya sunumunun yapılması amacıyla, etkinlik süresince geçerli olmak ve bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde faaliyet gerçekleştirmek koşuluyla Kurumdan, izin veren bir yazı talep edilmesi zorunludur. Bu başvurularda, başvuru sahibi veya etkinliği organize eden gerçek veya tüzel kişi tarafından, faaliyetin gerçekleştirileceği mahalde yetkili bulunan belediye veya il özel idareleri ya da mülki amirlikten alınmış alkollü içki satışına ilişkin izin belgeleri aranır. Bu tür başvurularda, Kurum tarafından verilecek izinler, belediye veya mülki amirden alkollü içki satışı yapmak üzere izin almış bulunan gerçek ya da tüzel kişi adına, iznin etkinliği organize eden gerçek ya da tüzel kişi tarafından alınmış olması halinde ise standı kiralayan adına düzenlenir. (8) Satış belgesini haiz tüzel kişinin bir başka tüzel kişi ile birleşmesi sonucunda yeniden bir tüzel kişilik oluşması veya belgesiz bir tüzel kişinin belgeli bir tüzel kişiliği devir almak suretiyle kendi tüzel kişiliği içerisine aktif ve pasifleriyle katması halinde satış belgesine konu edilen faaliyetin sürdürülebilmesi için, devralan tüzel kişilik adına mevzuat hükümleri çerçevesinde, yeniden satış belgesi alınması zorunludur. (9) Tüzel kişiler için, tüzel kişiliğin en yüksek karar organının başkanı ve üyelerinin tamamının veya bir kısmının değişmesi halinde yeni başkan ve üyeler hakkında değişikliğin vuku bulduğu tarihi ta262 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI kip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı bildirimde bulunulur. (10) Satış belgesi başvurusunda ibraz edilen bilgi ve belgelerde yer alan hususlardan herhangi birinde değişiklik olması halinde, değişikliğin vuku bulduğu tarihi takip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı başvuruda bulunulması zorunludur. (11) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında belgesi iptal edilenlerin, iptale konu engellerin ortadan kalktığını tevsik eden belge ile birlikte yapacakları yeni belge başvuruları üzerine; iptal işleminin yapıldığı yıl içerisinde bedel alınmaksızın, izleyen yıllarda ise ilgili yıl için geçerli olan bedellerin tahsili suretiyle yeni belge düzenlenir. (12) Toptan satıcılar, ürünlerinin satış ve dağıtımını yaptıkları üretici/ithalatçı firmadan aldıkları yetki belgesinin geçerliliğini yitirmesi halinde, geçerlilik süresinin bitimini takip eden otuz gün içinde, Kuruma veya yetkilendirilmiş merci bulunması durumunda bu mercie yazılı olarak bilgi vermek ve mevcut ürünlerin tasfiyesini müteakiben yetkilendirilmiş mercie başvurmak suretiyle satış belgesi üzerinde gerekli değişikliği yaptırmak zorundadır. Farklı bir üretici/ithalatçı firmadan alınmış yetki belgesi bulunmayan satıcıların tasfiyeyi müteakip satış belgesini Kuruma iade etmeleri şarttır. (13) Açık alkollü içki satış belgesi başvurusunda ibraz edilen işyeri açma ve çalışma ruhsatı veya açık alkollü içki satışına izin veren resmî belgede, satış yapılacak döneme ve/veya zaman dilimine ilişkin belirtilen kısıtlamalar açık alkollü içki satış belgesi için de geçerlidir. (14) Satış belgesi sahipleri; a) Satış belgelerinin zayi olması halinde, önceden ibraz etmiş oldukları belgeleri eklemeksizin yeni bir başvuru formu düzenlemek suretiyle, b) Belge üzerinde yer alan bilgilerin herhangi birinde değişiklik olması halinde, değişikliğin niteliğine göre gerekli belgelerin, bildirimin ve önceki satış belgesinin aslının eklenmesi suretiyle, yeniden satış belgesi başvurusunda bulunabilirler. Bu durumlarda; en geç otuz gün içerisinde başvurulması zorunludur. Bu hallerde, Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından satış belgeleri, bedel alınmaksızın yeniden düzenlenir. TBB | 263 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Süre uzatım işlemi ve satış belgelerinin geçerliliği MADDE 14 - (1) Satış belgelerinin alındığı veya süre uzatım işleminin yapıldığı tarihe bakılmaksızın, faaliyetine devam etmek isteyen satıcılar takip eden yılın Ocak ayı başından Mart ayı sonuna kadar süre uzatım işlemini yaptırmak zorundadır. Süre uzatım işlemi; işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan süre uzatım işlem bedelinin, Kurumun ilan ettiği banka hesabına Kurum sicil numarası beyan edilerek yatırılması suretiyle yapılır. Süre uzatım işlemi belge üzerinde gösterilir. (2) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlerine kendi isteği ile son vermek isteyen satıcılar Kuruma bildirimde bulunur. Bu kapsamdaki satıcılar işyerlerinde bulunan ürünlerini bildirimde bulundukları tarihten itibaren otuz gün içerisinde tasfiye eder ve satış belgelerini Kuruma iade eder. Bu satıcılara ilişkin bilgiler, Kuruma ulaştığı tarihten itibaren Kurumun internet sitesinde yayımlanır. (3) Süresi içerisinde süre uzatım işlemini yaptırmayan satıcıların satış belgeleri, süre uzatım işleminin son gününden itibaren otuz gün sonra geçerliliğini kaybeder ve Kurumun internet sitesinde yayımlanır. Bu kapsamdaki satıcılar, süre uzatım tarihinin bitimini müteakiben ürün satın alamaz ve belgelerinin geçerlilik süresi içerisinde, ellerinde bulunan ürünleri tasfiye etmeye mecburdur. Belirtilen süre zarfında süre uzatım işlemi yaptırmayan satıcıların faaliyetine devam etmek istemeleri durumunda, yeniden belge almaları zorunludur. (4) Satış belgeleri devredilemez. Belge sahibinin ölümü ve mirasçıların faaliyete devam etmek istemeleri durumunda, ölüm tarihinden itibaren doksan gün içinde gerçek kişi adına düzenlenen satış belgesinin intibakının sağlanması için belgenin alındığı mercie başvurulması gerekir. Mirasçıların faaliyete devam etmek istememeleri durumunda, işyerinde bulunan ürünlerin intibak süresinin bitiminden itibaren üç ay içinde tasfiye edilmesi zorunludur. (5) Bu maddede yer alan şekilde satış belgesi geçerliliğini yitirmiş bulunan satıcıların ürünlerinin tasfiyesi; belgelerinin verdiği yetki çerçevesinde satış, ilgili üretici/ithalatçı veya toptan satıcısına ürünlerin iadesi ya da aynı nevideki belgeyi haiz bir satıcıya devir suretiyle otuz gün içerisinde tamamlanır. Satış belgesi bedelleri MADDE 15 - (1) Bu Yönetmelik kapsamında düzenlenecek olan satış belgesi bedelleri ile süre uzatım işlem bedelleri; faaliyetin 264 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI niteliğine göre her yıl bir önceki yılın bedelleri esas alınmak ve cari takvim yılı için geçerli olmak üzere Kurul tarafından belirlenir ve belirlenen tutarlar Resmi Gazetede yayımlanır. (2) Faaliyeti sona erenlerin satış belgesi bedelleri iade edilmez. ÜÇÜNCÜ KISIM Ürünlerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam BİRİNCİ BÖLÜM Tütün Mamullerinin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam Ürün temini ve ürün bulundurma MADDE 16 - (1) Perakende satıcılar, işyerlerinde bulunduracakları tütün mamulleri ile tüketici seçeneklerini azaltacak veya tüketici tercihlerini etkilemeye yönelik piyasa istikrarını bozucu nitelikte uygulamalarda bulunamaz. (2) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar; a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini engelleyecek, diğer firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz. b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu tip anlaşmaların tarafı olanlar birlikte sorumlu kabul edilir. c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz. (3) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli satıcının işyerine teslim etmek zorunda olup talep edilmesine rağmen belgeli satıcılara ürünün makul sürelerde temin edilmemesinden toptan satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan satıcıların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri alır. Bu gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla, üretici ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul edilir. Perakende satış yerlerinde tütün mamullerinin bulundurulma şekli MADDE 17 - (1) Tütün mamulleri; işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir bölümünde, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğruTBB | 265 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU dan ulaşamaması için tedbir alınmak suretiyle, çalışanların gözetim ve denetimi altında bulundurulur ve satışı yapılabilir. Ancak bu nevi işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir satış bölümünün oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle mümkün olmaması durumunda, on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulur. (2) Birinci fıkra kapsamında aşağıdaki hususlara uyulur: a) Satış üniteleri veya alanları işyeri dışından görünmeyi hedefleyen şekilde dizayn edilemez. b) Satış üniteleri işyeri dışına konulamaz. c) Belgeli satıcılar, tütün mamullerinin işyerinin dışından görünmesini ve on sekiz yaşını doldurmamış kişilerin ürünlere doğrudan ulaşabilmesini engellemek için, gerek işyerinin fiziki koşullarını gerekse satış ünitelerinin niteliğini ve konumunu uygun hale getirmek için her türlü tedbiri almak zorundadırlar. ç) İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde bulunan tütün mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği durumlarda, işyerine yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması gerekir. Herhangi bir satış ünitesinin bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar küçük alanlarda satış yapan perakende satıcılar, tütün mamullerini görünür yüzü şeffaf olmayan dolaplarda bulundururlar. d) Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, tütün mamulleri; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri, kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye, oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan alanlarda satışa arz edilemez. (3) Satış üniteleri; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları içermeyecek, reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden fazla renk kombinasyonu ile dizayn edilmeyecek şekilde, sade olmak zorundadır. Birden fazla satış ünitesinin bulunması durumunda tüm satış üniteleri için aynı renkte olma şartı aranır. (4) Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerler herhangi bir firmaya üstünlük sağlayacak şekilde düzenlenemez. Ürünler satış ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların resimli yüzeylerinin görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulur. Satış ünitelerinde ürünler grupman olarak bulundurulamaz. 266 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI (5) Tütün mamullerinin markalarını çağrıştıracak şekilde sözcükler, şekiller, resim, renk kombinasyonları ve harfler ile her türlü alametler, iş yerlerinin içinde, dışında, vitrinlerinde, tabelalarında ve satış ünitelerinde bulundurulamaz. (6) Perakende satıcılar, işyerlerindeki satış ünitelerini/alanlarını bu Yönet- melik hükümlerine uygun olarak düzenlemek zorundadırlar. Üreticiler, ithalatçılar, pazarlama şirketleri ve toptan satıcılar, perakende satıcıları bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak satış üniteleri/alanları düzenlemeye zorlayamaz veya özendiremez. (7) Perakende satıcılar; sigara haricindeki diğer tütün mamullerini işyerlerinde bulundurmak istemeleri halinde, bu maddede yer alan düzenlemelere uymak zorundadırlar. (8) İşyerlerinde birden fazla alanda sigara satışa sunulamaz. Fiyat bildirimleri MADDE 18 - (1) Perakende satıcılarca işyerlerinde satışa arz edilen tütün mamullerine ait fiyat bildirimleri; a) Her bir tütün mamulü markasının bulunduğu rafın altına gelecek şekilde, beyaz zemin üzerine en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harf ve rakamlarla markanın ve güncel fiyatın yazılması veya, b) Satışa sunulan her bir tütün mamulünün birim fiyatının ve markasının yer aldığı, dikdörtgen beyaz zemin üzerine ve en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harfler ve rakamlar ile hazırlanan listelerin tütün mamullerinin satış ünitelerinde/alanlarında bulundurulması, suretiyle uygulanır. (2) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri ve fiyat listeleri bir veya birkaç ürüne münhasır bilgiler içeremez. (3) Üretici ve satıcılar arasında gerçekleştirilen ve tüketiciye yansımayan tamamen ticari bilgileri içeren bildirimler hariç olmak üzere, her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, amblem, logo, resim, fotoğraf, alamet ve benzeri unsurları kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organları ve internet aracılığıyla ilan edilemez, fiyat duyuruları yapılamaz. (4) Bu maddeye aykırı düzenlenen fiyat bildirimleri ve fiyat listeleri, teşvik edici içerikte ve reklam mahiyetinde kabul edilir. Reklam, kampanya, sponsorluk ve promosyon uygulamaları MADDE 19 - (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alametleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam TBB | 267 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar. (2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz. (3) Tütün mamulleri; otomatik satış makineleri ile satılamaz, her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez. Tütün mamullerinin ödül, bahis, hediye ve benzeri adlarla dağıtımı yapılamaz. (4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, anket, tanıtım gibi adlar altında bedelsiz veya yardım olarak dağıtamaz. (5) Tütün mamulleri belirlenen liste fiyatlarının altında veya bedelsiz olarak, perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma konu edilemez. (6) Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı kampanya ve promosyon düzenlenemez, eşantiyon, hediye, yardım, piyango gibi uygulamalar yapılamaz. (7) Perakende satıcılara ve tüketicilere yönelik olarak bağlı satış uygulanamaz. (8) Tütün ürünlerinin, tüketiciyle yüz yüze aktif satış yöntemiyle elden satış ve dağıtımı yapılamaz. Bu nevi satış ve dağıtımlar tanıtım hükmünde kabul edilir. (9) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda, bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez. Söz konusu araçlar üzerinde, tütün mamulü markaları ile markaların tanınmasını sağlayacak her türlü ibare işaretler ile renk kombinasyonları kullanılamaz. Ticaret unvanlarıyla firma bilgilerine, ancak bu araçların yan yüzeylerinde ve bir yan yüzey alanının yüzde onunu aşmayacak oranda yer verilebilir. 268 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI İKİNCİ BÖLÜM Alkollü İçkilerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam Alkollü içkilerin satış, sunum ve tanıtımında genel esaslar MADDE 20 - (1) Alkollü içkilerin kullanımını ve satışını özendirici veya teşvik edici kampanya, promosyon, reklam ve tanıtım yapılamaz. Fiyat bildirimleri MADDE 21 - (1) İşyerlerinde; alkollü içkilerin fiyatlarının bildirimi, alkollü içkilerin satışına tahsis edilmiş bölümlerde yer alması ve rakam ile yazıların elli puntoyu aşmaması şartıyla yapılabilir. Fiyat baskılı ambalajlar ile fiyat bildirimi yapılması mümkündür. (2) Fiyat bildirimleri, bu Yönetmelik hükümleri ile belirlenen alkollü içki reklamlarına ve ürün teşhirine ilişkin ilkelere aykırılık içeremez. Aykırılığın tespiti halinde fiyat bildirimlerinin özendirici ve teşvik edici mahiyette olduğu kabul edilir. (3) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri bir veya birkaç ürüne münhasır bilgiler içeremez. Ürün temini ve ürün bulundurma MADDE 22 - (1) Alkollü içki perakende satıcıları; tüketici talebine konu alkollü içkileri, piyasa koşullarını ve tüketici taleplerini de dikkate alarak ve tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak nicelikte, aynı kategorideki birden fazla firmanın ürünleri arasından tercih imkanı sunabileceği çeşitlilikte işyerlerinde bulundurur. Alkollü içki kategorilerinin tamamının işyerinde bulundurulması zorunlu değildir. (2) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli satıcıya temin etmek zorunda olup talep edilmesine rağmen belgeli satıcılara ürünün makul sürelerde temin edilmemesinden toptan satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan satıcıların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri alır. Bu gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla, üretici ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul edilir. (3) Perakende satış belgesini haiz alkollü içki üretici ve ithalatçı firmalarının, kendi ticari unvanlarını kullanarak işlettikleri perakende satış yapılan işyerlerinde, münhasıran kendi ürünlerinin satışa sunulması halinde, bu maddede yer alan ürün teminine ve bulundurmaya yönelik yükümlülükler aranmaz. TBB | 269 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (4) Vergisiz satış mağazaları, münhasır alkollü içki satış yerleri, liman, hava limanı, hava meydanlarında bulunan perakende satıcılar haricinde; hacmi 20 cl ve altında bulunan ambalajlardaki alkollü içkiler, işyeri açma ve çalışma ruhsatında belirtilen faaliyet konusu bakkal, market, süpermarket, hipermarket, kuruyemiş-çi, büfe olan işyerlerinde bulundurulamaz ve bu yerlerde satışa sunulamaz. Toptan satıcıların, perakende satıcılara dağıtım yükümlülüğünü yerine getirirken bu sınırlamaya uyması zorunludur. (5) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar; a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini engelleyecek, diğer firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz. b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu tip anlaşmaların tarafı olanlar birlikte sorumlu kabul edilir. c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz. Teşhir MADDE 23 - (1) Alkollü içkiler, sadece bu ürünlerin satışına tahsis edilmiş alanda bulunan satış ünitelerinde sergilenir. Ürüne tahsis edilmiş muhafaza ve soğutma amaçlı üniteler de satış ünitesi kapsamındadır. Alkollü içkiler, birden fazla satış ünitesinde satışa sunulabilir ancak satış üniteleri birden fazla alanda/ reyonda konumlandırılarak alkollü içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğü bozulamaz. İşyerindeki alkollü içki reklamları, 24 üncü maddedeki ilkelere uygun olmak koşuluyla, alkollü içkilere tahsis edilmiş bulunan alan içerisinde yapılabilir. (2) Perakende satış yapan işyerlerinde, tüketici seçeneklerini azaltacak şekilde herhangi bir firmanın ürünleri ve markaları teşhir edilemez. (3) Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, alkollü içkiler; çocuklara yönelik olan her türlü materyallere bitişik alanlarda satışa arz edilemez. (4) Perakende satıcılar bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak teşhir düzenlemesi yapmaktan sorumludurlar. Üreticiler, ithalatçı270 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI lar ve toptan satıcılar, perakende satıcıları bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak teşhirde bulunma- ya zorlayamaz veya özendiremez. Reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamaları MADDE 24 - (1) Her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması yasaktır. Bunlar haricinde yapılacak reklam ve tanıtımın, alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi herhangi bir zararlı etki oluşturmayacak içerikte, ürünün özelliklerini tanıtmaya, tüketiciyi doğru bilgilendirmeye, istismar edici, teşvik edici ve özendirici olmaksızın marka seçimini kolaylaştırmaya yönelik olması gerekir. Çocukları ve gençleri hedef alarak ve sportif faaliyetler ile bağ kurulmak suretiyle reklam yapılamaz. (2) Aşağıdaki ilkelere uygun yapılmayan sponsorluk, kampanya, promosyon, reklam ve reklam içerikli her türlü faaliyetlerin, istismar edici, teşvik edici ve özendirici nitelikte bulunduğu, kamu sağlığını bozucu ve çocuklar ile gençleri etkileyecek içerikte olduğu kabul edilir: a) Alkollü içkiler bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamaz. Üretici ve ithalatçılara ait tesisler ile toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini haiz işyerlerinde sunum uygulaması mümkündür. b) Perakende satıcılara, açık alkollü içki satıcılarına ve tüketicilere yönelik bağlı satış uygulaması yapılamaz. c) Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk, bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve takımlarının amblem, flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve semboller kullanılamaz. ç) Alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet, hizmet ve organizasyonlar ile şirket şeklindeki yapılanmalar da dahil olmak üzere, spor kulüpleri ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamalar yapılamaz. Söz konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve tanıtımlarında alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem ve işaretler kullanılamaz. d) Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren et- kinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz. TBB | 271 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU e) Alkollü içki reklamlarında, bireysel ya da toplumsal nitelikli özel olaylara vurgu yapılarak, alkollü içki içmeyi özel olayların bir parçası olarak ilişkilendiren içerik kullanılamaz. f) Alkollü içki reklamlarında hedef kitle olarak gençler ve çocuklar seçilemez; gençler, çocuklar ile genç veya çocuk olmadığı halde böyle bir imaj veren veya verdirilen kimseler alkollü içki reklamlarında kullanılamaz. g) Alkollü içki reklamlarında, alkol tüketiminin sportif başarıları artırdığı vurgulanamaz. ğ) Alkollü içkilerin reklamının sinema filmleri gösterimi vasıtasıyla yapılması halinde; bu tür reklamlar sadece Kültür ve Turizm Bakanlığının (18+) olarak sınıflandırdığı sinema filmleri gösterimlerinde yayımlanabilir. h) Alkollü içkilerin tanıtımına münhasır neşriyat hariç olmak üzere; gazete, dergi, broşür, katalog, ilan ile diğer yazılı medya ve elektronik iletişim araçları vasıtasıyla reklam yapılması halinde; çocuklara ve gençlere yönelik hazırlanan sayfa, ek, program, bölümler ile spor sayfalarında ve bu yayınların ilk ve son kapak ve sayfalarında alkollü içki reklamları yer alamaz. ı) Alkollü içki reklamlarında, ürün, önemli derecede yetenek, dikkat veya zihin açıklığı gerektiren faaliyetlerle birlikte tanıtılamaz. i) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içki tüketiminin araç kullanımı ile ilişkilendirilmesine dair içerik kullanılamaz. j) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin tedavi edici özelliklere sahip olduğu, uyarıcı, rahatlatıcı, güçlendirici, üstünlük sağlayıcı etkilerinin bulunduğuna dair içerik kullanılamaz. k) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin kişisel sorunları çözebileceği veya tıbbi koruyucu etkiye sahip olabileceği temaları işlenemez. l) Alkollü içki tüketmemenin zihinsel ve sosyal bakımdan bir eksiklik olduğunu gösteren reklamlara yer verilemez. m) Alkollü içki reklamlarında alkolün bırakılması, az içilmesi veya hiç içilmemesini olumsuz yönde etkileyebilecek bir içerik kullanılamaz. n) Alkollü içki reklamlarında içki içmemek bir zafiyet olarak gösterilemez. o) Alkollü içki reklamlarında, içkilerin alkol derecesi tüketiciyi yanıltmayacak şekilde ve doğru olarak gösterilir; alkollü içkinin kali272 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI tesi ile etkisini içerdiği alkol oranı ile ilişkilendirecek yönde mesaj verilemez. ö) Alkollü içki reklamlarında doğru, açık ve anlaşılabilir bir Türkçe kullanılır, argo kelimelere yer verilemez; çeşitli anlamlara gelebilecek ifade veya kelimelerin aldatıcı nitelikteki anlam ya da anlamları kullanılamaz. p) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin statü sembolü olduğu mesajı verilemez. r) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin yetişkinlik işareti olduğu mesajı verilemez. s) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin susuzluğu giderici etkisi olduğu mesajı verilemez. ş) Alkollü içki reklamlarında, herhangi bir alanda özel başarıya sahip veya kamuoyunun güvenini kazanmış veya yardım kuruluşları ile işbirliği içinde olan veya çocuk ve gençler yararına faaliyette bulunan veya medyada isim yapması gibi nedenlerle, çocuk ve gençler için açıkça veya zımnen örnek teşkil eden veya edebilecek herhangi bir kişi, karakter veya grup yer alamaz. t) Alkollü içki reklamları cinselliğin istismarı ile pornografi içeren ifade ya da görüntüler içeremez. u) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkinin, diğer gıda maddelerinin tüketiminin vazgeçilmez bir tamamlayıcısı olduğunu ima eden içerik kullanılamaz. DÖRDÜNCÜ KISIM Denetim, Yaptırımlar, Çeşitli ve Son Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Denetim ve Yaptırımlar Denetim MADDE 25 - (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler, ürünlere ve ilgili faaliyetlerine ilişkin olarak, mevzuatla verilen yetki çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından lüzum görülen hallerde incelenebilir ve denetlenebilir. Kurum dışındaki ilgili merciler tarafından yapılan inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar ve aykırılıklara ilişkin olarak yapılan işlemler Kuruma ve/veya yetkili mercilere bildirilir. TBB | 273 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (2) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler, yapılacak inceleme ve denetime mani olamaz. Bu kişiler; inceleme ve denetim yapmakla görevlendirilmiş ve/veya yetkilendirilmiş kişilerce gerekli görülen ve istenilen her türlü bilgiyi ve belgeyi ibraz etmek zorundadır. Söz konusu bilgi ve belgelerin yazılı istenmesi halinde tebliğ tarihinden itibaren belirtilen süre içerisinde vermek zorundadır. (3) Belgesiz satışa ilişkin yapılan denetimlerde, satış belgesini haiz olduğunu beyan eden kişilerin, işyerinde mevcut olması gereken satış belgesi ile birlikte, her yıl süre uzatım işlemini yaptırmak suretiyle geçerlilik kazanan belgeyi ibraz etmeleri zorunludur. Söz konusu belgenin ibraz edilemediği hallerde Kurumun internet sitesinden sorgulaması yapılan kişinin, denetime konu işyerine dair alınmış satış belgesinin faal görünmemesi durumunda, kişinin belgesiz satış yapmakta olduğu tespit edilmiş olur. Yaptırımlar ve yaptırım sonrası uygulanacak diğer hükümler MADDE 26 - (1) Bu Yönetmelik veya diğer ilgili mevzuat ile belirlenen düzenlemelerin ihlal edildiğinin tespit edilmesi halinde, aykırılık içeren fiilin niteliğine göre; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca adli mercilere suç duyurusunda bulunulur ve/veya idari müeyyideler uygulanır. (2) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasında sayılan kabahat fiilleri ile suç kapsamında olan fiiller dışında; 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanun ve 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanuna veya bu kanunlara göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere ya da Kurumca verilen belgelerde yer alan şartlara uyulmadığının tespiti halinde; a) İlgili gerçek ve tüzel kişiler yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın giderilmesi için uygun bir süre verilir. Bu Yönetmelikte süresi belirlenmeyen işlemler için verilebilecek süre Kurumca belirlenir. b) Verilen süre sonunda aykırılığın devam etmesi halinde veya aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde süre verilmeksizin Kurumca, gerçek ve tüzel kişilerin aykırılığa konu işyerine verilmiş bulunan satış belgesi iptal edilir. c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin, iptale konu işyerine ilişkin yeni belge başvuruları otuz günden önce değerlendirmeye alınmaz. (3) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca uygulanan idari yaptırımlarda; 274 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI a) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (j), (k), (l), (m) ve (n) bentlerinde sayılan fiillerin, ilk fiilin işlenmesinden sonraki beş yıl içinde üçüncü defa işlenmesi halinde belgelerin iptaline karar verilir. b) Adına birden fazla satış belgesi düzenlenmiş bulunan gerçek ve tüzel kişilerin bu fiilleri, belirli bir işyerine matuf olmayıp kişinin tüm işyerlerini kapsayan bir eylem ise Kurumdan alınmış satış belgelerinin tamamının, aksi halde aykırılığa konu işyerine verilmiş olan satış belgesinin iptaline karar verilir. c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler, iptal tarihini takip eden iki yıl süresince iptale konu işyerlerine ilişkin yeniden satış belgesi alamaz. ç) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle satış belgesi iptaline konu işyerinde, aynı adreste ve aynı işletme adı altında faaliyette bulunmak üzere başvuran gerçek ve tüzel üçüncü kişiler de, iptal işlemine konu işyerine ilişkin iptal tarihini takip eden iki yıl süresince satış belgesi alamaz. d) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle belge iptaline konu işyeri, farklı işletme adı altında gerçek ve tüzel üçüncü kişiler adına kayıtlı bulunsa dahi satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel kişi satıcılar tarafından fiilen işletildiğinin tespiti halinde, anılan üçüncü kişiler söz konusu işyeri için iki yıl süresince satış belgesi alamaz. e) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının; (f), (g), (h), (ı) ve (j) bentlerinde yazılı fiiller hakkında idari yaptırım uygulamaya ve bu fiillerin konusunu oluşturan her türlü eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesi kararını vermeye mahalli mülki amirler, diğer bentlerde yazılı fiiller hakkında idari para cezası vermeye Kurum yetkilidir. (4) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanuna veya 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aykırılıktan dolayı yargılanması devam edenler ile mahkûm olanlara veya aynı kanunlara aykırılıktan dolayı iki defadan fazla ön ödemede bulunması nedeniyle haklarında kamu davası açılmamış ya da düşmüş olanlara satış, dağıtım veya uygunluk belgesi verilmez; verilmiş olanlar da iptal edilir. (5) Depolar dâhilinde gerçekleşen mevzuata aykırılıklar, işyerinde gerçekleşmiş kabul edilir. (6) İşyeri açma ve çalışma ruhsatları ile yetkili idarelerce açık alkollü içki satıcılarına verilen ruhsatlar ve izinlerin iptal edildiğinin TBB | 275 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU bildirilmesi veya tespiti halinde, Kurum tarafından verilen satış belgeleri de iptal edilir. (7) 17 nci, 18 inci, 21 inci, 22 nci ve 23 üncü maddelerde düzenlenen hususlara aykırılığın tespiti ve söz konusu aykırılığın ilk kez işlenmiş olması halinde; satıcılar yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın giderilmesi için on beş gün süre verilir. Bu süre sonunda aykırılığın giderilmediğinin anlaşılması halinde, diğer idari yaptırımlar uygulanır. Yetki devri MADDE 27 - (1) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi çerçevesinde; yetki devri suretiyle Kurum adına 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin olarak bu Yönetmelik hükümlerinin konusunu içeren denetimlerin ve tespit edilen aykırılığın giderilmesi için süre verilmesi işlemleri ile uyarı ve idari para cezası uygulanmasının yapılması konularında ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla protokoller yapılabilir. Protokol yapılan kamu kurum ve kuruluşu, protokol hükümlerini ve bu Yönetmelik hükümlerini esas alarak denetimleri yerine getirir, idari yaptırımları uygular ve işlemi takip eden otuz gün içerisinde Kuruma bilgi verir. İKİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller MADDE 28 - (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde; ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır. Yürürlükten kaldırılan yönetmelik MADDE 29 - (1) 31/12/2002 tarihli ve 24980 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükten önce yapılmış olan belge başvuruları GEÇİCİ MADDE 1 - (1) 12 nci maddenin yürürlüğe gireceği tarihe kadar yapılan satış belgesi başvuruları, 31/12/2002 tarihli ve 24980 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmeliğin 5 inci ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre sonuçlandırılır. 276 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Yürürlükten önce verilmiş satış belgeleri GEÇİCİ MADDE 2 - (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan ve geçerliliği bulunan satış belgelerinin geçerlilik süreleri ile 2011 yılı süre uzatım işlemlerine ilişkin usul ve esaslar Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten sonra Kurul kararı ile belirlenir. Yürürlükten önce satış belgesi almış olan kişilerin, faaliyetine veya işyerine ilişkin aykırılık durumu GEÇİCİ MADDE 3 - (1) İlgili kanunlarda yer alan hükümlere açık aykırılık hallerinde derhal adli/idari yaptırım uygulanmasını gerektiren haller ile bu Yönetmelikte ayrı süre öngörülen haller saklı kalmak kaydıyla; bu Yönetmeliğin yayımından önce satış belgesi almış olan kişilerin faaliyetine veya işyerine ilişkin mevcut durumlarının bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık içermesi halinde, söz konusu hususların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde Yönetmeliğe uygun hale getirilmesi zorunludur. (2) 24 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde yer alan hususlara ilişkin aykırılıkların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde giderilmesi zorunludur. Alkol satışı GEÇİCİ MADDE 4 - (1) Nihai tüketicinin kullanımına yönelik ambalajlı genel amaçlı etil alkol ve evsel kullanım alkolü, bu ürünlerin satışına ilişkin müstakil bir düzenleme yapılana kadar, toptan alkollü içki satış belgesini ve perakende alkollü içki satış belgesini haiz kişilerce bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde satılabilir. Elektronik imza GEÇİCİ MADDE 5 - (1) 12 nci maddenin birinci fıkrasındaki elektronik imza uygulaması, gerekli alt yapının Kurumca tamamlanmasını müteakiben başlar. Yürürlük MADDE 30 - (1) Bu Yönetmeliğin; a) 12 nci maddesi, yayım tarihinden doksan gün sonra, b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 31 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür. TBB | 277 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 13 - Tütün Mamulleri Ve Alkollü İçkilerin Satışına Ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Uygulaması Hususunda Başkanlık Açıklaması Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından yayınlanan Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik, beraberinde çeşitli tartışmalarla birlikte 7 Ocak'ta yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlere yönelik uyulması gereken her türlü usul ve esasların ayrıntılı olarak düzenlendiği Yönetmelik akaryakıt istasyonlarındaki market ve lokantaları da yakından ilgilendiriyor. Özellikle tütün mamüllerinin satışlar içinde önemli bir yer edindiği istasyon marketleri, geniş bir şekilde yönetmelik kapsamına girmektedir. Yönetmeliğin perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin esaslarını düzenleyen 10. maddesi de akaryakıt istasyonlarındaki market ve lokantaları yakından ilgilendiriyor. Bu maddenin 3. fıkrasının 2. bendiyle, "Akarkıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü içkilerin satışı yapılamayacağı" hükme bağlanıyor. Aynı maddenin ikinci fıkrası ise belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamayacağı hükmünü getiriyor. TAPDK'nın internet sitesinde yönetmelikle ilgili yapılan ayrıntılı açıklama ise şöyle: Söz konusu Yönetmelik ile; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlerle ilgili olarak, kamu ve birey sağlığının gözetilmesi, tüketici seçeneklerinin korunması ilkeleri çerçevesinde, rekabetin tesisi, satış ve reklam koşullarının belirlenmesi ve faaliyetlerin kayıt altına alınması suretiyle, piyasa takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken her türlü usul ve esaslar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yönetmeliğin bazı kısımlarına aşağıda yer verilmiştir: - İşyerlerinde, alkollü içkilerin on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satış veya sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların görülebilen yerlere okunabilecek şe- 278 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI kilde asılması yükümlülüğü getirilmiş olup, buna dair usul ve esaslar ayrıca yayımlanacaktır. - Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, başta internet üzerinden yapılacak alkollü içki satışları olmak üzere, satıcıların uyacakları kurallar belirlenmiştir. - Tüzel kişilerin temsilcileri aracılığı ile yaptıkları belge başvuruları sonucu düzenlenen satış belgelerinin başvuruyu yapan gerçek kişi adına değil, temsil edilen tüzel kişilik adına tanzim edilmesi hususu net olarak vurgulanmak suretiyle, geçmişte bu konuda yaşanan tereddütlerin ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. - Belge başvurularının kabulü veya reddi yönünde Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından yapılacak değerlendirmelerde süre öngörülmüş ve 30 gün içinde anılan başvuruların sonuçlandırılma mükellefiyeti getirilmiştir. Eski Yönetmelikten farklı olarak, belge sahibi satıcıların durumlarındaki değişiklikler ile belge zayii gibi durumlarda yapılması gereken işlemlere yer verilerek bu işlemlere netlik kazandırılmıştır. - İnternet üzerinden satış belgesi başvurusu yapılabilmesine olanak sağlanmıştır. - Eski Yönetmeliğe göre satış belgeleri düzenlendikleri yılı takip eden yılın Ocak ayı sonuna kadar geçerli olmakta iken, yeni Yönetmelik ile uzatım işlemi için öngörülen süre, Ocak - Mart dönemi olmak üzere 3 ay olarak belirlenmek suretiyle belge sahiplerine, süre uzatım işlemini gerçekleştirmeleri konusunda önemli bir kolaylık sağlanmıştır. - Üretici, ithalatçı ve toptan satıcıların; perakende satıcılara, açık alkollü içki satıcılarına ve tüketicilere ürün temininde, bir mal veya hizmet ile birlikte aynı ya da farklı ek bir mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması şeklinde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamayacağı kuralı getirilmiştir. - Perakende satış yerlerinde, tütün mamullerinin bulundurulmasında dikkat edilmesi gereken esaslar belirlenmiş olup bu kapsamda; Tütün mamullerinin, işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir bölümünde; - On sekiz yaşını doldurmamış kişilerin kolaylıkla ulaşamaması için tedbir alınması suretiyle, TBB | 279 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU - Çalışanların gözetim ve denetimi altında bulundurulacağı ve satışının yapılacağı, Ancak bu nevi işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir satış bölümünün oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle mümkün olmaması durumunda ise tütün mamullerinin, - On sekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulacağı belirtilmiştir. Satış ünitelerinin veya alanlarının, işyeri dışından görünecek şekilde dizayn edilemeyeceği, satış ünitelerinin işyeri dışına konulamayacağı kuralları getirilmiştir. İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde bulunan tütün mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği durumlarda ise, işyerine yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması ve herhangi bir satış ünitesinin bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar küçük alanlarda satış yapan perakende satıcıların, tütün mamullerini görünür yüzü şeffaf olmayan dolaplarda bulundurmaları gerektiği hususu açıkça düzenlenmiştir. Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, tütün mamullerinin; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri, kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye, oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan alanlarda satışa arz edilemeyeceği düzenlenmiştir. Satış ünitelerinin; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları içermeyecek, reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden fazla renk kombinasyonu ile dizayn edilmeyecek şekilde, sade olması ve sigara satışına tahsis edilen alanda birden fazla satış ünitesinin bulunması durumunda tüm satış ünitelerinin aynı renkte olması zorunlu kılınmıştır. Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerlerin herhangi bir firmaya üstünlük sağlayacak şekilde düzenlenemeyeceği, ürünlerin satış ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların resimli yüzeylerinin görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulması zorunluluğu getirilmiştir. Tütün mamullerinin satış ünitelerinde grupman olarak teşhir edilemeyeceği, 280 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Aynı işyerinde birden fazla alanda sigara satışının yapılamayacağı hususları düzenlenmiştir. - Tütün mamullerinin belirlenen liste fiyatlarının altında veya bedelsiz olarak, perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma konu edilemeyeceği kuralı getirilmiştir. - Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı kampanya ve promosyon düzenlenemeyeceği, eşantiyon, hediye, yardım, piyango gibi uygulamaların yapılamayacağı düzenlemesi getirilmiştir. - Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin fiyat bildirimlerinin usul ve esasları belirlenmiştir. - Alkollü içkilerin birden fazla satış ünitesinde satışa sunulabileceği ancak, satış ünitelerinin birden fazla alanda/reyonda konumlandırılmak suretiyle alkollü içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğünün bozulamayacağı kuralı getirilmiştir. - Alkollü içkilerin; tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak şekilde, aynı kategorideki birden fazla firmanın ürünleri arasından tercih imkanı oluşturabilecek çeşitlilikte bulundurulması zorunlu kılınmıştır. - Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, alkollü içkilerin; çocuklara yönelik olan her türlü materyallere bitişik alanlarda satışa arz edilemeyeceği hususu düzenlenmiştir. - Yönetmeliğin hazırlanma safhasında özellikle alkollü içkilerde reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamalarında; ilgili mevzuatımızın yanısıra, Anayasamızın gençleri alkol düşkünlüğünden korumayı hedefleyen 58 inci maddesi başta olmak üzere, Alkol İle İlgili Avrupa Şartı, Avrupa Alkol Eylem Planı, AB Komisyonunun Çocuklar ve Ergenler Tarafından Alkol Tüketilmesine Dair Tavsiye Kararı, Gençler ve Alkol Üzerine Bildirge, Gençlerin Özellikle Ergen ve Çocukların Alkol Kullanımına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı, Dünya Sağlık Örgütünün Alkol Politikaları Çerçevesi Belgesi, 2010/13/EU sayılı Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri AB Direktifi, Dünya Sağlık Örgütü'nün 63. Dünya Sağlık Asamblesinde kabul edilen Zararlı Alkol Kullanımını Azaltma Küresel Stratejileri gibi birçok uluslararası mevzuat, bir kısım dünya uygulamaları, sivil toplum kuruluşları, sektör ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri de dikkate alınmıştır. TBB | 281 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kurumumuzca yayımlanan "Alkollü İçki Reklamlarında Uyulacak İlkeler Hakkında Tebliğ" hükümlerine ilişkin Yargı kararları doğrultusunda düzeltmelerin işlendiği hükümler de dikkate alınmak suretiyle düzenlenmeler yapılmıştır. Bu çerçevede; - Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk, bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve takımlarının amblem, flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve sembollerin kullanılamayacağı, alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet, hizmet ve organizasyonlar ile şirket şeklindeki yapılanmalar da dahil olmak üzere, spor kulüpleri ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamaların yapılamayacağı, söz konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve tanıtımlarında alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem ve işaretlerin kullanılamayacağı düzenlenmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yönetmelikle getirilen bir kısım hükümler; alkollü içkilere ilişkin, sponsorluk, kampanya, promosyon, reklam ve reklam içerikli her türlü faaliyetin, istismar edici, teşvik edici ve özendirici nitelikte bulunmaması, kamu sağlığını bozucu ve çocuklar ile gençleri etkileyecek içerikte olmaması gerekliliği ilkesi esas alınarak ihdas edilmiştir. - Bu sebeple alkollü içkilerin; bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamayacağı belirtilmiştir. Ancak; üretici ve ithalatçılara ait tesisler ile toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini haiz işyerlerinde sunum uygulaması mümkün kılınmıştır. - Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markalarının veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurların da kullanılamayacağı ve bu etkinliklerde satış ve sunumun yapılamayacağı düzenlenmiştir. Burada belirtilen ve reklam ile sponsorlukların olumsuz etkilerinden korunması hedeflenen "genç" kavramının kapsadığı kesim, Dünya Sağlık Örgütü metinlerinde tanımlandığı şekilde, on beş ile yirmi dört yaş arası dönem içinde bulunan kişileri ifade etmektedir. Kısaca, bu Yönetmelik ile; ilgili mevzuatın gereği yerine getirilmekte ve uluslararası platformlarda onayladığımız ilkelere uyumlu, ikincil düzenleme niteliğinde, açıklığı temin edecek hükümler ihdas edilmektedir. 282 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Saygılarımla. Dr. Mehmet KÜÇÜK Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı 14-Tütün Mamullerinin Piyasaya Arz Ambalajı Üzerine Fiyat Bilgisi Yazılabilmesine İlişkin Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı39 Tütün,Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu; 2337 sayılı Kurul Kararı çerçevesinde 5/1/2006 tarihli ve 26044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kurul Kararının (B) bendinin; "B- Firmaların tüketicileri fiyat konusunda bilgilendirmek amacıyla piyasaya arz edilecek tütün mamulü birim paketinin şeffaf ambalajı hariç yan yüzeylerinin birinde veya paketin şeffaf ambalajı üzerindeki açma şeridinde, sticker kullanılmaksızın 9 puntoyu geçmeyecek şekilde fiyat bilgilerini yazabileceğine; ayrıca açma şeridine aynı kayıt ve şartla üretici firma adı ve tütün mamulünün markasının da yazılabileceğine," şeklinde değiştirilmesini ve bu değişikliğin Resmi Gazete' de yayımlanmasını Karar altına almıştır. 15- Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik40 12/10/2005 tarihli ve 25964 sayılı Resmî Gazete'de aslına uygun şekilde yayımlanan "Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in eki "İthalat Uygunluk Belgesi"nde yer alan "4 üncü" ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 13/10/2005 tarihli ve 109/7110 sayılı yazısı üzerine "5 inci" olarak düzeltilmiştir 39 40 Karar No :2435, Karar Tarihi :8/2/2006 Karar Tarihi : 15 Ekim 2005, Karar No :Tarihli Resmi Gazete , Sayı: 25967 TBB | 283 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU SARMALIK KIYILMIŞ TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİMİ, AMBALAJLANMASI VE PİYASAYA ARZINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK41 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç Madde 1 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi, ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve dağıtıcılar tarafından alınacak önlemlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır. Kapsam Madde 2 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi, ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve dağıtıcılar tarafından alınacak önlemlere ilişkin usul ve esasları kapsar. Dayanak Madde 3 — Bu Yönetmelik, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen; Kurul: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulunu, Kurum: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu, Sarmalık kıyılmış tütün mamulü: Genetik olarak değiştirilsin ya da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan tütünün yanı sıra, maTütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından yayımlanan yönetmelik12 Ekim 2005 tarih ve 25964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 41 284 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI karon ya da sigara kağıdını da içeren ambalaj içinde piyasaya arz edilen içme amaçlı ürünü, Sarmalık kıyılmış tütün: Genetik olarak değiştirilsin ya da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan tütünü, Makaron: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan boş filtreli sigara tüpünü, Yaprak sigara kağıdı: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan yaprak halindeki sigara kağıdını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Üretim ve İthalat, Ambalajlama ve Piyasaya Arz Üretim ve ithalat Madde 5 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulü, Kurumdan fabrika kurma, üretim ve satış izni alan firmalarca üretilir. Sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticileri, Kurumdan izin almak kaydıyla sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılacak yaprak sigara kağıdı veya makaronu kendileri üretebilecekleri gibi iç veya bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde dış piyasadan da tedarik edebilirler. Makaron üreten makineler Kurumdan izin alınmak kaydıyla iç veya dış piyasadan temin edilebilir. Bu makinelerin nakli, devri ve ülke dışına çıkarılması Kurum iznine tabidir. Makaron veya yaprak sigara kağıdı ithal etmek isteyen firmalar ihracatçı ülkede çıkış işlemleri tamamlanmadan önce bu malzemelerle ilgili belgeleri vererek uygunluk belgesi talebinde bulunurlar. Kurum gerekli göreceği ek bilgi ve belgelerle birlikte inceleyerek ekspertiz yapılmak kaydıyla uygunluk belgesi (EK-1) verir. Bu belge ekspertiz belgesiyle mutabık olması halinde geçerlilik kazanır. Bu maddeye göre Kurumdan uygunluk belgesi ve/veya izin alınması, ithalata ilişkin mevzuatta öngörülen diğer şartların yerine getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Gümrük idarelerince, ithal edilecek makaron imal makinesi, makaron veya yaprak sigara kağıdı için Kurumdan alınmış uygunluk belgesi ve/veya izin aranır. Sarmalık kıyılmış tütün mamulü içerisindeki yaprak sigara kağıdı veya makaronlarda kullanılan kağıt, ilgili mevzuatında belirtilen standartlara uygun olmak zorundadır. Makaronlarda kullanılan filtreler, selüloz asetat (tow) dışında başka bir maddeden imal edilemez. TBB | 285 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yaprak sigara kağıdı veya makaron retiminde kullanılan boya maddeleri, gıda mevzuatına uygun gıda boyası cinsinden olmalıdır. Sarmalık kıyılmış tütün içine glikoz şurubu, invert şeker şeklinde tatlandırıcılar ile natürel ve sentetik meyve esansları ve benzeri şeklindeki aromatik koku maddeleri katılamaz. Ambalajlama ve piyasaya arz Madde 6 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulünün birim ambalajı içerisinde, tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak sigara kağıdı veya makaron bulunması zorunludur. Her 1 gram tütün için en fazla 2 adet yaprak sigara kağıdı veya 2 adet makaron bulunabilir. Sarmalık kıyılmış tütün mamulü birim ambalajı içerisinde bulunan tütün miktarı 50 gramdan az 125 gramdan fazla olamaz. Diğer şartlar Madde 7 — Bu Yönetmelik hükümlerine göre sarmalık kıyılmış tütün mamullerini üretmek ve piyasaya arz etmek isteyen firmalar, 10/4/2003 tarihli ve 25075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tütün Mamulleri ile İlgili Fabrikaların Kurulmasına, Bu Mamullerin Üretimine, İç ve Dış Ticareti ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 6/1/2005 tarihli ve 25692 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından Korumaya Yönelik Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile getirilen şartlara uymak zorundadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Yasaklar, İdari ve Cezai Hükümler Yasaklar Madde 8 — Toptan, perakende satıcılar ile tüketicilere arz amaçlı yaprak sigara kağıdı ve makaron üretim tesisi kurulamaz. Sadece yasal sarmalık tütün mamulü üreticilerine satmak veya ihraç maksadıyla bu tesisleri kurmak isteyenler Kuruma bildirimde bulunmak ve izin almak zorundadır. Sarmalık kıyılmış tütünün, makaron içerisine doldurulmak veya yaprak sigara kağıdına sarılmak suretiyle sigara benzeri şekilde piyasaya arz edilmesi yasaktır. Yaprak sigara kağıdı, makaron veya sarmalık kıyılmış tütün ayrı ambalajlarda veya bölünerek toptan ve perakende satıcılarla, tüketicilere satılamaz. 286 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI İdari ve cezai hükümler Madde 9 — 4703 sayılı Kanunun, 4733 sayılı Kanunun, 4207 sayılı Kanunun ve 4926 sayılı Kanunun bu Yönetmelikle ilgili hükümlerinin ihlal edilmesi halinde aşağıdaki idari ve cezai hükümler uygulanır. a) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan üretilen ve/veya piyasaya arz edilen sarmalık kıyılmış tütün mamullerinin piyasaya arzının yasaklanmasına, piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasına, tamamen veya kısmen bertaraf edilmesine Kurulca karar verilir. b) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan sarmalık kıyılmış tütün mamullerini piyasaya arz eden üretici ve/veya dağıtıcılar hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen idari para cezalarının uygulanmasına Kurulca karar verilir. Yukarıdaki idari yaptırımların yanı sıra; a) Kurumdan izin almadan sarmalık kıyılmış tütün mamulü veya bu mamulün ayrılmaz parçasını oluşturan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara kağıdını üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenler, işyeri veya ikametgahlarında söz konusu maddeleri üretenler, satış belgesi almadan bu maddeleri satanlar ile bu suçları işleyenlere yardım edenler hakkında 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca, b) Sarmalık kıyılmış tütün mamulü ambalajlarının üzerinde "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ibaresini koymayanlar ile bu ürünlerin isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımını yapanlar veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenleyenler hakkında 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca, c) Kurumdan izin almadan makaron veya yaprak sigara kağıdı ithal edenler hakkında 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca, Adli mercilere suç duyurusunda bulunulur. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Hüküm bulunmayan haller Madde 10 — Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır. TBB | 287 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Geçici Madde 1 — Bu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten önce sarmalık kıyılmış tütün mamulü ve/veya bu mamulün ayrılmaz parçası olan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara kağıdı üreten firmalar, bir ay içerisinde Kuruma müracaat etmek ve izin almak zorundadır. Firmalar, toptan ve perakende satıcılar ile tüketicilere arz edecekleri bu Yönetmelikte tanımlanan ürün düzenlemeleri ile üretim tesisine ilişkin değişiklikleri 30/6/2006 tarihine kadar yapmak zorundadır. 30/6/2006 tarihinden itibaren yaprak sigara kağıdı, makaron ve sarmalık kıyılmış tütün ayrı ambalajlarda veya bölünerek toptan ve perakendeci satıcılarla, tüketicilere satılamaz. Ürün düzenlemelerini ve üretim tesisine ilişkin değişikliklerini yapmayan makaron veya yaprak sigara kağıdı üreticileri bu tarihten sonra ancak yasal sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticilerine satmak veya ihraç maksadıyla üretim yapabilirler. Geçici Madde 2 — Kurumdan satış belgesi alan toptan ve perakende satıcılar 30/6/2006 tarihinden itibaren bu yönetmeliğe uygun olmayan şekilde sarmalık kıyılmış tütün mamulü satışı yapamazlar. Yürürlük Madde 11 — Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 12 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür. 288 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Ek-1 T.C. TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLER PİYASASI DÜZENLEME KURUMU Belge No Veriliş Tarihi: İTHALAT UYGUNLUK BELGESİ İTHALATÇI FİRMANIN Unvanı : Adresi : Vergi Dai.ve No : Kurum Sicil No : Beyanı aşağıda gösterilen ürün için; yapılan değerlendirme neticesinde "Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliksin 4 üncü maddesi hükümlerine uygun olarak işbu İzin Belgesi verilmiştir. Mühür/İmza İthal Edilecek Maddenin : Cinsi Miktarı : İthal Edileceği Ülke : Özellikleri : Ekspertiz Sonucu : : İmza Eki: Ekspertiz Raporu TBB | 289 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU TAPDK /Yönetmeliğin 23. Madesi Hk.Kurul Kararı 16-Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 23 üncü Maddesinin Uygulanması ile İlgili Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı42 Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 23 üncü maddesi çerçevesinde 2011 yılı için geçerli olmak üzere; 1 - Anılan Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde Tesis Kurma Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için: a) Sigara üretim tesisleri için her yüz milyon sigara üretim kapasitesi başına 8.615,- (sekiz bin altı yüz on beş) Türk Lirası, b) Diğer tütün mamulleri için her bir tonluk üretim kapasitesi başına 107,- (yüz yedi) Türk Lirası, alınmasını, 2 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca da Proje Tadilatı Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için: a) Sigara üretim tesislerinde her yüz milyon adetlik sigara üretim kapasitesi artışına neden olan proje değişiklikleri için 1.615,- (bin altı yüz on beş) Türk Lirası, b) Diğer tütün mamulleri üretim tesislerinde ise her bir tonluk üretim kapasite artışına neden olan proje değişiklikleri için 26,90 (yirmi altı Türk Lirası doksan Kuruş) Türk Lirası, alınmasını, 3 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin altıncı fıkrası doğrultusunda, Kurumun ve Gelir İdaresi Başkanlığının logolarını içeren bandrollerin her bin adedi için basım maliyeti hariç 1,64 (bir Türk Lirası altmış dört Kuruş) Türk Lirası bandrol satış hizmet bedeli alınmasını, Bu Kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasını, Karar altına almıştır. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurul Kararı Karar (No: 6064) Karar Tarihi:15.12.2010 30 Aralık 2010 tarih ve 27801 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır. 42 290 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI 17- Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelge 2009/64 T.C. BAŞBAKANLIK Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Sayı :B.02.1.GÜM.0.06.14.00.010.06.01 15.05.2009 Konu : GENELGE (2009/64) Gümrüksüz Satış Mağazalarında satılan sigaralar üzerinde bulunması gereken bilgiler: Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca hazırlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından Korumaya Yönelik Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 25692/06.01.2005 sayılı/tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmeliğin "Etiket Bilgileri" başlıklı 7. maddesi; "Sigaraların bu Yönetmeliğin 6. maddesindeki metodlara göre ölçülen zifir, nikotin ve karbon monoksit bırakımları, sigara paketinin bir yan uzun yüzüne Türkçe olarak ve ilgili yüzeyin en az yüzde onunu (% 10 unu) kaplayacak şekilde yazılır. Ağızdan kullanım için tütünler ve diğer dumansız tütün mamulleri dışında kalan tüm tütün mamulleri birim paketinin üzerinde, açıkça görülebilir ve rahat- ça okunabilir şekilde devamlı surette "Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır" ana uyarısı yer alır. Aynı paket üzerinde 01.01.2006 tarihinden itibaren de, "Sigara/Tütün içmek öldürür" veya "Sigara/Tütün içmek öldürebilir" ile "Sigara/Tütün içmek size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir" şeklindeki iki genel uyarıdan biri ve Ek-1 de tanımlanan ek uyarılardan biri bulunur. Yukarıda belirtilen genel uyarılar tütün mamulü birim paketinin en çok görülebilen geniş yüzeyine, ek uyarılar ise aynı tütün mamulü birim paketinin en çok görülebilen diğer geniş yüzeyine uygulanır. Üretici firma tarafından, genel uyarılar ile ek uyarıların kullanım sırası ve süresi dönüşümlü olarak her bir marka için belirlenerek Kuruma bildirilir. Kurum gerekli gördüğü takdirde kullanım sırasını ve süresini değiştirebilir. Bu uyarılar, ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere TBB | 291 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU perakende satışa sunulan her birim paketin yüzeyi üzerine yazılır. Kurum, bu uyarıların ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir. Piyasaya arzına izin verilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız tütün mamullerinin birim paketi üzerinde ana uyarının yanı sıra "Bu tütün mamulü sağlığınıza zarar verebilir ve bağımlılık yapar" uyarısı bulunur. Bu uyarı, perakende satışta kullanılan her birim paketin şeffaf ambalajlar hariç en çok görülen yüzeyi üzerine yazılır. Kurum, bu uyarıların ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir. Bu maddenin ikinci fıkrasına göre gerekli genel uyarı ile dördüncü fıkrasında belirtilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız tütün mamulleri için uyarı, basılı olduğu birim tütün mamulü paketinin geniş dış yüzeyinin en az yüzde otuzunu (% 30 unu); ikinci fıkra gereğince basılacak ek uyarı ise aynı tütün mamulünün diğer geniş dış yüzeyinin en az yüzde kırkını (% 40 ını) kaplamalıdır. Ancak, sigara dışındaki tütün mamulleri için amaçlanmış ve en görülebilir yüzeyi 75 cm2'yi aşan birim paketlerde, ikinci fıkradaki uyarılar her bir yüzeyin en az 22,5 cm2'sini kaplamalıdır. Ana uyarı diğer uyarıların kapladığı alanlar dışında yer almalıdır. Bu maddeye göre tütün mamullerinin ambalajında bulunması istenen zifir, nikotin ve karbon monoksite ait bırakım ibareleri ile uyarı metinleri; a) Beyaz zemin üzerine, koyu siyah Helvetica yazı tipiyle basılı olmalıdır. Punto boyutu Kurum tarafından metin için ayrılan alanda mümkün olan en büyük bölümünü kapsayacak şekilde belirlenir. b) İlk harfi hariç küçük harf ile yazılır. c) Yazılması gereken alana ortalanmış ve paketin üst kenarına paralel şekilde olmalıdır. d) Bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen tütün mamulleri hariç, 3 mm'den az, 4 mm'den fazla olmayan, uyarıyı okunamaz hale getirmeyen veya diğer beyanlarla hiçbir şekilde karışmayan siyah bir sınır ile çevrelenmelidir. e) Türkçe olarak yazılmalıdır. Bu maddede tanımlanan metin ve ibareler bandrol, pul ve benzeri ilaveler üzerine yazılmamalıdır. Yazılar, sabit ve silinmez olarak basılmalı, başka resim ya da yazılarla ya da paketin açılmasıyla saklanmamalı ve engellenmemelidir. Sigara dışındaki tütün mamullerinde bu metinler, sökülemez nitelikte olması şartıyla yapıştırılabilir. Kurum, bu maddede belirtilen uyarılara ilaveten sınır çizgisinin dışında kendisinin referans gösterilmesini isteyebilir. 292 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI Tütün mamullerinin tanımlama ve izlenebilirliğini sağlamak amacıyla, tütün mamulü birim paketi üzerine, üretim yeri ve zamanını belirleyecek parti numarası veya benzeri bir işaretleme yapılır." şeklindedir. "Tütün Mamullerinin Tanımlamalarındaki Kısıtlamalar" başlıklı 9. maddesi de "Tütün mamullerinin ambalajları üzerinde 01.01.2006 tarihinden itibaren belirli bir tütün mamulünün diğerlerine göre daha az zararlı olduğunu ima eden metin, isim, ticari marka, mecaz veya diğer işaretler kullanılamaz" hükmünü amirdir. Anılan Yönetmeliğin "Piyasaya Arz" başlıklı 10. maddesine göre, piyasaya arz edilecek tütün mamullerinin bu Yönetmelikte belirlenen düzenlemelere uygun olması zorunludur. Ancak, aynı maddenin ikinci fıkrasında Yönetmeliğin 5, 7 ve 9. maddelerinde belirtilen tarihlerden önce üretilerek piyasaya arz edilen ve anılan maddelerdeki gerekli nitelikleri taşımayan tütün mamullerinin en çok bir yıl süre ile piyasada bulunabilmesine izin verilmektedir. Yönetmelikte belirtilen teknik detayların uygulanması hakkında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı ise 25835/04.06.2005 sayılı/tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun gümrüksüz satış mağazalarında satılacak eşya ile ilgili olarak düzenleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu yetki Gümrüksüz Satış Mağazaları Yönetmeliğinin "Yetki" başlıklı 4. maddesi uyarınca Gümrük Müsteşarlığına aittir. Bu çerçevede, a) Yukarıda 7. maddede belirtildiği üzere; nikotin, zifir ve karbonmonoksit bırakım oranları ile genel sağlık uyarılarından ve ek sağlık uyarılarından birer tanesi maddede belirtilen şartlara uygun olarak ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere, birim paket ve grupman ambalajlarında yer almayan (sigara dışındaki tütün mamullerinde, uyarı metinleri sökülemez nitelikte olmak kaydıyla yapıştırılabilir), b) Ambalajı üzerinde diğerlerine göre daha az zararlı olduğunu ima eden "hafif, yumuşak, düşük katranlı, hoş içimli" gibi ibareler ile bunların yabancı dillerdeki karşılıkları ve diğer metin, isim, ticari marka, mecaz veya diğer işaretler bulunan, c) Birim paketleri üzerinde üretim yeri ile asgari ay ve yıl olarak üretim zamanını belirleyecek kodlama veya benzeri bir işaretleme bulunmayan, TBB | 293 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tütün mamullerinin, gümrüksüz satış mağazalarında satışına izin verilmemesi; ancak 5. maddede belirtilen bırakım değerleri ile 7. maddede belirtilen genel uyarı ve ek uyarıların mağazalarda satılacak tütün mamullerinde İngilizce olarak yazılması uygun bulunmuştur. Bırakım miktarları belirtilmesi gereken maddeler ile genel ve ek uyarıların İngilizceleri eklidir (Ek.1). Öte yandan, genel sağlık uyarıları ile ek sağlık uyarıları iç mevzuattaki dönüşüm hükümlerine bağlı kalmaksızın yer alacaktır. Görsel muayene sonucunda, uyarıların paket üzerinde kapladığı alanın oransal büyüklüğü ve uyarı metinlerinin yazımı ile ilgili olarak yukarıda belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi halinde veya uygulamaya ilişkin başka herhangi bir tereddüt karşısında durumun ivedi olarak Müsteşarlığa iletilmesi ve alınacak talimata göre işlem yapılması gerekmektedir. Bilgi ve gereğini arz/rica ederim. Müsteşar a. S. Umman HAMİD OĞULLARI Genel Müdür V EK: 1 Liste DAĞITIM: Merkez ve Taşra Teşkilatına 294 | TBB TÜTÜN MAMÜLLERİNİN TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN MEVZUAT VE AÇIKLAMALARI EK-1 Bırakım Miktarları İngilizcesi 1- Nicotine 2- Tar 3- Carbon monoxide Ana Sağlık Uyarıları İngilizcesi 1- Smoking kills 2- Smoking seriously harms you and others around you Ek Sağlık Uyarıları Listesi 1) Smokers die younger/Smoking kills/Smoking can kill 2) Smoking clogs the arteries and causes heart attacks and strokes 3) Smoking causes fatal lung cancer 4) Smoking when pregnant harms your baby 5) Protect children ; don't make them breathe your smoke 6) Health authorities can help you stop smoking/Your doctor or your plarmacist can help you stop smoking 7) Smoking is highly addictive, don't start 8) Stopping smoking reduces the risk of fatal heart and lung diseases 9) Smoking can cause a slow and painful death 10) Get help to stop smoking/consult your doctor/telephone/postal adress/ internet adress/c/pharmacist 11) Smoking may reducethe blood flow and causes impotence 12) Smoking causes ageing of the skin 13) Smoking can damage the sperm and decreases fertility 14) Smoking contains benzene, nitrosamines, formaldehyde and hydrogen cyanide TBB | 295 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kimliği Bildirmeme MADDE 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. (2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. ( 3 ) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir. MADDE 40 - GEREKÇE Madde 40.- Kamu görevinin gereği gibi ifa edilebilmesi için, herhangi bir kamu göreviyle ilişkili olarak, kişiler, gerektiğinde, kimlik ve adresleriyle ilgili bilgileri kamu görevlilerine vermekle yükümlüdür. Bu bilgileri vermekten kaçınan ya da bu konularda gerçeğe aykırı bilgi verenler hakkında, bilgiyi soran kamu görevlisi tarafından idarî para cezasına karar verilecektir. Kimliği konusunda bilgi vermediği veya yanlış bilgi verdiği için asıl kimliği belirlenemeyen kişi, kimliğinin belirlenebilmesi amacıyla tutulabilecek, gözaltına alınabilecek ve gerektiğinde tutuklanabilecektir. Kamu görevlisi tarafından tutulan kişi, Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınabilecektir. Gözaltı süresi dolmasına rağmen kimliği belirlenemeyen kişinin, bu amaçla sulh ceza hâkimi tarafından tutuklanmasına karar verilecektir. Burada ceza muhakemesi amacıyla başvurulan bir koruma tedbirleri söz konusu olmadığından, bu tedbirler için aranan bütün şartlar aranmayacaktır. Ancak bu tedbirlere başvurmaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Örneğin, kişi özgürlüğü kısıtlaması söz konusu olduğundan, gözaltına almaya Cumhuriyet savcısı, tutuklamaya ise sulh ceza hâkimi karar verecek, gözaltı süresine uyulacaktır. Buna karşılık, buradaki amaç farklı olduğundan, gözaltı ve tutuklama için aranan nedenler ve şartlar burada aranmayacaktır. Kişinin kimliği belirlenir belirlenmez, özgürlüğü kısıtlayıcı işleme son verilecektir. MADDE 40 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 40. maddesinde, kamu görevlisinin görevi nedeni ile sorması üzerine, kimliğini ve adresini bildirmeyen ya da gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlar hakkında yaptırımlar öngörülmüştür. 296 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Söz konusu kabahatin ana unsurunu, bir kamu görevlisinin görevine giren bir konuda kişiden kimliğini sorması oluşturmaktadır. Görevle bağlı olma unsurunun oluşması için, kamu görevlisine yasayla kimlik sorma hakkında bir yetki tanınmış olmalıdır. Ayrıca böyle bir yetkiye sahip olan görevlinin, kimlik sorma eylemini görevle ilgili olarak yapması şarttır. Hiçbir neden yokken herhangi bir şahısa kimlik sorulması halinde, görevle ilgili olma koşulu gerçekleşmez. 11.7.1973 tarih ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununa göre, bu kanunda sayılan özel veya resmi, her türlü konaklama, dinlenme bakım ve tedavi tesisleri ve işyerleri ile konutlarda geçici veya sürekli olarak kalanlar, oturanlar, çalışanlar ve ayrılanların kimliklerinin genel kolluk örgütlerinin her an incelemesine hazır bulundurmak gerekmektedir. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen söz konusu kurumların sorumlu işletmecileri hakkında üç milyon lira para cezası verilir. 1774 sayılı yasadaki düzenlemede idari para cezasını gerektiren bir kabahattir. Bu eylemin kabahatler kanunundaki düzenlemeden farkı, birinde failin sorumlu işletmeciler olması, diğerinde kimlik sahiplerinin kendisi olması, diğer bir fark ise Kabahatler Kanununda istendiğinde kimlik veya adresle ilgili bilgi vermekten kaçınma veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulmasıdır. Örneğin 4.7.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun 17/2. maddesine göre; polis suç işlenmesini önlemek veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek için kişilerden, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra kimlik gösterilmesini isteyebilir. Eğer görevli polis kendi kimliğini göstermeden, bireyden kimlik bilgisi istemiş ise, kabahatin unsuru oluşmaz. Ayrıca, bir suç işlenmesini önlemek veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek amacı yoksa yine yasada aranan koşul gerçekleşmemiştir. Doğal olarak suç işlenmesini önleme veya suçun faillerini ele geçirme durumu ilk bakışta anlaşılmaz. Bu durum ilgili memurun değinilen konuda görevlendirilmesi ile idari yapıdaki bir işleyişi bilmeyi gerektirir. Kanımızca söz konusu görevlendirme öğrenilmedikçe görevlinin yaptırım uygulaması sakat olacaktır. Aksi halde bu yetkinin rast gele kullanılması sonucu kötüye kullanılma olasılıkları ortaya çıkacaktır. Kabahat eyleminin ikinci unsuru, görevli kamu görevlisinin sorması üzerine, kişinin kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınması ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması şarttır. Bir başka deyişle ya kimlik veya adres bilgilerinin verilmemesi ya da bu bilgilerin sağlıklı verilememesi halinde yaptırımın unsurları oluşur. Doğal TBB | 297 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU olarak değinilen durumun incelenmesi için ön koşul, söz konusu bilgilerin açıkça istenilmesidir. Kimlik ve adres bilgileri istenilmeden bilgi verilmiyor ya da yanlış bilgi veriliyor diye yaptırım uygulanması yasal olamaz. Kimlik ve adres konusunda bilgi verilmemesi veya yanlış bilgi verilmesi halinde, söz konusu kişi tutularak durumdan C.Savcısı haberdar edilir. Kişi, kimliği belirleninceye kadar göz altına alınır ve gerekirse tutuklanır. Göz altına alma ve tutuklama ilke ve esasları açısından Ceza Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Kişinin kimliği belirlenmesi halinde göz altı ve tutuklama kararı verilmez veya uygulanan gözaltı ve tutuklamaya son verilir. Kabahatler kanununun yanında 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 206. maddesinde de, "Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak" suç sayılıp ceza yaptırımı uygulamasını gerektirmektedir. Ceza Yasasında, resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine gerek kimlik, gerek adres gerekse başka bir şekilde yalan beyanda bulunan kişiye hapis cezası verilmesi öngörülmüştür. 765 sayılı önceki Ceza Yasasının 343. maddesindeki düzenlemeyle, kimlik ve sıfat gibi belgelerin düzenlenirken yalan beyanda bulunulması yasanın sahtecilik başlığı altına düzenlendiği için çelişkili uygulamalara neden olmakta idi. Kimi zaman olaya yüz kızartıcı suçlarla ilgili sonuçlar bağlanmakta idi. Yürürlükte olan ceza yasası her türlü yalan beyanı suç saymış ancak işlenen suçu sahtecilik bölümünden çıkararak bağımsız bir suç olarak düzenlemiştir. Böylelikle bu suç hakkında sahtecilikle ilgi kuran yaklaşımlar bütünüyle önlenmiştir. T.Ceza Yasasının 206. maddesinde öngörülen suçun unsurlarının oluşması için, söz konusu yasanın gerekçesine göre, kişinin beyanını alan memurun, beyanın doğruluğunu tahkik edip buna kanaat getirdikten sonra resmi belgeyi düzenlemek durumunda olması yani beyanla bağlı olması şarttır. Kuşkusuz aynı eylem için hem Kabahatler Kanununun 40. maddesi, hem de 5237 sayılı TCK' nin 206.maddesi koşulları birlikte gerçekleşmişse, daha ağır yaptırımı gerektiren T.C.K. 206.maddesi hükümleri uygulanacaktır. Hem Kabahatler Kanununun 40.maddesi hem de TCK 206. maddesinin hükümlerinin birlikte uygulanarak aynı eylem için iki yaptırım uygulanması mümkün değildir. 298 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Doğal olarak Kabahatler Kanunundaki hükümle, 5237 sayılı yasanın 206. maddesindeki hükmün ayrımını iyi yapmak gerekecektir. Bu ayırımı yaparken, 1- Öncelikle kimlik veya adres bilgilerinin verilmesinden kaçınılmış ve eylem bu sınırlar içinde kalmışsa Kabahatler Kanununun 40. maddesinin uygulanması gerekeceğini, 2- Kimlik veya adres konusunda yanlış bilgi verilmiş ancak resmi bir belge düzenlenmemiş veya bu yanlış bilgiler resmi belge düzenlenmesine esas olmamışsa yine kabahatler kanununun 40. maddesi hükmünün uygulanması gerekeceğini, 3- Kimlik ve adres bildirimiyle ilgili yalan beyan sonucunda, resmi bir belge düzenlenmemiş ve bunun tahkiki için görevliye bir imkan tanınmamışsa ilgili hakkında 5237 sayılı TCK' nun 206. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı kanaatindeyiz. Kimlik konusunda yalan ve yanlış bilgi vermekle ilgili diğer bir suçta, 5237 sayılı Kanununun 230. maddesinde düzenlenen gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi ile ilgili suçtur. Değinilen durumda da yanlış kimlik veren kişi hakkında Kabahatler Kanununun 40. maddesi değil TCK'nun 230. maddesi hükmünü uygulamak gerekecektir. Yaptırım uygulamaya yetkili görevli, görevi ile ilgili olarak kimlik sormaya yetkili kamu görevlisidir. Bu kamu görevlisi belediye zabıta görevlisi veya genel idareye bağlı kolluk görevlisi olabileceği gibi onların dışında bir kamu görevlisi de olabilir. Ancak bu kamu görevlisinin görevi ile ilgili olarak kimlik ve adres araştırmaya yetkili ve yaptığı işin bu araştırmayı gerektirmesi aranır. Çevreyi Kirletme MADDE 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır. ( 2 ) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. ( 3 ) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. TBB | 299 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ( 4 ) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üç bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beş bin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir. ( 5 ) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur. ( 6 ) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye iki yüz elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir. ( 7 ) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir. ( 8 ) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir. (9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır. (10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. MADDE 41 - GEREKÇE Madde 41.- Medenî bir toplumda, meydan, cadde, sokak gibi toplumu oluşturan bütün fertlerin kullanımına ait alanların temiz ve yaşanılır bir halde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle, evsel ve bireysel atık ve artıklar ancak bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerlere bırakılabilirler. Bu yükümlülük aynı zamanda, bu tür atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığını ve ulaşılabilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde daha ağır idarî para cezası öngörülmektedir. Üçüncü fıkrada, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesilmesi veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakılması, ayrı bir kabahat olarak tanımlanmıştır. Dördüncü fıkrada, inşaat atık ve artıklarının bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler dışına atılması ayrı bir kabahat olarak tanımlan300 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR mıştır. Bu kabahat karşılığında idarî para cezasından ayrı olarak, atık ve artıkların bulunduğu yerden kaldırılması dolayısıyla yapılan giderlerin de ilgili kişiden tahsil edilmesi öngörülmüştür. Beşinci fıkrada, kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişi de cezalandırılmaktadır. Ancak, bu fıkra hükmünde belediyelere bir yükümlülük getirilmektedir. Buna göre, her yıl, örneğin ocak, mayıs, eylül ayının belirli bir günü gibi, yılın çeşitli günlerinde ve yılda en az üç kez olmak üzere, belediyeler tarafından, bu tür eşyanın toplanma günleri önceden belirlenerek uygun araçlarla halka duyurulacaktır. Ancak bu günlerde belli bir saate kadar ev eşyası dışarıya bırakılabilecektir. Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait herhangi bir yere bırakan kişiye de bu fiilinden dolayı idarî para cezası verilecektir. Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezası verme yetkisi belediye zabıta görevlilerine aittir. Ancak ilgilinin bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliği derhal yok etmesi halinde idarî para cezası verilmeyebilir. Böylece söz konusu madde kapsamında özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. MADDE 41 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununun 41. maddesi, belediye sınırları içinde çevreyi kirletmeyi kabahat olarak nitelendirip idari yaptırma bağlamıştır. Yaptırıma bağlayan kamu görevlisi belediye zabıta görevlisidir. Bu nedenle köylerde bu yaptırımı uygulama olanağı yoktur. Söz konusu yaptırımın uygulanabilmesi için evsel ve bireysel atık ve artıkların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler olması ve bu yerlerin belirlenmesi şarttır. Çünkü bu belirleme yapılmadan söz konusu yerler dışına atmanın yaptırıma bağlanması olanağı yoktur. Yasanın gerekçesinde söz konusu atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığı yanında bu yerlere ulaşılabilir olmasının da zorunlu olduğunu belirtmektedir. Bu durumda atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin hemen ulaşılamayacak kadar uzak bir yerde olması halinde, yasada öngörülen yaptırım uygulanamayacaktır. Kanımızca çöp sepetleri, kutuları ve çöp bidonları atıkların toplanıp, depolanacağı yer örnekleri olarak kabul edilmelidir. TBB | 301 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Çevreyi kirletmeye ilişkin idari para cezasının özellikleri Kabahatler Kanununun 41. maddesinin 7, 8, 9, 10. fıkralarında belirlenmiştir. Buna göre; 1- Çevreyi Kirletmeye İlişkin kabahatler hakkında, idari para cezaları belediye sınırları içinde, belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanır. 2- Söz konusu çevre kirliliği, buna sebep olan kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idari para cezası uygulanmayabilir. Böyle bir durumda çevre kirliliğinin giderildiğini tespit ve buna bağlı olarak ceza uygulamasının gerekip gerekmediğine karar yetkisi, belediye zabıtasına aittir. 3- Özel kanunlarda özel hükümler düzenlenmişse, Kabahatler Kanunu değil bu konudaki özel hükümler uygulanacaktır. Örneğin 9.8.1983 gün ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesinde, özel bir hüküm bulunup, bu hükme göre; "Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır". Söz konusu madde hükmüne uyulmaması halinde ise, söz konusu yasanın 20/1 fıkrasında farklı bir yaptırım öngörülmüştür. Çevreyi kirletme kabahat fiilinin çeşitleri yasada özel olarak sayılmıştır. Yasada sayılan bu kabahat çeşitlerine göre farklı yaptırımlarda öngörülmüştür. Yasada sayılan çevreyi kirletme çeşitleri aşağıda gösterilmiştir. 1- Evsel Atık ve Artıklar Kabahatler Kanununun 41/1. maddesinde değinilen evsel atık ve artıklar, evde yaşamaktan kaynaklanan, çöp sayılabilen her türlü atık ve artıklardır. Belediye sınırları içinde evsel atıkların toplandığı veya depolandığı yerler önceden yetkililerce belirlenmiş olmalıdır. Bu yerler atık ve artıkların yani çöplerin görevlilerce toplandığı yerler olarak anlaşılmalıdır. Yetkililerce belirlenen yerler yanında onların toplanacağı zaman da önemlidir. Yetkili organlarca belirlenen zamanlar dışında çöp bırakmak halinde de idari yaptırımlar uygulanır. 2- Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinin Atık ve Artıkları Kabahatler Kanununun 41/2. fıkrasında, atık ve artıkların, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atılmasının, fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde, yaptırımı arttırıcı bir ceza uygulaması ön- görülmüştür. Ağırlaştırıcı yaptı- 302 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR rım uygulamasının nedeni, söz konusu yerlerin temizlik kurallarına daha fazla uyması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Çevre temizliliğinin yemek pişirme ve servis yerlerince işlenmesi halinde işletme sahibi ister gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun 500.-TL 5000.-TL arasında idari para cezası verilir. Yasanın lafzi yorumuna göre, yemek pişirme ile servis hizmetlerinin birlikte aranması gerekmektedir. Ancak, sadece yemek pişirme faaliyetleri yapılıp da aynı mekanda servis hizmetleri yapılmayan, örneğin yemek fabrikası gibi işletmelerde de söz konusu idari yaptırımın uygulanmasının yasanın lafzı ile bağdaşmamasına rağmen amacına uygun olduğu kanaatındayız. 3- Tahsis Edilen Yer Dışında Hayvan Kesimi veya Kesilen Hayvan Atığı İle Çevre Kirliliği Kabahatler Kanununun 41/3. maddesi, tahsis edilen yerler dışında hayvan kesimi veya kesilen hayvan atıklarının toplama ve depolama yerleri dışında bırakan kişiye 50.-TL. idari para cezası verilir. İdare tarafından önceden belirlenen süreler içerisinde yine önceden tespit edilen toplama veya depolama yerlerine havyan atıklarının, bu arada tabii ki kurban atıklarının da bırakılmasının cezayı gerektirmeyeceğini düşünmekteyiz. Kanunun ilgili maddesinde; kesilen hayvan atıklarının belediyece kaldırılması halinde, bu masrafların ilgililerden alınacağına dair bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu tür giderlerin de failin tespiti halinde ilgilisinden tahsil edilmesinin uygun olacağı görüşündeyiz. 4- İnşaat Atıkları İnşaat atık ve artıkları evsel atıklardan farklı olarak özel toplama ve depolama yerlerine bırakılmalıdır. Onların evsel atık ve artıklar gibi genel toplama ve depolama yerlerine belirli bir saatte de olsa ceza yaptırımından kurtulmayı sağlamaz. İnşaat atıklarının mutlaka bu işlere özgü yerlere bırakılması gerekir. İnşaat atığı bir özel şahsa ait ise idari yaptırım 100.-TL3.000.-TL dir. Eğer inşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idari para cezasının üst sınırı 5.000.-TL. dir. Atıklar bulunduğu yerden belediyece öngörülen yere taşınmışsa, atıkların kaldırılmasına ilişkin masraf ayrıca cezaya muhatap olan gerçek veya tüzel kişiden tahsil edilir. TBB | 303 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 5- Kullanılmaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyası Yasanın 41. maddesinin 5. bendinde kullanılmaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasının idarece belirlenen günün dışında çevreye bırakan kişiye 50 YTL idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Yasada idarece "belirlenen gün" ifadesi kullanılmışsa da bu ifadenin belirlenen gün ve yer olarak kabul edilmesi gerektiği kanısını taşıyoruz. İdarece belirlenen gün ve yerde söz konusu eşya bırakılmışsa herhangi bir yaptırımın uygulanması mümkün değildir. İdarece belirlenen gün ve yerler dışında, tespit edilen koşullara uyulmadan söz konusu eşyanın bırakılması halinde yaptırımın uygulanmasında kuşkuya yer yoktur. Ancak idare tarafından yer ve zaman belirtilmemiş ise yaptırımın uygulanıp uygulanmayacağı önem kazanmaktadır. Kanımızca yasa hükmü idareye bazı görevler vermiş ve bu konuda emredici bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle belde sakinlerinin kullanılmaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası eşyanın bırakılabileceği yer ve zamanı idare göstermek zorundadır. Bu belirleme; a) Yılda üç günden az olmamalı, b) Belirlenen gün ve yerler önceden uygun araçlarla ilan olunmalıdır. İdarece, Yasada öngörülen koşullara uyulmadan bir belirleme yapılmışsa ya da hiçbir şekilde belirleme yapılmamışsa kanımızca yasada öngörülen yaptırımın uygulanması imkanı yoktur. Belediyelerimizin yer ve zaman belirleme ile bunların duyurulması konularında dikkatli olmalarında yarar vardır. Yer ve zaman tespiti yapılmadan ve bununda halka duyurulmadan uygulanacak idari yaptırım kararlarına karşı ilgilisince kanun yollarına başvurulması halinde, mahkemece idari yaptırım kararının iptali her zaman söz konusu olabilecektir. Duyurma yönteminin uygun araçlarla yapılması şarttır. Burada, halka duyuru konusunda en etkili iletişim araçlarının kullanılması ve geniş halk kitlelerine ulaşılması uygun olacaktır. 6-Kabahatler Kanununun 41/ 6. maddesi hükmü uyarınca kullanılmaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların bazı parçalarını sokağa veya kamuya ait bir yere bırakanlara idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Söz konusu eylemi yapanlara iki yüz elli Türk lirası para cezası verilir. Ayrıca bunların kaldırılması ile ilgili giderler de failden alınır. 304 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Genellikle söz konusu araçları bırakanlar, onların sahipleri olabilir. Ancak yasa sahipleri terimini kullanmamıştır. Eylemi işleyenlerin sahiplerinden başkaları olabileceğini de düşünmüştür. İlgili kişi belediye tarafından, bu amaçla özel depolama yerini göstermediğini veya ilan etmediğini ispat ettiği taktirde kanımızca verilen ceza kaldırılabilir. 7- Söz konusu idari para cezaları belediye zabıta görevlilerince uygulanır. 8- Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal yok edilmesi halinde yetkililerce idari para cezası verilmeyebilir. Kanun böyle bir hükme yer vererek etkin pişmanlık halinde ceza verilmeyebileceğini öngörmüştür. 9- Madde hükümleri belediye sınırları içinde uygulanır. 10- Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Ancak, 2006 yılında kitabımızın 1.baskısının hazırlandığı sırada; 2872 sayılı Çevre Kanununda önemli değişiklikler yapan 5491 sayılı ek kanun 26.04.2006 tarihinde kabul edilmiş ve 13.05.2006 tarihinde 26167 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 41. maddesinde "Çevreyi Kirletme" başlığı altında çevre kirliliği ile ilgili idari yaptırımları hüküm altına almış bulunmakta idi. Ancak yukarıda bahsetmiş olduğumuz 5491 sayılı Çevre Kanununun 20/s maddesinde de çevreyi kirletenlerle ilgili olarak idari yaptırımlara yer verilmiş ve "Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 Türk Lirası idari para cezası verilir." şeklinde bir düzenlemeye yer verildiği görülmüştür. İlk bakışta bu düzenleme Kabahatler Kanununun 41. maddesi hükümlerini geçersiz kılıyor gibi gözükmekte ise de, kanunun 27. maddesinde "Bu kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu filer için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz" şeklinde bir hükme yer verilerek, diğer kanunlarda dolayısıyla Kabahatler Kanununun 41. maddesindeki idari yaptırımların da ayrıca uygulanabileceğini hüküm altına almıştır. TBB | 305 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Söz konusu değişikliklerle, Kabahatler Kanunu kapsamına giren gürültü ve çevre kirliliği ile ilgili hükümler de bulunmaktadır. Kabahatler Kanunu fazla eski tarihli bir yasa değildir. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, kabahatler hukukunu ceza hukukundan bağımsız bir düzen içerisinde birleştirmeyi amaçlamıştır. Diğer yasalardaki farklı kuralları ve hükümlerin farklılıkları giderilmeye çalışılırken, idari yaptırım kararlarının alınması, uygulanması, para cezalarının tahsili ve idari yaptırımlara karşı hak arama yolları belirli ilke ve yöntemlere bağlanmaya çalışılmıştır. Kabahatler Kanunu ile getirilen en önemli değişikliklerden birisi de, idari yaptırım kararlarına karşı daha önce idari yargı yoluna gitmek şeklindeki anlayışın değiştirilerek bu konudaki uyuşmazlıkların adli yargıda (Sulh Ceza Mah- kemeleri) çözülmesi esası olmuştur. 5326 sayılı Kanun henüz bir yaşını bile dol- durmadan, getirdiği sistemden çıkılarak Çevre Kanunu ile ilgili idari yaptırım kararlarında yine eski anlayışa dönülmüştür. 26.4.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanunla Çevre Kanununda yapılan değişiklikler ile Kabahatler Kanununun alanına giren gürültü, çevreyi kirletme, hava ve toprağın kirletilmesi gibi çevre konularında idari yaptırım kararlarının uygulanması, idari para cezaları vermeye yetkili organlar, tekerrür ve kanun yolları konularında çok önemli farklılıklar oluşturulmuştur. Bu önemli farklılıklardan hangilerinin uygulanacağını bir sorun olarak ele aldığımızda; yeni yasa, eski yasa, özel yasa , genel yasa ölçütleri kullanılması gerekir. Çevre Kanunu, Kabahatler Kanununa göre daha yeni bir kanundur. Bu ölçüt esas alındığında daha yeni bir yasa olduğu için Çevre Kanunun önceliği olduğunda kuşku yoktur. Diğer ölçüt ise genel veya özel kanun niteliğidir. Kanımızca Çevre Kanunu ile ilgili hükümler, konu çevre olarak ele alındığında genel niteliktedir. Ancak, idari yaptırımlar ve para cezaları ile ilgili konularda Kabahatler Kanununun genel nitelikte olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle Çevre Kanunu değişiklikleri ile Kabahatler Kanununda düzenlenen gürültü ve çevre kirliliği ile ilgili yaptırımların değiştirildiği sonucuna varılmaktadır. Ancak bu arada çevre kanununun 27. maddesindeki "Bu kanununda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu fiilleri için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz" hükmü, cezalar açısından her iki kanunun birlikte uygulanabileceğini düzenlemektedir. Bir eylem için birden fazla ceza uygulanması hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Bu durumun çözümü Yasama organın yeni bir düzenleme ile çözebileceği veya 306 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Anayasa Mahkemesi yargılaması ile çözülebilecek bir konu özelliği taşımaktadır. Yukarıda belirtilen hüküm karşısında her iki yasa hükmü de yürürlükte olduğu için, biz Çevre Kanunundaki, özellikle söz konusu yasadaki değişiklikleri de belirtmekte yarar bulduk. Çevre Kanunu değişikliği kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde gürültü ve titreşim oluşturulmasını yasaklamıştır. Bu konuda idareye faaliyetin durdurulması, ve faaliyetin durdurulması için ilgililere süre verilmesi esasları getirilmiştir. Faaliyetin durdurulması için süre verilmesinin ceza verilmesini engellemeyeceği düzenlenmiştir. Gürültüde bir çevre kirliliği sayıldığı, yasada sayılan tanım kapsamına girdiği için, gürültü ile kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak nitelikte olsun yani ister kabahat ister suç niteliğinde olsun ayrıca 100 Türk Lirası idari para cezası uygulanacaktır. Bu ceza aynı kanunun 20/5. bendi hükmüne göre, söz konusu eylemin kurum, kuruluş ve işletmelerce gerçekleştirildiğinde üç kat uygulanacaktır. Yine Çevre Kanununun 23. maddesi uyarınca, söz konusu eylemler fiillerin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde birinci tekrarında bir kat, ikinci ve ardından gelen tekrarlarında iki kat artırılarak verilecektir. Çevre Kanunundaki idari cezalarla Kabahatler Kanunundaki cezalar ayrı, ayrı cezalar olduğu için Çevre Kanununa göre çevreyi kirletenler ile gürültü ve titreşim oluşturanlara ilişkin idari cezalarda, idari yaptırım kararlarını verme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına aittir. Bu yetkiyi söz konusu Bakanlık İl Özel İdarelerine, Çevre Denetim Birimlerini kuran Belediye Başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına ve Bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara devredilebilir. Kanunda, Bakanlığın bu yetkilerini hangi belediyelere (Çevre Birimini oluşturmuş olsa bile) ne şekilde devredeceği belli kurallara bağlanmamıştır. İleride, siyasi mülahazalarla bu yetkilerin bilhassa belediyelere devrinde objektif kriterlerin göz önünde bulundurulmayacağı kuşkusunu taşımaktayız. Kaldı ki, çevre denetim birimini oluşturamayan küçük belediyelerin kanun karşısındaki durumlarının ne olacağı da belirsizlik taşımaktadır. Çevre Kanununda, idari yaptırımlarla ilgili tutanak ve ceza makbuzlarının basımı ve kullanılması ile ilgili olarak da Kabahatler Kanunundaki düzenlemeden farklı bir uygulamaya gidildiği görülmüştür. TBB | 307 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kanunun 25. maddesi 3. fıkrasında idari para cezalarının tahsil usulü hakkında Kabahatler Kanunu Hükümleri uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 5491 sayılı Kanunun 24. maddesi, Kabahatler Kanununun 17/4. maddesi hükmünü göz önünde bulundurarak, "Bu kanunun 12 nci maddesinin 1 nci fıkrasının uyarınca denetim yetkisi verilen kurum ve merciler tarafından verilen idari para cezalarının yüzde ellisi, bu Kanun uyarınca yapılacak denetimlerle ilgili harcamaları karşılamak ve diğer çevre hizmetlerinde kullanılmak üzere bu kurumların bütçesine gelir kaydedilir,..." şeklinde bir hüküm getirmiştir. Bu su- retle, Kabahatler Kanununda belirlenen idari para cezalarının Kanun ilk çıktığında Devlet hazinesine yatırılması nedeni ile büyük gelir kaybına uğrayan belediyelerimiz daha sonra yapılan yasal düzenlemelerle idari para cezalarının tamamının kendi bütçelerine bırakılması dolayısıyla rahatlamışlardır. Söz konusu idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir. Çevre Kanunu, hem dava açma süresi hem de dava açılacak mahkeme açısından Kabahatler Kanunundan ayrı bir düzenleme getirmiştir. Farklı itiraz süreleri ile hak arama mercilerinin farklı biçimde düzenlenmesinin uygulamada pek çok karışıklıklara neden olacağı düşünülmektedir. Bundan başka umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 TL. idari para cezası öngörülmüştür. Ceza yargılamasını gerektirse de, sadece kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası da olsa, o yaptırımlardan ayrı olarak ayrıca 100 TL. idari para cezası öngörülmektedir. Aynı kabahat fiilini işleyen bir kişiye, farklı kurum ve kuruluşların ayrı ayrı ceza uygulayabilecekleri göz önünde bulundurularak, mükerrerliği belirlemek ve önlemek için başta merkezi idare olmak üzere ceza vermeye yetkili kurum ve kuruluşlarca bir idari ceza sicili tutulması gerekecektir. Bu sicilin ne denli sağlıklı ve düzenli olacağı başka bir konu olmakla birlikte yeni düzenlemelerin kırtasiyeciliği artıracağı ortadır. Özellikle hak arama yoları konusunda Kabahatler Kanunun getirdiği sistem henüz yerleşmemişken, Çevre Kanunu ile ilgili idari para cezalarında eski düzene dönülmesi uygulamada pek çok sorun yaratabilecek nitelikte görülmektedir. 