türk telekomünikasyon sektörü ile ülke ekonomisindeki
Transkript
türk telekomünikasyon sektörü ile ülke ekonomisindeki
TÜRK TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜ İLE ÜLKE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN VARLIĞININ VE BOYUTUNUN EKONOMETRİK ANALİZİ ECONOMETRIC ANALYSIS OF EXISTENCE AND DIMENSION OF RELATIONSHIP BETWEEN TURKISH TELECOMMUNICATION SECTOR AND DEVELOPMENTS IN NATIONAL ECONOMY Ayşe Kurt1 Telekomünikasyon Kurumu Ankara e-posta: Özet Bu çalışmada, Telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyümedeki önemi üzerine, dünyada yapılan akademik çalışmalar da incelenmek suretiyle, 1970-1999 yıllarının kapsadığı 30 yıllık dönemde, Türk telekomünikasyon sektöründe etkin varlık gösteren yerleşik işletmeci TTAŞ’nin yatırım verileri kullanılarak, belirtilen dönemde bu yatırımların temsil ettiği Türk telekomünikasyon sektörü ile ülke ekonomisindeki gelişmeler arasındaki ilişkinin ortaya konulması amacıyla ekonometrik analizi yapılmış ve telekomünikasyon sektöründeki söz konusu yatırımların ekonomik büyümede olumlu gelişmeler sağladığı sonucu elde edilmiştir. Abstract In this study, the econometric analysis performed using the investment data of Turk Telekomunikasyon A.S. in the 30 years between 1970 and 1999 which is incumbent and was influential (influenced effectively) in Turk telecommunications sector at this perriod, on importance of Turk telecommunication sector in economic growth by researching academic studies in the world, showed that the respective investments created positive developments economic growth. 1. GİRİŞ Hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanını etkilemekte, bilgi ekonomisi, yeni ekonomi ve internet ekonomisi gibi kavramları gündeme getirmektedir. Bilgi ve iletişim sektöründeki olağanüstü gelişmeler, mal ve finans piyasalarının ülke sınırlarını aşmasını sağlayarak dünyayı ekonomik bir küreselleşmeye doğru götürmekte, bu gelişmelerle birlikte dünya ekonomisi daha liberal bir yapıya dönüşmektedir. Bu dönüşüm bir yandan bilgi ve bilgi akışını sağlayan telekomünikasyon hizmetlerine olan talebin giderek artmasına ve çeşitlenmesine neden olmakta ve telekomünikasyon sektörünün teknolojik boyutta hızla gelişmesi sonucunu doğurmaktadır. akurt@tk.gov.tr Bu hızlı gelişmelerin bir sonucu olarak telekomünikasyon sektörü, artık günümüzde bireysel ve kitle haberleşmesinin sağlanmasının çok ötesinde, bilgi toplumunun temel altyapısını oluşturan ve kendi başına ticari ve ekonomik değeri olan bir stratejik sektör haline gelmektedir. Telekomünikasyon sektöründe yaşanan gelişmeler ışığında, teknolojik yarışın sektördeki rekabeti stratejik bir savaşa dönüştürmesiyle dünya telekomünikasyon pazarından aldıkları payı büyütme çabasında olan bir çok ülke, ortaya çıkan yeni telekomünikasyon düzenine uygun olarak hızla yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Telekomünikasyon sektörlerini alan ve ölçek olarak büyüten bu ülkelerde, teknolojik gelişmeler sonucu çeşitlenen telekomünikasyon hizmetlerine yatırımlar yapılmış, hizmetler çeşitlenerek yaygınlaşmış ve bu sayede önemli sayısal büyüklüklere ulaşılmıştır. Bu gelişmelerin sonucu olarak da sektörün ekonomideki ağırlığı artmaya başlamış ve telekomünikasyon ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni haline gelmiştir [1-6]. Bu çalışmada, dünyada yapılan akademik çalışmalar da incelenmek suretiyle,Türkiye telekomünikasyon yatırımlarındaki büyümenin ekonomik büyümeye katkısı yapısal ekonometrik model çerçevesinde incelenmiştir. Bu araştırmada 1970-1999 dönemlerini kapsayan yıllık zaman serisi verileri kullanılmış ve ekonomik büyümenin göstergesi olarak reel gayri safi yurt içi hasıladaki büyüme oranı dikkate alınmıştır. Ayrıca, ekonomik büyüme ile ilgili iktisat literatürü de dikkate alınarak yapısal ekonometrik modele açıklayıcı değişkenler olarak sermaye, emek ve ithalattaki büyüme değişkenleri de dahil edilmiştir. Korelasyon analizi ve yapısal ekonometrik modelden elde edilen bulgular, telekomünikasyon yatırımlarındaki büyümenin ekonomik büyüme üzerinde pozitif yönde bir katkıya sahip olduğunu gösteren istatistiksel ve ekonometrik kanıtlar vermiştir. Ekonometrik analizler Eviews paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 2. TELEKOMÜNİKASYON VE EKONOMİK BÜYÜME 2.1. Telekomünikasyonun Yeri ve Önemi Ekonomideki Bilgi ve iletişim teknolojilerinin birbirleriyle yarışırcasına hızla gelişmeleri, dünyada çok geniş kapsamlı ekonomik ve sosyal değişikliklerin gerçekleşmesine yol açmaktadır. Küreselleşmeye entegre olmuş ülkelerde bilgi ve iletişime dayalı iş kolları geleneksel sanayi alanlarının yerini alırken, 1990’lardan itibaren telekomünikasyon, üretimden finansal hizmetlerin sağlanmasına kadar önde gelen ticaret ve sanayi gibi bir çok sektörün gelişmesinde büyük öneme sahip olmuştur [4, 7]. Serbest piyasa ekonomisinin etkin olarak işlerliği, ancak güvenilir bilginin uygun zamanda karar vericilere ulaşması ile mümkündür. Kaynakların daha verimli alanlara kaydırılarak toplum refahının artırılması sürekli, güvenilir ve etkin bir bilgi akışı ile mümkün olabilir. Telekomünikasyon hizmetleri ülke kaynaklarının daha etkin dağılımında en önemli araçlardan biri olan mali piyasaların, haberleşme yoğun sektörler olan turizm ve ulaştırma hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu gibi üretici, toptancı, perakendeci ve tüketici zincirinde bilgi akışını sağlayarak her türlü mal ve hizmet piyasalarının arz ve talepteki değişimlere uyum içinde ve etkin bir şekilde işleyebilmesi için en önemli araçlardan biri haline gelmiştir [4, 8, 9]. