Yalçıntepe Group, aylık 745 TL.
Transkript
Yalçıntepe Group, aylık 745 TL.
İçindekiler Kısa Kısa 02 - 11 Röportaj 12 -15 Medya 17 -19 Röportaj 20 -23 Sayı: 01 Tarih: Kasım 2011 İmtiyaz Sahibi Agency Europe & Anatolia aeanews@aeanews.com.tr P.K.: 112 34725 Kızıltoprak—İstanbul - Tr. Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşler Müdürü Elvin Ekşioğlu elvineksioglu@gmail.com P.K.: 112 34725 Kızıltoprak—İstanbul - Tr. Haber ve Fotoraf Agency Europe & Anatolia Katkı Bulunanlar Seler Cebecioglu Ali Erdem Ekşioglu İlancılık Reklam Ajansı İlan Rezervasyon Melis Deniz Yayın Türü Süreli Yayın Yönetim Yeri Agency Europe & Anatolia Feneryolu Mah. Kızıltoprak İstasyon Cd. Gül Ap. B Blok No: 30 D:11 Kadıköy - İstanbul - Tr. Tel: +90 216 414 49 98 e-mail: meadergi@gmail.com Marketing Europe & Anatolia Agency Europe & Anatolia tarafından Süreli yayınlanan bir e-dergidir. Bu yayının tüm hakları Agency Europe & Anatolia haber ajansına aittir.Tamamı yada bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Sinema 25 Reklam Dünyası 26 -27 Kültür –Sanat 28 –31 Tüm ilanların sorumluluğ firmalara, makalelerdeki görüşler yazarlara aittir. Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur. Nostalji 32 1 Kısa Kısa PAGEV Plastiğin yıldızları ödüllendirildi... 2011 yılsonunda 10 milyar dolarlık ihracat hedefleyen ve Avrupa ikinciliğine oynayan Türk plastik sektörü başarılı bir tablo sergiliyor. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), bu yıl yedincisini düzenlediği PAGEV Plastik Teknolojisi ve Tasarım Ödülleri Yarışması ile firmaları, plastik sektöründe uzman akademisyenleri ve üniversite öğrencilerini ödüllendirdi. Teknoloji ve tasarımın buluştuğu yarışmanın birincisi Çin‟de yapılacak ChinaPlast 2012 Plastik ve Kauçuk Fuarı‟na katılacak. Yarışmada, Çevre ve Enerji Alanı, Ürün ve Tasarım Alanı, Teknoloji Alanı, Plastiklerin Geri Dönüşüm Alanı ve Öğrenci Alanı olmak üzere toplam beş dalda ödül verildi. Birincilik Ödülü, Çevre ve Enerji Alanı‟nda yarışan VİKO Firması‟ndan Sultan Süzer İlbayve ekibi Onur Keskin ile Akın Kandemir‟in oldu. Teknoloji Alanı‟ndaki ödüller Sakarya Üniversitesi‟ne giderken, Ürün ve Tasarım Alanı‟nda Aksoy Plastik ile Esen Plastik ödülü kucakladı. Öğrenci Alanı‟nda Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fak. Makine Eğitimi Bölümü Kalıpçılık Ana Bilim Dalı‟ndan üç öğrenci ürün ve tasarımlarıyla ödül almaya hak kazandı. Mutlu Gelecek İK Projesi’nin ilk etabını tamamlandı... Yenibiris.com ve Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF) işbirliğiyle geliştirilen “Mutlu Gelecek İK Projesi” kapsamında, Yenibiris.com üyesi İK çalışanları ICF akredite koçlardan ücretsiz koçluk desteği aldı. Projede İK çalışanları ücretsiz koçluk hizmetini yüz yüze, internet üzerinden ya da telefon yoluyla aldılar. ICF Türkiye Şubesi Koçları seçilen adaylara 4 ay boyunca, en az 6 seans olmak üzere destek verdi. Projeye en az 3 yıldır insan kaynakları departmanında çalışanlar, destek almak istedikleri koçu seçip, proje ile ilgili soruları cevaplayarak başvurdular. Proje kapsamında 27 ICF koçu toplam 80 kişiye ücretsiz koçluk hizmeti verdi. 2 Laleli gün ışığına çıktı… Laleli İşadamları Derneği (LASİAD) Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca, “Bugün Laleli’de bavul ticareti ve Natasha’dan eser kalmadı. LASİAD Yönetim Kurulu Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca, “Herkesin Laleli‟ye gelmesini bu değişime tanık olmasını istiyorum” dedi. Laleli‟nin üzerinde geçmiş yıllardan kalan birkaç tane kötü imajın olduğunu söyleyen Eyyüpkoca, “Laleli‟nin ismi bavul ticareti ile anılıyor. Bugün Laleli 2023 hedefi olan 500 milyar doların yüzde 5‟i olan 25 milyar dolara talip. Geçmişten günümüze Laleli‟de bulunan Rusların konumu çok değişti. Eskiden ticaret yaptığımız ülkeler arasında Rusya sonuncu sıralardayken, şu an ihracatımızın yüzde 80‟ini oluşturuyor. Bizimle çalışan Rus tasarımcılar dünya modasına yön veriyor. Geçmişten üzerimize kalan tüm kötü imajlarımızı yıktık. Tekstilde ihracat üssü olduk. Dünya modasına yön veriyoruz. Özel Ev Parfümlerinde Yurtdışı aramaların bayrama özel fırsat... 15 dakikası 1 TL... Bayram sevinciyle özdeşle- Sabit telefondan yapacağınız aramalarda aranacak numaradan önce 1-0-9-5’i tuşlayın, yurtdışındaki sevdiklerinizle bile 15 dakikasına yalnızca 1 TL ödeyerek doya doya konuşun. şen marka Eyüp Sabri Tuncer, bu bayramda da sevdiklerini mutlu etmek ya da evlerine şıklık katmak isteyenlere kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. 88 yıllık tarihçesi ile evlerimizde ve bayram geleneğimizde özel bir yere sahip olan Eyüp Sabri Tuncer, Reed Diffuser Özel Ev Parfümü ürün kampanyasıyla, bayramda sevdiklerine özel olduklarını hissettirmek isteyenlere farklı bir seçenek öneriyor. www.eyupsabrituncer.com sipariş edebilirsiniz. Bayram Tatilinin Yolu Skyscanner’dan Geçer... En hesaplı uçuş biletini arama çilesine son veren www.skyscanner.com.tr Kurban Bayramı tatilinde de yanı başınızda. Türkiye‟nin önde gelen alternatif telefon operatörlerinden TurkNet, ucuza konuşturan 1095 sabit telefon hizmeti ile Kurban Bayramında şehir içi, şehirlerarası, yurtdışı ve GSM aramaları için tasarruflu konuşma imkanı sunuyor. Hizmetten yararlanmak için aranan her numaradan önce 1-0-9-5‟i tuşlamak yeterli. 1095 tarifeleri, herhangi bir kampanyaya bağlı olmaksızın, sürekli geçerli tarifeler olduğundan, kullanıcılara her daim tasarruf yapma imkanı sunuyor. Bayramın tadı Brownie’li Çikolatalı Dondurmalı Pasta… Evlere dondurma keyfini taşıyan Carte d‟Or, Türkiye‟de bir ilki gerçekleştirerek 2010 yılında piyasaya çıkardığı Carte d‟Or Dondurmalı Pasta serisi- İstediğiniz yere istediğiniz günde ulaştırabilmek için 600‟den fazla havayolunu gerçek zamanlı olarak tarayan ve bulduğu sonuçları fiyat ve mekan bazında karşılaştırarak önünüze getiren Skyscanner‟la uçuş ve tatil programlamak çok daha kolay. ne eklediği Carte d‟Or Kurban Bayramı‟nda da en iyi asistanınız oluyor. Gerçek zamanlı olarak yaptığı hızlı taramayla kullanıcıları için en ucuz uçak biletlerini ve otellerini ücretsiz olarak listeleyen Skyscanner‟ın kullanıcılarına uygun fiyatlardaki uçak biletlerini seçmek kalıyor. latalı ve enfes kaymaklı dondurmasıyla bir Brownie‟li Çikolatalı Dondurmalı Pasta‟yla bu bayramın bir numaralı lezzeti haline gelecek. Gerçek brownie keki üzerindeki iki katman bitter çikobrownie‟den çok daha fazlasını sunan bu lezzet, en üstüne döşenmiş benzersiz çikolata sosu ve parçacıklarıyla daha önce hiç tatmadığınız eşsiz bir deneyim vaat ediyor. 