kırklareli, demirköy`de osmanlı dönemi demir dökümhanesi`nde çok
Transkript
kırklareli, demirköy`de osmanlı dönemi demir dökümhanesi`nde çok
International Iron & Steel Symposium, 02-04 April 2012, Karabük, Türkiye KIRKLARELİ, DEMİRKÖY’DE OSMANLI DÖNEMİ DEMİR DÖKÜMHANESİ’NDE ÇOK DİSİPLİNLİ ENDÜSTRİ ARKEOLOJİSİ PROJESİ a b c d e f H.H. Günhan Danışman , Fokke Gerritsen , Mustafa Kaçar , Hadi Özbal *, Rana Özbal , Gülsün Tanyeli , Ünsan g h i Yalçın , Nurcan Yazıcı ve Zülküf Yılmaz , a Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, b Hollanda Araştırma Enstitüsü, Istanbul, fa.gerritsen@nit-istanbul.org c Istanbul Üniversitesi, İstanbul, mustafa.kacar@gmail.com d Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, ozbal@boun.edu.tr e Koç Üniversitesi, Istanbul, rozbal@ku.edu.tr f İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul, gtanyeli@itu.edu.tr g Bochum Madencilik Müzesi, Almanya, Uensal.Yalcin@bergbaumuseum.de h Mimar Sınan Üniversitesi, İstanbul, nurcihanyaz@hotmail.com i Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara, zulkufyilmaz66@mynet.com Özet Demirköy Endüstri Arkeolojisi Projesi 2002 yılından beri Türk Bilim Tarihi Kurumu şemsiyesi altında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve birçok kuruluşun katkıları ile sürdürülmektedir. Osmanlı belgelerinde Samakocuk olarak belirtilen (bugünkü Demirköy) işletmenin 17. yüzyılın sonlarında demir üretildiği ve Osmanlı Ordusu’nun ve Donanması’nın özellikle yuvalak (humbara) ve dane olarak belirtilen top gülleleri ihtiyacını sağlamak amacı ile kurulduğu belirtilmektedir. 20. yüzyılın sonlarına kadar faaliyet gösteren işletme koruma amaçlı bir sur duvarı ile çevrili idari birimi, üretim işletmeleri ve depo mekanları ile 10 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Tesis çevre koşulları ve yerel halk tarafından önemli oranda tahrip olmuş, tüm demir aksam ise 1950’li yıllarda hurda olarak satılmıştır. Arşiv çalışmalarının yanı sıra sürdürülen arkeolojik kazılar ile işletmede uygulanan üretim teknolojilerinin belirlenmesine çalışılmaktadır. Proje sonuçlandığında buradaki demir üretim faaliyetlerini ziyaretçilere fikir verebilecek nitelikte restorasyonu yapılarak bir açık hava teknoloji müzesine dönuştürmektir. Anahtar kelimeler: Endüstri arkeolojisi, Osmanlı dökümhanesi, Demir izabe fırınları, Demir külçeler, Yuvalak (humbara), cüruf analizleri. Metalografik incelemeler. MULTIDISPLINARY ARCHAEOMETRIC RESEARCH AT THE OTOMAN IRON FOUNDRY IN KIRKLARELİ, DEMİRKÖY (SAMAKOCUK) Abstract The Directorate of Kırklareli Museum discovered an important Ottoman Period iron-working site within the thickly forested region of Istranca massifs during the early 1990’s. Since 2003, a multi-disciplinary research has been undertaken in the region that contains several iron foundries, numerous smelting furnaces, complex water power systems, large slag heaps and other related installations. Extensive regional surveys, several seasons of archaeological excavations, documentary studies in the archives as well as archaeo-metallurgical analysis of related materials showed that both cast and bloom iron was produced at the main foundry as well as in the surrounding workshops. Waterpower was used to operate the bellows for the blast and bloomer iron furnaces as well as for the forging hammers to consolidate the blooms into wrought iron. The main objective of the foundry was to produce cast iron to be used in the manufacturing of mortar shells (Humbara) for the Ottoman Army and Navy. However, numerous tools and other items, especially iron nails out of wrought iron were also produced. The objective of the ongoing research was to understand the state of iron technology during the Ottoman Period and eventually to restore the site as an open-air technology museum. Keywords: Industrial archeology, arkeolojisi, Ottoman iron foundry, Iron blast furnaces, Iron ingots, Mortar shells (Humbara), Slag analysis, Metallographic examinations. 