Mart 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Mart 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
İÇİNDEKİLER 42 DOKAP’TA TARIMA YATIRIM BÖLGEYİ GELİŞTİRECEK AYIN KONUSU HABERLER 48 BAKANLIĞIMIZIN KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK VE DESTEKLEME POLİTİKALARI 6 BAYRAKTAR'A DESTEK ZİYARETLERİ 52 KÜÇÜKBAŞ HAYVAN HASTALIKLARI VE KARANTİNASI 18 BAYRAKTAR'IN KABULLERİ 20 MERSİN TANITIM GÜNLERİ T ZOB DİYOR Kİ! 29 TARIM İSTİHDAMINDA MANİSA BÖLGESİ YİNE BİRİNCİ Yayın Türü 56 DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK 60 TÜRKİYE’DE KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK VE ÖRGÜTLENMENİN GETİRDİKLERİ 73 HEPOKUR VE ODA BAŞKANLARINDAN ZİYARET 40 SU ZENGİNİ DEĞİLİZ Basım Tarihi 20.04.2015 Dağıtım MNG Kargo 72 TARIMIN GELECEĞİ İÇİN ÜRETİCİ BİRLİKLERİ ŞART 26 TARIM İSTİHDAMI AZALMASINA RAĞMEN İŞSİZLİĞİ TEK HANEDE TUTTU Yayın Kurulu Yaygın Süreli Yayın ODALARIMIZDAN 24 SU ÜRÜNLERİ İHRACATI GELECEK VAADEDİYOR Ebru Mine Esen Görsel Katkı 66 DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK ÜRETİMİ 22 OLUMSUZ HAVA KOŞULLARI FİYATLARA YANSIDI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı "Tarım ve İnsan" fotoğraf yarışmasından alınmıştır. 34 TARIM ÜRETİCİ FİYATLARI VE İSTİHDAMINDA DÜŞÜŞ 38 ORMANLAR MİLLİ SERVETTİR Bekir Şinasi Özdemir Mahmut Öksüz 32 TOPRAĞA GEREKEN ÖNEM VERİLMİYOR 36 PATATESTE EKİM ZAMANI Genel Yayın Müdürü Foto Muhabiri 30 KÜMES HAYVANCILIĞI 2015'E İYİ BAŞLADI 15 BAYRAKTAR, KONYA ZİRAAT ODALARI İL KONGRESİ’NE KATILDI TZOB Adına Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Dr. M. Fethi Güven Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol 28 DÜNYA KADINLAR GÜNÜ 14 BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARI İL KONGRESİ’NE KATILDI İmtiyaz Sahibi 74 ÇİFTÇİLERE BAĞ-KUR ÇAĞRISI 76 SİGORTA ÇAĞRISI Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail:tzobbasin@gmail.com Baskı Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0312 397 11 97-98 Çiftçi ve Köy Dünyası dergisi basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ BAŞKANDAN BAŞKANDAN SESLENİŞ Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Ülkemizin en fazla üyeye sahip Anayasal meslek kuruluşu olan Türkiye Ziraat Odaları Birliğimizin 52. yılını geride bıraktık. Mayıs ayında 26. Genel Kurulumuzu yapacağız. Biliyorsunuz, dünyada her geçen yıl önemi daha da artan, enerjiyle birlikte bütün ülkeler için olmazsa olmaz durumundaki tarım sektörü, Türkiye’miz için de ekonomimizin temeli, hemen bütün diğer sektörlerin de lokomotifi konumunda. Bu bilinçten hareketle, göreve geldiğimizden itibaren çalışmalarımızı, çiftçimizin, üreticimizin ve ülkemizin yararına olduğunu bildiğimiz yönde ve artan bir ivmeyle; Yönetim Kurulumuzdaki arkadaşlarımız ve 759 Ziraat Odamızın bütün Başkanları, tüm personelimizle büyük bir ahenk içinde devam ettirdik. “Tarımın bir sorunu çözüldüğünde, hem üreticilerimizin hem tüketicilerimizin hem de ülkemizin bir sorunu çözülmüş olur” anlayışıyla yürüttüğümüz geceli gündüzlü çalışmaların, çok şükür ki, bu dönemde meyvelerini almaya başladık. Bu dönem, adeta hizmet seferberliği yürüttüğümüz bir “yükselme dönemi” oldu. “Çiftçimizden aldığımız her kuruşun, helal alın terinin karşılığı olduğu” bilinciyle yürüttüğümüz çalışmalarla, toplanan her kuruşun, yine çiftçimize, hizmet olarak dönmesini sağladık. Bu dönemde, hizmete cevap veremeyen Genel Merkez binamızı yeniledik. Başta kadın çiftçi eğitimleri olmak üzere, birçok bakanlığımızın yanı sıra çeşitli kurum ve kuruluşlarla imzaladığımız protokoller çerçevesinde, adeta bir seferberlik halinde eğitim çalışmalarımızı yürüttük. Tarımda verimliliğin anahtarı olan bilgiye ulaşmanın tek yolu olan eğitime verdiğimiz önemi, temelini bu dönemde attığımız ve çok kısa süre içinde açılışa hazır hale getirdiğimiz, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği Eğitim Merkezi ve Sosyal Tesisi” ile ortaya koyduk. Yarım yüzyılı aşan tarihinde Birliğimiz için adeta devrim niteliğindeki “Türkiye Ziraat Odaları Birliği Bilgisayar Otomasyon Yazılım Projesi”ni tamamlayarak, bütün Ziraat Odalarımızın aynı ağ üzerinden, Genel Merkezimizle entegrasyonunu sağladık. Ülkemizin bir bakıma tarım haritasını da çıkaracak bu sistemin, eğitim çalışmalarını tamamlayarak, 759 odamızın tamamında kullanılabilir duruma getirdik. Ş. Şemsi BAYRAKTAR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Değerli Arkadaşlarım, Ziraat Odalarımızın her birini, temsilcisi olmaktan büyük gurur ve onur duyduğumuz, vefakâr, fedakâr, cefakâr çiftçimizin hizmetinde olduğumuz hizmet üsleri olarak görüyoruz. Bu gerçekten hareketle, çiftçimizin tümüne, ülkemizin tüm coğrafyasında hizmet götürme sözümüzü bu dönemde yerine getirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Zira bu konuda, çiftçilerimize/ üyelerimize ulaşma ya da hizmet verme oranımız yüzde yüze ulaştı. Keza, kurulu oda sayımız 759’a yükseldi; odalarımızdan hizmet alamayan çiftçimiz kalmadı. “Değişim, atılım ve yeniliklerin dönemi” olarak özetleyebileceğimiz bu süreçte, Birliğimizin ulaştığı sayısal değer ya da büyüklükler, yerinde bir ifadeyle bazı alanlarda tepe noktasına ulaştı, bazı alanlarda ise bu noktaya yaklaştı. Bu dönemde, “Teşkilatlanma” çalışmalarımızı tamamladık. Otomasyon çalışmaları kapsamında, uluslararası standartlara uygun ve otomasyon yazılım çalışmaları için gerekli tüm donanımlara sahip ‘Türkiye Ziraat Odaları Birliği Veri Merkezi’ni oluşturduk. Odalarımızın binalaşma oranı, araç parkı olma oranı önemli düzeyde geçmişle karşılaştırılamayacak oranda arttı; tarım danışmanı sayısı 600 mühendis-veterinere, 759 odamızda hizmet veren çalışan sayımız da 3 bine yaklaştı. Birliğimiz, bu dönemde, başta Avrupa Çiftçiler Birliği, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, İktisadi Kalkınma Vakfı olmak üzere, çok sayıda ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarda, Yönetim Kurulumuzca kararlaştırılan yöneticilerimiz tarafından temsil edildi. Çiftçimize hizmet etmeyi, hizmetinde olmayı bir ibadet olarak gören anlayışla sürdürdüğümüz çalışma ve gayretler, aynı zamanda ülkemizin bütününü de kapsayacak şekilde sosyal projelerle genişletildi. Üretime, verimliliğe verdiğimiz önemin bir o kadarı, var olan kaynaklarımızın korunması ve israfının önlenmesine yönelik olarak verildi. Orman ve Su İşleri Bakanlığımız ile imzaladığımız “TZOB 50. Yıl Hatıra Ormanları” ile israfa yönelik olarak hazırladığımız ve ulusal televizyon ve radyolarda yayımlanmasını sağladığımız “Kamu Spotları” bu konulara verdiğimiz önemin, en somut göstergeleridir. Gelecek yılların tarım anlayışı, çevreye duyarlı, doğal, doğaya saygılı ve doğayla bütünleşmiş, yüksek verimli, yüksek kaliteli, sadece doyurmaya değil, sağlıklı beslemeye elverişli, belirlenmiş standartlara uygun gıda üretimi olacaktır. Çünkü, insan yaşamı için üç temel gereksinim olan hava, su ve gıdadan sonuncusunu üretme sorumluluğu tarım kesiminin üzerindedir. Nihai hedefimiz, her geçen gün uygarlık ve ilerleme çıtasını daha yükseğe taşıyarak, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru, Türkiye’yi dünyanın 5. tarımsal üretim ekonomisi olmasının ötesinde bölgenin ve dünyanın liderliğine taşımaktır. Bu uğurda, yolumuz ve bahtımız açık, gelecek her günümüz daha aydınlık, çiftçi deyimiyle daha uğurlu ve bereketli olsun. Ülkemize, çiftçilerimize, odalarımıza ve tüm çalışanlarımıza, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam, işlerinde başarılar, ürünleri için bolluk, kazançları için bereket diliyor, saygılar sunuyorum. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 5 HABERLER Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın TZOB Genel Kurulu’nda yeniden aday olacağını açıklaması Türkiye genelindeki Ziraat Odalarınca büyük memnuniyetle karşılandı. Ziraat Odası başkanlarının, Genel Başkan Bayraktar’ın bu kararının ardından geçen ay başlattıkları teşekkür ve destek ziyaretleri Mart ayı boyunca da yoğun şekilde devam etti. Konya, Ankara ve Yozgat illerinin Oda başkanlarının ardından Trabzon, Bursa, İzmir, Kocaeli, Mardin, Şırnak, Bolu, Aydın, Antalya, Denizli, Rize, Erzurum, Ordu, Adıyaman ve Giresun il ve ilçe Ziraat Odası Başkanları Ankara’ya gelerek, teşekkür ve destek mesajlarını ilettiler. Ziraat Odalarının Başkanları'nın TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a Destek Ziyaretleri Sürüyor Trabzon Ziraat Odaları Trabzon'dan 13 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın Genel Başkan adaylığının Ziraat Odaları ve çiftçilerin ortak beklentisi olduğunu bildirdiler. Şemsi Bayraktar’ın Genel Başkanlığı döneminde Zira- at Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin büyük aşama kaydettiğini, bunun devam etmesini istediklerini belirttiler. Trabzon Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Kozoğlu da hazır bulundu. Bursa Ziraat Odaları Bursa'dan 15 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Şemsi Bayraktar’ın Genel Başkanlığı döneminde birçok sıkıntıyı geride bıraktığını, büyük bir güce kavuştuğunu, bunun devam etmesini istediklerini belirttiler. Oda Başkanları, Bayraktar’ın, Ziraat Odalarının bina, laboratuvar, tesis açılışlarına ve ürün hasatlarına katılarak, tabii afet bölgelerini ziyaret ederek çiftçinin kederde sevinçte her zaman yanında olduğunu, gecesini gündüzüne katarak, özveri içinde çalıştığını bildirdiler.Bursa Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Başoğlu da hazır bulundu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 7 HABERLER HABERLER İzmir Ziraat Odaları İzmir’deki 16, Kocaeli’ndeki 7 Ziraat Odası’nın başkanları, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın Genel Başkanlık adaylığını büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler; bu kararı, hem Ziraat Odaları hem de çiftçiler açısından son derece önemli bulduklarını bildirdiler. Şemsi Bayraktar’ın Genel Başkanlığı döneminde Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin büyük mesafeler kat ettiği görüşünü dile getiren Oda Başkanları, yeni dönemin, hizmetin ve sürdürülen proje ve çalışmaların devamlılığı açısından büyük önem taşıdığını ifade ettiler. Yaptığı çalışmalar ve gösterdiği özveriler için teşekkürlerini sunan Oda Baş- kanları, hem Genel Kurul’da hem de sonrasında Bayraktar’a destek ve sürdürdüğü çalışmalara omuz vereceklerini ifade ettiler. Oda Başkanları, “Şemsi Bayraktar döneminde, Ziraat Odaları Birliği’nin tarihindeki en büyük atılımlar gerçekleştirildi. Sayın Bayraktar’ın, kuruma olan hizmetlerini takdirle karşılıyor, yeni dönemin daha büyük çalışma ve atılımlar dönemi olacağı inancımızla Genel Başkanımıza olan güven ve desteğimizi arz ediyoruz. Mayıs ayında yapılacak Genel Kurul’un hepimize, Türk çiftçisine ve milletimize hayırlı olmasını diliyoruz” ifadelerini kullandılar. İzmir Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nuri Sorman da hazır bulundu. Mardin-Şırnak Ziraat Odaları Mardin’den 8, Şırnak’tan 5 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasını memnuniyetle karşıladıkları, temennilerinin Bayraktar’ı Genel Kurul’da yeniden Genel Başkan olarak görmek olduğunu söylediler. Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, Şemsi Bayraktar’ın Genel Başkan- lığı döneminde çok büyük atılımlar yaptığını, bu atılımların devam etmesini istediklerini belirttiler. Oda Başkanları, Bayraktar döneminde Ziraat Odalarının bina, laboratuvar, ürün işleme merkezleri açmada adeta yarıştığını bildirdiler. Mardin ve Şırnak Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat Delil de hazır bulundu. Bolu Ziraat Odaları Kocaeli Ziraat Odaları 8 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bolu’dan 8 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, yaptığı çalışmalarla Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişimine büyük katkı yapan Bayraktar’ın yeniden aday olmasının kendilerini sevindirdiğini bildirdiler. Oda Başkanları, Bayraktar döneminde Ziraat Odalarının, hemen her alanda büyük atılım yaptığını, çiftçiye hizmette yarıştığını belirttiler. Bolu Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Gamzeli de hazır bulundu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 9 HABERLER HABERLER Aydın Ziraat Odaları Aydın’dan 16 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hızlı gelişiminin devamını sağlayacağına inandıklarını bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları Birliği’nin tarihinde en büyük atılımların yapıldığı, gelişmelerin yaşandığı bir dönem olduğunu belirten Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yaptıkları büyük hizmetleri, seslerini her platformda duyurmasını takdirle karşıladıklarını vurguladılar. Oda Başkanları olarak Genel Başkana güvendiklerini ve desteklediklerini bildirdi. Aydın Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Başkanvekili Nuri Sorman da hazır bulundu. Denizli Ziraat Odaları Denizli’den 15 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hızlı gelişiminin devamını sağlayacağına inandıklarını bildirdiler. Oda Başkanları, Bayraktar’ın Genel Başkan adaylığının Ziraat Odaları ve çiftçi- lerin ortak beklentisi olduğunu bildirdiler. Şemsi Bayraktar’ın Genel Başkanlığı döneminde Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin büyük aşama kaydettiğini, bunun devam etmesini istediklerini belirttiler. Denizli Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Gamzeli de hazır bulundu. Rize Ziraat Odaları Antalya Ziraat Odaları Antalya’dan 10 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hızlı gelişiminin devamını sağlayacağına inandıklarını bildirdiler. Oda Başkanları, Bayraktar’ın başkanlık döneminde çiftçiye hiz- 10 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI metin ibadet olduğu ilkesiyle çalıştığını, bu nedenle de Genel Başkan’ın izinde Ziraat Odalarının da, çiftçiye hizmeti kolaylaştıran hizmet binaları, laboratuvar, ürün işleme merkezlerini, makine parklarını süratle artırdıklarını belirttiler. Antalya Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bahadır Sezgin de hazır bulundu. Rize’den 7 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, yeniden aday olan Bayraktar’ın Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin daha büyük atılımlara imza atacağına inandıklarını belirterek, şunları kaydettiler: “Sayın Bayraktar’ın, yaptığı işlerle Türk çiftçisi ve tarımına ivme kazandırdığının yakından şahidiyiz. Türk çiftçisine ve Ziraat Odaları olarak bizlere yaptıkları büyük hizmetleri takdirle karşılıyoruz. Kendisine minnettarız. Yeni döneminde daha büyük atılımlar ya- pacağına inanıyoruz. Kendisine seçimlerde başarılar temenni ediyor, seçimin Türk çiftçisine ve milletimize hayırlı olmasını diliyoruz.” Oda Başkanları, Bayraktar’ın başkanlık döneminde çiftçinin alın terini yine çiftçiye hizmet olarak sunma ilkesiyle çalıştığını, bu nedenle de Genel Başkan’ın izinde Ziraat Odalarının da, çiftçiye hizmeti kolaylaştıran hizmet binalarını, laboratuvar, ürün işleme merkezlerini, makine parklarını, tarım ürünleri satış ofisi, ziraat mühendisi istihdamını ve tarımsal projelerini süratle artırdıklarını belirttiler. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 11 HABERLER HABERLER Erzurum Ziraat Odaları Erzurum’dan 13 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hızlı gelişiminin devamını sağlayacağına inandıklarını bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları Birliği’nin tarihinde birlik binası başta olmak üzere Türkiye genelinde faaliyetlerini sürdüren Ziraat Odalarının yüzde 80’inden fazlasını kendi hizmet binasına kavuştuğunu, en büyük atılımların yapıldığı, gelişmelerin yaşandığı bir dönem olduğunu belirten Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yaptıkları büyük hizmetleri takdirle karşıladıklarını vurguladılar. Oda Başkanları olarak Genel Başkana güvendiklerini ve desteklediklerini bildirdi. Erzurum Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Latif Maskan da hazır bulundu. Adıyaman Ziraat Odaları Adıyaman’dan 8 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişiminin sürmesi demek olduğunu bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurmada, makine parkları oluşturmada adeta yarıştığını, Birliğin Odaların gelişime büyük katkı sağladığını belirten Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yapılan büyük hizmetleri takdir ettiklerini belirttiler. Oda Başkanları, Genel Başkana güvendiklerini ve desteklediklerini bildirdiler. Ordu Ziraat Odaları Ordu’dan 18 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin ufkunu açan Bayraktar’ın yeniden aday olmasından memnuniyet duyduklarını bildirdiler. Bayraktar döneminde 50 yıldır değiştirilemeyen Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Kanunu’nun yenilendiğini ve Ziraat 12 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Odalarının ekonomik anlamda güçlü hale geldiğini böylelikle Ziraat Odaları Birliği’nin tarihinde büyük atılımların yapıldığı, gelişmelerin yaşandığı bir dönem olduğunu belirten Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yaptıkları büyük hizmetleri takdir ettiklerini belirttiler. Oda Başkanları olarak Genel Başkana güvendiklerini ve desteklediklerini bildirdi. Giresun Ziraat Odaları Giresun’dan 14 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin hızlı gelişiminin devamını sağlayacağına inandıklarını bildirdiler.Oda Başkanları, Bayraktar döneminde Ziraat Odalarının, çiftçiye hizmeti kolaylaştıran ve artıran bina, laboratuvar, ürün işleme merkezlerini süratle artırdıklarını belirttiler. Giresun Ziraat Odaları’nın kabulünde, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Kozoğlu da hazır bulundu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 13 HABERLER HABERLER BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARI İL KONGRESİ’NE KATILDI BAYRAKTAR, KONYA ZİRAAT ODALARI İL KONGRESİ’NE KATILDI Bayraktar: Birlik binası başta olmak üzere Türkiye genelinde faaliyetlerini sürdüren Ziraat Odalarının yüzde 80’inden fazlası kendi hizmet binasına kavuştu Bayraktar: Türkiye tarımla ilgili bu konjoktürel durumu ya fırsata çevirecek ya da ıskalayacak. Tercih bizim elimizde. Bu sektörde kaybedilecek zaman yok. Meslek kuruluşu olarak ilk görev bizim Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Sakarya Ziraat Odaları İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, göreve geldiği günden bugüne kadar önemli çalışmalara imza attıklarını bildirdi. “Bu süre içinde birlik binası başta olmak üzere Türkiye genelinde faaliyetlerini sürdüren Ziraat Odalarının büyük bölümünün kendi hizmet binasına kavuştuğunu vurgulayan Bayraktar, “50 yıldan beri çıkarılamayan kanunları çıkardık ve Ziraat Odalarımız ekonomik anlamda güçlü hale getirildi. Birliğimizi müstakil bir binaya, yine mükemmel sayılacak nitelikte bir sosyal tesise kavuşturduk. Önümüzdeki günlerde düzenleyeceğimiz törenle açılış yapacağız. Otomasyon projemizi de bitirdik” diye konuştu. Bayraktar, yaptıkları çalışmalar sonucunda fındık ürününün yine alan bazlı desteğinin sürmesinin sağlandığını, Sakarya da dahil olmak üzere fındık alanı olarak gösterilmediği için desteklerden yararlanamayan yerleri destek kapsamına aldırdıklarını belirtti. Çiftçinin bir liraya sattığı ürünü tüketicinin beş liraya aldığını, bu durumdan çiftçinin zarar gördüğünü vurgulayan Bayraktar, bunun kooperatifler tarafından çözülebileceğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Tarımı gelişen bütün ülkelerde ekonomik örgütler güçlü ve fonksiyonel. İşlevsel olmak, mensuplarına fayda temin etmek, iş görmek önemlidir. Ama biz bunu sağlayamadık. Üretici birlikleri bugünkü haliyle fonksiyonel değil. Bunların kanunu çıkarken çok katkı sağladık. Ama onları idari ve mali yönden daha güçlü hale getirmemiz lazım. Örgüt olmayınca plansızlık beraberinde geliyor. Ürün para etmiyor. Hayvanlar para etmiyor. Süt hayvanları kesime gidiyor, süt hayvancılığı para etmiyor. Yaptığımız girişimler sonucunda müdahale kurumu kurdurduk. Böylece Et-Balık Kurumu’nun müdahale kurumu haline getirildik. Süt hayvancılığını mutlak surette ayakta tutmalıyız.” 14 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Çiftçilerimizin desteklemeleri artırılmalı Çiftçinin destek verildiğinde ihtiyaç olan her ürünü yeterli miktarda temin edeceğini gösterdiğini belirten Bayraktar, “Uzağa gitmeye gerek yok. Sakarya’da destekle yem bitkileri üretimi artmış, hayvancılık büyümeye başlamıştır. Süs bitkiciliği gelişmiştir. Tavukçuluk gelişmiştir. Birçok firma bugün rekabet içinde çalışıyor. Kalite ve standart noktasında çok mesafe alındı. Avrupa standartlarında üretim yapılıyor. Sakarya’da bazı meyve çeşitlerinde bakıyoruz, üretimi sağlamışız. Kaliteli üretim yapıyoruz. Türkiye’nin her tarafında üreticimize destek verildiğinde üreticimiz mucizeleri başarıyor” dedi. Aile işletmeciliğinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğinin de altını çizen Bayraktar, “Aile işletmeciliği tarımın sigortasıdır” diye konuştu. 40 milyar verimlilik kaybı var Tarladan hasada kadar 40 milyar lira verimlilik kaybı, israfı olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Bunu ekonomiye kazandırmamız lazım. Sadece yetersiz ve yanlış gübre kullanmaktan dolayı 10 milyar lira civarında ekonomik kaybımız var. Bu fevkalade önemli bir rakam. Ziraat Odaları olarak bu laboratuvarları niye kuruyoruz. Değerli çiftçilerimizin toprak tahlili yaptırmaları önemli. Bununla alakalı desteklemeler de var. Çiftçimiz bu toprak tahlillerinden destekleme alıyor. Çiftçilerimizden topraklarını alalım getirelim ve tahlil yaptıralım. Çiftçinin topraklarının mutlaka tahlil ettirilmesi gerekir. Ziraat Odaları genel kaynaklarını çiftçiye kullanmalı, mesela biz de laboratuvar yapalım Sakarya’ya, Tarım Bakanlığı Sakarya’ya laboratuvar kurulmasına hazır, yapalım bunu, bu israfı ekonomiye kazandırırsak daha fazla ihracat yaparız. Verimlilik rakamlarını en kısa zamanda telafi etmemiz, artırmamız lazım.” Çiftçilikte mukayeseli üstünlüğün anahtar kelimesini “verimlilik” olarak gösteren, “Çiftçimiz daha çok desteklenmeli ki rekabet edecek seviyeye gelsin ve hasıladaki payı yılda 150 milyar dolara çıksın” diyen Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı: “Devletin verdiği desteği çiftçi zaten stopajla, ÖTV’yle, KDV’yle fazlasıyla geri ödüyor. Tarımına destek veren ülkelere bir baktığımızda, çiftçilerine ne kadar destek sağlanıyor görüyoruz. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Çiftçimiz, yüce milletimizi aç bırakmamak için elinden geleni yapıyor. Karşılığını alamıyor da olsa sürekli olarak üretiyor ve bundan sonra da üretmeyle devam edecek. Çünkü biz bu güzel yurdumuzun sigortasıyız” dedi. Genel Başkan Bayraktar, katıldığı Konya Ziraat Odaları İl Kongresi’nde, çiftçinin desteklendiğinde neler yaptığının görüldüğünü bildirerek, “Türk çiftçisine, çok fazla destek ve para veriliyor diyenlere sesleniyorum, Türk çiftçisinin yapısal sorunları var. Örgütlenme ve yetersiz teknoloji de bunun içinde. Çiftçi müthiş bir maliyet baskısıyla karşı karşıya” dedi. Bayraktar, “Türkiye'de 30 milyon parsel var. İşletme büyüklüğü 59 dekar. Biz bu koşullarda üretim yapıyor, ülkenin gıda güvencesini sağlıyoruz. 