Forex -Uluslararası Döviz Piyasası

Transkript

Forex -Uluslararası Döviz Piyasası
Forex -Uluslararası Döviz PiyasasıEğitimin Amacı:
Düzenlenen eğitim forex yatırımcılarını bilinçlendirmek piyasanın olanaklarını tanımak ve
risklerinden kaçınmak adına gerçekleştirilmektedir. Eğitim esnasında forex piyasasının tanımından
başlayarak, piyasanın işleyişi ve analiz yöntemlerine değinilecektir. Aynı zamanda piyasada işlem
yapabilmek adına kullanılan proramın özellikleri anlatılacaktır. Son olarak piyasada en önemli konu
olan psikolojik analize yer verilecektir. Eğitim sayesinde piyasayla ilgili genel bir bilgi edinilecektir.
Konu 1 : Temel Bilgiler
Forex piyasasının tanımı : Forex “Foreign Exchange” kelimelerinin kısaltılmasıyla oluşturulmuş,
ülkelerin para birimlerinin değiştirildiği bir piyasadır. Türkçe karşılığı Uluslararası Döviz Piyasası
olan forex 1971 yılında dünyada dalgalı kur sistemine geçilmesiyle oluşmuş bir piyasadır. 1971
yılından önce Breton e para birimlerinin değeri dolara göre belirlenmektedir. Dolar da altına karşı
sabitlenmişti yani dolaylı olarak altına sabitlenmiş bir kur sistemi mevcuttu. Bu sisteme göre 1 ons
altın=35 dolar olarak belirlenmişti. Diğer ülke paraları da önce dolara daha sonra da altın çevrilerek
sabit bir sitem oluşturulmuştu. Ancak 1971 yılına kadar işleyen bu sistem hem ABD'nin dış
açıklarının artması hem de Japonya ve Avrupa'nın ekonomik etkinliklerini yitirmeye başlaması ile
dolara ve altına olan bağımlılığı kaldırmak adına serbest kur rejmi benimsendi. Bu sistem sayesinde
fiyatlar arz ve talebe göre belirlenmekte idi. Günümüzde de geçerliliğini koruyan sitemde fiyat
piyasa tarafından arz ve talebin kesiştiği denge noktasında oluşmaktadır. Yani ekranlarda
gördüğümüz her bir fiyat kullanılan algoritmalar sayesinde ortaya çıkmakta ve o anki denge
fiyatını oluşturmaktadır
Kısaca Forex ; Ülkelerin para birimlerinin arz ve talebe göre belirlenen fiyatlar sayesinde değişime
tabi tutulduğu bir piyasadır.
Forex piyasası dünyanın en yüksek hacmine sahip bir piyasadır. Piyasa katılımcıları;
 Başta Merkez Bankaları olmak üzere
 Özel Bankalar
 Aracı Kurumlar
 Yatırım Fonları
 Emeklilik Fonları
 İthalat İhracat Yapan Şirketler
 Aracı Kurumlar vasıstası ile bireysel yatırımcılar; gibi katılımcılar piyasanın yüksek
hacimlere ulaşmasına ve anlık fiyatlamaların oluşmasına sebep olmaktadırlar. Her bir
katılımcının piyasada bulunma sebebinin farklı olması piyasayı daha cazip hale
getirmektedir.
Piyasada kar amacı güden aktörlör olduğu gibi koruma (hedge) ve aracılık faliyetleri gibi işlemler
için yer alan aktörlerde bulunmaktadır. Özellikle fon yöneticileri son zamanlarda artan ve internet
sayesinde daha kolay hale gelen forex işlemleri ile portföylerinde belirli oranlarda riskli para
birimleri bulundurarak yüksek getirilere ulaşmaya çalışmaktadırlar. Günlük işlem hacmi 5 trilyon
dolara yakın seyreden piyasa Türkiye'de de her geçen gün yüksek hacimlere ulaşmaya başlamıştır.
Şüphesiz bunda kaldıraç isteminin etkileri ve piyasanın kolay ulaşılabilir olması büyük etkendir.
Piyasada gerçekleştirilen işlemler “trading” yani “ticaret” bu işlemleri yapan kişiler de “trader” yani
tüccar olarak adlandırılmaktadır.
Piyasa 5 gün 24 saat boyunca açıktır ve işlem yapılabilir durumdadır. Pazartesi 00:00 ve Cuma
23:00 arasında istenildiği an işlemler gerçekleştirilebilir. Forex piyasasında işlemler genellikle
borsaların açılış ve kapanış saatlerine göre yoğunlaşır. Para birimlerindeki işlemler kendi
ülkelerindeki piyasa saatlerine göre yoğunluk kazanmaktadır. Asya, Avrupa ve Amerika olarak 3
ayıracak olursak işlem saatleri;
Tokyo Açılış 02:00
Tokyo Kapanış 11:00
Londra:Açılış:11:00
Londra Kapanış : 19:00
Amerika Açılış : 15:00
Amerika Kapanış : 24:00
belirtilen aralıkta işlemler gerçekleştirilir. Özellikle Türkiye saati ile sabah 9:00 akşam 19:00
saatleri arasında hem Avrupa hem de Amerika seanslarının açık olması ile piyasaları kolay takip
edebileceğimiz bir konumda bulunmaktayız. Bu bakımdan Türkiye'de forex işlemleri piyasa takibi
açısından daha kolay şanslı hale gelmektedir.
Döviz Kodları :
ISO 4712 kriterlerine göre döviz kodları 3 haneli olarak belirlenmiştir. Döviz kodlarında ilk 2 hane
ülkenin adını son hane de para biriminin adını temsil etmektedir.
USD : United State - Dollar
GBP : Great Britain - Pound
CHF: Swiss Franc (Latin: Confederazione Helvetica Franc )
Parite
:
Parite; değişim oranıdır. Bir para biriminin diğeri karşısındaki değerini ifade eder. Yani bir para
birimi değişime tabi tutulmak istendiğinde karşılığında alıncak başka bir para birimi değeridir.
Örneğin USD/TL : 1.8000 değişim oranının anlamı; 1 Amerikan Doları verildiğinde karşılığında
1.80 Türk Lirası alınacağını ifade etmektedir.
Forex piyasasında pariteler yani döviz çiftleri oldukça fazladır. Döviz çiftlerinde bir alış bir de satış
fiyatı mevcuttur. Bu rakamlar paritenin alış ve satış fiyatını ifade etmektedir.
Örneğin: USD/TL paritesinde fiyat 1.8000 satış fiyatı 1.8010 'da alış fiyatını temsil etmektedir.
Burada eğer dolar satıp TL elde edilmek isteniyorsa; 1.8000 satış fiyatını TL satıp Dolar almak
isteniyorsa 1.8010 alış fiyatını oluşturmaktadır.
Bu tip bir işlem yapıldığında kar amacı güden bir yatırımcı Dolar alarak Doların Türk Lirası
karşısında değer kazanacağını düşünmüş ve Doların Türk Lirası karşısında değerinin yükselmesi
sonucu tekrar Liraya dönerek kar elde etmeyi amaçlamaktadır. Buradaki kar bir değer artışıdır.
Dolayısıyla karın ortaya çıkabilmesi için ilk para birimine tekrar geri dönüş yapılması
gerekmektedir. Yani alınan poziyonun tersi yönünde bir poziyon alınması gerekir. Böylece poziyon
kapatılmış olacaktır. Asıl olarak, son yapılan işlem piyasaya yeni bir işlem yapmakla aynı şeydir.
Ancak Forex piyasasında aracı kurumlar, yapılan işlemleri ters poziyon alarak değil de “close”
tuşuyla kapatılması olanağını tanımıştır. Çünkü forex piysaları hem alış hem de satış imkanı tanıyan
bir piyasadır.
Spread : Alış-Satış fiyatları arasındaki farka spread denir. Spread güncel hayatta da döviz
bürolarında da dolar alıp satarken karşımıza çıkan bir kavramdır. Döviz bürolarında Dolar ya da
farklı para birimleri için iki farklı fiyat ilan edilir. Bu fiyatlar döviz bürosunun sizden alacağı fiyatı
ve size satacağı fiyatı temsil eder. Bu fiyatlardan aynı anda dolar alıp tekrar bozdurmak isteseniz
zarar edeceksinizdir. Bu fark döviz bürosunun karını oluşturmaktadır. Aynı şekilde forex
piyasalarında da paritelerde de alış ve satış fiyatları ilan edilir ve bu fiyat farkı aracı kurumun karını
oluşturur. Her pozisyon alışınızda aracı kurum sizin karınızdan ya da kazancınızdan bağımsız olarak
spreadlerden para kazanır. Spreadler döviz bürolarındaki gibi yüksek tutarlar değil aksine küçük
tutarlardır. Örneğin; EUR/USD paritesinde kurumumuz 1.9 sabit spread uygulamaktadır. Döviz
bürolarında bu oranlar 100-150 olarak farklılık göstermektedir. Spreadın belirlenmesinde paritenin
kullanım oranı oldukça önemlidir. Çok kullanılan paritelerde bu oran genellikle düşük olmakta ve
daha cazip hale gelmektedir. Bu durumda forex i daha cazip hale getirmektetir. Daha düşük
aralıklar, yapılan işlemlerin daha hızlı kara geçerek daha yüksek oranda kazanılmasına olanak
vermektedir.
Örneğin 2 spread uygulayan bir kurum ile kurumumuz arasında 0.1'lik bir fark oluşmaktadır. Her
standart lot işlemde 1 dolarlık bir fark oluşmaktadır. Ayda ortalama 1.000 lot işlem yapan bir
yatırımcı 1.000 dolar ekstradan ücret ödemiş olacaktır. Yıllık olarak 12.000 dolara denk gelen bu
tutar oldukça yüksektir.
PİP : Pairtede gerçekleşecek en küçük birimi ifade etmektedir. Örneğin paritenin 1.3010 fiyatından
1.3011 fiyatına yükselmesi 1 piplik artışı temsil eder. Aynı şekilde paritenin 1.3010 fiyatından
1.3009
fiyatına
düşmesi
yine
1
pip
düşüşü
ifade
etmektedir.
SWAP : Taşıma maliyeti olarak da adlandırılan swap kelimesi kelime anlamıyla takas anlamına
gelmektedir.
Swap forex te para değişiminden doğan faiz borcu ya da faiz alacağını temsil eder. Kurumlara göre
farklılık gösterebilir. Çünkü kurumların faiz hesaplamasında baz aldıkları faiz oranları değişiklik
göstermektedir. Bazıları ülke faiz oranlarını baz alırken bazılarının Eurobond en yüksek faizini de
baz aldıkları olabilmektedir.
Swap; açtığınız pozisyonun bir sonraki güne taşınması ile açık işleminize artı ya da eksi olarak
yansıyan faiz farklılığı tutarıdır. İşlemi açtığınız saaat değil bir sonraki güne taşımanız önemlidir.
Yani 23.59 da açtığınız işlemlerinizde bir sonraki güne geçmesi halinde swap uygulanmaktadır.
Swap hesaplamasında örneğin USD/TL 'de yapılan bir işlemi baz alalım:
Satış yaptığımızda Dolar satıp karşılığında TL almış oluruz. Elimizde TL olduğu için faiz geliri elde
ederiz ancak dolar sattığımız içinde faiz ödememiz gerekmektedir.
ABD'de yıllık faizin %0.25 Türkiye'de %5.25 olduğu düşünülürse.
100.000 *%0.25 = 250 dolar / 365 gün = 0,68 dolar eder.
TL İçin ( kur 1.80 ) = 180.000 *%5,25 = 9.450 TL /1.80 = 5.250 USD / 360 = 14,58 USD
Net : -0,68+14,58=13,9 swap geliri elde edilir.
Ayrıca swap Çarşamba'dan Perşembeye geçiş gecesinde 3 kat olarak uygulanır. Bunun sebebi
poziyonların haftasonunda da taşınacağı ve haftasonu likidite sağlayıcı ve piyasaların kapalı olması
nedeniyle swap çarşamba günü hesaplara yansıtılır.
Swap oranlarını MetaTrader'da paritenin üzerinde sağ tıklayıp “çaprazla” ikonuna bastıktan sonra
swap oranını görmek istediğiniz paritenin “özellikler”ine bakarsanız alış ve satış işlemleri için
uygulanacak swap miktarlarını görebilirsiniz.
Bakiye- Varlık- Marjin- Serbest Marjin Terimleri :
Bakiye; aracı kurum vasıstasıyla açmış olduğunuz hesabınıza yatırdığınız tutarı göstermektedir. İlk
açılışta yaptığınız yatırım herhangi bir kar-zarar işlem olmadığında hesabınızda görülmektedir.
İlerleyen zamanda yapacağınız karlı/zararlı işlemlerin ilk tutarınıza eklenmesi/çıkarılması ile varlık
tutarınız her kapattığınız pozisyonda güncellenecektir.
Varlık : Açık pozisyonlarınızın bakiyenize yansıtılmış halini gösterir. Bakiye o an için açık olan
pozisyonunuzun karlı ya da zararlı şekilde varlığınıza eklenmesi ya da çıkarılması ile bulunacak
sonuçtur. Yani eğer o an işlem gören pozisyonunuzu o an kapatırsanız elde edeceğiniz bakiyeyi
verir.
Marjin : Herhangi bir paritede işlem açabilmek için bağlanması gereken tutarı ifade eder. Bir nevi
işlemi açabilmek için gerekli olan teminattır. Bu teminat işleme girdiğiniz anda marjin kısmında
gösterilir. O an işlem yaptığınız parite de alış ya da satış işlemine girmek için yatırmanız gereken
minimum tutardır. Hesaplanması;
Kaldıraç kullandıran bir şirkette standart 1 lot'luk pozisyon açabilmek için gerekli tutar;
parite fiyatı*sözleşme büyüklüğü*kaldıraç
Örneğin; EUR/USD'nin 1.3000 olduğunu kaldıraç oranı 1:100 ve lot miktarının 1 ( yani 100.00
dolar) olduğunu varsayarsak;
1.3000*100.000 * 0,01 = 1300 dolar işlem için gerekli olan minumum tutardır yani marjindir.
Bu tutar açılan lot büyüklüğüne göre değişmektedir. 0.1 (yani 10.000 dolar ) kullanılan bir durumda
;
1.3000*10000*0.01 = 130 dolarlık bir teminatla paritede işlem yapılmasına izin verilebilecektir.
Serbest Marjin : Serbest marjin varlığınızdan marjin tutarının düşülmesiyle bulunur. Serbest
marjin tutarınız ne kadarlık daha işlem açabileceğiniz gösteren tutardır.
Örneğin 10.000 dolarlık bir hesapta EUR/USD'de açtığınız bir işlem ile 1.300 dolar marjin
bağlanmış durumda olur. 10.000-1.300= 8.700 dolar ise serbest marjin seviyenizi gösterir.
Dolayısıyla 8.700 dolarlık daha işlem açabilirsiniz.
Ancak varlığınız o an işlemde olan pozisyonlarınızın kar veya zarar durumuna göre değiştiği yani
artıp azalabildiği için serbest marjin seviyeniz de her an değişiklik gösterebilir.
Kar elde etmeniz durumunda bakiyeniziden daha fazla poziyon alabilirken zarar etmeniz
durumunda daha az pozisyona girmenize neden olacaktır.
Marjin Seviyesi : Varlığınızdaki tutarın bağladığınız marjine bölünmesi ve 100 ile çarpılması
sonucu yüzdelik bir seviye elde edilir. Elde edilen seviye belirli bir yüzdeye düştüğü zaman “marjin
call” olarak adlandırılan çağrı işlemi gerçekleşir. Bu çağrı yatırımcının işlemine devam edebilmesi
için şu anki varlığının üzerine para eklemesi gerektiğini belirtir. Aksi taktirde marjin out ya da stop
out olarak adlandırılan ve işlemin sürdürülebilirliğini yitirmesi durumuyla aracı kurum zararda olan
poziyonları sırasıyla veya tamamen kapatabilir.
Örneğin; 1.000 dolarlık bir yatırımla alındığında EUR/USD' da 132 dolar olarak gerçekleşen
marjin işlemi marjin seviyesinin yüzde 75 e düşmesiyle marjin call uygulandığını varsayarsak
(132*0.75= 97,5); yani ilk yatırım 1.000-97,5 = 902,5 dolar kaybedildiğinde varlık 97,5 dolara
düşmüş olacak ve marjin çağrısı gerçekleşecektir. Yüzde 20 gibi bir oran gerçekleştiğinde de
hesapta açık bulunan işlemler otomatik olarak aracı kurum tarafından kapatılacaktır. Yani heapta 26
dolar kaldığında ( varlık kısmında ) işlemler aracı kurum tarafından kapatılacaktır. ( Oranlar aracı
kurumlara göre değişiklik gösterebilir. )
Bu yüzden ilk yatırım tutarı oldukça önemlidir. İlk yatırım tutarının düşük olması ve
gerçekleştirilecek işlemlerde hızlı hareketler ve stop loss'suz yapılan işlemler poziyonların
kapatılmasına sebep olabilir. Dolasıyla marjin seviyesi minumum yatırılması gereken tutarı
belirlerken yatırım yapılacak tutar ise yatırımcıya daha fazla hareket alanı sağlayacaktır. Bu yüzden
küçük yatırımların daha profesyonelce yönetilmesi gerekir. Ayrıca başlangıç sermayesine göre
işlemler girilmesi şarttır. Örneğin 2.000 dolarlık bir yatırıma 1.300 dolar marjin bağlayarak işlem
yapmaktansa daha düşük lotlarla ( yani 0.1 gibi ) işlem yapmak daha mantıklıdır. Forex
piyasalarında gerçekleştirilecek yatırımlar iyi bir risk getiri analizi ile daha kolay hale gelebilir.
Kaldıraç Sistemi :
Kaldıraç sistemi forex piyasalarının en önemli olanağıdır. Kaldıraç, aracı kurumların belirli bir
teminat karşılığında marjininizin katları kadar pozisyon almanızı sağlayan bir araçtır. Kaldıraç
bakiyenizle açabileceğiniz pozisyonu katlayan bir sistemdir. Oranlar kurumlara göre değişmektedir.
Sermeye piyasasının yayınladığı tebliğe göre bu oran Türkiye'de hizmet veren aracı kurumlar için
