bir daha artmaz
Transkript
bir daha artmaz
EDiTÖR Merhaba “ Market dergisi olarak ilk günden beri sektöre bilgi verme, sektörü geliştime misyonumuzu koruyoruz. Yine bu minvalde bir haberle karşınızdayız. Biliyorsunuz, çoğu marketin sütlük dolapları açıktır. Elimizi uzatırız, alırız peynirimizi, yoğurdumuzu, yağımızı. Hafif serindir bu dolaplar ancak bu serinlik ürünler için yeterli midir? Hem ürünlerin performansı etkilenir bu dolapların kapısız olmasından hem de ciddi bir enerji sarfiyatı söz konusudur. Konunun ayrıntılarını bu dolapların kapılarını ülkemizde üreten Teknodor’dan, dolap raflarında ürünü bulunan Ekici ve Murtabey’den, yeni mağazalarında bu kapıları kullanan Beğendik ve CarrefourSA’dan aldık. Bu ay dergimizde iki ‘Perakendeci’ röportajımız var. Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye’de yeniden yapılanan Praktiker’in Genel Müdürü Tayfun Kutlu ve Özhan Marketler Zinciri Genel Müdürü İbrahim Özhan ile yatırımları, iş planları, gelecek hedefleri ve sektör üzerine konuştuk. Sohbetleriyle sayfalarımıza diğer konuk olan isimlerse şöyle: Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt, Kızılcahamam Maden Suyu Genel Müdürü İ. Selçuk Tülek, Ufo Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Yeşil, İkbal Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Evren, Milli Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç. “ Keyifli okumalar! Öte yandan, bu, Market dergisinden sizlere ulaşan son ‘merhaba’mdı. 6 yılı aşkın bir zamandır devam eden Perakende Bilgi Evi’ndeki görevimden ayrılmak durumundayım. Şimdiye kadarki tüm işbirlikleriniz, destekleriniz, dostluklarınız için teşekkür ederim. Yine karşılaşmak dileğiyle, Market Dergisi Yazı İşleri Müdürü Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU 6 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi iÇiNDEKiLER Yönetim&Yayın Danışmanı Okan ARAS Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU Haber Merkezi Onur KAYA Murat KÜÇÜK Sevgi YALÇIN Görsel Yönetmen Yaren ÖZ Reklam Satış ve Pazarlama Yönetmenleri Duygu TEZEL ÇOBAN Asiye KARADEMİR Şenay KIZIL Mali İşler Özgür ÖRK Yazarlar Berrin YANGINÖZÜ Dilara KIZILÇAY Gürkan SEKMEN Okan ARAS Özcan YAZICI Sinan ASILYAZICI Tevfik DİNÇER Vedat DİRİKER Yılmaz PEKMEZCAN Hukuk Hasan İÇÖZ Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ Adına Gökçin ARAS içindekiler OCAK 2015 • 203 Alışveriş dünyası 20-24 Altunbilekler dinlenmiyor Sosyal Sorumluluk 60 Sistemli AVM’den yeni mağaza Başkent’in 25’inci TeknoSA’sı açıldı Haber / Röportaj İkbal’den et sektöründe bir ilk Biçen’de zirve toplantısı Üçge PAS ekibi büyüyor Perakendede ürün kayıpları 128 milyar... CarrefourSA, İsmar’ı satın aldı Alman devi Bizerba EuroCIS’e katılacak Lila Kağıt ihracatta liderliği hedefliyor Barilla’ya 2014’te 4 ödül birden Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Değirmenyolu Sok. Kutay İş Merkezi A Blok Ataşehir/İstanbul T. +90.216. 575 44 20 (pbx) F. +90.216. 575 44 24 Perakendede 5 yeni trend Baskı İhlas Gazetecilik. AŞ Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: +90 0212 454 30 00 Gençlerin yüzde 85’i Türk noodle’ını sevdi Stok nasıl azaltılır ve bir daha artmaz Adese’de “Hızlı Kasa” dönemi başladı Aralık ayının zam şampiyonları belli oldu HİÇ Ödülleri uluşallaşıyor 28 30 32 36 44 44 47 52 54 62 63 66 67 69 Kürsü Farkında olmak / Berrin Yangınözü Sosyal medya / Özcan Yazıcı Danışman / Sinan Asılyazıcı Strateji, teknoloji, iş geliştirme / İzzet Gülşen Raf arkası / Yılmaz Attila 26 38 46 58 68 Yayın Dili / Konusu Türkçe / Perakende sektörü İletişim: Yazı İşleri: market@pebev.com Reklam: satis@pebev.com Abonelik: abone@pebev.com www.marketdergisi.com Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık yayımlanan dergimiz, Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. Market dergisinde yer alan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yer alan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir. 10 16 34 Perakendeci Perakendeci Röportaj Zarar etmesi nedeniyle 2013 yılı başlarında Türkiye’den çekilme kararı alan ancak geçtiğimiz yılsonunda Practical Retail Holding bünyesinde yeniden yapılanan Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’i İstanbul Gayrettepe’de açtı. “Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu sene 10 mağaza açacağız diye yola çıkmıyoruz. Çünkü bir yerden sonra bu durum hataları da yanında getiriyor” diyen Özhan Marketler Zinciri Genel Müdürü İbrahim Özhan, sektöre yönelik çok önemli açıklamalar yaptı. Türkiye’nin en eski sucuk markalarından olan ve ismi Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen İkbal, geçmişten gelen lezzetini günümüzün modern koşullarıyla birleştirerek sofralardaki yerini almaya devam ediyor. Praktiker Genel Müdürü Tayfun Kutlu Özhan Genel Müdürü İbrahim Özhan İkbal Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Evren Soğutma sistemlerinde ‘cam kapı’ kazancı Marketler duvar reyonlarında; perakendede bilinen adıyla sütlüklerde, enerji tasarrufu için cam kapı sistemi uygulamasını daha çok önemsemeye başladı. Bununla ilgili bilinç yaratmak ve daha çok marketin daha çok şubesinde bu sistemin kullanılmasını sağlamak adına konuya mercek tuttuk 40 50 56 64 70 Röportaj Röportaj Röportaj Röportaj Geçtiğimiz yıl hava şartlarının mevsim normallerinde seyretmemesi nedeniyle 45 milyon TL’lik ürünü stokta kalan Ufo, bu yılı yeniden toparlanma dönemi olarak belirledi. “Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri güveni ve en uygun fiyat politikası geçerlidir.” diyen Milli Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç, hem müşterilerin hem de çalışanların kendileri için vazgeçilmez iki unsur olduğunu ifade etti. Sektöründe ‘doğal’ ürünleriyle öne çıkan Kızılcahamam Maden Suyu, Sade, Meyveli ve Vitamin Aromalı Maden Suyu ürünlerinin yanı sıra yüzde 100 sıvı pancar şekeri ile üretimine başladığı Kızılcahamam Çamlık Gazozu ile yurt içi ve dışında tüm tüketicilere ulaşmayı hedefliyor. Perakende sektöründen insan manzaraları sunduğumuz röportajlar dizimizin bu ayki konuğu Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt. “Bir İK Müdürü’nün öncelikli olarak işini çok sevmesi, pozitif ve çözüm odaklı olması gerektiğini düşünüyorum...” Ufo Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Yeşil Milli Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç Kızılcahamam Genel Müdürü Selçuk Tülek Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt PERAKENDECi Praktiker, franchise ile büyüyecek Zarar etmesi nedeniyle 2013 yılı başlarında Türkiye’den çekilme kararı alan ancak geçtiğimiz yılsonunda Practical Retail Holding bünyesinde yeniden yapılanan Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’i İstanbul Gayrettepe’de açtı. Praktiker’in Genel Müdürlük görevine getirilen, perakende ve ev geliştirme sektörünün deneyimli ismi Tayfun Kutlu, franchise ile büyümeyi planladıkları iş modeliyle 2015 yılında Türkiye’nin farklı şehirlerinde 40 mağaza açmayı ve geleneksel perakendecilerle birleşmeyi hedeflediklerini anlattı Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU P Tayfun Kutlu 10 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi raktiker’i Türkiye’de yeniden yapılandırmanızın ardından, ilk mağazanızı geçtiğimiz günlerde Gayrettepe’de açtınız. Nasıl gidiyor? Tüm eksiklerimizi tamamlayıp, kendi bünyemizde soft bir açılış yaptık. Yeni ürünlerin gelmesinde, müşterinin ürüne kolay ulaşmasında, etiketleri, teşhirleri tamamlamada tam olarak hazır olmak istedik. Açılışı yapacağımız gün, açılış saatinden önce insanlar mağazayı gezmeye başladı. Talep o kadar arttı ki, belirlenen saatten önce açılışı yapmak durumunda kaldık. Bu dönemi iyi atlattığımızı düşünüyorum. Bulunduğumuz ana caddenin alt tarafındaki ilk kısımlar ofis, diğer kısımlar konut. Yalnızca konut değil, ofis ihtiyaçları için de alışverişe geliyorlar. Özellikle iş yerleri için acil ihtiyaç olabilen tesisat araç gereçleri, boya, raf, dübel, matkap için de bize geliyorlar, bu çok güzel bir şey. Nihai müşteri dediğimiz aileler, onların gelmesi de benim için çok önemli. Onlarla birlikte rutin gelmeler de başladı. Mesela bazı emekli müşterilerimiz oluyor, 2-3 günde bir gelen, yeni ürün geldi mi diye soruyorlar. Onların mağaza içindeki turları daha uzun sürüyor mesela. 40-45 dakika geziyor, özellikle teknik ürünleri inceliyorlar. Bizi de geliştiriyorlar, onların talepleri ve önerileri bizim için çok önemli. Bu işin özünde zaten müşterinin ne istediğinden yola çıkılıyor biliyorsunuz. Ama bizim genel konsepti- miz, müşterinin ulaşabileceği en yakın konumda, temel ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde çözebileceği ve önümüzdeki dönem ihtiyaçlarını doğru ve güvenilir bir şekilde giderebileceği bir mağaza konsepti. Bunun araştırmasını uzun süre yaptığımız için, bununla ilgili birçok girdi var; doğru yer, ürün gamı, fiyat, ürün çeşitliliği gibi. Bunları da çok güzel toparladığımızı düşünüyorum. Şu anda 300 metrekare net satış alanı olan bir mağazamız ve 450 metrekareye yakın bir depo alanımız var. Bu depo yeni açacağımız mağazamıza da hizmet edecek aynı zamanda. Günde ortalama 100-150 arasında bir fiş sayımız var ve bu çok güzel bir veri bizim için. Genelde küçük küçük parçalar; elektrik, hırdavat, nalburiye, aydınlatmadan geliyor bu satışlar. Özellikle aydınlatma, en çok sattığımız ürün grubu şu anda. Bu yeni yapılanma sürecinde yapılan yatırım miktarı nedir? Lansmanda yatırım miktarımızı ve sayımızı ilk yıl için 30 mağaza ve buna bağlı olarak franchise’larımızla beraber yatırım hedefimizi 40 milyon dolar olarak belirledik. Ancak lansmandan sonra gelen talep doğrultusunda bunu biraz değiştirmek zorunda kaldık. Özellikle Anadolu’dan gelen çok ciddi talepler var ve biz de bu taleplere bağlı olarak mağaza sayımızı 40, yatırım hedefimizi ise franchise’larımızla beraber 60 milyon dolara yükselttik. Bu çok güzel bir rakam ve Türkiye ekonomisi için de katkı sağlayacağını düşünüyorum. Belli bölgelerde yoğunlaşmaktan ziyade birçok şehirde bulunmak istiyorsunuz sanırım? Orta vadede her ilde olmayı planladık. Her ilin demografik yapısını masaya yatırdık. Uzun uzun üzerinde çalıştık ve hedefimizi her ilde bir mağaza açmak olarak belirledik. Tabii aynı zamanda bu illerimizin büyük ilçelerinde de yine bir mağazamızın bulunması istiyoruz. Zaten Türkiye’nin her ilinden talepler o kadar homojen ki, o yüzden belli bir bölgeye odaklanmamız çok doğru değil. Orta vadede 240 mağaza hedefimiz var. Bir sonraki açılış Datça’da Şu andaki franchise talepleri ne seviyede? Belli anlaşmalar ya da açılması planlanan mağazalar var mı? Tabii var. Hatta bugün itibarıyla da ilk franchise mağazamızın açılış çalışmalarına başladık. İlk sözleşmemizi Batman ile yaptık. O bölgede nüfuzlu, yerel anlamda tecrübesi çok olan ve esas işleri ticaret olan bir aile ile iş birliğine giriştik. Onlar da Praktiker mağazasını çok önemsedi. O kadar güzel bir iletişim kurduk ki, beraber mekânı gidip gördük, ürün gamı ile ilgili bir çalışma yaptık. Ayrıca bölgeyi genel anlamda inceledik. Bunlar çok önemli şeyler çünkü ürün gamımızın Batman’a uyması çok önemliydi. İkinci olarak da Datça’da bir mağaza açacağız. Sözleşmemizi yaptık, bitirdik. Ayrıca Etimesgut ve Maraş mağazalarımızın sözleşmeleri de bitti. Ne kadar zamanda hazırlıklar bitiyor ve mağaza açılışa hazır hale geliyor? Franchise ile ilk görüşme safhası çok önemli. Önemli olan doğru adayı bulmak… Kişinin bulunduğu yer, bu işi gerçekten yapmak istemesi çok elzem. Bütün bunlar franchise anlayışımızı destekliyorsa, biz şirket olarak proje, ürün geliştirmeyi ve açılış safhasını çok hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bir mağazanın ilk görüşmesinden sözleşmeye kadar olan süresini 6 hafta; sözleşmeden sonra açılışa kadar olan süreyi de yaklaşık olarak hazırlık ve uygulaması dâhil olmak üzere 8 hafta olarak belirliyoruz. Önemli olan sözleşme dönemi çünkü bu dönem daha fazla uzayabilir ya da birden bitebilir. Mesela şu anda sözleşme imzaladığımız ilk ilimiz Batman olsa da ilk açılışı bir terslik çıkmadıkça şubat ayı ortasında Datça’da yapacağız. Sözleşme imzalanan diğer franchiselarınız da arka arkaya mı açılacak? Bu bahsetmiş olduğum sözleşmesini imzaladığımız 4 yeri de Şubat ve Mart ayı ortalarında açmayı hedefledik. Franchise dışında kendi mağazalarınız da olacak mı? Şu anda Anadolu ve Avrupa Yakası’nda Gayrettepe mağazamız dışında yer arayışlarımız devam ediyor. Nisan – mayıs gibi kendi mağazalarımızı da açmayı sürdüreceğiz. Hem Avrupa hem de Anadolu Yakası’nda birer mağaza açacağız. Yer olarak özel bir tercihiniz var mı? Önemli olan buradaki müşterilerin talepleri ve tabii ki nüfus yoğunluğunun, yaya trafiğinin olması. Doğru yeri bulmak için uğraşıyoruz. Bu yüzden İstanbul sınırları içinde bizim için her nokta bir potansiyel ve doğru noktayı bulduktan sonra her yer bizim için geçerli. Tabii burada kiralar da çok önemli çünkü bu şekilde devam etmek için iyi bir işletme modeli kurmanız lazım. Kirası uygun olacak, beklenti cironuzu karşılıyor olacak ki hizmet de ona göre doğru verilebilsin. PERAKENDECi Konsepte göre biraz daha konut bölgelerinden olmasına dikkat ediyorsunuz sanırım? Bizim için insanların mağazaya rahat ulaşabilmesi önemli. Bu yüzden bu bazen ofis bölgesi olabilir, bazen konut bölgesi olabilir ama çoğunluğu konut bölgesinde oluyor. “Geleneksel perakendecilerle birleşmeyi hedefliyoruz” Türk yapı market müşeri profili hakkında neler söylersiniz? Türkiye’de inşaat sektörünün geçmişi 50’li yıllara kadar dayanıyor ama organize perakende sektörü 90’lı yılların başında oluştu. Baktığınız zaman 20 yıllık geçmişi olan çok yeni bir sektör. Sektördeki işlem hacmine bakarsanız perakendecilik yüzde 10 civarında ve 20 yılda bu rakamlara gelinmişse, alınacak daha çok yol var. Türkiye’de şu anda konut stoğu yaklaşık 20 milyon üzerinde ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu 20 milyon konutun yaklaşık 5 - 6 milyonu kentsel dönüşümle yıkılıp tekrar yapılacak. Aynı zamanda da bu 20 milyonun konutun haricinde yeni yapılacak konutlar var. Bu çok büyük bir potansiyel ve doğal olarak konutla beraber konutun içinde kullanılacak aksesuardan tutun diğer tüm ev eşyalarına kadar daha da yükseğe ulaştıracak bir potansiyel yaratmış oluyor. Biz de bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeyi düşünüyoruz. İnsanlar artık Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde kısıtlı vakitlerini kendilerine ayırmak istiyor. Öte yandan küçük ihtiyaçlarını kendileri karşılamak istiyor. Örneğin evinizde musluk değiştirmeniz gerekirse, bunu kendiniz yapabilirsiniz. Çerçeve asmak dübel, matkap ve çivi edinip kendiniz asabilirsiniz. Bir de artık hobi geliştirmekle ilgili bazı ürünler var, küçük el aletleri, seramik için boya kalmeleri vs. Eskiden müşterlerimiz ürün alırken montaj talebinde de bulunurlardı. Artık müşterilerimiz aldıkları ürünleri kendileri kurmak istiyor. Bununla birlikte bu işleri yapabilecekleri aksesuarlar, küçük el aletleri de gelişiyor. Ellerinde takım çantaları, içinde birçok ekstra malzeme bulunan aksesuar setleri var artık insanların. Ben bunun daha da gelişeceğine inanıyorum. Çünkü yüzde 10 dediğimiz organize perakende payı esasında olması gereken rakamlardan daha az. Bunu neden çok önemsediğimi de şöyle ekleyebilirim. Öncelikle organize perakende sektörünün ekonomiye dirlik kattığını düşünüyorum. Bir sürü faturalı fiş alınması, ekonomiye katkısı, buna bağlı olarak tedarikçinin gelişmesi, istihdam sağlanması gibi birçok avantajı var. Organize perakende aynı zamanda müşteriye çok rahatlıkla fiyatlarını sunabildiği, rahat alışveriş yapabildiği bir ortam sağlıyor. Yani müşteri şeffaflık politikasında ne görüyor12 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi sa, fiyat uygunsa kalitesine dokunabiliyor, alabiliyor, iade edebiliyor doğal olarak bu durumda o eski kapalı kutu perakendecilikten biraz daha şeffaf perakendeciliğe geçişi sağlıyor. Ben bunların hepsini organize perakendenin faydaları olarak görüyorum. Müşteri bunu artık anladı. Müşteri artık tüketici haklarını biliyor, takip ediyor, memnuniyeti ve memnuniyetsizliğini dile getiriyor, mutlaka sosyal medyada paylaşıyor. Bunu da iyi değerlendirmek, bu durumu avantaja çevirmek lazım... Organize perakende kendisi gelişirken müşterisini de ülke ekonomisini de geliştiriyor. Bunların hepsi bir parça gibi birbiriyle bağlantılı ama bunları söylerken geleneksel perakendeciliği göz ardı ettiğimi sanmayın. Çünkü sistemli, düzgün çalışan, hatta aileden gelen bir sürü geleneksel perakendecinin de sektöre çok faydası olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde ciddi çalışan ve hedefleri olan geleneksel perakendecilerle birleşmek gibi bir hedefimiz var. Mesela bize gelen taleplerden şuna dikkat ediyorum, 2 - 3 kuşak ev ve eşya marketçiliği yapmışlar, kendi bölgelerinde uzman ve liderler, artık yıllardır yapmış oldukları bu işi bir üst sınıfa taşımak istiyorlar. Bununla beraber bizimle modeli geliştirmek, güncel trendleri takip etmek hem yurt içi hem yurt dışı sektörlerindeki inovatif ürünleri geliştirmek ve perakendeciliğin gittiği yönde öncü olmak isteyen birçok franchise adayı var. Biz onlarla çalışarak aslında organize perakende gibi gözükse de aslında genel olarak sektöre katkıda bulunmuş oluyoruz. Onları dışlamadan onların da organize olmalarını sağlıyoruz. Çünkü onlar da özellikle lokal bölgelerde kendi uzmanlıklarını geliştirmek istiyor. Aynı zamanda birkaç tane daha mağaza açmak istiyorlar. Biz onlarla beraber şu anda dirsek temasındayız ve güzel diyaloglarımız var. Yakın zamanda onlarla da iş ortaklığı yaparak beraber çalışmak istiyoruz ve bunu da franchise vererek yapmaya çalışıyoruz. Eskiden yapı market denince daha çok erkeklerin ziyaret ettiği reyonlar, mağazalar akla geliyordu ama son zamanlarda bu profil değişti galiba. Bunu ölçebiliyor musunuz? Ölçebiliyoruz. Mağazamız hem ürün gamı hem konsept olarak herkese hitap ediyor. Ben müşteri profilimizi bir bütün olarak görüyorum. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı, öğrenci, kısacası herkes rahat rahat gelip alışveriş yapabiliyor. Tabii bununla birlikte raflar da değişti. Eskiden daha çok ağır yük taşıyıcılı, daha sert metallerden oluşan raflar vardı, şimdi biraz daha dekoratif, ürünün öne çıktığı, stokların mağazanın her yerinde değil de daha çok satılacak ürünlerin olduğu daha güzel, aydınlık, ferah, temiz mağazalara geçiş var. Biz de mağazamızı buna göre kurguladık. Ev geliştirme mağazacılığı konseptini biraz daha öne çıkardık ve ürün gamı da bu tarafa yöneldi. Yapı market grubumuzu da ikinci plana attığımız yok ama ben ev geliştirme mağazacılığı söylemiyle revize etmek istiyorum. Çünkü evde her şeyi değiştirebilirsiniz, yani evinizdeki bir tadilat işi yapı marketle ilgili bir iş olsa da ben konsept olarak ev geliştirme olarak görüyorum. Mağazalarımızda da ürün gamımızın yüzde 60 civarı hep tekstil, ayna, aydınlatma, dekorasyon gibi soft ürünler, Geriye kalan yüzde 40 civarı da hırdavat, nalburiye, inşaat, ahşap ürünleri dediğimiz gruplardan oluşuyor. Bu oranlar, mağazanın bulunduğu lokasyona göre değişkenlik gösterebilir. Biz bu bölge için bu konsepti yaptık. Dönem dönem gelen franchise taleplerinde de bu oranlar yine lokasyona değişkenlik gösterebiliyor. Son olarak müşteri profilimizden çıkardığımız sonuç, herkese hitap eden bir mağaza konseptine sahip olduğumuz. Büyük hacimli ürünler yerine daha küçük ama çok sattığımız mallar şu anda mağazalarımızda daha ön planda. Ampul, fiş, uzatma kablosu, musluk, cıvata, hırdavat, el aletleri, bütün bu ürünler şu anda o kadar hızlı gidiyor ki, ben de açıkçası müşterinin küçük küçük ama sık aralıklarla alışveriş yapmasını tercih ediyorum. Bunun avantajı da şu, müşteri mağazaya gelip alışverişini yaptığı zaman onun frekansı büyük mağazacılıkta 2 – 3 ayda birdir. Bizde bu biraz daha kısalmış durumda ve bu şekilde olunca müşterinin mağazaya sık gelmesi sizin gelişmenize, ne tarafa yönlenmeniz gerektiğini görmeye çok yardımcı oluyor. Müşterinin istediği herhangi bir yeni ürün, eğer konseptimize uygunsa, hemen raflarda yerini almalı. Mağazanızda kaç adet ürün var? Şu anda Gayrettepe mağazamızda 4 bin 500 tane ürün listeledik. 