Üniversite Öğrencilerinin Elektronik İletişim Araçları Üzerinden
Transkript
Üniversite Öğrencilerinin Elektronik İletişim Araçları Üzerinden
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ELEKTRONİK İLETİŞİM ARAÇLARI ÜZERİNDEN KARŞILAŞMIŞ OLDUKLARI ŞİDDET OLGULARI: BİR ÖN ÇALIŞMA Ece Ünalan Adil Uğur Yavuz Gözde Gümüş Özgür Akman Danışman: Prof. Dr. Can Pelin ÖZET Şiddet, taraflar arasında gerek fiziksel gerekse psikolojik açıdan güç dengesinin bulunmadığı durumlarda gerçekleşen saldırgan tutum ve davranışlar olarak tanımlanabilir. Herhangi bir provokasyon olmaksızın gerçekleşmesi, zaman içerisinde tekrarlaması ve bilinçli bir şekilde zarar vermeye yönelik olarak uygulanması ile karakteristiktir. Temelde fiziksel, psikolojik ve cinsel olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir. Elektronik iletişim araçlarının hızla hayatımıza girmesi ve gündelik yaşamımızın vazgeçilemez bir parçası haline gelmesiyle ortaya çıkan bir başka şiddet türü ise siber zorbalıktır. Siber zorbalık internet veya cep telefonu gibi elektronik iletişim araçları aracılığı ile bireyi tehdit ya da taciz eden mesaj veya görüntülerin kişinin kendisine veya başkalarına yollanması yoluyla gerçekleştirilen ve bireyin psikolojik yapısının zedelenmesine rol açan zorbalık olguları olarak tanımlanabilir. Amaç: Siber zorbalığa ilişkin çalışmalarda büyük ölçüde ortaokul ve lise öğrencileri değerlendirilmiştir. Ancak gençlerin yüksek öğrenime başlamalarıyla gerek akademik bağlamda araştırma alanları, gerekse sosyal çevreleri genişlemekte, dolayısıyla siber zorbalığa uğrama olasılığı da artmaktadır. Bu çalışmada ülkemizde üniversite öğrencilerinde siber zorbalığa uğrama sıklığı, çeşitleri ve gençlerin siber tacizlerden ne şekilde etkilendiklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Katılımcılar ve yöntem: Çalışmaya yaş ortalaması 20,34±1,65 olan 291 kız, 143 erkek toplam 434 öğrenci katılmıştır. Tüm katılımcılardan demografik bilgilerinin yanı sıra siber zorbalığa uğrama sıklıkları, kullanılan yöntemler, kimler tarafından rahatsız edildikleri irdelemek üzere hazırlanmış 19 soru içeren bir anketi doldurmaları istenmiştir. Katılımcılar aynı zamanda strese yatkınlık, çok boyutlu algılanan sosyal destek ve kendilik algısını değerlendirmeye yönelik standart ölçekleri doldurmuşlardır. Tüm veriler SPSS 18.0 istatistik paket programı de kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların %50.7’nin son altı ay içinde en az bir kez siber zorbalığa maruz kaldığı gözlenmiştir. Bireyler en çok cep telefonu ile yapılan sessiz aramalarla rahatsız edilmişlerdir. Bunu e-posta gerçekleştirilen tacizler izlemektedir. Zorbalığa maruz kalmış bireylerde strese yatkınlığın anlamlı derecede artmış olduğu saptanmıştır (p<0,001). Sonuç: Çalışma sonuçları ülkemizde siber zorbalığa uğrama sıklığının beklenenden de fazla olduğunu vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: Şiddet, siber şiddet, üniversite öğrencileri GİRİŞ Şiddet, taraflar arasında gerek fiziksel gerekse psikolojik açıdan güç dengesinin bulunmadığı durumlarda gerçekleşen saldırgan tutum ve davranışlar olarak tanımlanabilir (8,9). Bir başka deyişle güç ve tehdit öğeleri kullanarak bireyi taciz ve istismar etmektir (5). Herhangi bir provokasyon olmaksızın gerçekleşmesi, zaman içerisinde tekrarlaması ve bilinçli bir şekilde zarar vermeye yönelik olarak uygulanması ile karakteristiktir (5,14). Şiddet olgusu bireyin bedensel bütünlüğüne yönelik olabileceği gibi benliğe, kişinin kendilik algısına yönelik olarak da gerçekleştirilebilir (13). Şiddet temelde