son mektup - Kamera Arkası
Transkript
son mektup - Kamera Arkası
SON MEKTUP Senaryo Yazarı - Erol ERKURT (2009) JENERİK: VEDAT ODA \ İÇ-AKŞAM Vedat, Alper ve Ali’nin çocukluk dönemlerinde çekilmiş birkaç resim yavaş yavaş yaklaşarak ekranda görünür. Vedat açık balkon kapısı önünde oturmuş albümdeki eski fotoğraf karelerine bakmaktadır. Gülümseyerek albüm sayfalarını çevirir. Birden fotoğraf albümünü oturduğu yere bırakıp ayağa kalkar. Oda içerisinde bir şeyler aramaya başlar çekmeceleri karıştırır, bulduğu kâğıt ve kalem’i çalışma masası üzerine bırakır. Masa önündeki sandalyeye oturur ve yazmaya başlar. Arka çekim Vedat’ı masada bir şeyler yazarken görürüz. Yazdıklarını bitirmiştir. Tekrar çekmeceyi karıştırır iki zarf çıkarır, yazdıklarını zarflara koyar, zarflardan birinin arkasına ALİ, Diğerine ALPER yazıp masanın üzerinde bırakır. Ekrana SON MEKTUP yazısı gelir. 01. HASTANE KORİDOR\İÇ-GÜN Vedat elinde birkaç evrak ile koridorda yürür. Kan alma ünitesi yazan yere ilerler, sıra bekleyen kalabalık hasta gurubunu gördükten sonra işlem yaptırmak için cam bölmeli evrak servisine yönelir, elindeki evrakları görevliye verir. Görevli evraklara bakıp Vedat’a İki boş kan tüpü verir. Vedat yorgun ve bitkin bir halde kalabalık hasta gurubu içerisinde kendisine oturacak yer bulur. Oturduğu yerde zaman geçirmek için arabasının anahtarını sallar, çevirir birden anahtarlığa yoğunlaşır. Sarı-lacivert anahtarlık Vedat’a bir şeyler çağrıştırır. —İÇSES—VEDAT: Beni her şeyden koruyordun… 14 yıl önce. 02.OKUL ÇEVRESİ\DIŞ-GÜN Boynunda tuttuğu takımın atkısı, üzerinde lise kıyafetleri ve sırt çantasıyla okulun giriş kapısına ilerleyen Vedat görünür. Yoğun öğrenci hareketlerinin görüldüğü lise kapısı önünde birkaç serseri bir araya toplanmış gülüşmektedir. Kapıdan giren çıkan öğrencilere laf atan serseriler, kendilerine doğru gelen Vedat’a bakmaktadır. Vedat yaklaştığı tehlikenin farkına varır. Serserilerin önünden geçerken beş kişilik aylak gurubundan biri Vedat’a seslenir. NACİ: Şişt fenerli, gel buraya. —İÇSES—VEDAT: Öf ya, tamda sırasıydı. Vedat kendisine seslenen serseri takımına yaklaşır. OZAN: Neden yalnız takılıyorsun. Sümsük arkadaşların vardı senin.(gözleriyle etrafa bakınır)hani neredeler. VEDAT: Bende onları arıyordum. Vedat kendisine doğru bakınmakta olan serserilerden sırt çantasını saklamaya çalışır. OZAN: Salakları yanlışlıkla çantana tıktın herhalde. Sen ne saklıyorsun orada! VEDAT: Para veya işinize yarayacak hiçbir şey yok bende. Dövecekseniz dövün işim var. Vedat’ın kurduğu cümle serserilerden birinin çok hoşuna gider ve çete lideri Haşim kahkahalarla güler. Diğer elemanlarda Haşim’in gülüşüne eşlik eder… HAŞİM: Bak bak komik çocuk espride yaparmış… Haşim Vedat’a yaklaşır Vedat’ın boynundaki atkıyı alır arkadaşlarına atkıyı gösterir. HAŞİM: Bundan daha değerli bir şey olamazdı herhalde! Haşim Vedat’tan aldığı atkıyı boynuna takar, Vedat’a bakarak konuşur. HAŞİM: Atkı bende kalsın sen gidebilirsin. Vedat tebessüm ederek giriş kapısından içeri girer. Haşim ise serseri arkadaşlarına boynundaki atkının mankenliğini yapar. HAŞİM: Nasıl yakıştı mı? Haşim ve saz arkadaşları atkıya bakarak gülmektedir… 03. OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN Vedat okul bahçesi içerisinde arkadaşlarına bakınarak ilerler. Merdivenlerden iner bahçe içerisinde bakınır, arkadaşlarını bahçe içerisinde bulamamıştır. Okulun giriş kapısına doğru ilerler. —İÇSES—VEDAT: Nerede bu sümsükler. Maç günleri hepimiz ayrı yerlere savruluyoruz. Ben maytapları ve patlayıcıları ayarlıyorum, Alper biletleri alıyor, Ali ise yanlış renklere sevdalı bize pek bulaşmıyor. 04. OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN Vedat merdivenleri hızlı adımlarla çıkar, sınıfının bulunduğu koridor boyunca ilerler. Alper Vedat’ın arkasından seslenir. ALPER: Vedat, hey Vedat koridor ortasında durup kendisine seslenen Alper’e tebessümle bakar. ALPER: neredesin sen ya… VEDAT: Beni boş ver, biletleri aldın mı? Alper cebinden bilet koçanlarını çıkarıp Vedat’a gösterir. Vedat gülerek biletler hakkında sorular sormaya başlar. VEDAT: Bunlarda duvar arkası mı? Senin bilet aldığın yerden maç seyredilmiyor. ALPER(gülümser):Olsun, ben maça küfür etmek için gidiyorum zaten. Vedat sırt çantasının fermuarını açarak, malzemeyi Alper’e gösterir. Alper çantanın içerisindeki malzemeyi görünce şaşırır. ALPER: Oha! Bunlar çok değil mi? Vedat anlamlı bakışlarla çantadaki meşalelere bakarak, Alper’in sorusuna cevap verir. VEDAT(gülümser):Bugün çok gol olacak. ALPER: Hep öyle diyorsun, fişekler elimizde kalıyor. VEDAT: Geçen maçta, kendi kalemize attığımız golden sonra yakalım dedim sen yaktırtmadın. Alper ile Vedat gülüşerek koridor ortasında konuşurlarken Ali onlara yaklaşır. ALİ: Oğlum uğraşmayın bu sene şampiyon kartal. Alper ile Vedat Ali’ye bakarak gülümser, ALPER: Git lan işine. VEDAT: Kartal seni sopa yemekten kurtarabiliyor mu? Ali şaşkındır, okulda Vedat’ı arayan edebiyat öğretmeni Nazmiye Hanım hakkında uyarır. ALİ: Edebiyatçı Nazmiye sabahtan beri seni arıyor. Kıçı kırık kanarya, kurtarsın seni dayaktan da görelim. Vedat heyecanlanır. Alper Vedat’a bakarak konuşur. ALPER: Ne yaptın lan yine. Vedat düşüncelidir, Nazmiye hocanın kendisini neden aradığı konusunda pek bir fikri yoktur. VEDAT:(düşünceli) Ben bir şey yapmadım. Ali merdivenleri çıkan öğretmenleri Nazmiye hanımı görür. Nazmiye hanım’ın elinde plaket vardır. Öğretmen gülerek çocukların bulunduğu alana doğru gelmektedir. Ali başıyla yaklaşan Nazmiye hanım’ı işaret eder. ALİ:(gülümser) Vedat seninki geliyor. VEDAT:( kaçacak yer aramaktadır)şansa bak, basıldık. ALİ: Siz kaçın ben Nazmiye’yi oyalarım Vedat ve Alper, hızlı adımlarla sınıf’a kaçar. Ali ise gülerek Nazmiye Hanım ile konuşur. ALİ: İyi dersler hocam NAZMİYE: Sağ ol Ali,(Vedat’ın koştuğu alana doğru bakarak)Sınıfa koşan Vedat mıydı? ALİ:(gülümser)Evet, hocam sizden kaçtı. Dersini verin şu terbiyesizin. Nazmiye Hanım sırıtan Aliye sinirlenir. NAZMİYE: Ne biçim konuşuyorsun arkadaşın hakkında geç bakayım sınıfına.(yüksek ses) Hadi yürü. Ali, Vedat ile Alper’in kaçtığı sınıfın tam karşısındaki sınıfa ilerler. Nazmiye Hanım ise koridorda karşılaştığı öğretmenlerden biri ile elindeki plaket İle ilgili konuşur… CEMİL: Hocam hayırdır, nereden çıktı o plaket. NAZMİYE: Bu sene okulumuz ödüle doymuyor cemil bey. Sadece benim değil, bütün okulun bu. Cemil eline aldığı plaket’i incelemektedir… CEMİL:(hayran bakışlar) vay be… 05.SINIF İÇİ\İÇ-GÜN Vedat ile Alper yan yana sıralarına oturmuş, Nazmiye hanımdan kurtulmanın verdiği keyifle oturmaktadır. Alper ön sıradaki sınıf arkadaşlarından birine sıradaki dersin hangi ders olduğunu sorar, edebiyat cevabını aldıktan sonra Vedat ile yüz yüze gelip Vedat’a kötü haberi verir. ALPER:(hüzünlü) Vedat Nazmiye’nin dersine girmişiz. VEDAT:( pencereyi gösterir)şuradan atlasak. ALPER: Bütün kemiklerimiz kırılır. Sınıfın kapısı açılır Nazmiye hanım elindeki plaket ile sınıfa girer. Öğrenciler ayağa kalkar, Nazmiye hanım kendisinden beklenmeyecek şekilde çok güler yüzlü ve mutludur. Öğrencilere eliyle oturabilirsiniz şeklinde bir işaret yapar. Elindeki plaket’i masasına koyup sınıfta konuşmaya başlar. Sınıf içerisinde gözleri ile Vedat’ı aramaktadır. NAZMİYE: Vedat Yenice Vedat’ın başı eğiktir, masaya bakarak elini havaya kaldırır. VEDAT: Burada. NAZMİYE: kalk ayağa Vedat oturduğu sırada ayağa kalkar, düşünceli ve meraklıdır. —İÇSES—VEDAT: Allah Allah ben ne yaptım ki. Sınıf içerisinde her kez Vedat’a bakmaktadır. Nazmiye Hanım sınıfı süzdükten sonra konuşur. NAZMİYE: Aferin Vedat. Vedat şaşırmıştır, Nazmiye Hanım sınıf’a seslenir. NAZMİYE: Evet, çocuklar Vedat kompozisyon yarışmasında birinci oldu ve okulumuza bu plaket’i kazandırdı. Hepinizin Vedat’ı alkışlamasını istiyorum. Sınıf içerisinde her kez coşkuyla Vedat’ı alkışlar hatta Alper ıslık çalmaya başlar. Helal, bravo sesleri sınıf içerisinden yükselirken Vedat şaşkındır. Bu durum Vedat’ın hoşuna gitmemiştir, sınıfa bağırır. Sınıfı susturduktan sonra edebiyat öğretmeni Nazmiye’ye söyleyecekleri vardır. VEDAT:(Sınıfa) Kesin şunu be! VEDAT:(Hocaya):Ben o salak kompozisyonu senin dersinden geçmek için yazmıştım. Yarışma nereden çıktı. Bütün sınıf sus pus olmuştur. Her kez Vedat’ın sözleri karşısında şaşkına dönmüştür. Nazmiye Hanım çok sinirlenir ve Vedat’ı sınıftan kovar. NAZMİYE: Vedat çık dışarı! VEDAT:(alaycı)en erken sürede kovulma rekorunu kırdım. Buna da plaket verirler mi? NAZMİYE:(çok sinirli) Yeter! Çık çabuk. Vedat çantasını alıp dışarı çıkar. Sınıfta sessizlik hâkimdir sıra arkadaşı Alper dâhil kimse Vedat’ın yaptıklarına anlam veremez. 06.OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN Vedat sinirli bir şekilde koridorda yürümektedir, koridor duvarındaki yangın alarmı Vedat’ın dikkatini çeker. Bir müddet yangın alarmına baktıktan sonra aklına güzel bir fikir gelir. Vedat heyecanlı bir şekilde merdivenlerden koşarak bir üst kata çıkar. Sınıfların kapılarını dinleyerek sınıfta birilerinin olup olmadığını anlamaya çalışır. Dinlediği iki kapının ardından üçüncü kapıda aradığını bulmuştur. Boş sınıfa girer, etrafına bakar bulduğu kalem ile sınıftaki tahtaya GOLL yazdıktan sonra maç için aldığı maytapları çantasından çıkarır. Sabitlediği duman fişeklerini ateşler, sınıf camlarından birini yarı açık bırakıp, gülerek sınıftan çıkar. Alt kattaki yangın alarmının camını kırıp zile basar. Yangın alarmının çalmasıyla birlikte bütün sınıflar boşalır. 07.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN Okul bahçesinde Vedat kafasını duman çıkan pencereye doğru kaldırmış bakmaktadır. Okul kapısından bahçeye koşarak çıkan öğrenciler arasında Ali ve Alper görünür. Camdan fışkıran duman şovunu izleyen Vedat’a yaklaşırlar. Ali neler olduğunu anlamaya çalışırken, Alper olanları anlamıştır. Alper, gülerek binaya bakmakta olan Vedat ile konuşur. ALPER: Ne yaptın lan manyak. Okulu mu yaktın! VEDAT:(çok sevinçli) Gol oldu gol. Ali telaşlanır Alper ile konuşarak neler olduğunu anlamaya çalışır. ALİ: Alper, ne diyor bu! Alper duman çıkan camı gösterir ALPER: Yakmış işte görmüyor musun duman çıkıyor. Alper Vedat’a bakarak ALPER: İtfaiyeyi aradın mı? VEDAT:(alaycı)Ne itfaiyesi ya gidin sidiğinizle söndürün. Fişeklerin hepsini yaktım zaten, hiç kalmadı. Ali ve Alper Vedat’a bakarak gülmektedir. ALİ: Gerizekalı. ALPER:(etrafa bakıp güler) Stat ful doldu Vedat. Ali arka taraftan kendilerine doğru gülerek bakmakta olan Arzu’yu izlemektedir, tabiri caizse kesişmektedir. Alper gülerek etrafa bakmaktadır, Vedat camdan çıkan dumanın azaldığını fark eder, saatine baktıktan sonra arkadaşlarına döner. VEDAT: Buranın ateşi söndü, hadi maça gidelim. ALİ: İnşallah yenilirsiniz. Alper ve Vedat güler… Vedat Ali’ye bakarak. VEDAT: Sen ne yapacaksın. ALİ: Havuza giderim ben. Vedat ve Alper, Ali ile el sıkışıp vedalaştıksan sonra kalabalıktan uzaklaşıp çıkışa yönelir. Bu arada Ali bakıştığı Arzu’nun yanına gidip onunla bir şeyler konuşur. Alper yürürken arkasına bakıp Arzu ve Ali’yi görür durumu Vedat’a söyler. ALPER: Ali de onu seviyor Vedat Alper’in bahçede gösterdiği noktaya doğru bakar. Gülüşerek bahçede konuşan Ali ve Arzuyu görür. Bir müddet düşünür. VEDAT: Koskoca okulda başka kız yok sanki. Çıkışa doğru yürümektedirler. Arka ses konuşmaları duyulur çocuklar ilerledikçe ses azalır. ALPER: Ne yapacağız. VEDAT: Ben vazgeçmem. ALPER: Bende vazgeçmem. Rus ruleti oynayalım… VEDAT: Sümüklü bir kız için ölecek misin? ALPER:(Gülerek)sümüklü mü? VEDAT: sümüklü tabi, geçen gün hapşurduğunda burnunda sümük balonu oldu, sen görmedin mi? Alper’in gülüşü duyulur, çocuklar yürüyerek gözden kaybolur. 08.OKUL ÇIKIŞ\DIŞ-GÜN Alper ve Vedat’ın son planda kaldığı çıkış istikametinde, bu defa tek kişi yürümektedir. Vedat üzerinde okul kıyafetleri ve çantasıyla yol üzerinde ağır adımlarla ilerlerken, okul’un içerisine doğru yüz metre ileride Ali ve Alper Vedat’ın gidişini izlemektedir. Vedat durup arkasına bakar elini kaldırıp elveda der gibi bir hareket yapar. Görüntü Vedat’a bakmakta olan Ali ve Alper’e yaklaşır konuşmaları duyulur. ALİ: Kaç gün uzaklaştırma vermişler ALPER: Bir hafta! ALİ: Vedat başını belaya sokma oyununu çok abarttı. (sinirli)Okul ateşe verir mi hiç, stat mı burası? ALPER: Olsun, şimdi sıra sende. Ali yere bakıp biraz düşünür ayağıyla yerdeki taşları sürükler, sonrada kafasını sallayıp Alper ile konuşur. ALİ:(sinirli)Bitti artık bitti, koca kafa hala sıra sende diyor. Alper gidip merdivenlerden birine oturur. Okul bahçesinde top oynayanlara bakarken eline aldığı ufak taşları fırlatır. Ali de Alper’in yanına oturur. Alper gülerek Ali’ye döner. ALPER:(gülümser) Vedat başlattı, o ne zaman bitti derse o zaman biter. İki çocuk, Gülerek birbirlerine bakmaktadır. Flashback in 09.ÇARDAK-İÇ\DIŞ-GÜN Çevresinde seyrek sarmaşıkların bulunduğu bahçe içi çardakta oturan Ali, Alper ve Vedat görünür. Okul kıyafetlerinin bir kısmından kurtulmuş, çantalarını etrafa gelişigüzel fırlatmış veletler gülüşmektedir. Ali oturduğu yerde kibrit kutusundaki çöpleri yakıp sağa sola atarken, Alper çardak içerisinde sote bir yere sakladığı iskambil destesini çıkartıp çardak ortasında duran tahta masaya bırakır. Vedat çantasından çıkardığı defter kalemi masaya bırakır. Masaya yazılmış not Vedat’ın dikkatini çeker. VEDAT:(sinirli Alper’e bakmaktadır) Sen mi yazdın lan bunu. Senin annende oturuyor burada. ALPER:(gülerek) Benim annemin okuma yazması yok. VEDAT:(sinirli) sil şunu. Alper sırıtarak yazdığı yazının başına gider. Vedat’ın masaya bıraktığı kalemi alıp yazdığının üzerini karalar. Vedat çardaktan çıkarak binaya yönelir. Alper sildiği notun üzerine farklı bir şey yazmaktadır. Ali oturduğu yerden kalkarak Alper’in yeni notunu okur. Ali de not’a bakıp güler. ALİ:(gülerek) Vedat öldürecek seni ALPER:(gülerek) Bunu silen tosun sildirene kosun. Hah tamam işte, Bu daha güzel oldu. Ali ve Alper masadaki yazıya bakıp gülerken, Vedat meraklı bakışlarla masaya yaklaşır ve masadaki notu görür. Bahçe içerisinde kaçan Alper’in peşine düşer VEDAT:(sinirli) Lan ben şimdi senin… Vedat, Alper’i bahçede yakalar. İki çocuk toprak zeminde güreşirken Ali onları gülerek izlemektedir. O sırada görüntü kaldırımda yürüyen otuzlu yaşlarda bakımlı ve havalı Bayan Mehtap’ı gösterir. Kadın bütün endamıyla çocukların önlerinden geçer. Görüntü tekrar çocuklara döndüğünde üç çocuğunda ağzı beş karış açık, aynı pozisyonda kaldırım istikametine doğru baktığını görürüz. Vedat’ın aklına güzel bir fikir gelir çardağa ilerler, diğerleri de Vedat’ın peşinden gider. Vedat kararlı bir şekilde defterinden bir yaprak kopartır eline kalemi alır masaya bıraktığı kâğıda bir şeyler yazar. Ali ve Alper şaşkın bir şekilde Vedat’ı izlemektedir. ALİ:(meraklı) Ne yapıyorsun? VEDAT: Mektup yazıyorum. Alper Vedat’ın yazdığı mektuptan görebildiği kadar birkaç cümle okur. ALPER: Sevgili mehtap hanım, siz gördüğüm en güzel karısınız. Hani geçen yaz bana gülmüştünüz ya o anı hiç unutamıyorum. Her yeriniz çok güzel, arkadaşlarım bacaklarınızdan hoşlanıyor ama ben gözlerinize hayranım. Her zaman bana gülmeniz dileğiyle sevgiler saygılar. Ali gülüp ulumaya başlar, Alper yazılan mektuba bakmaya devam eder. ALİ: Romantizme bak, ben bile eridim burada. ALPER: Mehtap’ın pörsümüş anasına da yaz bir tane. VEDAT: Ona da sen yaz. Bunaklar seni sever. ALPER:(gülerek)he kayınço oluruz o zaman. ALİ(Vedat’a bakar):kayınço ne. VEDAT: buruşuk bir kadın ile evlenirsen kayınço olursun. ALİ:(Kafasını kaşır düşüncelidir)ha anladım. Vedat kalemi masaya bırakır. Katladığı mektup sayfası ile çardaktan dışarı çıkar, diğerleri de peşinden gider. 10.BİNA GİRİŞ\APARTMAN İÇİ- İÇ\DIŞ-GÜN Üç arkadaş yan binada oturan Mehtap hanım’ın bina girişine gelmişlerdir. Alper ve Ali başlarına gelecekler konusunda Vedat’ı uyarırlar ancak işe yaramaz. ALİ:(telaşlı) Vedat sen kafayı mı yedin, akın duyarsa yaşatmaz seni. VEDAT: Mehtap beni seviyor, Boş ver şimdi Akın’ı. ALPER: Posta kutusuna mı atacaksın onu. VEDAT: Götürüp kapısına bırakacağım, Alper sen burada bekle. Alper dışarıda kalır, Ali ve Vedat hızlı adımlarla bina içi merdivenleri tırmanmaktadır. En son kat’a gelindiğinde Ali birkaç merdiven aşağıdan Vedat’ı takip eder. Vedat mektubu kapıya sıkıştırdıktan sonra gülümseyerek Ali’ye bakmaktadır. Kafasını kapı yönüne çevirdiğinde ise karşısında Mehtap’ın pörsümüş anasını görür. Kapı açılmıştır ve mektup Mehtap’ın yaşlı annesinin ayağının dibine düşmüştür. Kadın eğilip kâğıdı alırken Alper ve Vedat heyecan ve korku ifadesiyle Alper’in beklediği bina girişine doğru koşar… Alper kendisine doğru koşanları görüp bağırır. ALPER:(bağırır) Ne oluyor lan! ALİ:(bağırır) Alper koş! Alper söyleneni yapmadan önce neler olduğunu anlamak için binanın üst katına doğru başını kaldırır. Mehtap ve annesini sinirli bir şekilde kendilerine doğru bakarken görür. Görüntü Mehtap ile annesine yaklaşır Mehtap’ın annesi çocukların arkasından var gücüyle bağırmaktadır. MEHTAP’IN ANNESİ:(avazı çıktığı kadar bağırır) Eşşolueşşeklerrrr… Görüntü tekrar çocuklara döndüğünde üçünün de var gücüyle koştuğunu görürüz. Flashback out 11.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN Bahçe içerisinde top koşturanları ve onlara bakarak gülüşen Ali ve Alper görünür. Gülerken kendi aralarında geçmiş olayın muhasebesini yapmaktadırlar. ALİ: Koşarken gülmüyordun eşşoğlu eşşek ALPER:(gülümser)Koşarken nasıl güleyim, Kahkahalar içimde patladı. ALİ: Hadi lan oradan, korkudan neredeyse altına yapacaktın. Birbirlerine bakıp gülmektedir çocuklar, Onlar gülüşürken okuldaki kız arkadaşları Arzu yanlarına gelip oturur. ARZU: Vedat’ın gidişine üzülmediniz galiba ALİ: Ne haber Arzu. Arzu’nun yanlarına gelmesinden rahatsız olan Alper, oturduğu beton zeminden kalkar, etrafa bakınarak pantolonunun arka kısmını çırpar. Ali’ye döner ALPER: Sıra sende. Alper, Ali ve Arzu’nun yanından uzaklaşır. Oturanlar giden Alper’e bakarak kendi aralarında konuşmaktadır. ARZU: ne dedi, anlamadım ben. ALİ: Boş ver. ARZU:(küser) İyi anlatma, ben sınıfa gidiyorum. Arzu küskün bir ifadeyle okulun giriş kapısına doğru ilerlemektedir, Ali koşarak peşinden gider. ALİ: Hey! Dur. Beklesene ya. 12.OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN Alper sağa sola bakarak okul merdivenlerini tırmanmaktadır, çıktığı katta köşede okulun aldığı ödüllerin, madalya, kupa ve plaketler’in bulunduğu vitrin dikkatini çeker. Alper vitrin önüne gider, yavaş yavaş vitrin önünde okul’un almış olduğu ödülleri inceler ve bir plaket önünde durur. Plaket’e bakarak düşünür. —İÇSES—ALPER: Şu plaket’i bana verseler, dünyalar benim olurdu. Vedat’a verdiler, manyak gitti okulu yaktı. Ali ve Arzu merdivenleri çıkmaktadır, Ali vitrin önünde felsefi düşüncelere dalmış düşünen Alper’i görür Arzu’ya Alper’i gösterir. İkisi de şaşırmıştır. ARZU:(şaşkın) Ne yapıyor bu? ALİ: Alper iç çamaşırı vitrininden başka vitrine bakmaz. Ne işi var orada. Arzu güler, meraklı bakışlarla Alper’e yaklaşırlar. ALİ: Bir şeyler yürüteceksen hemen vazgeç. ALPER: Kilitlemişler, açılmıyor. ARZU: Açık olsa alır mıydın? Alper eliyle Vedat’ın aldığı plaket’i gösterir ALPER: Vedat’ın düşüncelerini çaldılar. Plaket’i çaktırmadan alabilirsem durum eşitlenir. ARZU: Saçmalıyorsun… Üçü de vitrin yanından uzaklaşmaktadır, yürürken Alper’in aklı geride kalan vitrindedir. ALİ: Arzu Doğru söylüyor, kafayı yemişsin sen. ALPER: Daha maç bitmedi, Vedat’a kırmızı kart göstermeleri hiç bir şeyi değiştirmez, beraberlik golünü ben atarım. Ali sinirlenmiştir, birkaç kelime söyleyip yanlarından ayrılır. ALİ: İyi git at golünü, seni tutan yok. ARZU:(alaycı) Futbolda çok başarılısın. Alper şaşırmıştır, Arzu’nun bu cümlesine kayıtsız kalmaz. ALPER: Aynı anda üçümüze birden pas veriyorsun. Başarılı olan biri varsa, oda sensin. ARZU:(sinirli) Ne dedin sen. ALPER: Üçümüzden birini seç artık diyorum. Arzu duydukları karşısında şok olmuştur, bu kapak bünyesine ağır gelmiş olacak ki hemen oradan ayrılır. ARZU:(Ağlamaklı) Aptal… Alper giden Arzu’nun arkasından bakmaktadır… ALPER: Koş git Ali’nin kollarında ağla. 13.SOKAK\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Ali ve Alper üzerlerinde okul kıyafetleri ile sokakta yürümektedir. Yürürken aralarında konuşurlar. ALİ: Arzu’ya ne söyledin bugün. ALPER: Ben yanlış bir şey söylemedim. Küfürde etmedim. ALİ:(sinirli)Bir daha onu ağlarken görürsem, seni harcarım ALPER:(Gülerek)Cimri git sen önce cebindeki bozuklukları harca. Oturdukları binanın önüne gelmişlerdir, Ali cebinden çıkardığı bozuklukları Alper’e verir. Alper gülerek avucundaki bozukluklara bakmaktadır. ALİ: Sen bir şeyler al, bende Vedat’ı çağırayım. ALPER: İyi çağır, bekliyorum ben. Ali bina girişine yönelir, Alper elindeki bozukluklara bakarak neler alabileceğini düşünmektedir. Ali binadan girdiği gibi morali bozuk şekilde çıkar. ALPER:(meraklı) Ne oldu ALİ:(üzgün) Sokağa çıkma yasağı var, Vedat gelemiyor… ALPER:(üzgün) Tüh be, ne yapacağız şimdi. Ali ve Alper yere bakarak düşünmektedir birkaç metre yürüdükten sonra aynı noktaya geri dönerler. Alper elindeki bozuklukları Ali’nin avucuna bırakır. İkisi de moralleri bozuk şekilde karşılıklı binaların giriş kapılarına yönelir. 14.VEDAT ODA\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Vedat odasında volta atmaktadır. Odanın duvarında eski tarihli Fenerbahçe afişi bulunmaktadır. Vedat bir müddet afişe bakar sonra odasında beslediği kanaryanın kafesinin başına gider. Kafesi açar kuşu parmaklarıyla okşar sever, sonra elinde kuş ile balkona çıkar. Elindeki kuş’a bakarak düşünür. —İÇSES—VEDAT: Belki yaşayamayacaksın, geberip gideceksin ama özgür olmak her şeye değer. Hadi uç bakalım. Vedat, bıraktığı kuşun uçuşunu hayran bakışlarla izlemektedir… 15.ÇARDAK İÇİ\İÇ-GÜN Alper çardak içerisinde bir şeyler aramaktadır, eğilip çardak ortasında duran tahta masanın altına bakar. Aradığını bulmuştur, yerden aldığı çivi ile masanın başına gider. Masada yazılı duran kendisine ait özlü sözleri çivi ile kazıyarak silmeye çabalamaktadır. Alper masa üzerindeki yazıyı kazırken kafasını kaldırıp apartmanın giriş kapısına çevirir. Apartmandan çıkan Vedat’ı görür, gülümseyerek ayağa kalkar. Vedat’ın hücre günleri sona ermiştir çardak ortasında iki arkadaş sarılır. Vedat bir köşeye oturur. VEDAT: Ali nerede? ALPER: Bisikletiyle geziyordu. Gelir şimdi. VEDAT: Sen ne yapıyorsun. ALPER: Yazıları siliyorum, kızmıştın ya bana. Bir daha buraya küfür yazmayacağım. VEDAT: Tıkıldığım delikte, senin küfürlerini okumayı bile özledim. ALPER:(gülümser) Her kez seni soruyor, biliyor musun lakabın bile var artık. Kundakçı Vedat neden okulu kundakladı diyorlar. VEDAT:(meraklı) Sen Ne cevap verdin onlara. Alper çivi ile masadaki yazıları kazımaya devam etmektedir, Vedat’ın son sorusu karşısında düşüncelere dalmıştır, elindeki çiviyi masaya daha hızlı sürtmeye başlamıştır. ALPER:(ağlamaklı)Daha maç bitmedi, ben beraberlik golünü atacağım dedim, hepsi güldü.(Vedat’a bakar) Beraberlik golünü attım yenilmedik Vedat. VEDAT:(Şaşırmıştır)Ne diyon oğlum sen. Vedat şaşkın şaşkın Alper’e bakarken tuhaf bisiklet sesi duyulur. Ali biraz ileride bisikletinin üzerinde iğrenç bisiklet ziline basarak Alper ve Vedat’ı çağırmaktadır. ALİ:(bağırır) Alper, Vedat hoppp şişttt. 