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler ışığında, telekomünikasyon hizmetlerinin etkin dağıtımı, daha düşük işletme maliyetleri ve artan bilgi yoluyla direk, hızlı bilgi yayılımıyla da dolaylı olarak fayda sağlar. Bir çok gelişmiş ülkede bilgi oluşumu ve iletimi büyümenin temel kaynağıdır [10]. Nitekim, telekomünikasyon sektöründe hızlı gelişmelerin devam ettiği gelişmiş ülkelerde, teknolojik gelişmeleri yakalamış modern bir telekomünikasyon şebekesi, hem bilgi elde etmenin sabit işletme maliyetlerini, hem de mevcut pazarlara katılmanın değişken işletme maliyetlerini azaltmaktadır. Aynı zamanda modern bir sistem kamu bürokrasisindeki işletme maliyetleri ve firma içi maliyetleri azaltma gibi bir çok etkiye sahiptir. Dolayısıyla, gelişmiş ülkelerde düşük maliyetler, telekomünikasyon altyapısının gelişimi ve ekonomik büyüme ile sonuçlanmaktadır [11]. Bu nedenle telekomünikasyon altyapı yatırımları bir çok hükümet ve uluslararası şirkette önceliğe sahiptir [10]. ITU ve OECD ülkelerinde de telekomünikasyonun büyümeye katkı sağladığı, hatta telekomünikasyon yatırımlarının engellenmesinin gelişme ve büyümede büyük kayıplara neden olacağı tezi savunulmaktadır [12]. Özetlemek gerekirse, ülke ekonomisinin daha etkin ve verimli işlemesi ve küresel rekabet karşısında varlığını sürdürebilmesi için etkin bir bilgi akışının sağlanması gerekmektedir. Gelişmiş ülkeler artık sanayi toplumunu aşıp bilgi toplumu olma yolunda çaba sarf etmektedirler [7, 13]. Ekonomiler giderek bilgi yoğun hale gelmekte ve bilgi yoğunluğu artıkça bilgi akışını sağlayan telekomünikasyon hizmetlerine olan talep giderek artmakta ve çeşitlenmekte, telekomünikasyon sektöründe yaşanan teknolojik gelişmeler de hem telekomünikasyon hizmetlerinin hem de dünya ekonomisinin küreselleşmesinde önemli rol oynamaktadır [4, 9]. 2.2. Telekomünikasyonun Büyümedeki Rolü Ekonomik 1980’lerin başında ekonomik büyüme kavramının belirlenmesinde önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Klasik yaklaşımda üretim, bir ülkenin önce tarım ürünleri ve hammadde üretiminde yetkinleşmesini, ardından da sanayi ürünleri ve hizmetler sektörünün gelişmesini tanımlamaktaydı. Ancak günümüzde ticaretin yapılanmasına bakıldığında, hizmetler sektörünün sanayi ürünleri ticaretini ve buna bağlı olarak da tarımsal ürünler ve hammadde ticaretini geliştirdiği görülmektedir. Öte yandan, hizmetler sektörünün kendi içinde de hiyerarşik bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yeni yapılanmada iletişim sektörü; taşımacılık, sigortacılık, bankacılık ve bilgi teknolojileri gibi alanların alt yapısını oluşturmaktadır. Mali piyasalar, küreselleşmenin etkisiyle iletişim ağlarını tüm dünyayı kapsayacak biçimde oluşturarak yeni çalışma düzeni geliştirmiş ve ekonomik sisteme olan etkileri muazzam boyutlara ulaşmıştır. Bu bağlamda, iletişim alt yapısına yapılan yatırımlar, etkileşim içinde bulunduğu tüm sektörler de göz önüne alındığında, yeni çalışma düzeni ve ekonomisinde uzun dönemdeki büyüme düzeyinde önemli bir nitelik ve nicelik kazanmaktadır [1]. Böylece, iletişim teknolojileri gelişirken sanayi gibi diğer sektörlerin çıktılarını kullanmakta ve böylece dolaylı olarak diğer sektörlerin de gelişimine yol açarak Kaldor büyüme modelinde1 [14] de öngörüldüğü gibi verimli bir büyüme sağlamaktadır. Bilginin iletişim ağları üzerinden gönderilmesi, alınması ve yönetilmesi, dünyanın her tarafında benzer standartların kullanıldığı, karşılanabilir maliyetlerle, ayrım gözetmeyen, evrensel erişimin sağlandığı bir düzeyin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Bu da, telekomünikasyon sektörüne yapılacak büyük orandaki yatırımlarla ve bu sektörün gelişimiyle mümkün olabilmektedir. Kısacası, bilginin taşınmasındaki temel araçlardan birisi olan telekomünikasyon ekonomik 1 Kaldor büyüme modeli üç büyüme yasasını içermektedir. Birinci yasada, üretim çıktısındaki büyüme ile GSYİH’deki büyüme arasında, ikinci yasada üretim çıktısındaki büyüme ile üretim verimliliğindeki büyüme arasında ve üçüncü yasada üretim çıktısındaki büyüme ile üretim dışındaki diğer alanlardaki büyüme arasında kuvvetli doğrusal ilişkilerin olduğu ortaya konulmaktadır [15]. faaliyetlerin küreselleşmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Böylece telekomünikasyonun ekonomik büyümeye etkisi önemli bir boyuta ulaşmaktadır. Tüm bu gelişmelerden dolayı son yıllarda politika belirleyiciler telekomünikasyona öncelik vermiş ve bu süre içinde sektör büyük gelişmeler göstermiştir [15]. Bu gelişmeler Türkiye’de, AB ve OECD ülkelerinde telekomünikasyon sektörünün GSYİH içerisinde aldığı payların artan değerlerinden de açık bir şekilde görülmektedir. Bunların ötesinde, telekomünikasyon sektörü ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için yapılan ekonometrik çalışmalardan elde edilen sonuçlar da, telekomünikasyon ile ekonomik büyüme arasındaki güçlü ve pozitif ilişkiyi tartışma götürmez bir şekilde gözler önüne sermektedir [10]. Bu gelişmelerin bir sonraki adımı olarak da, telekomünikasyon altyapı yatırımlarıyla artan ekonomik etkinlik ve büyüme telekomünikasyon hizmetlerine daha yüksek oranda milli gelir harcaması ile sonuçlanmakta ve daha fazla oranda telekomünikasyon yatırımlarını teşvik etmektedir. 