PDF - Journal of Neurological Sciences
Transkript
PDF - Journal of Neurological Sciences
J.Neurol.Sci.[Turk] Journal of Neurological Sciences [Turkish] 29:(3)# 32; 527-534, 2012 http://www.jns.dergisi.org/text.php3?id=565 Araştırma Yazısı Gebelik Sırasında Epilepsili Kadınların Takip ve Tedavisi Gülnihal KUTLU, Abidin ERDAL, Selma AYDOĞAN, Yasemin B. GOMCELİ, Levent E. İNAN SB Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği, Ankara, Türkiye Özet Amaç: Epilepsili kadınlar %90'ların üzerinde sağlıklı bebek dünyaya getirirler. Ancak kullanılan antiepileptik ilaçlar (AEİ), maternal nöbetler, genetik ve sosyoekonomik nedenler fetüsün sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Burada epilepsi polikliniğimizde değerlendirilen epilepsili gebeler tartışılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Haziran 2002-Ocak 2012 tarihleri arasında polikliniğimizde takip edilen ve takibimizde iken çocuk sahibi olan toplam 83 epilepsili hastanın, 87 gebeliğini kapsamaktaydı. Tüm vakaların demografik verileri, medikal ve epilepsi özgeçmişleri, gebelik takipleri, kullanılan ilaçlar ve malformasyonlar değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 26.99±4.73 ve epilepsi süresi 8.49±6.23 yıldı. Elli iki (%62.7) hastada fokal başlangıçlı nöbet (sekonder jeneralize olan veya olmayan) vardı. Kalan otuz bir olgu ise jeneralize nöbete sahipti. Elli bir gebelik planlı idi. Otuz altı gebelikte AEİ veya ilaç dozu gebelik öncesi değiştirildi, iki olguda ise AEİ kesimi sonrası gebeliğe izin verildi. Yetmiş altı bebek sağlıklı iken, altı gebelik ilk trimasterda spontan abortusla sonlandı, bir gebede ise ektopik gebelik mevcuttu. Dört bebekte ise major malformasyon saptandı (iki gastroşizis, bir ventriküloseptal defekt, bir meningosel). Spontan abortusların beşi ve malformasyonlu bebeklerin üçü takipsiz gebeliklerdi. Sonuç: Epilepsili kadınlarda gebelik planlı olmalı ve tedavi gebelik öncesi düzenlenmelidir. Anahtar Kelimeler: Epilepsi; Gebelik; kadın; antiepileptik tedavi Follow Up and Treatment of Women With Epilepsy During Pregnancy Abstract Objectives: More than 90 percent of pregnant women who have epilepsy deliver healthy babies. However, antiepileptic drugs (AED) that were used, genetic and socio-economic causes of maternal seizures can adversely affect the health of the fetus. Here, epileptic pregnant women, who were followed up in our epilepsy outpatient department, were discussed. Methods: This study was included eighty-seven pregnancies from 83 epileptic women who were following in our epilepsy department and had a child between June 2002-January 2012. All demographic data, medical and epileptic history, data about pregnancy, antiepileptic drugs malformations for each patient were evaluated. Results: The mean age of patients was 26.99 ± 4.73 and epilepsy duration was 8.49±6.23 years. There was focal onset seizure (with or without secondary generalisation) in fifty-two patients (62.7%). The remaining thirty-one patients had generalized seizures. Fifty-one pregnancies were planned. Before pregnancy, AED or drug dosage was changed in 36 women, pregnancy was allowed after the discontinuation of AED in two patients. Six pregnancies were ended with spontaneous abortus in the first trimaster and ectopic pregnancy 527 J.Neurol.Sci.