16.BİNA BAHÇE\DIŞ-GÜN Bahçe demirlerinin dış cephe tarafında Ali bisikletinin üzerinde gülerek Alper ve Vedat’a bakmaktadır. Vedat ve Alper demir korkuluklarının bahçe cephesine bakan yönünde Ali ile konuşmaktadır. Vedat Ali’nin bisikletinin zil sesinden rahatsız olmuştur. VEDAT: Çalıp durma şunu zır zır. ALİ: Sana karşılama töreni yapıyoruz ne kızıyorsun. Vedat ve Alper güler, Ali gıcık bisiklet ziline basmaya devam eder. ALİ: Hadi bisikletlerinizi alın, gidiyoruz. ALPER: Bu sıcakta kafamıza güneş geçer. ALİ: Sıra bende değil mi? bir planım var. Alper ile Vedat göz göze gelir birbirlerine güldükten sonra bisikletlerini almak için bina girişine yönelirler. Ali gülümseyerek arkalarından seslenir. ALİ:(Bağırır)Hadi çabuk olun. 17.YOL\DIŞ-GÜN Üç çocuk bisikletleriyle bir müddet yolda ilerler. Ali birden pedallara yüklenip öne geçer. Eğimli yola gelindiğinde Ali frene basar, diğerleri ise Ali’nin gerisinde, yoldaki durumu izlemektedir. Yolda bir asfalt çalışması vardır. İki asfalt işçisi ellerindeki aletlerle yolda düzeltme çalışması yapmaktadır. Asfalt çalışması için kullanılan araçlar da yolun kenarında durmaktadır. Ali önündeki ziftli yola baktıktan sonra gülerek arkadaki arkadaşlarına bakar ve asfalt çalışması olan yere doğru var gücüyle pedala basar. Arka plandaki Vedat ve Alper gülerek birbirlerine baktıktan sonra Ali’nin peşinden yokuş aşağı bisikletlerini sürer. İşçilerden biri çok şaşırmıştır hiçbir tepki göstermez şaşkın şaşkın çocukları izler. Diğer işçi çok sinirlenmiştir elindeki aletle çocukların peşlerinden koşar. İŞÇİ: Lan, nabıyonuz gâvur bebeler gelin ula buraya. Çocukların gülüşmeleri duyulur, işçi arkalarından bir müddet koştuktan sonra yorulur nefes nefese kalmıştır elindeki aleti yere atar soluklanır. Çocuklar bisikletleriyle gözden kaybolur. 18.BİNA ÖNÜ\DIŞ-GÜN Çocuklar bina önündeki duvarın önüne oturmuş gülüşmektedir. Bisikletler perişan olmuş, zift içinde kalmıştır. Vedat bisikletinin tekerinden parmağıyla aldığı zift kütlesini Ali’nin suratına sürer. VEDAT: Al sana gâvur bebe. ALPER:(Kahkahalarla gülmektedir)Bıyık yap lan bıyık. Vedat Alper’i kıramaz, kendi suratına zift ile bıyık çizer. Kalan zifti de Alper’in yüzüne sıvar. ALİ: Bıyık babana yakışıyor Vedat, Sana yakışmadı Vedat ayağa kalkıp oturan arkadaşlarını güldürmeye devam eder. Babasını taklit eder arkadaşları gülmekten katılır. VEDAT: Bundan sonra maça gitmek yok, okulu yakmak yok. Tuvalete girmek suç, osurmak yasak… Yaşlı apartman sakini Rüstem, çocukları görür yaşlı adam çok şaşırmıştır. RÜSTEM:(şaşkın ve güler yüzlü)Oğlum ne bu haliniz, petrol kuyusu mu buldunuz bir yerlerde. VEDAT:(gülerek) Asfalt kuyusu bulduk Rüstem amca. Çocukların üçü de gülmektedir, Rüstem çocukları uyarır. RÜSTEM: Kalkın gidip elinizi yüzünüzü yıkayın, şunların haline bak. Çocuklar ayağa kalkar, saygı duydukları apartmanın güler yüzlü ihtiyarı Rüstem’in söylediklerini yapmak için ellerine bakarak su kaynağına doğru yolculuğa çıkarlar. Rüstem çocukların arkasından gülüp kafayı salladıktan sonra bahçe içerisinde ki çardağa gider. 19.ÇARDAK\İÇ-GÜN Rüstem çardakta oturmaktadır, çocuklar ziftlerinden arınmış şekilde Rüstem’in etrafına dizilmiştir. Ali oturduğu yerde ayakkabısının yan tarafına yerleştirdiği sigara izmaritinin iç sünger kısmını kibritle tutuşturur, eriyen süngere kibrit kutusunun ateşleyen kenar kısmını bastırır. Vedat çardağın demirlerine tırmanıp akrobatik hareketler yapmaktadır. Alper meraklı olduğu konularda Rüstem amcasına sorular yağdırır. ALPER: Rüstem amca, küfür etmek günah mı? RÜSTEM: Tabi günahtır be oğlum. Alper çardak ortasındaki masaya bakıp biraz düşündükten sonra başka bir soru daha sorar. ALPER: Küfür yazmak günah mı? Vedat ile Ali bu soruya güler, Ali araya girer. ALİ: Ne fark eder salak, öbür tarafta yatacak yerin yok senin. RÜSTEM: Öyle söyleme arkadaşına, Vedat gel otur sende buraya. Vedat Rüstem’in yanına gidip oturur. Üç çocukta can kulağıyla yaşlı adamın anlattıklarını dinlemektedir. RÜSTEM: Allah kullarından birbirlerine güzel söz söylemelerini ister. Günahsız kul yoktur be evlatlarım Allah bağışlayandır. Siz yeter ki dua edin, o el açan kullarını asla geri çevirmez. VEDAT:(üzgün)Çok günahım var Rüstem amca, Allah beni bağışlamaz. İçimde şeytan varmış babam öyle söylüyor. RÜSTEM:(Gülümser)Baban şaka yapmış sana, hiç olur mu öyle şey. Rüstem cebinden bir anahtar çıkarır anahtarı Vedat’a verir RÜSTEM: Bu benim kömürlüğün anahtarı, gidip bakın bakalım işinize yarayacak bir şeyler var mı? VEDAT:(heyecanlı) Ne istersek alabilir miyiz? RÜSTEM: Evet, oğlum ne almak istiyorsanız alın. Vedat ayağa fırlar, arkadaşları ile birlikte kömürlüğün yolunu tutar. Rüstem çocukların arkasından gülmektedir. 20.KÖMÜRLÜK\İÇ-GÜN Çocuklar karanlık kömürlüğün kapısını açıp içeri girer. Tozlu mekânda etrafa gelişi güzel atılmış eşyalar bulunmaktadır. Çocukların ilk gözüne çarpan kenarda toz içinde duran akordeon’dur. Çocuklar hayranlıkla enstrüman’a bakmaktadır. VEDAT: Alper bunu sen al. Alper hayran bakışlarla tozlu enstrüman’ın başında kalır yere çöküp ellerini pis akordeon üzerinde gezdirir. Vedat ve Ali eşya yığınlarının yanına gider. ALİ: Neden Alper’e verdin onu. VEDAT: Sana versem gider eskiciye satarsın. Alper onu saklar. Ali bulduğu radyoyu Vedat’a gösterir, Vedat o sırada eline geçirdiği fotoğraf makinesini incelemektedir. ALİ: Buna kaç para verirler. VEDAT: Çok vermezler, ben bu fotoğraf makinesini alıyorum. ALİ: Hadi gidelim leş gibi kokuyor burası. (Alper’e bakarak) Kalk lan. Aldıkları eşyalarla kömürlükten çıkarlar… 21.APARTMAN GİRİŞ\DIŞ-GÜN Üç çocuk ellerindeki aletler ile dışarı çıkmaktadır. Alper’in babası ile karşılaşırlar. Alper’in babası güler yüzlü bir insandır. Elindeki enstrüman’ı zar zor taşıyan oğlunu görüp güler, çocuğuna ilgi gösterir kafasını okşar. Vedat tuhaf bakışlarla onları izlemektedir, uzak olduğu baba oğul ilişkisi Vedat’ın bakışlarına yansımıştır. ALPER: Baba bak, Rüstem amca verdi bunu BABA:(gülümser)Oğlum ne yapacaksın sen onu, daha taşıyamıyorsun bile. Alper ile babası konuşarak binanın içerisine doğru gitmektedir, Alper’in zar zor taşıdığı aleti babası taşımaya başlamıştır. BABA: Hay Allah, teşekkür ettin mi Rüstem amcana. Ali boş boş etrafına bakan Vedat’a dönerek, Alper’in babasının son sorusuna cevap verir. ALİ: Küfür etmekten başka bir şey biliyor sanki. Vedat elindeki fotoğraf makinesini sağa sola çevirir aleti inceler. VEDAT: Çalışmıyor bu. ALİ: Pil tak çalışır, Vedat karnım acıktı ben eve gidiyorum. VEDAT: İyi… Ali karşı binaya doğru ilerlerken, Vedat elindeki fotoğraf makinesine bakarak Rüstem amcasının oturmakta olduğu çardağa gider. 22.ÇARDAK\İÇ-GÜN Rüstem dikkatle boynu eğik şekilde çardağa girip oturan Vedat’ı izler. Vedat üzgün ve küskün surat ifadesiyle elindeki fotoğraf makinesine bakmaktadır. RÜSTEM: Vedat ne oldu oğlum, niye astın suratını. VEDAT: Rüstem amca çalışmıyor bu. RÜSTEM: Ver bakayım… Vedat elindeki fotoğraf makinesini Rüstem’e verir. Rüstem makinenin film takılan kısmını açıp bakar. Gülümseyerek Vedat’a verir makineyi. RÜSTEM: Film yok bunun içinde, hem pilde lazım. babana söyle alsın olmaz mı? VEDAT: Ben babamdan bir şey istemem, o beni hiç sevmiyor. Rüstem’in gözleri dolmuş duygulanmıştır. RÜSTEM: Baban seni sever ya sevmez olur mu hiç. Bak ne diyeceğim sana. Gel biraz dolaşalım makineye de film taktırırız ne dersin. Vedat’ın asık suratı gülmeye başlamıştır, Rüstem ile yürüyüşe çıkarlar bir müddet sokakta yürürken görünürler. 23.RÜSTEM EV\İÇ-GÜN Rüstem’in hanımı evde yemek yapmaktadır. Kapı açılma sesi duyulur Rüstem elinde poşetlerle mutfağa girer. Karısı Emine Hanım yorgun adama sorular yağdırır. EMİNE: Nerede kaldın bey, saat kaç oldu. Şu haline bak terin suyun içinde kalmışsın. Rüstem mutfak masasına oturup soluklanır bir bardak su içer… RÜSTEM: Vedat ile dolaştık biraz. Kerata çok hızlı yürüyor. EMİNE:(sitemkâr) Her kez illallah dedi bu çocuktan, sende yaşına başına bakmadan peşine takılmışsın. Rüstem duygulanır, gözleri dolar RÜSTEM: Özünde iyi bir çocuk o.Çokta zeki, gözlerinden ateş fışkırıyor. EMİNE:(alaycı) Sadece gözlerinden ateş çıksa iyi, geçen sene depoyu yakmıştı ya hatırlamaz mısın? Her tarafından ateşler çıkıyor o çocuğun. RÜSTEM: Anlıyor galiba, babam beni sevmiyor diyor. Emine hanım işini gücünü bırakır mutfak masasına Rüstem’in karşısına oturur. EMİNE: Nereden bilsin yavrucak, buraya geldiğinde yaşında bile değildi. Çocukları olmadı, aldılar getirdiler bir yerden garibi. Rüstem’in iyice duygulanmıştır. RASİM: Peki, neden sevmiyorlar… Emine hanımında gözleri dolmuştur EMİNE: Ben bilmem bey, kalk elini yüzünü yıka da yemeğimizi yiyelim. Rüstem masadan kalkar gözlerini ovuşturarak mutfaktan çıkar. 24.KALDIRIM ÜZERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Ali ve Alper kaldırım üzerinde oturmaktadır. Vedat biraz ileriden onların bir kare fotoğrafını çeker. Vedat yoldan geçen bir adamı çevirip fotoğraf makinesini adam’a verir. Adam oturan üç çocuğun fotoğrafını çeker. Vedat gülümseyerek fotoğraf makinesine bakarken, Ali Vedat ile konuşur. ALİ: Pozun hepsini bitirme, birazda okulda çek. VEDAT: Olur çekerim. Ali oturdukları kaldırımın tam karşısında ki, içinde kadınların oturmakta olduğu çardağı gösterir. Dört beş kadın bir araya gelmiş dedikodu yapmaktadır. Bazısının elinde örgü şişleri vardır. ALİ: Zehra teyze bizi parkta sigara içerken görmüş VEDAT: Eee ne olmuş gördüyse… ALİ: Annelerinize söyleyeceğim dedi. ALPER:(sinirli)İspiyoncu bunak söylerse ben onun…(bipppppp girer) Bip sesi süresince Ali ve Vedat elleriyle kulaklarını kapatır. ALİ: Küfür edeceğine bir oyun düşün, sıra sende. Alper çardaktaki kadınlara bakarak biraz düşünür. ALPER: Kafasında sigara söndürelim. Ali ve Vedat güler. ALİ: O kadın taş kafalı, sigara bir şey yapmaz onun kafasına ALPER: Olsun, boyalı saçları tutuşur belki… VEDAT:(gülümser) Aklıma bir Fikir geldi… Vedat parlak fikirlerini, ayağa kalkıp yerde bulabildiği izmaritleri eline alarak anlatır. Ali ve Alper Hem dinlemekte hem gülmektedir. 25.ALPER ODA\İÇ-AKŞAM Görüntü çalışma masasında duran Alper’in okuldan araklamış olduğu plaket’ten başlar. Oda içerisinde yavaşça döner. Alper odasında akordeon’u temizlemekle meşguldür, pislik içindeki aleti tertemiz yapmış elindeki bez ile son temizlik rötuşlarını yapmaktadır. İşini bitirdikten sonra bezi bir kenara fırlatır enstrüman’ı kurcalar çalmaya çabalar. Alet kucağında iken bir an için saate bakar. Alet’i başucuna koyup yatağına girer. Yattığı yerden hayran bakışlarla akordeon’u izlemektedir. Ellerini alet üzerinde gezdirir. 26.SOKAK\DIŞ-GÜN Çocuklar üstlerinde okul kıyafetleri, ellerinde poşetler ile yerlere bakarak yürümektedir. Yerden bulabildikleri izmaritleri ellerindeki poşete atarlar. Aralarında belli bir mesafe ile yürüyen çocuklar bir süre sonra yan yana gelir. Ellerindeki poşetleri açıp birbirlerine gösterirler. Vedat Alper’in açtığı poşete bakmaktadır. VEDAT:(şaşkın) Bu ne oğlum, bu kadar mı topladın. ALPER: Yetmez mi? VEDAT: Yetmez tabi, çok izmarit lazım. Vedat Ali’nin poşetine bakmaktadır. ALİ: Hepimiz aynı yerde arıyoruz, dağılsak daha çok toplarız. ALPER:(Vedat’a bakarak) otobüs duraklarında çok sigara olur, gideyim mi? ALİ:(Vedat’ bakarak) bende inşaatlara bakayım, ameleler sabahtan akşama kadar sigara içiyor. VEDAT: İyice doldurun ama ha. Ali ve Alper gülerek kafalarını sallar, ayrılırlar. Görüntü Vedat ile gider. Vedat birer birer izmaritleri toplamaktadır. Gözüne köşe binada duman altı olmuş bir kahvehane takılır. Gülümseyerek kahvehaneye ilerler. 27.KAHVEHANE\İÇ-GÜN Vedat kahvehaneye girmiştir, bütün masaları dolaşarak küllükleri elindeki poşetine doldurmaktadır. Kahvehane sakinleri şaşkın bakışlarla Vedat’ı izlemektedir. Okey oynanan bir masada, Vedat eline küllüğü alır, küllükte yanan bir sigara bulunmaktadır. Vedat sigarayı söndürdükten sonra, küllüğü poşetine doldurur. Sigara sahibi ihtiyar şaşkınlıkla Vedat ile konuşur. HASAN AĞA:(şaşkın)Ne yapıyorsun velet, sigaramı niye söndürdün. VEDAT: Ahın gitmiş vahın kalmış amca, geberip gideceksin hala sigara içiyorsun… Bu söz masadaki diğer ihtiyarların çok hoşuna gitmiştir kahkahalarla gülmektedirler. HASAN AĞA:(Sinirli) Sana mı soracam lan. Zamane bebelerine bak, hiç saygı kalmamış bunlarda. VEHBİ: Çocuk doğru söylüyor, iktidarsızlıkta yapıyormuş bu meret.(gülerek) kuşu öldürme hasan yazıktır. Masadaki her kez gülmektedir, Hasan ağa sinirlenir, Vedat Vehbi’nin yanına gidip, bilmediği okey oyununu ıstakaya bakarak öğrenmeye çalışmaktadır. HASAN AĞA:(sinirli) Hassiktir oradan, kılıbık herif sende. Vehbi istekayı inceleyen Vedat ile konuşur. Vedat’tan taş çekmesini ister Vedat taş çeker çektiği taş okeydir. Vehbi çocuk gibi sevinir. VEHBİ: Çek şurdan bir taş –aha okey çekti valla. Vedat Vehbi’nin ters çevirip istekasına koyduğu taş’a bakarak düşünmektedir. VEDAT:(dalgın-düşünceli) Bu ne ya, nasıl oynanıyor bu. VEHBİ: Senin adın ne çocuk. VEDAT: Vedat. Kundakçı Vedat derler bana. Vehbi kahkahayı bastıktan sonra, çaycıya seslenir. VEHBİ:(bağırır)Yasin, gazoz aç kundakçıya. Vehbi istekasındaki taşlar ile Vedat’a oyun’u anlatmaktadır, Vedat gazozunu içerken dikkatli bir şekilde Vehbi’nin anlattıklarını dinler. 28.BİNA ÖNÜ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Ali ve Alper bina önündeki yol üzerinde meraklı bakışlarla sokağın sonuna doğru bakmaktadır. Ali saatine baktıktan sonra Alper ile konuşur. ALİ: Nerede kaldı bu. ALPER: İzmaritleri toplayarak Ankara’ya kadar gitmiştir Allahın manyağı. Ali kafasını sallar, ALİ:(dalgın) Bir çuval toplamıştır o zaman. Alper kafasını sallayarak Ali’yi onaylar. 29.KAHVEHANE\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Vedat önünde birkaç tane boş gazoz şişesi Vehbi’nin karşısında oturmaktadır. Masanın başı kalabalıklaşmış her kez pür dikkat Vedat’ı seyretmektedir. Vedat bir adet taş çeker istekasına koyar, gülerek istekasını açar. Masadaki herkes’in ağzı açık kalmıştır. VEDAT:(gülümser)Yine ben bittim. VEHBİ: Helal sana ortak. Masadaki şaşkınlar Vedat’ın attığı okeye bakmaktadır. Hızır ve Kâmil yenik ve şaşkındır, masaya bakarak konuşurlar. Vehbi ve Vedat gülmektedir. HIZIR:(çok şaşırmıştır)Okey attı. Hızır karşısındaki ortağıyla konuşur. HIZIR:(sinirli)Lan sabahtan beri taşla diyoruz sana, bebe kaçtır okey vuruyor kafamıza KAMİL: Ne yapıyım çok şanslı. Bir taraflarından bal akıyor veledin. Vedat gülerek masadan kalkar. VEDAT: Ödeyin hesabı, ben gidiyorum. VEHBİ: Yine gel ortak. VEDAT: Gelirim tabi. Bedava gazoz ve bir sürü keriz var burada. Vedat yanına bıraktığı izmarit poşetini alır. Kahve çıkışına doğru ilerlemektedir, yolu üzerindeki masalardaki küllükleri poşetine doldurur. Masadakiler şaşkın şaşkın Vedat’ın arkasından bakmaktadır. HIZIR: Cüceye bak! KAMİL: Kesin taş çalıyor… YANCILAR: Vay anasını be… 30.BİNA İÇİ\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Ali Alper ve Vedat apartman içerisinde bir kapının önünde gülüşmektedir. Vedat elindeki sigara izmarit’i ile dolu poşeti kapıya monte etmekle meşguldür. Poşetin tutmak için kullanılan kısmını kapı tokmağına takar, diğer kısmını da kapı açıldığında poşet yırtılacak şekilde bir çıkıntıya takar. Ali ve Alper gülüşmektedir. ALİ: Hadi çabuk ol, kadın nikotin krizine girdi. ALPER:(gülerek)Tak şunu da ciğerleri bayram etsin. VEDAT: Tamam, oldu işte zile kim basacak. ALPER: Ben basarım, hemen kaçın ha… Alper gönüllü olmuştur Ali ve Vedat biraz uzaklaştıktan sonra, Alper zile basar çocuklar kapının önünden koşarak kaçar. Tiryaki Zehra kapıyı açar. Zehra önce bir şey fark etmez mal gibi boş apartman’ı izlemektedir. Ve Zehra iğrenç izmarit kokusunu almıştır, burnu ile birkaç nefes çeker. Kafasını eğdiğinde yerde evin içine dolmuş izmaritleri görür. Zehra çıldırmıştır. ZEHRA:(sinirli) Allah kahretmesin… Zehra şuurunu kaybetmiş şekilde yerdeki izmaritlere bakarak, dışarı doğru birkaç adım atar. ZEHRA:(bağırır)Vedat, öldüreceğim seni çocuk. Şuranın haline bak. 31.YOL\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Çocuklar yol üzerinde var güçleriyle koşmaktadır… 32.ÇARDAK\DIŞ-İÇ-AKŞAMÜSTÜ Zehra Hanım çıldırmış şekilde bahçeye çıkar, o esnada çardakta oturmakta olan birkaç kadın bulunmaktadır. Zehra bahçede birkaç nara attıktan sonra çardaktaki kadınların yanına gider. ZEHRA:(sağına soluna bakar)Nereye kaçtınız Allahın cezaları, yakalarsam kemiklerinizi kıracağım sizin. Tiryaki Zehra sinirli şekilde çardağa girer, çardaktaki şaşkın kadınlar ne olduğunu anlamaya çalışır. FATMA: Zehra abla ne oldu, niye bağırıyorsun. ZEHRA:(acılar içinde) Allah aşkına gidip benim kapının eşiğine bir bakın. Her tarafa sigara atmışlar. EMİNE:(şaşkın-alaycı)Aa, Bak şu çocukların ettiğine… ZEHRA:(çok sinirli) Yakalasam ah şu Vedat’ı, O Vedat yok mu, o Vedat. Yalattıracağım ona yerleri. Çardak içerisindeki örgücü kadınlar gülüşmektedir, tiryaki Zehra’nın sigara krizi tutmuştur örgücülerden sigara ister. ZEHRA: Sinirden kan beynime sıçradı, bir sigara verin bana. FATMA:(Gülerek)Sigara mı? Al abla al. Yatışırsın biraz. Zehra sinirli şekilde paketi alır bir sigara yakar, adeta sigarayı sömürmektedir… Örgücüler Zehra’ya bakarak gülmektedir. Zehra gülen örgücülere sinirlenir. ZEHRA:(çok sinirli) Ne gülüyorsunuz be, işinize bakın. 33.PARK\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Vedat, Ali ve Alper koşarak park’a girer. Koşmanın vermiş olduğu yorgunlukla bir duvar önüne otururlar. Üçü de gülmektedir. ALİ: Cadı mahalleyi birbirine katmıştır şimdi. ALPER:(alaycı) Bir senelik tütünü var, oturup ziftlensin. Daha ne istiyor. VEDAT:(nefes nefese kalmıştır)Dördüncü murat yaşasaydı bizimle gurur duyardı. Gülüşürler… ALPER: Kesin sana madalya takardı. En çok sen getirdin, nereden buldun o kadar sigarayı. VEDAT:(gülümser)Zehra’ya tütün bulacam diye girmediğim delik kalmadı bugün. Kahveye bile girdim. Ali ve Alper gülmektedir, Vedat’ın birden suratı asılır. Babasının elinden tutmuş elinde uçan balon olan çocuğu dikkatle izlemektedir. Ali, Vedat’ın dalgınlığını bozmak için saçma sapan bir soru sorar. ALİ: Bu balon nasıl uçuyor, ne var onun içinde. VEDAT: Atmosfer basıncından daha düşük basınçlı gaz basıyorlar içine, havadan hafif olduğu için uçuyor. ALİ:(hayranlıkla balona bakmaktadır) Vay be! Alper Ali’yi izlemektedir. ALPER:(Gülümser)Sana bassalar sende uçarsın. Ali Alper’in kafasına şaplak atar. ALİ:(sinirli)Doğru konuş lan. Yine bir baba oğul ilişkisi Vedat düşmüştür, dalgın bakışlarla yürüyenleri izlemektedir. Arka ses Ali ve Alper’in tartışmaları duyulur. ALPER: Sen kaşınıyorsun. ALİ: Sus uyuz, bir oyun bul. Sıra hala sende, hep Vedat’a iteliyorsun. ALPER:(biraz düşünür)Tamam, buldum. Senin kafanı lağımın içine soksak nasıl olur, hoşuna gider mi? bok kafa. Ali, Alper’in üzerine atlar hem boğuşmakta hem de gülüşmektedirler. Vedat ise el ele tutuşup yürüyen baba oğul’un arkasından dalıp gitmiştir. Boş bakışlarla onların gittiği yöne doğru bakmaktadır. ALİ: Ben senin koca kafanı kırmaz mıyım? Şimdi ha. ALPER:(güler)Ali dur ya tamam dur. Sözümü geri aldım vallaha. Son planda Vedat’ın bakışları ile gözden kaybolan el ele tutuşmuş baba oğul’u görürüz. 34.SINIF İÇİ\İÇ-GÜN Alper ile Vedat Nazmiye hanım’ın dersine beden olarak dâhil olmuşlardır. Kafa olarak ikisi de başka diyarlardadır. Kadın ders anlatırken Alper defterine soyut resimler çizer. Vedat ise dalgın ve boş bakışlarla dışarıdaki manzarayı izlemektedir. Nazmiye hoca tahtaya çizdiği soy ağacını göstererek çocuklara bir şeyler söyler. NAZMİYE: Evet, çocuklar hepiniz soy ağacının nasıl yapıldığını öğrendiniz. Bu hafta sonu benim yaptığım gibi bir soy ağacı çıkarmanızı istiyorum. Ve kompozisyon ödevinizi unutmuyorsunuz, bu haftaki konumuz Aile. Ailenizi anlatan bir kompozisyon yazın. Kurallara ve noktalama işaretlerine dikkat ediyoruz anlaşıldı mı? SINIF:(hep bir ağızdan)Eeeevetttttt. Vedat ile Alper birbirlerine bakarken zil çalar. NAZMİYE: Hepinize iyi tatiller çocuklar, çıkabilirsiniz… Nazmiye Hanım sınıftan çıkar, Vedat ile Alper kadının arkasından konuşmaya başlar. VEDAT: Bu kadından da, verdiği ödevlerden de bıktım artık. ALPER: Ağaç çizin dedi, Alper defterine çizdiği soyut çalışmayı Vedat’a gösterir. ALPER:(gülerek)Ben çizdim bak… VEDAT:(şaşkın) Ağaç mı lan o. ALPER: Soyu sopu belli olmayan bir ağaç bu, ben keşfettim. VEDAT: Ver bakayım şunu. Alper koparttığı sayfayı Vedat’a uzatır. ALPER: Al senin olsun VEDAT(Mutlu olmuştur)gerçekten bana mı veriyorsun bu sanat harikasını. ALPER(Gülerek)İmzalıyım mı? VEDAT: imzala. Alper soyut çalışmasının altına adını yazdıktan sonra resmi Vedat’ın önüne koyar. Vedat resmi eline alıp şaşkın şaşkın resmi inceler, masaya koyduğu resmin üzerine soyu sopu olmayan ağaç yazar. VEDAT:(Gülümseyerek resme yoğunlaşır)Çok yaratıcısın, aileni anlatan kompozisyona ne yazacaksın peki. ALPER: Ağabeyimin yatağının altında sakladığı uygunsuz dergileri yazarım, ablamı ve kırıştırdığı oğlanları yazarım. Yazacak çok şey var. VEDAT:(Kafasını kaşır, düşüncelidir)Hadi ya, keşke benimde kardeşlerim olsaydı. Son planda, ağaç ile hiçbir alakası olmayan soyut çalışma kalır. 35.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM Vedat ve ailesi yemek masasında yemeklerini yemektedir. Vedat iştahsız tabağındaki yiyecekleri didikler, birden başını kaldırıp annesi ve babasına yoğunlaşır. —İÇSES—VEDAT: İşte benim ailem… Görüntü Vedat’ın babasını gösterir —İÇSES—VEDAT: Bıyıklı olan babam Murat. Kara Murat. Ben bu adamı gülerken hiç görmedim, işi gücü emirler yağdırmak suyu ver, kumandayı getir, sigara al… Hayata televizyon seyredip çekirdek çitlemek için gelmiş, hiç eğlenceli biri değil. Görüntü yavaşça anneye geçer. —İÇSES—VEDAT: Gözlüklü olan annem Nebahat. Dedikoducu Nebahat. Bir elinde kumanda, bir elinde telefon onun bunun dedikodusunu yapıyor. Kim kimi mıncıklamış, en rüküş kim giyinmiş. Salak kadın programları ve telefon onun hayatı olmuş, asla vazgeçmeyecek. Görüntü anne ve babayı aynı karede gösterir. —İÇSES—VEDAT: Oğullarının edebiyat dehası bir cüce olduğundan haberleri bile yok.(sitemkar) NE! YAZIK MURAT:(Karısına bakarak)Tuzluğu ver. Vedat gülmeye başlar, babası Vedat’ın durup dururken gülmesine sinirlenmiştir. MURAT:(Karısına sorar)Niye gülüyor bu. NEBAHAT: Neden kendisine sormuyorsun, karşında oturuyor işte. Baba sinirli şekilde tuzluğu yemeğinin üzerinde sallarken, Vedat ile konuşur. MURAT: Komik bir şey mi var. VEDAT: Yoo. MURAT: Madem keyfin bu kadar yerinde, seni biraz daha neşelendirelim. İster misin ha. VEDAT:(şaşırmıştır)Olur MURAT: Buradan karşıya taşınıyoruz, Avrupa yakasına. (alaycı)Nasıl güzel bir haber değil mi? şimdi birkaç kutu bulup, eşyaları toplamamıza yardım etmeni istiyorum ne dersin. VEDAT:(ağlamaklı)Durup dururken taşınmak nereden çıktı, ben buradan gitmek istemiyorum. MURAT: Bu evde kararları ben veririm. Uymak zorundasın… Eminim mahalleli bu habere senden daha çok sevinecektir. Vedat elindeki çatalı masaya bırakır ağlayarak masadan kalkar. Görüntü Vedat’ın üzgün yüzü ile onun gittiği oda yönüne doğru gider Arka ses anne ve babanın tartışmaları duyulur. NEBAHAT: Şimdi söylemesen olmaz mıydı? Ağlattın çocuğu. MURAT: Nasıl olsa öğrenmeyecek miydi? Vedat odaya girip sertçe oda kapısını kapatır… 36.