2.3. Literatür Araştırması: Bazı Seçilmiş Ekonometrik Çalışmalar Küresel anlamda, ekonomik büyümeye katkı sağlayan bilgi ve iletişim teknolojileri hemen hemen bütün ekonomik sektörlerde olduğu gibi telekomünikasyon sektöründe de verimliliği artırmada, yönetim problemlerinin üstesinden gelmede, hizmetlerin kalitesini geliştirmede ve hizmetleri genişletmede çok büyük bir potansiyele sahiptir. Ekonomik gelişme politikalarının merkezine bilgi ve iletişim teknolojisini yerleştiren ve bu alanda en dikkate değeri Singapur olan birçok sanayileşmiş ülke örneklerinde bu potansiyeli görmek mümkündür. Bilgi teknolojisi ve telekomünikasyon hizmetlerinin, daha önceki teknoloji dönemlerinden daha yüksek oranda elde edilebilir, daha güçlü ve çok yönlü olmasına rağmen, birçok gelişmekte olan ülkede bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonomik büyümeye katkısının ne şekilde olduğunu ortaya koymak zordur. Özellikle Afrika, Orta Asya ve Latin Amerikanın bazı bölgeleri gibi dünyanın birçok yerinde bilgisayar, telekomünikasyon ve benzer diğer teknik konuların olanaklarının sınırlı olduğu iyi bilinmektedir. Günümüzde birçok gelişmekte olan ülke, dünya ekonomisine iştirak edecek az gelişmiş ülkelerin yeterlilikleri açısından incelendiğinde, daha fazla teknoloji ve bilgi yoğunluğu anlamına gelen küresel ekonomi içinde telekomünikasyon ve teknik gelişim düzeyleri bakımından ciddi oranda dezavantajlıdır. Küreselleşme trendinin dünya ekonomisindeki bazı bölgelerde ve fakir ülkelerde daha fazla küçülme ile sonuçlanacağı, sosyal yapılarında bozulmaya neden olacağı korkuları vardır. Yine de yeni teknolojilerde güvenli yatırıma yönelik çabalar sürmektedir. Birçok ülkede finansal güçlüklere rağmen, teknoloji yayılımının düzenli bir şekilde yapılmasının önemli olduğu kabul edilmektedir. “Bu yatırımlar ekonomik gelişme sağlayacak mı?”, “Bilgi ve iletişim teknolojisinin yayılımından beklenen ekonomik değişmeler nelerdir?”, “Hangi yaklaşımlar ekonomik gelişmeden fayda sağlayabilecek?” sorularına cevap aranmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki bilgi ve iletişim teknolojileri literatürü incelendiğinde, bu soruların öneminin yeterince anlaşılmadığı ve büyük ölçüde ekonomik büyüme, bilgi ve iletişim teknolojisi arasındaki ilişkiden habersiz olunduğu gözlenmektedir. Bu ülkelerdeki rapor edilmiş deneysel çalışma ve tavsiyelerin çoğu, bilgi ve iletişim teknolojisi yayılımının ekonomik değeri ile ilgili tahminlere dayanmaktadır. Teknik yeterliliklere sahip olma ve hızlı teknolojik değişiklikleri uygulama yarışında, güçlü teknolojilerin sağlayacağı değişimleri anlamada nispeten küçük çabalar sarf edilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde teknolojik gelişmelerin etkileri üzerine yapılan tartışmalar, bu gelişmelerin yaratacağı fırsatları öne çıkaran iyimser bakış açısı ile bu teknolojilerin onların kazançlarını sömüreceği olasılıklarını dikkate alan kötümser bakış açısı arasındaki temel çatışmayı sergilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde güçlü teknolojilerin etkileri üzerinde fikir ayrılıkları yaşanırken, gelişmiş ülkelerde teknolojik yeniliklerin ekonomik önemi üzerine teoriler dahi geliştirilmiştir. Ekonomik değişimin birçok çağdaş teorisi, bilgi ve iletişim teknolojisinin önemini kabul eder. Bu teorilerde, eğer teknolojilerin uygulamaları ekonomideki bütün sektörleri etkilerse, o teknolojiler yaygın olarak nitelendirilmektedirler. Daha belirgin olarak eğer teknoloji; ¾ ¾ Geniş ölçüde yeni ürün ve hizmet üretirse, Ekonominin birçok sektöründe işlem, hizmet ve ürünlerin performansını geliştirir ve maliyetleri azaltırsa, ¾ Geniş ölçüde sosyal kabul görürse, ¾ Kârlılık ve rekabet avantajı için güçlü sanayi kazancı meydana getirirse yaygın ekonomik etkilere sahiptir. Çağdaş teorilerin temelindeki bilgi teknolojisi, II. Dünya Savaşı sonrası dönemin en yaygın teknik yeniliği olarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra, bilgi teknolojisinin, birçok sanayileşmiş ülkede teknolojik değişimlerin merkezinde olduğu düşünülmektedir. Bilgi teknolojisi, ekonominin bütün sektörlerinde üretim ve dağıtım koşullarını etkileyen büyük bir uygulama alanını kapsamakla birlikte geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip bilgisayar, yazılım ve telekomünikasyon endüstrilerinin temelidir [16]. Küreselleşen dünya ekonomisinde, köklü değişimlerin yansıması sonucu, bilgi ve iletişim teknolojilerine kadar yayılım gösteren telekomünikasyon sektöründeki gelişmelerin ekonomik büyümeye olumlu katkılar sağladığı çağdaş teoriler kapsamında ortaya konulmuştur. Bu alanda, Jipp’in (1963) ilk temel çalışmasından bu yana ekonomik büyüme ile telekomünikasyon sektörü arasındaki ilişkileri ekonometrik boyutta ele alan bazı çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan bir kısmı ülke bazında gerçekleştirilen yatay-kesit verileri üzerine tesis edilmiş iken bir kısmı da zaman serisi verilerine dayanan ülke ya da sektör temelinde çalışmalardır. Ayrıca, sınırlı sayıda da olsa yatay-kesitte ülkeleri, zaman boyutunda da yılları içerecek şekilde oluşturulan panel veri seti üzerine tesis edilmiş ekonometrik çalışmalar da yapılmıştır. Ekonometrik boyutta ele alınan bu çalışmalarda, korelasyon analizi, yapısal ekonometrik modelleme ve Granger nedensellik testi yaklaşımı kullanılmıştır [10]. değişkenleri ayrı ayrı dikkate alınmıştır. Bu çalışmada, telekomünikasyon sektöründeki büyümenin temsilcisi olarak işletmelerdeki çalışan başına telefon hat sayısı kabul edilmiştir. Bağımlı değişken ekonomik gelişme ve bağımsız değişken işletmelerdeki çalışan başına telefon hat sayısı olmak üzere gerçekleştirilen basit doğrusal regresyon analizi sonuçları, bu iki değişken arasında pozitif yönde oldukça kuvvetli bir ilişki olduğu bulgusunu vermiştir. Ayrıca, bağımsız değişkenler kümesi eğitim (kişi başına kamu okul harcamaları), enerji tüketimi ve kırsal kesim otoyol uzunluğu (fiziksel alt yapı) şeklinde genişletilerek gerçekleştirilen çoklu regresyon analizlerinden de benzer bulgular elde edilmiştir [20]. Jipp’in 1963 yılındaki çalışmasında, ülkelerin gelirleri ve telekomünikasyon yoğunluğu (100 hane başına telefon sayısı) arasında ilk kez pozitif yönde kuvvetli bir ilişki olduğu bulgusu elde edildikten sonra gerçekleştirilen ekonometrik araştırmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir [10]. Örneğin, Huey-tsyh