300 metrekareye 4 bin 500 ürün sığdırabilmek hem büyük maharet hem de bunu organize edebilmek için iyi bir planlama gerektiriyor. Bin metrekarede 10 bine kadar çıkacağız. İlk etabı başardık ancak bu her geçen gün müşteriden gelen taleplerle daha da artıyor. Çünkü müşterilerin bazen öyle enteresan talepleri oluyor ki, bizim bunları en iyi şekilde değerlendirip hem fiyat hem de konsept olarak uygun bir şekilde müşteriye sunmamız gerekiyor. Bu da bizim gelişmemize yardımcı oluyor. Müşterinin talebine çok hızlı karşılık vermek bizim için çok önemli. Zaten şu anda şirketimizin en önemli özelliği çok hızlı hareket edebiliyor olması. Hem kendi mağazamız hem de sayımız az olduğu için daha kolay oluyor bu. Daha sonraki dönemlerde tabii ki de ürün gamımız oturacak, ürün değiştirme ve geliştirme süreçlerimiz buna bağlı olarak prosedürlere bağlanacak. Devamlılık için müşterinin ne istediğini bilmek, müşteriyi anlamak çok önemli. Eğer müşteriyle iletişimi iyi kurarsanız başarılı olacağınıza inanıyorum. Perakandecilik değişiyor ve gelişen yeni ürünlerle alışkanlıklarımız da değişiyor. Örnek olarak plazmaların artık duvara monte edilmesiyle birlikte ister istemez TV üniteleri kendiliğinden mobilya grubundan çıkmaya başlıyor ve bununla birlikte duvara monte ürünleri gelişiyor. Bu tamamen ihtiyaca göre konumlanmakla alakalı. Bir de artık İstanbul’da ve büyük şehirlerde metrekareler küçüldü. Doğal olarak küçük alanda verimli mobilya kullanmak zorundasınız. Bunlar da mesela açılabilir sehpalar, katlanabilir tabureler, küçük ama fonksiyonel mutfaklar, pratik banyolar, aksesuarlar oluyor çoğu zaman. Ben bu durumun daha da değişip gelişeceğine inanıyorum. Şu anda gördüğüm kadarıyla müşterilerin en basit şekliyle hayatlarını kolaylaştıracak ürünleri seçiyor ve o ürünleri almaya devam ederek o ürünün gelişmesini sağlıyor. Artık yer çok değerli ve insanlar da evlerini ona göre düzenliyor. İşin güzel tarafı biz bu pratikliği alıp markamızın yanına koyduk, ‘Praktiker Pratik’ diye. İsmimizin bizi çok iyi şekilde ifade ettiğini düşünüyorum. Tedarikçilerinizin ne kadarı yerli? Buna önem veriyor musunuz? Şu anda bizim kurulum aşamasındaki tedarikçilerimizin hepsi yerli. Yurt dışından, distribütör aracılığıyla alınan ürünlerimiz de var, onlar da tedarikçi olabilir. Ancak bizim hedefimiz yüzde 80 yerli tedarikçilere iş yapmak. Geri kalan yüzde 20’de de özellikle ihtiyaç doğrultusunda müşteriyi memnun edecek ürünleri ithal etmek istiyoruz. Şu anda bu hedefe doğru gidiyoruz. “AVM’ler sosyalleşme mekanı” Çok taze bir haber aldım, size doğru yoldayken. Perakende Yasası ile ilgili 5 madde onaylandı. Bu haberi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun yanı sıra, uzun zamandır sektörde yer alan biri olarak, yapı market ve genel olarak perakendeyle ilgili neler söylersiniz? Türkiye’de perakende sektörünün çok büyük bir işlem hacmi var. 300 milyar dolarlık bir hacimden bahsediyoruz. Baktığınız zaman finans ve otomotivden sonra gelen 3’üncü büyük sektör. Müşteri ihtiyaçlarına yönelik gelişiyor. Yıllar geçtikçe daha da büyüyecek. Hem sokak mağazacılığında hem de AVM mağazacılığında perakende her geçen gün daha iyiye gidiyor. AVM’ler alışverişin haricinde insanların güzelce vakit geçirebildiği eğlence alanları, ben bu gözle bakıyorum. Tabii bu büyümeler esnasında bazı elemeler, seleksiyonlar olacak ama sonunda gelişen nüfusla ve ekonomiyle beraber perakende sektörü de hedeflenen daha üst rakamlara doğru büyüyecek. Organize perakendecilik yüzde 40-45 civarlarından daha büyük oranlara ulaşacak. Çünkü artık sektörde hızlı hareket edebilmek, doğru lokasyonlarda bulunmak, sektörün doğru yönetilmesi, istihdam sağlaması gibi özellikleriyle daha da fazla büyüyecek. Bizim bu büyüme içinde müşteriye doğru ürün sunmak, doğru lokasyonda bulunup hizmet etmek ve onların hayatlarını kolaylaştırmamız gerekiyor. Teknolojiyle birlikte gelen aplikasyonlar, elektronik, e-ticaretin de çok gelişeceğini düşünüyorum. Sektör de tüm bu gelişmelerle birlikte daha hızlı yol alacak. Yakın bir zamanda internet üzerinden satışa da başlayacağız. Mobil aplikasyonla satış yapma oranı şu an ülkemizde çok düşük olsa da, dünyada bir trend halinde. Türkiye elektronik ve iletişim konusunda o kadar canlı ve dinamik bir ülke ki, yetişen yeni kuşak ileride bizim müşterimiz olacağı için, gerekli atılımları bugünden yapmak zorundayız. Yakın zamanda e-ticaret hizmetimize de buradaki ürün gamımızdan daha geniş bir ürün yelpazesi koyacağız. “AVM’leri eğlence alanı olarak görü- yorum” cümlenizden, Perakende Yasası’nın kimi maddeleri hakkında ne düşündüğünüzü de anlayabiliriz sanırım. AVM’lerin hafta sonu açık olması gerektiğini düşünüyorum. Elbette, alışveriş bir şekilde her yerden yapılabilir ama ben AVM’leri insanların sosyalleştiği mekânlar olarak görüyorum. Türkiye’de çok fazla AVM olduğu söyleniyor, doğrudur ama bunlar belli lokasyonlarda yoğunlaştı. Hâlbuki Anadolu’da bazı şehirlerde hiçbir alışveriş merkezi yok. Orada sadece cadde ve sokak mağazaları var. Daha buralara da yatırımlar yapılacak, inanıyorum çünkü o bölgedeki insanların da, markaların da buna ihtiyacı var. Ben Perakende Yasası’nın özellikle yok olan el sanatları ve zanaatkârları koruması taraftarıyım. Bunlar bizim için çok önemli kültür varlıkları ama bunun yanında önemli olan diğer bir şey ticareti de desteklememiz. Bu ikisinin beraber yürümesi lazım... Bir tarafı yok ederek ya da görmezden gelerek değil, beraber gelişmemiz lazım. Bu yasa direkt olarak bizimle ilgili olduğu için, bizim de şirket olarak fikrimizi açıklıkla ifade etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden de bu yasayı yakından takip ediyoruz. AVM’lerde de olacak mısınız? Yoksa daha çok cadde mağazacılığını mı hedefliyorsunuz? AVM’lerde de olacağız, görüşmelerimiz devam ediyor. Burada önemli olan, AVM’nin doğru yerde olması. Ancak son dönemlerde mağaza açma potansiyelimizin olduğu yerler daha çok cadde, sokak ve ana arterler üzerinde gördüğümüz yerler. Mağazanın konumu ve sürdürülebilir olması her şeyden önemli. Bu iş modelinde zaten başarı budur. Açtığınız günden itibaren her gün üstüne koyarak, büyüyerek, gelişerek çeşitliğinizi ürünlerinizi geliştirerek devam edebiliyor ve bunda süreklilik sağlıyorsanız başarı kaçınılmazdır. Sektöre katkı sağlayacak yeni bir de haberiniz var… Ev geliştirme sektörüne yön verecek, bu konuda liderlik yapacak bir dergi çıkarıyoruz: “Praktiker Pratik Ev Geliştirme Dergisi”. Kurumsal dergimiz 20 bin adet basıldı ve yakın zamanda satışa sunulacak. Sadece dekorasyon içerikli bir dergi olmayacak, içerisinde hem sektörle ilgili bilgiler hem de ‘lifestyle’ içeriklerin olduğu bir dergi olacak. Hem böyle iddialı bir marka olup hem de sektörle ilgili dergi çıkarıp bunda süreklilik sağlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu konuyu çok önemsiyorum. Olaya sadece mağaza açmak ya da ticaret gözüyle bakmamak gerek. Sektöre farklı mecralarda da katkı sağlayacağımızı düşünüyorum. Bizim için çok heyecan verici bir durum. Bu şekilde, bu konseptte yayın yapan ilk firma olacağız. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 13 PERAKENDECi Özhan’da veri madenciliği dönemi başladı “Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu sene 10 mağaza açacağız diye yola çıkmıyoruz. Çünkü bir yerden sonra bu durum hataları da yanında getiriyor” diyen Özhan Marketler Zinciri Genel Müdürü İbrahim Özhan, sektöre yönelik çok önemli açıklamalar yaptı. Müşteri kartları, doğru lokasyon, verimlilik, lojistik, kar marjı, çalışma şartları, discount gibi birçok konuyu değerlendiren İbrahim Özhan, veri madenciliği üzerine yaptıkları çalışmaları da anlattı Röportaj / Murat KÜÇÜK İbrahim Özhan 2 014 yılı Özhan Market için nasıl geçti? 2014’ün ilk 3 çeyreğine baktığımızda, 2 senedir uyguladığımız verimlilik çalışmalarının meyvelerini aldığımızı görüyoruz. Eski mağazacılıkta önemli olan market sayısı günümüzde yerini market verimliliğine bıraktı. 2014 yılı içerisinde 16 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi daha verimli olmak için 4 tane mağaza kapattık. Fakat bu mağazaların yerine daha büyük 2 mağaza açtık. Metrekare bazında bir düşüş olmasına rağmen ciro bazında önemli bir büyüme yaşadık. Bu da aldığımız kararın doğru olduğunu gösteriyor. Verimlilik üzerine çalışmalarımız devam ediyor. 2014 için belirlenen bir ciro ve mağaza hedefi var mıydı? Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu sene 10 mağaza açacağız diye yola çıkmıyoruz. Çünkü bir yerden sonra bu durum hataları da yanında getiriyor. Biz fırsatlara ve imkanlara bakıyoruz. Eğer imkanlar uygunsa ve fırsat varsa 30 tane de açabiliriz. Altyapımız en azından 10 şubeye kadar çok hızlı bir şekilde kanalize olabilir. Verimlilik adına başka hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Son olarak Özhan Kart’ı müşterilerimizle buluşturduk. Müşteri kartları konusunda sektörümüzde çok fazla çalışma var. Özhan olarak biz bir fark yaratmak istedik ve Dominos firmasıyla bir anlaşma yaptık. Buna göre; Özhan Kart’la yapılan her 20 TL’lik alışverişe 30 liralık pizza müşterilerimize 14.90’a sunuluyor. Bunun haricinde Özhan Kart, başka yerlerde de kullanıcılarına önemli avantajlar sağlayacak. Önemli firmalarla görüşmelerimiz sürüyor. Bu kartla ilgili verilerimiz 2 seneye yakın olduğundan artık bu verilerden müşterilerimizin bazı davranışlarını anlıyoruz. Bununla ilgili “veri madenciliği” isimli online bir eğitim aldık. Bu konu önem verdiğimiz bir alan. Şu an sektörde bunu kullanan bir şirket var. İkincisi biz olacağız. Eğitimi yayınlayan firmayla sepet analizleri ve kategori yönetimi gibi birçok alanda çalışıyoruz. Biz bu durumun bizi farklı yerlere getirebileceğine inanıyoruz. Business to Business (B2B) yazılımımızı da tedarikçilerimizle buluşturduk. Tüm tedarikçilerimiz; bizimle olan iş kapasitesini, kendi şirketlerinin çok kapsamlı bilgilerini ve raporları bu platform üzerinden görebiliyor. Bu hızlı veri akışı sayesinde firmalar artık görüşmelerini daha verimli geçirmeye başladı. Firma elemanları, internet olan her ortamda kendi sorumlu oldukları alanda rapor alabiliyor. 2 yeni şube geliyor Tedarikçiler sistem üzerinden hangi ürünlerin daha hızlı satıldığını görebiliyor mu? Bu sistem tedarikçilerimiz için çok önemli bir bilgi kaynağı. Sisteme dahil olanlar; yıllara göre en iyi satılan ürünleri, kategori bazlı satış hızını hem cirosal olarak hem de miktar olarak görebiliyor. Aynı zamanda Touch Board özelliği sayesinde katılımcı şeklinde kendileri de grafikleri değiştirebiliyor. Bize gelmeden önce, satacakları ürünün bizdeki satış hızını ve yarattığı ciroyu görüyorlar. Bu onlar için ve bizim için ciddi zaman tasarrufu demek. Özhan, hızlı büyüyen bir marka. Şu anda kaç tane mağazanız var? Kaç kişiyle hizmet veriyorsunuz? Şu anda 32 şubemiz var. Anlaştığımız 2 tane yer daha var. Onları da 2015’in başında hizmete sokacağız. Yeni şubelerimiz Alacahöyük ve Üçevler’in üst kısmında bulunan Kültür Mahallesi’nde açılacak. 675 kişi Özhan adına çalışıyor. Bir de manav, unlu mamuller ve kuruyemiş bölüm- lerimizde bizden bağımsız çalışanlar var. Eğer o kişileri de sayarsak 750 kişiye yakın bir çalışma grubumuz var. Düşük kar marjlarıyla çalışmak bu işin doğasında mı var? Kar durumu nereden baktığınıza bağlı. Ulusal zincirler düşük kar ile çalışıyor fakat ulaştıkları yüksek cirolardan durumu kurtarıyorlar. Çok karlı değiller ama ciroları büyük olduğu için çok karlı gibi görünüyorlar. Riskleri çok büyük olmasına rağmen fazla dağıttıkları için kısa vadede etkilenme oranları da bir o kadar düşük. “Biz kendi mesleğimizi meslek olarak görmedik” Siz dernekte de yer alıyorsunuz. Türkiye Perakendeciler Federasyonu, yerel zincirler için bir büyüme standardı belirliyor mu? Biz verileri analiz ederek iyi niyet ya da sektöre bilgi vermek amaçlı rakamları söyleriz. Bir hedef koyamayız çünkü federasyona bağlı üyelerin hepsinin kendi yönetimi var. Onları da çok etkilememek gerekir. Biz neye göre ciro ya da kategori büyümesi hedef vereceğiz? Ülke büyümesi ortada... Ülke ortalamasının altında büyüyen bir firma için sıkıntı var demektir. Özhan olarak biz de sabit rakamlar üzerinde durmuyoruz. Hedef karlılık olmalıdır. personel sorununu nasıl çözecek? Bu sıkıntıda en büyük hata biz perakendecilerde… Biz kendi mesleğimizi meslek olarak görmedik. Çalışanlarımızı meslek sahibi olarak gösteremedik. Oryantasyon sürecinden geçirmeden, personele ne yapacağını anlatmadan, gönderdiğiniz mağazada o kişiyi kimin karşılayacağını söylemeden kısacası standart olmadan bu işe yaklaşım olursa kimse bu iş için kariyerini planlamaz. Bu işi sadece bir geçici iş olarak görür ve ilk bulduğu fırsatta da gider. 2015 hararetli bir sene olacak gibi duruyor. 2015’e nasıl bakıyorsunuz? Her sene bir önceki seneye oranla daha zorlu geçiyor. Sektörün tamamı bütün gücüyle, yeni projelerle, yeni hedeflerle geliyor. Bu bir yarış. Bu yarışta dinamik olmak gerekiyor. Bu yarışta biz de Özhan olarak dinamiklerimizi hayata geçirmek amacıyla çalışıyoruz. Türkiye’de çok az kullanılan veri madenciliğiyle 2015 yılında fark yaratacağımızı düşünüyoruz. Çalışma saatleri, sosyal haklar ve başka konularda düzenlemeler olursa bu sıkıntı biter mi? Öyle olmak zorunda ve artık öyle de oluyor. Bu sektörün meslek olduğunu anlatabilmemiz için bir kere bizim bu işi sevdirmemiz gerekiyor. Bu da düzenlemelerden geçiyor. Avrupa’da durum çok farklı... Bizde de bu tip uygulamalar konuşuluyor. Bekleyip göreceğiz. Perakende sektöründe personel değişim hızı çok fazla. Perakende sektörü “Discount bir trend, mevcut iki rakibi geçmek zor” Birçok firma son zamanlarda ekspres, discount gibi uzantılarla yeni şubeler de açıyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir? Biz bu formatların hepsini inceledik. Hangisinin bizim için uyumlu olup olmayacağını konuştuk. Şimdi bizim de Özhan dışında bir format çalışmamız var. Discount formatında sadece indirimin ön planda olduğu değil daha bize özel bir şey üzerine çalışıyoruz. Herkes discount açmaya çalışıyor ama ben pek mantıklı bulmuyorum. Bu alanda hâlihazırda çok fazla yol almış, çok fazla emek harcamış iki tane ciddi rakibimiz var. Şu an bu yarışa girip onları yakalamak oldukça zor. Mevcut haliyle discount marketlerin bir eğilim olduğunu düşünüyorum. Bir trend. Ben her zaman süpermarketçiliğin ayakta kalacağına inanıyorum. Önemli olan lokasyon ve insanların size daha rahat ulaşması. Sizce doğru lokasyon nedir? Şans. Fakat belli kıstasların da olması gerekiyor. Otopark, marketin iç dizaynı, erişilebilirlik gibi. Herkese göre bir kıstas vardır. Ama insan yoğunluğunun fazla olduğu, hareketliliğin, yaya potansiyelinin yüksek olduğu ve araç yoğunluğunun yüksek olduğu, otopark imkânları olabilecek noktalar lokasyon olarak doğru noktalardır. Bir taraftan merkez depolar artarken diğer yandan cep depo tercih edenler de çok fazla. Market için doğru lojistik ve depolama nedir? Lojistik ve depolama bir türlü çözülemedi. Herkes şu anda merkez depo yapıyor. Malın gönderimi doğru planlandıktan sonra haftada bir gitse ne fark edecek? Lojistik çok önemli bir konu... Satışları artıracak, giderleri düşürecek önemli noktalardan biri. Perakendeciler için bir ev ödevi. Belirli büyüklüğe ulaşanların mutlaka lojistik departmanı kurması gerekiyor. 18 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler Altunbilekler dinlenmiyor Mağazalarını sürekli yenilemeye ve tadilata almanın yanı sıra verimsiz mağazaları kapatarak, ihtiyaç duyulan noktalara yeni mağazalar açan Altunbilekler’de çalışmalar durmadan devam ediyor. Ankara’da 70 mağaza ile hizmet veren marketler zinciri markası Altunbilekler, şimdi de 71’inci mağazasını Etimesgut Alsancak mahallesinde açtı. Şehit Hikmet Özer Caddesi’ndeki mağazanın da açılmasıyla birlikte Altunbilekler, Etimesgut’ta toplam 4 mağaza ile hizmet vermeye başladı. Altunbilekler’de mağazalar 09.00 – 22.00 saatleri arasında açık. Bu haliyle Altunbilek- ler’in mağaza çalışma saati 13, üretim ve tedarik çalışma saati ise 24. Çünkü İtalyan ekolünden gelen unlu mamüller markası Mirabelle tesislerinde üretim için, sebze-meyve bölümünde ise tedarik için 24 saati vardiyalı olarak hummalı bir çalışma gerçekleştiriliyor. Altunbilekler, unlu mamuller reyonunda sunduğu tüm ürünleri Mirabelle markasıyla kendi unlu mamuller tesislerinde üretiyor; ekmekten bazlamaya, kuru pastadan yaş pastaya, baklavadan şekerpareye çok geniş yelpazedeki ürün çeşitleri günlük ve taze olarak müşterilerinin beğenisine sunuyor. Doğan Market 10 şubeye ulaştı İstanbul PERDER üyesi Doğan Market, Sefaköy, Kemalpaşa Mahallesi’nde yeni bir mağaza açarak toplam şube sayısını 10’a yükseltti. Firmanın kurucusu Hacı Şükrü Do- ğan tarafından açılan mağaza, 600 metrekarelik bir satış alanında 3 kasa ve 22 çalışanla hizmet veriyor. Doğan Market yetkilileri, yılsonuna kadar 5 şube daha açmayı planlıyor. Esenlik, Malatya’da 30’uncu şubeyi açtı Esenlik, ihtiyaç duyulan bölgelere süpermarket şubesi açmaya devam ediyor. Malatya’da 30’uncu şubesini Samanlı’ya açan Esenlik, bölgede perakende sektörünün lideri olmaya devam ediyor. Açılış programına, Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Arif Emecen, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, Hacı Bektaşı Veli Kültür Vakfı Başkanı Hasan Meşeli, Esenlik Genel Müdürü Hulusi Boyraz, Genel Müdür Yardımcıları Yusuf Orhan, Kadir Çelik, Erhan Soylu, Ahmet Faik Yıldız, Erhan Soylu, te- Hakmar AVM’nin 23’üncü mağazası Pendik Esenler’e Yüzlerce marka, binlerce çeşit ürünü uygun fiyat politikasıyla müşterilerine sunan Hakmar AVM, 23’üncü mağazasını bölge halkının yoğun ilgisi ile Pendik Esenler’de, törenle hizmete açtı. Müşterisine sene boyunca 20 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi darikçi firma ve basın temsilcileri, Esenlik birim müdürleri ve birçok müşteri katıldı. Esenlik Genel Müdürü Hulusi Boyraz; “Yakın zamanda Malatya-Orduzu yol ayrımı ve Adıyaman Gölbaşı’nda birer şube daha açacağız. Her gün bir adım daha ileri gitmeye devam ediyoruz. Çünkü Esenlik’in gelişmesi ve büyümesi gerekiyor. Hizmet çizgisinde kalite anlayışıyla bölgesel teveccüh gören bir şirketiz. Yeni üretimlerimiz ve markalarımızla daha güzel ve iyi hizmetler yapmaya devam edeceğiz” dedi. en uygun fiyatı veren Hakmar AVM; mağazalarında temizlik malzemesinden elektroniğe, yiyecek ve içecekten mefruşata, giyecekten her türlü mutfak malzemesi, oyuncak ve kitaba kadar geniş hizmet yelpazesi sunuyor. ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler Başdaş Market’ten Gaziemir’e yeni şube Başdaş Market, 20’nci yılında 12’nci mağazasının açılışını geçtiğimiz günlerde Gaziemir’de yaptı. Başdaş Market’in Gaziemir’deki 3’üncü mağazasının açılışını Gaziemir Kaymakamı Yaşar Dömez, Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol birlikte yaptı. Açılışa Gaziemir halkı yoğun ilgi gösterdi. Başdaş Market Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Feyzi Başdaş “Gaziemir halkı bizi çok sevdi bizde onları çok sevdik. Bu kapsamda onlara kaliteli, ucuz, sağlıklı market anlayışımızla 3’üncü şubemizi sunduk. İnşallah bu sevgi başka şubelerle artarak devam edecektir” diye konuştu. Ayrıca yeni açılacak Ayrancılar şubesinin de müjdesini veren Başdaş “Perakende sektörüne çekirdekten başlayan Başdaş ailesi ‘Samimi Market Anlayışı’nı, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak sağlamış ve 20’nci yılında da bu anlayış çerçevesinde yoluna emin adımlarla devam edecektir” dedi. 26’ncı Şehzade Talas’ta açıldı Şehzade market 26’ncı şubesini Talas Mevlana mahallesinde açtı. 400 metrekare satış alanı, 2 kasa ve 15 personeliyle bölge halkına hizmet veren mağaza, mehteran töreni ve bölge halkının yoğun katılımıyla gerçekleşti. 5 bin kalem ürün ile bölge halkına hizmet veren Melikşah şubesinde bölge halkının ihtiyaçlarına cevap vermek hedefleniyor. Geri dönüşüm özelliğine sahip malzemeler kullanılarak yenileme çalışmaları yapılan, led gün ışığı aydınlatma sistemleri kullanılarak aydınlatılan mağazada enerji tüketimi de yüzde 10 oranında azaltıldı. Şehzade market yönetim kurulu başkanı Selahattin Kılıç, Şehzade marketin 2014 yılında rakiplerine karşı önemli bir büyüme elde ettiğini 2015 ve 2016 yılları için büyüme planlarının hazır olduğunu bildirdi. Ayrıca “Önümüzdeki yıllarda Kayseri ve civarında süper market ve discount tarzında yatırım planlarına hazırız” diye konuşan Kılıç, 2016 yılında Şehzade ve discount markası olan Dip10 mağazalarının Kayseri ve çevresinde yeni projeler ile büyümeye devam edeceğini iletti. 22 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Sistemli AVM’den yeni mağaza Gaziantepli Sistemli AVM, geçtiğimiz günlerde açtığı yeni mağazayla toplam şube sayısını 10’a yükseltti. 20142015 yılları arasında 15 satış mağazası hedefleyen firma, 2014 yılı başında 1 adet çok katlı alışveriş merkezi ve 5 şubesi ile Gaziantep iline hizmet verirken sene ortasında açtığı 3 şube ile satış noktasını 9’a, 12 bin metrekare olan satış alanını ise 14 bin metrekareye taşımıştı. Aralık sonu itibari ile açtığı son nokta ile planlanan büyüme hedeflerinin yaklaşık yüzde 50’lik kısmını gerçekleştirdiklerini, 2015 yılı içerisinde de en az 4 şube daha planlandığını söyleyen firma Genel Koordinatörü Adem Sarıkaya, Gaziantep de perakende şirketlerinin kar marjlarını geliştirme ve sürdürme yeteneklerini geliştirmeleri gerektiğini, rekabetçi çalışma ortamı, pazarın bölünmesi, nüfus artışı, daha bilinçli ancak daha az sadık müşteriler sonucunda baskı altında olduğunu belirtti. Sarıkaya ayrıca, “Yerel zincirler olarak yönetimin inisiyatifini ve hesap verebilirliğini sağlamak. Mali sonuçların raporlanmasını ve doğru okunmasını, yapılan yeni şube yatırımlarında kuruluş ve işletme giderlerinin asgariye çekilmesi, daha güçlü iç kontrol dokümantasyonunu ve sürekliliğinin oluşturulması, kurumun ilişkilerine yön vermek ve yönetmek için gerekli uygunluğu ivedilikle kurarak yerel zincirlerin evrimlerini tamamlaması gerekiyor” dedi. Tekzen’in hedefi 1 yılda 10 yeni mağaza Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli ilk yapı marketi Tekzen, 2015’i yeni mağazasıyla karşıladı. Türkiye’nin her iline ulaşma politikasıyla yola çıkan Tekzen, İstanbul Sultanbeyli’deki mağazasıyla yeni yıla hızlı bir başlangıç yaptı. Türkiye’nin 50 ilinde var olma başarısını yakalayan Tekzen, İstanbul’daki 9’uncu mağazasını Sultanbeyli Plato AVM’de açtı. Sultanbeyli Plato AVM içerisinde bin 700 metrekarelik bir alana yayılan yeni mağazasıyla yapı market sektörünün lider markaları arasındaki yerini pekiştiren Tekzen, yıl içerisinde büyümesini sürdürmeye devam edeceğinin sinyallerini verdi. Tekzen Yapı Marketleri Genel Müdürü Onur Mertoğlu, Tekzen’in 2015 yılı içerisinde açacağı mağaza sayısının 10’u bulacağını belirterek yılsonu beklentilerine illişkin de açıklamalarda bulundu. Mertoğlu, 2014 yılını 500 milyon TL ciroyla kaptan Tekzen’in 2015 yılı hedefinin 650 milyon TL olduğunu belirtti. Anadolu’nun en yaygın yapı market zinciri olma özelliği taşıyan Tekzen, İstanbul ve büyük şehirlerde yaygınlaşmaya devam ederek yeni mağazasını açılışa özel fırsat ve indirimlerle kutlayacak. ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler Peynirci Baba 57’nci şubesiyle Sakarya’da Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık Mağazaları Zinciri, 57’nci şubesini Sakarya Erenler’de açtı. Peynirci Baba, Sakarya halkına artık üç mağaza ile hizmet veriyor. Açıldığı her noktada halkın büyük beğenisini kazandıklarını belirten Peynirci Baba Kahvaltılık Market- Başkent’in 25’inci TeknoSA’sı açıldı leri Genel Müdürü Mehmet Keskin, “Sakarya halkı Peynirci Baba’ya büyük teveccüh gösterdi. Sakarya halkının marketlerimize büyük bir ilgisi var. O nedenle Sakarya’daki üçüncü şubemizi faaliyete geçirmeye ihtiyaç duyduk. Bölge halkına hayırlı olsun” dedi. Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’i açtı Türkiye’nin 81 ilinde tüketicilerine kaliteli hizmet sunmak için mağaza ağını genişleten TeknoSA, Başkent’in 25’inci mağazasını Ankara Park Vera’da açtı. ‘Herkes için Teknoloji’ felsefesi ile tüketicilere değer katan yatırımlarını sürdüren şirket, Türkiye genelinde büyümeye devam ediyor. Ankara Park Vera içerisinde toplam 405 metreka- relik alana sahip TeknoSA mağazasında, elektronikten bilgisayara, telekomdan küçük ev aletlerine ve beyaz eşyaya kadar birçok ürün Başkentli tüketicilerin beğenisine sunulacak. TeknoSA, 81 ilde yaygın mağaza ağı, teknosa.com ve mobil aplikasyonları ile teknolojiyi kesintisiz ve her kanaldan erişilebilir kılmak için yatırımlarına devam ediyor. Yunus Marketler Zinciri’nden yeni şube Türkiye’de yeniden yapılanan Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’ mağazasını İstanbul Gayrettepe’de açtı. 300 metrekare büyüklüğündeki mağazada ev, bahçe ve işyeri için gereken 4 bin farklı ürün çeşidi bulunuyor. Praktiker, 2015 yılında Türkiye’nin farklı şehirlerinde 40 ‘Praktiker’ ve ‘Praktiker Pratik’ mağazası açmayı planlıyor. Kolay ulaşılabilir yapı marketi konsepti ile sektöre yeni bir bakış açısı getirdiklerini belirten Praktiker Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Yalçın şunları söyledi: “Franchise ile büyümeyi planladığımız iş modelindeki yoğun ilgi nedeniyle hedeflerimizi revize ettik. 2015 yılı için 30 olan mağaza hedefimizi 40’a, 40 milyon dolar olan yatırım bedelini de 60 milyon dolara çıkardık. Türkiye’nin dört bir yanından yatırımcılar bu akıllı yatırım fırsatından yararlanarak, sisteme dahil olmak istiyor. Türkiye’de her ilde ve büyük ilçelerde yer alma hedeflerimize beklediğimizden daha hızlı bir sürede ulaşacağımızı düşünüyoruz” dedi. Praktiker, Türkiye’de iki mağaza konseptiyle bulunuyor. 300-bin metrekare arasında büyüklüğe sahip ‘Praktiker Pratik’ adıyla yeni bir konsept yaratan Praktiker, bin ve üzeri metrekarelerde ise ‘Praktiker’ mağazalarıyla faaliyet gösteriyor. 