Prof. Dr. Baki AKKUŞ`un konuşmasının tam metnini
Transkript
Prof. Dr. Baki AKKUŞ`un konuşmasının tam metnini
SAYIN CUMHURBAŞKANI GENEL SEKRETERİM, SAYIN TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ BAŞKANI, SAYIN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ, SAYIN IŞIK ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖRÜ, HARRAN ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖRÜ, BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖRÜ, MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖRÜ, AMASYA ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖRÜ, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖR YARDIMCISI, SABANCI ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖR YARDIMCISI, BATMAN ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖR YARDIMCISI, MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖR YARDIMCISI, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FİZİKÇİ REKTÖR YARDIMCISI SAYIN BALKAN FİZİK BİRLİĞİ BAŞKANI SAYIN DEKANLARIMIZ DEĞERLİ MESLEKDAŞLARIM VE SEVGİLİ ÖĞRENCİLER; 1 TÜRK FİZİK DERNEĞİ 30. ULUSLARARASI FİZİK KONGRESİ’ NE HOŞ GELDİNİZ DER; HEPİNİZİ SAYGIYLA SELAMLARIM. Konuşmama başlamadan önce, 2007’de aramızdan ayrılan Türk Fizik Derneği eski başkanlarından hocamız sayın Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ’yü, yine 30 Kasım 2007’de Isparta’da meydana gelen elim uçak kazasında kaybettiğimiz bilim şehitlerimiz Prof. Dr. Engin ARIK, Prof. Dr. Fatma Şenel BOYDAĞ, Doç. Dr. İskender HİKMET, Araş. Gör. Özgen Berkol DOĞAN, Araş. Gör. Mustafa FİDAN ve Yüksek Lisans Öğrencisi Engin ABAT’ı huzurlarınızda rahmetle ve saygıyla anıyorum. Bildiğiniz üzere, Türk Fizik Derneği’ nin düzenlediği fizik kongreleri, yurt içinde ve yurt dışındaki bilim insanlarını bir araya getirerek son bilimsel gelişmeler hakkında bilgi alış verişini ve işbirliği imkânlarının tartışılmasını sağlaması açısından oldukça önemli bir platform oluşturmaktadır. Bu bilimsel tartışmalar ülkemizin bilim ve teknolojisinin gelişimine ciddi katkılar sağlamaktadır. Kongrede ülkemiz fizikçilerinin bir araya gelmesinin yanı sıra, Nobel Fizik Ödülü sahibi bilim insanlarının da katılımıyla dünya fizikçileriyle olan bilimsel iletişimin arttırılması hedeflenmektedir. Bildiğiniz üzere, 2005 Dünya Fizik yılında Muğla Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz Türk Fizik Derneği 23. Uluslararası Fizik Kongresine, 1986 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Heinrich ROHRER 2010 yılında İstanbul Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz Türk Fizik Derneği 27. Uluslararası Fizik Kongresine, 1985 Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Klaus von 2 KLITZING ve 1999 Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Gerardus t’HOOFT ile birlikte katılmışlardır. 