Dünyada üniversiteye giriş sistemleri ve ÖSS
Transkript
Dünyada üniversiteye giriş sistemleri ve ÖSS
DÜNYADA ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SİSTEMLERİ VE ÖSS ∗ Prof. Dr. Durmuş Günay 1 Yrd. Doç. Dr. Bekir S. Gür 2 Bu bildiride, bazı ülkelerin giriş sistemleri incelenmekte ve Türkiye’deki mevcut üniversite giriş sistemi, diğer ülkelerle mukayeseli bir şekilde, sorunları ve imkânlarıyla birlikte ele alınmaktadır. Bildirinin birinci bölümünde, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Japonya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerdeki üniversite giriş sistemleri ele alınmaktadır. Ardından, Türkiye ile bu ülkeler arasında karşılaştırmalı bazı analizler yapılmaktadır. Bildirinin ikinci bölümünde, Türkiye’de üniversiteye girişte halen yürürlükte olan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ele alınmakta ve bu sistemin sorunları tartışılmaktadır. Ardından, üniversite giriş sisteminde yapılması önerilen düzenlemeler tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: ÖSS, AOBP, olgunluk sınavları, katsayı, dünyada üniversite giriş sistemleri. Üniversitelerdeki programlara mevcut kontenjandan daha fazla başvuru olması halinde, öğrenciler arasında bir seçme ve eleme işlemi zorunlu hale gelmektedir. Dünyada yükseköğretimin öğrencilerine önemli bireysel yayarlar getireceği yaygın olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla yükseköğretime kimlerin seçileceği konusu, başvuranlar açısından büyük bir önem arz etmektedir. Ayrıca üniversiteler, yükseköğretimde başarılı olma ihtimali yüksek öğrencileri seçmek istemektedirler. Dünyada muhtelif ülkeler üniversitelere yapılan başvuruları belli ölçütler çerçevesinde sıralamakta ve ona göre öğrenci seçmektedirler. Bu bildiride üniversiteye girişte muhtelif ülkelerde kullanılan sistemler inlenecek ve bu giriş sistemlerinin karşılaştırmaları bir analizi sunulacaktır. Ayrıca Türkiye’de üniversiteye girişte uygulanmakta olan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve bu sistemin sorunları incelenecektir. Bu incelemede sadece üniversitelere lisans düzeyinde öğrenci kabulüyle ilgili tespitler yer alacaktır. Lisansüstü düzeye öğrenci seçme konusu, makalenin kapsam alanı dışındadır. Ayrıca odağımız, standart lisans eğitimi olacak ve uzaktan eğitim, mesleki eğitim, akşam eğitimi, ikinci öğretim ve benzeri türden eğitimlere kabul şartlarına yoğunlaşmayacağız. DÜNYADA GİRİŞ SİSTEMLERİ Bu bölümde, bazı ülkelerin ve Türkiye’nin üniversiteye giriş sistemleri özet olarak anlatılacaktır. Üniversite giriş sisteminin uluslararası karşılaştırmalar açısından ele alınması, muhtelif ülkelerin tecrübelerinden yararlanma imkânı sunmaktadır. ∗ Günay, D. & Gür, B. S. (2009, Nisan). Dünyada üniversiteye giriş sistemleri ve ÖSS. Türkiye’nin 2023 Vizyonunda Üniversiteye Giriş Sistemi Kongresinde sunulan bildiri, Atılım Üniversitesi, Ankara. 1 Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi 2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi. 1 Amerika Birleşik Devletleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde merkezi bir yükseköğretim seçme ve yerleştirme sistemi yoktur. Bir başka ifadeyle, üniversiteler kendi kabul şartlarını belirlemekte ve uygulamakta özgürdürler. Üniversiteler öğrenci başvurusu için genellikle şu belgelerden oluşan bir dosyayı isterler: Daha ziyade bir tür yetenek testi olan SAT ya da daha ziyade bir başarı testi olan ACT sonuç belgesi, lise notları, okul ve sınıf sıralaması (derecesi), müfredat dışı etkinlikleri, niyet mektubu ve öğretmenlerden alınmış tavsiye mektupları. Öğrenciler genellikle üniversiteye veya belli bir fakülteye kabul edilirler, bölüm seçme ve değiştirme imkânına sahiptirler. İngiltere İngiltere’de programlara kabul için İleri-düzey (A-level) veya eşdeğeri lise bitirme sınavlarında (en az) iki dersten başarılı olmak