1. Giriş Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılın başlarında önem kazanan demir üretiminin Rumeli’ndeki en önemli merkezi Sofya’nın 60 Km güney batısındaki Samakov’dur. Diğer üretim merkezleri ise bugün Bulgaristan-Yunanistan 320 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. hududunun kesiştiği yerde bulunan Pravişte ile Kırklareli, Demirköy’ün 4 km güney doğusunda buluna ve arşivlerde Malki Samakov (Küçük Samakov) olarak geçen işletmelerdir [1-3]. Demirköy’deki Merkezi Dökümhane olarak adlandırılan işletme 7 metrelik bir kot farkı olan iki terastan oluşmaktadır. Üst terasta inşa edilmiş olan ve uzun kenarı 100 metreyi bulan dikdörtgen yerleşme alanı kalın bir sur duvarı ile çevrilidir [4]. Üst terastaki mekanın işletmeyi korumakla görevli askeri birliği ve dökümhane işçilerinin barınması için kışla ve yatakhane gibi binaların yeraldığı anlaşılmıştır (Şekil 1). Mekanda ayrıca tuğla minaresi kısmen ayakta kalmış bir mescidin bulunması burasının bir yaşam mekanı olduğunu kanıtlamaktadır. İşletmenin hemen güneyinden geçen derenin 2 km kuzey batı istikametinde iki su bendi bulunmaktadır ve dökümhaneye izleri halen mevcut olan bir kanalla su getirilmiştir. İşletmeye ulaşan kanal, üst terasın altından tonozlu bir kanalla şimdi yerinde olmayan büyük bir su çarkını beslemiştir. Çarktan elde edilen mekanik enerji ile halen kısmen iyi korunmuş yüksek fırınlara hava üfleyen bir seri körük çalıştırmıştır. Bugün alt kotta bulunan işlikte iki adet nispeten iyi korunmuş fırın ve üretim ile ilgili mimari kalıntıların temelleri bulunmaktadır (Resim 1). Günümüzde Fatih Dökümhanesi olarak anılan işletme bölgedeki demir üretim faaliyetinin merkezini teşkil etmekte olup yüksek sur duvarları ile koruma altına alınmıştır. 2 Bu merkeze bağlı olarak 25 km ’lik bir alan içerisinde birçok küçük çapta işletme de bulunmaktadır. Merkezi işletmede ve yakın çevresinde sürdürülen arkeolojik kazı çalışmaları ile buradaki üretim faaliyetinin niteliği ve teknolojik alt yapısının belirlenmesine çalışılmaktadır. Arkeolojik kazılardan elde edilen bilgiler bölge ile ilgili Osmanlı arşiv belgeleri ile desteklenmektedir. Birbirini tamamlayan çok disiplinli bilimsel çalışmalar Türk Tarih Kurumunun şemsiyesi altında sürdürülmektedir. 2003 yılında önce kurtarma kazısı olarak başlıyan arkeolojik araştırmalar daha sonra Turizm ve Kültür Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile yapılmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü uzmanları işletmenin restorasyonu ile ilgili çalışmalar sürdürmektedirler. İşletmelerdeki demir üretimi ile ilgili arkeometalurjik çalışmalar Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü’nde yapılmaktadır. Bu bildiride size çalışmalar genel bir tanıtım yaptıldıktan sonra işletmede uygulanan demir üretim teknolojileri konusunda değerlendirmeler sunulacaktır. Şekil 1. Demirköy Demir Dökümhanesi’nin planı 321 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. Resim 1. Dökümhanede kısmen tahrip olmuş yüksek fırın kalıntısı 2. Cevherleşme Bölgede sıcak suların ve hidrotermal faaliyetlere bağlı olarak demir, bakır, molibden, kuşun, çinko, wolfram ve altın madenlerine