PDF SAYI 115 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 115 - Hayat Online
Güçlü Akideye Muhtacız Müslüman Sosyal Hizmet Çalışmaları -İmkanlar ve Sorumluluklar- Dr. Yusuf IŞIK 05 Osman “Ağa” Bey” Yumakoğulları A.Engin KARAHAN 07 Yavuz Celik KARAHAN 19 Hayat Çağır; Rabbinin Yoluna Ama Hikmetle Türkiye’den Nasıl Emekli Olabilirim? Sorular-Cevaplar Murat KUBAT 15 Yaşar CİMŞİT 09 15 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung Sayı/Nr.: 115 • Yıl/Jahre: 13 • Nisan / April 2016 / Cemaziye’l-Ahir 1437 UETD’de Yeni Genel Başkan Yeni Yönetim ve Yeni Dönem Başladı Sofralar Kumanyanızla Bereketlensin Mazlumlar Sevinsin 11 Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşları ve Alman İslam Konferansı Üyesi Kuruluşlar Yeniden Buluştu 16 KT Bank AG Genel Müdürü Kemal Ozan İslami Hassasiyetlerinden Dolayı Bankalardan Uzak Duran ve Bizimle Tanışmak İsteyen Herkese Kapımız Açık 17 ATİB 22. Olağan Genel Kurulunu Gerçekleştirdi 06 Essen’de Türk Üniversiteleri Tanıtım Günleri 20 Paylaşmak Berekettir Köln Üniversitesinde Kur’an-ı Kerim Konferansı 12 )X% _. IGMG Brühl Camisi 2016 Yılı Diyalog Toplantısına Yoğun İlgi 13 $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF “Müslümanlar İçin İslam’a Giriş” Semineri Sona Erdi 10 Rottweil’da Çanakkale Zaferi Tiyatro Gösterisi 20 Artık yatırımlarınızı kazanca dönüştürecek İslami bir bankanız var. KT Bank AG, Alman hukuk sistemine göre kurulan ilk İslami bankadır. KT Bank faiz karşılığında ödünç para alıp vermez. Ürün alıp ürün satan bir tüccar gibi çalışır. Yatırımlarınızda faiz yerine kar ve zarar ortaklığı yapar. Silah, alkol, tütün, kumar gibi alanlardan ve şeffaf olmayan, aşırı borçlu firmalardan uzak durur. Artık size ve değerlerinize yakışan bir banka var. KT Bank. Daha detaylı bilgiye Berlin, Frankfurt ve Mannheim şubelerimizden, 069 255 10 200 no’lu telefondan veya www.kt-bank.de web sayfamızdan ulaşabilirsiniz. KT Bank AG bir Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. iştirakidir. Paylaşmak Berekettir Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir editörden ][ 3 info@hayatonline.eu Bizim değerlerimizde paylaşmak güzel bir haslettir. Paylaşırken en güzel parçayı karşımızdakine, dostumuza, kardeşimize, sevdiğimize vermeyi hep önde tutmuşuzdur. Bu bizim hem dini kültürümüzde ve hem de mili kültürümüzde bulunan önemli bir haslettir. Sevgili dostlar Genel manada insan fıtratı paylaşmayı sevmez diye bir ifade vardır. Özellikle de bulunduğumuz toplumun değer yargıları bu ifadeyi destekler mahiyettedir. Almanya`ya ilk gelen birinci nesil; bu manada oldukça zorlanmışlar ve paylaşma fiilini belki de biraz bulunduğumuz topluma biz öğretmeye başladık. Bizim değerlerimizde paylaşmak güzel bir haslettir. Paylaşırken en güzel parçayı karşımızdakine, dostumuza, kardeşimize, sevdiğimize vermeyi hep önde tutmuşuzdur. Bu bizim hem dini kültürümüzde ve hem de mili kültürümüzde bulunan önemli bir haslettir. Allah, verecek bir şeyi olmayanın muhtaç durumda olana gönül alıcı güzel sözler söylemesini dahi paylaşma bilinci kapsamında değerlendirir. Paylaşmayı emir ve tavsiye eden âyetler, paylaşma bilinci hususunda bazı ölçütler de ortaya koymuştur. Verenin Allah olduğunu hatırdan çıkarmama, paylaşmaya akrabalardan başlama, harcarken dengeli olma, saçıp savurmama, yoksullar, fakirler, yolda kalmışlar, özellikle muhtaç olmasına rağmen isteyemeyenlere verme şeklinde özetlenebilecek bu ölçütler, dengeli bir paylaşma bilincini önermektedir. Şüphesiz belirli bir ömre sahip insan, çoğu zaman geriye dönüp baktığında sadece ah, keşke gibi sözlerle dile dökülen pişmanlıkları görür. Kur'an-ı Kerim bu hususu şöyle dile getirmektedir: “Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!” demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.” Oysa bu sürecin sonlu olduğu bilinciyle her demini değerlendirmeye çalışan kimse, paylaşma bilinciyle infak sorumluluğunu yerine getirir. Her konuda bizlerin en güzel örneği Peygamberimiz (s.a.v), infak ve paylaşma konusunda da hem sözleriyle, hem uygulamalarıyla bizlere örnek teşkil etmektedir. İnfak ve paylaşıma bir de onun rahmet dolu penceresinden bakalım; “Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. Bunu da bulamayan, güzel bir söz ile kendisini korusun.”, “Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için iyi; vermemen kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla…”, “Kim, helâl kazancından bir hurma kadar sadaka verirse, – ki Allah, helâlden başkasını kabul etmez – Allah o sadakayı kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi adına ihtimamla büyütür.”, “Her Allah'ın günü iki melek iner. Bunlardan biri; Allah'ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de; Allah'ım! Cimrilik edenin malını yok et! Diye beddua eder." (Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57) “Cimri ile cömerdin durumu, göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Cömert, sadaka verdikçe, üzerindeki zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını örter ve ayak izlerini siler. Cimri ise, bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer, onu sıkıştırır; genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz.” (Buhârî, Zekât 28 Müslim, Zekât 76–77) Yukarıda ayet ve hadislerde belirtilen bu güzel hasleti gelin mübarek üçaylara girdiğimiz şu günlerde yeniden canlandıralım ve bizim paylaşmamıza ihtiyacı olan tüm kardeşlerimize ulaşalım. Paylaşırken sadece onlar mutlu olmayacaklar, biz de görevimizi yaptığımız için hem mutlu olacağız ve hem de Rabbimizin sevdiği ve emrettiği bir hasleti yapmanın verdiği mutlulukla O`nun rahmetine sığınacağız. Gelelim bizim mahallenin eli kalem tutanlarına... İslami cenahın eli kalem tutan kesiminde son dönemde bir hastalıktır aldı başını gidiyor. Tabi bizim kastettiğimiz bölüm özellikle Almanya ve Avrupa`dakiler. Zaten sağdan saysan 5, soldan saysan 6`yı geçmeyecek kadar az olan kalemşörlerimiz maalesef hem yaşadıkları üzücü tecrübeler ve hem de bulundukları camiaların kadir kıymet bilmemelerinden şikayetle yazı yazma noktasında cimri davranıyorlar. Tabi buna çok cüzi miktarda telif ile ilgili sorunlar da sebeb olmuyor değil. Ama bu sorun yok denecek kadar azdır. Almanya özelinde baktığımızda özellikle çocuklarımızın dini ve milli kül- türlerini alma noktasındaki eksikliklerinden daima şikayetçi oluyoruz. Elhak doğrudur. Ama buranın kültür ve medeniyet yapısını bilen ve çocuklarımızın yetişmesinde bu yapının ne kadar etkili olduğunu bilen ve bu noktada her iki kültür ve medeniyet yapısının içeriğine sahip olan insanımızın, eli kalem tutanımızın sayısı yok denecek kadar azdır. Maalesef Türkiyemiz de dahil olmak üzere yazar çizer takımına yeterince değer verilmiyor. Bu da bu cenahta yetişkin insanımızın olmasını zorlaştırıyor. Yine maalesef devletimizin buradaki insanımıza sahip çıkması ile ilgili sıkıntılar şunun şurası 10 senedir daha yeni yeni hallolurken; bugüne kadar idealist insanların/cemaatlerin çalışmaları bu eksikliği kapatmaya çalıştı. Bu bir gerçek. Ama yine bu idealist insanlar/cemaatler olmazsa, insanımızın buralarda tutunması çok zor oluyor. Yukarıdaki açıklamadan hareketle; Almanya ve Avrupa`daki eli kalem tutan az sayıdaki kardeşimizden beklentimiz; sizin tecrübelerinizi insanımıza gazete, internet, tv vs. ile aktarmanız farz-ı ayndır. Sizin, bizim küsmek gibi, kızmak gibi lükslerimiz olamaz. Eğer biz bunu yaparsak; toplumun önünde gidenler eğer oturursa siz varın toplumun halini düşünün, bizlerin oturmak değil hatta koşmamız, uçmamız gerekir. Gerekirki toplumda kendine gelip ileriye doğru daha bir umutla bakabilsin. Ne dersiniz; Mahmut Bey, Oğuz Bey, İlhan Bey, Mustafa Hocam, Şen Bey, Hulusi Hocam, Şengül Hanım, Ali Bey... Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Milli Görüş Davasının Avrupa`da yayılmasında ilk akla gelenlerden AMGT ve IGMG`nin Kurucu Genel Başkanı, pekçoğumuzun Ağabeyi Osman Yumakoğulları Ağabeyi Cenab-ı Hakk`a uğurladık. Rabbimden mekanını cennet etmesini diliyorum. Tüm İslam Aleminin ve Milli Görüş Camiasının Başı Sağolsun. Not: Kıymetli Kardeşim Yılmaz Yavuz Bey`in evladı İsmail dünya evine girmiştir. Yavuz ailesine iki cihan saadeti dilerim. has bi hal Sinan AKTÜRK Impressum / Künye Hayat Aylık Ücretsiz Gazete Nisan- April 2016 Cemaziye`l-Ahir 1437 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayın Kurulu Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach 04 ][ haber AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu Almanya’da Sağ Populizm Aşırı Sağcılığı Güçlendirdi A K Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu 13 Mart 2016 Almanya’nın Baden Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Sachsen-Anhalt eyaletlerinde gerçekleşen eyalet seçimleri nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. “Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin seçimlerde belirgin bir başarı göstermiş olması kaygı vericidir. Seçimler aynı zamanda merkez partiler açısından kendilerini aşırı sağcı populizminin kısır döngüsünden çıkartmak için bir fırsat olarak da görülebilir.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: AfD’nin üç eyalet meclisine de girmesi endişe vericidir. AfD Saksonya-Anhalt eyaletinde her dört kişiden biri tarafından seçilmiş, hatta bazı bölgelerde her üç kişiden biri AfD’ye oy vermiştir. Batı Almanya’nın bazı bölgelerinde de AfD için yüksek kabul oranları görülmektedir. “Mannheim I” ya da “Pforzheim” seçim bölgelerinde her iki kişiden birinin göçmen kökenli olmasına rağmen, AfD ilk etapta yüzde 23-24’lere ulaşmıştır. Bu durum, ülkedeki yerleşik demokratik güçlere karşı açıkça bir uyarıdır. AfD isimli oluşum, temel insan ve azınlık haklarını sorgulamak için mültecileri defalarca kullanmıştır. AfD yöneticileri sınırda mültecilere karşı ateşli silah kullanımını gündeme getirerek toplumda şiddetli bir şekilde ön yargı ve korkuyu yaymış, bunun sonucunda da hemen hemen her hafta sonu mültecilere ve mülteci kuruluşlarına yönelik şiddet olayları meydana gelmiştir. Bu durum da genel olarak bir göç ülkesi olan Almanya için özelde de Almanya’nıntarihini göz önünde bulundurduğumuzda iyi bir gelişme değildir. Şimdi tüm demokratik güçlere bu fiyaskodan doğru sonuçları çıkarmak için görevler düşmektedir. Eyaletlerdeki seçim sonuçlarına bakıldığında özellikle iki husus öne çıkıyor: Sağcı popülist talep ve sloganlarınkullanılması merkez partileri değil, aşırı sağcı AfD’yi güçlendirdi. Bununla beraber, baştan beri aşırı sağcılığa karşı bir duruş sergileyen ve kamuoyu baskısına rağmen geri adım atmayan politikacılar seçmenler tarafından ödüllendirildi. Bu bağlamda Rheinland-Pfalz’da Sosyal Demokrat Parti adayı Malu Dreyer’e saygı duymak gerekir. Diğer taraftan partilerin hatalarını görüp kabul etmeleri umut vericidir. Zira kararlı bir şekilde anayasal değerlerden yana tavır almayı ihmal ettiler. Ayrıca özgürlükçü demokratik bir anayasanın hangi politikaları öngördüğünü kararlı bir şekilde anlatmak yerine, popülist yaklaşıma dayanan yasal sertleştirmelerle sağcı cenahın taleplerini uygulama hatasına düştüler.” 0 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Üç Aylar ve Regaib Kandili Mesajı 7 Nisan 2016 Perşembe gününü Cuma’ya bağlayan gece Regaib Kandilini idrak edeceğiz. Bu gece ile, dini literatürümüzde “Üç Aylar” olarak bilinen ve Regaib, Mirac, Berat Kandilleri ile Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı gibi Müslümanlar için tövbe etmenin, affın, manevi arınmanın ve kendini yenilemenin habercisi olan mübarek gün ve geceleriyle bereketli bir maneviyat iklimine adım atıyoruz. Aslında tüm zamanlar, günler, geceler, haftalar, aylar ve seneler, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla ve kulluk bilinciyle geçirilir. Her yıl gelen Regaib gecesi de, üç aylar olarak bilinen kutlu zaman diliminin, yani manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı günlerin başladığını bizlere haber verir. Bu kutlu zaman ikliminde, günahlarla sarsılan ruh dünyamızı ve kalbimizi yeniden imar etmeli, nefis muhasebesi yapmalı, ibadet ve taate, tövbe ve istiğfara, hayır ve hasenata daha fazla yönelmeliyiz. Ramazan ile taçlanacak olan bu manevi iklim, İslâm’ın rahmet mesajlarının mümin dimağlarda ve gönüllerde diri tutulmasına, toplumsal hayatta da daha fazla hissedilmesine vesile olacaktır. S Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Üç aylardan Recep ve Şaban, bizleri ruhen ve bedenen Ramazan’a hazırlar. