PDF SAYI 5 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 5 - Hayat Online
5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 1 İnsan olarak birbirimizi anlamanın birbirimizi sevmenin yolu DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog l ı s a DİYALOG... AMA NASIL Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG Dosya DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Yola koyulduk, diyaloğa girmek uğruna! n a ? Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG m a DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog Diyalog DIYALOG DIYALOG diyalog İnsanlar konuşa konuşa anlaşır BİR SEN GEL, İKİ DE BEN... İZİN ÖNCESİ ÖNEMLİ UYARILAR! Helal Olursa Pahalı mı Olur? Ali KIZILKAYA Mahmut AŞKAR Asım TOZOĞLU Rüstem ALTINKÜPE Dosya Dosya Sayfa 25’te Dosya Sayfa 13’te Dosya Sayfa 11’de Trafik Cezaları Kataloğu Dr. Yusuf IŞIK Sayfa 9’da Petra KUNIK Dosya Sayfa 6’da DİYALOG VE ÖNEMİ Abdurrahman DİZMAN Dosya Sayfa 5’de Giessen Hıristiyan-İslam Birliği (CIG in Giessen e.V.) niçin kuruldu? Martin BRANER Dosya Sayfa 12’de İMAM-HATİPLERMESLEK LİSELERİ MESELESİ... Ekrem KIZILTAŞ Dosya Sayfa 15’te PİKNİK’TEN; SOĞAN TARLASINDAN GELEMEDİK Kİ MEŞHUR FETVAYA..! Mustafa KASALAK Özel Köşe Sayfa 18’de İbrahimi Diyaloglar Jürgen MICKSCH Sayfa 22’de Uzmanından Bilgiler Sayfa 17’de Dosya İhsan GÜLER Sayfa 21’de 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 2 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 3 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 DOSYA Diyalog ve Önemi Abdurrahman Dizman ....................... 5 DOSYA Yola koyulduk, diyalo¤a girmek u¤runa! Petra Kunik ....................................... 6 ÖZEL KÖfiE Hayata Düflülen Notlar... Ayd›n Ersoy....................................... 7 DOSYA Avrupal› Müslümanlar›n Örnek Olmas› ‹brahim Gümüflo¤lu .......................... 8 DOSYA Diyalog... Ama Nas›l Dr. Yusuf Ifl›k ..................................... 9 B‹LG‹LEND‹RME ‹zin Öncesi Önemli Uyar›lar As›m Tozo¤lu.................................... 11 DOSYA Giessen H›ristiyan-‹slam Birli¤i (CIG in Giessen e.V.) niçin kuruldu?................ 12 DOSYA B‹R SEN GEL, ‹K‹ DE BEN Mahmut Aflkar................................... 13 DOSYA ‹MAM-HAT‹PLERMESLEK L‹SELER‹ MESELES‹... Ekrem K›z›ltafl................................... 15 Uzman›ndan Bilgiler Trafik Cezalar› Katalo¤u ‹hsan Güler ........................................ 17 ÖZEL KÖfiE P‹KN‹K’TEN; SO⁄AN TARLASINDAN GELEMED‹K K‹ MEfiHUR FETVAYA..! Mustafa Kasalak............................. 18 Ç‹ZG‹N‹N D‹L‹ ............................... 19 DOSYA ‹brahimi Diyaloglar Jürgen Micksch ................................ 21 ÖZEL KÖfiE Helal Olursa Pahal› m› Olur? Rüstem Alt›nküpe............................. 22 DOSYA Diyalog mu, sa¤›rlar diyalo¤u mu ya da! A.Furkan Erdem .......................... 23-24 DOSYA ‹nsanlar Konufla Konufla Anlafl›r Ali K›z›lkaya .................................... 25 ÖZEL KÖfiE Sosyal iliflkilerde konumumuz ne olmal›? Muhammed Nebi Çelik.................... 26 SA⁄LIK Konuflma Problemleri ...................... 27 B‹L‹fi‹M............................................ 28 KOMED‹-M‹ZAH SAYFASI ...... 3 İÇİNDEKİLER HESSEN 29 EDİTÖR`DEN Önce İnsan... Sevgili dostlar! Bu say›m›zda ça¤›m›z›n en önemli eksikliklerinden iletiflimsizli¤i yani diyalog eksikli¤ini inceledik. Geçen say›m›zdaki inceledi¤imiz konu siz okuyucular›m›z taraf›ndan oldukça be¤enildi. Bunu sizlerden gelen tepkilerden anlamak mümkün. Özellikle insanl›¤›n flu an içinde yaflad›¤› travmay› gözönüne ald›¤›m›zda Hz. Peygambere olan sevginin bu s›k›nt›lar› gidermede ne kadar önemli oldu¤unu görüyoruz. Gelelim bu ayki kapak konumuza. Malumunuz “insanlar konufla konufla, hayvanlar koklafla koklafla anlafl›r” demifl atalar›m›z. ‹flte bizler de hem kendi aram›zda ve hem de Almanya`da bulunmam›z hasebiyle komflular›m›z ile aram›zdaki iletiflim eksikli¤inin s›k›nt›lar›n› zaman zaman yafl›yoruz. Yani diyalog eksikli¤ini. Özellikle 11 Eylül olaylar›ndan sonra dünyada zaten insanl›k içerisinde olan hoflgörüsüzlük hat safhaya ç›kt›. Bu hoflgörüsüzlük acaba insanlar›n birbirlerine olan tahammülsüzlü¤ünden mi yoksa özellikle birilerinin kamuoyuna pompalamak istemesinden mi kaynaklan›yor; iflte bunu irdelemeye çal›flt›k. Genel konu olarak diyalog meselesini incelemeye ald›¤›m›zda sevinerek gördük ki; medyada yans›t›lmak istendi¤i gibi kesinlikle insanlar aras›nda bir sorun yok. ‹nsanlar özellikle son 15 y›l içerisinde dünyada yaflanan olaylar›n ço¤unu tasvip etmiyorlar. Özellikle 11 Eylül sonras›nda yap›lan sözde demokrasi götürme harekatlar›n› kesinlikle tasvip etmiyorlar. Son dönemde hepimizin insanl›¤›ndan utan›rcas›na flahit oldu¤u Irak`ta yaflananlar bu düflüncelerin daha da sesli olarak ortaya ç›kmas›n› sa¤lad›. Bizler; diyalog eksikli¤i giderildi¤i taktirde insanl›¤›n birbirine karfl› tahammül s›n›rlar›n› kesinlikle zorlamayaca¤› kanaatindeyiz. Bu düflünceye; diyalogla alakal› herbiri de¤iflik kesimden yazarlar›n yaz›lar›n› inceledi¤imizde sahip olduk. Her yazar›n farkl› bir pencereden bu meseleye bakarken asl›nda belki de fark›nda olmadan pek çok ortak noktada bulufltuklar›n› gördük. Gazetemizin sayfalar›n› inceledi¤inizde bu söylediklerimize sizler de flahit olacaks›n›z. Yunus Emre`nin “Yarad›lan› hofl gör Yaratan`dan ötürü” özdeyifli ile meselelere bakt›¤›m›zda halledilemeyecek mesele olmad›¤›n› görece¤iz. Bizler buradan flu ça¤r›da bulunmak istiyoruz. Lütfen her ne düflünceye sahip olursa olsun karfl›m›zdakine önce insan oldu¤undan hareketle bakal›m. Daha sonra di¤er kriterleri devreye sokal›m. Yani Müslüman, Hristiyan, Musevi vs. dinine mensup kim olursa olsun önce insan olman›n güzelliklerini düflünmeliyiz. Tabii bunu söylerken flunu da akl›m›zdan ç›karmayal›m: her fley karfl›l›kl› olursa güzel olur. Yani eflitlik ilkesinin geçerlili¤i oldu¤u müddetçe hiç bir sorun yaflanmaz. Son zamanlarda gündemde olan “Dinleraras› Diyalog” çal›flmalar›n› samimi bulmad›¤›m›z› buradan belirtmek isteriz. Çünkü hem bu çal›flmalar gündemde tutulurken; hem de yap›lan uygulamalar kesinlikle birbiri ile ba¤daflmamaktad›r. Hessen Eyaletinde baflörtüsü ile ilgili al›nan karar buna örnek teflkil etmektedir. Say›n Hessen Eyalet Hükümet yetkilileri hoflgörü ve diyalogdan dem vururken yapt›klar› uygulamalarla ilk önce kendileriyle çeliflkiye düflmekteler. Acaba toplumu gerdiklerinin fark›na ne zaman varacaklar. Yoksa seçim dönemi geçene kadar mesele gündemde tutulup, seçim sonras›nda küllenmeye mi b›rak›lacak? Bizim siyasilerden iste¤imiz; politik h›rs yüzünden toplumda mayas› tutmufl olan diyalog ortam›na zarar vermemeleridir. Bu yapt›klar› belki de gelecekte kendilerine de zarar verebilir. Bizler tüm farkl›l›klar›m›zla insan›z ve birbirimize hoflgörü ile bakmal›y›z. O zaman insan oldu¤umuzun fark›na varabiliriz. Dini, dili, rengi, tabiyeti ne olursa olsun herkes insand›r. Ve insanl›¤›n ortak de¤erleri yafland›¤›, kabul gördü¤ü müddetçe hiç bir s›k›nt› yaflanmaz. Biz bunu bilir bunu söyleriz. Bu vesile ile Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin, fluurland›rs›n. Çal›flmak bizden, baflar› Allah`tand›r. Allah`a emanet olun. Hessen Hayat Ayl›k Ücretsiz Gazete Haziran/Juni 2004 Cemaziyelevvel 1425 Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK LEZZET KÖfiES‹............................. 30 Yay›n Kurulu: Dr. Yusuf Ifl›k, ‹brahim Gümüflo¤lu, Sinan Aktürk, Ayd›n Ersoy, SPOR Bir Sezon Böyle Geçti...................... 33 ‹hsan Güler, Rüstem Alt›nküpe, Saim Ayas, Mustafa Kasalak KOMED‹-FIKRA SAYFASI ....... 34 BULMACA..................................... 35 Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg · Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 Bas›ld›¤› Yer: SM Druckhaus Otto-Hahn Str. 44 a · D-63303 Dreieich Tel: 06103-93 61 38 Gezetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 4 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 5 5 DOSYA Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 DYALOG VE ÖNEM BRLKTE BARI ÇNDE YAAMANIN FORMULÜ: KARILIKLI SAYGI zleri itibarı ile ilahî dinlerin tamamı insanlara, barıfl halinde nasıl yaflanabilece¤inin yollarını göstermifltir. Din, insanla olan iliflkisini inceledi¤imizde görülecektir ki, dinler insana kurtulufla ermenin ve hakikati bulmanın yollarını göstermektedir. Bununla birlikte dinin en temel hedeflerinden biri de, insanın huzur ve mutluluea ulaflmanın yollarını göstermektir. O halde, adalet, do¤ruluk, baäkasının ırzını ve canını kendi ırzı ve canı bilen bir anlayıfl sahibi olunmasını emreden; güven, itimat, yardımlaflma, kötülüklerden uzak durma, sevgi ve saygı gibi erdemlerin insan hayatında egemen olmasını isteyen dinlerin mensupları, insanların huzurunu ve gelece¤ini tehdit eden olumsuzluklara karflı durmak; bunun için de diyaloga önem vermek mecburiyetindedirler. Bunu olmazsa olmaz artı, din mensuplarının bir birlerinin inançlarına saygı göstermektir. Örne¤in, ‹slam bütün insanların insanlıkta, insanlık fleref ve haysiyetini taflımada, evrensel haysiyet ve onur sahibi olduklarını sarih olarak vurgulamıfltır. Yüce Yaratıcımız Allah-u Teala bu konuya iliflkin olmak üzere Hucurât Sûresinin 13. âyetinde; "Sizi bir erkek ve bir difliden yarattık, birbirinizi tanıyasınız diye sizi kabilelere ayırdık" buyurmufltur. Bu âyette birlikte yaflamanın inanç ve düflünce bazındaki alt yapısı ortaya konulmaktadır. Bu âyetten anlaflılmaktadır ki, insanların farklılıkları korunacak ve bunlar ihtilaf ve kavga sebebi sayılmayacaktır. “Dinler arası diyalog” ifadesinden daha ziyade “Din mensupları arası diyalog” do¤ru bir ifadesinin kullanılmasının daha kapsayıcı oldu¤unu düflünüyorum. Özleri itibarı ile semavi dinler ilahi kaynaklı oldu¤u için, aslında, kendi aralarında bir çeliflki yoktur. Çeliflki biz insanlardadır. ‹nsanlar çeliflkilerini ortadan kaldırmak için, farklı din mensupları ile, hatta hiç bir dine inanmayan insanlarla dahi insan olma temelinde karflılıklı saygı temeline dayanan iyi iliflkiler, güzel diyaloglar gelifltirmek zorundadırlar. Yani, diyalogdan anladı¤ımız, bir kültürün di¤er kültürü yutması, yok etmesi de¤ildir; kültürel farklılıkların bir zenginlik kayna¤ı oldu¤unun ortaya konulmasıdır. Ça¤ımız insanının en temel sorunu, hoflgörüsüzlük, baflkasına saygı duymamak ve diyalogsuzluktur. Etrafımızda her gün bir çok insanla çeflitli birlikteli¤imiz oluyor. Onlarla sadece "iyi günler", "merhaba", "selamunaleyküm" de- Ö rini koruyayarak ve özgürce yaflayarak yüzyıllar boyunca barıfl ve huzur içinde ile yaflamıfl; yüzyıllar boyunca cami, kilise ve havra barıfl içinde yanyana olmufltur. Anadolu bu hususa bafllı baflına örnek teflkil etmektedir. ‹nsanlı¤ın bir çok tecrübesi Anadolu topraklarında yaflanmıfltır. Bu tecrübeler, birlikte yaflama gelene¤ini, farklı de¤er yargılarını ve anlayıfllarını gelifltirmifltir. Gelin görün ki, bu iliflkilere kimi konjektürel sebeblerle, taassup, önyargı ve ba¤nazlık damgasını vurmufl ve tarihî süreçte bu iliflkiler genellikle istenilen düzeyde yürütülememifltir. Tarihte din mensupları arası kavga ve savaflların vuku buldu¤u hususu gerçek oldu¤u gibi, hatta aynı dinin müntesipleri arasında bile kavgalar, sıkıntılar ve rahatsızlıklar oldu¤u da bir gerçektir. Ancak aradaki kavgalara sebep olan ve insanları birbirleriyle düflmanlı¤a sürükleyen dinler de¤il; kendi dinlerini do¤ru anlamayan, gönlünü taassuba kaptıran veya çıkarları için dinlerini alet eden insanlardır. Dünya 11 Eylül’de ABD’de gerçeklefltirilen terör saldırısıyla yeni bir evreye girdi. Tarihten ders çıkarılmamıfl olacak ki, ‹slam ve terör birlikte dillendirildi, diyalog yolları kapanmaya yüz tuttu. Tabiidir ki, bu durum ırkçılık damarlarını kabarttı, yabancı düflmanlı¤ını arttırdı ve bu vesile ile siyasal hedeflerine ulaflmak isteyenleri tahrik etti; yabancılar tedirginlik içine itildi. Yafladı¤ımız Avrupa ülkelerinde bunun sıkıntılarını en çok biz müslümanlar hissetmekteyiz. Örne¤in: ‹ngiltere'de Runnymede Trust adlı ırkçılık karflıtı vakfın yaptı¤ı arafltırma, ülkede ‹slam korkusunun giderek arttı¤ını ve bunun kötü sonuçlar do¤urabilece¤ini ortaya koydu. Ülkede sürekli ve önüne geçilemeyen bir ''‹slam korkusu'' oldu¤unu ve bunun bir ''saatli bombaya dönüflme e¤ilimi'' bulundu¤unu belirten arafltırmacılar, ''Bunun sonucunda bazı tepkilerin geliflmesi ve taraflar ara- KÜLTÜR fiÖLEN‹NE DAVET Abdurrahman DZMAN mek suretiyle dostlukların gelifltirilmeyece¤ini bilmemiz lazımdır. Hangi ortamda yaflanırsa yaflansın, o toplumun fertleri, bir birleriyle sevinçte ortak, dertte de derttafl olmak durumundadır. Bilhassa müslümanlar, "Yaratılanı severiz, yaratandan dolayı" öz deyifli icabı canlı cansız varlıkları sevmenin gere¤ini ifade eden bir kültürel anlayıflın insanıdırlar. ‹slamın tarifini yapan ehl-i hikmet ‹slam büyükleri flu sözde ittifak halindedirler: "‹slam: Halık’ı ta’zim (Allah’a kulluk); bütün mahlukata flefkattir (yaratılan canlı-cansız her fleye saygıdır)" De¤il, yaratılmıflların en güzeli olarak yaratılan insana saygı göstermeyi, tüm varlıklara haksızlık etmemeyi öngören bir dinin mensuplarının çevresine duyarsız kalması, etrafına huzursuzluk unsuru olabilmesi mümkün müdür? Bilindi¤i üzere ‹slam'ın gayri müslimlerle tarihteki teması eski ve köklüdür; bunun öncesi Hz. Peygamber dönemine dayanır. Dinimiz ‹slam, ba¤lılarına bunun ne flekilde olması icab etti¤ini Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın sözleri ile ve fiili uygulamaları göstermifltir: Örne¤in Peygamberimizin gayr-i müslim komfluları ile son derece iyi komfluluk iliflkileri gelifltirmifl ve bunun ile ilgili olarak Efendimiz, "Bana Cebrail bir kaç defa geldi ve ‘Sana komflunu tavsiye ediyorum’ dedi. Ben nerede ise komflunun komfluya varis olaca¤ını zannettim"; bir di¤er hadisinde de "Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komflusuna ikram etsin" buyurmufltur. Bir di¤erinde ise, "Toplumla kaynaflan ve kendisiyle kaynaflılan kimse hayırlıdır, kaynaflmayan ve kendisiyle de kaynaflılmayanda ise hayır yoktur" buyurmufltur. Bu hadislerde dikkat edilecek olursa Peygamberimiz, müslim / gayr-i müslim ayırımı söz konusu etmemifltir. ‹nsan haklarının korunması hususunda ‹slami bir belge olarak bize kadar ulaflan, Peygamber Efendimizin vefatından bir kaç ay öncesinde verdi¤i veda hutbesinde flöyle diyor: "Rabbiniz bir, Atanızda birdir. Hepiniz ademdensiniz, ademde topraktandır. Allah indinde en üstün olanınız O’ndan en fazla korkanınızdır. arabın aceme, acemin de araba bir üstünlü¤ü olmadı¤ı gibi, beyazın siyah ırka siyahında beyaz ırka bir üstünlü¤ü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir." Efendimiz s.a.v. dualarında hep flunu tekrarlardı: "Allahım ben flehadet ediyorum ki Senden baflka ilah yoktur. Ve kullarının hepsi kardefltir." Farklı dil, din, ırk ve renklerine ra¤men insano¤lu Allah’ın korumasındadır."Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle flahitlik eden kimseler olun. Bir toplulu¤a duydu¤unuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adeletli olun, bu Allah korkusuna yakıflan bir tavırdır."(Maide:8) Allah’ın yarattıklarına saygı ve ihtiram, ‹slam’ın özünde var olan bir gerçektir. Müslümanların yafladı¤ı co¤rafyaya ve bu ba¤lamda bizim geldi¤imiz Anadolu’ya bakılacak olursa sayısı oldukça çok olan ayrı etnik ve kültürel farklılıklara haiz insan toplulu¤u; kendi kültürle- sındaki gerginli¤in artması kaçınılmaz hale gelebilir'' uyarısında bulundu. Raporda, 11 Eylül'deki terörist saldırılarının ‹ngiltere'deki Müslümanların yaflamını daha da zorlafltırdı¤ına dikkat çekilirken, kamu kuruluflları da giderek artan sistematik ‹slam korkusu konusunda uyarıda bulunmamakla suçlandı. Özellikle okullar ve hastanelerin, dini ayrımcılı¤ın merkezleri haline gelme e¤ilimi taflıdı¤ına da dikkat çekilen raporda, 1997 yılında da benzeri bir rapor yayımlandı¤ı ve 60 öneride bulunuldu¤u belirtildi. Bu raporda hükümete ve toplumlara, Müslümanların ‹ngiltere'deki konumunun korunması için yapılan önerilerin uygulanmasının da tavsiye edildi¤i hatırlatıldı. Raporda, ''Ancak bu önemli öneriler kulak arkası edildi, hiçbiri uygulanmadı ve toplumdaki gerginlik arttı'' denildi. Vakıf raporunda 11 Eylül'den bu yana ‹slam toplumunun bireylerine ve camilerine yapılan saldırıların arttı¤ına da dikkat çekilirken, özellikle ırkçılık karflıtı organizasyonların Müslümanlara karflı geliflen nefretin azaltılması için yeterince çaba göstermedi¤i ileri sürüldü. Bütün bunlar diyaloga nedenli önem vermemiz icab etti¤ini gösteriyor. Bu da ancak iyi iliflkilerin gelifltirilmesi ve güzel bir tanıtımla mümkündür. Önyargıların ortadan kaldırılabilmesi için ilk flart, karflılıklı saygı ve samimimiyet içinde olamaktır. Bu sa¤landıktan sonra güven kendili¤inden oluflur. Güvenin süreklili¤ini sa¤lamak için de; insanlık tarihinin ortak de¤erleri olan dinlerin özünü oluflturan güzel ahlak korunmalı, insanlar, erdemli bir hayat yaflamaları istikametinde teflvik edilmelidir. En önemlisi, diyalog ve farklılara ra¤men birlikte yaflama iradesi hükümetlerce desteklenmeli, dini kurulufllar baflta olmak üzere, partiler ve di¤er sivil toplum kuruluflları tarafından gündemde tutulmalıdır. HESSEN BÖLGES WETZLAR FATH CAM 19 Haziran 2004 Saat: 18.00 KONUfiMACILAR ✓ fieref MALKOÇ ✓ Mehmet ATEfi Saadet Partisi Genel Baflkan Yard›mc›s› IGMG Hessen Bölge Baflkan› PROGRAM ✓ Kur`an-› Kerim Tilaveti ✓ Wetzlar Gençlik Ba¤lama (Saz) Ekibi ✓ ‹lahiler ✓ Piyes (Belkaya ‹mam› 3 Perde) ✓ Sema Gösterisi ✓ Türk Mutfa¤›n›n Özel Nefis Yemekleri Yer: Müncholzhausen Bürgerhaus ) Wetzlar Müncholzhausen Yol Tarifi: A45`den Wetzlar Süd Çıkıı Müncholzhausen Takip rtibat Tel: 06441-382585 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 6 DOSYA 6 Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Yola koyulduk, diyaloa girmek uruna! Petra KUNIK Wir haben uns auf den Weg gemacht, Dialog zu tun! Tun ist Arbeit. Als Schauspielerin und Schriftstellerin kenne ich die Arbeit mit Inhalten und den Kampf um Wortbedeutungen. Meine, die jüdische Religion, ist die Religion des Buches und der Geschichten, der schriftlichen und der mündlichen Überlieferungen. Aus meiner Familiegeschichte habe ich gelernt: Juden dürfen nie wieder hingeschlachtet werden. Und ich will nicht untätig zuschauen wenn Menschen menschenverachtend behandelt werden. Mein Herz schlägt für Europa und eine europäische Solidargemeinschaft. Unserer pluralistischen Gesellschaft beinhaltet die Kontinentale Chance der Begegnungen verschiedener Kulturen, Traditionen und Religionen. Mit meiner Arbeit als Schriftstellerin will ich mit ‚jüdischem Leben heute’ bekannt machen, mit kulturellen und religiösen Werten des Judentums. Als Vorsitzende der Gesellschaft für Christlich-Jüdische Zusammenarbeit Frankfurt am Main will ich den deutsch-jüdischen Diskurs fördern. In Abrahmischen- und Interreligiösen Teams will ich das Interesse, die Achtung und Anerkennung für die fremden Anderen wecken. 1999 lud mich die 2. Interreligiöse Sommeruniversität der 'Evangelische Akademie Loccum’ zum erstenmal als jüdische Referentin ein. Das Programm, die Diskussionen und der ehrliche von Respekt getragene Umgang zwischen den jüdischen, christlichen und moslemischen Referenten/innen oder Teilnehmer/innen, ließen mich schnell in der Akademie heimisch werden. In Loccum lernte ich auch Dr. Jürgen Micksch, Interkultureller Beauftragter, der EKHN kennen. Daraus ergab sich eine produktive Zusammenarbeit im interreligiösen Dialog. Nach den verheerenden Anschlägen vom 11. September 2001 erhielt der Interreligiöse Dialog und die Fragen: Wie können Juden, Christen und Muslime in einem friedlichen Miteinander leben und wie kann das Miteinander gestärkt werden, drängende Präsenz. Schon im Okt. 2001 hatten sich Graf und Gräfin von Groeben, Vertreter des Interkulturellen-Rats, die Her- ir ifle kalk›flmak emektir. Bir oyuncu ve yazar olarak kelime anlamlar› etraf›nda verilen kavgay› içeren eme¤i bilirim. Benim dinim, Yahudilik, kitap ve tarih dinidir, sözlü ve yaz›l› rivayetler dinidir. Aile tarihimde flunu ö¤rendim: Yahudiler bir kez daha katledilmemelidirler. Ve ben insanlara insanl›kd›fl› yollarla muamele edildi¤inde hareketsiz kalmayaca¤›m. Kalbim Avrupa için ve avrupai dayan›flma toplulu¤u için at›yor. Bizim k›ta Avrupas›ndaki ço¤ulcu toplumumuz farkl› kültürlerin, geleneklerin ve dinlerin karfl›laflmas› f›rsat›n› yaflat›yor. Yazar etkinli¤imle‚ bugünki Yahudi hayat›’n› Yahudili¤in kültürel ve dini de¤erleriyle tan›tmak isterim. Frankfurt H›ristiyan-Yahudi ‹flbirli¤i Derne¤i’nin Baflkan› olarak Alman-Yahudi sohbetlerini gelifltirmek istiyorum. ‹brahimi ve dinleraras› çal›flma gruplar›nda yabanc› di¤erlerine karfl› ilgi, sayg› ve tan›may› ortaya ç›karmak istiyorum. 1999 y›l›nda‚ Evangelische Akademie Loccum‘ beni 2. Dinleraras› Yaz Üniversitesi’ne ilk defa Yahudi konuflmac› olarak davet etti. Program, tart›flmalar ve Yahudi, H›ristiyan ve Müslüman konuflmac›lar ve kat›l›mc›lar aras›ndaki dürüst geçinme benim bu akademide kendimi evimde hissetmemi sa¤lad›. Loccum’da Dr. Jürgen Miksch’i de tan›d›m, EKHN’in kültürleraras› çal›flmalar görevlisi. Bu tan›fl›kl›ktan dinleraras› diyalogta üretken bir iflbirli¤i do¤du. B 11 Eylül 2001‘deki y›k›c› sald›r›lardan sonra Dinleraras› Diyalog ve flu sorular büyük önem kazand›: Yahudiler, H›ristiyanlar ve Müslümanlar nas›l bar›fl içinde birarada yaflarlar ve bu birliktelik nas›l güçlendirilir. Ekim 2001‘de kültürleraras› konseyin temsilcileri Graf von Groeben ve efli, Herbert-Quandt-Stiftung ve Freudenberg Stiftung ve dinlerden baz› kifliler dinleraras› çal›flma gruplar›n›n flekillendirilmesi ve finanse edilmesi hakk›nda tart›flt›lar. 5 Kas›m 2001‘de kültürleraras› konseyin benim de üyesi oldu¤um‚ ‹brahimi Forum‘u‚ ‹brahimi Çal›flma Gruplar›"n› bafllatt›m. Son y›llarda say›s›z podyum görüflmesine kat›ld›m. Mesela okullarda, otel personeli meslek lisesinde 4 gün, Alman ordusunda ve çok say›da meslek e¤itim kurslar›nda: papazlar için, ö¤retmenler için, sosyal hizmet çal›flanlar› için. Bu gibi yerlerde Yahudi, H›ritiyan ve Müslüman konuflmac›lar birbirimiz hakk›nda de¤il, birbirimizle konuflmam›z gerekti¤ini ve konuflabilece¤imizi kan›tlad›lar. Ancak ve ancak‚ ‘di¤eri‘ hakk›nda sahip olaca¤›m›z bilgi zemini felç eden korkular›, düflmanl›klar› yok eder ve yak›nl›k duygular›n› gelifltirir. Mesela „Kültürlerin Savafl›" kelimesinde kendini bulan topyekun düflman resmi sayg› içindeki aç›k sohbetlerle, mesela dini ya da kültürel geleneklerin ba¤lay›c› gücü üzerinden y›k›labilir. Evrensel ahlaki standartlar hakk›ndaki fikirlerin al›flverifli, kutsal kitaplardan metinlerin ortaklafla yorumlanmas› birbirimizi tan›ma f›rsatlar› içerir. Bu güven oluflturucu diyalog ortam› sert, elefltirel sorulardan beri durmamal›d›r, ne de olsa ancak fleffafl›k güven oluflturur. Bu ba¤lamda Almanya/Avrupa’da camilerde ve Kuran okullar›nda neler ö¤retildi¤inin ayd›nlat›lmas› konusu önemlidir. Birbirimizi tan›d›¤›m›zda, birbirimizi yarg›lama becerisini kazand›¤›m›zda, düflmanl›k do¤uran korkular› yok etme f›rsat›n› yakalar›z. Talmud’da (Talmud, Tora’n›n yan›nda Yahudili¤in en önemli dini eseridir ve çok say›da yüksek e¤itimli Rabbi’nin yorumlar›n› içerir. Babil Talmud’u sözlü rivayetlerden sonra yaklafl›k ‹.Ö. 500 y›l›nda yaz›l› hale getirildi) flu ilahi emri okuruz: Evdeki huzur herfleyin üstündedir... ‘Diyalo¤a girmek’le kastetti¤im flu: Benim evim‚ Almanya‘ -‘Avrupa’da bar›fl ve komfluluk duygular› içinde– eflit haklara sahip bir ortak olarak kendi gelene¤imde yaflamak istiyorum. Herkes di¤erlerine kendi tercihlerine göre, yani kendi anlay›fl›na göre yaflama f›rsat›n› vermelidir. Bizim çokkültürlü toplumumuz canl› renklerle ayakta durmak istiyor ve biz bu renklilik için, tanr›yla insan aras›ndaki ilk ba¤lant› olan gökkufla¤› gibi sevinmeliyiz... Al›flveriflte bulunmak için ve tan›flmak için birbirimizi karfl›l›kl› ziyaret etmeliyiz. Mekana ihtiyac›m›z var... Belki de bu sayede hoflgörü yoluna koyuluruz (Orta Ça¤ Almancas›nda hoflgörü kelimesi tahammül kökünden gelir, yabanc› di¤erlerine tahammül gösterilmesi), yabanc› di¤erinin tan›nmas› ve kabulü yoluna. bert-Quandt- und die Freudenberg Stiftung, sowie Persönlichkeiten aus den Religionen über Gestaltung und Finanzierung interreligiöser Teams beraten. Am 5. November 2001 brachte das Gremium 'Abrahamisches Forum' des interkulturellen Rats, dem ich angehöre, 'Abrahamische Teams' auf den Weg. Ich habe in den letzten Jahren an zahllosen Podiengesprächen teilgenommen. Unter anderem in Schulen, z.b. 4 Tage in Berlin an einer Berufsschule für Hotelfachkräfte, sowie bei der Bundeswehr oder zahlreichen Multiplikatoren-Veranstaltungen z.b. für Pfarrer/innen, Lehrer/innen, Sozialarbeiter/innen. Hier haben die jüdischen, christlichen und muslimischen Referenten/innen bewiesen, dass wir nicht übereinander, sondern miteinander sprechen müssen und können. Nur auf der Basis Wissen über den ‚Anderen’, können lähmende Ängste, Feindseligkeiten abgebaut und Empathiefähigkeit ausgebildet werden. Das pauschale Feindbild, das im Begriff „Kampf der Kulturen" eine Redefigur gefunden hat, kann über einen respektvollen offenen Austausch, zum Beispiel über die Bindekraft religiöser und kultureller Traditionen abgebaut werden. Gedankenaustausch über universelle ethische Standards, gemeinsame Exegesen von Texten aus den heiligen Büchern, beinhalten Chancen sich kennen zu lernen. Der vertrauensbildende Dialog darf harte, kritische Fragen nicht aussparen, denn nur Transparenz kann Vertrauen herstellen. Dazu gehört auch Aufklärung was in den Deutschland/Europa in den Moscheen und Koranschulen gelehrt wird. Wenn wir einander kennen lernen, wenn wir befähigt werden, uns zu beurteilen, besteht die Chance feindstiftende Ängste auszumustern. Im Talmud (Talmud, neben der Tora wichtigste religiöse Schrift des Judentums mit Erläuterungen zahlreicher hochgelehrter Rabbinern. Babylonischen Talmud, nach mündlicher Überlieferung zirka 500 n. Chr. schrift- lich festgehalten.) lesen wir das Gebot: Der Frieden im Haus steht über allem... Mit meinem 'Dialog tun' will ich klarmachen: In meinem Haus 'Deutschland' – 'Europa' will ich friedlich, nachbarschaftlich – als gleichberechtigte Partnerin, in meiner Tradition, leben. Jeder - Jede soll dem Anderen die Chance geben, nach seiner Prägung, also nach seiner Fasson leben zu können. Unsere multikulturelle Gesellschaft will frischfarbig bestehen und wir sollen uns an der Buntheit erfreuen, wie an einem Regenbogen, dem ersten Bund zwischen Gott und den Menschen... Wir müssen uns gegenseitig besuchen, um uns auszutauschen, um uns kennen zulernen! Wir brauchen Raum... So schlagen wir vielleicht den Weg von der Toleranz, (in mittelhochdeutsch bedeutet Toleranz nicht mehr als dulden also dulden des fremden Anderen) zur Anerkennung des fremden Anderen ein. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Seite 7 Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayata Düülen notlar… AYDIN ERSOY aydinersoy@hotmail.com ürk ve Japon takımları arasında bir kürek yarıflı düzenlenmesine karar verildi. Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık devresinden geçti. Büyük gün geldi¤inde, iki taraf da kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarıflı 1 kilometre farkla kazandılar. Türk takımı çok sarsılmıfltı. Türk takımı yönetimi yarıflın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi. Sorunu arafltırarak, çözüm yollarını önermesi için Mc Kinsey ve Arthur An- T 7 ÖZEL KÖE HESSEN ELEMAN dersen ve bir dizi di¤er yabancı danıflmanlık flirketiyle anlaflıldı. Bir yıl süren ve milyonlarca dolara mal olan çalıflmalar, analizler, arafltırmalar sonucu; yabancı danıflmanlık flirketleri hatayı buldu ve çözüm önerisi getirdi: Japonlar'ın takımında sekiz kifli kürek çekiyor, bir kifli dümencilik yapıyordu... Türk takımında ise bir kifli kürek çekiyor, sekiz kifli dümeni kullanıyordu.. YOLDAN GÜZEL GEÇMEK Bir kral halk› için genifl bir yol yapt›rmaya karar verdi. Yap›m› tamamlanan yolu halka açmadan önce, bir yar›flma düzenlemeye karar verdi. ‹steyenin bu yar›flmaya kat›labilece¤ini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kifliyi belirleyece¤ini söyledi. Yar›flma günü, insanlar ak›n ettiler. Baz›lar› en güzel arabalar›n›, bazıları en güzel elbiselerini getirmiflti. Kad›nlardan kimileri saçlar›n› en güzel biçimde yapt›rm›flt›, kimi de yanlar›nda en güzel yiyecekleri getirmiflti. Gençlerden baz›lar› spor k›yafetler içinde yol boyunca koflmaya haz›rlan›yordu. Nihayet, tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kral›n yan›na döndüklerinde hepsi ayn› flikayette bulundu: - Yolun bir yerinde büyükçe bir tafl ve moloz y›¤›n› vard› ve bu moloz y›¤›n› yolculu¤u zorlaflt›r›yordu. Günün sonunda yaln›z bir yolcu da bitifl çizgisine yorgun arg›n ulaflt›. Üstü bafl› toz toprak içindeydi, ama krala büyük bir sayg›yla yönelerek elindeki alt›n kesesini uzatt›: - "Yolculu¤um s›ras›nda, yolu t›kayan tafl ve moloz y›¤›n›n› kald›rmak için durmufltum. Bu alt›n kesesini onun alt›nda buldum. Bu alt›nlar size ait olmal›." Kral gülümseyerek cevap verdi: - "O alt›nlar sana ait delikanl›." - "Hay›r, benim de¤il. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmad›." - "Evet" dedi kral. - "Bu alt›nlar› sen kazand›n, zira yar›flman›n galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kifli sensin. Çünkü, yoldan en güzel geçen kifli, ard›ndan gelenler için yoldaki engelleri kald›ran kiflidir!" Böylece 9 Kiflilik Türk Takımı Japonlarla bir yarıfl daha yapmak üzere yeniden yapılandı. Yeni yapıda: 2 Dümen Müdürü, 2 Dümen Müdür Yardımcısı, 2 Bölgesel Dümen Müdürü, 2 Bölgesel Dümen Müdür Yardımcısı ve bir de Kürek Çekme Elemanı bulunuyordu. ‹kinci yarıflı Japonlar 2 km. arayla kazandılar. Tepesi atan Türk Takımı Yönetim Kurulu hemen karar aldı: Yarıflın kaybedilmesinden sorumlu tutulan Kürekçi kovuldu ve Müdürlere sorunun çözümüne olan katkılarından ötürü ikramiye verildi. Padiah ve ihtiyar Çok so¤uk bir kıfl günü padiflah, tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermifl. Yanına baflvezirini alıp yola çıkmıfl. Bir dere kenarında çalıflan yafllı bir adam görmüfller. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormufl. Padiflah, ihtiyarı selamlamıfl. “Selamun aleyküm ey piri fani...” “Aleyküm selam ey serdar-ı cihan...” Padiflah sormufl: “Altılarda ne yaptın?” "Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor..." Padiflah tekrar sormufl: "Geceleri kalkmadın mı?" "Kalktık, lakin ellere yaradı..." Padiflah gülmüfl ve tekrar sormufl: "Bir kaz göndersem yolar mısın? "Hem de cıyaklatmadan yolarım" Padiflahla baflveziri adamın yanından ayrılıp yola koyulmufllar. Padiflah baflvezire dönmüfl; "Söyle bakalım ne konufltu¤umuzu anladın mı?" "Hayır padiflahım..." Padiflah sinirlenmifl. "Bu akflama kadar ne konufltu¤umuzu anlamazsan kelleni alırım" Korkuya kapılan baflvezir, padiflahı saraya bıraktıktan sonra telaflla dere kenarına dönmüfl. Bak- mıfl adam hala orada çalıflıyor. Adama yaklaflmıfl ve sormufl: "Ne konufltunuz siz padiflahla?" Adam veziri süzmüfl ve demifl ki: "Kusura bakma. Bedava söylemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim." Baflvezir yüz altın vermifl ve sormufl: " Sen padiflahı serdar-ı cihan diye selamladın, nerden anladın padiflah oldu¤unu?" "Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padiflahtan baflkası giyemezdi." Vezir kafasını kaflımıfl. "Peki altılara altı katmayınca otuz ikiye yetmiyor ne demek?" Adam bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almıfl. "Padiflah, altı aylık yaz döneminde çalıflmadın mı ki, kıfl günü çalıflıyorsun, diye sordu. Ben de yalnızca altı ay yaz de¤il, altı ay da kıfl çalıflmazsak, yemek bulamıyoruz dedim" Vezir bir soru daha sormufl... "Geceleri kalkmadın mı ne demek?" Adam bir yüz altın daha almıfl. "Çocukların yok mu diye sordu. Var ama hepsi kız. Evlendiler, baflkalarına yaradılar, dedim. Vezir gene kafasını sallamıfl. "Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek?" Adam gülmüfl. "Onu da sen bul!" HATALAR - E¤er bir berber bir hata yaparsa, bu yeni bir tarzdır... - E¤er bir floför bir hata yaparsa, bu bir kazadır... - E¤er bir doktor bir hata yaparsa, bu bir müdahaledir... - E¤er bir mühendis bir hata yaparsa, bu yeni bir atılımdır... - E¤er ebeveynler bir hata yaparsa, bu yeni bir kuflaktır... - E¤er bir politikacı bir hata yaparsa, bu yeni bir hukuk kuralıdır... - E¤er bir bilim adamı bir hata yaparsa, bu yeni bir kefliftir... - E¤er bir terzi bir hata yaparsa, bu yeni bir modadır... - E¤er bir ö¤retmen bir hata yaparsa, bu yeni bir teoridir... - E¤er bir patron bir hata yaparsa, bu bizim hatamızdır... - E¤er bir personel bir hata yaparsa, bu bir "HATA" dır Eer bir maniniz yoksa akam size geleceiz… Dümdüz bir soru size: Akflamları evde ne yapıyorsunuz? Koltu¤a uzanıp, hiç tanımadı¤ınız Amerikalı dedektiflerle hiç tanımadı¤ınız Amerikalı haydutlarımı kovalıyorsunuz, yoksa yerli dizilere kaptırıp hiçbilmedi¤iniz konaklarda, vadilerde, mahallelerde, metropollerde, yaflanan hayatları mı seyrediyoruz? Yapılan bir arafltırmada dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalıflmak kadar beyni yordu¤u açıklandı… Aslında iki türlü hayat var: 1. Yaflanan hayat, 2. Seyredilen hayat, Akflamlarımız televizyona kilitliyse, bilinki, hayatı sadece seyrediyoruz… Akflamları evde ne yapıyorsunuz? Akflamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz? Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa. Ortalama altmıfl yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, e¤itim, vesaire... Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaflanacak bir fley kalmıyor. Akflamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir! Çünkü televizyon izleyen kifli hayatta de¤ildir, zira hiçbir fley yapmamakta, hiçbir de¤er üretmemektedir; bu da bir anlamda yaflamamak sayılır. Özelliklede Türk kanallarının yapmıfl oldukları sorumsuz ve toplumumuzun yapısını ve genlerini bozmaya ve bizi biz yapan aile kurumumuzu yıpratmaya yönelik yayınlara sözüm… Hobbala Star yarıflmaları, boflanmıfl veya boflanmak üzere olan ailelerin konu edildi¤i diziler," Muhteflem’’ Türk kahramanlarının hayatlarının anlatıldı¤ı ve toplumumuza empoze edilmeye çalıflılan magazin pro¤ramları... Dünyada ABD’den sonra en çok televizyon izleyen ülkenin Türkiye oldu¤u yapılan istatistiklerle kanıtlandı. Ekran baflında en çok zaman geçiren grubu ise çocuklar ve gençler oluflturuyormufl. Yapılan yayınların ne kadar e¤itici ve ö¤retici oldu¤u da yıllardır tartıflılagelen konuların baflında geliyor; fakat tartıflmaların ötesine geçip özellikle çocuklara yönelik e¤itici program alternatifleri üretilmedi. Akflamları evlerimize kimleri misafir ediyoruz, bizim onları etkileme flansımız yok, ama onlar bizi ve düflüncelerimizi ne kadar etkiliyor ve yönlendiriyor... Yaflıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?... FELSEFE enkli kiflili¤i ve düflük not vermesi ile ö¤rencileri arasında özel bir üne sahip olan felsefe ö¤retmeni, sınav yapaca¤ı gün ö¤rencilere, önce kâ¤ıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu. Sonra: "Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadı¤ını kanıtlayınız." Sıfırcı felsefe ö¤retmeni, sınav kâ¤ıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düflürece¤ini bilmesine ra¤men, hayatında ilk kez bir ö¤rencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı. Ö¤rencinin sınav kâ¤ıdında yalnızca flu iki sözcük yer alıyordu: "Hangi sandalyenin?" R 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 8 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir DOSYA 8 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Avrupalı Müslümanların örnek olması Biz de yaflam›fl oldu¤umuz toplumda o kadar güzel fleyler yapabiliriz ki; örne¤in yaflam›fl oldu¤umuz ülke nüfus olarak yafllan›yor ve yafll› insanlar ilgi bekliyor. Bu ilgiyi gösterecek maalesef Almanya ve Avrupa`daki nüfus içerisinden yetiflmiyor. Bir çok yafll› kendi bafl›na yaflamak zorunda kal›yor. Bunlara; komflumuzsa, selam verip hal ve hat›r›n› sorabiliriz. Al›fl-verifllerini yapmalar›nda yard›m edebiliriz. Mutfa¤›m›zda piflenlerden ikramda bulunabiliriz. İbrahim Gümüşoğlu De¤erli okurlar›m Hessen Hayat gazetemiz bu say›s›n› “Diyalog”a ay›rd›. Bu asl›nda, karfl›l›k bulursa çok önemli bir ad›m. Avrupa`daki 24 y›ll›k hayat›m› gözönüne getirdim de; bu zaman içinde hep güzel at›l›mlar, örnek davran›fllar bu toplumda bizlerden beklendi. ‹flte Hessen Hayat`ta yay›n hayat›n›n ilk günlerinde bu beklentiye cevap verme gayreti içerisinde oldu. Temennim odur ki inflaallah bu gayret karfl›l›k bulur, belli bir zeminde iyi fleyler olur. Biz Avrupa`da yaflayan müslümanlar ve yabanc›lar olarak, yaflam›fl oldu¤umuz ülkenin kanun, nizam ve yasalar›na uymak mecburiyetindeyiz. T›pk› bu ülkenin insanlar› gibi. Geldi¤imiz ülkelerden getirdi¤imiz güzellikleri de paylaflmal›y›z. Örne¤in yard›m severli¤imizi, güzel ahlak›m›z›, Anadolu`nun temiz ve leziz mutfa¤›n›, insanlara s›rf insan olduklar› için güzel davranmay›. Bu konuda Allah`›n elçisi Hz. Muhammed (SAV) flöyle buyurur: “‹nsanlar›n en hay›rl›s›, insanlara en çok faydas› dokunand›r”. Biz de yaflam›fl oldu¤umuz toplumda o kadar güzel fleyler yapabiliriz ki; örne¤in yaflam›fl oldu¤umuz ülke nüfus olarak yafllan›yor ve yafll› insanlar ilgi bekliyor. Bu ilgiyi gösterecek maalesef Almanya ve Avrupa`daki nüfus içerisinden yetiflmiyor. Bir çok yafll› kendi bafl›na yaflamak zorunda kal›yor. Bunlara; komflumuzsa, selam verip hal ve hat›r›n› sorabiliriz. Al›fl-verifllerini yapmalar›nda yard›m edebiliriz. Mutfa¤›m›zda piflenlerden ikramda bulunabiliriz. Bizler bunlar› yaparken de o insanlar›n yak›nlar›ndan görmedi¤i bu ilgiyi bizden görünce her has›l› biz yabanc› ve müslümanlar›n insani de¤er ve k›ymeti bir noktada anlafl›l›r. Yaflad›¤›m›z toplumun yanl›fl kültürlerinden etkilenmemeyi kendimize fliar edinmeliyiz. Aile hayat›m›z› bir disiplin ve düzen içinde yürütmeliyiz. K›saca çok iyi bir aile düzenimiz olmal›, çevremize örnek olmal›y›z. Bu haslet ve güzelliklerimiz maalesef bu toplumun kültüründen de etkilenerek korkunç kay›plar veriyor. Bizlerin ‹slami ahlak anlay›fl›m›zda toplumun en küçük birimi ailedir. Aileler ne kadar sa¤lam olursa, toplumda o ölçüde sa¤lam olur. Bu güzelli¤ini kaybeden çok aile tan›r›m ve bu ailelerin büyüklerini dinledikçe üzülürüm. Sevgili genç kardefllerimin bu konulara dikkat etmesini arzu ederim. E¤er yaflad›¤›n›z hayattan mutlu iseniz, bu mutluluklar›n›z› paylafl›n. Bilindi¤i gibi mutluluklar paylafl›ld›kça ço¤al›r. Tüm mutluluklar›n sizinle olmas›n› temenni eder; sayg›lar sunar›m. Genç Kızlara Selam ÅDe¤erli Okuyucularım. Geçen sayımızda sizlerle “Cahiliyye hayatındaki kız çocukların›n durumu ve ‹slamiyetin geliflinden sonraki kız çocuklarının durumunu” paylaflmıfltım. Bu sefer sizlerle yafladı¤ımız bu toplum içinde, kız çocuklarını ve genç hanımları bekleyen tekditlerden birisini paylaflmak istiyorum. K›ymetli okuyucularım bildi¤iniz gibi Avrupa toplumunda kızlar ve genç hanımlar özgürlük altında kölelefltiriliyorlar. Moda bunlardan biridir. Moda, dört mevsime göre de¤iflebilmektedir. Giyimden tutun, ev eflyalarına kadar, hayat tarzına etki eden herfleyde meydana gelen sık de¤iflikliklere "moda" deniyor. De¤erli okuyucularım günümüzdeki gençlerimiz modanın esiri edilmifllerdir. Senede bir kere de¤ifliklik yapan oldu¤u gibi, bir dü¤ünde giydi¤ini bir daha giymeyenlere de rastlıyoruz. Hikmet ve güzellik dini olan ‹slamda bu manada bir moda anlayıflı yoktur. De¤iflime ve yenilenmeye yer vard›r aflırısına gidilmedi¤i sürece. ‹slam; dünyevi ve nefsi isteklerden kaynaklanan modaya niçin karflıdır diye sorucaks›n›z! De¤erli okuyucularım nedeni, modanın temeli sık ve sürekli de¤iflimdir, bu da biz insanları israfa götürdü¤ü içindir. Dinimiz de israfin her türlüsünü yasaklamıflt›r. Yüce Rabbimiz Kur´an-ı Kerim’de, A´raf Suresi 31 ayeti kerimesinde flöyle buyuruyor. "Yiyiniz içiniz, israf etmeyiniz. Muhakkak ki Allah, müsrifleri sevmez." Biz inanan insanlar olarak dünya hayatını ölçülü kullanmaya, yemede, içmede, giyinmede ve hayatımızın bütün alanlarında Allah Rasulünün koydu¤u ölçülerle hareket etmeliyiz. Ben böyle düflünüyorum. Selam ve Dualar›mla…. Hatice Gümüflo¤lu 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN Seite 9 9 DOSYA Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 DİYALOG... AMA NASIL Dr. Yusuf IŞIK İlahiyatçı-Eğitimci ünyada savafllar, darbeler, çat›flmalar, bo¤uflmalar, vuruflmalar, çarp›flmalar alabildi¤ine, olanca h›z›yla devam etmektedir. Açl›k, k›tl›k, yokluk, fakirlik ve çaresizlik içerisinde k›vranan dünya nüfusunun k›smi küllisi, bir ç›k›fl yolu bulamaman›n ›zd›rab› içerisinde k›vranmaktad›r. Dünya ülkelerinin gelirlerinin yüzde sekseni, dünya nüfusunun sadece yüzde yirmisini oluflturan mutlu az›nl›k taraf›ndan haks›zca gaspedilmekte ve yine dünya nüfusunun geriye kalan yüzde sekseni ise, tüm gelirlerin yüzde yirmisini kendi aralar›nda paylaflmaktad›rlar. Dünyadaki bu ekonomik dengesizlik halklar› birbirine düflürmekte, zengin ve fakir ay›r›m› hergeçen gün derinleflmektedir. Geçen ay do¤umunun 100. y›l›n› idrak etti¤imiz Üstad Necip Faz›l K›sakürek bu durumu analiz eden m›sras›nda flöyle der; “Bu taksimi kurt yapmaz Kuzulara fiah olsa” Dünyada mevcut ekonomik dengesizlik ister istemez sosyal dengesizli¤i meydana getirmekte, sosyal dengesizlik ise siyasi istikrar› ve düzeni bozmaktad›r. Bunun do¤al sonucu olarak da bir kaos ortam› meydana gelmektedir. “Gücü yeten yetene” deyimi ne kadar do¤ru. Kim gücü elinde bulunduruyorsa hakl› oldu¤unu iddia ediyor ve neticede zay›f› ezerek, hak ve adaleti katlediyor. Hak ve adalet üzerine kurulmayan bu ceberrut güç sahiplerinin sistemleri, tüm etik de¤erleri, ahlaki k›staslar› ve insani vas›flar› saymaktad›rlar. ‹flte dünyada, tüm kamuoyunun önünde cereyan eden ve medyada genifl yanki bulan bu davran›fl biçimleri ve tersine iflleyen çark adeta kamuoyunu karamsarl›¤a ve ümitsizli¤e itmektedir. Bunun çaresi vard›r. Çare tek kutuplu dünya yap›s›ndan kurtulmak ve alternatif kutuplar meydana getirmektir. Bu ifl evvel emirde devletlerin iflidir, ama bu konuda kamuoyu oluflturmak da halklar›n iflidir. Bir çok yönden elefltirilse bile, küresel oluflum karfl›tlar› ve globalizasyo- D na karfl› ç›kanlar bu iflin adeta öncüleri olmufllard›r. Ne ac›d›r ki, küreselleflme, ve globalizasyon ad› alt›nda oluflturulan tek kutuplu, daha aç›k ifadeyle Amerika merkezli dünya düzeni, proje olmaktan ç›km›fl ve fiiliyata girmifltir. Normlar›n› Amerikan›n koydu¤u “yeni dünya düzeni” ad› alt›ndaki düzenin amac›, tüm dünya kamuoyunu kendisine ba¤lamak, kendisi gibi düflünmeye zorlamak ve kendi ç›karlar› yönünde çaba sarfetmeye mecbur b›rakmaktad›r. Bir bak›ma Amerika merkezli “dünya vatandafl›” yapmakt›r. Bu ba¤lamda, ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal ve hukuksal bir sürü düzenlemeler yap›lmaktad›r. Buna direnç gösterenlere ise aba alt›ndan sopa gösterilmektedir. Bununla da yetinmeyip “kadife devrim”lerle Gürcistan`da oldu¤u gibi iktidarlar Amerikan›n lehine ve onun deste¤iyle el de¤ifltirmektedir. Bazan da “kadife devrimle” netice elde edemezlerse, silahl› sald›r›larla, iç kar›fl›kl›klar ç›kartarak ve savafl açarak ülkeler boyun e¤dirilmektedir. Irak ve Afganistan`da oldu¤u gibi. Tolerans ve hoflgörü ortam› meydana getirmek, kamuoyunun direncini k›rmak, öfkesini ve heyecan›n› sürdürmek için ortaya at›lan bir çok tezler vard›r. Mesela; “Uluslararas› hoflgörü konferanslar›”, “Milletleraras› bar›fl platformu”, “Dünya kardeflli¤i için elele” konferanslar› ve “Dinleraras› diyalog” çal›flmalar›... Bu çal›flmalar veya buna benzer çal›flmalar dünyan›n çeflitli ülkelerinde yap›lmaktad›r. ‹lk bak›flta, isimlerinden de anlafl›labilece¤i gibi bu çal›flmalar son derece faydal› gibi görünmektedir. Ama maksat gerçekten bar›fl, kardefllik ve hoflgörü ortam› meydana getirmekse... Bu teze inanmak için beyninizi ne kadar zorlarsan›z zorlay›n, pozitif bir netice elde edemeyece¤inize inan›rs›n›z. Çünkü lafla peynir gemisi yürümemektedir. Üç semavi din mensuplar›n›n yaflad›¤› ve bir çok Peygamberin ç›kt›¤› Ortado¤u co¤rafyas›nda henüz bir bar›fl ortam› tesis edilememifltir. B›rak›n bar›fl ortam›n›, atefli söndürmek için benzin s›k›lmaktad›r. Bu kaos ortam›ndan kurtulmak için, veya kaos ortam›n› bar›fl, kardefllik ve birlikte yaflama ortam›na çevirmek için taraflar aras›nda gerçeklefltirilmesi gereken bir dizi çal›flmalar›n varl›¤›n›n zaruretini hiç kimse inkar edemez. Bu çal›flmalardan bir tanesi de “Diyalog” çal›flmalar›d›r. Diyalog; sözlüklerde flöyle tarif edilmektedir: - ‹ki kisinin konuflmas›, - Karfl›l›kl› konuflma, - Karfl›l›kl› konuflmaya dayanan eser - Taraflar›n biraraya gelerek belirli konular üzerinde konuflmas›... Demekki, Yunanca bir kelime olan diyalog, karfl›l›kl› konuflma, belirli konular üzerinde taraflar›n biraraya gelerek konuflmas› demektir. Bu tariften yola ç›karak çeflitli problemlerin halli konusunda devlet yetkililerinin biraraya gelerek konuflmalar› ve diyalog yapmalar› son derece faydal›d›r. Bunun d›fl›nda ekonomik dengesizliklerin ortadan kald›r›lmas› için yap›lan diyaloglarda faydadan hali de¤ildir, netice al›nmasa bile. Sosyal dengesizliklerin ortadan kald›r›lmas› veya aza indirgenmesi konusunda entellektüellerin diyalog çal›flmalar› desteklenmelidir. Kültürleraras› diyalog platformlar› faydal› olur. Nitekim Allah, Kur`an-› Kerim`in Hücurat suresinde bize flöyle buyurmaktad›r: “Ey ‹nsanlar! Do¤rusu biz sizi bir erkekle bir difliden yaratt›k. Ve birbirinizle tan›flman›z için sizi kavimlere ve kabilelere ay›rd›k. Muhakkak ki Allah yan›nda en de¤erli olan›n›z, O`ndan en çok korkan›n›zd›r. fiüphesiz Allah bilendir, her fleyden haberdard›r” Bu ayette, Hz. Adem ve Havva`dan ço¤alan insanlar, yeryüzünde çeflitli renk ve dilde küçüklü büyüklü topluluklar oluflturmufllard›r. Küçükten büyü¤e, kabileden milletlere var›ncaya kadar farkl›l›k gösteren bu oluflumun, temel sebebinin kitlelerin birbirini tan›y›p, anlaflmak ve kaynaflmak oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Yani soy-sopla ö¤ünmek yerine, birleflip bütünleflmek öngörülmüfltür. fiimdi bu vahye dayal› gerçekten yola ç›karak denilebilirki diyalog bu iflin temelidir. El-hak do¤rudur. Bizim burada söyleyecek bir sözümüz yoktur. Ancak, diyalog ortam›n› meydana getirmek gerekir. Ve bu ortamda da “muadelet” ve “mütekabiliyet” unsuru oluflturulmal›d›r. Muadelet ve mütekabiliyet unsurunun oluflturulmad›¤› ortamlarda gerçeklefltirilen “diyalog”, tarifteki diyalog olmaz. Böyle bir diyalog, dayatma ve bask› ortam›n› meydana getirir. Diyalog`dan bahsederken, özellikle son y›llarda moda olan ve yapay bir ortamda, samimiyyettten, muadeletten ve mütekabiliyetten yoksun olarak yap›lan “Dinler aras› diyalog” konusunu da ayd›nlatmakta fayda var. Üç semavi dinden birisi ve sonuncusu olan “‹slam Dini” Allah`›n insanlara gönderdi¤i en son dindir. Do¤rudur... Onlar istemeseler ve kabullenmeselerde. Durum böyle olunca, hak olan ve geçerlili¤ini devam ettiren ve k›yamete kadar da devam ettirecek olan ‹slam`la hiç bir din mukayese edilemez. Dolay›s›yla di¤er dinlerle eflit platformda yanyana getirilemez. Yanl›fl olur. Bu noktadan hareketle dinler aras› diyalog çerçevesinde biraraya gelmeler ve platformlar oluflturmalar beyhude- dir. Bu çal›flmalar, müslümanlar› i¤difllefltirme ve ‹slam› bulundu¤u seviyeden afla¤›ya çekme anlam› tafl›d›¤› gibi, müslümanlar› di¤er dinlere entegre etme planlar›n›n bir parças›d›r. Bu demek de¤ildir ki, Müslümanlar, Hiristiyanlar, Museviler, Hindular, Budistler ve benzeri semavi ve befleri dinlere mensup insanlar diyalog yapmas›nlar. Tam tersine diyalog yapmal›d›rlar. Ama diyalogun ad›n› iyi koymak gerekir. “Dinler aras› diyalog” de¤il, “Dindarlar aras› diyalog” denilebilir. Bunda bir sak›nca yoktur ve de çok faydal›d›r. Müsamaha ve hoflgörü ortam›n› meydana getirmek kaç›n›lmaz bir gerçektir. Bunun yolu da eflitlik esas›na ve mütekabiliyet prensibine dayal› diyalogdan geçer. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 10 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN Seite 11 BİLGİLENDİRME Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 11 İZİN ÖNCESİ ÖNEMLİ UYARILAR! ASIM TOZOĞLU Bu say›m›zda, çok sayıda okuyucumuzun bize sık sık yönelttikleri sorulara cevap verece¤im ve bilhassa yaklaflan izin dönemi dolay›s›yle okurlarımızın haklarının yanmaması için almaları gereken önlemlerden söz edece¤im: Bazı okurlarımız, bilhassa yakın akrabalarımıza yaptı¤ımız bakım yardımları konusunda sorular yöneltiyorlar ve diyorlar ki, ‘geçen yıllarda Türkiye de yaflayan akrabalarımıza bakım yapıyorduk ve kifli baflına yaklaflık 2400 Euro gönderiyorduk. 2004 yılından itibaren bakımların kifli baflına 3800 Euro oldu¤unu gazatenizden okuduk. Bu kadar çok parayı nasıl gönderelim? Sene baflında da göndersek olur mu?’’. Önce flu hususu bilhassa vurgulamak istiyorum: Federal Almanya’da yaflayan çok sayıda okurumuz, vergi denklefltirme konusunda önemli bir aflamada bilgilendiriliyorlar ve birçok kifli gerekeni, eski yıllara kıyasla, çok daha iyi yerine getirmektedir. Yukar›daki veya benzeri soruların yöneltilmesi bunu bize kanıtlamaktadır. Bizim amacımız, hukuki çerçeveler içinde haklarımızı en iyi flekilde ö¤renmek ve görevlerimiyi yerine getirirken de aynı hassasiyeti göstermektir. Vergi denklefltirme yoluyla biz devletten ne bir yardım ne de sadaka almaktayız. Tam aksine flu veya bu nedenden dolayı fazla kesilen vergilerden gerekli belgeleri ibraz ederek, bir miktar parayı geri almaktayız. En çok sorulan sorulardan bakım konusuna tekrar dönüp, kısaca özetlemek istiyorum. Böylelikle, daha önce herhangi bir nedenden dolayı duymayanlar ö¤renmifl olacaklar bilenler de bilgilerini pekifltireceklerdir. a) Federal Almanyadaki yakın akrabalarımıza, yani anne, babalarımıza ve hatta dede ve nenelerimize bakım yapabiliriz. Önemli olan konu, bu kimselerin emekli veya iflsiz olmaları ve yeteri kadar gelirleri olmamasıdır. 2004 yılından itibaren kifli baflına en az 7644 euro bir kiflinin yaflaması için devletçe belirlenen asgari gelir miktarıdır. Birçok gurbetçimizden bilhassa ilk nesil insanlarımızın genellikle birinin çalıflıp, di¤erinin mesela ev hanımı oldu¤unu görüyoruz. Böylelikle bir kimsenin örne¤in aylık 700 euro emeklilik gelirinin olması halinde, bu ailenin yıllık sadece 8400 euro gelirinin iki kiflilik bir aileye yetmeyece¤i ortadadır. Oysa, kanunen iki kifli için belirlenen asgari miktar 15288 Eurodur. (Emekli veya iflsiz kimselerin örne¤in Merkez Bankasında paraları varsa, bu gelirleri de nazarı itibara alınmak zorundadır.) Federal Almanya’da yaflayan bu emekli çiftin çocukları, maddi destek sa¤lıyarak, maliyeden para alabilirler: 1) Aynı evde oturan kimseler için hiçbir sorun yoktur. Vergi denklefltirme ifllemleri yapılırken gerekli emeklilik belgelkeri ve anne ve babanın imzalayacakları ‘Almanya bakım belgesi’ yeterli olacaktır. 2) Aynı evde oturmayan anne ve babanın Konto hesabına mutlaka para havalesi yapılmalıdır. Ço¤u okuyucularımızın da bildi¤i gibi, ‘Kontoauszug’ göstererek gerekli ifllemlerin yapılması bu yıldan itibaren geçerli de¤ildir. O halde derhal anne ve babanızın hesap numarasına para havale ifllemini yapınız ki, hakkınız kaybolmasın... b) Bakım yapılan kimseler Türkiye’de yaflıyorlarsa, yılbaflından itibaren paraların mümkünse tüm aylara bölünerek gönderilmesi tavsiye ediliyor. Ne var ki, örne¤in 2004 yılı baflında toplu para gönderme ifllemi yapılmıflsa, maliye bakımları kabul etmek zorundadır. Bugüne kadar az veya hiç havale yapmayan okuyucularımızın hemen mümkün oldu¤u kadar çok para havale etmelerini salık veririm. Gönderilen paraların Türkiye’deki bankadan alındı¤ına dair ‘Empfangsbestitigung’ mutlaka saklanmalıdır. Bakım yapılan kimseler için vali veya kaymakamlıktan alınacak bakım belge örnekleri baflkonsolosluklarımızda, vergi bürolarında ve Türkiye’de kırtasiyecilerde mevcuttur. Türkiye’de yaflayan bakıma muhtaç kifli baflına yapılacak bakım miktarı 2004 yılından itibaren geçerli olmak kaydıyla 3822 eurodur. Bazı okurlarımız haklı olarak bir soru yönelterek, bu kadar parayı herkes gönderemez demektedirler. Biz de Almanca deyimle ‘Opfergrenze’ kanununu öneriyoruz aslında… Yani herkes aya¤ını yorganına göre uzatsın ama haklarını da hediye etmesin… 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 12 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir DOSYA 12 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Giessen Hıristiyan-slam Birlii (CIG in Giessen e.V.) niçin kuruldu? Martin Braner 68 yaında, CIG Giessen e.V.‘nin onursal bakanı ostum Ramazan bana “Martin, bizim CIG hakk›nda bir Türk gazetesi (Hessen Hayat) için makale yazar m›s›n?" sordu ve ekledi: “Derne¤imizin onursal ba#kanî olman uygundur.” Bununla beni ikna etti. Ramazan’› Giessen’deki Justus Liebig Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyat› okudu¤unda tan›d›m. Bugün anadil dersleri ö¤retmeni ve Hessen ‹slam Din Cemaat›’n›n genel baflkan›d›r. D Ben 15 y›l önce Hessen ve Nassau Protestan Kilisesi’ne (EKHN) ba¤l› olarak Yukar› Hessen Bölgesi Din E¤itimi Dairesi’nin (RPA) yöneticisiydim ve okullarda din dersleri veren ö¤retmenleri desteklemekle ve papaz olmak üzere bulunanlar› okullardaki din derslerine haz›rlamakla görevliydim. Protestan din derslerinin konular›ndan “‹slam” d›r. Ramazan’›n flahs›nda sa¤lam ve diyalo¤a yatk›n bir müslüman keflfettim ve kendisini e¤itim seminerlerinde referent olarak kazanabildim. Çünkü bir müslüman›n kendi inanc› hakk›nda yorum yapabilmesine izin vermek iyidir, onun genelgeçer ‹slam hakk›nda konuflamayaca¤›n›, nas›l ki benim de genelgeçer H›ristiyanlîk hakk›nda konuflamayaca¤›m gibi, bildi¤im halde. ‹kinci bir neden benim 25 y›l önce ‹slam’a gösterilen bir ilgisizli¤i ve müslümanlara gösterilen k›smi böbürlenmeyi engelleyebildim. Bu- günse hep daha güçlenen bir yabanc› düflmanl›¤›n›n müslümanlar ve yabanc›lar› toplumun hep daha uza¤›na iteliyor. Bu gibi tutumlar, tanr›ya olan sevginin kendini yekdi¤erine gösterilen sevgi olarak gerçeklefltirdi¤i benim H›ristiyan inanc›mla ba¤daflmaz. Ramazanla arkadafll›¤›mda birbirimizden ne kadar çok fleyler ö¤renebildi¤imizi keflfettim. Ayn› zamanda her bir din cemaat›nda koflulsuz diyalog karfl›s›nda önyarg›lar oldu¤unu da keflfettik. Hem H›ristiyanlar ve hem de Müslümanlar diyalo¤u temelinden reddedip engellenebilir. Bu itibarla kiliselerden ve müslüman derneklerinden ba¤›ms›z bir oluflum üzerinde anlaflmaya vard›k. Biz ilk planda diyalo¤u desteklemek istiyoruz. Ancak, yürütülen diyalog, diyalog taraflar›n›n kendilerini Almanya’da eflit haklara sahip yurttafllar gibi hissettiklerinde inand›r›c› olur. Mesele eflit haklard›r. Bu konuda yap›lmas› gerekenlerin aras›nda okullarda ‹slam din derslerinin kiliselerde oldu¤u gibi bafllat›lmas› gelir. Yap›lmas› gerekenlerin aras›nda kiflinin kendi öz kararlar›na uyabilmesidir, mesela baflörtüsünü tafl›mak. Yap›lmas› gerekenlerin aras›nda beslenme ilkelerine uyabilmektir, mesela kurban bo¤azlayabilmek. Herkesin bildi¤i gibi bu haklar farkl› ç›karlardan hareketle yo¤un olarak tart›fl›l›yor ve engelleniyor. Bütün bu nedenlerden anlafl›labilece¤i gibi, biz uydurulmay› de¤il uyumu (entegrasyon) destekledi¤imiz için bu derne¤i kurduk. Özellikle Protestan ve Katolik Kiliselerinden papazlar ve ö¤retmenler H›ristiyan olarak derne¤imize kat›ld›, müslümanlar aras›ndaysa özellikle ö¤renciler kat›ld›. Özellikle müslüman ev kad›nlar›n›n ve bir H›ristiyan polisin aram›zda bulunmas›ndan gurur duyuyoruz. Bu gibi bir derne¤e niçin birlik dedik? Biz bu kavramla bilinçli olarak Yahudi-H›ristiyan ‹flbirliµi Toplumunun çal›flmas›na eflit bir durum var etmek istedik. Bu toplum Almanya’da çok yayg›n olan antisemitizm nedeniyle ancak nasyonalsosyalist devletin y›k›lmas›ndan sonra kurulabildi. Almanya’da müslümanlar›n tarihi Yahudilerinkinden farkl›d›r. Bununla birlikte yabanc› düflmanl›¤› ve ‹slam karfl›tl›¤›na karfl› ve anlaflabilmeyi destekleyici yönde çal›flmay› gerekli Wozu eine christlich – islamische Gesellschaft in Gießen (CIG in Gießen e.V.)? „ Martin, kannst du einen Artikel für eine türkische Zeitung in Deutschland über unsere CIG schreiben?" fragt mich mein Freund Ramazan. Und er setzt nach „ Als Ehrenvorsitzender unserer Gesellschaft wäre das doch passend". Damit hat er mich überredet. Ramazan habe ich kennen gelernt, als er an der Justus Liebig Universität in Gießen Germanistik studierte. Inzwischen ist er Lehrer für muttersprachlichen Unterricht und Vorsitzender der Islamischen Religionsgemeinschaft Hessen. Ich war vor 15 Jahren Leiter des Religionspädagogischen Amtes (RPA) der Propstei Oberhessen der Evangelischen Kirche in Hessen und Nassau (EKHN) in Gießen und dazu da, Religionslehrerinnen und Religionslehrern an den Schulen zu unterstützen sowie angehende Pfarrer/innen für den Religionsunterricht an Schulen mit auszubilden. Ein Thema des evangelischen Religionsunterrichts ist „Islam". In Ramazan hatte ich einen überzeugten und dialogfähigen Muslim gefunden, den ich zu Fortbildungsseminaren als Referenten gewinnen konnte. Denn ich war und bin überzeugt davon, dass es gut ist, wenn man einen Muslim seinen Glauben interpretieren lässt, auch wenn ich weiß, dass er nicht für den Islam sprechen kann, genauso wenig wie ich für das Christentum sprechen, aber sehr wohl meinen eigenen Glauben interpretieren kann. Ein zweiter Grund war, dass ich vor 25 Jahren einem Desinteresse am Islam und teilweise auch mancher Überheblichkeit gegenüber Muslimen entgegenwirken wollte. Inzwischen fürchte ich, dass eine zunehmende Fremdenfeindlichkeit Muslime und Ausländer aus der Gesellschaft weiter ausgrenzt. Diese Haltungen vertragen sich nicht mit meinem christlichen Glauben, in dem sich Liebe zu Gott als Nächstenliebe bewahrheitet. In der Freundschaft mit Ramazan habe ich entdeckt, wie viel wir voneinander im Gespräch lernen. Wir haben auch gemerkt, dass es innerhalb der jeweiligen religiösen Gemeinschaften Vorbehalte gegen einen bedingungslosen Dialog gibt. Sowohl von Christen wie auch von Muslimen kann der Dialog grundsätzlich abgelehnt und behindert werden. Deswegen haben wir uns für eine von Kirchen wie auch muslimischen Verbänden unabhängige Vereinigung entschlossen. Wir wollen in erster Linie den Dialog fördern. Dialog ist allerdings erst glaubwürdig, wenn sich die Dialogpartner als gleichberechtigte Bürger in Deutschland verstehen können. Es geht um gleiche Rechte. Dazu gehört z.B. die Einrichtung Islamischen Religionsunterrichtes an Schulen entsprechend dem der Kirchen. Dazu gehört das Recht, seinen religiösen Entscheidungen folgen zu können, z.B. das Kopftuch zu tragen. Dazu gehört es, die Speisegebote einhalten zu können, was das Schächten bedingt. Wie jeder weiß, werden diese Rechte aus ganz verschiedenen Interessen heraus bestritten und behindert. Weil wir also für Integration und nicht für Anpassung eintreten, haben wir unsere Vereinigung gegründet. Vor allem Lehrer/innen und Pfarrer/innen aus der görüyoruz. Bu durum derne¤imizin kurulufl aflamas›nda da görüldü. Bana “Say›n Papaz, ‹slam’›n 5. Ordusunu Almanya’da kurmaya m› niyetlendiniz?" dediler. 