PDF İndir
Transkript
PDF İndir
Çukurovalılar Derneğinin Aylık Yayın Organıdır. Temmuz-Ağustos 2014 Yıl:6 Sayı: 49-50 İsmet Atlı Özel Sayısı İsmet Atlı Seni Unutmayacağız... ÇU R N E Ğİ K U RO DE LILAR VA 2006 Çukurovalılar Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Eğitim Kültür ve Spor Derneği Genel Merkezi ISSN 1309-1239 Çukurova Lobisi Çukurovalılar Derneğinin Aylık Bölgesel Süreli Yayınıdır Yıl:6 Temmuz-Ağustos 2014 Sayı: 49-50 Çukurovalılar Derneği Adına Sahibi Ali Alper Çetin Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Ali Alper Çetin Yayın Koordinatörü Dr. Halil Atılgan Hukuk Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Demir Yayın Kurulu Yayın Danışman Kurulu Dr. Halil Atılgan Özcan Civan Yıldız Çam Özdemir Nuri Kaya Ali Ateş Abdullah Yenen Temel Çürük Orhan Gazi Yüce Mehmet Öner Musa Yaylacı Mustafa Kızıl Mehmet Günaldı Doğan Bahadır İnan Oğuz Tokdemir Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Prof. Dr. Taciser Onuk Prof. Dr. Mehmet Demir Prof. Dr. Turan Güven Prof. Dr. Bilal Toklu Prof. Dr. Selma Yel Prof. Dr. H. Mehmet Şahin Prof. Dr. Elif Loğoğlu Ayfer Yılmaz Doç. Dr. Kemal Çelik Dr. Y. Selim Sarıibrahimoğlu Necdet Özkaya Uzm. Mehmet Özcan Cemil Gök Fevzi Saçlı Reklam ve Halkla İlişkiler Serhat Çolak & Fatma Kalender Teknik Sorumlu İsa Uyanık Tasarım Gökhan Sert (gokhan.sert@yandex.com) Abone ve Dağıtım Altan Özdilek Yönetim Yeri Cevizlidere Mah. 1243. Sokak Özge Apt. No: 7/4 Balgat/ANKARA lobi@cukurovader.org.tr * www.cukurovader.org.tr cukurovader@cukurovader.org.tr Tel: (0312) 417 56 01 Belgeçer: (0312) 417 56 01 Dergimizde yayınlanan yazılardaki fikirler yazarına aittir. Yazılar ve fotoğraflar, kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Çukurovalılar Derneği ve Çukurova Lobisine Bağış için; Baskı Çukurovalılar Derneği / Garanti Bankası Yenişehir Şubesi Hesap No: 411/6295971 IBAN No: TR88 0006 4110 0006 2959 71 HASSOY MATBAACILIK İvedik OSB Matbaacılar Sanayi Sitesi 1515. Sokak E Blok No:26 Yenimahalle/ANKARA Tel: 0312 341 59 94 * Fax: 0312 384 03 04 Ağustos 2014 / Baskı: 4000 Adet İsmet Atlı Özel Sayısı “Efsane İsmet Atlı’ya Vefasızlık...” Ali Alper Çetin 1 “İşte O Şampiyon İsmet Atlı’dır.” Dr. Halil Atılgan 2 “İsmet Atlı ve İranlı Tahti” Dr. Halil Atılgan 7 Musa Öztürk 12 Âşık İmami 13 Kemal Ateş 14 “Yenilmezleri Yenen Pehlivan İsmet Atlı” “İşte O Pehlivan” “Bir Roman Kahramanıdır İsmet Atlı” “Koca Çınar’ın Ardından” İsmail Görkem “İsmet Atlı: Kozan’ın Yiğit Prof. Dr. Saim Sakakoğlu Evladı Üzerine” “Ağabeyim İsmet Atlı” Hüseyin Atlı “İsmet Atlı’nın Kardeşi Hüseyin Atlı’nın Yalçın Kara Gözyaşları” “Çukurovalı Güreşçi İsmet Atlı” Mustafa Onar “Garipler Mezarlığına Gömseydiniz” Mustafa Özke “Babam Tadında Sevdiğim Adam Amcam İsmet Atlı” Ali Atlı “Merhum İsmet Atlı’ya” Âşık Avşar Musa “Aramızdan Ayrılan İki Farklı Değer” Hüseyin Erciyes “Şampiyon Şair İsmet Atlı” Mustafa Emre İsmail Küçüközen “İsmet Atlı” “Koca Çınar” Âşık Hacı Karakılçık “Bir Halk Bilgesi İsmet Atlı” Ahmet Z. Özdemir “Mesai Arkadaşım İsmet Atlı” Osman Palamut “İşte O Pehlivan İsmet Atlı” Gazanfer Özdemir “Merhum İsmet Atlı” Şakir Deniz “Bir İsmet Atlı Vardı” Öcal Uluç “Şampiyonu Bağışla” Âşık Avşar Musa “Türk Güreşinin Efsane Adı İsmet Atlı Vefat Etti” Mustafa Özke “İsmet Atlı” Fahri Işık “İsmet Atlı Özelinde Çukurova’nın Yetiştirdiği Op. Dr. Ö. Kaplan Kozanoğlu Değerlere Genel Bir Bakış ” Abdullah Kütük “Koca Pehlivanın Ardından” Oğuz Adem Selçuk “İsmet Atlı’nın Derlediği İki Ağıt” “Canım Abim...” Ahmet Ayık “İsmet Atlı İçin Düşündüklerim” Ahmet Tabur “İsmet Atlı” Meşgul Veli İmir “İsmet Atlı” Ahmet Kaytancı “Üstadım” Mustafa Acembekiroğlu Âşık Osman Feymani “Üstat İsmet Atlı’ya” “İsmet Atlı ve Gönül Bahçesinin Gülleri” 16 18 20 21 22 25 26 28 29 30 32 33 34 35 36 37 38 39 40 43 44 46 48 50 51 52 53 54 55 56 Temsilciler İstanbul Adana Mersin Hatay Osmaniye Ceyhan Kozan Kadirli Yumurtalık Karaisalı Saimbeyli İskenderun Dörtyol Kırıkhan Reyhanlı Hassa Yayladağı Tarsus Çamlıyayla Mut Silifke Erdemli Anamur Gülnar Bozyazı Aydıncık Gözne Cabbar Y. Koyurtgan Mansur Emekçi Mehmet Samancı Uğur Özdemir Çağatay Öner Şahin Özer Ali Hatalmış Muzaffer Kaya Hüseyin Çolak Nevzat Özgün Arife Başer İsmail Rende Azmi Çelebi Rahmi Vardı Mete Kanar A. H. Karabeyoğlu Emek Çakıl Ömer Ali Yüğrük Mehmet Ali Yetiş Mehmet Uysal Üzeyir Yüce Ahmet Refik Erdem Mehmet Güzel Mustafa Kaynarpınar Ayhan Şen Necdet Çolak Kemal Aksay Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm Gsm : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : 0532 0535 0507 0506 0505 0542 0505 0532 0530 0532 0505 0532 0533 0532 0533 0535 0533 0532 0533 0533 0506 0535 0532 0530 0507 0530 0535 273 77 11 254 93 29 303 84 82 308 53 53 611 94 34 200 22 06 799 17 25 263 01 03 516 69 49 637 23 70 349 03 82 462 37 92 569 65 40 267 81 41 364 49 50 971 10 25 311 41 99 483 03 48 698 04 03 519 31 35 909 20 70 831 47 44 205 64 28 114 33 12 215 13 00 322 41 59 340 90 33 Efsane İsmet Atlı’ya Vefasızlık... İşte buna son örnek Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u Efsane Güreşçimiz İsmet Atlı. Yıllardır Adana'da ilgisizlikten, duyarsızlıktan yakınıp durdu. Ama yetkililer(!) ile spor adamı olduklarını sananlar hep onu göz ardı ettiler. İsmet Atlı Adana'da değil de bir başka şehirde yaşamış olsaydı onun heykeli dikilir, bilgi ve birikimlerinden faydalanılarak, son yolculuğunda yalnız bırakılmazdı… Ona sahip çıkmayarak yalnız bırakıp, Ali Alper Çetin* Türk güreşinin efsane isimlerinden İsmet Atlı 04 Nisan 2014 tarihinde sessiz sedasız göçtü gitti bu dünyadan. Hak’kın rahmetine kavuştu. Onun ölümünden hiç kimse haberdar olmadı. Şampiyon olduktan sonra Ankara'da, Adana'da, Kozan'da günlerce omuzlarda gezdirilen koca şampiyon, devlet töreni yapılmadan kara toprağa gömüldü. Yurt dışında şeref kürsüsünden bayrağımızı defalarca dalgalandırmasına rağmen, duyduğum kadarıyla şampiyonun tabutuna Türk Bayrağı örtülmemiş. Acaba kimin tabutuna bayrak örtmek gerekir diye yetkililere sormak gerekir. Evet, ben şimdi soruyorum. Kimin tabutunun üstüne Türk Bayrağı örtülür? İsmet Atlı gibi efsane bir Şampiyon’u tabutuna bayrak örtmeyeceksiniz de kimin tabutuna örteceksiniz? Diğer üzücü olay ise; Şampiyon’un ölüm haberi mahalli TV Kanallarının dışında hiçbir ulusal kanalda haber olarak yayımlanmadı. Ben duymadım. Duyan varsa çıksın ortaya Allah aşkına söylesin. Yayınlayan baş tacı. Yayınlamayanlar ettiğinden utansın. Sonuç itibariyle Şampiyon’un sessiz sedasız kara toprağa gömülmesi bir gerçeği gözler önüne serdi… Türkiye'de spor deyince akla futbolu getirdi. Fersah fersah öne çıkardı. Futbolun öne çıkması da: Yaşarken, başarılar elde ederken, herkes seni alkışlarken, vefat ettiğinde, son yolculuğunda yalnız bıraktı… Tüm bu kavramlar Türkiye'de var ne yazık ki… Bu anlayışla değil midir ki ülkemiz bir yere varamıyor... kaderine terke edenler utansın… İçimizi yakan, gönlümüzü yıkan kötü hasletlerin başında vefasızlık gelir… İçten içe ömür boyu kızarız vefasız kişiye… Bir beklenti içinde olmasak bile, güvendiğimiz ve bir hukuk geliştirdiğimiz insanlardan, canımızı acıtacak bir davranışın gelmeyeceğine inanmışızdır çünkü… Güven duygusu yaşamın dümenidir. Canımızı yakan rotanın bir anda değişivermesidir. Nankörlüğün zıddı olan vefa, sözünde durmak, yapılan iyiliği unutmamak, karşılığını fazlasıyla verebilmektir. İyi gün dostu olmamak, birlikte olduğumuz kişilerin, dostların zor durumlarında yanında, yakınında yer alabilmektir. Vefa, sadakati, samimiyeti beraberinde getirir. Bilinçli, sağlıklı, verimli ve kaliteli dostlukları da… Vefasızlığı insanın doğası kabul etmez. Ezelde fıtratın söze aşinalığı vardır. Çünkü huzurda bir söz vermişliği vardır. Zaman zaman ahdinden uzaklaşsa da, unutsa da, sözüne bigâne kalsa da huzursuz kılacaktır onu ahde vefasızlık. Kendine yabancılaşmamışsa tabii… Büsbütün insanlığını yitirmemişse… Vefa her şeyi anlamlı kılan erdemlerden biridir. Yokluğu hayatı anlamsızlaştırır… Erdemlilere ne mutlu, erdemsizler ise vefasızlık çarkında gününü gün etmeye devam etsinler. Nasıl olsa her gecenin bir sabahı olacaktır muhakkak. Erdemsizler muhannet çarkında devran sürmeye devam etsinler. Biz Çukurova bölgesinin yetiştirdiği önemli değerlerden Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı için Çukurovalılar Derneğinin aylık yayım organı olan Çukurova Lobisi dergisinin bu sayısını İsmet Atlı'ya ayırarak onu yâd etmek istedik. Kozan Belediye Başkanı Musa Öztürk derginin basım giderlerini karşılayarak özel sayının çıkmasına vesile oldu. Erdemlilik gösterdi. Çukurovalılar olarak kendisine teşekkür ediyoruz. Dilerim vefasızlara, erdemsizlere örnek olur. Koca Şampiyon seni unutmayacağız. Allah rahmet eylesin… Allah yakınlarına sabırlar versin. Tüm Türkiye'nin, Adana'nın ve güreş camiasının başı sağ olsun… * Çukurovalılar Derneği Onursal Başkanı. 1 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İşte O Şampiyon İsmet Atlı’dır. Murt gibi dökülür gözyaşları. Göz pınarından siğim siğim dökülen yaşlar var oluşunun en güzel ifadesidir. Şampiyon işte o zaman gönül bahçesinin güllerini toplayarak sevgiyi bilmeyenlere, duymayanlara, hissetmeyenlere ikram eder tek tek. Sevgisiz yüreklerin sevgi selinde yunup arınmasını ister. Artık yüreği bir kuş gibidir. Onda ki yürek bazen iğde dallarına konan bir serçe, bazen küren küren uçan sığırcıktır. Bazen bal arısı olur püren püren dolaşır. Onda bir deli gönül vardır ki Düldül Dağı'nın tepesinde gezinir. Karacaoğlan'ın bir bozlağı olur. “Aman olda kara gözlüm aman ol / Güzeller içine gel de Dr. Halil Atılgan* tamam ol / Ben ölürsem cenazeme imam ol / Kıl kara zülfüne kurban olduğum” diyerek Tilan Çayı'na, Sumbas'a dökülür. Ondaki yürek bazen alıcı kuş gibi havalanır. Evet, “Şampiyon güzel insandır”, Şampiyon Bazen da eli kulağa atar gene Karacaoğlan'dan bir bozlak sanatçıdır. Şairdir, ozandır. Saz çalar, türkü söyler. O dev tutturur. “Bilmem hayal gibi bilmem düş gibi / Geldi geçti gibi görünen adamın yüreği kadife gibidir. O yürek yağmur boran gibi kış gibi / Şahin cırnağına takmış kuş gibi / Yoluk yüklü bulutlar gibi sevgi yüklüdür. Bu sevgi, bağlamada, yoluk yoldu dert beni” diyerek eşeğe yan binmiş türkü söylemede, ağıt derlemede, Türk kültürüne olan Çukurören'den Kozan'a gider. Ondaki yürek bir tazının bağlılığıyla dile gelmiştir. O bazen Toros Dağlarında tavşan kovalamasında, alıcı kuşun pike yapmasında, atın kokan menekşe, Ceyhan'ın kenarına konmuş bir Yörük dörtnala koşmasında kendini gösterir. Bu yürek sırtını çadırı, bazen de Elif'in elindeki kirmendedir. Onda verir sekiye, alır bağlamasını eline, vurur sazın teline: Karacaoğlan'ın kara sevdası, Dadaloğlu'nun yüreği vardır. Çiçek yüzlü elâ gözlü Döndür de bak bize karşı Hep küskün geçirdik yazı Ne etmişim size karşı Yürekteki nağmeleri söz olur düşer dillere. Çukurovalı ozanların sevdasını paylaşır. Şiir ustasıdır. Dörtlüklerin hasını ayak sesinden tanır. Öksüz Ali, Elbeylioğlu, Deliboran, Ferahi, Feymani, İmami, Karakılçık, Buruklu Kul Mustafa, Abdülvahap Kocaman gönül penceresine çentik açan kahramanlardır. Onun için hepsi ayrı renkte ve biçimdedir. Gizzik Duran, Molla Kerim, Kara Fatma hamasi dizelerinin ilham kaynağıdır. Böyle üzgün üzgün bakma Beni görüp kaşın yıkma N'olur sende sertlik yapma Ettiğimiz naza karşı Gül yüzün doyası görsem Her isteğin olsun dersem İstiyorsan canım versem Neden böyle söze karşı Bağlaması ise gönlünün yoldaşı, dertlerinin sırdaşı, ağacının yaprağı, Sis Dağı'nın toprağıdır. Konuşur onunla. Sevişir onunla… Dertleşir. Hele çok hoşuna giden havalara hiç dayanamaz. İsmet'in gönlünün yarı Terk mi edem bu diyarı Gözün değer dünyaları Bir gülüşün yüze karşı Heyecanlanır. Duygulanır of çeker. İmanının yalağına sağ eliyle vurarak duygusunun arşı alaya çıktığını ifade eder. Ofuna of katar. İşte o zaman şampiyon yoğun duygular içindededir. Bazen de bu duygu yoğunluğu ağlatır onu. 2 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 * Araştırmacı - Yazar Diyerek dolar yüreklere, dilden dile, telden tele. Der demesine ama hızını alamaz. Yerinde duramayan kişilere Çukurova'da “Gicimik mi” var derler. O da öyledir. Duramaz yerinde. Deli gönlü onu alır götürür Erciyes'in başına. Tepeden seyreder etrafı. Dadaloğlu gelir aklına. “Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir. Arap atlar yakınır eder ırağı / Yüce dağdan aşan yollar bizimdir” dizeleri bağdaş kurar oturur gönlüne. Oradan Dadaloğlu misali heykirir Çukurova'ya; Efkârlıyım Çukurova şu anda Garbi vurup kamışların eğmez mi? Anavarza ağlar durur meydanda Sumbas gelip eteğini dövmez mi? der. Farsaklar'ın yurt tuttuğu koyaklar inler onun sesiyle. Erciyes'ten Kayseri'yi seyreder. Elbette seyrangâhta Seyran'i Baba gelir aklına. “Kekliğin kayada sektiği sekiş / Gülünen bülbülün ettiği çekiş / Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş / Kıyamete kadar sökülmez imiş” dizelerini hatırlar. Artık gönül turna gibi havalanmıştır. Konacak bir konalga arar. Döne döne Çukurova'da alır soluğu. Bu sefer de Adana'ya seslenir. Adana onun için açları doyuran, fakirlerin babasıdır. Taşından toprağından bereket fışkırır. Adana'yı anlatırken de hayranlığını gizleyemez. Halk adamı Şampiyon İsmet Atlı yollarını, tarladaki çakırdikenlerini hiç unutmamıştır. Dünyayı dolaşmasına rağmen doğup büyüdüğü Kozan'ın Çukurören köyü bir başkadır onun için. O, Çukurören köyünün susuzluktan şakır şakır yarılmış topraklarını hiç unutmaz. Yağmur yemeyen toprak susuzluktan şakır şakır yarılır. El açar yalvarır Allah'a. Yandım Leyla su... Su. Su toprağın bülbülüdür. Toprakla su kucaklaştığında bülbül dile gelir. Toprak su oldukça varlığını korur birini beş yapar. Size yalan söylemez riyakâr değildir. Bir ekersin beş verir. Tüm yaratılanları Eteklerin Akdeniz'e iniyor Toros Dağları mı başın Adana Nice bin yıl geçti devran dönüyor Bilinmez kaç oldu yaşın Adana Kozan'dan aşağı bir uzun yazı Bucak Hamam Köyü Bekirce Gözü Tilan'ın üstünde Karalar Özü Acı poyraz eser kışın Adana Gece ışır dağ başında ocaklar Güneş doğar çöker sarı sıcaklar Ovaların her tohumu kucaklar Bereket toprağın taşın Adana Şampiyon doğup büyüdüğü topraklara, memleketine, Adana'ya Çukurova'ya âşıktır. O bir Çukurova sevdalısıdır. Milli Güreşçi / Dünya şampiyonu olmasına rağmen, kibir gurur ve hırs onun kitabında yazmaz. (İranlı Tahti'yi dize getirmesindeki hırs hariç) Aslında o uzun yıllar memleketinden ayrı kalmasına rağmen köyünün tozlu İşte O Şampiyon İsmet Atlı. 3 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 yedirir içirir. Kâinatı bünyesinde barındıracak yeteneğe sahiptir. Onun için toprak üstüne methiyeler düzülmüştür. Bunların en ünlüleri de Âşık Veysel'in: ”Benim sadık yârim kara topraktır” dizeleriyle başlayan dörtlükleridir. Şakır şakır yarılan toprak yağmur bekler. Bir gün beş gün, nihayet toprak ananın dileği kabul olur. Yağmurla kucaklaşır. Yağmurla kucaklaşan toprak sevincinden kokuların en güzelini salgılar. Bu bir birleşme kokusudur. Burcu burcu kokar her taraf. Müthiş bir kokudur. Çok uzaklardan hissedilir. Bu koku anlatılmaz. Tarifi de mümkün değildir. Siz bu kokuyu bilir misiniz? Bu koku toprağın yağmurla buluşmasından sonra ortaya çıkan kokudur. İşte şampiyon o toprak kokusunu çok iyi bilir. Onda; o topraklarda doğup büyümenin, o kokuyla yaşmanın gururu vardır. Şampiyon için türküler de böyledir. Yağmur yemiş toprak gibi kokar. Toprak yağmurla, türkülerimiz halkla kucaklaşır. Onun kucaklaşması halkın yüreğidir. Şampiyonun toprağa, türkülere, Çukurova'ya, Toros Dağları'na olan sevdası da buradan gelir. Sevdası: Toros Dağları'nı yorgan, Çukurova'yı döşek, yavşan kokusunu pudra, kekik kokusunu esans kabul etmesinden kaynaklanır. Türküler sevdasıdır onun. Çünkü türkülerde anasının ağıtı, babasının sırları gömülüdür. Ana kucağının sıcaklığı vardır onlarda. Sevdaların dumanı yükselir. Köyünün dağları şekillenir. Çayları çağlar. Kavuşamayanların arzusu siyim siyim gözyaşı olur türkülerde. “Yandı Çukurova yandı / Eli bazlı beyler indi” denildiğinde Toroslar'dan hışımla inen kar suları gelir aklına. Çukurova'da toprağa bağlı olanlara “Boz yer toprağının adamı” derler. Şampiyon da tıpkı böyledir. Öyle olmaktan da gurur duyar. İşte o duygularla alır bağlamasını eline vurur teline. Bu sefer de toprak kokan Halil Atılgan'a seslenir. Önce: Karaisalı dağlarından bir ozan Belli Karacaoğlan soyundan gelir Diller döktürmesi bağlamasına Veysel Şatıroğlu huyundan gelir Der. Der demesine amma… Hızını alamaz. Duyguları şaha kalkar. Şaha kalkan duygularını bir dörtlükle anlatamayacağını düşünür. Daha Toros Dağları, Karaisalı, Dede Korkut var. Onları da unutmamak gerekir diyerek kaldığı yerden devam eder. 4 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Şampiyon, Ankara Radyosu'nda Muzaffer Sarısözen yönetimindeki Yurttan Sesler Korosunda bozlak okurken. Yıl 1956. Bağrından mı çıktın Toros Dağı'nın. Dağlı yiğitlerden birisin belli Adımların dığrak serinkanlısın Karaisalı'nın erisin belli Bülbül sesi bağlamayın telinde Divan sazlar şakır durur elinde Kopuzun ün almış Türkmen elinde Senir havasının pirisin belli Gide gide bir söğüde dayandım Çığrak sesli bozlaklarla uyandım Ben bu türkülere yandım ha yandım Evliya meleksin perisin belli Türkülerde süsledin mi söğüdü. Dede Korttan mı aldın öğüdü Bre Atılgan'ım Türkmen yiğidi Dosta dost düşmanın şerisin belli Beş kıtada al sancağı taşıdım Türkü sevmeyenin alnın kaşıdım Sevenlere Kevser ekmek aş idim Sende Atlı gibi irisin belli Şampiyon şairdir, âşıktır, sevdalıdır, bağlama çalar, şiir yazar, derleme yapar, halk kültürünü, at ve at kültürünü çok iyi bilir, atıcıdır, avcıdır. Çukurova'da hangi dereden geçilir, hangi pınarın suyu içilir bilir. Şampiyon iyi insandır. Şampiyon Çukurova bozlaklarının delisidir. 1956 yılında Ankara Radyosunda Muzaffer Sarısözen'in Yurttan Sesler Korosunun canlı yayınında ilk defa bozlak okuyan bir halk müziği sevdalısıdır. Sakin mizaçlı, kimseyi incitmeyen, herkese iyilik yapan, yaptıklarından zevk alan, Yunus gibi yaratılanı yaratandan ötürü seven bir anlayışa sahiptir. Yalandan nefret eder, haksızlığa tahammülü yoktur. Olursa da hemen tepkisini gösterir. Halk kültürünü çok iyi bilmesi sohbetlerine ayak açar. Bir konu anlatacaksa onunla ilgili güzel bir fıkra, ya da özdeyiş söyleyerek söze başlar. Tabir yerinde ise taşı gediğine koymasını çok iyi bilir. İşte o, böyle bir Şampiyon, böyle bir İsmet Atlı'dır. Onu anlamak için onu dinlemek gerekir. Onu anlamak için, Türkmen Kocasıolduğunu bilmek gerekir. Onun sanatını anlamak için şiirlerini okumak gerekir. “Şampiyon güzel insandır. Varlığı ile dostlarını varlıklı kılar”. İşte O Şampiyon İsmet Atlı'dır. O dünya şampiyonudur. Katıldığı her şampiyonada şeref kürsüsüne çıkmış, Almanya'da, Japonya'da, İsveç'te, Avustralya'da, Mısır'da, İtalya'da Türk Bayrağının dalgalanması sağlamış, fasılasız 14 yıl şeref kürsüsünde kalmasını bilmiştir. İstiklal Marşımızı dünyaya duyuran bir şampiyondur. İranlı Tahti'yi 1960 Roma Olimpiyatlarında ilk defa yenerek dünya şampiyonu olan, İran Devletine üç gün yas ilan ettiren Türk güreşçisidir. Dünya şampiyonu olup yurda döndüğünde üç gün Ankara sokaklarında omuzlarda gezen bir şampiyondur. Evet: İşte O Şampiyon İsmet Atlı'dır. Ey devlet!... Ey millet!... Türkiye Cumhuriyetinin Reisicumhuru… Türkiye Cumhuriyetinin Meclis Başkanı… Başbakanı… Gençlik ve Spor Bakanı… Kültür Bakanı… Eyyy Adana Milletvekilleri… Eyyy Adana… Kozan, Çukurova, Adana Valisi, Adana İl Spor Müdürü… O şampiyon öldü biliyor musunuz? Evet öldü… İsmet Atlı öldü… Duydunuz mu? Sessiz sedasız Dünya Devi göçtü gitti bu dünyadan. İranlı Tahti'yi yıkan koca Türk maalesef ölümle yıkıldı. Onu ben çok iyi tanırım. O, ölüme yıkıldığına üzülmez. Hem de hiç üzülmez. Devletinin İsmet Atlı Ankara Radyosunun Yurttan Sesler Korusunun canlı yayınında bozlak okuduktan sonra. Oturanlar: Saniye Can, Nurettin Çamlıdağ, Hüseyin İleri, Muzaffer Sarısözen, Osman Özdenkçi, Zekeriya Bozdağ. Ayaktakiler: Nezahat Bayram, Ali Can, Mustafa Geceyatmaz, Neriman Altındağ, İsmet Atlı, Hamit Kaplan, Ahmet Gazi Ayhan, Sarı Recep. İkinci sırada ayaktakiler, güreşçi Bekir Büke, akasındaki Seyfettin Sığmaz, güreşçi Ali Yüce. Yıl 1956. 