2012 yılında, Bodrum’da gerçekleştirdiğimiz Türk Fizik Derneği 29. Uluslararası Fizik Kongresine, 1969 Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Murray GELL-MANN katılmıştır. Ayrıca bu sene kongremizi 1984 Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Carlo RUBBIA onurlandırmaktadır. Dernek olarak, bu yıl düzenlenen Türk Fizik Derneği 30. Uluslararası Fizik Kongresine, ünlü fizikçi Prof. Dr. Carlo RUBBIA’ı davet ederek, fizik adına yapmış olduğumuz katkılara bir yenisini daha ekleyecek olmanın gururunu yaşamaktayız. Onur konuğumuz Prof. Dr. Carlo RUBBIA, elektrozayıf kuramın öngördüğü zayıf etkileşimlerin kuvvet taşıyıcılarının keşfinde oynadığı rolden dolayı , diğer CERN fizikçisi Simon van der Meer ile birlikte 1984 yılında Nobel Fizik Ödülü ile onurlandırılmıştır. Bu ödül, CERN’de çalışan araştırıcıların kazandığı ilk Nobel ödülüdür. Prof. Dr. Carlo RUBBIA, bugüne kadar pek çok önemli görev üstlenmiştir. Bu görevlerden bazıları şunlardır: 1989-1994 yılları arasında CERN direktörlüğü, 1999’dan 2005’e kadar İtalyan Ulusal Yeni Teknolojiler, Enerji ve Çevre Ajansı (ENEA) başkanlığı bu görevlerden bazılarıdır. 2010 Haziran ayından beri de Potsdam (Almanya)’daki İleri Sürdürülebilirlik Araştırmaları Enstitüsü (IASS)’nün Bilimsel Direktörüdür. 3 Değerli konuklar, sevgili fizikçiler; Onur konuğumuz olan Prof. Dr. RUBBIA’nın çok uzun yıllar boyunca çalıştığı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN), ABD ve SSCB’nin bilimsel gücüyle rekabet edebilmek için, Avrupa ülkeleri tarafından kurulmuş ve zamanla dünyanın en önemli deneysel parçacık fiziği merkezi haline gelmiştir. Bizim de bilim ve teknolojide büyük bir sıçrama yapabilmemizin temel koşullarından biri, bu mükemmel araştırma merkezine asli üye olmamızdır. Bilindiği gibi CERN, 1954 yılında 12 Avrupa ülkesi tarafından ABD ve SSCB’nin bilim ve teknolojideki büyük gücü ile rekabet edebilmek için kurulmuştur. Ne yazık ki Türkiye kurucu üyeler arasında değildi. İşte bu noktada Türkiye’nin CERN ile ilgili tarihsel serüvenine bakmak yerinde olacaktır: 1960’larda, CERN Konseyi Türkiye’ye üyelik önerdi. Maalesef, bu öneriye olumlu cevap verilmedi. Aralarında Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ’nün de yer aldığı bir fizikçi grubu üyeliğin erken olduğu görüşündeydiler. ( Dünyaca ünlü kuramsal fizikçimiz Rahmetli Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ 2001 yılında TÜBA’nın İstanbul’da CERN ile ilgili düzenlediği toplantıda bu olumsuz cevaptan dolayı kendisini affetmediğini söyledi). 1986 yılında Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Yüksel ÖZEMRE başkanlığında Türk Bilim heyeti CERN’ü ziyaret ederek Türkiye’nin üyelik sürecini başlatmak istedi. Maalesef, Prof. Dr. Özemre’nin TAEK başkanlığından ayrılmasıyla bu süreç durdu. 4 2001 yılında, Rahmetli Prof. Dr. Engin ARIK, Prof. Dr. Metin ARIK, Prof. Dr. Ayla ÇELİKEL ve Prof. Dr. Saleh SULTANSOY, TÜBA üzerinden ülkemizin CERN üyeliği ile ilgili girişimde bulundu. 2001-2002 yıllarında, TÜBA, CERN ile ilgili toplantılar düzenledi. Mart 2002’de TÜBA başkanının evinin kapısında bomba patlatıldı. Acaba bu olay “CERN üyeliği ile bağlantılı mıdır?” diye düşünmeden edemiyoruz. 2002’de, CERN Genel Direktör Yardımcısı Prof. Dr. R. CASHMORE başkanlığında bir heyet Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında DPT müsteşarlığı Türkiye’nin CERN üyeliği konusunda olumlu görüş bildirmesine rağmen TÜBİTAK yönetimi süreci bloke etti. Bahsettiğim açıklamalar, 2002 yılına kadar olan Türkiye’nin CERN öyküsünün kısa özetidir. CERN üyeliğinin gerçekleşmesi için, 15 Türk bilim insanının yaptığı toplantıda hazırlanan “bilgi notu”, şahsım tarafımdan yazılan bir üst yazısıyla, 2 Mayıs 2005 tarihinde, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a iletildi. Bunun sonucunda TAEK Türkiye’nin CERN üyeliği konusunda kurum olarak görevlendirildi. 