Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu , 2011
Transkript
Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu , 2011
T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI İnönü Bulvarı No:36 06510 Emek / ANKARA Bilgi İçin: (312) 204 61 73 (312) 204 61 28 www.hazine.gov.tr e-mail: kbyr@hazine.gov.tr İÇİNDEKİLER 2011 KBYR 2 3 GİRİŞ Bakan Sunuşu Önsöz Borç Yönetimi Organizasyon Yapısı Borç Yönetiminde Temel İlkeler ve Uygulamalar GELİŞMELER VE GÖRÜNÜM Makroekonomik ve Finansal Çerçeve Bütçe Uygulamaları Nakit Yönetimi Borç Yönetimi •İç Borçlanma •Dış Borçlanma •Borç Stoku 5 5 6 7 8 12 10 14 16 19 19 24 32 Koşullu Yükümlülükler ve Alacak Yönetimi •Hazine Garantileri •Hazine Alacakları 36 36 37 Risk Yönetimi •Piyasa Riski Yönetimi •Kredi Riski Yönetimi •Operasyonel Risk Yönetimi 42 Borç Yönetimi Alanında Uluslararası Etkinlikler 51 42 49 ANALİZ VE DEĞERLENDİRMELER Perakende Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) Satışı ve Ülke Uygulamaları Bir Piyasa Göstergesi Olarak Kredi Temerrüt Takası (KTT) 46 YATIRIMCILAR İÇİN BİLGİLER Devlet Borçlanma Senetleri DİBS İhalelerine Katılım Esasları Piyasa Yapıcılığı Sistemi Hazinece İhraç Edilen Senetlerin Vergilendirilmesi Yatırımcı İlişkileri Ofisi 68 74 ÖZET İSTATİSTİKLER Merkezi Yönetim Borç Stoku Avrupa Birliği Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku Kamu Net Borç Stoku Türkiye Brüt Dış Borç Stoku Türkiye Net Dış Borç Stoku Toplam Kamu Sektörü Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı) Hazine Garantili Kredilerin Geri Ödemeleri Hazine Alacak Stoku 80 87 88 89 90 91 91 92 92 53 63 GİRİŞ 2011 KBYR 4 5 GİRİŞ GİRİŞ BAKAN SUNUŞU 2011 KBYR 6 7 2 010 yılı, dünya ekonomisinin toparlanma sürecine girdiği, krizden çıkış stratejilerinin uygulanmaya başlandığı bir yıl olmuştur. Bununla birlikte, kriz öncesi koşullara hızlı bir şeklide geri dönülmesi mümkün görülmemektedir. Bu çerçevede 2011 yılı ve ilerisi için önemli riskler varlığını korumaktadır. Bunlardan en önemlisi, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerde mali sürdürülebilirlik üzerinde yoğunlaşan endişedir. Finansal sektördeki risklerin kamu bilançolarına yansımaları sonucunda devletlerin karşı karşıya kaldığı kredibilite kayıpları, küresel makroekonomik ve finansal istikrar üzerinde önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Ülkemiz ekonomisi, birbiriyle uyumlu yürütülen politikalar ve erken ortaya koyulan krizden çıkış stratejisi sayesinde krizi hem sınırlı bir şekilde hissetmiş hem de krizden çıkma sürecini bir kaç ülke ile birlikte dünyanın geri kalanına nazaran oldukça hızlı atlatmıştır. Uygulanan tutarlı politikalarla oluşturulan güçlü makroekonomik temeller, sağlıklı finans sektörü ve düşük kamu borç stoku seviyesi ekonomik karar alma sürecinde seçenekleri artırmıştır. 2010 yılı Ekim ayında açıklanan 2011-2013 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programda (OVP) önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinin önceliklerine ve bu öncelikleri gerçekleştirmek için izlenecek politikalara yer verilmiştir. Gerçekçi varsayımlar kullanılarak hazırlanan OVP ekonomideki tüm aktörlerin geleceğe yönelik olarak daha sağlıklı kararlar almalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Alınan tedbirlerin ve uygulanan politikaların sonucu olarak Türkiye, yüzde 8,9 büyüme oranı ile 2010 yılında Avrupa’da en hızlı büyüme performansı gösteren ülke olmuştur. Öte yandan, küresel ekonomik krize karşı gösterdiğimiz dayanıklılık ve ortaya koyduğumuz tutarlı politikalar, uluslararası yatırımcılar tarafından temerrüt riskinin bir göstergesi olarak kullanılan KTT (Kredi Temerrüt Takası-CDS) yatırım yapılabilir ülkeler seviyesinde fiyatlanmasından sonra, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından da teyit edilmiş ve Türkiye’nin kredi notu yükseltilmiştir. 2002 yılından bu yana geliştirilen güçlü kurumsal altyapısı ve borç yönetiminde atılan adımların bir yansıması olarak gerek küresel kriz döneminde gerekse sonrasında izlenen tutarlı ve öngörülü finansal yönetim stratejileri ile Hazine Müsteşarlığının küresel krizin etkilerinin ülkemizde en alt seviyede hissedilmesinde büyük katkıları olmuştur. Borç Yönetiminin temel ilkeleri arasında yer alan şeffaflık ve hesap verilebilirliğin bir gereği olarak Hazine Müsteşarlığı her yıl Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporunu yayınlamaktadır. Bu raporlarla borç yönetimine ilişkin gelişmeler ve uygulamalar hakkında ulusal ve uluslararası platformda aydınlatıcı bilgiler sunan Müsteşarlığın, başarılı çalışmalarını bundan sonra da aynı azim ve özveri ile sürdüreceğine inanıyorum. Ali BABACAN Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ÖNSÖZ 2011 KBYR 8 9 Değerli Okurlar, Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu’nun dördüncü sayısını, Müsteşarlığımızın şeffaflık ve hesap verilebilirlik prensipleri çerçevesinde, yayımlamaktayız. Raporun bu yılki sayısında, kamu borç yönetimi alanındaki genel çerçevenin yanı sıra, geçtiğimiz dönem boyunca dünyayı etkisi altında tutmaya devam eden küresel kriz ortamında kamu borçlanmasına ilişkin gelişmeler, sayısal veriler ve genel değerlendirmeler kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Pek çok ülkede bütçe açıkları nedeniyle artan finansman ihtiyacı, kamu borç stoklarını hızla yükseltirken; kamu borçlanmasının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeleri de beraberinde getirmiştir. Bu durumun bir yansıması, kredi derecelendirme kuruluşlarının çeşitli ülkelerin kredi notlarını arka arkaya düşürmesiyle görülmektedir. Ülkemizde ise uzun yıllardır kararlı şekilde yürütülmekte olan maliye ve borç yönetimi politikaları neticesinde elde edilen kazanımlar, ülkemizin krizden en az etkilenen ve bu etkileri en hızlı atlatan ülkelerden biri olmasını sağlamıştır. Kriz öncesi dönemde uygulanan sıkı maliye politikaları sonucunda kamu borç stokunun Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya oranında sağlanan hızlı düşüş, kriz sürecinde ve çıkış stratejilerinde kamu maliyesi açısından önemli bir hareket alanı yaratmış; bu sayede bir yandan krizin etkilerini atlatmaya yönelik önlemler alınırken, diğer yandan küresel dalgalanmaların borç stoku üzerindeki etkilerinin sınırlı seviyede kalması sağlanmıştır. Bugün ülkemiz Avrupa Birliği üyesi devletlerle karşılaştırıldığında, en düşük borç stokuna sahip ülkeler arasındadır. Uluslararası alanda en iyi uygulamaların yürütüldüğü kamu borç yönetimimizde, sahip olduğumuz kapasite ve uzun vadeli bir bakış açısıyla geliştirilen borçlanma stratejilerine bağlı olarak, borç stokunun yapısında küresel krizin etkileriyle ortaya çıkan bozulmaların kayda değer bir hızla iyileşmesi sağlanmış olup borcumuzun dışsal makroekonomik şoklara karşı duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmaya devam edilmiştir. İzlenen politikalar sayesinde, gelişmiş piyasalarda faaliyet gösteren borç yöneticilerinin bile talep yetersizliği ve vade kısalığı sorunlarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde, borçlanma maliyetleri tarihimizin en düşük, vadeler ise en yüksek seviyelerinde gerçekleşirken, sağlanan istikrar ve güven ortamının maliyetleri daha da azaltacağı öngörülmektedir. Raporun ilerleyen bölümlerinde tüm bu gelişmeler ayrıntılarıyla değerlendirilmektedir. 2011 yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu’nu sizlerin bilgisine sunarken, bu vesile ile bahse konu kazanımların elde edilmesinde en büyük katkıyı sağlayan mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. İbrahim H. ÇANAKCI Hazine Müsteşarı 10 11 BORÇ YÖNETİMİ ORGANİZASYON YAPISI BRK Ali BABACAN (Devlet Bakanı) BAKAN Ali BABACAN İbrahim H. ÇANAKCI 2011 KBYR (Hazine Müsteşarı) Cavit DAĞDAŞ (Hazine Müst. Yrd.) Burhanettin AKTAŞ (Hazine Müst. Yrd.) Feridun BİLGİN MÜSTEŞAR M. Coşkun CANGÖZ İbrahim H. ÇANAKCI (Hazine Müst. Yrd.) (Kamu Fin. Gen. Md.) Evren DİLEKLİ (Dış Ek. İlişk. Gen. Md. V.) Gülsüm YAZGANARIKAN BORÇ YÖNETİMİ ORGANİZASYON YAPISI (Ekon. Araş. Gen. Md.) Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü M. Coşkun CANGÖZ İç Borç ve Nakit Yönetimi (Ön Ofis) Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü Evren DİLEKLİ Program ve Proje Dış Finansmanı (Ön Ofis) Risk Yönetimi (Orta Ofis) Alacak ve Borç İşlemleri (Arka Ofis) Borç ve Risk Yönetimi Komitesi (BRK) Hazine Müsteşarlığı bünyesinde, temel borçlanma politikalarını oluşturmak ve kamu borç yönetiminden sorumlu birimler arasında koordinasyonu sağlamakla görevli olan BRK’nin görevleri, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlemesi hakkında kanunun 12. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu kapsamda Hazine Müsteşarı, Müsteşar Yardımcıları, Kamu Finansmanı Genel Müdürü, Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü ve Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürü’nün görev aldığı BRK’ye Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı başkanlık etmektedir. Ancak, uygulamaların izlenmesi ve koordinasyon sağlanmasına ilişkin toplantılar Hazine Müsteşarı’nın başkanlığında gerçekleştirilmektedir. BORÇ YÖNETİMİNDE TEMEL İLKELER VE UYGULAMALAR İLKELER Borç Yönetiminin Temel İlkeleri 1 Eylül 2002 tarih ve 24863 sayılı Borç ve Risk Yönetiminin Koordinasyonu ve Yürütülmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik ile; • Makroekonomik dengeleri gözeterek para ve maliye politikaları ile uyumlu, sürdürülebilir, saydam ve hesap verilebilir bir borçlanma politikası izlenmesi • Finansman ihtiyaçlarının, iç ve dış piyasa koşulları ve maliyet unsurları göz önüne alınarak belirlenen risk düzeyi çerçevesinde, orta ve uzun vadede mümkün olan en uygun maliyetle karşılanması şeklinde belirlenmiştir. UYGULAMALAR • • • • • • • • • Borçlanma stratejileri maliyet ve risk dengesini gözeten orta ve uzun vadeli programlar esas alınarak yürütülmektedir. Şeffaflık ve öngörülebilirliğin sağlanmasını teminen ihale takvimi ve finansman programı açıklanmaktadır. Ölçüt ihraç politikası vasıtasıyla senetlerin ikincil piyasadaki likiditesi artırılmakta, etkin bir getiri eğrisi oluşturulmaktadır Piyasa Yapıcılığı Sistemi uygulanarak birincil ve ikincil piyasalar güçlendirilmektedir. Borçlanma ve risk yönetiminde esas alınacak olan ve borç yönetiminin genel risk/maliyet hedeflerini ifade eden gösterge ve kriterler olarak tanımlanan stratejik ölçütler vasıtasıyla orta ve uzun vadede piyasa riskleri kontrol altına alınmaktadır. Bu kapsamda; Likidite riski – Güçlü nakit rezervi tutulmakta ve borçların dönemler arasında düzgün şekilde yayılması sağlanmakta ve borçlanmanın vadesi uzatılmaktadır. Faiz riski – Borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak, faize karşı duyarlılığın azaltılması hedeflenmektedir. Döviz kuru riski - Borçlanma ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsinden yapılmakta ve yabancı para cinsinden borç stokunun kompozisyonu belirlenmektedir. Borç dinamiklerinin risk ve maliyet göstergeleri yakından takip edilmektedir. Kredi riskinin kontrolüne yönelik olarak risk hesabı, garanti ücreti, kısmi garanti ve garanti limiti uygulanmaktadır. Operasyonel risklerin kontrol altına alınabilmesi için teknik analiz ve raporlamalar yapılmaktadır. Yıllık ve Aylık Kamu Borç Yönetimi Raporları hazırlanmakta ve kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. 12 GELİŞMELER VE GÖRÜNÜM CONTENTS 2011 KBYR 13 GELİŞMELER VE GÖRÜNÜM MAKROEKONOMİK VE FİNANSAL ÇERÇEVE İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en ağır krizini yaşayan dünya ekonomisi 2009 yılında yüzde 0,5 oranında daralmıştır. 2010 yılında hükümetlerin ve merkez bankalarının aldığı olağanüstü önlemlerin etkisiyle küresel ekonomi toparlanmaya başlamış; üretim, ticaret ve tüketim artmıştır. Böylece, dünya ekonomisi 2010 yılında yüzde 5 oranında büyümüştür. Bununla beraber 2010 yılında dünya ekonomisindeki toparlanma bölgelere göre farklılık göstermiştir. Bu dönemde özellikle gelişmekte olan Asya ülkeleri büyümeye öncülük etmişlerdir. Gelişmekte olan ülkelerin güçlü makro ekonomik göstergeleri, yeterli mali alanları, düşük dış borç ve kamu borç stokları krizden daha az etkilenmelerini sağlamıştır. Gelişmiş ülkeler içerisinde ise ABD ekonomisi Avro Bölgesi ve Japonya’ya kıyasla daha hızlı bir toparlanma sergilemiş; ancak son dönemde Alman ekonomisinin güçlü büyüme performansının katkısıyla, Avro Bölgesi’nde ekonomik bir canlanma görülmüştür. Küresel ekonomideki toparlanmaya rağmen aşağı yönlü riskler halen varlığını korumaktadır. Bölgesel bazda doğal afet ve siyasi gerginlikler, küresel bazda gıda ve enerji başta olmak üzere artan emtia fiyatları, gelişmiş ülkelerdeki yüksek işsizlik oranları, ABD konut piyasasının zayıf görünümü, gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyon baskıları ve ısınma işaretleri ile bazı çevre Avro Bölgesi ülkelerinin kamu kesimi borçluluğuna ilişkin kaygılar küresel ekonomi üzerindeki aşağı yönlü temel risk faktörleri olarak görülmektedir. Öte yandan, gelişmiş ülkelerde artan tüketim harcamaları, güçlü şirket kârları ve toparlanan yatırımlar küresel ekonomik görünüme ilişkin yukarı yönlü risk unsurlarıdır. 2009 yılının ikinci çeyreğinde toparlanmaya başlayan Türkiye ekonomisi 2009 yılı son çeyreğinden itibaren güçlü bir büyüme performansı sergilemektedir. Türkiye ekonomisi 2010 yılında yüzde 8,9 oranında büyüyerek bölgesinde öne çıkan ekonomiler içinde yer almıştır. Türkiye bu büyüme oranıyla Avrupa’da en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Bu dönemde iç talep koşullarının güçlü seyri büyümeyi desteklemiştir. Nitekim, 2009 yılı son çeyreğinden itibaren yatırım ve tüketim harcamaları büyümenin temel belirleyicisi olmuştur. Öte yandan bu süreçte, dış talep koşullarındaki iyileşmenin henüz istikrar kazanamamış olması büyümeyi sınırlandırıcı etki yapmıştır. Diğer yandan 2010 yılında iç talebin güçlü seyrine karşılık dış talebin zayıf kalması sonucunda cari işlemler hesabı 48,4 milyar dolar açık vermiştir. Dış ticaret açığındaki büyümenin yanı sıra 2010 yılında hizmet gelirleri de bir önceki yıla göre düşmüş ve cari işlemler açığına olumsuz yönde bir etkisi olmuştur. 2010 yılında rezerv hariç toplam 42,2 milyar dolar sermaye girişi gerçekleşmiştir. Söz 14 MAKROEKONOMİK VE FİNANSAL ÇERÇEVE 2011 KBYR 15 konusu yılda, bankalar net kredi kullanıcısı, banka dışı özel sektör ise, 2009 yılında olduğu gibi net kredi ödeyicisi olmuş ve doğrudan yatırım girişleri düşük düzeyde gerçekleşmiştir. Portföy yatırımları kaynaklı girişler ile yurt içi bankalardaki mevduat artışları 2010 yılında sermaye girişinin temel kaynağı olmuştur. Böylece, krizden sonra gözlenen kısa vadeli sermaye girişlerinin temel finansman kaynağı olma eğilimi 2010 yılında da devam etmiştir. Enflasyon 2010 yılının ilk çeyreğinde baz etkisi, vergi ayarlamaları ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak yükselse de yıl sonunda yüzde 6,5’lik hedefin altında yüzde 6,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2011 yılı Nisan ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranı geçen seneki yüksek baz ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gerilemeye bağlı olarak yüzde 4,3 oranında gerçekleşmiştir. Bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, karlılığı ve etkin risk yönetimi krizin olumsuz etkilerini sınırlandıran faktörler arasında yer almıştır. 2010 yılında sermaye yeterlilik rasyosu yasal sınır olan yüzde 8’in oldukça üzerinde, yüzde 18,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kriz nedeniyle bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede bankacılık sistemi zarar ederken ve sisteme kamu kaynaklarıyla destek sağlanırken, Türk Bankacılık Sektörü 2010 yılında karını yüzde 9,6 oranında artırmış ve özkaynak karlılığı yüzde 20,1 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde bankacılık sektörü herhangi bir devlet yardımı almadan güçlü sermaye yapısını ve karlılığını devam ettirmiş olup kriz sonrasında ekonominin toparlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Kriz nedeniyle, bankaların tahsili gecikmiş alacaklarının toplam kredilere oranı 2009 yılı Ekim ayında yüzde 5,4’e kadar yükselmiş ancak alınan tedbirlerin ve ekonomik aktivitedeki canlanmanın etkisiyle tekrar düşüş eğilimine girmiştir. 2011 yılı Nisan ayı itibarıyla takipteki kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 3,1 seviyesine gerilemiştir. Küresel finansal piyasaların normalleşmesi ve ekonominin toparlanmasıyla birlikte Merkez Bankası 14 Nisan 2010 tarihinde Para Politikası Çıkış Stratejisini açıklamıştır. Bu kapsamda Merkez Bankası piyasadaki fazla likiditeyi kademeli olarak azaltmış, Türk Lirası ve Yabancı Para zorunlu karşılık oranlarını kademeli olarak artırmış ve faiz koridorunu genişletmiştir. Türkiye küresel mali kriz sırasında ve sonrasında makroekonomik görünüm açısından iyi bir performans sergilemiştir. Küresel ekonomik kriz sonrası dalgalanmaların devam ettiği ve içinde bulunduğumuz bölgede siyasi çalkantıların yaşandığı bu dönemde makroekonomik istikrarın korunması para ve maliye politikalarının odak noktasında olmaya devam edecektir. BÜTÇE UYGULAMALARI Küresel ekonomik kriz sonrasında daralan toplam talebi canlandırmak amacıyla maliye politikası aracılığıyla bazı önlemler uygulamaya konulmuştur. Önlem paketleri kapsamında mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergilerde (ÖTV, KDV) ve tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oranında indirime gidilmiş, istihdamı artırmaya yönelik olarak, küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi desteği sağlanmış ve gayrimenkul ediniminde uygulanan harçlar düşürülmüştür. Gerek alınan bu tedbirler gerekse GSYH’deki düşüşün vergi gelirlerine olumsuz etkisi sonucunda merkezi yönetim bütçesi 2009 yılında GSYH’nin yüzde 5,5’i düzeyinde açık vermiştir. Ekim 2009’da açıklanan 2010-2012 Orta Vadeli Programıyla ortaya konulan krizden çıkış stratejisi kapsamında ise kriz sürecinde geçici olarak alınan söz konusu önlemlerin kaldırılması ve mali yapıyı güçlendirecek ilave düzenlemelerin uygulamaya konulması öngörülmüştür. Bu kapsamda 2010 yılı başından itibaren her bir banka şubesinden yıllık işletme harcı alınması, KKDF kesintisi oranının kriz öncesi seviyesine yükseltilmesi, harçlar ve damga vergisi oranının enflasyon oranının üzerinde artırılması, gayrimenkul yeniden değerleme oranının belirlenmesi hususlarında düzenlemeler yapılmıştır. Bu gelişmelere ve 2010 yılında artan ekonomik aktiviteye paralel olarak merkezi yönetim vergi gelirlerinin GSYH’ye oranı 2009 yılındaki 18,1’lik seviyesinden 2010 yılında 19,1’e yükselmiştir. Bu dönemde bütçe harcamalarındaki artışın da kontrol altına alınmasıyla merkezi yönetim bütçe açığı azaltılmıştır. 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda 50,2 milyar TL olarak öngörülen bütçe açığı rakamı, özellikle vergi gelirlerinde sağlanan performans neticesinde, Ekim 2010’da açıklanan 2011-2013 OVP’si ile 44,2 milyar TL’ye revize edilmiş, gerçekleşme ise daha güçlü bir mali performansın işareti olarak 39,6 milyar TL olmuştur. GSYH’ye oran olarak bakıldığında da bütçe açığı 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda yüzde 4,9 olarak öngörülmüşken yüzde 3,6 olarak gerçekleşmiştir. 2010 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ (Milyar TL) Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge Gelirler -Vergi Gelirleri -Diğer Gelirler Harcamalar -Faiz Dışı Harcamalar -Faiz Harcamaları * Gerçekleşme rakamları geçicidir. Bütçe Kanunu OVP Tahmini Gerçekleşme* -50,2 -44,2 -39,6 6,6 5,3 8,7 236,8 252,8 254,0 193,3 210,2 210,5 43,5 42,6 43,5 287,0 297,0 293,6 230,2 247,5 245,3 56,8 49,5 48,3 16 2011 KBYR 17 2011-2013 dönemine ilişkin OVP çerçevesinde GSYH’ye oran olarak bütçe açığının 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 1,6’ya düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu dönemde merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYH’ye oranının yüzde 23’den yüzde 22,5’e gerilemesi ve harcamaların yüzde 26,6’dan yüzde 24,2’ye düşürülmesi hedeflenmektedir. Harcamalardaki 2,4 puanlık iyileşmenin 1 puanının faiz harcamalarındaki azalmadan sağlanması beklenmektedir. Merkezi Yönetim Bütçesi - Orta Vadeli Program Hedefleri (GSYH %) 28 26,6 25,7 26 25,3 24,2 24 23,0 23,0 22,9 22,5 BÜTÇE UYGULAMALARI 22 20 Giderler 2010 Gelirler 2012 2011 2013 2010 yılında merkezi yönetim bütçe dengesinde kaydedilen olumlu gelişmelerin de etkisiyle, toplam kamu sektörü program tanımlı faiz dışı dengesinde de iyileşme olmuştur. 2009 yılında GSYH’ye oran olarak yüzde 1 düzeyinde gerçekleşen kamu sektörü faiz dışı açığının 2010 yılında iyileşerek sıfır düzeyinde olması beklenmektedir. Ayrıca 2011-2013 dönemi OVP’si çerçevesinde kamu sektörünün faiz dışı fazlasının GSYH’ye oranının kademeli olarak artarak 2013 yılı sonunda yüzde 1’e ulaşması hedeflenmektedir. Toplam Kamu Faiz Dışı Dengesi (GSYH %) 2,0 1,6 1,8 1,5 1,0 1,0 0,5 -0,5 -0,2 0,0 0,2 0,4 0,2 0,8 0,2 -0,5 -1,0 -1,0 -1,5 -2,0 0,3 0,0 0,0 0,7 0,5 0,5 -1,6 2008 2009 Toplam Kamu Faiz Dışı Dengesi 2010 (Geçici) 2011 OVP MYB Faiz Dışı Dengesi 2012 OVP Diğer Kamu Faiz Dışı Dengesi 2013 OVP Program döneminde merkezi yönetim bütçesi faiz dışı fazlasının 1,3 puan artması beklenirken, diğer kamunun faiz dışı fazlasının GSYH’ye oran olarak 0,3 puan kötüleşeceği tahmin edilmektedir. 