5 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 ve milletinin ona sahip çıkmayışına üzülür. Esas onu işte bu yıkar. Sırtı yere gelmeyen adamın sırtını yere getirir. Un ufak eder. Perişan eder. O gerçekten yıkıldı. Ülkesinin bayrağını dünyada 14 defa şeref kürsüsünden dalgalandıran İsmet Atlı'yı onun varlığından haberdar olmayan yetkililer yıktılar. Ne acıdır ki… Küçük Pamir için ayağa kalkan Türkiye Dünya Şampiyonu İsmet Atlı'nın ölümünden bile haberdar olmadı. Müslüm Gürses için devlet töreni düzenleyen, hastane borçlarının silinmesini sağlayan, Neşet Ertaş ve Zeki Müren için devlet töreni düzenleyen yetkililer nerede. Spor Bakanı nerede… Ben ne küçük Pamir için gösterilen feryat ve figanın, ne de Neşet Ertaş, Müslüm Gürses ve Zeki Müren için yapılan devlet töreninin karşısında değilim. Olamam da. Üstelik beni de mutlu eder. Ancak beni mutlu etmeyen yetkililerin duyarsızlığıdır. Onlara gösterilen sadakatin İsmet Atlı'ya gösterilmeyişidir. Günde saatlerce magazin programlarıyla meşgul olan, kuyuya düşen kedinin haberini yapan televizyon kanallarının duyarsızlığıdır. TRT'dir… Nedir Yarabbi bu duyarsızlık. Koca Şampiyon’un ölümü kuyuya düşen kediden daha mı önemsiz. Vay benim ülkem vay… İçim yanıyor. Kahroluyorum. Şampiyonun kardeşinin cenaze namazı öncesi gazetecilere yaptığı açıklama haykırışımı arşı alaya çıkarıyor. Açıklamasında Hüseyin Atlı: “Memleketimizde ağabeyim ile kimse ilgilenmedi. Sırtı, her yeri, yara bere içinde kaldı. Gücüm 6 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 yetmedi, kaldıramadım çoğu zaman. Üzülüyorum, kimsesizler yurdunda kalmış gibi hastanede yattı. Kozan Devlet Hastanesi personeli elinden geleni yaptı, teşekkür ediyoruz. Bu şekilde ölümüne üzülüyorum. Ağabeyimin bakımsız gariban bir şekilde ölümü beni yıktı, bileni de yıkıyor. Bu memleketin bayrağını dalgalandıran bu insanın bu şekilde sahipsiz kalmaması gerekirdi diye düşünüyorum” diyerek Türkiye'ye sesleniyor. Evet… Ben de öyle düşünüyorum sevgili Hüseyin Atlı. Hem de ölümüne öyle düşünüyorum. Evettt… Koca pehlivan İsmet Atlı. Dev Adam. İran'a üç gün yas ilan ettirmene rağmen. Koca Türkiye senin öldüğünden, günlerce hastahanede yattığından haberdar olmadı. Hala da haberleri yok. Vah! Vah! zavallılar. Neşet Ertaş'ın cenazesini paylaşamayan zavallılar, tabutuyun Türk Bayrağına sarılmadığından dahi haberleri olmadı. Kılları kıpırdamadı. Düşünmediler… İsmet Atlı gibilerini her ana doğuramaz diyemediler. Ne acı… Ama üzülme… Hadise ne olursa olsun sen bizim gönlümüzün şampiyonusun. Milli güreşçisin. Güreşin devisin. Çukurören'in, Kozan'ın Çukurova'nın, Adana'nın, Türkiye'nin milli kahramanısın. Seni sevenler üç gün değil, beş gün değil ilelebet yasını tutacaktır. Sen rahat ol… Bin rahmet olsun sana koca şampiyon… Herkes ettiğinden utansın… Bin defa utansın. Yüz bin defa utansın… İsmet Atlı ve İranlı Tahti İsveçli Palm ile yaptığım öldürücü maç bittikten sonra, kampa döndüm. Banyo yaptıktan sonra rahat bir uyku çektim. Uykumu almış yorgunluğumu atmıştım. Final maçları için güreşlerin yapıldığı tarihi binaya gidiyorduk. Otomobilde Hasan Güngör, Celal Atik vardı. Celal Atik benimle konuşmasa da, yakınlık gösteriyor konuşmak için fırsat kolluyordu. Hatta ”İsmet şampiyon olursa beni takmayacakmış” gibi sözler etti. Ben cevap vermedim. Ben, finale rakiplerimi sayı ile yenerek geldim. Tahti bütün rakiplerini tuşla yenmiş, final maçına sıfır kötü puanla gelmişti. Ama aradaki farkı göz ardı etmemek gerekirdi. Ben şampiyonada favori güreşçilerle karşılaştım. Tahti ise zayıf güreşçilerle karşılaştı. Onun için de tüm rakiplerini tuşla yendi. Bu arada FİLA başkanı Fransız Kulon ile As Başkan Vehbi Emre arasında şöyle bir konuşma geçmiş: Mösyö Kulon: -Takım olarak iyi gidiyorsunuz. Burada da ikinciliği 1 garantilediniz. Vehbi Emre: -Neden birinci olmuyoruz ki. Mösyö Kulon: Bundan sonrası da var. Vehbi Emre: -İsmet Tahti'yi yenecektir. -Mösyö Kulon gülerek: -Bir şampanyasına var mısın? Vehbi Emre: -Tabi varım... Çok heyecanlıydım. Bu konuşmalar da kulağıma gelince heyecanım bir kat daha arttı. Sanki harbe gidiyordum. Tahti ile yapacağım maçı düşünüyor, yenileceğimi, yeneceğimi aklıma getirmiyor, maçtaki uygulayacağım taktiği plânlıyordum. 1- Yazı: İşte O pehlivan İsmet Atlı'dır adlı kitabımdan alınmıştır. İsmet Atlı: 1960 yılında Roma Olimpiyatlarında dünyanın en ünlü güreşçilerinden İranlı Tahti'yi yenerek Dünya Olimpiyat Şampiyonu olmuştur. Makale o şampiyonayı anlatmaktadır. İranlı Tahti ve İsmet Atlı 1960 Roma Olimpiyatları. 7 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Saat 23.00 idi. Tahti ile ben mindere çıktık. Hakem kontrolünden geçtik, ortaya yakın yerde karşı karşıyayız. Tahti'yi son bir kez daha süzdüm. İçimden, bu adam beni yenemez dedim. Mindere çıkmamızla ortalık suspus oldu. Sinek uçsa duyulacak. Alkıştan ziyade salonda korkunç bir uğultu var. Sanırım herkes maçın kritiğini yapıyor. Seyircilerin çoğu Avrupa'dan gelen İranlılar. Türk seyircilerin sayısı da az değil. Büyük tarihi bina içine kurulan iki ringden birindeyiz. Her yer ışıklandırılmış, pırıl pırıl parlıyor. Yüksek duvarlar, dayalı tribünler, ringin karşısında asma bir kat. Orada her iki minderi gören FİLA üyeleri. Sol baştaki duvarda, hakemlerin, güreşçilerin maç zamanını takip edebilmesi için kocaman bir saat. Akrep ve yelkovanı kolumun uzunluğu kadar var. Şampiyon Halil Atılgan'a Tahti'nin fotoğrafını gösterirken. Hakem düdüğünü çaldı. Hemen vaziyet aldık. Ben iyice eğilmiştim. Bu, Tahti'ye uyguladığım özel bir taktikti. Diğer güreşlerimde bu kadar eğilmez, minderin kenarına yakın durmaz, rakibimin karşısına dikilir, dalmasını bekler, dimdik güreşe girer, göğüs göğüse mücadele yapardım. 8 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 O giriyor, ben giriyorum. Ayrılıp tekrar kapışıyorduk. Öyle hızlı, dikkatli, çalışıyorduk ki buna can dayanmazdı. Tahti daldı, ben de boyunduruğu çektim. Öylece minderin dışına yıkıldık. İkimiz de hızla ortaya yürüdük. Parçalarcasına bir mücadele başladı. Minderden dışarı çıkarken hep yıkılıyorduk. İşin garibi ben üste düşüyordum. Hâlbuki iki yıl önce Tahran'da minder kenarında ben altta, Tahti üstte idi. Tahti finale dinç girmişti. Onun için müthiş saldırıyor, sanki minder yırtılacak. Kendinden çok emin. Minderin kenarından kalkarken Celal Atik Hoca “Bu gün bu adamı istersen tuşla yenersin” diye bağırıyordu. Bu sözle beni uyardığını düşündüm. İranlı seyircilerin kendilerinden emin alkışları, Türklerin beni galeyana getirmek için çabaları birbirine karışıyor, biz de Tahti ile süratle kapışıyorduk. İş kuvvete bindi. Bütün gücümüzle mücadele ediyor, imha sistemi uyguluyorduk. Tahti dalarken ben de koltuk altından kaldırmış, göğüs göğüse girmiştik. İkimiz de aksi yönlere yükleniyorduk. Birimiz yere düşecekti. Yine minderin dışına yıkıldık. Düşmemizle kalkmamız bir oldu. İkimizde öfkeli. Minderin ortasına yürüdük. Orta çizgide güreşe başlamak için bekliyorduk. Hakem düdüğünü çaldı. Öfkeli koçlar gibi birbirimize girdik. Tahti minderin ortasında altıma yıkıldı. Emekleyerek kaçmaya çalışıyordu ki, mindere yapıştırdım. Bu defa da dışarıya kaçmak istedi. Hâlbuki Tahti'nin o zamana kadar alta düştüğü görülmemişti. Hem de ilk dakikalarda. İranlı Tahti'nin güreş tekniğinden de kısaca bahsetmek istiyorum. Tahti boğuşur gibi güreşir. Uzun kollarını bacaklardan dolar, ahtapot gibi çeker, altına alır, kalın bacaklarıyla sarmayı takar, altındakini açar, ondan sonra da burgu ile tuşa getirirdi. O dönemde güreşten kaçmak mubah sayılırdı. Hâlbuki Tahti, üç dakika içinde minderdeki beyaz yuvarlağın dışına çıkmadan, göğsünü yere vermeden oturur, zamanı doldurur, sonra da uzun uzun alkışlanırdı. Bu sefer evdeki hesap çarşıya uymadı. Tahti, altımdan kalkamayınca sürüne sürüne dışarı kaçmaya başladı. Ben de puanımı aldım. Hakem ayağa kaldırdı. Yeniden kapıştık. Bir buçuk dakika sonra ilk altı dakikalık devre bitti. Hakemin düdüğü ile ayrıldık. Bir dakikalık ara dinlenmesi için yerlerimize çekildik. Görevliler beni serinletiyor, terimi kurutmaya çalışıyorlardı. Bu bir dakikalık sürede ikinci devre için taktiklerimi düşündüm. Kura çekildiğinde üçer dakikalık yer devresinde alta düşmeyi istiyordum. Yerde iyice dinlenecek, üç dakikayı puan vermeden kapatacak, ayağa kalkınca da bütün gücümle rakibime saldıracaktım. İkinci devre için taktiğim bu idi. Bir dakikalık zaman doldu, ikinci devre başladı. Hakem ortaya çağırdı. Kura çekildi. Aksilik bu ya, ben üstte Tahti altta. Hakemin düdüğüyle Tahti'ye yüklendim. Sarma takmadığım gibi çırpma, künde gibi oyunlar ile güçlü rakibimi taşıyıp enerjimi bitirmek de istemiyordum. Hep kollarına yükleniyor, çeke çeke dağıtmaya çalışıyordum. Benim kolum yorulduğunda onun da kollarının biteceğini biliyordum. Böyle çalıştığım için Tahti altımda bozuluyor, dağılıyor, sürünerek minderden dışarı çıkıyordu. Bu durum üç defa gerçekleşti. Her defasında hakem Tahti'yi getirdi altıma yatırdı. Daha önce söylediğimiz gibi, bu büyük güreşçiyi oturduğunda yerden kaldırıp minderin dışına çıkarmak mümkün değildi. O oturuşunu bozmadan 3 dakikayı doldurur, yerinden kimse bir santim oynatamazdı. Üç dakika dolmuştu. Bu defa hakemler beni alta verdiler. Tahti'nin en büyük oyunu uzun bacakları ile sarma takıp, soldan taktığı sarma ile altındakinin sağ omzuna yüklenir, dağıttıktan sonra sol kolunu rakibin sol koluna burgu takarak kısa zamanda tuşlardı. Ben Tahti'nin bu oyununu bildiğim için sol yanımdan sarma vermiyor, toplu oturuyor, üzerimdeki müthiş yükü küçük kıpırdanmalarla büyük güç sarf ederek yok etmeye çalışıyordum. Bazen de puan vermemek için minderin dışına çıkıyor, üç dakikayı böylece kapatmak istiyordum. Ayakta güreşirken aldığım bir puanım vardı. Ama üçer dakikalık güreş ikimiz için de puansız bitti. Güreş böyle biterse ben müsabakayı kazanıyor, olimpiyat şampiyonu oluyordum. Son üç dakikalık güreşe hakemin düdüğü ile başladık. İkimizde kıyasa saldırıyorduk. Tahti, yüksek maneviyatlı güreşçi, birçok şampiyonalarda olduğu gibi bu şampiyonada da bana gelinceye kadar bütün rakiplerini üç dört dakikada yenmiş, hatta bir buçuk dakikada tuşla kazandığı da olmuştu. Ama güreşe başlayalı 12 dakika olmuş, Tahti hâlâ güreşiyor, rakibine karşı kıyasıya mücadele veriyordu. Tahti ile tarihi güreşte ülkemin insanlarını düşündüm. Bulgaristan'da yamaklı pantolonlarla beni ziyarete gelen Türk asıllı Bulgarlar’ı hatırladım. Toroslar'ı bölerek Çukurova'yı sulayan Seyhan, Ceyhan geldi aklıma. Kastamonu’lu Davulcu Karayılan'ın meççiği kaldırmasıyla başladığım güreşler geçti gözümün önünden. Sivas'ın Sicimoğlu, Maraş'ın Göksun güreş havası çınladı kulak-larımda. Dut ağacının yapraklarına düşen arı duru yağmur damlacıkları kadar tertemiz duygular doldurdu içimi. Bir sabah çifte giderken Gökülü Emmi’nin söylediği Senir Havası doldu yüreklerime. Gözlerimde hasret, bileklerimde asil gücüm haykırdı. Sabahın erken saatinde DÜNYA GÜREŞİNE OYUN GETİREN USTALAR ŞEREF KÜRSÜSÜNDE 14 YIL İSMET ATLI Eski Milli Takım Kaptanı Dünya Olimpiyat Şampiyonu 9 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 “dan” davulu ile başlayan köy düğünlerini hatırladım. Çukurova bozlaklarıyla kulağımın pası açıldı. Süslü Hasan’ın ağıtı, Topuz Eşe'nin dörtlükleri boğazımda düğüm düğüm. Sarı Zeybek’le Kolbaşı'nın Kır Atı şahlandı. Yörük Ali Efe, Çakırcalı, Kerimoğlu, Debreli Hasan, Hekimoğlu, Bayram Aracı, Muzaffer Sarısözen Ankara’lı seğmenler el ele, kol kola düşmüşler yollara. Şafak vakti sunayı uyandırmadan koro halinde bağırmaya başladılar. Aman bir de ne göreyim bizim eski ustalar, peşrev çekiyorlar. Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Koca Yusuf, Çoban Mehmet, Mersin’li Ahmet, Yaşar Erkan, Zanapalı Hanifi, Yusuf Aslan hepsi orada. Bana moral veriyorlar. Zanapalı Hanifi aralarından sıyrıldı. “İsmet'in şampiyonluğunu Çukurova'nın üçayak halayını çekerek kutlayalım” dedi. Aman yarabbi burası Roma, Çukurova değil ki. Burada kim anlar Çukurova'nın üçayağını beş ayağını. Olmaz arkadaşlar burası Roma diyecek oldum. At gemi azıya almış, İsmet Atlı'yı kim dinler. Davulda Adanalı Cebbar, zurna da Arap Nazmi. Koygun bir üçayak tutturdular. Zanapalı Hanifi başta. İpek mendil elinde, benim gözlerim dolu dolu. Zanapalı Hanifi'ye atalım attılar. Ustam Zanapalı eli kulağa attı. Ağzını da poyraza verdi. “Kız senin adın da Fadime mi Fatma mı” diye başladı. Gel de dayan dayanabilirsen. Buna yürek mi dayanır özek mi. Hele ki İsmet'in özeği hiç dayanmaz. Zanapalı bir dörtlük okudu. Tekrar Çukurova üçayağına dönmeye başladılar. Ustam Zanapalı, “İsmet, bu halaylar, türküler, bozlaklar hep senin için. Emeklerini zayi etmeyesin. Tahti'yi vur yere, bitir onu. Haydi yiğidim. Çukurova’lım. aslanım haydi”. Kurtdereli de arkamı sıvazladı. “Alacaksın yiğidim. Tahti'nin tacını tahtını devireceksin, İran'ı yasa boğacaksın.” Yunus bir taraftan, Karacaoğlan bir taraftan heykirmeye başladı. Dadaloğlu'nun kahrı hele hiç çekilmiyordu. Dadaloğlu verdi temrenli mızrağı elime. “Haydi, İsmet davran diye bağırıyordu. Devir Tahti'yi. Yasa boğ Acem ülkesini. Devir Şah Rıza Pehlevi'nin sırtı yere gelmemiş pehlivanını. Yasa boğulsun İran ülkesi, Acem ülkesi. Bak Köroğlu'da seninle beraber. Hiç eksiğin yok. Ayvaz da ata binmiş geliyor. Elinde kılıç. Davlumbazlar dövülüyor. Toylar kurulmuş. Daha ne bekliyorsun. Haydi, vur mızrağını Tahti'ye.” 1960 Roma Olimpiyatları şampiyonluk kürsüsü 1. Şampiyon İsmet Atlı 2. İran’lı Meşhur Tahti 3.Rus Abdul. 10 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bizimkiler bütün gücüyle beni alkışlıyor. Ülkemin taşı, toprağı, bayrağı, kızı kızanı, ozanı, efesi kısaca herkes benimle beraber minderde. Tahti ile güreşimin sonucunu bekliyorlar. Hep bir ağızdan: “Yüreğimiz seninle. Davran İsmet davran. Yolun açık, gazan mübarek olsun” diye bağırıyorlar. Ey ulular, yüceler, ant olsun, yemin olsun. Tahti'yi tahtından indireceğim. Söz veriyorum indireceğim. Maçın sonuna doğru Tahti yenildiğine inanmaya başladı. Üstelik bir de puan kaybetmişti. Bu düşünceler onu biraz daha hırçınlaştırdı. Azgın bir boğa gibi saldırıyor, kuduz köpekler gibi ağzından salyalar akıyordu. Ben süratle güreşi devam ettiriyor, kötü puan almadan bitirmek için bütün gücümle çalışıyor, son gücümü sarf ediyordum. Güreşe başladığımız andan bu yana mücadele aynı tempo ile devam ediyordu. Ben aldığım maçı kaybetmemek için fazla güç sarf ederken, Tahti kaybettiği puanların acısıyla daha hırçınlaşmış, azalmış olan gücüyle intihar hücumları yapıyordu. Yan duvardaki saat maç başlayınca çalıştırılıyor, seyirciler gibi müsabıklar da saate bakıp maçını ona göre ayarlıyordu. Tahti ile kıyasıya mücadele ederken gözüm saate takıldı. Baktım maçın bitmesine iki dakika var. Aman Allah'ım iki dakikalık süre bir türlü bitmek bilmiyor. Ha bitti ha bitecek derken Tahti, daha da hırçınlaştı. Mağlup olacağını iyice anladığından son hücumlarıyla durumu değiştirmek istiyordu. Eğer biraz üstünlük göstermiş olsa, ünlü güreşçiye hayranlık duyan hakemler bana ihtarı çekeceklerdi. Tahti de, ben de bu durumu çok iyi biliyorduk. Böyle maçlarda ünlü güreşçinin terazisinin kefesi ağır basar. Hakemler ünlü güreşçiden yana olur. İşte Tahti bunu bildiğinden daha da saldırganlaştı. Mücadele dişe diş devam ediyordu. İkimizde bittik tükendik. Buna rağmen yeni başlamış gibi dalışlar yapıyorduk. Güreşin bitmesine daha bir dakika var. Artık acı sona her saniye biraz daha yaklaşıyorduk. Saniyeler bir yıl gibi. Ömrümün bitmek tükenmek bilmeyen saniyeleri, saatin tik tak sesleri yüreğimin atışına eşitti. Benim için de tehlike çanları çalmaya başladı. Çünkü hakemler her an bana bir ihtar verebilir. Hatta orta hakem şöyle bir sağa sola baktı. Yan hakemlerden bir işaret alsa ihtarı çekecekti. Tahti dalarken ben de göğüsledim. Çırpmayı bastırdım. Yana doğru çırparak yarım köprüye getirdim. Böylece ihtar almadığım gibi iki de puan aldım. Belki orda tuşa gider güreşi bitirebilirdim. Fakat bitmiş güreşi maceraya sokmak istemedim. Tahti her an beni bir oyuna getirebilir, ünlü oyunlarını uygular, kazandığım maçı tuşla kaybedebilirim diye düşündüm. Altımdaki yorgun güreşçiyi biraz gevşetince süratle ağız aşağı dönerek tekrar saldırmak istedi. Biraz dizleyip ileri doğru kaydıktan sonra tam ayağa kalkmıştık ki, ben arkadan yakaladım. Bütün gücümle sıktım. Sol bacağımla da Tahti'nin sol bacağına bağdayı takarak yan üstü devirdim. Tahti ayağa kalkamayacağını anlayınca bu defa sol tabanını yere, sağ dizini de mindere dayayarak kalkmak istedi. Ben, Tahti'nin bu hareketini engellemedim. Böyle durumlarda kendime sonsuz güvenim vardı. Kim olsa mindere çakardı. Gene Tahti'yi yere uzatıverdim. Büyük güreşçi Tahti bununla beraber bir sağdan, bir daha sağdan gayretle altımdan kalkmış tam saldırmak üzereyken “dan!” diye gonk vurdu. Alkışlar, tezahüratlar birbirine karıştı. Çünkü İsmet Atlı dünya olimpiyat şampiyonu olmuş yenilmezleri yenmişti. Alkış alkış… Alkışlar… Alkışlar çınlatıyordu salonu. Bense soğukkanlılığımı koruyor minderin ortasında hakemin elimi kaldırmasını bekliyordum. Hakem elimi kaldırdı… İki gözüm iki çeşme. Salon Türkiye, Türkiye, Türkiye sesleriyle inliyor. Benim gözümden yaşlar murt gibi dökülüyor. Ben de Türkiye, Türkiye, Türkiye diye bağırmaya başladım. İşte o. Türkiye sesleri beni şampiyon yaptı. Ankara Kalesi’nin burcuna bayrağı diktik. Sonuç: Tahti yenildiği için İran üç gün ulusal yas ilan etti. Tahti heykellerinin üstü siyah örtülerle kapatıldı. Efsane pehlivan Tahti, Türkiye, Türkiye, Türkiye sesleriyle karanlıklara gömüldü. 11 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Yenilmezleri Yenen Pehlivan İsmet Atlı istemeyen idareci ve yöneticiler vardı. İsmet Atlı kendisine sataşan güreşçileri ve idarecileri hiç duymuyordu. Adeta dervişin ibadet ettiği gibi idman yapıyor, yemeğini yiyor, çayını içiyor, odasına gidip dinleniyordu. Kampta bir gün 60 ihtilali generallerinden biri yanına yaklaşarak: 'Yahu İsmet grekoromenci gibi güreşiyorsun. Güreşi biraz hareketlendir' dedi. İsmet Atlı da ona: 'Yahu paşam güreşten anlasan da bu sözü etsen hiç zoruma gitmez. Her sözün bana hançer gibi batıyor' cevabını verdi. O gün antrenmanlarını eksiksiz ve tam yapan İsmet Atlı İbrahim Karabacak başta olmak kaydıyla kamptaki tüm rakiplerini yendi. Sonra yöneticilere dönerek: “Daha Musa Öztürk* varsa güreşçiniz getirin” dedi. Böylece olimpiyatlara katılmak üzere biletini kestiren İsmet Atlı, Roma'da da başta Rus olmak üzere bütün rakiplerini yendi. Finalde ise Bir gün güreşçi dostumla sohbet ediyorduk. Olimpiyat dünyada hiç yenilmeyen İranlı Tahti'yi yenerek olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı'nın güreş kampına katılışını şampiyonu oldu. Bu öyküyü bana anlatan güreşçi dostuma anlatmıştı: “Elinde tahta bir valizle Roma Olimpiyat ve olimpiyat şampiyonu merhum İsmet Atlı'ya rahmet Kampına geldi. O gün için İsmet Atlı'yı federasyon başkanı diliyorum. özel davet etmişti. Fakat merhum İsmet Atlı'yı kampta Bin rahmet olsun. İsmet Atlı bağlamasıyla baş başa * Kozan Belediye Başkanı. 