gerekir. Üniversiteler, giriş şartlarını genellikle kendileri belirlerler. İleri-düzey sınavlar üniversitelere girişte en belirleyici faktördür. Ayrıca, iş tecrübesi, niyet mektubu ve referans mektubu gibi hususlar da etkili olur. Üniversiteler bunların dışında başka sınavlar veya belgeler isteyebilirler. Örneğin, tıp veya diş hekimliği fakltelerine başvuru için, klinik yetenek testi (UKCAT) istenir. Üniversitelere başvurular UCAS (University and Colleges Admissions Service) adlı bir kuruluş aracılığıyla yapılmaktadır. Öğrencileri seçme (kabul) kararı, üniversitelerindir. Fransa Fransa’da 1808 yılından beri uygulanan, ulusal ölçekte ve klasik formatta (açık uçlu) sorular içeren, lise bitirme sınavı veyahut olgunluk sınavını (baccalauréat) geçmek, üniversiteye giriş için gerekli tek şarttır. Sınava üç alanda girilir: 1- Fen Bilimleri, 2- Sosyal ve Ekonomik Bilimler, 3- Edebiyat (Sözel). Seçkin üniversitelere (Grandes Écoles, Instituts D’études Politiques, Instituts Universitaires de Technologie, vs.) gitmek isteyen öğrenciler, olgunluk sınavı dışında, üniversitelerin düzenlediği başka sınavlara girmek zorundadırlar (Ministère des Affaires Étrangères, 2007). Avustralya Avustralya eğitim eyaletlerin sorumluluğundadır ve üniversitelere öğrenci seçme işlemi genellikle merkezi olarak eyalet birimleri tarafından yapılır. Lise bitirme sınavları eyaletler tarafından düzenlenir. Her öğrenciye bu sınavlar ve okul notlarının bir kombinasyonuna karşılık gelen bir ENTER (Equivalent National Tertiary Entrance Rank) skoru verilir. Öğrenciler ENTER skorları sayesinde ülke çapında sıralanırlar (Victorian Tertiary Admissions Centre, 2004). Tercihlerini merkezi birimlere ileten öğrenciler ENTER skorları sayesinde bilgisayarca otomatik olarak yerleştirilirler. ENTER skorları olmayan veya düşük olan öğrenciler, alternatif yöntemlerle (mülakat veya yetenek testi) değerlendirilebilirler. Almanya Almanya’da lise bitirme sınavlarını başarıyla geçebilen lise mezunlarına Abitur sertifikası verilir. Öğrenciler bu olgunluk belgesiyle, üniversiteye gidebilirler. Bazı bölümlere (örneğin tıp) rağbet çok fazladır ve bu bölümlere yerleşebilmek Abitur’da belli bir minimum puanı veyahut ortalamayı almak gerekir. Avusturya 2 Avusturya’da olgunluk sınavını (Reifeprüfung sertifikası, Matura) kazanan öğrenciler, genellikle, doğrudan üniversiteye kayıt yaptırabilirler. Olgunluk sınavı üç-dört yazılı sınav ve üç-dört sözlü sınavı içerir. 1997’den itibaren, üniversiteye kayıt yaptırmak isteyen erişkinler (çalışanlar) için olgunluk sınavı (Reifeprüfung) muadili, erişkinlerin işyerinde öğrendikleri pratik bilgileri değerlendiren, yeni bir sınav (Berufsreifeprüfung) getirilmiştir (Gruber ve Zdrahal-Urbanek, 2006). Hollanda Hollanda’da akademik eğitim veren üniversiteye (VO) giriş için, lise bitirme sertifikası (VWO diploması) gerekir. Bu sertifikayı almak için akademik bir liseye gitmek gerekir. Mesleki eğitim veren yükseköğretim kurumlarına (HBO) devam eden öğrenciler de birinci sınıftan sonra üniversiteye (VO) geçebilirler. Tıp gibi alanlara çok fazla talep olduğu için, ağırlıklandırılmış bir kura uygulanır. 21 yaşını doldurmuş ve yukarıdaki şartları taşımayan öğrenciler, üniversite giriş sınavına girerek ve bir değerlendirmeye tabi tutularak, üniversiteye kabul edilebilirler. Açık Üniversiteye kaydolmak için gereken tek şart 18 yaşında olmaktır (NUFFIC, 2007). Finlandiya Finlandiya’da, Almanya’dakine benzer, bir üniversite giriş sistemi vardır. Lise bitirme (olgunluk) sınavlarını başarıyla geçen öğrenciler, üniversiteye girişe hak kazanırlar. Sınavlar yılda iki defa düzenlenir. Üniversiteler ayrıca kendi sınavlarını yapabilirler. İspanya İspanya’da üniversite adayları merkezi bir giriş sınavına (Selectividad) girerler. Öğrencinin bu sınavda aldığı skor ile öğrencinin lise notlarının ortalamasının belli bir kombinasyonuna