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (sav), Recep ayı girdiğinde, “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a ulaştır!” (Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/259) diye dua etmiş ve üç ayları sevinçle karşılamıştır. İdrak edeceğimiz Regaib, arzu, istek, emel ve tutku anlamlarına gelmektedir. Regaib, diğer bazı kandillerimiz gibi tarihte yaşanmış bir gecenin sene-i devriyesi değildir. Regaib Kandili, bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimizin, bizi esir alan aşırı tutkularımızın ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya koyduğumuz çaba ve gayretlerimizin muhasebesini yapmamız için Rabbimizin her yıl bize lütfettiği mübarek bir gecedir. Bu gece ile birlikte adım atmakta olduğumuz mübarek üç aylar vesilesiyle, son zamanlarda dünyada yaşanmakta olan bütün kötülüklerden, kan, nefret ve gözyaşından kurtularak; tevhide, birlik olmaya, dünya barışının tesisine, adalete ve huzura kavuşmak için Yüce Rabbimize yakaralım. Yaşanan bütün kötülüklerin sonucu olarak vatanlarını terk etmek zorunda kalan mülteci kardeşlerimize bir yardım eli de bizler uzatalım. Bu sayede 21. Yüzyılın Ensar ve Muhacir kardeşliğini yeniden hayatımızda tesis edelim. Bu duygu ve düşüncelerle, başta ülkemizde ve Almanya’da yaşayanlar olmak üzere tüm dünya Müslümanlarının üç aylarını ve Regaib Kandili’ni tebrik ediyorum. Bu vesileyle yeryüzünde akmaya devam eden kanın bir an önce durmasını, rağbetlerimizin iyiye, güzele ve doğruya yönelik olmasını ve bu aylarda yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların kabul olmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum. Prof. Dr. Nevzat Yaşar AŞIKOĞLU DİTİB Genel Başkanı rında ve diğer zengin ülkelerde görmekteyiz. İslam’da yaratılmışların en yücesi ve şereflisi insandır ve aslolan da Allah’a hakkıyla kulluk eden insanlıktır. Bu değerlere sahip (Avrupalı) Müslümanlar olarak, birlikte yaşadığımız toplumlara örnek teşkil edebilmeliyiz. “Üç Aylar”ın girmesiyle birlikte camilerimiz ve derneklerimiz her zamankinden daha canlı ve bereketli faaliyetlere şahitlik yapacaktır. Kelimenin tam anlamıyla sevgi ve saygının kendi aile yuvamızdan başlayarak dalga dalga yayılmasını ve bütün insanlığı kucaklamasını Regaib Kandili vesilesiye Yüce Rabb’imden niyaz ediyorum. Camiamızın ve bütün Müslümanların Regaib Kandillerini tebrik ediyor, Cenab-ı Allah’tan insanlığa huzur ve barış diliyorum. İhsan Öner ATİB Genel Başkanı Aziz Müslümanlar, Değerli Kardeşlerim enenin diğer aylarına kıyasla, İslam’da özel bir yere ve öneme sahip “Üç Aylar”ın başlamasıyla birlikte bu gece de Regaib Kandili’ni idrak etmiş olacağız. Dünyayla ahiretimizi dengelemek, iman ettiklerimizle fiiliyatımızı gözden geçirmek ve gecenin anlamına denk düşer bir ruh haliyle, yüzümüz kadar kalbimizi de Rahman ve Rahim olan Allah’ a yönlendirmek için Regaib Kandilini bir fırsat ve vesile olarak bilmeliyiz. Sadece maddi bolluk ve refahın, teknolojik üstünlüğün insanlığa huzur ve mutluluk getirmediğini, maneviyattan yoksun ileri sanayi toplumla- Güçlü Akideye Muhtacız Ýslâm, takip edilmesi gereken yolun çerçevesini çizmiþtir. Allah’ýn Kitabý ve Resûlüllah’ýn Sünneti, Ashab-ý Kiram, Tabiîn ve onlarý izleyen ümmetin muvahhid alimleri ve kanaat önderleri yolun nasýl sürdürülmesi gerektiðini göstermiþlerdir. G eçmiþ tarihi, büyük fetihler ve kahramanlýklarla dolu olan müslümanlar, günümüzde parçalanmýþlýk ve fikrî ihtilâflar içinde güç kaybýna uðrayýp büyük sýkýntýlarla yüz yüze kalmýþ bulunmaktadýr. Bunda dýþ güçlerin etkisi olduðu kadar, müslümanlarýn sorumluluklarýný yerine getirmemelerinin de payý büyüktür. Allah’ýn rubûbiyet, ulûhiyet, isim ve sýfatlarýna, meleklerine, kitaplarýna, peygamberlerine, âhiret gününe, hayýr ve þerri ile kadere, gayba dair sabit olmuþ diðer konulara, Ýslâm Dîninin esaslarýna, müctehitlerin icma ettiði konulara þeksiz ve þüphesiz inanmak gerekir. Ayrýca emir, hüküm ve itaat konusunda Allah’a sarsýlmaz bir kalple teslim olmak ve Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’e bütün varlýðýmýzla uyarak küfrün nifakýn ve zulmün fýrtýnalarýna ve bozgunculuk tufanlarýna karþý durabiliriz. Ýslâm karþýtlarýnýn her geçen gün artan saldýrýlarý karþýsýnda ayakta durmanýn ve direnmenin yolu saðlam bir akîdeden ve Ýslâm’a teslimiyetten geçmektedir. Müslümanlarýn varlýðýna tahammül edemeyen ve yeryüzünde Ýslâm’dan eser býrakmamak için çabalayan Ýslâm karþýtlarýnýn her gün farklý þekillerde devam eden saldýrýlarýna karþý durma ve bunlarý etkisiz hale getirme Yüce Allah’a güçlü bir akîdeyle mümkündür. Müslümanca yaþamanýn, Ýslâm dýþý düþünce ve hayat tarzlarýnýn dayatmalarýna karþý durmanýn dayandýðý kuvvet akîdedir. Akîde güçlü olursa sýkýntý ve zorluklarýn niteliði ne olursa olsun sahibini dimdik ayakta tutar. Her þeyin Rabbi ve mut- dosya ][ 05 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir lak Mâlikinin Allah olduðuna, ortaðýnýn bulunmadýðýna ve tek yaratýcý, bütün kâinatý çekip çeviren, iþlerini idare eden ve tasarruf eden, kullarý yaratýp rýzýklandýranýn ve hayat veren ve de canlarýný alanýn O (c.c) olduðuna kesin olarak inanýp baðlanan insanýn hayatýnda dünyalýklarýn ciddi bir etkisi kalmaz. Zira bu inanç ve akîde insana büyük bir enerji ve sarsýlmaz bir kuvvet kazandýrýr. Sahibini ileriye götürmeyen, küfürle, nifakla ve münkerat ile mücadeleye sürüklemeyen îmanýn bir kez daha gözden geçirilmesi gerekir. Bahaneler üreten ve dünyanýn aldatýcý cazibelerine gark olanlar gerçek kulluk yapamaz, Ýslâm’a ve müslümanlara gereði gibi hizmette bulunamazlar. Müslümanlarýn akîde bakýmýndan güçlü olduklarý dönemlerde Ýslâm karþýtlarýnýn saldýrýlarýnýn ciddi bir etkisi olmamýþtýr. Bunu farkeden þer odaklar müslümanlarýn birliðini bozmak için ilk baþta akîdelerini zayýflatmaya ve onlarý þüphe içerisine düþürmeye çalýþtýlar. Akîdede gevþeklik ve sarsýntýlarýn oluþmasýyla ardý ardýna gelen darbeler, müslümanlarýn büyük sýkýntýlar yaþamasýna neden oldu. Allah’a gerçek anlamda îman etmiþ bir müslümanýn dünyevî gelecek kaygýsý taþýmamasý gerekir. Dr. Yusuf IŞIK Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 yusufisik.yi@gmail.com Ehl-i Sünnet mezheblerinden Hanbelî mezhebinin imamý Ahmed Ýbn-i Hanbel’in þu nasihatý ne kadar manidardýr: “Rýzký Yüce Allah üstlendi ise bu telâþ niyedir? Cehennem hak ise, bunca isyan nedendir? Dünya fânî ise, dünyaya gönül baðlamak nedendir? H er þ e y A l l a h ’ ýn k a za v e kaderiyle ise, bunca korku niyedir? Münker ile Nekir sorgusu hak ise, dünya ile avunma niyedir? ............. Ýslâm, takip edilmesi gereken yolun çerçevesini çizmiþtir. Allah’ýn Kitabý ve Resûlüllah’ýn Sünneti, Ashab-ý Kiram, Tabiîn ve onlarý izleyen ümmetin muvahhid alimleri ve kanaat önderleri yolun nasýl sürdürülmesi gerektiðini göstermiþlerdir. Bundan dolayýdýr ki, Ýslâm karþýtlarý, büyük bir ateþ tutuþturmaya çalýþmaktadýr. Tutuþturduklarý ateþ, müslümanlarýn evlerine de sýçramakta, evlâtlarýný yada yakýnlarýný felâkete sürüklemektedir. Evlâtlarýmýzý, yakýnlarýmýzý, komþularýmýzý ve diðer müslümanlarý bu felâketten kurtarmak en önemli görevlerimizdendir. Ýslâm’ý öðrenip öðreterek ve yaþayarak bu büyük yangýnýn önünde durabiliriz. Her türlü ihmâl ve gevþeklik, bu yangýnýn her þeyimizi yok etmesine ve felâketin bize aðýr kayýplar verdirmesine yol açabilir. Bunun için Ýslâm’ý doðru teblið ve doðru temsil etmeliyiz. Bu uðurda her zamankinden çok daha fazla çalýþmalýyýz. Çalýþmak bizden muvaffakiyet Allah’tandýr. 06 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 ATİB 22. Olağan Genel Kurulunu Gerçekleştirdi A vrupa Türk İslam Birliği, 12 Mart 2016 tarihinde yüzlerce delegenin katılımıyla 22. Olağan Genel Kurulunu ATİB Genel Merkezi’nde gerçekleştirdi. Genel kurula, Genel Merkez üyeleri ve ATİB bünyesinde faaliyet gösteren derneklerden yüzlerce delege katıldı. İki adayla yapılan genel kurulda ATİB Genel Başkanı İhsan Öner yeniden genel başkan seçildi. Açılışını ATİB 22. Dönem Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen’in yaptığı genel kurulda açık oylama ile Nurdoğan Aktaş, divan başkanlığına, Köksal Akçay ve Cihat Zorlu başkan yardımcılıklarına, Özlem Çelebi ile Zehra Tüfekçi de katibe olarak seçildiler. Daha sonra ATİB Genel Merkez Camii Din Görevlisi Seyit Lüleci’nin Kur’an tilavetinin ardından İstiklal Marşı okundu. ATİB 22. Olağan Genel Kurulu’nun açılış konuşmasını yapan ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, birlik ve beraberlik mesajları vererek başladığı konuşmasında görevi süresince yapılan faaliyetler hakkında özet bilgiler sundu. ATİB’in ahde vefa üzerine kurulmuş bir teşkilat olduğunun da altını çizen Öner, teşkilatının kuruluşundan bugüne emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in konuşmasının ardından ATİB 22. Dönem Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen 22. Dönem faaliyet raporunu sunarken, 22. Dönem Genel Başkan Yardımcısı Harun Kılıç da muhasebe raporunu okudu. Her iki raporda delegelerin oylarıyla ibra edildi. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner ile ATİB’de birçok görevde bulunan ve en son olarak haysiyet divanı başkanlığını yapmış olan Durmuş Yıldırım’ın genel başkan adayı olduğu genel kurulda adaylar seçim öncesi birer konuşma yaptılar. İlk olarak Durmuş Yıldırım kürsüye gelerek 23. Dönem için yapacakları çalışmaları ve programları delegelere sundu. Ardından da ATİB Genel Başkanı İhsan Öner de kısa bir konuşma yaparak seçimlerin sağlıklı geçmesi temennisinde bulundu. Delegeler kurulan sandıklarda oylarını kullanırken ATİB Kurucularından Cevat Saraç, ATİB Eski Genel Başkanı Selahattin Saygın ile ATİB Kurucularından ve Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Dr. Ali Batman konuşma yaptılar. Birlik ve beraberlik mesajları verdikleri konuşmalarında genel kurulun özellikle çift adayla yapılmasının umut verici olduğunun altını çizdiler. Tüm delegelerin oylarını kullanmasının ardından seçim kurulu oyları ve sonuçlarını divan heyetine bildirdi. Heyecanlı bekleyişin ardından Divan başkanı Nurdoğan Aktaş İhsan Öner’in delegelerin oylarıyla 23. Dönem Genel Başkanlığına seçildiğini ilan etti. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in tekrar genel başkan seçilmesi ayakta alkışlandı. Yeniden güven tazeleyen İhsan Öner kürsüye gelerek “bu seçimin kaybedeni yoktur” diye başladığı konuşmasında “herkesi kucaklayan bir anlayışla yolumuza devam edeceğiz. ATİB’in bu birliğini ve beraberliğini kimsenin bozmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Ardından diğer genel başkan adayı Durmuş Yıldırım’ ın elinden tutarak havaya kaldıran ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, verdiği bu resimle bu birlik ve beraberliği daha da pekiştirmiş oldu. Daha sonra divan başkanı Nurdoğan Aktaş 23. Dönem Genel Yönetim Kurulu Listesini, Haysiyet ve Denetleme Kurulu Listesi ile Genel Başkan Danışma Kurulu listesini delegelere okudu. Müslüman Sosyal Hizmet Çalışmaları -İmkanlar ve SorumluluklarCami cemiyetlerimiz şu an bir dönüm noktasındalar. Gelecekte sadece bir ibadet mekanını işleten ama pek bir toplumsal etkinlikleri olmayan “Cami Yapma ve Yaşatma Dernekleri”ne mi dönüşmek istiyorlar, yoksa toplumsal hayatta bir etkinliği olan, söz sahibi aktif bir unsur mu olmak istiyorlar. “ Federal seviyede ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun kuruluşu daha nihayete ermiş durumda değil.” Alman İslam Konferansı’nın aktüel bir ara sonuç belgesindeki bu ifade ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun gelişimi ile ilgili durumu özetlemekte: Herşey daha gelişim sürecinde ve varılacak nokta daha belli değil. Ne Alman İslam Konferansı’nın kendisi ne de Alman İslam Konferansı’na katılan müslüman cemaatler bu konuda niyet belirtisinden öteye giden somut gelişmeleri ortaya koyabilmiş değiller. Bu gecikmeye sebep olan katılımcıların isteksizlikleri değildir. Siyasi cenahta ve müslüman cemaatlerde bu yola girme konusunda bir çekince sözkonusu değil. Gecikmeye sebep olan daha çok müslüman cemaatlerin kendilerini ve görev alanlarını tanımlamadaki son yıllarda yaşadıkları süreçtir. Bundan daha 40-50 sene önce sadece pratik ihtiyaçlardan doğan müslüman dini cemaat yapıları daha ancak son 10-15 yıldan beri Alman Din-Devlet Hukuku’nun öngördüğü “Dini Cemaat” (Religionsgemeinschaft) statüsü ile kendilerini tanımlamaktalar. Özellikle