308 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Hukuk bir sitem ve düzen içerisinde istikrar sağlamayı amaçlar. Kanunlar da bu ana amacın en önemli aracıdır. Bu nedenle öncelikle yasaların bir istikrar içerisine olması gerekir. Yasaların bir sistem ve istikrar içinde olmamasının hukuka saygı duygusuna çok büyük zararlar verebileceği düşünülmektedir. Afiş Asma MADDE 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üç bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır. (2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. (3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir. (4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. (5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. MADDE 42 - GEREKÇE Madde 42.- Toplumun tüm bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara; yetkili makamlardan açık ve yazılı bir izin alınmadıkça, bez, kağıt ve benzeri afiş veya ilân asılması, bu madde hükmü ile kabahat olarak tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği oluşturan bu şeyler, özel kişilere ait alanlara da, ilgilisinin rızası bulunmadıkça asılamaz. Doğal olarak, bu tür afiş ve ilânlar tek nüsha olmayacağından, aynı içerikte olmak kaydıyla, sayısı ne kadar olursa olsun, bütün afiş ve ilânlar tek fiil olarak kabul edilmektedir. Böylece, birinci fıkra hükmünde özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Yetkili makamdan verilen izne dayalı olarak afiş ve ilân asılması durumunda, fiil hukuka uygun olacaktır. Ancak bunun sağlıklı kontrolü için izin yazısında afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açıkça gösterilmelidir. İzinde gösterilen sürenin sonunda afiş ve ilânların, izin alan kişi tarafından derhal toplatılmaması, kabahat oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından topTBB | 309 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lanmadığı için, bu afiş ve ilânların kamu adına toplatılması halinde, ayrıca toplatma masrafı da tahsil edilir. Seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından kapsam dışı bırakılmıştır. MADDE 42 - AÇIKLAMA Kabahatler Kanununda kurallara aykırı biçimde afiş ve ilan asılması kabahat olarak nitelendirilerek idari yaptırım gerektirmiştir. Yasanın gerekçesinde görüntü kirliliği yaptırımın nedenini göstermekle beraber, estetik açıdan bir sanat eseri sayılabilecek afiş ve ilanlar da yasalarda öngörülen koşullara uyulmadığında yaptırımı gerektirmektedir. Yasanın 42. maddesindeki kabahat fiillerini, kamuya ait alanlara ve özel kişilere ait alanlara yönelik olmak üzere iki ana gruba ayırarak incelemekte yarar vardır. 1- Kamuya Ait Alanlara Yetkili Makamlardan İzin Almaksızın Afiş Asılması: Yetkili makamlardan açık ve yazılı izin almaksızın, meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, afiş ve ilan asanlara idari para cezası verilir. Afiş ve ilan bez, kağıt veya naylon gibi malzemeler üzerine basılı olabilir. Yasa bu konuda bir tahdit getirmemiştir. Yetkili makamın verdiği yazılı izin belgesinde, afiş ve ilanın asılı duracağı zaman dilimi mutlaka açık bir şekilde gösterilir. Bu süre dolduğunda afiş ve ilanı kaldırma sorumluluğu izin verilen kişiye aittir. Bu yükümlülük süre dolduğunda yerine getirilmediğinde, izinsiz ilan ve afiş asılmasına ilişkin hükümler aynen uygulanır. Yaptırım miktarı 100,- ila 3.000.-TL dir. Aynı içerikteki afişler ne miktarda olursa olsun tek bir fiil sayılır, bunun sonucunda da tek bir yaptırım uygulanır. Kanımızca afiş ve ilanın çok sayıda olması hali, yaptırımın azami miktara yakın miktarlarda belirlenmesi nedeni sayılabilir. 2- Özel kişilere ait alanlara afiş ve ilan asılması halinde, gerekli izinin söz konusu kişiden alınması gerekir. Yasada rızadan söz edildiği için muvafakat sonradan da alınabilir. Rızanın alınıp alınmadığını kamu idaresinin kendiliğinden bilmesi olanağı yoktur. Böyle bir durumda idarenin kendiliğinden harekete geçmesi mümkün değildir. Ancak ilgililerin şikayete etmesi halinde idare harekete geçip yaptırım uygulayabilir. 310 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Afiş ve ilanlara ilişkin yaptırımdan başka onların kaldırılması da gerekir. Söz konusu afiş ve ilanların kaldırılmasına ilişkin masraflar, kurallara aykırı olarak afiş ve ilanları asanlardan ayrıca tahsil edilir. Kabahatler Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen yaptırımlara kolluk ve belediye zabıta görevlileri karar verir. Afiş ve ilan asmaya ilişkin özel kanunlarla düzenleme olduğunda kabahatler kanunu değil özel kanun hükmü uygulanacaktır. Örneğin seçim döneminde afiş ve ilan asılması, seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, kurallara aykırılık halinde Seçim Kanununda öngörülen yaptırımlar uygulanacaktır. Afiş asma eylemine iştirak eden her kişiye fail gibi idari par cezası uygulanır. Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir kabahat oluşturan eylem için ayrı ayrı idari para cezası verilir. Ancak Kabahatler Kanununun 42. maddesindeki özel bir düzenleme ile aynı içerikteki afiş ve ilanların asılması eylemleri birden fazla olsa dahi, bütün eylemler tek bir eylem kabul edilmektedir. Daha önce belirttiğimiz gibi, Kabahatler Kanunun 42. maddesinde izinsiz ve rızasız afiş asma eylemiyle ilgili uygulanacak yaptırımlara ilişkin düzenlemeler getirilmişti. Ancak, yukarıda 36. ve 41. maddelerle ilgili açıklamalarımızda belirttiğimiz 5491 sayılı Çevre Kanunun 20/s. Maddesindeki idari yaptırımların; yetkili makamlardan izin almadan veya özel şahısların rızası olmadan afiş asan veya aldıkları izin süresi sonunda afişleri kaldırmayan kişiler hakkında da uygulanabileceği, bu fiilin de çevreyi kirletme sayılabileceği ve bu durumda da hem Kabahatler Kanunu hem de Çevre Kanunu hükümleri çerçevesinde işlem yapılabileceği görüşünü taşıyoruz. Silah Taşıma MADDE 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. MADDE 43 - GEREKÇE Madde 43.- Ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğini, maddede belirtilen yerlerde görünür bir şekilde taşınması kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür. TBB | 311 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU MADDE 43 - AÇIKLAMA 2521 sayılı avda ve sporda kullanılan tüfekler, nişan tabancaları ve av bıçaklarının yapımı, alımı, satımı ve bulundurulmasına dair kanun, taşınması yasak olmayan silahları belirlemiştir. Buna göre; a- Yivsiz av tüfekleri: Avda ve atıcılık sporunda kullanılan ve namlularında yiv-set bulunmayan tüfeklerdir. b- Spor ve nişan tüfekleri ve tabancaları: Hava ve gaz basıncıyla çalışan ateşsiz, namluları yivli veya yivsiz olan, uluslar arası standartlara uyan tüfek ve tabancalardır. c- Av Bıçağı: Sadece avda kullanılan, av hayvanlarını kesmeye, yüzmeye ve parçalamaya yarayan oluksuz, sırtı küt veya testereli bıçaklardır. Buna karşılık 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun kapsamında yasak olan silahlardır. 2521 sayılı Yasa yukarıda belirtilen silahların taşınması ve bulundurulmasını belgeye bağlamıştır. Söz konusu silahlar yasada öngörülen belgelere dayandığında, taşınması yasak olmayacaktır. Kabahatler Kanununun 43. maddesinde ruhsatsız olarak bulundurulan yasak olmayan silahların, park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bil şekilde taşıyan kişiye idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Bu hükümde söz konusu olan fiil 6136 sayılı Yasa kapsamına girmeyen silahlar için söz konusu olabilir. 6136 sayılı Yasa kapsamına giren silahlar hakkında kabahatler kanununun söz konusu 43. madde hükmü değil 6136 sayılı yasa hükümleri uygulanır. Eski TCK'nın yürürlükte bulunduğu dönemde, 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanununun 13. maddesinde; "Yivsiz tüfek ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği bulunduran ve taşıyanlar hakkında Türk Ceza Kanununun 549. maddesindeki ceza hükümleri uygulanır ve ayrıca tüfeğin müsaderesine hükmedilir." Denilmekteydi. 765 sayılı TCK'nun yürürlükten kaldırılmasıyla doğan boşluk bu madde hükmü ile doldurulmuştur. Madde hükmünün uygulanabilmesi için ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğinin, görünür bir şekilde taşınması idari yaptırımı gerektirmektedir. Umuma açık olmayan yerlerde bulundurmak veya umuma açık yerlerde görünmeyecek şekilde taşımak, kabahat oluşturmaz. Yaptırım miktarı 50.-TLdir. Yaptırımı belediye zabıtası değil kolluk kuvvetleri tarafından uygulanabilecektir. 312 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Kabahatler kanununun 43. maddesi yasak olmayan silahların halka açık yerlerde, görünür bir şekilde taşınmasını idari yaptırıma bağlamıştır. Söz konusu silahların ruhsatsız olsa dahi, görünmeyecek bir şekilde taşınması ya da herhangi bir yerde bulundurulması halinde yasanın aradığı koşullar gerçekleşmediğinden herhangi bir idari yaptırım uygulaması söz konusu olmayacaktır. Kanımızca silahın kılıflı olması onun görünür bir şekilde taşınmasını önlemez. Bir başka deyişle kılıf içinde bulunsa dahi bir silahın halka açık yerlerde taşınması halinde Kanununun 43. maddesine göre idari yaptırım uygulanabilir. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu Madde 43/A - (Ek: 26.6.2009 - 5918/m.9) (1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından; a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; 1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun, 2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun, 3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun, 4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun, 5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun, b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun, c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık suçlarının, ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek 5 inci maddesinde tanımlanan suçun, d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun, tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. TBB | 313 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla görevli mahkeme yetkilidir. 43/ A DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ GENEL GEREKÇE Sınır aşan suçların giderek yaygınlaştığı günümüzde, uluslararası boyutta en fazla tartışılan konulardan birini de "yolsuzlukla mücadele" oluşturmaktadır. Gerek bireysel olarak gerek organize suç örgütleri aracılığıyla işlenen yolsuzluk eylemleri, çok çeşitli suç tiplerini bünyesinde barındırmakta; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanmasından, rüşvet, özel ve kamu sektöründe yolsuzluk, tüzel kişilerin sorumluluğu gibi birbiriyle doğrudan ya da dolaylı bağlantılı muhtelif hukuki mülahazaları ilgilendirmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakereleri ve Ülkemizin üyesi olduğu Avrupa Konseyi (AK) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlar nezdinde yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin birbiriyle örtüştüğü gözlemlenmektedir. Avrupa Birliği müzakereleri sürecinde yolsuzlukla mücadele konusu; "özgürlük, güvenlik ve adalet", "sermayenin serbest dolaşımı", "mali kontrol" gibi birden fazla müktesebat başlığında ele alınmakta olup; bunlardan "sermayenin serbest dolaşımı" faslında, "Ülkemizin kara para aklanmasının önlenmesine ilişkin mevzuatını müktesebatla uyumlaştırması" hususu müzakerelerin başlaması için açılış kriteri olarak öngörülmüştür. Nitekim bu hususlar, 2007 Türkiye İlerleme Raporunda da vurgulanmıştır. Diğer yandan, OECD bünyesinde çalışmalarını yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi Çalışma Grubu Tavsiye Kararları ile Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiye kararları; kara para aklama da dahil olmak üzere yolsuzlukla mücadele ile ilgili mevzuatımızda muhtelif değişiklik çalışmalarını gündeme getirmiştir. Bu bağlamdaki uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla hazırlanan Tasarıyla Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda, Kabahatler Kanununda ve Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda çeşitli değişiklikler yapılmaktadır. MADDE GEREKÇELERİ Türk Ceza Kanununun 20 nci maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacağı, ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesinde ise tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbiri olarak faaliyet izninin iptali ve müsadere kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Bir özel hukuk tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve bu tü314 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR zel kişinin yararına olarak bir suç işlenmesi halinde, tüzel kişi bakımından adli para cezasına hükmetmek mümkün değilse de, bu tüzel kişilerin faaliyetlerinin hukuk zemininde disipline edilebilmesini temin amacıyla, organlarını oluşturan veya temsilcisi sıfatını taşıyan kişilerin en azından dikkat ve özen yükümlülüğünü vurgulamak için; belirli suçların bir özel hukuk tüzel kişisinin yararına olarak işlenmesi halinde, bu suçları işleyen kişiler hakkında mahkumiyet kararı verildiği takdirde, ayrıca bu tüzel kişi hakkında da idari para cezası verilebilmesine imkan tanımak gerekmiştir. Yapılan düzenlemede, tüzel kişinin yararına olarak işlenen suçlar sayma yöntemi ile belirlenmiştir. Yolsuzlukla mücadele ile ilgili olarak taraf olduğumuz sözleşmeler bakımından uluslar arası alanda maruz kaldığımız eleştirilerin önüne geçmek amacıyla, Kabahatler Kanununa eklenen yeni bir maddeyle, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından, yolsuzluk olarak nitelenen bazı suçların tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, tüzel kişiye de idari para cezası verilmesine imkan tanınmıştır. MADDE 43/A - AÇIKLAMA: Bu düzenlemeye göre, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi olmamakla birlikte, bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından, yasada sayılan bazı suçların, tüzel kişinin yararına işlemesi halinde, bu tüzel kişiye on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idari para cezası verilmesi gerekmektedir. Yasal düzenlemeden açıkça anlaşılacağı gibi emredici bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle, yasada sayılan özellikleri belirtilen bireylerin davranışları nedeniyle tüzel kişilerin sorumsuzluğu esas olup istisnai hallerde onların sorumluluğuna gidilebilirken 43/A maddesine göre yasada belirtilen suçlar söz konusu olduğu hallerde bunlardan yararlanabilecek tüzel kişilerin sorumluğu kesin bir dille belirlenmiştir. Para cezası yaptırımı uygulanması kesin olup hakime 10.000,Tl ile 2.000.000,00 Tl arasında ceza uygulanabilmesi hakkında taktir hakkı tanınmıştır. Her nedense yasada verilen para cezasının idari para cezası olduğu belirlenmiştir. Bir başka deyişle bir mahkeme idari para cezası verme durumunda olmaktadır. Kuşkusuz bu uygulamayı, Yasada da belirtildiği üzere esasa ilişkin yargılamayı yapmakla görevli mahkeme verecektir. Söz konusu hükmü, bir yargı merciinin idari para cezası vermesi ve Kabahatler Kanununun genel hükümleri açısından tartışmakta yarar görülmüştür. TBB | 315 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Demokrasinin güvencesi olarak kuvvetler ayrılığı ilkin yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrımını ve bunların faaliyet alanlarının birbirine karşı korunması esasına dayanır. Kuvvetler ayrımı ilkesinin ayrımında organik ve faaliyetin niteliği ölçütleri kullanılmaktadır. Organik ölçüt, kararı veren veya işlemi yapan merciin, yargı organı, yasama organı ve yürütme organı olmasını esas alır. Bu ölçüt göz önünde bulundurulduğunda, mahkemelerin aldığı bütün kararlar yargısal, parlamentonun aldığı bütün kararlar da yasama faaliyetidir. Şekli denilecek bu ölçüt, yargı mercilerinin yapmak zorunda olduğu idari işlemler, idari mercilerin yaptığı düzenleyici işlemler ve parlamento organının da yapılması gereken idari işlemler dikkate alındığında yetersiz kalır. Bu durumda alınan karar veya yapılan işin niteliğinin de dikkate alınması zorunlu olmuştur. Yani, alınan karar hangi erk tarafından alınırsa alınsın işin niteliğine bakılması gerekmektedir. Bu özellikle yargı organlarının ve yasama organının faaliyetleri açısından önem kazanmaktadır. Böylelikle parlamento çalışmalarının düzeni, çalışanların (parlamenterler değil) tayin, terfi ve disiplin işleri, parlamento yetkilileri tarafından alınsa dahi yasama faaliyeti olarak kabul edilmez. Bu tür parlamento faaliyetleri idari yargının denetimi dışında bırakılamaz. Aynı şekilde, yargı mercilerinin de, yasama organı gibi bazı idari işlemleri olabilir. Bu tür kararlarda herhangi bir idari işlem gibi kabul edilir. Konu, idari para cezaları açısından irdelendiğinde, olayımızda bir mahkemenin hiç de hafif olmayan idari para cezası verdiği görülmektedir. Yani bir yargı organı, adı idari para cezası olan bir yaptırım uygulamaktadır. Gerçi, Kabahatler Kanununun 24 üncü maddesine göre; "...Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde, mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir...". Ancak, yargı organınca verilen idari yaptırım kararı, Kabahatler Kanununda kabahat olarak düzenlenen, niteliği itibariyle de kabahat olan bir eylemdir. Oysa, Kabahatler Kanununun 43/A maddesinde düzenlenen yaptırım, a) Yasada sayılan suçlar açısından, kabahat niteliğinde değil, bir suç niteliğinde yargılamayı gerektiren eylemlere dayanmakta, 316 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR b) Bir tüzel kişinin yararına işleyip işlememesi gibi bir uyuşmazlığın çözülmesine bağlanmaktadır. Belirtilen nedenlerle, Kabahatler Kanununda sayılan, kabahatler kapsamından çıkıp, başlı başına suç olan fiillerle ilişkili bulunmaktadır. Kabahatler Kanunu açısından, giriş bölümünde değinildiği gibi, idari para cezasına öncelikle Sulh Mahkemesine başvurulup, Sulh Mahkemesi kararına karşı da Ceza Muhakemeleri Kanununa göre itiraz edilmektedir. Ancak, söz konusu idari yaptırım mahkeme tarafından verildiği için Kabahatler Kanununun 27/5 inci maddesi uyarınca, mahkeme kararına karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. Bu konu ise, ilgili bölümde ayrıntıları ile incelenmiştir. Kabahatler Kanununun 27/7 nci maddesini, söz konusu Kanunun 43/A maddesinde sayılan suçlar ve bununla ilgili idari yaptırımlar için uygulama imkanı yoktur. Çünkü, söz konusu madde hükümleri "soruşturma konusu fiilin suç değil de Kabahat oluşturduğu idari yaptırımlarla" ilgilidir. Oysa 43/A maddesin- de öngörülen yaptırımlar hem suç hem de idari yaptırım gerektiren konulardır. Kanımızca, kamu yolları açısından çözümü, Kabahatler kanunu çerçevesinde değil, söz konusu mahkemenin esasa ilişkin kararının tabi olduğu kanun yolu sistemi içerisinde çözmek daha uygun olacaktır. Bu konuda, Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler özel hüküm kabul edildiğinde sorun kalmayacaktır. Kural olarak suçların süjesi insanlardır. Sadece insanlar bilerek veya isteyerek yani suçun manevi unsurunu gerçekleştirerek suç işleyebilirler. Bu ilke kabahatler açısından da prensip olarak kabul edilmiştir. Kabahatler Kanunun 9 uncu maddesinde yer alan;"kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten kem taksirle işlenebilir." Hükmü de ceza hukukunun temel ilkesini kabahatler açısından tekrarlamıştır. Bir başka deyişle, kural olarak kabahatler tüzel kişiler tarafından işlenemez. Ancak bu hükmün istisnası söz konusu hükmün ikinci fıkrasında yer almıştır. Eğer kanunlarda açıkça hüküm yer almışsa tüzel kişilere de kabahatli davranışları nedeniyle yaptırım uygulanabilecektir. Kanunda açıkca düzenlenen istisnalardan biri Kabahatler Kanunun 8 inci maddesinde düzenlenen "Organ veya temsilcinin davranışlarından dolayı sorumluluk" halidir. Bu hükme göre, kabahati gerektiren bir davranışı nedeniyle organ veya temsilciye ceza verilirTBB | 317 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ken tüzel kişiye de ceza verilebilmektedir. Yani tüzel kişiye ceza verilmesi takdire bağlıdır. Asıl olan organ veya temsilcinin cezalandırılması olup gerektiğinde tüzel kişiye de ceza uygulanabilmektedir. "Tüzelkişilerin sorumluluğu" başlığını taşıyan madde ile, getirilen sorumlukta takdire bağlı olan tüzel kişilerin sorumlu tutulması hali zorunlu hale getirilmiş, ceza verme yetkisi de idareden alınarak hakime tanınmıştır. Bununla beraber söz konusu uygulama sadece yasada sayılan suçlar için uygulanabilecektir. Kabahatler Kanununun 43/A maddesiyle düzenlenen, mahkemelerce verilen idari para cezaları, yargı mercilerince verilen idari yaptırım özelliği açısından çok ilginç bir durum sergilemektedir. Öngörülen cezaların ağırlığı nedeniyle, bu yaptırımın idari mercilere değil, yargı mercilerine tanındığı düşünülmektedir. Uygulamada karşılaşılacak bir başka sorun, kanun yolları açısından yaşanacaktır. Kanımızca, değinilen konularda Kabahatler Kanununda öngörülen kanun yolları yerine, ilgili mahkemenin esasa ilişkin kararı ile birlikte temyiz yoluna gidilmesi daha uygun olacağı düşünülmektedir. Tüzel kişilerin bildirim yükümlülüğü Madde 43/B – (Ek: 2/7/2012-6352/102 md.) (1) 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan; bankalara, finansal kuruluşlara veya paranın sayım ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar ile mevzuat çerçevesinde dövize ilişkin işlemler yapmasına izin verilen şirketlere, her ne amaçla olursa olsun ibraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması halinde, 5237 sayılı Kanunun 278 inci maddesinde düzenlenen bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediği takdirde, bu maddede sayılan tüzel kişilere Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. MADDE 43/B AÇIKLAMA Madde hükmünde düzenlenen verilecek idari para cezasının koşulları aşağıda belirtilmiştir. A - Kanun hükmüne göre; cezanın muhatabı, a) Bankalar, b) Finansal kuruluşlar, c) Paranın sayımı ve incelemesini yaparak bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar, 318 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR d) Mevzuat çerçevesinde dövizle işlemler yapmasına izin verilen şirketlerin olması, gerekmektedir. B- Bu firmaların ibraz edilen paranın sahte olduğunun tesbiti aranan ikici koşuldur. C- Söz konusu firmaların 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 278 inci maddesine göre suçu bildirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi aranan üçüncü koşuldur. Sayılan koşullar gerçekleştiğinde C.Savcısı tarafından bin Tük Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilecektir. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, ceza verme yetkisi Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Ceza miktarını da bin Türk Lirası ile beşbin Tük Lirası arasında olabilir. Değinilen iki miktar arasında takdir yetkisi de Cumhuriyet Savcıs tarafından kullanılabilecektir.. İdari para cezası verilmesi gereken olayın, suçu bildirmeme eyleminin ortaya çıkması halinde söz konusu olacağı tartışmasızdır. Ancak bu durumun kanımızca mahkeme kararıyla somutlaştıktan sonra verilmesi daha uygun olacaktır. Bilindiği üzere, 5237 sayılı T. Ceza Kanununun 278 ,nci maddesi, “…(1) İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Mağdurun onbeşyaşını bitirmemiş bir çocuk, bedensel veya ruhsal bakımdan engelli olan ya da hamileliği nedeniyle kendisini savunamayacak durumda bulunan kimse olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılır. (4) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler bakımından cezaya hükmolunmaz. Ancak, suçu önleme yükümlülüğünün varlığı dolayısıyla ceza sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır…” hükmünü taşımaktadır. İdari para cezasını gerektiren “bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme” şartının, bildirmeme suçuna ilişkin hükmün verilmesinden sonra mı, yoksa mahkemece hüküm verilmeden önce mi? verilebileceği madde hükmünde açıkça gösterilmemiştir. Kanımızca, C.Savcısına tanınan yetkinin hüküm karara bağlandıktan sonra verilmesinin hukuk mantına daha uygun olacağı düşünülmektedir. Kanımızca böyle bir yorum, ceza verilebilmesinin şartı olarak belirlenen “İbraz edilen paranın sahte olduğunun anlaşılması TBB | 319 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin tesbiti” şartının da doğal bir sonucudur. Cezaya muhatap olabilecek kuruluşlar Kanunda sayılmıştır. Bunlar, 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde sayılan bankalar, finansal kuruluşların hemen hemen hepsidir. Bu konuya açıklık getirmek açısından Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde sayılan kuruluşları bilmekte yarar vardır. Söz konusu madde hükmünde; “…Bu Kanunun uygulanmasında; İlişkili Bakan: Başbakan veya görevlendireceği Devlet Bakanını, Kurul: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu, Kurum: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu, Başkan: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanını, Merkez Bankası: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Anonim Şirketini, Fon: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu, Fon Kurulu: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulunu, Fon Başkanı: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu Başkanını, Kredi kuruluşu: Mevduat bankalarını ve katılım bankalarını, Kuruluş birlikleri: Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğini, Banka: Mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını, Mevduat bankası: Bu Kanuna göre kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, Katılım bankası: Bu Kanuna göre özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, Kalkınma ve yatırım bankası: Bu Kanuna göre mevduat veya katılım fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, Finansal holding şirketi: İçlerinden en az bir tanesi bir kredi kuruluşu olmak şartıyla bağlı ortaklıklarının tümü veya çoğunluğu kredi kuruluşu veya finansal kuruluş olan şirketi, 320 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Şube: Elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyerini, Merkez şube: Yurt dışında kurulu bir bankanın Türkiye'de açtığı şubeyi, birden fazla şubenin olması hâlinde ise Kuruma bildirilecek ve Kurulca onaylanacak şubeyi, Fon bankası: Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu Kanun uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetimi Fona intikal eden bankalar ile Fonun çoğunluk hissesine sahip olduğu bankaları, Finansal kuruluş: Kredi kuruluşları dışında kalan ve sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya bu Kanunda yer alan faaliyet konularından en az birini yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ile kalkınma ve yatırım bankaları ve finansal holding şirketlerini, Kontrol: Bir tüzel kişinin; sermayesinin, asgarî yüzde ellibirine sahip olma şartı aranmaksızın, çoğunluğuna doğrudan veya dolaylı olarak sahip olunması veya bu çoğunluğa sahip olunmamakla birlikte imtiyazlı hisselerin elde bulundurulması veya diğer hissedarlarla yapılan anlaşmalara istinaden oy hakkının çoğunluğu üzerinde tasarrufta bulunulması suretiyle veya herhangi bir suretle yönetim kurulu üyelerinin karara esas çoğunluğunu atayabilme ya da görevden alma gücünün elde bulundurulmasını, Ana ortaklık: Kontrolündeki ortaklıklar ile Kurul tarafından belirlenen usûl ve esaslarla tanımlanan ortaklıkların finansal tablolarını kendi nezdinde konsolide eden banka veya finansal holding şirketini, Bağlı ortaklık: Ana ortaklığın kontrolü altında faaliyet gösteren ortaklıkları, Nitelikli pay: Bir ortaklığın sermayesinin veya oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on veya daha fazlasını teşkil eden paylar ile bu oranın altında olsa dahi yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren payları, Hâkim ortak: Bir ortaklığı doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte kontrol eden gerçek veya tüzel kişiyi, Yöneticiler: Bankanın yönetim kurulu, denetim komitesi ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imza yetkisine sahip mensuplarından; bölge müdürleri, şube müdürleri ve genel müdürlük merkez teşkilatında yer alan bölüm, kısım, grup ve bunlara eşdeğer isimler altında faaliyet gösteren birimlerin yöneticilerini, TBB | 321 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Mevduat: Yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında, istendiğinde ya da belli bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen parayı, Tasarruf mevduatı: Mevduat bankaları nezdinde açtırılan, gerçek kişilere ait ve münhasıran çek keşide edilmesi dışında ticari işlemlere konu olmayan mevduat hesaplarını, Özel cari hesap: Katılım bankalarında açılabilen ve istenildiğinde kısmen veya tamamen her an geri çekilebilme özelliği taşıyan ve karşılığında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen fonların oluşturduğu hesapları, Katılma hesabı: Katılım bankalarına yatırılan fonların bu kurumlarca kullandırılmasından doğacak kâr veya zarara katılma sonucunu veren, karşılığında hesap sahibine önceden belirlenmiş herhangi bir getiri ödenmeyen ve anaparanın aynen geri ödenmesi garanti edilmeyen fonların oluşturduğu hesapları, Katılım fonu: Katılım bankaları nezdinde açtırılan gerçek ve tüzel kişilere ait özel cari hesap ve katılma hesaplarında yer alan parayı, (Değişik: 13/2/2011-6111/142 md.) Destek hizmeti kuruluşu: Bankaların, mevduat veya katılım fonu kabulü, nakdî, gayrinakdî her cins ve surette kredi verme ve bu Kanunun uygulamasında kredi olarak sayılan işlemler dışında kalan faaliyetlerini banka adına gerçekleştiren; ya da reklamının yapılması hariç olmak üzere mevduat veya katılım fonu kabulü dışındaki faaliyetlerinden herhangi birinin pazarlanması da dâhil gerçekleştirilmesinde bankaya yardımcı nitelikte hizmet veren kuruluşları, Kıyı bankacılığı: Bankacılık faaliyetleri, kurulu bulunulan ülke harici ile sınırlı tutulan veya ülke genelinde uygulanan ekonomik ve malî mevzuata tâbi olmayan ya da kurulu bulunulan ülkede yerleşik olanlardan mevduat ve fon kabulünün yasaklandığı bankacılığı, İfade eder…” denilmiştir. Kanımızca, bankalar, finansal kuruluşlar ve bankalara destek hizmeti veren kuruluşlar açısından ayrım yapılmadığından, değinilen madde kapsamına girmek koşuluyla bütün kuruluşlar cezanın muhatabı olabilirler. Bir başka deyişle değinilen yasa hükmünde sayılan “Banka: Mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını, Mevduat bankası: Bu Kanuna göre kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, 322 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Katılım bankası: Bu Kanuna göre özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, Kalkınma ve yatırım bankası: Bu Kanuna göre mevduat veya katılım fonu kabul etme dışında; kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubelerini, Finansal holding şirketi: İçlerinden en az bir tanesi bir kredi kuruluşu olmak şartıyla bağlı ortaklıklarının tümü veya çoğunluğu kredi kuruluşu veya finansal kuruluş olan şirketi, Şube: Elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyerini, Merkez şube: Yurt dışında kurulu bir bankanın Türkiye'de açtığı şubeyi, birden fazla şubenin olması hâlinde ise Kuruma bildirilecek ve Kurulca onaylanacak şubeyi, Fon bankası: Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu Kanun uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetimi Fona intikal eden bankalar ile Fonun çoğunluk hissesine sahip olduğu bankaları, Finansal kuruluş: Kredi kuruluşları dışında kalan ve sigortacılık, bireysel emeklilik veya sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak veya bu Kanunda yer alan faaliyet konularından en az birini yürütmek üzere kurulan kuruluşlar ile kalkınma ve yatırım bankaları ve finansal holding şirketleri” cezanın muhatabı olabileceklerdir. EK MADDE 1- (Ek: 11/ 5/ 2005 -5348/ 5 Md.) (1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır. EK MADDE 1-GEREKÇE Gerekçesi yok EK MADDE 1- AÇIKLAMA 5326 sayılı Kabahatler Kanununa, sonradan 5348 sayılı kanunla eklenen bu hükümle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan Vergi Mahkemelerinin görevine giren hükümler saklı tutularak bu kanunda yer alan usullerin vergi Mahkemesinde uygulanmaması temin edilTBB | 323 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU miştir. Bir başka deyişle Kabahatler Kanununun uygulanması ile ilgili idare ile olan uyuşmazlıklarda Vergi Mahkemelerine gidilmeyip, bu konuda öngörülen Sulh Ceza Mahkemesi ve bazı hallerde diğer itiraz mercilerine başvurularak çözüm aranacaktır. Para Birimi GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunda ve (Ek: İbare 06.12.2006 5560 S.K. 36 md.) 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak geçen "Türk Lirası" ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para "Yeni Türk Lirası" olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır. GEÇİCİ MADDE 1 - GEREKÇE Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine "ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak" ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır. GEÇİCİ MADDE 1 - AÇIKLAMA Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden sonrası için yeni sisteme geçiş sadece Kabahatler Kanunu açısından değil onun yanında söz konusu tarihten sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para cezaları hakkında da göz önünde tutulacaktır. GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî yaptırım kararları hakkında uygulanmaz. GEÇİCİ MADDE 2 - GEREKÇE Tasarıya eklenen geçici 2.madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarla ilgili geçiş hükümlerine yer verilmiştir. GEÇİCİ MADDE 2 - AÇIKLAMA Kanunun geçici 2. maddesiyle, Kabahatler Kanununun yürürlüğe girdiği 1 Nisan 2005 tarihi itibariyle, idare mahkemelerinde açılmış bulunan davalarda, Kabahatler Kanunu uygulanmayacaktır. Yani idare mahkemelerinde görülen davaların o prosedür içinde sonuçlanması beklenerek, bu kanunda öngörülen görevli ve yetkili mahkemelere intikali gerekmeyecektir. 324 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Henüz İptal Davası Açılmayan Cezalar GEÇİCİ MADDE 3- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir. GEÇİCİ MADDE 3 - GEREKÇE Gerekçesi Yok GEÇİCİ MADDE 3 - AÇIKLAMA Kanunun geçici 3. maddesi ile, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan ancak henüz iptal davası açılmamış, ve iptal davası açma süresi dolmamış hallerde, Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulabileceği öngörülmüştür. Değinilen süreler dolduğu için bu hükmü uygulamada yeri kalmamıştır. Yürürlük MADDE 44- (1) Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer.43 MADDE 44 - GEREKÇE Gerekçesi Yok Yürütme MADDE 45- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Bu maddede yer alan "1 Nisan 2005" ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle "1 Haziran 2005" şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 43 TBB | 325 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE K. No. Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler Y. giriş tarihi 5328 5348 44 Ek Madde 1 31/3/2005 18/5/2005 Değiştiren 5326 sayılı Kanunun değiştirilen mad- Yürürlüğe Kanun No. deleri giriş tarihi 5560 3,17,20,27,28 ve Geçici Madde 1 19/12/2006 5918 6009 6111 43/A 21 20 9/7/2009 1/8/2010 25/2/2011 6217 20, 28, 29, 31 14/4/2011 326 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR EKLER : 1. Tahsilat Genel Tebliği (Seri No: 442) 2. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri No:206/1 3. İçişleri Bakanlığı Mahali İdareler Genel Müdürlüğü Para Cezaları İle İlgili Genelge 205/100 4. İçişleri Bakanlığı Emniyet Gen.Müd. Kabahatler Kanunun’nun Uygulanması İle İlgili 205/16 Sayılı Genelge 5. Karayolları Trafik Kanunu Hükümleri Gereğince Uygulanan İdari Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Usul ve Esaslar İle Kullanılacak Alındılar, Tutanaklar ve Defterler Hakkında Yönetmelik ve Ekleri 6. Yeniden Değerleme Oranları 7. İdari Yaptırımlarla İlgili Karar Örnekleri 8. İdari Yaptırımlarla İlgili Dilekçe Örnekleri 9. İdari Para Cezaları Ve Yaptırımlar İle Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi İle İlgili Örnek Yargı Kararları 10. Kabahat İçeren Diğer Kanunlar TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ44 SERİ NO: 442 Bilindiği gibi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş ve anılan Kanunun bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin olarak 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır. 19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. 5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunda yapılan değişiklik neticesinde idari para cezalarının uygulamasına yönelik aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüş ve uygulamanın tek bir tebliğde düzenlenmesi amacıyla 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların ilgili bölümleri de bu tebliğe alınmıştır. 44 Tahsilat Tebliği 12 Mayıs 2007 Tarih ve 26520 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır. TBB | 327 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU I - KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN İDARİ PARA CEZALARI 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 nci maddesi ile Kabahat; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış, 16 ncı maddesi ile de kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar; idari para cezası ve idari tedbirler olarak tasnif edilmiştir. Anılan madde idari tedbirleri mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak tanımlamıştır. 5560 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş ve madde metni; "(1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun genel kanun olma niteliği korunmakta, sadece idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda belirlenmiş olan kanun yollarının uygulanması saklı tutulmaktadır. Dolayısıyla, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenleme bulunması halinde bu hükümler uygulanacaktır. Buna göre, 5326 sayılı Kanunun kanun yolu dışındaki diğer genel hükümleri tüm idari para cezaları hakkında uygulanacak, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması halinde 5326 sayılı Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri de uygulanacaktır. Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda hüküm bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 328 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hükümler getiren yeni Kanunların yürürlüğe girmesi halinde, yeni kanunla getirilmiş olan hükümlerin uygulanacağı tabiidir. 1/6/2005 tarihinden önce işlenen kabahatler ile ilgili olarak bu tarihten sonra alınan idari yaptırım kararları sonucunda verilen idari para cezaları hakkında 5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. II - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL KİŞİLERİ 5326 sayılı Kanuna göre cezalandırılması öngörülen fiillerin tespitini ve ceza verilmesini gerçekleştiren kamu tüzel kişileri ile bunların organlarının, haksızlığı tespit etme ve ceza verme yetkileri kanunlardan kaynaklanmaktadır. Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği verecekleri idari para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer alan genel esaslara bağlı kalarak yapacaklardır. Kamu tüzel kişilerinin görev alanları dikkate alınarak aşağıdaki şekilde tasnif edilmesi mümkündür. a) Devlet Tüzel Kişiliği: Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan kamu idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleridir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturur. b) İdari Kamu Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri yürüttüğü kimi hizmet ve faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla kurulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kamu idareleri 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (B) bölümünde yer alan özel bütçeli idarelerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü örnek olarak verilebilir. c) Mahalli İdareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş olan mahalli idareler; il özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşmaktadır. d) İktisadi Kamu Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için oluşturulan kamu tüzel kişileri, iktisadi kamu kurumları olup bu kurumlara T.C. Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. örnek olarak verilebilir. e) Sosyal Kamu Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve güvenliklerini karşılamak ve sağlamak üzere oluşturulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kurumlar, 5018 sayılı Kanuna ekli (IV) TBB | 329 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU sayılı cetvelde yer alan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve Sosyal Güvenlik Kurumudur. f) Bilimsel Kamu Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve kültürel alanlarda faaliyette bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (A) bölümünde yer alan özel bütçeli idareler örnek olarak gösterilebilir. g) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli mesleklere mensup insanların zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği örnek olarak gösterilebilir. h) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde faaliyette bulunan işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması, piyasanın düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın rekabet esasları çerçevesinde işler duruma getirilmesi ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar uygulayıcı bağımsız idari nitelikli kuruluşlardır. Bu kurumlara, 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurumu ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ile (III) sayılı cetvelde yer almayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Şeker Kurumu örnek teşkil etmektedir. Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir. 5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır. III - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL KİŞİLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım olarak idari para cezası uygulayan idarelerce aşağıdaki açıklamalara göre işlem yapılacaktır. 330 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR A - İdari Yaptırım Kararlarında Yer Alacak Bilgiler 5326 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarında; a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresinin, b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiilinin, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün delillerin, d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliğinin, e) Fiilin işlendiği yer ve zamanın, bulunması zorunludur. İdari yaptırım kararında, söz konusu bilgilerin yanı sıra idari para cezasının ödeme süresi, ödeme yeri, idari yaptırım kararına karşı kanun yolu (mercii ve süresi), indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi gerekmektedir. İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde de idarede kalan nüshalara tebligatı müteakip tebliğ tarihi yazılacaktır. İdari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de yer verilecektir. İdari yaptırım kararı uygulayan idarelerce hakkında idari para cezası verilen kişinin T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası da kararda gösterilecektir. İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer verilmesi, tutanakların seri ve sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların iptal edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanağın üzeri çizilmek ve iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir. B - İdari Yaptırım Kararlarının Tebliğ Usulü 5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde, "(1) İdari yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. TBB | 331 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (2) İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. (3) Tüzel kişi hakkında verilen idari yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir." hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, idari yaptırım kararlarının ilgililere yukarıda belirtilen tebliğ usulüne göre tebliğ edilmesi zorunludur. C - İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasında "Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur." hükmü yer almaktadır. Buna göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir. Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Ancak, bu idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir. İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir aşamaya gelmesi, idari para cezasının kesinleşmesidir. Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü nedeniyle idari para 332 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin düzenlemenin bulunması halinde, bu düzenlemelerin uygulanması gerektiğinden, idari para cezalarının kesinleşmesi aşağıdaki şekilde olacaktır. 