24 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Yunus Marketler Zinciri, Ankara’da 51, Türkiye’de 74’üncü şubesini geçtiğimiz günlerde Ankara’nın Altındağ İlçesi Doğantepe semtinde hayata geçirdi. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Yunus Marketler Zinciri Genel Müdürü Fatih Ayhan ve davetlilerin katılımıyla Doğantepe şu- besinin açılışı gerçekleştirildi. Şube bin metrekarelik satış alanı, 4 kasası ve 30 çalışanıyla kasap reyonundan şarküteriye, manav reyonundan unlu mamullere, zücaciyeden kişisel bakım ürünlerine kadar geniş ürün yelpazesini Doğantepe halkının beğenisine sundu. KÜRSÜ / FARKINDA OLMAK Berrin Yangınözü berrinyanginozu.35@gmail.com Bu oyunu takım halinde oynamak şart E ğitimli personel, standart süreçler, raporlama ile desteklenen sistemler, hızlı karar ve aksiyon alma mekanizmalarının dışında farklılaşmayan, hantal sistemlerin, çok yakında bölgesel ve global rekabetin dışında kalacakları ya da yerinde sayacakları kaçınılmaz. Satışı konsept yapar ve konseptin en önemli parçası da markanın tüketici nezdindeki algısıdır, yani ürün ve kategori yönetimidir. Satış operasyonunun ana görevi, satıştan daha çok personel seçimi, vardiya planlaması, mağaza standartlarının korunması, çalışan ve müşteri memnuniyetinin sağlanması, rakip farkındalığı, merkez taleplerinin mağazaya uygulanması, sahanın kontrolü firma standartlarına ve merkez taleplerine uyumu ile ürün yerleşim standartlarının uygulanması ve devamlılığın sağlanmasıdır. İşte bu yüzden perakende bireysel bir oyun değildir. Doğru ürün, doğru zamanda, doğru fiyata, doğru lokasyonda, doğru adette kuralını bilmeyenimiz yok. Fakat bu da satış için yeterli değil, bu kurallarla sadece satış potansiyelinizi realize etmiş olursunuz. Aksiyona dönüşmesi için planlama, dizayn ve pazarlama faaliyetleri, bunun da ötesinde stok kontrolü, lojistik, envanter yönetimi, satış operasyon ve satış sonrası hizmetlerinizi de rekabetçi seviyelere getirmek gerekiyor. Ayrıca markaların müşterilerine yakınlaşmak için üç noktaya dikkat etmesi gerekiyor; İlk kural insanlara kendilerini özel hissettirmek. Tüketiciler eğlenceli, dikkat çekici ve güzel tasarımlı, duygularına, duyularına hitap eden alanlarda daha uzun kalıyor ve daha rahat alışveriş yapıyor. İkinci kural akılda kalıcı mekanlar ve deneyimler sunabilmek. Mağazalar müşterilerine arkadaşlarına anlatabilecekleri, sosyal ağlarda paylaşabilecekleri eşsiz deneyimler sunmanın yollarını aramalı. 3’üncü kuralsa insanlar alışveriş mekanlarına zaman geçirmek için, hayattan bir mola alabilmek için gidiyor. Onların bu zamanını çok keyifli geçirmesini sağlayan markalara sadık oluyor. Yani hayatı yavaşlatacak, insanlara keyifli anlar yaşatacak formüller aranmalı. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki 26 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi satışa kadar olan süreçleri uygulamaya geçirdiğinizde satışın yüzde 70’i bitmiş sayılıyor. Yüzde 30’luk kısmı ise satış ve satış sonrası hizmetlerden geçiyor. Hem dünyada hem de Türkiye’de geleneksel-üreticilik-toptancılık modelinden mağazacılık serüvenine geçişte satışın üzerindeki sorumluluk ve baskılarının artmasıyla ürün yok, ürün var ama satan ürün yok, ürün var ama pahalı, tanıtım/pazarlama faaliyetleri yetersiz cümleleri artmaya başladı. Sahanın geri bildirimi çok önemlidir fakat perakendede yüzde 80 sayılar konuşur. Sayıların konuştuğu ortamda sadece ürün satışı değil, ek satışların önemi ve çalışanlardaki farkındalık seviyesi artırılmalıdır. Müşterinin zaten alacağı bir ürünün yanında ekstra ürün satabilen satıcı (sayısal adı sepet ortalaması) iyi satıcıdır. Niyeti sadece bakmak olan ziyaretçiyi müşteriye dönüştüren ( close rate/dönüşüm oranını artırdığı için) müşteriye yaşattığı alışveriş deneyimi ile onu mutlu eden ve sadık müşteri yaratabilen satıcı da iyi satıcıdır. Bu memnuniyet hayalet/gizli müşteri anketleri ile ölçülür, iade oranı ile değil. Perakendede bir diğer kuralın need (ihtiyaç), attention (dikkat), interest (ilgi), demand (talep), action (aksiyon) ve satisfaction (tatmin) olduğu düşünüldüğünde satış, bu döngünün sadece aksiyon ve bir parça tatmin kısmında rol oynar. Bu nedenle satış operasyonunun ana görevi, satıştan daha çok personel seçimi, vardiya planlaması, mağaza standartlarının korunması, çalışan ve müşteri memnuniyetinin sağlanması, rakip farkındalığı, merkez taleplerinin mağazaya uygulanması, sahanın kontrolü firma standartlarına ve merkez taleplerine uyumu ile ürün yerleşim standartlarının uygulanması ve devamlılığın sağlanmasıdır. İşte bu yüzden perakende birey- sel bir oyun değildir. Bu takımda dinamik, heyecanlı, çıtası yüksek hedefleri olan, müşteriyi tanıyan, trendleri takip eden ve perakendeyi bir alışkanlık haline getirmiş kişiler mutlu ve başarılı olur. Çok yönlü düşünebilmek, düşünürken sürekli fiziksel hareket halinde olabilmek, proaktif düşünmek, süreçlerini koymak ve hızla uygulamak, her gün yeni hedefler koymak, hep enerjik olmak, gülmeyi eksik etmemek ve buna benzeyen pek çok aksiyonda takım halinde hareket etmek, yeri geldiğinde takdir etmek/eleştirmek ve bunu en önemli değer kılmak önemlidir. Sektörde güç birliği sıkıntısı olduğunu bir kurumun içinde çalışırken değil yeni yeni kendi işimi yapmaya ve değişik kişi ve kurumlarla çalışmaya başlayınca daha fazla anladım. Fakat bunun yanında Türkiye’de çok güzel gelişmelerin olduğunu da yine yerel perakendeyi tanıdıkça ve onlarla çalıştıkça görüyorum. Firmalar küresel krizden daha az etkilenmek, birçok alanda tasarruf sağlamak ve takım olmanın sinerjisini elde etmek için birleşiyor ve devlet KOBİ’lere avantajlar sunuyor. Böylece yerel perakende, dağınık ve azınlık kimliğinden, güçlü ve sistematik bir oluşuma hızla geçiş gösteriyor. 70’in üzerinde Türk market grubunun gönül birlikteliği ile bir araya gelerek isimlerini değiştirmeden, güçlerini birleştirerek ve ortaya çıkan Fayda, bu konunun en güzel örneklerinden biri değil mi? Perakende sektörü için verdiğim danışmanlıklarda, eğitimlerde, üniversite öğrencileriyle konuştuğumda ve sektör arasında köprü rolü oynarken, bu örnekleri gururla paylaşacağım. Birincil hedefim de bu farkındalığı sürekli yaymak olacak. 2015 yılında daha mutlu ve güçlü bir perakende için, Her zamanki gibi her zaman sevgiyle... HABER ikbal’den et sektöründe bir ilk 93 yıllık gıda firması İkbal, Türkiye’de et sektöründe bir ilke imza attı. İkbal, Afyon’da bulunan üretim tesislerini Türkiye ve dünyanın kontrolüne açtı 1922 yılında Afyon’da kurulan, dededen toruna nesiller boyu devam eden işleyişi, tüketicilerine duyduğu saygı ve şeffaflık politikasıyla İkbal Gıda tesislerindeki üretim aşamalarını izlenebilir hale getirdi. Tüketicilerin üretimin her anına erişimini sağlamak ve dileyen herkesin canlı olarak üretimi izleyebilmesi için İkbal, fabrikasında kurduğu kamera sistemi ile tüm dünyaya internet üzerinden www.ikbalgida. com adresinden canlı yayın yapıyor. Et sektöründe bir ilke imza atarak üretimini tüketicilerinin kontrolüne açan İkbal Gıda Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Evren konuyla ilgili olarak “İkbal olarak kurulduğumuz günden bugüne dedelerimizden bize kalan en önemli miras şeffaflığımız, güvenilirliğimiz ve müşterilerimiz için kaliteli ürün üretmektir. Yıllardır bu anlayışı benimseyerek, İkbal müşterilerine hak ettikleri en iyi, en kaliteli ürünü sunmak için çalışıyoruz. 93 yıllık tecrübemizi işimize yansıtıyoruz, her gün markamızı geliştirmek için neler yapmamız gerektiğini düşünerek hız kesmeden ilerliyoruz. Bu doğrultuda sektörümüzde bir ilki gerçekleştirdik. Fabrikamızda kurduğumuz kamera sistemi ile tüketicilerimiz üretim aşamalarımızı tüm şeffaflığı ile izleyebilmektedirler. Bu sistem sayesinde müşterilerimiz sofralarına getirdikleri tüm İkbal ürünlerini gönül rahatlığı ile tüketebilirler” şeklinde açıklama yaptı. 2015 yılında yüzde 15’lik bir büyüme hedeflediklerini vurgulayan İbrahim Evren, üretim tesislerinde yılda 20 bin ton işlenmiş et ürünü üretebildiklerini, İkbal Gıda olarak tüketicileri, çalışanları ve et sektörü için yatırımlarına devam edeceklerini sözlerine ekledi. Sucuk ürünlerinin yanında sosis, salam ve diğer işlenmiş et ürünleri de üreten İkbal, 5 Bölge Müdürlüğü, lojistik alt yapısı ve birlikte çalıştığı 50’nin üzerinde bayisi ile hizmet sektöründe yer alıyor. HABER Biçen’de zirve toplantısı Biçen, geçtğimiz günlerde “Yarın için şimdi harekete geç” temasıyla zirve toplantısı yaptı. NG Güral Sapanca Wellness Otel’de gerçekleştirilen toplantıya Biçen kurucuları, bölge müdürleri, mağaza müdürleri ve genel merkez ekibi toplam 75 kişi katıldı. İletişim Danışmanı Yasemin Sungur liderliğinde gerçekleştirilen zirvede 23 yıllık şirketin, sonraki 23 yıllık vizyonu ve bakış acısı üzerinde duruldu ‘Onur’un kazananları belli oluyor 1997 yılında İstanbul 4. Levent’te açtığı ilk mağazasıyla gıda perakende sektörüne adım atan Onur Market, düzenlediği ‘Onur’la Renkli Bir Dünya Çiz’ resim yarışmasının kazananlarını belirliyor. Gıda perakendeciliğinde faaliyet gösteren Özen Grup’un üyesi olan Onur Market, çocuklar için dü- zenlediği resim yarışmasının kazananlarını ödüllendirecek. 36 okuldan 850 resmin katıldığı ‘Onur’la Renk Bir Dünya Çiz’ resim yarışmasının kazananları 19 Şubat günü belli olacak. Tören, Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi’nde 13.00-16.00 saatleri arasında gerçekleşecek. Sultan Market’ten satın alma Kütahya’nın en büyük yerel market zinciri Sultan, şehir merkezinde hizmet veren Kerem Market’in şubesini satın aldı. Sultan Market bu mağazada 550 metrekarelik alanda 3 kasa ve 11 çalışan- la hizmet verilecek. 2015 yılı içerisinde de yeni yatırımlarla büyümeye devam edeceğinin sinyallerini veren Sultan Market’in şube sayısı böylece 25’e yükseldi. Yayla Maya’yla “Evde yapmak çok kolay” 30 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi yeni ürünler Toplantıda takım olmanın ve takım kalmanın önemi, takımın büyüsü; birlik beraberliğin gücü, bereketi, mutluluğu anlatıldı ve yaşandı. Şirket kuruluşundan bugüne kadar geçen yıllar ekranlara yansırken tüm katılımcılar hem gülümsedi hem de duygusal anlar yaşadı. Şirket kurucularından İhsan Biçen, Biçen’in gelecek dönem için ilkelerini açıklarken Sinan Biçen tazelik, hijyen, davranış ve insan ilişkileri üzerinde durdu. 2015 hedeflerinin açıklamasının ardından Biçen ekibinin yönetim kurulu için hazırladıkları sürpriz video seyredildi. Toplantı ilk gün saat 18.00’e kadar sürdü. Akşam yemeği ardından ekip bu sefer eğlence için tekrar bir aradaydı. Müzik eşliğinde oyunlar oynandı, halaylar çekildi. 2’nci gün sabah kahvaltısının ardından Biçen ekibi hep birlikte sabah yürüyüşüne çıktı. Temiz havada marşlar eşliğinde yapılan yürüyüşün ardından toplantıya geçildi. Toplantı SWOT analizi ile başladı. Biçen ekibi şirketin güçlü ve zayıf yönleri kendi açılarından değerlendirdikten sonra birde İhsan ve Sinan Biçen maskeleri takarak kurucuların gözünden şirketi değerlendirdi. Konular çeşitli oyunlar eşliğinde tüm katılımcıların aktif katılımıyla daha akılda kalıcı bir şekilde işlendi. Biçen ekibi hep bir ağızdan “Yarın için şimdi Harekete Geçmeye Hazırız” sözü vererek otelden ayrıldı. Son dönemdeki tüketici eğilimleri tespit ederek, beklentileri ve talepleri doğru okuyarak bir proje üzerinde çalışan Yayla Maya, “Evde yapmak çok kolay” koseptiyle yeni ürünler geliştirdi. Evde yoğurt, probiyotik yoğurt ve kefir yapmak için kişisel tüketime yönelik mayaları gündeme getiren firma, bu girişimiyle Türkiye’de bilenen ezberleri bozacak bir dönemi başlatmayı hedefliyor, bir toplumsal ihtiyaç olan mayaları Yayla markasıyla tüm marketlerde satarak 2015 yılında çok büyük bir çıkış yapmak istiyor. Bu projeyi yıllardan beri hazırladıklarını belirten firma yetkilileri, geçmişteki tüm birikimleriyle ortaya çıkan ürünlerine yenilerini ekleyerek Türkiye’de ‘sağlıklı gıda kulvarı’ oluşturduklarını belirtiyor. Yayla Maya markalı ev yapımı yoğurt, probiyotik yoğurt ve kefir mayaları, Türkiye’nin en büyük yerli maya üreticilerinden biri olan Maysa Gıda Tuzla tesislerinde üretilip paketleniyor. Yayla ev yapımı yoğurt mayası ile 1 litreden 5 litreye kadar süt, Yayla probiyotik yoğurt mayası ile 1 litreden 3 litreye kadar süt, Yayla kefir mayası ile 1 litreden 3 litreye kadar sütü mayalamak mümkün. Yayla Maya, tüm market raflarında yer alıyor. HABER Üçge PAS ekibi büyüyor Üçge, 2014 yılında müşteri portföyünün ulusal ve uluslararası pazarda daha da genişlemesiyle birlikte Pazarlama Satış (PAS) Bölümü’nü daha verimli ve etkin kılacak bir yapılanma gerçekleştirdi Konuyla ilgili açıklama yapan Üçge Pazarlama Satış Yönetmeni Esra Güven Altınkaya “Yeni yapılanmamızda bölümleri Kurumsal, Distribütör, Butik, Satış Sonrası Hizmetler, Pazar Geliştirme, İç Pazar ve Bayi Geliştirme olarak uzmanlık alanlarına göre gruplandırdık. Bunun yanı sıra nitelikli insan kaynağına da yatırım yaparak, farklı dillerde uzmanlığı olan yeni proje yöneticisi ve satış sorumlusu arkadaşlarımı- zı Üçge bünyesine kattık” dedi. Bu kapsamda, 2015 yılı itibarıyla Üçge bünyesinde göreve başlayan Pazarlama Satış Ekibi’ne Üçge BOSB ana fabrikasında bir oryantasyon programı da gerçekleştirdiklerini belirten Altınkaya “Programı Üçge Kurumsal Satış Yöneticisi Tolga Yıldız liderliğinde yürüttük. Oryantasyon kapsamında Üçge’nin üretim süreçleri, ArGe çalışmaları ve showroom’da yer alan mağaza ekipmanları ürünleriyle ilgili bilgileri Türkçe ve İngilizce olarak tüm detaylarıyla aktardık. Amacımız bölümümüzün performansını daha verimli kılarak, müşteri memnuniyetinin sürekliliğini sağlamak. Üçge PAS ekibi olarak 2015 yılında da, mevcut uzman arkadaşlarımız ve aramıza yeni katılan arkadaşlarımızla birlikte Üçge markasını daha da ileriye götürecek projelere imza atmaya devam edeceğiz” dedi. Yeni yılın ilk satın alması Şaypa’dan 2015 yılının ilk satın alması Şaypa Market tarafından gerçekleşti. Yılın ilk günlerinde arka arkaya iki satın alma birden yapan Şaypa, Bursa Merkezli Sultan Marketler Zinciri’nin 10 şubesini ve Bursa Ağaoğlu Market’i satın aldı ve toplam mağaza sayısını 75’e çıkardı Şaypa Marketler Zinciri, 2015’in ilk günlerinde iki satın almaya imza attı. Şaypa, Sultan Marketler Zinciri’nin 10 şubesini, ardından da Bursa Ağaoğlu Market’i satın aldı. Şaypa’nın toplam şube sayısı böylece 75’e ulaştı. Satın almalarla ilgili açıklama yapan Şaypa Ticari Operasyonlar Koordinatörü Bülent Mertyürek, Bursa’nın önemli noktasında hizmet eden Sultan Marketler Zinciri ve Ağaoğlu Market’i bünyelerine katarak 75 şubeye ulaştıklarını ve hizmet ağlarını daha da genişlettiklerini söyledi. Şaypa, bu satın almalarla 60 bini aşkın satış alanına ve 2 bin 300 çalışana ulaştı. Organik büyümenin yanında inorganik satın almalar da yaparak büyüme hedefi olduğunu söyleyen Mertyürek, 2015 yılında inorganik satın alma yapmak için halen görüştükleri market zincirleri olduğunu da belirtti. 32 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi RÖPORTAJ Geçmişten günümüze sucuğun “ikbal”i Türkiye’nin en eski sucuk markalarından olan ve ismi Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen İkbal, geçmişten gelen lezzetini günümüzün modern koşullarıyla birleştirerek sofralardaki yerini almaya devam ediyor. 7 bin 500 metrekare üretim hattında Avrupa’yla aynı düzeyde teknoloji kullandıklarını söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Evren, hem İkbal’in geldiği son noktayı hem de sektörün sorunlarını Market dergisine anlattı Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU, Murat KÜÇÜK İbrahim Evren İ kbal’in bu ismi almasının çok özel bir hikayesi var. Bilmeyenler için anlatabilir misiniz? İkbal’in kurucusu Salim Usta, yemek sanatını 1900’lü yılların başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yaptığı sıralarda öğrenmiş. 1922’de kardeşleriyle beraber memleketi Afyon’da “Zümrüt” adıyla küçük bir lokanta açarak kendi işini kurmuş. Dışarıda yeme alışkanlığının pek olmadığı; hatta ayıp karşılandığı bu dönemlerde Salim Usta’nın yemeklerinin şöhreti, her geçen gün daha da artmaya başlamış. 1934 yılında Atatürk’ün Afyon’u ziyaret edeceği haberi geldiğinde, ağırlamanın 34 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi nasıl yapılacağı konusu gündeme gelmiş. Şehrin ileri gelenlerinin kafasında Atatürk’ün nerede, nasıl, ne ile ağırlanacağı sorusu hakimken dönemin Afyon Valisi Ahmet Evrendilek, konuyu vilayet başkâtibi Bekir Evrenkaya ile konuşmuş. Evrenkaya, Ata’yı Belkaracaören köyündeki bağ evinde ağırlayabileceğini ve yemeklerin hazırlığı için de, Kabaklı Mahallesi Muhtarı Mustafa Pancar’ın oğlu aşçı Salim Usta’yı çağırabileceğini söylemiş. Haberi alan Salim Usta, Atatürk’ün yemeği için hazırlıklara fevkalade özenle girişir ve ortaya büyük bir itinayla hazırlanmış, gösterişli bir menü çıkarır. Yemeği ve sofrayı çok beğenen Atatürk, Salim Usta’yı çağırır, hikâyesini öğrenir ve lokantasının adını sorar. “Sen böyle gidersen bahtın çok açık olur. Lokantanın adını da bahtı açık anlamına gelen İkbal olarak değiştir.” der. Paşa Afyon’dan ayrılmadan İkbal tabelası çoktan yerine takılmıştır. Böyle özel bir hikayesi olan İkbal’in üretim tesisleri, kapasitesi, çalışan sayısı ve bu alandaki teknolojik yatırımlarından bahseder misiniz? Geleneksel Afyon usulü sucuğunu 1990 yılından beri standart yöntemlerle yapıyo- ruz. Bu yöntemlere sosis ve salamda kullanılan, son teknoloji Almanya, Danimarka ve İsviçre de üretilen mikserler, kuterler ve emülsifierler de katılıyor. Bilgisayar kontrollü fırın ve klimatik odalar kullanılarak olgunlaştırılan ürünler son teknoloji thermo form vakum paketleme makinelerinde paketleniyor. 2013 yılında bitirilen son yatırımlar sonucu üretim hattı kapalı alanımız 7 bin 500 metrekareye ulaştı. Fabrikamızda ve bölgelerimizde toplamda 120 kişi çalışıyor. İşlenmiş et ürünü olarak yıllık fiili kapasitemiz yıllık 20 bin ton. Ürünlerinizi tanıyabilir miyiz? İkbal Gıda olarak ana işimiz sucuk üretmek. Ancak piyasanın gelişen talepleri sonucunda ürün gamımıza salam, sosis, jambon, pastırma, kavurma, döner ve köfte de eklendi. Önceleri yerel bir markayken, şimdi tüm Türkiye’ye yayıldınız. Nasıl bir yapılanmanız var? 2003 yılından itibaren İkbal Gıda olarak, Türkiye markası olma yolunda işlerimizi geliştirerek bugün Türkiye’nin hemen her ilinde müşterilerimize ulaşabilir hale geldik. Tüm Türkiye’de 6 ayrı bölge müdürlüğü ve 50’nin üzerinde bayimizle tüketicilerimize ulaşıyoruz. Yüksek et fiyatları, kapasitenin düşmesine neden oluyor Kendi tabirinizle et sektöründe bir ilki gerçekleştirdiniz ve üretim alanlarınızı kamera izleme sistemiyle tüketicilerin kontrol ve denetimine açtınız. Bu gelişme tüketicilere ne sağlayacak? Neden böyle bir adım atma ihtiyacı duydunuz? İkbal olarak temel misyonumuz tüketicilerin beklentilerini karşılayacak sağlıklı ve lezzetli ürünler üretmek. Bu çerçevede kendimize olan güvenimiz ve tüketicilerimize duyduğumuz saygıdan dolayı tüm üretim alanlarımızı web sitemiz üzerinden canlı olarak yayınlıyoruz. İşlenmiş kırmızı et sektöründe bu bir ilk. İkbal markasına güvenen tüketiciler bu şekilde güvenlerinin karşılıksız olmadığını görebiliyor. Sektörün genel değerlendirmesini yapar mısınız? İşlenmiş et ürünleri pazarında Mart 2013 tarihindeki yeni Et Tebliği ile birlikte gerek tüketicilerin reel gelir seviyelerinin düşmesi gerekse geçen süreçte kırmızı et fiyatlarının yüzde 50 civarında artış göstermesi nedeniyle tüketim alışkanlıkları fiyat seviyeleri sebebiyle daha çok beyaz et ürünlerine kaymış durumda. Bu durum yüksek üretim kapasitelerine sahip kırmızı et üreticilerinin düşük üretim kapasiteleriyle çalışmalarına ve istihdam kayıplarına neden oluyor. 2014 yılında da arz miktarları talebin çok üstünde olduğu için yoğun rekabet oluştu. Bu dönemde Hemen hemen tüm üreticiler düşük karlılıklarla çalışmak zorunda kaldı. 2014 yılı değerlendirmelerinizi ve 2015 yılı hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Yoğun rekabet ve verimsiz geçen 2014 yılı sonrası 2015 yılına et fiyatlarındaki artışla girildi. Bu aslında kırmızı et pazarında beklenen konjonktürel bir olay. Ancak 2014 yılında beklentilerin üstünde olan fiyat artışları da eklendiğinde aslında işin doğası olan bu fiyat artışları sektöre olumsuz etki yaptı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen 2015 yılında tonaj bazında yüzde 15 büyüme hedefleliyoruz. İhracat çalışmalarınız var mı? İşlenmiş et sektöründe ihracat fırsatları yok denecek kadar az. Türkiye’deki kırmızı et fiyatları dünya fiyatlarının neredeyse iki katı. Bu sebeple ihracatta rekabet şansımız yok. Avrupa Birliği ülkelerine de yasal mevzuatlardan dolayı ihracat yapılamıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen birkaç Orta Doğu ülkesi ve Türki Cumhuriyetlerine ihracat gerçekleştirebildik. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 35 HABER Perakendede ürün kayıpları 128 milyar dolara ulaştı Küresel Perakende Hırsızlık Barometresi’ne göre, 2013 yılında global perakende sektörünün 9,9 trilyon dolar olan cirosu, mağaza hırsızlığı ve kötü niyetli personel gibi nedenlerle yüzde 1,29 (128 milyar dolar) kayba uğradı. Türkiye, gıda perakendeciliğinde, yüzde 0,99 (bin 626 milyon dolar) fire ile en iyiler arasında 4 coğrafi bölgedeki 24 ülkede, toplam 744 milyar dolar ciroya sahip 222 perakendeciyle gerçekleştirilen “Küresel Perakende Hırsızlık Barometresi”ne göre, 2013 yılında perakende endüstrisi, mağaza ve personel hırsızlığı, tedarikçi hataları ve idari hatalar nedeniyle, 128 milyar dolarlık (satışların yüzde 1,29’u) kayıp yaşadı. Fire yönetimi, ürün bulunurluğu ve tekstil etiketleme çözümleri alanında dünya lideri olan Checkpoint’in desteğiyle, bu yıl 13’üncüsü hazırlanan rapora göre, satışlardaki yüzde 1,29’lik fire oranı, bir önceki yıla oranla yüzde 4,8’lik düşüş sergiledi. Ocak - Aralık 2013 dönemini kapsayan çalışmaya göre en düşük fire oranları sırasıyla, Norveç (yüzde 0,83), Japonya ile İngiltere (yüzde 0,97) ve Türkiye’de (yüzde 0,99) kaydedildi. Türkiye, bin 626 milyon dolarlık ürün kaybı maliyeti ile en iyi ülkeler arasında gösterilirken, en yüksek fire oranına sahip ülkeler, Meksika (yüzde 1,70), Çin (yüzde 1,53) ve ABD (yüzde 1,48) oldu. 2013 yılında birçok ülkede fire oranlarında yaşanan azalmanın nedeni olarak, ürün güvenlik sistemlerine yapılan harcamalar gösterildi. Kayıp önlemede en etkili yöntem olan kaynakta etiketleme çözümlerinin kullanımı global olarak artışa geçerken, özellikle ABD’deki perakendeciler satışların yüksek olduğu yılbaşı, bayram, okula dönüş dönemlerinde bu yöntemi kullanarak maksimum kayıp önledi. Perakende hırsızlığı Türkiye’de geriledi Türkiye’de 2011 yılında 2 bin 20 milyar dolar (satışların yüzde 1,63) olan fire maliyetinin, 2013 yılında bin 626 milyon dolara (yüzde 0,99) gerilediği saptandı. Türkiye’de ürün kayıplarında yaşanan azalma en çok gıda perakendeciliğinde görülürken, bu düzelmenin en büyük nedeni olarak yine ürün güvenlik sistemlerine yapılan yatırımlar gösterildi. Checkpoint’in 36 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 1998’den beri Türkiye temsilciliğini yürüten Detay Güvenlik AŞ Kurucusu ve Genel Müdürü Murat Keklik, “Fire yönetiminde etkin bir yöntem olan EAS (Elektronik Ürün Gözetleme) sistemleri ile müşterilerimizin kayıplarını önleyen çözümler sunarak, karlılıklarını artırıyoruz” dedi. En çok çalınan ürünler Rapora göre en çok çalınan ürünler arasında; tekstil ürünleri, mobil aksesuarları gibi kolay saklanabilecek/satılabilecek ürünler yer alıyor. Diğer sık çalınan ürünler ise, elektrikli el aletleri, akıllı telefonlar, mücevherler, kozmetik ve cilt bakım ürünleri, alkollü içecekler ve gurme gıda ürünleri. Rapora göre, hacklenme ve gizlilik ihlalleri gibi hırsızlık dışı faktörler nedeniyle oluşan kayıplar da bu yıl arttı. EFT güvenlik protokollerinin ihlali ile tüketicilerin kredi kartı verilerinin elde edilmesi için hedef seçilen perakende sektörü, bu gibi dış hırsızlık faktörleri nedeniyle de büyük kayıp maliyetleri yaşadı. En çok hırsızlık yılbaşı ve bayramlarda oluyor Global perakende firesinin yüzde 67’si mağaza hırsızlığı ve kötü niyetli personel kaynaklı... Türkiye’de ise kayıpların yüzde 42,6’sı mağaza hırsızlığı, yüzde 33,7’si ise personel hırsızlığı olarak ölçüldü. Diğer bir faktör ise, idari hatalardan kaynaklanan (fiyatlandırma hataları, muhasebe hataları ve hatalı işlemler vb.) kayıplar. Ürün kayıpları en çok yılbaşı ve bayram gibi yoğun satış dönemlerinde yaşanırken, hırsızlığın en yüksek olduğu mağazalar, İndirim Marketleri (yüzde 2,65) ve Kırtasiyeler/Ofis Store’lar (yüzde 1,60) oldu. En düşük fire oranları ise Elektronik/Elektrikli Eşya Mağazaları (yüzde 0,50) ile Oyuncak Mağazaları’nda (yüzde 0,65) görüldü. Global gıda perakendeciliğinde ise, Süpermarketler/Marketler’de yüzde 1,20, Hipermarketler/Büyük Perakende Mağazalarında ise yüzde 0,85 oranında kayıp yaşandı. Detay Güvenlik: “Ürün kayıpları, kar marjlarını yüzde 40 oranında düşürüyor” Türkiye’nin 81 ilinde, yıllık toplam 25 milyar TL ciroya sahip 3 binin üzerinde farklı noktadaki müşterilerine hizmet veren Detay Güvenlik AŞ, gıda perakendeciliğinde fire yönetimi alanında Türkiye’de sektör liderliğini üstlenmiş durumda. Fire yönetiminde müşterilerinin ihtiyaçlarına teknolojik ve yaratıcı çözümler sunduklarını belirten Detay Güvenlik Genel Müdürü Murat Keklik, “Perakendeciler uzun vadeli stratejilere odaklanırken, günün ‘kayıp’larını da en iyi şekilde idare etmeliler. Fire yönetimi, hırsızlığı önlemenin çok ötesinde, elektronik cihazlar ve know-how ile kayıpları azaltarak, karlılığı artıran bir sistem. Bu noktada doğru yöntemlerin uygulanması için öncelikle kayıpların nereden kaynaklandığının belirlenmesi gerekiyor. Böylelikle, kayıp maliyetlerinde ciddi düşüşler sağlanabiliyor. Detay Güvenlik olarak EAS sistemlerinin verimli şekilde kullanılması için uygulamalı eğitimler vererek, müşterilerimizin envanterlerini ve firelerini en iyi şekilde yönetmelerine katkıda bulunuyoruz. 1998 yılından bu yana, fire yönetiminde dünya lideri olan Checkpoint’in Türkiye’deki temsilciliğini yürütüyoruz. Bu sayede Checkpoint’in uluslararası standartlardaki kalitesini, uzman teknik ve hizmet ağımızla, Türkiye’nin her yerine 365 gün, 24 saat hizmet vererek ulaştırabiliyoruz” dedi. KÜRSÜ / SOSYAL MEDYA Özcan Yazıcı ozcanyazici@sosyalink.com Sosyal medyayı etkin kullanmanın 5 adımı S osyal medya platformları kişisel ve kurumsal iletişimimizde bugün çok önemli kanallar haline geldi. Her gün, her an binlerce bilginin akıp gittiği ve bu bilgi ağının her gün katlanarak arttığı gerçeğini göz önüne alacak olursak bu kanalları ne kadar etkin ve işlevsel kullanıyoruz? Her gün Facebook, Twitter, Linkedin gibi platformları kullanırken dijital zekanızı ve yeteneklerinizi artırmak, zamanınızı daha etkin yönetmek, doğru ve istediğiniz bilgiye ulaşmak sizin elinizde. Peki, neler yapmanız gerekiyor? Eğer yalnızca içerik paylaşıyorsanız ya da yalnızca paylaşılan içerikleri takip ediyor ve başka da bir şey yapmıyorsanız, sosyal medyayı gerçek anlamda kullanmıyorsunuz demektir. Sosyal medyanın gücü etkileşimdedir. 1- Hedef kitleyi belirleyin: Facebook, Twitter, Linkedin, Instagram gibi kanalları artık milyonlarca insan kullanıyor. Topluluğunuzu kontrolsüz biçimde ve rastgele büyütürseniz, kiminle, nasıl bir iletişim kuracaksınız? Facebook’ta kişisel profiliniz altında arkadaşlık bağı kurarken, her gelen arkadaşlık teklifini kabul ediyor musunuz, ya da rastgele arkadaşlık teklifleri mi gönderiyorsunuz; bir daha düşünün. Bağınızın olmadığı, karşılıklı paylaşımlarınızla bir değer elde etmeyeceğinizi düşündüğünüz arkadaşlıklarınızı sona erdirmekte tereddüt etmeyin. Unutmayın zaman sizin için çok değerli ve duvarınızda akan mesajları takip ederken harcayacağınız ekstra zamanınız yok. Ayrıca hedef kitlenizi belirlerken kişisel ve iş olarak hedef kitlenizi dengeli biçimde belirleyin. Şeffaflık dünyasında sosyal medya hesaplarınızı ne tek başına özel tutabilirsiniz ne de tek başına iş hedefli kullanabilirsiniz. Aile ve arkadaş çevrenizi topluluğunuza katarken, iş ilişkisi içinde bulunduğunuz profesyonelleri, mevcut ya da potansiyel müşterilerinizi de topluluğunuza dahil etmeyi ihmal etmeyin. 2- Araçları kullanın, listeleyin, kaydedin: Facebook, Twitter gibi platform- 38 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi lar kullanıcılarına sürekli yenilikler sunarak etkin ve verimli kullanım imkanları sunuyor. Örneğin, Twitter’ın “Listeler” özelliğini kullanarak, takip listenizi işlevsel hale getirebilirsiniz. Özellikle iş hedefleriniz kapsamında listeler size mükemmel bir imkan sunar. “Müşteriler”, “Potansiyel Müşteriler”, “Rakipler”, “İş Arkadaşlarım” gibi ilgi ve planlamanıza göre çok sayıda liste oluşturabilir ve mutlaka paylaşımlarını takip etmek istediğiniz kaynakları takip altına almış olur, işinizi şansa bırakmamış olursunuz. Gün sonunda bu listelerinize bir tık ile ulaşabilir ve her paylaşıma kolayca ulaşabilirsiniz. Facebook’ta da bunun için topluluk sayfalarında “Beğen/Beğendin” ya da kişisel profil sayfalarında “Arkadaşı Ekle/ Arkadaşsınız” butonlarını tıkladığınızda karşınıza çıkan “İlgi Alanları Listesine Ekle” bağlantısını kullanarak mevcut bir listenize ya da yeni bir liste oluşturarak bu sayfa ya da arkadaşınızın paylaşımlarına istediğiniz zaman kolayca ulaşabilirsiniz. Ayrıca Facebook’ta paylaşılan içerikleri daha sonra okumak için her paylaşımın sağ üst köşesinde yer alan oku tıkladığınızda karşınıza çıkan “Kaydedin” bağlantısını kullanarak kaydedebilir ve daha sonra bu önemli bulduğunuz paylaşımları okuyabilirsiniz. 3- Etkileşim yaratın: Sosyal medyanın en önemli eşiklerinden birisi olan hedefli/planlı bir topluluk oluştursanız da kritik eşiklerden birisi de topluluğunuzla “etkileşim” içinde olmaktır. Eğer yalnızca içerik paylaşıyorsanız ya da yalnızca paylaşılan içerikleri takip ediyor ve başka da bir şey yapmıyorsanız, sosyal medyayı gerçek anlamda kullanmıyorsunuz demektir. Sosyal medyanın gücü etkileşimdedir. Yani topluluğunuzun paylaştıkları içerikleri beğenmeniz, yorum yazmanız, retweet yapmanız çok kıymetlidir. Bu etkileşimler sırasında yardımcı olun, yol göste- rin, bilgilendirin, farklı bir bakış açısı katın, sürpriz yapın. İnançlara, farklı görüşlere saygı göstererek güncel ve uzmanlık alanınızla ilgili tartışmalara katılın; ama asla ve asla sinir harbi içerisinde tartışmalara katılmayın, uygun bir üslupla olay mahallinden uzaklaşın! 4- Değerli içerikler paylaşın: Sosyal medyada sizi kıymetli hale getiren ve dikkat çekici kılan paylaştığınız içeriklerin değeridir. “Paylaş” butonuna basmadan önce, her zaman empati kurarak, başkalarının gözünden içeriğinizi bir kez daha değerlendirin. Bilgilendirici, sorun çözen, eğlendirici içeriklere topluluğunuz bayılacaktır. İçerikleriniz de fotoğraf, video gibi görsel içerikleri mutlaka kullanmaya özen gösterin. Fotoğraf ve video kalitesini gözetin. Uzun metinleri çoğu insanlar hem sevmez hem de zaten vakitleri yok. Eğer önemsediğiniz metinler varsa bunlar için link verin. Facebook ve Twitter’da başkalarının paylaşımlarını kendi topluluğunuzla paylaşırken dikkatli olun; spekülatif, doğruluğundan şüphe duyduğunuz içerikleri paylaşmaktan kaçının. Gerçek hayatta olduğu gibi dijital kanallar üzerinde de itibarınızı koruyun. 5- İstikrarlı olun: Sosyal medya yönetiminizde önemli noktalardan birisi de istikrarlı olmaktır. Yani hesaplarınızı düzenli takip etmeniz önemlidir. Facebook’ta, Twitter’da hem düzenli içerik paylaşmalısınız, hem de paylaşılan içerikleri düzenli takip etmelisiniz. Potansiyel bir müşterinizin yeni yatırım heyecanıyla ilgili paylaşmanı bir hafta sonra görmek sizi üzebilir. Keza düzenli takip yapan rakibiniz çoktan rakibinizle bağlantı kurmuş olabilir. Ayrıca her bilgi bugün çok kıymetli. Sizi farklılaştıracak unsur doğru bilgiyi zamanında almak ve sunmak olacaktır. KAPAK HABERi M arketler duvar reyonlarında; perakendede bilinen adıyla sütlüklerde, enerji tasarrufu için cam kapı sistemi uygulamasını daha çok önemsemeye başladı. Bununla ilgili bilinç yaratmak ve daha çok marketin daha çok şubesinde bu sistemin kullanılmasını sağlamak adına konuya mercek tuttuk Haber / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU Dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor, küresel ısınmanın etkileri gün geçtikçe daha çok hissediliyor. Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor. Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor. Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissediliyor. Kutuplardaki buzullar eriyor, deniz suyu seviyesi yükseliyor ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları artıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme etkili oluyor. İklimler değişiyor, 40 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi buna bağlı olarak bitki ve hayvan türleri de ya azalıyor ya da tamamen yok oluyor. İklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve bazı diğer hastalıkları tetikleyebileceği de belirtiliyor. Tüm bunlar karşısında insanlık olarak elbette bizim de yapabileceklerimiz var. Enerji dostu ürünler kullanmak, bunlardan yalnızca bir tanesi. Enerji sarfiyatının oldukça yüksek olduğu marketler özelinde bakacak olursak konuya, enerji tasarruflu soğutucu dolap kullanımının önemi ortaya çıkıyor. Peki, bu dolaplar, yalnızca tasarruf yapmayı mı gözetmeli? Örneğin sütlük dolapları, raflarında sergilediği süt ve süt ürünlerini olması gereken sıcaklıkta muhafaza edebiliyor mu? Raflardaki ürünleri üreten firmalar, bu konuda ne gibi sorunlar yaşıyor? Soğutma sistemlerinde cam kapak kullanımı, Avrupa’da bazı ülkelerde yasal zorunluluk haline getirildi. Yüzde 65’e varan enerji tasarrufu sağlayan bu kapaklar, ayrıca pratik olması ve ürün sergilenmesine engel teşkil etmemesi nedeniyle de tercih edilir olmaya başlamış durumda. Ülkemizde de ulusal ve bazı yerel marketler bu konunun üzerinde duruyor ve son dönemlerde açılan birçok market şubesinde cam kapı bu sistemlerine yer veriyor. Ancak bakıldığında marketlerin büyük bir kısmının bu sistemleri kullanmadığını görüyoruz. Bizler de belki üzerinde düşünülmeyen, belki de maliyeti nedeniyle tercih edilmeyen bu sistemlere dikkat çekmek istedik. yaz aylarında çok sık karşılaşılan arızaların Yüzde 65’e varan tasarruf sağlıyor, kendini 1 yılda amorti neredeyse hiç yaşanmamasını sağlayacağından, işletme ve işletme malzemelerinin ediyor Soğutucu reyon çerçeve ve kapılarının üretimini yapan Teknodor’un Genel Müdürü Ahmet Çakırca ile cam kapı sistemlerinin kazanımları hakkında konuştuk. Özellikle sütlük kapılarının, marketler ve sütlükte ürünü bulunan firmalar açısında nasıl fayda ve kazanç sağladığını sorduğumuz Çakırca, şunları söyledi: “Sürdürülebilir kalkınma hamlelerini yetersiz enerji kaynakları ile beslemek durumunda olan ülkemiz için, enerji verimliliği ayrı bir önem taşıyor, işte bizim ürünlerimiz de öncelikli olarak bu bakış açısına hizmet veriyor. Burada öncelikli hedefimiz enerji tasarrufu oluşturmak ve aynı zamanda son kullanıcıya yani bizlere de kolay, rahat ve güvenilir alışveriş imkânı sunmak. Reyonların ön kısmından kaçan soğuk hava mağaza ortamını etkilediğinden, özellikle kış aylarında klima sistemlerinin daha çok çalışarak ek bir maliyet getirdiği göz önünde bulundurulduğunda cam kapı sistemi bu dezavantajı da ortadan kaldırıyor. Cam kapı ve çerçeve sisteminin uygulanması aynı zamanda bizlere daha sağlıklı ürünlerin de ulaşmasına yol açıyor, çünkü olması gereken ısılarda muhafaza edilemeyen ürünlerin tüketimi de son derece riskli. Reyonların soğutma sistemlerinde yatırım maliyetleri, kapı ve çerçeve ile birlikte soğutma kapasitenizi bağlı olarak ciddi anlamda düşüyor. Ürünlerin teşhiri kapalı bir ortamda yapılacağından, reyon aynı zamanda muhafaza özelliği de kazanır; ürünlerdeki fireler azalır ve daha uzun süre saklanabilir. İlaveten reyonların ön kısmının kapatılması, mağaza içindeki tozun reyon içerisine girmesini engelleyerek hijyenik bir satış alanı oluşturur. Reyonların üfleme peteklerinin tıkanarak soğutma performansının düşmesini engeller. Soğutma sisteminde arıza çıkması durumunda reyonlar kapalı olacağı için, soğuk hava reyon içinde daha uzun süre kalır. Bu da olası servis gecikmelerinde zaman kazandırır. Soğutma sistemlerinde, özellikle maliyetleri büyük ölçüde azalır.” Kapakların ne kadarlık enerji tasarrufu sağladığı ve sistemin kendini ne kadar zamanda amorti ettiğini de sorduğımız Çakırca, “Enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesine ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının önemini artırdı. Bu sebeple enerji üretiminde ve tüketiminde çevre dostu yöntemleri uygulamak; israftan kaçınarak, verimliliği ve etkinliği gözetmek, üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir politika. Yüksek enerji tüketmek durumunda olan market ve mağazalarda ise bu tasarrufun önemi daha da artıyor. Mağazalarda kullanılan elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 60’lık bölümünün soğutma sistemleri tarafından tüketildiği biliniyor. Yeni teknolojiler ile toplamda yüzde 20-25 enerji tasarrufu sağlansa da ısı yalıtımı halen en çok tasarruf sağlayan yöntem olmayı sürdürüyor. Bu düşünceden hareketle piyasaya sürülen teknolojik cam kapı sistemi, soğutma sistemindeki en büyük kaybı yaratan dik dolapları izole ediyor ve yüzde 50 ile 65’lere varan tasarruf sağlıyor. Yaklaşık amortisman süresi de 12 ay civarında” dedi. Müşterilerin kullanım kolaylığı veya zorluğu açısından değerlendirmelerini de aldığımız Çakırca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kapı ve çerçeve sistemleri nihai müşteriler tarafından son derece yoğun bir şekilde kullanılan ürünler. Bu sebeple ürün tasarım aşamasından başlayarak, satın alma, projelendirme, üretim ve bazı projelerde montaj proseslerini içeren bir zincir kümesinden bahsediyoruz, dolayısı ile tüm bu adımlarda sorunsuz bir şekilde çalışacak ve nihai kullanıcının önünde bir engel değil, alacağı ürünün tam anlamıyla her şeyinden emin olmasını sağlayacağı sağlıklı, hijyenik ve görselliğin ön planda tutulduğu bir ürünü kendilerine sunuyoruz.” Marka imajı zarar görüyor de tutulması gereken ürünleri üreten tüm firmalar için açık sütlük reyonları önemli bir problem. Ulusal marketlerde ve büyük yerel marketler sütlük dolaplarını kapaklı hale getirerek, dolapları 24 saat çalışır halde ve istenen sıcaklıkta tutarak, bu sorunu büyük bir oranda aşmış durumdalar. Ancak bazı küçük çaplı marketler sütlük dolaplarını olması gerektiği gibi çalıştırılmıyor ya da ısı kaybına yol açmayacak kapaklı dolapları bulundurmuyor. Hatta maliyetlerini düşürmek istedikleri için marketlerin çalışmadığı gün ve saatlerde (akşamdan sabaha kadar) dolapların fişini çekebiliyorlar. Bu durum peynir gibi soğuk zincirinin asla bozul- Marketlerin açık sütlük reyonlarının ürünlerine etkilerini sorduğumuz Ekici Peynir Satış Direktörü Burçin Ekici, “Ekici Peynir olarak 1957 yılından bu yana sürdürdüğümüz peynir üretiminin her aşamasında titiz bir çalışma gösteriyoruz. Ancak peynir, üretimden sofraya ulaşıncaya kadar her aşamasında aynı hassasiyeti bekleyen, yaşayan bir ürün... Biz her ne kadar en iyi koşullarda üretip, en doğru şekilde marketlere ulaştırsak da, marketlerde aynı hassasiyet gösterilmediği ya da bir nedenle aksadığı durumda ürün ne yazık ki zarar görür. Bu nedenle bizim gibi soğuk zincir- Ahmet Çakırca Teknodor Genel Müdürü Burçin Ekici Ekici Peynir Satış Direktörü MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 41 KAPAK HABERi maması gereken hassas ve yaşayan tüm ürünler için tehdit oluşturuyor. Peynirlerde meydana gelen ekşime, şişme ve benzeri sıkıntılar, tüketici gözünde ürünü muhafaza etmesi gereken marketlere değil, üretici firmaya mal edilebiliyor. Tabii ürün şikâyeti olarak bize geri dönüyor. Elbette, üretimin her aşamasında gösterdiğimiz emek ve özene rağmen, bizden kaynaklı olmasa da ürünlerin zarar görmesi marka imajına zarar veren, istenmeyen bir durum. Bunu aş- mak için Türkiye’nin her yerinde bulunan ekibimiz ile çalıştığımız büyüklü-küçüklü tüm noktalar her gün kontrol edilerek ısı ölçümleri yapıyor. Herhangi bir sorun fark edilirse anında müdahale edilerek problemli ürünlerin kaldırılması ve imha edilmesi sağlanıyor. Market yetkilileriyle görüşerek tekrarlanmaması için çözüm bulmaya çalışılıyor. Çözüm yollarını tıkayan ve aynı sorunun tekrarlandığı marketlerle ise yolumuzu ayırıyoruz” dedi. “Sütlük dolap kapakları kesinlikle olmalı” ketici farkında olmadan aldığı bu ürün dolayısıyla marketten satın aldığı ürünün bozuk olduğunu düşünür. Süt toplamadan üretime, oradan markete, sevkiyata kadar titizlikle yürütülen ‘soğuk taşıma zinciri’ bir anda kırılmış ve ürün deforme olmuştur. Bu küçük gibi görünen ihmalle müşterinin ağız tadı, belki sağlığıyla birlikte üretici firmanın imajı bozulmuştur. 3) Üçüncü olarak ise kapaksız dolaplarda kötü muhafaza şartlarından dolayı ürün fireleri ve iadeleri artar. Bu da üreticinin maliyetlerini artırır. Her ticari kurumun yaptığı gibi artan fire ve iadelerde maliyetlere eklenir. Sonuç olarak bu ihmal tüketiciye daha yüksek fiyat olarak geri döner. 4) Kötü teşhir şartlarından kaynaklanan sağlık problemleri de ayrı bir konu. İlgili kurumlar sıkı sıkıya denetlemeli ve tüketiciyi korumalıdır. 5) Diğer bir önemli boyut da ürünün kalitesinin bozulması tüketimi de olumsuz etkiler. İnsanlar sofralarında bu ürünleri bulundursalar bile tükettikleri miktar azalır. Zira kötü teşhir edilen ürünün raf ömrü azalmıştır. İfade ettiğimiz bu nedenlerden dolayı ısıcamlı sütlük dolap kapaklarının kesinlikle olması gerekir. Artık imar mevzuatında bile binalara yapılacak mantolamanın mecburi olduğu, elektrikli aletlerin az enerji tüketen çevreci cihazlar olmasının önemsendiği günümüzde sütlüklerde kesinlikle enerji verimliliği açısından denetimden geçmelidir. Sadece kapaklarda değil buzdolabı gövdelerin izolasyonunda muhakkak bu standardın sağlanması gerekir. Soğutma sistemleri kurulurken mühendislikten daha fazla faydalanılması gerekir. Bu konuda ortaya çıkacak ek maliyet çok kısa bir sürede amorti edebilecek durumdadır.” Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol ise şunları söyledi: “Bilindiği gibi süt ve süt ürünleri insan sağlığı için son derece önemli ve gerekli olan pek çok besin öğesini içinde barındırır. Bu makro ve mikro öğelerin insan sağlığına yararlı olarak saklanması ve tüketiciye ulaşması için market raflarının ideal sıcaklığı (+) 4 derece olmalıdır. Bu sıcaklık değeri (+4) sadece bakteri gelişimine engeldir. Ürünün tadını ve yapısını değiştiren bir de enzimatik değişiklikler söz konusudur ki bunu ancak eksi sıcaklıklarda durdurmak mümkündür. Bazı satış noktalarında var olan kapaksız sütlüklerde bunu sağlamak mümkün değildir. Bu tarz kapaksız soğutuculu dolaplar hem işletme sahibi hem de ürünü orada sergilenen kurumlar için ideal ve efektif bir ortam oluşturmazlar. Sakıncaları şöyle özetleyebiliriz: 1) Kapaksız soğutucu dolaplarda ön yüz tamamen açık olduğu için kapaklı dolaplara göre çok daha fazla enerji tüketilir. Bu dolaplar ürünü soğutmaya çalışırken ortamı soğuturlar ve çok fazla enerji tüketir. Enerjinin ülke ve işletmeler için ne büyük bir maliyet olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Zaten enerjide ülke olarak dışa bağımlıyız ve yüksek maliyet ödüyoruz. Kapaksız bir dolabın ekonomik maliyeti hem işletme hem de ülke için küçümsenmeyecek oranda önemli. 