son 10 yıl bu statünün ortaya koyduğu sorumlulukları ve gerekçeleri yerine getirme çabası ile devam etmiştir. Alman siyasetinin artık cemaatlerin fiiliyatta bu statüye sahip olmalarının kabulünden sonra, bu statü ile de ilintili olan sosyal alanda aktif olma beklentisi sesli bir şekilde bir ödev olarak dillendirilmeye başlandı. Mülteciler ile aktüel yaşanan süreç ve mültecilerin çoğunluğunun müslüman olması da bu süreci hızlandırmakta. Müslüman cemaatler açısından şu anki en sıkıntılı durum, sahip oldukları Müslüman Dini Cemaat statüsüne dahi alışabilmiş değilken, bu yeni ortaya çıkan beklentileri karşılayamama yönünde. Şüphesiz ki mevcut yapılarında şu an da müslüman dini cemaatler sosyal alanda hizmetler ortaya koymaktalar. Birçok zaman kendileri dahi bunun farkında olmasalar da. Mesela cami cemiyetlerinde gerçekleştirilen gençlik çalışmaları, birçok eğitim faaliyeti ve sosyal yardım hizmetleri zaten dosya ][ 07 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir bu tanımın içine girmekte. Alman İslam Konferansı’nın hazırlattığı bir araştırma da zaten tam da bu sonucu ortaya koymakta: Cami cemiyetlerinde sosyal hizmet çalışmaları zaten mevcut ama gelenekselleşmiş Kurumsal Sosyal Hizmet Ağı’na dahil değiller. Müslüman cemaatler içindeki sosyal hizmet çalışmaları Almanya’da çok ileri bir kurumsallaşmaya sahip olan Sosyal Hizmet Kurumlarının (Wohlfahrtsverbände) kurumsallaşma seviyelerinden çok uzaktalar. Bunun başlıca sebeplerinden biri de, müslüman dini cemaatlerimizin kuruluşlarında bu şekilde planlanmış olmamaları yatmakta. İlk kuruluş yıllarında dini cemaat olma bilinci olmadığı gibi sosyal hizmet kurumu oluşumlarının sunduğu imkanlar da bilinmememkte, bu tür kurumsallaşmış bir çalışmanın yapılabilirliğinin dahi farkına varılmamıştı. Halbuki Almanya’da Sosyal Hizmet kurumları Devletten sonra ikinci büyük iş sektörü olma konumundalar. Sosyal Hizmet kurumu denildiğinde çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren kurumlardan bahsetmekteyiz. Ana okullarından tutun da bizzat okullara kadar, bunların yanı sıra farklı eğitim ve gençlik yapıları, yardım kuruluşları, ihtiyarlar bakım evleri, hastaneler ve hayatımızda bir şekilde karşılaştığımız, özellikle zor zamanlarda baş vurduğumuz kurumlar sosyal hizmet kurumu olarak faaliyet göstermekteler. Ve bu alanların birçoğunda şu an itibari müslümanlar tarafından üretilen sunulan hizmetler çok cüzi durumda. Mesela daha yeni yeni ana okulları kurulup işletilmekte, özgün eğitim kurumları parmakla sayılacak sayıda. Halbuki bu alandaki ihtiyaçlar insanlarımız tarafından açıkça dile getirilmekle birlikte bunların karşılanması için başvurabilcekleri müslümanlar tarafından işletilen kurumlar yok denilebilcek sayıda. Bu eksiklik imkansızlıktan değil, bu ihtiyaçları tanıma ve gereğini yapmamaktan kaynaklanmakta. Mesela birçok cemiyetimizde ilk kurucu neslimiz emeklilik yaşına çoktan ulaşmış durumda. Birçoğu için Türkiye’ye dönüş hayali gerçekleşmediği gibi, modern hayatın getirdiği zorluklar ile çok yoğun bir şekilde karşı karşıya kalmaktalar. Özellikle ailelerin küçülmesi, çocuk ve torunların işleri sebebiyle uzak mesafelerde bulunmaları bu nesilde en çok ihtiyaç duydukları dönemde yalnızlık sorunu ile karşı karşıya kalmalarına sebep olmakta. Cami cemiyetlerimiz sosyal ortam oluşturma adına vakit geçirebilecekleri mekanlar olmasına rağmen, bu emektar neslimiz için çok da fazla imkan ve hizmetler oluşturamamakta. Ki Almanya’da bu tür çalışmalar klasik olarak sosyal hizmet kurumunun faaliyet alanına düşmekte. Birinci nesil örneğinden yola çıkacak olursak, birçok cemiyetimizin hali hazırda kiraya verdikleri ve gelir kaynağı olarak gördükleri daireleri A. Engin KARAHAN Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 karahan@religion-recht.de mevcut. Sadece kira geliri kaynağı olarak bakılan bu daireler yaşlı insanlara yönelik geliştirilebilecek olan “destekli yaşam evleri” (Betreutes Wohnen) gibi konseptler bağlamında değerlendirilebilir. Yine aynı şekilde kira gelirinin olacağı bu konseptte ek olarak yaşlı insanlarımızın yaşlılıktan dolayı ihtiyaç duydukları yardımlar hizmet olarak sunularak yaşamlarında kolaylaştırmaya gidilebilir. Sosyal hizmet kasaları tarafından da maddi olarak desteklenen böyle bir çalışma ile cemiyetimize gelen yaşlılıktan dolayı yardıma muhtaç olan cemaaatimize destek verdiğimiz gibi, aynı zamanda da cemiyetimizde istihdam imkanı oluşturmuş oluruz. Benzer bir durum Ana Okulları içinde geçerli. Mekan olarak birçok cemiyetimiz gerekli şartları yerine getiriyor olsa da, konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarından kendi cemiyetlerinde resmi bir ana okulu kurmaktan çekinmekteler. Halbuki böyle bir adım hem çocuklarımız için dini hassasiyetlere dikkat edilen bir ana okulu kurmamızı sağladığı gibi, yine kendi cemiyetimizde kendi eğitilmiş insanlarımızı değerlendirme imkanı da sunacak ve cemiyetlerimizin cazibesine de katkı sağlayacaktır. Bu noktada eksik olanın imkan değil, bilinç olduğunu ifade etmiştik. Kurumsallaşmış sosyal hizmet çalışmaları için gerekli bilincin oluşturulmaması, yakında sadece bilincin değil, imkanların da azalması anlamına gelebilir. Cami cemiyetlerimiz şu an bir dönüm noktasındalar. Gelecekte sadece bir ibadet mekanını işleten ama pek bir toplumsal etkinlikleri olmayan “Cami Yapma ve Yaşatma Dernekleri”ne mi dönüşmek istiyorlar, yoksa toplumsal hayatta bir etkinliği olan, söz sahibi aktif bir unsur mu olmak istiyorlar. Bu sorunun cevabı cemiyetlerimizin kurumsal olarak sosyal faaliyet alanlarına açılıp açılmayacaklarında yatmakta. Bu sorunun cevabıyla cemiyetlerimiz bir yerde de toplumun merkezine mi yerleşmek istiyorlar, yoksa marjinallikle mi yetinmek istiyorlar, bunu belirlemiş olacaklar. Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele IGMG Sosyal Yardım Derneği IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. T +49 221 942240-430 | F +49 221 942240-435 www.hasene.org | kumanya@hasene.org | haseneorg — Havale için banka bilgileri | Bankverbindung: Hesap Sahibi | Kontoinhaber: IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. Banka | Bank: Kreissparkasse Köln IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE 33 Amaç | Verwendungszweck: Destekçi No veya [Adresiniz] | Spender-ID oder [Adresse], 0002356 Kumanya Kampanyası 2016 SOFRALAR KUMANYANIZLA BEREKETLENSiN, MAZLUMLAR SEViNSiN Lebensmittelkampagne 2016 EURE LEBENSMITTELPAKETE, EIN SEGEN FÜR DIE ARMEN UND BEDÜRFTIGEN 50 ½ BiR KUMANYA BEDELi LEBENSMITTELPAKET 09.04. - 15.05.2016 Türkiye’den Nasıl Emekli Olabilirim? Sorular-Cevaplar - dosya ][ 09 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Yaşar CİMŞİT Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 ycimsit@hotmail.com Burada yardım aldığımda, Türkiye`den emekli maaşı alabilir miyim? -Eşim 2010 yılında vefat etti. Türkiye’den emekli olabilir miyim? Saygıdeğer okuyucular zaman zaman sizden gelen sorular arasında yukarıdaki konular ile ilgili sıkça soru sorulmaktadır. Bu sorulara biz de bazen birebir bazen de mail yoluyla cevap vermeye çalışıyoruz. SGK`nın yurtdışı borçlanma kanunu halen daha yürürlükte, herhangi bir değişiklik olmadığından Türkiye’den emekli maaşı almanın şartı yurdışı çalışmasının sonlanması gerekiyor. Belki de haklı olarak şöyle bir soru ile konuyu daha da açıklığa kavuşturmak gerekir, Harz 4, Jobcenter, Minijob veya 480 Euro diye adlandırılan çalışmalarınız devam ettiği sürece Türkiye’den emekli maaşı alamazsınız. Neden? Çünkü iki ülke arasındaki Sosyal Güvenlik anlaşması gereği yasal olarak yurtdışı borçlanmasından faydalanan vatandaşların Türkiye’den borçlanarak emekli olmayı hak kazanırlar, oysaki emekliliği borçlanarak ödemek ile maaş almak ayrıdır, yani emeklilik borçlanmanızı yaparak hak ettiğiniz halde maaş almadan buradaki işinize devam edebilirsiniz. Şimdilik yürürlükte olan yasalar gereği Emeklilik Maaşı almanın tek yolu Almanya’daki iş aktinizin sonlanmasıdır. Almanya’da herhangi bir resmi kurumdan hayatınızı idame ettirmek için yardım alanlar da, Türkiye’den emekli maaşı alamazlar. Eşlerden herhangi birinin vefatı ile HAK sahipliği emeklilik için mutlaka bir uzmandan destek alarak 900 veya 1800 günden borçlanarak Türkiye’den emekli olabileceğinizi hatırlatırım. Hak sahipliği emekliliğinden dolayı Almanya’da işinizden ayrılmadan veya herhangi bir kamu kurumundan yardım almış olsanız dahi HAK sahipliği emeklilik maaşını alabilirsiniz. Değerli okuyucular mail yoluyla sizlerden gelen özel sorularınız ve cevaplarınız 1 . S o ru : Ben Emine K. 23.12.1970 duğumluyum, evlilik yoluyla 1987 yılında Almanya’ya geldim, ilk çocuğum 1989, ikinci çocuğum 1991, üçüncü çocuğum 1996 ve dördüncü çocuğum 1998 yılında dünyaya geldi. Almanya’ya gelmeden önce 1987 yılının 7 Ocak`tan 15 Nisan`` kadar SSK`lı olarak çalıştım. Nasıl emekli olabilirim ve ne kadar ödemem gerekir? 1. Cevap: Emine hanım, Türki- ye’de SSK`lı olarak çalışmış olduğunuz toplam 68 gününüzün mevcuttur. Yurtdışı borçlanmanızı SSK`dan yapabilirsiniz. Almanya’da çalışıp çalışmadığınızı belirtmemişsiniz. 5300 günden borçlanarak 45 yaşında emekli olabilirsiniz. 2. Soru: Ben Ahmet Serdağlı 09.03.1967 doğumlu, 1987 yılında normal 20 ay Askerlik yaptım.1990 yılında evlilik yoluyla Almanya’ya geldi, ilk defa 1991 yılın Mart ayında Almanya’da sigortalı olarak işe başladım, 2006 yılından itibaren kendi işimi kurdum. Ben nasıl emekli olabilirim ve kadar ödemem gerekiyor? 2. Cevap: Ahmet bey sorunuzun içinde bazı cevapları bulamadık. Türkiye’de herhangi bir işyerinde SSK`lı olarak çalıştınız mı? Ve vatandaşlık durumunuz nedir? Şayet Türk vatandaşı ve SSK`lı olarak çalışmanız mevcutsa 20 aylık askerliğinizin borçlanması sizi 20 ay önce emekli olmanızı sağlar. Diğer bir cevapla 5450 günden borçlanmanız gerekir ve 51 yaşında emekli olabilirsiniz. 3 . Soru : Ben Ayten Tellioğlu 16.07.1965 doğumluyum, 2 yaşında Almanya’ya geldim, 16 yaşında meslek eğitimine başladım. 1985 yılında evlendim ve ilk çocuğum 1987 ikinci çocuğum 1990 ve 1994 yılında dün- yaya geldi, 2004 yılına kadar çalıştım o zamandan bu tarafa ev hanımıyım. 2008 yılında Alman Vatandaşlığına geçtim ve 2012 yılında Türkiye’de usulüne uygun olan bir işyerinde 20 gün SSK`lı olarak çalıştım. Nasıl emekli olabilir ve kaç günden borçlanarak emekliliği hak edebilirim? 3. Cevap: Ayten hanım Alman vatandaşı olmanız sizin emekli olmanıza engel değildir. Türkiye’de SSK``ı olarak çalışmanızı yaparak çok önemli bir avantaj sağlamış oluyorsunuz. Şu andaki yaşınız 50, oysa 40 yaşında emekliliği hak kazanmışsınız. Fakat yine de geç kalmış değilsiniz. Yurtdışı borçlanmanızı 5000 iş gününden borçlanarak hemen emekli olur ve maaş almaya başlarsınız. Borçlanmada Tahsis Talep formunu doldururken mutlaka bir uzman desteği almanızı tavsiye ederim. Yaşar Cimşit İrtibat: Emeklilik Danışma Merkezi SGK Uzmanı ve Sosyal Danışman Gräfenau Str. 20 67063 Ludwigshafen/ Almanya Tel: 0621-62902955 Fax:0621-68567572 Mobil: 0172 7063 816 E-Mail: ycimsit@hotmail.com GMG Köln Bölgesi şubelerinden Brühl cami Fetih Proğramı düzenledi. Yaklaşık 400 kişinin iştirak ettiği proğram Kur'an tilaveti ve İstiklal Marşı ile başladı. Proğram sunumunu İlahiyatçı ve Bürühl Cami eğitimcilerinden Mustafa Güngör yaptı. Programın açılış konuşmasını Brühl Cemiyet Başkanı Hüseyin Duran Brühle yapım müsaadesi alınan yeni yapılacak Cami inşaatıyla ilgili son gelinen noktayı katılımcılarla paylaştı. Duran eğitim biriminin yaptığı salon proğramı hakkında emeği geçenlere teşekkür etti. Brühl cemiyetinde eğitim alan öğrenciler sınıf sınıf sahne aldılar. Her sınıfın ayrı ayrı şiirler, ilahiler ve marşlarla süslediği programda fethin canlandırıldığı tiyatro anında heyecanın zirve yaptığı gözlendi. Amatör ruh ve heyecanla profesyönel bir oyun ortaya koyan Brühl Camii öğrencileri izleyicileri; zaman zaman gözyaşlarına boğdu, zaman zaman da coşkulu anlar yaşattılar. Brühl Camii İmam-Hatibi Salman Aydın; "İstanbul'un Fethi İslam ve Dünya tarihi açısından çok önemliydi. Ancak bugün bizler için yaşadığımız topraklarda, komşularımızın, iş arkadaşlarımızın toprakların sahiplerinin gönüllerini fethetmenin asıl görev olduğunu, bunun da ancak İslam`ın örnek ahlakını yaşamakla mümkün olacaktır" dedi. IGMG Köln Bölgesi adına proğrama katılan Bölge Başkan Yardımcısı İsmail Demirci yaptığı selamlama konuşmasında; proğram hakkında takdir duygularını ifade ettikten sonra özellikle tiyatro oyuncularını tebrik etti. Bölge adına proğrama emeği geçen, Eğitim Başkanına, eğitimcilere ve öğrencilere teşekkür etti. Proğram sonunda Camii Eğitim Başkanı Hamza Aydın eğitim faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra; proğramda emeği geçen tüm eğitimcileri tek tek sahneye davet ederek teşekkür etti. Proğram Kur'an tilaveti ile son buldu. I Brühl Camiinde Fetih Coşkusu 10 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 “Müslümanlar İçin İslam’a Giriş” Semineri Sona Erdi D İTİB Akademi tarafından, hayata geçirilen ve özellikle Almanya’da yaşayan muhtedilere yönelik hazırlanan “Müslümanlar için İslam`a Giriş” adı altında yedi haftalık bir seminer dizisi gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda müslüman olmuş muhtedilere davetiye mektupları gönderilerek programa katılımları teşvik edilmiştir. 