3 Kısa Kısa Brand Finance Forum Türki- Mattel, HIT Entertainment’ı ye’de ilk kez yapılacak... Satın Alıyor… Dünyanın çeşitli şehirlerinde yapılan Brand Finance Forum 24 Kasım 2011 tarihinde Sakıp Sabancı Müzesi The Seed’de marka tutkunlarıyla buluşacak. Türkiye’de marka değeri Mattel Inc, Apax Partners fonu liderliğindeki bir konsorsiyum üzerinden 680 milyon dolar nakit karşılığında, HIT Entertainment‟ı satın almak üzere bir anlaşma yaptığını açıkladı. Yapılan anlaşma ile Mattel, HIT Entertainment‟a bağlı Thomas & Friends®, Barney®, Bob the Builder®, Fireman Sam® ve Angelina Ballerina® da dâhil olmak üzere popüler okul öncesi dönem markalarından oluşan küresel bir portföye sahip olacak. HIT Entertainment, 180 milyon doların üzerinde gelir ile, okul öncesi marka fikir haklarına yönelik en büyük bağımsız marka sahiplerinden birini temsil ediyor. ilk kez bu etkinlikte tartışılacak. Türkiye dahil 20 ülkede faaliyet gösteren ve geçtiğimiz günlerde “Türkiye‟nin En Değerli Markaları” listesini açıklayan marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance‟in çeşitli şehirlerde yıllardır düzenlediği Brand Finance Forum Türkiye‟de ilk kez 24 Kasım‟da İstanbul‟da yapılacak. Yılteks Topluluğu, Elsys ile akıllı kurumsal sisteme geçti. “Markamın Değeri=İşimin Değeri” temasıyla tam 1968 yılından bu yana faaliyet göstermekte olan gün sürecek Forum‟da, yurtdışından marka strateji- Yılteks Topluluğu standart bilgi altyapısı kurarak iş si ve değerlendirme alanında başta David Haigh, süreçlerini tek bir sistemde bütünleştirmek ve büyü- Prof. Vincent-Wayne Mitchell ve Dr. Paul Temporal me sürecini desteklemek amacıyla Elsys danışman- olmak üzere dünyanın önde gelen uygulayıcıları ve lığında SAP ERP sistemine geçti. akademisyenleri konuşmacı olarak yer alacak. Et- Konfeksiyon, tekstil terbiye ile makinelerinin imalatı kinlikte ayrıca 3 panel yer alacak: “Vergi ve Ticaret ve mühendislik hizmetleri alanlarında tekstil sektö- Kanunu Marka Değerini Nasıl Yorumluyor”, ründe faaliyet göstermekte olan Yılteks Topluluğu “Sermaye Piyasası Açısından Marka Değeri” ve bünyesindeki şirketlerden Yılteks Yıkama ve Yıltem “Marka Kredilendirilecek Bir Varlık Mıdır?” Konfeksiyon‟dan başlayarak iş süreçlerini SAP üze- Uluslararası büyük markaların CEO, CMO ve CFO rinden modellemek için Elsys ile çalıştı. Elsys danış- düzeyindeki yöneticilerinin katılacağı bu etkinlik manlığında başlatılan SAP ERP projesiyle her iki Türkiye‟de marka değerinin ilk kez tartışılacağı bir firmanın da iş süreçlerinin tek bir merkezi sistem platform olarak da ayrıca önem kazanıyor. üzerinden standart bir şekilde bütünleştirilmesi ve verimliliklerinin artması sağlandı. 4 OPET 6. Kez Akaryakıt Sektörünün Lideri… OPET, Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) sonuçlarına göre, 2011 yılında da akaryakıt sektöründe müşteri memnuniyeti en yüksek marka olarak 6. kez bu unvana hak kazandı. OPET Petrolcülük A.Ş., Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından yürütülen TMME 2011 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre, rekabetin yoğun olarak yaşandığı akaryakıt sektöründe 81 puanla, geçtiğimiz yılki puanının da üzerinde başarı göstererek müşteri memnuniyeti en yüksek şirket ünvanını korudu. OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, “OPET olarak Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi‟nde üst üste 6. kez müşterilerini en fazla memnun eden marka olmaktan gurur duyuyoruz. Yenilikçi yaklaşımımız, ürün ve hizmet kalitemizdeki üstünlüğümüz, müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle bu konudaki başarımızı kalıcı hale getirdik. Sektörün değişmeyen lideri olarak “hizmet ve ürün kalitemizle tüketicinin birinci tercihi olmak” hedefimizi koruyoruz. OPET, “Kusursuza Yolculuk” başlığı altında çağrı merkezi hizmetleri, istasyon hizmetleri ve online hizmetlerden oluşan koşulsuz müşteri memnuniyeti anlayışı ile fark yaratmaya devam ediyor. Ayda 1.000 TL ile nasıl eğlenirsin? Kullanıcısına, gerçek heveslerine ulaşabilmesi için zaman ve olanak yaratan otomobil Dacia, bir öğrenciye 8 ay boyunca ayda 1.000 TL olmak üzere toplam 8.000 TL eğlence bursu vererek sıra dışı bir sosyal medya kampanyasına imza atıyor. Eğlence bursuna başvurmak isteyenlerin yapmaları gereken tek şey Facebook‟ta başlayacak uygulama üzerinden bursla ilgili eğlence hayallerini anlatmak. Öğrencilere eğlenmeleri için burs vermeyi hedefleyerek alışılmış kampanyaların ve standartların çok dışına çıkan bu kampanyaya http:// www.facebook.com/daciaturkiye sayfasında yer alacak uygulama aracılığıyla 27 Kasım 2011‟e kadar başvurmak mümkün olacak. Başvuruda, katılımcılardan eğlence bursunu neden hak ettiklerini ve bursu kazanırlarsa ne yapmayı planladıklarını yazı veya fotoğrafla anlatmaları istenecek. Katılımcılar arasından jürinin yapacağı seçimle belirlenen bir kişi ayda 1.000 TL olmak üzere, 8 ay boyunca toplamda 8.000 TL para yüklü banka kartı kazanacak. 5 Kısa Kısa Nokia yeni ürünleri Nokia World etkinliğinde tanıttı… Nokia, Windows Phone işletim sistemli ilk modelleri Nokia Lumia 800 ve Nokia Lumia 710 ile yeni bir döneme ışık yaktı. Tarz sahibi akıllı telefon ürün grubunu, daha gelişmiş harita özellikleri, Monster işbirliğiyle sunulan yeni aksesuarlar ve daha pek çok yenilikle birlikte Nokia World‟de sergiledi. İnternete hızlı ve kolay erişim, bütünleşik sosyal ağ deneyimi, mesajlaşma ve Nokia Mağazadan indirilebilen dünya standardında uygulamalarla birlikte QWERTY klavye ve dokunmatik ekran deneyimini aynı anda sunuyor. IBM’den Akıllı Bilişim yeni bulut çözümleri... İşletmelerin karar süreçlerini iyileştirmelerine ve daha verimli çalışmalarına yardımcı olmak üzere tasarlanmış son IBM ürünlerini ve çözümleri duyuruldu. IBM, müşterilerinin verileri eyleme dönüştürülebilecek biçimde şekillendirmelerine, BT kapasitelerini artırmalarına ve iş fırsatları yaratacak yeni hizmetleri daha hızlı uygulamaya almalarına yardımcı olacak yeni ve geliştirilmiş 55 sunucuyu ve depolama teknolojisini duyurdu. Yeni ve gelişmiş ürünler, özel bulut ortamları oluşturacak başlangıç setlerini, güvenlik ve uyumluluk standartlarının uygulanması sağlayacak otomatikleştirilmiş araçları ve uygun maliyetli iş analitiği sistemlerini içeriyor. 