5. Ordu yabanc› güçlerin sald›rgan iktidar› anlafl›l›r... Ayn› kurulufl aflamas›nda Alman mahkemelerinin önünde anayasaya göre karar verildi¤ini de gördüm. Ad›m›za dernek (toplum) diyebilecektik. Sevgili okur, neler yapt›¤›m›z› ö¤renmek istedi¤inizi umar›m. Bir örnek: Birkaç y›ldan beri Giessen’de dinleraras› hafta düzenliyoruz. Bunun özünde bizim kiliselerde, camilerde ve k›smen de sinagoglarda karfl›l›kl› ziyaret etti¤imiz yatar. Temas korkular› bu yolla engellenir. Di¤erleriyle konuflanlar onlar› ilgilendiren fleyleri ve onlar› Müslüman, Yahudi ya da H›ristiyan yapan fleyleri keflfeder. Ona sayg› duymay› ö¤renir. Hatta herkes kendi diniyle ilgili sorulara muhatap oldu¤u için onu daha yak›ndan tan›maya ve kendi dini kökeni hakk›nda düflünceler üretmeye bafllar. Bunlar›n yan›s›ra güncel siyasi konular› gündeme al›yoruz. Siz sevgili okurlar›m›z› bu 13 ile 20 Haziran aras›nda düzenlenen Dinleraras› Haftaya kat›lmaya davet ediyoruz. Anakent Belediye Baflkan› hangi partiden olursa olsun y›llard›r organizatör s›fat›n› tafl›r. Pazar, 13 Haziran Saat 10:00 H›ristiyan olmayanlar H›ristiyanlar› ziyaret ediyor – Haftan›n Protestan Pankratius Cemaat›’nde Pazar ayiniyle aç›lmas›, Pankratiuskapelle, Georg-Schlosser-Str.5 (Kiliseler meydan›nda), Giessen Saat 11:30 Bisiklet Turu gril flenli¤ine – hareket noktas› Giessen Kiliseler Meydan› Saat 12:30 Gril flenli¤i Lützellinden gril meydan›nda (kasaba giriflinde tabela var) Pazartesi, 14 Haziran Saat 19:30 “fieriat ve Anayasa" Konferans ve Tart›flma Prof. Dr. Muhammad Kalisch (Münster Üniversitesi), Alter Schlosss, Netanya Salonu, Brandplatz 2, Giessen Sal›, 15 Haziran Saat 19:00-22:00 Konferans ve workshop Ö¤renim yetkilisi Karin-Frindte-Baumann (Frankfurt EKHN’den RPA): „Ço¤unluk ve Az›nl›k – Baflörtüsü Kavga- evangelischen und katholischen Kirche sind als Christen beigetreten, unter Muslimen sind es besonders Studierende. Wir sind besonders stolz darauf, dass zu uns muslimische Hausfrauen und ein christlicher Polizist gehören. Wozu aber eine so geartete Vereinigung Gesellschaft nennen? Wir wollten bewusst mit diesem Bergriff eine Gleichberechtigung zur Arbeit der Gesellschaft für jüdisch- christliche Zusammenarbeit herstellen. Diese ist auf Grund des verheerenden Antisemitismus in Deutschland leider erst nach dem nationalsozialistischen Staat in Deutschland gegründet worden. Die Geschichte der Muslime in Deutschland ist eine andere als die der Juden. Aber wir sehen die Notwendigkeit, gegen Fremdenfeindlichkeit und Antiislamismus und für Verständigung zu arbeiten. Das hat sich für mich auch in der Gründungsphase der Gesellschaft bestätigt. „Herr Pfarrer, wollen sie die 5. Kolonne des Islam in Deutschland aufbauen?" wurde mir entgegengehalten. Unter 5. Kolonne versteht man eine subversive Macht eines feindlichen Auslandes... Ich habe aber auch in der Gründungsphase schätzen gelernt, dass vor deutschen Gerichten nach dem Grundgesetz entschieden wird. Wir dürfen uns Gesellschaft nennen. Ich hoffe, liebe Leserin und Leser, Sie wollen wissen, wie wir arbeiten. Ein Beispiel: Seit einigen Jahren schon veranstalten wir in Gießen eine Interreligiöse Woche. Kernpunkt ist, dass wir uns in Kirchen, Moscheen und teilweise auch in der Synagoge gegenseitig besuchen. Berührungsängste können mit diesen kleinen Schritten überwunden werden. Wer miteinander redet, kann entdecken, was den anderen beschäftigt und Muslim oder Christ oder Jude sein lässt. Er kann ihn respektieren lernen. Oft lernt man sogar seine eigene Religion wieder genauer kennen, weil man nach ihr befragt wird und neu über die eigene religiöse Herkunft nachdenkt. Daneben sprechen wir aktuelle politische Themen an. Ich lade Sie, liebe Leserinnen und Leser ein, an den Veranstaltungen dieser Interreligiösen Woche vom 13. bis zum 20. Juni teilzunehmen. Die Stadt Gießen begrüßt diese Aktivität. Der Oberbürgermeister hat seit Jahren die Schirmherrschaft, egal welcher Partei er angehört. Sonntag, 13. Juni 10:00 Uhr Nichtchristen besuchen Christen – Eröffnung der Woche im Gottesdienst der Evangelischen Pankratiusgemeinde, Pankratiuskapelle, GeorgSchlosser-Str. 5 (am Kirchenplatz) in Gießen 11:30 Uhr Fahrradtour zum Grillfest – ab Kirchenplatz Gießen 12:30 Uhr Grillfest am Grillplatz in Lützellinden (Hinweis am Ortseingang) Montag, 14, Juni 19:30 Uhr „Scharia und Grundgesetz" Vortrag und Diskussion mit Prof. Dr. Muhammad Kalisch (Universität Münster) im Alten Schloß, Netanya-Saal, Brandplatz 2, Gießen Dienstag, 15. Juni lar›nda Gözlemler" ve Prof. Dr. Klaus F.Geiger (GHK Kassel): “‹nsan Haklar› – Anayasa – Yabanc› Düflmanl›¤›. Almanya’da Müslümanlar›n uyumunu destekleyen ve engeleyen nedir" Protestan Luther Cemaati, Lutherberg 1, Giessen Cuma, 18 Haziran Saat 12:00 Müslüman Olmayanlar Müslümanlar› ziyaret ediyor – Giessen Meslek Yüksekokulunun Kafeteryas›nda ortak ö¤le yeme¤i, Wiesenstr.4 Saat 13:15 Cuma namaz› Meslek Yüksekokulunun Dua Odas›nda (Bina I, Oda 103) Cumartesi, 19 Haziran Saat 19:30 „Minare ve Kilise Kulesi" CIG-Stuttgart’›n kabare program› Protestan Luther Cemaat› Salonunda, Lutherberg 1, Giessen (girifl ücreti 5,- _/3 _) Pazar, 20 Haziran Saat 11:30 H›ristiyan Olmayanlar H›ristiyanlar› ziyaret ediyor – Katolik Üniversite ayini, Katolik St.Bonifatius Kilisesi, Liebigstr.28, Giessen Bugüne kadar olan dinleraras› haftan›n en de¤erli meyvelerinden biri kilise ve camilerdeki büyük flenliklerde karfl›l›kl› ziyaretlerdir. Müslümanlar Noel’deki Heilig Abend’de Luther Cemaatine selamlama sözleri yönelttiler. Ayn› flekilde Protestan ve Katolik Kiliseleri iki cami cemaatine Kurban Bayram› nedeniyle selamlama aktard›lar. Bu ad›m kamuoyunda destek gördü, ancak bunu k›nayanlar da oldu. Bu deneyimler kendimizi aç›mlamam›z› sa¤lad›. 13 gruptan biri olarak H›ristiyan-‹slam Diyalo¤u Birliklerinin Koordinasyon Konseyine dahildir. Tüzü¤ün önsözünde flöyle denir: Ayn› yarat›c›m›za olan inanc›m›zla... Dünyan›n heryerinde ve özellikle Almanya’da farkl› dinlerden insanlar komfludur, sohbet arkadafl›, bir toplulu¤un üyeleridir ve bir ülkenin yurttafllar›d›r. Bu arada say›ca en kalabal›k iki din grubunu kapsayan ve bundan öte birbirine çok yak›n bulunan H›ristiyanl›k ve ‹slam’a özel bir görev ve f›rsat düflüyor. Bu durumda siyasi kamuoyunun bize sadece bölgesel düzeyde kulak vermeyece¤ini umar›z. 19:00-22:00 Uhr Vortrag und Workshop mit Studienleiterin Karin Frindte-Baumann (RPA der EKHN in Frankfurt): „Mehrheit und Minderheit – Beobachtungen zum Kopftuchstreit" und mit Prof. Dr. Klaus F. Geiger (GHK Kassel): „Menschenrechte-GrundgesetzFremdenfeindlichkeit. Was behindert und was fördert die Integration von Muslimen in Deutschland" In der Ev. Luthergemeinde, Lutherberg 1, Gießen Freitag, 18. Juni 12:00 Uhr Nichtmuslime besuchen Muslime – Gemeinsames Mittagessen in der Mensa der Fachhochschule Gießen, Wiesenstr. 4, 13:15 Uhr Freitagsgebet im Andachtsraum der Fachhochschule (Gebäude I, Raum 103) Samstag, 19. Juni 19:30 Uhr „Minarett und Kirchturm" ein Kabarett- Programm der CIG-Stuttgart im Saal der Ev. Luthergemeinde, Lutherberg 1, Gießen (Eintritt: 5,- _/3,- _) Sonntag, 20. Juni 11:30 Uhr Nichtchristen besuchen Christen – Katholischer HochschulGottesdienst in der Katholischen St. Bonifatius Kirche, Liebigstraße 28, Gießen Eine besondere Frucht der bisherigen interreligiösen Wochen ist für mich das gegenseitige offizielle Besuchen anlässlich der großen Feste in Kirche und Moschee. Zum Heiligen Abend haben Muslime im Gottesdienst an die versammelte Gemeinde in der Luthergemeinde Grußworte gerichtet. Ebenso haben der evangelische und der katholische Dekan in zwei Giessener Moscheegemeinden anlässlich des Opferfestes Grußworte überbracht. Das ist mit großer Zustimmung in der Öfentlichkeit beachtet worden, aber auch auf heftige Ablehnung gestoßen. Diese Erfahrungen lassen uns über unseren Tellerrand schauen. So gehören wir als eine von 13 Gruppen dem Koordinierungsrat der Vereinigungen des christlich-islamischen Dialoges in Deutschland e.V. an. In deren Präambel heißt es u.a.: Im Glauben an unseren gemeinsamen Schöpfer... Weltweit und gerade auch in Deutschland sind Menschen verschiedener Religionen Nachbarn, Gesprächspartner, Bürgerinnen und Bürger einer Gemeinde und eines Landes. Dem Christentum und dem Islam als den beiden zahlenmäßig größten Weltreligionen, die zudem noch eng miteinander verwandt sind, kommt dabei eine besondere Verantwortung und auch Chance zu. Wir hoffen, dass wir in der politischen Öffentlichkeit dadurch nicht nur regional gehört werden. Martin Braner 68 Jahre, Ehrenvorsitzender der CIG in Gießen e.V. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 13 13 DOSYA Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 BR SEN GEL, K DE BEN... Bizden yaklaflım, diyalog için adım atmamızı bekleyenler, bizi (dinimizi) tanımak, ikna olmak, "biz de hıristiyanlar olarak flurada hata yaptık" türünden samimi bir itirafta bulunmak gibi bir niyetleri yoktur. Tam tersine, kendilerinin haklı olduklarını bize teyid ettirip, bizim de kendi yanlıflımızı yine kendi a¤zımızdan itiraf ettirerek, bizi istedikleri kalıba oturtmaktır. Çünkü, baflta söyledi¤imiz gibi, senaryoyu yazan onlar, kimlerin hangi rolü oynayaca¤ına da daha önceden zaten kararı vermifllerdir. Bizim bu karara itirazımız olsa da, de¤ifltirme flansına sahip de¤iliz. Mahmut AKAR ATB Genel Sekreteri nadolu’da bir söz vardır: "Büyük küçü¤ün aya¤ına gitmez!". Peki, o "büyük" fakir, "küçük" de zengin ise?... Hele hele bu devirde zengin (yaflça küçük olsa da), fakir büyü¤ün aya¤ına gider mi?.. Gitmez! Biz de öyle yapmıflız: Medeniyetlerin befli¤i co¤rafyamızın bir parçası olan Anadolu topraklarından bin yıllık Türk-‹slâm Medeniyeti’nin mirascıları; yine o topraklar üzerinde kurdu¤umuz iki büyük imparatorlu¤un eli nasırlı torunları olarak zenginlerin aya¤ına gelmifliz. Anavatan kahır ekseriyetle Batılı olurken, Batı’daki bizler, yine aynı oranda "öz"e dönmüflüz. Bu, fluuraltına yerleflmifl olan "Üstün Batı" akımının teslimiyetci temsilcilerine karflı; sosyolojik bir tepki harekatı olan, "Bir zamanlar biz de millet, hem öyle bir milletmifliz /Gelmifliz dünyaya medeniyet nedir ö¤retmifliz." noktasından hareketle, hep ‘bir zamanlar’a takılıp kaldık. Batı’nın bugünkü üstünlü¤ü karflısında, ‘dün’ü savunmaktan ve ‘dün’e sarılmaktan, ‘bugün’ü tahlil ve takip edemedik. Bugün’ü kaçırırken, günlük geliflme ve de¤iflmeleri de beraberinde kaçırdık: ‹lmî geliflmelere paralel olarak teknolojik, sosyal ve siyasi yenilenme ve yapılanmaları, "Yeni Dünya Düzeni"nin toplumlara sunulufl flekillerini de günübirlik takip edemedik. E¤er hazırlanan senaryoların farkında olabilseydik, bize biçilen rolün de farkında olur, ona göre ya tedbirimizi alır, veya hikâyesi (senaryo) ve yönetmenli¤i tarafımızdan hazırlanan oyunun aktörleriyle beraber rollerini kendimiz tayin ederdik. Kendimizden kaçıfl: Batı, ‹slam’ı ve müslümanları iyi derecede tahlil etti¤i için aynı derecede de tanıyor. Fakat biz Hıristiyan Batı’yı tahlil (inceleme) de¤il, taklit etti¤imiz için tanıyamadık. Avrupa’da ve Amerika’da onlarca fiarkiyat kürsülerine karflı bizde bunun karflılı¤ı kaç tane var? Bizde tabu olan birçok dinî konu ve kaynak Batılı arafltırmacıların emrine sunulmufltur. Hatta kendi tarihimizle ilgili bilgilerin ço¤unu Batılı tarihçilerden ö¤rendi¤imiz de herkesin A malumudur. Kendisinden bihaber olanların baflkalarını tanıması ve hele kendisini tanıtması ne kadar olursa, biz de o kadarını yapmıflız demektir. Aynı ülkenin insanları birbiriyle selamı-sabahı kesmifl, felancı, filancı olarak hudutlarını kalın çizgilerle çizmiflse, aynı co¤rafyayı, tarihi ve dini paylaflanlar birbirini düflman olarak görmüflse, bu manzaradan ne beklersiniz? E¤er bu tablodan di¤er kültürler/medeniyetler/dinlerle barıfla uzanan el, diyalog bekliyorsanız, yanılırsınız. Yanılırsınız çünkü, bu gerçekçi bir de¤erlendirme olmaz! Ancak, bir arzu, istek, olması gereken, olabilir. fiehrinize üst seviyede bir devlet veya hükümet temsilcisi gelse, onunla tanıflmak, kendisini ona tanıtmak için insanların nasıl kuyru¤a girip, sıra beklediklerini bilirsiniz. O herkes tarafından tanınan insanla tanıflmaktan bir beklentisi olanlar, sıraya girip bekleme külfetini de göze alırlar. Çünkü, onunla gerçekleflecek tanıflıklıktan çıkar hesapları yapılmaktadır. Devletler, milletler ve dinlerarası tanıflmalar, dostluk kurma çabaları da aynı menfaat temelleri üzerine kuruludur. Bazen dünyevi, bazen de uhrevi beklentiler ön planda olabilir. Dinlerarası samiyet, dostluk köprülerin kurulması, her iki tarafın da huzur ve barıfltan yana menfaatleri olaca¤ının göstergesidir. Azgeliflmifllik eziklik: Yazımızın baflındaki sözü tekrarlıyalım: Büyükler küçüklerin aya¤ına gitmez! Tıpkı, her ülkeden hükümet veya devlet baflkanının "Beyaz Saray"a gitmesi gibi. Batı her ne kadar "dinlerarası diyalog" dese de, bundan kasteddi¤i; müslümanların adım atması, yaklaflmasıdır. Biz iki adım atarken, onların –en azından- bir adım atmasını beklemek en tabii hakkımızdır, fakat yapmazlar! Yapar gibi görünseler de yapmazlar! Çünkü, (kendisine göre) buna ihtiyacı yoktur. Üstünlük psikolojisinin verdi¤i "büyüklük" buna engeldir. Bendeniz de AT‹B’i temsilen dinlerarası diyalog türünden platformlara katılıyorum. Bir ucundan di¤er ucuna kadar ne kadar müslüman kökenli kurulufllar varsa oralara davet edilirler. Bunların yanısıra Alman kiliselerine ba¤lı kuruluflların temsilcileriyle bol miktarda Almanya ‹çiflleri Bakanlı¤ı’na ba¤lı "görevliler" de top- lantıları pür dikkat takip ederler. Bolca bizi konuflturur ve dinlerler. Ezile büzüle kendimizi anlatır, sıkıfltı¤ımızda hadisler ve Kuran’dan ayetlerle dinimizin ne kadar demokrat, hoflgörü, barıfltan yana, kadın haklarını savunan bir din oldu¤unu izaha çalıflırız. Baflkalarını –bu gidifl, bu zihniyetle- zaten ikna edemiyoruz, bari kendimizi kandırmayalım: Bizden yaklaflım, diyalog için adım atmamızı bekleyenler, bizi (dinimizi) tanımak, ikna olmak, "biz de hıristiyanlar olarak flurada hata yaptık" türünden samimi bir itirafta bulunmak gibi bir niyetleri yoktur. Tam tersine, kendilerinin haklı olduklarını bize teyid ettirip, bizim de kendi yanlıflımızı yine kendi a¤zımızdan itiraf ettirerek, bizi istedikleri kalıba oturtmaktır. Çünkü, baflta söyledi¤imiz gibi, senaryoyu yazan onlar, kimlerin hangi rolü oynayaca¤ına da daha önceden zaten kararı vermifllerdir. Bizim bu karara itirazımız olsa da, de¤ifltirme flansına sahip de¤iliz. Batı’nın gündeminde ‹slamiyet’le barıflmak gibi bir konusu yoktur! Batı’nın niyeti, ‹slamiyet’i, buna ba¤lı olarak da müslümanları, kendisinin tasarladı¤ı bir kalıba oturtmaktır. Bunun benzerini, ABD’nin "Büyük Ortado¤u Projesi"nde ve AB’nin, Türkiye’nin Tam Üyelik sürecinde güttü¤ü siyasette de görmek mümkündür. Bunu, ömrünün 32 senesini buralarda geçirirken, geliflim ve de¤iflimleri kendi çapında takip etme¤e gayret eden bir insan olarak iddia ediyorum. Bu iddiamız, bazılarına "radikal", "uzlaflmasız tavır" olarak gelebilir. Müslümanların (eksi¤i ve noksanıyla beraber) bütün iyi niyetli gayretlerine ra¤men, kıta Avrupa’sında ve dünyanın de¤iflik yerlerinde müslümanlar aleyhine geliflmeler maalesef bizi do¤ruluyor. Yapılması gereken ne? Kendisiyle barıflık olmayan, kendisini (hiç olmazsa Batı’nın tanıdı¤ı kadar veya Batı’yı tanıdı¤ı kadar da kendisinden olanı) tanımayan müslümanları, dünya konjüktüründen kaynaklanan, bir dayatmayla karflı karflıya getirerek, "hadi Hıristiyan Batı’yla barıflın!" demek, gerçekçi bir yaklaflım olmaz, çünkü: Gönlünü, kafasını, yurdunu onyıllardan beri Batı’ya ve Batılı olan herfleye açmıfl olan müslümanları hayal kırıklı¤ına u¤ratan, döven, hor ve hakir gören, hatta evini-barkını baflına yıkarak onları kendi evlerinden kovan yine Hıristiyan Batı’dır. ‹limde, teknolojide ve iktisatta ileriye giderek büyük, hatta süper büyük olanlardan, adil ve mütevazi olmayı beklerdik. Yaptıklarından ötürü özür dileyerek, gelin barıflalım, demelerini beklerdik. Bütün bunlardan ba¤ımsız olarak, günümüz müslümanlarının baflka dinler ve kültürlerle diyalog çerçevesinde çok büyük eksiklik ve yanlıfllıkları vardır. Yukarıda izahına çalıfltı¤ım hal-i periflanımızdan kaynaklanan sebepler önümüzdeki en büyük engelimizdir. fiu anda hakim Batı Medeniyeti’nin müslümanlara tepeden bakması bir bahane de¤il, vakıadır. Aynı flekilde; kendi içine kapanık, kendisi ve kendisinden olanla cedelleflen bir ‹slam Dünyası da bir baflka vakıadır. Kırk seneyi aflkın bir mazisi olan Batı Avrupa Müslümanları’nın içinde bulundu¤u ruh hali ise; kelimenin tam manasıyla trajedidir: Avrupa’nın göbe¤inde kendi küçük dünyasına kapanarak, kapısının önünde olan bitenden habersiz, günlük hayatın gerçeklerinden uzak, tamamıyle basmakalıp-beylik nutuklarla hadiselere (yönlendirilerek) yaklaflan hakim bir zihniyetin bizi getirdi¤i nokta, olmamız gereken yerden çok uzaklardaki bölük-pörçük halimizden baflka birfley de¤ildir. Biz kendimizi takdim etmek, anlatmak gibi bir meseleyi gündemimize taflımadı¤ımız için, baflkaları ifline geldi¤i flekilde bizi tarif/izah etmifl, biz de; "bu haksızlık, iftiradır, bu anlatılan ben dei¤ilim" desek de, ifl iflten geçmifl ve o malûm tarif flekli sokaktaki Batı insanın kafasında normlaflmıfltır. "Önce ben, müslüman olarak üzerime düfleni yaptıktan sonra, baflkalarının benim hakkımda verdi¤i karara bakmalıyım." prensibinden hareket edecek olursak, herfleyden önce taflıdı¤ımız de¤erleri hakkıyla temsil edebilme noktasında kendimizi tartmalı ve sorgulamalıyız. Kanaatimizce bugünün müslümanın en büyük sıkıntısı, temsil yetene¤inden uzak bir noktada olmasından kaynaklanıyor. ‹slam’ın tanıtılmaya, anlatılmaya ihtiyacından ziyade ehil temsilcilere ihtiyacı vardır. Dinlerarası diyalo¤un tılsımlı sözcü¤ü de, hakkıyle "temsil"dir. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 14 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir DOSYA 14 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 BATI ve SLAM DYALOU ünümüz dünyasında insanlar, toplumlar, kültürler ve uygarlıklar-arası iliflkilerde yeni bir temel, yeni bir bakıfl açısı ve yeni bir perspektif arayıflında olması oldukça anlamlı ve zorunlu gözükmektedir. Zira, insanlı¤ın, kültürün ve uygarlı¤ın çatıflmasını isteyen "flom" a¤ızların yüksek perdeden savafl ve çatıflma ça¤rıları yaptı¤ı bir zaman diliminde insanların, kültürlerin ve medeniyetlerin yeni iliflkiler ve yeni temel arayıfllarında bulunmak makalenin ba¤lı¤ında ifade edilen Batının ve ‹slamın bilgi nesnesinin ötesinde konuflma, tanıflma ve ortak irade ile insanlık için ortak barıfl gösterme çabası için kaçınılmaz gözükmektedir... Her ne kadar "güçlü" olan diyalog ve tartıflma istemese de, bizler inadına Dünyanın gerçeklerini tanımak, Avrupa’nın batı yakasında yaflayanlar olarak do¤u ve batı dünyasına yeni anlayıfllar kazandırmak için medeniyetler ve kültürler arası gerçek bir diyalogun kaçınılmaz oldu¤unu savunuyoruz. Yine bizler biliyoruz ki, özellikle göç etmifl oldu¤umuz ‹slam cografyasın atefller altında, her gün çı¤lıklar duyuyoruz mazlumlar diyarından, evleri yıkılıyor Holokosları hatırlatan uygulamaların modern versiyonunu görüyoruz.. Ülkeler iflgal ediliyor, iflkence, katliam ve bir insanlık dramı arefesinde inadına diyalog, inadına esenlik ve inadına kardefllik ritmimizi tekrarlıyoruz... Diyalog anlayıflımız "safdilli¤imizden" de¤il kuflkusuz.. Diyalogla yeni kapılar açılmasını sa¤layarak "yeni" dönem insan-insan iliflkisine, insan-medeniyet inflaasına katkı sa¤lanaca¤ına inanıyoruz.. G Mehmet DOAN Göç etmifl bir toplulu¤un Mustezafları, dıfllanmıflları, horgörülenleri olarak diyalog ve tartıflmadan yana olmalıyız! Tartıflaca¤ımız ve uzlaflaca¤ımız ortak konular flu bafllıklar etrafında olmalıdır: ‹nsan, bilgi ve özgürlük... Bunlar insanlı¤ın üzerinde ittifak etti¤i ortak de¤erlerdir. Baflkaları ile iliflkilerimiz, eflitlik, sosyal adalet ve özgürlük üzerinde durulması kaçınılmaz gözükmektedir.. fiu kadarını söylemek gerekir ki; Özgürlük, eflitlik ve sosyal adalet sadece Avrupa veya Asya co¤rafyasının sınırları içerisinde savunulmamalıdır! Savaflların, kıyımların, göz yafllarının, çı¤lıkların, feryatların, göç ve geçebeliklerin, açlı¤ın ve susuzlu¤un, insanın ve neslinin, kültürün ve uygarlı¤ın "futursuzca" katledildi¤i bir yeryüzü gerçe¤ini bilerek savafl yerine barıflın tesisi için Batı ve ‹slam Diyalogunun yılmaz savunucusu olmak zorundayız... Evrensel adalet ve insanlı¤ın esenlik arayıflına efllik ederek katkı sa¤lamak istiyorsak diyalogtan yana "tavır" almalıyız ve "taraf" olmalıyız.. Bizler di¤er insanları "mutlak baflka" olarak görüp ve onları maddi nesneler olarak de¤erlendirdi¤imiz sürece, gerçek insani bir idraka ve diyaloga ulaflamayız.. ‹nsanın etkisinden, aklından ve onun iradesinden çıkan insani eylemler, kurumlar, görenekler, uygarlıklar ve kültürler, önemli unsurlardır.. Bunun için "di¤erleri", di¤er kültürler, uygarlıklar ve görenekler mutlak "baflka" olumsuz ve maddi nesneler de¤il- dirler.. Avrupa’nın batı yakasında yaflayan Müslümanlar olarak evrensel adalete ulaflma ve onu yaflatma çabalarının bitimsiz oldu¤u gerçe¤inden yola çıkarak Batı ve ‹slam Diyalogunu ısrarla öneriyorum! Yine Avrupa’nın batı yakasında yaflayan Müslümanlar, Diyalog için ortak bir manzaramız, iflitmek için ortak bir yerimiz ve konuflmak için ortak bir dilimizin oldu¤unun altını özellikle kalın hatlarla çiziyorum.. Düfller ülkesi ve vizesiz bir memleket olmasını istedi¤imiz dünyamız’da farklılıklarımızla birlikte niçin, barıflı ve hukukun üstünlü¤ünü, adaleti ve özgürlü¤ü talep etmeyelim ki!? ‹flte kurulacak diyaloglar bu amaç için olmalıdır. Bu amaç ise ulvi ve insanlı¤ın selameti anlamına gelmektedir. Do¤ulu ve Batılı kökenimiz temelinde; ortak bir manzarayı, iflitmek için ortak bir mekanı ve konuflmak için ortak bir dili, dar çerçeveli lisanla, çifte standart-laflmıfl önyargılarımızla, tabaka-laflmıfl guruplarımızla, konum-laflmıfl tek merkezli ve kendisini kural vazedici konumda görerek, elbette gerçeklefltiremeyiz.. ‹nsanın ortak ve dünya çapında düflünsel geliflimi ve maddi yükselifl çabasıyla batı-do¤u arasındaki anla(fl)mama ön yargısı ancak diyalogla saydamlaflabilece¤ini asla unutmamalıyız. Ve bunun için her fleyimizi saydamlafltırarak birbirlerimizin aynaları olmalıyız.. Kuflkusuz Batı ‹slam diyalogu, kültürlerin asimilasyonu, kimlikleri inkar ve onların çeflitliliklerinin ve farklılık- larının ortadan kaldırılması anlamını içermemelidir.. Batı ve ‹slamın insanları kültürlerinin paraleli¤ine ra¤men, birbirlerini tamamlayan ve derin bir bilinçle kendilerini, köklerinin oldu¤u vatanlarına ba¤lı hissederek, yeni vatanlarında/cografyalarında farklılıklarını korumalıdırlar.. Do¤u ve Batı sadece birer co¤rafik bölge de¤il, keza dünya görüflü ve varolufl tarzlarıdır. Gerçek bir diyalogla bu potansiyeller, kimlikler ve tutumlar do¤u ve batı’daki tarafların gereken ilgileri sayesinde tanınıp kabul edilebilir, gerçek insani de¤erler ortaya çıkarılabilir ve de¤iflim halindeki dünyamız için hiç olmazsa fiziki-duygusal- insancıl ortak birliktelik özeti aranabilir. Diyaloglar ve bu sayede kurulacak iliflkiler, hayatın zaruretleri ve maddi ihtiyaçlarının oluflturdu¤u ekonomik ve ticari iliflkilerden daha da önemli ve daha öte bir boyutu vardır.. Kültürler arası diyalog için alim, düflünür ve yöneticilerin etkili rol oynayaca¤ından kuflku yoktur. Bilimadamları, sanatçılar, düflünürler, politikacılar halkın duyan kulakları, gören gözleri ve toplumun düflünsel hayatlarının temsilcileridir.. ‹flte onlar do¤u batı arasındaki diyaloglarda yeni ufuklar açabilirler.. Bu diyalogların öncülü¤ünü herkesten önce birarada yaflayan insanların gerçeklefltirmesi gerekir.. Bizlere deneyimleriyle yol gösterecek, diyalog ve anlaflma arayan, uluslararası diyalog ve iliflkileri önemseyen ve fliddetten arınmıfl, ayrımcılıktan, tahakkümden uzak bir dünyanın oluflturulmasına katkıda bulunacak örgütlere, aktivistlere, ilahiyatçılara, düflünür ve politikacılara ihtiyaç vardır. 16. ATB KURULTAYI’NDAN NOTLAR vrupa’nın birçok ülkesinden gelen AT‹B’liler, AT‹B dostları ve protokol misafirleri ve sazıyla, sözüyle Ozanlar, Türk Halk Müzi¤i’nin de¤erli sanatçıları... Nihayet Kuran-ı Kerim ve arkasından ‹stiklal Marflı ile bafllayan program. NRW Bölgesi Baflkanı ve Genel Baflkan Yardımcısı Mehmet Çubukçu’nun ev sahibi sıfatıyla yaptı¤ı selamlama konuflmasının ardından kısa bir müzik programı.. Kurultay boyunca Harun Kılıç ve Aslıhan Aksoy’un baflarılı ile icra ettikleri sunuculuk üslubuyla mikrofana davet edilen AT‹B Genel Baflkanı Fikret Ekin’in mesaj, uyarı ve tesbitlerle dopdolu kurultay konuflması: Terör, Baflörtüsü, Uyum ve Göç Yasası, E¤itim ve Türkiye’nin AB Üyeli¤i konularındaki AT‹B görüflü, tavrı ve yol göstericili¤ini salonunu dolduran insanlar dikkatle din- A AT‹B Genel Baflkan› Fikret Ekin lediler. Castrop-Rauxel Belediye Baflkan Yardımcısı Gerhard Hölter’in konuflmasından önce Türk Bayra¤ı karflısında saygı duruflunda bulunması, salondakiler tarafından alkıfllarla karflılık gördü. Gerek FDP’nin NRW Milletvekili ve gerekse CDU’nun yine aynı eyaletten Milletvekili olan Thomas Kufen’in, Türkleri yeterince tanımadıkları itirafında bulunmalarının yanısıra, sıcak mesajlar vermeleri taktirle karflılandı. T‹DAF Genel Baflkanı ve AT‹B kurucu üyelerinden ‹hsan Öner’in, vatandafllarımızın Avrupa’daki siyasi hayata mutlaka yaklaflmaları, gerekirse partilerde aktif görev almaları do¤rultusundaki teklif ve uyarıları da dikkatle dinlenen konuflmalardan birisiydi. AT‹B Hagen ve Hannover teflkilatları bünyesindeki gençlerden oluflan ilahi grupları da kurultay gecesine ayrı bir renk katıyordu. Gerek geleneksel "Kurultay fiiiri"ni programın baflında okuyan ve daha sonraki programlarda sahneye gelen Ozan Yusuf Polato¤lu, vefakâr Ozan Fedai ve yılların eskitemedi¤i Ozan Hilmi fiahballı da bu kurultayda AT‹B’lilerle beraberdiler. Türk Halk Müzi¤i’ni yıllardır baflarıyla icra eden Ahmet Baydaro¤lu ise, dikkat çekiyordu. Kurultayın yıldız sanatçılarından birisi, hiç flüphesiz, Esat Kabaklı’ydı. Tok sesiyle kendi bestelerinden örnekler sunarken, salondakiler de türkülere efllik ediyor, çocuklar ise bayraklarla sanatçının etrafında bir halka oluflturuyorlardı. AT‹B fieref Baflkanı M. Serdar Çelebi’nin hedef tayin edici ve ufuk açıcı konuflmasında temas etti¤i konular, Avrupa Türkleri’ni yakından ilgilendirdi¤i kadar, Türkiye ve dünya Türklü¤ünü de alakadar eden meselelerdi: "Avrupa’da yaflayan insanımızın ortak ülküsü; milli kimli¤ine ve eflit haklara sahip, güçlü bir Türk Toplumu oluflturmak olmalıdır" fleklindeki tesbiti, esas meselelerimizin anahtarı gibiydi. Bir milli bayram, flölen, hasret giderme, bilgi-heyecan tazeleme, durufl sergileme olarak da de¤erlendiren bir AT‹B Kurultayı daha sona ermifl oldu. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir Seite 15 15 DOSYA HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 MAM-HATPLER-MESLEK LSELER MESELES... ürkiye’de E¤itim ve Ö¤retim tümüyle bak›ld›¤›nda asl›nda içinden ç›k›lmaz bir haldedir. ‹lkokuldan bafllay›p üniversitenin sonuna kadar düzelmesi gereken birçok konu vard›r ve bunlar›n k›sa zamanda yap›labilmesi zaten mümkün de¤ildir. Meslek Liseleri ve bunlar›n içinde ‹mam-Hatip Liseleri meselesi ise konunun bir baflka yan›n› oluflturmaktad›r ve flu anki durum itibariyle vahimdir. Vahimdir çünkü bu okullarla ilgili olarak var olan kanunlara ra¤men, baflka baz› konularda oldu¤u gibi bask›ya dayanan bir mant›kla hukuk-d›fl› ifller yap›lmaktad›r. 1983 tarihli ilgili kanuna göre “Meslek Liseleri ve tabii ki bu arada ‹mam Hatip liseleri hem mesle¤e ve hem de genel yüksek ö¤retime talebe yetifltiren ö¤renim kurumlar›d›r.”.. Geçerli mevzuat bu temel esas sonras› bu okullarla ilgili düzenlemeleri yapma yetkisini devletin çeflitli kurumlar›na vermifltir. Ama bilinmesi gereken temel esas fludur ki, bu kurumlar›n düzenlemeleri kanuna ayk›r› olmamal›d›r. Ancak YÖK, 28 fiubat post-modern müdahelesinin yap›lmas›ndan sonra, 1999 y›l›nda yapt›¤› bir yönetmelik de¤iflikli¤i ile meslek liselerinin üniversiteye girifline engeller getirdi. Üniversite imtihan›na giren talebelerin ald›klar› puan› çeflitli say›larla çarpmay› öngören ve bu arada meslek liselerinin puanlar›n› lise mezunlar›na nazaran oldukça düflük say›larla çarpmay› öngören bu yönetmelik de¤iflikli¤i, Türkiye’de meslek liselerinin ve ‹mam hatiple- T rin üniversiteye giriflinin sonu manas›na geliyordu. 