dġyarbakır ġlġ tarım, sanayġ ve hġzmet sektörlerġnġn

Transkript

dġyarbakır ġlġ tarım, sanayġ ve hġzmet sektörlerġnġn
DĠYARBAKIR ĠLĠ
TARIM, SANAYĠ VE HĠZMET
SEKTÖRLERĠNĠN ULUSLARARASI
REKABETÇĠLĠK VE MAKRO DÜZEY
KÜMELENME ANALĠZĠ
1
2
ĠÇĠNDEKĠLER
KISALTMALAR …………………………..………………………………………………………….……..
PROJEDEN SORUMLU KOSGEB BĠRĠMĠ ……………………………………………………………..
PROJE EKĠBĠ ……………………………………………..…………………………………..................
GÖRÜġLERĠYLE YÖN VEREN KURUMLAR
…………………………………………………..
ÖNSÖZLER
…………………………………..………………………………………………………..
YÖNETĠCĠ ÖZETĠ
…………………………………….…………………………………...............
GEREKÇELENDĠRME ………………………………………………………………………………….
GĠRĠġ ……………………………….…………………………………………………………...................
1.
ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ
1.1
1.2
2.
……………………………………………………………..
19
AraĢtırmanın Gerekçeleri ……………………………………………………………..
1.1.1
Uluslararası Planlamalarda Diyarbakır’a ĠliĢkin Stratejilerin Analizi ………...
1.1.2
Ulusal Planlamalarda Diyarbakır’a ĠliĢkin Stratejilerin Analizi
………...
1.1.3
Yüksek Planlama Kurulu (YPK) ve Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT)
Cazibe Merkezleri Programı Kararları ………………………….....................
20
21
22
AraĢtırmanın AĢamaları
…………………………………………….
1.2.1
AraĢtırmanın Genel YaklaĢımı ve Vizyonunun Belirlenmesi (1. AĢama)
1.2.2
AraĢtırmanın Pilot GörüĢmeleri ve Ön Mülakatların Yapılaması (2. AĢama)
1.2.3
Kapsamlı Literatür Taramasının GerçekleĢtirilmesi (3. AĢama)
………...
1.2.4
Birincil Veri Toplama Yöntemi ile Verilerin Toplanması (4. AĢama)
1.2.4.1 Odak Grup Toplantıları ile Verilerin Toplanması (Focus Group)
1.2.4.2 Yarı-Yapılı Yüz-Yüze Anket Yöntemi ile Verilerin Toplanması
1.2.4.3 Yarı-Yapılı Derinlemesine Mülakat Tekniği ile Verilerin Toplanması
1.2.4.4 Katılımlı Gözlem ile Verilerin Toplanması
…………………
1.2.5
Saha AraĢtırmalarından Toplanan Verilerin Analizi (5. AĢama)
………...
1.2.5.1 Elmas Modeli ile Verilerin Analizi Yöntemi
………..
1.2.5.2 Makro Düzey Kümelenme ile Verilerin Analizi Yöntemi ………..
1.2.6
Analiz Sonuçlarının Yorumlanması ve Proje Önerilerinin Tespiti (6. AĢama)
24
26
28
28
29
29
32
32
33
33
33
35
37
DĠYARBAKIR ĠLĠNDE FAALĠYET GÖSTEREN TARIM SEKTÖRÜNÜN
ULUSLARARASI REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
………………………………………
2.1
2.2
7
8
8
9
11
15
17
18
23
39
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi ………..................
2.1.1
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Önemi ………………………………………..
2.1.2
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
………...
2.1.3
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Değer Zinciri
…………………………….
2.1.4
Dünya Genelinde Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu …………………..
2.1.4.1 Dünya Genelinde Hayvancılık ve Et ve Et Ürünleri Üretimi
2.1.5
Avrupa Birliği (AB)’nde Et ve Et Ürünleri Üretimi
………………......
2.1.6
Türkiye’de Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu
……………….....
2.1.6.1 Türkiye’de Tarımsal ĠĢletmelerde Et Hayvancılığı Yapısı ………...
2.1.6.2 Et ve Et Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Yapısı
…………………..
2.1.6.3 Türkiye’de Et ve Et Ürünleri Üretimi ve Verimi …………………..
2.1.7
Diyarbakır’da Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu
……….
2.1.8
Diyarbakır’da Et ve Et Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
2.1.8.1 Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Girdi KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………….........
2.1.8.2 Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Talep KoĢulları
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..…...
2.1.8.3 Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Ġlgili ve Destekleyici
KuruluĢlarının Rekabetçilik Düzeyi ……………………………..
2.1.8.4 Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Firma Stratejisi ve
Rekabet Yapısı Rekabetçilik Düzeyi ………………....................
2.1.8.5 Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Devletin Rolü
………...
2.1.9
Sonuç ve Öneriler ……………………………………………………………..
40
40
41
42
45
45
47
48
48
50
51
54
56
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
………...
2.2.1
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Önemi ………………………………………..
2.2.2
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
………
2.2.3
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Değer Zinciri ……………………………..
2.2.4
Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu …………………...
2.2.4.1 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Üreten Önemli Ülkeler
2.2.4.2 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Tüketimi ve Büyüme Oranı
77
77
78
80
82
83
84
57
59
60
63
65
68
3
2.2.5
2.2.6
2.2.7
2.2.8
2.2.9
3.
2.2.4.3 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri SatıĢ Kanalları
………..
2.2.4.4 Süt ve Süt Ürünlerinde BaĢlıca Ġthalatçı Ülkeler …………………..
2.2.4.5 Süt ve Süt Ürünlerinde BaĢlıca Ġhracatçı Ülkeler …………………..
2.2.4.6 Dünya Genelinde Yıllık KiĢi BaĢına Ġçme Sütü Tüketimi ………..
2.2.4.7 Dünya Üretici Süt Fiyatları ………………………………………..
Avrupa Birliği (AB)’nde Süt ve Süt Ürünleri Üretimi
…………………..
Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu
………...
2.2.6.1 Türkiye’de Tarımsal ĠĢletmelerde Süt Hayvancılığı Yapısı
2.2.6.2 Süt ve Süt Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Yapısı …………………..
2.2.6.3 Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Üretimi ve Verimi
………..
2.2.6.4 Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġhracat Portföyü
…………………..
2.2.6.5 Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġthalat Portföyü
…………………..
2.2.6.6 Süt ve Süt Ürünleri Ġç Tüketim Yapısı ……………….....................
2.2.6.7 Süt ve Süt Ürünlerinin Tüketiminde Tüketici DavranıĢları ………..
2.2.6.8 Süt ve Süt Ürünlerinin Arz-Talep-Fiyat Yapısı …………………..
2.2.6.9 Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik Yem Fiyatları
…………………..
Diyarbakır’da Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu
…………………...
Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Uluslar arası
Rekabetçilik Analizi
………………………………………………….
2.2.8.1 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Girdi KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………...
2.2.8.2 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Talep KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………...
2.2.8.3 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Ġlgili ve Destekleyici
KuruluĢların Rekabetçilik Düzeyi
………………………….
2.2.8.4 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Firma Stratejileri ve Rekabet Yapısı
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………...
2.2.8.5 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Devletin Rolü Rekabetçilik Düzeyi
Sonuç ve Öneriler …………………………………………………………….
85
86
86
87
87
88
89
89
90
91
92
93
94
94
94
95
97
98
99
101
102
104
107
109
DĠYARBAKIR ĠLĠNDE FAALĠYET GÖSTEREN SANAYĠ SEKTÖRLERĠNĠN ULUSLARARASI
REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
……………………………………………………………..
117
3.1
3.2
Mermercilik Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
…………………..
3.1.1
Mermercilik Sektörünün Önemi
………………………………….........
3.1.2
Mermercilik Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı …………………...
3.1.3
Mermer Sektörünün Değer Zinciri
…………………………………..........
3.1.4
Mermerin Kullanım Alanları …………………………………………………..
3.1.5
Dünya Mermercilik Sektörünün Durumu
……………………………..
3.1.6
Türkiye’nin Mermer Sektörünün Yapısı
……………………………..
3.1.7
Diyarbakır Ġli Mermer Sektörünün Durumu
……………………………..
3.1.8
Diyarbakır Mermercilik Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
3.1.8.1 Diyarbakır Mermercilik Sektörü Girdi KoĢulları
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………….........
3.1.8.2 Diyarbakır Mermercilik Sektörü Talep KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..........
3.1.8.3 Diyarbakır Mermercilik Sektörü Ġlgili ve Destekleyici
KuruluĢlarının Rekabetçilik Düzeyi ……………………………..
3.1.8.4 Diyarbakır Mermercilik Sektörü Firma Stratejisi ve
Rekabet Yapısı Rekabetçilik Düzeyi ………………......................
3.1.8.5 Diyarbakır Mermercilik Sektörü Devletin Rolü Rekabetçilik Düzeyi
3.1.9
Sonuç ve Öneriler …………………………………………………….……….
118
118
118
119
119
121
123
127
129
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
………...
3.2.1
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Önemi ………………………………………..
3.2.2
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
………..
3.2.3
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Değer Zinciri ……………….....................
3.2.4
Dünya Genelinde ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü ……………….....................
3.2.5
Türkiye Genelinde ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü ……………….....................
3.2.5.1 Türkiye’nin ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Ġhracatı …………………..
3.2.6
Diyarbakır’da ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
……………………………..
3.2.7
Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
3.2.7.1 Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Girdi KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………………..
3.2.7.2 Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Talep KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..........
3.2.7.3 Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Ġlgili ve Destekleyici
141
141
141
143
145
146
147
150
152
131
133
133
134
136
137
154
155
4
KuruluĢların Rekabetçilik Düzeyi
……………………………..
Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Firma Stratejisi ve
Rekabet Yapısı Rekabetçilik Düzeyi ……………….....................
3.2.7.5 Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Devletin Rolü
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………….........
Sonuç ve Öneriler ……………………………………………………………..
156
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
3.3.1
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Önemi ………………………...…...
3.3.2
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
3.2.3
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Değer Zinciri
…………………...
3.3.4
Dünyada Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü ……………….....................
3.3.5
Türkiye’de Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü ……………….....................
3.3.6
Diyarbakır’da Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü
………………......
3.3.7
Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Uluslar arası
Rekabetçilik Analizi
………………………………………….……….
3.3.7.1 Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü Girdi
KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi
……………………….…….
3.3.7.2 Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü
Talep KoĢullarının Rekabetçilik
………………………….….
3.3.7.3 Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü ĠliĢkili ve
Destekleyici KuruluĢların Rekabetçilik Düzeyi …………………..
3.3.7.4 Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü Firma
Stratejisi ve Rekabet Yapısının Rekabetçilik Düzeyi
……….
3.4.7.5 Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü
Devletin Rolü Rekabetçilik Düzeyi
………………..
3.3.8
Sonuç ve Öneriler ……………………………………………………………..
164
164
164
166
166
168
169
Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
3.4.1
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Önemi
…………………………...…
3.4.2
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı ………...
3.4.3
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Değer Zinciri Analizi …………………...
3.4.4
Dünya Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü ………………………………………..
3.4.5
Türkiye Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Durumu
………………......
3.4.6
Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Durumu
…………………...
3.4.7
Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
3.4.7.1 Tekstil- Hazırgiyim Sektörü Girdi KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………….........
3.4.7.2 Tekstil- Hazırgiyim Sektörü Talep KoĢullarının
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………………..
3.4.7.3 Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢların Rekabetçilik Düzeyi ………...
3.4.7.4 Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü Firma Stratejisi ve
Rekabet Yapısı Rekabetçilik Düzeyi ……………………………..
3.4.7.5 Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü Devletin Rolü
Rekabetçilik Düzeyi
………………………………………..
3.4.8
Sonuç ve Öneriler ……………………………………………………………..
181
181
181
182
183
186
188
190
3.2.7.4
3.2.8
3.3
3.4
4.
DĠYARBAKIR ĠLĠNDE FAALĠYET GÖSTEREN HĠZMET SEKTÖRLERĠNĠN
ULUSLARARASI REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
……………………………….............
4.1
Turizm Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi ……………………………..
4.1.1
Turizm Sektörünün Önemi ………………………………….........................
4.1.2
Turizm Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
………………......
4.1.3
Turizm Sektörünün Değer Zinciri Analizi
……………………………..
4.1.4
Dünya Genelinde Turizm Sektörünün Durumu ……………………………..
4.1.5
Türkiye Genelinde Turizm Sektörünün Durumu ……………….....................
4.1.6
Diyarbakır’da Turizm Sektörü Faaliyetleri
……………………………..
4.1.7
Diyarbakır Ġli Turizm Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi ………..
4.1.7.1 Diyarbakır Turizm Sektörü Girdi KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi
4.1.7.2 Diyarbakır Turizm Sektörü Talep KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi
4.1.7.3 Diyarbakır Turizm Sektörü Ġlgili ve Destekleyici Kurumların
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..........
4.1.7.4 Diyarbakır Turizm Sektörü Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..........
4.1.7.5 Diyarbakır Turizm Sektörü Devletin Rolü Rekabetçilik Düzeyi
4.1.8
Sonuç ve Öneriler …………………………………………………………….
157
158
160
171
173
174
175
176
177
178
192
193
194
195
196
197
201
202
202
202
205
207
210
220
223
225
225
226
228
228
230
5
4.2
5.
6.
Ticaret Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi ……………………………..
4.2.1
Dünya Genelinde Ticaret Sektörünün Durumu ……………………………..
4.2.2
Türkiye’de Ticaret Sektörünün Durumu
……………………………..
4.2.2.1 Türkiye’de Ticarette Öne Çıkan Kentlerin Özellikleri
………..
4.2.3
Diyarbakır Ticaret Sektörünün Durumu
…………………………….
4.2.4
Diyarbakır Ġli Ticaret Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
4.2.4.1 Diyarbakır Ticaret Sektörü Girdi KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi
4.2.4.2 Diyarbakır Ticaret Sektörü Talep KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi
4.2.4.3 Diyarbakır Ticaret Sektörü Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢların
Rekabetçilik Düzeyi
…………………………………..........
4.2.4.4 Diyarbakır Ticaret Sektörü Firma Stratejisi ve Rekabetçilik Yapısı
4.2.4.5 Diyarbakır Ticaret Sektörü Devletin Rolü Rekabetçilik Yapısı
4.2.5
Sonuç ve Öneriler ……………………………………………………………..
DĠYARBAKIR’DA FAALĠYET GÖSTEREN KULUÇKA SEKTÖRLERĠN
STRATEJĠK ANALĠZĠ
………………………………………………………………..
233
234
234
234
235
237
239
240
240
241
242
244
249
5.1
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren BiliĢim Sektörünün Stratejik Analizi
………...
251
5.2
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Ġpekçilik Sektörünün Stratejik Analizi ………..
253
5.3
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Örtü Altı Tarım Sektörünün Stratejik Analizi
256
5.4
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Un ve Unlu Mamuller Sektörünün
Stratejik Analizi ……………………………………………………………………….
257
SEKTÖREL STRATEJĠK MODELLEME UYGULAMALARI VE MAKRO DÜZEY
KÜMELENME ANALĠZĠ ………………………………………………………………….……
259
6.1
Diyarbakır’a Yönelik Küresel Stratejiler ve Senaryolar ………………………...…...
6.1.1
Küresel Ekonomi Ġçinde Türkiye ve Diyarbakır’ın Yeri
…………………..
6.1.1.1 Enerji Sektörü ile Ġlgili Küresel Senaryolar ve Eğilim
………..
6.1.1.2 Ġleri Teknoloji ve ĠletiĢim Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
6.1.2
Temel Sektörlere Yönelik Küresel Stratejiler
……………….....................
6.1.2.1 Tarım Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
…………………..
6.1.2.2 Ġmalat Endüstrisi ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim ………………….
6.1.2.3 Hizmet Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim …………………..
259
260
260
262
263
263
264
265
6.2
Küresel Ekonomi Ġçinde Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Sektörlerin
Rekabetçilik Düzeyinin BütünleĢik Analizi
………………………………………..
6.2.1
Mermercilik Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi …………………...
6.2.2
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
………...
6.2.3
Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörünün BütünleĢik
Rekabetçilik Analizi
………………………………………………….
6.2.4
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi ………..
6.2.5
Turizm Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
………………......
6.2.6
Ticaret Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
……………….....
6.2.7
Et ve Et Ürünleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
………..
6.2.8
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
………..
6.3
Diyarbakır’ın Öz Yetenek (Core Competence) Odaklı Makro Düzey
Kümelenme Analizi
……………………………………………………............
6.3.1
Makro Düzey Kümelenme için Organik Oyuncuların Analizi
………..
7.
GENEL DEĞERLENDĠRME VE PROJE ÖNERĠLERĠ
8.
KAYNAKÇA
266
266
269
271
273
275
277
279
281
283
284
………………….………….
294
……………………………………………………………………….. ………...
300
6
KISALTMALAR





















































AIEST
ASÜD
BMDTÖ
BOI
B2B
ÇHC
DESOB
DĠGĠAD
DĠKTUM- DER
DĠSĠAD
DĠTĠB
DMD
DOGÜNSĠFED
DOSB
DPT
DTSO
DTSO
EBK
FAO
FAOSTAT
GAP
GBOK
GSYĠH
GSMH
GÜNSĠAD
IACS
IPARD
ISIC
ISO
ĠGEME
KĠT
KKGM
KKO
KKYDP
KOI
KOSGEB
LPIS
MTA
OECD
OSGĠAD
OTP
REUP
SEK
TKB
TKĠB
TOKĠ
TSE
TÜBĠDER
TÜGEM
TÜĠK
WANA
WHO
YPK
: Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği
: Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
: BirleĢmiĢ Milletler Dünya Turizm Örgütü
: Biyokimyasal Oksijen Ġhtiyacı
: ĠĢletmeden ĠĢletmeye Ticaret
: Çin Halk Cumhuriyeti
: Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
: Diyarbakır GiriĢimci ĠĢadamları Derneği
: Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği
: Diyarbakır Sanayici ve ĠĢadamları Derneği
: Diyarbakır Ticaret Borsası
: Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği
: Doğu Güneydoğu Sanayici ve ĠĢ Adamları Dernekleri Federasyonu
: Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi
: Devlet Planlama TeĢkilatı
: Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası
: Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası
: Et ve Balık Kurumu
: BirleĢmiĢ Milletler Tarım Örgütü
: BirleĢmiĢ Milletler Tarım Örgütü Ġstatistik Birimi
: Güneydoğu Anadolu Projesi
: Gümrük Birliği Ortak Komitesi
: Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla
: Gayri Safi Milli Hâsıla
: Güneydoğu Sanayici ve ĠĢadamları Derneği
: Entegre Ġdare ve Kontrol Sistemi
: Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Programı
: Uluslararası Standart Sanayi Sınıflama
: Uluslararası Kalite Standartları Örgütü
: Ġhracatı GeliĢtirme Etüt Merkezi
: Kamu Ġktisadi TeĢekkülü
: Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü
: Kapasite Kullanım Oranı
: Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı
: Kimyasal Oksijen Ġhtiyacı
: Küçük ve Orta Ölçekli ĠĢletmeleri GeliĢtirme ve Destekleme Ġdaresi BaĢkanlığı
: Arazi Parsel Tanımlama Sistemi
: Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü
: Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü
: Ortadoğu Sanayici Genç ĠĢadamları Derneği
: Ortak Tarım Politikası
: Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi Politika Yardımları ġubesi
: Süt Endüstrisi Kurumu
: Türkiye Kalkınma Bankası A.ġ
: Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı
: Toplu Konut Ġdaresi
: Türk Standartları Enstitüsü
: BiliĢim Sektörü Derneği Diyarbakır ġubesi
: Tarımsal Üretim ve GeliĢtirme Genel Müdürlüğü
: Türkiye Ġstatistik Kurumu
: Ortadoğu e Kuzey Afrika Bölgesi
: Dünya Sağlık Örgütü
: Yüksek Planlama Kurulu
7
PROJEDEN SORUMLU KOSGEB BĠRĠMĠ


KOSGEB Strateji GeliĢtirme ve Mali Hizmetler Dairesi BaĢkanlığı
KOSGEB Diyarbakır Hizmet Merkezi Müdürlüğü
KOSGEB KOORDĠNASYON EKĠBĠ





Hüseyin Tüysüz
Ahmet Karakoç
Said ġahiner
Mehmet Fidan
EĢref Çakar
: KOSGEB BaĢkan Yardımcısı
: KOSGEB Strateji GeliĢtirme ve Mali Hizmetler Dairesi BaĢkanı
: KOSGEB Diyarbakır Hizmet Merkezi Müdürü
: KOSGEB Diyarbakır Hizmet Merkezi KOBĠ Uzmanı
: KOSGEB Diyarbakır Hizmet Merkezi DıĢ Uzman
PROJE EKĠBĠ





Doç. Dr. Hakkı Eraslan
Prof. Dr. Murat Kasımoğlu
Prof. Dr. Ġsmail Bakan
Av. Cem Caner Öztürk
Dr. Handan Aydın
: Iconomy Group
: Iconomy Group
: Iconomy Group
: Iconomy Group
: Iconomy Group
PROJE YEREL EKĠBĠ





Prof. Dr. Hamdi Temel
Doç. Dr. Sait Kıngır
Öğr. Gör. Ahmet Akaydın
AraĢ. Gör. Osman Eroğlu
AraĢ. Gör. Ömer Dülek
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
PROJE SAHA KOORDĠNASYON EKĠBĠ




M. Nezir GüneĢ
Meryem Aydın
Ġdil Güven
Cahit Atlı
: Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)
: Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)
: Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB)
: Türk Standartları Enstitüsü (TSE)
8
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN KAMU KURUMLARI




























Diyarbakır Valiliği
Bağlar Kaymakamlığı
Kayapınar Kaymakamlığı
Sur Kaymakamlığı
YeniĢehir Kaymakamlığı
Bismil Kaymakamlığı
Çermik Kaymakamlığı
Çınar Kaymakamlığı
ÇüngüĢ Kaymakamlığı
Dicle Kaymakamlığı
Eğil Kaymakamlığı
Ergani Kaymakamlığı
Hani Kaymakamlığı
Hazro Kaymakamlığı
Kocaköy Kaymakamlığı
Kulp Kaymakamlığı
Lice Kaymakamlığı
Silvan Kaymakamlığı
KOSGEB Diyarbakır Hizmet Merkezi Müdürlüğü
Diyarbakır TSE Temsilciliği
Karacadağ Kalkınma Ajansı
Tarım Ġl Müdürlüğü
Maden Tetkik Arama Bölge Müdürlüğü
Sanayi ve Ticaret Ġl Müdürlüğü
Ġl Çevre ve Orman Müdürlüğü
ĠġKUR Ġl Müdürlüğü
Ġl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Diyarbakır Ġl Koordinatörlüğü
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN SĠVĠL TOPLUM KURULUġLARI












Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)
Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB)
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB)
Doğu Güneydoğu Sanayici ve ĠĢ Adamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSĠFED)
Diyarbakır GiriĢimci ĠĢadamları Derneği (DĠGĠAD)
Diyarbakır Sanayici ve ĠĢadamları Derneği (DĠSĠAD)
Güneydoğu Sanayici ve ĠĢadamları Derneği (GÜNSĠAD)
Ortadoğu Sanayici Genç ĠĢadamları Derneği (OSGĠAD)
Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği (DMD)
BiliĢim Sektörü Derneği Diyarbakır ġubesi (TÜBĠDER)
Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği (DĠKTUM- DER)
Müstakil Sanayici ve ĠĢadamları Derneği Diyarbakır ġubesi (MÜSĠAD)
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN MAHALLĠ ĠDARELER

Diyarbakır Ġl Özel Ġdaresi Genel Sekreterliği
9
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN BĠLGĠ ÜRETEN KURUMLAR




Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Güneydoğu Anadolu Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI (PRIVATE
PUBLIC PARTNERSHIP- PPP)

Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (DOSB) Müdürlüğü
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN ÖZEL SEKTÖRLER



Tarım Sektörü ĠĢletmeleri
Sanayi Sektörü ĠĢletmeleri
Hizmet Sektörü ĠĢletmeleri
GÖRÜġLERĠ ĠLE YÖN VEREN UZMANLAR













Prof. Dr. Cengiz Yalçın
Prof. Dr. Kemal Sönmez
Prof. Dr. Selim Erdoğan
Doç. Dr. Davut Karaaslan
Doç. Dr. Fırat Aydın
Doç. Dr. Kemal Akkılıç
Doç. Dr. Mustafa Ayhan
Yrd. Doç. Dr. Askeri KarakuĢ
Yrd. Doç. Dr. M. ġefik Ġmamoğlu
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yıldırım
Yrd. Doç. Dr. Yusuf Selim Ocak
Dr. Mehtap Gülsün Kılıç
Mehmet Aslan
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Dicle Üniversitesi
: Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası
10
ÖNSÖZ
Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı, görece az geliĢmiĢ bölgelerde, büyüme ve çevrelerine hizmet
verme potansiyeli yüksek kent merkezlerinin, mevcut kamu yatırımlarına ilave olarak sağlanan stratejik proje ve
faaliyet destekleriyle ekonomik ve sosyal kalkınmasına ivme kazandırılmasını ve nihayetinde kalkınmanın çevre
merkezlere de yayılarak iç göçün kendi bölgesi içinde tutulmasını amaçlayan bir proje olarak tanımlanmaktadır.
Bu bağlamda, Diyarbakır Bölgesinde Faaliyet Gösteren Tarım, Sanayi ve Hizmet Sektörlerinin
Uluslararası Rekabetçilik ve Makro Düzey Kümelenme Analizi baĢlıklı bu çalıĢma Diyarbakır’da sektörlerin
geleceğe yönelik olarak sağlıklı yapılanması ve sürdürülmesi noktasında stratejik önem taĢımaktadır. ÇalıĢma ile
iĢ dünyasının temel sorunları bilimsel ve stratejik olarak daha sağlıklı teĢhis edilmiĢtir. Gelecek için rekabetçi
iĢletmelerin oluĢturulması konusunda bu çalıĢmaların, tetikleyici bir fonksiyon üstlenebileceğini düĢünmekteyiz.
Bu aĢamadan sonra sektörlerin geliĢmesi, elde edilen verilere dayandırıldığı takdirde iĢ dünyasının yararına çok
ciddi projeler üretilmesi söz konucu olabilecektir. Özellikle yerel iĢletmelerin iĢ sistemleri küresel alanda
ortaya çıkan kârlı ve etkin iĢ modelleri ile rekabet edebilecek konuma gelecektir.
Bu çalıĢmadan elde edilen bulguların sonuçlarına spesifik olarak baktığımız zaman; Diyarbakır iĢ dünyası ile
ilgili olarak yapılmıĢ kapsamlı çalıĢmalardan biri olarak değerlendirilebilir. Öncelikli olarak, Diyarbakır için
önemli olan sektörlerin genel çerçevesi ortaya konmuĢtur; daha sonra ise sektörlerin tek tek rekabetçiliği bilimsel
modeller kullanılarak analiz edilmiĢtir. Yenilikçi, özgün iĢ ve iĢletme modellerinin yerel düzeyde
geliĢtirilmesinin ekonomik ve stratejik değeri çok yüksektir. Mevcut geliĢmeler ve iĢbirliği özellikle
Diyarbakır’daki sektörlerin rekabet gücünün geliĢmesine büyük katkı sağlayacak ve elde edilen sonuçlar
çerçevesinde yapılacak projeler Diyarbakır ekonomisinin geliĢimine büyük yarar sağlayacaktır.
Yapılan çalıĢmalardan elde edilen veriler çerçevesinde sektörlerin genel operasyonel sistemi ve niteliğinin, ticari
açıdan sorunlar taĢıdığı görülmüĢtür. Farklı alanlarda tespit edilen sorunların çözülmesi özellikle gelecek süreç
açısından büyük önem taĢımaktadır. Spesifik olarak çalıĢma sonucunda sektörlerde markalaĢma, kurumsallaĢma
ve Ģirketlerin iĢ sistemlerinin sürdürülebilir olmadığı görülmüĢtür. Bu süreç kısır döngü olarak sektörün geliĢim
sürecini engellemekte; iĢlemelerin renovasyon ve büyüme yatırımları yapmalarını zorlaĢtırmaktadır. Ayrıca,
sektörün faaliyetlerini gerçekleĢtiren paydaĢlar arasında koordineli ve ortak çalıĢma kültürü ve alıĢkanlığının
olmadığı elde edilen bulgular arasındadır. Ortaya konan bulgular çerçevesinde iĢ dünyası mutlaka üretim/hizmet
sistemi ve yapısında bir yeniliğe gitmesi; ürün çeĢitlendirmesinde yönelik stratejiler geliĢtirmesi önem
taĢımaktadır. Bu konuda yapılacak yatırımlar, geliĢtirilecek tecrübî bilgi (know- how), orta vade de kronikleĢmiĢ
iĢletme sorunlarının çözümüne yönelik katkı sağlayabilir.
Özellikle bu çalıĢmanın gerçekleĢmesinde sürece katkı sağlayan KOSGEB’e, sektörel sivil toplum kuruluĢları
temsilcilerine, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’na, Diyarbakır Ticaret Borsası’na ve iĢ dünyası ile ilgili diğer
aktörlere projeye vermiĢ olduğu destek ve katkıdan dolayı teĢekkürlerimi sunmak isterim. Ayrıca çalıĢmayı
yürüten tedarikçi Ģirket Iconomy Group’un Bağımsız DanıĢmanı ve Proje Koordinatörü Doç. Dr. Ġsmail Hakkı
Eraslan ve ekibine Diyarbakır için büyük önem taĢıyan böyle bir çalıĢmayı gerçekleĢtirdikleri için teĢekkür
ederim. Bu çalıĢmanın en önemli unsurları Diyarbakır iĢ dünyasının değerli paydaĢlarıdır. ÇalıĢma süresince de
birçok paydaĢ ile görüĢülmüĢ ve sektörler ile ilgili değerlendirmelerine yer verilmiĢtir. Hepsinin burada tek tek
isimlerini saymak çok zor, ama bu çalıĢmaya sağlamıĢ oldukları destek Diyarbakır ekonomisi için büyük katkı
sağlayacaktır. Diyarbakır iĢ dünyasının geliĢimi için büyük çaba gösteren bu paydaĢların, katkısı her zaman
gelecekteki iĢletmeler için örnek olacaktır. Kendilerine bu değerli katkılarından dolayı çok teĢekkür ediyorum
Sonuç olarak, çalıĢmanın Diyarbakır iĢ dünyası için büyük yararlılıklar getirmesini umut ederken; özellikle bu
aĢamadan sonra yerel ve küresel iĢ dünyasına yönelik giriĢimsel modellerin bu marka Ģehirden çıkmasını
temenni ederim.
Mustafa TOPRAK
Vali
11
ÖNSÖZ
Özellikle geçtiğimiz yarım asırda Dünya ile birlikte ülkemizde de yaĢanan geliĢmeler çeĢitli sosyo-ekonomik
değiĢimleri ortaya çıkarmıĢ, her alanda önemli sayılabilecek değiĢimler yaĢanmıĢtır. Bu geliĢmelere bağlı olarak
ortaya çıkan yeni kavramlar, ĠĢ dünyamız ve KOBĠ’lerimizin iĢ çevresi ve iĢ yapma usullerini de etkilemiĢtir.
Özellikle teknolojide yaĢanan ilerlemeler, mal ve hizmetlerin kolay transfer edilmesi, biliĢim sistemlerinde
görülen baĢ döndürücü geliĢmeler çevresel faktörleri de dikkate alan yeni bir anlayıĢla iĢ yapmayı mecburi hale
getirmiĢtir.
Bireysel ve ulusal anlamda ekonomik kalkınmıĢlık seviyesinin artırılması için her alanda rekabet gücünün
artırılması gerektiği ve rekabetçilik anlayıĢının bölgesel ya da ulusal olmaktan çok küresel anlamda ele
alınması gerektiği açıktır. Artık rakiplerin, sadece yakın çevrede değil Dünyanın en ücra köĢesinde dahi
bulunabileceği bilinmeli ve buna göre planlama yapılmalıdır. Ayrıca, rakiplerin iĢletme ölçeğinde olabileceği
gibi, Ģehir, sektör veya ülke düzeyinde karĢımıza çıkabileceği bilinmelidir.
Yeni paradigma ıĢığında rakiplerimizle mücadele stratejileri geliĢtirebilmemiz için her düzeyde analizler
yapmamız ve bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Bunun için KOBĠ’lerimizin iĢletme düzeyinde veya
il/bölge/ülke düzeyinde rekabetçiliğini analiz etmeli ve buna göre stratejiler geliĢtirmeliyiz.
Bölgesel analizlerimizde temel alansal varlıkları, çekirdek yetenekleri, sektörlerimizi ve alt faaliyet kollarını
tespit etmeli sonra da bu faaliyet kollarının her birisini küresel rakiplerimize göre kıyaslama yaparak rekabetçilik
pozisyonlarını ortaya çıkarmalıyız. Böylece, ele aldığımız ve analiz ettiğimiz sektörlerin nasıl daha rekabetçi
olabileceğini belirlemeli, sektörel ya da bölgesel stratejilerimizi buna göre belirlemeliyiz.
Diyarbakır ilimizde yapılan bu çalıĢmanın bu amaçlara hizmet etmesi hedeflenmiĢtir. ÇalıĢmanın devamı
niteliğindeki araĢtırmalar tamamlandığında, uygulama projelerinin ortaya çıkması ve bölge genelinde mal ve
hizmet üreten KOBĠ’lerin kurumsal kapasitesinin ve verimlilik düzeyinin artması, daha yenilikçi ve inovasyona
dayalı mal ve hizmetler üretilerek bölge KOBĠ’lerinin geliĢtirilmesi amaçlanmaktadır.
KOBĠ’lerimizin rekabet gücünün artırılması için KOSGEB olarak ülke genelinde 6 adet destek programımız ve
kredi faiz programlarımız kapsamında; Ar-Ge, Ġnovasyon ve Endüstriyel Uygulama, GiriĢimcilik, ĠĢbirliğiGüçbirliği, KOBĠ Proje, Tematik Proje, Genel Destek ve Kredi Faiz Destek Programları alanlarında sağladığımız
desteklerin yanı sıra bu proje de olduğu gibi bölgesel anlamda da projeler yürütmenin gereğine inanıyoruz.
Bölgesel kalkınma çalıĢmaları sosyo-ekonomik alanda faaliyet gösteren birçok paydaĢın katılımcı yaklaĢımı ile
ancak baĢarılabilmektedir. Bu manada, bu çalıĢmanın baĢarıya ulaĢması için paydaĢ olarak yakın ilgi ve çaba sarf
eden baĢta Diyarbakır Valiliği olmak üzere Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne, sivil toplum kuruluĢlarına,
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf Sanatkârlar Odası Birliği, Ticaret Borsası ve emeği geçen diğer
paydaĢlarla birlikte yüklenici firma ve Proje Koordinatörü’ne teĢekkürlerimi sunuyorum.
Mustafa KAPLAN
KOSGEB BaĢkanı
12
ÖNSÖZ
Diyarbakır tarihi ipek yolu üzerinde kurulu olan ve binlerce yıl büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmıĢ derin
bir ticari geçmiĢe sahiptir. Bu değerler kentin küresel marka olması için yeterli bir faktördür. Ancak Diyarbakır
bu derin ve kendisine has özelliklerinden hiçbir Ģekilde yararlanmamaktadır. Kent elindeki fırsatları
değerlendirecek güce ve enerjiye büyük ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamada araĢtırmada elde edilen sonuçlar
çerçevesinde kentin geleceğe yönelik vizyon tasarımın bazı temel değerlere yönelik olarak yapılması kısa süre
içersinde Diyarbakır’ı dünyanın cazibe merkezlerinde biri haline getirecektir.
Kent yönetim stratejisinin özellikle iĢ dünyası ve ekonomik yaĢamı geliĢtirmeye yönelik olarak yapılması kentin
geleceğinin temel bir unsuru olarak görülmektedir. Makro ekonomik açıdan birçok sorunun ortadan kaldırılması
iş adamı yaklaşımı ile gerçekleĢebilir. Gelecekte birinci aĢamada kentte bütüncül bir ekonomik dönüĢüm
sağlanması birçok sorunun otomatik olarak çözüleceği üzerinde durulmaktadır. Kent paydaĢları arasındaki
iletiĢim ve ortak akıl eksikliğinin en büyük maliyeti Diyarbakır’a olmaktadır. Diyarbakır bu Ģekilde çok sesli bir
imaj yansıtarak dıĢarıdan negatif Ģekilde algılanmaktadır. Bu olumsuz algının ortadan kaldırılması çok kolay
değildir. Bunun sonucunda dıĢarıdan yatırımların gelmesi zorlaĢmakta ve turizm gibi hayati sektörlerin geliĢmesi
engellenmektedir. Kentin ulusal ve küresel alanda ticari olarak varlığını geliĢtirmesi ve sürdürmesi özellikle
mermercilik sektöründe gösterdiği baĢarıya dayanmaktadır. Bu sektörün geliĢmesi ve kapasitesinin
yükseltilmesinin Diyarbakır ekonomisine katkısı muazzam olacaktır. Özellikle sektörde ileri ve geriye doğru
dikey entegrasyon sağlanması sektörün küresel bir nitelik kazanmasına büyük katkı sağlayacaktır. ÇalıĢma
sonucunda kentte yatırım konusunda iĢtahı en yüksek sektörlerin baĢında gelmektedir. Mermerciliğin yanı sıra,
gıda paketleme ve ambalaj, inĢaat malzemeleri, tekstil ve hazırgiyim gibi sektörlerde de potansiyel
görülmektedir. Özellikle, tekstil ve hazırgiyim sektöründe Diyarbakır’ın önemli bir üretim ve satıĢ merkezi olma
vasfı taĢıdığı tespit edilmiĢtir. Ancak bu sektörlerin mevcut koĢullar ile dünya pazarına açılması mümkün
görünmemektedir. Raporda belirtilen özellikle firma stratejilerinin zayıf olması ve karlılık oranlarının tatmin
edici düzeyde olmaması nedeniyle uzun vadeli olarak sektörün geliĢme Ģanslarının olmadığı görülmektedir.
Bunların yanında et ve et ürünleri ile de süt sektöründe benzer sorunların olduğu görülmektedir. Dünyanın en
önemli tarım ve hayvancılık havzasında yer almasına rağmen bu değerlerini sektör düzeyinde bir yapıya
dönüĢtürememiĢtir. Hizmet sektörü için incelenen turizm ve ticaret gibi alanlar ise kent ekonomisine yüksek
gayri safi hasıla sağlayacak düzeyde değildir. Sonuç olarak bu çalıĢma sekiz tane ana sektörün hangi alanlarda
geliĢtirilmesi gerektiğini kapsamlı bir çerçevede analiz etmiĢtir. Bunların yanında dört tane de kuluçka sektörün
stratejik analizli yapılmıĢtır. Böylece Diyarbakır iĢ dünyasının geliĢmesi zorlu bir süreci kapsayacağı
görülmektedir. Bu yapının ivme kazanması daha çok yerel düzeyde liderliğe, paydaĢlar arasındaki koordinasyon
ve iĢbirliğine dayanmaktadır. Bu faktörler gerçekleĢmediği takdirde geleceğe yönelik güçlü bir kent
ekonomisinden söz etmek mümkün olamayacaktır.
Bu çalıĢmanın gerçekleĢmesi birçok kiĢinin doğrudan ve dolaylı bir Ģekilde emeği ile ortaya çıkmıĢtır. Birinci
olarak Diyarbakır Valisi Sayın Mustafa Toprak’a desteklerinden dolayı çok teĢekkür etmek isteriz. Güçlü
liderliği ve etkin iletiĢim modeli ile bu çalıĢmaların gerçekleĢme Ģansı çok daha yüksek olacaktır. Ġkinci olarak
KOSGEB baĢkanı Sayın Mustafa Kaplan’a çok teĢekkür etmek isterim. Bu proje çerçevesinde Diyarbakır’a
sağlanan bu kaynağın ortaya çıkaracağı değer çok yüksek olacaktır. Sayın baĢkanımızın gelecekte ne kadar
yararlı bir iĢ yaptığını yakın zamanda hep birlikte görmüĢ olacağız. AraĢtırma sürecinde özellikle KOSGEB
Diyarbakır Bölge Müdürünün sağlamıĢ olduğu katkılar olmazsa bu çalıĢma gerçekleĢmezdi. Kendisine bu tutarlı
ve içten davranıĢından dolayı çok teĢekkür ederim.
AraĢtırma sürecinde özellikle Diyarbakır Ticaret Odası (DTSO)’nın katkısı çok büyük olmuĢtur. Çok değerli
BaĢkanı Sayın Galip Ensarioğlu’na, Yönetim Kurulu Üyeleri’ne ve Sayın Genel Sekreter Mehmet Aslan’a bize
vermiĢ oldukları katkılarından dolayı çok teĢekkür ederim. Ayrıca, araĢtırma süresince değerli görüĢlerini
bizimle paylaĢan sektörel sivil toplum kuruluĢu liderlerine; Diyarbakır Ticaret Borsası BaĢkanı Sayın Fahrettin
Akyıl’a, Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği BaĢkanı Alican Ebedinoğlu’na ve Diyarbakır GiriĢimci
ĠĢadamları Derneği (DĠGĠAD) BaĢkanı Sayın Alaattin Korkutata’ya teĢekkürlerimi sunarım.
Doç. Dr. Hakkı ERASLAN
Proje Koordinatörü
Iconomy Group/ Vezir AraĢtırma ve DanıĢmanlık Ltd.
13
14
YÖNETĠCĠ ÖZETĠ
Cazibe Merkezleri Programı kapsamında Diyarbakır’ın ekonomik geliĢimini sağlıklı ve planlı bir Ģekilde
gerçekleĢtirmek, geliĢtirmek ve sürdürülebilir hale getirmek amacı ile gerçekleĢtirilen bu çalıĢma, bölgede
faaliyet gösteren tüm sektörlerin (tarım-sanayi-hizmet) ve bu sektörlere bağlı olan alt sektörlerin uluslararası
rekabetçilik ve makro düzey kümelenme analizini ortaya çıkarmaktadır.
Diyarbakır’ın ekonomik planlamasına ve geliĢimine önemli katkı sağlayacağı öngörülen çalıĢma ile hâlihazırda
faaliyet gösteren güçlü sektörlerin tanımlamaları yapılmaktadır. Bu çerçevede rekabetçilik analizleri yapılmıĢ,
tüm alt sektörlerin uluslararası rekabetçilik gücü tespit edilmiĢ, bu bağlamda, rekabet üstünlüğü taĢıyan ve/veya
taĢıma potansiyeli olan alt sektörler belirlenmiĢtir. Rekabetçilik analizine bağlı olarak değerlendirilen sektörlerin
makro düzeyde kümelenme analizi yapılarak, hangi sektörlerin nasıl Ģekilde ileride Diyarbakır’ın kalkınmasında
lider sektör olabileceği yönünde stratejiler belirlenmiĢtir.
ÇalıĢmanın bilimsel araĢtırma yöntemi olarak hem nicel (quantitative) hem de nitel (qualitative) araĢtırma
teknikleri kullanılmıĢtır. Bu metotlar kapsamında ikincil verilerin yanı sıra birincil veri toplama tekniklerine de
müracaat edilmiĢtir. Toplanan verilerin analizinde uluslararası rekabetçilikte geçerlilik ve güvenirliliği olan
Elmas Model (Diamond Model), Kıyaslama (Benchmarking), Makro Düzey Kümelenme (Macro Level Cluster),
Stratejik DüĢünce (Strategic Thinking) vs. gibi çağdaĢ yönetim yaklaĢımları ve tekniklerine baĢvurulmuĢtur.
Öte yandan, sektörel modellemeye temel teĢkil edecek olan diğer önemli değiĢkenler (variables) ve kısıtlar da
değerlendirilmiĢtir. Bu bağlamda, (1) tüm alt sektörlerin küresel rekabetçilik pozisyonu, (2) çevrenin korunması,
(3) ilin taĢıma kapasitesi, (4) hâlihazırda üretilen sektörel mal ve hizmetin katma değerinin artırılarak sektörel
gelirlerde ve kârlarda zıplama sağlanması, (4) kapasite kullanım oranlarının artırılması ve iĢletme faaliyetlerinin
kapasite doluluk oranlarının 12 aya yaygınlaĢtırılması (6) istihdam yapısı niteliği ve sayısının artırılması ve (7)
Yöre’nin sahip olduğu çekirdek yetenekleri (core competences) gibi değiĢkenler-kısıtlar da göz önüne alınarak
modelleme yapılmıĢtır.
Yapılan araĢtırma ve analiz sonuçlarına göre Diyarbakır’da faaliyet gösteren tarımsal endüstri alanında et ve et
ürünleri ile süt ve süt ürünleri; sanayi endüstrisinde mermercilik, yapı malzemeleri, tekstil ve hazırgiyim ve
gıda paketleme- ambalajlama; hizmet endüstrisinde ise turizm (termal, medikal ve tarih turizmleri) ve ticaret
sektörlerinin öncelikli olarak incelenmesine karar verilmiĢtir. Ayrıca tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde
faaliyet gösteren diğer faaliyet kolları (bilişim, ipekçilik, örtü altı tarım ve un ve unlu mamuller) da kuluçka
sektör kategorisinde analiz edilmiĢtir.
Yapılan bilimsel araĢtırma, analiz ve modelleme sonuçlarına göre sanayi sektörlerinden mermercilik
sektörünün uluslararası rekabetçilik gücünün orta düzeyde, diğer tüm sektörlerin uluslararası
rekabetçilik güçlerinin ise düĢük düzeyde olduğu tespit edilmiĢtir.
Analiz sonuçları, stratejik yönetim yaklaĢımı çerçevesinde ve yeni kalkınma paradigmasına (cazibe merkezleri
uygulaması ve bölgesel rekabetçilik) uygun olarak yorumlanmıĢ ve modellenmiĢtir. Modelde, sektörlerin nasıl
daha rekabetçi hale gelmesi gerektiği konusunda yol haritası da ortaya çıkarılmıĢtır.
Bu bağlamda, analiz çalıĢması ve sonuçlarına istinaden, tüm değiĢkenleri göz önüne alınarak ortaya çıkarılan ve
öncelikli olarak derinlemesine incelenmesi ve geliĢtirilmesi öngörülen mermercilik, tekstil ve hazırgiyim, yapı
malzemeleri, turizm, et ve et ürünleri ve süt ve süt ürünleri ve gıda paketleme ve ambalajlama sektörlerinin
mikro düzey kümelenme analizine tabi tutulup makro-mezo ve mikro düzey sektörel stratejik planlamalarının
yapılması gerekmektedir. Daha sonra ortaya çıkarılan stratejiler ve proje baĢlıkları doğrultusunda uygulamaya
yönelik kümelenme temelli sektörel geliĢim çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
15
16
GEREKÇELENDĠRME
Yüksek Planlama Kurulunca (YPK), Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığının (DPT) 12/7/2010 tarih ve MY338 sayılı yazısı dikkate alınarak; 2010 Yılı Yatırım Programında yer alan Cazibe Merkezlerini Destekleme
Programı projesi kapsamında Diyarbakır Pilot Uygulaması ile ilgili olarak 5544 sayılı 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun E Cetvelinin 17. Maddesi, 540 sayılı Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. Maddesi, 12/10/2009 tarihli ve 2009/15513 sayılı 2010 yılı
Programı ile 2010 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve Ġzlenmesine Dair Karar ve 14/1/2010
tarihli ve 27462 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 2010 Yılı Yatırım Programı hükümleri, 2008/11
sayılı BaĢbakanlık Genelgesi ve eki GAP Eylem Planı çerçevesinde Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı
Diyarbakır Pilot Uygulaması Kurumsal Kapasitenin GeliĢtirilmesi, Kümelenme Haritasının Çıkarılması ve
Diyarbakır’a Yeni Yatırımların Çekilmesi hedeflenmiĢtir.
Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı Diyarbakır Pilot Uygulaması kapsamında ve Diyarbakır’da
yürütülecek projelerin etkin ve hedefe yönelik olarak uygulanması için; Diyarbakır’da kurulu iĢletmelerin
desteklenmesi, bölgenin yenilikçi kapasitesinin artırılması, ucuz iĢgücü ve diğer teĢviklerden yararlanarak
Diyarbakır’a yatırım yapmak isteyen giriĢimcilerin teĢvik edilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi,
Diyarbakır Ġlinin kümelenme temelli ekonomik planlama ve stratejilerinin belirlenmesi ile Ġl genelinde faaliyet
gösteren sektörlerin rekabetçilik gücünün analizi yapılması planlanmıĢtır.
17
GĠRĠġ
Hızlı bir küreselleĢme sürecinin yaĢandığı günümüz dünyası, bu sürece etki eden temel değiĢkenler (ekonomik,
sosyolojik, teknolojik vs.) vasıtasıyla artık bir köy halini almıĢtır. Daha da önemlisi küreselleĢme, aynı zamanda,
temel etkenler ile birlikte firma-sektör-bölge-ülke rekabetçiliğini de üst düzeye çıkarmıĢtır. Diğer bir ifade ile
artık sürdürülebilir rekabet avantajı elde edebilen uluslar ekonomik olarak hayatta kalabilmekte ve var olma
yarıĢını sürdürebilmektedirler.
Bilindiği gibi strateji insanlık tarihi kadar eski bir kavram olup savaĢ sanatında yüzyıllardır kullanılan bir
yöntemdir. Nitekim savaĢlar stratejiler ile kazanılır. Orduya yol göstermek anlamında kullanılan strateji,
özellikle 1950’lerden sonra ekonomi literatüründe de yer almaya baĢlamıĢ, gerek firma düzeyinde gerekse sektör
düzeyinde en önemli baĢvuru yöntemi olarak öne çıkmaya baĢlamıĢtır. Diğer bir ifade ile artık ekonomik
savaĢlar da stratejiler ile yürütülmektedir. Bu bağlamda, rekabetçi bir konuma yükselmek bu vesile ile sektörel
ve bölgesel kalkınmayı gerçekleĢtirmek stratejiler vasıtası ile mümkün hale gelmiĢtir.
Strateji ve stratejilere bağlı olarak sektörel rekabetçilik, firma stratejilerinde (küresel ve yerel) önemli bir
gündem maddesi teĢkil ettiği gibi, bu durumun bölgesel kalkınma planlarına da yansıdığı görülmektedir. Nitekim
Amerika BirleĢik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB)’ne üye ülkeler ve geliĢmekte olan ülkeler planlama
çalıĢmalarının odak noktasına rekabetçiliği koymaktadır. Stratejik planlama (Strategic planning) ve yaklaĢımın
planlamadan farkı içinde rakip olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim rakip olmadan tasarlanan bir stratejik
yaklaĢım sadece plandır. Bu çerçevede değerlendirilen yaklaĢım ve çalıĢmanın tamamı hep kıyaslama mantığı
minvali üzerine bina edilmiĢtir.
Ülkemiz özelinde incelendiğinde ulusal planlamaya geçiĢ serüvenimizin gelmiĢ olduğu son aĢama olarak
değerlendirilen stratejik planlama ve stratejik yönetim 2000’li yıllardan sonra yaygınlaĢtırılmaya ve
uygulanmaya baĢlamıĢtır. Nitekim Lizbon Kriterleri ile de kabul etmiĢ olduğumuz Rekabete Dayalı Ekonomik
Kalkınma Politikası ile birlikte gerek AB’ne üye devletler gerekse ülkemiz açısından rekabetçilik yaklaĢımı
stratejik planların mihenk taĢını oluĢturmaktadır. Enstrümantal düzeyde değerlendirildiğinde ise; çeĢitli çağdaĢ
yönetim tekniklerinin [(örneğin rekabetçilik analizi (competitive analysis) değer zinciri (value chain),
kümelenme (cluster) vs.] ve yaklaĢımlarının rekabet stratejilerini uygulamak ve elde etmek için kullanılan etkin
yöntemler olarak kullanıldığı görülmektedir.
Bu çalıĢmanın esası da bölgesel kalkınma çalıĢmalarının ilk halkasını oluĢturan teĢhis- araĢtırma- analiz
çalıĢması ile sektörlerin (tarım-sanayi-hizmet) uluslararası rekabetçilik düzeylerinin tespiti üzerine bina
edilmiĢtir. Bu bağlamda, birçok nitel ve nicel araĢtırma yöntemi kullanılmıĢ, toplanan veriler Elmas Model
tekniği ve makro düzey kümelenme yaklaĢımı ile analiz edilerek Diyarbakır genelinde faaliyet gösteren tüm
sektörlerin dönüĢüm ve geliĢim stratejileri ön plana çıkarılmıĢtır.
18
ARAġTIRMANIN
YÖNTEMĠ
19
1.
ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ
Bölgesel kalkınma ve buna bağlı olarak yapılan sosyo-ekonomik araĢtırmalar, kendi içinde sayısal ve sayısal
olmayan birçok yaklaĢım ve tekniği bünyesinde barındırmakta olup, çok disiplinli bir çalıĢmayı da gerekli
kılmaktadır. Binaenaleyh, yapılan bu çalıĢmanın araĢtırma yöntemi hem nitel hem de nicel yöntemlerin birlikte
kullanılması ile tasarlanmıĢ ve uygulanmıĢtır. AraĢtırmanın yöntemi kapsamında araĢtırmanın gerekçeleri
(uluslararası, ulusal ve yerel), ve hangi aĢamaları kapsamlı bir Ģekilde anlatılmaktadır. 6 farklı ve ardıĢık
aĢamadan oluĢan çalıĢma genel yaklaĢım ve vizyonun belirlenmesi ile baĢlamakta, araĢtırmanın verilerinin
toplanması, analiz edilip yorumlanması ve stratejik çerçevenin ortaya çıkarılması ile tamamlanmaktadır.
1.1
AraĢtırmanın Gerekçeleri
Bir bölgede firmaların rekabet avantajını yakalaması, bir sektörde faaliyet gösteren firmaların, yurt içi ve yurt
dıĢına daha az maliyetli ve daha kaliteli mal ve/ veya hizmetin satıĢı anlamına gelmektedir. Bir firmanın can
suyunu oluĢturan satıĢ vasıtası ile firmalar kâra geçmekte, biriken sermaye bölgede yeni yatırımlara vesile
olmakta böylelikle bölgesel kalkınma gerçekleĢtirilmektedir.
Bu gerçekten hareketle, rekabet edebilirlik olgusu baĢta Amerika BirleĢik Devletleri (ABD) olmak üzere
Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Avrupa Birliği (AB)’ne üye ülkelerin en önemli gündem
maddelerinden biri haline getirmiĢtir. Binaenaleyh, Avrupa Birliği’ne üyelik ve uyum müzakerelerinin hız
kazandığı bu aĢamada, ulusal kalkınma stratejilerimiz de bu sürece uyumlu hale getirilmeye baĢlanmıĢtır.
Bununla birlikte, firma (mikro), sektör (mezo) ve bölge (makro) düzeyinde rekabet edebilirlik, Türkiye’deki
ekonomik kalkınma politikası yaklaĢımı açısından görece olarak yeni bir kavram olup, rekabet edebilirliğin
unsurlarının ortaya konması, ölçülmesi ve gerekli politika araçlarının belirlenmesi yönünde son derece sınırlı
çalıĢmalar yürütülmektedir. Ancak, Dokuzuncu Kalkınma Planı ile birlikte son dönemde bölgesel politika
gündeminde yer almaya baĢlayan rekabet edebilirlik kavramı ve ilgili politika araçlarının, yeni dönemde bölgesel
kalkınma açısından en önemli unsurlar arasında yer almaya baĢlayacağı beklenmektedir.
Bu bağlamda, Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT)’nın hazırlamıĢ olduğu 9. Kalkınma Planı ve ulusal kalkınma
politikasına istinaden rekabetçilik temelli sektörel kalkınma planlarının yapılması öngörülmektedir. Adı geçen
gerekçelere istinaden yapılan bu çalıĢma ile Diyarbakır’da faaliyet gösteren sektörlerin uluslar arası rekabetçilik
düzeylerinin tespit edilmesi, makro düzey kümelenme analiz stratejik planının yapılması ve sektörlerin
dönüĢtürülmesi-geliĢtirilmesi sağlanarak bölgesel kalkınmanın gerçekleĢtirilmesi hedeflenmektedir.
Bu çalıĢma ile aynı zamanda, kamu yatırımlarının yönlendirilmesi yanında, özel sektör yatırımlarının da
desteklenmesi ve yönlendirilmesi açısından önemli bir girdi sağlayacağı da beklenmektedir. Diğer bir ifade ile
Diyarbakır’da öne çıkan ekonomik faaliyetleri konu alan bu çalıĢmanın, kamu tarafından desteklenmesinde yarar
görülen sektörel envanterin çıkarılması ve kamu kaynaklarının rasyonel alanlara yönlendirilmesi açılarından
sağlam bir temel oluĢturması ve bölge genelinde etkili iĢleyen mekânsal odaklı bir teĢvik sisteminin
oluĢturulmasına katkı sağlaması beklenmektedir. Binaenaleyh, ulusal düzeyde belirlenecek makro politikaların,
sektörel ve bölgesel düzeyde dengelenmiĢ mikro çalıĢmalar ve buna bağlı politikalar ile desteklenmesi,
sürdürülebilir ve dengeli bir büyümenin önemli koĢulları arasında yer almaktadır.
Devlet Planlama TeĢkilatı 9. Kalkınma Planı’nda da belirtildiği gibi, küresel rekabet koĢulları altında kendileri
birer rekabet birimine dönüĢen Ģehirler ve bölgeler, dinamiklerini ve potansiyellerini değerlendiren uygun
stratejiler çerçevesinde ve bütün kesimleri kalkınma sürecine katan iyi yönetiĢim modellerini hayata geçirerek
daha hızlı bir geliĢme eğilimi yakalama Ģansına sahip olmuĢtur. Özellikle her bölgenin kendi çekirdek
yeteneklerini (core competence) daha da geliĢtirip rekabet stratejilerini bu değiĢkenler üzerine bina ederek
rekabet avantajı sağladıkları görülmektedir. Ancak, ülkemizde, gerek kırsal ve kentsel yerleĢim birimleri,
gerekse bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik yapı ve gelir düzeyi dengesizlikleri konumunu muhafaza
etmektedir. Mevcut fiziki ve sosyal altyapı ile kentlerin sunduğu istihdam imkânları yoğun göç hareketlerinin
yarattığı nüfus baskısını karĢılamakta yetersiz kalmaktadır. Bu yapı, bölgelerin, sorunlarına ve potansiyellerine
göre farklılaĢtırılmıĢ tedbirleri içeren bütüncül (holistik) ve sistematik bir bölgesel geliĢme politikasını gerekli
kılmaktadır. Bu gerçekten hareketle, ana boyutları aĢağıdaki Tablo’da iĢaret edilen ve uluslararası rekabetçilik
temeline oturtulan bu çalıĢma, 9. Kalkınma Planı genel hedeflerinden biri olan bölgelerde yenilikçi, rekabet
edebilir, dinamik ve yüksek katma değer yaratabilen öncü sektörlerin seçilerek desteklenmesinde sağlam bir
temel oluĢturacağı ve ülke genelinde etkili iĢleyen mekânsal odaklı bir teĢvik sisteminin oluĢturulmasına katkı
20
sağlayacağı beklenmektedir. Bununla birlikte; yeni kalkınma paradigması çerçevesinden hareketle, rekabet
edebilirliğin kısa vadeli araçlarla sağlanacak bir yaklaĢım olarak görülmemesi; bu bağlamda, sürdürülebilir
rekabetin sağlanabilmesi için uzun erimli ve metodolojik çalıĢmaların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle
bölgeler arasındaki rekabetin dinamiklerini doğuran ve besleyen faktörler; sadece düĢük ücretler, vergi
indirimi ve mali bazı yükümlülüklerin hafifletilmesi gibi finansal araçlar ya da bedelsiz altyapı sağlanması
gibi fiziki teĢvikler olarak ele alınmamalı, bölgedeki beĢeri ve sosyal sermaye ve yenilikçilik altyapısının
geliĢtirilmesi gibi temel unsurlara da önem verilmelidir.
1.1.1
Uluslararası Planlamalarda Diyarbakır’a ĠliĢkin Stratejilerin Analizi
AĢağıdaki Tablo’da da iĢaret edildiği gibi, çalıĢmanın kökenleri 2000’li yıllarda alınan uluslararası yeni
kalkınma planları paradigmalarına dayanmaktadır.
Bu planlarda da görüldüğü gibi, artık bölgesel rekabetçilik kavramı öne çıkmakta ve birinci gündem maddesi
olarak addedilmektedir.
Tablo 1: Uluslararası Belgeler
Doküman
Bölgesel Temel
Müdahale
Eksenleri



Lizbon Stratejisi
(2000-2010)
Katılım Ortaklığı
Belgesi
(2006)



Topluluk Stratejik
Rehberi
(2007-2013)

Dünyanın en
dinamik ve en
rekabetçi bilgi
tabanlı ekonomisi
olmak ve daha çok
ve daha iyi
istihdam ile
sürdürülebilir
ekonomik
büyümeyi sağlamak
ve sosyal uyum
Bölgesel Politika ve
Yapısal Araçların
Koordinasyonu
Avrupa’yı ve
bölgesini yatırım ve
çalıĢmak için daha
çekici hale
getirmek
Sınırsal uyum ve
ĠĢbirliği
Müdahale Alanları
Tematik





















Bölgesel Rekabet
Edebilirlik
Operasyonel
Programı (BROP)
(2007- 2013)



Bölgesel
kalkınmanın
sağlanması








Herkes için bilgi toplumunun sağlanması
Avrupa araĢtırma ve inovasyon alanının oluĢturulması
KuruluĢ aĢamasındaki iĢletmeler için iyi bir ortamın oluĢturulması ve
inovatif iĢletmeleri ve özellikle KOBĠ’leri geliĢtirmek
Etkin ve bütüncül bir finansal pazar
Daha çok ve daha iyi istihdam yaratmak, aktif bir istihdam politikası
oluĢturmak
Bölgesel

Dünyanın en dinamik ve en
rekabetçi bilgi tabanlı
ekonomisi olmak

Bölgesel farklılıkların
azaltılması amacıyla
ekonomik ve sosyal uyuma
iliĢkin stratejik çerçevenin
geliĢtirilmesine devam
edilmesi

UlaĢtırma alt yapısının
geliĢtirilmesi ve
geniĢletilmesi,
Büyümeye ve istihdama
çevresel katkının arttırılması,
Geleneksel enerji
kaynaklarının yoğun olarak
kullanılması Ģehirlerin
istihdama ve büyümeye
katkısı
Kırsal alanlardaki ekonomik
çeĢitliliğe destek olunması
ĠĢbirliği: Sınır ötesi, uluslar
üstü / bölgeler arası
KOBĠ’lerin iĢ ortamının basitleĢtirilmesinin sürdürülmesi
AraĢtırma ve geliĢtirmeye yatırımların arttırılması ve geliĢtirilmesi
GiriĢimciliğin arttırılması ve inovasyonun kolaylaĢtırılması
Herkes için bilgi toplumunun sağlanması
Finansa eriĢimin artırılması
Daha çok insanın istihdam edilmesi ve sosyal koruma sistemlerinin
modernizasyonu,
ĠĢçilerin ve isletmelerin adaptasyonunun arttırılması ve istihdam
piyasasının esnek olması,
Daha iyi eğitim ve becerilerle insan sermayesine yatırımın arttırılması
KuruluĢ aĢamasındaki isletmelerin desteklenmesi
ĠĢletmelerin üretim becerilerini geliĢtirmek için danıĢmanlık hizmetleri,
Kümelenmelerin geliĢtirilmesi
ĠĢletmelere hizmet sağlayan kurum ve kuruluĢların desteklenmesi,
Turizm altyapısının iyileĢtirilmesi ve turizmin tanıtılması,
ĠĢletmelerin bilgisayar ve internet kullanımlarını arttırmak,
Mevcut isletmelerin giriĢimcilik ve kurumsallaĢma faaliyetlerinin
desteklenmesi,
ĠĢletmeler arasında iĢbirliği ağlarının oluĢturulması,
ĠĢletmelerin standardizasyon, kalite ve belgelendirme faaliyetlerinin
teĢvik edilmesi,
ĠĢletmelerin risk sermayesi uygulamalarının yaygınlaĢtırılması,
Ticari marka yaratılması ve teĢvik edilmesi,
ĠĢletmeler ve isletmelere hizmet sağlayan kurumlar arasında iĢbirliği
ağları ve kümelenmeler,
Ġhracat faaliyetleri konusundaki desteklerin arttırılması,
Teknoloji GeliĢtirme Bölgeleri, Teknoloji GeliĢtirme Merkezleri ve
inkübatörler gibi giriĢimlerin desteklenmesi,
Fikri mülkiyet haklarının korunması ve geliĢtirilmesi, fikri mülkiyet
haklarının özellikle patent sayısının arttırılması,
ĠĢletmelerin Ar& Ge, inovasyon faaliyetlerinin desteklenmesi
ĠĢletmelerin ileri teknoloji faaliyetlerinin teĢvik edilmesi






12 Düzey II Bölgesi
15 Cazibe Merkezi
21
1.1.2
Ulusal Planlamalarda Diyarbakır’a ĠliĢkin Stratejilerin Analizi
Uluslararası stratejilerin yansıması olarak ulusal programlarımızın da benzer Ģekilde tasarlanmıĢ olduğu
görülmektedir. Nitekim Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) 9. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program, KOBĠ
Stratejisi ve Eylem Planı, Bilgi Toplumu Stratejisi, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı ve GAP
Eylem Planı’nın da aynı Ģekilde rekabetçiliği öne çıkaran eksen ve temalarla tasarlandığı görülmektedir.
Tablo 2: Ulusal Plan ve Programlar
Bölgesel Temel
Müdahale
Eksenleri
Ulusal Plan ve
Programlar

9. Kalkınma Planı
(2007-2013)

Bölgesel Kalkınmanın
Sağlanması
Müdahale Alanları







Orta Vadeli Program
(2007-2009)

Bölgesel kalkınma ve
bölgesel farklılıkların
azaltılması





KOBĠ Stratejisi ve
Eylem Planı
(2007-2009)

Bilgi Toplumu Stratejisi
(2006-2010)

Bölgesel Rekabet
Edebilirlik Operasyonel
Programı (BROP) (20072013)

GAP Eylem Planı
(2008- 2012)

Türkiye’deki
KOBĠ’lerin rekabet
güçlerinin arttırılması
Bölgesel bir ayrım
olmaksızın KOBĠ’lerin
kalkınmasını sağlamak

Küresel pazarlarda
rekabet edebilir biliĢim
sektörü

Rekabet edebilirliğin
artırılması

Ekonomik
Kalkınmanın
GerçekleĢtirilmesi
Sosyal GeliĢmenin
Sağlanması
Altyapının
GeliĢtirilmesi
Kurumsal Kapasitenin
GeliĢtirilmesi



ĠĢ ortamının iyileĢtirilmesi
Ar& Ge ve inovasyonun geliĢtirilmesi
Sanayi ve hizmetlerde yüksek katma değerli üretim yapısına
geçiĢi sağlamak
ĠĢ piyasasının geliĢtirilmesi
GiriĢimciliğin desteklenmesi
Ġnovasyonun, verimliliğin ve teknolojinin efektif
kullanımının desteklenmesi
Finansal araçların çeĢitlendirilmesi
ĠĢletmeler arasındaki fiziksel ve teknolojik altyapının
iyileĢtirilmesi ve isletmeler arasındaki iĢbirliğinin arttırılması
KurumsallaĢmanın yaygınlaĢtırılması

Yerel dinamiklere ve içsel
potansiyellere dayalı kalkınmanın
gerçekleĢtirilmesi

Bölgeler arası göç eğiliminin
bölgesel merkezi niteliği haiz olan
merkezlere yönlendirilmesi,

Ulusal ölçekte Türk KOBĠ’lerinin
problemlerinin çözümüne iliĢkin
tedbirler,
Bölgesel bir farklılık olmaksızın
KOBĠ’lerin geliĢimini sağlamak





Bankacılık sistemindeki toplam krediler içerisinde KOBĠ’lere
ayrılan kredi paylarının artırılması
KOBĠ’ler ile hizmet sağlayıcılar arasındaki iletiĢim ve
etkileĢimi sağlayarak yapılan desteklerin etkinliğini temin
etmek
Transfer kapasitesi ve kaliteyi geliĢtirmek
Firmaların teknoloji altyapılarının geliĢtirilmesi için
kullanılan eğitim, danıĢmanlık ve Ar& Ge alanlarındaki
desteklere yoğunlaĢılması
GiriĢimciliğin geliĢtirilmesi
ĠĢletmelerin geliĢtirilmesi
KOBĠ’lerin uluslararası piyasalara entegrasyonu,
ĠĢ ortamının iyileĢtirilmesi
Teknoloji ve inovasyon kapasitenin arttırılması



BiliĢim teknolojilerinin iĢ ortamında yayılması
VatandaĢ odaklı hizmet dönüĢümü
Kamu yönetiminde modernizasyon

Rekabet edebilir, eriĢebilir ve ucuz
iletiĢim alt yapısı ve hizmetleri

KOBĠ’ler ve giriĢimcilik imalat sanayi ve turizm sektörü



Bölgesel Kalkınmanın Sağlanması
12 NUTS II Bölgesi
15 Cazibe Merkezi


Ġstihdamın artırılması
Yüksek katma değerli üretim biçimlerinin yaygınlaĢtırılması,
üretimde çeĢitliliğin sağlanması
Ulusal ve uluslararası pazarlara entegrasyon sürecinin
kolaylaĢtırılması,
Bölge ürün ve hizmetleri için olumlu bir marka imajının
oluĢturulması
Bölgenin potansiyelleri doğrultusunda özellikle tarımsal
sanayinin ve turizmin geliĢtirilmesinin desteklenmesi
Cazibe Merkezleri Programının uygulamaya geçirilmesi


Bölgesel geliĢmenin sağlanması
Kümelenme ve rekabetçilik
analizine bağlı olarak ekonomik
değere sahip sektörlerin tespit ve
analiz edilmesi


Bölgesel
Tematik







22
1.1.3
Yüksek Planlama Kurulu (YPK) ve Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) Cazibe Merkezleri
Programı
Kökenleri 1960’lara uzanan Cazibe Merkezleri1 kavramı modern bir ekonomik kalkınma aracı olarak
tanımlanmaktadır. Yakın zamanda GAP Eylem Planı’nda da yer alan kavram büyük ölçüde Büyüme Kutupları
(growth pole theory) teorisine dayanmakta olup, devletin bölgesel mekânsal yapıyı dönüĢtürmek amacıyla cazibe
merkezi olarak belirlediği kentlere kamu yatırımlarını yoğun bir Ģekilde yönlendirmesi amaçlanmıĢ; bu vesile ile,
kamu desteğiyle yaratılan bu yığılma ekonomisinin bölgenin tamamı için yaratacağı yeni iĢ imkânları, üretim
kapasitesinin artması gibi dıĢsallıklar sayesinde bölgesel ölçekte bir refah artıĢı sağlanması hedeflenmiĢtir.
GeçmiĢ dönemdeki bu büyüme kutuplarına yatırım yapılmasının arkasındaki mantık, belli sayıdaki merkeze
yapılan yatırımların yeni iĢ imkânlarıyla yaratacağı çarpan etkisinin, doğrudan geri kalmıĢ bölgelere yatırım
yapmaktan veya yatırımları sadece nüfusa göre oransal olarak dağıtmaktan daha büyük olacağıdır. Bu nedenle
potansiyel alanlar ve sektörler belirlenmeli ve yatırımlar buralara yönlendirilmelidir. Böylece büyüme
kutupları, yatırımların mekâna dağılmasını engelleyerek belli geliĢim potansiyellerine sahip alanlarda büyümeyi
tetikleyeceği öngörülmektedir.
Bu bağlamda, Yüksek Planlama Kurulunca (YPK), Devlet Planlama TeĢkilatı MüsteĢarlığının (DPT) 12/7/2010
tarih ve MY-338 sayılı yazısı dikkate alınarak; 2010 Yılı Yatırım Programında yer alan Cazibe Merkezlerini
Destekleme Programı projesi kapsamında Diyarbakır Pilot Uygulaması ile ilgili olarak 5544 sayılı 2010 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun E Cetvelinin 17. Maddesi, 540 sayılı Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. Maddesi, 12/10/2009 tarihli ve 2009/15513 sayılı 2010
yılı Programı ile 2010 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve Ġzlenmesine Dair Karar ve 14/1/2010
tarihli ve 27462 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 2010 Yılı Yatırım Programı hükümleri, 2008/11
sayılı BaĢbakanlık Genelgesi ve eki GAP Eylem Planı çerçevesinde Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı
Diyarbakır Pilot Uygulaması Kurumsal Kapasitenin GeliĢtirilmesi, Kümelenme Haritasının Çıkarılması ve
Diyarbakır’a Yeni Yatırımların Çekilmesi hedeflenmiĢtir.
Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı Diyarbakır Pilot Uygulaması kapsamında ve Diyarbakır’da
yürütülecek projelerin etkin ve hedefe yönelik olarak uygulanması için; Diyarbakır’da kurulu iĢletmelerin
desteklenmesi, bölgenin yenilikçi kapasitesinin artırılması, ucuz iĢgücü ve diğer teĢviklerden yararlanarak
Diyarbakır’a yatırım yapmak isteyen giriĢimcilerin teĢvik edilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi,
Diyarbakır Ġlinin kümelenme temelli ekonomik planlama ve stratejilerinin belirlenmesi ile Ġl genelinde faaliyet
gösteren sektörlerin rekabetçilik gücünün analizi yapılması planlanmıĢtır.
Türkiye Ekonomi Politikaları AraĢtırma Vakfı (TEPAV) uzmanlarından Sertesen (2010)’in belirttiğine göre, büyüme kutuplarının sosyal ve
ekonomik entegrasyon vurgulu ana kullanım amacı, belirlenen potansiyel bölgelerde büyümeyi sağlayarak farklı bölgesel odaklar geliĢtirmek
ve böylece birkaç bölgenin (hatta kentin) üzerindeki kalkınma yükünü (göç baskısı, sosyal uyum sorunları, altyapı sorunları) daha fazla
sayıdaki ve mekânsal olarak farklı noktalarda konumlanmıĢ odaklara yönlendirmektir.
1
Aynı zamanda, ulusal ekonomilerin uzun dönemde performansı kentlerin ekonomik performansıyla doğru orantılıdır. Bu çerçevede kentsel
sistemlerin düzenlenmesi için kentleĢme ve göç süreçlerini yönlendirilmesinde büyüme kutupları politikası kullanılmıĢtır. Bu amaç daha çok
nüfusun büyük bir kısmının birkaç mega kentte toplandığı geliĢmekte olan ülkelerde gündeme gelmiĢtir (azman kent sorunu). Bu azman kent
sorunu özellikle ulusal ulaĢım ağlarının belli kentler üzerinden geliĢmesini kaçınılmaz kılmakta, geri kalmıĢ bölgelerin içsel kalkınma
dinamiklerini harekete geçirmelerini zorlaĢtırarak geliĢmiĢ kentlere bağımlılıklarını arttırmaktadır.
Bölgesel büyüme kutuplarının yaratılması yoluyla büyük kentlerle rekabeti kolaylaĢtırmak ve göç eğilimlerini etkileyerek göç yükünü
hafifletmek amaçlanmaktadır. Böylece büyük kentlerin göç nedeniyle karĢılaĢtıkları kaçak yapılaĢma, altyapı, istihdam ve güvenlik gibi
birçok sorunla baĢ etmenin kolaylaĢması öngörülmektedir. Büyüme kutupları politikasının geliĢmiĢ ülkelerdeki yaygın kullanım
amaçlarından bir diğeri, bir zamanlar bölgelerinde aktif bir güce sahip olan fakat zamanla dıĢ dünyanın değiĢen koĢullarına ayak
uyduramayan geri kalmıĢ kentlerin canlandırılmasıdır. Ġngiltere’de eski iĢlevini yitirmiĢ sanayi merkezlerinin yeniden canlandırılması buna
örnek olarak verilebilir. Bu kentlerin ortak özelliği, yüksek iĢsizlik oranı, kiĢi baĢına gelirin düĢüklüğü, ortalamanın altında insan sermayesi
geliĢimi ve kamu hizmetinin yetersizliği gibi sorunlara sahip olmalarıdır. Diğer amaçlarla yakından iliĢkili olmakla beraber daha iktisadi
diğer bir kullanım alanı ise, geliĢme potansiyeline sahip olmayan bölgelerin refah düzeyinin arttırılması ile ilgilidir.
Bilindiği gibi, bölgesel dengesizliklerin oluĢmasının ana nedenlerinden biri, bölgenin içsel dinamiklerini harekete geçirecek potansiyele
(insani sermaye, iş ağları, altyapı, mali kaynaklar vb.) sahip olmamasından kaynaklanır. Bu anlamda büyüme kutupları, bu tür bölgelerde
kapasite geliĢtirme ve istihdam yaratma amacıyla da kullanılmıĢtır. Politikanın bu alandaki kullanımına örnek olarak Ġrlanda’daki Limerick
ve Cork’da kurulan Ulusal Büyüme Merkezleri, Hindistan’ın geri kalmıĢ bölgelerinde sanayi bölgelerinin geliĢtirilmesi ve Endonezya,
Malezya, Filipinler ve Tayland’da uygulanan programlar gösterilebilir. GAP Eylem Planı çerçevesinde Diyarbakır, ġanlıurfa ve Gaziantep’in
cazibe merkezi olarak belirlenmeleri de hem iktisadi kalkınma hem de ilk belirttiğimiz daha sosyal ve ekonomik entegrasyon vurgulu amaç
kapsamında değerlendirilebilir.
23
1.2
AraĢtırmanın AĢamaları
AĢağıda yer alan ġekil’de de görüldüğü gibi araĢtırma 5 temel aĢamada gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede, 1.
AĢamada öncelikle, çalıĢmanın genel yaklaĢımı ve vizyonu belirlenmiĢtir. Bu vizyon çerçevesinde ilk olarak
ĠDARE ile bir toplantı (kick-off) gerçekleĢtirilmiĢ ve çalıĢmanın genel çerçevesi ve yapılacak iĢ paketleri ve
eylem planı müzakere edilmiĢtir.
AraĢtırmanın 2. AĢamasında ĠDARE’nin öngörmüĢ olduğu anahtar ekonomik karar vericiler (key decision
makers) ile derinlemesine mülakatlar (pilot görüşmeler) yapılmıĢtır. Bu bağlamda, DTSO Yönetim Kurulu
BaĢkanı, DESOB Yönetim Kurulu BaĢkanı ve DĠTĠB BaĢkan’larına ayrı ayrı projenin genel durumu, stratejik
yönetim, rekabetçilik gibi konuları kapsayan bir sunum yapılmıĢ ve Bölge’nin genel sosyo-ekonomik durumu,
öne çıkan sektörler ve her bir sektörün ana oyuncuları hakkında bilgilere ulaĢılmıĢtır.
Bu aĢamaya paralel olarak (3. AĢama) Bölge hakkında kapsamlı literatür taraması yapılmıĢ (ikincil veriler) olup
gerekli dokümanlar analiz edilmiĢ ve rekabetçi gücü yüksek ve/veya potansiyel arzeden temel sektörlere
ulaĢılmaya çalıĢılmıĢtır. Ayrıca, tespit edilen temel sektörlerin durumları ve sayıları uzman görüĢüne (expert
opinion) baĢvurularak teyit edilmiĢtir.
AraĢtırmanın 4. AĢamasında birincil veri toplama tekniklerine müracaat edilmiĢtir. Bu bağlamda, Diyarbakır’ın
ekonomisinde söz sahibi ve karar verici önemli oyuncular ile tematik odak grup toplantıları, anket, derinlemesine
mülakat ve katılımlı gözlem çalıĢmaları yapılmıĢtır.
Sosyo-ekonomik konulu çalıĢmaların deruhte edilmesinde, araĢtırmanın en önemli aĢamalarından biri çalıĢmanın
yönteminin bilimsel temellere oturtulması; bu bağlamda çalıĢmanın eylem planına bağlı olarak veri ve bilgi
toplama yöntem ve aracının seçilmesidir. Binaenaleyh, rekabetçilik temelli kalkınma araĢtırmaları önemli ölçüde
sosyo-ekonomik bir özellik taĢıdığından dolayı, insanların davranıĢları, kültürel yapıları yani sosyolojik doku
oldukça önemli olup nitel araĢtırma enstrümanlarının kullanılması gerekmektedir.
Nitekim psikoloji, sosyoloji, antropoloji, eğitim ve ekonomik kalkınma gibi sosyal bilim alanlarında insan ve
toplum davranıĢları incelenmektedir. Bu davranıĢları sayılarla açıklamak zordur. Ölçümler bize kaç kiĢinin nasıl
davrandığını gösterir, ama niçin? sorusuna cevap veremez. Ġnsan ve grup davranıĢlarının niçin’ini anlamaya
yönelik araĢtırmalara nitel (qualitative) araĢtırma denilmektedir.
Kaldı ki, hâlihazırda mevcut verilerin çoğu ya yetersiz veyahut yanlıĢ bilgilerden oluĢmaktadır. Bu durum doğal
olarak yapılan araĢtırmanın analiz sonuçlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda, bu araĢtırma için
(daha önceki araştırmalarda da güvenirliği ve geçerliliği test edilerek geliştirilen) nitel araĢtırma teknikleri
kullanılmıĢtır.
Nitel araĢtırmada, incelenilecek olgu ya da olayın en açık ve ayrıntılı bir Ģekilde araĢtırılması, betimlenmesi ve
açıklanması için eğer mümkünse birden fazla veri toplama tekniği birlikte kullanılarak bu tekniklerle elde edilen
veriler birbirleriyle karĢılaĢtırılır. Bir araĢtırma kapsamında birden fazla veri toplama tekniğinin birlikte
kullanılmasına çeĢitleme (triangulation) denilmektedir.
Bu teknikler genellikle gözlem, görüĢme ve doküman incelemesidir. Nitel araĢtırmalarda, birden fazla veri
toplama tekniğinin birlikte kullanılması, toplanan verilerin ve yapılan açıklamaların güvenilirliğinin ve
geçerliliğinin arttırılması açısından önem kazanmaktadır.
AraĢtırmanın 5. AĢamasını oluĢturan kısımda ise toplanan veriler Elmas Model, kıyaslama (benchmarking) ve
stratejik yönetim yaklaĢımları ile analiz edilmiĢtir. Bu aĢamada, her bir sektör baĢlı baĢına modele tabi tutularak
analiz edilmiĢ ve uluslar arası stratejik rekabetçilik pozisyonu tespit edilmiĢtir. Analiz sonucuna binaen
sektörlerin geliĢim ve/ veya dönüĢüm modellemeleri yapılarak stratejileri ve temel proje önerileri ortaya
çıkarılmıĢtır. Analiz sonuçları, ayrıca, hangi sektörlerin kümelenme analizine tabi tutulacağını da öngörmüĢtür.
AraĢtırmanın son aĢamasını ise (6. AĢama), analiz sonucunda ortaya çıkan panorama doğrultusunda, makro
düzey stratejiler, öngörülen sektörlerin geliĢtirilmesine yönelik stratejik yönetim modelleri ve uygulama projeleri
değerlendirilmiĢtir.
24
ġekil 1: AraĢtırmanın AĢamaları
AraĢtırma
Vizyonun Belirlenmesi
(1. AĢama)
Ön Mülakatların
(pilot çalıĢma)
Yapılması
(2. AĢama)
Ġkincil
Verilerin Toplanması
(Literatür Taraması)
(3. AĢama)
Birincil Verilerin
Toplanması
(4. AĢama)
Verilerin Analizi
(Elmas Model& Makro
Düzey Kümelenme vs.)
(5. AĢama)
AraĢtırmanın
Yorumlanması
(Sonuç&Öneriler)
(6. AĢama)
25
1.2.1
AraĢtırmanın Genel YaklaĢımı ve Vizyonunun Belirlenmesi (1. AĢama)
Bu projenin esasını oluĢturan rekabetçilik, buna bağlı olarak kümelenme temelli ekonomik kalkınma ve
stratejik planlama çalıĢmaları, geniĢ bir katılımcılar grubunu gerektiren tekrarlayıcı ve kendi içinde bütünlük
arz eden bir süreçtir. Bu süreçte yer alacak paydaĢlar (oyuncular) ise; bir yandan Hükümet ile onun merkezi ve
yerel kurumları, diğer yandan yerel otoriteler ile bölgesel ekonomik güçler (ticaret odaları, işçi sendikaları,
Bölge’nin Özel İdarelerinin oluşturduğu Hizmet Birlikleri vs.) ve diğer ilgili sivil toplum örgütleri (sektörel
dernekler, odalar, birlikler vs.) temsilcilerinden oluĢmaktadır.
Projenin yaygınlaĢtırmasını gerçekleĢtirmek, etkin olabilmek ve somut sonuçlara varabilmek için proje
çalıĢması katılımcı yaklaĢım esasına uygun hazırlanmıĢ olup, projede benimsenen temel yaklaĢımlar özellikle
araĢtırma sürecinin etkin bir Ģekilde gerçekleĢmesine yönelik olarak ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.
Bu bağlamda, çalıĢmalar süresince katılımcılığın en üst seviyede gerçekleĢmesine özen gösterilmiĢ olup, gerek iç
paydaĢlar gerekse dıĢ paydaĢların görüĢlerine baĢvurulmuĢ, mümkün olduğu kadar Bölge’de yapılan odak grup
çalıĢmaları, toplantıları ile toplumun ilgili kesimlerinin katılımını sağlamak üzere çeĢitli yöntem ve araçlar
kullanılmıĢtır.
Bu çerçevede temel hedef olarak;
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
Gelecek referanslılık,
Bölge’de faaliyet gösteren sektörlerin rekabetçiliğine katkı,
Bütünlüklü/ holistik düĢünce,
PaydaĢ beklentilerinin hesaba katılması,
Bilimsellik,
Uygulanabilirlik (uygulama projelerinin ortaya çıkarılması),
değiĢkenleri gibi temel kıstaslar göz önüne alınmıĢtır.
Yukarıdaki vizyon çerçevesinde ilk olarak ĠDARE ile bir toplantı (kick-off) gerçekleĢtirilmiĢ ve çalıĢmanın genel
çerçevesi ve yapılacak iĢ paketleri ve eylem planı müzakere edilmiĢtir.
26
ġekil 2: AraĢtırmanın Genel YaklaĢımı ve Vizyonu
Gelecek
Referanslılık
Diyarbakır’da
Faaliyet
Gösteren
Sektörlere
Katkısı
Holistik
Düşünce
Paydaş
Beklentilerinin
Hesaba
Katılması
U
Y
G
U
L
A
N
A
B
İ
L
İ
R
L
İ
K
Adı geçen temel vizyon dahilinde, Bölge’nin temel olarak sektörel açısından analizini yapabilmek için stratejik
planlama sürecinin 4 farklı adımda ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda ilk aĢamada sektörün kalkınmasına
yönelik değiĢkenlerin teĢhis (discovery) edilmesi, daha sonra saptanan değiĢkenlerin tanımlanması (define),
üçüncü aĢamada değiĢkenlerin benimsetilmesi ve yaygınlaĢtırılması amacı ile teĢmil (deploying) edilmesi, buna
binaen son aĢamada ise, stratejik planın uygulamasının nasıl yapılacağının, yani tekâmül (driving) edilmesi
yaklaĢımı benimsenmiĢtir.
ġekil 3: Diyarbakır Bölgesi’nde Faaliyet Gösteren Endüstrilerin Rekabetçilik ve GeliĢtirme ÇalıĢması AraĢtırma
YaklaĢımı
Diyarbakır İli
Sektörel Rekabetçilik ve Makro Düzey Kümelenme Çalışması
Dört Ardışık Aşama Uygulanarak Analiz Edilmektedir
Teşhis
(Discovery)
Sektörel
paydaşların
algıları,
problemleri,
dünyayı
ve geleceği
Anlamaları…
Tanım
(Define)
Sektörün
sorunlarını
tanımlamak
gerekçelendirmek,
politikalar
belirlemek.
Yayma
(Deploy)
Meseleleri
paydaşlara
sahiplendirmek.
Uygulama
(Drive)
Politikaların
uygulanmasını
İzlemek,
hatalarını
gidermek.
27
1.2.2
AraĢtırmanın Pilot GörüĢmeleri ve Ön Mülakatların Yapılması (2. AĢama)
AraĢtırmanın 2. AĢamasında ĠDARE’nin öngörmüĢ olduğu anahtar ekonomik karar vericiler (key decision
makers) ile derinlemesine mülakatlar (pilot görüşmeler) yapılmıĢtır. Bu bağlamda, DTSO Yönetim Kurulu
BaĢkanı, DESOB Yönetim Kurulu BaĢkanı ve DĠTĠB BaĢkan’larına ayrı ayrı projenin genel durumu, stratejik
yönetim, rekabetçilik gibi konuları kapsayan bir sunum yapılmıĢ ve Diyarbakır’ın genel sosyo-ekonomik
durumu, öne çıkan sektörler ve her bir sektörün ana oyuncuları hakkında bilgilere ulaĢılmıĢtır.
Ayrıca, adı geçen kurumların çalıĢmaya ne tür katkıda bulunacağı ve çalıĢmalara ne açıdan destek verecekleri
kararlaĢtırılmıĢtır.
1.2.3
Kapsamlı Literatür Taramasının GerçekleĢtirilmesi (3. AĢama)
Bu aĢamaya paralel olarak Diyarbakır hakkında kapsamlı literatür taraması yapılmıĢ (ikincil veriler) olup gerekli
dokümanlar analiz edilmiĢ ve rekabetçi gücü yüksek ve/veya potansiyel arz eden temel sektörlere ulaĢılmaya
çalıĢılmıĢtır. Ayrıca, tespit edilen temel sektörlerin durumları ve sayıları uzman görüĢüne (expert opinion)
baĢvurularak teyit edilmiĢtir.
Ġkincil veri toplama yöntemi olarak, kent dâhilinde faaliyet gösteren alt sektörler ile ilgili oyunculara ait yazılı
(gazete ve dergi yazıları, bilimsel yayınlar ve kitaplar, sektörel yayınlar, sivil toplum kuruluşlarının kitapçıkları
ve dernek kayıtları, üye listeleri ve adresleri, sektörün ve şirketlerin tanıtım broşürleri, ilgili internet kaynakları
vs.) ve görsel dokümanlar araĢtırılmıĢ ve incelenmiĢtir. Ġkincil veri toplama çerçevesinde, Diyarbakır Valiliği,
Karacadağ Kalkınma Ajansı, Diyarbakır Ġl Özel Ġdaresi, Ġlçe Kaymakamlıkları, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır
BüyükĢehir Belediyesi, Diyarbakır’da faaliyet gösteren sektörel sivil toplum kuruluĢları, Diyarbakır Bölgesinde
faaliyet gösteren Ġl ve Bölge Müdürlükleri, Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), Türk Standartları Enstitüsü (TSE)
Bölge Temsilciliği, Türkiye Ġstatistik Kurumu (TÜĠK), Küçük ve Orta Ölçekli ĠĢletmeleri GeliĢtirme ve
Destekleme Ġdaresi BaĢkanlığı (KOSGEB), Ġhracatı GeliĢtirme Etüd Merkezi (ĠGEME) vb. kamu ve sivil toplum
kuruluĢlarının verilerinin (rapor, yazı, inceleme vs.) yanı sıra ulusal ve uluslararası ekonomi gazetelerinin
sektörel raporlarına (özel ekler) ve diğer süreli yayınlara müracaat edilmiĢtir. Ayrıca Diyarbakır’da kapsam ve
içerik bağlamında ilk defa gerçekleĢtirilen 1. Uluslararası Katılımlı Kamu-Üniversite-Sanayi ĠĢbirliği
Sempozyumu ve Mermercilik ġurası (UDUSĠS-2010) verileri ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)
basılı ve basılı olmayan stratejik raporları da göz önüne alınmıĢtır.
Bu veriler kapsamında göz önüne alınan Diyarbakır’ın güçlü sektörleri ve potansiyel arz eden faaliyet kolları bir
önceki aĢamada uzman görüĢleri (expert opinion) doğrultusunda da değerlendirilmiĢ ve aĢağıdaki Tablo’da yer
alan ana endüstriler altında sınıflandırılmıĢtır.
Tablo 3: Diyarbakır’da Öne Çıkan Temel Sektörler
Temel Endüstriler
Tarım
1.
2.
Alt Sektörler
Et ve Et Ürünleri Sektörü
Süt ve Süt Ürünleri Sektörü
Sanayi
1.
2.
3.
4.
Mermercilik Sektörü
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü
Hizmet
1.
2.
Turizm Sektörü
Ticaret Sektörü
28
1.2.4
Birincil Veri Toplama Yöntemleri ile Verilerin Toplanması (4. AĢama)
AĢağıda da detaylı bir Ģekilde ifade edildiği gibi ikincil veri toplama tekniklerinin yanı sıra; bu çalıĢma
kapsamında da birden fazla veri toplama tekniği kullanılmıĢ olup çeşitleme de gerçekleĢtirilmiĢtir. Ġkincil
verilerden toplanan dokümanlar ve veriler ıĢığında, sektörel rekabetçilik çalıĢmasının sağlıklı bir Ģekilde
tamamlanabilmesi; diğer bir deyiĢle, verilerin sağlıklı bir Ģekilde toplanması ve bunların stratejik bilgiye
dönüĢtürülmesi maksadıyla, aynı zamanda araĢtırmanın amacına da uygun olarak, Bölge düzeyinde birçok
birincil veri toplama tekniklerine de müracaat edilmiĢtir.
Bu bağlamda; (1) Odak Grup Toplantıları, (2) Yarı-Yapılı Yüz-Yüze Anket, (3) Yarı Yapılı Mülakat ve (4)
Katılımlı Gözlem adı verilen nitel veri toplama tekniklerine müracaat edilmiĢtir. Adı geçen yöntemlerden odak
grup ve yüz-yüze anket yöntemleri eĢ zamanlı olarak, diğer yöntemler ise çalıĢma süresi boyunca müracaat
edilen yöntemler olarak kullanılmıĢtır.
1.2.4.1 Odak Grup Toplantıları ile Verilerin Toplanması (Focus Group)
Odak grup tartıĢmaları, son yıllarda eylem araĢtırmalarında sıklıkla kullanılan nitel bir araĢtırma tekniği olup,
nitel araçlarla yapılan değerlendirmelerde ortaya çıkan sonuçların derinlemesine incelenmesi ve raporlanması
amacıyla kullanılmaktadır.
Odak grup tartıĢmalarının temel çıkıĢ noktası, sosyal psikoloji ve iletiĢimdeki teorilerdir. Özellikle pazar
araĢtırmalarında sıklıkla kullanılan bu yöntem, bölgesel ve sektörel kalkınma çalıĢmalarının baĢlangıç
araĢtırması niteliğindeki çalıĢmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Sosyal bilimlerde tek baĢına ya da birebir
görüĢmeler ve anketler ile birlikte kullanılsalar da bu yöntem, aslında en sistematik veri toplama yöntemlerinden
biridir. Aynı zamanda, odak grup tartıĢmalarından elde edilen detaylı veriler, birebir görüĢmeler ve anketler için
sağlam bir temel oluĢturmaktadır.
Odak grup tartıĢmaları 8- 10 kiĢinin katılımıyla gerçekleĢtirilen, diğer nitel yöntemlerle kıyaslandığında
araĢtırılan konuyla ilgili en zengin cevapların alındığı yöntemdir. Bu teknik ile yapılan toplantılar; katılımcıların,
araĢtırılan konu hakkındaki belirli soruları cevaplama sürecine bizzat dâhil oldukları, yarı yapılandırılmıĢ grup
toplantılarıdır.
Grup dinamiğini ortaya çıkaran odak grup toplantıları, aynı mevzuda yapılan bir konu hakkında farklı temsil
gruplarının ne düĢündüğü konusunda bilgi toplamanın en verimli yöntemlerinden birisi olarak kabul
edilmektedir.
Grup çalıĢmalarının verimi, grupta yer alan katılımcıların homojen özellikler taĢımasıyla yükselmektedir. Grup
katılımcılarının homojen olması, ortak dertlerinin, sorunlarının ve düĢüncelerinin olmasına imkân vermektedir.
Konunun daha derinlikli incelenmesini sağlayan husus, katılımcıların incelenen konu hakkında benzer bakıĢlara
sahip olması ve fikirlerini özgürce paylaĢmalarıdır.
Grup tartıĢması Moderatör tarafından araĢtırmanın tüm konularını detaylı bir Ģekilde içeren bir akıĢ planı
eĢliğinde yönetilmektedir. Grup toplantısını yöneten Moderatör, tartıĢma boyunca katılımcıların konu hakkındaki
fikirlerini apaçık ifade ettiğinden ve tartıĢmanın istenilen konu çerçevesinde ilerlediğinden emin olmak
zorundadır. Gruplar, hem bireysel görüĢme hem de grup tartıĢması olarak değerlendirilebilirler. Yapılacak
araĢtırmada odak grup tartıĢmalarının; kitlesel fikirleri ortaya çıkarmak, tercih ve eğilimleri belirlemek ve ortak
payda oluĢturmak amacıyla kullanılması beklenmektedir.
Yukarıda adı geçen koĢullar ıĢığında, Bölge genelinde yapılan odak grup toplantıları, yine, Iconomy Group’un
daha önceki benzer projelerde geliĢtirmiĢ olduğu ve hali hazırda uygulamakta olduğu teknik ve yönlendirme
sorularını da içeren bir yöntem ile yönetilmiĢtir. Hem odak guruplarda hem de derinlemesine görüĢmelerde,
belirlenen hedefler ile birlikte, toplantı ve görüĢmelerin hangi somut sorunlar üzerinden yürütüleceği Proje
Koordinatörü ve araĢtırma ekibi tarafından tespit edilmiĢtir.
Gruplardaki kiĢi sayılarının ve dağılımlarının bölgelerdeki ağırlıklı ilgili sektörün değer zinciri oyuncularını
temsil etmesi Ģartı göz önüne alınmıĢtır. Ayrıca alt sektör tercihlerinde, projeden doğrudan veya dolaylı
etkilenme ile projenin realizasyonuna katkı ölçütleri ön planda bulundurulmuĢtur.
29
Odak grup toplantılarının deruhte edilmesi esnasında gerekli olan teknik koĢullar aĢağıdaki Ģekilde yerine
getirilmiĢtir.













Odak gruplar için temsilci listesi, yani odak grup çalıĢmalarının kimler ile yapılması gerektiği, alt sektörler
ve sektörel değer zincirinin oyuncuları tespit edilip ĠDARE ile müzakere edildikten sonra belirlenmiĢtir.
Toplantıların yapılacağı yer, katılımcıların kendilerini rahat hissedebileceği, grup dıĢından kiĢilerin
giremeyeceği, geniĢ ve kapalı bir ortam olması sağlanmıĢtır. Moderatör ve Raportör dıĢında ekip
üyelerinden herhangi birisi katılmamıĢtır. ĠDARE, gerekli ortamın sağlanmasında ve anahtar kiĢilerin
organize edilmesinde yardımcı olmuĢtur.
Homojen bir ortamın oluĢmasının beklendiği toplantı mekânının yeri ve uygunluğu ĠDARE’nin onayı
alınarak karara bağlanmıĢtır.
ĠDARE’nin öngördüğü ana oyuncular yer temini ve odak grup katılımcılarının organizasyonunu
gerçekleĢtirmede yardımcı olmuĢtur.
Odak grup toplantılarında, daha önce bölgesel ve sektörel kalkınma çalıĢmaları, rekabetçilik analizi ve
mikro kümelenme çalıĢmalarında bulunmuĢ ve katılım yönetmiĢ olan Moderatör’ün aĢağıdaki konularda
katılımcıların dikkatini yoğunlaĢtırması sağlanmıĢtır.
Katılımcıların Diyarbakır’la ve sektörlerle iliĢkili olarak özgeçmiĢleri,
Proje hakkında sahip oldukları bilginin derecesi ve niteliği,
Projenin algılanma düzeyi,
Katılım düzeyi ve imkânları,
Sektörel ve toplumsal öncülük dereceleri,
Diyarbakır ve sektörlere iliĢkin değerlendirme, algı ve beklentileri,
Sektörel bilgileri kullanımları, sektörel ve bölgesel kalkınmadan ortaya çıkacak sonuçlar hakkındaki
görüĢleri,
Mevcut ve öngörülen durum üzerine mukayeseli değerlendirmeleri göz önüne alınmıĢtır.
AĢağıdaki Tablo’da da iĢaret edildiği gibi, Diyarbakır’ın değiĢik yerlerinde yapılan odak grup toplantılarına
kentin her kesiminden üst düzey katılım sağlanmıĢtır. Özellikle kamu yönetimi idarecileri, kamu kurum üst
düzey yöneticileri, iĢ adamları (sektör ana oyuncuları), akademisyenler, kalkınma ajansı uzmanları, tarım
konseyi ve sektörel sivil toplum kuruluĢları temsilcileri gibi hemen hemen kentle ilgili bütün paydaĢların katılımı
sağlanmaya çalıĢılmıĢtır.
Bu bağlamda, toplam 20 toplantı deruhte edilmiĢ olup, 241 kiĢinin uzmanlık görüĢlerine baĢvurulmuĢtur.
Tablo 4: GerçekleĢtirilen Odak Grup Toplantıları


Odak Grup Toplantısının Yeri
Diyarbakır Valiliği
Dicle Üniversitesi

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)





Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB)
Diyarbakır KOSGEB (kick-off)
Dicle Üniversitesi
Karacadağ Kalkınma Ajansı
Diyarbakır GiriĢimci ĠĢadamları Derneği
(DĠGĠAD)
Diyarbakır TÜBĠDER
Tarım Konseyi
Toplam


Tematik Grup
Ġlçe Kaymakamları
Ġl/ Bölge Müdürleri
Tarım Sektörü Temsilcileri (4)
Sanayi Sektörü Temsilcileri (4)
Hizmet Sektörü Temsilcileri (2)
DTSO Üyeleri (1)
Sektörel Sivil Toplum KuruluĢları
KOSGEB Uzmanları
Akademisyenler
Ajans Uzmanları
DĠGĠAD Üyeleri
Toplantı Sayısı
1
1
Katılımcı Sayısı
13
14
11
135
1
1
1
1
1
12
7
12
9
25
TÜBĠDER Üyeleri
Tarım Sektörü Konseyi Üyeleri
1
1
20
8
6
241
30
Odak grup toplantıları farklı birikim, tecrübe ve özelliklerde olan bu katılımcılardan azami düzeyde verim elde
edebilmek için olabildiğince daha çok uzmanlık ve ilgi alanına göre tasarımlanmıĢtır. Kentin her kesiminden
kanaat önderinin ve üst düzey yöneticilerin katıldığı bu faaliyetler sonucunda Diyarbakır’ın temel kalkınma
vizyonu ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.
Toplantılarda ayrıca, ön çalıĢma ile tespit edilen sektörlerin değer zincirinde yer alan alt değiĢkenler de
katılımcıların görüĢleri doğrultusunda değerlendirmeye tabi tutulmuĢ, sorunlar ve çözüm önerileri hakkında
temel bilgilere ulaĢılmaya çalıĢılmıĢtır.
31
1.2.4.2 Yarı-Yapılı Yüzü- yüze Anket Yöntemi ile Verilerin Toplanması (Face-to-face Semi Structured
Questionnaire)
Sosyal konularda yapılan araĢtırmaların veri kaynağı insandır ve onlardan doğrudan bilgi alma yöntemlerinden
biri de anket yöntemidir. Anket yöntemi sistematik ve organize bilgi toplanması açısından son derece önemli ve
birinci elden yani birincil kaynaktan veri toplama aracıdır. Veriler, önceden belirlenmiĢ insanlara bir dizi soru
sorarak elde edilmektedir. Bu bağlamda, bölgesel kalkınma, rekabetçilik, kümelenme yaklaĢımı ve makro düzey
stratejik plan çerçevesinde araĢtırmanın verilerinin toplanması için anket yöntemi en önemli teknik olarak
görülmektedir.
Bu araĢtırmada kullanılan anket, bölgesel kalkınma, uluslararası rekabetçilik ve kümelenme yöntemine ve makro
düzey stratejik plana uygun yarı-yapılandırılmıĢ (semi-structured questionnaire) sorularla tasarlanmıĢtır.
Iconomy Group’un geliĢtirdiği ve geçerliliği ve güvenirliliği daha önce yapılan çalıĢmalarda test edilmiĢ
anket soruları, adı geçen sektörün ana oyuncularına ve paydaĢlarına yönlendirilmiĢtir.
Genel soruların yanı sıra, bölge ve sektörlere yönelik özel sorular da anket kapsamında değerlendirilmiĢtir.
Özellikle anketin yarı-yapılı nitelikte tasarlanması, sahada anketi yanıtlayan paydaĢların ifade etmek istedikleri
kendi görüĢlerinin daha açık ve net bir Ģekilde aktarılmasını sağlamıĢtır.
Sahaya çıkılmadan önce gerekli eğitimleri alan anketörler ve yerel ekip üyeleri, uygulama aĢamasında, oyuncular
tarafından anlaĢılmayan sorulara açıklık getirerek verilen yanıtların güvenirliliği korumaya özen göstermiĢlerdir.
Öncelikle pilot uygulama kapsamında test edilen anket uygulaması ile geri-bildirimler alınmıĢ, anketin
anlaĢılmayan ve/veya uygulamadaki aksaklıklarına yönelik sıkıntıların giderilmesi için taktikler belirlenmiĢtir.
Anketler ile sektörlerin genel rekabetçilik güçleri değerlendirmeye tabi tutulmuĢ olup makro düzey kümelenme
durumları tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Ayrıca sektörel senaryoların tespitine yönelik soruların yanıtları da
alınmaya çalıĢılmıĢtır.
1.2.4.3 Yarı-Yapılı Derinlemesine Mülakat Tekniği ile Verilerin Toplanması (Semi-Structured In-Depth
Interview)
Derinlemesine görüĢmeler, katılımcıların kendi kelimeleriyle ifade ettikleri, gündelik hayattaki tecrübelerinin ve
bakıĢ açılarının aktarılmasıdır. Bu bağlamda, sektörde faaliyet gösteren ana oyuncular ve hedef bireylerle (ilgili
paydaşlarla) yüz yüze yarı-yapılandırılmıĢ görüĢmeler yapılmıĢtır.
Derinlemesine görüĢmeler bölgede yaĢayanlar, bilgi üreten kurum ve kuruluĢların temsilcileri, bölgeyle iliĢkisi
olanlar, ilgili kamu yönetimi temsilcileri, sektörel kanaat önderleri, sivil toplum kuruluĢu liderleri, ilgili ana
oyuncular ve sektör temsilcileri üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir.
Derinlemesine görüĢmeler kiĢilerin kendilerini rahat hissedebileceği, dıĢarıdan müdahalenin olamayacağı bir
ortamda gerçekleĢtirilmiĢtir. GörüĢmelerde kullanılan yöntem ve kaç kiĢi ile görüĢme yapılacağı Proje
Koordinatörü’nün öngörüleri dahilinde belirlenmiĢ. Derinlemesine görüĢme yapacak GörüĢmeci’nin sosyal
kapasitesi (EQ) yüksek, sektörü ve ekonomiyi bilen, saha çalıĢmalarına hakîm ve daha önce kümelenme
çalıĢmalarında aktif olarak çalıĢmıĢ Görüşmeci olmasına dikkat edilmiĢtir. Adı geçen niteliklere sahip
GörüĢmeci, Proje Koordinatörü tarafından seçilip görevlendirilmiĢtir. Belirlenen görüĢmeler için randevu ve
izinlerin alınması Yüklenici ve ĠDARE tarafından yerine getirilmiĢtir.
32
1.2.4.4 Katılımlı Gözlem ile Verilerin Toplanması (Participant Observation)
Katılımlı gözlem, gözlemcinin olaya doğrudan doğruya katıldığı ve inceleme yaptığı gözlemdir. Bu tür gözlemin
yararlı yanı, gözlenen kiĢilerin araĢtırma yapıldığını bilmemeleri nedeniyle herhangi bir duygusal yönlendirme
olmadan olayların kendi akıĢı içinde cereyan etme Ģansına sahip olunmasıdır.
Bu bağlamda, Bölge düzeyinde çeĢitli konaklama tesislerinde bir müĢteri gibi seyahat edilerek, gezilerek ve
konaklayarak gözlem yapılmıĢtır.
1.2.5
Saha AraĢtırmalarından Toplanan Verilerin Analizi (5. AĢama)
Saha araĢtırmasından toplanan tüm veriler Elmas Model (Diamond Analysis) ve yöntemi ile analiz edilmiĢtir.
1.2.5.1 Elmas Modeli ile Verilerin Analizi Yöntemi2
Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Michael Porter (1990) Ulusların Rekabet Avantajları isimli kitabında bazı
ulusların niçin diğerlerinden daha rekabetçi ve bazı sanayilerin niye diğerlerinden daha yüksek rekabet gücüne
sahip olduklarını analiz etmeyi sağlayan bir model önerisinde bulunmuĢtur. Bu model ulusal rekabet üstünlüğü
faktörlerini belirlemekte ve Porter’ın Elmas Modeli olarak bilinmektedir. Model, bir organizasyonun ulusal
yapısının uluslararası rekabet gücü elde etmede önemli bir role sahip olduğu tezine dayanmaktadır. Binaenaleyh,
model ulusal rekabet avantajlarının belirleyicilerini sistemik ve sistematik olarak ortaya koymak için küresel
rekabetin unsurlarını bir sistem yaklaĢımı içinde analiz etmektedir.
Elmas modeli, aynı zamanda, bir sektörün toplam rekabetçilik pozisyonunu da temsil etmektedir. Klasik iktisat
teorileri, ülkelerin gelecek nesillere bırakabileceği ülke toprağı, doğal kaynaklar ve nüfus gibi faktör
havuzlarının nispi avantajların belirleyicisi olduğunu ifade etmektedir. Sadece makro ekonomik değiĢkenleri,
ucuz veya yoğun iĢgücünü, devlet politikalarını veya yönetim tekniklerini rekabet avantajlarının belirleyicisi
olarak görmek de doğru sonuçlara ulaĢmak için yeterli değildir. Porter, daha geçerli bir paradigmaya ulaĢabilmek
için özelleĢtirilmiĢ (specific) endüstrilere yoğunlaĢmıĢ ve rekabetçiliğin yukarıda sayılan faktörlerden
etkilendiğini ancak bazı durumlarda bu faktörlerin yoğun (abundant) olmasının sürdürülebilir büyümenin
önünde engel olabileceğini ifade etmiĢtir. Porter, ulusların nitelikli iĢgücü, güçlü teknoloji, bilgi birikimi ve
Bu alt Bölüm Iconomy Group bağımsız danıĢmanlarından Eraslan ve arkadaĢlarının 2008 Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün
Rekabetçilik Analizi makalesinden uyarlanmıĢtır.
2
33
kültür gibi kendi ileri faktör havuzlarını oluĢturabileceğini ileri sürmüĢ ve bunun özelleĢmiĢ koĢullar altında
gerçekleĢtiğini ifade etmiĢtir (Porter, 1990).
Porter, bu kavramsal yaklaĢımda ulusların rekabet üstünlüğüne sahip oldukları sanayilerindeki belirleyici
unsurları, elmasın değerinden yola çıkarak, elmas (diamond) terimi ile bağdaĢtırmıĢtır.
Tasarımlanan model ile bir ülkenin, firmanın veya organizasyonun rekabet üstünlüğünü etkileyen dört ana
değiĢken (faktör) belirlenmiĢtir. Bu temel değiĢkenler elmasın köĢelerini oluĢturan (1) girdi koĢulları, (2) firma
stratejisi ve rekabet yapısı, (3) talep koĢulları ve (4) ilgili ve destekleyici kuruluĢlar/ kurumlardır. Devlet ise bu
dört faktörü dıĢarıdan etkileyen bir baĢka değiĢken olarak modelde yer almaktadır. Dolayısıyla modelde on iki
yönde içsel etkileĢim bağlantısı bulunurken dört tane de dıĢsal etki bağlantısı bulunmaktadır.
Ayrıca her bir değiĢken kendini oluĢturan birçok alt değiĢkenden meydana gelmektedir. Adı geçen alt
değiĢkenler, sektörden sektöre ve/ veya bölgeden bölgeye bazen farklılık göstermektedir. Diğer bir deyiĢle, bu
etkileĢim bağlantılarının birbirlerine ve modelin bütününe etki derecesi bölgeden bölgeye, firmadan firmaya
değiĢiklik göstermektedir.
Ancak, rekabet üstünlüğünü belirleyen elmas modeli bir sistem ortaya çıkarmakta, bu nedenle temel değiĢkenler
tek tek değil, birlikte rekabet avantajlarını belirlemektedirler. Diğer bir deyiĢle, modelin dört köĢesinde yer alan
değiĢkenler birbirlerini etkilemektedirler. Dolayısıyla sistem dinamik bir yapı kazanmaktadır. Zaten Porter, bu
elmas çerçevesini belirleyici olan faktörlerin birbirleri ile iliĢkilerini karĢılıklı güçlendiren bir sistem olarak
görmekte ve belirleyici olan unsurlardan birinin diğeri üzerindeki olası etkilerini de göz önünde
bulundurmaktadır (Öz ve Pamuksuz, 2003).
Adı geçen ana değiĢkenler zaman içerisinde güçlenerek ve birbirlerini güçlendirerek bir sanayinin rekabet
gücünün yükselmesinde etkili olmaktadırlar (Liu ve Song, 1997).
Elmas modeli bir faktörün diğer üç faktör tarafından nasıl etkilendiğini açıklayarak, ülkelerin, sektörlerin
rekabetçilik pozisyonlarını belirlemekte kullanılmaktadır. Devlet, bu dört faktörü dıĢardan etkileyen dıĢsal bir
boyut olarak nisbi avantaj oluĢturmada dolaylı rol oynamaktadır. ÇeĢitli standartların geliĢtirilmesi, tekel
oluĢumlarının önüne geçilmesi gibi uygulamalarla rekabet pozisyonuna bu dört faktör üzerinden etki etmektedir.
Girdi koĢulları üretimde kullanılan faktörlere yönelik olup, (a) iĢgücünün kalitesi, becerileri ve maliyeti (b) bir
ulusun fiziki kaynaklarının maliyeti, eriĢilebilirliği, kalitesi ve bolluğu, (c) bir ulusun bilgi kaynakları stoğu, (d)
finans sanayinde bulunan sermaye kaynaklarının maliyeti ve miktarı ve (e) bir ulusun altyapısının kalitesi ve
kullanıcıya yönelik maliyetini temsil etmektedir (Hodgetts, 1993: 42; Lo, 2003).
Talep koĢulları bir sanayideki pazar koĢullarını belirlemektedir: (a) iç pazarda talebin durumu, (b) iç pazarın
büyüklüğü ve büyüme eğilimi ve (c) iç pazarın uluslararasılaĢma mekanizmaları ve ulusal ürün ve hizmetlerin
dıĢ pazarlardaki durumu (Hodgetts, 1993: 42). Ġç pazardaki talebin doğası, gelecekteki alıcıların davranıĢları
hakkında ipucu vermekte ve ulusal üreticilere yabancı rakipleri karĢısında dünya pazarlarında görülebilecek
eğilimlere karĢı bir erken uyarı görevi üstlenmektedir (Öz ve Pamuksuz, 2003). Uluslararası rekabet iç pazardaki
talebin önemini düĢürmemekte, bir ürünün iç pazarının dıĢ pazarından daha büyük olduğu durumlarda yerel
firmalar bu ürüne yabancı firmalardan daha fazla önem vermekte ve bu özellik ihracat aĢamasında yabancı
rakiplerinden daha yüksek rekabet gücüne sahip olmalarını sağlayabilmektedir.
Ġlgili ve destekleyici kurumlar (cluster), değer zincirindeki üyelere iĢaret etmekte ve birçok sanayide doğrudan
veya dolaylı ilgili olan tüm oyuncuları içermektedir. Porter’a göre (1990) ilgili ve destekleyici sanayilerin tümü
bir sanayinin kümelenmesini oluĢturmaktadır. Kümelenme, bir ülkenin rekabet gücüne sahip olduğu bir ürünün
üretilmesinde sorumlu olan firmaların kurmuĢ oldukları organizasyonların tümüdür. Son belirleyici faktör firma
stratejisi, yapısı ve rekabettir ve bu baĢlıkta firmaların nasıl kurulduğu, yönetildiği ve ulusal rekabet içerisinde
konumlandığı incelenmektedir (Porter, 1990).
Firma stratejisi ve rekabet yapısı bir firmanın iç ve dıĢ dünyasına yöneliktir: (a) firmaların yönetilmeleri ve
rekabet etme yöntemleri, (b) firmaların elde etmek istedikleri hedefleri ve yönetici ve çalıĢanlarının
motivasyonları ve (c) ilgili sanayideki rekabet gücü ve ulusal rekabet ortamının büyüklüğüdür (Hodgetts, 1993).
34
Devletin görevi ise, bir ulusun rekabet gücü üzerindeki dolaylı faktör olarak değerlendirilmektedir. Devlet
yasalar, düzenlemeler, korumacı önlemler gibi konularda önem kazanmaktadır.
Özetlemek gerekirse, Porter’ın Elmas Modeli’nde sistem bütünü sürekli hareket halinde, olumlu ve olumsuz
etkilerin oluĢtuğu bir süreç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte rekabet avantajları, yenilenme ve yeniliklerin
hızına bağlıdır. Bir belirleyenden kaynaklanan etkinin yararlı duruma gelebilmesi diğer belirleyenlerin durumuna
bağlıdır. Her etken kendine yansıyan etkiyi değerlendirme durumunda olduğu takdirde bundan olumlu olarak
etkilenmektedir. GeniĢ ve yaygın etkileĢimin ortaya çıkması, sistem bütünü içindeki karĢılıklı etkileĢimin nitelik
ve yoğunluğuna bağlı olup, tek bir etken, genelde yetersiz kalırken; yeni bilgi, yetenek ve oyuncuların sürekli
devreye girdiği dinamik ve rekabetçi bir ortamın varlığı küresel rekabet avantajını ortaya çıkarmaktadır (Porter,
1990; Neven ve Dröge, 2001; Öz ve Pamuksuz, 2003; Bulu, Eraslan ve ġahin, 2004; Erkan ve Erkan, 2004: 360;
Bulu, Eraslan ve Kaya, 2006).
Sektörlerin uluslararası rekabetçilik analizi için, Harvard Üniversitesi Rekabetçilik Enstitüsü’nün kullandığı ve
dünya genelinde yaygın olarak kullanılan, Avrupa Birliği’nin de tavsiye ettiği Elmas Modeli (Diamond Model)
yöntemi kullanılmıĢtır. Kıyaslama (benchmarking) mantığı ile kurgulanan ve verileri analiz eden model,
sektörün değer zincirinde yer alan tüm değiĢkenlerin detaylı uluslararası kıyaslamasını yaparak bir pozisyon
sağlamaktadır. Böylece, kümelenme analizi için hem alt değiĢkenlerin durumu ortaya çıkmakta ve
değerlendirilmekte, hem de tüm sektörün uluslararası pozisyonunu yansıtmaktadır.
Bölgesel kalkınma çalıĢmaları 4 farklı tematik konuyu (ekonomik-sosyal-teknik-çevre&enerji) içeren bir
yaklaĢımla tasarlanmaktadır. Ekonomik kalkınma ise bölgesel kalkınmanın en önemli boyutlarından birini
oluĢturmaktadır. Ekonomik kalkınma tasarımı ise yeni paradigma verimlilik ve yenilikçiliği esas alan
rekabetçilik üzerine yapılandırılmaktadır. Binaenaleyh, Diyarbakır Bölgesi’nde yapılan bu çalıĢma da bu esas
üzerine inĢa edilmiĢ olup, öncelikli olarak Diyarbakır Bölgesi’nde faaliyet gösteren tarım-sanayi-hizmet
endüstrileri ve bunlara bağlı öne çıkan alt sektörler Elmas Model (Diamond Model) vasıtası ile uluslararası
rekabetçilik analizi yapılmıĢ ve uluslararası pozisyonları ortaya çıkarılmıĢtır.
1.2.5.2 Makro Düzey Kümelenme ile Verilerin Analizi Yöntemi
Kümelenme (cluster), birbirlerine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, karĢılıklı bağımlı firmalar
(özelleşmiş tedarikçileri de içerir biçimde), bilgi üreten kurumlar (üniversiteler, araştırma kurumları,
mühendislik şirketleri vs.), destekleyici kurumlar (acenteler, danışmanlık şirketleri, sivil toplum kuruluşları-STK,
bankalar, sigorta şirketleri) ve müĢteriler tarafından oluĢturulmuĢ ağ (network) olarak tanımlanabilir. Diğer bir
deyiĢ ile kümelenmeler, belirli bir endüstride birbiri ile iliĢkili Ģirket ve kurumların coğrafî yoğunlaĢmaları
olarak tanımlanmaktadır (Porter, 1985; Bulu ve Eraslan, 2004). Kümelenmeler, ilgili endüstriler ile rekabet
etmede önemli olan diğer unsurları çevreleyen bir sınır çizer. Örneğin, parça, makine, hizmet gibi özelleĢmiĢ
girdi tedarikçileri, özelleĢmiĢ altyapı sağlayıcıları kümelenmenin üyeleridir. Kümelenmeler, diğer yandan,
dağıtım kanallarını ve müĢterileri kapsayacak Ģekilde geniĢler ve daha sonra da tamamlayıcı ürün üreticileri ile
beceri, teknoloji ya da genel girdileri sağlayan endüstrilerdeki Ģirketleri kapsar. Son olarak kümelenmeler, kamu
kuruluĢları ile üniversiteler, standart belirleyici kurumlar, STK’lar, mesleki eğitim kurumları ve özelleĢmiĢ
eğitim ve öğretim, bilgi, araĢtırma ve teknik destek sağlayan ticari birlikler gibi diğer kurumları da içerir.
Kümelenmeler, derinliklerine ve özelliklerine göre faklılıklar gösterirler, ancak, çoğunluğu son ürün ve hizmet
üreticilerini, özelleĢmiĢ girdi, parça, makine ve servis sağlayıcılarını, finansman kuruluĢlarını ve ilgili kuruluĢları
da kapsamaktadır. Sıklıkla müĢterileri, tamamlayıcı ürün üreticilerini, özelleĢmiĢ alt yapı sağlayıcılarını, eğitim,
bilgi, araĢtırma ve teknik destek sağlayıcı kamu kurumlarını ya da diğer enstitüleri ve standart koyucu acenteleri
içerir. Son aĢamada ise kümelenmeler, ticari birliktelikleri ve kümelenme üyelerini destekleyecek diğer özel
sektör birlikteliklerini içine almaktadır (Porter, 1990; 1998).
Kümelenmeler rekabeti üç ana yoldan etkilemektedirler. (1) Kümelenme içinde kurulmuĢ olan iĢletmelerin
üretkenliğini artırarak, (2) gelecekte verimliliği yükseltecek ve yeni ürünlerin oluĢmasını sağlayacak yenilikçiliği
yönlendirerek ve (3) kümelenmenin kendisini geniĢleten ve güçlendiren yeni iĢ alanlarının ortaya çıkmasını
teĢvik ederek.
Yani kümelenmeler, kümelenmeye dahil olan iĢletmelere, kendi esnekliklerinden feragat etmeden, büyük ölçekli
ya da diğer iĢletmelerle resmi bağlantılara sahip iĢletmeler gibi fayda elde etmelerini sağlar. Bir kümelenmenin
üyesi olmak, girdilere sahip olmada; bilgiye, teknolojiye ve gerekli kurumlara eriĢmede; iliĢkili Ģirketleri
koordine etmede ve geliĢimi ölçmede ve teĢvik etmede oyuncuların daha etkin ve verimli olmalarını
35
sağlamaktadır. GeliĢmiĢ kümelenmeler içinde bulunan iĢletmeler, uzmanlaĢmıĢ ve deneyimli bir iĢçi havuzu
içinde bulunurlar. Bu imkân, iĢletmelerin iĢe alımlardaki arama ve iĢlem maliyetlerini düĢürür ve zamanı kısaltır.
Kümelenme çeĢitli fırsatlar sunar ve çalıĢanların farklı yerlerde istihdam riskini düĢürür, hatta diğer bölgelerdeki
yetenekli çalıĢanları da kendine çeker. Ġyi geliĢmiĢ bir kümelenme ayrıca diğer önemli girdilerin sağlanmasında
da etkin bir yol sağlar. Böyle bir kümelenme derin ve özelleĢmiĢ bir tedarikçi tabanına sahiptir. Uzak mesafedeki
bir tedarikçiden kaynak sağlamak yerine yerel tedarikçileri kullanmak iĢlem maliyetlerini düĢürecektir. Bu yapı,
envanter ihtiyacını en aza indirecek, ithalat ve gecikme maliyetlerini ortadan kaldıracaktır. Fiziksel yakınlık
iletiĢimi geliĢtirecektir, bu durum tedarikçiler için satıĢ sonrası hizmetlerini sağlamalarını kolaylaĢtıracaktır.
Pazar, teknik ve rekabet bilgilerinin tamamı kümelenme içinde birikir ve üyeler bu bilgileri kullanabilirler.
Ayrıca, kiĢisel iliĢkiler ve topluluk bağları güveni tesis eder ve bilgi akıĢını hızlandırır. Bu koĢular bilgiyi daha
akıcı bir hale getirir.
Öte yandan kümelenme üyeleri arasındaki bağlar, parçalarının toplamından daha büyüktür. Örneğin, tipik bir
turizm kümelenmesinde, ziyaretçilerin görüĢleri sadece çevresel güzelliklerden etkilenmez, ayrıca oteller,
restoranlar, alıĢveriĢ merkezleri ve ulaĢım kaynakları gibi tamamlayıcı iĢlerin kalitesi ve verimliliklerinden de
etkilenir. Kümelenme üyeleri karĢılıklı olarak bağımlıdırlar ve birisinin göstereceği iyi performans diğerlerini de
iyi yönde etkileyecektir.
Altyapı ya da eğitim programları gibi kamu kuruluĢları tarafından yapılan yatırımlar, iĢletmelerin
performanslarını geliĢtirebilir. ĠĢe alınan çalıĢanların yerel programlarda eğitilmeleri, eğitim maliyetlerini
düĢürecektir. Sadece hükümetin değil, özel sektör içindeki iĢletmelerin eğitim programları, altyapı, kalite
merkezleri, test laboratuarları gibi yapmıĢ oldukları yatırımlarda kümelenme içindeki diğer Ģirketlerin
performanslarını artıracaktır. Yerel rekabet oldukça motive edicidir. Benzer Ģirketlere olan yakınlığın
oluĢturduğu baskı, rekabetçi olmayan ya da doğrudan rekabet etmeyen Ģirketler arasında olmaya nazaran
rekabetçi bir baskı oluĢturur. Toplum içinde iyi gözle bakılmak arzusu kümelenme içindeki Ģirketlere diğerlerini
yarıĢta geride bırakma isteği kazandırır.
Kümelenmeler, ayrıca, iĢletme performanslarının değerlendirilmesini de kolaylaĢtırır. Yerel rakipler, benzer
iĢgücü maliyetleri ve yerel pazarlara eriĢim imkanı gibi genel koĢullara sahiptirler ve kümelenme içindeki
iĢletmeler benzer faaliyetler gerçekleĢtirmektedirler. Kümelenme içindeki iĢletmeler tipik olarak kendi
tedarikçilerinin maliyetleri konusunda ayrıntılı bilgilere de sahiptirler. Yöneticiler diğer yerel iĢletmeler ile
maliyetlerini ve çalıĢanlarının performanslarını karĢılaĢtırabilir. Yine, finansal kurumlar performansı takip
etmede kullanılacak kümelenme ile ilgili bilgileri toplayabilirler.
Üretkenliğin geliĢtirilmesine ek olarak, kümelenmeler iĢletmelerin yenilikçilik becerilerinde de önemli bir rol
oynar. Örneğin, biliĢim kümelenmesi içinde bulunan bilgisayar Ģirketleri müĢteri gereksinimlerini ve isteklerini
diğer bölgelerde bulunan Ģirketlerle karĢılaĢtırılamayacak derecede hızlı bir Ģekilde karĢılarlar. Kümelenme
içindeki diğer Ģirketler ve kurumlarla olan iliĢkiler, Ģirketlerin teknoloji geliĢtirmek, parça ve makine eriĢimi,
hizmet ve pazar kavramları gibi konuları erken öğrenmelerine yardımcı olur. Bu tarz bir öğrenme, ziyaretler ve
çoğunlukla yüz yüze temas yolu ile gerçekleĢtirilir. Kümelenmeler, yenilikleri görünür yapan fırsatlardan daha
fazlasını sunarlar. Hızla hareket etmeyi sağlayan esnekliği ve kapasiteyi de sağlarlar.
Kümelenme içindeki bir Ģirket genellikle yenilikçi çalıĢmalarında kullanacağı bir kaynağı hızlı bir Ģekilde elde
edebilir. Yerel tedarikçiler ve ortaklar yenilik sürecine dahil olabilirler. Bu, müĢterilerin gereksinimlerinin daha
iyi karĢılanmasını sağlayacaktır. Aksine kümelenme dıĢındaki bir Ģirket uzaktaki tedarikçiler ve diğer
organizasyonlar ile koordine edeceği faaliyetlerde önemli zorluklar ile karıĢılacaktır.
Özetlemek gerekirse kümelenmeler; Ģirketler arası iliĢkinin nasıl düzenlenmesi gerekir, üniversite gibi kurumlar
rekabet baĢarısına nasıl katkıda bulunur ve hükümet ekonomik geliĢimi ve kalkınmayı nasıl teĢvik eder
hakkındaki geleneksel düĢünce biçimine yeni bir yol sunmuĢtur. Bu bağlamda, kümelenmelerin üyelerine
sağladığı yararlar; (1) yeni ve tamamlayıcı teknolojiye eriĢim, (2) sinerji ekonomisini ya da karĢılıklı bağımlı
faaliyetler ekonomisini elde etmek, (3) riskleri yaymak, (4) tedarikçiler ve kullanıcılar ile ortak Ar-Ge
çalıĢmaları yapmak, (5) rekabeti düĢürebilmek için savunmacı bir yaklaĢım, (6) tamamlayıcı varlık ve bilginin
birleĢtirilmiĢ kullanımından sağlanacak karĢılıklı faydaları elde etmek, (7) öğrenme sürecini hızlandırmak, (8)
iĢlem maliyetlerini düĢürmek ve (9) pazar içinde giriĢ bariyeri oluĢturmak ya da bariyerlerin üstesinden
gelebilmek baĢlıkları altında değerlendirilebilirler.
Bu yaklaĢım çerçevesinde tasarlanan çalıĢma ile Diyarbakır’da faaliyet gösteren tarım-sanayi-hizmet
sektörlerinin makro düzey kümelenme haritası çıkarılarak analiz edilmiĢtir.
36
1.2.6
Analiz Sonuçlarının Yorumlanması ve Proje Önerilerinin Tespiti (6. AĢama)
Analiz sonuçlarının yorumlanması bir araĢtırmanın en önemli kısımlarından birisini oluĢturmaktadır. Bununla
birlikte her bir bölümünün son kısmına, sektörler ile ilgili olarak yorumlar yapılmıĢ ve proje önerileri
sunulmuĢtur.
Bu aĢamada ise tüm raporun bir özeti ve makro, mezo ve mikro düzeyde yapılabilecek stratejik sonuç ve öneriler
yer almıĢ olup araĢtırmanın son iki bölümünü kapsamaktadır. Altıncı bölüme denk gelen sektörel stratejik
modelleme ve uygulama/ makro düzey kümelenme analizi çalıĢmasında, Diyarbakır’ın ve küresel eğilimlerden
etkilenme senaryoları üzerinde yorum yapılmıĢ; daha da özele inilerek Diyarbakır’da faaliyet gösteren tarım,
sanayi ve hizmet sektörlerinin de bu eğilimlerden ne derece etkilendiğinin makro düzeyde yorumlanması
gerçekleĢtirilmiĢtir.
37
TARIM
SEKTÖRLERĠ
38
2.
DĠYARBAKIR ĠLĠNDE FAALĠYET GÖSTEREN TARIM
SEKTÖRLERĠNĠN ULUSLARARASI REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
Tarım sektörü bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesini kapsayan; aynı zamanda, bu ürünlerin yetiĢtiricileri
tarafından iĢlenmesi, ormancılık ve balıkçılık faaliyetleri, tarımsal ürünlerin yetiĢtiricileri tarafından taĢınması,
saklanması, mağazalara devredilmeden üreticileri tarafından satılması ile tarım alet ve makinelerinin diğer tarım
üreticilerinin üretimle ilgili faaliyetlerine bir bedel karĢılığında kullandırılmasını da içermektedir.
Ürün ve bunlara bağlı sektör anlamında değerlendirildiğinde ise tarım sektörü kendi arasında 3 farklı temel
sınıflamaya (bitkisel ürünler, hayvansal ürünler ve ağaç ve orman ürünleri) tabi tutulmaktadır.
Bitkisel tarım sınıflaması kendi içinde birçok üründen müteĢekkil olup (hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve
mamulleri, yaş meyve ve sebze, meyve sebze mamulleri, kuru meyve ve mamulleri, fındık ve mamulleri, zeytin ve
zeytinyağı, tütün, kesme çiçek vs.), birçok gıda sektörü değer zincirinin ilk halkasını oluĢturmaktadır.
Hayvansal tarım; canlı hayvan, su ürünleri ve mamullerini kapsamaktadır. Canlı hayvancılıkta, kırmızı et
ürünleri (büyükbaĢ, küçükbaĢ ve manda) ve kanatlı hayvan ürünleri önemli faaliyet kollarını oluĢturmaktadır.
Orman tarımı ise ağaç mamulleri ve orman ürünlerini kapsamakta olup, çok geniĢ bir ürün yelpazesini
kapsamamaktadır.
Bu çalıĢmada, doğrudan tarımsal ürünler yerine, iĢleme tabi tutulmuĢ (değer zincirinin 2. halkasını oluĢturan)
ürünler bağlamında sektörler değerlendirmeye alınmıĢtır. Bu bağlamda, uzman görüĢleri doğrultusunda değer
zincirinin 2. halkasında yer alan ve rekabetçi gücü yüksek olarak öngörülen sektörlerden et ve et ürünleri ile süt
ve süt ürünleri değerlendirmeye tabi tutulmuĢtur. Pamuk ve koza üretiminin devamı olan çırçır-tekstil-hazırgiyim
faaliyeti ise sanayi sektörleri arasında analiz edilmiĢtir.
Yine çalıĢma kapsamında tarım sektörünün devamı niteliğinde olan ipekçilik, örtü altı tarım ve un ve unlu
mamuller sektörleri de kuluçka sektör kategorisinde incelenmeye tabi tutulmuĢtur.
39
2.1
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde et ve et ürünlerinin önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya genelinde
sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Diyarbakır’daki durumu ve
Diyarbakır’ın uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve öneriler irdelenip analiz edilmiĢtir.
2.1.1
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Önemi
Ġnsan beslenmesinde önemli bir rol oynayan et ve et ürünleri ve buna bağlı hayvancılık sektörü, milli geliri ve
refah düzeyini artırmak, istihdam oluĢturmak, gıda, tekstil, deri, kozmetik, ilaç gibi imalat sanayiine hammadde3
sağlamak gibi önemli ekonomik fonksiyonları icra etmektedir. Bunun yanı sıra, göç olaylarını ve bunun ortaya
çıkardığı sosyal sıkıntıları azaltmak, önlemek, kırsal alandaki açık ve gizli iĢsizliği azaltmak, kalkınma ve
sanayileĢme finansmanını öz kaynaklarla gerçekleĢtirmek açısından da etkin sosyal fonksiyonları icra
etmektedir.
Hayvancılık ve buna bağlı olarak geliĢtirilen et ve et ürünleri sektörü, ülke ekonomisini geliĢtiren, birim yatırıma
en yüksek katma değer oluĢturan ve en düĢük maliyetle istihdam imkânı sağlayan bir sektördür. Sanayide
günümüzde bir kiĢiye istihdam imkânı yaratabilmek için asgari 80 bin dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulurken,
hayvancılıkta bunun beĢte biri kadar kaynak yeterli olmaktadır. Sanayi kesimi ile karĢılaĢtırıldığında aynı miktar
yatırım ile hayvancılıkta 5 kat daha fazla sayıda kiĢiye iĢ imkânı yaratılabilmektedir (PeĢmen ve Yardımcı,
2008).
Gıda ve tarım endüstrisinin önemli bir kolu olan et ve et ürünleri sektörü tarım sadece günümüzde değil, aynı
zamanda, tarih boyunca insanların vazgeçemediği temel alanlardan birisi olmuĢtur. Çok farklı koĢullarda ve
değiĢik kaynaklardan sağlanabilen hayvansal kökenli gıda maddelerinin temel besin unsurları arasında önemli
bir yerinin olması insanları sürekli hayvancılıkla ilgilenmeye sevketmiĢtir. Özellikle hayvansal kökenli gıda
maddelerinin insan beslenmesinde büyük rolü olup, bu maddelerin insan beslenmesinde belirli bir düzeyin altına
inmesi yetersiz beslenme olarak nitelendirilmektedir. Günümüzde, yaĢ gruplarına bağlı olarak değiĢmekle
birlikte, hiç olmazsa günlük protein tüketiminin %40- 60 kadarının hayvansal kökenli gıda maddelerinden
sağlanması önerilmektedir.
AĢağıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi dünya genelinde hayvansal kökenli proetin üretimi toplam protein üretimi
içinde önemli bir yer tutmakta ve her geçen yıl artıĢ göstermektedir.
Tablo 5: Yıllara Göre Dünya Genelinde Hayvansal Kökenli Proteinin Durumu
Dünya
Afrika
Asya
Avrupa
AB
ABD
Avustralya
Orta ve Kuzey Amerika
Güney Amerika
GeliĢmiĢ Ülkeler
GeliĢme Yolundaki Ülkeler
Geri KalmıĢ Ülkeler
Türkiye
Toplam Protein Üretimi
(g/kiĢi/ gün)
1980
1990
2000
66.9
71.6
75
57.5
58.9
60.9
54.9
63.2
69.7
100.3
102.7
97.7
99.1
103.6
107
97.6
107
114.6
95.5
99.7
92.9
90.4
94.6
101.2
67
65.1
76.6
98.1
102.8
99
55.6
61.8
68.3
51.3
50.7
51.9
95.6
102.4
97.4
2002
75.3
61
69.9
100.8
109
113.9
95.1
101.2
76
100.8
68.4
52.9
96
Hayvansal Kökenli Protein Üretimi
(g/kiĢi/gün)
1980
1990
2000
2002
23.4
25.4
28.2
28.8
13
12.9
12.8
12.8
10.7
14.7
21.4
22
57.2
59.3
53.7
55.6
59.1
62.5
64.3
65.4
65.8
68.7
72.5
74.1
62.6
64.3
58.9
58.7
53.5
54
57.4
58.8
30.9
31.2
39.6
38.4
55.5
59.1
55.6
57.1
11.8
14.8
20.6
21.1
9.6
9.3
9.6
9.8
25.8
25
24.6
22
Kırmızı et ve et ürünleri sanayi ayrıca deri sanayi ve mezbaha yan ürünlerinin degerlendirildigi rendering ürünleri ile yem sanayi için
önemli hammadde kaynağını oluĢturmaktadır.
3
40
2.1.2
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Uluslararası Standart Sanayi Sınıflama (ISIC Rev.4) sisteminde etin iĢlenmesi ve muhafazası baĢlığı altında
değerlendirilen et ve et ürünleri; sığır, domuz, kanatlı, kuzu, tavĢan, koyun, deve vb. hayvanların mezbahadaki
kesim, yüzüm ve ambalajlama iĢlemleri, taze, soğutulmuĢ veya dondurulmuĢ karkasların üretimi, toptancı veya
perakendeci parça etlerin üretimi, tuzlanmıĢ kurutulmuĢ ya da tütsülenmiĢ etlerin üretimi, sucuk, salam gibi
fermente kuru veya yarı kuru sosisler ile frankfurter ve wiener gibi emülsiyon tipi et ürünlerinin üretimi, parça
halde iĢlenen kür edilmiĢ-piĢirilmiĢ et ürünlerinin üretimi bu kapsama girmektedir.
Bu araĢtırma konusu kapsamında ise et entegre tesislerinde, kombinalarda, mezbahalarda ve Ģarküteri üretim
birimlerinde yapılan büyükbaĢ (sığır ve manda) ve küçükbaĢ (koyun ve keçi) hayvanların kesimi sonucu elde
edilen ya tamamen et ürünü olarak ya da ağırlıklı olarak et içeren sucuk, salam, sosis, kavurma, et konservesi,
jöle, iĢkembe vb. ürünler et ve et ürünleri olarak isimlendirilmektedir.
Bu bağlamda, kesim sonucu elde edilen et, hem tüketime hazır bir mamul hem de et ürünlerinin imalinde
kullanılacak yarı mamul niteliği taĢımaktadır. Hayvan kesiminden sonra elde edilen ürünler; iĢlenmemiĢ et
ürünleri, iĢlenmiĢ et ürünleri ve yan ürünler olmak üzere üç ana grupta incelenmektedir (Ertuğrul, 2000: 4) 4.
ĠĢlenmemiĢ et ürünleri; taze ve dondurulmuĢ olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Rosto, bonfile, kıyma, pirzola,
biftek, kuĢbası ve parça etler vb. taze et ürünleridir. Bu taze et ürünleri dondurulmak suretiyle belli süreler
saklanabilmektedir. ĠĢlenmemiĢ et ürünleri arasında karkas etler de bulunmaktadır. Karkas etler kalitelerine göre
parçalanmakta, uygun Ģekilde paketlenmekte ve önce -40° C derecede Ģoklanmakta ve daha sonra -20° C
derecede de muhafaza edilmektedir.
ĠĢlenmiĢ et ürünleri; parça halinde, kuĢbası- kıyma büyüklüğünde ve emülsiyon teknolojisi ile iĢlenen ürünler
adı altında üçe ayrılmaktadır. Pastırma ve füme etler ile konserve ürünler parça halinde iĢlenmiĢ et ürünlerdir.
Sucuk ve kavurma ürünleri ise kuĢbaĢı ve kıyma büyüklüğünde iĢlenen ürünlerdir. Et sanayinin geliĢmiĢ olduğu
ülkelerde kıyma büyüklüğünde kesilen etlerden çok çeĢitli ürünler üretilmektedir. Salçalı-salçasız, soslu-sossuz
köfteler, et somunları (loaf), hamburger, chilli, patti, tacos vb. olarak üretilen bu ürünler, piĢirilmiĢ veya
konserve edilmiĢ olarak teneke kutularda pazara sunulmaktadır. Salam ve sosis ürünlerinin iĢleme Ģekilleri,
görünüĢleri itibariyle birbirinden farklı olmalarına rağmen, temel üretimleri emülsiyon teknolojisine
dayanmaktadır.
Yan ürünler ise; hayvanların kesim iĢlemi yapıldıktan sonra gövdeden ayrılan deri, barsak, böbrek vb. bölümler
yan ürünler olarak adlandırılır. Bu ürünler, yenilebilen ve endüstride hammadde olarak kullanılanlar olmak üzere
iki grupta incelenmektedir. Nitekim böbrek, yürek, karaciğer vb. ürünler yenilebilen yan ürünler kapsamında;
endüstride hammadde olarak kullanılan yan ürünler ise, deri, barsak, yağlar, kan, et-kemik unu ve rendering
yağları, tırnak-boynuz unu Ģeklinde sınıflandırılmaktadır.
Yukarıda yapılan tanımlamalar ıĢığında bu sektör incelemesinde, kırmızı et ve mamülleri ayrımına dayalı bir
değerlendirme yöntemi takip edilmiĢtir. Ancak, Türkiye’de kayda değer miktarda üretim ve tüketimi yapılmayan
ya da kayıtlara geçmeyen domuz, at, tavĢan ve av hayvanları ile kümes hayvanları (kanatlı hayvanlar) dikkate
alınmamıĢtır.
Et ve et mamülleri sektöründe kullanılan bazı tanımlar Ģu Ģekilde açıklanmaktadır
Randıman; soğuk karkas ağırlığının, kesimden hemen önceki canlı ağırlığa bölünmesiyle elde edilen, yüzde olarak ifade edilen
degerdir.