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN Vedat bahçede ki merdivenlere oturmuş boş boş etrafa bakmaktadır. Keyifsizdir ve üzgündür. Ali ile Alper yanına gelir. ALİ: Derse girmeyecek misin? VEDAT:(isteksiz) Siz girin… Ben gelmiyorum. ALPER: Nazmiye hoca sana çok kızdı. VEDAT:(şaşırır)Niye kızdı, ben ne yaptım ki. ALPER: Ağaç yerine bok’a benzeyen bir şey çizmişsin. Kadın görünce çıldırdı. Ali ve Alper gülmektedir, Vedat duruşunu hiç bozmaz. VEDAT:(alaycı) O kadın, Sanattan hiç anlamıyor. Okul arkadaşları Arzu yanlarından geçmektedir. Üçü de Arzu’ya bakar. Vedat ağzı açık arkadaşlarını gördükten sonra birden ayağa kalkar. ALPER:(Arzu’ya bakmaktadır)İşte sanat bu… VEDAT: İyi koşan tabloyu alır. ALİ: Git lan işine. ALPER:(Gülümser)Ben varım. Üçü de ayağa kalkmıştır, Ali telaşlıdır, eliyle Arzu’yu gösterir. ALİ: Gidip ona soralım. Bakalım o kimi seviyor. VEDAT: Olmaz, yürü. Üç arkadaş bahçeye iner, sürüdeki dişi için erkekler güç gösterisine hazırdır. Vedat koşulacak mesafeyi tarif ederken Ali’nin gözleri dişidedir. Yarış başlar, var güçleriyle koşmaktadırlar. Bitiş çizgisini Alper görür. Güç gösterini kazanan erkek gülerek dişinin yanına giderken Ali’nin acı dolu bakışları görünür. VEDAT:(giden Alper’e bakarak) İyi koştu. ALİ:(ağlamaklı)Bundan sonra ne yapıyorsanız yapın. Ben yokum artık! Ali sinirli bir şekilde Vedat’ın yanından uzaklaşır… Vedat boş boş Ali’nin arkasından bakmaktadır. Nefesi kesilmiş ve yorgundur, olduğu yerde oturup kalır. 37.BİNA İÇİ\İÇ-GÜN Alper elindeki plaket ile merdivenleri tırmanmaktadır, bir kapı önünde durur. Zile basar. Ali kapıyı açar. ALPER: Gelsene oğlum, Vedat gidiyor. ALİ:(Küskün)Giderse gitsin ne yapayım. ALPER:(Sinirlenir)Sen ne biçim arkadaşsın, sattın ulan ikimizi de. ALİ: (plaket’i gösterir)golünü de atmışsın, git çalmaya devam et. Her şeyi çalıyorsun sen. ALPER: Gelmesen gelme be, senle mi uğraşacam. Alper hızla merdivenleri iner. Ali açık kapıdan Alper’in gidişine bakmaktadır. 38.BİNA ÖNÜ-ÇARDAK\DIŞ-GÜN Apartmanın önünde eşya yüklü kamyon ve eşyaları taşıyan işçiler görünür. Çardak içerisinde, Rüstem ve Emine üzgün Vedat’ı avutmaktadır. RÜSTEM: Kendini boş yere üzüyorsun be Vedat. Ne olmuş taşınıyorsan. Dünyanın sonu değil ya bu. EMİNE: Tabi ya, ne zaman istersen gelirsin. Arkadaşların kaçmıyor, onlar hep buradalar zaten. Vedat kafasını kaldırıp Rüstem ile Emine hanım’a bakmaktadır. VEDAT:(üzgün)Çok uzağa taşınıyoruz Emine teyze, artık her şey bitti. Okulum bile değişti. RÜSTEM:(dalgın) uzaklar çok uzak değildir aslında. VEDAT: nasıl? RÜSTEM: Benim kızım Almanyada ama hiç uzak değil. Sen şunun şurasında karşıya gidiyorsun. VEDAT:(şaşırmıştır)Almanya uzak değil mi? Rüstem’in anlatırken gözleri dolar, karısı ağlamaktadır. RÜSTEM: Postacı bana ondan bir mektup getiriyor, okurken o sanki yanımda, kokusu her şeyi kâğıda sinmiş. Mektubun içine torunlarımın resimlerini koyuyor. Resimlere bakarken bizim haytalarla sanki parklarda bahçelerde geziyorum. Vedat’ın asık yüzü gülmeye başlamıştır. Heyecanlı bir şekilde Rüstem’in anlattıklarını dinler. VEDAT: onları özlemiyor musun, resimlere bakınca. RÜSTEM:(Ağlamaklı) Birini özlediğinde yanına bir resim al, özlemin diner. Özlediğin yanında olur. EMİNE: tabi ya fotoğraf makinen ile ne güzel resimler çektin buralarda. Onlara baktığın her an biz senin yanındayız. Rüstem ağlamaktadır, gözlerini ovuşturur. RÜSTEM: Seni özleyenleri de unutma, yaz onlara. Yazdığın her satırda sen onların yanında olursun. Bizi unutma Vedat… Vedat heyecanlanır ayağa kalkar VEDAT: Mektup yazabiliyorum, fotoğraflarımda var ben aslında buradayım… Öyle değil mi? RÜSTEM: Sen çok zeki bir çocuksun. Her şeyin üstesinden gelecek gücün var Allaha şükürler olsun. VEDAT: Fotoğraf makinemi alayım. Bekleyin burada. Vedat koşarak çardaktan çıkar. Emine ile Rüstem Vedat çıktıktan sonra mektup konusunu konuşmaya devam eder. EMİNE: Bizim kız ne zaman mektup yazdı bey. RÜSTEM: Hiç yazmadı ki… 39.BİNA ÖNÜ-DIŞ-GÜN Eşyaların taşınma işlemi bitmiş, Ali hariç her kez Vedat’ı uğurlamak için yerini almıştır. Alper üzgün bir halde kamyona çok yakın bir yerde beton duvara yaslanmış, elindeki plaket’i incelemektedir. —İÇSES—ALPER: yenilmedik, bizi kimse yenemez… Vedat, Rüstem Bey ve Emine hanımın elini öper. Alper’in oturduğu yere yönelir. Oturmakta olan Alper’e elini uzatır onu çekerek ayağa kaldırır. Sarılırlar, Alper cebinden bir adet anahtarlık çıkarır anahtarlığı Vedat’a verir. Vedat sarı lacivert anahtarlığı incelerken Alper kafasını karşı binaya çevirir. Ağlayarak dışarı çıkan Ali’yi görür. ALPER:(sevinçli) Ali geliyor… Ali yanlarına gelir, Vedat ile sarılırlar. Vedat’ta ağlamaya başlar. Alper elindeki plaket’i Vedat’a verir. ALPER: Al, senin için okuldan araklamıştım. Vedat plaket’i alıp bir müddet inceler, sonrada Ali’ye uzatır. VEDAT:(gülme-ağlama) Eskiciye satma bunu da. ALİ:(gülme-ağlama)Çalıntı mal almıyorlar zaten. Vedat eşya yüklenen kamyonun arkasına biner, kendisine bakanlara el sallamaktadır. Emine hanım elindeki suyu giden kamyonun arkasından döker. Alper hariç her kez ağlamaktadır. Görüntü son bir kez kamyon arkasındaki eşyalar arasında ağlayan Vedat’ı gösterir. Vedat, Alper’in verdiği anahtarlığa bakarak ağlamaktadır. 14 YIL SONRA 40.DOKTOR ODA\İÇ-GÜN Aynı anahtarlık ile başlar görüntü. Vedat anahtarlığa boş boş bakmaktadır. Doktor masasının hemen önündeki koltuğa oturmuş tepkisiz mimiksiz arabasının anahtarını taktığı anahtarlığı, gözlerini kırpmadan izler. Boş olan doktor koltuğunun sahibi elindeki evraklara bakarak içeri girer. METİN: kusura bakma Vedat seni beklettim, hiç olmadık yerden bir şeyler çıkıyor. Vedat tepkisizdir elindeki anahtarlığı incelemeye devam eder. Dr. Metin evrakları masaya bırakıp Vedat’ın karşısına oturur. Önündeki reçeteye bir şeyler yazar reçete sayfasını kopartıp masada kenarda bir yere bırakır. METİN: kendini nasıl hissediyorsun. İstifini bozmaz anahtarlığa bakarak konuşur. VEDAT: Soyu sopu belli olmayan bir ağaç gibi hissediyorum. METİN: Hadi, yapma Vedat. Senin bir suçun yok. Vedat anahtarlığı masaya bırakıp, doktorun gözlerinin içine bakar sinirlidir. VEDAT:(çok sinirli)Ailen sana uygun verici olur, dokularınız uyuşur dedin. Test yapalım dedin. Ve hayatımın yalanını ortaya çıkardın. Kutlarım, beni bu yalanla ölmekten kurtardın. METİN:(bağırır)Sakinleş biraz tamam mı? İyice koptun gittin ya. VEDAT: Her şeyi denedik. Allahın belası ilaçlar, kemoterapi… Tek şansımız kara Murat’tı, oda sahte gözyaşlarıyla ben aslında senin gerçek baban değilim deyiverdi. Böyle şeyler sadece salak Türk filmlerinde olur sanırdım. Doktor Metin sinirlenip ayağa kalkar masaya bıraktığı evrakları eline alır. METİN: Bu dosyaları görüyor musun? Bunların hepsinde ayrı bir Türk filmi var. Hepsinin hikâyeleri geçmişleri gelecekleri var. Hiçbiri de senin kadar şanslı değil. En azından sana uygun verici bulundu. Dosyaları Vedat’ın önüne atar. Vedat masadaki dosyalara bakmaktadır. VEDAT: Ne yapmamı istiyorsun. METİN: Tutun biraz tamam mı? Yok, mu seni güldüren eğlendiren bir şeyler. Gencecik adamsın ölmeden mezara koydun kendini. Vedat masadaki anahtarlığı alır, anahtarlığa bakarak konuşur. VEDAT: gülmekten karnıma ağrılar girdiği zamanları hatırlıyorum… Sonrada bir Sürekli duvarın başımızı önüne belaya oturup gülerdik. Gerçekten güzel günlerdi. sokardık. kahkahalarla Metin koltuğuna oturur. Vedat gitmek için hazırlığını yapmaktadır anahtarlığını cebine koyar ayağa kalkar. Kapıya yönelir çıkış kapısını açar. Metin Vedat’ın unuttuğu reçeteyi eline alıp seslenir. METİN: Vedat Vedat açtığı kapıdan kendisini çağıran doktora doğru ilerler, doktorun elindeki reçeteyi alır. METİN:(Vedat’ın gözlerinin içine bakarak) Başını belaya sok. Vedat reçeteyi alıp kapıya doğru ilerlemektedir, çok şaşkındır. Gülümseyerek kapıdan dışarı çıkar. 41.KAPALI HAVUZ\DIŞ\İÇ-GÜN 28’li yaşlarda sportmen bir erkek, kapı önünde üzerinde ıslak şortu ile sigara içmektedir. Hem vücudu hem ağzı titreyen sportmen bay, yarısına kadar içebildiği sigarayı yere atar. Kapı açılır havuzu görürüz. Ali hızlı adımlarla havuza yönelir balıklama dalış yapar ve hızla yüzmeye başlar. Havuzun diğer tarafında görünür. Yorulan bedenini havuzun duvarına yaslar. —İÇSES—ALİ: Sigarayı bırakıyorum artık. Böyle giderse Ya kanserden ya da zatüreden gidecem. Komik şortu ve boynunda kalın altın zinciri ile İsmail, havuz dışından Ali’yi izlemektedir. İSMAİL: Yakında yüzgeçlerin çıkacak. Ali şaşkın bakışlarla tepesinde dikilen İsmail’e bakmaktadır. Baştan aşağı süzer İsmail’i. İsmail’in şortunda gözleri süzme işini bırakır. ALİ: Nereden vardın bu kanıya. Baban balıkçılık sektörüne mi el attı yoksa. İsmail pişkin pişkin gülmektedir. İSMAİL: seni ne zaman görsem suyun içindesin. Dikkat et de bir yerlerin buruşmasın. ALİ:(alaycı) Sende şortuna dikkat et. Karşı cinsten biri görmesin. Üstünü başını parçalarlar Allah göstermesin. İSMAİL:(Vücuduna bakmaktadır) Çok çekiciyim değil mi? ALİ: Gerçekten öyle, boynunda ki altın zincirde karizmana karizma katmış. Plajların gözde krosu. İsmail boynundaki altın zincire baktıktan sonra, inek gibi suya atlar. Atlayışında ne bir estetik nede bir artistlik vardır. Göbeğinin şaklama sesi duyulur. Suyun içinde Ali’yi yakalar. Salak su şakalarından yapmaya başlar. Ali’yi suya çekip şakadan boğmaya çalışır. İSMAİL: Kıro ha! Sen kroyu görürsün. Gel buraya kaçma… Ali suyun içinde İsmail’den kurtulmaya çalışmaktadır. O esnada görüntü havuz içerisinde yüzmekte olan iki bilmiş velet’in olduğu yere gider. Çocuklar şaşkın bakışlarla Ali ve İsmail’in boğuşmasını izlemektedir. ALİ:(gülerek)İsmail bıraksana oğlum, yapma lan… İSMAİL: Boğacam… Harun şaşkın şaşkın arkadaşına sorar. HARUN: ne yapıyor bunlar. ÖZGÜR: Bir kadın dergisinde okumuştum. Her erkek, biraz çocuk ruhlu olurmuş. Kadınlar böyle tiplerden hoşlanıyor. Harun şaşırmıştır kafasını gözünü kaşır. HARUN: Hadi ya! Kadınlar ne buluyor böyle dingillerde. Harun yüzerek yaklaşmak ister, Özgür heyecanlanır ÖZGÜR: Yaklaşma onlara, şimdi deve güreşi falan yapmak isterler. HARUN: O ne ki! ÖZGÜR: Bunlar gibi develerin keşfettiği aptal bir su sporu. HARUN: yaa ÖZGÜR: Amaçsız bir oyun işte puan yok bir şey yok. İnternette hareketli görüntü öldürmekten daha zevkli ne olabilir ki. HARUN: Kan görmek istiyorsun sen. Deve güreşi daha insancıl bir oyun olmalı. İsmail ve Ali suyun içinde güreşmeye devam etmektedir. Çocuklar ise çocuk ruhlu kazmaların oyununu dikkatle izlemeye devam etmektedir. Özgür boğuşan İsmail ile Ali’yi işaret eder. ÖZGÜR: İnsana benziyor mu bunlar. HARUN: Demek ki kadınlar hayvan seviyor. Bizde bunlar gibi olmalıyız… Özgür gülerek kafasını sallar… 42.ŞİRKET 2.KAT\İÇ-GÜN Karşılıklı masalar ve bilgisayarları başında çalışanlar görünür. Bütün çalışanlar gürültü gelen masaya doğru bakmaktadır. Çaycı çayları dağıtırken her kez Alper’in gür sesine odaklanmıştır. Alper telefonda konuşmaktadır ve sinirlidir. ALPER: Ya kardeşim para benim param değil mi? malı istediğim yerden alırım sana ne ya allah allah.(bir müddet dinler) İki Dakka dinle be adam, hay ben senin ağzına yüzüne…(İyice sinirlenir) Sus kapat telefonu kapat. Alper Telefonu kapatır, meraklı çaycı hemen masanın başına gelir. Masaya çay bırakır. ÇAYCI:(Şaşkındır)Alper Bey hayırdır. Bir durum mu var. ALPER: Küfür ediyor terbiyesiz herif. Çaycı gülmektedir, birden bakışları koridordan geçen havalı hatun Zuhal’e kayar. Alper de çaycının baktığı yere doğru bakmaktadır. Zuhal önlerinden geçer. ALPER: Şunda ki havaya bak. ÇAYCI: Allah sahibine bağışlasın, güzel kız. ALPER: Aman benden uzak olsun. Birinden daha yeni kurtuldum. Bu kadınlarla uğraşmak zor iş. Çaycı gülerek kafasını sallar. ÇAYCI: Bilmez miyim? ALPER: Sen evliydin değil mi abi. ÇAYCI: Tam yirmi sene oldu. ALPER: Allah sana sabır versin. Bunların ne dırdırı biter ne isteği. Ben iki sene zor dayandım. Çaycı elindeki tepsiye bakmaktadır ÇAYCI: Neyse çaylar soğuyor ben şunları dağıtayım. Alper kafasını sallar telefonu çalmaktadır, telefonu açar. ALPER:(çok sinirli) Lan yine mi sen. Bedava mal versen almam senden, ne yapışkan adammışsın ya. Bir müddet karşı taraftaki adamı dinler. Sinirlenmiştir. ALPER: Hassiktir. Alper telefonu şiddetli bir şekilde kapatır. 42.ŞİRKET LAVABO\İÇ-GÜN Zuhal yeni başladığı işyerinde, işini gücünü bırakmış ayna karşısında süslenmektedir. Yan aynaya bir süslü daha gelir. Arzu Saçını başını düzeltirken yeni eleman ile muhabbet kurmaya çalışır. ARZU: İşe yeni başladın galiba. ZUHAL: üç gün oldu, ikinci katta yönetici asistanıyım. Arzu gülümser, Zuhal ile ayna vasıtasıyla göz teması kurar. ARZU: Alper ile aynı kattasın yani. ZUHAL:(şaşkın) Alper? ARZU: Satın alma bölümünde çalışıyor. Benim eski eşim. İki hafta önce boşandık. ZUHAL: Şu telefonda sürekli bağırarak konuşan biri var o mu? ARZU:(Güler yüzlü) ta kendisi. ZUHAL: neden boşandınız. ARZU:(gülümser) Saymakla bitmez ki.(ciddi) Seni uyarmak istedim. Çok kaba saba biridir işin düşmedikçe yanından bile geçme. Zuhal işini bitirmiştir, çantasını alır. ZUHAL: uyardığın için sağ ol(elini uzatır)ben Zuhal. ARZU: memnun oldum, ismim Arzu. Muhasebede işin olursa beklerim. ZUHAL: görüşürüz. Arzu gülümseyerek başını sallar… Giden Zuhal’i baştan aşağı süzer. ARZU: Görüşürüz. 43.KAPALI HAVUZ\DIŞ-GÜN Ali ve İsmail havuz çıkışı otopark’a doğru yürümektedir. İsmail havlu ile saçlarını kurularken, Ali cep telefonuna gelen mesajı okur. İsmail’e bakar. ALİ: Hadi görüşürüz kıro İSMAİL:(sitemkâr)Nereye gidiyorsun, yeni aldığım arabayla gezecektik hani. Piyasaya akacaktık, eller havaya yapıp oraya buraya peçete atacaktık. ALİ:(Gülümser)başka zaman gideriz. Toplantıya yetişmem lazım… İsmail çantasını yere atar. Üzerinde bir şeyler aramaktadır ceplerini karıştırır. İSMAİL: Nerede lan bu. Ali İsmail’e bakmaktadır. İsmail’in ne aradığını anlamıştır. Cebinden bir paket sigara çıkarır İsmail’e verir. İsmail mutlu olmuştur. Ali’den aldığı paketten bir adet sigara alır, sigarayı yakar. Aracına doğru giden Ali’nin peşinden koşar. İsmail Paket’i Ali’ye uzatır. İSMAİL: Alsana oğlum, paket ağzına kadar sigara dolu. ALİ:(gülümser) Sende kalsın sigarayı bıraktım. İsmail şaşırmıştır. Ali adımlarını hızlandırarak aracına yaklaşır. Bagajı açar spor çantasını bagajına fırlatır. Şoför koltuğuna oturup İsmail’e korna çaldıktan sonra otoparktan ayrılır. İsmail giden aracın arkasından bakmaktadır. —İÇSES—İSMAİL: Sattın beni kıytırık kaşara. Alacağın olsun Ali. 44.ŞİRKET\İÇ-GÜN Alper bilgisayarının başında çalışmaktadır. Cep telefonuna gözü kayar. Gelen mesajı görüp okur. Telaşlanır çıkmaya hazırlanır. Bilgisayarı kapatır anahtarlarını aldıktan sonra ayağa kalkar. Yürürken masasına bakarak unuttuğu bir şey kalıp kalmadığını kontrol etmektedir. Koridorda alımlı hatun Zuhal ile çarpışır. ZUHAL: Ahh! Yavaş olsana ALPER: afedersin, görmedim. Zuhal ayağına bakmaktadır, acı çektiği yüzünden anlaşılmaktadır. ZUHAL: Dikkat etsene biraz, ayağımı ezdin. ALPER: Özür diledik ya, niye uzatıyorsun. ZUHAL: Çok naziksin ALPER:(sinirli) Çattık ya akşam akşam… Alper söylenerek Zuhal’ın yanından uzaklaşmaktadır. Zuhal arkasından seslenir. ZUHAL: Eski eşin haklıymış, senin gibi kaba biriyle evli kalmak zor olmalı. Alper sinirlenmiştir geri dönüş yapıp, Zuhal’in karşısına dikilir. ALPER: İşin icabı böyle şeylere karışmaman gerekir. Patronların gelirleri, onlarla vakit geçirilecek yerler, para söğüşlemenin yolları. Bunlarla ilgilensene. Sana ne benim eski eşimden. İşine bak Zuhal Alper’in tepkisine çok şaşırmıştır. ZUHAL:(şaşkın) Sen ne dediğinin farkında mısın? ALPER: Farkındayım, varsa bir sendikanız, meslek birliğiniz git beni oraya şikâyet et. Alper sinirle bir şekilde oradan ayrılır, koridorda yürümektedir. Zuhal arkasından bakmaktadır. —İÇSES—ZUHAL: Yazık, karısı nasıl dayanmış bu adama. 45.TEPE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ İstanbul’u tepeden gören bir düzlük park etmiş tek araç görünür. Vedat dışarıda güzel manzarayı izlemektedir. Aracına yaklaşır camdan içeri elini sokar torpidodan su şişesini alır. Aracın ön kısmına ilerler, arabanın ön kaput kısmına oturur. Cebinden ilaç kutusunu çıkarır, bir ilaç alıp ağzına atar. Su dolu şişeyi dibine kadar içer. Su şişesini yan tarafına fırlatır. Biraz etrafa baktıktan sonra, cebinden cep telefonunu çıkarır. Kapatma düğmesine bastığı telefon’u önündeki boş toprak zemine atar. Yaklaşan başka bir araç görünür. Ali aracını Vedat’ın aracının yanına park eder. Ali dışarı çıkar Vedat’ın elini sıktıktan sonra kendi aracının üst kısmına oturur. ALİ: Nasıl gidiyor VEDAT: İyi sende ne var ne yok. Ali cep telefonunu çıkartıp kapatma düğmesine basar. Telefon’u yerdeki Vedat’ın telefonunun bulunduğu noktaya doğru fırlatır. ALİ: Sen telefonunu mu değiştirdin. VEDAT:(Gülümser)evet, diğeri baya yıpranmıştı. ALİ: Epeydir görüşmüyoruz. VEDAT: öyle, anlatsana neler yapıyorsun ALİ: Her şey monoton, sürekli havuza gidiyorum. Sadece yüzerken güzel zaman geçiyor. VEDAT: madem güzel zaman geçiyor beraber gider miyiz? Sen, Ben, Alper… ALİ: gideriz tabi, neden olmasın. Sizi İsmail ile tanıştırırım.(gülerek)Abi çok matrak adam ya. Bizim Alper’in bir üst modeli. Araç sesi duyulur. Vedat arka tarafına sesin geldiği yöne doğru bakmaktadır, Ali’ye dönerek VEDAT: Geldi senin ki. Üçüncü araç gelmiştir. Alper aracını, Vedat’ın aracı ortada kalacak şekilde park eder. Gülerek dışarı çıkar. Arkadaşlarının elini sıkmak için onlara yaklaşır. VEDAT: İyi adam lafının üstüne gelirmiş. Alper ve Ali el sıkışmaktadır. ALİ: Bu mu iyi adam. Ben çomağı hazırlamıştım aslında. Gülüşmektedirler. ALPER: Ne kötülüğümü gördünüz, ben iyi bir adamım. ALİ:(alaycı) Eminim Arzu da öyle düşünüyordur. Alper yerdeki telefonların başındadır. Cebinden kendi telefonunu çıkarır. Telefon’u kapatıp yerdeki telefonların olduğu yere atar. Düşüncelidir. ALPER: Biz boşandık. Ali ile Vedat çok şaşırmıştır, onların şaşkın bakışlarıyla Alper geldiği aracın üst kısmına oturur. VEDAT: şaka mı bu ALPER: Ben ciddiyim. ALİ: derdiniz neydi ALPER: Şiddetli geçinememe sıkıntısı, bir celsede bitti. ALİ:(gülerek kafasını sallar) İşe bak. Vedat cebinden sigara paketini çıkarıp, sıkıntılı Alper’e sigara uzatır. Alper sigarayı alır. Vedat paketi Ali’ye uzatır Ali sigara teklifini geri çevirir. ALİ: sigarayı bıraktım. Vedat ile Alper şaşırmıştır. VEDAT: bıraktın mı? Ne zaman. ALİ: Bugün. Alper içtiği sigarayı gösterir. ALPER: Bu boku bizle ilk tanıştıran sendin, şimdi geçmiş karşımıza ben bıraktım diyorsun. ALİ:(Gülümser)Hatırlıyor musun? ALPER: pis keş bizi önce mahalleden uzaklaştırdın. Parktaki duvarın önüne oturduk. Sen ışıl ışıl parlayan paketi çıkardın, sonrada kamışı verdin elimize. O günden beri elimizden düşmüyor. Üçü de gülmektedir. Alper Vedat’a döner ALPER: Ben karıyı bıraktım.(Ali’yi gösterir) Bu sigarayı bıraktı. Sen neyi bıraktın çok merak ediyorum. Vedat düşüncelere dalmıştır, Ali ve Alper gülmektedir. VEDAT:(dalgın) Bütün Yalanları arkamda bıraktım. ALPER:(şaşkın)Yalan mı? Vedat şaşıran Alper’e dönerek. VEDAT:(düşünceli) hani sen bir resim çizmiştin. Soyu sopu belli olmayan bir ağaç resmi. O ağaç benmişim aslında. ALPER:(şaşkın) Ne diyorsun oğlum sen ne ağacı. VEDAT: Beni evlat edinmişler. Alper ve Ali şok olmuştur. Buz gibi havayı Ali’nin sözleri bozar. ALİ: Bıyıklı sana hiç benzemiyordu zaten. ALPER:(şaşkındır)Bıyıklı babası değilmiş… Baban kim öyleyse miki maus mu? ALİ:(alaycı) yok sıpaydırmen.(sinirli) Şakanın sırası mı koca kafa. Vedat Ciddi bir şey anlatıyor. VEDAT:(Gülümser, oturduğu yerden kalkar)kim olduklarını bende bilmiyorum, ölmüşler zaten. Onlar öldükten sonra beni paket yapıp bıyıklıya vermişler. ALİ: zor olmalı, attığın mesajdan anlamıştım zaten ters bir şeyler olduğunu. VEDAT: Anlatacak çok şey var daha. ALİ: Anlat hadi, Seni dinliyoruz… Vedat bir müddet etrafa bakıp düşündükten sonra, VEDAT: (ağlamaklı)ben çocukluğumu özledim. Ali ve Alper oturdukları yerden kalkıp Vedat’ın yanına gider. ALPER: Çok çabuk büyüdük. ALİ: zamanı geriye çeviremezsiniz. VEDAT:(gülümser) Kaldığımız yerden devam edebiliriz. ALİ:(şaşkın) Nasıl VEDAT: Sıra kimde kalmıştı en son. Ali ve Alper şaşırmış halde birbirlerine bakmaktadır. ALPER: bende değildi Gülüşürler… ALİ: Başımızı belaya sokacağız ha, bu yaştan sonra… VEDAT: Bir planım var. ALPER:(Gülümser)ben varım. Alper ve Vedat Ali’ye bakmaktadır. Ali bir müddet düşünür. ALİ: iyi anlat hadi VEDAT: buraya gelmeden önce alışveriş merkezine uğramıştım, orada aklıma geldi. Para ve kredi kartı olmadan nasıl alışveriş yapılır acaba diye düşündüm kendi kendime… Gülüşürler… ALPER: Eee, Vedat planının ayrıntılarını anlatmaya koyulur. Ali ve Alper araçlarının kaputuna oturup Vedat’ın anlattıklarına yoğunlaşmıştır. Arkadaşları hem gülmekte hemde can kulağıyla Vedat’ı dinlemektedir. 46.KAPALI HAVUZ\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Havuzda gülüşme ve bağrışma sesleri duyulur. İsmail ile Özgür, Ali ve Harun’a karşı deve güreşi yapmaktadır. Yeni yetme veletler’in keyifleri yerindedir. Yaşlılar çocukları sırtlarına almış kapışmaktadır. Galip İsmail özgür ikilisi olur. İsmail ile Özgür sevinirken, Ali Harun ile konuşmaktadır. ALİ: yine çöktün… HARUN: Abi hadi bir daha ya ne olur. Özgür İsmail’in boynundadır, Harun’a laf atar. ÖZGÜR:(gülerek)süt oğlan, güreşmeyi öğren de gel… İsmail boynundaki Özgür’ü havuza fırlatır. İSMAİL: İn lan aşşa, yeter. HARUN: Deve güreşini develer kazanır zaten. Ali gülerek İsmail’e bakar ALİ: çocuk sana diyor deve. Özgür İsmail’e bakmaktadır, kadınlar hakkında sorular sormaya başlar. İsmail uzak olduğu konularda çocuğa cevap vermekte zorlanır. ÖZGÜR: Abi senin kız arkadaşın var mı? İSMAİL: Ohoo, bir sürü… ALİ:(gülümser)Onları sormuyor, kız arkadaş dedi duymadın mı? İSMAİL: Niye lan, onlar sayılmıyor mu? ALİ: parayla yaşadığın, aşk sayılmaz tabi. Harun ile Özgür şaşırmıştır birbirlerine bakmaktadır. ÖZGÜR: Hani kadınlar hayvan severdi, parasıyla alıyormuş bunlar. Bu soru karşısında Harun takılıp kalmıştır, Ali ile İsmail kahkahalarla gülmektedir. Ali saatine bakıp İsmail ile konuşur. ALİ: Benim gitmem lazım. İsmail eliyle havuzdaki suları Ali’nin suratına atmaktadır. İSMAİL: bende geliyorum. ALİ: Çocuk gibisin ya, niye su atıyorsun… Özgür ile Harun İsmail ile birlik olup Ali’yi sulamaktadırlar. Havuz içinde gülüşme sesleri duyulur. ALİ: Lan durun! Boğarım hepinizi ha. Ali baş edemeyeceğini anlayıp havuz dışına doğru yüzmeye karar verir. ÖZGÜR:(gülerek) Kaçtı korkak Havuzdakiler giden Ali’nin arkasından gülmektedir. Ali gittikten sonra birbirlerine su atmaya başlamıştır havuzdaki üç kişi. 47.ŞİRKET\İÇ-AKŞAM Alper yorulmuş halde bilgisayarının karşısında oturmaktadır. Bilgisayarını kapatıp çıkmak için hazırlanır. Koridorda yürüyerek kendisine doğru gelmekte olan Arzu’yu görür. ALPER:(Alaycı)O kimler gelmiş, Arzu hanım hangi rüzgâr attı sizi buraya. ARZU: aynı binada çalışıyoruz, çıkarken evdeki eşyalarını hatırlatmak istedim. ALPER: kaçmıyoruz ya, alırız. ARZU:(sitemkâr)Bugün başka bir işin var mı? Beraber gidelim topla eşyalarını. Sende kurtul bende kurtulayım. Alper ile Arzu’nun konuşmalarına koridordan geçen Zuhal de dâhil olur. Çaktırmadan dinlemeye çalışır. ALPER: Çok isterdim. Başka zaman inşallah. Alper anahtarlarını alıp masadan uzaklaşmaktadır. ARZU:(Sinirli)nereye gidiyorsun. ALPER: Alışverişe gidiyorum, bedelsiz mal ve hizmet satın alacağım. Arzu üzgün şekilde giden Alper’in arkasından bakmaktadır. Zuhal Arzu’nun yanına gelir. ZUHAL: iyi misin? ARZU:(başını sallar)evet sağ ol. ZUHAL: Bana da hep kötü davranıyor. Alper çok keyiflidir elindeki anahtarları havaya atıp eliyle yakalamaktadır. Koridorda yürüyerek gözden kaybolur. 