[Turk] was present in one patient, while seventy-six infants were healthy. Four patients had a major malformation (two gastrochisis, one ventriculoseptal defect, one meningocele). Five patients in spontaneous abortus and three patients who had major malformation infant were unplanned pregnancies. Conclusion: Pregnancy in women with epilepsy must be planned and the regulation of treatment should be done before pregnancy. Keywords: Epilepsy; pregnancy, women, antiepileptic treatment Seksen üç gebenin polikliniğimizde takibi sırasında oluşan 87 gebeliği incelendi. Hastaların bilgileri için epilepsi takip dosyaları aynı nörolog tarafından ayrıntılı olarak incelendi. Tüm vakaların demografik verileri, medikal ve epilepsi özgeçmişleri, risk faktörü, nöbet tipi, sıklık ve şiddeti, kullandığı tüm AEİ ve diğer ilaçlar, gebelik öncesi ilaç değişimleri, gebelik takipleri, gebelik sırasında geçirilen nöbetler gözden geçirildi. Gebe olduklarını öğrendikleri andan itibaren hastalar, altı haftalık aralıklarla epilepsi polikliniğine kontrole gelmektedir. Kontrollerde, tam kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, kan elektrolitleri, kan şekeri ve kullandıkları AEİ kan düzeyleri değerlendirildi. Ayrıca tüm hastalar kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına gönderildi. Burada gerekli gebelik takipleri yapıldı. Alfa-feto protein düzeyleri 16-20. gebelik haftalarında bakıldı. GİRİŞ Epilepsi sık karşılaşılan bir nörolojik hastalıktır. Yapılan çalışmalarda prevalansı %0.5 civarındadır. Epilepsili hastalıkların bir kısmı da üreme çağındaki (16) kadınlardır . Epilepsili kadınlar büyük oranda sağlıklı çocuk doğurmalarına rağmen, prematür doğum, düşük doğum ağırlığı, fetal ve neonatal ölüm riski, konjenital malformasyonlar ve gelişme geriliği oranları normal popülasyona göre artış göstermektedir(16-17). Nöbetlerin kendisi, kullanılan antiepileptik ilaçlar (AEİ), genetik ve sosyoekonomik nedenler fetüsün sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Normal popülasyondaki kadınlar %98 oranında sağlıklı çocuk sahibi olurken, epilepsili kadınlarda bu oran %92-96 arasında değişmektedir(3). Üreme çağındaki ve gebelik düşünen kadınların tedavisi oldukça önemlidir(17). Gebelik hastanın nöbetlerini etkileyebilir. Ayrıca bazı AEİ' ın farmakokinetik ve farmakodinamik özellikleri gebelerde değişebilir. Ancak en önemli sorunlardan birisi ise, AEİ' ın teratojenik (10,16) etkileridir . Bütün bu nedenlerden dolayı, epilepsili kadınlar, özellikle gebelik öncesi, gebelik ve gebeliği takip eden dönemde mutlaka uzmanlar (nöroloji ve kadın hastalıkları ve doğum) tarafından takip edilmelidir. BULGULAR Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 26.99±4.73 (yaş aralığı: 17-38). Ortalama epilepsi süreleri ise 8.49±6.23 (1-30 yıl) yıldı. Risk faktörleri incelendiğinde; yirmi bir olguda febril konvülsiyon, yedi olguda pozitif