2) Diğer bir konu ise kapaksız dolaplarda saklanmaya çalışılan süt ve süt ürünü sürekli ısı dalgalanmasına maruz kaldığı için rafta deforme olur. Teşhir şartlarına uygun ortamda gerektiği gibi sergilenmediği için ya görüntüsü ya da tadı bozulur. Son tü- 42 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Necmi Erol Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Yüzde 60 enerji verimi sine ek yük getirdiğini de kaydeden Kara, “Kapaklı sütlüklerde bu sorunları yaşamıyoruz. Bunların hepsi kapı kullanılmasının artıları... Eksi olarak söyleyebileceğim tek şey ise maksimum enerji tasarrufu sağlayan çerçeveli bir model seçtiğimiz için görsellikten biraz ödün vermemiz. Ama genel kazanımları düşününce işlev mi, estetik mi diye baktığınızda bu konuda işlevin galip gelmesi gerektiğine inanıyorum” dedi. Kapakların ne kadarlık bir enerji tasarrufu sağladığının, kullanılan kapak çeşidine göre değişiklik gösteren bir değer olduğunu anlatan Kara, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz seçimimizi firmalardan aldığımız test odası verilerine göre yaptık. Buna göre seçtiğimiz 4 milimetre çift camlı, arada argon gazı dolgusu ve low e kaplaması olan kapak, test odalarındaki ideal şartlarda (maksimum sıcaklık 25 derece, maksimum bağıl nem yüzde 60) yüzde 60 enerji verimi sağlıyor. Ancak mağazalarımızdaki pratik uygulamada bu durum sütlüğün kullanım yoğunluğuna, yani kapak açıp kapama sıklığı ve süresine bağlı olarak yüzde 40 - 50 arasında değişiyor. Amorti süresi içinse yaklaşık 1 yıl diyebiliriz. Müşteri kitlemizin bilinçli yaklaşımı, sütlük camlarındaki yazılar ve mağaza içinde yaptığımız bilgilendirmeler sayesinde kapakların kullanımıyla ilgili olumsuz bir geri dönüş yaşamadık. Pazarlama bölümümüzün yaptığı araştırma sonucu da satışlarda bir kayıp olmadığını gösterdi. Ayrıca ürün yerleştirmede ya da müşteri kullanımında yaşadığımız bir zorluk da olmadı.” “Müşterilerimiz destekledi” haline getirildi ve bu şekilde sürekliliği kontrol altına alındı. Uygulamamız sayesinde, hijyen standartlarımızı kontrol altına alarak müşterilerimize kaliteli ve güvenilir ürünler sunuyoruz. Bu da müşterilerimizin markamıza olan güvenini artırıyor” diyen yetkili, sözlerini şöyle sürdürüdü: “Kapakların üzerinde bulunduğu sistemin ömrü, kapasitesi, büyüklüğü, dolaplara yüklenen ürünlerin oran ve düzenleri gibi parametrelere bağlı olarak sistemin harcadığı enerji üzerinden yüzde 40-60 civarında tasarruf sağlandığı gözlemlendi. Bu doğrudan para birimi olarak değil cihazların çalışma süreleri üzerinden de hesaplana- bilir. Uygulamaya geçmeden önce ekibimiz ve tedarikçilerimizle, enerji tasarrufu ve maksimum dolap içi görünürlüğü sağlamak için yaptığımız teknik çalışmaların sonucunda reyonlarımızda cam kapı modeline geçtik. Böylece hem doğayı koruduk hem de müşterilerimize konfor ve görsel uygunluk sağladık. Bu uygulama, müşterilerimizin alışveriş alışkanlıklarını negatif yönde etkilememiş aksine doğaya karşı bilinçli müşterilerimiz tarafından desteklendi. Cam kapılarımız üzerine yapıştırdığımız doğanın korunması konulu bilinçlendirici etiketlerimiz ile bu alanda farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.” Beğendik’in son dönemde açılan Çayyolu, Bursa, Park Vera ve Bahçen mağazalarında sütlük reyonlarında kapı kullanılıyor. Söz konusu kapıların enerji kullanımını düşürmesi nedeniyle hem çevresel hem de enerji maliyetleri açısından fayda sağladığını belirten Mimar Yeşim Kara, ayrıca ürünlerin kapalı ortamda oluşunun, son kullanım tarihine kadar gerekli ısı değerlerinde korunmalarını ve hijyenik koşullarda saklanmalarını sağladığını dile getirdi. Bununla birlikte kapaksız sütlük önlerinin soğuk olması, müşterilerin kışın üşümesine, yazın ise sıcaktan çok soğuk bir ortama geçtikleri için konfor ortamlarının bozulmasına yol açtığını ve mağazanın genel iklimlendirme- CarrefourSA, mevcutta olan ve yeni açılan Mini-Süper-Gurme formatlarının tamamında sütlük dolaplarını cam kapaklı olarak uyguluyor. Bu uygulama, CarrefourSA’nın Maltepe Park ve Marmara Forum gibi marketlerinde de mevcut. Görüşlerini aldığımız CarrefourSA yetkilisi, önümüzdeki dönemde tüm hipermarketlerine taşımayı hedeflediklerini söyledi. “Enerji verimliliği alanında yapılan çalışmaların bir parçası olan cam kapak uygulaması şirketimizin operasyonel, iç denetim ve hijyen denetimleri için bir norm MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 43 HABER CarrefourSA, iSMAR’ı satın aldı CarrefourSA, önemli bir hamle yaparak İsmar Marketler Zinciri ile Türkiye genelindeki 26 İsmar süpermarketini bünyesine katmak üzere anlaşmaya vardı CarrefourSA, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yaptığı açıklama ile İsmar Marketler Zinciri’nin Türkiye genelinde bulunan 26 süpermarketini bünyesine katmak üzere Akyürek Holding ile anlaşmaya vardığını duyurdu. İsmar Marketler Zinciri’ne ait 26 süpermarketin CarrefourSA tarafından devralınmasını değerlendiren CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane, 2014 yılının CarrefourSA adına bir sıçrama yılı olduğunu ve market konseptinden IT alt yapısına, tedarik sürecinden insan kaynaklarına kadar birçok alanda yatırıma imza attıklarını belirterek şunları dile getirdi: “CarrefourSA olarak 2015 yılında da yatırımlarımıza ve büyümeye devam edeceğiz. Bugüne kadar sektörün satın alma veya birleşmelere açık olduğunu dile getirmiştik. Burada önemli olan atılacak adımların markaya olacak katkısıdır. CarrefourSA bünyesine katılan 26 yeni marketle organize perakende sektöründe hedeflediğimiz ve hak ettiğimiz konuma doğru bir adım daha yaklaştık.” 2003 yılında Akyürek Holding bünyesinde faaliyetlerine başlayan ve 2012 yılında değişen perakende dinamikleri doğrultusunda da yeniden yapılanan İsmar Marketler Zinciri’nin Türkiye genelindeki 26 marketi, Rekabet Kurumu’nun onayını takiben hâlihazırda Türkiye genelinde 333 mağazası bulunan CarrefourSA’nın bayrağı altında tüketicilerine hizmet sunacak. Alman devi Bizerba EuroCIS’e katılacak 149 yıllık bir geçmişe sahip Alman teknoloji devi Bizerba, Almanya’nın Düsseldorf kentinde gerçekleşecek olan EuroCIS Fuarı’na katılacak. Türkiye temsilciliğini perakendenin önemli tedarikçisi ve destekçisi olan Üçge’nin yaptığı Bizerba, 24 Şubat günü başlayacak olan fuarda ziyaretçileriyle buluşacak Teknoloji devi Bizerba, 24-26 Şubat günleri arasında Almanya Düsseldorf’ta EuroCIS Fuarı’na katılacak. Messe-Düsseldorf organizasyonuyla gerçekleşen fuarda Bizerba, EuroCIS’te 9’uncu salonda ziyaretçilerini 44 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi ağırlayacak. Bizerba standında “KH II 800 eğik yüzeyde doğru tartım”, “XC 100 PC Terazi”, “Validoline - K-flex II (tartım entegreli dilimleyici)”, “GLP 80” başta olmak üzere pek çok yenilik sergilenecek ve workshoplar düzenlenecek. Sektörde ilklerin öncüsü olan Alman teknoloji devi Bizerba’yı Türkiye’de perakendeye sunduğu çözümlerle adından söz ettiren Üçge Elektronik temsil ediyor. EuroCIS’te bu yıl öne çıkacak konu başlıkları ise şu şekilde sıralanıyor; • Multichannel-omnichannel yönetimi • İş analitiği/Büyük veri • Ödeme sistemleri • E-ticaret /E-iş çözümleri • ERP/Destek zinciri yönetimi • Mobil çözümler&teknolojiler • POS yazılım-donanım • Ödeme yönetimi • Dijital pazarlama/Dijital tabela • İş gücü yönetimi • Kayıp önleme • Nakit yönetimi • Ürün güvenliği • Tartım tekniği ve gıda hizmeti KÜRSÜ / DANIŞMAN Sinan Asılyazıcı sinanasiyazici@hotmail.com inisiyatif kullanma ve kullandırma “İnisiyatif, doğrunun söylenmeden yapılmasıdır.” Irving Mack İ Alınan kararlar ister inisiyatif kullanarak olsun, isterse de belirli yetki ve süreçleri kapsayarak alınsın, doğru olmak zorunda. Ancak özellikle inisiyatif alarak uygulanan kararlardaki doğruluk ve çabukluk her zaman önemli olmakta. Bu nedenle kullandırmamak, kullanmaktan kaçınmak yerine bu durumda ne yapılacağını öğretmek ve bunu yapabilecek kişilerle çalışmak önemli. stanbul’un herhangi bir yerinde. Amiral gemisinin ve yönetim merkezinin bulunduğu binanın girişi. Depoya yanaşmış kamyonlar. Mesleğinde yeni ve işe başlamak için gelen satın alma müdür yardımcısı, her zamanki gibi mağazayı gezerek genel müdürlüğe çıkmak üzeredir. Bir mağaza çalışanı yanına gelerek şöyle der. “ X firmasından gelen iki kamyon mal var ve hepsi de zamlıymış. Bize fiyat değişikliği bildirimi gelmedi! Ne yapmamı önerirsiniz? ” Müdür yardımcısı gelirken bağlı olduğu müdürünün arabasını kapıda görmüştür. Ama cevabı kısa ve nettir. “ Geri gönderin ” der ve mal kabulün olduğu bölüme doğru ilerler. İlgili şefe de ürünlerin geri gönderilmesini söyler. Asansörle yukarı çıkarken verdiği talimatın bilgisi bağlı olduğu müdüre iletilmiştir. Bölüme girdiğinde müdürünün odasına yönelir. Aralarında özetle şöyle bir konuşma geçer; “Depodan beni aradılar, ürünleri geri göndermişsiniz” “Evet, arabanızı gördüm yani burada olduğunuzu biliyordum. Ancak zammı bu şekilde öğrenmek bana doğru gelmedi ve habersizdik. Habersiz olmamız yanlış, ayrıca iki nokta daha var bu durumda değinmek istediğim. Ya firma bizi ciddiye almıyor ya da ben işi yapamıyorum.” Bu arada ilgili firmanın bölge yöneticisi satın alma müdürünü arar. Ve aralarındaki telefon konuşması şöyle özetlenebilir. “ Evet, Bay Y ürünlerin geri çevrildiğini biliyorum. Geri çevrilme sebebi de, habersiz olduğumuz fiyat değişikliği. Yalnız konu ile yardım- 46 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi cım Sinan Bey ilgileniyor, size iletiyorum onunla konuşmaya devam edin lütfen ” Baypas edilmeden, firmayla yeni anlaşmayla biten bir inisiyatif kullanma anısı ile başladım. Doğru zamanda ve doğru olarak kullanımı elbette çok önemlidir! Bazen inisiyatif yetkilendirme içerdiği gibi çoğu zamanda kişinin bir şekilde kendi kendini yetkilendirmesi neticesinde kullanılabilir ve bu durumda olası olumsuz bazı sonuçların etkisi daha da farklı olabilir. Ancak bu önemli nokta bazı soruları da barındırmalıdır. Bu sorular arasında hemen akla gelenler ise; • İnisiyatif kullanan kişi bu konuda yetkili veya yetkin mi? • Kullanan kişiye üst amiri bu konuda bilgi ve / veya yetki verdimi? • Dahası olası bazı durumlarda kullanan kişiye sahip çıkar mı veya çıkabilecek mi? • Daha da kötüsü inisiyatif kullanma konusunda yetkin kişiler bu yetkiden yoksun olarak mı görevlendirilmiştirler? “ Sakın şefinizi size arka çıkmak için kendi politik sermayesini kullanmak zorunda bırakmayın.” der Jack Welch. Bazı durumlarda da astlar sorumluluk almak istemez. Üst yöneticilerinin şöyle dediklerini duyarız, “Ben ona bu konuda inisiyatif veriyorum ama kullanmıyor, hatta beni aramadan bir şey yapmıyor.” Astların sorumluluk alma isteğinin işe ve kuruma sahip çıkma ile ilgili önemi de yadsınamaz elbette. Doğallıkla her yönetici inisiyatif alabilendir, almalıdır da. Ancak astlardan gelen başka bir yakınmada bazı yöneticiler için söylenen “Başarıyı kendine başarısızlığı ise bize mal ediyor” tanımlamasıdır. Bu tip durumlarda aday olmayı, bu konunun sağlanıp sağlanmamasına bağlayan yönetici adayları olduğunu da unutmamalıyız. Her iki durumda da bir genelleme yapmak yerine, gerek işletmenin gerekse de yöneticinin yaklaşımlarının belirleyici olduğunu da anımsatmak isterim. İster inisiyatif olsun ister alınması gereken bir karar olsun, her iki durumda da işin gerekliliği ve doğruluğu önemlidir. Peter Drucker ve Joseph Maciariello şöyle der; “Gerçekten Bir Karar Gerekli mi? Her karar bir ameliyat gibidir. Sisteme bir müdahaledir ve o yüzden şok riskini de birlikte getirir. Nasıl iyi bir cerrah gereksiz ameliyat yapmazsa, iyi bir yönetici de gereksiz kararlar almaz. Tekil karar alıcılar, tıpkı tekil cerrahlar gibi farklı tarzlara sahiptir. Bazıları diğerlerine kıyasla daha radikal ya da daha muhafazakârdır. Ama en genelinde kurallarda anlaşırlar. Eğer bir şey yapılmadığında durum dejenere olacaksa bir karar almak gerekir. Aynı şey fırsat için de geçerlidir. Eğer fırsat önemliyse ve hızla eyleme geçilmediğinde muhtemelen kaybolacaksa eyleme geçmek gerekir, radikal değişim böyle gerçekleşir. ” (Etkin Yöneticinin Seyir Defteri, Optimist Yayınları, s.181) Alınan kararlar ister inisiyatif kullanarak olsun, isterse de belirli yetki ve süreçleri kapsayarak alınsın, doğru olmak zorunda. Ancak özellikle inisiyatif alarak uygulanan kararlardaki doğruluk ve çabukluk her zaman önemli olmakta. Bu nedenle kullandırmamak, kullanmaktan kaçınmak yerine bu durumda ne yapılacağını öğretmek ve bunu yapabilecek kişilerle çalışmak önemli. Belki de bu kişilerin seçiminde de kullanılan bir inisiyatif vardır... HABER Lila Kâğıt ihracatta liderliği hedefliyor İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği tarafından Lila Kâğıt, 2014 yılında “Kâğıt, Karton, Ambalaj ve Kırtasiye Ürünleri” kategorisinde en fazla ihracat yapan ikinci şirket ödülünü aldı L ila Kâğıt, bu güne kadar gerçekleştirdiği 150 milyon doları aşan ihracatı ile “Kâğıt, Karton, Ambalaj ve Kırtasiye Ürünleri” kategorisinde İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTKİB) üyeleri arasında kurulduğu yıldan bu yana hep ilk 10 firma arasında yer aldı. Her yıl sıralamadaki yerini yükselten ve bir önceki yıl üçüncülük ödülünü alan Lila Kâğıt, 2014 yılında da İTKİB tarafından düzenlenen yılın en başarılı ihracatçıları arasında kendi sektöründe ikincilik ödülüne layık görüldü. İhracatta giderek artan başarı grafiğiyle ilgili konuşan Lila Kâğıt Genel Müdürü Alp Öğücü; “Kurulduğumuz yıldan bu yana İTKİB’in en fazla ihracat yapan firmalar listesinde üst sıralarda yer alıyoruz. Bu yıl ihracat rakamlarımızı en üst seviyeye taşıyarak ikinciliğe yükseldik, hedefimiz ihracatta lider olmak. Ülkemizi yurt dışında başarılı bir şekilde temsil ettiğimiz için son derece gururluyuz ve bu yıl aldığımız ikincilik ödülü bizi çok mutlu etti. 2014 yılı Lila Kâğıt olarak çok başarılı geçirdiğimiz bir yıl oldu. 2013 ile kıyasladığımızda 2014 yılında bobin ve hızlı tüketim ürünlerimizle toplamda yüzde 35 büyüme sağladık. 2015 yılında da ciromuzu yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz” dedi. “Sadece ihracatta değil, Türkiye pazarında da liderliği hedefliyoruz” Firma olarak, 100 bin metrekare alanda üretim yaptıklarına değinen Alp Öğücü, yılda 150 bin ton kâğıt üretim kapasitesine sahip olduklarını belirtti. Sadece Türkiye’nin değil, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Afrika bölgelerinde tek kampüs altındaki en büyük kâğıt üretim tesisine sahip olduklarını belirten Öğücü, “Son teknolojiyle ürettiğimiz yenilikçi, kaliteli ve iddialı ürünlerimizle Türkiye temizlik kâğıdı pazarında lider olmayı hedefliyoruz” dedi. Dış pazarda, müşteri sayılarını, cirolarını ve işbirliği içinde oldukları ülke sayısını artırdıklarının altını çizen Alp Öğücü, “2014’te çalıştığımız ülkelere Kongo’yu da ekleyerek 48’inci ülkeye satışımızı gerçekleştirdik. 100 milyon doların üzerinde Selva Gıda İttifak Holding bünyesinde faaliyet gösteren sektörünün yenilikçi markası Selva Gıda, bünyesinde iki yeni görevlendirme gerçekleştirdi. Selva Gıda’nın, Dış Piyasa Satış Direktörlüğü görevine, Ali Küçükçolak atanırken, İç Piyasa Satış Direktörlüğü görevine ise, Selva ailesine yeni katılan Mustafa Bayram Aksoylu getirildi. Mustafa Bayram Aksoylu ilk, orta ve lise öğrenimini Rize’de, lisans eğitimini 1988 yılında Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı. Çalışma hayatına, 1988 yılında Uzertaş AŞ’de Satış Yöneticiliği göreviyle başlayan Aksoylu, 1990-2013 yılları arasında Evpaş Evyap Pazarlama Tic. AŞ’nin satış kadrosunda çeşitli kademelerde görev aldı. Aksoylu, 2013-2014 yılları arasında da Aykim Te- ihracat gerçekleştirdik. İthalattan fazla ihracat gerçekleştiren sektördeki tek firma olduk. 2014 yılında kapasite kullanımımızı artırma yönünde mevcut tesislerimize ilave olarak 20 milyon TL civarında bir yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırımların da katkısıyla firmamıza 60 kişi daha katıldı. Şirketimizin bugünkü durumuna baktığımda bu kesinlikle bir tesadüf değil hepsi hedeflediğimiz şekilde gerçekleşiyor” şeklinde konuştu. mizlik Ltd. Şti’de Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Koordinatör olarak görev yaptı. Ocak 2015 tarihi itibarıyla Selva Gıda İç Piyasa Satış Direktörü olarak atanan Mustafa Bayram Aksoylu, evli ve 1 çocuk babası. Ali Küçükçolak ise Çumra’da başladığı eğitim hayatını 1984 yılında Fransa’da Lyon Üniversitesi’nde tamamladı. Çalışma hayatına, 1986 yılında Fransa’da başlayan Küçükçolak, 2002 yılında katıldığı Selva ailesinde sırasıyla, Afrika İhracat Sorumluluğu, Dış Ticaret Müdür Yardımcılığı, Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevlerini yürüttü. Ocak 2015 itibarıyla Selva Gıda’nın Dış Piyasa Satış Direktörlüğü görevine atanan Ali Küçükçolak evli ve 3 çocuk babası. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 47 RÖPORTAJ Ufo, yeniden yapılanıyor Geçtiğimiz yıl hava şartlarının mevsim normallerinde seyretmemesi nedeniyle 45 milyon TL’lik ürünü stokta kalan Ufo, bu yılı yeniden toparlanma dönemi olarak belirledi. Stokta bulunan ürünleri eritmeye ve bu sezon yeni projeler üzerinde çalışmaya başladıklarını anlatan Ufo Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Yeşil, bunların yanı sıra bayilik sistemlerindeki değişiklik ve dünyada ilk defa Türkiye’de üretilecek yeni teknolojilerle birlikte şu an için yıllık 100 milyon TL olan cirolarını 5 yıl içinde 3’e katlayacaklarını söyledi Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU 2013-2014 sezonunda önceki yıllara nazaran ısıtıcı satışlarında düşüş yaşadınız ve bu da bir finans daralmasına yol açtı. Geçen sezonda tam olarak neler yaşandı? Bu sezonu nasıl geçiriyorsunuz? Geçtiğimiz yıl hem kış hem de yaz döneminde hava şartlarının beklediğimiz şekilde seyretmemesi nedeniyle tüm sektörle birlikte biz de satışlarda ciddi bir durgunluk yaşadık. Bu sebeple yılsonunda yaklaşık 45 milyon TL’lik ürünümüz stokta kaldı. İnovatif çalışmalara yaptığımız yatırımlara ek olarak böyle bir sorunla karşılaşmamız ise likidite sorunu yaşamamıza sebep oldu. Likit akışımızın önünü kesen bu duruma Türk Barter ile yaptığımız anlaşmayla çözüm bulmuş olduk. Karşılıklı anlaşmamız sayesinde şu an stokta bulunan ürünlerimizin 20 milyonluk kısmını eritmiş durumdayız. Bu sezon elde ettiğimiz kazanç ile hammadde alımı sağlayarak yeniden üretime ve yeni projeler üzerinde çalışmaya başladık. Stoklarımızın erimesi, yeni üretim çalışmalarımız ve dünyada ilk defa Türkiye’de üretilecek yeni teknolojiler ile birlikte şu an için yıllık 100 milyon TL olan ciromuzu 5 yıl içinde 3’e katlayacağız. Bayilik sisteminizde yaptığınız değişikliklerden bahsedebilir miyiz? Yeni dönem çalışmalarımızda bayilik sistemimizle ilgili de köklü değişikliklere gidiyoruz. Daha önce 13 ana bayi üzerinden yürüttüğümüz çalışmaları yeni dönemde 81 ilde atadığımız İl Bayilikleri üzerinden yürüteceğiz. Ana bayilere bağlı olan il sayısını ve iller arası mesafeyi düşündüğü50 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi müzde maliyet ve hizmet kalitesi noktasında aksaklıklar yaşayabileceğimizi fark ettik. Ana bayilik sisteminde gördüğümüz aksamaları il bayilik sistemi ile çözebileceğimizi gördük. Yeni yapılanmamızda Türkiye genelinde 81 ilde il bayiliklerimiz ile müşterilerimize hızlı ve kaliteli bir şekilde hizmet sunmaya devam edeceğiz. Öte yandan il bayilerimize toptan satışın yanında perakende satış hakkı da vereceğiz. Böylelikle il bayilerimiz yüzde 40’a varan kar marjı elde edecek. Bir süredir ısıtıcı ve vantilatörler dışında farklı projelere de yoğunlaşmaya başladınız. Nelerdir bunlar, anlatır mısınız? Yeni yapılanma dönemimizde tüketicilerin dört mevsim kullanacağı ürünleri pazara sunacağız. Ufo markası olarak bugüne kadar fason üretimimiz yoktu. Bundan sonra hem Infrared ısıtıcıları hem de yeni inovatif ürünleri Ufo markası ve diğer markalar içinde üretme kararı aldık. Böylece gerek iç pazar gerekse dünya pazarı için birçok markada üretim yapıyor olacağız. Yurt dışı pazarlama ağı güçlü olan firmalarla da anlaştığımız ürünleri üreterek yurt dışı pazar payımızı da yükselteceğiz. Bu projelerden ilki sayesinde çamaşır ve bulaşık makinelerinde devrim niteliğinde bir yeniliğe imza atacağız. Çamaşır ve bulaşık makinelerinin sofra tuzuyla çalışabilmesini sağlayan bir reaktör geliştirdik. Deterjan yerine kullanılan tuz önce bir elektrokimyasal reaktörden geçerek ayrıştırılıyor daha sonra yağ, protein ve kir çözücü sodyum hidroksite (Na0H) çevrilerek deterjan yerine kullanılıyor. Aynı Abdullah Yeşil zamanda 70 derecenin altında düşük ısıda yapılan yıkamalarda tam sterilizasyon sağlanıyor. Geleceğin teknolojisi olarak görülen bu sistemin patent süreci bitmek üzere… Bu sisteme sahip makinelerin üretilmesi için Türkiye’nin en büyük üreticileri ile görüşmelerimiz sürüyor. Yakın zamanda ürünün uluslararası alanda satışa sunulmasını planlıyoruz. Uluslararası arenada ses getirecek bir diğer ürünümüz ise bitki çayı demleme makinesi. Dünya genelinde her geçen gün artan bitki çayı tüketiminin yanı sıra yanlış demleme sebebiyle bitkilerden yeteri kadar fayda sağlanamadığını da gözlemledik. Özellikle kokulu bitkiler içlerinde uçucu yağlar ihtiva ederler. Bu bitkilerden en fazla faydayı elde etmek için ise 70 derecenin altında suda demlenmeleri gerekmektedir. Bu şekilde her bitkinin, ancak farklı demleme ısılarında en faydalı haliyle içilebildiğini gördük. Ürünümüz ise her bitki için farklı demleme şartlarını hafızasında tutarak tüketicilerin kolaylıkla doğru şekilde bitki çayı hazırlamasını mümkün kılıyor. Aynı zamanda sesli uyarı özelliğine sahip olacak ürünümüz, bitki çayları ve birlikte uluslararası patente haiz 17 projemiz daha mevcut. Her yıl iki inovatif projeyi piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Ultrasonik özel programlı nemlendirme cihazlarıyla insana zarar vermeyen steril solisyonla havadaki ve yüzeylerdeki mikropları yok eden özel bir nemilizatör üzerinde çalışıyoruz. Ürün hastaneler ve yoğun bakım ünitelerinde tercih edileceği gibi sinema, tiyatro gibi kalabalık ortamlarda ve evde de rahatlıkla kullanılabilecek. Öte yandan biyolojik su arıtma sistemleri üzerinde de çalışıyoruz. Elektrokimyasal yöntemle suyu mikroplardan arındırdığımız sistem sayesinde binaların ana su giriş borusuna bağlanacak bir cihazla şebeke suyu ve su tanklarının biyolojik temizliği yapılabilecek. Üretim, pazarlama ve satış şirketleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Toplamda kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz? Şu an için organik tarım, akıllı bahçecilik ve ilaç sektörlerinde teknoloji geliştiriyoruz. Alanında uzman ekibimiz, nitelikli iş birliklerimiz ve sahip olduğumuz know-how ile inovatif çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Yeni yapılanma dönemimizde 300 kişilik bir ekip ile yola devam ediyoruz. Zincir mağazalarda da ürün ayrıştırarak satışa başlayacak karışımları ile hazırlanış biçimleri hakkında sesli bilgilendirme de yapabilecek. Yaklaşık 52 bitki üzerindeki çalışmalarımızı neticelendirdiğimiz ürünümüzü Prof. Dr. Gülçin Saltan danışmanlığında Ankara Üniversitesi ile yaptığımız ortak çalışma sayesinde tüketicilerle buluşturacağız. Öte yandan uzun yıllar süren araştırmaların ardından dünyada ilk defa havayı kurutmayan ve nem dengesini koruyan klimanın da üzerinde çalışıyoruz. Mevcut klimalar zaman içerinde ortamdaki nemi kurutarak halı, koltuk gibi yüzeylerde bulunan tozların çok daha rahat uçuşmasına sebep oluyor ve solunum yollarımızı kurutuyor. Yeni geliştirdiğimiz teknoloji bu rahatsızlıkları ortadan kaldırarak daha sağlıklı konfor sağlıyor. Dünyada ilk defa bu teknolojiye sahip bir klima proje ortaklığı ile üretilecek ürünün sektöre ve ülkemize büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bu projelerle Ürünleriniz hangi perakende satış noktalarında yer alıyor? Tüm bayilerimizde ürünlerimiz satışa sunuluyor. Öte yandan bu yıl aldığımız bir karar ile ilk defa zincir mağazalarda da ürün ayrıştırarak satışa başlayacağız. Böylelikle tüketicilere ulaşma noktasında artık çok daha hızlı ve yaygın bir ağa kavuşmuş oluyoruz. Ürünlerinizi benzerlerinden ayıran özellikler neler? Ufo markası olarak üstlendiğimiz yenilikçi misyonumuz ve sektördeki “jenerik marka” konumumuz itibarıyla her zaman tüketicilerin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılama gayreti içinde olduk. Hayat kalitemizi artıran birinci öncelikte ürünler dayanıklı tüketim ürünleri. Bu ürünler güvenlik sağladıkları gibi aynı zamanda ev ekonomisini de düzeltiyor. Ufo ürünlerinin tamamının bu niteliklere sahip olması birinci önceliğimiz. Kalite standartlarına uygun olarak ürettiğimiz güvenilir ürünleri estetik tasarımlarla birleştirerek tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Artık uzun ömürlü olmayan ürünler tüketicilerin ilgisi çekmiyor. Bu ürünleri satın almanın kullanım süreleri ve dayanıklılıkları değerlendirildiğinde daha fazla maliyetli olduğu açıkça görülüyor. Nihayetinde tüketiciler dayanıklı olan, kaliteli olan ve aynı zamanda ekonomik olan ürünleri tercih ediyor ve aradaki fiyat farkının onların zararına olmadığını fark ediyor. Eninde sonunda kazanan iyi markayı seçen tüketici oluyor. Bir Ufo ürününden tüketicinin beklentisi ne ise onu en ekonomik, en şık ve en uzun süre karşılamaya çalışıyoruz. Bu özelliğimiz sadece marka olarak bizi ileriye taşımıyor; aynı zamanda sektöre yepyeni bir bakış açısı getirerek tüketicinin taleplerini ve beklentilerini de bir üst seviyeye taşıyoruz. Bu süreç ise tümüyle sektörün gidişatını, bizlerin hayatını olumlu etkiliyor. Yurt dışında hangi pazarlarda varsınız? Pazar payınız hakkında neler söylersiniz? Değişik ürün gruplarımızla dünya ikliminin hemen her noktasına hizmet verebilmekteyiz. Distribitörlük şartlarımızın oldukça ağır olduğunu söyleyebilirim. Tüm şartlarımızı yerine getiren dünya ülkelerindeki firmalarla çalışmayı tercih ediyoruz. Bu konuda son derece seçiciyiz. Bugün dünya genelinde 60 ülkeye Ufo markasını götürdük. Birçok ülke ile görüşmelerimiz devam ediyor ve onlardan bizim kriterlerimize uymasını bekliyor ve ancak bu şekilde anlaşmanın olabileceğini belirtiyoruz. Bu ancak markana inanmaktan, kalitene güvenmekten geçer. Amacımız UFO bayrağını dünyanın en ücra köşelerinde dalgalandırmaktır. 