european journals
Transkript
european journals
EUROPEAN JOURNALS by Derbent Ortaokulu These journals are products of Foreign Mirrors Comenius School Partnership Project 2012-2014 Visit us at: www.foreignmirrors.wordpress.com The aim of the project is to make students observe the human impact on environment of a foreign country and make evaluations on good and bad examples of what people of that country have done to their environment. Students gained an understanding of how to protect their natural, cultural, and industrial heritage and how to prevent industrial harm by having observed good examples in other European countries. Moreover, they learned to find out solutions for bad cases and practice sustainable development. In international meetings, the hosting countries organized educational tours to heritage sites, museums, nature, towns, cities, industrial areas, dams, farming etc. Students discussed with the authorities to learn more about how things work and made environmental friendly. Visits in each country standed out with a specific environmental topic: Turkey-Industrial effect on nature, Germany-Geothermal Energy, Portugal-Wind Energy, Finland-Importance of Forests, Poland-Natural Life and Biodiversity, Greece-Preserving monuments and statues, Spain-Solar Energy. Students met mayors of each partner’s city to discuss these topics, how they manage to protect cultural and natural heritage, and use renewable energy instead of fossil fuels. When students returned home, they wrote journals to reveal these environmental topics and inform other students in their school to learn about how they are performed in each country. To make things more concrete and visual especially for younger learners, students and art teachers prepared scale models of famous cultural and natural monuments. Besides, each partner prepared a video on a cultural or environmental topic to attract attention of other students on these issues. Derbent Ortaokulu – Kartepe, Kocaeli, TURKEY St. Emmeram Realschule Staatliche – Aschheim, GERMANY Agrupamento de Escolas Antonio Correia de Oliveira – Esposende, PORTUGAL Anna Tapion koulu – Aitoo, FINLAND Zespół Szkoł w Tuchowiczu – Tuchowicz, POLAND 1o Junior High School Galatsi – Athens, GREECE FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida – Lleida, Catalonia, SPAIN St. Emmeralm Realshule St. Emmeralm Realshule Münih şehir merkezine 20 km mesafede bulunan Realshule kurulduğu 2006 yılından beri hizmet vermektedir. Eğitim sisteminin ikinci basamağında bulunan Realshule, 4 yıllık ilkokuldan mezun olan öğrencilere 6 yıl eğitim sunmaktadır. 15 yaşında mezun olan öğrenciler ya 2 yıl boyunca bir şirkette staj görmekte, ya da 2 yıl daha eğitim alarak üniversiteye girmek için çalışmaktadırlar. Situated 20 km away from Munich City Center, St. Emmeralm Realchule provides education since it was founded in 2006. It gives 6 years of secondary education. Students graduate at the age of 15 and either have 2 years intership in companies or further 2 years education in order to goto university. Okulun maddi kaynaklarının büyük bir kısmı mahalli halk ve belediye tarafından karşılanmaktadır. 530 öğrenciye ev sahipliği yapan okula kalitesi ve cazibesinden dolayı Münih şehir merkezinden dahi öğrenciler gelmektedir. Ön ve arka taraftan daralan yapısıyla okul binası gemi şeklini almıştır. 3 katlı binasında engelli asansörü, çok sayıda derslik ve laboratuarlar bulunmaktadır. Local communities and municipality finances most of the schools expences. It provides education to 530 students and some of them everydayt come from Munich City Center. The school building is constructed in the form of a ship. It has an elevator for disabled students, many classrooms and labaratories. Çevre koruma ile ilgili her türlü proje ve faaliyetlere büyük önem verilmektedir. Okulda çevre koruma ile ilgili birçok öğrenci grubu bulunmaktadır. Her katta kağıt, cam ve metal geri dönüşüm kutuları bulunmaktadır. School gives importance to every kinds of environmental projects. There are many groups of students who work for environmental issues. Each floor has got recycle bins for paper, glass, and metal. Okul eğitim sisteminde en çok dikkatimizi çeken şey, öğrencileri gerçek hayata hazırlamak için yemek pişirme, marangozluk gibi dersler sunmaları ve bu derslere uygun mutfak ve atölyeye sahip olmalarıdır. Bölgede eğitim için hiçbir masraftan kaçılmamış, okul için gerekli küçük büyük her türlü araç-gereç ve donanım alınmıştır ve sürekli kullanılmaktadır. In terms of education system, we are attracted to see that they provide lessons which will help students in their everyday lives such as cooking and carpentry. The school is proud to have every tool necessary for education, no matter it is small or big, and provide their students everything they need in their future lives. Doğaya zarar vermeyen Jeotermal Enerji enerji kaynağı: % 100 environment-friendly energy source: Geotermal Energy Ziyaret ettiğimiz okulun bulunduğu belde yerin altından geçen oldukça büyük miktardaki sıcak su kaynağını ısınma ve diğer temel sıcak su ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor. Aschheim Town has a Geothermal Energy Center which uses the huge amount of water flowing under the surface to provide hot water for the local communities. Bizlere Jeotermal Enerji Santralini gezdiren yetkili yerin altındaki 85 santigrat derece sıcaklıkta bulunan sıcak su kaynağına ulaşmak için 2 km derinlikte sondaj yaptıklarını açıkladı. Sondaj ve sıcak suyun dağıtımının toplam maliyetinin 80 milyon avrodan daha fazla olduğunu, bu paranın büyük kısmını devletten kredi alarak finanse ettiklerini, kalan kısmını ise suyu kullanan abonelerden karşıladıklarını belirtti. Isınmak için kullanılan doğalgaz ve kömür gibi yakıtların aksine, jeotermal sıcak suyun karbondioksit emisyonu bulunmamaktadır. Tamamen çevredostudur. Sıcak su ısınma için kullanıldığında 45 santigrat dereceye kadar soğumakta ve soğuyan su yerin altına geri gönderilmektedir. Ülkemizde de çok miktarda jeotermal kaynak bulunmaktadır. Ne var ki, ısınma amacıyla bu kadar büyük boyutta kullanılmamaktadır. Bizim hükümetimiz de bu tür enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştırmalıdır. The Authorized person explained that they had to drill the earth 2 km down to reach the hot water at 85 degrees celcius. The total amount of money including drill and distribution of water in neigbourhoods was more than 80 million euros. The majority of this amount is credited by the state and some amount is paid by communities using this water. Unlike coal and natural gas, using geothermal water for heating has no carbondioksit emmision. It is % 100 environment-friendly. After the water is distributed and used for heating, it is pumped down to earth back which is in this case 45 degrees celcius. Countries which have this kind of geothermal water resources should promote consruction of geothermal heating systems. Kendi enerjisini kendi üreten çiftlik The farm producing its own electricity Öğle yemeği için gittiğimiz restoranda büyük bir sürprizle karşılaştık. Meğer yemek yediğimiz yer sadece bir restoran değilmiş. Birçok