3 Kas›m 2002 seçimlerinden sonra iktidara gelen AKP, o günden bugüne, sözkonusu yönetmeli¤in do¤urdu¤u haks›zl›klar› giderme yönünde baz› ad›mlar atmaya çal›flt› ve nedense her defas›nda geri ad›m atmak durumunda kald›. Hatta bu konunun ve bunun da ötesinde YÖK konusunun AKP’nin ilk Milli E¤itim Bakan› olan Erkan Mumcu’nun bu bakanl›ktan kayd›r›lmas›na sebep oldu¤unu söylemek de mümkün. Son olarak YÖK’te baz› acil düzenlemeler yapan ve bu arada katsay› konusundaki haks›zl›kta k›smen de olsa düzeltmeler öngören bir kanun büyük gürültüler aras›nda TBMM’de kabul edildi. Öyle ki K›br›s’ta verilen tavizler, Milli Güvenlik Kurulu’nun yetkilerinin budanmas›, askeri harcamalar›n Say›fltay denetimine tabi tutulmas› gibi konularda bile susan Genelkurmay bu kanunla ilgili nedense “laiklik” vurgusunun bol oldu¤u bir aç›klama yapma ihtiyac› hissetti. Cumhurbaflkan› Sezer, beklendi¤i gibi ve bu arada AKP iktidar›n›n muhtemelen bilerek yapt›¤› bir hata sebebiyle de mecburen tabii yine bol miktarda laiklik vur- gusuyla iade etti. Kanunun Cumhurbaflkanl›¤›na sevki s›ras›nda Köflk’te onaylanmay› bekleyen Anayasa de¤iflikli¤i paketinde Genelkurmay›n YÖK’e verdi¤i üyenin iptali sözkonusuydu ve onaya ya da redde üç gün vard›. Haz›rlanan yasada ise Genelkurmay’›n YÖK’e üye vermesi ile ilgili madde vard›. Anayasa de¤iflikli¤i onaylan›p yürürlü¤e girince bu defa YÖK yasas› Anayasa’ya ayk›r› hale gelmifl oluyordu. Cumhurbaflkan›’n›n kanunu iadesi sonras› bilhassa meslekliseliler nefeslerini tutmufl bir halde AKP’den gelecek aç›klamay› beklediler. ‹lk gün ümit var gibi idi ancak ikinci gün bizzat Baflbakan Erdo¤an’›n a¤z›ndan bu meselenin donmaya b›rak›laca¤› aç›klamas› geldi. Baflbakan’›n aç›klamas› partisinin grup toplant›s›ndayd› ve konuflman›n bafllang›c› ve devam›ndaki sert vurgu, insanlar› yine ümitlendirmiflti. Erdo¤an, yapt›klar›n›n do¤rulu¤unu, karfl› ç›kanlar›n yanl›fll›¤›n› ciddi delillerle dile getiriyor ve konuyla alakal› yanl›fl de¤erlendirmeler yapanlar› ve bu arada veto eden Cumhurbaflkan› Sezer’i vatandafla flikayet ediyordu. Üslubuna bak›ld›¤›nda herhalde bu kanunun arkas›nda durduklar›n› aç›klayacak beklentisi veren oldukça Ekrem KIZILTA sert bu konuflman›n sonunda ise bu konunun üzerine gitmeyeceklerini aç›kl›yordu. Anayasa de¤iflikli¤inin neticesini beklemeden, kanuna bu de¤ifliklik sonras› Anayasa’ya ayk›r›l›k tafl›yan bir madde konulmas› ve böylelikle vetonun bir tür garantiye al›nmas›, veto sonras› kanunun üzerine gidilmeyece¤i aç›klamas› AKP’nin bu iflte samimi olup olmad›¤›n›n sorgulanmas›na yol açt›. AKP iktidar›n›n bilhassa 28 Mart seçimleri öncesi s›kl›kla vurgusunu yapt›¤› bu konuda geri ad›m atmas›, y›llard›r ümitle haks›zl›klar›n giderilmesini bekleyen kesimler üzerinde elbette so¤uk bir dufl etkisi yapt›. Anayasa’y› de¤ifltirebilecek bir koltuk say›s›yla iktidar yapt›klar› baflbakan›n, vaadetti¤inin ard›nda durmas› yerine, bask›lara boyun e¤en bir tutum tak›nmas› ve ard›ndan da bask› yapanlar› kendisine flikayet etmesi ise Milletimizin ciddi flekilde flafl›rmas›na sebep oldu. Bu flaflk›nl›¤›n ilk tepkisi ise geçti¤imiz hafta mahalli seçimlerin iptal edildi¤i ilçe ve beldelerde yap›lan mahalli seçimde kendini belli etti. AKP, büyük ümitlerle girdi bu seçimden elindeki 3 belediyeyi kaybederek ç›kt›. Meslek liseliler ve ‹mam-Hatipliler flimdi gelecek seneye ümit ba¤l›yorlar. Kanuna ra¤men, yönetmelik de¤iflikli¤i ile yap›lan haks›zl›¤›n giderilece¤i ümidi ile. Tabii kanunlarda yasak olmamas›na ra¤men baflörtüsü konusunda estirilen rüzgar›n nas›l etkili oldu¤unun da fark›nda olduklar›ndan, buruk bir bekleyifl bu. Milyonlar Muhammed'e karı! Almanya'da yay›mlanan Welt Am Sonntag gazetesi, 'Milyonlar Muhammed'e Karfl›' manfletiyle yay›nlad›¤› bir raporda, Vatikan'›n, ‹slam'›n yay›lmas›n› engellemek ve Hz. Muhammed'i karalamak için Katolik Kilisesi'ne ba¤l› gizli bir misyonerlik örgütüne milyar dolarl›k fon tahsis etti¤ini yazd›. lmanya'da yay›mlanan Welt Am Sonntag gazetesi, 'Milyonlar Muhammed'e Karfl›' manfletiyle yay›nlad›¤› bir raporda, Vatikan'›n, ‹slam'›n yay›lmas›n› engellemek ve Hz. Muhammed'i karalamak için Katolik Kilisesi'ne ba¤l› gizli bir misyonerlik örgütüne milyar dolarl›k fon tahsis etti¤ini yazd›. Almanya'da ç›kan Welt Am Sonntag gazetesi, Vatikan'›n "Milyonlar Muhammed'e Karfl›" ad›n› tafl›yan raporunu yay›nlad›. Gazete, Vatikan'›n Katolik Kilsesi'ne ba¤l›, dünyan›n dört bir yan›nda flubeleri olan ve gizli misyonerlik faaliyeti yürüten bir kuruma, ‹slam'›n yay›lmas›n› engellemek için büyük bir fon tahsis etti¤i belirtildi. Haberi, "Milyonlar Muhammed'e Karfl›" manfletiyle okuyucular›na duyuran Alman Welt am Sonntag gazetesi, 30 May›s 2004 tarihli nüshas›nda, Vatikan'›n büyük bir mebla¤dan oluflan bir fonu, gizli "Congregation for the Evangelization of Peoples (‹nsanlar› Evangelist Yapma Cemaati)"in kullan›m›na verdi¤ini yazd›. Vatikan'›n ‹slam'›n yay›lmas›n› engelleme raporunu Welt Am Sonntag gazetesinde yay›nlayan Andreas Englisch, cemaatin öncelikli hedefinin Hz. Muhammed'in insanl›¤›n gözündeki imaj›n› zedelemek yoluyla ‹slam'›n yay›lmas›n› frenlemek ve insanlar›n ‹slam dinine gösterdi¤i ilgiyi azaltmak oldu¤unu ifade etti. Merkezi Roma'da olan cemaatin ilgi alan›n›n daha çok Hristiyanl›k ile ‹slam aras›ndaki hassas noktalarda yo¤unlaflmak oldu¤u belirtilen A raporda, cemaatin bu konudaki kötü flöhretine özellikle vurgu yap›l›yor. Raporda, cemaatin H›ristiyanl›k ve ‹slamiyet aras›ndaki gergin noktalar› körükleyen tek uluslararas› kurum oldu¤u da kaydediliyor. Müslüman-Hristiyan diyalo¤u Raporda, H›ristiyanlaflt›rma Cemaati'nin bir- çok hükümetten de sosyal, kültürel ve ekonomik yard›m gördü¤ü belirtilerek, birçok hükümet yetkilisi ve diplomat›n cemaatten Katolik inanc›n yayg›nlaflmas› için ellerinden gelen hiç bir deste¤i esirgemedikleri ve ‹slam ile H›ristiyanl›¤›n dünya üzerinde yay›lmas›n› karfl›laflt›ran sosyal, demografik gibi istatisti¤i bilgileri bu cemaatin kullan›m›na sunduklar› vurgulan›yor. Raporda, Papa'n›n ›nsanlar› H›ristiyanlaflt›rma Cemaati'ne verdi¤i aç›k deste¤in alt› çizilerek, Papa'n›n Katolik inanc›n yeryüzünde yayg›nlaflt›r›lmas› için gereken tüm yeni metod, yol ve yöntemlerin kullan›lmas› yönünde talimatlar›n›n titizlikle uyguland›¤› belirtildi. Fakir ülkelerdeki Müslümanlara bedava sa¤l›k hizmetleri verilerek H›ristiyanlaflt›r›lmas›, di¤er bölgelerde ise, H›ristiyan-Müslüman diyalo¤unun desteklenmesi ad› alt›nda çal›flmalar sürdürülmesi tavsiye edilen raporda, Müslüman ülkelerde yürütülen bu çal›flmalar›n kesinlikle gizli tutulmas› isteniyor. Cemaat, kat› askeri disiplinle idare ediliyor ‹nsanlar› H›ristiyanlaflt›rma Cemaati'nin kat› ve ac›mas›z kurallarla yönetil- di¤ini belirten Welt am Sonntag gazetesi, buna örnek olarak, cemaatin idarecilerinden Kardinal Crescenzio Sepe'nin, cemaat çal›flanlar›n› "askerlerim" diye ça¤›rmas›n› gösterdi. Gazetedeki raporda, cemaate ba¤l› bin 81 kiflinin, H›ristiyanl›¤› yayman›n yasakland›¤› dünyan›n de¤iflik ülkelerinde gizli misyonerlik faaliyeti yürüttü¤ü belirtildi. Misyonerli¤in resmen yasakland›¤› Suudi Arabistan, Yemen, Çin, Vietnam ve Kamboçya gibi ülkelerde misyonerlik çal›flmalar›n›n bu cemaat üyeleri taraf›ndan titizlikle yürütüldü¤ü ve bu çal›flmalar›n H›ristiyan dünyas›ndan da siyasi ve ekonomik destek gördü¤ü kaydedilen raporda, dünyan›n de¤iflik ülkelerinden 85 bin papaz ve piskopos ile 450 bin misyonerin deste¤ini gören cemaatin, geçen y›l dünyan›n farkl› bölgelerinde yürütülen 280 ayr› proje kapsam›nda 65 bin papaz› görevlen- ! dirdi¤i belirtildi. 1 milyon kifli görevli Cemaat bünyesinde papaz ve yönetici ordusundan ayr› olarak misyonerlik faaliyeti yürüten 1 milyon insan›n daha çal›flt›¤› belirtilen raporda, ayl›k 30 dolar maaflla çal›flan bu misyonerlerin, yaz-k›fl, uzak-yak›n, güvenli-tehlikeli ay›r›m› gözetmeden bütün bölgelere giderek maddi s›k›nt› içindeki insanlara H›ristiyanl›¤› afl›lamaya çal›flt›klar› belirtiliyor. Cemaatin sa¤l›k ve e¤itim kurumlar› bak›m›ndan büyük ve güçlü bir alt yap›ya sahip oldu¤u belirtilen raporda, cemaate ba¤l› 42 bin okul, bin 600 hastane, 6 bin ilk yard›m klini¤i, 780 AIDS yard›m ve tedavi merkezi ile 12 bin ofis bulundu¤u ve tüm bu kurumlar›n ihtiyaç sahipleri ile fakirlere hizmet ad› alt›nda asl›nda H›ristiyanl›k propagandas› yapt›¤› kaydedildi. Yeni fiafak Gazetesinden al›nm›flt›r. Misyonerlerden yakınmak, kiliseye karflı çıkmak yerine biz kendi dinimizi tebli¤ için neler yaptık, hangi bütçeyi tahsis ettik onu düflünsek daha do¤ru olmaz mı? Misyonerler görevini yapıyor; sızlanmak yerine harekete geçmemiz gerekmez mi? Yeryüzünde adalet ve barıflı temin etme noktasında peygamberlerin varisleri sayılan barıfl erleri, bizler! Kendi görevimizi müdrik miyiz acaba? 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr 16 Seite 16 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir SEYAHAT-HATIRAT HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 EHL- BEYT KURULTAYI’NA YOLCULUK . Evrensel Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı’na katılmak üzere, AT‹B’i temsilen apar-topar Türkiye’ye gitmek üzere yola çıkıyorum. Düsseldorf havaalanında aynı uçakla ‹stanbul’a yolculuk yapaca¤ımız bir ifl adamımızla tanıflıyoruz. Murat Bey Almanya’daki bir fuar ziyaretinden dönüyor. Daha uça¤a binmeden (sevmedi¤im) bir soruyla muhatap oluyorum: “Hemflehrim memleket nere?”. Soruların ardı arkası kesilmeden uça¤a binene kadar devam ediyor. Uçakta yanyana oturuyoruz. Murat Bey, AT‹B’in Genel Sekreteri de oldu¤umu ö¤rendikten sonra, Türkiye’ye gidifl sebebini soruyor. Ehl-i Beyt Vakfı’nın kurultayına ifltirak etmek için gidiyorum, dedikten sonra mera¤ı biraz daha artıyor. Türkiye’de olmasına ra¤men Almanya’ya ifl icabı sık sık gidip geldi¤ini ve AT‹B’i de tanıdı¤ını söyleyen bu dindar görünümlü vatandafl, “hangi mezheptensiniz?” fleklinde bir soruyu bana yöneltiyor. Tek kelimelik bir cevap veriyorum: Müslümanım!... Murat Bey’in kafası karıflırırken, mera¤ının biraz daha arttı¤ını hissediyorum. Dakikalarca bana din propagandası yaptıktan sonra, sabrım tükenme noktasına geliyor: Bütün bunları bana niçin anlatıyorsunuz, varmak istedi¤iniz hedef nedir? Murat Bey: E¤er rahatsız oluyorsanız... Ben de, rahatsızlık duymadı¤ımı (kerhen de olsa) ifade ettikten sonra; bildi¤imiz konuları birbirimize empoze etme¤e çalıflmanın gere¤i olmadı¤ı, türünde cevap verip, konuyu noktalamak isterken, Murat Bey kendisine göre beni çözebilmek için “anahtar soru”sunu patlatıyor: ‹ran’a hiç gittiniz mi? Bu soruyu yöneltiflindeki gaye; biraz önce sordu¤u, “hangi mezheptensiniz” sorusuna cevap alabilmek veya kafasındaki mevcut bölge, kabile gibi flablonların yanısıra, mezhep flablonlarından birine beni oturtmak içindi. Kafasından geçenleri okur gibiydim: AT‹B, “ehl-i sünnet” cemaatin oluflturdu¤u bir kurulufl ve bu adam (bendeniz) “Ehl-i Beyt-Alevi” toplantısına (kuruluflu temsilen) davetli olarak giderken, acaba hangi mezhep veya tarikattan, “alevi” mi, yoksa “sünni” miydim? Bir daha her önüne gelene, “hangi mezheptensiniz” sorusunu kolay kolay sormayaca¤ını ümit etti¤im Murat Bey’e müslümanlar adına sitemli bir cevap verdim: Niçin benim meselâ, Amerika’ya, Arabistan’a veya bir baflka ülkeye gidip gitmedi¤im de¤il de, illa da ‹ran’a gidip gitmedi¤im sizi ilgilendiriyor? Galiba, benimle ilgili resim, kafanızda henüz daha netlik kazanmadı. ‹ftiharla, “Müslümanım” demem sizi tatmin etmedi. 21. asır, bilgi ça¤ıdır. Bu asrın müslümanının baflka müslümana, hangi mezhepten oldu¤unu ısrarla sormak kadar daha abes bir soru göremiyorum. Çünkü “sizden” olursam, herfleyime (bütün 7 menfiliklerime) ra¤men “bizden”, flayet de¤ilsem, herfleyime (bütün müsbetliklerime) ra¤men “bizden de¤il” kalıbına oturtulaca¤ım. Burat Bey’le ‹stanbul’a inene kadar devam eden sohbetimizin gerisini çok önemli görmedi¤im için burada noktalıyorum. Ve “7. Evrensel Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı” bafllıyor: ‹stanbul’un meflhur otellerinin birisinin konferans salonunda bafllayacak olan kurultay toplantısına girerken, kapıda baflkan Fermani Altun Bey’le karflılaflıyor ve kendimi taktim ediyorum. Gösterilen yere oturduktan sonra, seçkin bir davetli toplulu¤u dikkatimi çekiyor: Hükümeti temsilen bir bakan, çok sayıda milletvekili, ‹stanbul Büyükflehir eski ve yeni Belediye baflkanları, Saadet Partisi Genel Baflkanı Recai Kutan, MHP Genel Sekreteri Prof. Abdurrahman Küçük, MHP eski milletvekili Abbas Bozyel, Pakistan, Yemen, Irak, ‹ran, ‹ngiltere, Azerbaycan, Bulgaristan, Makedonya, Bosna ve Arnavutluk’tan gelen temsilciler. Birçok din alimi ve bürokratın yanısıra, Anadolu’nun de¤iflik bölgelerinden katılan “Ehl-i Beyt Alevi”, “Bektafli Alevi”, “fiii-Caferi”lerin temsilcileri, Avrupa Ehl-i Beyt Alevi Fedrasyonu Baflkanı Fuat Mansuro¤lu, Diyanet ‹flleri Eski Baflkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve salondakilerin ilgi oda¤ı haline gelen Prof. Yaflar Nuri Öztürk. Birbirinin benzeri konuflmalar... Ehl-i Beyt Vakfı Baflkanı Fermani Altun’un açılıfl konuflmasından önce Kuran-ı Kerimle bafllangıç ve ardından ‹stiklal Marflı ve saygı duruflu (kimin ve ne için anlayamadım), misafirlerin takdimi ve birbirinin kopyası olan “selamlama konuflmaları”: Genellikle birlikberaberlik mesajları ve (samimiyet derecesini bir kenara bırakacak olursak) hemen hemen herkesin “Ehl-i Beyt” dostu oluflu, dikkatimi çekti. ....yanlız bir farkla: Yaflar Nuri Öztürk! Kanaatimce, en do¤ru ve kaydade¤er tesbit, teflhis ve yorumlar Yaflar Nuri Öztürk’ten geldi. Salondakilerin ilgi ve alakası da zaten bu tesbitimizi teyid eder mahiyetteydi. Prof. Y. N. Öztürk’ün konuflmasından not aldı¤ım birkaç cümleyi sizlerle paylaflmaya de¤er görüyorum: “Ehl-i Beyt tabirini Alevi tabirinden daha önemli buluyorum. Ehl-i Beyt, Kur’anî bir tabirdir. Ehl-i Beyt, birlik unsurudur. Ehl-i Beyt’e ba¤lılık, bir mezhep meselesi de¤ildir. Böyle yaparsanız rahatsızlıklar çıkar. Ehl-i Beyt, romantik sevgi meselesi de¤ildir. EhliBeyt’e yapılan zulümler yeniden tahlil edilmesi lazım. “‹slam Fıkhı” fliddet üreten bir fıkıhtır. Bu, Peygamber’den sonra ‹slam’ı ideolojilefltiren Emevi zihniyetidir. Din ideolojirse, rahmet olmaktan çıkar. Emevi zihniyeti dine kan sokmufltur. Bu deflifre edilmelidir. Hz. Hüseyin’in Kerbela olayı, kiflilerden ilkelere geçifltir. ‹lkeler ise, kifli- lerin üzerine çıkmalıdır.” Ve birkaç cümleyle AT‹B Genel Sekreteri: Ö¤len yeme¤inden sonra misafirlerin selamlama konuflmalarının devam eden ikinci kısmında aniden “AT‹B Genel Sekreteri Mahmut Aflkar” olarak kürsüye davet ediliyoruz. fieref Baflkanımız M.Serdar Çelebi ve Genel Baflkan Fikret Ekin Bey’in selamlarını ileterek, baflarılar temennisinde bulunduktan sonra; yolculuk esnasında Murat Bey’le aramızda geçen ve sizlere de aktadı¤ım sohbetimizi mikrofondan naklederek devam ettim. Bir azgeliflmifllik özelli¤i olan alt kimli¤in üst kimli¤imiz yerine geçti¤i müddetçe, bugünkü hal-i periflanımızdan müslümanlar olarak kurtulmamız mümkün olmayacaktır, mealinde bir ifade kullandım. Ehl-i Beyt Kurultayı’nın ikinci gününde “sonuç bildirgesi için teklifler” isteniyordu. Dikkate alınması gereken tekliflerin yanısıra, gereksiz, hedefsiz ve temelsiz teklifler de konuflmak için konuflanlar tarafından dile getirilirken, “ya Rabbi biraz daha sabır!” diyerek kendime niyazda bulunuyordum. Biriki dakikalık söz istedim ve nihayet sıra bize geldi: “fieref Baflkanımız Serdar Çele- bi’nin, “Batı Avrupa ve Balkanlardaki müslümanlarla ilgili her türlü hizmete hazırız.” mesajını sizlere tekrar ilettikten sonra; AT‹B olarak, Avrupa cephesinde Ehl-i Beyt Vakfı’yla her türlü dayanıflma ve hizmete hazır oldu¤umuzu huzurunuzda vurgulamak istiyorum. ‹ki günden beri dikkat ve sabırla kurultayınızı takip ederken, tipik bir flark zihniyeti dikkatimi çekti: Herkes birbirine, Ehl-i Beyt propagandası yapma yarıflına girmiflti sanki. Halbuki, müslümanlar arasındaki bu kopuklu¤u, önyargıyı ortadan kaldıracak çalıflmalar, plan-projeler ortaya konulmalı, yapılması gerekenler üzerinde durulmalıdır. Hz. Ali’yi, Hz. Hüseyin’i sevenler mersiyeler okudular, a¤ladılar ve a¤lattılar, fakat ne a¤latanlar ve ne de a¤layanlar Hz. Ali’nin ve Kerbela fiehidi Hz. Hüseyin’in davasını anlayamadıkları-anlatamadıkları gibi, Hz. Peygamber için mevlüt okuyanlar ve dinleyenler de O’nun davasını anlatamadı ve anlayamadılar.” Biraz sitemkâr çıkıflımız, salondakilerin birço¤una tercümanlık yapmıflım intibasını bırakır gibi bir ortam oluflturdu ve bunun tesiriyle olsa gerek, bazı kurulufllardan “beraber çalıflma” sözü alarak ayrıldık. ‹nflallah lafta kalmaz. SECCADEM M. Ekrem N efsimden huzur-u ‹lahi'ye kaç›fl yerimdir. E¤ilmez kibirimi rükûda büktü¤üm, k›r›lmaz gururumu secdede sürttü¤üm yerin ad›d›r. R›zk istedi¤im, ilim talep etti¤im, af diledi¤im, yalandan, haramdan, görünmez kazadan ve belâdan, iftiradan, cehennemin nar›ndan, kabir azab›ndan O'na s›¤›nd›¤›m yerdir. Zalimden, zulümden, cehaletten, ihanetten kaçarken çalaca¤›m kap›n›n efli¤i, beni benden kurtaracak tek Kurtar›c›'n›n merhamet makam›na iltica dilekçemin kabul yeridir o. ‹çi baflka, d›fl› baflkalardan, dili baflka, kalbi baflkalardan, akl›yla gönlü aras›nda köprü kuramayanlardan, hem kendini hem de baflkalar›n› kand›ranlardan, zararla oturup zararla kalkt›klar› halde kârl› olduklar›n› zannedenlerin zann›ndan O'na s›¤›nd›¤›m yerdir; seccade!.. "Var"da imtihan›m›n fl›mar›kl›¤›ndan, "yok"ta imtihan›m›n t›kan›kl›¤›ndan, zaafiyetimden, zavall›l›¤›mdan, el aç›p boyun büktü¤üm, diz vurup al›n sürdü¤üm, Miraç'a "start!" yeridir; seccadem! Nemrut'tan Hz. ‹brahim'e, Firavun'dan Hz. Musa'ya, ‹srailo¤ullar›'ndan Hz. ‹sa'ya, Ebu Cehil'lerden Habibullah'a dönüfl yeri, küfürden imana geçifl yeri, karanl›ktan ziyaya var›fl yeri, putlardan Allah'a tap›fl yeridir, seccadem! fiükür yeri, , zikir yeri, fikir-tefekkür yeri, madde ile mânây›, dünya ile ahireti ayarlama yeri, insan-› kâmil olma yeridir. Ruhumun, bedenimin huzur buldu¤u, Yaradan'›ma sevgimin, muhabbetimin, ba¤l›l›¤›m›n, ibadetimin; kullu¤umun ifadesidir, seccadem! Necaset dolu dünyamda seccade kadar pak bir mekân›m, ahirete; seccade kadar, seccade gibi, götürebilece¤im bir "ahiret sermayem" olsun inflallah! 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 17 17 UZMANINDAN BLGLER Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Trafik Cezaları Katalou hsan GÜLER Sürücü Kursu Öretmeni ihsan_gueler@web.de Çok de¤erli okuyucular›m›z Geçen ayki yaz›m›zda belirti¤imiz gibi bu yaz›m›zda sizleri Trafik Cezalar› hakk›nda bilgilendirece¤iz. Di¤er ifllerde oldu¤u gibi bu hususda da yani Ehliyet alma da sadece bir fleyi ezberlemek veya ö¤renmek yetmiyor. Önce Trafik kurallar›n› ve Trafik Ahlak›n› ö¤renmek gerekiyor sonra ö¤rendi¤ini prati¤e dökmesi gerekiyor daha sonra Trafi¤e uygun flekilde yapmas› için nefis terbiyesinden geçmesi gerekiyor. Ehliyeti ald›ktan sonra halen uslanmam›flsa cezalarla nefsi terbiye edilir. Halen uslanmam›flsa ehliyeti al›narak nefsi terbiye edilir. Onunla da uslanmad›ysa MPU yani psikolojik terapiden geçerek terbiye edilir. Nefsi hiç terbiye edilemeyenler ise veya bu ifli yapamaz diye durum tespiti yap›lm›fl ise hiç bir zaman ehliyet verilmez. De¤erli okuyucular Trafik kurallar› insanlar›n faydas› için ve rahatl›kla araç kullanabilmek için kazalar› ve tehlikeleri en aza çekmek için denemelerle ve insanlar›n daha önceki yapt›¤› hatalardan edinilen tecrübelerden tesbit edilmifl ve tasarlanm›fl kurallard›r. Bu trafik kurallar›na uymamak büyük vebaldir, hatta insan haklar› ihlali oldu¤undan ve insanlara zarar verme durumu oldu¤undan dolay› günah t›r. Dolay›s› ile sizler sorumluluklar›n› bilen insanlars›n›z bu sorumlulu¤un her zaman arabaya bindi¤imiz zaman zihnimizde tekrarlamam›z hata yapmamaya yard›mc› olacakt›r. Yine de bizler insan›z hata yapar›z bilmeden, geç gördü¤ümüzden, veya dikkatsizli¤imizden dolay› cezalar yiyebiliriz. fiimdi sizlere cezalarla ilgili bilgileri bir bölümünü flimdi ve di¤er bir bölümünü ise bir dahaki say›m›zda sizlere yazaca¤›m. Sizinde bildi¤iniz gibi Flensburg’da Trafik Sicil Merkezi vard›r. Puan alan tüm floförlerin bilgileri kulland›klar› araçlar›n yani o anda sürdükleri araçlar›n bilgileri Trafik Sicil Merkezine kay›t edilir. 40 Euro’dan az olan ihlallere uyar› paras› denir. Bu uyar› paras› için puan ifllenmez, 40 Euro’dan fazla olan para cezalar›nda Trafik Sicil Merkezine para cezas›n›n yüksekli¤ine göre puan ifllenir ve 40 Euro’dan fazla gelen para cezalar›na 18.12 Euro da ifllem paras› gelir. Bir floför 40 Euro’dan fazla para cezas› ald›¤›nda ayn› zamanda Trafik Sicil Merkezinde kendisine Puan kontosu aç›l›r her iflledi¤i puan o kontoya ifllenir. Flensburg’daki Trafik Sicil Merkezine ifllenen puanlardan dolay› baflka ifllenen suçlar›n cezas› artabilir. Baz› ifllenen suçlar kasten ifllenmifl derecesine konabilir: Örne¤in sürat tahdidinin afl›r› yüksek olmas›ndan dolay› "farkinda olmadan" ihlal edilmifl say›lmayacak kadar yüksekse bundan dolay› da cezalar artar. Bu ifllenen Puanlar 2 y›l sonra silinir. Ancak Straftat yani Adi suçlar kapsam›na girerse 5 y›l sonra silinir. Verjährung: Zamanafl›m› Verfolgungsverjährungsfrist: Zamanafl›m› müddetinin takibi Bir suçun zamanafl›m› takibini bir çok trafik kurallar› ihlalinde (StVG) Strassenverkehrsgesetz in § 26. paragrafi 3. f›kras› düzenler. Trafik kurallar›n›n ihlali durumunda zamanafl›m› müddeti trafik nizam› ihlal Kanunun §24. paragraf›na göre 3 ayd›r. Ancak bu süre içerisinde suç iflleyen flahsa "Bussgeldbescheid" yani ceza veya mahkemede suç duyurusu olmamas› laz›m. fiayet varsa zamanafl›m› müddeti 6 aya ç›kar. Ancak bu 3 ayl›k müddet StVG kanunun § 24. paragraf›n›n a f›kras›nda 0,5 promille alkol s›n›r› için geçerli de¤ildir. Bu durumlar için OwiG kanunun § 31. paragraf› 2. f›kras› 3 numaras›na göre kasten yap›lan ifllerde zamanafl›m› müddeti 1 y›ld›r. Dikkatsizlikten ve hafife almaktan dolay› ifllenen suçlarda 0,5 promille alkol s›n›r› ihlal edilirse zamanafl›m› Müddeti 6 ayd›r. Zamanafl›m› süresi ihlalin ifllendi¤i günden itibaren bafllar. Pkw ile Sürat tahditlerinin afl›lmas› durumunda fiehir içerisinde (30 km-Zone içinde de geçerlidir) Sürat a kadar / Euro Ceza 10 km/h 15,- EUR 11-15 km/h 16-20 km/h 21-25 km/h 25,- EUR 35,- EUR 50,- EUR, 1 Punkt 26-30 km/h 60,- EUR, 3 Punkte 31-40 km/h 100,- EUR, 3 Punkte, 1 Ay Sürme yasa¤› 41-50 km/h 125,- EUR, 4 Punkte, 1 Ay sürme yasa¤› 51-60 km/h 175,- EUR, 4 Punkte, 2 Ay Sürme yasa¤› 61-70 km/h 300,- EUR, 4 Punkte, 3 Ay Sürme yasa¤› über 70 km/h 425,- EUR, 4 Punkte, 3 Ay Sürme yasa¤› fiehir D›fl›nda (Mesela flehirleraras›, otoban) Sürat a kadar / Euro Ceza 10 km/h 10,- EUR 11-15 km/h 20,- EUR 16-20 km/h 30,- EUR 21-25 km/h 40,- EUR, 1 Punkt 26-30 km/h 50,- EUR, 3 Punkte 31-40 km/h 75,- EUR, 3 Punkte 41-50 km/h 100,- EUR, 3 Punkte, 1 Ay Sürme yasa¤› 51-60 km/h 150,- EUR, 4 Punkte, 1 Ay Sürme yasa¤› 61-70 km/h 275,- EUR, 4 Punkte, 2 Ay Sürme yasa¤› über 70 km/h 375,- EUR, 4 Punkte, 3 Ay Sürme yasa¤› Dikkat, 1y›l içerisinde 25 km h’dan fazla 2 defa sürat tahdidi ihlal edilirse sürme yasa¤› verilebilir. Toleranz, Ölçülen de¤erlerden genelde 3 km/h daha az olur. Sürat 100 km/h az olursa 3% olur. Mesafe Önde giden tafl›ta öngörülen mesafenin tutulmamas› durumunda bei einer Geschwindigkeit bis 80 km/h Sürata kadar tutulan az mesafe için, 25 Eur, Tehlikeye düflürüldü¤ünde 30 Euro, Zarar verildi¤inde 35 Euro’dur. 80 Km/h den fazla Süratlerde ise bei einer Geschwindigkeit von mehr als 80 km/h - Tako de¤erinin yar›s›n›n 5/10 alt›nda olmas› halinde 40 Euro ve 1 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 4/10 alt›nda olmas› halinde 50 Euro ve 2 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 3/10 alt›nda olmas› halinde 75 Euro ve 3 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 2/10 alt›nda olmas› halinde 100 Euro ve 4 Puan (100 km/h sürat dan fazla olursa + 1 ay sürme yasa¤› verilir. - Tako de¤erinin yar›s›n›n 1/10 alt›nda olmas› halinde 125 Euro ve 4 Puan (100 km/h sürat dan fazla olursa + 1 ay sürme yasa¤› verilir.) Yap›lan süratin 130 km/h fazla olmas› halinde - Tako de¤erinin yar›s›n›n 5/10 alt›nda olmas› halinde 50 Euro ve 2 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 4/10 alt›nda olmas› halinde 75 Euro ve 3 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 3/10 alt›nda olmas› halinde 100 Euro ve 4 Puan - Tako de¤erinin yar›s›n›n 2/10 alt›nda olmas› halinde 125 Euro ve 4 Puan 1 ay sürme yasa¤›. - Tako de¤erinin yar›s›n›n 1/10 alt›nda olmas› halinde 150 Euro ve 4 Puan 1 ay sürme yasa¤› Sollama esnas›nda yap›lan ihlaller. Sollama yasa¤›n› gösteren iflaretin oldu¤u yerde sollamak 40 Euro 1 Puan Sollamadan dolay› kimse tehlikeye düflürülürse veya kimseye zarar verilirse 125 Eur 4 Puan ve 1 ay sürme yasa¤›. Sollanan tafl›t›n süratindan sollayan›n sürati çok fazla olmaz ise 30 Euro, zarar verildi¤i takdirde 35 EUR. Sollama an›nda di¤er tafl›tlara tutulan yan mesafenin az olmas› halinde 30 Eur zarar verilmesi halinde 35 Eur. Sollad›ktan sonra mümkün olunca sa¤a geçmemek 10,- EUR Sollad›ktan sonra tekrar önüne geçerken sollanan tafl›t› engellemek 20 Eur. Önde giden tafl›t sola dönmek için sinyal verirken onu sollamak 25 EUR zarar verilirse 30 Eur Sinyali do¤ru kullanmamak 10 Eur fiehir d›fl›nda sa¤dan sollamak 50,EUR, 3 Puan Trafi¤in durumunun belli olmad›¤› taktirde sollamak veya iyi görülmeyen yerde sollamak 50,- EUR, 3 Puan Sollama yasa¤› iflaretinin oldu¤u yerde ve kesiksiz çizgi veya yoldaki yön gösteren iflaretlerin bulundu¤u yerde sollamak 75,- EUR, 4 Puan Tehlikeye düflürmek veya zarar vermek 125,- EUR, 4 Puan, 1 Ay sürme yasa¤› Çok sevgili okuyucular›m›z ilginize çok teflekkür ediyor sizlerin kazas›z ve cezas›z olarak araç kullanman›z› temenni ediyor ve Allah’a emanet olunuz diyorum. Bir dahaki yaz›m›zda buluflmak ümidi ile. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr 18 Seite 18 ÖZEL KÖE Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN PKNK’TEN; SOAN TARLASINDAN GELEMEDK K MEHUR FETVAYA..! Mustafa KASALAK Sevgili okurlar›m, tekrar sizlerin karfl›s›nday›m. En son yaz›mda da belirtti¤im gibi, yaz›lar›m› bizzat yaflanan veya flahit oldu¤um olaylar› kendi tarz ve üslubumla sizlere taktim etmenin do¤ru oldu¤una inan›yorum... En iyisi bu diye iddia etmiyorum. Bu benim flahsi tercihim. Ben sadece do¤al olarak aktar›lmas›na itina gösteriyorum o kadar. Tercih ve takdir tabiki siz de¤erli okuyucular›m›z›n. Çizgimiz genel kanaat ekseninde belirleniyor. Malum yaflam çok s›k›nt›l›. Bu ortamda biz biraz mizah´a kay›yoruz, hepsi bu! P‹KN‹K Geçenlerde arkadafllarla piknikteyiz, flimdi gril partisi filan diyorlar. Piknik deyince akl›ma geldi, sahi piknik nedir? Bak›n anlatay›m. Türkiye’de bir zamanlar kentlerde bir piknik olay› alm›fl bafl›n› gidiyor. Hava güzel ise, evden ve manavdan biraz erzak temin eden, mangal› kapan kendini piknikte buluyor. Tabi kentlerde olan bir olay köylere de belirli bir zaman sonra mutlaka s›çrar. Y›llar önce benimde ad› üstünde “Kireli” olan flirin do¤up büyüd¤üm beldede Hac› Hasan ile Halil ‹brahim diye köyümüzün meflhur iki kardefl yap› ustas› vard›. (Vefat ettiler, Allah rahmet eylesin). Çok mukallit, bir o kadar da çal›flkanlard›. Köyümüzün bilumum kerpiç evlerini bu ikili kardefl yapt›lar. Tabii olarak bizim evleri de onlar yapt›lar. Bunlar çal›fl›rken, köyün ö¤retmeni ile postac›s› sokakta piknike gitme karar› alm›fllar ve uzaklaflm›fllar. Küçük olan usta Hac› Hasan agas›na seslenir, "Aga", der. Agas› Halil ‹brahim "Ne var len" der. "Aga, piknik ne dimek Allah aflk›na?", diye sorar. Agas› Halil ‹brahim bir fleyi bilmenin farkl› memnuniyeti ile cevap verir: "Ulen o¤lum, hani g›rda su sulay›p, çapa yap›p yorulduktan sonra bir a¤ac›n alt›na oturur, bohçay› aç›p ekmek yer, üstüne bir de çay içer, keyif ederiz ya. ‹flte ona piknik diyorlar," der. (A¤z›na sa¤l›k, nas›l da tarif etmifl Rahmetli) . Hac› Hasan:" Ulen Aga, ben de birfley sanm›flt›m. Biz o piknik denen fleyi hergün yap›yoruz be", der. ‹flte piknik demek, flehir ve metropol de oturanlar›n özene bezene gitmek için haz›rl›klar›n yap›ld›¤›, yap›ld›ktan sonra da balland›ra, balland›ra ertesi gün ifl yerinde övünüldü¤ü bir olay. Köylülerin günlük yaflant›s›nda tarlada, harmanda, bazen tulumba bafl›, bazen bir kuyu kenar›nda veya bir sö¤üt a¤ac› alt›nda yenen basit bir yemekten ibaretmifl. SO⁄AN TARLASI Tamam, pikni¤i anlad›k. Yaz›n›n bafl›nda piknikteydik demifl idim. Eskiflehirli bizim Mevlüt Taflyürek abi sessiz, ama bir o kadarda espirili. Çok okur, az konuflur. Benim tam z›dd›m. Bir vakiay› nakletti. Belçika, Brüksel de bir vatandafl›m›z çok odal› bir evde kal›yormufl. Vatan ve memleket hasreti günün önünde ö1üyor. Hele anas›n›n taze yufkas› ve yeflil so¤anl› dürümüne dayanamaz hale gelmifl. Düflünmüfl, düflünmüfl ak›ll›l›k yapm›fl, bofl odan›n birine toprak tafl›m›fl. Dikmifl so¤an›, vermifl suyu, bir ay içinde oda olmufl bir so¤an tarlas›. Bakt›kça keyfe gelmifl. "‹flte memleket buraya geldi!" demifl. Han›m›na "Yap g›z bir yufka" der. Han›m› da yufkay› yapm›fl. So¤an tarlas› odan›n tam ortas›na oturmufl, yufkayla so¤an› dürüm yapm›fl, ye babam ye, ye babam ye... taki alt kattaki ...v.s. Olay devam edip gidiyor. ‹flte Mevlüt abi bu olay› yazmam› rica etti. K›ramad›m. O da bu olay› bir dergi veya gazeteden okumufl. ‹ktibas etmemi, yaz›y› temin edebilece¤ini söyledi. Olay müthifl güzel ve mizahi. Lakin bir olay ille orjinal anlat›m ve izah›nda do¤all›¤›n› korur ve anlam kazan›r. E¤er yay›nlanmam›fl olsayd› mutlaka daha etrafl› aktarmaya gayret ederdim. Mevlüt abi inflallah k›r›lmam›flt›r. Dahas› zaten yar›dan fazlas›n› da aktarm›fl olduk. Gerisini siz merak edin. SAB‹N‹N HACCI Sevgili okurlar. fiimdi gelelim kendi konumuza. Her inanç sahibi insan gibi, bizde güzel dinimizin en önemli ibadetlerinden biri olan HAC farizas›n› ifa etmek için han›mla niyetlendik. Büyüklerimizin tecrübelerine istinaden genç yaflta o mübarek yerlere gitmenin daha güzel ve isabetli olaca¤›na karar k›ld›k. Bir gurup arkadafl ayn› anda bismillah dedik. Y›l 1998. O esnalarda küçük kardeflim Ça¤lar ifli icab› Köln´e gitmifl. Orada hem köylümüz, hem yak›n akrabam›z, babamdan yaflça da büyük Allah Selamet versin bir fiABAN amcam›z var. Onlar› da bir ziyaret edeyim, bir çaylar›n› içeyim diye u¤ram›fl. Hoç güzel bir düflünce. Memnun olmufllar. Oradan buradan konuflmufllar. fiaban amcam›z Hacca niyetlendiklerini söylemifl. Kardeflim sevinmifl, Allah hay›rl› etsin temennisinde bulunmufl. Ve kendilerine bizlerin de nasibse gidece¤imizi söylemifl. "‹sterseniz beraber yaz›l›n. Size çok yard›mc› olur. Hem çevresi var, hem de gençlerle gidiyorlar" demifl. fiaban amcam›z flaflk›n, bir o kadar da merakla bakm›fl. "Ulen o¤lum, senin abin daha bir Sabi. Onun ne günah› olacak da, çocuk yaflta gidiyor", diye hayretini gizleyememifl. Kardeflim olay› gelince nakletti. Baya¤› enteresan bulduk ve epey güldük. Kendisine helalleflmek için telefon etti¤imde, hacca gidebilmem için gerekli olan günah›n miktar›n›n ne kadar olmas›n›n ölçüsünü sordum. fiaban amcam›z›n cevab› daha enteresan: "Ne bilem o¤lum. Sen daha benim o¤lumdan da küçüksün", dedi. Cevab›na teflekkür edip hay›rl› yolculuklar diledim. Hacda beraberdik. MEfiHUR FETVA Mübarek gün geldi çatt›. Frankfurt Gurbetcinin çilek zevki rankurtlu gurbetçilerimiz havalar›n güzel gitti¤i bu günlerde, Frankfurt’un hemen k›y›s›nda bulunan çilek tarlalar›na ak›n ediyorlar adeta. Hem dal›ndan çilek yeme zevkini tadmak ve çocuklar›na tatt›rmak istediler gurbetçilerimiz, hem de birazc›k al›n teriyle kazanmay› çocuklar›na ö¤rettiler ve anavatanda geçen eski günlerini, babalar›n›, dedelerini hat›rlad›lar… Frankfurtlu gurbetçilerimizden Kemal Aksoy, çocuklar› ve onlar›n arkadafllar› da bunlardan sadece birisiydi. F Havaliman› ana baba günü, efl, dost, akraba iyal dolu. Anam ikide bir "Aman o¤lum, sab›r, sab›r. Seni bilirim..."der. Tek temennisi sab›r oldu. Dualarla havaland›k. O an› ve duyguyu tarif edemeyece¤im, yaflayan bilir. Yaflamayan da bir an önce yaflas›n. Salimen Medine’ye indik. Otele geldik, bizim ekip beraber bir odaya yerlefltik. Ekipte kimler var: Bal›kesirli Süleyman Emir, Çorumlu Hulusi Çak›r, Sivasl› Mehmet Y›lmaz, Marafll› Selman Haskaya, Ardahanl› Y›lmaz Yavuz, Samsunlu fieref Aygün ve bendeniz Konyal› Mustafa Kasalak. Hepsi can dostum, p›r›l p›r›l insanlar. Allah hepsine uzun ömür versin. ‹lk icraat olarak Ekip Agas›n› seçtik. fiükür Allah’a rakipsiz olarak bizi layik gördüler. Aram›zda görev taksimi yapt›k. Oda düzeninden, al›flverifllerden, gelen misafirlerden tutun da özel gezi ve ihtiyaçlara kadar her fleyi planlad›k. Odam›z övünmek gibi olmas›n ama parmakla gösterilirdi her yönü ile. Y›llarca baflkanl›k yapt›m. Kendi çap›m›zda iyi kötü günlerimiz oldu. Ama o mübarek yerdeki bir ayl›k oda agal›¤›n›n tad›n› ömrümde hiç yaflamad›m. Sa¤olsun kardefllerim oldukça iyi davrand›lar. Bana lay›k olmad›¤›m itina ve titizli¤i gösterdiler. Allah hepsinden raz› olsun. Akflam yeme¤i için otelin en alt kat›na Restaurant´a indik. Yeme¤imizi hep beraber yedik. Arkadafllar´a "Eh, aga