1:100 olarak belirlenmiştir.
Bu durumda açılan bir poziyonun 100'de 1'i kadar marjin bulundurmanız şartı geçerlidir.
Kaldıraç sistemini bir örnekle açıklayacak olursak. 100.000 dolarlık bir poziyon açılmak
istendiğinde 100.000/100=1000 dolarlık bir teminat olduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla
1.000 dolarlık bir teminatla 100.000 dolara hükmetmeniz mümkündür. Ancak forex işlemlerinde
açılan hesap ile açılan işlemlerin iyi oranlanması gerekmektedir. Yani 10.000 dolarlık bir hesapta
1.000.000 dolarlık bir pozisyon açılabilir. Ancak bu piyasada riski artıran bir unsurdur.
Dolayısıyla 10.000 dolarlık bir hesapta 0.10 luk bir işlemin 1.3000 kur fiyatından açıldığında
10.000*1.30= 13.000 dolarlık bir poziyon alınmıştır. Bu durumda 10.000 dolarınızla 130 dolar
bağlayarak 13.000 dolarlık bir pozisyon almışsınız anlamına gelmektedir. Bu durumda kullandığınız
kaldıraç 10.000/13.000 = 0.76 oranına denk gelmektedir.
Geriye kalan 9.870 dolarınızda serbest marjininiz oluşturmaktadır. Aynı işlemi artırdığınızı
düşündüğümüzde aynı işlemden 76 adet daha açabileceksinizdir.
Kaldıraçı, kredi limiti gibi düşünürsek; bankalar aldığınız maaşa göre belirli oranda kredi limiti
belirlemektedir. Sizde harcamalarınızı bu limite uygun hale getirirsiniz. Aksi taktirde borcunuzu
ödeyemeyecek hale gelir ve batarsınız. Kaldıraçta aracı kurumun size belirlediği en yüksek orandır.
Ancak siz işlemlerinizde bu oranın tamamını kullanmayarak daha az oranda işlemler
gerçekleştirirsiniz. Geri kalan oranınızı ise limitiniz kadar kullanabilirsiniz.
Kaldıraç doğru anlaşıldığında ve iyi yönetildiğinde olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. Küçük bir
yatırımla büyük paralara hükmederek piyasanın olanaklarından rahatlıkla faydalanmanızı
sağlayabilir. Ancak iyi yönetilmediği anlarda ve limitin büyük kısmı kullanıldığında aleyhinize
çalışabilecek bir sistemdir. Dolayısıyla bu olanağı lehinize çevirebilmek için piyasada yapılacak
işlemleri bilinçli şekilde yapmanız şarttır.
Forex işlemlerinde belli başlı bilgilerin edinilmesinin yanı sıra risk yönetimi gibi konularında
bilinmesi gerekmektedir. Bu sayede açılan pozisyonların oranlarına dikkat edilmeli ve kredinizin
dayanabileceği kadar poziyonlar alınmalıdır.
Örneğin 1.000 dolarlık bir yatırımla EUR/USD 'da 0.1 ile açılan pozisyonda 1.30 fiyatından
bağladığınız 130 dolarlık marjin bulunmaktadır. Piyasanın yukarı hareket edeceğini düşündünüz ve
alış pozisyonuna girdiğinizi varsayalım her 1 piplik hareket size 1 dolar kazandıracak ya da
kaybettirecektir. Çünkü 0.1'lik bir işlem 10.000 dolara denk gelmektedir. 1.000-130=870 dolar
serbest bir bakiyeniz mevcut bu durumda işleminizin kapatılması için paritenin 870 pip aşağı
gitmesi gerekmektedir. Yani 1.3000-0.0870 =1.2130 seviyesine indiğinizde işleminiz aracı kurum
tarafından kapatılacaktır. Ancak bu işlem 0.20 olsa idi 1.2565 fiyatı sizin için son fiyat olacaktı. 0.7
olsa idi 1.2876 son görülecek fiyat olacaktı.
Dolayısıyla alınan poziyonlar riskinizi belilemekte bu yüzden analiz yöntemlerini bilmenin yanısıra
aynı zamanda da kişinin psikolojik yönetimide önemlidir.
FOREX PİYASALARININ DİĞER PİYASALARDAN FARKLILIKLARI
Yüksek Likidite : Forex piyasaları dünyanın en yüksek işlem hacmine sahip ve en likid piyasasıdır.
Çünkü bu piyasada alım satıma konu olan varlık paranın kendisidir. Bu likidite sayesinde
gerçekleşen fiyatlamalar hızlı işlemlerin açılmasına ve hızlı bir şekilde kapatılmasına olanak
tanımaktadır. Piyasada ne alıcı satıcıyı ne de satıcı alıcı tarafı beklemek gibi sorunu bulunmamakta
ve anında işlm gerçekleştirebilmektedir.
Diğer finansal piyasalarda özellikle etkin olmayan ve yeni gelişen ekonomilerin finansal
piyasalarda likidite sorunu yaşanabilmektedir. Örneğin borsada işlem hacmi sınırlı kalabilirken
forex piyasasında borsaya göre oldukça fazla işlem gerçekleşmektedir.
Şeffaflık: Dünyanın her yerinde aynı olan fiyatlar sayesine analiz kolaylığı ortaya çıkmaktadır. Bu
fiyatlardan alıcı ve satıcının karşılaşmasıyla ve aracı kurumların en iyi fiyatı sağlama yükümlülüğü
ile hızlı bir şekilde işlemler gerçekleştirilebilmektedir.
Ayrıca forex piyasasında fiyatlar tamamen şeffaf bir şekilde gerçekleşmektedir. Dünyanın her
yerinden piyasaya bağlanan piyasa aktörleri fiyatları oluşturmakta ve bu fiyatlar her kullanıcı
tarafından rahatlıkla görülebilmektedir. Aynı zamanda fiyatlara etki eden tüm nedenler herkes
tarafından bilinebilmektedir. Piyasada oluşan beklentiler, ekonomik veriler, ülkelerin aldıkları
kararlar herkese eşit uzaklıkta olup teknolojinin gelişmesiyle de internet ortamında tüm ülkelere
ilişkin haberler rahatlıkla takip edilebilmektedir.
Ancak diğer piyasalarda haber almak konusunda yatırımcılar bazı problemler yaşayabilmektedir.
Özellikle hisse senedi piyasasında ulaşılamayan bilgiler ya da bir şekilde geç elde edilen bilgiler
fiyatları beklenmedik yönde hareket ettirebilmekte bu da yatırımcının zarar etmesine sebep
olabilmektedir.
Manipülasyonsuz Bir Piyasa : Forex piyasası dünyanın en yüksek işlem hacmine sahip ve de en
yüksek katılımcı oranının yer aldığı bir piyasadır. Bu özelliği ile piyasada gerçekleşen işlemleri
manipüle etmek imkansızdır. Piyasada gerçekleşen fiyatlar merkez banklarının kontrolü ve devamlı
takibiyle güvenli hale gelmektedir. Her Merkez Bankası kendi para birimin değerini korumaya
çalıştığı için herhangi bir şekilde para birimin manipüle edilmesine izin vermemektedirler. Ayrıca
piyasayı manipüle edebilmek için en az bir Merkez Bankası kadar güce ve paraya ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu sayede tamamen etkin hale gelen forex piyasasında güven içersinde işlem yapma
fırsatı doğmaktadır. Oysa günümüzde bir çok finansal piyasalarda manipülasyon yapılarak haksız
kazançlar elde edilebilmeketdir. Örneğin borsada gerçekleşen yanlış işlemler ya da hisseye yaratılan
suni talepler ile gerçek dışı değerler oluşturulmakta bu da bir süre sonra bir çok yatırımcının zarar
etmesine sebep olmaktadır.
Sınırsız Fiyatlama : Forex piyasasında fiyatlara herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Borsada
olduğu gibi herhangi bir taban ya da tavan fiyatı yer almamaktadır. Bu sayede sahip olduğunuz
poziyonlar hareketliliğe göre herhangi bir sınırlama olmadan hızlı değerlenmeler ya da değer
kayıpları yaşayabilir.
Piyasa analizi : Piyasada kullanılan yöntemler daha etkin sonuçlar vermektedir. Manipülasyon
olasılığının sıfıra yakın olması ile daha etkin bir piyasa karşımıza çıkmaktadır. Bu sayede kullanılan
teknik analizler ile piyasaya giriş ve çıkış noktaları belirlenebilmektedir. Teknik analiz gibi bir çok
yöntem sayesinde piysada geçerli olan hareket piyasa katılımcılarının yönünü belirlemekte ve
fiyatlamanın hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. Bu sayede her bir döviz çifti kendine
özgü hareketi ve küresel ve ülkelerinin ekonomik yapıları ile ilişkili bir biçimde hareket
edebilmektedir. Günümüzde teknolojinin gelişimi ile haber takibi daha kolay hale gelmiş ve her
ülkeye göre sınıflandırılmış verilere daha kolay ulaşılabilir bir ortam oluşmuştur. Gerçekleşen
haberleri fiyatlayan piyasada aktörler risk yapılarına göre poziyon almakta ve haberleri
yorumlamaktadırlar.
24 Saat Açık Piyasa: Forex piyaslarının herhangi bir çalışma saati yoktur. Hafta içi 5/24 açık olan
piyasada istenildiği anda işlem girilebilmektdir. Sadece kıtalara göre piyasanın aktifliği takip
edilmelidir. Her ülkede piyasaların açılış saatleri değiştiği için likid olan anlarda forex piyasasında
para birimine göre değişmektedir. Ancak Türkiye'nin konumu dolayısıyla hem Avrupa hem de
Amerika seansları rahatlıkla takip edilebilmekte ve piyasanın en likid olduğu anlar
yakalanabilmektedir. Bu sayede daha hızlı fiyatlamalar yakalanabilmekte ve haberler daha kolay
takip edilebilir durumdadır.
Diğer piyasalarda belirlenen seans saatleri işlemleri sadece o saatler içerisinde gerçekleştirmemize
olanak tanırken forex piyasası bu özelliği ile herhangi bir sınırlama olmaksızın piyasada yer
almamızı sağlayabilmektedir.
Teknoloji : Gelişen teknoloji sayesinde bilgisayar, internet ya da cep teefonunun olduğu her anda
piyasaya ulaşmak mümkündür. Bu sayede her an piyasa analizi yapılabilmekte emir
verilebilmektedir. Herhangi bir mekana gerek duymaksınzıın piyasa takip edilebilmekte böylece her
an işlemler gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca geliştirilen üst düzey yazılımlar sayesinde
analizleriniz sistemli hale dönüştürülebilmekte ve tamamen belirlediğiniz kriterlere göre al-sat
sinyaleri ya da işelmeleri türeten ürünler piyasayı daha kolay hale getirebilmektedir.
Yönetim ve Takip Kolaylığı: Aynı zamanda piyasada kullanılan emir çeşitleride piyasaya
katılmayı kolay hale getirmektedir. Piyasa fiyatından verilebilecek hemen uygula emirleri ile farklı
bir fiyattan verilebilecek bekleyen emirler piyasada poziyon almayı daha kolay hale getirmektedir.
Bekleyen emirleri 4'e ayırdığımızda;
Buy Stop: Piyasaya şu anki fiyatın üzerinde alış işlemi girmemizi,
Sell Stop: Piyasaya şu anki fiyatın altında satış işlemi girmemizi,
Buy Limit: Piyasaya şu an ki fiyatın altında dönüş gerçekleşeceği düşüncesi ile ters yönlü alış
işlemi girmemizi,
Sell limit: Piyasaya şu anki fiyatın üzerinde dönüş gerçekleşeceği düşüncesi ile ters yönlü satış
işlemi girmemizi sağlayan emirlerdir.
Aynı zamanda bu emirlerin geçerlilik süreside belirlenebilmektedir. Bu sayede fiyat istediğimiz yere
istediğimiz zamanda gelmesi şartı ile piyasaya giriş gerçekleşecektir.
Aynı zamanda piyasaya verilenTake Profit ( karı al ) ve Stop Loss ( zararı durdur ) emirleri ile
poziyonlarımızı belirlediğimiz kar ve zarar seviyelerinde otomatik olarak kapatmamıza olanak
tanıyan bir şekle dönüştürebiliriz.
Bu sayede ekran başında olmadığımız anlarda bile piyasada bulunabilir hale gelir ve piyasa
olanaklarından faydalanabiliriz.
Kaldıraç Sistemi : Daha önce açıkladığımız sistem sayesinde küçük yatırımların piyasada yüksek
değerlerde işlem görerek daha yüksek oranda kar elde olanağı doğmaktadır. Bu sayede küçük bir
yatırımlar 100 katı kadar bir paraya hükmederek büyük yatırımcıların sahip olduğu olanaklara sahip
olunmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki kaldıraç iyi yönetilmesi gerken bir sistemdir.
Özellikel borsa işlemleriyle karşılaştırıldığında yüksek hacimli işlemlere ulaşabilmek dolayısıyla
karların büyüyebilmesi için yüksek sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak forex piyasasında
kaldıraç sistemi sayesinde bu olanak her yatırıncıya sağlanabilmektedir.
Komisyon : Forex piyasasında gerçekleştirilen işlemlerden herhangi bir şekilde aracı kurum
komisyon almamaktadır. Sadece daha önce açıkladığımız spread aracı kurumun kazancını
oluşturmaktadır.
ANALİZ YÖNTEMLERİ
TEKNİK ANALİZ
Teknik analiz geçmiş fiyat hareketlerinden faydalanarak gelecekte gerçekleşecek hareketleri
tahminleme yöntemidir. Teknik analiz de bir çok farklı yöntem ile piyasa aktörleri gelecekte
fiyatların hangi seviyelere geleceğini tahminleyip karar almaya çalışırlar. Teknik analizin dayanağı
Dow Teorisidir. Charles Dow tarafından geliştirilen yöntemin amacı; kısa süreli fiyat hareketlerini
göz ardı ederek ana trendidi tespit edip doğru tarafta yer almayı amaçlamaktadır. Trendi tespit
ederken ekonomik aktivitelerden destek alınır. Teori 6 ilkeye dayanmaktadır:
1. Fiyatlar ya da endeks herşeyi dikkate almaktadır.
2. Piyasada 3 temel trend vardır. Her bir trend bir öncekini zaman olarak kapsamaktadır.
-ana trend – ikincil trend – üçüncül trend ya da uzun vadeli , orta vadeli ve kısa vadeli
3. Ana trendler 3 aşamada gerçekleşir
- biriktirme dönemi – boğa piyasası – dağıtım dönemi
4. Ortalamalar trendi onaylamalıdır. Yani ortalamalar ile fiyatlar aynı yönde olmalıdır.
5. İşlem miktarı trendi onaylamalıdır.
6. Kesin bir dönüş sinyali alına dek trendler geçerlidir.
Bu prensiplerle yola çıkan teknik analizciler ana trend doğrultusunda piyasa hareketine katılarak kar
elde etmeyi hedeflemektedirler. Trendi tespit etmek adına ve geri dönüş sinyali almak için de bazı
yöntemler kullanmaktadırlar.
Bu yöntemleri 2'ye ayırdığımızda;
1. Çizgisel- grafiksel analiz
2. Matematiksel yöntemler ( İndikatörler )
Çizgisel analiz ; grafik üzerinde belirli noktaların daha önceki hareketlerinde yola çıkarak göz ile
yapılan analizdir. Kişilere göre farklılıklar gösterebilir. Ancak ana trend aktörler tarafından bariz bir
şekilde görülmektedir. Aktörlerin farklılaştığı nokta ise piyasaya giriş ve çıkış noktadır. Girişler
trende nerede katılmak gerektiği konusunda çıkışlar ise trendin dönüş sinyalleri konusunda
farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden aktörler analizlerini ekonomik göstergeler ile destekleyerek
biriktirme ve dağıtım dönemlerini yakalamayı amaçlamaktadırlar.
Çizgisel analizde aynı zamanda bazı formasyonlarda kullanılmaktadır. Bu formasyonlar trend
devamlılığını ya da dönüşünü onaylayan ve yatırımcılar tarafından geçmişte gerçekleşmiş
olmalarının gelecekte de aynı hareketi tamamlama olasılığının yüksek olması şeklinde
algılanmasıyla oluşan figürlerdir. Bu figürleri dönüş ve devamlılık formasyonları olarak
adlandırabilir. “omuz-baş-omuz, ters-omuz-baş-omuz, ikili ve üçlü tepe, ikili ve üçlü dipler, V
formasyonu, gösterilebilir. Sıkışma ve devamlılık formasyonu olarak da “üçgen ve bayrak-ters
bayrak gibi formasyonlar örnek verilebilir.Aynı zamanda bu formasyonlara ek olarak da mum
grafiklerin analizleri yapılmaktadır. Mumların önceki ve sonraki mumlara göre oluşturdukları
şekiller dönüş ve devamlılık için sinyaller verebilmektedir.
Çizgisel analiz, üzerinde yoğun bir şekilde çalışılması ve tecrübe edilmesi gereken bir konudur.
Çünkü gerçekleştirilen analiz tamamen görseldir ve farklılık gösterebilir.
Teknik analizde bir diğer yöntemde matematiksel yöntemlerdir. Matematiksel yöntemler,
kullanılan programın üzerinde var olan ya da sonradan ekleyebileceğimiz hazır yazılımlardır.
İndikatör ya da göstergelergeler olarakta adlandırılan bu programlar fiyat harketlerinin geçmişini
belirli matematiksel hesaplamalar kullanarak al-sat sinyalleri üreten trendin hareketini takip eden ya