hayvana ev sahipliği yapan büyük bir çiftlikmiş. Yemekten sonra çiftlik sahibi bizlere etrafı gezdirdiğinde dikkatimizi çeken ilk şey bütün çatılardaki güneş enerjisi bataryaları oldu. Çiftlik sahibi bizlere kullandıkları elektriğin tamamını kendilerinin ürettiğini, hatta üretim fazlası elektriği devlete sattıklarını açıkladı. The restaurant that we went for lunch had a big surprise for us. It was not only a restaurant, but also a big farm of various animals. The owner of the farm showed us around after the lunch. The first thing we reaized was the sun energy batteries on the roofs of all buildings. This batteries produce all the electricity that farm needs. The owner expained that they produce electricity more that they need and sell the extra electicity to the state. Bu çiftlik aynı zamanda dünyanın en iyi gösteri atlarına ev sahipliği yapıyor. Geçen sene gösteri alanında şampiyon olan at ile bizzat tanışma fırsatı bulduk. Çiftlik her yaştan insanların ziyaret ettiği bir çekim merkezi haline gelmiş. Okullardan öğrenci grupları da çiftliği ziyaret ederek hem hayvan türleri hakkında bilgi ediniyorlar, hem de tarım ve çiftçiliğin nasıl yapıldığını ve güneş enerjisi ile kendi elektriğinin üretilmesinin en güzel örneğini görerek öğreniyorlar. This farm hosts the world’s most famous show horses. We even met the champion horse of the last year in show horse world tournament. This farm is frequently visited by people of various ages. Groups of students visit this farm to learn about farming, different types of animals and a good example of producing sun energy. Alman otomotiv devi: BMW Leading Germany Automotive Company: BMW Münih gezimizde dünyaca ünlü alman otomobil üreticisi BMW’nin Münih’teki merkez galeri ve müzesini ziyaret etme fırsatını bulduk. Göz kamaştıran yüzlerce otomobil ve motosiklet modellerine binmekten kendimizi alıkoyamadık. Keşke bunlardan birine ben de sahip olsam diye iç geçirdik. Bütün BMW araçlarında performans, şıklık, konfor ve en önemlisi sürücü güvenliği yer almaktadır. We had opportunity to visit the worldwide famous automobile producer BMW Center while we were in Munich. We were attracted by hundres of cars and motorbikes and couldn’t resist sitting on driver’s seats. We all desired to have one of those BMW vehicles. All BMW vehicles included high performance, elegance, comforts and the most important of all, passenger safety. Almanların trafik emniyetine verdikleri önem sadece ürettikleri araçlarda bulunmamaktadır. Yollar, kavşaklar, kaldırımlar ve yaya geçitleri yapılırken can güvenliği en yüksek seviyede olacak şekilde planlanmaktadır. Yayalar ve sürücüler trafik kurallarına uymaktadırlar. Yoldan karşıdan karşıya geçerken sabırla kendileri için yeşil ışığın yanmasını beklemektedirler. Aslında evrensel olan ve ne yazık ki ülkemizde bilinçsiz sürücüler sebebiyle uygulayamadığımız bir trafik kuralı ise yaya geçitlerinde önceliğin yayalarda olması ve sürücülerin yaya geçitlerine yaklaştıklarında mutlaka yavaşlamaları ve varsa yayalara yol vermeleridir. Almanları insan hayatına gösterdikleri önemden dolayı tebrik ediyoruz. German government and people give great importance to traffic safety. Roads, pavements and crossovers are planned to have the highest level of safety. All drivers and pedestrians strictly obey the traffic rules. Everybody patiently wait for the green traffic light to go. We appreciate that German people give great value to humans and life safety in traffic. Münih: İkinci Dünya Savaşından sonra yeniden yaratılan şehir Munich: The city reborn after the World War II İkinci Dünya Savaşı sonrası, Avrupa’nın pek çok savaş mağduru şehirlerinde olduğu gibi Münih de hava ve kara saldırılarından büyük boyutlarda etkilenmiş. Ortaçağ, Gotik ve Rönesans mimarilerinin bütün örneklerine sahip olan şehir binalarının neredeyse yüzde sekseni zarar görmüş. Bu binaların yeniden yapımı ve restorasyonu 1970’li yıllara kadar sürmüş. Savaş sonrası zarar gören bina molozlarının büyük bir kısmı Olimpiyat Arenaya taşınmış ve buradaki tepe ve tümseklerin yapımında kullanılmış. After the World War II, like many European cities which suffered fights, Munich was destructed by bomb attacts of tanks and planes. The city has examples of Medieval, Gothic and Renaissance architecture and % 80 of these buildings were desctructed. Restoration of these buildings lasted until 1970s. Most of the debris were moved to the Olimpic Area to form hills. Günümüzde savaştan hiçbir eser kalmayan bu şehri ve eşsiz tarihi yapılarını her yıl milyonlarca turist ziyaret etmektedir. Today one cannot see any clue of war in Munich. This beautiful city is visited by millions of tourists every year. Antonio Correia de Oliveira Okulları Agrupamento de Escolas Antonio Correia de Oliveira Proje ortağımız olan “Agrupamento de Escolas Antonio Correia de Oliveira” okulu bünyesinde ana okulu ve 3 aşamalı 9 yıllık ilköğretim okulu bulundurmaktadır. Okulda öğretmen ve öğrencilerin hepsi eğitim-öğretim faaliyetlerini hem oldukça ciddiye alıyorlar, hem de öğrenirken eğleniyorlar. “Agrupamento de Escolas Antonio Correia de Oliveira”, our Comenius partner school, consist of a kindergarten and an elementary school of three phases each having three years of education. All teachers and students take their school work very seriously. However, it is not all work and no play. Their motto is “learn and have fun”. Büyük bir kütüphane bulunan okulda kütüphane sadece kitap okunan bir yer olarak kullanılmamaktadır. Gösteri, toplantı gibi etkinlikler kütüphanede yapılmaktadır. Ayrıca görsel sanatlar derslerinde yapılan çalışmalar kütüphanede sergilenmektedir. Birçok etkinliğe evsahipliği yapan kütüphane canlı bir yaşam alanı oluşturmaktadır. They have a big library where not only you can find books, but also organize meetings, activities, dramas and so on. It is also a place where students artistic works are displayed. The library is a living place hosting many activities and visitors. ESPOSENDE ESPOSENDE 35 bin nüfüsa sahip bu kasaba, Portekiz’in kuzeyinde Atlas Okyanusu kıyısında bulunmaktadır. Hem doğal, hem de kültürel miras açısından oldukça zengin bir yerleşim yeridir. Cavado nehri bu kasabanın içinden geçerek okyanusa dökülmektedir. Nehir havzası birçok balık ve kuş türü için yaşam alanı oluşturmaktadır. Kasaba halkı ve yönetimi, bu hayvan türlerinin ve çeşitliliğinin devam etmesi için gereken her türlü önlemleri almaktadır. Nehir ile okyanus arasında kalan yarımadada günümüzde imar yasağı bulunmaktadır. Ne var ki, daha önceden yapılan evler ve apartmanların varlığı devam etmektedir. This town is located on the Atlantic coast and has a population of 35.000 people. It is rich in terms of both natural and cultural heritage. River Cavado runs through the city and reaches the ocean. River banks provide home to many fish and bird species. Town administrators and people take precautions to maintain the existence of these species. Today it is prohibited to build in the peninsula between the river and the ocean. Nevertheless, the buildings which were built before the prohibition remain. Bahsettiğimiz bu yarımadada Portekiz deniz kıyısı yaşamının önemli bir unsuru olan tarihi yel değirmenleri bulunmaktadır. Günümüzde bu yel değirmenlerinin yerini elektrik üreten modern rüzgar gülleri almıştır. Portekiz yenilenebilir ve doğaya zarar vermeyen rüzgar enerjisini en verimli şekilde kullanan ülkelerden biridir. Ülkenin elektirik ihtiyacının yüzde beşi rüzgar enerjisinden karşılanmaktadır. Çoğu Portekiz şehirlerinde hem sahil kıyılarında, hem yüksek yerlerde bu rüzgar gülleri sıklıkla görülmektedir. On the peninsula, you can see the historical windmills which depict the Portuguese coastal life. Today, these windmills are replaced by modern windmills which produce electricity. Portugal is one the countries which use the environment friendly wind power efficiently. 