Ergenlik Dönemi ve Etkili Anne Baba Tutumları

Transkript

Ergenlik Dönemi ve Etkili Anne Baba Tutumları
Ergenlik Dönemi ve Etkili Anne Baba Tutumları
İnsan yaşam süreci içinde sürekli bir gelişim ve değişim içindedir.Büyüme
süreçlerinde birey, güven, güvensizlik, özerklik, utanç, girişimcilik, suçluluk,
yapıcılık, yeterlilik, yetersizlik, kimliğini bulma ya da bulamama, yakınlaşma,
yalnızlık duygularını geliştirir.Bu gelişim sürecinin önemli evrelerinden biri
ergenlik (gençlik, delikanlılık, adolesan) dönemidir
.
Ergenlik döneminde başarılması beklenen başlıca gelişim görevleri:
Cinsel rolünü kabullenme ve bu role uygun davranış örüntüleri geliştirebilme.
Duygusal bağımsızlığını kazanma ve kendisiyle ilgili önemli kararları kendi
başına
verebilme.
Yaştaş dünyası içinde kabul görme ve arkadaşlık, işbirliği, liderlik yeteneklerini
geliştirebilme.
Çatışan değerleri uzlaştırma ve kendi yaşına özgü bir yaşam felsefesi
geliştirebilme.
Meslek seçimi için gerekli ön hazırlıkları yapma ve kendine en uygun olan
mesleği
seçebilme.
Özkimliğine ulaşma ve bunu kabullenme.Bu görevlerdeki başarı ya da
başarısızlık geniş ölçüde yetişkinlikteki uyumu ve başarıyı belirler.
Jean Piaget’e göre, on üç ile on dokuz yaşları arasındaki dönem tam bir dönüşüm
dönemidir. Bir çok ergen “işlevsel düşünme” durumundan doğru hipotez
kurabilme ve "Ya ... ise?" sorusunu sorabilme becerisini kapsayan, sorgulama ve
merak etme ihtiyacının oluştuğu, "soyut düşünme" durumuna yavaşça geçiş
yapar. "Gerçekten bir Tanrı var mı?", "Gerçekten iyi bir insan nefret edebilir mi?",
"Evren sonsuz mu yoksa sonu var mı?", "Bilgili bir insan olup ailemin asla oy
vermeyeceği bir siyasi partiye oy verebilir miyim?" Bu çeşit sorular sormanın
normal, hatta gençler için gerekli olduğunu kabul etmeyen; bu kaygı ve heyecan
verici dönüm noktasını kontrol eden ya da engelleyen ebeveyn tutumları
gençlerin kendi kişiliklerini oluşturmasını da engellemiş olur.Tıpta ergenlik; erken,
orta ve geç olarak üç aşamada değerlendirilir. Her üç dönemde de duyusal ve
düşünsel açıdan farklılıklar olduğu için yaşanan sorunlar da birbirinden oldukça
farklıdır.Erken ergenlik dönemi (11-13) “erinlik (puberty)”tir. Erinlik, buluğ, cinsel
organların olgunlaştığı sırada oldukça kısa süren fizyolojik değişiklikler evresi
olarak da tanımlanabilir. Ergenliğin fizyolojik değişiklikleri kızlarda ilk regl ile,
aybaşı kanaması, erkeklerde ise erlik gözelerinin, sperm, yapımıyla doruğa ulaşır.
Ergenlik döneminin bir bölümünü oluşturan erinlik evresi kızlarda altı ayı biraz
aşarken, erkeklerde iki yıl, hatta daha fazla sürebilir. Bu dönemde, beynin
hipotalamus bölgesinden gelen uyarılarla hipofiz bezi hormonlar salgılamaya
başladığından kızda ve erkekte cinsel organların salgısı hızla artar.Orta ergenlik
dönemi 14-16, geç ergenlik de 17-18 yaşları arasını kapsar. Orta ergenlik
dönemi, yani 14-16 arası, duygusal alanda önemli değişiklikleri beraberinde
getirdiği için en fazla risk taşıyan dönemdir. İlk endişeler, yeni yeni ortaya çıkan
fiziksel değişikliklerle ilgilidir. Büyüme tüm bedende değişik hızla gerçekleşir.