Karkas; kesilmiĢ hayvanın baĢ, bacaklar, deri, kuyruk ve bütün iç organları (böbrek ve yağlar hariç) çıktıktan sonra, kalan kısmına
denir.

Sıcak Karkas Ağırlık; kesimden sonraki 12 saat içerisinde tartılmıĢ karkas ağırlık olup küçükbaĢ hayvanlar için, kesimden sonraki ilk 3
saat içerisinde tartılan karkas ağırlıktır.

Gövde Eti; kasaplık hayvanların tam, yarım veya çeyrek gövdeleridir.
4

41
2.1.3
Et ve Et Ürünleri Sektörünün Değer Zinciri
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, et ve et ürünleri sektörünün değer zincirinin kökeninin büyük bir kısmı
hayvancılığa dayanmaktadır. Hayvancılık ise yem bitkilerinden elde edilen ürünleri tedarik eden dayalı bir yapı
arzetmektedir.
ġekil 4: Et ve Et Ürünleri Sektörü Değer Zinciri
Sakatat
İşlemleri
Satış
Yem Bitkileri
Suni Yemler
Diğer
Hammaddeler
Hayvancılık
•Büyükbaş
•Küçükbaş
Canlı
Hayvan
Dinlendirme
Padokları
K
E
S
İ
M
İ
Ş
L
E
M
İ
•Karkas
Dinlendirme
•Parçalama
•Şarküteri
•Ambalajlama
•Paketleme
Depolama
&
Muhafaza
Rendering
Atık işleme
Hayvanlar, öncelikle özel taĢıma sistemi ile dinlendirme padoklarına getirilmekte ve daha sonra et iĢleme
ünitesine (kesim) sevkedilmektedir5.
Kırmızı et alanında uygulanan kesim iĢlemi ve üretim teknolojisi, giderek otomatize edilen entegre sistemler
vasıtası ile gerçekleĢtirilmektedir. Modern kesimhaneler daha kuruluĢ aĢamasında tüm teknolojik iĢlemleri
uygulamaya elveriĢli olarak projelendirilmektedir. Hayvanlar uygun araçlarla nakledilmekte, kesim öncesi
muayeneler yapılmakta; takiben hayvanlar dinlendirildikten sonra et kalitesi açısından hayvanın strese
girmeyeceği tedbirler alınıp askıda kesimi yapılmaktadır. Ayrıca, kesimler hijyenik ve teknolojik kurallara
uygun olarak tasarlanmıĢ ve yeterli ekipmanı olan modern bölümlerde icra edilmekte; beyaz ve kırmızı sakatat
ayrı ayrı yerlere alınmakta ve gerekli iĢlemlere tabi tutularak et muayenesi yapılmaktadır. Ayrıca, karkaslar
kesimden sonra soğutma ünitelerine alınarak soğutma iĢlemi soğuk sertleĢmesine neden olmayacak Ģekilde
uygulanmaktadır.
Kesim öncesi koĢullar, hayvan sağlığı ile karkas ve et kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Kesim öncesi koĢullar, sığırın iĢletme
kapısından yüklenmesinden kesime kadar geçen sürede meydana gelmektedir. Genel olarak bu koĢullar içinde, ırk ve besleme taĢıma öncesi,
taĢıma mesafesi, süresi, yerleĢim sıklığı, mezbaha padoklarında bekletme Ģekli, bekletme süresi, açlık süresi, padok içi hareketlilik ise taĢıma
sonrası etmenlerini oluĢturmaktadır. Sığır karkas etini konu alan çalıĢmalarda, kalite kusurlarının en önemli nedeninin kesim öncesi olumsuz
çevre koĢulları olduğu bildirilmektedir (Önenç, 2003).
5
42
Kesim iĢleminden sonra elde edilen ürünler karkas dinlendirme6, parçalama ve Ģarküteri iĢlemlerine7 tabi
tutulmaktadır. Bu iĢlemler çağdaĢ kesimhane ve entegre tesislerde gerçekleĢtirildiği takdirde, canlı hayvanın tüm
organlarının değerlendirildigi bir süreç ortaya çıkmaktadır. Yapılan araĢtırmalar, ortalama randımanda bir
büyükbaĢ hayvandan tüm hijyenik ve biyolojik kurallar uygulandığında, canlı ağırlıgının %55'i oranında insan
tüketimine uygun materyal elde edilebileceği ortaya koymaktadır. Nitekim ortalama randımanda büyükbaĢ bir
hayvanın net ağırlığının %34’ü kırmızı et, %16’sı kemik, %16’sı deri ve deri yağları, %16’sı sakatat, %4’ü yağlı
dokular, %3’ü kan ve geri kalan kısım ise boynuz, tırnak, kafatası, ayak ve sindirimdeki maddelerden
oluĢmaktadır.
Yine, et ve et ürünleri sektöründe hurdle teknolojisi” kullanılarak geliĢtirilen ürün çeĢidi gün geçtikçe
artmaktadır. Bu uygulamada mikrobiyolojik stabilite, değiĢik faktörlerin (ısıl işlem, koruyucu madde, su
aktivitesi, pH, oksidasyon-redüksiyon potansiyeli) kombine etkileri ile sağlanmaktadır. Ülkemizde de bu yöntem
uygulanarak değiĢik ürünler üretilebilmesi öngörülmektedir. Nitekim soğuk zincirin tam anlamıyla
uygulanamadığı ülkemizde soğutmaya ihtiyaç göstermeyen emülsiyon tipi ürünler bu teknoloji kullanılarak
üretilebilir. Bu teknoloji özellikle Avrupa ülkelerinde kullanılmaktadır (DPT, 2001: 76- 77).
Karkas, parçalama iĢlemlerinden sonra tüketime hazır hale gelen et ürünleri ambalaj ve paketleme8 iĢlemine
tabi tutularak doğrudan satıĢa sunulmaktadır.
Bunun yanı sıra, doğrudan satıĢa sunulmayan et ürünleri uzun ve yeterli soğutma ve muhafaza tesisleri
gerektiren depolama sistemine gönderilmektedir9.
Karkasın mümkün olduğu kadar hızlı soğutulması; gerek mikrobiyolojik ve gerekse soğuk depo kapasitesinin efektif kullanımı açısından
oldukça önemlidir. Ayrıca hızlı soğutma sonucu ağırlık kayıpları da azalmaktadır. Ancak hızlı soğutma sırasında soğuk sertleĢmesi problemi
ortaya çıkmaktadır. Soğuğun etkisiyle oluĢan sertlik etin depolanması sırasında değiĢmemekte ve et sert kalmaktadır. Ayrıca sıcak
parçalanmaya tabi tutulmuĢ et parçalarının hızlı olarak soğutulmasında da büyük ölçüde soğuk sertleĢmesi tehlikesi vardır. Soğuk
sertleĢmesini önlemek için pratik olarak en etkili uygulama karkasların elektriksel stimülasyona tabii tutulmasıdır. Elektriksel stimülasyon
günümüzde pekçok ülkede uygulanmaktadır. Çok hızlı soğutma yöntemlerinin kullanılmasında dahi, elektriksel stimülasyon uygulaması
soğuk etkisiyle sertleĢmeyi önleyebilmektedir. Son yıllarda bazı ülkelerde sığır karkasların soğutulmasında yeni bir yöntem uygulamaya
geçirilmiĢtir. Bu yöntemde çok hızlı soğutma yapılmadan ağırlık kayıpları minimum düzeyde tutulabilmektedir. Karkaslar konvensiyonel
soğutma iĢlemine tabi tutulmakta ancak soğutmanõn birinci aĢamasõnda karkaslara belirli aralıklarla su püskürtülmektedir. Bu uygulama ile
24 saatlik bir soğutma periyodunda ağırlık kaybı %1.5’den %0.3’e kadar düĢürülebilmektedir. Yöntem ekonomik açıdan önemli avantajlar
sağlamaktadır (DPT, 2001).
6
Sıcak parçalama et ve et ürünleri sektöründe önemli bir uygulama olup, karkaslar kesimden çok kısa bir süre sonra parçalamaya tabi
tutulmakta ve bu iĢlem sıcak parçalama olarak adlandırılmaktadır. Sıcak et emülsiyon teknolojisi uygulanarak üretilen sosis ve salam gibi et
ürünlerinde hammadde olarak kullanıldığında önemli avantajlar sağlamaktadır.
8
Ambalajlama; gıda ürünleri ve kalitesinin, depolama, taĢıma ve nihai kullanımı sırasında korunması açısından uygulanan en önemli
iĢlemlerden biridir. Son zamanlarda önemli bir kalite kontrol aracı olarak gündeme gelen Akıllı Paketleme Teknolojisi, üzerinde çalıĢmaların
hala devam ettiği ve sürekli olarak da geliĢmekte olan bir sistemdir. GeliĢtirilen yeni teknolojilerle etiket ve ambalajlara akıllılık vasfı
yüklenerek gıda güvenliğinin sağlanması, izlenebilirliğin verimli hale gelmesi ve gıda kalitesinin sürekli iyileĢtirilmesi hedeflenmektedir.
Sonuç olarak ülkemizde henüz herhangi bir uygulama alanı bulamayan bu tür etiket sistemlerinin önümüzdeki dönemlerde daha da
yaygınlaĢacağı öngörülmektedir (Özçandır ve Yetim, 2010).
7
Bugün dünyada çeĢitli gıdaların ve et ve et ürünlerinin ambalajlanmasında önemli geliĢmeler olmaktadır. Günümüzün en önemli gıda
ambalajlama yöntemlerden biri modifiye atmosfer ambalajlamadır. Bu ambalajlamada kullanılacak gaz karıĢımının doğru olarak seçimi
önemli bir faktördür. Taze etlerin raf ömrünü uygun bir gaz karıĢımı ile artırmak mümkündür. Gaz ambalajlamada; genel olarak azot,
karbondioksit ve oksijen kullanılmaktadır. Gaz ambalajlamada et ve ürünlerinde mikroorganizmaların inhibisyonu için ortamda en az %20
CO2 bulunması gerekir. Taze etlerin parlak kiraz kırmızısı renginin korunması açısından ise ortamda %70 oranında oksijen bulunması
gerekir. Gaz ambalajlama ile vakum ambalajlamanın dezavantajları giderilir. Kür edilmiĢ et ürünlerinde ise CO 2/N2 karıĢımlarından
yararlanılmaktadır. Ülkemizde vakum ambalajlama tekniğinde önemli ilerleme söz konusudur. Buna karĢın gaz ambalajlama son yıllarda
kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Ambalajlama konusundaki bilgi noksanlığı nedeniyle ülkemizde bazen yanlıĢ uygulamalara da rastlanmaktadır.
Yöntemin seçiminde ürünün cinsi ve raf ömrü esas alınmaktadır. Et ürünlerinde oksijenin olumsuz etkilerine karĢı üretim proseslerinde
vakumlu sistemler kullanılmaktadır. Emülsiyon tipi ürünlerde vakum Ģartlarnda emülsiyon oluĢturma tekniği renk oluĢumunu ve stabilitesini
olumlu yönde etkilemektedir. Azot veya karbondioksit atmosferinde de emülsiyon oluĢturulmaktadır. Azot veya karbondioksit gazı normal
emülsifikasyon yöntemi ile kombine edilebildiği gibi, vakum Ģartlarında emülsifikasyon yöntemi ile de kombine edilebilmektedir (DPT,
2001: 76).
Günümüzde etlerin bir kısmı dondurularak muhafaza edilmektedir. Etin dondurulmasında, donma hızının yüksek tutulması, dondurulmuĢ
ürünün kalitesinin korunması veya oluĢan değiĢikliklerin minimum seviyede tutulması açısından oldukça önemlidir. Karkas veya parça etler
önce sıcaklığı -25 C ile -45 C arasında değiĢen yatay ve dikey hareketli hava sirkülasyonunun sağlandığı tünellerde dondurulmalı ve sonra da
- 18 C ile -30 C’de muhafazaya alınmalıdır. Aynı depo koĢullarında, farklı tür etlerin donmuĢ muhafaza süreleri birbirlerinden önemli ölçüde
farklıdır. Burada karkasın genel konformasyonu, kabuk yağı kalınlığı ve oranı, karkasın tüm yağ oranı, yağların doymamıĢlık ölçüsü,
karkasın fizyolojik yaĢı önemli ölçüde etkilidir (DPT, 2001).
9
Ön soğutma süresi, ambalajlama Ģekli ve et parçalarının büyüklüğü gibi faktörler de muhafaza süresi üzerinde etkilidir. Et endüstrisinde
parçalanmıĢ parça etlerin ve özellikle kemiksiz etlerin dondurulması ve donmuĢ muhafazası gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Böylece,
kemikler için ilave bir soğutma yapılmadığından enerji tasarrufu da sağlanmakta ve donmuĢ muhafazada daha az yere ihtiyaç duyulmaktadır.
43
Gıda maddelerinin mikrobiyolojik güvenilirliğini artırmak amacıyla özellikle son yıllarda koruyucu kültür”
olarak adlandırılan bakterilerden de yararlanılmaktadır. Koruyucu kültürler ürettikleri antimikrobiyal maddeler
(bakteriosin veya bakteriosin benzeri metabolitler) ile patojen bakterilerin geliĢmesini engellemektedir. Taze
etlerin bu kültürlerle muamelesi sonucunda üründe arzu edilmeyen değiĢiklikler geciktirilmekte, raf ömrü
artmaktadır (DPT, 2001: 76).
Et sanayiinde dondurma ve dondurarak muhafaza yöntemlerinde de önemli ilerlemeler söz konusudur.
Kriyojenik dondurma ve plakalı dondurma yöntemleri gün geçtikçe yaygınlaĢmaktadır. Kriyojenik dondurma
özellikle porsiyonlara ayrılmıĢ parça etlerin ve et ürünlerinin dondurulmasında baĢarıyla kullanılmaktadır.
Kriyojenik dondurmada iĢletme masrafları oldukça yüksektir. Ancak yöntem esnek ve etkili bir çalıĢma Ģekli
sağlayabilmektedir. Plakalı dondurucularda da donma hızı yüksektir. Plakalı dondurucular gerek ambalajlı ve
gerekse ambalajsız kemiksiz parça etlerin dondurulmasında kullanılmaktadır. Etin veya etin bulunduğu
ambalajın plakalara tam olarak teması yöntemin baĢarısı açısından çok önemlidir. Bu nedenle dondurulacak
etlerin belli, düzgün bir Ģekil ve formda olması zorunludur. Et sanayiinde sakatatlardan, özellikle karaciğer baĢta
olmak üzere, böbrek, dalak ve diğerleri kesimden hemen sonra çoğunlukla plakalı dondurucular kullanılarak
dondurulmaktadır (DPT, 2001: 76).
Öte yandan, doğrudan tüketime elveriĢli olmayan çıktılar ise rendering iĢlemlerine gönderilmektedir.
Hayvanların kesimi esnasında açığa çıkan taze artıkların hayvan beslemede yem kaynağı olarak
değerlendirilmesi amacıyla bu iĢ için özel tesislerde gerçekleĢtirilen rendering iĢlemi sırasında ham maddeler
toplanmakta, öğütülmekte, sterilizasyon düzeyine kadar ısıtılmakta, yağı ayrılmakta ve kuru madde yüzdesi
%92-93 oluncaya kadar kurutulup homojen bir hammadde durumuna gelecek Ģekilde öğütülmektedir. Kırmızı et
üretim tesislerinin ekonomik değer taĢıyan katı atıklarının kazanılması için bir rendering ünitesi kurulması,
yatırım verimliliği açısından zorunluluk oluĢturmaktadır (AslantaĢ, 2004)10.
Tüketime elveriĢli olanlar ve sakatat11 adı verilen kısımlar ise, ayrı tesislerde farklı iĢlemlere tabi tutularak
tükenebilir gıdalar haline getirilmektedir.
Ekonomik olmamakla birlikte yasal zorunluluk nedeniyle kurulması gereken bir diğer ünite ise, kan ve diğer sıvı
atıkların çevreye zarar vermesini engelleyen biyolojik arıtım tesisi yani atık iĢleme fonksiyonudur.
Et endüstrisinde ortaya çıkan atık sular, özellikle padoklardan, kesimhaneden ve rendering tesislerinden ortaya
çıkmaktadır. Atık sularının arıtılmasının ilk aĢamasını ızgara ve elekten geçirme ile kıl, et, gübre, yüzen katı
maddelerin, askıda katı maddelerin tutulması, yağ tutucular yardımıyla yağ ve gresin atık sudan
uzaklaĢtırılmasını izleyen, daha sonra kullanılacak biyolojik arıtma sisteminin tipine bağlı olarak belirlenen ön
çökeltme iĢlemi uygulaması olarak tanımlayan Kaftan (2010); damlatmalı filtrasyon ile arıtmada %81-90; iki
kademeli damlatmalı filtrasyon ile %95 oranında Biyokimyasal Oksijen Ġhtiyacı (BOI) giderme verimi elde
edildiğini, biyolojik arıtma amacıyla aktif çamur sistemi (%90-95 BOI giderimi) veya oksidasyon hendekleri
kullanılmakta olduğunu eklemiĢtir.
Et endüstrisi atık suyu arıtmada ise klasik ön çöktürme ve ön arıtma yerine flotasyon kullanılmakta ve bu Ģekilde
yağ kapanı olmadan askıda katı partiküller yağ ile birlikte uzaklaĢtırılmaktadır. Damlatmalı filtrelerde atık
sudaki yüksek BOI nedeniyle 5/1 oranında geri besleme yapılmakta ve flotasyondan sonra %60 BOI arıtımı
sağlanmaktadır. Biyolojik arıtma basamağında damlatmalı filtreler, aktif çamur veya anaerobik temas prosesi
kullanılmaktadır. Küçük tesislerde ise anaerobik havuzlarla ön arıtma ile örneğin 22-27ºC de 200-500 g/m3/gün
BOI organik yükleme için de %65-80 arıtma sağlanmaktadır.
Ayrıca, kemiksiz etlerde daha kolay ve etkin bir ambalajlama yapılabilmekte, ürünün çözündürülmesi daha kolay olmakta veya bazı ürünlere
iĢlenmesinde doğrudan yani çözündürülmeden kullanõlabilmektedir. Porsiyonlara ayrılmıĢ parça etlerin ve et ürünlerinin dondurulmasında
baĢarıyla kullanılan kriyojenik dondurma yöntemi ülkemizde de yaygınlaĢtırılmalıdır. Ayrıca kemiksiz parça etlerin ve kıyılmıĢ etlerin
dondurulmasında plakalı dondurucuların kullanımı da teĢvik edilmelidir. Bu yöntemde, hava akımında dondurma yöntemine göre donma hızı
daha yüksektir (DPT, 2001).
BaĢta ülkemiz olmak üzere dünya nüfusunun hızla artması bitkisel ve hayvansal gıda maddelerine olan talebi artırmakta ve nüfusa paralel
olarak gıda üretiminin artmaması nedeniyle birçok ülke açlık sorunu ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Her ne kadar dünyada gıda maddesi ithal
etmek zorunda olmayan birkaç ülkeden biri isek de, mevcut kaynaklarımızın en iyi Ģekilde değerlendirilmesi ve faydalı hale getirilmesi
gerekmektedir. Hayvansal ve bitkisel ürünlerin üretimi yanında artıkların da değerlendirilmesi zorunludur. Bunlardan et ve tavukçuluk sanayi
kalıntılarının belli bir teknoloji sonrası değerlendirilmesi, hem çevre kirliliğinin önlenmesi ve hem de hayvan beslemede önemli olan yeni
yem kaynaklarının üretimi bakımından üzerinde durulması gereken bir konudur.
10
Sakatat, insan tüketimine uygun karaciğer, böbrek, dalak, testis, yürek, dil, yemek borusu dıĢ kırmızı kası eti, diyafram kası, iĢkembe,
barsak, paça, dil, kelle ve küçükbaĢta beyin gibi organ ve organ parçalarını ifade etmektedir.
11
44
Mezbaha ve entegre et tesislerinde atık suların arıtılmasında kimyasal arıtmanın yaygın olmadığı ve kimyasal
arıtmadan çıkan suyun, sulama suyu olarak kullanılabileceğini vurgulayan Kaftan (2010), iĢletme kolaylığı ve
mâliyetinin düĢük olması nedeniyle çeĢitli endüstri atık sularının arıtımında elektrokoagülasyon yönteminin,
entegre et ve et ürünleri endüstrisi atık sularının arıtılmasında alüminyum ve demir elektrotların kullanıldığı,
elektrokoagülasyonda en yüksek Kimyasal Oksijen Ġhtiyacı (KOI) giderim veriminin (%78.99) aluminyum
elektrot ile elde edildiği belirtilmektedir. Ayrıca, arıtılmıĢ atık suyun genelde içme suyuna yakın özellikte temiz
su olma zorunluluğu, klasikarıtmaya ek olarak ileri arıtma iĢlemlerinin kullanımını gerektirmektedir. Endüstride
suyun geri çevrimi, prosesin bir parçası olarak düĢünülmektedir.
DPT Raporunda da (2001) iĢaret edildiği gibi, endüstriyel çevre kirliliğinin önlenmesinde zararlı madde atığı
yönünden ileri teknolojileri kullanmak gerekmektedir. Bu Ģekilde planlanan teknolojilerde enerji tasarrufu,
zararlı atıkların oluĢumunun önlenmesi, atık enerjiyi en aza indirme ve geriye dönüĢ (recycling)
hedeflenmektedir. Bu amaca ulaĢmak için; iĢletmenin yer seçiminin doğru yapılması, uygun teknoloji seçimi,
iĢletmenin faaliyetinden kaynaklanan kirletici oluĢumunu en az düzeyde tutacak Ģekilde ayarlanması
beklenmektedir. Ayrıca, eski tesislerde verim arttırıcı ve kirlenmeyi asgari düzeye indirgeyen düzenlemelerin
yapılması çevreye zararlı hammaddelerin yerine daha az zararlı veya zararsız olanların tercih edilmesi, atık
sulardaki maddelerin geri kazanılarak değerlendirilmesi daima arıtma tercihinden önce gelmesi tavsiye
edilmektedir. Çevre kirlenmesinin kontrolünde kirlenmeyi önleyici bu teknolojilerin kullanımı son yıllarda
yaygınlaĢmaktadır. Bu yeni anlayıĢa göre, arıtma teknolojileri tüm bu yapılanlara rağmen ortaya çıkabilecek
kirlenmenin giderilmesi amacıyla kullanılması öngörülmektedir.
Özetlemek gerekirse, yeni endüstriyel kirlenme kontrolü yaklaĢımı, kirlenmeyi üretim prosesi çıkıĢında önlemek
yerine, hammaddeden ambalajlanmaya kadar olan bütün iĢlemleri düzenli ve kontrollü yaparak atık oluĢumunu
en düĢük düzeye indirmeyi hedeflemektedir. Hammaddenin depolanması, kullanıma hazırlanması, üretim
prosesinde kullanılması, ürüne dönüĢemeyen kalıntıları, enerji kaçakları, ürünlerin piyasaya sürülmesinden arta
kalan kalıntılar, bunların yeniden kullanılıp kullanılmayacağı gibi hususları kapsayan süreç kirlenmeyi azaltma
teknolojileri kapsamına girmektedir. Aynı süreci enerji akımı için de izleyerek iĢletmede tüketilen enerjinin en
verimli Ģekilde harcanması sağlanması öngörülmektedir. Nitekim endüstri için gerekli suyun sağlanmasındaki
zorluklar ve su maliyetinin yüksekliği, çok sayıda iĢletmeyi atık suların en üst düzeyde arıtılması ve tekrar
kullanılmasına yöneltmektedir (DPT, 2001).
2.1.4
Dünya Genelinde Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu
Dünya genelinde et ve et ürünleri büyük oranda 2 farklı hayvan türünden elde edilmektedir. Bu bağlamda dünya
genelinde büyükbaĢ (sığır ve manda12) ve küçükbaĢ (koyun ve keçi) hayvan yetiĢtiriciliği sektör açısından büyük
önem arzetmektedir. BüyükbaĢ hayvan yetiĢtiriciliği denildiğinde genellikle sığır ve manda yetiĢtiriciliği
anlaĢılmaktadır (bu türlere bazen at ve deve de eklenebilir). Nitekim sığır, dünya süt üretiminin neredeyse
tamamını (%90’dan fazlasını) kırmızı et üretiminin de yaklaĢık %25’ini sağlamaktadır (TKĠB, 2010).
2.1.4.1 Dünya Genelinde Hayvancılık ve Et ve Et Ürünleri Üretimi
Et ve et ürünleri ve bunun temel hammaddesini üreten hayvancılık, kalkınımĢ ve kalkınmakta olan tüm ülkelerin
artan nüfusunun yeterli ve dengeli beslenmesinde ve birçok alanda endüstri hammaddesi olarak kullanılması
açısından önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte hayvancılık sektörü diğer sektörlerden farklı olarak içinde
birçok yan sektörü barındırması sebebiyle ülke ekonomisine olduğu kadar ülkenin sosyal sorunlarına da çözüm
getirmektedir. Hayvancılık, aynı zamanda, kırsal alanlarda yasanan iĢsizliği azaltmak ve önlemek, köyden kente
göçün önüne geçerek kentlerde yasanan çarpık kentleĢme ve nüfus baskını azaltmak gibi sosyal fonksiyonlar da
üstlenmiĢtir. Ekonomik fonksiyonlarına bakıldığında ise bu fonksiyonlar, ülkenin dengeli kalkınmasına katkıda
bulunmak, ulusal geliri artırmak ve daha öncede bahsedildiği gibi birçok sektöre (et, süt, deri, kozmetik, ilaç)
hammadde sağlamak Ģeklinde sıralanabilmektedir (Karagöz, 2009). Bu bağlamda dünya geneli incelendiğinde
birçok ülkenin hayvancılık sektörü ile doğrudan ilgilendiği ve önemli ihraç kalemleri listesine kaydettiği
görülmektedir. Günümüzde sığır yetiĢtiriciliğinde ABD, Rusya, Arjantin, Avustralya ve Ġngiltere en önde gelen
ülkeler arasında yer almaktadır. Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Yeni Zelanda, Türkiye ve Ġngiltere
ise en fazla koyun yetiĢtiren ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Ancak, dünya genelinde ülke kıyaslamasına
gidildiğinde, hayvan sayılarındaki değiĢimlerde geliĢmiĢ ülkelerde çoğu türde hayvan sayılarının azalması dikkat
Manda, sığır gibi hayvanlar büyükbaĢ hayvanlardır. Nemli bölgelerde, uzun boylu ot topluluklarının bulunduğu alanlarda daha fazla
yetiĢtirilmektedir.
12
45
çekmektedir. Bu azalma özellikle 1990 yılından sonra daha da belirginleĢmektedir. GeliĢmiĢ ülkelerdeki bu
değiĢime karĢılık, geliĢmekte olan ülkelerde bütün hayvan türlerindeki hayvan sayılarında artıĢ yaĢanmıĢtır.
Tablo 6: Dünya Genelinde Sığır ve Koyun Üreten Önemli Ülkeler
Bununla birlikte hayvan (sığır& koyun) varlığındaki azalmaları kısa bir dönem ile değerlendirmek hayvancılık
sektörünün genel performansını analiz etmede tek baĢına yeterli değildir. Nitekim aĢağıdaki Tablo ve ġekil’de de
görüldüğü gibi 1970 yılından sonra hayvansal üretimde de, hayvan varlığında gözlenen önemli geliĢimler
yaĢanmıĢtır (FAO, 2010).
ġekil 5: Dünya Hayvan Varlığının DeğiĢimi13
Tablo 7: Dünya Genelinde Hayvan Sayısı
Hayvan Tipleri
Sığır
Koyun
Keçi
Manda
Toplam
1970
1.081.556.460
1.061.098.640
375.904.126
107.437.984
2.625.997.210
2004
1.349.983.540
1.061.892.620
789.501.756
172.021.843
3.373.399.759
Kaynak: FAO, 2005.
13
1970 yılı hayvan varlığı 100 kabul edilerek hesaplanmıĢtır.
46
Dünya genelinde et ve et ürünleri üretiminde de artıĢların yaĢandığı görülmektedir. Özellikle Asya, (örneğin
ÇHC’de sığır eti üretimi %5 artmıştır) Güney Amerika ve geliĢmekte olan ülkelerde sığır eti üretiminde aktif bir
artıĢ göstermiĢtir (FAO, 2010).
ġekil 6: Dünya Et Üretimi DeğiĢimi14
Bu bağlamda, sığır eti üretimi 2007 yılı sonuna gelindiğinde 67 milyon tona küçükbaĢ et üretimi ise yaklaĢık 14
milyon tona ulaĢmıĢtır (FAO, 2010).
2.1.5
Avrupa Birliği (AB)’nde Et ve Et Ürünleri Üretimi
Avrupa Birliği nüfusunun (454 milyon) sadece %5.4’lük bir kısmı (24.5 milyon) tarım ve hayvancılıkla
ilgilenmektedir. Ancak, Avrupa Birliği’nin sadece küçük bir kısmı tarım ve hayvancılık ile uğraĢmasına rağmen,
birliğin hayvansal üretimi önemli bir gelir kaynağıdır (toplam tarımsal gelirde hayvansal üretimin payı 2003 yılı
için %41.9’dur). Avrupa Birliği’nde Hayvansal üretim sektöründe ilk beĢ sırayı alan ülkeler sırasıyla Fransa,
Almanya, Ġtalya Ġspanya ve Ġngiltere’dir. Bu beĢ ülkenin de sektörden elde ettikleri gelir 10 milyar doların
üzerindedir. Bunların toplam gelirleri Avrupa Birliği’nde hayvansal üretimden elde edilen toplam gelirin
%65.8’ini oluĢturmaktadır (FAOSTAT, 2005). Avrupa Birliği’nde özellikle büyükbaĢ hayvancılık, hayvancılık
sektörünün en önemli koludur. BüyükbaĢ hayvancılık tarımsal üretim değerinin %23’ünü, hayvansal üretim
değerinin de yaklaĢık %60’lık kısmını oluĢturmaktadır. Toplam değeri 70 milyar Euro’dan fazla olan bu üretime
katkıda bulunan 2.7 milyon iĢletmede barınan sığır sayısı yaklaĢık 88 milyon baĢtır (DPT, 2006).
ġekil 7: AB Hayvan Varlığı15
14
15
1970 yılı hayvan varlığı 100 kabul edilerek hesaplanmıĢtır.
1970 yılı hayvan varlığı 100 kabul edilerek hesaplanmıĢtır.
47
Tablo 8: Avrupa Birliği (AB) Genelinde Hayvan Sayısı
Hayvan Tipleri
Sığır
Koyun
Keçi
Manda
Toplam
2.1.6
1970
2004
90.777.215
81.954.060
9.550.739
66.279
78.280.588
99.770.889
11.421.424
210.983
182.348.293
189.683.884
Türkiye’de Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu
Coğrafi özellikleri, elveriĢli iklim ve ucuz iĢgücü (insan kaynağı) bakımından hayvancılığın temel girdilerine
sahip olan Türkiye’nin hayvansal ürün üretimi dünya genelinde orta düzey civarında seyretmektedir. Her ne
kadar Türkiye’de modern anlamda ilk endüstriyel et ve et ürünleri sektörü faaliyetleri sanayileĢme sürecinin ilk
baĢladığı döndem olan 1950’ler de baĢlamıĢ olsa bile, 1980’lere kadar devamlı artıĢ gösteren ve buna bağlı
olarak ihracat yapan Türkiye’nin haycansılık sektörü, bu tarihten itiraben sonra azalan bir eğilim göstermiĢtir.
Türkiye’de çağdaĢ anlamda ilk sayılan Et ve Balık Kurumu (EBK) 16 1952 yılında Ticaret Bakanlığına bağlı bir
Kamu Ġktisadi TeĢekkülü (KĠT) olarak faaliyete geçmiĢtir. Türkiye’de hayvancılık ve et ve et ürünleri sektörü
açısından önemli görevler üstlenmiĢtir. KĠT’lerin özelleĢtirme programı çerçevesinde 1993 yılında
özelleĢtirilmiĢtir. Ancak EBK’nun; 2005 yılında, Ģirketin yeniden yapılanması, AB normlarına uygun olarak
hayvancılık sektöründe düzenleyici ve destekleyici bir rol üstlenmesi temel gerekçesi ile özelleĢtirme kapsam ve
programından çıkartılarak eski statüsüne iade edilmesine karar verilmiĢ ve Resmi Gazetede yayınlanan
kararname ile Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı ile ilgilendirilmesi onaylanmıĢtır (EBK, 2010) 17. Özetlemek
gerekirse, 1923-1952 yılları arası gün aĢırı kesim, satıĢ ve stoksuz taze et Ģeklinde üretim yapan sektör, EBK
kuruluĢu ile modern üretime baĢlamıĢtır. Daha sonra 1982 yılında özel sektöre kombina kurma yetkisi verilmesi
ile hayvancılığa dayalı sanayii Cumhuriyet döneminden bugüne kadar önemli mesafeler kaydetmiĢtir (DPT,
2001)18.
2.1.6.1 Türkiye’de Tarımsal ĠĢletmelerde Et Hayvancılığı Yapısı
Ülkemizde hayvancılık iĢletmelerinin büyük bir kısmı besicilik olarak nitelendirilen küçük üretim faaliyetleri
Ģeklinde yapılmaktadır. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, mevcut besi türleri; besiye alınan hayvan
türüne göre (sığır besisi, koyun besisi, kuzu besisi), besinin yapıldığı yere göre (ahır besisi, mera besisi, anız
besisi), besi süresine göre (60-120 günlük kısa süreli besi, 120-220 günlük orta süreli besi, 220 günden fazla
uzun süreli besi), besiye alınan hayvanın yaĢına göre (genç hayvan besisi, yaşlı hayvan besisi), yıl içinde yapım
zamanına göre (yaz besisi, kış besisi), besin maddeleri yoğunluğuna göre (kaba yem ağırlıklı besi-ekstansif besi,
kesif yem ağırlıklı besi-entansif besi) ve rasyonlarda ağırlıklı olarak kullanılan yeme göre (mısır silo yemi besisi,
pancar yaprağı silo yemi besisi, vb.) Ģeklinde sınıflandırılmaktadır (TKĠB, 2006).
Türkiye’de yukarıda sıralanan besi çeĢitlerinin hepsine her bölgede rastlamak zordur. Genelde mera besisi;
Doğu-Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi (özellikle Erzurum ve Kars’da) ile diğer bölgelerin yüksek yaylalarında
Et ve Balık Kurumunun kuruluĢu, özel sektörün geliĢmediği, sermaye birikiminin olmadığı, sanayi ve ticaretin geliĢmediği, yetiĢmiĢ
eleman sıkıntısının olduğu bir döneme rastlamaktadır. Genç Türkiye Cumhuriyeti diğer sektörlerde olduğu gibi hayvancılık ve et sektöründe
de geliĢme sağlamak, istihdamı artırmak, ekonomik hayatın yükselmesini temin etmek maksadıyla KĠT’leri kurmak suretiyle özel sektöre
öncülük edip sanayinin geliĢmesini ve sermaye birikiminin oluĢmasını sağlamıĢtır. EBK, veteriner hekimlerin kontrolünde kasaplık hayvan
alım ve kesimlerini yaparak, hijyenik Ģartlarda kaliteli et üretmek için et kombinalarını faaliyete geçirmiĢ, ve hayvancılığın bir ticari emtia
haline gelmesini sağlayarak et ve et ürünleri üretim sanayisini oluĢturmuĢtur. Böylece ülke hayvancılığının geliĢtirilmesi ve verimliliğinin
arttırılması hedeflenmiĢtir.
16
Bu onay çerçevesinde 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye uyumlu olarak hazırlanan yeni ana statü il kurum Et ve Balık Kurumu
(EBK) Genel Müdürlüğü olarak tekrar faaliyet geçmiĢtir. Yüksek Planlama Kurulunun 24/07/2006 tarih, 2006/T-25 sayılı kararı ile
onaylanarak 17/08/2006 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmıĢtır. Bu bağlamda; kurumun yeniden yapılandırılarak, hayvancılık
sektöründe düzenleyici ve destekleyici bir rol üstlenmesi, içerikli hüküm getirilmiĢ, ayrıca faaliyet konuları kapsamına; ülke hayvancılığını
teĢvik ederek istikrarlı bir Ģekilde geliĢtirilmesine yardımcı olmak hükmü konmak suretiyle EBK’muna kamu hizmeti ağırlıklı görevler
yüklenmiĢtir.
17
Cumhuriyet döneminde ise; 1923-1952 devresi gün aĢırı kesim satıĢ ve stoksuz taze et düzeni içinde geçmiĢtir. ġehirlerde zaman zaman et
sıkıntısı olmuĢtur. Hayvancılık sektörünün sanayii yönüyle ele alınması ilk kez 1936 yılında düzenlenen Sanayii Kongresi’nde karara
bağlanmıĢ; et sanayini kurmak gayesi ile 1949’da Amerikalı uzmanlar çağırılmıĢ ve raporlar hazırlanmıĢtır. Modern anlamda ilk et sanayii
faaliyetleri 1952 yılında K/871 sayılı Kararname ile Ticaret Bakanlığına bağlı bir Ġktisadi Devlet TeĢekkülü olarak faaliyete geçen Et ve
Balık Kurumu ile baĢlamıĢtır. Daha sonra 1982 yılında çıkarılan 2678 sayılı Kanun ile özel sektöre kombina kurma yetkisi verilmiĢtir.
Hayvancılığa dayalı sanayi Cumhuriyet döneminden günümüze kadar geçen sürede önemli mesafeler katetmiĢtir.
18
48
yaygın iken, tahıl yetiĢtiriciliğinin fazla olduğu yerlerde ve bitkisel-hayvansal üretimi beraber yürüten tarım
iĢletmelerinde daha ziyade anız besisi görülmektedir. Ahır besisi ise, özellikle büyük Ģehirlerde ve buralara yakın
bulunan yerlerde yapılmaktadır. Yapılan birçok araĢtırma da yerli sığır ırklarının beside ortalama 600-900 gr/gün
ağırlık artıĢı gösterdikleri ve ortalama 200-400 kg canlı ağırlığa ulaĢtıkları belirlenmiĢtir. Buna karĢın, kültür
ırklarından Holstein, Esmer ve Simmental ırkı sığırlar ise günde ortalama 1.000 gr.’ın üzerinde ağırlık artıĢı
gösterebilmekte ve 400-500 kg canlı ağırlığa ulaĢabilmektedir. Kültür X Yerli ırk melezleri de genellikle yerli
ırklardan daha yüksek değerlere sahip olmakta, bazı hallerde kültür ırklarının gösterdiği baĢarıyı dahi
yakalayabilmektedir. Kasaplık sığır yetiĢtiricilerinin melez dölleri tercih etmelerine, fiyatlarının daha düĢük
olmasının yanı sıra çevre koĢullarına daha dayanıklı olmaları gerekçe gösterilmektedir (TKĠB, 2006). Besiciliğin
yanı sıra modern teknolojileri ve sistemleri kullanan entegre tesislerde faaliyet göstermektedir. Ancak son
yıllarda kurulan büyük ölçekli modern hayvancılık iĢletmeleri genel durumu değiĢtirecek boyut ve nitelikte
olmasına karĢın entegrasyondaki sıkıntılar nedeniyle istenilen düzeye gelmekte sıkıntılar yaĢamaktadır.
Hayvancılık sektöründeki küçük üreticiler (besiciler), diğer birçok sektördeki küçük üreticiler gibi verimsizlik,
ileri teknolojiye eriĢememe, pazardan kopukluk, örgütlenememe gibi sorunlar yaĢamaktadır (EBK, 2010).
AĢağıdaki Tablo’da da iĢaret edildiği gibi sığır üretiminde belirli bir artıĢ gösteren Türkiye, 2009 itibari ile
yaklaĢık 11 milyon düzeyine ulaĢmıĢ, ancak küçükbaĢ (koyun ve keçi) bakımından büyük bir düĢüĢ yaĢamıĢtır
(yaklaĢık 27 milyon).
Tablo 9: Türkiye’nin Hayvan Envanteri
Kaynak: TÜGEM, 2010.
Öte yandan, büyükbaĢ hayvancılığın hemen hemen tamamını sağlayan sığırcılık önemli bir geliĢme göstererek
kültür sığır sayılarını son 10 yıl içinde %100 artırmıĢtır. Binaenaleyh yerli ırk sayısında da önemli bir düĢüĢ
oranı yakalanmıĢtır.
Tablo 10: Türkiye’nın Sığır Envanteri Yapısı (kültür-melez-yerli)
Kaynak: TÜGEM, 2010.
49
2.1.6.2 Et ve Et Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Yapısı
Ülkemizde besi hayvancılığı ve kırmızı et üretimi, geleneksel yöntemlerle, genellikle aile iĢletmeleri tarafından
uzun yıllardır sürdürülmektedir. Modern üretim teknikleriyle üretim yapan büyük ölçekli iĢletmelerin sayısı
oldukça sınırlıdır. Bu bağlamda Türkiye’de et ve et ürünleri besicilikte (küçük çiftlikler) yetiĢtirilmekte, kesim
için mezbaha veya kesimhaneye sevkedilmekte ve bakkal/market vasıtası ile pazarlanmaktadır. Et ürünlerinin
modern ve teknolojik olarak iĢlendiği entegre iĢletme tesisleri sayısı ise az olmakla birlikte son yıllarda artıĢ
göstermektedir.
Türkiye’de et ürünlerinin büyük çoğunluğu geleneksel çiftliklerde üretilmekte olup, çiftliklerin birçoğu Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yer almakadır. Diğer yandan ülkenin batısında büyükbaĢ hayvanların daha
besleyici yemlerle beslendiği, daha yüksek kalite sağlanan daha yeni ve uzmanlaĢmıĢ çiftlikler faaliyet
göstermektedir. Çiftliklerde barınan ortalama hayvan (büyükbaĢ) seviyesi oldukça düĢük düzeydedir. Örneğin
sığırcılık iĢletmelerinin %72’sinde 1-4 baĢ hayvan barınmaktadır. Günümüzde tarım sektöründe 3.075.516
iĢletme faaliyet gösterirken, bunlardan sadece %2.3’ünde hayvancılık (72.582) yapılmaktadır (TKĠB, 2009).
Bu bağlamda ülkemizde hayvancılığın geliĢememesi ve hayvan yetiĢtiricilerinin kazançlarının yetersizligindeki
en büyük etkenlerden birisini iĢletme büyüklügü ve alt yapı yetersizligi ve bunun getirdiği sorunların
oluĢturduğu öngörülmektedir. Aynı zamanda yem fiyatları da hayvanclığı olumsuz yönde etkilemektedir. Kaldı
ki Türkiye’de yem sanayii geliĢen bir sektör olmasına karĢılık, ülke ihtiyaçlarının karĢılanmasında yeterli
duruma ulaĢmıĢ değildir.
Dünya karma yem üretimi artıĢ göstermektedir. Ancak Türkiye’de karma yem sanayii, kurulu kapasitesinin
altında karma yem üretimi yapmaktadır. Sektörün en önemli sorunları; hammadde temininde yaĢanan güçlükler,
modern teknoloji kullanımının yeterli düzeyde olmaması ve üretim maliyetlerinin yüksek olması sayılabilir.
Özellikle hammaddede dıĢa bağımlılıktan dolayı maliyetlerin dünya fiyatlarının üzerinde olması sektörün
geliĢmesinin önündeki en önemli engel olarak karĢımıza çıkmaktadır. Hayvansal ürünlere olan talebin artıĢ
gösterdiği günümüzde daha çok hayvansal gıda üretimi için daha çok yem üretiminin gerçekleĢmesi
öngörülmektedir.
Yukarıda da iĢaret edildiği gibi sığır üretimi et ve et ürünleri sektörünün en önemli hammadde kaynağını
oluĢturmakta ve manda19 eti ise çok az bir oranı temsil etmektedir. Koyun ve keçi 20 ise sığır etinden sonra
gelmektedir.
Türkiye’de yetiĢtirilen kültür ırkı sığırların önemli bir bölümünü Siyah Alaca sığırlar oluĢturmakta olup, Jersey
ve Simmental ırkı sığırlar da bulunmaktadır. Yerli ırkların ise önemli bir kısmını Yerli Kara ırkı oluĢturmakta ve
Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı ve Güneydoğu Sarı-Kırmızısı ırkı sığırlar da yaygın olarak yetiĢtirilmektedir.
Melez genotipler ise genel itibarıyla, kültür ırklarının yerli ırklar ile melezlenmesi sonucu elde edilmektedir.
KüçükbaĢ hayvanlar içinde en fazla yetiĢtirileni koyundur. BaĢta Ġç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgeleri olmak üzere iç Batı Anadolu, Karadeniz’in iç yöreleri, Güney Marmara Bölümü ve Trakya’nın iç
kesimleri koyun yetiĢtiriciliğinin yoğun olduğu yerlerdir.
Manda varlığı, geçmiĢte 1 milyon baĢ gibi yüksek bir sayıdan 100 bin baĢ düzeyine inmiĢtir. Bu düĢüĢteki temel nedenler ise, mandaların
verimlerinin sığıra göre miktar olarak daha düĢük (nitelik olarak daha değerlidir) olması, gebelik süresinin uzun olması, dolayısıyla yılda bir
yavru elde edilememesi ve mandaların sulak alanlar istemesidir. Türkiye manda varlığının yaklaĢık üçte ikisi Doğu, Güneydoğu Anadolu ve
Karadeniz Bölgelerinde bulunmakta olup, bunların yaklaĢık %25’i Samsun ve Tokat illerinde yetiĢtirilmektedir (Saçlı, 2007).
19
Türkiye’de keçi yetiĢtiriciliğinin ise; Kıl keçisi, Ankara keçisi ve sütçü tip keçi yetiĢtiriciliği olmak üzere üç türü bulunmaktadır. Kıl keçisi
varlığı 6.5 milyon civarı olup bunun yaklaĢık % 75’i Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yetiĢtirilmektedir. Sütçü keçiler,
genel itibarıyla kültür ırkı olup, oldukça az sayıda bulunmaktadır. YetiĢtiriciliği ise, baĢta Batı Anadolu illeri olmak üzere ülkenin hemen her
bölgesinde yapılmaktadır (TKĠB, 2009).
20
50
2.1.6.3 Türkiye’de Et ve Et Ürünleri Üretimi ve Verimi
Türkiye coğrafi özellikleri bakımından her türlü hayvansal ürün üretimi için uygun ortam ve oldukça önemli bir
potansiyele sahiptir. Ancak bu koĢullara sahip ülkemizde son yıllarda kesime giden hayvan sayısı ve üretilen
kırmızı et miktarında düĢüĢ gözlemlenmektedir. AĢağıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi kırmızı et üretiminin
büyük bir kısmı sığırdan elde edilmekte olup, 2. sırada koyun yer almaktadır, keçi ve manda eti ise göreceli
olarak daha az üretilmektedir.
Tablo 11: Türkiye’de Kesime Giden Hayvan Sayısı
Kaynak: TÜGEM, 2010.
Tablo 12: Türkiye’de Et Üretimi (ton) 21.
Yıllar
Sığır
2007
431.963
2008
370.619
2009
325.286
Kaynak: TÜGEM, 2010.
Manda
1.988
1.334
1.005
Deve
11
14
18
Koyun
117.524
96.738
74.633
Keçi
24.136
13.753
11.675
Toplam
575.622
482.458
412.621
Ülkemizde elde edilen et ürünlerinde verimlilik de düĢük düzeydedir. Nitekim büyükbaĢ hayvan damızlıkları bu
geleneksel çiftliklerde çok iyi beslenmemekte ve bu büyükbaĢların etlerinden çok yüksek verim
alınamamaktadır. Kaldı ki, yüksek verime ulaĢmak için hayvanların genetik olarak yüksek verim düzeyine sahip
olması yanında, hayvanın sahip oldugu genetik potansiyelin verime dönüĢmesine imkân saglayacak özellikte
çevreye de sahip olunması gerekmektedir. Özetle, hayvancılıkta verimi artırmak için yüksek verimli hayvanların
uygun çevre koĢullarında barındırılması gerekmektedir. Ancak ülkemizde her iki unsur açısından da sorun
yaĢanmaktadır (Karagöz, 2009).
Türkiye’de et üretim istatistikleri konusunda önemli sorunlar bulunmaktadır. Bu konuda istatistik yayınlayan TÜĠK, üretime iliĢkin verileri
TKB’ne bağlı KKGM’den ve kurban bayramlarında kesilen kurban derilerini toplayan Türk Hava Kurumundan almaktadır. TÜĠK bu verileri
bir araya getirerek yıllık et üretimini hesaplamaktadır. KKGM’ne ulaĢan veriler ise, anılan Genel Müdürlüğe kayıtlı ve denetimli üretim
yapan mezbaha ve kesimhanelerde yapılan kesimleri içermektedir. Ancak, Türkiye’de bu kesimlerin dıĢında önemli düzeyde kayıt ve
denetim dıĢı köy kesimleri, adaklık ve kurbanlık kesimler de yapılmaktadır. Ayrıca, Türk Hava Kurumu tarafından toplanan derilerin gerçek
rakamları yansıtmadığı ve bu konuda da önemli oranda kayıp ve kaçağın olduğu bildirilmektedir. TÜĠK dıĢında, EBK, TKB ile DPT
tarafından da üretim rakamları tahmin edilmektedir. Bu tahminler birbirine yakın olsa da hiç biri TÜĠK’nin rakamları ile uyumlu değildir.
Bütün bu nedenlerden dolayı TÜĠK tarafından yayınlanan et üretimine iliĢkin verilerin resmi kayıt olarak değerlendirilmesi ve asıl üretimin
çok daha fazla olduğunun bilinmesi gerekmektedir (Saçlı, 2007).
21
51
Öte yandan, AB ile kıyaslandığında; Türkiye ile AB ülkelerinin sığır yetiĢtiricilikleri arasındaki farklılık sadece
verim seviyesi ve üretim değerleri ile sınırlı değildir. Bunlardan daha önemlisi, özellikle verim seviyesinin daha
yüksek olmasını mümkün kılan doğal ve yapısal farklılıklardır. AB ülkelerinde tarımda çalıĢan nüfusun toplam
nüfusa oranı küçük, iĢletme baĢına hayvan sayısı yüksek, iĢletmelerin ortalama arazi büyüklüğü fazla, bilgi ve
teknoloji kullanımı yaygın, üreticiler örgütlü, ürün ve hammadde fiyatları istikrarlıdır. Ayrıca, AB’de Ortalama
iĢletme büyüklüğü Türkiye’dekinin yaklaĢık 3 katı olup, tarımsal nüfusun toplam nüfus içindeki payı yaklaĢık 9
kat düĢüktür. Tarımsal üretim değerinde hayvancılığın payı AB’nde daha yüksek (%58.2 ve %32.0), fakat
hayvansal üretim değeri içerisinde sığırın payı yaklaĢık aynı, hatta Türkiye’de biraz daha fazladır (Babacan,
2006). Özetlemek gerekirse, ülkemizde yıllardır yürütülen ıslah çalıġmaları ve uygulanan teĢvik tedbirleri
sonucu birim baĢına verimde önemli geliĢmeler sağlanmıĢ olmasına rağmen henüz istenen düzeye ulaĢılamamıĢ,
hayvansal ürünler arz ve talebi arasında bir denge kurulamamıĢtır.
Türlere göre yıllık karkas verimlerine bakıldığında; sığır ve dana karkasının 1990 yılında 119 kg/baĢ iken 2003
yılında 183 kg/baĢa yükseldiği, koyun-kuzu karkasının 15 kg/baĢtan 18 kg/baĢa yükseldiği, keçi karkasının 15
kg/baĢtan 19 kg /baĢa yükseldiği ve manda karkasının da 138 kg/baĢtan 179 kg/baĢa yükseldiği görülmektedir.
Yıllık et üretimi ve kesilen hayvan sayısı üzerinden hesaplanan karkas verimlerinde üretim ve hayvan
sayısındaki değiĢime göre bütün türlerde genel itibariyle bir artıĢ olduğu görülmektedir (TKĠB, 2009).
Tablo 13: Türlere Göre Karkas Verimliliği (kg/ baĢ)
Kaynak: TKĠB, 2006.
AB-15 ve AB-25 Ülkelerinin türlere göre karkas verimlerine bakıldığında FAO 2004 yılı verilerine göre; sığır ve
dana karkas verimi AB-15’de 278.2 kg/baĢ, AB-25’de 268.4 kg/baĢ, koyun ve kuzu karkas verimi AB-15 ve
AB-25’de 14,8 kg/baĢ, keçi karkas verimi AB-15’de 9.1 kg/baĢ, AB-25’de 9.7 kg/baĢ, manda karkas verimi ise
AB-15 ve AB-25’de 215.4 kg/baĢ’tır.
Ülkemizde sığır eti üretiminin ağırlıklı olarak yapıldığı dikkate alınacak olursa, 234.5 kg/baĢ olan kültür ırkı
hayvanlarımızın veriminin bile AB’den çok düĢük olduğu görülmektedir. Kültür ırkı hayvanların üretime
katkılarının çok düĢük olduğu düĢünülürse verimi artırmak için beside kullanılan materyallerin kültür ırkı
ağırlıklı yapılması gerekmektedir. Bu nedenle süt hayvancılığında yapılan ıslah çalıĢmalarındaki baĢarının et
üretimimizi direkt olarak etkileyeceği söylenebilir. Bunun yanında koyun ve keçi karkas verimlerimizin AB
ülkelerinden yüksek olduğu görülmektedir. Yalnız ülkemizde son yıllarda bu türlerin ihmal edilmesi gerek
hayvan sayısındaki gerekse et üretimindeki katılımlarına olumsuz yansımıĢtır. AB’ye giriĢte hayvancılıkta
rekabet gücümüzün en yüksek olan ürünler oldukları dikkate alındığında bu türlerin üretime katılımlarını
artırmak için gerekli desteklerin sağlanmasının artık bir zorunluluk olduğu söylenebilir (TKĠB, 2006).
Türkiye’nin canlı hayvan alım-satım ve pazarlama Ģekli de kendine özgü bir sistem dahilinde
gerçekleĢtirilmektedir. Bu bağlamda, canlı hayvan alımları; hayvan panayırları, belediye hayvan pazarları ve
hayvan borsalarında gerçekleĢmektedir. Hayvan satıĢ Ģekilleri ise, canlı ağırlık ve karkas randımanına göre
yapılmaktadır. Türkiye’de canlı hayvan ve ette, Ģekli ve aracı sayısı bölgelere göre değiĢen bir pazarlama yapısı
mevcuttur. Mevcut yapıda üreticiye fiyat ve alım garantisi sağlanamadığı gibi, sanayi ye de düzenli hammadde
akıĢında zorlanılmaktadır (TKĠB, 2006). Ülkemizin pazarlama sistemi bu konuda geliĢmiĢ ülkelerden farklı bir
durum arzetmektedir. Örneğin Amerika’da birçok pazarlama Ģekli/kanalı bulunmaktadır (doğrudan, borsa
yoluyla ve karkas derecelendirmeye göre). Doğrudan ve borsa yoluyla pazarlama, normal sığır besisi ve genç
52
buzağı besisinde, karkas derecelendirme Ģekli ise daha çok genç buzağı besisinde görülmektedir. Damızlık sığır
besisi ise, seçilmiĢ borsalarda ve özel olarak pazarlama Ģekline tabiidir (TKĠB, 2006).
ġekil 8: Ülkemizde Canlı Hayvan ve Et Pazarlama Kanalları
Avrupa Birliği’nde ise daha ziyade kooperatifler kanalıyla ve sözleĢmeye dayalı satıĢ sistemine göre yapılan
pazarlama uygulamaları görülmektedir. Birlik üyesi ülkelerden Danimarka, büyük bir potansiyele sahip
bulunmakta, bunu da Fransa, Hollanda, Ġrlanda, Ġngiltere ve Ġtalya izlemektedir. Diğer taraftan üye ülkelerden
bazıları, üretici ve aracı arasında önceden yapılan kontrat, yani sözleĢme sistemine göre pazarlama tipini
kullanmaktadır. Belçika baĢta olmak üzere, Hollanda, Ġngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler, bu konuda
büyük bir potansiyel oluĢturmaktadırlar. Bu iki sistemin dıĢında sınırlı olarak Ortak Piyasa Düzenleri
kapsamında müdahale yoluyla, geri kalanının ise üreticiler-aracılar Ģeklinde pazarlama biçimi kullanılmaktadır
(TKĠB, 2006).
TKĠB Raporun (2006)’da da belirtildiği üzere ülkemizde mezbahalar da et ve et ürünleri sektöründe önemli
oyunculardan birisi olup, büyük ve küçükbaĢ et alt sanayi oluĢturmaktadır. EBÜAġ kombinaları, Belediye
mezbahaları, özel sektöre ait kombinalar ve mamul madde üretim tesisleri, parçalama tesisleri ve soğuk hava
depoları ise bu sanayi içerisinde yer alan baĢlıca kuruluĢlardır. Ancak, ülkemiz kasaplık hayvan kesimlerinin
büyük bir kesimi halen küçük ve iptidai mezbahalarda gerçekleĢtirilmekte, et ve et ürünleri çoğunlukla hijyenik
ve teknolojik açıdan uygun olmayan Ģartlarda üretilmeye çalıĢılmaktadır. ĠĢletmelerde yeterli eğitime sahip
eleman sayısı da oldukça azdır. Bütün bu nedenlerden dolayı ülkemizde kasaplık hayvanların büyük ve modern
iĢletmelerde kesilerek etkin bir Ģekilde değerlendirilmesini sağlayacak düzenlemelere gidilmesine ihtiyaç vardır
(TKĠB, 2006).
53
2.1.7
Diyarbakır Bölgesi’nde Et ve Et Ürünleri Sektörünün Durumu
Diyarbakır ili Güneydoğu Anadolu Bölgesi Projesi (GAP)22 Bölgesi kapsamında yer alan Ģehirlerden birisidir.
Diyarbakır’ın yanı sıra, Adıyaman, Batman, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illeri de kapsama
alanı içine girmektedir. GAP Bölgesi’nin toplam yüzölçümü 75.308 km2 olup Türkiye yüzölçümünün %9.7’sini
oluĢturmaktadır. Proje Bölgesi’nin kapsamı alanında kalan yerlerin iklim ve coğrafyası benzerlikler
göstermektedir. Bu bağlamda tarımsal faaliyetlerin ve buna bağlı geliĢen ticaretin iç içe geçtiği görülümektedir.
Hayvancılık sektöründe yer alan iĢletmelerin çok büyük bir kısmı küçük ölçekli, kapalı ekonomi tipi geleneksel
üretimde bulunan aile iĢletmeleridir. ĠĢletmelerin ölçeğinin küçük olması hayvancılığın verimli ve karlı bir
Ģekilde yapılabilmesini engellemekle gerek kamu kesiminin gerekse özel kesimin bölgede sunduğu hayvan
sağlığı ve ıslahı hizmetlerinin verimliliğini ve etkinliğini azaltmaktadır. Bu bağlamda ülke geneline ve
ortalamasına kıyasla verimlilik ve toplam üretim de düĢük düzeyde seyretmektedir. Nitekim ülkemiz sığır
varlığının ancak %6’sı (yaklaşık), koyun varlığının %14’ü (yaklaşık) GAP Bölgesi’nde yer almaktadır.
Öte yandan Diyarbakır gerek sığır gerekse koyun sayısı bakımından Bölge illeri arasında Ģanslı bir düzeye sahip
olduğu görülmektedir. AĢağıdaki Tablo’da da iĢaret edildiği üzere GAP Bölgesi sığır varlığının illere göre
durumuna baktığımızda ilk sırada Diyarbakır, sırasıyla ġanlıurfa, Adıyaman, Mardin ve Gaziantep gelmektedir.
Koyun varlığına bakacak olursak ilk sırayı ġanlıurfa, daha sonra Diyarbakır, Mardin, Gaziantep ve Adıyaman
almaktadır.
Tablo 14: GAP Projesi Bölgesi’nde Ġllere Göre Hayvan Dağılımı
Ġller
Sığır
Koyun
K.Keçi
Diyarbakır
248.130
675.386
152.883
Adıyaman
73.402
218.600
138.650
Batman
21.144
161.010
48.356
Gaziantep
54.751
327.572
4.915
Mardin
Siirt
Kilis
ġanlıurfa
ġırnak
GAP Toplam
T.Keçi
Tavuk
706.350
41.255
431.319
30.550
1.594
113.155
30.550
152.883
0
494.975
35.207
83.900
57.200
0
213.500
6.885
63.620
335.179
133.047
6.050
247.440
75.784
26.281
213.950
128.983
8.750
75.550
9.400
127.560
1.434.800
132.395
778.100
188.750
30.148
152.672
172.709
1.100
54.400
12.050
649.951
3.603.069
1.205.913
17.494
3.060.389
553.681
Türkiye
10.526.440
Kaynak: TÜĠK, 2005.
25.304.325
6.284.498
0
Hindi
232.966
317.502.986 3.697.103
GAP, Fırat ve Dicle Havzası’nın bir bölümünü kapsayan Yukarı Mezopotamya Ovaları'ndaki su ve toprak kaynaklarını; ekonomik, sosyal,
kültürel ve çevresel geliĢmeyi içeren sürdürülebilir insani kalkınmaya yönelik olarak geliĢtirmeyi hedefleyen, entegre bir bölgesel kalkınma
projesi olarak tasarlanmıĢ ve yürürlüğe konulmuĢtur.
22
Ancak, baĢlangıçta su ve toprak kaynaklarını geliĢtirme amaçlı olarak tasarlanan GAP, 1989 yılında tanımlanana/ tamamlanan GAP Master
Planı ile çok sektörlü entegre bölgesel kalkınma projesine dönüĢtürülmüĢtür. Baraj, hidroelektrik santraller ve sulama yapılarının inĢasına
koĢut olarak, tarımsal ve sınai kalkınma, kırsal-kentsel altyapı, ulaĢım, eğitim, sağlık vb. alanlardaki geliĢme birbirleriyle iliĢkili projeler
demeti olarak ele alınmıĢtır. Nitekim bu faaliyetler arasındaki eĢgüdümü sağlamak üzere, 1989’da BaĢbakanlığa bağlı GAP Bölge Kalkınma
Ġdaresi TeĢkilatı kurulmuĢtur.
Son yıllarda GAP Projesi Bölgesi kapsamında yer alan illere yönelik 3 farklı kalkınma ajansı kurulmuĢtur. KuruluĢ ve yapılanma amacını
taĢıyan ajanslardan Karacadağ Kalkınma Ajansı Diyarbakır ve ġanlıurfa’ya, Dicle Kalkınma Ajansı Mardin, Batman, Siir ve ġırnak illerine,
Ġpekyolu Kalkınma Ajansı ise Adıyaman, Gaziantep ve Kilis illerine hizmet vermektedir.
54
AĢağıda yer alan Diyarbakır Ġl Tarım Müdürlüğü’nün 2009 rakamlarına göre ise Diyarbakır’ın sığır ve koyun
sayısında bir miktar azalmanın olduğu göze çarpmaktadır.
Tablo 15: Diyarbakır’da Hayvancılık Sektörünün Genel Panoraması (2009)
Hayvanlar
Büyük BaĢ Hayvan Sayısı
Küçük BaĢ Hayvan Sayısı
Süt Üretimi
Et Üretimi
Kovan Sayısı
Bal Üretimi
Su Ürünleri Üretimi
Soy Kütüğüne Kayıtlı Hayvan Sayısı
Ön Soy Kütüğüne Kayıtlı Hayvan Sayısı
Besideki Hayvan Sayısı
50 BaĢ ve Üzeri Hayvan Bulunan ĠĢletme Sayısı
Kaynak: Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü, 2010.
Sayı
221.296
611.758
203.768
9.114
67.252
1.119
450
9.641
20.374
45.750
338
Adet/ Ton
Adet
Adet
Ton
Ton
Adet
Ton
Ton
Adet
Adet
Adet
Adet
Tablo 16: Diyarbakır’da Ruhsatlı Et ve Et Ürünleri Tesisi
Tesisler
Kırmızı Et Mezbahanesi ve Kombinası
Kanatlı Kombinası
Parçalama Tesisi (Kırmızı ve Kanatlı Eti)
Yumurta Paketleme Tesisi
Kaynak: Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü, 2010.
Adet
5
1
55
2.1.8
Diyarbakır’da Et ve Et Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır Yöresi et ve et ürünleri sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak analiz edilmiĢtir.
Sektörün girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları, ilgili destekleyici
kuruluĢlar ve devlet değiĢkenleri incelenerek sektörün rekabet düzeyi belirlenmiĢtir. Bu bağlamda, sektörün
devlet ve talep koĢulları değiĢkenlerinin uluslar arası rekabetçilik gücü düzeyi orta seviyede, diğer değiĢkenlerin
ise düĢük düzeyde olduğu ortaya çıkmıĢtır.
ġekil 9: Diyarbakır Bölgesi Et ve Et Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu
(düĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
Devlet ( Orta )
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(-) KayıtdıĢılılık
(-) ÖzelleĢtirme ÇalıĢmaları
(+/-) Hayvancılık Sektörüne Yönelik Verilen
Devlet Destek ve TeĢvikleri
(+/-) AB Mevzuatına Uyum ÇalıĢmaları
Girdi KoĢulları ( DüĢük )
(-) Yerli Hayvan Irkının Durumu ve Verimlilik
(-) Yem Fiyatlarının Durumu
(-) Diğer Hammaddelerin Durumu
GĠRDĠ
(-) Mera Alanları
KOġULLARI
(+) ĠĢgören Durumu
(-) Nitelikli ĠĢgören Durumu
ĠĢletmelerin Sermaye Durumları
Kapasite Kullanım Oranları
Hayvancılık ĠĢletmelerinin Ölçekleri
Sektörde Arz-Talep Politikası
Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği
Hayvansal Üretimde Verimlilik ve Arazi Yapısı
Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar
Organik Et Üretimi
Veri Eksikliği ve Kayıt DıĢılık
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( Orta )
TALEP
KOġULLARI
(+/-) Ġç Talebin Durumu
(-) DıĢ Talebin Durumu
(+/-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-) Hayvancılık ĠĢletmelerinin Durumu
(-) Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri
(-/+) Bilgi Üreten Kurumların Durumu
(-) ÖzelleĢtirilmiĢ finans kurumlarının varlığı
(-) Yan Sanayiinin Durumu
(-) Kontrol , Standartizasyon ve Sertifikasyon Kurumların Faaliyetleri
(-) Sektöre Yönelik Lojistik Hizmeti Veren KuruluĢların Durumu
(+/ -) Hayvan Sağlığı ve Karantina Hizmetleri Veren Kurumların Faaliyetleri
(-) Diyarbakır Ġl Tarım Müdürlüğü’nün Faaliyetleri
56
2.1.8.1 Girdi KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
Yerli hayvan ırkının durumu ve verimlilik, yem fiyatları, mera alanları ve nitelikli iĢgören durumu gibi alt
değiĢkenlerden oluĢan Girdi KoĢullarının ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük düzeyde olduğu
tespit edilmiĢtir.

Yerli Hayvan Irkı’nın Durumu ve Verimlilik (- düĢük)
Coğrafi olarak tarım ve hayvancılığa uygun bir konumda olan Türkiye’de hayvancılık sektörünün yaĢadığı en
önemli problemlerin baĢında yerli ırkların düĢük verimli olması gelmektedir. Hayvancılık sektöründeki koyun
sayısının %97’si, sığır sayısının ise yaklaĢık %35’i düĢük verimli yerli ırklardan oluĢmaktadır. Irkların düĢük
verimli olmaları sektörü üretim ve rekabet açısından zor bir pozisyona itmektedir. Türkiye’deki bu durum aynen
Diyarbakır iline de yansımaktadır.
Öte yandan, hayvansal üretimde yüksek verimin yakalanabilmesi için hayvan varlığında doğru genetik
kombinasyonun sağlanması gerekmektedir. Doğru kombinasyonun sağlandığında hayvansal üretimde verimin
önemli ölçüde arttığı bazı ülkelerde görülmektedir. Türkiye’deki tarım örgütlerinin ve özellikle Tarım ve Köy
ĠĢleri Bakanlığı’nın da politikaları bu yöndedir. Ne varki GAP ve Diyarbakır Yöresi var olan sığır
popülasyonunun genetik kombinasyonu açısından, Türkiye’nin genel tablosundan farklı bir yapı sergilemektedir.
Ülkemiz ortalamasına göre, yerli ırk oranı %35’lere çekilmiĢ olmasına rağmen, GAP bölgesinde söz konusu
oran, %70’ler düzeyini korumaktadır. Bölge de kültür ırkı oranı %7’ler düzeyinde olup, kültür melez oranı ise
%23 civarındadır. Bu oranların artırılması yönünde Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü’nün çalıĢmaları her yıl
düzenli devam etmektedir.
GAP ve Diyarbakır Yöresinde hayvan varlığındaki genetik kombinasyon istenilen düzeyde olmaması olumsuz
sonuçlar doğurmaktadır. Genetik türlerden süt üretiminde en verimlisi kültür ırkıdır. Kültür ırkından hayvan
sayısının, verimi daha düĢük olan yerli ırktan hayvanların sayısından çok daha az olması, aynı zamanda, süt
üretimindeki verimi de düĢürmektedir.

Yem Fiyatlarının Durumu (- düĢük)
Et ürünleri sektörünün birinci derece hammaddesi hayvancılıktan kaynaklanmaktadır. Ancak, hayvancılık
sektörünün ana girdilerinden olan yem fiyatlarının yüksek olması maliyet açısından sektörü olumsuz
etkilemektedir. Ürün fiyatlarının özellikle ithalatın yoğunlaĢması ile düĢme eğilimi göstermesi yanında yem
fiyatlarının pahalı olması yerli üreticilerin rekabet etmede ve et sektörüne daha az maliyetli girdi sağlamakta güç
durumda bırakmaktadır.

Diğer Hammadde Fiyatlarının Durumu (- düĢük)
Et ve et ürünleri sektöründe fiyatı meydana getiren maliyetler içerisinde et veya canlı hayvan kalemlerinin yanı
sıra tuz, baharat, katkı maddeleri, yardımcı maddeler (lezzet vericiler, aroma artırıcılar vs.), ambalaj (koli, folyo,
kılıf vb.) vs. gibi diğer hammaddeler de kullanılmaktadır. Bu maddelerin büyük kısmı ithalata dayanmaktadır. Bu
bağlamda sektörün rekabetçilik gücünü olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Öte yandan, yardımcı
malzemeler grubunda özellikle baharatlarda standartların oluĢmaması ve kaliteli üretim yapan firmaların yetersiz
olması nedeniyle kalite konusunda çoğu zaman sorunlar yaĢanmaktadır.

Mera Alanlarının Durumu (- düĢük)
Çayır ve meralar hayvancılık için ucuz ve sürdürülebilir yem kaynağı olarak düĢünülegelmiĢ, geniĢçayır
meralara sahip olduğu varsayılan Türkiye uzun yıllar bir hayvancılık cenneti olarak nitelenmiĢtir. Ancak bu
hatalı değerlendirme hem meraların daha da kötüleĢmesine zemin yaratmıĢ, hem de hayvancılık için olmazsa
olmaz değerdeki yem bitkileri üretimine yeterince önem verilmemesine neden olmuĢtur. Bununla birlikte
TKĠB’in 10 yıldır yapmıĢ olduğu çalıĢmalarda mera ıslah çalıĢmaları devam etmektedir.
57
Tablo 17: Uygulamaya Konulan Mera Islah ÇalıĢmaları (1998- 2009)
Kaynak: TÜGEM, 2010.
ġekil 10: Türkiye Çayır-Mer’a Alanlarındaki DeğiĢim
Türkiye’nin mera alanları giderek azalmaya baĢlamıĢ, ancak ıslah çalıĢmaları ile yeniden toparlanma sürecine
girmiĢtir. Bununla birlikte toplam 2.097.519 ha çayır mera alanı kuĢatan GAP ve Diyarbakır Yöresi’ndeki
meralar Türkiye’deki en zayıf bitki örtüsüne sahip meralardır. Ayrıca Diyarbakır’da, bir büyük baĢ hayvan
birimine 0.8 ha mera düĢmektedir. Bu değerin, meraların kompozisyonu dikkate alındığında yaklaĢık 4 ha olması
gerekmektedir. Bu ise bölgedeki meraların kapasitelerinin 5 katı fazla kullanıldığını göstermektedir.
Öte yandan, meraların mülkiyeti devlete, kullanım hakkı köy tüzel kiĢiliğine aittir. Üretici meralardan en üst
düzeyde yararlanmayı amaçlamakta, mera ıslah yöntemlerine yanaĢmamaktadır. Sonuçta, bölgedeki mera ve
çayırlarla ilgili problemler (arazilerinin yönetiminde belirlenmemiş kurumsal sorumluluk, kapasiteyi aşan
otlatma baskısı, mera yönetimi yokluğu, düşük hayvan verimliliği ve ekolojik yetiştirme faktörlerinin iyi
anlaşılamaması) hayvancılık sektörüne yansımıĢ ve Bölge hayvancılığının gerilemesine neden olmuĢtur.

ĠĢgören Durumu (+ yüksek)
Türkiye genç ve kalabalık bir nüfus kitlesine sahiptir. Aynı Ģekilde gerek GAP Bölgesi gerekse Diyarbakır ili
kalabalık bir nüfus yoğunluğunun varlığına sahip bölgeler olarak dikkati çekmektedir. Diğer bir deyiĢle sektör,
iĢgören sıkıntısı çekmemektedir. Ayrıca, iĢgören ücretleri (maliyetleri) diğer ülkelere, Türkiye ve GAP
Bölgesi’ne kıyasla oldukça düĢük düzeylerde seyretmektedir.
58
ġekil 11: Diyarbakır’ın Aylık ĠĢ Gücü Maliyetleri (Euro)
Kaynak: Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010.

Nitelikli ĠĢgören Durumu (- düĢük)
ĠĢgörenlerin hem temel eğitim ve öğrenim hem de mesleki ve teknik bilgi düzeyleri uluslararası standartlara göre
düĢüktür; kaldı ki iĢletmelerde de yeterli ve çağdaĢ eğitime sahip eleman (mühendis, veteriner, tekniker vs.)
sayısı da oldukça yetersizdir.
2.1.8.2 Talep KoĢulları Rekabetçilik Düzeyi (- Orta)
Ġç pazar, dıĢ pazar ve Ortadoğu pazarının durumu gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Talep KoĢullarının ulusal ve
uluslararası rekabetçilik gücünün orta olduğu tespit edilmiĢtir.

Ġç Pazarın Durumu (+/- orta)
Ülkemiz yaklaĢık 72 milyon nüfusa sahip olması bakımından tek baĢına büyük bir pazar konumundadır. Gıda
sektörünün her geçen gün büyümesi, bu sektörün ana tedarikçilerinden olan et ve et ürünleri sektörünü olumlu
yönde etkilemektedir. Ayrıca ülke ekonomisinde son yıllarda yaĢanan hızlı büyüme ve refah artıĢı hane halkı et
ürünleri tüketiminin artmasına olanak sağlamaktadır. Bununla birlikte, et ve et ürünleri sektörü için iç talepte
yaĢanan bu canlılık geleceğe dair olumlu sinyaller vermesine rağmen mevcut tüketim oranları geliĢmiĢ ülkelerin
gerisindedir. Türkiye’de kiĢi baĢına et tüketimi AB’nin ¼’ü kadardır (TÜĠK, 2006).
DPT (2001: 82)’nın yapmıĢ olduğu kantitatif çalıĢmalardan elde edilen projeksiyon sonuçlarına göre;
önümüzdeki yıllarda kırmızı et ve ürünleri üretim ve talep miktarının daha da artması beklenilmektedir. Bu
artıĢta, hayvan sağlığı konusunda elde edilecek olumlu geliĢmelerin ve birim hayvan baĢına elde edilecek verim
miktarındaki artıĢların, üretimin teknik ve hijyenik koĢulları uygun yerlerde yapılması ve kaçak kesimlerin
önlenmesine yönelik olarak yapılan yasal düzenlemelerin Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyelik konusunda
kaydettiği geliĢmeler neticesinde daha etkin uygulanması neticesinde hayvancılığımızda oluĢacak geliĢmelerin
Avrupa Birliğinden ülkemize yapılacak ithalatın ve alınacak ekonomik istikrar tedbirlerinin etkisinin olacağı
düĢünülmektedir.
59

DıĢ Talebin Durumu (- düĢük)
Hayvansal ürün tüketiminin AB ülkelerinde yüksek olması ve Türkiye’nin dolayısı ile Diyarbakır’ın AB
ülkelerine coğrafi olarak yakınlığı uygun fiyatlarla kaliteli ürünler üretilmeye baĢlanması durumunda potansiyel
bir dıĢ talebin varlığı anlamına gelmektedir. Ancak sektörün ihracat rakamlarına bakıldığında dıĢ talepten yeterli
pay alınamadığı görülmektedir.
Hayvancılık sektöründe 2005 yılında sadece 370.5 milyon dolarlık ihracat yapılmıĢtır ve bu ihracat gelirinin
yaklaĢık %65’i balık ve deniz ürünlerinden elde edilmektedir (TÜĠK, 2006). Öte yandan, Türkiye ve AB tarım
ürünleri ticaretinde en son alınan 1/98 sayılı Ortaklık Konsey Kararı uyarınca tercihli rejim uygulamaktadır.
Buna göre Türkiye AB’den her yıl 5.000 ve 14.000 ton’luk 2000 yılına kadar farklı kademelerde indirime tabii
tutulmuĢ, toplam 19.000 ton’luk et için tarife kontenjanı açmıĢtır. Ancak 2004 yılı ilerleme raporunda da
değinildiği üzere bu ithalat 1996 yılında AB ülkelerinde BSE hastalığının yeniden baĢ göstermesi sebebiyle
yapılmamıĢtır.
Özetlemek gerekirse, Türkiye ve AB arasında kırmızı et ve süt ürünleri ticareti oldukça düĢük seviyelerde
seyretmekte ve bunun temel sebebi her iki tarafın da Gümrük Birliği Ortak Komitesi (GBOK) kararlarını
tümüyle uygulamaması olarak görülmektedir. Nitekim hâlihazırda Türkiye AB’den kırmızı et ve et ürünleri
ithalatını askıya almıĢ durumda (son dönemde özel ihaleler yoluyla belirli ülkelerden kesimlik canlı hayvan alımı
faaliyetleri hariç). AB ise 1997 yılından beri Türkiye’den kırmızı et ve et ürünleri ithalatına izin vermemektedir.
Kaldı ki, en son Türkiye- AB Ortaklık Konseyi 48’inci Toplantısı’nın Sonuç Bildirgesi’nde Türkiye’nin AB’den
kırmızı et ithalatı konusunda daha önce iki taraf arasında alınan kararlarla ilgili yükümlülüklerini yerine
getirmediği belirtilmiĢ ve Türkiye bu nedenle ağır bir Ģekilde eleĢtirilmiĢtir. 1/98 No’lu GBOK kararına göre
Türkiye’nin diğer Gümrük Birliği (GB) ülkelerinden ithal edeceği yılda toplam 19 bin ton karkas sığır etinin
yani kemikli olarak dondurulmuĢ ve kesilmiĢ sığır etinin, özel vergi kotasına tabi tutulması gerekmektedir. Aynı
zamanda karar gereği Türkiye, canlı safkan damızlık sığırların Gümrük Birliği üyelerinden ithalatında herhangi
bir kota uygulamasına gitmemesi öngörülmektedir. Bu yükümlülüklere rağmen Türkiye 1997 yılında Avrupa
Birliği’nde ortaya çıkan BSE yani deli dana krizi sebebiyle (bilimsel dayanağı olmadığını iddia eden AB
tarafından eleştirilmesine rağmen) canlı hayvan ve karkas et ithalatı konusundaki yükümlülüklerini kararın
ardından askıya almıĢtır. Türkiye bu nedenle yaklaĢık 13 yıldır AB sığır eti ithalatı yasağını sürdürmektedir.

Ortadoğu Pazarı (+/- orta)
Ortadoğu pazarı bölgenin hayvan ihracatında çok önemli bir pazarını oluĢturmaktadır. Ancak, gerek bölgede
yaĢanan güvenlik sıkıntısı, gerekse Ortadoğu’da devam eden savaĢlar, pazar avantajlarını önemli ölçüde olumsuz
yönde etkilemiĢ, et ürünleri ihracatı durma noktasına gelmiĢtir.
2.1.8.3 Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢların Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
Tarım iĢletmelerinin durumu, sivil toplum kuruluĢlarının durumu, bilgi üreten kurumlarını faaliyetleri, sektörel
finans kuruluĢları gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢları değiĢkeninin ulusal ve
uluslararası rekabetçilik gücünün düĢük düzeyde olduğu tespit edilmiĢtir.

Hayvancılık ĠĢletmelerinin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır Bölgesi’nde hayvancılığa yönelik gerek yem üretimi yapan gerekse organize ve modern anlamda
hayvancılık yapan iĢletme sayısı uluslar arası rakiplerine oranla oldukça düĢük düzeydedir. Ayrıca bu
iĢletmelerin çoğu kapasitelerinin çok altında iĢ hacimlerine sahiptirler.
Öte yandan, ülkemizde olduğu gibi Diyarbakır Bölgesi’nde de kasaplık hayvan kesimlerinin büyük bir kısmı
halen küçük ve iptidai mezbahalarda gerçekleĢtirilmekte, et ve et ürünleri çoğunlukla hijyenik ve teknolojik
açıdan uygun olmayan Ģartlarda üretilmeye çalıĢılmaktadır.
Diğer taraftan kasaplık hayvanların nakil Ģartları arzu edilen düzeyde değildir. Kesim öncesi kötü muameleler
nedeniyle hayvanlar strese girmekte ve et kalitesi olumsuz etkilenmektedir. Küçük iĢletmelerde soğutma
üniteleri bulunmadığından karkaslar olgunlaĢtırılamamakta, iç organların muhafazası sorun olmakta, yan ürünler
değerlendirilememekte, yine karkaslar, deri ve iç organlar uygun olmayan araçlara nakledilmektedir. Karkas
derecelendirilmesi yönünden hiç bir değerlendirmeye tabi tutulmamaktadır.
60

Sivil Toplum KuruluĢlarının Sayısı ve Faaliyetleri (- düĢük)
Türkiye’de, örgütlenmenin öneminin üreticiler tarafından pek iyi bilinmemesi, tarım üreticilerinin örgütlenme
konusunda geri kalmalarına neden olmuĢ, bugün ki örgütlenme düzeyi ancak %40 seviyesine ulaĢmıĢtır
Türkiye’de faaliyet gösteren tarımsal üretici örgütleri; Kooperatifler, Üretici Birlikleri, Ziraat Odalarıve Çiftçi
Dernekleri olarak sınıflandırılabilir.
Tablo 18: Tarım ve Hayvancılıkta Sivil Toplum KuruluĢlarının Yapısı
Diyarbakır Bölgesi’nde birçok tarımsal üretici örgütü (Ziraat Odaları, Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım Satış
Kooperatifleri, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, Sulama Kooperatifleri, Su Ürünleri Kooperatifleri, Sulama
Birlikleri ve Çiftçi Dernekleri vs.) hizmet vermektedir. Bu örgütlerin bir kısmı mesleki, bir kısmı ise ekonomik
örgütlerdir.
Mesleki örgütlerden önde geleni ziraat odalarıdır. Türkiye genelinde olduğu gibi, Bölge’de de ziraat odaları
teĢkilatlanması sınırlı sayıda olmuĢtur. Türkiye ortalamasının altında ziraat oda sayısına sahip olan Bölge’de
odalara kayıtlı çiftçi sayısı da ortalamanın altındadır.

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (+/- orta)
Bölge öncelike nüfus sayısı ve coğrafi alan olarak büyük olmasına rağmen çok az sayıda üniversiteye (1 tane)
sahiptir. Dicle Üniversitesi’nin sektöre yönelik faaliyet gösteren ilgili fakülteleri (ziraat ve veteriner) mevcuttur.
Ancak, uluslararsı kıyaslama yapıldığında bölge ile üniversiteler arasında çok az bir iliĢkinin varlığı mevcut
olduğu görülmektedir.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Ġnsanların gıda ihtiyaçlarını karĢılamasının yanında gelir ve istihdam kaynağı yaratmak suretiyle tarımsal
sanayinin geliĢmesi ve kalkınmanın teĢvik edilmesinde stratejik iĢlevi bulunan tarım sektörü ve buna bağlı olarak
geliĢtirilmiĢ tarım alt sektörleri, hemen tüm ülkelerin ekonomik hayatında vazgeçilmez bir role sahiptir. Dünyada
değiĢen ekonomik ve ticari koĢullara bağlı olarak rekabete dayalı serbest piyasa hakimiyetinin artması,
yoksullukla mücadele ve kırsal kalkınma politikalarının odak noktasında bulunan tarımsal ekonominin
61
canlandırılmasına yönelik farklı yaklaĢımların uygulanmasını gerektirmektedir. Tarımsal ve kırsal kalkınmanın
gerçekleĢmesi öncelikle sektörün finansman sorunlarının çözülmesini gerektirmektedir. Kooperatifler, tarımsal
finans kurumları ve bankaların entegrasyonuyla sektörün ihtiyacına cevap verecek çok yönlü ve etkin bir
tarımsal bankacılık sisteminin oluĢturulması üreticilerin krediye eriĢiminin sağlanması bakımından önem
taĢımaktadır. GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülke uygulamaları incelendiğinde tarımsal kredilerin, sektörün
yapısına ve üreticilerin ihtiyaçlarına uygun koĢul ve nitelikte çeĢitlendirilerek farklı bankacılık ürünleri
tasarlandığı görülmektedir. Bu alternatif enstrümanlar, özellikle küçük iĢletmelerin krediye eriĢimlerini artırarak
üretim ve finansman sorunlarının çözümünde etkili olmaktadır (Gültekin, 2008).
Bölgede faaliyet gösteren çiftçilerin ve iĢletmelerin finans kaynağı devlet ve geleneksel bankacılık sisteminden
karĢılanmaktadır. Bankacılığın sunmuĢ olduğu enstrümanlardan faiz en önemli araçlardan birisi olarak
kullanılmaktadır. Diğer bir ifade ile, Diyarbakır’da sektöre yönelik özelleĢtirilmiĢ finansal enstrümanlar
geliĢmemiĢtir.

Yan Sanayiinin Durumu (- düĢük)
ĠĢlenmiĢ et ürünlerinde hammadde dıĢındaki en önemli girdiler; ambalaj ve paketleme malzemeleri ile yardımcı
malzemeler ve katkı maddeleridir. Sektörde paketleme ve ambalaj malzemelerinden koli, kartonet dıĢındaki
diğer malzemelerin tamamına yakını ithal edilmektedir. Yardımcı malzemeler grubunda özellikle baharatlarda
standartların olmaması, ciddi firma sayısının azlığı nedeniyle kalite konusunda sık sık sorunlar yaĢanmaktadır.

Sektöre Yönelik Lojistik Hizmeti Veren KuruluĢların Durumu (- düĢük)
Sektöre yönelik lojistik hizmeti ve bunların faaliyeti değer zincirinin en baĢından itibaren baĢlamaktadır.
Nitekim et ve et ürünleri sektörünün önemli hammadde girdisini oluĢturan hayvanların mezbahalara ve/ veya
iĢletmelere naklinde kullanılan araçlara özel donanımlar eklenerek hayvanların strese sokulmadan nakli
sağlanmamaktadır. Dolayısıyla stres faktörlerine maruz kalmıĢ hayvanlarda önemli kayıplar olduğu gibi bu
hayvanlardan elde edilen etlerin kaliteleri de düĢük olmaktadõr. Ayrıca bu hayvanların enfeksiyonlara
yakalanma riskleri de fazladır.
Diğer yandan, Türkiye’de ve Bölge’de hayvanların uygun olmayan araçlarla taĢınması ve padokların mevcut
durumu et kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Modern teknoloji uygulayan iĢletmelerde dahi kesim öncesi
taĢıma ve bekletme Ģartlarından kaynaklanan olumsuzluklar baĢ göstermektedir.

Sektöre Yönelik Kontrol ve Sertifikasyon Kurumlarının Faaliyetleri (- düĢük)
Et ve et mamüllerini tüketmemizde istenilen faydanın sağlanabilmesi bunların uygun koĢullarda üretilip tüketime
sunulması ile mümkün olabilmektedir. Üretim esnasında teknik ve hijyenik koĢulların yeterli olmaması, et
muayenesinin yapılmaması, soğuk zincirin tam olarak kurulamaması durumunda bu gıdalar, üretim alanları ve
çevresi, tüketici ve toplum sağlığı için sağlıksız hale gelebilmektedir. Kaldı ki bakteriyel, viral, paraziter ve
mikotik karekterde sayıları yüzü bulan hastalığın hayvanlardan insanlara geçtiği saptanmıĢtır. Zoonozlar olarak
bilinen bu hastalıkların kontrolünde ve önlenmesinde mezbaha ve kombinaların Ģartları ile kasaplık hayvanlar ve
et muayenesinin önemi büyüktür.
Bölgede kasaplık hayvan kesimlerinin büyük bir kısmı halen küçük ve iptidai mezbahalarda gerçekleĢtirilmekte,
et ve et ürünleri çogunlukla hijyenik ve teknolojik açıdan uygun olmayan Ģartlarda üretilmeye çalıĢılmaktadır.
Diger taraftan, kasaplık hayvanların nakil Ģartları stdandarlara uygun düzeyde değildir. Kesimden önce yapılan
canlı hayvan muayenesi ve kesimden sonra yapılan et muayenesi açısından da önemli problemler söz konusudur.
Küçük iĢletmelerde soğutma üniteleri bulunmadığından karkas olgunlaĢtırılamamakta iç organların muhafazası
sorun olmakta, yan ürünler değerlendirilememekte yine karkaslar, deri ve iç organlar uygun olmayan araçlarla
nakledilmektedir. Karkas, kalite derecelendirmesi yönünden hiçbir degerlendirmeye tabi tutulmamaktadır.
Ayrıca, küçük iĢletmelerde kan, deri ve diğer yan ürünlerin buralara yakın merkezlerde iĢleme tesislerinin
olmaması nedeniyle değerlendirilememesi, hem çevre açısından hem de ekonomik açıdan problemlere neden
olmaktadır.
62
Bununla birlikte ulusal düzeyde hizmet veren gıda sektörüne yönelik kalite ve sertifikasyon firmaları
Diyarbakır’da da faaliyet göstermektedir. Nitekim gıda sektöründe son yıllarda ISO 9001-9002 Kalite sistemi
belgeli firma sayısı hızla artmaktadır. Bu sistem standartı gereği yapılan tedarikçi değerlendirmesi ve düzeltici
faaliyetler kapsamında firmalar, kendilerine girdi temin eden satıcıların performansını artırmaya yönelik
birtakım iyileĢtirici ve teĢvik edici uygulamalar yürütmektedirler. Bu uygulamalar ile firma satın aldığı
malzemenin kalitesini kontrol edebilmekte, tedarikçide kendini iyileĢtirme ve yenileme çabası içine girmektedir.
Bu geliĢmeler et ve et ürünleri sektörünün ve buna bağlı alt sektörlerin güçlenmesi ve kurumsal yapılanması
bakımından büyük önem taĢımaktadır.

Hayvan Sağlığı ve Karantina Hizmetleri Veren Kurumların Faaliyetleri (+/- orta)
Hayvan sağlığı ve karantina hizmetleri TKĠB’ye bağlı Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel
Müdürlüğü (KKGM) tarafından yürütülmektedir. Bu Genel Müdürlüğe bağlı Veteriner Kontrol ve AraĢtırma
Enstitüleri ve Sınır Kontrol Noktaları ile il ve ilçe müdürlükleri aracılığıyla iç ve dıĢ hayvan sağlığı ve
hareketlerini izlemektedir.
Ancak, Türkiye’de hayvan hastalıkları; yoğun hayvan hareketleri, kayıt sisteminin yetersizliği, hayvan
pazarlarındaki sevk ve kontrol sorunları, karantina hizmetlerindeki aksaklıklar, bütçe, araç ve ekipman
yetersizliği, yetiĢtirici ve sağlık personelinin eğitim yetersizliği, komĢu ülkelerden AB’ye Uyum Sürecinde
Hayvancılık Sektörünün DönüĢüm Ġhtiyacı denetimsiz ve kaçak hayvan giriĢleri gibi nedenlerle kontrol altına
alınamamaktadır.

Diyarbakır Ġl Tarım Müdürlüğü’nün Faaliyetleri (- düĢük)
Hayvancılık konusunda Ġl Müdürlüğü’nün (ulusal politikalar haricinde) önemli bir katkısının olmadığı
görülmektedir. Ancak kurum kırsal kalkınmaya destek vereceğini düĢündüğü hayvancılığın geliĢtirilmesi için
büyük çaba sarftmektedir.
2.1.8.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (- düĢük)
ĠĢletmelerin sermaye durumları, iĢletme ölçekleri, verimlilik, sektöre yönelik yatırımlar ve organik tarımsal
üretim gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı değiĢkeninin ulusal ve uluslararası
rekabetçilik gücünün düĢük düzeyde olduğu tespit edilmiĢtir.

ĠĢletmelerin Sermaye Durumları (- düĢük)
Türkiye’de olduğu gibi Diyarbakır’da da hayvancılık sektörü, ülke ekonomisinin genel sorunlarından olan
sermaye yetersizliği nedeni ile sahip olduğu potansiyeli değerlendirememektedir. Üreticilerin genellikle bireysel
veya küçük ölçekli olması sektörde sermaye oluĢumunu ve yeni yatırımların finansmanını engellemektedir. Bu
durum firmaların uluslar arası ölçekte rekabetini önemli ölçüde etkilemektedir.

Kapasite Kullanım Oranları (- düĢük)
Diyarbakır’da et ve et ürünleri sektöründe tesislerinin çogunluğu küçük kapasiteli, dağınık ve önemli bir oranda
kaçak kesimlerin bulunması, toplam kapasiteye iliĢkin değerlendirme yapılmasını güçleĢtirmektedir. Ancak
mevcut iĢletmelerin kapasitesinin %30 civarında olduğu belirtilmektedir.

Hayvancılık ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- düĢük)
Türkiye’de hayvancılık iĢletmeleri, AB’nin aksine, çok küçük ölçekli ve aile tipi iĢletmelerdir. Tarım
iĢletmelerinin büyük çoğunluğu geçimlik hayvansal üretim yapmakta olup, hayvancılık genel olarak ticari bir
düĢünce ile kâr getiren bir iĢ olarak görülmemektedir.
Ülke genelinde olduğu gibi Diyarbakır Yöresi’nde de hayvancılık sektörünün yaĢadığı temel problemlerin
baĢında iĢletmelerin küçük ölçekli ve parçalı bir yapıda olmaları gelmektedir. Bu durum verimliliğin düĢük
seviyelerde kalmasının baĢlıca nedenleri arasında yer alırken, üretimde organizasyonun oluĢturulmasını
63
engellemekte, yüksek maliyetli, pazarlama gücü düĢük üretimin oluĢmasına ve üretimin ekonomik
dalgalanmalara karĢı daha kırılgan bir yapıda olmasına neden olmaktadır.

Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği (- düĢük)
Hayvancılık sektöründe modern anlamda faaliyet gösteren çiftlik sayısının azlığı, üretim sürecinde emek yoğun
ve düĢük teknoloji kullanımı sektörün rekabetçiliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Üretimin geleneksel
yöntemlerle yapılıyor oluĢu verimliliği önemli ölçüde azaltıp, reel gelirlerin düĢmesine yol açarken bir yandan da
hayvan hastalıklarının önlenmesi ve bertaraf edilmesinde sıkıntılara sebep olmaktadır.
Nitekim geliĢmiĢ ülkelerde et sanayinde yeni teknolojiler hızlı bir Ģekilde uygulamaya geçirilmekte ve
yaygınlaĢtırılmaktadır. Kasaplık hayvanların mezbahalara nakli, kesim teknolojisi, soğutma, dondurma, ısıl
iĢlem, ambalajlama ve yeni ürünler teknolojisi gibi konularda araĢtırma- geliĢtirme çalıĢmaları yapılmaktadır.
Öte yandan, DPT (2001) Raporunda da belirtildiği gibi dünyada pek çok ülkede kesim teknolojisinde önemli
geliĢmeler kaydedilmiĢtir. Kesim ve yüzüm iĢlemlerinde otomasyona ağırlık verilmekte, kesim ve yüzümde
karkasın kontaminasyonu minimum seviyede tutulmaya çalıĢılmaktadır. Son yıllarda yapılan çalıĢmalar robot
kullanımına yönelik olup önemli geliĢmeler kaydedilmiĢtir. Aynı Ģekilde parçalama ve kıyma iĢlemlerinde de
otomasyona gidilmekte, ürünlerin raf ömrünü artırıcı uygulamalara yer verilmektedir.

Sektörün Arz-Talep Politikası (- düĢük)
Türkiye’de olduğu gibi Diyarbakır Bölgesi’nde de satın alımların büyük bir kısmı peĢin olarak yapılmakta olup,
fiyatlar arz-talep dengesine göre belirlenmektedir. OluĢan fiyatların bilimsel ekonomik veriler ile bağlantısı
oldukça zayıftır. Gerek kesim Ģartlarında gerekse ürün kalitesindeki farklılıklar tüketicinin ürün standartları
konusunda bilinçlenmemesi ile birlikte son derece sağlıksız bir yapı oluĢturmaktadır. Bu durum rekabet gücünde
gerilemelere yol açmaktadır.
Öte yandan, Batı ülkelerinde gördüğümüz sınıflandırma, fiyat- kalite konusundaki dengeyi ve fiyat kontrollerini
mümkün kılmaktadır. Yine hayvanın menĢei ve üretildiği çiftliğe kadar giden takip edilebilirliği et sektörünün
markalaĢma konusundaki adımlarını güçlendirmekte olup nihai tüketicinin bilinçlenmesini beraberinde
getirmektedir.

Hayvansal Üretimde Verimlilik (- düĢük)
Hayvansal üretimde verimi belirleyen 2 temel unsurdan birisi hayvanların genetik değeri, diğeri ise hayvanın
içinde bulunduğu çevredir. Yüksek verime ulaĢmak için hayvanların genetik olarak yüksek verim düzeyine sahip
olması yanında, hayvanın sahip olduğu genetik potansiyelin verime dönüĢmesine imkan sağlayacak özellikte
çevreye de sahip olunması gerekir. Özetle, hayvancılıkta verimi artırmak için yüksek verimli hayvanların uygun
çevre koĢullarında barındırılması gerekir. Anak, gerek ülkemizde gerekse Diyarbakır Bölgesi’nde her iki unsur
açısından da sorun yaĢanmaktadır.
Öte yandan, kaliteli damızlık hayvan ülkemiz ve Diyarbakır Bölgesi koĢullarında yeterli düzeyde
üretilememektedir. Bu amaca yönelik üretim yapan iĢletme sayısı çok azdır. Damızlık üretimi örgütlü Ģekilde
yapılamamaktadır. Damızlık hayvanların fiyatları zaman zaman kasaplık değerlerine yakın olmakta, damızlık
ihalelerinde fiyatlar çok düĢük tutulmakta, fiyat düĢüklüğü nedeniyle damızlık hayvanların et amaçlı kesilmeleri
önlenememekte, yüksek damızlık değere sahip hayvanlar zorunlu sigorta kapsamı dıĢında tutulmaktadır. Yine,
damızlık hayvan borsası kurulamamıĢ; damızlık hayvan için taban fiyat da mevcut değildir.
Öte yandan, Türkiye’de ve Diyarbakır’da hayvan hastalıkları önemli bir sorun halindedir. Özellikle salgın
hastalık türleri önemli ekonomik kayıplara sebep olmakta, zoonoz (hayvandan insana geçen) hastalık türleri ise,
insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu durum aynı zamanda hayvancılık sektörüne önemli bir motivasyon
sağlayabilecek hayvan ve hayvansal ürünler ihracatı imkanını da sınırlandırmaktadır. Özellikle ġap, Sığır
Vebası, Tüberküloz ve Bruselloz gibi salgın hayvan hastalıklarına iliĢkin olarak Türkiye’nin hemen tüm
bölgelerinden hastalık bildirimlerinin alınması ve 2005 yılının son çeyreği ile 2006 yılı baĢlarında görülen Tavuk
Vebası vakaları Türkiye’nin bu konuda çok ciddi sorunlarla karĢı karĢıya olduğunu açıkça göstermektedir.
Bunlara ilave olarak hayvan kaçakçılığının önlenememesi ve hayvan hareketlerinin yeterli ölçüde kontrol altına
64
alınmaması, hem söz konusu hastalıklarla mücadeleyi kısıtlamakta, hem de hastalıkların yayılma hızını
artırmaktadır (Saçlı, 2007).

Sektöre Yönelik YatırımlarYatırımlar (- düĢük)
Sektöre yönelik yüksek gelir getirici yatırım sayısı oldukça düĢüktür. Bununla birlikte Diyarbakır Bölgesi’nde
son yıllarda hayvancılık sektörüne olan ilginin arttığı görülmektedir. Özellikle büyük ölçekli firmaların
hayvancılık sektörüne yatırım yapmaya baĢlaması ile birlikte sektörün yeni bir sürece gireceği beklenmektedir.
Modern tesislerin kurulması ve büyük ölçekli üretimin yapılmaya baĢlanması ile birlikte sektörün cazibesini
artıracağı geliĢimin sürdüreceği öngörülmektedir.

Organik Et Üretimi (- düĢük)
Son yıllarda önemi giderek artan organik tarım ve buna bağlı organi et ve et ürünleri üretimi ürünlerin katma
değeri de yüksektir. Ancak, Diyarbakır’da bu tür çalıĢmalar ve üretim faaliyetleri çok düĢük düzeyde kalmıĢtır.

Veri Eksikliği ve KayıtdıĢılık (- düĢük)
Genel olarak tarım sektöründe ve özellikle hayvancılık sektöründe, gerek üretim, gerekse sanayi aĢamasında
kayıt ve istatistikler tam ve doğru bir Ģekilde tutulmamakta, bu nedenle sektörün genelinde ve Diyarbakır’da
önemli düzeyde kayıp, kaçak ve kayıt dıĢılık hakim olmaktadır. Bu durum AB tarafından yayınlanan Katılım
Ortaklığı Belgelerine de yansımıĢ ve Entegre Ġdare ve Kontrol Sistemi (IACS), Arazi Parsel Tanımlama Sistemi
(LPIS) Hayvan Kayıt Sistemi, Bitki Pasaport Sistemi ile TÜĠK’in istatistik toplama ve iĢleme yöntemlerinin
iyileĢtirilmesi yönünde bir stratejinin belirlenmesi öncelikler arasında yer almıĢtır. Ancak Saçlı (2007)’nın da
ifade ettiği gibi veri eksikliği ve kayıt dıĢılık konusunda, girdi fiyatlarının yüksekliği ve bu arada girdilerdeki
vergi yükünün maliyetleri artırması önemli etkenlerden birisi olarak değerlendirilmektedir. Özellikle maliyetlerin
düĢürülebilmesi amacıyla üreticiler ve sanayiciler kayıt dıĢına yönelmekte bu da hayvancılık alanında elde edilen
verilerin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır.
2.1.8.5 Devlet (+/- orta)
Yapısal düzenlemeler, kayıtdıĢılılık, özelleĢtirme çalıĢmaları, tarıma yönelik devlet desteği AB mevzuatına
uyum gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Devlet değiĢkeninin ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün orta
düzeyde olduğu tespit edilmiĢtir.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Cumhuriyet döneminden 1980’li yıllara kadarki zaman diliminde devlet tarım ve buna bağlı olarak hayvancılık
sektöründe en belirleyici unsur olarak yer almıĢtır. 1980 yılında 24 Ocak kararları ile serbest ekonomiye geçiĢ
politikaları paralelinde sektör rekabete açılmıĢtır. Yaygın görüĢ hayvancılık sektöründe yapısal düzenlemeler
yapılmadan bu serbestleĢme politikalarının sektörü olumsuz Ģekilde etkilediği yönündedir. Her nekadar sektörde
liberalleĢme politikaları uygulansa da devlet tam olarak sektördeki etkinliğine son vermemiĢtir. Taban fiyatların
belirlenmesi destekleme politikalarının sürdürülmesi devletin sektördeki etkinliğini sürdürmesine neden
olmuĢtur. Bu düzenlemeler sektörde tam olarak serbest piyasa koĢullarının oluĢmasını engellemiĢ, borsaları
çalıĢamaz hale getirmiĢtir.
Öte yandan destekleme politikalarının sektörü güçlü bir yapıya büründürmekte zorlandığı görülmektedir.
Özellikle kalite- fiyat iliĢkisi belirlenememiĢ, kaynaklar sektörde optimum iĢletme ölçeğinin oluĢmasına veya
teknolojik yenilenmenin gerçekleĢtirilmesine katkıda bulunmakta gerekli ivmeyi gösterememiĢtir. Kaynakların
etkili bir Ģekilde kullanılamaması kırsal kesimde refah artıĢını yavaĢlatmıĢ, sektörün parçalı bir yapıya
evrilmesine ve verimliliğin artırılamamasına neden olmuĢtur.

KayıtdıĢılılık ÇalıĢmaları (- düĢük)
Yukarıda da belirtildiği gibi AB tarafından yayınlanan Katılım Ortaklığı Belgelerine de yansımıĢ ve Entegre
Ġdare ve Kontrol Sistemi (IACS), Arazi Parsel Tanımlama Sistemi (LPIS), Hayvan Kayıt Sistemi, Bitki Pasaport
Sistemi ile TÜĠK’in istatistik toplama ve iĢleme yöntemlerinin iyileĢtirilmesi yönünde bir stratejinin belirlenmesi
65
öncelikler arasında yer almaktadır. Ancak genel olarak tarım sektöründe ve özellikle hayvancılık sektöründe
(Türkiye ve Diyarbakır’da), gerek üretim, gerekse sanayi aĢamasında kayıt ve istatistikler tam ve doğru bir
Ģekilde tutulmamakta, bu nedenle sektöre önemli düzeyde kayıp, kaçak ve kayıt dıĢılık hakim olmaktadır.
Özetlemek gerekirse, Diyarbakır’da denetlemelerin etkin bir Ģekilde yapılamaması kayıtdıĢılığın artmasına,
beraberinde kalitesiz ve sağlıksız ürünlerin üretilmesine sebep olmaktadır. Ayrıca sınırlardan kaçak hayvan
giriĢinin engellenmesi noktasında etkin bir mücadele ortaya konamamıĢtır.

ÖzelleĢtirme ÇalıĢmaları (- düĢük)
Sektörde önemli bir konuma sahip olan ile Et ve Balık Kurumu (EBK)’nun özelleĢtirilmesinin özensiz yapılması
ve bu kurumların yerinin doldurulamaması sektörün rekabetçilik gücünü zayıflatmıĢtır. Nitekim Et ve Balık
Kurumu (EBK) ve Süt Endüstrisi Kurumu’nun (SEK) özelleĢtirilmesi Türkiye’de ve Diyarbakır’da hayvancılıkta
gerilemeyi hızlandırmıĢtır.

Hayvancılık Sektörüne Yönelik Verilen Devlet Destek ve TeĢvikleri (+/- orta)
Hayvancılık sektörüne yönelik olarak, 2005 yılından bu yana ürüne dayalı destek sistemi uygulanmaktadır.
Bakanlığın 2008 yılında yapmıĢ olduğu yönetmelik değiĢikliği sonrasında sistem değiĢtirilmiĢ ve hayvan baĢına
destek yöntemine geçilmiĢtir. Bakanlar Kurulu Kararına göre, kültür ırkı ve kültür ırkı melezi sığır yetiĢtiren
üreticilere, Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve izlenmesi Yönetmeliği kapsamında kayıtlı,
tanımlanmıĢ olmak ve üst birliğini oluĢturmuĢ bir hayvancılık örgütüne üye olmak Ģartı ile anaç sığır baĢına ve
anaç manda baĢına doğrudan ödeme yapılmaktadır. Ayrıca, ilgili mevzuat çerçevesinde hayvan hastalıkları
tazminat desteği ve hayvan hastalıkları ile mücadele çerçevesinde, Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığınca belirlenen
programlı aĢılamalardan, uygulayıcılara destekleme ödemesi yapılmaktadır. Yine, hayvansal orijinli gıda
kontrolünde etkinliğin sağlanması, hayvan hastalıklarıyla mücadele, mezbaha ve denetim hizmetlerinin
iyileĢtirilmesi amacı ile Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığının belirlediği iĢletmelerde veteriner hekim çalıĢtırılması
için kesilen hayvan baĢına ödeme yapılmaktadır. Öte yandan, Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı’nın ilgili kuruluĢu
olan Et ve Balık Kurumu kombinalarında kesim yaptıran ve Tarım Kredi Kooperatifi ile sözleĢmeli besicilik
yapan 28 ildeki (Adıyaman, Agrı, Ardahan, Artvin, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ,
Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Kars, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin,
Muş, Siirt, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van) yetiĢtiricilere belirlenen miktarda doğrudan et destekleme
primi ödemesi yapılmaktadır. Ülkemizde devletin et sektörüne yönelik olarak faaliyet gösteren hayvancılık
sektörüne vermiĢ olduğu destek AB’ne üye ülkelerin vermiĢ olduğu destekten daha azdır.
Tablo 19: Türkiye’de 2002- 2010 Yılları Arasında Tarıma Ayrılan Kaynaklar (milyon TL)
Kaynak: TÜGEM, 2010.
66
Tablo 20: Yıllara Göre Destekleme Ödemeleri (bin TL)
Kaynak: TÜGEM, 2010.

AB Mevzuatına Uyum (+/- orta)
Türkiye’nin AB’ye katılım süreci hayvancılık sektörünü, Türkiye’nin AB mevzuatına uyumu ve Türkiye
hayvancılığının kendi yapısı nedeniyle etkilemektedir. Ortak Tarım Politikası’nın yeni üye ülkelerde
iĢleyebilmesi için; ödeme kurumu, entegre idare kontrol sistemi ve çiftlik muhasebe veri ağının oluĢturulması,
ortak pazar ürünlerine entegrasyon, kırsal kalkınma faaliyetlerinin uygulanması, hayvancılıkla ilgili olarak
hayvan sağlığı, gıda kalitesi ve gıda güvenliğinin korunması gibi hususlara uyum Ģartı bulunmaktadır. Avrupa
Birliği’nin 2004’te yayınladığı ilerleme raporunda, Türkiye’nin belirtilen normlar çerçevesinde bazı geliĢmeler
kaydettiği belirtilmiĢtir (DPT, 2006).
Türkiye hayvan sağlığı konusunda, hayvan hastalıklarının bildirimi hakkında bir tebliği kabul etmiĢ, büyükbaĢ
hayvanların tanımlanması ve kayıt altına alınmasına yönelik de bir sistem kurmaya baĢlamıĢtır. Bu kapsamda 9,5
milyon büyükbaĢ hayvan küpelenerek kayıt altına alınmıĢ ve 1,5 milyon iĢletme kayda geçirilmiĢtir (DPT, 2006).
Ancak Avrupa Birliği’nin 2005 yılında yayınlanan ilerleme raporunda ise yıl itibariyle bazı konularda geliĢme
gösterilememiĢ, bazılarında ise çok sınırlı bir geliĢme gösterebilmiĢ olduğu belirtilmiĢtir.
67
2.1.9
Sonuç ve Öneriler
Diyarbakır’ın ekonomik kalkınmasında ve sosyal yapılaĢmasında önemli bir rol oynaması beklenen hayvancılık
ve buna bağlı et ve et ürünleri sektörü, sadece Diyarbakır’da yaĢayanları yakından ilgilendirmemekte, sektörde
yaĢanan olumsuzluklar sonucu yaĢanan istihdam kayıpları kırdan kente plansız göçün gerçekleĢmesine neden
olarak diğer alt bölgelerde yaĢayanları da doğrudan etkilemektedir. Çünkü Diyarbakır GAP bölgesinin önemli
merkezlerinden birisi olup kendi coğrafi sınırları içinde de birçok alt bölgeye sahiptir 23.
ġekil 12: Diyarbakır Ġlinin Agro-Ekolojik Alt Bölgeleri
Kaynak: Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010.
Bu nedenden ötürü et ve et ürünleri sektörünün Diyarbakır’ın ekonomik yapısına sağlamıĢ olduğu katkının yanı
sıra alt bölgelerde görülen göç ve istihdama etkisi gibi sosyal yansımaları da bulunmaktadır. Bu bağlamda,
sektörün sadece rekabetçilik yönüne ilave olarak diğer faktörleri de göz önüne alınarak değerlendirilme
yapılmıĢtır.
Ancak yapılan tüm analiz sonuçlarına göre Diyarbakır Bölgesi et ve et ürünleri sektörünün uluslararası
rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilmiĢtir. ÇalıĢmanın çıktılarına göre, girdi koşulları, ilgili ve
destekleyici kuruluşlar, firma stratejisi- rekabet yapısı düşük; talep koşulları ve devlet değişkeni ise orta düzeyli
olan Diyarbakır Bölgesi et ve et ürünleri sektöründe değer zincirinin birçok halkasının eksik ve zayıf olduğu
tespit edilmiĢtir.
Sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum göstereceğini analiz etmeye
çalıĢacağız. YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep yapısının niteliği dikkate
alınarak geliĢtirilmiĢtir.
Bu çerçevede sektörün geçmiĢ yirmi yıldaki temel performansını da ele alınarak gelecekte ne tür bir yönelim
içinde olacağı tahmin edilmiĢtir. Özellikle sektörün mevcut performansının gelecek açısından ne tür bir büyüme
göstereceğini tahmin etmek zor değildir. Mevcut koĢullarda sektör analiz edildiğinde, zaman iĢletmelerin
geliĢme ve büyüme eğilimi içerisinde oldukları görülmektedir. Bu çerçevede sektörde tam olarak oturmuĢ bir iĢ
modeli ve sistemi mevcut değildir. Tam olarak sektörün omurgası ve büyüklüğü olgunlaĢma noktasına geliĢmiĢ
değildir.
Diyarbakır Ġlinde arazinin çevresel özellikleri, potansiyel verim ve arazi uygunluğu gibi benzer özellik taĢıyan ilçeler Agro-Ekolojik Alt
Bölge olarak adlandırılan gruplara ayrılmıĢtır.
23
68
Diyarbakır Et Ürünleri Sektörü YaĢam Eğrisi
ġekil 13: Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü YaĢam Eğrisi
Diyarbakır’ın
bulunduğu nokta
Et ve et ürünleri sektörünün
olgunluk dönemi
Et ürünleri
sektörünün düĢüĢ
dönemi
Et ve et ürünleri
sektörünün geliĢim
dönemi
Yıllar
1990- 2000-2010- 2020- 2030- 2040
2050- 2060- 2070- 2080- 2090
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman 2000-2030 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektörde operasyonel yapı ve iĢ sistemlerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir.
Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün altyapı sürecinin oluĢum aĢaması olarak değerlendirilmesi söz
konusu olabilecektir. Özellikle bölgenin güvenlik sorunu aĢılabilirse sektörde önümüzdeki yirmi yıl içerisinde
iĢletme formları ve yapılarında önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Bu dönemden sonra sektör geliĢme
dönemine girecektir. Sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri gündeme girecektir. Katma değeri
yüksek hizmet sunan iĢletmelerin ön plana çıktığı dönem olacaktır. Bu dönemde iĢletmelerin ortaya çıkması,
pazarın ve sektörün oluĢması söz konusu olabilecektir.
Önümüzdeki süreçte özellikle sektörde yapılacak yatırımlar ve et iĢleme yatırımları sektörün geliĢim sürecini
pozitif olarak etkileyecektir. Bu tür geliĢmeler sektör üzerinde olumlu etki yaratarak çok daha hızlı bir büyüme
Ģansı yakalayabilirler. Sektörün büyümesi, geliĢmesi ve Diyarbakır ekonomisi içersindeki geliĢimi ortaya
çıkabilecek özellikle güvenlik ile ilgili durumlardan dolayı hızlı bir Ģekilde etkilenmektedir.
Bu bağlamda, sektörün uluslararası düzeyde rekabet edebilmesi için aĢağıda yer alan tavsiyelerin göz önüne
alınması öngörülmektedir.