2009 yılında Mahalli İdarelerin faiz dışı açığı GSYH’ye oran olarak yüzde 0,4 olarak gerçekleşmiş olup 2010 yılında genel bütçe vergi gelirlerinin artmasının da etkisiyle, yüzde 0,1’e gerilemesi beklenmektedir. KİT’lerin 2009 yılında yüzde 0,6 olarak gerçekleşen faiz dışı dengesinin GSYH’ye oranının 2010 yılında yüzde 0,3 seviyesine gerilediği tahmin edilmektedir. 2009 yılında krizin düşük gelirli kesimler üzerindeki etkilerinin azaltılması için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) tarafından yapılan sosyal yardım harcamalarının artırılması nedeniyle gerileyen bütçe dışı fonların faiz dışı dengesi, 2010 yılında Özelleştirme Fonu ve Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun giderlerindeki artış nedeniyle yine yüzde -0,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. İşsizlik Sigortası Fonu’nun faiz dışı fazlası kriz ortamında azalan istihdamın desteklenmesi ve işgücü piyasasının etkinliğinin artırılması amacıyla alınan tedbirlerden kaynaklanan harcama artışı sebebiyle 2009 yılında yüzde 0,2 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise düşen işsizlik oranına bağlı olarak artan prim gelirleri sonucunda yüzde 0,3 olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, döner sermayelerin 2010 yılında GSYH’nin yüzde 0,1’i düzeyinde faiz dışı fazla vermesi beklenmektedir. 18 2011 KBYR 19 NAKİT YÖNETİMİ 2009 yılında krizden çıkış stratejisinin uygulamaya koyulmasının bir sonucu olarak Hazine nakit dengesinde 2010 yılında bir iyileşme yaşanmıştır. Ekonomik aktivitedeki canlanma neticesinde nakit bazlı gelir tahsilatı yıl sonunda 240,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı Aralık ayına kadar kamu harcamalarındaki artış ise sınırlı seviyede kalmış ve devreden emanetler ile cari yıl bütçe ödeneklerinden yapılan faiz dışı harcamalar 234,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 2010 yılında nakit bazda 6,2 milyar TL faiz dışı fazla oluşmuştur. Diğer taraftan 4447 sayılı Kanunla getirilen geçici düzenleme gereğince 20082012 döneminde Hazine hesaplarına aktarılacak olan İşsizlik Sigortası Fonu nema gelirlerinden 2010 yılında yapılan aktarım 3,7 milyar TL olurken benzer şekilde 4046 sayılı Kanunda yapılan geçici düzenleme çerçevesinde Özelleştirme Fonu nakit fazlası olarak 3,1 milyar TL aktarılmıştır. Ülkemizde olumlu seyreden ekonomik görünümün ve dışsal faktörlerin etkisi ile faiz oranlarının düşmesi, gelirler tarafındaki güçlü performans ve Hazinenin borçlanma stratejileri neticesinde faiz ödemeleri 56,8 milyar TL olan bütçe ödeneklerinin altında, 47,9 milyar TL olarak gerçekleşirken 2010 yılı Hazine nakit dengesi de 34,9 milyar TL açık vermiştir. NAKİT YÖNETİMİ Hazine Nakit Gerçekleşmeleri(1) (milyar TL) 2007 2008 2009 2010 1. Gelirler 176,2 194,1 202,8 240,4 2. Giderler 195,9 219,6 259,7 282,1 149,1 170,1 207,2 234,2 46,8 49,5 52,5 47,9 27,1 24,0 -4,4 6,2 7,0 9,2 7,7 6,7 -12,7 -16,3 -49,2 -34,9 12,7 16,3 49,2 34,9 7,2 10,2 53,8 26,9 -5,2 -0,1 3,0 4,2 Kullanım 10,5 10,9 11,3 14,9 Ödeme 15,7 11,0 8,3 10,7 12,4 10,3 50,8 22,8 Kullanım 108,8 96,3 138,9 159,0 Ödeme Faiz Dışı Giderler Faiz Ödemeleri 3. Faiz Dışı Denge 4. İşsizlik Fonu Nema ve Özelleştirme Gelirleri(2) 5. Nakit Dengesi (1+4-2) 6. Finansman (7+8+9+10+11) 7. Borçlanma (Net) Dış Borçlanma (Net) İç Borçlanma (Net) 96,4 86,0 88,1 136,2 8. Özelleştirme Geliri (3) 2,0 0,0 0,0 0,0 9. TMSF'den Aktarımlar 0,1 0,2 0,6 0,7 10. Devirli - Garantili Borç Geri Dönüşleri 0,7 0,6 0,8 1,4 11. Banka Kullanımı (4) -(5+7+8+9+10) 2,7 5,4 -6,1 6,0 -2,1 3,6 0,6 -0,4 4,9 1,8 -6,7 6,4 12. Kur Farkları (5) 13. Kasa/Banka Net (4) (11-12) (1)Geçici (2) Özelleştirme İdaresi (Öİ)’den aktarılan ve Kamu Hesapları Bülteni (KHB)’de bütçe gelir kalemleri arasında yer alacak tutarı göstermektedir. Diğer taraftan, İşsizlik Sigortası Fonu ve Öİ’den GAP yatırımlarında kullanılmak üzere aktarılan ve Kamu Hesapları Bülteni (KHB)’de bütçe gelir kalemleri arasında yer alacak tutarlar burada gösterilmektedir. (3) Bütçenin finansmanı amacıyla Hazine’ye aktarılan tutarları göstermektedir. (4) Pozitif tutar kasa/banka hesaplarında meydana gelen azalışları, negatif tutar artışları göstermektedir. (5) Kur farkları Kasa/Banka hesabına ilişkin kur hareketlerinden kaynaklanan farkları göstermektedir. Pozitif tutar Kasa/ Banka hesabında artışı, negatif tutar azalışı işaret etmektedir. Diğer taraftan, 2007 yılında başlatılan nakit yönetiminin modernizasyonu çalışmaları kapsamında atılan adımların bir parçası olarak 2009 yılında yayımlanan ve kamu kurum ve kuruluşlarının üç aylık ve haftalık nakit taleplerinin Müsteşarlığımıza gönderilmesini düzenleyen Yönetmelik kapsamında Müsteşarlığımız ile kamu kurum ve kuruluşları arasındaki bilgi paylaşımının elektronik ortamda gerçekleştirilmesine ilişkin çalışmalar yürütülmüştür. Yönetmelik kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının nakit taleplerini Müsteşarlığımız internet sayfasından erişilen Nakit Talebi Aktarım Sistemi üzerinden göndermelerine ilişkin çalışmalar neticesinde seçilen kurumlarla pilot uygulama başlatılmıştır. Kamu Haznedarlığı 2009 yılında başlatılan ve Kamu Haznedarlığı uygulamasının geliştirilerek kamu kuruluşlarının sadece malvarlıklarının değil aynı zamanda yükümlülüklerinin de izlenmesine yönelik çalışmalar 2010 yılı boyunca da sürdürülmüştür. Oluşturulan yeni yapı ile, daha önce bankacılık sisteminden kurum bazında temin edilen raporlar Vergi Kimlik Numarasına (VKN) dayalı hale getirilmektedir. Bu şekilde, raporlama hatalarının asgari seviyeye indirilmesi ve tebliğ uygulamalarına ilişkin detaylı kontrollerin yapılabilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, genel ve özel bütçeli idareleri, döner sermayeleri, fonları, mahalli idareleri, sosyal güvenlik kurumlarını da içeren kamu niteliğini haiz yaklaşık 60.000 kuruma ait VKN’nin ilgili kurumlardan temini ve sınıflandırılması işlemleri tamamlanmış, Şubat 2011 itibarıyla bankaların yeni sisteme göre raporlama yapmalarını sağlayacak altyapı oluşturulmuştur. Yeni uygulamanın Mayıs 2011 itibarıyla tamamen devreye alınması ve eski sistemin devre dışı bırakılması öngörülmektedir. 20 İÇ BORÇLANMA 2011 KBYR 21 BORÇ YÖNETİMİ İÇ BORÇLANMA Tüm dünya ekonomilerini etkileyen küresel ekonomik kriz nedeniyle 2008 ve 2009 yıllarında alınan mali ve parasal tedbirler pek çok ülkede kamu açıklarının artmasına neden olmuş; bu durum özellikle 2010 yılı içerisinde bir çok ülke için borç stoklarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeleri beraberinde getirmiştir. Ülkemizde ise 2002 yılından itibaren kararlı bir şekilde yürütülmekte olan para politikasıyla uyumlu borç yönetimi politikaları neticesinde elde edilen kazanımlar, finansal sistemin dışsal makroekonomik şoklara duyarlılığını önemli ölçüde azaltmıştır. Aynı zamanda, 2003 yılından itibaren uygulanan stratejik ölçütler çerçevesinde borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak faize karşı duyarlılığın azaltılması ve yine borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılarak döviz kuru riskinin azaltılması sayesinde, yurtdışında yaşananların aksine, ülkemizde bu dönem içerisinde borç stokunun sürdürülebilirliğine ilişkin tartışmalar yaşanmamıştır. Küresel ekonomik krizin etkilerinin azaldığı 2010 yılı içerisinde, getiri eğrisinde likiditenin yaygınlaşması ve yatırım araçlarının çeşitlendirilmesi hedefleri doğrultusunda, önceden kamuoyu ile paylaşılan bir takvim çerçevesinde 3 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu tahvillerin düzenli ihracına başlanmıştır. Ayrıca, 2005 yılından bu yana ihraç edilmekte olan 5 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu tahviller de düzenli ihraç stratejisi kapsamında ihracına devam edilmiştir. Bununla birlikte, 2010 yılı içerisinde özellikle ülkemize yönelik risk algılamalarındaki iyileşmeye paralel olarak faiz oranlarındaki düşüş borçlanma maliyetlerini azaltırken, ilk defa ihale yöntemiyle 10 yıl vadeli enflasyona endeksli ve sabit faizli Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek borçlanmanın vadesi uzatılmıştır. Yurtiçi tasarrufların artırılması, yatırımcı tabanının geliştirilmesi ve finansman araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla ilk olarak 2009 yılında ihraç edilen Gelire Endeksli Senetlerin (GES) ihracına 2010 yılında da devam edilerek Şubat ve Ağustos aylarında gerçekleştirilen üçüncü ve dördüncü tertip GES ihraçları ile 1,4 milyar TL tutarında finansman sağlanmıştır. Ayrıca, 2011 yılı Finansman Programı’nda GES’lerin Şubat ve Ağustos aylarında ihraç edilmesinin planlandığı duyurulmuş olup beşinci tertip GES ihracı 2011 yılı Şubat ayında gerçekleştirilerek 475,7 milyon TL tutarında finansman sağlanmıştır. 2010 Yılında İç Borçlanmanın Enstrümanlarına Göre Dağılımı(1) TÜFE’ye Endeksli TL DİBS % 15,1 İskontolu TL DİBS % 44,7 Sabit Kuponlu TL DİBS % 24,9 TL Cinsi GES % 0,9 Değişken Faizli TL Cinsi DİBS % 12,8 Sabit Kuponlu Döviz Cinsi DİBS % 1,7 (1) Senet değişim ihaleleri hariç. 2010 yılında nakit bazda toplam iç borçlanmanın yüzde 44,7’si TL cinsi kuponsuz (iskontolu); yüzde 24,9’u TL cinsi sabit kuponlu, yüzde 15,1’i enflasyona endeksli, yüzde 12,8’i değişken faizli devlet iç borçlanma senedi ihracı ile sağlanırken TL cinsi gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi ihracı yüzde 0,9 olarak gerçekleşmiştir. Döviz cinsi sabit kuponlu senet ihracı toplam iç borçlanmanın yüzde 1,7’sini oluşturmuştur. 2010 yılında iç borçlanmanın yüzde 99,1’i 58 adet ihale ile; yüzde 0,9’u doğrudan satış yoluyla gerçekleştirilmiştir. Pek çok gelişmiş ekonomide ihalelerde talep sıkıntısının yaşandığı 2010 yılında Hazine tarafından yapılan ihalelerde satış miktarının ortalama olarak 2,3 katı kadar teklif gelmiştir. 2009 yılında 35,3 ay olan piyasadan yapılan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi 2010 yılında 44,1 aya yükselmiştir. Aynı dönemde, TL cinsi kuponsuz iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama maliyeti yüzde 11,6 seviyesinden yüzde 8,1 seviyesine gerilemiştir. 2011 yılı Nisan sonu itibarıyla ise piyasadan yapılan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi 53,4 ay, TL cinsi kuponsuz iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama maliyeti yüzde 8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, aktif borç yönetimi stratejisi çerçevesinde gerçekleştirilen altı adet değişim ihalesi ile 2010 yılı iç borç itfa tutarı 1,5 milyar TL tutarında, 2011 yılı iç borç itfa tutarı ise 1,3 milyar TL tutarında azaltılmıştır. Bununla birlikte, yine 2010 yılı içerisinde ilk defa düzenli geri alım programı başlatılarak Eylül – Aralık 2010 döneminde her hafta azami 200 milyon TL tutarında Devlet iç borçlanma senedi geri alınacağı ilan edilmiş ve söz konusu program kapsamında gerçekleştirilen 13 adet geri alım ihalesi ile itfası 2011 yılına gelen toplam net 1,6 milyar TL tutarında Devlet iç borçlanma senedi geri alınmıştır. Böylelikle, değişim ve geri alımlarla 2011 yılı itfa tutarında toplam 2,9 milyar TL azalma sağlanmış, özellikle yılın ilk çeyreğindeki itfa yükü hafifletilerek likidite riski azaltılmıştır. 22 2011 KBYR 23 Diğer taraftan, 2001 krizi sonrasında T.C. Merkez Bankası’na ihraç edilmiş olan nakit dışı devlet iç borçlanma senetlerinden bakiye kalan 8 milyar TL tutarındaki borç stokunun 2010 yılı Aralık ayındaki itfasıyla birlikte 2001 krizinin TCMB bilançosu üzerindeki etkisi ortadan kalkmıştır. Ayrıca kamu bankalarına kriz kapsamında ihraç edilen nakit dışı devlet iç borçlanma senetlerinin de itfası 2010 yılında tamamlanmıştır. 2010 yılında 194,8 milyar TL tutarında gerçekleşen toplam borç servisi karşılığında 173,9 milyar TL tutarında borçlanma gerçekleştirilmiş olup sene başında 5 milyar TL olarak öngörülen borçlanma dışı kaynaklar, özellikle bütçe performansının etkisiyle, 21 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 2010 yılında ekonomi genelinde yaşanan toparlanmanın etkisiyle faiz dışı dengenin sene başında öngörülenin üzerinde gerçekleşmesi ve faizlerin düşmesiyle birlikte azalan iç borç faiz ödemesi neticesinde, yüzde 99,5 olarak öngörülen 2010 yılı iç borç çevirme oranı yüzde 89,3 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılı Finansman Programında ise iç borç çevirme oranı yüzde 88 olarak belirlenmiştir. İÇ BORÇLANMA Hazine Finansman Durumu (1) 2010 (milyar TL) 2011 Program Gerçekleşme Program Gerçekleşme(2) I- TOPLAM BORÇ SERVİSİ 200,3 194,8 152,8 65,2 İç Borç Servisi 182,6 178,1 135,0 58,5 Anapara 138,4 136,2 99,3 44,6 44,2 41,9 35,8 13,9 17,7 16,7 17,8 6,7 11,2 10,7 11,0 3,9 6,5 6,0 6,8 2,8 200,3 194,8 152,8 65,2 5,0 21,0 21,1 6,3 195,3 173,9 131,7 58,9 Faiz Dış Borç Servisi Anapara Faiz II- KAYNAKLAR VE BORÇLANMA Borçlanma Dışı Kaynaklar (3) Toplam Borçlanma Dış Borçlanma 13,7 14,9 12,5 5,1 İç Borçlanma 181,6 159,0 119,1 53,8 99,5 89,3 88 91,9 TOPLAM İÇ BORÇ ÇEVİRME ORANI (%) Bilgi İçin (Milyar YTL/TL) NET BORÇLANMA (Kullanım - Anapara) 45,7 27,0 21,4 10,3 Net İç Borçlanma 43,2 22,8 19,9 9,1 Net Dış Borçlanma 2,4 4,2 1,6 1,2 (1) Nakit Bazlı. (2) Ocak-Nisan ayları arasındaki gerçekleşmeyi göstermektedir. (3) Nakit bazlı faiz dışı denge, özelleştirme gelirleri,İşsizlik sigortası fonundan yapılan aktarımlar,TMSF’den sağlanan gelirler, devirli/garantili borç geri dönüşleri, kasa/banka değişimi ve kur farkı kalemlerini içermektedir. Ekim 2010 tarihinde açıklanan 2011 yılı Finansman Programı, geçmiş yıllarda olduğu gibi Hazine borç stokunun likidite, faiz oranı ve döviz kuru hassasiyeti dikkate alınarak maliyet ve risk dengesini gözeten stratejik ölçütlere uygun olarak hazırlanmıştır. Bu kapsamda, 2011 yılında ağırlıklı olarak TL cinsi borçlanma yapılması öngörülmekte olup kamu kurum ve kuruluşlarına yapılabilecek ihraçlar dışında, döviz cinsi iç borçlanma senedi ihracı öngörülmemektedir. Bununla birlikte, TL cinsi borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak, gelecek 12 ayda faizi yenilenecek senetlerin payının azaltılması hedeflenmektedir. Düzenli ihraç stratejisi kapsamında 3 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu tahviller 2011 yılında her ay ihraç edilecektir. Özellikle küresel ekonomik kriz sırasında borç yönetimine önemli bir esneklik sağlayan güçlü rezerv politikasına 2011 yılında da devam edilecektir. 2011 yılının ilk dört aylık döneminde, 58,5 milyar TL iç borç ödemesine karşılık 53,8 milyar TL iç borçlanma yapılmış olup bu çerçevede, ilk dört aylık dönemde, 2011 yılı için programlanan toplam iç borç servisinin yüzde 43,3’ü, toplam iç borçlanmanın ise yüzde 45,2’si gerçekleştirilmiştir. Böylelikle, ilk dört aylık dönemde iç borç çevirme oranı yüzde 91,9 olarak gerçekleşmiştir. Birincil ve ikincil piyasayı desteklemek ve gelişmesine katkı sağlamak amacıyla 2002 yılında aktif olarak uygulanmaya başlanan Piyasa Yapıcılığı Sistemi küresel krizin yaşandığı dönemde başarıyla sürdürülmüş ve 2010 yılında revize edilerek daha etkin bir hale getirilmiştir. Söz konusu değişiklikleri gösteren özet tablo aşağıda yer almaktadır. 2009 - 2010 PY Sözleşmesi 2010 - 2011 PY Sözleşmesi Piyasa Yapıcılığı Sisteminin İşleyişine İlişkin Genel Esaslar • Yıllık imzalanan Piyasa Yapıcılığı sözleşmesi • Sözleşme dönemi Eylül - Ağustos • Piyasa yapıcılığı sistemine her sözleşme dönemi başında giriş • 1 ay öncesinden Piyasa Yapıcı tarafından ayrılacakları belirtilmediği takdirde otomatik yenilenen sözleşme • Sözleşme dönemi, takvim yılı, Ocak -Aralık Piyasa yapıcılığı sistemine her üç aylık dönem başında bir ay önceden başvurmak suretiyle giriş Piyasa Yapıcı Alım Yükümlülüğü • Aylık asgari %3 olmak üzere her üç aylık dönemde en az %5 • Alım yükümlülüğü hesaplanırken kullanılan ağırlıklar: İhraç Vadesi Katsayı 0-3 yıl (3 Yıl Dahil) 1 3-5 yıl ( 5 Yıl Dahil) 1,3 5-10 yıl (10 Yıl Hariç) 1,5 • Aylık asgari %36’nın piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile bulunan tutar olmak üzere her üç aylık dönemde %60’ın piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile bulunan tutar • Alım yükümlülüğü hesaplanırken kullanılan ağırlıklar: İhraç Vadesi Katsayı 0-3 yıl (3 Yıl Dahil) 1 3-5 yıl ( 5 Yıl Dahil) 1,2 5-10 yıl (10 Yıl Hariç) 1,4 10 yıl ve üzeri 1,6 Piyasa Yapıcı Kotasyon Yükümlülüğü Piyasa Yapıcı Rekabete Uygun Davranış Yükümlülüğü • Müsteşarlık tarafından belirlenen 6 ölçütten Piyasa Yapıcı tarafından seçilen 4 ölçüt • Kotasyon yenileme süresi 2 dakika • Müsteşarlık tarafından belirlenen 9 ölçütten Piyasa Yapıcı tarafından seçilen 4’ü sabit faizli, 1’i değişken faizli ve 1’i Tüfe olmak üzere seçilen 6 ölçüt • Kotasyon yenileme süresi 5 dakika • Piyasa Yapıcılar birincil piyasada rekabeti bozacak şekilde, birincil ve ikincil piyasada; kendi aralarında veya diğer katılımcılarla anlaşamazlar ve ortak hareket edemezler. Durumun tespiti halinde Piyasa Yapıcının Sözleşmesi derhal feshedilir. Borç yönetiminde şeffaflık ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde, daha önce aylık olarak duyurulan iç borçlanma stratejileri 2010 yılından itibaren üç aylık olarak kamuoyuna ilan edilmeye başlanmıştır. Söz konusu uygulamaya 2011 yılında da devam edilecektir. 24 DIŞ BORÇLANMA 25 Program Finansmanı DIŞ BORÇLANMA 2011 KBYR Uluslararası Sermaye Piyasalarından Sağlanan Finansman 2010 yılında küresel ekonomik görünüme ilişkin kaygılar ve çevre Avro Bölgesi ülkelerinde yaşanan mali sorunlara rağmen Türkiye güçlü büyüme performansı ve sağlam mali yapısı ile kendini ayrıştırmayı başarmıştır. Bunun sonucunda, uluslararası sermaye piyasalarından 2010 yılında 5 farklı tahvil ihracı yoluyla yaklaşık 6,7 milyar ABD Doları tutarında kaynak temin edilmiştir. 2010 yılı Ocak ayında 2 milyar ABD Doları tutarında ve 30 yıl vadeli olarak gerçekleştirilen tahvil ihracı, gelişmekte olan ülkeler tarafından yapılan 30 yıl vadeli ihraçlar arasında bugüne kadar tek seferde gerçekleştirilen en yüksek tutarlı ihraç olmuştur. Mart ayında gerçekleştirilen ve Ağustos ayında da artırımı yapılan 11 yıl vadeli ABD Doları cinsinden tahvil ihracı ise, tarihsel olarak Hazine Müsteşarlığı tarafından dolar piyasasında yapılan en düşük maliyetli tahvil ihracıdır. Nisan ayında gerçekleştirilen 10 yıl vadeli Avro cinsinden tahvil ihracı ile 2007 yılından itibaren ilk defa Avro piyasasından finansman sağlanmış olup, tahvilin 1,5 milyar Avro’luk tutarı, bugüne kadar bir defada ihraç edilen en yüksek tutar olmuştur. 2011 yılı finansman programında ise dış piyasalardan ve uluslararası finansal kuruluşlardan yaklaşık 12,5 milyar TL tutarında dış finansman sağlanması öngörülmektedir. 2011 yılı Ocak-Nisan döneminde gerçekleştirilen 2 tahvil ihracı ile yaklaşık 3,3 milyar ABD Doları tutarında finansman temin edilmiştir. 2011 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen 30 yıl vadeli tahvil ihracımız ise 30 yıl vadeli tahvil ihraçlarımız arasındaki en düşük maliyetli ihraç olmuştur. Ayrıca, 2011 yılı Mart ayında gerçekleştirilen Yen cinsinden tahvil ihracı ile, 2000 yılından bu yana ilk defa Japon piyasalarında tahvil ihraç edilmiştir. 2010-2011 Yıllarında Gerçekleştirilen Yurtdışı Tahvil İhraçları Miktar Kupon (%) Yatırımcıya Getirisi İhraç Tarihi Vade Tarihi Para Birimi 12.01.2010 30.05.2040 ABD Doları 2.000.000.000 6.750 6.850 18.03.2010 30.03.2021 ABD doları 1.000.000.000 5.625 5.750 UST + 203 bp 22.04.2010 18.05.2020 Avro 1.500.000.000 5.125 5.204 Bund + 206 bp 05.08.2010 30.03.2021 ABD Doları 1.000.000.000 5.625 5.250 UST + 227 bp 12.11.2010 18.05.2020 Avro 500.000.000 5.125 4.250 Bund + 197 bp 12.01.2011 14.01.2041 ABD Doları 1.000.000.000 6.000 6.250 UST + 170 bp 18.03.2011 18.03.2021 Yen 180.000.000.000 1.870 1.870 10y ¥ Swap + 48 bp (%) Spread (bp) UST + 225 bp Uluslararası Tahvil İhraçlarımız İçin Ödenen Risk Primleri(1) (bp) 450 400 350 300 250 200 150 100 50 0 2006 2007 Dolar 10 yıl 2008 Dolar 30 yıl 2009 Avro 10/12 yıl 2010 2011 Yen 10 yıl (1) Kullanılan veriler, yıl içerisinde belirtilen vadede gerçekleştirilmiş olan tahvil ihraçlarının risk primlerinin (spread) tahvil miktarları ile ağırlıklandırılmış ortalamalarıdır. 2011 yılı verileri 26 Nisan tarihine kadar olan verileri içermektedir. 26 DIŞ BORÇLANMA 2011 KBYR 27 Uluslararası Sermaye Piyasalarındaki Gelişmeler Özellikle zayıf mali yapıya sahip ülkelerde ve bankacılık sisteminde yaşanan sorunlar nedeniyle zaman zaman dalgalı bir seyrin izlenmesine karşın, genel olarak değerlendirildiğinde, 2010 yılında küresel ekonomik görünüme ilişkin beklentilerdeki göreli iyileşme ve yatırımcıların risk iştahındaki artış ile küresel piyasalarda bir toparlanma hareketi yaşanmıştır. Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz ve gevşek para politikasına ek olarak gelişmekte olan ülkelerdeki güçlü büyüme performansı gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik ilginin artmasına yardımcı olmuştur. Gösterge niteliğindeki 2030 vadeli tahvilimizin getirisi, 2009 yılı sonunda yüzde 6,4 seviyesinden işlem görürken, küresel piyasalardaki genel toparlanmaya paralel olarak 2010 yılı Aralık sonu itibarıyla yüzde 5,6 seviyesine kadar gerilemiştir. Gelişmekte olan ülkeler tahvil piyasasının geneli için bir gösterge olarak kullanılan JP Morgan EMBI+ endeksi ve endeksin Türkiye alt segmenti olan EMBI+ Türkiye endeksi de benzer şekilde, 2009 yılı sonundaki sırasıyla 274 ve 197 baz puan (bp) seviyelerinden sırasıyla 248 ve 177 bp seviyelerine kadar düşmüştür. Ülkemizin 5 yıl vadeli CDS primi de 2009 yılı sonundaki 184 bp seviyesinden 2010 yılı sonunda 141 bp seviyesine gerilemiştir. 2011 yılı ilk çeyreğine bakıldığında ise, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde yaşanan karışıklığa ve çevre Avro Bölgesi ülkelerinde yaşanan sorunlara bağlı olarak artan riskten kaçınma eğilimi nedeniyle gerek gösterge niteliğindeki 2030 vadeli tahvilimizin getirisi, gerekse JP Morgan EMBI+ endeksi Türkiye alt segmenti verisi ve CDS primi bir miktar yükselmiş ve Mart ayı sonu itibarıyla söz konusu göstergeler sırasıyla yüzde 6,0, 204 ve 158 bp seviyelerinden işlem görmüştür. IMF’den Sağlanan Program Finansmanı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılmış olan 19. Stand By düzenlemesi 2008 yılı Mayıs ayında tamamlanmıştır. 2009 yılında IMF’ye 458 milyon SDR’si anapara ve 124 milyon SDR’si faiz olmak üzere toplam 582 milyon SDR tutarında ödeme yapılmıştır. 2010 yılında ise IMF’ye 1.423 milyon SDR’si anapara ve 85 milyon SDR’si faiz olmak üzere toplam 1.508 milyon SDR ödeme yapılmıştır. Uluslararası Para Fonu’ndan Sağlanan Net Finansman (1) (2) Milyon SDR 2000 2004 2005 2006 I. Kullanım 23.431 1.666 1.999 II. Borç Servisi 12.524 5.910 Anapara 10.232 2008 2009 749 2.248 0 0 30.093 5.635 3.741 1.502 582 1.508 31.403 5.267 5.092 3.373 1.244 458 1.423 27.088 2.292 644 543 368 258 124 85 4.314 III. Net Kullanım (I-II) 10.907 -4.245 -3.637 -2.992 746 -582 -1.508 -1.309 IV. Faiz Hariç Net Kullanım 13.200 -3.601 -3.094 -2.624 1.004 -458 -1.423 3.005 V. IMF Borcu (Dönem Sonu) 60.745 10.247 7.154 4.530 5.534 5.076 3.654 .. Faiz 2007 2010 TOPLAM (1) Hazine Müsteşarlığı ve TCMB toplamını içermektedir. TCMB en son 2001 yılında kaynak kullanmış olup, borç geri ödemelerini ise 2005 yılında tamamlamıştır. (2) 30 Aralık 2010 tarihi itibarıyla $/SDR kuru 1,54003’dır. IMF’den Kaynak Kullanımı (milyon SDR) 11000 10000 10.247 9000 8000 7.154 7000 5.534 6000 4.530 5000 5.076 3.654 4000 3000 1.874 2000 562 0 1000 0 2005 2006 2007 Kullanım 2008 2009 Geri Ödeme 2010 2011 Borç Stoku 2012 2013 28 2011 KBYR 29 Avrupa Yatırım Bankası (AYB)’ndan Sağlanan Finansman TÜBİTAK tarafından yürütülen bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla 2010-2011 yılları arasında bütçeden yapılan/yapılacak harcamaların finansmanına yönelik olarak AYB’den sağlanan toplam 450 milyon Avro tutarındaki TÜBİTAK Araştırma Teknoloji ve TÜBİTAK Araştırma Enstitüleri kredilerine ilişkin 300 ve 150 milyon Avro tutarındaki iki anlaşma, 22 Ekim 2010 tarihinde imzalanmış ve bahse konu kredi 22 Aralık 2010 tarihinde kullanılmıştır. Söz konusu imkan, anılan faaliyetlerin desteklenmesi için bütçeden halihazırda tahsis edilen kaynakların bir bölümüne mahsuben temin edilmiş olup 2010 yılında AYB’den sağlanan program kredilerinin ortalama vadesi ise 9 yıl olmuştur. Dünya Bankası’ndan Sağlanan Finansmanı DIŞ BORÇLANMA Ülkemizde rekabet gücü ve istihdamın artırılması, kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılarak etkinleştirilmesi ile kamu sektörüne ilişkin diğer reformlar ve küresel krize yönelik alınan tedbirlerin desteklenmesi amacıyla, 2010 yılında Dünya Bankası’ndan 931 milyon Avro (yaklaşık 1,3 milyar ABD Doları) tutarındaki Program Amaçlı Adil Büyümenin ve İstihdamın Tesisi Kalkınma Politikası Kredisi (REGE DPL) sağlanmıştır. Söz konusu krediye ilişkin Anlaşma 24 Mart 2010 tarihinde imzalanmış olup, kredinin tamamı 15 Nisan 2010 tarihinde kullanılmıştır. Ayrıca, ülkemizde, (i) enerji sektörü (ii) sürdürülebilir çevre yönetimi ve (iii) iklim değişikliği alanlarında uygulanmakta olan reformların desteklenmesi amacıyla Dünya Bankası’ndan 519,6 milyon Avro (yaklaşık 700 milyon ABD Doları) tutarında İkinci Program Amaçlı Çevresel Sürdürülebilirlik ve Enerji Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi (ESES DPL II) sağlanmıştır. Söz konusu krediye ilişkin anlaşma 1 Temmuz 2010 tarihinde imzalanmış ve kredinin tamamı 25 Ağustos 2010 tarihinde kullanılmıştır. 2010 yılında Dünya Bankasından sağlanan kredilerin ortalama vadesi 18 yıl olmuştur. Proje Finansmanı 2010 yılı sonu itibarıyla yabancı hükümetler, ticari bankalar, ihracat kuruluşları ve uluslararası kuruluşlardan proje finansmanı amacıyla imzalanan 36 adet kredi anlaşması ile 6.817 milyon ABD Doları karşılığı dış finansman temin edilmiştir. Bu tutarın yüzde 42,9’u savunma, yüzde 21,5’i ulaştırma, yüzde 13,6’sı reel sektör, yüzde 10,7’si enerji, yüzde 11,3’ü ise kentsel altyapı projelerinin finansman ihtiyacının karşılanması için sağlanmıştır. 2010 yılında temin edilen kredilerin yüzde 76,6’sı tahsis, yüzde 19,5’i garanti ve yüzde 3,9’u ise ikrazlı olarak sağlanmıştır. Ayrıca, söz konusu proje kredilerinin yüzde 37’si ihracat kredisi, yüzde 28,1’i uluslararası kuruluş, yüzde 27’si ticari ve yüzde 7,9’u hükümet kredisi olarak temin edilmiştir. 2010 yılında sağlanan kredilerin ağırlıklı ortalama vadesi 18,9 yıl olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında 17,3 yıl olarak gerçekleşen ortalama vade, küresel mali piyasalarda yaşanan olumlu gelişmelerin de etkisiyle 2010 yılında 18,9 yıla yükselmiştir. 2010 yılında sağlanan kredilerin geri ödemesiz dönemlerinin ağırlıklı ortalaması 6,8 yıl iken ağırlıklı ortalama vadesi 12,8 yıldır. 2010 yılında sağlanan ticari kredilerin vadelerinin ağırlıklı ortalaması 10,6, geri ödemesiz dönemlerinin ağırlıklı ortalaması 8,3 yıldır. Söz konusu kredilerin ağırlıklı ortalama vadesi ise 9,5 yıl olarak gerçekleşmiştir. 2005-2010 Döneminde Sağlanan Kredilerin Kaynaklarına Göre Dağılımı Milyon Dolar 2005 Hükümet Kredisi 1.090 255 567 1.644 Ticari Kredi İhracat Kredisi 2006 2007 2008 2009 2010 TOPLAM 0 182 304 541 2.372 2.650 797 867 1.843 8.368 303 321 1.439 221 11 2.511 4.806 Uluslararası Kuruluşlar 2.133 2.571 1.556 2.935 3.885 1.922 15.002 Toplam 4.093 4.791 5.645 4.135 5.067 6.817 30.548 2005-2010 Döneminde Sağlanan Kredilerin Kaynaklarına Göre Dağılımı (%) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 TOPLAM Hükümet Kredisi 26,6 5,3 0 4,4 6,0 7,9 7,8 Ticari Kredi 13,9 34,3 46,9 19,3 17,1 27,0 27,4 7,4 6,7 25,5 5,3 0,2 36,8 15,7 52,1 53,7 27,6 71 76,7 28,2 49,1 İhracat Kredisi Uluslararası Kuruluşlar 2005-2010 döneminde sağlanan proje kredilerinin, yüzde 49,1’i uluslararası kuruluşlardan, yüzde 27,4’ü ticari kredi, yüzde 15,7’si ihracat kredisi ve yüzde 7,8’i hükümet kredisi olarak temin edilmiştir. 30 BORÇ STOKU 2011 KBYR 31 BORÇ STOKU 2009 yılında 441,5 milyar TL olarak gerçekleşen merkezi yönetim toplam borç stoku 2010 yılında 473,5 milyar TL olmuştur. Böylelikle, 2009 yılında yüzde 46,3 olan merkezi yönetim borç stokunun GSYH’ye oranı 2010 yılında yüzde 42,9’a gerilemiştir. Diğer taraftan, her yıl Avrupa Hesaplar Sistemi 95 (ESA 95) metodolojisi ile hesaplanarak Eurostat’a gönderilen AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH’ye oranı 2009 yılında yüzde 45,5 seviyesinde iken 2010 yılı sonunda ise 3,9 puanlık düşüşle yüzde 41,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, pek çok üye ülkenin aksine Maastricht Kriteri olan yüzde 60 limitinin oldukça altında seyretmektedir. Genel Yönetim sektörü; merkezi yönetim, mahalli idareler, bütçe dışı fonlar, döner sermayeler ve sosyal güvenlik kurumlarını içermektedir. Merkezi yönetim toplam borç stoku 2011 yılı Mart sonu itibarıyla ise 485,9 milyar TL seviyesindedir. Söz konusu stokun yüzde 74’ü iç borçlardan oluşurken, yüzde 26’sını dış borçlar oluşturmaktadır. TL cinsinden borç stokunun toplam borç stoku içindeki payı 2011 yılı Mart sonu itibarıyla yüzde 72,9 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu oran 2009 ve 2010 yıl sonlarında sırasıyla yüzde 70,9 ve yüzde 73,3 olmuştur. Sabit faizli borçların toplam stok içindeki ağırlığı ise yine 2011 yılı Mart sonu itibarıyla yüzde 57,3 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu gelişmeler neticesinde toplam stokun kur ve faiz değişimlerine olan duyarlılığı azalmaya devam etmiştir. Merkezi yönetim iç borç stokunun gerek vade yapısında gerekse de döviz kompozisyonunda yıllar itibarıyla önemli gelişmeler kaydedilmiş ve özellikle de 2003 yılından itibaren uygulanmaya başlanan stratejik ölçütler çerçevesinde döviz cinsi/dövize endeksli borç stokunun toplam stok içerisindeki payı oldukça düşük seviyelere gerilemiştir. 2001 sonu itibarıyla yüzde 35,6 seviyesinde olan döviz cinsi/dövize endeksli iç borç stokunun toplam stok içerisindeki payı 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 1,6 seviyesine gerilemiştir. Bununla birlikte, nakit iç borç stokunun vadeye kalan süresi 2001 yılında 19,2 ay iken 2010 yılı sonu itibarıyla 30,9 aya yükselmiştir. Söz konusu artışta, 2010 yılından itibaren 3-5 yıl vadeli sabit kuponlu senetlerin düzenli ihraçlarına başlanmasının ve ilk defa 2010 yılında ihraç edilmeye başlanan 10 yıl vadeli tahvillerin payı bulunmaktadır. Diğer taraftan, 2000-2001 krizi sonrasında kamu bankaları ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması için ihraç edilen özel tertip senetlerden dolayı nakit dışı senetlerin toplam iç borç stoku içerisindeki payı 2001 yılında yüzde 52,6 seviyesine çıkmıştır. Kriz kapsamında ihraç edilen nakit dışı senet stoku 2010 yılı sonu itibarıyla sona ermiştir. Bunun sonucunda nakit dışı senetlerin toplam iç borç stoku içerisindeki payı 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 0,7 düzeyine inmiştir. Kamu Borç Stoku ( Milyon TL, % ) Merkezi Yönetim Brüt Borç Stoku Merkezi Yönetim Brüt Borç Stoku /GSYH AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku / GSYH Kamu Net Borç Stoku Kamu Net Borç Stoku / GSYH 2005 2006 2007 2008 2009 2010 331.520 345.050 333.485 380.321 441.508 473.549 %51,1 %45,5 %39,6 %40,0 %46,3 %42,9 339.427 349.487 332.544 375.237 433.413 459.515 %52,3 %46,1 %39,4 %39,5 %45,5 %41,6 270.243 258.153 248.396 267.970 309.808 317,425 %41,6 %34,0 %29,5 %28,2 %32,5 %28,7 Not: Dış borç verilerinin güncellenmesinden dolayı yıllar itibarıyla stok rakamları değişebilmektedir. Kamu net borç stoku, 2010 yılı sonu itibarıyla, 2009 yılına göre yaklaşık 7,6 milyar TL artış göstererek 317,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, söz konusu stokun GSYH’ye oranı yüzde 32,5’den yüzde 28,7’ye gerilemiştir. Buna ilaveten, 2003 yılından bu yana uygulanmakta olan stratejik ölçütlerin etkisiyle kamu net borç stokunun TL/döviz kompozisyonunda yaşanan iyileşme 2010 yılında da devam etmiş, 2009 sonunda yüzde 8,2 seviyesinde olan kamu net borç stoku içerisindeki döviz cinsi/endeksli borcun payı 2010 yılı sonunda yüzde 2,8 seviyesine inmiştir. 32 33 KOŞULLU YÜKÜMLÜLÜKLER VE ALACAK YÖNETİMİ HAZİNE GARANTİLERİ 2011 KBYR HAZİNE GARANTİLERİ Hazine geri ödeme garantili kredi stoku 2009 yılı sonundaki 6,6 milyar ABD doları seviyesinden yüzde 11 artış kaydederek 2010 yılı sonu itibarıyla 7,4 milyar ABD Doları seviyesine yükselmiştir. Bu artış büyük ölçüde, kamu bankalarına (T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T. Kalkınma Bankası) 2009 ve 2010 yıllarında sağlanan KOBİ’lerin desteklenmesine ilişkin kredilerden ve yenilenebilir enerji sektörüne ilişkin hazine garantili kredilerden yapılan kullanımlardan kaynaklanmıştır. 2010 yılında Hazine garantili kredilerden yapılan üstlenimler ise enerji sektöründeki KİT’lerin mali durumundaki iyileşme nedeniyle belirgin bir düşüş kaydetmiş ve üstlenim oranı 2009 sonundaki yüzde 25’lik seviyesinden 2010 yılı sonunda yüzde 9 seviyesine inmiştir. 2010 yılında, 93,6 milyon TL’si Hazine geri ödeme garantisi, 116,8 milyon TL’si ise Hazine yatırım garantisi kapsamında olmak üzere toplam 210,4 milyon TL üstlenim yapılmıştır. Aynı dönemde kuruluşlar Hazine geri ödeme garantisi kapsamında 984 milyon TL ödeme gerçekleştirmiştir. 2011 yılı Mart ayı sonu itibarıyla Hazine geri ödeme garantili kredilerden 19 milyon TL üstlenim yapılmakla birlikte aynı dönemde kuruluşlar 132 milyon TL ödeme yapmışlardır. Hazine yatırım garantisi kapsamında ise 31 milyon TL üstlenim gerçekleştirilmiştir. Hazine garantili kredilerden üstlenimlerin yapıldığı Risk Hesabına geri dönüşlerin yeterli seviyede olması nedeniyle 2010 yılında Risk Hesabı için ayrılan ödenekten kullanım gerçekleştirilmemiştir. 2010 yılında Hazinece ödenen 210,4 milyon TL tutarındaki üstlenimin tamamı Risk Hesabının kendi kaynaklarından yapılmıştır. Hazine Garantili Kredilerin Geri Ödemeleri (1) ( Milyon TL ) Mahalli İdareler 2010 Mart 2011 Hazinece Kuruluşça Üstlenim Ödenen Ödenen Oranı (%) Hazinece Kuruluşça Üstlenim Ödenen Ödenen Oranı (%) 85 145 Fonlar .. Finansal Kuruluşlar 7 Finansal Olmayan Kuruluşlar Özel Kesim Finansal Kuruluşları Özel Kesim Finansal Olmayan Kuruluşlar .. 94 Toplam 36,9 19 18 52,1 51 .. .. 1 76 7,9 .. 1 2 261 0,8 .. 34 .. 309 48 141 .. .. .. .. 30 .. .. .. .. .. 984 8,7 19 132 12,7 (1) Hazine geri ödeme garantili kredileri kapsamaktadır. HAZİNE ALACAKLARI Herhangi bir dış finansman kaynağından temin edilen finansman imkanları için verilen Hazine garantileri veya ikrazen kullandırılan dış krediler ile Hazine tarafından ikrazen ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerine ilişkin olarak ortaya çıkan alacaklar 4749 sayılı Kanun kapsamında Hazine Alacağı olarak tanımlanmaktadır. Hazine Alacak Stoku 2010 yılı sonu itibarıyla 25,3 milyar TL olup söz konusu alacakların 8,3 milyar TL’lik kısmı vadesi geçmiş, 17 milyar TL’lik kısmı vadesi gelecek alacaklardan oluşmaktadır. 2011 yılı Mart ayı sonu itibarıyla 25,6 milyar TL’lik alacak stokunun 8,4 milyar TL’si vadesi geçmiş alacaklardan oluşmaktadır. 2010 yılında vadesi geçmiş alacak stoku bir önceki yıla göre 0,8 milyar TL azalmıştır. Borçlu kuruluşlar bazında en büyük payı mahalli idarelerden olan vadesi geçmiş Hazine alacaklarının oluşturduğu görülmektedir. Mahalli idarelerin ardından KİT’ler ve diğer borçlu kuruluşlardan olan vadesi geçmiş alacaklar gelmektedir. Hazine Alacak Stoku (1) 2010 ( Milyon TL ) Vadesi Geçmiş Mahalli İdareler Mart 2011 Vadesi Gelecek Vadesi Geçmiş Toplam Vadesi Gelecek Toplam 7.790 6.892 14.682 7.908 6.920 14.829 KİT'ler (2) 433 5.570 6.003 463 5.681 6.144 Bankalar 0 888 888 0 920 920 Sosyal Güvenlik Kuruluşları 0 9 9 0 10 10 Kamu Bankaları 0 585 585 0 604 604 Kamu İşletmeleri 0 1.285 1.285 0 1.248 1.248 Merkezi Yönetim (3) 67 1.656 1.723 68 1.696 1.764 Organizasyonlar (4) 0 23 23 0 21 21 Sigorta Kuruluşları 0 48 48 0 48 48 Özel Kuruluşlar Vakıflar (6) Toplam (5) 0 4 4 0 5 5 0 21 21 0 19 19 8.289 16.982 25.272 8.439 17.171 25.610 (1) Geçici. Vadesi geçmiş ve gelecek alacak stok verilerini içermektedir. (2) 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı maddesi uyarınca TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan 2010 ayında mahsup edilmiştir. (3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, Yüksek Öğretim Kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri dışındaki merkezi yönetim kapsamındaki diğer idareler. (4) Organize sanayi bölgeleri, birlikler ve İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’ndan oluşmaktadır. (5) Özelleştirilmiş KİT’ler ve vakıf şirketlerinden oluşmaktadır. (6) Vakıf üniversiteleri ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan oluşmaktadır. 34 35 2010 yılında Hazine Alacakları kapsamında yapılan tahsilat toplamı 2,6 milyar TL olmuştur. 2010 yılında yapılan tahsilat ağırlıklı olarak KİT’lerden yapılmış olup mahalli idarelerden yapılan tahsilatın önemli bir kısmı genel bütçeden aktarılan vergi paylarından yapılan kesintilerle sağlanmıştır. 2011 KBYR Hazine Alacaklarından Yapılan Tahsilat (1) 2010 Milyon TL Fonlar Mahalli İdareler Milyon TL (%) 0 0 0 0 453 17,1 120 27,2 KİT'ler (2) 1.684 63,7 230 52,1 Bankalar 157 5,9 13 2,9 Kamu Bankaları 1 0 0 0 Kamu İşletmeleri 67 2,5 8 1,8 Merkezi Yönetim 184 7,0 64 14,5 Organizasyonlar 53 2,0 1 0,3 Sigorta Kuruluşları 16 0,6 4 0,8 Özel Kuruluşlar 21 0,8 0 0 3 0,1 0 0 Vakıflar Sosyal Güvenlik Kurumu HAZİNE ALACAKLARI Mart 2011 (%) TOPLAM 3 0,1 2 0,4 2.641 100 442 100 (1) Geçici (2) TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan 2010 ayında 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı maddesi uyarınca kuruluşun Ulaştırma Bakanlığından olan alacaklarına ve ödenmemiş sermayesine mahsup edilmiştir. RİSK YÖNETİMİ 4749 sayılı “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun” ve bunu izleyen yasal düzenlemeler çerçevesinde, kamunun varlık ve yükümlülüklerinin yönetimine ilişkin genel stratejilerin belirlenmesi BRK’nin sorumluluğundadır. Risk ve maliyet hedefleri çerçevesinde kamu alacak ve borç portföyünün karşı karşıya bulunduğu risklerin yönetimine ilişkin strateji önerileri BRK’ye Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü bünyesindeki Risk Yönetimi birimi tarafından sunulmaktadır. BRK’nin belirlediği esaslar ve politikalar kapsamında, kamu borç ve alacak portföyüne ilişkin temel riskler olarak belirlenen piyasa riski, kredi riski ve operasyonel riskler yönetilmekte ve düzenli olarak raporlanmaktadır. PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ Piyasa koşullarına bağlı olarak döviz kurları, faiz oranları ve fiyat hareketlerinin borçlanma maliyetlerini etkilemesi şeklinde tanımlanan “piyasa riski” ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi esnasında gerekli nakit veya nakit benzeri kaynaklara erişimin kısıtlı olması durumunda borcun çevrilememesi olarak nitelendirilen “likidite (fonlama) riski”, kamu borç yöneticilerinin göz önünde bulundurması gereken en temel riskler arasındadır. Borçlanma politikalarının yürütülmesinde kamu borç yöneticileri borçlanma maliyetlerinin en aza indirilmesi ile, risklerin en aza indirilmesi hedefleri arasında bir ikilemle karşı karşıya kalmaktadır. Bu kapsamda, kamu borç yönetimleri borçlanma politikalarını belirlerken alternatif stratejilerin beklenen maliyet ve risk değerlerinin karşılaştırılmasına olanak sağlayan analitik yöntemler kullanmakta ve karar vericilerin risk/maliyet hedefleri çerçevesinde borçlanıcı birimlere yol gösterici olmak üzere geleceğe yönelik borç yönetimi politikalarını kapsayan stratejik ölçütler belirlemektedir. Bu kapsamda, 2003 yılından beri sürdürülmekte olan stratejik ölçüt uygulaması ile kamunun genel risk ve maliyet hedefleri çerçevesinde cari yıl ile onu izleyen iki yılı kapsayan bir dönem için borçlanma politikaları belirlenmekte ve finansman programları belirlenen ölçütler çerçevesinde yürütülmektedir. Stratejik ölçütlerin belirlenmesine yönelik olarak temel analizler “Riske Maruz Maliyet” yaklaşımı ile gerçekleştirilmektedir. Belirli bir güven aralığında belirli bir dönem içerisinde çeşitli borç göstergelerinin değerinde oluşabilecek değişimlerin incelendiği Riske Maruz Maliyet yaklaşımı, farklı makroekonomik senaryolar altında alternatif borçlanma stratejilerinin beklenen maliyet ve risk değerlerinin hesaplanabilmesine olanak sağlamaktadır. Riske Maruz Maliyet Yaklaşımı ile elde edilen bulguların yanı sıra duyarlılık ve sürdürülebilirlik analizleri ile de desteklenen değerlendirmeler sonrasında BRK tarafından stratejik ölçütler belirlenmektedir. 36 2011 KBYR 37 Bu kapsamda 2011-2013 dönemi için tespit edilen stratejik ölçütler aşağıda yer almaktadır: Likidite Riski: • Nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması amacıyla güçlü rezerv tutulması • Ortalama vadenin piyasa koşulları elverdiği ölçüde uzatılarak vadesine 12 aydan az kalmış senetlerin payının azaltılması Faiz Riski: • TL cinsi borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak faizi gelecek 12 ay içerisinde yenilenecek senetlerin payının azaltılması Döviz Kuru Riski: • Nakit iç borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılarak, iç borçlanma içerisinde döviz cinsi senetlerin payının azaltılması PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ Piyasa Riski Yönetiminde Metodolojik Gelişmeler Bu bölümde, borç yönetiminde yaşanan gelişmelere paralel olarak piyasa riski yönetimi alanında kullanılan analitik yöntemlerde yapılan değişikliklere yer verilmektedir. Bunlardan ilki, Riske Maruz Maliyet yaklaşımı kapsamında enflasyona endeksli senetlere yönelik olarak geliştirilen “İşlenmiş Enflasyon Farklı Nominal Stok” kavramı, ikincisi ise Duyarlılık Analizinde faizlerdeki dalgalanmaların etkisinin yıllar itibarıyla daha sağlıklı karşılaştırılmasına imkan verecek biçimde tasarlanan yüzdesel şok senaryosudur. 