2006 yılında, 12 Türk bilim insanından oluşan TAEK-CERN Bilim Komitesi kuruldu. 2010 yılına kadar komite, tüzüğe uygun olarak yılda 2 defa toplanıyordu. Maalesef 2010 yılından beri toplanmamıştır. 5 Sevgili konuklar; Türk Hızlandırıcı Merkezi (THM) üyelerinden oluşan 6 kişilik Türk Fizik Derneği heyeti ile, 18 Şubat 2008 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL ile makamında yaptığımız görüşmede, ülkemizin CERN üyeliği konusu gündeme gelmiş; sayın cumhurbaşkanımız destek sözü vermiştir. Aynı görüşmede Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL’e Türk Hızlandırıcı Merkezi projesi ile ilgili tarafımızca sunum yapılmış; kendileri projeyle yakından ilgilenmiş ve destek sözü vermiştir. Görüşmemizin ardından CERN ile işbirliği antlaşması imzalanmış ve CERN üyelik başvurusu yapılmıştır. CERN ile işbirliği antlaşmasının imzalanmasını ve CERN üyelik başvurusunun yapılmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL’e teşekkürlerimizi sunuyoruz. Türk Fizik Derneği olarak CERN üyeliğimizin başlatılmasına büyük katkı sağladığımız için övünç ve gurur duyuyoruz. Bundan sonra CERN ile ilgi gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz: 18 Kasım 2008 tarihinde Başbakanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN CERN’ü ziyaret etti. CERN ziyaretini takiben, Sayın Başbakanımız AK Parti MKYK toplantısında “Nasıl oluyor da Türkiye halen CERN üyesi değildir?” sorusunu sordu ve en kısa zamanda üyelik sürecinin başlatılmasının gerektiğini vurguladı. 2009 yılında, Türkiye CERN üyeliğine resmen başvurdu. Bizimle birlikte Güney Kıbrıs, İsrail, Sırbistan ve Hırvatistan CERN üyeliğine başvuruda bulundu. CERN Konseyi bu başvuruları incelemek için bir komisyon kurdu. Mayıs-Temmuz 2010 döneminde, kurulan komisyon 5 ülkeyi ziyaret etti. 6 Eylül 2010’da, komisyon hazırladığı raporu CERN Konseyine iletti. Aralık 2010’da, CERN Konseyi 5 ülkenin üyelik süreci ile ilgili görüşmelerin başlatılmasına onay verdi. Nisan 2011 tarihine gelindiğinde, İsrail hükümeti CERN ile üyelik işlemlerinin başlatılması kararını verdi. 2011 Ekim’inde, İsrail’in başvurusu üzerine CERN Konseyi iki yıllık sürecin başlatılması kararını verdi. İsrail 2013 yılında tam üye olacak ! Aralık 2011’de Sırbistan’ın başvurusu üzerine CERN Konseyi iki yıllık sürecin başlatılması kararını verdi. Sırbistan 2013 yılında tam üye olacak ! 14 Aralık 2011’de, TAEK Danışma Kurulu, CERN üyeliği gündemi ile toplandı. Bu toplantıda “CERN üyeliğinden nasıl etkin yararlanabiliriz” yerine “üyelik gerekli mi?” tartışması yapıldı. Buna rağmen, ezici çoğunlukla üyelik sürecinin en kısa zamanda başlatılması kararı verildi. 16 Temmuz 2012’de, Dışişleri Bakanlığında ilgili kurumların ve bakanlıkların yetkililerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda da ülkemizin CERN’e tam üyelik sürecinin en kısa zamanda başlatılması görüşü açık bir şekilde öne çıkmıştır. Eylül 2012’de, Güney Kıbrıs’ın başvurusu üzerine CERN Konseyi üç yıllık sürecin başlatılması kararını verdi. Güney Kıbrıs en geç 2015 yılında tam üye olacak! 