göre (sınav % 60, notlar % 40) öğrencilere bir puan verilir. Üniversiteler minimum puanlarını açıklarlar ve öğrenci puanı tutan yerlere başvurduğunda kabul edilir. İsrail İsrail’de üniversiteye giriş için, lise bitirme sınavlarında (Bagrut) minimum bir puan almak gerekir. Ayrıca, üniversite adayları standart bir yetenek sınavına girmek zorundadırlar. Adayların yetenek sınavından almaları gereken minimum puanlar, üniversiteler tarafından belirlenir. İsveç İsveç’te üniversiteye girişte kullanılan en önemli ölçütler, öğrencinin lisedeki notları ve standart bir yetenek sınavında aldığı puandır. Yetenek sınavı yılda iki defa yapılır. Üniversiteler kontenjanlarının az bir kısmını, başvurulan alanla ilgili bilgi ve tecrübesi olan kişilere ayırabilirler (Swedish National Agency for Higher Education, 2008). Japonya Japonya’da üniversiteye girişte, öğrenciler arasında ciddi rekabet vardır. Öğrencilerin tamamı merkezi bir seçme sınavına girmek zorundadırlar. Üniversiteler kendileri ayrıca ikinci bir sınav yapmaktadırlar. Yerleştirme, genellikle, bu sınavın ortalaması alınarak yapılır. Norveç Norveç’te üniversiteye başvurular merkezi bir kuruluş (Samordna Opptak) tarafından yürütülür (NUCAS, 2009). Öğrenciler tercih ettikleri en fazla on programı seçerler. Öğrenci, lise notlarına göre puanlandırılırlar. Belli dersleri almak, demografik faktörler ve askerlik hizmeti gibi 3 hususlardan ek puan alırlar. Öğrenci puanına ve tercihlerine göre otomatik olarak yerleştirilir. Norveç’te özel bir lise bitirme veya üniversiteye giriş sınavı yoktur. Kanada Norveç’e benzer olarak, Kanada’da özel bir üniversite giriş sınavı yoktur. En önemli ölçüt lisede alınan dersler ve bu derslerin notlarıdır. Çin Halk Cumhuriyeti Çin Halk Cumhuriyeti’nde üniversiteye giriş için, giriş sınavına girmek zorunludur. Genellikle lise son sınıftaki öğrenciler sınava girerler fakat daha erken yaşlardaki öğrenciler de sınava girebilirler. Öğrencinin sınavda aldığı puan, testin alanlarına (matematik, Çince, fen, sözel, yabancı dil) göre ağırlıklandırılır. Rusya Rusya’da üniversite girişte fırsat eşitliği sağlamak, rüşveti önlemek ve öğrenciler için başvuru masraflarını azaltmak üzere, 1999’da merkezi bir sınav sistemine geçilmeye başlanmıştır. Rusya’daki bölgelerin çoğu bu yeni merkezi sisteme geçmiştir. Eğitim Bakanlığı, üniversiteleri merkezi sınavı veya kendi sınavlarını kullanmakta özgür bırakmıştır (Clark, 2005). Türkiye Türkiye’de üniversiteye girişte Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS)’de alınan puanlar ve lise notları belirleyicidir. Daha net bir ifadeyle, üniversiteye yerleştirmeye esas alınan puan, iki puanın toplanmasıyla elde edilir (ÖSYM, 2009): • • Ağırlıklı ÖSS (AÖSS) puanı Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanının (AOBP) belli bir katsayı ile çarpımıyla elde edilen puan. Her bir aday için ÖSS’deki her bir test için bir standart puan hesaplanır. Bir başka ifadeyle, adayın her bir testteki net sayıları, ortalaması 50 ve standart sapması 10 olan standart puanlara dönüştürülür. Hesaplanan standart puanların bazı ağırlıklarla çarpılması sonucu ortaya çıkan toplam, adayın Ağırlıklı ÖSS puanıdır (AÖSS). AÖSS puanlarının her biri kendi içinde en küçüğü 100, en büyüğü 300 olan puanlara dönüştürülür (ÖSS-SÖZ–1, ÖSS-SAY–1, ÖSS-EA–1, ÖSS-DİL, ÖSS-SÖZ–2, ÖSS-SAY–2 ve ÖSS-EA–2). Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) okuldaki diploma notu puanlarının dağılımına ve aday öğrencinin diploma notunun okulundaki diploma notu puanları içindeki yerine göre değişmekte ve değeri en az 50, en çok 100 olmaktadır. OBP’lerin ağırlıklandırılıp AOBP’ye dönüştürülmesinde, okulun son sınıf öğrencilerinin elde ettikleri ÖSS puan ortalamaları kullanılır. Yerleştirmeye esas olan ÖSS puanları hesaplanırken, AOBP’nin bir katsayı ile çarpımından (adayın kendi alanında 0,8, alan dışı 0,3) elde edilen puan ile AÖSS toplanır. GİRİŞ SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRMASI Yukarıda özetlendiği üzere, dünyada çok çeşitli giriş sistemleri mevcuttur. Bu sistemlerin ortaya çıkmasında devletlerin yönetim biçimi, üniversite kontenjanları, üniversitelerin özerklikleri, 4 ülkenin öncelikleri ve kültür gibi çok sayıda etmen etkilidir. Bundan dolayı, tek bir doğru giriş sisteminin olduğunu söylemek mümkün değildir (Helms, 2008). Bununla birlikte bazı genel eğilimleri görmek mümkündür. Çok sayıda Avrupa ülkesi (İngiltere, Fransa, Almanya, Finlandiya, Avusturya, İsrail vs.) lise bitirme veyahut olgunluk sınavları (A-levels, matura, baccalauraet, Abitur, maturità) uygulamaktadır (bkz. Tablo 1). Yukarıda ele alınanlara ek olarak, Çek Cumhuriyeti, Arnavutluk, Polonya, İtalya, İsviçre, Makedonya, Hong Kong, Singapur ve Malta gibi çok sayıda ülkede muhtelif şekilde lise bitirme sınavları yapılmaktadır. Lise bitirme sınavlarının bu kadar yaygın olmasında, lise eğitimini güçlendirme ve üniversitelere iyi öğrencileri seçme kaygısı yapmaktadır. Bu ülkelerinin çoğunda, olgunluk sınavında başarılı olan herkes üniversitelere doğrudan yerleştirilir. Bazı ülkelerde ise, olgunluk sınavlarının yanında, ders notları ve üniversitelerin belirleyeceği diğer koşullar da önemlidir. Standart Yetenek Sınavı Referanslar, Mülakat, vs. Üniversite Tarafından Yapılan Giriş Sınavı Lise Notları Amerika Birleşik Devletleri İngiltere Fransa Fransa (seçkin okullar) Avustralya Almanya Avusturya Hollanda Finlandiya İspanya İsrail İsveç Japonya Norveç Kanada Çin Halk Cumhuriyeti Rusya Rusya (bazı üniversiteler) Türkiye Kaynak: Yazarlar. Merkezi Üniversite Giriş Sınavı Lise Bitirme Sınavları (Olgunluk Sertifikası) Tablo 1: Üniversite Giriş Sistemlerinin Karşılaştırılması. √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ √ Türkiye gibi öğrenciler arası rekabetin çok, öğrenci kontenjanının az olduğu (örneğin Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya) ve öznel değerlendirmelerin kayırmacılığa yol açabileceği düşünülen ülkelerde (örneğin Rusya) ise, üniversite girişte merkezi sınavlar düzenlenmektedir. Merkezi 5 sınavların kayırmacılığı önlediği ve fırsat eşitliği sağladığı düşünülür. Merkezi giriş sınavları, okul eğitiminin önüne geçebilmekte ve okul dışında ayrı bir eğitim sektörü doğurmaktadır. Ayrıca Japonya ve Türkiye gibi ülkelerde giriş sınavını kazanamayan öğrenciler, bir yıl daha sınava hazırlanmaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç gibi okullaşma oranlarının yüksek olduğu ve kontenjanların yeterli olduğu ülkelerde ise, standart bir yetenek sınavının yanında lise notları ile diğer ölçütler üniversiteye girişte esas alınmaktadır. Standart yetenek sınavları öğrencinin üniversitedeki muhtemel başarısını tahmin etmeye dönük bir araç olarak düşünülür. Bununla birlikte, standart yetenek sınavlarına kıyasla, başarı ölçen sınavların ve lise notlarının öğrencilerin üniversitedeki başarıları daha iyi tahmin ettiğine dair kanıtlar vardır (Geiser, 2008a). Başka bir ifadeyle, ilerde ortaya çıkması muhtemel bir başarıyı ölçmekten ziyade, var olan veya geçmişten beri edinilmiş başarının ölçülmesi, öğrencinin gelecekteki başarısını daha iyi tahmin etmektedir. SAT gibi yetenek sınavları 3–4 saatte başarıyı ölçmeye çalışırlar, oysa lise not ortalaması gibi ölçütler 3–4 yıllık bir süreç içerisinde öğrencinin defalarca ölçülmesi sonucu ortaya çıkarlar. Amerikan üniversitelerinin çoğunda SAT yerine daha ziyade bir başarı testi olan ACT de kabul edilmektedir. Ayrıca, SAT gibi ölçütlere kıyasla, lise notlarına dayalı bir yerleştirme sosyo-ekonomik durumu düşük olan öğrenciler için daha avantajlıdır (Geiser, 2008b). SAT testini düzenleyen the College Board, yapılan eleştiriler dolayısıyla SAT’de bazı yeni düzenlemelere gitmiş ve bir yazılı bölüm eklemişlerdir. Ayrıca, üniversiteye