c. adalet bakanlığı eğitim dairesi başkanlığı yargı mevzuatı bülteni
Transkript
c. adalet bakanlığı eğitim dairesi başkanlığı yargı mevzuatı bülteni
.C. ADALET BAKANLIĞI EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANLIĞI YARGI MEVZUATI BÜLTENİ Bültenin Kapsadığı Tarihler 16-31 Ekim 2012 Yayımlandığı Tarih 31 Ekim 2012 Sayı 2012-20 İÇİNDEKİLER - - Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak'ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak'ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.10.2007 Tarihli ve 903 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve 08.10.2008, 06.10.2009, 12.10.2010 Ve 05.10.2011 Tarihli 929, 948, 975 ve 1005 Sayılı Kararları ile Birer Yıl Uzatılan İzin Süresinin Anayasanın 92’nci Maddesi Uyarınca 17.10.2012 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Karar (R.G. 16 Ekim 2012 – 28443) Kamu Taşınmazlarının Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılması Hakkında Usul ve Esaslar (R.G. 16 Ekim 2012 – 28443) Ulusal Meslek Standartlarına Dair Tebliğ (R.G. 16 Ekim 2012 – 28443 -Mükerrer) Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmelik (R.G. 17 Ekim 2012 – 28444) Anayasa Mahkemesinin E: 2005/3 (Siyasi Parti-İhtar), K: 2011/1 Sayılı Kararı (R.G. 17 Ekim 2012 – 28444) Anayasa Mahkemesinin E: 2011/119, K: 2012/33 Sayılı Kararı (R.G. 17 Ekim 2012 – 28444) Adalet Bakanlığından Münhal Noterlikler İlanı (R.G. 17 Ekim 2012 – 28444) Adalet Bakanlığından İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı (R.G. 17 Ekim 2012 – 28444) 2013 Yılı Programı ile 2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair 2012/3839 Sayılı Karar (R.G. 18 Ekim 2012 – 28445) Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi - - - - - - - - - Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Görev Süresinin Uzatılmasına İlişkin Karar (R.G. 19 Ekim 2012 – 28446) 1267 Sayılı BMGK Kararı ile Oluşturulan Yaptırımlar Komitesi Tarafından Yayımlanan Listede Yer Alan Kişi ve Kuruluşlara Karşı Uygulanacak Tedbirlerin Belirlenmesine İlişkin 22/12/2001 Tarihli ve 2001/3483 Sayılı Kararnamenin Eki Listenin 39 uncu Sırasında Yer Alan Yasin Al-Qadi Hakkındaki Hükmün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında 2012/3835 Sayılı Karar (R.G. 19 Ekim 2012 – 28446) Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yardım Kampanyası Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın Onaylanması Hakkında 2012/3826 Sayılı Karar (R.G. 20 Ekim 2012 – 28447) Bazı Alanların Teknoloji Geliştirme Bölgesi Olarak Tespit Edilmesine ve Bazı Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Sınırlarında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 2012/3800 Sayılı Karar (R.G. 20 Ekim 2012 – 28447) Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve Koordinasyonuna İlişkin 2012/3842 Sayılı Karar (R.G. 20 Ekim 2012 – 28447) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Ait Atama Kararı (R.G. 20 Ekim 2012 – 28447) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 17/10/2012 Tarihli ve 2012/155 Sayılı Karar (R.G. 20 Ekim 2012 – 28447) 1971 Petrol Kirliliği Zararının Tazmini için Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1992 Protokolünün Tazminat Limitleri Değişiklikleri’ne Dair Karara Katılmamız Hakkında 2012/3821 Sayılı Karar (R.G. 21 Ekim 2012 – 28448) Tokat İli, Reşadiye İlçesinde Tesis Edilecek Yeşilırmak I Hidroelektrik Santralinin Yapımı Amacıyla Bazı Taşınmazların Hazine Adına Tescil Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele Kamulaştırılması Hakkında 2012/3795 Sayılı Karar (R.G. 21 Ekim 2012 – 28448) Muş İli, Merkez İlçesi, Kale Mahallesinde Bulunan Bazı Alanların Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı İlan Edilmesi Hakkında 2012/3810 Sayılı Karar (R.G. 21 Ekim 2012 – 28448) Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Kirazpınar Mahallesinde Yer Alan Bazı Taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Tarafından Acele Kamulaştırılması Hakkında 2012/3831 Sayılı Karar (R.G. 21 Ekim 2012 – 28448) İzmir-Urla-Çeşme Otoyolu İkiztepe-Konak, Doğanlar-Konak Tüneli Bağlantı Yolları Arasında Yer Alan Bazı Taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü Tarafından Acele Kamulaştırılması Hakkında 2012/3829 Sayılı Karar (R.G. 22 Ekim 2012 – 28449) Sınır Tespitine Dair Karar - - - - - (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) İdari Bağlılığın Değiştirilmesine Dair Karar (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) İşkolu Tespit Kararı (No: 2012/59) (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) Anayasa Mahkemesinin E: 2010/82, K: 2012/34 (Yürürlüğü Durdurma) Sayılı Kararı (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) Anayasa Mahkemesinin E: 2011/71, K: 2012/90 Sayılı Kararı (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) Bazı Anlaşmaların Yürürlüğe Girdiği Tarihlerin Tespit Edilmesi Hakkında 2012/3838 Sayılı Karar (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450) 6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı Maddesinin Üçüncü Fıkrasında Yer Alan Başvuru Süresinin Uzatılmasına İlişkin 2012/3846 Sayılı Kararın (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Haberleşme, Seyrüsefer, Gözetim Sistemleri Mânia Kriterleri Hakkında Yönetmelik (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ No: 2012/65)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2012/68) (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/156 Sayılı Kararı (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/157 Sayılı Kararı (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/158 Sayılı Kararı (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/159 Sayılı Kararı (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/160 Sayılı Kararı (R.G. 24 Ekim 2012 – 28451) 18 Ekim 2012 Tarihli ve 28445 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanan 4 Ekim 2012 Tarihli ve 2012/3839 Sayılı 2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurumlu Kararı Eki 2013 Yılı Programı (R.G. 23 Ekim 2012 – 28450-Mükerrer) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim, Bilim, Kültür, Sanat, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programı’nın Onaylanması Hakkında 2012/3825 Sayılı Karar (R.G. 30 Ekim 2012 – 28452) Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin - Nitelikleri ile Hak ve Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 2012/3798 Sayılı Karar (R.G. 30 Ekim 2012 – 28452) Sansür Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 2012/3809 Sayılı Yönetmelik (R.G. 30 Ekim 2012 – 28452) Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No: 99) (R.G. 30 Ekim 2012 – 28452) El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri Yönetmeliği (R.G. 31 Ekim 2012 – 28453) Limanlar Yönetmeliği (R.G. 31 Ekim 2012 – 28453) Şirketlerde Yapı Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası İşbirliğine İlişkin Tebliğ (R.G. 31 Ekim 2012 – 28453) 2012 Ekim Ayında Vefat Eden, Yaş Haddinden ve İsteği Üzere Emekliye Ayrılan Hâkimi ve Savcıları Belirtir Liste TBMM KARARI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK'IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE YÖNELİK TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA, SINIR ÖTESİ HAREKÂT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK'IN PKK TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17.10.2007 TARİHLİ VE 903 SAYILI KARARIYLA HÜKÜMETE VERİLEN VE 08.10.2008, 06.10.2009, 12.10.2010 VE 05.10.2011 TARİHLİ 929, 948, 975 VE 1005 SAYILI KARARLARI İLE BİRER YIL UZATILAN İZİN SÜRESİNİN ANAYASANIN 92’NCİ MADDESİ UYARINCA 17.10.2012 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA UZATILMASINA DAİR KARAR Karar No. 1026 Karar Tarihi: 11.10.2012 Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir. Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve ülkemize yönelik terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askeri faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimlerini ve uyarılarını sürdürmektedir. Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.10.2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükümete verilen ve son olarak 05.10.2011 tarihli ve 1005 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, 17.10.2012 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasına Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca izin verilmesi, Genel Kurulun 11.10.2012 tarihli 7’nci Birleşiminde kabul edilmiştir [R.G. 16 Ekim 2012 – 28443] —— • —— Maliye Bakanlığından: KAMU TAŞINMAZLARININ YATIRIMLARA TAHSİSİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA USUL VE ESASLAR MADDE 1 – 3/9/2009 tarihli ve 27338 