7 Güney Kıbrıs bizden önce CERN üyesi olursa veto hakkına sahip olacaktır! Aralık 2012’de, Türkiye’nin CERN üyelik başvurusunu geri çektiği ve onun yerine CERN’e ortak (associate) üyelik başvurusu yaptığı ve bu isteğinin CERN Konseyinde görüşüldüğünü biliyoruz. Değerli konuklar; Az önce bahsettiğimiz kısa tarihsel serüven de, bizim ve bazı diğer ülkelerin durumuna bakınca ne kadar geciktiğimiz ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen "CERN'e girmeye henüz hazır değiliz, bu konuda yeterli sayıda yetişmiş bilim adamımız yoktur. Türkiye’nin CERN e üyelik aidatı senelik 50 milyon İsviçre frangı civarında, biz bu parayı Türkiye içinde harcarsak daha etkin olmaz mı?” 40 yıldır bu cümleleri duymaktayız. Bu sözleri bugün de tekrarlayanlar olduğunu bilmek bizleri çok üzmektedir. CERN, kendi geliştirip, üye ülkelerin sanayine sunduğu teknolojiyle, bu teknolojiyi üretmek için üye ülkelerin yarattığı uluslararası uzlaşmayla, dünyamızın erişmiş olduğu medeniyetin en güçlü göstergesidir. Türk Fizik Derneği, CERN’e üyelik meşalesini, bilim şehidimiz rahmetli Engin Arık’ın girişimiyle 20 sene önce başlatmıştır. CERN üyeliğimizin engellenmesini, ülkemizin geleceğine yapılacak en büyük kötülük olarak görmekteyiz. Elbette ki sadece CERN’e üye olmak bilimsel ve teknolojik geleceğimizi garanti altına almaz. Başlatmış olduğumuz Türk Hızlandırıcı Merkezi projesinin ivmelendirilmesi, Toryum yakacak kapasiteye sahip Türk Proton Hızlandırıcısının gerçekleştirilmesi, yurt içinde atacağımız adımların başında gelmelidir. Uluslararası füzyon enerjisi 8 araştırma merkezleri olan ABD’de NIF ve Avrupa’da ITER, Almanya’da nükleer fizik konusunda kurulmakta olan Avrupa Araştırma Merkezi – FAIR (Facility for Antiproton and Ion Research) gibi kuruluşlarla işbirliğine hemen başlanmalı; üyelik için gereken adımları atmalıyız. Değerli katılımcılar; CERN ile ilgili anlattıklarımız çerçevesinde ilgili kurumlara baktığımızda bir takım aksaklıklar olduğunu görmekteyiz. Hem TÜBİTAK hem de TAEK, görev, yetki ve önceliklerinden kaynaklanan nedenlerden dolayı, bu atılımları gerçekleştirmekte yetersiz kalmışlardır. Bu yetersizliği aşabilmek için; yıllardır gündeme getirdiğimiz Bilim ve Teknoloji Bakanlığı kurulması önerimiz gerçekleşmiştir. Kurulan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tam olarak, olması gereken yapılanmayı gerçekleştirememiştir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının etkin bir biçimde çalışması için, bakanlığın bünyesinde etkili bir mali ve idari koordinasyon oluşturulmalı; DPT, YÖK, TÜBA, TÜBİTAK, TAEK, TÜİK, TSE ve BİLİM KENTLERİ oluşturulan bu koordinasyon çerçevesinde çalışmalı; her bir kurum kendi içinde özerk mali ve idari yapıya sahip olmalıdır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı şemsiye görevi görmeli ve kurumların etkin ve koordineli olarak çalışmasını gözetmelidir. Bu yapılanmanın ülkemize faydalı olması için, 1- Değişik alanlarda oluşturulmuş enstitüleri ve laboratuarları bir arada barındıracak şekilde Bilim Kentleri kurulmalıdır. 