Chen ve Eddie C. Y. Kuo (1985) çalışmasında Singapur’a ait 1964-1982 dönemlerini kapsayan yıllık zaman serisi verileri kullanılmış olup ekonomik büyüme ile telefon kullanımın içsel değişkenler, gelişme desteği ve telefon talebinin ise dışsal değişkenler olduğu eşanlı ekonometrik model çerçevesinde bir araştırma yapılmıştır. Ayrıca, çalışmada ele alınan değişkenler Bebe ve Gilling tarafından türetilen indeks sayılarıdır. Elde edilen bulgular iki içsel değişken arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur [17]. G. Madden ve S. J. Savage tarafından 1998 yılında gerçekleştirilen çalışmada ise 27 Orta ve Batı Avrupa ülkesinin 1990-1995 dönemleri arasındaki yıllık gözlemlerinden oluşan panel veri seti kullanılmıştır. Bağımlı değişken ekonomik büyümenin göstergesi kişi başına reel GSYİH büyüme oranı olup telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkisi bu sektördeki yatırımların GSYİH içindeki payı ve 100 kişi başına ana telefon hattındaki büyüme oranı olmak üzere iki ayrı ekonometrik model çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışma kapsamına alınan diğer bağımsız değişkenler ise nüfus artış oranı, Kamu yatırımlarının GSYİH içindeki payı ile sabit yatırımların GSYİH’deki payıdır. Araştırmada kullanılan birleştirilmiş regresyon (Pooled regression) sonuçları telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyüme üzerinde olumlu yönde etkisi olduğunu göstermiştir [21]. J. F. Cronin, E. B. Parker, E. K. Colleran ve M. A. Gold tarafından 1991 yılında yapılan çalışmada da Amerika Birleşik Devletleri’ne ait 1958-1988 dönemlerini kapsayan yıllık zaman serisi verileri kullanılmıştır. Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ile telekomünikasyon yatırımları arasındaki ilişki Granger nedensellik testi ile araştırılmıştır. Bu test sonucunda GSYİH ve telekomünikasyon yatırımları arasında çift yönlü Granger anlamında nedensellik olduğu bulgusu elde edilmiştir [18]. Bu çalışmalara ilaveten F. J. Cronin, , E. K. Colleran, P. L. Herbert ve S. Lewitzky tarafından 1993 yılında gerçekleştirilen çalışmada, 1958-1990 yıllarını kapsayan ABD verileri kullanılmış, telekomünikasyon yatırımları ve verimlilik arasındaki ilişki Granger nedensellik testi ile araştırılmıştır. Verimlilik değişkeni; toplam özel sektör, tarım-dışı özel sektör ve imalat sanayi sektörleri olmak üzere üç boyutta ele alınmış ve telekomünikasyon yatırımlarındaki büyümenin bu üç verimlilik indeksindeki büyümenin Granger anlamında nedeni olduğu sonucuna varılmıştır [19]. Bunlara ilaveten, R. R. Dholakia ve B. Harlam’ın 1994 yılındaki çalışmasında yine Amerika Birleşik Devletleri’nin elli eyaletini kapsayan 1990 yılına ait yatay-kesit veri seti kullanılmış ve ekonomik gelişme olarak ortalama yıllık ücretler ile kişi başına gelir G. Madden ve S. J. Savage’nin 2000 yılındaki araştırmasında Mankiw, Romer ve Weil’in (MRW, 1992) ekonomik büyüme modeli telekomünikasyon sermayesini de içerecek biçimde genişletilerek ekonometrik analizler yapılmıştır. Analizlerde 43 ülkeye ait yatay kesit veri kümesi kullanılmış olup değişkenlerin türetilmesinde 1992 ve 1975 verilerinden yararlanılmıştır. Bağımlı değişken iktisaden faal nüfus (15-64 yaş arası nüfus) başına reel GSYİH iken bağımsız değişkenler fiziki yatırımların GSYİH içindeki payı, beşeri sermaye (orta öğretime kayıtlı öğrencilerin iktisaden faal nüfusa oranı) ve telekomünikasyon sermaye birikimi yerine de telekomünikasyon yatırımlarının GSYİH içindeki payı ile iktisaden faal nüfus başına ana telefon hattı değişkenleri ele alınmıştır. Elde edilen bulgular telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyüme üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde katkılar sağladığını göstermiştir [10]. G. Brock, ve E. Sutherland tarafından 2000 yılında ele alınan çalışmada da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden ayrılan 15 ülkenin 1960-1987 yılları arasındaki verileri üzerine tesis edilen Granger ve Sims nedensellik testleri bağlamında bir araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada, sanayi üretimindeki büyüme ile kentsel alanda 100 kişi başına düşen telefon sayısındaki büyüme arasında Granger anlamında nedensellik testleri yapılmış ve sadece 3 ülkede (Moldovya, Türkmenistan ve Özbekistan) telekomünikasyondaki büyümenin ekonomik büyümenin nedeni olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna karşın, Moldovya hariç 14 ülkede ekonomik büyüme telekomünikasyondaki büyümenin nedenidir bulgusu elde edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlar, gelişmiş ülkeler için yapılan çalışmalarla tutarlı olmayan sonuçları içermektedir [10]. Sonuç olarak, Telekomünikasyon sektörü ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi tespit etmeye yönelik yapılan çalışmalar, aralarında güçlü pozitif bir ilişkinin olduğunu göstermektedir. Özellikle son yıllardaki telekomünikasyon altyapısına dünya çapında yapılan büyük yatırımlardan dolayı telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyümedeki rolü artmıştır [11]. 