28 kişinin kayıt edildiği programa 20.01.- 11.03.2016 tarihleri arasında haftanın ikişer gününde İslam’ın temel konuları aktarılmıştır. İman Esasları, İslam’ın beş şartı, İslam’da temizlik, Efâl-i mükellefin (Davranış kategorileri), Kur’an’ın ana konuları, Hz. Muhammed’in hayatı ve İslam Ahlakı her hafta ayrı ayrı işlenen seminer konuları olmuştur. 18 Mart 2016 günü gerçekleştirilen kapanış programı, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Aydın ve DİTİB Akademisi Müdürü Taner Yüksel‘in konuşmaları ve seminere katılan öğrenci temsilcilerin paylaştıkları duygu ve düşüncelerle başladı. DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Aydın konuşmasında “Bizlere ve sizlere bu güzel hizmetleri sunan ve yarınlara taşınması noktasında, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı ve Köln DİTİB Genel Merkez’in destekleriyle hayata geçirilen Uluslararası İlahiyat Projesi ve bu bağlamda oradan mezun olan arkadaşlara öncelikle şükranlarımı sunuyorum. Zira bugün kapanışını yaptığımız seminerdizisinin sunulmasını sağlayan DİTİB Akademisi ve bu birimde görev yapan Uluslararası İlahiyat Projesi mezunları olmuştur“ diye ifade etmiştir. DİTİB Akademisinin diğer çalışmalarına da değinen Aydın, Elif-Ba, İlmihal ve İbadet Rehberi kitaplarının Almanya’da bulunan konjonktür gereği iki dilli olarak hazırlandığını ifade ederek, katılımcılara bu ve benzeri çalışmaların devam edeceğini beyan etmiştir. “Müslümanlar için İslam’a Giriş” dersleri Almanya’da doğup büyüyen ve Türkiye’den mezun olan İlahiyatçı Şeyma Horasan ve Dursun Atak tarafından yedi hafta boyunca verilmiştir. DİTİB Akademisi, bu programla, İslam dininin Almanca olarak anlatılması hususunda ilgi duyan katılımcıların önemli eksiklerini gidermeye çalışmaktadır. Yine bu bağlamda Almanya’da gerek Alman Müslüman Cemaate yönelik gerekse Müslüman olarak doğup büyüyen tüm ilgililere yönelik Temel İslami konuların özellikle Almanca olarak önem veren DİTİB Akademisi’nin bir sonraki hedefi, bu pilot projesinin Almanya genelinde de sunulabilmesidir. Kapanış programı, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Aydın ve DİTİB Akademisi Müdürü Taner Yüksel‘in katılımcılara katılım belgelerini vermeleri ile sunulan ikramlardan sonra tamamlanmıştır. DİTİB Akademisi, Müslümanlar için İslam Giriş‘ programının sona ermesiyle, “Namaz’a ve Kur’an Öğrenmeye Giriş Dersleri” programının hazırlıklarına başlamıştır. IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH Boschstr. 61-65 | D-50171 Kerpen T: 02237 9746-0 | F: 02237 9746-19 E-Mail: info@igmgreisen.de | Web: www.igmghacumre.com Sofralar Kumanyanızla Bereketlensin Mazlumlar Sevinsin Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 H asene Derneği bu sene 6ncı kumanya kampanyasını düzenliyor. Her yıl artan kumanya bağışı ve ülke sayısı ile on binlerce ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı sağlanıyor. Ramazan ayı öncesinde, mazlum ve mağdurların sofralarına katkı sağlayan kumanya kampanyasını, kampanyalar sorumlusu Ömer Benli ile konuştuk. Her yıl düzenlediğiniz kumanya kampanyasının amacından bahseder misiniz? 5 yıldır kumanya kampanyası düzenliyoruz. Bu sene gerçekleştireceğimiz altıncı kumanya kampanyası olacak. Kumanya kampanyası ile amaçladığımız şey, gerek Ramazan ayı içerisisinde gerekse de Ramazan ayından sonra mazlum ve mağdurlara ulaşmak, onların yanında olduğumuzu hissettirmek ve gıda yardımında bulunmaktır. Ayrıca insanımızı üç aylar olarak ifade edilen manevi yoğunluğu yüksek olan bu aylarda paylaşmaya teşvik etmektir. Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde yaşayan mazlum ve mağdurlara, evlerinden ve yurtlarından çıkmak zorunda bırakılmış mültecilere ulaşarak onlara bu aylarda gıda yardımları ile destek çıkmaktır. Bu seneki sloganınız nedir? Bu sene kampanyamızın sloganını “SSofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin” olarak belirledik. Kampanyamızda bereket kavramını ön plana çıkardık. Bereket kavramını, sahip olduğumuz nimeti ve bizlere bahşedilen rızkı Allah yolunda vermeden doğru anlayamayız. Bereket bolluk anlamına gelir. Lakin bu sadece niceliksel/sayısal çokluk alamında bir bolluk demek değildir. Nice çokça mal vardır ki, bereketi yoktur; nice az şey vardır ki, bereketi vardır. Bereket ancak Allah’tandır; nimet ve rızkın Allah’tan olduğu gibi. Şükrü olmayan nimet ve rızkın ise bereketi olmaz. Nimet ve rızkın şükrü ise ancak Allah yolunda harcayabilmekle eda edilebilir. Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Verilen rızık karşısında kanaat etmek; hamd ve teşekkür etmek gerekir. Kendisine verilen şeylerden infak etmek, rızkı verene teşekkürdür. Kur’an’da, takva sahiplerinin özelliklerinden birisi de kendilerine verilen rızıklardan infak ederler olarak belirtilir. Rızık Allah’tandır, zira O el-Rezzak’tır. O, rızkın kaynağıdır. Peygamber Efendimiz a.s. buyuruyor ki: “Adamın birisi, Allah Rasûlüne gelip kalbinin sıkışıp daraldığından şikayet edince Efendimiz şöyle buyurdu: Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” Her birimizin, yeryüzünde bir lokmaya ihtiyaç duyan kişilere karşı sorumlulukları var. Verilen nimetin, sahip olduğumuz rızkın şükrünü ancak paylaşmakla, Allah yolunda karşılıksız harcamakla ifa edebiliriz. Bu duygu ve düşünceler içerisinde ‘Sofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin’ sloganı ile kumanya kampanyasını başlattık. Kumanya kampanyası neden önemli? İçerisinde yaşadığımız dünyanın ahvali hiç de iç açıcı değil. Dünyadaki gelir dengesizliği her geçen gün artıyor. Bu manada dünyaya hakim olan düzenin adilliğinden söz etmemiz mümkün değil. Uluslararası kurumların yaptığı araştırmalar bize bu tabloyu gösterir nitelikte: Dünyanın en zengin % 1’lik kısmının sahip olduğu mal varlığı, geriye kalanların toplam mal varlığına denk duruma gelmiş durumda. Bu dengesizlik ise yoksullukla mücadelede olumsuz bir etki yaratıyor. Ülkelerde yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar açlığın oluşmasına sebep olan etkenlerin başını çekiyor. Dünyadaki tabloyu aktuel olarak yansıtacak olursak şu şekilde: Dünyada 52 ülkenin insanları ‘ciddi ve endişe verici’ açlıkla karşı karşıya. Dünyada 795 milyon kişi yetersiz besleniyor. Her yıl 3.1 milyon çocuk beş yaşını tamamlayamadan yetersiz beslenme sebebiyle hayata gözlerini kapıyor. Açlık konusunda en kötü durumdaki ülke olan 4.6 milyon nüfusluk Orta Afrika Cumhuriyeti’nde nüfusun nerede ise yarısı açlık çekiyor. Diğer bir Afrika ülkesi olan Çad’taki durum ise; 4.4 milyon kişi açlıkla karşı karşıya. Çatışma ve kaosun sürdüğü Suriye, Güney Sudan ve Somali gibi ülkelerde ise verilere ulaşılamadığı için sağlıklı bir bilgi sunulamıyor. Dünya çapında 59.5 milyon kişi çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle yaşadığı yeri terketmek zorunda kalmış. 6 yıldır süren Suriye’deki iç savaşın bilançosu da ağır. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti. Milyonlarca insan mülteci konumunda. Büyük acılar yaşanıyor. Açlıktan ölen insanların haberlerini izliyor ve okuyoruz. Bu tüm insanlık adına büyük bir ayıp. Kuman- Röportaj: Murat Kubat röportaj ][ 11 yalarımızı dünyanın farklı coğrafyalarındaki bu mazlumlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu bakış açısından hareketle başlattığımız kumanya kampanyası büyük önem arzediyor. Kumanya Kampanyası; 51 Ülkede, Türkiye’de 27 İlde, 60 bin kumanya hedefi Çalışmalar bu sene kaç ülkede yürütülecek? Ağırlık vereceğiniz ülkeler hangileri? Kumanya çalışmalarını bu sene 51 ülkede yürütmeyi planlıyoruz. Bu hususta tüm hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaptık. Türkiye’de ise 27 ilde olacağız. Suriye’de 6 yıldır süren savaş can almaya, insanları göç ettirmeye devam ediyor. Farklı ülkelere sığınmış Suriyeli mültecilerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Zor durumda kalan mültecilere de desteklerimiz sürecek. Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay’da bulunan kamplardaki mültecilere ve dışarıda yer alan ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı planlıyoruz. Yine Suriye’deki savaşın bir sonucu olarak Avrupa’nın farklı ülkelerine sığınmış mülteciler var. Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde kurulacak iftar çadırlarında birikte iftar yapma noktasında çalışmalarımızı planladık. İhtiyaç sahibi mültecilere ayrıca kumanya dağıtımlarımız da olacak. Yine bir sosyal sorumluluk projesi olarak, önceki yıllarda gençlerle yaşlı ve kimsesiz insanlarımızı iftar sofrasında bir araya getiren bir projeyi IGMG Kadınlar Gençlik Teşkilatı ile birlikte gerçekleştirmiştik. Bu sene de bu projede yer almayı hedefliyoruz. Etiyopya, Çad ve Kamerun gibi Afrika ülkelerinde bu sene çok kurak geçti. Yaşanan su sıkıntısı, insanların tek geçimlik kaynağı olan hayvanları da telef etti. Afrika’da kuraklık ölümleri de beraberinde getiriyor. Bu sebeple kuraklığın yaşandığı ülkelere ağırlık vereceğiz. Kampanya için koyduğunuz bir hedef var mı? 12 ][ röportaj Bu seneki hedefimiz 60 bin kumanya bağışı alabilmek. Geçtiğimiz sene 62 bin 515 kumanya bağışı toplayarak, 49 ülkede mazlum ve mağdurlara dağıtmıştık. Çalışmaları Ramazan ayından aylar önce başlatıyorsunuz. Neden? İstiyoruz ki; Ramazan ayı başlamadan mazlum, mağdur ve muhtaçların hanelerine gıda paketlerimizi ulaştıralım. Bu nedenle çalışmalar Ramazan ayı öncesinde başlatılıyor ve bitiriliyor. Bunun yanı sıra Ramazan ayı içerisinde de farklı çalışmalarımız olacak. Balkanlarda, Burkina Faso, Etiyopya, Nijer, Somali, Togo ve Uganda’da yetimlerimizle buluşup, onları sevindirecek ve hediyeler vereceğiz. Günde binlerce ekmek çıkaran Mobil Fırınımız Hatay’da olacak; mültecilerin ve Hataylı ihtiyaç sahiplerinin iftar sorfrasına sıcak ekmek sunacak. Ayrıca il ve ilçe belediyeleriyle görüşüyoruz; bir ilimizde de iftar çadırı açmayı planlıyoruz. Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Başçarşı’ya çok yakın bir mesafede bulunan aşevimiz şu an halihazırda ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek çıkarıyor. Ramazan ayı içerisinde kapasiteyi artırarak 500 kişiye sıcak iftar yemeği vermeyi planlıyoruz. Bir Kumanya Bedeli 50 Euro Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Bir kumanya bedeli ne kadar? Bir kumanya bedeli 50 Euro’dur. Her bir kumanya içerisinde pirinç, makarna, un, şeker, yağ, tuz, salça, fasulye, hurma gibi temel gıda maddeleri bulunuyor. Bu maddeler ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye kısmi değişiklik gösterebiliyor. Kumanya paketleri 23 ila 25 kg arasında bir ağırlığa sahip. Böylece kumanya bağışında bulunan her bir aile, ihtiyaç sahibi bir ailenin sofrasına Ramazan ayı için anlamlı bir katkı sağlamış olacak. Kampanyaya katılmak isteyenler nasıl katılabilir? Yardımların yapılabilmesi için www.hasene.org sayfamızdaki online bağış bölümü kullanılabilir. Ayrıca (+49) 221 942240-430 numaralı telefon aracılığı ile de bizlere ulaşarak bilgi alınabilir. Bağışçılarımız, bu çalışmalar için tahsis ettiğimiz kumanya@hasene.org mail adresi kullanarak bizlere sorularını yöneltebilirler. Peki kampanyanız ne zaman sona eriyor? 