olarak bir sigara tüttüreyim" dedim. Dedimde, ne oldu ise bu sözden sonra oldu. Piknik, so¤an tarlas› derken ana konumuz olan meflhur fetva inflallah bir sonraki yaz›ya kald›... Merak edenler için gelecek yaz›y› bekleyin derim. Sevgi ve muhabbetlerimle... TAZ‹YE Sevgili dostum ve arkadafl›m, Konya Büyükflehir eski belediye baflkan› Mustafa Özkafa beyin muhterem babalar› de¤erli hocam Süleyman Özkafa´n›n vefat›n› teessürle ö¤renmifl bulunuyorum. Allah’tan geride kalanlara sab›r dilerim. Kasalak ailesi ad›na Mustafa Kasalak 5. sayi sayfalar Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 19 ÇZGNN DL Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 19 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 20 20 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ETKİNLİK-YARIŞMA HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Geleceğin Hatipleri yarıştı lzenau cemiyetinde yap›lan yar›flmaya Hessen`deki cemiyetlerden 10 tanesi kat›ld›. Yar›flmac›lar›n haricinde veliler ve hocaefendilerin kat›l›m›yla gerçekleflen yar›flma oldukça heyecanl› ve bir o kadar da güzel geçti. Program Bölge Küçükler Kur`an-› Kerim birincisi ‹smail Yavuz`un Kur`an-› Kerim okumas›yla bafllad›. Aschaffenburg ‹mam-Hatibi Muzaffer Kurnaz Hocaefendinin girifl vaaz›ndan sonra s›ra yar›flmac›lara geldi. Jüri ad›na Murat Kalkan yar›flman›n kurallar›n› hat›rlatarak baz› uyar›larda bulundu. Yar›flmac›lar s›rayla hutbelerini irad ettiler. Dört katagoriye göre yap›lan puanlama sonucunda Wiesbaden cemiyetinden Adem Solak 1340 puanla birinci, Hanau Cemiyetinden ‹brahim Yavuz 1319 puanla A ikinci, Gelnhausen Cemiyetinden Talha Kasalak 1300 puanla üçüncü oldu. Yar›flma sonunda yap›lan ödül töreninde dereceye girenlere multimedia cd`lerinden oluflan setler arma¤an edildi. Yar›flmaya kat›lanlara da de¤iflik kitaplar hediye edildi. Program toplu fotograf çekimi ve Kur`an-› kerim okunmas›yla sona erdi. TÖRE Büyük Alkış Aldı Turgut Özakman’ın kaleme aldı¤ı ve Kamil Kellecio¤lu tarafından yönetilen TÖRE oyunu, sanatsever gurbetçilerımizin büyük ilgisini topladı. urgut Özakman’ın kaleme aldı¤ı ve Kamil Kellecio¤lu tarafından yönetilen TÖRE oyunu, sanatsever gurbetçilerımizin büyük ilgisini topladı. Dietzenbach Stadthalle’de oldukça kalabalık bir seyirciye gösteriye sunulan oyunda, sevginin her türlü engeli aflmaya kadir oldu¤u dile getirilirken, beklenilenin tam tersine, bazı insanların hala töre u¤runa intikam peflinde olması nedeniyle sevenlerin kavuflamaması ve büyük facia ile oyun noktalanıyor. Mehtap Çiçek, Nevzat A¤ca, Seval Ekfli, Zadigar Celep, Selvican Uçar, Duygu Külahçı, Burhan Döndü, Semse Altunda¤, Filiz Duygulu ve Yasin Döndü’nün T oynadı¤ı TÖRE’de Hülya Demir tarafından ustalıkla hazırlanan yöre kıyafetleri dikkatlerden kaçmadı. Burhan Döndü’nün hazırladı¤ı sahne dekoru da seyirciye memleketimizi yadettirmeye yetti. Töre oyununu seyreden gurbetçilerimiz, bu gibi oyunların sık sık oynanmasını istediler ve bilhassa buradaki genç nesilin bir yandan tiyatrocu olarak yetifltirilmesi konusunda büyük gayret gösteren Kamil Kellecio¤lu’na teflekkür ettiler diger yandan da yurdumuzun kültürü ile ilgili eserlerin sahneye konması sayesinde Vatan hasretinin giderildi¤ini ve Anayurttan kopulmayaca¤ını dile getirdiler. Oyunda gösteriye katılan genç oyuncuların anne ve babalarını oyun esnasındaki heyecanlı bakıflları da görmeye de¤erdi. Oyundan sonra konufltu¤umuz yönetmen Kamil Kellecio¤lu, bilhassa basının deste¤inden dolayı teflekkürlerini belirttikten sonra, yakında baflka bir oyunla genç tiyatrocularla seyirciyi buluflturaca¤ını dile getirdi. Tiyatroya gelen seyircilerse, Töre oyunu bir daha oynansa yine seve seve seyrederiz dediler. Haber/Foto: Asım Tozo¤lu 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Seite 21 21 DOSYA HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 İbrahimi Diyaloglar Jürgen Micksch 1 Eylül 2001‘den sonra birçok kereler ‹slam hakk›nda konferanslar vermem istendi. Hanau’daki Katolik Okulu’ndan bir bayan ö¤retmen beni aram›flt› ve böyle bir konferans vermemi istemiflti. Ben de böyle bir konferansa seve seve bir ‹slam ilahiyatç›s› ayarlayaca¤›m› söylemifltim. Ö¤retmen flafl›rm›flt›: “Çocuklar›m›z savafltan ve müslümanlardan korkuyorlar.” Uzun süren telefon görüflmesinin sonunda bir Yahudi ve bir de Müslüman kifliyle benim de Protestan ‹lahiyatç› olarak kat›lmamla okulda ortak bir toplant› önerdim. Ö¤retmen bu öneriyi ebeveynlerle ve meslektafllar›yla konuflacakt›, sonra ise ondan hiç bir fley duymad›m. Bu olayda "‹brahimi Çal›flma Grubu" fikri ortaya ç›kt›; kalifiye Yahudi, H›ristiyan ve Müslüman insanlar bu ba¤lamda ortaklafla toplant›lara kat›l›r, dinleri hakk›nda konuflur ve sonra aç›k ve kritik bir diyalo¤a girerler. Groeben-Stiftung, Avrupa Komisyonu, merkez hükümet ve baflkalar›n›n destekleriyle May›s 2004‘e kadar ‹brahimi Çal›flma Grubu kapsam›nda 100 kadar organizasyon tertip edilebildi. Almanya genelinde 50 kadar Yahudi, H›ristiyan ve Müslüman kifli bu gibi organizasyonlara kat›lmaya ilgi beyan etti. Interkultureller Rat in Deutschland bu gibi organizasyonlar› mali aç›dan destekledi. Öte yandan, özellikle kad›n- 1 Abrahamische Dialoge Nach dem 11. September 2001 erhielt ich häufig Anfragen zu Vorträgen über den Islam. So hat mich eine Lehrerin einer katholischen Schule in Hanau angerufen und um solch einen Vortrag gebeten. Ich habe ihr gesagt, dass ich gern einen islamischen Theologen für diesen Vortrag vermitteln würde. Die Lehrerin war damals schockiert: „Unsere Kinder haben Angst vor einem Krieg und vor Muslimen". Nach einem langen Telefongespräch habe ich ihr angeboten, dass wir eine gemeinsame Veranstaltung mit einer jüdischen und einer muslimischen Persönlichkeit und mit mir als evangelischem Theologen an ihrer Schule durchzuführen. Sie wollte das mit den Eltern und dem Lehrpersonal besprechen. Von dieser Lehrerin habe ich nichts mehr gehört. Aber die Idee von „Abrahamischen Teams" war geboren, bei denen qualifizierte jüdische, christliche und muslimische Menschen gemeinsam auf Veranstaltungen gehen, über ihre Religion sprechen, um danach in einen offenen und kritischen Dialog einzutreten. Dank der Förderung durch die Groeben-Stiftung, die Europäische Kommission, die Bundesregierung und andere ist es möglich gewesen, bis zum Mai 2004 über 100 Veranstaltungen mit Abrahamischen Teams durchzuführen. Bundesweit haben sich über 50 jüdische, christliche und muslimische Persönlichkeiten bereit erklärt, bei solchen Veranstaltungen mitzuwirken. Der Interkulturelle Rat in Deutschland hat solche Veranstaltungen finanziell unterstützt. Besonders gefördert werden auch abrahamische Dialoge von Frauen. Unterschiede zwischen Judentum, Christentum und Islam sind seit Jahrhunderten betont und ausgearbeitet worden. Sie haben zu Konflikten und Kriegen geführt. Im 21. Jahrhundert sollten wir uns stärker darauf konzentrieren, Gemeinsamkeiten herauszuarbeiten. Eine grundlegende Gemeinsamkeit für Juden, Christen und Muslime ist Abraham, der Glaubensvater dieser drei Religionen. Er soll zum Segen für alle Menschen auf Erden werden. Es ist möglich und nötig, eine abrahamische Ökumene zu entwickeln. Europa ist von diesen Religionen geprägt worden und kann sich deshalb als abrahamisches Europa verstehen lernen. Den Menschen in Europa sind die christlichen Prägungen und die jüdischen Wurzeln bewusst. Nur wenige nehmen wahr, dass in der Europäischen Gemeinschaft auch über 20 Milli- onen Muslime leben und zur Geschichte Europas gehören. Die auf Abraham bezogenen Religionen haben zahlreiche gemeinsame inhaltliche Aussagen: Das Engagement für Gerechtigkeit, für Frieden, für die Erhaltung und Bewahrung der Schöpfung Gottes, für Gastfreundlichkeit und gegen Fremdenfeindlichkeit und Rassismus. Wo solche Werte das Leben bestimmen, da hat ein „Kampf der Kulturen" keinen Platz. Es gibt auch eine abrahamische Spiritualität durch gemeinsame Gebete wie die Psalmen oder die Verehrung der Propheten. Daraus können sich Rituale entwickeln wie gemeinsame Feiern anlässlich des Sukkot-Festes, der Advents-Zeit oder des Ramadan. Bisherige Erfahrungen haben gezeigt, dass besonders auch junge Menschen von den Abrahamischen Dialogen begeistert sind. Für sie ist bedeutsam, wie Menschen unterschiedlicher Religionen miteinander umgehen. Für die Mitarbeitenden bei den Teams ist es eine entscheidende Erfahrung, dass Freundschaften entstanden sind, die vorher kaum vorstellbar waren. Sie tragen dazu bei, den Frieden zwischen Menschen unterschiedlicher Religionen zu stärken. Jürgen Micksch lar›n ibrahimi diyaloglar› da destekleniyor. Yahudilik, H›ristiyanl›k ve ‹slam aras›ndaki farklar yüzy›llard›r vurguland› ve belgelendi. Bu farklar çat›flmalar ve savafllara yol açt›. 21. yüzy›lda ortak yanlar› a盤a ç›karmak üzerinde yo¤unlaflmal›y›z. Yahudilerin, H›ristiyanlar›n ve Müslümanlar›n temel ortak yan› ‹brahim’dir bu üç dinin ortak kökeni. ‹brahim yeryüzündeki bütün insanlara flefaat getirebilir. ‹brahimi evrensel cemaat gelifltirmek mümkün ve gereklidir. Avrupa bu dinlerin etkisinde kald› ve bu aç›dan kendini bir ‹brahimi Avrupa olarak görebilir. Avrupa insan› H›ristiyan etkilerin ve ‹brani köklerin fark›nda. Ancak, çok az kifli Avrupa Toplulu¤unda 20 Milyondan fazla müslüman›n yaflad›¤›n›n ve Avrupa tarihinin bir parças› olduklar›n›n fark›nda. ‹brahim’i sayan dinler çok say›da ortak mesaj sahibi: adalet, bar›fl, tanr›n›n mahlukat›n›n yaflat›lmas› ve korunmas›, misafirperverlik u¤runa ve yabanc› düflmanl›¤›na ve ›rkç›l›¤a karfl› gayret göstermek. Bu gibi de¤erlerin hayat› belirledi¤i yerlerde "kültürler savafl›"n›n yeri yoktur. Ortak dualar›n ve peygamberlerin say›lmas› sayesinde ‹brahimi ruhaniyet de vard›r. Bu zeminde Sukkot-Bayram›, Noel Tatili ve Ramazan Bayram› gibi ortak flenlikler var. Bugüne kadar yaflananlar özellikle genç insanlar›n ‹brahimi Diyaloglar› çok be¤endi¤ini gösterdi. Bu gençler farkl› dinlerden insanlar›n birbiriyle nas›l geçindi¤ine önem verir. Çal›flma Grubunda bulunanlar, eskiden düflünülmesi bile mümkün olmayan dostluklar›n kuruldu¤unu gördüler. Bu dostluklar farkl› dinlerden insanlar aras›nda bar›fl›n güçlendirilmesine yarar. Jürgen Miksch ÖZEL EL YAPIMI BOYAMA HED‹YEL‹K TEPS‹LER ‹ster evinizin duvar›na as›n, ister masan›z›n üzerine koyun, ister sevdiklerinize hediye olarak götürün. Tamam› el yap›m› boyama olan bu tepsiler 3 de¤iflik boy olarak yap›lm›flt›r. Siparifl ‹çin Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 22 ÖZEL KÖE 22 Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Helal Olursa Pahalı mı Olur? Rüstem ALTINKÜPE u yazımızda ‹slami Usüllere göre kesilen ve yapılan Et Mamüllerinin bazı kafalarda oluflturmufl oldu¤u niçin pahalı oldu¤u sorusunun cevabını arayaca¤ız. Bir ifl yapılmadan önce, o iflin kalitesi, sa¤lamlı¤ı ve de uzun ömürlü olması herkesin arzu etti¤i ve de çok haklı oldu¤u noktasıdır. Öncelikle Alman Mezbahanesinde kesilen bir hayvanın maliyeti ile Türk Mezbahanesinde kesilen hayvanların maliyetleri hakkında sizlere bir örnekle izah etmeye çalıflaca¤ım. ‹zahtan önce bir hususu size hatırlatmak istiyorum. Alman Mezbahanelerindeki kesimin resmi olarak ‹slami kurallara uygun olmadı¤ını yani floksuz kesim yapılmadı¤ını bilmemiz gerekir. Bu yapaca¤ım izahı da daha iyi anlayabilmek için Büyük Alman kesimhanelerindeki hayvan kesimini görme imkanınız varsa mutlaka görmenizi B llah (cc)`›n en son din olarak göndermifl oldu¤u yüce ‹slam Dini ile müflerref olmufl fierefli Müslümanlar. Yarat›lm›fllar içerisinde insano¤lu eflref-i mahlûkat (en flerefli yarat›k) olarak yaratan sonra da bizlere ‹slam Dini gibi bir din gönderen yüce Rabbimiz ve O`nun son Peygamberi Habib-i Kibriya Muhammed Mustafa (s.a.v.)`yi sevmekten, onlara afl›k olmaktan daha güzel ne olabilir? Elbetteki Onlar› sevmek, Onlara tabi olmak demektir. Allah`› ve Resülü’nü herfleyden fazla sevmek en büyük bir görev, hatta bir ibadettir. Konu ile ilgili yüce Kitab›m›z Kur`an-› Kerim`den birkaç Ayet`i Kerime misal verelim. Tegabun Suresi, Ayet 8: "O halde Allah`a ve O`nun Peygamberine ve indirdi¤imiz O nura (Kur`an`a) iman edin. Allah ne yaparsan›z hakk›yla haberdard›r." Nur Suresi, Ayet 52: "Allah ve Peygamberine itaat edenler, Allah`tan korkan ve O`ndan sak›nan kimseler; iflte onlar kurtulanlard›r." Enfal Suresi, Ayet 2: "Gerçek mü`minler, yaln›z o kimselerdir ki, Allah an›ld›¤› zaman kalbleri korkarak ürperir, onlara ayetleri okundu¤u zaman imanlar›n› art›r›r ve onlar yaln›z Rablerine tevek- A tavsiye ederim, çünkü bu anlatacaklarımı daha iyi anlayacaksınız. fiimdi size bir büyük Alman kesimhanesindeki kesimin nasıl yapıldı¤ını anlataca¤ım. Alman kesimhanelerine gelen hayvanlar bir tırla ba¤sız olarak geliyor yani ipe ba¤lanmadan yükleniyor. Bir t›r ortalama 25 ile 30 büyükbafl hayvan alıyor, bunların yüklenmesi ve indirilmesi kısa bir zamanda gerçeklefliyor. Hayvanların hepsi demir parmaklıklarla çevrilmifl olan ahırlara indiriliyor. Buralardan tek sıra halinde o demir parmaklıklardan yapılmıfl olan ahırlardan kesimhaneye tek sıra halinde kesim kafesine giriyor. Orada bir kasap hayvanın kafasına bir kurflun sıkarak, beynini parçalıyor, hayvanın ölümünü kolaylafltırmak amacı ile bunu yapıyorlar. Zaten o darbeyi almıfl hayvanın bir ölüden hiç farkı yoktur. Hayvan yere yı¤ılıp kaldı¤ında di¤er bir kasap hayvanın arka aya¤ından zincirle banda asıyor. Hayvan asılı ve de ölü bir flekilde di¤er bir kasaba kadar bandda gidiyor. Oradaki kasapta havada asılı olarak gelen hayvanın bo¤azında bir delik açarak kanın akmasını sa¤lıyor ve bu flekilde hayvanın ölmesini sa¤lamıfl oluyor. Bu anlattıklarımın hepsi bir ile iki dakika arasında oluyor. Yani her iki dakikada en az bir hayvan kesilmifl oluyor. Bunları niye anlattım, flimdi de bizim gibi küçük bir kesimhanede ‹slami usüllere göre kesim yapan bir mezbahaneyi anlataca¤ım ve bunların arasındaki farklılıkları görerek fiyatların arasındaki farkı bulaca¤ız. Almanya’da ‹slami Usüllere göre, yani floksuz kesim yapan büyük mez- bahane olmadı¤ından sadece kendi küçük mezbahanemde kesimin nasıl yapıldı¤ını anlataca¤ım. Di¤er Mezbahanelerde oldu¤u gibi bize de büyük bafl hayvanlar kamyonla geliyor, tabiki bizim gibi küçük kesimhanelerin kapasite ve de tüketimi az oldu¤undan, bizlere en fazla 3 veya 5 hayvan bir arada geliyor. Bu hayvanlar genelde yüklenirken ba¤sız yüklendi¤i için, kesimhaneye indirilmeden önce kamyonda iken iple tek tek ba¤lanıyorlar. Bir hayvanın ba¤lanıp kamyondan afla¤ı indirilmesi ve de kesim makinasına ba¤lanarak, floksuz kesilecek hale gelmesi ortalama en az 30 dakikamızı alıyor. Hayvanın kesilip içerisindeki kanın tamamen akması ve de canının çıkması takriben 5 dakikamızı alıyor. Can çıktıktan sonra kesim masasından indirilerek özel bir araba ile derisinin yüzülece¤i yere getiriliyor. Hayvanın derisinin yüzülüp so_uk hava deposuna girmesi ortalama 45 dakikamızı alıyor. fiimdi bir karflılafltırma yapacak olursak, Alman kesimhanesinde hayvanın kamyondan inmesi ile kesilip so¤uk hava deposuna girmesi ortalama en fazla 5 dakika sürüyor. Bizde ise yukarıdaki dakikaları toplarsak ortalama 80 dakika sürüyor. fiimdi gelelim aradaki farklar bize neler getiriyor. 1. Daha hayvan kamyona binmeden hayvan tüccarı aynen flunu söylüyor. Ben bir tır malı Alman mezbahanesine götürüyorum. 30 tane büyük bafl hayvan 1 saat içerisinde kesilip paramı alıyorum, sizde ise 1 saatte bir hayvan kesiliyor bu arada benim kaybetti¤im zamanı kim ödeyecek, onun için siz bana Alman kezbahanelerinden kiloda 0,30 Cent fazla verirseniz size mal ge- ALLAH VE PEYGAMBER SEVGS kül ederler." Bakara Suresi, Ayet 165: "‹nsanlardan baz›lar› da Allah`› b›rakarak bir tak›m putlara taparlar. Onlara Allah`› sevdikleri severler. Ama iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. E¤er zulm edenler ilerde görecekleri azab›, bütün kuvvet ve kudretin Allah`›n oldu¤unu ve azab›n fliddetini bir bilselerdi. (Allah`› b›rak›p putlara tapmazlard›)" Al-i ‹mran Suresi, Ayet 31-32: "Derki: E¤er siz Allah`› seviyorsan›z hemen bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlar›n›z› ba¤›fllas›n. Allah çok ba¤›fllay›c› çok merhametlidir. Deki:" Allah`a ve Peygambere itaat edin. E¤er yüz çevirirlerse iyi bilsinler ki, Allah kafirleri sevmez. "Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)`in konu ile ilgili bir kaç Hadis-i fierifi`ne gözatal›m. Tirmizi`nin ‹bn-i Abbas`tan rivayet ettiyi bir Hadis-i Serif`te sevgili Peygamberimiz flöyle buyuruyor: "Allah`›n size verdi¤i say›s›z nimetler için O`nu seviniz. Beni de Allah`› da sevdi¤iniz için seviniz." Köylünün biri Resül-ü Ekrem (s.a.v.) efendimize gelerek k›yametin ne zaman kopaca¤›n› sorar. Sevgili Peygamberimiz de; K›yamet için ne haz›rlad›n, diye sorar. Adam: “Öyle, fazla namaz k›lm›fl ve oruç tutmufl de¤ilim. Ancak Allah`› ve Resülünü severim, der. Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ‘Kisi sevdigi ile beraberdir’, buyurmufltur. Yukaridaki Ayet-i Kerimeler ve Hadis-i fierifler Allah ve Peygamber sevgisinin ne kadar önemli oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Allah sevgisi, Peygamber sevgisi ile dopdolu olan insanlar›n hiçbir zaman ruhi bunal›mlara, psikolojik rahats›zl›klara yakalanmazlar. Allah ve Resülünü sevenler, O`nun emir ve yasaklar›na rivayet ettikleri için devaml› yanlar›nda hissederler. Allah’›n Resülünü sevenler hiçbir zaman ümitsizli¤e düflmezler. De¤erli okuyucular, Allah ve Resülünü sevmek konusunda Sümeyra Hatun`u hiçbir zaman unutmamak gerekir. Bir savafl esnas›nda Peygamberimizin öldü¤ü haberi Medine`de yay›l›r. Sümeyra Hatun tiririm. 2. Alman mezbahanelerinde kesilen hayvanlarla sizin burada kesilen hayvanlarda ortalama 20 ile 30 kg eksik geliyor, nedenini sordu¤umuzda, siz floksuz kesti¤inizden hayvanda hiç kan kalmıyor onun için bu farkıda öderseniz size mal getirebiliriz. Bunlar sadece bir iki örnektir. Helal kesimin pahalı olmasının sebeblerini sizler de çözmüflsünüzdür. 1. Daha malı alırken farklı ödeme yapmak zorundayız. 2. Kesimlerin az olması sebebi ile kesim masraflarımızın yüksek olması. 3. Kesimlerin uzun zaman kaybından dolayı iflçi masraflarının yüksek olması. 4. Müslüman olarak ‹slami Usüllere göre kesilen etleri Müslümanlardan baflkasına satamayıflımız. (Resmi makamlarca Müslümandan baflkasına satamazsınız yasak. fioksuz kesme müsadesini alırken bunu resmi makamlara yazılı ibraz ediyorsunuz.) 5. Etlerinizi herkese satamadı¤ınız için sadece Müslümanlara kesim yaptı¤ınızdan dolayı de¤erli etleri pazarlama imkanınız yok. 6. Müslümanlar azınlıkta oldu¤u için kapasiteniz çok düflük, bir Alman kesimhanesi ile rekabet gücünüz yok. 7. En önemlisi Almanların helal haram dertleri yok. Bunları daha çok sıralamak mümkün. Yukarıdaki sorunun cevabını da siz okuyuculara bırakıyorum. Bir fleyin hem Helal, Kaliteli, Temiz ve Ucuz olması mümkün de¤il. E¤er de¤erli bir fley alacaksanız mutlaka onunda fiyatı de¤erlidir. do¤ruca savafl alan›na gider. Giderken yolda kendisine rastgelenlere, Muhammed nerede, Resulullah nerede, diye sorar. Onlar`da ey Sümeyra Hatun. B›rak Resulullah`› sen kendi evlatlar›na bak. Bak biricik evlad›n flurada flehit olmufl. Sümeyra Hatun Resulullah nerede diye sormaya devam eder. Az ilerde kendisine rastgelenler, bak kocan flehit olmufl. flurada yat›yor. Resulullah nerede diye sorar ve yoluna devem eder. Az, ileride, bak Sümeyra Hatun baban flurada flehit olmufl. Sümeyra Hatun`un gözü hep Allah`›n Resülünü aramaktad›r. Nihayet savafl alan›na gelir. Sevgili Peygamberimizin sa¤ oldu¤unu görür. “Ey Allah`›n resülünü anam, babam, evlatlar›m hepsi sana feda olsun. Yeterki sana hiçbirfley olmas›n”, diyerek Resulullah’a olan sevgisini ifade eder. Sonra flehit olan çocuklar›n›, kocas›n› ve babas›n› bir devenin üzerine atarak Medine’ye döner. Sonuç olarak Allah ve Resülünü sevmek onlara itaat etmek demektir. Allah ve Rasülü yoluna can›m›z› ve mal›m›z› feda etmek demektir. ‹slamiyeti öyle yafl›yal›m ki bizi öldürmeye gelen kimse bizde hayat bulsun yolumuz Kur`an, önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) olsun. Murat Kalkan 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 23 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN BZM PENCEREDEN 23 Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Diyalog mu, saırlar diyalou mu ya da! azımızın bafllı¤ında ifadesini bulan bir modaya, ‘diyalog’, ‘evrensel kardefllik ve barıfl hareketleri’ ve bu ba¤lamda bakıfl açısım›za gelelim. Bu diyalog olayı öyle bir olay ki, karmaflık, komplike ve çok yönlü... Hani klasik bir Nasreddin Hoca hikayesi var ya, onun gibi bir fley! ‹ki kifli aralarında anlaflamazlar ve Hoca’yı hakem tayin ederler ve bafllarlar anlatmaya... Birincisi derdini anlatır, hoca dinler ve ‘Haklısın’ der. ‹kincisi de canhırafl bir flekilde kendisinin düflüncelerini anlatır, aldı¤ı cevap farklı de¤ildir: Haklısın!’ Sivil mahkeme tarzında giden hofl yargılamayı(!) kenardan seyreden hocaefendinin efli dayanamaz ve Hocaya sorar: ’Hocaefendi, bu nasıl fley, biri anlattı haklısın dedin, öteki meramını ifade etti onu da haklı buldun. Hoca çetrefil tartıflma konusuna her zamanki nüktedanlı¤ı ile son noktayı koyar: ”Ne diyeyim hanım, aslına bakarsan sen de haklısın!.” Bizim bu diyalog ifli böyle bir karmafla içinde ve kim ne derse mutlaka bir haklılık payı var. Nasıl mı? Diyalog, evrensel barıfl, dinler arasında hoflgörü ve birlikte yaflama olgusu... Bu kelime ve kavramlara kim karflı çıkabilir? Ya da hele hele çok kültürlü, çok toplumlu co¤rafyalarda bunların hayatiyet kazanmasını kim istemez? Ama -maalesef- bazı kimseler istemeyebiliyor, karflı çıkıyor. Bunların baflında da bizim üstad M. fievket Eygi geliyor. Eygi deyince orada durmak lazım. Önce onu iyi tanımak lazım. Eygi bir Galatasaraylıdır.Ve Eygi’nin kendine has, cemaatler ve partiler üstü kendi do¤ruları vardır. ‹yi bir Fransız hayranıdır mesela... So¤uk savafl yıllarında sürgün hayatı yafladı¤ı Avrupa ülkelerinin demokrasi, laiklik gibi anlayıfllarından hep sitayiflle söz eder. Oysa onun bıraktı¤ı Avrupa flimdi çok de¤iflti. Örnek gösterdi¤i Fransa o çok övünülen de¤erlerini bir kenara atarak yasakçı bir zihniyetin bayraktarlı¤ını yapmakta... Almanya deseniz o da eski Almanya de¤il. Eminiz, üstad bilhassa 11 Eylül terör saldırısından sonra yaflanan geliflmeleri yerinde izleme fırsatı bulsa görüfllerini de¤ifltirir. Herkes Milli Görüfl’ü ‘niyet kapsamında’ yargılarken sadece ve sadece Eygi’nin özgün görüfllerini referans alır ama kazın aya¤ı hiç de öyle de¤il. Eygi’nin Milli Görüflçü olmak, Milli Görüfl’ü savunmak gibi bir derdi yoktur. Hatta daha ileri giderek ‘cemaatlere ve derneklere zekat verilmez’ gibisinden fetvalar irad eder; oysa Milli Görüfl kendine has yöntemleri ile toplanan fitre, zekat ve teberruları gerek Avrupa’da gerekse dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerini bulup gözeterek -bilse- Eygi’nin de takdir edece¤i ‘evrensel’ dayanıflmayı, mazlum ve ma¤durları sahipleniyor. Arada bu kadar açı farkı varken Eygi’den yola çıkıp Milli Görüfl’e hiç de haketmedi¤i etmedi¤i suçlamalar yöneltmek akıl kârı de¤ildir. Belirtelim, bu görüfller Milli Görüfl’e ait de¤ildir. Bizim penceremizden bakıldı¤ında olay nasıl görülüyor sorusu etrafında bir fikir egzersizidir. IGMG’nin yetkili kurulları, görüfl oluflturan masaları, birimleri ve organları vardır. Dolayısıyla elmaları ve armutları karıfltırarak bundan siyasi rant elde etmek buna yeltenmek do¤ru de¤ildir. Her gazetede farklı düflünen, farklı argümanları olan, farklı hassasiyetleri taflıyan, farklı öngörüleri, farklı fantezileri olan yazarlar vardır. Herkesi tek düflünce tarzına zorlamak bugünün dünyasında geçerli olamaz. Bir Hürriyet gazetesini ele alalım. Oktay Ekfli ve Emin Çölaflan gibi statüko yazarlarının yanında, Hadi gibi, Cüneyt Ülsever gibi nalına da mıhına da vuran ‘liberal-entel’ isimlere ilaveten patronun sevk Y A. Furkan ERDEM ve idaresinde ‘iktidar sahipleri’ ile kapsamlı paslaflmalar yapan, zaman zaman fırdöndü olabilen Ertu¤rul Özkök ve Fatih Altaylı gibi zat-ı flahaneler var. Çölaflan’ın yerden yere vurdu¤u M. Ali Birand bir arka sayfasında pembe diziler yazar ama kimse bu çeliflkilerden tek bir düflünce üretmez. Tek sesli dünya çok gerilerde kaldı çünkü...Zaman, Çok sesli düflünme zamanıdır. Çölaflan’a okkalı bir flut çekenler, sonradan tırsıp geri getirdiler. ‹ktidarın serzeniflleri bile kimi insanların tard edilmesi, devre dıflı bırakılması hususunda yeterli gelmiyor, iliflkiler, çeliflkiler farklılıkları tekrar biraraya getiriyor. Eygi bizim gibi düflünmeyen, düflünmez zorunda olmayan bir tarih, bir birikim.. Söylediklerinin tamamına katılmasak da, fes giyerek vatan kurtulamayaca¤ının idrakinde isek de, estetik anlayıflı ve din baronları gibi terminolojimize kazandırdı¤ı bir çok kavram ve de¤erlendirmeyi gözardı edemeyiz. Eksileri ve artıları ile bir bütün olarak ele almalı, onun diyalog karflıtı sözlerini abartarak ele alırken, o’nun fransız tipi laiklik, Almanya tipi demokrasi, ‹ngiltere tipi özgürlükler ve Osmanlı tipi ‘kilise-cami-havra’ üçlemindeki beraber yaflama örneklemesini görmezlikten gelemeyiz. Biz burada Eygi’yi savunmak gibi bir saplantı içinde de¤iliz. Daha da ileri giderek, onun örnek ve model aldı¤ı Avrupa’da ifllerin sanıldı¤ı gibi selamette gitmedi¤ini düflünüyoruz. Farklı dinlerin birarada yaflayabilece¤i tezine katılmakla beraber, ‘Dinler arası diyalog bir tuzaktır. Zinhar uzak duralım’ ya da ‘Misyonerler memleketi yıkacak, kilise açtırmayalım’ gibi görüfllerinin180 derece tersini düflündü¤ümüzü de beyan ediyoruz. Diyalog deyince akla gelen nedir? Herkesin kendine göre bir diyalog anlayıflı olursa, diyalogdan murad edilen maksat hasıl olur mu? Diyalog tek baflına sorunların aflılması için yeterli mi? Bu soruları derinlemesine inceledi¤imizde iflimizin o kadar da kolay olmadı¤ını görmekteyiz. Diyalog, birden fazla kifli ya da kesimlerin, devletlerin, co¤rafyaların gelifltirdi¤i iletiflim mekanizması olarak algılanırsa, bizim flimdilerde Avrupa ölçe¤inde yaptıklarımız tamamıyla diyalog sayılabilir mi? Nasıl edelim de, diyalog ‘fleyettirelim?’. Ne yazık ki bu soruya evet cevabını vermek zor. Bir ‹çiflleri Bakanı kalkıp da Berlin’de düzenlenen Türk Günü’den bile nem kaparak bizi marizlemesi, daha da ötesi ‘Madem burada yaflıyorsunuz Alman gazetesi okuyun’ diye diretmesi ve dayatması diyalog ve hoflgörünün neresi ile ba¤daflır. Sınırdıflı edilecekler için güya referandum yaparak ‘kim gitsin’ yarıflmaları(!) düzenleyen Danimarka ile diyalog nasıl ve nice olur? Vatandafllı¤a alınacakları halkoyuna sunarak insanları yasalardan do¤an haklarına göre de¤erlendirecek yerde rencide eden ‹sviçre kantonlarına ne demeli? Yine Kudret Erdem’e mektup yazıp ‘Ben müslüman oldu¤um halde iflsizlik parası verirken kilise vergisi kesiyorlar, bu a¤ırıma gidiyor diyen iflçimizin meramını kim anlayacaktır? Avrupa’da bize böyle bakıyorlar, böyle görüyorlar... Güç ve iktidar sahipleri azınlık psikozu ile gördü¤ü toplumlara dayatmalarda bulunup bir fleyleri empoze etmeye devam eder ve ısrarla bunu sürdürmek isterse ve biz bunu alık alık dinlersek bunun adı ‘diyalog’ mu olacaktır? Bu olsa olsa ‘monolog’tur. Ve bu monologda bir sa¤ırlar diyalo¤undan söz ediliyorsa do¤rudur; ‘Almanya Almanlarındır’ tezini ça¤rıfltırırcasına, üstelik sosyaldemokrat bir titre sahip insanlar tarafından estirilen bu hava ve bizlerden istenen tavizlerin evrensel barıfl, dinlerin kardeflli¤i ve ‹brahim’in evlatları insano¤lunun huzur ve refah›na hangi katkıları sa¤ladı¤ı merakımızı celbetmektedir. Bofluna de¤il, CDU’lular iktidardaki bu sol gösterip sa¤ vurmadan bir hayli memnunlar ve her konuda uzlaflmaya hazırlar ‘tam istedi¤imiz fleyleri söylüyor’ diye seviniyorlar. Diyalo¤un tam ve kamil manada olabilmesi ve oluflturulabilmesi için tarafların eflit kabul edilmesi gerekir. Oysa realite böyle mi? Uluslararası arenada birileri hep üstün, birileri hep daha eflit, birileri ise hep tafleron ve alt kültür olarak görülürse bu diyalog nasıl bir diyalog olur? Bir BM’yi ele alalım, onca ülkeyi sürü gibi görüp alınan kararları 5 ülkenin inisiyatifine bırakarak veto hakkı getirilmesi hangi eflitli¤e uygun düfler? Bizim Avrupa’da yafladı¤ımız sıkıntıların temelinde de bu yatıyor. Entegrasyon deyince asimilasyonu, diyalog deyince dayatmayı, demokrasi deyince azınlı¤a baskıyı kasdeden zihniyetle hatalarından vazgeçmedi¤i sürece, sa¤lıklı bir diyalo¤un gelifltirilmesi mümkün görülmüyor. Biz bir süreç yaflıyoruz ve bu süreçte bu tartıflmalar daha uzun süre devam edecektir. Biz yıllarca kalıcı mı, gidici mi oldu¤umuzu tartıfltık ve kalıcı oldu¤umuzu neden sonra kabullenerek ‘gurbetçilikten’ ‘Avrupa Türkleri’ kimli¤ine geçifl yaptık. fiimdi can alıcı soru flu: Biz Avrupa Türkleri olarak kendi kültürümüzü, örfümüzü, adetlerimizi, anadilimizi, de¤erlerimizi, dinimizi muhafaza ederek mi, yoksa egemen iradesinin buyrukları do¤rultusunda bu de¤erlerimizi askıya alarak, bir kenara iterek sı¤ıntı ve parya görüntüsü ile egemen ve dominant görülmek istenen kültürlere mi kulaç ataca¤ız? Uçtan uca istenen tavizlere bakıldı¤ında AB sürecinde yaflanan etkileflimden de esinlenerek öz kültürümüzün ve de¤erlerimizin ön plana çıkarılması pek tasvip edilmiyor gibi geliyor bize...AB Parlamentosu için hatırısayılır miktarda adayla seçimlere katılıyoruz ama bu ülkenin müstakbel iktidar alternatifi muhalefet, içten içe Türkiye kimli¤ine karflı amansız bir karflı çıkıflla yüz yüzeyiz. Son canlı tanık Vural Öger. Baflına gelen piflmifl tavu¤un baflına gelmedi. Öger bir Almanla evli ve Almandan daha Alman düflünceleri ile öteden beri makbul sayılan ifladamlarımızdan biri... O bile yaptı¤ı ufak bir flaka ile fincancı katırlarını ürkütmeye yetti. Fetih ve cihad ruhu gibi, Öger’in aklının ucundan bile geçmeyen kavramlarla, Bild’en tutun da tüm medya organlarında gündemin bafl sırasına oturtuluverdi. Hofl, ‘tedbir’ babında bizler, Anzaklardan daha geri düflerek coflkuyla bir Çanakkale zaferi kutlaması, bir ‹stanbul’un fethini doyasıya kutlayamıyoruz ama elin o¤lu beyninde hazır tuttu¤u önyargılarla bizim verdi¤imiz onca tavize ra¤men, Öger gibi tam da istedikleri bir insan tipini bile ‘Öger raus’ sloganları ile tu kaka edebiliyor. Geçmifl suya yazılan yazıya hiç benzemiyor, tarih iniflli çıkıfllı olayları ile bugüne ıflık tutuyor ve tarihteki talihsizliklerin bir daha tekerrür etmemesi, Mölln’lerin Solingen’lerin bir daha olmaması için daha dikkatli olmak ve tarihten ders çıkarmak gerekiyor. Ama bunu yaparken de bofl hayallere kapılıp, bir diyalog yapalım memleket kurtulsun kuruntularına düçar olmamak lazım. Tarafların iyi niyetle yaklaflması halinde pekala her kesimle, herkesle diyalog yapılabilir, lakin diyalo¤un sözde kalmaması için de içinin mutlaka doldurulması, kendi kurum ve kurulufllarımızın, inanç de¤erlerimizin içini boflaltmak ve müslümanlar madem potansiyel terörist görülüyor, flunlardan 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 24 24 flunlardan uzak duralım gibi kel alaka korku ve vehimleri belirleyici olmaktan çıkarmak lazım. Kendi adıma diyalogsuzlu¤un sonuçlarını yafladım. Alt kattaki Alman komflumuzla, uzun bir izin sezonunun ardından Almanya’ya dönüflümüzün ardından, do¤umdu, hastaneydi gaile ve meflgaleler sonrasında bir süre görüflmedik. Sonra A. hanımı efliyle de¤il de annesiyle kapıdan girerken gördüm. Hayırdır, bey nerde diye sordu¤umda ”Bey sizlere ömür, 6 ay oldu vefat edeli, kalp krizi...’ deyiverdi. O an elde olmayan sebeple de olsa bir fleyleri kaçırmıfl olmanın üzüntüsünü bizzat yafladım. Komflu komflunun sadece külüne de¤il, diyalo¤una ve de muhabbetine de ihtiyaç duyar. Bu iflin olumsuz örne¤i.. Bir de Kindergarten’de ö¤retmenler ve idarecilerle uzun süren diyalo¤umuz sonucunda çocuklarımıza kendi dinimize göre muamele etmelerini sa¤lamamız söz konusu oldu. Bayan S, bu diyalog sayesindedir ki, çocuklarımıza bırakın domuz eti vermeyi, helal kesim hassasiyetimiz bildi¤inden hiç bir zaman ‘etli yemek’ yapmadı, müteflekkiriz. Yine anaokulu yöneticileri, kiliseye ba¤lı bir okul olmasına karflın din dersleri ve kilise ziyaretlerinden yavrularımızı muaf tutarak farklı dinlere saygının gere¤ini yerine getirdiler, binlerce teflekkürler. Di¤er okullarda da aynı müsbet yaklaflım... Özel günlerde alınan hediyelerinde jelatinsiz olsun için Zeil’deki o ekstra flekerlemecinin yolunu tutan ö¤retmenlerin bu ilgi ve yaklaflımını nasıl unutabilir, karflılıksız bırakabilirim? Tabi biz de aynıyla mukabele ediyoruz. Demem o ki, diyalog konusunda tabanda, halklar, insanlar, farklı dinlerin mensupları arasında bir sorun, bir uyuflmazlık yok. Herkes di¤erinin kutsallarını önemsiyor ve ona saygı duyuyor. Zaten diyalogdan maksat bu de¤il mi? Demek ki sorun yukarılarda, tepede bir fleyler ters gidiyor, oyun içinde oyun sergileniyor. Buna ra¤men bizler üzerimize düfleni yapmalı, bizden birfleylerden mutlaka vazgeçmemizi isteyenlere karflı ‘kendi medeniyet projemizi’ sunarak, anlatarak, ama onların medeniyetini asla küçümsemeden, ayaklar altına almadan, hakaret etmeden sonuca birlikte gitmemiz gerekiyor. Vazgeçilmezlerimiz arasında Kur’an’ın emir ve yasakları baflta geliyor. Bekir Hoca ile bir dökümünü yaptık; her ayetin, her surenin içinde barındırdı¤ı derya niteli¤inde hayatımıza yön verecek de¤erler silsilesi var ve hepsi de bir birinden ayrılamaz, birbirinin tamamlayıcısı, insan merkezli bir mutluluk reçetesi ve bu reçete tüm insanlı¤a gelmifl bir reçete... ‹ncil’i, Tevrat’ı, Kitab ehlini çokça zikreden bir kitab. O kitab ki, Hz. Muhammed’in tüm dinleri tamamlayıcısı olarak gönderilmesinin yanında herkesin kendinden bir fleyler bulabilece¤i, dertlerine deva, hastalarına flifa, bir yaflam biçimi anlayaca¤ınız... Bunun neresinden vazgeçelim, bizden ne isteniyor ki? Ama üzülerek ifade edelim, bir takım tavizler de verilmiyor de¤il. Mesela D‹B Fetva Kurulu üyesi iken ‘Baflörtüsü Allah’ın emridir’ fetvasını, Nur ve Ahzab surelerinden delil getirerek tarihe mal eden heyette yer alan bir isim, uzun zaman sonra ortaya çıkıp din dersleri verme hakkının kendilerine verilmesini talep ettikten sonra ‘Baflörtüsü ‹slamın tümünü temsil etmez’ gibi ne anlama geldi¤ini pek çözemedi¤imiz laflar edebildi. Baflka bir hocaefendinin, teferruat diye kestirip attı¤ı gibi!.. Yine baflka sivil toplum örgütlerinde puslu havanın etkisiyle acayip tavırlar içine girildi. Öyle ki, bu tavır belli kesimlerden alkıfl da alıyor ‘Ne iyi oldu, siyasi hareketin gölgesinden kurtulduk” diyenler bile var iyi mi... ‹slamfobia olarak formüle edilen anlamsız bir korku teorisinin karflısına istihbaratfobia çıkarıldı ve aynıyla anlamsız bir panikleme halet-i ruhiyesine girildi. Bunun da yersizli¤i zamanla anlaflılacak, biz bir fley biliyorsak söyleriz; BZM PENCEREDEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 ortada Hakkı Keskin, Faruk fien, Ozan Ceyhun gibi çokca örnek var. Onların yanlıfllarını biz on sene önce yazdık. ‹ri gazeteler daha yeni yeni keflfediyorlar bu adamları... Üstelik uzman sıfatıyla yıllarca köflebafllarında ahkam kestirdikleri bu insanlar ne oldu da Hakkı Keskin flimdi istenmeyen adamlardan oluverdi? On sene geriden geliyorlar, biz gerici sayılıyoruz, onlar ilerici... Hay senin gibi... Kurum ve kurulufllara flaflı bakıfl açısı bu nedenle yanlıfl. Bize vaktiyle basının karflısına çıkıp ‘fiu okullar olmasa ben Maarifi bir güzel idare ederim’ diyen bakanı ve yakın geçmiflte, ihtilal için ‘flartların olgunlafltırılması’ aflamasında içiflleri bakanı bir zatın, oluk oluk kan aktı¤ı, sokakların kan revan oldu¤u dönemde, okulların tatil oldu¤u bir zamanı(ara tatil-15 tatili) fırsat bilip ekranlara koflarak ”Bakın anarfliyi bir güzel durdurduk. Bugün sadece üç eylem ve iki ölümüz var’ diye övünmesini ça¤rıfltıran bu komediye bir son verilmelidir. fiartlar olgunlafltı¤ında, olacaklar ve oldurulacaklar olur. Ne kadar tedbiri elden bırakmasak da ‘gözün kaflının üstünde niye de¤il’ diye sormaya cesaret edebilecek birileri oldu¤u sürece, bazı sıkıntılar olacaktır ve dava adamı iseniz bazı bedelleri ödemek bazen mukadder olabilir. A¤zınızla kufl tutsanız da, sizin tüm iyiniyetiniz bazen ifle yaramayabilir. De¤il mi ki, orada, Balgat’da da¤ gibi bir lider, 4 kez partisi kapatılmıfl, ömür boyu siyaset yasa¤ını gö¤üsleyebilmifl bir lider var; korkuya ve endifleye mahal yok. fiayet tavizle ifller götürülmesi gerekseydi, o kısa yoldan tavizi verir ve istenilen ‘sıradan’ iktidarlarda gününü gün ederdi. Hiç mi ders almıyoruz, hiç mi Mandela’yı, Theresa’yı, Aliya’yı, Erbakan’ı okumuyoruz? Okuyoruz da tersinden mi okuyoruz? Kimli¤imizden vazgeçeceksek bunca çile niçin çekilsin di, uzlaflır, iflbirlikçili¤e yönelir ve ifli kotarırdık. Bugün AKP’nin kudretli(!) iktidarına ra¤men ona bel ba¤layanların ‘de¤er miydi’ diye hayıflandıklarını görüyoruz. Yarınlarda aynı hayalkırıklı¤ını yaflamamak istiyorsak, biraz daha olayları salim kafa de¤erlendirmeli; yafladı¤ımız gerçekli¤in temellerinde so¤uk savafl sonrası kırmızı düflmanın tarih arenasından çekilmesinin ardından bafllayan düflman arayıflları ve dönemin NATO Genel Sekreteri Willy Claes’in a¤zından dökülen ‘bize yeni bir tehdit (düflman) lazımdı, bu neden ‹slam olmasın’ anlamına gelebilecek sözlerine kadar dayandı¤ını, 11 Eylül’ün bir milat, El-Kaide’nin tafleron, BOP’un 50 yıllık bir programla emperyalizmin Ortado¤uyu topyekün iflgali hedefinde bir dayatma oldu¤unu asla akıldan çıkarmayalım. Daha dün Bosna’da yüzbinlerce insan katledildi kimsenin kılı kıpırdamadı, katliam bitince ancak müdahale edenler ve olmayan kimyasal silahları bahane ederek Irak’ı iflgal eden Amerikan emperyalizminin yayılmacı siyasetine karflı Almanya ve Fransa dıflında pek bir tepkinin olmaması da dikkate de¤er. Diyaloga her flartta hazır olalım ama ‹slam adına terör estiren ve hiç bir Müslüman kifli ve grup tarafından tasvip edilmeyen kimi terör örgütlerinin hesabını tüm mülümanlardan sormaya kalkıflanlara, ilk önce dinler arası diyalog taraftarlarının gerekli cevabı vermelerini istiyoruz. Adının baflına ‘entegrasyon’ ‘Uyum’ koyarak bir dizi baraka dernekler ve vakıflar olarak faaliyet gösteren ancak amacı dıflında görevlere soyunan, bu ba¤lamda ‘Hak Geldi Batıl zail oldu’ ayetini bile tahrif ederek ‘hak’tan kasıt Milli Görüfl, batıl da batıdır, dolayısıyla bunlar varya bunlar, Avrupa’yı fethedecekler’ diye uydurma istihbarat raporları düzenleyen sözde ilahiyatçıların bu diyalogda ne gibi roller üstlendi¤ini de ö¤renmek istiyoruz. Galiba bu cahil güruh, tercüme hatası ile izah edilemeyecek kadar azılı bir diyalog Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN düflmanı ve farklı dinleri birbirinden uzaklafltırmak için bir manevra alanıdır. Maafllı, sivil toplum adı altında belli merkezlerden beslenen oluflumların en çarpıcı örne¤ini Kıbrıs’ta yafladık. Parayla pulla seçim atmosferi yönlendirildi ve bugünlere gelindi. fieyh efendi bile o kesimle sarmafl dolafltı hatırlayınız. Papaya gidip elini öpmek bir diyalog de¤il, sadece ziyaret ve seromonidir. Diyalog, herkesin ortak düflünce alanları oluflturabilece¤i, ortak kazanımların belirlendi¤i bir yapıya kavuflturulmadan gerçek anlamını bulamaz. Görüyorsunuz, bizler evvel emirde diyalo¤u önceler ama elefltiri hakkını da saklı tutar›z. At gözlü¤ü ile olaylara tek taraflı bakmay›z. Unutmadan söyleyelim; Eygi ve onun gibi düflünenlerin Türkiye’de normal zamanlarda hiç bir arada bulunması mümkün olmayan kesimlerle ittifak halinde olmaları ve bu ba¤lamda ‘Misyoner faaliyetleri’ne karflı ‘cansiperane (!)’ görüfller ileri sürdüklerini görüyoruz. Vural Savafl’ın bir dönem ‘habis ur’ diye yaftaladı¤ı ve partisini kapattırdı¤ı Erbakan ve hareketini ‘tek antiemperyalist kadro’ olarak tesbitini bir itiraf bir dönüflüm olarak mı algılamalı yoksa günah çıkarma mı? Ve yine oldum olası Türkiye’de müslümanların din e¤itimi almalarına karflı çıkan, olanların da ‘irtica’ ‘Laiklik elden gidiyor’ teranesi ile susturulması için kamuoyu oluflturanların, flimdilerde misyonerli¤e karflı çıkmak adına Müslüman kesimlerin söylemlerini kullanmaları enteresan. Bütün bu anlattıklarımız, olaya nereden ve nasıl baktı¤ınızla ilgili bir durum tesbiti. Soka¤a çıkıp AKP nedir, AB nedir, diyalog nedir diye insanlara sorsanız, her kafadan ayrı bir ses çıkar, herkes farklı telden çalar. Onun için tekdüzeli¤i bırakmalı, kilise açmak isteyenlere devlet deste¤i bile gerekiyorsa yapılmalı, inançların yaflanması noktasında açılımlar gösterilmeli. Aksi halde, kiliseye karflı çıkarak harcadı¤ınız zaman, sizin öz yurdunuzda ‹slami e¤itim almanızın da engellendi¤ini unutturur, gerçekleri bir türlü göremezsiniz. Biz kendi adımıza 40 yıldan fazla göç sürecinde bir çok deneyimler kazandık, kiliseye karflı çıkmanın öncelikle insan hakları ve inanç özgürlü¤üne bir darbe olaca¤ının bilincindeyiz, aksi düflünmenin darbeci kafalarla paralellik arzedece¤ini idrak ediyoruz. Kiliseye karflı çıkarak Avrupa’dan camilere özen göstermesini bekleyemezsiniz. Bir siyasi yetkilinin ‘ülkemizde kilise istemiyoruz’ demecini bu nedenle bile isteye sansürledik, zira yanlıfl kere yanlıfltı! Bu düflünceler, Frankfurt’ta yapılan ve Roland Koch hükümetinin baflörtüsüne getirmek istedi¤i yasa¤ı protesto etmek üzere toplanan analar ve kızları, bebekleri kenardan izlerken beynimi zonklatan ‘Hangi diyalog’ sorusuna cevap olarak tarihe dönük yaptı¤ım beyin fırtınasının bir özetidir. Yani sonuçta diyalog elzem bir ihtiyaçtır; hele hele yasakçılı¤ın kapımıza, Avrupa içlerine kadar dayandı¤ı bir ortamda vazgeçilmez bir gerekliliktir. Ve bu kafaların hatalarını anlaması için daha fazla diyalo¤a, daha fazla kiliseye, daha fazla imama, daha fazla siyasiye, daha fazla papaza, daha fazla dürüst ilahiyatçıya, daha fazla bakana, daha fazla milletvekiline, daha fazla partiye ihtiyaç var. Geçenlerde papazın tv’lerde hutbe okunması istemi yüre¤imi kıpır kıpır etmiflti, baflörtüsüne yönelik kısıtlamalar ümidimi söndürdü. Korku ve ümit arasında med-cezir manzaralarımız bakalım bizi nereye götürecek. Madalyon öyle ki dört tane yüzü var. Hocanın hikayesindeki gibi flimdi bana ‘sen de haklısın’ diyeceksiniz, ama bu çeliflkiler yuma¤ında neyi de¤ifltirir ki? Biz diyalo¤un neresindeyiz sorusunu soranlara tek cümle ile cevap veriyorum:’Tam ortasında, sonuna kadar ve herkesle!..” 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 25 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir 25 DOSYA HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 nsanlar konua konua anlaır Ali KIZILKAYA lmanya’da üç milyondan fazla Müslüman yaflamaktad›r. Ancak yaklafl›k 45 y›ld›r bu ülkede yaflamam›za ra¤men ‹slam’›n ve Müslümanlar›n yeterince tan›nd›¤›ndan bahis edilemez. Dolay›s› ile Müslümanlara karfl› önyarg›lar›n maalesef hala yo¤un oldu¤u bir ortamda yafl›yoruz. Oysa 45 y›lda iki toplulu¤un birbirlerini tan›m›fl olmalar› beklenebilirdi. Tan›flmak ise konuflmaktan geçer. Konuflmam›z gerkiyor ve tan›flmam›z gerekiyor. Çünkü içinde yaflad›¤›m›z toplum ile bir kader birli¤i içindeyiz. Bir ço¤umuz bir ömür burada geçirmifltir. Yine bir ço¤umuz bu ülkenin vatandafl› olmufluz. Bu güne kadar yap›lan diyaloglar yeterince tan›flmay› beraberinde getirmemifltir. Bugün Müslümanlar hakk›nda söylenenler ve yaz›lanlar gösteriyor ki Müslümanlar bu toplumda hala tan›nm›yor ve yeterince bilinmiyor. Bu durumu de¤ifltirmek Müslüman- A Konuflmal›y›z ve tan›flmal›y›z. Bunun yolu da Diyalogdan geçiyor. Diyalog ile karfl›l›kl› güven ortam›n› vard›¤›m›z zaman önemli bir merhale katedilmifl olur. Diyalog sorunlar› çözmeyecektir. Ama Diyalog birbirimizi anlamay› ve oldu¤umuz gibi kabulenmeyi sa¤layabilir. lar›n görevi. Diyalog tan›flmaktan öteye gitmeli. Diyalogdan ne anlamay›z ve ne beklemeliyiz. Dialog, iki birbirini yeterince tan›mayan taraf için cok önemli ve lüzumludur. Çünkü münasebetlerimizi birbirimiz hakk›nda bildiklerimiz etkilemektedir. Bilgilerimizi ikinci kaynak ve üçüncü flah›slardan edinmek yerine direkt kayna¤›ndan alamak zorunday›z. Diyalog yaln›zca tan›flmak ve anlamak maksatl› olmal›. ‹nsanlar farkl›l›klar›n› koruyarak ve karfl›ndakine sayg› duyarak yaflaman›n sa¤lanmas› için birbirleri ile tan›flmal›d›r. Kurumsal Diyalogun yan›nda bireysel diyalog da toplumdaki bilinci etkilemektedir. Diyalogun gayesi karfl›l›kl› hoflgörü ortam› oluflturmak olmal›. ‹deal anlam- da ise Diyalog, tolerans´tan (yani birbirine katlanmaktan) öteye gitmeli ve insanlar›n ve toplumlar›n birbirine sayg› duyarak farkl›l›klar› bir zenginlik olarak kabul edebilmesini sa¤lamal›. Yani kimse kimseyi bir tehdit olarak görmemeli ve bir zenginlik olarak kabul etmeli. Çünkü insanlar tan›mad›klar›na en az›ndan kuflkuyla bakmaktad›rlar. Oysa birbirimize verebilece¤imiz birçok güzelliler var. Ortak noktalar var. Diyalog bunlar› tespitte ve tespitin ötesinde tan›makta bir araçt›r. Diyalog insanlar›n birbirine karfl› güveni art›ran bir yol olmal›d›r. Bu anlamda müslümanlar olarak eksiklerimiz olmufltur. Karfl› taraf›n da yanl›fllar› ve ihmallikleri olmufltur. Bunlar›n sebepleri muhteliftir. Baflta “Gastarbeiter” (yani saade misafir) anlay›fl›ndan kurtulmak gerekiyordu, ki bu anlay›fl uzun zaman Almanca Lisan hakimiyetine gerekli ehemmiyet vermeye mani olmufltur. Oysa bir türlü iletiflim olan Diyalogun anahtar›d›r, lisan. Almanca´ya yeterince hakim olamamak adeta bir engel idi. Fakat bu art›k bugün yeterli bir mazeret olarak görülemez. Ama Dialogdaki problemlerin ana kayna¤› sadece bizlerin yaflad›¤›m›z ülkenin diline hakim olmad›¤›m›z de¤il. Karfl› taraf da dürüst ve iyiniyetli olmal›. Karfl›l›kl› güven için gerekli olan budur. ‹çinde yaflad›¤›m›z ülkede ortak gelece¤imiz için, bar›fla katk› ve sayg› ortam› oluflturmak için yapmam›z gerekmektedir. Elbette Diyalog tek tarafl› bir olay de¤il. Aksi takdirde bir monolog olurdu. Yani Diyalog için iki taraf gerekiyor. ‹ki taraf›n gayreti ve daha da önemlisi iyiniyeti gerekmektedir. fiimdiye kadar yap›lan, en az›ndan kurumsal Diyaloglar beklenen neticeyi getirmemifltir. Herfleye ra¤men Diyalog gerekli ve devam etmeli. Bugüne kadar yap›lan Diyalog yeterli olmam›flt›r. Kesinlikle daha yo¤unlaflt›r›lmal› ve kalite kazanmal›. Özellikle son tart›flmalar üzücü bir manzara daha ortaya koymufltur. Özellikle “Baflörtüsü tart›flmalar›” toplumun ‹slama´a ve müslümanlara bak›fl› konusunda üzücü bir manzara ortaya koymufltur. Yani toplum müslümanlar› tan›mad›¤›n› ortaya koydu. Tabiiki bu ayn› zaman da yeni bir flans olarak da görülebilir. Konumuzu ve çal›flmalar›m›z› gözden geçirerek daha faydal› ve daha nitelikli bir gayret ile topluma kendimizi anlatmal›y›z. Konuflmal›y›z ve tan›flmal›y›z. Bunun yolu da Diyalogdan geçiyor. Diyalog ile karfl›l›kl› güven ortam›n› vard›¤›m›z zaman önemli bir merhale katedilmifl olur. Diyalog sorunlar› çözmeyecektir. Ama Diyalog birbirimizi anlamay› ve oldu¤umuz gibi kabulenmeyi sa¤layabilir. Diyalogda ön flart ise eflitlik olmal›. Müslümalar olarak özgüven ile toplumdaki yerimizi almal›y›z. Ve toplumun bir parças› olarak di¤er parçalar› ile iletiflimimizi sürdürmeliyiz. Çünkü, insanlar konufla konufla anlafl›rlar… ALLAH ÇN BU DUAYA AMN DEYN! y alemlerin Rabbi! Bütün varlıkların yaratıcısı, insin ve cinnin ilahı, yerdekilerin ve göktekilerin sahibi, onsekizbin alemin Rabbi, Rahman ve Rahim olan, Cebbar ve Kahhar olan Allahım! Ey zalimlerden intikam alanların en hayırlısı, zifiri karanlıkta yürüyen siyah karıncanın ayak seslerini ifliten, yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranlara haddini bildiren, ‹slam ve müslümanlar üzerine tuzaklar kuranların tuzaklarını ve planlarını gören Allahım “Dua edin kabul edeyim.” davetine uyup sana yöneliyor ve arzu halde bulunuyoruz. Rasulün Hz. Muhammed Mustafamızın “Dua ibadetin özüdür” sözlerini kendimize kaynak edinip dua kapına dayanıyor, “Müminin di¤er bir mümin kardefli için gıyabında yaptı¤ı dua kabuldür” hadisi flerifini kendimize destur ediniyor “Niamelmevla veniamennasir” sıfatına sı¤ınıyoruz. Ya Rabbi! Mümin kulların için seçti¤in bütün E de¤erler hiçe sayılıyor. Sana kullukta sadakat gösteren erkeklerin onurlarıyla oynanıyor, en i¤renç iflkencelere tabi tutuluyorlar. Mümine kadınlar dul kalıyor, artık ona çoktan razılar ancak, namus ve insanlık düflmanlarının tecavüzlerine u¤ruyorlar karınlarında insanlıktan zerre nasibini almamıfl olan zalimlerin …lerini taflıyorlar. Çocuklar yetim kalıyor, evleri bafllarına yıkılıyor, toprakları iflkal ediliyor ve yafllı çocuk, kadın erkek demeden vahflet uygulanıyor ve bütün dünya bunu izliyor, izlemekle de kalmayıp tek millet haline gelmifl vaziyette bu vahflete ortak oluyorlar ve ümmetin bir de¤il kaç tane parçası göz göre göre kaybolup gidiyor. Müslüman ülkelerin idarecilerinden yi¤it bir ses çıkmıyor, ses çıkaranlarda sadece göstermelik kınamalardan öte gitmiyorlar, istisnalar ise yok denecek kadar az durumda, duyarlı kulların çaresiz, ellerinden bir fley gelmiyor veya engelleri aflamıyorlar ve Sen herfleyden haberdarsın Allahım, Sen ilmiyle herfleyi kuflatansın. Olanları senin elKahhar sıfatına havale ediyoruz. Ya Rabbelalemin! Nuh (as)ın kavmi için semaya ve arza emri sen verdin, onlara hakettikleriyle muamele ettin, Salih (as)ın, Lut (as)ın kavimlerine akibetlerini gösterdin.Ya Rabbelalemin! ‹nsanlık, tarihinde ne zalimler gördü, hepsinin sonununda nasıl oldu¤una flahid oldu, Senin gücün bütün güçlerin üzerindedir, Sen istersen Nemrutları bir sivri sinekle helak edersin. Firavunları da layık oldukları cezalarla cezalandırdın. E¤er Sen istersen Ebreheleri ordusuyla ve filleriyle birlikte ebabillerinle yerle bir edersin. Ya Rabbelalemin! Ça¤dafl Nemrutlar, Firavunlar ve Ebreheler geçmiflteki meslektafllarına tafl çıkartırcasına zulme, vahflete, kana, gözyaflına, tecavüze, iflgale ve sömürüye doymuyorlar. Ey Yüce Rabbimiz! Bu haddi fazlasıyla aflanlara: Nemrut ve avanelerine, Firavun ve yandafllarına, Ebrehe ve ordusuna verdi¤in akibebeti ver. Müslüman kardefllerimizin imdadına yardımını gönder, ümmeti Muhammedi: Zalimlerin zulmünden, canilerin, iflgalcilerin, iflkencecilerin, namus-iffet tanımayanların, dini de¤er ve insan onuru diye birfley bilmeyenlerin, zulümde, tecavüzde ve iflkencede sınır tanımayan bu insanlıktan nasibini alamamıfl vahfli canavarların flerlerinden koru. Ruhsuz ve duyarsız bir flekilde müslüman kardefllerinin baflına gelenleri dizi seyreder gibi seyreden müslümanla- ra ve idarecilerinede fluur nasib eyle. Amin. Müslümanlar olarak iflimiz duayamı kaldı demeyin! Elbette fiiliyatsız dua bir fley ifade etmez. Ancak, ümmetin derdini dert edinerek, ümmetin baflına gelenleri aynen yaflıyormuflcasına kalbinde hissederek, gücümüzün ve imkanımızın yetmedi¤i yerde hiç olmazsa dua gücümüzü kullanalım. Bütün güçlerin üstünde olan güce, Allah’ın gücüne bafl vuralım. Geçenlerde üniversiteli kızlarımızın ilan panolarında okudum, bu gece saat üçbuçukta dua pro¤ramına bütün arkadafllar davetlidir yazıyordu. Çok manidar buldum. Allah (cc) onlara da, yeryüzündeki bütün müslümamlara da inandıkları gibi yaflayabilecekleri bir dünya nasip eylesin. Allah için bu duaları dilinizden ve gönlünüzden eksik etmeyin. Zira O (cc) “Siz bana dua edin, Ben kabul edeyim” buyuruyor. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 26 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir ÖZEL KÖE 26 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Sosyal ilikilerde konumumuz ne olmalı? Muhammet Nebi Çelik Eitimci-Psk. Danıman mn_celik@hotmail.com endimize, yak›n çevremize, içinde yaflad›¤›m›z topluma ait baz› de¤er yarg›lar›na ulaflabilmek için birtak›m gözlemler yapmak faydal› olacakt›r. Günlük iliflkilerimizde hepimiz, bir merdivene t›rmanmaya, ya da koltu¤un üzerine ç›kmaya çal›flan çocuk görmüflüzdür. Hemen bütün gayretini sarfederek, zorlanarak da olsa üç befl dakikal›k bir u¤rafl sonucu koltu¤un üzerine ç›kan çocu¤un yapm›fl oldu¤u iflten ne büyük bir sevinç duydu¤unu yüzündeki nefleli ifadeden anlamak mümkün. Kendilerince çok büyük bir ifl baflarm›fllard›r ve flöyle aya¤a dikilip bir flef gibi sa¤a sola bakarlar. Acaba toplumda kaç›m›z böyle bir durumda yard›m etmeden dururuz? Parmakla gösterilecek kadar az vatandafl›m›z ve çok büyük oranda bat›l›n›n böyle bir durumda sadece seyirci kald›¤› bir gerçek. Bu tür anlay›fla sahip insanlar›n cevrelerine verdikleri mesaj “çocu¤um bunu baflarabilir, kendisi ç›kmal›.”d›r. Karfl› gruptakiler ise tam tersine çocu¤un bunu yapabilecek kapasiteye ve güce sahip olmad›¤›na inanmaktad›rlar. Çocuklar›na merdiven ç›karken, bisiklet sürmesini ö¤renirken veya koltu¤a t›rman›rken kar›flmayan K tipler muhtemelen çocu¤un kendisine olan güvenini artt›rmay› hedeflemektedirler. Yard›mc› olanlar ise tek bafl›na beceremeyece¤i düflüncesinden hareketle yanlar›nda durarak elinden, s›rt›ndan tutarak çocu¤a yard›mc› olduklar›n› zannederler. Asl›nda bu tür tutumlar yanl›flt›r ve çocu¤u ö¤renilmifl çaresizlik düflüncesine itmektedir. Çocuk yaflta biryerlere t›rmanmas›na, okul ça¤›nda ev ödevlerine, yemek yemesine, gençlik ça¤›nda k›yafet ve meslek seçimine, yüksek ö¤renimde gitmesi gerekti¤i üniversiteyi seçmesine, mezuniyetten sonra hangi ifli ve evlenece¤i k›z› seçmesine ve daha da ileri giderek ne zaman çocuk sahibi olmas› gerekti¤ine onlar›n yerine karar vermeyi kendilerine hak gören anne-babalar tamamen ba¤›ml› evlatlar yetifltirdiklerinin acaba fark›ndalar m›? Peki bu durum da ne yapmal›? Çocuklar›m›z› ne bat›l› anne-baba tavr›na göre yetifltirelim ne de onlara karfl› afl›r› kar›flan bir tav›r tak›nal›m. Örne¤in, çocuk yeni yeni bisiklet sürmesini ö¤renirken onu tutmaktan ziyade düflebilece¤ini varsayarak bir iki ad›m arkadan takip edelim. Böylece genel anlamda sürmesine kar›flmam›fl olmakla birlikte düflece¤i zaman yard›m›m›z›n onun yan›nda oldu¤unu ona hissettirmifl oluruz. Bizde adettir hasta komfluya hürmet etmek ihtiyaclar›n› karfl›lamak. fiüphesiz ‹slam’›nda çok önemsedi¤i bir husus. Fakat öyle bir durumla karfl› karfl›yay›z ki, komflular günün her saatinde birbirlerinin evlerine izinsiz gidip gelebiliyor, daha da ileri giderek duygusal anlamda birbirlerinin ailevi meselelerine müdahale edebiliyorlar. Komflunun içifllerine kar›flabilecek kadar ileri gidebilecek tutumun oluflmas›nda süphesiz ailelerin s›n›rlar›n›n ya çok geçirgen olmas› ya da hiç olmamas› etken. Tabiiki tam tersini savunmam›zda mümkün de¤il. Yani apartman daireleri- ne kapan›p çevrede olan bitenden bihaber yaflamak da do¤ru de¤il. Bu tür durumda da insanlar yaln›z kalabilirler. Bu durumda hem komflularla iliflkilerimizi sürdürmeli hem de kiflisel s›n›rlar›m›z› iyi korumal›y›z. Yeri gelmiflken birkaç kelamla misafirlere bak›fl aç›m›z› de¤erlendirelim. Misafir içeri girer girmez bir koltuktan di¤erine oturtulur. Rahat etmesi için beline yast›k, minderler konulur ve ikram bafllar. Misafirin doydum demesi ev sahibi için bir fley ifade etmez. Çay üstüne çay doldurulur, börek çörek derken çeflit çeflit tatl›dan yemesi için ›srar edilir. Bu durum bize sunu anlatmaktad›r. Ev sahibi misafire sen nerede, nas›l oturaca¤›n› bilemezsin, utan›r, çekinirsin birfley yiyemezsin, demektedir. fiüphesiz misafire ikramda bulunmak ayn› zamanda bir dini vecibedir. Fakat bunu ifrat derecesine vard›rmak, misafire bir çocuk muamelesi yapmak çok yanl›flt›r. Herkes kabul eder ki misafirler ilgiden, hürmetten memnunluk duyar fakat bu tür zorlamalardan hofllanmazlar. Keza bütün bunlar› çocuklar aç›s›ndan düflündü¤ümüzde karfl›m›za ayn› tablo ç›kmaktad›r. Çocuklar› sevmek, onlara ilgi göstermek geliflimleri aç›s›ndan gereklidir. Fakat sevgi ad›na onlar› koruman›n ayar›n› iyi belirleyemezsek fark›nda olmadan geliflimlerini engellemifl oluruz. Çocuklar tabiatlar› gere¤i etraf›ndaki nesneleri tan›mak, bilmek ister bunun için de önce dinler sonra dokunmak isterler. Bütün anne-babalar çocuklar›n›n hemen herfleyi ›s›rmaya çal›flt›¤›n› müflahade etmifltir. Özellikle yürümeye bafllad›ktan sonra anne-babalar için adeta bir iflkence bafllar. Çünkü çocuk çevresindekileri keflfetmek istemekte bunun içinde her tarafa el uzatmaktad›r. Masan›n örtüsünü afla¤› çeker, kitapl›ktaki kitaplar› yere döker. Tabiiki bu durum zamanla anne-babay› yeni yeni ön- Sevdiini göster ok sevdi¤iniz birini göz önüne getirin. Onun için neler hissediyorsunuz? ‹çinizde ona karfl› besledi¤iniz duygular ne durumda? O kifli sizin için çok de¤erli. Bu kifli dedeniz, nineniz, ana-baban›z, kardefliniz, efliniz, çocu¤unuz, komflunuz, ö¤retmeniniz, beraber büyüdü¤ünüz arkadafl›n›z olabilir. Sizin için çok özel biri. Ona sevginizi nas›l yans›t›yorsunuz? Gözlerinin içine bakarak, içten "Seni çok seviyorum" diye hissettiriyor musunuz? Ona sar›l›p" ‹yiki vars›n!" diyor musunuz? Ona yak›n olmak için -iflleriniz sizi beklesede- yan›na oturup, onu izliyor musunuz?Duygular›n› gösteremeyenler, sevdi¤inize küçük, fakat anlaml› bir hediye veriyor musunz? Sevilmek için sevmek gerekir! Siz sevmesseniz, karfl›n›zdaki sizi nas›l sevecek? Siz sevginizi nas›l gösterirseniz, gösterin, "Her insan ölümü tadacakt›r" diye bir ayet var. Bu bir gerçek! Bu demektir ki, hem biz, hem de sevdi¤imiz insan birgün elbette gerçek aleme göç edecektir. Birgün elbette hayat oyununun son perdesi kapanacakt›r. Gerçek aleme uçan uçak ne zaman kalkar bilinemez, onu s›rf uça¤›n pilotu bilir. Yolculara düflen tek vazife haz›r olup beklemektir. Uça¤›n kalkaca¤› kesindir. Son kez sevdi¤inize- sevdiklerinize veda etmek istemez misiniz? Doya doya sar›l›p, kokusunu içinize sindirmek istemez misiniz? Hadi uçak kalkar da, siz veda edemeden giderseniz? Unutmay›n, sevdi¤inizi hiç bir zaman Ç göremeyeceksiniz! Belki ona son kez bakmak istersiniz! Belki size karfl› bulundu¤u bir iyilik veya yard›mdan dolay› teflekkür etmek gelir içinizden. Belkide ona bir emanet b›rakmak istersiniz. Veda an› her insanda farkl›d›r. Ama her insan birgün "elveda" demek mecburiyetindedir. Mademki bu veda bilinmeyen bir vakit gösterecek kendini, mademki ölüm heran ay›rabilir bizi sevdi¤imizden, neden sevgimizi göstermiyoruz? Neden içten, "Seni Allah’›n kulu oldu¤un için çok seviyorum" demiyoruz? Niçin uzaklardaki yak›nlar›m›za uzaklarda de¤il, gönüllerimizde olduklar›n› belirtmiyoruz? Unutmamal›y›z, bir daha görüflmemek var. Zaman›n k›t kaynaklardan oldu¤unu akl›m›zda tutmal›y›z. Ne demifller "Bir fleyi sevmenin yolu, onun kaybolabilece¤ini bilmektir." "F›rsatlar bulutlar gibidir, gelir ve geçer." fiunu da bilmeliyiz, alemde her dakika bir f›rsatt›r. Birgün sevdi¤imizi kaybedece¤imizi bilmiyormuyuz? Biliyoruz! Peki o zaman neden f›rsatlar› kaç›rmadan sevdiklerimize sahip ç›km›yoruz? Veda an›n› m› bekliyoruz acaba? Hadi veda an›nda birimizden biri orada bulunamazsa? Hadi herfley bitmifl, ifl iflten geçmifl ise? Farzedinki dostunuzu çok seviyorsunuz. Onunla zaman›n›z› çokça geçiriyor, havadan sudan bahsediyor, fakat ona de¤er verdi¤inizi hiç göstermiyorsunuz. "O zaten biliyor!", diye düflünüyorsunuz. Ya bilmiyor ise! Günün birinden ona yine telefon aç›yor, lemler almaya iter. Bafllang›çta yapma, elleme, dokunmalar yerini ba¤›rmalara hatta ceza vermelere b›rak›r. Asl›nda anne-baban›n kafas›nda ellenmemesi gereken birçok eflya vard›r. Bu yüzden çocuklar›n bunlara dokunmalar› yasakt›r. ‹¤neler, vazolar, b›çaklar, televizyon, hamur, kedi, köpek, firin, danteller, sokakta çamur, hatta burnuna dokunmak bile yasak listesinin içindedir. Genel anlamda ebeveynler bunlar› çocuklar›n›n iyili¤i için yapt›klar›n› düflünebilirler. Fakat bir noktay› aç›k yüreklilikle ifade edelim. Çocuklu¤unda dokunma direktiflerine muhatap olan bir çocuk muhtemelen okula giderken de kitaplar›na dokunmayacakt›r. Elbetteki onlar› tehlikeli fleylerden korumal›y›z. Fakat ellenmemesi gereken fleylerin say›s› s›n›rl› olmal›d›r. E¤er anne mutfakta hamur ifliyle meflgul ise çocu¤un da hamurla oynamas›na izin vermelidir. Evdeki k›r›lacak veya çocu¤u yaralayabilecek türden cam eflyalar, i¤neler çocu¤un uzanamayabilece¤i bir yere saklanmal›d›r. Çocuklar›m›z› koruman›n dozaj›n› iyi ayarlamal›, ruh sa¤l›klar›na gereken özeni göstermeliyiz. Bütün bu anlat›lanlarla vurgulanmak istenen fludur: Toplumda yaflayan her bireyin bir bireysel s›n›r› olmal›d›r. Bu s›n›r çok kal›n ise birey içinde yaflad›¤› toplumda yaln›z kalacak, çok saydam olursa da kendi benli¤ini yaflama f›rsat› bulamayacak, çevre bask›s›na fliddetle maruz kalacakt›r. Herkese düflen en büyük görev baflkalar›n›n kiflisel s›n›rlar›n› iyi tan›mak, o s›n›rlar› aflmamak ve kendisinin de sahip oldu¤u s›n›rlar› ne çok geçirgen ne de çok kal›n tutmakt›r. Baflkalar›n›n sahip oldu¤u fikirlere, önem verdikleri hissiyatlar›na, de¤erlerine azami derecede dikkat etmeli, büyük küçük herkese sayg›l› davranmal›y›z. Sayg›n›n olmad›¤› bir yerde sevgiyi bulmak imkans›zd›r. fakat ona ulaflam›yorsunuz. Günlerce ar›yor, onunla konuflam›yorsunuz. Merak edip evine bakmaya gidince, a¤lamalar duyuyorsunuz. ‹çinizde hem rahatl›k, hem de ürperti var. Arkadafl›n›za yaklaflt›¤›n›z› düflünüp rahatl›yorsunuz. (Halbuki ondan uzaklafl›yorsunuz. Bunu nereden bilebilirsinizki?) Duydu¤unuz a¤lamalardan dolay› ürpertici bir atmosfer yafl›yorsunuz. O da ne? Arkadafl›n›z hayata "Elveda" demifl!!! Sizden uzaklaflm›fl, Size "elveda" demeden. Bir daha gelmemek üzeri gitmifl. Bofl bir gidifl. Arkaya bak›lmadan gidilen bir gidifl. Size bir sorum olacak? Bu duruma üzülüyor musunuz? Ben flahsen çok üzülüyorum. Mevlana "neden okflamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla eriflmeyi tercih edesin? diye soruyor insano¤luna. Neden sevgi ile yaflamak dururken, öylesine yaflamak, içinde besledi¤i sevgiyi göstermeden yaflamak secilsin ki? Sevgide niye cimrilik ediyoruz? Unutmayal›m, kim önce terkeder bu alemi, bilemeyiz. Üç ihtimal var: Ya ben, ya O ya da ikimiz ayn› anda. Bilemeyiz! Bildi¤imizt tek fley gidece¤imiz! Asl›han diyor ki "Geç olmadan gösterelim insanlara sevgimizi!". Kaybedece¤imiz yok, kazanaca¤›m›z ise çok! Düflünün bir; kime en son sar›ld›n›z? Kime içinizden geldi¤i için sar›ld›n›z? Kime "‹yiki Rabbim seninle tan›flmay› nasip etti." dediniz? fiimdi yak›n›n›zda olan en çok sevdi¤iniz insan› ve kendinizi mutlu edin; ona sevginizden bahsedin. Size göstermesede, belki biraz flafl›racak -daha önce bu an› hiç yaflamad›¤› için ama içinden çok mutlu olacakt›r. Günefl ve bahar birlik olup, diledi¤iniz her güzelli¤i kap›n›za getirsin! 