1) Kabahatler Kanununa Göre İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: 5326 sayılı Kanunun 27 ila 31 inci maddelerinde idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yolu, başvurunun incelenmesi, itiraz yolu, vazgeçme ve kabul ile masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi hususları düzenlenmiştir. Söz konusu hükümlere göre, idari yaptırım kararları; i) Kararın ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde, ii) Kanuni süresinde sulh ceza mahkemesine başvurulması halinde, - Sulh ceza mahkemesinin kararına itiraz edilmemiş ise kararın taraflara tebliğini takip eden 7 nci günün bitiminde, - 2.000,-YTL'ye kadar (bu tutar dahil) idari para cezalarına ilişkin sulh ceza mahkemesinin karar tarihinde,(31.3.2011 – 6217 S.K. Md. 27 ile bu miktar üç bin (3.000 TL) TL’ye çıkarılmıştır) iii) Sulh ceza mahkemesi kararına ya da mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine itiraz edilmesi halinde itiraz üzerine verilen karar tarihinde, kesinleşmektedir. iv) Kabahatler Kanunun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen; (6) numaralı fıkra ile soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmesi halinde idarî yaptırım kararına karşı başvurunun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı yapılacak itirazı inceleyen itiraz merciinde inceleneceği hükme bağlandığından, (7) numaralı fırka ile kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidilmesi halinde, idarî yaptırım kararına karşı itirazın da beraat kararını inceleyen mercide inceleneceği hükme bağlandığından, bu durumlarda kesinleşme kanun yollarının tüketilme- sine bağlı olarak belirlenecektir. TBB | 333 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU v) Kabahatler Kanununun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen (8) numaralı fıkrasında ise idarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceği düzenlenmiş olduğundan, bu kapsamdaki idari yaptırım kararları idari yargılama sürecine bağlı olarak kesinleşecektir. 2) Kanun Yolu Saklı Tutulan Hallerde İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: İdari para cezasına yönelik Kabahatler Kanununun hükümleri dışında kanun yolu öngörülmesi halinde, ilgili kanunlarında yer verilen kesinleşme nedenlerine bağlı olarak idari para cezaları kesinleşecektir. D - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı ve Tahsili Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanun ile değişik 17 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında; "(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafın- dan verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakan- lığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu 334 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur." hükmü yer almaktadır. Söz konusu hükümlerin incelenmesinden de görüleceği gibi, 5560 sayılı Kanunla idari para cezalarının gelir kaydedileceği yer, tahsilata yetkili merci ve tahsil usulleri değiştirilmiş, belirtilen unsurlar idari para cezaları itibarıyla farklı belirlenmiştir. 1 - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı 5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle idari para cezalarının gelir kaydının, idari para cezasını veren kamu idaresi ve bütçeler itibarıyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre; - 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler ta- rafından verilen idarî para cezaları genel bütçeye, - Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine, - Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, genel bütçeye, gelir kaydedilecektir. 2 - İdari Para Cezalarının Tahsil Usulü ve Tahsile Yetkili Merci 5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinde idari para cezalarının tahsil usulü; idari para cezasını veren kamu idaresi ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlara göre belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; - Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine,- Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, 6183 sayılı Kanun hükümlerine, TBB | 335 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU - Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve; a) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere, b) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekenler ise özel bir belirleme yapılmamış olması halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun hükümlerine, göre takip ve tahsil edilecektir. Genel hükümlere göre takip ve tahsil edileceği belirtilmiş olan idari para cezaları süresinde ödenmediği takdirde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip edilecektir. Tebliğin bu bölümünün "3- Ödeme Zamanı ve Yeri" alt bölümü, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarına yönelik açıklamaları içermektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarında ise ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı tabiidir. 3 - Ödeme Zamanı ve Yeri Ödeme Zamanı 5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının ödeme süresine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu husus dikkate alındığında, idari para cezalarının ödeme süresi, ilgili kanunlarında düzenlenen hallerde bu sürelerdir. İdari para cezalarının ilgili kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37 nci maddesine göre ödeme süresinin tayini gerekmektedir. Buna göre, özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş idari para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını veren kamu tüzel kişilerince idari yaptırım kararlarında "ödemenin 1 ay içinde yapılması gerektiği" hususu belirtilecektir. Ödeme Yeri Tebliğin bu bölümünün "1- İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı" başlıklı alt bölümünde idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri belirlenmiştir. İdari para cezalarının ödeme yeri de gelir kaydedilecek kamu idaresine göre farklılık göstermektedir. 336 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Bu bölümde yapılan açıklamalar genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının ödeme yerini belirlemekte olup, genel bütçeye gelir kaydedilmeyecek idari para cezalarının ödeme yeri ise ilgili mevzuatına göre belirlenecektir. Bu itibarla, genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının, idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ve sonra olmak üzere ödeme yeri aşağıda belirtilmiştir. a) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Önce Ödeme Yeri İdari yaptırım kararı veren idareler; idari para cezalarını, kanuni ödeme süresi içinde ya da idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ödemek isteyen kişilerden tahsil edecek ve tahsil ettiği tutarları Hazine hesaplarına aktaracaktır. İdari yaptırım kararları genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri tarafından verilmiş ise söz konusu cezalar, muhasebe yetkilisi mutemetleri ve muhasebe birimleri (merkez muhasebe birimi, mal müdürlükleri ve defterdarlık muhasebe müdürlükleri) vasıtasıyla tahsil edilecektir. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin bankalar aracılığı ile tahsilat yetkisi bulunması halinde bu idarelerin banka hesaplarına da ödeme yapılacaktır. Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenecektir. İdari yaptırım kararları 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli kamu idareleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezaları, bu idarelerin ilgili muhasebe birimlerine veya görevlendirilen personeline ya da banka hesaplarına ödenebilecektir. Gerek 5326 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerekse bu Kanunda değişiklik yapan 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan düzenlemeler nedeniyle kanuni ödeme süresi içinde vergi dairelerine ödenen para cezaları, bu bölümün üçüncü paragrafında belirtilenler hariç olmak üzere, bundan böyle TBB | 337 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kanuni ödeme süresi ve kararın kesinleşmesi süresi içerisinde idari yaptırım kararı veren idarelere ödenecektir. b) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Sonra Ödeme Yeri İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi üzerine ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır. Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini müteakip tahsil için; borçlu gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerde- ki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir. Ancak, 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları ise kararların kesinleşmesini müteakip tahsil için borçlunun gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir. 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere vergi dairesine gönderilen idari para cezalarına karşılık idarelerce tahsilat yapılmayacaktır. Ancak, tahsil edilmek üzere vergi dairelerine gönderilmiş olan idari para cezalarına yönelik tahsilat yapılması halinde, önceden gönderilen idari yaptırım kararı ile ilgisi sağlanmak suretiyle tahsil edilen tutarlar vergi dairesine bildirilecektir. İdari yaptırım kararı veren idareler, kanuni ödeme süresi içerisinde ya da kararların kesinleşmesinden önce yaptıkları tahsilatların dayanağı olan idari para cezası kararlarını/tutanaklarını vergi dairelerine göndermeyeceklerdir. 4 - İndirim Uygulaması 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (6) numaralı fıkrasında "Kabahat dolayısıyla idari para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez." hükmü yer almaktadır. Anılan hüküm ile yapılan düzenleme; 338 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR 1 - İdari para cezasını veren kamu görevlisine, para cezasının verildiği anda ödeyen kişilerin yaptığı ödemelerde indirim uygulanacağı, 2 - İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişilerin indirim hakkından yararlanacağı, yönündedir. İdari para cezasının indirimli olarak ödenebilmesi için ödemenin kanun yoluna başvurmadan önce yapılması zorunlu olduğundan, indirim; - Kanun yolu 5326 sayılı Kanunda düzenlenen hükümlere göre belirlendiği hallerde idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15 günlük başvuru süresi, mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım kararlarında ise kararın tebliğ tarihinden itibaren geçecek 7 günlük itiraz süresi, - Kanun yolu 5560 sayılı Kanunla değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü uyarınca idari para cezasının düzenlendiği kanundaki kanun yolu olması halinde, bu kanunlarda yer alan dava açma süresi, içinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır. Bununla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda 7 gün, 15 gün, 30 gün gibi ödeme süreleri bulunmakta, ödeme süresi ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir. Peşin ödeme indirimi, amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra uygulanamayacağından, dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. Buna karşın, kanuni ödeme süresi dava açma süresini aşan para cezalarında ise peşin ödeme indirimi dava açma süresi içerisinde yapılan ödemelere uygulanacak, bu süreden sonra yapılan ödemelerde ise peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır. Örneğin, ödeme süresi ilgili kanununda 30 gün olarak tayin edilmiş olan idari para cezasının kanun yoluna yönelik bir düzenlemenin bulunmaması durumunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanununa bağlı olarak kanun yolu hükümleri uygulanacağından, peşin ödeme indirimi kanun yoluna başvuru süresi olan 15 gün içerisinde yapılan ödemelere uygulanacaktır. Örnekteki idari para cezasının, ilgili kanununda dava açma süresinin 60 gün olarak tayin edilmiş olduğunun TBB | 339 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kabul edilmesi halinde, peşin ödeme indirimi, ödeme süresi olan 30 gün içerisinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır. İdarelerce kanuni ödeme süresi içerisinde yapılan tahsilatlarda peşin ödeme indirimi uygulanıp uygulanmayacağı yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tespit edilecek, tahsilat esnasında düzenlenecek makbuzlarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı ayrı gösterilecektir. Peşin ödeme indirimi, idari para cezasının tamamı üzerinden nakden veya ilgili mevzuatı gereği kabul edilmiş olması şartıyla çekle defaten yapılacak ödemelere uygulanacak, kısmi ödemelere uygulanmayacaktır. 5 - Taksitlendirme Uygulaması 5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında "... Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmüne göre, taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini müteakip kanuni ödeme süresi içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve talepler bu idareler tarafından değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Kanuni ödeme süresinden sonra yapılan taksitlendirme başvurularının değerlendirilmeyeceği tabiidir. Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular; 4 eşit taksit halinde ve birinci taksit idari para cezasının kanuni ödeme süresi içinde, geri kalan 3 taksiti ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idarece belirlenecek sürelerde ödeyecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve tahsil için durum genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezaları için ilgili vergi dairesine bildirilecektir. Genel bütçeye gelir kaydedilmeyen idari para cezalarında ise muaccel hale gelen para cezasının ilgili kanunlar uyarınca tahsile yetkili mercilerce takip ve tahsil işlemlerine başlanacaktır. Tebliğin III/C bölümünde açıklandığı gibi, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir. 340 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Taksitlendirme uygulaması kanun yoluna başvuruyu engellememektedir. Dolayısıyla, taksitlendirilen idari para cezası hakkında dava da açılmış ve yargılama sürecinde ödenmesi gereken taksitlerin süresinde veya tam olarak ödenmemiş olması halinde, ödenmemiş olan bu taksit tutarlarının muaccel hale geldiği gerekçesiyle takip işlemlerine başlanılmasına, idari yaptırım kararı kesinleşmediğinden, kanunen imkan bulunmamaktadır. Ancak, borçlu tarafından rızaen ödeme yapılabileceği tabiidir. Dava sürecinin bir yıllık taksitlendirme süresinden fazla olması halinde idarece verilecek bir yıllık süre geçersiz sayılacaktır. Dava sürecinin idarece verilen taksitlendirme süresinden az olması halinde ise dava sürecinde ödenmeyen taksit tutarlarının, ödeme süresi gelmemiş taksit veya taksitler ile birlikte geri kalan taksit ödeme süreleri içerisinde eşit tutarlar halinde ödenmesine müsaade edilecektir. Bu durumda da taksitlerin süresinde ödenmesi şartı aranılacak, taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmının takip ve tahsiline başlanılacaktır. Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Bu durumda, kanun yoluna başvurulmuş olması idari para cezasının takibini etkilemediğinden, taksitlendirilen idari para cezasının taksitlerinin tam ve zamanında ödenmemesi halinde alacağın muaccel hale geleceği ve takip edilebileceği tabiidir. 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesine göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi aranılmayacaktır. Ancak, bu maddeye göre yapılan taksitlendirmeler, cebren takip ve tahsil muamelesini durduran nitelik taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen idari para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmeme-sine, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir. E - Genel Bütçeye Gelir Kaydedilmesi Gereken İdari Para Cezasını Tahsil Eden Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Tahsil Edilen Tutarların Hazine Hesaplarına Aktarılması İdari yaptırım kararı uygulayarak kanuni ödeme süresi ya da kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsilat yapan genel bütçe kapTBB | 341 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU samındaki kamu idareleri, tahsil ettikleri idari para cezalarını bu amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri kaydedeceklerdir. Genel bütçe kapsamında olan kamu idareleri dışında kalan idareler; tahsil ettikleri idari para cezalarını, tahsil ettikleri ayı takip eden ayın 7 nci günü, bu tarihin Resmî tatile rastlaması halinde tatili izleyen ilk iş günü, Aralık ayı içeri- sinde tahsil edilen tutarı ise bütçe yılının son iş günü, mesai saati bitimine kadar; borçlunun vergi kimlik numarası, T.C. kimlik numarası, adı soyadı/unvanı, tahsilat tarihi, idari para cezası tutarı, tahsilat tutarı, tahsilatın indirimli veya taksitle yapılması halinde bu durumu belirtir şerh ve tutar, tahsilata konu makbuzların seri sıra numaraları, tahsilat sırasında ek mali yükümlülük tahsil edilmiş ise bu tutar, ayrı ayrı belirtilmek suretiyle düzenlenecek listeler ile idarenin bulunduğu yerde; tek vergi dairesi varsa bu vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaktır. Bu idareler söz konusu tutarları nakden ödeyebilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki saymanlık hesabına da vergi tahsil alındısı karşılığında ödeyebileceklerdir. Anılan idareler bu Tebliğde belirtilen sürelerde tahsil ettikleri tutarı, Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında süresinde aktarılmayan tutar, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir. IV - MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkemeler tarafından idari yaptırım kararı verileceği hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun diğer hükümleri ile birlikte konu değerlendirildiğinde, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı itiraz mercii, ağır ceza mahkemeleri olup mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmemesi veya itiraz sonrası verilen karar üzerine kesinleşen idari yaptırım kararı, tahsil edilmek için borçlu; gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir. 342 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik verilecek idari para cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre bir ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler tarafından verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekeceği tabiidir. 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde düzenlenen peşin ödeme indirimi, daha kısa ödeme süresi olmaması koşuluyla mahkeme kararına karşı itiraz süresi olan 7 gün içinde yapılacak ödemelere uygulanacak; taksitlendirme uygulaması ise mahkeme kararında yer aldığı takdirde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tayin edilen ödeme süresi içerisinde yapılan başvuru üzerine tahsilatla görevli vergi dairelerince yapılacaktır. Ancak, bu taksitlendirmenin 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile ilgisi bulunmadığından vergi dairelerince 5326 sayılı Kanuna göre yapılan taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi alınmayacağı tabiidir. 5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde ise Cumhuriyet Savcısının; Kanunda açıkça hüküm bulunması halinde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırıma karar verme yetkisi bulunduğu düzenlenmiştir. Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen idari para cezaları, bu Tebliğin III'üncü bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde işleme tabi tutulacak, ancak bu idari para cezalarının ödeme süresi, ödeme yeri ve taksitlendirilmesi işlemleri ise bu bölümde yer alan açıklamalara göre belirlenecektir. V - İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL ZAMANAŞIMI 6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde "Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur." hükmü yer almaktadır. TBB | 343 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 5326 sayılı Kanunun "Yerine getirme zamanaşımı" başlıklı 21 inci maddesinde ise; "(1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez. (2) Yerine getirme zamanaşımı süresi; a) Elli bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi, b) Yirmi bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş, c) On bin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört, d) On bin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, yıldır. (3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır. (4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar. (5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez." hükmü bulunmaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Kabahatler Kanunu kapsamındaki idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, Kanunun 21 inci maddesine göre tespit edilecektir. Ancak, 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi halleri ayrıca dikkate alınacaktır. 5326 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan "Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez." hükmü, idari para cezalarının kesinleşme sürecinde geçen sürenin zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de tahsil zamanaşımının işlemeyeceği haller olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir. Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsil edilmemekle birlikte 5326 sayılı Kanun hükümlerine tabi idari para 344 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR cezaları hakkında da anı- lan Kanunun 21 inci maddesinde düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir. VI - VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER 1) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası uygulayan idarelerce, kanuni ödeme sürelerinde ya da kesinleşme süresi içerisinde tahsil edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarının, 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince; - İdari yaptırım kararının kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal ettirilmiş kararlar bulunması halinde, bu kararların işleme alınmayarak ilgili idareye geri gönderilmesi, - İdari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle başlanılması, gerekmektedir. 2) İdari yaptırım kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının zamanaşımının başlangıç tarihi olduğundan, kesinleşme tarihi vergi dairesi kayıtlarında ayrıca izlenecektir. 3) Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezalarının tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili mercilerce yapılacaktır. Söz konusu cezaların, peşin ödeme indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, cezanın verildiği anda kamu görevlisine yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve vergi daireleri adına tahsilata yetkili bankalara ve postanelere yapılan ödemelerde de bu Tebliğin III/D-4 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde peşin ödeme indirimi uygulanacaktır. 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının peşin ödeme indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, indirimin geçiş ücreti hariç idari para cezası tutarına uygulanmasına özellikle dikkat edilecektir. 5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 TBB | 345 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları için ilgili vergi dairesine yapılacak ve talep vergi dairesince sonuçlandırılacaktır. Taksitlendirme uygulamasında bu Tebliğin III/D-5 bölümünde yapılan açıklamalara uyulacaktır. 4) Vergi daireleri idari para cezalarının tamamını tahsil ettikleri tarihten itibaren bir ay içinde durumu ilgili idarelere bildireceklerdir. VII - RED VE İADE İŞLEMLERİ Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, ret ve iade işlemleri; genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan muhasebe birimi tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında ise idarenin, para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından yerine getirilecektir. Diğer taraftan, idari para cezalarının Hazine hesaplarına aktarılmadan önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, ret ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir. Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezalarının her hangi bir sebeple ret ve iadesi gerektiği takdirde, iade işlemlerinin ilgili kurumlarca yapılması gerekmektedir. VIII- ÖLÜM HALİNDE İDARİ PARA CEZALARI HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında "Ceza sorumluluğu şahsidir." hükmü yer almaktadır. Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır. Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun; "Ceza sorumluluğunun şahsîliği" başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında "(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." hükmü, 346 | TBB KABAHATLER KANUNUN MADDE GEREKÇELERİ VE KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR "Sanığın veya hükümlünün ölümü" başlıklı 64 üncü maddesinde de "(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir. (2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." hükmü, yer almaktadır. Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinde de 5237 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi. Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler ne- deniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır. Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen "Cezaların Şahsiliği" ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir. Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen amme borçlusunun TBB | 347 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir. Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir. IX - DİĞER HUSUSLAR 1 - 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 5560 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükmünde, idari para cezasının Devlet hazinesine ödeneceği (genel bütçeye gelir kaydedileceği) ve tahsilata yetkili merciin Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerinin olduğu yönünde düzenleme yer almaktaydı. 5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, idari para cezalarının gelir kaydı, tahsil usulü ve tahsile yetkili merci, idari para cezasını veren kamu idaresi, bütçeler ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlar esas alınarak belirleneceği yönünde düzenleme getirilmiştir. 5326 sayılı Kanunun genel usul kanunu olması ve 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin de usul hükümlerine ilişkin olması dikkate alındığında, 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihi itibarıyla; Tahsil edilmiş olan ve 19/12/2006 tarihinden önce de genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının, genel bütçeye gelir kaydedilmesi, Takip işlemlerine başlanıldığı halde tahsil edilememiş olan idari para cezaları tahsil edildikten sonra, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe bağlı olarak ilgili bütçeye gelir kaydedilmesi, Tahsile yetkili mercii değişen idari para cezalarının; a) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmış olanların takip ve tahsiline takibi başlatan idare tarafından devam edilmesi, b) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmamış olanların ise yetkili kılınan idarelere gönderilmesi, gerekmektedir. 2 - 16/12/2005 tarihli ve 26025 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği, bu Tebliğin yayımı ile yürürlükten kaldırılmıştır. Tebliğ olunur. 348 | TBB EKLER EKLER TBB | 349 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 350 | TBB EKLER EKLER MALİYE BAKANLIĞI GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI UYGULAMA İÇ GENELGESİ SERİ NO : 2006/1 SAYI : B.07.1.GİB.0.71/7100-118 VALİLİĞİNE (Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü) 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31.03.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanunun uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği, 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği 16.12.2005 tarih ve 26025 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde, bu Kanunun genel kanun niteliğinde olduğu belirtilerek, Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, Kanunun yürürlük tarihi olan 01.06.2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş olan tüm kanunlarda yer alan idari para cezaları hakkında Kabahatler Kanununun genel hükümleri uygulanacaktır. Örneğin, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların ilgililere tebliği usulü, yasal başvuru süreleri ve başvuru yolları, ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının Devlet geliri sayılması yönündeki hükümler genel hükümler olup, ilgili kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi 5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. TBB | 351 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde idari para cezalarının Devlet hazinesine ödeneceği hükme bağlanmıştır. Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra alınan idari yaptırım kararları gereğince tahsil edilen idari para cezalarından hiçbir kuruma pay aktarılmayacak, ancak bu tarihten sonra yürürlüğe giren kanunlarda, Kabahatler Kanunu hükümlerinden farklı düzenleme içeren hükümlerin bulunması halinde, bu hükümler Kabahatler Kanunundan sonra düzenleme getirmiş olduğundan, özel hüküm olarak dikkate alınıp uygulanacaktır. Bu durumlarda Bakanlığımızca yapılacak düzenlemelere göre işlem yapılacaktır. İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan idareler, düzenlenecek tutanakları 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen tüm bilgilere yer verecek şekilde kendileri bastıracaktır. Ancak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları için kullanılacak tutanakların basımı ve dağıtımı önceki düzenlemeler doğrultusunda Bakanlığımızca yapılmaya devam edilecektir. 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde vergi dairelerince yapılacak iş ve işlemler aşağıda açıklanmıştır. I - VERGİ DAİRELERİNE GÖNDERİLEN İDARİ YAPTIRIM KA- RARLARI İLE İLGİLİ YAPILACAK İŞLEMLER İdari para cezası vermeye yetkili olan kamu tüzel kişileri ve bu kişilerce yapılacak işlemler ile idari yaptırım kararlarında yer alması gereken bilgiler 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilmiştir. İdari yaptırım kararlarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine ; 1) İdari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezaları, 2) Mahkemeler ve Cumhuriyet Savcılarınca verilen idari para cezaları, 3) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen Trafik Para Cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezaları ayrı, ayrı değerlendirilecektir. 352 | TBB EKLER İdari yaptırım kararları, 5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi uyarınca kararı veren kamu tüzel kişilerince ilgililerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir. Bu itibarla, idari para cezasının ilgili mevzuatında tebliğ usulüne ilişkin özel hüküm yer alsa dahi uygulanmayacağından, idari para cezalarının tebliğ usullerine ilişkin olarak Bakanlığımızca daha önce yapılan düzenlemelere göre işlem yapılmayacaktır. Buna göre, 01.06.2005 tarihinden sonra verilen idari yaptırım kararlarının tebliğ işlemlerinin 5326 sayılı Kanunun belirlediği esaslar çerçevesinde kararı veren kurumca yerine getirilmesi, 01.06.2005 tarihinden önce verilen idari yap- tırım kararlarının tebliğ işlemlerinin ise ilgili mevzuatta belirtilen esaslara göre yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir 1- İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ KAMU TÜZEL KİŞİLERİNCE VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini ve ödeme süresinin geçmesini müteakip tahsil için borçlunun ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir. Vergi dairelerince, idari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen idari yaptırım kararlarının, kararı alan idare tarafından tebliğ edilip edilmediği ve kararın kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilecektir. İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III/C bölümünde açıklanmıştır. Buna göre, ödeme ve kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezaları yetkili vergi dairelerince takip ve tahsil edileceğinden, kesinleşmeden ve ödeme süresi geçmeden önce vergi dairelerine intikal ettirilen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları işleme alınmayarak ilgili kuruma iade edilecektir. İdari yaptırım kararlarının vergi dairesine intikali üzerine yukarıda belirtilen hususlarla ilgili gerekli kontroller yapıldıktan sonra idari para cezaları "Olay Kayıt ve Hesap Defteri"ne kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca, defterin "NOT" sütununda, idari yaptırım kararını gönderen kurum ile kararın tebliğ ve kesinleşme tarihleri belirtilecektir. Olay Kayıt ve Hesap Defterine kayde- TBB | 353 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU dilmek suretiyle tahakkuk ettirilen idari para cezalarının takip işlemlerine ödeme emri düzenlenmek suretiyle başlanacaktır. Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde idari para cezaları için de tutulması öngörülen "Harç ve Para Cezaları İle Diğer Amme Alacakları İçin Hesap Defteri" bundan böyle idari para cezaları için tutulmayacaktır. Bu kısımda belirtilen idari para cezalarının taksitlendirilmesi, taksitlendirme planlaması ve ödeme süresi içerisinde taksit tutarlarının tahsili, idari yaptırım kararını veren kurumca gerçekleştirilecektir. Ancak, taksitlerin eksik ödenmesi veya zamanında ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden, ilgili kurum tarafından bildirilen tutarların takip ve tahsili yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde görevli vergi dairesince yerine getirilecektir. 2- MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına ilişkin kararlar borçlunun ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine. gönderilecektir. Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik olarak verilecek idari para cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre bir ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler tarafından verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekmektedir. Kamu tüzel kişileri tarafından verilen idari yaptırım kararlarının muhatapları tarafından dava konusu yapılması sonucunda mahkemeler tarafından bu kararların onanması, bu kararların idari merciler tarafından verilen idari para cezası niteliğini değiştirmediğinden, vergi dairelerinin, mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları ile diğer ku- 354 | TBB EKLER rumlarca verilen idari para cezaları ayrımına özellikle dikkat. Etmeleri gerekmektedir. Diğer taraftan, mahkemeler tarafından verilen adli para cezaları Kabahatler Kanunu çerçevesinde değerlendirilmeyecek, adli para cezaları ile ilgili işlemler önceki düzenlemelere göre yerine getirilecektir. 5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde, Cumhuriyet savcısının kanun- da açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Cumhuriyet savcılarının verdiği yaptırım kararlarına karşı itiraz süresi 15 gün olup bu kararların kesinleşmesinde de kamu tüzel kişileri tarafından verilen idari yaptırım kararlarına dair hükümler dikkate alınacaktır. Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari yaptırım kararlarının vergi dairelerince alınması üzerine ilgili vergi dairesi tarafından gerekli kontroller yapıldıktan sonra idari para cezaları Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydedilerek tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca, ilgili defterin "NOT" sütununa kararı gönderen mahkeme veya Cumhuriyet savcılığı ile kararın tebliğ tarihi yazılacaktır. Bununla birlikte, yukarıda yer alan süre ile ilgili açıklamalara göre vergi dairesince belirlenen kararların kesinleşme tarihi.de "NOT". sütununda belirtilecektir. Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca 01.06.2005 tarihinden sonra verilen idari para cezaları için bu cezaları düzenleyen kanunlar esas alınarak belirlenmiş olan ekteki vergi türü kodları kullanılacaktır. 2.1. Peşin Ödeme İndirimi 5326 sayılı Kanun uyarınca, kanun yoluna başvurmadan Cumhuriyet savcılarının verdiği idari yaptırım kararlarının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15 günlük başvuru süresi (dava açma) ile itiraz yoluna gidilmeden mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım kararlarında kararın tebliğ tarihinden itibaren geçecek 7 günlük itiraz süresi içerisinde borcun tamamına yönelik defaten yapılacak ödemelerde, borçlunun talebi aranmaksızın, peşin ödeme indirimi uygulanacaktır. İdari para cezasının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra ödenmesi durumunda peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır. Kanuni ödeme süresinin 15 günlük başvuru yolu süresinden veya 7 günlük itiraz süresinden daha az olması durumunda, sadece kanuni ödeme süresi içerisinde defaten yapılan ödemelere indirim uygulanacaktır. TBB | 355 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Tahsilat esnasında düzenlenecek alındılarda ve bordrolarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı ayrı gösterilecektir. Ayrıca, indirimli tahsilatların Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydı sırasında bu husus şerh edilecektir. 2.2.Taksitlendirme Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari para cezalarında sadece ilgili kararda yer alması halinde taksitlendirme uygulaması yapılacaktır. Belirtilen kararlarda taksitlendirme ile ilgili hüküm bulunması ve ceza muhatabının yazılı olarak talep etmesi üzerine, taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde, birinci taksidi idari para cezasının kanuni ödeme süresi içerisinde, kalan 3 taksidi ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, mahkeme veya Cumhuriyet savcılarınca belirlenen sürelerde veya süre belirtilmemişse vergi dairesince belirlenecek sürelerde, ödeyeceklerdir. Bu durumda, vergi dairesince ekte yer alan idari para cezaları için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre iki örnek düzenlenerek vergi dairesi müdürü ya da yetkili kılacağı personel tarafından imzalanacak ve bir örneği ceza muhatabına verilecektir. Formun diğer örneği ise idari para cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte muhafaza edilecektir. Ayrıca Olay Kayıt ve Hesap Defterinde taksit uygulamasının yapıldığı belirtilecek ve taksitlerin zamanında ödenip ödenmediği titizlikle izlenecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve kalan tutar derhal takip ve tahsil edilecektir. 3- 2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA GÖRE KESİLEN TRAFİK PARA CEZALARI, 4925 SAYILI KARAYOLU TAŞIMA KANUNUNA GÖRE KESİLEN İDARİ PARA CEZALARI, 5539 SAYILI KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN UYARINCA TAHSİLİ GEREKEN GEÇİŞ ÜCRETİ VE İDARİ PARA CEZALARI 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarına ilişkin kararların muhataplarına tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili idarelerce yapılacaktır. 356 | TBB EKLER Dolayısıyla, 14.09.2004 tarih ve 2004/9; 14.09.2004 tarih ve 2004/10 ; 21.10.2004 tarih ve 2004/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgelerinde yer alan tebliğ ile ilgili düzenlemeler, 01.06.2005 tarihinden itibaren verilen idari yaptırım kararları için yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan genelgelerin tebligat dışındaki diğer düzenlemelerinin uygulamasına devam edilecektir. 3.1. Peşin Ödeme İndirimi Bu bölümde belirtilen cezaların, peşin ödeme indirimi uygulanacak süre içerisinde defaten ödenmesi halinde, cezanın verildiği anda muhasebe yetkilisi mutemetlerine (sayman mutemetlerine) yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve bankalara yapılan ödemelerde de peşin ödeme indirimi uygulanacaktır. İndirim uygulaması yapılarak düzenlenecek alındı ve bordrolarda ceza tutarı, indirim tutarı ve tahsil edilen tutar ayrı ayrı gösterilecektir. 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının peşin ödeme indirimi uygulanacak süre içerisinde defaten ödenmesi halinde, indirimin sadece idari para cezası tutarına uygulanmasına ve geçiş ücretinden indirim yapılmamasına özellikle dikkat edilecektir. 3.2. Taksitlendirme 5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, bu kısımda belirtilen idari para cezaları için tahsile yetkili kılınan vergi dairesine yapılacak ve talep bu vergi dairesince değerlendirilip karara bağlanacaktır. Buna göre, ceza muhatabının taksitlendirme talebinin vergi dairesi müdürü ya da yetkili kılacağı personel tarafından uygun bulunması halinde, ekte yer alan idari para cezaları için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre, iki örnek düzenlenecek ve imzalanıp bir örneği borçluya verilecektir. Formun diğer örneği ise idari para cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte muhafaza edilecektir. Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde, birinci taksidi idari para cezasının kanuni ödeme süresi içerisinde, kalan 3 taksidi ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, vergi dairesince belirlenecek sürelerde ödeyeceklerdir. Trafik para cezaları ve Karayolu Taşıma Kanunu idari para cezalarına, ilgili kanunları gereğince vade tarihinden itibaren aylık %5 TBB | 357 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU oranında faiz uygulanacağından, vergi dairelerince, söz konusu formların düzenlenmesi sırasında bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden kalan tutar, derhal takip ve tahsil edilecektir. 3.3. İlişik Kesme İşlemleri Araçların fenni muayenelerinin yapılabilmesi için "Fenni Muayene İzin Belgesi"nin düzenlenmesi sırasında, ödeme zamanı gelmemiş idari para cezası taksitleri dikkate alınmayacak; araçların satış ve devirlerinde "Motorlu Taşıtların Satış ve Devrine Ait İlişik Kesme Belgesi"nin düzenlenmesi sırasında ise vadesi gelmemiş taksitlerin tamamının tahsili yoluna gidilecektir. II- KAMU TÜZEL KİŞİLERİ TARAFINDAN TAHSİL EDİLEN İDARİ PARA CEZALARININ HAZİNE HESAPLARINA AKTARILMASI Genel bütçeye dahil daireler tarafından idari yaptırım kararı uygulanarak kanuni ödeme süresi veya kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsil edilen idari para cezaları bu amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri olarak kaydedilecektir. Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler ise; tahsil ettikleri idari para cezalarını 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III/E bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde listeler ile birlikte idarenin bulunduğu yerde tek vergi dairesi varsa bu vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaklardır. Bu idareler söz konusu tutarları vergi dairelerine yatırabilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki muhasebe birimi hesabına (saymanlık hesabına) vergi tahsil alındısı karşılığında da ödeyebileceklerdir. Anılan idareler tahsil ettikleri tutarları 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen sürelerde Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında, süresinde aktarılmayan tutar 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir. Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler, belirtilen listeleri yetkili vergi dairelerine gönderecek, ilgili vergi dairesi de bu listelerde gösterilen toplam tutar üzerinden tahakkuk işlemini gerçek358 | TBB EKLER leştirecektir. Ayrıca, anılan listeler ile birlikte tahakkuk ve tahsilata ilişkin düzenlenen diğer belgeler her bir kurum bazında açılacak dosyalarda muhafaza edilecektir. Söz konusu idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatı sırasında kullanılmak üzere "9301" vergi kodu, "GENEL BÜTÇE DIŞINDA KALAN KURUMLAR TARAFINDAN YATIRILAN İ.P.C." vergi türü uzun adı, "KTYC" vergi türü kısa adı ve "0009301006" özel işlem numarası tanımlanmış olup otomasyonlu vergi daireleri sistemlerine aktarılmıştır. Otomasyonsuz vergi dairelerinde ise belirlenen vergi kısa adı düzenlenecek belgelere yazılacaktır. III-DİĞERHUSUSLAR 1) Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, ret ve iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı tahsilatlarda, tahsilatı yapan daire tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında ise idarenin para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından, iadelerle ilgili genel düzenlemeler çerçevesinde yerine getirilecektir. Diğer taraftan, tahsil edilen idari para cezalarının hazine hesaplarına aktarılmasından önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, ret ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir. 2) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının tahsile yetkili vergi dairesinden başka bir vergi dairesine peşin ödeme indirimli olarak ödenmek istenmesi halinde, indirim yapılarak tahsil edilen tutar yetkili vergi dairesine aktarılacaktır. Adına tahsilat yapılan vergi dairesince indirimin yerinde olup olmadığı hususu araştırılarak gerekli işlemler yapılacaktır. Söz konusu idari para cezalarının taksitle ödeme talebinin ise tahsile yetkili vergi dairelerine yapılması gerekmekte olup başka vergi dairelerine gelen bu talepler ivedilikle yetkili vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme talebi ile birlikte idari para cezasının 1/4'ünün ödenmek istenmesi halinde borçlunun talebi üzerine bu tahsilatlar yapılarak yetkili vergi dairesine taksitlendirme talebi ile birlikte aktarılacaktır. TBB | 359 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 3) 5326 sayılı Kanun uyarınca peşin ödemelerde yapılan %25 indirim tutarlarının Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliğinin 311/a-1 inci maddesi hükümlerine göre muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. 4) Kabahatler Kanunu çerçevesinde tahsil edilecek idari para cezaları ile ilgili kullanılacak vergi türü kodları ile muhasebe kayıtları sırasında kullanılacak yardımcı hesap kodlarına ilişkin liste ekte yer almaktadır. Konu ile ilgili bilgisayar programları otomasyonlu vergi daireleri sistemlerine aktarılmıştır. Otomasyonsuz vergi dairelerinde ise belirlenen vergi kısa adları düzenlenecek belgelere yazılacaktır. 360 | TBB EKLER İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAHALLİ İDARELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PARA CEZALARI İLE İLGİLİ GENELGE 2005/100 T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Sayı: : B050MAH065000/9345-82440 (300-313) Konu: Para cezaları 22.9.2005 GENELGE 2005/ 100 ………………………… .VALİLİĞİNE 1.6.2005 tarihinden itibaren 1608 sayılı Kanun uyarınca belediye encümenince verilecek para cezalarının alt ve üst sınırları ile miktarının tespiti hakkında Bakanlığımıza yapılan başvurular nedeniyle, aşağıdaki hususlara açıklık getirilmesine gerek duyulmuştur. Belediye organlarınca uygulanan idari para cezalarının hesaplanmasında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun (28.07.1999 tarih ve 4421 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile değişik) Ek 1 inci maddesinin (a) ve (b) bendi ile misil uygulaması, Ek 2 nci maddesi ile de yeniden değerleme oranı sistemi getirilmişti. Ancak, 13.11.2004 tarih ve 25642 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12 nci maddesi ile 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. 