8 Panasonic Lumix GF3 satışta… Panasonic Lumix G serisinin en küçük ve en hafif değiştirilebilir lens sistemli fotoğraf makinesi GF3, yeni görüntü sensörü, akıllı fonksiyonları ve kullanım kolaylığı ile herkesin profesyonel kalitede fotoğraf çekebilmesini sağlıyor. Kullanımı son derece kolay, zengin özellikli ve yalnızca 225 gram ağırlığındaki Panasonic Lumix GF3, genelde DSLR makinelerden beklenen profesyonel kalitedeki fotoğrafları kullanıcıların avuçlarının içine bırakıyor. Yüksek kaliteli fotoğrafçılık becerisini ve AVCHD formatında Full HD fimleri cebe ya da el çantasına rahatlıkla sığabilecek bir tasarımda buluşturan Panasonic Lumix GF3, fotoğrafçılık seviyesini ileri taşımanın aynı zamanda ağırlaşmak anlamına gelmediğini kanıtlar nitelikte. Bir kişiye ya da manzaraya yalnızca 0,18 saniyede otomatik olarak odaklanabilen GF3 ile göz açıp kapanıncaya kadar kaybolan anlar ölümsüzleştirilebiliyor. Panasonic Lumix GF3, alüminyum gövdesi, dahili flaşı, kolay tutuşu ve dört renk seçeneğiyle mükemmel bir yol arkadaşı olarak öne çıkıyor. Ürünün 14-42 mm standart zum lensli fiyatı 1.399 TL . Kısa Kısa Yalçıntepe’den “5 altın seçenekli” kampanya… Yalçıntepe Group, aylık 745 TL.’den başlayan taksitlerle ev sahibi yapan "5 altın seçenekli" kampanyasının tarihini, gördüğü yoğun ilgi karşısında 15 Kasım 2011’e kadar uzattı. Üstlendiği prestijli konut projeleriyle adından söz ettiren Yalçıntepe Group, Bahçeşehir'de yapımına devam ettiği MAXIMOON yaşam merkezi projesinden, aylık sadece 745 TL. taksitlerle konut sahibi olmak isteyenler için hazırladığı "5 ALTIN SEÇENEKLİ" kampanyasının tarihini yoğun ilgi karşısında 15 Kasım 2011 tarihine kadar uzatma kararı aldı. Minimum fiyatlarla, Maximoon‟dan daire sahibi olmak isteyenler için hazırlanan "5 ALTIN SEÇENEKLİ" kampanya kapsamında peşinatsız ev sahibi olma, 745 TL.‟den başlayan taksit imkanı, peşin ödemede yüzde 12 indirim, yüzde sıfır faizle 60 aya kadar sıfır vade, ödeme planını birlikte oluşturma ve "peşinat sizden taksitleriniz kiracınızdan" imkanlarıyla benzersiz ödeme kolaylıkları sunuluyor. Babil Kuleleri ve Acunkent yükseliyor… Geri dönüşümlü inşaat malzemesi çevreci ve karlı... Uluhan Grup, sağlam temeller üzerinde inşaatına devam ettiği Babil Kuleleri ve Acunkent projelerinde bloklar hızla yükseltmeye devam ediyor. Frost & Sullivan'ın analizine göre yapı sektöründe yüzde 30'a ulaşan geri dönüşümlü malzeme kullanımı oranının yakın bir tarihte yüzde 90'a ulaşması olası görünüyor. Babil Kuleler Esenyurt‟un göbeğinde, 2013‟de tapu teslim olacak şekilde yükselmeye devam ediyor. Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen markalarının buluşacağı, 151 mağazayı içeren Babil Çarşı, 20.000 m2 otopark alanı, 600 m2 Babil kreş alanı, 300 m2 Babil açık havuz, 100 m2 Babil kapalı havuz, 4 büyük Babil sinema salonu, 4 spor salonu, 824 m2 Babil fitness ve SPA, sauna, 120 m2 Babil havuz kafe ve 360 derece Babil seyir terası ve panaromik deniz manzarası ise Babil Kuleleri'nin sunduğu imkanlar arasında bulunuyor. Dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan'ın analize göre inşaat endüstrisinden kaynaklanan atıkların yönetimi uzun zamandir cozum bulunamayan sorun haline geldi. Frost & Sullivan yapı sektörü analistleri, dönüştürülmüş malzeme ve kimyasal kullanımının yaygınlaşmasının sürdürülebilir yapılanmayı desteklediğini, bu çözümün yalnızca çevresel değil ekonomik yararları olduğunu vurguladı. 11 İleti 12 Röportaj işim Hizmetleri… Figen İşbir, Excel İletişim Danışmanlığı, Ajans Başkanı... Türkiye'deki iletişim hizmetleri ajansı anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye, özellikle 90lı yıllardan başlayarak iletişim alanında çok büyük bir dönüşüm yaşadı. Gelişmiş tüketim toplumlarında görülen iletişim modellerini benimsemek ve hayata geçirmek konusunda çok hızla yol kat etti. Bu baş döndürücü bir hızdı. Liberal ekonomiye “ani” geçiş süreci, bu hızı tetikleyen nedenlerin ilk sırasında gösterilebilir. Bu dönem uluslararası markaların Türkiye pazarına aktif katılımını sağlayıp çabuklaştırdı. Örneğin, reklam neredeyse yegane iletişim disiplini ve TV, gazete, dergi, radyo reklamları da tek iletişim yöntemi olarak algılanırken, gelişkin pazarlardaki tüm iletişim disiplinlerinin kullanıldığı 360 derece iletişim yöntemi tanınmaya ve benimsenmeye başlandı. Tüm iletişim disiplinleri kendi içlerinde uzmanlaşmaya ve çağdaş karşılıklarını bulmaya başladı. Medya satın alma ve planlama şirketlerinin bir iş kolu ve bir meslek olarak Türkiye iletişim sektöründe yerini bulması da bu sürecin bir ürünüdür. İletişim Danışmanlığı mesleği de bu süreçte kabuk değiştirerek dünyadaki gelişkin karşılıklarının verdiği hizmetleri sunabilecek ortam ve fırsatları yakalamaya başladı. Bu süreçte özel TV kanalları ve radyolar da hayatımıza katılmaya başladı. Bu mecralara yönelik yaratıcı düşünce geliştirmenin önündeki „sansür‟ ve „oto sansür‟ duvarları kalkmaya başladı. Bu dönem aynı zamanda dünyada mobil iletişim ve bilişim teknolojilerinin devrim niteliğinde dönüşümüne sahne oldu ve bu gelişmeler dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye‟ye yansıdı. GSM ve internet hem birer iletişim kanalı hem de birer mecra olarak iletişim dünyasına yepyeni ve devrim niteliğinde ufuklar açtı. Ayrıca çok önemli bir gelişme de, Türkiye‟de tüm iletişim disiplinleri için, yarattıkları iş sonuçlarının ölçülebilir olması beklentisi ve bilinci oluşmaya/oturmaya başlaması oldu. Ülkemizdeki bu çift yönlü hızlı evrim, doğal olarak iletişim disiplinlerinin kavramsal ve tanımsal algılarında kaotik bir sürecin yaşanmasını da beraberinde getirdi. İşte bu süreçte, İletişim Danışmanlığı mesleği Türkiye‟de bir tür yeniden doğuş süreci yaşadı. 13 Röportaj Bu dönem aynı zamanda dünyada mobil iletişim ve bilişim teknolojilerinin devrim niteliğinde dönüşümüne sahne oldu ve bu gelişmeler dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye‟ye yansıdı. GSM ve internet hem birer iletişim kanalı hem de birer mecra olarak iletişim dünyasına yepyeni ve devrim niteliğinde ufuklar açtı. Ayrıca çok önemli bir gelişme de, Türkiye‟de tüm iletişim disiplinleri için, yarattıkları iş sonuçlarının ölçülebilir olması beklentisi ve bilinci oluşmaya/oturmaya başlaması oldu. Ülkemizdeki bu çift yönlü hızlı evrim, doğal olarak iletişim disiplinlerinin kavramsal ve tanımsal algılarında kaotik bir sürecin yaşanmasını da beraberinde getirdi. İşte bu süreçte, İletişim Danışmanlığı mesleği Türkiye‟de bir tür yeniden doğuş süreci yaşadı. Bu dönüşüm bir anlamda, bizim mesleğimize verilen adlara da yansıdı. 90 öncesi “Halkla İlişkiler” olarak tanımlanan mesleğimiz 90 sonrası dünyadaki adıyla Public Relations‟ın kısaltması olarak “PR” ve 2000‟lerden başlayarak da daha geniş bir hizmet tanımını ifade eden “İletişim Danışmanlığı” olarak adlandırılmaya başlandı. İletişim Danışmanlığı tanımı aslında artık mesleğimizin dünyadaki tanımı olan “Communications Consultancy”nin karşılığı. Bu nedenle, iletişimin farklı disiplinlerinden sorumlu birimler, hizmet verdikleri marka ve kurumların iş hedeflerine doğrudan katkı sağlamak için sıkı bir işbirliğine girmek ve güçler birliği olmak/oluşturmak zorunda. Bu güçler birliği modelinde, mesleğimizi sadece medya iletişimiyle ve etkinlik üretmekyönetmekle sınırlı gören marka ve kurumların önemli bir silahtan yoksun kaldığını söyleyebilirim. 