15 Mayıs gibi kampanyamızın ilk aşaması tamamlanmış olacak. Kampanyayı neden erken bitirdiğimizi soranlar olabilir. Kampanyanın nihayetlendiği tarihten itibaren, hangi ülkede ne kadarlık bir çalışma yapılacağından tutun, ülkelerdeki partner kurumlarla Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 görüşmelere varana dek yoğun bir hazırlık dönemi içerisinde oluyoruz. Gözlemcilerimiz 28 Mayıs tarihinden itibaren görevli oldukları ülkelere gitmeye başlayacaklar. Ramazan ayı öncesinde kumanyalarımızın hanelere girmesini istediğimiz için, hazırlıklar göz önünde bulundurulduğunda kampanyanın ilk aşamasının tamamlanması için verilen tarih erken değil diyebiliriz. Kampanya için kaç gözlemci görev yapacak? Kumanya kampanyası için 228 gözlemcimiz görev yapacak. Her bir ülke için bir ülke sorumlusu ve ona yardımcı olacak, ülkelerdeki yoğunluğa göre sayıları farklılaşan sayıda gözlemciler tayin ettik. Gözlemcilerimizin tamamını görevli olacakları ülkelerden neler yapacakları hususunda gitmeden önce eğitim programlarından geçiriyoruz. Geçen seney e ora nla bu seneki kampanyada ne tür yenilikler var? Bu sene ilk defa kumanya kampanyası yürüteceğimiz ülkeler var. Vietnam bunlardan bir tanesi. Geçtiğimiz yıl ilk defa kurban kampanyası ile ülkeye gitmiştik. İhtiyaca binaen bu sene de kumanya kampanyası ile Vietnam’da olacağız. Diğer bir yeniliğimiz; Türkiye’de il sayısını geçtiğimiz seneye oranla azalttık. Bunun nedeni; her bir kumanya paketinin ortalama 4 kişilik bir aileye Ramazan ayı boyunca yetecek nitelikte olmasıdır. Son olarak paylaşmak istediğiniz bir mesajınız var mı? Bu sene de mazlum ve mağdurların sofraları kumanya yardımlarımızla bereketlenecek inşallah. İşte o zaman mazlumların sevinci bayramımız olacak. Allah bizleri, mazlum ve mağdurlara arka çıkan, onların sofralarına katkı sağlayan, onlara yardım ve şefkat elini uzatan, onların sevincine vesile olan duyarlı insanlardan kılsın. Paylaşmak bizde olanı azaltmamakta, çoğaltmakta ve bereketlendirmektedir. Bunun ahirette karşılığını ise Allah c.c. verecektir. Tüm bu duygularla tüm duyarlı kardeşlerimizi bir ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı yapmaya davet ediyorum. Yardımseverler kumanya kampanyasından ülke ülke yansımaları ve haberleri www.facebook.com/haseneorg sayfasından aktuel bir şekilde takip edebilirler. Peygamberimiz a.s. hayırlı işlerde acele etmeyi tavsiye etmiştir. Kampanyaya katılmada geç kalmamalarını tavsiye ediyorum. Şimdiden, bizlere yardımlarını emanet eden tüm hayırseverlerimize teşekkür ediyorum. Allah bağışlarını ve yardımlarını kabul etsin. İslam anlatılmalı Konferansın ikinci bölümünde büyüyen mülteci kriziyle birlikte İslamofobinin de büyüdüğüne dikkat çeken Dr. Fevzi Cebe, Müslümanların bu durumu dinlerini değiştirerek değil, dinlerini doğru algılayıp doğru anlatarak aşabileceklerini ifade etti. Dr. Cebe, Kur'an-ı Kerim'de Hz. İsa'nın 25 kez geçtiğini ve Müslümanların çocuklarına İsa ismi verdiklerini belirterek, "Konferansımızı dinlemeye gelenlere bu bilgileri dışarıda arkadaşlarıyla paylaşmalarını tavsiye ettik. Çünkü bu bilgiler paylaşıldıkça Hristiyanların bizim için Hz. İsa'nın nasıl bir pozisyonda olduğunu, bizim Hristiyanlığa ne kadar uzak veya yakın olduğumuzu ve Kur'an-ı Kerim'in de bilime nasıl ışık tuttuğunu anlatmaya çalıştık" şeklinde konuştu. Konferansın sonuncu bölümünde ise İslam'ın DAEŞ gibi terör örgütleri tarafından temsil edilmesinin söz konusu olamayacağını anlatan Cebe, "Tam aksine Müslümanların öz güveni ile dik ve alnı ak bir şekilde kendilerini ve dinlerini yaşayarak, anlatarak batı toplumunda İslamafobiyaya karşı bir kampanya başlatmaları gerekir" ifadesini kullandı. Dr. Cebe, konferans sonunda yaptığı açıklamada, Kur'an-ı Kerim'in üç dört yerinde ayrıntısıyla bir embriyonun nasıl oluştuğunun anlatıldığını belirterek, "Bu mucize yüzyıllar sonra yani günümüzde bilim dünyası tarafından yeni yeni anlaşılmaya başlanmış durumda. Bu ayetler ilk kez 25-30 yıl önce anlaşılmaya başladı ve günümüz şartlarında çok fazla insan tarafından bilinmiyor" diye konuştu. Köln Üniversitesinde Kur’an-ı Kerim Konferansı K öln Üniversitesinde konferans veren Dr. Fevzi Cebe, embriyonun nasıl oluştuğunun yüzyıllar önce Kur'an-ı Kerim'de ayrıntılı şekilde anlatıldığını ancak bu konunun günümüz biliminde yeni yeni anlaşılmaya başlandığını söyledi. Almanya’da hekimlik yapan ve bir dönem Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) başkanlığını da yürüten Cebe, Üniversitenin İnsan Bilimleri Fakültesi'nde Almanca olarak yaptığı sunumda, Kur'an-ı Kerim'in günümüzde beşeri ilimlere yansıtmış olduğu ışıktan günümüzde batılı bilim adamlarının yararlandığını dile getirdi. Konferansın ilk bölümünde Kur'an-ı Kerim'in mucizelerinden örnekler veren Fevzi Cebe, "Bundan 30 yıl önce Kanadalı Prof. Dr. Keith Moore, Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerle embriyolojinin nasıl alakası olduğunu ve merhaleden merhaleye yaratıcının insanı ana rahminde nasıl yetiştiğini anlatması ve bunun Almanca sunulması bizim için çok önemliydi" dedi. -İslamofobiye karşı gerçek Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir haber ][ 13 IGMG Brühl Camisi 2016 Yılı Diyalog Toplantısına Yoğun İlgi Y aklaşık 15 yıldır Alman kurum kilise ve yerel idarecilerle kültürlerarası diyalog formatıyla bir araya gelen IGMG Brühl derneğinin projesi her yıl ilgiyle takip edilmeye devam ediyor. Yapılan yeni oturumda Hamburg İslam Bilim Ve Eğitim Merkezinden Özlem Nas Bon Protestan Kilisesinden İslam Danışmanı Beate Strater, seminer verdiler. Diyalog insiyatif üyesi Valeria Abert günün modaretörlüğünde konukların karşısında oldular. FARKLI KÜLTÜRLERİN BİR ARADA YAŞAMASI Proğramda ilk sözü alan Özlem Nas son yillarda mülteci sayısında büyük yoğunluk olduğunu bu noktada Alman Halkının çeşitli endişelerinin olduğunu ve endişelerin ciddiye alınması gerektiğini ifade ettiği konuşmasının ilerleyen bölümlerinde şunları söyledi; ‘‘çözüm ararken tartışırken ön yargıya yer vermeden görüşmelerin aynı şeviyede olmalı. Almanyada artan İslam ve Müslüman karşıtlığı olumsuzlukların tamamının bütün Müslümanlara mal edilememeli" Özlem Nas Psikolojik nedenlerle Germanwings uçağını bilerek düşürüp kendisi ile birlikte yolcuları da ölüme götüren Pilotun Müslüman olması durumunda Alman kamuoyonun tepkisini düşünmek bile istemediğini söyleyerek, kamuoyunun ne kadar tek taraflı olduğuna vurgu yaptı. Nas; "Bizlerin Mülteciler konusunda insani değerleri ön plana çıkararak soruna insani yönden bakmamız gerekmektedir" dedi. İNSANLARI ETNİK GURUPLARA AYIRDIK Günün ikinci konuşmacısı Bon Protestan Kilisesinden Bayan Beate Sträter; "Bizlerin en büyük hatalarımız insanları Müslümanlar, Türkler, Almanlar, Hiristiyanlar diye etnik gruplara ayrıştırmamız olsa gerek. Halbuki bizler insanları etnik guruplara ayrıştırarak değil grupların içindeki insanlara odaklanarak insani ön plana çıkartmamız gerekirdi. İnsanlık ister istemez bir kıskançlık içerisinde‘‘ dedi. Oturumda iki konuşmacı da İslamiyet ve Hristiyanlığın bu konuda çok etkili bir rol alabileceğini söyledi. Brühl Camii idarecisi Hasan Güngör, konuşmasında; "Bu sorunların çözümü noktasında maalesef batının ciddi bir adım atmaması ve duyarsız kalması Türkiye`nin yanlız bırakılması, sonucunda mülteci akını Avrupa`ya ulaşmıştır. Mültecilerin Avrupa`ya ulaştıktan sonra Avrupa çözüm aramaya başlamıştır. Alman Halkını endişelerinde haklı gördüğünü belirterek fakat bu endişenin tek taraflı olmadığı 50 yıldan beri ülkede yaşayan Müslümanların da büyük endişeli olduğunu söyleyen Güngör, artan İslam ve Müslüman Düşmanlığını örnek gösterdi. Proğram sonunda katılımcı ve seminercilere teşekkür eden Brühl cami yönetimi misafirlere gecenin sonunda ikramda bulundu. Berliner Platz 2 · 35390 Gießen Giriş 13:00 · Başlama 14:00 Çağır; Rabbinin Yoluna Ama Hikmetle Oysa aslolan tartışmak değil uzlaşabilmek, hakaret değil anlamaya çalışmak, zor ve zorbalık yapmak değil, mesajını ulaştırabilmek olmalıdır. Bu ise ancak hikmetle ve güzel öğütle gerçekleşebilir. R ab terbiye eden demektir. İnsanı terbiye edecek olan, elbette hayatı var eden, varlığa vücut veren, ölüm ve ötesine dair bize bilgi bahşeden Rab olan Allah’tır. Hem insanı O’ndan c.c. daha iyi terbiye Beni Rabkim edebilir ki?! Efendimiz ‘B bim terbiye etti. Ve gerçekten güzel terbiye etti’ buyurmuştur. Önümüze model alabileceğimiz en güzel örnek, üsvei hasene, olarak konulan Efendimiz’i a.s. doğru anlamak ve hayatımıza taşımakla sorumluyuz. Rab tarafından terbiye edilen bir peygamberin ümmeti elbette Rabbin terbiyesine açık olacaktır. Varlığı hikmetsiz yaratmayan Rabbimiz yoluna hikmetle ve güzel sözle çağırmamızı tavsiye etmektedir. Rabbin terbiyesinden geçen bir kulun davranışları hikmetle olması icab eder. Kendisine hikmet verilen ise güzel öz ve iyi sözle davetini yapacaktır. Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Peygamber Efendimiz’in hayatı davetin nasıl yapılacağı hususunda bize etkili örnekler sunmaktadır. Hikmeti anlaşılmayan bir din bize hayat sunamaz. Peygamberi doğru anlaşılamamış İslam hikmetle buluşamaz. Din insanı köşeye sıkıştırmak için değil, köşeye sıkışmış insana ebedi saadetin yolunu göstermek ve böylece hem bu dünyada hem de ölümden sonra iyilik ve güzelik bulmasını sağ- dosya ][ 15 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir MUrat KUBAT Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 muratkubat4@gmail.com lamak için gönderilmiştir. Hikmet, bir şeyin maksadını içerir aynı zamanda. Yaratılışımızda bir hikmet vardır; ölüm bir hikmet üzeredir. Hikmeti anlaşılmayan bir hadise maksadını bulamaz, mesajını ulaştıramaz. Davetinin içeriği değerli olan,hayat memat ötesi anlam ifade eden, davetini hikmetle yapmak zorundadır. Aksi durumda daveti yerine ulaşmayacaktır. Mesaj ne kadar değerli olursa olsun, uygun bir usulle verilmez ise zayi olur. İşte tam da bu yüzden, mesajı güçlü olanlar mesajlarını hikmetle yapmak mecburiyetindedir. Daveti önemli olanlar davetlerini güzel bir öğütle yapmalıdırlar. İnsanlar bir diğerine düşüncelerini anlatmak, onaylatmak ve kabul ettir- mek ister. Bu manada her bir söylem bir çağrıdır, davettir. Herkes çağrısını yapar bir şekilde. Kimi zaman bu çağrılar çağrışmaya, tartışmaya ve kavgaya da dönüşebilir. Oysa aslolan tartışmak değil uzlaşabilmek, hakaret değil anlamaya çalışmak, zor ve zorbalık yapmak değil, mesajını ulaştırabilmek olmalıdır. Bu ise ancak hikmetle ve güzel öğütle gerçekleşebilir. Tartışmak ve çekişmek insanın zaaflarından bir tanesidir. Hakkın ve haklının ortaya çıkması için, doğrunun hayat bulması için ortaya konmamış tartışmalar çoğunlukla karşılıklı hakaretle neticelenir. Aslolan tartışmak değil anlatmak, tanıtmak ve daha sonra bırakmaktır. Doğrunun ve gerçeğin ortaya çıkması maksadını taşı- mayan hiçbir tartışma güzel bir sonuç doğurmaz. Çağrılar çağrısı güçlü olanların, çağrılarını hikmetle ve güzel öğütle yapanların işidir. Davetini hikmetle yapmayan, davet ettiği her ne olursa olsun çağrısını anlamsızlaştırır. Hakkın ve haklının yanında yer almayan, kendi düşüncesini dayatanlar muhatabının gönlünü değil, nefretini kazanır. Kabul etmek içsel bir tavırdır; dışarıdan dikte edilen bir dayatma değil. Zorlukla ve zorbalıkla ancak kabul ettirilir ki bu da murat edilen sonuçlar ortaya çıkarmaz. Kişi kendi rızasıyla kabul etmesinden daha değerli bir kabul olamaz. Güzel söz ve hikmetli davranış muhatabı etkiler. Tartışma ise araya husumet sokar. Dilimizde yer alan ‘Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır’ atasözü de güzel sözün etkisini ortaya koymaktadır. Güzel öğüt üretir, tartışma tüketir. Hikmetli davranış çeker, zorbalık iter. Hikmet ve güzel öğütle yapılan davet, davetin çekiciliğini artırır. Hikmetli bir davranış, güzel bir öğüt iyilik doğurur. İyilik ise düşmanı dahi dost kılabilir. Aynen Fussilet Sûresi’nin 34cü ayetinin işaret ettiği gibi: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” yönelik, etkin bir çalışma yürüteceklerini ifade etti. Katılımın ve yan yana değil birlikte yaşamanın çok önemli olduğunu belirten Sırakaya, "Kendi kültürümüzü Avrupalılara çok iyi anlatmalıyız. Bu anlamda siyasetin her alanında, sosyal hayatın her alanında var olan bir Avrupalı Türk olma noktasında UETD'nin özellikle gayretli bir çalışması olacak" dedi. "Yaşadığımız ülkelerin siyasetine odaklanmalıyız" UETD olarak kuruluş amacı olan, yaşanılan ülkelerin siyasetine odaklanma hedeflerinin hiç unutulmaması gerektiğini vurgulayan Sırakaya, "Almanya'da son yapılan eyalet seçimlerine baktığımız zaman özellikle aşırı sağ söylemleri kendi içinde barındıran siyasi partilerin almış olduğu oy oranını gördüğümüz zaman Avrupalı Türklerin muhakkak daha aktif ve daha efektif şekilde siyasetin içinde olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu. Sırakaya sözlerine