2- Bilimsel Araştırma ve Teknoloji Üretme Fonu oluşturulmalıdır. 3- Bilim ve Teknoloji Etik Konseyi kurulmalıdır. 4- GSYH’dan Ar-Ge’ye ayrılan pay % 2’ler seviyesine çıkartılmalıdır. 9 Bu arada yeri gelmişken şunu da söylemeliyiz ki önerilerimizin verimli olarak hayata geçebilmesi için, bilimsel kuruluşlarda düşük yaşam standartlarında büyük bir özveriyle çalışan araştırmacı ve öğretim elemanlarının maaşlarının gelişmiş ülkelerdeki araştırmacılar ve öğretin elemanları seviyesine yükseltilmesi gerekmektedir. Bu bilim ve teknoloji üretimi konusunda olmazsa olmaz koşullardan biridir. Böyle bir olumlu yaklaşım, araştırmacı ve öğretim elemanlarının parasal kaygılardan uzak olarak bilim ve teknoloji üretmelerini sağlayacaktır. Ayrıca, araştırmacı ve öğretim elemanlarının yaşam standartlarının yükseltilmesi, yetenekli gençlerin yurt dışına gidişini azaltacak; uzun vade de beyin göçünü tersine çevirecektir. Değerli konuklar; III. Sanayi Devrimi diye isimlendirilen yaşadığımız çağda, CERN asli üyeliği ülkemiz açısından yaşamsal öneme sahiptir. Bu üyelik, gerçekleştiği takdirde Türkiye’nin ileri teknoloji üretebilmesinin yolunu açacaktır. Ancak son dönemlerde üyelik konusunda karar mekanizmalarında bir tereddüt yaşanmakta ve asosiye (ortak) üyelik yeterli görülmektedir. Böyle bir yaklaşım stratejik bir hatadır. Eğer asosiye üyelik yoluna girilirse, araştırma-geliştirmeye dayalı büyük bir sanayi altyapısına elveda demek gerekecektir. Bu durumda üzerine titizlikle eğildiğimiz THM projesinden de gerekli verimi alamayacağız. Bunlarla bağlantılı olarak toryumlu nükleer reaktörler konusunda da çalışmalarımız aksayacaktır. Dünyanın en büyük toryum kaynaklarına sahip olan ülkemize böyle bir olumsuzluğu yaşatma hakkımız yoktur. “CERN Asli Üyeliği - THM Projesi - Toryumlu Reaktörler” ekseninde doğru bir eşgüdümle çalışırsak içinde bulunduğumuz yüzyıl, ülkemiz açısından bir enerji yüzyılı olur. Bunun dışında pek çok kritik teknolojiyi kendi olanaklarımızla üretir duruma 10 geliriz. Bu da bağımsız, zengin, güven dolu yaşam demektir. Ancak tüm bunların gerçekleşmesi için, eğitim-araştırma altyapımızın yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu konuda derneğimizin önderliğinde hazırlanıp Cumhurbaşkanlığı makamına sunulan “Türkiye’de Temel Bilimler: Durum Tespiti ve Yapılması Gerekenler” raporu yol gösterici olacaktır. Bu raporda belirtilenler doğrultusunda bazı olumlu ilerlemeler meydana gelmiştir. Fen fakültesi mezunlarının öğretmenlik formasyonu, fen fakültesi öğrenci kontenjanlarının yeniden düzenlenmesi ve bazı bakanlıkların fizikçi, kimyager, biyolog gibi kadrolarla eleman alımına ilişkin ilanlar vermeye başlamaları olumlu gelişmelerdir. Fakat bu olumlu gelişmeler yeterli değildir. Bunlara ek olarak, hazırladığımız raporda yapılması gerekenleri genel kapsamıyla şöyle özetleyebiliriz: 1. Temel bilimlere dayalı bilgi üretimi, bilgiye dayalı yüksek teknoloji üretimi, yüksek teknolojiye dayalı yenilikçiliği (inovasyon) benimseyen bir model içinde eğitim ve Ar-Ge süreçleri, öncelikleri ve teşvik sistemleri geliştirilmelidir. 