14 Müşteriler, iletişim hizmetleri ajanslarından neler bekliyor? Hizmet sektörünün farklı eksenlerinde yer alan tüm hizmet firmaları için geçerli olan bir kuralı bizim mesleğimiz için de geçerli : Hizmet kalitesinin standardını „hizmet alan‟ın niteliği belirler. Hizmet alan bilinçlendikçe, hangi hizmeti niçin aldığı konusunda net ve doğru bir bilgi birikime eriştikçe, bizim mesleğimizin hem verimliliği hem de kalitesi yükselecektir Ülkemizde, hizmet alanın bilinçlenmesi açısından da önemli mesafeler kat edildi. Ancak halen gelişime en açık olan alan, sunduğumuz hizmete salt medya görünürlüğü elde etme odaklı bakış açısı. Mesleğimizi sadece medya çıktıları olarak değerlendirmek ne kadar eksik ve yanlışsa, medya sonuçlarını da reklam eşdeğeri (coverage) olarak değerlendirmek en az bu kadar yanlış. Reklamın bir mecranın kiracısı olduğu bizim ise konuk olduğumuz düşünecek olursak bir haberin hangi başlıkla, hangi ebatta, hangi sayfada hangi yayında çıkacağını kestirmek işimizin doğasına aykırı. Ancak medya iletişimi olarak sunduğumuz hizmeti ücretsiz reklam yayını gibi gören bir bakış açısı olduğu sürece biz “hangi” ile başlayan bu sorulara sonsuz kereler yanıt ve izah sunmak durumunda kalacağız gibi görünüyor. İletişim ajanslarından genel beklentiler, hizmet alanın bilinci ve profesyonelliği ile paralel olmakla beraber bir iletişim profesyoneli olarak bu beklentilerin temelde şu eksende olması gerektiğini düşünüyorum; Marka ve kurumların ulaşmakla yükümlü oldukları iş hedefleri var. Bu iş hedeflerinin gerçekleştirilmesi için marka ve kurumların Ar-Ge‟den üretim-sunum kalitesine, satış öncesi ve sonrası hizmetlerden insan kaynakları yönetimine, maliyet planlamasından kanal planlamasına kadar her kademede yönetmekle yükümlü oldukları pek çok parametre var. Yani hedefe ulaşmak için pek çok alanda hedefe hizmet eden süreç yönetimi gerekiyor. İşte iletişim de bu parametrelerden sadece biri. İletişim ajansının yükümlülüğü önüne konan iş hedeflerinden, iletişimin katma değer yaratacağı alanları tespit etmek, bu alanlara yönelik iletişim hedeflerini saptamak, iletişim hedeflerine yönelik stratejik ve yaratıcı planlamayı sunarak sonrasında iletişim uygulamalarına geçmek. Yabancı şirket ortaklı iletişim hizmetleri ajanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu soruyu “bilgi = güç” denkleminin yadsınamaz gerçekliği cephesinden değerlendirilmek gerekir. Global bir ağa ortaklığın hem bizim hem de iş ortaklarımız için yarattığı en büyük katma değer, nitelikli global bilgiye erişim. Yabancı ortaklık konusunda unutulmaması gereken önemli bir nokta ise mesleğimizin yerel birikimi, uzmanlığı ve esnekliği yaşamsal kılması. Örneğin reklam bu alanda global stratejilere daha bağlı kalabilirken bizim iş kolumuzda çoğu kez stratejileri yerelleştirmek kaçınılmaz oluyor. Üniversiteler sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılayabiliyor mu? İletişim hizmetlerinin müşterileriniz tarafından doğru algılandığını düşünüyor musunuz? Her zaman değil. Daha önce de belirttiğim gibi sunduğumuz faydayı medya görünürlüğü ya da etkinlik uzmanlığı olarak sınırlayan bakış açılarıyla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle bir iş ortaklığı kararı almadan önce sunmaya aday olduğumuz hizmetlerin, yaratabileceğimiz artı değerin tanımını hem olumlu hem de olumsuz yaşanmış örnekler üzerinden aktararak doğru bir algı yaratmaya öncelik veriyoruz. Ayrıca, birbirimizi “hizmet veren” ve “hizmet alan” olarak değil tam bir “iş ortağı” olarak algılamazlarsa şirket kültürümüz gereği verimli olamayacağımız konusunun altını da kalın çizgilerle çizmeye gayret ediyoruz. Algılamadaki farklılıklar beklentileri nasıl etkiliyor? Artık, çağımızda en değerli ve geçerli para birimi “zaman”. Üstelik bu kaynakta yaşanan kayıpların telafisi mümkün olmadığı gibi iş ortaklığı açısından da yıpranma yaratması başka bir gerçek. Bu nedenle işi algı yönetmek olan bizlerin öncelikli sorumluluklarından biri de, iş ortaklarımızın algılarını yönetmek ve birlikte net tanımlı hedeflere yine net tanımlı strateji ve uygulamalarla ilerlemek. İnsan kaynaklarındaki eleman sağladığınız kaynaklar nelerdir? Biz şirketimizin 3 temel farkını anlatırken şirket anayasamızın ilk madde- Sektörün gelişimine bağlı olarak bu alanda da çok önemli bir mesafenin kat edildiğini düşünüyorum. Elbette gidilmesi gereken bir yol hala mevcut ki bu da çok doğal. Bu noktada hem sektörümüze hem de akademik dünyaya, işbirliğine bağlı gelişim alanında düşen pek çok sorumluluk var. Kendimizi bu sorumluluğu almak konusunda motivasyonu yüksek ajanslardan biri olarak görüyoruz. Hem ajans özelimizde hem de kurucu üyeleri arasında bulunduğumuz İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği bünyesinde bu konuda aktif bir tavır sergiliyoruz. sinde “insan kaynağı = başarı kaynağı” tanımını kullanıyoruz. Bu nedenle insan kaynağı seçimi de anayasamıza uygun standartlarda gerçekleşiyor. Kariyer başlangıcı noktasındaki adaylar için üniversite mezunlarına öncelik tanıyoruz. Bu noktada iletişim fakülteleri mezunlarına veya meslek kolumuza uygun profildeki fakültelerin mezunlarına yöneliyoruz. Orta ve üst düzey danışman ihtiyacımız için ise sektörde gerek hizmet veren gerekse hizmet alan taraflarında deneyim edinmiş, şirket kültürümüze ve pozisyonun beklentilerine uygun profesyonellerle ilerliyoruz. Şirket içi insan kaynağı yönetimi alanında ve işe alım süreçlerinde İnsan Kaynakları konusunda danışmanlık aldığımız partnerlerimiz var. Çalışma hayatınızda yaşadığınız en ilginç olay nedir? Yıllar içinde sayısız olaydan söz etmek mümkün ve aslında her gün tarihimize kaydı geçen ilginç olaylara sahne oluyor. Belki de işimizi çok sevmemizin bir nedeni de bu. Bizim bir felsefemiz de severek ve “tat” alarak çalışmak, inandığımız doğruları savunmak konusunda cesur ve azimli olmak. Başta da hep belirttiğim gibi hizmet verdiğimiz kurumla tam bir iş ortağı olmak konusunda kararlıyız. Çünkü en önemli sermayemiz başarılarımız. Başarı odaklı bir şirket olarak hem hizmet verdiğimiz kurumun hem de bizim tek bir “patronu” var: O kurum ya da markanın algısı ve itibarı. “Başarı ya da başarısızlığımızın en fazla yüzde 50‟si bize aittir. Ama bizim tam bir başarı için diğer yüzde elliye de ihtiyacımız var. Bunu sağlayacak olan da sizsiniz” 15 16 Medya Fluence Kızı’nın viral halleri sosyal medyada fenomen oldu... Yarattığı sosyal medya etkileşimiyle adından sıkça söz ettiren ve 400 bin kişilik Facebook üye sayısıyla bir sosyal medya devi haline gelen Renault, meşhur Fluence Kızı’nın mizah unsuruyla tekrar