48.KAPALI HAVUZ\DIŞ-AKŞAM Ali ve İsmail yürüyerek otopark’a gitmektedir. İsmail saçını havlu ile kuruturken Ali cep telefonuna gelen mesajı okumakla meşguldür. Arabalara yaklaşmışlardır Ali gülümseyerek telefonu cebine koyar. İSMAİL: ne oldu, niye pis pis gülüyorsun. ALİ: Yok bir şey. İsmail kafasını kuruttuğu havluyu amaçsızca elinde sallamaktadır. iyice İSMAİL: Ben anladım. Yeni hatun yaptın. Kız ne yazdıysa hoşuna gitti. Arabaların yanına gelmişlerdir, bağajları açıp çantalarını bagajlara koyarlar. ALİ: Kız falan yok, alışverişe gidiyorum. İSMAİL: Bende geliyorum. ALİ:(Gülerek)İsmail kaşınıyorsun. İSMAİL: Alışveriş yapacağım, hadi gidelim ALİ: Tamam gel lan gidiyoruz. İsmail mutlu olmuştur gülerek aracına biner kapıyı kapatır. Ali gülümseyerek İsmail’e bakmaktadır. —İÇSES—ALİ: Alışveriş yapacakmış gel de gör alışverişi. Ali arabasının kapısını açıp aracına oturur. İki araç arka arkaya otoparktan çıkarken görünür. 49.ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÖN KISIM\DIŞ-AKŞAM Alışveriş merkezi önünde demir korkuluklara yaslanmış Vedat görünür. Alpler gülümseyerek Vedat’a doğru ilerlemektedir. El sıkışırlar Alper de sırtı demir korkuluklara gelecek şekilde Vedat ile aynı pozisyonu alır. VEDAT: alışveriş çılgınlığına hazır mısın? ALPER:(Gülümser)çok heyecanlıyım. Zamanı geri sarmak gibi bir şey bu. Hep zaman bizi tüketecek değil ya. VEDAT: Arzu ile neden boşandınız, ne oldu… ALPER:(üzgün) Yürümedi Vedat, olmadı… Zaman sevgileri bile tüketiyor. Yapayalnız kalıyorsun. VEDAT:(şaşırmıştır)yalnız mı kalıyorsun. ALPER: Çokta yalnız sayılmaz. Ucuz bir pansiyon buldum. Travesti arkadaşlarım var. Sabahları helva ekmek çay, bana onlar bakıyor. Vedat gülmektedir, birden aklına bir şey gelir heyecanlı şekilde aklına gelen’i Alper ile paylaşır. VEDAT: salonunda top oynayabileceğimiz koskoca bir ev var bana kalan. Tek başıma sıkılıyordum zaten… Alper çok mutlu olmuştur ALPER:(heyecanlı)sen ciddi misin? Vedat başını sallar… Ali ve İsmail arkadaşlarının yanına doğru gelmektedir, yürürken kendi aralarında konuşurlar. Ali beklemekte olan Alper ve Vedat’ı gösterir. ALİ: Hah oradalar işte İSMAİL: Kim onlar. ALİ: onlarda alışverişe geldi. Ali ile İsmail buluşma yerine varmıştır. Ali arkadaşlarına İsmail’i tanıtır. ALPER:(sitemkâr) nerede kaldın sen. ALİ: Üzgünüm biraz geç kaldım, ha bu arada bir misafirimiz var İsmail. Siz ona kısaca kıro diyebilirsiniz. Gülüşmektedirler el sıkışıp, tanışırlar… Alper yaslandığı korkuluktan doğrulur ALPER: Pekâlâ İsmail üzerinde para veya kredi kartı var mı? İsmail cebinden para dolu cüzdanı çıkarır, gülerek Alper’e verir. İSMAİL: Olmaz mı? ayıb ettin. Alper şaşkın şaşkın cüzdan içindeki para ve kredi kartlarına baktıktan sonra cüzdan’ı Vedat’a verir. Vedat cüzdan’a baktıktan sonra cüzdanı Ali’ye uzatır. VEDAT: para var bunun üzerinde. Ali İsmail ile konuşur. ALİ: İsmail cüzdanı arabaya bırak. İSMAİL: (şaşırmıştır)neden. ALİ: Aldığın her şeyi biz ısmarlıyoruz. İsmail şaşkındır, cüzdana bakarak aracına doğru ilerler. Gülüşen Ali Vedat ve Alper İsmail hakkında konuşmaya başlar. ALPER: Nereden buldun bunu. ALİ: Kendisi kaşındı. Vedat saatini kontrol ettikten sonra talimatları verir. VEDAT: Hepimiz aynı reyona gitmeyelim. Ben şarküteri, Ali sen meyve sebze bakliyat, Alper sende içecek reyonuna git ne bulursan al. ALİ: İsmail? VEDAT: oda temizlik reyonuna gitsin. Yaklaşmakta olan İsmail görünür her kez giriş kapısına yönelir. 50.MARKET\İÇ-AKŞAM Dört arkadaş alışveriş arabalarının başında gülüşmektedir. İsmail şaşkındır, Ali ona gitmesi gereken yeri anlatır. Arabasını alan kendi mıntıkasına doğru gider. İsmail Ali ile konuşur. İSMAİL: Temizlik malzemesi, ne alayım. ALİ: ne bulursan al. Ali kendi mıntıkasına doğru hareket eder. İsmail şaşkın bakışlarla temizlik reyonunu aramaktadır. VEDAT-ŞARKÜTERİ Vedat alışveriş arabasını yarıya kadar doldurmuştur. Onu peynir alırken görürüz reyon elemanı ile konuşur. VEDAT: en iyi peynirin hangisi abı Görevli camekândan bir peynir çeşidini gösterir. GÖREVLİ: çok taze, daha bugün geldi. VEDAT: Tamam, ver o peynirden. GÖREVLİ: Kaç kilo olsun. VEDAT: Ver işte kafana göre dört kişiyiz. Vedat zeytinlerin olduğu kısma doğru ilerlemektedir, görevli Vedat’a seslenir. GÖREVLİ: Kaşar peyniri de istiyor musun? VEDAT: Ver ondanda ver. GÖREVLİ: Eski kaşar mı istiyorsun? VEDAT:(gülerek kaşar olsun. zeytin çeşitlerine bakmaktadır)taze ALİ-MEYVE SEBZE Ali arabasını meyve ve sebzelerle doldurmuştur. Görevli Ali’ye eli ile market içerisinde yer tarifi yapmaktadır. Ali gülerek görevlinin tarif ettiği yere doğru gider. ALPER-İÇECEK Alper hayran bakışlarla arabası içerisindeki içeceklere bakmaktadır. ALPER: Budur ya, cips ile kuruyemişi de aldık mı tamamdır. İSMAİL-TEMİZLİK İsmail deterjanları, bezleri, süngerleri arabasına doldurmuştur. Kadın pedlerinin bulunduğu alanda almak ile almamak arasında kararsız kalmıştır. Pedlerden birini eline alır şaşkın şaşkın inceler. İSMAİL:(gülerek)Ali ne bulursan al dedi alalım. İsmail pedleri arabasının içene atmaya başlar. Bir kaç ped’i çantaya attıktan sonra arabası ile ilerlemeye devam eder. VEDAT-ALPER Vedat ile Alper arabalarını ağzına kadar doldurmuştur. Kasaya doğru ilerlerken yan yana gelirler. Alper Vedat’ın alışveriş arabasına bakmaktadır. ALPER: desene bugün ziyafet var VEDAT:(gülümser) öyle. ALPER:(Alışveriş arabasını gösterir)içkiler benden. VEDAT: iyi iş çıkarmışsın. Gülerek kasaya doğru yolculuğa çıkarlar… ALİ-İSMAİL Ali arabasını doldurmuş İsmail’i aramaktadır, İsmail’i temizlik reyonunda yakalar. İlk önce İsmail’in alışveriş arabasına bakar gördükleri onu baya şaşırtır. ALİ:(çok şaşırmış) İsmail, kadın pedini ne yapacaksın lan. İsmail şaşırmıştır şaşkın bakışlarla doldurduğu arabaya bakmaktadır. ALİ:(gülümser) yürü market kapanacak. Arabalarını kasanın olduğu alana doğru sürerler. VEDAT-ALPER-ALİ-İSMAİL\KASA Vedat ile Alper arabalarını park etmiş beklemektedir. Yanlarına İsmail ile Ali’nin aracı gelir. Alper İsmail’in alışveriş arabasını görünce çok şaşırır. Arabaya yaklaşıp pedleri eline alır. ALPER: Çüş ya oha… Gülüşürler… VEDAT: bırak şu kadın pedlerini, hadi gidelim. Alper kendilerine doğru bakmakta olan güvenlikçileri gösterir. ALPER: üç tane iri yarı güvenlikçi bizi bekliyor orada. ALİ: Korkunun ecele faydası yok, beni takip edin. Alper pedleri aldığı yere koyar. Arabaları kasanın önünde bırakıp çıkışa doğru yönelir. herkez şaşkındır kasiyerler güvenlikler ve İsmail. İsmail arkalarından seslenir. İSMAİL: Hey kasa burada nereye gidiyorsunuz. ALPER: kasada işimiz yok. Yürü hadi. Son planda İsmail’in bakışları kalır, gitmek ile gitmemek arasında kalmış ne yapacağını bilemez halde alışveriş arabalarına bakmaktadır. 51.DEPO\İÇ-AKŞAM Mal yığınları arasında sinirli iki güvenlik görevlisi ve tartaklanan dört genç göze çarpar. Yedikleri dayağa rağmen Vedat, Ali ve Alper’in keyifleri yerindedir gülmektedirler. İsmail ise tırsmış vaziyette oturmaktadır. Güvenlikçilerden biri Alper’e tokat attıktan sonra konuşur. GÜVENLİK1:Hala gülüyorlar ya, oğlum dayak manyağı yaparım sizi burada. Ali Alper’e tokat atan güvenlikçiye bakmaktadır. ALİ: Elleriniz dert görmesin. Diğer güvenlik Ali’nin omuz bölgesine doğru sağlam bir yumruk atar. GÜVENLİK2:Sus lan, kafanı kopartırım senin VEDAT:(gülümser) Hayırlısı olsun. GÜVENLİK1:Sayıyla mı gönderdiler lan sizi. Cami duvarına işeyen itin hikâyesini bilmiyorsunuz herhalde. ALPER:(Gülerek)yok bilmiyoruz anlatsana abi. Ne yaptınız ite. GÜVENLİK1:Görürsünüz biraz sonra. Ali Alper ve Vedat gülmektedir, İsmail’in cılız sesi duyulur. İSMAİL: vallahi benim bir şeyden haberim yoktu abi… Depoya üzerinde takım elbisesi ile müdür ve üçüncü güvenlikçide dâhil olur. Güvenlikçi müdür’e bir şeyler anlatarak olay mahaline gelir. GÜVENLİK3:İşte oradalar, malzemeyi alacak paramız yok diyorlar. Müdür depodaki dayakçı güvenlikler ile konuşur. MÜDÜR: Çekilin şuradan. Müdür Vedat’ın önünde durup Vedat’ a bakmaktadır. MÜDÜR: Ne sanıyorsunuz lan kendinizi VEDAT: Biz yüz bir dalmaçyalıyız, işeyecek duvar arıyoruz.(alaycı) Eksiklerimiz var kusura bakmayın. Ali ve Alper gülmektedir. Güvenlikler Vedat’a doğru saldırıya geçerler, müdür güvenlikleri engeller. GÜVENLİK3:Ulan ben senin… MÜDÜR: Dur, ne yapıyorsun sen… Müdür kenarda tırsıp oturan İsmail ile ilgilenir. MÜDÜR: Oğlum, neye gülüyor bu arkadaşların manyak mı lan bunlar. İSMAİL: Bana cüzdanını bırak, biz ısmarlıyoruz dediler. Müdür güvenliklerin yanına gider, İsmail’i gösterir. MÜDÜR: Şunu bırakın gitsin. Gülmekte olan Ali, Alper ve Vedat’ı gösterir. MÜDÜR: Bunları da alın içeri götürün aldıkları malları yerine koysunlar. Akşam akşam başımıza bela almayalım. GÜVENLİKLER: emredersiniz. Müdür dışarı çıkar güvenlik1 komutu verir. GÜVENLİK1:(alaycı)Kalkın, sidikli köpekler. İşimiz var sizinle. Gülerek ayağa kalkan, sidikli köpekler kalır son planda. 52.ALIŞVERİ MERKEZİ ÇIKIŞ KAPISI-OTOPARK\DIŞ-AKŞAM Güvenlik2 sinirli şekilde Vedat Ali ve Alper’i kapıdan dışarı doğru itekler. GÜVENLİK2: bir daha sizi buralarda görürsem, üçünüzü de Hadım ederim. Alışveriş manyakları gülerek otopark’a doğru yürümektedir. ALİ:(gülerek)karnıma ağrılar girdi ya.(Vedat’a bakar)siyah zeytinleri neden yeşil zeytinlerin içine döktün. VEDAT:(gülerek)ayıklamak eğlenceli olur diye düşündüm. ALPER:(gülerek)zeytinleri ayıkladıktan sonra İsmail’in pedlerini rafa dizdik ya orada koptum ben. ALİ: İsmail ya, reklâmcı olsam onu ped reklâmında oynatırdım. VEDAT: güvenlikçide en çok ona şaşırdı zaten, lazımsa hepsini götürün dedi. Gülüşmeler… Otoparkta Ali’nin aracının yanına gelirler… VEDAT: Sıra kimde ALPER: Ali de VEDAT:(Aliye bakar)var mı aklında bir şey. ALİ: Bulacağım bir şeyler, merak etmeyin. El sıkışıp vedalaşırlar, Ali aracına binip uzaklaşır. Alper’in telefonu çalar arayan annesidir. ALPER:(Vedat’a bakar)Annem arıyor. Vedat kaldırıma oturup Alper’in telefon görüşmesinin bitmesini bekler. Yorgun ve bitkindir. ALPER: efendim anne. —DIŞSES—ANNE(Ağlamaktadır):Oğlum neredesin sen ALPER: neden ağlıyorsun, bir şey mi oldu. —DIŞSES—ANNE: boşanmışsınız, Arzu söyledi biraz önce. Biz torun beklerken siz boşanıyorsunuz, babana ne söyleyeceğim ben şimdi. Alper sıkıntılıdır tur atarak annesi ile konuşur, Vedat ise oturduğu yerden onu izler. ALPER: ben anlatırım. Üzülme sen. —DIŞSES—ANNE: nasıl üzülmem oğlum, hani sen çok severdin Arzu kızımı. ALPER: İstemeye giderken böyle demiyordun, sana aklı başında bir kız alalım, bu kız çok hoppa diyordun. —DIŞSES—ANNE: olur mu oğlum, o nasıl söz öyle. Ben hep senin mutlu olmanı istedim. ALPER: Ben mutluyum anne, karışmayın bana rahat bırakın beni. Arzu’nun anası bir yandan sen bir yandan kafamı yediniz(bağırır) yeter ya. —DIŞSES—ANNE: karın yanımda, ona söyleyeceğin bir şey var mı? ALPER: selam söyle —DIŞSES—ANNE: olur söylerim… Alper telefonu kapatıp Vedat’ın yanına gider kaldırıma oturur sessiz ve üzgündür. VEDAT: ne oldu ALPER: Yok bir şey. Vedat kolunu Alper’in boynuna atar. VEDAT: emanetlere sahip çıkarsın sanmıştım. Sahip çıkmadığın için kızdım da.( ayağa kalkar) Aileler her şeyi bok ediyorlar değil mi. Suçlu sen değilsin aslında. Sana kızmaya hakkım yok. ALPER:(üzgün)Bazen konuşacak kelime bulamıyorum, hatta küfür bile edemiyorum. Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum. Anlatmak istediğim şeyi nasıl anlatayım sana. VEDAT: ben anlıyorum seni… 53.VEDAT ODA\İÇ-AKŞAM Oda içerisinde Vedat ve Alper’in gülüşme sesleri duyulur. Yatak üzerine oturmuş albümdeki resimlere bakmaktadırlar. Alper gülerek albüm sayfalarını çevirmektedir. Resimlerden birini Vedat’a gösterir. ALPER: Şu tiryaki Zehra değil mi. ne komik kadındı. VEDAT:(Gülümser)öyleydi rahmetli ALPER:(Şaşırmıştır)öldü mü? VEDAT: Ölmüştür herhalde, günde üç paket sigara içerdi. ALPER:(gülümser)evini sigara ile doldurmuştuk. Hatırlıyor musun? VEDAT: hatırlıyorum, neredeyse bizi öldürecekti. ALPER: Zehra bana sigara aldırırdı.(gülerek)El titremesi ve nikotin krizi nedeniyle sigaradan artan para, hep bende kalırdı. VEDAT:(gülümser)rüşvetçi, evden ekmek arası bir şeyler getirmek için benden de az para almadın. ALPER: hani betona oturup tıkınırdık ya. O tadı en lüks lokantalarda alamıyorum. Ekmeğin arasına koyduğum birkaç domates bile çok lezzetliydi. Alper albüm’ü kapatıp ayağa kalkar. Odada albümü bırakabileceği bir yer arar, masaya bırakmak üzeredir masadaki mektupları görür eline alır. VEDAT: evet çok güzeldi. ALPER:(şaşkın)senden mektup almayalı çok zaman oldu. Ne zaman yazdın bunları. Vedat telaşlı şekilde ayağa kalkıp mektupları alır. VEDAT: yeni yazdım ama saklaman lazım. Zamanı gelince okursun. ALPER: ne zaman. VEDAT: Sadece sakla… Vedat mektupları Alper’e verir. Alper üzerinde Ali yazan mektubu gösterir. ALPER: Ali? VEDAT: Onunkini de sen sakla. Alper şaşkın bakışlarla elindeki kapalı mektup zarflarına bakmaktadır, düşüncelidir Vedat’ın ne demek istediğini anlayamamıştır. 54.ŞİRKET\İÇ-GÜN Görüntü Alper’in masasındaki mektuplarla başlar. Üzerlerinde Ali ve Alper yazan zarflar masanın ortasında durmaktadır. Alper ise arkasına yaslanmış ellerini başının arkasına almış mektuplara bakmaktadır. Sessiz ve düşüncelidir. —İÇSES—ALPER: Meraktan çatlayacağım şimdi ha, ne yazıyor bu mektuplarda. Zuhal elinde evraklarla Alper’in önünden geçmektedir. Gülümseyerek, mektuplara dalıp gitmiş Alper’in masasına yaklaşır. Elindeki zarfları masaya bırakır. ZUHAL: bunlarda sana gelmiş ALPER:(Ayılır)ne getirdin yine. ZUHAL: Kataloglar sende birikiyormuş diye duydum ALPER:(gülümser)ben katalog biriktirmem. Zuhal bıraktığı zarfları almak için masaya uzanır. ALPER: Kalsın bırak. ZUHAL: iyi sen bilirsin. Zuhal koridor yönünde ilerlemektedir, arkadan Alper’in sesi duyulur. ALPER: Sağ ol Zuhal arkasına döner şaşırmıştır, Alper’i görüp gülümser. Görüntü Alper’e yöneldiğinde zarf parçalayan bir canavar ile karşılaşırız. Zuhal’in bıraktığı zarfları darmadağın etmiştir. Birer birer zarfları yırtar. Katalogları ve faturaları ayrı yerlerde istifler. Zarfları da yerlere oraya buraya atar. Alper önündeki zarflardan birini açar, çıkan katalogu inceler. ALPER: bıktım bu yalakalardan, Kâğıt israfı şu hale bak Katalog’u masaya bırakır, Başka bir zarf açar. Çıkan faturadır. ALPER: fatura benim işime yaramaz. Elindekini faturalar için gözünü kestirdiği yere bırakır Alper tekrar bir Zarf açar içinden çıkanı inceler ALPER: bu ne, siktir et çöp. Çöp olarak nitelendirdiği evrak’ı Katalogların içine bırakır. Yeni bir Zarf açar. ALPER: fatura, geç şuraya. Faturaların üzerine koyar Görüntü Alper’in etrafındaki çalışanları gösterir. Hepsi gülerek Alper’i seyretmektedir. Alper parçaladığı zarflara devam eder. Birden gözüne masadaki Vedat’ın mektupları çarpar. Eline alır yan tarafındaki kilitli çekmeceye koyar. Zarfları parçalama işine kaldığı yerden devam eder. Kategorilerine ayırdığı evrakları üst üste dizer. Zuhal tekrar Alper’in önünden geçmektedir. ALPER: Şiştt, baksana ZUHAL: Ne var, ne istiyorsun Alper faturaları uzatır. ALPER: Şunları muhasebeye götürür müsün? ZUHAL:(Şaşkın)sen neden götürmüyorsun ALPER: Eski karım orada çalışıyor ve ben onunla Karşılaşmak istemiyorum. Bir üst kata çıkmak seni yorar mı? ZUHAL: iyi ver. Zuhal faturaları alıp uzaklaşırken Alper katalogları çöpe doldurur. Masası işe yaramaz bir evrak dışında, tertemiz olmuştur. Son kalan kâğıdı top haline getirip karşı masaya fırlatır. Yere eğilip pislik kalmadığını kontrol ettikten sonra gayet huzurlu şekilde kafasını kaldırır. Kafasını kaldırdığı anda etraftaki masalardan kendisine doğru kâğıt topları yağmaya başlar. ALPER:(Gülerek)durun atmayın lan.(etraftaki kâğıt toplara bakınır) Bak ya etrafı bombok ettiniz, daha yeni temizlemiştim. Şuraya bak yaaa. Kâğıtları Atanlar Alper’e bakarak gülmektedir… 55.VEDAT BALKON\İÇ-GÜN Balkondaki masa ve yüzünü masaya koyup uyumakta olan Vedat görünür. Güneş ışınları bütün şiddetiyle Vedat’ın gözlerine düşmektedir. Güneş ışınlarından rahatsız olan Vedat gözlerini açar. Flashback in 56.DOKTOR ODA\İÇ-GÜN Doktor Metin masasında oturmaktadır. Kapı açılır Vedat odaya girer. Doktorun karşısına oturur. METİN: Nasılsın Vedat. VEDAT: İyiyim desem, anlamı olacak mı? METİN: Bir sıkıntın mı var, ne oldu. VEDAT: Ben hastanede yatmak istemiyorum. Doktor önündeki evrakları karıştırır, aradığı raporu evrak yığınları arasında bulmuştur. Evrakı inceler. METİN: sadece iki aydır buradasın.(gülümser) Bakıyorum da hemen bıktın bizden. VEDAT: sizle bir ilgisi yok, sıkılıyorum burada. Metin elindeki evrakı Vedat’a uzatır. METİN: raporunu incelemek ister misin? Vedat üzerinde kendi resmi bulunan raporu dikkatle inceler. VEDAT: Kronik Myelositer lösemi. Ben sadece lösemi sanıyordum,(alaycı) birde myelosit çıktı başımıza. METİN: biz Kısaca KML diyoruz. Biliyor musun, Senin yaşlarındaki insanlarda çok sık rastlamıyoruz bu hastalığa. VEDAT: ne olacak şimdi. METİN: ilaç tedavisine devam ediyoruz, ayrıca anne ve babandan örnekler alıp incelememiz gerekiyor. VEDAT: İyi ya söylediğin gibi olsun. METİN: Haftada üç gün hastaneye gelmeyi garanti ediyorsan seni serbest bırakabilirim. VEDAT:(Gülümser)olur gelirim. METİN: Yolumuz uzun, çok işimiz var Vedat. Vedat kafasını sallar… Flashback out 57.VEDAT BALKON\ İÇ\DIŞ-GÜN Bağrışan gülüşen çocuk sesleri duyulmaktadır. Vedat masadan kafasını kaldırır. Çocuk seslerinin kaynağını aramaya başlar. Ayağa kalkar balkon demirlerine yaslanıp bina önünde koşuşturan çocukları izler. Gülümsemektedir. Görüntü yavaşça çocukların olduğu yere yönelir. Birbirlerini kovalayan çocukların arkasında görüntü kaybolur. 58.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN Harun ile Özgür havuz kenarında koşmaktadır, arkalarında ise onları kovalayan Alper ve Vedat görünür. Kovalayanlar kaçanlar hepsi gayet neşelidir. Vedat Özgür’ü yakalamıştır. Özgür Vedat’ın kolları arasında çırpınmaktadır. ÖZGÜR:(bağırır)Abi atma ya, burnuma, kıçıma orama burama su kaçıyor… VEDAT:(güler)Alper ile fazla takılma, iki saatte kanına girmiş senin. Havuza iyice yaklaşırlar ÖZGÜR:(bağırır)imdatttt, help ulan help. Vedat acımadan çocuğu havuza fırlatır, Alper’in bağırma sesleri duyulur. Vedat’a doğru koşmakta olan Harun’u gösterir. ALPER:(bağırır)Vedat yakala şunu geliyor. İki ateş arasında kalan Harun kendini olayların akışına bırakır. Kollarından Alper bacaklarından Vedat tutar. Başlarlar çocuğu sallamaya ALPER-VEDAT: Birrrrrr, ikiiii, üççççç Harun’u suya fırlatırlar. Kendi aralarında güç savaşı yapmaktadırlar. İki arkadaş havuz kenarında güreşircesine boğuşur. VEDAT: Oğlum dur boynumu kopartacan ayı. ALPER: Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecen. VEDAT: Ahh, lan dayı dursana. ALPER: Formdan düşmüşsün Vedat, VEDAT: yapma ulan, atarsan bozuşuruz ha. Alper gülerek, Vedat’ı suya fırlatır. Arkadan gelen Özgür Harun ikilisi Alper’i suya itekler. Son planda çocukların gülüşü görünür. Havuzun diğer köşesinde ayaklarını suya sokmuş suyla oynamakta olan İsmail ile Ali görünür. İsmail küskün ve nazlıdır, Ali onu avutmaya çalışır. ALİ:(Sinirli)İsmail yeter artık, hiç mi şakadan anlamazsın sen ya. İSMAİL:(küskün)Siz hepiniz manyaksınız, Market sapığı mısınız oğlum siz. Almayacağınız şeyleri niye arabalara dolduruyorsunuz. ALİ: bu bir oyun, neden anlamıyorsun. Kötü bir niyetimiz yoktu. İSMAİL: öyle oyun mu olur, adamlar sizi dövdükçe hoşunuza gidiyordu. Siz kafayı yemişsiniz. Ali sinirden elini havuzdaki sulara vurmaya başlar. ALİ: Yeter ya! İsmail, ister inan ister inanma sana son kez anlatıyorum. Oyunun kuralları gayet basit. Guruba dâhil olan herkes sıra ile bir hinlik düşünür, hep beraber gidip planı uygularız. Bu senelerdir böyle. Bizimle isen gelip uygulayacaksın başka çaresi yok. İsmail kendilerine doğru yaklaşmakta olan Alper ve Vedat’a bakar, sonra Ali ye döner. İSMAİL:(gülümser)sıra kimde. ALİ: ha şöyle ya. Vedat ile Alper yaklaşmıştır, Ali Alper’e seslenir. ALİ: Alper sıra bende miydi? ALPER: evet sıra sende, bulamadın mı hala bir şey. ALİ: yok bulamadım daha. VEDAT: Sigara içmeye gidiyoruz, döndüğümüzde bulmuş ol. Gülüşürler, Ali düşüncelere dalmıştır. İsmail, Vedat ve Alper’in arkasından seslenir İSMAİL: Bekleyin bende geliyorum Vedat ile Alper gülümseyerek İsmail’in yanlarına gelmesini beklemektedir. ismail yanlarına geldiğinde Alper bir soru sorar. ALPER: İsmail İSMAİL: Efendim ALPER: o kadar çok ped’i niye aldın sen, ne yapacaktın onları. İSMAİL:(Gülerek)bilmiyorum, paketleri görünce dayanamadım… Gülüşürler… VEDAT:(gülümser) eline sağlık iyi alışveriş yapmışsın. Kapı yönüne doğru gülerek yürümektedirler… Görüntü düşüncelere dalıp gitmiş Ali’ye yönelir. Ali suyun içinde düşünmektedir. Su üzerinde parmaklarıyla ufak dalgacıklar oluşturur. Etrafa bakmaya başlar sığara içilmesi için dışa açılan kapıya bakar. Havuza bakar, havuzun etrafına bakar. Birden suyun kaldırma kuvvetini bulmuş Arşimet gibi buldum buldum diyerek havuzdan dışarı fırlar. 59.KAPALI HAVUZ KAPI ÖNÜ\DIŞ-İÇ-GÜN Alper ile İsmail kapı önünde sigara içerken, Vedat yere uzanmış güneşli havanın tadını çıkarmaktadır. Birden kapı açılır Ali heyecanlı bir şekilde dışarı çıkar. ALİ: Buldum. İSMAİL: ne buldun, hayırdır ALPER:(Gülerek)suyun kaldırma kuvvetini yeniden keşfetti herhalde. Helal olsun sana. ALİ: Öyle değil ya Vedat yatmakta olduğu zeminden kalkıp arkadaşlarının yanına gider. VEDAT: durma anlat hadi. ALİ:(Heyecanlı)yarın havuzun kadınlar günü, şişman ve çirkin bir sürü kadın, yarın bu havuzda yüzüyor olacak. VEDAT: Heyecanlandım be. ALPER: eee, Ali çok heyecanlıdır kapıyı açar ALİ: Hadi gelin içeri. Merakla içeri girerler kapı kapanır. Son planda dört gencin havuz etrafında yürüdüğünü görürüz, Ali hararetli şekilde kafasında oluşturduğu planı anlatırken, diğerleri gülerek Ali’yi dinler. 60.KAPALI HAVUZ\DIŞ-GÜN Aynı havuz kapısını görürüz, kapalı haldedir. Kapının biraz ilerisinde yerde bir adet bisiklet durmaktadır. Ali yerde bir şeyler aramaktadır, yerden bulduğu büyük bir taşı eline alır. Vedat ile Alper bisikletlerinin üzerinde gayet mutludur. Ali elindeki taş ile onların yanına gelir. Vedat saatine bakar. VEDAT: Nerede kaldı bu İsmail ALİ: gelir şimdi, trafiğe takıldı herhalde. ALPER: Hadi ya, aç şu kapıyıda dalayım içeri. ALİ: Sabret biraz, Çok güzel olacak… Gülüşürler, görüntü havuz mıntıkasına girmiş olan İsmail’i gösterir. İsmail olayı abartmış haldedir. Kafasında kaskı dizinde dizlikleriyle bisiklet yarışına girecekmiş gibi bir hali vardır. Ciddi surat ifadesi ile gayretli gayretli pedalları çevirmektedir. Ali yaklaşmakta olan İsmail’i görür. ALİ: Hah geldi işte. ALPER:(Şaşırmıştır)Armstrong teşrif etti sonunda. VEDAT:(Şaşkın)bu ne ya… İsmail bisikletleri üzerinde beklemekte olan arkadaşlarının yanına gelmiştir. ALPER: yarışa hazır mısın? İsmail İSMAİL: tozunu attıracam vallaha,(Ali’ye bakar)hadi aç şu kapıyı VEDAT: Başlayalım o zaman… Her kez yerini alır Ali gülerek havuzun kapısını açar. Elindeki taşı kapının önüne bırakır. Yerdeki bisikletini kaldırır üzerine oturur. Gülerek arkadaki arkadaşlarına baktıktan sonra var gücüyle pedal çevirmeye başlar. Diğerleride gülerek peşinden gider. 61.