1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişik) 1 inci maddesinde; "Belediye meclisi ve encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği görev ve yetki dairesinde alacakları kararlara aykırı hareket edenlere ve belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar hafif para cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e ve Türk Ceza Kanununun 536, 538, 557, 559 ve 577 nci maddeleriyle 553 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır...." denilmekte, adı TBB | 361 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU geçen Kanuna 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle ilave edilen Ek 1 inci maddede de; "Belediyelerce tanzim edilmiş olan çeşitli nakil vasıtalarına ait ücret tarifelerine riayet etmeyenler hakkında belediye encümenlerince 1608 sayılı kanuna göre ceza verildikten başka bir aya kadar meslek ve sanattan men cezası da verilir ve bu gibilerin ehliyeti alınmak üzere keyfiyet trafik teşkilatına bildirilir. Bu kararlar aleyhine itiraz 1608 sayılı kanun hükümlerine tabidir." hükmü yer almaktadır. Bu husus dışında ilgili kanunlarında bahsi geçen para cezalarının, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen artırım uygulanarak, yine ilgili kanunlarında öngörülen kişi ya da organlarca bildirilmesi halinde 5393 sayılı Belediye Kanununun 34 üncü e maddesinin (e) bendi uyarınca belediye encümenince verilmesi gerekmektedir. Yukarıda sayılan mevzuat hükümleri çerçevesinde; a)1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişik) 1 inci maddesine göre; belediye meclisi ve encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği görev ve yetki dairesinde alacakları kararlara aykırı hareket edenlere ve belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar hafif para cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat faaliyetinden yasaklamaya belediye encümenlerinin yetkili olduğu belirtildiğinden ve buradaki para cezası 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca 85.715 katına çıkarıldığından (08.01.1940 tarihinde yapılan değişiklikle para cezasında herhangi bir değişiklik yapılmadığından, kat uygulanmasında Kanunun ilk yürürlüğe girdiği 15.05.1930 tarihi esas alınmıştır.) 01.06.2005 tarihinden itibaren (50x85.715= 4.285.750.- TL) 4,29.- YTL olarak uygulanacaktır. b) 1608 sayılı Kanunun 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Kanunla eklenen 2 nci maddesinde, 1608 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde kayıtlı cezayı gerektiren hususları bizzat gördükleri taktirde il merkezi olan yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan yardımcıları, şube müdürleri ve belediye başkanlarının bizzat yetki verdikleri müdürler seviyesindeki ilgili görevliler re'sen 25 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve 4 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e, diğer yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan yardımcılarının re'sen 10 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve bir gün ticaret ve sanat icrasından men'e yetkili olduğu öngörülmektedir. 362 | TBB EKLER Ancak burada öngörülen ve 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca 14.285 katına çıkarılan 25 ve 10 liraya kadar hafif para cezasının, il merkezlerin- de 0,36.- YTL, diğer yerlerde 0,14.- YTL olarak uygulanması gerekmekle birlikte, 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun değişik 2 nci maddesine 5335 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile eklenen fıkraya göre 1 YTL'nin altındaki tutarlar dikkate alınmayacağından, 1608 sayılı Kanuna göre herhangi bir para cezası uygulaması yapılsa bile, cezanın tahsili imkansız bulunmaktadır. 5326 sayılı Kabahatler Kanununa aykırı eylemler hakkında Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen cezaların belediye zabıtasınca verilebileceği, ancak bu cezaların tahsili aynı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca Devlet Hazinesince (illerde defterdarlık muhasebe müdürlüğü, ilçelerde mal müdürlüklerince) yapılacağından, düzenlenen ceza tutanaklarının bir örneğinin ilgili kuruma gönderilmesi sağlanmalıdır. TBB | 363 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İÇİŞLERİ BAKANLIĞI EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KABAHATLER KANUNU’NUN UYGULANMASI İLE İLGİLİ 2005/1666 SAYILI GENELGE T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Emniyet Genel Müdürlüğü Sayı Konu :B.05.1.EGM.0.11.05.01.- 1666 13/09/2005 :Kabahatler Kanunu'nun Uygulanması. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31 Mart 2005 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. A. Kanunun İçeriği Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamından çıkarma eğilimi nedeniyle bu Kanun hazırlanmış ve fiilleri işleyenlere idarî yaptırımlar getirilmiştir. Bu fiiller karşılığında, idarî para cezası ve idarî tedbirler öngörülmüştür. İdarî para cezası bir ceza hukuku yaptırımı olan "adlî para cezası" niteliğinde değildir. Adlî para cezası ile idarî para cezası belli bir miktar paranın kişiden alınıp Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır. B. Genelgenin Kapsamı Bu genelge 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32-43'üncü maddelerinde yer alan "emre aykırı davranış", "dilencilik", "kumar", "sarhoşluk", "gürültü", "rahatsız etme", "işgal", "tütün mamullerinin tüketilmesi", "kimliği bildirmeme", "çevreyi kirletme", "afiş asma" ve "silah taşıma" kabahatlerine, genel kolluk kuvvetleri, belediye görevlileri ile Kanun'un 39 ve 40'ıncı maddeleri bakımından ilgili kamu kurum ve kuruluşları idarî amirleri ve kamu görevlilerince uygulanacak idarî yaptırımlara ilişkin esas ve usûlleri kapsar. 364 | TBB EKLER C. Sorumlu Birimler Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasından bütün kolluk birimleri, belediye zabıta görevlileri ve Kanun'un 39 ve 40'ıncı maddeleri bakımından kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili idarî birim amirleri ve yetkili kamu görevlileri sorumludur. Ancak, Kabahatler Kanunu'nda yazılı ve (B) bölümünde sayılan çeşitli kabahatleri işleyenler hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlemeye sorumluluk alanları içinde aşağıdaki görevliler yetkilidir: a) Öncelikle Polis Merkezi/Karakol Amirlikleri, İlçe Jandarma/Jandarma Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları birim amirleri/ komutanları veya yetkilendirecekleri personel, b) Yukarıda sayılanlar dışında, yetkili kolluk amirleri/komutanları ile yetkilendirecekleri diğer kolluk personeli, c) Görev alanına giren konularda Belediye Zabıta amir ya da müdürleri veya yetkilendirecekleri belediye zabıta görevlileri, d) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri, e) Görevi ile bağlantılı olarak 40'ıncı maddenin uygulanması bakımından ilgili ve yetkili kamu görevlisi. Ç. İdarî Yaptırım Karar Tutanağında Yer Alacak Konular Kabahat fiilinin işlendiğini haber alan sorumlu birim personeli neticeye varmak için gerekli araştırmaları yapacaktır. Araştırma neticesi kabahat fiilinin işlendiğine dair yeterli delillerin varlığı, kabahatin tespit edilmesi ve kabahat fiiline uygulanacak yaptırımın kendi görev alanına girmesi halinde, idarî yaptırım karar tutanağını düzenleyecektir. İdarî yaptırım karar tutanağında; a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi, b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, d) Kesilen idarî para cezasının miktarı ile peşin ödeme yapılmış ise miktarı, e) Karar tarihi ve kararı veren sorumlu birimlerdeki yetkili personelin kimliği, TBB | 365 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU f) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla el koyma işlemi yapılmış ise el konulanın ne olduğu ve miktarı, g) Sarhoşluk nedeniyle kabahati işleyenin kontrol altına alınması işlemi, açık bir şekilde yazılacaktır. D. İdarî Yaptırım Kararı Uygulanabilecek Kişiler Esas olarak kabahati işleyen gerçek kişi hakkında idarî yaptırım kararı uygulanır. Bunun yanında; a) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa dahi) tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen gerçek kişinin, bu görevi kapsamında işlediği kabahatten dolayı, hem tüzel kişi hem de kabahati işleyen gerçek kişi, b) Temsilci sıfatıyla hareket eden gerçek kişinin (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa dahi) bu sıfatla bağlantılı olarak işlediği kabahatten dolayı temsil edilen ve kabahati işleyen gerçek kişiler, c) Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa dahi) bu faaliyet çerçevesinde işlemiş olduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi ve kabahati işleyen kişi hakkında da, idarî yaptırım kararı uygulanabilir. Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz. Ancak bu kişiler hakkında diğer idarî tedbirler alınacaktır. E. İdarî Yaptırım Kararının Dayanağı Olabilecek Deliller İşlenen kabahatlere ilişkin deliller, kabahatin kendine has koşulları göz önünde bulundurularak değerlendirilecek ve buna göre tespit edilecektir. Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve maddi deliller kullanılır: a) Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/veya olay raporu, b) Varsa ihbarda bulunan, şikayetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını içeren tutanak, 366 | TBB EKLER c) İspata yarar görsel, işitsel ve yazılı dokümanlar, d) Resmî kurumlar tarafından tanzim edilen raporlar, yazılar ile tesis edilen işlemlere ilişkin düzenlenen belgeler (hekim raporu, adli mercilerden gelen yazılar vb.), e) Kabahat fiilinin işlendiğine dair ele geçirilen maddi her türlü delil, f) İmkânlar ölçüsünde uzman görevlilerce yapılan teknik cihaz ölçüm sonuçları, F. İdarî Yaptırım Kararının Uygulandığı Kişiye Yapılacak Bildirimler Kararın uygulandığı kişiye; - İdarî yaptırım kararının kendisine tebliğ veya tefhim edildiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde karara karşı sulh ceza mahkemesine bizzat veya yasal temsilcisi ya da avukatı aracılığıyla başvurabileceği, - Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği, - İdarî para cezasına karşı, itiraz süresi içinde ödeme yapması halinde kendisinden bunun 3/4'ünün tahsil edileceği, - Peşin ödemenin kişinin bu karara karşı itiraz hakkını etkilemeyeceği, hususlarında bilgi verildikten sonra, kişinin karar tutanağını imzalaması istenecektir. Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın "İdari Yaptırım Uygulanan Şahsın İmzası" (II.8) bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın bir nüshası ilgili kişiye verilecektir. G. İdarî Yaptırım Kararı'nın Kesinleşmesi ve Uygulanması G.1. İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararı, kural olarak kararın ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren (ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi durumunda) 15 gün geçmesi hâlinde kesinleşir. İdarî yaptırım kararı, kesinleşmesine müteakiben idarî para cezasının tahsili için mahallin en büyük mal memuruna resmî yazı ile gönderilecektir. İdarî yaptırım kararının ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde idarî para cezasının ödenmesi hâlinde, cezanın 3/4'ü tahsil edilecektir. Kabahat dolayısıyla idarî para cezası verilmesinin ardından, ilgilinin rıza göstermesi halinde kamu görevlilerince tahsilat işlemlerinin yürütülebilmesi için bu genelgenin H/c bölümünde belirtilen birimTBB | 367 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lerin sayman mutemetliği görevini yürütecek personeli, il ve ilçe dairelerinin itâ amirlerinin onay veya yazıları ile belirlenecek ve "Sayman Mutemedi Alındılarının" alınacağı saymanlıklara bildirilecektir. Sayman mutemetlerine, mal sandıklarınca kullanıldıkça yenisi verilmek üzere yeteri kadar Sayman Mutemedi Alındısı verilecektir. Mal sandıklarından temin edilen alındılar, bu görevlilerce İdarî Yaptırım Kararı düzenlemekle yetkili kılınan personele imza karşılığı zimmetle teslim edilecektir. İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi hâllerinde, sayman mutemedi veya yetkilendirilmiş kamu görevlileri tarafından yapılan tahsilatta "idarî para cezasının toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar" ayrı ayrı belirtilmek suretiyle sayman mutemedi alındısında gösterilecektir. (Örnek: Kumar oynamak kabahati dolayısıyla idarî yaptırım kararı uygulanması ve yaptırım kararı uygulanan kişinin cezayı hemen ödemeye rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı 100 YTL, indirim tutarı 25 YTL ve tahsil edilen tutar 75 YTL şeklinde ayrı ayrı belirtilmek suretiyle sayman mutemedi alındısında yazılacaktır.) G.2. İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza mahkemesine başvurması hâlinde, Kabahatler Kanunu'nun 28 ve 29'uncu maddelerinde yer alan mahkeme işlemleri tamamlanıncaya ve mahkeme bir karara varıncaya kadar idarî yaptırım kararı kesinleşmeyecektir. H. İdarî Yaptırım Karar Tutanağının Düzenlenmesi a) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanağın şekli ve içeriği gerçek ve tüzel kişiler ile kararı uygulayan birimlere göre ayrı ayrı hazırlanmıştır (Ek 1, Ek 2, Ek 3, Ek 4, Ek 5, Ek 6, Ek 7, Ek 8 ve Ek 9). b) İdarî yaptırım karar tutanağı dört nüsha düzenlenecektir. Her nüshası okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım karar tutanağının bir sureti kabahati işleyen kişiye verilecek, bir sureti yaptırım kararını uygulayan birimde muhafaza edilecek, bir sureti de mahallin en büyük mal memuruna gönderilmek üzere kabahatin işlendiği yerin ilgili kolluk birimine (Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliğine) teslim edilecektir. c) Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı taşra birimleri yönünden İdarî Yaptırım Karar Defteri tutmaya ve uygulanan idarî yaptırım kararı sonrası 368 | TBB EKLER karara ilişkin iş ve işlemleri yürütmeye, idarî yaptırım kararının uygulandığı yerin bulunduğu mıntıka Polis Merkezi/Karakolu, İlçe Jandarma Komutanlıkları/ Jandarma Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları yetkili ve sorumludur. Bu birimlerce teslim alınan idarî yaptırım karar tutanağı, kararın kesinleşmesinden itibaren tahsil için mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir. d) Tutanakta ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanacaktır. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar Defterinin sıra numarası yazılacaktır. Tutanak yetkili en az iki görevli tarafından imzalanacaktır. e) Kabahatler Kanunu'nun 39 ve 40'ıncı maddeleri çerçevesinde idarî birim amirleri veya yetkilendirdikleri kamu görevlileri ile göreviyle bağlantılı olarak ilgili ve yetkili kamu görevlilerince düzenlenen ve kesinleşen idarî yaptırım karar tutanakları da ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından tahsil için mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir (Ek 9). f) El konulan gelir var ise el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine (Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliğine) teslim edilecek ve bu birimlerce de bu gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî idare amirinden veya belediye encümeninden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır. g) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilecektir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar da idarî yaptırım kararının kesinleşmesine ilişkin usule tabidir (G BÖLÜMÜ). h) Mal veya gelirin mülkiyeti kanunda açık hüküm bulunan hallere bağlı olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi durumunda bu kuruluşa, devlet hazinesine geçmesi durumunda da mahallin mal memurluğuna, mal veya gelir el koyma tutanağı, karar ile birlikte teslim edilecektir. Bu hususlar mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararda açıkça belirtilecektir. i) Yapılan işlem İdarî Yaptırım Karar Defteri'ne (Ek 10) kaydedilip, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar tutanağının bir nüshası ilgili dosyasında muhafaza edilecektir. 13. I. İdarî Yaptırım Kararı'nın Uygulanmasına İlişkin Esaslar a) İşlenen bir kabahat nedeniyle Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasın- da usul açısından öncelikle Kanun'da düzenlenen hükümler esas alınacak, bu Kanun'da düzenlenmeyen hususlarda ise 5271 TBB | 369 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan genel hükümlere göre işlem yapılacaktır. b) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilecek ve ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. c) Sadece idarî para cezası öngörülen durumlarda, bir fiil ile birden fazla kabahat işlenmiş ise en ağır idarî para cezası gerektiren kabahat için tek idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. d) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılacaktır. e) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanacak bu halde idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenmeyecektir. f) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecek ancak idarî para cezası uygulanmayacaktır. Ancak idarî yaptırım karar tutanağının idarî tedbirler bölümüne alınan idarî tedbirler yazılacaktır. g) Bir kabahat nedeniyle idarî yaptırım kararı uygulanmasına rağmen kabahate konu olan eylemlerine devam etmekte ısrar edenler hakkında 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 17'inci maddesine göre adlî işlem yapılacaktır. h) Gerçek kişinin yokluğunda bu kişi hakkında, temsilcisinin yokluğunda da tüzel kişi hakkında düzenlenen idarî yaptırım kararları, ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir. i) İdarî yaptırım kararlarına itirazlar Kabahatler Kanunu'nun 27'inci maddesine göre sulh ceza mahkemelerine yapılacaktır. j) Bu genelgede öngörülen idarî para cezaları Yeni Türk Lirası olarak uygulanır. k) İdarî yaptırım karar tutanakları, kabahate ilişkin hazırlanan diğer evrak ve tutulan defterlerin, bu işlemleri yapan yetkili birimde saklanma süresi en az 2 yıldır. l) Kabahatler Kanunu ve bu genelge hükümleri Türkiye'de yaşayan yabancılar hakkında da uygulanır. Yabancılara idarî yaptırım 370 | TBB EKLER kararı uygulanması hâlinde İdarî Yaptırım Karar Tutanağı ve Defteri buna göre düzenlenecektir. İ. Kanun'da Düzenlenen Kabahat Türleri İ. 1. Emre Aykırı Davranış (Kabahatler Kanunu'nun 32'inci Maddesi) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu cezaya emri veren makam (Cumhuriyet savcısı, hakim veya mülki amir gibi) tarafından karar verilecektir. Bu hâlde emre aykırı davranış fiilini tespit eden kamu görevlileri, karar verilmek üzere durumu emri veren makama iletecek ve emri veren makamın cezalandırmaya ilişkin yazılı kararını tanzim edeceği İdarî Yaptırım Karar Tutanağına ekleyecektir. Kabahatler Kanunu'nun 32'inci maddesi, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hâllerde uygulanacaktır. 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526'ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan atıflar, Kabahatler Kanunu'nun 32'inci maddesine yapılmış sayılmıştır. Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu kabahat ile ilgili idarî yaptırım uygulayabilmek için; a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir emir o olacak, b) Bu emir, "adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle" verilmiş olacak, c) Bu emir, usulen ilân edilecektir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için diğer kanunlarda açık hüküm bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hâllerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilecektir. Bir çok kanunda, bu konu ile ilgili açık hükümlere yer verilmiştir. Nitekim, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar ve önlemleri alacağı; alınan ve ilân olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında aynı Kanun'un 66'ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. TBB | 371 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Belirtilen Kanun'un 66'ncı maddesinde ise: "...en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526'ncı maddesi (Kabahatler Kanunu'nun 32'inci maddesi) uygulanır" denilmektedir. İdarî yaptırım karar tutanağının "İhlâl Edilen Kanun/Karar sayısı" bölümüne idarî para cezasına dayanak teşkil eden emri veren makam ve emrin tarih ve sayısı yazılacaktır. İ. 2. Dilencilik (Kabahatler Kanunu'nun 33'üncü Maddesi) Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, dilencilik yapan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. El konulan gelir var ise, el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine veya belediye zabıta birimine teslim edilecek ve bu birimlerce de el konulan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülki idare amirinden veya belediye encümeninden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır. El konulan ve mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, el koyma tutanağı ve kararı ile birlikte ilgili kolluk birimince veya belediye zabıta birimince kararın kesinleşmesinden itibaren mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir. Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişiler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)'nun 229'uncu maddesine göre suç işlemektedirler. Bunlar hakkında 5237 sayılı TCK hükümleri uygulanacaktır. İ. 3. Kumar (Kabahatler Kanununun 34'üncü Maddesi) Kumar; zaman ve mekâna bağlı olmaksızın, kazanç amacıyla kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Kabahatler Kanunu'na göre kumar oynayan kişi kabahat işlemiş olur. Kumarın mesken, kapalı mekânlar veya açık alanlarda oynanması da kabahat fiilini oluşturur. Kabahatler Kanunu'nda kumar oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış, karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür. Bu nedenle kumar oynanması için yer ve imkân sağlayanlara 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, oynayanlara ise Kabahatler Kanunu'na göre 372 | TBB EKLER işlem yapılacaktır. Kolluk görevlileri kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verecektir. El konulan gelir var ise el koyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine teslim edilecek ve bu birimlerce gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî idare amirinden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde el koyma tutanağı da bulunacaktır. El konularak mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, el koyma tutanağı ve karar ile birlikte ilgili kolluk birimince kararın kesinleşmesinden itibaren mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir. İ. 4. Sarhoş Olarak Başkalarının Huzur ve Sükûnunu Bozmak (Kabahatler Kanununun 35'inci Maddesi) Kolluk görevlilerince sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir. Kişinin alkol aldığı doktor raporu veya mevcutsa alkol metre ile tespit edilecek, doktor raporu veya varsa alkol metre çıktısı, yoksa alkol metre ölçümüne ilişkin tutulan tutanak delil olarak evraka eklenecektir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması gerekmez. (Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur ve sükûnunu bozucu davranışlar da bu kapsamda değerlendirilecektir.) Bu yaptırımın uygulanabilmesi için şahsın hem huzur ve sükûnu bozması hem de alkollü olması şartı gerekmektedir. Sarhoş olan ve idarî yaptırım kararı uygulanan kişi ikaz edilerek ailesine veya güvenilir bir kişiye teslim edilecek veya kişi kolluk biriminde sarhoşluğu geçinceye kadar kontrol altında tutulacaktır. Kollukça kontrol altına alınan kişinin bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin bilgi verilecektir. Kontrol altına alınan kişi yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde durumu vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilecektir. Gerektiğinde kontrol altına alınan kişinin kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlüğü bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemler alınacaktır. Sarhoşluğu geçince kişi serbest bırakılacaktır. TBB | 373 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İ. 5. Gürültü (Kabahatler Kanunu'nun 36'ncı Maddesi) Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirası'ndan beş bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. İşletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye uygulanacak idarî para cezasının miktarı belirlenirken, işlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak verilecek cezanın miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir. Gürültünün tespit edilmesinde, öncelikle ihbar veya şikayet incelenecek ve buna ilişkin tanzim edilen tutanak İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın ekine konulacaktır. İ. 6. Rahatsız Etme (Kabahatler Kanunu'nun 37'nci Maddesi) Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Umuma mahsus veya umuma açık yerlerde veya işyeri ve konutlara gelmek suretiyle, bu yerlerde bulunan kişileri herhangi bir talebi bulunmaksızın meşgul ettikleri tespit edilenlere bu ceza uygulanacaktır. İ. 7. İşgal (Kabahatler Kanunu'nun 38'inci Maddesi) Bu kabahate idarî yaptırım kararı uygulamaya sadece belediye zabıta görevlileri yetkilidir. Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişilere elli Türk Lirası; yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşâat malzemesi yığan kişilere de yüz Türk Lirası'ndan beş yüz Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Yaptırım Karar Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir. 374 | TBB EKLER Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Özel kanuna tâbi hâllerde ilgili kanun hükümleri uygulanacaktır. İ. 8. Tütün Mamullerinin Tüketilmesi (Kabahatler Kanunu'nun 39'uncu Maddesi) Bu bölümde tütün mamullerinin tüketilmesi ile ilgili Kabahatler Kanunu'nun kolluğa ve kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili idarî birim amirlerine yetki verdiği konulara ilişkin düzenleme yapılmıştır. Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişilere, ilgili idarî birim amirinin yetkilendirdiği kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu hüküm tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmayacaktır. Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Kabahatin kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi hâlinde idarî yaptırım kararını ilgili idarî birim amirinin yetkilendirdiği kamu görevlileri uygulayacaktır. Özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında tütün mamullerinin tüketilmesi hâlinde tüketen kişilere başvurulan ilk kolluk birimi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu ceza, şikâyet üzerine kolluk kuvvetlerince verilecektir. İ. 9. Kimliği Bildirmeme (Kabahatler Kanunu'nun 40'ıncı Maddesi) Görevle bağlantılı olarak sorulması hâlinde, yetkili kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye yetkilendirilmiş kamu görevlisi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutulacak, yetkili kamu görevlisi durumdan yazılı olarak Cumhuriyet savcısını derhâl haberdar edecektir. Bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde gözaltına alınabilecek ve gerekirse tutuklanabilecektir. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 17'inci maddesi hükmü saklıdır. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda yakalama ve gözaltına alma işlemlerine derhâl son verilecektir. TBB | 375 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İ. 10. Çevreyi Kirletme (Kabahatler Kanunu'nun 41'inci Maddesi) Bu kabahat ile ilgili olarak idarî para cezasını vermeye ve miktarını takdire belediye zabıta görevlileri yetkilidir. - Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bireysel atık ve artıkların atılması hâlinde de bu hüküm uygulanacaktır. - Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi hâlinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beş yüz Türk Lirası'ndan beş bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. - Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. - İnşâat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirası'ndan üç bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. İnşâat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi hâlinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beş bin Türk Lirası'dır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilecektir. -İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir. -Kullanılamaz hâle gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunacaktır. -Kullanılamaz hâle gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye iki yüz elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilecektir. -Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhâl giderilmesi hâlinde idarî para cezasına karar verilmeyebilecektir.. 376 | TBB EKLER -Kabahatler Kanunu'nun 41'inci maddesi hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanacaktır. -Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. İ. 11. Afiş Asma (Kabahatler Kanununun 42'inci Maddesi) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, kolluk veya belediye zabıta görevlilerince yüz Türk Lirası'ndan üç bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilecektir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılacaktır. Ancak yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar için idarî para cezası uygulanmayacaktır. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilecektir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhâl toplatılacaktır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi hâlinde yüz Türk Lirası'ndan üç bin Türk Lirası'na kadar idarî para cezası verilebilecektir. Bu afiş ve ilanların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilecektir. İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım Tutanağı'nın "Elde Edilen Deliller" bölümünde belirtilecektir. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Bu bağlamda Kabahatler Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği gibi seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hükmün kapsamı dışında bırakılmıştır. İ. 12. Silâh Taşıma (Kabahatler Kanununun 43'üncü Maddesi) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silâhları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Kabahatler Kanunu'na göre idarî ceza uygulanabilmesi için iki unsurun bir arada olması gerekmektedir: Birincisi, hava veya gaz basıncıyla çalışan avda veya atıcılık sporunda kullanılan ateşli ya da ateşsiz tüfekler gibi yasak olmayan ancak yetkili makamlardan ruhsat almayı gerektiren silâh bulunması, ikincisi bu silâhın park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşınması gerekmektedir. TBB | 377 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU İşlem yapılan kişiler hakkında sadece idarî yaptırım kararı uygulanacak, silâhların mülkiyetinin kamuya geçirilmesi işlemi tesis edilmeyecek ve yapılan işlem sonrası silâh ilgiliye teslim edilecektir. J. Genelgenin Uygulanması Bu genelgenin dağıtımı, sorumlu birimler/görevliler tarafından uygulanmak üzere en alt birimlere kadar sağlanacaktır. Genelgenin uygulanmasından ve takibinden yetkili ve görevli sıralı amirler sorumlu olacaktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun uygulanmasının, yukarıda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmesi yönünde bilgi ve gereğini arz ve rica ederim. 378 | TBB EKLER KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU HÜKÜMLERİ GEREĞİNCE UYGULANAN İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİLİNDE VE TAKİBİNDE UYGULANACAK USUL VE ESASLAR İLE KULLANILACAK ALINDILAR, TUTANAKLAR VE DEFTERLER HAKKINDA YÖNETMELİK45 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen hükümlere aykırı hareket edenler hakkında düzenlenecek Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para cezalarının tahsilatı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının şeklini, içeriğini, teminini ve kullanma esaslarını; para cezalarının tahsilinde ve takibinde uygulanacak usul ve esasları; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı personeli ile Ulaştırma Bakanlığının ve Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin merkez, bölge il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personelinden alındı ve tutanak düzenleyeceklerin niteliklerini, yetki sınırlarını, hangi hallerde hangi belge ve tutanakları düzenleyeceklerini, koordinasyon ve işbirliği esaslarını belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para cezalarının tahsilâtı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının şeklini, içeriğini, teminini ve kullanma esaslarını, tahsil ve takibini, b) Kimlerin hangi hallerde Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile bu idari para cezalarının tahsilâtı sırasında düzenlenecek Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı düzenlemeye yetkili olduklarını, 45 6 Nisan 2011 tarih ve 27897 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. TBB | 379 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU c) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı ve tutanak düzenlemeye yetkili personelin bağlı oldukları kuruluşların, alındı ve tutanaklar hakkında yapacakları işlemleri, ç) Kimlerin hangi hallerde araçların tescil plakasına göre tutanak düzenleyebileceğini ve bu konuda yapılacak işlemleri, d) Trafik idari para cezalarının ödenme süresini, yerini, şeklini ve tahsilâtı yapan kuruluşların sorumluluklarını, e) Trafik idari para cezalarının belirlenen sürelerde ödenmemesi halinde yapılacak işlemleri ve diğer işbirliği esaslarını, f) Trafikten men edilen araçlar ile geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için düzenlenecek tutanakları ve bunların defter kayıtlarına ilişkin hususları, kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 121 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen deyimlerden; a) Ceza puanı: Karayolları Trafik Kanununun kabahat saydığı fiillerden dolayı haklarında idari para cezası uygulanan sürücülere, aldıkları her ceza için Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirtilmiş olan puanı, b) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı: Karayolları Trafik Kanununda öngörülen ve karar vermeye cumhuriyet savcılarının yetkili olduğu kabahatlerin tespiti amacıyla yetkililerce tanzim edilen tutanağı, c) Genel zabıta: Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının genel kolluk personelini, ç) Karayolları Genel Müdürlüğü personeli: Karayolları Trafik Kanununun yetki vermiş olduğu hükümler doğrultusunda, işlenmiş olan kabahatten dolayı işlem yapmak üzere Karayolları Genel Müdürlüğünce görevli ve yetkili kılınmış personeli, d) Muhasebe Yetkilisi Mutemedi: Karayolları Trafik Kanununda öngörülen fiiller karşılığında alındı ve tutanak düzenlemeye yetkili personelce kullanılmak üzere, Maliye Bakanlığının ilgili biriminden trafik para cezası muhasebe yetkilisi mutemedi alındılarını, trafik idari para cezası karar tutanaklarını ve cumhuriyet savcılığına sevk tutanaklarını teslim almaya ve teslim etmeye, bu tutanaklar karşılı380 | TBB EKLER ğında tahsil edilen trafik idari para cezalarını Maliye Bakanlığının ilgili biriminin veznesine teslim etmeye yetkili kılınan personeli, e) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı: Karayolları Trafik Kanununun kabahat saydığı ve karşılığında idarî para cezası öngörülmüş fiiller hakkında yetkililerce tanzim edilen tutanağı, f) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı: Karayolları Trafik Kanununda öngörülen fiiller karşılığında yetkililerce tahsil edilen para karşılığı olarak düzenlenen ve kural ihlalinde bulunanlara verilen makbuzu, g) Trafik zabıtası: Karayolları Trafik Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen zabıtayı, ğ) Ulaştırma Bakanlığı personeli: Karayolları Trafik Kanununun yetki vermiş olduğu hükümler doğrultusunda, işlenmiş olan kabahatten dolayı işlem yapmak üzere Ulaştırma Bakanlığının ilgili birimlerinde görevli ve yetkili kılınmış personeli, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı, Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı, Araç Trafikten Men Tutanağı, Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı ve Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının Şekli, İçeriği ve Basımı, Alındı ve Tutanak Düzenlemeye Yetkili Kılınanlar, Tutanakların Düzenlenme Usul ve Esasları Düzenlenecek alındı ve tutanakların şekli, içeriği ve basımı MADDE 5 – (1) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısının şekli ve içeriği 30/12/2006 tarihli ve 26392 sayılı 3. Mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinde (Örnek No 9) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-1)’de, elektronik ortamda düzenlenen Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-2) ve (Ek-3)’te, Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-4)’te, elektronik ortamda düzenlenen Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının şekli ve içeriği (Ek-5)’te, Mazbatalı Tebligat Zarfının şekli ve içeriği (Ek-6)’da, Araç Trafikten Men Tutanağının şekli ve İçeriği (Ek-7)’de, Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağının şekli ve içeriği ise (Ek- 8)’de gösterilmiştir. (2) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı, Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı ve Trafik İdari Para Cezası TBB | 381 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Karar Tutanağı, Maliye Bakanlığınca bastırılır ve yetkili kılınmış kuruluşlara dağıtılmak üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek birime veya kuruma gönderilir. Bu Yönetmelikte belirtilen tutanaklar elektronik ortamda da üretilebilir ve düzenlenebilir. Buna dair diğer usul ve esaslar İçişleri ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken belirlenir. Alındı ve tutanak düzenlemeye yetkili kılınanlar MADDE 6 – (1) Alındı ve tutanaklar, Karayolları Trafik Kanununda belirtilen hükümlere aykırı hareket edenler hakkında ve yetki sınırları içinde; a) Trafik zabıtası, b) Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde genel zabıta, c) Ulaştırma Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin merkez, bölge il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personeli, tarafından düzenlenir. Alındı ve tutanakların teslim alınması ile birimlerince yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar MADDE 7 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesine göre; alındı düzenlemeye yetki verilen kuruluşlardan görevlendirilecek muhasebe yetkilisi mutemedi sayılan ve kefalete tabi tutulan personele mal sandıklarınca, kullanıldıkça yenisi verilmek üzere yeteri kadar alındı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ve Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı verilir. Alındıların her sayfası bağlı oldukları kuruluşun resmi mührü ile mühürlenir. (2) 6 ncı maddede belirtilen görevliler tarafından; a) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı, İdari Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek– 9), b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–10), c) Cumhuriyet Savcılıklarının yetkisine giren kabahatlerle ilgili düzenlenen Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanakları Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–11), ç) Trafikten men edilen araçlar için düzenlenecek olan Araç Trafikten Men Tutanakları, Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek–13), 382 | TBB EKLER d) Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için düzenlenen Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanakları, Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek– 14), kaydedilerek, kullanılmak üzere yetkili personele zimmet karşılığı verilir. Alındı ve tutanakların düzenlenmesi ve teslimine ilişkin usul ve esaslar MADDE 8 – (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan personel, muhasebe yetkilisi mutemedi olarak görevlendirilmeden alındı karşılığı idarî para cezası tahsil eder. (2) Alındı ve tutanakların her nüshası okunaklı olacak şekilde, sabit, mürekkepli veya tükenmez kalemle tam ve eksiksiz doldurulur. Alındılar düzenleyen tarafından, tutanaklar ise düzenleyen/düzenleyenler ve kural ihlalinde bulunan tarafından imzalanır. a) Alındılar üç nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüshası kural ihlalinde bulunan ilgiliye, ikinci nüshası görev hitamında, dip koçanı ise bittikten sonra bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilir. b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı (Ek-1) üç nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüshası kural ihlalinde bulunan ilgiliye verilir, ikinci nüshası görev hitamında tutanağı düzenleyen görevlinin bağlı olduğu kurumun ilgili birimine muhafaza edilmek üzere teslim edilir. Ceza tutanaklarına ilişkin bilgiler elektronik ortama aktarılarak cezanın kesinleşmesinden sonra yedi iş günü içinde tahsil ve takip için elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir. Dipkoçanı ise bittikten sonra tutanakların teslim alındığı kurumun ilgili birimine teslim edilmek üzere bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine verilir. c) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı (Ek-4) dört nüsha olarak düzenlenir. Düzenlenen tutanakların üç nüshası görevlinin bağlı olduğu kuruma teslim edilir. Kurumdaki ilgili birim tarafından, tutanak Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defterine (Ek–12) kaydedilerek birinci ve üçüncü nüshaları bir üst yazı ile birlikte ilgili Cumhuriyet Savcılığına yedi iş günü içerisinde gönderilir, tutanağın ikinci nüshası kurumda muhafaza edilir. Dip koçanı ise, bittikten sonra tutanağın teslim alındığı mal sandığına teslim edilmek üzere bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilir. (3) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının taşınabilir veya el cihazlarıyla elektronik ortamda (Ek–3) üretilerek düzenlenmesi ve TBB | 383 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU kural ihlalinde bulunana ihlalin gerçekleştiği yerde tebliğ edilmesi halinde; a) Tutanak, düzenleyen/düzenleyenler ile kural ihlalinde bulunan tarafından imzalanır. b) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir. Tutanağın bir nüshası kural ihlalinde bulunan ilgiliye verilir, ikinci nüshası ise görev hitamında bağlı olunan kurumun ilgili birimine teslim edilir ve kurumda muhafaza edilir. Ceza tutanaklarına ilişkin bilgiler cezanın kesinleşmesinden sonra yedi iş günü içinde tahsil ve takip için elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir. (4) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağının sabit/masa üstü cihazlarla elektronik ortamda (Ek–5) üretilmesi halinde; a) Tutanak üç nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır. b) İki nüsha tutanak bir üst yazı ile birlikte Cumhuriyet Savcılığına gönderilir, bir nüshası ise kurumda muhafaza edilir. (5) Birkaç trafik kuralının bir arada ihlal edilmesi halinde, alındı ve tutanaklara her ihlal için fiile uyan kanun maddeleri ayrı ayrı yazılır. Aynı anda üçten fazla ihlal tespit edildiği durumlarda, ilgili maddeler için yeni alındı/tutanak düzenlenir. (6) İhlal edilen trafik kuralına ilişkin olarak düzenlenen Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağında belirtilen idari para cezasının, ilgili tarafından peşin olarak ödenmek istenmesi halinde, idarî para cezası alındı düzenlenmek suretiyle tahsil edilir. (7) Kullanılan alındıların iadesinde ve tahsil edilen paraların tesliminde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır; a) Görevlilerce alındı karşılığı tahsil edilen paraların muhasebe yetkilisi mutemedine tesliminde, muhasebe yetkilisince de kendisine teslim edilen paraların ilgili mal sandığı veznesine yatırılmasında, Maliye Bakanlığınca belirlenen şekil ve parasal sınırlara uyulur. b) Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen parasal sınır aşılmamış olsa dahi, alındıların bitip bitmediğine bakılmaksızın tahsil edilen paralar, ilgili mal sandığı veznelerine yatırılmak üzere alındı koçanı ile birlikte her yedi günde bir muhasebe yetkilisi mutemedine, Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–9) üzerinde yapılan zimmet kaydı düşülmek suretiyle teslim edilir. Belirlenen parasal sınıra ulaşılması halinde, yedi günlük süre beklenilmez. 384 | TBB EKLER c) Muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilen ve bu fıkranın (a) bendinde belirtilen parasal sınırın altında kalan paraların, bu görevli tarafından en geç üç iş günü içerisinde ilgili mal sandığı veznesine yatırılması mecburi olup, malî yılın son iş gününde bu sürelere bağlı kalınmaksızın yapılan tahsilâtların mal sandığı veznesine yatırılması zorunludur. Belirlenen parasal sınıra ulaşılması halinde, üç iş günü olarak belirlenen süre beklenilmez. ç) Muhasebe yetkilisi mutemedine teslim edilen alındı dip koçanları, yapılan tahsilâtın tarih ve seri numarasına göre Muhasebe Yetkilisi Mutemetleri Kasa Defterine işlenir. Kasa defteri sayfaları arasına karbon kâğıdı konularak iki nüsha doldurulur. d) Bu şekilde doldurulan Kasa Defteri ve alındı dip koçanları, yapılan tahsilâtla birlikte ilgili mal sandığı veznesine teslim edilir. e) Görevliler tarafından işlem yapılarak bitirilen alındıların dip koçanları, Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve Zimmet Defterinde (Ek–9) düşüm yapılarak muhasebe yetkilisi mutemedine, bu görevli tarafından da ilgili mal sandığına teslim edilir. Araçların tescil plakasına göre tutanak düzenlenmesi MADDE 9 – (1) Karayolları Trafik Kanunu gereğince yetkili kılınmış personel tarafından, Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen kural ihlallerinde bulunan araçların tescil plakaları üzerinden, araç veri tabanında bulunan bilgisayar kayıtları veya araç tescil dosyasındaki bilgiler esas alınarak sahiplerine cezai işlem uygulanır. (2) Bu şekilde düzenlenen tutanaklar, gereği yapılmak üzere görevlilerin bağlı bulundukları kuruluşun ilgili birimine teslim edilir. Araçların tescil plakasına göre düzenlenen tutanaklar hakkında yapılacak işlemler MADDE 10 – (1) Karayolları Trafik Kanunu gereğince yetkili kılınmış personel tarafından araçların tescil plakasına göre düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanakları; a) Kural ihlalinin tespit edildiği tarihteki araç sahibi ve gerekli bilgiler, araç veri tabanında bulunan bilgisayar kayıtlarından tespit edilerek tutanağın ilgili bölümleri doldurulur. Araç sahibi ve gerekli bilgilerin bilgisayar kayıtlarından tespit edilememesi halinde, bilgiler aracın tescil dosyasının bulunduğu trafik tescil kuruluşundan yazılı olarak veya elektronik sistemle temin edilir. TBB | 385 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU b) Tutanağın tebligat işlemlerine ihlalin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde başlanarak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. c) Tutanağın birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak ilgilisine tebliğ için gönderilir. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir. Tutanağın ikinci nüshası kurumda muhafaza edilir, dipkoçanı ise bittikten sonra tutanakların teslim alındığı kurumun ilgili birimine teslim edilmek üzere bağlı olunan kurumun muhasebe yetkilisi mutemedine verilir. ç) Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri gereğince araç sürücüsü ile birlikte ayrıca araç sahibine/işletenine/yük gönderene de idari para cezası öngörülen durumlarda, aracın tescil belgesi ve diğer belgelerdeki bilgiler esas alınarak, araç sahibine/işletenine/yük gönderenine tescil plakası üzerinden Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenir. Bu şekilde araç sahibi/işleteni/yük göndereni adına tanzim edilen tutanaklar, görevlilerin bağlı oldukları kuruluşun ilgili birimine (a) bendi hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere teslim edilir. (2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının sabit/masa üstü cihazlarla elektronik ortamda (Ek–2) üretilerek düzenlenmesi halinde; a) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır. b) Tebligat işlemlerine on iş günü içinde başlanılır. Tutanağın birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir. 386 | TBB EKLER c) Tutanağın ikinci nüshası ilgili birimde muhafaza edilir. (3) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağının taşınabilir cihazlarla elektronik ortamda (Ek–3) üretilerek düzenlenmesi halinde; a) Tutanak iki nüsha olarak düzenlenir ve düzenleyen/düzenleyenler tarafından tüm nüshaları imzalanır. b) Tebligat işlemlerine on iş günü içinde başlanılır. Tutanağın birinci nüshası Mazbatalı Tebligat Zarfı (Ek–6) içine konularak, Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesi hükümleri uyarınca araç sahibine, sahibi birden fazla ise tescil kaydının ilk sırasındaki sahibine posta yoluyla tebligat yapılır. Yapılan tebligatta idarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliğ veya tefhimi tarihinden itibaren Kabahatler Kanununun ilgili maddelerinde belirtilen süre ve şartlar doğrultusunda yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği ve bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî yaptırım kararının kesinleşeceği belirtilir. (4) Tebliğ edilen tutanaklara ilişkin bilgiler, cezanın kesinleşmesinden sonra takip ve tahsili için yedi iş günü içinde elektronik ortamda Maliye Bakanlığına gönderilir. Yabancı ülkede kayıtlı araçlara uygulanan trafik idari para cezalarının tebliği, takibi ve tahsili MADDE 11 – (1) Yabancı ülkelerde kayıtlı araçların sürücülerine Karayolları Trafik Kanununa istinaden düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanaklarına ilişkin bilgiler, ivedilikle elektronik ortama aktarılır. (2) Yetkililerin dur uyarısına rağmen durmayarak seyrine devam eden, trafik kural ihlalinde bulunan, ancak durdurulması mümkün olmayan veya durdurulması trafik güvenliği açısından tehlike teşkil eden, trafik kuralını ihlal ettiği teknik cihazlarla tespit edilen ve yabancı ülkelerde kayıtlı araçların tescil plakasına göre düzenlenen trafik idari para cezası karar tutanaklarına ilişkin bilgiler ivedilikle elektronik ortama aktarılır ve bu tutanaklar gümrük kapılarında aracın sürücüsüne tebliğ edilir. (3) Trafik idari para cezası karar tutanaklarına ilişkin gümrük kapılarında yapılacak ödemeler kabul edilir. (4) Yabancı ülkede kayıtlı araçların sürücüsüne, sahibine, işletenine veya gönderenine uygulanan, ancak tebliğ edilemeyen trafik idari para cezalarına ilişkin tutanaklar tebliğ edilmek üzere, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 25 inci maddesi gereğince ilgili ülke Büyükelçiliğimize/ Başkonsolosluğumuza gönTBB | 387 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU derilmek üzere Dışişleri Bakanlığına gönderilebileceği gibi doğrudan Valiliklerimizce de ilgili ülke Büyükelçiliğimize / Başkonsolosluğumuza gönderilebilir. (5) İçişleri, Maliye ve Ulaştırma Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı, yabancı ülkede kayıtlı araçların sürücülerine, sahiplerine, işletenlerine veya gönderenlerine uygulanan trafik idari para cezalarının tebliği, takibi ve tahsili konusunda gerekli tedbirleri alabilir. Trafikten men edilen araçlar için kullanılacak tutanak ve defterlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar MADDE 12 – (1) Karayolları Trafik Kanununun ilgi maddeleri gereğince bu Kanunla yetkili kılınan görevliler tarafından; a) Trafikten men edilen araçlar için üç nüsha olarak “Araç Trafikten Men Tutanağı” (Ek-7) düzenlenir. b) Tutanağın bir nüshası kural ihlali yapan sürücüye verilir, bir nüshası ise birimde oluşturulacak dosyada muhafaza edilir ve trafikten men edilen araca ilişkin bilgiler “Trafikten Men Edilen Araç Defteri (Ek-15)”ne kaydedilir. (2) Bu tutanağın elektronik ortamda üretilmesi halinde, iki nüsha olarak düzenlenir. Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için kullanılacak tutanak ve defterlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar MADDE 13 – (1) Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri gereğince bu Kanunla yetkili kılınan görevliler tarafından; a) Geçici olarak geri alınan sürücü belgeleri için dört nüsha olarak “Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı” (Ek-8) düzenlenir. b) Tutanağın birinci nüshası sürücü belgesi geri alınan sürücüye verilir, ikinci nüshası bilgisayar veri girişi işlemlerini yapan birime gönderilir. Üçüncü nüshası ise geri alınan sürücü belgesi ile birlikte birimde oluşturulacak dosyada muhafaza edilir. c) Geçici olarak geri alınan sürücü belgesi, “Geçici Olarak Geri Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt Defteri (Ek-16)”ne kaydedilir. (2) Elektronik ortamda üretilmesi halinde, tutanak iki nüsha olarak düzenlenir. 388 | TBB EKLER ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Para Cezalarının Ödenmesinde Takip Edilecek Usul ve Esaslar ile Para Cezalarının Ödenebileceği Yerler ve İşlemler, Para Cezalarının Ödenme Süresi, Başvuru Yolu Para cezalarının ödenmesinde takip edilecek usul ve esaslar ile para cezalarının ödenebileceği yerler ve işlemler MADDE 14 – (1) İlgilinin rıza göstermesi halinde idarî para cezası derhal tahsil edilir. (2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağında yazılı idarî para cezaları muhasebe yetkilisi mutemetlerine, vergi dairelerine veya Maliye Bakanlığınca tahsile yetkili kılınan bankalar ile PTT idaresine ödenebilir. (3) İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez. (4) Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde idarî para cezasının, ilk taksidinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir ay içerisinde vergi dairesine müracaat edilmesi halinde, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenebileceğine ilgili vergi dairesince karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (5) Trafik idari para cezalarını tahsil eden banka veya PTT idaresi, Maliye Bakanlığınca tespit edilen süre içinde, Maliye Bakanlığının ilgili birimine elektronik ortamda bilgi vermek zorundadır. (6) Banka veya PTT ile yapılan ödemelerde paranın bankaya veya PTT’ye yatırıldığı tarih ödeme tarihi sayılır. (7) PTT veya bankalar aracılığıyla yapılacak idarî para cezası tahsilâtında, ilgili kanunlarda ve Maliye Bakanlığı koordinasyonuyla yapılacak protokollerde yer alan hükümler dikkate alınır. Para cezalarının ödenme süresi MADDE 15 – (1) Trafik idarî para cezaları yetkili memurlarca derhal tahsil edilir. Ödeme derhal yapılmadığı takdirde, para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekir. Bir ay içinde ödenmeyen cezalar için her ay % 5 faiz uygulanır. Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez. TBB | 389 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (2) Süresinde ödenmeyen ve kesinleşen idarî para cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir. Başvuru yolu MADDE 16 – (1) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (on beş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir. (2) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür. (3) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürelerin geçirilmiş olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Alındı ve Tutanakların Teslim ve Takibinde Kullanılacak Defterler ile Tutanakların Saklanma Süreleri Alındı ve tutanakların teslim ve takibinde kullanılacak defterler MADDE 17 – (1) Alındı ve tutanakların teslim ve takibinde kullanılacak defterler aşağıda belirtilmiştir; a) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–9), b) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek–10), c) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek– ç) Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defteri (Ek–12), d) Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defteri (Ek-13), e) Geçici olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt ve Zimmet Defterine (Ek-14), f) Trafikten Men Edilen Araç Defteri (Ek-15), 390 | TBB EKLER g) Geçici Olarak Geri Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt Defteri (Ek16), (2) Bu defterlerden (Ek-9) Maliye Bakanlığınca, (Ek-10), (Ek-11), (Ek-12), (Ek-13), (Ek-14), (Ek-15) ve (Ek-16), yetkili kılınan görevlilerin bağlı oldukları kuruluşlarca bastırılarak ilgili birimlere dağıtımı yapılır. (3) Alındı ve tutanaklar teslim edilirken, ilgili kayıt ve zimmet defterine kaydedilerek, teslim eden ve alan görevliler tarafından imzalanır. Tutanakların saklanma süreleri MADDE 18 – (1) Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ve Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanaklarının dip koçanları, bittikten sonra muhasebe yetkilisi mutemedince alındı ve tutanakların teslim alındığı kurumun ilgili birimine teslim edilir. Bu tutanakların trafik kuruluşlarında kalan nüshaları on beş yıl süreyle arşivlenerek saklanır ve süresi sonunda usulüne göre imha edilir. (2) Araç Trafikten Men Tutanağı ve Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağının dosyada muhafaza edilen nüshaları ile tutanakların dip koçanları beş yıl süreyle arşivlenerek saklanır ve süresi sonunda usulüne göre imha edilir. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 19 – (1) 27/1/1989 tarihli ve 20062 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Esas ve Usuller ile Kullanılacak Belgeler Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Tutanak bilgilerinin elektronik sistemle aktarılması GEÇİCİ MADDE 1 (1) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanaklarındaki bilgilerin Maliye Bakanlığına elektronik sistemle aktarılmasına 1/7/2011 tarihine kadar başlanır. (2) Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanaklarındaki bilgilerin Maliye Bakanlığına elektronik sistemle aktarılmasına başlanıncaya kadar, bu tutanaklar birer nüsha fazla düzenlenir ve trafik idari para cezasının kesinleşmesini müteakiben Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Sevk Listesine (Ek–17) kaydedilerek, yedi iş günü içinde TBB | 391 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Maliye Bakanlığının tutanağın düzenlendiği yerde belirlemiş olduğu birime veya kuruma takip ve tahsili için gönderilir. Geçmiş dönem evraklarının kullanımı GEÇİCİ MADDE 2 – İçişleri ve Maliye Bakanlıklarınca belirlenecek tarihe kadar, bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce basımı yapılmış olan, Trafik Para Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındıları, Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanakları ve Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanaklarının kullanımına devam edilir. Yürürlük MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri, Maliye, Bayındırlık ve İskân ve Ulaştırma Bakanları birlikte yürütür. Karayolları Trafik Kanununa Göre Par.Cez.Tah.Hk.Yönetmelik Ekleri YÖNETMELİĞİN EKLERİ 1 – Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-1 2 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-2 3 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Ek-3 4- Cumhuriyet Savcılığı Sevk tutanağı Ek-4 5-Cumhuriyet Savcılığı Sevk tutanağı (Elektronik ortamda düzenlenen) Ek-5 6 – Tebliğ Mazbatalı Zart Ek-6 7 – Araç Trafikten Men Tutanağı Ek-7 8 – Geçici Olarak sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Ek-8 9 - Trafik Cezası Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Alındısı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-9 10 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-10 11 - Cumhuriyet Savcılığına Sevk Tutanağı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-11 12 - Cumhuriyet Savcılığına Sevk Defteri Ek-12 13 - Araç Trafikten Men Tutanağı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-13 14 - Geçici Olarak Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı Kayıt Ve Zimmet Defteri Ek-14 392 | TBB EKLER 15 - Trafikten Men Edilen Araç Defteri Ek-15 16 - Geçici Olarak Geri Alınan Sürücü Belgeleri Kayıt Defteri Ek-16 17 - Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı Sevk Listesi Ek-17 TBB | 393 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI 2005 den günümüze (2011) yeniden değerleme oranları Yeniden Değerleme Oranı 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 'un 4/b bendi uyarınca, 1.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları bin dört yüz otuz katına çıkartılmış olup bu maddeye göre hesaplanan ve 1.4.2005 tarihinden itibaren geçerli olan para cezaları miktarları aşağıdaki gibidir. Bu durumu göre 3194 sayılı İmar Kanunu'na göre verilebilecek para cezalarının miktarında azalma olmuştur. YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI 2015 Yılı yeniden değerleme oranı %10,11 2014 Yılı yeniden değerleme oranı %3,93 2013 Yılı yeniden değerleme oranı %7,80 2012 Yılı yeniden değerleme oranı %10.26 2011 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387) %7,7 2010 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387) %2,2 2009 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387) %12 2008 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 387) %12 2007 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 377) %7,2 2006 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 363) %7,8 2005 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 353) %9,8 2004 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 341) %11,2 2003 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 325) %28,5 2002 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 310) %59 2001 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 301) %53,2 2000 Yılı yeniden değerleme oranı (VUK Genel Tebliği No: 288) 556 394 | TBB EKLER İDARİ YAPTIRIMLARLA İLGİLİ KARAR ÖRNEKLERİ KARAR ÖRNEĞİ (1) T.C. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI KABAHAT EYLEMLERİ KAYIT DEFTERİ : 2006/ ....................... KARAR NO : 2006/ ............... TARİH : ......................... İDARİ YAPTIRIMA YER OLMADIĞI HAKKINDA KARAR DAVACI : K.H. İTİRAZ EDEN : İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı HAKKINDA İDARİ YAPTIRIM KARARI VERİLEN KİŞİ : 1-Ad Soyad, Açık Kimliği, Adresi, TC Kimlik No:... İDARİ YAPTIRIM KARARI VERİLMESİNİ GEREKTİREN KABAHAT FİİLİ : Ehliyetsiz Araç Kullanmak DELİLLER: Trafik Suç Tutanağı, Araç Trafikten Men Tutanağı İhbar Yazısı, Nüfus Kayıt Örneği FİİLİN İŞLENDİĞİ YER VE ZAMAN: .................................. İlçesi - ...............................İli .................................. Karayolu 32. Km. 28.03.2006 İlçe Jandarma Bölük Komutanlığının 30.03.2006 tarih ve .................................. Sayılı yazısı ile ........... hakkında 2918 sayılı Karayolları Kanununun 36. maddesine aykırı davranarak "Ehliyetsiz araç kullanmak" suçundan, idari yaptırım kararı uygulanması için Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulmuştur. İlgili kanunun 36. maddesine göre adı geçenin sürücü belgesi olmadan trafiğe çıktığı, tespit edilmişse de, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 11/1. maddesi gereğince, sürücü …..' nin olay anında 15 yaşını doldurmadığından hakkında herhangi bir yaptırıma yer olmadığına, verilen kararın bir nüshasının adı geçen sürücü ve İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına tebliğ edilmesine, kararın tebliğinden itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine yazılı olarak şahsen, temsilcisi veya avukatı vasıtası ile başvuruda bulunabileceğine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere 5326 sayılı Kanununun 23/1. maddesi gereğince karar verildi. 12.03.2006 C. Başsavcısı TBB | 395 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KARAR ÖRNEĞİ (2) T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ……………..KAYMAKAMLIĞI İDARİ PARA CEZASI KARARI BİLDİRİMDE BULUNAN .......................................: Dernekler Büro Şefliği HAKKINDA İDARİ PARA CEZASI VERİLEN KİŞİ : Ahmet UNUTKAN .................................. Güzelleştirme Derneği Başkanı, Namık oğlu 01.07.1956 Ankara doğumlu, Ankara İli ............................... İlçesi.......................... Köyü nüfusuna kayıtlı T.C.Kimlik No ........................................ ADRESİ Mahallesi ..................................... Cad .............................. Sk ............ No:İDARİ PARA CEZASINI GEREKTİREN FİİL .......... : Derneğe Ait Tutulması Gereken Defterleri Tutmamak OLAYIN TESPİT TARİHİ : ...................... 30.03.2006 UYGULANACAK KANUN MADDELERİ: 5253 Sayılı dernekler Kanunun 32 md. ve Kabahatler Kanununun İlgili Maddeleri. DELİLLER........................................Dernekler Büro Şefliği. Dernekler Büro Şefliğince Düzenlenen Tutanak KARARI VEREN........................ : KAYMAKAMI Ad, Soyad. KARAR TARİHİ........................... 05.04.2006 İlçemizde faaliyet gösteren ....................... Güzelleştirme Derneğinin 2005-2006 yıllarında tutulması gereken defterlerin tutulmadığı, Dernekler Büro Şefliğince düzenlenen tutanaktan anlaşılmıştır. Bu surette dernek yöneticileri yapmaları gereken görevi yerine getirmediklerinden dolayı Dernekler Kanununun ilgili maddelerine aykırı davranmışlardır. KARAR 1- Dernekler Kanununun 32/d maddesine göre tutulması gereken def- terlerini tutmayan dernek yöneticilerine (Dernekler Kanununun 33/2 maddesi, “Bu kanunun 32. maddesinde geçen dernek 396 | TBB EKLER yöneticileri ibare- si, dernek yönetim kurulu başkanını ifade eder) hükmünü taşıdığından dolayı Dernek Başkanı Ahmet UNUTKAN’ a Dernekler Kanununun 32/d, 33/2. maddeleri hükümlerine göre ….. YTL idari para cezası ve- rilmesine, 2- 5326 sayılı Kanunun 26. maddesine göre kararın ilgiyle 7201 sayılı Teb- ligat Kanunu hükümlerine göre tebliğine, yine aynı kanunun 26 ve 27. maddeleri gereğince kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvuru hakkının bulunduğuna, Kabahatler Kanununun 22. ve Dernekler Kanununun 33/3. maddelerine da- yanarak karar verdim. KAYMAKAM Ad, Soyadı TBB | 397 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KARAR ÖRNEĞİ (3) T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI …….. BELEDİYE BAŞKANLIĞI MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİ KARARI BELEDİYE ENCÜMENİNİ TEŞKİL EDEN ÜYELER Bel.Bşk. (Ad,Soyad) Yazı İşleri Md.(Ad,Soyad) Hesap İşleri Md.(Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad) TOPLANTI TARİHİ ve KARAR SAYISI...........: 21.03.20062006/22.132 TALEP EDEN ..............................: Zabıta Müdürlüğü HAKKINDA MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİNE KARAR VERİLEM KİŞİ : Ahmet YOLDABULAN Mehmet oğlu 07.07.1992 doğumlu ……….İli …… İlçesi….. nüfusuna ka- yıtlı ……. T.C.Kimlik .............................. ADRESİ ………………………………….: ……… Mahallesi…….. Sokak……… No:…….. EYLEMİ: Dilencilik İŞLENDİĞİ YER: …….. Caddesi Üzeri OLAY TARİHİ : 06.03.2006 İHLAL EDİLEN KANUN MADDELERİ : Kabahatler Kanunu 33. maddesi DELİLLER: Zabıtanın Düzenlediği İdari Yaptırım Tutanağı, TeslimTesellüm Belgesi, Para Sayım Tutanağı, Tespit ve El Koyma Tutanağı Belediye Encümeni, yukarıda adı ve soyadları yazılı üyelerin katılımı ile top landı. Zabıta Müdürlüğünün ….. 15.03.2006 tarih ve ….. sayılı rapor ve ekleri Encümene havale edilmekle görüşüldü. 1- Eylemi gerçekleştiren kişinin 15 yaşını doldurmamış olması nedeniyle Kabahatler Kanununun 11/1. maddesi gereğince hakkında 33. maddenin 1. fıkrasındaki para cezasının uygulanmasına yer olmadığı, 398 | TBB EKLER 2- Kabahatler Kanunu hükümleri gereğince süresi içinde yargıya başvuruda bulunulmadığı, dolayısıyla karar kesinleştiğinden, aynı kanunun 18. maddesi göz önünde bulundurularak adı geçen şahsın üzerinde bulunan ve el konulan 80.50,-TL' nin (seksen türk lirası elli kuruş) Mülkiyetinin Kamuya Geçirilmesine ve mezkur meblağın Kanunun 18/4. maddesi uyarınca Belediye bütçesine gelir kaydedilmesine, 3- Rapor ve eklerinin incelenmesi, yapılan tespit, araştırma ve alınan ifadeler sonucunda 15 yaşını doldurmayan oğluna dilencilik yaptırdığı sabit olan babası Mehmet YOLDABULAN hakkında da TCK' nun 229. maddesi hükümleri gereği, C.Savcılığına suç duyurusunda bulunmasına, Gereği İçin kararın Hesap İşleri Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü, Yazı İşleri Müdürlüğü ve İlçe Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilmesine oy birliği ile karar verildi. 21.03.2007 Belediye encümen Üyeleri TBB | 399 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU HAK ARAMA YOLLARINA İLİŞKİN DİLEKÇE ÖRNEKLERİ ............................................ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE - Başvuruda Bulunan : İsim ve Adres - İdari Yaptırım Kararı Veren Kuruluş: ............Belediye Zabıta Müdürlüğü - İdari Yaptırım Kararının Tebliğ veya Teklifin Tarihi : 22/3/2006 - İdari Yaptırım Kararının Konusu: Dilencilik I- OLAY Kurşunlu Cami avlusunda dilencilik yaptığım iddia edilerek Belediye Zabıta Yetkililerince hakkımda idari yaptırım kararı ile 54,YTL para cezası verilmiş, ayrıca üzerimde taşıdığım 250,-YTL ye el konulmuştur. Oysa hakkımda verilen idari yaptırım kararı yerine değildir. Çünkü ben dilencilik hiç yapmadım, yaşlı ve yorgun olmam nedeniyle yol kenarında dinlenirken dilencilik yaptığım sanılarak hakkımda işlem yapılmıştır. Ayrıca hakkımda verilen idari yaptırım kararında, söz konusu karara karşı başvurabileceğim mercii ve süresi gösterilmemiştir. El konulan para dilencilik nedeniyle kazanılan para değil kendi paramdır. İSTEM Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen idari yaptırım tutanağı ve buna dayanarak verilen idari yaptırım kararı yasal şartlara uymadığından söz konusu 54,-YTL idari yaptırımın kaldırılmasını, Haksız el konulan 250,- YTL paranın iadesini saygılarımla arz ederim. 28.03.2006 Başvuruda Bulunan İsim ve İmza Ekler 1- İdari Yaptırım Kararı 2- El Koyma Kararı 400 | TBB EKLER .................................. SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE - Başvuruda Bulunan: Ali Akbulut , Adres - İdari Yaptırım Uygulayan Mercii: ........................... Em.Md. - İdari Yaptırım Tebliğ Tarihi: 01.05.2006 - İdari Yaptırım Kararının Konusu: Sarhoşluk I-OLAY ........................................ İlçesi Belediye sınırları içerisinde, sarhoşluk iddiasıyla hakkında 54,-YTL idari para cezası verilmiştir. Sarhoş olmama karşın kimseyi rahatsız etmediğim, huzur ve sükunu bozmadığım halde hakkımda kanuna aykırı olarak ceza verilmiştir. Sızmış vaziyette olduğum ve kimseyi rahatsız etmediğim konusunda şahitlerim vardır. Hastanede olmam nedeniyle davayı on beş günlük süre içerisinde açamadım. Söz konusu sürede hastanede olduğum hakkında rapor sunulmuştur. II-İSTEM Süresi içerisinde yapamadığım başvurunun kabulünü, kimseyi rahatsız etmediğim hakkında tanıkların dinlenmesini ve kanuna aykırı olarak verilen 54,-YTL cezanın kaldırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.05.2006 Adı Soyadı İmza EKLER: 1-İdari Yaptırım Kararı 2-Hastaneden Alınan Rapor 3-Tanık Rıza SAKİN (Cumhuriyet Mahallesi Kireçli sk. No:5) Tanık Aydın Şimşir (Leblebici Mahallesi Çilingirci sok No:9) TBB | 401 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ANKARA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA - Başvuruda Bulanan : Ali Akbulut - Kararı Onaylayan Mahkeme ............Sulh Ceza Mahkemesi - Mahkeme Kararı Esas No: - Mahkeme Kararının Tebliğ Tarihi: 11.04.2006 I-OLAY Sarhoş olarak kimsenin sükununu bozmadığım halde hakkımda 54,- YTL idari yaptırım verilmiş, açtığım dava süresini geçirdiğim için gerekçesi ile redde- dilmiştir. Oysa itiraz süresi içerisinde hastanede bulunduğumu, belgeleyen rapor yasalara aykırı olarak dikkate alınmamış ve yargılamaya esastan bakılmamıştır. II- İSTEM Hastaneden aldığım rapor, idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden sonra 15 gün süre içerisinde hastanede kaldığım kanıtladığından ve bu durum mucbir sebep niteliğinde olduğundan Sulh Ceza Mahkemesinin söz konusu raporu dikkate almayarak verdiği kararın bozulmasını ve hakkımda verilen 54,-YTL para cezasının kaldırılmasını arz ederim. 13.04.2006 İtiraz Yoluna Başvuran Ali AKBULUT EKLER: 1- Mahkeme ilamı 2- Hastane raporu. 402 | TBB EKLER KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI Esas Sayısı Karar Sayısı :2005/108 :2006/35 Karar Günü : 1.3.2006 İTİRAZLARIN KONUSU : A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun; 1 - 3. maddesinin, 2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, 5 - 28. maddesinin, 6 - 29. maddesinin, 7 - Geçici 2. maddesinin, 8 - Geçici 3. maddesinin, B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 36., 123., 125., 128., 138., 140., 142., 153. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir. I - OLAY Bakılmakta olan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır. IV - İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince değişik tarihlerde yapılan ilk inceleme toplantılarında öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur. Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları yasa ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduTBB | 403 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır. 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanunu"nun 29., Geçici Madde 2 ve Geçici Madde 3 maddelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemelerin bakmakta oldukları davalarda uygulanma olanağı bulunmadığından, bu maddelere ilişkin başvuruların Mahkemelerin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, Dosyalarda eksiklik bulunmadığından itiraz konusu diğer kurallarla ilgili olarak işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ Esas 2005/72, 2005/108, 2005/123 ve 2005/169 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. VI - ESASIN İNCELENMESİ Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: A - Birleştirme Kararı 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun kimi madde, fıkra veya ibareleriyle, 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı "Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2005/72, 2005/111, 2005/112, 2005/118, 2005/121, 2005/123, 2005/144, 2005/157, 2005/168, 2005/169, 2006/1 ve 2006/14 Esas sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/108 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2005/108 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OY BİRLİĞİYLE karar verilmiştir. 404 | TBB EKLER B - 5326 Sayılı Yasa'nın 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi 1) Anlam ve Kapsam Kabahatler Kanunu'nun "Genel kanun niteliği" başlıklı itiraz konusu 3. maddesinde, "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." denilmek suretiyle, Kanun'un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Madde gerekçesinden, özel kanunlarda dağınık biçimde yer alan idari yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idari yaptırımların belirlenme- sinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Böylece, Kanun'un bu kısmında düzenlenen amaç ve kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir. Yasa'nın 2. maddesindeki kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır. 16. maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak belirlenmiştir. İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. İtiraz konusu 3. maddede "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır" denilmektedir. Bu kuralın 2. maddedeki tanımla birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun'un idari yargının görev alanını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Ancak, Yasa'nın 19. maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır. Yasa'nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kaTBB | 405 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU rarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Bu kuralın, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler dışındaki, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır. 2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem ve işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasanın 125 maddesinin birinci fıkrasında, "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 140. maddesinin birinci fıkrasında, "Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar"; 142. maddesinde "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa'da idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir. Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural'ın iptali gerekir. 406 | TBB EKLER İtiraz konusu kural Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edildiğinden Anayasa'nın 2. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir. Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır. C - 5326 sayılı Yasa'nın 23. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile 5252 sayılı Yasa'nın 7. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi 1) Anlam ve Kapsam Kabahatler Kanunu'nun "Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi" başlıklı 23. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında; "Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkilidir" denilmektedir. Maddenin (2) ve (3) numaralı fıkralarında ise soruşturma aşamasında bu yetkinin nasıl kullanılacağı düzenlenmektedir. 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un "Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi" başlıklı 7. maddesiyle, kanunlardaki "hafif hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüş; itiraz konusu (4) numaralı fıkrada da, "Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar ver- meye Cumhuriyet savcısı yetkilidir" denilmiştir. Böylece, daha önceki düzenlemelerde bu çerçevede yer almayan idari yaptırım kararı verme yetkisi Cumhuriyet savcısına da tanınmaktadır. Ayrıca, kanunlarda "hafif hapis" ve "hafif para" cezası öngörülen, ancak anılan Kanun gereğince "idari para cezası"na dönüştürülen yaptırımlarla ilgili olarak karar vermeye de Cumhuriyet savcısı yetkili kılınarak, Kabahatler Kanunu'nun 22., 23. ve 24. maddelerinde belirtilen sisteme bir istisna getirilmiştir. 2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararlarında, genel idare esaslarına göre kullanılan idari yaptırım kararı verme yetkisinin, genel idare ve idarenin bütünlüğü ilkelerine aykırı olarak Cumhuriyet savcısına bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 123., 125., 128., 138., 140., 142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa'nın 123. maddesinde idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, kuruluş ve görevlerin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı, kamu tüzelkişiliğinin, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı; "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinin ilk fıkrasında da idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun TBB | 407 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU açık olduğu; 128. maddesinde ise Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, belirtilmektedir. İtiraz konusu kurallar 5326 sayılı Yasa'nın 22., 23. ve 24. maddeleri ve aynı Yasa'nın 3. maddesinin iptal gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde, Cumhuriyet savcısının kabahat dolayısıyla idari yaptırım uygulamasının istisnaî olduğu, hafif hapis ve hafif para cezasından dönüştürülenler dışında bu konuda asıl yetkinin idareye tanındığı görülmektedir. Cumhuriyet savcısına bu yetkinin tanınması nedeninin görevsizlik kararı verilerek işin uzatılması yerine süratle bitirilmesi olduğu anlaşıldığından, düzenlemelerin Anayasa'nın 123., 125. Ve 128. maddelerine aykırı olmadığı gibi, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını öngören Anayasa'nın 141. maddesiyle de uyumlu olduğu kanısına varılmıştır. Açıklanan nedenlerle iptal istemlerinin reddi gerekir. Kuralların Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11, 138., 140., 142. ve 155. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir. Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile katılmışlardır. D- 5326 sayılı Yasa'nın 24. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi 1) Anlam ve Kapsam Kabahatler Kanunu'nun "Mahkemenin karar verme yetkisi" başlıklı 24. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında; "Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir" denilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi uyarınca kovuşturma, iddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade etmektedir. Buna göre, mahkemelerin kabahat nedeniyle idari yaptırım kararı verme yetkisi, yargılama sırasında eylemin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde söz konusu olabilir. Bu da, isnat edilen suçun niteliğinin değişmesi veya davanın yanlışlıkla açılması, ancak buna ilişkin iddianamenin geri çevrilmemiş olması halinde mümkün olabilir. Bu düzenleme biçimiyle, kovuşturma evresinde fiilin kabahat olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dos- 408 | TBB EKLER yanın görevli idari mercii veya cumhuriyet savcısına gönderilmesi yerine, işin süratle sonuçlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. 2) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararında, bir idari işlem olan idari yaptırım kararı verme yetkisinin idare içinde yer almayan mahkemelere bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 123., 125., 128. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür. 5326 sayılı Yasa'nın 23. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 5252 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasına ilişkin gerekçelerin bu kural yönünden de geçerli olması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna varılan Kural'ın iptali isteminin reddi gerekir. Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile katılmışlardır. E - 5326 sayılı Yasa'nın 27. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile 28. Maddesinin İncelenmesi Başvuru kararlarında itiraz konusu kurallarla, idarenin kamu gücünü kullanarak verdiği idari yaptırım kararları nedeniyle çıkan uyuşmazlıkların çözümünün idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 36., 125., 140., 142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Yasa'nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yeri ve süresi düzenlenmekte; 28. maddesinde ise başvurunun incelenme yöntemi belirtilmektedir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun İkinci Kısmında "Çeşitli kabahatler" başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan kabahatler oluşturmaktadır. 5252 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle, çeşitli yasalarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür. Yaptırımın adının yasa ile "idari" olarak değiştirilmesinin, bu tür yaptırım uygulanacak eylemlerin gerçekte ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini etkilemeyeceği açıktır. 5326 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin iptal gerekçesi doğrultusunda, cezaî karakteri ağır basan bu eylemler açısından verilen idari para cezası ve/veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarına karşı başvurunun sulh ceza mahkemesince kanunda belirtilen usule göre incelenmesinde, Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırılık bulunmamaktadır. İtirazın reddi gerekir. TBB | 409 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kuralların Anayasa'nın 36., 140. ve 142. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir. Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara farklı gerekçe ile katılmışlar, Şevket APALAK ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT ise, "5326 sayılı Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptal edilmesi gerektiği" düşüncesiyle bu görüşe katılmamışlardır. VII - İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun itiraz konusu 3. maddesinin iptaline karar verilmesiyle meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğundan, Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi uyarınca, yeni düzenleme yapması için yasama organına süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur. VIII - İPTAL NEDENİYLE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanununun 1.3.2006 günlü, E. 2005/108, K. 2006/35 sayılı kararla iptal edilen 3. maddesine ilişkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle, bu maddeye ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 1.3.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. IX - SONUÇ A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı "Kabahatler Kanununun; 1 - 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Sacit ADALI ile Mehmet ERTEN'in karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, 3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, 4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 5 - 28. maddesinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı "Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 11.5.2005 günlü, 5349 410 | TBB EKLER sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, C - 5326 sayılı Yasa'nın iptal edilen 3. maddesinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, 1.3.2006 gününde karar verildi. TBB | 411 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ANAYASA MAHKEMESİ KARARI46 Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı Karar Sayısı : 2009/80 Karar Günü : 11.6.2009 : 2007/115 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER : 1- Aydın Bölge İdare Mahkemesi (Esas: 2007/115) 2- Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi (Esas: 2008/78) 3- Danıştay Sekizinci Dairesi (Esas: 2007/61) 4- İzmir 1. İdare Mahkemesi (Esas: 2007/79) 5- Ankara 14. İdare Mahkemesi (Esas: 2007/47) 6- Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2007/54) 7- Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas: 2007/52) İTİRAZLARIN KONUSU : 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun; 1- 2. maddesinin, 2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin, 3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 4- 27. maddesine 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı fıkranın, Anayasa'nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir. I- OLAY İdari yaptırımlara karşı açılan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır. II- İTİRAZ VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİ- NİN GEREKÇELERİ Başvuran Mahkemeler 5326 sayılı Yasa'nın, - 2. maddesi ile ilgili olarak özetle; Kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda "kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık" kabahat olarak tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne 46 26 Kasım 2009 tarih ve 27418 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 412 | TBB EKLER olduğunun anlaşılamadığı, hukuk dev letinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yasa kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat tanımı yapılırken bu ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu, - 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile ilgili olarak özetle; Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçe- sinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı rejimine göre idari yargının görevli olması gereken idari işlemlerin denetiminde yasa koyucu tarafından adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı ve yasa koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate alınmaksızın yeni yasal düzenleme yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku alanındaki düzene aykırı davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama yetkisi ile donatıldığı; idari yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir yasağa aykırı davranılması nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle verilen idari para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu, idari işlem ve eylemlerin denetiminin bu konuda uzman olan idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan etkin yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza ile müeyyidelendirilen kabahatlerin ayrı bir kanunla düzenlenerek idari ceza ile müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağTBB | 413 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU daşmadığı, bu düzenlemenin her biri tipik idari işlem olan kabahatler sebebiyle verilen idari para cezalarına karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa Mahkemesi'nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilen bir idari işlemin idari para cezası niteliğini taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı dışında kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere karşı adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5., 125., 138., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırı olduğu, - 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle; İdari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu, - 27. maddesine 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle; İdari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde" ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa'yla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı 414 | TBB EKLER uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasa'nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu, savını ileri sürmüşlerdir. III- YASA METİNLERİ A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun, itiraz konusu kuralları da içeren 2., 3., 16. ve 27. maddeleri şöyledir; MADDE 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır. MADDE 3- (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,uygulanır." MADDE 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. (2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. MADDE 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. (2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir. (3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir. (4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir. TBB | 415 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU (5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir. (6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. (7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir. (8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür." B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları Başvuru kararlarında Anayasa'nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142., 153., 155. ve 157. maddelerine dayanılmış, 38. maddesi ise ilgili görülmüştür. IV- İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca yapılan ilk inceleme toplantılarında, Kabahatler Kanunu'nun; A- 2. maddesi, 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi, 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ve 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/115 sayılı dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ile A. Necmi ÖZLER'in karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir. B- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin iptali isteminde bulunulan E.2007/47, E.2007/52, E.2007/54, E.2007/61, E.2008/78 sayılı dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir. C- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/79 sayılı dosyada öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur. 416 | TBB EKLER Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır. İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davada Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca görevli olan İdare Mahkemesince yapılan itiraz başvurusunda, .12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin, bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu bende ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER ile Şevket APALAK'ın karşı oyları ve oyçokluğuyla, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle 5326 sayılı Yasa'nın 27. maddesine eklenen (8) numaralı fıkranın, dosyada eksiklik bulunmadığından, esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir. V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ Esas 2007/52, 2007/54, 2008/78 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından reddine, Esas 2007/115 sayılı dosyanın konusunu oluşturan başvuruda yürürlüğün durdurulması isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına, oy birliğiyle karar verilmiştir. VI- ESASIN İNCELENMESİ Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: TBB | 417 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU A- Birleştirme Kararları 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun kimi madde, fıkra ve bentlerinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2007/47, 007/52, 2007/54, 2007/61, 2007/79, 2008/78 Esas sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2007/115 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2007/115 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 11.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. B- Anayasaya Aykırılık Sorunu 1- Yasa'nın 2. Maddesinin İncelenmesi Başvuru kararında, kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda "kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık" kabahat olarak tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne olduğunun anlaşılamadığı, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik il- kesi uyarınca yasa kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat tanımı yapılırken bu ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 38. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır. Anayasa'nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz", denilerek "suçun yasallığı", üçüncü fıkrasında da "ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" denilerek "cezanın yasallığı" ilkesi vurgulanmıştır. "Suç ve cezanın yasallığı" ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına 418 | TBB EKLER bağlanan her eylemin tanımı yapılarak suçlar kesin biçimde ortaya konulmalıdır. Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri "belirlilik"tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi zorunludur. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup yasal bir düzenlemede hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bireyin, belirli bir kesinlik içinde bilmesi gerekmektedir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kabahatler Kanunu'nun "Tanım" başlıklı 2. maddesinde, "Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır." denilmektedir. Kabahatler Kanunu'nda yer alan düzenlemelerin toplum düzenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla getirildiğinin ifade edildiği Yasa'nın 1. maddesi de, kabahat olarak tanımlanan eylemlerin kapsamının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır. İtiraz konusu kuralla kabahatin tanımlanmasında eylemin niteliğinden ziyade, yaptırımın niteliğine vurgu yapılmış ve kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanması öngördüğü haksızlıklar, kabahat olarak tanımlanmıştır. Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların kapsamı ise Yasa'nın 16. maddesinde belirlenmiş ve idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak ifade edilmiştir. "Kabahat" tanımı yapılmak suretiyle, daha önce idari yaptırıma tabi olmayan bir eylem, idari yaptırıma tabi kılınmamakta, aksine kanunla idari yaptırıma tabi kılınmış eylemler kabahat olarak adlandırılmaktadır. Bir başka deyişle, itiraz konusu kural ile yapılan kabahat tanımı, daha önce suç olmayan bir eylemi suç niteliğine dönüştürmemektedir. İtiraz konusu kuralla, bir eylemin kabahat olarak kabulü için bu eylemin karşılığında kanunun mutlaka bir idari yaptırım uygulanmaTBB | 419 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU sını öngörmüş olması esas alındığından, söz konusu düzenlemede yeni bir suç yaratılmamakta, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır. İdari yaptırımlar yönünden ise söz konusu yaptırımların kanunla öngörülmüş olması gereğine yer verilmek suretiyle yasal düzenlemelere atıfta bulunulduğundan, yaptırımı yasa ile belirlenen bir eylemin belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır. 2- Yasa'nın 31. Maddesiyle Değiştirilen 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin İncelenmesi a) Genel Açıklama 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren Kabahatler Kanunu, "Genel Hükümler" ve "Çeşitli Kabahatler" başlıklı iki kısımdan oluşmaktadır. Kabahatler Kanunu'nun "Genel kanun niteliği" başlığını taşıyan 3. maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır." denilmek suretiyle, Kanun'un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Söz konusu madde, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan iptal kararının gerekçesi şöyledir: "Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 140. maddesinin birinci fıkrasında, "Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar"; 142. maddesinde "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasada idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. 420 | TBB EKLER Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir. Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural'ın iptali gerekir." 22.7.2006 günlü, 26236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce çıkarılan 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesi şu şekilde değiştirilmiştir: "(l) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır." b) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararlarında, Anayasa Mahkemesi'nin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı rejimine göre idari yargının görevli olması gereken idari işlemlerin denetiminde yasa koyucu tarafından adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı ve yasa koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate alınmaksızın yeni yasal düzenleme yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü olduTBB | 421 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU ğu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku alanındaki düzene aykırı davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama yetkisi ile donatıldığı; idari yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir yasağa aykırı davranılması nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle verilen idari para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu, idari işlem ve eylemlerin denetiminin bu konuda uzman olan idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan etkin yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza ile müeyyidelendirilen kabahatlerin ayrı bir kanunla düzenlenerek idari ceza ile müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağdaşmadığı, bu düzenlemenin her biri tipik idari işlem olan kabahatler sebebiyle verilen idari para cezalarına karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa Mahkemesi'nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilen bir idari işlemin idari para cezası niteliğini taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı dışında kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere karşı adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 5., 125., 138., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" hükmü yer almaktadır. İtiraz konusu bent, Kabahatler Kanunu'nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağını öngörmektedir. Kabahatler Kanunu'nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin diğer hükümlerinde de, bu yaptırımlardan doğan uyuşmazlıklarda görevli yargı mercileri belirlenmiştir. Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, idari para cezası 422 | TBB EKLER ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Anılan maddenin (8) numaralı fıkrasında da "İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceği ifade edilmektedir. Yasa'nın 19. maddesinde de, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır. Başka bir ifade ile Kabahatler Kanununda genel görevli mahkeme olarak sulh ceza mahkemesi görevli kılınmakla birlikte belirli durumlarda idari yargı mercilerinin görevli olduğu kabul edilmiş, belirli idari yaptırımlara ilişkin hükümlerin ise ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulması kararlaştırılmıştır. İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunun ilgili kanunlarda özel olarak düzenlenmiş olması halinde söz konusu hükümlerin uygulanmasını, idari yaptırımlara karşı başvurulacak kanun yolları bakımından diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanmasını öngörmektedir. Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı, yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Başta yasama organı olmak üzere tüm organlar kararların yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Kararlar gerekçeleriyle, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle, yasama organı düzenTBB | 423 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU lemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile "aynı" ya da "benzer nitelikte" olması, bunların saptanabilmesi için de öncelikle, aralarında "özdeşlik" yani amaç, anlam ve kapsam yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekir. Kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü kabahatlerden bir kısmının ceza hukuku kapsamında suç niteliği taşıdığı açıktır. Nitekim, Kabahatler Kanunu'nun İkinci Kısmında "Çeşitli kabahatler" başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 526. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan kabahatler oluşturmaktadır. Ayrıca, çeşitli yasalarda yer alan ve yaptırımı hafif hapis ya da hafif para cezası veya her ikisi olan fiiller, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesiyle idari para cezasına dönüştürülmüşlerdir. Uygulanacak yaptırımın yasa ile "idari" para cezasına dönüştürülmesinin bu tür yaptırım uygulanacak eylemlerin gerçekte ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini etkilemeyeceği açıktır. İtiraz konusu kuralla, bir yandan cezai karakteri ağır basan eylemler açısından verilen idari para cezası ve/veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemesine karşı başvurulabilmesi sağlanmakta iken, diğer yandan idari yaptırımlara karşı yasalarla idari yargı mercilerinin görevli kılındığı durumlarda ilgili yasa hükümlerinin uygulanması sağlanmakta, bir başka deyişle bu davalarda idari yargı yerlerinin görevli oldukları kabul edilmektedir. Söz konusu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda ve ilgili kanunlarda idari yargı mercilerinin görevli olduğunun belirtildiği idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıklarda Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek suretiyle bu uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olması kabul edilmiş ve bu anlamda idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alan gözetilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, kural, daha önce iptal edilen düzenleme ile özdeş nitelikte değildir. Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasada adlî ve idarî yargı ayrımına gidilmiş ve idarî uyuşmazlıkların çözümünde 424 | TBB EKLER idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı, özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacaktır. Bu durumda idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. İdarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir. Kabahat konusu eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı dikkate alındığında, idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasa'nın 125., 153. Ve 155. maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir. Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU,Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır. Kuralın Anayasa'nın 2., 5., 138. ve 157. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir. 3- Yasa'nın 16. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" ifadesine yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi yapa- TBB | 425 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU bileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 38. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır. Anayasa'nın 38. maddesinde ifadesini bulan suç ve cezanın yasallığı ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına bağlanan her eylemin tanımı yapılarak, suçlar kesin biçimde ortaya konulmalıdır. Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan "belirlilik" ilkesi de, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin, yasada hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir kesinlik içinde bilebilmesini gerekli kılar. Kabahatler Kanunu'nun 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten sonra itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu ifade edilmiştir. Yasa'nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma konu eylemlerin tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasa'nın 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da "Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir." denilmiştir. Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için kanunda öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın belirsizliğinden ise söz etmek mümkün değildir. Bu husus, iptali istenilen kuralda belirtilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli olduğu gibi diğer idari tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda "ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler" olarak belirtilmesi de bu durumu daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman yeni tedbirlerin de yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları nedeniyle, tüm idari tedbirlerin bir metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan söz edilemez. İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde yer alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile yeni bir ceza yaratılmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik ve öngörülemezlikten söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır. 426 | TBB EKLER Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır. 4- Yasa'nın 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8) Numaralı Fıkranın İncelenmesi İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, "idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde" ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa'yla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasa'nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; 142. maddesinde "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir"; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, "Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar" denilmektedir. İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır. Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari yargının görev alanına giren bir başka kararın da veTBB | 427 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU rilmiş olması halinde bu kararın iptali talebiyle birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı merciinde görülmesini amaçlamaktadır. Bu suretle, idari yargının görevli olduğu işlem kapsamında tesis edilen bir idari yaptırım kararının hukuka uygunluk denetiminin de aynı yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır. İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde idari yargı yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden, kuralın belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi gerektiği yolundaki Anayasa'nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez. Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması gerekirken itiraz konusu kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak görevli kılınmasının, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş ise de diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan ve bu kapsamda bulunan idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesinin görevli olmasını sağlayan Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz konusu kural kapsamındaki idari yaptırımlar bakımından idari yargı yerlerini görevli kabul eden Yasa'nın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa'ya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır. VII-YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun; 1- 2. maddesine, 2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine, 3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasına, 4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı fıkrasına, yönelik iptal istemleri, 11.6.2009 günlü, E. 2007/115, K. 428 | TBB EKLER 2009/80 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, fıkra ve bentlere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 11.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. VIII- SONUÇ 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun; 1- 2. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 3-16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa'nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 11.6.2009 gününde karar verildi. TBB | 429 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2007/165 Karar No : 2008/181 Karar Tarihi : 7.7.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 54. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık nedeniyle verilen para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2007/402 Karar No : 2008/187 Karar Tarihi : 7.7.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : Uyuşmazlık Mahkemesi'nce; 2918 sayılı Yasa'nın 116. maddesinde öngörülen biçimde araç tescil plakasına göre verilen para cezasına karşı açılan davaların, adli yargının görev alanında görüldüğü ve Sulh Ceza Mahkemesince, uyuşmazlığın özü olan ceza tutanağının içeriğine ilişkin olarak yargılama yapılarak işin esası hakkında karar verildiği dikkate alındığında; asıl para cezasının zamanında ödenmemiş olmasından dolayı arttırılan para cezasına karşı yapılan itirazın da ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. 430 | TBB EKLER Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2007/437 Karar No : 2008/188 Karar Tarihi : 7.7.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3) uyarınca, 30.000 Mton antrasit ithalatı için alınan Kontrol Belgesi kapsamında; davacı şirket tarafından verilen Taahhütnamenin 15. ve 16. maddelerine aykırı olarak evrakların geç gönderilmesi nedeniyle, aynı Taahhütnamenin 21/b maddesinde yazılı bedelin (cezai şart) ödenmesi ve cezai şartın zamanında ödenmemesi durumunda yine aynı taahhütname uyarınca 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağının bildirilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/10 Karar No : 2008/216 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa'nın 65/1-f md. uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/12 Karar No : 2008/217 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 3194 sayılı Kanunun 42. md uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. TBB | 431 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/40 Karar No : 2008/219 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa'nın 23. md. uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/41 Karar No : 2008/220 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca verilen para cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/45 Karar No : 2008/221 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/46 Karar No : 2008/222 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2872 sayılı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. 432 | TBB EKLER Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/81 Karar No : 2008/225 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/109 Karar No : 2008/232 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/119 Karar No : 2008/234 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/154 Karar No : 2008/239 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa'nın 23. md uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. TBB | 433 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/168 Karar No : 2008/241 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas no : 2008/196 Karar no : 2008/250 Karar tr : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/225 Karar No : 2008/256 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/230 Karar No : 2008/257 Karar Tarihi : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. 434 | TBB EKLER Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas no : 2008/273 Karar no : 2008/264 Karar tr : 13.10.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2007/562 Karar No : 2008/276 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : Suya vaki müdahalenin önlenmesi ve kaynak üzerine yapılmış tesislerin kal'ine karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/115 Karar No : 2008/297 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2813 ve 406 sayılı Kanunlar dayanak alınarak çıkarılan Yönetmelik uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/145 Karar No : 2008/301 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. TBB | 435 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/158 Karar No : 2008/304 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 2918 sayılı Yasanın 48/5. ve 47/1-a maddelerinin ihlali nedeniyle trafik zabıtasınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin tutanağın iptali istemiyle açılan davanın,5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3.maddesi ve aynı Kanunun 27.maddesine 5560 sayılı Kanun'la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/165 Karar No : 2008/306 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/229 Karar No : 2008/314 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/283 Karar No : 2008/325 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesine göre tesis edilen imar para cezasına ilişkin işlemden doğan ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. 436 | TBB EKLER Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/290 Karar No : 2008/329 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas no : 2008/356 Karar no : 2008/344 Karar tr : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5324 sayılı Kozmetik Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/396 Karar No : 2008/346 Karar Tarihi : 17.11.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/13 Karar No : 2008/355 Karar Tarihi : 22.12.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : Sermaye Piyasası Kurulunca verilen idari para cezasının bildirimi, ödeme zamanı, yöntemi ve kesinleşmesinden sonra ödenmemesi halinde 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağına ilişkin Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından düzenlenen İdari Para Cezası Bildirim Tutanağının iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. TBB | 437 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/204 Karar No : 2008/378 Karar Tarihi : 22.12.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 47/A maddesi uyarınca verilen ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesi kapsamına giren idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/209 Karar No : 2008/379 Karar Tarihi : 22.12.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/249 Karar No : 2008/385 Karar Tarihi : 22.12.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas no : 2008/323 Karar no : 2008/406 Karar tr : 22.12.2008 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. 438 | TBB EKLER Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/29 Karar No : 2009/35 Karar Tarihi : 02.03.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 1475 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/125 Karar No : 2009/37 Karar Tarihi : 02.03.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa'nın 47 ve 48. maddelerinin ihlali nedeniyle davacıya para cezası verilmesine ilişkin tutanağın iptali istemiyle açılan davanın, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesinin sekizinci fıkrası hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/253 Karar No : 2009/45 Karar Tarihi : 02.03.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 1608 sayılı Yasa uyarınca verilen para cezası ve işyeri kapatmaya karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/300 Karar No : 2009/46 Karar Tarihi : 02.03.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. TBB | 439 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/380 Karar No : 2009/57 Karar Tarihi : 02.03.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2009/93 Karar No : 2009/100 Karar Tarihi : 13.04.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/369 Karar No : 2009/112 Karar Tarihi : 04.05.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından: Esas No : 2008/432 Karar No : 2009/120 Karar Tarihi : 04.05.2009 (Hukuk Bölümü) Ö Z E T : "30 gün geçici olarak meslekten alıkoyma" cezası ile cezalandırılan ve bu cezası yerine getirilen doktor olan davacı tarafından, cezanın İdare Mahkemesince iptali ve bu kararın Danıştay'ca onanması üzerine açılan manevi tazminat davasının İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. 440 | TBB EKLER KABAHATLERLE İLE İLGİLİ DİĞER MAHKEME KARARLARI T.C. YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2007/6748 K. 2008/9130 T. 17.7.2008 • İDARİ PARA CEZASI (4857 Sayılı İş Kanunu'nda Öngörülen İdari Para Cezaları 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'na Tabi Olduğu) • YENİDEN DEĞERLEME ORANI (İdari Para Cezası - Suç Tarihi İti- barı İle Artırılmaları Gerektiği/Ancak Suç Tarihinin 2005 Yılı Olduğu Gözetildiğinde Artırım Yapılmasının Olanaklı Olmadığı) • İŞ KANUNU'NDA ÖNGÖRÜLEN CEZALAR (4857 Sayılı Yasada Öngörülen İdari Para Cezalarının 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'na Tabi Olduğu) 4857/m.107 5326/m.17/7 ÖZET : 4857 sayılı İş Kanunu'nda öngörülen idari para cezaları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 'na tabidir. Buna göre, suç tarihi itibarı ile yeniden değerleme oranına göre artırılmaları gerekir. Ancak suç tarihinin 2005 yılı olduğu gözetildiğinde artırım yapılması olanaklı değildir. DAVA : 4857 sayılı İş Kanunu'na aykırılıktan A ... Ambalaj ve Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında anılan Kanun'un 107/a maddesi uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü'nün yazısı ile uygulanan 7.144.60 Yeni Türk Lirası idari para cezasına yapılan başvurunun kabulü ile cezanın kaldırılmasına dair, ( Ankara Yedinci Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 17.05.2006 tarihli ve 2006/372 müteferrik sayılı kararına yapılan itirazın kabulü ile A ... Ambalaj ve Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin anılan Kanun'un 107/a maddesi uyarınca 7.144.60 Yeni Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, ( Ankara Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi )'nin 20.11.2006 tarihli ve 2006/399 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak; TBB | 441 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi'nin 21.12.2006 tarihli ve 2006/7208- 7585 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 12/1-b maddesi uyarınca 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırıldığı, 4. maddesinde ise 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlarda yer alan nispi cezalar hariç kanun ve tüzüklerde gösterilmiş bulunan idari ve disiplin para cezaları da dahil olmak üzere yürürlüğe giriş tarihleri esas alınarak değişik oranlarda artırıma tabi tutulduğu ancak 01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunlarda yer alan para cezaları için bir artırım öngörülmediği, Somut olayda uygulanan 4857 sayılı Kanun'un da 22.05.2003 tarihinde kabul edilip, 10.06.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girdiği, Yürürlük tarihinin 01.01.2002 tarihinden sonra olması nedeniyle anılan yasada öngörülen para cezalarının 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 4. maddesi ile artırıma tabi tutulmasının mümkün olmadığı, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun da suç tarihinde yürürlükte olmadığı, 4857 sayılı Kanun'da öngörülen idari para cezalarının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na tabi olduğu, anılan Yasa'nın 17/7. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle yeniden değerlendirme oranında arttırılacağı ancak suç tarihinin 2005 yılı olduğu ve artırım yapılmasının olanaklı bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 27.04.2007 gün ve 22263 sayılı kanun yararına bozma ta- lebine atfen, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 07.06.2007 gün ve 2007/96778 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü: KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.11.2006 gün ve 2006/399 D.İş sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre uygulama yapılarak idari para cezasının 5.000 YTL'ye indirilmesine, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17.07.2008 gününde oybirliğiyle 442 | TBB EKLER T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2007/11-243 K. 2007/258 T. 4.12.2007 • HIRSIZLIK ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği ) • ADLİ PARA CEZASININ SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık ) • GECİKME ZAMMI UYGULAMASI ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık ) 765/m. 491 647/m. 4, 5 5237/m. 141 5275/m. 106, 122 5326/m. 17 6183/m. 51 5271/m. 309 ÖZET : Uyuşmazlık, hırsızlık suçundan yargılanan sanığa verilen adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olarak suça ilişkin yaptırım olarak adli para cezası; kabahate ilişkin yaptırım olarak da idari para cezası kabul edilmiştir. İdari para cezaları 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmektedir. Adli para cezaları ise, 5275 Sayılı Kanuna göre tahsil edilmektedir. Anılan kanunda, süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Yasalarda sayılan ayrık haller hariç suç önceki tarihte işlenmiş olsa dahi 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme zammı uygulanmasına karar verilemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan hatalı şekilde gecikme zammına hükmedildiğinde bu yanılgılı hükmün yasa yararına bozma yoluyla düzeltilmesi mümkündür. TBB | 443 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU DAVA : Sanık Fatma'nın hırsızlık suçundan 765 sayılı TCY'nın 91/3,522/1,59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 900.YTL adli para cezası ile, dolandırıcılık suçundan ise 765 sayılı TCY'nın 504/3,80 ve 59/2. maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 gün hapis ve 2.326.- YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 765 sayılı TCY'nın 72-74. maddeleri uyarınca, verilen cezaların içtimaı ile sonuç olarak 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 3.226.- YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, para cezasının miktarı, sanığın ekonomik durumu nazara alınarak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince birer ay ara ile 15 eşit taksite alınmasına, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi durumunda kalanın defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına ilişkin olarak Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 13.06.2006 gün ve 6-187 sayılı hükmün Yargıtay'ın esas denetiminden geçmeksizin kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozma başvurusunda bulunulması üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayı ile; "... 1- 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 01.06.2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 'un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunması karşısında, 647 Sayılı Kanunun 4786 Sayılı Kanunla değişik 5/5. maddesi uyarınca ödenmeyen para cezasına 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammının yarısı oranında gecikme zammı ilavesine karar verilmesinde, 2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 'un 99. maddesinin 1. fıkrasında "Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır. Varlıklarını ayrı ayrı korurlar, ancak bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanması yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir." şeklindeki içtima ile ilgili düzenlemelere yer verilmesi karşısında, sanığın ayrı eylemler nedeniyle aldığı mahkumiyet hükümlerinin toplanmak suretiyle hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 03.09.2007 gün ve 44742 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 14.09.2007 gün ve K. Y.B12007/183635 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla incelenip gereği görüşüldü: 444 | TBB EKLER Olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yapılabilmesi için, olağan ve olağanüstü kanun yolarından herhangi birine başvurma olanağının bulunmaması gerekir. İncelenen dosya içeriğinden, hükümlünün, 765 ve 647 Sayılı Yasalar uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesi uygulandığından, hükmün, infazı sırasında tereddüt doğması durumunda 5275 Sayılı Yasanın 98 ve devamı maddeleri uyarınca mahkemesinden karar alınması mümkün bulunup tüm kanun yoları tüketilmediğinden kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki, ( 1 ) numaralı bozma istemi yerinde görülmediğinden ve 765 sayılı TCK'nun 491/3, 55/1, 5912, 504/3, 80, 59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca hükmolunan cezaların 765 sayılı TCK 'nun 72 ve 74. maddeleri uyarınca içtima ettirilmesinde bir isabetsizlik görülmediği cihetle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki ( 2 ) numaralı bozma isteminin CMK'nun 309. maddesi uyarınca reddine..." karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 1.11.2007 gün ve 183635 sayı ile; "01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Kanunun 122. maddesi ile 647 Sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 5275 Sayılı Kanunun 106. maddesinde süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla, suç 01.06.2005 tarihinden önce işlenmiş olsa dahi 647 Sayılı Kanunun yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezası yönünden anılan yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemez. Bu nedenle, somut olayda yerel mahkemenin, ödenmeyen adli para cezası bakımından gecikme zammına hükmetmesi yasaya aykırıdır. Hükmün bünyesine dahil olan bu hatalı uygulamanın 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesine dayanılarak mahkemeden istenecek bir kararla hükümden çıkarılması, dolayısıyla mevcut yasaya aykırılığın infaz aşamasında mahallinde giderilmesi mümkün değildir. Bu aykırılık, ancak temyiz gibi olağan veya hükmün yasa yararına bozulması gibi olağanüstü yasa yolu denetimleri ile giderilebilir. Bu nedenle, Adalet Bakanlığının yerinde bulunan isteminin kabulü ile yerel mahkeme hükmünden gecikme zammı uygulamasına dair bölümün çıkartılması gerekmektedir." görüşü ile itiraz etmiştir. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : İncelenen olayda; TBB | 445 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yerel mahkeme, 28.07.2003 tarihinde işlenen hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yaptığı yargılama sonunda 13.06.2006 tarihli hükümle, sanığa iki ayrı suçtan verdiği para cezalarını içtima ederek sonuçta 3.226.- YTL adli para cezası ile cezalandırmış, bu cezayı 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine göre taksitlendirdikten sonra, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi durumunda kalanın defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına karar vermiştir. Adalet Bakanlığı, süresinde ödenmeyen adli para cezasına 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde belirtilen gecikme zammının uygulanamayacağını belirterek hükmün yasa yararına bozulması isteminde bulunmuşsa da, özel daire bu istemi reddetmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, yasa yararına bozma isteminin isabetli olduğu görüşüyle itiraz etmiştir. Görüldüğü üzere, özel daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlıklar: 1- Halen yürürlükte olan mevzuat itibarıyla sanığa verilen adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde 647 Sayılı Yasanın 5/5. madde ve fıkrasında belirtilen gecikme zammının uygulanıp uygulanamayacağı, 2- Hatalı biçimde gecikme zammına hükmedildiğinde, bu yanılgının hükmün yasa yararına bozulması yöntemiyle düzeltilip düzeltilemeyeceği hususlarına ilişkindir. Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından öncelikle, para cezalarının tahsil yöntemine ilişkin yasal düzenlemeler tarihi süreç içinde ortaya konulmalı, 2003 yılında gerçekleştirilen ve süresinde ödenmeyen para cezalarına gecikme zammı uygulanmasını sağlayan yasal değişikliklerin sonuçları ve 647 Sayılı Yasanın bilahare yürürlükten kaldırılmasının gecikme zammı uygulamasını hangi tarihte ve ne oranda etkilediği değerlendirilmelidir. Mahkemelerce verilen ve esasen bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olan para cezaları ile diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili hususları önceden beri ayrı kuralara konu edilmiş ve farklı yasalarda düzenlenmiştir. Genel olarak kamu alacakları, 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'ya göre tahsil edilmektedir. Mahkemelerden verilen para cezaları ise önceleri 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 19 ve 24. maddelerinde öngörülen yöntemle yerine getirilmekte iken, 446 | TBB EKLER 13.07.1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın yürürlüğe girmesi ile birlikte bu yasanın 5. maddesinde kabul edilen yönteme göre Cumhuriyet Savcılıkları tarafından tahsil edilmeye başlanmıştır. Bilahare bu yasa da 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, halen adli para cezaları 5275 Sayılı Yasanın 106. maddesine göre Cumhuriyet savcılıkları tarafından tahsil edilmektedir. 647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen yöntemde, kesinleşmiş mahkumiyet ilamı Cumhuriyet Savcısına verildiğinde, bu makam tarafından bir ödeme emri çıkarılmakta, süresinde ödenmeyen adli para cezası Cumhuriyet Savcısının kararıyla hapse dönüştürülmekte, ceza bu suretle yerine getirilmekteydi. Genel kural, mahkemelerce verilen adli para cezalarının 647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen şekilde tahsili ise de, üç farklı durumda bu yöntemin dışına çıkılması ve para cezasının diğer bazı kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi zorunlu hale gelmektedir. Bunlardan ilki: Küçüklerin 18 yaşını bitirmeden önce işledikleri suçlardan verilen para cezalarının süresinde ödenmemesidir. Bu halde, para cezası hapse çevrilemeyecek, cezanın 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili için ilam, Cumhuriyet Savcılığı tarafından mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilecektir ( 647 s.y. md. 5/7-son ) . İkinci hal: Adli para cezasını süresinde ödemeyen büyüklerin bu cezaları 3 yılı aşmayacak biçimde hapse çevrilmesine rağmen para cezasının tamamının karşılanmamasıdır. Bu durumda da, hapse çevrilemeyen artık para cezası bölümü 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilecektir ( 647 s.y. md. 5/7- son ) . Üçüncü durum ise, herhangi bir özel yasada, mahkemece verilen para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilmesi gerektiği yolunda özel bir hüküm bulunmasıdır. Nitekim, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Yasa'nın 4. maddesindeki özel hüküm nedeniyle, anılan yasanın 3. maddesine göre verilen para cezaları ile, halen yürürlükten kalkmış bulunan 1918 Sayılı Yasaya göre hükmedilen tazmini nitelikteki para cezaları ve 353 Sayılı Yasa gereğince askeri mahkemeler tarafından verilen istirdat, haciz ve tazminata dair hükümler 6183 Sayılı Yasa hükümleri gereğince tahsile konu edilmektedir. TBB | 447 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Bir kısım kamu alacaklarının takip ve tahsili yöntemi ise 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa'da düzenlenmiştir. Yasanın 1. maddesinde bu yasanın uygulanabileceği kamu alacakları tanımlanmıştır. Buna göre, bir alacağın kamu alacağı sayılabilmesi için, Devlete, il özel idarelerine veya belediyelere ait bir alacak olması gerekir. Ayrıca bu yasaya göre takip ve tahsil edilecek kamu alacakları da, kendi içinde asli ve fer'i ayrımına tabi tutulmuştur. Asli kamu alacakları; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri vergi cezası ve para cezasıdır. Fer'i kamu alacakları ise; kamu alacaklarının vadesinde ödenmemeleri sonucu ortaya çıkan gecikme zammı, haksız çıkma zammı ( 213 s. YUK. md. 58) pişmanlık zammı ( 213 s. YUK. md. 371 ) , faizler, tecil faizi ve takip giderlerinden oluşmaktadır. Maddenin ikinci fıkrası ile, Türk Ceza Yasası'nın para cezalarının tahsil şekli ve hapse çevrilmesi hakkındaki hükümleri saklı tutulmuştur. Saklı tutulan hükümler, 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın kamusal nitelikteki adli para cezalarının tahsil ve infaz yöntemi ile ilgili 19 ve 24. maddeleri ile bu maddeleri değiştiren 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın 5. maddesidir. Ancak bu yasal normların yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, saklı tutulan hükümlerin, bunların yerine ikame edilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 52. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 106. maddesi olduğu kabul edilmelidir. Bu demektir ki, genel kural itibarıyla mahkemelerce verilen para cezalarının tahsili 6183 Sayılı Yasa hükümlerine tabi değildir. Bununla birlikte adli para cezalarının, bazı özel yasalarda yapılan atıflardan dolayı veya 647 ve 5275 Sayılı Yasalara göre tahsil olanağı kalmadığı için ve bu yasalardaki açık hükümlerin gereği olarak 6183 Sayılı Yasaya göre tahsili mümkündür. Gecikme zammının 6183 ve 647 sayılı yasalardaki düzenlemeleri değerlendirildiğinde; 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinin 2003 yılında 5035 Sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki halinde, süresi içinde ödenmeyen kamu alacağına gecikme zammı uygulanacağı, ancak 213 sayılı Vergi Usul Yasası'na göre uygulanan vergi ziyaı cezası dışında, ceza mahiyetinde olan kamu alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmeyeceği belirtilmiştir. Yine, 2003 yılında 4786 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılmasından önce, 647 Sayılı Yasada, adli nitelikteki para cezalarının süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanmasını öngören bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 448 | TBB EKLER Ancak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine 08.01.2003 tarih ve 4786 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile 5. fıkra eklenmiş ve mahkemelerin, 647 Sayılı Yasaya göre takip ve tahsili gereken para cezaları süresinde ödenmediği takdirde gecikme zammı uygulanmasına karar verebilmesi olanağı sağlanmış, sadece gecikme zammının oranı bakımından 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesine gönderme yapılarak, o maddede belirlenen oranın yarısı kadar bir gecikme zammı uygulanacağı ifade edilmiştir. Bilahare, bu yeni düzenlemeyle paralellik sağlamak için bu kez 25.12.2003 tarih ve 5035 Sayılı Yasanın 4. maddesi ile 6183 Sayılı Yasanın 51/3. maddesi de değiştirilmiş ve mahkemeler tarafından verilen ceza mahiyetindeki kamu alacaklarından, diğer kamu alacakları bakımından 1. fıkrada öngörülen 'oranın yarısı kadar gecikme zammı alınması benimsenmiş, ayrıca önceki düzenlemede de mevcut olan, Bakanlar Kurulu'nun gecikme zammı oranlarını artırma ve indirme yetkisi muhafaza edilmiştir. Oran bakımından benzer görülse de, bu iki yasada öngörülen gecikme zamları çeşitli yönleriyle birbirinden ayrılmaktadır. Öncelikle 647 Sayılı Yasaya göre gecikme zammı uygulanması için, zorunlu olarak bir mahkeme kararına ihtiyaç bulunmaktadır. Oysa, 6183 Sayılı Yasaya göre gecikme zammının uygulanabilmesi için mahkeme kararına gerek yoktur; koşuları doğduğunda tahsile yetkili makam kendiliğinden gecikme zammını takip ve tahsil edebilecektir. Öte yandan, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme zammı, mahkemelerce verilen adli nitelikteki bütün para cezaları bakımından uygulanabildiği halde, 6183 Sayılı Yasanın 5113. maddesindeki gecikme zammının uygulanabilmesi için, adli para cezasının özel yasadaki bir hüküm nedeniyle doğrudan 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi gereken bir ceza olması veya 647 Sayılı Yasaya göre infazı gereken bir para cezasının ödenmemesinden dolayı aynı yasanın 5/7 -son maddesindeki koşular oluştuğu için cezanın 6183 Sayılı Yasaya göre tahsil mecburiyetinin doğmuş bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle; bu para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken bir kamu alacağı niteliğine dönüşmesi zorunludur. Bir diğer husus da, gecikme zamlarının başlangıç tarihlerinin farklı olmasıdır. Şöyle ki; 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesine göre alınması gereken gecikme zammı, Cumhuriyet Savcılığının ödeme emrinin tebliği üzerine 30 günlük süre içinde ödeme yapılmaması halinde, bu sürenin bitim tarihinden itibaren başlarken, 6183 Sayılı Yasanın 51/3. maddesinde düzenlenen gecikme TBB | 449 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU zammı, yasanın 37. maddesinde belirlenen ödeme zamanı esas alınmak suretiyle hesaplanıp uygulanabilecektir. İki ayrı yasada düzenlenmiş olan gecikme zamlarının farklarını bu şekilde ortaya koyduktan sonra, 647 Sayılı Yasanın 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kalkmasından sonraki hukuki durumu da değerlendirmek, bu tarihten sonra işlenen suçlar yönünden yürürlükteki mevzuata göre gecikme zammı uygulanması olanağının bulunup bulunmadığı, varsa hangi yasaya göre uygulanacağı sorununu da incelemek gerekmektedir. Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olmak üzere; suça ilişkin yaptırım olarak adli para cezası, kabahate ilişkin yaptırım olarak da idari para cezası kabul edilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 17/4. maddesi uyarınca, idari para cezaları 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilecektir. Adli para cezaları ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Yasa'nın 106. maddesinde öngörülen yönteme göre yerine getirilecektir. Anılan maddede, süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 647 Sayılı Yasaya benzer bir düzenleme bu yasada da mevcuttur. Gerçekten de, 5275 Sayılı Yasanın 106/4-son maddesine göre, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilemeyecek, bu durumda ilam, adli para cezasının tahsili için Cumhuriyet Başsavcılığı'nca mahallin en büyük mal memuruna verilecek, tahsilat da 6183 Sayılı Yasaya göre yapılacaktır. Öte yandan, 106. maddenin 3, 5, 6, 7 ve 11. fıkralarına göre, büyükler hakkında hükmedilen adli para cezaları ödenmediğinde Cumhuriyet Savcısının kararıyla hapse dönüştürülecek, ancak tek bir hükümle verilen adli para cezası yerine en fazla üç, birden çok hükümle verilen adli para cezaları yerine ise en fazla beş yıl hapis çektirilebilecek, infaz edilen hapsin süresi adli para cezasını tamamıyla karşılamadığı takdirde, geri kalan adli para cezasının tahsili 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre gerçekleştirilecektir. Görüleceği üzere, 647 Sayılı Yasanın yerine yürürlüğe girmiş bulunan 5275 Sayılı Yasada, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme zammı uygulanmasını emreden bir düzenleme olmadığı için, bu yasa hükümlerine göre tahsili gereken adli para cezalarına gecikme zammı uygulanması olanağı da bulunmamaktadır. Buna mukabil, yukarıda açıklanan iki ayrıksı durumda, adli para cezalarının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilmesi zorunlu hale gelecek, ayrıca bu ya450 | TBB EKLER sanın 51. maddesindeki koşular oluştuğu takdirde, ödenmeyen adli para cezasına gecikme zammı uygulanması da mümkün olabilecektir. Ancak bu gecikme zammı, 6183 Sayılı Yasadaki özel düzenlemeden doğduğu için, gecikme zammı tatbikinin adli para cezasına ilişkin mahkeme ilamında ayrıca karar altına alınmasına ve açıklanmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından lehe yasa değerlendirmesi yapılarak, 765 sayılı Türk Ceza Yasası ile 647 Sayılı Yasanın daha lehe sonuç verdiği saptanıp hüküm kurulduğunda, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme zammına da hükmedilip hükmedilemeyeceği sorununu yukarıdaki açıklamalar ışığında incelediğimizde; Gecikme zammının ihdas nedeni, 4786 Sayılı Yasanın Genel Gerekçesinde şu sözlerle açıklanmıştır. "Uygulamada para cezasına hükümlü kişi uzun süre yakalanamadığında, para değerindeki düşüş nedeniyle ceza caydırıcı vasfını kaybetmekte, yakalandığında para cezasını ödeyerek hapis yatmaktan kurtulmaktadır. Tasarıyla kesinleşmiş para cezasını geç ödemek suretiyle bundan çıkar sağlayanların bu istifadelerine son vermek amacıyla, mahkemece para cezasına hükmolunduğunda, ödenmeyen para cezasından gecikme zammı alınmasına da karar verilmesi esası getirilmektedir." 