Yazı Dizisi 4DE - Hacibektaslilar
Transkript
Yazı Dizisi 4DE - Hacibektaslilar
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer Dinçer bugün gerçekleþtirilecek Eczane eylemi hakkýnda, “Sözleþmelerimizdeki hükümler neyse onu uygulayacaðýz” dedi. Kamu Çalýþanlarý Tehdit Edilmiþti Kamu emekçilerinin 25 Kasým’daki bir günlük grevi öncesi Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan emekçilere soruþturma tehdidinde bulunmuþtu. Erdoðan grev sonrasýnda da yasalarýn uygulanmasý gerektiðini söylemiþti. Baþbakan Erdoðan, “Yaptýrým olacak. O kurumlarýn yöneticileri gerekli olan neyse takip edecek” demiþti. Geçtiðimiz hafta iþ býrakan kamu çalýþanlarýný, yasal iþlem baþlatmakla tehdit eden AKP hükümeti, bu kez de kepenk kapatacak olan eczacýlara sopa gösterdi AKP hükümeti emekçiyi ve esnafý tehdit etmeyi gelenek haline getirdi. 2’DE Yazý Dizisi 4DE Bhopal’de ki fabrika’nýn enkazý hala kaldýrýlmadý. Çevresel etkileri Çernobil faciasýndan bile korkunç olan bu kaza sonrasýnda, Bhopal eyaleti doðal afet bölgesi ilan edildi. 20 yýl sonra, 2004 yýlýnda yapýlan ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katý toksik madde bulundu. Union Carbide'ýn böylesine bakýmsýz ve kontrolsüz bir fabrikayý ABD'de kurmasýnýn mümkün olmadýðý, fabrikanýn yetersiz teknolojiyle açýlmýþ olduðu iddia edildi. 20 bini aþkýn insanýn ölümüne, 150 binden fazla insanýnsa ömürlerinin geri kalan kýsmýný sakat ve hasta geçirmesine yol açan facia sonrasýnda, Union Carbide firmasý bir "ticari sýr" olduðu gerekçesiyle toksik maddenin adýný bile açýklamadý. Bu durum, zehirlenenlere bir taný konmasýný imkânsýz kýlarken, hastanelerde ölümlerin artmasýna yol açtý. 7’DE Bunun üzerine bürokratlar ilaç sektörünü toplantýya davet etti. Bürokratlarla yapýlan toplantýya yabancý ilaç þirketlerini temsil eden AÝFD (Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý Derneði), yerli ilaç üreticilerini temsil eden TÝSD (Türkiye Ýlaç Sanayicileri Derneði) ve ÝEÝS (Ýlaç Endüstrisi Ýþverenler Sendikasý) katýldý. Ýtalyan formülü Toplantýda bürokratlar ilaç giderlerinin çok hýzlý arttýðýný belirterek ilaç fiyatlarýnda indirim istedi. SANTIAGO - 3 güne yayýlan törenlerin ilk gününde, 36 yýl önce, 1973’te öldürülen Victor Jara için konuþmalar yapýldý, anýlar anlatýldý ve þarkýlar söylendi. Baþkent Santiago’da düzenlenen törene, Jara’nýn Ýngiliz eþi Joan Turner ile 2 kýzýnýn yanýsýra siyaset ve sanat dünyasýndan pek çok isim katýldý. Jara, 39 yaþýnda öldürüldüðünde, Þili’nin sanat ve müzik dünyasýnýn simgesel figürlerindendi ve öldürüldükten sonra, 1973-1990 yýllarý arasýndaki Pinochet diktatörlüðündeki þiddetin de simgesi olmuþtu. (aa) VICTOR JARA KÝMDÝR? Victor Jara Santiago'da Lonquén diye küçük bir yerde doðmuþtur. Ebeveynleri çiftçidir. 5’DE 2’DE 7’DE 3’DE 5’DE 2’DE 2 “Yazmak, yaþanmýþ bir malzemeye bir biçim, bir ifade biçimi dayatmak deðildir. Bir süreçtir, diðer bir deyiþle yaþanabilir ile yaþanmýþ olaný boydan boya kat eden bir yaþam geçiþidir” 15. yüzyýlda Ýtalya’nýn güneyinde dönemin güçlü ailelerinden Mediciler kentin dýþýnda bir tepeye panoramik kýr manzaralý bir villa yaptýrdýklarýnda, topraðýn/doðanýn ekonomik deðerine artýk estetik bir deðer de katýlmýþ oldu. Kentlerin boðucu havasýndan kaçmak isteyen soylular ya kent dýþýnda kýr manzaralý villalar yaptýrýyor ya da kent içindeki evlerine kýr manzaralý peyzajlar asýyorlardý. Doða seyredilecek, estetik hazlar alýnacak görsel bir tüketim nesnesine dönüþmüþtü. Doða bir süreç, sürekli deðiþen, evrilen bir oluþ hali olarak deðil, bir ölü doða (natürmort), seyredilecek bitmiþ bir resim olarak algýlanmaya baþlandý. Cézanne’nýn 1902’de gözlemlediði gibi, doðaya baktýðýmýzda “artýk doðayý göremiyoruz, resimler görüyoruz durmadan.” Alýþýlmadýk manzara resimleriyle izleyicilerini þaþýrtan J. M. W. Turner (1775-1851), 1842’de ‘Tipi’ baþlýklý tablosunu sergilediðinde, katý kuralcý akademik resme sýký sýkýya baðlý olan eleþtirmenler tarafýndan yerildi, “sabun köpüðü ve badana” olarak aþaðýladýlar resmi. Oysa Turner, bu resmi yapabilmek için, doðanýn dinamik güçlerini dýþarýdan deðil de bizzat içerden gözlemek için fýrtýnanýn ortasýndaki yandan çarklý bir vapurun direðine palamarla baðlatmýþtý kendisini. Ve bu direkte iki saat boyunca baðlý kalmýþtý. Ellili yaþlarýnda olmasýna raðmen kasýrganýn gözünü kendisine mesken olarak seçen Turner, resmi eleþtirenlerin doðaya dair en küçük bir fikirlerinin olmadýðýný söylüyordu. Haklýydý da. Akademinin kupkuru kuralcý diliyle resmedilen doða, aslýnda doðayý temsil etmekten çok uzaktý. Ressam, doðayý olabildiðince gerçeðe yakýn temsil edebilmek için kendisini doðanýn içine yerleþtirmek zorundaydý. Fýrtýnalý bir denizi, doðanýn azgýn kuvvetlerini deneyimlemek ve bu deneyimi tabloya aktarmak, akademinin kuru dilinden çok farklý, yeni ve yabancý bir dili gerektiriyordu. Doða, akademinin kupkuru kuralcý grameriyle ifade edilemeyecek denli dinamikti. Dönemin peyzaj resmine özgü tüm uzlaþýmlar ve tanýdýk kelime daðarcýðý terk edilerek doðanýn kuvvetlerini ifade edecek yeni, yabancý bir dil yaratýldý. Bitmemiþlik Duygusu 19. yüzyýlda akademik resmin katý kuralcý anlayýþýndan vazgeçip, karanlýk atölyelerin dýþýna çýkan ressamlar da doðanýn içinde doðrudan edindikleri izlenimlerini tuvale aktarmaya baþladýlar. Akademik resmin doðrusal perspektife dayalý, doðayý ölü doða olarak gören bakýþý terk edildi. Gün içinde durmadan deðiþen ýþýðý ve doðanýn renklerini olabildiðince el çabukluðuyla tablolarýna aktardýlar. Anlýk doðal izlenimi tabloya aktaran bu ressamlarýn yapýtlarý, bir bitmemiþlik duygusu uyandýrýyordu. Bu yüzden bir eleþtirmen Claude Monet’nin ‘Gündoðumu’ (1872) resmini izledikten sonra gazetedeki köþesinde þöyle yazýyordu: Bitmemiþlik duygusu uyandýrýyor; düpedüz izlenimden ibaret.” Bir eleþtirel yargý, daha sonra bu akýmýn yani ‘izlenimcilik’in adý haline gelecekti. Evet doða bitmemiþlik duygusu uyandýrýyor; doða ve bu doðanýn içinde beliren toplum bitmiþ tükenmiþ, kemale ermiþ bir þey deðil; bir süreç olarak doða ve toplum durmadan yeni fenomenlerle, yeni oluþlarla bizleri þaþýrtmaya devam ediyor. Yaþama kalýplaþmýþ söz daðarcýðýmýzdan hazýr giysiler giydirmek yerine yaþamýn oluþ halini yansýtacak yeni kavramlar icat etmeliyiz. Deleuze’ün dediði gibi, “Yazmak, yaþanmýþ bir malzemeye bir biçim, bir ifade biçimi dayatmak deðildir… Bir süreçtir. Diðer bir deyiþle yaþanabilir ile yaþanmýþ olaný boydan boya kat eden bir yaþam geçiþidir. Yazý oluþtan ayrýlamaz.” Yazmak ve resim yapmak bu oluþ halini, bitmemiþliliði yansýtacak yeni, yabancý bir dil yaratmayý gerektiriyor. Turner’ýn kendisini, fýrtýnanýn ortasýndaki bir geminin direðine baðlamasý gibi yeni bir dil yaratmak için bir oluþ olarak yaþamýn tam göbeðine yerleþtirmeliyiz kendimizi; zira yaþam, olup bitmiþ þeylerin seyredilebileceði kýyýsý olmayan bir nehirdir. BirGün Gereðini Yaparýz Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer Dinçer bugün gerçekleþtirilecek Eczane eylemi hakkýnda, “Sözleþmelerimizdeki hükümler neyse onu uygulayacaðýz” dedi. Kamu Çalýþanlarý Tehdit Edilmiþti Kamu emekçilerinin 25 Kasým’daki bir günlük grevi öncesi Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan emekçilere