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN İçerde çığlık atan oraya buraya kaçışan kadınların sesleri duyulur. Bisikletliler ise gülmektedir. Ali en önde diğerleri onun arkasında pedal çevirmektedirler. ALİ:(bağırır) Çekilin önümden yağ fıçıları. ALPER:(bağırır) yerler kayıyor. Görevli kadının çaldığı düdük sesleri duyulur. Her taraftan bağıran çığlık atan kadın sesleri duyulmaktadır. Havuzun içindeki kadınlar ise şaşkın bakışlarla bisikletçileri seyretmektedir. VEDAT:(bağırır)Teyze çekil ezileceksin,(ses tonu artar) hey çekil önümden. Vedat Orta yaşlarda bir kadının tam yanından geçer kadın korku içerisindedir. TEYZE: hay Allah sizi kahretmesin. Bisiklet sürecek başka yer kalmadı mı? Gayet neşe içerisinde, havuz içerisinde planladıkları bir tam turu tamamlamıştırlar. Ortalık talan olmuş, en arkada ise İsmail bisikletiyle artistik hareket yapmaktadır. Girdikleri kapıya yakın bir yerden İsmail’in gelmesini beklemektedirler. ALİ:(bağırır)hey İsmail gelsene, bak salağa ya. ALPER:(alaycı) hareketlere bak, hey aslanım benim. Vedat gözleri ile İsmail’in peşinden koşan kadını takip etmektedir. VEDAT:(şaşkın)ne yapıyor bu kadın. Düdük çalan kadın İsmail’in bisikletinin peşinden koşarken, İsmail havuza yakın kenar bölgede pedal çevirmektedir. Kadın İsmail’e iyice yaklaşır İsmail’in sırtına yumruk atar. Dengesini kaybeden İsmail bisikletiyle birlikte havuzun içine düşer. Son planda şaşkın bakışlarla havuzu izleyen Ali Alper ve Vedat görünür. ALPER:(şaşkın) kıro düştü. ALİ:(şaşkın) haydaaaa. VEDAT:(telaşlı) Ne bakıyorsunuz, hadi gidelim. Girdikleri kapıya doğru var güçleri ile pedala basarlar. 62.HAVUZ YAKINI BETON ZEMİN\DIŞ-GÜN Bisikletlerini yere gelişigüzel fırlatmış, beton zemine oturup kahkahalarla gülüşmekte olan Alper Vedat ve Ali görünür. Üçüde çok neşelidir. ALPER:(Gülmekten zorlukla konuşur)İsmail, yaptın lan yine yapacağını. VEDAT:(kahkahalarla gülmekte) İsmail havuza uçtu. ALİ:(Gülerken gözünü ovuşturur)susun ya, gözümden yaş geldi. VEDAT: Nasıl kaçışıyorlardı ama. ALPER: kadınlar dünyaya viyaklamak için gelmiş zaten. Sesleri hala kulaklarımdan gitmedi. ALİ: zamanda geriye gittim resmen. Bir an için Rüstem amcanın gelip bize güldüğü gün aklıma geldi. ALPER: Ha, şu asfaltın içine girdiğimiz gün. VEDAT: koskoca Mahallede şakadan anlayan tek insan Rüstem amcaydı. Hepimizi severdi o. ALİ: Bayramlık elbiselerle kömürün içine girdiğimiz günü hatırlıyor musunuz? Hani Üstümüz başımız mahalleye kömür perişan olmuştu. ALPER:(gülümser)bayram günü gelmiş, ne yapsaydık yani. Gülüşürler… ALİ: Rüstem amca engel olmasaydı, babam döverek öldürecekti beni. Vedat düşüncelere dalmıştır… Birden aklına bir şey gelir ayağa kalkar. VEDAT: her bayram mezarına gidiyorum. Var mısınız? Bugünde gidip ziyaret edelim rahmetliyi. ALPER: Rüstem amcanın mezarı mı? Nerede yatıyor o. VEDAT: çok uzak değil, bisikletle yarım saatte gideriz. Ali ayağa kalkar ALİ: hadi gidelim.(Alper’e bakar bağırır)kalk lan. Ali elini uzatır Alper’i çekip ayağa kaldırır. 63.CADDE İSTANBUL\DIŞ-GÜN Arabalar arasında arka arkaya ilerlemekte olan üç bisikletli görünür. Gülüşerek pedal çevirmektedirler. 64.MEZARLIK\DIŞ-GÜN Rüstem’in mezarının başında Ali ve Alper ellerini açıp dua etmektedir. Vedat ise elindeki suyu mezara dökmek ile meşguldür. Arka plandaki Ali ve Alper’in dua etme işi bitmiştir. Ali, Alper’in kulağına doğru eğilip bir şeyler söyler. ALİ: Sıra sende. ALPER:(Şaşırır)Ruhlar âleminde şeytandan şarkılar söylüyorsun,(ses tonu yükselir)Çarpılacaksın deyyus. ALİ:(Vedat’ı görür)ne oluyor buna Birden ikisi de birkaç metre ilerdeki Vedat’a bakar. Vedat kanayan burnunu tutmaktadır. Hemen onun yanına giderler. ALPER: Vedat ne oldu, iyi misin? ALİ: Burnun kanıyor. VEDAT:(Eline bulaşmış kana bakar)iyiyim ben bir şey yok. Ali ve Alper tuhaf bakışlarla Vedat’a bakmaktadır. VEDAT: bakmayın bana öyle, gerçekten iyiyim ben. Güneşte çok kaldık ya ondan oldu herhalde. Ali Vedat’ın elindeki su şişesini alır. ALİ: Aç avucunu Ali Vedat’ın avucuna su dökmektedir ALPER: İyice yıka elini yüzünü, kan gövdeyi götürecek yoksa. VEDAT: amma abarttınız ha, bir şey yok hadi gidelim. Vedat önde diğerleri arkada bisikletlerini bıraktıkları yere doğru yürürler. 65.HASTANE BAHÇE-DIŞ GÜN Vedat bahçedeki banklardan birinde oturmaktadır. Önünden geçen simitçiden bir simit alır. Ufak parçalara böldüğü simit kırıntılarını biraz ilerisindeki kuşlara fırlatır. Şaşkın bakışlarla aç güvercinleri izlemektedir. —İÇSES—VEDAT: açlara bak, hiç doymuyor bunlar. Biraz ileride bir bayan bir erkek Doktor Vedat’ı izlemektedir. Gülerek Vedat’ın yanına gelirler. AYSEL: nasılsın Vedat. VEDAT: İyi METİN: Kuşları mı besliyorsun. VEDAT: Ben kuşları severim, Rıdvan adında kanaryam vardı. Metin ile yanındaki Bayan Doktor Vedat’ın oturmakta olduğu banka oturur. AYSEL: Hmmm güzelmiş, ne oldu Rıdvan’a VEDAT: Bilmiyorum, Gebermiştir herhalde. METİN:(gülümser)Ex oldu desen daha doğru olur. bir Aysel Vedat’ın elindeki simit’i gösterir. AYSEL: bir parçada bana verir misin? Vedat elindeki simitten bir parça Aysel’e verir. Aysel kopardığı parçaları Vedat gibi kuşlara atar. METİN: Eee, anlat nasıl gidiyor. VEDAT:(ağlamaklı)Sürekli burnum kanıyor, koşarken zorlanıyorum.(ses tonu yükselir)Koşamazsam nasıl başımı belaya sokabilirim. Koşamıyorum ben. METİN: bunları daha öncede konuştuk Vedat, iç organlarını zorlamamalısın. VEDAT: Ne yapayım dalağım büyüdü diye koşmayım mı ha. METİN: kendini zorlama. Vedat ayağa kalkar VEDAT: Rıdvan ile buluşmamıza az kaldı, onun yanına Dörtnala koşarak gideceğim. Tıpkı bir at gibi. Bayan doktorun gözleri dolmuştur. METİN: Hala bir şansımız var. VEDAT:(sinirli)Birkaç bin kilometre ötede ilik var, bizde para yok. Ne işe yarar ki. METİN: Bulunur elbet, sen koşmaya devam et, ama yavaş koş kendini yorma. VEDAT: Olur, sen hep doğruları söylersin zaten.(alaycı)neden, çünkü bıyığın yok. AYSEL: Görüşürüz Vedat kendine iyi bak. Vedat yanlarından ayrılır, İki Doktor Vedat’ın arkasından bakmaktadır. AYSEL: onu hastanede tutmaman doğru mu? METİN: Hastaneye yattığı İki ay boyunca sürekli kötüye gitti. Şimdi ise hiç olmadığı kadar iyi. AYSEL: İnatçı biri, direniyor değil mi? METİN: Bilemiyorum, her şey ile dalga geçiyor… Son planda simit parçalarına saldıran kuşlar kalır. 66.ŞİRKET İÇ-GÜN Alper üzerinde genel müdür yazan kapının önündedir. Kapıyı tıklatır içerden gel sesi gelir. Ürkek bir ifade ile içeri girer. İki elini birleştirip ezik pozisyonunu aldıktan sonra, patronunun söyleyeceklerine odaklanır. ALPER: buyurun beni çağırmışsınız. MÜDÜR: hoş geldin Alper, nasılsın ALPER: İyidir. Siz nasılsınız MÜDÜR: sana bazı sorularım olacak. ALPER: sizi dinliyorum efendim. MÜDÜR: Bu şirkette neden her kez senden şikâyetçi bir de sana sormak istedim. Anlat bakalım seni dinliyorum. Alper ezik pozisyonunu hiç bozmadan düşüncelere dalıp gitmiştir. ALPER:(telaşlanır)kim şikâyetçi, ben kimseye bir şey yapmadım ki. MÜDÜR: şikâyetler yalnız bu bina içerisindekilerden olsa yine iyi. Mal aldığımız satıcılar, aracılar, toptancılar hepsi senden şikâyetçi. Adamlara Küfür ediyormuşsun. ALPER:(düşünür)hmm, haklısınız arada sırada ağzımdan küfür kaçabiliyor. Arayıp hepsinden özür dilerim. MÜDÜR: Zuhal hanımdan da özür dile. Kalbini kırmışsın. ALPER: Olur emredersiniz Alper aynı eziklikle kapıdan çıkmak üzeredir. Müdür arkasından seslenir. MÜDÜR: Bir daha böyle şeyler duymayım, bizim organizasyon yapımızda kibarlık ve nezaket esastır. —İÇSES—ALPER: hassiktir… Alper ezik büzük şekilde kapıdan dışarı çıkar. 67.ALİ’NİN OTURDUĞU BİNA\İÇ-GÜN Binanın dış kapısı açılır. Ali yorgun ve düşünceli halde binaya girer. Bina ışıklandırmasının düğmesine basar. Bir kat yukarıdaki evine gitmek için merdivenleri tırmanmaktadır. Tozlanmış merdiven korkuluklarına elini sürerek, merdivenleri ağır ağır tırmanır. Daire kapısının önünde durup anahtarı çevirir. Açtığı kapıdan geldiği yöne doğru derin düşüncelerle bakmaktadır. Yıllar önceki Alper’in arkasından baktığı an, gözünde canlanır. Merdivenlerden inmekte olan Alper’i görür. Kapıyı kapatır. Flashback in–14 yıl önce Vedat’ın taşınma günü 68.ALİ EV\İÇ-GÜN Ali kapının önündedir, Aynı evin koridorlarında yürür. Sessizce annesi ile ablasının konuşmakta olduğu salona doğru ilerler. Salon kapısının önüne geldiğinde, annesi ile ablasını pencere arkasında, dışarıdaki taşınma olayını izlerken bulur. Konuşulanlar Ali’yi derinden yaralar. ANNE: hani Ali nerede, Vedat ile vedalaşmayacak mı? ABLA: kapıda arkadaşı ile konuşuyor. Anne Dışarıda kamyonun yanında beklemekte olan Vedat’ı gösterir. ANNE: yazık şu çocuğun haline bak, çanta gibi yanlarında taşıyorlar. İlgilenmeyeceksiniz madem, niye alıyorsunuz elin çocuğunu. ABLA: Yetimhaneden mi almışlar onu. ANNE: hıı geldiğinde çok ufaktı. ABLA: Ali’ye söylesek mi. Baksana taşınıyorlar zaten. ANNE:(telaşlı)Aman kızım sakın Ali’ye bir şey söyleme. Hemen gidip Vedat’a yetiştirir. O çocuğun sağı solu belli olmaz, öğrenirse ateşe verip yakar bunları alimallah. Arka tarafta kapının kenarında Ali ağlamaktadır, gözlerini ovuşturarak kapıya doğru ilerler. Flashback out 69.ALİ EV\İÇ-GÜN Aynı ev, evdeki mobilya ve eşya değişimleri göze çarpar. Duvarın rengi, halılar her şey değişmiştir. Ali vitrinde duran açık plaket’e bakmaktadır. Gidip vitrin içerisindeki plaket’i alır. Evdeki beton zemin’e sırtı duvara gelecek şekilde oturur. Elindeki plaket’i incelemektedir. Flashback in–14 yıl önce taşınma sonrası 70.BİNA ÖNÜ BETON ZEMİN\DIŞ-GÜN Vedat gittikten sonra Ali ve Alper bina önündeki beton zemine oturmuş konuşmaktadır. Ali’nin elinde aynı plaket vardır. ALİ: sana bir sır vereceğim, ama Vedat’a söylemeyeceğine yemin et. ALPER:(Ali’nin elindeki plaket’e bakar)satacak mısın lan onu. ALİ: Yok satmam. Başka bir şey söyleyeceğim. ALPER: iyi söyle hadi. ALİ: yemin et. ALPER: Söylersem Allah belamı versin. Yemin ederim Vedat’a söylemeyeceğim. Ali plaket’e bakarak ağlamaktadır, Alper çok şaşırır… ALPER: karı gibi niye ağlıyorsun, söylesene ulan. Ali hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır… Flashback out 71.ALİ EV-İÇ\GÜN Ali oturduğu yerde kaskatı kesilmiştir, boş bakışlarla plaket’e bakmaktadır. Sessizliği çalan telefon sesi bozar. Arayan İsmail’dir. ALİ: ne istiyorsun İsmail. —DIŞSES—İSMAİL: üyelik kartımı iptal ettiler. Ne yapacağız şimdi ALİ: hiç sırası değil İsmail. Başka zaman bakarız. —DIŞSES—İSMAİL: ne oldu, hayırdır. Sesin kötü geliyor. ALİ: yok bir şey. Sonra konuşuruz kapatmam lazım. —DIŞSES—İSMAİL: Ha bir daha şaka yaparken beni Sakın çağırmayın, başıma gelmeyen kalmadı sizin yüzünüzden ya. Havuzdan da kovdular. Ali telefonu kapatıp yan tarafına fırlatır. Elindeki plaket ile vitrinin olduğu yer yönelir. Açık pozisyonda aldığı plaket’i kapalı halde vitrine bırakır. 72.ŞİRKET YEMEKHANE\İÇ-GÜN Arzu ve Zuhal, ellerine dolu tabldotları ile Alper’in oturup yemek yemekte olduğu masanın tam karşısına oturur. Alper’e bakarak gülmektedirler. ZUHAL: Benden özür diledi inanabiliyor musun? ARZU:(şaşkın)kulaklarımla duymadan inanmam. ZUHAL: özür dilerken bile sanki küfür eder gibiydi. ARZU: onun ilginç bir felsefesi var. Yenilgiyi asla kabul etmiyor. Hayatı boyunca sadece doğarken ağlamış birinden bahsediyoruz. ZUHAL:(şaşırmıştır)sen ciddi misin? ARZU: Alper’i uzun süredir tanıyorum, onu ağlarken hiç görmedim. Görüntü tıkınmakta olan Alper’e döner. Karşı masada kendisine bakıp gülüşen Arzu ve Zuhal’e gıcık olmuş bir yüz ifadesi vardır. Sinirli sinirli kafasını sağa sola sallar. —İÇSES—ALPER: şu hale bak milletin maskarası olduk. Alper düşüncelere dalmıştır. Önündeki sulu yemekte kaşığını gezdirir. Alper’in bakışları birden, Yan masasında elindeki zarftan para çıkartıp sayan şirket çalışanı Ercan’a takılır. ALPER(zarf’ı gösterir)maaşları dağıtıyorlar mı bugün. ERCAN: yok be abi, avans, çektim. Alper’in bakışları masada duran zarfta kalmıştır, Birden asık yüzü güler, gözünde bir pırıltı belirir. ALPER:(gülerek) Buldum. ERCAN: ne buldun. ALPER:(boş zarf’ı gösterir)sana lazım mı? O zarf. ERCAN:(zarfı alper’e verir)al senin olsun. Alper Ercan’dan aldığı zarf ile apar topar masadan kalkar, karşı masaya doğru bir bakış atar. —İÇSES—ALPER: Gülün siz gülün son gülen iyi gülermiş. Alper hızla yemekhaneden çıkar… 73.ŞİRKET İK\İÇ-GÜN Şirketin insan kaynakları bölümünde birkaç masalık mekânda oturan bir erkek görünür. İşi gücü olmadığı için bilgisayar başında Chat yapmaktadır. Alper içeri girer. Yavaşça çaktırmadan bilgisayar başındaki adamın başına dikilir. ALPER: Ne haber tilki. Tilki ürkmüştür, hemen açık pencereleri kapatmaya çalışır. TİLKİ: Benim bir adım var. Hay kafama sıçayım, sana nereden gösterdim mesengerde yazıştığım karıları. ALPER: Oğlum karılara lafım yok ki. İnsan tilki lakabını kullanır mı internet âleminde. Chat yapmaktan soğudum şerefsizim. Tilki ayağa kalkar çalışıyormuş gibi yapmaktadır, sağa sola gider dosya açıp kapatır. Alper de peşinde dolaşır. TİLKİ: niye geldin, sülalende işsiz kalan biri mi var yine. ALPER: Yeter ya, amcamın oğlu, eski karım hepsi sayemde iş güç sahibi oldu. Senden başka bir ricam var TİLKİ: çabuk söyle işim gücüm var. ALPER: Şu Zuhal hanım var ya, onun ev adresini isteyecektim. TİLKİ:(Şaşırmıştır)daha yeni boşandın, bu ne hız. ALPER: Yok be öyle değil, çiçek yollayacağım özür dilemek için. TİLKİ: ha tamam o zaman, ben sana mail atarım. ALPER: Çabuk ol, acil lazım. Bu işin bugün bitmesi lazım. TİLKİ: tamam dedik ya Alper Gülümseyerek tilkinin yanağından makas alır ALPER: Aslanım tilki be TİLKİ: Karar ver ulan aslan mı tilki mi, hayret bir şey ya Alper gülerek insan kaynakları bölümünden ayrılır. 74.ŞİRKET\İÇ-GÜN Alper masasına oturmuş, önündeki boş sayfalara bakmaktadır. Kalem’i eline alır. Bir şeyler yazmaya çalışır fakat yazamaz. —İÇSES—ALPER: sevgili hanım Zuhal, ALPER: olmaz —İÇSES—ALPER: Zuhalciğim ALPER: yok ya bu hiç olmaz —İÇSES—ALPER: kız Zuhal ne yaptın, nasılsın anan baban nasıl. ALPER: iğrenç. Karşı masadaki çalışanlar Alper’e bakıp gülmektedir. NAZLI:(Alper’i gösterir)ne yapıyor bu ERCAN:(gülerek) Bilmiyorum ki. Coştu yine Alper kâğıtların içinde kaybolmuş, düşüncelere dalmıştır. —İÇSES—ALPER: Yok bu böyle olmayacak, en iyisi Vedat yazsın. Çekmecelerin olduğu yere bakar, çekmeceleri karıştırır. Bulduğu fotoğraf makinesi ile ayağa kalkar, gülerek koridor sonuna ilerler. Zuhal’in oturduğu masaya yaklaşır. Zuhal şaşkın bir yüz ifadesi ile Alper’e bakmaktadır. Alper fotoğraf makinesini Zuhal’e doğrultur. ALPER: Gülümse, ayın elemanı seçildin. Zuhal gülerek güzel bir poz verir. Alper istediğini almış olmanın verdiği mutlulukla koridorda geri dönüş yoluna girer. Tam masasının olduğu yere gelmiştir ki çaycıyı görür. Acele ile makinenin hafıza kartını çıkartır çaycıya verir. ALPER: abi bana şundan fotoğraf çıktısı alabilir misin? ÇAYCI: Tabi olur. Kaçar tane lazım. ALPER: birer tane yeter abi. Alper gülerek masasına oturur. Arkasına yaslanır. Ellerini başının arkasına alıp keyif yapar. 75.BİLARDO SALONU\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Vedat ile Ali kalabalık ve gürültülü mekânda bilardo oynamaktadır. Toplara vuruş yaparken aralarında konuşmaktadırlar. VEDAT: Neymiş planı, sana bir şey söylemedi mi? ALİ: mektup falan bir şeyler zırvaladı da anlamadım. VEDAT(Şaşırır)mektup mu? Vedat düşüncelere dalmıştır. ALİ: hadi sıra sende, Ne oldu daldın gittin. VEDAT: Ha yok bir şey. Vedat ıstaka ile vuruşunu yapmak üzeredir, kapıdan giren Alper’i görür. Vuruşunu yapmadan istekayı masaya bırakır. VEDAT: Geldi Alper elindeki zarf ile masaya yaklaşır. Arkadaşlarının elini sıkar. ALPER: nasılsınız. ALİ: İyi VEDAT:(Zarf’a yoğunlaşmıştır)elindeki ne senin. ALPER(Gülümser) müthiş planım bu zarfın içinde ALİ: Hmm, güzelmiş aç öyleyse. Alper zarf’ın içerisinden çıkardığı resmi masaya bırakır. VEDAT: Gerçekten çok güzel. Kim bu. ALPER: Bizim şirkette çalışan bir havalı. Ona bir mektup yaz götürüp kapısına bırakalım. Vedat hayran bakışlarla resme bakmaktadır. Ali sinirli şekilde Alper ile konuşur. ALİ:(sinirli) Lan sen niye yazmıyorsun. ALPER: Beceremedim, aklıma bir şey gelmiyor. Vedat bilardo masası üzerindeki resmi alır… ALİ: hep böyle yapıyorsun. VEDAT: tamam tamam ben yazarım. Alper cebinden çıkardığı kalemi Vedat’a verir. ALPER: al hadi yaz. VEDAT: şey, yalnız yazmamın bir sakıncası var mı? Yazdıklarımı ondan başkasının görmesini istemiyorum. Ali ve Alper çok şaşırmıştır. ALİ: tamam biz bilardo oynarız, sen keyfine bak Vedat masaların olduğu alana ilerlerken Ali ve Alper Vedat’ın arkasından bakmaktadır. ALPER: Âşık mı oldu bu. ALİ: yok daha neler. O sadece bir resim. ALPER: İyi gel hadi, sana bilardo dersi vereyim. ALİ:(istekayı eline alır)daha sopayı tutmayı bile bilmiyorsun. ALPER: bu oyunda önemli olan sopayı tutmak değil ki. ALİ: önemli olan ne peki. ALPER: Topları birbirine vuruşturmak. ALİ:(Gülerek sopayı uzatır)vuruştur da görelim o zaman. Alper gülerek istekayı alır. Görüntü masaların olduğu alana gider. Vedat kalemi kâğıdı almış resme bakarak döktürmektedir. 76.ZUHAL EV\İÇ-AKŞAM Zuhal mutfakta bulaşık yıkamakla meşguldür. Duruladığı tabakları yerlerine koyar. İşini bitirdiğinde elini kurulayıp babasının olduğu odaya doğru ilerler. Babası önünde duran yemek tepsisine bakmaktadır. İştahsız adam tepsideki yiyeceklere hiç dokunmamıştır. Zuhal üzgün bir yüz ifadesi ile babasına bakar. ZUHAL: Babacığım neden böyle yapıyorsun, hiçbir şey yememişsin. BABA: tuzu yok bu yemeklerin. ZUHAL: Doktor yasakladı ya, Zararlıymış işte. BABA: iyi ki, kalp krizi geçirdik… Her şey yasak Zuhal sinirlenmiştir, ZUHAL: Yemiyor musun? BABA: yemiyorum. Zuhal babasının önündeki tepsiyi alır, babasının biraz ilerideki siyah beyaz kadın resmine bakışlarını görürüz. Acıklı bir şekilde resme bakmaktadır. 77.BİNA ÖNÜ\DIŞ-AKŞAM Ali, Vedat ve Alper Zuhal’in oturmakta olduğu binanın girişine doğru ilerlemektedir. Ali ve Alper birbirlerine el şakaları yapıp gülüşürken Vedat çok düşüncelidir. Vedat’ın mektup’a yazdıkları duyulur. —İÇSES—VEDAT: Yorgun bir postacının nefesiyim ben. Gündüz güneşi, akşam rüzgârı kokluyorum havadan. Elimde katlanmış kâğıtlar, gülen gözlere mutluluk dağıtıyorum. Arka ses Ali ve Alper’in tartışmaları duyulur. ALPER: Vedat ile ben çıkıyorum yukarı. Sen dışarıda bekle. ALİ: Ben niye bekliyorum sen bekle Bina giriş kapısına gelmişlerdir. Vedat girip merdivenleri çıkarken diğerleri kapı önünde tartışmaya devam eder. Alper elindeki kâğıdı gösterir. ALPER:(Gülerek)Kaç numarada oturduğunu biliyor musun? ALİ: İyi git hadi. Alper gülerek binaya girer. 78.BİNA İÇ KAPI ÖNÜ\İÇ-AKŞAM Vedat kapının önündedir, Alper biraz geriden olayları izlemektedir. Vedat cebinden, katladığı mektup sayfasını çıkarır. Kapıya sıkıştırır. Kendisinden beklenmeyecek şekilde zile basar. Geri plandaki Alper telaşlanır ALPER: Vedat ne yapıyorsun, hadi koş. Vedat Alper’in söylediklerine aldırmadan kapının açılmasını beklemektedir. Mektup’un devamı duyulur. —İÇSES—VEDAT: postacı yorulmaz koş diyorlar. Yapamıyorum… Kendim gibi yorgun bir ağaç gövdesine yaslandım, fotoğraf karelerinden hayatı izliyorum. Güzel olan her şey kapıların arkasında. Açılsın kapılar ve bakışlar hep aklımda kalsın. Kapı açılır göz göze gelirler. Zuhal şaşkındır, yere düşen mektup sayfasını görür. ZUHAL: buyurun Zuhal birkaç metre ilerdeki telaşlı Alper’i görür. ZUHAL: Ne yapıyorsunuz siz burada(eğilip mektubu alır) ALPER:(Telaşlı) Vedat gelsene. İçerden babanın sesi duyulur. BABA: kızım kim gelmiş Vedat koşar adımlarla kapıdan uzaklaşır, Alper ise Vedat’ın önünde hızla merdivenleri inmektedir. Baba kapı önünde mektup sayfasını okuyan kızına bakmaktadır. BABA: o ne! 79.BİNA ÇIKIŞ\DIŞ-AKŞAM Ali kapı önünde beklemektedir, koşarak Alper kapıdan çıkar. ALİ(Telaşlı)ne oldu lan. ALPER(bağırır):Ali koş Ali ile Alper koşarken arkalarına Vedat’a doğru bakarlar. Vedat ise karın bölgesini tutarak zar zor koşmaya çalışmaktadır. Durup Vedat’ın kendilerine yetişmesini beklemektedirler. ALİ:(şaşkın)iyi misin? Vedat VEDAT:(Ağlamaklı)siz koşun, durmayın hadi ben iyiyim. Alper kafasını kaldırıp binanın üst katlarına doğru kafasını kaldırır. Zuhal ile babasını balkonda görür. Baba çok sinirli ve bağırmaktadır. BABA: itoğluitler kaçmayın, şimdi iniyorum. ZUHAL:(telaşlı)baba ne olursun sakin ol… Hadi gel içeri. Son planda koşanlar ve koşmaya çalışan Vedat görünür. 80.ŞİRKET\İÇ-GÜN Sabahın erken saatleri şirket içerisinde yoğunluk göze çarpar. Koridorda koşuşturanlar, telefonla konuşanlar. Alper ise masasında gözlerini ovuşturmaktadır. Uyanamadığı her halinden bellidir. Başını masaya koyup kestirmeye çalışır. Telefon sesi duyulur, çalan telefonun sesi onu çok rahatsız etmiştir. Başını masadan kaldırmadan bir hamlede telefonun ahizesini kaldırıp bırakır. Koridordan gelen birkaç topuk sesinden sonra Zuhal’in sesi Alper’i ayıltır. ZUHAL: Şuna bak resmen uyuyor.(Alper’i dürter)hey kalk. Alper başını kaldırıp gözlerini ovuşturur, boş bakışlarla etrafa bakar. ALPER: ne oluyor ya. ZUHAL:(sinirli)dün ne yaptınız siz öyle. Babam ne kadar sinirlendi biliyor musun? ALPER: baban haklı, biz it soyundan geliyoruz. İşeyecek duvar arıyorduk. Şansımıza senin kapın denk geldi. Kızmadın değil mi? ZUHAL: o mektubu kim yazdı ALPER: ben yazmadım ZUHAL: senin gibi bir kütük, istese de yazamaz zaten. ALPER:(Gülerek)Kütük mü? Koridorda bütün karizması ile müdür görünür. Alper yılışık pozisyonundan ciddi pozisyona geçer. Hemen ayağa kalkar… Müdür masanın yanında durup Alper ve Zuhal ile konuşur. MÜDÜR: Günaydın. ALPER-ZUHAL: günaydın MÜDÜR:(Zuhal’e bakar)bir sorun mu var. Zuhal sinirli şekilde Alper’e bakmaktadır. Alper’in içindeki patron korkusu yüzüne yansımıştır. ZUHAL: özür dilemek için, beni yemeğe davet etti. MÜDÜR:(Şaşkın Alper’i gösterir)Kim bu mu? ALPER:(Şaşırmış Zuhal’e bakar)Kim ben mi? ZUHAL:(Alper’e bakar)hatırlasana, şu mektup meselesini konuşacaktık hani. ALPER: ha doğruya mektup, nasıl unuttum ya. MÜDÜR:(Zuhal ile konuşur)benim yemek davetime bir cevap vermedin daha… ZUHAL: hmmm, özür yemeklerinden sonra olabilir… Müdür’ün sapık gülüşü Zuhal’i rahatsız eder. Zuhal sapıktan bakışlarını kaçırır. MÜDÜR: görüşürüz… Müdür odasına doğru ilerlemektedir, Alper’in kasılan vücudu gevşer ALPER: Şu karşıda çok güzel tavuk döner yapıyorlar. Sana uyar mı? ZUHAL:(sinirli)postacı özür dileyecek. Ölsem de seninle yemek yemem ben. Zuhal Alper’in yanından ayrılır, koridorda ilerlemektedir. Alper peşinden koşar. ALPER: Vedat kimseden özür dilemez. ZUHAL: Öyle mi, nedenmiş o. ALPER: Bak onu tanımıyorsun. ZUHAL: İyi ya tanımak istiyorum. Alper’in tuhaf ve düşünceli bakışlarını görürüz. Kafasını sallar. 81.HALI SAHA\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Halı sahada birkaç genç top peşinde koşmaktadır. İsmail’i kalede eldivenleri ile görürüz. Ali İsmail’in yediği golden sonra çok sinirlenmiştir. Kaleye giren topa tekme sallar. ALİ:(sinirli)ulan bu kaçıncı be, geleni gideni içine aldın. İSMAİL: Defans kötü ben ne yapayım ALİ:(sinirli)çık lan kaleden, ver eldivenleri. İsmail çıkardığı eldivenleri Ali’ye verir. Ali eldivenleri takıp kaleye geçer. Amaçsızca önünde duran İsmail’e taktik verir. ALİ: İsmail çekil önümden İSMAİL: Nereye gideyim. ALİ: git gol at. İSMAİL:(Gülerek)olur tamam. İsmail’i diğer kaleye doğru hızla koşarken görürüz. Etraftakilere bağırmaktadır. İSMAİL: pas verin, lan. 82.HALI SAHA ÇIKIŞ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Ali ve İsmail spor kıyafetlerini çıkartmış günlük kıyafetleri ve sırtlarında spor çantaları ile çıkışta yan yana yürümektedir. Ali sinirli ve sessizdir. İsmail gülerek kendilerine doğru bakmakta olan kızları gösterir. İSMAİL: üzülme topta kaybeden aşkta kazanırmış. Bak bizi bekliyorlar. ALİ:(kızları görür)kim onlar. İSMAİL:(Gülerek)evde kalmış kız kuruları. Çok ateşliler değil mi? ALİ: öldürür lan bizi bunlar. İSMAİL:(boş boş kızlara bakmaktadır) aşk öldürür. ALİ: yıllar önce öldüm ben. Ali sinirli şekilde İsmail’in yanından ayrılır, İsmail koşarak Ali’nin peşinden gider. İSMAİL: nereye gidiyorsun, kızlar bekliyor işte. ALİ:(sinirli)gelmiyorum ben İSMAİL: manyak mısın lan sen. Ali aniden durup, sinirli şekilde çantasını yere fırlatır. İsmail korkmuştur. ALİ:(çok sinirli) İsmail, uzatma kalbini kırarım. İSMAİL:(Küskün)sen bilirsin. İsmail üzgün ve küskün şekilde kızların olduğu yere doğru ilerlemektedir. Ali sinirden ne yapacağını şaşırmış şekilde halı sahayı cepheden gören bir yere oturur. Bir kaç saniye sonra İsmail ile iki kız arkasından yürüyerek gider. Ali üzgün bakışlarla gidenlerin arkasından bakmaktadır. Kafasını sahaya çevirdiğinde top oynayanlar, Ali’ye bazı olayları anımsatır. Flashback in, 14 yıl önce okul yılları 83.