fiziksel, psikolojik ve cinsel olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir. Kişinin beden bütünlüğüne yönelik tartaklamak, vurmak, daha ileri boyutta öldürmek gibi eylemler fiziksel şiddet olarak tanımlanır. Kızdırmak, aşağılamak, dışlamak, alay etmek, utandırmak, tehdit ederek suça yönlendirmek gibi eylemler ise psikolojik şiddet olarak değerlendirilmektedir. Fiziksel veya sözel olarak kişinin cinsel kimliğine yönelik her türlü rahatsız edici girişimse cinsel şiddet olarak ifade edilir (16). Siber şiddet elektronik iletişim araçlarının hızla hayatımıza girmesi ve gündelik yaşamımızın vazgeçilemez bir parçası haline gelmesiyle ortaya çıkmış ve teknolojideki atılımlara koşut olarak hızla yaygınlaşmıştır. Elektronik posta, cep telefonu, SMS mesajları, internet siteleri gibi elektronik iletişim araçları kullanılarak herhangi bir bireye bilerek, isteyerek ve tekrarlayan bir şekilde zarar verme olgusudur (7). Söz edilen taciz; tehdit edici söylem veya mesajlar, rahatsız edici, bıktırıcı, utandırıcı tacizler, kişiyi sosyal ortamdan dışlamak ya da dışlanmasına zemin hazırlamak şeklinde olabileceği gibi (7,17), sanal ortamda cinsel saldırı şeklinde de gerçekleştirilebilir. Sanal ortamda cinsel saldırı bireye istemediği halde cinsel içerikli yazı ve resimler yollamak, kişiye ait cinsel içerikli görüntü veya ifadelerin kendi iradesi dışında başka insanlara yollanması, kişiden sanal ortamda istenip de gerçek hayatta gerçekleştirmesi beklenilen cinsel taleplerde bulunulması veya bireyin cinsel kimliğine ilişkin rahatsız edici ve istenmeyen söylemlerde bulunulması şeklinde tanımlanabilir (10,15). Ayrıca başkalarının e-postalarının izinsiz olarak okunması, kişisel şifrelerinin kullanılması da siber şiddet olarak nitelendirilebilir (6). Günümüzde elektronik iletişim araçları haberleşmenin ötesinde sosyalleşmek, eğlenmek ve en önemlisi öğrenmek ve eğitim için kullanılmaktadır. İnternet ortamı öğrencilere oldukça geniş bir bilgi dağarcığına ulaşım imkanı tanıdığı gibi akademik destek ve küresel düzeyde kültürler arası iletişim imkanı da sağlamaktadır (2, 10). İnternetin güncel yaşama bu denli etkin olarak dahil olması ve gençlerin bilgisayar başında geçirdikleri sürenin hızla artması öte yandan elektronik iletişimin denetlenmesindeki güçlük ve yetersizlik özellikle gençlerin sanal ortamda çeşitli şekillerde ve düzeylerde şiddete maruz kalma olasılığını da arttırmaktadır. Fiziksel ve sosyal açıdan görece daha yetersiz olan bireyler teknik yetilerini ve sanal ortamdaki kimliksizliklerini kullanarak sahte bir güce de sahip olabilirler ve bunu zorbalık şeklinde dışa vurabilirler. Elektronik ortamda gerçekleştirilen iletişim, kimliğin kolaylıkla gizlenmesine imkân tanıdığından kurbana kolaylıkla ulaşılabilmekte; küfür, hakaret, tehdit içeren, doğrudan bireyin benliğine yönelik kırıcı ve aşağılayıcı mesajların çok sayıda kişiye hızla yayılmasını kolaylaştırmaktadır (6). Öte yandan şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına önemli ölçüde zaman ayırarak büyümüş olan gençler sanal ortamda yarattıkları sahte kişiliklere yükledikleri kahramanlar aracılığı ile sergiledikleri zorbaca davranışları oyun olarak kabul etmekte ve sonuçlarından dolayı herhangi bir sorumluluk duymamaktadır (18). Sanal ortamda şiddet uygulayan bireylerden bir kısmı kendini zorba olarak değil de mağdur arkadaşını korumakta olan, güya karşısındakine hak etmiş olduğu uyarıyı yapan ya da cezayı veren uyanık kişiler olarak değerlendirir. Her ne yöntemle gerçekleştirilse gerçekleştirilsin gerek şiddete maruz kalan bireyler gerekse kendileri