37 milyon turisti besliyor, 18 milyar dolarlık tarım ve gıda ihracatı yapılmasına imkân veriyoruz. Bu Türk çiftçisinin mucizesidir” diye konuştu. TZOB’un son derece demokratik seçimlerle yönetim organlarını oluşturduğunu, Ziraat Odası başkanlarının 4, Genel Başkan’ın 7 seçimden geçerek görevlerine seçildiğini belirten Bayraktar, “Yaklaşık 12 senedir Genel Başkanlık yapıyorum. Her genel kurulda, başta Konya olmak üzere bütün illerimiz beni destekledi. Çok başarılı genel kurullar geçirdik. Sizleri mahcup etmedik. Verdiğiniz bu güvene layık olmaya çalıştık” dedi. Görevde bulundukları sürede gerçekleştirdikleri çalışmalara ve Ziraat Odalarının ulaştığı noktalara dikkati çeken Bayraktar, TZOB ve Ziraat Odaları olarak hızla büyürken paydaşların da büyümesini çok arzu ettiklerini vurguladı. Bayraktar, şöyle devam etti: “Paydaşlarımıza her türlü desteği veriyoruz. Vermek zorundayız. Çünkü benim üreticim bir liraya ürettiğini, tüketicime 5 liraya yediriyorlarsa burada bir sistem bozukluğu var. Burada ekonomik örgütlerin varlığı fevkalade önemli. Tarımı geliştiren ülkelerdeki örgütler hiçbir zaman üreticiyi mağdur etmez. Ürünü alır soğuk hava depolarına atar, üreticiyle tüketiciyi buluşturur, hatta bir sözleşmeyle sanayici ile üreticinin entegrasyonunu sağlar. Hiçbir zaman üreticinin bir liraya sattığını tüketici 5 liraya yemez. Türkiye'de yıllarca kooperatifleri, bir takım ekonomik örgütleri kurduk ama bunları yaşatamadık. Pankobirlik, bunlardan ayrı. Başarılı bir ekonomik kuruluş. Yaptığı tesislerle bölge çiftçisine ve bölge halkına destek sağlıyor. Üretici yasasının çıkarılmasına büyük destek verdik. Buna rağmen bugün üretici birliklerinin çiftçimize yeterli hizmet verebildiğini söyleyemeyiz. Onları daha güçlü hale getirmeliyiz. Kamu marifetiyle bunu sağlama şansımız yok. Sayın Başbakan’a da arz ettik. Üretici birliklerini daha fonksiyonel hale getirelim ve üreticimiz artık pazarlama sorunu çekmesin. Her şeyi kamudan bekleme anlayışından da sıyrılalım. Sektörümüzde her şeyi Tarım Bakanlığı’ndan bekleme anlayışından sıyrılalım. Tarım Bakanlığı’nın bazı yüklerini biz üzerimize aldık. Daha farklı hizmetlerini de alacağız. Buna talibiz. Çok önemli çünkü biz çiftçimizin yasal meslek kuruluşuyuz. Çiftçimizin sahibi biziz. Tarım Bakanlığı’ndan ve Tarım il, ilçe müdürlüklerinden evvel bütün kaynaklarımızı çiftçi için kullanıp, çiftçimizin hizmetine sunmak zorundayız.” Ziraat Odalarına gelen paranın alın teri olduğuna dikkat çeken Bayraktar, bu ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 15 HABERLER HABERLER Bayraktar: "Türk çiftçisine, çok fazla destek ve para veriliyor diyenlere sesleniyorum, Türk çiftçisinin yapısal sorunları var. Örgütlenme ve yetersiz teknoloji de bunun içinde. Çiftçi müthiş bir maliyet baskısıyla karşı karşıya." tar, “Konya Ovası Projesi (KOP) sadece Konya için değil civar iller içinde önemli. Bu 1,1 milyar hektar arazinin sulanması, 100 bin kişiye istihdam demek. Çok daha önemlisi tarımda verimlilik yakalamak, üretimi hızlı bir şekilde artırmaktır” diye konuştu. Girdi maliyetlerinin yüksekliğine dikkati çeken Bayraktar, “Özellikle mazotta desteğin artırılmasını talep ediyoruz. ÖTV ve KDV'nin aşağıya çekilmesini istiyoruz. Mutlak üstünlüğe sahip ülkeler bu kadar destek verirken, bize verilen destekler neden birilerini rahatsız ediyor” diye sordu. parayı doğru, yerinde, çiftçinin menfaati için kullanmanın önemini de vurgu yaptı, “Bu parayı doğru kullanacaksınız. Sizden isteğim bu” dedi. Mukayeseli üstünlüğü sağlamak için de sulama yatırımlarının, GAP, KOP, DAP, DOKAP gibi projelerin muhakkak suretle bitirilmesi gerektiğini vurgulayan Bayrak- Konya İl Kongresi’ne çevre illerden Oda başkanları, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur da katıldı. BAYRAKTAR’IN KONYA TEMASLARI TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Selçuklu ve Karatay Ziraat Odaları ile Konya 13. Uluslararası Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve Tarla Teknolojileri Fuarı’nı ziyaret etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Konya temasları çerçevesinde Selçuklu ve Karatay Ziraat Odaları ile Konya 13. Uluslararası Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve Tarla Teknolojileri Fuarı’nı ziyaret etti. Bayraktar, Karatay ve Selçuklu Ziraat Odaları ziyaretlerinde, Odaların aktardığı sorunları dinledi. Şemsi Bayraktar’ın Selçuklu ve Karatay Ziraat Odaları ziyaretine TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur ve Ziraat Odası başkanları katıldı. Karatay Ziraat Odası Başkanı Rıfat Kavuneker, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a plaket takdim etti. Buradan Konya Ziraat Odaları İl Kongresi’ne katılan Bayraktar, daha sonra Konya 13. Uluslararası Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve Tarla Teknolojileri Fuarını ziyaret etti. Fuar ziyaretlerine, Karaman, Afyonkarahisar, Aksaray, Niğde, Isparta Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanları da katıldı. BAYRAKTAR, POLONYA’NIN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ CİENİUCH’U KABUL ETTİ ithalatının çok fazla olmadığını bildiren Bayraktar, “Polonya Dışişleri ile Tarım ve Kırsal Kalkınma Bakanlarının gelecek hafta Türkiye’ye yapacakları ziyaretler önemli. Bakanlarınızın Türkiye ziyareti inşallah iki ülke ilişkileri açısından hayırlı olur. Ticari ilişkileri artırır” dedi. 16 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Polonya’nın Ankara Büyükelçisi Mieczyslaw Cienicuch’u makamında kabul etti. varında seyrettiğini, bunu çok da yeterli görmediklerini, tarımda gelişmiş iki ülkenin, bu ticaret hacmini artırabileceklerini söyledi. Bayraktar, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye ile Polonya gıda ve tarım ticaret hacminin 140-150 milyon dolar ci- Türkiye’nin zeytin, zeytinyağı, incir, tekstil mamullerini daha fazla ihraç edebileceğini, Polonya’dan tarım ürünleri ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Büyükelçi Cienicuch ise, kabulde, bakanlarla birlikte Polonya’dan gelecek 16 gıda sanayi firması bulunduğunu, bu firmaların Türkiye’deki muadilleriyle toplantılar yapmak istediklerini söyledi. Polonya’nın tarımda önemli bir ülke olduğunu belirten Cienicuch, Genel Başkan Bayraktar’a, “bu toplantı talebimiz için, Türkiye Ziraat Odaları Birliği gibi böylesine önemli bir organizasyonun başında bulunmanız sebebiyle öncelikle sizi ziyaret etmek istedik” diye konuştu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 17 HABERLER HABERLER BAYRAKTAR'IN KABULLERİ TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Gaziantep Vali Yardımcısı Cemalettin Özdemir’i Kabul Etti TZOB Genel Başkanı Bayraktar, eski Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü, Prof. Dr. Karaman’ı Kabul Etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gaziantep Vali Yardımcısı, eski Akyazı kaymakamı Cemalettin Özdemir’i kabul etti. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, eski Yüksek İhtisas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Rüştü Karaman’ı kabul etti. TZOB Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, güncel konular ele alındı. Görüşmeye Gaziantep’in Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak da katıldı. Görüşme, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, eski Devlet ve Orman Bakanı Nevzat Ercan, eski Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ve Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar ile Görüştü Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, eski Devlet ve Orman Bakanı Nevzat Ercan, eski Türk-İş Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Salih Kılıç ve Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar ile görüştü. TZOB Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, güncel konular ele alındı, fikir teatisinde bulunuldu. 18 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI TZOB Genel Başkanı Bayraktar, eski SGK Başkanı Gökalp İlhan’ı Kabul Etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar, eski SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan’ı kabul etti. Görüşme, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşti. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 19 MERSİN TANITIM GÜNLERİ RİZE TANITIM GÜNLERİ Bayraktar: Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Rize Tanıtım Günleri’ni ziyaret etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara’da “Mersin Tanıtım Günleri” çerçevesinde açılan stantları ziyaret etti. sergilenen ürünler ile ilgili oda başkanlarıyla görüş alışverişinde bulundu, stantta kendi ürünlerini sergileyen Tarsuslu kadın üreticilerle hatıra fotoğrafı çektirdi. Bayraktar, tanıtım günleri organizasyonlarının söz konusu il ve yöreye büyük katkı sağladığını bildirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Mersin Tanıtım Günleri’ne gelişinde Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, Anamur Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, Çamlıyayla Ziraat Odası Başkanı Ali Ilıca, Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öger, Silifke Ziraat Odası Başkanı Mahire Can tarafından karşılandı. Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu standını ziyaret eden Mersin Valisi Özdemir Çakacak ile sohbet eden Bayraktar; “Sayın Valimiz benim hemşerim. En kısa zamanda Mersin’de kendisini ziyaret edeceğim” dedi. Ziraat Odası başkanlarıyla birlikte stantları ziyaret eden Bayraktar’a, Mersin’e özgü ürünler hakkında bilgi sunuldu. İlk olarak Mersin Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu’nun düzenlediği standı gezen Bayraktar, stanttaki ürünler hakkında bilgi aldı. Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu ve Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, Genel Başkan Bayraktar’a kumkuat meyvesi fidanı, Anamur Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş ise Genel Başkan Bayraktar’a muz lifinden örülmüş Türkiye haritası, Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öger, Türkiye haritası ve limon figürlü kum saati hediye etti. Bayraktar, Ziraat Odaları standında 20 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Belediyelerin, Mersin Ticaret Borsası’nın standlarını ziyaret eden Bayraktar, Belediye Başkanlarıyla sohbet etti, halk oyunları gösterilerini izledi. Mut zeytini, yöresel ürünlerden Gölevezi’nin yararları, Gölevezi ile yapılan yemekler hakkında bilgi alan Bayraktar’a, Mersin Büyükşehir Belediyesi standını ziyaretinde, Ziraat Odası başkanlarıyla yöreye özgü cezeryeden yapılmış gemi önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara’da bu yıl altıncısı düzenlenen “Rize Tanıtım Günleri” kapsamında açılan standları ziyaret etti. Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Pazar Ziraat Odası Başkanı Nurettin İnce, Ardeşen Ziraat Odası Başkanı Turan Kabaoğlu, Derepazarı Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Albayrak, Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, İyidere Ziraat Odası Başkanı Recep Ali Çelik, Çayeli Ziraat Odası Başkanı Mustafa Demirci, Genel Başkan Bayraktar’a sergilenen ürünler, el işlemeleri ve yöresel lezzetler hakkında bilgi sundu. İlk olarak Rize Ziraat Odası’nın açtığı standı ziyaret eden Bayraktar, Oda Bakanları ile bir süre görüştükten sonra, Çayeli, Fındıklı, Pazar, Ardeşen, İyidere kaymakamlıkları ve belediyelerinin standlarında, kaymakam ve belediye başkanlarıyla sohbet edip, anı fotoğrafı çektirdi. Çaykur standını ziyaret eden Bayraktar, Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu ile bir süre görüştü. Şemsi Bayraktar’a TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Gamzeli de eşlik etti. Bayraktar, Tanıtım Günleri organizasyonlarının söz konusu il ve yöreye büyük katkı sağladığına da dikkati çekerek, bu tür faaliyetlerin diğer metropollerde de yapılmasının yararlı olacağına işaret etti. Şemsi Bayraktar, yağmura rağmen katılımın yoğun olması memnuniyet verici” dedi. Şemsi Bayraktar’ın Mersin Tanıtım Günleri’ne yaptığı ziyarete, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bahadır Sezgin de katıldı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 21 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Olumsuz hava koşulları fiyatlara yansıdı 11 lira kuru kayısı 33 lira 23 kuruşa satın alınıyor.” Market fiyatları Şubat ayında market fiyatlarında kırmızı mercimek, yeşil mercimek, süt ve toz şeker fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde 9,13 oran ile en fazla kabakta olduğunu belirten Bayraktar, kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 2,33 ile domates, yüzde 1,87 ile pirinç fiyatlarının izlediğini bildirdi. Bayraktar: "Şubat ayında da üretici market fiyat farkı kapanmadı." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, olumsuz hava koşullarının fiyatlara yansıdığını, üretici market fiyat farkının kabul edilebilir rakamların çok üzerinde seyrettiğini bildirerek, “Şubat ayında da üretici market fiyat farkı kapanmadı. Bu fark kapanmalı. Gece gündüz, yağmur çamur demeden çalışıp, binbir güçlük içinde üretim yapan üreticimizin ürettiği ürünlerin 4-5 kat fiyatla tüketiciye ulaşması adil de değil sürdürülebilir de değil” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendir- 22 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI me amacıyla açıklamalara devam ettiklerini belirtti. Fiyat farkında maydanoz ilk sırada Şubat ayındaki, üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediklerinde, üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 469,61 ile maydanozda görüldüğünü vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Maydanozda yüzde 469,61 olan fiyat farkı, kuru incirde yüzde 365,39, portakalda yüzde 303,56’i buluyor. Fiyat farkı, lahanada yüzde 280,31, karnabaharda yüzde 247,53, kuru üzümde yüzde 232,14, marulda yüzde 231,43, elmada yüzde 230,33, nohutta yüzde 206,01, kuru kayısıda yüzde 202,12 düzeyinde. Maydanoz 5,7 kat, kuru incir 4,7 kat, portakalda 4 kat, lahanada 3,8 kat, karnabaharda 3,5 kat, kuru üzüm, marul, elma 3,3, nohut 3,1, kuru kayısı 3 kat fazlaya tüketiciye ulaşıyor. Üreticide 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa, 5 lira 50 kuruş olan kuru incir 25 lira 60 kuruşa, 58 kuruş olan portakal 2 lira 34 kuruşa, 43 kuruş olan lahana 1 lira 65 kuruşa, 1 lira olan karnabahar 3 lira 80 kuruşa satılıyor. Yine üreticide 3 lira 50 kuruş olan kuru üzüm markette 11 lira 63 kuruşa, 79 kuruş olan marul 2 lira 62 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elma 3 lira 45 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan nohut 6 lira 92 kuruşa, Markette en fazla fiyat artışının yüzde 31,56 oran ile patateste görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, “patatesteki fiyat artışını yüzde 26,58 ile karnabahar, yüzde 20,57 ile patlıcan, yüzde 18,30 ile ıspanak, yüzde 15,59 ile salatalık, yüzde 14,43 ile kuru soğan, yüzde 11,76 ile yeşil soğan, yüzde 11,60 ile Antep fıstığı, yüzde 9,87 ile lahana, yüzde 9,03 ile elma, yüzde 7,56 ile kuru incir, yüzde 7,51 ile marul, yüzde 6,74 ile iç fındık, yüzde 5,09 ile limon fiyatları takip etti” dedi. Üretici fiyatları Bayraktar, Şubat ayında üretici fiyatlarında kuru soğan, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, süt ve maydanoz fiyatlarında değişim olmadığını, fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 8,39 ile domatesin olduğunu, fiyat düşüşünde domatesi yüzde 4,82 ile marul, yüzde 1,65 ile elma, yüzde 1,39 ile kabak fiyatlarındaki gerilemenin izlediği bilgisini verdi. Üreticide en fazla fiyat artışının yüzde 57,89 ile patateste görüldüğünü belirten Bayraktar, fiyat artışında patatesi yüzde 33,47 ile patlıcan, yüzde 33 ile yeşil soğan, yüzde 26,17 ile ıspanak, yüzde 21,47 ile limon, yüzde 20,18 ile sivri biber, yüzde 16 ile portakal, yüzde 12,53 ile pırasa, yüzde 10,43 ile havuç, yüzde 9,89 ile karnabahar, yüzde 9,22 ile salatalık fiyatlarının takip ettiğini vurguladı. Fiyat değişimlerinin nedenleri Üreticilerde fiyatı artan ürünlere bakıldığında, fiyatı en fazla artan ürünün patates olduğunu belirten Bayraktar, fiyat değişimlerinin sebepleriyle ilgili olarak şunları kaydetti: “Geçtiğimiz ay yaşanan dondan etkilenen ürünlerden biri de patatestir. Özellikle Ödemiş’te dondan zarar gören patateste yaşanan kayıp, fiyatlara yansımıştır. Don nedeniyle patates, ihracat dönemi olması ve arzın örtü altından sağlanması dolayısıyla patlıcan, biber, salatalık fiyatlarında artış yaşandı. Limonda görülen fiyat artışında ise yataklık olarak tabir edilen limonların piyasaya arz edilmesi etkili oldu. Üreticilerde fiyatı en fazla düşen ürün domateste olumsuz hava koşulları nedeniyle ürün sevkiyatlarında yaşanan sıkıntı, fiyatlara yansıdı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 23 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Su ürünleri ihracatı gelecek vaadediyor 74 tona indi. 2013 yılında 607 bin 515 ton olan üretimin, yüzde 48,6'ini deniz balıkları, yüzde 7,2'ini diğer deniz ürünleri, yüzde 5,8'sını içsu ürünleri ve yüzde 38,4'ünü yetiştiricilik ürünleri oluşturdu. Yetiştiricilik üretiminin yüzde 52,7'si içsularda, yüzde 47,3'i denizlerde ger- kan ve özellikle içsularda mersin balığı yetiştiriciliği konusunda önemli adımların atıldığı bilgisini veren Bayraktar, dünyadaki yetiştiriciliğin aksine tatlı sularda Türkiye’de sazan yerine alabalık üretiminin öne çıktığını belirtti. İhracat hızla artıyor Balıklar, kabuklu hayvanlar, yumuşakçalar ve suda yaşayan diğer omurgasız hayvanlardan oluşan su ürünlerinde ihracatın yıllar itibariyle hızla arttığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “2005 yılında 206 milyon 40 bin dolar olan ihracat, 2008 yılında 383 milyon 297 bin dolara çıktıktan sonra, 2011 yılında 318 milyon 56 bin, 2010 yılında 312 milyon 928 bin dolara indi. 2011 yılında 395 milyon 312 bin, 2012 yılında 413 milyon 747 bin dolara çıkan ihracat, 2013 yılında yüzde 25,9 artışla 520 milyon 981 bin dolara, 2014 yılında ise yüzde 20,9 artışla 600 milyon doları aşarak 630 milyon 47 bin dolara yükseldi. Su ürünleri sektörünün özellikle ihracatta önü açıktır ve gelecek vaadeden bir sektör konumundadır. 4 yılda su ürünleri ihracatın 2 katına çıkarak 313 milyon dolardan 630 milyon dolara çıkması bunun göstergesidir. Sektörün ihracata yönelik desteklenmesi önemlidir ve ihracat miktarını artıracaktır. Su ürünleri yetiştiriciliğinin artırılması için üreticilerin desteklenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması büyük önem arz ediyor. Ülkemizi, dünyada ve bulunduğumuz bölgede su ürünleri yetiştiriciliği konusunda söz sahibi, güçlü ve lider bir ülke haline getirmek mümkündür.” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, su ürünleri sektörünün özelikle ihracatta önünün açık ve gelecek vaadeden bir sektör konumunda olduğunu bildirerek, “4 yılda su ürünleri ihracatının 2 katına çıkarak 313 milyon dolardan 630 milyon dolara çıkması bunun göstergesidir. İhracat sadece 2014 yılında yüzde 20,9 artmıştır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, su ürünlerinin özellikle de balık tüketiminin insanın fiziksel ve zihinsel gelişiminin en önemli unsurlarından biri olan hayvansal 24 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI protein kaynaklarının başında geldiğini vurguladı. Günümüzde dünya su ürünleri sektöründe toplam üretimin yüzde 40’ının kültür ortamında yetiştiricilikle karşılandığına belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde de sektör, dünyada olduğu gibi hızla büyüdü, özellikle son 10 yılda büyük üretim ve işleme tesisleri ile uluslararası arenada rekabet eden bir sektör haline geldi. Bugün kişi başına en çok su ürünü tüketen Avrupa Birliği, ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkeler arasında yer alması, sektörün, Türkiye açısından stratejik önemini göstermektedir. Su ürünlerinde yetiştiricilikte üretim hızla arttı. 2002 yılında 61 bin 165 ton olan yetiştiricilik üretimi 2013 yılında 233 bin 394 tona çıktı. Buna karşın deniz su ürünleri avcılığı üretimi aynı dönemde 522 bin 744 tondan 339 bin 47 tona, tatlısu su ürünleri üretimi 43 bin 938 tondan 35 bin çekleştirildi. Deniz ürünleri üretiminde ilk sırayı yüzde 51'lik oran ile Doğu Karadeniz alırken, bu bölgeyi yüzde 21,7 ile Batı Karadeniz, yüzde 12 ile Marmara, yüzde 9,4 ile Ege ve yüzde 5,9 ile Akdeniz bölgesi izledi.” Türkiye’de yaygın şekilde kültürü yapılan tür sayısının çok az olduğuna dikkati çeken Bayraktar, su ürünleri üretiminde ilk üç sırayı alabalık, levrek ve çipura balıklarının aldığını belirtti. Son yıllarda karagöz, mercan, minekop, kal- Sürdürülebilir su ürünleri üretimi ana politika olmalı Sürdürülebilir su ürünleri üretiminin ana politika olması ve bu politika çerçevesinde gerekli stratejiler ile kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları ve hedeflerin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, açıklamasında, yapılması gerekenlerle ilgili şu görüşlere yer verdi: “Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç vardır. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için su ürünleri eğitim mer- kezleri kurularak, eğitimler yapılmalı ve ArGe çalışmaları desteklenmelidir. Bakanlık taşra teşkilatında, kıyı illeri ile sektörün yoğun faaliyet gösterdiği illerde Su Ürünleri Şube Müdürlükleri kurulmalıdır. Et ve Süt Kurumu pazar ve fiyat oluşumunda devreye girmeli Su ürünleri sektöründe aracı ve kabzımal yoluyla dağıtım yapıldığı için pazar ve fiyat oluşumunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Piyasa düzenlemede sorumluluk alacak bir kuruma ihtiyaç duyulmaktadır. Et ve Süt Kurumu bu konuda devreye girmelidir. Su ürünleri sektöründe örgütlenme yapısı mutlaka güçlendirilmelidir. Kıyı bölgelerde ve baraj göllerinde ağ kafes yetiştiriciliği için uygun üretim alanları belirlenmelidir. Yumurta ve yavru üretimi amacıyla uzmanlaşmış damızlık işletmelerinin kurulması ve mevcut işletmelerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir. Son yıllarda başta yem olmak üzere girdi maliyetleri yükselmiştir. Bu durum yetiştiricilik sektörünü olumsuz etkilemektedir. Kısa dönem için yem ve yem hammaddelerindeki gümrük vergileri ve fonları kaldırılmalıdır. Yem hammaddeleri ve yemdeki KDV oranı yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmelidir. Denizlerde olduğu gibi iç sularda da avcılık ve yetiştiricilikte kullanılan teknelerde ÖTV’siz yakıt kullanımı sağlanmalıdır. Ülkemizdeki yetiştiricilik işletmelerinde hastalık haritası çıkarılmalı ve hastalıkların yayılımının önlenmesi için tedbirler geliştirilmelidir. Balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak, sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması gereklidir. Balıkçılık sektöründeki ürünlere yönelik dondurma, tuzlama, konserve ve paketleme ünitesi içeren işleme tesislerinin kurulması ekonomik anlamda sektöre katkı sağlayacaktır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 25 TZOB DİYOR Kİ! Tarım istihdamı azalmasına rağmen işsizliği tek hanede tuttu Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yıllık rakamlara göre, 2013 yılında 6 milyon 15 bin olan tarımdaki istihdamın, 2014 yılında 5 milyon 470 bine indiğini bildirerek, “İstihdamındaki azalmaya rağmen tarım, yüzde 12 olan işsizliği, 2,1 puan indirerek yüzde 9,9’la tek hanede tuttu” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın, 2012 yılında 6 milyon 97 bin, 2013 yılında 6 milyon 15 bin, 2014 yılında ise 5 milyon 470 bin kişiye istihdam sağladığını belirtti. 2012 yılında yüzde 24,6 olan tarımın istihdamdaki payının 20132014 döneminde yüzde 23,6’dan yüzde 21,1’e indiği bilgisini veren Bayraktar, erkeklerde yüzde 10,3 olan tarım dışı işsizliğin, tarımla yüzde 9’a, kadınlarda yüzde 16,5’den yüzde 11,9’a, toplamda yüzde 12’den yüzde 9,9’a düştüğüne dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, tarımın işsizliği, erkeklerde 1,3, kadınlarda 4,6, toplamda ise 2,1 puan gerilettiğini vurguladı. Şemsi Bayraktar, son yıllarda payı gerilese de Türkiye işgücü piyasasında hala çok önemli bir ağırlığı olan tarımın, sağladığı istihdamla, işsizliğin azalmasında önemini koruduğunu kaydetti. İstihdamın dağılımı 2014 yılında istihdam edilenlerin yüzde 21,1’inin tarım, yüzde 27,9’unun sanayi ve inşaat, yüzde 51’inin hizmetler sektöründe olduğunu belirten Şemsi Bayraktar, tarım sektörünün istihdam edilen içindeki payının, 2013 yılına göre, 2,5 azaldığını, sanayi ve inşaatın payının 1,5 puan, hizmetler sektörünün payının ise 1 puan arttığını bildirdi. 