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN Önce okul bahçesinde top oynayanları görürüz. Geri planda Alper ve Arzu okul bahçesinde kol kola gezinirken görünür. İkisi de çok neşelidir. Ali ise bir köşede üzgün bakışlarla onları izlemektedir. Önüne doğru gelen top’a öyle sert vurur ki, kendisi bile şaşırır. Bütün sinirini toptan çıkarmıştır. Flashback out 84.HALISAHA\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Ali oturduğu yerden çok sinirli şekilde kalkar. Yerde duran spor çantasını görür. Bütün gücüyle çantaya tekme atar. ALİ: Allah kahretsin. Etraftakilerin şaşkın ve korku dolu bakışları görünür. Bir uğultu şeklinde konuşmalar duyulur. UĞULTU: delirmiş bu, kafası güzel herhalde, çekilin bize de saldırır şimdi. Ali tekme attığı çantayı alıp sinirli şekilde uzaklaşır. 85.ARZU EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Yatak odasında, yatak üzerindeki çantayı ve Alper’in çanta içerisine teptiği eşyaları görürüz. Arzu ise bir kenarda sırtını duvar’a yaslamış Alper’i izlemektedir. ALPER: Topladık işte, rahatladın mı? ARZU: Bu evde sana ait hiçbir şey görmek istiyorum. Alper sinirlenmiştir, çantayı bırakıp Arzu’ya yaklaşır. ALPER: Yenilmeyi hazmeden biri olsaydım bunlar yaşanmazdı. Keşke yarışta sonuncu gelseydim. ARZU: Neden ALPER: sonuncu olsaydım seni tanımazdım. Çirkef annen ile hiç karşılaşmamış olurdum. Oturup tenha bir yerde akordeonumu çalardım. ARZU: hayat senin hayatın, git istediğini yap. ALPER: Öyle ya, önümde koskoca bir hayat var. Sana ihtiyacım yok benim. Vedat ile Ali beni yalnız bırakmaz. Alper çantasını ve kenarda duran akordeonunu alıp oda kapsının olduğu yere gelir. ARZU:(alaycı)evlendiğimiz gün bile, yanında olmayanlar. Bir ömür boyu seni yalnız bırakmayacaklar öyle mi? çok komiksin. ALPER:(üzgün) onlar beni anlıyor… Alper elinde eşyalarla çıkar. Arzu ise üzgün bir şekilde yatağa oturur. Yatağın yanındaki masada duran, Alper ile çektirdiği resmi ters çevirir. 86.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM Zuhal’in resmi görünür önce, Vedat yatağın üzerine uzanmış, elindeki resme bakmaktadır. Kapı açılma sesi duyulur. Alper eşyaları ile Vedat’ın oturmakta olduğu odaya doğru ilerler. Eşyalarını kapı önünde bırakıp kapıya yaslanır. Vedat ile Alper göz göze gelir. Alper keyifsizdir. ALPER: ne o,yine çocukluğunu mu özledin. VEDAT:(Gülümser)dün’ü özledim(elindeki fotoğrafı Alper’e gösterir) Alper Vedat’ın yanına gidip yatağın bir köşesine oturur. ALPER: Senden özür bekliyor. VEDAT: kim ALPER: elindeki havalı, ismi Zuhal. VEDAT: Telefonu var mı sende. ALPER: Vedat kimseden özür dilemez dedim, inanmadı. Alper Ceketinin cebinden kart çıkarıp Vedat’a verir. ALPER: seni bekliyor. Vedat çok sevinmiştir, hemen ayağa fırlar. VEDAT: oğlum bu şimdi mi söylenir. Nasıl hazırlanacağım ben. Alper şaşkın bakışlarla telaşlı telaşlı oda içerisinde tur atan Vedat’a bakmaktadır. ALPER: Gidip, özür dileyecek misin? VEDAT: Evet, sakıncası mı var. ALPER: sende değişiyorsun Vedat. Vedat oda içerisindeki elbise dolabının kapağını açar. VEDAT: salak salak konuşma, gel yardım et bana. Alper kalkıp dolabın yanına gider… ALPER: elbise dolabı görmek istemiyorum. VEDAT: Neden ALPER: Evdeki eşyalarımı topladım bugün. Çok sinir bozucuydu. Vedat dolaptan çıkardığı askıdaki kıyafetlere bakmaktadır. VEDAT: Arzu mu, çarptı seni. Ne oldu sana böyle. ALPER: Sana bir şey soracağım VEDAT: iyi sor ALPER: düğünüme neden gelmedin. Vedat seçtiği kıyafeti yatağının üzerine fırlatır. VEDAT: ben tarafsız bölgeyim, gelemezdim. Alper düşüncelere dalmış bir şekilde yatağın olduğu yere doğru ilerler. Yatağa oturur. Yan tarafında bir ilaç kutusu görüp kutuyu eline alır. ALPER: başım çatlıyor. İçsem faydası olur mu? Vedat telaşlanmıştır, kutuyu Alper’in elinden alır. Alper şaşkındır. VEDAT: bu uyku ilacı. Yutarsan beş gün uyursun. Alper başını tutup yatağa uzanır. ALPER: Uyumak için ilaca ihtiyacım yok, sana iyi eğlenceler. Vedat gülerek Alper’in üzerine yattığı giyecekleri çekiştirir. Aldığı kıyafetlerle odadan dışarı çıkar. 87.LOKANTA\İÇ-AKŞAM Zuhal tüm güzelliğiyle masada oturmaktadır. Vedat saatine bakarak telaşla masaya doğru ilerler. Elindeki çiçeği masaya bırakır. VEDAT: özür dilerim ZUHAL:(gülümser)bu özür geç kaldığın için mi yoksa kapıma bıraktığın mektup için mi? Vedat gülerek masaya oturur. VEDAT: geç kalma meselesi ile ilgili, yarın özür dilesem. ZUHAL: Neden. VEDAT: seni tekrar görmek için, bir mazeretim olmasını istiyorum. ZUHAL:(gülerek)Çok açık sözlüsün. Vedat gözlerini kaçırıp etrafa bakınmaya başlar. Gözleri ile garson arar. VEDAT: dün bağıran bir amca vardı arkamızdan, baban mıydı o. ZUHAL: evet çok kızdı. VEDAT: ya sen, kızdın mı bana. ZUHAL: bilmiyorum, mektup çok etkileyiciydi. Vedat menüyü eline alır, göz atar. Menüyü eline almış müşteri gören garson, hemen müşterinin başında belirir. VEDAT: her neyse GARSON: efendim hoş geldiniz, sipariş vermek isterseniz hizmetinizdeyim. Vedat menüyü incelemektedir. Garsona bakar. VEDAT: Sipariş vermek isteriz de, Türkçe bir şey yazmıyor burada. İlaç reçetesi gibi menü yapmışsınız. Vedat menüyü gülmekte olan Zuhal’e uzatır. VEDAT: al sende bak. ZUHAL:(gülerek) tamam sende kalsın. Vedat garson’a döner. VEDAT: abi sen işini bilirsin, donat şurayı kafana göre. Elinde kalan menüyü garson’a verir. VEDAT: Al bunu da götür. GARSON: Emredersiniz. Zuhal gülmektedir,Vedat şaşkındır. VEDAT: ne oldu. ZUHAL: Alper’e çok benziyorsun, o mektubu gerçekten sen mi yazdın. VEDAT:(gülümseyerek elini kaldırır)ben edebiyat dehasıyım. ZUHAL: eminim öyledir… Vedat saatine baktıktan sonra Zuhal ile konuşur. VEDAT: zamanın varsa, uzun bir hikâyem var. ZUHAL: başla, seni dinliyorum. 88.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM Alper Vedat’ın yatağına uzanmış düşünmektedir. Elindeki tenis topunu duvara fırlatıp yakalamaktadır. Duvardan seken topunu yakalayamayınca sinirlenir. ALPER: hay ben senin gibi topun… Topu almak için ayağa kalkar, kenarda duran akordeonu görünce topu almaktan vazgeçer. Yerdeki topa tekme atar. ALPER: Siktir git. Akordeon’u alıp yatağa oturur. Duvara yaslanıp enstrüman’ı çalma pozisyonunu alır. Tam notalara basmak üzeredir ki, çalmaktan vazgeçer. Akordeon’u yatağın yanına koyar. Uzandığı yataktan yan tarafındaki akordeon’u izler. Elini akordeon üzerinde gezdirir. 89.BİRAHANE\İÇ-AKŞAM Şarkı söyleyen bayan solisti görürüz. Ali barmen’in önüne oturmuş uzaktan solisti dinlemektedir. Kan çanağına dönmüş gözlerini ovuştururken, Barmen bir bardak birayı Ali’nin önüne koyar. BARMEN: bu günlük son bardağın abicim. Al doya doya iç. Ali önündeki bardağa bakmaktadır. ALİ: Niye, parasıyla değimli bu eşşek sidiği. BARMEN:(Gülerek) Ne oldu oğlum söylesene. Kartal’a mı kafan bozuk. ALİ:(üzgün) sporda yenmekte var yenilmekte var. Kartal bugün yenildi, yarın yener. Ama ben hep yeniliyorum. Barmen önündeki sigara paketini Ali’ye uzatır. BARMEN: al yak bir tane ALİ: Sigarayı bıraktım BARMEN: oh oh ne güzel.(bira bardağını alır) Ver şu sidiğide, hadi git yat biraz. Barmen’in aldığı bardağı geri alıp sahnedeki solisti izler. ALİ: Ne yapıyorsun ya, ver şunu. Ali sahnedeki kadına bakarak, barmene sorar. ALİ: kim bu. BARMEN: Çok güzel değil mi? ALİ: ne bileyim kadının suratını göremiyorum ki, sesi güzelmiş ama… BARMEN: ayarlayım mı sana, bir günlüne hı ne dersin. Ali çileden çıkmıştır, cebinden bir miktar para çıkartıp garsonun önüne atar. ALİ: barmen misin? pezevenk misin? BARMEN:(Şaşkın)ya sen. Erkek misin, gay mısın? ALİ:(gülerek)benim sidiği sen iç. Ben gidiyorum. BARMEN: haftaya deplasmana gidecek misin? ALİ: Ankara’ya gidilmez. Çarşıda takılırız… BARMEN: iyi görüşürüz, kendine iyi bak. Ali sahnedeki soliste bakarak çıkış istikametine doğru ilerler. 90.LOKANTA İLERLEYEN SAATLER\İÇ-AKŞAM Donatılmış masada Vedat ve Zuhal gülüşmektedir. ZUHAL:(Gülerek)duygusal postacı ile eli çakmaklı kundakçının aynı bedende buluşması çok ilginç. VEDAT: bende çok bocalıyorum. ZUHAL: Neden. VEDAT:(ciddi) sen söyle, ben bir kahraman mıyım? Yoksa bir şaklaban mı? Zuhal boşalan lokanta masalarına bakarak düşünmektedir. ZUHAL: Zor soru, pas desem. VEDAT:(Gülerek)hadi yapma, aklından geçeni söyle. ZUHAL: Alper şaklaban sen kahramansın. VEDAT:(gülerek)Politikacı olmayı düşündün mü? ZUHAL: düşünmeli miyim? VEDAT: kesinlikle. ZUHAL: peki tüm bu anlattıklarının sebebi ne. İnsanlar etrafa zarar verme güdüsüyle doğmazlar. Bu soru Vedat’ı düşündürmüştür. Başını eğip önündeki yemeği çatal ile didiklerken acıklı bir ses duyulur. VEDAT: Sevgiye ihtiyacım vardı. Arkadaşlarımın gülen gözlerinde buldum aradığımı. ZUHAL:(üzgün)seni üzmek istemezdim. Vedat toparlanıp kafasını kaldırır. VEDAT:(gülümser)şaklabanlar üzülmez. ZUHAL:(Gülerek)ben bir oyun bulsam, beraber uygular mıyız? VEDAT: Boş kontenjanımız var. Ped İsmail gelmiyor artık. ZUHAL: Diğer arkadaşların bir şey demez mi? Alper bana Gıcık oluyor mesela. VEDAT: aramıza hoş geldin. Vedat kolundaki saati çıkarıp Zuhal’in önünde koyar. Zuhal çok şaşırmıştır. ZUHAL: inanmıyorum saat kaç olmuş. Vedat boşalan masaları gösterir. VEDAT: bizden başka kimse kalmadı. Zuhal telaşlanmıştır… ZUHAL: Babam, çıldırmıştır, gitsek iyi olacak. VEDAT: acele etme ben seni bırakırım… Boşalmış mekânda, Vedat kendilerine doğru dik dik bakmakta olan garsona işaret yapar. Garson elinde hesap ile masaya doğru harekete geçer. 91.TEPE\DIŞ-GÜN Yere atılmış iki adet cep telefonunu görürüz. Ali ile Alper araçlarını yan yana park etmiş. Araç kaputlarının üzerine oturmuş manzarayı seyretmektedirler. İkisi de suskun ve keyifsizdir. Ali sürekli esnemektedir bu olay Alper’in dikkatini çeker. ALPER: Dün beşik mi salladın. ALİ:(gülerek)nereden buluyorsun bu lafları. Atadan kalma salak tümceler lügatinden mi? ALPER: annem varken lügate gerek var mı? ALİ: yoktur herhalde. Bir müddet sessiz kalırlar. Ali esneme olayına devam eder. Alper ise elindeki ufak çakılları yerdeki telefonların üzerine atma olayı ile ilgilenir. ALİ: senin neyin var. Alper Elindeki ufak taşları, yerdeki telefona atmaktadır. ALPER: yok bir şey. ALİ: seni tanıyorum, eline taş alıp oraya buraya atıyorsan kötü bir şeyler var demektir. ALPER: bende seni tanıyorum, esneme girdiysen kötü bir şeyler var demektir. krizine Birbirlerine bakarak gülmektedirler. ALİ: sen başla ALPER: anlat hadi Ali cebinden madeni para çıkarıp sorar. ALİ: yazı mı? Tura mı? ALPER: yazı, parayı yere at. Ali parayı yere atar, gelen Turadır. Alper başlar küfürlere. ALPER: siktir ya, hep böyle oluyor. ALİ: öt bakalım. ALPER:(üzgün)evden eşyalarımı topladım, çok kötüydü. ALİ:(esneyerek)boş ver(Alper’in omzuna vurur avutmaya çalışır) ALPER: konuş, senin derdin ne. Ali uyduracak yalan düşünmektedir, o esnada Vedat’ın aracı görünür. Ali aracın sesini duyup arkasına bakar. ALİ: Vedat geldi. Alper arkasını dönüp gelen aracı ve içerisinde ki Zuhal’i görür. ALPER: bu kızın ne işi var burada. ALİ: o kim. ALPER: mektup attığımız havalı. Alper ile Ali’nin Şaşkın bakışları ile araca bakışlarını görürüz. Vedat aracı park eder. Zuhal ile birlikte gülerek araçtan dışarı çıkar. Cep telefonunu yerdeki telefonların olduğu yere fırlatır. ALPER: misafir beklemiyorduk. ZUHAL:(Gülerek)hoş bulduk. VEDAT:(zuhal’e bakarak)Cep telefonunu kapatıp at oraya. Zuhal yerdeki telefonları görür şaşkındır. ZUHAL: Neden ALPER:(gülerek)burada telefon çekmiyor Zuhal telefonuna bakar. ZUHAL:(şaşkın)ful çekiyor. Gülüşmeler duyulur… VEDAT:(Zuhal’e bakar)buradayken kimsenin bizi rahatsız etmemesini istiyoruz. O yüzden at gitsin. Zuhal telefonunu kapattıktan sonra yerdeki telefonların olduğu alana fırlatır. El sıkışma ve Tanışma faslından sonra her kez geldiği araçların üzerindeki pozisyonunu alır. ALİ:(etrafındakilere bakarak)Sıra kimde ZUHAL: bende Alper ile Ali çok şaşırmıştır. Vedat ile Zuhal’in oturmakta olduğu araca doğru bakmaktadırlar. VEDAT:(gülerek) çok güzel bir planı var. ALPER: eminim öyledir. ALİ: anlatın öyleyse hadi. Zuhal Vedat’a bakmaktadır. VEDAT: proje senin projen, sunumu sen yapmalısın. ZUHAL:(gülümser)olur. Zuhal gayet kendinden emin ve gülümseyerek üç aracın yan yana park etmiş olduğu alanda kendisine ortalarda bir yer seçer. Ve anlatmaya başlar. Her ne kadar anlatılanları duyamasak ta araç üzerindekilerin özelliklede Alper’in yüz ifadesi çok güleçtir. 92.SİTE BÖLGESİ YOL ÜZERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Uzun binaların yükseldiği lüks semtte. Siteye gidiş yolu üzerinde Ali Vedat ve Alper’i ellerinde poşetler ile yerlerdeki çöpleri toplarken görürüz. Sigara izmariti, cips poşeti vs ne bulurlarsa yerden toplamaktadırlar. Yan yana yürüyüp yeden çöpleri toplarken aralarında konuşular. ALPER:(gülerek)Zuhal’e bak, çöpçü etti bizi.(ses tonu yükselir) Şeytan bu kadınlar şeytan. ALİ:(Vedat’a bakar)proje konusunda destek verdin mi. doğru söyle. Vedat durup elindeki çöp dolu poşete bakar. VEDAT: Yedek anahtar projesi Zuhal’in, eve çöp doldurma projesi benim. Ortak çalışma diyebiliriz. Üçü de yan yana gelmiş ellerindeki poşetlere bakarak gülmektedir. Alper elindeki poşeti Vedat’a gösterir. ALPER: yeter mi bu. VEDAT:(düşünceli)sanki bu anı daha önce yaşamış gibiyim. ALİ:(gülerek) deja-vu, bana da çok oluyor. Gülüşmeler duyulur. Ali kendi poşetini Alper’e gösterir. ALİ:baksana benimki doldu bile, kaytarma. ALPER:(şaşkın)kim kaytarıyor. ALİ: sen, çöpçülük zoruna mı gitti yoksa. Vedat etrafa bakınırken, bina önüne bırakılmış büyük siyah çöp poşetlerini görür. Elindeki ufak poşeti atıp bina önündeki siyah poşetlerden birini alır. Alper olayı görünce kendi poşetini gülerek Ali’ye uzatır. ALPER:(Gülerek)al senin olsun. Ali Alper’in verdiği poşet ile büyük siyah çöp poşetlerinin yanına gider. Kendi poşetlerini bırakır. ALİ: boş yere çöp topladık.(Siyah poşetlere bakar)Şu hale bak her taraf çöp. Ali siyah çöp poşetlerinden birini alır. Ali ve Vedat önde, Alper onların arkasında yol üzerinde siyah büyük çöp poşetleri ile yürürken görünürler. Diğerlerinden farklı Alper poşeti yerde sürükleyerek götürmektedir. Vedat ile Ali’nin konuşmaları duyulur. ALİ: Zuhal nerede şimdi. VEDAT: sapık müdürü ile yemekte, yemekten sonra buraya gelecekler. ALİ: evin anahtarı sende mi? VEDAT: paspasın altında saklıyormuş, temizlikçi kadın ile konuşmalarını duymuş Zuhal ALİ:(gülerek)gerçekten temizlikçiye ihtiyacı olacak, anahtarı aldığımız yere tekrar bırakalım. VEDAT:(gülerek)olur. Binanın giriş kapısına doğru merdivenleri tırmanmaktadırlar, Alper’in peşinde sürüklediği çöp poşetinin merdiven üzerinde bıraktığı pis suları görürüz. 93.LOKANTA\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Zuhal ile Müdür yemek masasında oturmuş karşılıklı konuşmaktadır. Müdür’ün suratındaki sapık ifadeyi gördükten sonra tedirgin Zuhal’i görürüz. Sıkılmıştır sürekli saatine bakar. MÜDÜR: Hiçbir şey yemedin… ZUHAL: canım istemiyor. MÜDÜR: hesabı isteyip, eve gidelim o zaman. Zuhal saatine bakar. Tedirgindir. ZUHAL: lavaboya gitmem lazım. MÜDÜR: gelmemi ister misin? ZUHAL: yok teşekkür ederim. Zuhal çantasını alıp masadan kalkar, lavaboya doğru yürümektedir. Cep telefonunu eline alır. Konuşarak lavaboya girer. ZUHAL: Vedat. 94.MÜDÜR EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Evin salonundaki büyük çöp yığınını görürüz. Vedat çöp yığınının yanında telefon ile konuşmaktadır. VEDAT:(gülümser)gelebilirsiniz bizim işimiz bitti. —DIŞSES—ZUHAL: Korkuyorum. VEDAT: bir şey olursa ben buralardayım merak etme. —DIŞSES—ZUHAL: tamam, görüşürüz. Ali ve Vedat yan yana durmuş, çöp’e bakmaktadır. ALİ:(Vedat’a bakar)Çok mu abarttık. VEDAT: O sapığa az bile. Kızı her gün rahatsız ediyormuş. Ali kafasını arka tarafa çevirip, perdenin önündeki Alper’i görür. Alper’in elinde ketçap ve mayonez şişesi bulunmaktadır. Ali Vedat’a, perde önündeki Alper’i gösterir. ALİ: ne yapıyor bu. Vedat ile Ali, Alper’in yanına gider. Ketçap ve mayonez ile perdeye yazılmış Fenerbahçe yazısını görünce çok şaşırırlar. ALİ:(Alper’e bakarak) Galatasaray olmuş… Sarı kırmızı Fenerbahçe olur mu salak. VEDAT:(Alper’e bakar, Ciddi)ne yaptın lan, adamın perdesini mahfetmişsin. Alper bu tepkiye şaşırır, arkasını dönüp evin ortasındaki çöp yığınını görür. ALPER: oha, ne olmuş buraya. Ali ve Vedat, Alper’e bakarak gülmektedir. Alper elindeki ketçap ve mayonez şişesini çöp yığınlarının olduğu yere doğru fırlatır. Vedat saatine bakar. VEDAT: hadi gidelim ALİ:(çöp’e bakarak) belediyeyi arasak mı? VEDAT: Boş ver yürü hadi. Çöplerin yanından geçerek kapıya doğru yürürler. Alper çöplerin yanından geçerken burnunu eliyle kapatır. 95.BİLARDO SALONU\DIŞ-İÇ-AKŞAM Zuhal ile Vedat kol kola yürümektedir. Bilardo salonuna giriş kapısına birkaç metre kala Zuhal salonu gösterir. ZUHAL: telefon atıyor muyuz? Yasaksa, bilelim yani. VEDAT:(Gülümser)Ha yok, burada serbest. Kapıdan içeri girip masalara bakınırlar. Vedat, Ali ile Alper’in oturdukları masayı görür. VEDAT: oradalar işte gel hadi. Vedat ile Zuhal, Ali ve Alper’in tavla oynadıkları masanın yanına gelir. Alper onları güler yüzü ile karşılar. ALPER: ooo kimler gelmiş. ALİ: hoş geldiniz. Vedat ile Zuhal, masadaki boş sandalyelere oturur. ZUHAL:(gülerek)hepiniz çöp kokuyorsunuz. ALPER: anlatsana bizim müdür, evini görünce ne yaptı. ZUHAL: küfür etti, bağırdı çağırdı. Çok kızdı, Neredeyse Sinirden ağlayacaktı. ALPER: bak terbiyesize, bir de bana küfür etme diyor. Her kez gülerek Alper’e bakar. Ali tişörtünü çekiştirerek koklamaktadır. ALİ: çöp kokusu üzerimize sinmiş. VEDAT:(gülümser)hamama gidelim mi? ALİ:(kafasını kaşımaktadır)gidelim anasını satıyım, her tarafım kaşınıyor… ALPER:(Ali’ye bakar)ben sana kese atarım. ALİ: kendimi sana elletmem. ALPER: bende çok hevesliydim sana ellemeye töbe töbe.(Önündeki tavla zarlarını alır Ali’ye uzatır)al at sıra sende. ALİ: dört üç öndeyim ALPER: dört dört, yalan söyleme. ALİ: çirkef herif, hep böyle yapıyorsun ALPER: Oyna hadi oyna Gülüşmeler, Zuhal ile Vedat göz göze gelir… ZUHAL:(gülümser) siz hep böyle misiniz? Vedat düşüncelere dalmıştır, Zuhal Vedat’a bakmaktadır. Ali elindeki zarları atmak üzeredir. VEDAT: ayırmaya çalıştılar ayrılmadık. ALPER:(Ali’ye bakarak ciddi) zar tutma. ALİ: Tutmadan nasıl atabilirim? ALPER: Zarları Ağzına al, çalkala tükür. ALİ: ya git işine, manyak mısın nesin. Zuhal düşünceli Vedat’a bakmaktadır. ZUHAL: yine yanlış bir şey mi sordum. VEDAT:(Ayılır)boş ver, bir şey içer misin? ZUHAL: çay içerim ben. Vedat ayağa kalkıp, Ali ve Alper’e sorar… VEDAT: ne içiyorsunuz. ALPER-ALİ: çay Zuhal’in bakışları ile Vedat ilerlemektedir. Vedat bir müzik kutusunun yanında durup makineyi izler, makineye dalıp gitmiştir. Zuhal oturduğu yerden kalkıp Vedat’ın yanına gider. ZUHAL: bozuk para ister misin? VEDAT:(düşünceli)bu makine hep buradaydı.(etrafa bakar)her taraf değişti, ama bu makine hiç değişmedi. Bende bu makine gibi olmak istiyorum. ZUHAL: Vedat seni anlamıyorum. Ne demek istiyorsun. Vedat cebinden çıkardığı madeni parayı makineye atar. Seçtiği şarkının CD’si dönmeye başlamıştır. VEDAT: Seni seviyorum… Vedat makinenin yanından ayrılır, Zuhal arkasından seslenir. ZUHAL:(üzgün)nereye gidiyorsun. Zuhal üzgün bakışlarla makineyi izlemektedir, dönen CD’ye bakarak şarkıyı dinler. Görüntü makineyi gösterirken atılan zar sesi ile Alper ve Ali’nin konuşmaları duyulur. ALİ: Vedat’ın şarkısı çalıyor. ALPER: biliyorum, Güzel şarkı… 96.DENİZ KENARI KORDON BOYU\DIŞ-GÜN Vedat ile Zuhal deniz kenarında banka oturmuş, manzarayı seyretmektedir. Vedat’ın üzerinde Fenerbahçe formasını, Zuhalde ise Galatasaray formasını görürüz. İkisi de sessiz denize bakmaktadır. Zuhal düşünceli sağa sola bakıp etraflarında kimsesin olmadığını anladıktan sonra denize bakarak konuşur. ZUHAL: bende seni seviyorum. VEDAT:(Şaşkın, gülümseyerek)Bu nereden çıktı şimdi. ZUHAL:(denize bakmaktadır)Bilmem, sen daha iyi bilirsin. Bir hafta önce, söyleyip kaçmıştın ya hani hatırlamıyor musun? VEDAT: özür dilerim. ZUHAL: kaçmadan gözlerimin içine bakarak söylersen, özrünü kabul edebilirim. VEDAT: gözlerine bakarak söyleyemem. ZUHAL: neden. VEDAT: çok zor. Zuhal düşüncelere dalmıştır, sıkıntıdan ne yapacağını şaşırdığı için yanındaki pet şişeyi eline alır kurcalar çalkalar. Sonrada Vedat’a uzatır. ZUHAL: siz erkekler hep aynısınız, güzel iki kelimeden sonra kaçıp gidiyorsunuz(şişeyi Vedat’a uzatır)al buna söyle. Vedat şaşkındır gülümseyerek şişeyi alır. VEDAT:(şişeye bakarak)Biliyor musun? Galiba ben sana âşık oldum.(gülerek)çok soğuksun ama olsun, seni seviyorum. Zuhal gülmektedir, Vedat’a hafiften vurmaya başlar. ZUHAL: soğuk mu? Sen kendine bak, korkak… Vedat şişeyi Zuhal’e verir VEDAT: bunu sakla, baktıkça beni hatırlarsın. ZUHAL:(şişeyi alır)olur saklarım. Vedat ayağa kalkıp saatine bakar, Zuhal’ın üzerindeki Galatasaray formasını gösterir. VEDAT: çıkart şunu da maça gidelim. ZUHAL:(üzerindeki formaya bakar):hayır, olmaz. VEDAT: maça böyle gidersek dayak yeriz. Bir günlüğüne fenerli ol ne olacak. ZUHAL:(küskün)sen çıkart üzerindekini. Bir günlüğüne Galatasaraylı olsan ne olur. Vedat oturmakta olan Zuhal’e elini uzatır. VEDAT: gel hadi gel, kahvede seyrederiz. Zuhal gülümseyerek kalkar, el ele kordonda yürüyerek gözden kaybolurlar. 97.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM Görüntü oda içerisinde dolaşmaktadır. Evin içerisinden gelen top seslerini ve bağrışmaları duyarız. Görüntü masada duran zarf ve yanındaki resimde kalır. Zuhal adına yazılmış mektup ve Zuhal’in resmi yan yana durmaktadır. Sesler evin uzak bir bölgesinden uğultu şeklinde gelmektedir. Patır kütür topun etrafa çarpma sesleri gelir. VEDAT: Yavaş vursana şu topa. ALPER: sen abanırsan bende abanırım. ALPER:(bağırış)golll VEDAT: gol falan değil direğe çarptı. ALPER: Vedat siktir git ya, bal gibi gol. VEDAT: gel bak ulan, kale burası görmüyor musun? ALPER: iyi tamam ya, ver şu topu. Nasıl olsa öndeyim. VEDAT: kim önde lan, sen mi yeniyorsun. ALPER: üç farkla öndeyim. VEDAT: hassiktir. ALPER: berabere olsun o zaman. VEDAT: bitsin artık, ben yoruldum. ALPER: at şu topu son bir şut çekeyim, at hadi at. Topa vuruş ve ardından cam kırılma sesini duyarız. VEDAT:(gülerek)çüş lan, camı kırdın. ALPER: çatladı ya, bundan bir şey olmaz. Sesler giderek yakınlaşır ve gülerek odaya girerler. VEDAT: kırdığın cam olsun, boş ver üzülme. ALPER: kiracı olan sensin. Sen üzül. VEDAT:(gülerek)yüzsüze bak. ALPER: bana bir havlu versene. Masadaki zarf’a bir el uzanır. Alper eline aldığı zarfa bakmaktadır. Vedat ise oda içerisinde havlu aramaktadır. Vedat havlu ile birlikte Alper’in yanına gelir. Alper elindeki mektubu gösterir. ALPER: bu ne? Vedat havluyu Alper’e verip yatağa oturur. VEDAT: onuda diğerlerinin yanına koy. Zamanı gelince verirsin. Alper zarfı aldığı yere bırakır. Vedat’ın yanına oturup yüzünü kurulamaktadır. ALPER: kendin neden vermiyorsun. VEDAT: sadece sakla bana bir şey sorma. ALPER:(isyankâr) ne zaman vereyim onu söyle bari. VEDAT:(üzgün-dalgın bakışlar)Bende bilmiyorum. ALPER:(düşüncelidir masadaki zarfa bakarak)işe bak, zarfların başına bir iş gelmese bari. VEDAT: Güvenebileceğim tek kişi sensin. O yüzden o mektupları iyi sakla. Alper düşünceli bakışlarla mektup zarfına bakmaktadır, zarf’ı alıp kafasını kaşıyarak ev içinde yürümeye başlar. Odadan çıktıktan sonra Vedat’a seslenir. ALPER:(bağırarak)Vedat benim ajandam nerede. Gördün mü sen. VEDAT:(bağırır)televizyonun üzerine bak. Vedat masada kalan resmi alır, arkasına yaslanıp resme bakmaktadır. 