soruþturma tehdidinde bulunmuþtu. Erdoðan grev sonrasýnda da yasalarýn uygulanmasý gerektiðini söylemiþti. Baþbakan Erdoðan, “Yaptýrým olacak. O kurumlarýn yöneticileri gerekli olan neyse takip edecek” demiþti. Geçtiðimiz hafta iþ býrakan kamu çalýþanlarýný, yasal iþlem baþlatmakla tehdit eden AKP hükümeti, bu kez de kepenk kapatacak olan eczacýlara sopa gösterdi AKP hükümeti emekçiyi ve esnafý tehdit etmeyi gelenek haline getirdi. Geçtiðimiz hafta toplu sözleþme ve grev hakký için iþ býrakma eylemi yapan kamu emekçileri hükümetin tehditleriyle karþýlaþmýþtý. Bu kez de bugün kepenk kapatacak olan eczacýlar Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer Dinçer tarafýndan tehdit edildi. Ömer Dinçer, bugün yapýlacak eczacý eyleminin vatandaþý maðdur etmeyeceðini umduðunu belirterek, “Ýnþallah maðdur etmezler, maðdur ederlerse sözleþmelerimizden kaynaklanan hükümler neyse onu uygulayacaðýz” dedi. Dinçer, Protokol Metnini Gösterdi Dinçer, eczacýlarýn daha önceki dönemde ilaç fiyatlarýnda meydana gelebilecek düþmeden dolayý ortaya çýkacak zararýn telafi edilmediðine iliþkin serzeniþleri anýmsatarak, sözlerini þöyle sürdürdü: “Biz bunu ilaç sanayinde konuþurken gündeme getirmiþtik. Emek Partisi (EMEP), Danýþtay’ýn katsayýlarýn kaldýrýlmasý yönündeki kararý durdurmasýyla ilgili yazýlý bir açýklama yaptý. Genel Baþkan Yardýmcýsý Abdullah Varlý’nýn imzasýyla yayýnlanan açýklamada “Ýmam hatip liseleri kapatýlmalý, meslek liselilere uygulanan katsayý Bizim yaptýðýmýz mutabakatta ilaç sanayinin fiyatlarýn düþmesinden kaynaklanan eczacýlarýn zararlarýný telafi etme sözü var. Biz bunu sadece söz olarak deðil. Ayný zamanda yazýlý olarak da kendilerinden aldýk. Eczacýlarýmýzýn herhangi bir tedirginlik duymalarýný gerektirecek bir durum yok. Eczacýlarýn raflarýndaki ve diðer stoklarýndaki ilaçlarda fiyat farkýndan dolayý ortaya çýkabilecek her türlü zararý ilaç sanayi karþýlayacak, bu bizim ilaç sanayiyle yaptýðýmýz protokolün metnidir.” Tek Taraflý Ýptal Tehdidi Sözleþmenin "þifahi deðil yazýlý olarak" kayýt altýna alýndýðýný belirten Dinçer, uygulanmadýðý takdirde sözleþmeyi tek taraflý iptal etme haklarýnýn olduðunu ifade etti. Fiyat farkýndan doðan her türlü zararýn karþýlanacaðýný vurgulayan Bakan Dinçer, rakamsal tahminde bulunamayacaðýna dikkat çekti. Dinçer, “Çünkü her eczanenin rafýnda ve stoðunda ne kadar ilaç var onu bilemiyorum. Ama ne kadar olursa olsun ister bir kuruþ bir milyar lira hiç fark etmez aradaki farký telafi edeceðiz” diye konuþtu. uygulamasýna son verilmelidir” denildi. Danýþtay kararýnýn yüz binlerce meslek lisesi öðrencisini bir kez daha maðdur ettiðinin belirtildiði açýklamada, “Üniversiteye giriþ sýnavlarýnda diðer liselerle meslek liseler arasýnda eþitsizliðe yol açan 'katsayý' uygulamasý, YÖK'ün 1998'de aldýðý kararla yürürlüðe girmiþti. AKP'nin kadrolaþmasýyla el deðiþtiren YÖK, bu kez 21 Temmuz 2009'da aldýðý kararla farklý katsayý uygulamasýný kaldýrmýþtý. Farklý katsayý uygulanmasýna ya da kaldýrýlmasýna iliþkin her iki kararda da imam hatip liseleri siyasal bir argüman olarak kullanýlmaktadýr. Böylece yüz binlerce meslek liselinin geleceði imam hatipler üzerinden yürütülen tartýþmaya kurban Bu güne kadar yapýlan bütün düzenlemelerde eczacýlýkla ilgili fiyat deðiþikliði uygulanmasýnýn karardan 45 gün sonra yapýldýðýný belirten Bakan Dinçer, 18 Eylül tarihinde yapýlan fiyat kararnamesiyle eczacýlara stoklarýný eritebilecekleri 45 günlük süreyi tanýdýklarýný kaydetti. 2 Kasým’da yürürlüðe girecek düzenlemeyi ek süre talep edilmesi üzerine 1 ay uzattýklarýný ifade eden Dinçer, 4 Aralýk tarihinin uzatýlmýþ süre olduðuna vurguladý. Bakan Dinçer, bunun kamuya maliyetinin 217 milyon lira olduðunu söyledi. 'Fedakârlýkla Sorun Kalmaz' Eczacýlarýn kendi karlarýndan yüzde 1.5 fedakarlýk yapmalarýný isteyen Bakan Dinçer, bu yapýldýðý takdirde bir sorun olmayacaðýný düþündüðünü kaydetti. Bakan Dinçer, "Biz eczacýlarýn her birisiyle ilgili sorunlarý çözme konusunda onlarla beraber olacaðýmýzý ve yardým edeceðimizi kendilerine açýkça söylemiþtik. Onlarýn zararý bizim zararýmýz, biz onlarla ilgili gerekli tedbirleri aldýk. Almaya da devam edeceðiz, onlar da biraz anlayýþla karþýlamalýlar” dedi. BirGün edilmektedir” denildi. Açýklamada laik eðitimin demokrasinin vazgeçilmez bir parçasý olduðu vurgulanarak “Laik bir eðitim sisteminde imam hatip gibi din hocasý yetiþtiren okullara yer yoktur. Bu nedenle imam hatip liseleri kapatýlmalýdýr. Meslek liselerinin imam hatip liseleriyle birlikte ayný kategoride anýlmasý ve uygulamaya tabii tutulmasý ise kabul edilemezdir” görüþüne yer verildi. Açýklamada, imam hatipler üzerinden din istismarcýlýðý yapan YÖK’ün de derhal kaldýrýlmasý talep edildi. (soL - Haber Merkezi) Ýnsanlar hayatta kalma mücadelesi verirken,ayýn sonu nasýl gelecek diye hesaplar yaparken,yeni iþ bulma umutlarý tükenirken,iþten kovulurken....insanlara zorla dayatýlan bu karmaþýk sistemin örnekleri çoðaltýlabilir.Tüm bu sorunlarla uðraþýrken geçtiðimiz 2-3 aydan beridir insanlarýn kafasýný iyice karýþtýrýp daha kolay bu sistemi yürütebilmek için bir açýlamayan açýlým süreci baþlatýldý,bu karmaþýklýk giderilmeden arada bir gündemi deðiþtirmek için o kadar son teknolojiyle donanýmlý güvenlik sistemi olduðu halde domuz gribi gözlerden kaçmýþ olacak ki!ülkemizde insanlara hastalýk bulaþmaya baþladý.Bu karmaþalar arttýkça insanlarda ne yapacaðýný bilmez bir þekilde yaþamaya baþladýlar.Bu karmaþa daha da artarak devam edeceðe benziyor.Bu karmaþadan çýkýþ yollarý da bayaðý karmaþýk olduðu için insanlar telaþlanmaya ve ortamda gerilmeye baþladý. Son günlerde domuz gribinden ölenlerin sayýsýnýn artmasý halký mecburen bir çözüm arayýþýna yöneltmeye baþladý.Bir aþý bulunduðu söylendi halk tam aþý olmaya karar vermiþken,yetkililerin aþýnýn tam çözüm olmadýðýný söylemesi insanlarda çözümsüzlüðü artýrdý.Yetkililer þuan nasýl bir çözüm önereceklerini bilemez durumdalar.Birkaç güne kalmaz herhangi bir ilaç þirketi domuz gribini tedavi eden aþý yada hapý bulur sorasýna maðlum;ölen,hasta olan insanlar üzerinden zengin olur.Ölen,hastalanan yine çaresiz,korumasýz yoksul iþçi,köylü halka olur.Domuz gribi geçte olsa yine 1-2 aya çözülecek bir sorun gibi gözüküyor.Halkýn daha rahatsýz olduðu bir açýlým meselesi var.Açýlým konusunda samimi olmadan,ne yapacaðýný tam bilmeden açýlým yapmak ülkede var olan ýrkçýlýðý daha da alevlendirmeden baþka bir sonuç getirmez.Önce ne yapýlacaðý kesin olarak ortaya konularak bir çözüm programý hazýrlanmalýdýr.Bu programda samimi olunmalýdýr ve program halka açýk þeffaf,anlaþýlýr olmalýdýr.Bu açýlým Türk-Kürt tarafýný ilgilendirmektedir.Ülkede yaþayan kürt halkýna kürtçe isim koyma hakký verilmelidir,özellikle öðretmenlik bölümlerinde kürt dili bir ders olarak öðretilmelidir çünkü doðuya giden öðretmenlerimiz iki dilide tam bilsin ki öðreteceklerini daha kolay öðretebilsinler.Doðudaki sorunlar ortadadýr;iþ,saðlýk,eðitim,ulaþým,ekonomik haklar tam anlamýyla uygulanmaya baþlamalýdýr.Ancak bu uygulamada samimi olunmalýdýr ki ancak doðudaki halkýn gerçekten refah düzeyi artsýn.Doðudaki kürt halkýnýn ana sorunlarý bunlardýr bu sorunlarý çözmek için ise sadece pratikte gerçekleþecek bir giriþim beklemektedir.Bu sorunlarý çözmek için ideolojik bir bilgiye sahip olmak gerekir.