İndir
Transkript
İndir
Şehit Polis Özel Harekat Muzaffer Can ERSOY 1990 yılında Kayseri‘nin Bünyan ilçesinde doğmuştur.Liseden sonra polis okuluna giriş yaptı daha sonra Özel Harekatçılık için başvuru yaptı ondan sonra 6 aylık bir eğitim aldı.5.000 kişi içinden sadece 125 kişi bu eğitimi bırakmadı Muzaffer Can ERSOY da bu 125 kişi arasındaydı.Polis Özel Harekat olduktan sonra görev yeri olan Diyarbakır’a gitti.Burada 3 yıl görev yaptıktan sonra evlendi ve bir kızı oldu. Ülkemizde terör eylemleri artınca annesi ve akrabalarının uyarılarına rağmen ‘Vatanın burda bize ihtiyacı var bırakıp gelemem’demiştir.Kızını ve çocuğunu Kayseri ye göndermiş kendisi Diyarbakır’da kalmıştır.06.09.2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde görevi olmamasına rağmen arkadaşlarıyla göreve gitmiş ve kalleşçe raket atarlı saldırı sonucu çok istediği Şehitlik mertebesine ulaşmıştır.Geride eşini, 10 aylik kızını, kendisi gibi polis memuru erkek kardeşini, kız kardeşini annesini ve babasını bırakmış ve gözünü kırpmadan Şehadete ermiştir.Cenazesi silah arkadaşları ve kardeşi eşiliğinde defnedilmiştir. Ruhu şad olsun. Şehit Teğmen Abdulselam Öztak Hakkari'de bir korucunun çocuğu olarak doğan ve onbir kardeşi olan Şehit Teğmen Abdulselam çalışıp azmedip ve başarıp Kara Harp Okuluna girmiş ve teğmen olmuş. Ailesinin gurur kaynağı Abdulselam'ın bakmış Hakkari'de bu çocuklara rahat vermeyecekler, almış dokuz kardeşini Ankara'ya getirmiş. En küçüğü 5 yaşında, diğerleri ise 6, 7, 12,16,18,19,20 ve 23 yaşında idi.En büyük olanlar 20 ve 23 yaşlarında. Bu kardeşler Abdulselam'ın Ankara'da kiraladıkları evde kalıyorlar ve biri hariç diğerleri okuyor, 23 yaşındaki abla evde annelik yapıyor. Baba Salih ve Anne Zübeyde Hakkari'de kalıyor. Baba Gönüllü Köy korucusu. Çocuklarının geleceği kararmasın diye hasretliğe rıza göstermişler, bağırlarına taş basmışlar ve çocuklarını uzaklara göndermişler.Teğmen Abdulselam normalde Diyarbakır da Cezaevinde görevli idi. Ama iki teğmen arkadaşının Sur’da şehit olmasından sonra çok içerlemiş ve dilekçe vererek JÖH’de görev almıştı. Onlar şehit olurken burada ne işim var demişti. Çatışmalar esnasında kahramanca mücadele ederken şehit oldu.Geride acılı anne baba ve 10 kardeşini bırakmıştır.Hakkaride doğmuş olman bir şeyi değiştirmez. Ruhu şad olsun. İnsanlar televizonda Şehit haberi gördüklerinde teröre küfürler ediyor; Şehitlerimize dua ediyor daha sonra hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar.Kişinin kedisi veya çocuğunun askerlik zamanı gelince kısa süreli askerlik yapmaları için uğraşıyorlar unuttukları şey ise bu vatanın şehiitlerimiz olmasa böyle olamayacağıdır.Bu vatan kolay kolay kazanılmadı Çanakkale de, Sakarya’da, Kafkasya’da, Hicaz da bu vatanın evlatları bize vatanı bıraktı şimdi ise bu vatanı yine bu vatanın evlatları koruyor vatandaş olarak görevlerimi yerine getirip her türlü fedakarlığı yapıp vatanımıza sahip çıkmamız gerekir, televizyonun başına geçip küfürler savurup sonra da unutmakla olmaz, Vatanına sahip çık Türkiye! Özgen Kayıkçı | 14.07.2016 EĞİTİM HAYATI Kadıköy Yeldeğirmeni Ortaokulu'nda öğrenimini tamamladıktan sonra liseyi Haydarpaşa Lisesi'nde başlayıp Kuleli Askeri Lisesi'nde devam ederek 1953 yılında mezun oldu. 1955 yılında ise Kara Harp Okulu'nu bitirip asteğmen olarak orduda göreve başladı. HAVACILIK Küçüklüğünden beri havacılığa meraklı olan Cengiz Topel hava sınıfına ayrıldı ve pilot eğitimi almak üzere Kanada'ya gönderildi. Kanada'daki eğitimini tamamladıktan sonra 1957 yılında yurda döndü. Yurda dönüşünden sonra Merzifon Hava Üssünde görevine devam etmeye başladı. 