98.ŞİRKET\İÇ-GÜN Zuhal masasına oturmuş önündeki su şişesine bakmaktadır. Eline telefonunu alır. Gülümseyerek mesaj yazmaya başlar. Görüntü koridorun giriş kapısını gösterir. Alper elinde ajandası ve gazete ile masasına doğru ilerlemektedir. Gazete ile ajandayı masasına bırakır. Karşı masasındaki bay ve bayan personel’e yaklaşır. ALPER: çay ısmarlayın da içelim. NAZLI:(gülümser)Günaydın. ERCAN: Bekârlık sana yaradı be abı. Bakıyorum da, bu aralar yüzünde güller açıyor. ALPER:(gülerek)Hadi söyleyin şu çayları da, size fıkra anlatıyım. Ercan telefon eline alır. NAZLI: yok yok istemez. Sabah sabah senin sansürsüz fıkralarını dinleyemem. ALPER: siz bilirsiniz, bende oturup gazetemi okurum. ERCAN:(Telefon elindedir)çay ocağı cevap vermiyor.(telefonu kaptır) Alper masasındaki gazeteyi eline alır. Bay personel Alper’e seslenir. ERCAN: magazin eki varsa bana versene. ALPER:(gazetenin ortasındaki eklere bakarak))Sosyete dünyasında kim kimi düzmüş,(Ercan’a bakarak) çok mu merak ediyorsun. NAZLI(iğrenir)ıyyy iğrençsin, ERCAN: yok ya, burç yorumlarına bakacağım. NAZLI:(meraklı bakışlarla Alper’in eline bakmaktadır) bulmaca var mı bulmaca? Alper gazetenin ortasındaki kısmı çıkarıp bay personel’in masasına bırakır. ALPER: alın ıvır zıvır ne varsa sizin olsun. Alper masasına yönelmiştir tam oturmak üzeredir. Nazlı, eklerin içinde bulmaca ararken Alper’e bir soru sorar. NAZLI: Senin burcun ne Alper. ALPER: it burcuyum ben, yükselenimde ayı. ERCAN(Gülerek)it burcu mu? Cinsi ne peki. ALPER:(gülerek) pitbull. NAZLI:(elindeki bulmacaya bakarak)kendini bilen biri olman çok güzel. Alper gülerek masasındaki gazeteye uzanır önüne alıp sayfaları karıştırmaya başlar. Nazlı’nın soruları duyulur. NAZLI: gelecekten bilgi veren kimse. ERCAN: kaç harf NAZLI: beş Alper gülerek gazete sayfalarını çevirmektedir. ALPER: Kendin çöz şunu. Bulmaca bulmaca diye yırtınıyor, sonrada bize çözdürüyor. NAZLI: aman iyi be. Alper sayfaları karıştırırken sağlık sayfasındaki bir haber dikkatini çeker. Haberi okudukça surat ifadesinin değiştiğini görürüz. —İÇSES—ALPER: Günde bir hapla kan kanserini durduran ilaç. "GLİVEC" adlı ilacın, kan kanserinin en yaygın türlerinden Kronik Myelositer Lösemi'ye (KML) karşı çok etkili olduğu, hastalığı tedavi edemese de ilerlemesini önlediği belirlendi. Alper’in suratı iyice düşmüştür, ilaç ismi ona hiç yabancı gelmemiştir. Gazeteyi bırakıp arkasına yaslanır. Önündeki ajandayı açar Zuhal yazan zarfı eline alıp bir müddet zarfa bakar. Yan tarafına dönüp kilitli çekmeceyi açar elindeki zarfı bırakıp çekmeceyi kapatır. Elini yüzünü ovuşturduktan sonra tekrar çekmeceyi açar, üzerinde Alper yazan zarfı alır. Zorlanarakta olsa zarfı açıp, Mektubu okumaya başlar. —DIŞSES—VEDAT: üzerinden yıllar geçti ama aklımda hala Objektif Arkasından baktığım görüntüler var. Hiç unutmadım; kıçımızı koyduğumuz beton’u, ziftin içine pedal çevirdiğimiz gülüyorum. upuzun yolları, hatırladıkça Biliyorum Ağlayan insanları hiç sevmedin, gözyaşları yenilgiler yoktu senin kitabında. O yüzden ağlayarak veda etmiyorum. Sana kalan en değerli hazineye karına sahip ol, onu hiç yalnız bırakma. Noktalama işaretlerinden hoşlanmayan bir edebiyat dehasının son noktası bu. Sakladığın her şey gibi bunu da sakla. Alper tamamen iptal olmuştur, donuklaşmış bakışlarını açtığı zarf’a çevirir. Elindeki mektup ve zarf ile ayağa kalkar. Karşı masasında oturanlar şaşkın bakışlarla Alper’e bakmaktadır. NAZLI:(Telaşlı)Alper iyi misin? Sen Alper tepkisiz sağına soluna bakmaktadır. Ercan ayağa kalkıp Alper’in yanına gider. ERCAN: abi söylesene kötü bir şey mi oldu. ALPER:(bos boş etrafına bakmaktadır)Ben depoya gidiyorum. Alper elindeki mektupla çıkışa doğru ilerlemektedir. Arkasından bakanlar kendi aralarında konuşur. NAZLI: kesin bir şey oldu,(Ercan’a bakarak)görmedin mi? yüzünün rengi attı. ERCAN: Arzu’ya söylesek mi? NAZLI:(ayağa kalkar)ben muhasebeye çıkıyorum. Nazlı telaşla ortamdan ayrılır. Ercan Alper’in masa üzerine bıraktığı gazeteye bakarak bir şeyler anlamaya çalışmaktadır. 99.KAPALI HAVUZ\DIŞ-İÇ-GÜN Havuzun dış kısmında Alper’in park etmiş halde duran aracını görürüz. Aracın biraz ilerisinde iki bilmiş çocuk beton zemine oturmuş cips yemektedir. Özgür elindeki büyük cips poşetini Harun’a uzatır. Harun bir avuç dolusu cips’i aldıktan sonra Özgür ile konuşur. HARUN: Ali abi ağlıyordu içerde. ÖZGÜR:(heyecanlı)gördüm gördüm, kesin kız arkadaşından ayrılmıştır. HARUN: Sen kız arkadaşından ayrılsan ağlar mıydın? ÖZGÜR: Güzel olsaydı ağlardım, çirkin kıza ağlanır mı? HARUN:(Gülerek)haydi kızlar okula diyorlar ya hani. Ne kadar çirkin kız varsa toplayıp bizim okula getirmişler. ÖZGÜR: şansımız yok, ne yapalım kader deyip geçecen. Özgür öylesine dalmıştır ki, cips poşetinden çıkardığı plastik oyuncağı ağzına götürür. Son anda fark edince çok sinirlenir. Bu durum Harun’un çok hoşuna gitmiştir. ÖZGÜR:(tasoyu fırlatır)sıçacam bunların oyuncağına ha. HARUN(Gülerek)niye attın lan tasoyu ÖZGÜR: Geçen sene bunun yüzünden dişim kırılıyordu.(cips poşetinin içine bakarak)cips’in içinde cips olur. Götümüze sokacaz sanki kötü plastiği. Harun’un kahkahaları duyulur, özgür çok sinirlenmiştir ÖZGÜR: kalk gidelim. Çocuklar Kalkıp havuzun içine doğru hareket eder. Yürürken Özgür fırlattığı tasoya tekme atar, çok sinirlidir. Görüntü onlarla birlikte havuzun iç kısmına girer. İçeride Özgür’ün kafasını çevirdiği tirübün yönünde yan yana oturmuş Alper ve Ali’yi görürüz. Görüntü onlara yaklaşır. Ali ağlarken Alper sessizce havuzu izlemektedir. ALPER: ilaç tedavi etmese de, hastalığın ilerlemesini durdurur yazıyordu gazetede. ALİ:(ağlayarak)uyku ilacı kanseri tedavi eder mi hiç. ALPER:(sinirli)kes şu zırlamayı, karı gibi ağlayınca sorun çözülüyor mu? ALİ:(ağlayarak)bize neden söylemedi. ALPER: bilmiyorum. Çalan telefon sesi duyulur, Alper istemeyerekte olsa telefonu açar. ALPER:(telefona bakarak)yeter be kadın arama artık.(telefonu açar)ne istiyorsun. —DIŞSES—ARZU:(alaycı) çocuk bezi ile mama lazım. ALPER: Şakanın hiç sırası değil —DIŞSES—ARZU:(sinirli) Geri zekâlı, iki Saattir seni arıyorum. Neden Cevap vermiyorsun. ALPER: benim için yıllık izin dilekçesi yazabilir misin? —DIŞSES—ARZU: nereye gidiyorsun. ALPER: Vedat başını belaya soktu, yanında olmam lazım. —DIŞSES—ARZU: sesin kötü geliyor, ne oldu söylesene ALPER:(sinirli) bir kerede söyleneni yap(bağırır)git doldur şu dilekçeyi.(sinirli şekilde telefonu kapatır) Alper birkaç saniye sinirinin yatışmasını bekler, kendini toparladığı anda Ali’ye bakarak konuşur. ALPER: bu sefer başımız çok büyük belada. Ali kafasını sallar. Alper ayağa kalkar, tribün koltuklarına basarak aşağı doğru inmektedir. Ali seslenir. ALİ:(bağırır) ne olacak şimdi. ALPER:(bağırır)ebeninki olacak, yürü.(sinirli)Ağlarsan beynini dağıtırım senin. Ali ayağa kalkıp Alper’in peşinden gitmektedir. ALİ: nereye? ALPER: çardağa gidiyoruz, Vedat’a mesaj çek. Yalnız gelsin. Son planda İki genci tribün koltuklarına basarak zemin’e doğru inerken görürüz. 100.KAFETERYA BAHÇE\DIŞ-GÜN Vedat ile Zuhal Cadde üzeri mekânda önlerindeki portakal sularını içmektedir. Vedat düşünceli ve dalgındır. ZUHAL: Ne düşünüyorsun VEDAT:(gülümser)şu öğle paydosları keşke daha uzun olsaydı. ZUHAL:(gülerek)dayan biraz, hafta sonuna az kaldı. VEDAT:(heyecanlı) Pikniğe gitmek ister misin? Bir Ağacın gövdesine yaslanıp fotoğraflara bakarız ha ne dersin. ZUHAL: tamam, bende yiyecek bir şeyler hazırlarım. Beraber yeriz. VEDAT:(gülerek)zehirlenmeyiz inşallah. Zuhal masada durmakta olan boş plastik su şişesini Vedat’a fırlatır. ZUHAL: parmaklarını yemezsin inşallah. Mesaj sesi duyulur, Vedat masadaki telefonu alıp mesajı okur. Vedat okuduğu mesaj’a çok şaşırmıştır. ZUHAL: ne oldu. VEDAT:(Dalgın)gitmem lazım. ZUHAL: nereye VEDAT: beni çardağa çağırıyorlar. ZUHAL:(telaşlı) Vedat sen iyi misin? VEDAT:(dalgın)çok uzun zaman oldu. ZUHAL: bende geliyorum seninle. VEDAT:(ses tonu yükselir) hayır olmaz, yalnız gitmem lazım Vedat ayağa kalkar garsonu çağırır, Zuhal’e bakarak. VEDAT: özür dilerim. Zuhal küskün oturduğu masaya bakmaktadır kafasını bile kaldırmaz. Vedat gelen garson’a ödemeyi yaptıktan sonra oturmakta olan Zuhal’e elini uzatır. VEDAT: gel hadi seni bırakayım. Zuhal Vedat’ın elini tutar. Yüzünde belirgin küskünlük ifadesi vardır. El ele tutmuş yürümektedirler. Vedat Zuhal’e bakarak. VEDAT: barıştık mı? ZUHAL: ben sadece yanında olmak istedim. VEDAT: seni kırdığım için üzgünüm… ZUHAL: elimi bırakma, hep yanımda ol. Park halinde duran aracın yanına gelmişlerdir. Vedat araca yaslanır Zuhal’e bakarak. VEDAT: hep yanında olacağım. Söz veriyorum. Son planda Zuhal ve Vedat’ı araç yanında birbirlerine sarılmış pozisyonda görürüz. 101.ÇARDAK\İÇ-GÜN Zaman içinde değişikliğe uğramış çardağı görürüz. Çevresindeki seyrek sarmaşıklar, sıklaşmış. Hatta her tarafı sarmıştır. Ortada duran masa değişmiş, yerdeki toprak zemin betona dönmüştür. İlk göze çarpan masada açık pozisyonda duran plakettir. Ali ve Alper oturmuş üzgün bakışlarla plaket’e bakmaktadır. Vedat gözlerini çardak içerisinde dolaştırarak içeri girer. VEDAT: evrim geçirmiş burası. ALPER: çok değişmiş değil mi? VEDAT:(Etrafına bakarak)evet,(masadaki plaket’i eline alır)bu uğursuz şeyin ne işi var burada(Ali ve Alper’e bakarak)neler oluyor. ALİ: otursana Vedat plaket’i masaya bırakıp oturur. VEDAT: sizi dinliyorum. ALPER:(yanındaki Ali’yi dürter)sen başla. Ali masadaki plaket’i eline alır plaket’e bakarak konuşur. ALİ:(ağlamaktadır)Hediyeler insanları sevindirmek içindir sanırdım. Vedat bana hediye veya hatıra bırakmadın sen. Bu Allahın belası plaket’e baktığım her gün içim yandı. ALPER:(sinirli Ali’ye bakmaktadır)zırlama VEDAT:(Alper’e bakarak bağırır)ne saçmalıyor bu. ALPER: bıyıklının baban olmadığını biliyorduk. Vedat şok olmuş halde ayağa kalkar. VEDAT: ne dedin sen. ALPER: buradan taşındığın gün öğrendik. Saklanması gereken bir bok vardı ortada, bizde sakladık. VEDAT:(sinirli ve bağırmaktadır)nasıl yaparsınız lan bunu. Ali oturduğu yerde ağlamaktadır. Elindeki plaket’i yere fırlatıp ayağa kalkar. ALİ:(Bağırır)ya senin bizden sakladıkların, onlara ne olacak. VEDAT:(Ali’ye bakarak bağırır)ne saklıyormuşum lan ben, söyle hadi durma… ALPER:(yere bakmaktadır)Mektubu okudum. Bıraktığın her şey bize acı veriyor Vedat. Vedat ağlayarak olduğu yere oturur… Bir müddet sessiz kalır. VEDAT:(ağlama-gülme)sıra bende güzel bir planım var anlatmamı ister misiniz? ALİ:(Ağlamaktadır)anlat hadi ne yapıyoruz… VEDAT:(Ağlama-gülme)kütüphanede horon tepmiştik ya hani. Hatırlıyor musunuz? ALİ:(Ağlama-gülme)dönem ödevi hazırlamaya gitmiştik, sonrada tekme tokat dışarı atmışlardı bizi. VEDAT:(ağlama-gülme) var mısınız? Bu seferde Kütüphanede kolbastı oynayalım. Ali gözyaşlarını silmektedir. Alper ise sessiz kalıp onları izler, öksürmektedir. ALİ: ben varım. Ali ve Vedat, Alper’e bakmaktadır. Alper öksürerek ayağa kalkar. ALPER: sen iyileşince kolbastının kıralını oynayacağım, ama önce anlat bir çaresi yok mu? Bu işin. VEDAT: yurtdışında uygun verici bulundu, nakil için bekliyorum. Dernekler ve yardım kuruluşları gereken parayı toparlayabilirse ameliyat olabilirim. Alper elindeki araç anahtarına bakarak bir müddet düşünür, sonra Vedat ile göz göze gelir. ALPER: Biletini al, gidiyorsun. Ali ve Vedat, şaşkın bakışlarla Alper’e bakmaktadır. Alper elindeki araba anahtarına bakarak düşünmektedir. Yürürken önündeki plaket ayağına çarpar, yerde duran plaket’e tekme atar. Son planda yerde duran, darmadağın olup, hak ettiğini bulmuş plaket kalır. 102.OTO GALERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Galeri önünde arka arkaya park etmiş üç araç görürüz. Vedat arabasına yaslanmış elindeki anahtarlığa bakmaktadır. Ali ise kendi aracının teyip kısmını sökmekle meşguldür. Alper galeri içinden dışarı doğru yürümektedir, Vedat’ın aracının yanına gelir, Vedat ile aynı pozisyonda arabaya yaslanır. ALPER:(Vedat’a bakarak)benim hurdaya iyi para verdi. VEDAT: böyle olmasını istemezdim. Alper gülümseyerek Vedat’ın elindeki anahtarı ister. ALPER: hadi vedalaş şu anahtarla. Vedat anahtarı, anahtarlıktan ayırıp Alper’e verir, Sonrada anahtarlığı Alper’e gösterir. VEDAT: bunu sen vermiştin. ALPER: saklamaya devam et. Belki bir gün sende başkasına verirsin. Ali elindeki oto teybini göstererek yaklaşır. ALİ: benim işim bitti.(cebinden araç anahtarını çıkarıp Alper’e uzatır.) Vedat yaslandığı araca bakarak. VEDAT: hafta sonu pikniğe gidecektik. ALİ: bizi davet etmedin. ALPER: Zuhal ve sen baş başa öyle mi? VEDAT: galiba onu seviyorum. ALPER: galiba mı? Sen düpedüz âşık olmuşsun. ALİ: Şey, arabayı dert etme. İsmail’in arabasını alabilirim. VEDAT:(Gülümser)verir mi? ALİ: verir tabi, vermezse döverek alırız. ALPER:(gülerek) eşkıya mısın lan sen. Galeri içersinden biri Alper’e seslenir. GALERİ ÇALIŞANI:(bağırır)Alper bey hadi sizi bekliyoruz. Alper arkadaşlarına bakarak. ALPER: ruhsatlarınızı alın, birkaç evrak işi var… Vedat eğilip araç içerisinden ruhsatını alır, galerinin iç kısmına doğru yürürler. 103.ARZU EV\İÇ-AKŞAM Yemek masasının üzerindeki fon kâğıdı ve keçeli kalem ile başlar görüntü. Alper’i düşünceli bakışlarla masaya bakarken görürüz. Arzu elindeki bir bardak su ile Alper’e yaklaşır. Bardağı Alper’e uzatır. ARZU: al bakalım. ALPER: sağ ol. Alper suyu bir dikişte içer. ARZU: bir bardak daha ister misin? ALPER: içim yanıyor, bir ton su içsem de geçmeyecek sanki. ARZU: anlatsana, neler oluyor. Alper önündeki sandalyeye oturup masa üzerinde ellerini bağlar. ALPER: Vedat, iyi değil. ARZU:(Alper’in yanına oturur) onun başı hep beladaydı zaten. Bu sefer nereyi yaktı. ALPER:(dalgın bakışlar)o hasta. ARZU:(Telaşlı)ağzından kerpetenle laf alıyoruz, neyi var söylesene. ALPER: KML Denilen boktan bir şey, ne olduğunu bende tam bilmiyorum. Paraya ihtiyacım var. ARZU:(Ağlamaklı)ne kadar lazım. Alper bir müddet sessiz kalır. Sonrada acıklı tondan konuşması duyulur. ALPER: evi satalım. ARZU:(ses yüksek ton)Alper saçmalama, Senin gibi pansiyon köşelerinde sürünemem ben. Alper ayağa kalkıp birkaç adım atar arkasına dönerek. ALPER:(bağırır)bu ev benim, satılacak diyorsam satılacak. ARZU:(Ağlamaktadır)bu ev senin öyle mi. Ödediğim kredi taksitlerine de sana da yazıklar olsun. ALPER:(Bağırır)yeter, Vedat hasta diyorum sana anlamıyor musun? Git istediğin yerden ev tut kendine. Kirasını ben öderim. Arzu ağlayarak önünde duran kalem’i eline alır. Fon kâğıdına SATILIK yazısını yazar. Alper’e bakarak. ARZU: Beni annemlere bırakır mısın? ALPER: hazırlan, çıkıyorum ben. Arzu masadan aldığı, satılık yazan kâğıdı Alper’e uzatır. ALPER: söz veriyorum, bundan çok daha iyi evlerde oturacaksın. Kimseye borçlu kalmam ben. ARZU: Ben hastalansam bunları yapar mıydın acaba. ALPER: seni sevdim, ama annen nedense beni hiç sevmedi. İnan bana fitne fesat bakışlarla yaşayamazdım. ARZU: Sorumun cevabı bu değil. ALPER: senin için canımı isteseler verirdim… Oldu mu? Arzu gözlerini ovuşturarak odadan dışarı çıkar, Alper ise elindeki kâğıt ile cama yaklaşır. Son plan camda asılı satılık ev ilanı görünür. 104.KAHVEHANE\İÇ-GÜN Bir gurup taraftarın maç öncesi kahvehanedeki coşkularını görürüz, Beşiktaş aşkı ile yanıp tutuşan gençlerin coşkuları duyulur. GURUP:(hep bir ağızdan)siyahla beyaz ortak olmuş, kartalın aşkı böyle doğmuş. Hadi hisset bu hislerimi hadi hisset bu hislerimi. Beşiktaşım ne zaman durmuş, kartal uçup kalbime konmuş hadi hisset bu hislerimi hadi hisset bu hislerimi Sahne 89 da barmen olarak gördüğümüz adam bütün kahveyi coşturmuştur. Gurubun tezahüratı bittikten sonra barmen bağırarak guruba seslenir. BARMEN: siyah GRUP:(hep bir ağızdan) Beyaz BARMEN: siyah GRUP:(hep bir ağızdan)beyaz BARMEN: en büyük GRUP:(hep bir ağızdan) Beşiktaş BARMEN: en büyük GRUP:(hep bir ağızdan)Beşiktaş Kahve içerisinden büyük alkış sesi yükselir, barmen ortalığı yatıştırdıktan sonra. Guruba dönerek. BARMEN: (etrafa bakınır, gurup içerisinde Ali’yi görür) Ali gelsene. Ali, İsmail ile yan yana oturmakadır, alkış kıyamet arasında gurubun karşısına çıkar. BARMEN:(guruba seslenir)arkadaşlar biraz sessiz olalım. ALİ:(barmen’e bakarak)gurup lideri olmak zor olmalı, (guruba bakarak)imam gibi hissettim kendimi. Gurup içerisinden gülüşmeler duyulur. ALİ: buraya vaaz vermeye falan gelmedim. coşturacak sağlam tezahüratlarımda yok. Sizi Gurup içerisinden bir taraftar Ali’ye seslenir. TARAFTAR:(Gülerek)Ali baba bizi, pavyona götür. Gülüşmeler duyulur. ALİ:(taraftar ile konuşur)uçmayı seviyor musun? TARAFTAR:(Gülerek)seviyorum tabi Beşiktaşlıyım ben. Gurup içerisinden gülüşmeler duyulur. ALİ:(guruba seslenir)bazıları sizin kadar şanslı değil. Uçmayı çok seven bir kartal tanıyorum. Yıllar önce İnönü cehennemine beraber uçmuştuk. Adı Vedat, Yorgun ve kanadı kırık bir kartal için yapabileceğimiz bir şeyler vardır diye düşündüm. Taraftarlardan biri Ali’ye seslenir. TARAFTAR2:madem Beşiktaşlı kanımızı iste kanımızı, canımızı iste canımızı verelim. Gaza gelen gurup, üyeleri, alkışa başlar. ALİ:(gülümseyerek)toplayabileceğiniz kadar para ve dualarınız bizim için yeterli olacaktır. Gurup üyeleri alkış kıyamet ayağa kalkar, sahne başındaki tezahürat hep bir ağızdan tekrar Söylenir. 105.PİKNİK ALANI\DIŞ-GÜN İhtişamlı bir ağaç ve gövdesine yaslanmış Vedat ile Zuhal’i görürüz. Yanyana oturmuş konuşmaktadırlar. Zuhal elindeki albüm sayfalarını karıştırmaktadır. ZUHAL:(Boş sayfaları gösterir)bazı yerler boş kalmış. VEDAT: doldururuz, canını sıktığın şeye bak. ZUHAL: dalga geçme ya. Kimin resimlerini çıkardın söyle çabuk. Vedat bu soru karşısında dramatik anlar yaşamaktadır, yan tarafından ot koparmaya başlar. VEDAT: boş ver,(albüm’ü gösterir)görmen gerekenlerin hepsi orada işte. ZUHAL:(duygusal)ne zaman hayatın ile ilgili bir soru sorsam arkana bakmadan kaçıyorsun. VEDAT: Kaçmak ne işe yarıyor ki. Nereye kaçarsan kaç, arkasına saklandığın taşların altında eziliyorsun. ZUHAL: Hadi anlat. Ne olur! Vedat elinde biriken otları havaya savurur. VEDAT: sen anlat. ZUHAL: Ne öğrenmek istiyorsun VEDAT: ailenden bahset, neler yapıyorsunuz. ZUHAL: babam ile birlikte kalıyoruz(gülerek)onu tanıyorsun zaten. VEDAT:(Gülerek)sesi çok gür. ZUHAL:(Dalgın)babamda senin gibi, fotoğrafları çok seviyor. Annem öldükten sonra fotoğraflarda kaldı bakışları. VEDAT: özlüyor mu? ZUHAL:(Vedat’ın omzuna başını koyar)yalnızlığa alışamadı bir türlü. VEDAT: ailece oynanan eşli okey oyunları varya hani, hep beraber toplanıp oynar mıydınız? ZUHAL(gülümser)oynardık tabi, neden sordun. VEDAT:(duygusal)çocukken aklım hep o oyunlarda kalırdı. Şakır şukur taş sesleri ve kahkahalar hoşuma gidiyordu. Balkona çıkıp Alperler’in balkonundan gelen sesleri dinledim ben hep. ZUHAL: sizin evde okey oynamak yasak mıydı? VEDAT: boş ver, gel hadi bir şeyler yiyelim. ZUHAL: yine kaçıyorsun VEDAT: sen acıkmadın mı? Vedat ayağa kalkıp Zuhal’e elini uzatır. Zuhal, Vedat’ın elini tutarak ayağa kalkar. Yiyecekleri bıraktıkları masaya doğru ilerlemektedirler. VEDAT: ne hazırladın çok merak ediyorum. ZUHAL: Zehirlenmekten korkmuyor musun? VEDAT:(gülerek)yok canım daha neler. Gülüşme sesleri duyulur, masaya otururlar… Görüntü biraz ilerideki park etmiş araca doğru ilerler İsmail’den ödünç alınan aracı görürüz. 106.YOL KENARI PARK HALİNDEKİ ARAÇ\DIŞ-İÇ-AKŞAMÜSTÜ Aynı aracı yol kenarında park etmiş halde görürüz. Ali ile barmen, bar kapısından çıkarak aracın bulunduğu alana doğru ilerlemektedir. Ali elindeki çanta ile aracın şoför koltuğu yanındaki kapıya yaklaşır. Barmende araca kadar Ali’ye eşlik eder. Aracın yanına gelindiğinde, BARMEN: Bir haftada ancak bu kadar oldu Ali. Ali Gülerek barmen’e çantayı gösterir. ALİ:(gülümser)merak etme kartalı uçuruyoruz. BARMEN:(gülerek)ne zaman gidiyor. ALİ: tam olarak bilmiyorum, dört ya da beş gün sonra olması lazım. BARMEN: sezonu kapattı ha. ALİ: boş versene, bu sene şampiyonluk hayal oldu zaten(gülerek)seneye bakarız. Barmen gülerek aracın kapısını açar. BARMEN: Buyurun efendim. ALİ: sağ ol BARMEN: ne demek lafı bile olmaz. ALİ: görüşürüz. Ali barmen ile tokalaşıp sarıldıktan sonra araca biner. Bindiği araçta şoför koltuğundaki ismail’i görürüz. İSMAİL: şimdi nereye gidiyoruz patron. ALİ: götürüp Alper’e verelim şu parayı.(telefonunu çıkarır) Ali telefonun rehber kısmında numara aramaktadır, İsmail cebinden bir adet çek çıkarıp Ali’ye uzatır. Ali şaşırmıştır. İSMAİL: buda benden. ALİ:(Şaşkın)bu ne lan. İSMAİL: babamın çek defterinden kıytırık bir sayfa. ALİ:(çeki incelemektedir)bu imza babanın imzası mı? İSMAİL: onun yerine ben atsam ne olacak ki. ALİ: başına bela alacaksın İSMAİL: insan işçisinin sigorta piriminden çalar mı, benim babam çalıyor. Hatta oğlunun sigorta pirimini bile ödemiyor. ALİ: puşt’a bak, oğlum senin baban kanun kadar zengin. İSMAİL: Para kazandıkça hayvanlaştı, doymuyor artık. Bırak bir kazıkta ben atayım şu hayvan’a. Ali elindeki çek’e bakarak gülmektedir. ALİ:(gülerek) vadesini yazmamışsın. İSMAİL: Sen yaz, ne zaman istersen çekersin. Ali gülmektedir, elindeki telefonu kulağına götürür. ALİ: alo alper, neredesin. —DIŞSES—ALPER: hastanedeyim ben, hayırdır ne oldu. ALİ: söylediğin gibi hesaptan parayı çektim, artı çarşının topladıkları(gülerek elindeki çek’e bakar)birde vadesiz çek var elimizde. —DIŞSES—ALPER: parayı Arzu’ya götür. Birden Ali’nin surat asılmıştır, şaşkın ve sinirlidir. ALİ: Arzuya’mı götüreyim. Saçmalıyorsun sen. —DIŞSES—ALPER: senin kaprislerinle uğraşacak zamanımız yok, (sinirli)Götür şu parayı, Arzu seni bekliyor. ALİ:(Düşünceli)Olur(telefonu kapatır) Ali dalgın bakışlarla kapattığı telefona bakmaktadır. İSMAİL: eee nereye gidiyoruz. ALİ:(Dalgın)sen yürü ben sana tarif ederim. İsmail aracı çalıştırır. Aracı dış görüntü yola çıkmış halde görürüz. 107.HASTANE BAHÇE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ Vedat ile Alper hastane bahçesindeki bankta oturmaktadır. İkisi de dalgın ve düşüncelidir. Vedat etrafa bakınırken Alper elindeki telefon ile uğraşmaktadır. Saçma sapan telefon oyunlarından birini oynayan Alper’in sıkıntısı her halinden anlaşılmaktadır. Vedat sessizliği bozar, etrafa bakarak konuşur. VEDAT:(etrafa bakınmaktadır) neden ısrar ettin. ALPER:(telefona bakmaktadır)daha nereye kadar kaçacak. VEDAT:(etrafa bakınmaktadır) arkasına saklandığı taşın altında ezilecek. Hep böyle oluyor. ALPER: Ali güçlüdür, Arzu gibi bir taş ona zarar vermez. VEDAT:(gülerek)var mısın? İdeaya ALPER(Heyecanlı)varım ulan nesine. VEDAT: kaç gündür şu gitme meselesini Zuhal’e nasıl anlatırım diye düşünüyordum.(gülerek)anlatacak keriz’i buldum en sonunda. ALPER: Ali ezilirse ben anlatırım, ezilmezse sen anlatırsın. Vedat gülerek Alper’e elini uzatır, el sıkışırlar. VEDAT: anlaştık. Doktorun söylediklerini duydun şansım yüzde atmış,(gülerek) siz gerçekten enayisiniz. Alper oturduğu yerden ayağa kalkar, oturmakta olan Vedat’a bakarak konuşur. ALPER: yüzde bir bile olsa, aynı şeyleri yapardım. Sen manyaksın, Kolbastı ile lösemi tedavi edilir mi? hiç. Etraftaki insanların gülmektedir. şaşkın bakışlarını görürüz, Alper ve Vedat doyasıya VEDAT:(gülerek)kolbastı oynamayı biliyor musun? ALPER: geçen gün antrenman yaptım, neredeyse ayağım kıçıma giriyordu. Vedat ve Alper kahkahalarla gülmektedir, Alper hızını alamaz ve adı geçen oyun ile ilgili figürlere başlar. 