girişte, tek başına standart test yerine standart testle birlikte okul notlarının kullanılması gerektiği kabul edilmektedir (Burton & Ramist, 2001). Dahası, Amerika’da birçok kolej ve üniversite standart yetenek testini girişte mecbur tutmaktan vazgeçmiştir. Texas eyaletinde çıkarılan bir yasa sayesinde, okulda ilk % 10’luk dilime girenler doğrudan üniversiteye kayıt yaptırabilmektedirler. Yapılan araştırmalar, bu ölçütün yetenek sınavına kıyasla farklı kimliklerin üniversiteye girişini kolaylaştırdığını ve üniversiteden mezun oranının düşmediğini ortaya koymuştur (Alon & Tienda, 2007). Tablo 1’deki veriler ve yukarıdaki tartışmalar dikkate alındığında, Türkiye’deki giriş sistemi hakkında şunları söylemek mümkündür: • Türkiye’de üniversiteye girişte lise notlarının kullanılması, diğer ülkelerde de görülen yaygın bir uygulamadır. Dünyada lise notlarını üniversite girişte kullanmayan İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler ise, lise bitirme (olgunluk) sınavları düzenlemektedirler. Bir başka ifadeyle, dünyanın hemen her ülkesinde lise notları veya lise bitirme sınavları üniversiteye girişte etkilidir. Bu doğaldır çünkü üniversiteler, öğrencilerin liseden temel bilgilerle gelmelerini beklemektedirler. Türkiye’de adil bir şekilde olmak üzere giriş puanları hesaplanırken, lise notlarının kullanılmasına devam edilebilir. (Aşağıda tartışacağımız üzere, Türkiye’de okul notlarının ağırlıklandırılması ve farklı katsayılarla çarpılmasından kaynaklanan kimi sorunlar vardır.) Lise notlarının kullanılmasına güzel bir alternatif, merkezi lise bitirme sınavlarının yapılmasıdır. Merkezi lise bitirme sınavları, ortaöğretim başarı puanlarının ağırlıklandırılmasına gerek bırakmayacaktır. • ÖSS geçmişte zaman zaman yetenek testi olmakla başarı testi olmak arasında gidip gelmiştir. Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun kararıyla 1999 yılından itibaren uygulanan ÖSS, daha ziyade bir genel yetenek testi gibi düşünülmüş ve bu uygulamanın ileri ülkelerde yaygın olduğu vurgulanmıştır (YÖK, 1999). Oysa bu uygulamanın ileri ülkelerde yaygın olduğu iddiası, doğru değildir. Tablo 1’den görüldüğü üzere, üniversiteye girişte yetenek testi sadece ABD’de yaygındır, Avrupa’nın neredeyse bütün 6 ülkelerinde yetenek testinden ziyade başarı ölçen lise bitirme sınavları yaygındır. Ayrıca, Amerika’da da yetenek testi eleştirilmektedir. Dahası, başarı testinin genel yetenek testine kıyasla daha avantajlı olduğuna yukarıda işaret edilmişti. Türkiye açısından bakıldığında, YÖK’ün itiraf ettiği gibi, 1999’dan sonra uygulamaya konan ÖSS, zaten sorunlu olan lise eğitimini büsbütün önemsizleştirmiş, öğrencileri dershanelere itmiş ve öğrencilerin üniversiteye oldukça hazırlıksız gelmelerine yol açmıştır (YÖK, 2007). YÖK’ün 1999’da getirilen sistemdeki yanlışları görüp bunları ancak kısmın düzeltmesi için 2005 yılına kadar beklemek gerekmiştir. YÖK’ün sözkonusu kararı verirken, ulusal ve uluslararası tecrübeleri pek dikkate almadığı anlaşılmaktadır. ÖSS, halen olduğu gibi, ağırlıklı olarak başarı ölçen bir sınav olmalıdır. Bu, hem liselerde verilen eğitimin öğrenciler tarafından daha ciddiye almasını sağlayacak hem de ölçme ve seçme açısından daha sağlıklı sonuçlar verecektir. • Mevcut sistemin en önemli sorunlarından biri, öğrencilerin üniversiteye kadar kolaylıkla sınıf geçmesidir. Dolayısıyla üniversite önlerinde ciddi bir yığılma olmaktadır. Merkezi lise bitirme sınavları lisedeki ara sınıfları kapsayacak şekilde birden çok oturumda yapılabilir. Böylece, hem lisede ara sınıflarda verilen eğitimin niteliği artacak hem de bütün öğrencilerin hazırlıksız bir şekilde üniversite kapısında beklemesinin önü kapatılmış olacaktır. Dolayısıyla, bu sınavlarda belli bir baraj puanın sınıf geçme için zorunlu tutulması düşünülebilir. Lise bitirme sınavları dışında, bir lise bitirme sınavı yapılabilir. Bu