şiddet uygulayan bireyler duygusal, sosyal ve psikolojik problemlerle karşı karşıya kalacaklardır ve özellikle çocukluk çağında yaşanan sorunlar bireyin erişkin yaşamında da onları etkileyecektir (10, 11). Sanal ortamda tacize uğrayan gençlerde mutsuzluk, endişe, korku, utanç, hayal kırıklığı, benlik saygısında azalma, konsantrasyon bozukluğu ve depresyon gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır (4,6). Yalnızca mağdur olan bireyler değil sanal ortamdaki zorbalar da söz edilen olgudan olumsuz yönde etkilenmektedir. Sanal zorbaların gerçek yaşamda şiddete maruz kalma sıklıklarının yaşıtlarına oranla daha fazla olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu tarz bireylerin suça ve madde kullanımına eğilimli, sosyal destekten yoksun oldukları ve sosyal ve medikal desteğe gereksinim duyabilecekleri göz ardı edilmemelidir. Ülkemizde şiddet özellikle kadına yönelik şiddet büyük ölçüde ele alınıp irdelense de sanal ortamda yaşanan şiddete ilişkin çalışmalar son yıllarda hız kazanmıştır. Bu doğrultuda sürdürülen çalışmalarda çoğunlukla orta öğretim ve lise öğrenciler arasında kendini gösteren şiddet olguları değerlendirilmiştir. İnternet kullanımının akademik yaşamla birlikte daha da arttığı, bilgisayar başında harcanan zamanın uzadığı üniversite öğrencilerinde bu doğrultuda gerçekleştirilmiş olan çalışma sayısı oldukça azdır. Bu çalışmada üniversite öğrencileri arasında sanal ortamda zorbaların ve şiddet mağdurlarının insidansının saptanması, siber zorbalığın gençler arasında ne şekilde algılandığının irdelenmesi, siber zorbalık doğrultusunda kullanılan elektronik iletişim araçlarının çeşitliliğinin değerlendirilmesi, sanal ortamda zorba veya mağdur olan bireylerin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapılarının tanımlanması amaçlanmıştır. KATILIMCILAR VE YÖNTEM Araştırma Ankara’da üniversite öğrencileri arasında gözlenen şiber şiddet olgusunun değerlendirilmesi amacıyla kesitsel olarak planlanmış bir çalışmadır. Katılımcılar Çalışma 291 kız, 143 erkek toplam 434 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yaş ortalaması 20.34±1.65 olarak saptanmıştır. Çalışmaya katılan bireyler ülkemizin farklı kentlerinden olmakla birlikte tümü çalışma esnasında Başkent Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinde eğitimlerine devam etmekte ve Ankara’da yaşamaktaydı. Yöntem Öncelikle örneklemin demografik yapısını belirlemek amacıyla katılımcıların aile yapıları, yaşadıkları yer, anne ve baba eğitim durumları, ailenin aylık geliri, kendilerine ait bilgisayar ve internet bağlantılarının olup olmadığına ilişkin toplan sekiz soru içeren mini bir anket hazırlanmıştır. Daha sonra katılımcıların sanal ortamda şiddete maruz kalma ve zorbalık uygulama yüzdesini, siber şiddet bağlamında kullanılan elektronik iletişim araçlarını, gençlerin olayı nasıl algıladıkları ve nasıl etkilendiklerini değerlendirmek amacıyla kapsamlı bir literatür çalışması sonucu ve uzman görüşü alınarak bir başka anket hazırlanmıştır. Katılımcıların psikososyal yapılarını tanımlamak amacıyla geçerlilik ve güvenilirlik analizleri daha önce yapılmış olan “Strese Yatkınlık, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek ve Sosyal Karşılaştırma standart ölçekleri” kullanılmıştır. Yukarıda söz edilen tüm anketler ilk sayfasında şiber şiddeti tanımlayan kısa bir paragrafın bulunduğu tek bir doküman halinde öğrencilere verildikten sonra etki altında kalmaksızın doldurmaları istenmiştir. Bireyin sosyoekonomik konumu (SES) anne eğitim düzeyi göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Veriler SPSS 18.