5 percent of Portugal’s electric energy is produced by wind power. These windmills can be found on many coastal areas and highlands in Portugal. Çevre Eğitim Merkezi Environment Education Center Esposende’de bulunan Çevre Eğitim Merkezi, bölge halkının tabiatın, hayvan ve bitki türlerinin korunmasına ne kadar büyük bir önem verdiklerini bizlere göstermiştir. Merkezde çok küçük yaşlardaki çocukların bile doğayı koruma ve geridönüşüm bilinci kazanmaları için ilgili maskotlar, oyuncaklar, bilgisayar oyunları bulunmaktadır. Bilgisayar oyunları ve animasyonlar tamamen Esposende ve çevresinde bulunan yerleri konu almaktadır. Büyük bir bahçeye sahip alanda Portekiz ikliminde yetişen pekçok bitki ve ağaç türleri bulunmaktadır. Bizler de buraya yaptığımız ziyaretin anısına bahçeye ağaç dikerek doğaya bizim de bir katkımız olsun dedik. Environment Education Center in Esposende shows how much local people care about protecting nature animal and plant species. This center aims at giving environmental education at very early ages with the use of puppets, toys, computer games and more. Computer games, videos and animations are all related to Esposende. It has got a big garden containing various types of trees and plants that can be found in Mediterranean and other local climates. At the end of our tour, we planted a three in order to contribute the nature and commemorate our visit in this center. Saõ Lorenço Tarihi Yerleşim Yeri Saõ Lorenço Romalılar Portekiz bölgesini milattan önce 219 yılında işgal etmeye başlamadan önce, Esposende yakınlarında deniz seviyesinden oldukça yüksekte bulunan bu yerleşim yerinde insanlar topluluk halinde yaşarlardı. Bu yer, Romalılardan sonra Saõ Lorenço adını almıştır. Burada aynı ismi taşıyan bir kilisenin de bulunmaktadır. Before Roman empire invaded iberian peninsula in 219 B.C., people lived in this area situated high above the sea level. It is named Saõ Lorenço after the Romans. Here remains a church with the same name. Bu yerin hemen girişinde “Interpretation Center S. Lourenço” isimli bir eğitim müzesi yapılmıştır. Bu müzede tarihin başlangıcından günümüze kadar insanların nasıl yaşadıkları ve hangi aletleri kullandıkları, hayvan ve bitki türlerinin varlıklarını nasıl devam ettirdikleri, nesli tükenen hayvan ve bitki türleri, dünyanın ve bölgenin jeolojik yapısı gibi pek çok konu hakkında bilgi ve eğitim verilmektedir. A museum named “Interpretation Center S. Lourenço” is situated next to this site. This museum illustrates how people lived and which tools they used throughout the history, fauna and flora, extinct animals and plants, geological structure of the earth and the area. Denizcilik Müzesi Maritime Museum Tarih boyunca Portekizliler denildiğinde onlarla ilgili akla ilk gelen şey denizcilik özellikleridir. Hindistan deniz yolunu ve Amerika kıtasını ilk kez Portekizli kaşifler keşfetmişlerdir. Atlas okyanusu kıyısında bulunan yerleşim yerlerinde denizcilik ve balıkçılık halkın ekonomik ve kültürel yapısının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Müzede denizcilikte kullanılan aletler, bölge insanlarının hayat biçimleri ile ilgili eşyalar ve videolar sergilenmektedir. The first thing that comes to our mind about Portuguese people is that they are great sailors. The first sailors exploring the seaway to India and America were Portuguese. Maritime and fishing constitutes the major part of economic and cultural life of people living in the coastal areas. The museum exhibits fishing tools, sailors’ belongings and objects of maritime life. Porto Tarihi Şehir Merkezi – UNESCO Mirası Historic Center of Oporto - UNESCO Heritage Porto şehri Portekiz'in kuzeyinde Rio Douro nehrinin ağzında bulunmaktadır. 2005 sayımlarında 327.539 nüfusuyla (Büyükşehir Porto'nun toplam nüfusu 1.610.539'dur) ülkenin en önemli endüstri noktası ve aynı isimli vilayetin başkentidir. Rio Doura nehrinin kuzey yakasında bulunan şehir merkezi 1996 yılında Unesco tarafından Dünya mirası listesine alınmıştır. Şehrin yerleşimi Roma İmparatorluğu'nun bir karakolu olduğu yüzyıllar öncesine dayanıyor. Adının (Portugal) kaynağının latince adı Portus Cale, olduğu bilinir. Porto'nun en bilinen ihraç malı Porto şarabı'dır. Bu özel şarap için yetiştirilen üzüm çeşitleri, Rio Doura nehri boyunca yetiştirilen üzüm bağlarını kapsamaktadır. 1756'da çıkarılan bir yasayla Porto şarabın üretiminde kullanılan üzüm çeşidi ve şarabın tarifi korunmaktadır. The city of Oporto, built along the hillsides overlooking the mouth of the Douro river, is an outstanding urban landscape with a 2,000-year history. Its continuous growth, linked to the sea (the Romans gave it the name Portus, or port), can be seen in the many and varied monuments, from the cathedral with its Romanesque choir, to the neoclassical Stock Exchange and the typically Portuguese Manueline-style Church of Santa Clara. Anna Tapio Okulu Anna Tapio Koulu Anna Tapio Okulu 5 milyon nüfuslu Finlandiya’daki tek yatılı ortaokuldur. Uzak yakın demeden Finlandiya’nın dört bir yanından öğrenciler bu okula Pazartesi günü gelirler ve Cuma günü evlerine geri dönerler. Sahip olduğu arazi, binalar ve park alanları ile bir yaz kampını andırmaktadır. Nitekim yaz tatilinde eğitim öğretime ara verilmesi ile burası yaz kampı olarak kullanılmaktadır. İlgimizi en çok çeken Anna Tapio School is the only boarding middle school in Finland. Students all over the Finland come to Anna Tapio School on Monday and leave for home on Friday every week. With its buildings, gardens, parks and facilities, the school looks like a summer camp. In fact, during summer vacation, the school serves as a summer camp for students coming from all over the nation. It is surprising to see that the school şey, okul arazisi sınırlarını belirleyen herhangi bir çit, duvar gibi bir yapının bulunmamasıdır. Finlandiya’daki çoğu şahıs, kurum ve kamu arazilerinde durum böyledir. Böylelikle okulun sınırları uçsuz bucaksız şeklinde algılanmaktadır. doesn’t have any borders made of wall or fence. This is the same for most of private, public and institutional lands, they don’t usually borders. It makes you feel that the school land vasts as far as you can see. Türk toplumunda nasıl evlere ayakkabı çıkartılarak girilir, Finlandiya’da da okullara bu şekilde girilmektedir. Böylece hem okulun içi temiz kalmakta, hem de okulda bir ev ortamı oluşturulmaktadır. Okulda öğrenciler sadece akademik bilgiler değil, gerçek hayatta karşılaşacakları