Önce ayaklar ve eller büyür. Yüzde önce burun ve çene büyür. Kızlarda kalçalar,
erkeklerde omuzlar genişler. Çocuk sürekli normal olup olmadığını sorgular: Boyu
yeterince uzamış mı? Yeterince kıllanmış mı? Vücudundaki değişiklikler normal
mi? Kasları yeterince gelişmiş mi? Fizyolojik değişimlerin yanı sıra bireyin yaşam
alanındaki kişisel ve çevresel faktörler sürekli değişir. Bu değişimler dereceli
olarak yavaş yavaş olursa, bireyin onları düzenlemesi ve değişime uyum
sağlaması kolay olur. Aksi taktirde yoğun stresli bir dönem geçirir. Ergen
kendisinden beklenen davranışlarla çocuklukta öğrendikleri arasında hiçbir direkt
bağlantı olmadığını gözlemler (artık sızlanıp birisine sırtını dayayamayacaktır).
Öte yandan ergenliğin ileri dönemlerine kadar içki içmek, araba kullanmak ve
sürekli bir iş sahibi olmak gibi yetişkinlerin yaptığı pek çok şeyi yapamaz. Birey
yetişkinlikteki hedeflerine doğru yol almadan önce, çocukluğundakileri bırakmak
zorunda kalır ve ortaya çıkan boşluktan dolayı da kendisini yoğun bir çelişki ve
stres içinde bulur. En önemlisi de ergen iki şeyi birden ister: Hem çok fazla
sorumluluk verilmesin, hem de daha fazla özgür olsun. Geleceğe karşı coşkulu bir
yöneliş içindeyken endişe ve umutsuzluk duygularını da yaşar. Bir yandan
yalnızlıktan haz duyarken, diğer taraftan da bir gruba ait olma özlemi içindedir.
Aynı anda yetişkini hor görürken, ona dayanma isteği içindedir. Bütün bunlar,
zaten çatışmanın başlıca nedenini oluşturur.Ergenlik bünyesinde ağır hüzün ve
çelişkileri barındırdığı kadar, çok da kırılgan bir süreçtir. Yengeçler kabuk
değiştirdikleri dönemde zayıf ve savunmasızdırlar. Eğer bu dönemde
yaralanırlarsa, bu yaranın izini tüm yaşamları boyunca taşırlar. İşte ergenlik bu
sürece benzetilebilir.Uzmanlar gençliğin çelişkili ruhsal durumunu şöyle
tanımlıyorlar: Gençler aşırı bencildirler. Kendilerini evrenin merkezi sanırlar. Tek
ilgi konuları kendileridir. Bir sivilceyle gün boyu uğraşır, zayıflık-şişmanlık,
boyunun uzunluğu-kısalığı, yüz çizgilerinin düzgün olup olmayışı sorun olmaya
başlar. En ateşli sevgiyle bağlanır, bağlarını birden koparırlar. Bir yandan coşku
ile toplum yaşamına katılmak isterler, sonra da kendi kabuklarına çekilirler.
Sevilen bir öndere bağlılıkla, otoritenin her çeşidine başkaldırma arasında gelip
giderler. Başkalarına karşı kaba ve düşüncesiz davranırlar ama kendileri çok
duyarlı ve alıngandırlar. Ruhsal durumları iyimserlik ile kötümserlik arasında iner
çıkar. Bazen coşku ile işe sarılır, yorulmak bilmezler, bazen de uyuşuk ve durgun
olurlar. Odasına kapanabilir, kardeşlerini yanına sokmak istemez, gizliliğe önem
verir. Toplumsal olaylara ilgi artar, kulaktan dolma görüşleri savunabilir.
Büyüklerle tartışır. Özellikle anne babayı eleştirme fırsatlarını hemen yakalar.
Anne babaların uyarılarına birden tepki gösterir, ters yanıtlar verir. Dağınık ve
savruktur. Sakardır, sürekli birşeyler devirir, kırar, oburlaşabilir, abur cubur
atıştırır. Gürültülü müziğe bayıldığı gibi süse ve giyime düşkünlük gösterir.
Ergenlikle birlikte dengeli ve uyumlu çocuk gider, yerine oldukça tedirgin,
kuruntulu, güç beğenen ve çabuk tepki veren ergen gelir. Çabuk sevinir, çabuk
üzülür, olur olmaz şeyleri sorun yapar. Derslere ilgi azalır, çalışma düzeni
bozulur. Bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendisine tanınan
hakları yetersiz bulur. Evdeki kuralların çokluğundan ve sıkılığından yakınır.