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. BULGULAR Örneklem aile yapısı açısından değerlendirildiği zaman katılımcıların %83.9’unun çekirdek aile tarzındaki bir sosyal yapılanmada yaşadıkları gözlenmektedir. Bunu %9.4 oranında geniş aile izlemektedir. Araştırmaya katılan bireylerin yaşadıkları yer göz önünde bulundurulduğunda %42.6’sının aileleri ile birlikte yaşadıkları, %31.8’ininse yurtta kaldıkları gözlenmektedir. Bunu sırasıyla ailesinden uzakta evde arkadaşları ile (%13.4), evde tek başına (%8.8) ve bir akrabasının yanında yaşamakta olan öğrenciler izlemektedir (%3.5). bulundurulduğunda Katılımcıların %39.9’unun sosyoekonomik orta, %38.7’si konumları yüksek, (SES) %2.4’ünün göz ise önünde düşük sosyoekonomik konumda oldukları saptanmıştır. Çalışmaya katılan 434 bireylerden 213’ü (% 49) son altı ay içerisinde en az bir kez elektronik iletişim araçları aracılığı ile rahatsız edildiğini ifade etmektedir. Örneklemde yer alan erkelerin %46.2’si, kızların ise %50.5’i tacize uğramıştır. Sanal ortamda tacize uğramış olan bireyler en fazla rahatsız edici SMS mesajları yollanarak örselenmiştir. Bunu rahatsız edici sessiz telefonlar ve rahatsız edici e-postalar izlemektedir (Tablo 1). Tablo 1: Sanal ortamda şiddete maruz kalmış olan bireylerde şiddetin uygulanış yöntemleri (n = 213) n % Rahatsız edici SMS mesajları almak 87 40.8 Rahatsız edici sessiz telefonlar almak 67 31.5 Rahatsız edici e-postalar almak 64 30.0 Telefon ile sözel olarak taciz edilmek 38 17.8 Sosyal paylaşım sitelerine gönderilen kişi ile ilgili olan 36 16.9 14 6.6 11 5.2 Diğer 6 2.8 Bir chat odasından atılmak 3 1.4 rahatsız edici mesajlar Sosyal paylaşım sitelerine gönderilen ve kişi ile ilgili olan rahatsız edici fotoğraf/videolar Cep tel/internet aracılığı ile rahatsız edici fotoğraf/videolar almak Elektronik iletişim araçları kullanılarak rahatsız edilmiş olan bireyler en yoğun olarak kızgınlık duygusunu yaşamışlardır. Bunu tiksinme duygusu izlemektedir. Sanal ortamda taciz edilmiş olan bireylerin kendilerini suçlaması görece azdır (Tablo 2) Tablo 2: Sanal ortamda şiddete maruz kalan bireylerde yaşanan duygu yoğunluğu (n = 213) Kızdım Ortalama SD 2.474 1.4684 Tiksindim 1.549 1.6147 Kaygılandım 1.061 1.2816 Korktum 0.756 1.1601 İncindim 0.657 1.1533 Utandım 0.455 0.9781 Heyecanlandım 0.441 0.9530 Suçluluk duydum 0.268 0.7260 Elektronik iletişim araçları kullanılarak taciz edilmiş bireylerde yaşanılan duygulanım yoğunluğu cinsiyetlere göre değerlendirildiğinde her iki cinsiyette de kızgınlık duygusu ön planda gelmekte, bunu tiksinme duygusu izlemektedir. Ancak her iki duygununda kızlarda anlamlı derecede daha yoğun olarak yaşandığı gözlenmektedir (Tablo 3). Yukarıda söz edilen iki duygu dışında kaygı, korku ve incinme yönündeki duygulanımların tümü kızlarda erkeklere oranla daha yoğun bir şekilde yaşanmaktadır (p<0.05 0.001). Utanma, heyecanlanma ve suçluluk duygularının yoğunluğu açısından değerlendirildiği zaman her iki cinsiyet arasında anlamlı bir farkın bulunmadığı gözlenmiştir. Tablo 3: Sanal ortamda şiddete maruz kalan bireylerde yaşanan duygu yoğunluğunun cinsiyete göre karşılaştırılması Kızlar Erkekler Ortalama ± SS Ortalama ± SS Kızdım 2.74 ± 1.37 1.88 ± 1.51 0.000** Tiksindim 1.72 ± 1.60 1.17 ± 1.59 0.021* Kaygılandım 1.23 ± 1.32 0.68 ± 1.10 0.002* Korktum 0.95 ± 1.22 0.32 ± 0.86 0.000** İncindim 0.78 ± 1.23 0.38 ± 0.91 0.008* Utandım 0.48 ± 0.99 0.39 ± 0.96 0.536 Heyecanlandım 0.38 ± 0.85 0.58 ± 1.13 0.217 Suçluluk duydum 0.24 ± 0.67 0.32 ± 0.84 0.535 *P<0.05 p **p<0.001 Sanal ortamda rahatsız edilen