Ýdeolojik bilgiye sahip olamayan ve olduðunu sanan Türk-Kürt taraflarýnýn belli bir kýsmý milliyetçileþmektedir.Doðuþtan gelen özellikleri direkt olarak yargýlamaya,kendi ýrkýnýn yüceliði savunulmaya baþlamýþtýr.En azýndan þu kaos dolu günlerden çýkmak için belli tutumlarýn tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.Milliyetçileþen kendi halký üzerinden rant saðlayan,çocuklarý toplayýp eðitim yerine ýrkçýlýðý öðreten,kurtuluþu baþka bir devlet kurmak sanan,ideolojik bilgiden yoksun olduðu için siyasi mücadeleden kaçan,ne yapacaðýný bilmez bir þekilde sol örgütlere saldýran,çözümü çözümsüzleþtiren baþka yollarla mücadele arayan bir tutuma geçmiþtir PKK.Emperyalist,faþist güçlerin istediði gibi sýnýr koymak,bölgelere ayýrmaya çalýþmak bu sömürü sisteminin ürünüdür.PKK bu sistemin bir parçasý haline gelmiþ tamamen emperyalist güçlerle iþ birliði yapan,PKK’nýn tutumunu deðiþtirmesi gerekmektedir.Tabiki bu açýlým türk halkýný da ilgilendirdiði için Türk halkýnda da milliyetçileþme,ýrkçýlýðý savunma artmýþtýr.Türk halkýnýn da yapmasý gerekenler vardýr.Türkiye’de yaþayan tüm insanlar türktür,baþka ýrk yoktur gibi söylemlerden kaçmasý gereklidir.Kürt halkýný ötekileþtirmeden" Türkiye halký"demesi ve bu söylemi benimsemesi gerekir.Daha barýþçýl çözümlerle doðudaki halka yaklaþmasý,samimi olmasý gereklidir. Tüm bu sorunlardan kurtuluþ yollarý sosyalisthümanist mantýktadýr.Sýnýrlarýn olmadýðý,ezen ile ezilenin yok olduðu,insanlarýn eþit yurttaþlýk hakkýna sahip olduðu,barýþçýl,insancýl,sömürünün olmadýðý günler bizleri" Türkiye Halkýný" çözüme götürecektir.Umut dolu günler bu söylemlerin uygulanmasý,gerçekleþmesiyle olur. atladý, gol karallýðýndaki zervedeki isim Makakula topu rahat bir vuruþla filelere gönderdi: 3-0. Kayserispor bu galibiyetten sonra 31 puanla, Galatasaray’ýn maçý öncesi averajla liderliðe yükseldi. Gol krallýðýnda ise Makakula 12 golle takýmý gibi zirveye çýktý. Kayserili futbolseverler maç bitiminde sarý kýrmýzýlý oyuncularý çýlgýnca alkýþlayýp, soyunma odasýna gönderdi. Karþýlaþma sonrasýnda Kayserispor puanýný 31'e yükseltti. Sarý - kýrmýzýlý ekip 3 averaj ve maç fazlasý ile liderlik koltuðuna oturdu. Bursaspor ise 29 puanda kaldý ve 5. sýraya geriledi. Radikal Turkcell Süper Lig'in 15. haftasýnda oynanan ve ligin zirvesini yakýndan ilgilendiren Kayserispor - Bursaspor maçýnda gülen taraf ev sahibi ekip oldu. Anadolu derbisinde Kayseri Büyükþehir Belediyesi tarafýndan Kadir Has Stadýna maç izlemeye gelenlere kuru pasta meyva suyu ikramý yapýldý. Maç öncesi ve sonrasý futbolseverler raylý sistem ile ücretsiz olarak stada taþýdý. Týklým týklým dolan 33 bin 500 kiþilik stadýn tribünlerinde yaklaþýk 2 bine yakýn Bursaspor taraftarý da yer aldý. Kayseri tribünlerindeki “Timsah’tan sucuk olur mu ?” pankartý dikkat çekti. Kayserispor Onursal ve Kayseri Büyükþehir Belediye Baþkaný Mehmet Özhaseki ile Bursa Büyükþehir Belediye Baþkaný Recep Altepe de karþýlaþmayý þeref tribününde yan yana izledi. Beþiktaþ’ýn beraberliði ve Fenerbahçe’nin yenilgisi nedeniyle daha da önem kazanan karþýlaþma müthiþ bir tempoda baþladý. 9. dakikada Saidou’nun çaprazdan þutunu kaleci Ývankov çeldi, Mehmet Eren ortaladý Saidou kafayla indirdi, topla buluþan Ömer Þiþmanoðlu, ceza alanýnda yakýn mesafeden topu filelerle buluþturdu: 1-0. 13. dakikada Gökhan Emreciksin, kaptan Ali Turan’ýn pasýyla hareketlendi ve çizgiye kadar indi. Yakýn mesafeden þutu kaleci Ývankov’da kaldý. 32. dakikada saðdan geliþen Kayserispor ataðýnda Ali Turan’ýn taç atýþýnda ceza alanýnda topla buluþan Makakula, dönerek Bursaspor defansýndan sýyrýldý ve yerden bir vuruþla GEREKLÝ TELEFONLAR takýmýný 2-0 öne geçiren golü kaydetti: 2-0. 37. dakikada Sercan Kayserispor ceza alanýnda topu gerilerden gelen Veli’nin önüne yuvarladý. Veli’nin þutunu kaleci Souleymanou bloke ederek, gole izin vermedi. Ýlk yarý sarý kýrmýzýlý ekibin 20 üstünlüðüyle kapandý 48. dakikada kaleci Souleymanou ile karþý karþýya kalan Veli’nin þutu yan direkten döndü. 56. dakikada Mehmet Eren soldan inip ortaya çýkardý, Ömer topun üstünden MUSTAFA SÜMEN Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi Hacýbektaþ Noterliði Hacýbektaþ Öðretmen evi 441 3009 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 441 33 38 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 441 35 23 441 31 20 ARAÞTIRMA Gýdada yabancýlaþma ve tekelleþme eðilimi arttý Gýda sektöründe yabancý þirketle evlilikler son 25 yýl içinde, özelleþtirme sürecinde ve özellikle kriz sonrasýnda ivme kazandý. Sektörde tekelleþmenin boyutlarý da büyüdü kapsamda 1984 yýlýnda gýda ürünlerinin ithalatýnda uygulanan vergi ve harçlar önemli ölçüde aþaðý çekildi. Bunun sonucunda bazý tarýmsal ürünlerde ithalat önemli boyutlara ulaþtý ve kimi sektörler olumsuz etkilenmeye baþladý. Bu politikalarýn uygulanmasýyla olumsuz etkilenen sektörlerin baþýnda hayvancýlýk ve et üretimi gelmektedir. Tarým ve gýda ürünleri dýþ ticaretinin serbestleþtirilmesinden sonra canlý hayvan ve et ithalatýndaki sýçrama, yerel üretimin ve hayvancýlýðýn gerilemesine yol açtý. Türkiye’nin süt, peynir, yað ve dondurma gibi sütlü ürünler ithalatý da yükseldi. Gýda sanayi, tarýmdan saðladýðý bitkisel ve hayvansal hammaddeyi, uyguladýðý bir ya da daha fazla iþlemle, raf ömrü uzun ve tüketime hazýr ürünlere dönüþtüren bir imalat sanayi kolu olup; tarýmsal üretim, dengeli beslenme, katma deðer, istihdam ve ihracat açýsýndan önemli iþlevleri olan bir sektördür (Ekþi vd. 2005). Tarýmsal üretimin mevsime ve yöreye baðlý deðiþkenliðine karþýlýk gýda gereksiniminin sürekliliði, çabuk bozulma eðilimindeki tarýmsal ürünlere belirli iþleme ve koruma yöntemlerinin uygulanmasýný zorunlu hale getirmekte ve bu iþlevi de gýda sanayi yerine getirmektedir (Ekþi 1992). Gýda sanayii, gýda maddelerinin hammaddeden baþlayarak; depolama, tasnif, iþleme, deðerlendirme, dayanýklý hale getirme, ambalajlama iþlerinden bir ya da birkaçýnýn yapýldýðý ve gýda maddeleri satýþ yerlerine gönderilmek üzere depolandýðý tesislerle bu tesislerin tamamlayýcýsý sayýlacak yerlerin tümünü kapsamaktadýr (DPT, 2007). Uluslararasý gýda sanayi sýnýflandýrma sistemine (ISIC, Rev.3) göre gýda sanayii; et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri mamulleri, hububat ve niþasta mamulleri, meyve ve sebze iþleme, bitkisel yað ve mamulleri, þeker ve þekerli mamuller, yem sanayi olmak üzere 8 alt sektörden oluþmaktadýr. Bu sisteme göre farklý sektörler içerisinde incelenmekte olan çay, meþrubat, alkollü içkiler, gýda katký maddeleri gibi ürünler de gýda tanýmý kapsamýnd1980’lerden sonra sektörde önemli yapýsal deðiþimler yaþandý Türkiye’de Ýkinci Paylaþým Savaþý’ný izleyen 20 yýl içerisinde devlet, gýda sektöründe büyük ölçekli iþletmeler kurmuþ ve bunlara yoðun yatýrým yapmýþtýr. Bu iþletmeler (KÝT’ler) þeker, çay, tütün, alkollü içecekler, et ve süt ürünleri üretimi alanlarýnda etkinlik göstermiþlerdir. Bu dönemde artan kamu yatýrýmlarýna ve büyük devlet iþletmelerinin varlýðýna karþýn, gýda sektöründe küçük ölçekli ve baðýmsýz üretici birimlerin hakimiyeti sürmüþtür (Yenal, 2001). Sektörde