12 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İşte O Pehlivan 1 Doğumu 931 yılı Yiğittir cömerttir açıktır eli Babasına derler Pehlivan Ali İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır Onda bir başkadır düşünce hisler Hoş muhabbet ehli kelamı süsler Ağadır çiftçidir küheylan besler İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır Elli ile altmış arası hele Gücü sığmıyordu avuca ele Dünya minderine saldı velvele İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır Muhammet nebinin nidası idi Aliyül Mürteza sedası idi O devrin Hazreti Hamza'sı idi İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır O zaman kesildi Tahti'nin sesi Yasa boğulunca İran ülkesi Gönderlerde al bayrağın gölgesi İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır Âşık İmami İsmet Atlı Anısına Tarifi ne mümkün İmam-i Ozan Adriyatik Çin'i dünyayı gezen Dünya güreşinin kitabın yazan İşte o pehlivan İsmet Atlı'dır 1- Şiir, Çukurova’lı Âşık İmami tarafından 1990 yılında yazılmış, bestelenmiş, çeşitli meclislerde de okunmuştur. Halil Atılgan'ın kaleme aldığı, İsmet Atlı'nın hayatının anlatıldığı “İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır” kitabının adı da bu şiire izafeten konulmuştur. 13 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bir Roman Kahramanıdır İsmet Atlı besleyecek incelikler, olaylar, çatışmalar, gözlemler çoktu, onun renkli kişiliğini bir roman kahramanına dönüştürmek zor olmadı benim için. Yıllar önce aynı mindere ter döktüğüm bu büyük şampiyonla, ömrünün son günlerinde Ankara'da uzun söyleşilerimiz oldu. Güreşçileri yazmaya karar vermiştim. Bunun için büyük şampiyonların yetiştiği Denizli, Adana, Yozgat, Samsun gibi illeri dolaştım. Çocukluğundan başlayarak, bütün anımsadıklarını anlattı İsmet Atlı. 1956 yılında Melbourne Olimpiyatlarına giderken, havaalanında Yaşar Kemal'le karşılaşır. İki hemşeri el sıkışırlar. Eski bir konuşmalarını hatırlatır İsmet Atlı: “Sen Kemal Ateş Türkiye'nin en büyük pehlivanı, ben de Türkiye'nin en büyük yazarı olacağım, demiştin hatırladın mı Yaşar?” diye sorar. Yaşar Kemal, “Yanlış söylemişim İsmet,” der. “Türkiye'nin değil, dünyanın demeliydim.” Yaşar Kemal, Yılmaz Güney gibi, Çukurova Havaalanındaki bu konuşma bir zaman gelir gerçek topraklarında yetişmiş birkaç efsaneden biridir İsmet olur. Yaşar Kemal dünyanın en büyük yazarı, İsmet Atlı Atlı… Türk güreşinin en parlak günlerinde yetişmiş bu dünyanın en büyük pehlivanıdır. büyük şampiyon, birkaç ay önce sessizce ayrıldı 1960 yılında Roma Olimpiyatları'nda yedinci altın aramızdan, hakkında birkaç satır olsun yazı yazılmadı. madalya İsmet Atlı'nın boynuna takılmıştı. Güreşçilerimiz Gazetelerin spor sayfalarında, spor yazarlarından tek bir İsmet Atlı, Ahmet Bilek, Hasan Güngör, Mustafa satır okumadım. İnternette dostum Halil Atılgan'ın yazı- Dağıstanlı, Mithat Bayrak, Tevfik Kış, Müzahir Sille'nin sıyla karşılaştım sadece. Belki yazıldı da ben görmedim, kazandığı altın madalyaların ardından okunan “Korkma umarım öyledir, öyle olmasını dilerim. Sağlığının kötüye sönmez bu şafaklarda” sözleri Roma'daki tarihsel yapının, gittiğini kardeşi Hüseyin Atlı'dan öğreniyordum. Gene de pehlivanların en zor rakipleri için sakladıkları bir oyunları vardır diye düşünüyordum. Azrail için de… Türk güreşinin en parlak dönemlerini, 1948 Londra ve 1960 Roma Olimpiyatlarını bir roman kurgusu içinde yazdım. Eylül ayında yayımlanacak olan Neşter ve Madalya çok emek verdiğim, güreşe ilginin azaldığı şu Basilica di Mezansio'nun taş duvarlarında tam yedi kez çınladı. Bu hâlâ spor tarihimizde aşılamamış büyük bir başarıdır, İsmet Atlı Roma'da Tahti gibi yenilmezleri yenerek bu başarının önemli kahramanlarından biri oldu. Ve o büyük başarının içinde Kızılçullu'dan yetişen öğretmen Ahmet Bilek de vardı, yazık ki Ahmet Bilek'i enstitülüler bile bilmezler. Ölüm haberini duyunca ilk kez ağır işleyen par- günlerde biraz da risk aldığım bir romanımdır. Bu kitabıma maklarıma, yayın dünyasında ağır işleyen her şeye kızdım. düşündüğüm ilk ad Türk Gibi Kuvvetli idi. Son anda bir Sözünü ettiğim belgesel romanın Ahmet Bilek'le birlikte değişme olmazsa, Neşter ve Madalya olmasına karar önemli kahramanlarındandı İsmet Atlı. Ölmeden verdik. Aynı roman kurgusu içinde yaklaşık 15 okumasını çok istiyordum. Hasan Güngör gibi o da şampiyonun hikâyesine yer verdim. İsmet Atlı'nın kitabımı okuyamadan gitti, bu benim için ayrı bir üzüntü yaşamından seçip bana anlattıklarında bir romanı nedeni oldu. 14 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Yıl 1962. Ankara Et-Balık Güreş Kulübü. Ayakta soldan ikinci, Olimpiyat Şampiyonu İsmet Atlı. Oturanlardan soldan birinci Ankara bölgesi gençler şampiyonu (grekoromen) Kemal Ateş. İsmet Atlı'nın ana tarafından Dadaloğlu'na dayandığını Yakın zamanlarda Tayyip Bey de bu büyük şampiyo- kendisinden dinledim. Dadaloğlu gibi isyan etmekten, nun hicivlerinden nasibini aldı: Sadrazamlar el atına biner kafa tutmaktan çekinmedi. Ve Dadaloğlu gibi şiirler de mi? / At devlettir binen böyle iner mi? / Medyaya gösteri yazdı. Türk güreşinde Çoban Mehmet ve Yaşar Doğu'dan yapmak hüner mi? Böylesi reklâma vermeli mola… sonra acı kuvvetiyle bilinen üçüncü güreşçidir. Sırasında Belki okurlar için de sürpriz olacak, aşağıdaki fo- dili de acıdır İsmet Atlı'nın, hicivlerinde başına iş açacak toğraf, benim hocamız Celal Atik başta olmak üzere Hasan kadar serttir: Kimi yüzsüz, kimi sıyrık / Hepsi başımızda Güngör, Tevfik Kış, Ahmet Ayık, İsmet Atlı gibi büyük buyruk / Seyahatler yağlı kuyruk / Hücum bre beyler şampiyonları yakından tanıdığım, aynı mindere ter hücum… Devlet kesesinden yapılan gezileri hicvetmek döktüğüm günlerden kalan bir anıdır. için yazdığı bu şiir yüzünden ödediği bedel altı ay spordan men oldu. 1960 Roma Olimpiyatları öncesi takım arkadaşlarıyla birlikte. Ayakta sol başta İbrahim Karabacak, hemen yanında Hasan Güngör, 3. ? 4. İsmet Atlı. Diğerleri tespit edilemedi. 15 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Koca Çınar’ın Ardından İsmail Görkem Onu 2011 yılının Haziran ayında, Seyhan Baraj Gölünün kenarında bir dost meclisinde tanıdım. O gün orada: Halil Atılgan Hocam ile Tarsus'dan gelen Adana İl Radyosu'nun 60'lı yıllardaki ses sanatkârı Fahri Işık, Adana'mızın renkli simalarından Abdurrahman Yağdıran, (Postacı) yakın zamanda yitirdiğimiz Çukurova'nın, Toros'ların Çağdaş Karacaoğlan'ı Âşık İmami de vardı. Sekiz on kişilik bir muhabbet meclisiydi. Tam gölün kenarında çay içiyor, sıkma yiyor, sohbet ediyorduk. Sohbet musiki ağırlıklı idi. Zaman ilerledikçe sohbet de koyulaştı. Halil Hocam; “Bu masada eksik var. Masaya bir büyük gerek” diyerek tatlı bir espri ile telefonuna sarıldı. Telefonla aradığı kişinin Dünya Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı ağabey olduğunu söyledi. Hocam saygısında kusur etmeden kendisini davet etti. Yarım saat sonra İsmet ağabey yeğeninin kullandığı bir araçla çıkageldi. Ben arabasına kadar gidip, arabadan masamıza gelmesi için yol gösterdim. Hatta yürürken benim koluma girdi, şaka yollu İsmet ağabey ben ufak tefek adamım size nasıl destek olurum dedim. Söylediği dün gibi aklımda…” Damarında Türk kanı dolaşmıyor mu? Türk'ün ufağı Fahri Işık, İsmail Görkem ve İsmet Atlı. 16 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 tefeği olmaz” diyerek ayaküstü dersimizi verdi. Tabi ki hemen masaya geçip masanın başköşesindeki yerini aldı. İsmet ağabeyin güreşçi yönünü biliyordum, fakat şiir yazdığını, bağlama çaldığını, hatta Ankara Radyosu’nda Muzaffer Sarısözen'in huzurunda bozlak çalıp okuduğunu o zaman öğrendim. Onunla adeta önce bir Türkiye turu, daha sonra da dünya turu yaptık. Gittiği ülkeleri, yaptığı güreşleri, İranlı Tahti'yi nasıl yendiğini bilge kişiliğiyle bize anlattı. Anlattıkları adeta bir belgesel niteliğindeydi. Neşeli, hem de hoş sohbetti. Şiir, musiki ve sporla ilgili konuşmalarıyla, hatıralarıyla bizi kendisine hayran bıraktı. Koca Çınar'ın en çok etkilendiğim yönü mütevaziliği ve babacanlığı oldu. Sorduğumuz her soruya ders anlatan bir öğretmen gibi cevap verdi. Gözlerindeki insan sevgisi, alçakgönüllülüğü hepimize örnek oldu. O Bolu'da Köroğlu, Toroslar'da Dadaloğlu, Çukurova'da güreş meydanlarının yenilmezi İşte O Pehlivan İsmet Atlı idi. Hayatımın en müstesna iki insanını sevgili İsmet ağabeyi ve Âşık İmami'yi aynı masada aynı gün tanımıştım. Kısa denebilecek aralıklarla maalesef ikisini de kaybettik. Nur içinde yat sevgili İsmet Atlı ağabey… Her zaman kalbimizde ve gönlümüzde olacaksın. Sizi bu ulus ve Çukurova toprağı hiçbir zaman unutmayacak. Hayat Mecmuasının özel sayısı ve İsmet Atlı'nın şampiyonluğu. Fahri Işık, Halil Atılgan, İsmet Atlı, Abdullah Balkanlı, Abdurrahman Yağdıran ve Aşık İmami. 17 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı: Kozan’ın Yiğit Evladı Üzerine gazetesinde yazdığı yıllarda okumuştum. Daha sonra da Türkiye gazetesinde yazmayı sürdürdü. O, bu yazılarında sürekli olarak güreşten, güreşçiden ve güreş haberleri ve olaylarından söz ederdi. Merhum Atlı, yazılarını iki ayrı kitapta bir araya getirerek spor edebiyatımıza katkı sağlamayı da ihmal etmedi: Dünya Güreşine Oyun Getiren Ustalar / Şeref Kürsüsünde 14 Yıl, İnkılap Kitabevi, 1995. Yazılar, Anılar ve Şiirlerle Türk Güreşi, T. C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı, 2001. Prof. Dr. Saim Sakakoğlu* Atlı'nın az bilinen yönlerinden biri de onun geleneksel tarzda şiirlerinin olduğudur. Çevresinde ozan diye de bilen güreşçimiz, yaşadığı coğrafyanın özelliklerini bilen Millî güreşçimiz rahmetli İsmet Atlı'yı hayatımda bir şiirlerin sahibidir. O, aynı zamanda çeşitli âşık ve şairlere defa gördüm. Ortak bir dostumuz bizleri tanıştırdı ve konu olmuştur. Âşık Feymanî'nin İsmet Atlı'ya yazdığı bir ayaküstü üç beş dakika konuştuk. Biraz spordan, biraz şiirinin ilk dörtlüğü şöyle: onun gazete yazarlığından… Âşıklar Kozan'da açtı bir divan 1999 yılı, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 900. yılı Dönüp mazisine bakanlar burda idi. O yıl ülkemizde bu olayı dile getiren çeşitli toplantılar İsmet Atlı derler şair pehlivan düzenlenmişti. Bu toplantılardan biri de, Konya'da, Selçuk Çelik bilekleri bükenler burda Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Müdürlüğünce düzenlenmişti: Osmanlı Devleti'nin Öğrenciliği Adana'da geçen Mehmet Ali Kalkan, yıllar Kuruluşunun 700. Yılı Münasebetiyle Osmanlı'da Spor/ sonra Adana'da 'Güreş Şiiri Yaraşması' açıldığını 26-27 Mayıs 1999. öğrenince hemen kaleme sarılır. İşte onun mısralarında Ben de bu toplantıya çağrılmış ve bir bildiri sunmuştum: Âşık Edebiyatımızda Geleneksel Sporlarımız. Toplantıyı düzenleyen kuruluşlardan biri de Geleneksel Spor Dalları Federasyonu idi. Dönemin federasyon Atlı'mız: Müsabakada rakip karşımızda erirdi Sonunda da göndere bayrağım çekilirdi Bayram Doğu'dan Akar Atlı'lara gelirdi başkanı Alper Yağızoğlu idi. Merhum dostumuz Tahir Kutsi Makal da bu federasyonun üyesi idi. Bildirimizin bir Atlı'nın, benim alanıma giren özelliklerinden de söz kopyasını alıp hemen dergisi Tarla'da yayımlamıştı: 99/6, etmek isterim. Adana'nın Kozan ilçesinin Çukurören Haziran 1999, 3-6. Bildiriler daha sonra bir kitap köyünde 1931 yılında doğmuştur. Ailesi o yıllarda bütünlüğünde bir araya getirilmişti. başbakan olan İsmet İnönü'ye hayran oldukları için ona O kısa konuşmamızda merhum Atlı ile onunla ilgili İsmet adını vermişlerdi. O dört yaşına girince de Soyadı olarak sohbet etmiştik. O, çok basan gazetelerin spor Kanunu çıkarılmıştı. İsmet'in babası, ailesine yaptığı işten sayfalarında köşe yazarlığı yapıyordu. Ben onu Tercüman * Emekli Akademisyen, Halk Bilimci, Yazar. 18 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 dolayı Atlı soyadını aldı. Çünkü babası at yetiştiricisi idi. İsmet'in babası Ali de güreşçi idi. Oğlunun da güreşçi İsmet Atlı 1962 yılında güreşi bırakır ve yine güreş sporuna çeşitli alanlarda katkılar sağlar. olmasını istiyordu. Onu yüreklendirmek için, güreş bilmeyenleri askere almadıklarını, evlenecek çağa gelince de kız vermediklerini söyledi. Bir süre önce kalça kemiği kırıldığı için tedavi amacıyla hastaneye yatırılmıştır. 04 Nisan 2014'te, 83 yaşında, Kozan Devlet Hastahanesi'nde vefat etmiş, Kozan'ın Işıklı köyünün Toklu Mezarlığı'na defnedilmiştir. Kendisi gibi güreşçi olan kardeşi Hüseyin Atlı, ağabeyinin yokluklar içinde hastane köşesinde zor günler geçirdiğini üzülerek dile getirmiştir. O gün yurt dışında görevde bulunan Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Ayık, daha sonra merhumun mezarını ziyaret edip, önceden verilen bir söze uyup ailesi isterse, Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'nda oluşturulan Şampiyon Güreşçiler Anıt Mezarın'da nakledebileceklerini dile getirmiştir. Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde (1993-2000), Atlı, Devlet Övünç Madalyası ile taltif edilir (1999). Vefat ettiği günlerde, Finlandiya'da Avrupa büyükler güreş şampiyonası devam etmektedir. Atlı'nın vefat haberi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve İsmail Atlı Çankaya Köşkü - 1999. ulaşınca, güreşçimizin hâtırası için bir dakikalık saygı duruşu yapılır. Atlı'nın şiir dünyası ile de birkaç söz söylememiz gerekir. 1956 Melbourn Olimpiyatlarından dönüşte uçakta güreşçi arkadaşlarıyla şakalaşmaktadır. Bu arada Adil Atan'a da epey yüklenerek yedi dörtlükten oluşan bir şiir yazıverir. İşte o şiirden üç dörtlük. Arslan Adil senin gibi yiğit yok Benzerin bulunmaz eller içinde Devrilesi boyun posun yerinde Güzel seçilirsin keller içinde *** Aşağıdaki kaynaklar Genel Ağ'dan yararlanılarak görülmüştür, Erman Artun, “Çukurova'da Salavatçılık Geleneği ve Âşıkların Pehlivan Salavatlamaları”, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırma Merkezi. İsmet Atlı, “Ramazana da Güreşe de Duayla Başlarız”, Türkiye, 27 Kasım 2000. Rasim Köroğlu, Gülce Edebiyat, tarih ? Ramazan Şanıvar, “Efsane Güreşçiyi Yenerek Güreşi Bıraktıran İsmet Atlı”, Özyurt (Hatay, gazete), tarih ? Ne söylesem Adil senden geçemem Senden ayrı yiyip ayrı içemem Kıymetini altın ile biçemem Çok değerin vardır pullar içinde İsmet der ki gitmeyelim uzağa Her pehlivan düşer böyle tuzağa Adil Efendi'dir hemi de ağa Ve de edep erkan yollar içinde 19 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Ağabeyim İsmet Atlı bakımda bir yatak bularak Kozan Devlet Hastahanesi'ne yatırdık. Hastahane başhekimi ve müdürü gereken ilgiyi gösterdi. Ağabeyim hastahanede hep komadaydı. Seçim dönemi olması da bizim için müthiş bir dezavantaj oldu. Milletvekilleri yetkili bakanların ağabeyimi ziyarete geleceğini söylediler. Ümitle bekledik. Saatlerce bekledik. Gelenler ağabeyimin durumunu görürde teferruatlı bir hastahaneye naklettirebiliriz diye düşünüyorduk. Çünkü yata yata hastahaneye vücudu çürüdü. Yaralar açıldı. Maalesef ne gelen oldu ne giden. Ümidimiz boşa çıktı. 4 Nisan 2014 gününün sabahında ağabeyimi kaybettik. Hüseyin Atlı* Yıllarca ülkemizi şerefle temsil eden Türk Bayrağı'nı en üst seviyelere çektiren İsmet Atlı'nın üzerine Türk Bayrağı'nı dahi örtmediler. Vay Koca Pehlivan İsmet Atlı. Ağabeyimle et tırnak gibiydik. Çocukluk ve delikanlılık çağında yarış atçılığı yaptığı zaman milli Vay! Vay! Diyeceklerim gırtlağımda düğüm düğüm gözyaşı olup sıralanıyor. takım kamplarında hep yanında, hep elinin altında idim. Şurada bir garip ölmüş diyeler Bir gün Adana Hipodrom’unda ağabeyimin at ahırlarında Soğuk su ile yuyalar oturuyorduk. Adana İl Radyosu’nun Saz Sanatçısı Hesabı garip garip göçtün gittin bu dünyadan. İranlı Selahattin Sarıkaya ağabeyimi ziyarete geldi. Çay, kahve, Tahti'nin yıkamadığı İsmet Atlı'yı devlet yetkililerinin söz sohbetten sonra duvarda asılı duran ağabeyimin sazını ilgisizliği, umursamazlığı, duyarsızlığı yıktı. Yetkililere eline alarak çalmaya başladı. Çaldıkça coştu. Türküler yazıklar olsun diyorum. Başka daha ne denilir ki… söyledi. Oradaki insanlar mest olmuştu. Adeta büyülenmişti. Bu arada saz çalmayı bitiren Selahattin Sarıkaya sazı İsmet ağabeyime uzatarak “birazda seni dinleyelim” dedi. Ağabeyim: “Yahu üstat baklavanın üzerine soğan gitmez” diyerek elinden bağlamayı alarak duvara astı. Onun hesabı benim de üstatların yanında elim kolum bağlandı. Ne diyeceğimi ne yazacağımı bilemiyorum. İçim yanıyor. Bu yangın nasıl söner onu da bilmiyorum. Ancak çok iyi bildiğim ağabeyimin sessiz sedasız bu dünyadan göçüp gitmesidir. Bunu bir türlü kabul edemiyorum. Hastahane’sinde yaşadıklarım aklıma geldikçe çıldırıyorum. Ağabeyim uzun bir zaman Çukurova Kozan Devlet Hastanesi'nde yattı. Pek ilgi ve şifa bulamadı. Kozan Devlet Hastahanesi'ne getirmek istedik. Yer yok Milli güreşçi iki kardeş. İsmet ve Hüseyin Atlı. dediler. Gazeteci İsmail Küçüközen'in aracılığı ile yoğun * Kardeşi - Milli Güreşçi. 20 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı’nın Kardeşi Hüseyin Atlı’nın Gözyaşları Berkan Alpay’lar, Mustafa Tatar'lar, Selami Erdoğan, Kemal Gür, Yusuf Demiryürek, Yahya Göbelek; Eyüp Yiğen, Galip Yüksek, Sendüf Tokuş, Halil Yücel, Şinasi Çapar… Daha niceleri geldi aklıma. 50. Yıl Ortaokulu'nun spor salonunda Çullu Burhan'ın Oğlu Levent Özçullu ile Hallo'nun yanına güreşe giderdik. Cezmi Kandemir güreş ağasıydı. Yenen çocuklara hemen harçlık verirdi. Bir zamanların Anadolu asil gençliğinin şimdilerde uyuşturucu, esrar, hap, eroin, sigara gibi kötü alışkanlıkların eline esir düşeceğini kim söylerdi, kim inanırdı? Bu nedenle bugün sporun ve de özellikle ata sporumuz güreşin kıymetini daha da iyi anlıyoruz. Yalçın Kara* İsmet Atlı bir efsaneydi. Onu Gazeteci Yaşar Kara daha iyi tanır ve anlatır. Biz çok sonraki kuşağız. İsmet Eski Balkan Şampiyonu'muz ve Milli Güreşçimiz Atlı'ya ulaşmak bize göre zordu. En son Erkan Açıcı'nın Hüseyin Atlı, ağabeyi Dünya ve Olimpiyat Şam- Dilek Sofrası'nda gördüm. Hep nezaketiyle tanıdığım piyonu'muz İsmet Atlı'nın anısına bir değerlendirme yazısı Hüseyin Atlı Hocam, beni eliyle gösterip bu bizim Yaşar'ın istediğinde gururlandım ve heyecanlandım. Her türlü kardeşi dediğinde, İsmet Abi: “Ooo! bizim Yaşar'ın mı? ayrıştırmanın kol gezdiği şu anda, ana akım medyanın Nasılsın iyi misin delikanlı?” dedi. Pijamalıydı. bilinçli bir şekilde görmek istemediği, bin bir renkli etnik Fotoğrafını çekmeye utandım. Son zamanlarında devlet milliyetin örnek bir uyumla barış içerisinde yaşadığı bürokrasisinin ona karşı ilgisizliği beni hiç şaşırtmadı. Nalbant köyünden kayınpederim Ahmet Yılmaz ve Devletimizin yeni bir adı da vefasızlık artık. Bunu ağabeyi yıllar önce, İsmet Atlı'nın babası Pehlivan Ali'nin biliyoruz… yurduna tulumba kurmaya giderler. Kayınpeder: O Sporcuların, sanatçıların ancak huzurevlerine zamanlar televizyon nerede. Ajans haberleri dinleyen sığınabildiği bir dönemdeyiz. Kendi imkânlarınız, dost ve birkaç yer var. Pehlivan Ali kulağını radyoya dayamış arkadaşlarınız, aileniz varsa ne mutlu. Hüseyin Atlı'nın sevinçten bas bas bağırıyor; “Hanım hanım! Oğlun İsmet gazetemiz bürosunda ağabeyi ve bütün Türkiye'nin gururu yine yendi bak! Bu sefer dünya şampiyonu oldu. Allaaah! Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu'muz İsmet Atlı'nın Daha ne isteriz diye sevinçten adeta uçuyordu.” Dedi. Ne ardından döktüğü gözyaşlarını unutamıyorum… zaman mı? Atlı'yı yitirdiğimiz hafta evimizde konuktu. Bir buruklaştı. “Vayy be! Türk'ün adını, şanını dünyaya duyurdu. Büyük pehlivandı. Gördün mü dünya kimseye baki değil. Sultan Süleyman'a kalmadı ki” dedi. Çocukluğumdan beri hep duyarım İsmet Atlı adını: Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı! O dev gibi Atlı da gitti… Anılarım canlandı gözümde. Eskiden Kozan daha anlı ve şanlıydı. Güreş festivalleri yapılırdı. İsmet Atlı, Hüseyin Atlı ağır ağabeydiler. Halil Öztürk ortalarda gözükür. Celal İnce’ler, Remzi İnce’ler, Mustafa Bozkurt'lar, * Gazeteci-Yazar. Kozan Son Fikir Gazetesi 21 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Çukurovalı Güreşçi İsmet Atlı Mustafa Onar* Halk çocuğuydu. Güreşçilerin çoğu halk çocuğudur. Güreşçi olarak çok yer gezdi, çok yer gördü. Beş kıtada güreş yaptı, güreşler yaptı. Bayrağımızı kıta kıta dalgalandırdı. Bu aşamasına karşın halktan kopmadı. Hep halkta kaldı. Çukurova çocuğuydu. Bir çiftlikte doğuyor. Kurdoğlu Çiftliği deniliyor. Çiftliğin bağlı olduğu yer, Çukurören köyü. Şimdi Kozan'ın mahallesidir. Denizaşırı ülkelerden dönüşünde bile doğduğu yöreye uğramaya, yöredeşleri ile görüşmeye çalışırdı. Yurt içindeyken, ne yapar yapar Kozan'ın kurtuluşuna katılırdı. Oralara olan sevgisini, bağlılığını hiç tavsatmadı. Doğumu gibi, ölümü de orada oldu. Babası, Pehlivan Ali sanı ile bilinir. Pehlivanlığı güreşçi olduğunu kanıtlıyor. Yalnız güreşçiliği değil, başka yetenekleri de söyleniyor. İyi at beslediği, iyi at binicisi olduğu, bağlama çaldığı sıralanıyor. Bu yeteneklerinin hepsi, artısı ile İsmet oğluna geçmiş bulunuyor. O da güreşir, o da ata biner, o da bağlama çalar, dahası ozanlığı da var; şiir yazar, türkü söyler... Kimi gazetelerde köşesi olur, yazılar yazardı. Öğrenimi ilkokuldu. Ama boş durmamış, kendisini geliştirmişti. Yetenekleri bize göre genetiktir. Soyundan geliyor. Soyuna bakıldığında, babasının da kendisi gibi Kozan toprağında doğduğu sanılıyor. Ancak biraz daha gerilere gidildiğinde dedelerinin Kozandağlı olduğu biliniyor. Kozandağı'na 22 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 şimdilerde Antitoroslar da, deniliyor. İsmet Atlı, geçmiş dedelerinin Mansurlu Varsak'larından olduğunu söylerdi. Varsaklar, Salur boyuna, Karacaoğlan soyuna dayandırılıyor. Varsağı ezgileri ünlüdür. Yalnız, Varsak’lıkla kalmıyor. Genine Avşar da karışıyor. Anasının katıksız Avşar olduğunu vurgulardı. Avşarlar da Salurlar gibi Oğuz boyudur. Karacaoğlan gibi ünlü olan Dadaloğlu Avşar kökenlidir. Avşar bozlakları, Avşar ağıtları Varsağılar gibi ünlüdür. İsmet Atlı'nın biryanı Varsak, bir yanı Avşar olunca; ozan da olur, yazar da. Öyle de oluyor. Folklor Uzmanı Halil Atılgan, şiirleri ile yazılarının, yaşamının büyük bölümünü İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır adlı kitabına almış bulunuyor. O da Karacaoğlan gibi, Dadaloğlu gibi doğayı betimliyor. Kuzuluk başlıklı şiirinden tapşırmalı dörtlüğünü sunuyoruz. İsmet Atlı'm eser burada dağ yeli Çağlayanlar gibi kaynar su seli Görüp beğenmeyen mutlaka deli Bulunmaz ki ara ara Kuzuluk Ozanlığı, yazarlığı, bağlamacılığı yanında ağırlık gene de güreşçiliğindeydi. Güreşe Çukurova'da, doğduğu yörede karakucakla başladı. Güreş bir spor dalıdır. Spor, bir anlamda yarıştır. Yarışta yengi de olur, yenilgi de... İsmet Atlı'nın yendiği de olmuştur, yenildiği de... Konuyla ilgili anlatabildiklerini dinledik. Resmilerinden çok özelleri ilgimizi çekti. Yeni başladığı dönemde Elbistan’lı yaşlı, üstelik de güçlü birisiyle güreşiyor. Yıkma aşamasına getiriyorsa da yıkmıyor. Hem yaşlı, hem de yabancı birisinin köyünde yıkılmasını istemiyor. Oysa yarışta yenmek yenilmek olağandır. Nedense burada duygusallığı öne çıkıyor. Yıkmayı yeğlemiyor. Ama Hanefi Zanapalı ile güreşinde istemesine karşın öyle olmuyor. Zanapalı da Çukurovalı’ydı. İsmet Atlı'dan yaşlıydı. Çocukluğumuzda güreşçi olarak duyulurdu. İsmet Atlı'nın eşinin de köylüsü, Yemişli'liydi. Dahası, İsmet Atlı'yı bularak, Kozan'dan Adana Mersin güreşlerine taşımıştı. Gerçeği İsmet Atlı da yadsımıyor. Zanapalı'nın ustası olduğunu söylüyordu. Zanapalı'yı yıktığını öğrenince, senlibenli konuştuğumuzdan; yaşlıydı yıkmasaydın diyebildim. ”İsteyerek yıkmadım. Karşılıklı oyun yaparken yıkıldı.”dedi. Celal Atik'le özel güreşinde * Araştırmacı - Yazar - Tarihçi. tersi oluyor. Oyunla Celal Atik'i köprüye getiriyor, yıkmayınca kendi yıkılıyor. Yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da özel güreşleri oluyor. Bir güreşçi kümesi ile İran'a özel gezi yapıyorlar. Gezide, İsmet Atlı'nın, İran'ın ünlü güreşçisi Tahti ile özel güreşmesi koşulu oluşuyor. Güreşin başlaması ile birlikte Tahti'nin de üstünlüğü görülmeğe başlıyor. İsmet Atlı'yı yorarak yıpratarak tuş ediyor. Bu özel güreş bir süre sonra resmiye dönüşüyor. Roma’da karşılaşıyorlar. İzleyiciler, geçmiş ki özel güreşlerini de bildiklerinden, Tahti'nin hiç yenilmediği de bilindiğinden, İsmet Atlı'nın yenileceğine kesin gözü ile bakıyorlar. Güreşin başlaması ile birlikte İsmet Atlı'nın İsmet Atlı'yı güreşçiliğinin duyulduğu 1950'li yıllardan beri duyarım. Yüzcek görüşmemiz, konuşmamız sonralarda oldu. Kendisi Kozanlı, ben Tufanbeyli’liyim. İlçelerimiz birbiriyle çok ilişkili. O ilişkiyle bile görüşemeyişimiz, kendisinin Ankara'da, Güreş Kulübü'nde oluşu, Kozan'a uzun süreli gelemeyişidir. Görüşmeden önce de çok yönlü oluğunu duyardım. Yukarda belirttiğimiz gibi ozanlığı, yazarlığı, folklorculuğu vardı. O niteliğini sürdürüyor, her gittiği yerde halkla buluşmayı, konuşmayı gereksiyordu. Eline bir kitap geçse okur, irdelerdi. Benim Saimbeyli adlı kitabım da bir kanaldan eline geçmiş. Yöresel, belgesel İsmet Atlı öğrencileriyle birlikte üstünlüklerine şaşırıyorlar. Önyargıları yargıya dönüşüyor. İsmet Atlı,”Ağır kilolu güreşlerde yengiyenilgi çoğunlukla tuşla değil, sayı ile olur.”derdi. Tahti de sayı ile yeniliyor. Ne var ki ilk yenilgisi oluyor. Tahti ile birlikte bütün İran üzülürken; karşılığında, İsmet Atlı ile birlikte bütün Türkiye seviniyor. Bayrağımız Roma göklerinde dalga dalga dalgalanıyor. olduğundan, ilgisini çekmiş. Satır satır okumuş, irdelemiş. Kitapta adı geçenlerin çoğunu biliyor. Görüşmemizde görüşlerini belirtti. ”Kitabın, bildiğimizi doğrulattı, bilmediğimizi öğretti. Böyle sağlıklı bir kitabın olması gerekiyordu. Onu sen yaptın. Boşluğu doldurdun” dedi. Eleştirisini de esirgemedi. ”Yeni sözcüklerle doldurmuşsun ” dedi. Anlaşılmıyor mu ? Soruma, “Anlaşılıyor.” 23 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 “Anlaşılıyor.” dedi. Değerlendirmesinin ikisi de benim evliliğini de halktan bir hanımla yaptı. Durdane Hanım'la için yararlı oldu. İlişkilerimiz içtenlikle sürdü. mutlu bir evlilik yaşadı. Yuvaları çocuksuz olmasına Türkçe sözcükle yazmak, benim bırakılmaz karşın mutlulukları hiç bozulmadı. O yönlü bir sorunları biçimimdir. Yalnız günün kuşağı ile değil, elli yıl olmadı. Kendisi girişkendi. Girişimlerine eşinin de katkısı sonrasının kuşağı ile de anlaşmayı yeğlerim. olurdu. Evlilikler konuşulduğunda, ”Benden üç yaş küçük Anlaşamamanın acı bir anısı, derince bir yarası da var. oluyorsun, iki yıl önce evleniyorsun” dedi. Yaşını Yatılı öğrenim gördüğümüzden yüklenme seneti de sormazsam da yaklaşık bir kestirme yapıyordum. veriyorduk. Senedin içeriği Arapça-Farsça karışımıydı. Konuşmasından 1928 doğumlu olduğunu, 1956'da Okuyor, anlayamıyordum. Yazan yazıcı anlıyordu. evlendiğini saptadım. Yaşamı yarışma ile geçtiğinden, her Bana, içeriğindeki sözcükten,”libas”ın ne olduğunu sordu. türlüsü ile ilgilenir, yaşı ile uyumlu olanlara katılırdı. Bilemediğimi söyleyince, ”Bunlarınki okumak değil, Eskisi gibi güreşmez, ata binmez, cirit oynamazsa da, giydiğin elbise” diyerek, küçümsedi. Yazıcı yaşlıydı. hepsinin izleyicisi, gözleyicisi olur, değerlendirmesini Cumhuriyet öncesi doğmuştu. Libasları duyarak yapardı. Yaşı ile çelişmediği için, bağlamayı alır, sesli sazlı büyümüştü. Ben cumhuriyet çocuğuydum. Ayrı etkinliklere katılır, tavla da oynardı. Oyunu çok kuşaktandık, ayrı sözcükler duyuyorduk. Yaşamım soğukkanlıydı. Esprilerle oynar, oynadığını incitici boyunca duyduğum cumhuriyet sözcüklerine bağlı davranmazdı. İzleyicisi çok olur, hepsine ikramda kaldım. Bu arada Atatürk'ün yazdıklarına da takıldım. bulunurdu. Adana Öğretmen Evi oyun yerlerinden biriydi. Hepsi beni eleştiren yazıcının bildiği, bizim kuşağın Oyuncuları da, izleyicileri de esprilerini dinlemek için dört bilmediği sözcüklerdi. Bize göre, bizden sonrakilerin gözle gelmesini beklerlerdi. Gelmediğinde, özlemleri anlaması daha güçtü. Önemli bir tarih olan Kurtuluş üzüntüye dönüşürdü. Ara sıra ben de izleyicisi olurdum. Savaşı'nda yazdıklarını günümüz diline dönüştürmeyi Esprilerine güler, payımı da alırdım. Son her işin bir başı, görev edindim. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları adı bir sonu var. İkisi de doğa yasası. Değişmez, değişmez, ile arı Türkçeli, iki ciltlik, iki baskı yapan bir kitabım oldu. değiştirilemez. Benim sanıma göre, İsmet Atlı 86 yıl Onun mutluluğunu yaşıyorum. İsmet Atlı'nın eleştirisi bu yaşadı. Az sayılmaz. Eşi kendinden önce ölünce mutluluk mutluluğumu yeniden yaşattı. düzeni bozuldu. Yalnız yaşamakta zorlandı. Yaşlılığın da İsmet Atlı, halk çocuğu olduğu için, bütün etkinlikleri halka dönük, halka yönelik bir bireydi. Çok olanaklıyken, etkisiyle unutkanlık da başladı. Yakın tanıdıklarını bile kısa süreli de olsa, göremeyişlerinde tanıma güçlüğü çekiyordu. O yüzden, kişi kendini tanıtmak zorunda İşte O Şampiyon İsmet Atlı. 24 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 kalıyordu. Bunu yaşayanlardan biri de benim. Kardeşleri, Kozan'a, doğum yerine alma gereğini duydular. İyi ettiler. Geçmişini yaşattılar, anılarını anımsattılar. Kışın soğuktan, yazın sıcaktan korudular. Yaylayı severdi. Yaylalarda yaşattılar. Unutkanlığın verdiği acıdan uzaklaştırmağa çalıştılar. Sanıyoruz büyük ölçüde başardılar. Bu bakımdayken, bir ilkbahar günü, 2014'ün Nisanın da yaşama gözlerini yumdu. Ölüm, hangi yaşta olursa olsun, kim olursa olsun acıdır. İsmet Atlı'nın ölümü de acı oldu. Ama yaşamı gibi ölümü de onurlu oldu. Yaşadığı yere bir dirilik, bir canlılık verirdi. Adana'ya adı ile anılan bir güreş okulu kazandırdı. Büyüklü küçüklü güreşçiler orada provalar yapıyor, öğrendikleri oyunlarla birbirlerini yıkmağa çalışıyorlar. İsmet Atlı'nın unutulmaması, belleklerde tutulması için oraya olan ilginin kesilmemesi, yıkışmaların sürmesi gerekir kanısındayız. Umarız sürer. Garipler Mezarlığına Gömseydiniz ile ödüllendirilmiş bir koca yüreği… Tekten ve çiftten dalmak, boyunduruk, göğüs çaprazı, yerden sarma, Şark kündesi, yanbaş oyunu teknikleriyle minderleri adeta rakiplerine dar eden Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı'nın cenaze töreni şanına yakışmadı. Devlet büyükleri, Devlet Övünç Madalyası sahibi değerli bir insan için sadece çiçek göndermişler. Keşke vatandaşlar da çiçek gönderseydi de kimse katılmasaydı. Sonra adamı götürüp garipler mezarlığına gömseydiniz. İki türkü üç şarkı söyledi diye ünlenip rahatsızlığında Amerikan hastahanelerinde yatırılan sözüm ona sanatçıların olduğu bir ülkede, bir dünya şampiyonu Mustafa Özke* Kozan Devlet Hastahanesi'nin bir odasında gariban bir şekilde yaşama veda ediyor. Bizim milletvekilleri ve belediye başkanları da sandık derdine düşmüşler. “…Sırtı, her yeri, yara bere içindeydi. Gücüm Yazıklar olsun.. yetmedi, kaldıramadım çoğu zaman. Üzülüyorum, Türkiye'de kaç tane dünya şampiyonu var ki, siz böyle kimsesizler yurdunda kalmış gibi hastahanede yattı.” Bu bir değerli insanı her yeri yara bere içinde bırakıp ölüme söz, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu İsmet Atlı'nın kardeşi terk ediyorsunuz. Yazıklar olsun size… Hüseyin Atlı'ya ait. Adana, dünya ve olimpiyat şampiyonu Utanın! Beni duydunuz mu? U ta nın… bir evladını yitirdi. Hem de, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 1999 yılında Devlet Övünç Madalyası * Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi ve Günaydın Adana Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hey gidi Koca Şampiyon hey!.... Rakiplerin yenemedi ama Azrail tuş etti seni. 25 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Babam Tadında Sevdiğim Adam Amcam İsmet Atlı anlayabileceği bir dil ile yazması, konunun tam anlamı ile ifade edilebilmesi onun en önemli özelliklerindendi. Onun bu özelliği zamanın ünlü şairlerinden Abdürrahim Karakoç'un bile dikkatini çekmiştir. Amcamın şiirleri: Burcu burcu Kozan kokar. Çukurova kokar. Hasret kokar, hüzün kokar. Güreşi anlatırken güreşirsiniz adeta. Ya da Çukurova şiirini okumaya başladığınızda kendinizi geniş bir ovada gezer gibi hissedersiniz… Alır götürür sizi gitmek istediğiniz yere… Gülünce gözlerinin içi güler. Ciddi, samimi ve kesin kararlıdır. Hiç riya yoktur özünde. Olmaz, olanı da sevmez. Hele parayı seveni hiç sevmezdi. Prensiplerinden kesinlikle taviz vermezdi. En değer verdiği eşyası bana Ali Atlı hediye ettiği arabası ve sazı idi… Atı ve atçılığı güreşten daha çok sevdiğini ve bildiğini defalarca duydum kendisinden. “Atçılığı bilen dünyada 3 kişi varsa birisi Ailemizin yapısı gereği amcamı 20 yaşındayken benim” derdi. Atlara karşı ayrı bir sevdası vardı. Atçılığı tanıdım… Ataerkil bir aile yapısına sahip olduğumuz için antrenörlerin ve hipodromlarda perde arkasında dönen de 30 yaşından sonra sohbet muhabbet edebilme fırsatım dolaplara ayak uyduramadığından bıraktığını oldu… Bir akşamüstü, köyde evden kamelyaya doğru serzenişlerini dile getirerek söylemişti… yürürken koluma girdi ve yeğenim: Bana 'Aslanın yeğeni” diye seslenirdi. Sigarayı “Yalan söyleme”, dedi. Şaşkınlık içerisinde idim. bırakma hususunda “İradesi olan bırakır. İradede erkekte Hiçbir şey konuşmadık. Ne diyeceğimi bilemedim ve olur” derdi. Ondaki azim 70 yaşından sonra bilgisayar sustum. Sabah kahvaltıda bana bakarak: “Akşamdan bu öğrenmesini sağladı. Öğrendikten sonra sayfalarca yazılar yana kafan karışık biliyorum, yalan söylediğini yazdı. Her yazısı yeni yetmelere ders verecek nitelikte idi. kastetmedim aklında kalsın diye böyle bir yola başvurdum. Hayatında hiçbir aşamada yalan söyleme. Yalan bütün kötülüklerin anasıdır. Yalan söylemeyen zaten hiç pis iş yapamaz” dedi… Bu amcamın bana bıraktığı en büyük mirastı. 30 yaşında sıfır tecrübe ile atılacağım şehir ve ticaret hayatımda amcamın mirası en büyük sermayem ve başarı yolunda attığım her adımın başlıca sebebi oldu… Yengem Dudu Atlı'nın 2008 yılında vefatı etmesi münasebetiyle amcamla beraber kalmaya başladık. İşte onu o zaman çok daha iyi tanıdım. Dostu arkadaşı İlyas Karabulut gibi ben de keşke onu yirmi yıl önce tanısaydım diye hayıflandım. Saf Türk, saf adam, saf güreş sevdalısı. Saf vatanperver. Saf bir şair di amcam… Şiirlerinde kafiye tutturmak için saçma kelimeler kullanmadan öz Türkçe ile konuyu ilkokul seviyesindeki öğrencilerin bile okuduğunda 26 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı yeğeni Ali Atlı ile birlikte Amcama Mektup Çukurova'da amcaya “emmi” derler: Ben de sana emmi diyeceğim. Emmi… Canım emmim… Sen iyi bilirsin. Çevremizdekilere bir şeyler yakıştırırız ya. Bir arkadaşı sevdik mi gardaş deriz. Benim da sana içimden hep baba diyesim geldi. Riya olur dedim. Korktum... Ama şimdi diyorum baba. Can babam. Canim babam. Parmakların saçımı okşarken yaşadığım mutluluğu cennete değişmem. sana borçluyum. Rab’bim mekânını cennet etsin. Görüşmek üzere emmim… Evladım dediğinde ruhumu okşayanım. Pençe gibi elleriyle şefkatle başımı okşayanım. Elindeki lokmayı ağzıma uzatanım. Nasılsın sorusunu tek soranım. Emmim. Sen gittin ya ne lokma verenim var, nede nasılsın Seni çok sevdim be babam. Hep yan yana değil- diyenim. Emmim biliyor musun ölürken üzül- dik ama seni tanıdıktan sonra varlığın bana güven meyeceğim. Çünkü sana geliyorum, sana kavuşuyorum. verdi. Evde yatan bir ihtiyardın ama elin hep başımı Orada da sor bana “Nasılsın evladım” de. “Aslanın okşuyordu. Sırtımı sıvazlayıp, “Marifet, iltifata bağlı yeğeni” de. Unutma ha olur mu!... Canım emmim… der” beni överdin… Ben de bir gram adamalık varsa Baba yurdunda yeğeni Ali Atlı ile birlikte. 27 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Merhum İsmet Atlı’ya Kozan ilçesinde Çukurova'da Nice sahalara çıktın İsmet'im Gençlikte hevesin olan davada Köklü çınarları söktün İsmet'im Uğraş verip hedefine ulaştın Dünya devletlerin gezip dolaştın Sahalarda idman yapıp güreştin Koç yiğitçe terler döktün İsmet'im Âşık Avşar Musa Tarzan Mehmet kıvırdı bıyığı Sanki Toroslar'ın azman geyiği Sivas Doğanşar'lı Ahmet Ayık'ı Ona da elense çektin İsmet'im Kozan Çukurören doğduğun yurdun Toprağa gelmemiş kuluncun ardın İranlı Tahti'yi yerlere serdin Bükülmeyen bilek büktün İsmet'im Zanapalı gibi hocalarına Eriştin yücenin yücelerine Âşık İmami'ye nicelerine Ozan idin ağıt yaktın İsmet'im Türk’ün gücü her tarafta görüldü Nice pehlivanlar yere serildi Spor salonuna ismin verildi Ününle şanınla dikti İsmet'im Asla eğilmemiş Türk'lerin başı Bayrağı göklere çekmektir işi İkinizde aynı yenilmez kişi Yaşar Doğu ile denktin İsmet'im Bu dünya fanidir ömür çok kısa Ölüm Hak’kın emri ilahi yasa Ağlayarak yazdı bu Avşar Musa Nüfustan kaydını sildin İsmet'im 28 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 “Eşi Dudu ve İsmet Atlı” Hey gidi günler hey. Tarihten bir yaprak. İsmet Atlı Anısına Aramızdan Ayrılan İki Farklı Değer Hüseyin Erciyes* Son kuşak onların ne yaptığını çok iyi bilmese de isimlerini çok iyi biliyorlardı. Bu hafta iki değerimizi maalesef kaybettik. Dünya Olimpiyat Şampiyon’u Milli Güreşçi İsmet Atlı ve ömrünü kitaplara ve Kozan'ın yakın tarihine adayan Yalın Kılıç sessiz sedasız aramızdan gittiler. İsmet Atlı hayatını güreşe adadı. Çocuk yaşlarda başladığı güreş uğruna bir hayat sürdü. Ömrünü adadığı güreş dalında sadece Kozan'ın ve Adana'nın ismini değil yazarlığı yaptı. Halk müziğine ve şiire âşıktı. Yüzlerce köşe yazısı ve şiiri kaleme aldı. Son yıllarını sessiz sedasız kendi köşesine çekilerek geçirdi. Güreş deyince eli ayağı tutmazdı. İlçeden dünyaya açılan bir kapımız oldu. Son iki ayını hastahane köşelerinde geçirdi. Maalesef yakınları ilgisizlikten dert yandı. Ve geçtiğimiz Cuma günü (4 Nisan 2014) hayata gözlerini yumdu. Cenazesi de yaşamı gibi sade bir şekilde yapıldı. Milli unvanını taşıyan bir üstadın naaşı neden Türk Bayrağı’na sarılmadı. Hâlâ içimde bir uhde… Uğurlar olsun büyük pehlivan. Yalın Kılıç: Ömrünü Türkiye' in başkenti Ankara ile taşranın açılan kapısı Kozan' da geçirdi. Memuriyeti sonrası kendisini kitaplara ve yakın Kozan tarihine adadı. Cumhuriyet Mahallesi'nde babadan kalma ahırı kütüphane yaptı. “Kitap okumayı seven herkes benim çok yakın dostum” sözleri hayatını kısaca anlatmaya yeter. Horzum güzellik yarışması arşivlerine sahip Kozan'ın yaylalarına portakal çiçeklerine âşık bir adam. Akranlarından daha çok gençlerle vakit geçirmeyi seven ve hayatın okumaktan geçtiğini bilen adam. Bilgilerini ve deneyimlerini tam 26 yıl Barış Gazetesi aracılığı ile halka aktaran zaman zaman ilçemizin ve bölgemizin gerçeklerini ve yakın tarihini sergileyen zaman zaman da sade kimlik olarak tanıdığımız aileleri farklı bir pencereden bizlere ulaştıran Yalın ağabeyi de kaybettik. Başımız sağ olsun. Onlar hayatları boyunca bizlere bir şeyler bırakıp gidenler sıralamasında başı çekeceklerdir. Eminim. Türkiye'nin ismini dünyaya duyurdu. Bu uğurda verdiği mücadeleler ve başarılar saymakla bitmez. Aktif güreşi bırakmasının ardından bile güreşten hiçbir zaman kopmadı. Adana'da İsmet Atlı Güreş Eğitim Merkezi’ni kurarak bölge güreşçilerine açılan bir kapı oldu. Bir dönem ulusal gazetelerde köşe İsmet Atlı adının verildiği stadyumu açarken. * Akademisyen, Halk Bilimci, Yazar. 