Kabına sığamaz gibidir. Evde durmak istemez, dönüş saatlerine aldırmaz,
yemeğe geç gelir, gece sokağa çıkmak ister. Erkekler kızlarla açıktan, kızlar
erkeklerle gizliden ilgilemeye başlar. Mektuplarının, mesajlarının okunmasına
büyük tepki gösterir. Telefon tutkusu başlar, arkadaşları ile uzun ve gizli
konuşmalar yaparlar. Spora ilgi artar, gelişen kasları çalıştırmak, içinden taşan
gücünü boşaltmak için en uygun uğraştır spor. Yaşıtlarının davranışlarını, giyim
kuşam ve beğenilerini benimser. Onlar gibi argo konuşur, kendine sırdaş ve dert
ortağı seçer. Genç grupta kalmak için kendisini arkadaşlarının etkisine bırakır.
Evde arkadaşlarının eleştirilmesini tepkiyle karşılar, onlara söz söyletmez.Gençlik
dönemi hayranlıkların ve tutkuların bol olduğu bir dönemdir. Sürekli değişen bu
hayranlıklar gencin ileride ne olmak istediği ile ilgilidir. Yeni kişilik geliştirirken
yoluna çıkan örnek insanlardan kendi benliğine birşeyler katar. Gençlik çağı,
kendini, öz kimliğini arayış çağıdır. Kuşkusuz gençlik çağında ortaya çıkan
değişikliklerin tümü olumsuz değildir. Gencin düşünme yeteneğinde önemli
sıçramalar olur. Soyut kavramları daha iyi anlar ve kullanır; ilgi alanı genişler ve
çeşitlilik kazanır. İleride seçeceği meslek ile ilgili konulara eğilir. Birşeyler
yapmak, başarılı olmak, kendini kanıtlamak eğilimi güçlenmiştir. Kendini ve
başkalarını gözlem yeteneği güçlenmiştir. Coşkuludur, hayalcidir, idealisttir.
Duygu ve düşüncelerini inançla savunur. Haksızlığa karşı acımasız bir tutum
takınır. Yaşanan gerçeklere pek aldırmadan toplum düzeni değişsin, eşitsizlikler
ortadan kalksın ister. Hakça bir düzenden, doğruluktan, eşitlikten yanadır.Anna
Freud’un
dediği
gibi
“bu
çağın
uyumsuzluğu
bir
sağlık
belirtisi
sayılmalıdır.”Gençler, şartları ne olursa olsun, yetkin hale gelmek isterler. Bunun
mümkün olduğunu düşündüğü andan itibaren yetenekli ve becerikli olma
olasılıkları hızla artar. 16-18 yaşlarındaki gençler, yetişkinler gibi davranmaya
başladıkları için, hırçınlıkları ve aileleriyle çatışmaları da azalır. Son derece
sıkıntılı geçen orta ergenlik döneminde anne ve babaların nasıl davranması
gerektiği konusunda maalesef sihirli formüller yok.Bu Dönemde Ergene
Yapılabilecek En Etkin YardımOnun sevildiğini, anlaşıldığını, kabul edildiğini, fark
edildiğini, gerekli olduğunu, önemli olduğunu, ona bağımsızlık ve sorumluluk
verildiğini ona vurgulamak ve anlatabilmektir.
Aşağıda Erikson'un, sağlıklı yetişkinliğe girmek için gerekli olan, ilk beş gelişimsel
amacın gerçekleştirildiğini anlamanıza yarayacak ipuçlarını bulacaksınız:
Güvensizliğe Karşı Güven
Dünyada tehlikeler olduğunu biliyorum, ama genel olarak kendimi iyi ve
güvende hissediyorum.
“Gerçek ben”i paylaşabileceğim insanlar var çevremde.
Kriz dönemlerinde, kime dayanacağımı biliyorum.
Bütün kusurlarına rağmen, insanların temelde iyi olduklarına inanıyorum.
Utanç ve Şüpheye Karşı Özerklik
Ölüm cezası konusunda arkadaşlarımdan çok farklı düşünüyorum.
Filme kendi başıma gittim. Kimse gitmek istememişti.
Her ne kadar seninkilerden farklı olsalar da, bu konudaki düşüncelerim
normal.
Suçluluğa Karşı İnsiyatif
Biraz önce oraya gittim ve iş başvurusunda bulundum.
Arabayı yıkadım. Bu öğleden sonra kullanmamın bir sakıncası var mı
sence?
Üniversite için Ankara'ya gitmeye karar verdim. Evet, uzak olduğunu
biliyorum.
Yetersizliğe Karşı Yetkinlik
Basketbolu çok iyi oynadığım gerçeği hoşuma gidiyor.
Beş farklı İtalyan yemeğini hazırlayıp sofraya getirmeyi öğrenmek
istiyorum.
İster inanın ister inanmayın, bu matematik problemlerini çözmekten zevk
aldım.
Babacığım, senden bir şeyler öğrenmek hoşuma gidiyor.