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Taşınmazlarının Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esasların 1 inci maddesinde yer alan “14/7/2009 tarihli ve 2009/15199 sayılı” ibaresi “15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Usul ve Esasların 3 üncü maddesinde yer alan “14/7/2009 tarihli ve 2009/15199 sayılı” ibaresi “15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 3 – Aynı Usul ve Esasların 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Hazine Müsteşarlığınca” ibaresi “Ekonomi Bakanlığınca (Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü)” şeklinde, (b) bendinde yer alan “tarım ve hayvancılık yatırımı” ibaresi “tarım, hayvancılık ve eğitim yatırımı” şeklinde, aynı bentte yer alan “(ancak, toplam sabit yatırım tutarı I ve II nci bölgelerde birmilyon Türk Lirası, III ve IV üncü bölgelerde ise beşyüzbin Türk Lirasından az olmayan)” ibaresi “(ancak, toplam sabit yatırım tutarı I ve II nci bölgelerde birmilyon Türk Lirası, III, IV, V ve VI ncı bölgelerde ise beşyüzbin Türk Lirasından az olmayan)” şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(2) Bu Usul ve Esaslarda belirtilen teşvikten; arazi, arsa, royalti, yedek parça ve amortismana tâbi olmayan diğer harcamalar ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu gereği finans ve sigortacılık konularında faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar ve rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımlar yararlanamaz.” MADDE 4 – Aynı Usul ve Esasların 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “denetim elemanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve maliye uzmanları” ibaresi eklenmiştir. MADDE 5 – Aynı Usul ve Esasların 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “I ve II nci bölgelerde bulunan illerde üç bin, III üncü bölgede bulunan illerde iki bin, IV üncü bölgede bulunan illerde ise bin” ibaresi “I inci bölgede bulunan illerde üç bin, II nci bölgede bulunan illerde iki bin beş yüz, III üncü bölgede bulunan illerde iki bin, IV üncü bölgede bulunan illerde bin beş yüz, V inci bölgede bulunan illerde bin, VI ncı bölgede bulunan illerde ise beş yüz” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 6 – Aynı Usul ve Esasların 14 üncü maddesinde yer alan “bayındırlık ve iskân il müdürü” ibaresi “çevre ve şehircilik il müdürü” şeklinde değiştirilmiştir. MADDE 7 – Aynı Usul ve Esasların 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. “(2) İlk yıl irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli, Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararıyla gruplandırılan; a) I inci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde üçü, b) II nci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde iki buçuğu, c) III üncü bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde ikisi, ç) IV üncü bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde bir buçuğu, d) V inci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde biri, e) VI ncı bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde yarımıdır.” MADDE 8 – Aynı Usul ve Esasların geçici 1 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. Mevcut müracaatlar hakkında yapılacak işlemler “GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 19/6/2012 tarihli ve 28328 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın yürürlüğe girdiği 19/6/2012 tarihinden önce müracaatta bulunulan, ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla henüz sonuçlandırılmayan yatırım yeri tahsisi işlemleri, müracaat tarihinde yürürlükte bulunan ve 3/9/2009 tarihli ve 27338 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Taşınmazlarının Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esaslar çerçevesinde sonuçlandırılır. (2) 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın yürürlüğe girdiği 19/6/2012 tarihinden önce müracaatta bulunulan, ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz sonuçlandırılmayan yatırım yeri tahsisi işlemleriyle ilgili olarak yatırımcılar tarafından talep edilmesi halinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki işlemlerde bu Usul ve Esaslar uygulanır.” Sözleşmelerin uyarlanması GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, bu Usul ve Esaslara göre yapılan kullanma izni ve irtifak hakkı sözleşmelerinin 8 inci maddelerinin üçüncü fıkraları, ilgililer