Yerel Kırmızı Et Sektörü Konseyi Kurulmalıdır
Kırmızı et sektöründe istikrar ortamının sağlanması ve hayvancılığın geliĢtirilerek kaliteli kırmızı et üretim ve
tüketiminin arttırılması için acil önlemlere ihtiyaç olduğu gibi, orta ve uzun dönem için de kalıcı tedbirler
alınması gerekmektedir. Özellikle geliĢmiĢ ülkelerin birçoğunda et konseyi veya benzer iĢlevlere sahip kurum
bulunmaktadır. Bu bağlamda Ulusal Et Konseyi 2588 sayılı Tarım Kanununun 11. maddesine dayanılarak 2010
yılında kurulmuĢtur. Ulusal Kırmızı Et Konseyinin, kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri ve ilgili diğer tüm
kesimleri kapsayan iĢlevsel bir yapıda olması, bürokratik bir kurum olmanın ötesinde olması ve bu sayede tüm
kesimlerin sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyabilmesi için çalıĢmalar yürütmesi en önemli görev olarak
benimsenmiĢtir.
69
Diyarbakır’da da benzer görevleri deruhte edecek bir konsey kurulmalı, yapılandırılmalı ve Ulusal Konsey ile
iĢbirliğine gitmelidir. Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret Borsası konseyin kurulmasına liderlik etmelidir.

Sektör Diyarbakır’a Özel Olarak Korunmalı ve Sübvansive Edilmelidir
Serbest piyasa ekonomisinin bütün kuralları ile uygulanmasına çalıĢıldığı günümüzde, her Ģeye rağmen
hayvancılık ve hayvansal ürünlerin üretimi ABD’de ve AB’de ve diğer geliĢmiĢ ülkelerde çeĢitli ekonomik
enstrümanlarla korunmaktadır. Özellikle Diyarbakır gibi, nüfusun büyük bir kısmının hala kırsal kesimde
bulunduğu ve sektörel rekabet gücünün düĢük olduğu bir alanda; sektör özelleĢtirilmiĢ enstrümanlarla
desteklenmeli ve korunmalıdır.
Bu bağlamda Diyarbakır Güneydoğu Anadolu Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü ve Dicle Üniversitesi Veteriner ve
Ziraat Fakülteleri bu konuda (özel entrümanların geliştirilmesi için) çalıĢma baĢlatmalıdır.

Yerli Hayvan Irkı Islah Edilmeli ve Acil Kültür Irkına Geçilmelidir
Diyarbakır girdi koĢulları açısından değerlendirildiğinde tarıma elveriĢli bir iklim ve coğrafyaya sahip olduğu
görülmektedir. Bu bağlamda Diyarbakır’ın yerel koĢullarına uygun kültür ırkı hızla ve özel teĢvik enstürmanları
geliĢtirilerek artırılmalı, bu vesile ile et ve et ürünleri sektörünün temel kaynağını oluĢturan hayvanlardan elde
edilen verimlilik hızla artırılmalı ve AB’ne ait ülkelerde üretim yapan üreticilerin düzeyine yükseltilmelidir.
Karagöz (2009), sorunun çözümüne yönelik stratejiler ve enstrümanlar önermektedir. Bu bağlamda, (1) kaliteli
damızlık üretimi için bu amaca yönelik yetiĢtirici birliklerini teĢvik edici ve güçlendirici önlemler alınmalı, (2)
kaliteli damızlık üretimi için ihtiyaç duyulan bilimsel, teknolojik ve biyoteknolojik çalıĢmalar öncelikle
desteklenmeli, ülke çapında yaygınlaĢtırmalı, bu amaçla Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığının ilgili kuruluĢları ile
Üniversiteler ve Damızlık YetiĢtirici Birlikleri arasında ortak çalıĢmalara önem verilmeli, (3) yıllardır
uygulandığı halde bir türlü istenen düzeyde baĢarı sağlanamayan yapay tohumlama uygulamalarındaki baĢarı
artırılmalı, (4) ülkemizin çok acil ihtiyacı olan belli sayıdaki yüksek kaliteli damızlık gereksiniminin
karĢılanmasında dıĢ kaynaklar kullanılmalı, (5) internet ortamında çalısabilen, Türkiye’nin her tarafından
ulaĢılabilen alıcı ve satıcının aracısız iĢlem yapabileceği Merkez Birlik kontrolünde Damızlık Hayvan Borsası
oluĢturulmalı, (6) damızlık hayvan fiyatı belirlenirken hayvanların damızlık değerlerini de parasal olarak ortaya
koyucu nitelikte fiyat güvencesine yönelik önlemler alınmalı, yüksek damızlık değere sahip hayvanlar için
sigorta zorunluluğu getirilmelidir.
Bu öneriler ıĢığında, yine, Diyarbakır Güneydoğu Anadolu Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü ve Dicle Üniversitesi
Veteriner ve Ziraat Fakülteleri bu konuda (özel entrümanların geliştirilmesi için) çalıĢma baĢlatmalıdır.

Yem Fiyatları Sübvansive Edilmelidir
Diyarbakır’da yüksek yem fiyatları et ve et ürünleri sektörüne bağlı olan hayvancılığın rekabetçiliğini olumsuz
yönde etkilemektedir. Diyarbakır’da faaliyet gösteren iĢletmeler (besi vs.) hayvanların ihtiyaç duyduğu temel
hammaddeyi (yem) kolaylıkla temin edebilmektedir. Ancak, ülke genelinde değerlendirildiğinde, hayvanların
daha fazla kaba yem ihtiyacının olduğu görülmektedir. Hayvan baĢına verimlerin artırılmasında kaliteli kaba
yem kaynaklarının oluĢturulması gerektiği düĢünüldüğünde ülkemizde bu kaynakların acilen temin edilmesi
gereklidir.
Bu amaç için öncelikle yem bitkileri ekim alanlarının toplam ekilebilir alanlar içerisindeki oranının geliĢmiĢ
ülkelerdeki oranlara yani %25-30’lara çıkarılması; bu bağlamda Diyarbakır’da toplam ekili alanlar içinde yer
alan yem bitkileri ekimi desteklenmelidir. Ayrıca üreticilere doğrudan yem desteği sağlanmalıdır.
70
Tablo 21: Türkiye’de Tarım Alanları
Kaynak: TÜĠK, 2010.
Tablo 22: Türkiye’de Yem Bitkileri EkiliĢ Alanları (ha)
Kaynak: TÜĠK, 2010.

Çayır-Meraların Durumu ĠyileĢtirilmelidir
Ülke hayvancılığının geliĢtirilmesi için yem bitkileri tarımına ve çayır-mera kültürüne gereken önemin verilmesi
gerekmektedir. Ancak ülkemiz meraları yıllardan beri süregelen aĢırı ve kontrolsüz otlatma sonucu
verimliliklerini kaybetmiĢlerdir. Yakın zamana kadar meralarla ilgili herhangi bir yasal düzenlemenin olmayıĢı
bu bozulma sürecini hızlandırmıĢtır. Bu geliĢmelerin paralelinde 1998 yılında yürürlüğe giren mera kanunu ile
doğal kaynaklarımızın korunarak kalite ve verimliliğin artırılması hedeflenmiĢtir. Toplam yüzölçümünün
yaklaĢık %45’inde (695.923 ha) tarım yapılmakta olan Diyarbakır’ın çayır-mera alanları %15’lik bir oranı
(230.092) temsil etmektedir. Ancak, doğal çayır-mera alanı bakımından önemli bir alana sahip olmakla birlikte
yanlıĢ ve kötü kullanım nedeniyle bu alanların bir kısmı bozulmuĢ ve zayıflamıĢ durumdadır. Hayvan
yetiĢtiriciliği bakımından büyük bir öneme sahip olmasına rağmen mera amenajmanı teknik prensipleri olan
otlatma mevsimi, otlatma kapasitesi, uniform otlatma ve yem tipine uygun hayvan türü ile otlatma kuralları
uygulanmadığından, çayırmeralar günden güne yıpranmıĢ ve birçok bölgede erozyona açık hale gelmiĢtir. Bu
bağlamda Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğüne konu hakkında daha fazla ödenek sağlanmalı ve çalıĢmalar
hızlandırılmalıdır.
71
ġekil 14: Diyarbakır’da Arazi Dağılımı (ha)
Tarıma
ElveriĢsiz Alan
%19
Tarım Alanı
%44
Orman
%22
Çayır-Mera
%15
Kaynak: Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü, 2010.

Yem Bitkisi Ekimi TeĢvik Edilmelidir
Hayvancılık ve yem bitkileri tarımı ile çayır-mera kültürü birbirleri ile sıkı iliĢkileri olan ve daima beraber
düĢünülmesi gerekir. Yem bitkileri açısından Diyarbakır önemli bir iklim, toprak çeĢitliliğine ve tarım alanına
sahiptir. Ancak tarla tarımı içinde yem bitkileri yetiĢtiriciliği yeterli düzeyde değildir. Tarımda ileri ülkelerde
olduğu gibi, yem bitkileri üretiminin yüksek bir düzeye çıkarılması ve mevcut çeĢitlerin yerine daha verimli yani
ıslah edilmiĢ kültür çeĢitlerinin yetiĢtirilmesi gereklidir.
ġekil 15: Diyarbakır Tarım Alanlarının Dağılımı
Kaynak: Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010.
72
Karacadağ Kalkınma Ajansı Raporu (2010)’na göre, Diyarbakır Ġlinde GAP Eylem Planı’nın (2008-2012)
getirdiği ivme ile birlikte sulama yatırımlarına hız verilmiĢ olup, planlama aĢamasında olan projeler
tamamlandığında toplam 443.925 hektarlık bir alanın sulanabileceği beklenmektedir.

ĠhtisaslaĢmıĢ Organize Hayvancılık ĠĢletmeleri TeĢvik Edilmelidir
Sektörün en önemli sorunu olan kaliteli ve sürekli hammaddenin teminine yönelik olarak optimal büyüklükte
ihtisaslaĢmıĢ hayvancılık iĢletmelerinin kurulması teĢvik edilerek AB ile yapısal farklılıklar azaltılmalıdır. Bu
bağlamda ihtisaslaĢmıĢ organize hayvancılık iĢletmeleri teĢvik edilmelidir.

Ġç ve DıĢ Talebin Durumu Analiz Edilmeli ve Ortadoğu Ülkelerine Ġhracat Yapılmalıdır
Diyarbakır nüfusunun yüksek olması büyük bir talep oluĢumu anlamına gelirken, kiĢi baĢına tüketim
miktarlarının geliĢmiĢ ülkelerin bir hayli altında kalması önemli bir talep artıĢının olabileceğini göstermektedir.
Ġç talepteki bu yetersizlik sektörün mevcut geliĢimin engellerken, öte yandan geleceğe yönelik olarak talepte
beklenen canlanmalar sektöre yeni yatırımları çekeceği öngörülmektedir. Diyarbakır bölge olarak Ortadoğu
coğrafyasına yakın olmanın önemli avantajları bulunmaktadır. Ortadoğu ülkelerinde kiĢi baĢına et ve süt
tüketiminin devamlı artıĢ gösteremesi sektörün geleceği açısından önem taĢımakta, kaliteli ürünü uygun fiyata
üretebildiğimiz zaman potansiyel bir dıĢ talep varlığına iĢaret etmektedir. Bu bağlamda Ortadoğu pazarı detaylı
bir Ģekilde incelenmeli, Pazar araĢtırmaları yapılarak talep projeksiyonları dönemsel olarak gerçekleĢtirilmelidir.
Karacadağ Kalkınma Ajansı bu konuda gerekli giriĢimleri (sektörel sivil toplum kuruluşlarını ve/ veya özel
sektör) desteklemektedir.

Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri ve KooperatifleĢme Desteklenmelidir
Türkiye’de ve Diyarbakır’da hayvancılık genellikle küçük aile iĢletmelerinde, diğer tarımsal faaliyetlerle birlikte
yürütülmektedir. Türkiye’nin ve Diyarbakır’ın genel ekonomik ve demografik yapısı göz önüne alındığında bu
durumun uzun süre değiĢmeyeceği görülmektedir. Dolayısıyla yetiĢtiricilerin her türlü girdiye en uygun Ģartlarda
eriĢebilmesi ve ürünlerin pazarlanmasında daha güçlü duruma gelmesi için aralarında birleĢmeleri veya
örgütlenmeleri gerekmektedir. Küçük ve dağınık görünümde bulunan hayvancılık iĢletmelerinin örgütlenmeyle
rasyonel yapıya dönüĢtürülmesi mümkün olabilmektedir.
Dünya geneli incelendiğinde hayvancılık sektörünün örgütlenmesinde; dernekler, birlikler, kooperatifler ve
bordlar gibi modeller bulunmaktadır. GeliĢmiĢ ülkelerde hayvancılık sektörünün genel tarım sektörü içindeki
payının bitkisel üretime göre büyük olmasında, yetiĢtiricilerin bu tip örgütlenmeler yoluyla güçlenmesinin büyük
etkisi bulunmaktadır. Üreticilerin örgütlenmesinde dünyada en fazla görülen ve yaygın olan örgütlenme modeli
ise kooperatiflerdir24. GeliĢmiĢ ülkelerde hayvancılık kesiminde kooperatiflerde örgütlenen üreticiler,
kooperatifler aracılığı ile özellikle ürünlerin toplanması, iĢlenmesi, satıĢı gibi pazarlamanın tüm alanlarında
dikey bütünleĢmelerini sağlayan yatırımları gerçekleĢtirmiĢler ve böylece pazarda çok etkin bir konuma
gelmiĢlerdir. Türkiye’de ise hayvancılık kesimi üreticilerin en örgütsüz olduğu kesimdir. Ülkemizdeki tarımsal
kooperatiflerin genel sorunları olan; halkın bilinçlendirilmemiĢ olması, finansman, mevzuat, yönetim, yatay ve
dikey teĢkilatlanmaya gidilememiĢ olması, eğitim ve araĢtırmaların yeterince yapılamamıĢ olması ve
kooperatifler arası iĢbirliginin sağlanamaması gibi konuların çözüme kavuĢturulması gerekmektedir.
YetiĢtiricilerin örgütlenmesinde diğer bir model de, malı üretenler ile ticaretini yapanları, iĢleyenleri ve devleti
bir araya getiren ve bunları karĢılıklı olarak uzlaĢtırmak suretiyle arzı, fiyatları ve ürünün dağılımını kontrol
eden, böylece toplumun çeĢitli kesimleri arasında denge kuran pazarlama bordlarıdır. Hayvancılık kesiminde
öncelikle çabuk bozulabilen ürünlerin pazarlanmasında bu örgütlenme modeli önerilmektedir. Diyarbakır’da da
benzer modellerin daha etkin olarak gerçekleĢtirilmesi sağlanmalı, Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü ve sektörel
sivil toplum kuruluĢları da bu konuda liderlik yapmalıdır.
Kooperatifler, üreticilerin tek baĢlarına yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan isleri en iyi Ģekilde maliyet fiyatına
yapmak üzere dayanıĢma içersinde ekonomik güçlerini bir araya getirmek için gönüllü olarak oluĢturdukları ve yönetimde söz sahibi
oldukları kuruluĢlardır. KooperatifleĢme, küçük iĢletmelerin toplumsal değerlerini ve kimi üstünlüklerini koruyarak, onları büyük iĢletmelere
avantaj saglayan ekonomik ölçek büyüklüklerine ulaĢtırmanın bir yolu olarak nitelendirilmektedir.
24
73

Tarımsal Arazi Yapısında ToplulaĢtırma ÇalıĢmaları Hızlandırılmalı ve Uluslararası Standartlara
Yükseltilmelidir
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü; arazi toplulaĢtırmasını, çeĢitli nedenlerle
ekonomik olarak tarımsal faaliyetleri yapmaya imkan vermeyecek biçimde parçalanmıĢ, dağılmıĢ, bozuk Ģekilli
parsellerin modern tarım iĢletmeciliği esaslarına göre ve sulama hizmetlerinin geliĢtirilmesi için en uygun
biçimde birleĢtirilmesi, Ģekillendirilmesi ve yeniden düzenlenmesi iĢlemi olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda,
tarım iĢletmelerinin sahip oldukları küçük, parçalı ve dağınık arazileri modern tarım iĢletmeciliğine göre yeniden
düzenleyerek, daha az zaman, iĢgücü ve sermaye kullanımını sağlamak, üretim faktörlerinden en iyi biçimde
yararlanarak tarımsal üretimi ve tarım iĢletmelerinin verimliliğini artırmak ve kırsal kesimdeki nüfusun hayat
standartlarını yükseltmek arazi toplulaĢtırma iĢleminin amaçları arasında yer almaktadır.
Çünkü ülkemizde tarım iĢletmelerinin sahip oldukları araziler miras ve diğer nedenlerle her geçen gün daha da
küçülmektedir. 1950 yılında iĢletme sayısı 2.2 milyon, ortalama iĢletme büyüklüğü de 100 dekar iken, 2000
yılında iĢletme sayısı 3,02 milyona çıkarken ortalama iĢletme büyüklüğü 61 dekara düĢmüĢtür. ĠĢletme ölçeği
küçülürken parça sayısı da artmaktadır. Bugün iĢletme baĢına 7 parça arazi düĢmektedir (TKĠB, 2010).
Türkiye’de iĢlenebilir tarım arazisi miktarı 25 milyon hektar olup, ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı 8.5
milyon hektardır. 2010 yılı verilerine göre halk sulamaları da dahil olmak üzere yaklaĢık 5.3 milyon hektar alan
sulamaya açılmıĢtır. Böylece ekonomik olarak sulanabilecek tarım arazisinin %62’si sulama imkânına
kavuĢturulmuĢtur. Ġleriki yıllarda sulamaya açılacak alan ise 3.2 milyon hektara çıkacağı planlanmaktadır (TKĠB,
2010). Bu çerçevede Diyarbakır ve alt bölgelerde gerçekleĢtirilen çalıĢmalar kapsamında 2012 yılı sonuna kadar
371.351 ha’lık alanda arazi toplulaĢtırması ve tarla içi geliĢtirme çalıĢmaları yapılacağı planlanmaktadır. Bu
sayede ekonomik olarak tarımsal faaliyetleri yapmaya imkân vermeyecek biçimde parçalanmıĢ, dağılmıĢ ve
bozuk Ģekilli parseller modern tarım iĢletmeciliği esaslarına göre ve sulama hizmetlerinin geliĢtirilmesi için en
uygun biçimde birleĢtirilmiĢ, ĢekillendirilmiĢ ve yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.
ToplulaĢtırma faaliyetleri sayesinde, Diyarbakır Ġlinde tarım yapılan alanların yaklaĢık %65’inde küçük, parçalı
ve dağınık araziler modern tarım iĢletmeciliğine göre yeniden düzenlenmesi; daha az zaman, iĢgücü ve sermaye
kullanımı sağlanması; üretim faktörlerinden en iyi biçimde yararlanılarak tarımsal üretim ve tarım iĢletmelerinin
verimliliği arttırılması hedeflenmektedir (Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010).
Bununla birlikte Diyarbakır hayvancılık sektörünün önemli bir sorunu olan kadastro çalıĢmalarının kırsal alanda
bitirilerek AB standartlarında arazi toplulaĢtırması yapılmalı, bu bölgelerde yaĢayan insanlar bu konuda
bilinçlendirilmeli ve ikna edilmelidir.

Hayvan Sağlığı ve Karantina Hizmetleri YaygınlaĢtırılmalı ve Daha Etkin Hale Getirilmelidir
Hayvancılığın geliĢme aĢamasında olduğu Türkiye’de ve Diyarbakır’da hayvanlardan istenilen seviyede verim
alınması ve bu seviyenin yükseltilmesinin gereklerinden biri de hayvan hastalıklarının kontrol altına alınmasıdır.
Türkiye’de veteriner hekimlik hizmetleri yeterince amacına ulaĢamamakta, yani, koruyucu hekimlik hizmetleri
ile görevli devlet kuruluĢları eleman, araç-gereç, sıhhi donanım ve mali olanaklar yönünden yetersiz durumdadır.
Bu nedenle veteriner hekimlik hizmetlerini planlayıp düzenlemek zorunluluğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Hayvansal üretimin geliĢmesi üzerinde diğer faktörlerin yanında, çeĢitli infeksiyöz ve paraziter hastalıkların
kontrol altına alınamaması da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Hayvan hastalıkları mücadelesi için; Veteriner Sağlık ve AraĢtırma Enstitülerine ayrılan ödenekler arttırılarak,
bu kurumlar günün koĢullarına göre alet ve ekipmanla donatılmalı, mevcut aĢı, serum ve diğer biyolojik madde
üretimi arttırılarak ülke ihtiyacına cevap verecek düzeye getirilmeli ve ihtiyaç duyulan yeni asıların üretimine
baĢlanmalıdır.

Yeni Finansal Kurum ve Enstrümanlar Ġhdas Edilmelidir
Ülkemizde bitkisel ve hayvansal üretim sektörlerinin kredi ve finansman gereksiniminin büyük bir bölümü
Ziraat Bankası’nca karĢılanmaktadır. Ancak, banka mevzuatı çerçevesi içinde karĢılık gösteren veya teminat
verebilen üreticiye bankaca uygun görülen miktarda kredi sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra kooperatifleĢemeyen,
karĢılık veya teminat gösteremeyen üreticiler mevcut kredilerden yararlanamamaktadır. Bu bağlamda
74
hayvancılık ve et ve et ürünlerini destekleyecek özelleĢtirilmiĢ finansal kurumlar ihdas edilmeli ve Diyarbakır’a
özgü finansal enstrümanlar geliĢtirilmelidir.

Sektörde Arz-Talep Politikası Ġstikrarlı Hale Getirilmeli ve Et Ürünleri Arzı Artırılmalıdır
Türkiye’de canlı hayvan ve hayvansal ürün fiyatları genel olarak arz ve talebe göre oluĢmaktadır. Özellikle canlı
hayvan fiyatlarının oluĢumunda büyük pazarlardaki cari fiyatlar ve ticaret borsalarındaki canlı hayvan borsaları
etkili olmaktadır. ĠĢletmelerin büyük kısmının küçük iĢletme olması, güçlü alıcılar karsısında üreticilerin pazarlık
gücünü zayıflatmakta, böylece fiyatların normal koĢullar altında oluĢması çoğu kez mümkün olmamaktadır.
Hayvan ve hayvansal ürünlere ait fiyatlar (endeksler) ile yem fiyatları (endeksleri) karĢılaĢtırıldığında, çeĢitli
yem fiyatlarına ait endekslerin hayvan ve hayvansal ürünlerin fiyatlarına iliĢkin endekslerin üzerinde seyrettiği
görülmektedir. Bu durum, üreticiyi ve dolayısıyla üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Kaldı ki Diyarbakır’da
mevcut durumda bile et ve et ürünleri üretimi son yıllarda büyük bir düĢüĢ göstermiĢtir.
ġekil 16: Diyarbakır’da Et Üretimi (bin ton)
Kaynak: Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010.
Bu bağlamda fiyat istikrarı sağlanmalı ve bölgede et ürünlerini modern sistemde iĢleyecek yeni entegre tesisler
kurulması teĢvik edilmeli ve buna yönelik yönetmelik oluĢturulmalıdır.
Öte yandan Diyarbakır’da kasaplık hayvanların büyük ve modern iĢletmelerde kesilerek etkin bir Ģekilde
değerlendirilmesini sağlayacak giriĢimlere gidilmesine ihtiyaç vardır. Bunun yanında özellikle küçük
iĢletmelerde kan, deri ve diğer yan ürünlerin buralara yakın merkezlerde iĢleme tesislerinin olmaması nedeniyle
değerlendirilememesi, hem çevre açısından hem de ekonomik açıdan kayba neden olmaktadır. Bu ürünlerin
toplanıp değerlendirildiği rendering ünitesi ve iĢleme merkezleri kurulmalıdır. Karacadağ Kalkınma Ajansı bu
amaçla hibe destek programı düzenlemelidir.

Kaçakçılık ve KayıtdıĢılılık Engellenmelidir
Sınırlarda kontrollerin yetersiz olması, sığırlarda kayıt için küpe sistemi varken küçükbaĢlarda beyanın esas
alınması, pazarlarda gerekli tedbirlerin alınmaması, mezbahalarda gerekli kontrollerin yapılmaması; bunların
dıĢında üreticilerin üretim maliyetlerinin çok yüksek olması, hayvan fiyatların da sınır ülkelerine göre yüksek
olması neticesinde Diyarbakır bölgesine kaçak hayvan giriĢleri olmaktadır. Bu bağlamda kaçakçılığı önlemek
için sınır bölgeleri baĢta olmak üzere yetiĢtirici maliyetlerini düĢürmeye yönelik destekleme politikalarının
uygulanması gerekmektedir. Bunun yanında kurumlar arası koordinasyon sağlanarak kaçakçılığa yönelik idari
tedbirler alınmalıdır.

Entansif Tarım TeĢvik Tasarımlanmalı ve TeĢvik Edilmelidr
GAP Ġdaresi’nin yapmıĢ olduğu araĢtırmaya göre GAP’taki sulama yatırımlarının devreye girmesi ile birlikte
bitkisel ve hayvansal üretim deseninin değiĢeceği beklenmektedir. Bu bağlamda, özellikle sulanan alanlarda
bölgenin yerli koyun ırkları düĢük verim potansiyelleri ile bitkisel üretim, özellikle endüstri bitkileri ile rekabet
75
edemeyeceği öngörülmektedir. Bu yüzden sulanan alanlarda ekstansif üretim değil entansif üretime uygun
yüksek süt ve döl verimli besi ve karkas kalitesi yüksek büyükbaĢ ve küçükbaĢ hayvancılık yapılması uygun
görülmektedir. Ancak sulama dıĢı alanlara hayvancılık sektörünün canlandırılmasına ve bu yolla topraksız ve az
topraklı yoksul çiftçilerin gelir düzeyinin yükseltilmesine hizmet edecek ekstansif koyunculuğun teĢvik edilmesi
gerekmektedir. Böylece Diyarbakır ve alt bölgeler içinde geliĢme farklılıklarının azaltılmasına hizmet edileceği
vurgulanmaktadır.

Et ve Et Ürünleri Sektörü Mikro Düzey Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme Süreci
BaĢlatılmalıdır
Son yıllarda baĢta ABD olmak üzere tüm AB’ne üye ülkelerin resmi kalkınma politikalarında önemli bir araç
olarak kullandıkları, aynı zamanda, Devlet Planlama TeĢkilatının da bölgesel kalkınma politikalarında tavsiye
ettiği mikro Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) Sanayi Politikaları Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporunda da belirtildiği gibi, geliĢtirilmesi düĢünülen sektörler Kümelenmelere Dayalı Sanayi
Politikaları çerçevesinde Kümelenme Analizine tabi tutulup, Kümelenme Geliştirme çalıĢmaları ile uluslararası
rekabetçilik güçlerinin artırılması tavsiye edilmektedir.
AraĢtırma sonuçları, rekabetçilik güçleri ‘orta’ düzeyde tespit edilen sektörlerin öncelikli olarak geliĢtirilmesini
öngörmektedir. Ancak rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilen et ve et ürünleri sektörünün diğer etkileri
(sosyal) göz önüne alındığında geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektörü sıfırdan kümelenme (zero
cluster) enstrümanları ile uluslararası rekabetçilik gücü geliĢtirilmelidir.

Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Kümelenme ÇalıĢmalarına Liderlik
Etmelidir
Diyarbakır Valiliğinin ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın et ve et ürünleri sektörüne yönelik kümelenme
uygulamalarına tasarımcı ve yönlendirici olarak liderlik etme potansiyeli vardır. Valilik ve Ticaret ve Sanayi
Odası bu potansiyelini kullanarak Kümelenme Konseyinin taraflarını bir araya getirerek öncülük edebilecek en
uygun lider olarak görülmektedir.
76
2.2
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde süt ve süt ürünlerinin önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya genelinde
sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Bölge’deki durumu ve
Diyarbakır’ın uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve öneriler irdelenip analiz edilmiĢtir.
2.2.1
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Önemi
Dünya genelinde pek çok ülkede olduğu gibi ülkemiz ekonomisinde de son derece önemli yere sahip olan
tarımsal endüstri bir çok sektörü bünyesinde barındıran ve sosyo-ekonomik etkisi yüksek olan bir faaliyetler
zincirini kapsamaktadır. Nitekim Türkiye’de tarım sektörü, aktif nüfusun %27’sini istihdam etmekte; kırsal
nüfus ise toplam nüfusun %25’ini oluĢturmaktadır. Tarımsal etkinliklerin üçte biri hayvancılık alanında olup bu
kapsamda yaklaĢık 2.5 milyon iĢletme ve çiftlik faal durumdadır (TÜĠK, 2010).
Tarımsal endüstrinin önemli bir kolunu oluĢturan hayvancılık ve bu faaliyet dalının bir alt sektörü olan süt ve süt
ürünleri sektörü ise özellikle insan beslenmesinde yaĢamsal öneme sahip ürünleri piyasaya arz etmektedir.
Çünkü yeterli ve dengeli beslenme bireylerin sağlığının korunması ve geliĢtirilmesinde önemli rol oynayarak
daha kaliteli bir hayatın sürdürülmesine neden olmaktadır. Günümüzde dünyanın her yerinde milyonlarca insan
tarafından tüketilen süt ve süt ürünleri, çağlar boyunca sağlıklı beslenmenin önemli bir unsuru olarak kabul
edilen temel gıda maddesi olarak kabul edilmektedir.
Süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir ve süt tozu vs.) baĢta protein olmak üzere, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini ve
B12 vitamini olmak üzere birçok besin öğesinin önemli kaynağıdır. Kemik geliĢmesinin ve vücut Ģeklinin
oluĢumunun temeli olan kalsiyumun ana kaynağı olan süt, insan sağlığı için gerekli olan hemen hemen tüm
vitaminleri de içermektedir.
Besinsel olarak mükemmel bir gıda olan süt, yüzyıllardır dünyanın her yerinde beslenmenin temel taĢlarından
biri olmuĢtur. Kemik erimesini, diĢ çürüklerini, mide rahatsızlıklarını ve bağırsak kanserini önlediği bilinen süt,
içerdiği A vitamini sayesinde de akciğerlerin temizlenmesine, böylece kronik bronsitin hatta akciğer kanserinin
önlenmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca sütteki kalsiyum, damar çeperlerinde bulunan hücreleri tahrip edip
zararlı maddeleri etkisiz hale getirerek yüksek tansiyondan korunmada da önemli bir yere sahiptir. Beyine enerji
vermesi, mikrobik enfeksiyonlara karĢı etkili olması, sindirimi düzene sokması da diğer faydaları arasında yer
almaktadır (Özel, 2008).
Bu nedenden ötürü baĢta yetiĢkin kadınlar, çocuklar ve gençler olmak üzere tüm yaĢ gruplarının süt ve süt
ürünlerini her gün tüketmesi gerekmektedir. Özellikle çocukluk ve gençlik dönemlerinde süt içme alıĢkanlığının
kazanılmasına özen gösterilmesi; çocuk ve gençlerin bu besinleri her gün önerilen miktarlarda tüketmeleri için
teĢvik edilmeleri önerilmektedir. Ayrıca büyüme ve geliĢme çağında olan çocukların süt ürünlerini tüketerek
büyümesi ileri yaĢlarda görülen osteoporoz (kemik erimesi) hastalığından korunmada da çok önemlidir (Ünal ve
Besler, 2006)25.
Ġçerdiği protein, laktoz, mineral maddeler, vitamin ve yağ yönünden oldukça zengin bir besin maddesi olan süt;
bünyesinde barındırdığı protein (kazein), laktoz ve esansiyel aminoasitlerle insan geliĢiminde ve beslenmesinde
önemli bir role sahiptir26.
Özellikle protein, yağ, vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi
beslenmede çok önemli olan toplam 85 besin öğesini içermesi ile sağlıklı beslenmenin temel unsuru olarak
Süt ve süt ürünlerine özellikle kalsiyum ve fosfor baĢta olmak üzere bazı önemli mineraller, protein ve riboflavin gibi bazı B grubu
vitaminlerin kaynağı olarak bakıldığında halk sağlığı açısından önemli bir besin grubu olduğu hemen anlaĢılacaktır. Süt proteinlerinin
vücutta bilinen büyüme-geliĢmeye katkısı, doku farklılaĢmalarındaki etkinliğinin yanı sıra; kalsiyum emilimi ve immün fonksiyonlar üzerine
olumlu etkilerinin olduğu, kan basıncını ve kanser riskini azalttığı, vücut ağırlığının kontrolünde etkin olduğu, diĢ çürüklerine karĢı koruyucu
olduğu bilinmektedir. Sağlığın yaĢam boyu korunması için yeterli ve dengeli beslenmede süt ve süt ürünleri tüketimi büyük öneme sahiptir.
Besin öğesi içeriği açısından dengeli olan süt ve süt ürünleri hem çocukluk hem de yetiĢkinlik döneminde elzemdir. Birçok çalıĢmada kronik
hastalıklar ile süt tüketimi arasında iliĢkiler gösterilmiĢ olsa da konu ile ilgili yoğun çalıĢmalar sürmektedir. Kalsiyum gibi spesifik besin
öğesi desteği almak yerine besin olarak süt tüketmenin hastalık ve sağlık açısından daha etkin olduğu dikkatleri çekmiĢtir.
25
Memelilerin neonatal dönemle beraber büyüme ve geliĢmeleri için elzem olan süt; ayrıca, yapısında bulunan ve fizyolojik olarak önemli
olan immünoglobulinler, enzimler, enzim inhibitörleri, büyüme hormonları, diğer hormonlar, büyüme faktörleri, antibakteriyel ajanlar gibi
protein ve peptid yapılı öğeler ile yağ asitleri, vitamin ve minerallerden dolayı yaĢam döngüsü içerisinde birçok önemli özelliğe sahiptir.
26
77
nitelendirilmektedir. Örneğin sütte bulunan kalsiyumun kemik geliĢimini artırdığı ve ileri yaĢlarda görülen
kemik erimesini engellediği görülmektedir.
Süt ve süt ürünlerine ekonomik değer veya sektör olarak bakıldığında ise, hayvansal üretimin önemli bir
bölümünü oluĢturan sütü, katma değeri yüksek ürünlere dönüĢtürerek, hem tarımsal üretimi, hem de tüketimi
teĢvik etmekte, aynı zamanda, kırsal alanlara endüstri kavramının ve iĢ modellerinin taĢınmasını sağlayarak az
geliĢmiĢ bölgelerin kalkınmasına, istihdamın geri kalmıĢ yörelerde oluĢmasına önemli katkılar sağlamaktadır.
Modern anlamda süt ve süt ürünleri sektörü, hammadde ihtiyacını karĢılayabilen, çiğ sütü sağlıklı bir Ģekilde
toplayabilen, geliĢmiĢ teknolojilerle ülke ve uluslar arası standartlara uygun olarak iĢleyebilen, yurt içi ve yurt
dıĢına pazarlayabilen iĢletmelerden oluĢmaktadır (Kara, 2000).
Günümüzde süt ve süt ürünleri sektörü, hammadde ihtiyacını karĢılayabilen, çiğ sütü sağlıklı olarak
toplayabilen, geliĢmiĢ teknolojilerle ülkemiz ve uluslararası standartlarına uygun olarak iĢleyebilen, yurt içi ve
dıĢında pazarlayabilen oyuncuların faaliyet göstermiĢ olduğu kurum ve kuruluĢlardan oluĢmaktadır.
2.2.2
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) (Türk Standartları TS- 1018 çiğ süt standardı); inek, koyun, keçi ve
mandaların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tat ve kıvamda olan, içine baĢka maddeler
karıĢtırılmamıĢ, içinden herhangi bir maddesi alınmamıĢ, beyaz veya krem renkli sıvı olarak tanımlanmaktadır.
Türk Gıda Kodeksine göre ise çiğ süt; bir veya daha fazla inek, keçi, koyun veya mandanın sağılmasıyla elde
edilen, 40 ºC’nin üzerinde ısıtılmamıĢ veya eĢdeğer etkiye sahip herhangi iĢlem görmemiĢ kolostrum dıĢındaki
meme bezi salgısı olarak ifade edilmektedir.
Uluslararası Standart Endüstriyel Sınıflandırma (International Standard Industrial Classification- ISIC)
sistemine göre süt ve süt ürünleri sektörü:
(1) taze sıvı yağı alınmamıĢ süt veya kremanın sınıflandırılması, filtrasyonu, muayene ve soğutulması
(2) sütten kremanın ayrılması, sütün pastörizasyonu, sterilizasyonu, homojenizasyonu, peptonizasyonu veya
hümanizasyonu
(3) kremanın dondurulması veya çırpılması
(4) sütün koyulaĢtırılması (konsantrasyon), fermantasyonu
(5) süt veya kremanın ĢiĢe veya karton kutularda ambalajlanması
(6) süt veya kremanın blok, toz veya granül olmak üzere katı hale getirilmesi
(7) natürel tereyağı veya dehidrate, resolidifiye veya acılaĢtırılmıĢ tereyağı üretimi
(8) sadeyağ üretimi
(9) taze, olgunlaĢtırılmıĢ, sert veya eritme olmak üzere peynir üretimi
(10) dondurma ve krema veya çikolata ihtiva etsin veya etmesin yenebilen buz ürünleri üretimi
(11) kazein veya laktoz üretimini kapsamaktadır.
Bu verilerin ıĢığında çiğ süt adı verilen süt ürünlerinin temel hammaddesinden 8 farklı türde ürün elde
edilmektedir. Her bir ürün ise kendi içinde birçok farklı türevlere sahiptir.
78
ġekil 17: Süt ve Süt Ürünlerinin Sınıflaması
Pastorize Süt
İçimlik Süt
Sterilize Süt
Peynir
Süt Tozu
Yoğurt
ÇİĞ SÜT
Tereyağı
Dondurma
Krema
Diğer Yan Ürünler
79
2.2.3
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Değer Zinciri
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, süt ve süt ürünleri sektörünün değer zincirinin kökeninin tamamına yakını
hayvancılığa dayanmaktadır. Özellikle büyükbaĢ hayvanlar (inek) sütün hammadde kaynağının büyük bir
bölümünü karĢılamaktadır. Hayvancılık ise yem bitkilerinden elde edilen ürünleri tedarik eden dayalı bir yapı arz
etmektedir.
ġekil 18: Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Değer Zinciri
Küçük
Çiftlikler
Süt Toplama Noktası
Yem Bitkileri
Ahır
&
Barınaklar
Suni Yemler
(Büyükbaş & Küçükbaş)
1) Bağlı Duraklı Ahırlar
2) Serbest Açık Ahırlar
3) Serbest Duraklı Ahırlar
Büyük
Çiftlikler
Diğer
Hammaddeler
Çiftlikler
S
Ü
T
T
O
P
L
A
M
A
M
E
R
K
E
Z
İ
Satış
Çiğ
Süt İşleme
•İçimlik Süt
•Peynir
•Süt Tozu
•Yoğurt
•Tereyağı
•Dondurma
•Krema
•Diğer Ürünler
•Ambalajlama
•Paketleme
Depolama
&
Muhafaza
Atık işleme
Standart ve kaliteli süt ve süt ürünleri üretimi; üretimde kullanılan çiğ sütün kalitesine, üretim teknolojisine,
üretimde uygulanan hijyenik koĢullara, tekniğine uygun ambalajlama-paketleme ve muhafazasına bağlıdır. Yine
sütlerin sağımından itibaren kullanıcının tüketimine kadar geçen süre içinde soğuk zincir sistemini de yönetmesi
gerekmektedir.
Süt ve süt ürünleri sektörünün değer zinciri temel hammaddeden itibaren tarif edildiğinde, sektörün en önemli
girdilerinden birisini oluĢturan yem, zincirin ilk halkasını oluĢturmaktadır. Yem, hayvanların yaĢaması, onlardan
verim alınması gayesiyle yedirilen bir veya birden fazla hammaddenin karıĢımı ile meydana gelmiĢ hayvansal
gıdalardır. Yem fabrikaları ise, hayvancılık sektörüne daha kaliteli yem imal ederek, üretimi artırıcı yönde
katkıda bulunmaktadır. Yem fabrikalarında, yem rasyonları bu konu hakkında uzman kiĢiler tarafından
hazırlanmakta ve hayvanın ihtiyaçlarına cevap olabilecek en iyi formül olarak çiftçiye sunulmaktadır (çeşitli yem
bitkileri ise yem sektörünün temel hammaddesini oluşturmaktadır). Verildiği hayvanın ileride kendisinden
beklenen verime göre, yaĢamasını, büyümesini ve geliĢmesini temin eden, verim devresinde yaĢamasını
etkilemeden, en çok ve en kaliteli ürün vermesini sağlayan, birçok hastalıktan koruyan, sağlığına dokunmayan,
denemeler sonucu ortaya çıkan en yeni bilgilerle birden fazla ve yeteri kadar hammaddenin karıĢımı ise kesif
yem olarak tanımlanmaktadır27.
Hammadde olarak; mısır, buğday, arpa, çavdar gibi tahıl daneleri, pamuk küspesi, soya küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi, buğday kepeği,
melas gibi tarımsal endüstri yan ürünleri kullanılmaktadır. Bunların yanında verileceği hayvana ve verimine direk etkisi olan vitaminler,
mineral maddeler, koruyucular, büyütme etmenleri de karmaya girmektedir.
27
80
Kaliteli kaba yem süt üretim amaçlı iĢletmelerdeki hayvanların beslenmelerinin her aĢamasında stratejik bir
öneme sahiptir. Kaliteli kaba yem sütten kesilen buzağıların beslenmesinde büyük önem taĢımaktadır. Nitekim
bu dönemde buzağılar yüksek kaliteli kaba yem ve kesif yem ile beslenmesi öngörülmektedir. Kaldı ki düve
yetiĢtiriciliğinde de kaliteli kaba yem çok önemlidir. Bu bağlamda düvelerin rasyonunda kaliteli kaba yem
bulunmaması durumunda fazla verilen kesif yem, hayvanların daha erken kızgınlık göstermesine ve daha fazla
yağlanmasına neden olmakta, bu durum düvelerin gelecekteki süt ve döl verimini azaltmaktadır.
Ayrıca kurudaki ineklerin ve sağılan ineklerin beslenmesinde de kaliteli kaba yemler önem taĢımakta olup,
kaliteli kaba yemler birçok sağlık problemine karĢı süt ineklerini korumaktadırlar. Aynı zamanda kaliteli kaba
yem olmadan süt ineğinden yüksek düzeyde süt elde etmek zorlaĢmaktadır. Sütün istenilen kuru madde ve
özellikle de yağ düzeyine sahip olması kaliteli kaba yemin varlığı ile yakından ilgili olup, sütün üretim
maliyetinin yüksek olmaması da kaliteli kaba yem mevcudiyetine bağlı olduğu vurgulanmaktadır.
Ahır ve barınaklar değer zincirinin önemli halkalarından birisini teĢkil etmektedir. Nitekim süt hayvancılığına
barınakların yapımı ile baĢlanır. Çünkü barınakların planlı, sağlıklı ve standartlara uygun olması yüksek verim
sağlamakta tersine bir durumda büyük sorunlar yaĢanmaktadır. Bu nedenle üretimin düzgün bir biçimde
yapılmasının sağlanması ve ucuzlatılmasında ilk düĢünülen konu modern barınak yapımıdır. Süt sığırları için
planlı, entegre ve uygun ahır yapımı oldukça önemlidir. Bu bağlamda, günümüzde ahır planlamasında sağılır
ineklerin barınacağı yapı ile birlikte, buzağı, dana, düve ve kuru ineklerin barınacağı ahırlar ile ot, silaj, katı-sıvı
gübre depoları, çeĢitli koruma yapıları iĢletme sahibi ya da çalıĢacak iĢçinin barınacağı mekanın da tasarlandığı
entegre yapılar tasarlanmaktadır.
Çiftliklerde üretilen sütün toplanması iĢlemi de yine önemli bir fonksiyon olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Nitekim soğuk zincir28 adı verilen nokta iĢte buradan baĢlamaktadır. Sütün besin öğesi bileĢiminin korunması
açısından; toplanan sütün tüketiciye ulaĢana kadar iĢleme tekniğine uygun Ģekilde soğuk zincirde tutulması
gerekmektedir. Soğuk zincir sağlanmadığında, sütte bulunan mikroorganizma sayısı artmaktadır. Sağımı yapılan
sütler (1) küçük çiftliklerden doğrudan süt toplama noktalarına, (2) çiftliklerden süt toplama merkezlerine veya
(3) büyük çiftliklerden doğrudan iĢleme tesislerine sevk edilmektedir.
Süt toplama merkezleri ise hayvancılık yapısında, küçük ve dağınık iĢletmelere büyük hayvancılık iĢletmesi
niteliği sağlamak suretiyle gıda güvenliğine önemli katkılar sağlamakta olup, süt toplamanın uygun koĢullarda
organize edilmesinin yanı sıra, yetiĢtiricinin kendi baĢına sağlamakta zorluk çektiği teknik olanakların
sağlanmasına da katkıda bulunmaktadır.
GeliĢen teknoloji ile çiğ sütün iĢlenmesi (sütün üretimi, ısıl işlem uygulaması, depolanma ve analiz aşamaları)
çeĢitli ve yeni yöntemler ile gerçekleĢtirilmektedir. Süt iĢlendikten sonra çeĢitli türlerde 8 farklı ürüne
dönüĢmektedir.








Ġçimlik Süt
Peynir
Süt Tozu
Yoğurt
Tereyağı
Dondurma
Krema
Diğer Ürünler
28 Süt ve süt ürünleri diğer hassas gibi (et, balık vs.) üretiminden tüketimine kadar her aĢamada, özelliklerinin korunarak nihai tüketiciye
ulaĢtırılması gerekmektedir. Nitekim çok geniĢ bir ısı aralığında üreyen mikroorganizmalar bu tip gıdaların kolaylıkla bozulmasına neden
olmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için ürünlerin mutlaka belirtilen ısılarda muhafaza edilmesi gerekmektedir. Gıda ürünlerinin soğuk
muhafaza, taĢıma ve depolama gibi iĢlemlerinin tamamını ifade eden bu sürece soğuk zincir adı verilir.
Hassas gıdaların nihai tüketiciye ulaĢana kadar geçen tüm aĢamalarda düĢük ısılarda saklanması olarak da nitelendirilen soğuk zincirin
ürünlerin fiziksel, duyusal ve kimyasal yapılarının bozulmaması ve mikroorganizmaların ürememesi için üretimden tüketime kadarki hiçbir
aĢamasında kesintiye uğramaması gerekmektedir. Nitekim ürünlerin raf ömürleri de bu Ģartlarda saklanmak koĢuluyla belirlenmiĢtir.
Gıda Güvenliği, güvenli gıda besin değerini kaybetmemiĢ fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan temiz olan bozulmamıĢ gıda maddesi
olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımı süte uygularsak güvenli süt ise; içerisinde bulunan temel besleyici maddelerin besin değerine, doğal ve
biyolojik özelliklerine zarar verilmeyecek Ģekilde iĢlemlerden geçirilmiĢ, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan zararsız olan ve tüketici
sağlığını olumsuz yönde etkileyecek özellikler taĢımayan bir gıda Ģeklinde ifade edilmektedir.
81
Ġçimlik süt 3 farklı yöntemle (pastorize, sterilize ve UHT) iĢlenmektedir. Pastorize içme sütü; çiğ sütün doğal
ve biyolojik özelliklerine zarar vermeden pastörizasyon iĢlemi uygulanarak patojen mikroorganizmaların
vejetatif formlarının tamamen, diğer mikroorganizmaların büyük bir kısmının yok edilmesiyle elde edilen ve
pastörizasyondan hemen sonra, kısa sürede 6 C’yi geçmeyecek sıcaklıkta soğutulan içme sütüdür. Sterilize içme
sütü; hermetik olarak kapatılmıĢ opak ambalajlarda sterilizasyon iĢlemi uygulanarak bozulma yapan tüm
mikroorganizmaların ve bunların sporlarının yok edilmesiyle elde edilen içme sütüdür. UHT içme sütü ise; çiğ
sütün kimyasal, fiziksel ve duyusal özelliklerinde en az değiĢikliğe yol açarak bozulma yapabilen tüm
mikroorganizmaların ve bunların sporlarının UHT iĢlemi ile yok edilerek opak ambalaj veya paketleme ile opak
hale getirilen ambalajlara aseptik koĢullarda dolum yapılması ile elde edilen içme sütüdür.
Peynir üretimi, süt endüstrisinde en fazla çeĢitlilik gösteren alanı oluĢturmaktadır. Peynir çeĢitlerinin fazla
olması baĢta farklı hammadde olmak üzere, uygulanan farklı teknolojik iĢlemler, farklı olgunlaĢtırma koĢulları
gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Peynir mamulleri diğer süt mamulleri içinde önemli bir yer iĢgal
etmektedir. Peynir her kesimden insanın günlük besin maddeleri içinde yer alan, sindirimi kolay, hayvansal
protein, kalsiyum, A ve B2 vitamini ve yağca zengin olan, besleyici, bol vitaminli ve uzun süre dayanabilen bir
süt ürünüdür29.
Atık iĢleme fonksiyonu da süt ve süt ürünleri sektörünün değer zinciri içinde yer alan halkalardan birisini teĢkil
etmektedir. Nitekim süt, doğrudan tüketime sunulduğu gibi, kısa sürede özelliklerini yitirdiğinden dolayı çeĢitli
ürünlere de iĢlenmektedir. Bu ürünlerin yanında artıklar da elde edilmekte ve sütteki besin maddelerinin önemli
bir kısmı bu artıklara geçmektedir. Süt ve süt ürünleri fabrikası atıklarının, çevre kirlenmesine neden olmadan
atılması en önemli problemlerdendir. Çıkan atıklar içerisinde mikroorganizmaların çoğalması için gerekli olan
besin maddelerini (özellikle sinekler, böcekler, kemiriciler içinde önemli bir besin kaynağıdır) barındırmakta ve
iyi bir ortam oluĢturmakta; içerisindeki organik- inorganik maddeler ve patojen organizmaların bulunması
nedeniyle ise potansiyel bir kontaminasyon kaynağı oluĢturmaktadır. Çünkü süt ve süt ürünlerinin üretilmesi,
taĢınması, depolanması ve satıĢı sırasında meydana gelen atıklar gaz, sıvı ve katı halde bulunurlar. Özellikle
atıkların, herhangi bir iĢlem yapılmadan atılmaları halinde uygun hava koĢulları altında meydana gelecek
biyolojik parçaların, birçok kötü kokulu gazın çevreye yayılmasına, toksik maddelerin oluĢmasına ve çevrede
yaĢayan tüm canlıların zarara uğramasına neden olmaktadır.
Günümüzde süt ve süt ürünleri atıkları hayvansal protein, yağ, Ģeker, madensel maddeler pek çok ülke tarafından
değiĢik Ģekillerde değerlendirilmektedir. Özellikle peynir ve kazein teknolojisinden arta kalan peyniraltı suyu 30,
süt endüstrisinin en fazla ürettiği yan ürünler olarak öne çıkmaktadır. Kuru maddesinin düĢük oluĢu, süt gibi
kolayca bozulabilir oluĢu ve taĢımasının ekonomik olmayıĢı gibi nedenlerden dolayı değerlendirilmesi en
problemli artıktır. Bu nedenle hayvanlara verilmekte ya da tarlalara dökülmekte, kimi zamanda kanal ve
akarsulara atılmak zorunda kalmaktadır. Hiçbir Ģekilde değerlendirilemeyen süt ve süt sektörü atıklarının belli
parametrelere uyulabilmesi için genellikle 3 farklı arıtma yöntemi (ön arıtım, kimyasal ve biyolojik)
uygulanmaktadır.
2.2.4
Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu
Son 30 yılda özellikle de 1980’li yılların ilk yarısından sonra bazı değiĢiklikler göstermiĢ olan dünya süt ve süt
ürünleri sektörü üretimi; dünya tüketimi ve ticaretini de etkilemiĢ dünya ticaretine konu olan ürün çeĢidini
artmıĢtır.
1980’li yıllara kadar süt ürünleri dünya ticaretinde tereyağı ve peynirin bir hâkimiyeti söz konusu iken, son
yıllarda peynirin yanı sıra, süt, dondurma ve yoğurt gibi süt ürünlerinin de dünya ticaretinde giderek önem
kazandığı görülmektedir. Özellikle peynir ve tereyağı dünya ticaretindeki önemlerini korumuĢ, ancak, miktar
Peynir, peynir mayası veya zararsız organik asitlerin etkisiyle pıhtılaĢtırılan sütlerin, değiĢik Ģekillerde iĢlenmesi, suda çözülmesi,
Ģekillendirilmesi, tuzlanması, bazen tat ve koku verici zararsız maddeler katılması ve çeĢitli süre ve derecelerde olgunlaĢtırılması sonucunda
elde edilen, besin değeri üstün bir süt mamulüdür. Peynirin bileĢiminde genellikle üretiminde kullanılan sütteki yağ, çözünmeyen tuzlar ve
kolloidal maddelerin tümüne yakın miktarı bulunur. Ayrıca süt serumundaki proteinler, çözünen tuzlar, vitaminler ve diğer besin unsurları da
bir ölçüde peynirin bileĢimine girer.
29
Peyniraltı suyu, sosis ve salam emülsiyonlarında kullanılan suyun bir kısmı yerine doğrudan kullanıldığında, elde edilen sosis ve salamın
besin değeri artmaktadır. Aynı zamanda, peyniraltı suyu tozu ve peyniraltı suyu protein konsantratına dönüĢtürülerek bir çok gıdaya katkı
amacıyla katılmaktadır. Ancak iĢlemler esnasında peynir altı suyunun demineralize edilmesi yani minerallerinden arındırılması
önerilmektedir. Peynir altı suyu protein konsantratı ve tozu et, fırın ürünleri ve çikolata sanayiinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca,
peyniraltı suyundaki laktozun enzimatik hidrolizi de bazı gıdaların hazırlanmasında istenmekte; hem gıda ve hem de ilaç sanayiinin önemli
bileĢenlerinden biri olan laktoz yapımında da kullanılmaktadır.
30
82
olarak sütün gerisine düĢmüĢtür. Tereyağının halen dünya ticaretinde önemli bir yere sahip olmakla birlikte diğer
süt ürünlerine kıyasla çok daha düĢük artıĢ hızı gösterdiği, yoğurdun ise miktar olarak dünya ticaretinde halen
çok küçük hacme sahip olmasına rağmen çok hızlı bir geliĢme gösterdiği tespit edilmiĢtir (Çapraz ve Yılmaz,
2005).
2.2.4.1 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Üreten Önemli Ülkeler
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Raporu’na göre 1998-2008 yılları arasından dünya
süt üretimi 134 milyon ton (%24) artarak yıllık ortalama %2.3’lük bir büyüme kaydetmiĢtir. Bu geliĢmelerin
paralelinde, 2009 yılında dünya toplam süt üretiminin 2008 yılına göre 6.2 milyon ton (%0.8) artarak 695 milyon
ton olarak gerçekleĢeceği tahmin edilmektedir (ASÜD, 2010).
Öte yandan dünyada sanayide iĢlenen toplam süt miktarı 366 milyon ton olup, bu rakam dünyada üretilen süt
miktarının %53’üne karĢılık gelmektedir. 2008 dünya endüstriyel süt ürünleri üretimi olarak 21 milyon ton
fermente, 18 milyon ton peynir, 4.4 milyon ton tam yağlı süt tozu, 3.3 milyon ton yağsız süt tozu, 4.5 milyon ton
tereyağı gerçekleĢtirilmiĢtir.
AB- 27 Ülkeleri, Hindistan, ABD, ÇHC, Rusya, Pakistan, Brezilya, Yeni Zelanda, Ukrayna, Türkiye, Meksika
ve Avustralya dünyada önemli süt üreten ülkeler olarak öne çıkmaktadır.
ġekil 19: Dünya Genelinde Süt Üreten Önemli Ülkeler
Kaynak: ASÜD, 2010.
83
2.2.4.2 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Tüketimi ve Büyüme Oranı
Tetra Pak 2009 Raporu’na göre günümüzde dünya çapındaki istikrarlı büyümesini, son dönemde fiyatlarda
yaĢanan dalgalanmalara ve içinde bulunduğumuz ekonomik yavaĢlamaya rağmen sürdüren süt ve süt ürünleri
sektörü, tüketiminin, küresel ekonomik krizin etkilerine rağmen önümüzdeki üç yıllık dönemde de istikrarlı
büyümesini sürdürmesi, bu büyümede baĢrolü ise geliĢmekte olan pazarların oynaması beklenmektedir.
Önümüzdeki dönemde tüketicilerin, mevcut ekonomik çalkantıların etkisiyle, süt satın alırken ekonomik
davranmaya, örneğin ucuz markalar ve market markaları satın almaya yönelmeleri de olası bir geliĢmedir.
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi geride kalan son 5 yıllık dönemde, sıvı süt ürünlerinin küresel tüketiminde
yıllık %2.4 bileĢik büyüme oranı yakalanmıĢ; 2008 yılında ise toplam tüketim 258 milyar litre ile tarihi bir
zirveye ulaĢmıĢtır. Özellikle Hindistan ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) gibi ülkeler, yüksek ve hızla artan
nüfusları ve yükselen refah seviyeleri sonucunda, artıĢ gösteren bilinçli beslenme eğilimleri ile tercihlerini süt
ürünlerinden yana kullanmaları neticesinde sektörün büyümesinde önemli etkide bulunmuĢtur. Bu geliĢmelerin
paralelinde toplam tüketimin 2012 yılında 282 milyar litreye, 2015’de ise 300 milyar lt. eĢik değerini yakalaması
beklenmektedir31.
ġekil 20: Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri Tüketimi (Milyar Lt.)
Kaynak: Tetra Pak, 2009.
Süt kategorisi büyümeye devam ederken, büyümenin yüksek olduğu geliĢmekte olan piyasalarda ürünlerin
ambalajlanıp tüketilme Ģekli de değiĢmiĢtir. Özellikle son dönemlerde, gerek doğrudan çiftçilerden gerekse de
sokak satıcılarından temin edilip tüketilen açık sütün toplam tüketim içindeki payında düĢüĢ görülmüĢtür. 2004
yılında %32.5 olan açık süt tüketiminin toplam sıvı süt ürünleri tüketimi içindeki payı 2008 itibariyle %29.7’ye
gerilemiĢtir. Nitekim sıvı süt ürünleri kategorisinin genelinden daha hızlı büyüyen ambalajlı sıvı süt ürünleri
tüketiminin 2012 yılına kadar toplam küresel tüketimin yaklaĢık %72’sine ulaĢması beklenmektedir. 2005-2008
yılları arasında ise en çok büyüme gösteren ÇHC olmuĢtur. Nitekim 2008 yılında, ÇHC ABD'yi geride bırakarak
dünyanın en büyük ikinci süt ürünleri tüketicisi olmuĢtur (Tetra Pak, 2009).
Süt tüketimi arttıkça, sağlıklı ve güvenli, aynı zamanda da pratik ürünlere yönelik talep ambalajlı süte, özellikle de soğutma ve koruyucu
katkı maddeleri gerektirmeyen uzun ömürlü ambalajlı süte yönelimi de artırmaktadır. Örneğin, son dört yılda Hindistan’daki süt tüketimi
yıllık %2.7 artarken, aynı dönemde ambalajlı süt tüketimindeki artıĢ oranı %4.7 olmuĢtur. Ambalajlı sıvı süt ürünleri tüketimi, dünya çapında
tüm sıvı süt ürünleri kategorisinden daha hızlı büyümektedir ve 2012 yılına dek toplam küresel tüketimin %72’sine ulaĢması beklenmektedir.
31
84
ġekil 21: En büyük 10 süt tüketim pazarında Yıllık Bazda Büyüme Oranı (YBBO)
Kaynak: Tetra Pak, 2009.
Dünya süt üretiminin çok büyük bir miktarı inek sütünden temin edilmektedir. Nitekim üretilen sütün %84’ü
inekten, %13’ü mandadan, %3’ü ise koyun ve diğer hayvanlardan temin edilmektedir. Ancak 2009 yılında dünya
inek sütü üretimi artıĢ hızında bir düĢüĢ yaĢanmıĢtır. Bir önceki yıla göre sadece 3.5 milyon ton (%0.6) artarak
580 milyon ton olması beklenmektedir. Bu büyüme oranı 1990 yılından beri görülen en düĢük büyüme oranı
olup, bu oran 2007 ve 2008 yıllarında yaklaĢık %1.7’dir.
ġekil 22: Dünya Süt Üretiminin Hayvansal Dağılımı
Kaynak: ASÜD, 2010.
2.2.4.3 Dünya Genelinde Süt ve Süt Ürünleri SatıĢ Kanalları
Dünyanın her yerinde, süt ve diğer sıvı süt ürünleri için ana satıĢ kanalları süpermarket ve hipermarketler
olmuĢsa da, bakkal dükkânları ve diğer perakendeci türleri de konumunu muhafaza etmekte ve ilerleme
kaydetmektedir. Kaldı ki, ÇHC’de, tüm süt ve diğer sıvı süt ürünü satıĢlarının %42.5’i bakkal dükkanlarında
satılmakta; Hindistan’da, sütün sadece %5’i geleneksel perakendeciler tarafından satılırken, %70’i tüketici
hanelere özel süt dağıtıcıları tarafından doğrudan dağıtılmakta ve %25’i kentsel bölgelerde satıĢ makineleri veya
cadde kenarlarındaki küçük kulübelerde satılmaktadır (Tetra Pak, 2009).
85
2.2.4.4 Süt ve Süt Ürünlerinde BaĢlıca Ġthalatçı Ülkeler
BaĢta ABD olmak üzere Rusya, Meksika, Japonya, Cezayir, AB Ülkeleri, ÇHC ve Suudi Arabistan en fazla süt
ve süt ürünleri ithalatı yapan ülkeler arasında yer almaktadır.
ġekil 123: Dünya Genelinde En Fazla Süt ve Süt Ürünlerini Ġthal Eden Ülkeler
Kaynak: ASÜD, 2010.
2.2.4.5 Süt ve Süt Ürünlerinde BaĢlıca Ġhracatçı Ülkeler
AB ülkeleri, Yeni Zelanda, ABD, Avustralya, Beyaz Rusya, Arjantin, Ukrayna ve Ġsviçre ise süt ve süt
ürünlerinde baĢlıca ihracatçı ülkeler olarak öne çıkmaktadır.
ġekil 24: Dünya Genelinde En Fazla Süt ve Süt Ürünlerini Ġhraç Eden Ülkeler
Kaynak: ASÜD, 2010.
86
2.2.4.6 Dünya Genelinde Yıllık KiĢi BaĢına Ġçme Sütü Tüketimi
Yıllık kiĢi baĢına içme sütü tüketiminde Avustralya 107 kilogram ile ön sırada yer almaktadır. Bu ülkeyi 89 kilo
ile AB ülkeleri ve ABD (83 kilo) izlemektedir.
ġekil 25: Yıllık KiĢi BaĢına Ġçme Sütü Tüketimi
Kaynak: ASÜD, 2010.
2.2.4.7 Dünya Üretici Süt Fiyatları
2007 ve 2008’de üretici süt fiyatları Ģimdiye kadar görülmemiĢ bir Ģekilde tüm dünyada en yüksek düzeye
ulaĢmıĢtır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) 2008 Raporu’na göre bunun birçok nedeni bulunmaktadır.
Öncelikle, artan ithalat talepleri ve ihracatçıların düĢük üretimi sonucu küresel stoklar tükenmeye baĢlamıĢtır.
Diğer yandan, dünya ihracatında lider olan 5 ülkenin süt üretiminde düĢüĢler olmuĢtur (bu ülkeler dünya süt
üretiminin %40’ını üretirken, dünya ihracatının da %80’ini gerçekleştirmektedirler). Yem üretiminde kullanılan
hububatların bioyakıt üretimine yönlendirilmesi de yem hammadde fiyatlarını yükseltmiĢtir.
ġekil 26: Dünya Üretici Süt Fiyatları
Kaynak: ASÜD, 2010.
87
Doğal afetler nedeni ile de birçok olumsuzluklar yaĢanmıĢtır. Nitekim Avustralya’da son yüzyılın en büyük
kuraklığının yaĢanmıĢ, süt üretimi %10 düĢmüĢ, Ocak-Haziran 2007 arasında da ihracat hacmi %12 azalmıĢtır.
Latin Amerika ülkeleri (özellikle Arjantin ve Uruguay) 2007 Mart ayından itibaren birçok selle karĢılaĢmıĢ,
çayırların sel baskınları yüzünden durumu bozulmuĢ, Neticede bölgenin en önemli ihracatçılarından olan bu
ülkelerde yaĢanan bu doğal felaket nedeniyle üretim bakımından Uruguay’da %3’lük, Arjantin’de ise %7’lik
düĢüĢler olmuĢtur.
Aynı zamanda, Avrupa’da 2007’nin 3. çeyreğinde yüksek yem fiyatları ve sıcak havaya bağlı olarak kötüleĢen
(zayıflayan) otlaklar Avrupa Birliği’nin süt üretiminin düĢmesine neden olmuĢ, bu olumsuzlukları dengeleyecek
yeterli stokların olmaması fiyatların daha önce belirlenen fiyatların üzerine çıkmasına neden olmuĢtur. Küresel
süt üretiminin 2007’de 678 milyon ton dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu geçen yılın %2.3 üzerinde
bir üretim rakamı olmasına rağmen, hedeflenenin altında bir üretim olmuĢtur.
Ancak, 2009 yılında uluslar arası fiyatlardan ve artan stok fazlasından etkilenen süt üreticisi ülkelerin çoğunda
fiyatlar önemli ölçüde düĢmüĢtür (ASÜD, 2010).
2.2.5
Avrupa Birliği (AB)’nde Süt ve Süt Ürünleri Üretimi
Avrupa Birliği süt ve süt ürünleri sektörü, tarım sektöründeki en önemli tarımsal faaliyet alanlarından birisi
olmasından dolayı, Ortak Tarım Politikası’nın (OTP) yürürlüğe girmesi ile birlikte oluĢturulan ve önemli
düzenlemelere tabi olan ilk ortak piyasa düzenlerinden birisi olmuĢtur. Süt ve süt ürünleri için oluĢturulan bu
ortak politika, 1968 yılında yürürlüğe girmiĢ; sonraki yıllarda, özellikle süt sektöründe yaĢanan zorluklar
(örneğin yönetim) Topluluğun OTP reformunu gündemine getirmesinde etkili olmuĢtur.
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası çerçevesinde oluĢturulan süt ve süt ürünleri politikası, diğer tarım
sektörlerinde olduğu gibi, sektörde çalıĢan tarım nüfusuna iyi bir yaĢam standardı sağlamak ve süt sektöründeki
dengeyi muhafaza etmek amacıyla oluĢturulmuĢtur. OluĢturulan bu politika, taze, konsantre, süttozu, krema,
tereyağı, peynir ve lor peyniri gibi temel süt ürünlerini kapsamaktadır. Belirtilen bu temel ürünler dıĢında,
uluslararası ticaret düzenlemeleri kapsamında, süt ve süt ürünleri içeren iĢlenmiĢ tarım ürünleri de süt ve süt
ürünleri politikasına ilave edilmiĢtir. Ayrıca, Topluluk piyasalarında süt ve süt ürünleri fiyatlarının uygun
düzeylerde seyrinin sağlanması amacıyla; ithal edilen süt ürünlerine gümrük vergisi; ihracatlara sübvansiyon; iç
pazar dengesinin korunması için tereyağının veya süt tozu fazlalıklarının depolanması; kazein ve hayvan yemi
olarak kullanılan süt tozuna sübvansiyon verilmesi gibi birçok değiĢik yöntem uygulanmıĢtır.
Yürürlüğe girdiği 29 Temmuz 1968 yılından bir kaç yıl sonra, süt ve süt ürünleri politikası, Avrupa Birliğini
kendi kendine yetebilir bir seviyeye ulaĢtırmıĢtır. Tereyağı ve süt tozunun artan düzeylerde üretilmesi ve aynı
zamanda tüketimin azalması ve ihracatın düĢmesinden dolayı, özellikle 1980’lere gelindiğinde, Avrupa Birliği
bu ürünlerde üretim fazlalığı ile karĢı karĢıya kalmıĢtır (Ġsmihan, 2003).
Topluluk düzeyinde, bu aĢırı üretim ve stok yığılması sonucunda pazarlama maliyetleri artmıĢtır. Bu gidiĢatı
durdurmak ve tersine çevirmek amacıyla, süt ve süt ürünleri politikasında 1980’lerden günümüze kadar çeĢitli
müdahaleler ve sektörün dengesini sağlamaya yönelik çabalar yer almıĢtır. Neticede, süt ve süt ürünleri
piyasasında uygulanan müdahale sisteminin kapsamı sürekli olarak artırılan kısıtlayıcı önlemler ile
geniĢletilmiĢtir. Örneğin, 1984 yılında süt üretiminin kontrolünü hedefleyen bir sistem (ortak kota sistemi)
oluĢturulmuĢtur. Günümüzde uygulanmakta olan mevcut politika 1984 yılında oluĢturulmuĢ olan bu ortak kota
sistemine dayanmaktadır. Ortak kota sistemi çerçevesinde, her üye ülke üretim miktarlarını, kendilerine tahsis
edilen kota çerçevesinde kısıtlamakta ve üreticilerine veya süt ürünleri üretimlerine daha önceki üretim
miktarlarına bağlı olarak belirlenen, aynı zamanda garanti edilen toplam miktar olarak da bilinen, referans
miktarları uygulamaktadır. Garanti edilen toplam miktarın aĢılması durumunda üreticiler aĢılmıĢ olan miktar
oranında bir vergi cezasına tabii tutulmaktadırlar. AB Komisyonu’nun 1997 yılında yayınlamıĢ olduğu Gündem
2000 raporu, uygulanmakta olan süt kotalarını 2006 yılına kadar uzatmıĢ; mevcut ortak piyasa düzeninin
uygulanmasında esnekliğin artırılmasını ve basitleĢtirilmesini öngörmüĢ; destek fiyatlarında aĢamalı indirimini
(toplamda yaklaşık %10 indirim); ve süt ineği primini uygulamaya koymuĢtur. 2000’li yıllara gelindiğinde
uygulanan üretimi kısıtlayıcı politikalar sonuç vermiĢ ve süt üretimi azalmıĢtır (Ġsmihan, 2003).
AB’de çiftlik bazında büyük ölçekli üretimin yapılabilmesi, kayıt dıĢı süt üretiminin azlığı, üreticilerin örgütlü
olması ve sözleĢmeli yetiĢtiriciliğin yaygınlığına bağlı olarak, süt hayvancılığı ile süt sanayii arasında
entegrasyon büyük ölçüde sağlanmıĢtır. Entegre bu yapı sektörde gıda güvenliğine iliĢkin standartların
uygulanabilmesini kolaylaĢtırmaktadır. AB süt iĢleme sanayiinde, dikey entegrasyona giderek üyelerinden
88
aldıkları sütü iĢleyip pazarlayan üretici kooperatifler ağırlıklı paya sahiptir. Ġsveç, Ġrlanda, Finlandiya,
Danimarka’da süt iĢletmelerinin tamamına yakın bir kısmı kooperatifleĢirken, süt arzının Hollanda’da %83,
Lüksemburg’da %81’i kooperatiflerce kontrol edilmektedir. Bu oranlar Ġngiltere’de %67, Belçika’da %53,
Almanya’da %52, Fransa’da %47, Ġtalya’da %40’tır. Yine, süt üretiminin, Ġsveç, Avusturya, Almanya,
Ġngiltere’de hemen tamamı, Hollanda’da %90’ı, Ġrlanda’da %10’u sözleĢmeli olarak yapılmaktadır (DemirbaĢ
vd., 2005).
Avrupa Birliği özellikle 2003 yılından itibaren müdahale alımlarını azaltıp, stokları düĢürmeye, ihracat iadesini
de azaltıp zamanla sıfırlamaya karar vermiĢ, böylece ihracat desteksiz ihracat yapılmasını sağlamaya çalıĢmıĢtır.
Fakat dünya pazarlarındaki payını Yeni Zelanda’ya kaptırmaktadır. Çünkü ihracat desteği olmadan bu ülkenin
fiyatları ile rekabet edememektedir. Bu bağlamda, 2003 yılından itibaren stokların azalmaya baĢladığı zamanla
da sıfırlandığı, dünya pazarlarından aldığı payın da, %50’lerden %40’ların altına, bazı ürünlerde ise %10’ların
altına kadar düĢtüğü ifade edilmektedir (TZOB, 2008).
2.2.6
Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu
Türkiye’de modern anlamda ilk süt fabrikası 1957 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nde kurulmuĢtur. 1968
yılında Süt Endüstrisi Kurumu (SEK)’nun kurulması ile Türkiye’de süt üretiminin geliĢmesini sağlamak ve
tüketiciye sağlıklı ve kaliteli ürün temin etmek maksadıyla ülkenin çeĢitli illerinde fabrikalar kurulmuĢtur. 1995
yılında bu kurumun özelleĢtirilmesiyle fabrikalardaki üretimin büyük bölümü durmuĢ, özel sektörün de süt
sanayine girmesiyle gerek teknoloji gerekse ürün kalitesi bazında olumlu geliĢmeler yaĢanmıĢtır. Bununla
birlikte geliĢmiĢ ülkelerde üretilen sütün yaklaĢık %90-95’i modern tesislerde iĢlenirken, ülkemizde bu oranın
%25-27 civarında olması süt ve süt ürünleri sektörünün geliĢmesi ve büyümesinin hızla tamamlaması hakkında
önemli göstergelerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda hâlihazırda faaliyet gösteren modern çiğ süt
iĢleme tesisleri, Türkiye’de yaklaĢık on yıl kadar önce devreye girmiĢtir. Ġlk defa süt ve süt ürünleri sektörüne
giriĢ yapan oyuncular olduğu gibi bazı örneklerde olduğu gibi, mandıra konumundayken büyük ve modern
iĢletme haline gelen oyuncular da mevcuttur.
Ancak, her ne kadar en modern teknolojileri kullanarak faaliyet gösteren geliĢmiĢ entegre tesisler mevcut
olmasına rağmen, ilkel koĢullarda üretim yapan çok sayıda küçük aile iĢletmesi de bulunmaktadır. Özellikle
küçük boy ölçekteki iĢletmelerin teknolojik bilgi ve finansman bakımından oldukça zayıf olması teknolojik
geliĢmelerden faydalanamamalarına neden olmaktadır. Çünkü hâlihazır çok sayıdaki küçük iĢletmenin donanımı
zayıftır. Diğer yandan bu iĢletmelerin büyük bölümünde peynir tekneleri dıĢında baĢka hiçbir donanım
olmadığından sütün pastörize edilmesi de mümkün değildir. Bu iĢletmeler genellikle çiğ sütün kalitesini ve
bileĢimini hiç gözetmeden peynir üretmektedir.
Türkiye’nin süt ve süt ürünlerine yönelik politikaları ise Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) BeĢ Yıllık
Kalkınma Planları çerçevesinde uygulanmakta olan, tarım politikası kapsamında yürütülmektedir. Bu bağlamda
gerçekleĢtirilen stratejiler doğrultusunda, süt sektöründe; nüfusun beslenme ihtiyaçlarının karĢılanması; tarım
piyasalarında fiyat istikrarının sağlanması; iklim Ģartlarının üretim üzerindeki etkisinin asgari düzeye indirilmesi;
çiftçilere yeterli ve düzenli gelirin temin edilmesi; tarım ürünlerindeki ihracat olanaklarının geliĢtirilmesi; tarım
ürünlerinin iĢlenme ve pazarlanmasında etkinliğinin sağlanması ve tarım sektöründe modern yöntemlerin
uygulanmasının yaygınlaĢtırılması gibi hedefler yer almaktadır.
2.2.6.1 Türkiye’de Tarımsal ĠĢletmelerde Süt Hayvancılığı Yapısı
AĢağıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi, tarımsal iĢletme baĢına ortalama sığır sayısı (4.7) oldukça düĢük olup
büyük bir orana tekabül etmektedir. Diğer bir ifade ile küçük ölçekli aile iĢletmeleri Türkiye’de sığır üretiminde
egemen durumdadır (yaklaĢık %85). Üretim sistemi, pazar taleplerini karĢılamaya yönelik olmayıp en baĢta
kendi kendine yeterliliği temel almaktadır.
Tablo 23: ĠĢletmelerin (Çiftliklerin) Sığır Sayısına Göre Sınıflandırılması
Çiftlik BaĢına Sayı
1-9
10-19
20-49
50’den fazla
Oran (%)
84.33
11.38
3.73
0.56
89
Yukarıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi mikro düzey iĢletme kategorisine giren üretici sayısı büyük bir
çoğunluğu teĢkil etmektedir. Bununla birlikte son 10 yıl içinde modern anlamda üretim yapan iĢletmelerin
sayılarında artıĢ gözlemlenmektedir.
Süt çeĢidi toplumların kültürlerine göre değiĢiklik göstermektedir. Ancak ülkemizde süt denildiğinde akla ilk
olarak inek sütü gelmesine karĢın tüketilmekte olan sütler inek, koyun, keçi ve manda sütü olmak üzere 4 çeĢit
olarak öne çıkmaktadır. Bununla birlikte dünyada ve ülkemizde sığır sütü üretilen süt miktarının büyük bir
oranını karĢılamaktadır. Nitekim ülkemizde süt üretiminin yaklaĢık %92’si sığırlardan elde edilmektedir. Kalan
miktarın yaklaĢık %8’i koyun ve keçiden diğer kalanı ise (yaklaĢık %0.5) manda sütünden oluĢmaktadır (TÜĠK,
2010; TKĠB, 2010). Ülkemizdeki farklı jeolojik-iklimsel koĢullar, değiĢik sığır ırklarının varlığını ve
yetiĢtiriciliğini doğurmaktadır. Yerli sığır ırkları, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu ve Orta Anadolu
bölgelerinde daha fazla görülmekte, saf ırk hayvanlar ise batıda daha yaygın olarak bulunmaktadır. Süt verimi
ırka göre değiĢmektedir. Türkiye’de 2003 yılı için, sığır populasyonunda kültür ırklarının oranı %20.53, yerli
ırkların oranı %35.09, melez sığırların oranı ise, %44.38’dir Türkiye’de kültür ve melez ırkların en yoğun olduğu
bölgeler; Marmara (%45.5 ve %48.8), Ege (%43.8 ve %41.5) ve Orta-güney (%34.5 ve 48.9) bölgeleridir
(TZOB, 2005). Türkiye’deki yerli sığır ırkları; Yerli Kara, Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK), Güney Doğu
Anadolu Kırmızısı (GAK), Gri ve Zavot. Yerli Kara; Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerini kapsayan bir
yayılım alanı göstermekte, DAK Doğu Anadolu’da görülmekte, GAK Güney Akdeniz ve Güneydoğu
Anadolu’da bulunmaktadır. Gri cins sığır Marmara ve Ege bölgelerinde, Zavot ise Kuzeydoğu Anadolu’da
görülmektedir. Ancak, toplam sığır nüfusu içinde yerli ırkların payı azalmıĢtır. Türkiye’deki safkan ırklar ise;
Holstein-Friesian, Ġsviçre Esmeri, Simmental ve Jersey’den oluĢmaktadır. Holstein-Friesian cins sığır
Türkiye’nin bütün bölgelerinde görülmekle birlikte, asıl yoğun bulunduğu yer Marmara ve Ege bölgeleridir.
Ġsviçre Esmeri Türkiye’nin bütün bölgelerinde yetiĢtirilebilir; buna karĢın bu cins ağırlıklı olarak Ege bölgesinin
iç kesimlerinde, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da bulunmaktadır. Simmental sığırları Ege’nin iç kesimleri,
Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yetiĢtirilirken, Jersey ağırlıklı olarak Karadeniz bölgesindedir.
Türkiye’de bölgeler arasında üretim oranı bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Bölgeler arasında önemli
farklılıkların bulunması ve yem bitkileri üretim alanının ekilebilir tarım alanı içerisindeki payının düĢük olması,
süt sığırcılığının geliĢmesi üzerine belirgin biçimde etkili olmaktadır. Nitekim bir süt sığırının yaĢama ve verim
payı için, asgari 2-5 hektarlık üretim alanı gerektiği öngörülmektedir.
2.2.6.2 Süt ve Süt Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Yapısı
Türkiye’de süt ve süt ürünleri sektörü son yıllarda hızla geliĢen önemli32 bir endüstri kolu olup yapısal değiĢim
göstermektedir. Nitekim bir tarafta AB standardında ve Codex Alimantarius uygun nitelikte üretim yapmaya
çalıĢan ve en geliĢmiĢ teknolojileri kullanan entegre tesislerde üretim yapan oyuncular mevcutken, diğer taraftan
Türkiye’de uzun ve köklü bir geçmiĢi bulunan, ancak, hijyenik hiçbir koĢula uymadan, en ilkel yöntemlerle
üretim yapmaya çalıĢan kayıt dıĢı mandıra tipi üretim merkezleri çeliĢki görüntüsü vermektedir. Mandıralar,
ağırlıklı olarak feta peynir, yoğurt ve ayran üreten geleneksel üretim merkezleri olup, iĢleme iĢlemleri aĢırı
derecede emek gerektirmektedir. Bu sektördeki iĢletmeler (mandıralar) genellikle kayıt dıĢı çalıĢmaktadır. Vergi
ödememekte, çalıĢanları da sigortalamamaktadır. Üretimdeki sanitasyon standartlarına uyma gibi bir
zorunlulukları yoktur. Türkiye’de mandıraların uzun bir geçmiĢi vardır. Bunlar, hemen her durumda 10’dan az
iĢçi çalıĢtıran küçük ve emek yoğun süt iĢleme tesisleridir. Çok ilkel koĢullarda günde en fazla 10 ton süt iĢlerler.
Türkiye’de pek çok kiĢi mandıraları standart altı koĢullarda üretilen düĢük kaliteli sütle özdeĢleĢtirir. Dolayısıyla,
mandıraların olumsuz bir imajı vardır. Bununla birlikte kimi büyük iĢletmeler daha iyi koĢullarda daha fazla süt
iĢledikleri halde bunlar da mandıra sınıfında sayılır. Mandıralar, süt üretim bölgeleri ve kırsal yerler dahil olmak
üzere Türkiye’nin her yerine yayılmıĢtır. Genel olarak inek sütü iĢlemekle birlikte, diğer iĢletmeler tarafından
alınmayan koyun ve keçi sütü de alırlar. Mandıralar genellikle sütün kalitesinin fazla sorun teĢkil etmediği beyaz
peynir ürettiklerinden, sütlerini diğer iĢletmelere göre daha düĢük fiyattan alırlar. Bu iĢletmeler genellikle köy
yaĢamı ile yakın iliĢki içindedirler. Çünkü birçok durumda (özellikle doğudaki illerde) yerel olarak üretilen sütün
tek satıĢ kanalı mandıralardır. Mandıraların finansal durumu genellikle iyidir ve bu konumlarından hareketle süt
üreticilerine finansal destek sağlarlar. Üretim faaliyetleri genellikle düzenlidir. Yaz aylarında, büyük süt
iĢletmelerinin almadıkları fazla sütü alırlar. Mandıraların organize bir süt toplama sistemleri de, ürettikleri
ürünleri dağıtıma yönelik örgün bir ağları da yoktur. Üreticiler sütlerini doğrudan mandıralara teslim ederler ve
mandıralar da bu sütün büyük bölümünü beyaz peynir üretimi için kullanırlar. Ürünler normal olarak pazarlarda,
küçük bakkallarda ve sınırlı sayıdaki toplantıda satıĢa sunulur. Fiyatının ucuzluğu ve geleneksel tadı nedeniyle
mandıra peynirinin yerel piyasada iyi bir yeri vardır. Büyük iĢletmeler ise, sütte kalite kontrolü olmayan,
donanıma yatırım yapmayan, sanitasyon için ek masrafa katlanmayan ve vergi ödemeyebilen, bu nedenle genel
Gıda ve içecek sanayinde önemli bir yere sahip olan sektör, 2008 yılında, gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren 22.092 iĢletmenin
%14.7’si süt ve süt ürünleri sektöründe (3.250 iĢletme) faaliyet göstermektedir (ASÜD, 2010).
32
90
giderleri düĢük olan mandıraların yarattığı durumu haksız rekabet saymaktadır (REUP, 2007). AĢağıdaki
ġekil’de de görüldüğü gibi üretilen hammaddenin (çiğ süt) yaklaĢık %20’si çiftliklerde, %20’si doğrudan satıĢla,
büyük bir kısmı ise (yaklaĢık %33) mandıralar vasıtası ile iĢlenmektedir/ tüketilmektedir. Modern tesislerde
iĢlenen hammadde oranı ise geliĢmiĢ ülkelerin ortalamasının oldukça altındadır (%27).
ġekil 27: Süt ve Süt Ürünlerinin Üretim ve Tüketim Zinciri
Kaynak: ASÜD, 2010.
Süt ürünleri örgün pazarlama kanalları (süpermarketler, hipermarketler, bakkallar) aracılığıyla (ki bu durumda
vergiye tabidir) veya vergilendirmenin olmadığı örgün olmayan kanallardan (sokak sütü, çiftliklerdeki satış,
pazarlar) dağıtılmaktadır. Özellikle pazarlar, ucuz ürünlerin ambalajsız olarak satıldığı yerlerdir. Bakkallar (her
birinin alanı 50 metrekareden küçük) geleneksel mahalle perakendecileridir. Uzun süredir ailelerin gündelik
besin maddelerini (meyve, sebze ve et hariç) aldıkları yerlerdir. Bakkallar kırsal alanlarda ve küçük kentlerde
önemini korumakta, ancak büyük kentlerde gerilemektedir. Süpermarketler, asgari 100 metrekarelik satıĢ alanına
sahip, müĢterilerin raflardan ürünleri seçip aldıkları ve en az iki kasa bulunan yerlerdir. Devlet Planlama
TeĢkilatı Kalkınma Planı Raporu (2001)’nda da belirtildiği gibi, hâlihazırda, ülkemizde süt ve süt ürünleri
sektöründe faaliyet gösteren oyuncular (işletmeler) ham madde temininden pazarlamaya kadar pek çok
sorunlarına çözüm bekleyen bir yapıya sahiptir. Örneğin, modern tesislere yönelik olarak kamu kontrol ve
denetim çabasını sürdürürken, diğer taraftan sokak sütçülüğü ile baĢlayan ve denetim normlarına kısa sürede
uydurulması olanaklı görülmeyen tesisler, haksız rekabet koĢullarında üretim yapmaya devam etmektedir.
2.2.6.3 Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Üretimi ve Verimi
2009 yılı rakamlarına göre Türkiye toplam süt üretimi yaklaĢık 12.5 milyon ton olup, bunun çok büyük bir
miktarını inek sütü (yaklaĢık %92’sini) oluĢturmaktadır. Bu rakamlar ile Türkiye yıllık süt üretimi bakımından
dünyanın en büyük 15 süt üreticisi ülkesi arasında yer almaktadır (TÜĠK, 2010). 2008 Tarımsal AraĢtırma
Enstitüsü rakamlarına göre üretilen çiğ süt miktarın 1.54 milyon tonu içimlik süt, 6.95 milyon tonu peynir, 2.28
milyon tonu yoğurt, 1.35 milyon tonu tereyağı, 90 bin tonu süt tozu ve 80 bin tonu da dondurma olarak
değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, FAO’nun hazırlamıĢ olduğu AB GiriĢ Süreci Çerçevesinde Türkiye’de
Süt ve Süt Ürünleri Sektörüne Genel BakıĢ 2007 Raporu’nda da iĢaret edildiği gibi Türkiye’de üretilen sütün
sadece %27’si endüstriyel tesislerde iĢlenmektedir. Geri kalan miktar mandıralarda açık satıĢla ve doğrudan
üreticiler tarafından satılmakta ve/ veya tüketilmektedir. Bununla birlikte Uluslararası Sütçülük Federasyonu
(IDF) 2005 Raporuna göre AB’de 142 milyon ton sütün %91.9’u sanayiye teslim edilmektedir. Sütün ÇHC’de
%71 Kanada’da %93.5 Fransa’da %94.1, Almanya’da %96, Ġsveç’de %98.6 Ġzlanda’da %95.1 ABD’de %99.4
91
Arjantin’de %92.9’u sanayiye aktarılmaktadır. 2007 yılı TÜĠK istatistiklerine göre süt verimi laktasyon dönemi
baĢına saf ırkta 3.885 kg, melez ırkta 2.713 kg ve yerli ırkta ise 1.316 kg.dır. Ülke ortalaması 1.700 kg.dır. Bu
ortalama AB ortalamasının oldukça altındadır. Kaldı ki ülkemizde üretilmekte olan sütün, üreticiden imalatçıya
uygun Ģartlarda ve AB standartlarında ulaĢtırılması için soğuk zincir sistemi hala kurulamamıĢtır.
2.2.6.4 Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġhracat Portföyü
Ülkemiz süt ürünleri ihracatı ağırlıklı olarak raf ömrü uzun olan ürünlerden oluĢmaktadır. Ġhracatımız açısından
önemli olan ürünler arasında en yüksek paya sahip olan peyniri, tereyağı izlemektedir. Irak, Azerbaycan, B.A.E.,
Kuveyt, KKTC, Suudi Arabistan, Kazakistan ve ABD ihracat yapılan baĢlıca ülkeler arasında yer almaktadır.
Türkiye 2009 sonu itibari ile 142 milyon dolar ihracat gerçekleĢtirmiĢtir. AĢağıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi
ihracat rakamları 2005 yılından sonra büyük bir artıĢ eğilimine girmiĢtir (TÜĠK, 2010).
Tablo 24: Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġhracatı (2009)
Yıl
2005
2006
2007
2008
2009
Tarife4 Adı
Tarife4
Ġhracat
(Dolar)
5.162.782
Ġhracat Miktar
(KG)
4166477
1140862
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
1.845.226
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
1.730.068
1770428
404
Peynir altı suyu
6.866.791
11648037
405
Sütten elde edilen yağlar: sürülerek yenilen süt ürünleri
406
Peynir ve lor
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
5.306.302
5130863
404
Peynir altı suyu
9.996.567
14666938
405
Sütten elde edilen yağlar: sürülerek yenilen süt ürünleri
527.127
104979
406
Peynir ve lor
48.742.963
17395730
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
10.965.205
4331289
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
10727177
6410122
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
4461680
1856743
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
7324622
5752137
404
Peynir altı suyu
20173464
17699577
405
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
406
455.788
99716
37.665.666
13427325
7.793.000
4017188
11.076.236
7003771
2.389.477
1386469
696058
117169
Peynir ve lor
55849009
17613741
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
12292846
5433533
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
12.799.909
6826578
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
4.201.483
1776763
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
9.958.118
6892481
404
Peynir altı suyu
9.221.224
12392625
405
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
1.347.285
216178
406
Peynir ve lor
77.141.134
19826100
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
20.983.000
8026000
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
12.104.444
6762379
402
403
404
405
406
2105
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
Peynir altı suyu
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
Peynir ve lor
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
3.213.242
9.417.117
4.780.887
1.411.244
87.786.959
22.369.482
1355538
8538229
7098357
256911
23358208
9672258
92
2.2.6.5 Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġthalat Portföyü
Türkiye’nin ithal ettiği süt ürünleri, kaĢar peyniri, süt, krema, tereyağı, beyaz peynir, diğer peynirler, ayran ve
yoğurt yer almaktadır. En fazla ithal edilen süt ürünleri, süttozu, tereyağı ve diğer peynir çeĢitleridir. AĢağıdaki
Tablo’da da görüldüğü gibi, Türkiye rakamsal olarak ihraç etmiĢ olduğu süt ve süt ürünlerini ithalat için
harcamaktadır.
Tablo 25: Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Ġthalatı (2010)
Yıl
2005
2006
2007
2008
2009
Tarife4 Adı
Tarife4
Ġthalat
(Dolar)
Ġthalat Miktar
(KG)
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
404
Peynir altı suyu
1.582.869
446930
405
Sütten elde edilen yağlar: sürülerek yenilen süt ürünleri
14.687.400
6193424
406
Peynir ve lor
18.290.530
4722356
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
1.794.863
784413
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
39.746
25839
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
38.724.214
16826633
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
404
Peynir altı suyu
405
406
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
404
Peynir altı suyu
405
234.757
160099
23.031.580
9702759
435.125
259861
20.672
7944
1.537.895
538768
Sütten elde edilen yağlar: sürülerek yenilen süt ürünleri
12.994.487
6328372
Peynir ve lor
16.453.784
4619592
4.675.773
1222703
172.370
101556
51.663.416
13469830
75.697
12775
847.723
289529
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
19.596.816
5915003
406
Peynir ve lor
27.112.051
5348579
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
5.903.000
1340000
401
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
402
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
404
Peynir altı suyu
1.102.022
260348
405
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
28.182.777
7246868
406
Peynir ve lor
18.920.399
3348743
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
7.074.000
1820000
401
402
Süt ve krema (konsantre edilmemiĢ, tatlandırıcı madde içermeyen)
Süt, krema (konsantre edilmiĢ, tatlandırıcı madde içerenler)
527.169
42.402.662
336504
17774524
403
Yayık altı süt, pıhtılaĢmıĢ süt ve krema, yoğurt, kefir vs. (konsantre edilmiĢ)
96.360
11570
404
Peynir altı suyu
1.010.302
285487
405
Sütten elde edilen yağlar; sürülerek yenilen süt ürünleri
35.821.435
13956960
406
Peynir ve lor
27.705.919
2105
Dondurma ve yenilen diğer buzlar
516.786
174072
63.993.760
17567440
186.652
26400
954.327
6230664
148272
Ukrayna, KKTC, ABD, Fransa, Hollanda, Yeni Zelanda, Danimarka ve Ġtalya ise süt ürünleri ithalatı yapılan
ülkeler arasında yer almaktadır.
93
2.2.6.6 Süt ve Süt Ürünleri Ġç Tüketim Yapısı
Diğer taraftan ülkemizde süt içme alıĢkanlığı Avrupa ülkelerine kıyasla çok düĢük seviyededir. Nitekim 2008
Tarımsal Ekonomi AraĢtırma Enstitüsü Raporu’na göre, Avrupa ülkelerinde kiĢi baĢına yıllık içme sütü tüketimi
60- 170 lt arasında değiĢirken ülkemizde bu miktar 26 lt gibi oldukça düĢük düzeyde bulunmaktadır.
2.2.6.7 Süt ve Süt Ürünlerinin Tüketiminde Tüketici DavranıĢları
Türkiye’de süt ürünleri tüketimi uzun bir kültürel geçmiĢe sahiptir ve süt ürünleri Türkiye nüfusunun günlük
beslenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Tüketim, modern teknoloji kullanımının sınırlı kaldığı, geleneksel
usullerle üretilen maddelere dayanmaktadır. Türkiye’deki süt ürünlerinin baĢlıca özelliği, ileri derecede
iĢlenmemiĢ, basit ürünler olmalarıdır. Paketleme de buna bağlı olarak basittir. Sütün iĢlenmesi, evlerden sütten
yoğurt, mandıralarda ise peynir yapımında hayli basittir. Türkiye nüfusunun büyük kesiminin bütçe imkânları
açısından süt ürünlerinin fiyatları kalitesinden daha önemlidir. Bu nedenlerle, Türkiye nüfusunun büyük bir
bölümü henüz sınai süt ürünlerinden yararlanamamaktadır (REUP, 2007).
Türkiye’de tüketicilerin süt tüketim davranıĢları ve tercihleri ile ilgili birçok çalıĢma yapılmıĢtır. Yüzüncü Yıl
Üniversitesi öğrencilerinin içme sütü tüketim alıĢkanlıkları üzerine yapılan bir çalıĢmada öğrencilerin
%51.42’sinin süt fiyatlarını pahalı, %44.6’sının normal ve %3.98’inin ise ucuz buldukları belirlenmiĢtir.
Öğrencilerin yarısının sütü pahalı bulması, diğer gıdalara oranla ucuz sayılabilecek sütün dahi, öğrenciler
tarafından rahatlıkla ve istenilen oranda tüketilemediği izlenimini vermektedir. Bu durum sütün fiyatının süt
tüketimi üzerinde etkili bir faktör olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin süt alırken marka, yağ oranı, fiyat, son
kullanma tarihi gibi kriterlere bakarak süt satın aldıkları belirlenmiĢtir. Son kullanma tarihine göre alanların
oranı %40, markaya bakarak süt alanların oranı %23.85, temizlik yönünden görünümüne bakarak süt alanların
oranı %19.69, fiyatına bakarak alanların oranı %13.38, yağ oranına dikkat edenlerin oranı ise %3.08’dir.
ÇalıĢmada ayrıca kakaolu sütü tercih edenlerin oranı %19.29, meyveli sütü tercih edenlerin oranı %2.99 olarak
belirlenmiĢtir. Bu durum, fiyat, marka, içerik, yağ oranı, temizlik gibi faktörlerin süt satın alınırken dikkate
alındığını göstermektedir. Celal Bayar Üniversitesi öğrencilerinin süt tüketim alıĢkanlıkları ve beslenme
bilinçleri üzerine bir araĢtırmada öğrencilerin %53.09’unun süt fiyatlarını uygun, %43.36’sının pahalı,
%1.76’sının ucuz, %1.79’unun ise fiyatlar hakkında fikir belirtmediği belirtilmiĢtir. Ayrıca öğrencilerin %50.4’ı
pastörize sütü, %40.7’si UHT sütü, %5.3’ünün sokak sütünü tercih etmektedirler. Türkiye genelinde uygulanan
bir ankette ambalajlı sütlerin, sokak sütü ile aynı fiyatta olması halinde tüketicilerin %60’ının kutu sütü tercih
edeceği belirtilmiĢtir. ġanlıurfa ili kentsel alanda tüketicilerin süt tüketim düzeyleri ve davranıĢları üzerine
yapılan çalıĢmanın sonuçlarına göre, ailelerce tüketilen sütün %46.3’ünü açık süt, %53.7’sini ambalajlı süt
oluĢturmaktadır. ÇalıĢmada ayrıca tüketicilerin ambalajlı süt alırken marka, yağ oranı, fiyat, son kullanma tarihi,
ambalaj ve büyüklük gibi birçok faktörü dikkate aldıkları da belirlenmiĢtir. Ġncelenen ailelerinin %56.2’si
ambalajlı süt satın alırken öncelikle marka faktörünü dikkate almaktadır. Ġstanbul ili içme sütü tüketim
alıĢkanlıkları ve bu alıĢkanlıkları etkileyen faktörler üzerine yapılan bir çalıĢmada ailelerin kiĢi bası yıllık
ortalama süt tüketimi 34 lt. olarak belirlenmiĢ; tüketicilerin %11’inin sokak sütünü, %49’unun pastörize sütü,
%40’ının uzun ömürlü sütü tercih ettikleri saptanmıĢtır. Ayrıca ankete katılanların %2’si süt fiyatlarını ucuz,
%51’i normal ve %47’si pahalı bulduklarını; %47’si içme sütü alırken marka faktörünü dikkate aldıklarını
belirtmiĢlerdir (Özel, 2008).
2.2.6.8 Süt ve Süt Ürünlerinin Arz-Talep-Fiyat Yapısı
Türkiye’de aylara göre çiğ süt arz ve talep de değiĢim göstermektedir. Bu bağlamda bahar aylarında laktasyon
döneminin baĢlaması nedeniyle süt arzı artmakta, yaz aylarından itibaren süt arzı azalmaktadır; talep ise Mayıs
ayında en düĢük noktasına ulaĢmakta, Haziran ayı ile birlikte artıĢa geçmektedir. Talebin arttığı Eylül ayından
itibaren fiyatlar da artmakta, arzın arttığı bahar aylarıyla birlikte tekrar azalmaktadır.
94
ġekil 28: Aylara Göre Arz-Talep-Fiyat Dengesi
Kaynak: ASÜD, 2010.
2.2.6.9 Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik Yem Fiyatları
Süt ve süt ürünlerinin en önemli hammaddesini oluĢturan dünya yem fiyatları son yıllarda büyük oranda artıĢ
eğilimi göstermiĢtir. Nitekim 2006 yılının ilk aylarında baĢlayan artıĢlar 2007 yılının baĢlarında güçlü bir Ģekilde
yükseliĢ trendini devam ettirmiĢ, yıl sonunda pik noktaya ulaĢmıĢtır. Bu durum ülkemiz yem endüstrisini ve
fiyatlarını da etkilemiĢ ve fiyatlar artmıĢtır. Yem bitkilerinin enerji endüstrisinde kullanılması ise bu artıĢın en
büyük nedenleri arasında gösterilmektedir.
TZOB 2008 Raporu’na göre dünya’da birçok yem hammaddesi biyo-yakıt üretiminde kullanılmaya baĢlamıĢ,
ülkeler her geçen gün üretimlerini artırmaya baĢlamıĢlardır. Uluslararası araĢtırma kuruluĢları tarafından yapılan
projeksiyonlarda bu trendin ilerleyen dönemlerde artarak devam edeceği görülmektedir. Dünya’da kullanılan en
önemli biyo-yakıt ürünleri biyodizel ve biyoethanoldür 33.
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, 2007 yılında yaĢanan kuraklık ve dünya fiyatlarındaki yüksek fiyat
artıĢları ülkemizde yem hammadde ve fabrika yemi fiyatlarının da tırmanıĢa geçmesine neden olmuĢtur.
AĢağıdaki grafik incelendiğinde özellikle 2007’nin baĢlarında tırmanıĢa geçen fiyatların yıl sonunda 1-1,5 katı
civarında arttığı görülmektedir. Aralık 2006’da 365 YTL/ton olan süt yemi 2007 yılı sonunda 540 YTL/tona
ulaĢmıĢ, aynı dönemde Arpa 343 YTL/tondan 500 YTL/tona, kepek 210 YTL/tondan 370 YTL/tona, ayçiçeği
tohumu küspesi ise 170 YTL/tondan 330 YTL/tona kadar yükselmiĢtir. Yani; Aralık 2006-Aralık 2007
döneminde, Arpa %46, Kepek %76, Ayçiçeği tohumu küspesi %94, süt yemi ise %48 artmıĢken, çiğ sütte
yaĢanan artıĢ %43 ile yem fiyatlarının gerisinde kalmıĢtır (TZOB, 2008).
Ülkeler biodizeli; mısır, Ģekerpancarı, ĢekerkamıĢı, buğday, arpa gibi tarımsal ürünlerden elde ederken, bioethanolü; kanola, soya fasulyesi,
ayçiçeği, palm yağı ve aspir gibi yağlı tohumlardan elde etmektedirler. Bio-yakıtın dünyadaki en önemli üreticileri; ABD (mısır, soya,
kanola kullanmakta), Brezilya (şekerkamışını kullanmakta), Avrupa Birliği (buğday, arpa, mısır, çavdar, kanola, soya, ayçiçeği
kullanmakta), ÇHC (mısır kullanmakta), Hindistan (şekerkamışı kullanmakta) dır.
33
95
ġekil 29: Yurtiçi Yem Fiyatları Fiyat DeğiĢimleri
Özetlemek gerekirse 2005 yılında yaĢanan fiyat düĢüĢünün etkilerini üzerinden atmıĢ, 2006'da fiyatlar ortalama
%4 civarında artarken, 2007'de %19-28 arasında fiyat artıĢı yaĢanmıĢtır. Geride bıraktığımız 2008 yılında ise
yem fiyatları ortalama %20-21 artıĢ göstermiĢtir. Öte yandan, yem sektörü 2008 yılında toplam 2 milyar 924
milyon dolarlık ithalata karĢılık sadece 266 milyon dolarlık ihracat yapabilmiĢtir. Ġthalatın 1 milyar 875 milyon
dolarlık kısmını hammadde, 80 milyon dolarını hazır yem ve 968 milyon dolarını da katkı maddeleri
oluĢturmuĢtur.
Ülkemizde süt-yem fiyatları, üreticilerin alım gücünü belirleme açısından önemli bir kriter olarak
değerlendirilmektedir. AĢağıdaki ġekil incelendiğinde; özellikle Temmuz 2006 tarihinden itibaren süt yemi
fiyatlarının süt fiyatlarının üzerine çıktığı, 2007 Ekim tarihinde ise süt fiyatlarının yem fiyatlarını geçtiği
görülmektedir. Yani; Temmuz 2006-Ekim 2007 dönemlerinde üretici sattığı 1 kg sütle 1 kg yem bile alamamıĢtır
(TZOB, 2008).
ġekil 30: Süt ve Yem Fiyat DeğiĢimleri
Kaynak: TZOB, 2008.
96
2.2.7
Diyarbakır’da Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Durumu
Üretim koĢulları, ülkenin doğu ve batı bölgeleri arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Batı ve Akdeniz
bölgelerinde daha elveriĢli olan üretim koĢulları ticari amaçlı süt üretiminin geliĢmesine imkân tanımaktadır.
Buna karĢılık ülkenin doğu ve kuzey bölgelerinde yaygın olarak küçük üreticiler egemen durumdadır. Bu durum
kendini Diyarbakır Bölgesi’nde de hissettirmektedir.
Bu ve benzeri nedenler sonucunda beslenme ve hayvan sağlığı alanında sorunlar ortaya çıkmakta, düĢük
verimlilik yüksek toplama maliyetlerini doğurmakta, bu durum düĢük kaliteyi beraberinde getirmektedir. Kaldı
ki Bölge insanının da et ve süt tüketimi daha çok küçükbaĢ hayvanına yönelik olarak öne çıkmaktadır; yani
koyun-keçi sütü daha çok tüketilmektedir. Süt sığırcılığı açısından değerlendirildiğinde ise hayvan varlığının
yaklaĢık %45’ini et ve süt verimi düĢük olan yerli kara adı verilen büyük baĢ hayvanlar oluĢturmaktadır.
Bununla birlikte son yıllarda baĢta hayvancılık olmak üzere süt ve süt ürünleri sektöründe önemli ilerlemelerin
kaydedildiği görülmektedir. Nitekim Bölge’de daha çok yerli kara denilen sığırların ağırlıkta olmasına rağmen
geleceğe dair olumlu Ģeylerin yapıldığına iĢaret eden Tarım Ġl Müdürlüğü, son GAP Eylem Planı ile birlikte yeni
sürecin baĢladığını belirtmektedir. Bu bağlamda yapılan uygulamalar çerçevesinde; çiftçilere verilen %40
hayvancılık desteklerinin baĢladığını ve bölgede faaliyet gösteren kooperatif sayısının 2010 itibari ile 162’ye
çıktığı (bunun 103’ünün yatırıma alınmış olup, 56’sının hayvanlarının teslim edilmiştir) belirtilmektedir.
Süt sığırcılığında da örnek düzeyde çiftlikler kurulmuĢ ve faaliyet göstermektedir. Bu iĢletmelerde yeni doğan
buzağılar kısa süre sonra çevre köylere satılabilmekte ve dolayısıyla gen kalitesinin artmasına vesile olmaktadır.
Kültür ırkı sığırcılığı kapsamında Ģimdiye kadar 10 binin üzerinde siyah- beyaz alaca süt sığırı Diyarbakır
Bölgesi’ne giriĢ yapmıĢ olup, 400 bin büyük baĢ hayvan daha Bölge’ye getirilmesi planlanmaktadır (Diyarbakır
Tarım Ġl Müdürlüğü, 2010).
97
2.2.8
Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır bölgesi süt ve süt ürünleri sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak analiz edilmiĢtir.
Sektörün girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları, ilgili destekleyici
kuruluĢlar ve devlet değiĢkenleri incelenerek sektörün rekabet düzeyi belirlenmiĢtir. Bu bağlamda, sektörün tüm
temel değiĢkenlerinin uluslararası rekabetçilik pozisyonunun düĢük düzeyde olduğu ortaya çıkmıĢtır.
ġekil 31: Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu (-düĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
Devlet ( DüĢük )
(-) Ortak Tarım Politikasına Uyum
(-) AB Gıda Mevzuatına Uyum ÇalıĢmaları
(-) AB Ġle Türkiye’nin Sektöre Yönelik Rekabet Politikası
(-) Gıda Güvenliği Stratejileri
(+/-) Kredi ve TeĢvik Sistemi
(-) Devletin Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik Felsefesi
(-) Ġthalat Politikası
(+) Vergi Politikası
(-) Güvenlik
Girdi KoĢulları ( DüĢük )
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
Sektörde Görülen KayıtdıĢılılık Durumu
Kalite Stratejileri ve Kalite Kontrol Uygulamaları ve Durumu
Sektörün ve ġirketlerin Rekabet Stratejileri
Pazarlama ve SatıĢ Stratejileri
Sektörde Faaliyet Gösteren Firmaların Ölçekleri
Sektörün Değer Zinciri Yapılanması
Ar-Ge GeliĢtirme Stratejileri
Kapasite Kullanım Oranı (KKO)
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
(+) ĠĢgücü Durumu ve Ġstihdam
(-) Nitelikli ĠĢgücüne EriĢim
GĠRDĠ
(-) Mera ve Otlakların Durumu
KOġULLARI
(-) Hammaddenin Durumu (Çiğ Süt)
(-) Hayvan Irkının Durumu ve Verimlilik
(-/+)Üretim Altyapısı ve Kullanılan Teknolojiler
Talep KoĢulları ( DüĢük )
TALEP
KOġULLARI
(-) Ġç Talebin Durumu
(-) Nitelikli Talebin Durumu
(-) YurtdıĢı Talebin Durumu
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-) Hammadde Temin Eden ĠĢletmelerin Kurumsal Yapıları ve Ölçekleri
(-) Yan Sanayinin Durumu
(-) Soğuk Zincir Lojistik Firmalarının Durumu
(+) Tarım Ġl Müdürlüğü’nün ÇalıĢmaları
(-) Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri
(-/+) Ambalajlama ve Paketleme Firmalarının Durumu
(-) Standartları Düzenleyen ve Denetleme Yapan Kurum ve KuruluĢların Faaliyetleri
(-) Organik Süt ve Süt Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Durumu
98
2.2.8.1 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Girdi KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
ĠĢgücü Durumu ve Ġstihdam, Nitelikli ĠĢgücüne EriĢim, Mera ve Otlakların Durumu, Hammaddenin Durumu
(Çiğ Süt), Hayvan Irkının Durumu ve Verimlilik ve Üretim Altyapısı ve Kullanılan Teknolojiler durumu gibi alt
değiĢkenlerden oluĢan girdi koĢullarının ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük düzeyde olduğu
tespit edilmiĢtir.

ĠĢgücü Durumu ve Ġstihdam (+ yüksek)
Diyarbakır hem nüfus yoğunlu bakımından hem de iĢsizlik oranı yönünden yüksek bir orana sahiptir. Yani
iĢletmeler kolaylıkla herhangi bir sektörel uzmanlık niteliği gerektirmeyen iĢgören gücüne rahatlıkla
ulaĢabilmektedir. ĠĢgörenlerin günlük çalıĢma ücretleri de diğer rakip ülkelere kıyasla düĢük düzeydedir.

Nitelikli ĠĢgücüne EriĢim (- düĢük)
Süt ve süt ürünleri sektörü ve süt üretimini profesyonelce yürütebilecek nitelikli eleman ve uzman sıkıntısı
çekilmektedir. Bunun baĢlıca nedenleri hayvancılık iĢletmelerinin küçük ölçekli ve genelde diğer hayvancılık ve
tarımsal üretimle birlikte yürütülen geleneksel bir aile faaliyeti olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. Kaldı
ki süt ürünlerini iĢleyen firmaların birçoğu sahip olduğu makine, teçhizat ve ekipman dünya standartlarında
olmakla birlikte, süt üreten iĢletmeler küçük ölçekte ve genellikle bilgi, tecrübe ve teknolojik yeniliklerden
mahrum koĢullarda üretim yapmaktadır. Ülkemiz genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da süt ve süt ürünleri
sektörünün en önemli sorunlarından birisi de nitelikli iĢgören sorudur. Yani, süt hayvancılığı ve sütün süt
ürünlerine dönüĢtürülmesi, konunun uzmanı olan Zooteknist, Veteriner, Süt Teknologları, Gıda Mühendisleri ve
ustaların tam olarak yetki ve kontrolleri altında yapılmamaktadır. Çünkü, süt hayvancılığı yapan çiftçiler, süt
toplama iĢi yapan müteahhit firmalar ve süt sanayicileri genel olarak aile Ģirketi Ģeklinde yapılanmıĢtır.
Diyarbakır’da kurumlaĢmıĢ veya entegre çalıĢan Ģirket sayısı ise son derece azdır. Aile iĢletmeleri de konunun
uzmanı yetiĢmiĢ eleman çalıĢtırmak yerine konu ile ilgili hiçbir eğitimden geçmemiĢ bir iki usta ve kalifiye
olmayan iĢçilerle süt hayvancılığı veya süt iĢletmeciliği yapmaktadırlar. Genellikle çalıĢanlar da yeterli bilgi ve
tecrübeden yoksundurlar.

Mera ve Otlakların Durumu (- düĢük)
Tarımsal faaliyetler dıĢında hayvan otlatmaya ayrılan arazilere otlak (mera) denilmektedir. Kamu hukûku köy
kânununa göre mer’a, köy tüzel kiĢiliğini meydana getiren esaslardan biri olan arâziyi ifâde etmektedir.
Türkiye’deki hayvancılığın önemli bir kısmı mera hayvancılığı Ģeklinde yapılmaktadır. Türkiye’deki karasal
iklim özelliklerinin görüldüğü iç kesimlerde genelde orman örtüsünün tahrip edildiği bozkır alanları önemli
meralardır. Diyarbakır’da ülkemizin diğer illerine kıyasla önemli meralara sahip bir ildir. Diyarbakır genelinde
meralar toplam kullanılan arazinin yaklaĢık altıda birine denk gelmektedir. Ancak güvenlik nedenleri baĢta
olmak üzere en önemli kaba yem kaynağı olan mera ve çayırlardan yeterince istifade edilememektedir.
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, Diyarbakır’ın toplam yüzölçümünün %44’ünde tarım yapılmaktadır.
Zengin bir florayı barındıran Diyarbakır Ġlinde çayır-mera alanları %15’lik bir alanı ve orman alanları ilin toplam
arazisinin yaklaĢık %22’sini kaplamaktadır.
99
ġekil 32: Diyarbakır Ġli Arazi Dağılımı (ha)
Tarıma
ElveriĢsiz
Alan
%19
Tarım Alanı
%44
Orman
%22
Çayır-Mera
%15
Kaynak: Diyarbakır Tarım ve Ġl Müdürlüğü (DTĠM), 2010.

Hammaddenin Durumu (Çiğ Süt) (- düĢük)
Süt ve süt ürünleri sektöründe düzenli, güvenli ve kaliteli hammadde (çiğ süt) arzı en önemli sorunlarından birisi
olarak görülmektedir. Nitekim ülkemizdeki süt üretiminin mevsimsel ve bölgesel dağılımındaki dengesizlik
devam etmektedir. Günümüzde hala çiğ süt iç piyasadaki nüfus ve tüketim artıĢını karĢılayacak miktarda ve
kalitede ham madde sağlayamamaktadır. GeçmiĢ Plan dönemlerinde öngörülen önlemler alınamadığı için, süt
miktarında yeterli artıĢ gerçekleĢememiĢtir. Aynı durum Diyarbakır için de geçerli olup, yeterli ve güvenli çiğ
süt arzında sıkıntı yaĢanmaktadır.
ġekil 33: Diyarbakır’da Süt Üretimi (bin ton)
Kaynak: Diyarbakır Ġl Tarım Müdürlüğü, 2010.
100

Hayvan Irkı’nın Durumu ve Verimlilik (- düĢük)
Coğrafi olarak tarım ve hayvancılığa uygun bir konumda olan Türkiye’de hayvancılık sektörünün yaĢadığı en
önemli problemlerin baĢında yerli ırkların düĢük verimli olması gelmektedir. Diyarbakır Bölgesi’nde faaliyet
gösteren ve süt ve süt ürünleri sektörüne hammadde (çiğ süt) temin eden iĢletmelerin büyük çoğunluğunda
verimi düĢük yerli hayvan ırkı bulunmaktadır. Ancak diğer ülkelerin durumu incelendiğinde verimliliğin gayet
yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde süt ineklerinin yıllık süt verimi ortalama
5.000 litre iken, Türkiye’de ortalama üretim miktarı 1700 litre civarındadır. Bununla birlikte hayvan ırkının
ıslahı ve verimliliğinin yükseltilmesine yönelik Diyarbakır Ġl Tarım Müdürlüğü ve Diyarbakır Ġl Özel Ġdaresi’nin
embriyo transferi ve gen kalitesinin artırma çalıĢmaları hızlı bir Ģekilde devam etmektedir.

Üretim Altyapısı ve Kullanılan Teknolojik Altyapı (- orta)
Diyarbakır’da süt ve süt ürünleri (yoğurt, ayran, tereyağı, peynir çeĢitleri vs.)’nin büyük bir bölümü açıkta ve
geleneksel yöntemler ile üretilmektedir. Ancak son yıllarda modern tesislerin sayısı artmakta olup, bu iĢletmeler
son teknolojik yenilikleri üretim sistemlerinde kullanmaktadır. Ayrıca yeni faaliyete geçen modern firmalar
doğrudan teknolojileri de satın almaktadır.
2.2.8.2 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Talep KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
Ġç Talebin Durumu, Nitelikli Talebin Durumu, ve YurtdıĢı Talep ve Ortadoğu Pazarı’nın Durumu gibi alt
değiĢkenlerden oluĢan talep koĢullarının ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük olduğu tespit
edilmiĢtir.

Ġç Talebin Durumu (- düĢük)
Gerek Türkiye’de gerekse Diyarbakır’da kiĢi baĢına düĢen süt ve süt ürünleri tüketimi (talebi) Avrupa Birliği’ne
üye ülkelere kıyasla oldukça düĢüktür. Örneğin kiĢi baĢına yıllık içme sütü tüketimi Finlandiya’da 139 litre,
Ġngiltere’de 100 litre, Ġtalya’da 63 litre iken Türkiye’ de ise bu miktar yaklaĢık 25 litredir. Diyarbakır Ġl Tarım
Müdürlüğü’ne göre ise bu rakam Diyarbakır’da daha düĢük düzeyde seyretmektedir.

Nitelikli Talebin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır’da düĢük tüketim rakamları, ağırlıklı olarak açıkta, sağlıksız koĢullarda satılan sütlerin tercih
edilmesi, süt ve süt ürünleri tüketimi konusunda toplumun güçlü bir bilince sahip olmadığını da göstermektedir.
Ülkemiz ve Diyarbakır’da faaliyet gösteren süt ve süt ürünleri sektörünün önemli sorunlarından bir tanesi de süt
fabrikalarının toplumun damak zevkine ve çeĢitli tüketici gruplarına yönelik ürün çeĢitliliğine gitmeyiĢidir.
Bugün dünyada 900 çeĢit peynir, 250 çeĢit yoğurt ve değiĢik fermente süt ürünleri üretilirken, ülkemizde
geleneksel süt ürünlerinden farklı olarak ciddi boyutta bir üretim mevcut değildir. Avrupa ile iç içe olan ve
yüksek turizm potansiyeline sahip olan ülkemizde ürün yelpazesi yeterince geniĢ olmayıp, geleneksel
ürünlerimiz aroma, meyve, baharat gibi katkılarla çeĢitlendirilerek geniĢletilmiĢ değildir. Ayrıca fonksiyonel 34,
diabetik, sportif vb. kiĢiler için de özel süt ürünleri üretilmemektedir.

YurtdıĢı Talep ve Ortadoğu Pazarının Durumu (- düĢük)
Diyarbakır’da üretilen süt ve süt ürünleri ihracatı yok denecek kadar azdır. Aslına bakıldığında, Diyarbakır’ın
toplam ihracat kapasitesi de gerek dünya gerekse Türkiye ortalamasına göre çok düĢük düzeyde bulunmaktadır.
Sağlık üzerine olumlu etkilerinin araĢtırma bulguları ile desteklenmesi nedeniyle fonksiyonel süt ürünleri günümüzde tüketicilerin ilgi
odağı haline gelmiĢtir. Bu nedenle süt sanayiinde bu ürünlerin üretimi önemli ölçüde hız kazanmıĢtır. Prebiyotik ve probiyotik süt ürünleri,
zenginleĢtirilmiĢ süt ürünleri ve enerjisi azaltılmıĢ süt ürünleri fonksiyonel süt ürünlerine örnek gösterilebilir. Süt bileĢenlerine ilaveten,
probiyotikler olarak bilinen sağlığı geliĢtirici canlı aktif kültürler, fermente süt ürünleriyle bağlantılıdır. Bunların sağlık üzerine olumlu
etkilerini kanıtlayan yaygın araĢtırma bulguları vardır. Bu bakterileri içeren süt ürünleri fonksiyonel süt ürünlerinin en önemli grubunu
oluĢturmaktadır. Buna ilaveten çoklu doymamıĢ yağ asitleri, mineral ve vitaminler, çözünebilir lifler, antioksidanlar, taurin gibi ilaç
niteliğindeki öğeler ilavesiyle de fonksiyonel süt ürünleri üretilebilmektedir. Birinci grup süt ürünleri insan sağlığının korunması ve
geliĢtirilmesi için laktik asit bakterilerinin çeĢitli türlerini ve diğer probiyotik bakterileri içermektedir. Fermente süt ürünleri ve probiyotik
kültürleri içeren süt ürünlerinin kullanımında intestinal mikroflorayı ve bağırsak koruyucu sistemleri değiĢtirmek amaçlanmıĢtır (Sezen ve
Koçak, 2006).
34
101
Karcadağ Kalkınma Ajansı (2010) ve GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi BaĢkanlığı (2010) Raporlarında da
belirtildiği gibi, 24 ülkenin yer aldığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika (WANA Bölgesi) ile 6 ülkenin yer aldığı Orta
Asya bölgesinin Ģu anki nüfusu 386 milyondur. Bu iki bölgedeki toplam Gayri Safi Yurt Ġçi Hâsıla (GSYĠH) 1
trilyon 371 milyar dolardır. Yapılan çalıĢmalarda bu bölgelerin toplam nüfusunun 2020 yılında yaklaĢık 3 kat
artarak 1.1 milyara çıkacağı tahmin edilmektedir. 2000-2020 yılları arasında WANA bölgesinde 11.4 milyon ton
süt açığı ve 1.5 milyon ton et açığı olması beklenmektedir. Bunun yanı sıra, bu bölgedeki tahıl ve baklagil üretim
açığının 82 milyon tona ulaĢacağı öngörülmektedir. Diğer bir ifade ile adı geçen bölgelere Diyarbakır için
önemli bir dıĢ pazar niteliğini taĢımaktadır.
2.2.8.3 Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Ġlgili ve Destekleyici Kurum/ KuruluĢların Rekabetçilik
Düzeyi (- düĢük)
Hammadde Temin Eden ĠĢletmelerin Kurumsal Yapıları ve Ölçekleri, Yan Sanayinin Durumu, Soğuk Zincir
Lojistik Firmalarının Durumu, Tarım Ġl Müdürlüğü’nün ÇalıĢmaları, Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri,
Ambalajlama ve Paketleme Firmalarının Durumu, Standartları Düzenleyen ve Denetleme Yapan Kurum ve
KuruluĢların Faaliyetleri ve Organik Süt ve Süt Ürünleri Üreten ĠĢletmelerin Durumu gibi alt değiĢkenlerden
oluĢan ilgili ve destekleyici kurum/ kuruluĢların durumu ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük
olduğu tespit edilmiĢtir.

Hammadde Temin Eden ĠĢletmelerin Kurumsal Yapıları ve Ölçekleri (- düĢük)
Diyarbakır’da büyükbaĢ hayvan yetiĢtiriciliği yapan iĢletmeler küçük ölçekli aile iĢletmeleri Ģeklindedir ve
ihtisaslaĢmıĢ hayvancılık iĢletmelerinin oranı son derece düĢüktür. ĠĢletmelerin küçük ölçekli olması iĢletmelerde
bilgi ve teknoloji kullanımını önemli ölçüde sınırlarken, üretilen sütün kalitesinin düĢmesine, sağım sonrasında
sütün iĢlenmesine kadar ki aĢamalarda da gıda güvenliğinin sekteye uğramasına neden olmaktadır.

Yan Sanayiinin Durumu (- düĢük)
Süt ve süt ürünleri sektörü yoğun iliĢki içinde olduğu hayvancılık, makine-teçhizat, katkı maddeleri ve
ambalajlama-paketleme sektörleri ile yakından iliĢkilidir. Ancak, Diyarbakır’da sektöre doğrudan girdi Ģeklinde
hammadde temin eden çok az sayıda firma faaliyet göstermektedir.

Soğuk Zincir Lojistik Firmalarının Durumu (- düĢük)
Soğuk zincir sistemi süt ve süt endüstrisinde büyük öneme sahip olup, sütün memeden sağılır sağılmaz
depolanması, daha sonra ilk ürün üretimi aĢamasından baĢlayarak, sevkiyat, depolama gibi, tüketiciye ulaĢana
kadar geçen tüm aĢamalarda düĢük ısıda (+4 santigrat derecede) saklanması Ģeklinde tanımlanmaktadır.
Diyarbakır’da çiğ sütün toplanması, soğutulması ve sanayi kuruluĢlarına akıĢını sağlayacak oyuncuların faaliyet
göstermemesi sektörü olumsuz etkilemektedir. Diğer bir ifade ile Diyarbakır’da iyi bir süt toplama oyuncularının
ve sisteminin bulunmaması, soğuk depolama ile soğuk zincirin de eksikliklerinin olması çiğ sütün
(hammaddenin) kalitesini düĢürmektedir.
Kaldı ki, Diyarbakır’da üretilmekte olan süt ve süt ürünlerinin, üreticiden imalatçıya uygun Ģartlarda ve AB
standartlarında ulaĢtırılması için soğuk zincir sisteminin kurulması Ģarttır. Aynı zamanda, Diyarbakır’dan süt ve
süt ürünlerinin özellikle Ortadoğu pazarına ihraç edilebilmesinin de önemli bir ön koĢuludur.