26 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bölgelere göre tarımsal istihdam Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istatistiki bölge birimleri sınıflamasına (1. Düzey) göre, tarımda en fazla istihdamın 935 bin kişiyle Ege’de olduğunu belirtti. Ege’yi, 742 bin kişiyle Akdeniz, 673 binle Batı Karadeniz, 502 binle Güneydoğu Anadolu, 437 binle Doğu Karadeniz, 428 binle Ortadoğu Anadolu, 407 binle Kuzeydoğu Anadolu, 381 binle Doğu Marmara, 368 binle Orta Anadolu, 315 binle Batı Marmara, 252 binle Batı Anadolu’nun izlediğini bildiren Bayraktar, tarımda en az istihdamın 28 binle İstanbul bölgesinde olduğuna dikkati çekti. Ekonomi geliştikçe tarımda istihdam azalacak Tarımın 5,5 milyona yakın istihdam sağlamasının, ekonomi ve sosyal istikrar için önemli olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarımdaki istihdam, işsizliği düşürüyor. Hala istihdamın beşte birinden fazlasını tarım sağlıyor. Tarımda mekanizasyon arttıkça, yapısal sorunlar çözüldükçe istihdam azalacak ve gelişmiş ülkeler seviyesine doğru inecek. Bugün ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde tarım istihdamı, genel istihdamının yüzde 1-2’sine düşmüş durumda. Yüzde 5’i geçen gelişmiş ülke yok. Türkiye’de de gelecekte böyle olacak. Bu durumda tarımdan ayrılacak bu nüfusun kırsalda tutulması çok önemli. Aksi takdirde kentlerdeki sorunlar çok daha fazla artacak. Tarımdan ayrılan nüfusun kırsalda tutulması için kırsal kalkınmanın sağlanması, kırsala yatırım yapılması, kırsalda tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi gerekiyor.” Tarım İstihdamında Manisa Bölgesi Yine Birinci Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamda Manisa merkezli bölgenin yine birinci olduğunu bildirerek, “2013 yılında 482 bin kişilik tarımda istihdamla birinci olan Manisa merkezli bölge, 2014 yılında 449 bin kişilik istihdamla yine ilk sırayı aldı” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımda istihdamın 2014 yılında 5 milyon 470 bine indiğini, 26 istatistiki bölgeden 18’inde tarımsal istihdamda azalma olurken, 8’inde artış görüldüğünü belirtti. Tarımsal istihdamda Manisa bölgesi birinci, Ankara, İstanbul sonuncu Tarımda istihdamda 449 bin kişiyle Manisa, Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak illerinden oluşan TR33 bölgesinin ilk sırayı aldığını bildiren Bayraktar, istihdamda bu bölgeyi 437 bin kişilik istihdamda Trabzon merkezli Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane’den oluşan TR90 bölgesinin, 385 bin kişiyle Samsun merkezli Samsun, Tokat, Çorum ve Amasya’dan oluşan TR83, 328 bin kişiyle Aydın merkezli Aydın, Denizli, Muğla’dan oluşan TR32 bölgesinin, 311 bin kişiyle Antalya merkezli Antalya, Isparta ve Burdur’dan oluşan TR61 bölgesinin izlediği bilgisini verdi. Bu bölgeleri Şanlıurfa merkezli Şanlıurfa ve Diyarbakır’dan oluşan TRC2 bölgesinin 285 bin kişilik tarımsal istihdamla takip ettiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarımda istihdamda Adana, Mersin’den oluşan TR62 bölgesi 263 bin, Van, Muş, Bitlis, Hakkari’den oluşan TRB2 bölgesi 258 bin, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova’dan oluşan TR42 bölgesi 238 bin, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan’dan oluşan TRA2 bölgesi 232 bin, Kayseri, Sivas ve Yozgat’tan oluşan TR72 bölgesi 199 bin, Konya, Karaman’dan oluşan TR52 bölgesi 198 bin, Balıkesir, Çanakkale’den oluşan TR22 bölgesi 186 bin, Erzurum, Erzincan, Bayburt’tan oluşan TRA1 bölgesi 175 bin, Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli’den oluşan TRB1 bölgesi 171 bin, Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir’den oluşan TR71 bölgesi 170 bin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye’den oluşan TR63 bölgesi 168 bin, TR31 bölgesi olan İzmir 158 bin, Zonguldak, Karabük, Bartın’dan oluşan TR81 bölgesi 152 bin, Bursa, Eskişehir, Bilecik’ten oluşan TR41 143 bin, Kastamonu, Çankırı ve Sinop’tan oluşan TR82 bölgesi 136 bin, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’den oluşan TR21 bölgesi 129 bin, Gaziantep, Adıyaman ve Kilis’ten oluşan TRC1 bölgesi 128 bin, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’ten oluşan TRC3 bölgesi 89 bin, TR51 bölgesi olan Ankara 54 bin, TR10 bölgesi olan İstanbul 28 bin kişiyle sıralanıyor.” Tarımsal istihdam artışında Mardin bölgesi birinci Tarımsal istihdamda oransal olarak en yüksek artışın yüzde 93,5 ile Mardin merkezli bölgede olurken, bu bölgeyi yüzde 33,8 ile Şanlıurfa, yüzde 29 ile Van, yüzde 27,1 ile Kastamonu, yüzde 25,9 ile Erzurum, yüzde 11,5 ile Ağrı, yüzde 9,3 ile Tekirdağ merkezli bölgeler takip etti belirten Bayraktar, “İstanbul’da tarımsal istihdam 2014 yılında 2013 yılına göre bin kişi artışla 27 binden 28 bine yükseldi. Yüzde 3,7 artışla tarımda istihdamın arttığı bölgeler içinde yer aldı” dedi. Tarımsal istihdamda oransal olarak en fazla düşüş Malatya bölgesinde Tarımsal istihdamda oransal olarak en fazla düşüşün yüzde 37,8 ile Malatya bölgesinde görüldüğünü belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Aydın merkezli bölgede yüzde 31,4, Ankara’da yüzde 29,9, Bursa merkezli bölgede yüzde 29,2, Hatay merkezli bölgede yüzde 27,6, Kayseri merkezli bölgede yüzde 25,5, Gaziantep merkezli bölgede yüzde 24,3, Konya merkezli bölgede yüzde 20,2, Kocaeli merkezli bölgede yüzde 19,6, İzmir’de yüzde 15,5, Antalya merkezli bölgede yüzde 13,1, Balıkesir merkezli bölgede yüzde 12,7, Kırıkkale merkezli bölgede yüzde 10,1, Adana merkezli bölgede yüzde 7,7, Manisa merkezli bölgede yüzde 6,8, Trabzon merkezli bölgede yüzde 3,1, Samsun merkezli bölgede yüzde 3, Zonguldak merkezli bölgede yüzde 1,9 tarımsal istihdamda azalma oldu.” Tarım istihdamı Türkiye’de yüzde 21,1, gelişmiş ülkelerde yüzde 1-2 Azalmaya rağmen hala tarımda 5,5 milyona yakın bir istihdam olduğunu belirten Bayraktar, Türkiye’de yüzde 21,1 olan tarımdaki istihdamın toplam istihdamdaki oranının, ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde yüzde 1-2 seviyelerine gerilediğini vurguladı. Manisa, Trabzon merkezli bölgelerde 400 bin kişiden fazla, ülke çapında 5,5 milyonluk bir nüfusun tarımda istihdam edildiğine dikkati çeken Bayraktar, “bugün Almanya tarım dahil hemen her alanda gelişmiş bir ülkedir. 82 milyon nüfusa sahip ülkede tarımsal istihdam yüzde 1,6’ya indi. 44,2 milyonluk istihdamda tarım istihdamı 700 binlere kadar geriledi” dedi. Önümüzdeki süreçte tarımdan kopacak nüfus Ekonomik gelişmeyle birlikte tarımda istihdamın hızla ineceğini bildiren Bayraktar, tarımdan kopacak nüfusu kırsalda tutacak önlemlerin bir an önce alınması, kırsala yatırımların artırılması gerektiğini belirtti. Bayraktar, aksi takdirde önümüzdeki süreçte, çok değil 15-20 yıl içinde tarımdan kopacak milyonlarca kişinin tabii olarak şehirlerde varoşları dolduracağını, iş, aş, elektrik, su, okul, hastane isteyeceğini altyapının bunu hemen karşılayamayacağını, sosyal sorunlara yol açacağını kaydetti. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 27 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Dünya Çalışan kadınların üçte biri tarımda Kadınlar Günü Tarımda çalışan 2,5 milyonu aşkın kadın, hem evlerini çekip çeviriyor hem evde üretim yapıyor hem de tarımsal üretime katılıyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu bildirerek, “Tarımda çalışan 2,5 milyonu aşkın kadın, hem evlerini çekip çeviriyor hem evde üretim yapıyor hem de tarımsal üretime katılıyor” dedi. Bayraktar, günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerin, tarımın belkemiği olduğunu, tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını karşıladığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarımda çalışan kadınların içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. 2014 yılı verilerine göre, 15 yaş ve daha yukarı yaştaki 28 milyon 841 bin kadından 8 milyon 729 bininin işgücüne dahil olduğunu, 7 milyon 689 bininin çalıştığını bildiren Bayraktar, “çalışan kadınların yüzde 32,94’ü olan 2 milyon 533 bin kadın tarımda istihdam ediliyor. 5 milyon 156 bin kadın tarım dışı alanlarda çalışıyor. Kadınlarda işsiz sayısı 1 milyon 40 bini buluyor” dedi. 28 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 71,3 iken kadınlarda yüzde 30,3’de kaldığını, kadınlarda istihdam oranının yüzde 26,7, işsizlik oranının yüzde 11,9 olduğunu belirten Bayraktar, tarımın kadınlarda işsizlik oranını yüzde 16,5’den yüzde 11,9’a düşürdüğünü vurguladı. Tarımda çalışan kadınların yüzde 78,88’i ücretsiz aile işçisi Tarımda çalışan 5 milyon 470 bin kişiden yüzde 46,3’ünü kadınların oluşturduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Tarımdaki kadınların sadece yüzde 10,63’ü kendi nam ve hesabına yani kadın çiftçi olarak çalışıyor. Ücretli veya yevmiyeli çalışan kadın işçi oranı yüzde 10,52. Tarımda kadınların yüzde 78,88’i de ücretsiz aile işçisi olarak hizmet veriyor. Yüzde 95,9’u kendi adına sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değil” dedi. Tarımda kadınların iş yükleri erkeklerden fazla Çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu, tarımda çalışan 2,5 milyonu aşkın kadının hem evlerini çekip çevirdiğini hem evde üretim yaptığını hem de tarımsal üretime katıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde emek yoğun işleri çoğunlukla kadınlar üstlenmektedir ve iş yükleri genellikle erkeklerden fazladır. Günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını karşılıyorlar. Dünyada ve Türkiye’de tarımsal üretim, gıda güvenliği ve beslenmede kadın en önemli rolü oynuyor. Tarlada, bağda, bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal üretimin iş gücünü sağlayan kadın, bunların yanında; ev işlerini, hasta, yaşlı ve çocukların bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde en önemli görevi üstlenmektedir. Kadın çiftçi eğitimi Kadın çiftçilerimizi eğitmeden verimlilik hayaldir. Bu nedenle ülke çapında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi’ programını sürdürüyoruz. Nitekim tarımın her safhasında yer alan kadınların gelişmiş yayım metotlarıyla eğitilmesini, tarımsal üretimin artırılmasını ve sürdürülebilirliğini sağlamak için 14 Mayıs 2012 tarihinde, Dünya Çiftçiler Günü etkinliğimizde, Birliğimiz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi İşbirliği’ protokolü imzaladık. 2013 yılında 5 pilot il olan Sakarya, Diyarbakır, Gaziantep, Kayseri ve İzmir’de 771 kadın çiftçiye eğitim verdik. 2014 yılında ise bu eğitimleri 81 ile yaygınlaştırdık. Eğitim çalışmaları illerde halen devam ediyor. Ayrıca, ‘Tarımsal Nüfus Gençleşiyor’, ‘Genç Çiftçi’ eğitimlerinde de kadın çiftçilerimize eğitim alıyor.” Eğitimlere katılan kadın çiftçilerin, önümüzdeki yıllarda, değişikliğin güçlü temsilcileri olacağını ve yaşadıkları toplumun kırsal kalkınmasına katkı sağlayacağını belirten Bayraktar, “şurası iyi bilinmelidir ki sağlıklı nesiller yetiştirebilmenin yolu kadınlardan geçer” dedi. Kadın çiftçiler için pozitif ayrımcılık istiyoruz Kadın çiftçilerin sosyal güvenlik sistemine katılımının desteklenmesi yönünde teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Kadın çiftçiler için de pozitif ayrımcılık yapılmalı, yıpranma payı, çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3 yılda 1 yıl olmalı. Devlet, kadın çiftçilerin sosyal güvenlik kapsamına girebilmeleri için yüzde 60 oranında prim desteği yapmalı. Söz konusu desteğin verilmesi durumunda, kadın çiftçilerin sağlık harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin büyük kısmı devlete geri dönecek, böylece kayıt dışılık da önlenmiş olacaktır.” Son dönemlerde artan kadına yönelik şiddete de değinen Bayraktar, “çok sayıda kadın kötü muameleye, işkenceye maruz kalıyor. Hatta öldürülüyor. Bu kabul edilemez bir durumdur. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bunu kınıyor ve bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 29 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! KÜMES HAYVANCILIĞI 2015’E IYI BAŞLADI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kümes hayvancılığının 2015’e iyi başladığını, üretim artışıyla girdiğini bildirerek, “Ocak ayında tavuk etinde yüzde 6,4, hindi etinde yüzde 43,6, tavuk yumurtasında yüzde 6,1 üretim artışı oldu” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, son yıllarda sürekli bir üretim artışı gösteren kanatlı sektörünün 2015 yılına üretimde iyi başladığını ama ihracatta gerileme görüldüğünü belirtti. 2014 Ocak ayında 1 milyar 462 milyon adet olan tavuk yumurtası üretiminin, bu yılın Ocak ayında 1 milyar 551 milyona çıktığı bilgisini veren Bayraktar, üretimin tavuk etinde 148 bin 988 tondan 158 bin 585 tona, hindi etinde 2 bin 905 tondan 4 bin 170 tona yükseldiğini vurguladı. Tavuk eti üretimi 1,9 milyon tonu aştı Sektörün 2014 yılını 17 milyar 145 milyon 389 bin adet tavuk yumurtası, 1 milyon 894 bin 669 ton tavuk eti, 48 bin 662 ton hindi eti üretimiyle yılı tamamladığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ocak ayı itibarıyla 12 aylık tavuk eti üretimi 1,9 milyon 30 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI tonu aşarak 1 milyon 904 bin 266 tona ulaştı. Aynı dönemde tavuk yumurtası üretimi 17 milyar 234 milyon 466 bin adede, hindi eti üretimi ise 49 bin 927 tona yükseldi. İhracatta ise 2015 Ocak ayında gerileme oldu. 2014 yılını 651 milyon 175 bin 632 dolar, 2014 Ocak ayında 50 milyon 974 bin 968 dolar olan kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2015 yılı Ocak ayında 42 milyon 369 bin 797 dolara indi. Yumurta ihracatında da Ocak ayında düşüş görüldü. 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752 dolar, 2014 yılı Ocak ayında 43 milyon 346 bin 271 dolar olan yumurta ihracatı, 2015 yılı Ocak ayında 34 milyon 852 bin 33 dolara geriledi.” Sanayiye aktarılan inek sütü Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü üretiminin, Ocak 2015’de geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 0,84 artışla 708 bin 555 tondan 714 bin 510 tona çıktığını bildirdi. Şemsi Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatında da 2015 yılı Ocak ayında gerileme olduğunu belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “2014 yılını 347 milyon 504 bin 891 dolar ihracatla kapatan süt ve süt ürünleri sektörü, 2014 yılı Ocak ayında 33 milyon 982 bin 310 dolar ihracat yapılmıştı. 2015 yılı Ocak ayında süt ve süt ürünleri ihracatı 19 milyon 917 bin 638 dolara indi” dedi. Çevre ülkelerde yaşanan ekonomik sorunlar ve istikrarsızlığın ihracat rakamlarını olumsuz etkilediğini bildiren Bayraktar, “petrol fiyatlarının düşmesi alıcı ülkelerin alım gücünü düşürdü. Hem Ortadoğu ülkeleri hem de Rusya, Ukrayna pazarları ekonomik istikrarsızlık yaşıyor. Türkiye’nin yakın çevresinde yaşanan iç çatışmalar ve siyasi sorunlar da ihracatı zorlaştırıyor” dedi. Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem kanatlı hem de süt sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu, üretimin artmaya devam ettiğini, gelecekte bir sorun olmaması için hem iç tüketimin artırılması hem de yeni ihracat pazarları bulunması, ihracatın desteklenmesi gerektiğini bildirdi. TRAKTÖR SAYISINDAKI EN FAZLA ARTIŞ MANISA’DA Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015 Ocak ayında traktör sayısındaki en fazla artışın Manisa’da olduğunu, Manisa’nın 78 bin 337 adetle birinciliğini korurken, aylık artışta da 187 adetle ilk sırayı aldığını bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, traktör sayısının 2015 Ocak ayında, 2014 yılsonuna göre, 3 bin 290 adet artarak 1 milyon 626 bin 938 adetten 1 milyon 630 bin 228 adede ulaştığını belirtti. Şemsi Bayraktar, traktörde iller arasında 2015 yılı Ocak ayında en fazla artışın 187 adetle Manisa’da, 180 adetle Konya’da, 155 adetle Sakarya’da, 149 adetle Denizli’de, 140 adetle Aydın’da, 136 adetle İzmir’de, 122 adetle Antalya’da, 115 adetle Gaziantep’te, 110 adetle Ankara’da görüldüğünü bildirdi. Traktör sayısı aynı kalan ve azalanlar Traktör sayısının Ocak ayında, Ağrı, Hakkari ve Rize’de aynı kalırken, Trabzon’da 1, Diyarbakır 3, Kars’ta 4, Muş’ta 10, İstanbul’da 35 adet azaldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Traktör sayısında Manisa 78 bin 337 adetle birinciliğini sürdürürken, Konya 77 bin 198 adetle ikinci, Balıkesir 57 bin 229 adetle üçüncü, İzmir 56 bin 504 adetle dördüncü, Bursa 56 bin 465 adetle beşinci sırada bulunuyor. Ankara’da 48 bin 290, Samsun’da 47 bin 516, Adana’da 47 bin 245, Denizli’de 43 bin 995, Antalya’da 42 bin 295, Aydın’da 39 bin 422, Tokat’ta 37 bin 929, Afyonkarahisar 37 bin 667, Çorum’da 36 bin 430, Sakarya’da 33 bin 90, Şanlıurfa’da 32 bin 944, Mersin’de 30 bin 788, Kütahya’da 30 bin 695 bulunuyor. Çanakkale’de 29 bin 720, Edirne’de 29 bin 528, Yozgat’ta 29 bin 119, Sivas’ta 27 bin 943, Tekirdağ’da 27 bin 865, Muğla’da 27 bin 456, Gaziantep’te 27 bin 56, Kastamonu’da 26 bin 288, Kayseri’de 25 bin 351, İstanbul’da 21 bin 704, Diyarbakır’da 21 bin 148, Eskişehir’de 20 bin 512, Malatya’da 20 bin 349 traktör var. Hatay’da 19 bin 676, Burdur’da 19 bin 611, Isparta’da 19 bin 489, Nevşehir’de 19 bin 339, Bolu’da 19 bin 308, Kırklareli’nde 19 bin 10, Amasya’da 18 bin 1, Kahramanmaraş’ta 17 bin 765, Kars’ta 17 bin 164, Uşak’ta 16 bin 735, Aksaray’da 16 bin 571, Erzurum’da 16 bin 152, Niğde’de 15 bin 119, Osmaniye’de 14 bin 960, Kocaeli’nde 14 bin 821, Adıyaman’da 13 bin 843, Çankırı’da 11 bin 984, Karaman’da 10 bin 50 traktöre sahip durumda. Traktör sayısı Kırşehir’de 9 bin 991, Muş’ta 9 bin 962, Bilecik’te 9 bin 818, Düzce’de 9 bin 677, Mardin’de 9 bin 430, Zonguldak’ta 8 bin 900, Ardahan’da 8 bin 842, Elazığ’da 8 bin 711, Kırıkkale’de 8 bin 393, Sinop’ta 8 bin 82, Van’da 7 bin 978, Ağrı’da 7 bin 492, Erzincan’da 6 bin 170, Batman’da 5 bin 152, Karabük’te 5 bin 133’de kalıyor. Trabzon’da 186, Rize’de 41 traktör var Kilis’te 4 bin 957, Bartın’da 4 bin 792, Iğdır’da 3 bin 762, Gümüşhane’de 3 bin 218, Bitlis’te 3 bin 14, Giresun’da 2 bin 828, Bayburt’ta 2 bin 752, Yalova’da 2 bin 355, Siirt’te 2 bin 325, Şırnak’ta 2 bin 173, Ordu’da 2 bin 154 traktör var. Traktör sayısı Tunceli’de 1360’a, Artvin’de 1109’a, Bingöl’de 1007’ye, Hakkari’de 779’a, Trabzon’da 186’ya, Rize’de 41’e kadar iniyor” Bayraktar, Ocak ayında traktör sayısında, İzmir’in, Bursa’yı, Nevşehir’in, Bolu’yu, Muş’un, Kırşehir’i geride bıraktığını bildirdi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 31 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Toprağa gereken önem verilmiyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, insanlığın doğal kaynak olarak en önemli varlığının toprak olduğunu vurgulayarak, “ toprağa gereken önemi vermeyerek onu kaybediyoruz” dedi. Bayraktar, Türkiye’nin dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden biri olarak topraklarını çok dikkatli ve doğru kullanmak zorunda olduğunu belirterek kaybedilen toprakların yeniden kazanılmasının çok zor olduğu, 1 santimetre kalınlıktaki kaybolan toprağı yerine koymak için birkaç yüzyıl geçmesi gerektiği bilgisini verdi. Şemsi Bayraktar, Birleşmiş Milletlerin toprağa yönelik farkındalığı artırmak ve kritik öneme sahip bu kaynağın sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek için 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmesi vesilesiyle yaptığı açıklamada, toprağın, canlıların yaşamsal ihtiyaçları için gerekli besin maddelerini temin ettikleri, barındıkları ortam olduğunu belirtti. Bayraktar, şöyle devam etti: “Toprağı değerli ve yaşam için gerekli kılan, kuşkusuz, besin maddeleri için kullanılan tahıllar, sebzeler ve meyvelerin toprakta yetiştirilmesi, hatta hayvansal gıdaların elde edilmesine yönelik hayvanların beslenmesinde kullanılan yem bitkilerinin üretimi, kısacası gıda güvencesi için büyük öneme haiz olmasıdır. 32 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Dünya nüfusunun artmasına bağlı olarak insan ve hayvanlar için gerekli gıda ve barınmaya olan talep, toprağa olan ilgiyi de artırmış, toprak ve su kaynakları, dünyada yaşanan sanayileşme süreci ve hızlı nüfus artışıyla birlikte, aşırı kullanıma maruz kalmıştır. Başka bir ifadeyle, doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı ve bunun sonucunda meydana gelen kayıplar ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. nabilmiş değildir. Her ne kadar özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda çok sayıda traktörün yurdumuza girmesiyle işlenen tarım arazileri nüfus artışı ve nüfus artışına bağlı olarak büyüyen ülke ihtiyaçları, tarımsal alanların büyümesini ve üretimin artırılmasını zorlamışsa da daha sonraki yıllarda tarım topraklarımız azalış sürecine girmiştir.” Hal böyleyken bugün gelinen noktada dünyamız, insanlığın geleceği için evrensel emanet olan topraklarımızın doğru kullanılmaması sonucu tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerinin dünyadaki toprakların üçte birinin erozyon, sıkışma, tuzlaşma, topraktaki organik ve besleyici maddelerin azalması, asitleşme, kirlilik ve betonlaşma gibi sürdürülebilir olmayan arazi yönetim uygulamaları yüzünden verimsizleştiğini gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: Bu olumsuzluklardan soyutlanamayan ülkemizde de toprak-su varlığındaki kullanma durumu ve buna bağlı olarak çıkan olumsuzluklar, yıllar itibariyle artma eğilimine girmiştir. Sınırlı ve sonlu olan toprak kaynaklarındaki kayıplar ve bu kayıplara karşı zamanında önlem alınmaması ülkemize pahalıya mal olacaktır. Dünyadaki küresel ısınma ve gelişmekte olan ülkelerin artan gıda ihtiyacı, günümüze kadar önemli bulunmayan, sanayi ve turizm amaçlı kullanımının özendirildiği tarım arazilerinin önemini bir anda gündemde ilk sıralara çıkarmıştır. Ülkemizde ise, toprağın ve özellikle tarım topraklarının önemi halen kavra- Toprakların en önemli sorunları erozyon, tuzluluk, çoraklaşma “Ülkemiz topraklarının en önemli sorunları, tarımsal arazilerimizin amaç dışı ve yanlış arazi kullanımından kaynaklanan erozyon, tuzluluk ve çoraklaşmadır. Ülkemizde 1. sınıf tarım arazileri, sanayide kullanmanın ülke kalkınmasını ve sanayisinin önünü açacağını belirterek kamu yararı gerekçesiyle tarım dışı amaçla kullanıma tahsis edilmektedir. Bu ve buna benzer uygulamalar, ülkemiz topraklarının en önemli sorunu tarımsal arazilerimizin amaç dışı kullanımını beraberinde getirmiş, toprakları- mız, hızlı bir şekilde yerleşim yerine ve sanayinin kullanımına açılmış ve amaç dışı kullanımında önemli artışlar yaşanmıştır. Uzun yıllar boyunca milyonlarca dekar birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle elden çıkmakta ve araziler kabiliyetlerine uygun kullanılmamaktadır. Alternatif olarak kullanılabilecek geniş verimsiz alanlar varken verimli, hatta yatırım yapılarak sulamaya açılmış tarım arazilerinin bile tarım dışı amaçla kullanımı israftan başka bir şey değildir. Ülkemizde amaç dışı kullanımla, verimli tarım toprakları, bitkisel üretime elverişlilik derecesine ve buna bağlı olarak ekonomiye yapacağı katkıların sürekliliğine, arazi kullanım sınıflamasına bakılmaksızın, tarım dışı amaç doğrultusunda kullanılmaktadır. Türkiye’de amaç dışı arazi kullanımları özellikle Trakya, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Gediz, Menemen, Salihli, Kemalpaşa, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Antalya, Tarsus, Çukurova ve Düzce gibi verimli tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaşıyor. Böylece verimli tarım alanları kaybolurken, bu alanlarda daha önce büyük masraflarla yapılmış sulama ve tarımsal altyapı yatırımları da heba olmaktadır. Verimli tarım arazilerini yapılaşmaya açarsak, gelecek nesilleri bu topraklar besleyemez hale gelir. Kuşkusuz tarımsal üretimimiz için topraklarımız korunurken ulusal ekonomimizin temel direklerinden biri olan endüstrinin ihmal edilmesi düşünülemez. Ancak endüstri ve tarımın bir arada, birbirini destekleyerek gelişmesi gerekmektedir. Elbette endüstri kuruluş sahası olarak ve tarım da üretim alanı olarak topraktan yararlanacaktır. Ancak, bir endüstrileşme süreci içerisinde olan Türkiye’de gerek endüstriyel kuruluşlarının ve gerekse yerleşim yerlerinin seçiminde gerekli hassasiyetin gösterilerek, tarım topraklarının tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesi büyük önem arz etmektedir.” Türkiye’de “Yanlış Arazi Kullanımı” da topraklarımızın elden çıkmasına yol açan faktörlerden biri olduğunu belirten Bayraktar, “her yıl tonlarca toprağın kaybolup gitmesine neden olan erozyonun ülke topraklarının en önemli sorunu durumundadır. Topraklarımızın yaklaşık yüzde 90’ında, tarım alanlarının yüzde 59’unda, meraların yüzde 64’ünde, orman arazilerinin ise yüzde 54’ünde çeşitli derecelerde erozyon belirlenmiştir. Yapılan araştırmalara göre; her yıl erozyonla kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın yaklaşık 500 milyon tonu tarım alanlarından gitmektedir. Bu durum erozyon sonucunda her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp yağışın depolanamıyor olması anlamına gelmekte, verimli topraklarımız kaybolmakta, tarımsal üretim düşmekte ve gıda güvencemiz tehlike altına girmektedir” dedi. Diğer taraftan Türkiye genelinde “Ülkesel Toprak Etütlerine” göre 2,78 milyon hektar arazide tuzluluk ve drenaj, 1,5 milyon hektarında ise çoraklaşma problemi olduğunu ve çoraklaşan bu arazinin toplam işlenen tarım arazilerinin yüzde 5,48’ine eşdeğer büyüklükte bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “GAP’ın sulamaya açılması ile birlikte yapılan yanlış sulama, toprak ve bitki yönetiminden dolayı bugüne kadar 15 bin hektar alan tuzlulaşmıştır. Konya Ovası’nda aşırı şekilde çekilen yeraltı sularının yarattığı olumsuz etkiler ve azalan su miktarı ile birlikte başlayan Tuz Gölü’nün kuruması, önümüzdeki dönemlerde İç Anadolu’da başlayacak olan kuraklık ve çölleşmenin de etkisiyle birlikte tarım toprakları elden çıkacaktır. Diğer bir olumsuzluk da uzun yıllardan bu yana bilinçsiz sanayileşme çalışmaları sonrasında kirlilik boyutları inanılmaz seviyelere yükselen ağır metal kirliliğidir. Özellikle toprakta ağır metallerin birikmesi topraklarımızda kirliliğe neden olmaktadır.” Yapılması gerekenler Toprak ve su kaynaklarının korunmasının insanlığın ve yaşamın sağlıklı devamlılığı için elzem olduğunu belirten Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Öncelikle ayrıntılı toprak etütleri tamamlanmalı, ülkesel arazi kullanım planı yapılmalıdır. Bu kapsamda tarım, turizm, sanayi ve yerleşim alanları belirlenmelidir. Toprak ve su gibi envanterinin çıkarılmasında önümüzdeki dönemlerde çok önemli konuma gelecek kaynakların devlet eliyle somut olarak bilinmesi, korunması ve geliştirmesi için yeniden Toprak-Su teşkilatları oluşturulmalıdır. Toprak Kanunu, tavizsiz ve kararlı biçimde uygulanmalı ve tüzük uygulanır hale getirilmelidir. Kanunun etkin bir biçimde uygulanabilmesi için, Toprak Koruma Kurullarında üye sayılarının tekrar düzenlenerek, çiftçi kuruluşlarının ve diğer sivil toplum örgütlerinin ağırlığı artırılmalıdır. Toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak olan 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda değişiklik yapan kanunun yönetmeliği bir an evvel çıkarılmalıdır. Sıkı kontrol ve denetimle tarım arazileri üzerinde kaçak yapılaşma önlenmelidir. Özellikle çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan Konya ovasını sulayacak olan KOP ile GAP, DAP gibi bölgesel projeler bir an önce tamamlanmalıdır. Tuzluluk ve çoraklaşmaya neden olan bilinçsiz sulamanın önlenmesi için yöre üreticisi eğitilmelidir.” 