özellikle 1980’lerden bu yana sözleþmeli tarýma yönelme, teknolojinin yenilenmesi, kalite sistemlerinin yaygýnlaþmasý, KÝT’lerin özelleþtirilmesi, þirket evlilikleri, yeni pazarlama tekniklerinin uygulanmasý ve sektörel örgütlenmenin geliþmesi gibi önemli yapýsal deðiþimler yaþanmaktadýr. Bu deðiþime yol açan baþlýca etmenler ise küreselleþme olgusu, uluslararasý anlaþmalar, uygulanan tarým politikalarý, tüketici talepleri, gýda mevzuatý ve çevre duyarlýlýðýdýr (Ekþi vd. 2005). Öte yandan 1990’larýn baþýnda özelleþtirme kapsamýna alýnan SEK, EBK ve YEMSAN gibi tarýmsal KÝT’ler çok düþük (arsa bedellerinin bile altýnda kalan) fiyatlarla Koç, Tekfen, Yimpaþ, Tikveþli gibi sermaye gruplarýna satýlmýþtýr. Besi ve süt hayvaný yetiþtiricileri için belirli bir pazar güvencesi oluþturan bu kuruluþlarýn piyasadan çekilmesi sonucunda piyasada görülen fiyat istikrarsýzlýðý et ve süt ürünleri üretiminde dalgalanmalara yol açmýþtýr. Son 20 Yýlda Ýthalattaki Artýþ 7 kat 1980 öncesinde dünya ekonomisine ithal ikameci birikim tarzýyla eklemlenmiþ bulunan Türkiye kapitalizmi, bu tarzýn artýk iþlememesi sonucu dýþa açýlma olarak tanýmlanan bir birikim tarzýna doðru evirilmeye baþladý (Sönmez, 1992). Bu dönemde dýþ ticaret rejiminde gýda ürünlerini de kapsayan önemli deðiþiklikler yapýldý. Bunlarýn baþýnda tarým ve gýda ürünleri dýþ ticaretinin serbestleþtirilmesi geliyordu. Bu 1980’Lerden Sonra Çokuluslu Þirketlerin Rolü Arttý Tarým ürünleri dýþ ticaret dengesi 1980-89 döneminde yýllýk ortalama 1.6 milyar dolar fazla verirken, 1990-99 döneminde bu fazla 600 milyon dolara düþmüþtür. IMF-Dünya Bankasý patentli politikalarýn izlendiði 2000 sonrasý dönemde ise 200 milyon dolar açýk vermiþtir. Son 20 yýlda tarým ve gýda ürünleri ithalatý yaklaþýk 7 kat artmýþ, Cumhuriyet tarihinde ilk kez 1995 yýlýnda ithalat ihracatý geçmiþtir. Tarýmsal dýþ ticaret açýðý 2008 yýlýnda 85 yýllýk Cumhuriyet tarihinin en yüksek deðerine (2.3 milyar dolar) ulaþmýþtýr. Ýthalatýn özellikle pamuk, hububat, bitkisel yað ve yaðlý tohumlarda yoðunlaþtýðý gözükmektedir. Çokuluslu þirketlerin Türkiye’de gýda piyasasýna giriþi 1950’li yýllara dayansa da etkinlik alanlarý birkaç sektörle sýnýrlý kalmýþtýr. Örneðin Unilever’in bitkisel yað üretimine, CocaCola’nýn alkolsüz içecek üretim ve daðýtýmýna baþlamasý gibi. Ancak 1980’lerden baþlayarak tarým ve gýda sektörlerinde uluslararasý sermayenin rolü önemli ölçüde arttý. 1980’lerin ortalarýný izleyen 10 yýlda yabancý þirketlerle yabancý ortaklý yerli þirketlerin sayýsýnda önemli bir yükselme oldu. Yabancý sermayeli kuruluþ sayýsý tarýmda 32’den 65’e, gýda iþlemede 38’den 139’a, hazýr yemek sektöründe 8’den 198’e yükseldi. Önde gelen yerli sermaye gruplarý, çokuluslu þirketlerle ortaklýklara giderek et, süt ve sütlü ürünler üretimi, gýda paketlemesi, sebzemeyve iþlemesi ve dondurulmasý, çay üretimi, tam ve yarý hazýr gýda üretimi, gýda pazarlamasý ve perakendeciliði gibi alanlarda etkinlik göstermeye baþladýlar. Çokuluslu gýda þirketlerinin büyük ölçekli ve yüksek teknolojili tesislere yatýrýmlarýnýn artmasýyla birlikte Türkiye’deki gýda üretim yapýsý uluslararasý tarým/gýda sanayin bir parçasý olma yönünde dönüþmeye baþladý (Yenal, 2001). 2006 baþýnda Türkiye’de faaliyet gösteren 258 yabancý sermayeli gýda ve içecek üretim þirketi bulunmaktadýr. Ýmalat sanayine yönelen yabancý sermayenin yüzde 10’u gýda iþleme sektörüne yatýrým yapmaktadýr. Sermaye büyüklüðü olarak söz konusu bu yatýrýmlarý incelersek; 2002-2006 yýllarý arasýnda imalat sanayine yapýlan 1.5 milyar dolarlýk yabancý yatýrýmýn yüzde 25’i gýda sektörüne yapýlmýþtýr (Tozanlý vd. 2007). Yabancýlaþma ve Tekelleþme Örnekleri Gýda sanayinde þirket birleþmeleri ve satýn almalarla birlikte yabancýlaþma ve tekelleþme eðilimleri güçlenmektedir. Özellikle son 25 yýlda gerek satýn alma ve gerekse ortaklýk yoluyla gerçekleþen þirket birleþmesi sayýsý 2 bin dolayýndadýr. Bu birleþmelerin çoðunluðu yerli þirketler arasýnda olmakla birlikte, çok sayýda yerli-yabancý evliliði de söz konusudur. Yabancý þirketle evliliklerin özelleþtirme sürecinde ve özellikle kriz sonrasýnda ivme kazandýðý görülmektedir. 1990’lý yýllarýn ortalarýndan bu yana sektörde yerli ve yabancý þirketler arasýndaki önemli ortak giriþim ve satýn almalarla; bu süreçte sektörün alt dallarýnda pazara hâkim olan yabancý þirket ve markalar Tablo 3 ve 4’te görülmektedir. Gýda devi Unilever, Türkiye’de etkinliklerini yoðunlaþtýrýyor 1930’da Hollanda’da bitkisel yað üreticisi Margarin Unies ile Ýngiltere’de sabun üreten Lever Brothers’ýn birleþmesiyle oluþan Unilever, 1953 yýlýnda Ýþ Bankasý ile sermaye ortaklýðý kurarak iki bitkisel yað markasýyla (Vita ve Sana) üretime baþladý. Uzunca bir süre Unilever’in Türkiye’deki en önemli etkinlik alaný bitkisel yaðlar ve temizlik maddeleri üretimiyle sýnýrlý kaldý. Unilever günümüzde dünyanýn tüketim mallarý üreten en büyük çokuluslu þirketi. 1986 yýlýnda çay sanayiinin özel sektöre açýlmasýyla Unilever Lipton markasý ile Türkiye piyasasýna girdi. Ýlk olarak Dosan Þirketi tarafýndan Pazar ilçesinde kurulan fabrikasýnda üretime geçti. 1994’te Arhavi, 2004’te ise Fýndýklý ilçelerindeki tesisleri iþletmeye açtý. Lipton, iç piyasadan aldýðý yaþ çayý Hindistan, Kenya, Sri Lanka gibi ülkelerden ithal ettiði çaylarla harmanlayarak piyasaya sürmekte. Yýlda 40–50 bin ton çay bu yöntemle pazarlanmakta ve yerli çayý tehdit etmektedirler. Bu yöntemi uygulayan baþka þirketler de bulunuyor. Örneðin Alman sermayeli Teekanne, Kütaþ’la ortaklýk kurarak 2001’de iç pazara girdi; Ýzmir Kemalpaþa’da kurduðu fabrikada Seylan çaylarýný iþliyor. 2006 yýlýnda Kütaþ Teekanne’yi Doðadan Gýda devraldý. 2007 yýlýnda ise Coca-Cola Doðadan Gýda’yý satýn aldý. Böylelikle Cola-Cola da Çaykur’un rakipleri arasýna katýldý. 2009 yýlýnda Türkiye çay pazarýnýn büyüklüðü 1 milyar TL’yi aþtý. Türkiye, dünyanýn en çok çay tüketilen ikinci ülkesi konumunda. Halen çay piyasasýnda yüzde 55-60’lýk payýyla en büyük oyuncu Çaykur; en yakýn rakibi ise yüzde 17’lik payýyla Lipton/Unilever. Doðuþ çay ise üçüncü sýrada. Unilever son 20 yýldýr Türkiye piyasasýnda isim yapmýþ þirketleri satýn alarak, daha önce faaliyet göstermediði alanlara da girdi. Buna en tipik örnek olarak Türkiye’nin en köklü gýda þirketlerinden Komili’yi 2000 yýlýnda satýn almasý gösterilebilir. Komili’nin ardýndan 2001 yýlýnda Rize’deki Dosan Konserveyi de bünyesine katan Unilever, 2003’te ayçiçeði ve mýsýr yaðý iþletmelerini (Yudum ve Sýrma) Soros’a devretti. Yudum Gýda 2007 yýlýnda önce Kuveytli NBK Capital’e, sonra da Suudi Arabistanlý Savola Group’a geçti. TABLO 3 Gýda Sektöründe Yabancýlaþma Süreci TARÝH ÞÝRKET ADI YABANCI ORTAK PAYI (%) 1994 Filiz Gýda (Doðuþ Grubu) Barilla 55 1995 Komili (Unicom)Unilever 100 1996 Sabancý Grubu Carrefour 60* 1997 Sabancý Grubu Danone 50* 1998 Doðadan Gýda MKT Holding 50 1998 Ýmbat Meþrubat The Coca-Cola Company 40 1998 Tikveþli DanoneSA (Sabancý/Danone) 100 1999 Birtat DanoneSA (Sabancý/Danone) 100 1999 Cadbury Schweppes t.m Coca-Cola Company 100 2000 Besan Besin Sanayii (Bestfoods) Unilever 100 2000 Çapamarka Gýda San. (Bestfoods) Unilever 100 2000 Bozkurt Helva (Bestfoods) Unilever 100 2001 Dosan