29 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Şampiyon Şair İsmet Atlı başarılar elde etmişti. Güreşi bıraktıktan sonra bir süre genç güreşçileri çalıştırmıştı. Daha sonra Adana'ya dönerek atçılıkla uğraşmıştı. Adı İsmet İnönü'den, soyadı babadan kalma atçılıktan geliyordu. Dili şiir söylerken eli de kalem tutuyordu. Karacaoğlan geleneğine bağlı şiirleri vardı. Uzun yıllar gazetelerde güreşle ilgili yazılar yazdı. Tanışmamız Çukurovalı şairleri araştırma dönemine rastlar. Telefonla aramış, Adana Öğretmen Evinde buluşmuştuk. Engin gönüllü bir tavırla karşılamıştı beni. O gün ısındık birbirimize. Ertesi gün evine çağırdı. Şiirlerini gösterdi, saz çaldı, türkü söyledi. Bu arada aldığı ödülleri, madalyaları, şiltleri, belgeleri gördüm. Böylece dost Mustafa Emre oluverdik, sık sık görüştük. O zaman çalıştığı gazete adına güreş konulu bir şiir yarışması düzenledi. Beni de seçici kurula yazdı. Türkiye'nin her yerinden güreş, güreşçi Adını çocukluğumuzda duyardık. Spor yaptığımız üzerine yazılmış şiirler yağdı. Şiirleri dikkatle okuduk, zamanlar. Tarlalarda top koşturur, kanalda yüzer, kır özenle seçtik. En önemlisi ödül alan ve dereceye giren koşularına katılırdık. O, omuzlarda dönerdi birinci- şiirler kitap haline getirildi. liklerden. Davullar çalar, bir şenlik havası eserdi. Ne yazık ki sessizce ayrıldı aramızdan. Son yılını köyünde geçirdi, hasta yatağında. Bir tören bile yapılmadan köyünde toprağa verilmiş. Ölümünden kısa bir süre önce telefonla aramıştım. Sesi pekiyi gelmiyordu, ama hiçbir yakınması da yoktu. Hey gidi dünya hey… Böyle mi bu dünya işleri? Bu kentin ilk ve tek dünya, olimpiyat güreş şampiyonu, köyünden çıkmamış yalın bir yurttaş gibi doğduğu yere gömülsün! Kimliğine göre 83 yaşındaydı. Bir sporcu için uzun yaşam sayılır. Onca ağır çalışmalardan sonra sporu bırakırsanız bir dengesizlik oluşur çünkü. Atlı, kendine iyi bakardı. Tam bir Adanalı’ydı. Çukurova'nın bütün özelliklerini taşırdı. Gösterişi, övünmeyi sevmezdi. Gösterişi, övünmeyi sevenleri de sevmezdi. Esmer, orta boylu, etine dolgundu. O güçlü yapısında yufka bir yürek taşırdı. Aynı zamanda şairdi, yani gönül adamıydı. Güreş dünyasının unutulmaz adlarından biriydi. Dünyanın her yerinde güreşmiş, bayrağımızı onurla dalgalandırmıştı. Adana'dan başlayarak Türkiye, Balkan, Akdeniz, Dünya, Olimpiyat birinciliklerinde 30 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 üstün İsmet Atlı, adı verilen stadyumun önünde dostlarıyla birlikte. İsmet Atlı'nın yazdığı bir kitap vardı: “Türk şiirlerini gün ışığına çıkarmasını önermiştim. “Nasıl Güreşine Oyun Getiren Ustalar.” Güreşe katkıda yapalım” diyordu. Kitap yapacak para durumu uygun bulunmuş büyük ustaları teknik özellikleriyle dile getiren değildi herhalde. Kendisine bütün kapıların açık olduğunu bir kitap. Dalında ilk ve tek kitap olduğunu güreş yazarı Ali söyleyince “Kimsenin kapısına gitmem” diyerek kesip Gümüş de yazmıştı. Bunun üzerine yaşamını anlatan bir atmıştı. Oysa belediyeler olsun, valilik olsun bu işi severek kitap hazırlanması gerektiğini söyledim. Olumlu buldu, üstlenebilirdi. Adana'ya, Türkiye'ye üstün başarılar nasıl yapacağımızı sorunca ayrıntılı bir liste hazırlayıp kazandırmış bir insan için bu kitap sorun olmazdı. kendisine sundum. Liste bir süre bekledi. Uzunca Geçen yıl, konuşurken söz arasında “Şu spor sayılabilecek bir zaman sonra bu kitabı hazırlamak Halil yazılarını kitap yapsak iyi olur” diyordu. Sen yazıları topla Atılgan'a kısmet oldu. Atılgan'ın hazırladığı iki ciltlik ver, ben yayına hazırlayayım demiştim. Daha sonra bir şey kitapta İsmet Atlı'nın yaşamı, spor başarıları ile gazete demedi. O da öyle kaldı. O'nun büyük başarılarına karşılık yazıları bir araya gelmiş oldu. biz ne yaptık diye sorarım. Evet, yaşarken hep saygı gördü. O zamanlar yerel bir televizyonda program yapıyor- Çünkü o da hep saygılıydı. Dönemin Cumhurbaşkanı dum. İsmet Atlı'yı çağırdım, geldi. Televizyonda kitaptan Süleyman Demirel'in elinden üstün başarı ödülü aldı. yola çıkarak bir söyleşi yaptık. O söyleşide unutulmaz Adana'da birçok yere adı verildi. Yeter mi? Bir heykeli anılarını da anlattı. Örneğin, dünyanın yenemediği İranlı dikilmeliydi yaşarken. Yine dikilebilir. Ama görse ne iyi güreşçi Gulam Tahti'yi nasıl yendiğini coşkuyla yeniden o l u r d u . G e r ç e k t e n a n ı t g i b i b i r i n s a n d ı . Ye r i dile getirdi. Öyle ki stüdyoda bulunan herkes hayranlıkla doldurulamadı. İsmet Atlı, görevini en iyi biçimde yapmış izledi. Atlı'nın şiirlerini bir üniversite öğrencisi bitirme tezi seçkin insanlardan birisiydi. Dopdolu yaşadı, derin izler olarak değerlendirmişti. Ben de bağımsız bir kitap halinde bıraktı. Anısı önünde saygıyla eğiliriz. Nur içinde yatsın. Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u “İşte O Pehlivan” (14.12.2009) TÜMSİAD 31 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı İsmail Küçüközen* Kozan'ın gururu, Adana'nın gururu, hâsılı Türkiye'nin gururu, daha doğrusu dünya güreşinin gururu İsmet Atlı ağabeyimle tanışmamız taaa çocukluğumda başladı. Küçüklüğümüzde köylerinde (Kurtoğlu Çiftliğinde) yeğenleri ile pamuk topladığımızda rahmetli babası Pehlivan Ali Amca’nın atlarını seyretmek için evine giderdik. O yıllar pehlivanın (İsmet Atlı'nın) en popüler olduğu dönemdi. Askere gittik devlette işe girdik. Yatay geçişle Adana'da Belediyede göreve başladığımda tekrar rahmetli İsmet Atlı ve Âşık İmami ile karşılaştık. Çok zaman da birlikte olduk. Adana Sepici Mahallesi'nde adına yaptırılan güreş eğitim kampında çok zaman beraber olduk. Âşık İmami saz çalar kendi de bozlak söylerdi. Aşık İmami'nin yeğeni arkadaşım iş adamı Mehmet Kurt 1990'lı yıllarda Yüreğir'e bir pastahane açmıştı. O pastahanede sık sık üçlü olarak birlikte olur çerez yer, saz çalar mutlaka “Sarı kız, Kara çadır ismi tutar” türkülerini söyler sohbet ederdik. Eğer o sohbette ben yoksam Mehmet Kurt'a beni muhakkak buldururdu. Rahatsızlığı dolayısı ile köyüne (Kurtoğlu Çiftliği) istirahata çekilip dinlendiğinde zaman zaman yanına uğrar artık yaşlandığı için kendisine kim olduğumuzu hatırlatıp azda olsa kendini yormadan eski günleri yâd ederdik. Artık iyiden iyiye yaşlanıp ta yatağa düştüğünde yine fırsat buldukça yanına gittim. Köyünü çok severdi. 32 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Rahatsızlığında Kozan Devlet Hastahanesi’nden Adana Aşkım Tüfekçi Devlet Hastahanesi’ne nakil edildiğinde yanında olduk. Bir müddet sonra bizleri tanıyan doktorların yeğeni Ali'ye değil de şahsıma İsmet ağabeyi artık evinde istirahat ettirseniz iyi olur haberi ile konu iyice anlaşılmıştı. Artık ümit yoktu. Doktorların mesajını aldık ve Kozan Devlet Hastahanesi idarecileri ve elleri öpülesi doktorumuz Emin Özkaya Bey'le diyaloga geçip yoğun bakım ünitesinden özel bir yatak temin edip son günlerini Kozan Devlet Hastahanesi'nde geçirmesine vesile olduk. Burada sevenleri ziyaret ettiler. Kozan Devlet Hastahanesi'nde hakkın rahmetine kavuştu. Vasiyeti üzerine Toklular Mahallesi'ne anne ve babasının yanına defin edildi. Fakat anlayamadığım rahmetli milli gururumuz, bayrağımızı göklere çektiren dünya şampiyonunun tabutunun üzerine devlet yetkilileri tarafından bayrak konmaması zoruma gitti. Bir kendini unutamam, bir de rahmetli şampiyonun tabutunun üzerine bayrak konmadı bunu unutamam. Nur içinde yatsın. * Gazeteci / Televizyon Yöneticisi / Kozan Koca Çınar Kozan'da devrildi büyük bir Çınar Ebedi uykuya yattın pehlivan İki bin on dörtte içimiz yanar Acımıza acı kattın pehlivan Âşık Hacı Karakılçık Şair bir pehlivan dilleri tatlı Gönlü alçak insanlara şefkatli Daha doğmaz böyle bir İsmet Atlı Gerçek vatanına gittin pehlivan Hazreti Hamza'nın bir benzeriydin Dünya olimpiyat pehlivanıydın Türkiye'nin medarı iftiharıydın Tarihe imzanı attın pehlivan Kimse size çalım satamıyordu Künde vunda bile atamıyordu Rakipler elinden tutamıyordu Eceline pes mi ettin pehlivan Birçoğun tuşladın İran’lı gibi Halid Bin Velid'den fermanlı gibi Bu dünyaya gelen her canlı gibi Ölüm acısını tattın pehlivan İki milli güreşçi: Hüseyin Atlı ve Ahmet Ayık. İsmet Atlı'nın mezarı başında fatiha okurken. Hacım-der faniden göçüp gittiniz Unutulmaz kıymetiniz kadriniz Cennet bahçeleri olsun kabriniz Dualarla gitti ceddin pehlivan İsmet Atlı Anısına 33 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bir Halk Bilgesi İsmet Atlı -Doğanın dişisine baz, erkeğine cura denir. Dadaloğlu bile bir şiirinde,” Karışmış curası bazınan gelir” diyor. Oysa ben doğanın erkeğine baz denir diye biliyordum. Yani baz: Ana, esas, temel demektir. İsmet Atlı'nın atlarla da geniş bilgisi vardı. Kendisi uzun uzun anlatmıştı ama aklımda kalanı yazıyorum. O, atların donlarını sayarken: Alma alı Sakla doru Sat yağızı Bin kıra Ahmet Z. Özdemir Öyle dalardım rakibe Sanırlardı füze beni İhtiyarlık yavaş yavaş Getiriyor dize beni Başım pınar gönlüm çarşı Güler yüzüm satar turşu Devlere dururken karşı Şimdi çocuk eze beni 2011 yılı idi. İsmet Atlı Ankara - İncek Fizik Tedavi Merkezi'nde kalıyordu. Edebiyat öğretmeni Sayın Fatma Sayman: “İsmet Atlı'yı bizim evde yemeğe davet ettim, sizi de orada görmek istiyoruz” dediğinde çok heyecanlanmıştım. Çünkü İsmet Atlı'yı ilk kez yüz yüze görecektim. Öyle ya bir cihan pehlivanıyla karşılaşmak, onunla yüz yüze görüşmek heyecandan da öte saygı duyulan bu isme karşı bir merak içindeydim. O yüzden hanıma: Hemen hazırlan gidiyoruz diyerek yola çıktık. Fizik Tedavi Merkezi'nde beklerken onun yukarıdan inişini, selam verişini, kibarca elimizi sıkışını dün gibi hatırlıyorum. Orada ayaküstü konuştukça sohbet koyulaştıkça İsmet Atlı'yı bir pehlivandan çok bir halk bilgesine benzetmeye başlamıştım. Onun halk şiirine, halk kültürüne yakınlığını biliyordum. Kendisi de bir halk ozanı olan İsmet Atlı, Karacaoğlan'ın o ünlü: Şahinim var bazlarım var Tel'e alışkın sazlarım var Yâre gizli sözlerim var Diyemiyom ele karşı Şiirindeki “baz” sözcüğünün gerçek anlamını ondan öğrenmiştim. İsmet Atlı şöyle dedi: 34 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İncek'ten Çayyolu üzerinde bulunan Fatma Hanım'ların evine giderken İsmet Atlı bizim bindiğimiz arabadaydı. Karşımızdaki doğayı, onun manzarasını görünce gümreni gümreni, hafif bir sesle bir uzun havayı söylemeye başladı, tam da Çukurova bozlağı gibi. O bozlak 19. Yüzyılda yaşamış halk ozanı Cingözoğlu Seyit Osman'a aitti: “Gam kasavet kalkmaz oldu serimden Şad olup da gülmediğim nedendir Gece gündüz yalvarırım Mevla'ya Dileklerim kabul olmaz nedendir” Konuşmalarımızda ben ona hep “yeğenim” diye hitap ediyordum. Çünkü İsmet Atlı'nın anasının Avşar olduğunu öğrenmiştim. Ondan sonra da Adana'ya selam gönderirken de: Yeğenime selam söyleyin dediğimde, Adana- İsmet Atlı Güreş Vakfı'nda rahmetli İbrahim Karalı'ya: -Yahu bu Avşar bana hep yeğenim diyor, halbuki ben ondan yaşça daha büyüğüm deyince, İbrahim Karalı (Davutluoğlu): -Olsun Avşar'da bu âdettir. Yaşa başa bakmadan Avşar anadan doğan herkese onlar yeğenim der, demiş. Bunu bana rahmetli Karalı anlatmıştı. İsmet Atlı hem bir cihan pehlivanı, hem bir halk ozanı, hem de bir halk bilgesiydi. Sohbetimiz sırasında, söz arasında; “Haline bakmaz da Hasan Dağı’na oduna gider” atasözünü hatırlatması hele de kendi kötü huylarını başkalarının üzerine atanlar için: Öküzümün alnı sakar Lakabını ele (bana) takar Ölçülü, uyaklı sözü konuşmalarında yerinde kullanması bunu gösteriyordu. Bir büyük cihan pehlivanı ve de bir halk bilgesini anmak için “Çukurova Lobisi”nin özel bir sayı çıkarması kadirbilirliğin güzel bir örneği oldu. Öğrencim, araştırmacı yazar sevgili Halil Atılgan'ın iki ciltlik “İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır” kitabı her türlü övgüye değer bir çalışmadır. Burada Halil Atılgan'ı kutlarken, İsmet Atlı'ya: Nur içinde yatsın! Dileklerimi yineliyorum, rahat uyu değerli yeğenim diyorum. Mesai Arkadaşım İsmet Atlı Osman Palamut Bazı şahsiyetler vardır. İz bırakıp göçerler bu âlemden ebedi âleme, Manevi alanda, siyasi alanda ve milli duyarlılığımızın temsilinde, şu Anadolu topraklarında öyle isimler var ki ebediyete göç eden. Onları unutmak mümkün değildir. Manevi iklimin mimarları olan Yunus'u ve Mevlâna'yı, siyasi ve milli duyarlılığımızın gerçek temsilcisi olan Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı'yı unutmak mümkün mü? Unutulmaz elbet. Babası Varsağı aşiretine mensup Pehlivan Ali… Yani, babadan dededen pehlivandı İsmet Atlı. Annesi hanımefendi ise, Afşar aşiretine mensup Safiye Hanım'dı. Pehlivan babadan ve babasının pehlivanlığı gibi soylu bir ananın helal lokma ile büyüttüğü İsmet Atlı. Elbette o helal lokmanın verdiği manevi haz ile tuttuğu rakiplerinin sırtını er meydanında ki mindere yapıştırmıştı. Hayatı başarılarla dolu olan İsmet Atlı soyuna uygun bir hayat yaşayarak, 04 Nisan 2014 tarihinde Kozan'da 83 yaşında noktaladı şu fani dünyada ki ömrünü. Rahmetli Mustafa Kemal'in “Ben sporcunun; zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” dediği gibi. O da hem zekiydi. Hem çevikti. Hem de tek sevdası olan, sevdanın da ötesinde yaşamının gayesi olan milli ve manevi değerler ışığında ki ahlakıydı İsmet Atlı'yı ölümsüzleştiren. 1951 Yılında ay yıldızlı formayı giyen İsmet Atlı, aynı yıl İskenderiye'de yapılan Akdeniz Oyunlarında, 79 kiloda serbest stilde şampiyonluğu tadarak, bayrağımızı dalgalandırmış. 10 yıl süren başarılarla geçen milli takımda ki serüveninde bir de 1960 yılında Roma Olimpiyatlarında İranlı Tahti'yi yenerek dünya şampiyonu olmuştu. İşte bu başarının altında; Atatürk'ün dediği gibi; zekâ vardı, çeviklik vardı. En önemlisi bunları tamamlayan ahlak vardı. Çünkü onun atası hamurunu İslam ahlakıyla yoğurmuştu. İsmet Atlı, ahlaki değerlerden zerre-i miktar ödün vermeyen bir pehlivanımızdı. Bu hassasiyetine şahit olmuş birisiyim. İşte şahit olduğum bir anısı: 1980'li yıllarda tanıştığım ve Tercüman gazetesinde mesai arkadaşlığı yaptığım İsmet abinin sohbetlerine gerçekten doyum olmazdı. O, sokakta yürürken, sohbet ederken ve çalışırken her hareketinde hamurunun gereği: Saygı, sevgi, disiplin ve ahlaki davranışı hiç ihmal etmezdi. Bir gün Tercüman gazetesi istihbarat servisinde çalışırken: İsmet abi de masasında bir gün sonra ki tefrikasının yazısıyla meşguldü. Ancak bir ara çalışanlardan biri, vatandaşın birine sinirlenmiş olacak ki, milli edebe ve manevi edebimize yakışmayan bir söz söyledi. İşte ne olduysa o anda oldu. Yerinden kalkan rahmetli İsmet abi o şahsa doğru yürüdü. İsmet abinin üzerine doğru geldiğini gören vatandaşta renk kalmamıştı. Ağzından tek bir hakaret sözü çıkmayan İsmet abi, küfür eden zatı kollarından tutup yerinden kaldırarak aynen şunları söyledi; “Be utanmaz adam, be ahlaksız adam, senin kemiklerini kırar şu pencereden aşağı atarım” dedi. Bu sözler karşısında çok korkan zat, özür dileyerek affını istedi. İsmet Atlı'nın Tercüman gazetesinde ki çalıştığı günlerde, Yazı İşleri Servisinde ayrı bir güzellik vardı. Güzellik: İsmet abinin birikiminden tezahür eden anılarıydı. Ancak o anlar, günümüzdeki gibi argo kelime sefaleti içerisinde olmadığı için, her konuşması ve her hatırası ilgiyle ve hem de ders alınarak dinleniyordu. Hani nasıl ki dün geçtiyse ve geri gelmeyecekse, İsmet abi de artık göçüp ebedi âleme gitti, ama önemli olan rahmetlinin hatıratında ki değerlerden ders almaktır. Nasıl ki tarihi hataların tekerrür etmemesi için tarihten ders almak gerekiyorsa, İsmet Atlı ve İsmet Atlı gibi şahsiyetlerin hayat hikâyeleri de yeni nesillere ders olmalıdır. Sonuç: En büyük eksiğimiz, bu değerlerden ders almamaktır. Onun için diyorum ki: İsmet Atlı ve benzeri değerlerimizin hayat hikâyelerini, yaşadıkları meşakkatleri, hatıraları yeni nesillere ders olarak anlatalım. Unutmayalım ki zaman dönüşü olmayan bir yolculuktur. 35 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İşte O Pehlivan İsmet Atlı Geldi Çukurova'ya sesini duyurdu. Geldi Türk Güreşine karakucağı, serbest ve grekoromen güreşi ile damgasını vurdu. Geldi 1951 yılında giydiği ilk milli mayo ile Akdeniz Olimpiyatlarında destanlar yazdı. Beş kıtayı dolaştı. Hele 1960 yılında İranlı meşhur Tahti'yi yenip olimpiyat şampiyonu olduğunda İran'da bayraklar yarıya inmişti: Geldiği gibi 1962 yılında hem serbestte hem grekoromen de ülkesini temsil ederek milli mayoya veda etti. Devlet üstün hizmet madalyası ile ödüllendirildi. Geldi Ankara Radyo Evi’nde Muzaffer Sarısözen yönetimindeki programda bozlak okudu. O bir Çukurova sevdalısıydı. Çukurova destanı adlı şiirinde ne diyor: Gazanfer Özdemir* Cumhuriyet öncesi cihan pehlivanları dünyaya nam salıyorlar. Giyimleri, kuşamları, devasa yapıları yurt içinde ve yurt dışında yaptıkları güreşlerle dünyayı hayran bırakıyorlardı. O devrin nam salan pehlivanları idi bunlar. Gaddar Kel Ali, Çoban Koca Yusuf'una, Adalı'sından, Hergelece’sine. Kazıkçı Karabekir’den, Kara Ahmet'ine, Çolak Mulla Emin'den, Kurt Dereli Mehmet'ine cihan pehlivanıydı bunlar. 1936 yılında 120.000 Alman Berlin Olimpiyat Stadında ilk olimpiyat şampiyonumuz Yaşar Erkan'ı alkışlıyordu. 1948 yılında altı altın madalya ile yine Türk güreşçileri Londra Olimpiyatlarında esiyordu. Yaşar Doğu, Nasuh Akar, Celal Atik, Gazanfer Bilge, Mersinli Ahmet ve Mehmet Oktal. Yıl 1960. Roma Olimpiyatlarında dünya güreşinin devleri. Türk güreşciler Roma'da bir kez daha destan yazıyor. Yedi kez İstiklal Marşımızı dinletiyorlardı. Kimdi bunlar? Mustafa Dağıstanlı, Ahmet Bilek, Hasan Güngör, Müzahir Sille, Mithat Bayrak, Tevfik Kış ve Çukurova'nın yetiştirdiği İşte O Pehlivan İsmet Atlı idi. O şampiyon, o ozan, o şair, o bozlakçı, espriyi ve hicvi çok seven birisi. O at sevgisi ile büyüyor, O Çukurova sevdalısı İşte O Pehlivan İsmet Atlı. Öyle dalardım rakibe Sanırlardı füze beni İhtiyarlık yavaş yavaş Getiriyor dize beni Efsaneler gelirler, yaşamlarından yaptıklarından iz bırakarak ayrılırlar. İşte o Çukurova güreşinin Türk Güreşinin ve dünya güreşinin efsanelerinden birisiydi. 36 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bin seneden beri Çukurova'nın Hacısı hocası evliyası var Bu memleket nice kahraman besler Buralarda yiğitlerin hası var O ozandı, o şairdi, espriyi ve hicvi çok severdi. Avustralya dönüşü uçakta Adil Atan için ne diyor duyalım: Aslan Adil senin gibi yiğit yok Bir benzerin yoktur eller içinde Devrilesi boyun posun yerinde Güzel seçilirsin keller içinde Ve bir taşlamada çılgın yaşantısıyla ünlü Celal Atik'e yazıyor: Benden selam olsun Celal Atik'e Artık bir köşeye yaslanmalıdır. Ellisinde delikanlılık olmaz. İnsan yavaş yavaş uslanmalıdır… diyor İşte O Pehlivan İsmet Atlı için Âşık İmami bir dörtlüğünde onu bakın nasıl dile getiriyor. Tarifi ne mümkün İmam-i Ozan Adriyatik Çin'i dünyayı gezen Dünya güreşinin kitabın yazan İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır İsmet Atlı aynı zamanında babam Kazım Özdemir'in de yakın dostu idi. Beraber güreşlerdi. Zaman içinde Çukurova'dan bir yiğit geldi geçti. İz bıraktı, eserler bıraktı, unutulmayacak hatıralar bıraktı. Ülkesine ve dünyaya olimpiyat şampiyonluğu bıraktı. Her fani gibi o da aramızdan ayrıldı. Bu baba dostu İsmet Atlı için ne söylesek azdır. Ey Koca Pehlivan… Seni Çukurova güreşi unutmaz. Bizler de unutmayız. Dünya güreşi de… Hele Türk Güreşi hiç unutmaz. Hele ben asla unutmam. Unutamam. Toprağın bol olsun İsmet ağabey… * Güreş Uzmanı - Akdeniz TV Er Meydanı Program Sunucusu. Merhum İsmet Atlı! Şakir Deniz Hey be Koca Çınar, nasılda aramızdan ayrılıp gittin. Kozan'a geldim mezarının başında melengiç ağacı. Hey be Koca Pehlivan. Sen orada yatacak insan mıydın? Doğrusu inanamıyorum. 1955 Ağustos ayında tanıştık. O günden bugüne kadar ağabey kardeş gibi olduk. Yurt içi, yurt dışı birçok seyahatlerimiz oldu. En zor rakiplerini bile kolaylıkla yenerdin. Hele bir Bulgar Mehmet Of'la güreşin var ki… Hiç unutamam. Jimnastik yapmış, terlemiş dinleniyorduk. İsmet Atlı ile ilgili iki anons yapıldı. İsmet ağabey yok. Koştum soyunma odasına. Bir de baktım İsmet ağabey soyunma odasının merdivenine oturmuş “Kozan Dağı çatal matal / Arasında aslan yatar” türküsünü çalıp söylüyor. Kolundan tuttum… Kalk dedim ağabey. Bu son anons senin için yapılıyor. Seni çağırıyorlar. Rahmetli: “Türkü bitmeden hiç bir yere gitmem” dedi. 120kg. Mehmet Of'u nasıl da yenmişti. Unutamıyorum. Daha dün gibi gözümün önünde… Hey gidi günler hey… Tavla oynamayı çok severdi. “Şu tavlayı bildiğim kadar güreşi bilsem, hiç kimse beni yenemez” der espri yapardı. Yemeyi çok severdi. Yemek seçerdi. Özellikle et yemeklerini ve meyveyi çok sever, karpuza bayılırdı. Rahmetli vakıf başkanımız Kemal Aslan'a: “Kemal biz bir şeylerde yemiyoruz, ama niye kilo alıyoruz” diye şaka yapardı. Atları çok severdi. Serden, Arap Ali adında yarış kazanan atları vardı. Dünyada atla ilgili bilgileri üç kişi biliyorsa, biri muhakkak İsmet Atlı idi. Ankara'ya geldiğinde bana uğramadan gitmezdi. Onun önemli özelliklerinden biri eli boş gelmez, her gelişinde mutlaka bir hediye getirirdi. Gönlü bol, eli açıktı. İnsanları mutlu etmeyi severdi. Şiirlerine hiç paha biçilmezdi. Hülasa kadim dostum İsmet Atlı, insanlığıyla, gözü gönlü tokluğuyla, şiirleriyle, bağlamasıyla, türküsüyle, bilgeliğiyle, bileğiyle özellikli bir pehlivandı. O, bu özellikleriyle Türk Bayrağını defalarca yurt dışında göndere çektirdi. Pehlivan, adam gibi adamdı. Ne acıdır ki kendini adam sayan müsveddeler onun kadrini, kıymetini bilemedi. Kardeşi Milli Güreşçi Hüseyin Atlı'nın anlattığına göre tabutuna Türk Bayrağı örtülmemiş. Acı… Ama gerçek… Çok üzüldüm. Kadim dostuma devlet töreni düzenlenmesi gerekirdi. Ne yapalım… Kendini adam sayan zavallılar utansın. İsmet Atlı'nın kadrini bilmeyen yabanileri nefretle kınıyor, aziz dostum, vefakâr, cefakâr İsmet Atlı'ma bin rahmet diliyorum. Allah taksiratını affetsin. Ruhu şad olsun. Koca Şampiyon, seni hiç bir zaman unutmayacağız. İsmet Atlı yarış atıyla ile birlikte. 