"Uygarlık tarihinin aynı zamanda bir barbarlık tarihi" olduğunu

Transkript

"Uygarlık tarihinin aynı zamanda bir barbarlık tarihi" olduğunu
BU ÇAĞIN BARBARLARI 24 Mart 2008
"Uygarlık tarihinin aynı zamanda bir barbarlık tarihi" olduğunu söyleyen kişi, kendi çağının vahşi
kıyımına tanık olmaktan vazgeçmeyi seçmişti. Şimdi belki de çok daha vahşi bir yıkım çağında
yaşarken yeni barbarların kim olduklarını biliyor muyuz? Dahası aklımızı kendini dinde sembolize
eden "bir hedefe doğru ilerleme" fikrinden kurtarıp da çağa bakabiliyor muyuz?
Biz hep kazananın yazdığı tarihlerle biliyoruz geçmişi. Kaybedenlerin ahlakından bihaberiz.
Kaybedenlerin ne dünya ve ne de "insanlık" tahayyüllerini bilemiyoruz. Üstelik bu yalnızca
Spartaküs'ün kuleleriyle başlayan bir yenilgi tarihi de değil.
Günümüz insanının atası olan "Homo Sapi-ens"i sanki evrimin kaçınılmaz sonucu gibi
değerlendirmeye koşulluyuz. Homo Sapiens'i evrimin doğal sonucu gibi değerlendirmemizin ardında
bile dinsel düşüncenin zihnimizi işgal etmesi yatıyor. Bırakın Yaratılış inanışlarını, bilimsel Evrim
Teorisi bile kendini dinin etkisinden çok kurtarabilmiş değildir. Sanki milyonlarca yıl önce,
zamanlardan bir zaman insansı maymunlardan bir grup ayağa kalkıp "Homo Erektus" oluverdi ve
ardından Homo Sapiens'e evrildi diye düşünüyoruz.
Oysa günümüz insanı olan Homo Sapiens'in kültür üretebilen tek insansı türü olmadığını gösteren
çok sayıda kanıt birikip duruyor. Kadim zamanlardan da öncesinde, örneğin Nean-dertal insanının
olduğu ve büyük olasılıkla Homo Sapiens'in soykırımı sonucu türünün tükendiği artık kabul edilmiş
gibi. Dahası, Endonezya adalarında bulunan Homo Florensis ya da popüler adlarıyla Hobbit
insansılarının da varlıkları kanıtlanmış durumda.
Bugün insan olma potansiyeli olan, yani bir kültür üretme gücüne sahip en az 20 farklı insansı
türünün yeryüzünde değişik dönemlerde yaşadığı düşünülüyor. Bunlardan sadece Homo Sapiens'in
günümüzde ayakta kalmasının tek sorumlusunun evrim olamayacağını düşünmek zor değil. Tıpkı
Neandertallere olduğu gibi diğer insanımsıların da sadece "doğal seçilimle" soylarının
tükenmemiş olabileceğinin en güçlü kanıtı, aslında Homo Sapiens denen insanın kendi türünden
olanlara bile uygulanmaktan kaçınmadığı vahşi soykırımlar değil mi?.
Eğer Hobbit insanı, Neandertal ya da diğer insanımsıların da kültür üretebildikleri, insanlaşabildikleri bir dünyada yaşıyor olsaydık, 'uygarlık' dediğimiz şeyin ne menem bir şey
olabileceğini, bugünden daha mı kötü yoksa çok daha insancıl mı olacağını bilmek mümkün değil.
Ama Homo Sapiens'in de artık dünyada hayatını sürdürebilmek için kendi türü içinde bir soykırım
yapma zorunluluğuna doğru hızla gitmekte olduğunu da görmek gerekiyor. Azalan hayat
kaynakları, su, temiz hava, gıda, tarım alanlarının daralması, küresel ısınma vs, vs ile biraz da
felaket tellallığıyla gelen dünyanın sonu korkuları, insanı birtüriçi soykırım çözümüne götüreceğe
benziyor. Greenpe-ace'in kurucusu bile dünyanın en fazla bir buçuk milyar insanın yaşamasına
uygun bir gezegen olduğunu söylemedi mi!
Türiçi soykırım kulağa tırmalayıcı gelse de sadece son yüzyılın savaşlarında yine insan tarafından
öldürülen insan sayısı düşünüldüğünde bunun bir bilim kurgu önermesi olmadığını fark etmek kolay
olacaktır. Irak'ta beş yılda bir milyondan fazla sivili öldüren Amerikan işgalinin türiçi soykırımdan
farkı nedir?
Uygarlık her zaman kendi barbarlarının kardeşliği üzerinden yükselmiştir. Barbarlar için dil, din,
renk değil mülkiyet belirleyicidir. Ve günümüzün barbarları Müslüman, Hıristiyan; Doğulu, Batılı;
beyaz, siyah; Avrupalı, Afrikalı, Latin Amerikalı ya da Amerikalı olarak değil, sermayenin sahipleri
ve mülkiyeti elinde tutabilenlerdir.
Müslüman Anadolu Kaplanı'yla, Protestan Anglosakson'un aynı türün kardeşleri olduğunu ve türiçi
soykırımın çanlarının çalmakta olduğunu fark etmeden barbarlığa karşı durmak mümkün değildir.