Konserve Unilever 100 2001 Penguen Gýda Deutsche Investitions (KFW) 12,7 2001 Pamir Gýda Haribo 76 2001 Türk Tuborg (Yaþar Holding) Carlsberg Breweries 95,7 2002 Mis Süt (Tekfen) Nestlé 100 2002 Kent Gýda (Tahincioðlu) Cadbury Schweppes 51 2002 Fruko AÞ Pepsi Bootling Group (PBG) 100 2002 Kar Gýda Kraft Foods 100 2003 Filiz Gýda (Doðuþ Grubu) Barilla Alimentare SpA 45 2003 Mudurnu Tavukçuluk Global AÞ 51 2003 Unicom(Unilever/ Yudum, Sýrma) Seef (Soros Investment Capital) 100 2003 DanoneSA (Sabancý/Danone) Danone 100 2003 Nestlé Türkiye süt iþletmeleri Danone 100 2005 Gima (Fiba Holding) CarrefourSA (Sabancý/Carrefour) 60,2 2005 Endi (Fiba Holding) CarrefourSA (Sabancý/Carrefour) 100 2005 Tansaþ (Doðuþ) Migros (Koç Grubu) 70,8 2006 Penguen Gýda ADM Capital 13 2006 Kent Gýda (Tahincioðlu) Cadbury Schweppes 30 2006 Mey Ýçki (Nurol-Limak-Özaltýn-) Martini Paz. (Texas Pacific G.) 99 2006 Eker Süt Novandie (Andros) 50 2006 Erikli Su Nestlé Waters S.A. 60 2007 Intergum Grubu Greencastle (C. Schweppes) 100 2007 Doðadan Gýda The Coca-Cola Company 100 2007 Yudum Gýda (Seef Holdings) Swan (NBK Capital) 100 2007 Yudum Gýda (Swan/NBK Capital) Afia Int (Savola Group) 100 2008 Türk Tuborg (Carlsberg Breweries) Israel Beer Breweries (CBC G.) 95,7 2008 Migros Türk (Koç Grubu) Moonlight Capital 50,8 2008 Ana Gýda (Anadolu Grubu) Seef Foods (Bedminster Capital) 39 2008 Bizim Tüketim (Ülker Grubu) Golden Horn Investments 20 2009 Burgaz Raký (Garipoðlu Grubu) Mey Ýçki (Texas Pacific Group) 100 (* Ortak giriþimdeki payý) Kaynak: Oral (2006 ve 2009) TABLO 4 Gýdada önemli yabancý þirket ve markalar ÜRETÝM KONUSU ÞÝRKETLER VE MARKALAR PAYI (%) Süt ve süt ürünleri Danone 20 Makarna Barilla / Filiz 30 Endüstriyel dondurma Unilever (Algida) 70 Bebek mamasý Numil/Danone (Milupa, Bebelac) 90 Cips Frito-Lay (Ruffles, Doritos), ve Cips Kraft (Cipso, Patos), P&G (Pringles) 90 Hazýr çorba Unilever (Knorr), Nestlé (Maggi) 70 Margarin Unilever (Sana, Becel) 40 Ayçiçeði yaðý Savola Group (Yudum) 25 Çikolata Nestlé, Kraft Foods (Milka), Algida (Unilever) 30 Þekerleme Cadbury (Kent), Haribo 70 Niþasta bazlý þeker Cargill, Amylum, Cargill/Ülker (Pendik Niþasta) 80 Sakýz Cadbury (First, Falým), Perfetti Van Melle (Vivident ) 90 Çay Unilever (Lipton) 20 Hazýr kahve Nestlé (Nescafé), Kraft Foods (Jacobs) 80 Ambalajlý su Erikli /Nestlé, Danone (Hayat) 70 Meyve suyu Coca-Cola (Cappy) 25 Gazlý içecek Coca-Cola, Pepsi 70 Bira CBC Group (Türk Tuborg) 20 Raký Texas Pacific Group (Mey, Burgaz) 80 Organize perakende Migros, CarrefourSA, Metro Group, Tesco-Kipa 60 Kaynak: Oral (2006 ve 2009) BirGün Devam Edecek Ýþte böylesi bir süreçte bir haber, “mahalle kültürü”nün deðerini yeniden anýmsatýverdi... Ýstanbul’un Maltepe ilçesindeki Yalý Mahallesi’ne, 17 yýldýr aralýksýz sokaklarýný süpüren temizlik iþçisi Gazi Ceran’ýn heykeli dikildi. Kanat Atkaya, hem mahalleye hem de heykeli diken esnafa haklý olarak öylesine sevdalanmýþ ki “Hiþt, Yalý Mahallesi, Ýyi misiniz?” baþlýklý yazýsýný kaçýrdýnýzsa mutlaka okumalýsýnýz... (Hürriyet-8 Kasým 2009) Belediye, Beþ Çeþmeler Meydaný’ndaki “soyut” heykeli kaldýrýnca “heykelsiz”liði kabullenemeyen esnaf heykeltýraþ Güner Yener’e baþvurur... Mahalle halkýna danýþýlarak alýnan kararla, 92’den beri iþini ciddiyetle yapan emektarýn heykeli Cumhuriyet Bayramý’na yetiþtirilir... “Mahalle” iþte budur... Sitede ise oraya emek verenlerin heykelini dikmek bir yana, çalýþma saatleri dýþýnda bahçede gezinmelerine bile izin verilmez... Gazi Ceran demiþ ki: “Üzerimdeki tulumdan hep onur duydum. Çocuðumu bu iþten kazandýðým parayla okuttum. Þubatta emekli olacaðým ama günlerim yine burada geçecek.” Sözü yine Necatigil’e býrakalým. “Eski Sokak” þiirinde diyor ki: “Küçük ahþap bir dizi evlerdi / On yýl önce o sokak. / Sonra geniþ caddelere çýktýk / Apartman... sizden uzak...” Bu þiire konu olan Camgöz Sokaðý’nýn adý 1987’den bu yana þairin adýný taþýyor. Tatili Ýstanbul’da geçirenler için iþte bir bayram gezisi önerisi: Önce Beþiktaþ’taki Behçet Necatigil Sokaðý’ný ziyaret edin, sonra da Maltepe’deki Gazi Ceran heykeline bir buket çiçek koyun... Cumhuriyet SANTIAGO - 3 güne yayýlan törenlerin ilk gününde, 36 yýl önce, 1973’te öldürülen Victor Jara için konuþmalar yapýldý, anýlar anlatýldý ve þarkýlar söylendi. Baþkent Santiago’da düzenlenen törene, Jara’nýn Ýngiliz eþi Joan Turner ile 2 kýzýnýn yanýsýra siyaset ve sanat dünyasýndan pek çok isim katýldý. Jara, 39 yaþýnda öldürüldüðünde, Þili’nin sanat ve müzik dünyasýnýn simgesel figürlerindendi ve öldürüldükten sonra, 1973-1990 yýllarý arasýndaki Pinochet diktatörlüðündeki þiddetin de simgesi olmuþtu. (aa) VICTOR JARA KÝMDÝR? Victor Jara Santiago'da Lonquén diye küçük bir yerde doðmuþtur. Ebeveynleri çiftçidir. Babasý Manuel basit bir kahya iken, annesi Amanda ailesinin geçimi için çok sayýda iþte çalýþmýþtýr. Birçok ailede olduðu gibi babasý alkol problemleri çekmekte ve annesine kötü muamele yapmaktaydý. Babasý aileyi terk ettikten sonra annesi Amanda ailenin bakýmýyla tek baþýna ilgilenir. Annesi Victor Jara'nýn hayatýnda çok önemli bir parçadýr. O da þarký söyleyip, gitar çalmýþ, bunlarý ve þili folk müziðini oðluna öðtermiþtir. Annesiyle beraber geçirdiði zamanýn, müzik hayatýna adým atmasýnda çok önemli etkileri olmuþtur. Annesinin ölümünden sonra muhasebe eðitimini yarým býrakmýþ ve ilahiyat okumak istemiþ, ancak bu sadece 2 yýl sürmüþtür. Dine olan inancýný kaybettikten sonra iþsiz olarak Lonquén 'e döner ve yakýn arkadaþlarý ile kendini folklor tahsiline adar. Bu zaman zarfýnda tiyatroya ilgisi geliþir ve Universidad de Chile 'de tiyatro okuluna baþlar. Bu ve takip eden yýllarda Victor Jara çok sayýda tiyatro yapýmýnda (mesela Carmina Burana) yer alýr. Violeta Parra'a ilk defa rastladýðýnda, tekrar folklor söylemeye ve okumaya baþlar. Parra, þarkýcý, Santiago'da küçük bir cafe sahibi ve geleneksel Þili folk müziði hayraný bir sanatçýdýr. Victor Jara ona bu cafede yardým eder ve þarký söyler. Jara, bu zaman zarfýnda Þili politik dünyasýna angaje olur ve ilgilenmeye baþlar. 1966 yýlýnda ilk albümü çýkar. Takip eden yýllarda tiyatroda yönetmen olarak çalýþýr, ancak þarkýlarýna ve politik iþlerine gitgide daha fazla zaman adar. 1970 yýlýnda tiyatroyu terk eder ve tamamen müziðe yoðunlaþýr. Jara'nýn þarkýlarý fakir-zengin bir arada yaþayan bir toplumda, sýradan insanlara yaþamlarýný ve problemlerini gösterir. Vatanýna olan büyük sevgisi sebebiyle, birçok þarkýsý haksýzlýklara ve politik skandallara saldýrýr. Victor Jara Güney Amerika^da „Nueva canción“ (yeni þarký) akýmýnýn en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Bu Güney Amerika'da birçok sanatçý ve aydýnýn katýldýðý, devrimci bir harekettir. Victor Jara'nýn politik fikirleri, parçalarýnda önemli bir yer tutar. Birçok protest þarkýcý gibi komünist ve partisinde sanatçý bölümünün yöneticisidir. Victor Jara, diðer þarkýcýlarla birlikte Salvador Allende ve sol partilerini birleþtiði bir hareket oalan Unidad Popular yararýna birçok konser verir. 