2.4. Ekonometrik Analiz: Türkiye Örneği (1970-1999) Bu çalışma ile, telekomünikasyon sektörünün ekonomik büyümedeki önemi üzerine dünyada yapılan çalışmalara paralel olarak, 1970-1999 yıllarının kapsadığı 30 yıllık dönemde, Türk telekomünikasyon sektöründe etkin varlık gösteren yasal yükümlü işletmeci TTAŞ’nin yatırım verileri kullanılarak, belirtilen dönemde bu yatırımların temsil ettiği Türk telekomünikasyon sektörü ile ülke ekonomisindeki gelişmeler arasındaki ilişkinin ortaya konulması amacıyla ekonometrik analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma 1970-1999 dönemlerini kapsayan yıllık zaman serisi verileri ile gerçekleştirilmiştir. Bölüm 3.2’de ifade edilen model için kullanılan değişkenler aşağıda tanımlanmıştır: Y: Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH, 87 fiyatlarıyla, milyon TL) K: Sermaye-Kişi Başına Elektrik Enerjisi Tüketimi (106 kWh) L: İşgücü-İmalat Sanayinde Ücretle Çalışanların Yıllık Ortalama Sayısı T: Kişi Başına Telekomünikasyon Yatırımları (87 fiyatlarıyla, milyon TL) M: Kişi Başına İthalat (milyon $) Burada sermaye değişkeninin temsilcisi olarak elektrik enerjisi tüketimi alınmıştır. Bunun nedeni, sermaye stoğu değişkenine ilişkin verilere ulaşılamamasıdır. Madden ve Savage’nin 2000 yılında yaptığı çalışmada da, gelişmekte olan ülkelerde sermaye değişkenine ilişkin verilerin bulunmamasından dolayı vekil (proxy) değişkenlerin kullanıldığı belirtilmektedir [10]. Telekomünikasyon yatırım verileri Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinden ve diğer değişkenler bazındaki veriler Devlet İstatistik Enstitüsünden temin edilmiştir [22, 23]. İmalat sanayinde ücretle çalışanların sayısına ilişkin Devlet İstatistik Enstitüsü verilerinin sağlıklı olarak 1999 yılına kadar temin edilebilmesinden dolayı, ekonometrik analiz çalışmasında diğer değişkenler bazındaki veriler de 1999 yılına kadar alınmıştır. Korelasyon analizi ve ekonometrik parametrelerinin tahmininde değişkenlerin oranları dikkate alınmıştır. Bu oranlar, model büyüme ⎛ X t − X t −1 ⎞ ⎜⎜ ⎟⎟ ∗ 100 ⎝ X t −1 ⎠ formülü ile tarafımızca türetilmiştir. Böylece tüm değişkenler büyüme oranı şeklinde ifade edilmiş ve birimden bağımsız hale getirilmiştir. Ayrıca, düzey seviyesinde iken zaman içerisinde artan bir eğilim ile trend içeren değişkenler, büyüme oranı şeklinde tanımlanarak durağan bir yapıya kavuşturulmuştur. Böylece, gerek çoklu doğrusal bağlantı gerekse de sahte (spurious) regresyon bağlamında ortaya çıkabilecek olan sorunlar bertaraf edilmiştir. Ekonomik büyüme (Kişi başına GSYİH’deki büyüme) ile telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme arasında zaman içerisindeki seyir 1970-1999 yılları için Şekil 1’de verilmiştir. Bu Şekil incelendiğinde, iki değişken arasında zaman içerisinde birlikte hareket eden bir eğilimin olduğu görülmektedir. Özellikle, bu iki değişkenin yaklaşık aynı dönemlerde birlikte negatif veya pozitif değerler alması, ekonomik büyüme ve telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme arasında pozitif yönde kuvvetli bir ilişkiyi işaret etmektedir. Gerek ekonomik büyüme ile telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme gerekse de araştırma kapsamındaki diğer değişkenler arasındaki ilişkileri somut bir şekilde görmek için değişkenler arasındaki Pearson Korelasyon katsayıları hesaplanmış ve Çizelge 2’de verilmiştir. Pearson korelasyon katsayısı değişkenler arasındaki doğrusal ilişkinin yönü ve derecesi hakkında bilgi veren istatistiksel bir ölçüttür. Korelasyon katsayısının tanım aralığı [-1, 1] olup, negatif değerler ters yönde, pozitif değerler ise aynı yönde doğrusal bir ilişkiye işaret eder. İki değişken arasında doğrusal bir ilişki yoksa korelasyon katsayı sıfır olacaktır. Buna karşın, korelasyon katsayısı ± 1 değerine yaklaştıkça iki değişken arasındaki doğrusal ilişkinin derecesi artacak ve bu durum kuvvetli bir doğrusal ilişkinin varlığına işaret edecektir. Yüzde 60,00 40,00 1999 1997 1995 1993 1991 1989 1987 1985 1983 1981 1979 1977 1975 1973 -20,00 1971 0,00 Yıllar 20,00 -40,00 -60,00 Kişi Başına Ekonomik Büyüme Kişi Başına Telekomünikasyon Yatırımlarındaki Büyüme Şekil 1. Ekonomik büyüme ile telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme arasındaki ilişki (1970-1999) Çizelge 2. Değişkenler arasındaki korelasyon matrisi Kişi Başına GSYİH’deki Büyüme Kişi Başına Telekomünikasyon Yatırımlarındaki Büyüme Kişi Başına Sermayedeki Büyüme Kişi Başına İşgücündeki Büyüme Kişi Başına İthalattaki Büyüme Kişi Başına GSYİH’de Büyüme Kişi Başına Telekomünikasyon Yatırımlarındaki Büyüme Kişi Başına Sermayedeki Büyüme Kişi Başına İşgücündeki Büyüme Kişi Başına İthalattaki Büyüme 1,00 0,52 0,69 0,49 0,38 - 1,00 0,36 0,12 0,09 - - 1,00 0,38 0,28 - - - 1,00 0,42 - - - - 1,00 Çizelge 2’deki korelasyon matrisi incelendiğinde, ekonomik büyüme ile araştırma kapsamındaki diğer değişkenler arasında aynı yönde orta derecede doğrusal bir ilişki olduğu görülmektedir. Ekonomik büyüme değişkeniyle en yüksek korelasyona sahip değişken 0,69 değeri ile sermayedeki büyümedir (Kişi Başına Elektrik Enerjisi Tüketimindeki büyüme). Bunu 0,52 değeri ile telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme değişkeni izlemektedir. Telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme değişkeni ile araştırma kapsamındaki diğer değişkenler arasındaki korelasyonlar kıyaslandığında, bu değişkenin ekonomik büyümeyle en yüksek korelasyona (0,52) sahip olduğu görülmektedir. Korelasyon analizi değişkenler arasındaki nedensel ilişkiler hakkında bilgi verici değildir. Bu nedenle değişkenler arasındaki nedensel ilişkiler, uygulamalı ekonometrik çalışmalarda Granger nedensellik testi bağlamında araştırılmaktadır. Buna karşın, yapısal ekonometrik modellemede değişkenler içsel ve dışsal olmak üzere iki gruba ayrılmakta ve modeldeki değişkenlerin içsel-dışsal ayırımı araştırmacı tarafından önsel bilgi (iktisat teorisi) çerçevesinde yapılmaktadır. Adlandırmadan da anlaşılacağı gibi, dışsal değişken model dışından belirlenirken, içsel değişken model tarafından belirlenmektedir. Dışsal değişken model dışından belirlendiği için, diğer tüm dışsal değişkenlerin değişmediği anlamında, diğer her şey sabitken, dışsal değişkenlerin herhangi birindeki bir değişimi içeren kurumsal analizleri yapmak ve bu müdahalenin içsel değişkenler üzerindeki etkisini belirlemek anlamlı bir analizdir. Ayrıca, yapısal ekonometrik modellerde parametreler de yapısal ve yapısal olmayan