Tarım Ġl Müdürlüğü’nün ÇalıĢmaları (+ yüksek)
Bir ilde Tarım Ġl ve Ġlçe Müdürlüğü ve Tarım Ġlçe Müdürlüklerinin tarım sektörünün kalkındırılmasına yönelik
birçok görevi35 bulunmakta olup, süt ve süt ürünleri sektörü faaliyet kolu da görev alanına girmektedir.
Ekonomik potansiyeli özellikle tarımsal endüstriye dayalı bir bölgenin tarım il müdürlüğünün önemli faaliyet alanları ve görevleri
bulunmaktadır. Nitekim (1) ilin tarımsal envanterini çıkarmak ve ilin tarım üretim potansiyelini mevcut teknolojiye göre belirlemek, (2) ilin
her türlü yayım programlarını hazırlamak (bitki, hayvan, su ürünleri üretimi, girdi kullanımları, değerlendirilmesi vb.) faydalı bilgileri
broĢür, el kitabı, gösteri vb. yollarla kendi elemanlarına ve çiftçiler ulaĢtırmak, çözüm getirilmesi istenen çiftçi problemlerini, araĢtırma
merkezleri ve Bakanlık AraĢtırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu BaĢkanlığına intikal ettirmek, (3) araĢtırma kuruluĢları ile doğrudan
35
102
Bu bağlamda, Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü’nün sektörün rekabetçilik gücünün artırılmasına yönelik birçok
çalıĢması bulunmaktadır.
Müdürlük öncelikle sektörel sivil toplum kuruluĢlarının (üretici birlikleri) yapılandırılmasına yardım etmiĢtir.
Örneğin, 150 üyeli Diyarbakır Süt Üreticileri Birliği, 87 üyeli Eğil Ġlçesi Süt Üreticileri Birliği, 62 üyeli Ergani
Süt Üreticiler Birliği. Bu bağlamda Diyarbakır Siirt Batman Kırsal Kalkınma projesinden Eğil Süt Birliğine 4
adet süt soğutma tankı %50 hibe edilerek 4 köyde süt toplama merkezi kurmuĢ, aynı kaynaktan 5 süt sığırcılığı
iĢletmesi modernize edilmiĢtir.
Son 5 yılda Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) makine ekipman
desteklemesinden 62 adet süt sağım sistemi ve süt soğutma tankı %50 hibe olarak desteklenerek, KKYDP
ekonomik yatırımlar kapsamında son 5 yılda 15 adet süt, yoğurt ayran ve peynir üretim tesisi %50 hibeli olarak
desteklenerek yatırımlar tamamlanmıĢtır.
Aynı zamanda GAP Eylem planı kapsamında en az 50 baĢ ve üzeri 29 iĢletme yatırıma alınmıĢ ve bu
yatırımların %90 inĢaatı tamamlanmıĢtır. Bu bağlamda hayvan alım aĢamasına gelinmiĢ olup, bu proje
kapsamında yaklaĢık 4.000 adet holĢtayn ırkı damızlık hayvan alımı yapılması bu hayvanların ise yıllık süt
üretim potansiyeli 30 -35 bin ton civarında olması beklenmektedir (bu üretimin Diyarbakır’ın süt üretiminin
%20’sini oluşturacağı beklenmektedir).

Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri (- düĢük)
Diyarbakır’da tarım sektörüne yönelik doğrudan ve/ veya dolaylı birçok sivil toplum kuruluĢu faaliyet
göstermektedir. Ancak Diyarbakır’da sektör üreticilerinin çok az bir bölümü birlik ve kooperatif çatısı altında
örgütlenmiĢlerdir. Çoğu üretici böylesine bir örgüt içinde bile yer almamakta, aksine yöresinde faaliyet gösteren
süt toplayıcılarına bağımlı kalmaktadır.

Ambalajlama ve Paketleme Firmalarının Durumu (- orta)
Gıda sanayinde ambalaj, içine konulan gıdaların, son tüketiciye, bozulmadan, en az toplam maliyetle güvenilir
bir Ģekilde ulaĢtırılmasını ve tanıtılmasını sağlayan bir araçtır. GeçmiĢte ambalajlama, yalnızca üretim
maliyetlerine ek bir yük getiren, üretim sürecinin bir parçası olarak ele alınmaktaydı. Günümüzde ise
merkeze bağlı olan merkezi kuruluĢlarla ve merkezlerle iĢbirliği halinde uygulamaya dönük deneme ve demonstrasyonlar programlamak ve
yürütmek, (4) Köy Hizmetleri ve Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlükleri ile halk tarafından sulamaya açılan alanlarda tarım tekniklerini
çiftçilere öğretmek ve yaymak, (5) ilin tohum, fidan, fide gübre, ilaç, aĢı, serum, zirai alet ve makine, damızlık hayvan, yumurta, civciv, balık
yavrusu ve yumurtası, ipek böceği tohumu, ana arı, kovan, sperma ve zirai kredi gibi girdi ihtiyaçlarını köy gurup teknisyenlikleri ve
ilçelerden bilgiler ıĢığında tespit etmek, bunların tedarik ve dağıtımı TZDK ve T.C. Ziraat Bankası tarımsal amaçlı kooperatifler, döner
sermaye bütçe imkânları ve varsa fon gibi kaynaklarda yararlanmak üzere tedbirler almak, (6) tarım ürünlerinin iĢlenip değerlendirilmesine,
pazarlamasına ve bunun için gerekli tesislerin kurdurulmasına yardımcı olacak çalıĢmaları yapmak, bu konuda üreticileri ve müteĢebbisleri
yönlendirmek, (7) ilin tarım ürünlerinin ekiliĢ, verim ve üretimlerinin tahmin çalıĢmalarını yapmak, tarımla ilgili her türlü istatistik
bilgilerinin zamanında toplanmasını sağlamak, (8) ildeki hayvanların salgın ve paraziter hastalıklardan korunmasını sağlamak, bulaĢıcı
hastalıkların yurt çapında yayılmasını önlemek amacıyla il çapında plan, program ve projeler hazırlamak, uygulamak, denetlemek (9) il
dahilinde çözümlenemeyen hastalık, teĢhis ve tedavi problemlerini ilgili araĢtırma merkezlerine ve Bakanlığa intikal ettirmek, araĢtırma
teĢhis sonuçlarına göre gerekli tedbirleri almak, (10) suni tohumlama hizmetlerini yürütmek soy kütüğü sisteminin yurt çapında
yaygınlaĢtırılması için il bazında gerekli çalıĢmaları yapmak, (11) Bakanlığa bağlı hayvan sağlığı ile ilgili hastane, klinik vb. merkezleri
yönetmek özel sektörce kurulacak bu çeĢit tesislere Bakanlıkça belirlenecek esaslara göre izin vermek ve kurulmuĢ olanları denetlemek, (12)
özel sektörce kurulacak suni tohumlama istasyonları ve damızlık yetiĢtirme iĢletmelerine Bakanlıkça belirlenecek esaslara göre izin vermek
ve denetlemek, (13) il dahilinde uygulanan entegre ve münferit tarım, kırsal kalkınma projelerinin gerektirdiği hizmetleri yapmak, yeni
yapılacak projelerin gerektirdiği ön etüt ve envanter çalıĢmalarını yürütmek, (14) projeye dayalı olarak kurulacak iĢletmelere ait kredi
taleplerini inceleyerek uygun olanların gerekli proje ve çiftlik geliĢtirme projelerini hazırlamak, (15) il dahilindeki bitki ve hayvan sağlığı ile
ilgili karantina hizmetlerini yürütmek, resmi ve özel mezbaha ve kombinaların sağlık yönünde denetlemek, ildeki damızlık, boğa, koç, teke
ve aygırların sağlık kontrollerini yapmak, uygun olmayanları enemek, (16) il dahilindeki bitkilere zarar veren hastalık, zararlı ve yabancı
otların tespitini yapmak ve koruma programlarını hazırlamak, onaylanmıĢ programların uygulanmasını sağlamak (17) il dahilinde faaliyette
bulunan ilaç bayileri ile ilaçlama yapan özel tüzel kiĢilerin kontrolünü yapmak, gıda ve yem stoklarını gıda ve yem konularını ilgilendiren
etüt ve envanterlerini hazırlamak, ruhsatlı yem fabrikalarını asgari teknik ve sağlık Ģartları bakımından denetlemek, gıda ve yem sanayi
ürünlerinin belirlenmiĢ esaslara uygunluğunu denetlemek (18) su ürünleri ile ilgili araĢtırmalar yapmak ve her türlü teĢvik ve koruma
tedbirlerinin alınmasını, üretim alanlarının kiralanmasını ve iĢletilmesini ve verimlerinin artırılmasını sağlamak, su kaynaklarının
kirletilmesini önleyecek ve su ürünlerini zarardan koruyacak tedbirleri almak ve aldırmak (19) tarım arazisinde ekili, dikili ve mer’a gibi
bitki alanlarının ve bunların ürünlerinin taĢınır ve taĢınmaz çiftçi mallarının korunmasını ve tabii afetlerden zarar gören çiftçilere özel
kanunlara göre yardım yapılmasını sağlamak için ilgili kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak ve çalıĢmalara yardımcı olmak, (20) projeler
çerçevesinde köylerde istihdam imkanlarını artırmak amacıyla el sanatlarının geliĢtirilmesini, yayılmasını ve tanıtılmasını sağlayıcı
mamullerinin pazarlamasını kolaylaĢtırıcı tedbirler almak, (21) çiftçilerin teĢkilatlanmasını ve kooperatifçiliği teĢvik etmek ve bu amaçla etüt
ve projeler hazırlamak, kooperatiflerin kurulması için teknik ve yetkisi dahilinde mali yardımda bulunmak ve denetlemek ve (22) örnek çiftçi
yetiĢtirmek gayesi ile çiftçi çocukları ve gençler için eğitim programları ve projeler uygulamak gibi görevleri deruhte etmektedir.
103
ambalajlama, ilk ürün geliĢtirme aĢaması ve pazar gereksinimlerine göre uyarlanmasından, üretim, koruma,
depolama, taĢıma, dağıtım, reklam, satıĢ ve son kullanıma kadar, ürünün her öğesinde devreye girdiğinden bu
sürecin ayrılmaz bir parçası olmuĢtur. Üretimi tamamlayan bir iĢlem olan ambalajlamada, yanlıĢ ambalaj seçimi
ve kusurlu bir ambalajlama uygulaması, gıda iĢlemede yararlanılan üstün teknolojinin öneminin yitirilmesine
neden olabilmekte ve büyük kalite kayıplarına yol açabilmektedir.
Diyarbakır’da sadece bu amaca yönelik özelleĢtirilmiĢ paketleme-ambalajlama tesisi mevcut değildir. Ancak
gıda paketlemeye yönelik KOBĠ düzeyinde 18 firma faaliyet göstermektedir.

Standartları Düzenleyen ve Denetleme Yapan Kurum ve KuruluĢların Faaliyetleri (- düĢük)
Ülkemizde sektörel standartları düzenleyen kurum Türk Standartları Enstitüsü (TSE)’dür. Bu bağlamda
Diyarbakır’da TSE faaliyet göstermektedir. TSE tarafından bugüne kadar süt ve süt ürünlerini ilgilendiren 112
adet standart çıkarılmıĢtır. Bu standartlarda 5 adedi zorunlu uygulamada olup, diğerleri ihtiyari olarak
uygulanmaktadır. Ancak, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da hijyenik olmayan koĢullarda ve
denetlenemeyen süt ve süt ürünleri üretimi sektörün geliĢmesini engelleyen en önemli faktörler arasında yer
almaktadır.
Ayrıca Diyarbakır’da bu özel standartlar geliĢtirmiĢ ve denetim yapan özelleĢtirilmiĢ denetim ve standardizasyon
oyuncusu da bulunmamaktadır.
Öte yandan, Diyarbakır’da ilgili kurumların bünyesinde sektör ile ilgili detaylı envanter ve istatistik verileri de
eksiktir. Mevcut olanlar ise durumu tam olarak yansıtmamaktadır. Diyarbakır’da faaliyet gösteren süt iĢletmeleri
hakkında yeterli detaylı bilgi mevcut değildir. Üretim ve tüketim miktarlarının bir kısmı kayıt dıĢıdır. Örneğin
üreticiden alınan süt miktarı, üreticinin eline geçen süt bedeli, iĢlenen sütün ürünlere dağılımı, kapasite
kullanımı, karlılık ve verimlilik durumları, ürünlerin fabrika çıkıĢ ve satıĢ fiyatları, kalite standartları tam olarak
bilinmemektedir.

Organik Süt ve Süt Üreten ĠĢletmelerin Durumu (- düĢük)
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı (TKĠB) organik tarımı; üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime
kadar her aĢaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimi olarak tanımlamakta, amacını ise toprak ve su
kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumak olarak ifade etmektedir. Bu
bağlamda ülkemizde organik tarım yapılan alanlar yaklaĢık 57.000 ha’dır (toplam tarım alanının %0.14).
Türkiye’ de var olan organik tarımın büyük bir kısmı bitkisel üretim yönlüdür.
Dünya genelinde organik hayvancılık açısından en geliĢmiĢ ülkeler ABD ve Kanada olup, ABD’de organik süt
üretiminin toplam içindeki payı yaklaĢık %2’dir. AB içinde Avusturya organik süt üretiminin en yaygın olduğu
ülke olarak öne çıkmaktadır.
Ülkemizde ise organik hayvancılık ve süt ve süt ürünlerine yönelik etkinlikler henüz baĢlangıç aĢamasındadır.
Halen birkaç süt üretim iĢletmesi sertifikalı olarak organik süt üretimi yapmaktadır. Diyarbakır’da ise organik süt
ve süt üretimi yapan tesis bulunmamaktadır. Bununla birlikte Diyarbakır’ın birçok alt bölgesi organik tarım ve
organik süt üretimine elveriĢli alanları bünyesinde taĢımaktadır.
2.2.8.4 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Firma Stratejileri ve Rekabet Yapısı Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
Sektörde Görülen KayıtdıĢılılık Durumu, Kalite Stratejileri ve Kalite Kontrol Uygulamaları ve Durumu,
Sektörün ve ġirketlerin Rekabet Stratejileri, Pazarlama ve SatıĢ Stratejileri, Sektörde Faaliyet Gösteren
Firmaların Ölçekleri, Sektörün Değer Zinciri Yapılanması, Ar-Ge GeliĢtirme Stratejileri ve Kapasite Kullanım
Oranı (KKO) gibi alt değiĢkenlerden oluĢan firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu ulusal ve
uluslararası rekabetçilik gücünün düşük olduğu tespit edilmiĢtir.

Sektörde Görülen KayıtdıĢılılık Durumu (- düĢük)
Diyarbakır’da sektörün büyük bir kısmı kayıt dıĢı üretim yapmakta ve üretilen ürünler pazara sürülerek
tüketilmektedir. Ancak, süt ve süt ürünleri sektörünün kayıt altına alınmamıĢ olması, uygulanmakta olan
104
politikanın izlenmesini, sağlıklı verilerin toplanmasını, fiyatların belirlenmesini ve piyasaların denetlenmesini
zorlaĢtırmakta ve neticede sektördeki ihtiyaçların belirlenmesini ve yeni düzenlemelerin oluĢturulmasını
engelleyen en önemli faktörlerden birisi olmaktadır. Ayrıca, düzenli ve eksiksiz kayıt sistemi olmadığından
dolayı, tarım ve buna bağlı süt ve süt ürünlerine yönelik olarak yapılan desteklemeler, yapısal sorunlardan dolayı
üreticiye tam olarak yansıyamamakta ve kamu kaynaklarına yük olmaktadır.

Kalite Stratejileri ve Kalite Kontrol Uygulamaları ve Durumu (- düĢük)
Süt ve süt ürünlerinde kaliteli ürün üretimi ve kalite stratejileri son derece önem arz etmektedir 36. Bu bağlamda,
ülke genelinde süt ve süt ürünleri sektöründe, değer zincirinin en baĢından itibaren yani süt hayvancılığından
baĢlayarak; iĢletme büyüklüğündeki artıĢlar ile kültür ırkı hayvan sayısı oranlarının artıĢı, bakım besleme
Ģartlarının iyileĢmesi sonucu birim hayvan baĢına verimin artması, hayvan barınaklarının modernizasyonu
sonucu sağım sistemlerinin kurularak hijyeni ön plana alan kaliteli çiğ süt üretiminde artıĢlarda geliĢme
görülmektedir. Bununla birlikte Diyarbakır’da, içerdiği mikroorganizma bakımından gösterdiği zenginlik ile
tehlike arz eden fakat protein ve yağ bakımından yetersiz kalan çiğ süt, kaliteli hammadde temin etmek isteyen
süt ve süt ürünleri üreticilerinin temel problemi olmaya devam etmektedir.
Ülkemizde her ne kadar son yıllarda ülkemizde hijyenik normlara uygun olarak kaliteli üretim yapan iĢletmelerin
sayısında artıĢ olsa da, Diyarbakır’daki süt iĢletmelerinin büyük çoğunluğu küçük boyutlu ve modernize
edilmemiĢ tesislerden (mandıralar) oluĢmakta ve dolayısıyla, AB’de uygulanan standart üretim yöntemlerindeki
gibi standart kalite kontrolleri yapılamamaktadır.
Öte yandan, Diyarbakır’da arz edilen çiğ sütün kalitesini ölçmek için periyodik olarak yapılan testlerin (yağ ve
kurum maddelerin test edilmesi vs.) uygulanması gerekmektedir. Ancak arz edilen sütleri iĢleyen iĢletmelerin
gerekli standartlara uygun laboratuar donanımı bulunmadığından dolayı bu iĢlem yapılamamaktadır.

Sektörün ve ġirketlerin Rekabet Stratejileri (- düĢük)
ĠĢletmelerin öncelikli amaçlarını gerçekleĢtirmek için takip edebilecekleri pek çok stratejik alternatif
bulunmaktadır. Bunun temelinde rekabet ortamında iĢletmenin varlığını devam ettirebilmek ve pazarda daha
etkin bir hale gelebilmek olduğu düĢünüldüğünde, bu yolda baĢarılı olmak için uygun stratejilerin seçilmesi
gerekmektedir. Rekabet özelliğine göre stratejiler bu grup içinde önemli bir yere sahiptir.
Bir Ģirket ve/ veya sektörde rekabet stratejileri temelde farklılaĢma ve maliyet olmak üzere iki kısma
ayrılmaktadır. Diğer bir ifade ile oyuncular yenilikçiliği ön planda tutarak farklı mal ve/veya hizmet üreterek
veya düĢük maliyeti sağlayarak rekabet etmektedirler.
Ancak, Diyarbakır’da faaliyet gösteren süt ve süt ürünleri sektörünün rekabetçilik stratejisi olmadığı gibi üretim
yapan firmaların da bu yönde bir stratejileri mevcut değildir.

Pazarlama ve SatıĢ Stratejileri (- düĢük)
Diyarbakır’da faaliyet gösteren sektör iĢletmeleri genel olarak küçük ölçekli olarak üretim yapan firmalardır.
Ancak bu firmaların dağıtım sistemi geliĢmemiĢtir. Ürettikleri ürünü belirli ya da sabit bir kanal üzerinden
tüketiciye ulaĢtıramamaktadırlar.
TZOB 2008 Raporunda da iĢaret edildiği gibi kaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koĢul, kaliteli çiğ sütün elde
edilmesidir. Elde edilen sütün bozuk olması, bu ürünlerin iĢlenmesinde sorun yaratmakta, peynir, yoğurt ve tereyağı gibi ürünlerde koku, tat
ve aromada çeĢitli olumsuzluklara yol açmakta, sonuçta sütten elde edilen ürünlerin kalitesinde azalmalar meydana gelmektedir. Aynı
zamanda bu tür çiğ süt kalitesi yüksek olmayan sütlerin kullanıldığı ürünlerin raf ömrü de kısa olmakta, daha ileri aĢamalarda ise ürüne
iĢlenmesi olanaksız hale gelmektedir. Sütün kalitesi aynı zamanda insan sağlığı için de çok önemli olup, sütün yapısında bulunan antibiyotik
gibi kalıntılar, bu tür sütleri tüketen kiĢilerde çeĢitli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Sütün kalite düĢüklüğünün sanayide
iĢlenmesinde yol açtığı olumsuzluklar aĢağıda özetlenmektedir. Sütte somatik hücre sayısının yüksek olması proteolitik ve lipolitik enzim
(lipaz) miktarını artırmaktadır. Dolayısıyla, sütte bu enzimlerin bulunması tat ve kokunun artıĢına neden olmakta, sütün dayanıklılık süresi
ile sütün ürüne (peynir) dönüĢmesi olumsuz yönde etkilenmektedir. Mastitis olgusu ile birlikte plazmin artıĢ gösterdiğinden, süt kazeini
çökelmekte veya yapısı bozulmakta, sonuçta üretilen peynir miktarında azalma meydana gelmektedir. Buna ek olarak mikroorganizmaların
etkisiyle sütte klor miktarı artmakta ve sütte tuzumsu aroma tadı oluĢmaktadır. Sütte bulunan antibiyotik kalıntıları ise yoğurtta inkübasyon
süresinin uzamasına ve asit üretiminin yavaĢlamasına yol açmaktadır. Ġstenen düzeyde asit üretimini durdurarak tat ve aroma oluĢumunu
büyük ölçüde etkilemekte bu nedenle peynirin tadı tam olarak oluĢmamaktadır. Tereyağı üretiminde ise, asit ve tatta olumsuzluklar meydana
getirmekte, bu durum sütte kesilme ve pıhtılaĢmaya neden olmaktadır.
36
105
Diğer yandan Diyarbakır’da üretilen çiğ sütün büyük bir kısmının kayıt dıĢındaki sokak sütçüleri (veya satıcıları)
tarafından sağlıksız ve hijyenik olmayan ortamlarda satılmasıdır.
Öte yandan, Türkiye’de ve Diyarbakır’da süt ürünlerine iliĢkin medyada çıkan reklamlar ne yazık ki, tüketicinin
bilgilendirilmesi ve tüketim miktarının artırılması bakımından yeterli görülmemektedir.

Sektörde Faaliyet Gösteren Firmaların Ölçekleri (- düĢük)
Türkiye’de ve Diyarbakır’da çiftçiler, ekonomik nedenlerden dolayı tek baĢına süt hayvancılığı
yapamamaktadırlar. Tarla-bahçe ziraatının yanında özellikle aile içi ihtiyaçlara yönelik birkaç adet de süt ineği
beslemektedirler. Bu tür iĢletmelerin toplam tarımsal iĢletmeler içindeki oranı ise yaklaĢık %5 civarındadır.
Ekonomik büyüklükteki süt hayvancılığı iĢletmeleri sayısal olarak çok azdır.
Öte yandan, ölçek ekonomisini bir derece uygulayan Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (TSEK)’nun 1995 yılında
özelleĢtirilmesiyle birlikte bu kuruma bağlı fabrikaların büyük bölümünde üretim durmuĢtur. Buna karĢın bazı
büyük holdinglerin süt sektörüne girmesiyle ve bazı yabancı kuruluĢların Türk firmaları ile ortaklıklar
kurmasıyla, gerek teknolojide gerekse ürün yelpazesinde geliĢmeler kaydedilmiĢtir. Bu büyük firmalar arasında
oluĢan rekabet, fiyat ve ürün kalitesi üzerinde olumlu etki yapmıĢtır. Ancak sektördeki iĢletmelerin büyük bir
bölümü küçük kapasitelidir. Bu iĢletmelerin yeterince teknik bilgi ve finansmandan yoksun olması, geliĢmeyi
olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle rekabet ortamının yaratılması mümkün olmamakta ve haksız rekabet
devam etmektedir.

Sektörün Değer Zinciri Yapılanması (- düĢük)
Türkiye’de süt ve süt ürünleri sektörünün ilk basamağı olan süt sığırcılığı iĢletmelerinde yatay entegrasyon
irdelendiğinde, çok küçük ölçekli iĢletmelerin sektörde yapısal bir sorun olduğu görülmektedir. Diyarbakır’daki
iĢletmelerin çoğu mandıra adı verilen küçük ölçekli iĢletmelerden müteĢekkil olup, yüksek maliyetli oluĢundan
dolayı soğuk zincir kurulmamaktadır.
Öte yandan, Diyarbakır’da hayvancılık iĢletmeleri ile yapılması gereken entegrasyonun derecesi de düĢüktür.
Nitekim süt ve süt ürünleri sektörünün (ana oyuncuların) çiğ sütü temin ettikleri hayvancılık iĢletmeleri ile
entegrasyon düzeyleri de oldukça düĢüktür. SözleĢmeli yetiĢtiricilik sadece son yıllarda büyük firmalar
tarafından, hayvan sayısı fazla entegre çiftliklere uygulanmaya baĢlamıĢtır.
Diyarbakır’da süt üreticilerini bir araya getiren kooperatif benzeri üretici örgütleri de yeterli düzeyde değildir.
Bundan dolayı, üreticiler yörelerinde faaliyet gösteren süt toplayıcılarına bağımlı kalmakta, ayrıca, çiğ sütün
toplanması, soğutulması ve sanayi kuruluĢlarına sevkinde önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Yetersiz
kooperatifleĢme, hayvancılık iĢletmelerinin küçük boyutlu oluĢu ile birleĢerek, diğer ülkelerde uygulanan çiğ
sütün yağ oranı, protein oranı ve mikrobiyolojik kalitesine göre ödeme sisteminin oluĢumunu, dolayısıyla, çiğ süt
kalitesinin düzelmesini engellemektedir. Özetlemek gerekirse kooperatifleĢme oranının düĢüklüğü hayvancılık
ve süt ve süt ürünleri sektörünün entegrasyonunda önemli bir dar boğazı olarak görülmektedir.

Ar-Ge GeliĢtirme Stratejileri (- düĢük)
AraĢtırma ve geliĢtirme faaliyetleri, ülkemizde olduğu gibi Diyarbakır süt ve süt ürünleri sektörü için de oldukça
yeni bir konudur. Daha çok yabancı lisans ve yatırımlarıyla pazara sunulan yeni süt ürünleri çeĢitleri, son
zamanlarda sektör oyuncularını da Ar-Ge’ye sevk etmiĢtir. Diyarbakır’da faaliyet gösteren oyuncuların gerek
yurt içinde gerekse yurt dıĢındaki tüketiciye yönelik ürün geliĢtirme faaliyetlerini artırması, sektörün uluslararası
rekabet gücünü olumlu yönde etkileyeceği ifade edilmektedir.

Kapasite Kullanım Oranı (KKO) (- düĢük)
Diyarbakır süt ve süt ürünleri sektöründe faaliyet gösteren oyuncuların kapasite kullanım oranları düĢük
düzeydedir. Kapasite kullanımının sınırlı olmasının nedeni, sadece iĢletmelerin büyük kapasiteli olarak
projelendirilmesinden kaynaklanmamaktadır. Aynı zamanda pazarlama sorunlarının üretimin düĢmesine yol
açması, Ar-Ge çalıĢmalarına yeterince kaynak ayrılmaması, kaynak kullanımı yetersizliği, kaliteli ham madde
temin edilememesi, hammadde temini ve pazarlamadaki mevsimsel dalgalanmalar, çiğ süt fiyatlarının
düĢüklüğüne bağlı olarak, üreticinin süt hayvancılığından vazgeçmesidir.
106
2.2.8.5 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Devletin Rolü Rekabetçilik Düzeyi (- düĢük)
Ortak Tarım Politikasına Uyum, AB Gıda Mevzuatına Uyum ÇalıĢmaları, AB Ġle Türkiye’nin Sektöre Yönelik
Rekabet Politikası, Gıda Güvenliği Stratejileri, Kredi ve TeĢvik Sistemi, Devletin Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik
Felsefesi, Ġthalat Politikası, Vergi Politikası ve Güvenlik durumu gibi alt değiĢkenlerden oluĢan devletin
durumu ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük düzeyde olduğu tespit edilmiĢtir.

Ortak Tarım Politikası (OTP)’na Uyum (- düĢük)
Avrupa Komisyonu Türkiye ile (özellikle Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı- TKİB ile) görüĢmelere baĢlayarak
IPARD çerçevesindeki öncelikli alanların belirlenmesi ve tanımlanması için çalıĢmaları baĢlatmıĢtır 37. Bu
bağlamda, tarım sektörünün genel olarak ele alınması, ayrıca IPARD programı çerçevesindeki yardım
gereksinimlerini belirlemek üzere belirli alt sektörlerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye, doğal ve
beĢeri kaynakları zengin bir ülke olup, son 20 yıl boyunca tarım baĢlıca istihdam alanı ve GSYH’ye katkısı
büyük bir sektör olma özelliğini korumuĢtur. Ancak, kırsal büyüme açısından ülkenin sahip olduğu potansiyel
1980’den 2002’ye uzanan dönemde büyük ölçüde kullanılamamıĢtır. Bunun baĢlıca nedeni, birtakım ürünlerde
kendi kendine yeterliliğe aĢırı odaklanan ve giderek verimsizleĢen kırsal kalkınma politikalarıdır. Bu
politikalarda, tarımsal girdilerin ve kredilerin sübvansiyonu, ekilen arazilerin geniĢlemesi ve sulama alanındaki
yoğun kamu yatırımlarıyla verimin ve üretimin artacağı öngörülmüĢtür. Ayrıca, fiyat desteği politikalarıyla
tarımsal gelirleri arttırma yoluna gidilmiĢtir. Tarımsal istihdam gerek mutlak anlamda gerekse göreli olarak
gerilemekle birlikte, ülkedeki iĢgücünün yaklaĢık %30’u halen bu sektörde istihdam edilmektedir. Tarım, kırsal
kesimde baĢlıca istihdam kanalıdır ve toplam kırsal istihdamın yüzde 70’ini oluĢturmaktadır. Bu bağlamda
hayvancılık sektörü kırsal nüfus için önemli bir gelir kaynağıdır. Ancak bu sektör giderek azalan sığır envanteri
ve yem fiyatlarını arttıran kısıtlayıcı ithalat rejimi gibi sorunlarla karĢı karĢıyadır (REUP, 2007).

AB Gıda Mevzuatına Uyum ÇalıĢmaları (- düĢük)
Türkiye’de AB gıda mevzuatına uyum çalıĢmaları 1995 yılında yürürlüğe giren 560 sayılı Gıdaların Üretimi,
Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile baĢlamıĢtır. KHK’nin ardından 1997
yılında Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği hazırlanmıĢ, bunu sektöre iliĢkin çeĢitli tebliğlerin (Çiğ ve Isıl İşlem
Görmüş İçme Sütleri, Fermente Sütler, Koyulaştırılmış Süt ve Süt Tozu Tebliği vd.) yayınlanması izlemiĢtir.
Çıkarılan tüm bu Tebliğler, AB normları çerçevesinde, geliĢmiĢ ülkelerin uygulamaları da dikkate alınarak
hazırlanmıĢtır. Ancak, 560 Sayılı KHK’nin günün koĢullarına göre iyileĢtirilmesi gerekçesiyle, yeni bir yasanın
hazırlıklarına hız verilmiĢ ve son olarak 5179 sayılı Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlemesine Dair Kanun
yayınlanmıĢtır. 5 Haziran 2004 tarihinde yayınlanan bu kanunun amacı, gıda güvenliğinin temini, her türlü gıda
maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik Ģekilde üretim, iĢleme,
muhafaza, depolama, pazarlanması gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham, yarı mamul ve mamul
gıda maddeleri ile gıda iĢlemeye yardımcı maddeler ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin
güvenliğine iliĢkin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddeleri üreten ve satan iĢyerlerinin asgari teknik ve
hijyenik Ģartlarının belirlenmesi, gıda maddeleri ile ilgili hizmetler ile denetimine dair usul ve esasları
belirlemektir. 5179 sayılı Kanunu takiben süt sektörünü de ilgilendiren çeĢitli yönetmelikler de yayınlanmıĢtır.

AB Ġle Türkiye’nin Sektöre Yönelik Rekabet Politikasının Durumu (- düĢük)
Ġsmihan (2003)’nın yapmıĢ olduğu çalıĢmanın analiz sonuçlarına göre AB’nin süt ve süt ürünleri politikasının
tarihsel geliĢimi, Topluluğun bu sektörde karĢılaĢtığı mevcut sorunlara ve koĢullara göre yenilenen bir dinamik
politika izlediğini göstermektedir. Türk Tarım Politikası kapsamındaki süt ve süt ürünleri politikası analiz
edildiği zaman, bu politikanın mevcut haliyle sektörün yapılandırılması ve geliĢtirilmesi açısından yetersiz
olduğu görülmektedir. Ayrıca, bu sektörümüzde yaĢanan sorunlar üretim aĢamasından baĢlamakta ve tüketim
aĢamasında kadar devam etmektedir. AB’nin ve Türkiye’nin süt ve süt ürünleri politikasını karĢılaĢtırdığımızda,
her ne kadar iki politikanın amaçları benzeĢse de, bir tarım politikasının uygulanmasında kullanılan istikrarlı
yöntem ve denetim mekanizmalarının yanı sıra bu politikanın sürekliliğini sağlayacak finansal kaynakların
baĢarılı sonuçlar elde edilmesinde ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
IPARD’ın baĢlıca hedefi Türkiye’nin katılım hazırlıkları çerçevesinde AB kırsal kalkınma politikalarına uyumunu desteklemektir. AB’nin
Ortak Tarım Politikasını (CAP) uygulamak ve yönetmek üzere hazırlık, müktesebatın yaĢama geçirilmesi ve daha genel olarak da
Türkiye’deki üreticilerin katılım sonrasında AB’deki diğer üreticilerle rekabet edebilirliğini güvence altına alacak sürdürülebilir bir tarım
sektörünün oluĢturulması bu kapsamdaki baĢlıklardır.
37
107

Gıda Güvenliği Stratejileri (- düĢük)
Ülke genelinde yapısal sorunlar tarafından tetiklenen, kayıt dıĢı üretimin yaygınlığı, sözleĢmeli yetiĢtiricilik
oranının düĢüklüğü ve örgütlenme düzeyinin düĢük olması gibi kısıtlar, hayvancılık (sığırcılık) iĢletmelerinin
gıda güvenliği açısından süt ve süt ürünleri sektörü ile eĢgüdümlü çalıĢmasına engel olmaktadır. Oysa, AB
sürecindeki Türkiye’de gıda sektörünün tümü için olduğu kadar, süt ve ürünleri alt sektörü için de gıda güvenliği
kapsamlı, entegre ve Ģeffaf olarak ele alınması gereken bir konudur. AB özellikle süt ve süt ürünleri ortak piyasa
düzenlerine iliĢkin olarak 2000 ve 2003 yıllarında hazırladığı reform önlemleri arasında, gıda güvenliği ve halk
sağlığı beklentilerini gerek Birlik içi piyasa düzenlemelerinde, gerekse dıĢ ticaretinde en yüksek düzeye
çıkarmıĢtır. Türkiye bu konuda da AB’nin gerisinde kalmıĢtır.

Kredi ve TeĢvik Sistemi (- orta)
Devlet çok düzenli olmasa da zaman zaman süt üreticilerini teĢvik, kredi vb. Ģekillerde desteklemektedir. Fakat
devletin, verdiği maddi destekleri yeteri kadar takip etmemesi, bu tür desteklerin bazen gerçek hak sahiplerine
verilmemesi ve üreticilerin de aldıkları bu parasal yardımları doğrudan süt hayvancılığında kullanmamaları,
kısaca birtakım suiistimallerin olması da yine süt sektörünün önemli sorunlarından birisidir.
Ayrıca devlet, optimum iĢletme ölçeğine sahip ileri teknoloji uygulayacak yatırımları öncelikli olarak teĢvik
etmemektedir.

Devletin Süt ve Süt Ürünleri Felsefesi (- düĢük)
GeliĢmiĢ ülkelerde süt tüketiminin arttırılması bir sağlık sorunu olarak algılanmasına rağmen, ülkemizde sağlıklı
nesiller yetiştirilmesi ve sütün stratejik önemine uygun politikalar geliĢtirilememiĢtir. Bu durum, halk sağlığını,
süt sektörünü ve hayvancılık sektörünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

Ġthal Politikası ve Piyasa Denetimi (- düĢük)
Süt ve süt ürünleri ithalinde hala ciddi sorunlar yaĢanmaktadır. Bugün Türkiye’ye nereden ve nasıl geldiği belli
olmayan baĢta süttozu, tereyağı olmak üzere birçok süt ürünü ve üretimde kullanılan çeĢitli katkı maddeleri ithal
edilmektedir. Çikolata, bisküvi ve Ģekerleme fabrikalarının teĢvik alarak yurt dıĢından ithal ettikleri süttozlarının
piyasada satılması, böylece iç piyasaya verilen süttozlarının yoğurt gibi ürünlerde kullanılması süt üreticisini ve
imalatçıyı zor durumda bırakmaktadır.
Ülkeye giren bu ürünlerin Türkiye’deki kodeks ve yönetmeliklere, AB, WHO, FAO gibi kuruluĢların yasalarına
uygun olup olmadığı gümrüklerde sadece bu amaç için gıda kontrol ihtisas laboratuarları kurulmadığından tam
olarak kontrol edilemeden gümrüklerden içeri girmekte, hatta pazarlanmıĢ bile olmaktadır. Süttozu ithalatı, süt
sektörüne hayvancılığımızı olumsuz etkileyen bir konu olmaya devam etmektedir.

Vergi Politikası (+ yüksek)
Sektörde yatırım teĢvikleri alanlar vergilerden muaf durumdalar. Örneğin SSK primlerinin %80’ini devlet
karĢılamaktadır.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır.
108
2.2.9
Sonuç ve Öneriler
Süt ve süt ürünleri sektörü tarım endüstrisi ile çok yakın bir iliĢki içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda, Topçu
(2008)’nun da iĢaret ettiği gibi; tarım sektörü ve buna bağlı olarak gerçekleĢtirilen çeĢitli faaliyetler; biyolojik,
doğal ve insan faktörlerine bağlı olarak yürütülen, diğer sektörlere göre risk oranı yüksek ve yatırım cazibesi
düĢük bir faaliyet birimidir. Tarımsal üretimin ekolojik faktörlere bağımlılığı üretimde risk ve belirsizliğin
yüksek, tarımsal ürün arz ve talebinin inelastik olmasına sebep olurken, tarımsal piyasaların istikrarsız ve yatırım
sermayesinin dönüĢüm hızının yavaĢ ve ürünlerin muhafaza ve pazarlama olanaklarının düĢük olmasına neden
olmaktadır. Bu tür olumsuzluklara neden olan sosyoekonomik, demografik, biyolojik, ekolojik ve topografik
faktörler tarım iĢletmelerinin baĢarısını engelleyen ana unsurlar olarak öne çıkmaktadır.
Diğer yandan hayvancılık iĢletmelerindeki yapısal sorunlar çözülmeden, üretim- pazarlama bağı kurulmadan, süt
sığırcılığındaki ıslah çalıĢmalarında; suni tohumlama ve damızlık hayvan ithalatının tek baĢına yeterli bir çözüm
olmadığı artık anlaĢılmıĢtır. Nitekim yurt dıĢından 1987-1995 yılları arasında 230.000 baĢ gebe düve, ırk ıslahı
ve verimi artırmak amaçlarıyla ithal edilmiĢtir. Ancak zaman içinde gerek iĢletme koĢulları ve gerekse pazar
koĢulları nedenleriyle bu populasyonun büyük çoğunluğu varlığını devam ettirememiĢ; ölmüĢ veya kesime
gitmiĢtir. Sonuçta istenen amaca ulaĢılamamıĢ ve bu hayvanlara ödenen dövizler, yurt dıĢındaki yetiĢtiricilere
kaynak olarak aktarılmıĢtır. Bu kaynak yurt içinde suni tohumlama çalıĢmalarına kanalize edilebilmiĢ olsaydı
bugün; Türkiye, hastalıklara dayanıklı, çevre koĢullarına uyumlu ve yeterli sayıda yüksek verimli damızlık sığır
popülasyonuna sahip olabilecekti. Islahta baĢarının kalıcı olmasını sağlamak için; alt yapı, beslenme ve sağlık
hizmetleri yanında iĢletmelerde üretim maliyetlerini dikkate alan ve üreticiye kârlı, verimli çalıĢma imkanı
sağlayacak fiyat destekleme politikalarının da uygulamaya konulması gerekmektedir (Ġçöz, 2004).
Sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum göstereceğini analiz etmeye
çalıĢacağız. YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep yapısının niteliği dikkate
alınarak geliĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede sektörün geçmiĢ yirmi yıldaki temel performansını da ele alınarak
gelecekte ne tür bir yönelim içinde olacağı tahmin edilmiĢtir. Özellikle sektörün mevcut performansının gelecek
açısından ne tür bir büyüme göstereceğini tahmin etmek zor değildir. Mevcut koĢullarda sektör analiz
edildiğinde, zaman iĢletmelerin geliĢme aĢamasında oldukları görülmektedir. Bu çerçevede sektörde tam olarak
oturmuĢ bir iĢ modeli ve sistemi mevcut değildir. Sektörün omurgası ve büyüklüğü geliĢme noktasından uzaktır.
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman 2000-2030 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektörde operasyonel yapı ve iĢ sistemlerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir. Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün altyapı sürecinin oluĢum aĢaması olarak
değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir. Özellikle bölgenin güvenlik sorunu aĢılabilirse sektörde önümüzdeki
yirmi yıl içerisinde iĢletme formları ve yapılarında önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Bu dönemden
sonra sektör geliĢme dönemine girecektir. Sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri gündeme girecektir.
Katma değeri yüksek hizmet sunan iĢletmelerin ön plana çıktığı dönem olacaktır. Bu dönemde iĢletmelerin
ortaya çıkması, pazarın ve sektörün oluĢması söz konusu olabilecektir.
Önümüzdeki süreçte özellikle sektörde yapılacak süt ürünleri paketleme çalıĢmaları ve sektöre yeni giriĢler
yaĢam eğrisinin sağlıklı bir Ģekilde geliĢmesine olanak sağlayacaktır. Bu tür ilerlemeler sektörün geliĢim
sürecinde olumlu etki yaratarak çok daha hızlı bir büyüme Ģansı yakalayabilirler. Sektörün büyümesi, geliĢmesi
ve Diyarbakır ekonomisi içersindeki geliĢimi ortaya çıkabilecek özellikle güvenlik ile ilgili durumlardan dolayı
hızlı bir Ģekilde etkilenmektedir.
109
Diyarbakır Süt Ürünleri Sektörü YaĢam Eğrisi
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
Süt ürünleri
sektörünün olgunluk
dönemi
Süt ürünleri
sektörünün düşüş
dönemi
Süt ürünleri
sektörünün
gelişim
dönemi
Yıllar
1990 2000 2010 2020 2030 2040
2050 2060 2070 2080 2090
Bu bağlamda, tarım endüstrisinin önemli alt dallarından birisi olan süt ve süt ürünleri sektörünün ülke genelinde
yapılanması ve taĢımıĢ olduğu genel yapısal sorunlar Diyarbakır ili içi yapılan analiz sonuçlarına paralellik arz
etmektedir. Diğer bir deyiĢle, ülke genelinde sektöre yönelik olarak karĢılaĢılan sorunlar Diyarbakır’da da
görülmektedir. Bu bağlamda, Diyarbakır geneli için yapılan öngörüler, stratejiler ve modellemeler ülke geneli
için yapılan önerilere de benzerlik arz etmektedir. Bu bağlamda, gerek tarım sektörünü de içine alacak Ģekilde
gerekse tüm sektörün değer zincirini göz önüne alarak sektörün rekabetçilik gücünü artırmak için makro, mezo
ve mikro düzeyde önlemler alınmalıdır.

Yerel Süt Konseyi OluĢturulmalıdır
BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi Politika Yardımları ġubesi
(REUP) ve Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı’nın Temmuz 2007’de hazırlamıĢ olduğu AB
GiriĢ Süreci Çerçevesinde Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Sektörüne Genel BakıĢ adlı rapor da iĢaret edildiği
gibi; Türkiye’de tarımın ikili yapısı38 süt sektöründe rasyonel geliĢimi engellemektedir. ÇalıĢmadaki teĢhisler ve
ulaĢılan bulgular ıĢığında öncelikle, TKĠB’nın nezaretinde, süt sektörüne iliĢkin ulusal bir stratejinin
geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu strateji, tercihen AB’ye katılım süreci ile iliĢkili olarak bu sektörün bütün
yönlerini araĢtırmalı ve bir süt eylem planı geliĢtirmelidir. Söz konusu eylem planı, süt sektörünün
modernizasyonunu sağlamak üzere atılacak pratik adımları belirlemelidir. Öyle ki, bu modernizasyon sayesinde
Türkiye’deki süt sektörü bölgedeki küreselleĢmiĢ rekabet ortamına yanıt verebilmeli ve Türkiye’deki nüfusun
yeterli süt ve süt ürünlerini makul fiyatlardan bulabilmesini sağlamalıdır. Adı geçen görevi ulusal süt konseyi
gerçekleĢtirmelidir.
Benzer görevlerle39 süt ve süt hayvancılığı gibi stratejik bir alandaki politikaların yerel bir uzlaĢma platformunda
belirlenmesinin sağlanması için yerel süt konseyi kurulmalıdır. OluĢturulacak konsey bünyesinde süt politika ve
uygulamalarına dair düzenlemelerin oluĢturulması ve uygulanmasını sağlayacak bu konsey vasıtasıyla çiğ süt
kalitesinin arttırılması, kaliteye göre çiğ süt fiyatının belirlenmesi, süt ve süt ürünleri tüketiminin arttırılması,
ithalat ve ihracatın planlanması, üretimin geliĢeceği bir istikrar ortamının sağlanması gibi önemli hedefler
gerçekleĢtirilmelidir.
Ekonomik yönelimli olmayan küçük aile çiftlikleriyle süt üretiminde uzmanlaĢan büyük özel iĢletmelerin bir arada bulunması.
Konsey’in sektör stratejisinin geliĢtirilmesini yönlendirecek, ilgili paydaĢlara yeterince danıĢılmasını sağlayacak ve süt sektörüne iliĢkin
her tür öneri ve tavsiyenin toplandığı bir merkez olarak iĢlev göreceği beklenmektedir.
38
39
110

Ahır ve Barınakların Uluslar arası Standartlarda Yapımı ve Yenilenmesi Ġçin TeĢvik ve Hibe
Mekanizması GerçekleĢtirilmelidir
Ülke genelinde ve Diyarbakır’da süt sığırı iĢletmelerinin en önemli sorunlarından biri ahırların yapımıdır.
Üreticilerimiz çoğu zaman pahalı damızlık hayvan almakta, beslemeye yeterince özen göstermekte, hastalıklara
karĢı duyarlı davranmakta, ancak sağlıklı ahır yapımına gerekli özeni göstermemektedir. Hâlbuki verimli ve
sağlıklı hayvanların modern ahırlarda barınmaları gerekmektedir. Çünkü iĢletmenin değerli ve hassas olan
hayvanlarını belli bir disiplin altında uzun süreli barındırmak, gerekli olan birçok iĢlemi belli bir düzen içerisinde
gerçekleĢtirmek zorunluluğu vardır. Ancak gerek ülkemiz gerekse Diyarbakır’da günümüze kadar uygulanan
hayvancılık politikaları nedeniyle modern ahırlar kurulamamıĢ ve kurulan ahırlar da ekonomik koĢullardan
dolayı kapanmak zorunda kalmıĢtır. Bunun sonucunda da hayvancılık iĢletmelerinin çoğunluğu köylerde küçük
aile iĢletmeciliği düzeyinde kalmıĢtır.

Soğuk Zincir Tesis Edilmeli ve Projeler Desteklenmelidir
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı, Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü vasıtası ile sütteki bakteri oranını standartlar içine
çeken soğuk zincirin ilk halkası olan süt toplama merkezleri ve soğuk zincire yönelik alt yapı kredilerine öncelik
vermelidir.
Diğer yandan, iĢlenmemiĢ sütün kalitesi sektörün en önemli sorunlarından birisi olarak tanımlanmaktadır. Teslim
edilen süte kalite esasına göre ödeme yapılmasını sağlayacak bir sistem oluĢturulmalıdır. Ancak, böyle bir
sistemin kurulması da büyük ölçüde süt toplama iĢleminin rasyonelleĢtirilmesine bağlıdır. Rasyonel bir toplama
sistemi, süt iĢleyenler açısından maliyetleri aĢağı çekecek bir kalite kontrol sistemine imkân tanıyacaktır (REUP,
2007).

Devlet Öğrencilere ve Dar Gelirli VatandaĢlara Ücretsiz Süt Dağıtımı Yapmalıdır
Ülkemizde insan beslenmesinde hayvansal protein eksikliği söz konusu olup, nüfusumuzun da hızla artıĢına
paralel olarak bu açık daha da büyümektedir. Dünya sağlık örgütü (WHO), yetiĢkin bir insan için günlük 65 g
protein ihtiyacının %40'ının hayvansal kaynaklardan karĢılanmasını önermektedir. Oysa toplumumuzun büyük
bir çoğunluğunu gelir seviyesinin düĢük olması ve hayvansal protein içeren gıdaların pahalı olması düĢük gelirli
insanları bitkisel kaynaklı gıdalarla beslenmeye yöneltmektedir. Hayvansal protein açığını kapatmak bakımından
iyi bir kaynak olan süt ve süt ürünleri, aynı zamanda, fosfor ve kalsiyum gibi mineraller yönünden de iyi bir
kaynak sayılmaktadır. Ancak süt tüketimi gerek ülkemizde gerekse Diyarbakır’da AB ortalamasına kıyasla
oldukça düĢük düzeydedir. Bu bağlamda, günlük süt tüketimi için devlet okullardaki (ilköğretim ve lise)
öğrencilere ve dar gelirli vatandaĢlara yönelik olarak ücretsiz süt dağıtımı yapmalıdır. Yine, süt tüketimini
arttırmak, geliĢmiĢ ülkeler seviyesine çıkarmak amacıyla geniĢ çaplı bir eğitim, tanıtım ve reklam kampanyası
baĢlatılmalıdır. Süt içme alıĢkanlığı kazandıracak okul sütü projesi ivedilikle baĢlatılmalı ve uygulaması uzun
yıllar sürdürülmelidir.

Bakteri Yükü Azaltılması Ġçin Etkin Sistem Kurulmalıdır
DemirbaĢ (2005)’ın da ifade ettiği gibi, AB’de sütün içerdiği bakteri yükü sütün satılmak üzere piyasa çıkmasını
belirleyecek bir kriter niteliğindedir ve kilograma 100 binden fazla bakteri yüküne sahip sütün Birlik içinde
pazarlanmasına izin verilmemektedir. Uluslararası anlaĢmaların bir gereği olarak ve her Ģeyden önce halkımızın
güvenli gıda tüketimi için, Türkiye’de süt ürünleri sektörü de AB’ne uyum göstermek ve bu amaçla baĢta
Katılım Ortaklığı Belgesi olmak üzere zaman içinde yapılan gözden geçirmelerde dikkat çekilen sorunlar
üzerinde etkin ve hızlı çözüm arayıĢları içinde olmalıdır (DemirbaĢ, 2005).

Ana Toplama Merkezleri Kurulmalıdır
Kaliteli bir ürünün, ancak kaliteli ham maddeden üretileceğini bilen modern büyük iĢletmeler; kontrol ederek
aldıkları sütleri köylerde veya belirli merkezlerde kurdukları toplama merkezlerinde +4 C’ye soğutarak,
izolasyonlu tankerlerle soğuk zincir altında iĢletmeye ulaĢtırılmasını sağlamakta ve iĢletme laboratuarında
yeniden analiz ederek, uygun görülen üretim birimine dağıtımını yapmakta ve standart tipte kaliteli ürün
üretmektedirler.
111
Ancak, ülkemizde ve Bölge’de üretilen sütün büyük bir çoğunluğu, gıda güvenliği açısından uygun olmayan
küçük hayvancılık iĢletmelerinde üretildiği için gıda güvenliği daha arz zincirinin ilk halkasında sekteye
uğramaktadır.
Süt arz zincirinde gıda güvenliği ve güvencesinin sürdürülebilirliği açısından süt toplama merkezleri çiftçilere
üretimle ilgili çeĢitli konulardaki bilgi akıĢını sağlaması ve çiftçi eğitimine katkıda bulunması açısından da son
derece önemli roller oynayabilmektedir. Dünyada çeĢitli örneklerinde olduğu gibi, Diyarbakır’da da süt toplama
merkezleri çiftçilere hayvan yemi tedariki, veteriner hizmetleri, süt verimliliğini artıracak önlemler ve çeĢitli
konulardaki seminerler gibi hizmetler götürülmelidir.

Ġl Tarım Müdürlüğü Denetim Stratejileri GeliĢtirilmelidir
Sağlıklı nesillerin yetiĢtirilebilmesi için hayvansal protein tüketimini özendirerek, hijyenik koĢullarda üretilmiĢ
süt ve süt ürünlerinin tüketime sunulmasını garanti altına alacak denetleme stratejileri benimsenmelidir.
Diyarbakır’da faaliyet gösteren oyuncular, gönüllü olarak Ürün Sertifika Programları’nı kabul etmeleri için
teĢvik edilmeli ve buna yönelik stratejiler geliĢtirilmelidir.

Yerel Düzeyde Süt Üretimi Artırılmalıdır
Diyarbakır’da büyük oyuncuların iĢleyebileceği kadar çiğ süt üretilmemektedir. Bu nedenle kaliteli süt üretimi
artırılmalı ve bu yönde faaliyet gösterecek oyuncular desteklenmelidir. Bu bağlamda hammadde (çiğ süt) açığını
uzun dönemde kapatabilmek için, süt üreticisine uzun vadeli ve düĢük faizli kredi verilerek, yüksek verimli
damızlık almaları, iĢletmeleri için gerekli olan kaba yemi üretmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca, çiftliklerinde
mekanizasyona geçmelerine yardımcı olunarak iĢletmelerini yeterli ekonomik büyüklüğe getirmeleri ve daha
fazla gelir elde etmeleri sağlanmalıdır.

Sektör Kayıt Altına Alınmalıdır
Ülke genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da uzun dönemde mutlaka sokak sütü problemi halledilmelidir. Kısa
dönemde etkin denetleme ile sokak sütü kayıt altına alınmalıdır. Kayıt dıĢı olmanın sokak sütü satıĢına sağladığı
avantajlar yok edilmelidir. Sokak sütçüleri sektöre giden ham madde sütü ve sanayiden çıkan içme sütünü ve süt
ürünlerini pazarlayabilen bir konuma getirilmelidir. Bu bağlamda, belediyelere önemli görevler düĢmekte olup,
sokak sütünün denetimi konusunda kimin yetkili olacağı konusu açıklığa kavuĢturulmalıdır.

Ġleri Teknolojiyi Uygulayan Yatırımlar TeĢvik Edilmelidir
Ülkemizde ve Diyarbakır’da süt mamulleri üretim birimleri genelde çok küçük kapasiteli ve ilkel teknolojiye
sahip kuruluĢlardır. Getirilecek uygun teĢvik tedbirleri ile optimum iĢletme ölçeğine sahip ileri teknolojiyi
uygulayan yatırımlar teĢvik edilmelidir. Bu bağlamda, hem KOSGEB hem de Kalkınma Ajansı hibe destekleri
kullanılmalıdır.

Sektörel ve Proje Temelli Destek Sağlanmalı
Diyarbakır’da hayvansal ürünlere dayalı tüm gıda endüstrisi yerine, doğrudan süt ve süt ürünlerine yönelik
(iĢletme farkı gözetmeksizin) desteklenmeli ve fon kaynaklı kredilerden faydalandırılmalıdır. Bu sektörün
geliĢtirilmesi için KOSGEB ile teknik konularda iĢbirliği çalıĢmaları arttırılmalıdır. Büyük iĢletmelerin belirli
ürünlerde ihtisaslaĢması özendirilmelidir.

Sektöre Yönelik Özel Denetim Mevzuatı GeliĢtirilmelidir
Süt ve süt ürünlerindeki kaliteyi yükseltmek için, tüm üretim yerlerinin sağlık Ģartlarına tam olarak uymalarını
sağlamak gerekmektedir. Bu bağlamda denetim sağlanmalı; özellikle ithal süt ve süt ürünlerinin denetimleri
yeterli ve etkili Ģekilde yapılmalıdır. Ayrıca Diyarbakır’da, çiğ süt kalitesini arttırmak ve yeterli ham maddeyi
sağlamak için süt çiftliklerinin Avrupa’daki ve süt sektörü ilerlemiĢ ülkelerdeki gibi yeterli büyüklükte ve
teknolojide olmasını sağlanması teĢvik edilmelidir.
112

Sektörde SözleĢmeli YetiĢtiricilik Özendirilmelidir
Tarım sektöründe sözleşmeli üretim modeli, firmalar ile üreticiler arasında; firmaların elde edilecek ürünü belirli
Ģartlarda almayı garanti ettiği anlaĢmaya dayalı üretim ve pazarlama modeli olup birçok faydası bulunmaktadır.
Öncelikle, süt ve süt ürünleri sektöründe kaliteli ve yeterli miktarda çiğ süte (hammadde) ihtiyacı olan iĢletmeler
ile bunu temin edebileceği tarım sektörü arasında dikey entegrasyonun sağlanması, hem sanayi sektörü hem de
tarım sektörü için verimli bir üretimin gerçekleĢmesine olanak sağlamaktadır. Model ayrıca üreticiye sağladığı
girdi ve pazarlama imkânları, teknoloji transferi, atıl kapasite ve iĢgücünün değerlendirilmesi, sanayiye ihtiyacı
olan hammaddeyi yeterli miktar ve kalitede temin etmesi, risk ve belirsizliklerin azaltılması gibi konularda da
çeĢitli kolaylıklar ve avantajlar sunmaktadır.
SözleĢmeli üretim modeli modern tarım yapılan hemen tüm ülkelerde çok yaygın bir Ģekilde uygulanmaktadır.
Nitekim AB’de sütün %99’u bu Ģekilde iĢlenmekte olup, tercih edilen sistem, üreticilerin tek tek değil birlik ve
kooperatifler aracılığıyla sanayici ile bağlantı kurması Ģeklinde olmaktadır (böylece üreticilerin hakları daha iyi
korunmaya çalıĢılmıĢtır).
Benzer model Diyarbakır’da da uygulanmalı ve teĢvik edilmelidir. Ayrıca, bu konuda yasal altyapı da
hazırlanmalıdır.
ġekil 34: Diyarbakır’da Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik SözleĢmeli Üretim Modeli Süreci

Sektörde ĠĢgören Niteliği Yükseltilmeli ve Desteklenmelidir
Diyarbakır’da çiğ süt toplama ve süt ürünleri pazarlanması organizasyonundaki denetim ve kalite kontrolü ile süt
fabrikalarındaki üretim, denetim ve kalite kontrolü ile süt fabrikalarındaki üretim sorumluluklarının süt
teknoloğu olan ziraat mühendisi veya gıda mühendisi olmaları sağlanmalı; veteriner hekimlerin ve
zooteknistlerin hayvancılık iĢletmelerinde aktif rol almalarını sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Bu bağlamda,
KOSGEB’in nitelikli eleman desteğinden faydalanılmalıdır.

Bağımsız Akredite Laboratuarlar Kurulmalıdır.
Diyarbakır’da çiğ süt satıĢında kimyasal ve biyolojik kontrolleri yapmak üzere, kamu, üretici ve sanayici
temsilcilerinin birlikte yönettiği bağımsız ve uluslararası akredite olmuĢ laboratuarlar yasal düzenlemeleri
yapılarak kurulmalıdır.
113

Sektörde KooperatifleĢme GeliĢtirilmeli ve TeĢvik Edilmelidir
Ülkenin büyük bölümünde üretim birimlerinin dağınık durumda olması süt toplama sisteminin çok maliyetli ve
etkinlikten uzak olmasının baĢlıca nedenidir. Dolayısıyla, süt toplanmasında daha rasyonel bir sistemin
oluĢturulması gerekir. Türkiye’nin batısındaki sanayileĢmiĢ üretim birimlerinin bir araya gelmesi örneğini
izleyen kooperatif birliklerinin kurulması bu konuda bir çözüm oluĢturabilir. Bu birlikler, süt toplamanın yanı
sıra, süt üreticilerine danıĢmanlık hizmetleri de verebilirler ki, bu hususa bugün pek az dikkat ve kaynak
ayrılmaktadır (REUP, 2007).
Diyarbakır’da kooperatifleĢme geliĢtirilmeli ve teĢvik edilmelidir. Nitekim Karlı ve Çelik (2003) GAP
Alanındaki Tarım Kooperatifleri ve Diğer Çiftçi Örgütlerinin Bölge Kalkınmasındaki Etkinliği adlı çalıĢmasında,
kırsal alandaki mevcut sosyo-ekonomik sorunların çözümlenmesinin, kırsal kalkınmanın sürekli ve kalıcı
temellere kavuĢturulmasının, kırsal nüfusun yerinde istihdamının sağlanmasının ve refah düzeyinin
yükseltilmesinin en etkili yolu üretici örgütlenmesinden geçtiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, Bölgedeki ve
Diyarbakır’da üretici örgütlenmesi eğitim politikası ve stratejisi tespit edilmeli, hem üretici örgütlerinin
yöneticileri hem de üreticiler eğitilmeli ve üreticilerin örgütlenme bilinç düzeyleri yükseltilmelidir. Üretici
örgütlenmesinin temelini çok amaçlı tarımsal kooperatifler oluĢturmalıdır 40. Çok amaçlı tarımsal kooperatifler
merkezi köylerde kurulmalı, bu köylerde eğitim düzeyi yüksek, lider yapısı ortaya çıkmıĢ sürükleyici ve
etkileyici kiĢilerden yararlanılmalıdır. Ġlk aĢamada gerçekleĢmesi önerilen çok amaçlı tarımsal kooperatif
örgütlenmesini, ikinci aĢamada tek amaçlı tarımsal kooperatif örgütlenmesi izlemelidir. Dolayısıyla, kırsal
kesimde kooperatifler ürünler bazında yoğunlaĢarak geliĢme göstermelidir. Bölgede tarım-sanayi
entegrasyonunun sağlanması, tarım ürünlerinde pazarlama zincirinin kısaltılması ve tarımda sözleĢmeli üretim
modelinin yaygınlaĢtırılması örgütlenme ile mümkündür. Sonuç olarak, üreticilerin; yeni teknolojileri takip
edebilmeleri ve iĢletmelerinde uygulayabilmeleri, tarımsal gelirlerini azami kılabilmeleri, tarımsal girdileri daha
düĢük fiyat ile temin edebilmeleri, ürünlerini en iyi koĢullarda pazarlayabilmeleri ve küreselleĢme sürecinde
tekelleĢen firmalar ile rekabet edebilmeleri kooperatifleĢme modeli ile mümkün görünmektedir.

Sektörde Faaliyet Gösteren Tüm Oyuncular Gıda Güvenliği Konusunda Bilinçlendirilmelidir
DemirbaĢ ve arkadaĢlarının (2005)’da belirttiği gibi, Diyarbakır’da faaliyet gösteren tüm sektörel oyuncuların
AB sürecinde sektör adına yaĢanan geliĢmeler ve kendilerinden beklenen hijyen ve gıda güvenliği önlemleri
konusunda bilgilendirilmesi ve donanımlı eğitmenler tarafından (Yetiştirici Birlikleri, Kooperatifler, Ziraat
Odaları, Tarım Bakanlığı İl ve İlçe Müdürlükleri, Üniversite) desteğiyle eğitilmesi gerekmektedir. Yine, yapısal
sorunların tetiklediği ve gıda güvenliğine uyumu sınırlayan teknik yetersizliklerin aĢılması için, üreticilerin,
devletin sağladığı desteklemelerle ve ayrıca sanayicinin nitelikli süte farklı fiyat uygulamasıyla desteklenmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede 24 ġubat 2005 tarih ve 25737 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren, 2005/8503 Sayılı ve 2005-2010 yıllarını kapsayacak olan Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında
Bakanlar Kurulu Kararı’nın süt sığırcılığı açısından önemli olduğu ve uygulanmasındaki baĢarının sektör adına
son derece önemli olduğu da belirtilmelidir.
Nitekim Türkiye’de de süt ve süt ürünleri sanayiinde kaliteli ve güvenli gıda üretimi hem uluslar arası
anlaĢmaların bir gereği, hem de tüketicilerin güvenli gıda tüketiminin sağlanması açısından özellikle son yıllarda
önem kazanmıĢtır (DemirbaĢ vd., 2005).
Türkiye’de süt ve süt ürünleri sanayii mevzuat açısından ortaya çıkan geliĢmelere adapte olmaya çalıĢırken, en
önemli sorun büyük ölçüde yapısal sorunlara bağlı olarak sanayiinin, primer üretimle uyumundan
kaynaklanmaktadır. Gıda güvenliği açısından sığırcılık iĢletmeleriyle, süt sanayii arasındaki uyum sorunu büyük
ölçüde her iki kesim arasında entegrasyonun sağlanamamasından kaynaklanmaktadır. ĠĢte bu nedenle konuya
iliĢkin çözümler de bu noktada aranmalıdır. Süt ve süt ürünlerinde dünyada lider ülke grubunu oluĢturan AB’ye
uyum sürecinde, Türkiye’deki mevcut durumun sürmesi halinde, süt ve süt ürünleri sanayii ile birlikte, süt
sığırcılığı sektörü de büyük zarar görebilecektir. Bu nedenle, sütçülük sektöründe önemli role sahip olan üretici,
sanayici, tüketici ve devlet hep birlikte ve önceden belirlenmiĢ kriterleri hedef alarak kendi paylarına düĢen
azami katkıyı ortaya koymalıdır. Böylece özellikle AB’de önem kazanan gıda güvenliği kriterlerine sektörün
uyum göstermesi kolaylaĢacaktır (DemirbaĢ vd., 2005).
Çok amaçlı tarımsal kooperatifler vasıtasıyla üreticiler; tarımsal girdilerin temininde, tarımsal ürünlerin pazarlanmasında güçlüklerle
karĢılaĢmayabilecekler, piyasa ekonomisinin hakim olduğu günümüzde rekabet etmeleri kolaylaĢacaktır.
40
114
Diğer yandan TZOB 2008 Raporunda öngörülen; çiftçi örgütlerinin aktif rol alacağı eğitim programı ile
çiftçilerin hijyen ve bakım besleme konularında ciddi bir eğitimden geçirilmesi, süt iĢleyicilerinin kalitelikalitesiz süt arasındaki farkı ortaya koyacak ve çiftçiler arası rekabeti artıracak tatminkar miktarlardaki prim
sistemini ve kalitesiz süt oranını azaltacak ceza sistemini çiftçi örgütleri ile iĢbirliği içerisinde yürütmesi,
kamunun ise etkin bir denetim sistemi-teĢvik edici desteklerle ve sütün kalite kontrolünü sağlayacak uygun
laboratuar altyapısını oluĢturarak bu sistemin iĢleyiĢini kolaylaĢtırıcı bir tutum sergilemesi ile çözülmelidir. Bu
bağlamda sistemin iĢleyiĢinde kademeli geçiĢ öngörülmeli, aksi takdirde gerek çiftçi gerekse süt sanayicileri
açısından büyük sıkıntıların ortaya çıkacağı bilinmelidir.
Sonuç olarak, Diyarbakır’da süt ve süt ürünleri sektöründe hayvan baĢına alınan verim halen dünya
standartlarının altında olup, çiğ süt üretimi gerek miktar gerekse kalite yönünden geliĢmiĢ ülkelerin gerisinde
bulunmaktadır. Kaldı ki üreticiden toplanan çiğ süt, teknolojik bakımdan büyük farklılıklar arz eden tesislerde
iĢlenmektedir. Öte yandan, hayvan ıslah çalıĢmalarının yaygınlaĢtırılmasının yanı sıra yetiĢtiricilerin eğitilmesi
ile hayvan baĢına verimin arttırılması gerekmektedir.

Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Mikro Düzey Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme Süreci
BaĢlatılmalıdır
Son yıllarda baĢta ABD olmak üzere tüm AB’ne üye ülkelerin resmi kalkınma politikalarında önemli bir araç
olarak kullandıkları, aynı zamanda, Devlet Planlama TeĢkilatının da bölgesel kalkınma politikalarında tavsiye
ettiği mikro Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) Sanayi Politikaları Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporunda da belirtildiği gibi, geliĢtirilmesi düĢünülen sektörler Kümelenmelere Dayalı Sanayi
Politikaları çerçevesinde Kümelenme Analizine tabi tutulup, Kümelenme Geliştirme çalıĢmaları ile uluslararası
rekabetçilik güçlerinin artırılması tavsiye edilmektedir.
AraĢtırma sonuçları, rekabetçilik güçleri orta düzeyde tespit edilen sektörlerin öncelikli olarak geliĢtirilmesini
öngörmektedir. Ancak rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilen süt ve süt ürünleri sektörünün diğer etkileri
(sosyal) göz önüne alındığında geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektörü sıfırdan kümelenme (zero
cluster) enstrümanları ile uluslararası rekabetçilik gücü geliĢtirilmelidir.

Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Kümelenme ÇalıĢmalarına Liderlik
Etmelidir
Diyarbakır Valiliğinin ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın süt ve süt ürünleri sektörüne yönelik
kümelenme uygulamalarına tasarımcı ve yönlendirici olarak liderlik etme potansiyeli vardır. Valilik ve Ticaret
ve Sanayi Odası bu potansiyelini kullanarak Kümelenme Konseyinin taraflarını bir araya getirerek öncülük
edebilecek en uygun lider olarak görülmektedir.
115
SANAYĠ
SEKTÖRLERĠ
116
3.
DĠYARBAKIR’DA
FAALĠYET
GÖSTEREN
SANAYĠ
SEKTÖRLERĠNĠN ULUSLAR ARASI REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
GeniĢ anlamda tanımlandığında kâr sağlayıcı her türlü mal ve hizmet üretimini ifade eden sanayi kavramı,
özelleĢtirilmiĢ manada hammaddeden mamul madde meydana getirmek için yapılan faaliyetler ve kullanılan
araçlar olarak nitelendirilmektedir. Mamul kavramı ise, fiziksel nesnelerle birlikte; hizmetleri, hadiseleri,
fikirleri, Ģahısları, organizasyonları içeren çok kapsamlı bir tanımdır. Mamullerin en belirgin özellikleri stil,
biçim, renk ve fiyattır. Bunların yanında özellikle son yıllarda revaç bulan marka, ambalaj, dekorasyon ve satıĢ
sonrası hizmetler de piyasada rekabeti hızlandıran mamul özellikleri arasında yer almaktadır.
Günümüzde sanayi kelimesi hammaddeyi mamulleĢtirilmiĢ ürün Ģekline dönüĢtüren imalat endüstrisi olarak
nitelendirilmektedir. Ġmalatın özü, girdilerin çıktılara dönüĢtürülmesidir. Biraz daha açarsak imalat iĢgücü, ham
madde, malzeme ve teknoloji gibi üretim faktörlerinin makine ve tezgâhlarda somutlaĢan imalat süreçleri
vasıtasıyla mamul mala dönüĢtürülmesidir. Bu bağlamda genellikle 2. veya 3. prosesini tamamlayarak mamul
haline gelmiĢ ürünler sanayi ürünleri; bu iĢleri deruhte eden oyuncular (iĢletmeler) topluluğuna ise sanayi
sektörleri adı verilmektedir. Sanayi sektörleri bir ülke ve/ veya kentin kalkınmasında yaĢamsal öneme sahiptir.
Nitekim DPT KOBĠ Stratejisi ve Eylem Planı’nda (2007- 2009) da belirtildiği gibi ülkemizde, özellikle 1980
sonrası süreçte, ekonominin büyüme performansının temel itici gücünü sanayi sektöründe meydana gelen
ilerlemeler oluĢturmuĢtur. Bu süreç; beraberinde hem hizmetler sektörünün büyümesine pozitif bir katkı
sağlamıĢ, hem de toplam GSMH büyümesi üzerinde olumlu bir geliĢme kaydetmiĢtir. Ġmalat sanayine yönelik
durum analizlerinde, 1980 yılı önemli bir dönüm noktasını ifade etmekte olup, bu döneme kadar ithal ikameci bir
yaklaĢım çerçevesinde faaliyette bulunan sanayi sektörü, uygulamaya geçilen yapısal reformlarla birlikte
ihracata yönelik, liberal ve küresel sistemle daha bütünleĢmiĢ bir yapılanma içerisinde faaliyette bulunmaya
baĢlamıĢtır.
Benzer Ģekilde bu çalıĢmada da sanayi ürünleri tanımlanmıĢ ve sanayi sektörleri kategorisinde değerlendirmeye
tabi tutulmuĢtur. Bu çerçevede, mermercilik, tekstil ve hazırgiyim, gıda paketleme ve ambalajlama (üretimi
dahil) ve inĢaat malzemeleri faaliyet alanları sanayi sektörleri olarak nitelendirilmiĢtir.
117
3.1
Mermercilik Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde mermercilik sektörünün önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya
genelinde sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Diyarbakır’daki
durumu ve Diyarbakır mermercilik sektörünün uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve öneriler irdelenip
analiz edilmiĢtir.
3.1.1
Mermercilik Sektörünün Önemi
Tarih boyunca çeĢitli medeniyetlerin her aĢamasında; sağlamlığı, dayanıklılığı ve taĢıdığı estetik nitelikleri ile
değiĢmeyen bir yapı taĢı olarak kullanılagelen mermer, birçok yapıtlarda kullanıldığı gibi, aynı zamanda
kentleĢmede de önemli ölçüde yapı ve süs malzemesi olarak kullanılmıĢtır. Örneğin Mitolojik Dönemlerden bu
yana mermerin ve mermerciliğin beĢiği olarak bilinen Anadolu’da, geçmiĢi günümüze taĢıyan kültür anıtları
Efes, Bergama, Afrodisyas gibi mermer kentleri günümüze dek varlığını koruyabilmiĢtir. Kaldı ki, son yıllarda
yapılan çalıĢmalarda, dünyanın ilk mermer iĢleme katrağının da MÖ. 4. yüzyılda Efes’te kullanıldığı
anlaĢılmıĢtır. Ancak Rönesans sonrası baĢlayan yenilik akımları ve geliĢmeler ile birlikte mermercilik sektörü
Ġtalya’ya sektörde dünya lideri olma yolunu açmıĢtır.
Günümüzde mermer, sahip olduğu özellikler itibarı ile bugün dünyada önemli sektörlerden biri haline gelmiĢtir.
GeliĢen dünya nüfusu ve ona bağlı olarak yapı sektöründe ortaya çıkan geliĢmeler dünya mermer sektörünün
geliĢmesinde büyük rol oynamaktadır. Özellikle ekonomik büyüme sürecinin sahip olduğu momentum, sektörün
temel geliĢim sürecini tetikleyen en önemli faktörlerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Yakın zaman
içerisinde de bu sürecin etkin bir Ģekilde devam edeceği düĢünülmektedir. Öte yandan, ikame ürünün
geliĢtirilmesi ve/ya mermerin talebinin düĢmesi piyasalarda beklenmemektedir.
Küresel mermer piyasası analiz edildiği zaman, bugünkü piyasa büyüklüğü yaklaĢık olarak on beĢ milyar dolara
yaklaĢmaktadır. Nitekim yıllık olarak dünyada sektörün büyüme oranı yaklaĢık olarak %30 dolaylarındadır.
Sektördeki son on yıllık geliĢime bakıldığı zaman ise, yaklaĢık olarak on kat büyüdüğü görülmektedir.
Ekonomik büyüme temposuna göre dünyada sektör, bu çerçevede büyüme eğilimi göstermeye ve geliĢmeye
devam edeceği beklenmektedir. Bu veriler de sektörün ne kadar önemli bir geliĢme ve büyüme kapasitesine
sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
3.1.2
Mermercilik Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Bugün dünyada bilinen yaklaĢık olarak 2.500 türü olan mermer, özellik itibarıyla kalker ve dolomitik gibi
malzemelerin tekrardan kristalleĢmesi sonucu oluĢmaktadır (bileşiminin yaklaşık %90’dan fazlası Kalsiyum
Karbonattan oluşmaktadır). Mermer bileĢimi malzeme yapısı kapsamlı bir Ģekilde incelendiği zaman, kalist
kristallerinden oluĢtuğu görülmektedir. Özellikle doğada uzun yıllar evrimleĢme ile yaĢanan büyük dönüĢüm ve
değiĢimlerin sonucunda oluĢan bu malzeme, bugün birçok alanda farklı amaçlara yönelik kullanılmaktadır.
Endüstriyel olarak kesilip parlatılabilen bir malzeme olan mermer, genel olarak gri ve beyaz renklerden oluĢan
bir malzeme olup, farklı renklerde de (siyah, vişne, pembe ve sarı) çıkarılmaktadır. Bu çerçevede, bu Ģekilde
iĢlenebilen bütün kayaçlar temel olarak mermer grubu altında değerlendirilmektedir.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) Özel Ġhtisas Raporu (2001)’nda iĢaret edildiği üzere; baĢkalaĢım
(metamorfizma) süreci geçiren ve baĢkalaĢımın izlerini taĢıyan kalker dominit gibi karbonat bileĢimli kayaçlara
mermer adı verilmektedir. Gerçek mermer olarak da adlandırılan bu kayaçlar, yüksek oranlara kalsiyum
karbonat, daha az oranlarda magnezyum karbonat ve değiĢik metal oksitler içermektedir. Saf oldukları zaman
yarı saydam ve beyaz renkli olan mermerler daha sonra uğradıkları biçim değiĢiklikleri ve kimyasal çözünme
süreçleri ilginç renkli görünümler kazanmaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu’na göre ticari standartlara uygun boyutlarda blok verebilen, kesilip parlatılan veya
yüzeyi iĢlenebilen ve taĢ özellikleri kaplama taĢı normlarına uygun olan her türden aĢ (tortul, magmatik ve
metaformik) ticari dilde mermer olarak tanımlanmaktadır.
Sektör açısından bakıldığı zaman ise ticari standartlara uygun boyutlarda blok üretilebilen, kesilip parlatılan veya
yüzeyi iĢlenebilen ve taĢ özellikleri (malzeme özellikleri) kaplama taĢı normlarına uygun olan her türden taĢ
(tortul, magmatik ve metamorfik) sektörde mermer olarak bilinmektedir. Bu çerçevede tektonik breĢ, traverten
118
ve oniksler baĢta olmak üzere granit, siyenit, diyabaz, gabro, andezit gibi kayaçlar ticari olarak mermer kabul
edilmektedir.
Bu malzemeleri çıkararak müĢterilerin ihtiyaçlarını karĢılamaya yönelik olarak ticarete dönüĢtürme sürecinin
geliĢmesi ile de mermercilik Sektörü ortaya çıkmıĢtır.
3.1.3
Mermer Sektörünün Değer Zinciri
AĢağıdaki ġekil’de de görüleceği üzere mermer üretim sürecinin değer zinciri 7 farklı aĢamadan oluĢmaktadır.
Bu süreç, birinci olarak, mermer ocağının yerinin bulunması ile baĢlamaktadır. Daha sonraki aĢamada ise
mermerin ocaktan çıkarılması gelmektedir. Ocaktan çıkarılan mermerin kaldırılması ve taĢınması üretim
sürecinin ikinci basamağını oluĢturmaktadır. Bu aĢamadan sonra ise envanter yönetimi gelmektedir. Eldeki ham
maddelerin planlaması yapılarak bu ürünlerin uygun bir Ģekilde levhalar halinde ve karo olarak kesimi
gerçekleĢmektedir. Kesim yapıldıktan sonra malzemenin parlatılması aĢamasın geçilmektedir. Son aĢamada ise
bu ürünlerin uygun Ģekilde paketlenerek dağıtımı gelmektedir. Küresel anlamda bir nitelik ve özelliğe sahip olan
bu üretim süreci günümüzde özellikle teknoloji ile yoğun bir Ģekilde desteklenen bir alan haline gelmiĢtir.
ġekil 35: Mermer Üretim Süreci ve Yapısı
3.1.4
Mermerin Kullanım Alanları
Mermerin dünyadaki temel kullanım amacına baktığımız zaman çok farklı kullanım yeri ve amacı olan bir ürün
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle kullanım yerlerine göre sektörün analiz edilmesi; gelecek
süreç açısından pazarın büyümesi ve geliĢmesi bağlamında sektörde ne tür bir yönelme olacağını görmek büyük
bir değer taĢımaktadır.
AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi iĢlenmiĢ mermer, öncelikli olarak yer kaplaması ve döĢemesi olarak
kullanılan bir üründür. Bu amaçla mermerin kullanımı bu alanda en büyük paya sahiptir. Daha sonra mezarlık
iĢleri ve özel yapımlarda da yoğun bir Ģekilde kullanılan bir ürün olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Bunun yanı sıra sektörün diğer önemli kullanım alanı ise iç cephe ve dıĢ cephe kaplamalarıdır. Bunun dıĢında
mermer birçok alanda dekorasyon ve estetik tasarım açısından kullanılan önemli taĢlardan biri olarak karĢımıza
çıkmaktadır.
119
ġekil 36: Mermerin Kullanım Alanları
Kaynak: Stone, 2000.
120
3.1.5
Dünya Mermercilik Sektörünün Durumu
Mermer sektörü dünyanın en eski sektörlerinden biri olarak değerlendirilebilir. Sektör zaman içerisinde özellikle
emek yoğun bir sektörden, teknoloji yoğun bir sektöre dönüĢmüĢtür. Özellikle üretim sürecinde otomatik
makinelerin kullanılmaya baĢlanması, vinç ve elmas kesme aletleri gibi, sektörü teknoloji yoğun bir yapıya
dönüĢtürmeye baĢlamıĢtır.
Dünyada bu sektörün temel geliĢimine bakıldığında antik ve modern bir özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Bu
çerçevede en bilinen mermer ocaklarının Ġtalya’nın Carrara kentinde imparator Augustus zamanından beri
kullanıldığı bilinmektedir. En iyi mermer yatakları ise daha sonra bulunmuĢtur. Mermerin ününü büyük
heykeltraĢ Leonardo da Vinci (1452-1519) ve Michelangelo (1475-1564) bütün dünyada duyulmasını
sağlamıĢtır.
Mermerin piyasadaki fiyatları ise niteliğine ve kalitesine göre farklılıklar göstermektedir. Bugün Ġtalya’nın
kuzeyinde bulunan Carrara kentinden dünyanın en meĢhur mermerleri çıkarılmaktadır ve dünyanın mermer kenti
olarak kabul edilmektedir. Ġtalya’da bugün yaklaĢık olarak 300 tür mermer çeĢidi çıkmaktadır. ÇeĢit açısında
ikinci sırada 100 mermer çeĢidi ile Yunanistan gelmektedir.
Özellikle Alp-Himalaya kuĢağında yer alan Portekiz, Ġspanya, Ġtalya, Yunanistan, Türkiye, Ġran, Pakistan gibi
ülkelerde karbonatlı kayaç (mermer, kireçtaşı, traverten ve oniks) rezervlerinin yüksek miktarda olduğu yapılan
çalıĢmalarda ortaya konmuĢtur. ĠĢleme açısından rezervlerin ise Ġspanya, Norveç, Finlandiya, Ukrayna, Rusya,
Pakistan, Hindistan, Çin, Brezilya ve Güney Afrika’da kümelendiği dikkati çekmektedir. Ayrıca, baĢkalaĢım
sonucu oluĢan mermerler ve magmatik orijinli olan kayaçlar, Hersiniyen Orojenik kuĢağı içersinde yer alan
Kristalin Masiflerin (Kanada, İsveç, Anadolu, Urallar-Sibirya, Güney Afrika, Güney Amerika ve Avustralya)
bulunduğu yerlerde görülmektedir.
Mermer madenini hem ocaklardan çıkaran hem de iĢleyerek ihraç eden ülkelerin baĢında Ġspanya, Türkiye,
Yunanistan, Portekiz, Brezilya, Arjantin, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Hindistan, Tayvan, Güney Kore gibi
ülkeler gelmektedir. Ġsrail, Suudi Arabistan, Fas, Fransa, Almanya, Belçika, Ġngiltere, Finlandiya, Japonya,
Avustralya, Yeni Zelanda kendi üretimleri yanı sıra blok mermer alıp iĢleyen ülkelerdir. Rusya ve Orta Asya
Cumhuriyetleri, Nepal, Ġskandinavya ülkeleri, Güney Afrika ülkeleri zengin rezervlerini henüz
değerlendiremeyen ve blok olarak satan ülkeler olarak dikkatleri çekmektedir. Dünyada sektörde Ġtalya ve ÇHC
lider konumundadır.
Mermer taĢının dünyadaki önemli pazarları aĢağıdaki Tablo’da görülmektedir. Dünyada mermer piyasasına
yönelik en büyük pazar Amerika BirleĢik Devletleridir. Bu pazarı daha sonra ÇHC izlemektedir.
Görüleceği gibi dünya mermer piyasasını yönlendiren ülkeler temel olarak dünyanın farklı kıtalarında
bulunmaktadır. Bu ülkeler temel olarak mermerin küresel pazardaki yeri ve konumu üzerinde büyük etkiye
sahiptir. Özellikle buralarda ortaya çıkacak dalgalanmalar, mermerin küresel alandaki fiyatını ve durumunu
yakından etkileyebilmektedir.
Tablo 26: Mermerin Dünyadaki En Önemli Pazarları
ABD
ÇHC
JAPONYA
ĠNGĠLTERE
3.890.341.943
1.256.068.503
859.664.698
827.700.434
ALMANYA
ĠTALYA
799.338.000
796.103.222
KORE
770.691.581
FRANSA
646.204.084
121
Dünyada talep edilen mermerin üretim ocaklarına baktığımız zaman ise karĢımıza farklı bir tablo çıkmaktadır.
Temel oyuncuların dünyadaki farklı kıtalardan ülkeler olduğu görülmektedir. Bu ülkeler yapmıĢ oldukları
üretimlerinin bir kısmını kendileri tüketmekte, kalan kısmını ise dıĢ pazarlara vermektedir. Hatta önemli bazı
üreticiler dünyada üretim alanında ilk sıralarda olmalarına rağmen kedilerine yetemedikleri için ihtiyaçlarının bir
kısmını da diğer ülkelerden tedarik etmektedirler.
Mermer sektörünün en önemli üretici ülkelerine baktığımız zaman ise baĢta Ġtalya’nın geldiğini görmekteyiz.
Ġtalya, zengin mermer ve granit rezervlerinin yanı sıra, üretim ve iĢleme teknolojisinin de merkezi durumundadır.
Çevreci grupların baskısı, rezervlerdeki azalma ve değiĢik türdeki mermerleri dünya pazarına sunmadaki öncelik
arzusu nedeni ile Ġtalya, aynı zamanda, bugün en büyük blok ithalatçısı durumundadır. Carrara ve Verona bu
sektörün Ġtalya’daki merkezleridir.
Tablo 27: Mermerin Dünyadaki En Önemli Üreticileri
ĠTALYA
ĠSPANYA
HĠNDĠSTAN
ÇHC
7.200.000
2.980.000
2.955.900
2.545.000
YUNANĠSTAN
GÜNEYKORE
TÜRKĠYE
BREZĠLYA
1.800.000
1.445.000
1.197.000
1.134.000
Daha sonra sektörde Ġspanya, Hindistan ve ÇHC gelmektedir. Bu ülkeleri Yunanistan, Güney Kore ve Türkiye
izlemektedir. Bu ülkelerden özellikle ÇHC’nin üretimi kendisine yetmemektedir. Bu açığını diğer ülkelerden
karĢılamaktadır. Aynı zamanda dünyanın en büyük pazarlarından biri olarak ÇHC sektörde karĢımıza
çıkmaktadır.
Türkiye özellikle orta zaman periyodunda ilk beĢe girmek ve dünya piyasasında rekabet pozisyonunu
güçlendirmek için strateji geliĢtirmeli ve sektörel üstünlükleri çerçevesinde operasyon planı yapmalıdır.
Türkiye’nin önünde yer alan iki ülke Güney Kore ve Yunanistan dünyada güçlü ve kalıcı bir yere sahiptirler. Bu
nedenle, özellikle, bu ülkelerin önünde geçilecek stratejilerin orta vade de benimsenmesinin büyük önemi vardır.
Sonuç olarak dünyada özellikle sektörde önemli pazar payına sahip temel ülkelerin baĢında Ġtalya gelmektedir.
Bu ülke birçok açıdan mermer sektöründe önemli bir pozisyona ve yere sahiptir. Mermer sektöründe yaratılan
değerler ve mimari ile de Ġtalya bütün dünya açısından örnek teĢkil edecek bir özelliğe sahiptir. Özellikle yüksek
rezervinin olmasına rağmen iĢleme sürecinde sahip olduğu yüksek kapasite ile blok mermer de tedarik
etmektedir.
122
3.1.6
Türkiye’nin Mermer Sektörünün Yapısı
Türkiye’de mermer sektörü her geçen gün büyüme ve geliĢme eğilimi göstermektedir. Özellikle dünyadaki
posizyonunu koruyabilmesi ve rekabet edebilmesi için sektörün teknoloji yönünün mutlaka geliĢtirilmesi
gerekmektedir. Bu tür bir dönüĢüm sağlanabildiği takdirde sektörde özellikle yapısal açıdan olumlu geliĢme
Ģansı devam edebileceği beklenmektedir. ġu ana kadar yapılan çalıĢmalardaki tahminler dikkate aldığı zaman,
özellikle, bütün dünyada mermer rezervlerinin yaklaĢık olarak %35’inin Türkiye’de olabileceği ifade
edilmektedir. Ancak rezerv konusunda çok sağlıklı ve bilimsel çalıĢmalar yoğun bir Ģekilde yapılamadığı için bu
rakamların bilimsel açıdan çok fazla güvenilir olduğunu iddia etmek doğru değildir. ĠĢ adamları ve sektör
yatırımcıları Türkiye’de özellikle rezerv ile ilgili olarak halen sağlıklı bir çalıĢma yapılmadığını ifade
etmektedirler.
Türkiye, özellikle, geniĢ renk ve oluĢum çeĢitliliği nedeniyle mükemmel kalitede olduğu kabul edilen, dünyanın
en büyük doğal taĢ rezervlerine de ev sahipliği yapmakta ve bu dalda büyük ilerlemeler kaydetmektedir. Nitekim
mermer sektörü son 15 yılda ortalama yıllık %25 oranında büyüyerek, dünya ortalamasını ikiye katlamıĢtır.
Sektör aynı zamanda yaklaĢık 250.000 kiĢiye istihdam olanakları sağlamaktadır.
Son yıllarda ülkemizde üretilen mermer, renk ve türlerinde de artıĢlar meydana gelmiĢ ve daha önce birkaç
bölgemizle sınırlı olan mermer ocak iĢletmeciliği, Türkiye’nin birçok yöresine yayılmıĢtır. Yeni açılan mermer
ocaklarının Batı Anadolu’da yer alan çok sayıda olanları, antik ocakların kapatılmasıyla ve iĢletilmesiyle
faaliyete geçirilmiĢtir.
Aynı dönem içerisinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yeni birçok mermer ocağı ilk kez bulunmuĢ
ve aĢama üretim ile ihracatta olumlu geliĢmeler meydana gelmiĢtir. Özellikle son dönemlerde büyük firmaların
yapmıĢ oldukları yatırımla birlikte, entegre üretim yapan tesislerin de devreye girmesiyle iĢlenmiĢ mermer
üretiminde büyük artıĢ kaydedilmiĢtir. Bu artıĢlara paralel olarak mermer sanayinde makine ve teçhizat
yönünden de büyük ilerlemeler kaydedilmiĢtir. Yakın zamana kadar, ocak iĢletmelerinden, fabrikada plaka ve
fayans üretimine ve atölyelerde mermer iĢlenilmesine yarayan makinelere kadar her Ģeyi dıĢarıdan ithal eden
Türkiye, bu cihazları ve sarf malzemelerini kendisi üretir duruma gelmiĢ, hatta teknoloji ihraç eder duruma
ulaĢmıĢtır (Erdoğan ve Yavuz, 2002: 54). Türkiye’de mermer ocaklarına baktığımız zaman yukarıdaki ġekil’de
görüleceği gibi Marmara, Ege, Ġç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğunlaĢtığı görülmektedir.
Haritada görüleceği gibi özellikle Marmara bölgesi her bakımdan mermer ocakları ve üretimi bakımından büyük
bir kapasiteye sahiptir. Bu nedenle de sektörde bu bölgenin önemi çok büyüktür.
ġekil 37: Türkiye Mermer Haritası
Kaynak: MTA, 2010.
123
Türkiye’de doğal taĢ üretimi, 1980’lerin ikinci yarısından itibaren önemli bir büyüme eğilimi yakalamıĢtır.
Sektörün geliĢimi ve iĢ değerlerinin oluĢumu çok fazla uzun bir geçmiĢe dayanmamaktadır. Ancak sektöre olan
ilgi ve talep nedeniyle hem ulusal hem de uluslararası piyasada hızlı bir geliĢim eğilimi yakalamıĢtır. Bu nedenle
kısa süre içerisinde sektörün temel dinamiklerini oluĢturduğu ve örgütsel popülasyonu üst düzeye çıkardığı
görülmektedir. Uygulamaya konulan modern ocak üretim yöntemleri ve son teknikler sayesinde, Türkiye dünya
doğal taĢ üretiminde lider 7 büyük üreticiden biri konumuna gelmiĢtir. Nitekim 1986 yılında 600 bin ton olan
doğal taĢ üretimi, 2003 yılında 6 milyon tona çıkmıĢtır. Özellikle son dönemlerde büyük firmaların yapmıĢ
oldukları yatırımlar ve entegre üretim yapan tesislerin devreye girmesiyle birlikte, iĢlenmiĢ mermer üretiminde
büyük artıĢ kaydedilmiĢtir. Bu artıĢ her geçen yıl sürmektedir. Dünya doğal taĢ üretimi yılda ortalama %8
artarken, ülkemiz doğal taĢ sektöründeki yıllık büyüme, son beĢ yılda %30’un üzerinde olmuĢtur. Bugün
sektörde yaklaĢık 800 ocak, 1.500 fabrika ve 7.000 civarında atölye faaliyet göstermektedir. Ocakların %90’ı
Ege ve Marmara Bölgesinde yoğunlaĢmıĢtır.
ġekil 38: Türkiye’de Belli BaĢlı Mermer Üretimi Yapan Ġller
Pazar Payı
Afyon
Bilecik
Elazığ
EskiĢehir
Sektörün Büyüme Hızı
Aynı zamanda geniĢ bir ürün çeĢidi yelpazesine sahip olan Türkiye’de, özellikle, sektörde önemli bir büyüme ve
pazar potansiyeli olan kentlere baktığımız zaman baĢta Balıkesir’in geldiğini görmekteyiz. Bunu Afyon takip
etmektedir. Daha sonra Bilecik, Denizli ve Diyarbakır illeri gelmektedir. Diyarbakır özellikle blok mermerde
çok hızlı büyüyen kentlerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır.
124
Tablo 28: Türkiye’de Çıkan Mermer Türleri
Siyah inci
UĢak Beyazı
Cappicino
Royal
Bursa Light
Golden Crema
Ege Rose
White Wave
Verta
Sunta
Söğüt Benekli
Söğüt Gold
Söğüt Bej
Sahara
Rustic Green
Rosalin Pink
Rosalia
Pembesi
Rosalia Acık
Petrol YeĢili
Perlato Giallo
Papatya Bej
Neshe
Traverten
Diyarbakır
Beyaz
Marmara
Pijama
Marmara
Gri
Marmara
Cloudy
Maramara
Beyaz
Light Emprador
Kırmızı
Damarlı
Karacabey
Siyah
Kaplan
Postu
Hazar Pembe
Hazar Bej
Gold Tobacco
Golden
Traverten
Golden
Primrose
Golden Bark
Fosil YeĢili
Cappicino
Capuccino
Flamed
Capuccino
Wavy
Crema
Dicle Beige
Ege Bordo
Ege Kahve
Bursa Dark
Hillary
Elazığ ViĢnesi
Kaynak: Stone, 2010.
Türkiye’deki mermer türlerine baktığımız zaman ise yaklaĢık olarak yüzün üzerinde farklı mermer türünün
çıkarıldığı görülmektedir. Özellikle çeĢitlerin fazla olması ve sahip oldukları kendilerine has özellikleri
dekorasyon ve tasarımda önemli bir avantaj olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu nedenle farklı amaçlı dekoratif
ürünler özellikle sektörde derinlik sağlamaktadır. Etkileyici ve doğal bu renkler yapıların tasarımsal kalitesini de
olumlu yönde etkilemektedir. Sektörde en çok bilinen renk ve ürünler Süpren, Elazığ ViĢnesi, Bilecik Bej,
Kaplan Postu, Ege Bordo, Milas Leylak, Afyon ġeker gibi ürünlerdir.
125
Mermer sektörü ile ilgili Türkiye’de özellikle ortaya konan temel veriler çerçevesinde kısaca aĢağıdaki
değerlendirmeler yapılabilir. Öncelikli olarak sektör ihracat kapasitesine sahip olup, dünya piyasasında yer
edinmiĢtir. Sektörün büyüme performansı yüksektir. Sektörde özellikle ham maddeye bağlılık oranı yüksek
olduğu için Türkiye’nin farklı bölgelerinde kümelenmelerin olduğu görülmektedir. Özellikle Marmara ve Ege
bölgesi sahip olduğu potansiyel ve ocak bakımından sektörün önemli kümelenmelerinin olduğu alanlar olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Sektörde özellikle son yıllarda önemli bir yapısal dönüĢüm yaĢanmaktadır. Bu durumda
genel olarak emek yoğun bir yapıdan, teknoloji yoğun bir yapıya doğru bir yönelme söz konusudur.
Türkiye’de de iĢletmeler bu sürece uygun yatırımlar yaparak sektörü teknoloji yoğun bir yapıya doğru
geliĢtirmeye çalıĢmaktadırlar. Ayrıca Türkiye mermer çeĢidi ve niteliği açısından da dünyada kendisine yer
edinecek bir potansiyele sahiptir. Ancak sektörün üretim süreci dikkate alındığı zaman daha çok blok mermer
Ģeklinde ürünlerin ihraç edildiği görülmektedir. Bu da Türkiye’de iĢleme süreci ile ilgili sektörün yetersiz
olduğunu bize göstermektedir.
GeliĢmiĢ ülkelere bakıldığı zaman genel olarak ileri bir iĢleme sürecinin mevcut olduğu görülmektedir. Bu
nedenle bu ülkeler zaman zaman blok mermer ithalatı yaparak bunları üretim sürecinden geçirmektedir. Bunun
sonucu olarak da katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi söz konusu olabilmektedir. Türkiye mermer
sektörünün bu süreçten sonra özellikle iĢleme sürecini geliĢtirmesi sektörün geliĢmesi açısından büyük önem
taĢımaktadır. Sektörde eksik olan bu temel ayağın oluĢturulması, ürünlerin katma değerini de geliĢtireceğinden
küresel düzeyde de sektörün faaliyetlerine olumlu bir Ģekilde yansıyacaktır.
126
3.1.7
Diyarbakır Ġli Mermer Sektörünün Durumu
Maden Tetkik ve Arama Müdürlüğü (MTA) tarafından yapılan çalıĢma çerçevesinde Diyarbakır ilinin özellikle
Ergani ilçesinde yaĢlı kayaç türlerinin olduğu görülmektedir. Bunun yanında daha da genç mermer türlerinin
bölgede yoğun bir Ģekilde var olduğu görülmektedir.
AĢağıdaki ġekil’de de ayrıntılı bir biçimde görüleceği gibi Diyarbakır’ın değiĢik yerlerinde mermer yataklarının
mevcut olduğu görülmektedir. Temel olarak yatakların yoğun olduğu alanlara baktığımız zaman Çermik,
ÇüngüĢ, Hani, Lice, Kulp, Silvan, Hazro gibi yerlerde yoğun mermer yataklarının olduğu görülmektedir.
ġekil 39: Lokasyonlara Göre Diyarbakır Mermer Yatakları
Kentin temel maden kaynağını oluĢturan mermer yataklarının sahip olduğu potansiyel tam olarak tespit
edilemese de yaklaĢık olarak her ilçede 3 milyon m3 bir rezervin olduğu ifade edilmektedir. Toplamda ise
rezervin 20 milyon m3’ün üstünde değere sahip olduğu ifade edilmektedir. Diyarbakır’da sektörün büyüme ve
geliĢim süreci daha çok 90’lı yıllara dayanmaktadır. Ancak sektörün son yıllarda özellikle blok mermer üretmede
çok yüksek bir performansa ulaĢtığı görülmektedir. Mermer ocağı sayısının da bu çerçevede yıllara göre hızlı bir
artıĢ göstermektedir.
127
ġekil 40: Diyarbakır Ġli Maden Haritası
Kaynak: MTA, 2010.
1987 yılında ilk defa Çermik ve Kulp ilçelerindemermer ocakçılığı ile baĢlayan mermercilik serüveni, 1990’lı
yılların sonlarında mermer iĢleme fabrikalarının Diyarbakır’da faaliyete geçmesi ile önemli geliĢme göstermiĢtir.
Halihazırda birçok firma (26 adet mermer iĢleme fabrikası) Diyarbakır’da mermer iĢlemektedir. Bu bağlamda,
Diyarbakır’da mevcut toplam 45 mermer ocağının faal olduğu görülmektedir. Türkiye ve dünya pazarına yönelik
olarak üretim yapılan bu ocaklardan daha çok blok mermer çıkarılmaktadır.
Gerek blok olarak gerekse iĢletnmi mermer ürünlerinin baĢta ÇHC olmak üzere, Japonya, Tayvan, Hindistan,
ABD ve çeĢitli Avrupa ülkelerine ihraç edildiği görülmektedir. Diğer bir ifade ile üretilen mermerin yaklaĢık
%70’i dıĢ satım yolu ile ihracı gerçekleĢtirilmektedir.
128
3.1.8
Diyarbakır Mermercilik Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır bölgesi mermercilik sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak analiz edilmiĢtir. Sektörün
girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları, ilgili destekleyici kuruluĢlar ve
devlet değiĢkenleri incelenerek sektörün rekabet düzeyi belirlenmiĢtir. Sektörün temel rekabet gücünün ortaya
konabilmesi için bu temel faktörlerin aynı zamanda alt faktörleri geliĢtirilmiĢ ve bu faktörler sektördeki kanaat
önderi giriĢimciler ile iki modelde analiz edilmiĢtir. Birinci model odak grup toplantısı ile sektörün kapsamlı bir
Ģekilde değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Ġkinci olarak ise Likert üçlü ölçeğinde bu faktörler ile ilgili bir anket
uygulaması yapılmıĢtır.
Veri toplanması sürecinde Elmas Modeli ile ilgili temel bilgilerin yanında iĢletmelerden ve sektörden büyüme ve
geliĢme verileri de toplanmıĢtır. Genel olarak sektörün geleceğe yönelik olarak büyüme eğiliminde olduğu ifade
edilmektedir. Bu bölümde büyüme indikatörü olarak iĢletmelerin cirolarına, istihdam kapasitesine, sektörün
kapasite olarak büyümesi, istihdam olarak ne tür bir performans göstereceğine iliĢkin değerlendirmelere yer
verilmiĢtir. Bunların yanı sıra sektörde uzmanlaĢmıĢ ve Diyarbakır ekonomisini iyi bilen uzmanlar ile de
derinlemesine mülakatlar yapılarak verilerin niteliği yükseltilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu nedenle geleceğe yönelik
olarak sektörün büyüme ve geliĢme eğilimleri daha net bir Ģekilde ortaya konabilecektir.
Bu bölümün analizi sonucunda Diyarbakır mermercilik sektörünün temel olarak sürdürülebilirliğinin ne tür
faktörlere dayandığına iliĢkin temel bir model ortaya konulmuĢtur.
Bu sonuçlar çerçevesinde sektörel yapılanmanın sağlanması durumunda gelecekte hedeflenen 1 milyar USD’lık
bir sektörel büyüklüğe kısa vadede çıkması beklenmektedir. Bunun sonucunda da kent ekonomisinin geliĢimine
büyük bir ivme kazandırılacak ve daha da önemlisi sektörün küresel yönü ağır bastığı için Diyarbakır iĢ
dünyasının dünya piyasasına açılmasına büyük katkı sağlayacağı beklenmektedir.
Sektörün genel özelliklerine bakıldığında, 6 temel noktanın ön plana çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda
sektörün değerlendirilmesinde rekabetçiliğe ilave olarak aĢağıda yer alan değiĢkenler de göz önüne alınmıĢtır.
129
ġekil 41: Diyarbakır Mermer Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu (+/-Orta)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( Orta )
DEVLET
(+) Kapasite Kullanım Oranları
(-) Mermer ĠĢletmelerinin Ölçekleri
(-) Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği
(-) Mermer Üretimde Verimlilik
(+/-) Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar
(+/-) ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri
Devlet ( Orta )
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Güvenlik
Girdi KoĢulları ( Orta)
(+)
(+/-)
(+/-)
(-)
(+/-)
Mermer Türleri ve Rezervleri
Bilimsel ve Teknolojik Altyapı Olanakları
GiriĢimci ĠĢtahı
Kalifiye Ġnsan Gücü
GĠRDĠ
ĠĢletmelerin Kümelenmeleri
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( Orta )
TALEP
KOġULLARI
KOġULLARI
(+) Ġç Talebin Durumu
(+/-) DıĢ Talebin Durumu
(+/-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
Tedarikçilerin Durumu
Bilgi Üreten Kurumların Durumu
ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı
Sektöre Yönelik Lojistik Hizmeti Veren KuruluĢların Durumu
Sektöre Yönelik Hizmet veren Sivil Toplum KuruluĢlarının (STK) Faaliyetleri
130
3.1.8.1 Girdi KoĢullarının Rekabetçilik Düzeyi (+/- orta)
Diyarbakır’ın mermercilik sektörü girdi koĢulları açısından uluslararası rekabetçilik düzeyi orta düzey olarak
tespit edilmiĢtir. Bu ana değiĢken altında; sektördeki mermerin yapısı, niteliği, türleri ve rezervleri sektörde
kullanılan teknolojik altyapı, giriĢimci iĢtahı (yapısı), nitelikli insan kaynağı ve iĢletmelerin kümelenmesi gibi alt
değiĢkenler incelenmiĢtir.

Diyarbakır’ın Mermer Türleri ve Rezervleri (+ yüksek)
Diyarbakır mermer türleri ve rezervleri açısında dünya piyasasında kendisine müĢteri bulabilen sektörlerden
biridir. Özellikle mermerin sahip olduğu özellikler ve kolay iĢlenebilir olması, Diyarbakır mermerinin dünya
piyasasında tercih edilmesine olanak sağlamaktadır. Bölgede mermer rezervleri ile ilgili net bir bilgi olmamakla
birlikte Çermik, ÇüngüĢ, Hani, Lice, Kulp, Hazro ve Silvan gibi ilçelerde önemli miktarda mermer rezervlerinin
olduğu görülmektedir.
YÜKSEK MERMER
REZERVLERİ
YÜKSEK MERMER
REZERVLERİ
Haritada da görüleceği üzere kentin iki farklı noktasında yoğun bir mermer potansiyeli olan rezervlerin olduğu
görülmektedir. Özellikle kendi segmentinde uluslararası alanda Diyarbakır’da çıkan mermer türleri büyük rağbet
görmektedir. Ayhan, Topal, Akkoyun (2004) çalıĢmalarında özellikle Hazro, Hani, Çermik ve ÇüngüĢ ilçeleri
içerisinde yer alan mermer ocaklarından bej, açık bej, pembe ve siyah renkli kireç taĢlarından blok mermer
çıkarıldığını ifade etmektedirler. Yörede yapılan petrografi çalıĢmaları sonucunda mermerlerin temel
özelliklerinin birbirine benzer özellikler taĢıdığı ifade edilmektedir.
Sonuç olarak bölge uzun süreçli olarak kapasite kaldıracak bir mermer rezervi ve potansiyeline sahiptir.
Bölgenin özellikle bej ve pembe ürünleri küresel pazarlarda talep görmektedir. Bu da bölgenin mermer açısından
zengin bir potansiyelinin olduğunu bize göstermektedir.
Diyarbakır aynı zamanda zengin bir mermer kuĢağı üzerinde de yer almakta olup, çevre illerden de mermer
rezervlerini kolaylıkla kullanma Ģansına sahiptir. Nitekim, Elazığ, Malatya, Adıyaman, Mardin yöreleri
Diyarbakır için önemli potansiyel alanlar sunmaktadır.

Bilimsel ve Teknoloji Altyapı Olanakları (+/- orta)
Sektörün en önemli sorunlarının baĢında ürünlerin iĢlenmesi ve katma değerini artıracak sağlıklı bir altyapının
olmamasıdır. ĠĢletmeler tamamen kendi olanakları ve tecrübî bilgileri (know-how) doğrultunda iĢ yapmaya
çalıĢmaktadırlar.
Ancak bu durum sektörde etkin bir Ģekilde iĢ yapmaya olanak sağlamamaktadır. Sektörün geliĢmesinin önünde
önemli bir engel olarak görünmektedir. Ancak iĢletmeler kendi olanakları ve küresel pazarları ziyaretleri
131
sonucunda kendileri belirli bir potansiyel oluĢturmuĢlardır. Bu potansiyel sektörün mevcut koĢullarda varlığını
sürdürmesine olanak sağlamaktadır.
Ancak, rekabetin artması ve madenlerin daha fazla katma değer yaratması için sektördeki teknolojik altyapının
mutlaka iyi düzeye çıkarılması gerekmektedir. Bu konuda kente teknoparkın kurulması önemli bir geliĢme
olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca Mühendislik Fakültesinin Dicle Üniversitesi’nde faaliyet göstermesi ve bu alanlarda çalıĢmalar yapması
önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Sektördeki büyük oyuncuların bu alanlarda yatırım yaptıkları ve
bilimsel-teknolojik altyapılarını güçlendirmeye çalıĢtıklarını görmekteyiz. Bu süreç özellikle üniversiteteknopark ve sektör arasında bir iĢbirliği modeli ile desteklenirse stratejik olarak sektörün geliĢimi olumlu yönde
etkileneceği beklenmektedir.

GiriĢimcilik Yapısı (+/- orta)
Sektörde özellikle faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı ve özellikleri büyük önem taĢımaktadır.
Sektördeki temel ve önemli oyuncular bölgede yetiĢmiĢ yörenin kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen
giriĢimcilerdir. Mevcut koĢullarda hepsinin de büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek
motivasyona sahip oldukları görülmektedir. Özellikle bu süreçte iĢletmelerin finansman ihtiyaçlarının yüksek
olduğu görülmektedir. Finansmanın zayıf olması iĢletmelerin büyümesini olumsuz bir Ģekilde etkilemektedir.
Bunun yanında Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ adamlarının moral motivasyonları
konusunda büyük bir sorun yaratmaktadır. Bundan dolayı iĢletmelerin büyümesi ve yeni yatırımların gündeme
alınması gecikmektedir. Bu nedenle özellikle iĢ adamları için güvenlik birinci derecede yatırım kararları
üzerinde etkili olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde bölgede büyük bir dönüĢüm ve geliĢim olacaktır. Mevcut
Ģirketler ve giriĢimciler daha fazla yatırım yapacak ve daha hızlı büyüyeceklerdir.

Nitelikli Ġnsan Kaynağı (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından biri nitelikli elaman sorunudur. Özellikle ocaklarda çalıĢacak formen ve
makinist gibi elamanların bulunmasında sorunlar yaĢamaktadırlar. Sektöre elamana yetiĢtiren bilgi kurumları ile
sektör arasında sağlam bir köprü de kurulamadığı için iĢletmelerin nitelikli insan gücü bulmada sorunlar ile
karĢılaĢtığı görülmektedir.
Bundan dolayı da iĢletmeler bu tür elemanları dıĢarıdan tedarik etmek durumunda kalmaktadır. Bu da iĢgücü
maliyetlerinin yükselmesine neden olmaktadır. Kısa süre içersinde bu sorunların ortadan kaldırılması çok kolay
görünmemektedir. Bunun için stratejik olarak sorunların ortadan kaldırılması için iĢletmeler ve üniversitenin
ortak bir çalıĢma planı çıkarmaları gerekmektedir. Sektör bu konuda elaman bulmada sorunlar yaĢadığı için ve
bulunduğu lokasyonda bu tür elaman tedariki yapamadığı için bu alanda rekabetçilik düzeyi genel olarak, zayıf
Ģeklinde, değerlendirilmiĢtir. Bölgenin özelliğinden dolayı dıĢarıdan elaman tedarik sürecinde bile sorunlar
yaĢanmaktadır.

ĠĢletmelerin Kümelenmesi (+/- orta)
ĠĢletmelerin kümelenme modeli çerçevesinde çalıĢmasının birçok açıdan büyük sinerjik sonuçları vardır. Ancak
sektörün temel çalıĢma ve örgütlenme yapısına baktığımız zaman kümelenme tarzında bir yapılanma çok fazla
oluĢmadığı görülmektedir. Bütün iĢletmeler genel olarak üretici bir modelde çalıĢmayı tercih etmektedir.
Tedarikçi ya da değer zincirinin bir paydaĢı (oyuncusu) görev almak çok fazla sektörde dikkate alınmamaktadır.
Bunun sonucu olarak da bütün iĢletmelerin maliyetlerinde önemli yükselmeler olmakta ve faaliyetlerin kesintisiz
sürmesi noktasında iĢletmeler sorunlar yaĢamaktadır.
Bu nedenle ilin temel olarak iki lokasyonunda mevcut olan rezervlerin değerlendirilmesinde özellikle sektördeki
değer zinciri dikkate alınarak bir yapılanma olduğu takdirde, sektörün sağlıklı bir Ģekilde geliĢimi sağlanmıĢ
olur. Bu süreçle ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme yapılabilmesi için bu aĢamadan sonra özellikle
Diyarbakır mermer sektörü ile ilgili olarak bir kümelenme çalıĢması yapılması gerekmektedir. Bunun sonucunda
da özellikle sektörel düzeyde değer zincirinin eksik halkaları ortaya konarak bu tür iĢletmelerin oluĢması
sağlanmalıdır.
132
Sonuç olarak sektör faktör girdi koĢulları açısından ele alındığı zaman, genel olarak orta düzey bir rekabetçilik
Ģansına sahiptir. Özellikle rezerv konusunda zengin olmasına rağmen sektörün geliĢimini engelleyen ve giriĢimci
iĢtahını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bunun yanında kullanılan teknoloji
ve yöntemlerin daha üst düzeye çıkarılması ve iĢletmelerin bu çerçevede gerekli giriĢimleri yapmasının sektör
açısından önemi büyüktür.
Sektörün özellikle yönetim, mühendislik ve teknik elaman konusunda sorunları vardır. Bu nedenle yüksek
maliyetli bu tür elamanların tedarik edilmesi sektördeki iĢletmelerin maliyetlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu durumda iĢlemelerin ve dolayısıyla sektörün rekabetçiliği üzerinde olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Girdi
koĢulları rekabetçilik açısından birinci önemli unsur olarak değerlendirilmelidir. Bu faktörler yeterince
oluĢmadığı takdirde rekabetçiliği geliĢtirmek mümkün görünmemektedir.
3.1.8.2 Talep KoĢullarının Rekabet Düzeyi (+/- orta)
Mermer sektörünün talep yapısı domestik (iç) talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarı olmak üzere
değerlendirilmiĢtir. Sektörün talep koĢulları açısından uluslararası rekabetçilik düzeyi orta olarak bulunmuĢtur.
Bu faktörü değerlendirmek için ise müĢterilerin sektör hakkındaki uzmanlıkları, talebin niteliği, ürünlerde marka
ve menĢeinin önemi ve nihayet kültürün ürünlerin tercihi üzerindeki etkisi ile ilgili olarak da veri toplanmıĢtır.

Ġç Talebin Durumu (+/- orta)
Sektör ile ilgili yerel piyasanın talep yapısı incelendiği zaman oldukça dinamik bir pazar yapısının olduğu
görülmektedir. Özellikle mermerin kullanım alanlarına bakıldığında ülkemizde yaygın bir mermer tüketim
alıĢkanlığı mevcuttur. Bunun yanında inĢaat sektöründeki dinamik büyüme ve yatırımlar sektördeki talebin
yapısını çok daha güçlü hale getirmektedir. Diyarbakır’da mevcut yatırımlar ve TOKĠ projeleri sektör açısından
büyük fırsatlar ortaya koymaktadır.

DıĢ Talebin Durumu (+ yüksek)
Bugün Diyarbakır’ın dünya iĢ piyasasına yönelik olarak geliĢimini sağlayan en önemli sektör mermerdir.
Üretilen mermerin büyük bir çoğunluğu ihraç edilmektedir. En önemli pazar da sektör için ÇHC’dir. Sektörün
ÇHC gibi önemli bir pazara penetre etmesi büyük bir değere sahiptir. Hem geleceğe yönelik olarak, sektörün
büyük bir pazarda olgunlaĢmasına olanak sağlamaktadır, hem de ÇHC’de mevcut olan güçlü ve sürekli bir talep
sektörü için muazzam bir fırsatı iĢletmelerin önüne koymaktadır. Eğer buradaki fırsatlar iyi yönetilebilirse
sektörde kısa zaman içersinde 1 milyar dolarlık bir performans yakalanabilir. Özellikle bu sürecin fırsata
dönüĢmesi için sektördeki iĢletmelerin yapılanma modellerini ona göre kurgulaması gerekmektedir.

Ortadoğu Pazarı (+/- orta)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. GeliĢmekte olan ve
doymamıĢ bir pazar sektör açısından büyük bir değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢ adamlarının Irak,
Suriye, Ġran gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu süreçten en çok
faydalanan illerin baĢında Gaziantep gelmektedir. Kıyaslama (benchmark) yapıldığı zaman Diyarbakır da en az
rakibi Gaziantep kadar büyük bir potansiyele sahiptir.
3.1.8.3 ĠliĢkili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük)
Mermer sektörünün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman tedarikçilerin yapısı,
bilgi üreten kuruluĢlar, finans kuruluĢları, lojistik baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir. Sektörün iliĢkili ve
destekleyici kuruluĢlar açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü değerlendirmek için ise
sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün kamu kurumları, üniversiteler ve
kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile durum ortaya çıkarılmaya
çalıĢılmıĢtır.
133

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektördeki tedarikçi firmalara bakıldığı zaman genel olarak sektörü küresel alana taĢıyacak yerel düzeyde
tedarikçilerin olmadığı görülmektedir. Bu durum sektörde iĢlerin yürütülmesinde önemli sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle üretim sisteminin güvenilir ve kesiksiz bir Ģekilde çalıĢması için yerel
düzeyde sektör geliĢtikçe değer zincirinin önemli bir parçası olan bu yapıların oluĢması gerekmektedir. Sektörün
yine kamu kurumları ile güçlü bir iĢbirliği içinde olmadıkları görülmektedir.
Özellikle teĢvik ve benzeri düzenlemelerin sektörün geliĢimine yönelik olarak etkin bir Ģekilde düzenlenmelidir.
Ancak mevcut yapıda sisteminin zayıf bir iĢletim modelinin olduğu görülmektedir. Sektörün mevcut tedarikçi
modeli küresel düzeyde önemli bir oyuncu olmasına olanak sağlamıyor. Bu nedenle mutlaka yerel düzeyde etkili
tedarikçi Ģirketlerin ortaya çıkası ve sektörü yönlendiren stratejiler üretmesi gerekmektedir.
Özellikle de bu aĢamadan sonra iĢleme konusunda Ģirketlere tedarik sağlanması ve yol gösterilmesi çok
önemlidir. Sektörün özellikle mevcut önemli oyuncuları da değer zincirinin önemli bir prosesi olan bu tür
iĢletmeleri kurarak daha karlı operasyon yapma ve sektörü yönlendirme Ģansına sahip olabilirler.

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Dicle Üniversitesi uzun geçmiĢi olan ve yapısı içerisinde bütün Bölümler olan bir üniversitedir. Ancak sektör ile
iletiĢim ve iĢbirliği noktasında çok fazla bir geliĢme olmadığı için sinerjik projeler ortaya çıkmamaktadır.
Özellikle sektörün nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi noktasında büyük potansiyelli
projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle iĢletmeler ve üniversite arasında iĢbirliği yapılmasının her iki tarafa
büyük yararları olacağı öngörülmektedir. Ancak mevcut iliĢkiler incelendiği zaman çok zayıf bir yapının olduğu
görülmektedir.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden biri büyümek ve teknolojilerini günün koĢulları çerçevesinde
renovasyonunu yapmaktır. Bu nedenle uygun finansal enstrümanların olmasının sektörün rekabetçiliği açısından
önem taĢımaktadır. Bu çerçevede sektörde leasing gibi olanakların yaygınlaĢması sektörün rekabet gücüne katkı
sağlar. Ancak normal yatırım kredileri dıĢında bankaların mermer sektörü için geliĢtirmiĢ olduğu herhangi bir
B2B finansman modelinin olmadığı görülmüĢtür.
Bu konuda özellikle mermer sektöründe bir talep olursa uygun kredi olanaklarının geliĢtirilmesi Diyarbakır için
söz konusu olabilecektir. Ya da KOSGEB ve Karacadağ Kalkınma Ajansı destek programları çerçevesinde
özellikle mermer sektörü için kaynak tahsisine gitmesi gerekmektedir.

Sektöre Yönelik Lojistik Hizmeti Veren KuruluĢların Durumu (- düĢük)
Sektörün iliĢkili olduğu diğer bir önemli kuruluĢlar lojistik hizmeti verenlerdir. Sektörde ulaĢım maliyetleri
yüksek bir orana sahiptir. Bu nedenle mutlaka gelecek süreçte maliyetlerin düĢürülmesi gerekmektedir. Bunun
için yaratıcı iĢ modelleri olan lojistik Ģirketlerinin bölgede faaliyet yapması, demiryolu gibi alternatif taĢıma
araçlarının sektörün ulaĢım maliyetlerini yönetmede aktif bir Ģekilde rol alması gerekiyor. Mevcut model ve
iĢleyiĢ sisteminde sektöre özgün çözüm modelleri yoktur. Bu nedenle optimizasyon yapma Ģansı olmadığı için
iĢletmelerin rekabet güçlerini önemli oranda zayıflatmaktadır.

Sektöre Yönelik Hizmet veren Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri (+/- orta)
Sektöre yönelik doğrudan hizmet veren 1 adet sivil toplum kuruluĢu faaliyet göstermektedir. Ayrıca Diyarbakır
Ticaret ve Sanayi Odası’nın da sektörün rekabetçilik gücünün artırılmasına yönelik faaliyetleri bulunmaktadır.
Bu bağlamda DTSO önemli bir oyuncu olarak öne çıkmakta ve sektörü desteklemektedir.
3.1.8.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (+/- orta)
Mermer sektörünün firma stratejisi ve rekabet yapısı; Ģirketlerin yönetimi ve stratejileri, kapasite kullanım
oranları, mermer iĢletmelerinin ölçekleri, sektörün teknoloji kullanma kapasitesi ve yetkinliği, mermer
134
üretiminde verimlilik, sektöre yönelik yeni yatırımlar baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir. Sektörün firma
stratejisi ve rekabet yapısı açısından düzeyi orta olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü değerlendirmek için ise
sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla olan bağlantısı, kurumsal stratejileri, rekabet stratejileri, sektörün
kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluĢları ile iliĢki oluĢturma kapasitesi Ģeklinde spesifik sorular
ile durum ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

Kapasite Kullanım Oranları (+ yüksek)
ĠĢletmelerin temel olarak kapasite kullanım oranlarına baktığımız zaman, özellikle, küresel düzeyde gelen
yüksek talep yapısı nedeniyle maksimum kapasite ile çalıĢtıkları görülmektedir. Bu durum iĢletmelerin
maliyetlerini aĢağıya çekmeleri açısından büyük bir fırsat sunmaktadır. Sektördeki iĢletmelerin en önemli
rekabet üstünlüğü olarak bu faktör değerlendirilebilir. Özellikle sabit maliyetler yüksek oranda aĢağı çekildiği
için iĢletmelerin rekabet gücüne büyük katkı sağlamaktadır.

Mermer ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- düĢük)
Sektördeki iĢlemeler genel olarak mikro ölçek iĢletme düzeyindedir. Uluslararası kıyaslama yapıldığında sadece
1 oyuncu ölçek olarak diğer firmaların üzerinde bir kapasiteye sahiptir. Orta büyüklükte olan bu Ģirket diğer
iĢletmelere göre ölçek ekonomisinden daha fazla yararlanama Ģansına sahiptir. Diğer Ģirketlerin ölçek
ekonomisinden yaralanma Ģanları yoktur. Bu durum da iĢletmelerin rekabet gücüne olumsuz yansımaktadır.

Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği (- düĢük)
Daha önce de vurgulandığı gibi genel olarak sektörün yeni teknolojileri alma ve kullanma noktasında eksiklikleri
vardır. Özellikle sektör teknoloji yoğun bir alan olduğu için, ileri teknoloji kullanılması kaynakların daha etkin
bir Ģekilde değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle sektörde özellikle iĢletmelerin yeni
teknolojileri edinmeleri sürecinde sorunlarının olduğu görülmektedir. Özellikle mermer iĢleme proseslerinde
sektörün büyük bir yetersizlik gösterdiği görülmektedir.

Mermer Üretimde Verimlilik (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi ise verimlilik sorunudur. Özellikle çıkarma ve daha sonra ürünü
transfer etmede iĢletmelerin maliyetlerinin çok yüksek olduğu görülmektedir. Bu temel ve yapısal sorunun
çözümü ancak verimlilik artıĢı ile mümkün olabilmektedir. Bu nedenle Ģirketler yaratıcı sistem geliĢtirerek
verimlilik artıĢı sağlamaları durumunda rekabet güçlerini geliĢtirebilirler. Mevcut durumunda genel olarak
iĢletmelerin sektörel düzeyde verimlilik modelleri arayıĢı içinde oldukları görülmektedir.

Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar (+/- orta)
Sektördeki öncü firmaların yeni yatırım yapma ve iĢletmelerini geliĢtirme konusunda motivasyonlarının olduğu
görülmektedir. Özellikle de yabancı talebinin de bu süreci desteklediği görülmektedir. Ancak bölgenin içinde
bulunduğu olumsuz koĢullar yeni yatırımları zorlaĢtırmakta ve sektöre yeni sermaye giriĢine engel olmaktadır.
Sonuç olarak firmaların stratejisine baktığımız zaman sadece 1 oyuncu küresel düzeyde büyüme ve geliĢme
potansiyeli olan bir Ģirket olma özelliği göstermektedir. Nitekim Ģirketin sektörde yaratmıĢ olduğu değerler ve
birikimler Diyarbakır’da mermer sektörünün ortaya çıkmasına ve geliĢmesine büyük katkı sağlamıĢtır. Diğer
Ģirketler ise büyüme ve geliĢme süreci içerisinde olan mikro düzey aile Ģirketleridirler. Özellikle büyüme süreci
içerisinde olan bu Ģirketlere profesyonel destek verilmesi sağlıklı bir sektör için önem taĢımaktadır.

ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri (+/- orta)
Sektördeki iĢletmelerin yönetim ve stratejileri incelendiği zaman tamamı aile Ģirketidir. ĠĢletmeler daha çok aile
bireyleri tarafında yönetilmektedir. Buna rağmen etkili büyüyen Ģirketlerin olduğunu görmekteyiz.
Ancak Ģirketlerin belli bir ölçeğin üzerine çıktıktan sonra bu tür bir yönetim model ile varlılarını sürdürmeleri
çok zordur. ġirketler kurumsallaĢmak, rekabet güçlerini geliĢtirmek için herhangi bir danıĢmalık proje
135
yürütmemektedirler. Bunun yanında Ģirketlerin stratejik olarak yapılanma ve geliĢmeye yönelik olarak da
herhangi bir senaryolarının olmadığı görülmektedir.
3.1.8.5 Devlet (+/- orta)
Mermer sektörünün devlet ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman; yapısal düzenlemelerin, devlet desteği ve güvenlik
baĢlıklarının (değiĢkenlerin) öne çıktığı görülmektedir.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Devletin özellikle madencilik sektöründe yapmıĢ olduğu çalıĢmalar iĢ dünyasında istenilen düzeyde değildir.
Alan ile ilgili Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi sektörün rezerv potansiyelinin belirlenmesi gelecek açısından
büyük değer taĢımaktadır. Bunun yanında özellikle lisans alınmıĢ ancak iĢletilmeyen madenlerin lisanlarının
gözden geçirilmesi sektörün geliĢmesi açısından önem taĢımaktadır. Sektörün taĢıma kapasitesi tespit edilerek
gerekli izinlerin buna göre verilmesi de sektörün geleceği açısından büyük bir değer taĢımaktadır. Sektörde
doğanın ve çevrenin tahribatını en aza indirgeyecek önlemlerin mutlaka alınması gerekmektedir.