sınav, lise bitirme sınavlarına girmemiş olan eski mezunlar için bir alternatif olacaktır. ÖSS’NİN SORUNLARI Bu bölümünde, Türkiye’de üniversiteye girişte halen yürürlükte olan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS)’nin sorunları tartışılmaktadır. Özellikle, gerek araz ve talep arasındaki uyumsuzluk, gerekse de Ortaöğretim Başarı Puanının ağırlıklandırılarak hesaplanması ve belli bir katsayıyla çarpılmasının neden olduğu sorunlara yoğunlaşacağız. Arz-talep Uyumsuzluğu Türkiye’de üniversite giriş sisteminin en temel sorunu, arz ve talep arasında büyük bir uyumsuzluk olmasıdır. Türkiye’de yükseköğretimde okullaşma oranı örgün eğitimde % 25, açıköğretim dâhil edildiğinde ise % 39’dur (YÖK, 2007). Bu oranlarla Türkiye, OECD ülkeleri arasında yükseköğretimde okullaşma oranları açısından son sırada yer almaktadır. Bu oranlar çok düşüktür ve gerek büyüyen Türkiye ekonomisinin gerekse de öğrenci ve ailelerin taleplerine cevap vermemektedir. Dahası, üniversite giriş sisteminin oldukça rekabetçi olmasından ve sınalara hazırlanmak için uzun bir zaman hazırlık yapmak gerektiğinden, üniversiteler daha çok 17-21 yaşları arasındaki öğrencileri girebileceği mekanlara dönüşmüştür. 25 yaş üstü nüfusun yükseköğrenim bitirmiş olma oranlarına bakıldığında da, Türkiye % 10’luk bir oranla OECD ülkeleri (ortalama % 26) arasında son sırada yer almaktadır (OECD, 2007). Türkiye’nin yükseköğrenim talebiyle yükseköğretim sisteminin arzı (kontenjanlar) arasında büyük bir uyumsuzluk vardır (YÖK, 2007). Meslek Yüksekokulları ve diğer bir kısım yükseköğretim kurumları, değersiz ve kalitesiz görülmektedir. Dolayısıyla, çok sayıda öğrenci bazı seçkin okullara girmek için yarışmaktadır (World Bank, 2008). Arz ve talep arasındaki uyumsuzluğu aşmanın yolu, genel olarak mevcut kontenjanların verimli kullanılması ve yükseköğretimde ek 7 bir kapasite oluşturulmasıdır. Bir başka ifadeyle, gerek iki yıllık eğitim veren Meslek Yüksek Okulları (MYO’lar) gerekse de yeni açılan üniversitelerin programların tercih edilebilirliğini sağlamak gerekir. Ardından, öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere, doktora eğitimi teşvik edilmeli ve ek kapasite oluşturulmalıdır. Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) 1999 yılından itibaren ÖSS sisteminde, OBP yerine AOBP kullanılmaya başlanmış ve katsayı uygulaması başlatılmıştır. AOBP’nın mevcut hesaplama yöntemine göre, ÖSS sınavında başarılı olan liselerde okuyan öğrenciler, ÖSS sınavında daha az başarılı olan liselerde okuyan öğrencilere göre daha avantajlıdır. Bu uygulama, bireysel başarısı anlamsızlaştırmaktadır. Bir başka ifadeyle AOBP, rekabet eşitsizliğini pekiştirmektedir (Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği, 2008). Bireysel başarıyı anlamsızlaştıran AOBP uygulaması ve daha sonra değineceğimiz katsayı uygulaması, Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun alışık olmadığı yeni bir tür eşitsizlik doğurmaktadır ve sosyal tabakalar arası hareketi güçlendirmektedir (Aktay, 2006). Katsayı Uygulaması Her aday için hesaplanmış olan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları (AOBP-SÖZ, AOBP-SAY ve AOBP-EA) adayın alanı ile ilgili yükseköğretim programlarına yerleştirme yapılırken 0,8; adayın alanı dışındaki yükseköğretim programlarına yerleştirme yapılırken 0,3 ile çarpılarak sınav puanlarına katılır ve böylece adayların yerleştirme puanları hesaplanır. Buna göre, meslek lisesi mezunu bir öğrenci, kendi alanı ile ilgili birkaç program dışındaki diğer programlara gitmek isterse, AOBP’si 0,8 yerine 0,3 ile çarpılmaktadır. Benzer şekilde, Anadolu veya Fen Lisesi mezunu matematik ve fen alanlarından mezun bir öğrenci, sosyoloji, psikoloji veya siyaset bilimi gibi bir program yazdığında AOBP’si 0,8 yerine 0,3 ile çarpılmaktadır. AOBP’nin 0,8 yerine 0,3 ile çarpılması, maksimum 50 puan gibi bir fark anlamına gelmektedir. Bu fark, fazladan soru yapmakla kapatılması mümkün olmayan bir şeydir çünkü maksimum alınabilecek puandan en fazla 50 puan kesilmesi anlamına gelmektedir. Katsayı uygulaması, alanlar arası geçişi nerdeyse imkânsız kılıyor. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’a gore, Bugün meslek lisesi mezunu Türkiye birincisi bir öğrenci Boğaziçi’nin matematik öğretmenliği bölümüne giremiyor. ... Ciddi bir adaletsizlik var. Sistem sadece meslek lisesi mezunu için bir engel getirmiyor, sosyal bilimler mezunu bir öğrenci de tıp okumak istediğinde puan kaybı yaşıyor. Zor da olsa geçiş yolları olması gerekir. (akt. Gültekin, 2008) Katsayı uygulamasıyla birlikte bireysel başarı ve dolayısıyla liyakat önemsizleşiyor. Bir başka ifadeyle, eğitim sistemimizin meritokratik/liyakat esaslı yapısı zayıflamaktadır. Dünyada bir örneğine rastlanamayacak olan katsayı uygulaması, öğrencilerin kendi alanları dışındaki iyi bir programa girmelerini imkânsız kılmaktadır. Katsayı uygulaması sonucu, meslek liselerini tercih eden öğrenci kalitesinde “trajik” bir düşüş yaşanmış ve zaten hastalıklı bir yapıda olan Türkiye’deki meslek eğitimi “tam anlamıyla bitkisel hayata girmiştir” (Türk Eğitim Derneği, 2005, s. 51–2). Katsayı uygulamasını sürdürmek ne eğitim felsefesi açısından ne de Türkiye’nin büyüyen, farklılaşan ve esnek bir yapıya kavuşan ekonomisi açısından savunulamazdır. Felsefi olarak, öğrenciler bir ömür boyu sürecek kariyerlerini erken yaşlardan belirlemek zorunda bırakılmamalıdır. Dünya Bankası’nın Türkiye üzerine hazırladığı bir raporda denildiği gibi, “öğrenciler, değişen ilgilerine ve farklılaşarak gelişen yeteneklerine ve iş piyasasının ihtiyaçlarına göre, lisede ve lise sonrasında okuyacakları konuları seçme ve değiştirme esnekliğine sahip olmalıdırlar” (World Bank, 2005, s. 40). OECD de, kaliteli meslek liseli öğrencilerin, eğitim 8 sistemi içindeki yatay ve dikey geçişlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını önermektedir (Aydın, 2007). ÖSS İÇİN ÖNERİLER Dünya’daki giriş sistemlerini de dikkate alarak ÖSS’yi inceleyen bu araştırmada, sonuç olarak aşağıdaki önerileri sıralayabiliriz: • Yükseköğretim kurumlarının kapasitelerinin artırılması, arz ve talep arasındaki dengenin kurulmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca, bütün üniversitelerin kalitelerinin artırılması konusunda çalışmalar gerekir. Aksi halde, az sayıda kontenjan için öğrenciler arasında süregelen yarış devam eder. • Liseyi bitirmek için, olgunluk sınavını geçmek şart koşulmalıdır. 17. Milli Eğitim Şurası’nda da önerilen olgunluk sınavı sayesinde, öğrenciler lise müfredatını pekiştirmiş olacaklardır (MEB, 2007). Bu sınavla birlikte öğrenciler okul türlerine göre değil, seçtikleri ve dolayısıyla olgunluk sınavına girdikleri alanlara göre yarışacaklardır. Olgunluk sınavları sayesinde, liseyi bitirmek sıradan bir olgu olmaktan çıkmış olacak ve liseyi bitiren öğrencilerin kalitesi artacaktır. Şura kararlarına göre, yükseköğretime girişte etkili olan Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOÖBP) uygulaması kaldırılarak yerine, belirli sınıflarda yapılacak Merkezî Olgunluk Sınavları’ndan elde edilecek puanın etkili olması sağlanmalıdır. Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı yerine dolayı Olgunluk Sınavında alınan notların kullanılması, fırsat eşitliği ve nesnellik sağlayacaktır. • Katsayı uygulamasına son verilmelidir. Meslek liseli öğrenciler normal liselerin olgunluk sınavına girebilmeli ve bu sınavda başarılı olanlar üniversiteye girişte düz liseli gibi değerlendirilmelidir. • Meslek Yüksekokullarına sınavsız geçiş kaldırılmalıdır. Kaliteyi olumsuz etkiliyor. Üniversite önündeki yığılmayı azaltmanın yollarından biri, MYO’ların cazip hale getirilmesidir. MYO mezunlarının dört yıllık programlara geçmek için girdikleri Dikey Geçiş