bireyleri en fazla rahatsız eden, bir başka deyişle en fazla şiddet olarak algılanan eylem tipleri sırası ile Tablo 4a’da yer almaktadır. Tablodan da anlaşılacağı gibi görsel materyal kullanılarak gerçekleştirilen tacizler mağdur tarafından daha büyük ölçüde şiddet olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda olayın geniş kitleler tarafından duyulması da taciz eyleminin şiddet olarak algılanma derecesini güçlendirmektedir. Elektronik iletişim araçları aracılığı ile tacize uğramış olan bireylerin eylemi şiddet olarak değerlendirme yoğunluğu da hiç şiddete maruz kalmamış kişilere oranla daha fazladır (Tablo 4b). Tablo 4a: Elektronik iletişim araçları ile gerçekleşen eylemlerin şiddet olarak algılanış yoğunluğu (n = 434) Ortalama SS 3.747 1.478 3.696 1.448 3.514 1.360 Telefon ile sözel olarak taciz edilmek 3.426 1.323 Rahatsız edici SMS mesajları almak 3.316 1.286 Rahatsız edici e-postalar almak 3.104 1.318 Rahatsız edici sessiz telefonlar almak 2.903 1.264 Bir chat odasından atılmak 2.371 1.335 Sosyal paylaşım sitelerine gönderilen ve kişi ile ilgili olan rahatsız edici fotoğraf/videolar Cep tel/internet aracılığı ile rahatsız edici fotoğraf/videolar almak Sosyal paylaşım sitelerine gönderilen kişi ile ilgili olan rahatsız edici mesajlar *P<0.05 **p<0.001 Tablo 4b: Elektronik iletişim araçları aracılığı ile taciz edilmiş ve edilmemiş olan bireylerin eylemi şiddet olarak algılama yoğunluğu (n = 434) Rahatsız edici SMS mesajları Şiddete Şiddete maruz maruz kalmış kalmamış Ortalama ± Ortalama ± SS SS 3.54 ±1.13 3.10 ±1.39 0.000** 3.91 ±1.33 3.50 ±1.52 0.002* 3.95 ±1.33 3.55 ±1.58 0.004* p almak Cep tel/internet aracılığı ile rahatsız edici fotoğraf/videolar almak Sosyal paylaşım sitelerine gönderilen ve kişi ile ilgili olan rahatsız edici fotoğraf/videolar Sosyal paylaşım sitelerine 3.70 ±1.24 3.33 ±1.45 0.005* Rahatsız edici e-postalar almak 3.26 ±1.23 2.95 ±1.39 0.016* Telefon ile sözel olarak taciz 3.56 ± 1.24 3.30 ± 1.39 0.041* 3.02 ± 1.22 2.79 ± 1.30 0.061 2.35 ±1.28 2.40 ±1.39 0.773 gönderilen kişi ile ilgili olan rahatsız edici mesajlar edilmek Rahatsız edici sessiz telefonlar almak Bir chat odasından atılmak *P<0.05 **p<0.001 Elektronik iletişim araçları kullanılarak taciz olgusunda zorba kimliği değerlendirildiği zaman tacize maruz kalmış olan 213 kişiden 127’sinin (%59.6) zorbanın kimliğini bilmediği gözlenmiştir. Sanal ortamda tacizde bulunan bireylerin daha çok okul çevresi dışından veya başka fakültelerden oldukları gözlenmiştir (Tablo 5) Tablo 5: Elektronik iletişim araçları aracılığı ile maruz kalınan şiddet olgusunda zorba kimliği (n = 213) n % 127 59.6 Okul çevresi dışından 38 17.8 Başka fakülteden 12 5.6 Kendi sınıfımdan 6 2.8 Akraba (dayı, amca, hala, kuzen …) 5 2.3 Daha üst sınıftan 3 1.4 Daha alt sınıftan 2 0.9 Bilinmiyor Taciz edilmiş olan bireylerin olayı özellikle arkadaşları ile paylaşmayı yeğledikleri gözlenmiştir (Tablo 6). Bunu özel erkek veya kız arkadaşları izlemektedir. Aile bireyleri paylaşım açısından arkadaş ya da sevgiliden sonra gelmektedir. Aile bireyleri arasındaysa ilk sırayı anne almaktadır. Bunu kardeş ve baba izlemektedir. Tablo 6: Elektronik iletişim araçları aracılığı ile maruz kalınan şiddet olgusunun paylaşıldığı bireyler (n= 213) n % Arkadaş 116 54,5 Sevgili 38 17,8 Anne 35 16,4 Kardeş 24 11,3 Baba 19 8,9 Akraba 17 8,0 Okul danışmanı 6 2,8 Hiç kimse 6 2,8 Diğer 4 1,9 Elektronik iletişim araçları aracılığı ile tacize maruz kalan ve kalmayan bireyler demografik özellikleri göz önünde bulundurularak karşılaştırmalı olarak değerlendirildikleri zaman