108.ŞİRKET\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Ali etrafına bakınarak merdivenleri tırmanmaktadır. Birden karar değiştirip dönmek ister, çıktığı birkaç merdiveni geri iner. Bir müddet elindeki çantaya bakar sonra tekrar çıkmaya karar verir. Sinirli sinirli merdivenleri tırmanır. Muhasebe levhası yazan kapıdan içeri girer. Bilgisayarı başında oturmakta olan Arzu’yu görmüştür. Ürkek ve korkak bir şekilde masanın yanına gelir. ARZU:(Güler yüzlü sempatik)Ali hoş geldin, otursana. ALİ:(Resmi)hoş bulduk, nasılsın. ARZU:(Gülerek)hiç değişmemişsin Ali oturduğu yerde arzudan başka her tarafa bakmaktadır, sıkılgan ve telaşlıdır. ALİ:(alaycı) her şey değişiyor, ben nasıl aynı kaldım hayret. Baksana saçlarım döküldü. ARZU:(gülerek Ali’nin saçına bakmaktadır)yok canım yanlardan biraz azalmış ondan bir şey olmaz. ALİ: sende kilo almışsın. ARZU: aldım tabi, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. ALİ:(kafasını sallar)öyle ARZU:(sitemkâr)düğünümüze bile gelmedin. ALİ:(alaycı)çelenk gönderdim görmedin mi? ARZU:(Gülerek)siyah çelenk cenazeye gönderilir. ALİ: iyi ya ben o gün öldüm zaten. Öyle bir film vardı adı neydi. ARZU:(Gülerek)dört nikâh bir cenaze ALİ: her neyse işte, bizimkide bir nikâh bir cenaze oldu. ARZU:(üzgün)bir şey içer misin? ALİ: gitsem iyi olacak, İsmail bekliyor. Ali telaşlanmıştır, ayağa kalkar. Yanında getirdiği çantayı Arzu’nun masasına bırakır, elini cebine götürüp çek’i çıkarır. ARZU:(Şaşkın)yavaş ol, acelen ne. ALİ:(çek’i uzatır)bu vadesiz çek, istediğin zaman çekebilirsin. ARZU:(elindeki çek’ bakmaktadır)her şey Vedat için. (Ali’ye bakarak)Azrail’i için çırpınan ölü görmek insana heyecan veriyor. Arzu elini Ali’ye uzatır, ARZU: seni tekrar görmek güzeldi Ali. ALİ:(gözleri dolmuştur)senide öyle El sıkışırlarken, Ali ağlamamak için zor tuttuğu gözleri ile Arzuya son kez 3–4 saniye bakar sonra arkasını dönüp çıkışa doğru ilerler. O an için her şey donuklaşmıştır. Etraftaki çalışanların Ali’ye yönelmiş donuk bakışlarını görürüz. 109.YOL KENARI PARK HALİNDEKİ ARAÇ\İÇ-DIŞ-AKŞAMÜSTÜ İsmail, Şirket yakını caddede üzerinde park halindeki aracı içerisinde radyo frekanslarını karıştırmaktadır. Bayan dj’in radyo anonsu duyulur. Anonsu yapılan şarkı sahne sonuna kadar fonda kalır. —DIŞSES— Dj: amatör ve yeni sesleri sizlerle buluşturmaya devam Ediyoruz. Güzel bir slow var şimdi sırada. Arkanıza Yaslanın ve bu güzel sese kulak verin. Yağmurlu Havalarda sörf yaptığınızı hissedecek, kendinizi Dalgalara bırakacaksınız.Anlaştık mı cancağızlarım. İsmail salak kadın dj’e sinirlenir, şarkı başlamıştır. İSMAİL:(alaycı)Bu ülkede, yağmurlu havalarda anca logar sularına bırakırsın kendini.(sinirli) he işim gücüm yok, sidiğin bokun içinde sörf yapacam. İsmail sıkılmıştır, camdan dışarı baktığında, ağlayarak araca doğru gelmekte olan Ali’yi görür. İSMAİL:(Telaşlı)o ne, ne oluyor ya. İsmail elinde aldığı demir levye ile arabadan dışarı çıkar, hızla Ali’ye ilerler. İSMAİL:(bağırır elindeki demiri sallar)ne oldu parayı’mı çaldırdın. Nereye kaçtılar söylesene lan. ALİ:(ağlayarak)başlatma parana da hırsızına da, yürü gidelim buradan. Arabaya yaklaşmışlardır, Ali yanlarından geçmekte olan kol kola girmiş sevgilileri görünce iyice fıttırır. İSMAİL: bu halde, nereye gideceksin. Ali hem bağırarak, hem de ağlayarak yanlarından yürüyüp giden sarmaş dolaş çifti İsmail’e gösterir. ALİ:(ağlamaktadır) beni bunlar gibi yapışıkların olmadığı bir yere götür İsmail. Ali sinirden kendinden geçmiştir, etraftaki şaşkın insanları görürüz. İsmail ağlamakta olan arkadaşı Ali’nin koluna girer. Ve arabaya oturtur. Ali bir müddet ağlayarak araba teybinde çalmakta olan şarkıyı dinler. İSMAİL:(Üzgün)Ali iyi misin oğlum sen. Hastaneye gidelim sakinleştirici iğne vursunlar sana. Ali yoğunlaştığı müziğin etkisi ile kendinden geçmiştir. İsmail’i sallamaz. İSMAİL:(yüksek ses tonu)Ali. ALİ:(Ağlayarak)kapat şu radyoyu. İsmail radyoyu kapatıp kontağı çalıştırır. Radyo kapansa da hareket eden arabada ağlayan adamın perişan halini izleyici aynı müziğin daha yüksek tonundan dinler ve izler. Bir müddet araç içinden bir müddet araç dışından görünüm. Araç trafikte gözden kaybolur. 110.HAVAALANI DIŞ HATLAR TERM.\İÇ-GÜN Hava alanındaki kalabalığı gördükten sonra sakin bir yerde oturup elindeki anahtarlığa bakmakta olan Vedat’ı görürüz. Vedat dalgın bakışlarla anahtarlığı izlemektedir. Hemen karşı tarafında yüzü asık şekilde oturmuş dokuz on yaşlarındaki çocuk gözüne çarpar. Vedat gülerek çocuğa seslenir. VEDAT:(Gülümser)şiştt, adın ne senin. Velet iki omzu yukarıya kaldırarak yapılan bana ne hareketini yapar. VEDAT:(Anahtarlığı gösterir)gel bak sana ne vereceğim. Rüşvetin cazibesine dayanamayan çocuk meraklı bakışlarla Vedat’a yaklaşır. VEDAT: hangi takımlısın sen. ÇOCUK:(bozuk Türkçesi ile)en büyük, bayern münchen. Vedat anahtarlığı çocuğa verir, cocuğun gülerek anahtarlığa baktığını görürüz. VEDAT: Bundan sonra fenerlisin tamam mı? ÇOCUK:(başını sallar anahtarlığa bakarak) jawohl. Rüşvetçi gurbetçi çocuğu gülerek anne ve babasının oturduğu alana ilerlemektedir. Anons sesleri duyulur, Vedat oturduğu yerden kalkıp alan içerisindeki kalabalığa karışır. 111.HAVAALANI YAKINI BOŞ ARAZİ\DIŞ-GÜN Ali, Alper ve İsmail park halindeki araca yaslanmış üstlerinden geçmekte olan uçaklara bakmaktadır. Alandan kalkan uçağa bakarken. ALİ: Bu Vedat’ın uçağı. ALPER:(gözleri uçağı takip etmektedir)nereden anladın. ALİ:(Gülerek)görmedin mi ne kadar dik havalandı. Vedat kesin bunun içinde. Alper gülümseyerek başını sallar. İSMAİL: içeri girseniz daha güzel olurdu. ALPER: Vedat böyle istedi. ALİ: Vedalaşmaları sevmez o. Alper kolunu Ali’nin boynuna attıktan sonra. ALPER: bizi kimse yenemez. ALİ:(gülerek)çarşı ona bir tercüman ayarladı, tercüman’a fenerli olduğunu söylerse bittim ben. İsmail şaşırmıştır, Ali’ye bakarak konuşur. İSMAİL:(şaşkın) Vedat fenerli mi? Gülüşme sesleri duyulur, birbirlerine bakarak gülmektedirler. Alper yaslandığı araçtan doğrulduktan sonra etrafa bakar. ALPER: hadi gidelim. ALİ: Nereye gidiyoruz. ALPER: senin yüzünden Vedat ile girdiğim iddayı kaybettim. ALİ:(şaşkın) ben ne yaptım ki. ALPER:(sinirli) ezildin en zayıf halka. Şimdi bana sağlam bir yalan bul. ALİ: dolandırıcılıkta üzerime yoktur, bilirsin. Ne konuda yardım istiyorsun sen onu söyle. ALPER:(Gülerek)gel hadi yolda anlatırım. Araç kapıları açılır, İsmail şoför koltuğuna oturur Ali ve Alper yan yana arka koltuğa oturur. Araç hareket eder. 112.YOL ÜZERİ ARAÇ İÇİ\İÇ-GÜN Araç içerisindeki hâkim olan sessizliği görürüz. Açık araç camından giren rüzgârın sesi duyulur. Ali ve Alper dalgın bakışlarla etrafa bakmaktadır. Sessizliği Ali’nin sözleri bozar Alper’e bakarak konuşur. ALİ: ne düşünüyorsun. ALPER: oturduğumuz sokakta hurda bir şavrole vardı ya, o geldi aklıma. ALİ:(Gülerek)Vedat’ın şavrolesi. ALPER:(Gülerek)gaz pedalı bile olmayan arabanın direksiyonuna geçerdi Vedat. ALİ:(düşünceli)hatırlıyorum.(gülümser)direksiyonu sallarken arkaya dönüp sizi bununla dünya turuna çıkaracağım zibidiler, kemerlerinizi bağlayın deyişi bile aklımda. İsmail gülümseyerek arka koltuklara doğru bakar. İSMAİL: sizi bununla cehenneme götüreceğim zibidiler, hazır olun. ALİ:(Telaşlı)Önüne bak salak, trafik şaka kaldırmaz. Alper gülmektedir, İsmail ile konuşur. ALPER:(gülerek)çok iyiydi ya, İsmail seni seviyoruz. İSMAİL:(gülerek)ilk defa biri bana seni seviyorum dedi. Bu gerçekten inanılmaz. Kadın olsa daha iyi olurdu ama neyse. Arabada yüksek tondan gülme sesleri duyulur, İsmail kaybolan neşeyi yerine getirmiştir. Ali hafiften ismail’in kafasına vurduktan sonra. ALİ:(gülerek)Önüne bak, çakacaksın arabayı. Senin cimri baban, bunun kaskosunu da yaptırmamıştır. sonra mal gibi kalırsın ortada. İSMAİL:(dikiz aynadan Alper’e bakmaktadır)Alper sen benim babamı tanıyor musun? ALPER: yoo tanımıyorum. İSMAİL: Anakarada kendisi, Atatürk orman çifliğinde ikamet ediyor. Bir ara tanıştırırım sizi. Araç içinde gülme sesleri yükselir, Ali nakavt olmuştur artık. ALİ:(Gülerek)yeter ulan, sus artık sus. Son planda aracı dış görünüm yolda ilerlerken görürüz. 113.ŞİRKET\İÇ-GÜN Alper ve Ali’yi koridorda yürürken görürüz. Olayları kolona yaslanıp uzaktan izlemeyi tercih eden Ali’nin gözlerinde izleriz. Alper gidip Zuhal’in karşısına oturur, aralarında hararetli konuşmalar yaşanmaktadır. Ali uzaktan dalgın bakışlarla onların konuşmalarını izlemektedir. Bir müddet sonra Zuhal kalktığı yerden sinirli şekilde Ali’nin yanına gelir. ZUHAL:(sinirli) Vedat Adanaya mı gitti. Ali ne söyleyeceğini düşünmektedir, konuştuğunda ise yalan söylediğini her halinden anlarız. ALİ: Evet, babasının tarlasını satmaya gitti. ZUHAL:(Sinirli)ikinizde yalan söylüyorsunuz. Arka tarafta durup konuşmaları dinleyen Alper, ALPER:(üzgün)yakında dönecek işte, bizi zorlama. Zuhal arka tarafına dönüp Alper’e sinirli bir bakış attıktan sonra, Ali ile konuşur. ZUHAL:(Sinirli)söyle hadi neler oluyor. ALİ:(Gözleri dolmuştur)Vedat dönecek, sana yemin ediyorum dönecek. ZUHAL:(Bağırarak)yeter, nereye gitti diyorum size. ALPER: anlatacağım tamam mı? Sakin ol. Alper Zuhal’in koluna girip, onu masasına doğru götürmektedir. Olayları tekrar Ali’nin uzaktan bakışları ile izleriz. Alper’in anlattıkları ile Zuhal’in ağladığını, etraftaki şaşkın çalışanları ve Ali’nin gözyaşlarını görürüz. Ali’nin yaslandığı kolon’a doğru, Arzu meraklı bakışlarla yaklaşır. ARZU:(meraklı)Ali, neden ağlıyorsun. ALİ:(ağlamaktadır)Vedat gitti. Arzu Ali’nin bakmakta olduğu yöne doğru gözlerini çevirdiğinde, Alper ve Zuhal’in karşılıklı konuşmalarını görür. ARZU:(Şaşkın)anlatma işini, bu beceriksize bıraktığınıza inanamıyorum. ALİ:(ağlayarak)ne duruyorsun, git sen anlat. Alper oturduğu yerden kalkmıştır, elindeki boş su şişesine bakarak ağlamakta olan Zuhal’i görürüz. Koridorda Alper ve Arzu karşılaşır. Ali ise o sırada çıkış kapısına doğru ilerlemektedir. ALPER: nasılsın ARZU: ben iyiyim, sen Ali ile ilgilen. Alper kalktığı masadaki Zuhal’i gösterir. ALPER: Zuhal iyi değil. Arzu kafasını sallar, ağlamayan iki kişinin ağlayanları teselli yolculuğuna çıktığını görürüz. 114.ŞİRKET ÖNÜ PARK HALİNDEKİ ARAÇ\İÇ-DIŞ-GÜN Aracında oturan İsmail’i görürüz, Ali ağlayarak kapıyı açar oturduktan sonra sertçe kapıyı kapatır. Hemen ardından Alper onun yanına oturur. İsmail’i şaşkın bakışlarla arka koltuklardakilere bakarken görürüz. Kafasını çıktıkları binaya doğru kaldırır. İSMAİL: Arkadaş burası nasıl bir yermiş ya. Giren ağlama komasına giriyor. İsmail tekrar kafasını arka koltuğa çevirir, Alper’e bakarak. İSMAİL: içerde göz yaşartıcı gaz mı sıkıyorlar. ALPER:(Sinirli)İsmail kes sesini, yürü. İsmail kontağı çalıştırır, dış görünüm Aracı yolda giderken görürüz. 115.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM Ev içerisinde amaçsızca dolaşan Alper’i görürüz. Etrafa bakınarak ev içerisinde gezinmektedir. Duvarda, çerçeve içerisinde asılı duran soysuz ağaç resmi Alper’in dikkatini çeker. Alper resmi eline alır, yıllar önce çizmiş olduğu resim onda değişik duygular uyandırmıştır. Sırtını duvara yaslar, duvarda sırtını kaydırarak olduğu yere oturup kalır. Elindeki resme dalıp gitmiştir, öksürük sesleri duyulur. Resme bakarken yoğun şekilde öksürmektedir. Son planda soysuz ağaç resmi kalır. 116.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN Havuzda yüzen neşeli insanları görürüz. Geri planda ise, oturduğu tribün koltuklarından boş bakışlarla havuz’u izlemekte olan Ali görünür. Öylesine dalmıştır ki, yanına gelip oturan çocukları bile fark etmez. Özgür elindeki cips poşetini Ali’ye uzatır. ÖZGÜR: cips yer misin? Ali abi. ALİ:(gülümser)siz yiyin, benim canım istemiyor. HARUN: deve güreşi oynayalım mı? ALİ:(gülümser)deve yok, İsmail olmadan oynamam ben. ÖZGÜR:(heyecanlı)deve oğlu deve, havuza bisikletle dalış yapmış. HARUN: (heyecanlı, Özgür’e bakmaktadır) atmışlar onu atmışlar, havuza girmesi yasakmış. ÖZGÜR: adama bak ya, utanmasa traktörle girecek suya. Ali çocuklara bakarak gülmektedir, ALİ:(gülümser)işiniz gücünüz yok mu sizin. Gidip derslerinizle ilgilensenize. HARUN: abim ilgilendi de ne oldu, okul bitti yatışa geçti. İnek gibi yatıyor şimdi. ÖZGÜR(Ali’ye bakarak)doğru söylüyor, abisi işletme mezunu. HARUN: kendini bile işletemiyor, babam yakında işletecek onu. ALİ:(gülümser)ders çalışmıyorsunuz madem, gidip kız arkadaşlarınızla vakit geçirin. ÖZGÜR: yok ki, internette Ruslara yazılıyorum ben. HARUN: bende bende, Rus kızları çok güzel. ALİ:(gülerek)aynı kıza yazılmayın tamam mı? ÖZGÜR: yazılsak ne olur. Ali bir müddet sessiz kalır, Özgür’ün elindeki cips poşetinden birkaç cips alıp ağzına atar. ALİ:(dalgın)size bir hikâye anlatayım. HARUN:(heyecanlı)açık saçık mı? ALİ: yok be oğlum. ÖZGÜR:(heyecanlı)anlat hadi anlat. Görüntü yavaşça uzaklaşır. Seslerini duyamadığımız diyaloglar yaşanmaktadır tribünde. Çocuklarla Ali’nin gülüşerek konuştuklarını görürüz. 117.KAHVEHANE\İÇ-AKŞAM Bir gurup Fenerbahçe taraftarı kahvehanede maç seyretmektedir. Hepsinin yüzünde coşku ve heyecan vardır. Onların arasında, sevinç, heyecan ve neşeden yoksun Alper oturmaktadır. Sadece tek yöne doğru bakmaktadır, gol olup ta her kez ayağa fırladığında, oturup kalmış düşünceli Alper’de kalır görüntü. 118.ŞİRKET\İÇ-GÜN Masasına oturup elindeki su şişesine dalıp gitmiş Zuhal görünür. Şirket içerisindeki koşuşturma ve gürültüden tamamen sıyrılmıştır. Öylece elindeki boş su şişesine bakmaktadır. 119.HASTANE ODA\İÇ-GÜN Vedat’ın uzanmakta olduğu yatağı ve masanın hemen yanında duran fotoğrafı görürüz. Vedat fotoğrafı eline alır ve bir müddet Zuhal’in fotoğrafına bakar. Odaya yabancı bir doktor ve tercüman dâhil olur. Tercümanın üzerine giymiş olduğu Beşiktaş tişörtü göze çarpar. Doktor gülümseyerek Vedat’a yaklaşır. DOKTOR: (hi,) Vedat. how are you today? VEDAT: i’m fine DOKTOR:(gülümser) tomorrow is the great deal. are you ready? Tercüman doktorun söylediklerini Vedat’a çevirir. Vedat tercüman’a bakarak konuşur. TERCÜMAN: hazır mısın diyor,(gülerek)yarın büyük bir parti vereceklermiş senin için. VEDAT: korkuyorum, Tercüman doktora bakarak çevirisini yapar. TERCÜMAN: still, he is worried. DOKTOR:(Vedat’a bakmaktadır) don't worry. it will be OK. Tercüman Vedat’a bakarak çevirisini yapar. TERCÜMAN: Merak etme diyor,(gülerek)bu herife güven Vedat, adam işi biliyor. Yan tarafta duran resim doktorun dikkatini çekmiştir. Doktor fotoğrafa bakarak konuşur. DOKTOR: this photo reflects your life. TERCÜMAN:(Vedat’a bakarak)bu kız senin hayatınmış. VEDAT:(kafasını resme doğru çevirir) Yes. TERCÜMAN:(Doktora bakarak) he has been looking at the photo for 10 hours a day. DOKTOR:(şaşkın) really? TERCÜMAN:(Üzerindeki tişörtü tutarak) swear on besiktas. DOKTOR:(Şaşkın) what is besiktas? a football club? TERCÜMAN:(Şok olmuştur) I can't believe it. Don't you know besiktas? DOKTOR: from turkey, i only know galatasaray. TERCÜMAN:(sitemkâr) besiktas is a great organisation in terms of its fans and way of playing. The greatest in Turkey(Vedat’ı gösterir) Vedat supports besiktas. DOKTOR:(Vedat’a bakarak) really? TERCÜMAN(gülerek Vedat’a bakmaktadır)hadi Beşiktaşlı olduğunu söyle ona. VEDAT:(Gülerek)Ben fenerliyim. Tercüman çok şaşırmıştır, yutkunduktan sonra. TERCÜMAN: What. Doktor odadan çıkarken, tercüman Vedat’a yaklaşır. TERCÜMAN: Vedat ne diyorsun oğlum sen. VEDAT(gülerek)fenerliyim diyorum inanmıyorsun. TERCÜMAN:(Şaşkın)yemin et. VEDAT:(gülümser)swear on Fenerbahçe. sana, neden Tercüman üzerindeki tişörte bakarak düşüncelere dalmıştır. —İÇSES—TERCÜMAN: işe bak, İngilizcesi de var bunun. Vedat tekrar bakışlarını Zuhal’ın resmine çevirmiştir. Zuhal’in resmi ve Vedat’ın bakışları kalır son planda. 120.ZUHAL EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ Zuhal’in annesinin resmini görürüz. Yerde öylece durmaktadır. Ve yan tarafında uzanmış Zuhal’in babası görünür. Babanın eli, resme uzanmaya çalışmış fakat gerekli gücü bulamamış gibi, resme çok yakın bir yerde durmaktadır. Son nefesini vermiş adam yerde kaskatı yatmaktadır. 121.TEPE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ İsmail’in aracının kaputuna oturmuş Alper, Zuhal ve Ali’yi görürüz. Üçü’de sessiz ve düşüncelidir. Ali’nin sesi duyulur ALİ:(duygusal ve acıklı)Ben Vedat’ı özledim. ZUHAL:(daha acıklı) Bende özledim. ALPER: gitmeden önce size mektup yazmıştı, okumak istiyor musunuz? ALİ: ver hadi. ALPER: zırlamayacağına söz ver. ALİ:(gülümser)karı gibi zırlamayacağım, söz veriyorum. Alper cebinden çıkardığı iki zarftan üzerinde Ali yazan zarfı Ali’ye uzatır. Zuhal Alper’in elindeki diğer zarfa yoğunlaşmıştır. ZUHAL:(alper’e bakarak)versene ALPER: söz ver. ZUHAL: Ben kadınım zaten, ağlamak benim doğamda var. ALPER: Kadınlardan nefret ediyorum(zarfı uzatır) Alper oturduğu yerden kalkarak uzaklaşır, kalanlar ise mektuplarla kalmıştır. Görüntü Ali’de kalır. Vedat’ın Ali’ye yazdıkları duyulur. —DIŞSES—VEDAT: biliyorum, sana ne yazsam ne söylesem beni affetmeyeceksin. Adı üstünde çocuktuk biz, Ortada değerli bir şey vardı, hiçbir şeye değer vermeyen Ali’nin ona da değer vermeyeceğini düşündüm. Geçen zaman bana gösterdi ki yanılmışım. Meğerse dalavereci adam hayatında ilk defa bir şeye değer vermiş. Son noktalar acı veriyor Ali, payıma düşen acıyı yaşadım ben. Sende unut artık O emin ellerde. Ali’nin verdiği sözü tutamadığını görürüz, görüntü Zuhal’e döndüğünde onunda ağladığını görürüz, son satırlarına geldiği mektupta Vedat’ın ona yazdıklarını duyarız. —DIŞSES—VEDAT: evet güzel olan her şey kapıların arkasındaydı. Kapılar açıldı ve korktuğum bakışlar benimle kaldı. Korkmak hiç bu kadar güzel olmamıştı. Gözlerinin içine bakarak söyleyemediklerim için senden özür diliyorum. Son kez seni seviyorum. Görüntü ellerindeki sayfalara bakarak ağlamakta olan, Zuhal ve Ali’yi aynı karede gösterir. Alper’in öksürme sesleri duyulur, sesler iyice yaklaşır Alper arkadaşlarına bakarak konuşur. ALPER: ağlama duvarına dönmüş burası, insan verdiği sözü tutmaz mı? ZUHAL:(Sinirli)kes sesini. Son planda mektup sayfaları kalır. 122.ZUHAL’İN OTURDUĞU BİNA GİRİŞ KISMI\DIŞ-AKŞAM Toplanmış kalabalığı görürüz. Alper, Vedat ve Ali’nin koşarak kaçtıkları alanda, bağıran baba, ceset torbasına konulmuş, bekleyen ambulans’a götürülmektedir. Ağlayan Zuhal ve onu teselli etmeye çalışan Alper görünür. 123.MEZARLIK\DIŞ-GÜN doğru Kalabalık gurup ve biten defin işleminden son kareler yansır ekrana. Görüntü Alper’in bakışları ile etrafta gezinir. Eski karısı Arzu ve onun yanında Zuhal’i görür. Kafasını ters yöne çevirdiğinde Ali ile göz göze gelir. Sonra mezar’a bakar. —İÇSES— ALPER: hayat ne garip, bu adam birkaç hafta önce bize itoğlu itler diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Şimdi ne oldu, bir tarafına pamuk üzerine kara toprak. Oda, Vedat gibi severmiş fotoğrafları, karısının resmine bakarak gür sesi ile bağıra bağıra gitmiş. Benim gibi aptallar ise görmek isteyip gözlerini kapatıyor, konuşmak isteyip susuyor ya da en fazla küfür ediyor. Alper, Biraz ilerisinde beklemekte olan Ali’ye bakar. Onun yanına doğru yürür. Ali’nin yanına geldiğinde etrafa bakarak konuşmasında devam eder —İÇSES—ALPER: Vedat’ın tercümanı, Geçenlerde Ali’ye mail Atmış. Birkaç küfür ettikten sonra Vedat’ın gayet iyi olduğunu, sürekli bir kadının resmine bakarak hayata tutunduğunu anlatmış. Bazıları, baktıkları resimlerle kalıyor bazıları da gidiyor. Vedat kaldı. Hepimiz onu bekliyoruz. Alper Bakışlarını ağlamakta olan Zuhal’e çevirir ve son zamanlarda artmış olan öksürüklerine devam eder. 124.VEDAT EV\İÇ-GÜN Alper Vedat’ın odası içinde dolaşmaktadır. Çalışma masasındaki fotoğraf albümünü görür. Masaya oturup albüm sayfalarını çevirmektedir. Sayfaları çevirirken öksürme seslerini duyarız, sanki boğazında bir gıcık varmış gibi giderek artan tonlarda öksürmektedir. Masadan kalkıp gider, birkaç saniye sonra elinde bir bardak su ile tekrar masanın bulunduğu yere gelir. Suyu içerken gözüne masada duran kum saati takılır. Kum saatini alıp elinde biraz kurcalar saatin mekanizmasını çözmüştür masaya bırakır, saate bakarak düşünür. —İÇSES— ALPER: bu bittiğinde Vedat burada olacak. Alper’in tekrar albüm sayfalarını çevirdiğini görürüz, yine öksürmektedir. Görüntü akan kum saatinde kalır. 2 AY SONRA… 125.BİLARDO SALONU\İÇ-GÜN Bilardo oynayan gençleri görürüz, Görüntü salon içerisinde dolaşır. Okey oynanan masalara doğru gidildiğinde Arzu ile Ali ye karşı, Vedat ve Zuhal ikilisini eşli okey oynarken görürüz. Her kez çok neşelidir. Vedat çektiği taştan sonra ıstakasını açar. VEDAT:(gülerek)ben bittim. ALİ: adama bak mahvetti bizi. Masadakiler gülmektedir, vedat dalgınlaşmıştır. ZUHAL:(Vedat’a bakarak)neyin var. VEDAT:(Ali’ye bakarak)yine oldu ALİ:(şaşkın)ne VEDAT: deja-vu Ali durumu anladığı için gülmektedir, Zuhal ve Arzu şaşkın bakışlarla onları izlemektedir ARZU: neden gülüyorsunuz anlamadım ben. ZUHAL: al bendende o kadar, neler oluyor anlatsanıza. ALİ(gülerek)bu aramızda bir şey, anlatmak uzun sürer. ZUHAL: Öyle mi? VEDAT:(Zuhal’e bakarak)ben sana sonra anlatırım. ZUHAL: söz ver, dinlemek istiyorum. VEDAT:(gülerek)swear on Fenerbahçe ZUHAL: bu neydi şimdi VEDAT: Fenerbahçe üzerine yemin ederim, sana her şeyi anlatacağım. ZUHAL:(gülümser)anlaştık. Masadakiler şaşkındır, Vedat gülerek saatine bakar. VEDAT:(Arzu’ya bakarak)Alper nerelerde, saat kaç oldu. ARZU:(telefonu eline alarak)aradım telefonu cevap vermiyor. VEDAT: tekrar arasana Arzu telefon numarasını çevirip telefonu kulağına götürür. ARZU: cevap vermiyor. ALİ:(Vedat’a bakarak)ne haltlar karıştırıyor bu VEDAT:(düşünceli)bilmiyorum. Masadakiler döktükleri taşları toplamakla meşguldür. 126.TEPE\DIŞ-GÜN Yerde bataryası kapağı ayrı yerlere gitmiş, cep telefon’u görünür. Hemen yanında akordeon. Alper'i görürüz, Düşünceli bakışlarla manzarayı izlemektedir. —İÇSES— ALPER: kum saatleri yalan söylüyor ama olsun. Postacı evine döndü. İnsan her zaman arkasına sığınacak bir taş buluyor.O dönene kadar her gün yalancı saatlere yalvardım.Hani ben hep güçlüydüm ya, hiç ağlamazdım ya, hepsi yalan. Bende saklandıklarımın altında ezildim. Son mektubunda öyle bir acı bıraktın ki Vedat, yalancı öksürüklerin arkasına saklandım. Günlerdir boğazımda bir ağrı var. Öksürecek gücüm kalmadı artık. Alper yan tarafındaki akordeon’u alıp çalmaya başlar. On dört sene öncesinden diyaloglar duyulur. —DIŞSES—ALPER: Rüstem amca Ali ağlıyor. —DIŞSES—RÜSTEM: bırak ağlasın oğlum, ağlamak insanın ruhunu temizler. —DIŞSES—ALPER: ben hiç ağlamıyorum, erkekler ağlamaz ki. —DIŞSES—RÜSTEM: olur mu çocuğum, ağlamazsan içindeki sıkıntılar Seni boğar. Alper’in çaldığı akordeon başında hıçkıra hıçkıra ağladığını görürüz. Son sözlerini söyler. —İÇSES— ALPER:(ağlayarak)ben karımı özledim. Kapanış jenerik: Hayatı anlamak için bir çocuğun gözlerine bakmalısınız. Bakışlarıyla ne demek istediklerini anlatır onlar. Ve köprüler kurarlar, yalancı harçtan yapılmış banknot köprülerden farklı, sevgi köprüleri. Oluşturdukları harç, öylesine sağlamdır ki. Köprü, en şiddetli depremlerde ayakta kalmayı başarır. Mimari yoksunu tuhaf köprüde, gülerek koşan çocuklar vardı. SON Senaryo: Erol ERKURT Özgür düşünceye desteklerinden dolayı, kameraarkasi.org ve Hayri Çölaşan’a teşekkürler. Dikkat: Bu eser ile ilgili tüm yasal haklar, yazar Erol ERKURT’a aittir. Gerekli şartların oluşması ve eserin satışı durumunda alıcı taraf, eser’in görsel sunumundan elde edeceği toplam hâsılattan en az yüzde beş(5) pay’ı (lösemili çocuklar vakfı) LÖSEV’e bağışlayacağını tahhaddüt etmelidir.