yemek yapma, tarım uygulamaları gibi becerileri de uygulayarak öğrenmektedirler. Okulda yediğimiz ilk akşam Students have to take off their shoes before they enter any building in the school area. This way it is very easy to keep the rooms and coridors clean. It also makes you feel like you are at home. Students are offered not only academic knowledge, but also skills like cooking or farming of which they will neen in their future lives. The first dinner we had in the school was prepared by students leaded by a chef teacher. yemeği öğretmen şeflinde bir grup öğrenci tarafından hazırlanmıştı ve menüdeki yemekler çok lezzetliydi. Eğitime toplum olarak büyük değer verilmesi ve öğrencilerin öğrenmeye, okula ve derslere olan yüksek motivasyonları sayesinde Finlandiya eğitim kalitesi bakımından dünya sıralamasında listenin en başlarında yer almaktadır. Okulun öğrenciler ve öğretmenleri çok sevecen ve sıcakkanlıydılar. Bu çalışkan, sevecen, saygılı ve hoşgörülü Finli öğretmenler ve öğrenciler ile birlikte geçirdiğimiz süre All the food in the menu were so delicious. Finland remains in the first place according to PISA rankings due to fact that Finnish society gives much importance to education and Finnish students have high motivation in learning, school subjects and school life. All teachers and students were hardworking, friendly, hospitable and kind and offered us every possible opportunity to feel like at home, and we felt like being Finnish in Finland. Especially, we were delighted to be invited to houses of Mrs. Leena, boyunca kendimizi bir Finli gibi hissetmemiz için bizlere her türlü hizmet ve imkanı sundular. Özelliklere Müdür Yardımcısı Leena ve İngilizce Öğretmeni Marina ve Sanna’nın bizleri kendi evlerine davet etmelerinden çok memnun kaldık. Mrs. Marina and Mrs. Sanna. Finlandiya: Ormanlar, Göller ve Sauna Finland: Forests, Lakes and Sauna Ormanlar, göller ve sauna… Bu üç kelime Finlandiya denildiğinde insanların aklına ilk gelenler. Ve tabii ki doğru bu: % 70’i ormanlarla kaplı ülkenin. İki yüz bine yakın gölü var. Hatta bazen ülkenin sudan ibaret olduğunu, göllerin arasındaki küçük kara parçalarının bir işe yaramayacağını bile düşünüyorsunuz. Ve her Forests, lakes and sauna… These are the three words that comes to our mind when we mention Finland. %70 of Finland is covered by forests and there are almosty 200.000 lakes in Finland. It is common to find sauna in private houses, apartments and even public saunas. otelde ya da evde bir sauna olması yetmiyormuş gibi kamuya açık saunalar da ülkenin dört yanında hizmet veriyor. Ormanlar ülkenin en önemli doğal mirası. 23 bin hektar orman arazisi ile Finlandiya Avrupa’nın orman yoğunluğu en fazla olan ülkesidir. Bu ormanlar Avrupa’nın ciğerleri olarak adlandırılmaktadır. Orman ürünleri yapı malzemesi, mobilya ve kağıt gibi ürünlerin yapımında hammadde kaynağı olarak sıklıkla kullanılmakta ve ihraç edilmektedir. Soğuk Finlandiya kışlarında hayatta kalmak için her evin deposunda mutlaka yeterince yakacak odun bulunmaktadır. Bu yüzden ormanlara çok değer verilmektedir. Forests are the most valuable natural heritage of the country. Having 23.000 hectares of forest, Finland has the highest density of forests in Europe. These forests are named to be the lungs of Europe. Forests provide raw material for construction material, furniture and paper and it is exported both as raw material and as manifactured material. To survive in freezing winters, each house keeps sufficient, even more wood for heating. That’s why people value forests so much in Finland. Eski Rauma Şehri – UNESCO Dünya Mirası Old Rauma City – UNESCO World Heritage Rauma Finlandiya’nın batısında bulunan önemli bir liman şehridir. Eski Rauma’da binaların neredeyse hepsi ahşaptan yapılmıştır. 14. Yüzyılda kurulan şehirde 1640 yılında büyük bir yangın çıkmış ve binaların tamamı harap olmuştur. Yangından sonra yeniden inşa edilen şehir günümüzde çok iyi bir şekilde korunmaktadır. Rauma şehri ahşap mimarisi ve Rauma city is situated in the west of Finland and has a major port. Old Rauma consists of buildings most of which are made of wood. The city was founded in the 14th century and a big fire damaged almost the whole city which started in 1640. The city was reconstructed after the fire and is preserved in a very good condition now. Rauma is famous for wood oldukça kaliteli dantel işçiliği bakımından önemlidir. Günümüzde pek çok ressam, heykeltraş, karikatürist gibi sanatçılar ve dantel, takı tasarımı yapan zanaatçılar bu şehirde yaşamaktadırlar. architecture and laces. Many artists, sculptors, caricaturists, jewelry designers and lace craftsmen live and has their own workshops in the old city now. Tampere: Finlandiya’nın endüstriyel mirası Tampere: Finland’s industrial heritage Finlandiya’nın Helsinki Bölgesi dışında bulunan en büyük şehri ve aynı zamanda ülkenin sanayi merkezidir. Dünyanın en büyük mobil iletişim üreticisi Nokia, bu şehrin aynı adlı köyünde bulunmaktadır. Şehirde başta kerestecilik sanayi, bilişim, havacılık gibi ülkenin ana sanayi dalları yer almaktadır. Tampere is the biggest industrial city and and the largest city after Helsinki-Vantaa-Espoo region. One of the biggest mobile phone companies, Nokia, originated in one of the villages of Tampere having the same name. The city has many industries such as lumber, informatics, aviation etc. Finlandiya’da sanayiciliğin Tampere’de başlamasının sebebi o yıllarda hareket enerjisi ve buhar gücü için gerekli akarsu ve göl sularının civarda bulunmasıdır. Günümüzde fabrikaların çoğu sanayi amacıyla kullanılmaya devam etmekte, bazıları ise müze, restoran, alışveriş merkezi gibi farklı amaçlarda kullanılmaktadır. Ziyaret ettiğimiz “Vapriikki” müzesinde şehirde sanayinin başladığı yıllardan günümüze kadar kullanılmakta olan makineler, tezgahlar, aletler, The reason why industry started Tampere first in Finland is that its approximatity to rivers and lakes which were used to produce the mecanic and steam energy. Nowadays some of the factories still maintain industry, while others are used for different purposes such as museums, restaurants, shopping malls. We visited “Vapriikki” museum where machines, workbenches, industrial products etc. from the sanayi ürünleri vb. sergilenmektedir. beginning of the industry until now are displayed. Helsinki: Baltık denizinin kızı Helsinki: Daughter of the Baltic Sea Avrupa’da Helsinki’den daha fazla doğaya ve denize yakın olan kent bulunmamaktadır. Helsinki doğa, deniz ve tarihin meydana getirdiği bir şehirdir. Nüfusu yaklaşık 600.000’dir. 686 km2‘lik yüzölçümünün 501 km2‘si denizden oluşan başkentin bütün merkezi bölgeleri sahil kenarındadır. Helsinki owns more nature and coasts than any other European city. It is composed of nature, sea and history. Its population is nearly 600.000. It has more than 300 islands, numerous coasts, 3800 hectares of forests, 1800 hectares of parks, different examples of architecture, bazaars and many museums. Suomenlinna Adası – UNESCO Dünya Mirası Suomenlinna – UNESCO World Heritage Altı ada üzerinde inşa edilen Suomenlinna, yerleşim alanı olarak kullanılan bir deniz hisarıdır. UNESCO Dünya Miraslarından biri olan hisar, bünyesinde barındırdığı lokalleri, doğal atmosferi ve piknik alanlarıyla Helsinki’nin görülmesi gereken başlıca yerlerindendir. 