bireylerin şiddete maruz kalıp kalmama durumları ile aile yapılanması arasında bir bağlantı olduğu gözlenmektedir. Rakamsal değerler çekirdek aile yapılanmasına sahip olan bireylerin sanal ortamda şiddete maruz kalma olasılığının görece daha az olduğunu vurgulamaktadır. (Tablo 7). Tablo 7: Sanal ortamda şiddete maruz kalan ve kalmayan bireylerin aile yapılanmasına göre yüzdeleri. Çekirdek aile Şiddete maruz Şiddete maruz kalanlar kalmayanlar Toplam n % n % n % 169 46.4 195 53.6 364 100 41 61.2 26 38.8 67 100 Diğer Ancak sanal ortamda şiddete maruz kalıp kalmamak yaşanılan mekân (aile yanı, aileden uzakta evde, yurtta vb) ve sosyoekonomik konumdan bağımsızdır. Sanal ortamda şiddete maruz kalmak veya kalmamak ile strese yatkınlık, sosyal destek ve kendilik algısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p<0.05) (Tablo 8) Tablo 8: Sanal ortamda şiddete maruz kalmış ve kalmamış bireylerin 1 SYÖ, 2ÇBASDÖ ve Kendilik Algısı bağlamında karşılaştırılması Strese Yatkınlık Kızlar Erkekler Ortalama ±SS Ortalama ±SS p 49.88 ± 11.96 54.00 ± 10.55 0.013 Sosyal Destek 64.84 ± 16.49 62.86 ± 16.35 0.418 Kendilik Algısı 80.68 ± 16.03 82.30 ± 17.19 0.517 *P<0.05 **p<0.001 Ancak sanal ortamda şiddette maruz kalmış olan bireyler söz edilen üç değişken bağlamında cinsiyetlerine göre değerlendirildiği zaman sanal ortamda şiddete maruz kalmış olan erkeklerin kızlara oranla strese daha yatkın oldukları gözlenmiştir (Tablo 9). Tablo 9: Sanal ortamda şiddete maruz kalmış olan bireylerde strese yatkınlık,sosyal destek ve kendilik algısı açısından cinsiyetlerin karşılaştırılması Kızlar Erkekler Ortalama ± SS Ortalama ± SS p Strese Yatkınlık 49.88 ±11.96 54.00 ± 10.55 0.013 Sosyal Destek 64.84 ± 16.49 62.86 ± 16.35 0.418 Kendilik Algısı 80.68 ± 16.03 82.30 ± 17.19 0.517 *P<0.05 **p<0.001 Tüm örneklemde 73 kişi (%16.8) kendisi elektronik iletişim araçları kullanarak başka bir bireyi rahatsız etmiş olabileceğini ifade etmiştir. Bu 73 kişinin 39’u kız, 34’ü erkektir. Sanal ortamda zorbalık uygulayan bireylerden çoğu bu eylemi eğlenmek amacıyla gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Bunu can sıkıntısı ve merak nedeniyle gerçekleştirilen eylemler izlemektedir (Tablo 10a). Tablo 10a: Elektronik iletişim araçları aracılığı ile gerçekleştirilen zorbalık eyleminde amaçlar Ortalama ± SS Eğlenmek 2.79 ±1.76 Can sıkıntısı, vakit geçirmek 2.56 ±1.63 Merak 2.36 ±1.47 Arkadaş etkisi 2.18 ±1.56 İntikam almak 2.10 ±1.59 Alay etmek 1.95 ±1.40 Kızgınlık 1.95 ±1.57 Korkutmak 1.70 ±1.33 Kendini güçlü hissetmek 1.60 ±1.20 Nedensiz 1.58 ±1.13 Özellikle merak, arkadaş etkisi ve kızgınlık nedeni ile sanal ortamda zorba davranışlar sergileme eylemleri açısından her iki cinsiyet arasında anlamlı farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Kızların merak ve arkadaş etkisi ile sanal ortamda zorba davranışlar sergileme eğilimi erkek bireylere göre daha yüksekken erkeklerin söz konusu davranışa kızgınlık nedeniyle başvurma olasılığı kızlara oranla daha yüksek olarak saptanmıştır. (Tablo 10b) Tablo 10b: Elektronik iletişim araçları aracılığı ile gerçekleştirilen zorbalık amacının cinsiyetlere göre değerlendirilmesi Kızlar Erkekler p Ortalama ± Ortalama ± SD SD Eğlenmek 2,74 ± 1,80 2,85 ± 1,74 0,460 Can sıkıntısı, vakit 2,82 ± 1,70 2,26 ±1,52 0,294 Merak 2,67 ± 1,59 2,00 ±1,23 0,013* Arkadaş etkisi 2,31 ± 1,73 2,03 ±1,34 0,009** İntikam almak 2,15 ± 1,58 2,06 ±1,61 0,923 Alay etmek 2,08 ± 1,49 1,79 ±1,30 0,068 Kızgınlık 1,77 ± 1,44 2,14 ± 1,71 0,057* Kendini güçlü hissetmek 1,72 ± 1,28 1,47 ± 1,11 0,120 Korkutmak 1,64 ± 1,27 