1.Riske Maruz Maliyet Yaklaşımında İlave Maliyet Kavramı: İşlemiş Enflasyon Farklı Nominal Stok Stratejik ölçütlerin belirlenmesine yönelik olarak Hazine Müsteşarlığı bünyesinde “Riske Maruz Maliyet (Cost-at-Risk)” yaklaşımı kullanılmakta olup modele ilişkin detaylı bilgiler 2008 ve 2010 yılları Kamu Borç Yönetimi Raporları’nda yer almaktadır. Söz konusu yaklaşımda esas alınan maliyet ve risk kavramlarına ilişkin hususlar, farklı stratejilerin maliyet ile risklerinin karşılaştırılmasında ve dolayısıyla stratejik ölçütlerin belirlenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu kapsamda, son dönemde enflasyona endeksli senetlerin önemli borçlanma enstrümanlarından biri haline gelmesiyle birlikte, hali hazırda kullanılan “Nakit Bazlı Faiz Ödemeleri” ve “Borç Stokunun Nominal Değeri” maliyet kavramlarının yanı sıra üçüncü bir maliyet kavramı olarak “İşlemiş Enflasyon Farklı Nominal Stok” kullanılmaya başlanmıştır. Enflasyona endeksli senetlerin faiz ödeme yapısı ve piyasa faizlerindeki değişimlerden etkilenme derecesi diğer senetlerden önemli ölçüde farklılık arz etmektedir. Söz konusu senetlerin reel kupon ödemesi kupon dönemlerinde yapılmakta, anapara üzerindeki tüm enflasyon farkı ise vade sonuna taşınmaktadır. Bir başka deyişle, enflasyona endeksli senetlerin kendine özel ödeme yapıları nedeniyle bunların diğer enstrümanlarla doğrudan karşılaştırılması yanıltıcı olabilmektedir. Bu kapsamda, 2010 yılından itibaren enflasyona endeksli senetlerin üzerindeki işlemiş enflasyonun da stoka yansıtıldığı yeni bir maliyet kavramı oluşturulmuştur. Söz konusu yaklaşımda, enflasyona endeksli senetler üzerinden vade sonunda ödenecek olan enflasyon farkının modelleme analizinin yapıldığı dönem içerisindeki her yıla tahakkuk eden kısmı o yılın sonundaki stok hesaplamasında göz önünde bulundurulmaktadır. Bu yaklaşımdan hareketle, Hazine borç portföyünün maruz kaldığı faiz riskinin daha kapsamlı bir şekilde analiz edilebilmesine yönelik olarak “TL Cinsi Borç Stoku İçerisinde Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenecek Borcun Payı” göstergesinin yanı sıra “TL Cinsi Borç Stoku İçerisindeki TÜFE’ye Endeksli Senetlerin Payı” ve “TÜFE’ye Endeksli Senetler Hariç Olmak Üzere TL Cinsi Borç Stoku İçerisinde Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenecek Borcun Payı” göstergelerindeki gelişim de izlenmektedir. TL Cinsi Borç Stokunun Faiz Yenileme Dönemine Göre Dağılımı 90 80 70 80,0 80,2 71,1 72,0 72,7 62,9 78,3 75,6 67,0 69,5 56,3 60 (%) 71,6 66,2 69,3 66,8 53,3 50,2 15,3 16,2 16,6 2010 OCAK 11 50 52,8 40 30 20 10 0 12,0 8,9 8,2 9,8 8,6 2005 2006 2007 2008 Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenen 2009 16,5 ŞUBAT 11 TÜFE Hariç Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenen MART 11 TÜFE'ye Endeksli 2. Duyarlılık Analizinde Faiz Şokunun Yeniden Tasarlanması : Yüzdesel Faiz Şoku Senaryosu Duyarlılık analizi kapsamında faiz oranları, döviz kurları ve büyüme oranlarındaki değişim karşısında borç dinamiklerinin ne ölçüde etkilendiği araştırılmaktadır. Hazine Müsteşarlığı bünyesinde duyarlılık analizine yönelik olarak kullanılan “Muhasebe Yaklaşımı”na ilişkin detaylı bilgilere 2009 ve 2010 yılı Kamu Borç Yönetimi Raporlarında yer verilmiştir. Söz konusu analiz çerçevesinde geçmiş yıllarda, faiz şoku senaryosuna ilişkin olarak analizdeki tüm dönemler için sabit bir oran uygulanmıştır. Ancak, son yıllarda borçlanma maliyetlerinin önemli ölçüde düşmesi nedeniyle söz konusu senaryonun yeniden tasarlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim, 2001 ve 2010 yıllarındaki borçlanma faiz oranları arasındaki fark nedeniyle 500 baz puanlık bir faiz şokunun söz konusu dönemlerdeki gerçekleşme olasılıkları önemli ölçüde farklılıklaşmaktadır. Bu duruma yönelik olarak faiz şoku senaryosunda sabit bir miktar yerine yüzdesel bir şok verilmiştir. Yapılan değişiklik çerçevesinde, geçmiş yıllardaki analizlerden farklı olarak 2001 ve 2010 yıllarında borç stoku/GSYH oranının faiz oranlarındaki dalgalanmalara olan duyarlılığı iki farklı faiz şoku senaryosu çerçevesinde incelenmektedir. Söz konusu senaryolar kapsamında TL cinsi faizlerde; sabit miktarda (örneğin 500 baz puan) bir artış yerine, faiz oranlarının belli bir yüzdesine (yüzde 10 ve yüzde 25) eşit olacak şekilde bir artışı öngören faiz şokları esas alınmaktadır. Böylece, borçlanma maliyetlerinin önemli ölçüde değişiklik gösterdiği yıllar arasında borç stokunun faize olan duyarlılığının daha sağlıklı bir biçimde karşılaştırılması mümkün olmaktadır. Genel Devlet Brüt Borç Stokunun GSYH’ye Oranındaki Değişim 2001 Reel döviz kurunda yüzde 5 oranındaki değişim 2010 +/- 2,2 Puan +/- 0,6 Puan Yüzde 10 oranındaki değişim* +/- 2,0 Puan +/- 0,3 Puan Yüzde 25 oranındaki değişim* +/- 5,0 Puan +/- 0,7 Puan GSYH büyümesinde 2 puanlık değişim +/- 1,5 Puan +/- 0,8 Puan Faiz dışı fazla/GSYH oranında 1 puanlık değişim +/- 1,0 Puan +/- 1,0 Puan TL faiz seviyesinde * TL faiz seviyesinde ilerleyen yıllardaki yüzde değişimi yansıtmaktadır. Merkezi Yönetim Borç Stokunun TL/Döviz Kompozisyonu 38 39 (%) 100 80 37,6 37,2 31,3 33,8 29,1 26,6 27,0 62,4 62,8 68,7 66,2 70,9 73,4 73,0 2011 KBYR 60 40 20 0 2005 2007 2006 2008 2009 2010 Mart 11 Döviz Cinsi/End. TL Cinsinden Vadesi 12 Ay İçinde Dolacak Borcun İç Borç Stoku İçindeki Payı 47 44 42,5 41 38,7 (%) 35,4 35 31,8 32 27,2 29,2 29 26 23,8 23 25,5 22,7 20 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 12,3 12,8 12,6 Ocak 11 Şubat 11 TL Cinsi İç Borç Stokunun Süresi(1) 14 12 10,6 10,2 10 8,0 Ay PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ 38 8,1 8,2 8 7,5 6 4 2005 2006 2007 2008 2009 2010 (1) Nakit dışı senetleri ve TÜFE’ye endeksli devlet tahvillerini içermemektedir. Mart 11 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ Gelişimi hedeflenen sektörler ile kamu yararı içeren projeler için daha kolay ve daha uygun koşullarla borçlanma imkanı sağlayan Hazine garantileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ikrazen kullandırılan dış borçlar ve devlet iç borçlanma senetleri devlet için kredi riski oluşturmaktadır. Kredi riski, diğer bir ifade ile temerrüt riski, bahse konu imkanlardan yararlanan kuruluşların, garanti ve ikraz anlaşmaları şartları kapsamında taahhüt ettikleri yükümlülükleri tam ve zamanında yerine getirmemeleri riski olarak tanımlanmaktadır. Kuruluşların temerrüt etmesi kısa bir zaman aralığında devleti ani ve yüklü miktarda yükümlülüğün altında bırakabilmekte, ek kaynak arayışına yol açarak borçlanma üzerine ilave yük yaratan bir faktör olmaktadır. Bu çerçevede, oluşabilecek nakit ihtiyaçlarının en düşük seviyeye indirilmesi ve söz konusu miktarların önceden belirlenebilmesini teminen kredi riski yönetimi yapılmakta, kredi riskine ilişkin düzenleyici önlemlerin alınması, takibi ve yönetilmesi yönünde gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Kredi riski yönetimi uygulamaları çerçevesinde 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen hukuki düzenlemelerle birlikte, öncelikle Hazine garantilerinin ve ikrazlı kredilerin yönetiminde şeffaflığın sağlanmasına yönelik adımlar atılmış ve bu amaçla kurumsal ve teknik altyapı güçlendirilmiştir. Hazine garantisi sağlanması, kuruluşların mali yapıları ve borç ödeme performanslarına ilişkin değerlendirmeleri esas alan bir takım kriterlere bağlanmıştır. 2009 yılında çıkarılan “4749 Sayılı Kanun Kapsamında Dış Finansman Sağlanmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” hükümleri ile kuruluşların temerrüde düşmesi durumunda benzer risklerin ortaya çıkmasına yol açan Hazine garantili krediler ile ikrazlı kredilere ilişkin usul ve esaslar paralel hale getirilmiştir. Her yıl sağlanacak Hazine garantili imkan ve ikrazen kullandırılacak dış finansmanın sınırlandırması amacıyla ilgili yılın bütçe kanunuyla bir limit belirlenmektedir. Hazine garantili kredilerden gerçekleştirilecek üstlenimler 2003 yılında oluşturulan Risk Hesabından karşılanmaktadır. Üstlenimler nedeniyle ilgili kuruluşlarca yapılan geri ödemeler Risk Hesabının temel kaynaklarını oluşturmakta, söz konusu hesabın gelirlerinin giderlerini karşılamaması halinde bütçeden ödenek aktarılmaktadır. Bahse konu ödenek ihtiyacının yıllık olarak tespit edilmesi, garantilerden kaynaklanan risklerin karşılığının bütçe içine alınmasını sağlanmaktadır. 2009 yılından bu yana Hesaba yapılan tahsilatlar Risk Hesabına bütçeden ödenek aktarımına gerek kalmaksızın üstlenimlerin gerçekleştirilmesine imkan vermiş, Hesap kendi kendini çevirebilir bir duruma gelmiştir. Söz konusu kredi riski uygulamalarıyla mali disiplinin artırılması hedeflenmiş, harcamaların şeffaf uygulamalarla bütçeleştirilmesi sağlanmıştır. 40 41 Üstlenimlerin Risk Hesabının Ödenek Dışı Gelirlerinden Karşılanma Oranı (%) 100 100 100 90 80 2011 KBYR 70 60 58 50 57 49 40 42 30 20 20 18 10 0 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Kredi riski yönetimi çerçevesinde, garantili üstlenimler ve/veya dış borcun ikrazı nedeniyle ortaya çıkabilecek kayıpların karşılanması amacıyla garanti ve/veya ikraz ücreti tahsil edilmektedir. Bu ücretler kuruluşların mali performansları dikkate alınarak, sağlanan finansman tutarının en fazla yüzde 1’i oranında belirlenmektedir. Bunun yanı sıra, kuruluşların temerrüde düşmesi durumunda doğacak riskin kreditörlerle paylaşımını sağlamak ve ahlaki bozulma tehlikesini bertaraf etmek üzere kısmi garanti uygulaması da yürütülmektedir. Garantili imkan ve dış borcun ikrazı nedeniyle maruz kalınan risklerin tespiti ve yönetimi kapsamındaki bu uygulamalar, “Kredi Derecelendirme Modeli” aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Portföydeki kuruluşların Hazineye karşı yükümlülüklerini yerine getirme performanslarını ve mali durumlarını dikkate alan bu model, kuruluşların içsel kredi derecelendirmesinin yapılmasına ve kuruluşlardan beklenen kayıpların tespitine imkan vermektedir. Kredi riskinin kapsamlı ve etkin bir şekilde yönetilmesi amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda 2003 yılından itibaren Hazine garantilerinden üstlenimler düşüş kaydetmeye başlamıştır. 2007 yılından bu yana ise garantili dış borç stokundaki artışa rağmen gerçekleşen üstlenimlerdeki istikrarlı düşüş dikkati çekmektedir. 8.000 800 7.000 700 6.000 600 5.000 500 4.000 400 3.000 300 2.000 200 1.000 100 Hazine Garantilerinden Üstlenim (Milyon ABD Doları) Garantili Dış Borç Stoku (Milyon ABD Doları) Hazine Garantili Dış Borç Stoku ve Hazine Garantilerinden Üstlenim 0 0 2003 2004 2005 Garantili Dış Borç Stoku 2006 2007 2008 2009 2010 Hazine Garantilerinden Üstlenim Portföyün risk profilinde meydana gelen gelişim incelendiğinde de benzer bir tablo görülmektedir. 2003 sonu itibarıyla A notu alan kuruluşların portföy içindeki ağırlığı yüzde 16’dan 2010 sonu itibarıyla yüzde 33’e yükselirken, aynı dönemde E ve F notu alan kuruluşların stokunun toplam stok içindeki payı yüzde 82’den, yüzde 50’ye gerilemiştir. Hazine Garantili Kredi ve Alacak Stokunun Kredi Notu Bazında Dağılımı 2003 A 16% B C 1% 1% F 53% 2010 E 29% B 6% A 33% C 10% D 1% E 11% F 39% 42 2011 KBYR 43 Kredi Notu: Kredi Derecelendirme Modeli çerçevesinde oluşturulan kredi notları, kuruluşların temerrüde düşme olasılıklarına göre belirlenmektedir. Son iki yıl içinde temerrüde düşmemiş kuruluşlar A-D arasında kredi notu alırken, son iki yılın herhangi birinde temerrüde düşen kuruluşlar E veya F notu ile değerlendirilmektedir. Kredi Notu Açıklama Son İki Yıldan Birinde Temerrüt Olasılık A Minimum Riskli Temerrüt Yok P(D/ND) ≤ 5% B Çok Düşük Riskli Temerrüt Yok 5%< PD/ND)≤ 15% C Düşük Riskli Temerrüt Yok 15%< P(D/ND) ≤ 30% D Orta Riskli Temerrüt Yok P(D/ND) > 30% E Yüksek Riskli Temerrüt Var P(D/D) < 100% F Çok Yüksek Riskli Temerrüt Var P(D/D) = 100 % KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ * P(D/ND)= Bir dönem önce temerrüde düşmeyen kuruluşun temerrüde düşme olasılığı ** P(D/D)= Bir dönem önce temerrüde düşen kuruluşun temerrüde düşme olasılığı Kredi notlarının geçmiş dönem performansı incelendiğinde, model sonuçlarına uygun olarak, A alan kuruluşların yüzde 2’sinin, F alan kuruluşların ise yüzde 97’sinin takip eden yılda temerrüde düştükleri görülmektedir. Kredi riski yönetimi kapsamı alınan önlemler çerçevesinde portföyün risk profilinde meydana gelen bu gelişimin, genel olarak istikrarlı bir yapısal iyileşmenin gerçekleştirilebilmesine olanak sağladığını ifade etmek mümkündür. OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünde 2007 yılında başlatılan operasyonel risk yönetimi çalışmaları kapsamında olası risklerin izlenmesi ve kontrolüne 2010 yılında da devam edilmiştir. COSO1 modelinin kullanıldığı çalışmalarda kaynakların ekonomik ve etkin bir şekilde birimlerin amaçlarına uygun kullanılması, mevzuata uygunluğun sağlanması ve üst yönetime zamanında ve güvenilir bilgi aktarılması hedeflenmektedir. 4059 sayılı Kanun, 4749 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuatla Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğüne verilmiş olan faaliyetlerin doğru, tam ve zamanında yerine getirilememesi durumunda maruz kalınacak finansal ve itibari kaybın, operasyonel risklerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi amacıyla risklerin ortaya çıkma olasılığı ve yaratabileceği etkilerin öngörülerek mevcut kontrol mekanizmalarının yanı sıra yeni kontrol mekanizmaları geliştirilmesi sağlanmıştır. Operasyonel riskler, yeni iş süreçlerine duyulan ihtiyaçlar, teknolojideki değişim, beklenmeyen olaylar, yeni yasal düzenlemeler gibi nedenlerle dinamik bir yapıya sahiptir. Bu sebeple, sürecin sağlıklı izlenmesi açısından önem arz etmesi nedeniyle 2010 yılında risk profilinin yıllık bazda düzenli olarak güncellenmesi kararı alınmıştır. Risklerin izlenmesi ve analiz sonuçlarının hazırlanması amacıyla, ilgili birim çalışanlarının maruz kaldığı sorunu açıklayan “Durum Bildirim Raporları” ile ilgili alt birim yöneticilerinin riskleri değerlendirdiği “İzleme Raporları” oluşturulmuştur. Ayrıca, 2010 yılında karşılaşılan risklere ilişkin değişkenlerin birbirleri arasındaki ilişkiyi analiz etmekte kullanılan risk matrisinde, belirlenen öncelikli risk alanları “Öncelikli Riskler Raporu” adı altında detaylı bir şekilde raporlanarak doğrudan izleme altına alınmıştır. Bunun yanı sıra, durum bildirim verilerini içeren “Aylık Operasyonel Risk Raporu” alt birim yöneticilerine, “Operasyonel Risk Bülteni” ise Borç ve Risk Yönetimi Komitesi üyelerine üçer aylık dönemler itibarıyla sunulmuştur. 1Committee of Sponsoring Organizations of the Treadway Commission Operasyonel Risk Yönetimi Süreci 44 STRATEJİ VE AMAÇLAR 45 2011 KBYR Riskin Tanımlanması Dışsal Faktörler İçsel Faktörler Stratejik hedefler Kurumsal altyapı Yasal Altyapı Paydaşlar Teknoloji Riskin Ölçümü Bilgi ve İletişim Personel İşlemler Piyasa Koşulları Yeni Yönetim Stratejilerinin Geliştirilmesi OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ İZLEME VE DEĞERLENDİRME Operasyonel risk yönetimine ilişkin işlemlerin daha sağlıklı yürütülmesi amacıyla teknik bir altyapıya ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle, 2010 yılında veri kayıplarını önlemek ve kullanımı kolay bir ortam oluşturmak için internet tabanlı “Operasyonel Risk Yönetimi Bilgi Sistemi (ORYBS)” çalışmaları tamamlanarak sistem kullanıma açılmıştır. Böylece, Excel dosyalarında tutulan veriler merkezi bir sisteme aktarılmış ve güvenilir bir ortam yaratılarak ilgili raporlamaların etkin bir şekilde oluşturulması sağlanmıştır. Operasyonel Risk Yönetimi Bilgi Sistemi Girdiler Risk Profili Faaliyetler Aktiviteler Riskler Risk Kaynakları ORYBS Çıktılar Durum Bildirim Raporları İzleme Raporları Risklerin Olabilirlik Düzeyi Risklerin Etkisi Mevcut Kontroller Yeni Kontrol Mekanizmaları Durum Bildirgeleri Aylık Operasyonel Risk Raporu Öncelikli Riskler Raporu Operasyonel Risk Bülteni BORÇ YÖNETİMİ ALANINDA ULUSLARARASI ETKİNLİKLER Hazine Müsteşarlığı, borç ve nakit yönetimi açısından uluslararası düzeyde en iyi uygulamalara sahip olma ve model olarak kabul edilme amacına yönelik olarak diğer ülkelerin borç idareleri ile uluslararası kurum ve kuruluşlarla etkin bilgi alışverişi yapmakta, borç ve nakit yönetimi konusunda kapasite gelişimine önem ve öncelik vermektedir. Bu kapsamda 2010 yılında Kırgızistan, Lübnan, Sudan, Arnavutluk, Tacikistan ve Vietnam’dan gelen resmi heyetlere, borç yönetiminin yapısı, nakit ve risk yönetimi konularında bilgilendirme ve eğitim programları düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra, merkezi Slovenya’da bulunan Finansta Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance) tarafından düzenlenen seminere katılım sağlanmış ve ülkemizin nakit ve borç yönetimi alanlarındaki deneyimleri aktarılmıştır. Ayrıca, Dünya Bankası, IMF ve OECD olmak üzere çeşitli kuruluşlarca düzenlenen uluslararası organizasyonlarda Türkiye deneyimi aktarılarak bu konuda sağlanan kazanımlar ve atılan adımlar diğer ülkelerle paylaşılmıştır. Bu bağlamda, OECD bünyesindeki “Borç Yönetimi Çalışma Grubu’nun çalışmalarına aktif katılım sağlanmıştır. Yatırımcıları bilgilendirme faaliyetleri çerçevesinde, ABD ve Avrupa’daki önemli finans merkezlerinde yatırımcı toplantıları (roadshow) düzenlenerek yatırımcılara ülkemiz ekonomisi hakkında bilgi verilmiştir. Diğer taraftan Devlet Planlama Teşkilatı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Ulusal Ajans) koordinatörlüğünde yürütülmekte olan Leonardo da Vinci Hareketlilik Programı kapsamında borç ve risk yönetimine ilişkin görüş alışverişinde ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla çalışma ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. 46 ANALİZ VE DEĞERLENDİRMELER OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ 2011 KBYR 47 ANALİZ VE DEĞERLENDİRMELER PERAKENDE DEVLET İÇ BORÇLANMA SENEDİ (DİBS) SATIŞI VE ÜLKE UYGULAMALARI2 Devletin birincil piyasada küçük yatırımcılara doğrudan DİBS satışı olarak tanımlanan perakende borçlanma alternatif bir kamu finansmanı yöntemi olarak uzun yıllardır pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tarafından uygulanmaktadır. Bu yolla ülkeler borçlanma senetlerini aracı kurum veya kuruluşlar üzerinden veya doğrudan bireysel yatırımcılara ulaştırmaktadır. Perakende satış kanallarıyla sadece borçlanma ihtiyacı karşılanmamakta aynı zamanda bireysel yatırımcılara alternatif yatırım ürünleri sunulması, finansman maliyetlerinin düşürülmesi, borçlanma vadesinin uzatılması, finans piyasalarının derinleştirilmesi ve yatırımcı tabanının genişletilmesi gibi amaçlar güdülmektedir. Yatırımcılar bakımından ise aracılık masrafına katlanmadan doğrudan devlet iç borçlanma senetlerine erişim imkanı elde edilmektedir. Perakende DİBS Satışı Perakende satışla esas olarak küçük yatırımcılar hedeflenmektedir. Bu kapsamda hem bireysel yatırımcılar hem de küçük ölçekli işletme ya da organizasyonlar hedef kitleye dahil olmaktadır.3 Öte yandan devletin ihraç ettiği borçlanma senetlerine yatırımcıların herhangi bir komisyon ödemeden birincil piyasada ihraç fiyatından alabilmesi perakende satışın bir diğer özelliğini oluşturmaktadır. Rekabetçi fiyat yapısının oluştuğu Hazine ihalelerinin küçük yatırımcılara açık olması perakende satış kapsamında değerlendirilmektedir. Zira küçük yatırımcıların bu türlü bir yöntemde büyük çaplı finansal kurumlarla rekabet ederek ortalama fiyatın uzağında olmayan bir seviyeden DİBS alması ve buna ilişkin ikincil piyasa işlemlerini takip etmesi asgari bir bilgi birikimi gerektirmektedir. Perakende Borçlanmanın Amaçları Perakende satış kanalıyla borçlanmanın temel amaçlarından biri yatırımcı tabanını genişleterek kamu açıklarının finanse edilmesinde alternatif bir kaynak oluşturmaktır. Borç idareleri finansman ihtiyacını büyük ölçüde banka ya da aracı kurumlara ihale veya doğrudan satış yoluyla yaptığı toptan borçlanma senedi satışıyla karşılamaktadır. Finansman ihtiyacının büyüklüğü dikkate alındığında perakende satış yoluyla finansmanın toptan satış piyasasına alternatif olmayacağı açıktır. Bununla beraber, devletin finansal sistemden fon talebini azaltmasına katkıda bulunması ve finansal sistemde olmayan yatırımcılara ulaşılması bakımından önemli bir yöntem olarak dikkat çekmektedir. 2 Harun AKKAŞ, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü, Hazine Uzmanı 3 https://www.riksgalden.se/templates/RGK_Templates/Startpage_RetailBorrowing_EN____1566.aspx 48 2011 KBYR 49 Ayrıca, perakende borçlanma piyasasının geliştirilmesiyle yatırım yapılabilecek finansal enstrüman çeşitliliği de artırılmaktadır. Diğer yandan, hem yapılacak tanıtımlarla halk finansal yatırım araçları konusunda bilgilendirilmekte hem de halkın tasarruf yapma ve tasarruflarını değerlendirme eğilimi artırılmaktadır. Yukarıda yer verilen amaçların dışında ülkelerin farklı yaklaşımları olabilmektedir. Nitekim ABD’de perakende borçlanmanın amacı finansman maliyetlerini düşürmek iken, İtalya’da yatırımcılara alternatif yatırım seçeneği sağlamak olarak belirlenmiştir. Güney Afrika’da ise amaç hem yatırımcı tabanı ve finansman araçlarını çeşitlendirmek hem de toplumda tasarruf kültürünü teşvik etmek ve bankalara olan bağımlılığı azaltmak olarak belirlenmiştir.