da dönüş sinyalleri vermeye çalışan sistemlerdir.
Farklı periyodlar ya da farklı fiyat yöntemleri kullanarak hesaplama yapmaları sağlanabilir. En çok
kullanılanı dow teorisinde de bahsedildiği gibi ortalama hareketleridir. Fiyatların belirlenen periyod
ve fiyata göre nasıl bir durumda olduğunu gösteren ve trendin yönü tespit etmeye çalışan
ortalamalar bir çok göstergeninde temelini oluşturmaktadır.
Piyasa aktörleri çizgisel ya da grafiksel analizleri ile matematiksel yöntemleri birleştirerek pozisyon
alabilir ya da pozisyonlarını kapatabilirler. Matematiksel yöntemler; trend gösterenler, salınım
gösterenler ( osilatörler ) ve de hacim gösterenler şeklinde sınıflandırılabilmektedir.
Hareketli ortalamalar genellikle trend göstergesi olarak trend başlangıçları ve dönüşleri için sinyal
almakta kullanılır. Periyod ne kadar uzarsa alınan sinyaller o kadar gecikecek bu da ana trendin
değişimini görmemizi sağlayacaktır.
Aynı zamanda osilatörler sayesinde trend içi hareketler ve yatay seyirlerde fiyat hareketleri için
sinyaller alınabilmektedir. Trend göstergelerine göre daha hızlı çalışan osilatörler sık sık sinyal
değiştirebilir. Bu yüzden trend tespit edildikten sonra trendle beraber kullanılması daha doğru
sonuçlar doğurabilecektir.
Hacim göstergeleri ise trendi onaylamalıdır. Dow teorisinde de bahsedildiği üzere trendin
devamlılığı adına haciminde artması gerekmektedir. Bu göstergeler trend yönündeki hareketlerin
güvenilirliği açısından doğru sonuçlar verebilmektedir.
Göstergelerde dikkat edilmesi gereken nokta zamanlama faktörüdür ve gelecekte belirsizliğin artıp
azalabileceği dönemlerdir. Göstergeler genellikle birlikte kullanılmalıdır. Birbirlerini onaylamaları
önemli bir noktadır. Zamanlama hatalarını ortadan kaldırmak adına beraber kullanmakta fayda
vardır. Ancak göstergeler paritelerin karakterlerine göre de farklılık gösterebilmektedir. Bu yüzden
kullanılacak göstergenin, hem paritenin karakterine hem de kullanıcısına uygun olması
gerekmektedir.
Aynı zamanda geliştirilen sistemler sayesinde göstergelerin sinyalleri al-sat işlemlerini otomatik
gerçekleştirebilen robotlara dönüştürme imkanı tanımaktadır. Kendiliğinden işlemler gerçekleştiren
bu robotların güvenilirliği ise tartışılır. Bunları kullanmaya başlamadan önce iyi bir şekilde
denenmesi ve o an ki yapıya uygun olup olmadığı test edilmelidir.Aynı zamanda bu sinyaller
aktörler tarafından stratejilere dönüştürülüp bir disiplin içerisinde de işlemler gerçekleştirilmesine
olanak tanımaktadır.
TEMEL ANALİZ
Temel analiz; forex piyasasında makroekonomik verilerin ve ülkelerin yapılarının incelenmesiyle
ortaya çıkan bir analiz yöntemidir. Amaç para birimlerinin değerinde gerçekleşebilecek artış ya da
azalışları takip edebilmektir.
Temel analizde ülkelere ilişkin haberlerin takip edilmesi ve yorumlanması oldukça önemlidir.
Genellikle teknik analizle birleştirilmesi ile dönüş ya da kırılış noktalarının ortaya çıkışında
etkilidir.
Seans saatlerinde ilgili para biriminden gelecek haberler poziyon açılmasına ya da kar alımlarına
sebep olur. Bu yüzden makroekonomik verilerin uzun vadede para birimi değerine nasıl etki edeceği
bilinmelidir.
Haberleri beklenen ve beklenmeyen haberler olarak iki başlıkta toplarsak: Beklenmeyen ani
gerçekleşen haberler piyasada daha hızlı fiyatlanmaktadır. Beklenmeyen ani değişimler para
biriminin teknik analiz seviyelerinin hızlı geçilmesine ve ana trendde değişimlere sebep olmaktadır.
Politik ve doğal gelişmeler beklenmedik haberler olarak sınıflandırabilir. Siyasi bir anlaşmazlık ya
da hükümetlerde yaşanacak ani değişiklikler para birimini etkileyen en önemli etkenlerdendir. Bu
tip haberleri ülkemizde yaşanan krizlerden çok daha iyi bilmekteyiz 19 Şubat 2001'de “Anayasa
Kitabının Fırlatılması” olarak basına yansıyan haberler hem borsamızda hem de TL de büyük
kayıplara yol açmıştı. Bu tip haberler, hazırlıksız yakalanılan ve ani tepki verilmesi gereken
haberlerdir. Aynı zamanda doğal afetlerde para birimleri üzerinde etkilidir. Japonya da gerçekleşen
deprem ve ardından Tsunami gibi doğal afetler para birimlerini direkt olarak etkilemektedir. Aynı
zamanda 11 Eylül olayları gibi terör ve savaş olayları da ülke ekonomisine ilişkin endişeleri
arttırdığı için para birimlerine etki eder. O yüzden forex piyasalarında faaliyet göstermek aynı
zaman da bu tip haberlere hazırlıklı olmak anlamına gelmektedir.
Diğer yandan beklenti dahilinde ve belirli bir program veya takvimle açıklanan ekonomik veriler ya
da gerçekleşmesi beklenen anlaşmalar yine piyasada fiyatlanmaktadır. Bu veriler herhangi bir
platform üzerinden takip edilmekte ve veriye ilişkin oluşan beklentiye göre fiyatlanmaktadır.
Faiz oranları, büyüme rakamları, kapasite kullanım oranları, tahvil ihaleleri ya da işsizlik
verileri;işsizlik oranları, tarım dışı istihdam verileri gibi veriler piyasada bir önceki dönemde
gerçekleşen veri ile piyasada oluşan beklentiye göre fiyatlanmaktadır.
Ekonomik verilerin fiyatlanmasında baz nokta faiz oranları olarak belirlenir. Faiz oranları, Merkez
Bankalarının uzun vadeli hedeflerini yansıtmaktadır. Dolayısıyla piyasada ekonomik aktivitenin
yani bireylerin -gerçek ya da tüzel- harcama ya da yatırım yapma kararlarını etkileyen en önemli
faktördür. Bu yüzden açıklanan veriler ekonomik aktivitedeki değişimi gösteren ve gelecekte faiz
oranlarının değişimine ilişkin fikir geliştirici nitelikte olmaktadır. Bu da para biriminin değerini
direkt olarak etkilenmektedir.
Analiz edilmesi gereken veriler ise;
Büyüme rakamları
İşsizlik oranları
Fazi oranları
Tüketici Endeksleri
Üretici Endeksleri
Ev satışları
Tahvil ihalerleri
Merkez Bankaları Başkanlarının Konuşmaları
Kredi derecenlendirmeleri
Dış Ticaret verileri
Enflasyon Oranları v.s
İstihdam verileri
Tarımdışı İstihdam rakamları
Ortalama Saatlik kazançlar
İşsizlik maaşı başvuruları
Ekonomik aktivite endeksleri
Para Politikaları
gibi veriler ekonominin yorumlanmasında ve beklentilerin oluşmasındaki en önemli etkenlerdendir.
Temel analiz verileri, teknik analiz göstergeleri ya da beklentileri ile birleştirilmelidir. Uzun vadeli
trendlerin oluşumunda uzun vadeli kararların etki vardır. Dolayısıyla bir trend dönüşü, kar
realizasyonu gibi gerçekleşecek fiyatların dayanağı genel olarak temel verilere dayanmaktadır. Dow
teorisinde de bahsedildiği gibi fiyatlamalar herşeyi içermektedir ve herşeyden haberdardır.
FOREX PİYASALARINDA RİSK
Her piyasada olduğu gibi forex piyasasında da bazı riskler bulunmaktadır. Bu riskler hem
yatırımcının kendisinden hem de piyasadan kaynaklanabilmektedir. Ancak eğitimin amaçlarından
bir tanesi de bu riskleri en az düzeye indirerek piyasaya bilinçli bir yaklaşım ortaya koyabilmektir.
Bilgisizlik: Piyasaya girilmeden önce ilgili konularda eğitimler alınması şartır. Nasıl bir iş
kuracakken ya da özel hayatımızla ilgili kararlar alırken mümkün olduğu kadar bilgi toplamaya
çalışıyorsak piyasayla ilgilide bilgi toplanılması şarttır. Özellikle analiz yöntemleri ve kaldıraç
sistemi hakkında edinilecek bilgiler önem taşımaktadır.
Yanlış strateji : Analizler, kullanılan stratejiler öncelikle demo hesaplarda test edilmeli daha sonra
gerçek piyasada işlemler yapılmalıdır. Bireylerin kendilerine özgü analizleri başkası için uygun
olmayabilir. Her bir bireyin risk algısı ve risk iştahı farklı olabilmektedir. Bu yüzden analizler
kişilere göre farklılık gösterir. En iyi analiz kendi yaptığımız analizdir. Bunun için de doğru bilgi
edinilmesi şarttır.
Psikoloji : Forex piyasaları yatırımcılarına kaldıraç sistemi sayesinde büyük kazançlar elde
edilmesine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla böyle bir durum yatırımcıların psikolojisini
etkilemektedir. Aşırı hırs ve özgüven piyasada yanlış pozisyonlara ve yanlış pozisyonlarda ısrar
edip beklemeye yol açmaktadır. Bu durumsa yatırımların kaybedilmesine sebep olmaktadır.
Portföyün hızlı değerlenmesi hırsı tetikleyerek daha fazla para kazanma arzusuna sebep olmakta bu
durumda daha fazla risk alınmasına sebep olmakatdır. Dolayısıyla iyi bir psikolojik yönetim ve
gerçekçi sebepler bularak piyasada yer almak daha iyi sonuçlar doğurmaktadır.
Unutmamak gerekir ki forex piyasası küçük bir yatırımla reel sektörede büyük yatırımlarda
kazanılabilecek paraların kazanılmasına olanak tanımaktadır. Nasıl reel sektörde yapılan bir
yatırımın bir kaç günde katlanmasını bekleyemezsek forex piyasalarında gerçekleşen yatırımlarda
da gerçekçi bir risk/getiri analizi yapılması şarttır.
Aracı Kurum : Piyasada aracı kurum seçimi oldukça önemlidir. Hızlı fiyatlamalarda size piyasada
doğru fiyat verecek, denetime tabi ve özellikle ülkemizde Sermaye Piyasası'nın vermiş olduğu Yetki
belgesine sahip bir kurum olması gerekmektedir. Bu durum aracı kurumun geri ödememe riskini
ortadan kaldırmaktadır. Bugün halen yurt dışında faaliyet göstermekte olan bir çok kurum
bulunmaktadır. Bu kurumlar aracılığı ile yapılan yatırımların büyük çoğunluğu, kurumlar tarafından
uydurulan bahaneler ile ya geri ödenmemekte ya da yatırımcının aleyhine çalışmaktadır. Dolayısıyla
doğru aracı kurum seçimi oldukça önemlidir.
Kaldıraç Sistemi : Daha önce açıkladığımız kaldıraç sistemi iyi yönetilmesi gereken bir sistemdir.
Yatırımla orantılı olarak işlemler yapıldığında fayda sağlayacak sistem aksi halde aleyhinize
çalışabilir.
TEKNİK ANALİZ
Teknik analiz geçmiş fiyat hareketlerinden faydalanarak gelecekteki fiyat hareketleri tahminleme
yöntemi olarak tanımlanabilir. Teknik analiz ekonomik analizlerden ve beklentilerden bağımsız
daha çok matematik,istatistik ve fizik gibi bilimlerden faydalanılarak uygulanan bir yöntemdir.
Teknik analizde ekonomik göstergelerin gözardı edilebileceği gibi psikolojik faktörlerinde gözardı
edildiği gözlemlenir. Böylece hem fiyat hem zaman analiziyle geleceği tahminlemeye çalışmaktadır.
Teknik analiz ; Modern Teknik Analizin atası olarak nitelendirilen Charles Dow'un The Wall Street
Journal gazetesinde yayınlanan makalelerinden derlenerek ortaya çıkarılan Dow Teorisi, teknik
analiz metodlarının en eskisidir. Teorinin amacı ana hareketi belirleyerek doğru tarafta doğru
zamanda yer almaktdır. Bu amaçla oluşturulan prensipler teknik analizin temel noktasını
oluşturmaktadır.
Trendi tespit ederken ekonomik aktivitelerden destek alınır. Teori 6 ilkeye dayanmaktadır.
1. Fiyatlar ya da endeks herşeyi dikkate almaktadır.
2. Piyasada 3 temel trend vardır. Her bir trend bir öncekini zaman olarak kapsamaktadır.
-ana trend – ikincil trend – üçüncül trend ya da uzun vadeli , orta vadeli ve kısa vadeli
3. ana trendler 3 aşamada gerçekleşir
- biriktirme dönemi – boğa piyasası – dağıtım dönemi
4. ortalamalar trendi onaylamalıdır. Yani ortalamalar ile fiyatlar aynı yönde olmalıdır.
5. İşlem miktarı trendi onaylamalırdır.
6. Kesin bir dönüş sinyali alına dek trendler geçerlidir.
1900 ve 2000 yılları arasında piyasadaki uzun dönem trendi 27 defa yön değiştirmiş ve Dow Teorisi
bu değişimlerin 25 tanesini doğru olarak tahmin etmiştir. Diğer bir ifade ile, Dow Teorisi zaman
tahmininde %92.6 başarılı olmuştur.
Dow prensipleri doğrultusunda gerçekleştirilen teknik analizlerde bir çok farklı yöntem
kullanılmaktadır. Yöntemlerin farklılaşması kullanıcısının piyasa ve risk algısına göre değişiklik
göstermektedir. Teknik analiz bilgiler özellikle daha sonra değineceğimiz temel göstergelerle
ilişkilendirmek doğru olacaktır.
Grafik Çeşitleri
platformumuzda teknik analiz için kullanabileceğiniz 3 farklı grafik çeşidi bulunmaktadır.
 Mum Grafik
 Bar Grafik
 Çizgi grafik
Mum Grafik
Mum grafikler piyasada en çok kullanılan ve daha kolay analiz edilebilinen grafik çeşididir. Aynı
anda mum grafikler sayesinde seçilen zaman dilimine göre ( örneğin 1 saat ) o dilim içersinde fiyat
hareketinde gerçekleşen en yüksek, en düşük, açılış ve kapanış fiyatlarını gösteren grafik çeşididir.
Aynı zamanda mum grafikler açılış ve kapanış fiyatı arasında kalan mesafeyi doldurdukları için yön
konusunda da daha kolay bilgi vermektedir.
Grafikte görüldüğü gibi siyah mumlar düşüşü beyaz mumlarda yükselişi temsil etmektedir. Düşüş
mumlarında açılış fiyatından kapanış fiyatına kadar olan kısım siyahla doldurulmuştur. Yükseliş
mumumda da açılış fiyatından kapanış fiyatına olan kısım beyaz şekilde doldurulmuştur. Böylece
ekranda açılış, kapanış en yüksek ve de en düşük seviyeler rahatlıkla görülebilmektedir.
Bar Grafik
Bar grafikler mum grafiklerle benzer özelliklere sahiptirler. Ancak kullanım açısından mum
grafiklerden sonra gelmektedirler. Yine seçilen zaman dilimine göre o dilimde gerçekleşen fiyat
hareketinin en yüksek, en düşük, açılış ve kapanış fiyatlarını görmemize olan tanır. Ancak açılış ve
kapanış fiyatı arasındaki hareketi doldurmadığı, çubuk şeklinde gösterdiği için fark edilmekte
zorluklar yaşatabilir. Hareketlerin renklendirilmesiyle bu sorun giderilmektedir.
Grafikte barlar açılış kapanaış en yüksek ve en düşük seviyeleri göstermektedir. Ancak açılış ve
kapanış fiyatları arasında herhangi bir dolgu yoktur. Barın sağında bulunan küçük çizgi açılış
fiyatını solunda bulunan küçük çizgide kapanış fiyatını temsil etmektedir.
Çizgi Grafik
Çizgi grafik oldukça az kullanılan bir grafik türüdür. Grafik tek bir fiyatı ekranınızda görmenizi
sağlar. Kapanış gibi tek bir fiyatı birleştirerek ekrana yansıtan grafik türü diğer fiyatları görmenize
olanak tanımadığı için kullanım oranı oldukça düşüktür. Genellikle kapanış fiyatı kullanılanarak
genel hareketin yönünü görmek için kullanılır.
Grafikte kullanılan çizgisel grafik sadece kapanış fiyatlarının birleştirilmesi ile oluşmuştur.
Çizgisel Analizler
Çizgisel analiz ; grafik üzerinde belirli noktaların daha önceki hareketlerinden yola çıkarak göz ile
yapılan analizdir. Kişilere göre farklılıklar gösterebilir. Ancak ana trend aktörler tarafından bariz bir
şekilde görülmektedir. Aktörlerin farklılaştığı nokta ise piyasaya giriş ve çıkış noktadır. Girişler
trende nerde katılmak gerektiği konusunda çıkışlar ise trendin dönüş sinyalleri konusunda
farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden aktörler analizlerini ekonomik göstergeler ile destekleyerek
biriktirme ve dağıtım dönemlerini yakalamayı amaçlamaktadırlar.