2. Temel Bilimler konusunda sağlıklı, hızlı ve sürekli bir dönüşüm sürecinin ülkemizde yaşanabilmesi için, temel bilimlere dayalı Ar-Ge ve teknoloji geliştirme alanlarında çalışanların en az %20’sinin temel bilimlerden mezun olma koşulu aranmalıdır. 3. GSMH’dan Ar-Ge’ye ayrılan payın en az %20’si Temel Bilimlere, %40’ı Mühendislik ve Teknoloji Geliştirme ve Uygulamalara, %40’ı da İnovasyon (yenilikçilik) süreçlerine harcanmalıdır. 4. Araştırma merkezlerinin alet almak için değil alet geliştirmek ve üretmek için kurulacağı gerçeği benimsenmeli ve tasarımdan üretime, üretimden kalite 11 kontrole kadar temel bilimcilerin bu süreçteki rolleri tanımlanmalı ve öne çıkartılmalıdır. 5. Ülkemizdeki fen, fen ve edebiyat, mühendislik ve teknoloji fakültelerinin eğitim sistemleri en azından başarılı temel bilim öğrencileri için entegre hale getirilerek ArGe ve üretimde yer alacak temel bilimcilerin daha donanımlı yetişmeleri ve bu eğitimlerine ve becerilerine göre mutlaka istihdamlarının sağlanması gerekir. 6. Temel bilimler bölümlerinin eğitim programları, çağımızın modern uygulamalı ve interaktif eğitim teknolojileri de dikkate alınarak, baştan aşağı yenilenip, girişimci ve günümüzün öne çıkan başlıca sektörleri için uzmanlar mezun edecek hale getirilmelidir. Örneğin, fizik bölümü için lisans düzeyinde Sağlık Fizikçisi, Malzeme Fizikçisi, Nükleer Tıp Fizikçisi, Enerji Fizikçisi, Çevre Fizikçisi, Nanoteknoloji Fizikçisi, Hızlandırıcı Fizikçisi gibi diplomasına da yazılacak şekilde mezuniyet opsiyonları oluşturulmalıdır. 7. Devlet personel kanununda temel bilimler bölümleri mezunlarının ayrıntılı meslek tanımları yapılmalı ve bu meslek sahiplerine imza yetkisi de tanıyacak şekilde kamuda eğitim, savunma, enerji, ulaşım, iletişim gibi alanlarda, eğitim, üretim, kalite kontrol, laboratuar ve Ar-Ge kadroları oluşturulmalıdır. 8. Kalkınmanın toplumsal bir olgu olduğu ve evrensel boyutları bulunduğu eğitim ve yayın yoluyla topluma mal edilmelidir. Toplum kalkınmaya inandırılmalıdır. Türk Fizik Derneği olarak hazırladığımız rapordaki maddelere ek olarak, hem cumhurbaşkanlığına hem de başbakanlığa bağlı olarak çalışacak ve sadece bilim insanlarından oluşacak iki ayrı “Bilim ve Teknoloji Danışma Kurulu” oluşturulmasını 12 öneriyoruz. Bu kurullar, ülkenin en iyi ve vizyonu en geniş bilim insanlarından oluşturulmalı; bu yapılanmada bilimsel derneklerin temsilcileri de bulunmalıdır. Halihazırda başbakanlığa bağlı Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) bulunmaktadır. Ancak bu kurul siyasi ağırlıklıdır. Bizim önerimiz ise, siyasi etkilerden arındırılmış bir yapının oluşturulmasıdır. Değerli konuklar ve sevgili fizikçiler; Türk Fizik Derneği, ülkemizde bilim ve teknolojinin gelişmesi için her zaman bilimsel önerilerde bulunarak katkı yapmaya devam edecektir. Konuşmamı, yukarıda kısaca bahsettiğimiz temel bilimler ve özellikle fizik bölümleri kontenjanlarıyla ilgili son durumu sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum: Bildiğiniz üzere, son yıllarda fen fakülteleri özellikle de, fizik bölümleri öğrenci bulmakta büyük bir sıkıntı içine düşmüş ve birçok bölümün kontenjanı ya tamamen ya da kısmen boş kalmıştır. Bunun sonucu olarak ta 2011 yılında 25, 2012 yılında 30, 2013 yılında 3 fizik bölümü kapanmıştır. Yapılan çalışmada 2013 verileri kesin kayıtların tamamlanmaması nedeniyle sadece ÖSYM tarafından yapılan yerleştirme verilerini içermektedir. *Genel yorum: Bütün temel bilim alanlarıyla ilgili sonuç Tablo.1 de görülmektedir. 