1991’de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmiş. Finlandiya’yı egemenliği altına alan İsveç, Suomenlinna is a fortress composed of six islands connected to each others. It is one of the main tourist attractions that has many restourants, cafes, hotels, museums, picnic areas, parks, beaches and more. It entered Unesco World Heritage list in 1991. Sweden, once the ruler of the territory, started building the fortress in 1748, hoping to finish itin four kalenin yapımına 1748’de başlamış. Dört yılda bitmesi düşünülürken, 40 yıldan uzun sürmüş. years. Eventuall, it took more than 40 years to finish it. Tuchowicz Okulu Tuchowicz School 1927 yılından beri aynı binada hizmet veren Tuchowicz Okulu köklü bir geçmişe sahip. Bina eski olsa da samimi ve modern bir eğitim sunmaktadır. 2012 yılında yeni okul binası yapılmıştır. Şimdilik anaokulu yeni binada eğitim görmektedir. Önümüzdeki yıllarda okulun bütün bölümleri yeni binaya taşınacaktır. Tuchowicz School is a very old school which was founded in 1927. Although the school building seems very old, it provides a sincere and modern education. A new building was constructed in 2012 and all the school facilities will be transfered in the new building very soon. We received a warm welcome by the Head Teacher Bożena Stępniewska-Szewczak, teachers and students. As a tradition, they offered us salty home-made bread. They performed folk dances and traditional songs in the hall of the new building. In the dinner, we were presented lots of delicious Polish meal. We sang Polish songs together and danced. As Turkish group, we also presented them our folk dances and songs. We had so much fun in the evening, building strong friendship with Polish teachers and students. Okul müdürü Sayın Bożena StępniewskaSzewczak, öğretmenleri ve öğrencileri bizleri güler yüz ve samimiyetle karşıladılar. Geleneksel olarak bizlere tuzlu ekmek ikram ettiler. Okulun salonunda halkoyunları ve halk şarkıları ile bizlere kültürlerini sundular. Akşam yemeğinde Polonya mutfağına ait onlarca çeşit yemek ve meze ikram ettiler. Beraber Lehçe şarkılar söyledik ve dans ettik. Ayrıca kendi kültürümüze ait şarkı söyledik ve halkoyunu oynadık. O akşam hem çok eğlendik, hem de okul öğretmen ve öğrencileriyle kaynaşarak samimiyet kurduk. Białowieża Milli Parkı ve Doğa Müzesi Białowieża Natural Park and Museum Avrupa’nın en önemli doğal miraslarından biri olan Białowieża ormanı Polonya ve Belarus topraklarında yer almaktadır. Bu ormandaki tür çeşitliliği eskiden Avrupa ovasının hemen hemen her yerinde bulunmakta iken günümüzde Białowieża bölgesinde sadece yaklaşık 150 km2 alanda bulunmaktadır. Bu bölgedeki orman ve türlerin günümüze kadar korunabilmesinin başlıca sebebi gelmiş geçmiş kralların bu alanı özel ormanları olarak ilan etmeleri ve ağaç kesimini, avlanmayı yasaklamalarıdır. Buradaki en özel tür Avrupa bizonudur. Ne var ki, 1923 yılında yapılan araştırmada Avrupa’da sadece 54 bizon yaşadığı, Polonya’da ise hiçbir bizonun yaşamadığı görülmüştür. Bu tarihten itibaren devlet tarafından bölgeye bizon türleri getirilmiş ve koruma altına alınmıştır. Günümüzde bölgede 800 civarında Avrupa bizonu yaşamaktadır. Bölge 1992 tarihinde UNESCO Miras listesine alınmıştır. Białowieża forest is the most important natural heritage of Europe, which is situated both in Poland and Belarus. It is a unique example of the former European plain which expanded all over the Europe. It is the only forest now which homes the biodiversity of the older European plain in this 150 km forest area. The main reason of the succesful preservation of the forest is that former kings acknowledged this forest to be royal property forbidding hunting and cutting down the trees. The most special species is European Bison. Nevertheless, there were only 54 bisons in the forest in 1923. Since that time, the area was preserved and bison species were protected. Now there lives around 800 European bisons. The forest was acknowledged UNESCO Heritage in 1992. Białowieża doğa müzesinde bölgedeki bütün canlı türleri ile ilgili görseller ve bilgiler bulunmaktadır. Hemen hemen bütün hayvan türlerinin bedenleri kurutularak muhafaza edilmekte ve sergilenmektedir. Bu bakımdan müze Avrupa’nın tek örneğidir. In the Nature Museum of Białowieża, you can see taxidermy bodies of all animal species and information about them, which is the only museum in Europe with these theme. Białowieża hayvan koruma alanı ziyaretimizde bizon, geyik, ren geyiği, kurt, links (vahşi kedi), könik atı türlerini canlı olarak görme fırsatı bulduk. In the animal reserve area, we could see living bisons, deers, rain deers, linxs, konik horse. Açık hava köy yaşamı müzesi Open Air Village Life Museum Lublin şehrinde bulunan açık hava köy yaşamı müzesi otuz yılı aşkın süredir ziyaretçilere hizmet vermektedir. Geleneksel saman çatılı kerpiç evler, ahşap evler gibi mimari yapılar sergilenmektedir. Geleneksel evlerin en önemli özelliği taş fırınların evlerin içinde bulunmasıdır. Böylece fırın hem ekmek ve yemek pişirmek için, hem de ısınmak için kullanılmaktadır. Gezi esnasında öğrencilerimiz ayçiçeği gibi bitkilerden nasıl yağ çıkarıldığı, ev içerisindeki fırınlarda nasıl ekmek yapıldığı, evlerin bitişiğindeki ahırlarda ve kümeslerde hayvancılığın nasıl yapıldığı, eskiden köylerde ve köy evlerinde ne şartlarda yaşandığını, hangi enstrümanlar kullanılarak nasıl müzik yapıldığını; dokumacılık, sepetçilik, demirciliğin nasıl yapıldığını görerek, yaparak ve yaşayarak öğrendiler. Ayrıca nüfusun yüzde onunu oluşturan Yahudilerin geçmişteki yaşam biçimlerini ve farklılıklarını temsili bir Yahudi evinde görerek öğrendiler. Open Air Village Life Museumis located in Lublin for 30 years. It exhibits traditional mud-bricked houses and wooden houses with straw roofs. The most important feature of these houses is that the tandoor oven is situated inside the house, which also functions as a stove to heat the house. During the tour, students learned the traditional method to get oil from the sunflower, to bake breads in tandoors, to grow chickens and cow in barns, to play music with old instruments, to weave, to make baskets, to ironwork by performing themselves. They also experiences the lifestyles of Jews living in those times in a typical Jewish house. Ünlü Yazar Henryk Skienkiewicz Müzesi Henryk Skienkiewicz 1846 doğumlu tarihi romanları ile ünlü Polonyalı gazeteci ve yazardır. Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanların karşılaştıkları baskıları tasvir ettiği "Quo Vadis – Nereye gidiyorsun?” isimli kitabıyla tanınır. “Ateş ve Kılıç” isimli eserinde ise 17'nci yüzyılda Kırım Tatarları ile Zaporojya Kazaklarının Polonyalılarla giriştiği savaşı bir Polonyalı subayın etrafındaki olaylar çerçevesinde aktarır. 