4786 Sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin amacı, Bakanlar Kurulu'na gecikme zammı oranını değiştirebilme yetkisinin verilmiş olması, "para cezasının bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret" olduğu yolundaki yasal tanımlama ve gecikme zammının gerek kabahat gerekse suçlar bakımından öngörülen ceza ve tedbirler arasında sayılmamış olması karşısında, gecikme zammının ceza niteliğinde olmadığı, fer'i kamu alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu alacağın doğumuna esas olan 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesindeki düzenleme ortadan kaldırıldığına göre, yasama organının bu yeni tasarrufu ile, Devletin ileride doğması muhtemel fer'i alacağını tahsil etmeme iradesi ortaya çıkmış bulunmaktadır. Öte yandan, bu alacağın doğması, para cezasının süresinde ödenmemesi koşuluna bağlıdır. Alacağın doğumuna esas olan yasal dayanak 01.06.2005 tarihinde ortadan kalktığından, bu tarihten sonra artık böyle bir alacağın doğması ihtimali de bulunmamaktadır. O halde, suç önceden işlenmiş olsa dahi, 647 Sayılı Yasanın yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezası bakımından anılan yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemeyecektir. Bu tarihten önce TBB | 451 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU verilen hükümlerin yasa yolu denetimi nedeniyle bu tarihten sonra temyiz yoluyla incelenmesi evresinde de, gecikme zammı uygulanmasına ilişkin bölümün Yargıtay'ca 1412 sayılı CYUY'nın 322. maddesiyle tanınan yetki kullanılarak hüküm fıkrasından çıkartılması gerekecektir. Ayrıca, hükme dahil olan bir husustaki yanılgının, olağan ve olağanüstü yasa yolarına başvurulması suretiyle ve yasada öngörülen denetim mercileri tarafından giderilmesi olanağı bulunduğundan, gecikme zammı uygulamasına ilişkin yanılgının da yasa yararına bozma başvurusu üzerine Yargıtay'ca düzeltilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise; yerinde görülmeyen itirazın reddi gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 2-Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayılı kararının ( 1 ) nolu yasa yararına bozma isteminin reddine ilişkin bölümünün KALDIRILMASINA, 3-Adalet Bakanlığı'nın, ödenmeyen adli para cezalarına 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammı tatbik edilmesinin mümkün bulunmadığı, hükmün bu nedenle yasa yararına bozulması gerektiği yolundaki isteminin kabulüne, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 13.06.2006 gün ve 6- 187 sayılı kararın 5271 sayılı CY'nın 309. maddesinin 4. fıkrasının ( d) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA, CYUY'nın 322. maddesiyle tanınan yetki uyarınca aykırılığın giderilerek yerel mahkeme hükmünden "adli para cezasının ödenmeyen kısmına 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına" ibaresinin çıkartılmasına, 4-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, 04.12.2007 günü oyçokluğu ile karar verildi. 452 | TBB EKLER T.C. YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ E. 2003/20552 K. 2005/14276 T. 4.7.2005 • YASAK AVLANMA ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirileceği/İdari Para Cezası Öngörüldüğü ) • İDARİ PARA CEZASI ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak Yasak Avlanmak - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirilmesi Gereği ) • MÜHRE KURUP ÇIĞIRTKAN KULLANARAK YASAK AVLANMA ( İdari Para Cezası Öngörüldüğü - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirileceği ) 2872/m.20 5326/m.17 ÖZET : Sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekir. DAVA : Yasak yöntemle avlanmak suçundan sanık Muammer'in yapılan yargılaması sonucunda; beraatine müdahil idarenin tazminat talebinin reddine dair ( UŞAK ) 1. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 27.11.2002 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil idare vekili tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 22.10.2003 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü: KARAR : Müdahil idare vekilinin temyiz isteminin yasak yöntem ile avlanmak suçundan kurulan beraat hükmü ile tazminat talebinin reddi kararına ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede; İddianame de sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, müdahil idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepden dolayı BOZULMASINA, 4.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. TBB | 453 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO :2009/145 İTİRAZ EDEN VEKİLİ : Rasim Çelik Makina İth. İhrc. San.ve Tic. A.Ş. KARŞI TARAF :Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu : TALEP : İdari Para Cezasına itiraz Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C. Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 29.12.2008 tarihinde 2008/7053 - 5626 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur. Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir. Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari yaptırım da-yanığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii olunmuş, bilirkişi tarafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde; itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz olunan belgelerin muhtasar beyanname ve tahakkuk fişlerinin ücret sözleşmesini teyit eder yönde düzenlendiği, yasal süre içerisinde vergilerin ödendiği belirtilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle muterizin itirazının yerinde olduğu söz konusu idari para cezasının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 29.12.2008 T. Ve 2008/7053 E. - 5626 K. Kabahat Defter no'lu idari yaptırım kararının İPTALİNE, Yapılan yargılama gideri olan 150,00 TL. bilirkişi ücretinin kamu üzerinde bırakılmasına, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 18/05/2009 454 | TBB EKLER Katip : 96770 Hakim : 33853 BİLİRKİŞİ RAPORU T.C. BEYPAZARI SULH CEZA MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR ESAS NO : 2005/229 D.İş. KARAR NO : 2005/229 D.İş. HAKİM : .............. KATİP :................ İTİRAZ EDEN : Salim KÖROĞLU - Develik Sokak No:43 Beypazarı adresinde ikamet eder. A.İTİRAZ OLUNAN: Beypazarı Belediye Başkanlığı VEKİLİ : Av ........................ Caddesi Beypazarı. İTİRAZ TARİHİ : 01.09.2005 KARAR TARİHİ : 10.11.2005 Yukarıda açık kimliği yazılı Salim KÖROĞLU mahkememize vermiş olduğu itiraz dilekçesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ İtiraz eden Salim KÖROĞLU tarafından mahkememize verilen 01.09.2005 tarihli dilekçesi ile Beypazarı Belediye Başkanlığının 25.08.2005 tebliğ tarihli 18.05.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen suç için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin 22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun ile 111,35 YTL cezalandırıldığından bahisle verilen cezanın kaldırılması için itiraz dilekçesi vermiştir. İtiraz eden Selim KÖROĞLU mahkememize vermiş olduğu itiraz dilekçe- sinde; kendisine Beypazarı Belediye Başkanlığının 25.08.2005 tebliğ tarihli 18.08.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin 22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun ile 111,35 YTL cezalandırıldığını, Belediye Yasaklarına aykırı hareket edilmesi halinde 1608 sayılı kanunun 03.01.1940 tarih ve 3764 sayılı kanunla değişen 1. maddesine göre hafif para cezaları 04.11.2004 tarih 5252 sayılı TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki kanunla yapılan değişiklikle bu kapsamda verilecek para cezalarının 4.29YTL olarak belirtildiğini, bazı belediyelerin bu miktarı TBB | 455 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 124,00YTL olarak uyguladığını, kendine ise 111,35YTL olarak ceza verildiğini, 30.03.2005 tarih ve 5326 Kabahatler Kanununun 38. maddesine göre bu kapsamda verilecek cezanın 50.00YTL olarak belirlendiğini, verilen cezanın kaldırılmasını beyan etmiştir. Aleyhine itiraz olunan Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin YILDIZ savunmasında; İtiraz eden Salim KÖROĞLU' nun Develik sokak no 43 sayılı yerde dükkanının olduğunu, bu dükkanın ön ve yan tarafına sandalye ve masa koyarak yolu kapattığını, bu fiili nedeniyle zabıta memurlarınca kendisine para cezası verildiğini, Zabıta Mevzuatının 6. maddesinde Belediye Meclisinin 11.01.1990 tarihli kabul edilen Tembih namenin 14. maddesinde itiraz eden Salim KÖROĞLU' nun eyleminin suç olarak yasaklı işlerden olduğunu kabul ettiğini, 18.05.2004 tarih ve 04.6 sayılı Meclis toplantısında 2004 yılı için uygulanacak maktu para cezalarının 111.350.000TL olarak kararlaştırıldığını, 2005 yılı için 123.82YTL olması 4421 sayılı kanunun hükmü ise İç İşleri Bakanlığının 01.06.2005 tarihinden itibaren uygulanacak Belediye Para Cezalarının TCK' nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 S.K.'nun 7. maddesi gereğince en az 120.00YTL en fazla 18.000YTL olması gerektiğini belirtildiğini bu nedenlerle itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir. SONUÇ VE GEREKÇE Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden olay 18.08.2005 tarihinde ve eylemin "yaya yoluna masa koyarak yaya yolunu kapattığı" olduğu anlaşılmış olup olay tarihinde yürürlükte olan 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 38. maddesinde "işgal" başlığı altında 50 YTL. İdari para cezası şeklinde müeyyideye bağlanmıştır. Aynı yasanın 25 ve 26. maddelerinde idari yaptırım kararının ve bu kararın tebliğ hususundaki uyulması gereken kuralları düzenlemiştir. Bu belirtilen yasa hükümleri karşısında olayda, 18.08.2005 tarihli tutulan zabıt varakasında idari yaptırım kararı verilen kişinin adresinin olmadığı, idari yaptırım kararının kişinin huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça belirtilmediği, bu karara karşı başvuracağı kanun yolunun, merci ve süresinin zabıt varakasında yanlış gösterildiği, encümen kararının tebliğinde de kanun yolunun, mercii ve süresinin hiç gösterilmediği anlaşılmış olup Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım kararının şekil şartlarına uyulmadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda yukarıda belirttiğimiz gibi kişinin eylemi 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 38. maddesi gereğince idari para cezası verilmesi gerekirken verilen idari para ceza yanlış verilmiştir. 456 | TBB EKLER Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı usulüne uygun olmayan idari para cezasının iptaline karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Hukuka aykırı olması nedeniyle Belediye Encümeninin 22.08.2005 tarih ve 2005/34.300 İDARİ YAPTIRIM KARARININ KALDIRILMASI 2- Beypazarı Belediye Başkanlığının 18.08.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen ve 22.08.2005 tarih ve 2005/34.300 sayılı kararı ile verilen 111.35YTL cezanın iptali için kararın Beypazarı Belediye Başkanlığına gönderilmesine, 3- Resen yapılan 2 adet tebligat gideri olan 7 YTL yargılama giderinin, Kabahatler Kanununun 3182 maddesi gereğince Beypazarı Belediye Başkanlığından tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılıp Mal Müdürlüğüne verilmesine, 4- Kararın itiraz edene ve aleyhine itiraz olunan Beypazarı Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin YILDIZ' a tebliğine, Dair verilen karar Kabahatler Kanununun 28/9 maddesi gereğince kesin olarak dosya üzerinde karar verildi.10.11.2005 TBB | 457 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DOSYA NO :2009/145 DAVALI :K.H DAVACI :Rasim Çelik Makine İth.İhr.San. A.Ş : SUÇ TARİHİ :09/04/2008 KONUSU :1136 Sayılı Yasanın 35/3. Maddesine Muhalefet İDARİ PARA CEZASI MİKTARI: 11. 249, 00+4, 50 (Tebligat gideri dahil) PEŞİN ÖDEME HALİNDE İNDIRIMLİ:8 . 437, 00+4, 50 (Tebligat gideri dahil OLAYLAR Ankara Ticaret Odasının şirket ile ilgili Ticaret Sicili Memurluğunun bildirdiği sermaye miktarının, Ticaret kanunun 272. maddesinde belirtilen miktarın 5 katından fazla olduğunda, 5728 sayılı kanunla değişik 1136 sayılı kanunun 35. maddesi ile değişikliğe göre sermaye miktarı Ticaret Kanununun 272. maddesinde belirtilen 50,000 YTL miktarın 5 katı ve daha üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğunu hüküm altına alınmıştır. Şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurmamanın yaptırımı 1136 sayılı yasanın 35/2. fıkrasında belirtildiği gibi (16 yaşından büyüklerin) brüt ücretinin bir aylık brüt tutarının iki katı kadar para cezası verilir hükmünün yürürlüğe girdiği 11 Şubat 2008 tarihi itibariyle hesaplanan kanun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aylar itibariyle Mart, Nisan, Mayıs, Haziran 608,40*2 (iki katı)=1216/4(ay)=4864 YTL, artış nedeniyle Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım için 638,70*2(iki katı)=1277*5(ay)= 6385 = toplam 11249 YTL para cezasını öngörüldüğü, Yukarıda belirtilen idari para cezasının giderleri ile birlikte tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yatırılması gerektiği gibi itirazın aynı süre içerisinde Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yapılabileceği, Aksi takdirde kesinleşen idari yaptırım kararının 5326 sayılı kabahatler kanunun 17/4 maddesi gereğince 6183 sayılı yasa hükümleri gereğince tahsil edilmek üzere VERASET HARÇLAR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNE gönderileceğine dair 29/12/2008 Tarihli İDARİ YAPTIRIM KARARI 17/01/2009 tarihinde Davacı kuruma tebliğ edilmiş ve Davacı kurumda 28/01/2009 havale tarihli dilekçe ile Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yasal süresi içerisinde İTİRAZ'DA bulunmuş. 458 | TBB EKLER İNCELEMELER Davacı kurum vekili itirazlarında; İlgili cezada suç tarihi olan 09/04/2008 tarihinde müvekkil şirketin sermayesinin büyüklüğüne göre sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğundan bahsedilmiş sözleşmeli avukatının bulunmadığı gerekçesi ile ceza tahakkuk ettirilmiş. Dilekçe ekinde sunulan 26/07/2007 tarih 30656 Yev.Nolu Yenimahalle 3. Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname, 01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93 nolu, 28/10/2007 tarih, 156 nolu, 20/10/2008 tarih, 174 nolu ve 15/12/2008 tarih, 183 nolu, serbest meslek makbuzları ve ekinde bulunan stopaj ödeme dekontlarının bulunduğu, müvekkil şirketin 01/09/2007 tarihinden bu yana sözleşmeli avukatlığını yapmaktayım. Dediği. Verilen idari yaptırım kararının esasını müvekkil şirketin sözleşmeli avukat bulundurmaması hükmü teşkil etmekte olup, ekteki belgelerden müvekkil şirketin suç tarihi ve öncesinde sözleşmeli avukatının olduğunu. Bu durumda idari yaptırım kararı usul ve yasaya aykırı olup, verilen cezanın kaldırılması talebinden ibarettir. GÖRÜŞ VE KANAAT Davacı vekilince dosyaya sunulan dilekçe eklerinde; 26/07/2007 tarih, 30656 Yevmiye Nolu Yenimahalle 3. Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname, 01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93 nolu, 28/10/2007 tarih, 156 nolu, 20/10/2008 tarih, 174 nolu ve 15/12/2008 tarih, 183 nolu, 7 adet serbest meslek makbuzu suretleri, Serbest meslek makbuzlarının stopajlarının yattığına dair 18 sayfadan oluşan Muhtasar Beyannameleri ve tahakkuk fişlerinin. Sözleşme maddelerine uygun olarak düzenlendiği, düzenlenen serbest meslek makbuzlarına ait stopaj vergilerinin yasal süresi içerisinde tahakkuk ettirildiği. Ve Böylece yasaya uygun şekilde avukatlık sözleşmesinin bulunduğu. 23/03/2009 tarihli Mahkemece Baro'ya yazılan yazının sonucuna göre. Taktir sayın Mahkemeye ait olmak üzere arz olunur. 04/05/2009 BİLİRKİŞİ Mehmet DİLSİZ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Dış Denetçi TBB | 459 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/129 HAKİM : SEYHAN AKSAR 33853 KATİP : YASEMİN KILIN 96770 İTİRAZ EDEN : METİN KAYA VEKİLİ : Av. YAVUZ DERSAN KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu. İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 27/01 /2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. İtiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur. Yapılan incelemede söz konusu idari para cezasının Metin Kaya hakkında verildiği görülmüştür. Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesi gereği verilmesi gereken idari para cezasının ancak anonim şirketler hakkında verilebileceği yasanın amir hükmü olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari para cezası usul ve yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere; itirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen 26/12/2008 T. 2008/4799 Kabahat - 2008/6968 K. Numaralı idari para cezasının İPTALİNE, Kararın taraflara tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009 Katip 96770 Hakim 33853 460 | TBB EKLER T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/87 HAKİM : SEYHAN ORKUN 33853 KATİP : YASEMİN KILIN 96770 İTİRAZ EDEN :ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI GID. TİC. Ve SAN. AŞ. KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU : İdari para cezasına itiraz. İTİRAZ TARİHİ : 19/01/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muterriz ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI GID. TİC. ve SAN. AŞ. YETKİLİSİ FUAT KOL, 19/01/2009 havale tarihli itiraz dilekesi ile Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen 29/12/2008 T. Ve 2008/42942008/6987 Karar sayılı kararın fusul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. Muterriz itiraz dilekçesi içeriğinde Antek Ankara Tekel Satıcıları Gıda Ticaret ve San. A.Ş. ile tüm ortaklarının ölüm, iflas, tasfiye nedeni ile 2005 yılından bu yana hiçbir ticari faaliyetinin mevcut olmaması nedeniyle genel kuru toplantısı yapılamadığından şahsının hiçbir yetki ve sorumluğunun bulunmadığından bahisle itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır. İtiraz ile birlikte dayanak belgeler dosyamıza C. Savcılığından celpolun- muş, yapılan incelemede; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen idari yaptırım kararının 1136 Sayılı Yasaya muhalefet suçundan dolayı verildiği görülmüş, soruşturma evrakının yapılan incelemesinde; her ne kadar şüpheli tarafından suçlama kabul edilmemiş ise de; Ticaret Sicil Memurluğunun 18/07/2008 T. ve 191191/20173 sayılı kararı ile imza sirkülerinden şirketin halen faaliyette olduğu ve talepte bulunanın şirket yetkilisi olduğu anlaşılmakta itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Kararın itiraz edene tebliğine, TBB | 461 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO :2009/101 HAKİM KATİP : SEYHAN AKSAR İTİRAZ EDEN VEKİLİ :TAHSİN YILMAZ : Av. HASAN GÜRAY KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası İTİRAZ TARİHİ : 22/01 /2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunulmuştur. Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde muterizin Polat Rulman A.Ş. yetkilisi olmayın Orta Doğu Rulman A.Ş. yetkilisi olduğu, söz konusu şirketin sözleşmeli avukatının bulunduğu, buna ilişkin avukatlık sözleşmesi ile imza sirküsünün iptal edildiği belirtilerek usul ve yasaya aykırı idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulduğu görülmüştür. Kabahat dosya fotokopisi dosyamıza celpolunmuş, deliller toplanmış dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesi muterizin itirazlarının dayanağının bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Yapılan yargılama, toplanan deliller, idari para cezası tutanağı içeriği itibariyle bilirkişi raporunda belirtilen nedenlerde göz önüne alınmak suretiyle yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Dosyada yapılan bilirkişi gideri 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak 462 | TBB EKLER üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009 Katip 96770 Hakim 33853 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/150 HAKİM :SEYHAN AKSAR KATİP : YASEMİN KILIN İTİRAZ EDEN VEKİLİ : ÇTM. Çağ Tıp Merkezi A.Ş. KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 22/10/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İtiraz eden ÇTM Çağ A.Ş. vekilleri marifetiyle 30.01.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle, ibraz olunan 06.05.2008 tarihli imzası resmi makamlarca onaylanmamış tasdiksiz ücret sözleşmesi örneği ile ibraz olunan ve süreklilik arzetmeyen bir kısım serbest meslek makbuzları ibraz edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur. İtiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolunmuş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur. Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda sözleşme tarihi nazara alınmak suretiyle sözleşme tarihi 06.05.2008 TBB | 463 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU tarihi olduğu gibi bunun dahi tarihinin Noter tarafından onaylanmadığı, söz konusu sözleşmenin damga vergisinin yatırıldığına dair bir kayıt olmadığı, muterizinin itirazını teyit eder şekilde itirazın kabulünü gerektirir kesin kati delil ibraz edilmediği anlaşılmakla bilirkişi raporu da nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itirazda bulunandan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/121 HAKİM : SEYHAN AKSAR 33853 KATİP : YASEMİN KILIN 96770 İTİRAZ EDEN :BAYDARLAR PETROL ÜRÜNLERİ TİC. A.Ş. KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu. İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 21/10/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İtiraz eden Baydarlar A.Ş. Vekili marifetiyle 26.01.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette 01.01.2008 tarihinden itibaren sözleşmeli 464 | TBB EKLER avukat bulundurulduğundan bahisle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunmuştur. itiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolun-muş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur. Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda muteriz tarafından tarihi resmi makamlarca onanmış bir sözleşme örneğinin ve vekaletnamenin ibraz edilmediği, söz konusu sözleşme tarihi onaylanmamış sözleşme ibraz edilmesine rağmen buna ilişkin damga vergisi beyanının bulunmadığı, aynı zamanda söz konusu şirket yetkilisinin resmi makamlara vermiş olduğu ve bilirkişi raporunda gösterilen beyanlar nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/76 HAKİM : SEYHAN ORKUN KATİP : YASEMİN KILIN İTİRAZ EDEN :KTR DANIŞMANLIK VE MÜŞ. A.Ş. V. KARŞI TARAF :Av. Mustafa Asım KAHYAOĞLU TALEP EDEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu. İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezasına itiraz TBB | 465 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ TALEP TARİHİ : 16/01/2009 KARAR TARİHİ :18/05/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C. Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 23.12.2008 tarihinde 2008/9389 - 6893 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen 11.249 TL. idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur. Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir. Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari yaptırım dayattığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii olunmuş, bilirkişi ta- rafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde söz konusu avukatlık sözleşmesini destekleyen belgelerin ibraz olunmadığı ve bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle muterizin itirazının yerinde olmadığı, idari yaptırım kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Dosyada yapılan bilirkişi ücreti 150,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 18/05/2009 Katip 96770 Hakim 33853 466 | TBB EKLER T.C ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO: 2009/588 HAKİM :SEYHAN AKSAR 33853 KATİP : YASEMİN KİLİN 96770 : İTİRAZ EDEN :AHMET HAMDİ AYAN VEKİLLERİ : Av. M. Rasim KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU: İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 30/04/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İtiraz eden Ahmet Hamdi Ayan (AHSEL İnş. A.Ş. yetkilisi) marifetiyle 29.04.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2-3 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle buna delil olarak serbest meslek makbuzlarının bulunduğu belirtilerek delil olarak örnekleri ibraz edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur. İtiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolun-muş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur. Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda yasanın aradığı anlamda tarihi resmi makamlarca onanmış bir vekalet sözleşmesinin bulunmadığı ve bunun ibraz edilmediği, salt serbest meslek makbuzlarının örnekleri dosyaya ibraz edilerek sözleşmeli avukat bulundurulduğuna dair bunun delil olarak yeterli olduğu yönünde muteriz iddia ve itirazının yasal dayanağı olmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporu da nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. TBB | 467 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO: 2009/155 HAKİM : SEYHAN AKSAR 33853 KATİP : YASEMİN KILIN 96770 İTİRAZ EDEN : YENİGÜN İNŞAAT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. VEKİLİ : Av. MESUT ADAN KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 22/10/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz Yenigün inşaat A.Ş. Vekili marifetiyle 03.02.2009 tarihinde ikame etmiş olduğu itiraz davası ile Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının dayanağının 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesine aykırılıktan dolayı verildiğini, ancak söz konusu yasal yükümlülüğün yasanın yürürlüğünden çok daha önce yerine getirildiğini beyan ederek dayanağı bulunmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulduğu görülmüştür. İtiraz ile birlikte dayanak belgeler, makbuzlar, sicil dosyası örneği dosyamıza celpolunmuş, dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. 468 | TBB EKLER Bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda eski tarihli noterlikten düzenli iş yapma vekaletinin bulunduğu, bu vekalet gereği faturanın kesildiği belirtilmiş ise de, mahkememizce yapılan incelemede söz konusu vekaletnamenin 31.12.2001 tarihinde 60174 yevmiye no ile düzenlenmiş dava vekaletnamesi olduğu, yasanın aradığı anlamda bir avukatlık sözleşme örneği olmayıp tarihi ve imzası onaylanmamış ayrı bir sözleşme ile yapılmış bir hukuki danışmanlık ve avukatlık sözleşmesi örneğinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür. İşbu belgeler doğrultusunda yasada açıkça yazılı sözleşme zorunluluğu olmasına rağmen muteriz tarafından imzası ve özellikle tarihi resmi makamlarca onaylanmış bir sözleşme örneği bulunmadığı ve dosyamıza ibraz edilmediği anlaşılmakla yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.'nin itirazda bulunandan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO: 2008/1605 HAKİM : SEYHAN ORKUN 33853 KATİP : YASEMİN KILIN 96770 İTİRAZ EDEN : Büyükhanlı Kardeşler Turizm Yatırım İnşaat ve Ticaret A.Ş. Atatürk Blv. No: VEKİLİ :Av. Tahsin KOÇ KARŞI TARAF : Ankara C. Başsavcılığı İTİRAZ KONUSU : Kabahatler Bürosu : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ :22/12/2008 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda: TBB | 469 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 22.12.2008 tarihli itiraz dilekçesi ile Büyükhanlı A.Ş. haklarında Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen 2008/6537 K. numaralı para cezasının usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde 11.03.2008 tarihli Avukatlık Sözleşmesi bulunduğunu belirtmiştir. Dosyaya deliller toplanmış, toplanan belgeler doğrultusunda dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde idari para cezası verildiği tarih itibariyle usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme doğrultusunda idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu, itirazın yasal dayanağı bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE, Dosyada yapılan masraf olarak bilirkişi ücreti 200,00 TL.'nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 13.04.2009 T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ KARAR DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/100 KARARA İTİRAZ EDEN : 1. ONAY BOYA VEKİLİ :İbrahim Müteferrika Sk. No: 13/1 Rüzgarlı Ulus/ANKARA KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu İTİRAZIN KONUSU : İdari Para Cezası. İTİRAZ TARİHİ : 23/11/2009 Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda: 470 | TBB EKLER GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. İtiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur. Yapılan incelemede söz konusu idari para cezasının Metin Kaya hakkında verildiği görülmüştür. Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesi gereği verilmesi gereken idari para cezasının ancak anonim şirketler hakkında verilebileceği yasanın amir hükmü olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari para cezası usul ve yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen 23/12/2008 T. ve 2008/6136 Kabahat - 2008/6853 Karar numaralı idari para cezasının İPTALİNE, Kararın taraflara tebliğine, Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009 T.C. ANKARA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT NO HAKİM : 2008/275 HAKİM : HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇME 10008 DAVACI :NESLİ KARŞI TARAF :ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER BÜROSU DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz DAVA TARİHİ : 20.03.2008 KARAR TARİHİ : 16.07.2008 TBB | 471 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Davacı tarafından Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosu aleyhine açılan itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008 tarih ve 2008/745 Kabahat - 2008/844 Kabahat Nolu kararı ile, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü yapmak eylemi nedeniyle 5326 sayılı Yasanın 36. maddesi gereğince 58 YTL idari para cezası verilmiş ise de, 15.05.2007 tarihli şikayet dilekçesi üzerine Ankara C.Savcılığının 2007 92745 sayılı dosyasında hakaret ve tehdit suçundan şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığı, idari para cezası uygulanan, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü yapmak eyleminin ise herhangi bir tanıklıkla tespit edilmediği, sadece müştekinin mücerrel iddialarına dayanarak idari para cezası verilmesinin de hukuka uygun olmadığı anlaşılmakla, söz konusu cezanın iptaline karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca, 1 Muteriz Nesli DÜZTAŞ'ın itirazının reddine, 2 Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008 tarih ve 2008/745 Kabahat - 2008 811 Karar sayılı idari para cezasının İPTALİNE, Dair; 5326 sayılı Kanunun 28/9 maddesi gereğince verilen kesin karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 16.07.2007 T.C. ANKARA 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT. NO :2008/526 HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇME 10008 DAVACI :ALPERSAN GİDA VE İHT MAD TİC L11) ŞTİ : VEKİLİ :Av.Seher GÖKALP DAVALI :VALİLİĞİ İL TARIM MÜDÜRLÜĞÜ DAVA : İdari Para Cezasına İtiraz DAVA TARİHİ :05.06,2008 KAR AH TARİHİ :06.11.2008 472 | TBB EKLER Davacı şirket tarafından Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğü aleyhine açılan itiraz dava s in m dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; GERECİ DÜŞÜNÜLDÜ; Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14.05.2008 tarih ve 2002 sayılı karan ile 5179 sayılı kanunun 29 maddesine aykırı olarak faaliyette bulunulduğundan bahisle davacıya 5000 YTL idari para cezası verilmiş ise de; davacı şirkette idari para cezasına ilişkin denetimin Dazkırı İlçe Tarım Müdürlüğünce yapıldığı idari para eczasının ise Ankara İl Tarım Müdürlüğü tarafından düzenlendiği ayrıca kararda denetleme yapılan firma, ürün ve ürün miktarının açıkça belirtilmediği anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir HÜKÜM:Yukarda belirtilen gerekçe uyarınca 1-Muteriz Alpersan Gıda ve Ilıt Mad Tic Ltd Şti vekili Av.Aysun Bican'ın itirazının kabulüne 2- Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14,05.2008 tarih ve 2002 sayılı idari para cezasının İPTALİNE Dair.5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 06.11.2008 T.C. ANKARA 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT. NO : 2008/634 HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇM E 10008 DAVACI :UR-K AY GIDA TUR İŞL SAN TİC LTD ŞTİ VEKİLİ :Av.Gülay GÖKMOĞOL KARŞI TARAF :KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz DAVA TARİHİ :15.07.2008 KARAR TARİHİ :15.07.2008 Davacı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan itiniz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TBB | 473 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörlüğünün 10.06.2008 tarih ve 104544 sayılı karan ile davacı işletmenin 200& yılında uygulanacak fiyat tarifelerinin süresi içinde Kültür ve Turizm Bakanlığına on ay 1 atılmaması nedeniyle 2634 sayılı kanunun değişik 3 3/a maddesi gereğince verilen 2,412 YTL idari para cezasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarı da belirtilen gerekçe uyarınca 1-UR-KAY Gıda Tur .İşi San Tic Ltd Şii vekili Av.Gülay Gökmogol'un itirazının REDDİNE Dair 5326 saydı kanunun 29/1 maddesi gereğince 1 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.17.L0.2008 TC. ANKARA 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT.NO :2008/670 HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇME 10008 DAVACI :KIRIKKALE VALİLİĞİ İL ÖZEL İDARESİ VEKİLİ : Av.Enver KILIÇ KARŞI TARAF :ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK B. DAVA :İdari Para Cezasına itiraz DAVA TARİHİ :05.08.2008 KARAR TARİHİ:10.10.2008 Davacı tarafından Çalışına ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan İtiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Her ne kadar İtiraz eden tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün tarafından düzenlenen 05.10.2007 tarih ve 200.03 S 39.71 sayılı idari para cezasına itiraz edilmiş ise de; işyerinde sağlık birimi oluşturulmaması, işyeri hekimi, sağlık memuru, hemşire bulunmaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurulu oluşturulmaması ve yer altı akaryakıt tanklarının dolum menhollerinde gaz birikimine müsait boşluklar olup havalandırma boruları olmaması, yemekhanede çalışan 6 işçinin portör muayenesinin yaptırılmaması nedeniyle 4857 sayılı iş kanununun 108 - 105/3-2 474 | TBB EKLER maddeleri gereğince verilen toplam 2.615 YTL idari para cezasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmişti. HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca 1-Muteriz Kırıkkale Valiliği İl Özel İdaresi vekili Av.Enver Kılıç'ın itirazının REDDİNE Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 10.10.2008 TC. ANKARA 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT. NO :2008/750 HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇME 10008 DAVACI :ÖZBAŞLAR DAYANIKLI TUKETİM MAL. TİC. LTD ŞTİ VEKİLİ :Av.Ali DURBÎN KARŞI TARAF : TRT HASILAT DAİRESİ BAŞKANLIĞI DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz DAVA TARİHİ : 14.08.2008 KARAR TARİHİ :08.05.2009 Davacı tarafından TRT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan it ıra?, davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama Bununda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004 tarih ve 1050-2244 sayılı kararı ile bandrolsüz cihaz satıldığından bahisle davacı firmaya 2.212,500 TL idari para cezası verilmiş, söz konusu cezaya karşı davacı tarafın- dan Ankara 8. İdare Mahkemesine itiraz edildiği, Ankara 8,. İdare Mahkemesinin 31.03.2006 tarih ve 2005/18 E-2006/603 K sayılı kararıyla itirazı kabul ederek cezayı iptal elliği, bu karara TRT tarafından Bölge İdari Mahkemesine yapılan itiraz sırasında kanun değişikliğiyle söz konusu itiraza bakmanın Sulh Ceza Mahkemesi görev alanına girdiği ve 8.İdare Mahkemesinin 27.05.2008 tarih ve 2008/745 E - 2008/873 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, daha sonra davacının mahkememize başTBB | 475 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU vurduğu anlaşılmış olup, 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanununda bandrolsüz ve etiketsiz satış yapan imalatçı ve ithalatçı firmalara satışı yapılan cihazın satış bedeli kadar, satın alanlara cihazın rayiç bedelinin yarısı kadar para cezasının uygulanacağı, imalatçı veya ithalatçı olmayan firmaların ise cihazı satmaları ile değil, satın almaları ile cezai yaptırım uygulanabileceği belirtilmiş olup, davalı şirketin imalatçı veya ithalatçı firma olmadığı, bu nedenle ceza düzenlenirken şirketin bandrolsüz cihaz devir veya satın alırken tespit yapılmasının gerektiği, bu durumda davacı şirketçe bandrolsüz cihaz satın alırken tutulan her hangi bir tutanak olmadan cezai işlem uygulanamayacağı anlaşılmakla talebin kabulüne ve idari para cezasının iptaline karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca 1-Muteriz Özbaşlar Dav Tuk Mal.Tic T.td Şili vekili Av.Ali Durbin'in itirazının KABULÜNE, 2-TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004 tarih ve1050-2244 sayılı idari para cezasının İPTALİNE, Dair, 5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.08.05.2009 T.C ANKARA 1 .SULH -II CEZA MAHKEMESİ MÜT. NO: :2009/27 HAKİM :HAYRİ KESKİN 29859 KATİP :İLKAY SEÇME 10008 DAVACI :BAYINDIR İNŞ TUR TİC SAN AŞ VEKİlİ :Av.Dilara Gizem BOZAT KARŞI TARAF :ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER BÜROSU DAVA :İdari Para Cezasına İtiraz, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Ankara C,Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 28.11.2008 tarih ve 2008/5743 Kabahat -2008/6526 Karar Nolu ilamı ile şirket bünyesinde sözleşmeli avukat bulundurulmadığından bahisle 1136 SY 35/3 maddesi gereğince 11.249 YTL idari para cezası verilmiş olup davacı şirket ile avukatı arasında yapılan avukatlık hizmet sözleşmesinin 476 | TBB EKLER dosyada bulunmadığı anlatılmakla itirazın reddine vermek gerekmiştir. HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca Muteriz Bayındır İnş Tur Tİc San AŞ vekili Av.Dilara Gizem Bozat'ın itirazının REDDİNE Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.27.02.2009 T.C. ANKARA 1 .SULH CEZA MAHKEMESİ MÜT.NO :2009/119 HAKİM :HAYRİ KESKİN KATİP :İLKAY SEÇME DAVAC I :ATEMO TEKS İNŞ.DAY.TÜK.MAL.SAN. VEKİLİ :Av. Köksal AVCIAYDIN KARŞI TARAF :ÇSGB BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ DAVA : İdari Para Cezasına İtira DAVA TARİHİ : 02.02.2009 KARAR TARİHİ:21.04.2009 Davacı tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün 10.01 -2009 tarih ve 1971A3.06 sayılı kararı ile belirlenen gün ve saatte davete icabet edilmediği, bilgi ve belgelerin ibra/ edilmediğinden bahisle 4857 Sayılı Kanunun 92/2-108 maddesi uyarınca 8.000 YTL idari para cezası verilmiş ise de kurum tarafından çıkarılan tebligatın 7201 Sayılı tebligat kanununun 12-13, maddelerine uygun olarak tebliğ edilmediği tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca 1-Muteriz Atemo Teks İnş Day Tuk Mal San ve Tic Ltd Şii vekili Av.Koksal Avcıaydın'ın itirazının KABULÜNE TBB | 477 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 2-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün 10.01.2009 tarih ve S. 197183.06 sayılı idari para cezasının İPTALİNE Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.21.04.2009 T.C. HATAY 2. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ NO : 2007/283 KARAR TARİHİ : 29.04.2010 ÖZET:idari yaptırıma konu,itiraz eden şirket tarafından üretilen ancak beyan edilmediği iddia olunan 302.116,44 ton cevherin mali kayıtlarda yer aldığı, 1.1.2005-6.4.2005 tarihleri arasında sevk fişlerinin haftalık olarak stok teslimi seklinde kullanıldığı, 7.4.2005 tarihinden sonra ise stok teslimi şeklinde Maden İşleri Genel Müdürlüğünün irsaliyelerinin kullanıldığı,stok çıkışında da Maliye Bakanlığı irsaliyelerinin kullanıldığının davalı idarece görevlendirilen tetkik heyeti raporu ile belirlendiği; Belirlenen bu durum karşısında , davacı şirket hakkında denetim sonucunda yıllık üretimi eksik bildirdiğinin tespit edildiğinden bahisle Maden Kanunun 12. Maddesi uyarınca idari yaptırım kararı düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu, T.C. ZONGULDAK 3.SULH CEZA MAHKEMESİ (DEĞİŞİK KARAR) DEĞİŞİK İŞ NO : 2008/409 DEĞİŞİK İŞ KAR.NO :2008/61 KARAR TARİHİ : 14.11.2008 ÖZET:Dosyada toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşler Genel Müdürlüğü'nün 03/08/2007 tarih ve 205127 sayılı yazısı ile tarafına verilen 821.704,00 YTL idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğundan talebin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde kurulmuştur. 478 | TBB EKLER T.C. ZONGULDAK 1.AĞIR CEZA MAHKEMESİ (DEĞİŞİK İŞ KARAR) DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/21 ÖZETİ:Zonguldak 3. Sulh Ceza Mahkemesine idari para cezasının kaldırılması için başvurulduğu, bu mahkemenin 14/11/2008 tarih, 2008/409-61 D. İş sayılı kararıyla başvuruyu reddettiği anlaşılmıştır. İdari para cezası Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün dosyada bulunan 22/02/2007 tarihli daha önce alman HUİB'nin maden ocağında yapılan üretimde malzeme kalitesinde düşüş meydana gelmesi nedeniyle ocak aynasının yeri değiştirilerek çalışmaya devam edildiği ve yapılan kontrolde daha önce alınan hammadde üretim izin belgesi ruhsat alanı dışına taşıdığının tespit edildiği belirtilerek, ruhsat alanı dışına taşılan bölge içinde hammadde üretim izin belgesi verilmesi talebi üzerine Maden işleri Genel Müdürlüğünce izin talebinin değerlendirilmesi için yerinde tespit sırasında da izin istenen bölgede hammadde üretimi yapıldığının tespiti üzerine verildiği açıktır. Bu duruma göre daha önce Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün HUİB'nin bulunduğu alan dışında itiraz eden şirket tarafından kalker hammaddesi üretim ve sevkiyat işlerinin yapıldığı hususunda bir itilaf yoktur, üretim yapılan miktar ocak yerinin ocak başı satış fiyatı konusunda da bir itilaf söz konusu olmayıp itiraz üretim yapan şirketin söz konusu alanda ruhsat ve işletme izni olduğu hususuna dayanmakta ayrıca yönetmelik değişikliğiyle yaptırımın ortadan kalktığı belirtilmekte olup, itiraz eden şirket tarafından ibraz edilen arama ruhsatı, işletme izni, işletme ruhsatı doğal taş ve mermerle ilgilidir. Ayrıca idare tarafından tespit edilen ve Karayolları 15. Bölge Müdürlüğünün Maden İşleri Genel Müdürlüğüne yazdığı yazıda belirttiği ve daha önce alınan üretim izni dışında üretim yapıldığı alana ilişkin yerde de üretim izni verilmesi istenilen bölgede hammadde üretimi ve sevkiyatının yapılmasına olanak sağlayacak izin belgesi niteliğinde değildir. Yine Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 42. Maddesinin 15/07/2007 tarihli değişikliği 3213 sayılı Maden Kanununun 12/5 maddesindeki yaptırımı kaldırır ya da uygulamasını engeller nitelikte değildir. Kanundaki yaptırımın yönetmelikle değişmesi de mümkün değildir. TBB | 479 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU Yukarıda açıklanan nedenlerle Zonguldak. 3. Sulh Ceza Mahkemesinin kararma yönelik itirazın reddi yönünde karar verilmiştir. T.C. FETHİYE 2. SULH CEZA MAHKEMESİ DEĞİŞİK İŞ NO : 2010/577 KARAR TARİHİ : 4/12/2010 ÖZETİ:Yukarıda açıklanan gerekçeler ve 10/06/2010 tarih ve 5995 sayılı Kanunun 6. Maddesi dikkate alındığında itiraz edilen şirketin ruhsatı olduğu halde üretim izni olmadan faaliyette bulunması halinde hakkında idari para cezası uygulanamayacağı sonradan yürürlüğe giren bu hükmün 5326 sayılı kabahatlar kanununun 5/1 maddesi gereğince itiraz eden lehine uygulanmasının gerektiği anlaşıldığından itirazın kabulüne karar verilmiştir. T.C. AKSARAY 2. SULH CEZA MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA DEĞİŞİK İŞ NO : 2007/496 KARAR TARİHİ : 05.05.2008 ÖZET:Ruhsatlı alan içinde, ancak işletme izin alanları dışında üretim faaliyetinde bulunulması durumunda ruhsat sahibi uyarılarak işletme izni alanı dışındaki faaliyet durdurularak teminat irat kaydedilir. (Ek fıkra: 15/07/2007r- 26583 S.R.G Yön\4.madde) Üretim veya işletme izni olamadan satış amacıyla ruhsatın ait olduğu grupla maden üretim yaptığı tespit edilen arama ve işletme ruhsat sahalarındaki üretim faaliyetleri durdurulur. Sevkiyatın sevk fişi ile yapılmadığının tespiti halinde Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, bu üretim ve satış beyan edilerek devlet hakkının ödenmediğinin tespiti halinde de yani maddenin 4.fıkrasına göre işlem yapılır dendiği, dolayısıyla dosyada yapılan incelemede idari para cezası verilen şirketin maden ruhsatının olduğu, ruhsatın ait olduğu grupta üretim yaptığı, sevkiyatın sevk fişi ile yapıldığı, üretim ve satış beyan edilerek devlet hakkının ödendiğinin dosyadaki evraklardan anlaşıldığı ve yine ceza hukukunun genel prensipleri gereği işlendikten sonra yürüdüğe giren kanuna ve yönetmeliğe göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimsenin cezalandırılamayacağı, böyle bir ceza hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkacağı ve yine 480 | TBB EKLER suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur dendiği, dolayısıyla 15.07.2007 tarihinde 26583 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Maden Yasası uygulama yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik gereği itiraz eden vekilinin itirazının 5326 sayılı yasanın 28. maddesi gereğince kabulü ile idari yaptırım kararının kaldırılması yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. TBB | 481 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU 482 | TBB KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR 5326 SAYILI KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR TBB | 483 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KABAHAT İÇEREN DİĞER KANUNLAR 484 | TBB KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR KANUN NO: 5352 ADLİ SİCİL KANUNU Kabul Tarihi: 25/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete: Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832 Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 44 Sayfa: İLGİLİ MADDELER MADDE 4MADDE 5———————————————————————— KANUN NO: 6183 AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (*) Kabul Tarihi: 21 Temmuz 1953 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 28 Temmuz 1953 - Sayı: 8469 3.t. Düstur, c.34 - s.1658 İLGİLİ MADDELER MADDE 55 MADDE 61 MADDE 112MADDE 113MADDE 114 ———————————————————————— KANUN NO: 353 ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ KANUNU Kabul Tarihi: 25 Ekim 1963 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 26 Ekim 1963 - Sayı: 11541 (1. Mükerrer) 5.t. Düstur, c.2 - s.2122 İLGİLİ MADDELER MADDE 43 - TBB | 485 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU KANUN NO: 1111 ASKERLİK KANUNU (*) Kabul Tarihi:21 Haziran 1927 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı:12 - 17 Temmuz 1927 - Sayı: 631635 3.t. Düstur, c.8 - s.866 İLGİLİ MADDELER MADDE 87 – MADDE 94 ———————————————————————— KANUN NO: 6132 AT YARIŞLARI HAKKINDA KANUN Kabul Tarihi: 10 Temmuz 1953 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 15 Temmuz 1953 - Sayı: 8458 3.t. Düstur, c.34 - s.1531 İLGİLİ MADDELER MADDE 1MADDE 4.MADDE 7 ———————————————————————— KANUN NO: 1136 AVUKATLIK KANUNU Kabul Tarihi: 19 Mart 1969 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 7 Nisan 1969 - Sayı: 13168 5.t. Düstur, c.8 - s.1694 İLGİLİ MADDELER Madde 35 Madde 35/AMadde 150 - 486 | TBB KABAHATLER KANUNU İLE İLGİLİ KANUNLAR KANUN NO: 5411 BANKACILIK KANUNU Kabul Tarihi: 19 Ekim 2005 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 1 Kasım 2005 - Sayı: 25983 (1. Mükerrer) ONDÖRDÜNCÜ KISIM Yaptırımlar, Soruşturma ve Kovuşturma Hükümleri BİRİNCİ BÖLÜM İLGİLİ MADDELER MADDE 146 MADDE 147.MADDE 148.———————————————————————— KANUN NO: 5464 BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU Kabul Tarihi: 23/2/2006 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/3/2006 Sayı : 26095 Yayımlandığı Düstur: Tertip : 5 Cilt : 45 Sayfa: İLGİLİ MADDELER MADDE 35 – MADDE 36 – MADDE 37 – MADDE 38 – MADDE 39 – MADDE 40 – MADDE 41 – MADDE 42 – MADDE 43 MADDE 44 MADDE 45 – MADDE 46 TBB | 487 AÇIKLAMALI – GEREKÇELİ KABAHATLER KANUNU MADDE 47 – MADDE 48 – GEÇİCİ MADDE 1 – GEÇİCİ MADDE 2 – GEÇİCİ MADDE 3 –