1961 yılında Eskişehir 1'inci Ana Jet Üssü'ne atandı ve iki yıl sonra Yüzbaşılığa terfi etti. 8 Ağustos 1964 tarihinde Kıbrıs Harekatı sırasında Eskişehir'den Kıbrıs'a dörtlü kol komutanı olarak gönderildi. KIBRIS BARIŞ HAREKATI 8 Ağustos 1964 yılında rumları Türk Halkı'na karşı işlenilen insanlık dışı eylemlerden caydırmak için Eskişehir'den Kıbrıs'a, 4'lü Filo Komutanı olarak gönderildi. UÇAĞIN VURULMASI VE VARSAYIMLAR BİRİNCİ VARSAYIM Buna göre Cengiz Topel hedef olarak belirlediği hücumbota , ikinci dalışı esnasında emniyetli irtifanın altına inmiş ya da bombayı bıraktıktan sonra gidişatı takip etmek için emniyetli irtifanın altına inmiştir bu durumda da attığı bombanın parça tesiri uçağın yara almasına neden olmuş olabilir. Eğer Cengiz Topel emniyetli irtifanın altına inmiş ise de bu hedef altığı gemiyi kaçırmamak içindir. İKİNCİ VARSAYIM CENGİZ TOPEL Cengiz Topel, 2 Eylül 1934 yılında İzmit'te doğmuştur. Babasını kaybettikten sonra ailesi ile birlikte İstanbul'a yerleşmişlerdir. Bu varsayıma göre de dalış, bombayı bırakış ve yükseliş anında hücumbotlardan veya karadan açılan uçaksavar ateşi ile vurulduğudur bu varsayım birinci varsayıma göre daha fazla kişi tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca harekat boyunca görev alan pilotların da belirttikleri gibi bölgede yoğun bir uçaksavar ateşinin bulunması ikinci varsayımı doğruya daha yakın hale getirmiştir. ATLADIKTAN SONRA İKİNCİ VARSAYIM Cengiz Topel paraşütle atladıktan sonra PERİSTERONORİ denilen rum kasabasının yanından geçen bir yola indiği indikten sonra çene kemiği ve bir ayağının kırıldığı söylenmektedir bununla ilgili olarak Şevket YAVUZ ''1974 yılından sonra Kıbrıs’a gittiğim zaman Cengiz’in olayına tanık olan mücahitler ile tanıştım. Bana Cengiz’in yere indikten sonra cebinden birşeyler çıkartıp yaktığını söylediler. Bunlar muhtemelen, bir gün önce hazırlanan hedef bilgileri ve haritalardı yani Cengiz yere indiği zaman sağlam ve doğruyu ayırt edecek kadar kendinde idi.'' demiştir. İkinci bir varsayıma göre ise, Cengiz Topel yakalandıktan sonra ilk olarak Güzelyurt rum Hastanesi'ne götürülerek müşahade altına alınır. (Bu hastaneye daha sonra Cengiz Topel adı verilmiştir) Bırada B.M. Kontenjanına ait olan bir Amerikalı doktor Cengiz Topel'in başına gelecekleri tahmin ederek onu korumaya çalışır ama rumlar karşısında başarılı olması beklenemez.Daha sonra buradan alınarak Güzelyurt rum Manastırı'na götürülür. (Bugün kışla olarak kullanılan manastırın işkence yapılan odası , bir müze haline getirilmiş ve yapılan işkenceler bu odanın duvarına yazılmıştır. Burada kendisine bilgi verilmesi ve radyodan Türkiye aleyhinde konuşma yapması yolundaki istekleri reddettiği bunun sonucunda işkence yapılarak şehit edildiği söylenmektedir. Cengiz Topel'in yere indikten sonra haritasından Lefke yönünü tespit ederek o yöne doğru koşmaya başladığı ancak kısa bir süre sonra arkasından bir jiple gelen üç Rum tarafından yakalandığı belirtilmektedir. Ayrıca mermisinin bitimine kadar kendisini koruduğu ve hiç kimseyi yaklaştırmadığı söylenenler arasındadır. Buraya kadar