yorumlandığı videolarla internet kullanıcılarını gülümsetmeye ve adından söz ettirmeye devam ediyor. Renault Türkiye‟nin Facebook sayfasında yaklaşık 700 bin kişi tarafından paylaşılarak toplamda 9 milyon tekil izleyiciye ulaşan “Türk Baba” konseptli eğlenceli videonun ardından yeni bölümler de yayına girdi. Son dönemde hayata geçirdiği viral videolarıyla sosyal medyaya damgasını vuran Renault Türkiye, yenilikçi projelerle oluşturduğu iletişim platformuna iki viral video daha ekledi. Fluence reklamlarını mizahi bir tarzla yeniden yorumlayan “Türk Baba” videosu Facebook‟ta yaklaşık 700 bin kullanıcı tarafından paylaşılarak 2 milyonu aşkın üye tarafından izlenmişti. www.facebook.com/renaultturkiye sayfası dışında onlarca video paylaşım sitesinde de tıklanarak toplamda 9 milyon izleyici sayısına ulaşan videonun ardından, en az bu video kadar ilgi görecek iki yeni video daha geldi. Facebook istatistik sitesi Socialbakers‟ın listelerinde Renault‟u Türkiye‟nin lider markaları arasına yerleştiren www.facebook.com/renaultturkiye sayfasında yaklaşık 700 bin kez izlenerek bir rekora imza atan komik “Fluence Kızı” viralleri, TV reklamlarındaki konsepti temel alıyor. Fluence reklamlarında arkadaşına hava atmak için otomobilin özelliklerini kullanan afacan kız, bu videolarda da türlü yöntemler deneyerek arkadaşını kıskandırmaya çalışıyor. Ancak videolarda mizah unsuru kullanıldığı için küçük kız işi epeyce abartıyor. Elbette babanın tavrı da reklam filmlerindeki kadar ölçülü ve nazik değil! Amaç güldürmek olunca, otomobilin içinde Fluence Kızı‟nın yoğun baskısına maruz kalan arkadaşı da tepkisiz kalmıyor. Kısacası reklam filmindeki kahramanlar bu virallerde adeta birer anti kahraman olarak çıkıyor karşımıza. “Sizin arabada bundan var mı?”, derken cep telefonundan bir darbuka ritmi açıp çiftetelli oynayan ve arkadaşını fütursuzca kızdıran Fluence Kızı, kızını “Anana çekmişsin!” diye azarlayan sinirli baba ve Fluence Kızının ağzını koli bandıyla bantlayarak haddini bildiren arkadaşını, günlük hayattaki doğal halleriyle izliyoruz sanki. 17 Medya 2012 PIRELLI TAKVİMİ BACKSTAGE... Her yıl merakla beklenen ve birbirinden etkileyici kareleri ile ses getiren Pirelli Takvimi’nin 39’uncu sayısının kamera arkası görüntüleri gün ışığına çıktı. Dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Pirelli, birbirinden güzel model ve aktrislerin yer aldığı Pirelli Takvimi ile her yıl adından söz ettirmeye devam ediyor. Pirelli, Mayıs 2011‟de Korsika‟nın güneyindeki Murtoli‟de gerçekleştirilen çekimlerin backstage görüntüleri ile 2012 Pirelli Takvimi‟ne dair ilk ipuçlarını verirken, 10 yaşından itibaren New York‟ta yaşayan Mario Sorrenti, Pirelli Takvimlerinin ilk İtalyan fotoğrafçı olarak öne çıkıyor. Mario Sorrenti ile birbirinden güzel aktrisler ve mankenlerden oluşan çekim ekibi 39‟ncu kez hayranlarıyla buluşacak olan Pirelli Takvimi‟nin 2012 sayısı için Güney Korsika‟nın Murtoli bölgesine gitti. Bonifacio‟nun 60 km uzağında bulu- nan çekim noktası Akdeniz bitki örtüsüyle benzersiz bir güzelliği göz önüne seriyor. Pirelli Takvimi tarihinin ilk İtalyan fotoğrafçısı olan Mario Sorenti‟nin objektifinin karşısına her yıl olduğu gibi bu yıl da her ayı temsilen yine birbirinden güzel 12 aktris ve model geçti. Bu yıl dünyaca ünlü İngiliz model Kate Moss da Pirelli Takvimi‟nin yapraklarını süslüyor. Rinko Kikuchi, Saskia de Brauw, EditaVilkeviciute, yarı Amerikalı yarı Porto Rikolu Joan Small, Margaret Madè, Malgosia, Guinevere Van Seenus gibi isimlerin yanı sıra daha önce Pirelli Takvimi‟ne konuk olan bilindik simalar da 2012 Takvimi için objektif karşısına geçti. Brezilyalı model Isabeli Fontana 2003‟te Bruce Weber ve 2005‟te Patrick Demarchelier 2009‟da Peter Beard ve ve 2011‟de Karl Lagerfeld ile Pirelli Takvimi‟nde yer alırken, Rus Natasha Poly ise 2011 yılında Karl Lagerfeld ile Pirelli Takvimi için objektif karşısına geçmişti. Ukraynalı Mila Jovovich 1998 yılında Bruce Weber‟in objektifine poz verirken İngiliz Kate Moss 1994‟te Herb Ritts, 2006‟da Mert ve Marcus‟un objektifiyle Pirelli Takvimine konuk olmuştu. Lara Stoneise 2009‟da Peter Beard ve 2011‟de Karl Lagerfeld‟in objektiflerine poz vermişti. 2012 Pirelli Takvimi‟nin backstage çekimlerini ise İtalyan fotoğrafçı Alessandro Scotti gerçekleştirdi. 18 Bilgi Üniversitesi’nden gençlere sosyal girişimcisi olma fırsatı... İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından sosyal bilinci yüksek genç nesli desteklemek amacıyla düzenlenen Bilgi Genç Sosyal Girişimci Ödülleri için son başvuru tarihi 8 Kasım 2011. Yarışma, geleceğin küresel girişimci adaylarını arıyor. Sylvan/Laurate Foundation (Sylvan/Laurate Vakfı), International Youth Foundation (Uluslararası Gençlik Vakfı) ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ortaklığıyla bu sene ikincisi gerçekleştirilecek olan Genç Sosyal Girişimci Ödülleri’nin son başvuru tarihinin bitimine oldukça az bir zaman kaldı. Yarışma sayesinde gençler, parlak fikirlerini uluslararası arenaya taşıma şansını elde ediyor. Geçen senenin finalistlerinden Ayşegül Güzel’in zaman kavramının önemi üzerine kurulu “Zaman Bankası”, Amerika’da düzenlenen Küresel Genç Sosyal Girişimciler ödüllerinde 650 başvuru içinden seçilen 20 projeden biri oldu ve Meksika’da düzenlenen eğitime katılma hakkı kazandı. Alternatif bir ekonomi sistemine odaklanan Zaman Bankası projesi, insanlara sunulan hizmetler karşılığında para yerine zaman kullanılmasını amaçlıyordu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Tanıtım Koordinatörü Serdar Apaydın, “Projenin amacı içinde yaşadıkları topluma pozitif katkı sağlamayı başarmış genç sosyal girişimcileri tespit etmek ve desteklemek. Sürdürülebilir olması için azami özen gösterilen projeler, farklı ülkelerde sosyal sorumluluk bilinci yüksek genç neslin desteklenmesini ve ilgili ülkelerdeki Sosyal Girişimcilik anlayışının yaygınlaştırılmasını hedefliyor” diyerek BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri’nin önemini belirtti. Sanayiden bilime yaşamın her alanında düşünceden uygulamaya dönüşmüş bir projeye sahip, toplumsal bilinci yüksek 18-29 yaş arasındaki gençler arasından finale kalan adaylardan biri, projesiyle “Küresel Genç Sosyal Girişimciler” programına katılacak ve geçen seneki finalist Ayşegül Güzel gibi uluslararası arenada projesini temsil etme hakkına sahip olacak. Genç girişimci adayları, son başvuru tarihi 8 Kasım olan BİLGİ Genç Sosyal Girişimci Ödülleri projesi ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.bilgiggo.org adresinden ulaşabilirler. 