Devlet Desteği (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine doğrudan ve dolaylı olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle
teĢvik yasası girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere
büyük avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlar ile de projelere destek
sağlamaktadır.
Ancak bu süreçteki en önemli sorun, bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere gitmesini sağlamaktır. Bunun
yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı, takip edilmediği için etkin bir kullanım söz konusu olmamıĢtır.
Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektörü desteklememektedir.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢanan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa neden olmuĢtur. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelerde iĢ yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum ortadan
kaldırılabilirse kısa süre içerisinde yatırımlar, projeler turizm gibi önemli sektörler büyük bir sıçrama yapacaktır.
136
3.1.9
Sonuç ve Öneriler
Diyarbakır ekonomisinin en önemli kalemlerinden birisini oluĢturan mermercilik sektörü, aynı zamanda ülke
ekonomisine de büyük katkı sağlama potansiyeli taĢımaktadır. Hızlı bir geliĢme gösteren mermercilik sektörü,
küresel pazarlara hitap etmektedir. Ancak, sektörde faaliyet gösteren ana oyuncu sayısı yetersiz olup, mermerin
büyük bir kısmı blok Ģeklinde ihraç edilmektedir. Ayrıca çevresel koĢullar oyuncuların yeni yatırım yapmasını
zorlaĢtırmaktadır.
ġekil 42: Diyarbakır Mermer Sektörü Temel Özellikleri
Sektördeki temel veriler ve büyüme indikatörlerine baktığımız zaman özellikle yaĢam eğrisi açısından da
geliĢme evresinde olduğu için momentumun yüksek olduğu görülmektedir. Bölgedeki temel rezervler de yeni
yeni tespit edildiği için özellikle açılan yeni mermer ocakları sektörün geliĢim süreci üzerinde olumlu bir etki
yapmaktadır. Bu sürecin gelecek on beĢ yirmi yıl içersinde de devam edeceği düĢünülmektedir. Özellikle uluslar
arası talep de bu süreci olumlu bir Ģekilde desteklediği için büyüme temposunun etkin bir Ģekilde devam edeceği
düĢünülmektedir.
AĢağıdaki Tablo’da açık bir Ģekilde görüleceği gibi mermer sektörü son yirmi yıl içerisinde önemli bir geliĢim
göstermiĢtir. Özellikle 2000’den sonra mermer ocaklarının sayısına daha hızlı bir artıĢ olmuĢtur. Ocak sayısının
bu Ģekilde hızlı bir artıĢ göstermesi, temel olarak sektörle ilgili birkaç noktada önemli gösterge olarak
değerlendirilebilir. Bu çerçevede birinci olarak sektörün büyüme eğiliminde olduğu görülmektedir. Sürekli yeni
ocakların açılması ve büyüme eğiliminin yüksek olması özellikle sektörün yaĢam eğrisinin baĢında olduğu
söylenebilir. Bu nedenle ilk dönemlerde sektöre yeni sermaye giriĢi ve yatırımlar yoğun bir Ģekilde olacaktır.
137
ġekil 43: Yıllara Göre Diyarbakır Mermer Ocak Sayıları
Domestik rekabetin düĢük olması nedeniyle kârlı olması sonucunda özellikle önümüzdeki on beĢ-yirmi sene
içerisinde sektöre yeni giriĢler ve yatırımların hızı devam edecektir. Ancak bölgenin çevresel koĢullarının
sınırlayıcı olması, mevcut iĢletmelerin büyüme stratejilerini gözden geçirmeleri ve yeni yatırımlarda ihtiyatlı bir
tutum gösterdikleri, yapılan çalıĢmalardan elde edilen temel sonuçlardan birisidir.
Sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum göstereceği analiz edilmektedir.
YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep yapısının niteliği dikkate alınarak
geliĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede sektörün geçmiĢ 20 yıldaki temel performansını da dikkate alarak gelecekte bu tür
bir yönelim içinde olacağı tahmin edilmiĢtir. Özellikle mermer kaynakları rezerv açısından sınırlı olduğu için bu
süreci ortaya koymak bilimsel olarak mümkün olmaktadır. Ancak mevcut rezervlerin bölgede bulunan
rezervlerin tamamı olup olmadığı konusundaki bilgiler tam olarak net değildir.
138
ġekil 44: Diyarbakır Mermercilik Sektörünün YaĢam Eğrisi
Diyarbakır Mermer Sektörü YaĢam Eğrisi
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
Mermer
sektörünün
olgunluk dönemi
Mermer
sektörünün
düĢüĢ dönemi
Mermer
sektörünün
geliĢim
dönemi
Yıllar
1990 2000 2010 2020 2030 2040
2050 2060 2070 2080 2090
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman ise 1990-2020 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektördeki operasyonel yapı ve teknolojilerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir. Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün blok ve ham mermer üzerine odaklanarak
çalıĢacakları düĢünülmektedir. Bu dönem iĢletmelerin, özellikle, blok mermer ihracatı yaparak sermaye birikimi
sağlayacakları dönem olarak da ifade edilebilir. Bu varsayımlar çerçevesinde özellikle sektörde önümüzdeki on
yıl içerisinde iĢletme formları ve yapılarında önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Özellikle bu dönemden
sonra sektör olgunluk dönemine girecektir. Bu dönemde sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri
gündeme girecektir. Katma değeri yüksek üretim yapan iĢletmelerin ön plana çıktığı dönem olacaktır. Bu
dönemde iĢletmeler daha çok mermer iĢleme konusunda geliĢecek ve mermerin proses edilmesi ön plana
çıkacaktır. Ayrıca ürünlerin paketlenmesi ve farklı alanlarda kullanılmasına yönelik olarak da bu dönemde
iĢletmeler strateji geliĢtireceklerdir. Mevcut büyüme ve geliĢme performansı dikkate alındığı zaman bu sürecin
2030 ile 2060 yılları arasında gerçekleĢeceği düĢünülmektedir. Bu aĢamadan sonra sektör gerileme dönemine
girecektir. Sektörün büyüme ve geliĢmesi daha çok kaynak bağımlılığına dayandığı için bu aĢamadan sonra
doğal kaynakların tükenmesi ile bölgede mermer sektörü gerileme sürecinde gireceği beklenmektedir. Bununla
birlikte sektörün sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmesi için aĢağıda yer alan önerileri dikkate alması ve
uygulaması öngörülmektedir.

Mermercilik Sektörüne Yönelik ĠhtisaslaĢmıĢ Teknopark Kurulmalıdır
Günümüz iĢ dünyasında rekabet inovasyon ve verimlilikle sürdürülebilir hale geliĢtir. Yani mal ve/ veya hizmet
üreten oyuncular sürekli olarak inovasyon yapmakta ve rekabet etmektedir. Nitekim Diyarbakır’da faaliyet
gösteren mermercilik sektörü önümüzdeki süreçte yapılacak bir yenilik bile bütün iĢ yapıĢ biçimlerini köklü ve
yapısal bir Ģekilde değiĢtirebileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda, Diyarbakır’da sektöre yönelik ihtisaslaĢmıĢ
kapsamlı bir teknoparkın kurulması da bu süreç üzerinde tetikleyici bir etki yapacağı beklenmektedir.

Sektör Oyuncuları Yeni Yatırımcılarla ĠĢbirliğine Gitmelidir
Mevcut oyuncuların (iĢletmelerin) küresel düzeyde yakaladığı baĢarı yakın zaman içerisinde sektöre yeni
iĢletmelerin girmesi konusunda yüksek motivasyon yaratacaktır. Özellikle gelecek on yıl içerisinde yeni
giriĢimcilerin sektöre girmeleri noktasında agresif bir yaklaĢım sergileyecekleri beklenmektedir. Bu bağlamda,
öz sermaye ihtiyacının yüksek olduğu sektör oyuncuları dıĢ sermayeyi sektöre yönlendirmek ve sektörün
büyümesine katkıda bulunmak için çeĢitli yatırım ortaklıkları ile dıĢ yatırımcılar ile iĢbirliğine gitmelidir.
139

Sektörde Faaliyet Gösteren Büyük Oyuncu Sayısı Artırılmalıdır
Sektörde faaliyet gösteren mevcut iĢletmelerin popülasyonlarına bakıldığı zaman özellikle büyük oyuncu
sayısının çok sınırlı olduğu görülmektedir. Sektördeki büyük operasyonlar iki üç iĢletme tarafından
yönlendirilmektedir. Bu nedenle domestik rekabet düzeyi düĢüktür. Ancak organizasyonel popülasyonun yakın
zaman içerisinde artacağı düĢünülmektedir. Mevcut koĢullarda sektöre yön veren lider bir Ģirket ve onu takip
eden diğer Ģirketler sektördeki temel iĢletme yapısını oluĢturmaktadır. Bu bağlamda, sektörün çok daha sağlıklı
büyümesi ve rekabet edebilmesi için Ģirket birleĢmeleri- satın almaları yönünde sektörel stratejiler
belirlenmelidir. Diyarbakır Mermercileri Derneği (DMD) bu konuda sektörel stratejilerin belirlenmesi
konusunda çalıĢma baĢlatmalıdır.

Küresel Pazar Payı Artırılmalı ve Yelpaze GeniĢletilmelidir
Diyarbakır’da faaliyet gösteren mermercilik Ģirketlerinin pazarlama operasyonlarına bakıldığı zaman %90’ına
yakının küresel pazarlara hitap ettiği görülmektedir. Bu sürecin genel olarak artarak devam edeceği tahmin
edilmektedir. Ancak mevcut iĢletmelerin küresel pazar paylarını artırmaları ve pazar yelpazelerini geliĢtirmeleri
gerekmektedir. Özellikle bu tür bir yapılanma Ģirketlerin organizasyonel iĢletim sistemlerini buna göre
Ģekillendirmelerini gerekli kılmaktadır. Aksi halde küresel düzeyde rekabet çok yoğun olduğu için iĢletmelerin
pazarlarını korumaları çok kolay değildir. Bu bağlamda farklı ülke, pazar ve talep koĢullarından iĢletmelerin
haber alacakları bir organizasyon modelinin kurulması sektör açısından stratejik bir önem taĢımaktadır.

ĠĢletmelerin Katma Değeri Yüksek Ürünleri Desteklenmeli ve TeĢvik Edilmelidir
Diyarbakır’da sektörün temel üretim modeline bakıldığı zaman öncelikli olarak sektördeki temel çalıĢma ve
üretim sistemi blok mermer üretimine dayanmaktadır. Ancak geliĢmiĢ teknolojilerin kullanılarak blok
mermerlerin yerel oyuncular tarafından iĢlenmesi ve ihracatının gerçekleĢmesi gerekmektedir. Bu konuda,
KOSGEB, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve DPT destekleri ve teĢvikleri oyunculara yönlendirilmelidir.

Çevresel KoĢullar ve Güvenlik ĠyileĢtirilmelidir
Sektörün temel yapısına yön veren faktörün baĢında Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi durum gelmektedir.
Özellikle bölgede var olan güvenlik sıkıntısı iĢletmelerin yatırımları, büyümesi ve geliĢmesi konusunda büyük
bir kısıt oluĢturmaktadır. Yatırımcıların ve iĢletmelerin motivasyon ve iĢtahlarını olumsuz bir Ģekilde etkileyen
bu durumun ortadan kaldırılması sektörde büyük bir sıçrama yaratacaktır. Bölgede yaratılacak güven ortamı
iĢletmelerin yatırımlarını hızlandırmaları açısından büyük bir öneme sahiptir. Ancak mevcut koĢullar
iĢletmelerin bu konudaki giriĢimlerini frenlemektedir. Bu durumda devlete büyük bir görev düĢmektedir.
ĠĢletmelerin yatırımlarının güvence altına alınması ve ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önlenmesine yönelik
çalıĢmaların sektörün geliĢmesinde büyük bir etkisi olacaktır.

Sektörel Kümelenme GeliĢtirme ÇalıĢmaları BaĢlatılmalıdır
Diyarbakır ekonomisi açısından önemli bir yere sahip olan mermer sektörünün her geçen gün büyümesi ve
sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayabilmesi için doğru yatırım stratejileri, etkin destek sistemleri ve stratejik
planlama uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektöre yönelik kümelenme (cluster)
analiz ve kümelenme geliĢtirme (cluster development) çalıĢmaları baĢlatılmalıdır. Bu vesile ile sektörün geliĢim
stratejisi yukarıda vurgulanan temel özellikler dikkate alınarak doğru bir modelde Ģekillenebilecektir. Özetlemek
gerekirse, sektörün temel yapısı rekabetçilik açısından ele alınmıĢtır. Burada yapılan sektörel düzeydeki makro
analizler çerçevesinde sektörün hem ulusal hem de küresel düzeydeki rekabetçi durumu daha net bir Ģekilde
ortaya konmuĢtur. Model özellikle sektördeki temel operasyonel modellerin rekabet edebilirlik ve bunların
sürdürülebilirliği ile ilgili olarak temel çerçeveleri ortaya koymaktadır. Bu çalıĢma geleceğe yönelik olarak temel
stratejileri analiz etmede daha sağlıklı projeksiyon yapma Ģansı ortaya çıkarmaktadır.

Kümelenme ÇalıĢmalarına Diyarbakır Valiliği ve DTSO Liderlik Etmelidir
Kentte yapılacak sektörel kümelenme çalıĢması uzun soluklu ve ciddi proje yönetimini gerekli kılmaktadır. Bu
bağlamda, sektörün sürdürülebilir rekabet avantanı elde edebilmesi ve kurumsallaĢması için Valilik ve
DTSO’nun liderliğinde yapılacak kümelenme çalıĢmaları sektörün geliĢimine önemli bir ivme sağlayacaktır.
140
3.2
Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde inĢaat malzemeleri sektörünün önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya
genelinde sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Diyarbakır’daki
durumu ve Diyarbakır inĢaat malzemeleri sektörünün uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve öneriler
irdelenip analiz edilmiĢtir.
3.2.1
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Önemi
ĠnĢat malzemeleri sektörü bütün dünyada en lokomotif sektörlerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sektör
birçok alana girdi sağlayan çok önemli bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle ekonomilerin geliĢmesine ve büyüme
performanslarına çok ciddi etkileri olabilmektedir. Özellikle sektörün değer zinciri incelendiği zaman ekonomik
yapı üzerindeki etkisi daha net bir Ģekilde görülmektedir.
3.2.2
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Sektörün temel olarak yapısı incelendiğinde, özellikle, bina ve bina dıĢı inĢaat, tesisat iĢleri ve inĢaatlardaki
tamamlayıcı iĢler için genel inĢaat ve özel uzmanlık gerektiren inĢaat çalıĢmalarını kapsadığını görülmektedir.
Bu faaliyetler genel olarak yeni iĢ, onarım, ilave ve değiĢiklikler, inĢaat alanındaki prefabrik binaların veya
yapıların montajı ve geçici yapıların da kullanılan malzemeleri kapsamaktadır.
ĠnĢaat faaliyetleri; konutların tamamı, ofis binaları, mağazalar ve diğer halka açık binalar ve hizmet binaları,
tarımsal amaçlı binalar vb. veya otoyollar, yollar, Ģehiriçi yollar, köprüler, tüneller, demiryolu ve diğer raylı
yollar, hava alanları, limanlar ve diğer su projeleri, sulama sistemleri, kanalizasyon sistemleri, sanayi tesisleri,
boru hatları ve elektrik hatları, spor tesisleri vb. gibi özellikli yapıların inĢaatını kapsamaktadır. Bu iĢ, kendi
hesabına veya ücret ya da anlaĢmaya dayalı yürütülebilir. Yapılan iĢin bölümleri veya bazen tamamı taĢeron
tarafından yapılabilir. Özel uzmanlık gerektiren inĢaat; binaların ve bina dıĢı inĢaat iĢlerinin bölümlerinin
inĢaatlarını veya bu amaç için yapılan hazırlıkları kapsamaktadır.
Kazık çakma, temel iĢi, su kuyusu kazma, karkas iĢi, beton iĢi, tuğla döĢeme, taĢ yerleĢtirme, iskele, çatı kaplama
vb. faaliyetleri kapsamaktadır (bölümleri aynı birimler tarafından üretilmiyorsa, çelik yapıların montajı burada
incelenir). Özel uzmanlık gerektiren inĢaat çoğunlukla taĢeron tarafından yürütülür, fakat özellikle onarım
inĢaatı mülk sahibinin yönlendirmesi ile yapılmaktadır.
Tesisat faaliyetleri; inĢaatı iĢlevsel kılan her türlü tesisatın kurulumunu kapsamaktadır. Bu faaliyetler, iĢin
bölümleri her ne kadar atölyede yürütülse de genellikle inĢaat alanında yapılmaktadır. Su borusu tesisatı, ısıtma
ve havalandırma sistemlerinin tesisatı, antenler, alarm sistemleri ve diğer elektrik iĢleri, yağmurlama yangın
söndürme sistemleri, asansör ve yürüyen bantlar vb. gibi faaliyetleri kapsar. Yalıtım iĢi (su, ısı, ses), metal plaka
iĢi, ticari soğutma tesisatı iĢi ile yollar, demiryolu ve diğer raylı yollar, havaalanı, limanlar vb. için aydınlatma ve
sinyalizasyon tesisatlarını da içermektedir (yukarıda ifade edilen faaliyetlerle ilgili onarım işlerini de
kapsamaktadır).
ĠnĢaatlardaki tamamlayıcı faaliyetler; cam takma, sıvama, boyama ve dekore etme, zemin ve duvar döĢeme veya
parke, halı, duvar kağıdı vb. gibi malzemelerle kaplama, zemin kumlama, bitirme marangozluğu, akustik iĢleri,
dıĢ kısımların temizlenmesi vb. gibi inĢaatı tamamlamaya ve bitirmeye katkıda bulunan faaliyetlerin tümüdür.
Yukarıda ifade edilen faaliyetlerle ilgili onarım iĢlerini de kapsamaktadır. Temel olarak bu inĢaat faaliyetlerini
gerçekleĢtirmek için yapı süreçlerinde kullanılacak temel malzemelere ihtiyaç vardır. Burada da özellikle
inĢaatın temel süreçlerinden değer yaratma süreçlerine kadar olan bölümlerindeki faaliyetlerin gerçekleĢmesinde
inĢaat malzemelerine ihtiyaç duyulmaktadır.
AĢağıda Tablo’da yapı malzemelerini oluĢturan alt ürünlerin (buna bağlı olarak sektörlerin) neler olduğuna
iliĢkin bilgilere yer verilmiĢtir. Süreçlerde ana malzeme olarak beton, çimento, demir çelik gibi ana girdiler
kullanılmaktadır. Bu faaliyetlerin ardından yapıların temel omurgalarının ortaya çıkması için gerekli olan diğer
unsurlarda süreçlerin değer yaratmasında kullanılmaktadır. Sektör bir bütün olarak değerlendirildiği zaman bu
çerçevede ele alınması gerekmektedir. Böylece, daha bütüncül ve kapsayıcı bir çerçevede sürecin temel niteliği
net bir Ģekilde ortaya konulmaktadır.
141
142
3.2.3
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Değer Zinciri
Sektör temel operasyonel modeli incelendiği zaman karĢımıza aĢağıdaki değer zinciri algoritması çıkmaktadır.
Algoritma iki temel bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölüm sektörde iĢletmelerin temel değerleri yaratmaları
için, gerekli olan destekleyici faaliyetlerdir. Bu faaliyetler özellikle sektördeki değer yaratan faaliyetlerin
yürümesi için gerekli olan faktörlerdir. Burada yer alan temel faaliyetlere baktığımız zaman sektördeki finansal
iĢlerin yapılmasına yönelik hizmetlerin olduğu görülmektedir. Bu faaliyetler öncelikli olarak projelerin finanse
edilmesi, temel iĢlerin yürütülmesi gibi faaliyetleri kapsamaktadır. Sektörün sürdürülebilir bir geliĢim ve
büyüme sürecinde geliĢmesi bu faaliyetlerin geliĢtirilmesine bağlıdır.
Destekleyici faaliyetler arasında yer alan ikinci önemli iĢ ise donanım ve sektörde kullanılan yedek malzeme
niteliği sağlayan faaliyetlerdir. Özellikle inĢaat sürecinde iĢlerin yürütülmesine ana faaliyetler arasında yer alan
çalıĢmalar bu kategoride değerlendirilebilir. Daha sonra ulaĢım, enerji ve sektörün temel iĢlerinin
yürütülmesinde ihtiyaç duyulan su gibi girdiler gelmektedir. Destekleyici faaliyetler içersinde yer alan diğer bir
temel faktör ise paketlenmiĢ malzemeler ve bunların ticareti gelmektedir. Bu tür faaliyetler sonuç olarak inĢaat
sektörünün temel süreçlerindeki iĢlerin etkin bir Ģekilde yürütülmesinde önemli bir role sahiptir. Özellikle
sektörün geliĢmesi bu alanlardaki iĢletmelerin ve yapıların var olması ile doğrudan ilgilidir.
Bu süreçlerden herhangi bir aĢamada ortaya çıkacak bir eksiklik ya da yetersizlik sektördeki faaliyetlerin
zayıflamasına ve yapılan iĢlerin üretiminde kalite sorunlarına yol açabilecektir. Bu nedenle özellikle yerel
pazarlar açısından sektörün değerlendirilmesine bu faktörlere de mutlaka bakılması gerekmektedir.
143
144
Değer zincirinin diğer bölümü ise sektördeki ana faaliyetleri kapsamaktadır. Bu faaliyetler aynı zamanda değer
yaratan faaliyetler olarak da adlandırılabilir. Bu bölümde sektörün temel girdi süreçleri ile ilgili olarak
madencilik ve metal-hırdavat faaliyetleri yer almaktadır.
Daha sonra bu temel girdilerin iĢleme ve proses olma durumlarına göre değiĢiklikler olmaktadır. Özellikle
madenler bunların içerisinde yer alan taĢ ve mermer gibi temel girdiler sektördeki temel üretimleri yapmaktadır.
Mermer, sektördeki en temel girdi faktörlerinden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Blok olarak çıkarılan
mermerler, üretim proseslerinden geçirilerek sektörde farklı amaçlar için kullanıma hazır hale gelmektedir. Yer
kaplama, duvar kaplama gibi alanlarda yoğun bir Ģekilde kullanılmaktadır. Bunun yanında sektörde dekoratif
amaçlı olarak mermerin yoğun bir kullanım durumu da söz konusudur. Sektörde değer yaratan diğer temel
faaliyetler ise kum, çakıl ve toprak malzemelerden yapılan üretimler çimento üretimi ile birleĢtiği zaman beton
boru, kütükler ve beton tuğla gibi üretimler yapılabilmektedir. Bu iki temel ürün sektöre direkt olarak da
sunulabilmektedir.
Sektörün değer yaratan diğer temel girdisi ise metal ve hırdavat malzemeleridir. Bu tür girdiler sektörde her
aĢamada kullanılabilmektedir. Özellikle genel amaçlı inĢaat imalat sürecinde, özel amaçlı inĢaat iĢlerinde
kullanılmaktadır. Ürünler aynı zamanda malzemeye dönüĢtürülerek perakende sektörüne de verilebilmektedir.
Üretimler kamu ve özel sektörün yapmıĢ olduğu projelerde kullanıma dönük olarak üretim sürecinde yer
almaktadır.
Süreçte yer alan diğer önemli bir adım ise sektörde proje üretimi, tasarımı ve yönetimi yapan Ģirketlerdir. Bu tür
Ģirketler sektörün geliĢim ve yapılanmasında önemli bir role sahiptir. Sektörün özellikle proje yapma kapasitesi,
tasarım oluĢturma gibi temel iĢler bu aĢamada gerçekleĢtirilmektedir.
Özetlemek gerekirse, inĢaat sektörü malzemeleri bütüncül bir modelde ele alındığı zaman iki temel faaliyet
üzerinde değerlendirilmek durumundadır. Birincisi, destekleyici faaliyetler dediğimiz çalıĢmalardır. Ġkincisi ise
temel olarak değer yaratan faaliyetlerdir. Bu iki temel süreç sektörün değer yaratma ve proje üretme kapasitesini
önemli ölçüde etkilemektedir. GeliĢmiĢ ve olgunlaĢmıĢ bir sektörün bu değerlerinin yapısal özelliklerinin
oluĢması gerekmektedir. Böylece geleceğe yönelik olarak rekabet edebilir bir model geliĢtirilmiĢ olacaktır.
3.2.4
Dünya Genelinde ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
Günümüzde hemen her ülkede inĢaat sektörü, ekonomik yapı içerisinde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Yüzlerce
çeĢit mal ve hizmet üretimi ile olan doğrudan bağlantısı ve yoğun iĢgücü kullanımı ve sosyo-ekonomik refah
düzeyine olan katkısı, bu sektörün ülke içerisinde önemli yere sahip olduğunu göstermektedir.
Dünyada sektöre baktığımız zaman özellikle her ülkenin GSMH’de önemli yere sahiptir. Ülke ekonomilerinde
sektörün çok önemli bir yeri vardır. Sektörde genel olarak ürün spektrumu yirmi ile otuz farklı ürün gruplarında
yer almaktadır. Son on sene içerisinde sektörün büyüme oranlarına baktığımız zaman %5-8 arasında değiĢtiği
görülmektedir.
Sektörün temel pazarlarının yapısına baktığımız zaman farklı ürünlerin var olduğu görülmektedir. Bu ürünler
sektördeki temel imalat yapısının önemli bir sürecini oluĢturmaktadır. Sektörde özellikle taĢ-toprak, demir ve
plastik malzemeler, elektrik aksamları ve nihayet yazılım gibi ürünlerin olduğu görülmektedir.
Sektördeki temel pazarların yapısı ve büyüklüklerine bakıldığında öncelikle Asya’nın dünyadaki önemli bir
pazara hitap ettiği görülmektedir. Daha sonra Avrupa, dünya inĢaat malzemeleri piyasası için ikinci önemli pazar
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Üçüncü olarak Amerika ve son olarak diğer pazar baĢlığı altında sektörün dünya
piyasasındaki temel büyüklüğünü görmekteyiz.
145
Tablo 29: Dünyada Belli BaĢlı ĠnĢaat Malzemeleri Pazarı
Özetlemek gerekirse, dünya ekonomisi açısından sektör, büyümenin temel lokomotifi olarak görülmektedir.
Özellikle sektör ile ilgili geliĢmeler, ülkeler, pazarın ana yapısını Ģekillendirmektedirler. Asya ve Pasifik bölgesi
sektörde en hızlı büyüyen pazarlardan biri olarak görünmektedir. Dünya ekonomisi açısından da önümüzdeki
süreçte büyümenin temel lokomotifi olan sektör yirminin üzerinde farklı sektörler ile iĢbirliği ve çalıĢmalar
yapmaktadır. Bu nedenle birçok farklı iĢ kollarının da geliĢmesine aynı anda katkı sağlamaktadır.
Dünyada son yıllarda sektörde ortaya çıkan gerileme ve kriz nedeniyle durgunluk hakim olmuĢtur. Bu nedenle
özellikle yaĢanan konut finansmanı kredisi (morgage) krizi sektörün momentumunu düĢürmüĢtür. Finansal
açıdan sektörün beslenmesi zayıflayınca büyüme süreci de durmuĢtur. Bu sorunun önümüzdeki süreçte orta
vadede devam edeceği tahmin edilmektedir. Ancak büyüme performansı yüksek Asya ülkeleri gelecek süreçte
sektörün sürdürülebilir olarak geliĢmesine olanak sağlayacak bir potansiyel ortaya koyacaktır.
Son zamanlarda dünyada sektörün temel olarak barınma biçimi ve tarzının değiĢmesi sektöre yeni bir canlılık
getirecektir. Özellikle yaĢam biçimi ve yeni teknolojiler bu süreci besleyen önemli bir unsur olarak
görülmektedir. Bunun yanında çevreye ve doğaya duyarlı yeni konseptlerin geliĢmesi sektöre önemli bir katkı
sağlamaktadır. Sektörde yapılan kamu yatırımları ve projeleri mevcut büyümenin temel unsuru olarak
değerlendirilmektedir. Krize rağmen özellikle bu tür yatırımların bütün dünyada önemli bir artıĢ gösterdiği
görülmektedir.
3.2.5
Türkiye Genelinde ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
ĠnĢaat sektörü, istihdam yaratması ve ihracatı artırması ile kalkınma çabaları içindeki Türk ekonomisinin
lokomotif sektörlerinden biridir. Çimento, seramik, ahĢap, cam sanayi gibi 150’ye yakın yan sektörü
beslemektedir.
Sektörün Türkiye açısından değerlendirilmesi yapıldığı zaman özellikle Türkiye ekonomisi açısından büyük bir
öneme sahiptir. Hem makro hem de mikro ekonomi açısından stratejik önemi olan sektörün önemli oranda
istihdam yaratması GSMH içersinde yaklaĢık olarak payının %5 gibi bir düzeyde yer alması sektörün ne kadar
büyük bir önem taĢıdığını göstermektedir. Türkiye ekonomisi için de yaklaĢık olarak 1.500.000 kiĢiye istihdam
olanakları sunmaktadır. Bu bağlamda Türkiye giderek bölgesinde inĢaat malzemesi üretiminde bir merkez haline
gelmiĢtir. Nitekim sektör hem benimsediği AB mevzuatına, hem de bir deprem ülkesi olması nedeniyle
uygulamaya konulan ek mevzuatlara uyum sağlamıĢ aktadır. AB ülkelerine yapılan yoğun ihracat nedeniyle
birçok üretici AB mevzuatına uyum sağlamıĢtır. Ancak KOBĠ’lerin iç pazarda da birebir uygulanan mevzuata
uyumda kat etmeleri gereken uzun bir süreç göze çarpmaktadır. Diğer taraftan bazı Türk üreticilerinin AB’ne
üye ülkelerde de üretim gerçekleĢtirdikleri görülmektedir.
146
Tablo 30: Sektördeki Temel Faaliyet Alanları
Kaynak: Türkiye Müteahhitler Birliği, 2010.
Türkiye’de sektöre temel olarak yön veren faaliyet alanları incelendiği zaman öncelikle ev ve barınma amaçlı
olarak yapılan yapıların sektörün dörtte birini oluĢturduğunu görmekteyiz. Özellikle yüksek nüfus artıĢı ve
ĢehirleĢmenin hızla artması Türkiye’de sektörün geliĢmesine büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca köyden kente
göç ile bu süreç çok daha hızlı bir Ģekilde geliĢmeye baĢlamıĢtır.
Ġkinci olarak sektörün geliĢme sürecinde önemli rol oynayan alanlardan biri de yine ĢehirleĢme ile birlikte ortaya
çıkan temel ihtiyaçların karĢılanmasına yönelik olarak yolların, köprülerin ve tünellerin inĢa edilmesidir. Türkiye
son sekiz yıl içersinde büyük bir kalkınma hamlesi içerisinde girmiĢ ve her tarafta duble yollar, tüneller ve
körüler inĢa edilmeye baĢlamıĢtır. Bu tür çalıĢmalar sektörün geliĢim sürecine büyük bir katkı sağlamıĢtır. Daha
sonra endüstriyel alanlar, organize sanayi bölgeleri gibi alanlar Türkiye’de sektörün geliĢmesine yönelik olarak
çok önemli bir rol üstlenmektedir.
Bunun yanında Ģehirlerin yeniden yapılanması ve dönüĢüm projeleri sektördeki önemli faaliyet alanlarından biri
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Türkiye her bakımdan sektörün geliĢmesine yönelik büyük bir geliĢim ivmesine
sahiptir. Bu, ivmenin, sektörde gelecek yirmi yıl içersinde de devam edeceği anlamına gelmektedir. Özellikle
baĢlayıp devam eden projeler ile kentleĢme oranlarının her geçen gün artması ve büyük kamu projeleri
Türkiye’de sektörün potansiyelini çok yüksek düzeye çıkarmaya devam edeceği beklenmektedir.
3.2.5.1 Türkiye’nin ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Ġhracatı
ĠnĢaat malzemeleri sanayisinin 11 alt kolu uluslararası alanda önemli üretim kapasitelerine ve büyüklüklerine
sahip bulunmaktadır. Bu alt sektörlerde Türk inĢaat malzemeleri sektörü belirleyici ve yönlendirici üreticiler
arasında yer almaktadır. Bu uluslararası konum ekonomi için doğrudan önemli bir katma değer yaratmaktadır.
147
Tablo 31: ĠnĢaat Malzemeleri Sanayisinin Uluslararası Konumu
Türkiye’nin sektör ile ilgili temel potansiyeline bakıldığında küresel düzeyde de yoğun iĢ yaptığı görülmektedir.
Özellikle Türk Ģirketlerinin küresel pazarlarda etkin projeler ve yatırımlar yaptıkları görülmektedir. Türkiye’nin
yoğun bir Ģekilde proje yaptığı ülkelere bakıldığı zaman son otuz yıl içersinde özellikle Libya ve Rusya
Federasyonu gibi ülkelerin önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir.
148
Tablo 32: Türkiye’nin Proje Yaptığı Ülkeler
Kaynak: Türkiye Müteahhitler Birliği, 2010.
Özellikle günümüzde Rusya ile halen yoğun projeler devam etmektedir. Türk Ģirketleri için önemli bir pazar
olmaya devam eden Rusya büyük bir potansiyele sahiptir. Bunların yanında Suudi Arabistan ve Kazakistan gibi
piyasalar da Türk Ģirketlerin büyümekte olduğu alanlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle bu tür pazarlarda
Türk Ģirketlerinin kamudan almıĢ oldukları önemli ve büyük ölçekli projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle
geleceğe yönelik olarak sektördeki projelerin geliĢen bu önemli pazarlarda devam edeceğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak inĢaat malzemeleri sektörü özellikle büyüme ve yapılaĢma ile doğrudan bağlantılı olan önemli bir
sektördür. Gerek Türkiye ekonomisinin sahip olduğu yapısal özellikler gerekse de geliĢmekte olan ekonomiler
Türkiye’de sektörün sürdürülebilir bir büyüme temposu içerisinde olmasına olanak sağlamaktadır.
Aynı Ģekilde özellikle geliĢmekte olan pazarlara Türk Ģirketlerinin sağlamıĢ olduğu yüksek penetrasyon sektörde
küresel formda Ģirketlerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıĢ durumdadır. Türkiye, yapı ve inĢaat sektörü
alanında hızla büyüyen ve geliĢen önemli pazarlardan biridir. Sektör hem domestik piyasalarda hızla büyümekte
hem de uluslararası alanda geliĢmektedir.
Büyüme ve geliĢme sürecine etki eden faktörler analiz edildiği zaman birinci olarak Türkiye’de yaĢam biçiminin
değiĢmesi ve köylerden kentlere doğru yoğun bir mobilite yaĢanmasıdır. Bu durum özellikle kentlerde yüksek bir
talep yaratmıĢtır. Özellikle ortaya çıkan bu eğilim ve Türkiye’nin büyük oranda ihtiyaç duyduğu altyapı
yatırımları, sektörün geliĢme sürecinde büyük bir etki yaratmıĢtır. Domestik piyasada ortaya çıkan bu geliĢmeler
aynı zamanda Türk Ģirketlerinin uluslar arası alanda büyük ölçekli projeler alması ile daha da geliĢme eğilimi
içersine girmiĢtir. GeliĢmekte olan ekonomilerde değerlendirilen bu fırsatlar, sektöre sermaye giriĢini
hızlandırmıĢ, Ģirketlerin küresel alanda proje yapma kapasitelerini önemli oranda geliĢtirmiĢtir. Böylece yüksek
bir iç talep ve ortaya çıkan küresel fırsatlar, sektörü dünyada önemli bir konuma getirmiĢ ve aynı zamanda
Türkiye ekonomisinin kalkınma dinamosu haline gelmiĢtir. Sektördeki Ģirketler de Türkiye’de en büyük Ģirketler
sıralamasında ilk basamaklara tırmanmıĢtır. Özellikle Enka, Alarko ve Tepe gibi Ģirketler gelecek süreçte kürsel
düzeyde büyüme süreçlerine yoğun bir Ģekilde devam edeceklerdir. Bu tür Ģirketlerin yapmıĢ oldukları projeler
sektördeki diğer tedarikçileri de desteklemekte olup, aynı zamanda, küçük ölçekli iĢletmelerin de ayakta
kalmasına olanak sağlamaktadır. Çevre ve iklim değiĢiklikleri gelecek süreçte Türkiye’de sektörün geliĢim
süreci üzerinde etkili olacak önemli değiĢkenler olarak görülmektedir. ġirketlerin bu tür mega trendleri dikkate
alarak strateji oluĢturmaları gerekmektedir.
149
3.2.6
Diyarbakır’da ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
Diyarbakır sektör açısından incelendiği zaman genel olarak kaĢımıza çıkan temel yapı, geliĢen ve dinamik bir
nitelik göstermektedir. Kentte ihtiyaç olan yüksek oranda konut talebi ve yaĢanan göçler kentin sektör açısından
önemini daha artırmıĢtır. Bunun yanında özellikle taĢ ve toprağa dayalı sektörlerin geliĢmesi Diyarbakır’da
sektörün geliĢmesine önemli bir katkı sağlamaktadır. Son yıllarda özellikle devlet ve özel sektör iĢbirliği ile
kentte önemli oranda konut imalatı gerçekleĢmiĢtir.
Devlet, Toplu Konut Ġdaresi (TOKĠ) aracılığı ile broker Ģirketlere projeler yaptırmıĢ kentin konut talebini
karĢılamaya yönelik büyük projeleri realize etmiĢtir. Bu tür projeler inĢaat ve dolayısıyla yapı malzemelerinin
geliĢmesine büyük olanaklar sağlamıĢtır. Bunun yanında birçok iĢ adamı ve yatırımcının Irak piyasasına yönelik
önemli projeler yaptıkları görülmektedir. Irak pazarında güçlü ve doymamıĢ önemli bir pazarın var olduğunu
görmekteyiz.
Bu durum da özellikle Diyarbakır Ģirketleri için büyük fırsatlar ortaya çıkarmaktadır. Kısa zaman içerisinde bu
bölgede yapılacak yatırımlar sektöre önemli oranda sermaye giriĢi sağlayacağından dolayı Diyarbakır’da
sektörde Türkiye düzeyinde söz söyleyecek iĢletmelerin ortaya çıkmasına olanak sağlayacaktır. Ayrıca bölgede
var olan sektör ile ilgili üretim yapan Ģirketlerin büyüme oranlarının da yüksek olacağı tahmin edilmektedir.
Sektöre bu tür önemli geliĢmelere rağmen olumsuz etki eden faktörlerin de var olduğu görülmektedir. Bunların
baĢında birçok Ģirketin küçük ölçekli çalıĢması ve ölçek ekonomisinden yararlanacak yeteneklerde olmamasıdır.
ġirketler genel olarak küçük ve orta ölçekli projeler realize etmektedirler.
Büyük ölçekli tecrübi bilgi (know-how) ve donanıma sahip olmadıkları için gelecek açısından yapısal olarak
sektörün geliĢmesine yönelik sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca tasarım ve araĢtırma konusunda sektörün
yetersizlikleri ve zayıflıkları mevcuttur. Bu da sektörün mevcut koĢullarda karĢı karĢıya kaldığı en temel
sorunlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ayrıca sektörün bugüne kadar oluĢmuĢ iĢ kültürü ve yapısı temel
noktalarda sorun oluĢturmaktadır. ĠĢbirliği ve kurumsal proje yapma üzerinde çok fazla odaklanılmadığı için
sektörün genel olarak büyük rakipler ile iĢletmelerin rekabet etmesi çok fazla olanaklı olmamaktadır. Gelecek
süreçte sektörde geriye doğru ve ileriye doğru dikey entegrasyonların yapılması Ģirketlerin en önemli yönetim
stratejileri olarak karĢımıza çıkacaktır. ġirketler belirli bir ölçeğe ulaĢtıktan sonra yapısal sistemlerini realize
etme yoluna gitmeye bakacaklardır. Bunun da en temel yolu entegrasyonlardan geçmektedir.
Tablo 33: Sektörün GeliĢimine Kaynaklık Edecek Mevcut ĠĢletme Formları
Diyarbakır’da sektörü incelediğimiz zaman karĢımıza yüksek bir Ģekilde büyüme potansiyeline sahip
iĢletmelerin çıktığını görmekteyiz. Bu iĢletmeler sektördeki yapılar ile ilgili temel bazı ihtiyaçları karĢılamak
üzere oluĢturulmuĢladır. Özellikle sektör ile ilgili değer yaratma faaliyetleri içerisinde yer alan çalıĢmaların
gerçekleĢmesi ile ilgili ihtiyaçları karĢılamaya yönelik araĢtırmalar yapmaktadırlar.
Bölge özellikle Bims malzemesi açısından yüksek bir potansiyele sahip olduğu için bu malzemenin türev
ürünlerinin sektörde kullanıldığını görmekteyiz. Bu ürün daha çok bölgesel düzeyde üretim ve satıĢ açısından
150
fizable olduğu için sektör için daha çok domestik pazara yönelik bir nitelik göstermektedir. Bunun yanında
özellikle sektöre önemli girdi sağlayan mermer iĢletmelerinin güçlü yapıya sahip oldukları görülmektedir.
ġu an daha çok dıĢ pazara yönelik olarak çalıĢan bu Ģirketler yakın zaman içerisinde mermer iĢleme prosesleri ve
inĢaat sektöründeki diğer önemli fırsat alanlarına yönelebilirler. Bunun yanında sektörde yalıtım, mobilya, kapı,
pencere ve boya imalatı gibi alanlarda da iĢletmelerin olduğu görülmektedir. Bu yapı özellikle sektörün farklı
süreçlerine yönelik temel ihtiyaçların karĢılanmasında etkili olabilecek iĢletme formlarının olduğunu bize
göstermektedir.
151
3.2.7
Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır bölgesi ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak analiz edilmiĢtir.
Sektörün girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları, ilgili destekleyici
kuruluĢlar ve devlet değiĢkenleri incelenerek rekabet düzeyi belirlenmiĢtir.
Sektörün temel rekabet gücünün ortaya konabilmesi için bu faktörlerin aynı zamanda alt faktörleri geliĢtirilmiĢ
ve kanaat önderi giriĢimciler ile iki modelde değerlendirilmiĢtir. Birinci model odak grup toplantısı ile sektörün
kapsamlı bir Ģekilde değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Ġkinci olarak ise Likert üçlü ölçeğinde bu faktörler ile ilgili bir
anket uygulaması yapılmıĢtır.
Veri toplanması sürecinde Elmas modeli ile ilgili temel bilgilerin yanında iĢletmelerden ve sektörden büyüme ve
geliĢme verilerine de ulaĢılmıĢtır. Genel olarak sektörün geleceğe yönelik olarak geliĢme eğiliminde olduğu
ifade edilmektedir. Bu bölümde geliĢme indikatörü olarak yeni kurulan iĢletmelerin sayısı, sektörün kapasitesi
gibi verilerden yararlanılmıĢtır.
Bunların yanında sektörde uzmanlaĢmıĢ ve Diyarbakır ekonomisini iyi bilenler ile derinlemesine mülakatlar
yapılarak verilerin niteliği ve güvenilirliği yükseltilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu nedenle geleceğe yönelik olarak
sektörün büyüme ve geliĢme eğilimleri daha net bir Ģekilde ortaya konulabilecektir.
Bu bölümün analizi sonucunda Diyarbakır ili inĢaat malzemeleri sektörü temel olarak sürdürülebilirliğinin ne
tür faktörlere dayandığına iliĢkin bir model ortaya konulmuĢ olacaktır. Bu sonuçlar çerçevesinde sektörel
yapılanmanın sağlanması durumunda gelecekte hedeflenen iĢletme büyüklüğüne kısa vadede çıkılmıĢ olacaktır.
Bunun sonucunda da kent ekonomisinin geliĢimine büyük bir ivme kazandırılacaktır.
152
ġekil 46: Diyarbakır Ġli ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu
(DüĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
(-) ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri
(-) Kapasite Kullanım Oranları
(-) Sektör ĠĢletmelerinin Ölçekleri
(-) Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği
(-) Sektör Üretimde Verimlilik
(+/-) Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar
Devlet ( Orta )
(-) Devletin Konut Politikası
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Güvenlik
Girdi KoĢulları ( DüĢük)
(+/-)
(-)
(+/-)
(-)
(-)
Hammadde
Bilimsel ve Teknolojik Altyapı Olanakları
GiriĢimci ĠĢtahı
GĠRDĠ
Kalifiye Ġnsan Gücü
KOġULLARI
ĠĢletmelerin Kümelenmeleri
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( Orta )
TALEP
KOġULLARI
(+) Ġç Talebin Durumu
(-) DıĢ Talebin Durumu
(+/-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-) Tedarikçilerin Durumu
(-) Bilgi Üreten Kurumların Durumu
(-) ÖzelleĢtirilmiĢ finans kurumlarının varlığı
153
3.2.7.1 Girdi KoĢullarının Rekabet Düzeyi (- düĢük)
Diyarbakır ili inĢaat malzemeleri sektörü girdi koĢulları açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak tespit
edilmiĢtir. Bu bölümde; hammadde, bilimsel ve teknolojik altyapı olanakları, giriĢimci profili, nitelikli iĢgücü ve
iĢletmelerin kümelenmeleri alt değiĢkenleri analiz edilmiĢtir.

Hammadde Potansiyeli ve Bulunabilirliği (+/- orta)
Diyarbakır inĢaat malzemeleri sektörü için gerekli olan hammadde ve bunların bulunabilirliği açısında
potansiyeli olan bir kenttir. Bölgenin sahip olduğu potansiyel ve dinamik pazar yapısı ile bu değerlerin
buluĢturulması sektörde sinerjik bir etki yaratacağı beklenmektedir.
Yukarıdaki Harita’da da görüleceği üzere kentin segmentasyon analizi yapıldığı zaman inĢaat malzemeleri
sektörünün daha çok merkeze odaklanması gerekmektedir.
Sonuç olarak Diyarbakır sektör açısından elveriĢli bir yapıya ve kapasiteye sahiptir. Bölgenin özellikle maden
yataklarının iyi düzeyde olması (taĢ ve toprak) ve sektöre yönelik olarak iĢletmelerin üretim yapmaları sektör
açısından önemli bir değer oluĢturmaktadır.
Bunun yanında geleceğe yönelik olarak bakıldığı zaman yeterli miktarda ve ucuz insan kaynağının olması da
baĢka bir avantaj olarak karĢımıza çıkmaktadır. Dinamik bir iĢgücü olmasına rağmen kalifikasyon sorunlarının
olduğu görülmektedir.

Bilimsel ve Teknoloji Altyapı Olanakları (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarının baĢında ham maddelerin iĢlenmesi ve katma değerini artıracak sağlıklı üretim
sisteminin mevcut olmamasıdır. ĠĢletmeler tamamen kendi olanakları ve tecrübî bilgileri (know-how)
doğrultunda iĢ yapmaya çalıĢmaktadırlar. Ancak bu durum sektörde etkin bir Ģekilde iĢ yapmaya olanak
sağlamamaktadır. Bu nedenle sektörün geliĢmesinin önünde önemli bir engel olarak görünmektedir.

GiriĢimci ĠĢtahı (+/- orta)
Sektörde özellikle faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı büyük önem taĢımaktadır. Sektördeki
oyuncuların büyük bir bölümü bölgede yetiĢmiĢ, yörenin kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen
giriĢimcilerdir. Mevcut koĢullarda hepsinin de büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek
motivasyona sahip oldukları görülmektedir. Özellikle iĢletmelerin finansman ihtiyaçlarının yüksek olduğu
görülmektedir. Bu süreç de özellikle iĢletmelerin büyümesini olumsuz bir Ģekilde etkilemektedir.
154
Bunun yanında Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ adamlarının moral, motivasyonları
konusunda büyük bir sorun yaratmaktadır. Bundan dolayı iĢletmelerin büyümesi ve yeni yatırımların gündeme
alınması gecikmektedir. Sonuçta iĢadamları için güvenlik birinci derecede yatırım kararları üzerinde etkili
olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde bölgede büyük bir dönüĢüm ve geliĢim olacaktır. Mevcut Ģirketler ve
giriĢimciler daha fazla yatırım yapacak ve daha hızlı büyüyeceklerdir.

Kalifiye Ġnsan Kaynağı (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından biri nitelikli elaman sorunudur. Örneğin imalatta çalıĢacak formen ve ustaların
bulunmasında sorunlar yaĢanmaktadır. Sektöre elaman yetiĢtiren bilgi kurumları ile sektör arasında sağlam bir
köprü de kurulamadığı için iĢletmelerin nitelikli insan gücü bulmada sorunlar yaĢamaktadır. Kısa süre içerisinde
bu sorunların ortadan kaldırılması çok kolay görünmemektedir. Bunun için stratejik olarak sorunların ortadan
kaldırılması için iĢletmeler ve üniversitenin ortak bir çalıĢma planı çıkarmaları gerekmektedir. Sektör bu konuda
elaman tedarik etmede sorunlar yaĢadığı için ve yerel düzeye elaman bulamadığı için rekabetçilik düzeyi genel
olarak zayıf olarak değerlendirilmiĢtir. Bölgenin özelliğinden dolayı dıĢarıdan elaman tedarik sürecinde bile
sorunlar yaĢanmaktadır.

ĠĢletmelerin Kümelenmesi (- düĢük)
ĠĢletmelerin kümelenme modeli çerçevesinde çalıĢmasının birçok açıdan büyük sinerjik sonuçları vardır. Ancak
sektörün temel çalıĢma ve örgütlenme yapısına baktığımız zaman kümelenme tarzında bir yapılanmanın
oluĢmadığı görülmektedir. Bütün iĢletmeler genel olarak üretici bir modelde çalıĢmayı tercih etmektedir.
Tedarikçi ya da değer zincirinin bir ayağında görev almak çok fazla sektörde dikkate alınmamaktadır. Bunun
sonucu olarak da bütün iĢletmelerin maliyetlerinde önemli yükselmeler olmakta ve faaliyetlerin kesintisiz
sürmesi noktasında sorunlar yaĢanmaktadır.
Sonuç olarak sektörü faktör girdi koĢulları açısında ele alındığı zaman genel olarak zayıf düzey bir rekabetçilik
düzeyine sahip olduğu görülmüĢtür. Özellikle girdi koĢulları açısından geliĢen bir sektör yapısından söz
edebiliriz. Bunu yanında kullanılan teknoloji ve yöntemlerin daha üst düzeye çıkarılması ve iĢletmelerin bu
çerçevede gerekli giriĢimleri yapmasının sektör açısından önemi büyüktür.
Sektör özellikle iĢ yapma biçimleri, ölçek, değer zincirinin diğer halkalarının tamamının olmaması açısından
sorunlar yaĢmaktadır. Girdi koĢulları rekabetçilik açısından birinci önemli unsur olarak değerlendirilmelidir. Bu
faktörler yeterince oluĢmadığı takdirde rekabetçiliği geliĢtirmek olanaklı değildir. Özellikle giriĢimcilerin
iĢtahlarının iyi düzeyde olduğu görülmektedir. Ancak kentteki güvenlik sorunu nedeni ile yeni yatırımlar
konusunda giriĢimler daha dikkatli davranmaktadırlar.
3.2.7.2 Talep KoĢullarının Rekabet Düzeyi (+/- orta)
Sektörünün talep yapısı domestik (iç) talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarı olmak üzere üç baĢlıkta
değerlendirilmiĢtir. Sektör talep koĢulları açısından rekabet düzeyi orta olarak bulunmuĢtur.
Bu faktörü değerlendirmek için ise müĢterilerin sektör hakkındaki uzmanlıkları, talebin niteliği, ürünlerde marka
ve menĢeinin önemi ve nihayet üretimi direkt Ģekilde etkileyen sektörlerin varlığı ile ilgili olarak da veri
toplanmıĢtır.

Ġç Talebin Durumu (+ yüksek)
Sektör ile ilgili yerel piyasanın talep yapısı incelendiği zaman dinamik bir pazar yapısının olduğu görülmektedir.
Özellikle sektörün temel üretimleri yüksek talep görecek ürünlerdir. Bu iĢ modelinde B2B talebi büyük bir önem
taĢımaktadır. Özellikle sektörde gerek giriĢimcilerin yatırımları gerekse de devletin yapmıĢ olduğu yatırımlar
nedeniyle güçlü bir talep söz konusudur. Mevcut koĢullarda sektörün dinamik bir piyasa ve ekonomik ortama
sahip olduğu görülmektedir. Bu koĢullarda iç talebin rekabetçiliği yüksek düzey olarak tespit edilebilir.
155

DıĢ Talebin Durumu (+/- orta)
Diyarbakır özellikle bazı sektörlerde çok iyi bir Ģekilde dıĢ talep yaratmıĢ ender ekonomilerden biridir. Özellikle
mermer sektöründe bunu çok baĢarılı bir Ģekilde yapmıĢtır. Ancak diğer sektörlerde bu konuda aynı performansı
yakaladığını söylemek mümkün değildir. Genel olarak güçlü bir dıĢ talep potansiyelinin kentte olduğunu
görmekteyiz. Bu potansiyel bir Ģekilde ticarete dönüĢmediği için sektörün geliĢmesine de aktif bir katkı
sağlamamaktadır.
Birçok iĢletme uluslararası ticareti gayet iyi bir Ģekilde bilmektedirler. Ancak bu temel ticari potansiyeli talep
yaratmada kullanma konusunda aynı baĢarıyı gösteremedikleri görülmektedir. Bu sektörde Ģu ana kadar gıda
paketlemesinin geliĢmesi özellikle dıĢ talebin geliĢmesine büyük bir katkı sağlayacaktır. Özellikle kentteki
birçok iĢ adamı sektör ile ilgili olarak Irak pazarındaki fırsatlardan yaralanmaya çalıĢmaktadır. Bu da sektörün
küresel bir nitelik kazanması ve büyüme eğiliminin sürdürülebilir olabilmesi için yüksek bir değer taĢımaktadır.

Ortadoğu Pazarı (+/- orta)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Gelecek için doymamıĢ
bir pazar olması sektör açısından büyük bir potansiyel değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢadamlarının
Irak, Suriye, Ġran gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu süreçten en çok
faydalanan illerin baĢında Gaziantep gelmektedir.
Kıyaslama yapıldığı zaman Diyarbakır da en az rakibi Gaziantep kadar büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak
sektörde bu potansiyelin iĢe dönüĢmediği görülmektedir. Türkiye sektörde önemli bir pazara ve potansiyele
sahiptir. ġirketlerin, sektörü bu tür dinamik piyasalara açmak için özellikle Ortadoğu’da güçlü iĢ ortaklarını bu
alana çekmesi pazarın geliĢmesi açısından büyük yarar sağlayabilir.
3.2.7.3 Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük)
ĠnĢaat malzemeleri sektörü iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman tedarikçilerin
yapısı, bilgi üreten kuruluĢlar ve özelleĢtirilmiĢ finans kuruluĢları, lojistik baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir.
Sektörün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak tespit edilmiĢtir.
Bu faktörü değerlendirmek için ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla olan bağlantısı, sektörün kamu
kurumları, üniversiteler ve kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile
durum ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektördeki tedarikçi firmalara bakıldığı zaman genel olarak sektörü küresel alana taĢıyacak yerel düzeyde
tedarikçiler yoktur. Bu durum sektörde iĢlerin yürütülmesinde iĢletmeler için maliyete neden olmaktadır.
Özellikle üretim sisteminin güvenilir ve kesiksiz bir Ģekilde çalıĢması için yerel düzeyde sektör geliĢtikçe değer
zincirinin önemli bir parçası olan bu yapıların oluĢması gerekmektedir.
Sektörün yine kamu kurumları ile geliĢmekte olan bir iĢbirliği içerisinde olduğu görülmektedir. Özellikle teĢvik
ve benzeri düzenlemelerin sektörün geliĢimine yönelik olarak etkin bir Ģekilde yapılandırılması gerekmektedir.
Ancak mevcut yapıda sisteminin zayıf bir iĢletim modelinin olduğu görülmektedir. Sektörün mevcut tedarikçi
modeli, küresel düzeyde önemli bir oyuncu olmasına olanak sağlamamaktadır. Bu nedenle mutlaka yerel
düzeyde etkili tedarikçi Ģirketlerin ortaya çıkması ve sektörü yönlendiren stratejiler üretmesi gerekmektedir.
Özellikle de bu aĢamadan sonra katma değeri yaratan iĢletmelerin tedarik sağlaması ve yol göstermesi çok
önemlidir. Sektörün özellikle mevcut önemli oyuncuları da değer zincirinin önemli bir prosesi olan bu tür
iĢletmeleri kurarak daha kârlı operasyon yapma ve sektörü yönlendirme Ģansına sahip olabilmeleri
öngörülmektedir.

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Dicle Üniversitesi uzun geçmiĢi olan ve içerisinde inĢaat ile ilgili bölümler olan bir üniversitedir. Ancak sektör
ile iletiĢim ve iĢbirliği noktasında çok fazla geliĢme olmadığı için sinerjik projeler ortaya çıkmamaktadır.
156
Özellikle sektörün nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi noktasında büyük potansiyelli
projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle iĢletmeler ve üniversite arasında iĢbirliği yapılmasının her iki tarafa
büyük yararları olacaktır. Ancak mevcut iliĢkiler incelendiği zaman çok zayıf bir yapının olduğu görülmektedir.
Kurumlar arası iĢbirliğine (projeler vs.) iliĢkin herhangi bir bulguya rastlanmamıĢtır.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden biri büyümek ve teknolojilerini günün koĢullar çerçevesinde
tedarik etmektir. Bu nedenle uygun finansal enstrümanların olmasının sektörün rekabetçiliği açısından önem
taĢımaktadır. Sektörde leasing gibi olanakların yaygınlaĢması sektörün rekabet gücüne katkı sağlar. Ancak
normal yatırım kredileri dıĢında bankaların inĢaat malzemeleri sektörü için geliĢtirmiĢ olduğu herhangi bir B2B
finansman olmadığı görülmüĢtür. Bu konuda özellikle sektörden bir talep olursa uygun kredi olanaklarının
geliĢtirilmesi Diyarbakır için söz konusu olabilecektir. Ya da KOSGEB destek programları çerçevesinde
özellikle bu sektörün önümüzdeki süreçte geliĢimi hedefleniyor ise sektörü için kaynak tahsisine gitmesi
gerekmektedir.
3.2.7.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (- düĢük)
ĠnĢaat malzemeleri sektörü firma stratejisi ve rekabet yapısı; Ģirketlerin yönetimi ve stratejileri, kapasite kullanım
oranları, inĢaat malzemeleri iĢletmelerinin ölçekleri, sektörün teknoloji kullanma kapasitesi ve yetkinliği, inĢaat
malzemeleri üretiminde verimlilik, sektöre yönelik yeni yatırımlar baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir. Bu
değiĢkenler açısından değerlendiren sektörün firma stratejisi ve rekabet yapısının rekabetçilik performans düzeyi
düşük olarak bulunmuĢtur.
Bu faktörü değerlendirmek için ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün
kamu kurumları, üniversiteler ve kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik
sorular ile durum ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri (- düĢük)
Sektördeki Ģirketlerin yönetim ve stratejileri incelendiği zaman tamamı küçük veya mikro ölçekli Ģirketlerdir.
Bunların tamamına yakını, aile bireyleri tarafında yönetilmektedir. Ancak Ģirketlerin belli bir ölçeğin üzerine
çıktıktan sonra bu tür bir yönetim model ile varlıklarını sürdürmeleri çok zordur. ġirketler kurumsallaĢmak,
rekabet güçlerini geliĢtirmek için de herhangi bir danıĢmalık projesi yürütmemektedirler. Bunun yanında
Ģirketlerin stratejik olarak yapılanma ve geliĢmeye yönelik olarak da herhangi bir senaryolarının olmadığı
görülmektedir.

Kapasite Kullanım Oranları (- düĢük)
ĠĢletmelerin temel olarak kapasite kullanım oranlarına baktığımız zaman yüksek düzeyde olmadığı
görülmektedir. Bunun temel nedeni satıĢ ve pazarlama sürecinde iĢletmelerin genel olarak zayıf oldukları
görülmektedir. Bu durum iĢletmelerin maliyetlerini aĢağıya çekmelerini engellemektedir. Özellikle sabit
maliyetler, yüksek oranda aĢağı çekildiği için iĢletmelerin rekabet gücüne büyük katkı sağlamaktadır. Ancak
düĢük kapasite ile bunu sağlamak nerdeyse imkânsızdır.

Sektördeki ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- düĢük)
Sektördeki iĢletmeler genel olarak mikro iĢletme düzeyindedir. Bu nedenle büyük oranda seri üretim
yapamadıkları için ölçek ekonomisinden yararlanma durumu söz konusu değildir. Bu yapı da iĢletmelerin
rekabet gücüne olumsuz yansımaktadır. Sektörde ortaya çıkan yeni teknoloji ve üretim biçimleri özellikle seri
üretimlerde büyük maliyet avantajı sağlamaktadır. Bu koĢullarda sektördeki iĢletmelerin ölçeklerinin bu yapıya
çok fazla uymadığı görülmektedir.

Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği (- düĢük)
Daha önce de vurgulandığı gibi sektörün yeni teknolojileri alma ve kullanma noktasında eksiklikleri vardır.
Özellikle sektör teknoloji yoğun bir alan olduğu için ileri teknoloji kullanılması kaynakların daha etkin bir
157
Ģekilde değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle sektörde iĢletmelerin yeni teknolojileri edinmeleri
sürecinde sorunlarının olduğu görülmektedir.

Sektörde Üretimde Verimlilik (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi ise verimlilik sorunudur. Özellikle sektördeki iĢçilik maliyetlerini
karĢılaĢtırdığımızda Türkiye ve Diyarbakır’ın bu konuda rekabet Ģansı düĢüktür. Bunun temel nedenlerinden biri
verimlik düzeyinin sektörde düĢük olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Ģirketlerin yaratıcı ve sistem
geliĢtirerek verimlilik artıĢı sağlamaları rekabet güçlerini geliĢtirebilir. Mevcut durumunda genel olarak
iĢletmelerin sektörel düzeyde verimlilik modelleri arayıĢı içimde oldukları görülmektedir.

Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar (+/- orta)
Sektördeki firmaların yeni yatırım yapma ve iĢletmelerini geliĢtirme konusunda motivasyonlarının olduğu
görülmektedir. Özellikle son iki üç sene içersinde sektöre giriĢlerin çok fazla olduğu görülmektedir. Ancak
bölgenin içinde bulunduğu olumsuz koĢullar yeni yatırımları zorlaĢtırmakta ve sektöre yeni sermaye giriĢine
engel olmaktadır.
Sonuç olarak firmaların stratejisine baktığımız zaman net olarak piyasada kalmak ve para kazanmak için yaratıcı
bir modellerinin olmadığı görülmektedir. ġirketlerin sektörde yaratmıĢ olduğu değerler ve birikimler
Diyarbakır’da sektörün ortaya çıkmasına ve geliĢmesine yönelik önemli katkılar sağlamaktadır. Sektörün
yapılanması daha çok imitasyona dayanmaktadır. Özellikle büyüme süreci içerinde olan bu Ģirketlere
profesyonel destek verilmesi sağlıklı bir sektör geliĢimi için önem taĢımaktadır. ġirketlerin önemli bir kısmı
ticari strateji noktasına zayıftır.
3.2.7.5 Devlet (+/- orta)
Devlet’in sektöre yönelik genel ve özelleĢtirilmiĢ desteklerinin pozisyonu orta düzey olarak tespit edilmiĢtir. Bu
değiĢken altında; yapısal düzenlemeler, devlet özel teĢvikleri ve güvenlik alt değiĢkenleri analiz edilmiĢtir.

Devletin Konut Politikası (- düĢük)
Öztürk ve Doğan’ın (2010) yapmıĢ olduğu araĢtırma sonuçlarına göre Türkiye’ de öngörülen önlemlere rağmen
konut konusunda belirgin bir konut politikası belirlenememiĢ ve konuya gereken önem verilmemiĢtir. Alınan
tedbirler sorunun nedenlerinden daha çok sonuçlarını ortadan kaldırmayı amaçlamıĢtır. Bu yanlıĢ tutum konut
açığını daha da büyütmüĢtür. Uygulanan politikaların yetersiz kalmasında konut sektörüne az kaynak ayrılması,
sektöre yapılan yatırımların verimsiz kabul edilmesi, bu sektöre öncelik verilmenin kalkınmayı yavaĢlatacağı
görüĢleri etkili olmuĢtur. Türkiye’ de konut finansman alanında bugüne kadar yapılan uygulamaların hiçbiri
konut için ödünç fon talep edenlerle, fon fazlası olup da ödünç vermek isteyenleri bir araya getirecek bir sistem
oluĢturmaya yönelik olmamıĢtır. Devlet görüĢü olarak inĢaat ve konut sektöründe sanayileĢmeye uzun yıllar
emek yoğun teknoloji Ģeklinde yaklaĢılmıĢ olması teknolojik değiĢim sürecine giriĢi geciktirmede önemli bir
etken olmuĢtur. SanayileĢme istihdamı kısıtlayan bir etmen olarak düĢünülmüĢtür. Arsa spekülasyonu ve
gecekondulaĢma, gelir bölüĢümünde adaletsizlik yaratmıĢ, kamunun yapacağı ekonomik yatırımları olumsuz
olarak etkilemiĢ, konut sorununu sürekli hale gelmesine ve milli servetin israfına neden olmuĢtur. Kentlerde arsa
üretiminin talebi karĢılayamaması ve bu alandaki rantların yüksekliği ve yasa dıĢı yollardan elde edilmesi,
kayıtdıĢı sektörü beslemiĢtir. Türkiye’de kiralık konut stoku ne kamu eliyle ne de toplu biçimde üretilmiĢtir.
Konut stokunun büyük kısmının yap-satçı yöntemle üretilmesi hem konut fiyatlarının hem de kiraların hızla
yükselmesine neden olmuĢtur. Konut sorunun temelinde ekonomik ve sosyal sorunlar yatmaktadır. Konut
sorunun çözümü için kısa vadeli programlar yerine uzun vadeli politikalar üretilip uygulanmalıdır.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Sektör açısından devletin herhangi özel bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Sektör temel faaliyetlerini bu
çerçevede yürütmeye çalıĢmaktadır. Özellikle yapılan çalıĢmalar kayıt dıĢılığı engellemeye dönük çalıĢmalardır.
Bu durum engellenebilirse ve Ģirketlerin özellikle bu süreçte karĢılaĢacakları temel sorunları ortadan kaldırmak
için gerekli destekler verilebilirse sektörün geliĢim sürecine olumlu bir katkı sağlanabilir. ġu an mevcut yapısal
düzenlemeler de sektöre yatırım yapma konusunda ciddi teĢvikler sağlamaktadır. Örneğin, kurumlar vergisi ve
158
benzeri alanlarda devletin yapmıĢ olduğu çok önemli düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu desteklerden etkilenip
yatırım yapma çabası içersinde olan çok fazla yatırımcı yoktur.

Devlet Desteği (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine doğrudan ve dolaylı olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle
teĢvik yasası, girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere
büyük avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlar ile de projelere
destekler sağlamaktadır. Bu süreçteki en önemli sorun bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere gitmesinin
sağlanmasıdır. Bunun yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı, takip edilmediği için etkin kaynak kullanımı
olmamıĢtır. Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektörün geliĢimine katkı sağlamamaktadır.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih ettiklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum ortadan
kaldırılabilirse kısa süre içersinde yatırımlar projeler ve turizm gibi önemli sektörlerin büyük bir sıçrama
yapacağı beklenmektedir.
159
3.2.8
Sonuç ve Öneriler
ĠnĢaat malzemeleri sektörü Diyarbakır’ın ekonomisini olumlu yönde en çok etkileyecek sektörlerin baĢında
gelmektedir. Sektör gelecekte hızlı bir büyüme ve geliĢme potansiyeline sahiptir. Ancak sektördeki Ģirketlerin iĢ
modelleri ve çalıĢma biçimleri kârlı bir operasyon yapma Ģansı vermemektedir. Bu nedenle geleceğe yönelik
olarak sektördeki temel stratejilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Mevcut veriler dikkate alındığı zaman sektörün temel özellikleri aĢağıdaki Ģekilde özetlenmektedir.
Tablo 34: ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün Temel Özellikleri

Sektör Çok ÇeĢitli ĠĢletmelerden OluĢmaktadır
Diyarbakır’da özellikle sektörün temel yapısına baktığımız zaman farklı değer yaratma faaliyetleri gerçekleĢtiren
iĢletme formlarının sektörde geliĢtiğini görmekteyiz. Girdi süreçlerinden tutun, sektörün ihtiyaç duyduğu yapı
elamanlarına kadar her alanda üretim yapan iĢletmelerin sektörde faaliyet gösterdiği görülmektedir. Bu yapı,
özellikle, gelecek süreçte sektörün güçlü bir Ģekilde yapılanma süreci üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.

Yüksek Bir Büyüme Potansiyeline Sahiptir
Diyarbakır’daki gerek domestik talep yapısı gerekse de Irak pazarındaki geliĢmeler dikkate alındığı zaman
sektörün gelecek on onbeĢ yıl içerisinde güçlü bir büyüme sürecine gireceğini söylemek mümkündür. Bölgede
yapılan büyük ölçekli kamu yatırımları da sektörün temel formunun Ģekillenmesinde çok önemli bir rol
üstlenmektedir.

ĠĢletmeler Genel Olarak Küçük Ölçeklidir
Sektördeki iĢletmeler incelendiği zaman önemli orandaki iĢletmenin mikro ve küçük ölçekli iĢletmelerden
oluĢtuğu görülmektedir. Ancak sektörün kapasitesi geniĢledikçe ve büyüme süreci devam ettikçe özellikle
potansiyeli olan iĢletmelerin orta ölçekli yapılara dönüĢeceği düĢünülmektedir. Ancak bu sürecin önümüzdeki on
yıl içerisinde olabileceği tahmin edilmektedir.

Sektörün GeliĢim Stratejisi Net Değildir
Sektördeki örgüt formları incelendiği zaman özellikle hangi alanlarda ne tür bir geliĢme göstereceğine iliĢkin net
bir indikatör yoktur. Mevcut organizasyon nüfusu dikkate alındığı zaman öncelikli olarak yapı kimyasalları
alanında bir geliĢimin olabileceği tahmin edilebilir. Ayrıca BĠMS malzemeleri ve türevi de sektörde geliĢme
gösterecek temel ürünler arasında yer almaktadır.
160

Sektör YaĢam Eğrisi GeliĢme AĢamasındadır
Sektörün önümüzdeki seksen yüz yıllık geliĢim sürecine baktığımız zaman mevcut koĢullarda sektör temel yapısı
itibarı ile geliĢim çağının özelliklerini göstermektedir. Talep nedeniyle güçlü ve dinamik bir geliĢim performansı
ortaya koymaktadır.
Ancak üretilen ürünler Türkiye ve dünya piyasasına yönelik bir nitelikte olmadığı gibi, sektörü mermer sektörü
ile karĢılaĢtırdığımız zaman dünya piyasasına açılma düzeyine henüz ulaĢmamıĢtır.

Ortadoğu Pazarına Açılma Olanağı Mevcuttur
Ortadoğu ve Irak pazarı diğer sektörlerde olduğu gibi Diyarbakır için bu sektörde de büyük bir potansiyel ve
fırsat sunmaktadır. Bu ülkelerin yüksek yapı ihtiyaçları ve kamu projeleri sektörün geliĢmesi açısından önemli
bir değer oluĢturmaktadır. Bu nedenle mevcut iĢletmelerin özellikle bu bölgelere yönelik olarak yönetim ve
organizasyon modelleri geliĢtirmeleri gelecekte sektörün geliĢmesi bağlamında büyük bir önem taĢımaktadır.
Sonuç olarak Diyarbakır inĢaat malzemeleri açısından çok önemli bir pazar olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Özellikle kentin kendisi ve çevresinin sektör açından yüksek bir büyüme potansiyeli taĢıdığı görülmektedir. Bu
süreci yabancı pazarlarla da beslediği zaman çok daha etkin ve hızlı geliĢim gösteren bir sektörden söz etmek
mümkün olabilecektir.
Bu aĢamada sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum göstereceğini analiz
etmeye çalıĢacağız. YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep yapısının niteliği
dikkate alınarak geliĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede sektörün geçmiĢ yirmi yıldaki temel performansını da dikkate
alarak gelecekte ne tür bir yönelim içinde olacağı tahmin edilmiĢtir.
Özellikle sektörün mevcut performansı dikkate alınarak gelecek açısından ne tür bir büyüme göstereceğini
tahmin etmek zor değildir. Mevcut koĢullarda sektör analiz edildiği zaman iĢletmelerin geliĢme ve büyüme
eğilimi içerisinde oldukları görülmektedir. Bu çerçevede sektörde tam olarak oturmuĢ bir iĢ modeli ve sistemi
mevcut değildir. Tam olarak sektörün omurgası ve büyüklüğü denge noktasında geliĢmiĢ değildir.
Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü YaĢam
Eğrisi
ġekil 47: Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü YaĢam Eğrisi
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
İnşaat malzemeleri
sektörünün olgunluk
dönemi
İnşaat
malzemeleri
sektörünün
gelişim dönemi
Yıllar
İnşaat
malzemeleri
sektörünün düşüş
dönemi
2050 2060 2070 2080 2090
1990 2000 2010 2020 2030 2040
161
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman ise 2010-2030 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektördeki operasyonel yapı ve teknolojilerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir. Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün altyapı sürecinin oluĢum aĢaması olarak
değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir. Bu varsayımlar çerçevesinde özellikle sektörde önümüzdeki on yıl
içerisinde iĢletme formları ve yapılarında önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Özellikle 2020’den sonra
sektör geliĢme dönemine girecektir. Bu dönemde sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri gündeme
girecektir. Katma değeri yüksek iĢ yapan iĢletmeler ön plana çıkacağı bir dönem olacaktır. Bu dönemde
iĢletmeler daha fazla üretim yapmayı öğrenecekler ve üretim teknolojileri geliĢecektir.
Ayrıca ürünlerin çeĢitlendirilmesi ve farklı alanlarda kullanılmasına yönelik olarak da strateji geliĢtireceklerdir.
Mevcut büyüme ve geliĢme performansı dikkate alındığı zaman bu sürecin 2040 ile 2070 yılları arasında
gerçekleĢeceği düĢünülmektedir. Bu aĢamadan sonra sektör gerileme dönemine girecektir. Sektörün büyüme ve
geliĢmesi daha çok diğer sektörlerin yapısı, büyümesi ve geliĢmesine bağlı olduğu için süreç daha çok bu
sektörlerdeki geliĢmelere bağlı olacaktır. ĠĢ dünyasında sürekli olarak inovasyon yapılmaktadır. Önümüzdeki
süreçte özellikle sektörde yapılacak bir yenilik bütün iĢ yapıĢ biçimlerini köklü ve yapısal bir Ģekilde
değiĢtirebilir. Bölgede kapsamlı bir teknoparkın kurulması ve Dicle Üniversitesi’nin olması da bu süreç üzerinde
tetikleyici bir etki yapacaktır. Bununla birlikte sektörün sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmesi için
aĢağıda yer alan önerileri dikkate alması ve uygulaması öngörülmektedir.

ĠĢletmelerin Büyümesine Yönelik Destek ve TeĢvikler Sağlanmalıdır
Mevcut iĢleme ölçekleri genel olarak küçüktür. Bu nedenle ölçek ekonomisinden yararlanamadıkları için kâr
marjları düĢük düzeyde kalmaktadır. Özellikle destekler ve teĢvikler bu bağlamda düzenlenerek sektörün
geliĢmesi sağlanmalıdır.

Rekabetçi ĠĢ Modellerinin GeliĢtirilmesi Gereklidir
Sektörlerdeki büyümenin temel gücü rekabetçi iĢ modellerinin geliĢtirilmesidir. Bu çerçevede özellikle mevcut
Ģirketlerin operasyonel modelleri incelenerek geliĢme potansiyeli olan modellerin desteklenmesi sağlanmalıdır.
Yörede özellikle de teknoparkın kurulması ile birlikte katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesine yönelik
çalıĢmaların dikkate alınması gerekmektedir. Bunun için sektöre yönelik olarak yapı kimyasalları gibi alanlarda
yenilikçi ürünlerin üretilmesi büyük önem taĢımaktadır. Alanda nano-teknoloji bir çalıĢmaların yapılması büyük
önem taĢımaktadır.

Sektörün Yenilikçilik Kapasitesi Artırılmalıdır
Sektörün geliĢtirilmesinde özellikle inĢaat malzemeleri sektörü ile ilgili yeni ürünlerin geliĢtirilmesi
gerekmektedir. Bunun yanı sıra sektör daha önceleri emek yoğun bir yapıdaydı. Bugün ise daha çok teknoloji
odaklı çalıĢmaktadır. Bu konuda kentte teknoparkın kurulması önemli bir geliĢme olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca, kentte Dicle Üniversitesi’nin faaliyet göstermesi ve bu alanlarda çalıĢmalar yapması, önemli bir avantaj
olarak değerlendirilebilir. Özellikle sektöre büyük oyuncuların girmesi sağlanarak bu alanlarda yatırım
yapmaları büyük önem taĢımaktadır. Bilimsel-teknolojik altyapılarını güçlendirme noktasında bu önemli bir
yaklaĢım olabilir. Bu süreç özellikle üniversite-teknopark ve sektör arasında bir iĢbirliği modeli (PPP) ile
desteklenirse stratejik olarak sektörün geliĢimi olumlu yönde etkileneceği öngörülmektedir.

Sektörün Temel Süreçlerinin Yeniden Düzenlenmesi Gereklidir
Sektörün küresel bir rekabet kapasitesi kazanabilmesi için değer zinciri süreçlerinin yeniden yapılandırılması ve
yatırım stratejilerinin bu çerçevede belirlenmesi gerekmektedir. Sektördeki yapıyı geliĢtirecek değer zinciri
unsurları olmadığı için rekabetçi bir model kurulamıyor.

Yeni Oyuncular (Yatırımcılar) Diyarbakır’a Cezbedilmelidir
Sektöre yönelik olarak daha kapsamlı ve geliĢmiĢ iĢ modellerinin oluĢması için büyük ölçekli ve küresel düzeyde
geliĢmiĢ Ģirketlerin bölgede yatırım yapması önem taĢımaktadır. Bu çerçevede yerel iĢletmeler ile küresel
oyuncular arasında JV modellerinin geliĢtirilmesi gerekir.
162
Bu süreçle ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme yapılabilmesi için bu aĢamadan sonra özellikle Diyarbakır’da
sektörün geliĢtirilmesine yönelik olarak stratejisini ortaya koyması gerekmektedir. Bunun sonucunda da özellikle
sektörel düzeyde değer zincirinin eksik halkaları ortaya konarak ne tür iĢletmelerin oluĢması gerektiği
sağlanmalıdır.

ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Mikro Düzey Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme Süreci
BaĢlatılmalıdır
Son yıllarda baĢta ABD olmak üzere tüm AB’ne üye ülkelerin resmi kalkınma politikalarında önemli bir araç
olarak kullandıkları, aynı zamanda, Devlet Planlama TeĢkilatının da bölgesel kalkınma politikalarında tavsiye
ettiği mikro Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) Sanayi Politikaları Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporunda da belirtildiği gibi, geliĢtirilmesi düĢünülen sektörler Kümelenmelere Dayalı Sanayi
Politikaları çerçevesinde Kümelenme Analizine tabi tutulup, Kümelenme Geliştirme çalıĢmaları ile uluslararası
rekabetçilik güçlerinin artırılması tavsiye edilmektedir.
AraĢtırma sonuçları, rekabetçilik güçleri ‘orta’ düzeyde tespit edilen sektörlerin öncelikli olarak geliĢtirilmesini
öngörmektedir. Ancak rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilen inĢaat malzemeleri sektörünün diğer etkileri
(sosyal) göz önüne alındığında geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektörü sıfırdan kümelenme (zero
cluster) enstrümanları ile uluslararası rekabetçilik gücü geliĢtirilmelidir.

Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Kümelenme ÇalıĢmalarına Liderlik
Etmelidir
Diyarbakır Valiliğinin ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın inĢaat malzemeleri sektörüne yönelik
kümelenme uygulamalarına tasarımcı ve yönlendirici olarak liderlik etme potansiyeli vardır. Valilik ve Ticaret
ve Sanayi Odası bu potansiyelini kullanarak Kümelenme Konseyinin taraflarını bir araya getirerek öncülük
edebilecek en uygun lider olarak görülmektedir.
163
3.3
Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde gıda paketleme ve ambalaj sektörünün önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı,
dünya genelinde sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün
Diyarbakır’daki durumu ve Diyarbakır gıda paketleme ve ambalaj sektörünün uluslararası rekabetçilik analizi ile
sonuç ve öneriler irdelenip analiz edilmiĢtir.
3.3.1
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Önemi
Ambalajlama çok farklı sektörlerde kullanılmakla birlikte özellikle gıda sektöründe büyük bir öneme sahiptir.
Gıda ürünlerinin korunması ve satılması sürecinde ambalajlama büyük bir rol üstlenmektedir. Bu nedenle
sektörde ürünlerin farklı malzemeler ile ambalajlandığını görmekteyiz. Örneğin sıvı yağların ambalajlanmasında
cam ve plastik malzemeler tercih edilirken, çay, kahve gibi malzemelerin ambalajlanmasında ise kâğıt tercih
edilmektedir. Bu nedenle ürün türüne ve yapısına göre ambalajların yapısı değiĢmektedir.
Bunun yanı sıra ilaç ve deterjan, boya gibi sektörlerde ambalajlama büyük önem taĢımaktadır. Hemen hemen her
sektörde ambalajlama biçimi ve türü sektörün ticari-coğrafik derinliğini geliĢtirmektedir. Bugün bütün dünyada
Ikea’nın baĢarısının ve rekabet gücünün altında yatan temel faktörün firmanın ürünlerine yönelik olarak getirmiĢ
olduğu ambalajlama teknolojisi yenilikleridir. Bu bağlamda sektör günümüzde sürekli olarak hala büyümekte ve
cirolar gerçekleĢtirmektedir.
Sektör yapı itibarı ile mal ya da hizmetin müĢteriye ulaĢma sürecini doğrudan etkilediği için geleceğe yönelik
olarak iyi bir Ģekilde analiz edilmesinin büyük bir önemi vardır. Özellikle tüketim malları ile yakından ilgili
olduğu için diğer sektörlerin geliĢmesinde ve baĢarısında paketleme& ambalajlamanın büyük önemi vardır.
Sektörün temel olarak etkilerini analiz ettiğimiz zaman özellikle birkaç noktanın çok ciddi önem taĢıdığını
görmekteyiz. Birincisi ürünün taĢınabilirliğini sağladığı için yeni pazarlara ulaĢma olanağı sağlamaktadır. Bu
nedenle ürünün özellikle lojistik olarak sürecinin yönetimine bu sektörün çok önemli bir etkisi vardır. Ġkinci
olarak ürünlerin bölünebilirliğini sağlayarak tüketicinin kafasında kullanım standardı geliĢtirmektedir. Örneğin
sakız ile ilgili geliĢtirilen yeni ambalajlar ürünün tüketimi ve kullanımı konusunda özellikle tüketicinin
algılamasını büyük oranda değiĢtirmiĢtir. Dolayısıyla ambalajlama ürünün tüketim, kullanım süreçleri üzerinde
çok ciddi bir etkiye sahiptir. Üçüncü olarak ürünün korunması ve stoklaması konusunda büyük öneme sahiptir.
Ambalajın niteliği ve özelliği ürünün daha uzun süre korunması ve stoklamasında büyük kolaylıklar
getirmektedir. Gıdaların açık ya da paket ile satılmasının piyasa baĢarısı üzerinde çok ciddi etkileri vardır.
Özellikle açık satılan gıdalar birçok açıdan büyük sorunlar içermektedir. Birincisi hijyen açısından çok ciddi
sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Paketleme ürünün katma değerini artırmakta kullanım sürecini
daha etkin hale getirmektedir.
Sonuç olarak ürünlerin korunmasında ve müĢteriye ulaĢtırılmasında ambalajlama teknolojisi ve kullanılan
malzeme büyük önem taĢımaktadır. MüĢterinin bir ürünü satın almasında bile etkili olan ambalajlama teknolojisi
her bakımdan diğer sektörlerin geliĢtirilmesinde de önemli bir yere sahiptir. Birçok müĢteri ürünleri tercih
ederken ürünün içinde bulunduğu ambalaja da büyük önem vermektedir. Ürünlerin markalaĢması ve geleceğe
yönelik olarak bu ürünlerin pazarlanabilmesi için iyi bir ambalaj teknolojisi ve tasarımı ile desteklenmesi
gerekmektedir. Ġyi ambalajlanmıĢ bir ürün ile kötü ambalajlanmıĢ bir ürün arasında her bakımdan büyük farklar
mevcuttur. Tüketici iki ürün arasında seçim yapmak durumunda kalsa ambalajı kötü olan ürün daha ucuz bile
olsa pahalı ve ambalajı iyi olan ürünü tercih etmektedir.
3.3.2
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaĢtırılması sürecinde ürünün korunmasını sağlayan ve farklı malzemelerden
yapılan ambalaj genel olarak paket ya da ambalaj gibi isimler ile adlandırılmaktadır. Çok değiĢik
malzemelerden yapılan ambalajlar kâğıt, plastik, ağaç, cam, metal gibi malzemelerden oluĢmaktadır. Paketleme
ve ambalajlama son zamanlarda özellikle satıĢ ve pazarlama sürecinin de temel bir parçası olarak görülmektedir.
Bu nedenle genel olarak sektör yaratıcı ve yenilikçi bir nitelik kazanmıĢ durumdadır. Özellikle bazı sektörlerde
ambalajlama büyük bir değer taĢımaktadır. Bu nedenle ürünlerin kimliği, niteliği ve yapısı tamamen bu
çerçevede ortaya konmaktadır. Ürünlerin türlerine ve özelliklerine göre kullanılacak ambalaj türleri ve niteliği de
farklılıklar göstermektedir. Özellikle malzeme türünün her üründe ve sektörde kullanımı söz konusu
olabilmektedir. Kısaca ambalajların temel özelliklerine bakıldığı zaman metal ambalaj daha çok gıda, kozmetik
gibi alanlarda değiĢik amaçlı olarak kullanılabilen bir malzemedir. Son zamanlarda yaratıcı ve yenilikçi
tasarımlar ile özellikle mutfaklarda farklı amaçlı kullanım için bu tür ambalajların geliĢtirildiği görülmektedir.
164
Diğer bir ambalaj malzemesi ise petrol ve türev ürünlerinden üretilen plastiktir. Özellikle gıda paketleme de
yoğun bir Ģekilde kullanıldığı için hızlı bir büyüme temposu göstermektedir. Son yıllarda sektörün büyüme
temposunun yaklaĢık olarak %15-20 arasında olduğu görülmektedir. Ambalaj sektöründe diğer önemli bir ürün
ise ahĢap malzemeden üretilen ürünlerdir. Özellikle yaĢ sebze ve meyve taĢımacılığında stoklanmasında bu tür
ambalajlamanın büyük önemi vardır. Gıda sektöründe özellikle sağlıklı olması nedeniyle bu tür ürünlerin
kullanımı her geçen gün artıĢ göstermektedir. Sektördeki diğer önemli bir ürün ise kâğıttan yapılan ambalajdır.
Bu ürünlerin özellikle hafif olması ve kolay taĢınması nedeniyle birçok açıdan büyük avantajlar sağlamaktadır.
Aynı Ģekilde karton kullanımı da sektörün ambalajlamada en çok kullandığı malzemeler arasında yer
almaktadır. Sektörde en önemli ürünlerden biri de cam ambalajdır. Özellikle Ģeffaf olması ve tüketicinin ürünü
görerek almasına olanak verdiği için gıda sektöründe tercih edilmektedir. Cam ambalaj bir ürünün rengi, kokusu
ve temel özelliklerini en iyi koruyan malzeme olarak da bilinmektedir. Bu nedenle birçok açıdan tercih
edilmektedir. En önemli dezavantajı ise ürünün ağır olmasıdır. Son zamanlarda ise cam malzemesinin ağırlığının
azaltılmasına yönelik çalıĢmalar yapıldığı bilinmektedir.
ġekil 48: Ambalaj Türleri
AĢağıda da görüleceği gibi özellikle sektörde kullanılan farklı ambalaj türlerinin müĢteriler tarafından 15 faktör
açısında değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Bunun sonucunda kullanılan malzeme türlerine göre müĢteriler açısından
en çekici ambalaj türü ortaya konmuĢtur. Bu çerçevede genel olarak en fazla beğenilen ambalaj türünün cam
olduğu ortaya çıkmıĢtır. Cam özellikle müĢteri algılamasında ürünü koruması, tazeliğini muhafaza etmesi gibi
alanlarda en önde gelen malzeme olarak değerlendirilmektedir.
Tablo 35: Ambalaj Ürünlerinin KarĢılaĢtırılması
Özellikler
1
Kolay taĢınabilmesi
2
Evde rafa kolay yerleĢtirilmesi
3
Kolay boĢaltılabilmesi
4
Pratik olarak açılıp kapatılabilmesi
5
Hacimlerin çeĢitliliği
6
Çoklu ambalaja elveriĢliliği
7
Kırılmazlığı, dayanıklılığı
8
Sağlıklı olması
9
Ġçindeki ürünün tadını etkilememesi
10
Ġçindeki ürünün tazeliğini koruyabilmesi
11
Ġçindeki ürünü göstermesi
12
Çevreyi koruması
13
Ġçindeki bittiğinde yeniden kullanılabilmesi
14
Ucuzluğu
15
Albenisi
Kaynak: Ambalaj Dergisi, 2000.
Metal
Ambalaj
2
1.9
1.6
1.6
1.7
1.9
2.9
2
2
2
1.3
1.8
2
1.8
1.8
Cam
Ambalaj
1.7
3.2
3.1
3
1.9
1.5
1.5
3.9
3.8
3.8
3.9
3.2
3.8
1.3
3.4
Plastik
Ambalaj
3
2
2.2
2.5
2.1
2.2
3
1.6
1.5
1.6
2.5
1.5
2.2
2.8
1.9
Kağıt/Karton
Ambalaj
2.9
1.8
2
2.1
2
2.4
2.3
2
2
1.9
2.1
2.6
1.2
2.8
1.7
165
3.2.3
Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Değer Zinciri
Ambalaj üretim ve kullanım süreci birçok farklı süreçten geçmektedir. Bu çerçevede konu ele alındığı zaman
öncelikli olarak ambalajın ürüne göre uygun bir talebinin olması büyük önem taĢımaktadır. Daha sonra istenilen
ambalaja göre cam, kâğıt, ahĢap, demir veya plastik gibi malzemelerden üretimi gerçekleĢmektedir.
Üçüncü aĢamada ise özellikle malzemenin niteliğine göre geri dönüĢümü gerçekleĢmekte ya da atık olarak
uygun depolama alanlarına sevk edilmektedir. Genel olarak cam ve kâğıt gibi ambalajların geri dönüĢümünün
sağlandığı görülmektedir. Diğer malzemelerden yapılan ambalajların geri dönüĢümü pek mümkün
olmamaktadır.
ġekil 49: Gıda Paketleme ve Ambalaj Üretimi Süreci
3.3.4
Dünyada Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü
Dünya Paketleme ve Ambalajlama Organizasyonu’nun verilerine baktığımız zaman sektörün yaklaĢık olarak
büyüklüğü 563 milyar Amerikan doları olarak tespit edilmiĢtir. Sektör ayrıca her yıl yaklaĢık olarak %3.5
oranında da büyümektedir. Dünyada sektör sürekli olarak yeni teknolojiler ve ürünler ile beslenmektedir. Bu
nedenle ürünlerin pazardaki büyüme oranı da buna göre değiĢmektedir.
Tablo 36: Sektörde Dünyadaki En Önemli Ülkelerin Pazar Payları
ABD
%10.6
ALMANYA
%6.6
FRANSA
%6.3
ĠNGĠLTERE
%5.3
KANADA
ÇHC
MEKSĠKA
BELÇĠKA
%5
%4.9
%4.6
%4.4
166
Yukarıdaki Tablo’da da görüleceği gibi dünyada sektördeki en önemli pazar ABD’dir. Daha sonra onu Almanya
ve Fransa izlemektedir. Dördüncü önemli pazar ise Ġngiltere’dir. Daha sonra ise Kanada, Çin Halk Cumhuriyeti
(ÇHC), Meksika ve Belçika gibi pazarlar gelmektedir.
Türkiye sektördeki önemli pazarlar arasında otuzcunu sırada bir pozisyona sahiptir. YaklaĢık olarak 0.7 gibi bir
pazar büyüklüğüne sahiptir. Genel olarak önemli pazarların geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler olduğunu
görmekteyiz. Bu ülkelerin sektördeki pazar büyüme oranlarına baktığımız zaman ise %15 civarındadır. Birçok
alanda olduğu gibi bu sektördeki en önemli pazarın ABD’nin sahip olduğu; diğer ülkelere göre önemli oranda bir
pazar büyüklüğüne hitap ettiği görülmektedir. Bunun yanı sıra ÇHC gibi ülkelerin ise önemli pazar olma
noktasında sürekli olarak büyüdüğü göze çarpmaktadır. Bu pazarın büyüme rakamları %25’in üzerinde
seyretmektedir. Gelecek yakın zaman içerisinde Amerika pazarına en hızlı bir Ģekilde yakınlaĢacak ülkenin Çin
Halk Cumhuriyeti (ÇHC) olacağı tahmin edilmektedir.
Tablo 37: Sektörün Dünyadaki En Önemli Üreticileri
ABD
ÇHC
ĠTALYA
%13.5
%10.6
%6.5
%5.7
FRANSA
JAPONYA
ALMANYA
%5.3
%4.8
KANADA
BELÇĠKA
%4.5
%4
Sektörün dünyadaki önemli ihracatçı ve üretici pozisyonda olan ülkelere baktığımız zaman en baĢta
Almanya’nın geldiğini görmekteyiz. Almanya özellikle sektörde ciddi bir endüstriyel potansiyel yakalamıĢ
ülkelerin baĢında gelmektedir. Dünya pazarının da yaklaĢık olarak %13.5 gibi önemli bir oranını elinde
bulundurmaktadır. Almanya’yı daha sonra ABD ve ÇHC gibi önemli pazarlar takip etmektedir. Bu ilk sekiz ülke
yaklaĢık olarak dünya pazarının %55 gibi bir oranını ellerinde bulundurmaktadır. Türkiye ihracat ve üretim
anlamında da otuzuncu sırada yer almaktadır. Türkiye’nin dünyada sektörde çok fazla etkili bir pozisyonda
olmadığı mevcut veriler ile anlaĢılmaktadır.
Sonuç olarak dünya küresel pazarında sektör analiz edildiği zaman karĢımıza önemli bir bulgu çıkmaktadır.
Özellikle geliĢmiĢ ekonomiler sektörü kontrol etmektedirler. Hem üretmekteler hem de üretim yapan ülkelere
üretmiĢ oldukları ambalajları ve paketleme sistemlerini satmaktadırlar. Dünyada son yıllarda da üretim
kapasitesinde ekonomik krizden dolayı kısmen daralma olmuĢtur. Özellikle bu ülkelerin sektör ile ilgili olarak
kapasitelerinin gerilediği görülmektedir. Sektörün temel olarak yapısı ve niteliği daha çok diğer sektörlerdeki
büyüme ve geliĢme ile yakından ilgilidir. Özellikle üretim miktarı ve sektörel geliĢmeler arttıkça bu alandaki iĢ
hacminde çok büyük artıĢlar olmaktadır. Bundan dolayı sektörün kapasitesinin geliĢmesi diğer alanlarda ortaya
çıkacak potansiyeller ve geliĢmeler ile yakında ilgilidir. Gıda ve diğer tüketim mallarına yönelik olan sektörlerde
hareket oldukça bu sektörün de temel yapısında önemli geliĢmeler olmaktadır. Gelecek yakın zamandaki temel
geliĢmeler dikkate alındığı zaman bu sektörün yapısında önemli bir farklılığın olmayacağı ifade edilmektedir.
167
3.3.5
Türkiye’de Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü
Sektör ile ilgili dünyada Türkiye’nin konumunu incelediğimiz zaman genel olarak %1 yakın bir büklüğe sahip
olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle toplam pazar büyüklüğü ise 4-5 milyar dolarlık bir düzeydedir. Türkiye’de
pazarın yapısı ürün düzeyinde analiz edildiği zaman en çok üretilen ürünler aĢağıda görülmektedir.
Tablo 38: Türkiye’de Üretilen Ambalaj Türlerinin Oranı
Türkiye’deki piyasayı incelediğimiz zaman karĢımıza sektörde önemli yere sahip ambalaj türlerinin yukarıda
sıralandığını görürüz. Birinci olarak %24 oranla oluklu mukavva gelmektedir. Daha sonra sektörde önemli pazar
payına sahip ürünün plastik ambalaj olduğunu görmekteyiz. Bu ürünün toplam pazar payı içerisindeki oranı ise
%23’tür. Bunu %10 oranla cam ambalaj izlemektedir. Daha sonra metal ve teneke ambalaj ile ahĢap ambalajlar
gelmektedir. Bunları ise karton ambalajı takip etmektedir.
Verilerden de görüleceği gibi Türkiye’de sektörün önemli bir kısmını mukavva ve plastik ambalaj piyasası
oluĢturmaktadır. Türkiye genel olarak sektörde önemli oranda ihracat yapan bir konuma da sahiptir. Özellikle
etkili olduğu pazarları analiz ettiğimizde Almanya, Ġngiltere, Fransa, Romanya, Bulgaristan, Rusya gibi ülkeler
gelmektedir. Ayrıca Ortadoğu’da özellikle Irak hızla geliĢen bir pazar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu pazarın
büyüme hızı %25’ten çok daha büyüktür. Ancak Türkiye’nin etkili olduğu pazarlara baktığımız zaman daha çok
AB ülkelerinin olduğunu görmekteyiz. Sektörde büyüme ve geliĢme potansiyeli de özellikle bu ülkelerin
pazarlarında mevcuttur. Türkiye’nin pazar penetrasyon stratejisini bu faktörler üzerine kurması ve geliĢtirmesi
gerekmektedir.
Türkiye açısından sektörün geliĢim sürecini olumsuz etkileyen faktörlerin baĢında özelikle Ar-Ge faaliyetlerinin
yetersizliği üzerinde durulmaktadır. Sektör yapısı itibarıyla çok yenilikçi ve araĢtırma ihtiyacı yüksek olan bir
alandır. Bu nedenle geliĢmesi için sürekli olarak yenilik yapması ve teknoloji geliĢtirmesi gerekmektedir.
Mevcut sektörün altyapısı ve potansiyeline baktığımız zaman bu konuda önemli sorunlarının olduğunu
görmekteyiz. Bu tür bir sorun sektörün dünya standardına rekabet etmesini özellikle uzun vadede olumsuz bir
Ģekilde etkilemektedir.
Sektörün temel olarak karĢı karĢıya kaldığı diğer bir sıkıntı ise verilerin derlenmesi ve depolanmasıyla ilgilidir.
Özellikle baktığımız zaman düzenli ve güvenilir veri toplanması konusunda sektörün önemli eksikliklerinin
olduğunu görmekteyiz. Bu tür bir altyapı eksikliği sektörün geleceğe yönelik olarak geliĢimini zorlaĢtırmaktadır.
Sektör düzeyinde sağlam veriler olmadığı için özellikle mezo düzeyde strateji oluĢturma Ģansı olmamaktadır. Bu
sorun da sektörün uzun vadeli olarak geliĢimini engellemektedir. Diğer önemli bir engel ise sektör yapı ve nitelik
168
olarak AB standartlarına uyma konusunda önemli sorunlar ile karĢı karĢıyadır. Bu nedenle pazar penetrasyonu ve
geliĢtirilmesi konusundan hukuksal açıdan önemli sorunlar vardır. Bunların kısa zaman içerisinde aĢılması çok
kolay değildir. ĠĢletmelerin önemli bir bölümünün bu sürece daha hazır olmadıkları ifade edilmektedir.
Sonuç olarak sektör büyüme ve geliĢme potansiyeli olan bir yapıya sahiptir. Bu çerçevede geleceğe yönelik
olarak Ģirketlerin gerekli yeniden yapılanma yaparak iki önemli alanda operasyonlarını gözden geçirmeleri
gerekmektedir. Birincisi iĢletmelerde Ar&Ge yatırımlarını ön plana çıkarmaları gerekmektedir. Ġkincisi ise
uluslararası temel standartlara uygun bir Ģekilde üretim süreçlerini gözden geçirmelidirler. Aksi halde sektörün
Avrupa ve diğer pazarlarda sürdürülebilir bir iĢ sistemine sahip olma Ģansı azalmaktadır. Ancak sektörde yüksek
standartlarda iyi iĢ yapan, yenilik ve rekabetçilik konusunda önemli çalıĢmaları olan Ģirketlerin de varlığının
unutulmaması gerekir. Uzun sürenden beri sektörde iĢ yapan ve birçok alanda çok ciddi bir tecrübî bilgi (knowhow) oluĢturan Ģirketlerin varlığı özellikle sektörün dönüĢtürülmesi noktasında önemli bir etkiye sahiptir. Bu
Ģirketler kısa ve orta vadede diğer iĢletmelerin de takip edecekleri önemli bir örnektir. Bu yöntemle sektörün
dönüĢtürülmesi ve geleceğe yönelik Türkiye’nin küresel ekonomiye açılan önemli iĢ alanlarından biri olması
sağlanabilir. Diğer sektörlerin de momentumunu olumlu yönde etkileyerek rekabet güçlerini yukarılara
taĢımalarına olanak sağlar.
3.3.6
Diyarbakır’da Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü
Diyarbakır gıda paketleme ve ambalaj sektörü bölgenin geliĢimi açısından önemli bir iĢ alanı olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle organize sanayi bölgesi ve diğer iĢletmelerin odaklandığı alanlar
incelendiği zaman, sektör ile ilgili karĢımıza çıkan iĢletme formlarının aĢağıdaki Ģekilde olduğunu
görmekteyiz. Sektör ile ilgili uygun yapıda ve nitelikte yapıların mevcut olduğu görülmektedir. Bu formlar
geleceğe yönelik olarak sektörün özellikle geliĢtirilmesi gereken alanlara yönelik olarak temel fikirleri
ortaya koymaktadır.
Sektör temel olarak büyüme ve geliĢme eğilimi içerisindedir. GeliĢim ve rekabetçilik açısından önemli
eksiklikleri mevcuttur. Sektörün bölgede mutlaka geliĢtirilmesi gerektiği için özellikle sektörel popülasyon
analizi yapılarak hangi alanlarda çalıĢmaların yapılması gerektiğine iliĢkin modelin ortaya konması
gerekmektedir. Diyarbakır iĢ dünyası gerek imalat açısından gerekse de hizmet açısından sürekli olarak
büyüme eğilimi içersinde olan bir kenttir.
Özellikle Diyarbakır’da üretilen ürünlerin daha iyi bir değere ulaĢması için mutlaka uygun bir Ģekilde
paketlenmesi ve ambalajlanması gerekmektedir. Bu da hem gıda paketleme iĢini geliĢtirmiĢ olacak hem de
diğer sektörlerin ulusal ve uluslar arası olarak geliĢmesine katkı sağlayacaktır. Bu sektörün oluĢması
özellikle gıda, kozmetik, deterjan, çikolata, bal imalatı gibi alanlarda sektörlerin daha hızlı ve dinamik bir
Ģekilde büyümesine olanak sağlayacaktır.
Bu sektörlere yönelik olarak iyi tasarımlanmıĢ, yaratıcı ambalajların geliĢtirilmesi çok büyük önem
taĢımaktadır. Ürünlerin pazar performansını geliĢtirecek, tüketici algılamasını olumlu yönde etkileyecek bir
güce ve özelliğe sahiptir. Birçok müĢteri ürün satın alırken mutlaka paketlerin özellikleri ve tasarımı gibi
faktörlerin etkisi altında kalmaktadır. Ġyi bir ürün iyi bir Ģekilde ambalajlandığı takdirde çok daha güçlü bir
pazar konumuna gelebilmektedir.
169
ġekil 50: Diyarbakır’da Sektörün GeliĢimine Kaynaklık Edecek Mevcut ĠĢletme Formları
Kentteki iĢletmelerin formları incelendiği zaman karĢımıza sektör ile ilgili farklı alanlarda iĢleri geliĢtirecek
formların olduğunu görmekteyiz. Özellikle gıda paketleme konusunda önemli miktarda organizasyon
nüfusunun olduğu göze çarpmaktadır. YaklaĢık olarak yirmi civarında faaliyet alanı gıda paketleme olarak
geçen iĢletmenin sektörde olduğu görülmektedir. Bu sayıda iĢletme formunun olması özellikle sektör
açısından büyük bir değer ifade etmektedir. Bunların bir kısmının faaliyetlerini durdurması, sektörün
geliĢimi açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir.
ĠĢletmelerin temel gıda paketleme iĢlerinin yanında özellikle spesifik ürünlerin de paketleme iĢlerini
yapmaları sektör açısından önemli bir derinlik sağlayabilir. Bu çerçevede özellikle bulgur, zeytin ve bal
gibi önemli ürünlerin bölgede paketlenmesi gıda paketleme sektörünün geliĢimi açısından yüksek bir değer
oluĢturmaktadır.
Bunların yanında ambalaj açısından bakıldığı zaman ise karĢımıza çıkan tablo gıda paketlemeye göre daha
zayıf bir görüntü vermektedir. Bölgedeki iĢletme formları incelendiği zaman özellikle ambalaj malzemesi
olarak sadece poĢet ambalaj ve çuval üretiminin yapıldığı görülmektedir.
Ancak sektörün yapısının temel niteliği incelendiği zaman karĢımıza geleceğe yönelik önemli bir pazarın
çıktığını görmekteyiz. Açıkçası Diyarbakır bu sektörde mevcut koĢullarda rekabet edecek bir durumda
değildir. Ancak ekonominin ve iĢ dünyasının dinamik bir yapıda olması nedeniyle diğer sektörlerin
geliĢmesiyle birlikte gıda paketleme ve ambalajlama sektörünün öneminin artacağı düĢünülmektedir.
170
3.3.7
Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır bölgesi Gıda Paketleme ve Ambalaj sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak
analiz edilmiĢtir. Sektörün girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları,
ilgili destekleyici kuruluĢlar ve devlet değiĢkenleri incelenerek sektörün rekabet düzeyi belirlenmiĢtir.
Sektörün temel rekabet gücünün ortaya konabilmesi için bu temel faktörlerin aynı zamanda alt faktörleri
geliĢtirilmiĢ ve bu faktörler sektördeki kanaat önderi giriĢimciler ile iki modelde değerlendirilmiĢtir. Birinci
model odak grup toplantısı ile sektörün kapsamlı bir Ģekilde değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Ġkinci olarak ise
Likert ölçeğinde bu faktörler ile ilgili bir anket uygulaması yapılmıĢtır.
Veri toplanması sürecinde Elmas modeli ile ilgili temel bilgilerin yanında iĢletmelerden ve sektörden büyüme ve
geliĢme verileri de toplanmıĢtır. Genel olarak sektörün geleceğe yönelik olarak geliĢme eğiliminde olduğu ifade
edilmektedir. Bu bölümde geliĢme indikatörü olarak yeni kurulan iĢletmelerin sayısı, sektörün kapasitesi gibi
verilerden yararlanılmıĢtır.
Bunların yanında sektörde uzmanlaĢmıĢ ve Diyarbakır ekonomisini iyi bilen uzmanlar ile derinlemesine
mülakatlar yapılarak verilerin niteliği ve güvenilirliği yükseltilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu nedenle geleceğe yönelik
olarak sektörün büyüme ve geliĢme eğilimleri daha net bir Ģekilde ortaya konabilecektir.
Bu bölümün analizi sonucunda Diyarbakır’ın Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün temel olarak
sürdürülebilirliğinin ne tür faktörlere dayandığına iliĢkin bir model ortaya konulmuĢ olacaktır. Bu sonuçlar
çerçevesinde sektörel yapılanmanın sağlanması durumunda gelecekte hedeflenen sektörel büyüklüğe kısa vadede
çıkılmıĢ olacaktır. Bunun sonucunda da kent ekonomisinin geliĢimine büyük bir ivme kazandırılacaktır.
171
ġekil 51: Diyarbakır Ġli Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Düzeyi (DüĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
(-) Kapasite Kullanım Oranları
(-) Sektör ĠĢletmelerinin Ölçekleri
(-) Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği
(-) Sektör Üretimde Verimlilik
(+/-) Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar
(-) ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri
Devlet ( Orta )
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Güvenlik
Girdi KoĢulları ( DüĢük)
(+/-)
(-)
(+/-)
(-)
(-)
Hammadde
Bilimsel ve Teknolojik Altyapı Olanakları
GiriĢimci ĠĢtahı
GĠRDĠ
Kalifiye Ġnsan Gücü
KOġULLARI
ĠĢletmelerin Kümelenmeleri
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( Orta )
TALEP
KOġULLARI
(+) Ġç Talebin Durumu
(-) DıĢ Talebin Durumu
(+/-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-)
(-)
(-)
Tedarikçilerin Durumu
Bilgi Üreten Kurumların Durumu
ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı
172
3.3.7.1 Girdi KoĢullarının Rekabet Düzeyi (- düĢük)
Diyarbakır’ın gıda paketleme ve ambalaj sektörü girdi koĢulları açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak
tespit edilmiĢtir. Bu bölümde; hammaddeye ulaĢım, bilimsel ve teknolojik altyapı olanakları, giriĢimci iĢtahı
(yapısı), nitelikli insan gücü ve iĢletmelerin kümelenmeleri gibi alt değiĢkenler analiz edilmiĢtir.

Hammadde Potansiyeli ve Bulunabilirliği (+/- orta)
Diyarbakır gıda paketleme sektör için gerekli olan ham madde ve bunların bulunabilirliği açısında potansiyeli
olan bir kenttir. Özellikle bölgenin sahip olduğu potansiyel ve dinamik pazar yapısı ile bu değerlerin
buluĢturulması sektörde sinerjik bir etki yaratacaktır.
Haritada da görüleceği üzere kentin segmentasyon analizi yapıldığı zaman gıda paketleme ve ambalaj
sektörünün daha çok Diyarbakır merkeze odaklandığı görülmektedir.
Sonuç olarak bölge sektör açısından elveriĢli bir yapıya ve kapasiteye sahiptir. Bölgenin özellikle bakliyat ve
gıda konusunda yüksek potansiyelinin olması ve ürünlerin kalitesinin iyi olması sektör açısından önemli bir
değer olmaktadır. Bunun yanında geleceğe yönelik olarak bakıldığı zaman güçlü ve yeteri miktarda insan
kaynağının olması da baĢka bir avantaj olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ancak dinamik bir iĢgücü olmasına
rağmen kalifikasyon sorunlarının olduğu görülmektedir.

Bilimsel ve Teknoloji Altyapı Olanakları (- DüĢük)
Sektörün en önemli sorunlarının baĢında ham maddelerin iĢlenmesi ve katma değerini artıracak sağlıklı bir
altyapının bulunmaması gelmektedir. ĠĢletmeler tamamen kendi olanakları ve tecrübî bilgileri (know-how)
doğrultunda iĢ yapmaya çalıĢmaktadırlar. Ancak bu durum sektörde etkin bir Ģekilde iĢ yapmaya olanak
sağlamamaktadır. Sektörün geliĢmesinin önünde önemli bir engel olarak görünmektedir. Bu sektörün
geliĢtirilmesinde özellikle yeni ambalaj ve paketleme ile ilgili tasarımların yapılması gerekmektedir. Bunun
yanında daha önceleri emek yoğun bir sektör olan paketleme ve ambalaj bugün tamamen teknoloji odaklı
çalıĢmayı gerekli kılmaktadır.
Bu konuda Diyarbakır’da teknoparkın kurulması önemli bir geliĢme olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Dicle
Üniversitesi’nin olması ve bu alanlarda çalıĢmalar yapması, önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Sektöre
küresel pazarlara yönelik olarak çalıĢacak oyuncuların girmesi sağlanarak daha etkin bir yapı kurulabilir.
Bilimsel-teknolojik altyapılarını güçlendirme noktasında bu önemli bir yaklaĢım olarak değerlendirilebilir. Bu
süreç özellikle üniversite-teknopark ve sektör arasında bir iĢbirliği modeli ile desteklenirse stratejik olarak
sektörün geliĢimi olumlu yönde etkilenecektir.
173

GiriĢimci ĠĢtahı (+/- orta)
Sektörde özellikle faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı büyük önem taĢımaktadır. Sektördeki oyuncular
bölgede yetiĢmiĢ, oranın kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen giriĢimcilerdir. Mevcut koĢullarda hepsinin de
büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek arzuya sahiptirler. Özellikle bu süreçte iĢletmelerin
finansman ihtiyaçlarının yüksek olduğu görülmektedir. Bu süreç iĢletmelerin büyümesini olumsuz bir Ģekilde
etkilemektedir. Bunun yanı sıra Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ adamlarının moralmotivasyonları konusunda büyük bir sorun yaratmaktadır.
Bundan dolayı iĢletmelerin büyümesi ve yeni yatırımların gündeme alınması gecikmektedir. Bu nedenle özellikle
iĢ adamları için güvenlik birinci derecede yatırım kararları üzerinde etkili olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde
bölgede büyük bir dönüĢüm ve geliĢim olacaktır. Mevcut Ģirketler ve giriĢimcilerin daha fazla yatırım yaparak ve
daha hızlı büyüyecekleri öngörülmektedir.

Kalifiye Ġnsan Kaynağı (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından biri nitelikli elaman sorunudur. Özellikle imalatta çalıĢacak formen ve
ustaların bulunmasında sorunlar yaĢanmaktadır. Sektöre elaman yetiĢtiren bilgi kurumları ile sektör arasında
sağlam bir köprü de kurulamadığı için iĢletmelerin nitelikli insan gücü bulmada sorunlar ile karĢılaĢtığı
görülmektedir. Kısa süre içerisinde bu sorunların ortadan kaldırılması çok kolay görünmemektedir.
Bunun için stratejik olarak sorunların ortadan kaldırılması için iĢletmeler ve üniversitenin ortak bir çalıĢma planı
çıkarmaları gerekmektedir. Sektör bu konuda elaman bulmada sorunlar yaĢadığı için ve bulunduğu lokasyonda
bu tür elaman tedariki yapamadığı için bu alanda rekabetçilik düzeyi genel olarak zayıf Ģeklinde
değerlendirilmiĢtir. Bölgenin özelliğinden dolayı dıĢarıdan elaman tedarik sürecinde bile sorunlar yaĢanmaktadır.

ĠĢletmelerin Kümelenmesi (- düĢük)
ĠĢletmelerin kümelenme modeli çerçevesinde çalıĢmalarının birçok açıdan büyük sinerjik sonuçları vardır.
Ancak sektörün temel çalıĢma ve örgütlenme yapısına baktığımız zaman kümelenme tarzında bir yapılanmanın
oluĢmadığı görülmektedir. Bütün iĢletmeler genel olarak aynı alanlarda üretim yapmayı hedeflemektedir. Hatta
birçoğu rakiplerini taklit ederek iĢe baĢlamakta veya iĢi sürdürmektedir. Tedarikçi ya da değer zincirinin bir
ayağında görev almak çok fazla sektörde dikkate alınmamaktadır. Bunun sonucu olarak da bütün iĢletmelerin
maliyetlerinde önemli yükselmeler olmakta ve faaliyetlerin kesintisiz sürmesi noktasında iĢletmeler sorunlar
yaĢanmaktadır. Bu nedenle ilin temel olarak iki lokasyonunda mevcut olarak sektörün geliĢtirilmesi; özellikle
sektördeki değer zinciri dikkate alınarak bir yapılanma olduğu takdirde sektörün sağlıklı bir Ģekilde yapılanması
sağlanmıĢ olur. Bu süreçle ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme yapılabilmesi için bu aĢamadan sonra özellikle
Diyarbakır gıda paketleme ve hazırgiyim sektörü ile ilgili olarak bir kümelenme çalıĢması yapılması
gerekmektedir. Bunun sonucunda da özellikle sektörel düzeyde değer zincirinin eksik halkaları ortaya konarak
sektörde o tür iĢletmelerin oluĢması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak sektör faktör girdi koĢulları açısından ele alındığı zaman genel olarak zayıf düzey bir rekabetçilik
Ģansına sahiptir. Özellikle girdi koĢulları açısından geliĢen bir sektör yapısından söz edebiliriz. Bunu yanında
kullanılan teknoloji ve yöntemlerin daha üst düzeye çıkarılması ve iĢletmelerin bu çerçevede gerekli giriĢimleri
yapmasının sektör açısından önemi büyüktür.
Sektör özellikle iĢ yapma biçimleri, ölçek, değer zincirinin diğer halkalarının tamamının olmaması açısından
sorunlar yaĢmaktadır. Girdi koĢulları rekabetçilik açısından en önemli unsur olarak değerlendirilmelidir. Bu
faktörler yeterince oluĢmadığı takdirde rekabetçiliği geliĢtirmek olanaklı değildir.
3.3.7.2 Talep KoĢullarının Rekabet Düzeyi (+/- orta)
Sektörünün talep yapısı domestik (iç) talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarı olmak üzere üç baĢlıkta
değerlendirilmiĢtir. Sektörün talep koĢulları açısından rekabet düzeyi orta olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü
değerlendirmek için ise müĢterilerin sektör hakkındaki uzmanlıkları, talebin niteliği, ürünlerde marka ve
menĢeinin önemi ve nihayet üretimi direkt Ģekilde etkileyen sektörlerin varlığı ile ilgili olarak da veri
toplanmıĢtır.
174

Ġç Talebin Durumu (+/ Orta)
Sektör ile ilgili yerel piyasanın talep yapısı incelendiği zaman dinamik bir pazar yapısının olduğu görülmektedir.
Özellikle sektörün temel üretimleri yüksek talep görecek ürünler arasında yer almaktadır. Bu iĢ modelinde B2B
talebinin büyük bir önem taĢıdığı görülmektedir. Özellikle sektörel düzeyde gıda paketleme ihtiyacı yüksek olan
iĢlerin kurulması ve bu alanda iĢletmelerin geliĢmesi talebi olumlu bir yönde etkileyecektir. ġu an özellikle bölge
gıda üretiminde yüksek bir potansiyele sahiptir. Bunun uygun Ģekilde iĢlenerek farklı pazarlara ulaĢtırılması
sektör açısından büyük önem taĢımaktadır. Mevcut koĢullarda sektörün dinamik bir piyasa ve ekonomik ortama
sahip olduğu görülmektedir. Bu koĢullarda iç talebin rekabetçiliği orta düzey olarak tespit edilebilir.

DıĢ Talebin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır özellikle bazı sektörlerde çok iyi bir Ģekilde dıĢ talep yaratmıĢ ender ekonomilerden biridir. Özellikle
mermer sektöründe bunu çok baĢarılı bir Ģekilde yapmıĢtır. Ancak diğer sektörlerde bu konuda aynı performansı
yakaladığını söylemek mümkün değildir. Genel olarak güçlü bir dıĢ talep potansiyelinin kentte olduğunu
görmekteyiz. Bu potansiyel bir Ģekilde ticarete dönüĢmediği için sektörün geliĢmesine de aktif bir katkı
sağlamamaktadır. Birçok iĢletme uluslar arası ticareti gayet iyi bir Ģekilde bilmektedirler. Ancak bilmiĢ oldukları
bu temel ticari potansiyeli talep yaratmada kullanma konusunda aynı baĢarıyı gösteremedikleri görülmektedir.
Bu sektörde Ģu an gıda paketlemenin geliĢmesi özellikle dıĢ talebin geliĢmesine büyük bir katkı sağlayacağı
beklenmektedir.

Ortadoğu Pazarı (+/- düĢük)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Gelecek için doymamıĢ
bir pazar sektör açısından büyük bir değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢ adamlarının Irak, Suriye, Ġran
gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu süreçten en faydalanan illerin
baĢında Gaziantep gelmektedir. Kıyaslama yapıldığı zaman Diyarbakır da en az rakibi Gaziantep kadar büyük
bir potansiyele sahiptir. Ancak sektörde bu potansiyelin iĢe dönüĢmediği görülmektedir. Türkiye sektörde önemli
bir pazara ve potansiyele sahiptir. ġirketlerin sektörü bu tür dinamik piyasalara açmak için özellikle Ortadoğu’da
güçlü iĢ ortaklarını bu alana çekmesi pazarın geliĢmesi açısından büyük yarar sağlayabilir.
3.3.7.3 ĠliĢkili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük)
Gıda paketleme ve ambalaj sektörünün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman
tedarikçilerin yapısı, bilgi üreten kuruluĢlar, finans kuruluĢları, lojistik baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir.
Sektörün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü
değerlendirmek için ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün kamu
kurumları, üniversiteler ve kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile
durum ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektördeki tedarikçi firmalara bakıldığı zaman genel olarak sektörü küresel alana taĢıyacak yerel düzeyde
tedarikçilerin olmadığı görülmektedir. Bu durum sektörde iĢlerin yürütülmesinde önemli sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle üretim sisteminin güvenilir ve kesiksiz bir Ģekilde çalıĢması için yerel
düzeyde sektör geliĢtikçe değer zincirinin önemli bir parçası olan bu yapıların oluĢması gerekmektedir. Sektörün
yine kamu kurumları ile güçlü bir iĢbirliği geliĢtirmedikleri görülmektedir. Özellikle teĢvik ve benzeri
düzenlemelerin sektörün geliĢimine yönelik olarak etkin bir Ģekilde düzenlenmelidir.
Ancak mevcut yapıda sisteminin zayıf bir iĢletim modelinin olduğu görülmektedir. Sektörün mevcut tedarikçi
modeli, küresel düzeyde önemli bir aktör olmasına olanak sağlamıyor. Bu nedenle mutlaka yerel düzeyde etkili
tedarikçi Ģirketlerin ortaya çıkması ve sektörü yönlendiren stratejiler üretmesi gerekmektedir. Özellikle de bu
aĢamadan sonra iĢleme konusunda Ģirketlere tedarik sağlanması ve yol gösterilmesi çok önemlidir. Sektörün
özellikle mevcut önemli oyuncuları da değer zincirinin önemli bir prosesi olan bu tür iĢletmeleri kurarak daha
karlı operasyon yapma ve sektörü yönlendirme Ģansına sahip olabilirler.
175

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Dicle Üniversitesi uzun geçmiĢi olan ve içerisinde bütün bölümler olan bir üniversitedir. Ancak sektör ile
iletiĢim ve iĢbirliği noktasında çok fazla bir geliĢme olmadığı için sinerjik projeler ortaya çıkmamaktadır.
Özellikle sektörün nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi noktasında büyük potansiyelli
projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle iĢletmeler ve üniversite arasında iĢbirliği yapılmasının her iki tarafa
büyük yararları olacaktır. Ancak mevcut iliĢkiler incelendiği zaman çok zayıf bir yapının olduğu görülmektedir.
Kurumlar arası iĢbirliğine iliĢkin herhangi bir bulguya rastlanmamıĢtır.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden bir büyümek ve teknolojilerini günün koĢullar çerçevesinde
tedarik etmektir. Bu nedenle uygun finansal enstrümanların olmasının sektörün rekabetçiliği açısından önem
taĢımaktadır. Bu çerçevede sektörde leasing gibi olanakların yaygınlaĢması sektörün rekabet gücüne katkı sağlar.
Ancak normal yatırım kredileri dıĢında bankların gıda paketleme ve ambalaj sektörü için geliĢtirmiĢ olduğu
herhangi bir B2B finansman olmadığı görülmüĢtür. Bu konuda özellikle sektörden bir talep olursa uygun kredi
olanaklarının geliĢtirilmesi Diyarbakır için söz konusu olabilecektir. Ya da KOSGEB destek programları
çerçevesinde özellikle eğer bu sektörün önümüzdeki süreçte geliĢimi hedefleniyor ise, sektör için kaynak
tahsisine gitmesi gerekmektedir.
3.3.7.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (- düĢük)
Gıda paketleme ve ambalaj sektörünün firma stratejisi ve rekabet yapısı; kapasite kullanım oranları, mermer
iĢletmelerinin ölçekleri, sektörün teknoloji kullanma kapasitesi ve yetkinliği, mermer üretimde verimlilik,
sektöre yönelik yeni yatırımlar ve Ģirketlerin yönetimi ve stratejileri baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir.
Sektörün firma stratejisi ve rekabet yapısı açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü
değerlendirmek için ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla olan bağlantısı, sektörün kamu kurumları,
üniversiteler ve kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile durum
ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

Kapasite Kullanım Oranları (- düĢük)
ĠĢletmelerin temel olarak kapasite kullanım oranlarına baktığımız zaman yüksek düzeyde olmadığı
görülmektedir. Bunun temel nedeni satıĢ ve pazarlama sürecinde iĢletmelerin genel olarak zayıf oldukları
görülmektedir. Bu durum iĢletmelerin maliyetlerini aĢağıya çekmelerini engellemektedir. Sektördeki iĢletmelerin
en önemli rekabet üstünlüğü olarak belki bu faktör değerlendirilebilir. Özellikle sabit maliyetler yüksek oranda
aĢağı çekildiği için iĢletmelerin rekabet gücüne büyük katkı sağlamaktadır. Ancak düĢük kapasite ile bunu
sağlamak nerdeyse imkansızdır.

Sektördeki ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- DüĢük)
Sektördeki iĢlemeler genel olarak mikro iĢletme düzeyindedir. Bu nedenle seri üretim yapamadıkları için ölçek
ekonomisinden yararlanma durumu söz konusu değildir. Bu yapı da iĢletmelerin rekabet gücüne olumsuz
yansımaktadır. Sektörde ortaya çıkan yeni teknoloji ve üretim biçimleri özellikle seri üretimlerde büyük maliyet
avantajı sağlamaktadır. Bu koĢullarda sektördeki iĢletmelerin ölçeklerinin bu yapıya çok fazla uymadığı
görülmektedir.

Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği (- düĢük)
Daha önce de vurgulandığı gibi sektörün yeni teknolojileri alma ve kullanma noktasında eksiklikleri vardır.
Özellikle sektör teknoloji yoğun bir alan olduğu için ileri teknoloji kullanılması kaynakların daha etkin bir
Ģekilde değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle sektörde özellikle iĢletmelerin yeni teknolojileri
edinmeleri sürecinde sorunlarının olduğu görülmektedir.
176

Sektörde Üretim Verimliliği (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi ise verimlilik sorunudur. Sektördeki iĢçilik maliyetlerini
karĢılaĢtırdığımızda Türkiye ve Diyarbakır’ın bu konuda çok fazla bazı ülkeler ile rekabet Ģansı düĢüktür. Bunun
temel nedenlerinden biri verimlik düzeyinin sektörde düĢük olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle
Ģirketlerin yaratıcı ve sistem geliĢtirerek verimlilik artıĢı sağlamaları durumunda rekabet güçlerini
geliĢtirebilirler. Mevcut durumunda genel olarak iĢletmelerin sektörel düzeyde verimlilik modelleri arayıĢı içinde
oldukları görülmektedir.

Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar (+/- orta)
Sektördeki firmaların yeni yatırım yapma ve iĢletmelerini geliĢtirme konusunda motivasyonlarının olduğu
görülmektedir. Özellikle son iki üç sene içersinde sektöre giriĢlerin çok fazla olduğu görülmektedir. Ancak
bölgenin içinde bulunduğu olumsuz koĢullar yeni yatırımları zorlaĢtırmakta ve sektöre yeni sermaye giriĢine
engel olmaktadır.

ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri (- düĢük)
Sektördeki Ģirketlerin yönetim ve stratejileri incelendiği zaman tamamı küçük veya mikro ölçekli Ģirketlerdir.
Bunların tamamına yakını aile bireyleri tarafından yönetilmektedir. Ancak Ģirketlerin belli bir ölçeğin üzerine
çıktıktan sonra bu tür bir yönetim model ile varlıklarını sürdürmeleri çok zordur. ġirketler kurumsallaĢmak,
rekabet güçlerini geliĢtirmek için de herhangi bir danıĢmalık proje yürütmemektedirler. Bunun yanında
Ģirketlerin stratejik olarak yapılanma ve geliĢmeye yönelik olarak da herhangi bir senaryolarının olmadığı
görülmektedir. Sonuç olarak firmaların stratejisine baktığımız zaman net olarak piyasada kalmak ve para
kazanmak için yaratıcı bir modelinin olmadığı görülmektedir. ġirketlerin sektörde yaratmıĢ olduğu değerler ve
birikimler Diyarbakır’da bu sektörün ortaya çıkmasına ve geliĢmesine yönelik önemli katkılar sağlamaktadır.
Diğer Ģirketler ise büyüme ve geliĢme süreci içersinde olan mikro düzey aile Ģirketleri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Özellikle büyüme süreci içerisinde olan bu Ģirketlere profesyonel destek verilmesi sağlıklı bir
sektör için önem taĢımaktadır.
3.4.7.5 Devlet (-/+ orta)
Yapısal düzenlemeler, devlet destek ve teĢvikleri ve güvenlik devlet değiĢkeni altında analiz edilmektedir.
Analiz sonuçlarına göre devletin sektör ile olan destek düzeyi orta seviyede çıkmıĢtır.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Sektör açısından devletin herhangi özel bir düzenlemesi bulunmaktadır. Bu nedenle sektör temel faaliyetlerini bu
çerçevede yürütmeye çalıĢmaktadır. Yapılan çalıĢmalar kayıt dıĢılığı engellemeye dönük çalıĢmalardır. Bu
durum engellenebilirse ve Ģirketlerin özellikle bu süreçte karĢılaĢacakları temel sorunları ortadan kaldırmak için
gerekli destekler verilebilirse sektörün geliĢim sürecine olumlu bir katkı sağlanabilir. Diğer türlü sektörü ayağa
kaldırmak çok kolay değildir. ġu an mevcut yapısal düzenlemeler de sektöre yatırım yapma konusunda ciddi
teĢvikler sağlıyor. Örneğin kurumlar vergisi ve benzeri alanlarda devletin yapmıĢ olduğu çok önemli
düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu desteklerden etkilenip yatırım yapma çabası içerisinde olan çok fazla
yatırımcı yoktur.