aile öyküsü, sekiz hastada kafa travması, üç olguda anoksik doğum, üç olguda geçirilmiş santral sinir sistemi enfeksiyonu mevcuttu. Kırk bir (%49.4) vakada ise herhangi bir risk faktörü yoktu. Elli iki (%62.7) hastada fokal başlangıçlı nöbet (sekonder jeneralize olan veya olmayan) vardı. Bu vakaların tamamında semptomatik epilepsi düşünüldü. Kalan otuz bir olguda ise jeneralize nöbetler mevcuttu. Jeneralize nöbetleri olan hastalar sendrom sınıflanmasına göre Bu yazıda epilepsi polikliniğimizde takip edilen epilepsili gebeler tartışılacaktır. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya Haziran 2002-Ocak 2012 tarihleri arasında S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Epilepsi polikliniğinde takip edilen 83 epilepsili gebe retrospektif olarak değerlendirildi. 528 J.Neurol.Sci.[Turk] değerlendirildiğinde; yirmi beş olguda juvenil myoklonik epilepsi, iki hastada juvenil absans epilepsi, üç olguda uyanma ile tetiklenen grand mal nöbetler, bir olguda ise diğer idiopatik jeneralize epilepsiler düşünüldü. uzun yıllardır nöbetsiz olduklarından gebe kalmadan önce ilaçları kesildi. Bu olgulardan biri ilaç kesiminden yaklaşık 4 ay sonra, diğeri ise 7 ay sonra gebe kaldı. Bu iki olgu dışında tüm epilepsili gebeler AEİ kullanmaktaydı. Seksen üç hastanın seksen yedi gebeliği değerlendirildiğinde, gebelik süresince hastalar bize 6.10±2.81 kez kontrole geldi. Elli bir gebelikte hastalar bize gebe kalma planlarını bildirdiler (%58.6). Bize gebelik planını bildiren elli bir hastanın, on altısının AEİ' ı değiştirildi. Bunların tamamı 1000 mg ve üzerinde valproik asit kullanan hastalardı. On üç olguda valproik asit tedavisi lamotrijin ile değiştirilirken, kalan üç olguda ise karbamazepin ile değiştirildi. On iki olguda ise gebelik öncesinde doz azaltılmasına gidildi. Bunların yedisi valproik asit kullanan hastalardı ve bu vakaların valproik asit dozu 250-750 mg arası dozlara çekildi. Doz azaltılması yapılan diğer beş olgudan üçü olgu karbamazepin ve ikisi ise okskarbazepin kullanıyordu. İki olgu ise Toplam seksen yedi gebelik değerlendirildiğinde, yetmiş beş gebe monoterapi ile tedavi alırken, kalan on olgu politerapi ile tedavi edilmekteydi. İki olgu ise gebelik sırasında herhangi bir AEİ kullanmadı (Şekil 1). Monoterapi alan olguların kullandığı AEİ Tablo-1 de özetlenmiştir. Kullanılan politerapi kombinasyonları Tablo 2 de gösterilmiştir. Gebelik planını bize bildiren gebe adaylarına gebelik öncesi, plansız gebeliklerde ise gebelik öğrenildiği andan itibaren folik asit tabletleri başlandı. Gebe kaldıktan sonra başvuran hastalara en erken 3 haftalık, en geç 9 haftalık gebe iken folik asit verildi. Tüm gebelerde folik asit tedavisi gebelik süresince devam edildi. Şekil 1: Gebelikte AEİ kullanımı 529 J.Neurol.Sci.