şöyle devam etti: "Almanya'da 61 milyon seçmenin yak- laşık 950 bini Türk kökenli vatandaşlardan oluşmakta. Yani bu Almanya'daki seçmenin yüzde 2'sine tekabül ediyor. Bu seçmenimizin muhakkak bulunmuş olduğu ülkelerdeki siyasi partiler içerisinde aktif bir şekilde bulunmaları gerekiyor, üye olmaları gerekiyor. Siyasetlerini şekillendirme noktasında kendi düşüncelerini ve kendi katma değerlerini katmaları gerekiyor. Aynı zamanda tabii ki seçim gününde üzerimizde bir mükellefiyet ve hakkımız olan oy verme işlemini yaparak yaşamış olduğumuz ülkenin siyasetinin belirlenmesinde de muhakkak görev almamız gerekiyor." Kurumların bugünden yarına oluşan oluşmadığını anlatan Sırakaya, 2004 yılında kurulan UETD içerisinde bugüne kadar görev almış olan, emeğini vermiş olan herkese gönülden teşekkür etti. UETD Yeni Genel Başkan Yeni Yönetim ve Yeni Dönem Başladı A vrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Zafer Sırakaya, Avrupa'daki ötekileştirmeyi, ayrımcılığı, İslamofobiyi dışlamaya yönelik etkin şekilde çalışacaklarını söyledi. Olağan genel kurulda Genel Başkan seçilen Sırakaya, yaptığı açıklamada, Avrupa'daki aşırı sağ partilerin son dönemlerde artan oy oranlarına dikkati çekerek, Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasetinde daha etkin şekilde yer almalarının sağlanması için çalışılma yapılmasının gerektiğini vurguladı. Sırakaya, UETD'nin yeni döneminde Avrupa'da yaşayan Türk konumundan, Avrupalı Türk konumuna gelmiş olan bir yapı ile çalışarak, Avrupa'daki ötekileştirmeyi, ayrımcılığı, İslamofobiyi dışlamaya 16 ][ dosya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Kendimi Tanıyorum Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Ömer Kerem · kendimi.taniyorum1@gmail.com Merhaba, Bundan sonra bu satırlar aracılığı ile sizlerle sağlıklı yaşam hakkında sohbet edeceğiz. “İnsanın en mükemmel şekilde yaratıldığı” hakikatini hep hatırımızda tutarak “kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz“ sözünün ışığında varlık alemini anlamak tanımak için konuşacağız. Daha doğrusu “hakikatin” farkına varmaya çalışacağız. Allah (c.c.) kainatta harika bir sistem kurmuştur ve bu sistemin dış müdahaleler olmazsa bozulması sözkonusu değildir. Mahlukat içinde irade sahibi sadece insandır ve sistemi yine insan bozmaktadır. İnsan hem kendi iç sistemini hem de bir parçası olduğu evrensel sistemi bozmaktadır. Bunun sonucu olarak hastalıklar ortaya çıkmıştır. İşte tam da bu yüzden hasta olmak insanın kendi suçudur, çünkü beden mükemmel yaratılmış ve harika bir bağışıklık sistemi ile donatılmıştır. Yine de Allah (c.c.) her dert ile dermanı beraber yaratmış, şifasız hastalık vermemiştir. İnsanlara düşen görev bu şifanın izini sürmektir. Irsi hastalıklar hariç tüm hastalıkların sebebi ve tedavisi aynıdır Yapılan araştırmalara göre Türkiye nüfusunun üçte biri kronik hastalıklarla mücadele etmekte ve bu oran sürekli artma eğilimi göstermektedir. Örnek olarak yüksek tansiyon, şeker, kalp hastalıkları, psikolojik ve ruhsal problemler ile obeziteyi sayabiliriz. Irsi hastalıklar hariç tüm hastalıkların sebebi aynıdır ve tedavisi de aynıdır. İnsan, yaratılış kanunlarını anladığı ölçüde sağlıklı ve doğru yaşayabilir. “Modern tıp” teknolojik gelişmelere paralel olarak her geçen gün büyük bir ilerleme katediyor, yepyeni ilaçlar buluyor, yeni tedavi yöntemleri geliştiriyor ama nedense hastalıklar ve hasta sayısı artmaya devam ediyor. Bunun sebebi modern tıbbın A hastalıklara eksik yaklaşımıdır. Örneğin ateşiniz yükseldiğinde ateş düşürücü, tansiyonunuz çıktğında tansiyon düşürücü, enfeksiyon kaptığınızda antibiyotik kullanırsınız. Halbuki yüksek ateş bir hastalık değil, bir hastalığın belirtisidir, ateş düşürücü alarak hastalığın belirtisini ortadan kaldırır ama hastalığınızı tedavi etmezsiniz. Peki o zaman hastalıkların sebepleri nelerdir? Vücudun mükemmel sistemine zarar verebilecek herşeye karşı, savunma sistemimiz olan “bağışıklık sistemi“ bir savunma refleksi gösterir, yani vücudu zararlı şeylerden korumak ve sizi uyarmak için ateşinizi yükseltir, tansiyonunuzu çıkarır ve size mesaj gönderir. Hastalık sebeplerini bilmezseniz, bağışıklık sisteminin savunma reflekslerini hastalık olarak görür ve gerçek hastalığı farkedemezsiniz. Böyle zamanlarda ilk yapılan şey ilaç almaktır, çünkü bize böylesinin doğru olduğu öğretilmiştir ve buna alıştırılmışızdır. Peki bunu bize kim yapmıştır: “Küresel ilaç endüstrisi”. 1 trilyon Bugün dünya ilaç endüstrisi “1 dolar”lık bir büyüklüğe ulaşmıştır. Bu çok korkunç bir rakamdır ve ne anlama geldiğini, böylesine büyük bir endüstrinin dünyada neler yapabileceğini sanırım anlatmama gerek yok. Ayrıca hastalığın olduğu yerde sadece ilaç yoktur, eczaneler vardır, hastaneler vardır, sağlık personelleri vardır. Bu da ilave harcama demektir. Tüm bu faktörleri düşündüğünüzde sağlık için harcanan paranın çok daha azını eğitime özellikle bu yazıda bahis mevzuu ettiğimiz konularda eğitime harcanması durumunda hem insanlık hasta olmaz hem de parası cebinde kalır. Hasta olmayan insanın üretim gücü ve verimliliği de şüphesiz artacaktır. Gelelim hastalıkların sebeplerine, aşağıda hastalıkların en temel sebeplerini maddeler halinde yazdım. Şimdi tek tek ve yavaş yavaş okuyun lütfen, bakalım hangileri sizde var? Az çiğnemek Fazla yemek Karışık Yemek Sık aralıklarla yemek Yeme içmede sıraya dikkat etmemek Bayat yemekler yemek Katkılı gıdalar yemek Bunların yanısıra bulaşık ve çamaşır deterjanı, diş macunu, şampuan, duş jeli vb temizlik maddelerindeki sağlığa zararlı kimyasalların deri aracılığı ile vücuda girmesi en önemli hastalık sebeplerinden biridir. Görüleceği üzere yanlış beslenme aklınıza gelebilecek tüm hastalıkların kök sebebidir. Yukarıdaki maddelerin her biri başlı başına birer yazı konusu olduğu için şimdi detayına girmeyeceğim fakat önümüzdeki yazılarda bu konuları paylaşmayı sürdüreceğim. Kan grubuna (fıtrata) göre beslenme nedir? Son yıllarda bu önemli konu insanların daha fazla ilgisini çekmeye başlamasına rağmen maalesef henüz istenen seviyeye geldiğini söylemek zor. Nasıl ki her insanın parmak izi farklı ise herkesin fıtratı da farklıdır. İşte bu yüzden fıtratımıza uygun beslenmek zorundayız aksi halde bedenimize zulmetmiş oluruz. Beslenme şeklimizi belirleyen fıtratımız yani kan grubumuzdur. Allah’ın (c.c.) insanların emrine sunduğu eşsiz güzellikteki dünya nimetlerinin hepsinin herkes için faydalı olması mümkün değildir. Hangi gıdadan ne kadar ve ne zaman yiyeceğimizi doğru belirlemezsek, yanlış beslenmiş ve hastalıklara davetiye çıkartmış oluruz. O grubu et yesin, A grubu ot yesin Örneğin 0 grubu için şifa kaynağı olan et, A grubu için zararlı olabilir. Zira A grubunun midesi eti sindirmek için gerekli asitlerden yoksundur. Aynı şekilde 0 grubunun midesi de süt ve süt urünlerini tüketirken oldukça zorlanmaktadır. Yazılarımızda tüm kan gruplarını inceleyecek, örnek menüler tavsiye edeceğiz. Yerimiz kalmadığı için şimdilik bu kadar ile iktifa edelim. Ayrıca yazılarımızda sizlerden gelecek sorulara da fırsat oldukça cevap vermeyi düşünüyorum. Bana aşağıdaki mail adresinden ulaşabilir, merak ettiğiniz sorularınızı sorabilirsiniz. Herkese sağlıklı günler diliyorum. Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşları ve Alman İslam Konferansı Üyesi Kuruluşlar Yeniden Buluştu ltı Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşu’nun üyesi olduğu BAGFW Federal Çalışma Grubu ve Alman İslam Konferansı’nda yer alan kuruluşların (Caritas, Diakonie, AWO, DPWV, DRK und ZWST) temsilcileri 7 Mart 2016 tarihinde DİTİB Merkez Camiinde bir araya geldiler. Çocuk ve gençlik yardımı ve yaşlılara yönelik hizmetlerin görüşüldüğü toplantıda, yapılacak işbirliklerinin adımları planlandı. Çatı kuruluşları arasında Alman İslam Konferansı’nda başlamış olan bu işbirliği, 8 Eylül 2015 tarihinden itibaren düzenli olarak sürdürülmektedir. röportaj ][ 17 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 KT Bank AG Genel Müdürü Kemal Ozan İslami Hassasiyetlerinden Dolayı Bankalardan Uzak Duran ve Bizimle Tanışmak İsteyen Herkese Kapımız Açık G E N E L M ÜD Ü R K E M A L OZAN: Hedefimiz 2017 yılının sonuna kadar 20 Bin müşteriye hizmet sunmak. A lmanya’da İslami hassasiyetleri gereği bankalardan uzak duran, birikimlerini faizsiz bankacılık sistemiyle değerlendirmek isteyen ancak bugüne kadar bunu gerçekleştiremeyenlerin imdadına KT Bank AG yetişti. KT Bank AG Almanya’da, Alman Federal Bankacılık Düzenleme Kurumu’ndan (BaFin) lisans alarak, İslami kurallara göre çalışan, faizsiz hizmet veren ilk ve tek banka oldu. KT Bank AG, Türkiye’yi 26 yıl önce İslami bankacılık sistemi ile bu- Almanya’nın ilk ve tek İslami bankası KT Bank hizmete başladı. KT Bank AG, Almanya’yı faizsiz bankacılık sistemiyle tanıştırdı. Faizsiz ve İslami bankacılık KT Bank ile artık Almanya’da. luşturan, aynı başarı hikayesini Almanya’da da tekrarlamak isteyen Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş’nin yüzde 100 iştirakiyle Frankurt’ta kuruldu. KT Bank AG Genel Müdürü Kemal Ozan, 2017 yılının sonuna kadar 20 bin müşteri hedeflediklerini, faizsiz bankacılık m o d e l i n i n A l m a n y a ’ d a t a n ı tı l m a s ı n d a önemli hizmetler yaptıklarını, yeni ürün ve konseptlerle müşterilerine hizmet sağlayacaklarını söyledi. Şu anda Frankfurt, Mannheim ve Berlin’de şubelerinin bulunduğunu, yakında Köln’de de bir şube açacaklarını kaydeden Ozan, önceliklerinin katılım hesabı ve İslam’a uygun bireysel ve ticari ürünler sunmak olduğunu dile getirdi. Ayrıca uzun vadeli konut kredileriyle ilgilendiklerini ve taleplere göre yeni ürünler geliştireceklerini söyledi. Kemal Ozan, “İslami hassasiyetleri gereği bugüne kadar bankalardan uzak duran, faiz nedeniyle ev veya otomobil kredisi almayanlar artık gönül rahatlığı ile bizim bankamıza gelip, hizmetlerimizden yararlanabilir” dedi. Kemal Ozan ile KT Bank AG’nin kuruluş serüveni, İslami bankacılık/faizsiz bankacılık sistemi, kısa, orta ve uzun vadedeki hedefleri ile müşterilerine sundukları ürün çeşitliliğine kadar geniş bir yelpazede sohbet ettik. İşte Kemal Ozan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar; KT Bank, Almanya’da faizsiz bankacılık prensiplerine göre Alman Federal Bankacılık Düzenleme Kurumu’ndan (BaFin) lisans alan ilk banka oldu. KT Bank AG’nin kuruluş sürecini anlatabilir misiniz? KT Bank AG, İstanbul merkezli Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.’nin yüzde 100 iştirakidir. Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş‘nin en büyük ortağı Kuveyt Finance House’dır. Almanya’da 2004 yılında temsilciliğin açılmasıyla başlayan süreç, 2010 yılında fon toplama aracılık lisansı ve son olarak 2015 yılında tam teşekküllü bankacılık lisansı alınması ile tamamlandı. KT Bank AG dünyanın sayılı ekonomik merkezlerinden olan Frankfurt’ta kuruldu. KT Bank AG Almanya’nın ve Euro bölgesinin İslami değerleri benimseyen, etik değerlere önem veren, ilk İslami bankası olmuştur. KT Bank şu an için Berlin, Frankfurt ve Mannheim şubeleriyle hizmet vermektedir. İslam’a uygun bankacılık veya İslamic Banking kavramlarını biraz açar mısınız? Sizin çalışma şekliniz ve prensipleriniz nasıldır? “İslami, İslam’a uygun bankacılık, Islamic Banking” tabiri, bankacılık ve finansman işlerinin İslam dini kaidelerinin, dinsel, etik değerlerin getirdiği yükümlülüklere uygun olarak yapılması anlamında kullanılmaktadır. İslam alimlerinin de hemfikir oldukları İslam’a uygun bu bankacılık sistemi 50 yıldan beri (1967’den beri) dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmaktadır. İslami bankalar spekülatif kazançlardan uzak durarak reel işlemler yaparlar. Bu, faizsiz bankacılık sistemiyle diğer konvansiyonel bankaları birbirinden ayırt eden en önemli özelliktir. Örneğin ödünç para karşılığında faiz vermek ve almak yasaktır. İslami bankacılık modelinde banka önce alıcı sonra ise satıcı pozisyonunda karşımıza çıkar. İslami bankacılıkta “nasıl” sorusunun yanında “ne” sorusu da önemlidir. Yüksek riskli spekülatif kazançların yasak olmasının yanı sıra negatif liste olarak adlandırdığımız silah, alkol, tütün gibi İslami olmayan alanlara da yatırım yapmak mümkün değildir. Bu sektörler yerine İslami prensiplere uygun reel piyasaya destek verilerek ekonominin gelişmesine katkı sağlanmaktadır. Bu alanlarda yapılan yatırımlar aynı zamanda sürdürülebilir ve sorumluluk anlayışıyla yapılan yatırımlardır. KT Bank İslami