2015 Toprak yılında herkesi toprak için çalışmaya çağıran Bayraktar, “bir Kızılderili reisinin dediği gibi ‘bu topraklar dedelerimizden miras kalmadı, onları çocuklarımızdan ödünç aldık’. Bu anlayışla toprakları korumalı, çocuklarımıza emaneti devretmeliyiz” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 33 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Tarım üretici fiyatları ve istihdamında düşüş TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ocak ayında yüzde 8,99 artan tarım üretici fiyatları, Şubat ayında yüzde 0,72 ile düşüşe geçti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda üretici fiyatları ve istihdamda düşüş olduğunu bildirerek, “Ocak ayında yüzde 8,99 artan tarım üretici fiyatları, Şubat ayında yüzde 0,72 ile düşüşe geçti” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, gıda ve alkolsüz içeceklerde Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 2,59 artarken, tarımda üretici fiyatlarının yüzde 0,72 düştüğünü belirtti. Tarımda Şubat itibarıyla yıllık enflasyonun, üretici fiyatlarında, gıda tüketici fiyatlarının 0,17 puan altında gerçekleştiğini vurgulayan Bayraktar, gıda ve alkolsüz içeceklerde Şubat ayı itibarıyla tüketici fiyatlarının yıllık yüzde 13,70, tarımda üretici fiyatlarının yüzde 13,53 arttığını bildirdi. Şemsi Bayraktar, Şubat ayında tarımın genelinde üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 0,72, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 0,95 gerilediğini, ormancılık ürünlerinde yüzde 1,30, balıkçılıkta yüzde 5,19 arttığını bildirdi. Bayraktar, şunları kaydetti: “Haziran’da yüzde 0,18, Temmuz’da yüzde 0,73, Ağustos’ta yüzde 0,55 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Eylül’de yüzde 2,29, Ekim’de yüzde 0,18, Kasım’da yüzde 0,15 arttı. Aralık ayında yüzde 1,30 gerileyen üretici fiyatları Ocak ayındaki yüzde 34 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 8,99 artışın ardından yüzde 0,72 ile yeniden düştü. Gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar, Haziran ayında yüzde 0,36, Temmuz ayında yüzde 0,30, Ağustos ayında yüzde 0,89, Eylül’de yüzde 0,31, Ekim ayında ise yüzde 2,65, Kasım’da yüzde 0,24 yükseldi. Aralık ayında artmayan fiyatlar, Ocak ayında yüzde 3,52, Şubat ayında yüzde 2,59 arttı.” Yıllık rakamlarda da üretici enflasyonu, tüketiciden düşük Üretici fiyatlarının, Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde tarımın genelinde yüzde 13,53, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11,22 arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 13,12, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 10,92, ormancılık ürünlerinde 15,01, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,83 artış oldu. Balıkçılıkta Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde fiyatlar yüzde 28,21, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 7,66 artış görüldü. Gıda ve alkolsüz içeceklerde, Şubat ayında tüketici enflasyonu yüzde 2,59, Şubat itibarıyla son bir yıllık enflasyon yüzde 13,70, on iki aylık ortalamalara göre enflasyon ise yüzde 12,91 olmuştu. Tüketici fiyatları ise Şubat ayında yüzde 0,71, Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde yüzde 7,55, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,77 artmıştı.” Fiyatı artan ve düşenler Şubat ayında fiyatlar, turunçgillerde yüzde 7,85, yağlı meyvelerde yüzde 3,72, sebze ve kavun-karpuzda, kök ve yumrularda yüzde 1,94, çeltikte yüzde 1,54, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 0,84, diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 0,49 arttı. Yine Şubat ayında, fiyatlar, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 5,19, canlı kümes hayvanları ve yumurtada yüzde 2,53, canlı sığırlar, mandalar ile bunlardan elde edilen işlenmemiş sütte yüzde 1,55, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,43, koyun ve keçiler ile bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında yüzde 0,68, diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünlerde yüzde 0,31, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 0,06 artış gösterdi. Fiyatlar, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 9,53, lifli bitkilerde yüzde 3,70, pirinç dışındaki tahıllar, baklagiller ve yağlı tohumlarda yüzde 0,15 geriledi. İşlenmemiş tütünde ve içecek üretiminde kullanılan bitkisel ürünlerde fiyatlar değişmedi.” Tarım istihdam 5 milyona indi Yeni açıklanan 2014 Aralık ayı istihdam verilerini de değerlendiren Bayraktar, tarımın kadınlarda işsizliği 4,1 puanla düşürerek ve yüzde 16,7’den yüzde 12,6’ya, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,5’den yüzde 10,2’ye, toplamda işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 12,9’den yüzde 10,9’a indirdiğini bildirdi. Bayraktar, tarımın işsizliği Mart ayında 1,9, Nisan’da 1,8, Mayıs’ta 1,9, Haziran’da 2, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 2,2, Ekim ayında 2,1, Kasım ve Aralık aylarında 2 puan azalttığını hatırlattı. Şemsi Bayraktar, Aralık ayında tarımda çalışan sayısının, Kasım ayına göre 170 bin kişi azalarak 5 milyon 180 bin kişiden 5 milyon 10 bin kişiye indiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını hasadın ardından azalmaya başladığını, Ocak-Şubat aylarında en düşük düzeye indiğini vurguladı. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 25 milyon 642 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 537 bininin hizmetler, 5 milyon 266 bininin sanayi, 1 milyon 829 bininin inşaat, 5 milyon 10 bininin ise tarımda çalıştığını vurguladı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3, Temmuz’da yüzde 22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında yüzde 21,5’e, Ekim ayında yüzde 20,7’ye, Kasım ayında yüzde 20’ye, Aralık ayında ise yüzde 19,5 ile yüzde 20’nin altına indiğini bildirdi. Aralık ayında sanayinin toplam istihdamdaki payının yüzde 20,5, inşaatın yüzde 7,1, hizmetlerin yüzde 52,8 olduğunu belirten Bayraktar, “Tarım 5 milyon 10 bin kişiye istihdam sağlarken, bu rakam sanayide 5 milyon 266 bini, hizmetlerde 13 milyon 537 bini buluyor. İnşaat sektörü ise 1 milyon 829 bin kişiye iş sağlıyor. Aralık ayında tarımın 2 milyon 757 bin erkek, 2 milyon 253 bin kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,3’ünün, çalışan kadınların yüzde 29,6’sının tarımda istihdam ediliyor” dedi. Şubat itibarıyla yıllık enflasyon, üreticide, tüketicinin 0,17 puan altında gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içeceklerde tüketici fiyatları yüzde 13,70, tarımda üretici fiyatları yüzde 13,53 arttı ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 35 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Patateste ekim zamanı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, patateste planlı ve sürdürülebilir bir üretimin şart olduğunu bildirerek, “üretim miktarı ve fiyatlardaki istikrarsızlık hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkiliyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, ekimi süren patateste üreticilerin, patates piyasa koşullarını gözden geçirerek ekim alanlarını belirlemeleri gerektiğini, çünkü patateste üretim miktarının fiyatı doğrudan etkilediğini, üretimin talebin üzerine çıkması durumunda fiyatların maliyetleri bile karşılamayacak seviyelere indiğini, patatesin tarlada kaldığını belirtti. Patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ilk unsurun üretim planlaması olduğunun altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülkemizde patates üretiminde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkiliyor. Patates üretiminde üretici kararını, diğer faktörler yanında en çok bir önceki dönem hasılatı belirliyor. Üretim bir önceki dönem fiyatına göre şekilleniyor. Üretimdeki dalgalanmaları dolayısıyla pazarlama problemlerini de beraberinde getiriyor. Üreticinin düzenli gelir elde etmesine neden olan 36 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması için pazarlama sorunları çözülmelidir. Patateste başta ithal tohumluk olmak üzere, elektrik, sulama, mazot ve gübre, girdi maliyetleri, depolama, işleme ve tasnif etme, ihracatta laboratuvar hizmetleri gibi önemli sorunlar üreticimizi zorlamaktadır. Patates üretiminin yoğun olarak yapıldığı illerimizde sulamanın yeraltından yapılması, üreticilerimizin elektrik kullanımını artırmakta ve bu da üretimi doğrudan etkilemektedir. Üreticimizin rekabet gücü artırılmalı, üretimde kalması sağlanmalıdır.” Patateste, planlı ve sürdürülebilir üretim için gerekli olan bir diğer unsurun da örgütlenme olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmelidir. Özellikle pazarlama problemlerini çözmede örgütlenmenin önemi konusunda üretici bilinçlendirilmelidir” dedi. Beslenmede tahıllardan sonra önemli paya sahip Patatesin, tahıllardan sonra insan beslenmesinde önemli bir paya sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Uygun fiyatı, birim alandan faz- Bayraktar: "Patateste başta ithal tohumluk olmak üzere, elektrik, sulama, mazot ve gübre gibi girdi maliyetleri, depolama, işleme ve tasnif etme, ihracatta laboratuvar hizmetleri önemli sorunlar ." la verim sağlanması, besin değerinin yüksek oluşu, sindirim kolaylığı, endüstride farklı şekillerde kullanılması ve her çeşit iklimde yetişmesi nedeniyle bugün yaygın olarak yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Dünyada yaklaşık 368 milyon tonluk üretimle buğday, mısır ve çeltikten sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitkidir. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından da taşıdığı ekonomik önem, besin değeri, dünyadaki açlığın ve kırsal yoksulluğun azaltılmasına sağladığı katkı dolayısıyla patates, ‘Gizli Hazine’ olarak tanımlanmıştır. Dünyada üretilen patatesin yaklaşık yarısı taze olarak tüketilmekte, geri kalanı ise işlenmiş gıda ürünü, hayvan yemi, endüstriyel nişasta ve tohumluk olarak kullanılmaktadır. Taze tüketim daha çok fırında pişirme, haşlama, kızartma şeklinde olurken, işlenmiş gıda dondurulmuş patates ve cips şeklindedir. Patates nişastası ise ilaç, tekstil ve kağıt endüstrilerinde yapışkan, tutkal şekillerinde kullanılmaktadır. Patates kabuğu ve işlendikten sonra kalan diğer değersiz atıklar ise nişasta yönünden zengin olduklarından sıvılaştırılabilmekte ve yakıt olarak kullanılan etanol yapılmak üzere mayalanabilmektedir.” Patates üretiminde sorunlar ve yapılması gerekenler Türkiye’de hemen hemen her ilde patates üretimi yapıldığını belirten Bayraktar, patatesteki sorunları ve çözüm yollarını şöyle sıraladı: “Patates tohumluğu konusunda tescilli yerli çeşitler artırılmalı, ithalatın önüne geçilmelidir. Patates üretiminde maliyeti etkileyen en önemli unsur elektriktir. Patates çok sulanan bir ürün olması nedeniyle birim fiyatın düşürülmesi bakımından tarımda kullanılan elektrikte uygulanmakta olan KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmelidir. Patateste üretim ve işleme çeşitliliği sağlanmalı, bu sayede meydana gelebilecek arz dalgalanmalarının önüne geçilmelidir. Üreticilerimizin patatesten hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından, tasnif ve paketleme tesisleri kurulmalı, ihraç edilecek ürünler başta olmak üzere pazara arz edilecek ürünlerde standardizasyon sağlanarak, yemeklik, tohumluk ve sanayi tipi olmak üzere bir sınıflandırma yapılmalıdır. Taze patates için ihracat iadesi verilmelidir. Patates üretiminin ihracata yöneltilmesinde gerekli tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde patates daha çok adi depo olarak adlandırılan, nem, hava ve ışık kontrolünün yapılamadığı, ambar, kiler, bodrum, kaya mağara ve hatta toprak altı çukurlarında saklanmakta ve yüzde 20’ye varan kayıplar meydana gelmektedir. Tekniğine uygun depolarda azami yüzde 10’luk bir kayıpla 8-10 ay süreyle, patatesleri uygun fizyolojide ve kalitede saklamak mümkündür. Patates ihracatında istenen laboratuvar analizleri üreticilerimizi zorlamaktadır. Önemli üretim bölgelerimiz, Nevşehir ve Niğde’de laboratuvar kurulmalı, analiz ücretleri düşürülmelidir. Patates tarımının yoğun olarak yapıldığı yerlerde münavebenin yeterince uygulanmaması toprak yorgunluğuna, toprak yapısının bozulmasına, patatese zarar veren hastalık, zararlı ve yaban- Üreticilerimizin özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır. cı ot oranının artmasına ve buna bağlı olarak meydana gelen ürün kayıpları neticesinde de verimde düşüşlere yol açmaktadır. Üreticilerimiz, münavebe süresi olan 3 yıllık süreye titizlikle uymalıdır. Suyun daha verimli kullanılması teşvik edilmelidir. Doğru sulama ve gübreleme tekniklerinin uygulanması halinde minimum girdi ile maksimum faydanın elde edildiği, verimli gübreleme yapılması mümkün olacaktır. Etkin bir tarımsal mücadele yapılmalı, kimyasal mücadele ilaçlarının uygun miktarda ve zamanında kullanılmasına dikkat edilmelidir. Virüs hastalıkları için, dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, sertifikalı tohumluk kullanılmalı, hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.” Üreticilerin, işletmelerine gereken yatırımı yapmaları, optimum girdi kullanmaları, modern tarım teknikleri uygulamalarının gelir düzeylerini artıracağına dikkati çeken Bayraktar, “Bunun yolu da üreticimizin desteklenmesinden geçmektedir” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 37 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Bayraktar: "İmar ve ıslah etmenin yanında ormanları korumalı ve alanlarını artırmalıyız." Ormanlar Milli Servettir “Yapılan çalışmalar, 2023 yılına kadar dünya nüfusunun yıllık ortalama yüzde 2 artacağını, orman alanlarının tahribinin süreceğini, endüstriyel odun hammaddesi açığının artacağını belirtmektedir. Araştırmalar ormanların biyoçeşitlilik, toprak koruma, su üretimi, rekreasyon, avcılık, eko turizm gibi fonksiyonlarının giderek önem kazanacağı ve bunun doğal orman alanlarından yapılan üretim üzerinde bir baskı unsuru oluşturacağını gösteriyor. Ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve mera ıslahı önemli Bayraktar: "Ormanlar milli ekonomiye katkıları, iklim, su ve toprak rejimi üzerindeki olumlu etkileri ve bir geçim kaynağı olarak ulusal bir servettir." 38 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ormanların milli ekonomiye katkıları, iklim, su ve toprak rejimi üzerindeki olumlu etkileri ve bir geçim kaynağı olarak ulusal bir servet olduğunu bildirerek, “imar ve ıslah etmenin yanında ormanları korumalı ve alanlarını artırmalıyız” dedi. tikçe artması nedeniyle sera gazlarının olumsuz etkilerini gidermede ormanların büyük önem taşıdığına vurgu yapan Bayraktar, ormanların su ve su kaynaklarını koruyucu, toprak koruma fonksiyonundan dolayı suyu depolayıcı, su rejimini düzenleyici, sel ve taşkın önleyici etkileri bulunduğuna dikkati çekti. Bayraktar, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ormanın bir ülkede toprak ve su kaynaklarının muhafazası için hayati önem taşıdığını belirtti. Küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı sorunların gün geç- Ormanların, dünyada, son yüzyıl içinde büyük bir yok olma süreci yaşadığını, neredeyse yarısından fazlasının orman niteliğini kaybettiğini bildiren Bayraktar, “bu değerli varlığı korumak için gereken duyarlılık gösterilmemektedir” dedi. Orman köylülerinin geliri artırılmalı 2014 verilerine göre 21 bin 584 orman köy ve mahallelerinde 7 milyon 346 bin 297 kişi yaşadığını, bu kesimin ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 9,6’sını, kırsal nüfusun ise yüzde 40’ını barındırdığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Orman köy ve mahallelerinde gelir düzeyi diğer köy ve mahallelere göre daha düşük, işsizlik oranı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Orman köylülerin gelir seviyelerini diğer köy ve mahallelere yaklaştıracak ve işsizlik oranını düşürecek projelere öncelik verilmeli, kırsal kalkın- ma programlarıyla orman köylüsünün toprağını terk etmesinin önüne geçilmelidir. Ormanlar büyük bir zenginlik kaynağı olabilir. Ormanların verimli olarak işletilmesi, geliştirilmesi ve korunması, geçimini doğal kaynaklara bağlı olarak sürdüren ve kırsalda yaşayan insanlarımız açısından hayati önemdedir.” Dünyadaki hızlı nüfus artışı ve sanayileşmenin, doğal kaynaklar üzerinde yoğun baskılar oluşturduğunu, ormanların bu olumsuzluktan ciddi şekilde etkilendiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Ormancılığının geliştirilebilmesi, ülke topraklarının korunması ve orman köylülerinin sorunlarının çözümü bakımından ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve mera ıslahı çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Biyolojik çeşitliliği sağlayacak türde fidanların seçimine özen gösterilmelidir. Orman köylerindeki kooperatifçilik çalışmalarına önem verilmeli, kooperatiflerin rekabet gücü artırılmalıdır. Orman köylülerinin kalkındırılması için alternatif çözümler üretilmeli, bu konudaki projelere destek verilmelidir. Tarım arazilerimizin sellerden zarar görmemesi, topraklarımızın erozyonla kaybolmaması, iklim ve su rejimine ait ekolojik dengenin bozulmaması için çayır mera ve ormanların tahribatının önüne geçilmeli, mevcut orman varlığı ile çayır ve meralar korunmalı ve orman alanları artırılmalıdır.” Ağaçlandırma seferberliği Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak ormanlar olmadan dünyamızda canlıların yaşamlarını sürdüremeyeceği bilinciyle ağaçlandırma çalışmalarına büyük önem verdiklerini bildiren Bayraktar, “Çok daha yeşil bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Bu çerçevede 2012 yılında Ağaçlandırma Seferberliği Kapsamında Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile protokol imzaladık. Ziraat Odalarımız, bu kapsamda fidan dikme çalışmalarını sürdürüyor” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 39 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Su Zengini Değiliz Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin bilinenin aksine su zengini bir ülke olmadığını bildirerek, “kişi başına kullanılabilir su miktarı 1500 metreküp civarında. Su kaynaklarımızı gözümüz gibi korumalı, tasarruflu şekilde kullanmalıyız” dedi. Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpten daha az suyu olan ülkelerin su fakiri, 1000-2000 metreküp arası olanların su azlığı çeken ülke sınıfında kabul edildiğini, 8000-10000 metreküpten daha fazla olan ülkelerin su zengini olarak görüldüğünü belirtti. 1990’lı yıllardan bu yana su azlığı çeken ülke sınıfındayız “Türkiye’de 2030’da yıllık kişi başına kullanılabilir su miktarının 1120 metreküp seviyelerine gerileyeceğini unutmamalı, suyun damlasını bile ziyan etmemeliyiz” diyen Bayraktar, şunları kaydetti: “1990’lık yıllardan bu yana su azlığı çeken ülke sınıfındayız. Su zengini ülke değiliz. Nüfusta mevcut büyüme hızı, su tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörler su kaynakları üzerine baskı yapıyor. Geleceğe yönelik bütün tahminler, mevcut kaynakların hiç tahrip edilmeden aktarılması durumunda söz konusu olabilecek. Türkiye, gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için su kaynaklarını çok iyi ve akılcı kullanması gerekiyor. Hızlı nüfus artışı ve kirlenmenin yanı sıra kentlerdeki şebekelerde su kaybının, su israfının sıkıntı yarattığının altını çizen Bayraktar, “ülkemizde yıllık yağış ortalaması, dünya ortalamasından düşüktür. Bu durumlar mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılması ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır” dedi. 40 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 112 milyar metreküp suyun 32 milyar metreküpü tarımda kullanılıyor Bayraktar: "Su zengini bir ülke değiliz. Kişi başına kullanılabilir su miktarı 1500 metreküp civarında. Su kaynaklarını gözümüz gibi korumalı, tasarruflu şekilde kullanmalıyız." Türkiye’nin kullanılabilir su potansiyelinin 112 milyar metreküp olduğunu, bunun yaklaşık 7 milyar metreküpünün içme, kullanma suyu olarak, 5 milyar metreküpünün sanayide, 32 milyar metreküpünün de tarımsal amaçlı kullanıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Su kaynaklarımızın yetersizliği, başka amaçlarla su kullanımına olan talep, tarımsal sulamada da suyun ekonomik kullanılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Şu anda kullanılabilir suyun yaklaşık 32 milyar metreküpü tarımsal sulama amacıyla kullanılmaktadır. Tarım arazilerimizin yaklaşık 8,5 milyon hektarı teknik ve ekonomik olarak yer altı ve yer üstü sularla sulanabilir özelliktedir. Hala sulamaya açılmamış arazi miktarı 2,77 milyon hektar düzeyindedir. Sulamaya açılan 5,73 milyon hektar alanın da önemli bir bölümünde salma sulama dediğimiz vahşi sulama yapılmaktadır. Ülkemizde tarımsal sulamada bilinçlenme artsa da hala yanlış zamanda, yanlış miktarda sulama yaygındır.” Su yetersizliği riskini azaltmak için önlemler Bayraktar, suyun kamu malı olduğu gerçeğinden hareketle korunması ve tasarrufuna azami riayet edilmesi için toplumun eğitimine de önem verilmesi gerektiğini vurguladı. Şemsi Bayraktar, sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde su kaynaklarının hızlı biçimde kirlendiğini, ayrıca kaçak su çekimi nedeniyle üreticilerin sağlıklı ve temiz su temininde sıkıntı çektiklerini belirtti. Ticari firmaların çayır ve meralarda bulunan su kaynaklarını yoğun biçimde kullanmaları sonucu söz konusu alanlarda kuruma tehlikesi ortaya çıktığını belirten Bayraktar, “kirlilik kaynaklarının gerekli denetimlerle kontrol altına alınması ve kaçak su kullanımının önüne geçilmesi gerekmektedir. Su kaynaklarının tasarruflu kullanılmasının yanı sıra kirletilmemesi için de gerekli tedbirleri istisnasız almalı ve uygulamalıyız” dedi. Bayraktar, şunları kaydetti: “Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Anadolu Projesi (DAP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) gibi sulama, dere ıslahı, taşkın koruma ve drenaj yatırımlarını da içeren projeler, en kısa zamanda tamamlanmalı, tarımsal sulamada damlama, yağmurlama gibi modern, tasarruflu basınçlı sulama sistemlerine geçilmelidir. Kıt olan suları verimli bir şekilde kullanmak ve kuraklık riskini azaltmak için önlemler alınmalıdır. Tarımda suyun ekonomik kullanımı için, tarla içi hizmetlerin geliştirilmesi paralelinde arazi ve bitkinin çeşidine göre damlama sulama veya yağmurlama sulama sistemleri hızla devreye sokulmalı ve bu sistemleri yaygınlaştırmak için gerekli çalışmalara ağırlık verilmelidir. Karık sulama yöntemine oranla, damlama sulama yüzde 60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarında su tasarrufu sağlıyor. Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar alanın tamamının sulanmaya başlaması halinde, tasarruflu sistemlere geçilmemesi halinde milyarlarca metreküp daha fazla suya ihtiyaç olacaktır. Damlama ve yağmurlama gibi basınçlı sulama projelerine verilmekte olan hibeler artırılarak devam etmelidir.