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 27 SALIK SAYFASI 27 Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Konuma Problemleri Çocuklarda ve yetiflkinlerde çeflitli sebeplere ba¤lı geliflen konuflma ve lisan bozuklu¤u... YET‹fiK‹NLERDE ‹LET‹fi‹M PROBLEMLER‹ Ço¤u yetiflkin bütün bir ömür boyu iletiflim kabiliyetini korur. Kimileri çocukluktan kalma bazı geliflimsel iletiflim problemlerini yetiflkinlikte de yaflamaya devam etse de, genelde yetiflkinlikte görülen iletiflim bozukluklarının ço¤u sonradan meydana gelen olaylardır. Afazi Afazi, genelde beynin sol tarafında meydana gelen bir hasar sonucu kis¸inin konuflma, konuflulanı anlama, okuma veya yazma gibi lisan kabiliyetlerini kaybetmesidir. Afaziye yol açan bafllıca nedenler arasında beyin kanamaları, vurma, çarpma gibi beyne yönelik travmalar veya lokalize beyin tümörleri gibi hastalıklar gelir. Arazlar kiflilerde kendini de¤iflik flekillerde gösterir ve daha önce bahsedilen konuflma, konuflulanı anlama, okuma ve yazma gibi modaliteler de¤iflik biçimlerde etkilenir. Konuflma ve Lisan Patolojisi açısından rehabilitasyon hasta medikal açıdan stabile hale geldi¤i anda bafllamalıdır ve ço¤u zaman hasta hastaneden taburcu olduktan sonra da devam eder. Dizarti Dizarti, konuflma mekanizmasını kontrol eden kaslardaki bozukluktan do¤an konuflma problemidir. Beyne yönelik bir hasardan kaynaklanan bu konuflma probleminde hasta do¤ru sesi çıkartmakta zorlanır. Konuflması akıcı ve anlaflılır olmaz. Travma, çeflitli hastalıklar, toksinler ve do¤umda anlaflılan bir takım beyin hastalıkları dizartiye yol açabilecek çeflitli sebeplerdir. Bu tip olaylarda Konuflma ve Lisan Patolo¤unun görevi dizartinin hastanın konuflmasını nasıl etkiledi¤ini bulmak ve rehabilitasyonu bunları gelifltirmeye odaklamaktır. Ses Hastalıkları Yetiflkinlerde en çok görülen iletiflim problemlerinden biri de ses hastalıklarıdır. Bu hastalık kiflilerin seslerini do¤ru kullanmamalarından kaynaklanaca¤ı gibi nörolojik problemlerden veya a¤ız, burun ya da larenks yapısındaki bozukluklardan da kaynaklanabilir. Kiflilerin nefes kontrolünü, ses perdesini veya ses kalitesini do¤ru ayarlayamamalarından kaynaklanan durumlar genelde “ses hastalıkları” bafllı¤ı altına alınmaz. Bu gibi durumlar direk vokal terapiyle kiflilere seslerini nasıl daha do¤ru kullanacakları ö¤retilerek düzeltilebilir. Ses telleri veya a¤ız, burun yapısından kaynaklanan di¤er ses hastalıklarında ise hasta önce bir Kulak Burun Bo¤az uzmanı tarafından de¤erlendirilmelidir. Onun önerileri do¤rultusunda Konuflma ve Lisan Patolo¤u vokal rehabilitasyona bafllar. Larenjektomi fiüphesis en dramatik ses problemlerinin baflında ses tellerinin cerrahi bir operasyonla alınması gelir. Bu, hastanın gırtlaktan gelen ses kayna¤ını kaybetmesi demektir. Bu tip hastalar kendilerini sözel olarak ifade edebilmek için yeni bir ses kayna¤ı gelifltirmek zorundadırlar. Konuflma ve lisan patalogları tarafından yapılan larenjektomi rehabilitasyonu, protez veya elektronik cihazların kullanımı ve özefagus konuflması denilen yemek borusunun yardımıyla konuflma gibi bir takım yöntemleri de¤erlendirir. Disfaji Disfaji en basit anlatımıyla yutma bozuklu¤udur. Normal yutkunma, hassas kas kontrolü gerektiren karmaflık bir hareket çizgisini içerir. Bu hareketler çok seri bir flekilde yiyecek veya içeceklerin 2-3 saniye içerisinde a¤ızdan mideye geçmesini sa¤lar. Beyin kanaması, kafa travması gibi ani geliflen nörolojik hastalıklar veya bafl-boyun tümörleri gibi durumlar sonucunda normal yutkunma fizyolojisinde bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Hasta yutarken hava yolunu koruyamayabilir ve bunun sonucunda fliddetli öksürük veya bazı akci¤er problemleri ortaya çıkabilir. Yutkunma problemi olan hastaların yutkunmaları Konuflma ve Lisan Patolojisi tarafından klinik ve gerekiyorsa floroskopik muayene ile de¤erlendirilir. Disfaji rehabilitasyonunda amaç yutma mekanizmasındaki bozuklu¤u azaltacak bir takım teknikler ve yiyecek içeceklerde yapılan kıvam ayarlarıyla kiflinin hava yolunu koruyarak a¤ızdan beslenebilmesini sa¤lamaktır. Kafa Travmaları Kafa travmaları beynin do¤rudan hasar gördü¤ü veya hasra u¤rama riski olan durumlardır. Örne¤in, kafaya isabet eden kurflun yaraları beyne do¤rudan hasra verirken, çarpma, vurma gibi olaylar hasar riski taflır. Kafa travması geçiren hastaların yafladı¤ı belli bafllı sorunlar arasında konsantrasyon ve hafıza problemleri, ö¤renme bozuklukları ve üst düzey düflünce ile ilgili problemler gelir. Bu kognitif problemlerin yanında kiflilik de¤iflikliklerine de sıkça rastlanır. Konuflma ve L‹SAN Patolojisinin rolü bu tip travmalar sonucu ortaya çıkabilecek problemlerin rehabilitasyonunu üstlenmektir. ÇOCUKLARDA ‹LET‹fi‹M BOZUKLUKLARI I. Çocuklarda Duyma Bozukları: Duyma ve konuflma insanların ana iletiflim yollarıdır. Bu nedenle iflitmede meydana gelen en ufak bir kayıp kiflinin lisan kullanma yetene¤ine tesir edebilir. Çocuklarda olabilecek hafif derecede duyma bozuklukları bile lisan geliflimi ve okul baflarısını etkiler. Çocuklarda en sık rastlanan iflitme kaybı orta kulak iltihaplanmasıyla ilgilidir. Bu enfeksiyonlar flaflılacak bir hızla kendini gösterip yok oldu¤u için kimi zaman aileler farkına bile varmayabilirler. Hangi nedenle olursa olsun, iflitme kaybı olan çocukların sosyal, kognitif ve lisan geliflimi açısından özel e¤itime ihtiyaçları vardır. II. Çocuklarda Lisan Bozuklukları: Çocuklarda lisan bozuklukları veya lisan gelifliminin gecikmesi çok çeflitli nedenlerden dolayı olabilir. Bu bozukluk veya gecikme zihinsel engel veya otizm gibi geliflimsel bir problemin habercisi olabilece¤i gibi kalıtsal de olabilir. E¤er lisan geliflimi bir süre normal seyrini takip edip sonra bir duraklama dönemine girdiyse bu beyne gelen bir darbeden kaynaklanıyor olabilir. Bazı bebekler problemli bir do¤umdan sonra uzun süre yo¤un bakımda kalmaktan dolayı kendileriyle konuflan insanlarla sınırlı bir iletiflim içinde olmaktan dolayı çevrelerinden yeterli stimulasyon alamayıp lisan geliflimini zamanında tamamlamakta zorlanabilirler. Bazı çocuklar da kognitif eksikliklerinden dolayı çevreden gelen uyarıları gerekti¤i gibi de¤erlendiremeyerek lisan problemleri yaflarlar. Bütün bunlardan ayrı bir grup olarak, kimi çocuklarda görülen lisan bozuklukları duygusal, motor, kognitif veya geliflimsel problemlere ba¤lı olarak açıklanamaz. Görülen bozukluk sadece lisan alanında kendini gösterir ve 2 veya 3. yaflgünü civarı ortaya çıkar. Lisan haricinde fiziksel ve kogntif geliflmeleri yafla uygun seyreden çocuklarda, bu tip problemlere “spesifik lisan bozuklukları” adı verilir. Çocuklardaki lisan bozuklukları veya geliflim gerilikleri bu çocukları normal geliflen yaflıtlarıyla karflılafltırılarak kararlafltırılır ve uzmanların belirleyece¤i amaçlar do¤rultusunda terapiye bafllanır. III. Çocuklarda Artikülasyon Bozuklukları: Konuflmaya bafllamak bir çocu¤un hayatının en önemli adımlarından biridir. Yapılan arafltırmalar belli seslerin do¤ru telaffuzunun belli yafllarda ortaya çıktı¤ını göstermifltir. 30 – 36 ay p,b,m 36 – 54 ay n,y,t,d,k,g 54 – 66 ay f,v,y,ı 66 – 78 aydan sonra r,s,z,ç,c,fl,j Çocuklarda görülen artikülasyon problemlerinin çok çeflitli sebepleri olabilir. ‹flitme kaybı, a¤ız-yüz anomalileri, damak-dudak yarıkları veya merkezi sinir sistemi kaynaklı problemler artikülasyon bozuklu¤una yol açabilecek durumlardan bir kaçıdır. Çocuklar herhangi bir sesi çıkaramadıklarında bunun neden kaynaklandı¤ını izole etmek nasıl bir terapi izlenece¤i açısından önemlidir. IV. Çocuklarda Ses Hastalıkları: Çocukların yaflamlarının ilk 5 senesi içinde çıkardıkları sesler genelde dinleyenler tarafından normal olarak algılanır. Ancak kimi zaman de¤ifliklikler farkedilebilir. Örne¤in bir bebe¤in a¤lama sesi normalden alçak bir perdeden ve hipernazal olabilir. Sesin kalitesinde, perdesinde veya rezonansındaki herhangi bir de¤iflme bir hava yolu veya gırtlak hastalı¤ının ön habercisi olabilir. Bu nedenle okul öncesi veya okul ça¤ındaki çocukların seslerini kullanmalarında herhangi bir de¤ifliklik farkedildi¤inde, bir uzmana danıflılması flarttır. Çocuklarda meydana gelebilecek ses problemlerinin kayna¤ı ses telleriyle ilgili bir patoloji, allerji, enfeksiyon veya normalden büyük bademciklerden olabilir. Ayrıca okul ça¤ındaki çocukların devamlı ba¤ırarak seslerini düzenli bir flekilde yanlıfl kullanmaları da ses tellerinde problemlere yol açabilir. Çocuklarda zamanında ve do¤ru teflhis edilen ses hastalıklarının tedavisi çabuk ve etkili olur. V. Çocuklarda Kekemelik: Kekemelik, seslerin ve hecelerin tekrarlanması veya uzatılması kaydıyla konuflmayı tamamlamak için yaflanan mücadeledir. Ancak ifadenin akıcılı¤ında yaflanan her problem kekemelik de¤ildir. Do¤ru teflhis ve rehabilitasyon için bu ayrımın yapılması çok önemlidir. Konuflma ve lisan patolojisi alanında klinik açıdan en fazla karasızlık yaflanan konulardan biri de kekemelik ve bunun sebepleridir. Günümüze de¤in ortaya atılan birçok teori ve buna ba¤lı pek çok terapi yöntemi gelifltirilmifltir. Ancak kekemeli¤in neden kaynaklandı¤ı konusunda yaflanan çeliflkiler tedavi konusunda da yaflanmaktadır. Yapılan arafltırmalarda okul ça¤ında kekeleyen çocukların büyük bir bölümünün lise ça¤ına geldiklerinde konuflmalarında bir pürüz kalmadı¤ı görülmüfltür. Kekemeli¤i devam eden çocuklarda ise, terapi için en uygun ve gerçekçi amaç kekemeli¤i “geçirmek” veya “yok etmek” yerine, akıcı konuflma anlarını ço¤altmaktır. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 28 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir BLM 28 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 nternette balama göre bilgi tasnifi ‹nternetin kitlelere yayılmasını sa¤layan World Wide Web’in mucidi ‹ngiliz bilim adamı Tim Berners-Lee, webdeki bilgilerin tümünü tasnifleyerek bir mecrada toplayacak dev bir veritabanı oluflturulmasını önerdi. nternetin kitlelere yayılmasını sa¤layan World Wide Web’in mucidi ‹ngiliz bilim adamı Tim BernersLee, webdeki bilgilerin tümünü tasnifleyerek bir mecrada toplayacak dev bir veritabanı oluflturulmasını önerdi. ‹ngiliz bilim adamı tarafından gelifltirilen Semantik Web Projesi’nin amacı, internetteki milyonlarca bilgiyi ba¤lamlarına göre sınıflandırmak. Veri tabanının hayata geçmesi durumunda internet üzerinde yapılan ifllemlerin sorgulanmasında devrimsel de¤ifliklikler yaflanacak. Proje için iki standart oluflturuldu; Resource Description Framework (RDF - Kaynak Tanım Çerçevesi) ve Web Ontology Language (OWL - Ontolojik Web Dili). Bu yıl 13’üncüsü yapılan yıllık World Wide Web Konferansında konuflan Tim Berners-Lee, bu proje üzerinde 6 yıldır u¤rafltı¤ını ve kendisinin de kurucusu oldu¤u World Wide Web Consortium (W3C) bünyesine ça- ‹ lıflmaların devam etti¤ini belirtti. Semantik Web Projesinin amacı, internetteki milyonlarca bilgiyi tasniflemek. Sistem, bilgileri ba¤lamlarına göre algılayarak, aranan bilgiyi bulundu¤u ham ba¤lam ile iliflkilendiriyor. Sistemde, semantik (anlambilim) metodları kullanılarak veriler birbirleri ile de¤iflik ba¤lamlarda sayısız kereler yeniden tasnifleniyor. ‹nternetteki milyonlarca veri birbirleriyle o ya da bu flekilde ilintilendirilebilir; tek bir bilgi birden fazla ba¤lama dahil olabilir. Elbette, kimi zaman veriler birbirleri ile daha az ilgili olurken, kimi zamansa ba¤lamın çapı geniflletilerek veri sayısı yükseltilebilir. TÜM S‹PAR‹fiLER TEK SAYFADA Kategorik olarak yapılan tasnife göre, örne¤in, kullanıcı internetten yaptı¤ı tüm sipariflleri, satın aldı¤ı web sitesi farketmeksizin tek sayfada kategorize bir flekilde bulabiliyor. Aynı sistem, bir kullanıcının belli bir konu üzerinde yaptı¤ı tüm e-posta yazıflmalarının da dökümünü çıkarabiliyor. Örnek olarak, internetten yapılan tüm siparifller, sadece kitap ya da CD siparifli olarak farklı ba¤lamlara konabilir. ‹nternetin ve e-ticaretin bu yüzyıl içinde katedece¤i yolu göz önüne alırsak, ilk kitap sipariflini 18 yaflında yapan bir kifli, 50 yıl sonra 68 yaflında geldi¤inde internetten yaptı¤ı tüm siparifllerin dökümünü alabilir, bunları ürün tipi veya satıcı bazında tasnifleyebilir. SEMANT‹K TEKNOLOJ‹LER ARAfiTIRMA AfiAMASINDA Semantik teknolojiler dünyada çeflitli kurulufllarda halen arafltırma aflamasında. ABD’li uçak flirketi Boeing de karflılıklı uyuflum ve veri entegrasyon sistemleri için semantik uygulamalar üzerinde çalıflıyor. Adobe’nin çıkardı¤ı Adobe Extensible Metadata Platform (XMP) ürünü de ba¤lamsal bilgilerin tasnifi yapıyor. Dünya çapında hacker operasyonu ‹nternet servis sa¤layıcısı Earthlink üzeriden çaldı¤ı kullanıcı kimlikleriyle 850 milyon spam posta yolladı¤ı saptanan bir hacker 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kanada ve Tayvan’da da iki ayrı hacker tutuklandı. nternet servis sa¤layıcısı Earthlink üzeriden çaldı¤ı kullanıcı kimlikleriyle 850 milyon spam posta yolladı¤ı saptanan bir hacker 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kanada ve Tayvan’da da iki ayrı hacker tutuklandı. Earthlink, Howard Carmack adlı hacker aleyhine 16.4 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Earthlink yetkilisi Karen Casion, bu dava ile tüm spam posta göndericilerine caydırıcı bir mesaj vermek istediklerini söyledi. Carmack, kimlik hırsızlı¤ı da dahil olmak üzere birden fazla siber suçtan hüküm giydi. Carmack, 2002 ve 2003 yılları arasında 343 çalıntı e-posta kimli¤i üzerinden 850 milyon spam posta göndermiflti. Kanada ve Tayvan polisi tarafından düzenlenen baskınlarda da, siber suç olayına karıfltıkları tespit edilen iki hacker yakalandı. ÇOCUK MAHKEMES‹NDE YARGILANACAK Kanada’nın Mississauga kentinde 16 yaflında bir genç, Randex bilgisayar virüsünü programlamak suçundan 3 Haziran’da çocuk mahkemesine çıkacak. Microsoft Windows iflletim sistemindeki açıklardan yararlanan Randex virüsü, geçen yıl Haziran ayında yayılmaya bafllamıfltı. Bilgisayara bulafltı¤ında flifreyi çözerek Windows ayarlarını bozan virüs, uzaktan ele geçirdi¤i bilgisayarlar üzerinden yayılıyordu. PEEP.EXE’N‹N PROGRAMCISI Tayvan polisi ise 30 yaflında bir bilgisayar programcısını, Peep.exe adlı Truva Atı programını yazmak suçundan tutukladı. Çince yazılan ve PeepBrowser.exe olarak da bilinen Peep.exe programı, Çinli hackerlar tarafından Tayvan’a saldırı amaçıyla kullanılıyordu. Linux 9.1 piyasada programlarının demo sürümleri bulunuyor. SUSE 9.1 Pro, beraberinde toplam 2 bin 500 program içeriyor. ‘SUSE Linux 9.1 Professional’, standart 32 bit PC ifllemcinin yanı sıra AMD Athlon 64 ve Inter Extended Memory 64 teknolojilerini de destekliyor. ‘SUSE Linux 9.1 Personal’, otomatik çalıflan Linux LiveCD özelli¤i sunuyor. Notebook kullanıcıları ise, gelifltirilmifl ACPI fonksiyonlarından ve bunun için SUSE’nin hazırladı¤ı konfigürasyon aracından faydalanabilecekler. ‹ çık kaynak iflletim sistemi Linux’un 2.6 çekirdek tabanlı, ilk ticari masaüstü paketleri Novell ‘SUSE Linux 9.1 Personal’ ve ‘SUSE Linux 9.1 Professional’ ürünleri satıfla çıktı. Son güncelleme SUSE Linux 9.1, tüm dünyada yerini aldı. ‘Personal’ ve ‘Professional’ olmak üzere iki sürüm halinde sunulan Novell SUSE Linux 9.1, iflletim sisteminin son çıkan 2.6 A çekirde¤ini temel alıyor. Novell ‘SUSE Linux 9.1 Professional’ sürümü 90 dolar, ‘Personal’ sürümü ise 30 dolardan satıfla çıktı. Novell SUSE Linux 9.1, hem 32 ve 64 bit platformlarda çalıflıyor. SUSE Linux 9.1 grafik kullanıcı arayüzü olarak hem KDE 3.2.1 hem de Gnome 2.4.2 paketlerini sunuyor. Paket içerisinde ayrıca, OpenOffice 1.1, Samba 3, gcc 3.3 ve Textmaker ile Planmaker Dell yazıcı pazarında HP’ye rakip iflisel bilgisayarlar alanında yıllarca süren savafltan sonra, Hewlett-Packard ve Dell flimdi de yazıcı pazarında sıkı bir rekabete girdi. Dell geçen aylarda, büyük indirimler sunan yeni yazıcılarla HP’nin lider oldu¤u pazara girdi. Uzmanlar, yıllardır HP’nin en karlı bölümü olan yazıcı pazarına düflük fiyat stratejisi güden Dell’in dahil olmasının, sıkı bir yarıfl bafllataca¤ını düflünüyorlar. Dell’in pazara yeni girmesi nedeniyle, ürünlerini HP fiyatlarının yüzde 30 ila 50’sine sataca¤ını vurgulayan analistler, HP’nin kemikleflmifl bir müflteri portföyü oldu¤una dikkat çekiyorlar. Kartuj satıfllarının bafllı baflına bir gelir kayna¤ı oldu¤unun altını çizen Standard and Poor’s analisti Megan Graham-Hackatt, kartuj satıfl gelirlerinin HP’nin tüm yaz›cı gelirlerinin yüzde 30’una tekabül etti¤ini belirtti. Graham-Hackatt, kartuj satıfllarındaki gerilemenin bu nedenle HP için “tehlike arz edebilece¤ini” söyledi. DELL’‹N ‹fi‹ ZOR Dell, tafleron firmalar tarafından üretilen ürünlere kendi markasını basarak, bilgisayar dükkanları dıflında, süpermarketlerde dahi bilgisayar ürünlerini pazarlayarak genifl kitlelere ulaflıyor. Pazarda Canon ve Epson gibi firmaların da bulundu¤unun altını çizen analistler, Dell’in uzun vadede HP’ye bir rakip olsa da, yazıcı pazarında hakimiyet kurmasının zor oldu¤u görüflünü paylaflıyorlar. K 5. sayi sayfalar Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 29 KOMED-MZAH Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 29 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 30 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir LEZZET KÖŞESİ 30 HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 TATLILAR ÖRGÜLÜ TATLI HAMUR İŞLERİ Yapılışı Gerekli Malzeme ✺ 1/2 su barda¤› erimifl margarin veya tereya¤› ✺ 1/2 su barda¤› s›v›ya¤ ✺ 1/2 su barda¤› ›l›k süt Hamur yo¤uraca¤›m›z kaba, eritip ›l›tt›¤›m›z margarini, s›v›ya¤›, ›l›k sütü ve kabartma tozunu ekleyerek ç›rpma teliyle kar›flt›ral›m. Elenmifl unu ekleyerek özlü bir hamur yo¤ural›m. Hamurdan yumurta büyüklü¤ünde parçalar koparal›m. Hamuru elimizde önce yuvarlay›p sonra yass›ltarak elips bir flekil verelim. Hamurun orta k›sm›na uzunca iri dövülmüfl ceviz koyal›m. Hamur kenarlar›na b›çak yard›m›yla 3`er4`er kesik yapal›m. Hamur kanatlar›n› birbirinin üzerine çapraz flekilde birlefltirerek kapatal›m. Hamurlar› 190º ›s›l› f›r›nda altlar› ve üstleri pembeleflene dek piflirelim. Tatl›lar› f›r›ndan al›r almaz üzerine önceden haz›rlan›p so¤uttu¤umuz flerbeti gezdirelim. Tatl›lar flerbetini emince servis taba¤›na alal›m. fierbeti için, flekeri, suyu, limon suyunu 5 dk. kaynat›p ateflten alarak iyice so¤utal›m. Yapılışı Elenmifl unun ortas›n› havuz gibi açal›m. ‹çine eritip ilitti¤imiz margarini, limon suyunu, kabartma tozunu, yo¤urdu, yumurta ak›n› ekleyip özlü bir hamur yo¤ural›m. Ezilmifl peyniri, k›y›lm›fl maydanozu ekleyerek bir kez daha yo¤ural›m. HaGerekli Malzeme murdan ceviz irili¤inde parçalar ✺ 1 yumurta (ak›, sar›s› ayr›l›r) kopar›p yuvarlak flekiller vere✺ 1/2 paket margarin ✺ 3 kahve rek margarinle ya¤lanm›fl f›r›n fincan› yo¤urt ✺ 1/2 limon suyu kab›na dizelim. Üzerlerine yu✺ 100gr. beyazpeynir veya murta sar›s› sürerek önceden lorpeyniri ✺ 1 paket kabartma tozu ›s›t›lm›fl 190º ›s›l› f›r›nda ha✺ 4 su barda¤› un murlar›n altlar› üstleri pembele✺ 1/2 demet dereotu flene dek piflirelim. ✺ tuz, ÇORBALAR ✺ 3,5 su barda¤› un ✺ 100gr. ceviz (iri dövülmüfl) Serbeti İçin ✺ 3,5 su barda¤› fleker ✺ 3 su barda¤› su SEBZE YEMEKLERİ Gerekli Malzeme ŞAKŞUKA Yapılışı Gerekli Malzeme ✺ 3 orta boy patl›can ✺ 2-3 sivribiber ✺ 2 orta boy domates ✺ 3-4 difl sarm›sak ✺ 3 çorba kafl›¤› s›v› ya¤ ✺ 1/2 demet maydanoz ✺ 1/2 çorba kafl›¤› seker ✺ 1 su barda¤› s›v›ya¤ (patl›canlar› k›zartmak için) ✺ 250 gr. süzme yo¤urt, ✺ tuz, Patl›canlar› alaca soyup küçük kuflbafl› irili¤inde do¤rayal›m. Tuzlu suda yar›m saat beklettikten sonra y›kay›p kurulayal›m. Patl›canlar› k›zg›n s›v› ya¤da k›zart›p delikli kepçe ile ya¤lar›n› süzerek bir kaba alal›m ve üzerine flekerin yar›s›n› serpip bekletelim. Bir tavada s›v› ya¤› al›p do¤ranm›fl sivri biberleri ekleyerek yar›m dk. kavural›m. Tavla zar› irili¤inde do¤ranm›fl domatesleri ekleyip suyu çekilene dek kavurmaya devam edelim. Tuz ve kalan flekeri ekleyerek sosu ateflten al›p so¤utal›m. Servis taba¤›na önce süzme yo¤urdu yayal›m. Üzerine patl›canlar› yerlefltirelim. Patl›canlar›n üzerine domates sosunu gezdirip maydanoz yapraklar› serperek servis yapal›m. TOPALAK ÇORBASI Yapılışı ✺ 1 paket kabartma tozu ✺ 1/2 tatl› kafl›¤› limon suyu LİMONLU PEYNİRLİ ÇÖREK ✺ 1 orta boy so¤an ✺ 250 gr. k›yma (ya¤s›z) ✺ 1 çay barda¤› ince bulgur ✺ 1 su barda¤› nohut (hafllanm›fl) ✺ 1 yumurta ak› ✺ 1 çorba kafl›¤› un (tepeleme) ✺ 1 çorba kafl›¤› salça ✺ 2 çorba kafl›¤› tereya¤› veya margarin (40gr.) ✺ 5-6 su barda¤› et suyu veya su ✺ 1/4 limon suyu ✺ tuz, karabiber, kimyon ET YEMEKLERİ Bir kab›n içine k›ymay›, ince bulguru, tuzu, baharat›, unu, yumurta ak›n› al›p iyice yo¤ural›m. Elimizi hafifçe ›slatarak bilye irili¤inde köfteler haz›rlayal›m. Köfteleri hafifçe un serpilmifl bir tepsiye alal›m. Sa¤a sola sallayarak köftelerin unlanmas›n› sa¤layal›m. Tencereye s›v› ya¤› alal›m. Küp do¤ranm›fl so¤an› ekleyerek, 1 dakika daha kavurarak suyu ekleyelim. Tuzunu ayarlayal›m. Çorban›n suyu kaynad›¤›nda içine hafllanm›fl nohutlar› ve köfteleri ekleyelim. Çorbay› a¤›r ateflte köfteler yumuflayana dek piflirerek üzerine limon suyu gezdirip servis yapal›m. İMAM YAHNİSİ Yapılışı Gerekli Malzeme ✺ 350 gr. kuflbafl› dana eti ✺ 4 orta boy patates ✺ 2 çorba kafl›¤› tereya¤› veya margarin (40 gr) ✺ 1/2 su barda¤› s›v› ya¤ ✺ 2 orta boy so¤an ✺ 6-7 difl sarm›sak ✺ tuz, karabiber Tencereye tereya¤› al›p eritelim. Etleri ekleyelim ve suyunu b›rak›p çekene dek kavural›m. Küp do¤ranm›fl so¤anlar› ve sarm›sak difllerini ekleyip pembeleflene dek kavurmaya devam edelim. Etlerin üzerini 2 parmak aflacak kadar s›cak suyu, tuzu ve karabiberi ekleyip a¤›r ateflte etler yumusflayana dek piflirelim. Bu arada patatesleri soyup küp do¤rayal›m. K›zd›r›lm›fl s›v› ya¤da hafifçe renk alana dek k›zart›p delikli kepçe ile alal›m. Yahniyi ateflten almadan 5 dk. önce patatesleri ekleyelim. Il›tarak servis yapal›m. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 31 Arac›n›z›n bak›m›n› zaman›nda yap›yor musunuz? ‹ndirimlerimizden Yararlan›n!... Sommer Reifen ab 29¢ z.b.185/60 HR14 TL 82H Fulda Stück 39¢ CUMARTESİ DAHİL HERGÜN TÜV VE AU YAPILIR 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 32 Reyhani l e b e n s m i t t e l & g r o ß h a n d e l Sipariflleriniz ‹çin Murat KOÇBAY 0176-60007817 0179-9058444 / 0178-5858013 Bismarckstr. 163 · 64293 DARMSTADT 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 33 Hayat 33 SPOR Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Bir sezon böyle geçti utbolda 34 haftalık 2003-2004 sezonu Birinci Süper Lig maratonu, 15 Mayıs tarihinde yapılan karflılaflmalarla tamamlanırken, son maçında evinde Malatyaspor´a 4-2 yenilen Fenerbahçe, 76 puanla lig tarihindeki 15. fiampiyonlu¤unu kazandı ve Galatasaray’dan sonra 3. yıldızı takmaya hak kazanan ikinci takım oldu. Fenerbahçe´nin 4 puan gerisinde 72 puanla Trabzonspor, 62 puanla ilk yarının lideri Befliktafl, 57 puanla Gaziantepspor, 55 puanla Denizlispor ve 54 puanla da bu sezon büyük bir düflüfl yaflayan Galatasaray sıralandı. Süper Lig’in son haftasına girilirken küme düflme potasında bulunan takımlar sezonun son 90 dakikasını kayıpsız geçince, 5 takımın 2. lige düfltü¤ü 19891990’dan sonra ilk kez 40 puanlı bir takım 2. lige düflmüfl oldu. Ligin 34. haftasına girilirken 39 puanlı A.Sebatspor’la Ç.Rizespor, 38 puanlı ‹stanbulspor ve 37 puanlı Bursaspor 2. lige düflen son takım olmamak için mücadele ediyorlardı. 4 takım da son 90 dakikayı galibiyetle kapayınca, Fenerbahçe, Galatasaray, Befliktafl ve Trabzonspor’dan sonra lig tarihinde küme düflmeyen tek takım unvanına sahip olan 40 puanlı Bursaspor Adanaspor ve Elazıgspor’un ardından ligden düflen üçüncü takım oldu. ‹kinci Futbol Ligi (A) Kategorisi`nde 2003-2004 sezonuda tamamlandı. ‹flte Süper Lig`e çıkanlar ve 2. Lig`de küme düflenler... Ligi fiampiyon olarak tamamlayan Sakaryaspor ile takipçileri Kayseri Erciyesspor ve Büyükflehir Belediyesi Ankaraspor, gelecek sezon Birinci Süper Lig`de mücadele etme hakkı kazanırken, Adana Demirspor, Göztepe ve ‹zmirspor, ‹kinci Lig (B) Kategorisi`ne düfltü. 903 gol atıldı Süper Ligde bu sezonu son 3 sırada kapayan 40 puanlı Bursaspor ile 22´fler puanla Adanaspor ve Elazı¤spor, lige veda ettiler. Lige yükseldi¤i 1967-68 sezonundan bu yana ligde bulunan Bursaspor, böylece 36 yıl sonra lige veda etmifl oldu. 34 hafta boyunca yapılan 306 maçta, toplam 903 gol atılırken, maç baflına düflen gol sayısı 2.95 olarak gerçekleflti. 40 golle 8. haftasında bu sezonun en yüksek gol rakamına ulaflılan ligde, sezonun en farklı skorlu galibiyetlerini, kendi sahalarında, 3. haftada Fenerbahçe, Elazı¤spor´u 7-1, 8. haftada Gençlerbirli¤i, Adanaspor´u, 11. haftada da Bursaspor, Adanaspor´u aynı skorla 6-0 yenerek elde etti. Ligin 20. haftasında ise futbolseverler yalnızca 16 gol izleyebildi. Ligin 23. haftasındaki 5-4´lük Çaykur Rizespor-Elazı¤spor karflılaflması, 9 golle bu sezon en çok gol atılan karflılaflmaydı. Bu sezon en fazla liderlik koltu¤unda oturan takım, ilk yarıyı lider kapamasına karflın kabus gibi bir ikinci yarı yaflayan ve ancak 3. sırada yer bulabilen Befliktafl´tı. Tam 18 hafta zirveyi bırakmayan siyah-beyazlı ekibin yanısıra, fiampiyon Fenerbahçe 12, ‹stanbulspor da 3 hafta zirve keyfini yaflarken, 1 hafta da puan ve gol averajları aynı olan ‹stanbulspor ve Befliktafl, liderlik koltu¤unu paylafltı. Ligde gol krallı¤ını, 25 golle Konyasporlu Zafer Biryol kazandı. Zafer Biryol´u Fenerbahçe´nin Hollandalı yıldızı Van Hooijdonk 24, F Murat ERBAY Samsunsporlu Serkan Aykut 20, Fenerbahçeli Tuncay 19, Gençlerbirli¤i´nden Youla ve Elazı¤sporlu Yunus da 16´flar golle izledi. Penaltılar 306 maçta hakemler, 5. ve 32. hafta dıflında her hafta penaltı noktasını gösterirken, bu sezon verilen 95 penaltının 70´i golle sonuçlandı. Bu sezon penaltı kullanmayan ve penaltıdan gol kazanamayan takım olmazken, 25. hafta da 7 penaltıyla, hakemlerin en çok beyaz yuvarla¤ı gösterdi¤i haftaydı. 10 vuruflla en fazla penaltı atıfl hakkı kazanan takım olan Befliktafl´ın yanı sıra, 8 atıfl hakkı elde eden Diyarbakırspor da 7´fler gole ulaflarak penaltıdan en fazla golü olan takımlar unvanını elde ettiler. Takımına 7 vuruflta 6 penaltı golü kazandıran Samsunsporlu Serkan Aykut, en fazla penaltı golü olan futbolcu olarak kayıtlara geçti. En'ler En Fazla Galip Gelen Takım: Fenerbahçe (23) En Az Galip Gelen Takım: Elazı¤ (5) En Fazla Berabere Kalan Takım: Konyaspor (14) En Az Berabere Kalan Takımlar: Gaziantepspor, Çaykur Rizespor (3) En Fazla Yenilen Takım: Adanaspor (24) En Az Yenilen Takım: Fenerbahçe (4) En Fazla Gol Atan Takım: Fenerbahçe (82) En Az Gol Atan Takımlar: Çaykur Rizespor, Elazı¤spor (37) En Fazla Gol Yiyen Takım: Elazı¤spor (79) En Az Gol Yiyen Takım: Trabzonspor (38) Futbolcuları En Fazla Sarı Kart Gören Takım: Befliktafl (93) Futbolcuları En Az Sarı Kart Gören Takım: Akçaabat Sebatspor (50) Kendi Sahasında En Baflarılı Takım: Fenerbahçe (17 maçta 12 galibiyet, 3 beraberlik, 2 yenilgi: 39 puan) Kendi Sahasında En Baflarısız Takım: Adanaspor (17 maçta, 3 galibiyet, 3 beraberlik, 11 yenilgi: 12 puan) Deplasmanda En Baflarılı Takımlar: Fenerbahçe, Trabzonspor (17 maçta 11 galibiyet, 4 beraberlik, 2 yenilgi: 37 puan) Deplasmanda En Baflarısız Takım: Elazı¤spor (17 maçta 2 galibiyet, 1 beraberlik, 14 yenilgi: 7 puan) Kendi Sahasında En Fazla Galip Gelen Takım: Fenerbahçe (12) Kendi Sahasında En Az Galip Gelen Takımlar: Adanaspor, Elazı¤spor (3) Toptancı golcüler Birinci Süper Futbol Ligi´nde geride kalan 2003-2004 sezonunda bir maçta en fazla golü Fenerbahçeli Tuncay fianlı, Gençlerbirli¤i´nden Veysel Cihan ile Konyaspor´un ´´Gol Kralı´´ unvanını alan futbolcusu Zafer Biryol attı. Ligin 3. haftasında Elazı¤spor´u Kadıköy´de 7-1 yenen Fenerbahçe´de Tuncay, 4 gol birden kaydetti. 8. haftada ise Gençlerbirli¤i, Ankara´da Adanaspor´u 6-0 yenerken, gollerinden 4´ünü Veysel kaydetti. Üstelik Veysel, bu golleri 2. yarının baflında oyuna girerek, 45 dakikaya sı¤dırdı. ´´Gol Kralı´´ Zafer Biryol ise, takımının 26. haftada Adanaspor´u 4-1 yendi¤i maçta bütün gollere imza koydu. En hızlı gol Birinci Süper Futbol Ligi´nde geride kalan 2003-2004 sezonunun en hızlı golcüsü unvanını Akçaabat Sebatspor´dan Muzaffer Bilazer aldı. Muzaffer, takımının ‹stanbul´da Fenerbahçe ile yaptı¤ı 28. hafta maçında 50. saniyede attı¤ı golle sezonun en erken golünü kaydetti. 