1905 yılında edebiyat dalında Nobel ödülüne layık görülmüştür. Dünyanın pek çok ülkesine seyahat etmiştir. Eserleri pek çok dile çevrilmiştir. Eserlerinden bazıları sinema perdesine aktarılmıştır. Mezarının bulunduğu anıt tepe okurları ve sevenleri tarafından seyahat ettiği ülkelerden getirilen topraklardan oluşturulmuştur. Doğduğu ve çocukluk dönemini geçirdi ev müze olarak sergilenmektedir. The Famous Writer “Henryk Skienkiewicz” Museum Henryk Skienkiewicz is the world famous Polish writer and journalist born in 1846. His most famous novel is "Quo Vadis – Where are you going?” describing the difficulties that the Christians suffered in Roman Empire. “Fire and Sword” depicts the war against Crimean Tatars and Zaporjya Kazaks through the pointview of an officer. He was nominated for Nobel Prize in Literature in 1905. He travelled to many places in the world. His works are translated in many langugages. Some of his novels were reproduced as movies. The little mount of his mauseleum is consisted of earths from different countries he visited, brought by his fans. The house he was born serves to be a museum. Wola Gułowska Müzesi Wola Gułowska Museum Müzenin bulunduğu bina itfaiye, kütüphane, konser salonu, kafe-restoran gibi farklı amaçlar için kullanılan pek çok bölümden oluşmaktadır. Bunların yanı sıra ahşap heykeltıraş atölyesi ve müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Kleeberg askeri müze bölümü 2. Dünya savaşının Polonya topraklarındaki en son muhaberesinin bu bölgede yapılması sebebiyle oluşturulmuş. Silahlar, askeri teçhizatlar, kıyafetler, haritalar ve belgeler gösterilmektedir. Bir bakşa bölümde ise geleneksel köy evleri, tarım aletleri, dokuma tezgahları ve yerel sanatlar sergilenmektedir. The building consist of not only a museum, but also a firebrigade, a library, a concert hall, a cafe-restraurant. There is also a wood statue workshop. Kleeberg Military Museum is situated here as the last battle of the Second World War took place in this place. Weapons, military tools, clothes, maps and documents are exhibited. In another section of the museum, village houses, agricultural tools, textile tools and locals arts are presented. Polonya Poland Ülke 312.679 km²'lik yüzölçümüyle Avrupa'nın dokuzuncu, dünyanın altmış dokuzuncu büyük ülkesidir. Yaklaşık 38 milyonluk nüfusuyla dünya sıralamasında en kalabalık 33. ülkedir. Dili Lehçedir. Avrupa Birliği üyesidir. 2. Dünya savaşı sırasında ülke topraklarının çoğu Almanya, Rusya ve Avusturya tarafından işgal edilmiştir. Savaştan sonra 1945 yılında komünist rejim ilan edildi. 1889 yılında cumhuriyet ilan edildi. Poland is the ninth largest country in Europe and 69th in the world with 312.679 km² area. The polulation is 38 millions. Language is Polish. It is a member of the European Union. Most parts of Poland was invaded by Germany, Russia and Austrich during the Second World War. After the war, Communism was declared in 1945. Poland was declared to be a republic in 1989. Galatsi Junior High School Galatsi Junior High School Yunan ortak okulumuz ilkokul, ortaokul ve birkaç lisenin bulunduğu bir kampüsün içinde bulunmaktadır. Okulda bizleri geleneksel şarkılar ve halk oyunları ile karşıladılar. Türk muftağından çok da farklı olmayan yöresel yemekler ikram ettiler. Baklava, kadayıf, künefe, sarma, musakka, cacık gibi yemekler aynı isimler ile Yunan mutfağında da bulunmaktadır. Our partner school is situated in a campus where also you can find a primary, middle and several high schools. We were welcomed by tradional Greek folk dances and songs. We were offered traditional Greek food which didn’t seem so much different from Turkish food. Turkish and Greek cuisine shares baklava, kadayıf, künefe, sarma, musakka, cacık etc. with same names. Yunanistan Greece Türkiye’nin batısında bulunan komşu ülke ile 203 km kara sınırı, 931 km deniz sınırımız bulunmaktadır. Yaklaşık üç bin adadan oluşmaktadır. Ülke 1821 yılında bağımsızlığını ilan edene kadar Osmanlı İmparatorluğuna bağlıydı. 1923 Lozan Antlaşması gereği Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi yapılmıştır. Türkiye’de yaşayan Yunanlar Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler Türkiye’ye göç etmişlerdir. Ülkede Yunanca konuşulmaktadır. Greece is the neigbour country of Turkey in the west sharind 203 km land and 931 sea border. It consists of nearly three thousand islands. Greece was a part of the Ottoman Empire until declared to be independent in 1821. In accordance with the Treaty of Lousanne in 1923 The Greek and The Turkish populations in both countries were exchanged. The language is Greek. Atina Athens Atina, Yunanistan'ın başkenti ve yaklaşık 4 milyon kişilik nüfusuyla en büyük şehridir. Eski Yunan medeniyetinin de merkeziydi. Etrafı tepelerle çevrilidir ve yalnız batı kısmı açıktır. Pire Limanına 7 kilometre uzaklıktadır. It is the capital and the largest city of Greece with 4 million population. It was the center of the Ancient Greece. The city is covered by hills and only the west part is open. Port Pirineus is seven kilometres away from the center. Kozmopolit ve modern bir şehir olan Atina, antik çağlarda da önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. İsmi, koruyucusu olan savaş tanrıçası Athena'dan gelmektedir. 1896’da yapılan ilk Olimpiyat Oyunlarına ve 2004 Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır. Athens used to be a center of trade and culture. Name of the city comes from the god of war, Athena. The city hosted the first modern olimpic games in 1896 and 2004 Summer Olimpics. Akropolis Acropolis Akropolis yukarıda bulunan şehir anlamına gelmektedir. Ülkemizde yüksekte bulunan Yunan antik şehirleri aynı isimle anılmaktadır. Atinanın merkezinde bulunan tepe şehrin her yerinden görünmektedir. Dünyaca ünlü Partenon tapınağı burada bulunmaktadır. Antik Yunan'dan günümüze kalan yapılar arasında en iyi bilinenidir ve Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilir. Dış cephesinde kullanılan heykeltıraşlığın Yunan sanatının en yüksek noktası olduğu düşünülür. Dünyanın en büyük kültürel abidelerinden biri olarak Partenon, Antik Yunan`ın ve Atina demokrasisinin de sembolüdür. Literally, Acropolis means the higher city. Similar Ancient Greek cities in Turkey are also called Acropolis. The Acropolis can be seen all around the city. The world famous Parthenon Temple is here, which is considered to be the best example of the Greek Architecture. The sculptures used on the outer part of the temple are nominated to be the best works of Greek Art. It is also the symbol of the Ancient Greece and Greek democracy. Tapınağın duvarının üst bölümlerini süsleyen oyma heykeller 2008’de açılan Akropolis müzesinde sergilenmektedir. Müze inşa edilirken sütünlar Partenon Tapınağına paralel olarak konumlandırılmış, tapınaktan getirilen oyma heykel blokları da orijinal yerleri esas alınarak yerleştirilmiştir. Ne var ki ,bu eserlerin büyük bir bölümünün ülke dışına kaçırılmasına engel olunamamıştır. Kaçırılan eserlerin büyük bir çoğunluğu İngilterede’ki British Museum’da sergilenmektedir. The statues of the upper colomns are preserved in the Acropolis museum which was opened in 2008. The museum is designed to be identical to the original temple and statues are put exactly the same places they used to be in the original temple. Nevertheless, most of the statues were smuggled. You