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 41 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! DOKAP’ta tarıma yatırım bölgeyi geliştirecek Bayraktar: "Su kaynaklarının, tarımın ve çevrenin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kamu yatırımları ve diğer faaliyetlerin yeniden programlanmasıyla bölgenin birçok sorunu çözülecek, topyekûn ve istikrarlı bir şekilde kalkınacak." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde tarıma yapılacak yatırımın bölgeyi geliştireceğini bildirerek, “Su kaynaklarının, tarımın ve çevrenin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kamu yatırımları ve diğer faaliyetlerin yeniden programlanmasıyla bölgenin birçok sorunu çözülecek, topyekûn ve istikrarlı bir şekilde kalkınacak” dedi. DOKAP kapsamındaki iller, diğer unsurlarının yanı sıra hayvancılık, balıkçılık, tarım, orman varlıklarıyla da önemli bir konumda. Su kaynaklarının, tarımın ve çevrenin sürdürülebilirliğinin sağlanması, kamu yatırımları ve diğer faaliyetlerin yeniden programlanmasıyla bölge, topyekûn ve istikrarlı bir şekilde kalkınacak. 20142018 Eylem Planı kapsamında 10 milyar 369 milyon lira kamu yatırımı yapılacak.” Bayraktar, yaptığı açıklamada, Samsun, Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt illerini kapsayan Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın, 3 Haziran 2011 tarihinde, sosyal, ekonomik ve çevre konularında gözlenen olumsuzlukları gidermek amacıyla kurulduğunu hatırlattı. Tarım sektöründe gerçekleştirilecek 31 eylem DOKAP’ın bölgenin ekonomik yapısını güçlendirerek, bölge insanının ortalama gelir düzeyini yükseltmeyi ve gelir dağılımını iyileştirmeyi, bölgenin sosyal gelişmesini, dayanışmasını ve iç entegrasyonu sağlamayı, bölgenin doğal kaynaklarını ve çevre kapasitesini koruyarak uzun dönemli sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmeyi amaçladığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Kalkınma stratejisi, ana ulaşım altyapısının, çok amaçlı su kaynaklarının geliştirilmesi, toprak mülkiyeti ve kullanımının iyileştirilmesi ve mahalli idarelerin güçlendirilmesi olmak üzere 4 bileşenden oluşuyor. 42 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Eylem Planı’nda yer alan 128 eylemden 31’inin tarım sektörüyle ilgili olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Bu çerçevede, bölgede tarımsal kirliliğin izlenmesi ve azaltılması projesi uygulanacak. Bizim de içinde yer aldığımız çiftçi örgütlerimizle eğitim ihtiyaçları analiz edilecek ve gerekli görülen alanlarda eğitim programları düzenlenecek. Devam eden büyük su işleri hızlandırılarak sulama altyapısı geliştirilecek. Küçük sulama işleri tamamlanacak. Küçük ölçekli tarımsal sulama projeleri kapsamında gölet ve kapalı sulama sistemlerinin yapımı desteklenecek. Sulama sistemlerinin performansı izlenecek. Basınçlı sulama sistemleri ve etkin su kullanımı konusunda çiftçi ve teknik eleman eğitimi yapılacak. Islah ve taşkın koruma faaliyetleri hızlandırılacak. Arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanacak. KÖYDES Projesi kapsamında kırsal altyapı sorunları çözüme kavuşturulacak. Tarımsal araştırmalar altyapısı iyileştirilecek. Çiftçi eğitim ve yayım faaliyetleri geliştirilecek ve araştırma ile yayım faaliyetleri entegre biçimde yürütülecek. İl Gıda Kontrol Laboratuvarları için gerekli altyapı güçlendirilecek. Sertifikalı tohum ve fidan üretimi ile kullanımı desteklenecek. Bölgenin bitkisel üretim potansiyeli değerlendirilecek. Potansiyel organik havzalar tespit edilecek. Çay ve fındık ürün kalitesi artırılacak. Meraların ıslah ihtiyacı belirlenecek ve sürdürülebilir yönetimi sağlanacak. Tarıma dayalı sanayi yatırım potansiyeli araştırılıp geliştirilecek. Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığın geliştirilmesi sağlanacak. Çiğ sütün uygun koşullarda toplanması için altyapı kurulumu, hayvancılıkta örnek üretim sistemleri ve arıcılık desteklenecek. Su ürünleri sektörü geliştirilecek. Soğuk hava depolama kapasitesi artırılacak. Lisanslı depoculuk yaygınlaştırılacak. Tarımsal üreticilerin tarım dışı faaliyetlerden elde ettikleri gelir yükseltilecek. Girdi temini ve ürün pazarlamaya ilişkin olarak üreticilerin ortak girişimleri desteklenecek. Orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi sağlanacak. Tıbbi aromatik bitkile- rin envanteri çıkarılacak ve ticari kullanım potansiyelleri araştırılacak. Organik gübre üretimine yönelik araştırmalar yapılacak.” Yumurta tavukçuluğu, arıcılık, tıbbi ve aromatik bitkiler Bölgede fındık ve çay üretimine alternatif olarak serbest sistem yumurta tavukçuluğu, arıcılık, tıbbi ve aromatik bitkiler projelerine önem verildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Serbest sistem yumurta tavukçuluğu projesinde pilot olarak seçilen Ordu ilinin Altınordu, Perşembe, Fatsa ve Ulubey ilçelerinde 80, Akkuş ilçesinde 175 olmak üzere toplamda 255 üretici başvuru yaptı. Kredi, ruhsat ve kümes inşaatı olarak üretime başlama aşamaları devam ediyor. 30 tanesinin kümes yapım işlemi tamamlandı. 15 adedi işletmeye alındı. Bölgede arıcılıkla ilgili eğitim çalışmalarına destek verildi. Bir yılda 1140 üreticiye eğitim hedeflendi. Şimdiye kadar 28 eğitim düzenlenirken, 417 kişi teorik ve uygulamalı eğitime katıldı. Ayrıca tıbbi ve aromatik bitkiler projesinde son aşamaya gelindi.” DOKAP’ın potansiyeli ve sorunları DOKAP’ın 48 bin 256 kilometrekare yüzölçümüne sahip 8 ilden oluştuğunu, bölgenin ana geçim kaynağının tarım olduğunu hatırlatan Bayraktar, bölgede 1 milyon 148,3 bin hektar tarıma elverişli arazi bulunduğunu bildirdi. Bu alanın yüzde 7,5’inin nadasa bırakıldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Bölgenin en önemli ürünleri içinde fındık ve çay öncelikli. DOKAP’ta Samsun, Gümüşhane ve Bayburt hariç 5 ilde (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin) tarım alanlarının yüzde 70’i fındıklıklardan ve çay bahçelerinden oluşuyor. İşletme büyüklüğü, bitkisel ürün çeşitliliği ve ürün verimliliği bakımından dezavantajlı olan bölge, fındık, çay, kivi, arıcılık, alabalık yetiştiriciliği ve avcılık açısından şanslı konumda. Samsun, Gümüşhane ve Bayburt hariç özellikle sahil bandında 5 dekara kadar inen işletme büyüklüğü, arazilerin hisseli olması ve kadastro meselesi bulunması, fındık ve çay bahçelerinin büyük bölümünün ekonomik ömrünü tamamlayan bahçelerden oluşması bölgenin önemli sorunları arasında.” Bölge genelinde toplam sulanabilir arazinin 858 bin 873 hektar olmasına karşın bu alanın sadece 256 bin 315 hektarının sulanabildiğine dikkati çeken Bayraktar, “Su zengini Doğu Karadeniz bölgemizde bile sulanan alanlar, sulanabilir alanların yüzde 30’unda kalıyor. Hızla sulama yatırımları bitirilmelidir. Ayrıca, yıl içinde yoğun yağış alan Doğu Karadeniz Bölgemizde taşkın riski de önemli bir sorundur. Bölgenin sulama altyapısı modernize edilerek güçlendirilmeli, taşkın ve ıslah faaliyetleri bir an önce tamamlanmalıdır. Ayrıca arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri de hızla bitirilmelidir” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 43 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Doğal afetler tarımda büyümeyi vurdu Buğdayda rekolte beklentisi arttı TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “1 Ekim-28 Şubat döneminde yağışlar, geçen dönemin yüzde 77,4, normalin yüzde 11,9 üzerinde gerçekleşti." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 Ekim-28 Şubat döneminde yağışlar, geçen dönemin yüzde 77,4, normalin yüzde 11,9 üzerinde gerçekleştiğini bildirerek, “Şartlar bundan sonra da olumlu devam ederse buğday üretimi rahatlıkla 22 milyon tonu aşar” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2013 yılında 22 milyon 50 bin tona kadar yükselen buğdayda üretiminin 2014 yılında başta kuraklık olmak üzere yaşanan doğal afetler nedeniyle 19 milyon tona kadar gerilediğini, bu üretim sezonunda toprağın kar ve yağmur yağışlarına doyduğunu belirtti. Ekilen alan azalıyor, verim artıyor Beslenmedeki temel ürünler içinde başa gelen buğdayın stratejik bir ürün olduğunu vurgulayan Bayraktar, son yıllarda mısır gibi ürünlere kayış nedeniyle, buğday ekim alanlarındaki azalmaya rağmen, verimdeki artış nedeniyle üretim miktarının değişmediğine dikkati çekti. 2013 yılında 7 milyon 772 bin hektar alanda dekar başına 283 kilogram verimle 22 milyon 50 bin ton buğday üretildiği bilgisini veren Bayraktar, 2014 yılında üretim alanları 7 milyon 912 bin hektara çıksa da kuraklık nedeniyle verimin dekarda 240 kilograma düşmesi sonucu üretimin 19 milyon tona indiğini hatırlattı. Yağışlar sevindirdi 2014-2015 üretim döneminin başladığı Ekim ayından itibaren kar ve yağmur şeklinde düşen yağışların ülke genelinde hububat üretimi açışından oldukça önemli ve sevindirici olduğunu bildiren Bayrak- 44 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI tar, şunları kaydetti: “Sonbahar ve kış yağışlarıyla çimlenen hububat, yağan karın yorgan vazifesi görmesiyle etkili soğuktan ve dondan korundu, bahar dönemine iyi bir şekilde hazırladı. Buğday gelişmesinin ikinci devresi olan sapa kalkmada buğdayın 10–15 santigrat derece sıcaklık ve yüzde 65 oranında nispi nem isteği oluyor. Buğdayın en fazla suya ihtiyaç duyduğu dönemleri çimlenme, kardeşlenme, sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Bu nedenle buğdayın çimlenmesini sağlayan yağışların yanında en çok yağışa ihtiyaç duyulan dönemler Mart sonu, Nisan ve Mayıs aylarının başlarıdır. Yağışlar halen iyi bir şekilde sürüyor. 1 Ekim-28 Şubat döneminde yağışlar, geçen dönemin yüzde 77,4, normalin yüzde 11,9 üzerinde gerçekleşti. Önümüzdeki günlerde don, dolu, sel ve aşırı yağış gibi doğal afetler olmaz ve yağışlar mevsim normallerinde gerçekleşirse rekolte çok iyi olur. 2013’ler seviyesinde bir rekolte bekleyebiliriz. Şartlar bundan sonra da olumlu devam ederse buğday üretimi rahatlıkla 22 milyon tonu aşar.” Buğdayın 12,3 milyon tonu kuruda, 6,7 milyon tonu suluda üretiliyor Türkiye’de buğday tarımının çok büyük bir bölümünün kuruda yapıldığını, bu alanlara düşen yağışın miktarı, şekli ve periyodunun oldukça önem arz ettiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Buğday ekilen 7,92 milyon hektar alanın 5,98 milyon hektarı kuru, 1,94 milyon hektarı sulu arazi. Buna karşın kuru arazide 12,33 milyon ton buğday üretilirken, sulu arazideki üretim 6,67 milyon tonu buluyor. Buğday tarlalarının yüzde 75,4’ü, 4’te 3’ü kuru tarım arazisi. Bundan dolayı yağışların iyi gitmesi buğdayda verimin artması için şart. Ekilen alanın sadece yüzde 24,6’sı, 4’te 1’i sulu arazi olmasına karşın, üretimin yüzde 35,1’i, 3’te 1’inden fazlası bu alanlarda yapılıyor. Kuru alanda dekar başına 209 kilogram olan buğday veriminin, sulu alanda 346 kilograma çıkması ve yüzde 65,6 oranında artması sulamanın önemini gösteriyor. Türkiye, bir önce sulama yatırımlarını tamamlamalı, birim alanda aldığı verimi artırmalıdır. Hala 2,63 milyon hektar alan ekonomik ve teknik olarak sulanabilir olduğu halde gerekli yatırımlar yapılmadığı için sulamaya açılmamıştır. Bu alanları sulamaya açmalı, mevcut su kaynaklarımızı doğru ve tasarruflu kullanmalı, su havzalarımızı kirletmemeli, suyu tasarruflu kullanan basınçlı sulama sistemlerine geçişi hızlandırmalıyız.” Suyun yanı sıra kaliteli tohum, yeterli ve zamanında girdi kullanımı da önemli Bayraktar, buğdayda üretim artışı için suyun yanında kaliteli tohum, yeterli ve zamanında girdi kullanımının da önemli olduğunu, bu alandaki maliyetlerin azaltılması gerektiğini vurguladı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Türkiye’nin mevcut potansiyelini kullanarak kısa zamanda rahatlıkla 25-26 milyon ton buğday üretim rakamına ulaşabileceğini, verimi artırarak bu rakamı çok daha yukarılara taşıyabileceğini bildirerek, “halen ülkemiz dünya buğday üretiminin yüzde 2,5’ini üretiyor. Türkiye, verimliliğini artırarak potansiyelini harekete geçirirse, büyük buğday ihracatçılarından biri haline gelebilir” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, doğal afetlerin tarımda büyümeyi vurduğunu bildirerek, “tarım 2014’te yüzde 1,9 küçüldü. Başta don ve kuraklık olmak üzere 2014 yılını doğal afetlerle geçiren tarım, 2014 yılını yüzde 1,9 reel küçülmeyle tamamladı” dedi. Bayraktar, cari fiyatlarla 2012 yılında 111,7 milyar lira, 2013 yılında 115,7 milyar lira olan tarımsal hasılanın, 2014 yılında 125 milyar liraya yükseldiğini vurguladı. Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, reel rakamlarla, 2014 yılının ilk çeyreğinde (Ocak-Şubat-Mart) yüzde 4,9, ikinci çeyreğinde (Nisan-Mayıs-Haziran) yüzde 2,3, üçüncü çeyreğinde (Temmuz-Ağustos-Eylül) yüzde 1,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin, yılın son çeyreğinde (EkimKasım-Aralık) yüzde 2,6, yılın tamamında ise yüzde 2,9 büyüdüğünü belirtti. 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 3,5 büyüyen, ikinci çeyreğinde yüzde 2,6, üçüncü çeyreğinde yüzde 4,9 küçülen tarım, ormancılık ve balıkçılığın, son çeyrekte yüzde 1,4 büyüdüğünü bildiren Bayraktar, yılın tamamında ise tarımın yüzde 1,9 küçülme yaşadığını vurguladı. Bayraktar, şunları kaydetti: “Son çeyrekteki büyüme, tarımda küçülmenin daha da fazla olmasını önledi. 2014 yılı çiftçimiz açısından hiç de iyi geçmedi. 2013 Ekim ayından itibaren görülen kuraklıktan, 2014 yılı Mart ayı sonu, Nisan ayı başında yaşanan dondan, buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllar, fındık, kayısı, ceviz, elma başta hemen tüm meyve türleri çok olumsuz etkilendi. Yaşanan tabii afetlerin etkisiyle 2014 yılında, 2013 yılına göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 6,6, meyvelerde yüzde 6,2 üretim azalması oldu. Buğday üretimi 22 milyon 50 bin tondan 19 milyon tona, arpa üretimi 7,9 milyon tondan 6,3 milyon tona indi. Kayısı üretimi yüzde 65 azaldı. Bunun milli gelir rakamlarına yansımaması mümkün değildi. Geçen yıl yaşanan doğal afetlerden dolayı çiftçimizin başı dertten kurtulmadı. Bu yıl yağışlar çok iyi gidiyor. Önümüzdeki süreçte çok büyük olumsuzluklar olmazsa üretim artışı yaşayacağız. Tarım en son 2007 yılında yüzde 6,7 oranında küçülmüştü. Tarım, ormancılık ve balıkçılığın 2012 yılında 111 milyar 682 milyon 488 bin lira, 2013 yılında 115 milyar 658 milyon 178 bin lira olan cari fiyatlarla hasılası 2014 yılında 125 milyar 18 milyon 135 bin liraya çıktı. Tarım sektörünün, 2014 yılının ilk çeyreğinde 14 milyar 927 milyon 189 bin, ikinci çeyreğinde 25 milyar 336 milyon 747 bin, üçüncü çeyreğinde 55 milyar 193 milyon 939 bin lira olan hasılası, dördüncü çeyrekte 29 milyar 560 milyon 260 bin lira olarak gerçekleşti. Türkiye’nin cari fiyatlarla, 2012 yılında 1 trilyon 416 milyar 798 milyon 490 bin lira olan GSYH’sı 1 trilyon 561 milyar 510 milyon 15 bin liraya çıktı.” Tarımın payı sabit fiyatlarla fazla Tarım sektörünün, yüzde 7,9 olan cari fiyatlarla 2012 yılında toplam GSYH içindeki payının 2013 yılında yüzde 7,4’e, 2014 yılında yüzde 7,1 indiğini belirten Bayraktar, “sabit fiyatlarla tarım, 2012 yılında yüzde 9,3 pay alıyordu. Bu rakam, 2013 yılında yüzde 9,2’ye, 2014 yılında yüzde 8,8’e indi. Sabit rakamlar, 1998 yılı fiyatlarını baz alıyor. Bu durum tarımda milli gelire baz alınan fiyatların, 19982013 döneminde diğer sektörlerdeki fiyat artışlarının arkasında kaldığını gösteriyor. Bundan dolayı, sektörün toplam GSYH içindeki payı reelde yüzde 8,8 iken, cari fiyatlarda yüzde 7,1 oluyor” dedi. Şubat ayında tarım ve gıda ihracatı yüzde 5,9 azaldı Bayraktar, tarım ve gıdada 2015 Şubat ayı ihracatının, 2014 yılı Şubat ayına göre yüzde 5,9 azaldığını ve 85 milyon 747 bin dolar azalışla 1 milyar 457 milyon 887 bin dolardan 1 milyar 372 milyon 140 bin dolara gerilediğini, buna karşın Şubat ayında ithalatın ise yüzde 17,5 artışla 841 milyon 854 bin dolardan 147 milyon 452 bin dolar artışla 988 milyon 854 bin dolara yükseldiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, ithalat artışına hububat, yağlı tohumlar, hayvansal ve bitkisel katı ve sıvı yağlar ile sebzeler etki ederken, ihracat azalışına etki eden kalemlerin ise süt ve süt ürünleri, yumurtalar, sebze ve meyveler, şeker ve şeker mamulleri, hububat, un ve pastacılık ürünleri olduğunu belirtti. Bayraktar, tarımda ve gıdada 2014 yılı Şubat ayında 616 milyon 485 bin dolar olan dış ticaret fazlasının, 2015 yılı Şubat ayında yüzde 37,8 azalmayla, 383 milyon 286 bin dolara indiğini dikkati çekti. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 45 Bayraktar: Birliğimiz ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız arasındaki yazışma ve görüşmeler sonuç verdi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mazot, gübre ve toprak analizi desteklemelerinde başvuru süresinin 30 Nisan 2015 tarihine kadar uzatıldığını bildirerek, “Birliğimiz ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız arasındaki yazışma ve görüşmeler sonuç verdi. Üreticilerimiz, 30 Nisan’a kadar başvurularını mutlaka yapmalı ve desteklemelerden yararlanmalıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil olan çiftçilere mazot, gübre ve toprak analizi destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tebliğinin 3 Haziran 2014 tarihinde yayımlandığını anımsattı. Bu tebliğde, desteklemelerden yararlanmak için belirtilen son başvuru tarihin 31 Aralık 2014 olduğunu hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Çiftçilerimizin 31 Aralık günü mesai saati bitimine kadar ilçe müdürlüklerine, merkez ilçede ise il müdürlüklerine başvuru yapmaları gerekmekteydi. Ancak çeşitli sebeplerle baş- 46 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI vuruda bulunamayan binlerce çiftçimiz, Odalarımız aracılığıyla ve doğrudan Birliğimize başvurarak, müracaat süresinin uzatılmasını talep ettiler. Birliğimiz ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız arasında yapılan yazışma ve görüşmeler neticesinde, Bakanlığımız çiftçilerimizin bu talebini yerinde görerek tebliğde değişikliğe gitti ve başvuru süresini uzattı. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren bu değişiklikle; mazot, gübre ve toprak analizi desteğinden faydalanmak isteyen çiftçilerimiz, 30 Nisan 2015 günü mesai saati bitimine kadar ilçe müdürlüklerine, merkez ilçede ise il müdürlüklerine başvuru yapacaklar.” Bayraktar, çeşitli sebeplerle daha önce belirlenen sürede başvurusunu yapamayan üreticilerin yapılan bu süre uzatımını dikkate alarak başvurularını 30 Nisan’a kadar mutlaka yaptırmalarını, aksi takdirde desteklerden yararlanamayacaklarını belirtti. AYIN KONUSU Mazot, gübre ve toprak analizi destekleme başvuru süresi uzatıldı KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK TZOB DİYOR Kİ! AYIN KONUSU Dr. İbrahim Özcan Gıda Tarım ve Hayvanclık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdür Vekili AYIN KONUSU liklerde önemli oranlarda artışlar sağlanmıştır. Tablo 3: Türkiye Mera Varlığının Bölgesel Dağılımı Bakanlığımızın Küçükbaş Hayvancılık ve Destekleme Politikaları Bölgeler Alan (ha) Dağılım (%) Kuru Ot Verimi (Kg/ha) Ege 802.879 5.49 600 Marmara 552.662 3.78 600 659.334 4.51 500 İç Anadolu Akdeniz 4.570.182 31.26 450 Karadeniz 1.533.603 10.49 1.000 Doğu Anadolu 5.485.449 37.52 900 1.012.576 6.92 450 14.616.685 100 - Güney Doğu Anadolu Toplam Hayvancılıkta sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla hayvancılık işletmelerinin en önemli gider kalemi olan kaba yem ihtiyacını karşılamak için mevcut 14,6 milyon hektar mera alanımız önemli bir potansiyel olarak değerlendirilmektedir. Bakanlığımız proje teklifleri ile bütçe imkanları ölçüsünde mera ıslah çalışmaları devam etmektedir. Kaynak: BÜGEM İnsanların yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rolü bulunan hayvancılık sektörü; ulusal geliri ve istihdamı artırmak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına hammadde sağlamak, kalkınmaya katkıda bulunmak ve ihracat yoluyla döviz gelirlerini artırmak gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir. Yeryüzünde insanoğlunun ilk geçim kaynaklarından biri olarak bilinen küçükbaş hayvancılık, tarih boyunca tarımsal ekonomideki yerini önemli ölçüde korumaktadır. Kırmızı ete talep, dünya nüfusuna bağlı olarak her geçen gün artmaktadır. Dünya nüfusu son on yılda %13,5 oranında artarken kırmızı et üretiminde de Tablo 1: Türkiye Küçükbaş Hayvan Varlığı Yıl Koyun Keçi Küçükbaş Toplam 1984 40.391.000 13.100.000 53.491.000 2002 25.173.706 6.780.094 31.953.800 2012 27.425.233 8.357.286 35.782.519 2013 29.284.247 9.225.548 38.509.795 2014 31.115.190 10.347.159 41.462.349 23,6 52,61 29,76 2002-2014 % Değişim Ülkemizde hayvansal üretimin arttırılmasında, en önemli seçeneklerden birisi küçükbaş hayvancılıktır. Yürütülen çalışmalar sonucunda 2014 yılına gelindiğinde 2002 yılına göre koyun varlığımız yaklaşık % 23,6, keçi varlığımız ise %52,6, toplam küçükbaş varlığımız ise %29,8’den fazla artışla 41,4 milyon başı geçmiştir. Bununla birlikte gerek damak tadı, gerekse geleneksel yetiştirme ve tüketim alışkanlıkları ile ülkemiz coğrafi koşullarının uygunluğu, bu üretim tarzını zorunlu kılmaktadır. Sosyal yapımız ve inancımız gereği domuz eti üretimi olmayışı, kırmızı et talebinin karşılanmasında, kısa sürede üretim artışı sağlama 48 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bakanlığımızın Küçükbaş Hayvancılık Politika ve Desteklemeleri Kaynak: TÜİK, 2014 aynı seyir gözlenmektedir. FAO verilerine göre yıllık ortalama kişi başı domuz hariç kırmızı et tüketimi dünyada 11 kg, Avrupa Birliğinde 16 kg civarındadır. Bu süre içerisinde Avrupa Birliğinde ise sığır eti üretiminde olduğu gibi küçükbaş eti üretiminde de yıl bazında azalmalar devam etmiş, küçükbaş et üretimi %11,9 oranında azalmıştır. liyetli ve kaliteli hayvancılık için önemli potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Meralarımızın büyük çoğunluğu düşük verimli olup, küçükbaş hayvancılık açısından daha uygundur. imkânına sahip küçükbaş hayvancılığın önemi ortaya çıkmaktadır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, genel olarak zayıf meralar ile nadas, anız ve bitkisel üretime uygun olmayan alanları değerlendirerek et, süt, yapağı, kıl ve deri gibi ürünlere dönüştüren bir üretim etkinliğidir. Türkiye'nin doğal kaynaklarının, özellikle çayır ve meraların koyun ve keçi türlerine daha uygun oluşu, özellikle kırsal kesimdeki halkın tüketim alışkanlıkları gibi etmenler, küçükbaş yetiştiriciliği için uygun bir ortam yaratmıştır. Ülkemiz hayvancılığının geliştirilmesi, sağlıklı üretimin ve sürdürülebilirliğin sağlanması, kayıt sistemlerinin güncel tutulması, hayvancılık politikalarının etkinliğinin arttırılması için yetiştiricilerimiz desteklenmektedir. Bakanlığımızca yürütülen destekleme uygulamaları, faizsiz ve düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılması, hibe programları ve uygulanan ıslah programları ile hayvancılık sektöründe önemli gelişmeler sağlanmıştır. Anaç Koyun-Keçi Desteklemesi Bunların sonucunda hayvancılık faaliyeti, sadece yaşama biçimi olmaktan çıkmış, teknolojiyi kullanan, rekabet ve pazar odaklı, kalite ve verimliliği temel alan nitelikli ekonomik faaliyetler arasında yerini almış, hayvan sayısı ve verimli- Küçükbaş hayvanlarda 2008 yılından itibaren anaç koyun ve keçilere destek verilerek işletmelerin büyümesi ve üretimin sürdürülmesi sağlanmaktadır. Yapılan uygulama ile desteklenen yetiştirici sayısı ile hayvan sayısında önemli artışlar olmuştur. Tablo 4: Anaç Koyun Keçi Desteklemeleri Anaç Koyun - Keçi Yılı 2008 Yetiştirici Sayısı 88.365 Hayvan Sayısı (Baş) 9.400.351 Destekleme Miktarı (TL) 94.003.510 Birim Fiyatı (TL/Baş) 10 2009 116.798 13.687.082 136.870.820 10 2010 160.379 17.746.546 177.465.460 10 2011 179.835 18.734.078 281.011.170 15 2012 189.682 19.913.282 358.439.076 18 2013 198.859 21.002.427 420.048.540 20 Kaynak: HAYGEM Ülkemizin coğrafi yapısı ve geniş meraları göz önüne alındığında, ucuz ma- Tablo 2: 2014 Yılı Türkiye Küçükbaş İşletmelerin Kapasitelerine Göre Dağılımı İşletme Büyüklüğü (Baş) İşletme Sayısı (Adet) Dağılım (%) 01-49 122.982 38,88 50-199 149.905 47,41 200-499 35.926 11,36 7.435 2,35 316.248 100 500 ve Üzeri Toplam Kaynak: HAYGEM ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 49 AYIN KONUSU Tablo 5: Çiğ Süt Desteklemeleri Tablo 7: Koyun ve Keçilerde Verimliliği Artırma Projesi 2010 Destek Miktarı (TL) İnek Sütü 2011 Desteklenen Süt Miktarı (Ton) Destek Miktarı (TL) 2012 Desteklenen Süt Miktarı (Ton) Destek Miktarı (TL) 2013 Desteklenen Süt Miktarı (Ton) 242.311.774 6.057.794 409.156.969 6.320.181 459.593.202 7.339.227 Koyun Sütü 2.517.809 25.178 6.130.420 40.869 4.245.256 Keçi Sütü 3.773.276 37.732 6.256.939 41.713 6.613.430 5.292 132 6.816 104 49.113 Manda Sütü TOPLAM 248.608.153 6.120.837 421.551.145 6.402.868 470.501.001 Destek Miktarı (TL) 2014 Desteklenen Süt Miktarı (Ton) Destek Miktarı (TL) Desteklenen Süt Miktarı (Ton) 501.864.913 7.551.757 345.166.549 6.893.393 28.245 8.106.164 40.531 11.148.681 55.743 44.002 10.794.147 53.970 12.975.122 64.875 326 94.593 474 155.829 779 7.411.800 520.859.817 7.646.732 369.446.211 7.014.790 Kaynak: HAYGEM *ilk on aylık Çiğ süt desteklemesinde temel olarak üreticilerin refah düzeylerinin yükseltilmesi, sürdürülebilir şekilde üretime devam etmelerinin sağlanması amaçlanmaktadır. 