rastlanmaktadır. Cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit, bornit, kalkosin, kovellen, molibdenit, manyetit ve altın göze çarpmaktadır. Özellikle Şükrüpaşa ve Demirköy-İkiztepe’de malahit ve azurite gibi bakır mineralleri de bulunmaktadır. Demir ise Demirköy ve Dereköy-Çataktepe bölgelerinde yoğun olarak bulunur. Demirköy ilçe sınırları içinde sedimenter demir cevherleşmesi önemlidir [5]. Burada Demirköy plütonu’na bağlı olarak silisli hematit ve manyetit yatakları oluşmuştur. Manyetit muhtemelen bölgedeki demir madenciliğinin temelini oluşturmaktadır. Demirköy işletmelerinde bugün en belirgin cevher manyetit kumdur. Dökümhanenin çeşitli yerlerinde zenginleştirilmiş manyetit kum depoları tespit edilmiştir. Ayrıca dere kenarlarından alınan kum örneklerinde % 40’lara varan manyetit bulunmaktadır. 3. Yüzey araştırmaları Bulgaristan sınırı yakınındaki bakır yataklarının İ.Ö. 4. binlerden beri işletildiği ve Kırklareli’nde, Neolitik Dönem’e tarihlenen Aşağıpınar’da sürdürülen arkeolojik kazılarda ele geçen malahit ve bakır buluntulardan anlaşılmaktadır [6]. Madenciliğin Anadolu’dan başlayarak Trakya üzerinden Avrupa’ya yayıldığı göz önünde tutulduğunda bölgenin önemi daha da artmaktadır. Değişik araştırıcılar tarafından yapılan yüzey araştırmalarında Dereköy yakınındaki Çataktepe’de İ.Ö. 5. ve 4. yüzyıllara tarihlenen 100,000 ton bakır cürufu, ayrıca Demirköy’ün 5 kilometre batısında İkiztepe bölgesinde birçok maden galerisi girişleri gözlenmiş ve bakır cüruflarından alınan kömür örnekleri C-14 yöntemi ile İ.S. 3. ve 4. yüzyıllara tarihlendirilmiştir [7]. 2003-2005 yılları arasında tarafımızdan yapılan yüzey araştırmalarında yoğun bir bitki örtüsü arasında gizlenmiş onlarca kücük çapta demir işletmelerinin kalıntıları bulunmuş ve bunların yerleri haritalara işlenmiştir. Merkezi dökümhanenin etrafında on kilometre çapında bir alanda bulunan küçük çapta işletmelerin hemen hepsi dere kenarlarında kurulu olup bazılarında hiç tahrip olmamış “vigne” veya “bekne’”olarak adlandırılan izabe fırınları tespit edilmiştir. Bunlar 140150 cm yüksekliğinde çapı 80-85 cm olan silindirik yapılardır. Demir üretiminin gerçekleştirildiği bu izabe fırınlarının işletme atığı cüruf örnekleri sistematik olarak toplanıp gerekli arkeometalurjik incelemeler yapılmıştır. Demirköy ve yakın çevresinde eski işletme izleri ve milyonlarca ton cüruf yığınları bölgede uzun süreli bir demir madenciliğinin ve üretiminin varlığını göstermektedir [8,9]. 1. Arşiv Çalışmaları Demirköy’e ilişkin 29 Recep 1107/4 Mart 1696 tarihli belgeden, devletin burada yuvalak ürtetmek amacı ile bir karhane inşa ettirmekte olduğu anlaşılmaktadır. 17. yüzyılın sonundan başlayarak 19. yüzyılın son çeyreğine kadar, devlet burada demir üretimini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. İstanbul’daki Tersane-i Amire’nin ihtiyacı olan demirin buradan gönderildiğine dair çok sayıda belge bulunmaktadır. Samakocuk ve hemen yanındaki Torliye’de (bugünkü adı Hamdibey) üretilen demir daima İğneada iskelesinden taşındığından İğneada demiri olarak anılır. Nuruosmaniye Camisi’nin yapım masraflarını içeren bir muhasebe icmalinde “İğneada” demirinin de kullanıldığı belirtilmektedir. Samakocuk karhanesi 1821 yılında büyük ölçüde genişletilmiştir. Ayrıca üretimin çağdaşlaştırılmasına çalışılmış ve bunun için bir dökümhane işçisi İngiltere’ye eğitime bile gönderilmiştir. Samakocuk’ta demir üretiminin 1877-78 savaşı sırasında durduğu tahmin edilmektedir. Bu tarihten sonraya ait belge bulunamamıştır. 322 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. 