37 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bir İsmet Atlı Vardı Öcal Uluç* İsmet Atlı, Yaşar Doğu’ların, Celal Atik’lerin, Nasuh Akar’ların dünya minderlerini titreten dönemlerinden hemen sonra gelen ve sayıları giderek azalan “efsanelerden” biridir. Hey gidi, “Koca Şampiyon” İsmet Atlı hey, hey gidi “Füze” Selami hey!.. İki efsane Çukurova’lıyı, iki büyük sporcuyu art arda kaybettik ama Türkiye'de neredeyse“ kimselerin haberi olmadı!.. İsmet Atlı, 1960 Roma Olimpiyatları'nda, hem de doktorlar, akşam saatlerinde finaller başlarken, “Hasta belki de güreşemeyecek” derken, müsabakaların yapıldığı tarihi Basilica di Massengio harabelerinde, sabaha karşı mindere çıkarak, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük güreşçilerden İran’lı Tahti'yi eze eze altın madalyayı ay-yıldızlı göğsüne takan bir büyük, çok büyük şampiyondu. (Ey sevgili Cüneyt Koryürek ağabeyim, o Basilica'da minderlerin karşısındaki basına ayrılmış telefonların birinden “canlı yayın yapar gibi”, Ankara'daki o zamanlar yayınlanan yazı işleri müdürlerinden biri olduğum Öncü Gazetesi'ne, telefonun bu ucundaki Spor Müdürümüz Hıncal Uluç aracılığıyla, o tarihin yazıldığı” müsabakayı nasıl saniye saniye anlatmış ve çok gazete “İsmet Atlı hastalandı, baskıya verildiğimizde finale çıkamayacağı bildiriliyordu” haberleriyle yayınlanırken, bizlere “İsmet Atlı Olimpiyat Şampiyonu” manşetini attırmıştın? İşte şimdi cennette “Şampiyon” ile yine buluştunuz!.. Bakınız, bu “Büyük Şampiyonu”, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şeflerinden, araştırmacı, derlemeci, öğretim görevlisi Dr. Halil Atılgan nasıl anlatıyor: “Evet, Şampiyon güzel insandır, şampiyon sanatçıdır. Şairdir, ozandır. Saz çalar, türkü söyler. O dev gibi görünen adamın yüreği kadife gibidir. O yürek yağmur yüklü bulutlar gibi sevgi yüklüdür. Bu sevgi, bağlamada, türkü söylemede, ağıt derlemede, Türk kültürüne olan bağlılığıyla dile gelmiştir. O bazen Toros Dağlarında kokan menekşe, Ceyhan'ın kenarına konmuş bir Yörük çadırı, bazen de Elif'in elindeki kirmendedir. Ondaki yürek bazen iğde dallarına konan bir serçe, bazen küren küren uçan sığırcıktır. Bazen balarısı olur püren püren dolaşır. Onda bir deli gönül vardır ki Düldül Dağının tepesinde gezinir. Karacaoğlan'ın bir bozlağı olur. Aman olda kara gözlüm aman ol / Güzeller içine gel de tamam ol / Ben ölürsem cenazeme imam ol/Kıl kara zülfüne kurban olduğum diyerek Tilan Çayı'na, Sumbas'a dökülür.” İsmet Atlı, Yaşar Doğu'ların, Celal Atik'lerin, Nasuh Akar'ların Dünya minderlerini titreten dönemlerinden hemen sonra gelen ve sayıları giderek azalan “efsanelerden” biridir, yüzlerce güreşçi yetiştiren hocadır, ozandır, destanlar yazar, söyler, folklor derlemelerini yayınlar, “Dünya Güreşine Oyun Getiren Ustalar.” “Yazılar, Anılar ve Şiirlerle Türk Güreşi” kitaplarına imza atar. Tercüman, Türkiye ve Çukurova yerel gazetelerinde yazarlık-güreş yorumculuğu yapar. Atçıdır, yiğittir, dosttur, örnek bir babadır, ama biz onu unuttuk! Tercüman gazetesinde beraber olduğumuz süreçte, onu yakından tanıdım, daha sonra Türkiye gazetesinde yıllarca aynı sayfada yazılar yazdık. Büyük bir şampiyon, büyük bir sporcu, büyük bir insandı!.. Ama, işte bu "ama" için, bakın ne diyor, Halil Atılgan; “(…) Onu ben çok iyi tanırım. O, ölüme yıkıldığına üzülmez. Hem de hiç üzülmez. Devletinin ve milletinin ona sahip çıkmayışına üzülür. Esas onu işte bu yıkar. O gerçekten yıkıldı. Ülkesinin bayrağını dünyada 14 defa şeref kürsünden dalgalandıran İsmet Atlı'yı onun varlığından haberdar olmayan yetkililer yıktılar.” Söyleyin sevgili okurlarım, Atılgan Hoca haksız mı? Nur içinde yat, koca şampiyon, ruhun şad olsun! * Türkiye Gazetesi Köşe Yazarı. 38 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Şampiyon’u a Bağışla İsmet Atlı Hoca’m hastadır hasta Yüce Mevla'm şampiyonu bağışla Güreş camiası yastadır yasta Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla Yaşamakta haktır ölmekte haktır Elbette senindir ilahi takdir Arkasında ağlar evladı yoktur Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla Âşık Avşar Musa Şanındandır yardım etmek düşküne Meşkine de meydanların meşkine Piri Hazreti Hamza'nın aşkına Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla Başında asılı serum şişesi Pehlivanlarında kaçtı neşesi Gazetede boş duruyor köşesi Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla Şampiyon ki şampiyonlar hocası Marifetin yücelerin yücesi Bugün gecelerden berat gecesi Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla Kardeşi Hüseyin Atlı, anası Safiye Hanım ve İsmet Atlı. Avşar Musa'nın da ağlamak kârı Dürdane yengenin artmasın zarı Türkiye'nin medarı iftiharı Yüce Mevla'm Şampiyonu bağışla İsmet Atlı Anısına 39 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Türk Güreşinin Efsane Adı İsmet Atlı Vefat Etti* Türk güreşinin efsane isimlerinden dünya ve olimpiyat şampiyonu İsmet Atlı, tedavi gördüğü hastahanede 83 yaşında yaşamını yitirdi. Adını ailesinin İsmet İnönü'ye duyduğu sevgiden, soyadını babasının at yetiş-tiriciliğinden alan İsmet Atlı, Atatürk'ün güreşe olan merakını öğrenince onun istediği gibi bir güreşçi olabilmek için çalıştı. 10 yıl boyunca yer aldığı milli takımda Olimpiyat Şampiyonluğu da dahil birçok başarıya imza attı. Aynı zamanda ozan olan Atlı, gazetelerde köşe yazarlığı da yapmıştı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 1999'da Devlet Övünç Madalyası ile ödüllendirilen Atlı, memleketinde son yolculuğuna Mustafa Özke* uğurlandı. Atlı'nın kendisi gibi güreşçi olan kardeşi Hüseyin Atlı, ağabeyinin sahipsiz bırakıldığını, gariban öldüğünü söyledi. Olimpiyat ve Dünya Güreş Şampiyon’u 83 yaşındaki Rahatsızlanarak 10 gün önce tedavi altına alındığı efsane güreşçi İsmet Atlı, tedavi gördüğü hastanesinde Kozan Devlet Hastahanesi'nde solunum yetmezliğinden hayatını kaybetti. Kozan Devlet Hastahanesi Başhekimi bu sabah (Cuma) saat 05.30 sıralarında hayatını kaybetti. Uzman Doktor Mete Sabri Göngören, 10 gündür yoğun Atlı, Cuma namazını müteakip Kozan Hoşkadem Merkez bakım ünitesinde tedavi gören Atlı'nın sabah saat 05 30'da Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Işıklı solunum yetmezliğinden hayatını kaybettiğini açıkladı. köyünde toprağa verildi. Cenaze törenine Kozan *Adana Yeni Günaydın Gazetesi 05 Nisan 2014 Cumartesi. Şampiyon İsmet Atlı omuzlarda. 40 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Kaymakamı Avni Oral, Eski Adana Valisi, AK Parti Olimpiyat Şampiyonu Oldu Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal, Adana Milli takımdaki yerini koruyan Atlı, 1956'da Milletvekili Ali Halaman, Kozan Belediye Başkanı Musa İstanbul'da gerçekleştirilen Dünya Kupasında 79 kiloda Öztürk, eski Avrupa Şampiyon’u Milli Güreşçi Mehmet altın madalya kazandı. 1960'ta Roma Olimpiyat Esenceli ile çok sayıda vatandaş katıldı. Oyunlarında serbest stil 87 kiloda, dünyaca ünlü İranlı İsmini İsmet İnönü’den Aldı Efsane güreşçi İsmet Atlı, 1931 yılında Adana'nın Kozan ilçesine bağlı Çukurören köyünde dünyaya geldi. İsmet adı, İsmet İnönü'ye gösterilen sevgiden dolayı verilirken, soyadı ise babasının at yetiştiriciliğinden Son Yolculuk geliyordu. Pehlivan Ali ile Safiye Hanım'ın 6 çocuğundan biri olan İsmet Atlı'nın, Atatürk'ün güreşe merakını öğrenince onun istediği gibi bir güreşçi olmayı amaç Tahti'yi yenerek altın madalya aldı. Olimpiyat edindi. Babası Pehlivan Ali, onu ileride milli güreşçi şampiyonu oldu. Milli mayoyu 62 defa giyen Atlı'nın ken- olması için teşvik etti. Güreşe ilk olarak 1950'de köylerde dine has en iyi uyguladığı güreş teknikleri tekten ve çiftten düzenlenen karakucak güreşleriyle başladı. Bir yıl sonra dalmak, boyunduruk, göğüs çaprazı, yerden sarma, şark çıktığı minder güreşinde dikkatleri çekince aynı yıl milli kündesi ve yanbaş oyunuydu. takıma alındı. 1951'de Mısır'ın İskenderiye kentinde gerçekleştirilen ilk Akdeniz Oyunlarında 79 kiloda Yazarlık ve Ozanlık Yaptı Türkiye'ye altın madalya kazandırdı. 1952'de askerliğini Uzun yıllar antrenörlük ve Güreş Federasyonu yaparken güreş antrenmanlarına katıldı, Yaşar Doğu'nun kurullarında görev yapan İsmet Atlı, milli takımlara isteğiyle Ankara Muhafız Birliği'ne alındı. Askerdeyken yüzlerce güreşçi kazandırdı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman katıldığı Helsinki Olimpiyatlarında grekoromende 87 Demirel tarafından 1999'da 'Devlet Övünç Madalyası ile kiloda 5., Napoli'de grekoromen stili 79 kiloda 4., bir yıl ödüllendirildi. 2003 yılında Adana'da açılan güreş okuluna sonra 1954'te Tokyo'da serbest sitilde dünya ikincisi oldu. adı verilen Atlı, aynı zamanda halk ozanıydı. Atlı, 41 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Tercüman ve Türkiye gazetelerinin yanı sıra birçok yerel günü sabaha kadar uyumadım. Bu işi başarmam gazetede spor yazarlığı da yaptı. Atlı'nın "Dünya Güreşine gerektiğinin bilincinde ve sorumluluğundaydım. Arkamda Oyun Getiren Ustalar Yazılar, Anılar ve Şiirlerle Türk Türk milletini düşünerek güreştim. Ve efsane sporcu " Güreşi" adlı iki yayınlanmış kitabı bulunuyor. Tahti'yi yenerek olimpiyat madalyası kazanmıştım. Tahti, çok kibar, nezaketli ve seviyeli bir şekilde beni kutlamıştı. Şampiyonluğu Anlatmıştı Atlı, 1960 Roma Olimpiyat Oyunlarında dünyaca Hatta bu yenilgi nedeniyle Tahti'nin İran'da bulunan heykelinin siyah tül perde ile kapatıldığını ve ülkede yas yenip olimpiyat madalyasını ilan edildiğini duymuştum. Daha sonraki yıllarda da nasıl kazandığını şöyle anlatmıştı: "1960 Roma Olimpiyat Tahti'nin otel odasında intihar ettiği haberini öğrendim. Oyunlarında performansım ve moralimin zirvesindeydim. Tahti, çok neşeli, herkesle iyi ilişki kuran centilmen biriydi. Tüm rakiplerimi yenerek finale çıkmayı başardım. Ancak, Ben onun intihar ettiğine inanmıyorum. Her madalya rakibim 3 olimpiyat yaşamış, dünyaca ünlü Rıza Gulom kazandıktan sonra ülkesine dönen Tahti'yi binlerce İran’lı Tahti'ydi. Antrenörler ve spor otoriteleri bana şans karşılıyordu. Sanıyorum. Bu durum Şah Rıza Pehlevi'yi vermiyorlardı. Gerçeği söylemek gerekirse ben de rahatsız ediyordu. Zaten bu nedenle en verimli döneminde çekiniyordum. Ancak dünyaca ünlü güreşçi Tahti'yi antrenörlük yapması konusunda baskılar oluşmuştu. yenerek onun yerine geçmeyi hedefliyordum. Müsabaka Aylarca Tahti'nin sır ölümünün etkisinde kaldım ve ünlü İran’lı Tahti'yi üzüldüm.” Kardeşi Hüseyin Atlı ağabeyinin ölümüyle ilgili duygularını dile getirirken. Ağabeyim Gariban Bir Şekilde Öldü Atlı'nın kendisi gibi güreşçi olan kardeşi Hüseyin Atlı, ağabeyi ile kimsenin ilgilenmemesinden yakınarak, "Sırtı, her yeri, yara bere içinde kaldı. Gücüm yetmedi, kaldıramadım çoğu zaman. Üzülüyorum, kimsesizler yurdunda kalmış gibi hastahanede yattı. Kozan Devlet Hastanesi personeli elinden geleni yaptı, teşekkür ediyoruz. Bu şekilde ölümüne üzülüyorum. Ağabeyimin bakımsız gariban bir şekilde ölümü beni yıktı, bileni de yıkıyor. Bu memleketin bayrağını dalgalandıran bu insanın bu şekilde sahipsiz kalmaması gerekirdi diye düşünüyorum" dedi. 42 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı Nur içinde yat Koca Şampiyon. Dünya, Türkiye, Çukurova, Adana, Kozan, Çukurören ve seven dostların seni asla unutmayacaktır. Şair Pehlivan İsmet Atlı Toros Dağları'nın eteklerinden Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır Nice yiğitlerin meydanlarından Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır Erler meydanında yaman güreşip Şiir yazıp sazı ile eyleşip Olimpiyat minderinde devleşip Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır Fahri Işık* Çukurova verimli toprak diyarıdır. Bereketli topraklarına can eksen biter. Orta Toroslar'ın kucağına oturmuş bir çocuk gibidir. Bahçeleriyle, bağlarıyla, yaylalarıyla önemli yerleşim merkezlerindendir. Bu Yiğitliği yoğurmuşlar harcında Diyetler ödemiş gönül borcunda Adını yazdırıp şeref burcunda Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır Yaşar Doğu Celal Atik Gazanfer İranlı Tahti'yle kazandı zafer Kozan ilçesinden yiğit bir nefer Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır bereketli topraklar diyarında geçmişten günümüze birçok halk ozanı, ressamlar, şairler, romancılar, saz ve söz ustaları ve de sporcular yetişmiştir. Yetişenlerin bir kısmının ünü yurt dışına taşmış. Geçmişten günümüze de Aslı Adana’lı Türkmen soyunda Türkiye yurdunda Seyhan boyunda Fahri'yle muhabbet edip sonunda Konup göçüp giden İsmet Atlı'dır ülkemizi ve Çukurova'yı temsil etmişlerdir. Bu eli öpülesi değerler kervanına benim de tanıma şerefine nail olduğum nadide insan İsmet Atlı da katıldı. İsmet Atlı ağabeyi herkes sporcu olarak, güreşçi olarak bilir. Ben de öyle biliyordum. Hâlbuki hiç de öyle değilmiş. O, güreşçiliğinin yanında saz çalıyor, türkü söylüyor, bozlak okuyor. Derleme yapıyor. At ve at kültürünü çok iyi biliyor. İşte bu özelliklere sahip güzel insanı, yardım sever, gönül adamı İsmet Atlı ağabeyi bir dost meclisinde tanıdım. Onun gönül bahçesinde gezindim. Sohbet ettim, türküler söyledim. Şampiyon mütevazı, gönül ehli, kibir, gurur nedir bilmeyen bir cihan şampiyonu. Nesli tükenmekte olan biri… Güzel insan, gönül bilen, gönüle değer veren bir insan. İşte o, nadide insanı tanıdığım için çok mutluyum. Gururluyum. Şanslıyım. Ne mutlu bana… Onunla ilgili duygularımı İsmail Görkem, Abdurrahman Yağdıran, Fahri Işık, Halil Atılgan ve İsmet Atlı. birkaç dörtlükle dile getirerek gönlümde ebedileştirdim. * Saz sanatçısı - Şair 43 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı Özelinde Çukurova’nın Yetiştirdiği Değerlere Genel Bir Bakış Gerçekten de iz bırakmış hangi isme bakarsanız altından bir Çukurova gerçeği çıkacaktır… Ya Çukurovalıdır, ya Çukurova'da doğmuş büyümüştür ya da, Çukurova'nın havasını solumuş, suyunu içmiş, Çukurova'dan beslenmiştir… Türk halk şiirinin zirve isimleri Karacoğlan'dan Dadaloğlu'na sayısız dev ozan geliverir aklınıza Çukurova denince… Abdülvahap Kocaman, Admi, Arzu Bacı, Âşık İmami, Gül Ahmet Yiğit, Âşık Hacı Karakılçık ve daha niceleri… Dev yazar Orhan Kemal'den aşılmaz isim Yaşar Kemal'e pek çok değer belirir hemen karşınızda Çukurova denince… Şiirini Op. Dr. Ö. Kaplan Kozanoğlu büyük oranda Çukurova'dan besleyen dev şair Ahmed Arif'i, yüreklere kazınmış binlerce şarkı sözüyle bir rekora imza atmış has Adana'lı Ahmet Selçuk İlkan'ı unutmak Çukurova… Tarihi insanlık tarihiyle özdeş, birçok kavim ve kültüre ev sahipliği yapmış, Türk'ün mayasını çalmasıyla asli benlik ve kimliğine kavuşmuş kadim medeniyetin adı… Çukurova… “Taşı eksen biter” denilen bereketli cömert ovaların, yiğitliğin ve yokluğun kol gezdiği, Toros yaylalarının ve dünya tarihine yön veren kadim Akdeniz'in adeta bir şiir gibi öpüştüğü muhteşem coğrafyanın adı… Çukurova… Nurullah Ataç'a “Bu Çukurova'nın havasında suyunda ne var” dedirterek bir uçtan bir uca dolaştıran, Yaşar Kemal'e edebiyat özelinde “Türk edebiyatından Nazım Hikmet'i çıkarırsanız geriye Çukurova kalır” dedirten sanatçılar, dahiler, kahramanlar beşiği… mümkün müdür? Ahmet Ada, Ceyhun Demirtaş, Muzaffer İzgü, Çetin Yiğenoğlu, Mustafa Emre, Mehmet Çetinkaya, İlhan Kemal, Zeki Karaaslan, Mansur Ekmekçi, Cemil Okyay, Selim Savaş Karakaş vb daha nice şair ve yazar… Devlet Bahçeli'den Necmettin Erbakan'a Türk siyasi hayatına damga vurmuş dev isimleri hemen hatırlarsınız… Ramazanoğlu Tevfik Kadri, Sinan Tekelioğlu, Turhan Cemal Beriker, Ege Bagatur, Kasım Gülek, Arif Sezer, Timurçin Savaş, İsmail Koncuk vb siyaset ve devlet insanları… Kurtuluş savaşının büyük Mareşal'i Fevzi Çakmak'ı, şehit Kubilay'ı unutmak mümkün müdür? Kara Fatma, Ahmet Cevdet Çamurdan, Ali Sırrı, Bekir Onat, Cezmi Çetinel, Deli Hacı Ağa, Gani Girici, Gizik Duran, Gülekli Abdurrahman, Gülekli Hacı Ali Ağa, 44 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Hatice Hatun (Gülekli), Hilmi Çamurdan, Hulusi Hasan, Şehit Ökkeşoğlu Hayri, Topaloğlu Haluk Akalın, Yusuf Halaçoğlu, Ali Alper Çetin vb bilim ve düşünce insanları… Fatih Terim, Ali Hoşfikirer, Gani Kasım, Selahattin Ünlü, Ahmet Bozdoğan, Gürsel Koşkun, Hasan Şaş, Ahmet Boğa vb spor adamları. Sayabildiklerimiz Adana'lı önemli isimlerin sadece bazılarıdır. Bunun yanı sıra Çukurova coğrafyasını oluşturan diğer iller Mersin, Hatay ve Osmaniye'nin yetiştirdiği en az bir o kadar önemli değer mevcuttur. Halil vb nice kurtuluş savaşı kahramanı… Türk sinemasına silinmez imzasını atmış Yılmaz Güney'i, büyük usta Şener Şen'i görürsünüz olanca parıltısıyla… Ali Şen, Arif Keskiner, Aytaç Arman, Bilal İnci, Demir Karahan, Menderes Samancılar, Meral Zeren, Salih Güney, Yılmaz Duru, Yılmaz Köksal, Kıvanç Çukurova'nın ulusala ve evrensele armağan ettiği değerler arasında İsmet Atlı (1931 – 2014) en görkemlilerindendir. Kozan'ın küçük bir köyünde dünyaya gelip güreş alanında adını altın harflerle tarihe yazdıran, sayısız madalya kazanan Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı… Kurdoğlu, İbo Osman, İncirlik’li Selahattin, Kaymakam Feyyaz Bozut, Kırmızı Osman, Lütfullah Osman, Mehmet Gökveli, Mehmet Zait Çamurdan, Mustafa Üstün, Müftü Osman Çamurdan, Nasrullah Hoca, Osmaniye’li Rahime, Recep Dalkır, Remzi Özdemir, Samurağazade Ahmet, Sehlikoğlu Tatlıtuğ vb sinema sanatçıları… Arabesk müziğin dev ismi Ferdi Tayfur'u, Anadolu Rockun mütevazı kralı Murat Kekilli'yi sayarsınız hemen müzik denince… Barış Manço, Erol Büyükburç, Atilla Taş, Faruk Tınaz, Ersin Kayışlı, Grup Merdiven, Hakkı Bulut, Ümit Besen, Halil Atılgan, Haluk Levent, Kurtuluş, Serhan Kelleözü, Murat Göğebakan, Mustafa Sağyaşar, Nurhan Damcıoğlu, Sadettin Öktenay, Selahattin Sarıkaya, Suna Kan, Vahdet Vural, Yaşar, Feridun Düzağaç, Serkan Aksoy, Tibet Klikyalı, Nazım Kaya vb müzik adamları… Ahmet Remzi Yüreğir, Ayşe Arman, Cenk Koray, Mesut Mertcan, Nebil Özgentürk, Savaş Ay v.b. gazeteciler… Cezmi Eraslan, Hamza Eroğlu, İbrahim Agah Çubukçu, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Remzi Oğuz Arık, Saime Paydaş, Şükrü İsmet Atlı adına yapılan stadyumu açarken Aynı zamanda şiir ve sanatla da ilgilenen, ulusal gazetelerde yazan komple bir insan… Geride örnek alınacak ve takip edilecek başarı ve güzelliklerle dolu bir ömür bırakarak, 2014 Nisanında Hak'ka yürüdü ve doğduğu yer olan Kozan'ın Çukurören köyüne gömüldü. Naçizane Çukurova'lı olmaktan her zaman onur duymuş bir insan olarak bu kısa yazıyla onu yâd etmenin mutluluğunu yaşıyorum. İnsanlık var oldukça sen de bizimle var olacaksın. Mekânın cennet olsun Koca Şampiyon! 