1,76 ±1,42 0,381 Nedensiz 1,59 ± 1,19 1,56 ±1,08 0,626 geçirmek *P<0.05 **p<0.001 TARTIŞMA Elektronik iletişim araçlarının gündelik yaşantının vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi, özellikle gençler tarafından gerek sosyal iletişim gerekse akademik amaçla oldukça yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmasıyla sanal ortamda şiddete maruz kalma olasılığı da hızla artmıştır. Sanal ortamda gerçekleşen saldırganlığı yüz yüze saldırganlıktan ayıran en önemli özellik zorba kimliğinin belirsizliği ve zorba-mağdur arasındaki mesafedir. Saldırganın kendini güvende hissetmesi ve çoğu zaman saldırgan tutumunun mağdur üzerindeki etkilerini görmemesi şiddetin boyutlarını da büyük ölçüde güçlendirmektedir (12). Özellikle gençler arasında sanal ortamda gerçekleşen şiddet olgularına yönelik çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Pornari (2010) yaptığı literatür taramasında İngiltere, Kanada, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde siber şiddete maruz kalma insidansının % 4 – 25 arasında değiştiğini ifade etmektedir. Buna karşın sanal ortamda zorbalık % 11 – 17 oranında ifade edilmiştir. Ortaokul ve lise düzeyindeki gençler üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar gençlerin %20 – 40’inin en az bir sefer siber zorbalığa maruz kaldıklarını vurgulamaktadır (1). Mishna ve arkadaşları da (2010) ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmada benzer şekilde öğrencilerin yaklaşık %49.5’inin son üç ay içerisinde elektronik ortamda tacize uğradıklarını ifade etmektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiş olan bu çalışmada da sanal ortamda şiddete maruz kalmış olan bireylerin oranı literatüre uyumlu olarak % 49 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada örneklemde yer alan erkelerin % 46.2’si kızların ise %50.5’i sanal ortamda tacize maruz kalmıştır. Ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde siber şiddet bağlamında gerçekleştirilmiş olan çalışmaların çoğunda kızların sanal ortamda taciz etme ve edilme olasılıklarının erkeklere oranla daha yüksek olduğu vurgulanmaktadır (3,5,8). Bu çalışmada da kızların sanal ortamda şiddete maruz kalma olasılığının erkeklere oranla daha yüksek olduğu ortaya konulmuştur. Bununla birlikte ülkemizde gençler üzerinde gerçekleştirilmiş olan bir başka çalışmadaysa siber zorba veya mağdur olma açısından erkek öğrencilerin kızlara oranla daha fazla risk altında olduğu ileri sürülmektedir (6). Sanal ortamda şiddet bağlamında gerçekleştirilmiş olan çalışmaların çoğunda bireylerin SMS yoluyla tacize maruz kaldığı, bunu chat odaları ve e-posta mesajlarının izlediğini ifade edilmektedir (5,8,10). Üniversite öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiş olan bu çalışmada gençlerin benzer şekilde SMS ve rahatsız edici e-postalar yoluyla taciz edildiği gözlenmektedir. Ancak çalışmada cep telefonuyla yapılan sessiz aramalar da büyük ölçüde taciz yöntemleri arasında yer almaktadır. Mishna ve arkadaşları (2010) tarafından ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiş olan bir çalışmada katılımcıların %21’i sanal ortamda maruz kaldıkları taciz olgusundan etkilenmediklerini ifade etmektedir. %16’sı kızgınlık, %8’i utanç, %7’si mutsuzluk, %5’i ise korku hissettiklerini belirtmişlerdir (10). Bu çalışmada ise sanal ortamda şiddete maruz kalmış olan bireyler en yoğun olarak kızgınlık duyusunu yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Bunu tiksinti ve kaygı duygulanımları izlemektedir. Yapılan çalışmalarda gençlerin sanal ortamda dahi olsa tacizden olumsuz