Çizgisel analizde aynı zamanda bazı formasyonlarda kullanılmaktadır. Bu formasyonlar trend
devamlılığını ya da dönüşünü onaylayan ve yatırımcılar tarafından geçmişte gerçekleşmiş
olmalarının gelecekte de aynı hareketi tamamlama olasılığının yüksek olması şeklinde
algılanmasıyla oluşan figürlerdir. Bu figürleri dönüş ve devamlılık formasyonları olarak
adlandırabilir. “omuz-baş-omuz, ters-omuz-baş-omuz, ikili ve üçlü tepe, ikili ve üçlü dipler, V
formasyonu, gösterilebilir. Sıkışma ve devamlılık formasyonu olarak da “üçgen ve bayrak-ters
bayrak gibi formasyonlar örnek verilebilir.
Destek-Direnç Seviyeleri
Destek ve direnç kavramları teknik analizin en temel ve en önemli kavramlarındandır.
Detek direnç çalışmaları fiyat hareketlerinin yön değişim basamaklarını tespit etmek amacıyla
kullanılmaktadır.
Destek; düşen fiyatların hareketinin daha fazla ilerleyemeyeceği ve bu seviyeden yeniden ters
yönlü hareketin gerçekleşeceğini ifade etmek amacıyla kullanılan bir kavramdır.
Direnç; yükselen fiyatların hareketlerinin daha fazla ilerleyemeyeceği ve bu seviyeden yeniden ters
yönlü hareketin gerçekleşeceğini ifade etmek amacıyla kullanılan bir kavramdır.
Destek dirençler aynı zamanda piyasaya giriş noktalarının tespit edilmesi amacıyla da
kullanılmaktadır. Destek-direnç çizimi; daha önce test edilen seviyeler ileride de tekrar test
edileceği yani hareketin tekrar edileceği varsayımına dayanır.
Destek- Direnç çizimlerinde önemli olan nokta daha önce test edilme oranlarıdır. Test edilme oranın
çokluğu destek ya da direnç seviyesinin kuvvetini ve psikolojik bir nokta olmasını göstermektedir.
Bu tip seviyeler piyasaya katılanlar ya da kar alanlar için önem arz etmektedir. Aynı zamanda destek
direnç seviyelerinin aşılacağı ve farklı bir noktaya fiyatların taşınabileceği de göz önünde
bulundurulmalıdır. Her destek direnç nasıl daha önce kırıldıysa şimdi gerçekleşen hareketler
sonucunda da aşılabilir. Dolayısıyla kırılan seviyeler yeni hareket için farklı adlandırılacaktır.
Kırılan her bir destek seviyesi yeni fiyat için artık direnç, kırılan her bir direnç seviyesi de yeni fiyat
için artık destek seviyesi özelliğini taşıyacaktır.
TREND
Fiyatların belirli bir zaman içersinde yükseliş düşüş ya da yatay seyirdeki eğilimlerini ifade eden
kavram trenddir.
Trendler ekonomik eğilimlerle beraber piyasaların şekillenmesini ifade etmektedirler. Zaman
açısından da belirli bir zaman aynı yönde eğilim gösteren hareketler belirli bir süre sonra bu
hareketini sonlandırarark yön değiştirebilmektedirler.
Dow Teorisinde de bahsedildiği gibi trendler 3 temel gruba ayrılmaktadırdırlar.
Ana trendler : Uzun yıllar boyunca devam eden ana tredndir. Hareketler ekonomik koşullar altında
uzun süre devam edebilmektedir.
İkincil Trend : Ana trend içersinde zaman zaman gerçekleşen trendin tersi yönündeki hareketlerdir.
Bu hareketler trend içersindeki toparlanmaları ve yeniden alım ya da satım fırsatlarını
doğurmaktadır. Zaman açısından ana trendin içersinde çok daha kısa süreli devam eden ikincil
hareketler kırıldıktan sonra ana trend yönüne devam etmektedir. Zaman açısından orta vadeli
hareketler olarak adlandırabilir.
Üçüncül Trendler : Forex piyasalarında saatlik ya da günlük olarak ilgilenilen ve ana trend
içersindeki küçük hareketleri temsil eden fiyatlamalardır. Bu tip fiyatlamalar forex piyasasında daha
çok analiz edilmeye çalışılmaktadır.
Trendler aynı zamanda yön bakımından da 3 e ayrılır:
Yükseliş ( boğa ), Düşüş ( ayı ) ve Yatay Trendler şeklinde yapılan ayrımlar piyasanın yönünü
temsil etmektedir.
Yükseliş ( Boğa ) Piyasası : Yatırımcılar daha önce satılmış olan piyasanın yükseliş eğilimini
tahmin ederek piyasaya giriş yaparlar. Bu tip yatırımcılar daha çok profesyonel olarak adlandırılan
ve piyasada bir çok bilgiye diğerlerinden önce ulaşabilen kişilerdir. Daha sonra piyasanın yükseliş
eğilimi diğer yatırımcılar tarafındanda fark edilir ve eğilim yukarı yönlü hareket şeklinde hız
kazanır. Son olarak piyasaya küçük ve piyasa bilgisi daha az olan yatırımcılarında katılmasıyla boğa
piyasası tamamlanmış olur. Profesyonel yatırımcılar bu aşamada pozisyonlarını kapatarak piyasayı
dengelemeye başlayacaklardır.
Eğilimin yukarı yönlü olduğu ve fiyat zirvelerinin bir önceki zirveyi geçebildiği piyasalar boğa
piyasası olarak ya da yükseliş trendi olarak adlandırılmaktadır.
Genellikle yükseliş trendinin dipleri bir önceki dipten daha yukarıda ve zirveleri bir önceki zirveden
daha yukarıda gerçekleşmektedir. Trend içersindeki üçüncül trendlerde gerçekleşen kar satışları
yeniden alım fırsatları doğurmaktadır. Trend diplerinin birleştirilmesiyle yükseliş trendinin destek
seviyesi elde edilir. Bu seviye geri çekilmelerde fiyat hareketinin destek alarak tekrar yükselişine
devam ettiği seviyedir. Aynı zamanda hareketin eğiminide ifade etmektedir.
Düşüş ( Ayı) Piyasası :
Düşüş trendleri daha önce alınmış olan piyasaların satılmasıyla başlayan aşağı yönlü eğilimi temsil
eden piyasalardır. Bu piyasalarda daha önce elde edilmiş karın alınması ya da para birimlerinde
ekonomik gelişmelere bağlı olarak para biriminin değer kaybedeceği beklentisi ile piyasanın diğer
para birimi tarafına geçmesi ile oluşmaktadır. Zaman açısından yine uzun, orta ve kısa vadeli
şekillerde oluşmaktadır. Genellikle düşüş trendinin zirveleri bir önceki zirveden daha aşağıda ve
dipleri bir önceki diplerden daha aşağıda gerçekleşmektedir. Eğilim aşağı doğru olduğu için
hareketin zirveleri üzerinden çizilecek çizgi direnç seviyesini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu trend
çizgisi fiyatların yükselişini sınırlayan ve düşüş için referans noktası ya da yeniden satış seviyesini
temsil ediyor olacaktır.
Yatay Trend : Piyasalar bazen yükseliş ve düşüş trendi sonlarında ters yönlü harekete geçmek
yerine ekonomik aktivitelerinde etkisiyle kararsızlaşmış bir hal alırlar. Böyle durumlarda belirli bir
aralıkta yükseliş ve düşüş hareketleri gözlemlenmektedir. Bu durumda piyasa yatay seyre geçmiş
olacaktır. Yatay seyrin seviyeleri destek ve direnç ile belirlenir. Fiyatların yükselişini sınırlayan ve
düşmesine sebep olan seviye direnç seviyesini, fiyatların düşmesini sınırlayan ve yükselişine sebep
olan seviyeyede destek seviyesi çizilerek yatay hareketin sınırları çizilmiş olur. Harekette zirve
noktaları satmak dip noktalarıda almak için fırsatlar doğurabilir. Yatay hareketin sonlarında ise
yükseliş ya da düşüş trendleri yeniden başlamış olacaktır.
FORMASYONLAR
Çizgisel analizde aynı zamanda bazı formasyonlarda kullanılmaktadır. Bu formasyonlar trend
devamlılığını ya da dönüşünü onaylayan ve yatırımcılar tarafından geçmişte gerçekleşmiş
olmalarının gelecekte de aynı hareketi tamamlama olasılığının yüksek olması şeklinde
algılanmasıyla oluşan figürlerdir. Bu figürleri dönüş ve devamlılık formasyonları olarak
adlandırabilir. “omuz-baş-omuz, ters-omuz-baş-omuz, ikili ve üçlü tepe, ikili ve üçlü dipler, V
formasyonu, gösterilebilir. Sıkışma ve devamlılık formasyonu olarak da “üçgen ve bayrak-ters
bayrak gibi formasyonlar örnek verilebilir.
Omuz-Baş-Omuz
Bu formasyon genellikle yükseliş trendi sonunda görülen bir formasyondur. Formasyan öncelikle
yükseliş hareketinin sonlarında hareketin devamlılığından şüphe eden yatırımcıların satışa
geçmesiyle başlar. Ancak satış kısmında geri çekilmeleri fırsat bilen diğer yatırımcılar fiyatları daha
yüksek seviyelere çekerler ve düzeltme seviyesinin geçilmesini sağlarlar. Hareketin sonlanacağına
inanan ve sert düşüşlerin yaşanacağını düşünen yatırımcılar yeni yükseliş hareketi ile karlarını
tekrar almaya başlarlar ve fiyatlar yeniden aşağıya çekilmiş olur. Böylece tam bir kararsızlık yaşanır
ve panik halinde hareket eden yatırımcılar formasyonun onaylanmasını sağlarlar. 3 aşamadan oluşan
formasyonla sert düşüşler ya da yatay seyre geçiş aşamasına girilmiş olur. Genellikle hedef boyun
seviyesinden başlayarak omuz seviyesine kadar olan fark kadar belirlenmektedir.
Omuz-Baş-Omuz formasyonu piyasada en çok bilinen ve en çok güvenilen formasyonlardandır. Bu
sayede oluşuma katılım ve pozisyon ayarlanması daha yüksektir. Genellikle gözle tespit edilebilen
bu tip formasyonlarda katılım artmaktadır. Hem psikolojik etkisi yüksek olan hem de
uygulanabilirliği yüksek olan formasyonlar sayesinde daha kolay pozisyon alıanbilmektedir.
Örnek grafikte görüldüğü üzere EUR/USD paritesi 03.06.2011 tarihinde başayıp 10.06.2011
tarihleri arasında formasyonu tamamlamıştır. Sol omuz oluşumuzdan önceki trend yukarı doğru
hareket ederken formasyon trendi aşağı çevirmektedir. Aynı zamanda fiyatlar boyun çizgisi ile
omuzlar arasındaki mesafa kadar düşmeyi başarmış yani belirlenen hedefe ulaşabilmiştir.
Ters Omuz Baş Omuz
Omuz baş omuz formasyonun tersi şeklinde gerçekleşen ters omuz baş omuz formasyonu genellikle
düşüş trendlerinin sonlarında görülmektedir. Yine piyasanın satılması sonucunda artık piyasanın
yükselişe geçeceğine inanan bir kısım yatırımcının alışlara başlaması ancak diğer çoğunluğun buna
karşılık piyasayı daha fazla satması ile sol omuz seviyesi kırılmış olacaktır. Daha sonra baş
seviyesinin sol omuzdan daha aşağıda destek alması ile piyasada yeniden bir tepki alımı ile baş
seviyesinin oluşumu sağlanacaktır. Bu seviyelerde yeniden daralmaya geçen piyasa formasyonunu
tamamlayacak ve yatırımcıların formasyonu belirlemesi, dönüş sinyali olarak algılanacaktır.
Yine örnekte görüleceği üzere ters omuz baş omuz formasyonundan önce düşüş gerçekleşen piyasa
önce toparlanma sürecine girmiş daha sonra yeni bir dip seviyesi ile baş seviyesini oluşturmuştur.
Ancak bu seviyeden gelen tepki alımlar piyasayı yeniden yükselttikten sonra bir düzeltme daha
yaşamıştır. Bu aşamada formasyonun tamamlanması ile piyasa yükseliş trendine girmiş
görünmektedir.
Yine boyun çizgisi ile omuzlar arasındaki mesafe kadar belirlenen hedef piyasanın yukarı hareketi
ile gerçekleşmiş görünmektedir.
İKİLİ VE ÜÇLÜ TEPELER
Genellikle yükselen trendlerin sonlarında görülmektedirler. Yükseliş trendinin biteceğine dair bir
ipucu niteliği taşıyan formasyon bir zirvenin ardından gelen düzeltmeye, tepki alımıyla gelen ikinci
bir zirvenin katılmasıyla oluşmaktadır. Genellikle aynı direnç seviyelerinden dönüş yaşanmaktadır.
Ancak bazı durumlarda belirli bir sapma miktarı kadar daha yüksek bir zirve ikinci tepede
görülmektedir. İkinci tepenin ardından gelen sert satış baskısıyla tepeden başlayarak düzeltmelere
kadar olan mesafe hedef olark belirlenmektedir.
Formasyon genellikle “M” şekline benzemektedir. Bu yüzden “M” formasyonu olarakta
adlandırılabilir. Formasyonun tamamlanmasıyla yükseliş trendinin tersi yönünde poziyon alınır.
Trendin devamlılığının sonra erdiği yeni trendin düşüş yönünde olacağı algısıyla piyasa aşağı
çekilmeye başlar. Ancak forex piyasasında hareket, bir süre geri çekildikten sonra yani kısa süreli
bir düşüş trendi oluşturduktan sonra trend yönünde devam ettiği de görülebilmektedir.
Dolayısıyla formasyonda hem ikinci tepenin birinci tepe zirvesini geçme olasılığına hem de
yaşanacak düşüş trendinin kısa süreli olabileceği ihtimaline dikkat edilmesi gerekmektedir.
Aynı zamanda formasyon üçlü tepe şeklinede dönüşebilmetedir. Sık görülmese de ikili zirvenin
dönüşünde piyasada bir tepki alımı oluşabilmektedir. Bu sayede yeniden yükselen fiyatlar genellikle
ilk zirve seviyesine taşınarak üçüncü bir tepe oluşturabilirler. Böylece tamamlanan formasyon
yeniden trendin tersi yönünde hareketine başlar. İkili tepede olduğu gibi üçlü tepede de tepelerden
destek seviyesine kadar olan mesafe kadar bir hedef belirleneblir.
Örnekte de görüldüğü üzere EUR/USD paritesi yükseliş hareketinden sonra ulaştığı zirvede
direncini geçememiş ve bir toparlanma hareketi gerçekleştirmiştir. Ardından gelen tepki alımları ile
aynı zirveye taşınan parite bu zirveden gelen satışlarla formasyonu tamamlanmıştır. Formasyonun
ardından trendin yönü değişmiş ve aşağı hareket başlamıştır. Gelen sert satışlar hedef seviyesine
ulaşılmasını sağlamıştır.
İKİLİ VE ÜÇLÜ DİPLER
İkili ve üçlü tepelerin tersi şeklinde gerçekleşen formasyon genellikle düşüş trendlerin sonlarında
görülmektedirler. Düşüş trendinin biteceğine dair bir ipucu niteliği taşıyan formasyon bir
seviyesinin ardından gelen tepki alımlarına, tekrar satış ile ikinci bir dip seviyesinin katılmasıyla
oluşmaktadır. Genellikle aynı destek seviyelerinden dönüş yaşanmaktadır. Ancak bazı durumlarda
belirli bir sapma miktarı kadar daha düşük bir seviye ikinci dip seviyesinde görülmektedir. İkici dip
seviyesinin ardından gelen sert alım baskısıyla dipten başlayarak düzeltmelere kadar olan mesafe
hedef olark belirlenmektedir.
Formasyon genellikle “M” şekline tersi olan “W” harfine benzemtilmektedir. Bu yüzden “W”
formasyonu olarakta adlandırılabilir. Formasyonun tamamlanmasıyla düşüş trendinin tersi yönünde
poziyon alınır. Trendin devamlılığının sonra erdiği yeni trendin yükseliş yönünde olacağı algısıyla
piyasa yükselişe başlar. Ancak forex piyasasında hareket bir süre yükseldikten sonra yani kısa süreli
bir yükseliş trendi oluşturduktan sonra ana trend yönünde devam ettiği de görülebilmektedir.
Dolayısıyla formasyonda hem ikinci dibin birinci dip seviyesini geçme olasılığına hem de
yaşanacak düşüş trendinin kısa süreli olabileceği ihtimaline dikkat edilmesi gerekmektedir.
Aynı zamanda formasyon üçlü dip şeklinede dönüşebilmektedir. Sık görülmese de ikinci dip
seviyesinin dönüşünde piyasada bir kar alımı oluşabilmektedir. Bu sayede yeniden düşen fiyatlar
genellikle ilk dip seviyesine taşınarak üçüncü bir dip oluşturabilirler. Böylece tamamlanan
formasyon yeniden trendin tersi yönünde hareketine başlar. İkili dipte olduğu gibi üçlü dipte de
diplerden direnç seviyesine kadar olan mesafe kadar bir hedef belirlenebilir.
Örnekte de görüldüğü üzere USD/TL paritesi düşüş hareketinden sonra ulaştığı dip seviyesinde
desteğini geçememiş ve bir toparlanma hareketi gerçekleştirmiştir. Ardından gelen satışlar ile aynı
dip seviyesine taşınan parite bu seviyeden gelen alımlarla formasyonu tamamlanmıştır.
Formasyonun ardından trendin yönü değişmiş ve yukarı hareket başlamıştır. Gelen alımlar hedef
seviyesine ulaşılmasını sağlamıştır.
“V” FORMASYONU