45 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Koca Pehlivanın Ardından olmazlardandır. Eski medeniyetlerin hemen hepsinde görülen güreş, hiçbir zaman Türk’lerde ki kadar çok yönlü bir hayat biçimi olarak icra edilmemiştir. Bundan dolayı da güreş, Türk'ün ata sporu olarak dünya milletlerinin hafızalarında yer etmiştir. İşte dünya milletlerinin hafızalarında hem kendinin, hem de Türk güreşinin yer etmesini sağlayan önemli bir isim vardır Türk güreş tarihinde. O da, Türkiye'nin, Adana'nın, Çukurova'nın, Kozan'ın gururu Koca Pehlivan İsmet Atlı'dır. Abdullah Kütük Bir milletin büyüklüğü ortaya çıkardığı medeniyetlerle ölçülür. Ne kadar büyük medeniyete sahipse, o millet tarihte de o kadar büyüktür. Bu medeniyeti meydana getiren ise o milletin kültürü, sanatı, askerlik dehası, devlet geleneği, yetiştirdiği lider, sanatçı ve dünya çapındaki sporculardır. Türk medeniyeti dünyanın sayılı medeniyetleri arasında ilk sıralarda yer alır. Çünkü tarihte 16 büyük imparatorluk kurmuş, dünyanın yarısına hâkim olmuş, devlet teşkilatıyla, medeniyetiyle dünyayı etkilemiş bir millettir. Medeniyetimizin en önemli vasıflarından biri ata sporumuz güreştir. Güreş Türk'ün dünyasında vardır. İlk güreşini babasının kollarıyla, sonra koyun keçiyle yapan Türk çocukları büyüyünce öküzle, boğayla güreş tutmuşlar sonra da Boğaçhan olmuşlardır. Geçmiş dönemlerde savaşa hazırlık amacıyla yapılmakta olan İsmet Atlı gençlik yıllarında bağlaması ile birlikte. güreş, Türk spor tarihinde ve geleneğinde engin bir yere sahiptir. Geçmişi de insanlık tarihi kadar eskidir. Türk kültüründe çok önemli bir yere sahip olan bu ata sporumuz Çukurova'da bir Farsak Beyi'nin Avşar Kadını'nın bir yaşama biçimi, bir kültür ritüelidir. Toylarda, yuğ (yas) oğlu olarak Dünya'ya gelen İsmet Atlı Türk milletinin merasimlerinde, pazar ve panayır yerlerinde, düğün ve gururunu 1950'den 1964'e kadar hep zirvelere çıkarmış bir özel günlerde, yaylaya konup göçüşlerde ve her türlü pehlivandır. Hayatını güreşe adayan bu yiğit adam, buluşma, dünyaya kaynaşma yerlerinde aranan 46 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 olmazsa Türk'ün gücünü göstermiş. 1960 Roma Olimpiyatlarında altın madalya alarak göğsümüzü Milli Güreşçimizi ayakta alkışlamaları ne kadar güzelse, kabartmıştır. İran'ın dünyaca ünlü pehlivanı Tahti'yi bizim vefasızlığımız da o kadar çirkin ve can sıkıcıydı. yenerek dünyayı şaşkına çevirmiştir. Hayatının son İlkokuldayken Türkçe kitabında bir yazı okumuştum. demlerine kadar güreşle yakından ilgilenmiş, ismi verilen “Kurtdereli Mehmet Pehlivan”. Bu adı beynime kazıdım, güreş okulundaki güreşçilere bütün birikimlerini sözü prensibim oldu. Kurtdereli Avrupa'da milletimizi aktarmıştır. O, güreşi sadece bir spor olarak düşünmemiş, temsil etmiş, Avrupa devlerini dize getirmiş bir pehlivan. onun meydana getirdiği kültür öğelerinin de yaşanması Onun ulu sözü bence her sporcunun prensibi olmalı. için elinden geleni yapmıştır. Âşık İmamı gibi Türkiye Okuma kitabı parçasında Kurtdereli: “Ben her güreşte çapında bir cazgır yetiştirmiştir. Gittiği bütün güreş arkamda Türk milletinin bulunduğunu ve millet şerefini müsabakalarında şeref konuğu olarak hep başköşede düşünürüm. Ona göre güreşirim” diyordu. İşte bu sözden oturmuş, bu sporun bir milletin yaşama biçimi olduğunu 1 çok etkilenen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtdereli'ye vurgulamış, bunu yaşatmanın gayretini gütmüştür. İsmet 1000 lira para verir ve de arkasından aşağıdaki telgrafı Atlı yalnız bir güreşçi değil, güreş kültürünü yaşatanların gönderir. son temsilcisi idi. Aynı zaman da şairdi. Öyle dalardım rakibe Sanırlardı füze beni İhtiyarlık yavaş yavaş Getiriyor dize beni “Tarih: 12 Kasım 1931 Salı / Kurtdereli Mehmet Pehlivan'a; Seni, cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sırrını, şu sözlerle izah ettiğini de öğrendim: “Ben her güreşte arkamda Türk Milleti'nin bulunduğunu ve millet şerefini Dörtlüğüyle başlayan muhteşem şiiri yıllarca dilimi- düşünürüm.” Bu dediğini, en az, yaptıkların kadar ze pelesenk oldu. Koca Pehlivan şairliğinin yanında beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, Türk bağlama çalar, iyi ata binerdi. At onun dünyasında ayrı bir sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. yere sahipti. Türk'ün kaderi atla yazılmıştı, İsmet Atlı'nın Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun kaderi de soyadı gibiydi. Nerde iyi bir cins at görse olduğumu anlarsın. Çoluk çocuğun için sana ufak bir duygulanırdı. armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla beraberdir. Onunla yaptığım bir televizyon programında en büyük güreşçi Yaşar Doğu'mu diye sorumuştum. Mütevazı Pehlivan, ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim. Gazi M. Kemal” bir şekilde: “Hayır en başarılı Türk güreşçisi Hamza Mustafa Kemal'in bir Türk pehlivanına gösterdiği Yerlikaya'dır” diyerek genç güreşçiyi övmüştü. Hamza ilgi, sevgi, saygıya bakın, bir de bizim yetkililere. O Yerlikaya iki defa olimpiyat şampiyonu olmayı başarmış, yıllarca Türk Bayrağı'nı dünya semalarında dalgalandırsın son dönemin başarılı güreşçilerindendi. Ona asrın da tabutuna Türk Bayrağı örtülmesin. Küçük bir iş yerinin güreşçisi lakabı takılmıştı. Koca Pehlivan büyük bir tevazu kurdelesinin kesilmesine bile teşrif eden vali, kaymakam ile Hamza ilgili düşüncelerimizi doğruladı. ve devlet yetkilileri bu Türk büyüğünün cenaze törenine Türk güreş tarihine adını altın harflerle yazdıran Türk iştirak etmesin. Ayıptır. Bu devlet adamlığına yakışmayan Bayrağını defalarca uluslararası spor müsabakalarında bir davranıştır. Zaten acı olan da budur. İsmet Atlı'nın dalgalandıran İsmet Atlı ne yazık ki devlet erkanından cenaze törenine katılmayan bilmelidir ki… Çok büyük tarafından yeterli ilgiyi görmedi. Güreş tarihine damgasını törenlerle, şaşalı nutuklarla defnedilen niceleri unutuldu vuran bu yiğit pehlivanın ölümünde devlet yetkililerinin, gitti. Sizler de unutulacaksınız. Ama milletin kalbinde Çukurova’lıların duyarsızlığı gerçekten yürek yaktı. Bu yaşayanlar asla unutulmayacak. İşte İsmet Atlı da onlardan vefasızlığına karşı Finlandiya'da devam eden Büyükler biri… Onu, yüce Türk milleti hep kalbinde yaşatacak ve de Avrupa Güreş Şampiyona’sında akşam seansı öncesi asla unutmayacaktır. Ruhun şad olsun Koca Pehlivan. Gün merhum İsmet Atlı anısına saygı duruşunda bulunulması geçtikçe daha da büyüyeceksin… Sakın ola unutma… ise takdire şayandı. Tribünlerde yer alan güreş severler bir dakikalık saygı duruşunun ardından Olimpiyat Şampiyonu 1- Gazi'nin, Kurtdereli Mehmet Pehlivan'a gösterdiği bu iltifatı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 23 Kasım 1931 tarih ve 94/2821 sayılı genelge ile Milli Eğitim ve Okul Müdürlüklerine duyuruldu. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Arşivi, 1931. 47 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı’nın Derlediği İki Ağıt Süslü Hasan, boylu poslu, heybetli yapısı, davul ve zurna çalmadaki ustalığı ile yörede oldukça ün yapmıştı. Kasetleri kapış kapış gidiyordu. Duyduğumuza göre yaylaya göçme hazırlığı içinde iken, Ceyhan ırmağı üzerine konan çadırlarda, Süslü Hasan Ağa'nın hastalığı ile ölümü bir anda olmuş. Hasan Ağa'nın öldüğünü duyan eş dost ve tüm yakınları gelmişler. Ağıtçı Topuz Eşe ile Koca Anşa, ölünün yanına oturmuşlar. Süslü Hasan Ağa'nın soykalarını (öldükten sonra üstünden çıkan çamaşırları) ellerine almışlar, gözlerinden yaşlar akarak aşağıdaki ağıtları söylemişler. Ağıtı aynen aktarıyoruz. Oğuz Âdem Selçuk* “Dünya ve Olimpiyat Şampiyon’u İsmet Atlı, Koca Anşa; Kele Eşe kele Eşe Süslü Hasan ölmüş taman Davulu ile zurnası Vay takılı kalmış taman dünyaca ünlü bir şampiyon olduğu kadar Türk Halk Edebiyatının da önemli bir şahsiyetidir. Türk Kültürü ve Türk Güreşi ile ilgili çok sayıdaki makalesi, şiirleri ve derlediği ağıtlarıyla Türk Edebiyatında, özellikle Çukurova'da kalıcı bir iz bırakmıştır.1 İsmet Atlı, doğup büyüdüğü topraklara, memleketine, Adana'ya, Çukurova'ya âşıktır. O, bir Çukurova sevdalısıdır. Dünya Şampiyon’u olmasına rağmen, kibir, gurur ve hırs onun kitabında yazmaz. Aslında uzun yıllar memleketinden ayrı kalmasına rağmen, köyünün tozlu yollarını, tarladaki çakırdikenlerini hiç unutmamıştır. İsmet Atlı'nın başarılı bir kişiliğe sahip olması sanırım kültürü, müziği, halk çalgılarını, Türk Halk Müziğini çok sevmesinden kaynaklanmaktadır. Halk kültürüne vakıf olması, Çukurova Türkmen Kültürünü çok iyi bilmesi, sporda, gerekse edebiyatta ve yazarlığında 2 önemli bir etken olmuştur.” Türk Halk Edebiyatı kıvamında şiirler yazmış, şiirlerinde daha ziyade Çukurova'da halkın kullandığı yerel sözcüklere yer vermiştir. Yöresinde yakılan ve duyup dinlediği bazı ağıtları da derleyerek Türk Halk Edebiyatımıza kazandırmıştır. İsmet Atlı, derlediği Abdal Süslü Hasan Ağa'nın Ağıtını, Nisan 1999 yılında Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde yayınlamıştır. Süslü Hasan Ağa'yı uzun uzun anlattıktan sonra “Bu sevimli aşiretimizin mensuplarından 48 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Topuz Eşe; Hasta Süslü Hasan hasta Kuşburnu ezmesi tasta Davran da kalk Hasan Ağam Bizi koyup gitme yasta Koca Anşa; Melekleri türbe yapsın Cenneti alanın katına Ağam gitmesin hacetsiz Davul asın tabutuna. Topuz Eşe; Keleşti Ağam keleşti Halay çekti hem güreşti Gece sinsinde yorulmuş Sabah uykuya döleşti Koca Anşa; Kele Hasan Ağa kele Gözyaşlarım döndü sele Ocağı sönesi ölüm Gümüş zurna kaldı ele 1- Atılgan Halil, İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır. Adana Valiliği Yayınları, Hassoy Matbaası Ankara 2007. 2- a. g. e. S. 23. * Araştırmacı - Yazar yerine getirildi. Hulusi Bey'in kardeşi Ahmet Bey de genç Topuz Eşe; Davulu ceren derisi Yerini tutmaz birisi Bizler kaldık gözü yaşlı Gelir ağıtın gerisi yaşta ölmüştü. Ona yakılan ağıtlar, yerel radyolarda, televizyonlarda dile getirilmektedir. O ağıtların hatırımda kaldığı kadarıyla birkaç dörtlüğü şöyle idi: Şu Guzan'ın günden yüzü Koca Anşa; Süslü Hasan zurna çalar Soluk yetmez soluğuna Azrail mi girmiş taman Düdüğünün deliğine. Çift biter gülü nergisi Kalk karı oğlumu getir Her gün ağlatırım sizi Ahmet çardakta gezinir Topuz Eşe; Öldü ise uğur ola Varsın gitsin güle güle Genç ömrünü heder etti Boz kasnağı çala çala 3 İpek kuşağı çözülür Tez gel Ahmet oğlum tez gel Gelinin benzi bozulur Hergele geldi meleşti Elim ayağım dolaştı Dünya Şampiyonu ve Halk Adamı İsmet Atlı'nın Her gün uyuyamayan Ahmet Bugün uykuya döleşti 4 derlediği bir başka ağıt ise, Hulusi Bey'in Ağıtıdır. Doktor Halil Atılgan'ın hazırladığı ve yayınladığı “İşte O Pehlivan İsmet Atlı'dır” kitabının birinci cildi sayfa 190 da İsmet Atlı, “Köyümüzün İnsanları” başlığı altında söz konusu ağıttan, ilave bilgiler vererek, bizzat yaşadığı bir olayı da nakletmektedir. İlgili bölümü aynen okuyucularımızla paylaşmak isterim. “Altı; bin dönümlük Eşekçi, dört bin dönüm Camuzoğlu Çiftliği’nin sahibi Kurtoğlu Hulusi Bey, Sivas Kongresi’nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le muhatap olmuş, Kozan'ın kurtuluşunda Ermeni'lere ve Fransız'lara karşı mücadele etmiş, Grup Kumandanı olan ünlü bir mücahitti. Ağanın babamdan satın aldığı rahvan güzel bir gök kır binek atı vardı. Ağanın kızları var, oğlu yoktu. Hulusi Bey, köyün tüm çocuklarını çardağına çağırır, türkü söyletir, güreştirir, öğütler verir 'İsmet iyi güreşçi olacak' derdi. Beyin ocağını yakacak oğlan çocuğu olmaması çok acıydı. Bunun üzerine Hulusi Bey, Kadirli'nin Karamüftüler eşrafından Zeynep Hanım adında bir kızla evlendi. O hanımdan da üç kızı, sonra da bir oğlu oldu. Ne yazık ki, o da 4–5 yaşlarında öldü. Çocuğun cenazesine ağıtçı kadınlar getirilmiş, kadınlar cenazenin etrafına toplanmış höykürerek ağlaşıyorlardı. İsmet Atlı zamanın Gençlik ve Spor Bakanı Fikret Ünlü’den ödülünü alırken Çocuğun elbisesi (soykası) elden ele dolaşıyor, dinleyenler de ağıtları ezberliyorlardı ağıttan sonra da dini vecibeler 3- a. g. e. S, 25. 4- a. g. e. S, 190. 49 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Canım Abim... Ahmet Ayık* Yıl 1958. Yer Gölbaşı Sineması'nın bodrum katı. Belki de Ahmet Ayık olmamda bana ilham kaynağı olan, benim ne olduğumu, neler yapabileceğimi anlatan bir çift sözün sahibi İsmet abi; Antrenman yapmıştım çok da yorulmuştum. Dinlenmek için tribünlere çıktım. Oturduğum yerden de diğer antrenman yapanları izliyordum. Az sonra İsmet abi geldi. “Hani kimse yok mu”? Dediğin de rahmetli Halit Balamir Hocam'ın içeride bir jandarma var dediğini duydum. Beni kastetmişti. İsmet abi ile antrenman yapmamı söyledi. Yorgun yorgun İsmet abi ile ilk antrenmanımı yaptım. Bana: “Sen nerelisin? Güreşi sakın bırakma. Sen dünyanın en iyi güreşçisi olacaksın. Sende o cevher var” diye nasihatte bulunmuştu. Bu sözler o genç yaşımda beni kamçılayan, motive eden güzel sözlerdi. Hele birde bunu İsmet Atlı'dan duymak ayrı bir anlam kazandırıyordu. İlerleyen yıllar içerisinde birbirimizi yakinen tanıma fırsatımız oldu. Kendisi çok iyi bir güreşçi olmanın yanında sohbetine doyum olmaz, engin gönül sahibi, nüktedan, olaylara gönül gözüyle bakan, Çukurova sevdalısı, kültürüne son derece bağlı bir anlayışa sahipti. Türk Güreş Vakfı olarak Adana'da İsmet abinin kendi adına Güreş Eğitim Merkezi yaptı. Türk Güreş Vakfı’nın Çukurova bölge başkanıydı çok mutlu olmuştu. İsmet abi ile dostluğumuz hep abi-kardeş ilişkileri içerisinde oldu. Birbirimize karşı saygıda kusur etmedik. Son yıllarda bir araya fazla gelemesek de hemen hemen her 50 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 gün sesini duymak için telefonla konuşuyorduk. Rahatsızlığının son günlerinde artık kendisini ifade edemiyor, konuşamıyordu. Köydeki yakın akrabalarından bilgi alıyordum. Burada, Şaha Hanım'dan söz etmeden geçemeyeceğim. Ne zaman ararsam hep İsmet Abi'nin yanındaydı. Yardımlarından dolayı kendisine şahsım ve Türk Güreşi adına çok teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki İsmet abiye bir kız evladını hiç aratmadı. Avrupa Şampiyonası nedeniyle yurtdışındaydım (Filandiya/Helsinki) İsmet abinin ölüm haberini aldım. Cenazeye yetişebilmem mümkün değildi. Yıkılmıştım, sadece telefonla bildik-tanıdıklara ulaşabiliyordum. Üzüntümün yanı sıra İsmet abinin aile bireylerini ikna edip cenazesini Türk Güreş Vakfı'nın Karşıyaka'daki Anıt Mezara defnedilmesini çok arzu ediyordum. Maalesef bu arzumuz gerçekleşmedi. Türkiye'ye döner dönmez ilk işim Kozan'a, oradan köyüne gidip mezarını, aile bireylerini ziyaret etmek oldu. Çiçeği burnun da yeni Kozan Belediye Başkanı ve eski dostum Sn. Musa Öztürk ile Kadirli Kaymakamı Sn. Necip Çakmak birlikte köye ziyaretimize gelerek hoş geldiniz dileklerinde bulundular. İncelik gösterdiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Birlikte merhum İsmet Atlı'yı konuştuk. Onunla ilgili hatıralar dile geldi. Mezarını ziyaret ettikten sonra köyden ayrıldık. Merhumla ilgili hatıraları anlatma Kozan'a gelinceye kadar devam etti. Mekânın cennet olsun. Şair, Çukurova sevdalısı, Koca Pehlivan, yerin doldurulamaz. Her daim kalbimizdesin. *Olimpiyat Dünya ve Avrupa Şampiyonu, FILA As Başkanı. İsmet Atlı İçin Düşündüklerim Ahmet Tabur* Dünya kurulduğundan beri milyarlarca insan doğmuş, yaşamış ve ölmüştür. Bunların içinden çeşitli konularda yaptıkları işler ve yaşayışları ile çizgilerini aşanlar, unutulmayan ünlü olarak adlarını öldükten sonra da yaşatmayı başarmışlardır. Dünya olimpiyat ve güreş şampiyonumuz merhum İsmet Atlı da bunlardan biridir. İsmet Atlı'nın babası Pehlivan Ali, Feke ilçesinin Mansurlu köyünden göçerek Adana ili Kozan ilçesi Çukuören köyünün Kurtoğlu Çiftliği'ne gelir yerleşir. Pehlivanımız İsmet Atlı'da 1930 yılında işte bu köyde dünyaya gelir. Çok güç şartlarda kendini yetiştiren, çok başarılı ve en ünlü güreşçilerimizdendir. O, insanları, tabiatı, vatanını, milletini seven, doğru dürüst bir pehlivan, yiğit bir Avşar Bey’i, kısaca adam gibi adamdır. Merhum şair Halil Karabulut bir şiirinde “Biri gelir, biri gider / Diri gelir ölü gider” diyordu. O da merhum Karabulut'un dediği gibi: Diri geldi ölü gitti. Geldi, didindi, yaşadı, tırnağı ile kaza kaza, kertenkele gibi sürüne sürüne dağın zirvesine ulaştı. 1960 Roma Olimpiyatlarında Türk Bayrağı’nı 87 kiloda şampiyon olarak zirveye dikip dalgalandırdı. İstiklal Marşımızı bir kere daha dünyaya dinletti. Güreş hayatı, özel hayatı başarılarla dolu geçti. Hiçbir zaman şımarmadı. Hal hareket ve yaşayışını olumsuz yönde değiştirmedi. Ahlakı bozulmadı. Dostlarına, arkadaşlarına, ailesine, milletine tepeden bakmadı. Onları unutmadı. İhmal etmedi. Doğru bildiğinden şaşmadı. Yanlış yapan en yakını bile olsa tasvip etmedi. Olimpiyat finalinde yendiği, rakibi eski dünya şampiyonu Tanti'nin İran'daki cenaze merasimine katılarak büyük bir vefa örneği gösterdi. Spordan arta kalan zamanında okudu, gezdi ve yazdı. Gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Şiir yazdı. Diğer bir ata sporumuz olan at yarışlarıyla ilgilendi. Ata bindi, yarış atları aldı, besledi, at yarışlarını izledi. Şampiyonu diğer hemşehrileri gibi bende basın yoluyla tanıdım. Sevdim. Ölmeden önce günü birlik iki defa yüz yüze görüşme imkânım oldu. Bu görüşmelerden ilki 1986 da Kadirli'de Karakucak Güreş Müsabakalarında gerçekleşti. O zaman ben Kadirli İlçe Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalışıyordum. Düzenlenen Karakucak Güreş Müsabakaları Tertip komitesinde olmam münasebetiyle birçok ünlü güreşçi ile birlikte Hüseyin Atlı ve ağabeyi İsmet Atlı ile de birlikte olma şerefine nail oldum. İkinci görüşmemiz daha uzun ve daha yakından 28 Eylül 2013 Cumartesi günü gerçekleşti. Hemşerisi, çocukluk arkadaşı, iş adamı Mustafa Kurmel ile merhumu Kozan'daki Çukurören köyü Kurtoğlu Çiftliği'nde ziyaret ettik. Merhum hasta idi. Eşi kendinden önce vefat etmiş ve çocukları da olmadığı için bakımı köydeki kız kardeşinin kızının evinde yeğenleri tarafından yapılıyordu. Mustafa Kurmel beni tanıştırdı. Üçümüz birlikte iki saatten fazla sohbet ettik. Ben merhumu daha yakından tanımak, tecrübelerinden faydalanmak ve kendini de deşarj edip dinlendirmeyi düşünerek sorular sorup hatıra fotoğrafları çekiyordum. Rahmetli “Yahu arkadaş, sen gazeteci misin nesin” demişti. Koca Pehlivan çiftlik evinde yeğenlerinin yanında hasta yatağında dinleniyordu. Bahçede beslediği yaşlanmış koşu atları vardı. Emektarı Adana 222 plakalı Siyah Mercedes otomobili dut ağacının gölgesinde sessizce duruyordu. Bu ziyaret daha sonra Osmaniye'de yayınlanan iki gazetede haber olarak çıktı. Acı haberi Ankara'da yaşayan onun hayatını kitap haline getiren Dr. Halil Atılgan'dan aldığım telefonla öğrendim. Olimpiyat Şampiyonu’muz İsmet Atlı vefat etmiş, 4 Nisan Cuma günü Kozan ilçe merkezinde kılınan cenaze namazını müteakiben köy mezarlığına defnedilmişti. Birçok dostu İsmet Atlı'nın cenazesine katılamadı. Keşke merhumun dostlarının uzak şehirlerden de katılabilecekleri daha geniş kapsamlı bir cenaze töreni düzenleyebilseydik. Onun adının hepimizin kalbinde, Kozan ve Adana ile tüm Çukurova'da ve Türkiye'de yaşayacağına ve yaşatılacağına inanıyorum. Cenabı Allah'tan rahmet diliyor, minnetle yâd ediyor, ruhu şâd, mekânı cennet olsun diyorum. *Osmaniye İl Kültür Ve Turizm Müdürü Ömrünün son günleri. Mustafa Kurmel, İsmet Atlı ve Ahmet Tabur. 