Sınavı (DGS) kontenjanları ciddi ölçüde artırılmalıdır. Bu, MYO’ların cazibesini artıracak ve öğrencilerin yıl kaybetmesini engelleyecektir. Ayrıca ÖSS’ye başvuruları azaltacaktır. KAYNAKLAR Aktay, Y. (2006). Türkiye’de eğitim bir Maxwell cini olacak mı? Muhafazakâr Düşünce, 3(6). Alon, S. & Tienda, M. (2007). Diversity, opportunity, and the shifting meritocracy in higher education. American Sociological Review, 72(4), 487-511. Aydın, A. (2007). Katsayı haksızlığı OECD raporunda; YÖK üniversite sınav sisteminden elini çeksin. Zaman Gazetesi (4 Aralık 2007). Burton, N. W. & Ramist, L. (2001). Predicting success in College: SAT studies of classes graduating since 1980. College Board Research Report no. 2001-2. New York: College Entrance Examination Board. 9 Clark, N. (2005). Education reform in the former Soviet Union. World Education News and Reviews, 18(6). 24 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.wes.org/eWENR/05dec/feature.htm Geiser, S. (2008a). Back to basics: In defense of achievement (and achievement tests) in college admissions. Center for Studies in Higher Education. Research and Occasional Paper Series: CSHE.12.08. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://cshe.berkeley.edu/publications/docs/ROPS.Geiser.Basics.7.1.08.pdf Geiser, S. (2008b). Not so fast! A second opinion on a University of California proposal to endorse the new SAT. Center for Studies in Higher Education. Research and Occasional Paper Series: CSHE.16.08. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://cshe.berkeley.edu/publications/docs/ROPS-Geiser-SAT-11-12.pdf Gruber, N. & Zdrahal-Urbanek, J. (2006). The Austrian education system - A short introduction. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.ibw.at/html/bildungssystem/englisch06.pdf Gültekin, S. (2008). Birbirinden ilginç tebliğler. NTVMSNBC websitesi, 10.2.2008. 24 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://egitim.ntvmsnbc.com/news.aspx?newsID=85 Helms, R. M. (2008). University admission worldwide. Education Working Paper Series, Number 15. Washington, D.C.: The World Bank. MEB. (2007). 17. Millî eğitim şûrası. Ankara: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı. Ministère des Affaires Étrangères. (2007). The education system in France. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://ambafrance-us.org/IMG/pdf/education_system.pdf NUCAS. (2009). Norwegian universities and colleges admission service. 24 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.samordnaopptak.no/info/english/ NUFFIC. (2007). Higher education in the Netherlands. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.nuffic.nl/international-students/docs/esnl.pdf OECD. (2007). Education at a glance 2007: OECD indicators. Paris: OECD. ÖSYM. (2009). 2009 ÖSYS kılavuzu. Ankara: ÖSYM. Swedish National Agency for Higher Education. (2008). New entrants to higher education. 22 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.hsv.se/highereducationinsweden/studyingatheis/newentrantstohighereducation .4.28afa2dc11bdcdc557480002489.html Türk Eğitim Derneği. (2005). Türkiye’de üniversiteye giriş sistemi araştırması ve çözüm önerileri. Ankara: TED. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği. (2008). Ortaöğretim sisteminde arayışlar sempozyumu sonuç bildirgesi. 9 Şubat 2008, Antalya. Victorian Tertiary Admissions Centre. (2004). ENTER into tertiary education. 24 Mart 2009 tarihinde erişilmiştir: http://www.vtac.edu.au/pdf/publications/enterbook.pdf World Bank. (2005). Turkey-education sector study. Washington, D.C.: The World Bank. World Bank. (2008). Turkey-Higher education policy study. Volume 1: Strategic directions for higher education in Turkey. Report No: 39674 – TU. Washington, D.C.: The World Bank. YÖK. (2007). Türkiye’nin yükseköğretim stratejisi. Ankara: T. C. Yükseköğretim Kurulu. 10