2010 yılından itibaren ürettiği sütü Bakanlığımızdan ruhsatlı süt işleyen fabrikalara satan üreticilerin küçükbaş sütüne önemli desteklemeler yapılmıştır. Tiftik Üretimi Desteklemesi Tiftik, benzeri sentetik olarak üretilemeyen, önemli bir dokuma sanayi hammaddesidir. Bu sebeple Tiftik keçisi ye- tiştiriciliği, Bakanlığımızca stratejik olarak değerlendirilerek 2010 yılından itibaren destekleme kapsamına alınmıştır. Koyun ve Keçilerde Verimliliği Artırma Projesi Proje ile yetiştiricilerin elinde bulunan koyun ve keçi sürülerinde kan değişimini sağlayarak verimliliğin artırılması, sıkı kan yakınlığı nedeniyle karşılaşılan olumsuzlukların önlenmesi, kırsal kesimde yaşayan insanlarımıza istihdam oluşturulması amaçlanmıştır. Projeye ilişkin son beş yıla ait bilgiler aşağıya çıkartılmıştır. Tablo 6:Tiftik Desteklemesi 2010 2011 Oğlak 15 15 Ana Mal 14 14 Tali 2012 2013 2014 17 17 20 10 10 Tiftik Miktarı (Kg) 126.056 139.430 150.584 183.491 207.808 Destek Tutarı (TL) 1.749.857 1.918.509 2.559.928 3.119.347 4.164.472 Kaynak: HAYGEM 2010 Dağılan Koç-Teke Sayısı (baş) Ödenek Tutarı (TL.) 1.600.000 Sürü Yöneticisi istihdamı desteği 2014 Yılı Hayvancılık Desteklemeleri kapsamında Sürü Yöneticisi istihdamı desteği uygulaması başlatılmıştır. Bu kapsamda, 500 ve üzeri küçükbaş hayvan varlığına sahip işletmelere 5.000 TL destekleme ödemesi yapılmaktadır. Bu destekleme modeliyle sürü yönetimi elemanlarının sürü yönetimi ile ilgili faaliyetleri daha bilinçli bir şekilde yürütmeleri ve kırsal alanda sürü yönetimi elemanlığının daha cazibeli bir meslek haline getirilmesi amaçlanmıştır. Kalkınma Bölgeleri Hayvancılık Yatırımları Hibe Desteği Kalkınma Bölgeleri Eylem Planları ile Doğu Anadolu (DAP), Güneydoğu Anadolu (GAP), Konya Ovası (KOP) ve Doğu Karadeniz Projeleri (DOKAP) Kapsamındaki İllerde 2014-2018 yılları arasında, mevcut damızlık büyükbaş ve küçükbaş işletmelerinin yeni inşaat veya tadilat projeleri için %50, damızlık boğa, koç, teke alımlarında %80 oranında hibe desteği uygulanması başlatılmıştır. Proje Kapsamındaki İl Sayısı 1376 40 2011 1.600.000 1181 40 2012 1.360.000 1076 40 2013 1.388.000 1351 41 2014 1.367.000 1660 30 Kaynak: HAYGEM Halk Elinde Islah Projesi Çiğ Süt Desteklemesi Birim Destek TL/kg Yılı Halk elinde ıslah yaklaşımı sosyal tabanlı bir ar-ge projesidir. Ülkemizin genetik mirası olan safkan küçükbaş hayvan ırklarımızı geliştirmek ve korumak üzere başlatılan proje çerçevesinde safkan koyun ve keçi projeleri uyguladığımız tescilli sürülerin analarına 80 TL, yavrulara 50TL’ye kadar destekleme ödemesi yapılmaktadır. Küçükbaş Hayvancılık ve Çözüm Süreci Son yıllarda küçükbaş hayvancılıkta gözüken artışa yapılan desteklemeler ile çözüm süreci politikaları etkili olmuştur. Ülkemizde çözüm süreci ve uygulanan politikalar ile; Ülkemiz hayvancılığı açısından da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin coğrafi yapısı ve bölge insanının hayvan yetiştiriciliğine yatkın bir kültüre sahip olması sonucu; bölgedeki mevcut çayır ve meraların kullanımını artırmış, güvenlik nedeniyle kullanılamayan arazilerin ekonomiye kazandırılması sağlanmış, boşaltılan kırsal yerleşim alanlarına kentten dönüşler başlamış, köylere dönüş ile bölgede ekonomik faaliyetlerin ve yatırımların artışı sağlanmıştır. Küçükbaş hayvancılık işletmelerimizde karı sağlayacak ve arttıracak olan sadece verimlilik yaklaşımıdır. Kaliteli, sağlıklı ve güvenilir damızlık hayvan üretmek, bunları ve üreme ürünlerinin pazarlanması verimliliği sağlayacaktır. Koyun ve keçi yetiştiricisinin işletme verimliliğini sürdürmesi ise ıslah çerçevesinde işbirliğiyle başarılabilecektir. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu küçükbaş hayvancılık ıslahında başarı, yetiştirici farkındalığı ve katkısına bağlıdır. Uluslararası standartlarda yetiştirici düzeyinde yürütülecek ıslah çalışmalarda Damızlık Koyun Keçi Yetiştirici Birliklerine ve bunların koordinasyonunu sağlayacak Merkez Birliğinin etkinliği son derece stratejik öneme sahiptir. Halen 80 ilde damızlık koyun ve keçi yetiştiricileri birlikleri faaliyette olup sektörel manada kendilerinden daha katılımcı ve paylaşımcı önemli hizmet vermeleri beklenmektedir. Birliklerimizin büyük bir özveri ile öncelikle ıslah kültürünü yetiştiricilere benimsetmeleri gerekmektedir. Bu süreçte Bakanlığımızın gözetiminde sürdürülecek çalışmalarda birliklerimizin başarılı olacaklarını düşünüyor, sektörel anlamda tüm paydaşların katkıları ile küçükbaş hayvancılığımızın daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Küçükbaş hayvancılık, ülkemizin coğrafi olarak uygun olması nedeniyle üretici, tüketici, sanayici işbirliği ile sosyal refah seviyesi yüksek bir faaliyet olacaktır. Üreticilerimize bol kazançlı ve bereketli bir gelecek diliyorum. Tablo 8: Halk elinde Islah Projesi Yıllar Irkı İl Sayısı Yetiştirici Sayısı Hayvan Sayısı Destek Tutarı Milyon TL 2005-2010 12 13 472 81.900 12,2 2011 23 42 3027 478.529 16,4 2012 27 54 4.566 789.910 31,7 2013 28 61 5.000 960.000 38,7 Kaynak: TAGEM 50 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 51 AYIN KONUSU Prof. Dr. İrfan Erol Gıda Tarım ve Hayvanclık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü AYIN KONUSU Hayvancılığın gelişmesinde ve çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanmasında, bulaşıcı hayvan hastalıkların yayılmasının önlenmesi, kontrol altına alınabilmesi ve hastalıklarla mücadelede etkinliğin artırılabilmesi için hayvan hareketlerinin kontrol edilmesi, bu nedenle de hayvanların ve işletmelerin kayıt altına alınması, hayvan satış yerlerinin ve kesimhanelerin ruhsatlan- 52 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI KÜÇÜKBAŞ HAYVAN HASTALIKLARI VE KARANTİNASI dırılması, bu yerler dışında hayvan satışı ve kesiminin yapılmamasının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Hayvan hastalıklarının kontrol altına alınması ve gıda güvenliği kapsamında koyun-keçi türü hayvanların kayıt altına alınması, kimliklendirilmesi ve hareketlerinin izlenmesi faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi için Avrupa Birliği’ne uyumlu sağlıklı ve güvenilir verilerin bulunduğu elektronik bir kayıt sisteminin kurulması amacıyla Genel Müdürlüğümüz tarafından Koyun-Keçilerin Elektronik Kimliklendirilmesi ve Kaydı Projesi hazırlanmıştır. 2010 yılında yayımlanan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanu- nu ile hayvan ve bitki varlığının hastalık ve zararlılara karşı korunması, mücadele yöntemleri, hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların önlenmesi ve insan sağlığının korunması ile çiftlikten sofraya gıda güvenilirliğini sağlamak amacıyla, birincil üretim dahil, gıdanın üretim ve dağıtımının tüm aşamaları ile ilgili kuralların belirlenmesi, kontrolü ve izlenebilirliği amaçlanmıştır. 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereğince, Hayvan Hastalıkları ile Mücadeleye yönelik 39 adet yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu 39 yönetmelik arasında yer alan “Tazminatlı Hayvan Hastalıkları ve Tazminat Oranlarına Dair Yönetmelik” ile tazminat oranları yeniden belirlenmiş ve yetiştiricilerin kayıplarının daha fazla miktarlarda karşılanmasına imkan sağlanmıştır. Yine “Hayvan Hastalıklarında Tazminat Yönetmeliği” ile Tazminatlı Hayvan Hastalıkları ve Tazminat Oranlarına Dair Yönetmelikte yer alan hayvan hastalıklarından hangilerine (Ruam, sığır tüberkülozu, sığır brusellozu, koyun ve keçi brusellozu, sığır vebası, Afrika at vebası, kuş gribi, sığırların nodüler ekzantemi, kuduz ve şap) tazminat ödemesi yapılacağı, ödeme yapılacağı yer ve zamanı belirlenmiştir. Hayvan Hastalığı Tazminat Yönetmeliği ile ilk defa, kuduz, koyun ve keçi brusellozu, sığırların nodüler ekzantemi ve mezbahada tespit edilen tüberkuloz hastalığı tazminat kapsamına alınmıştır. Yine bir yenilik olarak ilk defa bu yönetmelikle tazminatlı hayvan hastalıkları nedeni ile imha edilen madde ve malzemeler için tazminat getirilmiştir. Yine bu Yönetmelikler arasında yer alan “İhbarı Mecburi Hayvan Hastalıkları ve Bildirimine İlişkin Yönetmelik” ile 34 adet kara hayvanı hastalığı ve 17 adet su hayvanı hastalığı ihbarı mecburi hastalık olarak belirlenmiştir. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 4 üncü ve 43 ncü maddesine dayanılarak hazırlanan Bulaşıcı Hayvan Hastalıkları ile Mücadelede Uygulanacak Genel Hükümlere İlişkin Yönetmelikle, hayvan ve hayvansal ürünlerden insan ve hayvanlara geçebilen hastalıklardan korunma ve bulaşıcı hayvan hastalıkları ile mücadelede uygulanacak genel esaslar belirlenmiştir. Söz konusu yönetmelik hayvan sağlığını korumaya, bulaşıcı hayvan hastalıkları ile mücadeleye ve bu hususta her türlü tedbiri almaya dair yapılacak genel iş ve işlemleri kapsamaktadır. İhbarı mecburî bir hastalığın ortaya çıkması veya ortaya çıkma şüphesinin varlığı halinde, hastalığın yayılmasının önlenmesi için koruma ve gözetim bölgeleri oluşturulmakta, hastalıkla ilgili epidemiyolojik araştırma yapılmakta, gerekli kontrol, teşhis ve diğer incelemeleri yapmak için numune alınmakta, gerekli görülmesi halinde hayvanlar itlaf ve imha edilmekte ve hayvanların hareketlerinin kısıtlanması veya yasaklanması amacıyla kordon konulmaktadır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 53 AYIN KONUSU Hastalık mihraklarında alınacak karantina tedbirlerinin yerine getirilmesinde Muhtarlık, Zabıta, Emniyet ve Jandarma teşkilatı ile işbirliği yapılmaktadır. Hayvan sağlığı hizmetlerinin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak için mevzuat ve uygulamalar konusunda, İl/İlçe Müdürlüklerinde görevli tüm resmi veteriner hekimler, serbest veteriner hekimler, belediye ve özel kesimhane veteriner hekimleri, hayvan satış yeri yetkilileri, hayvan yetiştiricileri, kasap, celep ve hayvan taşımacılığı ile uğraşan kişilere yönelik olarak İl Müdürlüklerince eğitim çalışması yapılmaktadır. Hayvan Hastalıkları ile Mücadele Projesi kapsamında Ülkemiz hayvancılığının geliştirilmesi, üretimin arttırılması, ekonomik yönden önemli kayıplara sebep olan hayvan hastalıkları ile mücadele ve bu hastalıkların ülke genelinde eradikasyonunun sağlanması amaç edinilmiştir. Söz konusu proje ile uygulamaya konulan projeler, koruyucu aşılama programları ve hayvancılık desteklemeleri ile hayvan hastalıklarının öncelikli olarak kontrolü ve sonrasında eradikasyonu hedeflenerek, Ülkemiz hayvancılığının geliştirilmesi, üretimin artırılarak ekonominin canlandırılması, tarım sektörünün gayrisafi milli hasıla içerisindeki payının arttırılması amaçlanmış olup, çalışmalarımız bu amaç doğrultusunda devam etmektedir. Hastalıklarla mücadelede koruyucu aşılamalar çok önemlidir. Bu amaçla Türkiye genelinde aşı bedeli alınmadan Şap, Brusella ve Koyun-Keçi Vebası hastalıklarına karşı aşılama yapılmaktadır. İhbarı zorunlu hastalıkların çıkışında, hastalığın yayılmasının önlenmesi için Bakanlığımız İl/İlçe Müdürlüklerince kordon, karantina,, temizlik ve dezenfeksiyon tedbirleri alınmakta, bazı hastalıklarda zorunlu kesim uygulanmaktadır. Küçükbaş hayvanlarda görülen ihbarı mecburi hayvan hastalıkların, spesifik mücadelesinden bahsetmek gerekirse; 54 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI AYIN KONUSU Şap Şap Hastalığı ile mücadele kapsamında Bakanlığımızca aşı bedeli alınmadan aşı uygulanmaktadır. Mücadelede kullanılan aşılar ücretsiz olarak İl Müdürlüklerine gönderilmiş ve yetiştiriciden aşı ücreti alınmadan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara uygulanması sağlanmıştır. Şap Hastalığı ile mücadele kapsamında 2014 yılında Anadolu’da küçükbaş hayvanlarda stratejik ve mihrak aşılaması, Trakya’da ise programlı şap aşılaması uygulanmıştır. 2014 yılında Anadolu ve Trakya’da şap hastalığını ve aşılamaları izlemek amacı ile bölgesel serosurvey çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Mavidil Hastalıkla mücadelede aşılama, karantina, serosurvey ve vektör kontrolü uygulamaları yapılmaktadır. Vektör mücadelesi amacıyla, su birikintileri ve bataklıkların ekosisteme zarar vermeyen fakat güçlü larvasidal etkili ürünlerle uygun aralıklarla ilaçlanması sağlanmaktadır. Hastalık çıkan bölgelerde sirayete maruz hayvanlar 3 yıl boyunca aşılanmaktadır. Sineklerin aktif olduğu dönemlerde duyarlı hayvanlarda klinik izleme yapılmakta, mavidil şüpheli her olgudan ilgili Enstitülere marazi madde gönderilmektedir. Koyun Keçi Brusellozu Bakanlığımızca Şap hastalığının kontrolüne yönelik olarak Risk Bazlı Stratejik Plan hazırlanmıştır. Hastalıkla mücadelede, 3PD50 değerindeki aşılar yerine, içerisindeki antijen oranı daha yüksek 6PD50 değerindeki aşılar kullanılmıştır. Böylece Şap Enstitüsü tarafından yeni üretilen, hem daha kaliteli, hem de hayvanlarda daha kuvvetli bağışıklık oranı sağlayan aşı ile, hastalıkla mücadelede etkinlik artırılmıştır. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ve Şap Enstitüsü Müdürlüğü uzmanlarında, şap hastalığı mihrakları ziyaret edilmekte ve hastalığın bulaşma yolları ile yayılmasının önlenmesi için alınan tedbirler değerlendirilmektedir. Söz konusu uzmanlar ve İl/İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerimiz personellerince hastalık mihraklarından alınan örnekler, Şap Enstitü Müdürlüğümüzde incelenmekte ve hastalık virüsünde değişiklikler görüldüğünde, mücadelede kullanılan aşı üretiminde kullanılan aşı suşunda değişikliğe gidilerek, hastalık oluşturan yeni virüse karşı aşı üretilmektedir. Brusella hastalığı ile mücadelenin temelini aşılama oluşturmaktadır. Bakanlığımızca 2012 yılında brusella ile mücadele stratejisi değiştirilerek subcutan aşılar yerine konjuktival aşı uygulanmasına başlanmıştır. Bakanlığımızın yeni hazırladığı eylem planı çerçevesinde, Trakya’da 25 Mayıs 2010 tarihinde elde edilen Şap Hastalığından aşılı ari statüsünün, 2018 yılında Ege ve Marmara bölgesinde de elde edilmesi hedeflenmiştir. Koyun keçi brusellozu hastalığı tazminatlı hayvan hastalıkları arasına alınarak yetiştiricilerin farkındalıkları artırılmış, halk sağlığını tehdit eden bu zoonoz hastalık ile mücadelede etkinliği artırılmıştır. Hastalıkla mücadele kapsamında B.melitensis konjuktival aşısı ise dişi koyun ve keçiler aşılanmaktadır. Uygulanacak aşılama ile koyun ve keçilerde Brusella sürü prevalansı öncelikle % 1 in altına çekilecek, sonra test ve kesim metodu uygulanarak hastalığın eradikasyonu sağlanacaktır. Ülkemiz genelinde yürütülen 2014 yılı aşılama kampanyasında, Pendik Veteriner Kontrol Enstitü Müdürlüğü tarafından üretilen ve özel sektörden temin edilen konjuktival aşılar ücretsiz olarak İl Müdürlüklerine gönderilmiş ve yetiştiriciden aşı ücreti alınmadan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara uygulanmıştır. Şarbon Şarbon hastalığından korunma ve mücadele amacı ile aşılama, karantina, kordon ve itlaf tedbirleri uygulanmaktadır. Şarbon hastalığına yakalanan hayvanlar tazminatsız olarak öldürülmekte ve imha edilmektedir. Hastalık görülen mihraklarda bulunan büyükbaş, küçükbaş ve tek tırnaklıların tamamı beş yıl boyunca aşılanmaktadır. Koyun ve Keçi Çiçeği Koyun ve Keçi Çiçeği Hastalığından korunma ve mücadele amacı ile aşılama karantina ve kordon tedbirleri uygulanmaktadır. Hastalığın görüldüğü bütün illerde küçükbaş hayvan mevcudunun aşılamaları yoğun ve düzenli bir şekilde yapılmaktadır. Mihraklardaki koyun ve keçiler, kuzu ve oğlaklar ile birlikte çıkış yılı ve sonraki 2 yıl boyunca üst üste aşılanmaktadır. Koyun Keçi Vebası (PPR) Koyun Keçi Vebası Hastalığı ile mücadele kapsamında Bakanlığımızca aşı bedeli alınmadan aşılama uygulanmaktadır. Bakanlığımızca 2010-2013 yılları arasında yürütülen AB destekli “Koyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması” projesi kapsamında temin edilen aşılar ile tüm koyun ve keçi varlığımız PPR hastalığına karşı aşılanmıştır. 2014 yılından itibaren ise Bakanlığımız Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından üretilen PPR aşılarının Ülkemiz genelinde yetiştiricilerden aşı ücreti alınmadan koyun ve keçilerine uygulanmasına devam edilmiş olup, hastalığın ülkesel eradikasyonu gerçekleşinceye kadar aşılama çalışmalarımız devam edecektir. Bakanlığımızca sürdürülen çalışmalar ile 2018 yılında Trakya’da PPR hastalığından ariliğin sağlanması, Anadolu’da hastalığın kontrol altına alınması hedeflenmiştir. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 55 AYIN KONUSU Mehmet Latif Maskan TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Karayazı Ziraat Odası Başkanı AYIN KONUSU Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Küçükba ş hayvancılık Şekil 1. Türkiye kıl keçisi sayısının illere göre dağılımı (%) Şekil 2. Türkiye yerli koyun sayısının illere göre dağılımı (%) yerli koyunların önemli bir kısmını barındırmakta olup, ilk 10 içindeki 6 il bölgemizde bulunmaktadır. 1.Hayvancılığın önemi Hayvancılık ülkemizde, sektörler ve bölgeler arası dengeli kalkınma, sanayi ve hizmetler sektörüne yeni istihdam imkanları yaratma, ulusal geliri artırma, kırsal alanda işsizlik sorununu azaltma, göçü önleme ile kalkınma ve sanayileşmenin finansmanını öz kaynaklara dayandırma gibi önemli iktisadi fonksiyonları yerine getirmektedir. Bunun yanında sektörün ulusal beslenme ve koruyucu sağlık hizmetleri politikasının başarıya ulaşması açısından sosyal amacı ağır basan görevi de bulunmaktadır. Hayvancılık ayrıca, bir taraftan tarımsal işletmelere düzenli gelir, diğer taraftan çeşitli sanayi kollarının hammadde ihtiyacını karşılayan önemli bir üretim dalıdır. 56 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Geçim büyük ölçüde hayvancılıktan sağlandığı için Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi için hayvancılık özellikle de küçükbaş hayvancılık daha da büyük bir anlam ifade etmektedir. 2.Hayvan sayılarının illere göre dağılımı 2014 yılında 10,169,348 baş kıl keçisi olup, bu mevcudun %40,6’sı sadece 10 ilimizde bulunmakta, geriye kalan %59,4’ü ise diğer illere dağılmıştır. Bu 10 ilden 5’i doğu ve güneydoğu Anadolu bölgemizde olup, bu veriler bölgemizin hayvancılıktaki yerini ve önemini açıkça göstermektedir. Ülkemizde 2014 yılında 29,011,546 baş yerli koyun mevcudu olup, bu mevcudun % 40,2’si 10 ilde, %59,8’i ise diğer illerde bulunmaktadır. Bölgemiz Şekil 3. Türkiye merinos koyunu sayısının illere göre dağılımı (%) 2014 yılı Türkiye merinos koyunu sayısı 2,103,644 baş olup, mevcudun %87,9’u 10 ilde bulunmakta olup, geriye kalan %12,1’lik kısım diğer illere dağılmıştır. Görüldüğü üzere ilk 10 içinde bölgemize ait hiçbir il yoktur. Türkiye’de 2014 yılı itibariyle 177,811 baş tiftik keçisi olup, bunun %95,9’u sadece 10 ilde bulunmakta, geriye kalan %4,1’lik mevcut ise diğer illere dağılmıştır. İlk 10 içinde sadece 2 il bölgemizde bulunmaktadır. 3.En önemli yem kaynağımız çayır ve meralar Hayvancılıkta ekonomik bir üretim yapılabilmesi için doğal yem kaynaklarından yani çayır ve meralardan maksimum düzey- Şekil 4. Türkiye tiftik keçisi sayısının illere göre dağılımı (%) ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 57 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Tablo 1. Türkiye çayır ve mera alanları Bölgeler 2001 Tarım Sayısı Alan (ha) Pay (%) 1998-2013 tespiti yapılan alan (ha) (B) Tespitin toplam alana oranı (%) (B/A) Kuru ot verimi (kg/ha) Ege 802.879 5,49 356.766 44,4 600 Marmara 552.662 3,78 279.125 50,5 600 Akdeniz 659.334 4,51 511.828 77,6 500 4.570.182 31,27 3.682.710 80,6 450 İç Anadolu Karadeniz 1.533.603 10,49 1.074.163 70,0 1000 Doğu Anadolu 5.485.449 37,53 3.698.449 67,4 900 450 Güneydoğu Anadolu Toplam Mera alanı 1.012.576 6,93 542.441 53,6 14.616.685 100,00 10.145.482 69,4 Kaynak: http://www.tarim.gov.tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/BUGEM.pdf (*pay ve oranlama mevcut verilerden hesaplanmıştır) de faydalanmak gerekmektedir. Çayır ve mera alanlarının %37,5’inin Doğu Anadolu Bölgesinde, %6,9’unun ise Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunduğu, yani meralarımızın yarıya yakınının bölgemizde bulunduğu dikkate alınırsa burada ekonomik olarak hayvancılığın yapılabileceğini söyleyebiliriz. Kaldı ki özellikle DAB’de meralarımızdan dekara 900 kg ot alınabilmektedir. Bu verim Karadeniz bölgemiz hariç diğer bölgelerle kıyaslandığında çok yüksek bir rakamdır. Ancak öncelikle bu meraların kaliteli ve üretim yapılabilir bir duruma getirilmesi gerekmektedir ki, bu durum 1998 yılında çıkarılan Mera Kanunu’nun önemini bir kat daha artırmaktadır. 1998-2013 yılı tespit verilerine bakıldığında toplam mera alanımızın %69,4’ünün tespitinin tamamlandığı görülmektedir. Bu oran Doğu Anadolu Bölgesinde %67,4 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise %53,6’dır. 58 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Beklentilerimiz Bölgedeki Mera Kanunu çalışmaları en kısa zamanda bitirilmeli ve meralar üreticilerin verimli bir şekilde faydalanabilecekleri yapıya kavuşturulmasıdır. Ayrıca yem bitkilerinin toplam ekilebilir alandaki payını artırıcı faaliyetler artırılmalıdır. Kaçakçılık bölge için en önemli risklerden birisidir. Hayvan hastalıklarının özellikle bölgeye kaçak yollardan giren canlı hayvanlar kanalıyla yayıldığı düşünüldüğünde, bu konuda gerekli tedbirlerin sıkılaştırılması, cezaların caydırıcı noktaya getirilmesi önem arz etmektedir. Bölgede hayvancılık çoğunlukla meraya dayalı küçükbaş hayvancılık özellikle koyunculuk şeklinde yürütülmektedir. Bu bölge, geçmiş bu imkanın azami düzeyde değerlendirilmesi neticesinde özellikle küçükbaşta ihracat üssü olmuştur. Ama ne yazık ki günümüzde bundan eser kalmamıştır. Bölgenin teşvik ve uygun bölgesel politikalarla tekrar bu konuda canlandırılmasına ihtiyaç vardır. İhracatta geçmişte yaşadığı kimliğin tekrar kazandırılması, bölge refah düzeyinin artması, bölge insanı kadar ülke hayvancılığına da önemli katkılar sağlaması kaçınılmaz olacaktır. Küçükbaş hayvancılığa verilen destekler artırılmalıdır. Diğer yandan şehirleşme her geçen gün artmakta, toplumsal talep de bu eksende gelişme göstermektedir. Üretilen hayvansal ürünlerin bölgede üretilmesi ve değerlendirilmesi de bu açıdan bakıldığında, büyük önem arz etmektedir. Bu yöndeki talepleri karşılayabilmek için hayvancılığa dayalı sanayiinin (et ve süt sanayii vb.) bölgede yatırım yapması teşvik edilmelidir. Hayvan hastalıkları bölge ve dolayısıyla ülke hayvancılığının en önemli sorunudur. Bölgenin yapısı itibariyle bu sorun daha da önem kazanmaktadır. Yapılacak olan hayvan hastalıkları ile mücadele çalışmalarına ağırlık verilmeli ve hastalık riski minimum düzeye indirilmeye çalışılmalıdır. Bölgede birim hayvandan elde edilen verim, mevcut potansiyel dikkate alındığında genelde düşüktür. Nedeni ise yerli ırk hayvanların toplam içerisindeki payının yüksek olmasıdır. Bölgemizde verim artırıcı faaliyetlere ağırlık verilmelidir. Üreticilerin eğitim düzeyi bilimsel anlamda üretim yapmalarını engellemektedir. Bölgede üreticilere bilgi aktarımını sağlayacak ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan verim kayıplarını önleyecek danışmanlık hizmetlerinin sayı ve kalite olarak artırılmalıdır. İşletmelerin sermaye gereksinimini dikkate alacak olursak, sermaye unsuru yeterli olmayan bir hayvancılık işletmesinden üretimde artış beklemenin mümkün olamayacağını söyleyebiliriz. Kredi şartları, üretimin artırılmasını sağlayacak ve istenildiği zamanda üreticilerin ihtiyacına cevap verecek şekilde düzenlenmeli ve bölge üreticilerinin hizmetine sunulmalıdır. Bölgemiz organik hayvancılık için çok uygun bir yapıya sahiptir. Bu alanda projelerin hayata geçirilmesi, bölge ve ülke hayvancılığına çok büyük katkılar sağlayacaktır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 59 AYIN KONUSU Prof. Dr. Veysel Ayhan Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı AYIN KONUSU Ülkemizde küçükbaş hayvancılığın genel durumunu değerlendirirken göz ardı edemeyeceğimiz ve en başta söylenmesi gereken sözümüz; sektörümüz ülke ekonomisi açısından çok önemlidir ve ülkemiz kırmızı et açığının kapatılmasında küçükbaş hayvancılık sektörünün geliştirilmesinden başka bir seçeneğimiz bulunmamaktadır. TÜİK verilerine göre; 2014 yılı Mayıs ayı itibariyle Koyun sayımızın 32 milyon 186 bin baş, keçi sayımızın da 10 milyon 186 bin baş olmak üzere toplamda 42 milyon 372 bin baş olarak gerçekleştiğini görüyoruz. olarak 250 yıl kadar önce başlamış olsa da ülkemizde çok geç de olsa örgütlenme bilincine varılıp Birliklerin kurulmaya başlanmasından sonra bugün emin adımlarla ilerleme kaydedildiği çok açık olarak ortadadır. Küçükbaş hayvan varlığımızın durumunu Avrupa ve Dünya ülkeleri ile kıyasladığımız da 2013 yılı FAO rakamlarına göre koyun keçi sayılarının toplamında Avrupa da birinci Dünyada ise 11. sırada bulunan ülkemizin, 2014 yılı sonu için açıklanacak rakamlarla en azından Avrupa’daki yerimizi ko- tışı için çalışmalar yapmak, dolayısıyla damızlık hayvan yetiştiriciliğinin temelini oluşturmaktadır. Nihayetinde de küçükbaş hayvancılığın sürdürülebilir olmasını sağlayıcı çalışmalar yapmaktır. 