2010-2013 dönemi için hazırlanan bu tabloda görüleceği gibi, fen, fen-edebiyat fakültelerinde fen bölümlerine yerleşen öğrenci sayılarında büyük bir düşüş yaşanmıştır. Bu yaşanan düşüş, uzun vadede ülkemizin bilim ve teknoloji geliştirmesi yolunda büyük kan kaybına neden olacaktır. 13 Görüldüğü üzere geçmiş yıllarda öğrenci bulmakta sorun yaşamayan diğer temel bilim programları dahi sorun yaşamaya başlamış; şimdilik sadece moleküler biyoloji ve genetik bölümleri konumlarını korumuştur; ancak, matematik, fizik, kimya ve biyoloji temeline dayanan bu bölümlerin uzun vadede sıkıntı yaşayacağını öngörmek gerçek dışı olmaz. Bu yorumu fizik bölümleri için özelleştirecek olursak; *Tablo 2 ve Tablo 3’ den de görüldüğü üzere, 2010-2013 dönemlerinde ağır bir kayıp söz konusudur. 2013 yılında kontenjan ve yerleştirme oranlarındaki düşüş devam etmekle beraber yerleşen öğrenci sayısı bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında dengeye geldiği söylenebilir. Tablo da gördüğünüz gibi fizik bölümlerine 2012 yılında yerleşen öğrenci sayısı 555 iken bu rakam 2013 yılında 553’tür. *Ayrıca Tablo.4 de görüldüğü gibi, 2013 yılında 3 üniversite fizik bölümü öğrencisi almayı bırakmış olmasına karşın 8 üniversite tekrardan fizik bölümü öğrencisi almaya başlamıştır ama ne yazık ki 168 kontenjanın sadece 7’si doldurulabilmiştir. *2013 yılı verilerine göre fizik bölümleri ikinci öğretim öğrenci kontenjanı sadece İstanbul Üniversitesinde bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi ikinci öğretim fizik bölümü programı 2013 yılındaki kontenjan sayısı 41 ve yerleşen öğrenci sayısı 19’dur. *2013 yılı verilerine göre vakıf üniversitelerinin fizik programlarının toplam kontenjanı 34’tür ve tamamına öğrenciler yerleştirilmiştir. 14 *Kontenjan sorunu yaşamayan üniversiteler Tablo.5 de görülmektedir. *Kontenjanlarını dolduramayan üniversiteler Tablo.6 da görülmektedir. Önemli bir nokta olarak şunu söylemeliyiz ki öğretim programlarına kayıt yaptıran öğrenci sayına bakılarak yapılacak değerlendirme, en doğrusu olacaktır. Böyle bir yaklaşım ekseninde olaya bakarsak, fen fakültelerinin durumunun iç açıcı olmadığı görülür. Son olarak; veriler, bize temel bilimler kontenjanlarına giren öğrencilerin ilgili puan dilimlerinde daha düşük puanlarla bu bölümlere yerleştiklerini göstermektedir. Hatta boş kalan kontenjanlar nedeniyle, ilgili puan diliminde barajı aşan her öğrenci bu programlara yerleşebilmektedir. Niteliğin bu kadar düştüğü temel bilim bölümlerinden üstün nitelikli bilim insanı çıkması mümkün müdür? Değerli konuklar ve sevgili fizikçiler; Bu yılki Türk Fizik Derneği Ödüllerini; 2013 YILI TÜRK FİZİK DERNEĞİ PROF. DR. ŞEVKET ERK GENÇ BİLİM İNSANI ÖDÜLÜ'nü, Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özhan ÖZATAY kazanmıştır. Ödül kazanana, ERK ailesi tarafından verilecek 1.000 USD' lık ödül tutarı dışında, ayrıca Türk Fizik Derneği tarafından da ödül belgesi verilecektir. 