11 Eylül 1973'de Augusto Pinochet'nin gerçekleþtirdiði darbe sýrasýnda, Victor Jara Teknik Üniversite 'deki iþi baþýnda tutuklanýr ve birçok yoldaþý gibi Estadio Chile'de (Þili stadyumu) iþkence görür. Bir daha gitar çalamamasý için elleri kýrýlýr. Hatta bu korkunç iþkenceler sýrasýnda bile Jara, Unidad Popular 'ýn þarkýsýný söylemeye çalýþmaktadýr (Venceremos= Zafer kazanacaðýz). Nihayetinde vahþice dövülen Jara, bir makinalý tüfekle öldürülür ve cesedi Santiago Mezarlýðý yakýnýnda bulunur. Fakat Karýsý yine de onu onurlu bir þekilde defnetme imkânýný bulur. Akabinde Þili'yi terk eden karýsý 1994'te onuruna "Fundación Víctor Jara"'yý kurar. Þili'deki Pravda muhabiri Vladimir Çernisev, Jara'nýn son anlarýný þöyle anlatýyor: "Victor Jara dudaklarýnda þarkýyla öldü. Onu yanýndan hiç ayýrmadýðý refakatçisiyle, gitarýyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve þarký söylemeye baþladý. Öbür tutuklular, gardiyanlarýn ateþ açma tehdidine raðmen melodiye eþlik etmeye baþladýlar. Sonra bir subayýn emri ile askerler Victor'un ellerini kýrdýlar. Artýk gitar çalmýyordu, ama zayýf bir sesle þarký söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasýný parçaladýlar ve diðer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astýlar". Victor Jara'nýn yaþamý, parçalarý ile güçlü bir þekilde insanlara seslenen entelektüel bir þarkýcýyý iþaret etmiþtir. Bu yüzden þarkýlarý gücünün sertifikasý haline gelmiþtir. Eylül 2003 tarihinde öldürülmesinin 30. yýldönümünde öldürüldüðü Estadio Chile stadyumunun ismi Estadio Víctor Jara olarak deðiþtirilmiþtir. 9 Aralýk 2004'de ölümünden 31 yýl sonra yargýç Juan Carlos Urrutia emekli subay Mario Manríquez Bravo hakkýnda dava açar. Bravo, Jara öldürüldüðü sýrada Estadio Chile 'de en üst rütbedeki subay olup staduyumun kumandasý onun sorumluluðunda olduðundan ölümlerden de o sorumlu tutulmaktadýr. (Kaynak: Vikipedi) Radikal BÝLDÝRGE Ne türkü söyleme aþkýmdan ne de sesimi dinletmek için deðil bunca türkü söylemem. Benim namuslu gitarýmýn sesi hem duygulu hem de haklýdýr. Dünyanýn yüreðinden çýkar bir güvercin gibi kanatlý kutsal su gibi þefkatli, okþar gitarým öleni ve yiðidi. Þarkým amacýna kavuþur Violetta'nýn dediði gibi. Pýrýl pýrýl coþkulu durmak bilmez ve bahar kokan bir iþçidir! Gitarým ne zenginlerin gitarýdýr, ne de baþka bir þeyin. Þarkým bir yapý iskelesidir eriþtirir bizi yýldýzlara. Katýksýz gerçekleri þarkýsýnda söylerken bir insan ölmek pahasýna, anlamýný bulur o þarký damarlarýnda atarken. Þarkým ne gelip geçici övgüler düzer ne de baþkalarýna ün katar, yoksul ülkemin kök salmýþtýr topraðýna. Orada, her þeyin bittiði ve her þeyin baþladýðý yerde, söylerim o her zaman yiðit ve derin sonsuza dek yeni olacak þarkýyý. 3 Eylül 1973 Victor JARA Ruhi Sanyer ÝSTANBUL- Ülke genelindeki 24 bin eczanenin hükümete uyarý niteliðinde yarýn kepenk indireceðini açýklamasýyla Türkiye’nin gündeminde en ön sýraya çýkan ‘ilaçta yeni fiyat uygulamasý’nýn altýnda 3.5 milyar liralýk çýkar çatýþmasý var. Uygulamayla halen eczane raflarýnda bulunan 3 bine yakýn ilacýn yüzde 10-yüzde 60 daha ucuza satýlmasý bekleniyor. Bu ilaçlar arasýnda kanser, yüksek tansiyon, kalp ve þeker hastalýðý gibi çok önemli ilaçlar da var. Devlet, yeni uygulamayla vatandaþýn daha ucuza ilaç kullanacaðýný, saðlýk bütçesinde de büyük tasarruf saðlanacaðýný söylüyor. Ýlaç þirketlerine göre ise Avrupa’nýn en ucuz fiyatýnýn da altýnda bir fiyatla Türkiye’ye ilaç satýlmasý hele de yeni ilaçlarýn satýlmasý mümkün deðil. Yani uygulama Türkiye’ye en yeni ilaçlarýn giriþini imkânsýz hale getirebilir. Eczacýlar yeni fiyat uygulamasýyla ilaç indiriminin maliyetinin dönüp dolaþýp eczanelerin sýrtýna yükleneceðini, kâr marjlarý düþen küçük eczanelerin havlu atacaðýný, pek çok küçük yerleþim merkezinde tek bir eczane kalmayacaðýný savunuyor. Vatandaþ olup biteni endiþeyle izliyor. Ýlk tohumlar... Ýlaçta kavganýn ilk tohumlarý AKP hükümetinin vatandaþýn saðlýk hizmetlerine eriþimini kolaylaþtýrmasýyla baþladý. Bu uygulamayla vatandaþ hastane eczanelerinde ilaç kuyruðunda beklemekten kurtarýldý. Elinde saðlýk karnesi ve reçetesiyle eczaneye giden beklemeden ilaç satýn alabiliyordu. Ancak vatandaþýn yüzünü güldüren bu uygulamanýn kýsa bir süre sonra toplam saðlýk harcamalarýnýn ilaç giderleri kalemini önemli ölçüde artýrdýðý ortaya çýktý. Kara delik büyümeye baþladý. 2002’de devletin toplam saðlýk gideri 7.6 milyar liraydý. Bunun 4.3 milyarý ilaç gideriydi. 2008 yýlýnda SGK’nýn toplam gideri 25.4 milyar liraya fýrladý. Bunun 10 milyar 717 milyon lirasý ilaçlara gitti. 2009 yýlý için bütçeye 14.6 milyar lira ilaç gideri konuldu. Ancak 2009’un ortasýna anlaþýldý ki bu rakam çok daha yüksek gerçekleþecek. Bunun üzerine bürokratlar ilaç sektörünü toplantýya davet etti. Bürokratlarla yapýlan toplantýya yabancý ilaç þirketlerini temsil eden AÝFD (Araþtýrmacý Ýlaç Firmalarý Derneði), yerli ilaç üreticilerini temsil eden TÝSD (Türkiye Ýlaç Sanayicileri Derneði) ve ÝEÝS (Ýlaç Endüstrisi Ýþverenler Sendikasý) katýldý. Ýtalyan formülü Toplantýda bürokratlar ilaç giderlerinin çok hýzlý arttýðýný belirterek ilaç fiyatlarýnda indirim istedi. Yabancý ilaçcýlarýn temsilcisi AÝFD; “Ýtalya’nýn getirdiði gibi bir global bütçe sistemi getirelim” önerisini sundu, bu öneri TISD tarafýndan desteklendi. Bu sistemde ilaç için ayrýlan bütçenin üzerine çýkýlýrsa, ilaç üreticileri devlete geri ödeme yapýyordu. AÝFD bu konuda çalýþmalar yaptý ve “Ýlaça ödenecek para belirlenen rakamýn üzerine çýkýlýrsa farkýn yüzde 60’ýný ilaççýlar, yüzde 40’ýný da devlet üstlensin” dedi. Devletten karþý öneri geldi: “Siz farkýn yüzde 80’ini, biz de yüzde 20’sini üstlenelim. Ýlaç bütçesi olarak bir rakam belirleyeceðiz. Siz de gerçekleþecek rakamla aradaki farkýn yüzde 80’ini ödeyeceksiniz.” Bürokratlarla fiyat belirleme yöntemine karar vermek için yedi sekiz toplantý yapýldý. Bu toplantýlarýn dördüne bakan bazýnda katýlým oldu. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakaný Ali Babacan da bazý toplantýlarda Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Ömer Dinçer ve Saðlýk Bakaný Recep Akdað birlikte yer aldý. Ama AÝFD sonunda “Biz yurtdýþýndaki merkezlerimize bunu kabul ettiremeyiz, siz devam edin” dedi. Hatta bu tavrýn Babacan’ý kýzdýrdýðý ve masadan kalkmasýna da neden olduðu öne sürülüyor. Ýpler koptu Saðlýk Bakanlýðý da iplerin kopmasý üzerine “O zaman biz kendi önlemlerimizi belirleriz” diyerek konuyu sonuçlandýrdý. Toplantýlar 3 Eylül 2009’da kesildi. 10 Eylül’de Bakanlar Kurulu yeni fiyat uygulamasýna iliþkin kararý onayladý. Bu karar 18 Eylül’de Resmi Gazete’de yayýmlandý. Kasým baþýnda devreye girecek olan uygulama eczacýlarýn tepkisi üzerine 4 Aralýk’a (yarýn) kaldý. Taraflar arasýnda iplerin kopmasýnýn ardýndan Ýsviçre merkezli bir ilaç üreticinin en üst yöneticisinin Ali Babacan’a ‘Bu fiyatlarla Türkiye’de yeni ilaç satamayýz’ mektubu yazdýðý da söylentiler arasýnda. Ýlaç sektörü temsilcileri fiyat kavgasý konusunda yine de umutlu. Çünkü sýkýntýlarýný hükümete anlatýyorlar ve durumun yeniden gözden geçirileceðine inanýyorlar. Beklentileri de hemen olmasa bile üç aylýk uygulama sürecinin sonunda durumun yeniden gözden geçirilip bir orta yolun bulunmasý. ‘Küçük beldeler eczanesiz kalabilir’ Türkiye Eczacýlar Birliði’ne (TEB) göre 4 Aralýk’tan itibaren 12 bin eczanenin cirosu yýllýk 40 bin TL’nin altýna düþecek ve aylýk 700 TL gelir anlamýna gelen bu düþüþ, baþta küçük ilçe ve beldedeki 3 bin eczane olmak üzere yaklaþýk 7 bin eczanenin kapanmasýna neden olacak. Türkiye’deki saðlýk sistemi açýsýndan bu durum önemli bir risk. Ne deðiþecek? Türkiye’de ilaç fiyatlarýný devlet belirliyor. SGK ise en büyük ilaç alýçcýsý konumunda. SGK, Fransa, Ýtalya, Ýspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki ilaç fiyatlarýný referans olarak kabul ediyor ve en ucuzunu Türkiye’de uyguluyor. Mevcut uygulamada en düþük ülkedeki fiyat 100 kabul edilirken, 4 Aralýk’tan sonra bu rakam 60 olacak. Örneðin, Aspirin en ucuz italyada satýlýyorsa ve Ýtalya’da fiyatý 10 TL ise halen Türkiye’de de 10 TL’ye satýlýyor. 