19 Röportaj Özel Radyoların B FM 1992'de radyoların kuruluşunun 20. yılı gelirken, ön girişimcilerin 20'si 99 gencin başlattığı bu hikayeyi 99 dakikada anlatıyor. Aslında ben de tam onu soracaktım. “FM 1992” Özel radyoların kuruluş ve yasallaşma sürecini ele Eksantrik Prodüksiyon reklam ve alıyor. Bu konunun seçilmesinin özel bir amacı var mı? tanıtım filmleri yapıyor, siz de reklam filmi yönetmenisiniz. Sizi bir belgesel çekmeye yönlendiren Evet bu yıl özel radyoların kuruluşlarının 19. kuruluş çalışmaların başlamane oldu? “FM 1992”nin yönetmeni Abdullah Ekşioğlu ile konuştuk. Doğrudur. Eksantrik Prodüksiyon‟un ana çalışma alanı reklam ve tanıtım filmleridir. Benim de uzmanlık alanım reklam filmleri yönetmenliği, ancak Eksantrik Prodüksiyon iş yoğunluğunun az olduğu yaz aylarında sosyal sorumluluk projesi olarak bir belgesel projesini gerçekleştiriyor. Her yıl gerçekleştirilen projeye de yönetmen olarak bünyesindeki reklam filmi yönetmenlerinden birini görevlendiriyor. Bu yılki proje “FM 1992”nin yönetmenliği, konunun direk olarak benimle de ilgili olması nedeniyle bana verildi. sının ise 20. Yılı. Başka bir deyişle bugün 19 – 20 yaşlarındaki geçler, özel radyoların olmadığı bir Türkiye‟yi ya da Anayasanın izin vermemesine karşın Türk radyolarının nasıl tek sesli bir yapıdan çok sesli bir ortama kavuştuğunu bilmiyorlar. Bu öykü zaman zaman naif, zaman zaman destansı, cesaret ve inançla tam bir birliktelik ve yorgunluk bilmeden çalışan yaşları 20 ila 25 arasında değişen gençlerin yazdığı bir tarihtir. Düşünün, 12 Eylül darbesini 10‟lu yaşlarında yaşamış, her zaman politik olmamakla suçlanmış, iyi eğitim almak ve gençlik enerjilerinden başka kayda Hiç tereddüt etmedim. Çünkü “FM değer hiçbir maddi imkana sahip olma1992”nin konusu bizzat benim de için- yan bir grup genç, terörün tırmanışta de bulunduğum, sivil bir özgürlük hare- olduğu, hak ve özgürlüklerin darbe ketini ele alıyor; Özel radyoların kuru- anayasasıyla kısıtlandığı bir dönemde, luş ve yasallaşma süreci için Türkiye anayasayı ihlal etmeyi göze alarak bir tarihinde sivillerin bir araya gelerek, hak ve özgürlük hareketi başlatıyorlar. kimse zarar görmeden bir anayasa Bu hareket kısa sürede tüm ülkeyi değişikliğini gerçekleştirdiği ilk girişim kaplayan bir akım halini alıyor ve anadiyebilirim. yasa değişikliğiyle sonlanıyor. 20 Belgeseli... 21 Röportaj Bu öykünün bilinmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması bizim için iki nedenden ötürü önemliydi. Bir, bu tarihin yazılmasında emeği olan, içlerinde benim de olduğum kişilerin fedakârca çabalarını gelecek kuşaklara iletmek. İki, birlik olunarak, hayallerine gem vurmadan hedefine ilerleyen gençlerin yapamayacakları hiçbir şeyin olmadığını şimdiki genç kuşaklara da göstermek. Sizin bu projeye duygusal olarak da bağlandığınız çok açık. Çalışmalar sırasında bu sizi nasıl etkiledi? Aslında belgeselde konuşan birçok anlatıcının da dile getirdiği gibi bu sürecin fitilini ateşleyen Osman Ataman olmuştu. Ben sürecin en başından beri özel radyolar fikrinin içerisindeydim. Osman ve ben çok yakın çalışma arkadaşlarıydık ve sohbetlerimizde özel radyo fikri ortaya çıktığı anda bu fikri gerçekleştirmek için geceli gündüzlü çalışmaya başladık. Yanlış anlaşılmaları engellemek için belgeselde kendi adımı ön plana çıkarmamak için özel bir çaba harcadım. Tüm proje boyunca objektif duruşumu korumaya da özen gösterdim. Ancak, röportajları gerçekleştirirken belki ekranda göremeyeceğiniz kişisel sohbetlerde zaman zaman gözlerimizin yaşardığı duygu yüklü anlar yaşadık. Diyebilirim ki belgeselin her karesinde gönlümden bir parça da var. Sonuçta ben 1991 yılında özel radyolar için sevgili Osmanla birlikte çalışmalara başladığımda henüz 21 yaşındaydım. Osman da sanıyorum 24 ve çalışmalarımız 1992 yılında 22 yaşındayken radyoların yayına geçmesiyle sonuçlandı. 1993 yılında ise anayasa değişikliği gerçekleşti. Bu cümleden yola çıkarak özel radyoların kuruluşunu sadece Osman ve ben gerçekleştirdik demek istemiyorum. Belki Osman ve ben sürecin en başındaki iki kişiydik ancak o dönemde yüzlerce arkadaşımız bizimle bu hayali paylaşmasaydı. En az bizim kadar inanıp çalışmasalardı. Bugün özel radyolar olmayacaktı. Bugün farklı bir alanda, prodüksiyon sektöründe reklam filmi yönetmeni olarak çalışıyorum. Bugün de yaptığım işten son derece keyif alıyorum ve işimi seviyorum. Ancak bu belgesel, benim için ele alınan sıradan bir öykünün dışında, yaşamımın da bir parçasını temsil ediyor. Çok keyif aldığım ve gurur duyduğum bir parçasını. İyiki de yapmışız. 22 olduğu için ithal edilemeyen radyo vericilerini, hurda malzemelerden nasıl imal ettiğini, radyoların bir müzik kutusundan konuşan radyoya dönüştürülme çabalarını, Türkiye‟de bir genelgeyle tüm radyoların nasıl kapatıldığını, radyocuların bir araya gelerek başlattığı siyah kurdele kampanyasına Cumhurbaşkanı‟ndan taksi şoförüne kadar insanların nasıl destek verdiğini, en önemlisi de gençliğin enerjisi ve değişim isteği doğru kanalize edilirse toplumların demokratikleşme sürecini nasıl hızlandırabileceğini öğrenecekler. Tabii ki her konu başlığını burada anlatmayacağım. Ama iddia ediyorum ki “FM 1992”deki birçok şeyi ilk defa “FM 1992”de duyacaksınız. İnternette taradığımızda Türkiye’deki ilk özel radyonun Süper FM olduğunu görüyoruz. Bu bilgi doğru değil mi? Tabii ki, insanlar FM 1992‟yi izlediklerinde Londra‟dan yapıldığı düşünülen ilk özel radyo yayınlarının aslında Türkiye‟den nasıl yapıldığını, Otellerin, inşaatların çatılarına meteoMaalesef değil. Türkiye‟deki ilk özel roloji ölçüm cihazı denilerek vericilerin radyo Mehmet Dura tarafından kurulan nasıl yerleştirildiğini, Safa Topbaş yöve 4 Haziran 1992‟de yayına geçen netiminde bir grup mühendisin yasak Kent FM‟dir. Çalışmaları bizim daha önce başlatmamıza rağmen yayına geçerken Kent FM, bizim kurduğumuz Genç Radyo‟dan 5 gün kadar önce yayına geçti. Genç Radyo 9 Haziran‟da yayına geçti Daha sonra Ahmet Özal tarafından kurulan Radyotek var. Cem Hakko‟nun Power Fm‟i ve daha birçok radyonun ardından Süper FM iki ay kadar sonra 28 Ağustos‟da sürece dahil oldu. Bu yanlış anlama Star TV‟nin ilk özel TV olmasından dolayı, anonslarında “Türkiye‟nin ilk özeli” ibaresini kullanan Süper FM‟in süreç içerisinde o günler unutulunca ilk özel radyoymuş gibi algılanmasından kaynaklandı. İleride başka belgesel çalışmalarınız da olacak mı? Ben reklam filmi yönetmeniyim. Belgesel benim işim değil ama bilemem şirketim beni yine görevlendirir ve konu da en az “FM 1992” kadar beni heyecanlandırırsa belki. Neden olmasın? Bize “FM 1992”den birkaç ipucu verebilir misiniz? 23 24 Sinema TENTEN’İN MACERALARI (The Adventures of Tintin: The Secret Unicorn) Macera ve mizahı inanılmaz bir incelikle bir araya getiren bu filmin sadece ekibinin toplanması bile 2 yıl gibi bir zaman aldı. tap eden bu animasyon filmi Tenten‟in 9. 