[Turk] Tablo 1: Monoterapi alan olguların dağılımı Valproik Asit Karbamazepin Okskarbazepin Lamotrijin Levetirasetam Topiramat 19 olgu 31 olgu 6 olgu 16 olgu 2 olgu 1 olgu Tablo 2: Politerapi alan olguların dagılımı Karbamazepin+Lamotrijin Okskarbazepin+Lamotrijin Karbamazepin+Levetirasetam Okskarbazepin+Levetirasetam Valproik asit+Levetirasetam Valproik asit+Lamotrijin Okskarbazepin+Pregabalin Yirmi dokuz (%34.9) gebelikte, hastalar nöbet geçirdi. Bunların dokuzunda nöbet sıklığı gebelik öncesi gibiydi. Önceki takiplerinde nöbetsiz olan yirmi olgu değerlendirildiğinde; 5 olguda nöbetler ani AEİ kesimine bağlı idi. Bunlar plansız gebe kalan hastalardı ve gebe kaldıklarını öğrendiklerinde AEİ' ını kendileri kesmişlerdi. Bu gebeliklerde olguların üçü karbamazepin, diğerleri ise sırasıyla valproik asit ve lamotrijin kullanıyorlardı. İki olguda nöbetler ise gebelik sırasında ilaç dozu azaltılmasına bağlandı ve AEİ eski doza çıkılınca nöbetler ortadan kayboldu. Gebelik sırasında nöbetleri olan diğer iki olgu karbamazepin monoterapisi alıyordu, bu vakaların gebeliğin son trimesterinde nöbetleri oldu, kan karbamazepin düzeyinin düşük olması üzerine karbamazepin dozu arttırıldı. Ancak bir vakada ilaç dozu arttırılmasına rağmen nöbetler devam etti, kompleks 2 olgu 2 olgu 2 olgu 1 olgu 1 olgu 1 olgu 1 olgu parsiyel status epileptikus tanısı alan bu hastaya 36. haftada sezeryan ile doğum yaptırıldı, doğum sonrası hastanın nöbetleri olmadı. Nöbetleri olan kalan on bir olgu değerlendirildiğinde on olgu lamotrijin kullanıyordu ve bunların yedisi valproik asitten lamotrijine geçilen hastalardı. Bu yedi vakanın üçünde nadir de olsa myokloniler ilk trimesterden itibaren izlendi. Ancak lamotrijin kullanan hastaların nöbetleri özellikle son trimesterde artış gösterdi ve lamotrijin kan düzeyleri kontrol edilerek doz artımına gidildi. Bütün bunlara rağmen nöbetleri durdurulamayan bir hastaya gebeliğin 34. haftasında (juvenil myoklonik epilepsili bir hasta) valproik asit eklenmek zorunda kalındı. Nöbetleri artan diğer olgu ise gebeliği süresince okskarbazepin 2400 mg/gün ve pregabalin 600 mg/gün kullanıyordu. 35. haftadan sonra normalde nadiren izlenen kompleks parsiyel 530 J.Neurol.Sci.[Turk] nöbetleri haftada bir şeklinde izlendi, ancak bu olgu normal gebelik süresini tamamladı. incelemesinde herhangi bir anormallik görülmemiştir. Ventriküloseptal defekti olan bebeğin annesinin gebeliği planlıydı ve valproik asit tedavisinden lamotrijin tedavisine geçilmişti, gebelikte lamotrijin dozunu en yüksek 200 mg/gün olarak almıştı. Bu bebek pediatrik kardiyologların takibinde, şu an yaklaşık bir yaşında ve asemptomatik olarak değerlendiriliyor. Bu vakada gebelik öncesi USG incelemelerinde herhangi bir anormallik görülmemiştir. Retrospektif olarak USG yapan hekimle görüşüldüğünde VSD'in küçük olduğu ve bu nedenle görülemeyeceği söylenmiştir. Meningoselli bebeği olan annenin gebeliği ise plansızdı, malformasyon olasılığının yüksekliğinden (valproik asit 1000 mg/gün ve lamotrijin 100 mg/gün politerapisi) bahsedilmesine rağmen aile gebeliği devam ettirdi. Ayrıca hastanın epilepsi dışında romatoloji bölümünce takip edilen Sjögren sendromu tanısıda olup, buna yönelik tedavi de almaktaydı. Bu vakada da 23. haftadaki USG raporu fetüsün normal olduğunu söylemektedir. Gebeliklerin sonlanma biçimleri Şekil- 2 de özetlenmiştir. Yetmiş altı bebek sağlıklı doğarken, altı gebelik