2. Arkeolijik kazı çalışmaları Demirköy Dökümhanesi’nde arkeolojik kazı çalışmaları değişik ekipler tarafından yürütülmüştür. İlk saha çalışmaları 2002 yılında Kırklareli Müzesi tarafından dömkühane mekanının temizlenip koruma altına alınması ile başlamıştır. Arkeolojik kazılar 2003 yılında Kırklareli Müzesi Müdürü Zülküf Yılmaz başkanlığında ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nin katkıları ile surla çevrili idari, sosyal ve depo amacı için kullanılar merkezi işletmenin bulunduğu üst terasta kurtarma kazısı olarak sürdürülmüştür [10]. Görünür durumdaki yapı elemanlarının bir çoğu 1821 yılında yeni fırınların ilavesi ile yapılan genişleme çalışmalarını yansıtmaktadır. Dört sene süren bu çalışmalar sonucunda Mekezi dökümhanenin mimari yapısı belirlenmiş, yıkıntı durumdaki sur duvarları kısmen restore edilmiştir. 2005 ve 2006 yıllarında Merkezi dökümhanenin 400 metre kadar batısında Kabakçının Tarlası olarak bilinen 20 x 50 metrelik bir alanı kapsayan mekanda bulunan küçük bir işletmede Boğaziçi Üniversitesi elemanları tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Merkezi dökümhaneden çok daha küçük olmasına rağmen alanda üç izabe fırını, iki çark kanalı ve yumuşak demiri şekillendirmek için çekiçleme düzenekleri gün ışığına çıkarılmıştır (Şekil 2). Küçük işletmenin doğu kısmında 4B mekanında 3 metreye 4 metre genişliğinde ve 80-90 santim yüksekliğinde taştan yapılmış dikdörtgen bir fırın (F2) bulunmuştur (Resim 2). Fırının hemen yanından geçen su kanalındaki çark düzeneği ile fırının körükleri su gücü çalıştırılmış ve kanalda ahşap çarkın demir kasnağının bir parçası bulunmuştur. Fırının arkasında üfleç delikleri de bulunmaktadır. Fırının ön tarafı ise İngiltere’den getirilmiş “Cowen” marka tuğla ile örülü olup izabe sırasında oluşan cürufu akıtabilecek kanal bulunmaktadır. Bir Renn fırını olduğu belirlenen fırında demir izabesi katı halde olduğundan işlem sonucunda oluşan luppe (bloom) fırının önündeki tuğla kısım sökülerek çıkarıldıktan sonra tekrar örülmekteydi. Fırının baca kısmı tahrip olmuştur. Bu fırın mekezi dökümhanede bulunan ve pik demir üretilen yüksek fırınlara benzememektedir. 4B mekandaki fırının yumuşak (örs) demir üretiminde kullanılmıştır. Fırının etrafından toplanan cürufların analizi sonucunda bunların fayalitik nitelikte olup Renn fırını niteliğini doğrulamaktadır. Aynı mekanda her biri 60 kilogram ağırlığında ve bu fırında üretilmiş olduğunu tahmin ettiğimiz altı adet oval luppe külçeleri bulunmuştur [4]. Merkezi işletmenin akt terasındaki işliğin bayı bölümünde aynı nitelikte 45 adet luppe demir külçe bulunmuştur. Bunlar cüruf ve ham demir karışımı olup süngerimsi bir yapıya sahiptir. İnsanlık tarihinin ilk demir eserleri İ.Ö. 2. binyıllarında Anadolu’da bulunmaya başlanmıştır. Arkeologlar arasında Hititlerin demiri cevherinden ilk üreten topluluk olduğu görüşü yaygındır [11,12]. İ.Ö. 1. binyılın başında başlayan Demir Çağı ile demir üretimi ve tüketimi insanlık için yeni bir aşamadır. İ.Ö. 14 yüzyılda yüksek fırınlarda dökme (pik) demir üretilmeye başlanıncaya kadar tüm demir eserler Renn fırınlarında katı halde luppe külçeleri olarak üretilmiştir. Bilindiği gibi 15. yüzyıldan sonra batıda yumuşak demir üretimi genellikle pik demirin içerdiği yüksek orandaki karbonunun çeşitli uygulamalarla yakılması ile elde edilmektedir [13.14]. Luppe’den işlenebilir nitelikte demir elde edilebilmesi için luppe’nin ısıtılıp ağır çekiçler tarfından konsolide edilmesi gerekmektedir. 