11. ve 12. kitaplarının öykülerinin birleşiminden uyarlanmış ve öykülerin dışına çok çıkılmamış. Özellikle Spielberg zaman uyumuna çok dikkat ettiğini şu kelimelerle anlatıyor: Steven Spielberg‟ın yönetmenliğini ve Peter Jackson‟ın yapımcılığını yaptığı bu film Herge (Georges Remi) „nin yarattığı bu karakterin bir uyarlaması. “Bu öyküle 30‟lu, 50li, 80li yıllarda ya da günümüzde geçiyor olabilir, korumak istediğimiz güzelliklerin bir parçası da bu. Filmimizde cep telefonu, televizyon ya da modern otomobiller istemedik. Tasarımımızda izlediğimiz yolda rehberimiz Herge‟di, varsayılan herhangi bir dönem ya da ortam değil.”Herge‟ın bu başyapıtının müthiş uyarlaması 4 Kasım‟da izleyicilerin beğenisine sunulacak. Aslında zaten Herge karakterini en iyi beyaz perdeye yansıtacak kişinin Steven Spielberg olduğuna inanıyordu. Ali Erdem Ekşioğlu Ne yazık ki bu ikilinin ilk buluşması gerçekleşmeden birkaç gün önce (3 Mart 1983) hayata gözlerini yumdu. Macera ve mizahı inanılmaz bir incelikle bir araya getiren bu filmin sadece ekibinin toplanması bile 2 yıl gibi bir zaman aldı. Ekibi seçerken çok seçici davranan Spielberg ve Jackson filmi en son teknoloji ekipman ile gerçekleştirdi. Filmin IMAX 3D olması da seyir keyfini arttıran bir başka unsur. Yediden, yetmişe herkese hi- 25 Reklam Dünyası Kolay alırsın, bağlanırsın, gerçek heveslere zaman kalır... Otomobilin, prestij, pahalılık, lüks ve gösteriş gibi argümanlarla sunulduğu günümüzde, Dacia, samimi ve gerçekçi mesajlar üzerinden iletişim kurmayı tercih ediyor. Dacia, yeni reklam kampanyasıyla da “bağlılık” yaratarak tüketiciyi “Sıradaki heves hangisi?” derdinden kurtarmayı vaat ediyor. İnsanın hayatı daha gerçek şeylerle doldurmasına olanak veren bir otomobil olarak konumlanan Dacia‟nın en büyük artısı elbette kolay ulaşılmasına rağmen zor vazgeçilmesi. şeye sahip olup hevesini aldıktan sonra sıkılarak yeni bir arzunun peşine düşmesi” döngüsüne parmak basan reklam Sağlam, ekonomik, güvenilir ve konforlu bir otomobil arayı- filmi, Dacia‟nın şimdiye kadar vaat edilen boş heveslerden ibaret kısır döngüleri reddettiğini ilan ediyor. Dacia böylece, şındaki tüketicilerin gönlünde taht kuran Dacia, “bağlılık” hayatı maddi ve manevi açıdan doldurabilecek farklı modelteması üzerine yoğunlaştığı yeni reklam kampanyasında Dacia‟nın yalnızca mantığa değil duygulara da hitap ettiği- leriyle bir otomobilin birincil işlevinin, yani onun her şeyden nin altını çiziyor. Günlük hayatta kolay ulaşabilen ve hemen önce bir otomobil olduğunun fark edilmesini sağlıyor. Bu sayede de insanı, zaman harcamaya değecek şeylere, kıvazgeçilen heveslerden yola çıkarak modern insanın sacası yaşamaya zaman ayırmaya teşvik ediyor. “bağlanamama” sorununa değinen reklam filmi, Dacia‟nın bu boşluğu dolduran, önce kolay ulaşılabilen sonrasında da bağlılık yaratan bir otomobil olarak konumlandırıyor. Dacia‟nın reklam kampanyası işte tüm bu mesajların özetini filmin sonundaki dış sesle aktarıyor: “Bir otomobil alırsın, Her çeşit otomobilin, prestij, pahalılık, lüks ve gösteriş argü- bağlanamazsın satarsın. Alırsın, satarsın. Alırsın, satarsın. manlarıyla lanse edildiği günümüzde, Dacia tüm bu unsur- Alırsın satarsın. Sonra bir Dacia görürsün. Alırsın, fena ları geri plana atarak daha samimi mesajlar üzerinden ileti- bağlanırsın. Kolay ulaşırsın, zor vazgeçersin. Dacia.” şim kurmayı tercih ediyor. Bu yönüyle bir önceki reklam filminin izinden giden yeni kampanya, otomobili tanımlamak Reklam filmi künyesi için kullanılan birçok klişenin aksine, daha gerçek bir durum ve duygudan güç alıyor. “İnsanın çok arzuladığı pahalı bir Reklamveren: Dacia Reklamveren yetkilisi: Özlem Ünlü, Canan Kaya Reklam ajansı: Publicis Yorum Kreatif grup: Cevdet Kızılay, Zafer Külünk, Erkut Terliksiz Müşteri ilişkileri: Yeşim Uzuner, Melissa Ruacan, Mine Güven, Mine Hatapkapulu Stratejik planlama: Zeynep Bortaçina, Elif Uçuk Medya planlama ve satın alma: OMD Prodüksiyon: Arzu Köksal, Gamze Bayındır Kullanılan mecralar: TV, gazete Yönetmen: Hakan Yonat Prodüksiyon şirketi: Kala Film 26 Ayşe Arman’ın ilk kez reklam yüzü oldu... Ünlü gazeteci Ayşe Arman‟ın ilk kez reklam yüzü olduğu Batik markasına ait İspanyol paça pantolonlar, A-Line elbiseler, düz, çizgili, geniş ve dar kare tişörtlerin yanı sıra skinny tayt, rahat, salaş ve bir o kadar şık görünen uzun tunik trikolar, kısa pileli etekler, ceketler, kürkler, yelekler, renkli pantolonlar, uzun ve kalın kazaklar, luxe yünler, tweetler, ekoseler ve yeni kuş & doğa baskılı ürünler www.markafoni.com‟da %75‟e varan indirimlerle yer alıyor. Biz ve göz yumduklarımız... T.C. Ulaştırma Bakanlığı‟nın koordinasyonunda ve TÜVTURK‟ün sponsorluğunda gerçekleşen Trafikte Sorumluluk Hareketi‟nin, Türkiye‟de başlattığı trafik konusunda toplumsal bilinçlenme çalışmaları, “Hatalara göz yumma!” isimli yeni reklam filmiyle hız kesmeden devam ediyor... Proje için ünlü yönetmen Ezel Akay‟ın yönetmenliğinde çekilen reklam filmi sadece trafikte değil, günlük yaşantımızda göz yumduğumuz birçok sıra dışı konuyu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Avşar kızı yine büyülüyor... Hülya Avşar, Pepsi‟nin yeni reklam filmi için bir kez daha kamera karşısına geçti. Pepsi‟nin Amerika‟da David Beckham ve Sofia Vergara ile çektiği plajda geçen global reklam filminden sonra, Türkiye‟de Hülya Avşar, Sofia Vergara‟yı kıskandıracak güzelliğiyle Kilyos sahilinde kamera karşısına geçmişti. Avşar kızı Pepsi‟nin yeni reklamında canlandırdığı seksi sürücü rolüyle yine yıllara meydan okuyor. 27 Kültür-Sanat TANGO ŞÖLENİ… Tango Türk tarafından bu yıl altıncısı düzenlenecek olan “İstanbul Tango Ritual" uluslararası tango festivali 2-6 Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek. dansçılarından Roberto Herrera ve partneri Lorena Goldestein katılacak. Etkinlikte ayrıca, Buenos Aires‟in en tanınmış okulu La Viruta‟nın eğitmeni Horacio Godoy ve partneri Magdalena Gutierrez, Arjantinli dansçı ve eğitmenler Christian Marquez ve Virginia Gomez, Ariadna Naveira ve Fernando Sánchez‟in yanı sıra uluslararası DJ‟ler El Popul Castillo, Punto y Branca ve kendisinden “tangonun ansiklopedisi” olarak söz edilen efsanevi Arjantinli DJ Felix Picherna yer alacak. Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan İstanbul Tango Ritual Uluslararası Tango Festivali, dünyaca ünlü dansçıları ve DJ‟leri İstanbul‟da konuk edecek. 