ilk trimesterda spontan abortusla sonlandı, bir gebede ise ektopik gebelik mevcuttu. Spontan abortusların beşi plansız gebelikti ve tamamı 1000-1500 mg/gün arasında valproik asit kullanıyorlardı. Planlı gebeliği ve spontan abortusu olan hasta ise karbamazepin 600 mg/gün kullanıyordu. Spontan abortus materyallerini patolojik olarak inceleme şansımız olmadı. Valproik asit tedavisi alan ve plansız gebeliği spontan abortusla sonlanan bir vakanın daha sonra takibimizde lamotrijin tedavisine geçtikten sonra sağlıklı bir bebeği oldu. Dört bebekte ise major malformasyon saptandı (iki gastroşizis, bir ventriküloseptal defekt, bir meningosel). Gastroşizisi olan bebeklerin anneleri gebelik sırasında karbamazepin 400 ve 600 mg/gün kullanmaktaydı. Bu gebeliklerden biri planlı gebelikti, diğeri ise plansızdı. Plansız gebelik 36. haftada sezeryan ile doğurtulurken, diğer bebek (planlı gebelik) 31. haftada dünyaya geldi ve bu bebek doğum sonrası 8. günde kaybedildi. Planlı olan bu gebelikte 24. haftada bebeğin gastroşizisli olduğu bize bildirilmiş, fakat aile ve kadın-doğum hekimi gebeliği devam ettirme kararı vermişlerdir. Plansız gebelikte ise 22. Haftada yapılan USG Otuz dokuz olgu normal spontan vajinal yolla doğum yaparken kalan kırk bir olgu sezeryan ile doğum yaptı. Normal spontan yolla doğumu takiben gebelik öncesi ve gebelik sırasında nöbetsiz olan bir hasta jeneralize tonik klonik nöbet geçirdi. Ancak bu vakanın daha sonraki takiplerinde nöbeti olmadı. Şekil 2: Gebelik sonlanma biçimleri 531 J.Neurol.Sci.[Turk] Gebelerde lamotrijin klirensi %50'nin üzerinde artar. Bu etki gebelikte olur ve gebelik sonrası kaybolur. Dolayısıyla lamotrijin kan düzeyi gebelik süresince, doğumda ve doğumdan sonra dikkatlice monitorize edilmelidir(4,11,18). Çalışmamızda daha önceden nöbetsiz olup; gebelik öncesi valporoik asitten lamotrijine geçilen yedi olgumuzun gebeliğin 3. trimesterinde geçirdikleri nöbetler buna bağlandı ve lamotrijin dozu artırıldı. Buna rağmen nöbetleri kontrol edilemeyen bir hastanın ise tedavisine valproik asit eklendi. TARTIŞMA AEİ' ın fetüse getirdiği riskler ile gebelik sırasında oluşan nöbetlerin anne ve bebek sağlığına etkisi dikkatli değerlendirilmelidir. AEİ kullanan annelerin bebeklerinde düşük, prematürite, gelişme geriliği ve major malformasyon riski almayanlara göre daha yüksek olmasına rağmen, konvülzif nöbetlerin anne ve bebek sağlığına olan zararlı etkileri çok daha fazladır. Hem AEİ, hem de nöbetler fetüsü olumsuz yönde etkileyebilir. Epilepsi hastası gebelerde gebelik boyunca AEİ ‘ını nöbetlerini kontrol edebilen en düşük dozda ve mümkünse monoterapi şeklinde kullanmaları önerilmektedir(3-4,11,17). Epilepsili gebelerde, gebelik süresince komplikasyonların daha fazla olduğuna dair bilgiler kesinleşmiş değildir. Bir çalışmada 643 gebe incelenmiş ve spontan abortus, anemi, over kisti ve fibroid uterus dışında diğer pek çok komplikasyonun epilepsili olan ve olmayan gebelerde benzer olduğu saptanmıştır(15). Spontan düşüğe neden olan bir AEİ yoktur. Yapılan bir çalışmada AEİ alan ve almayan gebelerin spontan düşük