“V” formasyonları sık görülebilen ancak analiz edilmesi oldukça zor olan bir formasyon çeşididir.
Yükselen ya da düşen piyasalarla hızlı hareketlerden sonra görülme olasılıkları yüksektir. Ani
yükselişin ardından yüksek işlem hacmiyle beraber sert düşüşler görülebilir. Düşen piyasalarda ise
ters “V” şeklinde gözlemlenebilir. Dikkat edilmesi gereken nokta ise; formasyonun dönüş sinyali
vermeden harekete geçmesidir bu yüzden formasyona katılmak oldukça zordur. Başladığı noktaya
kadar genellikle kendini tamamlayan formasyon dönüş formasyonu olarak adlandırılmaktadır.
Örnekte görüldüğü üzere parite sert bir yükseliş gerçekleştirmiş ve bu yükselişin ardından aynı
oranda kendini toplamayı başarmıştır. Ancak yükselişin ardından herhangi bir bariz daralma
yaşamaktansa daha düşük hızda hareketine başladığı seviyeye dönmüştür.
SIKIŞMA FORMASYONLARI
Sıkışma formasyonlanları genellikle trend hareketleriyle beraber destek ve direnç hareketlerinin
çalışması sonucunda oluşmaktadır. Bu hareketler kısıtlı alanda devam ederken piyasanın bir yöne
kırılmasını beklentisi yükseltmektedir. Denge fiyatın kararsız kalan yatırımcılar sayesinde oluşması
ve kırılışların yine yatırımcıların sürü psikolojisi ile belirli bir yöne kayması ile oluşmaktadır.
Sıkışma sonrası hareketler genellikle hızlı gerçekleşen hareketlerdir. Grafiklerde örneklerine sıkça
rastlanan hareketler üçgen ya da bayrak gibi formasyonlar oluşturmaktadır.
ÜÇGEN
Üçgenler piyasaların sıkışması ile karşımıza çıkan formasyonlardır. Genellikle piyasa kararsızlığı ya
da kar realizasyonları yani düzeltmeler olarak karşımıza çıksa da trend dönüş sinayalleri de
üretebilmektedirler.
1. Simetrik
2. Alçalan
3. Yükselen şeklinde çeiştlendirmek mümkündür.
SİMETRİK ÜÇGEN
Hem yükseliş hem de düşüş hareketinin bir arada görülmesi ile oluşmaktadır. Yükselen hareketlerde
oluşan zirveler bir önceki zirveden daha aşağıda düşen hareketlerde oluşan dipler de bir önceki
dipten daha yukarıda olacak şekilde gerçekleşmektedir.
Simetrik üçgenlerde yön tayin etmek oldukça zordur. Sinyal üretmemelerinden dolayı kırılışın
beklenmesi gerekmektedir. Kırılış çizilen destek veya direnç hareketininin hızlı bir biçimde
geçilmesi sonucu yön belli olur. Kırılışın ardından hedef tersi yönde daha önce çizdiğimiz trend
çizgisine paralel hareketle aynı yönde çekilmesi ile bulunur.
ALÇALAN ÜÇGEN
Genellikle düşüş trendlerinde trend ile aynı yönde kırılan formasyondur. İşlem hacminin
daralmasıyla fiyat belirli bir seviyeden yatay şekilde destek almaya başlar. Diğer yandan yükseliş
hareketleri ise bir önceki tepelere göre kısıtlı kalmaktadır ve daha aşağıda oluşmaktadırlar. Daralan
hareket genellikle trendle aynı yönde kırılır. Desteğin kırılmasıyla satış işlemleri yeniden yoğunlaşır
ve üçgenin trend çizgisine paralel mesafe kadar hedef belirlenebilir. Ya da hedef olarak üçgenin
sahip olduğu yükseklik belirlenebilir. Bu seviyelerde fiyat yeniden destek almaya başlar.
YÜKSELEN ÜÇGEN
Alçalan üçgenlerin tam tersi şeklinde gerçekleşen formasyondur. Formasyon yükseliş trendinin
hakim olduğu ve zirvelerin hep aynı seviyelerde dirençle karşılaşıp geri dönmesi ancak düşüşlerin
diplerinin bir önceki dipe göre daha yukarıda oluşmasıyla elde edilir. Formasyon yön olarak
yükseliş trendi doğrultusunda kırılması beklenir. Direnç seviyesini kırdıktan sonra alış işlemleri
hızlanarak devam eder. Yine üçgenin yüksekliği ya da trend çizgisini parelel çekerek hedef
belirlenebilir. Formasyon yine hedef seviyelerinde daralmaya başlayabilir.
BAYRAK FORMASYONLARI
Bayrak formasyonları şekil olarak bayrakları andırdırdıkları için bayrak olarak adlandırılmışlardır.
Trend içersinde trend hareketinde gerçekleşen ciddi işlem hacmi artışlarının ardından daralan ya da
yavaşlayan piyasa sonucunda oluşurlar. Düşüş trendlerinde ise ters bayrak olarak adlandırılan
formasyon yine sert düşüşlerin ardından yavaşlayan piyasa ile elde edilir.
Yükseliş hareketinde direnç çizgisinin kırılması ile piyasa yine hızlı bir yükselişe geçer. Hedef
olarak bayrağın sopası olarak adlandırılan daralmadan önceki sert yükselişin katettiği mesafe kadar
bir hedef belirlenebilir.
Düşüş trendinde ise; tam tersi olarak hızla düşen bir piyasada hareketin yavaşlaması ve destek
seviyesinin kırılması sonucu yeniden hızlanması sert bir düşüşün gelmesi ile işlemler
gerçekleştirilir. Hedef olarak yine düşüşte katedilen mesafe kadar satışların geleceği düşünülebilir.
Bayrak kullanım açısından ve piyasada fark edilmesi açısından en kolay görülebilen
formasyonlardandır. Ve genellikle trendlerin devam edeceği sinyallerini verdiği için trend yönünde
işlemler gerçekleştirilmesine olanak tanırlar.
MATEMATİKSEL GÖSTERGELER
Matematiksel göstergeler teknik analizde kullanılan bir diğer yöntemdir. Geçmiş fiyat
hareketlerinden faydalanarak gelecekteki hareketler için sinyaller üreten göstergeler orta ve uzun
vadede sağlıklı sonuçlar verebilmektedir. Belirli bir hesaplama yöntemi, formülasyon ile hesaplama
sonucuna dayanan sinyaller objektif olma açısından önem taşımaktadır. Matematiksel göstergeler
aynı zamanda kısa vadeli işlemler için de kullanılmaktadır. Ancak sağlıklı sonuçlar verebilmeleri
açısından uzun vadeli sinyallerine güvenmek daha mantıklıdır.
Göstergeler sayesinde oluşturulan bir çok sistem, yatırımcının duygularından bağımsız olarak
objektif bir şekilde işlem yapabilmesine olanak tanımaktadır. Ancak bu göstergeleri tek başlarına
kullanmak çok sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir. Dolayısıyla çizgisel analizlerle birleştirilerek
piyasaya giriş ve çıkış seviylerini belirlemek açısından daha güvenilir hale getirilebilir. Formüllerini
bilmeden de sadece çalışma mantığı ile göstergeleri kullanmak mantıklıdır. Hazır programlar
üzerinde ya da sonradan eklenebilir şekilde bir çok göstergeye ulaşmak mümkündür. Ancak bu
göstergelerin kişisel formüllere dayanması nedeniyle tekrar tekrar test edilmesi gerekmektedir.
Güvenilirliği yüksek olan göstergeler iyi sonuçlar doğurabilir.
Örneklerini vereceğimiz göstergelerin haricinde de bir çok gösterge meta trader platformunda
mevcuttur. En kullanımına göre bazı göstergeler örnekleriyle anlatılacaktır.
HAREKETLİ ORTALAMALAR -MOVING AVERAGE
Harketli ortalamalar bir çok traderın kullandığı ve güvendiği göstergedir. Aynı zamanda bir çok
göstergenin oluşturulmasına da dayanak oluşturmaktadır. Belirli bir zaman diliminde ortalama fiyatı
gösteren hareketli ortalamalar fiyat seviyesinin olması gerektiği yeri işaret etmektedir. Aynı
zamanda hareketli ortalamalar önemli destek ve direnç seviyelerini işaret eder. Fiyat hareketine göre
değişiklik göstermesi ile değişen destek ve direnç seviyelerini de görmemize olanak tanımaktadır.
Ayrıca fiyatın hareketli ortalamanın üzerinde ya da altında yer almasıyla yön tespit etmemize de
olanak tanımaktadırlar. Hareketli ortalamanın üzerinde kalan fiyatlar da yönün yukarı doğru yani
yükseliş olduğunu ve hareketli ortalama seviyesinin de destek seviyesi olduğunu işaret etmektedir.
Hareketli ortalamanın altında kalan fiyatlarda ise; yönün aşağı yani düşüş olduğunu hareketli
ortalamalarında direnç seviyesi olduğunu işaret etmektedir.
Hareketli ortalamalar gözlem yoluyla yapılan çizgisel çalışmaları daha objektif, herkes tarafından
görülebilecek seviyelere dönüştürme bakımından sağlıklı sonuçlar verebilir. İşaret edilen destek ya
da direnç seviyeleri daha geçerli hale gelecektir.
Hareketli ortalamaların hesaplama yöntemleri farklılaştırılmıştır. Piyasada en çok kullanılanları 3'e
ayıracak olursa ;
1. Basit hareketli ortalamalar ( simple moving average- SMA )
2. Üssel hareketli ortalamalar ( exponential moving average- EMA )
3. Ağırlıklı hareketli ortalamalar ( weighted moving average- WMA )
BASİT HAREKETLİ ORTALAMALAR ( SMA )
Basit hareketli ortalamalar kullanılan zaman dilimine göre ve seçilen fiyata göre ortalama fiyatı
gösterir. Seçilen fiyatların belirlenen zaman diliminde bölünmesiyle elde edilmektedir. Ortalama
fiyatın bu zaman diliminde hangi seviyede olduğunu gösterir. Ancak hesaplanırken tüm fiyatlara
aynı oranda önem vermesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir. Uzun periyodlu şekilde kullanıldığında
çok önceden gerçekleşen fiyatlamalarada aynı önemi vermesi şu an ki fiyatlamalar için yanıltıcı
sonuçlar doğurabileceği için kullanıcılar tarafından çok tercih edilmez. Ancak kısa zaman
dilimlerinde kullanıp uzun vadeli işlemlerde diğer ortalamaları kullanmak daha sağlıklı sonuçlar
doğuracaktır.
Örnek grafikte EUR/USD paritesinde 21 periyodlu kapanış fiyatlı basit hareketli ortalama
kullanılmıştır. Grafikte hareketin yönünü ve fiyatlar yukarı yönlü olduğu için fiyatların altında kalan
basit hareketli ortalama destek seviyeleri göstermektedir. Son bölümde fiyatların basit hareketli
ortalamanın altına geçmesi ise direnç seviyelerini ve yönün düşüş şekline olduğunu işaret
etmektedir.
AĞIRLIKLI HAREKETLİ ORTALAMA ( WMA )
Ağırlıklı hareketli ortalamalar sinyalleri açısından basit hareketli ortalama ile aydır. Ayrıştığı nokta
ise ortalamanın hesaplanmasında kullanılan yöntemdir. Basit hareketli ortalamada uzun dönemlerde
geçmiş hareketlerin ortalamayı etkileme sorunu ağırlıklı hareketli ortalama da giderilmeye
çalışılmaktadır. Seçilen periyoda göre bugünki fiyata daha çok önem vererek geçmişe doğru da
önem derecesini azaltarak hesaplama gerçekleştirir.
Örneğin 21 periyod seçildiğinde bugün ki hareketin kapanış fiyatı 21 ile çarpılırken bir önceki
hareketin kapanış fiyatı 20 ile çarpılır. 21 gün önceki hareketin kapanış fiyatına ise ağırlık verilmez.
Böylece geçmiş hareketin daha yakın zamanı etkileme oranı aza indirgenmeye çalışılmaktadır.
Örnek grafikte kırmızı renge sahip olan hareketli ortalama basit hareketli ortalamadır. Mavi renge
sahip ortalama ise ağırlıklı hareketli ortalamadır. Yine grafikte 21 periyodlu hareketli ortalamalar
kullanılmıştır. Grafikte görüldüğü üzere; ağırlıklı hareketli ortalama fiyatı daha yakından takip
etmekte ve daha hızlı sinyal verebilmektedir. Geçmiş harekete verilen daha az ağırlık şu an ki
hareket için daha yakından takip etme olanağı tanımaktadır.
ÜSSEL HAREKETLİ ORTALAMA ( EMA )
Üssel hareketli ortalama daha önce bahsettiğimiz ağırlıklı hareketli ortalama ile basit hareketli
ortalamanın karışımı şeklinde oluşmuş bir ortalamadır. Basit hareketli ortalamada yaşanan
geçmişteki tüm hareketleri içermesi ve ağırlıklı ortalamada yaşanan sadece yakın periyoda ağırlık
verme sorununu ortadan kaldırmak adına kullanılan bir ortalama çeşididir. Üssel hareketli ortalama
verilen ağırlık değeri ile hesaplanan basit hareketli ortalama değerlerinin seçilen son gün kapanış
fiyatından çıkarılması ve verilen ağırlık değeri ile çarpılması sonucu elde edilen rakamın pozitif ya
da negatif olmasıyla basit hareketli ortalamaya ekleme ya da çıkarma yapma sonucunda elde edilir.
Şu an gerçekleşen fiyata verilen ağırlığın daha çok olması ve geçmiş fiyatlarında dikkate
alınmasıyla sağlıklı bir sonuç elde edilebilir. Uzun periyodlu kullanımlarında mükemmele yakın
sonuçlar doğrumaktadır.
Diğer hareketli ortalamalarda olduğu gibi sinyallerini şu an ki fiyatın altında ya da üstünde olmasına
göre elde edebiliriz. Fiyatın altında olan üssel kareketli ortalama yönün yukarı doğru olduğunu ve
destek seviyesinin üssel hareketli ortalama değeri olduğunu veririken. Fiyatın üstünde oluşan üssel
hareketli ortalama yönün aşağı doğru olduğunu ve direnç seviyesinin üssel hareketli ortalam değeri
olduğunu ifade etmektedir.
Örnek grafikte basit hareketli ortalama kırmızı, ağırlıklı hareketli ortalama mavi ve üssel hareketli
ortalama yeşil renkte gösterilmektedir. Grafikte dikkat edileceği gibi şu anki fiyat hareketini daha
yakından takip eden üssel hareketli ortalama ağırlıklı ortalama ile basit hareketli ortalama arasında
ama şu anki fiyatı daha yakından takip etme özelliğine sahip şekilde hesaplamalarını
gerçekleştirmektedir.
Uzun periyodda diğerlerine göre daha sağlıklı sonuçlar vererek genel tabloyu daha iyi bir şekilde
ortaya koyabilme özelliğine sahiptir. Periyod büyüdükçe üssel hareketli ortalama kullanımının daha
iyi sonuç vereceği görülebilecektir.
hareketli ortalamaların kullanımında periyod şeçimi oldukça önemlidir. Özellikle kısa periyodlar
daha sık sinyal değiştirmekte ve detaylı destek direnç seviyeleri yanıltıcı olabilmektedir. Uzun
periyodlu seçimler ise genel hareketi gösterdiği için forex piyasaslarında gerçekleşen hareketlere
uyumluluk sorunu taşımaktadır. Uzun periyodlu kullanımlarda alınaması gerek risk büyüdüğü için
kullanım oranı daha düşüktür.
Ancak hareketli ortalamaların beraber kullanımı bu tip sıkıntıları biraz da olsa ortadan kaldırmak
adına faydalı olabilmektedir. Kısa periyodlu hareketli ortalama ile ondan daha uzun değere sahip
hareketli ortalama beraber kullanılıp kesişimlerinden sinyaller türetilebilmektedir. Kısa periyodlu
olanın uzun periyodlu olanı yukarıdan aşağıya doğru kesmesi satış sinyali verirken, kısa
periyodlunun uzun periyodluyu aşağıdan yukarı kesmesi ise alış poziyonu türetebilmektedir.
Harketli ortalamaların yatay seyri ise piyasa yataylığına işaret ederler.
Örnekte 13 ve daha uzun periyodlu 50 üssel hareketli ortalama kullanılmıştır. Birbirlerini
kesmeleriyle oluşturulan sinyallerde ana trendleri tespit etmeyi başarabilmişlerdir.
MACD ( Moving Avarage Convergence / Divergence)
MACD bir çok göstergede olduğu gibi hareketli ortalamalardan türetilmiş bir göstergedir. Hareketli
ortalamaların birbirlerine yaklaşıp uzaklaşması üzerine kurulu sistemde bir de kısa periyodlu
hareketli ortalama bulunmaktadır. MACD hem trend takip eden hem de salınım gösteren şeklinde
kullanılabilmektedir. Piyasada kullanımı oldukça yaygın ve güvenilir olan gösterge 3 farklı hareketli
ortalamadan yararlanır. 12, 26 ve 9 periyodlu olan hareketli ortalamalarda periyod değiştirilebilir.
12 ve 26 periyodlu hareketli ortalamalar üssel hareketli ortalama olarak alınırken 9 periyodlu olan
ise basit haretkli ortalama olarak alınmaktadır.
12 ve 26 periyodlu ortalamalar arasındaki farkın artıp azalmasına göre pozitif ya da negatif değerler
elde edilmektedir. Bu yüzden göstergede sıfır çizgisi hareketin yönünü tayin etmede yardımcı olur.
26 günlük ortalama artarken, 12 günlük ortalama azalıyorsa aradaki fark negatif olur ve gösterge