2 - 6 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival kapsamında özel dans şovları, “milonga”lar (tango geceleri) ve Arjantinli ustalardan atölye çalışmaları yer alacak. İstanbul Tango Ritual bu yıl Armada Otel, Suada, Liman Lokantası ve Yapı Endüstri Merkezi‟nde tango severlere unutulmaz anlar yaşatacak. Geçen yıl Türkiye‟den ve dünyanın farklı ülkelerinden 1000‟e yakın tangoseverin bir araya geldiği İstanbul Tango Ritual‟e bu yıl dünyaca ünlü tango şovu Tango Pasion‟un baş 28 TangoTürk tarafından düzenlenen ve ana sponsorluğunu Armada Otel‟in yaptığı İstanbul Tango Ritual‟e yurtdışı ve yurtiçinden katılacak yüzlerce tango sever gündüzleri Armada Otel‟de yapılacak atölye çalışmalarında Arjantinli ustalardan tango dersleri alacaklar. Katılımcılar akşamları da İstanbul‟un tarihsel dokusuyla bütünleşen mekânlarda tango dinleme ve dans etme olanağı bulacaklar. TangoTürk‟ün Kurucu Başkanı Serdar Sungar yaptığı açıklamada, İstanbul Tango Ritual‟in her yıl Kasım ayında dans severleri tangonun ustaları ile İstanbul‟da buluşturduğunu belirtti. Kültür-Sanat 2011 Akdeniz Kültürü Edebiyat Ödülü Oya Baydar’a verildi… İtalyan Carical Vakfı‟nın 2007‟den bu yana Akdeniz kültürüne katkıda bulunan yazar ve düşünürlere altı dalda verdiği Akdeniz Kültürü Ödülü’nün (Premio per la Cultura Mediterranea) edebiyat /anlatı dalındaki sahibi bu yıl Oya Baydar oldu. “Anlatı” kategorisindeki 2011 yılı ödülü, çeşitli Akdeniz ülkelerinden yazarlar, akademisyenler ve eleştirmenlerden oluşan Uluslararası Akdeniz Kültürü Ödül Jürisi’nin oy birliğiyle 300’den fazla eser arasından Oya Baydar’ın İtalyancaya Ritorno a Nessun Dove başlığıyla çevrilen Hiçbiryer’e Dönüş romanına verildi. Can Yayınları yazarlarından Oya Baydar’ın kitabı 2010’da İtalya’da Aquilegia Yayınevi tarafından, Alessio Calabrò’nun çevirisiyle yayımlanmıştı. "AŞK HER YERDE"; Duru Tiyatro'da… Orta yaşlarını sürmekte olan Leonard Loftus (Emre Kınay); asi ve uçarı kızı Dee Dee (Bahar Yanılmaz) ve bir türlü yaşlılar evine gönderemediği babası Gus (Sait Genay) ile aynı evi paylaşan "sıkıcı" bir istatistikçidir. Leonard, karısı tarafından da terk edilmesiyle, hayatı ıskaladığını fark eder ancak Dee Dee ve Gus'ın kendisini baştan çıkarmak için harcadıkları tüm çabalara karşı koyarak, sayısal verilere dayalı rutin hayatını sürdürmekte diretir. Bu utangaç, sıkıcı ve hatta "düz" adamın çocukluğundan beri içinde yaşattığı bir tutkusu vardır: Yazmak! Sadece kadınların katılabildiği bir yarışmaya, Myrtle Banbury adı ile gönderdiği romanın derece kazanması ise, beklediği son şeydir. Hiç beklemediği bir anda, bir telefon ile hayatına giren Harriet Copland (Pelin Körmükçü), "Cennette Buluşalım" adlı aşk romanını yayınlamak için Leonard'a yüklü bir ücret teklif eder. Ortada küçücük bir problem vardır: Harriet'ı gördüğü ilk andan itibaren aşkın pençesine düşen Lenny, kitabının yayınlanabilmesi için, Harriet'ı kandırmak zorundadır. Aşkı ile çocukluk hayalinin gerçekleşmesi arasında bir tercih yapmak durumunda kalan Lenny'nin hikayesini, son derece eğlenceli bir şekilde anlatan "AŞK HER YERDE"; Duru Tiyatro'da... 30 Pera Müzesi’nde Suretin Sireti… Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki sergisi. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 80 yılı geride bırakan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‟nı, kuruluşu kadar köklü sanat koleksiyonuyla konuk ediyor; “Suretin Sireti: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu‟ndan Bir Seçki” sergisi. Pera Müzesi‟nin iki katında yer alan “Suretin Sireti: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu‟ndan Bir Seçki” sergisi, 36 usta sanatçının 61 yapıtıyla Türk sanatının 1950‟lerden 2000‟lere uzanan serüvenine ışık tutuyor. Küratörlüğünü sanat tarihçisi Zeynep YasaYaman‟ın üstlendiği ve aralarında Fikret Muallâ, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Zeki Faik İzer,Tiraje Dikmen, Yüksel Arslan, Komet, Ömer Uluç, Adnan Çoker, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay gibi pek çok usta sanatçının eserlerinin yer aldığı sergi, 2 Kasım - 31 Aralık 2011 tarihleri arasında ziyarete açık olacak. Canım Erdalım Sevgili Babacığım… Canım Erdalım Sevgili Babacığım, İsmet İnönü ve Erdal İnönü‟nün, tarihimize damgasını vurmuş baba-oğlun mektuplaşmalarından oluşuyor. 1947 yılında, Amerika‟ya fizik okumaya giden Erdal İnönü‟nün, babasına daha uçaktayken yazdığı mektupla başlayıp, 1952 yılı tarihli dönüş yolunda yazdığı mektubuyla son bulan bu kitap, bir Cumhurbaşkanı ile bilim adamı olmaya hazırlanan oğlunun en samimi duygu ve düşüncelerini dile getirdikleri mektupları gözler önüne seriyor. Döneme ait belgeleri, gazeteleri, kartpostalları ve fotoğrafları da bir araya getiren Can Dündar, bu tarihi mektuplara belgesellerine has bir zenginlik katıyor. Kitap, Türkiye tarihinin kaderinin değiştiği beş yıla ışık tutuyor. Türkiye tarihine damgasını vurmuş İnönü ailesinin, bugüne dek özenle gizledikleri özel hayatlarına tanıklık etmemizi sağlayan Can Dündar, daha önce hiç dile getirilmemiş sayısız anekdotu aktarıyor: En yoğun dönemlerinde bile hemen her gün oğluyla yazışmaya zaman ayırarak günlük hayatı, görüştüğü insanlar, okuduğu kitaplar, tarihi gelişmeler hakkında ona bilgi veren İsmet İnönü ve Amerika hayatından, gözlemlerinden, katıldığı aktivitelerden, seyahatlerinden, hocalarından, derslerinden, sıkıntılarından bahseden, dünyadaki ve Türkiye‟deki siyasal ve bilimsel gelişmeleri ilgiyle takip eden Erdal İnönü‟nün kişiliklerini, gözden ırak kalmış yönlerini gözler önüne seriyor. Canım Erdalım Sevgili Babacığım, dönemin önemli, ilginç olaylarının da izini sürüyor: Erdal İnönü‟nün Amerika‟da evlendiğine dair yayılan söylentiler; Ömer İnönü‟nün bir trafik cinayetiyle suçlanmasıyla İnönü‟lere karşı yürütülen karalama kampanyası; suikast söylentileri ve Türkiye‟de tek parti iktidarının devrilişi sürecinde yaşananlar… İsmet İnönü ve Erdal İnönü Mektuplaşmaları, İnönü Ailesi‟nin bir dönemin tarihiyle kesişen mahrem hayatlarına ışık tutuyor. Canım Erdalım Sevgili Babacığım‟da, İsmet İnönü‟nün hayatının en zorlu seçimine nasıl bir ruh hâliyle girdiğini, sandıkta devrildiğini öğrendiğinde neler hissettiğini, oğlunun onu nasıl teselli ettiğini okuyacak, tarihe bambaşka bir açıdan tanık olacaksınız. Carmine Appice Türkiye’ye Geliyor…. Rock müziğinin en başarılı şovmenlerinden biri olarak kabul edilen Carmine Appice, 15 Ekim‟de İspanya‟da başladığı turnesine Türkiye‟den devam edecek. İstanbul Mehmet Zilleri ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Drum Master Class davul seminerleri için Türkiye‟ye gelecek olan Rock tarihinin efsanevi davulcusu, 3 Kasım Perşembe günü İzmir‟de, 6 Kasım Pazar günü de İstanbul‟da olacak. Drum&Bass Magazine „Workshop Series‟ organizasyonu ile Türkiye‟deki hayranlarıyla buluşacak olan Carmine Appice, iki workshop yapacak. Rock davulculuğu üzerine düzenlenecek workshoplar ücretsiz olacak. 31 Nostalji 32