(Krupa vd, 2007) PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI Perakende Borçlanma Enstrümanları Perakende borçlanma uygulayan ülkelerde yatırımcılara ikincil piyasası olan ve olmayan olmak üzere temelde iki farklı enstrüman çeşidinin ayrı ayrı veya birlikte sunulduğu görülmektedir. Aşağıda yer alan tabloda perakende borçlanma uygulaması yürüten bazı ülkelerin kullandıkları borçlanma senedi çeşitleri gösterilmektedir: Ülkelerin Kullandıkları Perakende Borçlanma Enstrümanları Ülkeler Belçika Brezilya Bulgaristan Kanada Çin Almanya Endonezya Hindistan İrlanda İtalya Japonya Pakistan Güney Afrika İsveç İngiltere ABD (Krupa vd, 2007) İkincil piyasası olan İkincil piyasası olmayan Standart Borçlanma Senedi Tasarruf Tahvilleri Ödüllü Tahviller X √ X √ X X X √ X X √ X X √ X √ √ X X √ X √ √ X √ √ √ √ √ X X √ X √ √ √ X √ X √ √ √ √ √ √ √ √ X Tanıtım Faaliyetleri Tanıtım, geleneksel Hazine borçlanma faaliyetlerinden farklı olarak perakende satış piyasasının önemli bir unsurudur. Bu kapsamda, çeşitli sebeplerle tasarruflarını bankacılık sisteminin dışında tutan yatırımcıların bilgilendirilerek finansal sisteme dahil edilmesi ve genel olarak toplumda finansal farkındalığın artırılması için borçlanma enstrümanlarına ilişkin yeterli düzeyde bilgi içermek kaydıyla basit ve anlaşılır bir şekilde tanıtımlar yapılmaktadır. Perakende borçlanma piyasasının bulunduğu ülkelerde tanıtımların getiri oranları, satış ve itfa koşulları ile varsa vergisel avantajlar ve erken itfa opsiyonlarını içerdiği gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, İrlanda gibi bazı ülkelerde ise özellikle devlet garantisine ve güvenilirliğe vurgu yapılmaktadır.4 Tanıtım ve reklamlar ağırlıklı olarak medya kanallarıyla yapılmaktadır. Örneğin İsveç Borç Ofisinde sadece tanıtım ve halkla ilişkiler faaliyeti 16 kişilik bir ekip tarafından yürütülmektedir (Keskin, 2009). Satış ve Dağıtım Kanalları Geleneksel Hazine ihaleleri daha önceden bildirilen tarihlerde ve belli periyotlarla yapılmaktadır. Ülkemizde olduğu gibi bu ihaleler bireysel katılımcıların erişimine açık olsa da, sistem yapısı gereği finans sektörünün etkin olarak faaliyet gösterebileceği şekilde tasarlanmıştır. Bu bağlamda, bireylerin devlet borçlanma enstrümanlarına erişimini kolaylaştıracak çeşitli dağıtım kanalları kullanılmaktadır. Bu dağıtım kanalları internet, telefon, posta ofisleri, bankalar olabileceği gibi süpermarketler de olabilmektedir. Perakende satış piyasası, dağıtım kanallarını internet üzerinden yapılan satışlar, bir aracı kuruluş kullanılarak yapılan satışlar ve telefonla yapılan satışlar olarak üçe ayırmak mümkündür. İnternet üzerinden satış yapabilmek için önce belli bir altyapı masrafı yapılsa da, arka ofis işlemlerini ve idari masrafları azalttığı için ABD ve Brezilya bu yöntemi tercih etmektedir. Bununla birlikte, bu sistem bilgisayar kullanma becerisi gerektirdiği için yatırımcı tabanını genişletme konusunda diğer dağıtım kanalları kadar başarılı görülmemektedir. Diğer bir dağıtım kanalı posta ofisleri, bankalar ya da süpermarketler aracılığıyla borçlanma senetlerinin bireysel yatırımcılara ulaştırılmasıdır. Bu yöntemi de İrlanda, Polonya ve Güney Afrika gibi ülkeler kullanmaktadır. Bu sistem özellikle yatırım konusunda belli bir bilgi düzeyinin altında kalan bireysel yatırımcılara hitap etmektedir. Bu yöntemde yüz yüze iletişimle yatırımcının bilgileri alındıktan sonra satış yapılmaktadır. Telefonla yapılan perakende satışlar ise yalnız başına kullanılan bir yöntem olmamakla birlikte, genelde internet ya da bir aracı kullanan ülkelerde destek bir satış yöntemi olarak kullanılmaktadır. 4 www.statesavings.ie 50 PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI 2011 KBYR 51 ÜLKE UYGULAMALARI Gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede perakende borçlanma piyasası bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında internet üzerinden borçlanma senedi satışı konusunda ABD ve posta ofisleri aracılığıyla borçlanma senedi satışı konusunda İrlanda ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple bu bölümde ABD ve İrlanda’nın perakende satışa geçiş aşamaları ve güncel perakende satış uygulamaları incelenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Perakende borçlanma sisteminin en fazla gelişmiş olduğu ülkelerden biri olan ABD’de perakende borçlanma sisteminde amaç, belirli kısıtlar içerisinde olası en düşük maliyetle borçlanmak olarak belirlenmiştir. ABD’de ilk borçlanma 18 inci yüzyılda Bağımsızlık Savaşı’nın finansmanı amacıyla yapılmıştır. ABD tarihinde perakende borçlanma araçları ihraçlarını incelediğimizde genel olarak bu ihraçların savaş dönemlerinde ve savaşların finansmanı amacıyla yapıldığı görülmektedir. Bu ihraçlarda vatandaşların vatanseverlik duygusu ön plana çıkarılarak borçlanmalar gerçekleştirilmiştir. ABD’nin ilk Hazine Bakanı Alexander Hamilton’un 1790 yılında yaptığı bir konuşmada, “ABD’nin iç ve dış borçları özgürlüğümüzün bedelidir” ifadesi bu durumu açıkça yansıtmaktadır.5 Yakın dönemde ise 11 Eylül saldırılarından sonra yine aynı pazarlama stratejisiyle hareket edilmiş ve vatansever tahvilleri adı verilen tahviller piyasaya sürülmüştür. Günümüzde ABD’de perakende satışlar www.treasurydirect.gov adlı internet sitesi üzerinden yapılmaktadır. Bu sistemin ilk versiyonu 2002 Ekim ayında hizmete açılmıştır. Daha sonra bu versiyon geliştirilmiş ve bugünkü halini almıştır. Bireysel yatırımcılar ve küçük ölçekli işletmeler bu site üzerinden hesap açarak hazine borçlanma senedi alım satımı yapabilmektedirler. Diğer bir deyişle küçük yatırımcılar elektronik ortamda kolaylıkla tasarruflarını değerlendirme imkanı bulmaktadırlar. Sistemde hesap açabilmek için yatırımcılardan sosyal güvenlik numarası ve banka hesap numarası istenmektedir. Yatırımcıya posta yoluyla bir çeşit şifre kartı ulaştırılmakta ve yaklaşık 1-2 hafta içinde kullanıcılar sistemde yatırım yapmaya başlayabilmektedir. Sitede yatırımcılara yönelik nasıl hesap oluşturulacağı, yatırım yapılabilecek borçlanma senetlerinin getirileri ile vergi avantajları hakkında bilgi verilmektedir. Bununla birlikte, çocuklara yönelik finansal eğitime yönelik olarak ayrı bir bölüm de bulunmaktadır. Ayrıca, bireysel yatırımcılar bu sistem üzerinden Hazine ihalelerine de katılabilmekte, doğrudan rekabetçi olmayan teklif verebilmektedirler. Treasury Direct sisteminde 2010 yılı sonun itibarıyla 285.000 hesap sahibi bulunmaktadır. 5 http://www.publicdebt.treas.gov/history/history.htm ABD’de perakende borçlanma enstrümanları standart borçlanma enstrümanları ve tasarruf tahvilleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Söz konusu standart borçlanma senetleri arasında Hazine bonosu, sabit kuponlu ve enflasyona endeksli devlet tahvilleri bulunmaktadır. Bu senetler piyasa faizlerinden doğrudan etkilenmektedir. Tasarruf tahvilleri ise kendi arasında ikiye ayrılmaktadır; bunlar EE serisi ve I serisi olarak adlandırılmaktadır. EE serisi tasarruf tahvilleri 30 yıl vadeli ABD Doları cinsinden ihraç edilmektedir ve sabit getiri oranlarına sahiptir. Bu senetler 1 yıldan önce olmamak koşuluyla 5 yıldan önce erken itfa edilmek istenirse 3 aylık faiz kesintisi yapılmaktadır. Basılı ve elektronik ortamda satılabilmektedir; ancak basılı ve elektronik olarak ayrı ayrı 5000 ABD Doları yatırım limiti uygulanmaktadır.6 Bununla birlikte, ABD Hazinesi maliyet etkinliği sağlamak amacıyla nihai hedefinin yakın zamanda basılı borçlanma senetlerinin piyasadan kaldırılması ve tamamen elektronik kayıt sistemine geçilmesi olduğunu belirtmektedir. I serisi tasarruf tahvilleri ise getirisi enflasyona endeksli olarak tasarlanan senetlerdir. Bu senetlerin amacı yatırımcıları enflasyon riskine karşı korumaktır. Getirisi sabit faiz oranı ile enflasyon oranından elde edilen bileşik faize dayanmaktadır. Yine EE serisi tahviller gibi 30 yıl vadeli ihraç edilmekte ve basılı ya da elektronik olarak temin edilebilmektedir. Erken itfada uygulanan cezai yaptırımlar ve alım limitleri aynen EE serisi tasarruf tahvillerinde olduğu gibidir. Bununla birlikte, her iki tasarruf tahvili getirisi de yerel ve eyalet vergisinden muaf ancak federal vergiye tabidir. Tasarruf tahvilleri ve internet ortamında satılan tahvillerin toplamının Şubat 2011 itibarıyla borç stokunun yüzde 1,67 sini oluşturduğu ABD’de, perakende piyasasının geliştirilmesine yönelik çabalar devam etmektedir. İrlanda İrlanda’da borçlanma işlemleri 1990 yılına kadar Maliye Bakanlığı tarafından yürütülürken, 1990 yılında çıkarılan bir kanunla Ulusal Hazine Yönetimi Ajansı (NTMA) adı verilen bir birim kurulmuş ve borçlanma ve borç yönetimi sorumluluğu Maliye Bakanlığı adına bu kuruma devredilmiştir.7 İrlanda’da perakende DİBS piyasası, yatırımcılara alternatif yatırım enstrümanları sunulmasını amaçlamakta ve geçmişi 1920’li yıllara kadar uzanmaktadır. Perakende borçlanmanın toplam borçlanma içerisindeki payı 1960’lı yıllara kadar yüzde 25 civarında iken 1980’lerde bu oran yüzde 8-9’a gerilemiş ancak NTMA yaptığı çalışmalarla bu oranı yüzde 15 civarına yükseltmiştir. 6 http://www.treasurydirect.gov/indiv/products/prod_eebonds_glance.htm 7 http://www.ntma.ie/AboutUs/aboutUsIntro.php 52 PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI 2011 KBYR 53 İrlanda’da perakende borçlanmaya ait tüm işlemleri ve bireysel yatırımcılara sunulan ürünleri tanımlamak için “Devlet Tasarrufları” ismi kullanılmaktadır. Diğer bir deyişle devlet tasarrufları denince akla İrlanda hükümetinin perakende borçlanmasına ilişkin sunduğu ürün ve hizmetler gelmektedir ve bu isim bir marka haline gelmiştir. Perakende borçlanma ürünlerine ilişkin detaylı bilgi vermek için www.statesavings.ie adlı bir internet sitesi kurulmuştur. Bu sitede perakende borçlanma ürünlerinin getirileri, alım limitleri, tabi oldukları vergiler gibi konularda detaylı bilgi verilmektedir. Ayrıca, Devlet tasarrufları ürünlerinin yüzde 100 güvenilirliğine vurgu yapılmakta ve bu ürünlerin İrlanda hükümetinin ödeme güvencesinde olduğu bilgisine yer verilmektedir. İrlanda’da yatırımcılara sunulan başlıca perakende yatırım araçları şunlardır: • 3 yıl vadeli Tasarruf Tahvili • 4 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili • 5½ yıl vadeli Tasarruf Sertifikaları • 10 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili • 6 yıl vadeli Taksitli Tahviller • Ödüllü Tahviller • Tasarruf Pulları • Mevduat Hesapları • Normal Mevduat Hesabı • Artı Mevduat Hesabı Tasarruf tahvilleri, Tasarruf sertifikaları ve Ulusal Dayanışma tahvillerinin her sene sonunda sabit bir getirisi, vade sonunda da bonus getiri adı verilen oldukça yüksek bir getirisi bulunmaktadır. Söz konusu yüksek getiriyi bu senetleri vade sonuna kadar tutan yatırımcılar elde etmektedir ve bu getiri vergiden muaftır. İrlanda hazinesi bu yöntemle senetlerin elde tutulmasını ve erken itfasını önlemeyi amaçlamaktadır. Taksitli tahvillerde ise; bu senetler için 12 ay boyunca her ay maksimum 1000 Avro olacak şekilde sabit bir tutar yatırılmakta, bunu takip eden 5 yıl boyunca vadelendirilmekte ve 5 inci yıl sonunda da geri ödeme yapılmaktadır. Tasarruf Pulları taksitli tahvillere benzer bir yapıda 12 aylık birikim süreci sonrası hesapta toplanan paranın çocuklar adına yatırıma yönlendirildiği bir tasarruf aracıdır. 7 yaşını dolduran çoçukların yatırım yapabileceği ya da 7 yaşından küçük çoçuklar adına velilerinin yatırım yapabileceği bir araçtır. Aylık minimum yatırım tutarı 25 Avro; aylık maksimum yatırım tutarı 1000 Avro’dur. Mevduat hesapları ise tasarruflarını bankalarda değerlendirmek istemeyen yatırımcılar için bir alternatif oluşturmaktadır. Posta ofislerinde açılan bu hesaplarda vade ve miktar sınırlaması yoktur. Yatırımcılar posta ofislerinde vadesiz (yıllık yüzde 1 getirili) ve 30 gün vadeli (yıllık yüzde 3 getirili) yatırım hesabı açarak tasarruflarını burada da değerlendirebilmektedirler. İrlanda perakende borçlanmasında kullanılan yukarıda bahsedilen yatırım opsiyonları haricinde bir de ödüllü tahviller vardır. Ödüllü tahviller 6.25 Avro küpürleri halindedir ve en az 25 Avroluk yatırım yapılmaktadır. Her bir küpür için yatırımcıya bir çekiliş hakkı verilmektedir. Haftalık olarak gerçekleştirilen çekilişlerde 7000 civarında ödül dağıtılmaktadır. Yapılan çekilişlerde 75 Avro ile 1 milyon Avro arasında değişen ikramiyeler bulunmaktadır ve 1 milyon Avro tutarındaki büyük ikramiye ayın son çekilişinde sahibini bulmaktadır. Eldeki senetler yatırımcı tarafından tutulduğu müddetçe senet her haftanın çekilişine dahil olmaktadır; yani aynı senetle farklı çekilişlerde ikramiye kazanma şansı bulunmaktadır. Dağıtılan ödül miktarı, mevcut senet stokunun yüzde 3’üne denk gelmektedir. Bununla birlikte, senetlerin erken itfası için alımından itibaren en az 3 ay geçmesi gerekmektedir. Ayrıca, ödüllü tahviller vergiden muaf tutulmuştur. Ulusal Hazine Yönetimi Ajansı çekiliş işlemlerini “The Prize Bond Company” adı verilen şirketle ortak gerçekleştirmektedir. Yukarıda gösterilen ürünlerden mevduat hesapları ve ödüllü tahvillerde yatırım yapmak için bir limit bulunmazken diğer ürünlerde ürün bazında yatırım limitleri bulunmaktadır. Bu limitler kişi başına aşağıdaki şekildedir; • 3 yıl vadeli Tasarruf Bonosu- 120.000 Avro • 4 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili- 250.000 Avro • 5½ yıl vadeli Tasarruf Sertifikaları- 120.000 Avro • 10 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili- 250.000 Avro İrlanda’da devlet tasarrufu ürünlerinde zamanaşımı söz konusu değildir ve bu durumun İrlanda hükümeti güvencesi altında olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca, 7 gün önceden bildirim yapmak suretiyle yatırımcılar ana paralarını vadesinden önce çekebilmektedirler. Erken itfa durumunda yatırımcılar erken itfa yapılan senenin faiz gelirini alamamakta; ayrıca bonus faiz adı verilen ve ancak tahvili vade sonuna kadar taşıyan yatırımcıların elde ettiği gelirden de faydalanamamaktadırlar. İrlanda’da perakende borçlanma araçları birkaç farklı şekilde elde edilebilmektedir. Posta teşkilatı şubelerinden, telefonla banka kartı numarasına ödeme talimatı vererek ya da internet üzerinden doldurulacak formlarla perakende borçlanma enstrümanları satın alınabilmektedir. İnternet üzerinden tahvil alımı yapılmak istendiğinde, sitede bulunan form doldurularak Ulusal Hazine Yönetimi Ajansına gönderilmektedir. Doldurulan formda, alınmak istenen tahvil miktarı, alıcının banka hesap numarası ve bankaya ödeme yapması için yatırımcının talimatı gibi bilgiler yer almaktadır. Bir başka yöntem de Ulusal Hazine Yönetimi Ajansına telefonla ulaşarak senet alımı yapılmasıdır. Bu yöntemde de, yatırımcı telefonda hem kişisel bilgilerini hem de banka kartı numarasını vermekte ve senet karşılığı nakit bu karttan çekilmektedir. 54 2011 KBYR 55 Bu dağıtım kanalları içerisinde en yaygın olarak, “An Post” adı verilen posta teşkilatı kullanılmaktadır. An Post ülke çapında geniş bir ağa sahiptir ve çok iyi tanınmaktadır. Söz konusu posta teşkilatı Ulusal Hazine Yönetimi Ajansıyla yaptığı anlaşma doğrultusunda 1200 şubesinde haftanın 6 günü satış yapmaktadır. Posta teşkilatı hem şube yaygınlığı hem de bankalardan daha uzun çalışma saatleri sebebiyle İrlanda halkı tarafından oldukça sık kullanılmaktadır. İrlanda’da perakende senet satışında her bir Posta Ofisi birer aracı olarak çalışmaktadır. Yatırımcı bazında tüm hesap bilgileri Posta Ofislerinde tutulmakta olup senetlere ilişkin satış-reklam-pazarlama gibi tüm faaliyetler de Posta Ofisleri tarafından yürütülmektedir. PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI GENEL DEĞERLENDİRME Perakende borçlanma gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladığı alternatif bir borçlanma yöntemidir ve bireysel yatırımcıların devlet borçlanma senetlerine doğrudan erişimini sağlamaktadır. Perakende borçlanma uygulamasının finansman maliyetlerinin düşürülmesi, alternatif yatırım araçlarının sunulması, yatırımcı tabanının genişletilmesi, finans piyasalarının derinleştirilmesi ve borçlanma vadesinin uzatılması gibi amaçları bulunmaktadır. Geleneksel Hazine borçlanmasından farklı bir borçlanma imkanı sağlayan perakende DİBS satışı, bu yönteme tam olarak alternatif olmamakla birlikte borç idaresinin birincil piyasadan fon talebini azaltan önemli bir borçlanma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Perakende DİBS satışının temel hedef kitlesi küçük yatırımcılardır ve perakende satış kapsamında yapılan tanıtımlar toplumda finansal farkındalık oluşturulmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Bu farkındalıkla birlikte toplumda tasarruf eğilimi artmakta ve bu tasarruflar finansal sisteme kazandırılmaktadır. Ülkemizde de Hazine Müsteşarlığı 2011 yılı performans programında, perakende satış yöntemiyle doğrudan ve/veya sanal ortamda satılan DİBS’lerin ihraç edilen DİBS miktarı içerisindeki payının yükseltilmesi hedefi yer almaktadır. Hazine Müsteşarlığı söz konusu hedefe ulaşmak için farklı satış ve dağıtım kanalları alternatiflerini değerlendirmekte ve perakende DİBS satışına ilişkin çalışmalarını sürdürmektedir. Kaynakça 1 Keskin, N.(2009), Kamu Finansmanında Perakende Borçlanma: Ülke örnekleri ve Türkiye’de Uygulanabilirliği 2 Krupa B., Eriko T., Antonio V. (2007). Retail Government Debt Programmes: Practice and Challenges. The Avromoney International Debt Capital Markets Handbook 2007. 3 https://www.riksgalden.se/templates/RGK_Templates/Startpage_ RetailBorrowing_EN____1566.aspx 4 http://www.publicdebt.treas.gov/history/history.htm 5 http://www.treasurydirect.gov/indiv/products/products.htm 6 http://www.treasurydirect.gov/govt/reports/pd/pd_debtposactrpt_1102.pdf 7 http://www.ntma.ie/AboutUs/aboutUsIntro.php 8 www.statesavings.ie 9 https://secure.rsaretailbonds.gov.za/ 10 http://csb.gc.ca/home/?redirected=1 11 http://www.tesouro.fazenda.gov.br/english/public_debt/treasury_direct.asp 12 http://www.bwp-direkt.de/ibis/ibis/start.html 56 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT 2011 KBYR 57 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KREDİ TEMERRÜT TAKASI (KTT)8 Finansal piyasalarda başlayan küresel ekonomik kriz neticesinde pek çok ülkenin mali yapılarının bozulması, “ülke riski”ni9 tekrar ön plana çıkarmıştır. Ülke riski karmaşık bir kavram olup değerlendirilirken birbiri ile ilişkili risklerin (siyasi risk, kurumsal risk, transfer riski, karşı taraf riski) göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD), kriz nedeniyle devletin bilanço kalemlerinde, özellikle koşullu yükümlülüklerde benzeri görülmemiş bir genişleme yaşandığına işaret ederek, ülke riskinin yeniden tanımlanması çağrısında bulunmuştur. Geleneksel “borcun sürdürülebilirliği çerçevesi” yerine yeni bir “bilanço yaklaşımına” ihtiyaç olduğu ileri sürülmektedir (Blommestein v d. 2010). Son dönemde, finansal ürünler, şirketler ve devletlerin kredi riskini değerlendiren kredi derecelendirme kuruluşları (KDK), piyasaları ve ekonomik gelişmeleri değerlendirmekte geç kaldıkları gerekçesi ile sorgulanmaktadır. Bu bağlamda, KTT (Credit Default Swap - CDS) primlerinin (spread) riskin doğru zamanda ölçümü ihtiyacına cevap verip veremeyeceği ve kredi notlarının yerini alıp alamayacağı konularında yapılan çalışmalar giderek artmıştır. Öte yandan bazı analistler, KTT primleri gibi piyasa ölçütleri için “...ülke riskinin iyi bir ölçütü değillerdir. Sadece belirli bir piyasa sezgisini gösteren korunma enstrümanlarıdır” yorumunda bulunmaktadırlar (Wehinger G., 2010). Bu çalışmada, KTT finansal bir araç olarak incelenmiş, KTT piyasalarındaki gelişmeler özetlenmiş ve devlet yükümlülükleri referans varlık olarak alınarak KTT primleri ile KDK kredi notlarındaki değişimlerin ilişkisi gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, KTT primlerindeki artışların kredi notlarındaki düşüşlerin öncü bir göstergesi olarak değerlendirilebileceği, ancak bunun çalışmada kullanılan veriler kapsamında kredi notu artışları için aynı güçle geçerli olmadığı bulgularına ulaşılmıştır. KTT’nin Tanımı, Yapısı ve KTT Piyasalarına İlişkin Bilgiler Temel olarak KTT işlemlerinden oluşan kredi türev piyasası, 1990’ların ortalarından beri faaliyet göstermektedir. Modern anlamda ilk kredi takasını J. P. Morgan 1994 yılında yapılandırmıştır. Uluslararası Türev Ürünleri Birliği (ISDA)10 8 Arzu AYTEKİN BALIBEK, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü, Şube Müdürü ve Lerzan ÜLGENTÜRK, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü, Uzman 9 Bu çalışmada “ülke riski” kavramı, ingilizce literatürdeki “sovereign risk” karşılığı olarak kullanılmıştır. 