şeklinde sınıflandırılmış olup yapısal parametrelerin zaman içinde değişmeyeceği kabul edilmiştir. Model kurucu bir parametreyi modeldeki diğer parametrelerden fonksiyonel olarak bağımsız varsayarak modeli kuruyorsa, o parametre yapısal olarak adlandırılır. Bir parametre yapısal ise, diğer her şey sabitken, bu parametrenin farklı değerleri için içsel değişkenlerin eğilimlerini karşılaştırmak anlamlı bir analiz olacaktır. Diğer bir ifadeyle, yapısal parametreler ile karşılaştırmalı statik analizlerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaktadır. Yapısal ekonometrik modellerde sadece ve sadece dışsal değişkenler içsel değişkenlerin nedenidir. O halde, araştırmacı tarafından içsel-dışsal değişken ayırımının yapılması değişkenler arasındaki nedensel ilişkilerin yönünü belirleme anlamına gelecektir. Bu çalışmada ekonomik büyüme (Kişi Başına GSYİH’deki büyüme, GRY) değişkeni içsel (bağımlı) değişken olarak ele alınmıştır. Dışsal (bağımsız) değişkenler ise kişi başına telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme (GRT), kişi başına elektrik enerjisi tüketimindeki büyüme (GRK), kişi başına ithalattaki büyüme (GRM) ve imalat sanayinde ücretle çalışanların yıllık ortalama sayısındaki büyüme (GRL) değişkenleridir. Ayrıca, 1980 yılında 24 Ocak kararları ile meydana gelen yapısal değişimi yansıtmak üzere 1980‘den önceki yıllar için sıfır diğer dönemler için de 1 değerini alan kukla değişken modele katılmıştır. Değişkenlerin bu ayrımından sonra, yapısal ekonometrik model aşağıdaki gibi tanımlanmıştır: GRYt = α + β1 D80 + β 2 GRTt + β 3 GRK t + β 4 GRLt + β 5 GRM t + U t Burada U t rassal hata terimi iken β ’lar modelin yapısal parametreleridir. Model parametreleri 1971-1999 dönemleri arasındaki yıllık 29 gözlem kullanılarak En Küçük Kareler (EKK) yöntemi ile tahmin edilmiş ve sonuçlar Çizelge 3’te verilmiştir. Çizelge 3. Ekonometrik model tahmin sonuçları Bağımlı Değişken: Kişi Başına GSYİH’deki Büyüme (GRY) Parametrelerin Tahmin Metodu: En Küçük Kareler Dönem : 1971 -1999 (Yıllık Veriler) Gözlem Sayısı : 29 Değişkenler Sabit D80 GRT GRK GRL GRM R-Kare Düzeltilmiş R-Kare Durbin-Watson F-İstatistiği P-değeri (F-İstatistik) Katsayılar -4,7316 2,2946 0,0376 0,5571 0,2321 0,0257 0,6991 0,6337 2,3892 10,6897 0,0000 Standart Hatalar 1,4259 1,0677 0,0171 0,1392 0,1168 0,0222 t-İstatistikleri -3,3183 2,1492 2,2041 4,0022 1,9865 1,1581 P-değerleri 0,0030 0,0424 0,0378 0,0006 0,0590 0,2587 Çizelge 3’te verilen tahmin sonuçlarından tistatistikleri incelendiğinde, ithalattaki büyüme değişkeni hariç diğer değişkenlerin tamamının I. Tip hata α =0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmektedir. Bu durum, telekomünikasyon yatırımlarındaki büyümenin ekonomik büyüme üzerinde etkisini yansıtan istatistiksel bir kanıt olarak değerlendirilebilir. Telekomünikasyon değişkenine ait parametre 0,0376 olarak tahmin edilmiştir. O halde, diğer her şey sabitken, telekomünikasyon yatırımlarındaki büyüme oranı 1 puan arttığında ekonomik büyüme oranı 0,0376 puan artacaktır. Buna karşın, fiziki sermayenin göstergesi olan elektrik enerjisi tüketimindeki büyüme değişkeninin parametresi 0,5571 olarak tahmin edilmiş iken işgücü (emek) değişkeninin göstergesi olan imalat sanayinde ücretle çalışanların yıllık ortalama sayısındaki büyüme değişkeninin parametresi 0,2321 olarak tahmin edilmiştir. Tüm değişkenler büyüme oranı şeklinde ifade edildiği için, elde edilen bulgular, ekonomik büyümeye sermaye ve emek değişkenlerinin daha büyük katkı sağladığı şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarının etkisini yansıtan D80 kukla değişkenine ait katsayı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu durum, 1980 yılından sonra ekonomik büyüme değişkeninin ortalamasında bir değişim olduğu anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, modelin bütünüyle anlamlı olup olmadığının test edilmesinde kullanılan F-testi sonucu, modelin bütünüyle anlamlı olduğu sonucunu vermiştir. 2 Bu bilgilere ilaveten, modelin açıklama gücünün ( R ) yaklaşık %70 olduğu sonucuna ulaşılmıştır. O halde, çalışmada kullanılan bağımsız değişkenler bağımlı değişken ekonomik büyümedeki değişimin %70 ini açıklamaktadır. Ayrıca Durbin-Watson (DW) istatistiği 2,39 olup hata terimleri arasında birinci dereceden otokorelasyon olmadığını göstermektedir. Bu durum şu şekilde açıklanmaktadır: Durbin-Watson tablosundan, 29 gözlem için d istatistiğinin alt sınırı (dL) 1,05 ve üst sınırı (dU) 1,841 olarak bulunmuştur. Durbin-Watson d testi karar tablosunun oluşturulmasına ilişkin 4-dU ve 4-dL değerleri, bu çalışma için 4-dU=2,159 ve 4dL=2,95 olarak hesaplanmıştır. Türkiye için yapılan analizde bulunan Durbin-Watson (DW) istatistiğine ait 2,39 değeri [4-dU; 4-dL] : [2,159; 2,95] kararsızlık bölgesine düşmekte ve bu durumda “Ho : p=0 yani otokorelasyon yok” hipotezi kabul edilmektedir. Elde edilen bulgular, tarafımızca kurulan yapısal ekonometrik modelin gerek iktisadi beklentiler gerek istatistiksel kriterler ve gerekse de ekonometrik ölçütler bakımından, oldukça tatminkâr sonuçlar verdiğine işaret etmektedir. Tüm bu bulgulara göre, telekomünikasyon yatırımlarındaki büyümenin ekonomik büyüme üzerinde pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. 