söylenenlerden anlaşıldığı gibi, Cengiz Topel'in uçağının yara almasından şehit olmasına kadar geçen olayların tam bir kanıtı olmamakla beraber söylenenler genellikle varsayımlara ve tanıklara dayanıyor. Yakalandıktan sonra başına gelenler konusunda yine uçağın yara alması gibi birçok varsayım ortaya atılır bunlardan en çok anlatılan iki varsayım şunlardır. BİRİNCİ VARSAYIM Buna göre; Cengiz TOPEL’in PERİSTERONORİ Rum köyü yakınlarında yakalandıktan sonra GÜZELYURT’a götürülür. Fakat tam şehrin girişinde, 500 kadar Rum askeri ve Grivas’ın adamları tarafından araba durdurulmak suretiyle aşağıya indirilir. Elleri kelepçeli olduğu halde, hemen oracıkta konuşturulmak istenilir. Cengiz TOPEL’in suskunluğu attıkları dipçik darbeleri ile çözemeyince, sinirlenirler ve arkadan üç el ateş ederek onu yaralarlar. Ancak Cengiz Topel’den daha çok bilgi almak isteyen Rum liderlerinin olaya el atmaları ile Lefkoşa Rum Hastanesine kaldırılarak ameliyat edilir. İster işkence görerek şehit olsun ki bu durum gerçeğe ve anlatılanlara en yakın olanıdır. İsterse şehadetinden sonra vücuduna yapılan tahribatlar olsun yapılanlar insanlığa sığmamaktadır. Bu asırlardır bastırılmış olan her an her dakika körüklenerek alevlendirilmiş temelsiz bir kinin savunmasız bir insan üzerine kusulmasıdır. Rumların zaten adam olması beklenemez insanlık bile sergileyemiyorlar. Cengiz Topel'in düşürülmesinin haberi Türkiye'ye geldikten sonra yetkililer zaman kaybetmeden devreye girerek pilotun geri verilmesini istedi. Pilot geri verilmezse intikam saldırıları yapılacaktı bu saldırılarda ilk hedef olarakta o zamanın Kıbrıs Cumhurbaşkanı 3. Makarios'un evi olmak üzere birçok askeri hedef seçilmişti. Ayrıca 9 Ağustos günü B.M. Barış Gücü Komutanı General Thimayya, Türkiye'ye mesaj çekerek kendisinin Türk pilotu ziyarete gideceği bir isteğimizin olup olmadığını sormuştur.Türk Genelkurmayı da cevap olarak bir isteğimizin olmadığını ancak pilotun sağlık durumunu öğrenmek istediklerini belirtti. Generalin, Cengiz Topel'i ziyaret edip etmediği bilinmiyor ama rumlar, Cengiz Topel'in öldüğünü saat 23.00'da Radyo aracılığıyla tüm dünyaya duyuruyorlar. Cengiz Topel korunabilir miydi? Bu soruyu o zamanın şartlarında ele almak daha doğru olur. Harekatın ani olarak planlandığı için hazır olarak bir kurtarma operasyonu planı yoktu Cengiz Topel yere indiğinde rum mevzilerinin tam üzerine düşmüştü. Mücahitler, Cengiz Topel'i Kurtarmak için harekete geçmelerine rağmen, rumların yoğun ateşi nedeniyle mevzilerine dönmek zorunda kaldılar. Bu onu kurtarmak için yapılan tek girişimdir. Bundan sonra götürüldüğü yerlerden kaçırma girişiminde bulunulabilirdi ama bu da yapılmadı. Furkan Çalık | 14.07.2016 İHANET Emanetin en büyüğü sendeki, Öyle bir vatan ki, her parçası servetin. Kanıyla süslemişken toprağı yedi ceddin, Elin vatansızı ülkende hangi yüzle yer etsin? ‘Din kardeşi’ yalanı yıllardır süregeldi, Savaştan kaçıp gelen ülkende keyiflendi. Hırsızı, hayasızı lanetlerke senin dinin, Onların din dediği genişleyen mezhepti. Misafir geldiysen, misafir olarak gidersin. Evine gelen misafire sen tapu verir misin? Sana kucak açana yüzsüzlük eder isen, Ekmek yediğin yerden gün gelir kurşun yersin. Zerre hak etmeyene iyilik olsun diye, Vatandaşlık vermek senin haddin midir? Tarih ders alman için serdi önüne kaç kere; Fazla merhamet, vatana ihanettir! Rabia