4B mekanındaki fırının hemen önünde bu işlevi görebilecek ve su gücü ile çalışan çekiçleme düzeneği bulunmuştur. Fırın körüklerini çalıştıran çarkın hemen güneyinde çekiçleme düzeneğini çalıştıran ikinci bir çark bulunmaktadır. Aslında “Samakov” Bulgarca bu nitelikte süngerimsi demirin düvüldüğü çekiç düzeneğinin adıdır. Aynı işliğin batı kısmında ise (Alan 1) iki fırın ve ikinci bir çark kanalı bulunmuştur. F1 diye belirtilen fırında yapılan kazılar sonrasında burada bakır üretildiği anlaşılmıştır. Fırın içerisinden küçük bakır parçaları ve fırın atıklarının yığıldığı güney alanda ise bol miktarda bakır cürufu bulunmuştur. Oldukca takrip edilmiş olan üçüncü fırında ise Merkezi işletmede bulunanlaea benzemekte olup pik demir üretilmiştir. Şekil 2. Küçük dökümhanenin genel planı 323 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. Resim 2. Küçük işletmede Renn fırını Merkezi işlikteki arkeolojik kazı çalışmalarına 2008 yılında Boğaziçi Üniversitesi tarafından devam edilip mekanın doğu sur duvarlarının, güney doğu burcunun ve onlara bitişik mekanlarının belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Çalışmalarda sur duvarının hemen kenarında iki tezgahı bulunan bir demirci işliği belirlenmiştir. Demirci işliği bugün anadolu’nun küçük yerleşimlerinde bulunanlardan pek farklı değildir [15]. En ilginç buluntu demircilik işlemleri sırasında ocaklarda biriken yarı küresel demirci ocağı cüruflarıdır. Demirin şekillendirilmesi, kaynak yapılması gibi işlemler sonucunda ocak içerisinde biriken ve yüksek oranda demir içeren curuflar sınıflandırılıp yapılasal analizleri gerçekleştirilmiştir [16]. Demirköy Dökümhanesi’nde arkeolojik kazı çalışmaları 2010 yılından itibaren Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Nurcan Yazıcı tarafından sürdürülmektedir. Bu çalışmalarda Merkezi işletmenin güneyindeki alt terasta bulunan demir işliklerinin ve özellikle büyük su çarkı kanalının temizlenip kısmi restorasyonu yapılmıştır. İşletme ile idari birimleri birbirinden ayıran yedi metrelik istinat duvarının taşları sur duvarlarında olduğu gibi zaman içerisinde sökülmüştür. Bu nedenle çökme tehlikesi arz eden duvarın restorasyanu işlikteki kazı çalışmalarının sağlıklı olarak sürdürülebilmesi için gerekliydi. Bu amaçla İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülsün Tanyeli’nin önderiliğinde merkezi dökümhane istinat duvarının restorasyonu gerçekleştirilmiştir. 6. Arkeometalurjik çalışmalar Demirköy merkezi dökümhanede ve çevresindeki işliklerde üretim faaliyetlenin niteliğinin belirlenmesinde en önemli unsur üretim atığı cürufların incelenmesidir [17]. Demirköy merkezi dökümhanede ve çevre işliklerde yapılan arkeolojik ve yüzey araştırmalarında birçok cürüf örneği toplanmış ve bunlar kimyasal analizler ile element içerikleri, XRD ile mineral bileşimi ve taramalı elektron mikroskopu ve optik mikroskop ile mikro yapıları incelenmiştir. Cüruf örneklerinin yanı sıra işliklerde bulunan demir külçeler ve üretilen çeşitli malzemelerin mikro yapıları ve nitelikleri çeşitli metalografik yöntemlerle belirlenmiştir. 6.1. Cüruflar Demirköy işliklerinden toplanan 40 küsür cüruf örneğinin analizleri sonucunda başlıca iki değişik türe rastlanmıştır. Cürufların büyük çoğunluğunu içeriğinde % 50’nin üzerinde demir bulunan fayalitik nitelikli renn fırını atığıdır. Merkezi dökümhanenin dışındaki hemen hemen tüm küçük işletmelerden toplanan cüruflar bu niteliktedir. Şekil 3’te tipik bir fayalitik cürufun mikro yapısı gösterilmiştir. Burada dendritik açık gri yapı vüstit (FeO) kristalleridir. Koyu gri bölgeler ise camsı anortit (CaAl2Si2O8) yapıdır. Aradaki bölüm ise