yönde etkilendikleri vurgulanmaktadır. Bu çalışmada da sanal ortamda tacize uğramış olan bireylerin strese daha yatkın oldukları saptanmıştır. Öte yandan çalışmamızın sonuçları üniversite düzeyinde eğitim görmekte olan gençlerimizin sanal ortamda yaşadıkları tacizi aileleri ile paylaşmak yerine arkadaşları ile paylaşmayı yeğledikleri gözlenmektedir. Sonuç olarak paylaşımın da büyük ölçüde gençler arasında gerçekleştiği göz önünde bulundurulursa, bu bağlamda yapılacak en etkin girişim gençleri bu konuda bilinçlendirmek ve gereğinde aileleri ve okul danışmanları ile de paylaşmaları gerektiğini vurgulamaktır. KAYNAKLAR 1. Arıcak OT (2011) Siber Zorbalık: Gençlerimizi bekleyen yeni tehlike. Kariyer Penceresi 2(6):10-12. 2. Balis JJ. Craig WM. Pepler D. Connoşy J (2008) Adolescent online: The importance of internet activity choices to salient relationships. Journal of Youth and Adolescence 37:522-536. 3. Beale AV, Hall KR (2007) Cyberbullying: What school administrator (and Parents) can do, The Clearing House: A Journal of Educational Strategies81(1):8-12 4. Beran T. Li Q (2005) Cyber harassment: A study of a new method for an old behavior. Journal of Educational Computing Research 32:265-277. 5. Campbell MA (2005) Cyber bullying: An old problem in a new guise. Australian Journal of Guidance and Counselling 15(1):68-76. 6. Erdur-Baker Ö. Kavşut F (2007) Akran zorbalığının yeni yüzü: Siber zorbalık. Eurasian Journal of Educational Research 27:31-42. 7. Hinduja S. Patchin JW (2009) Bullying beyond the schoolyard: Preventing and responding to cyberbullying. Thousand Oaks CA: Sage p:5 8. Kowalski RM. Limber SP (2007) Electronic bullying among middle school students. Journal of Adolescent health 41:22-30 9. Limber SP Peer victimization: The nature and prevalence of bullying among children and youth. In: Dowd N. Singer DG. Wilson RF. eds. Handbook of of Children. Culture. and Violence . Beverly Hills: SagePublications. 2006. 312-332. 10. Mishna F. Cook C. Gadalla T. Daciuk J. Solomon S (2010) Cyber bullying behaviors among miiddle and high school students. American Journal of orthopsychiatry 80(3):362-374. 11. Nansel T. Overpack M. Haynie D. Ruan J. Scheidt P (2003) Relationship between bullying and violence among U.S. youth. Archives of Pediatric and Adolescent Medicine 157:348-353. 12. Pornari CD, Wood J (2010) Peer and cyber aggression in secondary school students: The role of moral disengagement, hostile attribution bias, and outcome expectancies. Aggressive Behavior 36:81-94. 13. Prof. Dr. Oğuz Polat. Klinik Adli Tıp 3. Baskı Seçkin Yayıncılık Ankara 2007. ISBN 978 975 02 0599 6. 14. Rothon C. Head J. Klineberg E. Stansfeld S (2011) Can social support protect bullied adolescents from adverse outcomes? A prospective study on the effects of bullying on the educational achievement and mental health of adolescents ar secondary schools in East Londonç J Adolesc. 34(3):579-588. 15. Sharif S. Johnny L (2007) Cyberlibel and cyberbullying: Can schools protect student reputations and free expression in virtual environments? McGill Journal of Education 16:307-342. 16. SleePT. Rigby K (1993) Australian school children’s self-appraisal of interpersonal relations: The bullying experience. Child Psychiatry and Human Development 23:273-281. 17. Williams K. GuerraN (2007) Prevalence and predictors of internet bullying. Journal of Adolescent Health 41(6):14-21. 18. Willard O (2006) An educator’s guide to cyber bullying and cyber threats. Center for Safe and Responsible Internet Use. http://cybrebully.org. or http://csriu.org.