oranında bir farklılık yoktur(2). Ancak geçirilen nöbetler; plasenta kan akımına olan etkileri ve annedeki metabolik değişikliklerle fetal ölümlere yol açabilmektedir(1). Normal gebeliklerde spontan abortus oranı tam bilinmemekle beraber %15-40 arasında olduğu belirtilmektedir(14). Çalışmamızda altı olguda (%6.9) spontan abortus mevcuttur ve normal gebelerden daha yüksek bir oran değildir. Ektopik gebelik insidansı ise ortalama %1 dir (1/80-200 gebelik)(14). Çalışmamızda bir (%1.15) olguda ektopik gebelik saptanmıştır. Gebelikte fizyolojik değişiklikler nöbetlerde artışa sebep olabilirler. Bunun en önemli nedeni gebelik süresince görülen bulantı, kusma, renal klirensde artış ve hipoalbuminemiye bağlı serum ilaç kan düzeyi değişiklikleridir(21). Gebelikte olan hormonal değişikliklerin nöbet artışına olan etkisi net değildir(10). EURAP çalışma grubunun yapmış olduğu çalışmada 1882 epilepsili kadının 1956 gebeliği incelenmiştir. Bu kadınların %58.3'ünde gebelik sırasında nöbet izlenmemiştir. Nöbetlerin, lokalizasyona bağlı epilepsisi olanlarda, politerapi ve okskarbazepin monoterapisi kullanan hastalarda daha fazla olduğu görülmüştür. Hastaların %63.6'sında nöbet kontrolü gebelik boyunca değişmemiş ve bunların %92.7'sinde gebelik sırasında nöbet görülmemiştir. EURAP çalışmasında, 36 hasta gebelik sırasında statusa girmiş olup, bunların 12'si konvülzif statustur(7). Çalışmamızda 29 (%34.9) gebelikte, hastalar gebelikleri sırasında nöbet geçirdi. Bunların dokuzunda nöbet sıklığı gebelik öncesi sıklığındaydı. Karbamazepin monoterapisi olan bir hasta kompleks parsiyel status epileptikus tanısı aldı, izlemde tedaviye rağmen nöbetleri devam eden bu hastaya 36. haftada sezeryan ile doğum yaptırıldı ve nöbetleri durduruldu. Genel populasyonda malformasyon oranı %2-5 arasında iken, AEİ kullanan gebelerden doğan çocuklarda bu oran %411 arasındadır(5-6,20). Marrow ve arkadaşlarının yaptığı 3607 gebeyi kapsayan bir çalışmada, AEİ' a bağlı major malformasyon riski %4.2 bulunmuştur. Politerapi alan 770 olguda bu risk %6 iken, monoterapi alan 2598 olguda bu risk %3.7 dir. AEİ kullanmayan 239 gebede ise, 532 J.Neurol.Sci.[Turk] major malformasyon riski %3.5 tir. Monoterapi riskleri bu çalışmaya göre değerlendirildiğinde; valproik asit kullananlarda bu risk %6.6, karbamazepin alanlarda %2.2, lamotrijin alanlarda %3.2, fenitoin alanlarda %3.7, gabapentin alanlarda %3.2, topiramat kullananlarda %7.1'dir. Levetirasetam alanlarda ise herhangi bir malformasyon saptanmamıştır. Ancak yeni AEİ' ı kullanan gebelerin sayısı kısıtlı olduğundan özellikle bu ilaçlarla ilgili yorum yapmak için henüz çok erkendir. Bu çalışmaya göre valproik asit içeren politerapi kombinasyonlarında major malformasyon riski diğer politerapi alan hastalara göre daha yüksektir. En tehlikeli kombinasyon ise valproik asit ve lamotirijin kombinasyonudur(12). Hernandez ve arkadaşlarının yaptığı son bir çalışmada; gebeliğin ilk trimasterında AEİ kullanan gebeler ve major malformasyon oranları değerlendirilmiştir. Buna göre major malformasyon oranları; valproik asit için %9.3 (30/323), fenobarbital