3. SONUÇ VE ÖNERİLER Yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuracak küresel bilişim teknolojilerinin başlangıç noktasını oluşturan telekomünikasyon altyapılarının ülkeler için önemi açıktır. İçerisinde bulunduğumuz bilgi çağında, ülkelerin başarılı bir geleceğe sahip olabilmeleri, bilginin gelişmiş ve yeterli iletişim sistemleri aracılığıyla paylaşılıp işlenmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda, telekomünikasyon altyapılarının bilişim altyapılarına dönüşüm sürecinde; bilinçli, gerçekçi, tutarlı politikalar uygulayan ülkeler, yirmibirinci yüzyılın başlarında dünya pazarlarında önemli rekabet üstünlükleri elde etmiştir. Hem dünya ekonomisindeki hem de telekomünikasyon teknolojilerindeki eğilimleri zamanında gören ülkeler dünya pazarlarında, teknolojinin sunduğu fırsatlardan ve rekabetçi serbest piyasa yapısının getirdiği faydalardan en üst düzeyde yararlanabilmek için, 1980’li yılların başlarından itibaren telekomünikasyon sektöründe önemli reformlara yönelmişlerdir. 1980 öncesinde birçok ülkede devlet tarafından tekel olarak sunulan telekomünikasyon hizmetlerinde sektör yapıları ve düzenlemeleri ile sektörün sosyal, ekonomik ve ulusal açıdan taşıdığı rol yeniden değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu değerlendirmeler sonucunda bazı ülkelerde geleneksel devlet tekeli olan telekomünikasyon kuruluşları özelleştirilirken bazılarında sektörün çeşitli alanlarına özel kesimin katılımını sağlayan serbestleşme politikaları izlenmeye başlanmıştır. Bu değişim, telekomünikasyon sektörünü en karlı ve verimli yatırım alanlarından biri haline getirmiştir. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin bu alanda önemli altyapı yatırımları yapmaları rastlantı değildir. Çünkü dünyaya hâkim olan yeni çalışma düzeninde telekomünikasyon yatırımlarının ekonomideki önemi artmış, hatta telekomünikasyon ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Bu çerçevede, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen ağır sanayi potansiyeli, günümüzde yerini bilgi üretimi, bilgisayar kullanımı ve iletişim teknolojisinde ulaşılan düzeye bırakmıştır. Bu bağlamda sektöre yapılan yatırımların büyük önem arz etmesi, tüm dünyada telekomünikasyon sektöründe hızlı teknolojik ve ekonomik gelişmeler elde edilmesi sonucunu doğurmuştur. Ekonomik büyüme için yatırımları artırma zorunluluğunun bulunduğu, birçok iktisat teorisi tarafından da kabul edilmektedir. Hatta, telekomünikasyon gibi diğer sektörlerin gelişimi ve büyümesinde lokomotif görevi yapan iktisaden etkin teknolojilere yatırım yapılması, verimli bir büyüme sağlayacağından, bu sektöre yapılacak yatırımlar ekonomik kalkınma açısından diğer sektörlere nazaran daha büyük öneme sahiptir. Bu düzeyde bir ekonomik gelişmenin sağlanabilmesinin temelinde ise etkin piyasaların organize edilmesi ve gerekli kurumsal yapının oluşturulması yatmaktadır. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojisinde sağlanan gelişmeler büyük bir hızla devam ederken, iletişim dünyayı adeta ortak bir çatı altında toplamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin, gelişmiş ülkeler tarafından rekabet üstünlüğü sağlamada kullandıkları en önemli araç haline geldiği 21. yüzyılda, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında yer almasında, bu teknolojileri özümseyip bir üst seviyede üretir hale gelmesi vazgeçilmez bir koşuldur. Gelişmekte olan ekonomilerin gelişmiş ekonomiler ile iktisadi gelişmişlik farkını kapatabilmelerinin tek yolu, uzun dönemde sürdürülebilir bir büyümeyi sağlamalarından geçmektedir. Altyapı yatırımlarının ülke ekonomileri için önemi ve uzun dönemde sürdürülebilir rekabetin sağlanması için gerekliliği göz önüne alındığında, Türkiye'de de serbestleşmeyle birlikte telekomünikasyon sektöründe altyapıya dayalı bir rekabet ortamının oluşturulması ve bilgi toplumuna geçiş sürecinde alternatif telekomünikasyon altyapıları kurmak ve işletmek isteyen girişimcilerin piyasaya girişinin sağlanması ve gerekli düzenlemelerin oluşturulması büyük önem arz etmektedir. İletişim sektöründe özellikle yatırım gerektiren hizmetlerde kaynak ihtiyacı yüksek olduğundan ve geri dönüşü ancak orta ve uzun vadede mümkün olabileceğinden, altyapıya dayalı rekabet ortamında hizmet sunacak işletmecilerin sektöre girişlerinin desteklenmesi için, yapılacak düzenlemelerin, yatırımcıların rekabetçi bir kâr elde edebilmelerini öngörecek nitelikte olması gerekmektedir. Diğer yandan, sadece altyapı yatırımları üzerine tesis edilmiş piyasaların, tek başına sürdürülebilir bir rekabet ortamının oluşmasını sağlamalarının da güç olduğu bilinmektedir. Türkiye’de serbestleşme sonrası özellikle sabit şebeke kapsamında doğal tekel konumunda bulunan telekomünikasyon piyasasında, yeni ve alternatif altyapıların oluşması hiç de kısa olmayan bir süreci ve büyük yatırımları gerektirmektedir. Serbestleşme süreci içerisinde hizmet çeşitliliği ve kalitesinin arttırılması ve tüketicilerin artan rekabetin getirilerinden en üst düzeyde faydalanmasına olanak sağlamak açısından, başlangıçta hizmet sağlayıcı işletmelerin teşvik edilerek sektörün pek çok alanında hizmet sunumunun sağlanması büyük önem taşımaktadır. Telekomünikasyon hizmetlerinin yaygınlaşması, ülkenin atıl altyapılarının daha verimli kullanımına da katkıda bulunacaklardır. Hepsinden önemlisi, yeni hizmetlerin yaygınlaştırılması; altyapılara ihtiyacı artıracak ve yeni altyapıların kurulması ile telekomünikasyon sektörünün büyümesini sağlayacaktır. Bununla birlikte, bilgi toplumuna geçiş sürecinde orta ve uzun vadede etkin bir telekomünikasyon piyasasının oluşturulması, tüketici refahına ciddi anlamda bir katkıda bulunulması ve özellikle sektörde hedeflenen teknolojik ve ekonomik gelişmenin sağlanabilmesi ve hepsinden önemlisi sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin yakalanabilmesi için altyapıya dayalı rekabet politikalarının izlenmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda “gelişmekte olan ülkeler” kategorisinden “gelişmiş ülkeler” kategorisine geçebilmesi için telekomünikasyon sektöründe atacağı adımlar belirleyici olma potansiyeline sahiptir. Düzenleme sürecinin iyi değerlendirilmesi, ülkenin bilgi toplumu olma yolunda ihtiyacı olan, dinamik telekomünikasyon sektörü ve güçlü telekomünikasyon altyapısının oluşturulması ekonomik büyümede de varlığını gösterecektir. Nitekim, ekonometrik çerçevede yapılan akademik çalışmalar telekomünikasyon yatırımlarının ekonomik büyümeye pozitif yönde katkısını ortaya koyan bulguları içermektedir. Bu çalışmada da 19701999 dönemini kapsayan yıllık zaman serisi verileri ile gerçekleştirilen yapısal ekonometrik model çerçevesindeki analiz, bu konu üzerine yapılan diğer akademik çalışmalarla tutarlı sonuçlar vermiş ve bu gerçeklerin Türkiye için de geçerliliğini ortaya koymuştur. 