2015 yılı ciro beklentiniz, hedefleriniz nedir? Bu yılı yeniden toparlanma dönemi olarak görüyoruz. Yılsonu ciro hedefimiz 120 milyon TL civarında. Ufo Türkiye’de olduğu gibi artık tüm dünyada da kaliteli ürün grubu ile tüketicisine verdiği hizmetten dolayı hak ettiği yere geldi ve dünyanın henüz ulaşamadığımız noktalarında önümüzdeki süreçte aynı başarıyı göstereceğiz. Tüm çalışmalarımız ve yatırımlarımız bu çerçevede devam ediyor. Ufo olarak en büyük yatırımı Ar-Ge ve inovasyon konusuna yapıyoruz. Amacımız müşteri memnuniyetini ve sağlığını ön planda tutarak yenilikçi olmak, bilgiyi ve teknolojiyi en doğru şekilde kullanmak. Aynı doğrultuda tüketicilerimizin de kaliteye önem veren, güvenlik ve dayanıklılığın değerini bilen bilinçli bir tüketici kitlesi olması bizleri mutlu ediyor. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 51 HABER Barilla’ya 2014’te 4 ödül birden Barilla, 2014 yılını ödüllerle kapattı. Barilla Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Güneş Karababa, İtalya ve Yunanistan’dan alınan ödüllerin, Barilla’nın, Türkiye dahil, üretim yaptığı her ülkede yerel kalkınmayı destekleyen anlayışı ve çevre dostu uygulamalarının başarısı olduğunu söyledi Y önetim Kurulu Başkanı Güneş Karababa, Barilla’nın, Türkiye dâhil üretim yaptığı ülkelerde, yerel kalkınmayı desteklediğini, tarladan sofraya sürdürülebilirlik esaslı yaklaşımıyla ve ülkeye değer katmak felsefesiyle hareket ettiğini vurguladı. Karababa, “Sürdürülebilirlik odaklı iş modelimizin, iş sonuçlarımıza ve çevreye olumlu katkılarının yanında, iş dünyası ve sivil toplum tarafından da takdir edilmesinden gurur duyuyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çalışmalarımızda bu modeli uyguluyoruz. Kaynak kullanımındaki hassasiyetimizle, Enerji Bakanlığı’mızdan yakın zaman önce aldığımız takdirin yanı sıra dünyada aldığımız ödüller de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” dedi. Barilla, 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de de yürüttüğü ‘Sürdürülebilir Tarım’ projesiyle, Yunanistan’da Kalkınma Bakanlığı, Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteğiyle, Plant Management Dergisi tarafından verilen Ulusal Çevre Ödülü’ne Azda Group Turgut Akgün, Azda Group’ta Genel Müdürlüğe Atandı. Kırklareli doğumlu olan Akgün, Münih Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezunu oldu, İş Hukuku üzerine ihtisas yaptı. Münih İş Mahkemeleri’nde ve Alman DAG sendikasında fahri avukat ve bilirkişi olarak uzun yıllar görev aldı. Almanya’nın en büyük süpermarket zincir grubu olan Tengel- 52 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi layık görüldü. Barilla Yunanistan’da, sağladığı ürün ve hizmetlerde, çevre sorunlarını dikkate alan yaklaşımı ve karbon ayak izini azaltma çalışmaları nedeniyle ödüllendirildi. Barilla, Thessaly Üniversitesi işbirliği ile Sürdürülebilir Tarım Projesi’ni 2012’den bu yana yürütüyor ve makarnalık buğday ekimi için, faaliyet gösterdiği ülkelerde yerel çiftliklere yönelik proje ve eğitimlerle, ‘iyi tarım’ teknikleri kullanılarak üretim yapılmasını sağlıyor. Barilla, İtalya’da ise Sette Dergisi tarafından verilen Sevengreen-Yeşil Ambalaj mann Süpermarketleri’nde, discount zincir grubu Aldi Discount mağazalarında Satış Direktörlüğü görevlerini üstlendi. Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan sonra yarı yabancı sermayeli olan Premdor Çelikler AŞ’de Fabrika Müdürü olarak görev yapan Akgün, Avcılar Belediyesi’nde Başkan Danışmanlığı ve Avcılar Belediyesi ile Avrupa Komisyonu arasında gerçekleştirilen Merp Projesi’nde İdari Koordinatör, afet yönetim merkezi projesinde Genel Ödülü’nü almaya hak kazandı. Ambalaj üreticisi FAVINI ile birlikte Cartacrusca ismiyle, doğal malzemeler kullanarak ürettiği ambalajla ödül alan Barilla, her yıl çevre ambalajında en yenilikçi çözüm sunan şirkete verilen bu ödüle layık görüldü. Ödül alan kutu, Academia Barilla tarafından özel olarak hazırlandı. Şirket, yine İtalya’da, bu yıl üçüncüsü verilen News Business Media ödüllerinde ‘Yenilikçi Çözüm’ kategorisinde “Yılın İnovasyon Ödülü”ne de layık görüldü. Her yıl, yenilikleri takip eden hizmet ve yöneticilerin ödüllendirildiği News Business Media Ödülleri’nde bu yıl, “Yenilikçi Çözüm” kategorisinde 90 yeni ürün, üretim süreçleri, verim artışı ve kullanışlılığı kriterleri ile değerlendirmeye alındı. Değerlendirme sonucunda Barilla, ev dışı tüketime yönelik olarak sunduğu “Nuovi Pesti Barilla Gıda Servisi” hizmeti ile ödül aldı. Şirket, İtalyan İyilik Hareketi tarafından ise, beslenme ve çevre alanına yaptığı katkılar ve yürüttüğü kültürel araştırma faaliyetleri nedeniyle “Ulusal İyilik Ödülü”ne layık görüldü. Koordinatör olarak görev yaptı. Özen Grup Şirketleri’nde İstanbul ve Trakya Bölge Müdürlüğü, Genel Merkez ve tüm zincir mağazaların idari ve kamu işlerinin yönetimi ve denetiminden sorumlu İdari Koordinatörlüğü’ne getirildi. 1 Ekim 2013 tarihinde Özen Grup’tan emekli olarak ayrıldı. 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla Azda Group’ta Genel Müdür Yardımcısı olarak işe başlayan Akgün, 1 Ocak itibarıyla Genel Müdür ve İcra Kurulu Başkanı olarak atandı. Başarılı çalışmalarını Azda Group’ta sürdüren Akgün, evli ve üç çocuk babası. HABER Perakendede 5 yeni trend Dünyanın en büyük 250 perakende şirketinin gelirleri 4,4 trilyon dolara ulaşırken, listenin tek Türk temsilcisi BİM oldu. Raporda bu sene ilk defa geleceğe yönelik perakende sektörü trendlerine de yer verildi D eloitte, 2015 Perakende Sektörünün Küresel Güçleri raporunu yayınladı. Rapora göre, 2013 mali yılında dünyanın en büyük 250 perakende şirketi toplamda yaklaşık 4,4 trilyon dolar gelir elde etti. Listede bulunan şirketlerin yıllık ortalama geliri ise 17,4 milyar dolar oldu. Bu yıl 18’incisi yayınlanan raporda, dünyanın en büyük 50 e-perakende şirketi bilgileri ve geçen senelerden farklı olarak sektördeki yenilikçi trendlere de yer verildi. Deloitte Türkiye Tüketim Endüstrisi Lideri Özgür Yalta “Perakende sektörü yeni teknolojiler, bilgiye erişim hızı ve değişen tüketicinin etkisiyle hızla dönüşmeye devam ediyor. Perakende sektörüne bu sene özellikle beş yeni trend damgasını vuracak. Seyahat perakendeciliği, mobil perakendecilik, deneyim perakendeciliği, ‘daha hızlı’ perakende ve yenilikçi perakendecilik adını verdiğimiz bu trendlere uyum sağlayabilmek için perakendecilerin pazar verisini kullanarak ürün/hizmet sunumlarını, iş modellerini ve sundukları müşteri deneyimini gözden geçirmeleri; büyük veri ve teknolojiden faydalanarak kendi yenilikçi uygulamalarını hızlı bir şekilde hayata geçiriyor olmaları gerekecek. Bu anlamda, daha çevik, kolay uyum sağlayan ve yenilikçi olan perakendeciler diğerlerine göre bu değişimi adapte olmada bir adım önde olacaklar” diye konuştu. Deloitte Küresel Baş Ekonomisti Dr.Ira Kalish ise 2014 yılında durgun geçen ekonominin, pek çok tüketiciyi ve dolayısıyla perakende satışlarını da finansal olarak sınırladığını ifade etti. Kalish ayrıca “2015 yılında küresel perakende sektörünün ne yöne gideceği, özellikle büyük devletlerin ekonomik istikrarlarına bağlı olacak. Çin ve Euro Bölgesi kadar pek çok gelişmekte olan ekonomi zorlu bir 2014 geçirdi. Buna karşılık, ABD ve İngiltere ekonomileri iyi performanslarını devam ettirmekle kalmıyor, geleceğe yönelik güçlü sinyaller vermeye de devam ediyor” dedi. 54 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Zorlu bir yıla rağmen perakendeciler net gelir ve kârını artırdı Avrupa’daki durgunluk ile Amerika ve Çin’deki büyümenin yavaş seyretmesi gibi sebepler, hem tüketicilerin finansal hareket kabiliyetlerini sınırladı hem de perakende satışlarının düşmesine sebep oldu. Buradan hareketle, dünyanın en büyük 250 perakendecisinin 2011 yılında aşağı yönlü harekete geçen cirosal büyüme oranları, 2013 mali yılında da yavaşlamaya devam etti. Rapora göre, satışa göre ağırlıklandırılmış, kur farkı dikkate alınarak hesaplanmış perakende cirosu 2012 mali yılında yüzde 4,9 artarken, bu seneki artış oranı yüzde 4,1 oldu. Düşük büyümeye rağmen listede yer alan perakendecilerin yaklaşık yüzde 80’i (199 şirket) 2013 mali yılında kâr açıkladı. Büyükler liginde Türkiye’yi BİM temsil ediyor Son yıllarda listede bulunan BİM Birleşik Mağazalar AŞ bu sene 16 basamak yukarı çıkarak 151’inci sıraya yükseldi. Geçtiğimiz sene 5,8 milyar dolar olan gelirini bu sene 6,2 milyar dolara yükselten BİM, 2008-2013 arası yüzde 22,8 büyüme sağlamış oldu ve en hızlı büyüyen 50 perakendeci arasında 17’nci sırada yerini aldı. Ekonomi dalında sıkça kullanılan Q oranı analizine göre ise BİM (4.76), H&M (6.46) ve Tractor Supply (5.18) şirketlerinden sonra tüm dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu oran sıralamasında BİM, geçtiğimiz sene dördüncü sırada bulunuyordu. Raporda bu sene ilk defa geleceğe yönelik perakende sektörü trendlerine de yer verildi: • Seyahat perakendeciliği: Küresel jeopolitik ve ekonomik sıkıntılara rağmen uluslararası turizm, beklentilerin ötesinde büyümeye devam ediyor. Gelişen pazarlarda büyüyen orta sınıf metropollere seyahat ediyor ve alışveriş yapıyor. Örneğin Fransa’nın 16 milyar euro değerindeki lüks endüstrisinin neredeyse yarısı turistlere ait. Dolayısıyla 2015 yılında turistlerin büyümeye katkı sağlayacağı öngörülüyor. Havaalanları bu kitleye ulaşabilmek için perakendeciler için önemli bir destinasyon haline dönüşüyor ve havaalanı perakende tasarımı diye bir kavram oluşuyor. Havaalanlarındaki satış noktalarında en iyi hizmeti sunabilmek için havaalanlarındaki turist verilerini analiz etmek markalar için kritik hale geliyor. • Mobil perakendecilik: Önümüzdeki dönem mobil perakendeciliğin agresif büyümeye devam etmesi bekleniyor. 2015 yılında dünya nüfusunun yüzde 65’i akıllı- mobil telefon kullanacak ve internet kullanımının yüzde 83’ü bu mobil cihazlarla olacak. Perakendecilerin bu duruma, mağaza içinde ücretsiz Wi-Fi sunarak ve mobil dostu web sitelerini optimize ederek cevap vermeleri bekleniyor. Bunun yanında, mahremiyet ve güvenliğin önemi giderek artacak; güven, şeffaflık ve müşterilerin özel bilgilerini koruma, sadakati sağlamak adına kritik faktörler haline gelecek. • Daha hızlı perakende: Hız, perakendede önemli bir trend olarak önemini koruyor. Modanın hızlı değişimi, sadece belirli bir süre için satışta olan ürünler ve sürpriz indirimler, ürünlere ve hizmetlere hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak pop-up satış noktaları, self-servis kiosklarla ödeme sırası beklemenin önlenmesi, aynı gün teslimat ve bilgiye anında erişim gibi uygulamalar bu kapsamda karşılaşacağımız trendlerden sadece birkaçı… • Deneyim perakendeciliği: Perakende artık sadece ürün değil, aynı zamanda deneyim ile de doğrudan alakalı. Perakendeciler müşterileri HABER için sosyal medya kampanyaları, müzik festivalleri, moda gösterileri ve interaktif ekranlar gibi satın alma tecrübesini geliştiren yenilikçi çözümler sunmaya devam edecek. Müşteriler ise ister mağazada olsunlar ister online, ister evlerinde olsunlar ister sokakta, tüm kanallarda kesintisiz ve tutarlı bir müşteri deneyimi beklemekteler. Perakendecilerin müşterilere özelleştirilmiş mesajlar, bilgiler, teklifler sunabilmek için bir yandan büyük veriye yatırım yaparken, diğer yandan da müşterilerde bağlılık yaratabilmek için bilgi güvenliği/ Gelir düzeyine göre sıralama (FY13) gizliliği ve bu verilerin ne amaçla kullanılacağı gibi konularda müşterileri eğitmeleri ve şeffaflık sağlayarak güven yaratmaları gerekiyor. • Yenilikçi perakendecilik: 2015 yılında perakende sektörü, yeni teknolojiler ve yenilikçi rakipler ile değişmeye devam edecek. 3 boyutlu baskı, nesnelerin inÜlkesi Şirket adı 2013 yılı perakende geliri (mil ABD $) 1 Wal-Mart ABD 476.294 2 Costco ABD 105.156 3 Carrefour S.A. Fransa 98.688 4 Schwarz Almanya 98.662 5 Tesco İngiltere 98.631 6 The Kroger ABD 98.375 7 Metro Almanya 86.393 8 Aldi Almanya 81.090 9 The Home Depot ABD 78.812 10 Target ABD 72.596 E-perakende sıralaması Perakende sıralaması Şirket adı terneti vb. yeni uygulamaların hayatımıza girmesi ile perakendecilerin pazar verisini de kullanarak yeniliklere hızlıca cevap vermesi ve üründe, müşteri deneyiminde, iş modelinde kendi yeni uygulamalarını yaratması gerekiyor. Menşei E-perakende satışları (mil ABD $) 1 15 Amazon.com ABD 60.903 2 92 JD.com Çin 10.826 3 1 Wal-Mart ABD 10.000 4 46 Apple ABD 9.000 5 70 Otto Almanya 8.188 6 5 Tesco İngiltere 5.250 7 99 Liberty Interactive Corp. ABD 4.884 8 13 Casino Guichard-Perrachon Fransa 3,952 9 59 Sunning Commerce Group Çin 3.536 10 34 Macy’s Inc ABD 3.100 E-perakendeye bu yıl da Amazon damgasını vurdu Dünyaca ünlü perakendeci Amazon, e-perakende alanında en yakın rakibinin altı katı gelir elde ederek ilk sırayı kaptırmadı. İkinci sıraya ise geçtiğimiz sene beşinci olan JD. com otururken, Wal-Mart üçüncülüğünü korudu. Dünyanın en değerli markalarından kabul edilen Apple ise geçen sene ikinci sıradayken bu sene dördüncü sıraya geriledi. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 55 RÖPORTAJ Milli Pazar ’ın hedefi Türkiye’de marka olmak “Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri güveni ve en uygun fiyat politikası geçerlidir.” diyen Milli Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç, hem müşterilerin hem de çalışanların kendileri için vazgeçilmez iki unsur olduğunu ifade etti. Büyüme konusunda sağlam ve dengeli olmaya özen gösterdiklerini belirten Osman Kılıç, çok yüksek mağaza açma hedefleri koyarak kaliteyi düşürmek istemediklerinin de altını çizdi Röportaj / Murat KÜÇÜK, Onur KAYA Ö ncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Osman Kılıç kimdir? Ben Kılıç ailesinin genç kuşak fertlerinden biriyim. Çocuk yaştan itibaren perakende gıda işinin içerisinde oldum. Çekirdekten yetişmeyim diyebilirim. Zaten ailemizde iş hayatı çok erken yaşlarda başlar ve o şekilde devam eder. Biz de işimizin ilk aşamalarından başladık ve bu günlere geldik. Milli Pazar’ın doğuş hikayesini anlatabilir misiniz? Bu sektörde yer alma hikayemiz dedelerimizden itibaren başladı. Perakende sektörünün içerisinde çok uzun yıllardır yer alıyoruz. Ancak Milli Pazar’ın kuruluş zamanı bundan 24 yıl öncesine dayanıyor. Hürriyet Mahallesi’nde ilk mağazamızı açtık. Bugün 25’e varan mağaza sayımız ile Bursa’nın önemli markası olduk. Milli Pazar’ın sektördeki yeri ve kalite anlayışı hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri güveni ve en uygun fiyat politikası geçerlidir. Biz de ilk kural budur. Eğer kalitesiz bir ürünü uygun fiyata satarsanız; müşteri güveni diye bir olgudan söz etmeniz mümkün olmaz. Bizim için olmazsa olmaz şeylerin başında bu 3 temel ilke vardır. 24 yıl içerisinde 25 mağaza açmış olmamızın da ana sebebi budur. Bursalı artık bizim marketlerimize geldiğinde uygun fiyat, güler yüz ve kaliteli ürün bulabileceğini biliyor. Kentin dört bir yanında bulunan her ma56 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi ğazamızda aynı hizmeti görebilirsiniz. İşte bu da bizi diğerlerinden farklı bir noktaya taşıyor. Belki her yıl yüzde 25-30 büyüme oranları yakalayamıyoruz. Ancak biz böyle dengesiz büyümek yerine sağlam ve emin adımlarla ilerlemeyi daha doğru buluyoruz. Çalışanlarınız sizin için neyi ifade ediyor? Toplam personel sayınızı öğrenebilir miyiz? Burada çalışan herkesi ailenin bir parçası olarak görüyoruz. O yüzden de biz burada çalışan personelimize Milli Pazar ailesi diyoruz. Eğer çalıştığınız işyerinde kendinizi sadece bir eleman olarak görüyorsanız ne siz mutlu olursunuz ne de firmanızın yöneticileri. Ayrıca gelecek kariyer planlarınızın içerisinde şu anda çalıştığınız yer bulunmuyorsa, o şirkete herhangi bir katkıda bulunmanız da söz konusu olamaz. Sorunuza gelince şu anda 25 mağazamızda 300 çalışanımız var. Açacağımız yeni mağazalar ile ailemiz önümüzdeki yıllarda daha da genişleyecek. Sektörde geçirdiğiniz 24 yıl içerisinde ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Az önce de sizlere söylediğim gibi, Milli Pazar ailesi olarak biz hızlı büyüme ve yanlış adımlar atmamak için çok dengeli bir çalışma stratejisi belirledik. Yüzde 25 büyümek yerine bazı yıllar yüzde 5 büyümenin daha karlı olacağını düşündük. Nitekim 2001 yılında yaşanan ekonomik krizde en ufak bir sarsıntı dahi geçirmedik. Çünkü attığımız sağlam adımlar sayesinde ne kalitemizden ödün verdik ne de müşte- rimize yüksek fiyatlar sunduk. Her yıl 10 adet mağaza açmaktansa bazen yılda 3 mağaza açarak daha kaliteli ve yüksek standartlarda hizmet sunmayı amaçladık. Hedef yakın gelecekte 40 mağazaya ulaşmak Gelecek dönem hedeflerinizde neler var? Milli Pazar, Bursa’nın aynı zamanda geleceğe açılan bir penceresi olmayı hedefliyor. Biz geçmiş 24 yılda önemli mesafeler kat ettik. Bursalı hemşerilerimizle birlikte büyümemizi de sürdüreceğiz. Yatırımlarımız devam ediyor. Yakın zamanda hayata geçirmeyi planladığımız Milli Pazar Lojistik Merkezi ile Bursa’nın ve bölgenin en büyük depolama ve dağıtım ağını oluşturmayı planlıyoruz. Sadece bizim için değil, perakende market sektörünün de hizmet anlayışını değiştirecek bir atılım olacağına inanıyoruz. Milli Pazar, sadece geleneksel market hizmetleri vermekle kalmıyor. Geleceğin çalışma ortamı ve hizmet anlayışı ile de yenilikçi bir sektör yaratmayı hedefliyoruz. Yakın gelecekte mağaza sayımızı 40’ın üstüne çıkarmayı planlıyoruz. Ancak daha önce de söylediğim gibi; bizim hızlı büyümek gibi bir derdimiz yok. Yavaş ama kaliteli bir büyüme istiyoruz. Tek hedefimiz Milli Pazar ailesini gelecekte Bursa markaları arasında görebilmek. Tüketici Milli Pazar’a nasıl bakıyor? Anket çalışmaları yaptırıyor musunuz? Osman Kılıç Müşterimizin gözünde nasıl göründüğümüz konusunda çalışmalarımız oldu. Eksik kalan yönlerimiz var mı? Müşterinin cevap veremediğimiz beklentileri nelerdir? Anket çalışmaları ve istek formları ile bu konuyu da belli bir dereceye kadar düzeltebiliyoruz. Tabii istek ve değişim hiçbir zaman bitmeyecektir. Bizler de gelişmemizi ve kalite çıtamızı hep daha yükseklere çıkarmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ancak şunu belirtmek isterim ki; Milli Pazar, müşterisinin gözünde gerçekten bir numara. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Rakamlar da bizimle aynı görüşte. Her gün yaklaşık 250 bin müşterimiz bizi ziyaret ediyor ve bu rakam- lar gün geçtikçe artıyor. Bizim müşterimiz hem sadıktır hem de gerçekten parasının karşılığını aldığını bilir. En uygun fiyat, en iyi kalitenin adresi olduğumuz hiç kimsenin şüphesi olmasın. Satın alma gücümüzü her zaman için müşterimiz lehine kullanıyoruz. Son olarak Bursalılara vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Milli Pazar ailesi olarak bizlere neler aktarmak istersiniz? Milli Pazar ailesi olarak tüm okurlarınızı sizin aracılığınız ile selamlamak istiyorum. Bugünlere Bursalılarla birlikte geldik. Milli Pazar, yıllar içerisinde kentlinin gözünde farklı bir konumlandırma seviyesini yakaladı. Aileden biri sıfatını da tam da bizim için kullanan müşterilerimiz oldu. En iyi kaliteyi, en uygun fiyata alabilen müşterilerimizin yanı sıra bizim için her zaman özel olan çalışanlarımızla geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Yatırımlarımız da hiç hız kesmeden devam ediyor. Sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin yerel perakende mağaza zincirleri arasında ilk sıralara yerleşebilmek için çaba harcıyoruz. Hep birlikte başaracağımıza yürekten inanıyorum. Çeyrek asırlık serüvenimizde bizimle birlikte olan ve bundan sonra aramıza katılacak olan herkese en içten selamlarımızı iletiyorum. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 57 KÜRSÜ / STRATEJi, TEKNOLOJi, iŞ GELiŞTiRME İzzet Gülşen izzet.gulsen@gmail.com Başarının somut örneği Wal-Mart “Başarının hiç bir sırrı yoktur. Sadece, inanmanın, iyi hazırlanmanın, çok çalışmanın ve hatalardan doğruları öğrenmenin sonucudur.” General Colin Powell V izyon, gayret ve çabanın başlangıç noktasıdır. Christopher Columbus, diğerlerinin dünyayı çentikli, sivri uçlu görürken, o batı ufkunun ötesinde o büyük kıtayı görmüştü. Yine, NASA bilim adamlarının ayda insan ayak izlerini tassavur ederken diğer bilim adamları matematiksel olarak aya yolculuğun mümkün olmadığını savunmuşlardır. Ama bugüne baktığımızda dünyanın şekli ortada ve ayda bırakın ayak izlerini tassavur etmeyi artık turistik seyahatler düzenleniyor. Vizyon, yarının nasıl görünmesini arzu ettiğimizin resmidir, ya da diğer bir anlayışla yarın nasıl görünmek istediğimizin resmidir. Pek çok başarılı lider, vizyon oluşturmayı en büyük sorumluluk kılmıştır. Peki, sizin durumunuz nedir? Kişisel ve şirketinizin vizyonunu oluşturmak ve paylaşmak için ne kadar zaman ve enerji harcadınız ya da harcıyorsunuz? Öyle bir vizyona sahip olmalısınız ki, sizi gelecekte daha büyük, daha iyi, daha güçlü sağlarken aynı zamanda gözünüzü ne olduğunuzdan ve bugün ne yaptığınızdan ayırmamalı. Vizyon, yarının nasıl görünmesini arzu ettiğimizin resmidir, ya da diğer bir anlayışla yarın nasıl görünmek istediğimizin resmidir. Pek çok başarılı lider, vizyon oluşturmayı en büyük sorumluluk kılmıştır. İşte buradan yola çıkarak sizlere hepimizin bildiği Amerika Birleşik Devletleri’nin ve dünyanın en büyük perakende devi Wal-Mart’ın kurucusu Sam Walton’nın vizyonundan biraz bahsedeceğim. Wal-Mart macerası, Sam Walton’ın yıllar önce bankada eşiyle biriktirdiği altı bin dolar paraları ve yakınlarından aldıkları borç parayla küçük bir iş kurmalarıyla başlıyor. Marka bugün perakende sektörünün liderliğini yapıyor ve her yönde, sektörünün trendlerini 58 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi belirleyebiliyor. Sam Walton’nun basit bir hayali vardı, kendi mağazasını açmak ve kendi vizyonu doğrultusunda işletmek. Fakat onun vizyonu diğerleri için, yani rakipleri tarafından çok önemsenmiyordu. Rakipleri bu vizyonun işlemeyeceğine inanıyorlardı. Hatta onun vizyonu o zamanlar arzu edilen sonuçları verirken bile işin uzmanları kısa bir zaman için şansa bağlı gerçekleştiğini ve organizasyonun uzun ömürlü olmayacağına inanmışlardı. kende işletmesi yeriyle, 4 bin 364 Walmart U.S., 645 Sam’s Club ve 6 bin 193 Walmart uluslararası şubesiyle hizmet veriyor. Her hafta 250 milyon müşterisi ziyaret ederken, 2014 itibariyle yaklaşık olarak 279 milyar dolar gelir, ve 2.2 milyon çalışanı oluşmuştur. Bugünde hızını kesmeden Asya, Avrupa, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’da farklı konseptlerle ve teknolojik yeniliklerden faydalanarak daha da büyümeye devam ediyor. Sam Walton, ilk zamanlarda vizyonu doğrultusunda geleceğe bakarken Wal-Mart’ın dünyanın en büyük perakendecisi olacağını görmüyordu, sadece küçük bir kasabada daha iyi bir alışveriş ortamı ve imkânı oluşturmak istiyordu. O sadece orda yaşayanların yaşam standartlarına sunacağı kaliteli, rakiplerinden çok daha ucuz ve geniş ürün kategorisiyle yükseltip daha iyi bir alışveriş mekânı oluşturmak istiyordu. Bunu başarmak için de kaliteli bir ekip çalışmasına ihtiyaç olduğuna inanmıştı. Walton, elemanlarını seçerken eğitim durumlarına bakmadan önce elemanın güler yüzlü olup olmadığına bakardı. O, şuna inanmıştı, eğer çalışanlar kendilerini ailenin bir parçası olarak kabul ederlerse işte o zaman onun vizyonu keyifli ve başarılı olacaktı. Çok zeki, başarılı ve vizyon sahibi olan Walton, şunu gördü; eğer bu ilk mağazası başarılı olursa eninde sonunda çok daha geniş müşteri kitlesine ulaşacak ve şirketini sürekli büyütecekti. Bahsedilen bu vizyonun sahibi bugün bir dünya perakende lideri olan Wal-Mart’ı doğurdu. Günümüzde dinamik ve hızlı rekabetin yaşandığı perakende sektöründe farklılık yaratmak ve Wal-Mart benzeri başarı hikâyeleri yazdırmak için aşağıdaki hususların her organizasyon lideri tarafından belirlenmesi ve önemsenmesi gerekir; 1. Öncelikle ne yapmak ve ne olmak istediğinizi ortaya koyun. 