Kimlik Bunalımına Karşı Kimlik
Edebiyatın benim için gerçek tutku olduğunu anlamadan önce, iki kere
bölüm değiştirdim.
Teniste kesinlikle çok iyiyim, fakat iş matematiğe gelince herkesten çok
çalışmam gerekiyor.
İçimde gerçekten bir “ben” olduğunu hissetmeye başlıyorum.
Geçen sene
endişelenmiyorum.
olduğu
kadar
bu
sene
kim
olduğum
konusunda
Otuzlarımda ne yapıyor olacağımdan her zaman emin olamıyorum, fakat
şu an doğru bir iz üzerinde olduğuma ve şimdi öğrendiklerimin ilerdeki hayatımda
faydalı olacağına inanıyorum.
Kendi gelişimsel yapılarındaki zayıf blokları kabul eden insanlar, onları doldurma
gücüne de sahiptirler. Bunu yapmaktan korkan ya da utanan insanlar saplanıp
kalırlar. Oysa hangi yaşta olunursa olunsun, tekrar geriye dönüp azim ve sebatla
üzerinde durularak bu boşlukları doldurmak mümkündür. Ancak unutulmamalıdır
ki; hiç kimse bu boşlukları tamamen ya da mükemmel olarak dolduramaz, bu
yüzden amaç, üzerinde yeni bir basamak inşa ederken bütün yapı çökmeyecek
kadar, her birini sağlam doldurmaktır. Bu boşlukları doldurmak için
yapacaklarınız kısmen bu boşlukların ne kadar büyük olduğuna bağlı olacaktır.
Eğer güven yapısı bloklarındaki zayıf nokta duygusal destek alınabilecek kişilerin
azlığından kaynaklanıyorsa, çözüm bir çeşit sosyal faaliyete katılmak olabilir.
Eğer boşluk daha büyükse ve insanlara güven duyulmuyorsa, o zaman bir destek
grubuna katılmak çare olabilir. Gelişim amaçları gerçekleştirilirken duygusal
zekanın geliştirmesi de önem kazanır. Duygusal Zeka genellikle, ancak bir
dereceye kadar başarılı olabilmiş ve hayata uyum sağlayan insanlar ile çok
başarılı insanları birbirinden ayırmaktadır. Ayrıca bu sağlıklı gücün de anahtarıdır.
Buna eş değer önemli ikinci şey, medeni bir konuşmaya geçebilmektedir.
Konuşmayı öğrenmemiş gençlerin işe alımlarda veya terfilerde, dezavantaja
sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Duyguları tanımlama, ifade etme ve kontrol
altına alma becerisinin, büyürken aile içinde öğrenildiği kabul edilir. Duygular
beynin limbik sisteminde meydana gelen nöro-kimyasal reaksiyonlardır. Duygular
sadece “olagelir”, olup olmamalarında birey çok fazla kontrol sahibi değildir.
Duygular beyinde kaydedilir, fakat bedende hissedilir. Bazı duygular rahatsızlık
verici de olsalar “kötü” değildirler. Acı, rahatsız edici bir duygudur fakat
olmasaydı, aynı şekilde ve aynı yerde defalarca zarar görecektik. Duygusal zekası
yüksek bireyin kendisini ya da başkalarını incitmemesi için duygularını kontrol
altına alması daha kolaydır.
Kaynakça:
Cloud, H. & Townsend, Dr. J. (Nisan-2003). Sınırlar. Sistem Yayıncılık. İstanbul.
Friel, J.C. & Friel, L.D. (Mayıs-2003). Zeki Gençlerin Yaptığı En İyi Yedi Şey.
Türkçe:
Sona
Çetin.
KariyerYayıncılık.İstanbul
Gandr, M.J.diner, H.W. (1998). Çocuk ve Ergen Gelişimi. Yayıma Hazırlayan:
Prof.
Dr.
Bekir
Onur.
İmge
Kitabevi.
Ankara.
Kılıççı,
Doç.
Dr.
Y.
(Ankara-1989).
Okulda
Ruh
Sağlığı
Kulaksızoğlu, A. (1999). Ergenlik Psikolojisi. Remzi Kitabevi. İstanbul.
Parman, Dr. T. (2000). Ergenlik ya da Merhaba Hüzün. Bağlam Yayıncılık.
İstanbul.
Shapiro, L.E. (1999). Yüksek EQ'lu Bir Çocuk Yetiştirmek. Varlık Yayınları.
İstanbul.
Zanden, J. W. V. (1997). Human Development. The McGraw-Hill Companies, Inc.