2012 tarihinde yapılan 2. Olağan Genel Kurulumuz sonrasında göreve başladığımız andan itibaren geçen yaklaşık 3 yıllık süreçte Bakanlığımızın da büyük katkı ve destekleriyle önemli işlere imza atılmıştır. Ülkemiz iklim ve topoğrafik yapısı bakımından koyun ve keçi yetiştiriciliği için çok uygundur. Doğal olarak günümüzde de insanımızın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında koyun ve keçi çok büyük yer tutmaktadır. Nitekim küçükbaş hayvancılıktan et, süt, yapağı, deri gibi çeşitli ürünler elde etmenin yanında her yıl 2-2.5 milyon civarında küçükbaş hayvan kesimiyle kurbanlık ihtiyacını karşılanmış olması nedeniyle de oldukça önemli bir yere sahiptir. rurken Dünyadaki sıralamasında da daha üst sıralara çıkabileceğini tahmin ediyoruz. Küçükbaş hayvan varlığımız artarken et ve süt üretiminde de artışlar kaydedilmiş olup bu manada toplam kırmızı et üretimindeki payı % 15, toplam süt üretimindeki payı ise % 10 olmuştur. İki binli yılların başından itibaren ülkemizde küçükbaş hayvancılık adına bir kıpırdanma başlamış ve gözle görülür bir biçimde gelişim içine girmiştir. Bu anlamda en büyük atılımlardan biri kuşkusuz küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin Birlikler halinde ülkemiz genelinde örgütlenmeleri olmuştur. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde özellikle de Avrupa Birliği’nde, küçükbaş hayvancılık örgütlenmeleri bundan yaklaşık 60 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Ülkemizde Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlikleri ilk olarak 2001 yılında kurulmaya başlamış olup bugün itibariyle 80 ilde Birlikler örgütlenmesini tamamlamıştır. Küçükbaş hayvancılıktaki örgütlenmenin gelişmesinde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sağlanan destekleme politikaları teşvik edici olmuştur. 2006 yılından itibaren koyun ve keçilere küpe takılması ve küpe desteklerinin başlaması ile yetiştiricilerin birliklere üyelikleri ve ilgisi artmıştır. Birlikler her geçen gün güçlenip, küçükbaş hayvancılığımızın yükünü sırtlanmaları gerektiğinin bilincine vararak, Merkez Birliğimizin de yeniden yapılanması ile birlikte daha hızlı adımlarla kurumsallaşmaya başlamıştır. Adından da anlaşılacağı gibi Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliklerimizin temel amacı, ülkemiz koyun ve keçilerin mevcut durumunu iyileştirmek, verim ar- Öncelikle küçükbaş hayvancılığın vazgeçilmezi olan ancak son yıllarda büyük sorun haline gelen çoban konusunda önemli gelişmeler yaşanmış ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ve Merkez Birliğimizin yoğun gayretleri sonucunda hazırlanan çobanlık için ulusal meslek standardı 18 Nisan 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Diğer yandan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığınca yürütülen ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği, İşkur Genel Müdürlüğü ile Merkez Birliğimizin de paydaşı olduğu "Sürü Yönetimi Elemanı Benim" projesi uygulamasına 2013 yılının Ekim ayında başlanmış ve açılan 4 kursta 99 çobanımız eğitimden geçerek sertifikasını almıştır. 2014 yılında ise açılan 235 kursta 8.463 çobanımız sürü yönetimi elemanı eğitiminden geçmiştir. Bakanlığımızdan aldığımız bilgilere göre de 2015 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 61 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Genel Müdürlüğü yetkilileri ile yapılan ısrarlı çalışmaları neticesinde 11 Temmuz 2012 tarihinde “Ormanlarda ve Orman İçinde Bulunan Otlak, Yaylak ve Kışlaklarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayınlanmış, keçicilik yapan yetiştiricilerimiz rahat bir nefes almıştır. Bir diğer önemli konu da artık küçükbaş hayvanlarımızı diğer ülkelere ihraç edebilecek konuma gelebilmemizdir. Bu anlamda İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğimizce Azerbaycan’a Cumhuriyet tarihinde ilk kez olmak üzere 90’ı dişi, 10’u teke olmak üzere 100 adet keçi ihraç edilmiştir. Hayvancılık Genel Müdürlüğümüz nezdinde Merkez Birliğimizin yaptığı girişimler ve çalışmalar sonucunda yine tarihinde ilk kez olmak üzere Türkmenistan’a 200 adet damızlık koç ve koyun ihracatı gerçekleştirilmiştir. 62 yılında 12.775 kişinin eğitimden geçerek sertifika alması planlanmıştır. Başlangıçta birkaç ilimizde uygulamasına başlanan ‘’Sürü Yönetimi Elemanı Benim ‘’ projesi bugün itibariyle 81 ilimizde yürütülmektedir. için en az 100 baş anaç, en çok 200 baş anaç kapasiteli yeni ahır ve ağıl yapımı, tadilatı ve kapasitelere uygun damızlık erkek materyal alımına hibe desteği uygulanmaktadır. Küçükbaş hayvancılığa son yıllarda Cumhuriyet tarihinde görülmemiş destekler verilirken bu defa 2014 yılı tarımsal desteklemeler kapsamında 1 Ocak 2014 tarihinden geçerli olmak üzere en az 500 küçükbaş hayvana sahip, çoban istihdam edecek işletmelere yıllık 5 bin lira destek verilmesi kararlaştırılmıştır. Hayvancılıkta en önemli hedef; birim hayvandan yüksek verim elde etmek olup, bunun da en önemli şartı; yüksek nitelikli damızlıklarla sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturmaktır. Merkez Birliği ve Birliklerimizin temel amacı yerli hayvan ırklarımızın verim kapasitelerini yükseltmek amacıyla ıslah çalışmaları yapmaktır. Küçükbaş hayvancılığın gelişmesine çok büyük destekler veren Bakanlığımızın bir desteği de DAP, GAP, DOKAP ve KOP kapsamında yer alan illerimizdeki yetiştiricilerimize verdiği destektir. 2018 yılına kadar uygulanacak olan inşaat yapımı ve onarımı için % 50, koç ve teke alımı için de % 80 hibe desteği şeklinde verilen bu destek kapsamında, Türkvet veya Koyun-Keçi kayıt sistemine göre işletmesi aktif olan yetiştiricilere, küçükbaş Bugün itibariyle Birliklerimizin kurulmasıyla örgütlenme sorununun aşılmasına bağlı olarak özellikle Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Ülkesel Projesi ile önemli mesafeler katedilmiş, projenin tanıtım etkinliği TAGEM Koordinatörlüğünde 3 Temmuz 2013 tarihinde başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi EKER olmak üzere, yaklaşık 2500 kişinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Şu an itibariyle TAGEM, Üniversitelerimiz ve Birliklerimiz işbirliğinde devam eden Proje, 2005 yılında 12 ırk için 13 il de 472 yetiştiricinin sahip olduğu 82 bin hayvanla başlamış olup, bugün 28 ırk için 61 ilimizde 5 bin yetiştiricinin sahip olduğu 1 milyon civarında küçükbaş hayvanla yürütülmektedir. Islah çalışmaları içinde önemli bir husus olarak ta; 9 Şubat 2013 Tarih ve 28554 sayılı resmi gazetede yayımlanan Safkan Damızlık Koyun Keçi Yetiştiriciliği Hakkında Tebliğ ile Birliklerimize soykütüğü tutma ve ıslah programı yapma yetkisi verilmektedir. Merkez Birliğimizin Bakanlığımız nezdinde yaptığı çalışmalar sonucunda bu konuda önemli mesafeler alınmıştır. Uygulamaya koyduğumuz Web tabanlı Koyun Keçi Bilgi Sistemi ile ıslah programında aktif bir şekilde görev almaktayız. Böylece veriler daha sağlıklı toplanıp kaydedilerek ıslah programı aksamadan sürdürülebilir şekilde yürütülecektir. Diğer yandan Merkez Birliğimizce ıslah programlarını ve yeni projeleri de- ğerlendirmek üzere bir Islah Komisyonu oluşturulmuştur. Ormanlık alanlarda özellikle keçilerin otlamasını yasaklayan eylem planı sonrasında Merkez Birliğimizin Orman Son derece önemli olarak gördüğümüz bir diğer çalışma da Konya’da gerçekleştirilmiş, ülkemizde ilk kez küçükbaş hayvancılığın durumunun uluslararası düzeyde görüşüldüğü bir kongre düzenlenmiştir. Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Enstitüsünün 100.kuruluş yıldönümü anısına düzenlenen ‘’Küçükbaş Hayvancılık Kongresi’’ yerli ve yabancı bilim adamları ile birlikte Damızlık Koyun Keçi Yetiştirici Birliklerimiz ve üye yetiştiricilerin yoğun katılımı ile Ekim 2014 de Konya’da yapılmış, kongrede küçükbaş hayvancılığın bütün yönleri ele alınırken sürü yöne- ticilerinin durumu ve mevcut sorunları da uluslararası düzeyde görüşülmüştür. Uluslararası alanda da bir takım çalışmaları takip etmek amacıyla kısa adı ICAR olan Uluslararası Hayvan Kayıt Komisyonu tarafından bu yıl 39. düzenlenen ve 2014 yılının Mayıs ayında Almanya’nın Başkenti Berlin’de yapılan toplantıya katılarak ülkemiz temsil edilmiş, yurt dışında ilk kez böylesine önemli bir kuruluşun davetine katılınmış olunması küçükbaş hayvancılığımız adına önemli bir gelişme olmuştur. Türkiye’den sadece Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliğinin üye olduğu komisyona Merkez Birliğimiz tarafından üye olma talebimiz iletilerek süreç başlatılmıştır. Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliklerine üye yetiştiricilerimizin pazara erişim sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla, Et ve Süt Kurumu ile Merkez Birliğimiz arasında 6 Ocak 2015 tarihinde Birliklere üye yetiştiricilerin küçükbaş hayvanlarının Merkez Birliğimiz aracılığı ile İl Birliklerinden tedarik edilerek Et ve Süt Kurumunun uygulamaya koyduğu hayvan alım sözleşmeleri çerçevesindeki hayvanların satın alınmasına ilişkin bir protokol imzalanmış, yetiştiricilerimizin yıllarca küçükbaş hayvanlarını pazarlama noktasında sıkıntılar yaşadığı bir ortamda yaşanılan sıkıntıların bu çalışma ile aşılabileceği düşünülmüştür. Küçükbaş hayvancılığımızın halen bir takım sorunları olsa da son zamanlarda büyük bir gelişim ve değişim yaşamasını göz önüne alarak bundan sonraki dönemlerde de bizlere gelecek için bir hayli ümit vaad etmektedir. Sektörün çok daha iyi noktalara geleceğine inanmakla birlikte küçükbaş hayvancılığın gelişimine ciddi destekler veren ve politikalarını tamamen bu gelişime göre yön veren Bakanlığın gelecek için belirlediği hedefleri önemsiyoruz. Bakanlığımız, 2023 yılı stratejik hedefinde küçükbaş hayvandan elde edilecek kırmızı et üretim hedefini en az %25 olarak belirlemiştir. Ayrıca temelde küçükbaş hayvanların yararlandığı mera alanlarının ıslah edilerek arttırılacak olması hedefler arasında yer almıştır. Bakanlığımızın bugüne kadar yaptığı çalışmalarda olduğu gibi ileriye dönük hedefleri de bizlere ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 63 AYIN KONUSU Kasım Piral Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü AYIN KONUSU ET VE SÜT KURUMU'NUN KÜÇÜKBA Ş HAYVANCILIK AÇISINDAN PİYA SA MÜDAHALE UYGUL AMAL ARI ğu bulunan kurum, kuruluş ve kişiler tarafından düzeltici ve iyileştirici tedbirlerin uygulamaya konulması en elzem ihtiyaçtır. Kırmızı et, insanımızın beslemesinde çok önemli ihtiyaç iken ülkemiz tarımında da önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle kırmızı etin stratejik bir ürün olarak nitelendirilmesi doğru bir yaklaşımdır. Bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu üzere, içerdiği eksojen aminoasitler, mineraller geleceğe ilişkin yaptıkları tarımsal planlamalarda, bu hususu öncelikli olarak göz önünde bulundurmaktadırlar. Ülkemizde yapılan geleceğe ilişkin tarımsal planlamalarda, gerek iç dinamiklerimizi ve gerekse dünya çapındaki gelişmeleri göz önünde bulundurmamız, sürdürülebilir bir yapının oluşturulması için son derece önem arz etmektedir. Gelişmiş dünya ülkelerinin mevcut durumuna bakıldığında her ülkenin coğrafi özelliklerine ve sosyal yapılarına göre kendilerine has bir politika ürettiği görülmekte- %7’sinin küçükbaş hayvanlardan karşılandığı görülmektedir (FA0,2013). Bu oranların ülkemiz halkının, dini inanışı, coğrafi yapısı, iklim, mera yapısı vb farklı özellikleri nedeniyle ölçü kabul edilmesi hiç de gerçekçi olmaz. Ancak bilinen bir gerçek var ki, kırmızı et ihtiyacının sadece büyükbaş hayvandan karşılanmaya çalışılması ülke hayvancılığındaki dengeleri bozan en önemli etkendir. Ki ülkemizde kırmızı etin ancak % 12 si küçükbaş hayvanlardan karşılanabilmektedir. Bu nedenle bu sorunun çözümüne katkı sağlayacak tüm yaklaşımların, sığır etine alternatif olan küçükbaş etinin üretimine, dolayısıyla tüketimine yönelik olması gerekmektedir. Düzensiz ve yetersiz yağış alan ülkemizin meralarının zayıf olması, kırmızı et üretimine dönük meraya dayalı hayvan beslemede ekonomik tercihin küçükbaş hayvancılıktan yana yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Üretilen eti en ucuza mal etmek için eldeki imkânları en verimli şekilde kullanmak temel ilke olmalıdır. Bakanlığımızın 2014-2017 d ö n e m i Bakanlığımızın bugüne kadar uyguladığı yönlendirici metotlar ve destekleme politikaları ile küçükbaş hayvan üretimi büyük oranda yükselmiştir. Bu kapsamda, üretimin yanı sıra küçükbaş hayvan etinin tüketiminin de artırılması hususunda, resmi yetkili kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, medyanın, sağlık uzmanlarının ve tüketici konumundaki tüm bireylerimizin kendilerine göre sorumluluklar yüklenmesi gerekmektedir. rimizin ürünlerinin daha iyi fiyattan değerlendirebilmesi için planlı üretime dayalı olan “Sözleşmeli Besicilik” modeli büyükbaşta olduğu gibi küçükbaşta da uygulamaya konulmuştur. Bu proje ile Kurumumuzla sözleşme imzalayan küçükbaş üreticilerine kuzu ve oğlak için 50 krş /et kg, toklu ve çebiç için 40 krş /et kg, koyun ve keçi için 30 krş/ et kg tutarında sözleşme primi ödemesi yapılmaktadır. Et ve Süt Kurumu olarak, faaliyet alanımız içerisinde yer alan konularda sürekli bir çözüm arayışı içerisindeyiz. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın desteği ile yürütmekte olduğumuz çalışmalar hakkında kamuoyunu bilgilendirmekte fayda görüyor, bunlardan bazıları hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin hayvan bakım ve besleme konularında teknolojik gelişimine katkı sağlayan örgütlenme çalışmalarına da destek olmak ve örgütlenmeye teşvik etmek amacıyla bu yönde faaliyet gösteren Türkiye Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği ile Kurumumuz arasında 2015 yılı içerisinde “Hayvan Tedarik Protokolü” imzalanmıştır. Bu sözleşme ile bu Birliğimize üye olan yetiştiricilerimize önceki belirttiğim primlere ek olarak 10 krş /et kg prim ödemesi yapılması imkanı sağlanmıştır. 2015 yılı için Türk Silahlı Kuvvetleri ile yapılan et satış protokolünde yer verilerek, küçükbaş hayvan eti satış miktarında önemli önemli ölçüde artış sağladı. Konuya gösterdikleri duyarlılıktan dolayı Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri yetkililerine ve mensuplarına buradan teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Halkımızın kırmızı ette tüketim tercihinin sığır eti yönünde oluşması, ülkemizin coğrafi ve mera özelliklerinin küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygun olması ile tezat teşkil etmekte ve bir türlü kırmızı et arzında ve talebinde istenen denge kurulamamaktadır. Bu dengesizlik kimi zaman tüketiciyi, kimi zaman yetiştiriciyi ve kimi zaman da sektörün diğer aktörlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu dengenin sağlanabilmesi için etken faktörlerin çok iyi ortaya konulması ve tespit edilen kritik noktalarda sorumlulu- 64 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Müşteri guruplarımız arasında yer alan kamu kurumları ile yaptığımız görüşmelerle, bu alanda da küçükbaş eti satışlarında da önemli ölçüde artışlar sağlanmıştır. Bu konudaki çalışmalarımız devam etmektedir. vitaminler ve yağlar ile insan beslemesinde alternatifsiz bir gıda maddesi olması günümüzde kırmızı etin stratejik bir ürün olarak nitelendirilmesinde en önemli etken olarak ortaya çıkmaktadır. Bütün dünya ülkeleri dir. Dünya kırmızı et tüketimine bakıldığında, ihtiyacın % 58,5’inin domuzdan, % 34’ünün büyükbaş hayvanlardan ve Stratejik Planında ortaya konan stratejik hedeflerden birisi ülkemizdeki küçükbaş hayvan sayısını artırmaktır. Kurumumuzca, satışın dışında üretim boyutunda da çalışmalar yürütülmektedir. Daha öncesinde şarküteri ürünlerinin üretiminde kullanılmayan küçükbaş etinin kullanılması ve Türk halkının damak tadına uygun şarküteri ürünleri üretilmesi yönünde çalışmalarımız yürütülmektedir. Küçükbaş hayvan yetiştiricilerimize garanti pazar sağlanması ve yetiştiricile- Halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, küçükbaş etinin insan beslenmesindeki öneminin, bu konuda öncesinde kamuoyunda oluşturulmuş olan yanlış algıların, özellikle kalp ve damar hastalıkları yönünden sağlık uzmanlarının tavsiyelerinin ve Türk toplumunun damak tadına uygun yöresel yemek tariflerinin yer aldığı ve mağazalarımızda ücretsiz olarak dağıtılmasının planlandığı yayınların basımı ile ilgili çalışmamız tamamlanmak üzeredir. Küçükbaş eti tüketimiyle ilgili algıların değiştiği, protein ihtiyacını karşılamak için daha fazla küçükbaş hayvan eti tüketen ve daha sağlıklı beslenen nesiller temenni ediyorum. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 65 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Levent Genç Veteriner Hekim TZOB Teknik Müşavir DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK ÜRETİMİ 1.Dünya’da küçükbaş hayvancılık Dünyada 2013 yılında 1,5 milyar baş sığır, 194 milyon baş manda, 976 milyon baş keçi ve 1,2 milyar baş da koyun mevcudu vardır. Sığırın en fazla Amerika (%34,4) ve Asya (%33,7) kıtasında, manda (%96,6) keçi (%58,5) ve koyunun (%44) ise Asya kıtasında yoğunlaştığı görülmektedir. Sığır Manda Afrika 20,8 Amerika 34,4 0,7 3,7 7,4 Asya 33,7 96,9 58,5 44,0 Avrupa 8,3 0,2 1,7 11,2 Okyanusya 2,7 0,0 0,4 9,1 1.467.548.724 193.821.181 975.803.263 1.162.875.535 Dünya (baş) 2,2 Koyun 35,7 28,2 Tablo 4. Dünya sağılan hayvan sayıları (2013) İnek Tablo 3. Dünya kırmızı et üretimi (2013) Manda 10,5 24,2 19,7 Amerika 48,3 0,0 2,3 4,7 Asya 22,5 89,2 70,8 49,5 Avrupa 15,8 0,3 2,1 13,2 4,5 0,0 0,5 12,9 Dünya (ton) 63.983.529 3.722.800 5.372.407 8.589.257 Kaynak: www.fao.org/ Kaynak: www.fao.org/ Dünyada 2013 yılında 299 milyon baş sığır, 26 milyon baş manda, 438 milyon baş keçi ve 537 milyon baş da koyun kesilmiştir. Sığır kesiminin en fazla Amerika (%39,5) ve Asya (%30,8) kıtasında, manda (%95) keçi (%68,9) ve koyunun (%48,8) ise Asya kıtasında yoğunlaştığı görülmektedir. Manda Keçi 35,8 34,3 Amerika 26,6 0,0 4,6 0,7 Asya 51,9 99,6 55,1 51,4 Avrupa 18,4 0,4 4,5 13,6 3,2 0,0 0,0 0,0 204.166.744 59.519.507 200.008.068 219.686.641 Sığır eti üretiminin en fazla Amerika (%48,3), manda eti (%89,2), keçi eti (%70,8) ve koyun etinin (%49,5) ise Asya kıtasında yoğunlaştığı görülmektedir. 2013 yılında Dünyada 707 milyon ton süt üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu üretimin 601 milyon tonu inekten, 78 milyon tonu mandadan, 18 milyon tonu keçiden, 10 milyon tonu da koyundan elde edilmiştir. İnek sütü üretiminde en fazla pay % 35 ile Avrupa kıtasına, manda (%99,7) keçi (%59,3) ve Koyun (%47,6) da ise Asya kıtasına aittir. 2.Türkiye’de Küçükbaş hayvancılık Türkiye küçükbaş hayvancılığı; büyük oranda düşük verimli yerli ırklardan oluşan popülâsyonu, ağırlıklı olarak otlatmaya dayalı besleme koşulları ve sınırlı girdi ile üretimin hedeflendiği ekstansif Tablo 5. Dünya süt üretimi (2013) İnek Afrika Keçi Koyun 5,7 3,4 23,3 22,2 Amerika 30,8 0,0 3,3 0,4 Asya 29,5 99,7 59,3 47,6 Avrupa 35,0 0,3 14,1 29,8 Okyanusya 4,7 0,0 0,0 0,0 Dünya (ton) 601.455.329 77.493.960 17.957.372 10.137.749 Kaynak: www.fao.org/ bir yapıya sahiptir. Sektörün bu özelliklerine; işletmelerin küçük ve cılız bir yapıya sahip olması, girdi temini, ürün pazarlama ve değerlendirme olanaklarının yetersizliği, buna bağlı olarak üreticinin pazar fiyatından düşük pay alması, üretimin büyük ölçüde geçimlik olarak yapılması da eklenebilir (Ertuğrul ve ark., 2010). Koyun Tablo 6. 2014 Yılı Türkiye Küçükbaş İşletmelerin Kapasitelerine Göre Dağılımı Afrika 12,2 4,7 26,3 22,8 Amerika 39,5 0,0 2,2 4,7 Asya 30,8 95,0 68,9 48,8 Avrupa 13,7 0,2 2,3 13,6 İşletme Büyüklüğü (baş) 3,9 0,0 0,3 10,1 1-49 122.982 38,88 50-199 149.905 47,41 200-499 35.926 11,36 7.435 2,35 316.248 100 Okyanusya Dünya (baş) 298.799.160 25.798.819 43.832.0371 536.742.256 Kaynak: www.fao.org/ 500 + TOPLAM Dünya’da 2013 yılında 1,299,660,606 baş hayvan kesilerek 81,667,993 ton kırmızı et üretilmiştir. Yaklaşık 82 milyon tonluk 66 Manda Ülkemizdeki yerli koyun ırkları Akkaraman, Morkaraman, Dağlıç, İvesi, Kıvırcık, Karayaka, Sakız, Tuj, Güney Karaman ola- Tablo 2. Dünya kesilen hayvan sayıları (2013) Sığır 2,9 Koyun Kaynak: www.fao.org/ Koyun 8,9 Okyanusya Keçi 32,7 Dünya (baş) Keçi Manda Afrika Okyanusya Afrika Keçi Sağılabilen hayvan mevcudunda; en fazla inek (%51,9), manda (%99,6), keçi (%55,1) ve koyun (%51,4) Asya kıtasında bulunmaktadır. kırmızı etin; 64 milyon tonu sığırdan, 3,7 milyon tonu mandadan, 5,3 milyon tonu keçiden ve 8,6 milyon tonu da koyundan elde edilmiştir. Sığır Tablo 1. Dünya hayvan sayıları (2013) Dünyada 2013 yılında sağılabilen; 204 milyon baş inek, 60 milyon baş manda, 200 milyon baş keçi ve 220 milyon baş da koyun mevcudu olmak üzere toplamda 683 milyon baştan fazla hayvan mevcudu vardır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI İşletme Sayısı (adet) Dağılım (%) Kaynak: HAYGEM ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 67 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Şekil 3. Sağılan küçükbaş sayısının seyri (1991-2014) Aslında hayvan sayısını 2009 öncesi ve 2009 sonrası diye değerlendirmekte fayda vardır. Çünkü 1991-2009 arasında koyun sayısı %46,2 keçi sayısı %52,4 toplam küçükbaş sayısı ise %47,5 azalmışken, bu yıldan sonra bir anda artışa geçmiş, 2009-2014 yılları arasında yani 4 yılda koyun sayısı %43, keçi sayısı %102, toplam küçükbaş sayısı ise %54 oranında artmıştır. rak sayılabilir. Bunların yanı sıra Kangal Akkaramanı, Herik, Hemşin, Gökçeada, Norduz, Çine Çaparı, Karya, Pırlak, Karakaş gibi çok sayıda ırk, tip, yerel tip, varyeteden söz etmek olanaklıdır (Ertuğrul ve ark., 2009). Keçi yetiştiriciliği ülkemiz için en önemli hayvancılık üretim dallarından birisidir. Özellikle keçi üretimi yapan işletmeler gelirlerinin %70’ini bu üretimden sağlamaktadırlar. Dolayısıyla bu üretimde yaşanabilecek olumsuz bir gelişme üreticilerimizin %70 gelir kaybına neden olmakta, sosyal yapıda da ciddi sorunlar yaratmaktadır. Geçmişte yaşanan ormanlık bölgelerde keçi yetiştiriciliği yasaklarından vazgeçilmiş olması bu açıdan önemli bir husus olarak kamuoyunu uzun süre meşgul etmişti. Keçi hem eti hem sütü, hem de tiftik açısından değerlendirildiğinde önemli bir üretim olarak göze çarpmaktadır. Keçi sütü anne sütüne en yakın süt olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle özellikle bebeklerde sık tercih edilmekte, bebek mamalarında da kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra, meşhur dövme Kahramanmaraş dondurmamız, kefir gibi ürünler keçi sütünden yapılmakta, keçi sütünün önemi artıkça birçok keçi peyniri çeşidi de yaygın- Yaşanan bu artışla keçi sayısı nerdeyse 1991’li yıllar seviyesine çıkarken, koyun sayısı ise 1996’lı yıllara yaklaşmıştır. 41 milyon başlık toplam küçükbaş hayvan sayısı ise nerdeyse 19951996’lı yıllara yaklaşmıştır. laşmış, tüketiciler tarafından tercih edilir olmuştur. Keçi sütünün probiyotik tatlıların üretiminde ve kozmetikte de kullanıldığı bilinmektedir. Yine aynı şekilde keçi etinin diyetetik özelliği vardır. Kolesterol ve yağ seviyesi diğer etlere göre daha düşük olduğundan dolayı, kalp ve damar hastalıklarını önlemede sağlıklı bir diyet olarak kabul edilmektedir. TÜİK verilerine göre; 1991 yılında; toplam koyun içerisinde merinosun payı %2.1, yerli ırkın payı %97.9 iken 23 yıl sonra yani 2014 yılında; merinos %6.8’e yükselmiş, yerli ise %93.2’ye gerilemiştir. 