için %5.5 (11/199), topiramat için %4.2 (15/359), karbamezapin için %3 (31/1033), fenitoin için %2.9 (12/416), levetirasetam için %2.4 (11/450) ve lamotrijin için %2.0 (31/1562) dir. Lamotrijin ile karşılaştırıldığında valproik asitin RR 5.1 ve fenobarbitalin RR 2.9 ve topiramatın RR 2.2 dir. Valproik asit nöral tüp defektleri, hipospadias, kardiyak anormallikler, yarık damak-dudağa daha sık sebep olurken, fenobarbital daha çok kardiyak anormallikler ve yarık damakdudak yapmaktadır. Topiramata ilk trimasterda maruz kalan 5 bebekte ise (%1.4) yarık damak-dudak görülmüştür. Yeni antiepileptik ilaçlardan lamotrijin ve levetirasetamın ilk trimasterda kullanımı daha emniyetli gibi görünmektedir(9). Çalışmamızda meningoselli bebeğin annesi lamotrijin ve valproik asit kombinasyonu kullanıyordu. Malformasyonlu iki bebek karbamazepin, bir bebek ise lamotrijin monoterapisi alıyordu. Politerapi alan diğer gebelerde herhangi bir malformasyon görülmedi. Valproik asitin teratojen etkisinin de doz bağımlı olduğunu söyleyen çalışmalar mevcuttur(8,19). Fetal malformasyonlarla valproik asitin dozu arasında bir ilişki mevcuttur ve yüksek doz valproik asit (1100 mg ve üzerinde) fetal malformasyon riski daha yüksektir(19). Çalışmamızda on dokuz hasta gebeliği döneminde valproik asit monoterapisi aldı. On altı hastanın 750 mg/gün ve altında dozlarda valproik asit kullanmaktaydı. Kalan üç hastada ise günlük 1000-1500 mg dozlarda valproik asit kullanmaktaydı ve bunların tamamı plansız gebeliklerdi (2 olgu 1000 mg/gün, 1 olgu 1500 mg/gün). Valproik asit monoterapisi kullanan hastalarda malformasyon izlenmezken, valproik asit 1000 mg/gün ve lamotrijin (100 mg/gün) politerapisi alan gebenin meningoselli bir bebeği oldu, bu gebelik ise plansızdı. Folik asit replasman tedavisi için tavsiye edilen doz 0.4-5 mg/gündür(14,23). Çalışmamızda da elli bir olgu gebe kalma isteğini önceden bildirdiğinden, doz ayarlaması yapılmış ve folik asit replasman tedavisi başlanmıştır. Diğer gebelerde ise folik asit replasman tedavisi bize gebe kaldıktan sonra ilk başvuru tarihlerinde başlanmıştır. Konsepsiyon öncesi değerlendirme epilepsili gebeler için son derece önemlidir. Monoterapi kullanımı, mümkün olan en düşük doz AEİ kullanımı ve folik asit replasman tedavisi önerilmektedir(3-4,1112,16-17,19) . Epilepsili hastalar gebe kalmayı plandığı andan itibaren yakın takibe alınmalı ve tedavileri düzenlenmelidir. İletişim: Gülnihal Kutlu E-mail: gulnihalkutlu@yahoo.com Gönderilme Tarihi: 19 Mayıs 2012 Revizyon Tarihi: 10 Temmuz 2012 Kabul Tarihi: 22 Ağustos 2012 533 J.Neurol.Sci.[Turk] 10. Hopkins A. Epilepsy, menstrulation, oral contraception and pregnancy. In Epilepsy. Eds Hopkins A, Shorvon S, Cascino G. Chapman & Hall. UK, 1995 11. Kutlu G, Gomceli YB, Sonmez T, Sanivar F, Inan LE. Epilepsili kadınların gebelik sırasında takip ve tedavisi. Epilepsi 2007; 13 (2-3): 83-86 12. Marrow J, Russell A, Guthrie E. Malformation risks of antiepileptic drugs in pregnancy: a prospective study from the UK Epilepsy and pregnancy register. J Nerol Neurosurg Psychiatry 2006; 77: 193-198 13. Pernoll ML. Obstetric&Gynecologic Diagnosis &Treatment. 