can see some of these statues in British Museum. Marathon Marathon Maraton, atletizmde uzun mesafeli, sert tabanlı yollarda yapılan mukavemet koşusudur. Adı eski Yunanistan'daki Marathon Savaşı'ndan gelir. MÖ 490 yılında Perslere karşı zafer kazanan Yunan ordusu zafer haberini Atina’ya iletmek için Philippides isimli asker Maraton’dan Atina’ya hiç durmadan 42,195 metre mesafeyi koşmuş, “kazandık” haberini verir vermez ölmüştür. İlk kez 1896'da düzenlenen Atina olimpiyat oyunları'nda koşuldu, 1924 yılında 42.195 m olması benimsendi. Marathon is the name of the endurance run competition in olimpic games on hard surface. The name is derived from the Marathon War took place in 490 BC in Greece. A soldier named Philippides ran 42,195 km from Marathon town to the center of Athens to inform that the Greek Arm had victory agains the Persians. Just after he said “We won”, he died. The first Marathon Competition was held in 1896 Olimpics in Athens. In 1924, the distance of the Marathon was acknowledged to be 42,195 km. Maraton parkurları aynı nitelikte olmadığı için dünya rekoru kaydı tutulmaz, sadece en iyi derece vardır. Türkiye'de maraton, ilk kez 1937'de resmi yarışmalarda yer aldı. 1970'lerde bayanlar da resmen yarışmalarda yer almaya başladı. Uluslararası popüler yarışma olarak Türkiye'de 1979'dan beri yapılmakta olan AsyaAvrupa (Avrasya) maratonu gösterilebilir. There is no world record for Marathon races as none of the Marathon racecourses are identical. The first Marathon in Turkey was organized within official competitions in 1937. Euro-Asia Marathon can be an example of one of the popular international races. Olimpiyat Oyunları Olimpic Games Olimpiyat Oyunları dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur. Dünya çapında sporcu, gazeteci, televizyoncu, spor adamı ve seyircilerin katılımı ile gerçekleştirilen olimpiyatlar insanlar ve ülkeler arası barışın sağlanabilmesini amaçlamaktadır. Olimpic games is a big sports event organized every four year. It gathers sportsmen and sportswomen, journalists, tv reporters, sports critics and viewers from all around the world to establish international peace. İlk modern olimpiyatlar Uluslararası Olimpiyat Komitesi himayesinde Atina'da 1896'da gerçekleştirildi. Bu olimpiyatlara 14 ülkeden 241 sporcu katıldı ve 43 yarışta mücadele ettiler. Antik Olimpiyat Stadyumu oyunlar için restore edildi. The first Olimpics was organized by The International Olimpics Commitee in Athens in 1896. 241 sportsmen and sportswomen participated these games from 14 countries and competed in 43 games. Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri Yaz Oyunlarının yapıldığı yıllardan iki sene sonra yapılmaktadır. Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur, fakat bu oyunların Antik Yunan tanrılarını hoşnut etmek için yapıldığı düşünülmektedir. Summer Olimpics are better known Olimpics with summer sports and have been organized every four year since 1896, excluding the times when World Wars happened. Winter Olimpics started to be organized in 1924 and organized every two years after the Summer Olimpics since 1994. It is not definitly known when and where started the ancient olimpic games. However, we know that these games are organized to pleasure the Ancient Greek Gods. Delphi Delphi Unesco Dünya Mirası listesine alınan antik kent, Yunanistan' da Parnasos Dağı´ nın güneybatısında bulunan arkeolojik bir alan ve modern bir kasabadır. Antik çağlarda Yunan halkları için önemli bir dinî merkezdi. Yunan tanrıları Apollo ve Athena´ya ibadet edilen bir alandı. Tapınakları süsleyen heykeller antik kentin yakınında kurulan müzede koruma altına alınmıştır ve sergilenmektedir. Ne var ki, yazılı kaynaklarda Delfi’de bulunduğu kayıtlı olan pek çok eser ülke dışına kaçırılmıştır. Ancient city of Delphi is located in the southwest of Parnasos Mountain, which is an archeological site and a modern town acknowledged to be a UNESCO Heritage. It was a religious center in the ancient times where Greek people worshipped for Apollo and Athena. The statues of the temple are preserved in the museum nearby the archelogical site. Nevertheless, most of the art works mentioned in the written records are smuggled out of the country. FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida, Pare Coll FEDAC vakfına bağlı Katalonya’da bulunan 22 okuldan biridir. Katolik bir okuldur ve okulda rahibeler hizmet vermektedirler. Okulda küçük bir kilise de bulunmaktadır. Rahibeler önceleri eğitimde etkin bir rol alırken, günümüzde okulda daha modern bir eğitim anlayışı uygulanmakta, rahibeler ise temsili olarak bulunmaktadırlar. FEDAC L’Anunciata Dominiques Lleida is one of the 22 schools in Catalonia owned by the Pare Coll FEDAC foundation. It is a catholic school with a chapel where nuns are in charge. Nuns used to be more in charge, however they are less active now and the school has a modern curriculum. 4 katlı binada anasınıfından liseye kadar öğrenciler öğrenim görmektedirler. Zemin katta anasınıfı, 1. katta ilkokul, 2. katta ortaokul, 3. Katta lise öğrencileri bulunmaktadır. Her bir bölüm için farklı ders giriş-çıkış saatleri vardır. Öğretmenlerin özel çalıştıkları bir koridor bulunmaktadır ve buraya öğrencilerin girmesi yasaktır. Öğrenciler herhangi bir öğretmenle görüşmek istediklerinde koridorun kapısında bulunan zile basarak görevli öğretmenin gelmesini beklerler. Kindergarden, primary, middle and high school students attend lessons in the same building. Ground floor is for kindergarden, 1st floor for primary, 2nd floor for middle, 3rd floor for high school. Each department has different start hours for lessons. There is a saloon for teachers where students are not allowed to enter. When a students wants to see a teacher, s/he rings a doorbell and waits for somebody in charge. Katalonya Catalonia Katalonya, İspanya'nın kuzey doğusunda bulunan özerk bir bölgesidir. Akdeniz boyunca 580 km sahili vardır. Bölgenin 3 resmî dili vardır: İspanyolca, Katalanca ve Aranca. Nüfusu yaklaşık 7 milyondur ve bu nüfusun yaklaşık % 13'ünü yabancı göçmenler oluşturur. Başlıca şehirleri Barselona, Lleida, Girona ve Tarragona’dır. Catalonia is a autonomous region in the northen-east of Spain. It has 580 km coast in the Mediterranean. There are 3 official languages in the region: Spanish, Catalan and Aragonese. Population is nearly 7 millions. %13 of the population are immigrants. Barselona Barcelona Barselona, İspanya'da Katalonya Özerk Topluluğu ve Barselona ilinin merkezi ve İspanya'nın ikinci büyük kentidir. İspanya'nın Akdeniz kıyısındaki en önemli limanı ve ticaret merkezidir. Kendine özgü kültürü ve güzelliğiyle ün yapan Barselona'nın, Gaudi'nin başını çektiği modernizm akımıyla planlanmış, 1900'lerden kalma ızgara planlı modern bölümü ilgi çekmektedir. Yaygın dil Katalancadır. 