4 Aralýk’tan sonra Aspirin’in Türkiye’deki satýþ fiyatý 6 liraya düþecek. Bu oran jenerik ilaçlarda da 80’den 60’a düþüyor. Bunun dýþýnda, yeni uygulama ile 2004’ten beri ilaç üreticilerinden yüzde 11, eczanelerden yüzde 3.5 olarak alýnan indirimler 4 Aralýk’tan sonra kamu için yüzde 24’e çýkacak. Eczaneler neye karþý? TEB: Ýlaç fiyatlarýnýn düþmesine deðil, düzenlemenin birçok küçük eczaneyi kapanma noktasýna getirmesine karþý çýkýyoruz. 2004 yýlýndan beri ilaç fiyatlarýnda yüzde 46’ya varan bir düþüþ oldu ve eczacýlar bu düþüþe karþý çýkmadý. Yeni uygulama ile eczanelerin cirosundaki küçülme yüzde 21 olacak. Bunun eczanelerin net kârlarýna yansýmasý ise yüzde 20-30 arasýnda olacak. Kaç eczane etkilenir? TEB: Ýlaç fiyatlarýnýn düþmesinden en çok ‘küçük eczane’ olarak nitelenen ve yýllýk cirosu 40 bin TL’nin altýnda olan aylýk net geliri 1500 TL civarýnda olan yaklaþýk 12 bin eczane etkilenecek. 4 Aralýk’tan sonra bu eczanelerin aylýk gelirinin 700 TL’ye düþmesi bekleniyor. 3 bini küçük ilçe ve beldelerde bulunan yaklaþýk 7 bin eczanenin 4 Aralýk’tan sonra ayakta kalmasý imkânsýz. SGK: Dokuz eczane kapanýr! SGK yaptýðý açýklamayla “Uygulamadan geri dönüþ yok” sinyali verdi. SGK açýklamasýndan satýrbaþlarý: * Rakamlardan da görüleceði gibi son iki yýlda ilaç pazarý yüzde 40 büyümüþtür. 2008’den 2009’a eczanelerin cirolarý yüzde 20 artmýþtýr. Aylýk brüt kâr tutarý 17 bin liraya yükselmiþtir. l (Ýndirim uygulamasý) sonucu, 2010’da ilaç sektöründe yüzde 6.3 oranýnda küçülme beklenmektedir. Bu küçülmeden eczanelere düþen pay ise sadece yüzde 1.52 olacaktýr. * Ayrýca ilaç fiyatlarýndaki düþüþler nedeniyle eczane stoklarýndan kaynaklanan zararlarýnýn ilaç sanayince karþýlanmasý konusunda da mutabýk kalýnmýþtýr. l Büyük þehirdeki eczaneler daha çok etkilenecek. Ülkemizde sadece bir eczanesi olan ilçe sayýsý 118’dir. Bu eczanelerden yýllýk cirosu 400 bin liradan az olan eczane sayýsý 41’dir. Ýlaç fiyatýndaki düþüþten etkilenerek kapanma ihtimali olan eczane sayýsý dokuzdur. l Son beþ yýlda her yýl 650 eczane kapanmakta ve yeni 1050 eczane açýlmaktadýr. (Radikal) DÝJÝTAL SÝSTEMLER Otomatik kaþe Logolu kaþe Ýmza kaþesi Düz ve Oval kaþe Cep kaþeleri Kaþeler kendi imalatýmýzdýr OKUL ÇANTALARI Defter, Kalem,Silgi ve tüm okul kýrtasiye ihtiyaçlarý uygun fiyatlarla HER MARKA FOTOKOPÝ, FAX, YAZICI Kartuþ ve Tonerleri Sarf Malzemeleri HACIBEKTAÞ 441 38 41 7 Bizim kuþaðýn en müstesna yönetmeni Yüksel Aksu’nun masasýnda tanýmýþtým onu. Sessizdi, kambur oturuyordu ve biraz çekingendi. O zamanlar elinde dosyasý uzun metraj filminin peþinde kapý kapý dolaþmakla meþguldü. Sonra Sinematek’i yeniden hayata geçirmek için canla baþla çalýþan Yücel Ünlü’yle, üstün yetenekli görüntü yönetmeni Ýlker Berke’nin masasýnda tesadüf ettik. Bu defa kýþtý ve aradan geçen iki yýl içinde filmini çekmiþ, þimdi önüne çýkan yeni engellerle boðuþmaktaydý. Ezel Akay’ýn efsane þirketi ÝFR, yapýmcýsý olmuþ ama þimdi unuttuðum nedenlerden dolayý film, montaj masasýnda yarým kalmýþtý. Ahmet Uluçay, Yücel ve Ýlker çözüm üretmeye çalýþýyordu o gün. Bir kaç ay sonra ‘Karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak’ filmi tamamlanýp da ilk gösteriminin ardýndan övgüler almaya baþladýðýnda, o son engelleri de aþtýðýný anlamýþtým. Ýçimde takdir hissinden çok imrenme belirmiþti. Kütahyalý yoksul bir köylü çocuðu olan Ahmet Uluçay büyümüþ, dünya çapýnda bir yönetmen olmuþtu. En Güzel Film Ýtiraf etmeliyim ki hayatýmda izlediðim en güzel filmlerden biriydi. Üstelik ÝFR’nin en ‘fuzuli’ ve en sevimli çalýþaný Fuzuli Caferof’la, üniversitedeyken en sevdiðim hocalarýmdan olan Gülayþe Erkoç oynamýþlardý filmde. Daha önce Nuri Bilge Ceylan’la çalýþmýþ olan Ýlker Berke bir görüntü yönetmeninden çok, filmin ruhu olmuþ, harika bir iþ çýkmýþtý ortaya. Neticede Ahmet Uluçay, herkesi þaþýrtmýþ, hiç beklenmedik güzellikte ve samimiyette bir film kotarmýþtý. Erken dönem cumhuriyet köylüsünün hikâyeleriyle büyümüþ bir kuþaða, aslýnda köylülerin neler yapabileceðini de kanýtlamýþtý. Gazetelerde okuyup, televizyonlarda izlemiþsinizdir zaten. Ahmet Uluçay’ýn tek uzun metrajlý filmi karpuz Kabuðundan Gemiler Yapmak kýrk ödül alýp, tüm dünyada festivallerini kasýp kavurdu. Bazý filmler sizi yerden yere vurur, yýllar geçse de unutamazsýnýz, bildiðiniz bütün ezberler daðýlýr, yolda, daðda, derste, iþte rastlaþtýðýnýz yeni olaylarda tekrar tekrar aklýnýza gelir. O filmde iki köy arasýnda yaya yürüyerek giden çocuklarý unutmak mümkün mü? Ya da karpuz sergisini... Ya o köylü çocuklarýn yapmaya çalýþtýðý makineyi... Peki ya o deniz özlemini... Köyün delisini, analarýn oðul sevgisini, karþýlýksýz aþký... Yürek Meselesi Sinemanýn sadece para olmadýðýný, film yapmanýn sadece bütçe oluþturabilmekten geçmediðini bize ekrar tekrar kanýtlayan Ahmet Uluçay, beyin tümörüne yenik düþtü. Çok üzgünüz... Kütahya’nýn o yoksul köyünde, kendi topraðýný, kendi hikâyesini anlatarak dünyayý kendine hayran býrakmýþ bir hayalperestti o. Hayallerinin peþini aslý býrakmayan, ardýndan süslü cümlelerle, iri kýyým laflar edilemeyecek kadar yüce biriydi. Farkýndaysanýz onu her övmeye çalýþtýkça cümleler çuvalladý, tutuklaþtý... Çünkü o yüzünde taþýdýðý mahcubiyetle tüm dünyayý dize getirmiþ bir antikahramandý. Türk sinema tarihinin en sürpriz ismiydi. Kendi topraðýný anlatarak aramýzdan ayrýldý. Milliyet’ten Asu Maro’nun dediði gibi “Para deðil yürek meselesini” bize en iyi anlatan biriydi o. Çünkü bir hikâyeyi hakkýyla anlatabilmek derin bir ‘yürek’ ister ki, o da bizim memlekette pek bulunmaz! Iþýklar içinde yat Ahmet Uluçay, yürekli Kütahyalý. El uzatýlsa Anadolu köylüsünün ne harikalar yaratabileceðini bize bir kere daha kanýtladýðýn için sana olan minnet borcumuz hiç bitmeyecek. Güle güle. BirGün Tarih: 13 Aralýk 2009 Pazar Yer: Kadýköy Ýskele Meydaný Toplanma Yeri ve Saati : Tepe Nautilus Önü - Saat 11:00 Demokratik Kitle Örgütleri, Sendikalar, Meslek Örgütleri, Odalar, Siyasal Yapýlar, Siyasi Partiler, Alevi Kurumlarý, Yöre Derneklerinin katýlýmý ve destekleriyle... 13 ARALIK 2009 da Ýstanbul Kadýköy Ýskele Meydanýnda “DERSÝM 38 KATLÝAMDIR – ARÞÝVLER AÇILSIN, SORUMLULAR HESAP VERSÝN” Mitingi düzenlenecektir. Alevihaberajansi.com Bhopal’de ki fabrika’nýn enkazý hala kaldýrýlmadý. Çevresel etkileri Çernobil faciasýndan bile korkunç olan bu kaza sonrasýnda, Bhopal eyaleti doðal afet bölgesi ilan edildi. 