fayalit (Fe2SiO4) kristalleridir. Ara ara küçük demir parçalarına da rastlamak mümkündür. Pik demir üretilen yüksek fırınlarda oluşan cürufun niteliği ise tamamen farklıdır ve camsı cüruf olarak tanımlanır (Şekil 4). Bu nitelikte cüruflar genelde amorf bir yapıya sahip olup demir içerikleri yüzde 2-3 mertebelerindedir. Çalışmalarda bu nitelikte cüruflar özellikle merkezi dökümhanenin güneyinde bulunan büyük cüruf yığınlarından toplanmıştır. Bulgular merkezi dökümhanede sadece yüksek fırınlar kullanılarak dökme demir üretilmiş olduğunu göstermektedir. Bu camsı yapı genellikle demiroksit silicondioksit kalsiyum oksit, aluminyum oksit ve manganoksit içerir. Zaman zaman pik demir 324 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. niteliğinde içerisinde yapraksı grafit içeren demir taneciklerine de rastlanmaktadır. Bunların dışında demirci ocağı, çekiçleme ve arıtma cürufları gibi değişik nitelikte örnekler incelenmiştir. Şekil 3. Fayalitik cüruf örneğinin mikro yapısı Şekil 4. Demir parça içeren bir camsı cüruf örneğinin mikro yapısı 6.2 Ürünler Osmanlılar demir top yerine genellikle daha pahalı olmasına rağmern tunç topları tercih etmişlerdir [1,2]. Ancak bu toplara muhimmat olan yuvalak (humbara) (Resim 3) ve dane pik demirden dökülmekteydi ve Demirköy İşletmesi bu amaçla kurulmuştur. 16. yüzyıldan sonra ateşli silahlar yelpazesine humbara veya havan topu adı verilen türler katılmıştır. Kısa namlulu ve dik kavisli atışlar yapabilen bu silahlar özellikle kale muhasaralarında kullanılmıştır [1,2]. Yüksek sur duvarlarını aşabilen top gülleleri kale içerisine düşerek bir şarapnel gibi büyük tahribat yapmaktaydırlar. Havan toplarında kullanılan gülleler diğer top mermilerininin aksine yuvalak adı verilen ve pik demirden içi boş küresel şekilde üretilir ve içerisine barut ve şarapnel parçaları doldurulurdu. Yuvalak içerisindeki barut ateşleme sırasında doldurma deliğine yerleştirilen bir fitilin yakılması ile sağlanırdı. Yuvalak hedefine vardığında patlar ve bir şarapnel etkisiyle tahribata neden olur. Fitilin yanma süresi güllenin hedefe varış zamanına göre ayarlanması gerekirdi. Şekil 5’te bir humbara parçasının mikro yapısı görülmektedir. Yapraksı grafit dağılımından bunun gri dökme demir olduğu anlaşılmaktadır. 325 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. Resim 3. Havan topu ve humbara Şekil 5. Gri dökme demirden yapılmış humbara parçasının mikro yapısı Arşiv belgelerinde humbaranın üretimi ile ilgili teknik bir belgeye rastlanamamıştır. Ancak özellikle Demirköy’de üretilen bazı humbaraların istenilen nitelikte olmadığı ve istenilen verimin alınamadığı belirtilmiştir [18]. İstanbul’da bir dökümhanede Osmanlı örneklerine benzer bir humbara üretimi gerçekleştirilmiştir. Renn fırınlarında üretilen yumuşak veya örs demir ise özellikle çivi, ev ve tarım aletleri gibi araç gereçlerin üretiminde kullanılmıştır. Küçük işlikte bulunan luppenin bir demircide konsolidasyonu sonucu elde edilen külçenin mikro yapısı Şekil 6’da gösterilmiştir. Mikro yapıda hem feritik hem de perlitimsi yapıların da varlığı görülmektedir. Luppenin çekiçleme aşamasında cüruflardan yeterince arıtılamadığından ince cüruf kalıntılarını da görmek mümkün olmaktadır. Şekil 6. Konsolide edilmiş luppenin optik mikroskop görüntüsü 326 Danışman, H.H.G. ve arkadaşları. 