1991 yılında; toplam keçi içerisinde kıl keçisinin payı %89, tiftik ırkın payı %11 iken 23 yıl sonra yani 2014 yılında; kıl %98.3’e yükselmiş, tiftik ise %1.7’ye gerilemiştir. 2.1.Türkiye’de küçükbaş hayvan işletmeleri 2014 yılında ülkemizde 316,248 baş küçükbaş hayvancılık işletmesi mevcuttur. İşletme kapasitelerine bakıldığında %47,4’lük payla en fazla 50-199 başlık kapasitede yoğunlaşıldığı, bunu %38,9’luk payla 1-49 başlık kapasitenin izlediği görülmektedir. 500+ işletmelerin oranı ise %2,35’dir. 1991 yılında 29,099,735 baş olan sağılan küçükbaş hayvan sayısı 2014 yılında %35 oranında azalarak 18,913,164 baş olmuştur. Aynı dönemde koyun sayısı %37,5 azalışla 23,222,244 baştan 14,511,991 başa gerilemiş, keçi sayısı %25 azalışla 5,877,490 baştan 4,401,173 başa gerilemiştir. 2.2.Türkiye küçükbaş hayvan sayısı TÜİK verilerine göre; ülkemizde 1991 yılında 40,432,340 baş koyun, 10,764,198 baş keçi ve toplamda 51,196,538 baş küçükbaş hayvan mevcudu varken 2014 yılında; koyun sayısı 31,115,190 başa, keçi sayısı 10,347,159 başa, toplam küçükbaş sayısı ise 41,462,349 başa gerilemiştir. 1991 yılında 1,462,181 ton olan küçükbaş süt üretimi 2014 yılında 1,576,523 ton olmuştur. Küçükbaş süt üretiminde 20022003 yıllarında katsayı değişikliği yapılmış, bu değişiklikle toplam süt üretimi bir yılda %21 oranında artarak 867,009 tondan 1,048,095 ton olmuştur. Veriler geriye doğru bu çerçevede yenilenmediği için değerlendirmenin bu yıldan sonraki dönemlere göre yapılması daha gerçekçi olacaktır. Tür ve rklara göre küçükbaş hayvan saylarnn dağlmnn seyri (1991‐2014) 120,0 Pay (%) 100,0 80,0 93,2 89,0 60,0 40,0 20,0 6,8 11,0 0,0 2,1 1,7 Yerli Şekil 1. Tür ve Irklara göre küçükbaş sayılarının seyri (1991-2014) 68 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Yukarıda bahsedilen husus çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında; 2003-2014 yılları arasında toplam küçükbaş süt üretimi %50 oranında artarak 1,048,095 tondan 1,576,523 tona yükselmiştir. Türler özelinde bakıldığında; üretimin koyunda %45 artışla 657,388 tondan 1,113,130 tona, keçi sütünün ise %67 artışla 278,136 tondan 463,394 tona yükseldiği görülmektedir. 98,3 97,9 Merinos kl tiftik Şekil 2. Tür ve Irklara göre küçükbaş sayılarının dağılımının seyri (1991-2014) ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 69 Faruk Coşkun Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Başkanı TEKNİK SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Dünya nüfusu giderek artmakta olup, 6,1 milyar olan insan nüfusunun 2015 yılında 7,2 milyara, 2030 yılında ise 8,2 milyara ulaşması beklenmektedir. Buna karşın gıda kaynakları her gün daha da azalmaktadır. Bu nedenle, ülkeler ve ilgili uluslararası örgütler, gıda kaynaklarını yeterli hale getirmek, gıdaya erişimi kolaylaştırmak ve yeni kaynaklar oluşturmak doğrultusunda yoğun çaba göstermektedir. Gıda kaynaklarının başında da hayvansal protein anlamında su ürünleri öne çıkmaktadır. Halen yaklaşık olarak toplam 153 milyon ton civarında olan dünya su ürünleri üretiminin 2030 yılında 173 milyon tona ulaşacağı, avcılık ve yetiştiricilik üretiminin eşitleneceği öngörülmektedir. Ancak, bu öngörü alınacak çevresel tedbirler, su kaynaklarının korunması ve planlı kullanımı ile mümkündür. I.ve II. Su Ürünleri Yetiştiriciliği Çalıştaylarında ayrıca Sektör toplantılarında detayları ile görüşülmüştür. Ancak günümüzde bu sorunların bazılarının halen devam ettiği ve yenilerinin gündeme geldiği görülmektedir. Pazarlama ile ilgili sorunlar; Üretim planlamasının olmaması nedeni ile arz-talep dengesi içinde, talebe olan azlığı gidermek açısından, tanıtım faaliyetleri yetersizdir. Ülkemizde bir balık borsası bulunmamaktadır. Balık fiyatlarında istikrar sağlanamamaktadır. Hallere faturasız balık girişi yapılmaktadır. Ülkemizde de su ürünleri yetiştiriciliği üretim, ihracat, istihdam ve kırsal kalkınma boyutu ile ekonomimize katkıda bulunan bir tarımsal- endüstriyel faaliyettir. 2000’li yılların başında 79 bin ton olan yetiştiricilik üretimi 2013 yılında 233 bin tona ulaşmıştır. En fazla yetiştirilen su ürünleri türü denizlerde çipura ve levrek, iç sularda alabalıktır. 2013 yılında 111 bin ton çipura ve levrek üretilirken, 122 bin ton alabalık yetiştirilmiştir. Bu hızlı büyümede, modern tekniklerin kullanımı, kuluçkahanelerin devreye girmesi, yem teknolojisindeki gelişmeler, yem fabrikalarına, işleme ve değerlendirme tesislerine yapılan yatırımlar ve bilgi birikimi büyük rol oynamıştır. Şüphesiz ki bu gelişmeler bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunların büyük bir kısmı Merkez Birliğimizce düzenlenen 70 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Birçok ülkenin uyguladığı etiket ve barkod uygulamasına geçilememiştir. Arz fazlası balığın piyasadan çekilerek fiyat istikrarını sağlayacak bir müdahale kurumu bulunmamaktadır. Maliyetin altında ve kar marjı olmayan balıkların satışını engelleyecek bir sistem mevcut değildir. Yem ile ilgili sorunlar; Yem hammaddelerindeki fiyat artışı yem kalitesini etkilemekte, balık unu oranları giderek düşmektedir. Yemin içerisindeki hayvansal proteinin orijini ve oranı bilinemediğinden, yemin kalitesi yönünden güvensizlik oluşmaktadır. FCR oranlarındaki artış sonucu daha fazla yemleme gerekmekte, bu da yemden kaynaklanan birim maliyetleri artırmaktadır. Yem etiketlerinde yem içeriği ve özellikle kullanılan hayvansal protein orijini ve oranı belirtilmemektedir. Sektörün temel girdisi, doğal su kaynakları, deniz, göl ve akarsulardır. Bu doğal kaynakların varlığı ve sürdürülebilir olması sektör için olmazsa olmazların başında gelmektedir. Bu nedenle bu kaynakların çevresel etkilerden, aşırı kullanımdan, bozulup tahrip edilmesinden üreticiler kaçınmalıdır. Sektörle ilgili belirtilen bu sorunların dışında ve doğrudan üretici birliklerimizi ilgilendiren önemli bazı sorunlara da mevcuttur. Üretici birliklerimiz ile Merkez Birliğimizin gücünü ve etkinliğini artıracak yasal ve yapısal düzenlemeler yetersizdir. Yemlerin ve yem hammaddelerinin gümrük vergileri yüksek olup, ithalatı kolaylaştıracak tedbirler alınabilir. Tüm yetiştiricilerin ve üreticilerin, üretici birliklerine üye olma zorunluluğu bulunmadığından, örgütlenme istenilen seviyede değildir. Yem kalitesinde görülen bu olumsuzluk balığın lezzetini de etkilemekte, balığa olan talebi azaltmaktadır. Destekleme ödemelerinden üretici birliklerine ve Merkez Birliğine yapılan kesinti yetersizdir. Diğer sorunlar; Rizikosu yüksek bir sanayi olmasından dolayı sigortanın gelişmiş olmaması, risk kriterleri, hasar kapsamı hususları yeniden ele alınmalıdır. Üretici birliklerinin ve Merkez Birliğinin yaptırım gücünün artırılması ve güçlenmesi açısından 5200 sayılı Üretici Birlikleri Kanunu ihtiyaca kafi gelmemektedir. Kira müddetleri kısadır. Kişi başına tüketim azalmaktadır. Kültür balığı hakkında ön yargıları giderecek çalışmalar yapılmamaktadır. Deniz balıkları üretim tesislerinin aşı ve boylama yerleri ile ilgili ihtiyaçları giderilememiştir. İskelelerin planlanması, yapımının sağlanması konusunda kurumlar arasında koordinasyon eksikliği bulunmaktadır. Su ürünleri yetiştiriciliği sektörünü her yönüyle daha da ileriye götürmek, dünya ve Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almasını sağlamak, halkımıza sağlıklı ve kaliteli ürünler sunarak tüketimi artırmak başlıca görevlerimizdir. Bu görevlerimizin başarı ile yapılması ise, sektör analizinin doğru ve objektif olarak yapılması, rasyonel politikaların oluşturulması ile mümkündür. Ülkemizin 450 milyon dolar civarında ihracat yapan bir su ürünleri sektörü bulunmaktadır. Bu rakam 1 milyar doları aştığında zaten sektörümüz kendiliğinden ses getirecektir. Alabalık ve füme ihracatında ülkemiz kaynaklı düşük fiyat teklifleri nedeni ile olumsuzluklar yaşanmaktadır. İhracatın artmasını sağlayacak ihracat teşvikleri; dondurulmuş, fileto ve füme balıklara verilmemektedir. Uzak doğu ve Amerika pazarlarının artırılmasını sağlayacak navlun desteği henüz gerçekleşmemiştir. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 71 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN TARIMIN GELECEĞİ İÇİN ÜRETİCİ BİRLİKLERİ ŞART Şehzadeler Ziraat Odası HEPOKUR VE ODA BAŞKANLARINDAN ZİYARET Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse, göreve geldiği günden itibaren yaptıkları faaliyetleri özetledi, çalışmaların basında yansımalarını Hepokur ile paylaştı. Başkan Köse, "İlçemizde tarımın gelişmesi için Bozkır Ziraat Odası olarak Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız Ş.Şemsi Bayraktar'ın tarım alanında gösterdiği hedeflerde çiftçilerimize hizmet etmeyi amaçlamaktayız” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Merkez delegelik seçimlerine katılan TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nuri Sorman, 2014 yılında büyükbaş havyan sayısının yüzde 7,5 artış ile 15 milyon adede, küçükbaş hayvan sayısının da yüzde 10 artış ile 2,5 milyona ulaştığını açıkladı. Menteşe Öğretmenevinde gerçekleştirilen TZOB delege seçimine 11 ilçenin Ziraat odası başkan ve delegeleri katıldı. Oda başkanları faaliyetlerini açıklarken, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanvekili Nuri Sorman, Türk tarımı ile ilgili bilgiler verdi. Sorman, “Tarımda çok iyi bir yere gelmemiz için kooperatifçiliğin ve üretici birliklerinin mutlaka yaygınlaştırılması gerekmektedir. Havza bazlı üretim projesinin hayata geçirilmeyişinin sebebi devletten beklememizdendir. Artık devletin bu işleri yapması mümkün değildir. Çünkü ülkemiz demokratik bir rejim ile idare edildiği için bir vatandaşına ne hakkı veriyorsa diğer vatandaşına da aynı hakkı vermek mecburiyetindedir. Onun için bizlerin mutlaka ve mutlaka kooperatifleşmeyi ve üretici birliklerini hayata geçirmemiz gerekmektedir” dedi. Tarımsal israf 45-50 milyar Sorman, tarımsal üreticilerin milli gelirden yeteri kadar pay sahibi olamadığını belirterek, “Bugün ülkemizde 45-50 milyar dolar tarımsal israf söz konusudur. Bu israflar ancak planlı üretimler ile önlenebilir. 2014 yılında 18 milyar dolarlık ihracat yapan tarım sektörü maalesef kendini sürdürülebilir şartlara hazırlayamamış durumdadır. Ülkemizde bu kadar insanı barındıran, diğer sanayi kuruluşlarına hammadde sağlayan, bu kadar istihdam yaratan tarım sektörünün mutlaka ve mutlaka revize edilmesi gerekmektedir. Ülkemizin milli gelirine baktığımız zaman kişi başına 10 bin 500 dolar düşmektedir. Ama tarımcının milli gelirden aldığı paya bakarsanız bunun üçte biri yani 3 bin 500 dolar civarında tarım sektöründeki insanlara pay düşmektedir. 2014 yılında gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 12,7 artarken, tarımsal ürün fiyatları yüzde 6,7 civarında artmıştır. Yani üretici yüzde 12 enflasyon karşısında yüzde 6’lık bir fiyat farkı alarak ürünlerini satmak zorunda kalmıştır” dedi. 72 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bozkır Ziraat Odası Ziyarette, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur’un yanı sıra Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner, Güneysınır Ziraat Odası Başkanı Mustafa Akman, Hadim Ziraat Odası Başkanı Adem Arslanhan ve Meclis Başkanı Murat Yaman hazır bulundu. Büyük ve Küçükbaş Hayvan Sayısında Artış Tarım sektörünün 2014 yılında ülkenin yüzde 20,7’sine istihdam sağladığını, 2014 yılında 18 milyar dolar ihracat yapan tarım sektörünün yine 2014 yılında 12 milyar dolarlık ithalat yaptığını belirten Sorman, 6 milyar dolar ülkenin dış ticaret fazlasının tarım sektörü tarafından ülke ekonomisine katıldığını belirtti. Sorman, “2014 yılında büyükbaş hayvan sayımız yüzde 7,5 artarak 15 milyon adede ulaşmıştır. Burada Sayın Genel Başkanımızın büyük emekleri ve gayretleri vardır. Özellikle canlı havyan ve et ithalatını Sayın Başbakan ile bizzat görüşmüş, hayvancılık yapan çiftçilerimiz biraz daha rahatlamıştır. Küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 10 artarak 2,5 milyon başa ulaşmıştır” şeklinde konuştu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur ile bölgedeki Ziraat Odaları Başkanları Bozkır Ziraat Odası Başkanı Ali Köse'ye ziyarette bulundular. BAKAN YARDIMCISI ARZU’DAN ZİYARET Aksaray Ziraat Odası alanında ciddi atılımlar yaptığını belirterek, Aksaray’ın parlayan bir yıldız olduğunu kaydetti. Düşük Faizli Kredi Verilmeli 2014 yılında üretecinin kullandığı kredi borç miktarının yüzde 20 civarında artarak 45 milyar TL’ye ulaştığını belirten Sorman, “Bu 45 milyar TL’nin yüzde 36’sı yüksek oranlı faizlerle alınan kredilerdir. Mutlaka tarıma daha düşük faizli ve daha fazla kredi verilmelidir. Kredilerin geri ödenmesine baktığımız zaman da en dürüst ve borcunu ödeyen kesim yine tarım sektörüdür. Geriye dönmeme oranı sadece yüzde 3 civarındadır. 2014 yılında girdi artışlarına baktığımız zaman gübrede yüzde 1 ila yüzde 11 arasında, mazotta yüzde 4,4 ve tarımsal elektriğin kilovat saati 30,3 kuruşa yükselmiştir. Bu girdilerin KDV ve fonları mutlaka aşağıya düşürülmesi ve üreticilerimizin daha ucuz maliyetle üretim yapması sağlanması gerekmektedir” dedi. Ziyarette Bozkır Ziraat Odasında işlem yaptıran çiftçilerin istek ve temennilerini de dinleyen Hepokur, Oda personeline çalışmalarında başarılar diledi. Ziraat Odası Başkanı Emin Koçak da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Bakan Yardımcısı Arzu’ya tarım ve hayvancılık alanında Aksaray’daki çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Aksaray’da Ziraat Odası tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Tarım, Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarı kapsamında Aksaray’a gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Ziraat Odası Başkanı Emin Koçak’ı makamında ziyaret etti. Ziyaretinde Aksaray’ın tarım ve hayvancılık alanında bilgiler alan Arzu, özellikle son yıllarda Aksaray’ın tarım ve hayvancılık ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 73 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN SERTİFİKALI FİDAN SATIŞINA BAŞLADI Akdağmadeni Ziraat Odası HAYVANLARI TELEF OLAN ÇİFTÇİYE YARDIM kazanç elde edilebilmesi konusunda çalışma içerisinde olduklarını vurgulayan Elmalı, “Ziraat Odası olarak köydeki çiftçimizin en az 100 meyve fidanı, 10 ineği ve 50 tavuğu olsun istiyoruz. Bu sayede, köyden şehre göçü yavaşlatmak, çiftçimizin köyünde geçimini en iyi şekilde sağlamasını istiyoruz” diye konuştu. Ziraat Odası Başkanı Ali Balbay ise, “Buraya gelmeden zararın bu kadar büyük olduğunu bilmiyorduk. Ailenin çok zor durumda olduğunu gördük ve ziyaret sonrasında yönetim olarak bir araya geldik ve ailemize bu şekilde yardım etmenin kararını aldık. Biz gücümüzün yettiğince çiftçilerimizin zor günlerinde yanında olacağımıza söz vermiştik, yapmış olduğumuz işlerle bunun lafta kalmayacağını da ispatlamış olduk. Yine geçtiğimiz hafta ilçemize bağlı Akçalı köyünde de bir çiftçimizin ahırı çıkan yangından zarar gördü. Yine yönetim olarak bir karar alıp bu çiftçimize de elimizden geldiği kadar yardımcı olacağız. Çiftçilerimizin hiçbir tutunacağı dalı yok. Bizler her zaman onların yanında olmaya hazırız. Çiftçilerimiz unutmasınlar ki onların bir Ziraat Odası var ve her zaman onlara kapımız açık” diye konuştu. Meyveciliğin yanında süt birliği kurarak hayvancılığı da desteklediklerini ifade eden Elmalı, “Bütün çalışmalarımız bölge çiftçisine yöneliktir. Bölge çiftçisi kazansın, üretsin. Bu güne kadar 60 bin meyve fidanı toprakla buluştu. Hedefimiz yüz bin meyve fidanını toprakla buluşturmaktır” ifadelerini kullandı. Yıldızeli Ziraat Odası yangın nedeniyle hayvanları telef olan çiftçiye yardım eli uzattı. Akdağmadeni Ziraat Odası bölge çiftçisine, maliyetine sertifikalı fidan ve yonca tohumu satışına başladı. İlçeye bağlı Güneykaya beldesinde ikamet eden çiftçi Bayram Asartepe’ye ait ahır ve samanlıkta yangın çıktı. Yaklaşık bir ay önce samanlıkta çıkan yangın nedeniyle bitişiğindeki ahırda bulunan inekler de dumandan zehirlenerek telef oldu. Çıkan yangınla birlikte büyük maddi zarara uğrayan ve çok zor durumda kalan çiftçi Bayram Asartepe’ye Ziraat Odası sahip çıkarak yardım elini uzattı. Akdağmadeni Ziraat Odası Başkanı Eyyüp Elmalı, her yıl düzenli olarak başlattıkları sertifikalı fidan ve yonca tohumu satışlarının başladığını belirterek, “Ziraat odası olarak getirdiğimiz sertifikalı meyve fidanlarını çiftçimize maliyet fiyatına satıyoruz. Ceviz, kayısı, armut, şeftali, dut, kiraz, vişne, ayva, erik, bodur elma gibi fidanların satışı başladı” dedi. Her zaman çiftçinin yanında olduklarını, çiftçinin daha fazla ÇİFTÇİLERE BAĞ-KUR ÇAĞRISI Bingöl Ziraat Odası Bingöl Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Başkanlık Müşaviri Mehmet Uçar, Ziraat Odası Başkanı Mustafa Karaaslan’ı ziyaret etti. Ziyarette sosyal güvenlik uygulamaları ile Bağ-Kur iş ve işlemleri hakkında genel bilgiler veren Uçar, son yıllarda kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik yapılan çalışmalara dikkati çekti. Bingöl’de tarım sektörünün gelişmesi için çalıştıklarını belirten Ziraat Odası Başkanı Karaarslan da çiftçilerin Bağ-Kur sigortası ödemekte zorlandıklarını söyledi. Karaaeslan, SGK’nın çiftçilerin yaşam koşullarını göz önüne alarak düzenleme yapması gerektiğini belirtti. Ziyaretten duyduğu memnuniyetini dile getiren Karaarslan, bilgilendirme toplantılarının tekrarlanmasının büyük fayda sağlayacağını, çiftçi üyeleriyle yapılacak toplantılarda SGK temsilcilerinin de bulunmasının yararlı olacağını ve bu toplantılara müdürlük temsilcilerinin katılımın sağlanmasının kendilerini memnun edeceğini belirtti. 74 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Yıldızeli Ziraat Odası Ziraat Odası Başkanı Ali Balbay, Başkan Yardımcısı Mehmet Karabulut ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Güneykaya Beldesi’ne giderek almış oldukları ineği çiftçiye teslim etti. Almış olduğu yardım karşısında duygulanan çiftçi Asartepe “Bir ile 10’un arasında hiçbir fark yok. Bu yapmış olduğunuz davranışla zor günümüzde bizi mutlu ettiniz. Söyleyecek fazla bir şey bulamıyorum Allah sizlerden razı olsun.” dedi. YAĞMUR ÜRETİCİYİ RAHATLATTI Siirt'te yağmur çiftçinin yüzünü güldürdü. Siirt Ziraat Odası Başkanı Gündüz Tanık, uzun zamandan beri beklenen yağışların ekinlere iyi geldiğini, kurumaya yüz tutmuş ürünü canlandırdığını söyledi. Tanık, "Bu yıl kış aylarında fazla yağış görmedik. Yağan kar da kısa sürede eriyince toprak kurudu. Ancak Mart ayında üst üste yağan Siirt Ziraat Odası yağışlar toprağı iyice doyurdu, toprak yapısının suyu tutma özelliği açısından iyi oldu. Çünkü çiftçinin en çok önemsediği, yağışların zamanlı olmasıdır. Yağışların zamanlı yağması bizleri çok mutlu etti. Bu yağışlarla birlikte bu dönem ürünleri gübreleme dönemidir. İlimizde çiftçilerin yüzü yağışla güldü" dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 75 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN SİGORTA ÇAĞRISI Adıyaman Ziraat Odası Adıyaman Ziraat Odası Başkanı Salih Şahan, geçen yıl yaşanan doğal afetlere dikkati çekerek, çiftçilere tarım sigortası yaptırmaları çağrısında bulundu. Şahan, tarım sektörünün dünya nüfusu açısından taşıdığı kritik önemin yanı sıra ekonomik risklerden yüksek düzeyde etkilenen, son derece hassas bir faaliyet sahası olduğunu dile getirdi. Şahan, şöyle devam etti:“Geçen yıl meydana gelen aşırı rüzgâr ve dondan dolayı ilimiz merkez ve ilçelerinde, başta meyvecilik ve sebzecilik alanlarında olmak üzere, yaklaşık yüzde 40 ile yüzde 80 arasında zarar oluşmuş ve sonuçta ürün sigortasını yaptırmayan birçok çiftçimiz mağdur duruma düşmüştür. Çiftçilerimizin aynı mağduriyeti tekrar yaşamamaları için, olası herhangi bir doğal afete karşın, gerek bitkisel ürün ve gerekse hayvansal hayat sigortası yaptırmaları büyük önem taşımaktadır. Bitkisel Ürün Sigortası ve Hayvansal Hayat Sigortasında, poliçede yazılı primin yüzde 50’si devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Tüm bitkisel ürünler için; dolu, fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını risklerinin neden olduğu miktar kaybı ile meyve, sebze ve kesme çiçekler için doludan kaynaklanan kalite kaybı sigorta kapsamındadır. TRAKTÖR MUAYENELERİ MAHALLİNDE YAPILIYOR Mudanya Ziraat Odası Başkanı Raif Döner, anlaşmalar çerçevesinde traktör muayenelerinin köylerde yapılmaya başlandığını bildirdi. Ziraat Odası olarak yaptıkları çalışmaya muhtarların da destek verdiğini kaydeden Döner, 23 mahallede çalışmaların tamamlandığını, ay sonuna kadar bütün çalışmaların bitirileceğini ifade etti. Yeni yönetmelikle muayenesi olmayan traktörlerin 2. el satışının yapılamadığına dikkati çeken Başkan Döner, çiftçilerden bu fırsatı değerlendirmelerini istedi. Tarım sigortası yaptırmak isteyen çiftçilerimiz öncelikle Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıt yaptırarak, daha sonra TARSİM’e bağlı sigorta acentelerine başvurularını yapmaları gerekmektedir.” ÇİFTÇİLERE MEYVECİLİK EĞİTİMİ ZEYTİNYAĞI FABRİKA ÇIKIŞ FİYATI ARTTI Erdemli Ziraat Odası Eğitime konuşmacı olarak Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Ziraat Mühendislerinden Rasim Aslan, Halil Gür ve Mustafa Bircan katıldı. Yapılan eğitim çalışmalarını önemsediklerini ifade eden Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öğer, “Çiftçilerimizin talepleri doğrultusunda eğitimler gerçekleştiriyoruz. Ekonomisi meyveciliğe dayanan mahallemizde gerçekleştirdiğimiz bu çalışmayı önemsiyoruz. Çiftçilerimiz uzmanlardan bugün doğru bilinen yanlışları da öğrendi. Gerçekleştirilen bu tür eğitimler gerek verime, gerekse kaliteye olumlu yönde yansıyacak. Dolayısıyla ekonomik manada kazancı da arttıracak” dedi. Öğer, talepler doğrultusunda eğitimlerin devam ettirileceğini kaydetti. Mut Ziraat Odası Elde yağlık zeytin kalmayınca zeytinyağı fiyatlarının Türkiye genelinde arttığını anlatan Çelik, "Mut ilçesinde yaklaşık 15 adet zeytinyağı fabrikası bulunuyor. Bu işletmeler 2013 yılında zeytinyağını 5 ila 5,50 liradan aldı. 2014 yılı sonunda ise zeytinyağının litre fiyatı 10 liraya çıktı, perakende fiyat ise 13–15 lira arasında seyretti. 2015 yılında ise bu rakam fabrika çıkışı 15 lira ve perakende satış fiyatı ise 19 liraya yükseldi" dedi. Erdemli Ziraat Odası ile Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü işbirliğinde Fakılı Mahallesi’nde sert çekirdekli meyve yetiştiriciliği konulu eğitim verildi. Eğitime katılan 35 çiftçiye ise şeftali, kiraz, erik yetiştiriciliği ile budama, hastalık, ilaçlama, sulama teknikleri hakkında bilgiler aktarıldı. Mudanya Ziraat Odası Türkiye’nin zeytinyağı üretiminin yüzde 5'ini karşılayan Mersin’in Mut ilçesindeki fabrikalarda sızma zeytinyağı litre fiyatı 15 liraya çıktı. Mut Ziraat Odası Başkanı Ali Çelik, geçen yıllar İspanya, İtalya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde zeytin ve zeytinyağı rekoltesinin düşük olduğunu, bu ülkelerin Türkiye'den zeytin ithal ettiğini söyledi. 20 bin ton civarında ham zeytinyağı ihracatının bir anda 35 bin tonların üzerine çıktığını söyleyen Çelik, "2014 yılında Ege Bölgesi'nde zeytinyağı rekoltesi düşük oldu. Bu nedenle tüccarların elinde zeytin ve zeytinyağı kalmadı. Ege’de rekoltenin düşük olmasından dolayı, Egeli tüccar ilçemizden tonlarca zeytin alımı yaptı. Hal böyle olunca doğal olarak zeytinyağı fiyatları artmış oluyor" diye konuştu. 76 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 77 TZOB Resmi Gazete’de Yayımlanan Tarımla İlgili Kanun, Karar, Yönetmelik ve Tebliğler 13 Mart 2015 ■ Çiftçi Kayıt Sistemine Dâhil Olan Çiftçilere Mazot, Gübre ve Toprak Analizi Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2014/20)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/10) 14 Mart 2015 ■ T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (No: 2015/8) 18 Mart 2015 ■ Doğal Reçine ve Doğal Reçinelerden Elde Edilen Reçine Asitleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Tebliğ 20 Mart 2015 ■ 2015/7255 Orman Ürünlerinin Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ■ Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine Dair Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2011/24)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/12)