Yıldız OYNAKLAR Aylar önce şerefli, helal lokma yemiş bir alp çıkıp, Türkiye toprakları içerisine giren bir Moskof uçağını perperişan ediyor. Ne mutlu ki hâlâ askeriyemizin içinde helal lokma yemiş alplerin varlığını bu durumlarda görebiliyoruz. Her ne kadar içimizde hain beslesek dahi bir yiğit çıkıp en zor zamanda buna dur diyebiliyor. Ama dansözlerin işine gelmeyen türlü türlü oyunlar içinde birilerine yamanmaya çalışan siyasetçi(ler), politikacı(lar) “Hava sahamızı ihlal eden Rusya’dan özür dilemeyeceğiz.” Derken “Rus uçağı belli olmuş olsaydı…” diye başlayarak “Bir Rus uçağı olduğu belli olmuş olsaydı belki uyarıların türü farklı olabilirdi. Bu uyarılar çok daha farklı bir zeminde ulaştırılarak, farklı yerler devreye sokulmak suretiyle bu hava sahası ihlalinin önü kesilebilirdi. Ama bu konuda hassasiyetin devam etmesinde fayda var. Yani bu tür ihlallerin olmaması gerekir. Aynı şeyi Rusya için düşünelim. Herhangi bir ülke Rusya’nın acaba hava sahasını ihlal ettiği zaman, ‘Hoş geldin’ der mi? Demez. Uyarılarını yapar. Uyarılara uyulduğu takdirde ne ala, uyulmadığı takdirde onlar da gereğini yapar.” Dedi. “Sayın Putin aramama dönmedi.” Bile dedi. Hatta geçelim “Birilerini tatmin etmenin gayreti içerisinde olmaya gerek yok.” Bile dedi. Peki bütün bunlar olduktan sonra ne mi oldu? Tabiki de “Rus jetini kasten düşürmeyi asla arzulamadık. Hayatını kaybeden pilotun ailesinin acısını kalpten paylaşıyoruz. Rus pilotu öldürmekle suçlanan kişi hakkında soruşturma yürütülüyor. Dedi… Bu nasıl bir kaypaklıktır(!) yapılan düpedüz Türk milletinin varlığını unutmak. Türk milletini alçaltmak için yapılan bir davranış. Dik durun, sizler biraz dik durduğunuz zaman koyunlar değil gerçek yiğitler, alpler sizin yanınızda olacaktır. Sözünüzün er’i olun! Özür dilemeyeceğiz dedikten sonra dilenen özür Türk milletini aldatmaktan başka bir şey değildir. ***Geçelim*** İletişim için: Türkiye Cumhuriyetinin sarsılmaz bütünlüğünü korumakla görevli bir pilot hakkında nasıl olur da “Sınır ihlali yapan Rus jetini düşürdü, pilotu hayatını kaybetti. Sana soruşturma açılacak.” Gibi bir bahane sunularak hem orada namusuyla işini yapmakla görevli Türk pilotunun şerefini ayaklar altına alıp hem de Türk milletini bu kadar aptal sanabilmeniz gerçekten ne kadar şuursuz, gurursuz olduğunuzun ispatıdır. Yeri geldiği zaman “Tezek yakarız.” Demesini bildiniz. Siniriniz geçmeden “Özür dilemeyeceğiz.” De dediniz. Türk milletini kendinize inandırmaya çalıştınız. Asgari ücret ile geçinen bir evin direğini (babasını) inandırdınız. Kazancınız nedir peki? Daha şerefli, daha namuslu, daha haysiyetli biri mi olduğunuzu sandınız? Bütün bir Türk milletinin ölüsü ölünüze, dirisi dirinize! www.otukenkayseri.com ***Geçelim*** Cumhurbaşkanında milli şuur yok dedik geçtik. Onu kaile bile almadığımızı da apaçık ortaya sürdük. Ama daha inançlı olduğumuz Türk milleti bizleri bir kez daha hüsrana uğrattı. Cumhurbaşkanının, Rusya lideri Putin’den özür dilemesinden sonra Türkiye’ye sekiz ay sonra Moskova - Antalya seferini gerçekleştiren Rus yolcu uçağından inen 189 Rus’u çiçekler ile karşılıyanlar. Bütün bir milletin ahı var üzerinizde. Sakın yanlış anlamayın elçiye zeval olmaz diyoruz bizler zaten. Siz bu kadar şuursuz iken başınızı çekenler besbelli Türk değil. Tanrı Türk’ü korusun! Pusatsız | 13.07.2016 www.facebook.com/GencKalemlerTT