51 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı Kükreyen bir yiğit kahraman insan Pehlivanın piridir İsmet Atlı Meydanda hırçındır evinde bir can Pehlivanın piridir İsmet Atlı Önce ana baba duasın aldı Nice yiğitleri sahadan sildi Çıkıp tuş eyleyip meydanda güldü Pehlivanın piridir İsmet Atlı İran’lı Tahti'yi tuşa getirdi Bağdaş kurup sinesine oturdu Rakiplerin ümidini bitirdi Pehlivanın piridir İsmet Atlı Hem pehlivan hem de şiir yazardı Sazı alır diyar diyar gezerdi Gurbet kuşlarına name dizerdi Pehlivanın piridir İsmet Atlı Çukurören köyü doğduğu belde Hep önde koşardı bayrağı elde Bir fatiha oku Kozan'a gel de Pehlivanın piridir İsmet Atlı Meşgul Veli'm der ki halk seni bilsin Ahiri ebette yüzlerin gülsün Hak Resul senin yardımcın olsun Pehlivanın piridir İsmet Atlı Meşgul Veli İmir 52 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı Ahmet Kaytancı* Ben henüz 4-5 yaşlarındayken İsmet Atlı güreşte Dünya Şampiyon’u olmuş. Ben o yılları hiç hatırlamam. Ancak ilerleyen yıllarda biz çocuklarla güreşirken bize taktik veren büyüklerimiz: “Tekten dal, tekten” ya da “Boyunduruk kur, boyunduruk” derlerdi. ”Tekten dalmak, boyunduruk kurmak” neydi? Biz bilmezdik. Biz denileni başaramayınca da: “Oğlum hiç mi İsmet Atlı'dan el almadınız?” derlerdi. Ben ilk defa o yıllarda İsmet Atlı ismini duymuştum. İsmet Atlı kimdi? İtiraf edeyim ki bilmiyordum. Biz güreşirken bize “İsmet Atlı'dan hiç mi el almadınız?” dediklerine göre İsmet Atlı iyi güreşen biriydi. Yaşı 17–18 olunca artık İsmet Atlı ismini biliyordum. Saimbeyli'de bir defa güreş müsabakaları yapılmıştı. Çok sayıda da güreşçi gelmişti. Güreşçilerin çoğunluğunun Maraşlı olduğu söyleniliyordu. Ancak, Saimbeyli'nin köylerinden bir gençte güreşiyordu. Sarışın, biraz çelimsiz bir çocuktu. Kendi sıkletinde o çocuk rakiplerini yenmişti. Onu şampiyon ilan etmişlerdi. Ve büyüklerimiz kendi arasında konuşuyordu: “Bu çocuk bu oyunları İsmet Atlı'dan öğrenmiş, elinden tutarlarsa o da İsmet Atlı gibi dünya şampiyonu olur.” O çocuk İsmet Atlı ile tanıştı mı? dünya şampiyonu oldu mu? Pek bilmiyorum. Benim bildiğim İsmet Atlı adını ikinci kez o zaman duymuştum. Belki de güreşe ilgim olmayışı, İsmet Atlı adına aşinalığıma uzak oluşuma sebep oldu. Ancak ne zaman ki belli bir yaşa geldim. Gazetelere, kitaplara merak sardım, işte ben İsmet Atlı ismini daha çok duydum. Tercüman ve Türkiye gazetelerinde ya İsmet Atlı'nın yazdıklarını ya da onunla ilgili yazılanları okudum. O Kozanlı ben Saimbeyli’li olmama rağmen İsmet Atlı ile tanışmak bana nasip olmadı. Ancak, Saimbeyli Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda Okul Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda (2009) odamda otururken bir gün kapım çalındı. Sevgili Ali Atlı ile birlikte Dünya Şampiyon’u, değerli büyüğümüz, efsane insan İsmet Atlı yanıma geldi. Bazı insanlar vardır. Enerjileri ile birlikte girdikleri yeri aydınlatırlar. Onlardaki duruş, verdikleri pozitif enerji ortamı bir anda değiştirir. İsmet Atlı odama girdiği andan itibaren ben odamda yeni bir enerji hissettim. Hayatımda ilk defa gördüğüm halde, sanki ben onu yıllardır tanıyordum. Kalkıp elini öpmek istedim. O benim gözlerimden öptü. Beni bağrına bastı. Onun güreşçiliği dışında şiire ve edebiyata olan yatkınlığı belki aramızda sıcak bir iletişimin kurulmasına sebep oldu. Belki de İsmet Atlı böyle bir adamdı da beni bütün benliğimle çekip kendisine almıştı. Onunla odamda bir saatten fazla sohbet ettik. O zaman nasıl geçti ben anlayamadım. İsmet ağabey, benim kitaplarımı okumuştu. Benim hakkımda epeyce bilgiye sahipti. İkimizin de edebiyata yatkınlığı sohbetin daha da zenginleşmesine sebep oldu. Ondan öğrencilerimle üç-beş dakika tanışmasını istedim. Hiç tereddüt etmeden teklifimi kabul etti. Okulumun konferans salonuna öğrencilerimi topladım. Onu öğrencilerime tanıttım. Onlara nasihatlerde bulundu. Sıcak ve samimi yaklaşımları çocuklara güzel duygular verdi. Zaman ayrılık zamanıydı. Onu yolcu ettik. Tam odama geçiyordum ki, iki veya üçüncü sınıfta okuyan bir öğrencim yanıma geldi: - Öğretmenim bu dede dünyada herkesi yıkmış mı? - Dünyanın en iyi güreşçilerini yıkmış. - Gâvurları da yıkmış mı? - Evet, onları da yıkmış. iki elini yumruk yaptı ileriye doğru ellerini sıkarak: - Of, ben de İsmet Atlı olacağım. Dedi… İsmet Atlı ile ondan sonraki yıllarda birkaç defa görüşme imkânım oldu. Ölüm haberini duyunca çok üzüldüm. Mekânı cennet, yattığı yer nur olsun. Türk milletine dünya şampiyonluğu gibi bir unvanı kazandırdığı için ona ne kadar dua etsek yine de azdır. Ona yapacağımız en güzel hediye, İsmet Atlı adını yeni yetişecek gençlerimize örnek insan olarak anlatmamızdır. Nur içinde yat örnek insan… *Adana ilinin Saimbeyli ilçesinden araştırmacı yazar. 53 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Üstadım Duygular depreşti ben de üstadım Sevgimizi duyurmaktır maksadım Ben gönül sazımı duvara astım Bizlere bu acı yetti üstadım Mustafa Acembekiroğlu Kozan'da izledim baba yurdunda Seksen beşlik İsmet gönül derdinde Hüseyin'i vekil koydu ardında Gözyaşlarım akıp bitti üstadım Babanız aşiret Pehlivan Ali Güreşe merakı sazının teli Hem edip hem şair bir yaban gülü Bir akşam güneşi battı üstadım Bir baba mesleği severdi atı Sohbeti dinlenir sevgi sanatı Dünya şampiyonumuz ağır sıkleti Tahti'ye tek dalış yetti üstadım İsmet abi sen bir dünya devisin Açık kapı gönüllerin evisin Bayrağına âşık olmuş delisin Dört Nisan'da göçtü gitti üstadım Ellerin kıblesi arşın gölgesi Dualar müstecap bir rahmet seli İsmet Atlı ölmüş duysun ahali Tüm dostların gelip gitti üstadım Güreş Ağası İsmet Atlı. İsmet Atlı Anısına 54 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Bu Acem severse böyle severmiş Ney olup inleyen sazlıkta kamış Bu gidiş dönüşü olmayan varış Yolculuk burada bitti üstadım Üstat İsmet Atlı’ya Hisleri duygusu şuuru milli Olan birisiydi İsmet Atlı Yazısı kalemi şiiri milli Olan birisiydi İsmet Atlı'mız Âşık Osman Feymani Vücudu damarı kanı iliği Türklük’ten örnekti efendiliği Dünya olimpiyat birinciliği Olan birisiydi İsmet Atlı'mız Sohbeti lisanı öze münasip Nasihat ederdi sanardın hatip Yenilmezi yenen ününe sahip Olan birisiydi İsmet Atlı'mız Kozan yöresinin eşrafındandı Güreşte yiğitti âlem beğendi O bir ağa zade bir beyefendi Olan birisiydi İsmet Atlı'mız Seksen dört yaşında son buldu demi Ezelden ebede gitti bu gemi Vefasız dostlara kahrı sitemi Olan birisiydi İsmet Atlı'mız Bayrağa sarılıp gitmekti kastı Kaç kez o bayrağı göndere astı Âşık Feymani'nin kadimi dostu Olan birisiydi İsmet Atlı'mız İsmet Atlı Anısına 55 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı ve Gönül Bahçesinin Gülleri 56 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Öyle Dalardım Rakibe1 Öyle dalardım rakibe Sanırlardı füze beni İhtiyarlık yavaş yavaş Getiriyor dize beni Ne hastayım ne de sayrı Adale et kemik ayrı Telemeye döndüm gayrı Yoğurt gibi öze beni Dil konuşur kalem yazar Bittik gittik azar azar Artık deymez bize nazar Esirgemen göze beni Vursalar geçerdim taşa Ulaşırdım uçan kuşa Gidemem iniş yokuşa Göndermeyin düze beni Koca dünya uçtan uca Bayrağım çektirdim burca Gençlik gitti olduk koca Bildirsinler size beni Başım pınar gönlüm çarşı Güler yüzüm satar turşu Devlere dururdum karşı Karıncalar eze beni Ter döktürdüm terler döktüm Köklü ağaçları söktüm Hasmı yere basıp çöktüm Şimdi çocuk eze beni Adana'dır vilayetim Ruhumdadır dirayetim Hak’ka kavuşmak niyetim Müşküllerden çöze beni İsmet Atlı'm arar yitik Nerde Kaplan Doğu Atik Eski tüfek bozuk tetik Kaldırmayın yüze beni 1- Merhum İsmet Atlı'nın yaşlandığı zaman kaleme aldığı şiirlerinden biridir. Şimdiye kadar yaşlılıkla ilgili çok şiir yazılmıştır. Fakat merhumun bu şiirinin lezzeti ve tadı bir başka, kısaca bu şiir onun hayatının şiiri. 57 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Efkarlıyım Çukurova2 Efkârlandım Çukurova şu anda Garbi vurup kamışların eğmez mi Anavarza ağlar durur meydanda Sumbas gelip eteğini dövmez mi Dağlarının karlı karlı başı var Kozan'ın Tumlu'nun nice yaşı var Toroslar'ın bir hüzünlü kışı var Güz yağmuru tutkun tutkun yağmaz mı Poyraz eser acı acı yel olur O günlerde Seyhan Ceyhan de'lolur Karlar erir Deliçay da sel olur At çekerken üzengiye değmez mi Turaç senin öz kuşunda az kaldı Ne kaplan yatağı ne de saz kaldı Ne cerene at sürecek düz kaldı Tazı yumaklanıp avın kovmaz mı İsmet böyle günler geçmez ay gelmez Ağca saza turna inmez toy gelmez Avcılardan hota gelmez hay gelmez Sürek avı yamaçlara ağmaz mı 2- Merhum İsmet Atlı'nın bu şiiri Çukurovalı mahalli sanatçımlar tarafından bozlak formunda bestelenmiş, Atilla Topalhan tarafından Çukurova Radyosu'nda okunmuştur. Ses kaydı Halil Atılgan'ın arşivinde mevcuttur. 58 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Başbakanın Attan Düşmesi Dostluğu olmazmış avradın atın Tayip Bey bu sözde hikmetler ola Üzengiye sağlam basmadı zatın Dizgini el kavrar dolanmaz kola Seyisler gem tutmuş atın başında Elleri zahmide eğer kaşında Binmeye hazırken binek taşında At çifte savurdu sağ ile sola Sadrazamlar el atına biner mi At devlettir binen böyle iner mi Medyaya gösteri yapmak hüner mi Böylesi reklâma vermeli mola Yüce İslam eğer olmuşsa alet Mevkie makama holdinge lanet Atlar yarışında ganyanlı bilet Nice kumarbazlar sarıldı çula Kimi eşkin yürür kimisi yorga At tutulmaz imiş boş ise torba Sofralara ekmek tabağa çorba Birazcık değer ver parasız kula Dönülür mü bayım türbana börke Kaba zarar verir keskinse sirke Kimin kini varsa ol Atatürk'e Dilerim Mevlâ'dan belasın bula Türk değilim dedin ne idi soyun Kavmin aşiretin obanla boyun Sizdeki mesajların siyasi oyun Yoldaş olmayanla gidilmez yola İsmet Atlı'm der ki atın şahlana Al bayrak bir yana dünya bir yana Türk milleti tutkun şöhrete şana Memleketim vatanseverle dola 59 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Siyasi İftarlar Ramazan ayının akşamlarında İftarlar verilir plân üstüne. Tevazu yok gösterisi cafcaflı İlk baştan kurgusu yalan üstüne Sağ el verir iken görmesin solu Gidilirse doğru İslam'ın yolu Makam kazanırsa siyaset ulu Etrafını salar talan üstüne Siyasette hainler var koçak var Kimi yaya kimisinde uçak var Çok yükselmiş nice nice alçak var Vurmalı onları palan üstüne Vatana düşman var eli silahlı Cübbeli türbanlı kara külahlı Şehitlere ağıt ah ile yahu Acıları geri kalan üstüne Başladığı zaman seçim ayları Dolaşan çok dere tepe köyleri Hazır bekler hortumcunun payları Avantayı alan alan üstüne. Dürüstler şad olur sahteler yanık Hak'ka ayan beyan Mevla'dır tanık Kimi uyurgezer kimi uyanık. Kokteyller sunulur salon üstüne Demokrasi böyle ise seveler Yutuluyor havuduyla develer Kimi kolay çiğner kimi geveler Bir bardak su içer çalan üstüne Beş kıtada yenilmezler yenerdim Şeref kürsüsüne çıkıp inerdim Türkmen teke atlarına binerdim Çekerdim eğer in kolan üstüne Bal akar ağızlar döker inciler Bir kaşıkcık suda boğar kinciler Hacıdır hocadır sahte dinciler Menfaati göster dolan üstüne Haklı ise zayıflarla bir oldum Yaya kiriş temren oldum tir oldum İsmet Atlı'm ihtiyarım pir oldum Saygım var doğruyu bulan üstüne 60 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 3 Âşık İmami’ye-1 Gençlik gitti diye eylesem ahı Feryadımı duyar mısın İmami Kavil karar etsek ozanlar şahı Törelere uyar mısın İmami Ruhsatlı silahı durur belinde Bülbül sesli bağlaması elinde Kitaplar dolusu sözler dilinde Yoksa bilgi sayar mısın İmami Bir Afşar Baba ile bir Farsak Ana Getirmiş dünyaya salmış meydana Mızraba alkışa şöhrete şana Bin yaşasan doyar mısın İmami Ananeden şaşmaz giyimi fenni Türküleri bozlak ağıtı ninni Hemi Alevi'sin hemi de Sünni Bu sözünden cayar mısın İmami İsmet Atlı'm der ki kıtalar gezdim Nice rakipleri yan yana dizdim Sana naçizane bir şiir yazdım Azı çoğa sayar mısın İmami 3- Bilindiği gibi merhum Âşık İmami boşandığı karısına nafakayı ödeyemediği için genç yaşta, sanatının zirvede olduğu bir dönemde intihar etti. (1954 – 28. 02. 2012 ) İsmet Atlı Hoca'ya da saygıda hiç kusur etmezdi. Onun için de Hoca'nın yanında İmami'nin ayrı bir yeri değeri vardı. Yazdığı şiirler ona verilen değerin birer kanıtı. 61 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Âşık İmami’ye-2 Gazeteden dinlemeye geldiler Dokun mızrabına naz ile dostum Türkü bozlak uzun havalar kaldır Bazen divan bazen saz ile dostum Püsküllüyü indir haydi ha durma Ağıtlardan başla kimseye sorma Dertli tezeneyi göğsüme vurma Yaram sağılır mı tuz ile dostum Kelam şeker şerbet senin dilinde Turnalar çağrışır sazın telinde Sen gibi âşığı Kozan elinde Hiç kimse görmemiş göz ile dostum Tabur tabur halk âşığı ozanlar Kaleminden kan damlayan yazanlar Şairi azamlar esip tozanlar Denk düşer mi sana saz ile dostum Sev seni var eğer ise sevenin Hemen tez mi biter yolu evenin Enişe yokuşa küskün devenin Dargınlığı olmaz düz ile dostum Ben İsmet Atlı'yım dizginim dolu Kalpten kalbe gider bilirim yolu Gel sözüme inan Allah'ın kulu Benim sevgim dosta öz ile dostum 62 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Toroslar Develeri çanlı bir uzun kervan Varır yurttan yurda yeterdi dağlar Kekiğin kekliğin dertlere derman Alıcı kuşların beterdi dağlar Gün doğar havada kartallar döner Gün batar boz kurtlar aşağı iner Gece ipil ipil ateşler yanar Gündüz ince ince tüterdi dağlar Deme bu uğultu dağların sesi Karışır derenin rüzgârın sesi Çamların havası çınar gölgesi Alağ'bakların öterdi dağlar İsmet der ki seller gibi çağlasam Irmak olup yollarını bağlasam Varıp eteğinde bir dem ağlasam Bu tükenmez efkâr biterdi dağlar 63 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Çukurova Destanı Bin seneden beri Çukurova'nın Hacısı hocası evliyası var Bu memleket nice kahraman besler Buralarda yiğitlerin hası var Ovalar yeşerir yaz aylarında Dostluk düğün dernek hep köylerinde Ciritler oynanır her bir yerinde Huğ evlerden gelir kaplan sesi var Mevlâ'm bu toprağa bereket saçmış Taş kemerler çeltik arkları açmış Nice kavim usta âlimler geçmiş Çünkü her taşında nişanesi var Ermeni Fransız kem gözle bakmış Çeteler savaşa sel gibi akmış Kurtuluşlar olmuş şenlikler yapmış Amma atasına kara yası var Kış basar dağların tepesi aktır Baharın cennette misali yoktur Kozan kazasının köyleri çoktur Vilayet olarak Adana'sı var Yeter İsmet yeter uzatıp gitme Nazarlar değmesin uzun söz etme Bir kusuru var ki aşikâr etme Üç ay sıcağından başka nesi var 64 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Gider 4 Herkes kültürfizik yapar Bazıları mızık yapar İsmet biraz bozuk yapar Süha Karman benzer kuşa Hoca bakar güler gider Akbaş güreş tutar başa Karakuş da oyun basa Uzunları kısaları Tutmaz çavar yeler gider Kar yığını Orhan Çakar Mehmet'leri Musa'ları Mehmet Yüce çengel takar Kuşatırlar masaları Burhan Pandül'ün gülmesi Kemal Demirsüren sakar Testi testi sular gider Ahmet Bilek cep elması Elbiselik diler gider Mehmet Ali dam salması Hoca kızar koşmasalar Başın göğe salar gider Atik minderlerin özü Tepeleri aşmasalar İsveç'te zor yendi Laz'ı Eğer kilo düşmeseler Tevfik Yüce güzel çocuk Laz ama her yanı pazı Mutfak gider kiler gider Adil Atan güzel çocuk Minderleri siler gider Özer Güzün mavi boncuk Kimi köylü kimi dağlı Semalara dalar gider Necati Tok budak serttir Hilmi'nin dilleri bağlı Evet, özü sözü merttir Haydar'ın hançeri zağlı Demiray göğsün şişirir Nevzat başımıza derttir Domatesi diler gider Aşçılar da et pişirir Son demini çiler gider İrfan çiğnemez aşırır Bakın şu Dursun Ali'ye Kemikleri biler gider Herkes unuttu sılayı Hep bağırır yemek diye Burada düğün bayram ayı Doymazsa döner deliye Yahya Kalkan son yaşında Raif bir aşiret beyi Tabakları yalar gider Beyaz saçlar çok başında Oyunları ular gider Çürüğü vardır dişinde Özdemir kimin oğludur Çiğnemeden eler gider Alın elinizde tutun Belinde kuşak bağlıdır Vitaminim güzel kutun Zayıf Nurettin yağlıdır Gazanfer'im benzer taya Haydi birer tane yutun Göbeklenip dolar gider Hasan Bozbey gider yaya Yoksa canlar solar gider Hızlı yürür Halil Kaya Mevlâ Murat'a boy vermiş Tepeleri deler gider İsmet Atlı'm böyle yazdı Akıl vermeden koy vermiş Herkesi süzekten süzdü Amma da güzel huy vermiş Yaşar Doğu şakası yok Bozuk düzen sıra dizdi Çiçekleri sular gider Tekniğinden kuvveti çok Sizden özür diler gider Bu dünyada melendi yok Meydana bir gelir gider 4- Merhum İsmet Atlı bu şiiriyle aynı havayı teneffüs ettikleri güreşçi dostlarının özelliklerini anlatmaktadır. 65 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Yaşar Doğu’ya Mektup 5 Yaşar Hoca'm burdan haber sorarsan Sen gideli çok karışık iş oldu Türk güreşi önce burda ezildi Sonra gitti Meksika'da tuş oldu Dudağımda ağıtlar var türkü yok Bu milletten çekinme yok korku yok Yenme ile yenilmenin farkı yok Acı yok sevgi yok yürek taş oldu Rauf Meleksoy'un astığı astık Celal Hoca'nın da kestiği kestik Bizler hep gücendik darıldık küstük İkisinin gönlü şimdi hoş oldu El öpülmüş etek öpüp ağlanmış Kâmil Ocak keklik gibi avlanmış İbrişim mendille gözü bağlanmış Ve de sonra Cemal Erkök baş oldu Sığınamam himayeye gölgeye Hamit Kaplan kapılandı Bilge'ye Nasuh üzülmüş de son yenilgiye Zaten ayık gezmez pek sarhoş oldu Sorma Yaşar Hoca'm işler karışık Güreş sevgiliydi sen de bir âşık Kürsüye varılmaz yollar dolaşık Şampiyonluk hayal oldu düş oldu Seyfi Cenap piposunu içerken Vehbi Emre uçaklarda uçarken Cihat Uskan köşe bucak kaçarken Bozkurtlara bir öğünlük aş oldu Bazen sen de bu işleri bozardın Affın olmaz kızdığına kızardın Eser yağar karlar gibi tozardın Sağlığında bahar oldu kış oldu İsmet Atlı'm ben köyüme dönerim Atcağzımı eyerleyip binerim İçimizden adam çıkmaz yanarım Onun için iki gözüm yaş oldu 5- Bu şiir 1960 Roma, 1964 Tokyo Olimpiyatlarında altın, gümüş, bronz madalyaların çok olması,1968 Meksika Olimpiyatlarında sadece iki altın madalya ile dönülmesi münasebetiyle Ankara Stat Otelinde 1968 yılında yazılmıştır. 66 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Vehbi Beye6 Vehbi Bey sizinle bir çiftlik alsak Erkmen'e7 müdürsün desek olmaz mı Minder kurup güreşçiler toplarsak Saim Hoca8 yanımıza gelmez mi 13 Yayla dağlarında dumanlı belde Koyun kuzu tez çoğalır herhalde Haydar 9 bekçi olsun sopası elde Bir de kaval versek olmaz mı Seyfi traktörle tarlayı sürsün Rıza makinenin yağını versin Evbecilik işin acep kim görsün Bu işe de Süha Karman kalmaz mı Hasan Bozbey baksın hesap işine Ahmet Bilek kuzuların peşine Bekir Büke tamdır çiftçi başına O köylüdür bu işleri bilmez mi Tevfik 14 mibzer ile tarlayı eksin Muammer Varboz da fidanlar diksin Gazanfer15 kamyonla buğdayı çeksin Ambarımız taşa taşa dolmaz mı 10 Adil işçilere yemek yollasın Süleyman Baştimur bahçe bellesin At ve katırları Murat11nallasın Gelen geçen işimize gülmez mi Sığırtmaçlığı da Hilmi'ye16 versek Oktav'ı omuzda çifteyle görsek Bazen ateş yakıp kuzu çevirsek Demirsüren17 ha babamla dalmaz mı Yalçın bisküvi ile içsin çayını Mehmet Ali Aslan gütsün koyunu Tevfik'ten12 isteriz kasap oyunu Bu iş böyle yerli yerin bulmaz mı Derin artezyenler sular akardı Yılkı sürüsüne İrfan18 bakardı Cins taylara Osman19 boncuk takardı Yelesini tüylerini silmez mi 6-Vehbi Bey başlığıyla yazılan bu şiir birlikte oldukları güreşçilerin özelliklerini ve güzelliklerini anlatmaktadır. 7-Hüseyin Erkmen. 8-Saim Arıkan. 9-Haydar Zafer. 10-Adil Atan. (Aşçı çıraklığı yapmıştı.) 11-Murat Hersekli. (Çok kuvvetli ağır sıklet güreşçisi idi. ) 12-Tevfik Uysal. (Taklitçi ve şakacı bir arkadaştı.) 13-Seyfi Özel. (Rıza Doğan ile Seyfi Özel Sanat Okulu mezunu idiler.) 14-Tevfik Yüce. 15-Gazanfer Bilge. (Nakliyecilik yapan bir güreşçi.) 16-Hilmi Tafracı. 17-Kemal Demirsüren. 18-İrfan Atan. 19-Osman Kanbur. 67 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 İsmet Atlı Seni Unutmayacağız... 68 ÇUKUROVA LOBİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2014 YIL: 6 SAYI: 49-50 Çukurova Lobisi Dergisinin "İsmet Atlı Özel Sayısı" giderleri Kozan Belediyesi tarafından karşılanmıştır. Kozan Belediye Başkanımız Musa Öztürk'e destek ve katkıları için teşekkür eder şükranlarımızı sunarız. Ayrıca: Ali Atlı Mustafa Kamalı Ali Milli : (Öncü Yemekçilik – Kozan) : (Finans Bank Müdürü – Kozan) : (PAKMİL Fabrikası Yüreğir – Adana) de ekonomik destekleriyle katkı sağlamışlardır. Yardımda bulunan kişi – kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz. AN EK M 01 ADANA KEBAPÇISI “Lezzet Ustası” Ankara’da en iyi Adana kebaplar bizde yenir... Kazakistan Cad. Eski Emek IV. Cad No: 92/A-B Çankaya-Ankara Tel:+90 312 213 65 43 +90 312 212 79 90 bir tıkla kozan belediyesi www.kozan.bel.tr Tufanpaşa Mah. Hal Sokak. No: 33 Kozan/ ADANA Tel: (0322) 515 84 00 * (0322) 515 83 95 Fax: (0322) 515 84 13 Başkanlık: (0322) 515 58 00 * (0322) 515 84 05