7nd ed., USA: Appleton & Lange; 1991 14. Pennell PB. Pregnancy in women who had epilepsy. Neurol Clin 2004 22(4): 799-820 15. Sindhu K, Thomas SV, Ajaykumar B, Sylaja PN, Sulekhadevi PB, Jacob S. Complications of pregnancy and delivery in women with epilepsy. Epilepsia 2005;46:84 16. Thomas SV. Management of epilepsy and pregnancy. J PostgradMed 2006 Jan-Mar; 52(1):57-64. 17. Tomson T. How should epilepsy be treated in pregnancy? ILAE Commision on Therapeutic Strategies. ILAE Annual Report 2004: 28-30 18. Tran TA, Leppik IE, Blesi K, Sathanandan ST, Remmel R. Lamotrigine clearance during pregnancy. Neurology. 2002 Jul 23;59(2):251-5. 19. Vajda FJ, O\'brien TJ, Hitchcock A, Graham J, Cook M, Lander C, Eadie MJ. Critical relationship between sodium valproate dose and human teratogenicity: results of the Australian register of anti-epileptic drugs in pregnancy. J Clin Neurosci. 2004 Nov;11 (8): 854-8 20. Waters CH, Belai Y, Gott PS, Shen P, De Giorgio CM. Outcomes of pregnancy associated with antiepileptic drugs. Arch Neurol 1994; 51: 250-3 21. Yerby MS. Pregnancy and epilepsy. Epilepsia 1991; 32 (suppl 6): 51-9 22. Yerby MS. Critical care of pregnant women with epilepsy: neural tube defects and folic acid supplementation. Epilepsia 2003; 44(1): 1465 23. Yerby MS. Management issues for women with epilepsy: neural tube defects and folic acid supplementation. Neurology 2003 1; 61 (6 suppl 2): 23-6 The Online Journal of Neurological Sciences (Turkish) 1984-2012 This e-journal is run by Ege University Faculty of Medicine, Dept. of Neurological Surgery, Bornova, Izmir-35100TR as part of the Ege Neurological Surgery World Wide Web service. Comments and feedback: E-mail: editor@jns.dergisi.org URL: http://www.jns.dergisi.org Journal of Neurological Sciences (Turkish) Abbr: J. Neurol. Sci.[Turk] ISSNe 1302-1664 KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Aminoff MJ. Pregnancy and disorders of nervous system. In: Aminoff MJ ed. Neurology and General Medicine. New-York: Churchill Livingstone, 1995 Annegers JF, Baumgartner KB, Hauser WA et al. Epilepsy, antiepileptic drugs and risk of spontenous abortion. Epilepsia 1988; 29: 451-8 Ataklı D. Kadın ve Epilepsi. Turkiye Klinikleri J Neurol-Special Topics 2008, 1(2):49-55 Crawford P. Best practice guidelines for management of women with epilepsy. Epilepsia 2005; 46 Suppl 9: 117-24 Crawford PM. Management of epilepsy in women childbearing age. Drug Saf 2009; 32 (4): 293-307 Dravet C, Julin C, Legras C, et al. Epilepsy, antiepileptic drugs and malformations inchildren of women with epilepsy. Neurology 1992; 42: 75-82 EURAP Study Group. Seizure control and treatment in pregnancy: observations from the EURAP epilepsy pregnancy registry. Neurology. 2006;66(3):354-60 Genton P, Semah F, Trinka E. Valproic acid in epilepsy : pregnancy-related issues. Drug Saf. 2006;29(1):1-21 Hernandez-Diaz S, Smith CR, Shen A, Mittendorf R, Hauser WA, Yerby M, Holmes LB: Fort he North American AED Pregnancy Registry. Neurology 2012 May 2 534