10 Özel sektör türev sözleşmelerine taraf olan katılımcıları temsil eden ISDA, üye firma sayısı bakımından dünyanın en büyük küresel finansal ticaret birlikleri arasındadır. Diğer faaliyetleri yanında ISDA, KTT işlemleri altyapısının güçlendirilmesi ve KTT piyasalarında likidite ve şeffaflığın artırılması girişimlerine katkı sağlamaktadır. tarafından KTT, çoğu zaman kredi veren konumunda olan koruma alıcı tarafın, (protection buyer) kredi alan referans kurumun (reference entity) temerrüdü (ya da benzeri bir “kredi olayı”) halinde tazminat sağlama karşılığında koruma satıcı tarafa (protection seller) yapacağı prim ödemelerini belirleyen bir kredi türev sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Burada referans kurum, KTT işleminde taraf olmayıp koruma alıcının tazminat alabilmesi için gerçek bir kayıpla karşılaşmış olması şartı aranmamaktadır. KTT işleminde alıcı taraf, referans kurumun temerrüdü riskini bertaraf ederken, referans kurum ile KTT satıcısının eşzamanlı temerrüdü riskini üzerine almaktadır. KTT satıcısı ise, referans kuruma doğrudan kredi vermesi halinde yükleneceği düzeyde temerrüt riskini üstlenmektedir. Diğer taraftan KTT sözleşmelerinde, kredinin borçlu taraftan kurtarılabileceği varsayılan kısmı “kurtarma oranı” (recovery rate) olarak adlandırılmakta, temerrüt durumunda KTT satıcısı alıcıya kredinin kurtarma oranı dışında kalan kısmını ödemektedir. KTT primi, referans varlığın (kredi, tahvil, vb.) nominal değerinin yüzdesi olarak hesaplanan yıllık prim ödemesine karşılık gelmektedir. Örneğin, bir milyon dolarlık koruma satın almak için 460 baz puanlık (bp) bir KTT primi, alıcının satıcıya 46.000 ABD Doları tatarında yıllık prim ödemesi yapacağı anlamına gelmektedir. Belli koşullar altında bu primin, referans varlığın getirisi ile aynı vadedeki risk içermeyen bir varlığın getirisi arasındaki farka (spread) eşit olması beklenmektedir. Çalışmalar, bu eşitliği doğrulamanın yanında, KTT primlerinin dolar takas faizleri üzerindeki primleri, ABD Hazinesi faiz oranları üzerindeki primlere kıyasla daha yakından izlediğini göstermektedir (Hull v d. 2004). Aşağıdaki şemada bir KTT işleminin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Temerrüt olmaması durumu: Anapara+Faiz Borçlu (Referans Kurum) Ödeme KTT Alıcısı (Koruma Alıcı) KTT Primi KTT Satıcısı (Koruma Satıcı) Temerrüt durumu: Borçlu (Referans Kurum) Kredinin Kurtarılabilen Kısmı KTT Alıcısı Ödeme Referans Varlığın Nominal Değeri KTT Satıcısı KTT piyasasının büyüklüğüne ilişkin olarak iki temel ölçüt bulunmaktadır: • nominal işlem miktarı (gross notional amount) • net işlem miktarı (net notional amount) 58 2011 KBYR 59 Piyasadaki nominal işlem miktarı toplamı, vadesi henüz dolmamış olan tüm işlemlerin toplam tutarını ifade etmektedir. Bir KTT işleminde nominal işlem miktarı, prim ödemelerinin ve temerrüt halinde kurtarma tutarının hesaplanmasında kullanılır. Faydalı bir ölçüm aracı olmasına rağmen, piyasa büyüklüğünü olduğundan yüksek göstermektedir. Net işlem miktarı ise, işlem vadesi içinde referans kurumun temerrüdü durumunda, koruma satıcının koruma alıcıya olan net ödeme yükümlülüğünün hesaplanmasında kullanılır ve kurtarma oranı sıfır olarak varsayıldığında maksimum ödeme tutarına karşılık gelir. KTT Piyasası Hacmi (Trilyon ABD Doları) 70,0 62,2 60,0 54,6 50,0 45,5 38,6 40,0 34,4 30,0 26,3 25,5 17,1 20,0 1H10 2H10 2H09 1H09 2H08 1H08 2H07 1H07 2H06 1H06 2H05 12,4 1H05 8,4 2H04 5,4 1H04 2H03 1H03 2H02 2H01 0,6 0,9 3,8 1,6 2,2 2,7 1H02 10,0 0,0 31,2 30,4 26,0 1H01 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT KTT piyasası son yıllarda son derece hızlı bir büyüme sergilemiştir. Piyasadaki nominal işlem miktarı 1997 yılında 180 milyar ABD Doları iken 31 Aralık 2010 tarihi itibarıyla 25,5 trilyon ABD Doları’na yükselmiştir. Bu tarih itibarıyla net işlem miktarı ise 2.3 trilyon ABD Doları’dır. Aşağıdaki grafikte 2001-2010 dönemi brüt nominal tutarları gösterilmektedir11. Devlet tahvilleri KTT piyasası (sovereign CDS market), şirket piyasası ile karşılaştırıldığında göreceli olarak daha yeni ve daha küçük bir piyasadır. Şirket piyasaları gibi, yatırım bankaları, koruma fonları ve varlık yöneticileri gibi pek çok piyasa katılımcısı tarafından kullanılmaktadır. Piyasadaki nominal işlem miktarı 2010 yılı başında yaklaşık 2 trilyon ABD Doları düzeyinde olup net işlem miktarı ise 196 milyon ABD Dolarıdır. Bu tutar, küresel tahvil piyasaları hacminin yaklaşık yüzde altısına karşılık gelmektedir. KTT piyasasında en büyük paya sahip 20 ülkenin net işlem tutarı / toplam hükümet borcu ortalaması yüzde iki, ülkeler arasında maksimum değer ise yüzde yedidir (IMF, 2010a). 11 Kaynak: ISDA ve Depository Trust and Clearing Corporation (DTCC) Ülke riskinin küresel mali kriz sonrasında giderek artan ölçüde dikkat çekmesi sonucu devlet tahvilleri KTT piyasaları 2009 yılından 2010 yılına yaklaşık yüzde 30 oranında bir büyüme sergilemiştir. KTT Piyasalarında Düzenleme ve Şeffaflık KTT piyasası bir tezgâh üstü (over-the-counter, OTC) piyasadır. İşlemler doğrudan sözleşme tarafları arasında gerçekleşmekte olup aracı bir takas kurumu (clearing house) bulunmamaktadır. Bu nedenle piyasaya ilişkin akım verilere ulaşmak genellikle mümkün olamamaktadır. Son dönemde piyasada şeffaflığı artırmaya yönelik çabalar sonucunda, çeşitli kuruluşlar tarafından piyasa verileri yayınlanmaya başlanmıştır; ISDA (2001 yılından itibaren yıllık ve altı aylık veriler), Bank for International Settlements (BIS) (2004 yılından itibaren) ve DTCC Trade Information Warehouse (TIW) (haftalık veriler). Devletler de dahil olmak üzere referans kurumlar bazında KTT işlemleri sıralamasında en büyük paya sahip 1000 referans kurumun toplam işlem stoğu ile haftalık işlem hareketleri DTCC TIW web sitesi aracılığı ile kamuoyuna duyurulmaktadır.12 KTT piyasalarının düzenlenmesi konusunda yapılan öneriler, KTT işlemlerinin tümüyle yasaklanmasından, hiç bir ilave düzenleme yapılmamasına kadar değişmektedir. Uygun politika tedbirleri konusunda fikir yürütebilmek için, öncelikle piyasanın mali sisteme sağladığı yararların ve oluşturduğu risklerin değerlendirilmesi gerekmektedir. KTT’nin yararları konusunda temel argüman, bu piyasanın ekonomideki risklerin etkin bir şekilde dağıtılmasına hizmet etmesidir. Örneğin bir banka, KTT alarak kredi riskine karşı koruma satın alır ve böylece kredi riskini daha düşük maliyetle üstlenebilecek bir tarafa transfer etmiş olur. Hakenes ve Schnabel (2009) risk transferlerinin sistemik istikrarı artırabileceğini, hane halkı ve firmaların finansman kaynaklarına erişimini iyileştireceğini savunmuşlardır. Spekülatif amaçlı KTT kullanımının da, referans kurumların güvenilirliği hakkında bir bilgi kaynağı sağlayarak, sistemin yararına hizmet sunduğuna işaret edilmektedir. Diğer taraftan, KTT piyasasında finansal sisteme yönelik risklerin varlığı, piyasanın daha etkin düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Söz konusu risklerden biri, bankaların ihtiyati düzenlemelerden kaçınmak amacıyla risklerini düzenlemeye tabi olmayan koruma fonlarına transfer edebilmesidir. Bu uygulama piyasada “regülasyon arbitrajı” olarak adlandırılmaktadır. İkincisi, kredi riski KTT kullanımı yolu ile ekonomi içinde el değiştirdiğinden, izlenmesi zorlaşmaktadır. Üçüncüsü, koruma satıcılar için KTT işlemlerinde büyük bir kayıp riski çok düşük seviyede iken küçük tutarlarda pozitif getiri sağlanabiliyor olması, aşırı risk alma eğilimine yol açmaktadır. Son olarak, takas kurumu garantisi olmadığından karşı taraf riski (KTT satıcısının temerrüdü riski) çok yüksek olup bu aynı zamanda sistemik riski de artırmaktadır. Bu bağlamda, AIG’nin Eylül 2008’de ABD hükümeti tarafından 12 www.dtcc.com/products/derivserv/data/index.php 60 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT 2011 KBYR 61 kurtarılması, ortaya çıkan sistemik riskten kaçınmak amacıyla atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu tarihte AIG varlıkları için KTT satan çok sayıda finansal kurum bulunduğundan, AIG’nin iflasına izin verilmesi halinde finansal istikrarın tehlikeye girmesi önlenmeye çalışılmıştır. KTT piyasasında sistemik riskin azaltılması için sıklıkla getirilen bir öneri, her bir alım satımda karşı taraf olarak yer alan, çok-taraflı netleştirme işlemlerini gerçekleştiren ve bir üyenin temerrüdünün diğerlerini etkilememesini sağlayan bir takas kurumunun kurulmasıdır. Son dönemde, ABD, Avrupa ve Japonya’da takas daireleri kurulması girişimleri olmakla birlikte, merkezi bir takas kurumunun etkin düzenleme için daha ideal bir alternatif olabileceği hususu tartışılmaktadır. Avrupa Birliği’nin (AB) referans varlığa sahip olmaksızın KTT alım satımını (literatürde “naked CDS” olarak adlandırılmaktadır) devlet tahvilleri için yasaklayan ve üye ülkelerin onayına sunulacak olan kararı bazı olumsuz reaksiyonlara neden olmuştur. Böylesine doğrudan bir yasaklamanın devlet tahvilleri KTT piyasalarındaki düzenleme sorunlarına çözüm olmadığı şu gerekçelerle savunulmaktadır: bu yasak piyasa katılımcıları tarafından “yaratıcı” finansal mühendislik ile delinebilir, devlet tahvilleri KTT piyasasını şirket piyasasından ayırarak farklı düzenlemeler getirmek tutarsızlığa neden olabilir ve bir finansal ürünün meşru ve gayri meşru kullanımını tespit etmek oldukça zordur. Ayrıca, bu yasak sonucunda KTT, sadece koruma amaçlı kullanılacağı için spekülasyonun yukarıda tartışılan bilgi sağlayıcı faydası ortadan kalkacaktır. KTT Primleri ve Kredi Notları Giderek karmaşık hale gelen küresel mali piyasalarda ülkelerin ve şirketlerin değişen kredi riski profillerinin tek bir gösterge ile izlenmesinin yeterli olmadığı genel olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, farklı göstergelerin bilgilendirici değerini anlayabilme ihtiyacı, KTT ve kredi notları konularında çalışmaların giderek artmasına yol açmıştır. Bu çalışmaların çoğu karşılaştırmalı çalışmalar ve nedensellik analizleridir. Hull vd. (2004), KTT piyasasının şirketlerin negatif kredi notu değişikliklerini tahmin edebildiği, ancak pozitif değişiklikleri tahmin edemediği sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuç iki gerekçeyle açıklanmaktadır: pozitif kredi değişikliklerinin negatif olanlara kıyasla çok daha az tahmin edilebilmesi ve pozitif kredi değişikliklerinin sayı bakımından önemli olmayacak kadar az olması. Shen ve Huang (2010) ise 2001 - Şubat 2010 dönemini kapsayan çalışmalarında 31 ülkeden oluşan bir örneklemi bölgeler itibarıyla 6 alt-örnekleme ayırmış ve kredi notları ile KTT primleri arasında nedensellik olup olmadığını araştırmıştır. Sonuç olarak, KTT primleri ile kredi notları arasında uzun vadede karşılıklı ilişki (interdependence), kısa vadede ise yakınlaşma (convergence) olduğunu tespit etmişlerdir. Diğer taraftan, KDK notlarının KTT piyasasına etkilerini inceleyen çalışmalar da mevcuttur. Örneğin, IMF’nin Küresel Finansal İstikrar Raporu’nda (2010b) kredi notlarının piyasadaki bilgilendirici değeri, beş yıllık KTT primleri kullanılarak analiz edilmektedir. Söz konusu çalışmada yatırım eşiğinin (investment threshold) geçilmesinin KTT primleri üzerinde istatistiksel olarak çok anlamlı farklılaşmalara neden olduğu vurgulanmakta olup yaratılan bu piyasa etkisinin bir kısmının verilen kredi notunun “onay” işlevi (certification service) ile ilgili olduğu belirtilmektedir. Öte yandan bazı finansal analistler, kredi türev piyasalarında faaliyet gösteren bir takım kuruluşlarca kredi notlarıyla aynı skalada hesaplanan “KTT-bazlı notlar” (CDS-implied ratings) ile kredi notları arasında doğrudan karşılaştırma yapılmasının mümkün olduğunu savunmaktadır. Karşılaştırma sonucu görülen büyük farklılıkların ise KDK’nin ülkelerin temerrüt olasılıklarını değerlendirmede yetersiz kalmasının bir göstergesi olduğu öne sürülmektedir. KTT-BAZLI NOTLAR VE S&P KREDİ NOTLARI 10 Türk iye 8 ya Rus eti uriy a a Dan ima rka Finl and iya Alm any a Latv iya Slo v Çek enya Cum h any ayn Ukr Rom a ltere land Hol z teki Yun da Por nya İrlan İspa -12 anis -8 -10 tan Belç ika -6 İtaly a Mac aris -4 İngi tan Fran sa Avu stur ya 0 -2 Pol 2 ony 4 a Esto nya 6 Yukarıdaki grafikte CMA (kredi piyasasında faaliyet gösteren bir şirket) tarafından hesaplanan notlar ile Standart & Poors (S&P) iç kredi notları karşılaştırılmaktadır13. PIGS ülkelerinin (Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya) notlarında -10’lara ulaşan farklılıklar görülmektedir. Bu ülkelerin piyasa göstergeleri ile hesaplanan notlarının S&P notlarının çok altında olduğu, öte yandan özellikle Rusya ve Türkiye gibi bazı gelişen ekonomilerin notlarının S&P notlarından çok daha yüksek olduğu gösterilmektedir. Türkiye’nin CMA tarafından hesaplanan KTTbazlı notu AA iken (not skalasında 11), S&P notu BB+ (not skalasında 3) olup +8 birim bir fark söz konusudur. 13 CMA ve IndexUniverse, 25 Kasım 2010 itibarıyla. 62 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT 2011 KBYR 63 Devlet Tahvilleri KTT Piyasası Verilerine İlişkin Gözlemler14 Çalışmanın bu bölümünde KTT piyasasında en büyük nominal işlem hacmine sahip 20 ülkenin devlet tahvilleri ele alınmış ve bunların 5 yıllık KTT primlerindeki gelişmeler ile S&P tarafından bu ülkeler için verilen kredi notlarındaki gelişmeler son 4 yıllık süre için incelenmiştir. Burada amaçlanan, kredi derecelerindeki değişiklik öncesinde KTT primlerinin ne ölçüde değiştiğini gözlemlemektir. DTCC verilerine göre 1 Nisan 2011 tarihi itibarıyla devlet tahvilleri üzerinden yapılan toplam KTT nominal işlem hacmi 2,5 trilyon ABD dolarıdır. Bu tutarın yüzde 77,6’sı, tabloda görüldüğü üzere en yüksek işlem hacmine sahip 20 ülkenin devlet tahvilleri üzerinden yapılan işlemlerden oluşmaktadır. Sözleşme sayısı bakımından da bu 20 ülkeden 17’si15 yine en çok işleme sahip ülkelerdir. Devlet Tahvilleri Nominal KTT İşlemleri İçinde Paylar İtalya İspanya Brezilya Türkiye Meksika Rusya Fransa Yunanistan Almanya Portekiz Macaristan İngiltere Arjantin Venezuela Filipinler İrlanda Kore Japonya Avusturya Ukrayna 12,6% 7,2% 7,1% 5,8% 5,0% 4,0% 3,6% 3,6% 3,5% 3,3% 2,6% 2,5% 2,3% 2,3% 2,2% 2,1% 2,1% 2,1% 1,9% 1,7% Değerlendirilen dönem içinde bu ülkelerden altısının (Rusya, Macaristan ve PIGS ülkeleri) kredi notu düşmüş, üç ülkenin (Türkiye, Brezilya ve Japonya) kredi notu yükselmiş ve yine üç ülkenin (Meksika, Arjantin, Ukrayna) kredi notunda hem düşüşler hem de yükselişler olmuştur. Söz konusu dönemde toplam 27 kredi notu değişimi gerçekleşmişken sekiz ülkenin (Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Venezuela, Filipinler, Kore, Avusturya) kredi notunda değişiklik olmamıştır. Bu 27 kredi notu değişikliğinden 11’i PIGS ülkelerine aittir. KTT primlerindeki değişimlere kredi notu değişikliklerinin yaratmış olabileceği etkileri dahil etmemek için, şayet bir derece değişikliğini takip eden 90 iş günü içerisinde ikinci bir derece değişikliği var ise ikinci not değişimi çalışmaya dahil edilmemiştir. Her bir kredi notu değişikliği öncesindeki 30 ve 60 iş günü içinde KTT primlerinde görülen yüzde değişimler tabloda I ve II no’lu sütunlarda görülmektedir. Beklendiği gibi, KTT primleri ile kredi notları arasındaki ilişki bir çok durumda ters yönlüdür; primler yükseldiğinde (düştüğünde) kredi notları düşmektedir (yükselmektedir). Kredi notu düşüşlerinden önceki 60 iş günü içerisinde KTT primlerinin 14 KTT primlerine ilişkin veriler Bloomberg’den alınmıştır. 15 İlk 20 ülke sıralamasında işlem hacmi ile yer alan ancak işlem sayısı açısından olmayan ülkeler; İrlanda, Almanya ve Avusturya. 5 Yıllık KTT Primlerindeki Değişim 1 Kademe Portekiz İrlanda İrlanda Yunanistan Yunanistan İspanya İspanya Macaristan Macaristan Arjantin Ukrayna Ukrayna Meksika Rusya 2 Kademe Portekiz İrlanda Ukrayna 3 Kademe Yunanistan Ortalama Kredi Notu Düşüşleri I II Kredi Notu Değişim Tarihi 20% -30% 24% 10% 67% 31% 119% 83% -12% 35% 21% 463% -14% -27% 14% 167% 105% 80% 37% 227% 21% 48% 12% 606% -8% 285% 21.01.2009 30.03.2009 24.08.2010 14.01.2009 16.12.2009 19.01.2009 28.04.2010 17.11.2008 30.03.2009 11.08.2008 12.06.2008 24.10.2008 14.12.2009 08.12.2008 173% 20% 19% 86% 53% 79% 27.04.2010 23.11.2010 25.02.2009 157% 95% 27.04.2010 64% 115% 43% Kredi Notu Yükselişleri I II 1 Kademe Brezilya Brezilya Türkiye Japonya Meksika Arjantin Ukrayna -13% -31% 15% -20% -19% 14% -18% -19% -18% -5% -22% 28% -5% -42% Ortalama -10% -12% I : 30 iş günü ; II : 60 iş günü Kredi Notu Değişim Tarihi 16.05.2007 30.04.2008 19.02.2010 23.04.2007 08.10.2007 13.09.2010 11.03.2010 değişim oranlarına bakıldığında; yalnızca Meksika devlet tahvilleri primlerinin bu dönemde düştüğü görülmektedir. Ortalama olarak KTT primleri, kredi notu düşüşlerinden önceki 30 iş gününde yüzde 64, 60 iş gününde yüzde 115 oranında artmaktadır. Kredi notu yükselişlerine gelindiğinde bu oranların yüzde 10 ve yüzde 12’ye düştüğü görülmekte ve yine iki değişken arasındaki ilişki ters yönlü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçlar daha önce yapılan çalışmalar ile uyumludur. KTT primlerindeki değişiklikler kredi derece düşüşlerini öngörebilmekte ancak derece yükselişlerini aynı güçle öngörememektedir. Buna ek olarak 2 ya da 3 kademe kredi notu düşüşlerinde KTT primlerindeki değişimlerin ikiye ya da üçe katlanmadığı görülmektedir. KTT Primlerinin Bilgilendirici Değerine İlişkin Ampirik Bir Test Değerlendirilen dönem içinde kredi notu yalnızca düşüş ve yalnızca yükseliş gösteren 1. ve 2. grup ülkeler için zaman ve kesitler arası tüm katsayıların sabit olduğu varsayımı altında toplu en küçük kareler yöntemi (pooled least squares) ile regresyon tahmini yapılarak KTT primlerinin kredi notu değişikliğini açıklayıcı katsayısının anlamlı olup olmadığına bakılmıştır. S&P tarafından verilen kredi notlarının AAA, 16; CCC+, 0 olacak şekilde rakamsal değerleri kullanılmış, hem bu serilerin hem de KTT primlerinin birim kökü bulunduğundan serilerin ilk farkları kullanılmıştır. İrlanda’nın 2008 yılı KTT primi verilerine ulaşılamadığı için ilk grup regresyonunda 2009-2010 günlük veriler kullanılmıştır. Bu dönemde kredi notunda değişiklik olmadığı için Rusya haricinde PIGS ülkeleri ve Macaristan çalışmaya dahil edilmiştir. Türkiye, Brezilya ve Japonya’dan oluşan 2’nci grup ülkeler için 2007-2010 dönemi regresyon tahmini yapılmıştır. Tahmin sonuçlarına göre 1’inci grup için KTT primlerinin kredi notunu açıklayıcı katsayısı istatistiki olarak anlamlı çıkarken 2’nci grup için bu sonuç alınamamıştır. Ancak, primler ve kredi notları arasındaki ilişki ilk grupta olduğu gibi 2’nci grup için de beklendiği üzere ters yönlü bulunmuştur. 64 65 Aşağıda yer alan grafiklerde son iki yılda çok sayıda kredi notu düşüşü yaşayan PIGS ülkelerinin KTT primleri ve kredi notları değişimlerine bakıldığında, KTT primlerinin 2007 yılı sonlarına doğru yükselmeye başlarken ülke kredi notlarının en erken 2009 yılında düşmeye başladığı görülmektedir. BBB+/Baa1 800 700 600 5 Yıllık KTT 2011 KBYR İrlanda 5Y Devlet T. KTT S&P Fitch Moody's A-/A3 A/A2 500 A+/A1 400 AA-/Aa3 300 AA/Aa2 200 AA+/Aa1 100 AAA/Aaa A 10 E 10 E 10 A 10 H 10 M 10 M 10 Ş 10 O 10 K 09 E 09 E 09 T 09 N 09 H 09 Yunanistan 5Y Devlet T. KTT 1050 BB+/Ba1 S&P Fitch 900 5 Yıllık KTT M 09 Ş 09 1200 BBB-/Baa3 Moody's 750 BBB/Baa2 600 BBB+/Baa1 450 A-/A3 300 A/A2 150 A+/A1 540 420 360 A 10 E 10 H 10 M 10 O 10 E 09 T 09 N 09 Ş 09 Portekiz S&P 5Y Devlet T. KTT Fitch Moody's 480 K 08 A 08 M 08 Ş 08 A 07 E 07 H 07 M 07 O 07 0 A-/A3 A/A2 300 A+/A1 240 AA-/Aa3 180 AA/Aa2 120 AA+/Aa1 60 AAA/Aaa A 10 E 10 H 10 M 10 O 10 E 09 T 09 N 09 O 09 K 08 A 08 M 08 Ş 08 A 07 E 07 H 07 M 07 0 O 07 5 Yıllık KTT BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT E 07 0 450 5Y Devlet T. KTT İspanya S&P 375 Fitch Moody's 5 Yıllık KTT 300 225 AA/Aa2 150 AA+/Aa1 AAA/Aaa 75 A 10 E 10 H 10 M 10 O 10 E 09 T 09 N 09 Ş 09 E 08 A 08 M 08 Ş 08 A 07 E 07 H 07 M 07 O 07 0 Aşağıda yer alan grafikte ise, çalışmaya dahil edilen 20 ülkenin devlet tahvillerinin 2010 yılının son altı ayındaki 5 yıllık KTT primlerinin ortalamaları ile 2010 sonu itibarıyla S&P tarafından verilen ülke kredi notları yatırım eşiği bakımından karşılaştırılmaktadır. Görüldüğü üzere, kredi notu yatırım yapılabilir seviyede olmayan ülkelerin KTT primleri önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip ülkelerin KTT primleri ise daha toplulaşmış bir şekilde dağılmaktadır. Grafiği 500 bp’den iki parçaya böldüğümüzde, sağ alt köşede yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip ülke yokken, sol üst köşede yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip olmayan ancak KTT primleri oldukça düşük düzeyde olan ülkelerin olduğu görülmektedir. KTT Primleri ve Kredi Notları Yatırım Yapılabilir Seviye Spekülatif Seviye 16 Arjantin 14 Ukrayna Filipinler 12 Venezuela Türkiye Yunanistan 10 Brezilya Macaristan Meksika 8 6 Kore 4 Japonya Rusya Portekiz İrlanda İtalya İspanya 2 0 İngiltere Almanya 0 Fransa Avusturya 200 400 600 5 Yıllık KTT Primi 800 1000 1200 66 BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT 2011 KBYR 67 Yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip olmayan ülkeler dikkate alındığında, kredi notları ile kıyaslandığında KTT piyasasında neden daha çok farklılaşma olduğu sorusunun cevaplanabilmesi için bu ülkelerin mali pozisyonları ve dış dengeleri gibi temel ekonomik göstergelerine bakılması ve bunların KDK’ler tarafından ne ölçüde iyi bir şekilde analiz edildiğinin sorgulanması yerinde olacaktır. SONUÇ Bu çalışmada, KTT piyasası ve bir piyasa göstergesi olarak KTT primlerinin ülke kredi notlarındaki değişiklikleri öngörmeye yönelik olarak bilgilendirici değeri, piyasada en büyük paya sahip 20 ülke devlet tahvillerine ilişkin veriler kullanılarak incelenmiştir. Bulgular, kredi derecelerindeki düşüşlerin KTT primlerindeki gelişmelerce öngörülebileceği, dolayısı ile KTT piyasasının piyasa katılımcıları için bir bilgi kaynağı olduğu savını destekler niteliktedir. Ancak KTT piyasasının söz konusu bilgilendirici özelliği kredi notu yükselişlerinde belirgin bir şekilde ortaya çıkmamaktadır. Bunun nedeninin çalışma dönemi içinde kredi notu yükselişlerinin çok az sayıda olması olduğu değerlendirilmektedir. KTT primlerinin piyasa katılımcılarının kredibilitesini yansıtan önemli bir gösterge olduğu düşünülmektedir. Ancak, söz konusu piyasanın küresel finansal sistemin yararına çalışabilmesinin, düzenlemelerin iyileştirilmesine ve şeffaflığın artırılmasına bağlı olduğu değerlendirilmektedir. Kaynakça 1 Ateş, G. (2004), “Gelişmekte Olan Piyasalarda Kredi Temerrüt Swapları”, Active Finans, Ocak - Şubat 2004. 