7. Sonuç Kırklareli Demirköy’de bulunan demir işletmeleri yurt içinde ve dışında Osmanlı Dönemi’nden kalan önemli ve tek demir üretim tesisidir. Zaman zaman yerel halkın ve doğanın tahribine maruz kalmasına rağmen çevrenin yoğun bitki örtüsü altında varlığını günümüze kadar sürdürebilmiştir. Çok disiplinli bir Endüstri Arkeolojisi Projesi kapsamında sürdürülen çalışmaların en önemli sorunu yeterli mali kaynakların bulunmamasıdır. Demirköy dökümhanesinin çalışır halde restore edilip yeni nesillere Osmanlı Dönemi’nden kalan bu tesisi bir açık alan müzesine dönüştürmek en büyük hedefimizdir. Bu güne kadar sürdürülen çalışmalara mali ve ayni destek sağlayan TÜBİTAK, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kırklareli Özel İdaresi, Başbakanlık Tanırma Fonu, Boğaziçi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri, özel kuruluşlara ve kazılar süresince kazı ekibine her türlü desteği veren Demirköy Doğayı, Kültürel Değerleri Koruma ve Tanıtma Derneği’ne (DEKAT) teşekkür ederim. Kaynaklar [1] Aguston,C., Guns for the Sultan: Military and the Weapons Industry in the Ottoman Empire, Cambridge University Press, New York, 2005. [2] Aydüz, S., XV ve XVI, Yüzyılda Tophane-i Amire ve Top Döküm Teknolojisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları VII. Dizi-Sayı 215, Ankara, 2006. [3] Tanyeli, G., Osmanlı Demir Üretim ve Döküm Merkezleri Üzerine Bir Değerlendirme, Maden Döküm Sanatı, ed. Ö. Küçükerman, İstanbul, 191-206, 1994. [4] Danışman, G.H.H, Gerritsen, F., Kaçar, M., Özbal, H., Özbal, R., Tanyeli, G., Yalçın, Ü. and Zülküf, Y., Demirköy-Samakocuk Iron Foundry: An Industrial Archaeology Project at an Ottoman Metal Workshop Complex in Trace, TÜBA-AR, vol. 10, 91-110, 2007. [5] Rayan, C.W., A Guide to the Known Minerals of Turkey, MTA, Ankara, 1960. [6] Özdoğan, M. and Parzinger, H., Aşağı Pınar and Kanlıgeçit Excavations: Some New Evidence on Early Metallurgy from Eastern Trace, Anatolian Metal I, ed. Ü2. Yalçın, Deutsches Bergbau-Museums, Bochum, 83-91, 2000. [7] Wagner, G.A. and Öztunalı, Ö., Prehistoric Copper Sources of Turkey, Anatolian Metal I, ed. Ü. Yalçın, Deutsches Bergbau-Museums, Bochum, 31-67, 2000. [8] Danışman, G. ve Tanyeli, G., Trakya’da bir Endüstri Arkeoloji Projesi: Kırklareli-Demirköy Demir Dökümhanesi 2004 Yılı Yüzey Araştırması, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, DÖSİMM Yayınevi, 389-393, 2006. th th [9] Markov, N.A., Sources for the History of Mining and Metallurgy in the Bulgarian Lands, vol.1, 17 -19 Century, Alea Publishing House, Sofia, 2003. [10] Yılmaz, Z. ve Uysal, A.O., Demirköy Fatih Demir Dökümhanesi 2003 Yılı Araştırma ve Kazı Çalışmaları, Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, cilt 6, 53-66, 2006. [11] Yalçın, Ü., Anadolu’da Demir, Arkeoatlas, Sayı 3-2004, 94-101. [12] Muhly, J.D., Maddin, R. Stech, T. and Özgen, E., Iron in Anatolia and the Nature of the Hittite Iron Industry, Anatolian Studies, vol. 35, 67-84, 1985. [13] Tylecote, R.F., A History of Metallurgy, The Metals Society, London, 1976. [14] Wertime, T.A. and Muhly, J.A., The Coming of the Age of Iron, Yale University Press, New Haven, 1980. [15], Danışman, G., ve Özbal, H., Kırklareli, Demirköy Fatih Dökümhanesi 2008 Yılı Kazıları, 31. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 3, DÖSİMM Yayınevi, 179-197, 2009. [16] Özbal, H., Demirköy Demirci İşliği, 25. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, DÖSİMM Yayınevi, 237-262, 2009. [17] Bachmann, H.G., The Identification of Slags from Archaeological Sites, Occasional Publication No 6, Institute of Archaeology, London 1980. [18] Şakul, K., General Observations on the Ottoman Military Industry, 1774-1839: Problems of Organization and Standardizations, ed. F. Günergin and D. Raina, Europe and Asia, Springer, 43-55, 2011. 327