sıfır ekseninin altına iner. 12 günlük ortalama artarken, 26 günlük ortalama azalırsa, fark pozitif
olacağından gösterge sıfır ekseninin üzerine çıkar. Negatif sonuçlar göstergede sıfırın altında barlar
şeklinde gösterilmektedir. Yine pozitif elde edilen değerle sıfır çizgisinin üzerinde barlarla gösterilir.
Aynı zamanda 9 periyodlu basit hareketli ortalamanın sıfır çizgisini yularıdan aşağıya kesmesi satış
sinyali verirken, aşağıdan yukarı kesmesi de alış pozisyonu doğurmaktadır. Değerler sıfırın altında
kaldığı sürece düşüş trendi devamlılığını sıfın üzerinde kaldığı sürecede yükseliş trendinin
devamlılığını ifade etmektedir.
Aynı zamanda MACD'den alınabilen bir diğer sinyal de 9 periyodlu basit hareketli ortalama ile
barların kesişiminden elde edilmektedir. Barların 9 periyodlu hareketli ortalama ile yukarı yönlü
kesişmesi alış pozisyonlarını oluştururken aşağı yönlü kesişmesi satış pozisyonunu oluşturmaktadır.
Ayrıca gösterge trend içersindeki salınımları da takip etmemize olanak tanımaktadır. Sıfır bölgesinin
üzerinde yani alış pozisyonunda barlarla 9 SMA kesişmişken tersi yönde harekete geçip aralarında
boşluk oluşturması trend içerisindeki ters hareketi yani satış pozisyonunu ifade etmektedir. Aynı
şekilde sıfır bölgesinin altında yani satış pozisyonunda barlarla 9 SMA kesişmişken tersi yönde
harekete geçip aralarında boşluk oluşturması trend içerisndeki ters hareketi yani alış pozisyonunu
ifade eder.
Örnek grafikte görüldüğü üzere MACD belirli bir zaman aralığında alış ve satış sinyallerini
vermiştir. Öncelikle ilk sinyalde 26 ve 12 periyodlu hareketli ortalamaların arasındaki fark negatif
eğilimli gerçekleşmiş ve sıfır bölgesinin altına taşınmıştır.
Göstergenin verdiği satış sinyalinin ardından negatif bölgede devam eden hareket bir süre sonra
eğilimini pozitif bölgeye doğru yöneltmiştir. Burada 9 hareketli ortalama ile barların ters yönlü
kesişmesi trend içersinde toparlanmayı göstermiş ve alış sinyali vermiştir. Ancak devam eden
hareket tekrar 9 harektli ortalama ile negatif yönde kesişen barlar satış sinyaline devam etmiştir.
Sonra hareket sıfırın üzerine ve pozitif bölgeye taşınmış hemen ardından da 9 periyodlu hareketli
ortalama sıfır bölgesinin üzerine çıkmış ve alış sinyali gelmiştir. Devam eden hareket bir süre sonra
toparlanma gerçekleştirmiş ve MACD pozitif bölgede barlarla 9 periyodlu hareketli ortalama ters
yönde kesişmiş ve toparlanmayı göstermiştir.
BOLLINGER BANTLARI
Bollinger bantları yine hareketli ortalamalarda türetilmiş bir göstergedir. Kullanımı oldukça yaygın
olan bollinger bantları sapma değeri kullanarak hareketli ortalamaların hesaplama hatalarını
gidermeye çalışmaktadır.
Kullanılan hareketli ortalamaların belirli bir sapma değeriyle aşağı ve yukarı kaydırılarak fiyatı bir
kanal içersine alıp bu kanal içersindeki hareketleri tahminlemeye çalışan gösterge ortada da yine
hareketli ortalama barındırmaktadır. Ortadaki harketli ortalama değeri genellikle 20, üst ya da alt
banda da 2'lik standart sapma değeri eklenip/çıkarılıp alt ve üst bant değeri bulunur. Bantlarıda
hareketli ortalama değeri arttıkça sapma değeri artırılmadır. Bu yüzden kullanılacak değerin test
oldukça önemlidir.
Bollinger bantları alt ve üst banlara göre sinyaller türetmektedirler. Öncelikle üst bantta yavaşlayan
hareketler piyasanın daha yukarı gidemediğini bu seviyelerden satışların gelebileceğini
göstermektedir. Aynı şekilde aşağı harekette alt bandı zorlayan ancak hızlanamayan hareketlerde
satış baskının azaldığını ve seviyeden tepki alımlarının gelebileceğini göstermektedir.
Ayrıca alt ve üst bandı zorlayan hareketler ve bant dışına taşmalar hareketin yön doğrultusunda
devam edeceğinin göstermektedir daralan hareketler ise piyasanın yön değiştireceğini işaret eder.
Aynı zamanda daralma hareketleri gerçekleşecek haraketin hızlı bir şekilde oluşacağını da işaret
etmektedir.
RSI ( RELATIVE STRENGTH INDEX )
Göreceli güç endeksi olarak adlandıran gösterge fiyatların gücünü ölçmekte kullanılmaktadır.
piysada oldukça yaygın kullanılan göstergenin ama fiyatların gücünden hareketle dönüşleri
yakalayabilmektir. Genellikle kısa vade de 14 periyodlu olarak kullanılmaktadır. En çok 30 ile 70
değerleri arasında gerçekleştirilen hesaplamalarda bu bölgelerin dışında gerçekleşen işlemler “aşırı”
olarak nitelendirilmektedir.
30 seviyesinin altına sarkmaların piyasa aşırı satış gerçekleştiğini ve bu seviyelerden tepki alımları
ile yükseliş hareketinin başlayacağı düşüncesini yaratır. Böylece yatırımcılar 30 bölgesinin altında
ki hareketlerden yeniden alım işlemlerine başlarlar. Aynı şekilde 70 bölgesinin üzerinde gerçekleşen
alımlarda ise piyasasın aşırı alım seviyesinde olduğunu ve satış işlemlerinin başlayacağı algısıyla
satış poziyonlarına dönülmüş olur.
Ayrıca bir diğer sinyali de; RSI değerleri genellikle fiyatlarla beraber hareket etmektedir. Fiyatlar
yükseldikçe değer de yükselmekte fiyatlar düştükçe değer de düşmektedir. Ancak bazı durumlarda
fiyatlar bir önceki zirvenin üzerine taşınması durumunda RSI değeri bir önceki değerini geçemez.
Böylece bir uyumsuzluk oluşmuş olur. Bu durum yükselen piyasada alımların güç kaybettiğini
piyasanın düşüşe geçeceğini ifade etmektedir. Düşen piyasa için de fiyatlar düşerken RSI değeri de
fiyatlarla beraber düşmektedir. Bazı durumlarda fiyat bir önceki dip seviyesini geçmesi durumunda
RSI bir önceki değerini geçemez. Bu da piyasada tekrar alımların geleceğini işaret etmektedir.
Örnekte görüldüğü gibi piyasa 30 bölgesinin altında işlemler görürken yönünü yukarı çevirmiş ve
alımlarla karşılaşmıştır. Bir süre devam eden alımlar fiyat yükselirken RSI değerinin aşağıda
kalmasını sağlamış ve bu bölgede kısa süreli sert satışlar gelmiştir. 70 değerini test eden RSI daha
sonra bu bölgeden tekrar satış işlemleriyle değer kaybetmiştir. Değer kaybederek 30 bölgesinin
altına sarkan ve düşüşlerde uyumsuzluk oluşturan hareket tekar yükselişe geçmiş ve 70 değerine
ulaşmıştır.
STOCHASTIC
Stochastic osilatör piyasada en çok kullanılan göstergelerden bir tanesidir. Kısa vadede ve işlem
hacminin yüksek olduğu dönemlerde etkili olan gösterge bir paritenin kapanış fiyatlarını en yüksek
ve en düşük seviyelere göre ölçen ve dönüş sinyali üreten bir göstergedir. Aynı zamanda aşırı alım
ve aşırı satış bölgelerinin de tespitine yarayan bir göstergedir.
Göstergede iki tane çizgi bulunmaktadır. %K olarak ifade edilen ve genellikle düz bir çizgi ile
göstergede belirtilen çizgi ana göstergedir. Diğer çizgi ise kesikli olarak ifade edilen %D çizgisidir.
%D çizgisi %K çizgisinin basit hareketli ortalaması olarak ifade edilmektedir. %K eğrisinin
genellikle 3 günlük hareketli ortalaması ile %D çizgisi elde edilmektedir.
Göstergede 20 ve 80 seviyesi aralık olarak belirlenmiştir. 20 bölgesinin altındaki işlemler aşırı satım
80 bölgesinin üzerindeki işlemlerde aşırım alım bölgesi olarak ifade edilmektedir. Piyasanın bu
bölgelerde aşırı işlemler gördüğü ve ters yönlü hareketin başlayacağı algısı oluşmaktadır. Ancak bu
bölgelerde çizgilerin kesişimleri önem arz etmektedir. 20 bölgesinde %D çizgisinin %K çizgisini
altan yukarı doğru kesmesi alış sinayli, 80 bölgesinde %D çizgisinin %K çizgisini yukarıdan aşağı
doğru kesmesi ise satış sinyali vermektedir.
Grafikte göstergenin bazı sinyallerine örnekler verilmiştir. Grafikte 80 bölgesinde aşağı yönlü
kesişimler satış hareketlerini belirtirken 20 bölgesinden yukarı yönlü hareketlerde alım işlemleri
başlatmıştır. Ancak bazı durumlarda ana tredn doğrultusunda 20 ve 80 bölgeleri dışından alınan
sinyaller daha kısa vadeli olrak belirmiş ve diğer aşırı bölgeye ulaşmadan sinyal ters yönlü
değiştirilmiştir. Bu yüzden ana trendin tespiti önemlidir. 20 ile 80 aralığında sinyallerin değişimi
ters yönlü harekete sebep olamaktadır.
FİBONACCİ ANALİZ YÖNTEMLERİ
Teknik analizde en çok kullanılan yöntemlerden bir tanesi de fibonacci analizleridir. Finonacci
analizleri ünlü İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci tarafından geliştirilmiş bir takım sayı
dizisine dayanmaktadır. Finansal piyasalarda sıkça kullanılan yöntemler bu sayı dizilerinin fiyat
hesaplamalarında ve de zaman aralıkları gibi etkenlerde önemli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Fibonacci Hint-Arap sayıları ile aritmetik işlemler yapmanın Roma rakamları ile hesap yapmaktan
çok daha basit ve verimli olduğunu gördü. Leonardo bütün Akdeniz bölgesini gezdi ve dönemin
önde gelen Arap matematikçiler ile çalışma olanağı buldu. Leonardo yaklaşık olarak 1200 yıllarında
bu seyahatinden döndü. 1202 yılına gelindiğinde 32 yaşında, “hesaplama kitabı" anlamına gelen
“Liber Abaci” isimli eserinde topladı. Yayınladığı bu eserinde Hint-Arap Sayı Sistemi'ni Avrupa'ya
duyurdu. Liber Abaci'de kapalı bir ortamdaki bir tavşan ailesinin artışını, her tavşan çiftinin bir ay
sonra bir yavru yapıp onun da 1 ay sonra 1 yavru yapacağı gibi ideal varsayımlar altında
hesaplanmasını gösterir. Bu problemin çözümünde tavşan çiftlerinin sayısının artışını gösteren sayı
dizisi Fibonacci sayıları, diziye de Fibonacci dizisi denir.
Dizinin ilk sayı değeri 0, ikincisi 1 ve her ardışık elemanı da önceki iki elemanın değerinin toplamı
alınarak bulunur ve bu halde ;
0, 1, 1(1+0), 2(1+1), 3(2+1), 5(3+2), 8(5+3), 13(8+5),21(13+8)... şeklinde artar.
Ayrıca
Fibonacci
dizisinin
ilginç
özellikleri
vardır.
Örneğin;
-Dizide her üçüncü sayı 2 ye, her dördüncü sayı 5 e ve her altıncı sayı 8 e bölünebilir.
-Fibonacci sayı dizisindeki herhangi bir sayının 1,618(altın oran) ile çarpımı bir sonraki sayıyı
yaklașık olarak vermektedir. Sayılar büyüdükçe, yaklașma oranı daha da artmaktadır.
-Herhangi bir sayının 0,618 katı bir önceki sayıyı yaklașık olarak vermektedir. Yine sayı
büyüdükçe,
yaklașma
oranı
artmaktadır.
-
Herhangi
bir
sayının
2,618
katı,
iki
sıra
sonraki
sayıyı
vermektedir.
-
Herhangi
bir
sayının
0,382
katı,
iki
sıra
önceki
sayıyı
vermektedir.
- 1 ve 2 dıșında tüm sayıların dört katının bașka bir Fibonacci sayısı ile toplamı bașka bir Fibonacci
sayısı verir.
Bu dizinin ileri elemanlarında, bir sonraki elemanın bir öncekine oranı “altın oran” adı verilen ve
yaklaşık 1,618 (1:0,618) değerine eşit bir sayıyı verir.
Altın oran doğada bir çok canlı ve cansız varlıkda tespit edilebilmektedir. Varlıkların yapısında yer
alan bu oranı ; çam kozalaklarında, papatya yapraklarında, ayçiçeği tanelerinin soldan sağa ya da
sağdan sola sayılmasıyla elde edilen sayılarda, Mimar Sinan'ın bir çok eserinde, bir çok tabloda bu
sayı dizilerini ve altın oranı tespit etmek mümkündür.
Altın Oran ve diğer katsayılar fiyat hareketlerinde de kullanılmaktadır. Orta ve uzun vadeli destek
dirençlerde, düzeltme noktalarında dip ve zirvelerde bu oranlardan faydalanılmaktadır.
En çok kullanılan Fibonacci Analiz yöntemleri
 Fibonacci Düzeltme Seviyeler ( Fibonacci Retracement )
 Fibonacci Fanlar ( Fibonacci Fans )
 Fibanacci Zaman Aralıkları ( Fibonacci Time Zones )
Fibonacci Düzeltme Seviyeleri ( Fibonacci Retracement )
Düzeltme seviyleri bir fiyat hareketinin dip seviyesinden başlayarak en yüksek seviyesine kadar
gerçekleşen yükselişin ya da bir tepe seviyesinden başlayarak en dip seviyesine kadar gerçekleşen
düşüşün bittikten sonra ne kadarlık kısmının toplandığını gösteren oranlar ve bu oranlardan
faydalanılarak elde edilen destek direnç seviyelerini elde etmemizi sağlar. Genel bir destek direnç
seviyesi beliryen bu oranlar işlem sinyali vermektense fiyatların bir önceki yükseliş ya da düşüşe
göre konumunu belirlememizde fayda olur. Orta ve uzun vadeli seviyeler daha sağlıklı sonuçlar
vermektedir.
Düzeltme seviyelerinde 23.6, 38.2, 50.0 ve 61.8 gibi seviyeler elde edilir. Bu seviyelerden %61.8 ve
%38.2 seviyeleri diğer seviyelere göre daha sağlıklı sonuçlar verebilmektedir.
Fibonacci Fanları ( Fibanacci Fans )
Fibonacci fanları düzeltme seviyeleri gibi teknik analizde oldukça sık kullanılan yöntemlerden bir
tanesidir. Yine fibonacci oranlarından faydalanılarak elde edilen fan çizgileri trend hareketinde
referans noktaları oluşturmaktadır. Bu refans seviyeleri 38.2 50 ve 61.8 seviyelerinden
oluşmaktadır. Bir dip ya da tepe seviyesinden trendin ara seviyesine çekilerek elde edilen referans
noktaları hem destek direnç seviyesi görür hem de düzeltme hareketlerinde kullanılmaktadır. Trend
hareketinin düzeltmelerinde yesi seviyelerin tespit edilmesinde oldukça etkilidir.
Fibonacci fanları sık kullanılmasına rağmen hacmin yüksek olduğu piyasalarda yanılma payları
vardır. Bu tip fiyatlamalarda referans noktalarının dışına taşmalara dikkat etmek gerekmektedir.
Ancak uzun vadeli hareketlerde daha etkili sonuçlar verebilmektedir.
Fibonacci Zaman Aralıkları ( Fibonacci Time Zones )
Teknik analizde sadece fiyatı tespit etmek değil aynı zamanda zamanlamada oldukça önemlidir.
Zaman tahmini sayesinde ilerleyen bir dönemde fiyatların hangi seviyelerde olabileceği ya da
önceden tahmin edilen bir zamanda beklenen büyük hareketlerin gerçekleştiğini görmek piyasada
oldukça önemlidir. Zaman tahminlemesi oldukça zordur. Çünkü gelecek belirsizliklerle doludur.
Ancak bu belirsizliği aza indirip tahmin yürütmek için yine fibonacci oranlarından
faydalanılmaktadır. Fiyat hareketlerinin toparlanma ya da düzeltmelerinin fiyatın ilerleyişin bir
kısmı kadar olduğunu tespit eden teknik analistler aynı şekilde fiyat ilerlemesi süresince geçen
zaman diliminin belirli bir oranınca da zaman tahmini yapabilmektedirler. İsabet oranı piyasada
tartışmalı olsada bazı durumlarda sağlıklı sonuçlar veren “zaman aralıkları” fibonnacci oranlarıyla
belirttiği zamanlarda hareketliliğin yaşanacağını işaret etmektedir. Yine bir fiyattan diğerine
çekilerek elde edilen aralıkla başlangıç aralığından başlayarak fibonacci oranlarını ekleyip yeni
zaman dilimleri elde ederek uygulaması gerçekleştirilir.
Grafikte görüldüğü üzere USD/TL paritesinde gerçekleşen yükseliş ve düşüşler “zaman
aralıkları”nın denk geldiği zamanlarda sıkça gerçekleşmiştir. Örneğin 8. periyodun denk geldiği sert
düşüş hareketi fibonacci oranlarıyla tespit edilebilmiştir. Yine grafikte 13. harekete denk gelen
dönüş bu oranlar sayesinde öngörülebilmiştir.
TEKNİK ANALİZDE ÖNERİLER