2. Bunun gerçekçiliğini kendinize inandırın. 3. Daha sonra vizyonunuzu çalışanlarınızla, hedef müşterilerinizle, ilişkili olduğunuz tüm insanlarla paylaşın, motive edin ve sürekli tekrarlayın. 4. Her şeyin en iyisini yapmaya karar verin ve inanın. 5. Çizginizden ve sözünüzden hiç bir şekilde ödün vermeyin. 6. Rakiplerinizi çok yakından tarayın ve hep takipçisi olun. 7. Mevcut ve hedeflediğiniz müşteri kitlesine her zaman en iyi servisi, kalitelisini ve ucuzunu verin. 8. Vizyon, liderin en büyük tutkusu olmalıdır. 9. Vizyon, öyle olmalı ki zor ve meydan okumalı aynı zamanda erişilmelidir. 10. Vizyon, eninde sonunda liderin tüm kararlarını etkilemelidir. Wal-Mart, Sam Walton’ın geniş vizyonu doğrultusunda yıllardır Fortune dergisinin her yıl düzenlediği dünyanın ilk 500 şirketleri sıralamasında hep ilk sırasını almayı ve korumayı başarıyor. Bugün Wal-Mart yaklaşık 71 farklı amblemle 27 ülkede 11 bin 200 pera- Böylece liderin rolü, vizyonun resmini öyle boyamalı ki inandıklarını içermeli ve tüm organizasyon bireyleri tarafından kabul görmeli ve sıkı bir bağ kurulmalıdır. Bu şekilde, organizasyonun tüm enerjisi aynı amaca yönelir ve vizyon gerçekleşir. SOSYAL SORUMLULUK Perakende ve hızlı tüketim sektörünün topluma sağladığı katkı sadece istihdam ve kazandırdığı yüksek vergiyle sınırlı kalmıyor. Sektör, sosyal sorumluluk çalışmalarıyla da topluma katkı sağlıyor Sosyal İpana İpana & Oral-B Araştırma merkezinin diş hekimlerine yönelik düzenlediği 3X paneline Türkiye’nin ve dünyanın önemli diş sağlığı uzmanları katıldı. Panelde Türkiye’de ağız ve diş sağlığı konusunda hayata geçirilecek iki yeni proje lanse edildi. Projeler arasında bir Ağız Diş Sağlığı Mobil Kliniği gezici bir mobil klinik olarak 6 büyük il gezecek ve gezdiği illerde ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalık yaratacak. Diğer bir proje ise P&G markası İpana ile Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) birlikteliğinde gerçekleşecek olan Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Araştırmaları Teşvik Ödülü. Ödül, Türkiye’de koruyucu diş hekimliği konusunda yapılan araştırmaları sorumluluk ödüllendirecek. İlk projede 6 büyük şehirde dolaşacak olan Ağız Diş Sağlığı Mobil Kliniği, ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalık yaratıp bireylerin ağız içi muayeneleri gerçekleştirecek. 3X panelinde bir araya gelen ve projelerin gerçekleşmesine katkıda bulunacak P&G Türkiye ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel ve İpana’nın marka yüzü olan oyuncu Ezgi Mola da, Türkiye çapında ağız ve diş bakımının daha üst seviyelere taşınmasına yarar sağlayacak. Projenin gerçekleştirileceği Mobil Klinik, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Gaziantep illerini gezecek. İpana ve TDB’nin hayata geçireceği bir diğer proje ise, Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Araştırmaları Teşvik Ödülü. Düzenlenen bu ödül, koruyucu diş hekimliği alanında yapılan araştırmaları destekleyecek. Türkiye’de Koruyucu Ağız Diş Sağlığı alanında yapılan bilimsel araştırmalar TDB ve İpana’nın ortaklaşa oluşturduğu bilimsel bir kurul tarafından değerlendirilecek ve ödüllendirilecek. Türkiye çapındaki araştırma yapacak olan tüm diş hekimlerine açık olan yarışmaya www.tdb.org.tr veya http://www.agizbakimuzmani.com/ adreslerinden başvuruda bulunulabilecek. Ödül kazananlar Mayıs 2016’da yapılacak TDB Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’nde açıklanacak. Kipa Kipa (Kitle Pazarlama AŞ), işbirliği içinde olduğu Türk Kızılayı’na, çalışanlarının desteğiyle hediye ettiği kan bağış otobüsü ile 20 Ocak gününden beri yollarda kan bağışı topluyor. Ülkenin en modern kan bağışı otobüsü, Ege Bölge Kan Merkezi sorumluluk sahasında bulunan 6 ilde, 108 farklı noktada faaliyet gösterdi, 330 kan bağışı kampanyası düzenledi. Böylece bir yılda Ege Bölgesi genelinde ortalama 50 bin kişi, otobüsün topladığı kanlarla yeniden hayat buldu. Kipa Kan Bağışı Otobüsü, Ege Bölgesi’nde 16 bin 578 ünite bağış toplayarak, yılda 400 bin ünite kana ihti- 60 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi yacı olan bölgeden, 49 bin 734 kişinin kan ihtiyacını karşıladı. Kipa’nın Ege bölgesinde topladığı kan, Ege’nin en büyük kenti İzmir’in toplam kan ihtiyacının 10’da biri. Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Gökay Gök konuyla ilgili şöyle konuştu: “Ege Bölgesi ve İzmir’in kan ihtiyacını karşılayabilmek için, toplumda farkındalık yaratarak gönüllü ve bilinçli bağışçıları ulaşmamız gerek. Kipa’nın Kızılay’a kazandırdığı, Türkiye’nin en modern kan bağış otobüsü, faaliyete geçtiği Ocak ayından bu yana Ege’deki farklı şehirleri gezdi ve halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ulaştı. Bu gönüllüler arasında Kipa çalışanları da büyük yer tutuyor.” Koç Holding Koç Holding’in Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) işbirliğiyle başlattığı ‘Ülkem İçin Engel Tanımıyorum’ projesi, 3’üncü yılında Türkiye’de farkındalık yaratmayı sürdürüyor. Koç Topluluğu Şirketleri, çalışanları ve Ülkem İçin Elçisi olan bayilerinin desteği ile sürdürülen proje kapsamında bugüne kadar 36 şehirde toplam 125 bin 982 kişiye “Engelliliğe Doğru Yaklaşım” eğitimleri verilirken, bin 361 işletmenin fiziki şartları ‘engelli dostu’ haline getirildi ve engellilere yönelik çok sayıda ürün ve hizmet geliştirildi. Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin hem Topluluk şirketleri, çalışan ve bayileri, hem de toplumda yarattığı etkiden büyük mutluluk duyduklarını dile getiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, “Çalışmalarımızla hem zihinlerde hem de sahada yani hayatın içindeki engelleri kaldırmaya odaklandık. Bunu hedeflediğimiz oranda başarmış olmaktan son derece memnunuz” dedi. Mustafa V. Koç sözlerine şöyle devam etti, “Projeye başlarken süreyi diğer Ülkem İçin temaları gibi iki yıl olarak belirlemiştik. Ancak hem çalışanlarımızda hem de başta çocuklar ve geleceğimizin teminatı olan gençler üzerinde yarattığı etkiyi görünce bu süreyi üç yıla uzattık. Bugün hem Topluluk şirketlerimizde hem de ülkemizde bu proje ile engellilik konusunda önemli bir farkındalık yarattığımızı görüyoruz” dedi. Koç, proje kapsamında gerçekleşen çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi, “Projemizin ilk adımı olan eğitimlerle çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve yerel yönetim temsilcilerine ulaştık. Ülkem İçin Elçileri olan bayilerimizin liderliğinde toplam 36 ilde “Engelliliğe Doğru Yaklaşım” eğitimleri düzenledik. Bu eğitimlere Koç Topluluğu çalışanları, paydaşlarımız ve yan sanayicilerimizin bulunduğu 103 bin 482 kişi ile 22 bin 500 öğrencinin katılımını sağladık. Projemizle, faaliyet gösterdiğimiz alanlarda fiziki şartların iyileştirilmesinin yanı sıra şirketlerimizin bayi ve mağaza prosedürlerine ‘Engelli Dostu Olma’ şartı da ekleyerek toplam bin 361 işletmenin fiziki şartlarını engelli dostu hale getirdik. Koç Topluluğu Şirketlerimiz aracılığıyla 19 okulun fiziki şartlarını yeniledik. Bu çalışmaların yanı sıra yarattığımız algı değişikliği iş süreçlerimize de yansıdı. ‘Herkes İçin Tasarım’ konseptini benimseyerek engelli bireyleri ötekileştirmeden hizmet ve ürünlerimizi geliştirdik” dedi. Philips Aydınlatmada dünya lideri, Royal Philips (NYSE: PHG, AEX: PHIA), Birleşmiş Milletler Uluslararası Işık Yılı lansmanında karanlıktan kaynaklanan ölümlere dikkat çekti. Philips’in toplantıda yaptığı açıklamaya göre dünya nüfusunun beşte birinin ışığa erişimi olmaması sebebiyle, her yıl milyonlarca kişi hayatını kaybediyor. 1.3 milyardan fazla kişi ise, elektriğe erişimi olmaması sebebiyle ışık yoksulluğu çekiyor. Bu durumdan etkilenenlerin çoğu, evlerini ve işyerlerini aydınlatmak için gaz lambaları ve mumlara başvuruyor. Ancak, bu ilkel ışık kaynakları, solunum yolu rahatsızlıkları ve yangınlar yoluyla, her yıl 1,5 milyon kişinin hayatına mal oluyor. Bu rakam, her yıl HIV ile ilişkili hastalıklardan ölen kişilerin sayısına eşit. Philips, bu yaşananlardan yola çıkarak güneş enerjisiyle çalışan LED aydınlatmalar üretti. Philips’in amacı, bu aydınlatmalar sayesinde karanlıkta kalan tüm insanları karanlıktan kurtarmak. Maliyetinin de çok düşük olduğu bu sistem, bir kereye mahsus olarak 10-20 dolarlık bir maliyete mal oluyor. Philips Aydınlatma CEO’su, Eric Rondolat, 21. yüzyılda, insanların bu boyutta acı çekmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi ve şunları ekledi, “Güneş enerjisiyle çalışan LED aydınlatma sistemleri, kırsal alanda yaşayan topluluklar için bir dönüşüm sağlayıp, milyonlarca hayat kurtarabilir. Ayrıca söz konusu teknolojinin yeniden icat edilmesi gerekmiyor; şu anda elimizde var ve etkinliği ispat edilmiş durumda. Bu konuda birlikte bir tutum almaları ve 2030’a kadar ışık yoksulluğunu sona erdirmeleri için, ilgili herkese buradan çağrıda bulunuyorum. Aksiyon almak için sunulan ekonomik argümanlar son derece güçlü – insanların refahı için ışık şart. 1.3 milyar kişiyi, ışık yoksulluğundan kurtarmak, sadece ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimin önündeki engelleri ortadan kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda global GSYH’yi da artıracaktır.” Üçge Üçge Kızılay işbirliği ile yılda iki kez düzenlenen Kan Bağışı Kampanyası geçtiğimiz günlerde Üçge BOSB ana fabrikasında gerçekleştirildi. Üçge İcra Kurulu Üyesi Seçkin Yüksel “Her yıl Bursa Kızılay Kan Merkezi ile birlikte kurumumuzda Kan Bağışı Kampanyası düzenliyoruz. Yıl içerisinde farklı periyotlarla kampanyayı firmamızda tekrarlayacağız. Kan, kaynağı insan olan ve elde edilmesi için başka alternatifi olmayan bir tedavi aracıdır. Bu sebeple gönüllü kan bağışı için gerekli hassasiyeti göstermemiz gerekiyor. Üçge olarak elimizden geleni her zaman yapmaya hazırız. Bir çok hastaya hayat veren kan bağışı için firmalara aynı duyarlılıkla yaklaşmaları için örnek olmak istiyoruz” dedi. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 61 ÖZEL HABER Stok nasıl azaltılır ve bir daha artmaz? Yalınlaşma, tedarik zinciri yönetimi, stratejik planlama ve pazarlama gibi konularda seminer ve workshop’lar düzenleyen Cengiz Pak, yeni kitabında şirketlerin stoklarını bir daha artmayacak şekilde nasıl azaltacağını anlatıyor Haber / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU C engiz Pak’ın uzun yıllardır verdiği “Stok nasıl azaltılır ve bir daha artmaz?” isimli seminerinin genişletilmiş içeriğine sahip olan yeni kitabında hem izlenecek yol hem de bu yolun üzerinde kullanılması gerekecen 15 yöntemi anlatılıyor. Kitap, şirketlerin stok azaltma projesinde yol haritası hazırlamak veya el kitabı olarak kullanılabilecek şekilde ve sadelikte hazırlanmış. E-Kitap (105 Sayfa PDF) olarak yayınlanan kitap, cengizpak.com. tr sitesinden satın alınabiliyor. 1976’da Kadıköy Anadolu Lisesini, 1980’de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü tamamlayan Cengiz Pak, mezun olduğu yılın Eylül ayında, Oğuz Değirmencioğlu ile beraber Türkiye’nin ilk ticari yazılım üreticisi olan Sİ-TA Sistem Tasarım şirketini kurdu. 1985 – 1994 yılları arasında yazılım ve donanım işi ile ilgili olarak Tekno Data şirketinde yönetici ortak olarak çalıştı ve 1994 yılında yazılım işine geri döndü. O yıl başlayan ERP ya- zılımları işim halen Temel Teknoloji şirketi ve Freedom ERP ile devam ediyor. Bu sayede yüzlerce ERP projesinin içinde bulundu. 2000’li yıllarda başlayan seminerlerine halen devam ediyor. Başlangıçta Endüstri Mühendisliği konuları ile başlayan bu çalışmanın içinde daha sonra yalınlaşma, tedarik zinciri yönetimi, stratejik planlama ve pazarlama konuları eklendi. Pak, halen 19 başlık altında seminer veya workshop düzenliyor. 2009’da cengizpak.com.tr isimli bir blog açan Pak, sunumlarını, çeşitli konularda görüşlerini veya analizlerini bu sitede yayınlamaya devam ediyor. Son yıllarda şirketlerin nasıl sürdürülebilir – uzaktan yönetilebilir – devredilebilir veya satılabilir bir şirket haline gelebilecekleri, bunun için yapılabilecek operasyonel iyileştirmeler (ERP, yalınlaşma, süreç iyileştirme, maliyet azaltma gibi) ile stratejik planlama / yönetim eksenlerinde neler yapılması gerektiği üzerine çalışıyor. Yıldız Holding Yıldız Holding, Türkiye Pazarlama Başkanlığı’na Lale Saral Develioğlu’nu getirdi. Develioğlu, yeni görevine 1 Mart tarihi itibarıyla başlayacak. Develioğlu’nun Yıldız Holding’deki ana sorumluluğu, mevcut Ülker ve alt kategori markalarının globalleştirilmesinde pazarlama organizasyonunu muhafaza etmek, gözetmek ve organizasyona yol göstermek olacak. 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan Lale Saral Develioğlu, 1991 yılında Rensselear Polytechnic Üniversitesi’nde Yüksek Lisans yaptı. Profesyonel 62 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi kariyerine 1992 yılında Unilever’de Marka Müdürü olarak başlayan Develioğlu, 1998 – 2003 yılları arasında bu kurumda Pazarlama Direktörlüğü görevini yürüttü. 2004 başında Turkcell’de Bireysel Müşteriler Pazarlama Direktörü olarak çalışmaya başlayan Develioğlu, 2006 – 2011 yılları arasında aynı kurumda Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, 2011 – 2014 yılları arasında da Uluslararası İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev üstlendi. Develioğlu, geçtiğimiz yıl Yıldız Holding şirketlerinden Kerevitaş’a Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmıştı. HABER Adese’de “Hızlı Kasa” dönemi başladı Adese, müşterilerinin alışverişlerini daha hızlı bir şekilde tamamlayabilmeleri için “Hızlı Kasa” uygulamasını hayata geçirdi İ ttifak Holding’in ulusal perakende markası Adese, Doğa Dostu Verimli Market Projesi kapsamında gerçekleştirdiği mağaza modernizasyonlarının ardından bu kez de ödeme sistemlerinde bir yenilik yaparak müşterilerinin alışverişlerini kolaylaştırıyor. Dünya standartlarında hizmet vermek için teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip eden Adese, hızlı kasa uygulamasıyla müşterilerinin alışverişlerini daha hızlı bir şekilde tamamlamalarına olanak sağlıyor. Adese müşterileri, satın almayı düşündükleri ürünlerin barkotlarını kasiyersiz kasalarda okutarak, ödemelerini nakit veya kredi kartıyla yapabiliyorlar. Alışverişini tamamlayan ve ödemeyi hızlı kasalardan yapmak isteyen Adese müşterileri, ihtiyaç duyduğu takdirde Hızlı Kasa Asistanları’ndan yardım alabiliyor. Kulesite Adese mağazasında uygulamaya geçirilen kasiyersiz hızlı kasa teknolojisi sayesinde ödeme işlemini bir an önce tamamlamak isteyen müşterilerine çok önemli bir kolaylık sağladıklarını belirten Adese Genel Müdürü Sıtkı Erben: “Biz, her zaman yenilikçi hizmet anlayışıyla müşterilerimize daha iyi bir alışveriş deneyimi yaşatmak için çalışıyoruz. Yeni uygulamaya koyduğumuz ‘hızlı kasa’ teknolojisi de bu deneyimin önemli bir parçası. Zama- Kliksa Sabancı Topluluğu’nun online alışveriş platformu Kliksa’nın Pazarlama Direktörlüğü görevine Özberk Ölçer getirildi. Performans pazarlaması, web analitiği, dönüşüm optimizasyonu, arama motoru optimizasyonu (SEO) ve arama motoru pazarlamacılığı (SEM) alanlarında uzmanlığı bulunan Ölçer, Kliksa’nın dijital ve offline pazarlama, CRM ve iş zekası departmanlarının yönetiminden sorumlu olacak. nın çok değerli olduğu günümüzde, hızlı kasa uygulaması müşterilerimizin ödeme işlemlerini daha da kolaylaştıran dünya standartlarında bir uygulama. Biz, hizmet kalitemizi daha da yukarılara taşımak için bu tür yenilikleri yakından takip eden ve hızla müşterilerine sunan öncü bir perakende markasıyız. Bu amaçla ilk olarak Kulesite Adese mağazamızda 4 kasayla başlattığımız uygulamamızı zamanla diğer mağazalarda da müşterilerimizin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimizi önümüzdeki günlerde de yeni teknolojilerle buluşturarak alışverişlerine değer katmaya devam edeceğiz” dedi. Profesyonel kariyerine 2003 yılında Siberlig’de Turnuva Koordinatörü olarak başlayan Ölçer, 4’ü büyük ve ulusal olmak üzere 10’un üzerinde profesyonel oyun turnuvasının organizasyonunu ve başhakemliğini yaptı. Kariyerine devam ederken, 2004-2014 yılları arasında World Cyber Games’de turnuva hakemi olarak da görev aldı. Siberlig’in ardından Quinta Travel’da E-ticaret Müdürü olarak çalışan Ölçer, büyük otel zincirlerinin e-ticaret dönüşümlerinin başlatılmasına ve Expedia gibi önemli seyahat sitelerine entegrasyonların ya- pılmasına dair projeleri yürüttü. 2008’de SEM AŞ’ye Yazılım Mühendisi olarak transfer olan Ölçer, burada sırasıyla Web Analitik Direktörlüğü ve Performans Pazarlama Direktörlüğü görevlerini üstlenerek, Türkiye’nin kendi alanlarında en büyük şirketlerine dijital pazarlama ve e-ticaret konularında danışmanlık verdi. Galatasaray Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Google Akademi’de “Analytics ve Dijital Pazarlama” eğitimleri veren Ölçer’in, performans pazarlaması, web analitiği, dönüşüm optimizasyonu, arama motoru optimizasyonu (SEO) ve arama motoru pazarlamacılığı (SEM) alanlarında uzmanlığı bulunuyor. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 63 RÖPORTAJ Kızılcahamam Maden Suyu, ‘doğallık’ peşinde Sektöründe ‘doğal’ ürünleriyle öne çıkan Kızılcahamam Maden Suyu, Sade, Meyveli ve Vitamin Aromalı Maden Suyu ürünlerinin yanı sıra yüzde 100 sıvı pancar şekeri ile üretimine başladığı Kızılcahamam Çamlık Gazozu ile yurt içi ve dışında tüm tüketicilere ulaşmayı hedefliyor. Genel Müdür İ.Selçuk Tülek, önümüzdeki dönemde makine ve üretim tesisi adına yeni yatırımlarını sürdüreceklerinin bilgisini veriyor Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU 2 014 yılını nasıl geçirdiniz? 2014 yılını, hedeflediğimiz başarı ile tamamladık. Yapmış olduğumuz yatırımların meyvelerini topladığımız 2014 yılında, artan üretim kapasitemizle beraber, hem ciromuzu hem de pazar payımızı büyüttük. Öncelikli hedef olarak belirlediğimiz Marmara 64 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Bölgesi’nde de ciddi ivme ve başarı kazandık. Üretim tesisiniz, kapasiteniz, çalışan sayınız ve bu alandaki yatırımlarınızdan bahseder misiniz? Tesislerimizde en son teknoloji ile dünya standartlarında üretim ya- İ. Selçuk Tülek pılıyor. Üç tam dolum hattı ve 120 bin şişe / saatlik üretim kapasitesi ile ülkenin sayılı şişeleme tesislerinden biriyiz. Bünyemizde 49 çalışanımız mevcut. 2015 yılı içerisinde üretim ve depolama alanlarına yeni eklemeler yaparak kapasite ve verimlilik artışı sağlayacağız. Ürün çeşitleriniz neler? Ürünlerimiz dört ana kategoriden oluşuyor. Öncelikli amacımız “doğallık” olduğu için, ürün çeşitliliğimizi bu amaca uygun belirliyoruz. Sade Maden Suyu, yüzde 100 doğal ve çeşitli ambalajlarda (16’lı, 20’li ve 24’lü), Meyveli Aromalı Maden Suyu yüzde 100 doğal maden suyundan imal (Limon, Elma, Vişne, Çilek, Şeftali ve Portakal), C ve B Plus Vitamin Aromalı Maden Suyu yüzde 100 doğal maden suyundan imal (C Plus Limon, B Plus Elma ve B Plus Nar) ve yüzde 100 sıvı pancar şekeri ile ürettiğimiz Sade Gazoz. Tüm bunlara ilave olarak, yeni ürün çeşitleri için Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. İhracat pazarı büyüyor Ürettiğiniz maden suyunu hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz? Yıllık üretiminizin yüzde kaçını ihraç ediyorsunuz? İhracat pazarımız her geçen yıl büyüyerek devam ediyor. Ağırlıklı olarak Orta Doğu pazarını kapsıyor. 2015 yılında ise anlaşmalarımız tamamlandı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de bayilik verilmiş durumda. Türkiye’de maden suyu tüketimi ve sektörünüzün genel durumu hakkında neler söylersiniz? Türkiye’de maden suyu tüketimi, Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde yer alıyor. Gerek sağlık araştırmacılarının çabaları, gerekse sektördeki oyuncuların azimli çalışmaları ile toplumumuzun tüketim alışkanlıkları katkı maddeli ürünlerden, doğal ürünlere doğru ka- yıyor. Bu sayede sektörümüzde önümüzdeki yıllarda çok ciddi bir büyüme ve çeşitlilik yaşanacak. Önümüzdeki dönemde farklı üretim & yatırım planlarınız var mı? Önümüzdeki dönemde gerek makine ve gerekse üretim tesisi adına yeni yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Öncelikli hedef pazar olarak belirlediğimiz Marmara Bölgesi’nde güçlü bayi yapılanmamızla ilerlemeye ve pazarda büyümeye devam edeceğiz. Hızla büyümeye devam eden doğal içecek sektöründe, gerek yatırımlarımız gerekse ürün çeşitliliğimizle en ön sıralarda olmak için doğallıktan vazgeçmeden üretimlerimizi sürdüreceğiz. En önemlisi de yüzde 100 sıvı pancar şekeri ile üretimine başladığımız Kızılcahamam Çamlık Gazozu ile hem yurt içinde hem de yurt dışında tüm tüketicilerimize ulaşabilmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 65 HABER Aralık ayının zam şampiyonları belli oldu Akademetre Research&Strategic Planning tarafından Türkiye’nin 29 ilinde sürdürülen fiyat araştırmasının Aralık ayı sonuçları açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre, 2 bin 500 gram kırmızı mercimek ürünlerinin fiyatları bir önceki aya göre yüzde 10,74 oranında arttı A kademetre Research&Strategic Planning tarafından Türkiye’de 29 il ve ilçe merkezinde 800’ün üzerinde satış noktasında, gıda ürünleri kapsamında yapılan Aralık Ayı Fiyat Araştırması sonuçları açıklandı. Akademetre Pricing Panel Direktörü Güler Kaya tarafından yapılan açıklamada, Aralık ayında Kasım ayına göre ortalama fiyatı en çok yükselen ürün yüzde 10,74 ile 2 bin 500 gram kırmızı mercimek olduğu bildirildi. 