Devlet Desteği ve TeĢvikler (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine doğrudan ve doğrudan olmayan önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle
teĢvik yasası, girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere
büyük avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlar ile de projelere direkt
olarak destekler sağlamaktadır. Bu süreçteki en önemli sorun bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere
gitmesinin sağlanması gerekmektedir. Bunun yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı takip edilmediği için
etkin bir kullanım söz konusu olmamıĢtır. Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektörü
desteklememektedir.
177

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢanan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum ortadan
kaldırılabilirse kısa süre içersinde yatırımlar projeler ve turizm gibi önemli sektörler büyük bir sıçrama
yapacaktır.
3.3.8
Sonuç ve Öneriler
Gıda paketleme ve ambalajlama sektörü Diyarbakır için önemli bir sektördür. Özellikle tarımsal üretim
sürecindeki temel ürünleri de desteklediği için bu sektörün kent için geliĢtirilmesi büyük önem taĢımaktadır.
Yapılan analizde sektörün geliĢme eğilimi içersinde olduğu görülmektedir. Ancak modele göre geliĢim sürecini
zorlaĢtıran önemli sorunların da olduğu görülmektedir.
Bölgede özellikle tarım ve hayvancılık sektörü çok ciddi bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle ürünlerin daha
etkin pazarlanabilmesi için paketlenmesinin büyük önemi vardır. Güçlü gıda paketleme tesislerinin kurulmasının
iki türlü bölge ekonomisine katkısı olacaktır. Birincisi bölgede üretilen ürünler çok daha katma değeri yüksek bir
Ģekilde kullanılabilecektir. Ġkinci olarak bölgede üretilen ürünlerin pazarları geniĢletilerek rekabet güçleri
geliĢtirilmiĢ olacaktır. Sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum
göstereceğini analiz etmeye çalıĢacağız. YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep
yapısının niteliği dikkate alınarak geliĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede sektörün geçmiĢ yirmi yıldaki temel
performansını da dikkate alarak gelecekte ne tür bir yönelim içinde olacağı tahmin edilmiĢtir. Özellikle sektörün
mevcut performansı dikkate alınarak gelecek açısından ne tür bir büyüme göstereceğini tahmin etmek zor
değildir. Mevcut koĢullarda sektör analiz edildiği zaman iĢletmelerin geliĢme ve büyüme eğilimi içersinde
oldukları görülmektedir. Bu çerçevede sektörde tam olarak oturmuĢ bir iĢ modeli mevcut değildir. Sektörün
omurgası ve büyüklüğü denge noktasına geliĢmiĢ değildir.
Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü
YaĢam Eğrisi
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman ise 2000-2020 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektördeki operasyonel yapı ve teknolojilerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir. Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün altyapı sürecinin oluĢum aĢaması olarak
değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir.
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
Gıda Paketleme
ve Ambalaj
sektörünün
gelişim dönemi
Yıllar
Gıda Paketleme ve
Ambalaj sektörünün
olgunluk dönemi
Gıda Paketleme
ve Ambalaj
sektörünün düşüş
dönemi
2050 2060 2070 2080 2090
1990 2000 2010 2020 2030 2040
178
Bu varsayımlar çerçevesinde özellikle sektörde önümüzdeki on yıl içerisinde iĢletme formları ve yapılarında
önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Özellikle bu dönemden sonra sektör geliĢme dönemine girecektir.
Bu dönemde sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri gündeme girecektir. Katma değeri yüksek üretim
yapan iĢletmelerin ön plana çıktığı dönem olacaktır. Bu dönemde iĢletmeler daha çok gıda paketleme konusunda
geliĢecek ve ambalaj geliĢtirilmesi ön plana çıkacaktır.
Ayrıca ürünlerin paketlenmesi ve farklı alanlarda kullanılmasına yönelik olarak da bu dönemde iĢletmeler strateji
geliĢtireceklerdir. Mevcut büyüme ve geliĢme performansı dikkate alındığı zaman bu sürecin 2040 ile 2070
yılları arasında gerçekleĢeceği düĢünülmektedir. Bu aĢamadan sonra sektör gerileme dönemine girecektir.
Sektörün büyüme ve geliĢmesi daha çok diğer sektörlerin yapısı, büyümesi ve geliĢmesine bağlı olduğu için
süreç daha çok bu sektörlerdeki geliĢmelere bağlı olacaktır. ĠĢ dünyası sürekli olarak inovasyon yapılmaktadır.
Önümüzdeki süreçte özellikle sektörde yapılacak bir yenilik bütün iĢ yapıĢ biçimlerini köklü ve yapısal bir
Ģekilde değiĢtirebilir. Bölgede kapsamlı bir teknoparkın kurulması da bu süreç üzerinde tetikleyici bir etki
yapacaktır.
Mevcut veriler dikkate alındığı zaman sektörün temel özelliklerini aĢağıdaki Ģekilde özetleyebiliriz.
ġekil 52: Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörünün Temel Özellikleri

Yeni GeliĢme Eğiliminde Olduğu Ġçin Desteklenmelidir
Sektörün temel geliĢim sürecinde bakıldığı zaman yapısal olarak sektördeki temel iĢ değerlerinin yeni yeni bir
geliĢme ve filizlenme sürecinde olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede özellikle yeni giriĢlerin sayısının çok fazla
olduğu görülmektedir. Özellikle inĢaat ve kuruluĢ aĢamasında olan (start up) iĢletme sayısı mevcut kurulu
iĢletme sayısına yakındır. Bu sektördeki geliĢme ve yapılanmaların yeni baĢladığını göstermektedir. Özellikle
gıda sektöründe iĢ yapan Ģirketlerin bu alandaki çalıĢmalara temel olarak ilgili duyduklarını görmekteyiz.

Sektörün GeliĢim Stratejisi NetleĢmelidir
Sektör özellikle ne tür alanlarda paketleme yapacağına iliĢkin olarak daha açık bir strateji oluĢturmamıĢtır.
Bunun yanında ambalaj sektörü daha çok poĢet ambalaj alanında geliĢim göstermektedir. Bölgenin temel
özellikleri ve sahip olduğu potansiyel çerçevesinde farklı ürünlere yönelik ambalajlama yapılması sektörlerin
geliĢmesine katkı sağlayacaktır. Ancak sektörde gıda paketlemesinin potansiyeli ve kapasitesinin iyi bir düzeyde
olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle sektörün ne tür bir strateji üretmesi gerektiğinin netleĢmesi gerekiyor.

Gıda Paketleme Alanında ĠĢletmelerin Rekabet Güçlerinin GeliĢtirilmesi Gereklidir
Sektördeki örgüt nüfusuna bakıldığı zaman %90 iĢletmelerin daha çok gıda paketleme iĢinde oldukları
görülmektedir. Bu da özellikle gıda paketleme iĢletmeleri arasında yoğun bir rekabetin olacağını bize
göstermektedir. Özellikle orta vade içerisinde bu alanda iĢletmeler arasında rekabetin yol açtığı bir doğal
179
seçilimin olacağına iliĢkin ipuçları mevcuttur. Bu tür olumsuz durumları ortadan kaldırmak için mikro ölçekte
iĢletmelerin geliĢmesini sağlayacak organizasyonel geliĢim modellerinin ön görülmesi gereklidir.

Bebek Sektör Olması Nedeniyle Öncelikli Olarak Desteklenmelidir
Sektördeki iĢletmelerin yaĢam eğrisine baktığımız zaman daha çok genç ve yeni kurulmuĢ organizasyon
formlarının mevcut olduğu görülmektedir. ĠĢletmelerin büyük bir çoğunluğu on yaĢından çok daha küçüktür.
Temel olarak Diyarbakır’da bu tür iĢ formlarının geliĢim ve ortaya çıkıĢı önümüzdeki süreçte daha yoğun bir
Ģekilde devam edecektir. Sektör bu nedenden dolayı özellikle uluslar arası pazarlara açılma noktasında da çok
fazla bir deneyime sahip değildir.

Gıda Sektörü ile Paketleme&Ambalaj Arasındaki ĠĢbirliği GeliĢtirilmelidir
Gıda paketleme sektörünün geliĢmesi ve spesifik alanda gıda paketlemesi yapılması Diyarbakır’da özellikle gıda
sektörünün geliĢmesi anlamına gelmektedir. Bu tür bir eğilim sektördeki pazarlama ve satıĢı destekleyeceğinden
çok daha etkili bir üretim sürecinin geliĢmesine olanak sağlayacaktır. Bal ve bulgur gibi alanlarda uzmanlaĢmıĢ
gıda paketleme tesislerinin kurulması bu sektörlerin geliĢmesine olumlu bir katkı sağlayacağı beklenmektedir.

Ortadoğu Pazarına Açılma Olanağı Sağlanmalıdır
Bu sektör Ortadoğu pazarına açılma potansiyeline sahiptir. Özellikle çevresinde Irak, Ġran ve Suriye gibi
geliĢmekte olan önemli pazarla mevcuttur. Hem de gıda sektörünün temel olarak yapısını destekleyeceğinden
geleceğe yönelik olarak gıda sektörünün küresel pazarlarını geniĢletecektir. Ortadoğu pazarı diğer sektörlerde
olduğu gibi Diyarbakır ekonomisini ve iĢ dünyasını destekleyen çok büyük bir pazardır. Gelecek çeyrek yüz
yılda bölgenin ve Türkiye’nin en önemli pazarı olacaktır.
180
3.4
Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde tekstil ve hazırgiyim sektörünün önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya
genelinde sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Diyarbakır’daki
durumu ve Diyarbakır tekstil ve hazırgiyim sektörünün uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve öneriler
irdelenmiĢtir.
3.4.1
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Önemi
Bu sektör her bakımdan bütün ülkeler açısından geleneksel ve zorunlu sektörlerden biri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Toplumların geliĢim sürecinde önemli rol oynayan sektörler vardır. Özellikle bireylerin temel
ihtiyaçlarını karĢılayan bu sektörlerin baĢında barınma, gıda ve giyinme gelmektedir. Bu üç temel ve önemli
sektörlerden biri olan tekstil ve hazır giyim zaman içerisinde de üretim ve iĢletme yapıları itibarı ile büyük
değiĢimler yaĢamıĢtır.
Tekstil ve hazırgiyim sanayii tarih boyunca dünyada en büyük gelir getirici sektörlerden biri olmuĢtur. Nitekim
sektör, Ġngiltere, Kuzey Amerika ve Japonya’da erken sanayileĢme döneminde hayati rol oynamıĢtır. Ancak,
1970’lerden bu yana tekstil ürünleri üretimi ve ihracatının geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olan ülkelere
kaymakta olduğu görülmektedir. Örneğin üretim maliyetlerinin yükselmesi ve istihdamda görülen kısıtlar
nedeniyle Japon tekstil ve hazırgiyim firmalarının üretim yatırımlarını 1970’lerde Asya ülkelerine
yönlendirdikleri bilinmektedir. Bu akımın etkisi ile Hong Kong, Güvey Kore ve Tayvan Japonya’nın ardından,
tekstil ve hazırgiyim sanayinin ana ihracat kalemi haline gelmesi ile Asya’nın yeni sanayileĢen ülkeleri1
konumuna yükselmiĢtir. Bu ülkeler ile birlikte, BangaldeĢ ve Endonezya gibi az geliĢmiĢ ülkeler düĢük iĢgücü
maliyetlerini bir rekabet gücüne dönüĢtürerek küresel pazarlarda yer almaya baĢlamıĢlardır. 1980’lerden itibaren
hız kazanan küreselleĢme eğilimi tekstil ve hazırgiyim sanayinde ticaret akıĢını hızlandırmıĢ son otuz yıl
içerisinde yaklaĢık olarak sektörün toplam kapasitesinin yarısı geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olanlara kaymıĢtır.
Doğal olarak sektör, günümüzde en fazla küreselleĢmiĢ endüstrilerden biri olarak tanımlanmaktadır (Eraslan Vd.,
2009).
3.4.2
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
Tekstil ve hazırgiyim sektörü bir birleri ile yakın iliĢki içerisinde olan iki önemli çalıĢma alanıdır. Güncel olarak
bu iki kavram zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılan iki temel kavram olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Ancak üretim ve ticari sistemleri büyük farklılıklar göstermektedir. Sektör gerek dünyada gerekse de Türkiye’de
yüksek bir rekabetçilik özellik göstermektedir. Birçok geliĢmekte olan dinamik ülke ekonomisine yön verdiği
için Dünyada en çok konuĢulan- tartıĢılan temel sektörlerden biridir. Sektörün yapısı güçlü rekabete
dayanmaktadır. Bu nedenle hem domestik pazarlarda hem de küresel pazarlarda iĢletmelerin yoğun bir rekabet
içerisinde olduğu görülmektedir.
Sektör temel olarak teknoloji ve emek yoğun bir yapısal özellik göstermektedir. Özellikle tekstil boyutu
açısından sektör analiz edildiği zaman karĢımıza teknolojinin önemli olduğu bir iĢ yapısı çıkmaktadır.
Hazırgiyim boyutu ile sektör analiz edildiği zaman ise karĢımıza emek yoğun bir sektörel yapı çıkmaktadır.
Tekstil ve hazırgiyim sanayi, birbirleri ile olan etkileĢimleri ve hazırgiyim sanayinin üretim ve dağıtım
zincirinden kaynaklanan yakın iliĢki nedeniyle çoğu zaman birbiri yerine de kullanılan iki terim olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Tekstil sadece iplik ve kumaĢ üretimi anlamına gelmemekte, halıcılık, otomotiv, yangın söndürme
hortumları gibi birçok farklı alanda da kullanılmaktadır. Çok geliĢmiĢ otomasyon tesislerinde iplik eğirme,
dokuma ve örme gibi çok çeĢitli ve farklı teknikler bir arada bulunmaktadır (Eraslan vd., 2008).
Tüm Ekonomik Faaliyetler için Uluslararası Sanayi Sınıflandırması Standardı Kodu (ISIC) tekstil ve hazırgiyim
sanayini ISIC 17 ve ISIC 18 ile tanımlamaktadır. Bu iki sektör alt gruplara bölünmüĢtür. Tekstil ve hazırgiyim
sektörleri dikey olarak yapılandırılmıĢlardır. Ġplik ve kumaĢ üretimi farklıdır. Ürün akıĢı hammaddenin ipliğe
dönüĢmesi ile baĢlamakta daha sonra kumaĢ dokuma, örme iĢlemleri gelmektedir. Sanayide polimerzasyon,
eğirme, doku verme, örme, baskı, boyama ve apreleme ve diğer önemli ekstrüzyon iĢlemleri yer almaktadır
(Eraslan Vd., 2008).
Tekstil ve hazırgiyim endüstrisi, birbirleri ile olan etkileĢimleri ve hazırgiyim sanayinin üretim ve dağıtım
zincirinden kaynaklanan yakın iliĢki nedeniyle çoğu zaman birbiri yerine de kullanılan iki terim olarak karĢımıza
181
çıkmaktadır. Tekstil sadece iplik ve kumaĢ üretimi anlamına gelmemekte, halıcılık, otomotiv, yangın söndürme
hortumları gibi birçok farklı alanda da kullanılmaktadır. Ancak, bu iki sektör alt gruplara bölünmüĢtür. Tekstil
ve hazırgiyim sektörleri dikey olarak yapılandırılmıĢlardır. Ġplik ve kumaĢ üretimi farklıdır. Ürün akıĢı
hammaddenin ipliğe dönüĢmesi ile baĢlamakta daha sonra kumaĢ dokuma, örme iĢlemleri gelmektedir (sanayide
polimerzasyon, eğirme, doku verme, örme, baskı, boyama ve apreleme ve diğer önemli ekstrüzyon işlemleri yer
almaktadır) (Eraslan, vd., 2008).
3.4.3
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Değer Zinciri Analizi
Sektörün değer zincirini analiz ettiğimiz zaman karĢımıza geliĢmiĢ bir yapının çıktığını görmekteyiz. Bu yapı ilk
aĢamada makine, tasarım ve Ar&Ge gibi temel faktörlere dayanmaktadır. Özellikle sektörün temel niteliğini ve
operasyon biçimini etkileyen bu faktörlerin yapısı sektörün temel paradigmasını etkilemektedir. Burada özellikle
temel doğal faktör girdilerinin de unutulmaması gerekmektedir. Özellikle pamuk (cotton), ipek ve yün gibi
faktörler bu süreçte ele alınmaktadır.
ġekil 53: Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Genel Değer Zinciri AkıĢ ġeması
Kaynak: Eraslan vd., 2008.
182
Daha sonra tekstil üretim sürecine yarı mamul olarak giren bu faktörler yün ipliği ve kumaĢ olarak
üretilmektedir. Bu temel yapının daha sonra farklı iki temel ürünün bir sonraki aĢamada operasyon biçimine yön
verdiğini görmekteyiz. Burada özellikle iplik olarak iĢlenen malzemeler daha sonra bazı süreçlerden geçirilerek
hazır giyim atölyelerinde iĢlenebilir hale gelmektedir. Ya da ürün bu süreçte iplik olarak piyasaya verilmektedir.
KumaĢ olarak iĢlenen ürün de aynı Ģekilde bu aĢamadan sonra konfeksiyonlara ya da direkt olarak piyasaya
sunulabilmektedir. Ürünün amaca uygun Ģekilde prosses edilmesi sonucunda değer zincirinin son aĢamasında
nihai tüketici ile direkt olarak buluĢması söz konusu olabilmektedir ya da bazı aracılardan geçerek piyasaya
sürülmektedir.
Model genel çerçevede ele alındığı zaman değer zinciri dört temel aĢamada değerlendirilebilir. Birinci aĢamada
sektördeki temel girdi faktörlerinin yer aldığını görmekteyiz. Bunlar sektörde temel olarak üretim yapabilmek
için gerekli olan unsurlar olarak da değerlendirilebilir. Bundan sonra karĢımıza çıkan ikinci aĢama ise ürünün
Ģekil formu olarak değerlendirilebilir. Girdiler burada çeĢitli Ģekil formlarına dönüĢerek piyasada farklı amaçlı
kullanım için hazırlanmaktadır. Üçüncü aĢamada ise değer yaratan spesifik faaliyetler aĢamasıdır. Bu aĢamada
ürünler çeĢitli formlarda iĢlenerek farklı Ģekillerde değerler yaratılmaktadır. Sektörün çok detaylı özellikle
mikro, küçük ve orta ölçekli iĢletmelerine de bu alan açık olduğu için örgütsel popülasyon düzeyi genel olarak
çok yüksektir. Son aĢamada ise fayda yaratma aĢaması olarak değerlendirilebilir. Bu aĢamada sektörün
piyasaya yönelik temel faaliyetleri görülmektedir. Bu süreçlerin yapısı, iĢ yapma biçimleri sektördeki temel
paradigmayı etkilemektedir.
Iconomy Group tarafından geliĢtirilen bu model, özellikle sektörün değer zincirinin anlaĢılmasında önemli bir
yere sahiptir. Bu model ile sektörün temel yapısı ve her aĢamada içinde bulunduğu koĢulları doğru bir Ģekilde
değerlendirmek mümkün olabilmektedir. Özellikle ülke ya da belirli bir üretim kümelenmesi üzerinde konu
analiz edildiği zaman, sektörel stratejilerin doğru Ģekilde yönetilmesine olanak sağlanması mümkün olmaktadır.
Dünyada bu değer zinciri süreci açısından ülkelerin temel olarak içinde bulundukları durum irdelendiğinde
sektörün temel bir algoritmasını ortaya koymak mümkün olabilmektedir. Bu nedenle sektördeki temel yapıyı
değerlendirmede modelin çok önemli yararı olduğu düĢünülmektedir.
AĢağıda da gerek dünya gerekse de Türkiye’de sektörün temel durumunu değerlendirmek için bu süreçler
kullanılacaktır.
3.4.4
Dünya Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü
Tekstil ve hazırgiyim sektörleri geçmiĢte bugünkü sanayileĢmiĢ ülkelerin geliĢmesinde büyük rol oynamıĢ
önemli bir faaliyet alanı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle Ġngiltere, Japonya ve Amerika gibi ülkeler buna
örnek olarak gösterilebilir. Ancak 1970’li yıllardan sonra sektörün yönelimi geliĢmekte olan ülkelere doğru
kaymıĢtır. Bu duruma sektörde oluĢan yüksek maliyetler ve kısıtlar yol açmıĢtır. Bunun bir sonucu olarak
sektörün Hong Kong, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerde geliĢmeye baĢladığı görülmektedir.
Sektörde makineleĢme ve otomasyon 1750’li yıllara dayanmaktadır. Bu aĢamadan önce sektörün temel çalıĢma
biçimi tamamen elle üretime dayanmakta idi. Daha sonra çırçır makinesinin bulunması ile sektörde pamuklu
dokuma sanayisinin geliĢtiği görülmektedir. Bu süreç daha sonra on sekiz ve on dokuzuncu yüz yıllarda da
devam etmiĢtir. Bunun sonucu olarak da sektör bugünkü üst düzey otomasyon seviyesine ulaĢmıĢtır. Sektörde en
büyük değiĢim ve dönüĢüm süreci yaĢayan faktörlerin baĢında üretim sisteminin inovasyon ile desteklenmesidir.
Sektörde dünyaya yön veren temel pazarların daha çok geliĢmiĢ, gelir düzeyi yüksek olan ülkeler olduğunu
görmekteyiz. Özellikle sektörün büyüme ve geliĢmesini sağlayan en önemli faktör, dinamik, güçlü tüketim ve
gelirdir. Bu iki faktörde çoğunlukla dünyada geliĢmiĢ ülkelerin içinde olduğu pazarlar olmaktadır. AĢağıdaki
tabloda da bu durum açık bir Ģekilde görülmektedir. Dünyanın sektördeki en önemli pazarları bu özelliktedirler.
Tablo 39: Sektörünün Dünyadaki Önemli Pazarları ve Payları
AB PAZAR
PAYI
%42
ABD PAZAR
PAYI
%31
JAPONYA
PAZAR PAYI
%13
DĠĞER
ÜLKELER
PAZAR PAYI
%14
183
Yukarıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi dünyada sektör ile ilgili çok önemli olan dört tane önemli pazar
mevcuttur. Bunlar dünya tüketimine yön veren çok önemli potansiyeli olan ülkelerdir. Birinci olarak sektör ile
ilgili Avrupa Birliği karĢımıza dünyanın en önemli pazarı olarak çıkmaktadır. AB pazarı hemen hemen
dünyadaki pazarın yarısında yakın bir büyüklüktedir. Güçlü ve dinamik bir tüketim yapısının olduğu sektörde
büyüme rakamları da yaklaĢık olarak %2 civarındadır. Dünyadaki diğer önemli bir pazar ise ABD’dir. Bu pazar
yaklaĢık olarak dünya pazarının üçte birine karĢılık gelmektedir. Özellikle güçlü tüketim ve yüksek gelir düzeyi
bu pazarı dünyada cazip ve önemli pazarlar arasına sokmaktadır. Bu pazarın büyüme rantına bakıldığı zaman
%2.5 gibi bir değere sahiptir. Bu büyüme performansı ile pazarın dünyadaki önemi ve yeri her geçen gün daha
iyi bir konuma gelecektir. Mevcut olarak dünyanın en önemli pazarlarından olan Japonya gerileyen bir
performansa sahiptir. Bu pazarın büyüme performansının yaklaĢık olarak sıfıra yakın olduğu görülmektedir. Bu
durumda devam etmesi özellikle yakın gelecekte dünyada bu pazarın önemini azaltacaktır. Son olarak dünyada
diğer ülkelerin içinde olduğu pazar gelmektedir. Bu pazar da kendi içinde büyüyen, geliĢen pazarlar olarak
adlandırılabilecek özelliklere sahiptir. Bu pazarların büyüme performansları diğer ülkelere göre çok daha iyi
durumdadır. Genel olarak bu pazarlar ortalama olarak %3 gibi bir büyüme performansı yakalamıĢtır.
Tablo 40: Sektörün Dünyadaki En Önemli Üreticilerinin Pazar Payları (Tekstil)
AB
ÇHC
GÜNEY KORE
TAYVAN
%33.9
%23.5
%4.4
%4.1
HĠNDĠSTAN
TÜRKĠYE
PAKĠSTAN
JAPONYA
%3.1
%3
%4
%3.7
Dünyadaki önemli üreticilere baktığımız zaman ise yirmi yedi tane Avrupa Birliği ülkesinin küresel piyasada ilk
sırada yer aldığını görmekteyiz. Üretimin yaklaĢık olarak üçte birini elinde bulunduran AB dünyada sektörde
rekabetçi bir konumdadır. Sektörde daha sonra dünya üretiminin büyük bir bölümünü sağlayan ÇHC
gelmektedir. Bu ülke özellikle düĢük iĢçilik girdisi nedeniyle bütün dünyada önemli bir konumdadır.
Türkiye’nin dünya içerisindeki yerine baktığımız zaman ise bütün üretimin yaklaĢık olarak %3.7’lik kısmını
karĢılamaktadır. Dünya piyasası özellikle rekabetçi bir konumda olduğu için yakın zaman içerisinde Türkiye’nin
piyasa konumunda değiĢiklikler olabilir. Özellikle Hindistan’ı yakalamak çok zordur. Bunun yanında
Pakistan’da da hızlı bir Ģekilde büyüme görülmektedir. Gelecek yakın zaman içerisinde sektörün temel
paradigması birçok yönden dönüĢüm riski ile karĢı karĢıyadır.
Bu tablo geleceğe yönelik olarak sektörün özellikle üretim açısından Asya’da geliĢeceğini ifade etmektedir.
Asya kıtasının sahip olduğu üretim gücü kürsel düzeyde tekstil sektörünün yapısına yön vermektedir. Geleceğe
yönelik olarak dünyada Çin’in sektörde önemli bir konumda olacağını söylemek mümkündür.
Tablo 41: Sektörün Dünyadaki En Önemli Üreticilerinin Pazar Payları (Hazırgiyim)
ÇHC
AB
HONG KONG
TÜRKĠYE
%33.4
%29.9
%8.3
%4.1
BANGLADEġ
HĠNDĠSTAN
VĠETNAM
ENDONEZYA
%2.9
%2.8
%2.1
%1.7
184
Konuyu hazırgiyim açısından ele aldığımız zaman dünyada Çin, sektördeki en önemli aktör olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Çin’i daha sonra Avrupa Birliği ülkeleri izlemektedir. Hazırgiyimde üçüncü sırada Hong Kong
gelmektedir. Bu alanda Türkiye’nin üçüncü sırada olduğunu görmekteyiz. Daha sonra hızlı bir Ģekilde büyüyen
BangladeĢ ve Hindistan gibi sektörde dinamik bir konuma sahip olan ülkeler gelmektedir. Ancak dünyada bu
sektörün temel yapısını ilk birkaç ülke belirlemektedir. Burada Çin’in yerinin önemli olduğu görülmektedir.
Sektörün en hızlı büyüyen ülkesi olması nedeniyle de önümüzdeki süreçte diğer rakipler ile arayı açacağı
düĢünülebilir.
Sektörün temel çalıĢma modeli emek yoğun bir yapıdan sermaye yoğun bir yapıya doğru dönüĢmüĢtür. Bu da
özellikle geliĢmekte olan ve emeği bir maliyet avantajı olarak gören ülkelerin pozisyonunu geliĢmiĢ ülkeler
karĢısında azaltmaktadır. Bunun bir sonucu olarak geliĢmiĢ ülkelerin sektörde geleceğe yönelik olarak tekrardan
söz sahibi olma Ģansları olabilecektir.
Sektörün maliyet yapısı incelendiği zaman karĢımıza çıkan tablo genel olarak aĢağıdaki Ģekildedir. Özellikle
dünyada yapılan çalıĢmalar çerçevesinde sabit ve değiĢken maliyetler açısından sektörün temel durumu büyümesürdürülebilirlik bakımından büyük bir değere sahiptir. Bu nedenle de üretim sürecinde temel maliyetlerin yapısı
ve niteliği iyi bir Ģekilde irdelendiğinde sektörün geleceğe yönelik olarak ne tür bir paradigma değiĢimi içersinde
olacağını tahmin etmek mümkün olabilecektir.
Bakıldığı zaman sektörde %33’lük payla en büyük maliyeti ham madde oluĢturmaktadır. Bu da sektördeki en
önemli maliyet kaleminin değiĢken maliyetler olduğunu bize göstermektedir. Ġkinci olarak sektördeki temel
maliyetleri etkileyen faktörün iĢgücü olduğunu görmekteyiz. ĠĢgücünün toplam maliyetler içerisindeki payının
ise yaklaĢık olarak %25 olduğunu görmekteyiz. Bundan sonra en önemli maliyet kalemi olarak karĢımıza enerji
çıkmaktadır. Onun da toplam maliyetler içerisindeki payı yaklaĢık olarak %10 olarak görünmektedir. Bunun
dıĢında amortisman ve overhad gibi giderler de yaklaĢık olarak %15-20 arasında değiĢmektedir. Bu durum da
özellikle sektördeki temel olarak rekabet kaynaklarının hangi alanlardan gelebileceğini bize göstermektedir.
Sektörde hammadde ve iĢgücü maliyetlerini kontrol eden iĢletmelerin gelecek süreçte rekabet güçlerini sürdürme
Ģansı olacak ve sektörde önemli aktörler arasında yer alacaklardır.
Özellikle tasarım ve üretim süreçlerinde bilgisayar destekli üretim yapılması sektörün yapısını önemli oranda
etkilemektedir. Seri üretim süreçlerini destekleyen bu tür geliĢmeler maliyetler üzerinde büyük bir etkiye
sahiptir.
Tekstil ve hazırgiyim sektörü bugün dünyada küreselleĢme düzeyi en yüksek alanlardan biri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Özellikle sektörün temel yapısının son otuz yıl içerisinde yaĢadığı mobilite bunun en önemli
göstergelerinden biridir. Daha önce özellikle geliĢmiĢ ülkelerin kontrolünde ve üretiminde olan sektör, bugün
daha çok geliĢmekte olan ülkelerin pazarına doğru kaymıĢtır. Bunun sonucu olarak sektör nerdeyse son otuz
yılda dünyada tamamen yer değiĢtirmiĢtir. Sektördeki faktör girdileri ve tecrübî bilgi (know- how) nerede ise
tamamen küreselleĢmiĢ bir nitelik göstermektedir. Bu tür bir yapı dünyada diğer sektörlerde çok daha azdır.
Ortaya çıkan sektörel yapının temel özellikleri dikkate alındığı zaman değer zincirinin değiĢik aĢamalarında
etkili olan ülkelerin olduğu görülmektedir. Özellikle teknoloji ve tasarım gibi çalıĢmalarda genel olarak geliĢmiĢ
ülkelerin sektörde etkin bir rolünün olduğu görülmektedir. GeliĢmekte olan ülkeler daha çok ürünlere Ģekil
formu vermede etkilidirler. Sektördeki birçok ürünün öncelikli olarak tasarımı geliĢmiĢ ülkelerde yapılmaktadır.
Daha sonra bu geliĢtirilmiĢ prototipler Çin, Hong Kong ve Türkiye gibi farklı ülkelerde üretim sürecine
girmektedir. Ayrıca pazarlama ve satıĢta ise genel olarak geliĢmiĢ ülkelerin hâkimiyeti vardır. Bugün her
bakımdan büyük bir dönüĢüm yaĢayan sektörün karĢısındaki en büyük sorun Çin ve Hindistan’ın sahip olduğu
çok ucuz faktör girdileridir. Bu sektörün birçok ülkedeki geliĢim ve büyüme sürecini olumsuz yönde etkilemiĢtir.
Bu nedenle sektörde rekabetçi konuma sahip olan Türkiye gibi bir ülkede bile sektör gerilemeye baĢlamıĢtır.
Bazı Ģirketler bu süreci aĢmak için stratejilerini değiĢtirme çabası içerisine de girmiĢlerdir. Ancak Çin gibi bir
ülke ile bu sektörde özellikle maliyet alanda rekabet etmek nerdeyse imkânsıza yakın bir durumdur.
Sonuç olarak sektör birçok açıdan küresel kaynaklandırma ve yönetim stratejilerine sahiptir. Bu süreç gelecekte
de artarak devam edecektir. ġirketler mümkün olduğunca her lokasyonun sahip olduğu rekabet avantajından
yararlanmaya çalıĢarak rekabet güçlerini geliĢtirme çabası içerisinde olacaklardır. Dolayısı ile sektör, küresel
alandaki her türlü kaynağın en optimal olanını kullanma yoluna gitmektedir. Bunun sonucu olarak da sektör çok
farklı ülkelerde geliĢme ve farklı alanlarda yerleĢik bir yapıya dönüĢme eğilimindedir.
185
3.4.5
Türkiye Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Durumu
Birçok geliĢmekte olan ülke için imalat sanayileri gerek ihracat gelirleri gerekse istihdam potansiyelleri nedeni
ile itici güç olarak kabul edilmektedir. SerbestleĢmenin ilk yıllarında Türkiye’de de aynı yaklaĢım gözlenmiĢtir.
1980’lerden itibaren tekstil sektörü gittikçe büyüyerek ülke ekonomisindeki konumunu güçlendirmiĢtir. Nitekim
1980-2000 döneminde tekstil ve hazırgiyim sanayi yıllık %20.5 büyüme ile ülkenin en büyük ihracatçı imalat
sanayi haline gelmiĢtir (TGSD, 2008; ĠGEME, 2008).
Ancak, Çin’in küresel tekstil ve hazırgiyim pazarlarına dahil olması ile birlikte 2000’den itibaren Türk tekstil ve
hazırgiyim sanayi ihracatta gerileme ile karĢılaĢmıĢtır (ĠTKĠB, 2008). Tekstil ve hazırgiyim sanayi Türkiye’nin
öncü sektörlerinden biri konumundadır ve bu alandaki yatırımlar ve üretim Osmanlı dönemine dek
uzanmaktadır. Sanayi, yüksek kâr oranları, istihdam ve üretim ile ülke ekonomisinin lokomotif sektör konumuna
yükselmiĢtir (Ercan, 2002).
Günümüzde tekstil ve hazırgiyim, tarımdan sonra en büyük istihdama sahip (yaklaĢık 2 milyon kiĢi) sanayi
dalıdır ve ülkenin toplam ihracat gelirlerinin 1/5’ini sağlamaktadır. GSYĠH’ye katkısı %11 oranındadır ve ülke
imalat sanayinin üretiminin %14’ü bu alanda gerçekleĢmektedir (ĠTKĠB, 2008).
Türk tekstil ve hazırgiyim sanayinin geliĢimi Türkiye’nin geleneksel tekstil üretimi çerçevesinde gerçekleĢmiĢtir.
Sanayi yatırımlarında ve Ġlk Kalkınma Planı’nda tekstil sektörü öncelikli sanayi olarak konumlanmıĢtır.
Kalkınma pamuk üretimine bağlı olarak gerçekleĢmiĢ ve küçük atölyelerde üretim baĢlamıĢtır (Owen ve Pamuk,
1999). Öte yandan tekstil ve hazırgiyim korumacı politikalar ile düzenlenerek sektördeki yatırımlar devlet eliyle
yapılmıĢ ve üretim Kamu Ġktisadi TeĢekkülleri (KĠT) tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir (Tan, 2001).
Ġzmir Ġktisat Kongresi’nde 1923 yılında, dokuma ve tekstilin önemi üzerinde durulmuĢ ve tekstil koruma altına
alınmıĢtır. Bu karar tekstil yatırımlarını artırmıĢ, tekstil üretim kapasitesi yükselmiĢtir. 1933-1945 döneminde
ekonomide görülen baĢarılı büyüme ile devletçilik yaklaĢımı ile devletin tekstil üretim ve tüketimi içerisindeki
rolü artmıĢtır. Bu politika uyarınca üretim tarımsal üretime bağlı tutulmaktadır. Bu nedenle tekstilde ilk
desteklenen üretim pamuk olmuĢtur.
Tablo 42: Sektör Maliyet BileĢenleri
Sektör
Maliyet bileĢenleri

Ana hammadde

Tali hammadde ve aksesuar
Türkiye
ortalaması
Dokuma ve
Hazırgiyim
Örme
Hazırgiyim
Çorap
%43
%44
%55
%12
%11
%5
%47
%10

Direkt iĢçilik maliyetleri
%28
%29
%20
%26


Finansman ve amortisman
giderleri
Diğer maliyet unsurları
Toplam
%4
%7
%9
%7
%12
%9
%11
%10
100
100
100
100
186
Sektörün geliĢimi açısından özellikle hammaddenin olması büyük önem taĢımaktadır. Türkiye’de bu bağlamda
önemli bir potansiyel vardır. Zaten sektörün uzun vadeli olarak geliĢmesi de bu tür kararların alınması
sonucunda olmuĢtur. Daha sonra sektörün küresel hamle yapmasından bu faktörlerin önemli bir yer tuttuğu
yapılan çalıĢmalarda görülmüĢtür.
Türkiye ekonomisi açısından sektör büyük bir önem taĢımaktadır. Özellikle 1980’li yıllardan sonra Türkiye
ekonomisinde ortaya çıkan değiĢmeler sektörün ivmesini olumlu yönde etkilemiĢtir. Bu geliĢmeler sektörde
Türkiye’yi iyi bir konuma getirmiĢtir. Sektörde 1990’lı yıllarda yaĢanan rekabet ve küreselleĢme yapısal olarak
sektörün niteliğini etkilemektedir. Türkiye imalat sanayinde sektörün yerine baktığımız zaman yaklaĢık olarak
%16’lık bir paya sahip olduğunu görmekteyiz. Sektörün toplam sanayi sektörü içerisindeki payına bakıldığı
zaman ise yaklaĢık olarak bu oran %13’tür. Bu oran tekstil ve hazırgiyimin Türkiye sanayisinin içinde en yüksek
paya sahip sektörlerden biri olmasını sağlamaktadır.
Türkiye ekonomisi açısından bu kadar hayati bir önem taĢıyan sektör, günümüzde küresel geliĢmelerin tehditleri
ile karĢı karĢıyadır. Uluslararası ticarette görülen liberalleĢme eğilimleri sonucu, 2005 yılından itibaren dünya
tekstil ticaretindeki miktar kısıtlamalarının kalkması, yeni fırsatlar yaratırken bir takım tehditleri de beraberinde
getirmektedir.
Özellikle, Çin'in de Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olması, tüm tekstil ürünleri ticaretinde var olan rekabetin daha
da Ģiddetlenmesine yol açmıĢtır. Diğer taraftan, Meksika'nın AB ile yapmıĢ olduğu serbest ticaret anlaĢmasının,
1 Temmuz 2000 tarihinde yürürlüğe girmesi ve 1 Ekim 2000 tarihinden itibaren Afrika ülkelerinin ABD
pazarına kotasız ve gümrüksüz girmeye baĢlamaları, tehditler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu durumda, AB
pazarında Çin baĢta olmak üzere Uzak doğu ülkelerinin yanı sıra, önemli bir tekstil ve hazırgiyim üreticisi
Meksika ile rekabet gündeme gelirken, henüz tam girme fırsatı bulamadığımız ABD pazarında da gündemde
olmayan Afrika ülkeleri ile rekabet söz konusu olacaktır.
Diğer taraftan bu geliĢmeler, tekstile göre daha ucuz olan hazırgiyim yatırımlarının, uluslararası alanda bu
ülkelere kaymasına neden olmaktadır. Bu durum, iĢçiliğin ucuz olduğu ve iyi eğitimli iĢgücünün bulunduğu
Doğu Avrupa ülkeleri için de söz konusudur. Her ne kadar bu ülkeler, artan hazırgiyim yatırımları nedeniyle
tekstil ürünleri için bir potansiyel oluĢtursa da hazırgiyim pazarlarında potansiyel bir tehdit unsuru olarak
karĢımıza çıkacaktır.
Günümüzde, tekstil ve hazırgiyim sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısı krizlere rağmen etkinliğini halen
sürdürmektedir. Tekstil ürünlerinin üretiminden hazırgiyim olarak arzına kadar olan süreçte yaratılan katma
değer ekonomi içinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ülkede üretilen hazırgiyimin büyük bir kısmı pamuklu
ürünlerdir.
Sektörün Türkiye ekonomisi açısından birçok boyuttan önemli olduğu görülmektedir. Hem ülke içinde istihdam
yaratması hem de ihracat açısından sahip olduğu potansiyel ve değer stratejik bir önem taĢımaktadır. Bu nedenle
sektörün öncelikli olarak geliĢim stratejisini bu çerçevede ele alması gerekmektedir.
Son yıllarda Türk ihracat rakamları içerisindeki sektörün payının düĢüĢ gösterdiği görülmektedir. Bu nedenle
makro ve mikro anlamda sektörün geliĢmesi için gerekli çalıĢmaların yapılmasının büyük bir önemi vardır.
Sektör bu dönemde özellikle faktör girdileri bakımından rekabet edeceği alanlarda kendisini geliĢtirmek
durumundadır. Temel maliyet kalemlerini oluĢturan hammadde maliyetleri ve iĢgücü sektörün rekabetçi yapısını
etkileyen önemli alanlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede Türkiye sektörün geliĢim politikalarını
yeniden gözden geçirmek durumundadır.
187
ġekil 54: Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Ġhracat Ġçerisindeki Payı
Yukarıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi sektörün yaklaĢık olarak son on yıl içerisindeki konumu ve geliĢimi
sürekli olarak bir gerileme içerisindedir. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, Türkiye ekonomisinde diğer
sektörlerin ihracat içersindeki payının tekstil ve hazır giyime göre çok hızlı olmasıdır. Ġkinci olarak ise
Türkiye’nin sektörde dünya piyasasındaki payının azalmasıdır.
Türkiye sanayisinin içerisinde önemli bir yere sahip olan sektörün dünya piyasasında var olabilmesi ve ÇHC gibi
ülkeler ile rekabet edebilmesi için yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Türkiye sektörde her bakımdan
dünyada rekabet edecek koĢulları taĢımaktadır. Önemli olan makro yönetim stratejilerinin doğru bir Ģekilde
oluĢturularak küresel alanda sektörün varlığını sürdürecek yaklaĢımların ortaya konabilmesidir.
Sonuç olarak Türkiye için büyük önem taĢıyan bu sektör birçok açıdan rakip ülkelere göre avantajlı bir konuma
sahiptir. Bunun yanında geleceğe yönelik olarak da temel bazı risklerin sektörün operasyonel yapısını tehdit
ettiğini görmekteyiz. Özellikle Türkiye, dünyanın en önemli pamuk üreticisi konumunda olması, sektör ile ilgili
bilgi birikimi ve tecrübesinin yüksekliği, sektörde kalifiye iĢgücünün varlığı gibi nedenlerden dolayı gelecek on
yıl içersinde dünyada sektörde önemli ülkelerden biri olmaya devam edecektir. Rakip ülkelere göre iĢgücü
maliyetlerinin yüksek olması sektördeki en temel sorunlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunun yanında
sektörde iĢgücü verimlilik oranının düĢük olması de sektörün küresel alandaki rekabet gücü açısından olumsuz
bir durum yaratmaktadır.
3.4.6
Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Durumu
Diyarbakır ekonomisini analiz ettiğimiz zaman özellikle tekstil ve hazırgiyim sektörü açısından büyük bir
potansiyel olduğu görülmektedir. Mevcut koĢullarda sektörün çok fazla ekonomik olarak etkisinin olduğu
söylenemez. Ancak kentin sektörün değer zinciri açısından durumunu analiz ettiğimiz zaman özellikle geleceğe
yönelik olarak ciddi bir nüvenin Diyarbakır’da olduğu görülmektedir.
Mevcut yapıda tekstil ile ilgili olarak herhangi yapılanma söz konusu değildir. Daha çok hazırgiyim konusunda
bir sektörel yapılanma olduğu görülmektedir. Bu çerçevede özellikle kentte bayan etek ve erkek gömleği
konusunda iĢletmelerin bir üretim yapma konusunda bir eğilim içersinde olduğu görülmektedir.
Diyarbakır’da sektör açısından diğer önemli bir özellikle ise ipekçilik konusunda büyük bir potansiyelin mevcut
olduğudur. Özellikle ipekten yapılan puĢi, çok önemli bir tradisyona sahiptir. Bu ürün de özellikle bölgede
hazırgiyim sektörünün geliĢmesi açısından çok önemli bir indikatör olarak değerlendirilebilir. Diyarbakır
ipekçilik sektörünün geliĢtirilmesi sektörün uzun vadede markalaĢması ve geliĢmesi bakımından çok önemli
tetikleyici bir rol üstlenebilir.
188
Sektörün bugünkü mevcut yapısına baktığımız zaman genel olarak merdiven altı olarak ifade edilen bir modelde
çalıĢtığı görülmektedir. Özellikle atölye tipi yerlerde küçük iĢ yerlerinde yapılan üretim, sektörün temel
özelliklerinden biri olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında sektörde yoğun bir kayıt dıĢılık hakimdir.
Daha çok iç piyasa ve ulusal pazara iĢ yapan sektörün geleceğe yönelik olarak geliĢtirilmesi özellikle kümelenme
çalıĢması ile operasyonel niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kent için örnek oluĢturabilecek temel
modellerden bir tanesi Gaziantep’tir. Diyarbakır kenti için bu örnek iyi bir benchmark olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Özellikle sektörün geliĢmesine yönelik değer zincirinde yoğun bir Ģekilde ihtiyaç duyulan üretim
girdilerinin ve ucuz iĢgücünün bölgede yoğun bir Ģekilde bulunduğunu görmekteyiz.
189
3.4.7
Diyarbakır Ġli Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır bölgesi tekstil ve hazırgiyim sektörü rekabetçilik analizi Elmas Model uygulanarak analiz edilmiĢtir.
Sektörün girdi koĢulları, firma stratejileri ve rekabet yapısının durumu, talep koĢulları, ilgili destekleyici
kuruluĢlar ve devlet değiĢkenleri incelenerek rekabet düzeyi belirlenmiĢtir.
Sektörün temel rekabet gücünün ortaya konabilmesi için bu temel faktörlerin aynı zamanda alt faktörleri
geliĢtirilmiĢ ve bu faktörler sektördeki kanaat önderi giriĢimciler ile iki modelde değerlendirilmiĢtir. Birinci
model odak grup toplantısı ile sektörün kapsamlı bir Ģekilde değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Ġkinci olarak ise
Likert ölçeğinde bu faktörler ile ilgili bir anket uygulaması yapılmıĢtır.
Veri toplanması sürecinde Elmas modeli ile ilgili temel bilgilerin yanında iĢletmelerden ve sektörden büyüme ve
geliĢme verileri de toplanmıĢtır. Genel olarak sektörün geleceğe yönelik olarak büyüme eğiliminde olduğu ifade
edilmektedir. Bu bölümde büyüme indikatörü olarak iĢletmelerin cirolarına, istihdam kapasitesine, sektörün
kapasite olarak büyümesi, istihdam olarak ne tür bir performans göstereceğine iliĢkin değerlendirmelere yer
verilmiĢtir.
Bunların yanında sektörde uzmanlaĢmıĢ ve Diyarbakır ekonomisini iyi bilen iĢ dünyası kanaat önderleri ile de
derinlemesine mülakatlar yapılarak verilerin niteliği ve güvenilirliği yükseltilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu nedenle
geleceğe yönelik olarak sektörün büyüme ve geliĢme eğilimleri daha net bir Ģekilde ortaya konabilecektir.
Bu bölümün analizi sonucunda Diyarbakır’ın tekstil ve hazırgiyim sektörünün temel olarak sürdürülebilirliğinin
ne tür faktörlere dayandığına iliĢkin temel bir model ortaya konulmuĢ olacaktır. Bu sonuçlar çerçevesinde
sektörel yapılanmanın sağlanması durumunda gelecekte hedeflenen 500 milyon dolarlık bir büyüklüğe kısa vade
de çıkılmıĢ olacaktır. Bunun sonucunda da kent ekonomisinin geliĢimine büyük bir ivme kazandırılacaktır.
190
ġekil 55: Diyarbakır Ġli Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu (DüĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
(+)
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
Devlet ( Orta )
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Güvenlik
Girdi KoĢulları ( DüĢük)
(+/-)
(-)
(+/-)
(-)
(-)
Hammadde
Bilimsel ve Teknolojik Altyapı Olanakları
GiriĢimci ĠĢtahı
GĠRDĠ
Kalifiye Ġnsan Gücü
KOġULLARI
ĠĢletmelerin Kümelenmeleri
Kapasite Kullanım Oranları
Sektör ĠĢletmelerinin Ölçekleri
Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği
Sektör Üretimde Verimlilik
Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar
ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( DüĢük )
TALEP
KOġULLARI
(+/-) Ġç Talebin Durumu
(-) DıĢ Talebin Durumu
(-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-) Tedarikçilerin Durumu
(-) Bilgi Üreten Kurumların Durumu
(-) ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı
191
3.4.7.1 Girdi KoĢullarının Rekabet Düzeyi (- düĢük)
Diyarbakır’ın tekstil ve hazırgiyim girdi koĢulları açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak tespit edilmiĢtir.
Bu faktör altında; hammadde, bilimsel teknolojik altyapı olanaklar, giriĢimci iĢtahı, nitelikli insan gücü ve
iĢletmelerin kümelenmeleri alt değiĢkenleri analiz edilmiĢtir.

Hammadde Potansiyeli ve Bulunabilirliği (+/- orta)
Diyarbakır tekstil ve hazırgiyim sektör için gerekli olan hammadde ve bunların bulunabilirliği açısında
potansiyeli olan bir kenttir. Özellikle bölgenin sahip olduğu pamuk, ipek potansiyeli ve dinamik pazar yapısı ile
bu değerlerin buluĢturulması sektörde sinerjik bir etki yaratacaktır.
Haritada da görüleceği üzere kentin segmantasyon analizi yapıldığı zaman tekstil ve hazırgiyim faaliyetlerinin
daha çok merkeze odaklanması, bunun yanında Kulp ilçesi ve çevresinde ipekçilik ile ilgili yatırımların
desteklenmesinin yararlı olacağı düĢünülmektedir.
Sonuç olarak bölge sektör açısından elveriĢli bir yapıya ve kapasiteye sahiptir. Bölgenin özellikle pamuk
üretiminde önemli bir yere sahip olması ve üretilen pamuğun kalitesinin iyi olması sektör açısından önemli bir
değer oluĢturmaktadır. Bunun yanında geleceğe yönelik olarak bakıldığı zaman güçlü ve yeterli miktarda insan
kaynağının olması da baĢka bir avantaj olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Bilimsel ve Teknoloji Altyapı Olanakları (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarının baĢında hammaddelerin iĢlenmesi ve katma değerini artıracak sağlıklı bir
altyapının olmamasıdır. ĠĢletmeler tamamen kendi olanakları ve tecrübi bilgileri (know-how) doğrultusunda iĢ
yapmaya çalıĢmaktadır. Bu durum sektörde etkin bir Ģekilde iĢ yapmaya olanak sağlamamaktadır. Bu nedenle
sektörün geliĢmesinin önünde önemli bir engel olarak görünmektedir. Bu sektörün geliĢtirilmesinde özellikle
tasarım ve moda gibi önemli alanlarda çalıĢmaların yapılması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, daha önceleri emek yoğun bir sektör olan tekstil ve hazırgiyim bugün tamamen teknoloji odaklı
çalıĢmayı gerekli kılmaktadır. Bu konuda kentte teknoparkın kurulması önemli bir geliĢme olarak
değerlendirilebilir. Ayrıca Dicle Üniversitesi’nin olması ve bu alanlarda çalıĢmalar yapması önemli bir avantaj
olarak değerlendirilebilir. Sektöre büyük oyuncuların girmesi sağlanarak bu alanlarda yatırım yapmaları
rekabetçiliğin geliĢmesinde çok önemlidir. Bilimsel-teknolojik altyapılarını güçlendirme noktasında bu önemli
bir yaklaĢım olabilir. Bu süreç özellikle üniversite-teknopark ve sektör arasında bir iĢbirliği modeli ile
desteklenirse stratejik olarak sektörün geliĢimi olumlu yönde etkilenecektir.
192

GiriĢimci ĠĢtahı (+/- orta)
Sektörde özellikle faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı ve özellikleri büyük önem taĢımaktadır.
Sektördeki oyuncular bölgede yetiĢmiĢ yörenin kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen giriĢimcilerdir. Mevcut
koĢullarda hepsinin de büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek motivasyona sahip oldukları
görülmektedir. Özellikle bu süreçte iĢletmelerin finansman ihtiyaçlarının yüksek olduğu görülmektedir. Özellikle
iĢletmelerin büyümesini olumsuz bir Ģekilde etkilemektedir.
Bunun yanı sıra Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ adamlarının moral, motivasyonları
konusunda büyük bir sorun yaratmaktadır. Bundan dolayı iĢletmelerin büyümesi ve yeni yatırımların gündeme
alınması gecikmektedir. Bu nedenle özellikle iĢ adamları için, güvenlik, birinci derecede yatırım kararları
üzerinde etkili olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde bölgede büyük bir dönüĢüm ve geliĢim olacaktır. Mevcut
Ģirketler ve giriĢimciler daha fazla yatırım yapacak ve daha hızlı büyüyeceklerdir.

Kalifiye Ġnsan Kaynağı (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından biri nitelikli eleman sorunudur. Özellikle atölyelerde çalıĢacak formen ve
ustaların bulunmasında sorunlar yaĢanmaktadır. Sektöre eleman yetiĢtiren bilgi kurumları ile sektör arasında
sağlam bir köprü de kurulamadığı için iĢletmelerin nitelikli insan gücü bulmada sorunlar ile karĢılaĢtığı
görülmektedir. Kısa süre içerisinde bu sorunların ortadan kaldırılması çok kolay görünmemektedir.
Bu tür stratejik sorunların ortadan kaldırılması için iĢletmeler ve üniversitenin ortak bir çalıĢma planı çıkarmaları
gerekmektedir. Sektör bu konuda elaman bulmada sorunlar yaĢadığı için ve bulunduğu lokasyonda bu tür elaman
tedariki yapamadığı için rekabetçilik düzeyi genel olarak zayıf Ģeklinde değerlendirilmiĢtir. Bölgenin
özelliğinden dolayı dıĢarıdan eleman tedarik sürecinde bile sorunlar yaĢanmaktadır.

ĠĢletmelerin Kümelenmesi (- düĢük)
ĠĢletmelerin kümelenme modeli çerçevesinde çalıĢmasının birçok açıdan büyük sinerjik sonuçları vardır. Ancak
sektörün temel çalıĢma ve örgütlenme yapısına baktığımız zaman kümelenme tarzında bir yapılanmanın
oluĢmadığı görülmektedir. Bütün iĢletmeler genel ürünleri üretme modelinde çalıĢmayı tercih etmektedir.
Tedarikçi ya da değer zincirinin bir ayağında görev almak çok fazla sektörde dikkate alınmamaktadır. Bunun
sonucu olarak da bütün iĢletmelerin maliyetlerinde önemli yükselmeler olmakta ve faaliyetlerin kesintisiz
sürmesi noktasında iĢletmeler sorunlar yaĢamaktadır. Bu nedenle ilin temel olarak iki lokasyonunda mevcut
olarak sektörün geliĢtirilmesi; özellikle sektördeki değer zinciri dikkate alınarak bir yapılanma olduğu takdirde
sektörün sağlıklı bir Ģekilde geliĢmesi sağlanmıĢ olur. Bu süreçle ilgili daha kapsamlı bir değerlendirme
yapılabilmesi için bu aĢamadan sonra özellikle Diyarbakır tekstil ve hazırgiyim sektörü ile ilgili olarak bir
kümelenme çalıĢması yapılması gerekmektedir. Bunun sonucunda da özellikle sektörel düzeyde değer zincirinin
eksik halkaları ortaya konarak sektörde o tür iĢletmelerin oluĢması sağlanmalıdır.
Sonuç olarak sektör faktör girdi koĢulları açısından ele alındığı zaman genel olarak zayıf düzey bir rekabetçilik
üstünlüğüne sahiptir. Özellikle girdi koĢulları açısından potansiyeli yüksek olmasına rağmen sektörün geliĢimini
engelleyen ve giriĢimci iĢtahını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bunun
yanında kullanılan teknoloji ve yöntemlerin daha üst düzeye çıkarılması ve iĢletmelerin bu çerçevede gerekli
giriĢimleri yapmasının sektör açısından önemi büyüktür. Sektör özellikle iĢ yapma biçimleri, ölçek, değer
zincirinin diğer halkalarının olmaması açısından sorunlar yaĢamaktadır. Sektörde en önemli sorunlardan bir
tanesi de yetiĢen elemanların farklı yerlere gitmesidir. Özellikle yetiĢen elamanlar daha çok Batıda çalıĢmayı
tercih ettikleri için sektör açısından sorun olmaktadır. Girdi koĢulları rekabetçilik açısından birinci önemli unsur
olarak değerlendirilmelidir. Bu faktörler yeterince oluĢmadığı takdirde rekabetçiliği geliĢtirmek olanaklı değildir.
3.4.7.2 Talep KoĢullarının Rekabet Düzeyi (- düĢük)
Sektörünün talep yapısı domestik (iç) talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarı olmak üzere değerlendirilmiĢtir.
Sektörün talep koĢulları açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak tespit edilmiĢtir.
Bu faktörü değerlendirmek için ise müĢterilerin sektör hakkındaki uzmanlıkları, talebin niteliği, ürünlerde marka
ve menĢeinin önemi ve nihayet kültür ürünleri tercihi üzerindeki etkisi ile ilgili olarak da veri toplanmıĢtır.
193

Ġç Talebin Durumu (+/- orta)
Sektör ile ilgili yerel piyasanın talep yapısı incelendiği zaman dinamik, ancak satın alma gücü zayıf bir pazar
yapısının olduğu görülmektedir. Özellikle sektörün temel üretimleri yüksek talep görecek yapıdadır. Ancak
talebin olması için bunun satın alma gücü ile desteklenmesi gerekmektedir. Diyarbakır’da genel olarak satın
alma gücü çok düĢük olduğu için sektörün kısa zaman içerisinde geliĢimini destekleyecek bir iç talepten söz
etmek mümkün değildir. Ancak Diyarbakır’da genel olarak dinamik ve büyüme eğiliminde olan bir ekonomi
vardır. Bu nedenle süreç dinamik bir piyasa ve ekonomik ortam oluĢturmaktadır. Bu koĢullarda iç talebin yapısı
orta düzey olarak tespit edilebilir.

DıĢ Talebin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır özellikle bazı sektörlerde çok iyi bir Ģekilde dıĢ talep yaratmıĢ ender ekonomilerden biridir. Özellikle
mermer sektöründe bunu çok baĢarılı bir Ģekilde yapmıĢtır. Ancak diğer sektörlerde bu konuda aynı performansı
yakaladığını söylemek mümkün değildir. Genel olarak güçlü bir dıĢ talep potansiyelinin kentte olduğunu
görmekteyiz.
Bu potansiyel bir Ģekilde ticarete dönüĢmediği için sektörün geliĢmesine de aktif bir katkı sağlamamaktadır.
Birçok iĢletme uluslar arası ticareti gayet iyi bir Ģekilde bilmektedir. Ancak bilmiĢ oldukları bu temel ticari
potansiyeli, talep yaratmada kullanma konusunda aynı baĢarıyı gösteremedikleri görülmektedir. Tekstil ve
hazırgiyim sektöründeki iĢletmelerin küresel ticareti iyi bir Ģekilde bilmedikleri de görülmektedir.

Ortadoğu Pazarı (- düĢük)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Gelecek için doymamıĢ
bir Pazar, sektör açısından büyük bir değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢ adamlarının Irak, Suriye, Ġran
gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu süreçten en çok faydalanan illerin
baĢında Gaziantep gelmektedir.
Kıyaslama (benchmark) yapıldığı zaman Diyarbakır da en az rakibi Gaziantep kadar büyük bir potansiyele
sahiptir. Ancak sektörde bu potansiyelin iĢe dönüĢmediği görülmektedir. Türkiye sektörde önemli bir pazara ve
potansiyele sahiptir. Son zamanlarda Denizli ve Bursa gibi sektörde öncü kentlerde iĢletmelerin piyasadan
çekildiklerini görmekteyiz. Özellikle bu iĢletmelerin tesisleri Diyarbakır’a kazandırılabilirse sektörün büyümesi
çok daha hızlı ve etkili bir Ģekilde olabilir.
3.4.7.3 Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük)
Tekstil ve Hazırgiyim sektörünün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman
tedarikçilerin yapısı, bilgi üreten kuruluĢlar, finans kuruluĢları, lojistik baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir.
Sektörün iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlar açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur.
Bu faktörü değerlendirmek için ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün
kamu kurumları, üniversiteler ve kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik
sorular ile durum ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır.

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektördeki tedarikçi firmalara bakıldığı zaman genel olarak sektörü küresel alana taĢıyacak yerel düzeyde
tedarikçilerin olmadığı görülmektedir. Bu durum sektörde iĢlerin yürütülmesinde önemli sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle üretim sisteminin güvenilir ve kesiksiz bir Ģekilde çalıĢması için yerel
düzeyde sektör geliĢtikçe değer zincirinin önemli bir parçası olan bu yapıların oluĢması gerekmektedir. Sektörün
yine kamu kurumları ile güçlü bir iĢbirliği içinde olmadıkları görülmektedir. Özellikle teĢvik ve benzeri
düzenlemeler, sektörün geliĢimine yönelik olarak etkin bir Ģekilde düzenlenmelidir. Ancak mevcut yapıda
sisteminin zayıf bir iĢletim modeli vardır. Sektörün mevcut tedarikçi modeli küresel düzeyde önemli bir aktör
olmasına olanak sağlamamaktadır. Bu nedenle mutlaka yerel düzeyde etkili tedarikçi Ģirketlerin ortaya çıkması
ve sektörü yönlendiren stratejiler üretmesi gerekmektedir.
194

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Dicle Üniversitesi uzun geçmiĢi olan ve yapısı içerisinde bütün bölümleri bulunan bir üniversitedir. Ancak sektör
ile iletiĢim ve iĢbirliği noktasında çok fazla bir geliĢme olmadığı için sinerjik projeler ortaya çıkmamaktadır.
Özellikle sektörün nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi noktasında büyük potansiyelli
projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle iĢletmeler ve üniversite arasında iĢbirliği yapılmasının her iki tarafa
büyük yararları olacaktır. Ancak mevcut iliĢkiler incelendiği zaman çok zayıf bir yapının olduğu görülmektedir.
ĠĢbirliğine iliĢkin herhangi bir bulguya rastlanmamıĢtır.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden biri büyümek ve teknolojilerini günün koĢullar çerçevesinde
renovasyonunu yapmaktır. Bu nedenle uygun finansal enstürmanların olması sektörün rekabetçiliği açısından
önem taĢımaktadır. Bu çerçevede sektörde leasing gibi olanakların yaygınlaĢması, sektörün rekabet gücüne katkı
sağlar.
Ancak normal yatırım kredileri dıĢında bankların tekstil ve hazırgiyim sektörü için geliĢtirmiĢ olduğu herhangi
bir B2B finansman kaynağının olmadığı görülmüĢtür. Bu konuda özellikle sektörün de bir talebi olursa uygun
kredi olanaklarının geliĢtirilmesi Diyarbakır için söz konusu olabilecektir. Ya da KOSGEB destek programları
çerçevesinde, önümüzdeki süreçte sektörün geliĢimi için kaynak tahsisine gitmek gerekmektedir.
3.4.7.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (- düĢük)
Tekstil sektörünün firma stratejisi ve rekabet yapısı düĢük düzeyde tespit edilmiĢtir. Analiz kapsamında; kapasite
kullanım oranları, iĢletmelerinin ölçekleri, sektörün teknoloji kullanma kapasitesi ve yetkinliği, tekstil ve
hazırgiyim üretiminde verimlilik, sektöre yönelik yeni yatırımlar ve Ģirketlerin yönetimi- stratejileri, baĢlıkları
değerlendirilmiĢtir.

Kapasite Kullanım Oranları (+ yüksek)
ĠĢletmelerin temel olarak kapasite kullanım oranlarına baktığımız zaman çoğu zaten atölye tarzı bir üretim
sistemine sahip olduğu için kapasite kullanım oranı herhangi bir sorun oluĢturmamaktadır. Bu durum
iĢletmelerin maliyetlerini aĢağıya çekmeleri açısından büyük bir fırsat sunmaktadır. Sektördeki iĢletmelerin en
önemli rekabet üstünlüğü olarak belki bu faktör olarak değerlendirilebilir. Özellikle sabit maliyetler yüksek
oranda aĢağı çekildiği için iĢletmelerin rekabet gücüne büyük katkı sağlamaktadır.

Sektördeki ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- düĢük)
Sektördeki iĢlemeler genel olarak mikro iĢletme düzeyindedir. Bu nedenle seri üretim yapamadıkları için ölçek
ekonomisinden yararlanma durumu söz konusu değildir. Bu durum da iĢletmelerin rekabet gücüne olumsuz
yansımaktadır. Sektörde ortaya çıkan yeni teknoloji ve üretim biçimleri özellikle seri üretimlerde büyük maliyet
avantajı sağlamaktadır. Bu koĢullarda sektördeki iĢletmelerin ölçeklerinin bu yapıya çok fazla uymadığı
görülmektedir.

Sektörün Teknoloji Kullanma Kapasitesi ve Yetkinliği (- düĢük)
Daha önce de vurgulandığı gibi sektörün yeni teknolojileri alma ve kullanma noktasında eksiklikleri vardır.
Özellikle sektör üst düzey teknoloji yoğun bir alan olduğu için ileri teknoloji kullanılması kaynakların daha etkin
bir Ģekilde değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle sektörde özellikle iĢletmelerin yeni
teknolojileri edinmeleri sürecinde sorunlarının olduğu görülmektedir.

Sektörde Üretimde Verimlilik (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından bir tanesi ise verimlilik sorunudur. Sektördeki iĢçilik maliyetlerini
karĢılaĢtırdığımızda Türkiye ve Diyarbakır’ın bu konuda bazı ülkeler ile rekabet Ģansı düĢüktür. Bunun temel
nedenlerinden biri verimlik düzeyinin sektörde düĢük olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Ģirketler,
yaratıcı ve sistem geliĢtirerek verimlilik artıĢı sağlamaları durumunda rekabet güçlerini geliĢtirebilirler. Mevcut
195
durumunda genel olarak iĢletmelerin sektörel düzeyde verimlilik modelleri arayıĢı içinde oldukları
görülmektedir.

Sektöre Yönelik Yeni Yatırımlar (- düĢük)
Sektördeki firmaların yeni yatırım yapma ve iĢletmelerini geliĢtirme konusunda motivasyonlarının olduğu
görülmektedir. Ancak bölgenin içinde bulunduğu olumsuz koĢullar yeni yatırımları zorlaĢtırmakta ve sektöre
yeni sermaye giriĢine engel olmaktadır.
Sonuç olarak firmaların stratejisine baktığımız zaman net olarak piyasada kalmak ve para kazanmak için ne tür
bir çalıĢma yaptıklarını kestirmek çok zor bir durumdur. Sektör birçok yönü ile kaotik bir yapıya sahiptir.

ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri (- düĢük)
Sektördeki Ģirketlerin yönetim ve stratejileri incelendiği zaman tamamı aile Ģirketidir. ġirketler daha çok aile
bireyleri tarafından yönetilmektedir. Ancak Ģirketlerin ve sektörün belli bir ölçeğin üzerine çıkmasından sonra bu
tür bir yönetim model ile varlıklarını sürdürmeleri çok zordur. ġirketler kurumsallaĢmak, rekabet güçlerini
geliĢtirmek için de herhangi bir danıĢmalık projesi yürütmemektedirler. Bunun yanında Ģirketlerin stratejik
olarak yapılanma ve geliĢmeye yönelik olarak da herhangi bir senaryolarının olmadığı görülmektedir.
3.4.7.5 Devlet (+/- orta)
Yapısal düzenlemeler, devlet desteği, teĢvikler ve güvenlik devlet değiĢkeni altında incelenmekte olup,
değiĢkenin düzeyi orta seviyede tespit edilmiĢtir.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Sektör açısından herhangi özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Özellikle yapılan çalıĢmalar kayıt dıĢılığı
engellemeye dönük çalıĢmalardır. Bu durum engellenebilirse ve Ģirketlerin özellikle bu süreçte karĢılaĢacakları
temel sorunları ortadan kaldırmak için gerekli destekler verilebilirse sektörün geliĢim sürecine olumlu bir katkı
sağlanabilir. Diğer türlü sektörü ayağa kaldırmak çok kolay değildir. ġuan mevcut yapısal düzenlemeler de
sektöre yatırım yapma konusunda ciddi teĢvikler sağlamaktadır. Örneğin kurumlar vergisi ve benzeri alanlarda
devletin yapmıĢ olduğu çok önemli düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu desteklerden etkilenip yatırım yapma
çabası içersinde olan çok fazla yatırımcı yoktur.

Devlet Desteği (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine direkt ve endirekt olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle teĢvik
yasası girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere büyük
avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkına Ajansı gibi kurumlar ile de projelere direkt olarak
destekler sağlamaktadır. Bu süreçteki en önemli sorun bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere gitmesinin
sağlanmasıdır. Bunun yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı takip edilmediği için etkin bir kullanım söz
konusu olmamıĢtır. Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektöre katkı sağlamamaktadır.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum ortadan
kaldırılabilirse kısa süre içerisinde yatırımlar, projeler, turizm gibi önemli sektörler büyük bir sıçrama
yapacaktır.
196
3.4.8
Sonuç ve Öneriler
Diyarbakır için ekonomik kalkınma modeli oluĢturulduğu zaman özellikle dikkate alınması gereken temel
alanlardan biri de tekstil ve hazırgiyim sektörüdür. Önemli ölçekte pamuk üretiminin bölgede yapılması, ilgili
temel alanların mevcut olması nedeniyle sektörün bölgede geliĢmesi orta ve uzun vade büyük bir fırsat olarak
değerlendirilebilir. Mevcut küçük ölçekli atölye tarzı modellerin yanında son zamanlarda geliĢen seri imalat
yapan iĢletmeler ile sektörün atılım yapma potansiyelinin olduğu görülmektedir. Ayrıca sektörde özellikle
giriĢimci dokusu ve niteliği bu geliĢim sürecini desteklemektedir.
Diyarbakır ekonomisinin temel yapısı da bu sektörün geliĢimine olanak sağlayacak niteliktedir. Özellikle üretim
ve hammadde konusunda sektörün bütün kenti kapsayacak Ģekilde kümelenmesi sağlanabilirse bölgenin temel
sorunu olan iĢsizliğe de çözüm bulunmuĢ olur. Hazırgiyim konusunda düĢük maliyetli bir sektörel model
geliĢtirilmesi ve bayan iĢgücünden yararlanılması sektörün gelecek süreçteki geliĢimine de olumlu bir katkı
sağlamıĢ olur.
Özellikle bölgenin temel yapısı ve sahip olduğu doğal zenginlikler nedeniyle sektörde güçlü bir potansiyel
olduğu görülmektedir. Bölgede mevcut olan düĢük maliyetli iĢgücü eğer eğitilebilir ve değerlendirilirse sektörün
bu potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüĢme olasılığının olduğunu düĢünmekteyiz. Özellikle mevcut doğal
kaynak stokları ve pazarın doymamıĢ olması bu süreci pekiĢtiren bir faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Özellikle bölgenin giriĢimsel yapısı ve niteliği de bu tür bir enerjiyi değerlendirecek yapıdadır.

Büyüme ve GeliĢim Desteklenmesi Gereklidir
Sektörün yaĢam eğrisine bakıldığı zaman özellikle mevcut iĢletme formlarının çok küçük ve geliĢme
potansiyellerinin zayıf olması nedeniyle iĢletmelerin büyümeleri ve geliĢim süreçlerinin yetersiz olduğunu
görmekteyiz. Bu tür bir yapı sektörün ulusal ve küresel alanda bir iĢ modeli yaratmasını zorlaĢtırmaktadır.
Sektöre yeni giriĢlerde olmadığı için özellikle güçlü bir sermaye akıĢı olmadığından dönüĢümü sağlayacak
nitelikte değildir. Ayrıca büyüme ve geliĢmeyi engelleyen çevresel koĢulların da var olduğu unutulmamalıdır.
Çünkü kentin içinde bulunduğu koĢullar nedeniyle yeni yatırım ve giriĢimcileri çekecek nitelikte değildir.

ĠĢletme Formları Mikro Düzeyde Olduğu Ġçin Büyümeleri Desteklenmelidir
Sektörde faaliyette bulunan iĢletmelerin yapısına bakıldığı zaman %97 iĢletmelerin 1-10 kiĢi çalıĢan
iĢletmelerden oluĢtuklarını görmekteyiz. Bu mikro yapı nedeniyle iĢletmelerin teknoloji ve altyapı geliĢtirmeleri
çok zor olmaktadır. Diyarbakır’da sektörün temel olarak operasyonel modeli oluĢturan bu yapıdaki iĢletmeler
daha çok merdiven altı denilen imalat modeli ile çalıĢmaktadırlar. Üretim modelleri daha çok sipariĢ esasına
dayanmaktadır. Bu iĢletmelerin özellikle istihdam yaratmaları ve hızlı bir Ģekilde kent ekonomisine katkı verme
olanakları daha fazladır. Ancak iyi organize olamadıkları için bu alanlardaki üstünlüklerini de kullanma Ģansına
sahip değildirler. Sektör stratejik olarak analiz edildiği zaman en çok dikkat edilmesi gereken temel alanların
baĢında mevcut iĢ sisteminin rekabetçi bir Ģekilde tasarımlanması gerekmektedir.

Sektör YaĢam Eğrisinin Daha BaĢlangıç AĢamasındadır Değerlerin Güçlenmesi Gereklidir
Sektörün yaĢam eğrisi analiz edildiği zaman dünyada çok eski ve temel olarak geleneksel bir yapı olmasına
rağmen Diyarbakır’da yeni yeni geliĢen bir özellik göstermektedir. Özellikle sektördeki iĢletmeler yapı ve
197
kapasite itibarı ile incelendiği zaman ancak %10’luk bir potansiyelin değerlendirildiğini görmekteyiz.
Önümüzdeki süreçte bu durum sektörün daha ne kadar geliĢme potansiyeli olduğunu bize göstermektedir.
Özellikle yapılacak doğru yatırımlar ve geliĢtirilecek etkin stratejiler sektörün gelecekte etkin bir Ģekilde
geliĢmesini sağlayacaktır.
ġekil 56: Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Temel Özellikleri

Sektör Değer Zincirinin Temel Unsurunu OluĢturan Girdiler Ġyi Kullanılmalıdır
Diyarbakır incelendiği zaman sektörün geliĢimi için gerekli olan doğal kaynaklar, giriĢimcilik kültürü ve sektöre
yönelik olarak sağlam bir know how’ın var olduğu görülmektedir. Özellikle bayan etek üretiminde sağlanan
baĢarı diğer ürünlerde ve alanlarda da sağlanabilir. Sektörün sahip olduğu diğer bir önemli Ģans ise Ġstanbul gibi
büyük metropollerdeki önemli iĢletmelerin Diyarbakır’a çekilmesinin sağlanmasıdır. Özellikle bölgedeki yatırım
ortamının iyileĢmesi ile yatırımcıların Diyarbakır’a gelmesi sağlanabilir. Sektörün geliĢim sürecinde diğer
önemli bir kriter ise Gaziantep’in iyi Ģekilde incelenmesi gerekmektedir. Diyarbakır’da bu sektör geliĢtirilirken
mutlaka bölgesel bir kümelenme modeli çerçevesinde değer zincirinin eksik ya da yetersiz olan alanlarına
yatırım yapılması gerekmektedir.

Sektörün Ortadoğu Pazarına Açılması Sağlanmalıdır
Diyarbakırlı iĢadamlarının özellikle Ġran, Irak ve Suriye gibi geliĢmekte olan pazarlar ile yoğun bir iletiĢimlerinin
olması sürekli olarak bu ülkeler ile iĢ yapmaları sektör içinde büyük bir Ģans ortaya çıkarmaktadır. Doğru bir
Ģekilde geliĢtirilen sektör yakın zamanda bölge ülkelerine de mal satacak bir konuma gelme Ģansına sahiptir. Bu
ülkelerin pazarı her bakımdan sektörün kısa zaman içerisinde güçlü bir sermaye birikimi sağlamasında büyük
katkı sağlayacaktır.
198
Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü
YaĢam Eğrisi
Sektör yaĢam eğrisinin baĢlangıcında olduğu için özellikle bu sektörün geliĢtirilmesi diğer sektörlerde de olduğu
gibi daha çok Ortadoğu pazarı dikkate alınarak tasarımlanmalıdır.
Yıllar
Diyarbakır’ın
bulunduğu nokta
Tekstil ve
Hazırgiyim
sektörünün
geliĢim dönemi
1990 2000 2010 2020 2030 2040
Tekstil ve
Hazırgiyim
sektörünün
olgunluk dönemi
Tekstil ve
Hazırgiyim
sektörünün
düĢüĢ dönemi
On yıllık bir
süreçte
geliĢmesi
gereken alan
2050 2060 2070 2080 2090
Diyarbakır tekstil ve hazırgiyim sektörü yaĢam eğrisine baktığımız zaman Ģekilden de görüleceği gibi sektör
daha ilk evrede yer almaktadır. Özellikle önümüzdeki on sene içerisinde gerekli geliĢim ve dönüĢümü
kaydetmediği takdirde Diyarbakır’da sektörün oluĢma Ģansının pek mümkün olmayacağını söylemek zor
değildir. Bu nedenle Diyarbakır’da mevcut geliĢme potansiyeli olan iĢletmelerin geliĢtirilmesi aracılığıyla orta
vadede bu sektör açısından hareketlilik getirmek mümkün olabilecektir. Özellikle ilk aĢamada büyük markaların
tedarikçisi olarak bölgenin geliĢtirilmesi önem taĢımaktadır. KoĢullar yeterlilik ve uygunluk sağladığı takdirde
sektörün momentumunu yükseltmek zor değildir.
199
HĠZMET
SEKTÖRLERĠ
200
4.
DĠYARBAKIR ĠLĠNDE FAALĠYET GÖSTEREN HĠZMET
SEKTÖRLERĠNĠN ULUSLARARASI REKABETÇĠLĠK ANALĠZĠ
Günümüzde sanayi sektörleri kavramı ile bir zikredilen ancak değiĢik anlamı taĢıyan ve farklı perspektife hitap
eden hizmet sektörünün özümsenmiĢ ortak bir tanımı üzerinde fikir birliğine varılmamasına rağmen; temel
özellikleri açısından hizmetler; fiziksel varlığa sahip olmama, türdeĢ olmama, üretim ve tüketimin aynı anda
gerçekleĢmesi ve stoklanamaması olarak sıralanmaktadır.
KüreselleĢme süreci ile birlikte müĢterilere sunulan ürünlerin (sanayi ve/ veya tarım sektörleri ürünlerinin) fiziki
özelliklerinin yanında, müĢteri iliĢkilerinin de çok büyük önem kazandığı yeni bir hizmet ekonomisi dönemi
yaĢanmaktadır. Çünkü özellikle teknolojik geliĢmeler ve iletiĢim teknolojilerinde yaĢanan yenilikler üretimi artık
problem olmaktan çıkarmıĢtır. Bunn doğal bir sonucu olarak üretimden hizmet sektörüne doğru yöneliĢ
olmuĢtur. Öyle ki, günümüzde, hizmet sektörünün dünya coğrafyasındaki ağırlığı geliĢmiĢ ülke olma kriteri
sayılmaktadır (örneğin ABD ve AB’ne üye ülkelerde toplam işgücünün dörtte üçü bu sektörde istihdam
edilmektedir).
Bir ülkede ve/ veya bir kentte hizmet sektörünün büyümesi ve geliĢmesi beraberinde bankacılıktan restoran
iĢletmeciliğine, pazarlama-satıĢtan ticarete, turizm ve eğlenceden, eğitime, kültür ve sanattan ulaĢtırma ve
haberleĢmeye kadar çok geniĢ ve çeĢitli alanlarda kendine yeni alt sektörler doğurmaktadır.
Bu minvalden hareketle Diyarbakır ili genelinde öne çıkan faaliyet kollarından turizm ve ticaret sektörleri
değerlendirme ve analiz kapsamına alınmıĢtır.
201
4.1
Diyarbakır Ġlinde Faaliyet Gösteren Turizm Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Bu bölümde turizm sektörünün önemi, bilimsel, ulusal ve uluslararası standartlarda tanımı, dünya genelinde
sektörün durumu, Avrupa Birliği’ndeki durumu, Türkiye’deki durumu, sektörün Diyarbakır’daki durumu ve
Diyarbakır turizm sektörünün uluslararası rekabetçilik analizi ile sonuç ve önerilere yer verilmiĢtir.
4.1.1
Turizm Sektörünün Önemi
KüreselleĢme ile turizm sektörü de önemli bir endüstri haline gelmiĢtir. Turizmde uluslararası rekabet, 1980 ve
1990’lı yıllarda artıĢ göstermiĢ, özellikle 1990’lı yıllar, dünya turizminin istikrarlı olarak büyümeye devam
ettiği, ancak rekabet ortamının giderek yoğunlaĢtığı bir dönem olmuĢtur. Sektörün bu dönemdeki hızlı
büyümesinde ve rekabetin giderek hız kazanmasında, uluslararası alandaki küreselleĢmenin baĢlangıcı olan ve
1980 sonrasında yaĢanan mali liberalleĢme akımları, Doğu Avrupa ülkelerindeki siyasi rejimlerin hızla liberal
yapılara dönüĢerek, seyahat özgürlüğü önündeki kısıtlayıcı engellerin kalkması gibi siyasi ve ekonomik temel
tercihlerdeki değiĢiklikler belirleyici etkiye sahip olmuĢtur. 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde, hizmetler
sektörü içinde birinci sırayı alan turizm faaliyetlerinin, dünyadaki yıllık ortalama büyüme hızı 1980- 2005
döneminde %6.8 olmuĢtur. Söz konusu artıĢ ile toplam uluslararası ticaret hacmi içinde turizmin payı, geliĢme
eğilimine bağlı olarak, belirtilen dönemin sonunda, %15 gibi yüksek bir orana ulaĢmıĢtır (DPT, 2006).
Günümüzde, turizm sektörünün önemli bir endüstri halini alması insanların tatil yapma alıĢkanlarının bir ihtiyaç
haline gelmesine de bağlanmaktadır. Özellikle geliĢmiĢ ülkelerde tüketiciler senenin belirli bir kısmını tatil
yaparak geçirmekte ve bunu düzenli olarak her yıl tekrarlamaktadırlar. Turizmin geliĢtiği ülkelerde Gayri Safi
Milli Hasıla (GSMH)’nın belirleyici alt sektörlerinden birisi konumuna gelmiĢ olan sektöre iliĢkin yeni eğilimler
incelendiğinde; tatilcilerin tercihlerinin, geleneksel turizm adı verilen deniz-kum-güneĢ üçlüsünden (3S),
alternatif turizm çeĢitlerine kaydığı gözlenmektedir. Bu durum, ülkelerin, turizm faaliyetlerini sezonluk
olmaktan çıkarıp tüm yıla yayma zorunluluklarını da beraberinde getirmektedir (Bulu ve Eraslan, 2008).
Günümüzde turizm sektörü bugün her ekonominin geliĢtirmek istediği çok önemli sektörlerden birisidir.
Dünyada turizm alanında bir ülkenin geliĢmesi yaĢam, eğitim ve kültür gibi alanlarda da önemli sıçrama olanağı
sağlamaktadır. Bu nedenle sektörün çok ciddi bir dönüĢtürme rolünün olduğunu görmekteyiz. Buna göre birçok
ülke bu sektörde geliĢmek ve pazar payı elde etmek için yoğun bir yatırım ve tanıtım stratejisi benimsemektedir.
Bu da hem ulusal düzeyde pazar payı almayı zorlaĢtırmaktadır hem de uluslar arası alanda sektörde yer edinmeyi
zorlaĢtırmaktadır. Sektörde rekabetçi bir konumda olabilmek için stratejilerin, hedeflerin ve bunlara bağlı
uygulama projelerin çok iyi bir Ģekilde yönetilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda Diyarbakır turizm sektörünün temel stratejilere ulaĢmak ve sağlıklı kararlar verebilmek için
destinasyonların doğru modellenmesi ve iyi yönetimi gelmektedir. Diğer bir ifade ile turizm sektörü açısından
bir yerin değerli, çekici ve popüler olabilmesi için destinasyon yönetimine büyük oranda ihtiyaç duyulmaktadır.
Destinasyon yönetimi olmayan bir yerde ne kadar katma değerli ürün olursa olsun sektörün geliĢmesi mümkün
değildir. Bu nedenden ötürü temel destinasyonların belirlenmesi ve turizm alt sektörlerinin tespit edilerek
rekabetçilik güçlerinin ortaya çıkarılması son derece önem arz etmektedir.
4.1.2
Turizm Sektörünün Bilimsel Sınıflaması ve Tanımı
ÇeĢitli amaçlar ile yapılan seyahatler ve bu seyahatlerden ortaya çıkan faaliyetlerin bütününe turizm adı
verilmektedir. Ġnsanoğlunun çok eski asırlardan beri çeĢitli amaçlar ile seyahat ettikleri bilinmektedir. Sektörün
önemli bir sektör haline gelmesi ise, özellikle ikinci dünya savaĢının sona ermesi ile birlikte baĢlamıĢtır.
Günümüzde dünyanın en büyük hizmet endüstrilerinden birisi olarak değerlendirilen turizm sektörü, ortaya
çıkarmıĢ olduğu katma değer ile bir çok geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkenin önemli gelir kaynağını
oluĢturmaktadır. Sektörün küresel ve ülke ekonomilerine yapmıĢ olduğu katkı ile birlikte önemli bir oranda
kültürel etkisi de mevcuttur. Diğer bir deyiĢle turizm, ziyaret edilen ülkelerde farklı kültürlere sahip insan
topluluklarını buluĢturması ve kaynaĢtırması yönüyle kültürel ve siyasal açıdan da belirleyici bir değiĢken haline
gelmiĢtir (Bulu ve Eraslan, 2007).
Uluslararası Turizm Sözlüğünde ise turizm; zevk için yapılan geziler ve seyahatleri yapmak için gerçekleĢtirilen
insan faaliyetlerinin tümü Ģeklinde açıklamaktadır. Tüm bu tanımlardan sonra turizm terimi 1980’li yıllarda
Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği (AIEST) tarafından yeniden düzenlenmiĢtir. Bu düzenlemede
turizm, insanların devamlı ikamet ettikleri, çalıĢtıkları ve her zamanki olağan ihtiyaçlarını karĢıladıkları yerlerin
202
dıĢına seyahatleri ve buralardaki, genellikle turizm iĢletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri talep ederek, geçici
konaklamalarından doğan olaylar ve iliĢkiler bütünü Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Bu tanım esas alındığında, kongre
ve iĢ seyahatleri, kısa süreli seyahatler, kırsal kesimden büyük Ģehirlere yönelen her türlü seyahatler, sayfiye
yerlerindeki birimlerde konaklamalar, turizm olgusu kapsamında değerlendirilmektedir (Tunç ve Saç, 1998).
Turizm endüstrisi, hizmet sektörünün alt grupları arasında yer almakta olup, büyük bir kısmı insan iliĢkilerine
dayanan bir faaliyet olarak icra edilmektedir. Daha önceleri geleneksel olarak deniz-kum-güneĢ üçgeni etrafında
algılanılan sektörün, günümüzde, bir çok alt türleri mevcuttur.
Özellikle, insanların seyahat yapma alıĢkanlıklarının artması beraberinde alternatif turizm türlerini de ortaya
çıkarmıĢtır. Nitekim ulaĢım ve iletiĢim araçlarında yaĢanan geliĢmeler ve küreselleĢme eğilimleri deniz-kumgüneĢten oluĢan geleneksel turizm ürünlerine yönelik taleplerin yanı sıra birçok alternatif turizm çeĢidini de
ortaya çıkmıĢtır. Örneğin, kültür, tarih, sağlık, kongre, yatçılık, eğlence, heyecan türlerine yönelik istekler her
geçen gün biraz daha artmakta, sezonluk turizmin yerine yılın tümüne yayılan turizm hareketleri geliĢim
göstermektedir. Bu geliĢmelerin paralelinde çeĢitli ve yılın tüm aylarına yayılan turizm türleri ortaya çıkmıĢtır.
Günümüzde geleneksel turizmden farklı olarak bir çok turizm türü faaliyetinin hem dünya genelinde hem de
ülkemizde icra edildiği görülmektedir. Bu geliĢmelerin paralelinde, (amaçlarına göre değerlendirildiğinde)
turizm sektörü iki ana kısımdan oluĢmaktadır. Talep açısından turizm sektörünün yaklaĢık olarak yarısını
meydana getiren alternatif turizm çeĢitleri, geleneksel turizm (deniz-kum-güneş) sektöründen ayrı olarak 10
farklı alt sektöre ayrılmaktadır. Ayrıca, her bir sektörün de kendi içinde alt gruplara ayrıldığı görülmektedir
(Bulu ve Eraslan, 2008).
Bir destinasyonun rekabetçilik yapısının sürdürülebilir bir modelde ele alınabilmesi yapılan bilimsel sınıflama
çerçevesinde turizm açısından özellikle hangi alanlara uygun olduğuna karar verilir. Özellikle sektör açısında
uygun olan alternatif alanlar açısından strateji geliĢtirildiği takdirde küresel düzeyde sektörün geliĢimi sağlıklı
Ģekilde yönlendirilecektir.
203
ġekil 57: Turizm Sektörünün Bilimsel Sınıflaması
204
4.1.3
Turizm Sektörünün Değer Zinciri Analizi
Sektörün temel operasyonel modeli ele alınarak değer zincirinin yapısının neler olacağı belirlenmeye
çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢmanın modeli Çulpan (1987) tarafından geliĢtirilmiĢtir. Model genel olarak turizm sektörü
faaliyetlerini bütünsel olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede sektörün süreçleri talep, konaklama, ulaĢım ve
pazarlama Ģeklinde ele almaktadır.
Talep sektörün temel iĢ süreçlerinde önemli bir yere sahip olup birçok faktörden etkilenmektedir. Örneğin
bireylerin gelir artıĢı, destinasyonu ziyaret etmede özel ilgi, mobilitenin artması, coğrafi uzaklıklarının önemli
olmaktan çıkması gibi faktörler talep yapısını etkilemektedir. Ayrıca geliĢen ciddi elektronik iletiĢim olanakları
sektördeki talep yapısı üzerinde etkili olmaktadır. Yeni kuĢak bireylerin tüketim alıĢkanlıkları ve yaĢam stilleri
gibi faktörler genel olarak sektördeki talebin yapısı üzerinde etkili olmaktadır.
Sektörün değer zincirinin temel unsurlarından biri de pazarlama faaliyetleridir. Destinasyonun pazarlaması,
tanıtımı ve satıĢ faaliyetleri bu süreci kapsamaktadır. Sektörde küresel düzeyde operasyon yapan acenteler ve tur
operatörlerinin strateji ve satıĢ politikaları da pazarlama süreci üzerinde etkili olmaktadır.
UlaĢım altyapısı ve olanakları ise, sektörün değer zincirinin diğer bir sürecini oluĢturmaktadır. Bu bağlamda
destinasyonun sahip olduğu kara, hava, deniz ve demir yolu ulaĢım kapasitesi turizm faaliyetleri için büyük bir
değer taĢımaktadır.
Değer zincirinin en önemli süreçlerinden biride konaklama iĢletmelerinin yapısı özellikleri ve stratejileridir. Bu
yapıdaki iĢletmelerin operasyonel modelleri ve hizmet biçimleri müĢteri memnuniyeti üzerinde doğrudan etkili
olmaktadır.
Değer zincirinin temel halkalarından biri de destekleyici sektörlerdir (yeme-içme, hediyelik eĢya vs.). Bu tür
faaliyetler ise sektörün hizmet üretme süreçlerinin geliĢtirilmesi, çeĢitlenmesi gibi konularda değer zinciri içinde
yer almaktadır.
Sonuç olarak bir destinasyonda turizm faaliyetlerinin sağlıklı ve etkili bir Ģekilde geliĢmesi ve yönlendirilmesi
için değer zincirinin etkin bir Ģekilde oluĢmasının önemi çok büyüktür. Ayrıca değer zinciri süreci içerisinde yer
alan faaliyetlere yönelik olarak iĢletme formlarının oluĢması rekabetçilik açısından çok önemlidir.
205
ġekil 58: Turizm Sektörünün Değer Zincirinin Analizi
•Oteller
•Tatil Köyleri
•Apart Oteller
•Kamplar
•Kiralık Odalar
•Gelir Artışı
•Özel İlgi
•Eğlence Arayışı
•Mobilitenin Artması
•Fiziksel Yakınlık
•Kültürel Yakınlık
•Uygun Kambiyo
•Ülkenin Çekiciliği
•Ülkenin Güvenliği
•Etkin Tanıtım
TALEP
KONAKLAMA
OLUMLU SONUÇLAR
ULUSLAR ARASI VE
DOMESTİK
TURİZM FAALİYETLERİ
PAZARLAMA
•GSMH’nın Artışı
•İstihdamın Artışı
•Ekonominin Güçlenmesi
•Ülke İmajının Gelişmesi
•Demonstrasyon Etkisi
ULAŞIM
(Pazarlama Karması
Yönetimi)
•Havayolu
•Demiryolu
•Denizyolu
•Karayolu
Yeme-İçme& Hediyelik Eşya& Hizmet&
Eğlence& Giyim& Tütün-Alkol& Kozmetik
OLUMSUZ SONUÇLAR
•Sezonsal ve Kesikli Talep
•Düşük Kar Marjları
•Negatif Demonstasyon Etkisi
•Çevresel Kirlenme
206
4.1.4
Dünya Genelinde Turizm Sektörünün Durumu
Turizm sektörünün kitleler tarafından benimsenip modern Ģekilde uluslararası bir faaliyet haline gelmesi 19.
yüzyılın sonlarından itibaren yani endüstri devriminin sonucunda baĢlamıĢtır. Liberal ekonomik politikaları
uygulayan batılı ülkelerde endüstrileĢme ile birlikte Ģehirli nüfusu artmıĢ, gelir dağılımı zaman içinde daha adil
bir Ģekilde paylaĢılmaya baĢlanmıĢ, orta sınıf adı verilen sınıf gittikçe büyümüĢ, ekonomik ve sosyal hayatta
belirleyici bir rol oynamaya baĢlamıĢtır.
Bu sınıfın yaĢam alıĢkanlıkları serbest piyasa ekonomisine bağlı olarak zaman içinde değiĢmiĢtir. Bu dönemde
üretimin ve dolayısıyla ticaretin artması ile birlikte ulaĢım araçlarının ve yolların geliĢmesi, ülkelerarası
iliĢkilerin iyileĢmesi ile seyahat etmenin tüm koĢulları iyileĢmiĢ ve seyahat etme yeni yaĢam alıĢkanlıklarının
içine yerleĢmeye baĢlamıĢtır. Zamanla sektörleĢen turizm, orta sınıfın tüketim alıĢkanlıklarından birine
dönüĢmüĢ ve kitlesel tüketim sektörü olarak ve modern yaĢamın ayrılmaz bir parçası olmuĢtur.
Özellikle Ġkinci Dünya SavaĢı’nın bitmesi ile birlikte, yani 1950’ler sonrasında ekonomik ve sosyal önemi
giderek artan bir endüstri olarak ön plana çıkan turizm, günümüzün en dinamik ve hızla geliĢen sektörlerinden
birisidir. Dünya çapında turizm hareketleri incelendiğinde 2008 yılında uluslar arası turist sayısı 924 milyon
kiĢiye ulaĢmıĢtır. 2008 yılı sonu ve 2009 yılında yaĢanan dünya ekonomik krizinde bu rakam %4 oranında bir
gerileme ile karĢı karĢıya olmasına rağmen 2009 yılının son çeyreğinde ivme yukarıya doğru dönmüĢtür.
Bu düzeydeki bir hareketliliğin sonucu olarak turizm, küresel GSMH’nin %9.9’unu üretmektedir ve dünya
toplam ihracatının %10.9’u turizm hareketleri sonucu ortaya çıkmaktadır. Benzer Ģekilde G20 ülkeleri içinde
toplam iĢ gücünün %6’sını hizmet sektörü istihdamının %27’sini oluĢturmaktadır ve güçlü bir çarpan etkisi
vardır. Ayrıca bu ülkelerin GSMH’nin %5’ini turizm gelirleri sağlamaktadır.
Dünya turizm hareketleri incelendiğinde uluslararası gelen turist sayısı açısından Türkiye ilk on ülke içinde 2009
yılı itibariyle 7. sırada yer almaktadır. Bu gösterge dünya turizm hareketleri içinde Türk turizminin kayda değer
bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
ġekil 43: Dünyadaki En Önemli Ülkelerin Çektiği Turist Sayısı
FRANSA
74
Milyon
ABD
55
Milyon
ĠSPANYA
52
Milyon
ÇHC
51
Milyon
ĠTALYA
43
Milyon
ĠNGĠLTERE
TÜRKĠYE
25
Milyon
ALMANYA
24
Milyon
28
Milyon
*Rakamlar yaklaĢık değerlerdir.
Sektörde dünyada en önemli paya sahip ülkelere bakıldığı zaman bunların baĢında özellikle geliĢmiĢ olan
ülkelerin geldiği görülmektedir. Diğer bir ifade ile eğer altyapı, ekonomik geliĢme ve kalkınma sağlanır ise ülke
ekonomisinde sektörün geliĢmesi çok daha kolay olabilmektedir. Bu nedenle özellikle bir ülkenin turizm
yapabilmesi için sadece potansiyelinin olması yeterli bir faktör değildir. Önemli olan bu potansiyeli ortaya
çıkaracak iĢ sistemlerinizin, sektörel değerlerinizin ve Ģirketlerin ortaya çıkarılmasının gerekli olduğudur. Bu da
en az yirmi otuz yıllık bir kuluçkalama süreci gerektirmektedir.
Öte yandan birinci sırada yer alan Fransa ile yedinci sırada yer alan Türkiye arasında gelen yabancı turist sayısı
açısından yapılan karĢılaĢtırma, Fransa’ya gelen yabancı turist sayısının Türkiye’ye gelen turist sayısının üç
katından fazla olduğunu göstermektedir.
207
Yukarıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi gelen yabancı turist sayısı açısından ilk 10 ülkenin kendi içinde de
sınıflandırılabileceğini göstermektedir. Ġlk sırada Fransa, ikinci sırada ABD, Ġspanya ve Çin Halk Cumhuriyeti
(ÇHC) gibi ülkeler yer almaktadır. Üçüncü kategoride Ġtalya yer almaktadır, dördüncü kategoride ise Ġngiltere,
Türkiye, Almanya, Malezya ve Meksika gelmektedir. Türkiye’nin mevcut turizm arzı dikkate alındığında henüz
istenilen düzeye çıkamadığı ifade edilebilir. Tablo da görülen önemli noktalardan birisi de bu on ülkeden 2009
yılında gelen turist sayısı açısından yalnızca Ġtalya, Türkiye ve Malezya’da artıĢ olmasıdır. Bununla birlikte
Malezya’da artıĢın diğer ülkelere göre çok daha fazla olduğu dikkatti çekmektedir.
Dünya turizm hareketlerinin önemli göstergelerinden bir diğeri de ülkelerin elde ettikleri turizm gelirleridir.
Uluslararası turizm gelirleri bir ülkeye gelen yabancı turistler tarafından ziyaret edilen ülkede yapılan
harcamalardan doğan ve döviz olarak sağlanan gelirlerdir. AĢağıdaki Tablo’da uluslararası turizm gelirleri
açısından ilk on sıraya giren ülkelerin durumları yer almaktadır. Burada en dikkat çekici veri ABD’nin dünyanın
katma değeri en yüksek turistini çekmesidir. ABD yaklaĢık olarak 55 milyon turist çekmektedir. Bunların
bıraktığı para ise yaklaĢık olarak 100 milyar dolar civarındadır. Yani bir turistin ortalama yarattığı değer 2000
dolar düzeyindedir. Amerika’nın sektörde yakaladığı bu yüksek performans gerçekten çok önemlidir. Nedenine
baktığımız zaman ise ülkeye giden tüketicilerin daha çok nitelikli taleplerinin yüksek olmasıdır. Özellikle event,
medikal, eğlence ve alıĢveriĢ konusunda sektör çok güçlü bir özellik göstermektedir. Bu alanlara çekilen
turistlerin harcamaları çok yüksek ve yarattıkları katma değer normal turistlere göre iki kat daha fazladır. Bu
nedenle gelen turist sayısına göre en yüksek ekonomiyi yaratan Amerika sektörde kıyaslama modelleri
geliĢtirilirken örnek alınması gereken en önemli ülkeler arasında yer almaktadır.
Tablo 44: Turizm Sektöründen Ülkelerin Elde Ettiği Gelirler
ABD
94
Milyar $
ÇHC
40
Milyar $
*Rakamlar yaklaĢık değerlerdir.
ĠSPANYA
53
Milyar $
ALMANYA
35
Milyar $
FRANSA
48
Milyar $
ĠNGĠLTERE
30
Milyar $
ĠTALYA
40
Milyar $
AVUSTURALYA
25
Milyar $
Tablo incelendiğinde G7 ülkelerinden tabloda yer aldığı, diğerlerinin de geliĢmiĢ ya da geliĢmekte olan ülkelerin
önde gelenleri olduğu anlaĢılmaktadır. Benzer Ģekilde ülkelerin önemli sayısının Avrupa kıtasında bulunduğu
anlaĢılmaktadır. Bu tablo, turizmin yalnızca geliĢmekte olan ülkeler için önemli olmadığını, aynı zamanda
geliĢmiĢ ekonomiler için de önemli olduğunu göstermektedir.
Türkiye bu klasmanda dokuzuncu sırada yer almaktadır ve bu durum önemlidir. Bununla birlikte ilk sırada yer
alan ABD ile mevcut durumu karĢılaĢtırıldığında henüz istenilen düzeye gelinmediği görülmektedir.
Öte yandan konu turizm harcamaları açısından irdelendiğinde, ilk sıralarda yer alan ülkelerin durumu yukarıdaki
ülkelere göre farklılık göstermemektedir. Sıralamada yine Almanya, Fransa, Ġspanya gibi ülkeler ilk sıralarda yer
almaktadır. Bu veriler bizlere potansiyel turizm pazarlarının nereler olduğunu göstermektedir. Son veriler
incelenirken özellikle geliĢmiĢ ülkelerin son yıllarda ekonomik krizin de etkisiyle harcamalarında bir azalama
gözlemlenirken ÇHC gibi yüksek büyüme potansiyeline sahip ülkelerin dünya turizm piyasasında yerinin
geliĢtiğini görmekteyiz. Bunun temel nedeni, özellikle, ülkede yaratılan dinamik ekonominin de etkisiyle
bireylerin satın alma kapasitelerinin geliĢmesidir.
Yukarıdaki veriler oldukça önemli olmasına rağmen bu verilerin daha anlamlı olabilmesi için uluslar arası
seyahat ve turizm rekabetçilik indeksinin de değerlendirmeye alınması gerekmektedir.
208
ġekil 59: Seyahat ve Turizm Rekabetçilik Ġndeksi
Seyahat ve Turizm Rekabetçilik Ġndeksi
Mevzuat
Politikalar ve kurallar
Çevresel sürdürülebilirlik
Güvenlik ve emniye
Sağlık ve hijyen
Turizme öncelik verilmesi
ĠĢ
Çevresi ve Altyapı
Hava ulaĢımı altyapısı
Kara ulaĢımı altyapısı
Turizm altyapısı
Uluslar arası iletiĢim
altyapısı
Seyahat ve turizm
endüstrisinde fiyat
rekabetçiliği
BeĢeri, Kültüre ve Doğal
Kaynaklar
BeĢeri kaynaklar
Turizme olan eğilim
Doğal kaynaklar
Kült rel kaynaklar
Seyahat ve turizm rekabetçilik indeksi 2007 yılından bu yana Dünya Ekonomik Formu tarafından
belirlenmiĢ ve ilan edilmiĢtir. Ġndeks ülkelerin turizmdeki rekabet gücünü değerlendirmelerine imkân
vermesi açısından önem arz etmektedir. Seyahat ve Turizm Rekabetçilik Ġndeksi 3 temel baĢlık altında
toplam 14 konunun değerlendirilmesi sonucu belirlenmiĢtir. Ġndeksi oluĢturan faktörler ġekil’de
görülmektedir.
AĢağıda Tablo’da da görüleceği gibi 2008 ve 2009 yılları için ülkelerin turizm alanındaki rekabetçilik
pozisyonları bir indeks çerçevesinde ortaya konulmuĢtur. Ġndeks oluĢturulurken 2008 yılında 130 ülke, 2009
yılında ise 133 ülke inceleme kapsamına alınmıĢtır.
Bu veriler bize özellikle sektörde geliĢmiĢ ve altyapısı güçlü ülkelerin durumunu göstermektedir.
Rekabetçilik faktörleri açısından özellikle dünyanın en geliĢmiĢ ülkelerinin güçlü pozisyona sahip olduğu
görülmektedir. Bunun baĢında da Ġsviçre gelmektedir. Ġsviçre’yi Avusturya ve Almanya takip etmektedir.
Ġndekse göre ön sıralarda yer alan diğer önemli ülkeler Ġspanya, Kanada ve Ġsveç’tir. Bu ülkeler geliĢmiĢlik
ve yaĢam standartları açısından da en önde yer alan ülkeler konumundadır.
Tablo 45: Sektörde Ülkelerin Seyahat Ve Rekabetçilik Düzeyleri (Ġlk Sekiz)
ĠSVĠÇRE
Puan: 5.68
KANADA
Puan: 5.32
AVUSTURYA
Puan: 5.46
ĠSPANYA
Puan: 5.29
ALMANYA
Puan: 5.41
ĠSVEÇ
Puan: 5.28
FRANSA
Puan: 5.34
ABD
Puan: 5.28
Veriler incelendiği zaman dünya turizm hareketleri çerçevesinde en çok gelir elde eden ve en çok yabancı turist
çeken ilk 10 ülke içerisinde yer alan Türkiye, turizmde rekabet gücü açısından 2008 yılında 54. sırada yer alırken
2009 yılında iki basamak daha gerileyerek 56. sıraya düĢmüĢtür. Bu durum Türkiye’nin turizm konusunda
yakaladığı baĢarının sürdürülebilir olup olmadığı konusunda çok ciddi bir Ģekilde değerlendirmenin yapılmasını
gerektiğini göstermektedir.
209
Dünyanın önemli turizm destinasyonları incelendiği zaman bunların çok ciddi anlamda turist çektiklerini
görmekteyiz. ġehirler refah düzeylerini artırmak için uluslararası turizm hareketlerinden yüksek pay almak için
çalıĢmaktadırlar ve bu konuyla iliĢkili olarak aralarında yüksek düzeyli rekabet yaĢamaktadırlar.
AĢağıdaki Tablo dünyada en çok yabancı turist çeken Ģehirleri göstermektedir. Bu Ģehirlerin hepsinin ortak
özelliği, geliĢmiĢ bir turizm altyapısının varlığı ile bütün dünyada bilinen, tanınan ve önemli değerleri olan
yerleĢim alanları olmasıdır. Dünyanın farklı kıtalarında olan bu kentlerin gelecek süreçte de sektörde önemli rol
oynayacakları düĢünülmektedir. Çünkü hemen hemen hepsi sektörde çok çeĢitli ürünler ve değerlere sahip
ülkelerdir. Bu Ģehirlerin güçlü bir turizm talebinin olmasının temel nedeni; özellikle, event, geleneksel ve
eğlence turizmi gibi değerleri güçlü bir Ģekilde gelen turistlere sunmasıdır. Ayrıca güçlü bir alıĢveriĢ turizminin
de bu kentlerde geliĢtiğini görmekteyiz. Dünyanın en önemli alıĢveriĢ merkezleri (AVM) bu tür kentlerde
kurulmuĢtur.
Tablo 46: Sektörde En Çok Turist Çeken Kentler (Ġlk Sekiz)
LONDRA
15 MĠLYON
KUALA
LUMPUR
9 MĠLYON
NEW YORK
11 MĠLYON
BANGKOK
10 MĠLYON
PARĠS
8 MĠLYON
ANTALYA
8 MĠLYON
SĠNGAPUR
10 MĠLYON
DUBAĠ
7 MĠLYON
Tablo incelendiğinde Asya-pasifik bölgesinden Bangkok, Singapur, Kuala Lumpur ve Hong Kong Ģehirlerinin
sıralamaya girdiği görülmektedir. BMDTÖ raporları da bu durumu pekiĢtirmektedir. Dünya turizm
hareketlerinde 2009 yılında yaĢanan gerilemeye rağmen bu bölge 2009 yılının ikinci yarısından itibaren
yükseliĢe geçmiĢ ve dünya ortalamasının aksine 2009 yılını büyüme ile tamamlamıĢtır. Diğer ilgi çeken bir nokta
ise Türkiye’den bu listeye iki Ģehrin girmiĢ olmasıdır ki bunlar Antalya ve Ġstanbul’dur.
Bu durum henüz erken de olsa, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürütmekte olduğu marka Ģehirler çalıĢmalarının
olumlu sonuçlar vermeye baĢladığının göstergesi olarak da kabul edilebilir. Londra, New York ve Paris öteden
beri yabancı turist çeken Ģehirler olarak bilinmektedir. Listede yer alan Dubai ise turizm için büyük sermaye
yatırımlarının yoğunlaĢması sonucu ortaya çıkartılan bir destinasyon olarak dikkate değerdir.
Turizm sektörünün dünya ekonomisi içerisindeki payı ve yeri çok önemlidir. Dünyada yaratılan toplam
değerlerin onda birini oluĢturan bu sektör küreselleĢme ve mobilitenin geliĢmesi ile her yıl büyümeye devam
etmekle birlikte, gelecek on yıl içerisinde en fazla büyüme gösterecek sektörlerden biri olacaktır. Ülkelerin bu
çerçevede küresel pazardan pay almak için gerekli yatırımlarını ve altyapılarını geliĢtirmek için yoğun bir
Ģekilde çalıĢma içerisinde oldukları görülmektedir.
4.1.5
Türkiye Genelinde Turizm Sektörünün Durumu
Turizm hareketlerinin bir ülke için genel değerlendirilmesi yapılırken turizmin sosyo-kültürel ve çevresel
etkilerinden çok, ekonomik etkileri öne çıkartılmaktadır. Değerlendirme sürecinde de makro ekonomik
göstergelerle iliĢkilendirilmektedir. Türk turizm hareketleri özellikle 1982 yılında çıkartılan 2634 sayıl Turizm
TeĢvik Kanunu’nun sonucu olarak atılan adımlar ile hızlı bir geliĢme göstermiĢtir. Gelinen noktada elde edilen
dıĢ turizm gelirleri ve ülkeye gelen yabancı turist sayısı açısından dünyada ilk on ülke arasında yer almaktadır.
AĢağıdaki Tablo incelendiğinde dıĢ turizm gelirlerinin Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı görülmektedir. Son
yıllarda dıĢ turizm gelirleri GSMH’nin yaklaĢık %3’lük kısmına karĢılık gelmektedir.
210
Tablo 47: DıĢ Turizm Gelirinin Gayri Safi Milli Hâsıla Ġçindeki Oranı
Gayri Safi Milli Hâsıla
DıĢ Turizm Geliri
(milyon $)
(milyon $)
1990
150 758
3 225
1991
150 168
2 654
1992
158 122
3 639
1993
178 715
3 959
1994
132 302
4 321
1995
170 081
4 957
1996
183 601
5 962,1
1997
192 383
8 088,5
1998
206 552
7808,9
1999
185 267
5 203
2000
200 002
7 636
2001
145 693
10 066,5
2002
179 898
11 900,9
2003
239 235
13 203,1
2004
300 578
15 887,7
2005
360 876
18 153,5
2006
399 673
16 850,8
2007
648 754
18 487
2008
741 792
21 919,9
Kaynak: TÜĠK verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
Yıl
DıĢ Turizm Gelirlerinin GSMH’ YE
Oranı (%)
2.1
1.8
2.3
2.2
3.3
2.9
3.2
4.2
3.8
2.8
3.8
6.9
6.6
5.5
5.3
5.0
4.2
2.8
2.9
G20 ülkelerinde bu oranın yaklaĢık %5 olduğu dikkate alındığında Türkiye’nin ortalamanın altında kaldığı
anlaĢılmaktadır. Türkiye ekonomisi açısından dıĢ turizm gelirlerinin öne çıktığı alanlardan birisi de dıĢ ticaret
açıklarıdır. DıĢ turizm gelirleri Türkiye’nin dıĢ ticaret açıklarının kapanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
AĢağıdaki tablo 1990-2008 yılları arası dıĢ turizm gelirinin ticaret açıklarını kapama oranını göstermektedir.
Tablo’dan da anlaĢılacağı üzere dıĢ turizm gelirleri bu konuda yüksek oranda katkı sağlamaktadır. Son üç yıl
değerlendirildiğinde, bu oranın %30 civarında gerçekleĢtiği anlaĢılmaktadır.
211
Tablo 48: 1990-2008 Yılları Arası Turizm Gelirlerinin DıĢ Ticaret Açıklarını KarĢılama Oranları (milyon $)
Yıl
DıĢ Ticaret Açığı
Turizm Geliri
1990
9 555
3 225
1991
7 326
2 654
1992
8 191
3 639
1993
14 160
3 959
1994
4 216
4 321
1995
13 212
4 957
1996
19 424
5 962,1
1997
21 315
8 088,5
1998
12 925
7 808,9
1999
9 443
5 203
2000
22 375
7 636
2001
4 606
10 066,5
2002
8 590
11 900,9
2003
16 230
9 676
2004
32 372
15 887,7
2005
43 297
18 153,5
2006
54 041
16 850,8
2007
62 790
18 487
2008
69,8
21 910 964
Kaynak: TÜĠK verilerden oluĢturulmuĢtur.
Turizm Gelirlerinin DıĢ Ticareti KarĢılama
Oranı (%)
33,75
33,52
45,12
27,95
102,49
37,51
30,69
37,94
60,41
55,09
34,12
218,55
138,54
56,6
49
42
31,1
29,4
31,3
AĢağıdaki Tablo’da Türkiye’nin 1990 ve 2008 yılları arası gerçekleĢen ihracat ve ithalatı yanı sıra elde ettiği dıĢ
turizm geliri ile dıĢ turizm giderleri gösterilmektedir. Tablo’da ayrıca dıĢ turizm gelirinin ihracata oranı ve dıĢ
turizm giderinin ithalata oranı da yer almaktadır.
Tablodan anlaĢılacağı üzere dıĢ turizm gelirleri Türkiye için çok önemlidir. Özellikle ağır ekonomik kriz
yaĢanılan dönemlerde 2000-2002 arasında olduğu gibi turizm gelirleri ihracatın yaklaĢık üçte birlik kısmını
oluĢturarak ülke ekonomisine yüksek düzeyde katkı yapmıĢtır.
212
Tablo 49: 1990-2008 Yılları Arası DıĢ Turizm Gelir ve Giderlerinin Ġhracat ve Ġthalata Oranları (milyon $)
Yıl
Ġhracat
DıĢ Turizm
Geliri
Turizm Gelirinin
Ġhracata Oranı (%)
1990
12 959,3
3 2250
24.9
1991
13 593,5
2 654
19.5
1992
14 714,6
3 639
24.7
1993
15 345,1
3 959
25.8
1994
18 105,9
4 321
23.9
1995
21 637
4 957
22.9
1996
23 225,5
5 962,1
25.7
1997
26 261,1
8 088,5
30.8
1998
26 974
7 808,9
28.9
1999
26 587,2
5 203
19.6
2000
27 774,9
7 636
27.5
2001
31 334,2
10 066,5
32.1
2002
35 081,1
11 900,9
33.9
2003
46 877,6
13 203,1
28,2
2004
63 1670
15 887,7
25,1
2005
73 476,4
18 153,5
24,7
2006
85 534,7
16 850,8
19,7
2007
107 271,8
18 487
17,2
2008
131 965,7
21 910,9
16,6
Kaynak: TÜĠK verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
Ġthalat
22 302,1
21 047
22.871,1
29 428,4
23 270
35 709
43 626,6
48 558,7
45 921,4
40 671,7
54 502,8
41 939,1
50 831,7
69 339,7
97 539,8
116 774,2
139 576,2
170 062,7
201 960,3
DıĢ
Turizm
Gideri
520
592
776
934
866
912
1265
1 716
1 753,9
1 471
1 711
1 738
1 880
2 113,3
2 524
2 870,4
2 742,3
3 259,6
3 506,4
DıĢ Turizm
Giderinin Ġthalata
Oranı (%)
2.3
2.8
3.4
3.2
3.7
2.6
2.9
3.5
3.8
3.6
3.1
4.1
3.7
3.1
2.6
2.5
2.0
1.9
1.7
Tablo’da Türkiye’ye gelen yabancı turistlerle, Türk vatandaĢlarının yurt dıĢındaki turistik hareketlerinde kiĢi
baĢına düĢen ortalama harcama tutarı gösterilmektedir. Bu konu, Türk turizminde son dönemde en çok tartıĢılan
konulardan birisidir ve Türkiye’ye gelen turistlerin harcama kapasitesinin düĢük olduğu varsayımını öne
çıkarmaktadır. Tablo incelendiğinde 2003 yılından bu yana yabancı turist baĢına düĢen harcama tutarının
düĢmeye devam ettiği anlaĢılmaktadır.
213
Tablo 50: KiĢi BaĢına Ortalama Harcama
Yabancı BaĢına Ortalama
Harcama ($)
1990
621.3
1991
519.7
1992
533.0
1993
668.1
1994
674.0
1995
684.0
1996
748.0
1997
876.0
1998
879.5
1999
736.0
2000
764.3
2001
655.1
2002
697.3
2003
810.0
2004
784.0
2005
752.0
2006
728.0
2007
679.0
2008
708.0
Kaynak: TÜĠK verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
Yıl
VatandaĢ BaĢına Ortalama Harcama ($)
178.3
213.7
258.9
282.1
251.3
229.1
296.9
370.4
381.2
309.1
323.8
357.9
366.4
618.9
656.5
695.9
674.9
657.7
717.0
AĢağıdaki Tablo Türkiye’nin nitelikli yatak kapasitesini göstermektedir. 2008 yılı verileri dikkate alındığında
924.792 olduğu anlaĢılmaktadır. Nitelikli yatak kapasitesinin artıĢına rağmen doluluk oranlarının istenilen
düzeyde yükselmemesi bir sorun olarak kabul edilmektedir.
Tablo 51: Yatak Kapasitesi
Yatırım Belgeli
ĠĢletme Belgeli
Tesis Sayısı
Yatak Sayısı
Tesis Sayısı
Yatak Sayısı
2004
1.151
259.424
2.357
454.299
2005
1039
278.255
2.412
483.330
2006
869
274.687
2.475
608.632
2007
776
254.191
2.514
632.262
2008
774
259.515
2.562
665.277
Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
Yıllar
AĢağıdaki tablo incelendiğinde 1998 yılı ile 2008 yılları arısında turizmde sabit sermaye yatırımlarının yaklaĢık
24 kat arttığı anlaĢılmaktadır. Diğer turizm verilerinde olduğu üzere turizmde sabit sermeye yatırımlarının
artması sektörün büyüme eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır.
Tablo 52: 1998-2008 Yılları Arası Turizmde Sabit Sermaye Yatırımı (Cari Fiyatlarla, Bin TL)
Yıl
Yatırım Tutarı
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
492.097
843.910
1.259.040
1.758.784
2.928.218
4.798.054
6.935.119
8.569.563
9.770.322
10.490.294
12.246.010
Kaynak: DPT verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
214
Turizm hareketlerinin önemini ortaya çıkaran bir diğer veri de turizm sektöründe istihdam sayısının toplam
istihdamdaki payıdır. Bu konuda TÜRSAB tarafından yapılan araĢtırmaya iliĢkin veriler aĢağıdaki Tablo’da
görülmektedir.
Tablo 53: Turizm Ġstihdamının Toplam Ġstihdam Üzerindeki Payı (%)
Turizm
Ġstihdamı
Yıl
1993
1997
1998
1999
2000
2001
--------
662.081
891.334
975.399
1.012.152
1.009.211
1.007.793
------------
DeğiĢim Oranı
(%)
Turizm Ġstihdamının Toplam
Ġstihdamdaki Oranı (%)
% 52
3.5
4.3
4.6
4.6
4.8
5.1
DeğiĢim Oranı
2001-2008
2008
1.807.890
%79
8.7
Kaynak: TÜRSAB Ar-Ge bölümünün verileri temel alınarak oluĢturulmuĢtur.
Toplam
Ġstihdam
18.600.000
20.900.000
21.374.000
21.860.000
20.934.000
19.742.000
--------------
21.736.000
Sektördeki doğrudan istihdam 1993 yılından 2000 yılına kadar olan 7 yıllık süre içinde %52 oranında artıĢ
göstermiĢtir. TÜRSAB Ar-Ge departmanı çalıĢması verilerine göre 2001 yılından 2008 yılına kadar geçen 7
yıllık süre içerisinde değiĢim oranı tahmini %79’dur ve 2008 yılı itibari ile turizm istihdamının toplam
istihdamdaki oranı %8.7’dir.
Türkiye için turizm sektörü büyük bir öneme sahip olup ülke ekonomisi için her bakımdan büyük değer ortaya
çıkarmaktadır. Özellikle yarattığı çarpan etkisi ile ekonomi içerisinde sinerjik yansımaları çok çabuk hissedilen
turizm endüstrisinin, gelecek süreçte de temel kalkınma ve geliĢme çıpası olarak kullanılmaya devam edeceği
beklenmektedir.
Günümüzde turizm sektörü sadece denize kıyısı olan ve geleneksel turizm (deniz-kum-güneş) ile müsemma
olmuĢ kentlerimiz ile sınırlı kalmamıĢ, alternatif turizm olanaklarına sahip Ģehirlerimiz de geliĢme göstermiĢtir.
AĢağıdaki Tablo’da Türkiye’ye gelen turist sayılarına göre bölgelerin turizm sıralaması görülmektedir.
Sıralamada, dünya ölçeğinde 7. sırada yer alan Antalya kenti, ülkemiz özelinde ise ilk sırada yer almaktadır.
Diğer Ģehirlerin ise özellikle alternatif ürünler geliĢtirdiği ve bu ürünler vasıtası ile tanınmıĢ destinasyonlar
haline geldikleri görülmektedir. Özellikle, denize kıyısı olmayan Konya, NevĢehir, Denizli ve Mardin kentlerinin
çeĢitli alternatif ürünler geliĢtirdikleri ve turizm sektöründe ilerleme kaydettikleri görülmektedir.
Tablo 54: Ġller Bazında Türkiye’nin Turizm Destinasyonları
Sıra
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
ġehirler
Antalya
Ġstanbul
Muğla
NevĢehir
Ġzmir
Aydın
Denizli
Balıkesir
Konya
Mardin
Gelen Turist Sayısı
8.290.000
6.680.000
2.900.000
1.500.000
1.000.000
1.000.000
650.000
500.000
450.000
300.000
Turizm Sektörü Türü
Geleneksel
ĠĢ-AlıĢveriĢ, Tarih, Kongre-toplantı, Deniz
Geleneksel, Deniz, Spor, Sağlık
Doğa, Tarih
Geleneksel, Tarih, Deniz, Ġnanç
Geleneksel, Deniz, Sağlık, Tarih
Sağlık, Doğa
Geleneksel, Sağlık
Ġnanç, Tarih
Ġnanç, Tarih
215
Antalya, Türkiye ve dünyada, sektörde önemli bir yere sahip destinasyon olup her bakımdan öne çıkan tatil
yerlerinden biri olma yolundadır. Özellikle sahip olduğu doğal çekim alanları ve son zamanlarda geliĢen
alternatif turizm sahası ile dünyada turistlerin önemli derecede tercih ettikleri destinasyonlardan bir haline
gelmiĢtir. Bu süreç kenti her bakımdan dönüĢtürmüĢ ve dünya turizm kenti haline getirmiĢtir. Geleneksel turizm
(deniz-kum-güneş) açısından üstün bir rekabet avantajına sahip olan kentin, gelecek açısından sürdürülebilir bir
turizm yapılanmasına sahip olması için kapsamlı bir master planı yapması gerekmektedir. Dünyanın en çok
bilinen ve markalaĢmıĢ metropollerinden biri olan kent, her bakımdan turist çekmektedir. Özellikle iĢ-alıĢveriĢ,
kültür ve tarih açısından sahip olduğu değerler bütün bir yıl boyunca turizm kenti olmasını sağlamaktadır.
Ġstanbul ise her bakımdan büyük bir turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen, özellikle otellerin yapısı ve
niteliği kentin mevcut dünya kenti olma misyonunu karĢılayacak nitelikte değildir. Ayrıca ulaĢım ve diğer
altyapı olanakları Ġstanbul’un temel ihtiyaçlarını karĢılamada yetersiz kalmaktadır. Bu tür alanlarda kentin uygun
bir Ģekilde tasarımlanması, küresel alanda Ġstanbul’u hak ettiği ilk üç arasına yerleĢtirecektir. Kurvaziyer
alanında da çok büyük potansiyele sahip olan Ġstanbul gelecek süreçte küresel ölçekte yaratacağı ürün
çeĢitlenmesi ile turizmden çok daha fazla gelir elde eden destinasyonlar arasına girecektir.
Muğla’nın Türkiye’deki diğer kentler ile olan kıyaslamalı durumu incelendiği zaman özellikle gelen turist sayısı
bakımından çok iyi bir noktada olduğu görülmektedir. Ġlk 10 destinasyon arasında 3. sırada yer alan kent,
Antalya ve Ġstanbul’dan sonra Türkiye’de en çok turist çeken il olma özelliğine sahiptir.
Bununla birlikte kentin turizm stratejisi sadece geleneksel turizme ve dominant olarak tek pazara dayandığı için
büyük bir risk oluĢturmaktadır. Türkiye’de güçlü ve önemli bir seviyede olan Muğla, bu aĢamadan sonra sektörü
büyütmek için çok yönlü geliĢim stratejisine ihtiyaç duymaktadır.
Özellikle Ġstanbul ve Antalya gibi küresel destinasyon ve marka olmuĢ kentler ile rekabet edebilmek için ürün
farklılaĢmasına gitmesi, turizmi tüm yıla yayması, pazar portföyünü çeĢitlendirmesi ve geleneksel turizm
sektörünü dönüĢtürmesi gerekmektedir.
Muğla’nın stratejik olarak turizm endüstrisinin geliĢmesine yönelik planlama yapıldığı zaman, sadece domestik
pazardaki rakipler ile değil, aynı zamanda küresel düzeyde rakiplerin temel yeteneklerine bakılmasının büyük
yararı vardır. Özellikle kentin temel özelliklerine uygun alanlar ile kıyas yapılması, bunların karĢısında güçlü ve
zayıf yönlerinin tanımlanması, rekabetçi model oluĢturma sürecinde çok daha sağlıklı ve bilimsel bir yaklaĢım
ortaya koyacağı öngörülmektedir.
Küresel düzeyde turizm kentlerine bakıldığı zaman özellikle Türkiye’den iki önemli destinasyonun dünyada ilk
10’da yer aldığı görülmektedir. Muğla dünyada turizm destinasyonları açısından ilk segmentte yer alan bir kent
değildir. Bununla birlikte, daha çok ikincinin sonu üçüncü segmentin baĢında yer alacak bir performansa
sahiptir. Ancak kentin sahip olduğu değerler; Bodrum, Marmaris ve Fethiye gibi yörelerin dünyanın en önemli
turizm destinasyonları arasında olması büyük bir potansiyel yaratmaktadır. Mevcut turizm, deniz-kum-güneĢ’e
dayalı geleneksel turizm ürünlerini ön plana çıkarmaktadır. Eğer kümelenme geliĢtirme çalıĢması ile sektörde
iĢletmelerin performansı yükseltilebilir ve alternatif iĢ modelleri ortaya konabilirse destinasyon, turist sayısını ve
gelirini çok kısa süre içerisinde artırma Ģansına sahip olabilir.
216
ġekil 60: Dünyadaki Ġlk 10 Destinasyon Arasında Diyarbakır’ın Rekabetçilik Posizyonu
Londra
New York
Dünyada Gelen Turist Sayısına Göre Destinasyonların
Pozisyonu
Ġyi
Kötü
Bangkok
Kuala
Lumpur
Antalya
Singapur
Paris
Dubai
Hong
Konk
Ġstanbul
Diyarbakır
Muğla
Sektörün Rekabetçiliği ve Turizm Ürünlerinin ÇeĢitliliği
DüĢük
Yüksek
Öte yandan Türkiye’deki ilk 10 turizm destinasyonu incelendiği zaman sektörün yaklaĢık olarak %90’lık
kapasitesinin bu bölgelerde icra edildiği görülmektedir. Kentlerin alternatif turizmde yaratmıĢ oldukları baĢarı
modellerini; sektörü yatay ve dikey düzlemde geliĢtirmek için kullanma Ģansı yakalaması gerekmektedir.
Özellikle ürün çeĢitlendirilmesine Konya’nın inanç turizminde, Balıkesir’in sağlık (termal) turizminde
yakaladığı baĢarı öyküleri önemli örnekler olarak değerlendirilebilir.
217
ġekil 61: Türkiye’deki Ġlk 10 Destinasyon Arasında Diyarbakır’ın Rekabetçilik Posizyonu
Antalya
Ġstanbul
Türkiye’de Gelen Turist Sayısına Göre Destinasyonların
Pozisyonu
Kötü
Ġyi
Muğla
Ġzmir
NevĢehir
Aydı
n
Denizli
Balıkesir
Konya
Mardin
Diyarbakır
Sektörün Rekabetçiliği ve Turizmin Ürünlerinin ÇeĢitliliği
DüĢük
Yüksek
NevĢehir, Muğla’dan sonra en çok turist çeken destinasyonlardan birisidir. YaklaĢık olarak, yıllık gelen turist
sayısı 1.500.000 milyon civarındadır. Bu destinasyonun temel olarak turist çekim alanı sahip olduğu doğal
güzelliklerdir. Peri Bacaları, kaya oyma restoranları ve kentin mevcut coğrafik niteliği her bakımdan görülmeye
değer yerler arasındadır.
Özellikle Kapadokya dünyada sahip olduğu bilinirlik ve markalaĢma noktasında çok önemli bir yere sahiptir.
Bölgenin turizm stratejisini yönlendiren bu değerlerin iyi yönetilmesi ile sektörün büyümesi ve geliĢmesi çok
daha hızlı bir Ģekilde olabilir.
NevĢehir’den sonra Türkiye’nin önemli destinasyonlarından biri de Ġzmir’dir. Kent, çok uzun ve zengin bir
geçmiĢe sahip olmasına rağmen hak ettiği noktada değildir. Yılda yaklaĢık olarak 1.000.000 milyon civarında
yabancı turist ağırlayan destinasyon aslında bu sayının çok daha üstünü kaldıracak bir kapasiteye ve özelliğe
sahiptir. Yörenin temel çekicilik unsurları; deniz-kum-güneĢ ve tarihsel varlıklardır. Özellikle Efes Antik kenti
ve Meryem Ana Evi bütün dünyada bilinen ve en çok ziyaret edilmek istenilen yerler arasında gelmektedir.
Bunların yanında antik kentler ve tarihsel eserler de mevcuttur. Deniz turizmi potansiyeli yüksek olan
destinasyonda, ÇeĢme’de var olan yat limanı, bu konudaki temel altyapı unsuru olarak görülebilir.
Coğrafi lokasyon olarak Muğla ve Ġzmir arasında kalan Aydın, çok yüksek düzeyde geleneksel turizm
potansiyeline sahiptir. Nitekim bu açıdan değerlendirildiğinde yörede dünya standartlarında deniz-kum-güneĢ
potansiyeli mevcuttur. Aydın, yılda yaklaĢık olarak 1.000.000 civarında yabancı turisti ağırlamaktadır. Kent,
KuĢadası, Didim gibi önemli destinasyonlara sahiptir. Özellikle kurvaziyer potansiyeli çok yüksek olan
KuĢadası’na yıl içerisinde çok sayıda gemi gelmektedir. Bölge tarih açısından eĢsiz bir birikime sahiptir. Milet
gibi bölgede çok sayıda antik kent olması özellikle tarih turizmi açısından destinasyonu çekici hale
getirmektedir. Yöre sağlık turizmi açısından geliĢme potansiyeli taĢıyan alanlara da sahiptir.
Bu destinasyona daha çok Antalya, Muğla ve Aydın gibi rekabetçi destinasyonlardan günübirlik turlarlarla turist
gelmektedir. Doğal olarak bu tür bir model kentin turizm destinasyonu olarak geliĢmesini zorlaĢtırmaktadır. Yıl
düzeyinde yaklaĢık olarak 650.000 civarında yabancı turist ağırlayan kent özellikle ürün çeĢitlendirmesi
konusunda büyük avantaja sahiptir.
218
Pamukkale, termal sular ve mağaraları ile destinasyonun en temel çekicilik unsurunu oluĢturmaktadır.
Pamukkale, bütün dünyada bilinen ve marka olan bir özelliğe sahiptir. Bu destinasyonun rekabetçiliği, daha çok
bölgesel kümelenme (regional cluster) yapılarak sağlanabilir. Böylece kent, sektör bakımından Türkiye’nin en
stratejik turizm alanları ile ortak bir Ģekilde çalıĢma olanağına sahip olur.
Kent, yıl bazında yaklaĢık olarak 500.000 bin kiĢi civarında yabancı turisti ağırlamaktadır. Özellikle Yunan
adalarından ve Balkanlardan gelen turistler tarafından tercih edilen destinasyon, geleneksel turizm açısından
yüksek çekicilik özelliği olan Ayvalık, Akçay, Edremit, Burhaniye gibi lokasyonları barındırmaktadır. Bunun
yanında kentte var olan termal olanaklar, sektörün yıl içersine yayılmasına olanak sağlamaktadır.
Türkiye’de son zamanlarda potansiyeli en çok geliĢen destinasyonlardan biri olan Konya, yıl düzeyinde yaklaĢık
olarak 450.000 bin civarında yabancı turist ağırlamaktadır. Alternatif turizm alanında büyük bir değere ve
rekabet gücüne sahip olan kenti diğer turizm alanlarından ayıran en önemli özellik inanç turizmi konusunda
markalaĢmadır. Turistler özellikle bu bölgenin sahip olduğu sofizm ve Mevlana kültürünün etkisi altında kalarak
ziyaret gerçekleĢtirmektedirler. Bu çerçevede özellikle sektör sağlıklı bir Ģekilde yapılandırılabilirse geleceğe
yönelik olarak turizm endüstrisi içerisinde iyi bir noktada olacağı öngörülmektedir.
Türkiye’nin Güneydoğusunda yer alan Mardin, geliĢmekte olan en önemli turizm destinasyonlarından biri olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Yöre yıl içerisinde yaklaĢık olarak 300.000 bin civarında yabancı turist ağırlamaktadır.
Kentin sahip olduğu inanç değerleri ve tarih, burayı turistler açısından üst düzeyde çekici hale getirmektedir.
Kentin sahip olduğu tarihi doku ve birikim yöreyi her bakımdan ziyaret amaçlı olarak heyecan verici hale
getirmektedir. Bölgenin özellikle sahip olduğu geliĢmiĢ yerel gastronomi kültürü turistik ziyaretleri daha cazip
hale getirmekte ve turist açısından sağlam bir imaj oluĢmasına destek vermektedir. Sektörde ürün farklılaĢma
potansiyeli yüksek olan destinasyon, iyi bir stratejik analiz ve planlama ile mevcut durumunun çok daha
üzerinde bir turist çekme özelliğine sahiptir.
Diyarbakır ele alındığı zaman Türkiye’de sektördeki yeri genel olarak zayıf ve rekabetçi değildir. Bunun temel
nedeni ile ilgili olarak, konu, aĢağıda kapsamlı bir Ģekilde ele alınacaktır. Ancak, kent, mevcut koĢulları
itibarıyla turizm destinasyonu olacak nitelikte değildir. Sektörde ortaya çıkan güvenlik sorunu nedeniyle, gerek
seyahat acenteleri gerekse konaklama alanındaki yatırımcılar sektöre Diyarbakır’da girme konusunda çekinceli
bir tutum sergilemektedirler. Bu da sektörün geliĢmesini önemli oranda engellemektedir. Gelecek süreçte eğer
güvenlik sorunları ortadan kaldırılmazsa sektörün geliĢmesi ve Diyarbakır’ın bir turizm destinasyonu olma Ģansı
yoktur. Çok uzun bir geçmiĢe ve kültüre sahip olan kent, turizm açısından önemli bir stoğa sahip olduğu
düĢünülebilir. Ancak bu stokların değerlendirilmesi ve yönetiminde önemli sorunlar mevcuttur. Bu nedenle
bağlam ile ilgili sorunların ortadan kaldırılması, sektörün geleceği açısından hayati önem taĢımaktadır.
219
4.1.6
Diyarbakır’da Turizm Sektörü Faaliyetleri
Diyarbakır kent olarak analiz edildiği zaman yaklaĢık olarak 11.000 yıllık bir geçmiĢ ve birikime sahiptir. Kent,
bu süreç içerisinde onlarca farklı uygarlığa ev sahipliği yapmıĢtır. Bölgede özellikle Assur, Hurri-Mitani ve
Hurri-Hitit gibi medeniyetler geçmiĢte kenti yerleĢim yeri olarak kullanmıĢlardır. Daha sonra kent Persler,
Urartular, Medler, Romalılar, Sasaniler, Selçuklular ve Osmanlı egemenliği altına kalmıĢtır. Kentin uzun ve
geliĢmiĢ bu kültürel değerleri birçok açıdan çekici bir turizm destinasyonu olmasını sağlamaktadır.
Bu kültürler ile ilgili kentte birçok kalıntı, değer ve stokların mevcut olduğu görülmektedir. Bunların etkin bir
Ģekilde kullanılması kenti turizm sektörü açısından iddialı bir konuma getirecektir. Ayrıca kent Ġpek Yolu
üzerinde olduğu için geçmiĢten günümüze büyük bir ticari kültürün de bölgede oluĢmasına olanak sağlamıĢtır.
Kentin turizm sektörü açısından temel yetenekleri ele alındığı zaman, özellikle tarih ve kültür gibi güçlü bir
mirasa dayandırılması gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle aĢağıdaki Ģekilde de görüleceği gibi kentte turizm
sektörünün geliĢtirilmesi öncelikli olarak sahip olduğu kültür ve tarih stoklarının değerlendirilmesi gerekliliğidir.
Nitekim yöre birçok turistin ziyaret etmek istediği ender destinasyonlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Gerçekten bakıldığı zaman kentte insanlara heyecan veren birikimler görülmektedir. Bunların turizm sektörüne
kazandırılması ile kent kısa süre içerisinde turizm sektörü açısından önemli bir noktaya gelecektir. Bu konuda
Mardin ili hem iyi bir örnektir hem de Diyarbakır için rakip konumda olduğundan strateji geliĢtirmede dikkate
alınabilir.
220
ġekil 62: Diyarbakır Ġli Turizm Sektörü GeliĢim Modeli
Sektörün temel olarak yapısı incelendiğinde karĢımıza çıkan diğer önemli bir alan, kentte var olan gastronomi
kültürüdür. Diyarbakır kentinin gastronomi alanında özellikle güçlü bir yere sahip olduğu görülmektedir.
Lokantaların kendisine özgü menüleri ve lezzetli Diyarbakır mutfağı turizm sektörünün geliĢmesine önemli katkı
sağlayacak niteliktedir. Özellikle sektördeki iĢ modellerinin geliĢtirilmesi, Diyarbakır mutfağının Türkiye ve
dünya turizm piyasasına açılmasına olanak sağlayacaktır.
Sektörü bütünsel olarak geliĢtirecek diğer önemli bir ürün ise sağlık turizm konseptinin bölgede geliĢtirilmesidir.
Bu çerçevede özellikle bölgede var olan termal olanaklar ve tıp fakültesi, sektörün turizm potansiyelini geliĢtiren
önemli ürünler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Diyarbakır bölgede özellikle sağlık turizm merkezi olabilecek
kapasite ve niteliktedir. Bu nedenle sektörün ticari kapasitesinin geliĢtirilmesi bu alanda yaratılacak turizm
modelinin katkısı ile çok daha hızlı bir Ģekilde geliĢecektir.
Bölgenin turizm kapasitesini geliĢtirecek ve sektörü on iki aya yayacak diğer önemli ürün ise event
organizasyonu (kongre ve toplantı turizmi) üzerine strateji geliĢtirmektir. Diyarbakır gerek üniversite gerekse
sahip olduğu potansiyel itibarı ile kongre ve toplantılar açısından Ortadoğu’nun merkezlerinden biri olabilir. Bu
tür bir turizm ürünün geliĢtirilmesi kentin geliĢim süreci açısından önemli bir değere sahiptir.
221
Tablo 55: Diyarbakır Turizm Değerlerinin Lokasyonlara Göre Analizi
Kentin temel turizm değerleri açısından lokasyonlara göre ortaya çıkan değerlerine bakıldığı zaman, temel
turizm stokları kısaca aĢağıda özetlenmeye çalıĢılacaktır.