değer ve prensiplere, ahlaki davranışlara ve bunların sorumluluklarına büyük önem veren, müşteri odaklı, Almanya ve Euro bölgesinin ilk ve tek tam lisanslı İslami bankasıdır. Müşterilerimizin birikimlerini diğer müşterilerimiz aracılığı ile ekonomiye, ticarete ve sanayiye yönlendiririz. KT Bank, bu sorumluluk bilinciyle, dürüstlüğe, şeffaflığa ve müşterilerine karşı adil yaklaşıma büyük önem verir. KT Bank‘ın ürün ve hizmetlerinin İslam’a uygunluğunu; kurum dışından, üyeleri din alimlerinden oluşan, konusunda uzman, bağımsız bir kurul denetler. Müşterilerinize ne gibi ürünler ve alternatifler sunuyorsunuz? KT Bank AG, Almanya’da hizmet veren diğer bankaların sunduğu ürünlerin tamamına yakınını özel ve ticari müşterilere faizsiz bankacılık esaslarına uygun olarak sağlamaktadır. İslami değerleri ve prensipleri önemseyen herkese hizmet ve ürünlerimizle ulaşmak istiyoruz. KT Cari hesapla aylık hesap işletim ücreti ödemeden bankamızda hesap açabilir veya İnternet bankacılığı hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz. Türkiye ve dünyanın dört bir yanına havalelerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Emlak ve bireysel ihtiyaçlarınızı, arabanızın finansmanını İslam’a uygun gerçekleştirebilir, birikimlerinizi helal yollardan değerlendirebileceğiniz katılım hesabıyla yapılan kardan %85‘e varan helal kazançlar elde edebilirsiniz. İnanç- “KT Bank’ın ürün ve hizmetleri İslami prensiplere göre sunulmaktadır. Kurum dışından, üyeleri din alimlerinden oluşan bağımsız bir kurul bu ürün ve hizmetleri sürekli denetler.” “İslami hassasiyetlerinden dolayı bankalardan uzak duran ve bizimle tanışmak isteyen herkese kapımız açık.” “Ürün alıp, ürün satan bir tüccar gibi çalışıyoruz.” “KT Bank AG Almanya’nın ve Euro bölgesinin İslami değerleri benimseyen, etik ve sosyal değerlere sahip olan, tam lisanslı ilk ve tek İslami bankasıdır.” “Biz bir Katılım Bankasıyız.” “Teknolojiyi takip ediyor ve şubeleşiyoruz.” 18 ][ röportaj larınıza uygun kredi kartı ile gönül rahatlığıyla alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca hesaplarını bize getiren müşterilerimizin hesap taşıma (Umzug) işlemini hizmetimizle sorunsuz sağlıyoruz. KT Bank teknolojiyi de iyi kullanmaya çalışan genç, dinamik ve yeni bir banka. İslam’la bağdaşan kapsamlı ve düzenli olarak güncellenen ürün ve hizmet portföyümüzle KT Bank AG’nin müslümanların Almanya’da ilk tercih ettiği banka olacağına inanıyoruz. Hedef kitleniz öncelikle kimler olacak? Biz öncelikle İslami bir bankayız. Dolayısıyla başta İslami hassasiyetlerinden yani faizden dolayı bugüne kadar bilinen bankacılık modellerinden uzak durup, isteklerini ve ihtiyaçlarını erteleyen ve Almanya’da yaşayan, sayıları 4 milyonu bulan müslümanlardır. Ayrıca hizmet kalitemiz ve iş modellerimize ilgi duyan, etik değerleri önemseyen diğer tüm potansiyel müşterilere de ulaşmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz arasında azımsanmayacak oranda gayrimüslimler de bulunmaktadır. Amacımız; Almanya’da yaşayan ve katılım bankacılığı iş modeliyle buluşmak isteyen tüm müşterilere ihtiyaç duydukları hizmet ve ürünleri sunmaktır. Almanya’da attığımız bu adımın, hem bizler hem de Almanya için bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz. Hangi iş alanlarına kesinlikle yatırım yapmıyorsunuz? Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Faiz karşılığında ödünç para verilmesinden, kumar karakteri taşıyan her türlü ticaretten, İslam’a ve etik prensiplere uygun olmayan işlerden kesinlikle uzak duruyoruz. Silah, alkol, tütün ve kumar gibi endüstrilerde faaliyet gösteren veya aşırı borçlanmış şirketlere fon kullandırmıyoruz. Sizin bankanızda faiz yok. Faiz almıyorsanız nasıl kar ediyorsunuz? Biz ne fon toplarken faiz öderiz ne de fon kullandırırken faiz alırız. İslami bankalar müşterilerinden topladıkları mevduatla, diğer müşterilerin ihtiyaçlarını temin ederek kar payı ile geri satar. KT Bank AG ürün alıp ürün satan bir tüccar gibi çalışır. Müşterilerin birikimlerini İslami değerlere göre spekülatif riskten ve haramdan uzak yatırımlara ve ürün finansmanlarına dönüştürür. Elde edilen karın %85‘e varan büyük bir kısmını müşterilerine kar payı olarak geri öder. Müşterilerini başarısına ve karına ortak eder. İslami bankacılık modelinde banka önce ürünün alıcısı sonra satıcısıdır. Bankanın faiz yerine kar payı alması aynı şey değil midir? Hayır, faaliyetimizin ana esası, faiz karşılığı ödünç para verilmesini yasaklayan Kur’an-ı Kerim’deki genel faiz yasağı yani arapçasıyla Riba’dır. Bu nedenle bankamız para ödünç vermez. Müşterinin istediği ürünü alır ve kar koyarak müşteriye satar, müşteri de toplam tutarı bize taksitle geri öder. KT Bank AG bir katılım bankasıdır. Bankacılık ürün ve Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 hizmetleriyle reel ekonomiyi destekler, ticaretin ve ekonominin içinde olur. KT Bank AG, müşterilerin birikimlerini karlı bir şekilde arttırır. Müşterilerin yatırımları bankanızda ne kadar güvence altındadır? Biz Alman Bankaları Tazminat Kuruluşu [Entschädigungseinrichtung deutscher Banken GmbH (EdB)] üyesiyiz. Müşterilerimizin mevduatları yasal yatırım güvenliği kapsamında 100 bin Euro‘ya kadar koruma altındadır. Almanya için düşündüğünüz yeni projeleriniz ve hedefleriniz nelerdir? Müşterilerinize nasıl hizmet sunuyorsunuz? Teknolojiyi ve yenilikleri takip ederek İslam’a uygun bankacılık ürünleri sunmak istiyoruz. Video Identification yani video tanimlama sistemiyle müsterilerimizin şubeye veya başka bir yere gitmeden KT Bank’ta kısa sürede hesap açmalarını kolaylaştırıyoruz. Almanya‘da henüz yeni olan faizsiz bankacılık prensiplerine uygun ürün portföyünü genişletiyoruz. Önümüzdeki yıllarda Almanya pazarında yatırımlar planlıyoruz. Şube ağını özellikle hedef kitlemizin olduğu alanlarda genişletmek istiyoruz. Şu anda Mannheim, Frankfurt ve Berlin’de hizmetteyiz. Köln şubemizi de yakında açıyoruz. Daha fazla bilgi almak için müşterilerimiz şubelerimizi ziyaret edebilir veya müşteri iletişim merkezimizi mesai saatlerinde telefonla arayabilirler. Ayrıca web sayfamızdan (www.kt-bank.de) ya da sosyal medyadan takip ederek de bizleri takip edebilirler. \HQL %. $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF Osman “Ağa” Bey” Yumakoğulları Osman Bey`in en önemli bir diğer özelliği ise namazın edasının vaktinde yapılmasına çok önem verirdi. Kur`an-ı Kerim`i çok okurdu. "Velağalibeillallah" çok söylerdi, ye`se ümitsizliğe yer vermezdi. Sorumluluklarımızı yerine getirmede yalnızca elimizi değil tüm vücudumuzu yükün altına koyacağız” derdi. Besmele ve Hamdele ile... Osman Yumakoğulları Antalya`nın Korkuteli`nde dünyaya gelir. Yörük evladıdır. Eğitimini ilkokuldan sonra İmam Hatip Lisesinde tamamlar. Bu süreçte hafızlığını da tamamlar. Sonrasında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ve Hukuk Fakültesini okur. Öğrenciliği döneminde Türkiye`nin geleceğini şekillendiren siyasetçisinden akademisyenine bir çok alanda devletine ve milletine hizmet veren Ümmetçi nesiller yetiştiren MTTB-Milli Türk Talebe Birliğinde önemli görev ve misyon yüklenir. Ve MTTB`nin Genel Sekreterliğini ve Huzur Komite Başkanlığını yapar. O dönem MTTB Genel Başkanı İsmail Kahraman`dır. İsmail Kahraman şu anda TBMM Başkanımızdır. Askerlik sonrası vaizlik yapar. MSP döneminde Vakıflar Müdürlüğü yapar Bursa`da. Sonra Bölge Müdürlüğü de yapar. Sonrasında Bursa`da gazete çıkarır ve Genel Müdür olur. 80`li yıllarda Türkiye`de 12 Eylül darbesi olmuş ve ardından Avrupa`da da Milli Görüş Teşkilatlarında da farklı bir darbe yaşanır. Küresel odaklar iç ve dış sebeblerden teşkilatta huzursuzluk ve kargaşa çıkarırlar. Yani teşkilatta yangın çıkarılır. Osman Bey´in ifadesiyle itfaiye görevi kendisine verilmiştir. Avrupa`da teşkilatın içine düştüğü/düşürüldüğü durumdan kurtarılıp insanımıza-nesilerimize-ümmete ve insanlığa hizmet edebilmesi için oluşturduğu heyetle-yönetim kuruluyla günlük meselelerle ve kavgayla değil Kur`an ve Sünnet ölçüsünü esas alarak, inandığımız davada geleceği planlayarak uygulamaya koyarlar. Bunların başında öncelikle Kurumsal Kimliğin oluşması gerekmektedir. Bunun için 1984 yılının sonlarında AMGT Avrupa Milli Görüş Teşkilatlarını kurup Kurucu Genel Başkan olur. On yıl AMGT`nin Genel Başkanlığını yapar. Zaman zor zamandır. Birlik ve beraberlik dağılmıştır. Derlemek-toparlamak-kuca- dosya ][ 19 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir klamak-kardeşler topluluğunu oluşturmak gerekmektedir. Kırılan gönüllerin sarılması, küskünlük ve dargınlıkların giderilmesi en başta gelen sorumluluktur. Gece demez gündüz demez 24 saat yetmez günlerce, haftalarca ve tabir yerinde ise yıllarca bıkmadan çalışılır çalışılır çalışılır. Gelmeyene gidilir. Herkese gönül kapıları açılır... Olan paylaşılır. O günlerde imkanlar çok kısıtlıdır. Ne araba ne ev... bu günkü gibi hızlı ulaşım ve konforlu evler nerede... Araba hem ulaşım ve hem de yatma yeri olarak değerlendirilirdi. Osman Bey`in kaldığı oda (Kartal Yuvası) çatı katta. Bu katta tam on yılını geçirdi. Ancak cemiyet-cami ve teşkilat mekanları için şu iki hususu önemserdi; 1-Yerler geniş yerler olsun ki cemaat büyüsün derdi. 2-Mümkünse binalar kiralık değil mülkiyeti alınsın talimatı verirdi. O yıllarda Avrupadaki insanımızın ve tüm müslümanların meselelerinin ele alındığı Avrupa Müslümanları Meseleleri Konferansları düzenleniyor olması önemli bir adımdı ve önemli çalışmalardı. 1990`lı yıllarda iki kutuplu dünya düzeninin komünist blokunun yıkılması, bölünen iki Almanya`nın birleşmesi, Berlin Duvarının yıkılması, Afgan cihadının muzaffer olması, ümmet fertlerinin uyanmasına ve şuurlanmasına sebeb olmuştur. 1990`lı yılların sonuna doğru da kapitalist düzen yıkılan komünizm sisteminin yerine düşman olarak İslam ve müslümanları koyarak algılar oluşturmaya ve İSLAMAFOBIA`yı yerleştirmeye başlamıştı. Osman Bey kimseye hayır demez baba şefkati ve kardeş samimiyeti ile insanımıza ve gençliğimize yaklaşırdı. "Bizim işimiz gönül kırmak değil, gönül yapmaya geldik" derdi. Ülkemizi, vatanımızı çok severdi. "Oğlum dünyada vatan, ahirette iman" derdi her zaman. O yıllarda benim Avrupa`da mecburi iskanımdan dolayı izne gidemediğimden ben nöbette kalırdım. Yıl 1994 yılına gelindiğinde Avrupa`da kalıcılığın getirdiği sorumluluk bir tarafta diğer tarafta Avrupalıların Milli kelimesini nasyonal milliyetçilik olarak yorumlamalarından dolayı teşkilatımızın "AMGT" dini ve İslami bir cemiyetiz ifadelerimizin karşılığını eksik bulurlardı. Uzun uzun istişare ve görüşmelerin sonunda AMGT`yi 1994 yılında Frankfurt`ta yapılan Genel Kurulda IGMG`ye dönüştürme kararı verilmişti/alınmıştı. Osman Bey AMGT`de olduğu gibi IGMG`de de Kurucu Genel Başkan olmuştu. IGMG=İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları yani Milli Görüş şuurunda Avrupa`da bir İslami (müslüman) toplumunun oluşmasının adı (olmuş)dır... Osman Bey bir yıl sonra 1996`da Türkiye`ye döndü ve hizmetlerini TBMM`de milletvekili olarak sürdürdü. Osman Bey İslam Davasına ve Milli Görüş hizmetlerine; ailesini, çocuklarını, sağlığını feda etmiştir. O yılların zor şartları, imkansızlıkları, yoklukları (ki yıllarca yenilen yemek o da bulunursa menemen idi), düzenli yemek yeme imkanı yoktu. Yatacak ev ve döşek de yoktu. Bir taraf da gurbet, bir tarafta aile hasreti diğer tarafta aşırı stres Osman Bey`in sağlığının bozulmasına sebeb olmuştu. Şeker, tansiyon, kolestrol hastalıklarına yakalanmıştı. Bundan dolayı son yıllarını diyaliz makinasına bağlı ve yoğun bakımda geçirmiştir. Son ziyaretimde hastanede yoğun bakımda idi. Oğlu Muhammed Ali ve yenge hanımdan bilgiler almıştım. Oğlu; "Yavuz abi babamın beyin ölümü gerçekleşti, kalbi makinaya bağlı yaşıyor, dua edelim" demişti. 21 Mart 2016 Pazartesi vefat haberini aldığımızda IGMG Genel Başkanımız Kemal Ergün Hocam ve daha önce IGMG Genel Başkanlığını yapmış olan Dr. Yusuf Yavuz Çelik KARAHAN Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 y.c.karahan56@gmx.de Işık Hocamla birlikte cenazesine katıldık. Cenaze namazı İstanbul Fatih Camiinde 22 Mart 2016 günü ikindi namazına müteakiben kılındı. Binlerce seveni ile birlikte Osman Abi`yi Cenab-ı Hakk`a uğurladık. Benim dikkat ve takdirimi celbeden cenazede Üniversite`de ve MTTB döneminde Osman Bey`in Genel Sekreterliğini yaptığı o dönem MTTB Genel Başkanı ve şu anda TBMM Başkanı İsmail Kahraman Bey`in ve o yıllarda MTTB mensubu olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Bey`in bulunmaları ve Milli Görüş Davasının mensuplarının omuzlarında UKBA`ya uğurlanması çok anlamlı idi. Yine ömrünün uzun bir süresini beraber geçirdiği Milli Görüş Hareketinin Lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocanın yanı başına defnedilmiş olması çok manidardır. Ben de Osman Bey`in 1985-1994 yıllarında AMGT Genel Başkanlığında Gençlik Teşkilatı Genel Başkanlığı yaptım. 