2013 yılının Aralık ayı ortalama fiyatları baz alındığında da fiyatı en çok yükselen ürün yüzde 47,63 ile 2 bin 500 gram Osmancık pirinç olduğu belirtildi. Aralık ayında fiyatı en çok artan ürünler sırasıyla, kırmızı mercimek 2 bin 500 gram yüzde 10,74, yumuşatıcı 6 litre yüzde 5,91, bulgur bin gram yüzde 5,29, tereyağ bin gram yüzde 5,29. Akademetre tarafından yürütülen fiyat araştırmasını değerlendiren Akademetre Pricing Panel Direktörü Güler Kaya, “2013 Ocak ayı başından bu yana ortalama fiyat trendlerini değerlendirdiğimizde, en yüksek fiyat artışının yüzde 78,68 ile bin gram kırmızı mercimekte olduğunu gördük, ortalama fiyat artışında bin gram kırmızı mercimeki, yüzde 77,20 ile 2 bin 500 gram Osmancık pirinç, yüzde 73,37 ile 2 bin 500 gram baldo pirinç izledi” dedi. Kaya, araştırma kapsamında takip edilen ürünlerden, 1 litre mısır yağı ortala- ma fiyatının geçen yılın Ocak ayından bu yana yüzde 16,59 düştüğünü iletti. Araştırmanın 2014 yılı verileri değerlendirildiğinde fiyatı en çok artan ürün grubunun, yüzde 48,28 ile 2 bin 500 gram Osmancık pirinç olduğu görüldü. Fiyat artışında 2 bin 500 gram Osmancık pirinçi, yüzde 31,86 ile bin gram tereyağ, yüzde 31,52 ile 250 gram tereyağ izledi. 2014 yılı Ocak ayından Aralık ayı sonuna kadar ortalama fiyatları en çok düşen ürün grupları ise, yüzde 6,4 ile 2 bin 500 gram bulgur, yüzde 4,92 ile 1 litre ayran ve yüzde 0,62 ile 2 litre mısır yağı oldu. Metro Toptancı Market 2008 yılından bu yana Metro Group bünyesinde Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Bilge Ceylan, Metro Toptancı Market’te aynı departmanın yönetim sorumluluğunu üstlendi. Şirketin tüm iletişim çalışmalarını yönetecek olan Bilge Ceylan, marka değerinin güçlendirilmesinden ve medya iletişim stratejilerinin planlanmasından da sorumlu olacak. 66 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Fiyat araştırmasının Aralık ayı sonuçlarına göre bin gram Osmancık pirinç ortalama fiyatının yüzde 5,81 oranında düştüğü belirtildi. Araştırma kapsamında yer alan ürün gruplarının Aralık ayı ortalama fiyatları incelendiğinde, fiyatı en çok düşen ürün grupları; Osmancık pirinç bin gram yüzde 5,81, bulgur 2 bin 500 gram yüzde 5,07, margarin 500 gram yüzde 3,76. Araştırmanın 2013 yılı verileri baz alındığında, 2013 Aralık ayına göre fiyatı en çok düşen ürünler, yüzde 5,19 ile 2 bin 500 gram bulgur ve yüzde 3,49 ile 1 litre ayran oldu. Elif Bilge Ceylan, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde, yüksek lisans eğitimini ise Bahçeşehir Üniversitesi’nde tamamladı. Çalışma hayatına öğrencilik yıllarında başlayan Ceylan, lisans eğitiminin ardından 2006 yılında Metro Group Türkiye Temsilcilik Ofisi’nde uzman olarak göreve başladı. 2008 yılında Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı olarak atandı. Görevi süresince şirketin ulusal ve uluslararası platformlarda çok sayıda ödül kazanmasında önemli rol oynadı. HABER Gençlerin yüzde 85’i Türk noodle’ını sevdi Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli ilk noodle markası Nudo, pazara hızlı girdi. Erişler Gıda, Nudo markasını tüketiciyle buluşturduğu 2014 yılını yüzde 25 pazar payına ulaşarak kapattı. Yapılan bir tat araştırmasında ise Türk damak tadına uygun noodle’ın en çok gençler tarafından tüketildiği ortaya çıktı T ürkiye’nin önde gelen un üreticilerinden Erişler Gıda, perakende alanındaki amiral gemisi Nudo ile 2014 yılında hedeflerini tutturdu. 3.5 yıllık Ar-Ge çalışmalarının ardından Türk damak zevkine uygun noodle üretimine başlayan ve Türkiye’nin ilk yerli noodle’ını Türk mutfağıyla tanıştıran Erişler Gıda, 2014 yılında Nudo hedeflerine ulaştı. Türkiye’de noodle pazarı büyüklüğünün giderek arttığını belirten Erişler Gıda Perakande Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, hedeflerinin iki yıl içerisinde pazarın yüzde 50’sine sahip olmak olduğunu açıkladı. Eriş, Nudo markasını tüketiciyle buluşturdukları yıl olan 2014’ü yüzde 25 pazar payına ulaşarak kapattıklarını ifade etti. Günlük hayatın koşuşturmalı temposu içinde lezzetten ödün vermeden sağlıklı ve pratik yemek isteyenlerin tercihi olan Nudo’nun Türk tüketiciler tarafından beğenildiğini dile getiren Abdullah Eriş, gençler arasında Nudo’yu beğenme oranının yüzde 85 seviyelerinde olduğunu vurguladı. Nudo’nun bardak, sofra ve poşet çeşitleriyle farklı ihtiyaçlara cevap verdiğini ve ağırlıklı olarak gençler ve çalışan profesyoneller tarafından tercih edildiğini ifade eden Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Eriş, “Bu ilgi pazarın büyüklüğünü neredeyse bir yılda ikiye katladı” diye konuştu. Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Eriş, şu bilgileri verdi: “3,5 yıllık Ar-Ge çalışmalarının sonucunda piyasaya sunulan Nudo, halkımızın alışık olduğu erişte lezzetine en yakın tattaki noodle olarak gençler arasında da popüler yiyeceklerden biri haline geldi. 7 bin 300 kişiyle 6 şehirde yapılan bir tat-panel araştırmasında Nudo’nun gençler arasındaki minumum beğeni oranı yüzde 85 çıktı. Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı ise Nudo’yu ayda dört ve üzeri adette tüketebileceğini söyledi.” Katkı ve koruyucu madde içermiyor Nudo, ofiste yemeğe çıkacak vakti olmayanlara, ders arasında karnı acıkan öğrencilere, trafik çilesi yüzünden eve yorgun gelen genç çiftlere, özetle günün her saatinde hızlı, pratik ama sağlıklı bir lezzet arayanlara hitap ediyor. Nudo’nun bardak formu pratik hazırlanışıyla zamanı olmayanlar için de hızlı bir çözüm getiriyor. Nudo bardak, içine sıcak su eklenip 3 dakika beklendikten sonra yemek için hazır Praktiker Türkiye Hollanda merkezli Practical Retail Holding çatısı altındaki Praktiker Türkiye’nin Genel Müdürlük görevine Tayfun Kutlu atandı. Perakende ve ev geliştirme sektörünün deneyimli isimlerinden Tayfun Kutlu, Praktiker’in Türkiye’deki yeniden yapılanmasında ve ‘Praktiker Pratik’ konseptinin uygulanmasında rol oynayacak. Anadolu Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Tayfun Kutlu, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de Mimari Tasarım alanında yüksek lisans yaptı. İş hayatına mimari projeler sorumlusu olarak başlayan Kutlu, 1997-2013 yılları arasında Koçtaş’ta çeşitli görevlerde bulundu. Kutlu, 2013-2014 yılları arasında SB Özel Group’un World Trade Center hale geliyor. Doyurucu ve lezzetli Nudo bardak, bulaşık derdine de son veriyor. Bardağın içinden çıkan kendi çatalıyla Nudo’yu bulunduğunuz her ortamda yemeniz mümkün. Nudo’nun poşet formu domatesli, soğanlı, körili ve sebzeli çeşitleriyle aynı lezzete daha ekonomik bir şekilde tüketicinin ulaşmasını sağlıyor. Nudo’nun sofralık çeşitleri ise ev ve ofis ortamında geniş ailelerin besin ihtiyacını karşılıyor. Nudo, herhangi bir katkı ya da koruyucu madde içermiyor. Nudo Poşet’in içinde sadece un, bitkisel yağ, tuz, su ve garnitür bulunuyor. – Gulan Park Projesi’nde Genel Koordinatörlük görevini yürüttü. İyi derecede İngilice bilen Kutlu, evli ve bir erkek çocuk sahibi. Öte yandan, Zozan Avcı da Praktiker Türkiye’nin Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine getirildi. Avcı, Praktiker Türkiye’nin kurumsal iletişim, reklam ve medya satın alma çalışmalarını yönetecek. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Avcı, Akşam ve Dünya gazetelerinde muhabir olarak görev yaptı. Kariyerine halkla ilişkiler sektöründe devam eden Avcı, Zarakol İletişim, Effect Halkla İlişkiler, Ogilvy PR’da çeşitli görevlerde bulundu. Avcı, son olarak Amazon İletişim’de direktör olarak görev yapıyordu. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 67 KÜRSÜ / RAF ARKASI Yılmaz Attila yilmaz.attila@attiladanismanlik.com iletişimi yönetmek tepe yöneticisinin asli görevidir H Dinleme özürlüyüz... ürriyet gazetesinin 25 Ocak İnsan Kaynakları ekinde yer alan “Dinlemeyi bilmiyoruz” makalesi iletişimin zamanımızın yüzde 70 ila 80’ini aldığını ve bunun da yüzde 45’ini dinlemeye ayırdığımızı vurguluyordu. Makale devamla dinlediklerimizin yüzde 70 ila 90’ının yanlış anladığımıza, değiştirdiğimize veya yanlış yorumladığımıza işaret ediyordu. Esasında yanlış anlamıyoruz. Sadece inançlarımız veya düşüncelerimizle çelişen mesajları filtre ediyoruz; duymak istediğimizi duyuyor, anlamak istediğimizi anlıyoruz. Tepe yöneticilerin çoğu fikir ve bilgi transferini engelleyen yaklaşımları görmezlikten geliyor. “Şikayet ve önerileri dinlemek istiyorlar ama zaman bulamıyorlar, ne de olsa çok meşguller!” Sonuçta çalışanlar fikir üretmekten veya taşımaktan vaz geçiyor. Sorunlar karşısında omuz silkip geçiyorlar. Müşteriler seçenek varsa ki artık çok var, bir başka mağazanın yolunu tutuyor. Başarılı bir perakendecinin görüntüsünü kopyalamak ilk akla gelen çözümlerden bir başkasıdır. Kopya asıl değildir. Görüntünün ardındaki özü yakalanıp kurum DNA’sına kazınmadığı sürece yelkenleri dolduracak rüzgarı yaratmaz. Perakendenin özü iletişimdir Perakende insanlardan insanlara dokunan bir dizi iletişim zinciridir: Müşterilerin karar setinde markanın tepeye taşınmasından, mağazanın vitrininden, ürün yerleşiminden indirimlerin duyurulmasına, müşteri şikayetlerini adreslemeye kadar her aşamada iletişimim doğru kurgulanması önem kazanıyor. En iyi fikirler müşterilerden ve onlara yakın çalışanlardan ürer, toplantı masalarından değil Duyurular, kampanyalar, rekabet silahları benzeşiyor. Mağazaların cephelerindeki tabelalar olmasa perakendecileri ayrıştırmak artık zor. Çözümün adı farklılaşmaktır. Nasıl farklılaşacaksınız? Mağazanın görünümü değiştirmek, yüz 68 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi gerdirmek ilk akla gelen çözüm oluyor. İlk günlerde müşterilerin dikkatlerini çekeceğinden şüphe yok. Ama kısa sürede zaman aşımına uğraması kaçınılmazdır. Üstelik yeniye alışma döneminde aradıklarını bulamamanın yarattığı sıkıntı da müşteriler için ciddi bir memnuniyetsizlik kaynağıdır. Başarılı bir perakendecinin görüntüsünü kopyalamak ilk akla gelen çözümlerden bir başkasıdır. Kopya asıl değildir. Görüntünün ardındaki özü yakalanıp kurum DNA’sına kazınmadığı sürece yelkenleri dolduracak rüzgarı yaratmaz. Sokağa atılacak para ve kaybedilecek zaman varsa denenebilir. Kipa müşterilerle yüz yüze yapılan Kipa Dinliyor seanslarından çok şey kazandı. Müşteriler sadece şikayetlerini değil, memnuniyetleri yanında önerilerini de iletti. Bedava danışmanlık alındı. Müşterilerin size gelmelerini beklemeyin, onlar gidin, birlikte alışveriş yapın. Siz sorun, onlar söylesinler. İnsanlar kendilerine önem verildiğini hissettikleri oranda samimi duygu ve düşüncelerini sıralamaktan kaçınmazlar. Sosyal medya, insanların serbestçe kullandıkları ve memnuniyetlerinden çok şikayetlerini dile getirdikleri iletişim platformu oldu. Sosyal medyadaki imajınızı hafife almayın, takip edin. Müşterilere yakın çalışanlar çözüme de yakındırlar Çalışanların çoğu yeni kuşağın temsilcileridir. Görüşlerine değer verilmesi konusunda aşırı hassastırlar. Eğer değer verildiklerini hissetmezlerse, çok çabuk kabuklarına çekilirler, tekrarlaması halinde gemiyi terk ederler. İletişim kanallarının işlediğine inandıklarında ise çözüm ve yenilik üreten dinamoya dönüşürler. Yeni kuşağın raporladıkları yöneticileri ile ilişkileri çoğu zaman gergindir. Durumdan vazife çıkaran yöneticiler yeni gelenlerin söylenenleri yapmak için işe alındıkları inancındadır, fikir üretmek için değil. Diğer bir filtreleme kademesi de ilk günlerden itibaren patronun yanında olmuş, elde edilen başarıda katkısı olmuş ama enerjisi ve bilgisi kurumu ileriye götüremeyecek patronun kader arkadaşı yöneticilerdir. Bunlar statükonun bekçileridir; yeni fikirlere kapalı oldukları kadar yeni yüzlere de kapalıdırlar. Patronlar bu kişileri sistem dışına itemezler, vefa duyguları yolu tıkar. Aşağıda ise gelen gidene karışır. İşleyen iletişim kanalları oluşturmak tepe yöneticinin asli görevidir Herkesin aklına geleni istediği zaman telaffuz etmesi iletişim değildir, kakofonidir. Tepe yönetici iletişim sürecinin net olarak tanımlamalı ve sürece uygun işlemesi için kaliteli zaman ayırmalıdır. Tepe yönetici iletişim kanallarını oya işlemeli, sistem tarafından hazmedilmesine zaman tanımalı ve süreçle ilgili endişeleri atlamadan adreslemelidir. Müşteriler ve çalışanlar iletişim kanallarını hemen benimsemezler. Zamanla ki bu tepe yöneticinin enerjisi ne samimiyetine bağlıdır, kanaat oluşur ve görüş akışı başlar. Başarıya giden yol, iletişim kanallarını oluşturmak, açık tutmak, aktif dinlemeye zaman ayırmak, aykırı fikirlerin dahi telaffuz edilmesine fırsat aralığı yaratmaktan geçiyor. Müşteriler ve çalışanlarla iletişim kanallarına işlerlik kazandırıldığı, aşağıdan gelen fikirler İcra Kurulu masasında mayalandırılıp pişirilebildiği oranda, rakiplerle fark açılması, Z-raporlarının uzaması ve işletme hesabını son satırının kabarması kaçınılmazdır. HABER HiÇ Ödülleri ulusallaşıyor Bursa Halkla İlişkiler Derneği’nin 2013 yılında başlattığı ve bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek olan “HİÇ” (Halkla İlişkiler Çalışmaları) Ödülleri, Bursa sınırlarını aşarak ulusal bir organizasyona dönüşüyor. Son başvuru tarihi 10 Nisan olan HİÇ Ödülleri, 21 Mayıs’ta sahiplerini bulacak B ursa Halkla İlişkiler Derneği (BHİD) Bursa’nın seçkin kuruluşlarının iletişim uzmanlarından oluşan üye profili ile Türkiye’nin iletişim alanındaki en önemli sivil toplum kuruluşlarından birisi haline geldi. BHİD sahip olduğu bu önemli role karşılık, sesini Türkiye’ye duyuracak birbirinden önemli etkinliklerle Anadolu’da iletişim sektörünün misyonerliğini yapma hedefini önüne koydu. Bu doğrultu da ilk adım HİÇ Ödülleri’nin ulusala açılmasıyla atıldı. Almira Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan BHİD Başkanı Serdar Ömeroğulları, “2013 yılında ilki gerçekleştirilen HİÇ Ödülleri’ne gösterilen ilginin, ikinci yılında da artarak sürmesi yarışmanın ulusala taşınması için ihtiyaç duyulan motivasyonu sağladı. Bu yıl amacımız Bursa’dan hareketle iletişim profesyonellerinin taşıdığı bayrağı, Türkiye’nin tüm kentlerine ulaştırmak. HİÇ Ödülleri’nin önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin iletişim alanındaki en önemli etkinliklerden biri haline geleceğine inancımız tam” dedi. Ömeroğulları, 2013 yılında 18 proje ile Nestlé Türkiye başvuru yapılan HİÇ Ödülleri’ne 2014 yılında 23 projenin başvurduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kentimizde iletişim alanında bir sinerji oluşturduk, şimdi bu sinerjiyi Türkiye’ye yayacağız. İletişim yönetimi de uzmanlık isteyen bir alan, amatör kişler tarafından yapılan iletişimin ne tür olumsuz sonuçlar doğurduğuna zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz. Nasıl sağlık söz konusu olduğunda doktora gitmemiz gerekiyorsa, konu iletişim yönetimi olduğunda da iletişim uzmanlarına başvurmak gerekiyor.” HİÇ Ödülleri’ni ulusala açarak Bursa’nın önümüzdeki dönemlerde Türkiye’nin iletişim merkezlerinden biri olmasını sağlamayı amaçladıklarını bildiren Ömeroğulları, bu hedefin gerçekleşmesinin kent Nestlé Türkiye’nin yeni CEO’su, bir süredir Nestlé Arjantin’de Arjantin, Uruguay ve Paraguay Bölgeleri’nin Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan Felix Allemann oldu. Allemann, 1 Şubat 2014 itibarıyla Nestlé Türkiye’nin başına geçmeden önce, 27 yıl Nestlé bünyesinde İsviçre Genel Merkez’de ve çeşitli Güney Amerika ülkelerinde yönetici konumunda bulundu. Nestlé’deki kariyerinin yaklaşık 20 senesini Güney Amerika’nın farklı ülkelerinde geçiren Alleman, gelişmekte olan ülkelerde derin bir deneyime sahip oldu. İsviçre’nin Zürich kentinde 1958 yılında doğan Felix Allemann, Zürich Üniversitesi İşletme Yönetimi (HWV)’nde okudu; profesyonel hayata geçtikten sonra İsviçre’nin Lausanne kentinde bulunan İşletme Yönetimi Geliştirme (IMD)’ de Üst Düzey Yönetici Geliştirme Programı’nı tamamladı. 1987 yılında Nestlé’ye katılan Allemann, Nestlé’deki uluslararası kariyerine Vevey’deki adına önemli da faydalar sağlayacağına inandıklarını sözlerine ekledi. Yarışmaya başvuran projeler, Bursa ve Bursa dışından oluşan 7 kişilik profesyonel bir jüri tarafından, tarafsız olarak değerlendirilecek. Son başvuru tarihi 10 Nisan olan HİÇ Ödülleri, 21 Mayıs’ta sahiplerine törenle teslim edilece. Başvurular www.hicodulleri.org sitesinden yapılabilir. merkezde başladı. Kısa bir süre sonra Nestlé Brezilya’ya atanan Alleman, Pazarlama ve Satış alanında farklı pozisyonlarda görev aldı. 1993 -1996 yılları arasında Nestlé Şili’de çikolata, şekerleme ve bisküvi işinden sorumlu Pazarlama Müdürü olarak görev yapan Felix Alleman, 1996 ‘da bu kategori ile birlikte Evcil Hayvan Maması İşi’nden sorumlu Satış ve Pazarlama Müdürü oldu. 1999 yılında, İsviçre’ye dönen Allemann, Vevey’deki merkezde Amerika Bölgesi’nden sorumlu Operasyon Müdürü olarak görev yaptı. 2001-2005 yılları arasında GLOBE (Küresel İş Mükemmeliyeti) Ekibi’nde Nestlé Amerika Bölgesi için Talep Yaratma ve Küresel İş Mükemmeliyet Merkezi’nin oluşumundan ve liderliğinden sorumlu olarak çalıştı. Son olarak; 2005 yılında Nestlé Venezuela’nın CEO’su olarak atanan Felix Allemann yaklaşık 6 yıl sonra Arjantin, Paraguay ve Uruguay’ı içeren PLATA Bölgesi’nin sorumluluğunu da alarak aynı pozisyonda Nestlé Arjantin’e transfer oldu. MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 69 RÖPORTAJ “iK, yoğun empati ve sabır gerektiriyor” Perakende sektöründen insan manzaraları sunduğumuz röportajlar dizimizin bu ayki konuğu Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt. “Bir İK Müdürü’nün öncelikli olarak işini çok sevmesi, pozitif ve çözüm odaklı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü İK, yoğun empati ve sabır gerektiren bir iş” diyen Söğüt, perakende sektöründeki en önemli problemlerden birinin, sektörün meslek olarak görülmesine ilişkin yapılan çalışmaların yavaş ilerlemesi olduğunu dile getiriyor Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU H akmar İnsan Kaynakları (İK) Müdürü olarak, görev tanımınız nedir? Neler yapıyorsunuz? İK Müdürü olarak temel görev tanımımızı, şirketin en kıymetli sermayesi olan insanın işe alınıp kuruma kazandırılması, bünyede tutulmasına yönelik çalışmalar yapılması ve eğitimlerle verimliliğinin artırılarak kurumun gelişimine katma değer üretmesinin sağlanması şeklinde özetleyebiliriz. Fakat birçok kurumsal yapıda olduğu gibi Hakmar’da da İK’nın sorumlulukları sadece kendi iş alanı ile sınırlı kalmayıp, şirketin temel fonksiyonlarıyla iç içe çalışan, şirket olarak yaptığımız işin tam ortasında konumlandırılan bir yapıya dönüşmüş durumda. Hipermarket gurubunda yaklaşık bin 500 çalışana sahip bir şirketin İK departmanı olarak bizim de oldukça tempolu, yoğun ve dinamik bir çalışma sürecimiz var. İşe alımlarda, Hakmar ana yetkinliklerini ölçebilecek şekilde hazırladığımız genel yetenek testi ve kişilik envanteri sonuçlarını da sistemimizden görerek değerlendirme yapabiliyoruz. İşe aldığımız personeli pozisyon bazlı eğitimlerden geçirerek mesleki ve kişisel gelişimini sağlamaya çalışıyoruz. Her pozisyon için tasarladığımız, iş süreçlerinin tümünü kapsayan zengin içerikli eğitim paketlerimiz var. İK olarak en çok üzerinde durmaya çalıştığımız iş süreçlerimizden biri de, tüm mağaza çalışanlarımıza yönelik kurguladığımız, hedef bazlı performans değerlendirme sistemimiz. Bu sistemin sonuçları, diğer süreçlerimize çok önemli bir kaynak oluşturuyor ve objektif veriler sağlıyor. Eğitim ihtiyaç analizi, terfi ve kariyer yönetimi, ücret yönetimi ve ücret artışları gibi tüm önemli süreçlerimizde performans değerlendirme sistemi sonuçlarından aktif olarak yararlanıyoruz. İşinizin incelikleri nedir? İyi bir İK Müdürü’nde olması gereken özellikler neler sizce? Bir İK Müdürü’nün öncelikli olarak işi- 70 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi Ali Söğüt ni çok sevmesi, pozitif ve çözüm odaklı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü İK, yoğun empati ve sabır gerektiren bir iş. Bunun dışında vizyon sahibi olmalı ve tercih edilen bir işveren markası oluşturma yönünde çalışmalar yapmalı. Güçlü bir iletişimi olmalı ve başkalarını etkileyerek ikna edip yönlendirebilmeli. Bütünsel bir bakış açısına sahip olmalı ve şirketin işleyen tüm çarklarıyla ilgili gerekli bilgi ve donanıma sahip olmalı. Yeniliğe ve değişime açık olmalı, hatta öncülük yapmalı. Personel seçiminde hangi kriterler devreye giriyor? Yapmış olduğumuz işin temelinde müşteri memnuniyetini sağlamak var. Bu yüzden tercih ettiğimiz adayların öncelikle işini seven, olumlu ve pozitif düşünce yapısına sahip, müşteri odaklı ve güler yüzlü insanlar olmasına dikkat ediyoruz. Ayrıca perakende, takım çalışmasının da çok önemli olduğu bir sektör. Bu nedenle adaylarımızda paylaşımcılık, işbirliği ve dayanışma kültürünün de olması gerekiyor. Hakmar Ailesi’ne katılan, kurum kültürüne uygun her adayda aradığımız bu temel yetkinliklerin yanı sıra görevlere özgü istediğimiz yetkinliklerimiz de var. İşinizin zorluklarından ve güzel yönlerinden bahseder misiniz? İK olarak işimizin en zor yanlarından biri sabırlı ve dirençli olmamızı gerektiren birçok durumla karşılaşmamız ve bunları çözüme ulaştırmaya çalışmamız. En güzel yanı ise insanların işe alımında, eğitiminde, gelişiminde, kariyerinde, mutluluğunda; kısacası insana dokunduğunuz her alanda görülen değişimden almış olduğunuz manevi haz. Genel olarak perakende sektörüyle ve sektörün insan kaynağı problemiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Önerileriniz var mı? Perakende sektöründeki en önemli problemlerden biri sektörün meslek olarak görülmesine ilişkin yapılan çalışmaların yavaş ilerlemesi. Yetkinlik ve yetenek seviyesi daha yüksek ve daha birikimli iş gücünün sektöre gelmesini sağlamak gerekiyor. Üniversitelerde perakendeye yönelik bölümlerin yaygınlaştırılması ve çoğaltılması lazım… Bu konuda bizlere de önemli ölçüde işler düşüyor. Kurumlar eğitime, gelişime önem vermeli ve bunu standart, önemli bir iş süreci haline getirmeli. KOLAY TEMİZLİK DAHA HIZLI YAZICI •Çerçevesiz ekran • Uzun süreli kusursuz görünüm •Yenilenmiş yazıcı mekanizma ile daha kolay rulo değişimi • 80mm etiket genişliği, 80m rulo uzunluğu, yüksek hızlı yazıcı •Linerless etiket ile tek ruloda %40 tasarruf ÇEVRECİ YAZILIM •Düşük enerji tüketimi ile yüksek performans (%30’a kadar) • Ekonomik bileşenler SSD, LED arka ışık) • Yüksek verimli güç ünitesi • Wake on LAN Programlar: • .RetailPowerScale • .RetailControl • .RetailConnect • .RetailImpact • .RetailApps • .RetailIntegratorsKit • Öğrenen yazılım • Self servis • Eğitim modu • Ürün ve personele hedef verebilme • Müşteri yönlendirme DONANIM EASY LEVEL •Modern çift çekirdek işlemci • Hızlı SSD sabit disk, DDR 3 RAM • Mükemmel grafikler • Yüksek hızda iletişim • Terazi eğik yüzeyi algılar • Kire, parmak izine, darbelere ve etiket yapışmasına karşı dayanıklı • Otomatik olarak yanlış tartım değerini düzeltir; Böylece zarar etmemiş olursunuz. Etiket ötesi çözümler... ÜÇGE ELEKTRONİK A.Ş. Değirmen Yolu Sok. Kutay İş Merkezi A Blok No:9 34752 Ataşehir / İSTANBUL Tel: 0 216 575 42 00 • Fax: 0 216 575 60 08 www.ucgeelektronik.com.tr | ucge@ucge.com.tr