35 Teknik adam görev yaptı Birinci Süper Futbol Ligi´nin 20032004 sezonunda, 18 takımda, 6´sı yabancı toplam 35 teknik adam görev yaptı. Sezon boyunca fiampiyon Fenerbahçe´nin yanı sıra, 3. Befliktafl, Denizlispor, Diyarbakırspor, Gaziantepspor ve Gençlerbirli¤i, sezona baflladıkları teknik adamlarla yılı tamamladı. Di¤er 12 takımda ise daha çok ligdeki baflarısızlık nedeniyle teknik adam de¤iflikli¤ine gidildi. Birinci Süper Futbol Ligi´nde bu sezon görev yapan teknik adar ve görev aldıkları hafta sayıları flöyle: Adanaspor: Yılmaz Vural (17), Ahmet Ziya Yüce (17) Akçaabat Sebatspor: Ekrem Al (9), Olkan Yavruo¤lu (1), Mehmet Birinci (24) Ankaragücü: Tevfik Lav (12), Rıza Çalımbay (21), Mustafa Kaplan (1) Befliktafl: Mircea Lucescu (34) Bursaspor: Gheorghe Hagi (12), Ümit Kayıhan (11), Nejat Biyediç (11) Çaykur Rizespor: Hikmet Karaman (19), Yılmaz Vural (12), Erdo¤an Yılmaz (3) Denizlispor: Giray Bulak (34) Diyarbakırspor: Sakıp Özberk (34) Elazı¤spor: Ümit Turmufl (4), Milorad Mitroviç (5), Faruk Gökçe (1), Güvenç Kurtar (21), Alaattin Tutafl (3) Fenerbahçe: Christoph Daum (34) Galatasaray: Fatih Terim (26), Gheorghe Hagi (8) Gaziantepspor: Nurullah Sa¤lam (34) Gençlerbirli¤i: Ersun Yanal (34) ‹stanbulspor: Aykut Kocaman (32), Fahrettin Ömerli (2) Konyaspor: Hüsnü Özkara (6), Mehmet Yıldırım (1), Tevfik Lav (11), Kemal Özdefl (6) Malatyaspor: Ziya Do¤an (17), Mehmet Özdilek (17) Samsunspor: Gigi Multescu (6), Erdo¤an Arıca (28) Trabzonspor: Samet Aybaba (14), Turgay Semercio¤lu (5), Ziya Do¤an(15). 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 34 ‹ Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 GEYK AVI ki Türk Fransa'ya geyik avına gitmifl. Av da av yani... Deniz uça¤ıyla bir krater gölüne inecekler, da¤larda avlanacaklar sonra dönecekler... fiimdi onlara katılalım... Pilot: Beyler göle indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu göle sizi almak üzere iniyorum. Ancak flunu peflin peflin söyleyeyim, adam baflı bir geyik taflıma hakkınız var. Deniz uça¤ı daha fazlasını kaldırmıyor. Bizimkiler: Tamam, biz zaten seri avı düflünüyor de¤iliz, asıl kafamız da¤ılsın diye buradayız. Pilot: Harika, iyi avlar. Rastgele! *** Bir hafta sonra deniz uça¤ı göle iner... Pilot bir bakar ki... Bizimkilerin yanında, adam baflı iki geyik! Pilot: Bravo da, adam baflı tek geyik demifltik. Bu uçak, bu a¤ırlı¤ı taflımaz. Bizimkiler: Ta¤ır ta¤ır. Pilot: Ta¤ımaz. Bizimkiler: Ta¤ır ta¤ır. Pilot: Beyler bakın! Burası Avrupa Birli¤i, her fleyin bir kuralı var. Nizam var intizam var! Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz. Bizimkiler: Havalanır havalanır. Pilot: Olmaz! Bizimkiler: Geçen yılki pilot havalandı ama... Pilot: Havalandı mı? Dört geyikle mi? Buradan mı? Bizimkiler: Evet tastamam öyle. Geçen yılki pilot, dört geyikle havalandı! Pilot: Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa böyle bir fley yapıyor olaca¤ım ama kanıma girdiniz. Hadi yükleyin geyikleri, binin, ba¤layın kemerlerinizi, kalkalım. *** Pilot gazı verir... Deniz uça¤ı göl üzerinde süratlenir... Süratlenir... Kızaklar sudan kesilir ama uçak bir türlü a¤ırlı¤ı kaldırıp yükselemez.... Ve sonuçta burun üstü ormanın içine çakılır, bin parçaya ayrılır. fians eseri kimsenin burnu kanamadan herkes kurtulur. Ormanda, yarı baygın, paramparça olmufl uça¤ın yanında, bizim avcılardan biri kendine gelir, kafayı kaldırır... Arkadaflı da gözlerini açmıfltır... Gözlerini açan sorar: - Len Ahmet, neredeyiz biz? Bizimki flöyle bir etrafa bakar... - Hemen hemen.... Geçen yıl düfltü¤ümüz yerin 200 metre kadar gerisinde! Hayat KOMED-FIKRA 34 EVDEK KUZU Bir inflaata amele alınacaktır. Alınacak elemanları kalfa Cemal'in seçmesi istenir. Adaylar kalabalıktır. Bu durumda Cemal sınav yapmaya karar verir. - Pize 1 kifli lazımdur. Pu nedenle sizu imtihan edece¤um. Bir ara gözü Temel'e iliflir. Burnundan tanımıfltır. Hemflehrisini ifle almak ister. Önce Temeli sınava alır ve sorar. - Hemflerum söyle baa bakalum.. Sana 3 kuzu verdum, sonra 2 kuzu daört kiflilik avc› grubu, tecrübeli avc› Temel'in önderli¤inde ilerlemektedir. Karfl›lar›na küçük bir delik ç›kar. Temel: -yat›n yere, tavflan deli¤i! Bütün avc›lar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavflan ç›kar. Avc›lar hemen vururlar. Tekrar yürümeye bafllarlar. Bir süre sonra büyükçe D ha verdum kaç kuzu oldi? - 6 tane oldi. Cemal biraz bozulur ama çaktırmaz. - Tabi bu soru biraz zor oldu piraz taha kolay›n› sorayum. - Sana 2 kuzu verdum, sonra 1 tane taha verdum kaç kuzi oldi? - Tört kuzi oldi. Cemal sinirlenir, Ama hemsehrisinide ifle almak ister. - Peçi 1 kuzi verdim, sonra bir kuzi taha verdum kaç etti? - Üç etti. Bunun üzerine Cemal iki AVCI bir delik ç›kar. Temel: -Yat›n yere, tilki deli¤i! Yatarlar. Biraz sonra tilki ç›kar, onu da vururlar. Tekrar yola düflerler. Bu defa daha büyük bir delik ç›kar. Temel: -Yat›n yere, ay› ini! Yere yatarlar ve ç›kan ay›y› vururlar. ‹yice keyifle- ÖNCE SEN BALATTIN Adam›n biri iflbaflvurusunda bulunmufl. Görüflmeye ça¤›rm›fllar; görüflme sonuna do¤ru ortalama bir tip olan adama yöneticisi sormufl; -Peki beklentilerin ne? seni ne tatmin eder? Arkadafl saymaya bafllam›fl; -Öncelikli olarak bir araba istiyorum, ayr›ca flu anda bulundu¤um dairenin kiras› biraz fazla onu da flirketin karfl›lamas› iyi olur, maafl olarak da 3000$ dan afla¤› çal›flmam. fiirket yöneticisi, dinler ve; -Biz sana son model bir Cherokee ve Tarabya'da bir villa verece¤iz, ayr›ca bizim bu pozisyonumuz için planlad›¤›m›z maafl 6000$'d›, demifl. Bizim eleman›n gözleri f›rlam›fl; -fiaka yap›yorsunuz, demifl. fiirket Yöneticisi yap›flt›rm›fl; -Önce siz bafllatt›n›z... KAÇ ETSN Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı ifle bafl vururlar. Görüflmeci matematikçiye sorar: - "iki kere iki kaç eder?". Matematikçi cevap verir: - "Dört!". Görüflmeci sorar: - "Kesin dört mü? ir liman bar›nda bir denizci ve bir korsan sohbet etmekte ve karfl›l›kl› maceralar›n› anlatmaktad›rlar. Korsan›n tahta baca¤›n›, elindeki kancay› ve bir gözünü kapatan band› farkeden denizci sorar: "Eee, baca¤›n› nas›l kaybettin?" Korsan anlat›r: "Denizin ortas›nda f›rt›naya yakalanm›flt›k. Dev bir dalga beni güverteden ald› götürdü. Adamlar›m beni ge- B tokat çakar ve tekrar sorar. - Pir kuzi verdum, kaç kuzin oldi? - ‹çi tane. Cemal iyice sinirlenir ve Temeli iyice döver. - Ulan hemfleru teyup ifle almak istedum, sende tam salakmiflsun. Ula sa¤a pir kuzi vermiflsem pir kuzin olur anladun mi? - Olir mi, der Temel. - Penum evde bir kuzi de kendumin var. nen avc›lar yürümeye devam ederler. K›sa bir zaman sonra kocaman bir deli¤in bafl›nda dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar. Temel: -Uflaklar ne ç›kaca¤›n› bilmiyorum. Ama yat›n yere, ne ç›karsa baht›m›za! Ertesi gün gazetelerde: "Dört avc› tren alt›nda can verdi..." Matematikçi kendinden emin cevaplar: - "Evet, kesin dört!" Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüflmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar: - "Ortalama dört eder, yüzde 10 afla¤›ya veya yukari oynayabilir, ama ortalama dört eder!". Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur. Muhasebeci aya¤a kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüflmeciye yaklaflarak sorar: - "Kaç etsin istersiniz? LAZ KOMANDOLAR Ço¤unlu¤unu lazlar›n teflkil etti¤i komando bölü¤ü 10 gündür ormanda, çamurda, aç susuz pislik içinde e¤itim yapmaktad›r. 11.nci gün komutan çavufl Dursun'u ça¤›rd› "çavufl,10 gündür bölük gayet iyi bir performans gösterdi bizde onlar› ödüllendirelim, bugün çamafl›r de¤ifltirebilirler art›k.." "Baflüstüne Komitanum." Dursun çavufl bir heves koflarak bölü¤ü toplar "sizlere çok sevinece¤unuz bir haber çetirdum.. komitan izin verdi bugün erat çamafl›r de¤ifltirecek, s›raya geçin de¤ifltirun. Temel sen ‹drisle.....‹smail sen Kemalla.... Sad›k sen Cemalla KANCA miye çekerken bir grup köpek bal›¤› ortaya ç›kt› ve aralar›ndan biri baca¤›m› kopar›verdi.." "Korkunç..." diye s›zland› denizci. "Peki o kanca nedir?" "Aaa...," diye devam etti korsan, "bir ticaret gemisine borda etmifltik, tabancalar patl›yordu, k›l›çlar flak›rd›yordu. O kargaflada elim koptu gitti... Kimin yapt›¤›n› göreme- dim bile.." "Aman Tanr›m.. Dehflet verici bir fley bu.... Peki gözünün üstündeki bant nedir?" "Bir mart› geldi ve gözümün üstüne pisledi..." diye cevap verir korsan. "Yani gözünü bir kufl pisli¤i mi kör etti?" diye merakla sorar denizci.. "Ama nas›l olur?" Korsan gayet sakin anlat›r: "Kancay› takt›klar› ilk gündü, tamam m›?" KAYSERL Taksinin yokusta frenleri patlam›fl, müthifl bir h›zla afla¤› iniyor. Kayseri'li müflteri ba¤›rm›fl.. - "Durdur flu arabay›.." fiöfor panik içinde hayk›rm›fl.. - "Durduram›yorum!.." - "O zaman taksimetreyi durdur hiç degilse" demifl, Kayserili. EEK BORSASI izim koylu Ahmet efle¤ini satmaya karar vermifl. K›ymeti tafl çatlasa 50 milyon lira eden eflek için pazarl›k pay›n› da ekleyerek 100 milyon lira fiyat koymufl. Komflu köyden acilen efle¤e ihtiyac› olan Mehmet 100 milyon ödeyip almaya raz› olmufl. Köylü Ahmet efle¤ini satm›fl ama akflam da uykusu kaçm›fl. Düflünüp durmufl, - "Mehmet 50 milyon liral›k efle¤e niye 100 milyon lira verdi?" diye. ‹çi rahat etmeyince ertesi gün efle¤ini geri almaya karar vermifl. Pazara gitti¤inde Mehmet'in efle¤i 200 milyon liradan sat›fla ç›kard›¤›n› görmüfl. Sonunda 200 milyon liraya almak zorunda kalm›fl. Ayn› olay bu kez Mehmet'in bafl›na gelmifl. O da ertesi gün efle¤i geri almaya karar vermifl. Bu al›flverifl hergün fiyat arta arta devam etmifl. Birkaç gün sonra pazara bir baflka köyden Hüseyin gelmifl. Hüseyin pazardaki kalabal›¤›n aras›na dal›nca bir de ne görsün: - "Al, al, al, sat, sat, sat" ba¤r›flmalar› aras›nda bir yafll› eflek ve bu efle¤in 1 milyar liral›k sat›fl fiyat›....! Yan›ndakine sormufl - "Hemflerim, bu yafll› esek 1 milyar lira eder mi yahu?" Adam hemen yan›tlam›fl; - "Valla grafikler ortada. Bu efle¤in fiyat› 50 milyon liradan bafllad›, 950 milyon liraya geldi. fiöyle bir tekni¤ine bakarsan görürsün. Efle¤in fiyati 1 milyardaki direncini k›rarsa, 1.5 milyara kadar yolu var." B 5. sayi sayfalar Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 35 BULMACA Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 35 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr 36 Seite 36 SEÇME YAZILAR Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Mesnevî’den Hikâyeler Çölde Bir Bedevi ve Karısının Hikayesi Mevlana diyor ki: O¤lum, sen bütün dünyay› a¤z›na kadar ilimle, güzellikle dolu bir testi bil. O testideki su Allah`›n güzelli¤inden bir damlad›r. fian› yüce olan Allah güzelli¤inden, büyüklü¤ünden ötürü gayb perdesini y›rtt›. Kara topraktan olan flu dünyay› say›s›z varl›klarla, güzelliklerle ve nimetlerle doldurdu. ölde yaflayan bir bedevi kar›s›yla birlikte çad›r›nda oturuyordu. Bir gece kar›s› uzun uzad›ya söylendikten son- Ç ra: - Bu kadar yoksullu¤u, eziyeti çekiyoruz. Herkes hofl, rahat bir ömür sürmekte; biz ise fakirlik içinde yafl›yoruz. Ekme¤imiz yok, kat›¤›m›z üzüntü. Testimiz yok, suyumuz ise gözyafl›d›r. Gündüz elbisemiz günefl, geceleyin yorgan›m›z, döfle¤imiz ay›fl›¤›d›r. Dolunay› ekmek zannedip elimizi gökyüzüne uzat›yoruz; onu almak için. Bizim halimizden yoksullar bile utan›yor. Aç kalma korkusundan gündüzlerimiz gece olmufl- tur. Ne olacak bizim halimiz böyle? diye dert yand›. Kocas› dedi ki: - Be kad›n daha ne zamana kadar dünya mal›n› arzu edeceksin. Zaten ömrümüzden geriye ne kald›. Ak›ll› insan Allah`›n verdi¤inin az›na ço¤una bakmaz. Çünkü ikisi de gelip geçicidir; sel gibi akar gider. Gençli¤inde daha kanaatkard›n, alt›n gibi de¤erli ve sevimli idin. Yafllan›nca alt›n olmay› terk ettin, alt›n biriktirme iste¤ine düfltün. Sen benim eflimsin. Efl olan kiflinin, eflinin huyu ile huylanmas› gerek ki ifller yolunda gitsin. Efllerin birbirine benzemesi gerek. Ayakkab› gibi çift olan fleylere bak da anla. Ayakkab›n›n bir teki aya¤a dar gelince ne olur? Öbürü de bir ifle yaramaz hale gelir. Kad›n kocas›na: - Ey namustan baflka bir fleyi olmayan adam. Art›k senin güzel, büyüleyici sözlerine kanmam. Halimizi gör de utan. Bana kanaattan bahsediyorsun. Bu zamana kadar kanaattan eline ne geçti. Bu flatafatl› sözlerle, bu yapmac›k ifller ne zamana kadar sürecek. Sen bana eflim deme, bana biraz destek ol. Ben insaf›n efliyim, hilenin de¤il. Kad›n, kocas›na böyle birçok sert ve ac› sözler söyledi. Adam kar›s›na: - Han›m! Sen kad›n m›s›n, yoksa keder misin? Ben yoksullukla övünürüm. Yoksulluk benim bafl›m›n tac›d›r. Onu bafl›ma kakma. Mal, mülk, alt›n bafla giyilen külaha benzer. Ancak kel olan bir bafla külah tak›l›r. Yoksullu¤a hor bakma. Ey kad›n! Kavgay›, benimle u¤raflmay› b›rak. ‹yi ile de, kötü ile de kavga edecek, didiflecek halim yok. Susacaksan sus, yoksa kalkar flimdi evi terkederim. Kad›n kocas›n›n öfkelendi¤ini, sinirlendi¤ini anlay›nca a¤lamaya bafllad›. - Ben senden bunu beklemezdim. Senden baflka fleyler umard›m, dedi. Ben senin sadece han›m›n de¤il, aya¤›n›n topra¤›y›m. Bedenim de can›m da, var›m da yo¤um da senindir. Ne arzu edersen o olur. Yoksullu¤a sabr›m kalmad› ise de, bu da kendim için de¤il senin içindir. Sen dertli zamanlarda bana deva oldun. Bu yüzden senin yoksul kalman› istemiyorum. Yemin ederim ki bu a¤lay›fl ve s›zlay›fllar›m kendim için de¤ildir, senin içindir. Fakat sen bana karfl› bu çeflit bir zanna düflünce, ben candan da tenden de vazgeçtim. Art›k senin kölen olurum. Bedevi kar›s›n›n bu a¤lay›fl›, s›zlay›fl› karfl›s›nda söylediklerine piflman oldu. “Nas›l oldu da can›m›n can›na düflmanl›k ettim, can›m›n can›n›n bafl›na tekmeler vurdum” diye düflündü. Sonra: - Han›m, söylediklerime piflman oldum. Sana karfl› haks›zl›k ettim. Art›k aksilik yapmaktan vazgeçtim, sen ne dersen onu yapaca¤›m. Dedi¤in ister iyi ister kötü olsun, ona uyaca¤›m. Çünkü sana afl›¤›m. Seni seviyorum. Sevgi insan› kör, sa¤›r eder. Kad›n arad›¤› f›rsat› yakalam›flt›: - Gerçekten beni seviyor musun? Yoksa seviyor gibi görünerek hileyle beni oyalamak m› istiyorsun. Kocas›: - Allah`a yemin ederim ki seni seviyorum. Bu söylediklerim de gönlümden akan düflünceler ve sözlerdir. - O halde senden bir iste¤im var. Ba¤dat`ta Allah`›n halifesi oturmaktad›r. Ba¤dat flehri onun yüzünden bahar gibidir. O padiflaha gidip kap›s›n› çalarsan, sen de padiflah olursun. Ne zaman kadar de¤ersiz insanlar›n kap›s›n› çalacaks›n. Kocas›: - Ben padiflah›n huzuruna nas›l ç›kabilirim? Bir bahane bulmadan onunla nas›l görüflebilirim? Sebebsiz ziyaret olur mu? Kad›n kocas›na bir ak›l verdi: - Bu testide ya¤mur suyu var. Bu senin mal›n, mülkün, sermayen, ziyaret sebebindir. Bu su testisini al, yola düfl. Ba¤dat`a padiflahlar padiflah›na onu arma¤an olarak götür. Onun huzuruna ç›k. De ki: Bizim bundan baflka hiç bir seyimiz yok. Çölde de bundan daha iyi su bulunmaz. Padiflah›m›z›n çok de¤erli hazineleri varsa da bunun gibi suyu yoktur. Bu su az bulunur. Bedevi kad›n, bak›p bak›p böbürleniyor; ”Kimin böyle bir testisi var. Öyle büyük bir padiflaha gerçekten de çok de¤erli bir arma¤an. Ancak ona lay›k" diye düflünüyordu. Zavall› kad›n bilmiyordu ki padiflah›n bulundu¤u Ba¤dat`›n ortas›ndan, fleker gibi tatl› Dicle nehri ak›yordu. Kocas› da bu övgüye kat›lm›fl: - Kimin böyle bir arma¤an› olabilir. Gerçekten de bizim bir testi ar›-duru ya¤mur suyumuz, ancak padiflahlara lay›k, diyordu. Bedevi testisinin a¤z›n› iyice kapatt›, bir keçeye sard›. Testiyle Ba¤dat`a do¤ru yola düfltü. Testi k›r›lmas›n, ona zarar gelmesin diye üzerine titriyordu. Bedevi, testiyi yol kesicilere kapt›rmadan, tafllara çarpmadan, sa¤lam ve ya¤mur suyu dolu olarak Ba¤dat flehrine vard›. Padiflah›n saray›n› aray›p bulunca kap›s›na dayand›. Saray muhaf›zlar› onu karfl›lad›lar. Bedevi bir fley söylemeden diledi¤ini anlad›lar. Ona: - Ey arkadafl! Nerelisin? Nas›ls›n? Yollarda çok yoruldun mu? Bedevi: - Ey dünyaya güzellikle bakan ulu kifliler! Ben garibim, padiflah›n lütfunu umarak, çölleri aflt›m da buraya geldim. Bu arma¤an› padiflaha götürün. Padiflahtan iyilik dileyen benim gibi bir fakiri yoksulluktan kurtar›n. Getirdi¤im bu, lezzetli ve tatl›d›r. Testi de yenidir. ‹çindeki ar› duru ya¤mur suyudur. Bedevi`nin bu söyledikleri saray muhaf›zlar›n› neredeyse güldürecekti. Ama gülmediler. Testiyi ald›lar. Çünkü saray muhaf›zlar› güzel insanlard›. Bedevi`yi mahçup etmediler. Halife, Bedevi`nin arma¤an›n› görüp bafl›ndan geçenleri iflitince o testiyi alt›nla doldurdu, ona türlü arma¤anlar verdi. Böylece Bedeviyi yoksulluktan kurtard›. O güzel padiflah saray muhaf›zlar›na: - fiu alt›nla testiyi eline verin. Memleketine giderken onu Dicle`nin k›y›s›ndan geçirin, diye emir verdi. O kara yolundan çölleri aflarak gelmifl. Halbuki Dicle`nin yolu memleketine daha yak›n, daha kestirmedir, dedi. Bedevi, padiflah›n arma¤anlar›n› alarak, memleketine dönmek üzere gemiye binince Dicle`yi gördü; utanc›ndan yere kapand›. - Ben bu cömert padiflah›n arma¤anlar›na flafl›rd›m kald›m. Ama as›l flaflt›¤›m fley, onun benim getirdi¤im bu de¤ersiz suyu kabul etmesidir, dedi. Allah`a flükrederek yoluna devam etti. brahim Ethem’in Oluna Öütleri - ‹brahim Ethem ‹slam mutasavv›flar›ndand›r. Do¤um tarihi hakk›nda kesin bir bilgi yoktur. Sekizinci yüzy›lda yaflad›¤› ve Belh sultan› iken, dünya ifllerinden el çekerek tasavvufa yöneldi¤i bilinmektedir. Mekke`de ünlü sufilerle görüfltükten sonra fiam`a yerleflti ve orada çileli bir hayat yaflad›. ‹brahim Ethem, Allah yolunda dünya nimetlerini bir yana b›rakman›n, nefsini yenmenin ve aza kanaat etmenin simgesi olarak tan›n›r. Ey o¤ul! Bu dünya, imtihan ve iptila mahallidir. Onun yüzü yald›zla ve çeflitli süslerle tezyin edilmifltir. Sureti nak›fll›d›r, çirkin bir kad›n gibi... Kafl çekilmifl, yanaklar boyanm›flt›r. ‹lk nazarda tatl› gelir; göze tazelik ve canl›l›k hayali verir. Lakin hakikatte o, üzerine koku at›lm›fl cifeye benzer. Sineklerin ve kurtlar›n içine doldu¤u bir çöplük gibidir. Su gibi görünür; bir serapt›r. fieker suretinde, zehirdir. Onun içi harap ve pek kötüdür. O, bu boyay›, süsü, hayas›zl›¤› ile, söylenenlerin ve anlat›lanlar›n tümünden flerlidir. Onun aflk› sefih ve büyülüdür. Fitneye düflmüfl, ç›ld›rm›fl ve aldat›lm›flt›r. Her kim onun zahirine aldan›rsa ebedi kay›p zehiri ile zehirlenmifl olur. Her kim onun tazeli¤ine ve tad›na bakarsa, onun nasibi sonsuzlu¤a kadar piflmanl›k olur. Ey o¤ul! As›l önemle üzerinde durulmas› gereken ifl, mubah fleylerin fuzuli k›sm›n› terk etmek ve onlar›n zaruri olan miktar› ile yetinmektir. Bu zaruri miktar dahi, ibadet vazifelerinde toplu olmak ve kuvvet bul- mak niyetiyle al›nmal›d›r. fiöyle ki: Yenen yemekten maksat, taatin yerine getirilmesi için kuvvet kazanmak olmal›d›r. Elbise giymekten maksat, avret mahallini kapatmak, s›caktan ve so¤uktan korunmakt›r. Bu k›yas, di¤er zaruri mubah ifllerde dahi devam ettirilmelidir. Amel iflleme vakti gençliktir. Ak›ll› olan bu vakti kaç›rmaz, f›rsat› ganimet bilir. Zira ifl belirsizdir. ‹nsan yafll›l›k zaman›na kalmayabilir. Kald›¤›n› farz edelim, derlenip toparlanmak müyesser olmayabilir. Böyle bir derlenip toparlanman›n oldu¤unu farz edelim; bir amel ifllemeye güç yetmez. Zira o zaman, zaaf›n ve aczin bast›rd›¤› zamand›r. Ey o¤ul! Vakitlerin en flereflisi olan gençlik ça¤›n›, amellerin en faziletlisi olanlar için harcamal›d›r. ‹flbu ameller, mukaddes yüce Hakk`›n ibadet ve taat›d›r. Gençlik ça¤›, ‘nefs-i emmare`nin hükümran olma, fleytan›n kahramanl›k ça¤›d›r. Bu esnada yap›lan az bir amele çok büyük ecir verilir. Sen, fakirlerle sohbetten b›kt›n, zen- ginlerle sohbeti seçtin. Bu yapt›¤›n ne kadar kötü. Bugün gözün kapal› ise, yar›n aç›lacakt›r. Ama piflmanl›ktan baflka fayda olmayacak. Haberleflmek flartt›r. Ey muhib! Zaman kesici k›l›çt›r. Yar›n f›rsat ele geçer mi, geçmez mi bilinmez. En önemli olan› öne almak laz›md›r. Ehemmiyetsizi de yar›na b›rakmal›d›r. Akl›n hükmü ve gere¤i budur. Müminin niflan› budur ki: Ömrü boyunca durdu¤u fikir tek ola, bakt›¤› ibret ola, yürüttü¤ü taat ola. Üç perdeyi adam gönlünden gidermeyince ona devlet kap›s› aç›lmaz: - Bütün dünya kendisine verseler sevinmeye. E¤er sevinirse haristir; haris ise dirlikte huzurdan mahrumdur. - Bütün dünya kendisinin olsa da geri alsalar yerinmeye. - Kiflinin kendini överlerse sevinmeye, söverlerse yerinmeye... Her kim veliler mertebesine ermek isterse helal lokma yiye. Dünya ve ahirete düflkün olmaya. Allah`tan baflkas›na bel ba¤lamaya. ❏ 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 37 37 TANITIM Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Sürgünde Mırıldanmak Hüseyin HASKAYA ..1964 - .. (Pazarc›k) ‹.Ü. Hukuk Fakültesi ile Zürich Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde e¤itim görmüfltür. ‹stanbul ve Gaziantep Barolar›na ba¤l› olarak avukatl›k yapm›flt›r. Sosyal alanlarda, akademik e¤itim ve araflt›rma çal›flmalar›na devam eden yazar, ayn› zamanda ‹sviçre Gazeteciler Cemiyeti ve Dünya Gazeteciler Federasyonu üyesidir. Haskaya halen ‹sviçre'nin Aarau flehrinde yaflamakta ve Hukuk Dan›flman› olarak çal›flmaktad›r. Eserleri Ve Faaliyetleri: ✓ Sessiz Ç›¤l›k/ Lautloses Geschrei – fiiir Kitab› Ülkem Produktion (Aargauer Kuratorium Jüri Edebiyat Ödülünü 1999) ✓ Kula¤›m Radyoda – Müzik Albümü Panorama Müzik Yap›m ✓ Çeflitli Gazete Ve Dergilerde Yay›nlanm›fl fiiirler Ve Deneme Yaz›lar› ✓ Çeflitli Sanatç›lar Taraf›ndan Seslendirilmifl Bir Çok Beste Ve fiark› Sözü ✓ Çeflitli Sanatç›lar için Aranjörlük ve Müzik Yönetmenli¤i Hüseyin Haskaya bize Hüseyin Haskaya’y› anlatabilir mi? Hüseyin Haskaya: 1964 Pazarc›k do¤umluyum. ‹lk, Orta ve Liseyi Pazarc›k’ta okudum. Daha sonra ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirip, ‹stanbul ve Gaziantep’te avukatl›k yapt›m. Daha sonra ‹sviçre’de Zürich Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde e¤itim ald›m. ‹sviçre’de Hukuk Dan›flman› ve Çevirmen olarak çal›fl›yorum. fiu an da halen Sosyal Dan›flmanl›k alan›nda Hochschule für Soziale Arbeit Zürich isimli okula devam ediyorum. Yani sürekli bir kendini yenileme ve gelifltirme süreci yafl›yorum. Evliyim ve eflim Elif Haskaya’da Biyoloji araflt›rmac›s› olarak bir özel kurumda çal›flmaktad›r. K›zlar›m Elif Ülkem ve Ecem Su ise benim en büyük nefle ve mutluluk kaynaklar›m. Neden fiiir ve neden "Sürgünde M›r›ldanmak"? Hüseyin Haskaya: fiiir; çok fleyi belirli formlar dahilinde, az sözle ve okuyucuda bir etki b›rakarak, anlatma sanat›d›r diye düflünüyorum. Y›llard›r bu alanda çeflitli gazete ve dergilerde fliirlerim ve yaz›lar›m yay›nlanmakta idi. Yani fliir yazmak yeni de¤il benim için. Ancak fliirlerin kitaba dönüflmesi yeni bir süreç oldu. 1999 y›l›nda Almanca ve Türkçe fliirlerim Aargauer Kuratorium taraf›ndan Jüri Edebiyat ödülüne lay›k görüldü. Bu ödül fliirlerin kitaba dönüflmesini sa¤lad› ve Sessiz Ç›¤l›k/ Lautloses Geschrei isimli kitap ortaya ç›kt›. Yani ödül, kitaplaflma yolunda, bir nevi itici güç oldu. Aargauer Kuratorium ve Caritas Aargau bu kitab›n yay›nlanmas›n› ortaklafla olarak üstlendiler. Kitapta Ülkem Produktion taraf›ndan ve Caritas yönetiminde 2000 y›l›nda yay›nland›. Kitap ‹sviçre dahilinde çok baflar›l› oldu. Sürekli dinleti ve konser çal›flmalar› ile çok genifl bir kitleye ulaflt› fliirler. Hal böyle olunca fliir çal›flmalar› devam etti. Yap›lan çal›flmalar bu kez 2004 y›l›nda Chivi Yaz›lar›/ Fidenti Kitapl›¤› Yay›nc›l›k taraf›ndan " Sürgünde M›r›ldan- mak" ad›yla yay›nland›. Kitab›n Haz›rlan›fl Süreci nas›l olufltu? Hüseyin Haskaya: fiiir yazmak, sürekli bir u¤rafl› halinde oldu¤undan, tüm çal›flma süreci, devaml› akan su gibiydi. Çal›flmalar› masaya yat›r›p içlerinden modern ile gelenekseli, deneme nitelikli ile klasik yap›l› olanlar› harmanlama çabas›na girdik. Kitab›n önsözü niteli¤inde bir cümle var: “Ben, fliir tad›nda türküler söyleyip, türkü tad›nda fliirler yazman›n derdindeyim”. ‹flte kitab›n a¤›rl›kl› esprisi bu temel üzerine kurulu. Yani istedim ki türkü format›nda fliirler ile fliir tad›n türküler bu kitapta yer als›n. Bu yüzden çok u¤raflmak gerekti. Çünkü sadece fliirlerin ve yaz›lar›n bitmesi yetmiyordu. Ayr›ca müzikal anlamda bir uygunluk tafl›y›p tafl›mad›klar›n› belirlemek durumunday›m. Ve hemen hemen fliirlerin tamam›na yak›n›n› zaman zaman ba¤lama ile ve zaman zaman piyano ile besteleme süreci yaflad›m. Yani müzikal anlamda uygunluklar›n› bizzat yaflayarak test etmek istedim. Biraz sanc›l› da olsa sonuçta kitab›n do¤umu gerçekleflti ve tüm Türkiye’de ve dünyada kitab› temin etmek mümkündür. Hatta ‹nternet üzerinden arama motorlar›ndan kolayl›kla kitaba ulafl›labiliniyor. Gönüllü Sürgünlük ile Zorunlu Sürgünlük ayr›m›n› nas›l yapmaktas›n›z? Hüseyin Haskaya: Sürgün kavram› bir çok de¤iflik boyutta ele al›nabilinir. Nesne anlam›nda sürgünlük, duygu anlam›nda sürgünlük, mekan ve yer anlam›nda sürgünlük, ve bu liste uzay›p gider. ‹nsanlarIn istedikleri bir ortama, mekana yada duygu dünyasIna s›¤›nmalar› bana göre gönüllü sürgünlük olarak addedilebilinir. Ancak baflkalar›n›n bask› ve zorlamas› sonucu bir yerlere gitmek, bir yerlerde yaflamak zorunda kalmak, istenmeyen duygular› yaflamak ise zorunlu bir sürgünlüktür. Ben gönüllü bir nevi dervifl misali inzivaya çekilmeye benzetiyorum ve herkesin bir gönüllü sürgünlük yaflad›¤›na inan›yorum. Ancak zorunlu sürgünlü¤ün her türlüsüne hay›r diyorum. Kütahya`dan sofranıza, TÜRK-PA farkıyla... Kütahya’nın verimli topraı, teknolojinin en son olanaklarıyla ekillenip, usta ellerde nakı nakı ilenip kalıcı güzellie kavuarak yeniden hayat buluyor. TÜRK-PA, kalitesi TSE ve ISO 9001 Kalite Güvence Standard› ile tescillenmi dünya çapında bir markayı, GÜRAL PORSELEN sizlerle buluturuyor. Bizimle Çal›flmak ‹ster misiniz? ‹rtibat ‹çin ➔ ➔ ➔ Mehmet BALBAL 0172-6157090 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 38 ETKİNLİK HABER 38 Haziran-Juni 2004 / Rebiülahir/Cemaziyelevvel 1425 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir HESSEN IGMG AİLELER GÜNÜ PROGRAMI MUHTEŞEMDİ slam Toplumu Millî Görüfl’ün düzenledi¤i ve iki gün süren “Aileler Günü” program› tamamland›. 29-30 May›s tarihlerinde teflkilat›n Kerpen’deki Genel Merkezi’nin genifl alan›nda gerçeklefltirilen “Aileler Günü” bir bayram ve flenlik havas›nda geçti. Çoluk çocuk, genç-ihtiyar, kad›n-erkek binlerce insan›m›za hepsine hitap eden program, çocuklar için özel gösteri ve e¤lence programlar› yer al›rken, okuyucular›n tamam›n›n bayanlardan olufltu¤u Kur’an-› Kerim ziyafeti ile bafllad›. "Biz Bir Aileyiz” slogan›yla Kerpen’deki 20 bin metrekarelik Genel Merkez alan›nda yap›lan Aieler Günü program›nda özellikle Ailenin öneminin gündeme getirildi¤i “Aile ve Önemi” paneli büyük ilgi gördü. Ana-baba ve çocuklararas› iletiflimde dikkat edilecek hususlar, kuflaklar aras› çat›flma, ‹slam’›n aileye verdi¤i önem gibi ara bafll›klarla devam eden paneli IGMG Kad›n Kollar› E¤itim Baflkan› Tünay Ermifl sundu. Panele konuflmac› olarak, Dr. Seyhan Büyükcoflkun ile Sosyal Pedagok. Do¤an Gürer ve E¤itimci Hasan Koç kat›ld›lar. Aileler Günü’nde Konya’dan gelen Sema ekibinin gösterisi izleyicileri büyülerken, geleneksel el becerileri de sergilendi. Bu sergiler aras›nda, Ebru, Hat, Ahflap üzerine hat, kordelalarla çiçek, ‹ yün e¤irme, kilim dokuma, kumafl boyama, batik, Antep ifli el ifllemesi yer ald›. Öte yandan otantik ve nostaljik flark ve cehiz köfleleri ile, Anadolu’dan yöresel yemekler de izleyicilerin be¤enisini kazand›. Aileler Günü program› çerçevesinde, “Veda hutbesi ve Hz. Muhammed (sav)’in vefat›” Hasan Koç’un etkileyici hitab› ile anlat›ld›. Sinema ve tiyatro kültürünün bir arada sunuldu¤u Cine-Tiyatro program›nda konu “Son Durak” idi. Gençlik Kollar›’n›n düzenledi¤i programda ise, Bilgi Yar›flmas› Avrupa Finali ve Ödül Töreni gerçeklefltirildi. Doç. Numan Kurtulmufl’un konuflmac› olarak kat›ld›¤› “Globalleflen Dünya ve Gençlik” semineri ile Sosyal Pedagok Do¤an Gürer’in verdi¤i “Gençlik ve Uyuflturucu” semineri büyük ilgi gördü. Aileler Günü program›n›n ikinci günü paneli ise “Avrupa ve ‹slam” paneli oldu. ‹lhan Bilgü’nun sundu¤u panelde, Avrupa’da müslümanlar ve sorunlar›, Avrupa’da geliflen Islamophobia ve Almanya, Fransa, Hollanda özelinde ve Avrupa genelinde son geliflmeler konular›, IGMG Genel Sekereti O¤uz Üçüncü, Sosyalog Dr. Ahmet Bakcan ve Sosyolog Dr. Hasan Yar taraf›ndan müzakere edildi. Program dolay›s›yla ‹slam Toplumu Millî Görüfl Genel Baflkan› Yavuz Çelik Karahan bir teflekkür konuflmas› yaparken, Genel Sekreter O¤uz Üçüncü de IGMG’nin bir y›l boyunca yapm›fl oldu¤u faaliyet ve hizmetleri sundu. ‹kinci gün ö¤leden sonra program›nda, Ömer Karao¤lu, Hakan Aykut ve Bestami Korkmaz’›n ezgilerini müteakiben de, dünyaca ünlü okuyuculardan Kur’an ziyafeti yer ald›. Programda, Endonezya’l› Kari Muammer Zeynel Abidin ile, Güney Afrika’l› Kariler Abdurrahman Sadien ile ‹smail Londt ve ‹ran’l› Kari Kerim Mansurî hem okuyufl ve hem de sesleri ile büyüleyici ve etkileyici bir Kur’an ziyafeti sundular. Ayr›ca Türkçe ve Almanca kitaplar›n yer ald›¤› kitap sergisinin bulundu¤u programda, dinî, ailevî, gençlik ve e¤itim sorunlar› ile ilgili olarak kifli veya ailelerin özel problemleri ile ilgili bir dan›flmanl›k hizmeti de sunuldu. IGMG Çocuk Kulübü de Aileler Günü boyunce çeflitli etkinlikler sundu. Ömer At›f ve grubu sundu¤u müzik ve çeflitli oyunlar›n yan› s›ra, Nasreddin Hoca ve Kelo¤lan tiplemeleri, Palyaço, Sihirbaz, dönme dolap, çarp›flan arabalar, z›plama kuleleri, Midilli atlar› (Pony), yüz boyama ve çeflitli oyunlar Çocuk Kulübü’nün etkinlikleri aras›nda yer ald›. IGMG Aileler Günü program›n› 15 bin kifli izledi. 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 39 5. sayi sayfalar 03.05.2009 16:34 Uhr Seite 40 Almanya’da fioksuz Helal Kesimde Tek Marka AK-SA Mamüllerinin Özellikleri 1. fioksuz Helal Kesim 2. Kaliteli S›¤›r Eti 3. Sadece S›¤›r Eti ve Koyun Etinden ‹mal Edilmesi 4. Kullan›lan Ya¤lar Kendi Etlerimizden 5. Hiçbir Baflka Et Kar›fl›m› Yoktur 6. fiüphe Duymadan Yiyebilece¤iniz Tek Marka AK-SA Mamülleri Gerçek Şoksuz Helal Kesim Yaptığımızı ve Yapabileceğimizi 7 yıllık Bir Mücadele Sonucu Anayasa Mahkemesinde Kanıtladık! Et ve Et Mamüllerimizle ve 15 Yıllık Tecrübemizle Her Zaman Hizmetinizdeyiz!!! AK-SA Türk Mezbahanesi · Haupt Str. 15 · 35614 Aßlar-Werdorf · Tel: 06443-2519 · Fax: 06443-5790 · E-mail: info@ak-sa.net