1994 yılında IGMG`nin kuruluşunda kurucu Genel Başkan Yardımcılığı ve Teşkilatlanma Başkanlığı görevlerini yapmış olmak bana çok şeyler kazandırdı. Osman Bey`in en önemli bir diğer özelliği ise namazın edasının vaktinde yapılmasına çok önem verirdi. Kur`an-ı Kerim`i çok okurdu. "Velağalibeillallah" çok söylerdi, ye`se ümitsizliğe yer vermezdi. Sorumluluklarımızı yerine getirmede yalnızca elimizi değil tüm vücudumuzu yükün altına koyacağız. Allah nurunu mutlaka tamamlayacak Allah`ın izniyle muzaffer olacağız. Allah Kerimdir Aslanım derdi. Osman (AĞA) Bey Çok hayırlı, güzel hizmetler ve faideli işlere imza atmıştır. Osman (AĞA) Bey`e Allah Rahmet Eylesin. Allah mekanını cennet eylesin. Amin. " D e k i : H e r ne f i s m ut l a k a ö l ü m ü tadacaktır" Ayet-i Kerime Selam, sevgi ve dua ile... 20 ][ dosya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Essen’de Türk Üniversiteleri Tanıtım Günleri U luslararası Öğrenci Hizmetleri Derneği (ISSA-TURKEY) tarafından 12-13 Mart 2016 tarihleri arasında Essen'de Türk Üniversiteleri Tanıtım Günleri düzenlendi. Fuarda birçok özel üniversite ve devlet üniversitesi yer aldı. İlk gün düzenlenen seminerde Türkiye'deki üniversite eğitimi ve yurt dışından gelen öğrencilerin Türkiye'de okuma şartları anlatıldı. Katılımcı Üniversiteler kurumlarını tek tek tanıttılar. Tanıtımlara Essen Başkonsolos Yardımcısı Ahmet Davaz, Eğitim Müşavirliği temsilcisi ve birçok STK temsilcileri katıldı. Üniversiteler kendine ayrılmış stantlarda fuar süresince gelen ziyaretçilere detaylı bilgiler verdi. Fuarı ziyaret edip çekilişe katılanlar b e d a va t a t i l , u ç a k b i l e t i v e b u r s kazandılar Programın son günü çok renkli geçti. Fuar sonunda programa katılanlar arasında bir kişiye Antalya’da bir hafta bedava tatil, bir kişiye bedava İstanbul-Düsseldorf uçak bileti, bir kişiye de Türkiye'de okumak şartı ile bir yıl burs hediye edildi. A vr u p a ’ d a T ü r k ü n i v e r s i t e l e r i tanıtımları devam edecek. 15-17 Nisan tarihleri arası Belçika ISSA-TURKEY Başkanı Dr. Dursun AYDIN birçok ülkede üniversite tanıtımları yaptıklarını, ancak Avrupa'da bu tanıtımın ilk olduğunu söyledi. İlginin çok olduğunu ve birçok gencimiz Türkiye'ye gelip üniversitede okumak istediğini ancak konuyu detaylı bilmediklerini söyledi. Aydın, bu tip etkinlikleri Avrupa'nın çeşitli yerlerinde daha sık yapacaklarını, hatta 15-17 Nisan 2016 tarihleri arasında Brüksel'de de benzeri bir etkinlik düzenleyeceklerini, 2016 sonbaharında ise Almanya'da bu etkinliğin ikincisini gerçekleştireceklerini ifade etti. Katılımcılar programdan çok memnun kaldıklarını, Türkiye'de okumakla ilgili konuları birinci ağızdan duymaktan dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Türk üniversitelerinin yurt dışında tanıtımları T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenmektedir. Türkiye’de şu anda yurt dışından gelip okuyan uluslararası öğrenci sayısı 100 bini aşmıştır. Almanya’dan gelen öğrenci sayısı ise 5 bine yaklaşmıştır. Detay için: www.issa.org.tr Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Almanya’da Köprübaşı Rüzgarı Esti A vrupa Trabzon Köprübaşılılar Kültür, Sosyal ve Dayanışma Derneği’nin “Birlik, Beraberlik ve Dayanışma” adı altında beşincisini düzenlediği gecede adeta Köprübaşı rüzgarı esti. Almanya’nın Schwelm şehrinde düzenlenen Köprübaşılılar Gecesi’nde 2 bine yakın hemşehri bir araya gelerek hasret giderdi. Essen Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa, Kuşadası Kaymakamı Muammer Aksoy, Danıştay Başkanlığı Üyesi Cevdet Malkoç, Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Aydın ve İstanbul Köprübaşılılar Derneği Başkanı Osman Karamehmetoğlu geceye katılarak birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan birer konuşma yaptı. Ünlü televizyon ve radyo sunucusu Murat Kurt’un sunumuyla gerçekleşen program İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Mart ayının içerisinde barındırdığı önemli günlerin vurgulandığı programda Avrupa Trabzon Köprübaşılılar Kültür, Sosyal ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Anaç, gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu gece birbirlerini yıllarca görmeyenlerin hasret gecesidir.” diyerek tamamladı. Programda, geceye katkılarından ötürü başta ana sponsorlardan Eventhalle salonun sahibi İsrafil Erkılıç, ELOCK – Sancak Kilit sahibi Mehmet-Tahsin ve Ahmet Sancak kardeşlere ve Kalafatoğlu Şirketi Sahibi İbrahim Özkan ile diğer sponsorlara ve Güneşera Kültür Derneği Başkanı Mustafa Aydın ve Köprübaşılılar Derneği Kadın Kolları adına Yıldız Aksoy’a da teşekkür plaketi verildi. Gecede ayrıca aslen Körübaşılı Alanur Süslü’ye, farklı bir meslek dalına Alman Deniz Donanması’nda ilk Türk olarak subay eğitimi aldığından ’2016 Yılı Teşvik ve Başarı Ödülü“, yedi çocuğundan üçü üniversite ve diğer 4 çocuğu da okullarındaki başarılarından ötürü Şükran ve Hüseyin Erdoğan çiftine ‘Yılın Ailesi Ödülü’ verildi. Tören esnasında her yıl pastalarıyla geceye renk katan Hülya Demirci hazırladığı Köprübaşı Pastası birlikte kesilerek konuklara ikram edildi. Gecenin en duygulu anı hiç şüphesiz birinci kuşağa yapılan özel bir programdı.. Sunucu Murat Kurt birinci kuşağı, 50 yıl önce Almanya’ya gelişinden günümüze kısa anektotlarla aktararak sahneye çağırdı anda salonda duygulu anlar yaşandı. Günün anısına kendilerine gece için özel hazırlanan Köprübaşı atkısı takıldı. Birinci Kuşak büyüklerle yapılan özel sohbetlerde; böyle bir tabloyu hiç görmediklerini ve hatırlandıkları için Avrupa Köprübaşılılar Derneği yöneticilerine teşekkür ettiler. “Birlik, Beraberlik ve Dayanışma Gecesi”nin eğlence bölümünde Karadeniz rüzgarını kemençesiyle estiren genç sanatçıları Anıl ve Azam Yılmaz kardeşleri söyledikleri yöre türküleri hemşehrilerinden büyük alkış aldı. Kemençe üstadı Adem Can’ın eşliğinde Dortmund Trabzon Horon Ekibi de geceye ayrı bir renk kattı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Karadeniz müziğinin otantik ve güçlü sesleri Aşık Süleyman Göksal ve Beşköylü Adem Ekiz salonu adeta coşturdu. Etkinlik boyunca yöreye mahsus Karadeniz yemeklerinin bulunduğu standlarda uzun kuyrukların oluştuğu gece ilerleyen saatlere kadar devam etti. Rottweil`da Çanakkale Zaferi Tiyatro Gösterisi A lmanya'nın Baden Württemberg eyaleti Rottweil kentinde Çanakkale yeniden yaşandı. Okul Aile Birliği ve DİTİB Rottweil cemiyetinin birlikte düzenlediği proğrama 400 civarında vatandaşımız ka- tıldı. Gymnasium salonunda yapılan tiyatro gösterimi vatandaşlarımız tarafından ilgi ile izlenirken, bazı yerlerde ayakta alkışlandı. 36 kişilik tiyatro ekibinin sergilediği tiyatro ile Çanakkale adeta katılımcılara yeniden yaşatıldı. Proğramda DİTİB Rottweil Cemiyet Başkanı Mustafa Keskinsoy ve Okul Aile Birliği Başkanı Fatih Çilingir de birer konuşma yaptılar. Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir bulmaca ][ 21 P Gurbet Mektupları-28 22 ][ özel köşe Söz Ola! Esselamu Aleyküm! Her gününüz hayırlı, bereketli, selamet, refah, saadet ve huzur içinde olmanızı yüce Mevlâdan temenni ederim. Sevgili kardeşlerim! Genel olarak insan bazı sorunlarını ikinci bir şahısa itiraf edemezse de her insan değişik şekilde bir iç çekişme yaşar. Memnun oldukları insanları görünce, hayat onun için bir güzel olur. Ama memnun olmadığı insanları görünce, ister istemez memnun olmuş gibi davranmak zorunda hisseder. Bu hanımının veya tanıdığının hatta kendi akrabası veya herhangi biri bile olabilir. İşte bu sebepten dolayısı ile istemediği gibi davranmak zorunda kalır. Bu durum insana belirli bir rahatsızlık verebilir. Bazen bu durumu başaramaz ve yaptığı hareket başkaları tarafından sorgulanır. Bu durum insanın kendisini sorgulamasına sebep olabilir. Her insan değişik şekilde tepki verebilir. Niçin? Diye kendinize sorarak bu soruyu cevaplayamazsınız. Çünkü insanGnefsi herkesin kendi düşündüğü gibi olmasını ister. Bir çok insan başka insanın penceresinden bakma yeteneği olmayabilir. Bu durum insanın olgunlaşmadığını gösterir. Birisine öğüt vermek istediğinde kendisine göre hatta kendi sınırlarınızı bile aşarak yapmadıkları yapmış gibi öğütler. Lakin kendisi öğüt verdiği kişiyi ne kadar tanıyor veya öğüt verdiği öğütleri kendim yapıyor muyum diye düşünmez bile. Öğüt verdiği kişi belki sadece saygısından dolayı dinliyordur. İşte bu açıdan bakarak atalarımız ne demiş: Bin düşün, bir konuş! Bu daha iyidir. Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, işitenin yararlandığı sözdür. Geçmişe değil geleceğe yönelik doğru öğüt vermek daha mantıklı gelir insana. Her konuşan değil, düşünen, tartan Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir insan düşündüğü tarttığı konuyu konuşsun. Eğer dinlenmiyorsa susup konuşmasın. Konuşmasını bildiği gibi dinlemesini de bilmeli. Konuşma ve dinleme bir sanattır, işleyene, nakışlayana, edebileştirene, anlayana ve dinleyene. İnsan bir hazinedir, kendini eğitene, bir deryadır, gemisini yüzdürene, cevherdir işleyene, velhasıl kıymetimizi bilelim, kul olalım, zamanımızı değerlendirelim. Söz Ola Kese Savaşı Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz M. Salih AYDIN Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437 Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz Kelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir söz Gel ahî ey şehriyâri sözümüzü dinle bâri Hezâr gevher ü dinârı kara taprağ ede bir söz Kişi bile söz demini demeye sözün kemini Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz ALMANCA KUR'AN MEALİ Al-Quran Al-Karim C Cemiyetl Cemiyet Cemiye Cemiy Cemi Cem Cemiyetler Cemiyetle e v Cemiyetlere ve İ İş İşa İşad İşada İşadam İşadaml İşadamla İşadamlar İşadamları İşadamlarım İşadamlarımı İşadamlarımız FFırsat Fı Fır Fırs Fırsa İşadamlarımıza Fırsat, P Pr Prog Pro Progr Progra Program Programlar Programla Gelen Programl G Ge Gel Gele v Programlara ve A Al Alm Alma Alman Almanc M Me iile Mea il Almanca Meal (100 ((10 1 Adet Ad Ade A 25 250 2250,250, E Euro) Eu Eur Euro İ İs İsl İsla İslam T Ta Tan Tanı Tanım Tanıma İ İs İst İste İstey İsteye İslamı Tanımak İsteyen M Mi Mis Misa Misaf Misafi Misafir Misafirl Misafirle Misafirler V Ve Ver Veri Veril Verile Verileb Verilebi Verilebil Verilebile Verilebilec Verilebilece Misafirlere Verilebilecek E Güzel En G Gü Güz Güze H He Hed Hedi Hediy Hediye P Pa Pak Pake Paket Ha Hal Hali Halin Halind Halinde H A Alm Alma Almak Al İs İst İste İstey İsteye İsteyen İsteyenl İsteyenle İsteyenler İsteyenlere İ Posta Ücretini Biz Karşılıyoruz 13,5x19,5 cm Orta Boy Karton Kapak İki Renk Baskılı Sipariş İçin: info@hayatonline.eu · Handy: 0171-1970212 muhtazaf@gmail.com Yürü yürü yolun ile gâfil olma bilin ile Key sakın ki dilin ile cânına dağ ede bir söz Yûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz Yunus Emre Acı günler güzel günlere gebedir. İnsan bu taştan demirden daha fazla dayanır acılara. İnsanın başına nice sıkıntılar nice sevinçler ve nice ummadıkları güzellikler aniden karşısına çıkabilir. Fakat insanların genel olarak birilerine sırtını dayayıp sonra ondan darbe yerse bu genelde öyle oluyor. İşte o zaman iç yıkıntı başlıyor. En güvendiği kişi tarafından terkedilmişlik insanı yıkar. Ama insan Allah’a dayandığı zaman, hep yanında hissedersin. Mevlâna ne demiş: Dünyada dost ister isen, Hazreti Allah yeter, Mürşid-i kâmil ister isen, Hazreti Kur’an yeter, Delil ister isen, Hazreti Muhammed yeter, Meşgul olmak ister isen, ibadet yeter, İbret almak ister isen, ölüm yeter, Zengin olmak ister isen, kanaat yeter, Bunlar da yetmez der isen Nâr-ı Cehennem yeter. İşte Allah’a sığınmak en güzele yola çıkmaktır aslında. O güzel günlere yürümektir, gerçek mücadele. Yürümektir hakkın terazisine, rıza göstermektir. Kıyam etmektir, en güzele, O’nun adını yüceltmektir, bütün uğraş. Teslim olmaktır, tevhide, güzele, doğruya, hakka giden yolda vesselam. Sizi emanetin sahibine emanet ediyorum ve herşeyin hayırlı olmasını diliyorum. Selam ve dua ile...