Diyarbakır Merkez Turizm Değerleri
Merkez Diyarbakır’ın en önemli değerlerine sahip lokasyonlarından biridir. Gerek ĢehirleĢme gerekse de oluĢan
altyapı, merkezi çekici bir turizm alanı haline getirmiĢtir. Üniversitenin olması, güçlü ve geliĢen bir giriĢimcilik
kültürünün kette oluĢması, merkezi, Diyarbakır’ın turizm sektörünün geliĢmesine önemli bir destek vermektedir.

Kocaköy Ġlçesi Turizm Değerleri
Bu lokasyonda çok sayıda tarihi değerler ve birikimlerin mevcut olması burayı gezmek için çekici bir hale
getirmektedir. Bu değerli kalıntılar Kocaköy’ün Diyarbakır turizmine önemli katkı sağlayan lokasyonlardan biri
olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır.

Kulp Ġlçesi Turizm Değerleri
Diyarbakır turizmine katkı sağlayacak potansiyeli olan önemli ilçelerden biridir. Özellikle bölgenin doğal
zenginlikleri, (gastronomi turizmi açısından) üretilen bal lokal olarak yöre ile ilgili bilinen en önemli değerlerden
biridir. Bölgede var olan tarihi kaleler, Ġmam Gazali türbesi gibi önemli değerler mevcuttur. Bu değerlerin turizm
açısından özellikle tarih-kültür temelli ve inanç odaklı turizmin geliĢtirilmesine katkısı olacağı düĢünülmektedir.
222

Çermik Ġlçesi Turizm Değerleri
Çermik bölgedeki en önemli destinasyonlardan biridir. Özellikle sahip olduğu kaplıcalar termal turizm
geliĢtirilmesi bakımından potansiyele sahiptir. Yörede var olan tarihi kalıntılar bölgenin turizm açısından
potansiyelini destekleyen önemli değerler olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Hani Ġlçesi Turizm Değerleri
Bu ilçe özellikle sahip olduğu doğal özellikleri ve geçmiĢ yıllardan gelen Selçuklu kültürü ve tarihi kalıntıları ile
sektörü destekleyecek birikime sahiptir. Hani ilçesi bu özellikleri ile kentin turizm potansiyelini destekleyen
önemli ilçelerden biridir.

Silvan Ġlçesi Turizm Değerleri
Tarihi eserler açısından dünyada bilinirliği olan ilçelerden biridir. Özellikle Malabadi Köprüsü, Silvan Kalesi,
Kulfa kapısı gibi çok önemli eserlerin burada olduğunu görmekteyiz.
4.1.7
Diyarbakır Ġli Turizm Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır kenti her bakımdan kültür, tarih ve inanç bağlamında çok büyük bir değere sahiptir. Diyarbakır
kentsel özelliklerine baktığımız zaman, bozulmamıĢ taĢlar ile taĢ kaplamalı daracık sokaklar dikkati
çekmektedir. Diyarbakır kenti her yönü ile üstün tarih, kültür ve inanç değer stoklarını bünyesinde bulunduran
eĢsiz bir destinasyon potansiyeli taĢımaktadır.
Bu çerçevede özellikle kentteki sektörün temel geliĢiminin daha önce de sözü edildiği gibi birkaç farklı ürün
üzerinden geliĢtirilmesi gerektiğidir. Ancak mevcut koĢullar dikkate alındığında zaman öncelikli olarak nüvesi
olan bir sektör olarak Kültür-Tarih ve Ġnanç üzerine sektörün yapılandırılmasının yararlı olacağı
düĢünülmektedir. Kentte mevcut olan özellikle camiler, medreseler, mağaralar, tarihi köprüler ve tarihi yerleĢim
alanları gibi potansiyeller sektörün geliĢtirilmesi sürecinde önemli bir avantaj ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede aĢağıda da belirtileceği gibi daha çok Diyarbakır turizm sektörü denildiği zaman, ilk akla gelen, bu
değerler üzerinden kentin turizm politikası ve stratejisinin oluĢturulmasının yararlı olacağıdır. Sektörün temel
değerleri özellikle bu alan üzerine kurgulandığı zaman gerekli olan altyapı ve birikimlerin oluĢması da sağlanmıĢ
olacaktır. Bu çerçevede özellikle diğer turizm alanları da geliĢme olanağı yakalayacaktır.
223
ġekil 63: Diyarbakır Ġli Turizm Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Pozisyonu
(düĢük)
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
DEVLET
(-)
(-)
(-)
(-)
Devlet ( Orta )
(+/-) Yasal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Kültür Bakanlığı
(-) Güvenlik
(+/-) TeĢvikler
Alansal Varlıkların Yenilenme ÇalıĢmaları
Alansal Varlıkların Kullanılma Stratejileri
Müzelerin Yönetim Modelleri
ĠĢletmelerin Yönetim Stratejileri
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Girdi KoĢulları ( DüĢük)
(+/-) Tarihi ve Kültürel Değerlerin Varlığı
(+/-) GiriĢimci ĠĢtahı
(-) Sektörde ÇalıĢanların Niteliği
GĠRDĠ
KOġULLARI
Talep KoĢulları ( DüĢük)
TALEP
KOġULLARI
(-) Ġç Talebin Durumu
(-) DıĢ Talebin Durumu
(-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar ( DüĢük )
(-)
(-)
(-)
(-)
Tedarikçilerin Durumu
Bilgi Üreten Kurumların Durumu
ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı
Lokanta –Kafeler ve Diğer Ġlgili ĠĢletmeler
224
4.1.7.1 Girdi KoĢulları (-/DüĢük)
Tarihi ve kültürel yerlerin varlığı, giriĢimci iĢtahı ve sektörde çalıĢanların niteliği gibi alt değiĢkenlerden oluĢan
Girdi KoĢullarının ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düşük olduğu tespit edilmiĢtir.

Tarihi ve Kültürel Değerlerin Varlığı (+/- orta)
Diyarbakır kenti tarih, kültür ve inanç turizmi açısından her yönü ile önemli bir potansiyele sahiptir. Kentin çok
derin geçmiĢinin olması ve tarih stoklarının zengin olması Diyarbakır her yönü ile büyük değer katmaktadır. Bu
temel değerlerin kentin her noktasında mevcut olduğunu görülmektedir. Örneğin ören yerleri, çeĢitli müzeler,
surlar, Malabadi Köprüsü, hanlar ve kervansaraylar gibi bedestenler ve içkale vs. gibi. Kültür ve ortamı
destekleyen bu temel kaldıraçlar özellikle kentin çekiciliğini olumlu yönde etkilemektedir.
Ancak bu değerlerin sektörde kullanım ve değerlendirme sürecine baktığımız zaman etkin bir kullanım alanının
olmadığını görmekteyiz. Diyarbakır’da turizme yön verecek bu temel olgular iyi bir Ģekilde kullanıldıkları
takdirde, kentin turizm ile ilgili hedeflediği vizyona çok daha etkin bir Ģekilde ulaĢılma Ģansı ortaya çıkacağı
beklenmektedir.

GiriĢimci ĠĢtahı (+/- orta)
Sektör faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı ve özellikleri ile büyük önem taĢımaktadır. Sektördeki
oyuncular bölgede yetiĢmiĢ yörenin kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen giriĢimcilerdir. Mevcut koĢullarda
hepsinin de büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek motivasyona sahip oldukları görülmektedir.
Ancak Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ adamlarının moral, motivasyonları konusunda
büyük bir sorun yaratmaktadır. Bundan dolayı iĢletmelerin büyümesi ve yeni yatırımların gündeme alınması
gecikmektedir. Bu nedenle özellikle iĢ adamları için güvenlik birinci derecede yatırım kararları üzerinde etkili
olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde bölgede büyük bir dönüĢüm ve geliĢim olacağı beklenmektedir. Mevcut
Ģirketler ve giriĢimciler daha fazla yatırım yapacak ve daha hızlı büyüyeceklerdir. Yapılan yeni yatırımlar
sektörün temel standartlarının geliĢtirilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır. Özellikle otelcilikte bölge
standartlarının geliĢtirilmesi sektör açısından çok büyük önem taĢımaktadır. Sektöre yeni sermayenin ve farklı
otel formlarının girmesi turizm açısından büyük bir değer oluĢturmaktadır.

Sektörde çalıĢanların nitelikleri (- düĢük)
Kentin kültür, turizm ve tarihi değerlerini simgeleyen kurumlar çok farklı niteliklere sahiptir. Birçok alanda
çalıĢanların denetlenmesi uygun standartlara sahip olup olmadıklarının tespiti yapılabilmektedir. Sektörde
mevcut iĢletmelerin çok ciddi bir nitelikli elaman ihtiyacının olduğu görülmektedir. Resepsiyon, kat hizmetleri,
yönetici ve mutfak konusunda iĢletmeler önemli sorunlar ile karĢı karĢıyadırlar. Bu alanlarda ihtiyaç duyulan
elamanların bulunamaması iĢletmelerin hizmet kalitesini olumsuz bir Ģekilde etkilemektedir. Bunun sonucu
olarak sektör, geliĢim süreci açısından istenilen noktaya ulaĢamamaktadır. Ayrıca sektörde çalıĢanların bilgileri,
görgüleri ve eğitimleri homojen bir nitelik göstermemektedir. En iyisinden en kötüsüne kadar farklı çalıĢanları
sektörde görmek mümkündür. Netice itibarı ile sektörde yüksek bir performans yakalamak çok zor
görünmektedir.
4.1.7.2 Talep KoĢulları
Ġç talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarının durumu gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Talep KoĢullarının ulusal ve
uluslararası rekabetçilik gücünün düĢük olduğu tespit edilmiĢtir.

Ġç Talebin Durumu (- düĢük)
Mevcut koĢullarda yerel talebin yapısına baktığımız zaman yetersiz ve zayıf bir talep yapısı mevcuttur. Bu
durum sektörün geliĢme sürecinde çok ciddi bir engel oluĢturmaktadır. Özellikle ulusal pazarın ve yerel talebin
canlandırılması sektörün orta zaman sürecinde geliĢmesinde büyük bir önem taĢımaktadır.
225
Diyarbakırlılar genel olarak sahip oldukları değerleri ve kültürel mirası korumayı seven bir anlayıĢa sahip
oldukları görülmektedir. Özellikle eski Diyarbakır evlerinin yaĢatılması, bu çerçevede kentin sahip olduğu
kültürel değerlerin geliĢtirilmesi ve korunması konusunda büyük çabaların olduğu görülmektedir. Bu çerçevede
kentin geçmiĢten gelen derin bir kültürel miras olarak ortaya çıkan değerleri günümüze uygun bir Ģekilde
yapıldığı zaman, yerel piyasada talep edilebilir olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Ancak mevcut üretilen
etnoğrafik malzemeler ve hediyelik eĢyalar hem estetik olarak, hem de nitelik olarak çok çekici bir özellik
göstermemektedir.

DıĢ Talebin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır’a özellikle Irak ve Ortadoğu gibi önemli pazarlardan turist çekme potansiyeli varken mevcut
koĢullarda sektörün bu pazarlardan müĢteri çekemediği görülmektedir. Bölgeye yabacı müĢterilerin gelmemesi
nedeniyle pazarın yapısı zayıf bir niteliğe sahiptir. Özellikle güçlü bir sektör yaratılması bekleniyor ise
destinasyona yönelik olarak güçlü bir dıĢ talep yaratılması büyük bir önem taĢımaktadır.
Yöreye gelen her turistin mutlaka görmek istedikleri tarihi ve kültürel değerler kentin sektör açısından,
önemli değeri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede genel olarak birçok turist mutlaka mevcut tarihi
kültürel değerleri gezme görme konusunda büyük bir motivasyona sahiptir. Kentin 11000 yıllık güçlü
kozmopolit tarihi bu bağlamda da büyük bir değer oluĢturmaktadır. Gelen turistler açısından önemli olan,
değerleri tanıtacak güçlü ve etkili modeller ortaya koymaktır.

en
ve
ve
bu
Ortadoğu Pazarı (- düĢük)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Gelecek için bu tür
dinamik bir pazar, sektör açısından büyük bir değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢ dünyasının Irak, Suriye
ve Ġran gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu çerçevede özellikle
iĢletmelerin bu bölgeye yönelik pazarlama ve satıĢ faaliyetlerine girmeleri sektörün geliĢmesine katkısını yüksek
düzeye çıkaracaktır. Ġran gerek sahip olduğu potansiyel gerekse de bölgeye yakınlığı itibarı ile büyük bir
potansiyel oluĢturmaktadır. Özellikle iĢletmelerin bu ülke ile iletiĢim ve iĢbirliğine girmesinin sektör açısından
büyük bir öneminin olduğu düĢünülmektedir. Ayrıca acenteler ve sektör ile ilgili iĢletmeler arasında iĢbirliğinin
geliĢtirilmesi turizm sektörü açısından büyük bir önem taĢımaktadır.
4.1.7.3 Ġlgili ve Destekleyici Kurumlar (- düĢük)
Tedarikçilerin durumu, bilgi üreten kurumların durumu, özelleĢtirilmiĢ finans kurumlarının varlığı ve lokantakafeler ve diğer iĢletmelerin durumu gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢları
değiĢkeninin ulusal ve uluslararası rekabetçilik gücünün düĢük olduğu tespit edilmiĢtir.

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektör açısından çok önemli olan iĢletmelerin tedarikçi olarak bölgede geliĢmediği görülmektedir. Bu nedenle
değer zincirinin iĢlemesinde önemli sorunlar yaĢanmaktadır. Sistemin en önemli unsuru ve organizasyonel
formaları olan satıĢ ile ilgili örgütlenmelerin sektörde oluĢmadığı görülmektedir.
Kültür, tarih ve inanç konusundaki temel değerlerin pazarlamasında en büyük görev seyahat acentelerine
düĢmektedir. Ancak seyahat acentelerinin bu konuda çok güçlü ve etkili pazarlama yapma yeteneklerinin
olmadığı ve olayı kastımayz edemediği görülmektedir. Oysa içinde bulunduğumuz geliĢmeler ıĢığında en önemli
konulardan biri seyahat acentelerinin temel form olarak büyük bir değiĢim ve dönüĢüm yaĢamaktadırlar. Bu
süreç içerisinde klasik tur paketlerini satmaları çok yüksek düzeyde kar getirici bir ticaret olma özelliğini
yitirmek üzeredir. Bu süreci iyi bir Ģekilde görebilirlerse ve temel misyonlarının değiĢtiğinin farkına
varabilirlerse gelecek süreç açısından önemli riskleri de göğüsleme Ģansına sahip olabileceklerdir. Özellikle
popülasyon olarak yeterli miktarda var olan bu organizasyonlar eğer iyi Ģekilde yönlendirilebilirse gelecek
açısından büyük değer üretme Ģansına sahip olacaklardır. Böylece sektör içerisindeki temel fonksiyonları da
geliĢmiĢ olacaktır.
Konu ile ilgili diğer çok önemli bir faktör, kentin bu temel değerlerinin turistlere anlatım biçimidir. Güçlü ve
etkileyici anlatım becerisine sahip olan rehberlerin süreçteki rolü çok büyük önem taĢımaktadır. Genel olarak
rehberlerin önemli bir bölümü zayıf anlatım tekniğine sahiptirler ya da kentte bu nitelikte insan gücü yoktur. Bu
226
yüzden kentin bir turiste; tarihinin, kültürünün ve geçmiĢten gelen inançlarının nasıl anlatılması gerektiği üzerine
akademik çalıĢmaların yapılmasının büyük bir yarar sağlayacaktır. Böylece özellikle düĢük sezonlarda
rehberlerin yetiĢtirilmesi ve eğitimlerden geçirilmesi sağlanarak anlatım sürecinin imaj oluĢturmak için etkili
Ģekilde kullanımının sağlanması gerekmektedir.

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Bölgede Dicle Üniversitesi’nin bulunması kenti birçok yönde destekleyen fırsat ortaya koymaktadır. Burada
özellikle kültür, tarih ve inanç bakımından değerlerin turizm açısından tasarımı ve yönetilmesinde üniversite
büyük bir katkı sağlayabilecektir. Konu ile ilgili bütün bölümlerin üniversitede olması özellikle de tarih,
arkeoloji ve ilahiyat alanında ortaya konan temel yaklaĢımlar kentin bu alandaki değerlerinin daha doğru ve
etkili bir Ģekilde algılanmasına olanak sağlayacaktır.
Ancak, son dönemlerde Dicle Üniversitesi ile Diyarbakır Valiliği ve STK’lar ile ortak sempozyumlar, seminerler
ve çalıĢtaylar düzenlenmesine rağmen sektörün geliĢtirilmesinde üniversite ile sektör arasındaki iliĢkinin
niteliğinin çok zayıf olduğu görülmektedir. Kurumlar arasındaki iĢbirliği ve ortak çalıĢma kültürünün zayıf
olması nedeniyle sinerjik sonuçlar ortaya çıkmamaktadır. Bu durum da sektörün geliĢim sürecini olumsuz yönde
etkileyen temel faktörlerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden biri büyümek ve iĢletmeleri günümüzün koĢullarında
yenilemektir. Bu nedenle iĢletmelerin özellikle yenileme yatırımları yapabilmeleri için uygun finansal
enstrümanlarının olması sektörün rekabetçiliği açısından önem taĢımaktadır.

Lokantalar-Kafeler ve Diğer Ġlgili ĠĢletmeler (- düĢük)
Sektörün diğer önemli ayağına baktığımız zaman özellikle lokanta, kafe ve hediyelik eĢya satan iĢletmelerin
durumları da büyük önem taĢımaktadır. Bu iĢletmelerin güçlü yapılarının olması sektörün geliĢimi açısından
büyük değer taĢımaktadır. Genel olarak geliĢmemiĢ iĢ formlarında bu tür iĢletmeler Diyarbakır’da mevcuttur.
Profesyonel ve kurumsal olarak mevcut yapılar kentin turizm potansiyelini geliĢtirecek ve sürdürecek
kapasitenin altında bir niteliktedir. Güçlü bir sektör olabilmesi için bu tür iĢletmelerin iĢ sistemleri, hizmet
modelleri büyük bir önem taĢımaktadır. Gelen turistlere yönelik yöresel yemekler yapan kurumsal modeller
geliĢtirmek sektörün sürdürülebilirliğine de önemli bir katkı sağlayacaktır. Mevcut yapılar primitif ve karlı
değildirler.
4.1.7.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (-/ düĢük)
Alansal varlıkların yenilenme çalıĢmaları, alansal varlıkların kullanılma stratejileri, yönetim modelleri ve
yönetim stratejileri gibi alt değiĢkenlerden oluĢan Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı değiĢkeninin ulusal ve
uluslararası rekabetçilik gücünün düĢük olduğu tespit edilmiĢtir.

Alansal Varlıkların Yenilenme ÇalıĢmaları (- düĢük)
Diyarbakır’daki temel tarihi ve kültürel değerlerin (alansal varlıkların) ticari açıdan sektöre katkı vermesi için
mutlaka iyi, sürdürülebilir bir plan çerçevesinde ele alınması gerekir. Orta zaman planı dahilinde bunların turizm
sektörüne kazandırılması noktasında gerekli fonlamaların ve organizasyonların oluĢturulması gerekmektedir.
Süreç içerisinde sektöre kazandırılan birkaç baĢarılı örnek ticari açıdan büyük değer taĢımaktadır. Özellikle
Malabadi Köprüsü örneği, tarihi Diyarbakır evleri ve yenilenmesi noktasında dikkate alınması gereken noktalar
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu ve benzeri projeler yörenin turizm değerini artırma noktasında çok olumlu etki
yaratacaktır.
Aynı zamanda arkeolojik kazıların yapılması ve tarihi yerleĢim yerlerinin sektöre kazandırılması büyüme
süresince çok ciddi bir ivme kazandıracaktır. Bu tür potansiyeli olan değerlerin bir an önce bakımının yapılması
ve gezilebilir bir niteliğe dönüĢtürülmesi hem kentin turizm imajına olumlu katkı sağlayacak hem de kente gelen
turistin ekonomik katkısı çok daha fazla olacaktır. Böylece sektör boylamsal bir derinlik kazanacaktır.
227

Alansal Varlıkların Kullanılma Stratejileri (- düĢük)
Yöredeki alansal varlıklar incelendiği zaman karĢımıza çıkan temel panorama çok fazla motive edici
görünmemektedir. Özellikle hem iĢletmeler açısından hem de diğer paydaĢlar bağlamında yörenin temel
değerlerinin bu bakıĢ açısı ile pazarlanmadığı görülmektedir. Bu derin tarih ve zengin kültür özellikle turizm
sektörünün temel eğilimleri dikkate alındığı zaman çok iyi bir pazarlama ve satıĢ aracı olma özelliği
taĢımaktadır. Dünyada da kültür, tarih ve inanç turizmine olan talebin artması nedeniyle niĢ alan gayet etkin
Ģekilde değerlendirilme Ģansına sahiptir.
Mevcut değerler dikkate alınmadan iyi pazarlama yapmak mümkün değildir. Yörenin tutundurulmasında ve imaj
çalıĢmalarında bu faktörlere yer verilmesi büyük bir değer taĢımaktadır. Özellikle Diyarbakır’ın sektördeki rakibi
konumundaki iller analiz edildiği zaman; örneğin, Konya ve Mardin bu tür değerlerini çok iyi bir Ģekilde
kullanarak güçlü bir turizm sektörü yakalama Ģansını elde etmiĢlerdir.

Müzelerin Yönetim Modelleri (- düĢük)
Müzeler turizm sektöründe çok ciddi bir yere sahiptir. Mevcut yapılar daha çok kamusal nitelikte çalıĢmaktadır.
Bunların çalıĢma biçimleri sektörün temel faaliyetleri üzerinde direkt olarak etki etmektedir. Bu nedenle bu tür
organizasyonların temel stratejilerinin ve iĢ modellerinin kapsamlı bir çerçevede ele alınması önem arz
etmektedir.

ĠĢletmelerin Yönetim Stratejileri (- düĢük)
Sektördeki temel iĢletme formlarına bakıldığında daha çok aile iĢletmeleri ve mikro düzeyde yapıların olduğu
dikkat çekmektedir. ĠĢletmeler stratejik olarak profesyonel bir yönetim ve geliĢim stratejine sahip değildirler.
ĠĢletmelerin büyük bir bölümü iĢ ve stratejiyi bir araya getirememektedirler.
Bu nedenle hangi faktörlere dayalı rekabet üstünlüğüne dayalı çalıĢma sistemlerinin olduğunu anlamak mümkün
değildir. ĠĢletmelerin birbirleri ile olan iĢbirliği zayıf ve koordinasyondan yoksundur. Hatta her biri birbirinden
bağımsız olarak hareket etmektedir. Bu durum da doğal olarak alanın istenilen düzeyde ve kalitede geliĢmesine
engel teĢkil etmektedir. Önemli olan bütün kurumlar, kamu, yerel yönetim ve ilgili özel sektör iĢletmelerinin bu
sürece katkı sağlayacak bir anlayıĢ ile yönetim yapmalarıdır. Böyle bir modelde daha bütüncül yaklaĢımlar
ortaya konularak değerlerin daha etkili ve kalıcı bir modelde yönetilmesi sektörün geleceği açısından çok
önemlidir.
4.1.7.5 Devlet (+/ orta)
Yasal düzenlemeler, devlet desteği, Kültür Bakanlığı çalıĢmaları ve güvenlik gibi alt değiĢkenler devlet
değiĢkenini oluĢturmaktadır. Devlet değiĢkenin uluslar arası rekabetçilik gücü düzey orta seviyede tespit
edilmiĢtir.

Yasal Mevzuat (+/- orta)
Mevcut yasal düzenlemeler temel değerlerin korunmasına katkı sağlarken yenilenmesi ve geliĢtirilmesi
konusunda büyük sorunlar taĢımaktadır. Bu durum birçok alanda yapılacak yatırım ve katkıları büyük oranda ya
geciktirmekte ya da engellemektedir. Bunun sonucu olarak da önemli tarihi ve kültürel değerler sektöre katma
değer sağlayacak bir Ģekilde yarar sağlamamaktadır. Bu yüzden mutlaka yasaların temel değerleri koruma
konusundaki rijid yapısına dokunmadan bunların iyileĢtirilmesi ve geliĢtirilmesinde daha etkili, hızlı bir
örgütlenmeye gidilmesinde büyük fayda olacağı düĢünülmektedir.

Devlet Desteği (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine direkt ve endirekt olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle teĢvik
yasası girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere büyük
avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkınma Ajansı gibi kurumlar ile de projelere direkt olarak
destekler sağlamaktadır. Bu süreçteki en önemli sorun bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere gitmesinin
228
sağlanması gerekmektedir. Bunun yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı takip edilmediği için etkin bir
kullanım söz konusu olmamıĢtır. Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektörü desteklememektedir.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Bölgede yaĢanan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcılar ve
giriĢimciler açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum
ortadan kaldırılabilirse kısa süre içerisinde yatırımlar, projeler ve turizm gibi önemli sektörler büyük bir sıçrama
yapacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı (- düĢük)
Bakanlık özellikle hem ulusal hem de uluslar arası alanda Türkiye’nin temel tarih, kültür ve doğal değerlerini
pazarlamak için temel giriĢimleri gerçekleĢtir. Her düzeyde bu değerleri kullanarak yaptığı PR çalıĢmaları
Diyarbakır turizmine katkı sağlayacak nitelikte değildir. Bakanlığın özellikle yerel kurumlar ile birlikte ortak bir
çalıĢmaya da girerek daha fazla fon oluĢturarak dünya ölçeğinde çok daha geniĢ ve etkili sonuçlar elde etmeli
olanaklı olabilecektir. Ancak konu ile ilgili mevcut strateji ve yaklaĢımların bu süreci desteklemedikleri
görülmektedir.

TeĢvikler (+/- orta)
Bölgede mevcut olan tarihi ve kültürel değerlerin geliĢtirilmesi ve korunması konusunda acil bir Ģekilde gerekli
çalıĢmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Devletin bütün alanlara yatırım yapması ve gerekli finansal
kaynağı bulması beklenemez. Bu yüzden gerekli olan temel bir kısım kaynakları sağlamak ve süreci çok daha
hızlı bir yapıya dönüĢtürmek için çeĢitli teĢvik uygulamalarına gitmek mümkündür. Yapılan çalıĢmalarda birçok
önemli iĢletmenin de bu konuda istekli olduğu görülmüĢtür. Ancak ilgili komisyonların yaklaĢımı ve mevcut
yasal paradigmanın bu sürece çok fazla katkı sağlamadığı ifade edilmiĢtir. Bunun sonucu olarak kentin birçok
değerinin turizme kazandırılması gecikmektedir. Gerekli bakım ve onarım faaliyetleri de yapılmadığı için
bunların büyük bir bölümü sahip oldukları temel değerleri de yitirmektedir.
229
4.1.8
Sonuç ve Öneriler
Kentin turizm potansiyeli ve değerleri çok yüksek bir düzeydedir. Ancak mevcut sektörün durumuna bakıldığı
zaman gerek altyapı gerekse de bağlamsal koĢullar ketteki turizmin geliĢmesinin önünde büyük bir engel teĢkil
etmektedir. ĠĢletmelerin genel olarak büyümedikleri ve piyasa koĢullarına uyum sağlamda sorunlar yaĢadığı
sektörde yapılan çalıĢmalarda görülmüĢtür. Bu nedenle geleceğe yönelik olarak hizmet sektörlerini öne çıkaran
bir kalkınma ve büyüme stratejisi benimsendiği takdirde Diyarbakır kısa zaman içersinde mesafe alacak önemli
dinamik ekonomilerden biri olacaktır.
Kentin temel olarak büyüme ve rekabet stratejilerinde bu faktörler dikkate alındığı zaman diğer sektörlerin de
rekabetçiliği olumlu yönde geliĢecektir. Özellikle hizmet sektörleri imalat sanayinin geliĢmesine de büyük katkı
sağlamaktadır. Bunun temel nedeni sektörler hem talebin sürdürülebilir olmasına olanak sağlamaktadır, hem de
kent ekonomisinin pazarını sürekli olarak büyütmektedir. Turizm sektörü özellikle gıda ve diğer tüketim
ürünlerinin olduğu sektörleri sürekli olarak besleyen bir yapıdadır. Sonuç olarak hizmet sektörleri yerel
ekonomilerin rekabetçiliğinin geliĢtirilmesinde ve sermaye girdileri açısından beslenmesinde önemli bir role
sahiptir. Ekonomik yaĢamın sürekli olarak canlı tutulmasında bu sektörlerin geliĢmesi büyük öneme sahiptir.
Diyarbakır Turizm Sektörü YaĢam Eğrisi
Sektörün yaĢam eğrisine bakarak gelecek süreç açısından ne tür bir momentum göstereceğini analiz etmeye
çalıĢacağız. YaĢam eğrisi temel olarak sektördeki mevcut büyüme rakamları ve talep yapısının niteliği dikkate
alınarak geliĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede sektörün geçmiĢ yirmi yıldaki temel performansını da ele alınarak
gelecekte ne tür bir yönelim içinde olacağı tahmin edilmiĢtir. Özellikle sektörün mevcut performansının gelecek
açısından ne tür bir büyüme göstereceğini tahmin etmek zor değildir. Mevcut koĢullarda sektör analiz
edildiğinde, zaman iĢletmelerin geliĢme ve büyüme eğilimi içerisinde oldukları görülmektedir. Bu çerçevede
sektörde tam olarak oturmuĢ bir iĢ modeli ve sistemi mevcut değildir. Tam olarak sektörün omurgası ve
büyüklüğü olgunlaĢma noktasına geliĢmiĢ değildir.
Yıllar
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
Turizm sektörünün
olgunluk dönemi
Turizm
sektörünün
gelişim dönemi
1990 2000 2010 2020 2030 2040
Turizm
sektörünün düşüş
dönemi
2050 2060 2070 2080 2090
230
YaĢam eğrisi sürecini kapsamlı bir Ģekilde analiz ettiğimiz zaman 2000-2040 yılları arasında sektörde temel
değerlerin oluĢacağı, iĢletmelerin sektörde operasyonel yapı ve iĢ sistemlerini oluĢturacağı bir dönem olarak
değerlendirilebilir. Bu dönemde daha çok iĢletmelerin ve sektörün altyapı sürecinin oluĢum aĢaması olarak
değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir. Özellikle bölgenin güvenlik sorunu aĢılabilirse sektörde önümüzdeki
yirmi yıl içerisinde iĢletme formları ve yapılarında önemli geliĢmeler olacağı düĢünülmektedir. Bu dönemden
sonra sektör geliĢme dönemine girecektir. Sektörde daha yenilikçi çalıĢmalar ve iĢ modelleri gündeme girecektir.
Katma değeri yüksek hizmet sunan iĢletmelerin ön plana çıktığı dönem olacaktır. Bu dönemde iĢletmelerin
ortaya çıkması, pazarın ve sektörün oluĢması söz konusu olabilecektir. Ayrıca bölgede turizm ürünlerinin
geliĢmesine yönelik olarak da iĢletmeler strateji geliĢtireceklerdir. Mevcut büyüme ve geliĢme performansı
dikkate alındığı zaman sektörün destinasyon olarak ortaya çıkması ancak 2040 ile 2070 yılları arasında
gerçekleĢecektir. Bu aĢamadan sonra sektör gerileme dönemine girecektir ya da yapılacak inovasyonla
büyümeye devam edecektir. Sektörün büyüme ve geliĢmesi sektördeki pazarlama ve satıĢ sürecinde yer alan
acentelerin ortaya çıkması ile hızlanacaktır. ĠĢ dünyası sürekli olarak inovasyon yapılmaktadır. Önümüzdeki
süreçte özellikle sektörde yapılacak bir yenilik bütün iĢ yapıĢ biçimlerini köklü ve yapısal bir Ģekilde
değiĢtirebilir. Bu tür ilerlemeler sektörün geliĢim sürecinde olumlu etki yaratarak çok daha hızlı bir büyüme
Ģansı yakalayabilirler. Sektörün büyümesi, geliĢmesi ve Diyarbakır ekonomisi içersindeki geliĢimi ortaya
çıkabilecek özellikle güvenlik ile ilgili durumlardan dolayı hızlı bir Ģekilde etkilenmektedir.
Kısaca elmas modeli ile Diyarbakır’ın kültür, tarih ve inanç açısından durumu yukarıdaki Ģekilde genel olarak
görülmektedir. Farklı faktörler açısından konunun niteliğinin ortaya konduğu özellikle alanın geliĢim sürecinde
temel olarak örgütlerin (müzeler, ören yerleri) süreçle ilgili yeterli kapasiteye sahip olmayan bir nitelik
göstermektedirler. Bunun sonucu olarak da kültür ve tarih açısından yörenin pazarlanması ve tanıtımı istenilen
düzeyde değildir.
Yapılan nitel verilerin analizi çerçevesinde elde edilen bulgular ağırlıklandırılmıĢ analiz çerçevesinde özellikle
talep koĢullarının çok düĢük düzeyde olduğu görülmektedir. Yöreye sahip olduğu nitelik itibarı ile özellikle çok
güçlü bir uluslar arası talep mevcut değildir. Bu durum da her bakımdan sektörü olumsuz etkilemektedir.
Bunun yanında girdi koĢulları ve devletin sektördeki genel yaklaĢımlarının sektörü motive edici olduğu
görülmektedir. Bu durum da genel olarak olumlu bir çerçeve ortaya koymaktadır. Ancak alandaki örgüt
formlarının yaklaĢımı ve iĢ modellerinin geliĢimi, güvenlik konuları sektör açısından büyük sorun
oluĢturmaktadır.
Diyarbakır ekonomisi için turizm sektörü gelecek açısından çok önemlidir. Bu çerçevede sektör ile ilgili temel
eksikliklerin dikkate alınarak politikalar ve stratejilerin geliĢtirilmesi gerekmektedir. Yerel olarak sektörün
geliĢmesi için gerekli olan faktörlerin oluĢturulması büyük önem taĢımaktadır. Kentin temel dinamiklerinin
geliĢmesinde de bu sektörün rolü çok önemlidir. Bu nedenle özellikle Diyarbakır’da sektörün geliĢtirilmesi kent
için önem taĢımaktadır. Gerekli yatırımlarla ilgili düzenlemelerin yapılması ve teĢvik sistemlerinin kurulması
sektörün geleceğine yönelik katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda turizm sektöründe iĢ yaratama süreci hızlı ve daha
düĢük maliyetli olduğu için kısa sürede çok ciddi bir istihdam yaratma olanağı olacaktır. Bu nedenle
Diyarbakır’ın dünya piyasalarına açılması ve geleceğe yönelik olarak kent ekonomisinin sağlıklı bir Ģekilde
büyümesi için mutlaka turizm sektörü ile ilgili alanların geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte özellikle
turizmin alt sektörleri; kültür-tarih, sağlık, alıĢveriĢ turizmi gibi alanlar çok önemli bir yere sahiptir. Bu sektörler
hem potansiyel olarak üst düzey katma değere sahip bir özelliğe sahiptir, hem de bölgenin sosyal geliĢimi için
çok ciddi bir kaldıraç rolü üstlenebilirler.

Müzeler ÇağdaĢ Yönetim AnlayıĢı ile Etkin Bir ġekilde Yönetilmelidir
Müzelerin temel niteliği ve iĢletim tarzları turistleri çekecek bir Ģekilde tasarımlanmamıĢtır. Daha çok etnoğrafik
malzemeler ile faaliyet gerçekleĢtiren bu kurumların daha yaratıcı ve imaj yaratma anlayıĢı ile çalıĢtırılması
gerekmektedir. Eğer gelen turistlerin ağırlanması ve ihtiyaçlarını karĢılayacak bir modelde yapılanırlarsa çok
daha yararlı hale geleceklerdir. Temel stratejileri klasik olarak günün yoğun saatlerinde açık olmak ve gelen
turistlere hizmet vermektir. Bu sürecin değiĢmesi özellikle akĢam saatlerine kadar açık kalmaları ve yedi gün
esası ile hizmet sunmaları daha yararlı olacaktır. Böylece pasif ve gelen turiste hizmet etme anlayıĢı yerine
tanıtım yapan, turist çeken bir modelin benimsenmesi kente daha çok yarar sağlayacaktır. Böylece yörenin aktif
tanıtım ve pazarlamasında yer alarak çok daha etkin bir organizasyonel çerçeve ortaya konmuĢ olacaktır.
231
Özellikle ilgili değerlerin pazarlama ve satıĢını yapan yapıların çok zayıf bir ticari sistemlerinin olduğu
görülmektedir. Gelen ziyaretçinin bir an önce gezip gitmesi üzerine kurulan sistem, sektörü destekleyecek bir iĢ
modeline sahip değildir. Daha güçlü bir yapı ile faaliyet gerçekleĢtirmek durumunda olan bu organizasyonlar
mevcut iĢ modellerini mutlaka değiĢtirmek zorundadır. Özellikle çevrelerini geliĢtirmeleri, gelen ziyaretçilere
sadece yatay bir hizmet değil aynı zamanda dikey hizmet olanakları da sunmalıdırlar. Böylece ziyaretçilerin ilgili
yerlerde daha fazla zaman geçirmelerine olanak sağlanmıĢ olacaktır. Bunun yanında geçmiĢten gelen temel
değerlerin niteliklerini ortaya koyan anı objelerinin geliĢtirilmesi de ziyaretçiler açısından büyük bir değer
oluĢturmaktadır. Eğer gelen ziyaretçiler gezip gördükleri değerler ve yöreler ile ilgili orijinal ve yaratıcı objeler
bulabilirlerse bunları mutlaka satın almayı arzu etmektedirler.

Finansal Kurumlar ĠyileĢtirilmeli ve Modellenmelidir
Ancak normal yatırım kredileri dıĢında bankların turizm sektörü için geliĢtirmiĢ olduğu herhangi bir B2B
finansman olmadığı görülmüĢtür. Bu konuda özellikle sektöründe bir talebi olursa uygun kredi olanaklarının
geliĢtirilmesi Diyarbakır için söz konusu olabilecektir. Ya da KOSGEB destek programları çerçevesinde
özellikle bu sektörün önümüzdeki süreçte geliĢimi hedefleniyor ise sektörü için kaynak tahsisine gitmesi
gerekmektedir. Bankaların özellikle kentte bu sektörün geliĢtirilmesine yönelik olarak özel ve cazip ürünler
geliĢtirmeleri önemli bir konudur. Bu çerçevede öncelikli olarak Ziraat Bankası bu alanda öncülük ederek bir
giriĢim baĢlatabilir.

Turizm Sektörü Mikro Düzey Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme Süreci BaĢlatılmalıdır
Son yıllarda baĢta ABD olmak üzere tüm AB’ne üye ülkelerin resmi kalkınma politikalarında önemli bir araç
olarak kullandıkları, aynı zamanda, Devlet Planlama TeĢkilatının da bölgesel kalkınma politikalarında tavsiye
ettiği mikro Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) Sanayi Politikaları Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporunda da belirtildiği gibi, geliĢtirilmesi düĢünülen sektörler Kümelenmelere Dayalı Sanayi
Politikaları çerçevesinde Kümelenme Analizine tabi tutulup, Kümelenme Geliştirme çalıĢmaları ile uluslararası
rekabetçilik güçlerinin artırılması tavsiye edilmektedir.
AraĢtırma sonuçları, rekabetçilik güçleri ‘orta’ düzeyde tespit edilen sektörlerin öncelikli olarak geliĢtirilmesini
öngörmektedir. Ancak rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilen turizm sektörünün diğer etkileri (sosyal
etkiler) göz önüne alındığında geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektörü sıfırdan kümelenme (zero
cluster) enstrümanları ile uluslararası rekabetçilik gücü geliĢtirilmelidir.

Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Kümelenme ÇalıĢmalarına Liderlik
Etmelidir
Diyarbakır Valiliğinin ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın turizm sektörüne yönelik kümelenme
uygulamalarına tasarımcı ve yönlendirici olarak liderlik etme potansiyeli vardır. Valilik ve Ticaret ve Sanayi
Odası bu potansiyelini kullanarak Kümelenme Konseyinin taraflarını bir araya getirerek öncülük edebilecek en
uygun lider olarak görülmektedir.
232
4.2
Diyarbakır Ticaret Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Kentlerin ticari potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve geleceğe yönelik olarak planlama yapılması çok kolay bir
iĢ değildir. Özellikle büyüme sürecinde olan ve temel bazı kısıtları olan ekonomilerde bu tür geliĢmeleri
gerçekleĢtirmek çok daha zordur. Burada bir yerde güçlü bir ticaret sektörü oluĢturmak için ne tür faktörlerin
gerekli olduğu en önemli sorulardan biridir.
Bu bölümde özellikle ekonomik bir zonda ulusal ve küresel düzeyde ticareti geliĢtiren temel faktörler nelerdir
bunlar üzerinde durulacaktır. Konu ile ilgili özellikle dünya ve Türkiye örneklerine bakıldığı zamana ticaret
sektörünün yoğun bir Ģekilde geliĢtiği kentlerin olduğu görülmektedir. Bu kentlerin ortak özelliklerine
baktığımız zaman bazı alanlarda ortak değerlere sahiptirler. Birincisi, bu kentlerin genel olarak büyüme ve
geliĢme oranları çok yüksektir. Ġkincisi, bu kentlerde güçlü bir sanayi ve hizmet sektörü entegrasyonu göze
çarpmaktadır. Üçüncüsü, geliĢmiĢ ve uzun bir geçmiĢe dayanan giriĢimcilik kültürü mevcuttur. Dördüncüsü, bazı
sektörlere odaklandıkları için özellikle dünyada bu sektörlerde rekabet etme gücüne sahiptirler. BeĢincisi,
yetiĢmiĢ insan gücü kapasitesi yüksektir. Bu faktörlerden birkaçı ya da bazıları bir yörede olduğu zaman
bölgenin kaderi değiĢebilmektedir.
Bugün birçok kent dünyada bu konunda kendisine yer edinmeye çalıĢmaktadır. Ancak ulusal ve küresel düzeyde
ticaret merkezi olabilmek için kentlerin yönetimlerinin de gerekli adımları atmaları gerekmektedir. Özellikle
kentteki liderlik potansiyeli ve niteliği büyük önem taĢımaktadır. Burada sadece bireysel anlamada liderlik
kastedilmemektedir. Aynı zamanda da kurumların da öncü olması gerekiyor. Kentlerdeki sektörel sivil toplum
kuruluĢları (örneğin sanayi ve ticaret odaları) bu bağlamda önemli bir role sahiptir. Ticari anlamda bir kentin
kaderini bu tür örgütlenmeler strateji ortaya koyarak tespit edebilirler. STK’ların yanı sıra özellikle üniversite ve
ileri teknoloji merkezleri bazı inisiyatifleri baĢlatmada tetikleyici rol üstlenebilirler. Özellikle yaratılan yeni
teknolojiler ve yüksek bilgi stokları kentlerin temel potansiyellerini dönüĢtürmede bir kaldıraç rolü üstlenebilir.
Bunların yanında kentlerin jeostratejik konumları süreçte önemli bir yere sahiptir. Son olarak kentte bu süreçleri
destekleyecek üst düzeyde bir toptan ve perakende ticaretinin olması gerekmektedir. Burada vurgulanan faktörler
bir ekonominde mevcut olduğu takdirde, ekonomik yapının ulusal, bölgesel ve küresel pazarlara açılan bir hub
olma Ģansı çok yüksektir. Bunun sonucu olarak da dinamik, hızlı büyüyen ve geliĢme potansiyeli yüksek bir
ticari merkez ortaya çıkabilecektir.
4.2.1
Dünya Genelinde Ticaret Sektörünün Durumu
Dünyadaki temel ticaret odakları incelendiği zaman özellikle dört farklı kıtada oluĢan modeller dikkatleri
çekmektedir. Her bir kıta kendine özgü farklı niteliği taĢımaktadır.
Birincisi Amerika kıtasında oluĢan yapıdır. Özellikle Kuzey Amerika’da Kanada, Meksika ve ABD’nin baĢını
çektiği bir yapılanma söz konusudur. Bu çerçevede ülkelerde özellikle ticaret merkezleri olan yerler (hub)
yaratılmıĢtır. Ticaret merkezlerinin temel yapısı ülkelerin güçlü olduğu alanlarda özellikle iĢbirliği modelleri
geliĢtirilmesi yönündedir. Bu çerçevede özellikle Meksika gibi geliĢmekte olan bir ülkede önemli ticaret
merkezleri kurulmuĢtur.
Ġkinci olarak ise, Asya’da ortaya çıkan ticaret merkezleridir. Bu kıtada ise özellikle Japonya ve Çin Halk
Cumhuriyet (ÇHC)’nin baĢını çektiği grup ticari yapıya yoğun bir Ģekilde yön vermektedir. Bunları daha sonra
Asya kaplanları denilen Endonezya, Güney Kore, Singapur gibi ülkeler takip etmemtedir. Bu ülkelerde özellikle
yaratılan önemli kentler ticaretin geliĢmesinde ve küresel düzeyde çok ciddi bir yer edinmiĢlerdir.
Üçüncü olarak ise Avrupa’da ortaya çıkan ticaret merkezleridir. Burada ise ticarete yön veren Almanya ve
Fransa gibi ülkelerin baĢını çektiği gruptur. Daha sonra bunlara geliĢmekte olan dinamik diğer AB ülkeleri
katılmıĢtır. Avrupa pazarı özellikle yüksek satın alma gücü ile desteklenmiĢ bir müĢteri yapısına sahiptir. Birçok
noktada önemli ticari merkezler oluĢmuĢtur.
Afrika son yıllarda adından söz ettiren önemli ticari kıtalardan biridir. Bu bölgedeki pazarın doymamıĢ olması ve
yüksek bir büyüme performansı göstermesi özellikle Güney Afrika, Cezayir, Fas gibi geliĢen bölgelerde önemli
ticari hub’lar yaratmıĢtır. GeliĢtirilen bu ticaret merkezlerinde aynı zamanda güçlü bir hizmet ekonomisi ortaya
çıkmıĢtır. Bunun sonucu olarak ekonomiler sürekli olarak kendi kendini besleyen bir yapıya dönüĢmektedir.
Özellikle turizm gibi sektörlerin de geliĢmesini sağlayan bu tarz bir büyüme modeli kentin kısa süre içerisinde
dönüĢümünü sağlamaktadır.
233
Görüleceği gibi dünyanın her tarafından ticaret sektöründe geliĢen kentlerin ve zonların oluĢtuğunu görmekteyiz.
Hatta ülkelerin önemli bir kısmı bu tür bir modeli daha hızlı ve etkin bir Ģekilde gerçekleĢtirebilmek için serbest
ticaret bölgeleri oluĢturma yoluna gitmiĢlerdir. Böylece spesifik yerlerde özellikle ticaret sektörlerinin
geliĢmesine olanak yaratılmaktadır.
4.2.2
Türkiye’de Ticaret Sektörünün Durumu
Ticaret sektörünü Türkiye bağlamında ele aldığımız zaman ise belirli illerde sektöre yönelik önemli dönüĢümler
yaĢanmaktadır. Türkiye’nin ithal ikameci politikalardan vazgeçmesi ile ekonomide çok ciddi bir liberalizasyon
yaĢanmıĢtır. Daha sonra da gümrük birliğine dahil olması ile Türk ekonomisi yapısal bir değiĢim modeli
içerisine girmiĢtir. Bunun sonucu olarak da Türkiye özellikle Avrupa pazarında hızlı bir büyüme göstermiĢtir. Bu
hızlı büyüme Türkiye’de Ġstanbul dıĢında Anadolu’da da bazı kentlerde ticaret sektörünü yoğun bir Ģekilde
geliĢtirmiĢtir.
Özellikle Bursa, Ġzmir, Adana, Antalya, Konya, Gaziantep ve Trabzon gibi iller ticaret sektörünün geliĢtiği
önemli kentler olarak görülmektedir. Bu kentlerde yaratılan ticari potansiyel Türkiye ekonomisine güç katan
temel değerlerin baĢında gelmektedir. Anadolu kaplanları olarak adlandırılan bu kentler farklı sektörlerde güçlü
ticari altyapı geliĢtirmiĢlerdir. Tarım ekonomisinin yanında aynı zamanda, sanayi ve hizmet sektörlerini de
geliĢtirmektedir.
4.2.2.1 Türkiye’de Ticarette Öne Çıkan Kentlerin Özellikleri
Bu kentlerin ortak özellikleri arasında, güçlü bir giriĢimcilik kültürü, geliĢmiĢ ulaĢım altyapısı, güçlü bir yerel
rekabet, devlet destekleri ve teĢviklerinin olduğu görülmektedir.

Güçlü GiriĢimcilik Kültürü
Türkiye’de ticaretin geliĢtiği pazarlara bakıldığı zaman özellikle bireylerin giriĢimcilik motivasyonlarının yüksek
olduğu görülmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri yörede birisi ticaretten zengin oluyor ise diğerleri de
hemen onu taklit ederek zengin olmaya çalıĢmaktadır. Bu imitasyona dayanan giriĢimcilik modeli bazı kentlerde
giriĢimcilik kültürünün geliĢmesi üzerinde olumlu bir etki yapmıĢtır. Bölgenin temel değerleri de bu süreci
besleyen bir yapıda ise kentin giriĢimsel aktivite düzeyinde çok ciddi geliĢmeler olmaktadır. Kayseri, Bursa,
Gaziantep ve Konya bu konulara önemli örnekler olarak verilebilir. Bu kentlerde genel olarak ticaret yapmak
için bireyleri teĢvik eden bir kültürel altyapının olduğu görülmektedir. Bunun sonucu olarak da bireylerde
giriĢimcilik faaliyetleri üst düzeyde geliĢmiĢtir.

GeliĢmiĢ UlaĢım Altyapısı
Türkiye’de ticaret sektörünün geliĢmesinde rol oynayan diğer önemli bir parametre ise geliĢmiĢ ulaĢım
altyapınsın varlığıdır. Gerçektende bir kentte ticaret sektörünün geliĢebilmesi için sağlam ve alternatifi olan
ulaĢım kanallarının büyük rolü vardır. Kara, hava, deniz ve demir yoları geliĢmemiĢ kentlerde ticaret sektörünün
geliĢmesi mümkün değildir. Baktığımız zaman Ġzmir, Trabzon, Ġstanbul, Kayseri gibi kentlerin diğer kentlere
göre güçlü bir ulaĢım ağının var olduğu görülmektedir. Bu faktöre sahip olmak ticaret sektörünün geliĢmesini
önemli oranda etkilemektedir.

Güçlü Bir Yerel Rekabet
Ticaret sektörünün olmazlarından biride güçlü bir yerel rekabetin varlığıdır. Özellikle rekabetçi bir yerel
ekonomi ticaret sektörünü geliĢtiren temel unsurlardan biridir. Güçlü domestik rekabetin olduğu ekonomilerde
iĢletmelerin üretimlerinin kalitesi, kosepti ve tasarımı da hızlı bir Ģekilde geliĢmektedir. Bu yaratıcı ve yenilikçi
süreç aynı zamanda ticaretin de geliĢmesine büyük destek sağlamaktadır. Yerel rekabetin olmadığı ekonomilerde
ticaretin geliĢmesi pek mümkün değildir.

Devlet Destekleri ve TeĢvikleri
Ekonomilerin geliĢmesinde etkili olan temel faktörlerden bir de devletin sağlamıĢ olduğu teĢvik ve desteklerdir.
Kamu özellikle geliĢmesini istediği sektörleri vergi politikaları ile ya da direkt olarak destekleyerek
234
geliĢtirebilmektedir. Ya da güçlü altyapı yatırımları yaparak bölgeleri çekici hale getirebilmektedir. Bu nedenle
özellikle ticaretin geliĢmesine elveriĢli bölgeleri kamu öncelikli olarak destekleyerek geliĢmesini
sağlayabilmektedir. Baktığımız zaman devlet bu bağlamda bölgelerde sektörlerin geliĢmesinde önemli rol
oynayabilmektedir.

Endüstriyel Kümelenmeler
Ticaretin geliĢtiği kentlere bakıldığı zaman bir ya da birkaç sektörde kümelenme olduğu görülmektedir. Mobilya,
Ģarapçılık, turizm, eğlence gibi sektörler buna örnek olarak verilebilecek birkaç örnekten biridir. Endüstriyel
kümelenme modelleri ekonomileri beslerken aynı zamanda bölgenin ticaret merkezi olmasını da güçlü bir
Ģekilde desteklemektedir. Bu nedenle özellikle ticaret sektörünün bir ekonomide geliĢmesi için güçlü hizmet
sektörüne de ihtiyaç vardır. Turizm gibi sektörlerin güçlü olduğu ekonomilerde ticaret sektörünü geliĢtirmek çok
daha kolaydır.

Stratejinin Varlığı
Ticaret sektörünün geliĢmesinde etkin rol oynayan diğer faktör ise bu tür stratejinin var olup olmadığıdır. Her
Ģeyin temel süreci iki farklı baĢlangıç düzeyine dayanır. Birincisi, tesadüfi Ģekilde bu faktörlerin kendiliğinden
oluĢması, ikincisi ise bu süreçlerin stratejik olarak önceden öngörülmesi ve buna göre plan yapılarak gerekli
faktörlerin oluĢturulması sürecidir. Bu nedenle stratejik niyet büyük bir önem taĢımaktadır.
Sonuç olarak Türkiye’de ticaret sektörü farklı pazarları da içine alacak Ģekilde etkili bir Ģekilde büyümektedir.
Özellikle Anadolu’nun farklı yerlerinde de geliĢen kentler bu sürecin temel besleyicilerindendir. Türkiye küresel
alanda rekabetçiliğini geliĢtirmek ve bir dünya ülkesi olmak istiyorsa özellikle farklı bölgelerde ve kentlerde
güçlü ticari hublar kurmak zorundadır. Bunların aracılığı ile küresel alanda değiĢik pazarlara girmesi söz konusu
olabilecektir. Böylece kalkınma ve refah gibi temel değerleri de toplumun farklı noktalarına da aktarmıĢ
olacaktır. Sonuç olarak holisitk bir kalkınma modeli ve geliĢme için dinamik ve güçlü bir ticaret sektörü büyük
önem taĢımaktadır. Ticaret sektörü özellikle B2B ve B2C satıĢ sistemlerinin önemli bir parçası olarak da
değerlendirilebilir. Bu nedenle bu sektör aynı zaman güçlü bir pazarlama ve satıĢ ayağı olarak da
değerlendirilebilir.
4.2.3
Diyarbakır Ticaret Sektörünün Durumu
Diyarbakır kent olarak tarihi ipek yolu üzerinde bulunan çok önemli jeo-stratejik bölgelerden biri olarak
karĢımıza çıkmaktadır. Tarihte ticaret sektörünün çok güçlü olarak yaĢandığı dönemlerin Diyarbakır’da
gerçekleĢtiği görülmektedir. Nitekim kent, uzun ve derin medeniyetler geçmiĢinde yörede önemli ticari ve
kültürel hublardan biri olmuĢtur.
Ancak Diyarbakır bu üstünlüğünü uzun süreli olarak devam ettirememiĢtir. Bugün kentin temel olarak ticari
yapısına ve niteliğine bakıldığı zaman geçmiĢ süreçten çok uzak bir nitelikte olduğu görülmektedir.
235
ġekil 64: Diyarbakır’da GeliĢmekte Olan Sektörlere Göre ĠĢletmeler (OSB)
Kentin özellikle organize sanayi bölgesi temelli geliĢim stratejisine baktığımız zaman gelecekte ticari sektörün
oluĢması bağlamında güçlü bir görüntü vermemektedir. Bu nedenle yakın zaman içersinde Diyarbakır’ın
özellikle de içinde bulunduğu koĢullar itibarıyla da ticaret sektörünü geliĢtirerek rekabetçi bir ekonomi yaratmak
için potansiyel zayıftır.
Ancak operasyonel dönüĢüm olabilir mi doğrusu bu çok tartıĢılacak bir durumdur. Baktığımızda özellikle tarım,
tekstil-çorap, mermer, gıda, yapı elamanları, metal yapı elamanları ve mobilya gibi sektörlerde kent
ekonomisinin büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bu alanlarda öncelikle kentin ulusal düzeyde daha sonra ise
özellikle Ortadoğu ve diğer küresel pazarlarda geliĢtirilmesinin gelecekte ticaret sektöründe güçlü bir nüvenin
oluĢumuna olanak sağlayacaktır. Bu sektörlerin hem imalat hem de toptan-perakende olarak iĢ yapması ticaret
sektörünün büyümesine önemli katkı sağlayacaktır. Ticaret bir ekonomi için dıĢarıdan sürekli olarak sermaye
desteği sağlayan bir operasyondur. Bu nedenle yerel ekonomilere aynı zamanda güçlü bir sermaye giriĢi de
ticaret aracılığı ile sağlanmıĢ olur.
ġekil 65: Diyarbakır Ticaret Sektörünün Temel Özellikleri
Yukarıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, Diyarbakır tarihi Ġpek Yolu üzerinde yer almaktadır. Ayrıca, kentin
geliĢen sektörlere ev sahipliği yapması, değer zincirinin girdi koĢullarını oluĢturan faktörlerin mevcut olması,
Ortadoğu pazarına yakınlık ve yaĢam eğrisinin baĢlangıç aĢamasında olaması önemli özellikleri arasında yer
almaktadır.
236
4.2.4
Diyarbakır Ġli Ticaret Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır kenti her bakımdan kültür, tarih ve inanç bağlamında çok büyük bir değere sahiptir. Diyarbakır
geçmiĢte tarihi ipekyolu üzerinde bulunan büyük bir ticaret merkerzi olarak karĢımıza çıkmatadır. Bu temel
özelliği bugünde kenti bir ticaret merkezin olmasına olanak sağlayacak niteliktedir.
Ticaret sektörü ekonominin geliĢmesinde ciddi bir kaldıraç rolüne sahip sektörlerin baĢında gelmektedir. Bu
nedenle yörede özellikle diğer sektörlerin geliĢmesi ve güçlü ticari altyapının oluĢması için bu alanın
geliĢmesinin büyük önemi vardır.
Ancak mevcut analizde özellikle girdi koĢulları, firma stratejileri ve ilgili ve destekleyici faktörler açısından
sektörün uluslar arası rekabetçilik düzeyinin düĢük olduğu görülmektedir. Bu faktörlerin durumu zayıf olunca
doğal olarak Diyarbakır’da sektörün küresel olarak geliĢme Ģansı ve potansiyeli de ortadan kalmaktadır.
GeçmiĢte özellikle ticaretin geliĢmesine kaynaklık etmiĢ ilinin bu aĢamadan sonra da ticari yapısının yeniden
modellenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede birinci olarak önem verilmesi ve geliĢtirilmesi gereken alan kentte
ticaretin geliĢtirilmesi için güçlü bir altyapının kurulmasıdır.
ÇalıĢmanın bu bölümü beĢ farklı boyut açısından sektörün temel olarak uluslararası alanda rekabet Ģansının olup
olmadığı analiz edilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu çerçevede sektörün temel olarak hangi alanlarda rekabetçi hangi
alanlarda zayıf olduğu görülmeye çalıĢılmıĢtır.
237
ġekil 66: Diyarbakır yöresi Ticaret Sektörünün Uluslararası Rekabetçilik Analizi (- düĢük)
DEVLET
Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı ( DüĢük )
Devlet ( Orta )
(+/-) Yapısal Düzenlemeler
(+/-) Devlet Desteği
(-) Güvenlik
(-) Sektör ĠĢletmelerinin Ölçekleri
(+/-) Toptan ve Perakende ĠĢ Yapan UzmanlaĢmıĢ ġirketler
(-) ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri
Girdi KoĢulları ( DüĢük)
(-)
(+/-)
(+/-)
(-)
Lojistik Altyapısı
Bilimsel ve Teknolojik Altyapı Olanakları
GiriĢimci ĠĢtahı
GĠRDĠ
Kalifiye Ġnsan Gücü
KOġULLARI
FĠRMA
STRATEJĠSĠ VE
REKABET YAPISI
Talep KoĢulları ( Orta )
TALEP
KOġULLARI
(+/-) Ġç Talebin Durumu
(+/-) DıĢ Talebin Durumu
(+/-) Ortadoğu Pazarı
ĠLGĠLĠ VE
DESTEKLEYĠCĠ
KURULUġLAR
Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük )
(-)
(-)
(-)
(-)
(-)
(+/-)
Tedarikçilerin Durumu
Bilgi Üreten Kurumların Durumu
ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı
Lisanslı Depoculuk Yapan ĠĢletmelerin Faaliyetleri
Lojistik Firmalarının Durumu
Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri
238
4.2.4.1 Girdi KoĢullarının Rekabet Düzeyi (-düĢük)
Diyarbakır’ın ticaret sektörü girdi koĢulları açısından rekabet düzeyi düşük düzey olarak tespit edilmiĢtir. Bu
bölümde sektördeki iĢ yapısı ve niteliği, sektörde kullanılan donanım, insan gücünün bulunabilirliği açısından
değerlendirilmesi yapılmıĢtır. Bunların yanında ölçek aracılığıyla nitelikli insan, lojistik faaliyetlerinin yerel
piyasalardan tedarik edilmesi, sektördeki finasman ihtiyacının karĢılanması, sektörün enerji ve ulaĢım olanakları,
teknlojik altyapı ve iĢletmelerin iĢ modelleri konusunda veriler bu bölümde toplanmıĢtır.

Lojistik Altyapının Durumu (- düĢük)
Diyarbakır’ın ticaret sektörünü geliĢtirmesi için lojistik bir merkeze dönüĢmesi gerekmektedir. Bu bağlamda
ticaret için lojistik altyapının mevcut olması büyük önem taĢımaktadır. Nitekim Diyarbakır’ın her taraftan
çevresi ile güçlü bağlantıları olan bir kente dönüĢtürmek ticaret sektörünün geliĢmesi için olmazsa olmaz
alanlardan biridir.
Ancak, baĢta ulaĢım altyapısı olmak üzere güçlü bir lojistik akıĢı sağlayacak sistem mevcut değildir. Örneğin,
henüz Diyarbakır’ı çevre illere bağlayacak otoban mevcut olmadığı gibi sınır ticareti için gerekli olan bağlantı da
henüz yapılmamıĢtır. Demiryolu bağlantısı kentte son bulmaktadır (sınıra bağlantı mevcut değildir); halen Milli
Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren havaalanı kapasitesinin çok üstünde (Türkiye’nin yolcu
başına en kalabalık havaalanı) yolcuya seyahat hizmeti vermektedir.

Bilimsel ve Teknoloji Altyapı Olanakları (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarının baĢında optimizasyon modellerinin geliĢtirilmesi ve sağlıklı bir altyapının
oluĢturulmasıdır. ĠĢletmeler tamamen kendi olanakları ve know how’ları doğrultunda iĢ yapmaya
çalıĢmaktadırlar. Ancak bu durum sektörde etkin bir Ģekilde iĢ yapmaya olanak sağlamamaktadır. Bu nedenle
sektörün geliĢmesinin önünde önemli bir engel olarak görünmektedir. Bu sektörün geliĢtirilmesinde özellikle
lojistik modellerinin geliĢtirilmesi büyük önem taĢımaktadır. Sektöre büyük oyuncuların girmesi sağlanarak bu
alanlarda yatırım yapılması sağlanmalıdır. Bilimsel-teknolojik altyapılarını güçlendirme noktasında bu önemli
bir yaklaĢım olabilir. Bu süreç özellikle üniverste-teknopark ve sektör arasında iĢbirliği modeli ile desteklenirse
stratejik olarak sektörün geliĢimi olumlu yönde etkilenecektir.

GiriĢimci ĠĢtahı (+/- orta)
Diğer sektörlerde olduğu gibi bu sektörde de özellikle faktör girdileri açısından giriĢimcilerin iĢtahı ve özellikleri
büyük önem taĢımaktadır. Sektördeki oyuncular yörede yetiĢmiĢ oranın kültürünü, doğasını ve çevresini iyi bilen
giriĢimcilerdir. Mevcut koĢullarda hepsinin de büyüme ve küresel pazarlara açılma konusunda yüksek
motivasyona sahip oldukları görülmektedir. Diyarbakır’ın içinde bulunduğu siyasi ortam ve koĢullar iĢ
adamlarının moral, motivasyonları konusunda büyük bir sorun yaratmaktadır. Bundan dolayı iĢletmelerin
büyümesi ve yeni yatırımların gündeme alınması gecikmektedir. Bu nedenle özellikle iĢ adamları için güvenlik
birinci derecede yatırım kararları üzerinde etkili olmaktadır. Bu sağlandığı takdirde yörede büyük bir dönüĢüm
ve geliĢim olacaktır. Mevcut Ģirketler ve giriĢimciler daha fazla yatırım yapacak ve daha hızlı büyüyeceklerdir.

Kalifiye Ġnsan Kaynağı (- düĢük)
Sektörün en önemli sorunlarından biri nitelikli elaman sorunudur. Özellikle ticaret sektörünün geliĢtirilmesinde
satıĢ, pazarlama gibi alanlarda uzmanlara büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Sektöre elaman yetiĢtiren bilgi kurumları
ile sektör arasında sağlam bir köprü de kurulamadığı için iĢletmelerin nitelikli insan gücü bulmada sorunlar ile
karĢılaĢtığı görülmektedir. Kısa süre içerisinde bu sorunların ortadan kaldırılması çok kolay görünmemektedir.
Bunun için stratejik olarak sorunların ortadan kaldırılması için iĢletmeler ve üniversitenin ortak bir çalıĢma planı
çıkarmaları gerekmektedir. Sektör bu konuda elamana bulmada sorunlar yaĢadığı için ve bulunduğu lokasyonda
bu tür elaman tedariği yapamadığı için rekabetçilik düzeyi genel olarak zayıf Ģeklinde değerlendirilmiĢtir.
Bölgenin özelliğinden dolayı dıĢarıdan elaman tedarik sürecinde bile sorunlar yaĢanmaktadır.
Sonuç olarak faktör girdi koĢulları açısından ele alındığı zaman genel olarak zayıf düzey bir rekabetçilik Ģansına
sahiptir. Özellikle girdi koĢulları açısından sektörü geliĢtirecek faktörlerin yetersiz olduğu görülmektedir. Bunun
yanında kullanılan teknoloji ve yöntemlerin daha üst düzeye çıkarılması ve iĢletmelerin bu çerçevede gerekli
giriĢimleri yapmasının sektör açısından önemi büyüktür. Sektör özellikle iĢ yapma biçimleri, ölçek, değer
239
zincirinin diğer halkalarının olmaması açısından sorunlar yaĢmaktadır. Girdi koĢulları rekabetçilik açısından
birinci önemli unsur olarak değerlendirilmelidir. Bu faktörler yeterince oluĢmadığı takdirde rekabetçiliği
geliĢtirmek olanaklı değildir.
4.2.4.2 Talep KoĢullarının Rekabet Düzeyi (+/- orta)
Sektörünün talep yapısı domestik (iç) talep, dıĢ talep ve Ortadoğu pazarı olmak üzere değerlendirilmiĢtir.
Sektörün talep koĢulları açısından rekabet düzeyi orta olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü değerlendirmek için ise
müĢterilerin sektör hakkındaki uzmanlıkları, talebin niteliği, ürünlerde marka ve menĢeinin önemi ve nihayet
kültürün ürünlerin tercihi üzerindeki etkisi ili ligli olarak da veri toplanmıĢtır.

Ġç Talebin Durumu (+/- orta)
Sektör ile ilgili yerel piyasanın talep yapısı incelendiği zaman dinamik ancak satın alma gücü zayıf bir Pazar
yapısının olduğu görülmektedir. Ancak talebin olması için bunun satın alma gücü ile desteklenmesi
gerekmektedir. Diyarbakır’da genel olarak satın alma gücü çok düĢük olduğu için sektörün kısa zaman içerisinde
geliĢimini destekleyecek bir iç talepten söz etmek mümkün değildir. Ancak kentte genel olarak dinamik ve
büyüme eğiliminde olan bir ekonomi vardır. Bu nedenle bu süreç dinamik bir piyasa ve ekonomik ortam
oluĢturmaktadır. Bu koĢullarda iç talebin yapısı orta düzey olarak tespit edilebilir.

DıĢ Talebin Durumu (- düĢük)
Diyarbakır özellikle bazı sektörlerde çok iyi bir Ģekilde dıĢ talep yaratmıĢ ekonomilerden biridir. Özellikle
mermer sektöründe bunu çok baĢarılı bir Ģekilde yapmıĢtır. Ancak diğer sektörlerde bu konuda aynı performansı
yakaladığını söylemek mümkün değildir. Genel olarak güçlü bir dıĢ talep potansiyelinin kentte olduğunu
görmekteyiz. Bu potansiyel bir Ģekilde ticarete dönüĢmediği için ticaret sektörün geliĢmesine de aktif bir katkı
sağlamamaktadır. Birçok iĢletme uluslar arası ticareti gayet iyi bir Ģekilde bilmektedirler. Ancak temel ticari
potansiyeli talep yaratmada kullanma konusunda aynı baĢarıyı gösteremedikleri görülmektedir.

Ortadoğu Pazarı (- düĢük)
Ortadoğu bölgenin önündeki en önemli pazarlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Gelecek için doymamıĢ
bir Pazar sektör açısından büyük bir değer yaratmaktadır. Özellikle bölgedeki iĢ adamlarının Irak, Suriye, Ġran
gibi ülkelerde iĢ yapmaları önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Bu süreçten faydalanan illerin baĢında
Gaziantep gelmektedir. Kıyas yapıldığı zaman Diyarbakır da en az rakibi Gaziantep kadar büyük bir potansiyele
sahiptir. Ancak sektörde bu potansiyelin iĢe dönüĢmediği görülmektedir.
4.2.4.3 Ġlgili ve Destekleyici KuruluĢlar (- düĢük)
Ticaret sektörünün ilgili ve destekleyici kuruluĢlar ile olan iliĢkisine bakıldığı zaman tedarikçilerin yapısı, bilgi
üreten kuruluĢlar, finans kuruluĢları, baĢlıkları altında değerlendirilmiĢtir. Sektörün iliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü değerlendirmek için ise sektördeki
yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün kamu kurumları, üniversiteler ve kendi sivil
toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile durum ortaya çıkarılmaya
çalıĢılmıĢtır.

Tedarikçilerin Durumu (- düĢük)
Sektördeki tedarikçi firmalara bakıldığı zaman genel olarak sektörü küresel alana taĢıyacak yerel düzeyde
tedarikçilerin olmadığı görülmektedir. Bu durum sektörde iĢlerin yürütülmesinde önemli sorunların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Özellikle tedarik sektörde büyük önem taĢımaktadır. Sektörün yine kamu kurumları
ile güçlü bir iĢbirliği içinde olmadıkları görülmektedir. Özellikle teĢvik ve benzeri düzenlemelerin sektörün
geliĢimine yönelik olarak etkin bir Ģekilde düzenlenmelidir.
Ancak mevcut yapıda sisteminin zayıf iĢletim modelinin olduğu görülmektedir. Sektörün mevcut tedarikçi
modeli küresel düzeyde önemli aktör olmasına olanak sağlamıyor. Bu nedenle mutlaka yerel düzeyde etkili
tedarikçi Ģirketlerin ortaya çıkması ve sektörü yönlendiren stratejiler üretmesi gerekmektedir. Özellikle de bu
240
aĢamadan sonra iĢleme konusunda Ģirketlere tedarik sağlanması ve yol gösterilmesi çok önemlidir. Sektörün
özellikle mevcut oyuncuları da değer zincirinin önemli bir prosesi olan bu tür iĢletmeleri kurarak daha karlı
opersayon yapma ve sektörü yönlendirme Ģansına sahip olabilirler.

Bilgi Üreten Kurumların Durumu (- düĢük)
Dicle üniversitesi uzun geçmiĢi olan ve yapısı içerisinde bütün bölümler olan bir kurumdur. Ancak sektör ile
iletiĢim ve iĢbirliği noktasında çok fazla bir geliĢme olmadığı için sinerjik projeler ortaya çıkmamaktadır.
Özellikle sektörün nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapısının geliĢtirilmesi noktasında büyük potansiyelli
projelerin olduğu görülmektedir. Bu nedenle iĢletmeler ve üniversite arasında iĢbirliği yapılmasının her iki tarafa
büyük yararları olacaktır. Ancak mevcut iliĢkiler incelendiği zaman çok zayıf bir yapının olduğu görülmektedir.
ĠĢbirliğine iliĢkin her hangi bir bulguya rastlanmamıĢtır.

ÖzelleĢtirilmiĢ Finans Kurumlarının Varlığı (- düĢük)
Sektördeki iĢletmelerin en önemli hedeflerinden biri büyümek ve güçlü franchasing modelleri kurmaktır. Bu
nedenle uygun finansal enstrümanların olmasının sektörün rekabetçiliği açısından önem taĢımaktadır. Bu
çerçevede sektörde iĢ sistemlerini kurumsallaĢtıran modellere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda özellikle
sektöründe bir talep olursa uygun kredi olanaklarının geliĢtirilmesi Diyarbakır için söz konusu olabilecektir. Ya
da KOSGEB destek programları çerçevesinde özellikle eğer bu sektörün önümüzdeki süreçte geliĢimi
hedefleniyor ise sektörü için kaynak tahsisine gitmesi gerekmektedir. Diyarbakır için özellikle lojistik ve toptan
ticareti yapan sektörlerin geliĢtirilmesi gerekmektedir.

Lisanslı Depoculuk Yapan ĠĢletmelerin Faaliyetleri (- düĢük)
BaĢta ABD olmak üzere geliĢmiĢ ülkelerde etkin ve yaygın bir linsanslı depoculuk ile ürün ticareti sistemi
bulunmaktadır. Çok büyük ABD firmaları (örneğin Cargill) dünya çapında yatırımlar yapıp lisanslı depo ağı
oluĢturmakta, ürün ticaretinde ve pazarlamasında hakim rol oynamaktadır.
Ancak ülkemiz diğer ülkelere kıyasla bu konudaki giriĢimlerini daha yeni baĢlatmıĢ sayılmaktadır. Diyarbakır’da
ise bu yönde yapılacak giriĢimler devam etmektedir.

Lojistik Firmalarının Faaliyetleri (- düĢük)
Ulusal ve küresel düzeyde lojistik faaliyetleri olan Ģirketlerin Diyarbakır’da operasyon yapmalarının ticaret
sektörünün geliĢtirilmesinde büyük önemi vardır. Ayrıca kentte antrepolar, stoklama alanları gibi yerlerin olması
gerekmektedir.
Ancak mevcut koĢullara bakıldığı zaman lojistik sektörünün çok fazla bir geliĢme potansiyeli göstermediği
görülmektedir. Kentin temel ihtiyaçlarının karĢılayacak bir potansiyelin dıĢında çevreye ve bölgeye katkı
sağlayacak bir standart geliĢmemiĢtir. Bu durum da ticaret sektörünün geliĢtirilmesi noktasında önemli bir sorun
teĢkil etmektedir.

Sivil Toplum KuruluĢlarının Faaliyetleri (+/- orta)
Diyarbakır’da ticari faaliyetlere yönelik birçok sivil toplum kuruluĢu bulunmaktadır. Özellikle Diyarbakır
Ticaret Borsası (DĠTĠB) ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO)’nun kentin ticaretinin geliĢtirilmesine
yönelik gayretli çalıĢmaları bulunmaktadır. Bununla birlikte bu gayretler kentin uluslararası bir ticaret merkezi
oluĢturulmasına henüz getirememiĢtir.
4.2.4.4 Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (- düĢük)
Ticaret sektörünün firma stratejisi ve rekabet yapısı; Ģirketlerin yönetimi ve stratejileri, kapasite kullanım
oranları, iĢletmelerinin ölçekleri, toptan ve perakende iĢ yapan uzmanlaĢmıĢ Ģirketlerin varlığı, Sektörün firma
stratejisi ve rekabet yapısı açısından rekabet düzeyi düşük olarak bulunmuĢtur. Bu faktörü değerlendirmek için
ise sektördeki yerel tedarikçilerin küresel pazarla ile olan bağlantısı, sektörün kamu kurumları, üniversiteler ve
241
kendi sivil toplum kuruluĢları oluĢturma kapasitesine sahip Ģeklide spesifik sorular ile durum ortaya çıkarılmaya
çalıĢılmıĢtır.

ġirketlerin Yönetimi ve Stratejileri (- düĢük)
Sektördeki Ģirketlerin yönetim ve stratejileri incelendiği zaman tamamı aile Ģirketidir. ġirketler daha çok aile
bireyleri tarafında yönetilmektedir. Ancak Ģirketlerin belli bir ölçeğin üzerine çıktıktan sonra bu tür bir yönetim
model ile varlılarını sürdürmeleri çok zordur. ġirketler kurumsallaĢmak, rekabet güçlerini geliĢtirmek için de
herhangi bir danıĢmalık proje yürütmemektedirler. Bunun yanında Ģirketlerin stratejik olarak yapılanma ve
geliĢmeye yönelik olarak da herhangi bir senaryolarının olmadığı görülmektedir.

Sektördeki ĠĢletmelerinin Ölçekleri (- düĢük)
Sektördeki iĢlemeler genel olarak küçük iĢletme düzeyindedir. Bu nedenle geniĢ ölçekli pazarlara sahip
olmadıkları için ölçek ekonomisinden yararlanma durumu söz konusu değildir. Bu durum da iĢletmelerin rekabet
gücüne olumsuz yansımaktadır. Sektörde özellikle güçlü bir lojistik sistemi ile çalıĢmak ve bu çerçevede bir iĢ
modeline sahip olmak büyük önem taĢımaktadır. GeliĢmiĢ optimizasyon modelleri ile sektörün yönetimi büyük
değer oluĢturmaktadır. Bu koĢullarda sektördeki iĢletmelerin ölçeklerinin bu yapıya çok fazla uymadığı
görülmektedir.

Toptan ve Perakende ĠĢ Yapan UzmanlaĢmıĢ ġirketler (+/- orta)
Sektör açısında konu analiz edildiği zaman sağlık, gıda, mobilya ve oto yedek parçası gibi alanlarda iĢ yapan
birkaç tane önemli Ģirketlerin olduğunu görmekteyiz. Sektördeki firmaların yeni yatırım yapma ve iĢletmelerini
geliĢtirme konusunda motivasyonlarının olduğu görülmektedir. Ancak bölgenin içinde bulunduğu olumsuz
koĢullar yeni yatırımları zorlaĢtırmakta ve sektöre yeni sermaye giriĢine engel olmaktadır. Bu geliĢme
kapasitesine sahip ve etkin operasyon modelleri olan Ģirketlerin geliĢtirilmesi Diyarbakır kentinin ticari bir
merkez olması noktasında önemli bir katkı sağlayabilir. Bu aĢamadan sonra bu tür firmaların güçlü satıĢ ve
lojistik sistemleri geliĢtirmeleri stratejik olarak ticari alanın büyümesine önemli katkı sağlayacaktır. Özellikle
burada sektörün geliĢmesinde etkin rol oynayan operasyonel modellerin önemi çok büyüktür. Olabildiğince etkili
operasyonel modeller kurulması sektörü gelecekte önemli bir noktaya getirecektir.
Sonuç olarak firmaların stratejisine baktığımız zaman net olarak piyasada kalmak ve para kazanmak için ne tür
bir çalıĢma yaptıklarını kestirmek çok zor durumdur. Sektör birçok yönü ile çok kaotik yapıya sahiptir. ġirketler
ise büyüme ve geliĢme süreci içerisinde olan mikro düzey aile Ģirketleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle
büyüme süreci içerisinde olan bu Ģirketlere profesyonel destek verilmesi sağlıklı bir sektör için önem
taĢımaktadır.
4.2.4.5 Devlet (+/- orta)
Yasal düzenlemeler, devlet desteği, güvenlik gibi alt değiĢkenler devlet değiĢkenini oluĢturmaktadır. Devlet
değiĢkenin uluslar arası rekabetçilik gücü düzey orta seviyede tespit edilmiĢtir.

Yapısal Düzenlemeler (+/- orta)
Sektör açısından devletin herhangi özel bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Bu nedenle sektör temel faaliyetlerini
bu çerçevede yürütmeye çalıĢmaktadır. Özellikle yapılan çalıĢmalar kayıt dıĢılığı engellemeye dönük
çalıĢmalardır. Bu durum engellenebilirse ve Ģirketlerin özellikle bu süreçte karĢılaĢacakları temel sorunları
ortadan kaldırmak için gerekli destekler verilebilirse sektörün geliĢim sürecine olumlu bir katkı sağlanabilir.
ġuan mevcut yapısal düzenlemeler de sektöre yatırım yapma konusunda ciddi teĢvikler sağlıyor. Örneğin
kurumlar vergisi ve benzeri alanlarda devletin yapmıĢ olduğu çok önemli düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu
desteklerden etkilenip yatırım yapma çabası içersinde olan çok fazla yatırımcı yoktur. Aslında sağlanan vergi
avantajları Ģirketlerin yatırım yapmaları için çok uygun koĢullar sağlamaktadır. Küçük ölçekli anacak geliĢme
ivmesi yüksek Ģirketler bu anlamada yatırım yapmak istemelerine rağmen ortamın elveriĢsiz olması nedeniyle
büyüme konusunda düĢük motivasyonlu yaklaĢmaktadırlar.
Devlet özellikle bölgedeki güvenlik sorununun çözümünde de holistik bakıĢ açısı geliĢtirmek durumundadır.
Ticaretin geliĢtirilmesi ekonomik yaĢamın temel niteliğini radikal Ģekilde geliĢtirecektir. Yörede özellikle
242
geleceğe yönelik sürdürülebilir kalkınma stratejisi oluĢturulmasında bu sektörün kaldıraç rolünün çok önemli
olduğu düĢünülmektedir.
Devletin sektörde lojistik Ģirketlerinin geliĢtirilmesi için özellikle düzenlemeler yapmasının çok önemli olduğu
düĢünülmektedir. Geleceğe yönelik olarak lojistik sektöründe önemli Ģirketlerin ortaya çıkması ticaretin
geliĢtirilmesi açısından büyük önem taĢımaktadır. Özellikle yenilikçi lojistik Ģirketleri bölgenin ticaretine büyük
katkı sağlayacaklardır.

Devlet Desteği (+/- orta)
Devlet genel olarak bölge ekonomisine direkt ve endirekt olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle teĢvik
yasası girdi koĢulları açısından herhangi bir avantaj sağlamasa da kurumlar vergisi açısından iĢletmelere büyük
avantaj sunmaktadır. Bunun yanında KOSGEB ve Kalkına Ajansı gibi kurumlar ile de projelere direkt olarak
destekler sağlamaktadır. Bu süreçteki en önemli sorun bu desteklerin doğru iĢletmelere ve projelere gitmesinin
sağlanması gerekmektedir. Bunun yanında verilen desteklerin nasıl kullanıldığı takip edilmediği için etkin bir
kullanım söz konusu olmamıĢtır. Dolayısı ile destekler bu nedenlerden dolayı sektörü desteklememektedir.

Güvenlik (- düĢük)
Bölgenin en önemli sorunu güvenliktir. Yörede yaĢan sorunlar ve olaylar özellikle giriĢimcilerin yatırım
yapmaları noktasında umutsuzluğa yol açmaktadır. Mevcut yatırımcılar bile fırsatları olduğu takdirde baĢka
bölgelere yatırım yapmayı tercih edeceklerini ifade etmektedirler. Bu nedenle bölgenin yatırımcı ve giriĢimciler
açısından güvenlik sorununun çözülmesi büyük önem taĢımaktadır. Eğer bu olumsuz algı ve durum ortadan
kaldırılabilirse kısa süre içersinde yatırımlar projeler, turizm gibi önemli sektörler büyük bir sıçrama yapacaktır.
Güvenlik yörede stratejik olarak en kısa süre içerisinde ele alınması ve çözülmesi gereken temel alanların
baĢında gelmektedir. Bu çerçevede özellikle yörede yatırımları olan ve yatırım yapmak isteyen giriĢimcilerin bu
konudaki kaygılarının ortadan kaldırılmasına yönelik çalıĢmaların yapılması gerekmektedir.
243
4.2.5
Sonuç ve Öneriler
Diyarbakır Ticaret Sektörü YaĢam Eğrisi
Kentin ticaret sektörünün yaĢam eğrisine baktığımız zaman Ģekilden de görüleceği gibi sektör daha ilk evrede
yer almaktadır. Özellikle önümüzdeki yirmi sene içersinde gerekli geliĢim ve dönüĢümü kaydetmediği takdirde
Diyarbakır’da sektörün oluĢma Ģansının pek mümkün olmayacağı söylenebilir. Bu nedenle Diyarbakır’da
mevcut geliĢme potansiyeli olan sektörlerin geliĢtirilmesi aracılığıyla orta vadede sektör açısından hareketlilik
getirmek mümkün olabilecektir. Özellikle ilk aĢamada büyük Ģirketlerin tedarikçisi olarak bölgenin geliĢtirilmesi
önem taĢımaktadır. Gerekli altyapı faktörleri kapsamlı bir Ģekilde elmas modeli ile de analiz edilmiĢtir. KoĢullar
yeterlilik ve uygunluk sağladığı takdirde sektörün momentumunu yükseltmek mümkün görünmektedir.
Yıllar
Diyarbakır’ın
bulunduğu
nokta
Ticaret sektörünün
olgunluk dönemi
Ticaret
sektörünün
geliĢim
dönemi
Ticaret
sektörünün
düĢüĢ dönemi
Yirmi yıllık bir
süreçte
geliĢmesi
gereken alan
1990 2000 2010 2020 2030 2040
2050 2060 2070 2080 2090
Bu değerlendirmeler çerçevesinde Diyarbakır açısından sektörün temel yapısını aĢağıdaki Ģekilde özetlemek
mümkündür.

Ġpek Yolu Üzerinde Bulunmasından Yararlanılmalıdır
Diyarbakır ticaret sektörünün temel yapısını analiz ettiğimiz zaman karĢımıza çıkan en önemli değerlerden biri
kentin tarihi ipek yolu üzerinde olmasıdır. Bu özelliği kentin bir ticaret kenti olduğunu bize göstermektedir. Bu
değer daha sonra birçok nedenden dolayı yok olmuĢtur. Ancak geçmiĢte kentin temel karakterine yöne veren bu
unsur gelecek süreçte de önemli bir faktör olarak kentin ekonomik yaĢamını etkileyecektir.

Diyarbakır’da GeliĢen Diğer Sektörlerin Katkısı Yükseltilmelidir
Diyarbakır ekonomisi mikro ekonomi açısından analiz edildiği zaman çok farklı sektörlerin geliĢtiği
görülmektedir. Özellikle tarım, hayvancılık ve imalat sektörlerinde önemeli bir ivmenin olduğu görülmektedir.
Üniversitenin olması ve mevcut siyasi sorunlar çözüldüğü zaman birçok sektörün önemli bir sıçrama yapacağı
düĢünülmektedir. Geleceğe yönelik olarak baktığımız zamana ise özellikle teknoloji ve katma değeri yüksek olan
sektörlerin geliĢme potansiyelinin olduğu görülmektedir.

GeniĢ Ulusal ve Uluslar Arası Pazarlara Hitap Etmelidir
Diyarbakır Kent Olarak Tam Bir KesiĢim Noktasında Ve geçiĢ hattı üzerindedir. Gerek bütün bölgeye yönelik
olarak ticari faaliyet olanakları vardır. Gerekse de uluslar arası pazarlara kentin ticaretinin açılma Ģansının
olduğunu görmekteyiz. GeniĢ bir iç ve dıĢ pazarlardaki hinterlandın olması, Diyarbakır için büyük bir avantaj
244
yaratmaktadır. Hem iç piyasadan desteklenen hem de dıĢ piyasalardan desteklenen bir ekonomi olması nedeniyle
güçlü bir ticaret sektörü potansiyelinin olduğu Diyarbakır’da görülmektedir.

Sektör YaĢam Eğrisinin Daha BaĢlangıç AĢamasıda Olduğu Ġçin Desteklenmelidir
Sektörün yaĢam eğrisi analiz edildiği zaman dünyada çok eski ve temel olarak geleneksel bir yapı olmasına
rağmen, Diyarbakır’da yeni yeni geliĢen bir özellik göstermektedir. Önümüzdeki süreçte bu durum sektörün
daha ne kadar geliĢme potansiyeli olduğunu bize göstermektedir. Yapılacak doğru yatırımlar ve geliĢtirilecek
etkin stratejiler sektörün gelecekte etkin Ģekilde geliĢmesini sağlayacaktır. Bu süreci özellikle etkileyen
perakende ve toptan ticari faaliyetlerde ise kapsamlı bir dönüĢüm yaĢanmaktadır. Kentin temel yapısını oluĢturan
mikro ölçekli yerel iĢletmelerin yanında küresel ölçekli büyük firmaların da yoğun bir Ģekilde Diyarbakır
piyasasına girmekte olduğu görülmektedir. Bu durum da yakın zamanda sektörün yapısal bir dönüĢüm
yaĢayacağını bize göstermektedir.

Değer Zincirinin Temel Unsurunu OluĢturan Girdilerden Yararlanılmalıdır
Diyarbakır incelendiği zaman sektörün geliĢimi için gerekli olan doğal kaynaklar, giriĢimcilik kültürü ve sektöre
yönelik olarak sağlam bir know how’ın kentte var olduğu görülmektedir. Özellikle sağlık, inĢaat, gıda, tarım gibi
alanlarda önemli iĢletme formları mevcuttur. Bölgedeki yatırım ortamının iyileĢmesi ile yatırımcıların
Diyarbakır’a gelmesi sağlanabilir. Sektörün geliĢim sürecinde diğer önemli bir kriter ise Gaziantep’in iyi Ģekilde
incelenmesi gerekmektedir.
Diyarbakır’da bu sektör geliĢtirilirken mutlaka bölgesel bir kümelenme modeli çerçevesinde değer zincirinin
eksik ya da yetersiz olan alanlarına yatırım yapılması gerekmektedir. Ancak bütün bunlar sektörün geliĢmesi için
yeterli faktör değildir. Önemli olan ticaret sektörünü destekleyen bütün unsurların özellikle üretimden satıĢa
kadar olan her alanın güçlü bir Ģekilde Diyarbakır’da oluĢturulmasıdır. Eğer bu Ģekilde bütünsel bir model
geliĢtirilebilirse kentteki ticaret sektörü güçlü ve büyüme eğiliminde olan bir sektöre dönüĢür.

Ortadoğu Pazarına Sektörün Açılması Sağlanmalıdır
Diyarbakırlı iĢadamlarının özellikle Ġran, Irak ve Suriye gibi geliĢmekte olan pazarlar ile yoğun bir iletiĢimlerinin
olması sürekli olarak bu ülkeler ile iĢ yapmaları sektör içinde büyük Ģans ortaya çıkarmaktadır. Doğru Ģekilde
geliĢtirilen sektör yakın zamanda bölge ülkelerine de mal satacak konuma gelme Ģansına sahiptir. Bu ülkelerin
pazarı her bakımdan sektörün kısa zaman içerisinde güçlü bir sermaye birikimi sağlamında da büyük bir katkı
sağlayacaktır. Sektör yaĢam eğrisinin baĢlangıcında olduğu için özellikle sektörün geliĢtirilmesi diğer sektörlerde
de olduğu gibi daha çok Ortadoğu pazarı dikkate alınarak tasarımlanmalıdır.

Diyarbakır’a Otaban, Uluslararası Havalimanı ve Uluslararası Demiryolu Bağlantısı Yapılmalıdır
Ticaret sektörü açısından en temel unsurların baĢında kentin ulaĢım olanakları gelmektedir. Diyarbakır açısından
konu ele alındığı zaman kentte güçlü bir ticari sektör oluĢturacak ulaĢım altyapınsın etkin bir Ģekilde oluĢmadığı
görülmektedir.
245
Diyarbakır ilinin temel ulaĢım olanağı kara yolu ile gerçekleĢmektedir. Mevcut karayollarının hem nitelik hem
de kapasite açısından Diyarbakır ilini ticaret sektörü açısından yukarıya taĢıyacak nitelikte değildir. Bu nedenle
kente doğu, batı, güney, kuzey arterlerinde geniĢ kapasiteli yollar (otoban) inĢa edilmesi gerekmektedir.
Demir yolu ulaĢımının yetersizliği hâlihazırda bile kent için büyük bir sorun teĢkil etmektedir. Nitekim kent
ticari alanda yoğun bir Ģekilde bu alandan yararlanılamadığı görülmektedir. Bunun da temel nedeni demiryolları
kapasitesinin sınırlı ve yetersiz olmasıdır. Bu durum da iĢletmelerin ticaret yapma maliyetlerini önemli oranda
yükseltmektedir.
Hava ulaĢımı açısından ise kent değerlendirildiği zaman yetersiz ve ticarete elveriĢli bir potansiyelinin olmadığı
görülmektedir. Kenti ticari bir hub olarak geliĢtirmede havalimanının çok önemli olduğunu görmekteyiz. Ancak
Diyarbakır havalimanı bu anlamda çok yetersiz ve düĢük kapasiteli bir hava limanıdır. Bu nedenle en kısa süre
içersinde Diyarbakır’a geliĢmiĢ bir uluslararası hava alanının yapılması gerekmektedir.
Bunun yanında deniz ulaĢımı en yakın iller Hatay, Mersin gibi kentlerdir. Buralara yönelik olarak kentin güçlü
bir ulaĢım ağının geliĢtirilmesi ticaret sektörünün geliĢtirilmesinde büyük önem taĢımaktadır.

Sivil Toplum KuruluĢlarının Kapasitesi Güçlendirilmelidir
Diyarbakır’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluĢlarının kurumsal kapasiteleri artırılmalı ve bu konuda devlet
teĢvik sistemi ile bu kuruluĢları desteklemelidir.

Ticaret Sektörü Mikro Düzey Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme Süreci BaĢlatılmalıdır
Son yıllarda baĢta ABD olmak üzere tüm AB’ne üye ülkelerin resmi kalkınma politikalarında önemli bir araç
olarak kullandıkları, aynı zamanda, Devlet Planlama TeĢkilatının da bölgesel kalkınma politikalarında tavsiye
ettiği mikro Kümelenme Analiz ve Kümelenme GeliĢtirme çalıĢmaları baĢlatılmalıdır.
Devlet Planlama TeĢkilatının (DPT) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–2013) Sanayi Politikaları Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporunda da belirtildiği gibi, geliĢtirilmesi düĢünülen sektörler Kümelenmelere Dayalı Sanayi
Politikaları çerçevesinde Kümelenme Analizine tabi tutulup, Kümelenme Geliştirme çalıĢmaları ile uluslararası
rekabetçilik güçlerinin artırılması tavsiye edilmektedir.
246
AraĢtırma sonuçları, rekabetçilik güçleri orta düzeyde tespit edilen sektörlerin öncelikli olarak geliĢtirilmesini
öngörmektedir. Ancak rekabetçilik gücü düĢük düzeyde tespit edilen ticaret sektörünün diğer etkileri (sosyal)
göz önüne alındığında geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda sektörü sıfırdan kümelenme (zero cluster)
enstrümanları ile uluslararası rekabetçilik gücü geliĢtirilmelidir.

Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB) Kümelenme ÇalıĢmalarına Liderlik
Etmelidir
Diyarbakır Valiliğinin ve Diyarbakır Ticaret Borsası’nın ticaret sektörüne yönelik kümelenme uygulamalarına
tasarımcı ve yönlendirici olarak liderlik etme potansiyeli vardır. Valilik ve DĠTĠB bu potansiyelini kullanarak
Kümelenme Konseyinin taraflarını bir araya getirerek öncülük edebilecek en uygun lider olarak görülmektedir.
Sonuç olarak metropolitan bir il olma potansiyeli taĢıyan Diyarbakır ili için ticaret sektörü çok önemli ekonomik
alanlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle kentin sürdürülebilir bir modelde büyümesi ve rekabet
gücüne sahip olması için bu sektörün orta vadede geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bölgesel açıdan ticaret merkezi
olması kentin, birçok açıdan geliĢim sürecine büyük katkı sağlayacaktır. Kısaca yerel ekonomide ortaya
çıkaracağı temel sonuçlara baktığımız zaman birinci olarak, sermaye giriĢinde önemli artıĢlar olacaktır. Özellikle
bölgenin ticari olarak geliĢmesi her sektörden giriĢlerin olmasına yol açacaktır. Diyarbakır’da daha geliĢmiĢ
kozmopolit ticaret kültürünün oluĢmasına neden olacaktır. Kentin tarihsel süreç içerisinde sahip olduğu temel
misyona yeniden kavuĢması sağlanmıĢ olacaktır. Özellikle tarihi ipek yolu üzerinde kurulu olması Diyarbakır’a
her alanda büyük avantajlar yaratmaktadır. Bu nedenle bugün kentte ticaretin geliĢtirilmesi geçmiĢ süreçte sahip
olduğu bu temel değeri tekrardan kazanmasına yol açacaktır.
GAP Bölge’si incelendiği zaman özellikle Diyarbakır’dan baĢka bu tür bir ticari potansiyeli geliĢtirme Ģansı olan
baĢka bir il yoktur. Gerçi Gaziantep bu konuda önemli bir mesafe almıĢ çok ciddi bir baĢarı öyküsü olarak
değerlendirilebilir. Ancak Diyarbakır kendine özgü ticari altyapısı ve birikimi olan çok önemli bir kent olması
nedeniyle özelikle güvenlik sorunları aĢıldığı takdirde kısa süre içersinde büyük sıçrama gösterebilecek kentlerin
baĢında gelmektedir.
Ticaret sektörünün geliĢmesi özellikle imalat ve lojistik firmalarının geliĢmesi ile yakında ilgilidir. Bu nedenle
kentlerin temel olarak güçlü bir ticari vizyon geliĢtirmek için alıĢveriĢin güçlü olduğu alanların oluĢturulması
gerekmektedir. Bu tür yapı oluĢturulduğu takdirde yerel ekonominin temel dinamikleri güçlü saçayakları üzerine
de oturmuĢ olacaktır. Özellikle stratejik olarak lojistik ve ulaĢım altyapısının ticaret sektörünün geliĢmesinde
etkisi çok büyüktür. Bu nedenle mutlaka ticaret sektörünün oluĢabilmesi için güçlü ulaĢım ağları, iyi imalat
yapan iĢletmeler, perakende ve toptan iĢ yapan uzmanlaĢmıĢ Ģirketlerin varlığı gereklidir. Bu temel değerlerin
olduğu yapılarda kent ekonomisinin güçlü bir ticaret merkezi olarak ortaya çıkması söz konusu olabilecektir.
Kentin mevcut modeli bu yapıyı geliĢtirecek taĢıma kapasitesinde değildir.
247
KULUÇKA
SEKTÖRLER
248
5.
DĠYARBAKIR’DA
FAALĠYET
GÖSTEREN
SEKTÖRLERĠN STRATEJĠK ANALĠZĠ
KULUÇKA
Yukarıda analizi yapılan sektörlere ilave olarak ekonomik değeri düĢük ancak potansiyel sektör olma özelliği
taĢıyan birçok faaliyet kolu bulunmaktadır. Bu sektörlerden bazıları dünya genelinde önemli bir pazar payına
sahiptir.
Diyarbakır’da ekonomik olarak daha yeni geliĢmeye baĢlayan ancak kuluçka niteliğinde olan bazı sektörler de
değerlendirmeye tabi tutulmuĢtur. Bu bağlamda, biliĢim, ipekçilik, örtü altı tarım ve un ve unlu mamuller alt
sektörleri stratejik yönden analiz edilmiĢtir.
Bu sektörlerin Ģimdiden stratejik olarak analizinin yapılması ve geleceğe yönelik öngörülerinin tasarlanması
bölgesel kalkınma yaklaĢımlarında son derece önem arz etmektedir. Bu vesile ile sektörlerin daha sağlıklı
planlanması ve geliĢtirilmesinin yol haritası belirlenmiĢ olacaktır.
AĢağıdaki Tablo’da da görüldüğü gibi, biliĢim sektörü Diyarbakır Merkez’de geliĢme eğilimi gösterirken,
ipekçilik ve örtü altı tarım ilçe düzeyinde, un ve unlu mamuller ise tüm yörede geliĢme potansiyeli taĢımaktadır.
Bu sektörlerin ihracat değerleri hemen hemen sıfıra yakındır.
Tablo 56: Diyarbakır’ın Kuluçka Sektörleri
Sektörler
Diyarbakır Merkez
Kümelenme Alanları
Ġlçeler
Bölgesel (GAP)
BiliĢim
Ġpekçilik
Örtü Altı Tarım
Un ve Unlu Mamuller
Genel olarak Diyarbakır’da geliĢmekte olan sektörler incelendiği zaman kent ekonomisi açısından potansiyeli
olan alanlar olduğu görülmektedir. Sektörler sahip oldukları potansiyel itibarı ile yüksek büyüme ve geliĢme
gösterecek düzeydedir. Özellikle Diyarbakır ekonomisi sahip olduğu özellikler itibarı ile rekabet üstünlüklerine
sahiptir. Bunun baĢında kentin sahip olduğu doğal kaynaklar gelmektedir. Özellikle iklim, toprak ve madenler
gibi alanlarda önemli değerlerin yörede mevcut olduğu görülmektedir.
249
Diyarbakır’da Sektörün Potansiyeli
DüĢük
Yüksek
ġekil 67: Diyarbakır’da GeliĢmekte Olan Sektörlerin Çoklu Faktörler Açısından Analizi
Bilişim
Sektörlerin içinde bulunduğu koĢullar büyüme, yatırım, yeni giriĢler, sektörden çekilmeler, Ģirketlerin iĢ
modelleri, faktör girdileri ve maliyetleri bağlamında ele alındığı zaman yapılan çoklu karĢılaĢtırma da un ve unlu
mamuller Diyarbakır ekonomisi için geliĢme potansiyeli en yüksek sektör olarak görülmektedir. Bunun temel
nedeni yörede çok geniĢ ekim alanları var ve bunların büyük çoğunluğunda buğday etkimi yapılmaktadır.
Özellikle bu sektörün geliĢmesi için un üretimi yapan iĢletmelerin formlarının geliĢtirilmesi gerekmektedir.
Sektördeki iĢletmelerin teknolojileri eski ve ürün paketlemeleri ise yetersizdir.
Ayrıca undan alternatif ve yenilikçi ürünler üretilmediği için iĢletmelerin kâr marjları düĢüktür. Daha sonra
geliĢme potansiyeli olan diğer bir sektör örtü altı tarımdır. Gerek bölgenin temel ihtiyaçlarının karĢılanması
gerekse de Irak ve Iran gibi pazarlara sektörün açılabilmesi için örtü altı tarımın daha hızlı bir Ģekilde büyümesi
gerekmektedir. Bu alanda elaman yetiĢtirilmesi ve üniversite ile iĢbirliğine gidilmesi çok önemlidir. Ġpekçilik ile
ilgili bazı çalıĢmaların baĢlatılması çok önemlidir. Özellikle bu tür çalıĢmaların artarak devam etmesi güçlü bir
endüstrinin yaratılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle Bakanlık desteği ile baĢlatılan projelerin sürdürülmesi
sektörün geliĢmesinde büyük önem taĢımaktadır. Son olarak kentte geliĢme potansiyeli olan sektör ise biliĢimdir.
Özellikle yazılım ve donanım ile ilgili olarak güçlü iĢletmelerin mevcut olmadığı görülmektedir.
Sonuç olarak geliĢmekte olan sektörler kentte gelecek açısından önemli bir potansiyel oluĢturmaktadır. Stratejik
olarak bu sektörlerden hangisinin geliĢmesi isteniyorsa ona yönelik yatırım ve teĢvik politikalarının ortaya
konması gerekmektedir. Bu çerçevede birinci derecede desteklenmesi gereken sektörün un ve unlu mamuller
olduğu görülmektedir. Bu sektörüm desteklenmesi ve iĢletmelerin yapısal özelliklerinin değiĢtirilmesine yönelik
projelerin gündeme alınması kentin ekonomisi için önemli bir değer oluĢturacaktır. Bütün geliĢmekte olan
sektörlerin en önemli sorunu değer zincirinin temel halkasını oluĢturan ana faaliyetlerin (değer yaratan işlerin)
eksik olmasıdır. Bu eksiklik sektördeki süreçlerin rekabetçi bir Ģekilde oluĢmasını ve geliĢmesini
engellemektedir. Küresel düzeyde rekabet gücüne sahip endüstrilerin Diyarbakır’da oluĢmasını
zorlaĢtırmaktadır. Ancak Diyarbakır gerek yerel pazar, gerekse Ortadoğu yakın olması, faktör girdilerinin uygun
olması nedeniyle cazip yatırım alanı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu özellikleri ile büyük fırsatlara sahip bir
yerel ekonomi olma özelliği göstermektedir.
250
5.1
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren BiliĢim Sektörünün Stratejik Analizi
BiliĢim sektörü bütün dünyada en hızlı büyüyen iĢ alanlarından biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sektörün iki
temel çıktısı yazılım ve donanımdır. Bu iki alanda mevcut olan yenilik sayısı ve hızı diğer hiçbir sektörde
mevcut değildir. Sektör geometrik bir büyüme göstermektedir. Özellikle mikro iĢlemcilerin kapasitesinin çok
hızlı bir Ģekilde geliĢmesi ve sektördeki iĢ fırsatlarının çoğalması ile birlikte sektöre yoğun bir giriĢ olduğu
görülmektedir. ĠĢletmelerin, kamu kurumlarının, STK’ların daha etkin Ģekilde çalıĢabilmek için biliĢim
teknolojilerinin geliĢtirmiĢ olduğu omurgalardan yararlandıklarını görmekteyiz. Bu eğilim de sektörün yapısını
ve ticari kapasitesini geliĢtirerek yeni giriĢimcilerin alana yönelmesine neden olmaktadır.
Diyarbakır’da faaliyet gösteren biliĢim sektörünün stratejik analizi yapıldığında henüz kuluçka aĢamasında
olduğu ve geliĢme potansiyeli taĢıdığı tespit edilmiĢtir. Bu bağlamda sektörde faaliyet gösteren iĢletmelerin ve
giriĢimcilerin daha çok butik modelde iĢ yaptıkları yani KOBĠ niteliğinde küçük yazılım iĢleri yapan oyuncu
Ģeklinde iĢ gördükleri tespit edilmiĢtir. Ancak butik model bir iĢletmenin para kazanması için yeterli değildir. Bu
sektörde ürün geliĢtirmenin maliyeti çok yüksek olduğu için bir ürünün satıĢ sayısı büyük önem taĢımaktadır.
GeliĢtirilen bir ürünün yüksek sayıda satılması gerekmektedir.
Diyarbakır biliĢim sektörünün temel yapısına bakıldığı zaman sektörün maliyet yönetimi ve rekabetçilik
açısından zayıf olduğu görülmektedir. Yerel firmaların üretimlerinin satıĢ sayısı genel olarak domestik pazarla
ilgili olduğu için iĢletmelerin büyümesi ve karlı iĢ modelleri geliĢtirmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle de
iĢletmelerin ve sektörün mevcut model ile geliĢmesi mümkün görünmemektedir.
BiliĢim sektörü açısından yerel ekonominin yetkinliklerine baktığımıza ise önemli yetersizliklerin olduğunu
görmekteyiz. Sektör için gerekli olan nitelikli insan gücünün varlığı büyük önem teĢkil etmektedir. Ancak
mevcut koĢullara baktığımız zaman kentte yazılım ve biliĢim teknolojilerinde çalıĢacak elaman sayısında önemli
kısıtlar vardır.
Sektördeki geliĢmelerden biri de Ģirket ölçeklerinin sürekli olarak büyümesi ve konsolidasyonlara gidilmesidir.
Bu nedenle küçük ve mikro düzeyde iĢ yapmanın sürdürülebilirlik açısından sorun teĢkil ettiği görülmektedir.
Diyarbakır açısından konu ele alındığı zaman Ģirketlerin yapısının ve potansiyelinin küresel ölçekte iĢbirliği
yapmaya müsait olmadığı görülmektedir.
BiliĢim sektörü en fazla beĢeri sermaye gerektiren iĢ alanlarından biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu alanın
geliĢebilmesi için üst düzey, yazılımcı, mühendis ve araĢtırma merkezlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Belirtilen
temel girdilerin olmadığı durumlardan sektörün geliĢtirilmesi olanaklı görünmemektedir. Diyarbakır açısından
konu ile ilgili olarak teknopark kurulması pozitif bir geliĢme olarak değerlendirilebilir.
Ancak teknoparkın temel stratejisi de incelendiği zaman tamamen yazılım ya da biliĢim odaklı olmadığı
görülmektedir. Her alandan sektörlerin Ar- Ge yatırımlarının yapılabileceğine yönelik bir strateji ile teknopark
yönetilmektedir. Dicle üniversitesi de sektör açısından önemli bir kurum olarak ele alınabilir. Ancak üniversite
ve sanayi arasındaki iliĢkilerin zayıf olması, ortak proje çalıĢmalarının bulunmaması nedeniyle sektörün
geliĢtirilmesinde sinerjik bir çalıĢma olanağının olmadığı görülmektedir. Bunlara ek olarak sektöre yeni sermaye
giriĢi ve yatırımları da olmadığı için sektörün gelecek açısından eğiliminin durgun olacağı izlenimini
vermektedir.
251
Tablo 57: Diyarbakır BiliĢim Sektörünün Stratejik Analizi
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Faktör
Diyarbakır’da sektörde maliyet yönetimi ve
rekabet
Diyarbakır’da sektörde iĢbirliklerinin
durumu
Diyarbakır’da sektörde üretim sürecinde
yeni teknolojilere duyulan ihtiyaç
Diyarbakır’da sektörde stratejik analiz ve
yönetim modellerinin önemi
Diyarbakır’da sektörde Ar&Ge yatırımları
Diyarbakır’da sektörde nitelikli yöneticiler
Diyarbakır’da sektörde yeni iĢ modellerinin
geliĢtirilmesi
Diyarbakır’da sektörde küresel oyuncular
ile yerel aktörler arasındaki iĢbirlikleri
Diyarbakır’da sektörde yeni sermaye
giriĢleri
Diyarbakır’da sektörde ortak projelerin
geliĢtirilmesi
GeliĢmiĢ
GeliĢiyor
GeliĢmemiĢ
252
5.2
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Ġpekçilik Sektörünün Stratejik Analizi
Diyarbakır açısından geliĢmekte olan sektörlerden biri de ipekçilik sektörüdür. Sektörün geçmiĢine baktığımız
zaman 6. yy’a kadar dayanmaktadır. Sektörde yapılan faaliyetlere bakıldığı zaman Ģu temel süreçleri içerdiği
görülmektedir. Birincisi dut yetiĢtirilmesidir. Ġpekböceklerinin tek besin kaynakları dut yaprağıdır. Bu nedenle
sektörün geliĢmesinde dut ağaçlarının büyük önemi vardır. Ġkinci aĢamada ise ipekböceği tohumu üretilmesidir.
Bu süreçte ipekböceklerinin geliĢtirilmesi için tohumlar üretilmektedir. Üçüncü aĢamada inficar sürecidir. Bu
aĢamada geliĢtirilen tohumlardan ipekböcekleri elde edilir. Dördüncü aĢamada ise elde edilen ipekböceklerinin
bakımı ve beslenmesi aĢamasıdır. BeĢinci aĢama koza üretilmesidir. Altıncı aĢamada ise kozadan ipeklerin
çıkarılmasıdır. Yedi ipeklerin iĢlenmesi ve nihayet elde edilen final ürünlerin satıĢı ve pazarlaması gelmektedir.
Görüleceği gibi ipek elde etmek uzun ve titiz bir süreçten geçmektedir.
Sektörün varlığını sürdürmesi için elde edilen genlerin korunması ve süreçler ile ilgili olarak gerekli teknolojik
araĢtırmaların sürdürülmesidir. Ġpek üretiminin de aynı zaman de temel değer zincirini oluĢturan bu tür
çalıĢmaların niteliği, yapılıĢ biçimi sektörün operasyonel modelini etkilemektedir. Diyarbakır sektör açısından
ele alındığı zaman genelde ipekçiliğin mikro düzeyde hammadde üretimi yapıldığını görmekteyiz. Aslında sektör
ile ilgili olarak geçmiĢe dayanan bir iĢ yapma birikiminin geçmiĢten günümüze kadar geldiğini görmekteyiz.
Ancak büyük oranda bir gerilemenin de olduğu da görülmektedir. Ġpekçilik ile ilgili olarak Kulp ilçesinde
yapılan baĢarılı uygulamalar sektörün geliĢtirilmesine yönelik önemli bir model ortaya koymaktadır.
Yukarıdaki temel parametreler açısından sektörün durumunu ele aldığımız zaman ise doğal kaynaklara yüksek
oranda bir bağlılığın olduğu görülmektedir. Yörenin teme yapısı ve özelliklerinin de sektörün geliĢmesine
yönelik özellikleri taĢıdığı görülmektedir. Sektörün temel niteliği itibarıyla da bölgede yüksek oranda var olan
iĢsizliğe karĢı da bir çözüm ortaya koyabilir. Sektör yapısı itibarıyla da emek yoğun iĢler de gerektirdiği için
geliĢmesi durumunda bölgedeki temel birçok sorunun çözümünde önemli bir katkı sağlayabilir. Özelliklede puĢi
üretiminde yakalanan baĢarı bu aĢamadan sonra sektörde yapılacak sonraki çalıĢmalar açısından önemli bir
motivasyon kaynağı oluĢturmaktadır.
253
Tablo 58: Diyarbakır Ġpekçilik Sektörünün Stratejik Analizi
No
1
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
Faktör
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara
bağlılık
Yüksek
Orta
DüĢük
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara
bağlılığın azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Diyarbakır’da sektörde doğal
kaynaklara dayalı endüstri standartların
belirlenmesi
Diyarbakır’da sektörde doğal
kaynakların kullanımına yönelik olarak
kamu ile iĢbirliği içersinde çalıĢma
zorunluluğu
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynakları
elde etmek için direkt olarak yatırım
yapılması
Diyarbakır’da sektörde maliyet yönetimi
ve rekabet
Diyarbakır’da sektörde üretim sürecinde
yeni teknolojilere duyulan ihtiyaç
Diyarbakır’da sektörde stratejik analiz
ve yönetim modellerinin önemi
Diyarbakır’da sektörde Ar&Ge
yatırımları
Diyarbakır’da sektörde nitelikli yönetici
ihtiyacı
Diyarbakır’da sektörde yeni iĢ
modellerinin geliĢtirilmesi
Diyarbakır’da sektörde küresel
oyuncular ile yerel aktörler arasındaki
iĢbirlikleri
Diyarbakır’da sektörde yeni sermaye
giriĢleri
Diyarbakır’da sektörden çekilmeler
Sektörde yapılması gereken temel çalıĢmalar kısaca aĢağıda özetlenecektir. Ġlk aĢamada üretim için gerekli
altyapı olanaklarının oluĢturulması gerekmektedir. Bu noktada üreticilerin desteklenmesi ve bir araya
getirilmesine yönelik olarak çalıĢmaların yapılması büyük önem taĢımaktadır. Küçük ölçekli olarak üreticilerin
tek baĢlarına çalıĢması sektörün sürdürülebilirliği açısından sorun oluĢturmaktadır. Bu nedenle üreticilerin etkin
bir iĢ modeli çerçevesinde ortak hareket etmelerinin sektörün geliĢmesinde önemli bir role sahip olacağı
düĢünülmektedir. Ġkinci aĢamada ise üretilen bu değerlerin katma değerinin yükseltilmesi için ipeklerin iĢlenmesi
yar mamul ve mamul haline getirilmesi gerekmektedir. Özellikle Diyarbakır bu anlamda gerekli donanıma sahip
değildir. Gerçi bazı giriĢimlerin ve çalıĢmaların yapıldığı görülmektedir. Ancak bu tür çalıĢmaların
hızlandırılması ve yöredeki diğer ilçelere de yaygınlaĢtırılmasının çok önemli olduğu düĢünülmektedir.
Sonuç olarak ipekçilik sektörü yöre için stratejik değeri olan en önemli alanlardan biri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Mevcut yapıda sadece hammadde üretimi yapılmaktadır. Üretilen hammadde düzeyi de sektörü
büyütecek ve geliĢtirecek bir potansiyele sahip değildir. Bu nedenle yörede ilk aĢamada hammadde üretiminin
geliĢtirilmesine yönelik olarak gerekli altyapının oluĢturulması gerekmektedir. Bu çerçevede üreticilerin eğitimi,
uzmanların yetiĢtirilmesi ve üniversitede ziraat mühendislikleri bölümleri ile güçlü iĢbirliklerinin geliĢtirilmesi
gerekmektedir. Daha sonra sağlam bir altyapı oluĢturulduktan sonra üretilen ipeğin iĢlenerek katma değeri
254
yüksek ürünlerin üretilmesi için gerekli süreçlerin oluĢturulması gerekmektedir. Bilindiği gibi ipek doğal ve
sağlıklı bir ürün olduğu için değerli bir malzemedir.
Ancak bu ürünün hammadde olarak değil de katma değeri yüksek ürünlere dönüĢmesi sektörün ticari
kapasitesini ve değerini yükseltmektedir. Özellikle tasarım, hazırgiyim ve dokuma sektörlerinin geliĢtirilmesi
ipekçiliğin geliĢmesinde büyük role sahiptir. Diyarbakır ekonomisine ipekçilik sektörünün katkı sağlaması için
değer zincirinin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve geliĢtirilmesine ihtiyaç vardır. Bu aĢamada sektöre
yapılacak orta ölçekli bir yatırım da desteklenebilirse hem üreticileri hem de diğer tedarikçilerin geliĢmesine
büyük bir katkı sağlanmıĢ olacaktır.
255
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Örtü Altı Tarım Sektörünün Stratejik Analizi
5.3
Türkiye’nin doğal yapısı ve sahip olduğu iklim koĢulları nedeniyle örtü altı tarım açısından önemli bir
potansiyele sahiptir. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde örtü altı tarım yoğun bir Ģekilde yapılmaktadır.
Sektörde yoğun bir Ģekilde sebze yetiĢtiriciliği yapılmaktadır. Domates, hıyar, biber, patlıcan, kavun ve kabak
örtü altı yetiĢtiriciliğinde öne çıkan ürünlerdir. Türkiye’de sektörün yapısına baktığımız zaman Antalya sektörün
geliĢmesinde büyük bir öneme sahiptir. Daha sonra ise Çukurova gibi alanlarda sektörün geliĢmesine yönelik
önemli geliĢmeler olmuĢtur.
Bu sektörün geliĢmesi dört mevsimde de tarım yapılmasına da olanak sağlamaktadır. Ġlkbahar, Sonbahar ve KıĢ
dönemlerinde her türlü sebze ve meyvenin yetiĢtirilmesi mümkün olmaktadır. Sektörün temel ürünlerine
bakıldığı zaman birinci sırada domates gelmektedir. Üretim miktarı açısından bu ürün önemli bir yere sahiptir.
Bu ürünü daha sonra hıyar, biber, patlıcan, kavun, kabak, karpuz gibi ürünler takip etmektedir. Örtü altlı tarım
bir ülkenin temel ihtiyaçlarının karĢılamada çok önemli yere sahiptir. Bu nedenle farklı mevsimlerde üretimin
yapılabilmesi sektörün ticari kapasitesini yükseltmekte ve kaynakların etkin yönetimine olanak sağlamaktadır.
Özellikle normal mevsim dıĢında bu yöntemle üretim yapılması soncunda elde edilen mahsullerin değeri daha
yüksektir.
Örtü altı tarım sektörü sadece domestik pazarda değil aynı zamanda yabancı pazarlara da açılmasına olanak
sağlamaktadır. Türkiye’de son yıllarda sektör önemli bir oranda büyüme göstermiĢ ve GSMH’ya katkısında
önemli artıĢlar sağlanmıĢtır. Bu sürecin geliĢtirilmesi Türk tarımının rekabetçiliği açısından büyük önem
taĢımaktadır.
Örtü altı tarım sektörünün Diyarbakır’daki durumuna baktığımız zaman son yıllarda hızlı bir büyüme
gösterdiğini görmekteyiz. Kentin doğal kaynaklarının kapasitesi ve verimliliği sektörün geliĢmesi açısından
büyük bir girdi oluĢturmaktadır. Ancak bu alanda iĢ yapılması birçok faktörün etkin bir Ģekilde yönetimini
gerektirmektedir. Alan yüksek bir know how gerektirmektedir. Klasik tarımsal üretim daha çok kendiliğinden
geliĢim gösteren bir alandır. Neler yapılacağına iliĢkin süreçler ve faaliyetler bellidir. Ancak örtü altı tarım
birçok faktörün aynı anda yönetimini gerektirmektedir. Bu yöntemle üretilen ürünlerin normal tarla tarımına
göre beĢ altı kat daha fazla verim sağladığı görülmektedir. Bu yöntemle üretilen ürünlerin ise sekiz ile on kat
daha fazla gelir getirmektedir. Bu nedenle yörede sektörün geliĢmesi tarımın daha rekabetçi olmasına olanak
sağlamaktadır. Örtü altı tarım sektöründe baĢarı sağlanabilmesi için temel faktör uygun toprağın seçilmesidir.
Daha sonra ise uygun ısıtmanın yapılması gerektirmektedir.
Tablo 59: Diyarbakır Örtü Altı Tarım Sektörü Stratejik Analizi
5
6
7
8
9
10
11
12
13
Faktör
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara bağlılık
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara bağlılığın azaltılmasına yönelik inovasyon yapılması
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara dayalı endüstri standartların belirlenmesi
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynakların kullanımına yönelik olarak kamu ile iĢbirliği
içersinde çalıĢma zorunluluğu
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynakları elde etmek için direkt olarak yatırım yapılması
Diyarbakır’da sektörde maliyet yönetimi ve rekabet
Diyarbakır’da sektörde üretim sürecinde yeni teknolojilere duyulan ihtiyaç
Diyarbakır’da sektörde stratejik analiz ve yönetim modellerinin önemi
Diyarbakır’da sektörde Ar&Ge yatırımları
Diyarbakır’da sektörde nitelikli yönetici ihtiyacı
Diyarbakır’da sektörde yeni iĢ modellerinin geliĢtirilmesi
Diyarbakır’da sektörde küresel oyuncular ile yerel aktörler arasındaki iĢbirlikleri
Diyarbakır’da sektörde yeni sermaye giriĢleri
14
Diyarbakır’da sektörden çekilmeler
No
1
2
3
4
Yüksek
Orta
DüĢük
256
5.4
Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Un ve Unlu Mamuller Sektörünün Stratejik Analizi
Buğdaygiller ailesinden bütün dünyada ıslahı yapılmıĢ tek yıllık otsu bitki olan buğday karasal iklimi tercih
etmektedir. Mısır ile birlikte dünya çapında ikinci en fazla ekimi yapılan ürünlerdendir. Buğday, un ve yem
üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülüp
kullanılabilmektedir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiĢtirilmektedir.
Hasattan sonra atık ürün olarak ortaya çıkan saman besicilikte önemli bir yere sahiptir. Buğday Türkiye’de en
çok Ġç Anadolu bölgesinde yetiĢmektedir. Bu nedenle bölge buğday ambarı olarak da anılmaktadır. Ürün
özelliği gereği hemen hemen her türlü iklimde yetiĢebilmektedir. Sulu ve kuru tarım arazilerinde ekimi
yapılabilmektedir.
Türkiye’de buğday üretim ve tüketim miktarları yıllar itibarıyla incelendiğinde, üretiminin tüketimi karĢıladığı
görülmektedir. Ancak kaliteli buğday üretiminde tohum, hastalık ve zararlılardan kaynaklanan sorunlar
nedeniyle, un ve gıda sektörünün kaliteli buğday ihtiyacını karĢılamak üzere önemli miktarda buğday ithalatı
yapılmaktadır, bu da döviz kaybına neden olmaktadır.
Türkiye tarım topraklarının yarısında hububat, bu alanların, üçte birinde de sadece buğday üretilmektedir.
Ekonomik yaĢamda bu kadar stratejik öneme sahip bir ürünün yetiĢtirilmesi büyük önem taĢımaktadır.
Türkiye’de sektörün en temel sorunu kaliteli buğday yetiĢtirilmesidir. Türkiye’de tarım sektöründeki iĢletmelerin
%75’i buğday üretimi yapmaktadır. Bu nedenle sektörün temel yapısının geliĢmesi ve verimliliğinin
geliĢtirilmesi büyük önem taĢımaktadır. Ancak mevcut durumu analiz edildiği zaman kalitesiz buğday ekimi ve
tarımsal faaliyetlerin bilinçsiz bir Ģekilde yapılması nedeniyle sektörün verimsiz olduğu görülmektedir. Bunun
sonucu olarak Türkiye son yıllarda buğday ithal etmek durumunda kalmıĢtır. Türkiye’nin temel coğrafik ve
klimatolojik yapısı tahıl ürünlerinin ekilmesi ve yetiĢtirilmesi bakımından uygundur. Etkin olmayan ve kötü
tarım uygulamaları nedeniyle sahip olduğu bu rekabet üstünlüğü katma değere dönüĢmemektedir. Diyarbakır
yöresinde ise arazilerin önemli bir kısmında tahıl ekimi yapılmaktadır. ġanlıurfa’dan sonra en fazla buğday
ekilen araziler Diyarbakır’dadır. Ekilen arazilerin %50’den fazlasında buğday hasadı yapılmaktadır. Ancak
verimlilik düzeyi çok düĢüktür. Ayrıca yörede üretilen ürünlerin iĢlenmesine yönelik olarak unlu mamullerin
geliĢmemesi nedeniyle de sektörde hammadde olarak üretilen girdiler katma değeri yüksek ürüne
dönüĢmemektedir.
Diyarbakır için un ve unlu mamuller büyük önem taĢımaktadır. Tarım sektöründe yapılan üretimlerin önemli bir
kısmı buğdaya dayanmaktadır. Yöre ekonomisi içinde bu ürün stratejik bir değer taĢımaktadır. Ancak un
fabrikalarının kapanması ve sektördeki verimsizlik kazançları olumsuz etkilediği için geliĢmenin önündeki en
önemli engeller olarak görünmektedir. Bu nedenle iyi tarım uygulamalarının geliĢtirilmesi ve değer zincirinin
diğer halkaları olan süreçlerin Diyarbakır’da oluĢturulması önem taĢımaktadır.
Tablo 60: Diyarbakır Un Ve Unlu Mamuller Sektörü Stratejik Analizi
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
Faktör
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara bağlılık
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara bağlılığın azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynaklara dayalı endüstri standartların
belirlenmesi
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynakların kullanımına yönelik olarak kamu ile
iĢbirliği içersinde çalıĢma zorunluluğu
Diyarbakır’da sektörde doğal kaynakları elde etmek için direkt olarak yatırım
yapılması
Diyarbakır’da sektörde maliyet yönetimi ve rekabet
Diyarbakır’da sektörde üretim sürecinde yeni teknolojilere duyulan ihtiyaç
Diyarbakır’da sektörde stratejik analiz ve yönetim modellerinin önemi
Diyarbakır’da sektörde Ar&Ge yatırımları
Diyarbakır’da sektörde nitelikli yönetici ihtiyacı
Diyarbakır’da sektörde yeni iĢ modellerinin geliĢtirilmesi
Diyarbakır’da sektörde küresel oyuncular ile yerel aktörler arasındaki iĢbirlikleri
Diyarbakır’da sektörde yeni sermaye giriĢleri
Diyarbakır’da sektörden çekilmeler
Yüksek
Orta
DüĢük
257
MAKRO DÜZEY
KÜMELENME
ANALĠZĠ
258
6.
SEKTÖREL STRATEJĠK MODELLEME UYGULAMALARI VE
MAKRO DÜZEY KÜMELENME ANALĠZĠ
Yukarıdaki bölümlerde sektörel (tarım-sanayi-hizmet) düzlemde uluslararası rekabetçilik analizine tabi tutulan
sektörler; öte yandan küresel geliĢmelerden ne derece etkilendiği ve Diyarbakır’da nasıl kümelenme yapısı
gösterdiğine yönelik analiz çalıĢmasına da tabi tutulmuĢtur. Bu bağlamda, sektörleri etkileyen küresel faktörler
irdelenmiĢ, ayrıca ana sektörlere yönelik stratejiler ve senaryolar analizi yapılmıĢtır. Ayrıca, Diyarbakır’da
faaliyet gösteren sektörlerin makro düzey kümelenme analizi yapılmıĢtır.
6.1
Diyarbakır’a Yönelik Küresel Stratejiler ve Senaryolar
Gerek Ģirket düzeyinde gerekse bölge ve ülke düzeyinde yapılan çalıĢmalarda ve stratejik planlama
çalıĢmalarının temel unsurunu öncelikli olarak geleceğe yönelik tahmin ve senaryolar oluĢturmaktadır. Özellikle
ekonomik yaĢamın temel omurgasını oluĢturan sektörlere yönelik eğilimlerin analiz edilmesi, doğru tahminlerin
yapılması ve öngörülerin bunlara dayandırılmasının bölgesel planlama ve kalkınma açısından büyük önem
taĢımaktadır. Küresel dünya ve Türkiye’deki bu temel eğilimler dikkate alınarak analizler, bunlara bağlı olarak
stratejiler Diyarbakır ili için her sektör düzeyinde kapsamlı bir Ģekilde ele alınmıĢtır.
Dünyada özellikle mikro ekonomik dinamiklere baktığımız zaman faktör girdileri açısından birçok alanda çok
yönlü geliĢmelerin, sektörlerin geliĢimine yön verdiğini görmekteyiz. Bu çerçevede yapılan çalıĢmalar analiz
edildiğinde makro düzeyde sektörler ile ilgili dinamiklere yönelik parametreler aĢağıda değerlendirilmektedir.
Analizler özellikle sektörlerin temel parametreleri dikkate alınarak yapılmıĢtır.
259
6.1.1
Küresel Ekonomi Ġçinde Türkiye ve Diyarbakır’ın Yeri
Küresel aynadan Türkiye ve Diyarbakır ekonomisine bakıldığı zaman gelecek süreç içerisinde ekonomik
paradigmaya ne tür faktörlere yön verecek sorusunun cevabı çok fazla kolay görünmemektedir. Ancak, özellikle,
bazı sektörlerde temel beklentilerin ve eğilimlerin neler olacağına iliĢkin senaryo modellemesi yapılarak
konunun temel çerçevesi ortaya konabilmektedir. Böylece Dünya- Türkiye- Diyarbakır ekonomisi bağlamında
nasıl bir eğilim olacağı tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.
Ancak genel olarak baktığımız zaman tüketicilerin temel davranıĢları değiĢmekte, gelecek süreç teknolojik
yenilik ve geliĢmelerin çok daha yoğun olduğu bir çerçeve üzerine kurulmaktadır. Sektörler ile ilgili temel
geliĢmeler gerek hipotetik gerekse de verilere dayalı çoklu analiz yöntemleri ile ortaya konulduğu zaman
özellikle strateji oluĢturmada büyük bir katkı sağlamaktadır.
Liderler, gerek ortaya konan temel senaryolar gerekse de yaklaĢımlar çerçevesinde geleceğe yönelik tasarım ve
politika üretme Ģansına sahip olabilmektedirler. Bu çalıĢmalar daha çok sektörde uzun süre yöneticilik yapmıĢ,
sektöre yönelik vizyon ve uygulamalar geliĢtirmiĢ önderlerin görüĢleri ile beslenmiĢtir. Bu çerçevede ortaya
konan temel yaklaĢımların iĢletmeler için vizyon geliĢtirmede etkili olacağı düĢünülmektedir. Ortaya konan
temel yaklaĢımlar hem yerel hem ulusal hem de küresel düzeyde iĢ yapan bütün iĢletmeler için karar süreçlerinde
ektilidir. Ancak Ģu da unutulmamalı ki bu eğilimler günümüz koĢullarının geçerli olduğu bir çevrede
değerlendirilmiĢtir.
6.1.1.1 Enerji Sektörü ile Ġlgili Küresel Senaryolar ve Eğilim
Enerji sektörü küresel ekonomik eğilim açısından en stratejik alanlardan biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu
çerçevede genel olarak sektörün indikatörlerine baktığımızda bütün göstergeleri geliĢme ve büyüme
eğilimindedir. Özellikle çevre ve doğal kaynaklar ile uyumlu teknolojilerin bu sektörün temel paradigmasına
Ģekil verecek temel boyutlar olacağı tahmin edilmektedir. Bugün bütün dünyadaki temel büyüme rakamları
dikkate alındığında artan bir Ģekilde enerji ihtiyacının olacağı görülmektedir.
Diğer sektörler açısından temel bir girdi ve önemli bir maliyet unsuru olduğu için enerji sektörünün analiz
edilmesinin her bakımdan büyük bir önemi vardır.
Tablo 61: Senaryo Analiz Tablosu: ENERJĠ*
Doğal
kaynaklara
bağlılık
Doğal kaynaklara
bağlılığın
azaltılmasına
yönelik inovasyon
yapılması
Konsolidasyon ve
iĢbirliklerinin
durumu
Yeni iĢ modellerinin
geliĢtirilmesi
Doğal kaynaklara
dayalı endüstri
standartların
belirlenmesi
Doğal kaynakların
kullanımına yönelik
olarak kamu ile iĢbirliği
içersinde çalıĢma
zorunluluğu
Stratejik analiz ve
yönetim modellerinin
önemi
Yeni sermaye giriĢleri
Doğal kaynakları
elde etmek için
direkt olarak
yatırım yapılması
Üretim sürecinde
Ar&Ge yatırımları
yeni teknolojilere
duyulan ihtiyaç
Küresel oyuncular
Sektörden
ile yerel aktörler
çekilmeler
arasındaki
iĢbirlikleri
DURAĞAN
GELĠġME
GERĠLEME
BELĠRSĠZ
EĞĠLĠMĠ
EĞĠLĠMĠ
*Iconomy Group Senaryo GeliĢtirme Ekibi Tarafından HazırlanmıĢtır. Tahmin ve Senaryolar kanaat önderi
CEO, araĢtırma ve ikincil veri kaynaklarından elde edilen değerlendirmeler çerçevesinde modellenerek ortaya
konmuĢtur.
Maliyet
yönetimi ve
rekabet
Nitelikli
yönetici
ihtiyacı
260
Enerji sektöründe gelecek süreçte özellikle Kamu-Özel Ortaklığı (Public-Private Partnership- PPP) modellerinin
iĢ yapma sistemlerinden biri olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca çevreye duyarlı ve doğal kaynakların
tahribatını en aza indirgeyen yatırımların bu alandaki temel iĢ yapma biçimlerine yön vereceği ifade
edilmektedir. Talepten kaynaklanan nedenlerle önümüzdeki süreçte sektöre yeni sermaye ve yatırımların yoğun
bir Ģekilde giriĢinin devam edeceği, alternatif enerji kaynaklarına yatırımların gelecek süreçte ciddi bir fırsat
alanı olarak değerlendirileceği düĢünülmektedir.
Enerji faktörü gerek Ģirketlerin stratejileri gerekse bölgesel planlama ve analiz çalıĢmalarında dikkate alınması
gereken çok önemli faktörlerden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu temel ve stratejik faktörün pozisyonu ve
etkisi iyi bir Ģekilde irdelendikten sonra gerekli vizyon çalıĢmalarının yapılmasının çok önemli olduğu
düĢünülmektedir.
261
6.1.1.2 Ġleri Teknoloji ve ĠletiĢim Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
Dünyada ileri teknoloji ve telekomünikasyon alanında yatırımlar her zaman maliyetli ve büyük ölçekte olmuĢtur.
Ekonomi alanında birçok inovasyonun kaynağını da oluĢturan bu sektör, gelecek süreçte özellikle çevre ve doğal
kaynaklardan en az etkilenecek iĢ alanlarından biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sektör yapı itibarı ile tamamen
küresel bir nitelik ve özellik göstermektedir. Sektörden çekilmelerin çok fazla olmayacağı iĢletmelerin temel
pozisyonlarını koruyacağı tahmin edilmektedir.
Tablo 62: Ġleri Teknoloji ve ĠletiĢime Yönelik Küresel Senaryo Matrisi Analizi*
Doğal
kaynaklara
bağlılık
Doğal kaynaklara
bağlılığın
azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Doğal kaynaklara
dayalı endüstri
standartların
belirlenmesi
Doğal kaynakların
kullanımına yönelik
olarak kamu ile
iĢbirliği içersinde
çalıĢma zorunluluğu
Doğal kaynakları elde
etmek için direkt
olarak yatırım
yapılması
Maliyet
yönetimi ve
rekabet
Konsolidasyon ve
iĢbirliklerinin durumu
Üretim sürecinde
yeni teknolojilere
duyulan ihtiyaç
Stratejik analiz ve
yönetim modellerinin
önemi
Ar&Ge yatırımları
Nitelikli
yönetici ihtiyacı
Yeni iĢ modellerinin
geliĢtirilmesi
Küresel oyuncular
ile yerel aktörler
arasındaki
iĢbirlikleri
Yeni sermaye giriĢleri
Sektörden çekilmeler
DURAĞAN
GELĠġME EĞĠLĠMĠ
GERĠLEME
EĞĠLĠMĠ
BELĠRSĠZ
* Tahmin ve Senaryolar kanaat önderi CEO, araĢtırma ve ikincil veri kaynaklarından elde edilen
değerlendirmeler çerçevesinde modellenerek ortaya konmuĢtur.
Bu faaliyet kolu özellikle beĢeri sermayenin çok yoğun olduğu bir sektör olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu
nedenle gelecek süreçte üstün yetenekli beĢeri sermayesi olan iĢletmelerin sektöre yön veren konumda olma
Ģansları daha yüksektir. Sektör bu aĢamadan sonra özellikle Ģirket düzeyinde yapılanmalar üzerinde çok daha
fazla duracak ve iĢ modellerinin geliĢtirilmesine yönelik alanlara odaklanacaktır. GeliĢmeler çerçevesinde
özellikle iĢletme düzeyinde rekabetçiliğin iyileĢmesine yönelik çalıĢmaların önem kazanacağını söyleyebiliriz.
Bu çerçevede mikro organizasyon düzeyinde çalıĢmaların önemi sektör açısından önümüzdeki süreçte artıĢ
gösterecektir.
Sonuç olarak, birçok sektörü etkileyen ileri teknoloji ve telekomünikasyon ekonomik geliĢmelerin tahmin
edilmesinde çok önemli indikatörlerden biridir. Bu alanın temel eğilimleri dünyada ve Türkiye’deki temel
trendlerin hangi yönelimlerde olacağına iliĢkin vizyonu bize göstermektedir. Özellikle nano-teknoloji tabanlı
yatırımlar ve stratejiler bu alanda önümüzdeki süreçteki temel eğilimlere yön verecek faktörler olacaktır.
262
6.1.2
Temel Sektörlere Yönelik Küresel Stratejiler
Bu veriler ıĢığı altında genel hatları ile tarım, imalat (sanayi) ve hizmet sektörlerindeki küresel ve Türkiye’deki
geliĢmeleri dikkate alarak temel eğilimler tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu hazırlık aĢamasından sonra bölgesel
düzeydeki stratejiler geliĢtirilen senaryolar üzerine bina edilmiĢtir.
6.1.2.1 Tarım Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
Tarım dünya ve Türkiye ekonomisi açısından en hızlı yapısal dönüĢüm yaĢayan alanlardan biri olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Bu alanda özellikle iĢletmecilik anlayıĢı ve modelleri büyük bir değiĢim yaĢamıĢtır. Küçük ölçekli
tarımsal faaliyetlerden kurumsal orta ve büyük ölçekli iĢ modellerine yönelik geliĢmeler yaĢanmaktadır.
Bölgesel geliĢmede en çok planlamanın önemi artıĢ göstermektedir. Özellikle mevcut toprak ve doğal
kaynakların kullanımında önemli sorunlar olduğu için gelecek süreçte bu sektörün yapılanmasında devlet ve özel
sektör arasında iĢbirliğine dayalı çalıĢma modellerinin yaygınlık kazanacağı düĢünülmektedir. Bunun yanında
geleceğe yönelik olarak tarım alanında verimlilik ve rekabetçilik çalıĢmalarında artıĢ olacağı beklentisi hakimdir.
Dünyada özellikle iklim konusunda yaĢanacak değiĢmeler bu sektör açısından kritik bir alan olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Gelecek süreçte bu sektörün analizi yapılırken iklim ve genetik alanlarda yapılan çalıĢmalar ile ele
alınması gerekmektedir.
Tablo 63: Tarım Endüstrisine Yönelik Küresel Senaryo Matrisi Analizi*
Doğal
kaynaklara
bağlılık
Doğal kaynaklara
bağlılığın
azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Doğal kaynaklara
dayalı endüstri
standartların
belirlenmesi
Doğal kaynakların
kullanımına yönelik
olarak kamu ile
iĢbirliği içersinde
çalıĢma
zorunluluğu
Stratejik analiz ve
yönetim
modellerinin önemi
Yeni sermaye
giriĢleri
Doğal kaynakları
elde etmek için
direkt olarak
yatırım yapılması
Üretim sürecinde
Ar&Ge yatırımları
yeni teknolojilere
duyulan ihtiyaç
Yeni iĢ modellerinin
Küresel oyuncular
Sektörden
geliĢtirilmesi
ile yerel aktörler
çekilmeler
arasındaki
iĢbirlikleri
DURAĞAN
GELĠġME EĞĠLĠMĠ
GERĠLEME
BELĠRSĠZ
EĞĠLĠMĠ
* Tahmin ve Senaryolar kanaat önderi CEO, araĢtırma ve ikincil veri kaynaklarından elde edilen
değerlendirmeler çerçevesinde modellenerek ortaya konmuĢtur.
Maliyet
yönetimi ve
rekabet
Nitelikli
yönetici
ihtiyacı
Konsolidasyon ve
iĢbirliklerinin durumu
263
6.1.2.2 Ġmalat Endüstrisi ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
Ġmalatın önümüzdeki on yıl içerisinde büyük bir yapısal değiĢim geçireceği beklenmektedir. Özellikle sektörün
önündeki doğal kaynakların yarattığı kısıtlar nedeniyle çalıĢma modellerinde ve iĢ sistemlerinde büyük
dönüĢümler olacağı beklentisi mevcuttur.
Tablo 64: Ġmalat Endüstrisine Yönelik Küresel Senaryo Matrisi Analizi*
Doğal
kaynaklara
bağlılık
Doğal kaynaklara
bağlılığın
azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Doğal kaynaklara
dayalı endüstri
standartların
belirlenmesi
Maliyet
yönetimi ve
rekabet
Nitelikli
yönetici ihtiyacı
Konsolidasyon ve
iĢbirliklerinin durumu
DURAĞAN
GELĠġME EĞĠLĠMĠ
Üretim sürecinde
yeni teknolojilere
duyulan ihtiyaç
Küresel oyuncular
ile yerel aktörler
arasındaki
iĢbirlikleri
GERĠLEME
EĞĠLĠMĠ
Yeni iĢ modellerinin
geliĢtirilmesi
Doğal kaynakların
kullanımına yönelik
olarak kamu ile
iĢbirliği içersinde
çalıĢma zorunluluğu
Stratejik analiz ve
yönetim modellerinin
önemi
Yeni sermaye giriĢleri
Doğal kaynakları elde
etmek için direkt
olarak yatırım
yapılması
Ar&Ge yatırımları
Sektörden çekilmeler
BELĠRSĠZ
* Tahmin ve Senaryolar kanaat önderi CEO, araĢtırma ve ikincil veri kaynaklarından elde edilen
değerlendirmeler çerçevesinde modellenerek ortaya konmuĢtur.
Ġmalat ile ilgili temel senaryolara bakıldığı zaman karĢımıza çıkan temel paradigmaları kısaca Ģöyle
özetleyebiliriz. Birinci olarak, üretim faaliyetleri ve operasyonel sistemler daha çok doğal kaynakların yaratacağı
kısıtlar ve geliĢmelerden etkilenecektir. Özellikle havanın kirlenmesi, su kaynaklarında yaĢanacak sorunlar,
toprak ve arazi gibi üretim sürecinin temel girdileri olan faktörlerde yaĢanacak kısıtlamalar gelecek süreçte
imalat sektörünün paradigmalarını etkileyecektir.
Ġmalat sanayinde konsolidasyonlar artacak, iĢ yaĢamı net bir Ģekilde oligopol bir piyasaya dönüĢecektir. Bu yapı
içerisinde de birkaç tane önemli firmanın etkin bir Ģekilde rol aldığını önümüzdeki yakın zaman içerisinde
göreceğiz. Sektörde genel olarak stratejik analiz ve senaryo çalıĢmalarının önemi artacak; geleceğe yönelik
tahmin yapma, strateji oluĢturma daha da önemli hale gelecektir.
Sektörde gerileyen ve sabit kalan alanlara baktığımız zaman ise, özellikle, yeni sermaye ve iĢ gruplarının
giriĢlerinde düĢüĢler yaĢanacağı beklenmektedir. Bunun birkaç tane önemli nedeni vardır. Birinci olarak, alanda
ölçekler çok büyüdüğü için yeni giriĢlerin azalacağı tahmin edilmektedir. Özellikle doğal kısıtların yol açtığı
sınırlılıklar imalat alanında iĢ yapmanın cazibesini azaltacaktır. Küresel ve Türkiye için özellikle bu temel megatrendlerin imalat sektörü açısında etkili olacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle imalat yapan iĢ sahiplerinin ve
yöneticilerin temel eğilimleri dikkate almaları büyük önem teĢkil etmektedir.
Sonuç olarak; imalat yapan sektörlerin genel olarak nitelikli yönetici ihtiyacı ve iĢletmelerin çalıĢma alanlarını
sürdürmesi noktasında durağan bir eğilim göstereceği düĢünülmektedir. Yeni sermaye giriĢlerinde özellikle
azalmalar olacağı tahmin edilmektedir. Bu durum imalat alanında yatırım olmayacağı anlamına gelmemektedir.
Sektördeki mevcut yatırımcıların etkisinin yoğun bir Ģekilde olacağı tahmin edilmektedir. Özellikle yeni
sermayenin bu alana fazla yönelmesi söz konusu olmayacaktır. Bunun da temel nedeni daha karlı ve geliĢmekte
olan alanların var olması bu süreç üzerinde etkili olmasıdır. Özellikle enerji gibi büyüme ve geliĢme eğilimi
gösteren sektörlerin süreç üzerinde etkisi çok daha fazla olacaktır.
264
6.1.2.3 Hizmet Sektörü ile Ġlgili Senaryolar ve Eğilim
Birçok sektörün temel girdisi olan hizmetler önümüzdeki süreçte en fazla büyüme ve geliĢme eğilimi gösteren iĢ
alanlarından biri olacaktır. Kentsel yaĢımın önem kazanması sonucunda bireyin yaĢamının tasarımı ve kalitesi
hizmet sektöründe ortaya konan iĢ modellerinin yapısı ve özelliklerinden büyük ölçüde etkilenecektir.
Hizmet sektörüne önümüzdeki süreçte yön verecek en temel trendlerden biri, özellikle, çevre ve doğal koĢulların
iĢ modeli sistemi içerisinde geliĢtirildiği yaklaĢımlardır. Bu alanda özelikle yeni sermaye giriĢleri artan bir hızda
devam edecektir. Üretim ve hizmet sürecinin yapısı çok farklılık göstermeyecektir. Daha çok hizmete dayalı
olduğu için bireylerin tutum ve davranıĢları önemli olacaktır. Bu çerçevede, özellikle, bireysel hizmetin önemini
vurgulayan modeller hizmet sektöründe önem kazanmaya devam edecektir.
Tablo 65: Hizmet Endüstrisine Yönelik Küresel Senaryo Matrisi Analizi*
Doğal
kaynaklara
bağlılık
Doğal kaynaklara
bağlılığın
azaltılmasına yönelik
inovasyon yapılması
Doğal kaynaklara
dayalı endüstri
standartların
belirlenmesi
Doğal kaynakların
kullanımına yönelik
olarak kamu ile
iĢbirliği içersinde
çalıĢma zorunluluğu
Stratejik analiz ve
yönetim modellerinin
önemi
Yeni sermaye giriĢleri
Doğal kaynakları elde
etmek için direkt
olarak yatırım
yapılması
Üretim sürecinde
Ar&Ge yatırımları
yeni teknolojilere
duyulan ihtiyaç
Yeni iĢ modellerinin
Küresel oyuncular
Sektörden çekilmeler
geliĢtirilmesi
ile yerel aktörler
arasındaki
iĢbirlikleri
DURAĞAN
GELĠġME EĞĠLĠMĠ
GERĠLEME
BELĠRSĠZ
EĞĠLĠMĠ
* Tahmin ve Senaryolar kanaat önderi CEO, araĢtırma ve ikincil veri kaynaklarından elde edilen
değerlendirmeler çerçevesinde modellenerek ortaya konmuĢtur.
Maliyet
yönetimi ve
rekabet
Nitelikli
yönetici ihtiyacı
Konsolidasyon ve
iĢbirliklerinin durumu
265
6.2
Küresel Ekonomi Ġçinde Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Sektörlerin Rekabetçilik Düzeyinin
BütünleĢik Analizi
Stratejik planlamaların temel noktasını oluĢturan rakibe göre pozisyon alma Ģekli stratejilerde kullanılan en
önemli yaklaĢım olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, küresel eğilimlere bağlı olarak gerçekleĢtirilen
Diyarbakır’ın sektörel rekabetçilik analizi sonucunda 8 farklı sektörün küresel rekabetçilik pozisyonu ortaya
çıkarılmıĢtır.
Firma Stratejisi
Girdi Koşulları
İlgili ve
Destekleyici
Kurumlar
Devlet desteği
Toplam
Uluslar arası
Rekabetçilik
Pozisyonu
1.
Mermercilik
Sektörü
Yüksek
DüĢük
Yüksek
Orta
Orta
Orta
2.
Et ve Et Ürünleri
Sektörü
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
Orta
DüĢük
3.
Süt ve Süt Ürünleri
Sektörü
DüĢük
DüĢük
DüĢük
DüĢük
Orta
DüĢük
4.
ĠnĢaat Malzemeleri
Sektörü
Orta
DüĢük
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
5.
Tekstil ve
Hazırgiyim Sektörü
Orta
DüĢük
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
6.
Gıda Paketleme ve
Ambalajlama
Sektörü
Orta
DüĢük
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
7.
Turizm Sektörü
DüĢük
DüĢük
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
8.
Ticaret Sektörü
Orta
DüĢük
DüĢük
DüĢük
DüĢük
DüĢük
Sektörler
Talep Koşulları
Tablo 66: Diyarbakır’da Faaliyet Gösteren Tüm Sektörlerin Uluslararası Rekabetçilik Gücü Düzeyi Matrisi
Matris’te de görüldüğü gibi, Elmas Modeli ile analizi yapılan ekonomik faaliyet kollarından sadece mermercilik
sektörünün küresel rekabetçilik pozisyonu orta düzey, diğer sektörlerin rekabetçilik gücü ise düĢük düzey olarak
tespit edilmiĢtir.
6.2.1
Mermercilik Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Mermercilik sektörü Diyarbakır’ın en önemli ekonomik alanlarından biri olarak kaĢımıza çıkmaktadır. Sektör
küresel düzeyde operasyon yapabilmekte ve güçlü bir büyüme eğilimi göstermektedir. Bu nedenle incelenen
sektörler arasında kısa süre içerisinde geliĢmesi en mümkün olan iĢ alanlarından biri olarak analizlerde de öne
çıkmaktadır. Bu bağlamda sektörün geliĢtirilmesi yatay ve dikey olarak büyük önem taĢımaktadır.
Mermercilik sektörü bütünleĢik rekabetçilik analizi ile değerlendirildiğinde 3 farklı alanda (turuncu-sarı-kırmızı)
sektörün özellikleri ortaya çıkmaktadır.
Turuncu alanda sektörün içinde bulunduğu koĢullar genel olarak iyi olarak değerlendirilmektedir. Yani, sektör
uluslararası rekabetçilikte rekabet edecek güçtedir. Detaylı olarak bakıldığı zaman ise talep (iç-dış-Ortadoğu)
yapısı genel olarak yeterli düzeyde görülmektedir. ĠĢletmeler hemen hemen üretmiĢ oldukları ürünlerin tamamını
satabilmektedirler. Bu durum sektörün geliĢimi açısından hayati derecede bir önem taĢımaktadır. Güçlü talep
yapısı sektörde üretme ve büyüme konusunda iĢletmelerin geliĢmesinde büyük katkı sağlamaktadır. Güçlü talep
266
sektördeki yatırımlar ve kapasite geliĢtirme süreci üzerinde kamçılayıcı bir etki yaratarak iĢletmelerin
büyümeleri üzerinde olumlu etki yaratmaktadır.
BütünleĢik analizdeki sarı ve kırmızı bölgeler göz önüne alındığında ise sektörün özellikle hızlı bir Ģekilde hangi
alanlarda yatırım ve geliĢim ihtiyaçlarının olduğunu bize göstermektedir. Sarı riskli alanları, kırmızı ise tehlikeli
bölgeleri göstermektedir. Bu çerçevede bakıldığı zaman firmaların stratejisi, iliĢkili ve destekleyici kuruluĢlarla
olan bağlantılar ve hükümetin rolü gibi alanlarda sektörün kendisini geliĢtirmeye ihtiyacı vardır. Son olarak
Ģirketlerin stratejilerinin rekabetçiliği açısından sorunlar olduğu görülmektedir. Kısa zaman içerisinde sektörün
bu alanlardaki temel sorunlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak çalıĢmaların yapılması gerekmektedir.
Bu sorunlar ortadan kaldırılmadığı takdirde gelecekte sektörün geliĢimi üzerinde olumsuz etkiler yaratacak
unsurlar olarak karĢımıza çıkacaktır.
Üçüncü alan ise sektörün zayıf olduğu alanları bize göstermektedir. Burada öncelikli olarak sektör ve bilgi
üreten kurumlar arasındaki iĢbirliği eksiklikleri önemli bir problem teĢkil etmektedir. Özellikle üniversite ve
sektör arasında zayıf bir iletiĢim söz konusudur. ġirketlerin stratejileri diğer sorunlu alan olarak görülmektedir.
Özellikle sektördeki iĢletmeler incelendiği zaman tam olarak ne tür bir stratejiye sahip oldukları
anlaĢılamamıĢtır. Bu nedenle öncelikli olarak Ģirketler piyasada var olabilmek için ne tür alanlarda yetenek
geliĢtirip uygulayacaklardır? Sektörde bu sorunun cevabının bulunması sürdürülebilirlik açısından büyük önem
taĢımaktadır. Bunların yanında Ģirketlerin iĢ modelleri de sorunlu görülmektedir. Maliyet stratejileri,
kurumsallaĢma, büyüme ve karlılık gibi temel alanlarda iĢletmelerin sorunlarının olduğu çalıĢma sonucunda
görülmüĢtür.
Sonuç olarak Diyarbakır mermer sektörü geliĢmekte olan bir özellik göstermektedir. Bu sektörün küresel alanda
ve karlı operasyon gerçekleĢtirmesi için yeniden yapılanmaya gitmesi gerekmektedir. Orta, uzun vadede
sektörün temel eğilimleri ortaya konarak temel stratejilerin bu çerçevede yapılandırılması çok önemlidir. Bu
aĢamadan sonra Ģirketlerin rekabet güçlerinin geliĢtirilmesine yönelik olarak kümelenme geliĢtirme çalıĢmalarına
ağırlık verilmesi gerekmektedir. Özellikle stratejik olarak Ģirketlerin yönetiminin modellenmesi hayati bir önem
taĢımaktadır.
267
ġekil 68: Diyarbakır Mermer Sektörü Küresel Rekabet BütünleĢik Analizi
Faktör
numarası
Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep
koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
4
ZAYIF
5
6
7
REKABETÇİ
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki
büyüme potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile
bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar
ile iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin
iĢ modelleri
10
11
268
6.2.2
ĠnĢaat Malzemeleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
ĠnĢaat malzemeleri sektörünün bütünleĢik analiz incelendiğinde, özellikle mermer ile karĢılaĢtırma yapıldığı
zaman sadece talep ve gelecek on yıl içerisinde sektörün büyüme potansiyeli orta düzey bir rekabetçiliğe
sahiptir. Diğer bütün faktörler iĢletmelerin geliĢimleri açısından zayıf çıkmıĢtır. Bu çerçevede sektörün
geliĢtirilmesi için Ģirketlerin iĢ modellerinin kapsamlı bir Ģekilde ele alınması, rekabetçi Ģirket yönetim sistemleri
geliĢtirilmesinin büyük önemi vardır.
Sektörün bu Ģekilde büyümesi kolay değildir. Büyüse bile uluslararası rekabet edecek güçte değildir. Sektörlerin
sağlıklı bir yapıda geliĢmeleri için en önemli faktör holistik olarak endüstrinin bütün değer zincirinin mevcut
olmasıdır. Bu sistem iĢletmelerin üretim süreçlerini etkin bir Ģekilde gerçekleĢtirmelerine olanak sağlamaktadır.
Daha düĢük maliyetli ve küresel pazarlarda mal arz etme olanağı sağlamaktadır.
Diyarbakır inĢaat malzemeleri sektörü kapsamlı bir Ģekilde analiz edildiği zaman bölge ekonomisi açısından
büyük bir değere sahip endüstri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Özellikle çimento, yapı kimyasalları gibi alanlarda
sektörün geliĢmesi ve yatırımların yapılması iĢ yapma biçimine olumlu bir katkı sağlayacaktır. Daha önemlisi
sektör açısından sorunların baĢında pazarın halen oluĢmamasıdır. Büyük ölçekli yatırımların yapılması ve
geliĢmiĢ yatırım modellerinin Diyarbakır’a girmesi sektörün geliĢme süreci üzerinde olumlu etkiler yaratacaktır.
Diyarbakır’da gelecek süreçte iç talep açısından önemli bir büyüme kapasitesinin olduğu görülmektedir. Bu
potansiyel sektörün büyümesi için domestik pazarın koĢullarının yeterli ve uygun olduğunu bize göstermektedir.
Ancak sektörün özellikle Ortadoğu pazarına da açılmasının sağlanması gerekiyor. Uluslararası geliĢme
potansiyeli yüksek bu pazarlar sektörün büyüme hızı üzerinde olumlu etki oluĢturacağı beklenmektedir. Kent
ekonomisi açısından önemli olan bu sektörün büyüme ve geliĢme potansiyeli vardır. Geleceğe yönelik olarak
sağlıklı bir Ģekilde yapılandırıldığında domestik enkonominin gayri safi hasılasına önemli katkı sağlayabilir.
269
ġekil 69: Diyarbakır ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü Küresel Rekabetçilik BütünleĢik Analizi
Faktör numarası Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
4
ZAYIF
5
REKABETÇİ
6
7
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki büyüme
potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar ile
iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin iĢ
modelleri
10
11
270
6.2.3
Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Gıda paketleme ve ambalaj sektörünün bütünleĢik olarak değerlendirilmesine bakıldığı zaman gelecek açısından
en önemli değeri yüksek bir büyüme potansiyelinin olmasıdır. Bu perspektifte sektör, gelecekte bölgenin en çok
değer yaratan faaliyet alanlarından biri olma Ģansına sahiptir.
Elmas modelinde yer alan diğer faktörler açısından bakıldığı zaman ise sektörün genel olarak düzeyinin yetersiz
olduğudur. Özellikle firma stratejisi, iliĢkili ve destekleyeci sektörlerin varlığı gibi alanlarda zayıflıklar söz
konusudur. Bunların yanında firmaların kürsel pazarla ile olan bağlantıları, tedarikçiler gibi faktörler açısındanda
önemli sorunları mevcuttur.
Sektör gıda alanında birçok üretimi destekleyen bir yapıdadır. Özellikle bakliyat, örtü altı tarım, un ve unlu
mamullerin paketlemesinin yapılması ürünlerin değerini arttırmaktadır. Bu çerçevede sektörün Diyarbakır’da
geliĢmesinin çok önemli olduğu düĢünülmetedir. Sektöre giriĢilerin çok yoğun bir Ģekilde gıda paketleme
alanında olduğu görülmektedir. Ancak ambalaj alanında da yatırımların olması büyük önem taĢımaktadır.
Ambalaj üretiminin çeĢitlenmesi sektör açısından önemlidir. Özellikle karton, cam, metal gibi farklı
malzemelerden yapılmıĢ ambalajlar sektör açısından stratejik öneme sahiptir. Bu tür ürün farklılaĢması hem
mevcut malzemelerin daha yaratıcı bir Ģekilde paketlenmesine olanak sağlayacak hem de sektörün derinliğini
geliĢtirecektir.
Sonuç olarak gıda paketleme ve ambalaj sektörü Diyarbakır açısından ekonomik yaĢamın zenginleĢmesi ve
geliĢmesi açısından önem taĢımaktadır. Diğer sektörlerin de rekabetçiliğine katkı sağlayacak bu alanın geliĢmesi
üretilen malların ulusal ve küresel pazarlara açılmasına büyük katkı sağlaycaktır. Birçok sektörün değer
zincirinde yer alan paketleme ve ambalajlma iĢ potansiyelinin geliĢmesi açısından da önemli bir yere sahiptir.
271
ġekil 70: Diyarbakır Gıda Paketleme ve Ambalaj Sektörü Küresel Rekabet BütünleĢik Analizi
Faktör numarası Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki büyüme
potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile bağlantıları
Tedarikçi firmaların
varlığı
4
5
6
7
8
9
10
11
ZAYIF
REKABETÇİ
Bilgi üreten kurumlar ile
iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin iĢ
modelleri
272
6.2.4
Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Tekstil ve hazırgiyim sektörü bütünleĢik olarak analiz edildiği zaman sektörün temel değiĢkenlerinin çok güçlü
olmadığı görülmektedir. Özellikle yerel talep düzeyinin dinamik olduğu görülmektedir; ancak bu yerel satın
alma gücü ile desteklenmediği için sektöre katkı sağlamamaktadır. Ayrıca bölge yatırım açısından vergi
avantajlarına sahiptir. Ancak güvenlik sorunları bu avantajı yok etmektedir. Sektörün geliĢim ve büyümesi için
mevcut sorunların stratejik bakıĢ açısı ile ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda iĢletme modellerinin
geliĢtirilmesi ve bölgede büyük ölçekli iĢletmelerin (oyuncuların) yaratılması sektörün geliĢimi açısından büyük
bir öneme taĢımaktadır.
Diyarbakır özellikle pamuk üretimi ve iĢgücü açısından önemli bir potansiyele sahip yatırım alanlarından biri
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede gelececeğ yönelik olarak tekstil ve hazırgiyim sektörünün
geliĢtirilmesi hem kentin ekonomsine katkı sağlaycaktır hem de sektörün Türkiye’de rekabet gücünü yitirmesi
nedeniyle yeniden geliĢmesine yönelik alternatif modellerin geliĢmesine olanak sağlanacaktır. Yöredeki faktör
girdilerinin uygun olması önemli bir rekabet avantajı olarak görülebilir. Bu nedenle rekabet üstünlüğü olarak bu
faktörden yararlanama yoluna gidilmesi hem Diyarbakır’da sektörün geliĢmesine olanak sağlanacaktır hem de
geliĢmete olan Ortadoğu pazarına daha etkin bir penatrasyon olanağı sağlanmıĢ olacaktır.
Sonuç olarak tekstik ve hazırgiyim emek yoğun önemli bir sektördür. Diyarbakır’da sektör daha çok mikro
düzeydeki iĢletmelerin desteği ile yürümektedir. Bu sürecin desteklenerek özellikle iĢletmelerin uluslararası
pazarlara açılmalarının sağlanması gerekmektedir. Sektörün geliĢtirilmesi hem makro ekonomik sorunların
çözümünde etkili bir yöntem olacaktır, hem de sektörün küresel düzeydeki rekabetçiliğinin sağlam bir zemine
oturmasına olanak sağlanacaktır.
273
ġekil 71: Diyarbakır Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü Küresel Rekabet Düzeyi BütünleĢik Analizi
Faktör numarası Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
Hükümetin rolü
3
4
ZAYIF
5
6
7
8
9
10
11
REKABETÇİ
Sektörün gelecek on
sene içersindeki büyüme
potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile bağlantıları
Tedarikçi firmaların
varlığı
Bilgi üreten kurumlar ile
iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin iĢ
modelleri
274
6.2.5
Turizm Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Diyarbakır ekonomisi içerisinde turizm sektörünün mevcut durumunu değerlendirdiğimizde sektördeki
potansiyel açısından önemli değerlere sahip olduğu görülmektedir. Yörede var olan tarihi kalıntılar, arkeolojik
sahalar, hanlar, medreseler, köprüler sektörün geliĢmesi açısından önemli bir potansiyel oluĢturmaktadır.
Bunların yanında yörenin mutfağının geliĢmiĢ olması ve uzun bir yaĢam mirasının üstüne oturması da turizm
sektörünün geliĢmesine katkı sağlayacak önemli bir değerler olarak görülebilir.
Ancak bütünleĢik analizde de görüleceği gibi kent sahip olduğu bu temel stokları turizm endüstrisi için
kullanacak örgütlenmelere sahip değildir. Özellikle otellerin kapasitesi ve fiziksel koĢulları, seyahat acentelerinin
eksikliği sektörün geliĢme sürecini engellemektedir. Bunların yanında Diyarbakır’da halen bir turizm pazarı
oluĢmuĢ değildir. Sektörün geliĢmesini tetikleyecek faktörler oluĢmuĢ değildir. Bütün bunların yanında
Diyarbakır’ın güvenlik sorunu Ģirketlerin ve turistlerin burayı seyahat planına dahil etmelerini engellemektedir.
Güvenlik sorunlarının ortadan kalkması Diyarbakır’ın bir destinasyon olarak geliĢmesine büyük katkı
sağlayacaktır. Bu konuda en baĢarılı örnek Mardin’dir. Bütün dünyada bireylerin ve kurumların seyahat planları
arasına giren kent özellikle Diyarbakır için de önemli bir örnek teĢkil etmektedir. Sektör özellikle giridi koĢulları
açısından iyi bir potansiyele sahiptir. Bunun dıĢındaki diğer bütün faktörler turizm sektörünün geliĢmesini
destekleyecek nitelikte değildir. Girdi koĢullarıda yenileme (renovasyon) çalıĢmaları yapılmadığı için her geçen
gün tahrip olmaktadır. Kültür Bakanlığının temel stratejik planı çerçevesinde Diyarbakır’ı destinasyon olarak
ilan etmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak Diyarbakır tarih, kültür ve inanç turizmi konusunda Türkiye’de en az Mardin, Konya kadar geliĢme
Ģansına sahip kentlerimizden biridir. Önemli olan bu değerlerin “ürün olarak” ortaya konmasıdır. Ticari turizm
ürünü olarak geliĢmesi durumunda sürdürülebilir turizm sektörünün geliĢmesi sağlanır ve kentte sektör ile ilgili
değerlerim güçlü bir Ģekilde on ile on beĢ yıl içerisinde geliĢmesine yönelik adımlar atılmıĢ olur. Bütün bunların
olmasının tek önemli Ģartı kentin güvenlik risklerinin en kısa süre içerisinde bertaraf edilerek imajının
değiĢtirilmesi gerekiyor.
275
Tablo 72: Diyarbakır Turizm Sektörü Küresel Rekabetçilik BütünleĢik Analizi
Faktör numarası Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep
koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
4
ZAYIF
5
6
7
REKABETÇİ
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki
büyüme potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile
bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar
ile iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin
iĢ modelleri
10
11
276
6.2.6
Ticaret Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Ticaret sekörü ile ilgli olarak bütünleĢik analiz yapıldığı zaman Ģu ana kadar yapılan analizlerin Diyarbakır
açısından temel olarak ölçümlemesi yapılmıĢtır. On bir faktör açısından kosolide model geliĢtirilerek sektörün
temel durumu ortaya konmuĢtur.
Ticaret sektörünün geliĢtirilmesi özellikle yörenin tarım, imalat ve hizmet sektörleri için hub olmasını
sağlamaktadır. Diyarbakır sahip olduğu özellikler ve geçmiĢten gelen tarihi özellikleri nedeniyle bu sıçramaları
gösterecek niteliktedir. Ticari hub olarak kentin geliĢmesi birçok faktörün etkin ve stratejik bir model ile
yönetilmesini gerektirmektedir. Özellike altyapı, Ortadoğu bağlantıları bu anlamda büyük önem taĢımaktadır. Bu
faktörler kentin hem ulusal pazar ile iliĢkisini güçlendirecektir hem de uluslararası geliĢmekte olan pazarlarla
iĢletmelerin bağını güçlendirecektir. Ancak mevcut modelde kentin içinde bulunduğu koĢullar bu sürecin
geliĢmesini destekler nitelikte değildir. Kentin güçlü bir ekonomik modele sahip olabilmesi için ticari
kapasitesini geliĢtirecek fuarcılık faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak bütünleĢik olarak sektör analiz edildiği zaman uluslararası olarak rekabet etme kapasitesinin
olmadığı görülmektedir. Gelecek on sene içerisinde büyüme ve geliĢme noktasında öngörüler yapılan sektörün iç
talep, dıĢ talep ve girdi koĢulları açısından büyük yetersizliklerinin olduğu görülmektedir. Ayrıca iĢletme
stratejileri, Ģirketlerin iĢ modelleri açısından da sektörün temel yapısal sorunlarının olduğu görülmektedir.
Özelikle aĢağıdaki model analiz edildiği zaman sektörün bütünüyle kırmızı bölgede yer aldığını görmekteyiz. Bu
durum da bize iĢ modellerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. ġirketler iĢ sistemlerini
yeniden gözden geçirmek ve daha etkin modeller geliĢtirmek durumundadırlar.
277
ġekil 73: Diyarbakır Ticaret Sektörü Küresel Rekabet BütünleĢik Analizi
Faktör
numarası
Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep
koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
ZAYIF
4
5
6
7
REKABETÇİ
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki
büyüme potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile
bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar
ile iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin
iĢ modelleri
10
11
278
6.2.7
Et ve Et Ürünleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Et ve et ürünleri sektörünün bütünleĢik analizi yapıldığı zaman talep koĢulları açısından potansiyelin olduğu
görülmektedir. Diyarbakır’da yüksek bir talep potansiyelinin olduğu görülmektedir. Bireylerin satın alma gücü
paritesi açısından bakıldığı zaman ise talep koĢulları olumsuzluk göstermektedir. Sektörün makro düzeyede
fotoğrafı analiz edildiğinde üç noktada pozitif bir durum görülmektedir. Talep koĢulları domestik ve Ortadoğu
pazarı açısından olumlu bir görüntü vermektedir. Sektörün gelecek on sene içerisinde büyüme peformansına
bakıldığı zaman büyük bir potansiyel görülmektedir. Bu faktörler sektörün temel olarak olumlu olarak
adlandırılabilecek unsurlarıdır. Sektörün stratejik olarak olarak güçlendirilmesi için bu faktörlerden yararlanmak
mümkündür. Geleceğe yönelik olarak geliĢim planını Ortadoğu pazarı üzerine kurmak durumundadır. Bu pazarı
kullanarak iĢletmelerin satıĢları, büyümesi ve küreselleĢmeleri sağlamabilir. Bu çerçevede Ģirketler geleceğe
yönelik olarak daha hızlı ve rekabetçi bir Ģekilde büyüme Ģansına sahiptir.
Stratejik açıdan diğer önemli bulgular ise devletin sektöre sağlamıĢ olduğu katkı ve destekdir. Devlet özellikle
sektörün geliĢtirilmesinde yönelik olarak faizsiz ya da uzun vadeli krediler sağlamaktadır. Bu tür destek ve
pozitif faktörler sektördeki temel olumsuzlukları ortadan kaldırmak için kullanılabilir. Özellikle sektöre yeni
iĢletmelerin girmesinin sağlanması, mevcut iĢletmelerin rekabet güçlerinin geliĢtirilmesi konusunda bu faktörler
önemli destek sağlayabilir. Sektörde yaratılan bu olumlu yatırım havasının gelecekte de devam etmesi kenti et ve
et ürünleri açısından Türkiye’de önemli bir noktaya getirir.
ĠĢletmelerin satıĢ ve büyüme süresinde iki temel strateji kullanma Ģansları vardır. Özellikle satıĢ ve pazarlarını
geliĢtirmek isteyen Ģirketler için Ortadoğu pazarı önemli bir fırsat olarak değerlendirlebilir.
Sektörün temel zayıflıkları ise Ģirketlerim iĢ modelleri, ilĢkili sektörlerin yapısı, tedarikçilerin durumu, bilgi
üreten kurumların özellikleri ile ilgilidir. Bu alanlarda sektörün geliĢtirilmesi uluslararası rekabetçilik için büyük
önem taĢımaktadır.
279
ġekil 74: Diyarbakır Et ve Et Ürünleri Sektörü Küresel Rekabet BütünleĢik Analizi
Faktör
numarası
Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep
koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
ZAYIF
4
5
6
7
REKABETÇİ
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki
büyüme potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile
bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar
ile iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin
iĢ modelleri
10
11
280
6.2.8
Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün BütünleĢik Rekabetçilik Analizi
Süt ve süt ürünleri sektörünün bütünleĢik analizi yapıldığı zaman talep koĢulları açısından potansiyelin zayıf
olduğu görülmektedir. Sektörün makro düzeyede fotoğrafına bakıldığı zaman sadece gelecekte büyüme
kapasitesi açısından pozitif bir durum görülmektedir. Talep koĢulları domestik ve Ortadoğu pazarı açısından
zayıf olarak görülmektedir.
Sektör açısından tek pozitif durum gelecek on sene içerisinde büyüme potansiyelinin olmasıdır. Bu faktör
sektörün temel olarak olumlu olarak adlandırılabilecek unsurudur. Sektörün güçlendirilmesi için strateji olarak
ele alacağımız tek faktör budur. Dolayısı ile sektördeki bütün yatırım stratejileri gelecekte büyüme stratejisi
üzerine geliĢtirilmek durumundadır.
Stratejik açıdan diğer önemli bulgular ise devletin sektöre sağlamıĢ olduğu katkı ve destekdir. Devlet özellikle
sektörün geliĢtirilmesinde yönelik olarak faizsiz ya da uzun vadeli krediler vermektedir. Ayrıca mevcut vergi
politikları da sektörün geliĢmesine önemli katkı sağlamaktadır. Sektörün mevcut yatırım ortamı yeni
giriĢimcilerin sektöre girmesini teĢvik edecek niteliktedir. Bu iyimser ve destekleyici yatırım koĢullarının
önümüzdeki süreçte süt ve süt ürünleri sektörü için devam etmesi büyük önem taĢımaktadır. Özellikle süt iĢleme
tesislerinin desteklenesi sektörün geliĢimi açısından hayayi öneme sahiptir. Bölgeye büyük ölçekli yatırımcıların
ve iĢletmelerin çekilmesinin sektördeki geliĢmeleri desekleyecektir. Yörenin bir süt toplama merkezine
dönüĢtürülmesine katkı sağlyacaktır.
ĠĢletmelerin satıĢ ve büyüme süresinde iki temel strateji kullanma Ģansları vardır. Özellikle satıĢ ve pazarlarını
geliĢtirmek isteyen Ģirketler için Ortadoğu pazarı önemli bir fırsat olarak değerlendirlebilir.
Sektörün temel zayıflıkları ise Ģirketlerim iĢ modelleri, ilĢkili sektörlerin yapısı, tedarikçilerin durumu, bilgi
üreten kurumların özellikleri ile ilgilidir. Bu alanlarda sektörün geliĢtirilmesi uluslararası rekabetçilik için büyük
önem taĢımaktadır.
281
ġekil 75: Diyarbakır Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Küresel Rekabet BütünleĢik Analizi
Faktör
numarası
Zayıf
Ġyi
Orta
1
2
Rekabetçilik
değiĢkenleri
3
1
Sektörün talep
koĢulları
2
Girdi koĢulları ne
düzeydedir
3
Firma stratejisi ve
rekabet yapısı ne
düzeydedir
ĠliĢkili ve destekleyici
kuruluĢlar
ZAYIF
4
5
6
7
REKABETÇİ
Hükümetin rolü
Sektörün gelecek on
sene içersindeki
büyüme potansiyeli
ĠĢletmelerin küresel
pazarlar ile
bağlantıları
8
Tedarikçi firmaların
varlığı
9
Bilgi üreten kurumlar
ile iĢbirlikleri
ġirketlerin temel
stratejilerinin
rekabetçiliği
Sektördeki Ģirketlerin
iĢ modelleri
10
11
282
6.3
Diyarbakır’ın Öz Yetenek (Core Competence) Odaklı Makro Düzey Kümelenme Analizi
Bölgenin temel yeteneklerini incelendiği zaman Diyarbakır’ı diğer illerden ayıran özelliklerinin olduğu
görülmektedir. Bu temel değerler kısaca geçmiĢten günümüze kentin temel yapısına yön vermiĢ, bundan sonra
da yön vermeye devam edecek unsurlardır.
Kentlerin özelliklerinin iyi bir Ģekilde anlaĢılması durumunda gelecek tasarımı çok daha iyi bir yapılma Ģansına
sahip olacaktır. Örneğin bu konuda Mardin gibi temel değerlerini çok iyi kullanan kentler bunlar ile
markalaĢabilmekte ve kürsel düzlemde rekabet avantajı elde edebilmektedirler. Önemli olan öz yetenekler ile
ilgili değerleri doğru bir Ģekilde ortaya koymaktır. Daha sonra bu değerleri destekleyen ve geliĢtiren
yapılanmalara gitmektir. Bunlar yapıldığı zaman kentlerin yönetimi, planlanması ve tasarımı çok daha etkin bir
Ģekilde yapılabilmektedir. Stratejik planların temel altlığını oluĢturacak bu tür analizler vizyon tasarımı açısından
da büyük öneme sahiptir.
Diyarbakır ve çevresindeki illerin öz yeteneklerine bakıldığı zaman her ilin kendine ait temel değerlerinin olduğu
görülmektedir. Öz yetenek ilk aĢamada o kent ile ilgili ilk akla gelen faktör olarak değerlendirilebilir. Yapılan
araĢtırmalar çerçevesinde bakıldığı zaman bölgedeki kentlerin hepsinin kendine özgü uzun yıllara dayanan hem
Türkiye’de hem de bütün dünyada geliĢtirilebilecek alanlara sahip olduğu görülmektedir. Kentlerin iĢ değerleri
ve öz yetenekleri ulusal ve küresel düzeyde rekabetçi durumlarını ortaya koyan faktörlerdir. Özellikle ekonomik
alanda kümelenme çalıĢmasının yapılabilmesi için bir sektörün gerek ulusal gerekse de uluslar arası alanda
varlığını sürdürecek yetkinliklerinin olması gerekmektedir. Diyarbakır için yapılan çalıĢmalarının bu çerçevede
ele alınması gerekiyor. Mevcut verilerden hareket ederek Diyarbakır ilinin temel stratejik zonlarında yapılması
gereken kümelenme çalıĢmaları aĢağıda ortaya konulmaktadır. Özellikle kentin geliĢim stratejileri bu
kümelenmeler üzerine kurgulanabilirse büyümesi ve geliĢmesi daha sağlıklı bir Ģekilde yapılanmıĢ olacaktır.
Kentin gayri safi yurt içi hasılası ise hızlı bir Ģekilde yükselme Ģansı elde edecektir.
Ayrıca hangi zonun ekonomik olarak ne tür bir geliĢim stratejisine sahip olması gerektiği de bu aĢamadan sonra
kesin Ģekilde ortaya konacaktır. Makro düzeyde kümelenme alanları elmas modeli ile yapılan uluslar arası
rekabetçilik analizi sonucunda ortaya konmuĢtur.
ġekil 67: Diyarbakır’ın Zonlara Göre Kümelenme Stratejileri
ZON 1
Merkez, Çınar, Bismil, Eğil, Dicle,
Kocaköy, Hani

Turizm Sektörü Kümelenmesi

ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
Kümelenmesi

Mermercilik Sektörü Kümelenmesi


Et ve Et ürünleri kümelenmesi
Süt ve Süt Ürünleri Kümelenmesi



ZON 2
ÇüngüĢ-Çermik
Ergani
Turizm Sektörü
Kümelenmesi
Et ve Et Ürünleri
Kümelenmesi
Süt ve Süt Ürünleri
Kümelenmesi



ZON 3
Kulp-Hazro
Silvan-Lice
Ġpekçilik Sektörü
Kümelenmesi
Et ve Et Ürünleri
Kümelenmesi
Süt ve Süt Ürünleri
Kümelenmesi
Zonların öz yetenekleri dikkate alındığı zaman birinci zon kentteki en önemli kümelenme potansiyeli olan alan
olarak görülmektedir. Burada mermer, et ve süt ürünleri, inĢaat malzemeleri ve turizm alanında kümelenme
çalıĢmalarının yapılması önem arz etmektedir. Turizm yöre için çok önemli bir sektördür. Kümelenmesinin
yapılmasının bölgesel rekabetçiliğin geliĢmesinde ve ekonomik kalkınmada önemlidir. Özellikle alternatif turizm
de kentin sahip olduğu bu öz yetenekler kümelenme çalıĢması ile güçlü bir turizm endüstrisine dönüĢtürülebilir.
Zon 1 ve zon 2 de turizmin kümelenme temelli olarak geliĢtirilmesi hem stratejik anlamda sektörün rekabetçi ve
sağlıklı bir Ģekilde yapılanmasına olanak sağlayacaktır hem de sektörel büyüme ve geliĢme süreci doğru bir
Ģekilde yapılanacaktır.
Diyarbakır kent olarak Türkiye’nin geliĢmekte olan önemli ekonomilerinden biridir. Sanayinin bölgede mevcut
durumu incelendiği zaman kürsel düzeyde rekabetçiliğini engelleyen temel faktörlerin olduğu görülmektedir. Bu
çerçevede özellikle kentin rekabetçiliğinin geliĢtirilmesine yönelik olarak sektörlerin değer zincirinin kapsamlı
283
bir Ģekilde incelenmesi ve temel yapısının bu çerçevede ortaya konması hem Diyarbakır için hem de Türkiye için
çok ciddi bir katma değer yaratması söz konusu olabilecektir. Bu aĢamadan sonra geliĢtirilecek kümelenme
geliĢtirme çalıĢması ile bölgenin imalat sanayinin rekabet gücü dünya standartlarına çıkarılabilecektir.
6.3.1
Makro Düzey Kümelenme için Organik Oyuncuların Analizi
Makro düzey kümelenme analizi planlamaya teĢkil edecek Ģekilde tespiti yapılan sektörlerin temel olarak
oyuncularının modelinin geliĢtirilmesi ile tamamlanmıĢtır. Bu çerçevede bütün sektörlerde (mermer, turizm, et ve
süt ürünleri, gıda paketleme ve ambalaj, inşaat malzemeleri ve ticaret) önemli olan ortak oyuncular tespit
edilmiĢ ve bu çerçevede modellemesi yapılmıĢtır. Bu aĢamadan sonra seçilen her sektör için spesifik kümelenme
ve kümelenme geliĢtirme çalıĢmalarının yapılmasına yönelik projelerin geliĢtirilmesi gerekiyor.

UzmanlaĢmıĢ Sektör ĠĢletmeleri
Bölgede her sektörü yönlendiren iĢletmelerin olduğu görülmektedir. Sanayi ve imalat ile ilgili rekabet gücüne
sahip iĢletmeler mevcuttur. Turizm alanında geliĢen, potansiyeli olan yatırımcıların sektöre faaliyet
gerçekleĢtirdikleri görülmektedir. Bu iĢletmeler iyi potansiyele sahip olmalarına rağmen faktör girdileri
açısından önemli sorunları vardır. Özellikle nitelikli eleman ve finansman yüzünden ciddi rekabet sorunları
yaĢamaktadırlar. Bunun yanında faaliyette bulundukları yerel piyasadaki diğer paydaĢlarla da güçlü bir iĢbirliği
içersinde çalıĢmadıkları görülmektedir. Bu durum da sinerjik çalıĢmayı olumsuz yönlendiren temel faktörler
arasında yer almaktadır. Bölgesel geliĢim planı çerçevesinde özellikle sektörde yer alan oyuncular arasındaki
iĢbirliğinin geliĢtirilmesi ve iliĢki yoğunluğunun geliĢtirilmesi gerekmektedir.

Nitelikli Ġnsan Gücü Tedariki Sağlayan Kurumlar
Ġnsan kaynakları yetiĢtiren oyuncular bağlamında değerlendirildiğinde, mevcut olanaklar ve insan kaynakları ile
nitelikli iĢ üretmekte sektörlerin zorlandığı görülmektedir. GeçmiĢ yıllarda stratejik bakıĢ açısı ile konuların uzun
dönemli ele alınmaması mevcut koĢullar açısından zorluk yaĢamalarına neden olmaktadır. Merkezi yönetime
ulaĢamadıklarını ve merkezi yönetim tarafından dikkate alınmadıklarını düĢünmektedirler. Bu durumda
sektörlerin büyüme ve geliĢme sürecini olumsuz etkilemektedir.

Bilgi Üreten Kurumlar
Diyarbakır’da üniversitesinin bulunması kenti birçok yönde destekleyen fırsat ortaya koymaktadır. Burada
özellikle üniversitenin her sektörü destekleyecek sağlam bir örgütlenme biçimi olduğunu unutmamak gerekiyor.
Ġmalat, mühendislik, maden, ziraat, yönetim turizm gibi temel alanlarda sistemi geliĢtiren alt yapının olduğu
görülmektedir. Bu değerlerin kurumlara çok fazla yansımadığını da görmekteyiz. Bilgi üreten kurumlar ile
sektörler arasındaki iliĢkilerin yapısının zayıf olması yenilikçi ve etkin çalıĢma modellerinin geliĢmesine yönelik
olumsuz bir durum yaratmaktadır.

Kamu Kurumları
Valilik ve kamu yönetiminin en önemli rolü, kentin geleceğe yönelik olarak temel vizyonunu ortaya
koymaktadır. Valilik özellikle kente yönelik master planların yapılması, kentin büyüme ve geliĢme stratejisinin
ortaya konulması ve bunların takip edilmesi noktasında bir rol üstlenebilir. Ayrıca kentteki aktörler arasındaki
iliĢkilerin geliĢmesine ve yönetilmesi noktasında bir misyonu yerine getirebilir. Yapılan çalıĢmalar çerçevesinde
paydaĢlar arasında çok ciddi bir iletiĢim ve koordinasyon sorunlarının olduğu görülmüĢtür. Bu süreçlerin
yönetiminde en aktif ve etkili rol üstlenecek kurumların baĢında valilik gelmektedir. Valilik de bu iliĢkiyi
özellikle kalkınma ajansı vastası ile gerçekleĢtirebilir.

Medya KuruluĢları
Diyarbakır’da faaliyet gösteren medya kuruluĢları ekonomik yaĢam içerisinde çok ciddi bir denetim rolü yerine
getirmektedirler. Bu kurumlar yerel düzeyde güçlü bir konumda oldukları için sürekli olarak iĢletmelerin
faaliyetlerini, çalıĢmalarını denetleme yoluna gitmektedirler. Özellikle medyanın güçlü ve kendi ekonomik
koĢullarının olması çok önemlidir. Her bakımdan bölgenin ihtiyaçlarına yer vermesi ve gerekli konuları
paydaĢların gündemine getirmelerinin çok önemli olduğu düĢünülmektedir.
284

Sivil Toplum KuruluĢları
Sivil Toplum KuruluĢları sektörler ile doğrudan ve dolaylı biçimde iliĢkilidirler. Ticari faaliyetlerin
sürdürülebilir Ģekilde devam etmesi için kendi alanlarında çalıĢmaktadırlar. Bu kuruluĢlar rekabetçilik ve
ekonomik yaĢamın canlanmasına yönelik çalıĢmaktadırlar. STK’ların özellikle bölge giriĢimcilerinin
bilinçlenmesinde ve çevrenin korunması konusunda yürüttükleri faaliyetler vardır. Ayrıca Diyarbakır’da
yaptıkları faaliyetler sayesinde yurt içinde ve dıĢında bölgeye yönelik farkındalık oluĢturmaktadırlar.

Yardımcı Hizmet ĠĢletmeleri
Sigorta, bankacılık ve çağrı merkezi (cal-center) iĢletmeleri ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi açısından
önemlidir. Bu tür örgütler özellikle iĢletmelerin temel sigorta, kredi ve bankacılık ihtiyaçlarını karĢıladığı için
büyük değere sahiptir. Bölgenin sanayi ve ticari potansiyeli çok yüksek olması nedeniyle temel faaliyetlerin
yapılandırılmasına büyük ihtiyaç vardır. Eğer bankalar, sigortalar ve ilgili emtia borsaları oluĢursa gelecek
açısından Diyarbakır daha sağlıklı bir pazar yapılanmasına gitmiĢ olacaktır.

UlaĢım ve Lojistik ĠĢletmeleri
UlaĢım altyapısı açısından kara, demir yollarının kullanılmasına uygun altyapı mevcuttur. GeliĢmiĢ bir karayolu
ağını da sahip olan bölgenin karayolu ulaĢımının kalitesinin geliĢtirilmesine yönelik çalıĢmalar devam
etmektedir. Bölgede sivil havaalanının yapılmasının çok önemli faktör olduğu düĢünülmektedir. Özellikle
Diyarbakır bundan sonra çok daha iyi bir konuna gelebilir. Eğer gerekli hava ve demir yolu ulaĢımı çalıĢmaları
yapılabilirse, Diyarbakır birçok açıdan önemli bir ivme kazanabilir. Bu çerçevede bölgedeki diğer kentlerin de
geliĢmesinde katkı sağlayabilir.

Tedarik ĠĢletmeleri
Bölgedeki bütün sektörlerin çok güçlü bir tedarik süreci ve yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Sektörlerin ve
kümelenmelerin temel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için sağlam bir tedarik zincirinin olması gerekiyor. Bu
çerçevede ilgili sektörlerin maliyet yönetimi çok daha etkili olabilir. Bu durumda iĢletmelerin rekabet güçlerinin
geliĢmesinin önündeki en büyük sorunlardan biri olarak çıkmaktadır. Kapsamlı bir kümelenme çalıĢması ile
konu ele alındığı zaman hangi sektörlerde ne tür tedarikçilere ihtiyaç duyulduğunun ortaya çıkarılması ve yatırım
yönlendirmelerinin bu çerçevede yapılmasının yararlı bir iĢ modeli olacağı düĢünülmektedir.
Güçlü tedarikçilerin olması iĢletmelere birçok açıdan maliyet avantajı yaratacak en temel faktörler arasında yer
almaktadır. Özellikle ölçek ekonomisi açısından katkı sağlayan güçlü tedarik modelleri sektörlerin sağlıklı ve
rekabetçi bir Ģekilde geliĢmesi açısından stratejik bir değere sahiptir.

Reklam ve Tanıtım ĠĢletmeleri
Kente yönelik reklam ve tanıtım konusundaki temel faaliyetler çok sınırlıdır. Özellikle bazı kurumlar bu süreci
gönüllü bir Ģekilde desteklemeye çalıĢarak tanıtım yapma yoluna gitmektedirler. Ancak süreçler çok fazla
profesyonel olmadığı için istenilen etkiyi yaratacak tanıtım ve reklam faaliyetleri ortaya çıkmamaktadır. Ayrıca
kentte yaĢanan olaylar, imaj açısından büyük bir sorun teĢkil etmektedir. Bu sorunların bir Ģekilde ortadan
kaldırılmasına yönelik çalıĢmaların yapılması Diyarbakır için büyük önem taĢımaktadır. Bu algı turizm
sektörüne de önemli oranda darbe vurmaktadır.

Pazarlama ĠĢletmeleri
Sektörlerin hem tedarik hem de satıĢ sürecinde profesyonel pazarlama iĢletmelerinin görev alması büyük önem
taĢımaktadır. Ancak kentte pazarlama ve satıĢ örgütlenmesi konusunda büyük eksikliler vardır. Bu sorunun iki
modelde çözülmesi mümkün olabilecektir. Birincisi, sektörlerde Ģuan pazarlama ve satıĢ yapan iĢletmelerin iĢ
çeĢitlenmesine giderek bu tür faaliyetleri üstlenmesidir. Ġkinci olarak, yörede güçlü know how taĢıyan pazarlama
iĢletmelerinin ortaya çıkarılmasıdır.
285

Yerel Yönetimler
Ġl Özel Ġdaresi, özellikle, stratejik planın içerisinde sektörlerin geliĢmesine ve desteklenmesine yönelik kararlar
alabilmektedir. Kentlerin geliĢmesine yönelik altyapının oluĢturulmasına katkı sağlamakta ve bu yönüyle güçlü
düzey oyuncu pozisyonunda yer almaktadır. Benzer Ģekilde kentle ilgili sektörlerin geliĢmesine yönelik
yaptıkları mevcut pozisyonunu pekiĢtirmektedir.
Belediyeler ise, mevcut bütçe olanakları ve insan kaynakları ile nitelikli hizmet üretmekte zorluk
çekmektedirler. GeçmiĢ dönemlerde stratejik bakıĢ açısı ile konuların uzun dönemli ele alınmaması nedeniyle,
yerel yönetimlerin hizmet üretmede zorluk yaĢamalarına neden olmaktadır. Özellikle merkezi yönetim ve yerel
yönetimler arasında ciddi iletiĢim sorunları mevcuttur. Bu durum planlama kentsel geliĢim açısından sorun
oluĢturmaktadır. Kümelenmenin oluĢması için sağladıkları hizmet ve sınırlı düzeydeki kontrol yetkileri orta
düzey oyuncu pozisyonunu sağlamaktadır.

Ar- Ge Kurumları
Sektörel kümelenme faaliyetlerinin geliĢtirilmesine yönelik olarak araĢtırma merkezlerinin kurulması ve
sektörlerle ile ilgili olarak bilimsel bilgilerin üretilmesi büyük önem taĢımaktadır. Böylece sektörün planlanması
gelecek açısından çok daha isabetli olacaktır. Bu çerçevede Ar&Ge faaliyetlerini destekleme süreçleri sonuç
odaklı bir modele dönüĢtürülmelidir. Destek ve yönetim yaklaĢımı sistemi geliĢtirmeye elveriĢli değildir. Ancak
teknoparkın kurulmasının bu sürece katkı sağlamaktadır.

Sertifikasyon ve Kontrol Kurumları
Bölgede her sektördeki iĢletmelerin denetimi, yönetimi ve yönlendirilmesi konusundaki faaliyetler genel olarak
çok zayıftır. Bunun sonucu olarak iĢletmeler özenli ve titiz çalıĢma kabiliyeti geliĢtirememektedirler.
ĠĢletmelerin faaliyetlerine yönelik standart geliĢtiren, bunları uygulayan danıĢmanlık ve denetim firmalarının
kümelenmelerin geliĢim ve rekabetçiliğini olumlu bir Ģekilde desteklemektedir. Sektörlerdeki temel değer
zincirinde eksik olan bu oyuncuların Diyarbakır’da oluĢturulmasının bölge ekonomisine büyük bir katkısının
olacağı düĢünülmektedir. Öte yandan ilde özel bir sertifikasyon kurumu bulunmamaktadır.

OSB ĠĢletmeleri
OSB bölge iĢ dünyasının en temel örgütlenme biçimidir. Ancak mevcut yapıdaki sistem birçok açıdan
iĢletmecilik faaliyetlerini zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle konglomer bir Ģekilde yapılanmıĢ OSB’ler iĢletmeler
arasında sinerjik iliĢkinin geliĢmesine olanak sağlamamaktadır. Son zamanlarda açılmaya baĢlanan ihtisas
OSB’leri bölgede rekabetçi sektörlerin oluĢmasına katkı sağlayacak bir model olabilir. Ancak mevcut OSB’lerin
yönetim biçimi, örgütlenme anlayıĢı iĢletmelerin temel ihtiyaçlarını karĢılamakta zorlanmaktadır. Bu nedenle bu
yapıların da yeniden ele alınarak olabildiğince ihtisas OSB’lere dönüĢtürülmesi gerekmektedir. Ya da en fazla iki
ya da üçlü bir stratejik öncelik modeli yönetim tasarım modelinin geliĢtirilmesi gerekmektedir.
286
Tablo 68: Makro Düzey Kümelenme Organik Oyuncuları ve Faaliyetleri
1
Makro Düzeyde Kümelenme Sektörel
Oyuncular
UzmanlaĢmıĢ Sektör ĠĢletmeleri
3
Nitelikli Ġnsan Gücü Tedariki Sağlayan
Kurumlar
Bilgi Üreten Kurumlar
4
Medya
5
Sivil Toplum KuruluĢları (STK)
6
- Ticaret ve Sanayi Odaları
- Çevre Dernekleri
- Sektörel Kalkınma Dernekleri
Temel Hizmet Sunan ĠĢletmeler
7
(sağlık, bankacılık, sigortacılık vs.)
UlaĢım ĠĢletmeleri
2
8
Havayolu ĠĢletmeleri
Havalimanları ĠĢletmeciliği
Karayolu ĠĢletmeleri (Otobüs, Minibüs
vs.)
- Otogar ĠĢletmeciliği
- Demiryolu ĠĢletmeleri
- Demiryolu ĠĢletmeciliği
- Denizyolu ĠĢletmeleri
- Denizyolu ĠĢletmeciliği
- Araç Kiralama (taksi vs.) ĠĢletmeciliği
Temel Tedarik ĠĢletmeleri
9
Reklam ve Tanıtım ĠĢletmeleri
10
Pazarlama ĠĢletmeleri
11
Kamu Yönetimi
Kümelenme Ġçindeki Temel Faaliyetleri
Her sektörde temel faaliyetleri gerçekleĢtiren iĢletmeler. Bu
iĢletmelerin rekabet yapısının ne tür faktörlere dayandığı.
Sektörlerde insan gücü sağlayan danıĢmanlık firmaları,
üniversite ve ĠĢ-Kur’un durumu
Üniversitenin fiziksel varlığı ve sektörlere yönelik iĢ yapma
ve geliĢtirme süreci üzerindeki katkısı.
Sektörlere yönelik medyanın durumu (sektör için yapılan
basılı malzemenin nitelik ve nicelik açısından niteliği,
özellikleri; sektör ile ilgili yayınlar, broşürler, haritalar,
kitapların niteliği).
Mevcut sektörel sivil toplum kuruluĢlarının sektörde ortak
bir tutum gösterme yeteneği ve faaliyetleri. Sektörlerin
geliĢmesinde ve sürdürülebilir bir çevreye sahip olmasında
çevre ve kalkınma derneklerinin geliĢtirdiği stratejiler ve
faaliyetleri.
Sektörlere ve onların çalıĢanlarına temel sağlık, bankacılık
ve sigorta hizmetleri sağlayan iĢletmelerin durumu
Kentlere geliĢ-gidiĢ ve seyahati için yörede kendileri için
farklı ulaĢım hizmetleri sunan iĢletmelerin durumu.
-
Sektörlerin temel girdilerini sağlayan toptancı ve
profesyonel iĢletmelerin durumu.
Sektörlerin genel olarak tanıtım ve reklamını yapan
iĢletmelerin durumu.
Sektörlerin profesyonellik pazarlama hizmeti sunan
iĢletmelerin durumu.
Kamu yönetiminin etkinliği. Merkezi hükümet (bakanlık
vs.), valilik ve ilgili daire müdürlükleri.
-Merkezi Hükümet
12
-Valilik
Yerel Yönetim
Yerel yönetimin etkinliği. Ġl düzeyinde hizmet veren Ġl Özel
Ġdareleri, Ġlçe ve belde düzeyinde örgütlenmiĢ belediyeler.
-Ġl Özel Ġdareleri
13
14
-Belediyeler
AraĢtırma ve GeliĢtirme (Ar-Ge)
Kurumları
Sertifikasyon ve Kontrol Kurumları
Sektöre yönelik Ar-Ge faaliyeti yürüten kurumların durumu.
Sektöre yönelik sertifikasyon ve kontrol iĢlemlerini yürüten
kurum ve/ veya kuruluĢların durumu.
287
AĢağıdaki ġekil’de de görüleceği gibi sektörlerin çoklu paydaĢların etkisi altında kaldığı görülmektedir. Bu
paydaĢlar arasındaki temel iliĢkilerin niteliği sektörlerin geleceğe yönelik olarak temel faaliyetlerini
etkilemektedir. Yapılan inceleme ve araĢtırma verileri çerçevesinde paydaĢlar arasındaki iliĢkilerin güçlü ve
rekabetçi bir iĢbirliğine dayalı olmadığı görülmektedir. Bu gevĢek yapı iĢletmelerin rekabet güçlerinin
geliĢmesinin önündeki en büyük engeller olarak karĢımıza çıkmaktadır.
288
ġekil 76: Diyarbakır Ġli Makro Düzey Kümelenme Organik Oyuncuları
ĠĢ kültürü
ve
giriĢimcilik
Sermaye
Doğal
kaynaklar
Alt yapı ve
geliĢmiĢlik
Sektör içindeki önemi yüksek oyuncu
Sektör içindeki önemi düĢük düzey oyuncu
Sektör içindeki önemi orta düzey oyuncu
Destekleyici unsurlar
Güçlü ĠliĢki
:
Orta Düzey ĠliĢki
:
Zayıf Düzey ĠliĢki
:
Destekleyici ĠliĢki
:
289
Sektörlerle ilgili STK’lar ile iĢletmeler arasındaki iliĢkilerin düzeyinin zayıf olduğu görülmüĢtür. STK’lar sadece
rutin faaliyetleri yerine getirme misyonu ile çalıĢmaktadırlar. Strateji belirleme iĢletmelerin temel sorunları
üzerinde durma ve bunlara yönelik çözüm geliĢtirme noktasına çok fazla etkili bir çalıĢma modellerinin olmadığı
görülmüĢtür.
Sektör iĢlemeleri ve destekleyici firmalar arasındaki stratejik iĢbirliğinin olması çok önemlidir. Ancak burada
genel olarak iĢletmelerin çalıĢma modelleri incelendiği zaman sektörlerin değer zincirleri bu bağlamda tam
olarak oluĢturulmadığı için destekleyici firmalar ile sektörün önemli firmaları arasındaki temel iliĢkiler
kümelenme çerçevesine olmamaktadır.
ÇalıĢmanın en temel bulgularından biri ise bilgi üreten kurumlar ile sektörler arasındaki iĢbirliği ve iliĢkilerin
düzeyinin zayıf kaldığıdır. Bu yeni bilgi üretmede iĢ süreçlerinin geliĢtirilmesinde büyük sorunlar
oluĢturmaktadır. Kümelenme geliĢtirme çalıĢmalarında özelikle mezo düzeyde yapılacak projelerden biri de bu
alandaki iliĢkilerin daha sağlıklı bir model çerçevesinde yürütülmesine yönelik olarak projelerin geliĢtirilmesidir.
Bilgi üreten kurumlar ile sektörler arasındaki iliĢkinin geliĢtirilmesinin sürdürülebilir rekabet açısından büyük
önemi vardır.
Kümelenmeyi etkileyen temel unsurların ise sermaye, altyapı, iĢ kültürü ve doğal kaynaklar olduğunu
görmekteyiz. Bölgede özellikle iĢletme düzeyinde önemli oranda bir birikiminin olduğu görülmektedir. Bu yeni
yatırmalar ve geliĢim açısından önemli bir göstergedir. Bölgenin doğal kaynakları iĢ açısından çok uygun bir
yapıdadır. ĠĢ kültürü ise daha çok reaktif bir kültürden beslenmektedir.
290
Tablo 69: Organik Oyuncu Matrisi ile Diyarbakır Ġli Makro Düzey Kümelenmesinin ĠliĢki Analizi
UzmanlaĢm
ıĢ Sektör
ĠĢletmeleri
Uzmanla
ĢmıĢ
Sektör
ĠĢletmele
ri
Ġnsan
Gücü
Sağlayan
Kurumlar
Kamu
Yönetimi
Bilgi
Üreten
Kurumlar
Medya
STK
Temel
Hizmet
Sunan
Ġnsan Gücü
Sağlayan
Kurumlar
Kamu
Yönetimi
Bilgi
Üreten
Kurumlar
-/+
-
-
-
-
-/+
-
-
-/+
-
-
Medya
STK
Temel
Hizmet
Sunan
ĠĢletme
ler
UlaĢım
ĠĢletmele
ri
Reklam ve
Tanıtım
ĠĢletmeleri
Pazarlam
a
iĢletmeler
i
Ar-Ge)
Kurumları
Kontrol
Kurumlar
ı
-/+
-/+
-/+
-/+
-/+
-
-
-
-
-
-/+
-/+
-/+
-
-
-/+
-/+
-/+
-
-/+
-
-
-
-
-
-/+
+
+
-/+
-
-
-
-
-/+
-/+
-/+
-/+
-/+
-/+
-/+
+
-
+
-
+
+
+
+
-
+
-
-
-/+
_
-
+
+
-
-
-
-
+
-
-
-
-
-
+
+
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
+
+
-
-
+
-
-
-
-
-
-
-
-
-
+
-/+
-
-
-
-
-
-
-
-/+
-
-/+
-
-
-
-
-
-/+
+
ĠĢletmele
r
UlaĢım
ĠĢletmele
ri
Reklam
ve
Tanıtım
Pazarlam
a
iĢletmeler
i
Ar-Ge)
Kurumlar
ı
Kontrol
Kurumlar
ı
Proje
Alanları
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
Mikro
Makro
Mezo
-
-
Mikro
Makro
Mezo
Kaynak: Değer Zinciri Matrisi Iconomy Group tarafından nitel ve nicel veriler kullanılarak Diyarbakır için
geliĢtirilmiĢtir©
291
Mikro
Makro
Mezo
Matris çalıĢması sektörler açısından makro düzeyde on iki faktör açısından iliĢkilerini analiz etmektedir. Bütün
sektörler açısından ortaya konana on iki faktörün Ģirketlerin operasyonel modellerini hangi alanlarda etkilediği
tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Özellikle bu faktörler sektörlerdeki temel değer zinciri içerisinde yer alan ana
faktörler ile destekleyici faktörleri etkilemektedir. Yukarıda tartıĢılan sektörlerin geliĢtiği ekonomileri
incelediğimiz zaman matriste ortaya konana değiĢkenlerin etkin bir iĢleyiĢ modelinin olduğu görülmektedir.
DeğiĢkenler arasındaki iliĢkinin yapısı ve özellikleri sektörün rekabetçi bir Ģekilde geliĢmesine ya da
geliĢmemesine neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle güçlü bir sektörün kurulması, küresel alanda rekabet
edecek bir yapının oluĢması ancak halkaların etkin bir Ģekilde iç içe geçmesine bağlıdır.
Sonuç olarak bölgenin temel niteliğinin ve değerlerinin ortaya çıkarılması çalıĢması kapsamında makro, mikro
ve mezo düzeyde projelerin yapılması gerekmektedir. Yukarıdaki matristeki her bölgede çok farklı almaĢıklar
olduğu görülebilmektedir. Her kare bir proje potansiyelini ya da sektördeki mevcut durumu ortaya koymaktadır.
Özellikle değer zinciri ve matris modellemeyi kullanarak sektörlerin nasıl bir yönelim göstereceğini tahmin
etmek mümkündür. Matristen de görüleceği gibi sektörlerin makro düzey kümelenmeleri ile ilgili önemli
sorunlar mevcuttur. Diyarbakır iĢ dünyasının rekabetçiliği ancak bu kareler arasındaki çalıĢma modeli etkin ve
etkili bir Ģekilde yapılandırıldığında söz konusu olabilecektir.
292
GENEL
DEĞERLENDĠRME
VE PROJE
ÖNERĠLERĠ
293
7.
GENEL DEĞERLENDĠRME VE PROJE ÖNERĠLERĠ
KüreselleĢme süreci ile baĢlayan dönüĢüm ve değiĢim rüzgârı toplumun hemen hemen tüm kesimini (ülke- Ģehir
-firma) etkilemiĢtir. Hızını artırarak sürdüren küreselleĢmenin tesiri ülke düzeyinde irdelendiğinde önümüze
geçmiĢle kıyaslanamayacak derecede farklı bir tablo çıkmaktadır. Sadece iktisadi perspektiften
değerlendirildiğinde, ülkeler arasında var olan gümrük ve sınırlar kalktığını, ülkelerin bir araya gelerek büyük
birlikler oluĢturma baĢladığını (AB ve ASEAN gibi) ve bunun neticesi olarak uluslararası ticaret standartlaĢtığı
görülmektedir. Artık mal, hizmet ve finans (sermaye) bir ülke içinde hareket eder gibi çok rahatlıkla ülkeler
arasında seyahat edebilmektedir. Ġnsanların dolaĢımı da çok daha serbest hale gelmiĢ olup, bugün insanlar
vizesiz olarak çok rahatlıkla seyahat edebilmektedir.
KüreselleĢmenin etkisinden Ģehirlerimiz de nasibini almıĢtır. Artık Ģehirler birbirine benzemeye, daha çevreci,
daha estetik, insan yaĢamına ve konforuna yönelik, enerji verimliliğini esas alan akıllı Ģehirler ortaya çıkmaya
baĢlamıĢtır.
Öte yandan küreselleĢme örgüt formasyonlarını da değiĢtirmiĢtir. Nitekim küreselleĢme sürecinin hızlanmasıyla,
iĢletmenin (örgütlerin) örgütsel yapıları, iĢ yapma biçimleri, iĢ süreçleri ve buna bağlı olarak mal ve/ veya hizmet
etme biçimleri de baĢkalaĢım göstermiĢtir.
Bunların da ötesinde küreselleĢme tüm oyuncuların rekabet etme biçimlerini de değiĢtirmiĢtir. Diğer bir ifade ile
küreselleĢme hem Ģehirlerin hem de firmaların rekabet edebilirlik yöntemlerine müdahalede bulunmuĢtur. Bu
bağlamda artık Ģehirler komĢu Ģehirlerle ve/ veya dünyanın bir ucundaki Ģehirle rekabet etmektedir. Kent
rekabetçiliği de bu düzlemde geliĢtirilmiĢ yeni gündem konularından birisidir.
Rekabetçiliğin etkisi ekonomik kalkınma planlarına da yansımıĢ olup, sektörel ve bölgesel kalkınma planlarının
tasarımına girmiĢtir. Nitekim artık uluslararası düzlemde ve yerel kalkınma politalarında da rekabetçiliği esas
alan yaklaĢımların öne çıktığı görülmektedir. Bu politikaların bir yansıması olan Cazibe Merkezleri projesi ile
kentlerin rekabetçilik güçlerinin artırılarak bir çekim merkezi haline getirilmesi hedeflenmektedir.
Binaenaleyh, Diyarbakır Ġli’nin ekonomik geliĢimini sağlıklı ve planlı bir Ģekilde gerçekleĢtirmek ve
sürdürülebilir hale getirmek; bu vesile ile Diyarbakır’ı Cazibe merkezi haline getirerek bölgesel kalkınmayı
sağlamak bu çalıĢmanın da temel amacını oluĢturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak Diyarbakır ilinde faaliyet gösteren tüm sektörler (tarım-sanayi-hizmet ve bunlara bağlı
alt sektörler) ve bunlara bağlı alt sektörler, bölgesel kalkınma ve rekabetçilik çalıĢmalarında kullanılan Elmas
Modeli ile analiz edilmiĢtir. Analize tabi tutulmasına gerek duyulan tüm sektörler hakkında geniĢ bir yazın
taraması yapılmıĢ ve çeĢitli veri toplama teknikleri ile birincil veriler elde edilmiĢ ve modelde kullanılmıĢtır.
Ayrıca makro düzey kümelenme analizi yaklaĢımı kullanılmıĢ ve temel stratejilere ulaĢılmaya çalıĢılmıĢtır.
AraĢtırmada, hem ulusal plan, program ve stratejileri hem de yöre koĢulları, potansiyeli ve bölge oyuncularının
görüĢleri azami ölçüde yansıtılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu bağlamda Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) KOBĠ Stratejisi
ve Eylem Planı (2007- 2009), GAP Eylem Planı, Karacadağ Kalkınma Ajansı Bölge Planı e Ġl Stratejik Planı gibi
temel referans dokümanları üzerinden gidilerek bölge oyuncularının bölgesel kalkınmada uygulanması gereken
stratejiler üzerine görüĢ ve önerileri; çok sayıda çeĢitli yerel oyuncuların katılımlarıyla gerçekleĢtirilen odak grup
toplantı çıktıları ve önerileri rapora yansıtılmıĢtır.
Yapılan araĢtırmalar sonucunda Diyarbakır ilinde faaliyet gösteren ve öne çıkan 8 farklı alt sektör (et ve et
ürünleri, süt ve süt ürünleri, mermercilik, inşaat malzemeleri, tekstil ve hazırgiyim, gıda paketleme ve
ambalajlama, turizm ve ticaret) Elmas Modeline tabi tutularak analiz edilmiĢ olup, makro düzeyde kümelenme
haritası çıkarılmıĢtır. Öte yandan rekabet üstünlüğü taĢıma potansiyeli olan alt sektörler (bilişim, ipekçilik, örtü
altı tarım, un ve unlu mamuller) de belirlenmiĢ ve stratejik analizleri yapılmıĢtır. Rekabetçilik analizi ile birlikte
sektörlere etki eden diğer değiĢkenler de (sosyal olgular- istidham, göç vs., çevre, şehirleşme vs.) göz önüne
alınmıĢ ve değerlendirmeye tabi tutulmuĢtur.
Ayrıca tavsiye edilen sektörlerin nasıl geliĢebileceği (yani sürdürülebilir rekabet ajantajı elde edebilmeleri)
hakkında stratejik modellemeler yapılmıĢtır. Yapılan çalıĢma, ayrıca, hem Diyarbakır’ın cazibe merkezi
olabilmesi stratejileri bağlamında metropol bir Ģehre yönelik kentsel kalkınma stratejilerini ortaya çıkarmasının
yanı sıra, Diyarbakır’ın alt bölgelerinin de sağlıklı ekonomik planlanmasına yönelik kalkınma modellerini de
294
analiz etmektedir. Model ayrıca, sektörlerde faaliyet gösteren oyuncuların (işletmelerin) kurumsal kapasitelerinin
arttırılarak daha kârlı Ģirketler haline nasıl gelebileceklerinin de ipuçlarını taĢımaktadır.
Analiz sonuçları birçok gerçeği de ortaya çıkarmıĢtır. Metropolitan il olma potansiyelini taĢımakta olan
Diyarbakır gerek verimli toprakları ve yüzyıllardan gelen kültürel mirası, gerekse uygun iklimi ve Ortadoğu’ya
açılan coğrafi konumu itibarıyla hem ülke içinde hem de ülke dıĢında dikkat çeken bir kenttir. Bununla birlikte
diğer illerle karĢılaĢtırıldığında yaĢam kalitesi ve ekonomik kalkınmıĢlık açısıdan hak ettiği yerin çok gerisinde
kalmıĢtır. AĢağıdaki ġekil’de de görüldüğü gibi, DPT’nin yapmıĢ olduğu klasmanda kent ulusal rekabet
edebilirlik sıralamasında en alt kategoride yer almaktadır (TR C2- Diyarbakır ve ġanlıurfa).
ġekil 77: DPT Rekabet Edebilirlik Haritası41
Diyarbakır’da yaĢayan insanların yaĢam standartları ve ekonomik durumunun hemen hemen tüm göstergelerde
Türkiye ortalamasının çok altında kalması; tüm sosyal ve ekonomik alanların ve fiziki koĢulların öncelikle genel
anlamda Türkiye ortalamasındaki değerlere yaklaĢtırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde Diyarbakır’ın kalkınma planı ve cazibe merkezi oluĢturma stratejilerinin
doğru ve eksiksik olarak tanımlanması ve tamamlanması gerekmektedir. Kentsel rekabetçilik tıpkı Ģirket
rekabetçiği gibi 2 temel üzerine bina edilmektedir; verimlilik ve inovasyon. Ancak Diyarbakır’ın bu
staratejilerden önce yapılması elzem olan birçok ev ödevini tamamlaması gerekmektedir. Kaldı ki yerel
oyuncuların (STK liderleri, Ģirket temsilcileri, kamu kurumu yöneticileri vs.) da ısrarla vurguladıkları gibi; her
ne kadar bu çalıĢma rekabetçilik temelli ekonomik geliĢim stratejileri belirlemek üzere tasarlanıp
gerçekleĢtirilmiĢ olsa bile, diğer boyutlar da (sosyal ve çevre) göz önüne alınması gerekmektedir.
Elde edilen bulgular ıĢığında Diyarbakır’ın ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet edebilirliğini ve geliĢmiĢlik
düzeyini arttırmak, Diyarbakır’ın alt bölgelerinin geliĢmiĢlik farklılıklarını azaltmak ve kalkınmanın sosyal ve
çevre unsurlarını da içererek sürdürülebilir kılmak için sektörel boylamda aĢağıda yer alan stratejileri takip
etmesi öngörülmektedir.
• TR C2, TR C3, TR B2, TR A1, TR A2: Temel altyapı, giriĢimcilik ve start-up’lar için danıĢmanlık ve finansal destekler, bölge içi ve
kurumlar arası iĢbirliği faaliyetlerinin desteklenmesi,turizm.
• TR B1, TR 90, TR 83, TR 82: Temel Altyapı, giriĢimcilik ve start-up danıĢmanlık hizmeti destekleri, çeĢitlendirilmiĢ finansal destek
mekanizmaları,bölge içi ve bölgeler arası iĢbirliği destekleri, sektör içi sinerji destekleri, turizm.
• TR C1, TR 63, TR 62, TR 71, TR 72, TR 52, TR 33, TR 22, TR 32: Ġhracat, verimlilik ve ürün geliĢtirme eğitimleri, kurumsallaĢma ve BĠT
kullanımı, teknoloji transferi ve yükseltilmesi, belgelendirme ve standardizasyon, kredi garanti sistemleri, turizm.
• TR 61, TR 41, TR 42, TR 21: Kümelenme, yeni teknolojiler, risk sermayesi ve kredi garanti sistemi, belgelendirme ve standardizasyon, ArGe ve BĠT kullanımı, Sınai Mülkiyet Hakları.
• TR 31, TR 51, TR 10: Ar-Ge, Ġnovasyon, BĠT altyapısının geliĢtirilmesi, uluslar arası ve bölgelerarası sinerji ve iĢbirliği, sınai mülkiyet.
41
295

Kentsel Rekabet Stratejileri GeliĢtirilmelidir
Günümüzde rakipler artık komĢularımızın da ötesinde Çin’dir, Hindistan’dır veya Ġtalya’dır. Ancak bundan önce
Diyarbakır’ın güçlü yerel rakipleri (komĢuları) da mevcuttur. Gaziantep ve Mardin gibi hızlı geliĢen kentler
yörede Diyarbakır’ın ekonomisinin geliĢmesi sürecinde en önemli rakipler olarak görülmektedir. Ayrıca geliĢen
Irak ve Ortadoğu pazarında bu kentler Diyarbakır’dan daha rekabetçi konumdadır. Bu kentlere yönelik küresel
ve yerel kentsel rekabet stratejileri geliĢtirilmelidir.

Rekabetçi Ekonomik Stratejiler GeliĢtirilmeli ve TeĢvik Edilmelidir
Analiz sonucunda ortaya çıkan ve geliĢtirilmesi öngörülen rekabet üstünlüğü sağlayacak sektörlere yönelik
yatırım ve destek stratejileri geliĢtirilmesi kent için büyük önem taĢımaktadır. Bu çerçevede mermer gibi rekabet
üstünlüğü olan sektörlerin ön plana çıkarıldığı bir ekonomik kalkına stratejisinin benimsenmesi gerekmektedir.

Güvenlik Algısı DeğiĢtirilmelidir
Yapılan çalıĢma sonucunda kentle ilgili olarak sisteminin sürdürülebilir bir rekabetçi yapıya sahip olabilmesi için
farklı noktalarda geliĢtirilmesi gerekmektedir. Özellikle PEST analizi sonucunda kentin temel dinamiklerinin iĢ
ortamını besleyecek nitelikte yeniden yapılandırılmalıdır. Bunun en baĢında kentteki güvenlik ve güvenlik algısı
sorunu gelmektedir. Birçok alanda geliĢiminin önündeki bu temel engellerin kaldırılması stratejik olarak
rekabetçilik açısından büyük önem taĢımaktadır.

HoĢgörü Ortamı Yaratılmalı ve Politik Stratejiler GeliĢtirilmelidir
Ġçinde bulunduğu koĢullar itibarı ile kentin politik ortamı iĢ dünyası açısından riskler taĢımaktadır. Bu risklerin
ortadan kaldırılması kentteki iĢ dünyasının geliĢmesine katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede kentteki çatıĢmacı
kültürün etkilerinin azaltılması öngörülmektedir. Özellikle politik partilerin bu konuda sorunun çözümüne katkı
sağlayacak bir çözüm modeli geliĢtirmeleri büyük önem taĢımaktadır.

Sosyo-Ekonomik Stratejiler GeliĢtirilmelidir
Kentin en önemli sosyal sorunu iĢsizliktir. Sosyal yapıda daha sağlıklı bir Ģekilde yapılanma olabilmesi bu
sorunun çözülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede emek-yoğun yatırımların ve sektörlerin desteklenmesi büyük
önem taĢımaktadır.

Kent Yeniden Tasarlanmalı ve Ekonomik GeliĢme Aksları Tanımlanmalıdır
Diyarbakır için acilen bütüncül bir kentsel dönüĢüm projesinin gündeme alınması gerekmektedir. Kentin modern
ve büyüme potansiyeline uygun ĢehirleĢme tasarımının yapılması gerekmektedir.

Kamu Kurumları Ekonomik Faaliyetleri Daha Fazla Desteklemeli ve ĠçselleĢtirmelidir
Kamu kurumları kentte iĢbirliği ve ortak çalıĢma kültürünü destekleyecek çalıĢmalar yapması gerekmektedir.
Özellikle büyüme ve rekabetçi bir Diyarbakır için geleceğe yönelik kentin vizyonunun ortaya konması ve gerekli
aktörleri bu çerçevede haretekte geçirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu yönetimi liderleri Diyarbakır’ın
cazibe merkezi olabilmesi için küresel markalaĢma çalıĢmalarına baĢlamalıdır.

Sivil Toplum KuruluĢlarının (STK) Kurumsal Kapasiteleri Artırılmalı ve Daha Aktif Hale
Getirilmelidir
STK’lar kentin gelecek süreçteki en önemli kurumlarıdır. Kentin değerlerinin doğru yönetilmesi, kaynaklarının
yaratıcı bir çerçevede kullanılması büyük önem taĢımaktadır. STK’ların kapasitesi ve değer yaratma yetenekleri
bu çerçevede büyük önem taĢımaktadır. Kentte yaratıcı ve yüksek kapasiteli STK’ların geliĢmesi gelecek
açısından büyük önem taĢımaktadır. Bu bağlamda öncelikle STK’ların kurumsal kapasitelerini artırıcı çalıĢmalar
da yapılmalıdır.
296

Ortadoğu Pazar Payı Analiz Edilmeli ve Stratejiler GeliĢtirilmelidir
Ortadoğu pazarının büyümesi ve geliĢmesi Diyarbakır için büyük fırsat oluĢturmaktadır. Ayrıca kamunun kentin
geliĢmesine yönelik çabaları Diyarbakır’ın geliĢmesine yönelik önemli fırsatlar yaratmaktadır. Özellikle bu
fırsatların etkin yönetimi büyük önem taĢımaktadır.
ġekil 78: Diyarbakır’ın Rekabetçiliğinin Holistik Analizi
297

Sektörel Kümelenme GeliĢtirme ve Diğer Kalkınma Modelleri ÇalıĢmaları BaĢlatılmalıdır
Analiz sonuçlarına istinaden tavsiye edilen güçlü sektörlerin öncelikle kümelenme geliĢtirme çalıĢmaları
baĢlatılmalıdır. Kümelenme geliĢtirme metodolojisi ile birlikte, sıfırdan kümelenme (zero cluster), havza bazlı
tarımsal üretim/ yönetim, kentsel dönüĢüm, kümelenme temelli sektörel dönüĢüm, kuluçka sektörler gibi çağdaĢ
stratejik yönetim modelleri benimsenmeli ve uygulanmalıdır.
Kümelenme geliĢtirme programı kapsamında öncelikle;
 Mermercilik Sektörü
 ĠnĢaat Malzemeleri Sektörü
 Gıda Paketleme ve Ambalajlama Sektörü
Ġle ilgili konsey kurularak çalıĢmalar baĢlatılmalıdır (kümelenme geliĢtirme). Diyarbakır Ġl Valiliği, DTSO ve
KOSGEB sektörel konseye liderlik etmeli ve kümelenme geliĢtirme çalıĢmalarını yürütmelidir.
 Tekstil ve Hazırgiyim Sektörü
Analiz sonuçlarına istinaden tavsiye edilen tekstil sektörünün kümelenme geliĢtirme/ dönüĢtürme çalıĢmaları
baĢlatılmalıdır. Kümelenme dönüĢtürme programı kapsamında Ġstanbul Tekstil ve Hazırgiyim sektörü
dönüĢtürülerek Diyarbakır iline taĢınmalıdır. Bu bağlamda kümelenme temelli kentsel dönüĢüm stratejileri
benimsenmelidir. Bu proje ile yaklaĢık 1 milyon kiĢiye istihdam sağlanması beklenmektedir (kümelenme
dönüĢtürme). Diyarbakır Ġl Valiliği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi ve Karacadağ
Kalkınma Ajansı konseye liderlik etmeli ve çalıĢmaları yürütmelidir.
 Et ve Et Ürünleri Sektörü
 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü
Diyarbakır’da Et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri sektörü sıfıra yakın bir kurumsallaĢmıĢ kümelenme
yapısına sahip olup rekabetçilik güçleri de son derece zayıftır. Ancak bu sektörlerin geliĢtirilmesi hemen hemen
bütün yerel paydaĢlar tarafından tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda, adı geçen sektörler sıfırdan kümelenme
(zero cluster) program ve projelerine tabi tutularak geliĢtirilmelidir (sıfırdan kümelenme). Ayrıca, sıfırdan
kümelenme çalıĢması tarım havzaları yaklaĢımı çerçevesinde tasarlanmalı ve özgün modellemelerle
değerlendirilmelidir. Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı, Diyarbakır Ġl Valiliği ve TKDK konseye liderlik etmelidir.
 Turizm Sektörü
Turizm sektörü kümelenme çalıĢmaları ile birlikte destinasyon yönetimi kapsamında ele alınmalı ve
geliĢtirilmelidir. Ġl genelinde öne çıkan 2 farklı alternatif turizm sektörü (tarih turizmi- termal turizm) ayrı ayrı
değerlendirilmeli ve sektörel geliĢtirme stratejileri destinasyon- kümelenme bağlamında tasarlanmalıdır.
Diyarbakır merkez destinasyon olarak belirlenmelidir. Bu bağlamda Sur Ġçi adı verilen bölge kentsel dönüĢüm
projeleri ile desteklenmelidir. Diyarbakır Ġl Valiliği, Diyarbakır BüyükĢehir Belediyesi ve Karacadağ Kalkınma
Ajansı geliĢtirme çalıĢmalarına öncülük etmelidir.
 Ticaret Sektörü
Diyarbakırın ileride metropoliten bir alan, bu çerçevede, bir ticari merkez haline gelebileceği senaryosundan
hareketle ticaret sektörü geliĢtirilmelidir. Bu bağlamda öncelikle Diyarbakır’ın lojistik altyapısı tamamlanmalı,
çeĢitli fonksiyonel lojistik Ģirketleri (lojistik-taşıma, lisanslı depoculuk, antrepoculuk vs.) teĢvik kapsamına
alınmalıdır. Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB) kümelenme geliĢtirme çalıĢmalarına
liderlik etmelidir. Bu çalıĢmada bölgesel kümelenme (regional cluster) modeli benimsenmelidir.
298
Rekabetçilik güçleri zayıf olan ancak ileride Diyarbakır’ın metropoliten bir Ģehir olma potansiyeline istinaden
geliĢtirilmesi Ģimdiden öngörülen 4 farklı kuluçka sektörü bulunmaktadır.




BiliĢim Sektörü
Ġpekçilik Sektörü
Örtü Altı Tarım Sektörü
Un ve Unlu Mamuller Sektörü
Civciv metaforuna istinaden adı geçen sektör oyuncuları büyük bir ihtimamla kuluçkaya alınmalı ve bu yönde
geliĢtirme stratejilerine tabi tutulmalıdır. Bu bağlamda ĠġGEM modelleri devreye sokularak bir çeĢit kuluçka
merkezi haline getirilmelidir. KOSGEB konseye liderlik etmeli ve çalıĢmaları yürütmelidir.
Tablo 70: Cazibe Merkezi Programı Kapsamında Diyarbakır Ekonomisini GeliĢtirme Matrisi
Ekonomik Kalkınma Stratejik Yönetim Modelleri
Kümelenme
GeliĢtirme
Kümelenme
DönüĢtürme
Mermer
Sektörü
Tekstil ve
Hazırgiyim
Sektörü
ĠnĢaat
Malzemeleri
Sektörü
Gıda Paketleme ve
Ambalajlama
Sektörü

Kümelenme
GeliĢtirme&
Destinasyon
Yönetimi&
Kümelenme
Temelli
Kentsel
DönüĢüm
Turizm
Sektörü
Kümelenme
GeliĢtirme&
Havza
Yönetimi
Kümelenme
GeliĢtirme&
Bölgesel
Kümelenme
Kümelenme
GeliĢtirme&
Kuluçka
Yönetimi
Et ve Et
Ürünleri
Sektörü
Süt ve Süt
Ürünleri
Sektörü
Ticaret
Sektörü
BiliĢim
Sektörü
Ġpekçilik
Sektörü
Un ve Unlu
Mamuller
Sektörü
Örtü Altı
Tarım
Sektörü
Sektörel ve Bölgesel Kalkınma Eylem Planı Uygulama Modeli
Yukarıda adı geçen modelleme çalıĢmaları ile gerçekleĢtirilecek olan Diyarbakır’ın ekonomik kalkınmasına
yönelik olarak; değer zinciri (value chain) yöntemi istimal edilerek önceliklere göre projeler geliĢtirilecektir.
Hâlihazırda sahadan elde edilmiĢ (tüm sektörler için) verilerle 300’den fazla proje baĢlığı tespit edilmiĢtir (kaldı
ki daha önce yapılan değişik çalışmalarda önerilmiş çok sayıda tedbir dikkate alınmıştır).
Diyarbakır’ın bir cazibe merkezi haline getirilerek ekonomik kalkınmasının sağlanması çok geniĢ kapsamlı ve
kompleks, aynı zamanda, iç içe geçen projeler dizisiyle hayata geçecektir. Bu amaçla önerilern örnek yaklaĢım
yatay ve dikey yöntemlerin uygulanacağı matris bir yönetim modeli ile yönetilecektir. Bu bağlamda projeler
önceliklerine ve etkilerine göre detaylandırılacak; tanımı, süresi, aksiyonları, bütçesi, kaynağı belirlenecek;
tarafları, yüklenicileri seçilecek ve hedefler sahiplendirilecektir.
299
KAYNAKÇA
300
8.

































KAYNAKÇA
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), 2009. Dünya ve Türkiye Süt Endüstrisi
Raporu.
AslantaĢ, 2004. Yem Kaynağı Olarak Rendering Ürünlerinin Hayvan Beslemede Kullanımı, Çukurova
Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Çukurova Öğrenci Seminerleri Dizisi 2, Mayıs, Adana.
Ayhan, M., Topal, E., ve Akkoyun, Ö., 2004. Diyarbakır Mermer Sektörünün Türkiye Mermer
Endüstrisindeki Yeri, Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mermer Dergisi, Ġzmir.
Babacan, S., 2006. AB Sürecinde Türkiye Hayvancılık Sektörünün Avantaj ve Dezavantajları, Ġzmir Ticaret
Borsası, DıĢ Ekonomik ĠliĢkiler Müdürlüğü, Temmuz.
BaĢtaĢ, M., 2007. KKTC Süt ve Süt Ürünleri Üretiminde Soğuk Zincir Uygulamasının Etkileri, BasılmamıĢ
Yüksek Lisans Tezi, Yakın Doğu Üniversitesi, Ocak, LefkoĢa.
BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Avrupa ve Orta Asya Bölge Ofisi Politika Yardımları
ġubesi (REUP), 2007. AB GiriĢ Süreci Çerçevesinde Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri Sektörüne Genel
BakıĢ, Ankara.
BirleĢmiĢ Millletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2010. Ġstatiksel Veriler ve Yıllık Raporlar.
Bulu, M., Eraslan Ġ.H., ve ġahin, Ö., 2004. Elmas (Diamond) Modeli Ġle Ankara BiliĢim Kümelenmesi
Rekabet Analizi, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25-26 Kasım, EskiĢehir.
Bulu, M., Eraslan, Ġ.H., ve Kaya, H. 2006. Türk Elektronik Sektörünün Rekabetçilik Analizi, Ġstanbul
Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 9, Güz.
Bulu, M., ve Eraslan, I.H., 2004. Kümelenme YaklaĢımı, Ġsmail Bakan (ed.), ÇağdaĢ Yönetim YaklaĢımları,
Beta Basım Yayım A.S., Ġstanbul.
Bulu, M., ve Eraslan, I.H., 2007. Turizm Sektörü, URAK Yayınları, Ġstanbul.
Çapraz, Ġ., ve Yılmaz, V., 2005. Süt ve Süt Ürünleri Sektör Profili, Ġstanbul Ticaret Odası, KOBĠ AraĢtırma
ve GeliĢtirme ġubesi, Ekim, Ġstanbul.
Çulpan, R. 1987. International Tourism Model For Developing Economies, Annals of Tourism Research,
Vol, ss: 541-552.
DemirbaĢ, N., Armağan, G., Koç, A., ve Çukur, F., 2005. AB Sürecindeki Türkiye’de Süt ve Süt Ürünleri
Sanayiinde Kalite ve Gıda Güvenliğinin Sağlanmasına Süt Hayvancılığı Sektörünün Uyum Düzeyi, KalDer
Forum, Yıl: 5, Sayı: 25, ss: 65-70.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), 2001. Gıda Sanayii Özel Ġhtisas Komisyonu Et ve Et Ürünleri Sanayi Alt
Komisyon Raporu, 8. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı, DPT: 2635- ÖĠK: 643, Ankara.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), 2001. Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Süt ve Süt Ürünleri Sanayii Alt
Komisyon Raporu, DPT: 2636- ÖĠK: 644, Ankara.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), 2001.”Madencilik Endüstriyel Hammaddeler (Yapı Malzemeleri), Özel
Ġhtisas Raporu, Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı, Ankara.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), 2006, Özel Ġhtisas Komisyonu Raporları, Ankara.
Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT), 2007. KOBĠ Stratejisi ve Eylem Planı (2007- 2009), Ankara.
Diyarbakır Valiliği, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Diyarbakır Ticaret Borsası (DĠTĠB), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odası (DESOB), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Diyarbakır Ġl Özel Ġdaresi, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Diyarbakır.
Diyarbakır Kültür ve Turizm Ġl Müdürlüğü, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Diyarbakır.
Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Ġl Müdürlüğü, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Diyarbakır.
Diyarbakır Tarım Ġl Müdürlüğü, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Diyarbakır.
Eraslan, Ġ.H., Bakan, Ġ., ve Kuyucu, ADH., 2008. Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün Uluslararası
Rekabetçilik Düzeyinin Analizi, Ġstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:7 Sayı:13 Bahar
2008 ss: 265- 300.
Ercan, E., 2002. Changing World Trade Conditions Force the Turkish Textile and Apparel Industry to
Create New Strategies, Journal of Textile and Apparel, Technology and Management, 2 (IV), 1-8.
Erdoğan, B., ve Yavuz, A.B., 2002. Güneydoğu Anadolu’nun Miyosen Paleocoğrafyası ile Mermer
Yataklarının ĠliĢkisi, DEÜ Mühendislik Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, Mayıs.
Eren, E., 2002. Stratejik Yönetim ve Ġsletme Politikası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.ġ., Ġstanbul.
Erkan, H., ve Erkan, C., 2004. Bilgi Ekonomisinde Teori ve Politika, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim
Kongresi, 25-26 Kasım, EskiĢehir.
Ertuğrul, E., 2000. Et ve Et Ürünleri, Türkiye Kalkınma Bankası A.ġ. AraĢtırma Müdürlüğü, Sektörel
AraĢtırmalar, SA/ 00-3-6., TKB Matbaası.
301































Et ve Balık Kurumu (EBK), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ankara.
Food and Agriculture Organization of The United Nations (FAOSTAT), 2005. Yıllık Ġstatistiksel Veriler ve
Raporlar, Alıntı, http://faostat.fao.org.
GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi BaĢkanlığı, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, ġanlıurfa.
Gültekin, Ö., 2008. Kırgızistan’da Tarım-Hayvancılık Sektöründe Üretim Ve Finansman Sorunları Ve Bu
Sorunların Çözümünde SözleĢmeli Üretim Modelinin Uygulanabilirliği, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
BiĢkek.
Günaydın, G., 2003. Cumhuriyet Dönemi Boyunca Tarım Sektörünün Sosyolojik ve Ekonomik DönüĢümü,
KüreselleĢme ve Avrupa Birliği Ġle BütünleĢme Sürecinde Türk Tarım Politikaları Sempozyumu, 26-28
Haziran, Gaziantep Üniversitesi.
Hodgetts, R.M., 1993. Porter’s Diamond Framework in a Mexican Context, Management International
Review; Second Quarter, 33, 2, 41.
Ġçöz, Y., 2004. Bursa Ġli Süt Sığırcılık ĠĢletmelerinin Karlılık ve Verimlilik Analizi, Tarımsal Ekonomi
AraĢtırma Enstitüsü, Mart, Ankara.
Ġhracatı GeliĢtirme ve Etüd Merkezi (ĠGEME), 2008. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ankara.
Ġsmihan, F.M.U, 2003. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Kapsamında Süt ve Süt Ürünleri Politikası,
T.C. Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı DıĢ ĠliĢkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinason BaĢkanlığı, Uzmanlık
Tezi, Ankara.
Ġstanbul Tekstil ve Konfeksiyoncular Birliği (ĠTKĠB), 2008. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ġstanbul.
Kaftan, A., 2010. Entegre Et Tesislerinde Atık Suyun Yeniden Kullanımı, Ankara Üniversitesi Çevre
Bilimleri Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1.
Kara, M., 2000. Isparta Ġli Süt Ürünleri ĠĢletmelerinin Yapısal Analizi ve GeliĢim Stratejileri, Süleyman
Demirel Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, C: 5, S: 2.
Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010. Diyarbakır Tarımında Yatırım Fırsatları, Yatırım Destek Ofisi, Kasım.
Karacadağ Kalkınma Ajansı, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Karagöz, H., 2009. Türkiye ve Konya’da Hayvancılık Sektörü, Sektörün Sorunları ve Çözüm Önerileri,
Konya Ticaret Odası Etüd AraĢtırma Servisi, Konya.
Karlı, B., ve Çelik, Y., 2003. GAP Alanındaki Tarım Kooperatifleri ve Diğer Çiftçi Örgütlerinin Bölge
Kalkınmasındaki Etkinliği, Tarımsal Ekonomi AraĢtırma Enstitüsü, ġubat.
Liu, X., ve Song, H., 1997. China and the Multinationals: A Winning Combination, Long Range Planning,
30 (1), ss: 74- 83.
Lo, C., 2003. The Diamond Approach of National Competitiveness Using DEA and Benchmarking Analysis
For Asian Countries, http://etdncku.lib.ncku.edu.tw/ETD-db/ETD-search/getfile?URN=etd-0622103014129&filename=etd-0622103-014129.pdf [16,12,2007,WEB].
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ankara.
Neven, D., and Droge, C.L.M., 2001. A Diamond for the Poor? Assessing Porter’s Diamond Model for the
Analysis of Agro-Food Clusters in the Developing Countries, Proceedings of the 11th Annual World Food
and Agribusiness Forum and Symposium, 25-28 June, Australia.
Owen, R., ve Pamuk, S., 1999. A History of the Middle East Economies in the Twentieth Century,
Cambridge, Harvard University Press.
Önenç, A., 2003. Ġzmir TansaĢ Mezbahasında Kesilen Sığırların Kesim Öncesi KoĢullarının Saptanması
Üzerine Bir AraĢtırma Hayvansal Üretim 44 (1), ss: 59-68.
Öz, Ö., ve Pamuksuz, M.K., 2003. Understanding Competitiveness: The Case of The Turkish White Goods
Industry, European Applied Business Research Conference, Italy, Venice.
Özçandır, S. ve Yetim, H., 2010. Akıllı Ambalajlama Teknolojisi ve Gıdalarda Ġzlenebilirlik, Gıda
Teknolojileri Elektronik Dergisi, Cilt: 5, No: 1.
Özel, G., 2008. Tüketicilerin Süt Tercihlerinde Etkili Olan Faktörlerin Ġncelenmesine Yönelik Bir
AraĢtırma, Süleyman Demirel Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, C: 13, S: 3, ss: 227- 240.
Öztürk, N., ve Doğan A., 2010. Konut Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri, Bütçe Dünyası Dergisi,
Sayı 33.
PeĢmen, G., ve Yardımcı, M., 2008. Avrupa Birliği’ne Adaylık Sürecinde Türkiye Hayvancılığının Genel
Durumu, Veteriner Hekim Derneği Dergisi, 79 (3), ss: 51-56.
Porter, M., 1985. Competitive Advantage: Creating and Sustaining Superior Performance. The Free Press,
New York.
Porter, M., 1990. The Competitive Advantage of the Nations, The Free Press, New York.
Porter, M., 1998. Clusters and New Economics of Competition. Harvard Business Review, 76 (6).
Saçlı, Y., 2007. AB’ye Uyum Sürecinde Hayvancılık Sektörünün DönüĢüm Ġhtiyacı, DPT Ġktisadi Sektörler
ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Yayın No: DPT 2707, Nisan.
302




















Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler.
Sertesen, S., 2010. Bölgesel GeliĢmede Yeni Bir Politika Aracı: Cazibe Merkezleri, Türkiye Ekonomi
Politikaları AraĢtırma Vakfı, Değerlendirme Notu, Ankara.
Sezen, F., ve Koçak, C., 2006. Fonksiyonel Süt Ürünleri Teknolojisindeki GeliĢmeler, Türkiye 9. Gıda
Kongresi; 24-26 Mayıs.
Tan, B., 2001. Overview of the Turkish Textile and Apparel Industry, http://www.hctar.org/pdfs/GS06.pdf
[17,01,2008,WEB].
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı (TKĠB), 2006. Ortak Piyasa Düzenleri Alt ÇalıĢma Raporları, Strateji
GeliĢtirme BaĢkanlığı, Cilt 1, Haziran, Ankara.
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı (TKĠB), 2009. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ankara.
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı (TKĠB), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ankara.
Tarımsal Üretim ve GeliĢtirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM), 2010. Değerlendirme Raporu, Ankara.
Tetra Pak, 2009. Küresel Süt Endeksi Raporu Sayı: 1, Haziran.
Tunç, A. ve Saç, F. 1998. Genel Turizm, Detay Yayıncılık, Ankara.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), 2008. Yıllık Raporlar ve Ġstatiksel Veriler, Ġstanbul.
Türkiye Ġstatistik Kurumu (TÜĠK), 2006, Yıllık Raporlar ve Ġstatistiksel Veriler, Alıntı,
http://www.tuik.gov.tr
Türkiye Müteahhitler Birliği, 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatistiksel Veriler, Ankara.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), 2010. Yıllık Raporlar ve Ġstatistiksel Veriler.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 2008. Türkiye Süt Sektörünün Değerlendirilmesi 2008 Yılı ve
Sonrası Beklentiler Raporu, Nisan, Ankara.
U.S. Census Bureau, 2006. Measuring U.S. Innovative Activity, NSF/SRS Workshop on Advancing
Measures of Innovations: Knowledge Flows, Business Metrics, and Measurement Strategies, Arlington, VA
June 6-7.
Uluslararası Katılımlı Kamu-Üniversite-Sanayi ĠĢbirliği Sempozyumu ve Mermercilik ġurası (UDUSĠS),
2010. Sempozyum Kitabı.
Ülgen, H., ve Mirze K., 2004. Ġsletmelerde Stratejik Yönetim, Literatür Yayıncılık Ltd., Ġstanbul.
Ünal, R.N., ve Besler, H.T., 2006. Beslenmede Sütün Önemi, Sinem Matbaacılık, Ekim, Ankara.
Zott, C., 2003. Dynamic Capabilities and the Emergence of intra Industry Differential Firm Performance:
Insights From a Simulation Study, Strategic Management Journal, 24 (2), ss: 97- 126.
303
304