1992 Yaz Olimpiyatları'na evsahipliği yapmıştır. Avrupa Birliği sınırları içindeki altıncı büyük metropoliten alandır. Barcelona is the capital of Catalonia and the second largest city of Spain. It has the most important port of Spain in the Mediterranean coast being the center of the national trade. The beautiful and unique city is established by modernism and Gaudi was the major architect who granted the emblematic monuments of the city. The attactive part of the city has a grid plan. It is the 6th metropolitan city of Europe. Lleida Lleida Bölgedeki ilk yerleşik hayat milattan önce bronz çağına kadar uzanmaktadır. Tarım bölgenin en önemli geçim kaynağıdır. Özellikle meyve bahçeleri bulunmakdadır. Raimat kasabasında üzüm bağcılığı yapılmakta ve çok kaliteli şaraplar üretilmektedir. The first civilization in the city began in bronze age. Agriculture is the most important economic feature of the region. Mainly there are orchards. There are vineyards in Raimat where high quality vines are produced. Seu Vella Seu Vella Seu Vella Katedrali şehrin en görkemli ve tarihi eseridir. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde inşa edilen Katedral, 832 yılında Müslümanların bölgeyi ele geçirmesi ile Camiye dönüştürülmüştür. Müslümanların bölgedeki egemenliğinin sona ermesi ile tekrar Katedrale dönüştürülmüştür. Romanesk ve Gotik mimarinin izlerini taşımaktadır. Günümüzde herhangi bir İslamı eklentisi bulunmamaktadır. Seu Vella Cathedral is the most emblemic monument of the city. The Cathedral was built in the early years of Christianity. It was transformed into a Mosque when Muslims took over the city in 832. When the Muslim sovereign is over, it was converted to be a cathedral again. It depicts the Romanesque and Gothic styles. There isn’t any islamic style in the cathedral at present. Güneş Enerjisi Solar Energy İspanya’da enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı oldukça fazladır. Güneş enerjisi kullanımında dünya öncüsüdür. Ülkede üretilen toplam elektriğin % 12’si güneş enerjisinden karşılanmaktadır. Doğaya hiçbir olumsuz etkisi bulunmamaktadır, % 100 çevrecidir. Bol olması, bedava olması, işletme maliyetinin düşük olması ve çevre kirliliğine yol açmaması gibi birçok iyi nedenden dolayı yatırımcıların dikkatini çekmektedir. Use of renewable energy sources take major part in energy production of Spain. It is the leading country in using solar energy. %12 of the total energy used in Spain comes from solar energy. It is %100 environment-friendly as doesn’t make any harm to nature. It is a good investment as it is free and the sunlight is plenty in the mediterranean countries. Bir evin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güneş enerjisi sisteminin kurulum maliyeti yaklaşık 30.000 TL dir. Bu maliyet kendi masrafını elektrik üreterek yaklaşık 10 yılda karşılamaktadır. Firmalar genellikle bu sistemlere 20 yıl garanti vermektedirler. Özetle, yatırım gücü olan kullanıcılar için hem çevreci, hem ucuz bir enerji kaynağıdır. The cost of installing a solar energy in a house to provide all the necessary electricity and heating is nearly 30.000 TL. It is the same amount of money that a you pay all the bills for 10 years. Firms usually garantee solar systems for 20 years. In short, it is a cheap and environmental way of energy investment. Lleida’da güneş enerjisinden faydalanmak amacı ile şehir futbol stadyumunun tribün çatısına 400 güneş enerjisi paneli yerleştirilmiştir. Bu projeyi ortak okulumuz İngilizce Öğretmeni Carlota’nın nişanlısı Gerard gerçekleştirmiştir. Konu ile ilgili sunumu kendisi bizzat yerinde, tribünde ve çatıda yapmıştır. 400 solar panels are installed on the roof of the Lleida’s football stadium by the firm for which Gerard, the fiancee of Carlota, works and was in charge of the installment of the solar system. Gerard made the presentation about the solar energy on the roof showing the solar panels. Aigüestortes Milli Parkı Aigüestortes National Park Katalonya bölgesinin tek milli parkıdır. İspanya’nın kuzeyinde Fransa sınırında bulunmaktadır. 1600-3000 metre arasındaki yüksekliklerde bulunan parktaki onlarda vadide pek çok ekosistem (canlı türleri) bulunmaktadır. Parkta kamp yapmak, piknik yapmak, göllerde ve nehirlerde yüzmek, ateş yakmak, avlanmak, belirli güzergahlar dışına çıkmak yasaktır. Bu önlemler bölgedeki doğal hayatın tamamen korunması için alınmıştır. It is the only national park in Catalonia. It is located in the north of Spain near the border of France. The altitude range is 1600-3000 metres. It homes tens of valleys and ecosystems. Camping, picnic, swimming, making a fire, hunting, walking out of tracks are prohibited. These precautions are taken to protect the natural life in the park. Boi Vadisi ve Romanesk Kiliseler Boi Valley and Romanesque Churches Vadi 2000 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alınmıştır. Bölgede kayak merkezi bulunmaktadır. Vadide 9 adet Romanesk Kilise bulunmaktadır. Bunlardan en büyüğü ve en iyi korunanı “Sant Climent de Taüll”dür. 1123 yılında inşa edilmiştir. Hz. İsa ve 12 havarileri temsil eden duvar resimleri özel bir teknikle bu kiliseden alınarak Barselona’daki Katalonya Ulusal Sanat Müzesi’ne gönderilmiştir. Kilisede daha önceden resmin bulunduğu duvara projeksiyon sistemi ile resmin günümüze kadar kalan son hali ve geçmişteki ilk hali duvara yansıtılarak ziyaretçilere sergilenmektedir. Bu teknik iç mekanda dünyada ilk kez kullanılmıştır ve 30 dakikalık projeksiyon gösterisi izleyenleri hayran bırakmaktadır. The valley acknowledged to be a UNESCO Heritage in 2000. You can find a ski resort up the valley. There are nine Romanesque Churches in the valley. The biggest and best preserved of them is “Sant Climent de Taüll”. It was build in 1123. The wall picture representing Christ and 12 disciples was transferred to Catalonia National Arts Museum in Barcelona using a very special techique. Instead of the picture, you can see a projection of the latest version of the wall picture as well as the projection of the original picture. This is the first place where such an indoor projection is used in the world. 30 minutes projection show is fascinating. SHORT FILMS Each partner created a short film about culture and environment. To watch them, visit “Foreign Mirrors” YOUTUBE Channel. SCALE MODELS We created scale models of cultural and natural heritage monuments of partner countries. To see them, visit www.foreignmirrors.wordpress.com JOURNALS After each international visit, participating students wrote journal articles about their experiences and remarks of the country they visited. To read them, visit www.foreignmirrors.wordpress.com EUROPEAN CULTURAL HERITAGE MASTER TEST To take the test, go to this link. http://www.classmarker.com/online-test/start/?quiz=cqx50ed5a7d693fb Bu proje T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığınca (Ulusal Ajans http://www.ua.gov.tr) yürütülen Hayatboyu Öğrenme Programı (LLP) kapsamında ve Avrupa Komisyonu'ndan sağlanan hibeyle gerçekleştirilmiştir. Ancak burada yer alan görüşlerden Ulusal Ajans veya Avrupa Komisyonu sorumlu tutulamaz. This project was made possible by EU funds which is provided under Lifelong Learning Programme (LLP) by Turkish Republic European Union Ministry, The Head of EU Education and Youth Programmes (National Agency http://www.ua.gov.tr). However, the opinions contained herein is not responsible for the National Agency or the European Commission. Foreign Mirrors for a domestic Europe