20 yýl sonra, 2004 yýlýnda yapýlan ölçümlerde, toprakta normalin 6 milyon katý toksik madde bulundu. Union Carbide'ýn böylesine bakýmsýz ve kontrolsüz bir fabrikayý ABD'de kurmasýnýn mümkün olmadýðý, fabrikanýn yetersiz teknolojiyle açýlmýþ olduðu iddia edildi. 20 bini aþkýn insanýn ölümüne, 150 binden fazla insanýnsa ömürlerinin geri kalan kýsmýný sakat ve hasta geçirmesine yol açan facia sonrasýnda, Union Carbide firmasý bir "ticari sýr" olduðu gerekçesiyle toksik maddenin adýný bile açýklamadý. Bu durum, zehirlenenlere bir taný konmasýný imkânsýz kýlarken, hastanelerde ölümlerin artmasýna yol açtý. Birkaç yýl sonra açýlan davada Union Carbide firmasý maðdurlara ve yakýnlarýna 470 milyon dolar tazminat ödemek zorunda kaldý. Ancak Hindistan devletine ödenen paranýn çok azý gerçek maðdurlara daðýtýlabildi. Bu miktar hayatta kalanlar tarafýndan paylaþýldýðýnda, kiþi baþýna 500 dolar civarý para düþtü. Union Carbide firmasýný satýn alan ve burada üretime devam eden Dow Chemical Company ise kazazedelerle iletiþime bile girmeyi reddediyor. Sendika Org Bakan Ömer Dinçer’in tehditleri kâr etmedi. Eczacýlar, kepenk kapatma eylemini yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirdi. Evrensel PARÝS - Fransýz ve Alman araþtýrmacýlar, 4 yýl boyunca Paris’teki Müzik Müzesinde bulunan 5 kemaný inceledi ve Stradivari’nin cila için basit ve sýkça kullanýlan maddelerden yararlandýðýný gördü. Alman kimya dergisi "Angewandte Chemie"de yayýmlanan araþtýrmaya imza atanlar, Stradivari’nin, 18. yüzyýlda zanaatkarlar ve sanatçýlarýn kullandýðý, kolaylýkla bulunan maddelerden yararlandýðýný belirtti. Kýzýlötesi mikroskopla yapýlan incelemeler sayesinde araþtýrmacýlar, çok ince iki katmana sahip cilanýn kimyasal bileþimini belirledi. Yað bazlý ilk katmanýn müzik aletine hafifçe nüfuz ettiði, bu katmaný, farklý boya maddeleriyle karýþtýrýlan yað ve çam reçinesi karýþýmý ikinci katmanýn kapladýðý ortaya çýktý. Araþtýrmacýlar, çalýþmalarýnýn, Stradivari’nin müzik aletlerine özgü kýrmýzý rengi kemanlarýnýn parlaklýðýný ve cilanýn dokusunu aydýnlatabileceðini belirttiler. Cilanýn müzik aletinin sesine etkisine iliþkin bir veri bulunmadýðý, ancak 4 müzik aletindeki boya maddelerinin cilaya renk verdiðini söylemenin mümkün olduðu kaydedildi. Araþtýrmacýlardan Jean-Philippe Echard, ayný tekniði tonlarý vurgulamak için Venedikli ressamlarýn da kullandýðýna dikkati çekti. Stradivari, ünlü keman yapýmcýsý Nicolo Ameti’nin (1596-1684) öðrencisi ve çýraðý oldu. Daha sonra oðullarý Francesco ve Omobono ile birlikte çalýþtýysa da, onlara önemsiz iþleri verdi. Ölümünden sonra oðullarýnýn yaptýðý kemanlar, hiçbir zaman onun kemanlarýnýn düzeyine eriþemedi. Özellikle 1700’den sonra yaptýðý kemanlar usta iþçilikleri, saðlam yapýlarý, zarif biçimleri, kusursuz oranlarý ve bu niteliklerin saðladýðý ses güzellikleriyle ün kazandý. Stradivari, kemanlarýný genellikle köknar aðacýndan yaptý. Onun kullandýðý turuncu ile kýrmýzý arasýnda deðiþen cila bileþiminin sýrrý ise çözülememiþti. Radikal Temel taleplerinin GDO’lu ürünlerin tamamen yasaklanmasý olduðunu vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odasý (ZMO) Baþkaný Gökhan Günaydýn, GDO’ya Hayýr Platformu adýna yaptýðý açýklamada, Danýþtay’ýn, 26 Ekim 2009 tarihli yönetmeliðin yürürlük maddesini iptal ettiðini, böylece yönetmeliðin tümüyle yürürlüðünün durduðunu belirtti. Eski tas Eeski Hamam Danýþtay kararýnýn temelinde “Ulusal Biyogüvenlik Yasasý çýkarýlmadan, yönetmeliklerle düzenlenme yasama yetkisinin devridir. Zýmnen, Anayasa’ya aykýrýdýr.” görüþünün olduðunu söyleyen Günaydýn, yönetmeliklerin iptali sonucu gelinen durumu “Hukuki ve fiili olarak, 1998 yýlýndaki durumun aynýsý” olarak tanýmladý. Halk saðlýðýnýn risk altýnda olduðunu tekrar vurgulayan Günaydýn, toplum saðlýðýný ve tüketicinin istemlerini karþýlayan bir yasal düzenlemenin gerekliliðinin altýný çizdi. Açýlan dava sonucu Danýþtay’ýn ‘yürütmenin durdurulmasý ara kararý’ aldýðýný hatýrlatan Günaydýn, “Bu durum bize, yönetmeliðin de iptal edileceðini gösteriyor” yorumunu yaptý. Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý’ný, “derhal meslek kuruluþlarý, sivil toplum örgütleri ve konu ile ilgili kurumlarla, bilim adamlarýnýn katýldýðý geniþ katýlýmlý toplantýlar gerçekleþtirmeye” çaðýran Günaydýn, yasanýn, bu þekilde doðru içeriðe kavuþturulmasý ve yasanýn TBMM’den doðru bir içerikle geçmesinin öneminli olduðunu ifade etti. Davayý biz Açmadýk Danýþtay’a ‘yürürlük maddesi olan 20.nci maddenin’ iptali talebiyle yapýlan ‘vatandaþ’ baþvurusunu ‘bilinçli’ bir seçim olarak yorumlayan Günaydýn, “Bu konuyu Danýþtay’a taþýyan GDO’ya Hayýr Platformu ve bileþenleri deðildir” dedi. Günaydýn, dava talebinin GDO’nun serbestliðinden yana olduðunu, kararýn da aslýnda genetiði deðiþtirilmiþ ürünlerin ülkemize girmesini talep eden holdinglerin iþine yaradýðýný söyledi. Günaydýn, Danýþtay’ýn verdiði kararýn, ZMO’nun daha önceden belirttiði “hukuka aykýrýlýk” durumunu tescil ettiðini, yasal düzenlemenin zorunlu olduðunu gösterdiðini dile getirdi. “Ancak, Mart 2010’da uygulanabilecek denetimli giriþ olasýlýðý da iptal oldu.” Diyen Günaydýn, halk saðlýðýný ve tüketici istemlerini karþýlayan bir Ulusal Biyogüvenlik Yasasý’nýn çýkarýlmasý isteklerini yineledi. (Ankara/EVRENSEL) Bakanýn Davasýndan Haberi Yokmuþ! Tarým ve Köyiþleri Bakaný Mehmet Mehdi Eker, Danýþtay 10. ve 13. Daireleri Müþterek Heyeti’nin GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmeliðin bazý maddelerinin yürütmesini durdurmasýna iliþkin, “Doðrusu böyle bir dava açýldýðýndan da bilgimiz yoktu, çünkü savunmamýz alýnmadý” dedi. Bakan Eker, “Dün böyle aniden bir haber aldýk medya vasýtasýyla. Dolayýsýyla bize haber resmen gelecek, biz onu resmen inceleyeceðiz. Orada ne yazýyor, ne yazmýyor, gerekçe ne, ona göre bir tavýr alacaðýz” þeklinde konuþtu. Eker, GDO yasasýna iliþkin ise “Yasa için zaten hazýrlýðýmýz vardý” dedi. Unakýtan GDO’nun Avukatlýðýna Soyundu GDO konusunun fazla abartýldýðýný belirten eski Maliye Bakaný Kemal Unakýtan, “GDO zararlý mararlý bir þey deðil. Ne yapýyor? Kanserojen mi? Böyle bir þey de yok” dedi. GDO’lu ürünlerin ABD ve Avrupa Birliði’nde yenildiðini ifade eden Unakýtan, þöyle konuþtu: “GDO’ya gelene kadar tedbirli olmamýz gereken nice þeyler var. Bazý ürünlerin ne yaðýyla üretildiði belli deðil. Bizim yiyecekler yurtdýþýndan geri gönderiliyor. Avrupa, içinde naftalin var diye ballarý geri çeviriyor. Ne oldu bu ballar? Biz yiyoruz bunlarý. ” GDO’lu ürün ithalatýnýn yasaklanmasýnýn yem sýkýntýsýna yol açacaðýný kaydeden Unakýtan, þunlarý söyledi: “Avrupa Birliði GDO’lu ürünleri kabul ediyor. Kraldan fazla kralcý olmanýn alemi yok. Bu nedenle GDO’yla ilgili karar alýrken çok dikkatli olunmasý gerek. Çünkü bu ürünler birçok ürünün hammaddesi. Birden yasaklarsanýz piyasa bundan çok rahatsýz olur. Mal bulunmaz olur, karaborsacýlar türer. ” Unakýtan, ‘GDO’dan endiþeye kapýlýyor musunuz’ sorusuna karþýlýk, “Endiþeye kapýlmýyorum. Niye? Çünkü Türkiye’ye gelen mallarda GDO çok fazla deðil. Mesela mýsýrda var dendi. Ama Türkiye’ye çok fazla mýsýr gelmiyor. Yerli üretim çok iyi” dedi. “GDO’lu GDO’suz yerim mi diyorsunuz” sorusuna da, “GDO’lu GDO’suz yerim demiyorum. Türkiye’de GDO açýsýndan çok tehlikeli bir durum söz konusu deðil” karþýlýðýný verdi. Evrensel