Teknik analiz uygulanırken kullanılan göstergelerin,sinyalleri ve çalışma prensipleri iyi
derecede bilinmelidir.

Teknik analiz objektif bir karar verilmesinde öncülük eder. Bu yüzden analiz duygulardan
arındırılarak yapılmalıdır.

Göstergelerin her zaman yanılma payı vardır. Bu yüzden tek bir gösterge yerine bir kaç
tanesi beraber kullanılarak bir filitreleme yöntemi oluşturulmalıdır.

Göstergeler beraber kullanılırken çalışma prensiplerine göre tercih edilmelidir. Örneğin
trend göstergeleri ile salınım göstergeleri beraber kullanılmalıdır.

Çizgisel analizle kişiye özgü olduğu için çizimlerin doğruluğu önemlidir. Çizgisel
çalışmalarda isabet oranı uygulama yaptıkça kazanılacaktır.

Formasyonların tespitinde acele etmemek gereklidir. Formasyonların tamamlanma süreci
zaman alabilir. Formasyonların oluşumunda her bir hareketin kendinden önce oluşan
hareketi onaylaması gerekir. Bu yüzden peşin yargılardan kaçınıp formasyonun oluşumunu
tamamlaması beklenmelidir.

Başkalarının analizi size uygun olmayabilir. Fikir edinmek için başka analizlere bakılabilir.
Ancak her analiz kendine özgü bir risk ve getiri planladığı için size uygun olmayacağından,
kendi analizinizi yapmanız daha doğru sonuç verecektir.

Teknik analiz uygulamalarında dikkate alınması gereken bir diğer konuda temel analiz
verileridir. Ekonomik göstergeler ve haber saatleri analizinizle uygunluk göstermesi doğru
sonuçlar almanızı sağlar.

Forex piyasası yüksek getiri ve yüksek risk içeren bir piyasadır. Bu yüzden işlemler risk
getiri oranlarına göre tespit edilmelidir. Aldığınız risk hedeflediğiniz getiriden yüksek
olmamalıdır.

Yüksek likititeye sahip piyasada ters yönlü hareketlere yakalanma ya da yanlış analizler
sonucunda yanlış işlem girme olasılığına karşı her zaman Stop/lose olarak adlandırılan
zararı durdur seviyesi belirlenmelidir. Bu seviye sayesinde zararlarınızı büyümeden
durdurma fırsatı elde edersiniz.

Psikolojik durumunuzda uygulamalarınızda oldukça önemlidir. Aşırı hırs ve güve duygusu
piyasada olumsuz sonuçlar elde etmenize sebep olabilir. Bu yüzden analizlerinizde objektif
olmanız gerekir.
TEMEL ANALİZ
Forex piyasalarında uygulanması gereken bir diğer analiz yöntemi de temel analizdir. Temel analiz
makro ekonomik verilerin para birimine etkisini içermektedir. Makro ekonomik gelişmeler ülkelerin
ekonomik aktivitelerine ilişkin en güncel verilerdir. Bu veriler bir ülkenin sahip olduğu
olanaklardan tutunda bu olanakları nasıl kullandığına dair bilgiler içerir. Bu sayede izlenen
poltikaların etkinliğini ve gelecekte ekonomiye ilişkin beklentilerin şekillenmesine sebep olur. Aynı
zamanda ülkelerin siyasi aktiviteleri de oldukça önemlidir. Ülkelerin politik olaylarda bir birlerine
sağladıkları üstünlükler para birimin değerinede yansır. Bu sayede güçlü olan ülkenin para birimine
olan daha da artar. Zayıflayan ülkelerde ise baş gösteren güven sorunları para birimlerinin değer
kaybetmesine neden olmaktadır.
Temel analiz ülklerin ekonomik,politik, sosyal verilerini inceleyerek gelecekte gerçekleşebilecek
verilerin para birimi değeri üzerine yansıması inceler. Bu inceleme de, para birimin değerine etki
eden veriler önem derecesine göre farklılık göstermektedir. Direkt olarak etki eden ana faktörlerin
yanında bu ana faktörlere etki eden yan faktörlerde bulunmkatadır. Aynı zamanda beklenmedik
gelişmeler para birimi değerine daha çok etki ettiği gözlemlenmiştir. Yaşanan ani gelişmeler panik
halinde fiyatlamalara sebep olmaktadır. Aynı zamanda temel analiz genel ekonomik görünümü
inceleyerek ana trendin yönünün tespiti için önem arz etmektedir.
Temel analizde verileri sınıflandırırken beklenen ve beklenmeyen haberler olarak sınıflandırmamız
mümkün. Beklenen haberler; ekonomik görünümü temsil eden ve bir takvim yardımıyla takip
edilebilecek verilerdir. Bu veriler daha çok ekonomin gelişimini temsil eden göstegelerin rakamsal
olarak ifadesini temsil etmektedir. Piyasada açıklanma tarihi ve yeri önceden belli olan ve piyasa
katılımcı tarafından bir beklenti dahilinde takip edilen bu verilen açıklanma saatiyle
fiyatlanmaktadırlar. Ayrıca beklenen haberler içersinde siyasi aktivitelerde değerlendirilebilir.
Sonuçta bir ülkenin ekonomisini etkileyen en önemli olgu siyasi aktiviteler olarak gösterilebilir.
Örnek olarak Amerika'da gerçekleşecek olan Başkanlık seçimleri tüm piyasa katılımcıları tarafından
takip edilmektedir. Seçim sonuçları ve seçime kadar olan süreç aynı zamanda piyasada o ülkenin
gelecekteki ekonomik tavrı ile ilgili beklentiler oluşturmaktadır.
beklenmeyen haberler ise; piyasa katılımcıları tarafından herhangi bir şekilde takip edilemeyen ve
önceden piyasada bir beklenti oluşmasına engel olan, piyasaya ani bir şekilde duyurulan ya da
duyulan veriledir. Bu tür verilen piyasada panik havası yaratan ve ani fiyatlamalara sebep olan
verilerdir. Aynı zamanda piyasanın hızlı bir şekilde yön değiştirmesini de sağlarlar. Örnek olarak
doğal afetler sisyasi anlaşmazlıklar ya da 11 eylül gibi terör olayları gösterilebilir. Daha önceden
tahmin edilemeyen ve daha çok paniğe sebep olan bu veriler teknik analizlerin de çalışma
prensiplerini ortadan kaldırırlar.
Ayrıca bir diğer ayrım da para birimin değerine direkt olarak etki eden ana faktörler ile bu ana
faktörlere etki eden yan faktörler olarak yapılabilir. Yan faktörler daha çok ana faktörlerin
hesaplanmasında ve haftalık ya da daha kısa süreli geçerliliği olan verilerdir. Bu verilerin ömürleri
kısa olduğu gibi piyasada fiyatlanmaları da kısa sürebilmektedir. Diğer tarafta büyüme, işsizlik, faiz
politikaları gibi çeyreklik dilimlerde ya da daha uzun sürelerde açıklanan ve genel ekonomik
görünümü yansıtan veriler ise daha uzun vadeli fiyatlamalara sebep olmakta ve daha çok trend
oluşumlarını desteklemektedirler. Örneğin verilen bir faiz değişikliği kararı para birimi üzerinde
direkt etkiye sahip olan bir veridir ve daha çok merkez bankalarının uzun dönemli politikaları
arasında yer almaktadır. Sıklıkla değiştirilmekten kaçınılan faiz oranları daha çok bir gereksinim ya
da küresel anlamda gerçekleşebilecek bir kriz neticesinde radikal olarak değişikliklerin yapıldığını
görebileceğin bir ekonomik politika aracıdır.
MERKEZ BANKALARI
Merkez bankaları bir ülke ekonomsinde politikaları belirleyen en yetkili kurumdur. Kısaca merkez
bankasının amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Bu amaca yönelik olarak kullandığı bir
çok araç bulunmamaktadır. Bu amaca ulaşmak için merkez bankaları bir çok görevi de yerine
getirmektedir.
Öncelikle para arzını kontrol etmek amacıyla yürüttüğü işlemlerde direkt olarak para birimin
değerine etki etmektedir. Özellikle iç ve dış piyasada para birimin değerini koruyabilmek adına
gerçekleştirdiği işlemler uluslarası platformda ve reel sektörde yansımalara sebep olur. Kur rejminin
belirlenmesi ve diğer para birimlerine karşı değerinin korunması gibi görevini yerine getirebilmek
adına piyasaya müdahale edebilir. Ayrıca merkez bankası fonlarını değerlendirmek isteyen fon arz
ediciler ile fona ihtiyaç duyan fon talep edenler arasındaki dengeyi sağlamakla da yükümlüdürler.
İki taraf arasında gerçekleşecek işlemleri düzenleyen ve ödemelerini dengeleyen kurum merkez
bankasıdır. Aynı zamanda merkez bankaları ülkenin altın döviz gibi rezervlerinide kontrol etmekle
yükümlüdür. Bu yükümlülük çoğu zaman kriz dönemlerinde hayati önem taşımaktadır. Bir nevi
kasa görevi gören merkez bankası buhran dönemlerinin yönetilmesi ve alacağı kararlar ile hayati
önem taşımaktadır. Ülkenin borç ve gelirlerinin takibi bunlara ilişkin ödemelerin gerçekleştirilmesi
gibi finansal sitemi düzenleyici yapısıyla ülkenin itibari değerini de korumak için faliyetler
gerçekleştirir.
Dolayısıyla forex piysasında çok kullanılan dövizlere etki eden bir etkende Merkez Bankaları'dır.
Hem kendi para birimlerinin değerini korumak hem de ülke ekonomisin iç ve dış piyasada kontrollü
bir şekilde ilerlemesini sağlamak amacıyla izledikleri politikalar direkt olarak para birimin değereni
etkiler. Bu yüzden çalışılan para birimiyle ilgili analiz edilmesi gereken bir diğer veride o para
birimini yöneten Merkez Bankası'nın politikasıdır. Özellikle dolar küresel bir para birimi olduğu
için Amerika Merkez Bankası olan Federal Resevre Bank'ın (FED) takip edilmesi şarttır.
Amerika Merkez Bankası – Federal Reserve Bank
Amerika Merkez Bankası 1923 yılında ekonomik istikrarı sağlamak ve güvenli bir ortam
oluşturmak adına kurulmuştur. Merkez bankasının yapısı diğer merkez bankalarına göre farklılık
göstermektedir. 12 merkez bankasının üst kurulu olarak görev yapan Federal Reserve Bank'a Ben
Bernanke başkanlık etmektedir. Dolar üzerinde kararları veren FED 12 farklı eyalet bankasının
birleşiminden oluşmaktadır. FED'in en önemli oraganı Açık Piyasa İşlemlerini yürütmeye yetkili
Federal Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC ) 'dir. FOMC, Amerikan Merkez bankasının açık
piyasa ile ilgili kararları alan ve uygulayan komitedir. 12 üyeden oluşmaktadır, bu üyelerin 7 tanesi
guvernörler kurulu üyesidir, diğer 5 üye ise federal rezerv bankası başkanlarından oluşmaktadır.
New York Federal Rezerv Bankası başkanı FOMC’nin değişmeyen üyesidir. Geriye kalan 4 üye 11
FRB başkanının sırayla görev almasıyla belirlenir. FOMC başkanı geleneklere göre Guvernörler
Kurulu Başkanıdır. FOMC yürüttüğü açık piyasa işlemleri ile dolarla ilgili karalar alarak para arzını
kontrol etmek için çalışmaktadır. Ayrıca devlet tahvilleri alınıp satılması gibi yöntemlerle doların
değerini belirlemede en etkili organdır.
FOMC toplantıları 6 haftada 2 gün boyunca süren toplantılar gerçekleştirerek mevcut durum
değerlendirmesi yapar ve geleceğe ilişkin kararlar alarak piyasaya duyrulur. Ben Bernanke'nin
düzenlediği basın toplantılarında FED'in değerlendirmesi ve geleceğe dair beklentileri açıklanarak
piyasada beklentiler oluşturulur. Bu basın toplantıları ve tutanakların yayınlanması piyasayı
etkileyen oldukça önemli bir veridir. Gerek mevcut duruma ilişkin analizler gerekse geleceğe dair
beklentiler piyasa aktörleri tarafından anlık olarak yorumlanır ve dolar üzerinden fiyatlanmalar hız
kazanır.
FED kararları Amerika ve doların küresel para birimi olması dolayısıyla diğer ülke ekonomileri
üzerinde etkileri vardır. Bu yüzden piyasada devamlı takip edilmesi gereken en önemli Merkez
Bankalarındandır.
Avrupa Merkez Bankası European Central Bank ( ECB )
Avrupa Merkez Bankası (ECB ) Avrupa Bölgesinin içinde bulunduğu üye ülkelerin para politikasını
yürütmekle yükümlü olan ve dünya ekonomisinin en önemli kurumlarındandır.1998 yılında Avrupa
ekonomisi ve para birliği kapsamında kurulmuştur. Merkezi ise Frankfurt’ta Euro kulesindedir.
FED ve diğer merkez bankalarının ana amacı gibi ECB'nin de amacı euronun değerini korunmak ve
fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu hedef doğrultusunda para politikasını belirleyen ve üye ülkelerin
para kaynaklarının yönetimi, para arzının kontrolü, döviz işlemeleri gibi işlemleri yerine getiren
bankaya 2011 yılında seçilen Mario Draghi başkanlık etmektedir. Üye ülke merkez bankaları
Avrupa Merkez Bankası'nın organı olarak görev yapmaktadır. Karar alma makamı olarak ECB göre
yaparken üye ülke merkez bankarı uygulayıcı konumunda yer almaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB )
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Türk Lirası üzerinde gerçekleştirdiği poltikalarla etkili rol
oynamaktadır. Fiyat istikrarını sağlama amacına yönelik olarak yürüttüğü faliyetleri sonucunda
Türk Liraının değerini ve itibarını korumak adına işlemeler gerçekleştirmektedir. Ülkenin
kalkınması için uygulanacak politikaları da desteklemeye çalışmaktadır. Banka para politikasının
uygulanmasında tek başına yetkilidir. Fiyat istikrarını sağlamak amacıyla belirleyeceği politika
dahilinde para politikası araçlarını serbestçe kullanabilmektedir. Bankanın politika araçlarını
uygulamada ve ekonomiyi takip etmekte ihtiyaç duyacağı bilgileri toplama ve kurumları denetleme
hakkı bulunmaktadır. Merkez bankası başkanı Erdem Başçı'dır. Merkez bankası uyguladığı para
poltikasında Açık piyasa işlemleri, Reeskont oranı , Zorunlu karşılıklar gibi araçlar kullanarak
piyasaya müdahale etmektedir. Ancak TCMB günümüzde fiyat istikrarının sağlanması için
enflasyon hedeflemesine dayanan para politikası uygulamaktadır. Faiz oranın belirlenmesi
nedeniyle para arzı tam olarak denetlenmemektedir. 2001 krizi sonrasında benimsenen serbest döviz
kuru rejimine paralel olarak aşırı oynaklıklar dışında döviz piyasasına müdahale edilmediği
gözlenmektedir.
FAİZ ORANLARI DEĞİŞİMİ
Ekonomide kullanılan en önemli maliye araçlarından bir taneside faiz oranlarıdır. Merkez
Bankalarının fiyat istikrarını sağlayabilmek adına kullanabilecekleri en önemli silah olan faiz oranı
aynı zamanda da ekonominin temel taşını oluşturmaktadır.
Bireylerin yatırım kararlarını ve harcamalarını etkileyen en önemli faktör faiz oranlarıdır. Alternatif
yatırım araçlarının ya da reel ekonomi yatırımlarının kıyaslanması faiz oranları baz alınarak
gerçekleştirilmektedir. Faiz oranlarından daha fazla getiri sağlayan herhangi bir araç daha karlı faiz
oranlarından daha az getiri sağlayan araç ise daha az karlı ya da faiz oranlarına göre zararlı olarak
nitelendirilmektedir. Faiz oranlarından daha yüksek getiri sağlayan herhangi bir araca yatırım
yapılırken gerekli risk getiri analizi yapılarak yatırım kararı alınır. Bu yüzden faiz oranları
ekonomik ativiteyi ve de finansal araçlarının değeri etkileyen en önemli faktördür. Ayrıca faiz
oranları özellikle finansal piyasaları etkileyen önemli bir ana faktördür. Bu yüzden açıklanan diğer
ekonomik aktivite verileri faiz oranlarının değişip değişmeyeceğine dair bir beklenti oluşturur. Bu
sayede gelen veriler piyasada kısa veya uzun süreli olarak fiyatlanır.
Fazi oranları Merkez Bankaları tarafından ekonomik duruma göre değiştirilmektedir. Ekonomik
aktiviteyi canlandırmak ya da durağan hale getirebilmek adına faiz politikaları her ülkenin
durumuna göre farklılık göstermektedir. Aynı zamanda ülkelerin diğer ülkeler ile olan ilişkileri ve
küresel ekonomiye ilişkin beklentileri izledikleri politikaları farklılaştırır. Günümüzde küresel
ticaretin artmasıyla ülkelerin gelirleri ve giderleri çeşitlenmiştir. Bu da iç ekonomideki dinamiklerin
etkilenmesine ve para ve maliye politikaların farklılaşmasına sebep olmaktadır. Bugün Amerika'yla
başlayan Avrupa ile derinleşen kriz tüm dünyada etkisini göstermektedir. Hatta sağlam bir
ekonomiye sahip olunsa bile dış ticaret sayesinde en sağlam ekonomiler bile zora düşmektedir. Bu
da ülke Merkez Bankalarının izleyeceği faiz politikalarının yansımalarının başka bir ülkede etkisini
göstermesi anlamını taşımaktadır.
En temel anlatımıyla faiz oranlarındaki değişiklik piyasalara ve para birimine şu yönde yansımalar
gösterebilir.