1970-1999 yıllarını kapsayan 30 yıllık dönemde Türk telekomünikasyon sektörü ile ülke ekonomisindeki gelişmeler arasındaki ilişkinin ortaya konulduğu bu çalışma çerçevesinde, verilerin temin edilmesi halinde günümüze kadar genişletilebileceği, hatta mobil hizmet yatırımları kullanılarak ekonomik büyümeye etkilerinin gözlenebileceği değerlendirilmektedir. Teşekkür Telekomünikasyon Kurumunun “Türk Telekomünikasyon Sektörü İle Ülke Ekonomisindeki Gelişmeler Arasındaki İlişkinin Varlığının ve Boyutunun Ekonometrik Analizi” isimli Uzmanlık Tezi çalışmasından derlenen bu bildirinin söz konusu Tez çalışmasının Tez Yöneticisi olan ve bu çalışmanın hazırlanması sırasında değerli görüş, öneri ve deneyimleriyle yardım ve katkılarını esirgemeyen, yönlendirici ve yol gösterici olan Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri bölümünde öğretim üyesi Sayın Doç. Dr. Nezir KÖSE’ye, sağladığı imkân ve fırsatlardan dolayı Telekomünikasyon Kurumuna ve misyonu itibariyle ülkemizde her türlü veri toplama ve derleme görevi bulunan ve bu çalışmada da verilerinden istifade edilen Türkiye İstatistik Kurumuna teşekkürlerimi sunarım. Kaynakça [1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] DPT, 2001, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: Bilişim Teknolojileri ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s. 9. http://ekutup.dpt.gov.tr/bilisim/oik576.pdf, 31 Aralık 2003. Safel, R., 2001, Türkiye Vakıflar Bankası T. A. O., Telekomünikasyon sektörü, Sektör Araştırmaları Serisi/No:25, s. 4, 7-10. Telekomünikasyon Kurumu Sektörel Araştırma ve Stratejiler Dairesi Başkanlığı, 2002, Tekel Sonrası Telekomünikasyon Hizmetleri Pazarı: PSTN Şebekesinin Rekabete Açılması Üzerine Analizler, Araştırma Raporları, s.1-4, 18, 30, 48, 53, 54. http://www.tk.gov.tr/tk2/yayin/Raporlar/pdf/TST HP-RAPORU-ocak.pdf , 31 Aralık 2003. Bekmez, S., Ayas, N., 2003, Türk telekomünikasyon sektöründe yeni ekonomi ve rekabet: Uygulamalı oyun teorisi, Telekomünikasyon sektöründe rekabet-1, 2, 3, 31 Ekim 2003. http://turk.internet.com/haber/yaziyaz.php3?yazii d=8574 http://turk.internet.com/haber/yaziyaz.php3?yazii d=8579 http://turk.internet.com/haber/yaziyaz.php3?yazii d=8580 Hazine Müsteşarlığı, Telekomünikasyon sektöründe reform, s. 1-3, 6-7. http://www.hazine.gov.tr/telekom_web.pdf, 31 Aralık 2003 DPT, 2001, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Haberleşme Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s. 3, 7-10 11, 13, 57, 68, 70. http://ekutup.dpt.gov.tr/bilisim/oik581.pdf, 31 Aralık 2003 ITU, 2002, Trends in Telecommunication Reform 2002, s. 1, 2, 3, 4, 5, 16, 23. Keskin, N., 2001, Telekomünikasyon Sektöründe Yeniden Yapılanma, Ankara Ün., Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Yönetim Bilimi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, s. 6-8, 10,11, 13, 31. Çakal, R., 1996, Doğal Tekellerde Özelleştirme ve Regülasyon, DPT Uzmanlık Tezi, s.37-39. www.dpt.gov.tr/dptweb/ekutup98/uztez/cakalr.ht ml - 7k, 31 Aralık 2003 Madden, G., Savage, S. J., 2000, Telecommunications and economic growth, Internetional Journal of Economics, Vol. 27 No. 7/8/9/10, pp. 893-906. Brock, G., Sutherland, E., 2000, Telecommunications and economic growth in the former USSR, East European Quarterly, XXXIV, No. 3, pp. 319-335. Jaquier, N., 1984, Telecommunications for development: Findings pf the ITU-OECD [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] project, Telecommunications Policy, Vol. 8, Isuue 2, pp. 83-88. Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM), I. (20-21 Kasım 2000), II. (9-10 Ekim 2001) ve III. (9-10 Ekim 2002) Telekomünikasyon arenası sonuç raporu, http://www.tuted.org.tr/dergi/index.html http://www.tuted.org.tr/dergi/index.html http://www.tuted.org.tr/dergi/index.html, 31 Aralık 2003. Thirlwal, A. P., 1999, Growth and Development, Mcmillan Press Ltd., Hong Kong, pp. 79-81. Strover, S., 1989, Telecommunications and economic development, Telecommunications Policy, Vol. 13, Isuue 3, pp. 194-196. Avgerou, C., 1998, How can IT enable economic growth in developing countries?, Information Technology for Development, Vol.8 Issue 1, pp. 15-28. Chen, H., Kuo, E. C. Y., 1985, Telecommunications and economic development in Singapure, Telecommunications Policy, Vol. 9, Issue 3, pp. 240-244. Cronin, J. F., Parker, E. B., Colleran E. K. and Gold, M. A., 1991, Telecommunications infrustructure and economic growth, Telecommunications Policy, Vol. 15, Issue 6, pp. 529-535. Cronin, F. J., Colleran, E. K., Herbert, P. L. and Lewitzky, S., 1993, Telecommunications and growth: The contribution of telecommunications infrustructure investment to aggregate and sectoral produvtivity, Telecommunications Policy, Vol. 17, Issue 9, pp. 677-690. Dholakia, R. R., Harlam, B., 1994, Telecommunications and economic development: Econometric analysis of the US experience, Telecommunications Policy, Vol. 18, Issue 6, pp. 470-477. Madden, G., Savage, S. J., 1998, CEE telecommunications and economic growth, Internetional Economics and policy, No. 10, pp. 173-195. DİE, 2003, Devlet İstatistik Enstitüsü Verileri TTAŞ, 2003, Türk Telekomünikasyon A.Ş. Verileri