15 2013 YILI TÜRK FİZİK DERNEĞİ PROF. DR. ENGİN ARIK BİLİM İNSANI ÖDÜLÜ’nü, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Saleh SULTANSOY kazanmıştır. Ödül kazanana, ARIK ailesi tarafından verilecek 2.000 USD' lık ödül tutarı dışında, ayrıca Türk Fizik Derneği tarafından da ödül belgesi verilecektir. 2013 YILI TÜRK FİZİK DERNEĞİ ONUR ÖDÜLÜ’nün, Boğaziçi Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin ARIK’a verilmesi kararlaştırılmıştır. Kendilerine Türk Fizik Derneği tarafından plaket ve ödül belgesi biraz sonra takdim edilecektir. 2013 YILI TÜRK FİZİK DERNEĞİ ÖZEL ONUR ÖDÜLÜ’ nün fizik ve diğer temel bilim alanlarında son yıllarda yaşanan sıkıntıların ve üniversitelerimizdeki öğrenci kontenjan sorunlarının çözümündeki çabaları; temel bilimlerin teknolojinin gelişimi ve üretimindeki öneminin üst düzeydeki makamlara anlatılması konusunda yaptığı girişimler dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Mustafa İSEN’e verilmesi kararlaştırılmıştır. Kendilerine Türk Fizik Derneği tarafından plaket ve ödül belgesi biraz sonra takdim edilecektir. Değerli konuklar ve sevgili fizikçiler; Konuşmama son vermeden önce, Türk Fizik Derneği 30. Uluslararası Fizik Kongresinin bu yılki onur konuğu ve kongrenin ilk çağrılı konuşmacısı olan 1984 yılı Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Dr. Carlo RUBBIA’nın kongreye katılımından dolayı tüm fizikçiler adına kendisine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. 16 Kongreye katılım ve katkılarından dolayı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Mustafa İSEN’e, kongremize ev sahipliği yapan ve kongremiz onursal başkanı İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET’e, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR’a, Işık Üniversitesi Fizikçi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK’a, Harran Üniversitesi Fizikçi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Halil MUTLU’ya, , Bitlis Eren Üniversitesi Fizikçi Rektörü Prof. Dr. Mahmut DOĞRU’ya, Mustafa Kemal Üniversitesi Fizikçi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih GÜDER’e, Amasya Üniversitesi Fizikçi Rektörü Prof. Dr. Metin Orbay’a, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay BARBAROSOĞLU, rektör yardımcıları ve dekanlara teşekkür ediyoruz. Ayrıca, 30. Uluslararası Fizik Kongresi için aylardır çok büyük özveri ile çalışan ve emek veren Balkan Fizik Birliği Başkanı ve kongremizin Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yeşim ÖKTEM’e, kongre koordinatörü Arş. Gör. Gülfem SÜSOY’a ve bütün düzenleme kurulu üyelerine, Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin ARIK’a ve tüm bilim Kurulu üyelerine, Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. K. Gediz AKDENİZ’e ve tüm danışma kurulu üyelerine ve Türk Fizik Derneği Genel Merkez, Ankara, İstanbul, İzmir şube yönetim kurulu üyelerine; kongre için davetimizi kabul eden Türk ve yabancı çağrılı konuşucular ve bildirileriyle destek veren katılımcı saygıdeğer meslektaşlarımıza, ayrıca bu kongrenin gerçekleşmesi için bizlere katkı sağlayan tüm kamu ve özel kuruluşlara teşekkür ediyoruz. Prof. Dr. Baki AKKUŞ Türk Fizik Derneği Genel Başkanı İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı 0 532 282 38 58 17