Faiz oranları düşürüldüğünde;
Faiz oranlarının düşürülmesi ekonomide gerçekleşecek ekonomik aktivitelerin artmasına olanak
tanır. Bunun sebebi Merkez Bankaları faiz oranlarını düşürerek bankacılık sektörünün de
müşterilerine verdiği faizi düşürmüş olacaktır. Bu sayede yatırımcılar faiz gelirlerinin azalmasıyla
farklı yatırım araçlarına yönelmeyi tercih edeceklerdir. Paranın ekoenomiye daha fazla enjekte
edilmesine sebep olan düşüş sayesinde ekonomik aktiviteler artacaktır. Yatırımcılar faiz
gelirlerinden mahrum kaldıkları oranda diğer araçlarda arayacak böylece reel sektörde ve ekonmik
faliyetlerde daha fazla miktarda para dönmeye başlayacaktır. Fazla olan bir ürünün değerinin
düşmesi gibi piyasada oldukça fazla hale gelen parada değer kaybı yaşanacaktır. Bu durumda fazla
olan paranın bir kısmı yeni yatırımlara yönelirken diğer bir kısmıda harcamalara yönelecektir.
Harcamalara yönelen para talebin artmasına bu durumda da fiyat endekslerinin yukarı tırmanmasına
sebep oalcaktır. Yani enflasyon verilerin yüksek gelmesi fiyat istikrarının bozulmasına sebep olur.
Bu durumda Merkez bankaları bu hassas dengeyi sağlayabilmek adına uyguladıkları faiz oranlarını
doğru bir şekilde belirlemek zorundadırlar.
Bu durumda faiz oranlarının düşmesi; ekonomik aktiviteyi artırırken paranın değerinin düşmesine
sebep olacaktır. Aynı zamanda da enflasyonun yükselmesine sebep olacaktır.

Faiz oranları yükseltiğinde ise ;
faiz oranlarının yükseltilmesi ekonomik aktivitelerin azalmasına sebep olan bir olgudur. Faiz
oranları aynı zamanda harcamanın fazla olduığu ve enflasyon yani fiyat istikrarının bozulduğu
ortamlarda piyasada fazla olan parayı çekmek için kullanılan bir yöntemdir. Fazi oranları
artırıldığında yatırım kısmı yeniden paralarını faize yönlendirecek ve ekonomik aktivitelerin
azalmasına sebep olacaktır. Aynı zamanda harcamalardan vazgeçenler de faizlerdeki yükselişi
farkedecek ve bu gelirden faydalanmak adına paralarını faize yatıracaklardır. Bu durumda piyasada
dolaşan parada faizin yükselmesi sebebiyle meydana gelecek azalma piyasada az olan ürünün
kıymetli olması misali değerlenmeye başlayacaktır. Aynı zamanda azalan harcamalar ürünlere olan
talebi düşüreceği için enflasyon verileride aşağıya çekmeye başlayacaktır.
Bu durumda faiz oranları yükseltiğinde ekonomik aktiviteyi azaltırken, paranın değerini artıracaktır.
Aynı zamanda da enflasyonun düşmesine sebep olacak bir dönü oratya çıkacaktır.
Anlaşılacağı gibi yukarıdaki döngüde faiz oranlarının değiştirilmesi ekonomide bir çok değişikliğe
ve her bir bireyin elde ettiği kazanç ve harcamalara etki etmektedir. Bu döngünün her zaman
dengede olması istenir. Ancak dışa açık ekonomilerde bunu kontrol etmek oldukça zordur. Çünkü
içerideki harcamaları ve geliri bir şekilde kontrol edebilirken dışarıda oluşan talebi yada arzı kontrol
edebilmek imkansıza yakındır. Bu da dışarıdan gelen etkiye iç piyasalarda dengenin bozulmasına
sebep olacaktır.
Aynı zamanda diğer ekonomik verilerde faiz oranlarına etkisi yorumlanarak para birimine ilişkin
kararlar alınmaktadır. Yani Merkez bankalarının gelen verilere faiz kanadında nasıl tepki verecekleri
yorumlanır ve bu tepki para birimine nasıl etki edeceği yönünde bir beklenti oluşarak fiyatlamalar
gerçekleşir.
EKONOMİK BÜYÜME
Büyüme; bir ülkenin bir önceki döneme göre elde ettiği gelirde gözlemlenen artıştır. Bu artış yurt
içinde yerleşik kişiler tarafından elde edildiğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla olarak adlandırılır.
Büyüme ülke ekonomisinde gerçekeleşen faliyetlerin artışına paralel olarak seyreden ekonomik bir
veridir. Bu veri sayesinde bir dönemde gerçekleşen aktivitilerin ülkeye gelir yönünden katkısı
ortaya çıkar. Büyüme rakamları aynı zamanda kişilerin gelirlerindeki artışıda temsil etmektedir.
Yani kişisel gelirin artışı bireylerin refah düzeyini artırırken, harcamalarında ve yatırımlarında
farklılaşmalara gidilmesine olanak tanır. Ayrıca ülke ekonomisine yurtdışında çalışan ancak
gelirlerini yurtiçine taşıyan yani ülke vatandaşı olarak adlandırılan kişilerinde yapmış olduğu
katkılar dikkate alınırsa Gayri Safi Milli Hasıla olarak adlandırılır.
Ekonomik büyüme ülke ekonomisin kalkındığını ve de kişisel gelirdeki artışı işaret etmektedir. Bu
yüzden para birimi ve finansal araçları açısından olumlu olarak karşılanmaktadır. Ancak Gayri safi
Yurt İçi Hasılanın iki dönem üst üste düşüş göstermesi ülkenin resesyonu yani durgunluk anlamını
taşımaktadır. Büyüme rakamlarının negatif gelmesi ekonomin bir önceki döneme göre daraldığını
dolayısıyla gelirlerdeki azalmayı işaret eder. Bu durum sıklıkla tekrarlanırsa ekonomideki krize ve
çöküşe işaret etmektedir.
Ancak değerlendirlmesi gereken konu ekonomik büyüme rakamlarının ya da küçülmenin o an ki
koşullara göre gösterdiği seyirdir. Aşırı büyüyen ekonomilerde enflasyon gibi zorluklar çıkabilir. Ya
da gereğinden az büyüyen ekonomiler gelecekte daralabileceğine işaret ettiği için piyasa aktörleri
tarafından farklı algılanabilmektedir. Bu yüzden ekonomik büyüme rakamları analiz edilirken hem
bir önceki dönem dikkate alınmalı hem de beklentiler dikkate alınmalıdır.
ENFLASYON VERİLERİ
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eden bir durumdur. Diğer bir
tanımı nominal milli gelirin, bu gelirle satın alınan mal miktarına (gerçek milli gelire) nazaran
artması yani şişmesi demektir.
İlk tanımda iki durumdan bahsedilmektedir:
Birinci olarak tek bir fiyat ya da fiyat grubu değil, fiyatlar genel seviyesi gösterge alınmaktadır.
İkinci olarak artışın bir kereye ya da birkaç defaya mahsus olmadığı, sürekli olduğu
vurgulanmaktadır.
Fiyatların genel seviyesi, ekonomide seçilen belli bir mal ve hizmet kümesinin (sepetinin) parasal
karşılığıdır. Fiyatlar, mal ve hizmetlerle dolaşımdaki para miktarı arasındaki dengeye göre oluşur.
Para miktarındaki artış, mal ve hizmet miktarındaki artış (büyüme) ile dengeli olursa fiyatların
genel seviyesi değişmez. Ama bunlardan biri diğerinden fazla üretilirse az üretilen kıymetli hale
gelir.
Enflasyon verisi takip edilirken başka önce verilerde göz önünde bulundurulmak zorundadır. Bu
veriler hem tüketici hem de üretici açısından enflasyona etkilerini ve de harcamalarının
yansımalarını göstermektedir.
Tüketici Fiyat Endeksi olarak adlandırılan endeks bir tüketicin satın aldığı belirli bir ürün ya da
hizmetin fiyatındaki ortalama değişimi gösteren bir ölçüdür. Yıllık enflasyon verisine direkt olarak
etki etmektedir. Bir bireyin satına alma gücündeki değişimi yansıtması açısından oldukça önemlidir.
Geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında elde edilen sonuç pozitif veya negatif olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu durumda bireyin geçmiş dönemde elinde bulunan geliri ile şimdiki durumda elde
ettiği gelir karşılaştırılır. Böylece bireyin şu an ki durumu ve yapabileceği harcama değer elde
edilmiş olur. Negatif durumlar bireyin gelirin erimesi anlamını taşırıken pozitif durumlarda elde
edilen gelirle daha fazla ürün alınabileceğini gözlemlenir.
Üretici Fiyat Endeksi; Üretici fiyat endeksi belirli bir dönemde ülke ekonomisine katkıda bulunan
ve üretim gerçekleştiren kurumlardan elde edilen fiyatlarla oluşturulan bir endekstir. Üretimi
gerçekleştirenlerin fiyatlarını yansıtan endekste üretici kanadında fiyat seviyesini tespit etmek
amacıyla kullanılır.
Tüketici fiyat endeksiyle temel farkı, endesk elde edilirken derlenen fiyatların farklılığıdır. Tüketici
fiyat endeksine genelde tüm ürünler katılırken ve de katma değer vergisini içeren fiyatlar dahil
edilirken, üretici fiyat endeksinde katma değer vergisi hariç tutularak ve de tarım, madencilik,
imalat sanayi, elektrik, gaz ve su sektörleri verileri dikkate alınarak hesaplanmaktadır. İnşaat, toptan
ve perakende satışlar ile otelcilik, haberleşme ve mali aracılık gibi faliyetler endeks dışında
bırakılmıştır.
İŞSİZLİK VERİLERİ
İşsizlik bir ekonomide çalışmak istediği halde iş bulamayan kişileri temsil eden bir kavramdır.
Özellikle ekonomin yaratabildiği olanakları en iyi şekilde temsil eden işsizlik büyüme rakamlarıyla
değerlendirilen ve ekonomik krizlerin en önemli göstergelerindendir. Belirli bir ekonomik dönem
dikkate alınarak hesaplanan işsizlik oranı nüfus içersinde bulunan işsiz sayısını oransal olarak
görmemizi sağlamaktadır. Özellikle genç nüfusta gerçekleşen işsiz sayısındaki artış ekonominin
etkinliğinin azaldığını ifade etmektedir. Üniversite gibi yüksek eğitimli bireyler yetiştiren
kurumlardan mezun olduktan sonra işsiz kalınması ekonomide yeni iş olanaklarının
yaratılamamasına ve durgunluğa işaret etmektedir.
Her ekonominin nüfusuna ve sahip olduğu ekonomik gücüne göre işsizlik oranları farklılık
gösterebilmektedir. Nüfusu fazla ve ekonomik gücü yüksek olan bir ülke ile daha az nüfusa sahip
ancak ekonomik gücü daha sınırlı olan bir ülke, aynı orana sahip olsalar dahi hem sayı açısından
hem de işsizlerin profili farkı sonuçlar ortaya çıkarır. Özellikle ekonomilerde genç nüfusun iş
gücüne katılımı önemlidir. Çünkü bir ülkenin geleceğini temsil eden kısım genç nüfustur.
İşsizlik oranları hesaplanırken bazı öncü veriler dikkate alınmaktadır. Bu veriler yıllık ya da
çeyreklik bazda ilan edilen işszlik verilerin detaylarını içermekte ve geçirilen dönem hakkında bilgi
vermektedir. O yüzden bu veriler incelenirken birbirleriyle ilişkilendirilerek incelenmesi
gerekmektedir.
Tarim Dışı İstihdam Verileri
Ekonomide bir aylık dönem içersinde devlet memurları, ev hanımları, tarım işçilerinin dahil
edilmediği ve dönem içersinde kaç kişinin istihdam edilebildiğini gösteren veridir. İşsizlik verileri
içersinde önem derecesi oldukça yüksektir. Piyasada veri genelde hızlı fiyatlamalara sebep
olmaktadır. Veri ekonomin etkinliğin ne kadar kullanılabildiğini ve ekonominin gücünü göstermesi
açısından önemlidir. Sağlanan istihdam olanağı sektörde yarattığı gelirle ekonomin canlanacağı ve
durgunluk gibi bir sorunun yaşanmayacağı algısını oluşturmaktadır.
Tarım dışı istihdam verisi genellikle bir önceki döneme göre değerlendirmeye alınır. Artışlar para
birimi ve ekonomik görünüm için olumlu olarak algılanırken azalışlar olumsuz olarak
algılanmaktadır. Verinin olumlu gelmesi ilerleyen dönemde işsizlik oranın düşeceğine işaret
etmektedir. Bu yüzden işsizlik oranı verisiyle ters yönlü ilişkiye sahiptir.
Aynı zamanda veri değerlendirilirken ekonomik görünüm de oldukça önemlidir. Kriz dönemlerinde
ya da krizden çıkış süreçlerinde veride yaşanacak pozitif değişimler geleceğe dair yaratacağı olumlu
hava dolayısıyla daha çok etki edebilmektedir. Tam tersi durumda durgunluk dönemlerinde verinin
negatif gelmesi piyasada ekonomik durgunluğun derinleşeceğine dair işaret olarak algılandığından
etkisi daha büyük olabilmektedir.
Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları ( İstihdam Talepleri )
İstihdam talepleri ya da diğer adıyla işsizlik maaşı başvuruları bir ekonomide devletin izlediği
politika gereği belirli bir dönem çalışmış kişilere işsiz kaldıkları süre boyunca devlet tarafından
ödenen maaşların temsil edildiği veridir. Genellikle haftalık olarak açıklanan veri de o dönem
içersinde işten çıkarılan kişilerin devletten istihdam talep ettiklerini bu işsizlik durumu geçene kadar
da maaş istediklerini belirtmektedir. Kişi sayısı olarak kaç kişinin işten çıkarıldığını gösterir.
Veri aynı zamanda işsizlik oranı verisi için öncü bir veri olarak algılanmaktadır. Çünkü başvuru
yapanlar kısa bir süre içerisinde istihdam edilemezse işsizlik oranı verisine direkt olarak
yansıyacaklar böylecede işsizlik oranı verisinin yükselmesine sebep olacaklardır. Verinin
yükselmesi işsizlik oranınıda yükselteceği için ekonomi açısından olumsuz olarak algılanmaktadır.
Bu durumda para birimi değerine etki etmektedir. Verinin azalan bir eğilim içerisinde olması ise;
olumlu bir algı yaratarak ilerleyen dönemde işsizlik verisinin düşeceğine dair beklenti oluşmasını
sağlar. Para birimi üzerinde olumlu etki eder. Veri genellikle haftalık periyotta perşembe günleri
açıklanır.