2 Blommestein H. J., Guzzo V., Holland A., Yibin Mu (2010) “Debt Markets: Policy Challenges in the Post-Crisis Landscape” OECD Journal: Financial Market Trends Volume 2010-Issue 1 3 Boone L., Fransolet L. Willemann S. (2010) “Euro Public Debt and the Markets: Sovereign Fundamentals and CDS market dynamics”, Financial Stability Review, No:14, Banque de France. 4 DTCC, Trade Information Warehouse, h ttp://www.dtcc.com/products/ derivserv/data/index.php 5 Hakenes H., Schnabel I (2009) “The Regulation of Credit Derivative Markets,” M acroeconomic Stability and Financial Regulation: Key Issues for the G20, CEPR, London 6 Hull J., Predescu M., White A. (2004), “The Relationship Between Credit Default Swap Spreads, Bond Yields, and Credit Rating Announcements”, University of Toronto. 7 IMF, Global Financial Stability Report (2010a), Nisan 2010. 8 IMF, Global Financial Stability Report (2010b), Ekim 2010. 9 Index Universe (2010), “Rating Differences Highlight Eurozone Risk”, www.indexuniverse.eu 10 ISDA Market Survey 2010 11 Junnosuke, S., Takahashi, K., (2010), “Sovereign Credit Default Swaps: Market Developments and Factors behind Price Changes”, Bank of Japan Review 2010-E-2, Nisan 2010 12 Shen, C., Huang, A., (2010), “Sovereign Credit Default Swaps vs. Credit Ratings: Evidence from Error Correction Model”, National Taiwan University, Yuan Ze University, Preliminary Draft: Eylül, 2010 13 Wehinger G. (2010), “Sovereign Debt Challenges for Banking Systems and Bond Markets”, OECD Journal: Financial Market Trends Volume 2010-Issue 2. 14 www.fitchratings.com/index_fitchratings.cfm 15 www.moodys.com/ 16 www.standardandpoors.com/ratingsdirect. 68 YATIRIMCILAR İÇİN BİLGİLER KREDİ TEMERRÜT TAKASI (KTT) 2011 KBYR 69 YATIRIMCILAR İÇİN BİLGİLER DEVLET BORÇLANMA SENETLERİ 1. Devlet İç Borçlanma Senetleri Kuponsuz (İskontolu) Senetler: Kuponsuz (İskontolu) senetler Hazine Müsteşarlığı tarafından mevcut durumda en kısa 6 ay en uzun ise 22 ay vadeli ihraç edilmekle birlikte gerek görülmesi durumunda daha kısa veya daha uzun vadeli olarak da ihraç edilebilecektir. Söz konusu senetlerin faiz ödemeleri anapara ödemesi ile birlikte vade tarihinde yapılmaktadır. Ayrıca, senedin faizi sabit olup ihraç tarihinde yatırımcıya ne tutarda ödeme yapılacağı belli olmaktadır. Anılan senetlerden 22 ay vadeli olan tahvil “Gösterge Tahvil”, faizi de gösterge faiz olarak adlandırılmaktır. Söz konusu senet ikincil piyasada en fazla işlem gören senettir. Gösterge tahvil ölçüt borçlanma stratejisi çerçevesinde; Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının her birinde ihraç edilmekte ve piyasa koşulları ile Hazine borçlanma ihtiyacı doğrultusunda ilk ihraç tarihini izleyen iki ay boyunca yeniden ihraç edilebilmektedir. Kuponlu Senetler: Hazine Müsteşarlığı tarafından sabit kuponlu, değişken kuponlu ve endeksli senetler ihraç edilmektedir. Sabit Kuponlu Senetler: Yatırımcıya önceden belirlenmiş kupon dönemleri sonunda sabit bir getiri sağlayan senetledir. Müsteşarlıkça; 3 yıl vadeli - 3 ayda bir kupon ödemeli, 5 yıl vadeli - 6 ay kupon ödemeli ve 10 yıl vadeli - 6 ayda bir kupon ödemeli olarak ihraç edilmektedir. 2011 yılı borçlanma stratejisinde ilan edildiği üzere 3 yıl vadeli senetlerin her ay ihraç edilmesi planlanmaktadır. 5 yıl vadeli sabit kuponlu senetlerin ise Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında ihracı öngörülmektedir. Değişken Kuponlu Senetler: a. Değişken Kuponlu (İhalelere Endeksli) Senetler: Kupon dönemi 3 ve 6 ay, vadesi ise 7 yıl olarak ihraç edilen değişken kuponlu senetlerin kupon ödemelerinde, kupon vade başlangıç tarihinden önceki üç ya da altı ay içinde gerçekleştirilmiş olan TL cinsi kuponsuz Devlet iç borçlanma senedi ihalelerinde oluşan ağırlıklı ortalama faizler esas alınmaktadır. b. Tüketici Fiyatlarına Endeksli Senetler: 2007 yılından itibaren 5 yıl, 2010 yılı Nisan ayından itibaren ise 5, 10 yıl vadeli ve 6 ayda bir kupon ödemeli olarak ihraç edilen tüketici fiyatlarına endeksli senetler yatırımcıya kupon ödemelerinde reel getiri garantisi sunmaktadır. Söz konusu tahviller enflasyondaki değişmelere karşı öngörülebilir net getiri sağlamaktadır. Tüketici Fiyatlarına Endeksli Devlet Tahvilleri yatırımcı kılavuzuna www. hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir. 70 2011 KBYR 71 c. Gelire Endeksli Senetler: 2009 yılında, Devlet iç borçlanma senetlerinin yatırımcı tabanının genişletilmesi ve finansman araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsündeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Devlet Malzeme Ofisi, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden bütçeye aktarılan Hasılat Paylarına endekslenen Gelire Endeksli Senetler (GES) ihraç edilmeye başlanmıştır. 2011 yılında Şubat ve Ağustos aylarında GES ihraçları gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Senetler, her bir kupon döneminde asgari gelir payı getiri garantili ve azami gelir payı getiri limitini haizdir. İhraç edilen senetlere ilişkin yatırımcı kılavuzuna www.hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir. DEVLET İÇ BORÇLANMA SENETLERİ 2.Uluslararası Tahviller Hazine Müsteşarlığı 1988 yılından bu yana bütçe finansmanı amacıyla uluslararası sermaye piyasalarında tahvil ihraç etmektedir. İhraç süreci; para birimi, vade ve aracı bankalara karar verilmesi ve bunların kamuoyuna duyurulması ile başlamaktadır. Tahvillerin satışına bir çok ülkede faaliyet gösteren uluslararası bankalar aracılık etmektedir. Yatırımcı talepleri söz konusu bankalar aracılığıyla toplanmakta ve talep toplama sonrası yapılan değerlendirmede ihracın fiyatlaması ve yatırımcılara tahsisatı gerçekleştirilmektedir. Halihazırda, Hazine Müsteşarlığı tarafından ihraç edilmiş 19’u Dolar cinsi, 6’s Avro cinsi ve 1 tanesi Yen cinsi olmak üzere 26 adet Türkiye Cumhuriyeti tahvili uluslararası piyasalarda işlem görmektedir. Uluslararası tahvillerin bir türü olan “Eurobond”lar ihraç edildiği ülkenin düzenlemeleri kapsamında ve o ülkenin para birimi dışında yabancı bir para birimi cinsinden ihraç edilen tahvillerdir. “Eurobond”lar ihraç edildikleri para birimine bağlı olarak adlandırılmaktadır. (Örneğin, ABD Dolar cinsinden tahviller için EuroDolar, Japon Yeni cinsinden tahviller için EuroYen). Bu tahvilleri bir ülkenin iç piyasasında satabilmek için belirli kayıt işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Uluslararası tahvillerin diğer bir türü, yabancı tahvil olarak adlandırılan ve ihraç edildiği ülkenin düzenlemeleri çerçevesinde, o ülkenin para biriminde ve o ülkenin iç piyasasında, o ülkede yerleşik olmayan bir borçlanıcının ihraç ettiği tahvillerdir. Bu tür tahvillerin genellikle ihraç edildiği ülkeye özgü özel isimleri bulunmaktadır. Örneğin, Japonya’nın düzenlemeleri çerçevesinde Japonya’da ihraç edilen Yen cinsinden tahviller Samurai, İngiltere’de ihraç edilen Sterlin cinsinden tahviller Bulldog, ABD’de ihraç edilen Dolar cinsinden tahviller Yankee olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası tahviller genel olarak sabit faizli, orta ve uzun vadeli, vade sonunda anapara ödemesini tek seferde gerçekleştiren, hamiline yazılı kaydi menkul kıymetler olarak ihraç edilmektedir. Tahvillerin kupon ödeme frekansları ihraç edildiği piyasa standartlarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Müsteşarlığımız tarafından ABD Doları cinsinden ihraç edilen tahviller 6 ayda bir kupon ödemesi gerçekleştirirken, Avro cinsinden ihraç edilen tahviller ise yılda bir defa kupon ödemesi yapmaktadır. Uluslararası tahvillerin temel özelliği, aynı anda bir çok ülkede, geniş bir yatırımcı grubu hedef alınarak satışa sunulmalarıdır. Bu tahvillerin yabancı kanunlara tâbi olmaları ve Euroclear, Clearstream ve DTC gibi uluslararası takas kuruluşları aracılığıyla takas ve ödeme işlemlerinde kullanılabilmesi, bu tür tahvilleri yatırımcılar açısından cazip kılmaktadır. Uluslararası tahvillerin ikincil piyasalardaki alış satışlarının önemli bir kısmı tezgah üstü piyasalarda (over the counter market) yapılmaktadır. Buna karşın, yerel mevzuatları gereği borsa dışı bir menkul kıymeti alamayan kurumsal yatırımcılar için bu tahviller borsalara kote ettirilmektedir. 72 DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI 73 I. TANIMLAR: 2011 KBYR Devlet İç Borçlanma Senedi: Hazine Müsteşarlığı tarafından yurt içinde ihraç edilen borçlanma senetleridir. Devlet Tahvili: İhraç edildiği tarih itibarıyla bir yıl (364 gün) ve daha uzun vadeli Devlet iç borçlanma senetleridir. Hazine Bonosu: İhraç edildiği tarih itibarıyla vadeleri bir yıldan kısa olan (364 güne kadar) Devlet iç borçlanma senetleridir. İhale Sonrası Teklif: DİBS ihaleleri sonrasında, ihale sistemine göre ihalede oluşan veya ortalama fiyattan, belirli limitler dahilinde alım teklifidir. Mevcut durumda yalnız Piyasa Yapıcılar ile ihale sonrası teklif verebilmektedir. İhale Tarihi: İhalenin düzenlendiği gündür. DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI İtfa Tarihi: Senedin ödemesinin yapıldığı gündür. Şayet ödeme günü haftasonu ya da resmi tatile denk gelirse ödeme takip eden ilk işgünü yapılır. Kirli Fiyat: Senedin işlemiş faizini de içeren fiyattır. Kuponlu Senetler: Yatırımcısına belirli dönemlerde nakit akımı (faiz ödemesi) sağlayan senetlerdir. Kuponsuz (İskontolu) Senetler: Yatırımcısına vade sonunda anapara ve faiz ödemesinde bulunan senetlerdir. Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senetleri: İlgili yıl bütçe kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde ihraç edilmiş olan ve karşılığında herhangi bir nakit girişi sağlamayan DİBS’lerdir. Piyasa Yapıcı: Devlet iç borçlanma senetleri ihalelerinde ve söz konusu senetlerin ikincil piyasa işlemlerinde etkinliğin artırılması amacıyla önceden belirlenen kriterlere göre seçilmiş bankalardır. Rekabetçi Olmayan Teklif: DİBS ihalesinden önce, ihale sistemine göre ihalede oluşan fiyat veya ortalama fiyattan alım teklifidir. Mevcut durumda Piyasa Yapıcılar ile kamu kurumları rekabetçi olmayan teklif verebilmektedir. Takas Fiyatı: İkincil piyasa işlemlerinde takas tutarının hesaplanmasında kullanılan fiyat olup enflasyona endeksli devlet tahvilleri için enflasyon katkısı dikkate alınarak hesaplanır. Takas fiyatı diğer menkul kıymetler için kirli fiyata eşittir. Temiz Fiyat: Senedin işlemiş faizini içermeyen fiyattır. Valör Tarihi: İhaleyi kazanan gerçek ve tüzel kişilerin Hazine’nin TCMB nezdindeki hesabına ödeme yapmakla yükümlü oldukları gündür. Ayrıca, bu tarih faizin işlemeye başladığı gündür. II. İHALE SÜRECİNE İLİŞKİN ESASLAR: 1. İhalenin Duyurulması ve Genel Bilgiler: • İhalesi yapılacak senede ilişkin detaylı bilgiler en az 1 işgünü öncesinden Hazine internet sitesinden kamuoyuna duyurulur. Söz konusu duyurulara www.hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir. • Hazine ihraçlarında 1 yıl, 364 gün olarak dikkate alınır. Senetler ikincil piyasada 365 gün üzerinden işlem görmeye başlarlar. • TCMB, Hazine’nin mali ajanı olup ihaleye ilişkin yürütülen tüm işlemler Hazine adına TCMB aracılığıyla yerine getirilir. 2. Teklif Verme : • Hazine tarafından düzenlenen DİBS ihaleleri tüm gerçek ve tüzel kişilere açık olup ihalelere TCMB şubelerinden doğrudan olabildiği gibi banka ve aracı kurumlar aracılığıyla da katılım mümkündür. Bankalar EFT, aracı kurumlar TETS ve faks , sigorta şirketleri ise faks aracılığıyla teklifte bulunabilirler. İhalelere TCMB şubelerinden katılacak gerçek kişiler T.C. Kimlik numaralarını ibraz ederler. • DİBS ihalelerine rekabetçi ve rekabetçi olmayan teklifler iletilir. Mevcut uygulamada, Rekabetçi Olmayan Teklifler sadece kamu kurumları ve Piyasa Yapıcı Bankalar tarafından verilebilir. Değişim ve Geri Alım ihalelerine sadece Piyasa Yapıcı Bankalar katılabilir. İhale sonrası satış teklifini de yalnızca Piyasa Yapıcı Bankalar verebilirler. • İhale katılımcı sayısında bir sınırlama yoktur. • İhale katılımcıları, saat 12.00’dan önce olacak şekilde, ihaleye fiyat ve (nominal) miktar tekliflerinde bulunurlar. • Verilen teklifler katılımcı için kesindir. Her katılımcı verdiği tekliflerle ihale sonuçlanıncaya kadar bağlı kalır. “Tek fiyat” ihale sisteminde, ihalenin kesildiği noktadaki fiyat ihaleyi kazanan tüm katılımcılara uygulanır. “Çoklu fiyat” ihale sisteminde ise ihalenin kesildiği noktaya kadar her bir katılımcı kendi teklif koşulları ile bağlı kalır. • Her bir katılımcı istediği sayıda teklif verebilir. Gerçek ve tüzel kişiler, TL cinsi ihalelerde aynı fiyatlardan nominal olarak en düşük 1.000 TL en yüksek 500 milyon TL ve 1 TL’nin katları şeklinde teklif verebilirler. Ayrıca, aynı fiyattan verilen teklif tutarlarının toplamı 500 milyon TL’yi geçemez. • Gerçek ve tüzel kişiler, ABD Doları cinsi ihalelerde aynı fiyatlardan nominal olarak en düşük 10.000 ABD Doları, en yüksek 100 milyon ABD Doları tutarında; Avro cinsi ihalelerde en düşük 10.000 Avro, en yüksek 100 milyon Avro tutarında ve 10.000 ABD Doları veya Avro’nun katları şeklinde teklif verebilirler. Ayrıca, aynı fiyattan verilen teklif tutarlarının toplamı 100 milyon ABD Doları veya Avro’yu geçemez. 74 TL cinsi ve dövize endeksli ihraçlarda ihaleyi kazanamayan yatırımcının yatırdığı teminat kendisine ihale günü teslim edilirken; ihaleyi kazanan yatırımcı teminat olarak yatırdığı miktarın üzerine valör günü ekleme yaparak, yatırması gereken tutarın tamamını ilgili hesaba yatırır. Döviz cinsi ihalelere TCMB şubeleri aracılığıyla katılacak gerçek ve tüzel kişiler, verecekleri ABD Doları veya Avro cinsinden nominal teklifin yüzde 1’i tutarında efektifi ya da bu tutarın ihale günü için geçerli TCMB tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan gösterge niteliğindeki döviz alış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığını teminat olarak yatıracaklardır. İhaleyi kazanamayan tekliflere ait TL, ABD Doları veya Avro efektif teminat tutarları ihale günü iade edilecektir. İhaleyi kazanan tekliflere ait TL teminat tutarları valör günü ihale bedelinin tamamı ödendikten sonra katılımcıya iade edilecektir. İhaleyi kazanan tekliflere ait ABD Doları ya da Avro efektif teminat tutarları ise ihale bedelinin tamamından düşülecek ve katılımcı valör günü bu şekilde hesaplanan fark bedelini yatıracaktır. DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI 2011 KBYR 75 • İhalelere teklif verme süreci, katılımcının ilettiği tüm tekliflerin toplamı üzerinden hesaplanan yüzde 1’lik teminatı TCMB hesaplarına yatırmasıyla sonuçlanır. • Katılımcıya verdiği teklif(ler)e ilişkin dökümle birlikte ihaleyi kazanıp kazanmadığını öğrenebilmesi için (özellikle gerçek kişilere) bir telefon numarası da verilir. • İhale katılımcılarının, ihalesi yapılan DİBS ile ilgili damga veya pul parası türünden yerine getirmeleri gereken herhangi bir yükümlülükleri yoktur. 3. İhale Sonucunun Duyurulması : • İhale sonuçlandırıldığında TCMB aracılığıyla duyurulur. Ayrıca, ihaleye ilişkin tüm işlemler tamamlanınca da Hazine internet sayfasında ilgili veriler açıklanır. Ayrıca, ihale sonuçlarına ilişkin bilgiler Reuters CBTI, CBTH ve CBTK sayfalarında yer almaktadır. 4. İhale Sonrası Süreç : • İhaleyi kazandığı halde, yükümlülüğünü yerine getirmeyen katılımcıların teminatları Hazine’ye irat kaydedilir. Teminatı Hazine’ye irat kaydedilen yatırımcı en az 4 ihaleye yüzde 20 teminatla katılmak zorundadır. Yüzde 20 teminatla ihaleye giren katılımcı, kazandığı ihalenin ardından teminatın üzerine yatırması gereken tutarı yatırmadığı takdirde, sonraki ihalelere yüzde 100 teminatla katılmak zorundadır. Yükseltilmiş teminatla en az 4 ihaleye katılımın ardından Hazine’nin uygun görüşü ile ihalelere katılım tekrar yüzde 1’lik teminat oranı üzerinden gerçekleşir. • İhale sonuçlandıktan sonra banka ve aracı kurumlar üzerinden alım satım yapılırsa ikincil piyasa koşulları geçerlidir. Senetler bu noktada çok sayıda alıcı ve satıcı arasında gerçekleşen işlemlere konu olmaktadır. Hazine ise birincil piyasada alıcılara doğrudan ihraçta bulunur. 5. İtfa : • Senetlerin anapara ve kupon ödemeleri, TCMB şubeleri ile T.C. Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla gerçekleştirilir. PIYASA YAPICILIĞI SISTEMI Piyasa Yapıcılığı Sistemi; bir grup profesyonel aracıya (Piyasa Yapıcı) kamu borçlanma senetleri birincil ve ikincil piyasasında resmi olarak sağlanan belli haklar ve yerine getirmeleri gereken belli yükümlülükler ile ikincil piyasada likiditeyi arttırıcı ve volatiliteyi azaltıcı faaliyetlerde bulunarak, borç çevirme (rollover) riskinin azaltılması, yatırımcı tabanının geliştirilmesi, şeffaf, rekabetçi ve daha organize bir piyasa oluşturulması amaçları ile kurulan bir sistemdir. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun uyarınca ülkemizde sadece bankalar Piyasa Yapıcı olabilmektedir. Piyasa Yapıcı seçilebilmek için aday olan bankaların, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen “Piyasa Yapıcılığı Yeterlilik Kriterleri”ni sağlamaları gerekmektedir. Piyasa Yapıcılığı Sistemine ilişkin sözleşme detayları zaman içerisinde piyasa koşullarına bağlı olarak yenilenmekte olup 2010-2011 Piyasa Yapılıcılığı döneminde sözleşmenin içeriğinde kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Bu çerçevede, 2002 yılından itibaren 1 Eylül tarihinde başlayıp bir sonraki senenin 31 Ağustosu’nda biten sözleşme dönemi, takvim yılı ile Piyasa Yapıcılığı döneminin uyumlaştırılması amacıyla, 2010-2011 dönemi için 16 ay (1 Eylül 2010- 31 Aralık 2011) olarak belirlenmiştir. Bu sayede, 2010 -2011 dönemini takip eden dönemlerde Piyasa Yapıcı bankalarla yıllık olarak imzalanacak sözleşmeler, takvim yılı ile uyumlu olarak 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasındaki dönemi kapsayacaktır. Bununla birlikte, 2010-2011 Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi’nde, Piyasa Yapıcıların birincil piyasadan alım yükümlülüklerinin hesaplanma yöntemi de değiştirilmiştir. Eski düzenlemeye göre Piyasa Yapıcıların aylık ve üç aylık alım yükümlülükleri ihale yoluyla ihracı programlanan veya ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının sırasıyla yüzde3’ü ve yüzde5’i olarak tanımlanmışken, yeni düzenlemeye göre aylık alım yükümlülüğünün hesaplanmasında ihale yoluyla ihracı programlanan veya ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının 0,36 ile, üç aylık alım yükümlülüğünün hesaplanmasında ise 0,6 ile çarpılması ve piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile bulunan tutar yükümlülüğe esas teşkil edecektir. Ayrıca, Piyasa Yapıcı bankaların aylık alım yükümlülükleri hesaplanırken aldıkları senetlerin vadesine göre ağırlıklandırılmasında kullanılan ihraç vade dönemleri, iç borçlanmanın vadesinin uzaması da göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmiş ve yeni katsayılar belirlenmiştir. Bu değişikliklere ilaveten, Piyasa Yapıcı bankaların ikincil piyasa yükümlülükleri kapsamında kotasyon vermekle yükümlü oldukları ölçüt senet sayısı arttırılmış ve ölçüt senet sepeti çeşitlendirilmiştir. Ayrıca, kotasyon yenileme süresi 2 dakikadan 5 dakikaya çıkarılmıştır. 76 PİYASA YAPICILIĞI SİSTEMİ 2011 KBYR 77 “Piyasa Yapıcılığı Yeterlilik Kriterleri” ile Piyasa Yapıcılara sağlanan haklar ve Piyasa Yapıcıların yükümlülüklerini içeren “2010-2011 Dönemi Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi”ne www.hazine.gov.tr adresi altında Kamu Finansmanı bölümündeki Piyasa Yapıcılığı Sistemi başlığından ulaşılabilmektedir 2010-2011 Piyasa Yapıcılığı döneminde Piyasa Yapıcı olan 12 banka şunlardır: Akbank T.A.Ş Deutsche Bank A.Ş. Finansbank A.Ş. HSBC Bank A.Ş. ING Bank A.Ş. T. Ekonomi Bankası A.Ş. T. Garanti Bankası A.Ş. T. İş Bankası A.Ş. T. Vakıflar Bankası T.A.O. T. Halk Bankası A.Ş. TC. Ziraat Bankası A.Ş. Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. HAZİNECE İHRAÇ EDİLEN SENETLERİN VERGİLENDİRİLMESİ16 Gelir Vergisi Kanununa 5281 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle eklenen Geçici 67 nci madde uyarınca 01/01/2006 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinden (DİBS) elde edilen faiz gelirleri ile bunların alım-satım kazançları üzerinden yapılmakta olan tevkifat oranı 01.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca: • Sermaye şirketleri (yatırım fonları dâhil) için yüzde 0, • Diğer mükellefler (gerçek kişiler ve diğer kurumlar) için ise yüzde 10 olarak uygulanmaktadır. Yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetlerden (Eurobond) elde edilen faiz gelirleri ve alım satım kazançları ihraç tarihi ne olursa olsun Geçici 67 nci madde kapsamında tevkifat uygulaması dışındadır. Tam mükelleflerce faiz gelirleri, bir önceki yıla ilişkin beyan haddinin aşılması durumunda, alım-satım kazancı ise maliyet bedeli endekslemesi ve istisna uygulaması sonucu kalan tutar üzerinden beyan edilmektedir. Dar mükellefler içinse, Eurobondlardan elde edilen gelirler beyannameye tabi değildir. 16 DİBS’lerin vergilendirilmesine ilişkin bilgiler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yayımlanan “G.V.K. Geçici 67 nci Madde Uygulaması İle İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi (2010)”nden hazırlanmıştır. 78 YATIRIMCI İLİŞKİLERİ OFİSİ 2011 KBYR 79 YATIRIMCI İLİŞKİLERI OFİSİ Yatırımcı İlişkileri Ofisi, ülkemizin yabancı portföy yatırımcılarıyla ilişkilerini geliştirme çalışmalarının bir parçası olarak Hazine Müsteşarlığı bünyesinde 2005 yılı Ağustos ayında faaliyete başlamıştır. Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin temel amacı, yatırımcıların ülkemiz ekonomisine ilişkin güvenilir bilgilere ilk elden ve zamanında ulaşmalarını sağlamaktır. Bu çerçevede sürekli güncellenen bir internet sayfası bulunmaktadır. Bu sayfada, ülke ekonomisine ilişkin yayımlanan en güncel istatistikler, önemli politika kararlarına ilişkin ayrıntılar, Hazine yöneticileri tarafından yapılan önemli sunum ve konuşmalar yer almaktadır. İnternet sayfasına ilave olarak, Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin veri tabanında kayıtlı olan yatırımcılara ekonomik istatistiklere ilişkin düzenli bilgi notları gönderilmekte ve yine e-posta ya da telefon vasıtasıyla Ofise iletilen yatırımcı soruları cevaplandırılmaktadır. Yatırımcı İlişkileri Ofisi, ülkemize yatırım yapmış ya da yapmak isteyen portföy yatırımcılarının her türlü sorusuna cevap vermektedir. Bu kapsamda Ofis, yatırımcılar ile kamu kurumları arasında koordinasyon işlevi de görmektedir. Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin diğer bir faaliyeti, gerek yurt içinde, gerekse Avrupa, Asya ülkeleri ve ABD’de yatırımcı toplantıları düzenleyerek yatırımcıları Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası gibi kuruluşların üst düzey yöneticileri ile bir araya getirmek ve ülkemiz ekonomisi hakkında bilgilendirmektir. Yatırımcı ilişkilerinin geliştirilmesi faaliyetleri, daha sağlıklı finansal piyasalar oluşturulmasının temel şartlarındandır. Bu çerçevede Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), sermaye piyasalarında aktif olan 38 gelişmekte olan ülkenin yatırımcı ilişkileri programını, yayımladığı bir raporla periyodik olarak değerlendirmektedir. Bu değerlendirmede kullanılan kriterler arasında, ülkelerdeki yatırımcı ilişkileri faaliyetlerinin kurumsallaşma boyutu, başlıca kamu kurumlarının İngilizce internet sayfalarının varlığı, yatırımcıların internet sayfaları vasıtasıyla ilgili ülkenin elektronik posta dağıtım listesine üye olabilmeleri, ülke tarafından yayımlanan ekonomik verilerin standartlara uygunluğu, geriye dönük bilgilere ulaşabilme, yatırımcılarla ikili toplantılar ve telekonferans görüşmeler düzenlenmesi, yatırımcı görüş ve geri bildirimlerinin ekonomi politikalarına yansıtılması, yatırımcıların üst düzey yöneticilere ulaşabilmesi gibi kriterler bulunmaktadır. Son sayısı 2009 Ekim ayında yayımlanan söz konusu raporda, ülkemiz Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin ilgili 20 kriterin 19’unu yerine getirdiği onaylanarak değerlendirme notumuz 37 (maksimum 38 puan) olarak açıklanmıştır. Bu sonuçla Türkiye Yatırımcı İlişkileri Ofisi, 38 ülke içerisinde Brezilya’nın ardından ikinci sırada yer almaktadır. Ülkelerin yatırımcı ilişkileri performanslarına ilişkin sıralama aşağıda yer almaktadır. Ülkemiz Yatırımcı İlişkileri Ofisinin IIF tarafından belirlenen kriterlerin tümünü karşılaması için gereken çalışmalar devam etmektedir. Veri Şeffaflığı ve Yatırımcı İlişkileri Sıralaması (IIF – Ekim 2010) 38 36 34 32 30 28 26 24 22 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 Çin Gabon Zambiya Tunus Tanzanya Nijerya Gana Belize Rusya Vietnam Kenya Venezuela Ukrayna Hırvatistan Kosta Rika Fas Uruguay Mısır Romanya Lübnan Malezya Tayland Bulgaristan Pakistan Kolombiya Macaristan G. Afrika Dominik C. Polonya Endonezya Filipinler Kore Meksika Şili Peru Türkiye Brezilya 0 Not: Yerine getirdiğimiz kriter sayısı 2006 yılında yayımlanan raporda 17 olarak tespit edilmiş, atılan ilave adımlar sonrasında bu rakam 2008 yılında 19’a yükselmiştir. Yatırımcı İlişkileri Ofisi internet sayfasına http://www.hazine.gov.tr/iro.htm adresinden ulaşılabilmektedir. Yatırımcı İlişkileri Ofisi elektronik posta dağıtım listesine ise http://193.25.125.6/subscription/deisubscription.aspx adresinden üye olunabilmektedir. İÇ BORÇLANMA SENETLERİ İHALELERİNE KATILIM ESASLARI 2011 KBYR 80 81 ÖZET İSTATİSTİKLER ÖZET İSTATİSTİKLER MERKEZİ YÖNETİM BORÇ STOKU DÖVİZ - FAİZ YAPISI 2007 2008 TOPLAM BORÇ STOKU Milyar TL Milyar USD 2010 Milyar TL Milyar USD % 2011 Mart Milyar TL Milyar USD % Milyar TL Milyar USD % 286,3 100 380,3 251,5 100 441,5 293,2 100 473,5 306,3 100 485,9 313,9 100 Sabit 186,0 159,7 55,8 216,7 143,3 57,0 235,9 156,7 53,4 265,2 171,6 56,0 278,4 179,8 57,3 Değişken 147,5 126,6 44,2 163,6 108,2 43,0 205,6 136,5 46,6 208,3 134,7 44,0 207,6 134,1 42,7 229,2 196,8 68,7 251,8 166,5 66,2 312,8 207,8 70,9 347,3 224,7 73,3 354,4 228,9 72,9 Sabit 117,0 100,4 35,1 126,3 83,5 33,2 144,9 96,2 32,8 170,3 110,2 36,0 178,3 115,2 36,7 Değişken 112,2 96,3 33,6 125,6 83,0 33,0 167,9 111,5 38,0 177,0 114,5 37,4 176,1 113,7 36,2 104,3 89,6 31,3 128,5 85,0 33,8 128,7 85,5 29,1 126,2 81,6 26,7 131,5 85,0 27,1 103,1 88,5 30,9 127,7 84,5 33,6 128,7 85,5 29,1 126,2 81,6 26,7 131,5 85,0 27,1 Sabit 69,0 59,3 20,7 90,5 59,8 23,8 91,1 60,5 20,6 94,9 61,4 20 100,1 64,6 20,6 Değişken 34,1 29,3 10,2 37,3 24,6 9,8 37,6 25,0 8,5 31,3 20,2 6,6 31,5 20,3 6,5 1,2 1,0 0,4 0,8 0,5 0,2 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1,2 1,0 0,4 0,8 0,5 0,2 0 0 0 0 0 0 0 0 0 Toplam İç Borç Stoku 255,3 219,2 100 274,8 181,7 100 330 219,2 100 352,8 228,2 100 359,9 232,4 100 Toplam Sabit 128,1 110 50,2 140,6 93,0 51,2 155,1 103,0 47,0 175,7 113,7 49,8 183,7 118,7 51,1 Toplam Değişken 127,2 109,2 49,8 134,2 88,7 48,8 174,9 116,2 53,0 177,1 114,6 50,2 176,2 113,8 48,9 TL Cinsinden 229,2 196,8 89,8 251,8 166,5 91,6 312,8 207,8 94,8 347,3 224,7 98,4 354,4 228,9 98,5 Sabit 117,0 100,4 45,8 126,3 83,5 45,9 144,9 96,2 43,9 170,3 110,2 48,3 178,3 115,2 49,5 Değişken 112,2 96,3 43,9 125,6 83,0 45,7 167,9 111,5 50,9 177,0 114,5 50,2 176,1 113,7 48,9 22,5 19,3 8,8 21,7 14,3 7,9 37,7 25,0 11,4 53,0 34,3 15,0 58,3 37,7 16,2 TL Cinsinden Döviz Döviz Cinsinden Değişken - TÜFE’ye endeksli (3) Döviz Cinsinden 24,9 21,4 9,8 22,2 14,7 8,1 17,2 11,4 5,2 5,5 3,6 1,6 5,5 3,6 1,5 Sabit 11,2 9,6 4,4 14,3 9,5 5,2 10,2 6,8 3,1 5,4 3,5 1,5 5,4 3,5 1,5 Değişken 13,8 11,8 5,4 7,9 5,2 2,9 7,0 4,6 2,1 0,1 0 0 0,1 0 0 Dövize Endeksli 1,2 1,0 0,5 0,8 0,5 0,3 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1,2 1,0 0,5 0,8 0,5 0,3 0 0 0 0 0 0 0 0 0 66,9 57,4 26,2 65,8 43,5 23,9 60,9 40,5 18,5 51,4 33,2 14,6 53,7 34,7 14,9 Sabit Değişken Kamu TL Cinsinden İÇ BORÇ STOKU % 333,5 Sabit 62,5 53,7 24,5 61,0 40,3 22,2 57,2 38,0 17,3 49,5 32,0 14,0 51,8 33,5 14,4 Sabit 16,6 14,3 6,5 19,6 12,9 7,1 18,8 12,5 5,7 20,1 13,0 5,7 22,5 14,5 6,3 Değişken 45,9 39,4 18,0 41,4 27,4 15,1 38,4 25,5 11,6 29,4 19,0 8,3 29,3 18,9 8,1 17,8 15,3 7,0 14,8 9,8 5,4 10,8 7,2 3,3 6,8 4,4 1,9 7,7 5,0 2,1 - TÜFE’ye endeksli Döviz Cinsinden 3,1 2,7 1,2 4,0 2,7 1,5 3,7 2,5 1,1 1,9 1,2 0,5 1,9 1,2 0,5 Sabit 2,7 2,4 1,1 3,8 2,5 1,4 3,6 2,4 1,1 1,9 1,2 0,5 1,9 1,2 0,5 Değişken 0,4 0,3 0,2 0,2 0,1 0,1 0,2 0,1 0 0 0 0 0 0 0 Dövize Endeksli 1,2 1,0 0,5 0,8 0,5 0,3 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1,2 1,0 0,5 0,8 0,5 0,3 0 0 0 0 0 0 0 0 0 Piyasa 188,4 161,8 73,8 209,1 138,3 76,1 269,1 178,7 81,5 301,4 195,0 85,4 306,2 197,8 85,1 TL Cinsinden 166,6 143,1 65,3 190,9 126,2 69,4 255,7 169,8 77,5 297,8 192,6 84,4 302,6 195,4 84,1 100,4 86,2 39,3 106,7 70,6 38,8 126,1 83,8 38,2 150,2 97,2 42,6 155,8 100,6 43,3 66,3 56,9 26,0 84,2 55,6 30,6 129,6 86,0 39,3 147,6 95,5 41,8 146,8 94,8 40,8 4,7 4,0 1,8 6,9 4,6 2,5 26,9 17,8 8,1 46,3 29,9 13,1 50,6 32,7 14,1 21,8 18,7 8,5 18,2 12,0 6,6 13,4 8,9 4,1 3,6 2,4 1,0 3,6 2,4 1,0 Sabit Değişken Sabit Değişken - TÜFE’ye endeksli Döviz Cinsinden Sabit DIŞ BORÇ STOKU 2009 Milyar TL Milyar USD GENEL TOPLAM Dövize Endeksli MERKEZİ YÖNETİM BORÇ STOKUNUN DÖVİZ KOMPOZİSYONU % (1) (2) 8,4 7,2 3,3 10,5 6,9 3,8 6,6 4,4 2,0 3,6 2,3 1,0 3,6 2,3 1,0 Değişken 13,4 11,5 5,2 7,7 5,1 2,8 6,8 4,5 2,1 0,1 0 0 0,1 0 0 Dövize Endeksli 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 Sabit 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 Değişken 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 Dış Borç Stoku 78,2 67,1 100 105,5 69,8 100 111,5 74,1 100 120,7 78,1 100 126,0 81,4 100 Sabit 57,9 49,7 74,0 76,1 50,3 72,2 80,9 53,7 72,5 89,5 57,9 74,1 94,6 61,1 75,1 Değişken 20,3 17,4 26,0 29,4 19,4 27,8 30,6 20,3 27,5 31,2 20,2 25,9 31,4 20,3 24,9 TOPLAM STOK 333,5 286,3 100 380,3 251,5 100 441,5 293,2 100 473,5 306,3 100 485,9 313,9 100 TL 229,2 196,8 68,7 251,8 166,5 66,2 312,8 207,8 70,9 347,3 224,7 73,3 354,4 228,9 72,9 USD 63,2 54,2 18,9 73,9 48,9 19,4 72,8 48,3 16,5 71,7 46,4 15,1 73,4 47,4 15,1 EUR 29,5 25,4 8,9 36,0 23,8 9,5 36,0 23,9 8,2 36,2 23,4 7,6 37,0 23,9 7,6 SDR 8,3 7,1 2,5 13,0 8,6 3,4 14,2 9,4 3,2 11,0 7,1 2,3 10,4 6,7 2,1 JPY 2,7 2,3 0,8 4,8 3,2 1,3 4,8 3,2 1,1 6,4 4,1 1,4 9,6 6,2 2,0 Diğer 0,6 0,5 0,2 0,9 0,6 0,2 0,8 0,5 0,2 0,9 0,6 0,2 1,0 0,6 0,2 255,3 219,2 76,6 274,8 181,7 72,3 330 219,2 74,7 352,8 228,2 74,5 359,9 232,4 74,1 İç Borç Stoku TL 229,2 196,8 68,7 251,8 166,5 66,2 312,8 207,8 70,9 347,3 224,7 73,3 354,4 228,9 72,9 USD 19,9 17,1 6,0 16,6 11,0 4,4 12,9 8,6 2,9 5,5 3,6 1,2 5,5 3,6 1,1 EUR 6,3 5,4 1,9 6,4 4,2 1,7 4,3 2,8 1,0 0 0 0 0 0 0 SDR 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 78,2 67,1 23,4 105,5 69,8 27,7 111,5 74,1 25,3 120,7 78,1 25,5 126,0 81,4 25,9 USD 43,3 37,2 13,0 57,3 37,9 15,1 59,9 39,8 13,6 66,2 42,8 14,0 67,9 43,9 14,0 JPY 2,7 2,3 0,8 4,8 3,2 1,3 4,8 3,2 1,1 6,4 4,1 1,4 9,6 6,2 2,0 EUR 23,3 20 7,0 29,6 19,6 7,8 31,7 21,1 7,2 36,2 23,4 7,6 37,0 23,9 7,6 SDR 8,3 7,1 2,5 13,0 8,6 3,4 14,2 9,4 3,2 11,0 7,1 2,3 10,4 6,7 2,1 Diğer 0,6 0,5 0,2 0,9 0,6 0,2 0,8 0,5 0,2 0,9 0,6 0,2 1,0 0,6 0,2 Dış Borç Stoku ABD Doları alış kuru 1,1647 1,5123 1,5057 1,5460 1,5483 USD/Euro Parite 1,4683 1,4156 1,4347 1,3254 1,4090 USD/SDR Parite 1,57712 1,54732 1,56312 1,54071 1,57604 (1) Geçici (2) Dış borç stoku TL değerleri ilgili dönem sonu ABD Doları döviz alış kuru ilehesaplanmıştır. (3) TÜFE’ye endeksli senetler ihale yoluyla satılan nakit ve TCMB’ye ihraç edilen nakit dışı senetlerden oluşmaktadır. -18.695 Diğer Kamu Kurumları 648.932 GSYH 46,1 758.391 349.487 39,4 843.178 332.544 -31.998 27.796 -4.202 1.971 78.175 80.146 1.289 255.310 256.599 3.260 333.485 336.745 2007 39,5 950.534 375.237 -37.762 26.417 -11.345 3.939 105.494 109.432 2.322 274.827 277.149 6.261 380.321 386.582 2008 45,5 952.559 433.413 -39.620 24.121 -15.499 4.644 111.504 116.147 2.760 330.005 332.764 7.404 441.508 448.912 2009 41,6 1.105.101 459.515 -42.820 21.272 -21.548 5.377 120.702 126.079 2.142 352.841 354.983 7.519 473.543 481.063 2010 (1) Avrupa Hesaplar Sistemi 95 (ESA 95) borç ve açık kılavuzu çerçevesinde tanımlanan borç stokudur. (2) Konsolide edilmemiş Genel Yönetim brüt borç stoku (3) Ayarlama kalemleri: Merkezi Yönetime ilişkin ayarlama kalemleri, iskontolu DİBS’lerin faiz tutarı, enflasyona endeksli senetlerde anaparadaki TÜFE kaynaklı değer artışı, dolaşımdaki bozuk para stoku ve merkezi yönetimin elindeki DİBS’lerden oluşmaktadır. Diğer Kamu Kurumlarına ilişkin ayarlama kalemleri sözkonusu kurumların elindeki DİBS’lerden oluşmaktadır. 52,3 339.427 AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (A+D) AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku / GSYH (%) -23.465 24.292 827 1.796 93.580 95.376 1.814 251.470 253.284 3.610 345.050 348.660 2006 ESA TANIMLI TOPLAM BORÇ STOKU 22.234 Merkezi Yönetim 3.539 1.715 Diğer kamu kurumları D-AYARLAMA 86.738 Merkezi Yönetim KALEMLERİ(3) 88.453 2.654 244.782 247.435 4.368 331.520 335.888 2005 C-DIŞ BORÇ STOKU Diğer kamu kurumları Merkezi Yönetim B-İÇ BORÇ STOKU Diğer kamu kurumları Merkezi Yönetim A-GENEL YÖNETİM TOPLAM BORÇ STOKU(2) 2011 KBYR 83 ( Milyon TL ) AVRUPA BİRLİĞİ TANIMLI(1) GENEL YÖNETİM BORÇ STOKU ÖZET İSTATİSTİKLER 82 351.288 I- Toplam Kamu Borç Stoku (Brüt) 13.522 Diğer Kamu GSYH 648.932 41,6 228.192 Net İç Borç Stoku Kamu Net Borç Stoku/GSYH(%) 42.051 Net Dış Borç Stoku Bilgi İçin: 18.029 18.701 Merkezi Yönetim IV-İşsizlik Sigortası Fonu Net Varlıkları 32.223 -18.687 Diğer Varlık ve Yükümlülükler (Net) III- Kamu Mevduatı 49.480 Net Dış Varlıklar 30.793 4.793 Diğer Kamu II- Merkez Bankası Net Varlıkları 86.738 Merkezi Yönetim 91.531 14.976 Diğer Kamu B- Dış Borç 244.782 Merkezi Yönetim 259.757 270.243 Toplam Kamu Net Borç Stoku (I-II-III-IV) A-İç Borç 2005 ( Milyon TL ) 758.391 34,0 227.685 30.468 23.748 13.511 24.745 38.256 -21.451 67.136 45.685 4.024 93.580 97.605 16.767 251.470 268.237 365.842 258.153 2006 KAMU NET BORÇ STOKU 843.178 29,5 237.116 11.280 30.705 13.892 20.712 34.603 -29.208 70.977 41.769 4.082 78.175 82.257 17.907 255.310 273.217 355.474 248.396 2007 950.534 28,2 248.361 19.610 38.352 21.895 19.621 41.516 -32.464 92.835 60.371 6.951 105.494 112.445 20.938 274.827 295.765 408.210 267.970 2008 952.559 32,5 283.994 25.814 42.095 19.739 27.974 47.713 -26.502 92.497 65.995 6.807 111.504 118.311 17.296 330.005 347.301 465.612 309.808 2009 1.105.101 28,7 304.167 13.258 45.939 21.629 25.537 47.166 -28.356 114.572 86.216 7.128 120.702 127.830 16.074 352.841 368.915 496.745 317.425 2010 TÜRKİYE BRÜT DIŞ BORÇ STOKU 84 85 ( Milyon $ ) TOPLAM KISA VADELİ BORÇLAR 2011 KBYR KAMU FİNANSAL KURULUŞLAR Bankalar FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR KİT'ler TCMB Kredi Mektuplu DTH Diğer ÖZEL FİNANSAL KURULUŞLAR Bankalar Bankacılık Dışı FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR ÖZET İSTATİSTİKLER UZUN VADELİ BORÇLAR KAMU GENEL YÖNETİM Merkezi Yönetim Mahalli İdareler 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 160.977 169.872 207.761 249.425 280.444 268.764 290.350 32.205 38.283 42.623 43.135 53.104 49.716 78.641 1.840 2.133 1.750 2.163 3.248 3.598 4.353 1.815 1.733 1.555 2.163 3.148 3.598 4.353 1.815 1.733 1.555 2.163 3.148 3.598 4.353 25 400 195 0 100 0 0 25 400 195 0 100 0 0 3.287 2.763 2.563 2.282 1.874 1.776 1.576 3.286 2.762 2.562 2.281 1.873 1.775 1.575 1 1 1 1 1 1 1 27.078 33.387 38.310 38.690 47.982 44.342 72.712 13.118 17.210 20.702 16.629 24.489 22.554 48.795 12.714 16.562 19.993 16.167 24.269 22.253 47.789 404 648 709 462 220 301 1.006 13.960 16.177 17.608 22.061 23.493 21.788 23.917 128.772 131.589 165.138 206.290 227.340 219.048 211.709 73.828 68.278 69.837 71.362 75.037 79.853 84.570 70.114 65.921 67.854 68.813 72.362 77.139 81.552 68.584 64.643 66.577 67.121 69.757 74.054 78.074 1.112 960 1.030 1.505 2.466 2.993 3.417 Fonlar 418 318 248 187 138 91 61 FİNANSAL KURULUŞLAR 656 318 487 620 590 1.106 1.744 656 318 487 620 590 1.106 1.744 3.058 2.039 1.496 1.929 2.086 1.609 1.274 2.840 1.894 1.390 1.812 1.892 1.437 1.133 Bankalar FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR KİT'ler Diğer 218 145 106 117 194 172 141 18.123 12.662 13.115 13.519 12.192 11.529 10.251 2.995 0 0 0 0 0 0 15.119 12.654 13.106 13.510 12.183 11.520 10.242 9 8 9 9 9 9 9 36.821 50.648 82.186 121.409 140.111 127.665 116.889 8.565 16.059 28.493 41.861 41.092 35.409 34.195 Bankalar 5.794 12.334 22.063 30.921 30.025 27.952 28.277 Bankacılık Dışı 2.771 3.725 6.429 10.939 11.067 7.457 5.918 28.256 34.589 53.693 79.548 99.019 92.256 82.693 TCMB TCMB Kredileri Kredi Mektuplu DTH Garantisiz Ticari Borçlar ÖZEL SEKTÖR FİNANSAL KURULUŞLAR FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR 1,3421 Dönem Sonu ABD Doları Alış Kuru 1,3418 481.497 20,6 98.991 -1.398 25.906 24.508 30.947 15.425 169.872 123.499 2005 1,4056 526.429 20,6 108.574 -1.652 41.063 39.411 44.098 15.678 207.761 147.985 2006 1,1647 648.754 20,6 133.738 -3.092 53.106 50.014 49.871 15.801 249.425 183.752 2007 1,5123 742.094 20,4 151.106 -3.692 60.933 57.241 58.031 14.066 280.444 208.347 2008 1,5057 616.703 23,6 145.827 -2.887 57.609 54.723 54.909 13.305 268.764 200.549 2009 1,5460 735.828 23,0 169.518 -5.472 32.314 26.843 82.163 11.827 290.350 196.360 2010 (1) Hazine’nin IMF’ye olan yükümlülükleri TCMB’ce yayınlanan Parasal Durum tablosunun Dış Yükümlülükler bölümünde ve Dış Borç Stoku’nda yer almaktadır. Mükerrerliği önlemek amacıyla Hazine’nin IMF’ye olan yükümlülükleri bu kalemden çıkarılmıştır. (2) 2005 yılından önceki veriler TCMB tarafından yayımdan kaldırılan “bankalar durumu” verileridir. 2005 yılı ve sonrası için ise TCMB tarafından yayımlanan “parasal durum” verileri kullanılmıştır. 390.387 26,4 102.961 -1.469 17.097 GSYIH (USD) Bilgi İçin: NET DIŞ BORÇ STOK/GSYİH (%) III- NET DIŞ BORÇ STOKU (I-II) B.Katılım Bankaları ve Yatırım Kalkınma Bankaları A.Parasal Yetkili ve Mevduat Bankaları (1) 15.628 20.979 b. Bankalar (-) II-Bankacılık/Parasal Sektör Net Dış Varlıkları (2) 21.410 160.977 118.588 2004 a. TCMB (-) A. Toplam Dış Borç Stoku I- Dış Borç Stoku, Bankacılık Sektörü Hariç (A-a-b) ( Milyon $ ) TÜRKİYE NET DIŞ BORÇ STOKU 4,1 0,7 Merkezi Yönetim Bütçesi Diğer Kamu 0,2 4,3 4,5 2006 0,6 2,6 3,2 2007 -0,2 1,8 1,6 2008 0,5 -1,6 -1,0 2009 (1) Geçici (2) MYB, Bütçe Dışı Fonlar, SGK ve İşsizlik Sigortası Fonu’nun gerçekleşmeleri ile Döner Sermayeler ve Mahalli İdarelerin tahminlerini yansıtmaktadır. (3) 2011-2013 Orta Vadeli Program hedefleri 4,8 Toplam Kamu Faiz Dışı Fazlası 2005 0,5 -0,5 0,0 2010(1) (2) 0,2 0,0 0,3 2011(3) 0,2 0,4 0,7 2012(3) 0,2 0,8 1,0 2013(3) 87 ( GSYH % ) 2011 KBYR TOPLAM KAMU SEKTÖRÜ FAİZ DIŞI FAZLASI (PROGRAM TANIMLI) ÖZET İSTATİSTİKLER 86 (1) Geçici, 31.03.2011 itibarıyla 287 - Özel Kesim Finansal Olmayan Kuruluşlar Toplam - Özel Kesim Finansal Kuruluşları 25 - Finansal Kuruluşlar 262 - Finansal Olmayan Kuruluşlar 2006 2007 2008 2009 2010 2011(1) 1.437 532 42 425 157 169 112 17 5,51 70,15 304 - - 105 - - 199 1.243 351 88 365 160 135 142 20 22,29 58,38 265 - - 152 - - 113 818 199 152 176 58 99 134 24 46,35 45,73 180 - - 110 - - 70 894 167 285 213 28 80 122 17 34,06 36,39 267 - - 190 - - 77 943 176 326 144 44 85 167 22 56,91 31,59 94 - - 2 7 - 85 984 141 309 261 76 51 145 8,7 0,8 7,9 36,9 19 - - - - - 19 132 30 48 34 1 1 18 12,7 52,1 Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Fonlar Mahalli İdareler Milyon TL 2005 HAZİNE GARANTİLİ KREDİLERİN GERİ ÖDEMELERİ HAZİNE ALACAK STOKU (1) 88 2009 2011 KBYR Milyon TL 2010 Mart 2011 Vadesi Vadesi Vadesi Vadesi Vadesi Vadesi Toplam Toplam Toplam Geçmiş Gelecek Geçmiş Gelecek Geçmiş Gelecek Mahalli İdareler 7.263 7.132 14.395 KİT'ler(2) 1.728 7.009 8.736 433 5.570 6.003 463 5.681 6.144 Bankalar 0 1.073 1.073 0 888 888 0 920 920 Sosyal Güvenlik Kuruluşları 0 10 10 0 9 9 0 10 10 Kamu Bankaları 0 652 652 0 585 585 0 604 604 Kamu İşletmeleri 0 1.363 1.363 0 1.285 1.285 0 1.248 1.248 Merkezi Yönetim 57 1.736 1.794 67 1.656 1.723 68 1.696 1.764 Organizasyonlar 0 33 33 0 23 23 0 21 21 Sigorta Kuruluşları 0 65 65 0 48 48 0 48 48 Özel Kuruluşlar(5) 0 7 7 0 4 4 0 5 5 Vakıflar 0 24 24 0 21 21 0 19 19 (3) (4) (6) TOPLAM 9.048 19.104 28.152 7.790 6.892 14.682 8.289 16.982 25.272 7.908 6.920 14.829 8.439 17.171 25.610 ÖZET İSTATİSTİKLER (1) Geçici. Vadesi geçmiş ve gelecek alacak stok verilerini içermektedir. (2) 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı maddesi uyarınca TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan 2010 ayında mahsup edilmiştir. (3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, Yüksek Öğretim Kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri dışındaki merkezi yönetim kapsamındaki diğer idareler. (4) Organize sanayi bölgeleri, birlikler ve İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’ndan oluşmaktadır. (5) Özelleştirilmiş KİT’ler ve vakıf şirketlerinden oluşmaktadır. (6) Vakıf üniversiteleri ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan oluşmaktadır.