tarafından taşınmaz maliki idareye başvurulması halinde bu sözleşmelerden çıkartılmak suretiyle sözleşmeler uyarlanır. Uyarlanan sözleşme hükümleri, uyarlamanın yapıldığı tarihten itibaren geçerli olur. (2) Sözleşmelerin uyarlandığı tarihten önce bu sözleşmeler gereğince ilgililer tarafından yapılmış olan ödemelerin iadesi ve mahsubu yapılmaz.” MADDE 9 – Aynı Usul ve Esasların ekinde yer alan “Kullanma İzni Sözleşmesi” başlıklı Ek-4 ile “İrtifak Hakkı Sözleşmesi” başlıklı Ek-5’in 8 inci maddelerinin üçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 10 – Aynı Usul ve Esasların ekinde yer alan “Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler ve Bölgeler Kapsamındaki İller” başlıklı Ek-7 numaralı cetvel ekteki şekilde değiştirilmiştir. Ek-7 " 1. Bölge 2. Bölge Ankara Adana Antalya Aydın Bilecik Bursa İstanbul Bolu Çanakkale (Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri Hariç) Denizli İzmir 5. Bölge 6. Bölge Adıyaman Ağrı Amasya Aksaray Ardahan Burdur Artvin Bayburt Batman Gaziantep Bartın Çankırı Bingöl Karabük Çorum Erzurum Bitlis Edirne Karaman Düzce Giresun Diyarbakır Kocaeli Isparta Manisa Elazığ Gümüşhane Hakkari Muğla Kayseri Mersin Erzincan Kahramanmaraş Iğdır Kırklareli Samsun Hatay Kilis Kars Konya Trabzon Kastamonu Niğde Mardin Sakarya Uşak Kırıkkale Ordu Muş Tekirdağ Zonguldak Kırşehir Osmaniye Siirt Kütahya Sinop Şanlıurfa Malatya Tokat Şırnak Nevşehir Tunceli Rize Yozgat Van Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri Eskişehir Yalova 3. Bölge 4. Bölge Balıkesir Afyonkarahisar Sivas " MADDE 11 – Bu Usul ve Esaslar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 12 – Bu Usul ve Esasların hükümlerini; a) Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler açısından Maliye Bakanı, b) Özel bütçeli kamu idarelerine ait taşınmazlar açısından bu idarelerin en üst yöneticileri, c) İl özel idarelerine ait taşınmazlar açısından valiler, ç) Belediyelere ait taşınmazlar açısından belediye başkanları, yürütür. Usul ve Esasların Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 3/9/2009 27338 Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapan Usul ve Esasların Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 29/7/2010 27656 [R.G. 16 Eylül 2012 – 28443] —— • —— Mesleki Yeterlilik Kurumundan: ULUSAL MESLEK STANDARTLARINA DAİR TEBLİĞ Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; bu tebliğin eklerini oluşturan yirmi iki adet meslek standardının yürürlüğe konulmasını sağlamaktır. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun 21 inci maddesi ile 5/10/2007 tarihli ve 26664 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Meslek Standartlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Yürürlük MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı yürütür. E K L E R : 1. Plastik Levha ve Dökme Film Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 2. Plastik Profil Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 3. Plastik Şişirme Film Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 4. Bilgi İşlem Destek Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 5. Bilgi İşlem Destek Elemanı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 6. BT Satış Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 7. BT Satış Sorumlusu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 8. Sistem İşletmeni (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 9. Sistem İşletmeni (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 10. Veri Giriş Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 11. Depo Sorumlusu (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 12. Harita Kadastrocu (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 13. Harita Kadastrocu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 14. Yapı Teknik Ressamı (İnşaat / Altyapı / Üstyapı) (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 15. Yapı Teknik Ressamı (Mimari / İç Mimari) (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 16. CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 17. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 18. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 19. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı 20. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı 21. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı 22. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı EKLERİ 16 Ekim 2012 Tarihli Resmi Gazetenin Mükerrer Sayısında Yayınlanmıştır [R.G. 16 Ekim 2012 – 28443-Mükerrer] —— • —— YÖNETMELİK Orman ve Su İşleri Bakanlığından: SU HAVZALARININ KORUNMASI VE YÖNETİM PLANLARININ HAZIRLANMASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, yüzeysel sular ve yeraltı sularının bütüncül bir yaklaşımla miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite açısından korunması ve su havzaları yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, denizler hariç, kıyı suları dahil olmak üzere yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarının yer aldığı havzaların korunması ve yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin usul ve esasları kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 29/6/2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci, 9 uncu ve 26 ncı maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Alıcı ortam: Atıksuların doğrudan deşarj edildiği veya dolaylı olarak karıştığı göl, akarsu, kıyı ve deniz suları gibi yakın veya uzak çevreyi, b) Alt havza: Havza sularını denize boşaltan ana akarsuya bağlı, daha küçük akarsular veya göller için su toplama alanını, c) Atıksu: Evsel, sanayi, tarımsal veya başka bir maksatla kullanımdan dolayı kirlenmiş olan veya kısmen ya da tamamen özellikleri değişmiş olan suyu, ç) Bakanlık: Orman ve Su İşleri Bakanlığını, d) Büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi: İnsan faaliyetinin sebep olduğu fiziksel değişikliklerin bir neticesi olarak özellik bakımından önemli ölçüde değişmiş yüzeysel su kütlesini, e) Çevresel hedef: Bir su kütlesinin kimyasal, fiziko kimyasal, ekolojik, hidromorfolojik ve miktar açısından ulaşabileceği en iyi su durumunu, f) Çevresel kalite standardı: Kirletici veya kirletici gruplarının suda, çökeltide ya da biyotada insan sağlığı ve çevreyi korumak için aşmaması gereken konsantrasyonları, g) Çevresel maliyetler: Çevre ve ekosistemleri olumsuz yönde etkileme bedelini, ğ) Deşarj: Arıtılmış olsun veya olmasın, sulamadan dönen drenaj sularının kıyıdan veya uygun mühendislik yapıları kullanılarak toprağa sızdırılması hariç atıksuların doğrudan veya dolaylı olarak alıcı ortama veya sistemli bir şekilde yeraltına boşaltılmasını, h) Doğal su kütlesi: Değişikliğe uğramamış veya tabii durumundan çok az değişikliğe uğramış su kütlesini, ı) Ekolojik durum: Yüzeysel sular ile ilişkilendirilen suya bağlı ekosistemlerin fiziksel, kimyasal, biyolojik ve hidromorfolojik yapısını ve işleyişini, i) Ekolojik kalite oranı: Farklı tipteki su kütlelerinin biyolojik kalitesinin ölçülmesi ve biyolojik kalite unsurlarının karşılaştırılması için kullanılan oranı, j) Finansal maliyet: Su hizmetlerinin sağlanması ve yönetilmesi için, işletme ve bakım maliyetlerini, ana para ve faiz ödemesi dahil bütün sermaye maliyetlerini ve uygun olduğu durumlarda öz sermaye getirisini içeren maliyeti, k) Geçiş suları: Nehir ağızları civarındaki kıyı sularına yakın olmaları nedeniyle tatlı su akımlarından önemli ölçüde etkilenmelerinden dolayı kısmen tuzlu olma özelliğine sahip yüzeysel su kütlelerini, l) Göl: Durağan kıta içi yüzeysel su kütlesini, m) Havza: Nehir havzalarında suyun ayrım çizgisinden denize aktığı noktaya, kapalı havzalarda ise suyun toplandığı nihai noktaya göre suyun toplanma alanını, n) Havza bölgesi: Bir veya daha fazla havzanın ilgili yeraltı suları ve yüzeysel suları ile birlikte oluşturduğu alanı, o) Havza koruma eylem planı: Su kaynakları potansiyelinin her türlü kullanım maksadıyla korunması, kullanımının sağlanması, kirlenmesinin önlenmesi ve kirlenmiş olan su kaynaklarının kalitesinin iyileştirilmesi gayesiyle hazırlanan planı, ö) Havza yönetim planı: Su havzasındaki su kaynaklarının ve canlı hayatının korunmasını, geliştirilmesini ve bozulmamasını sağlamak üzere su kaynakları için sürdürülebilir bir koruma-kullanma dengesi gözetilerek havzanın bütünü esas alınarak hazırlanan planı, p) Havza su tahsisi: Bir veya birden çok havzadaki su kaynaklarının içme ve kullanma, tabii hayatı koruma, tarımsal sulama, enerji, sanayi, ticaret, turizm, taşıma, ulaşım, rekreasyon, projeye dayalı su ürünleri yetiştiriciliği ve avcılığı, su yapılarını koruma maksatlarına göre dağıtımını, r) İyi ekolojik durum: Bir su kütlesinde izlenen biyolojik ve destekleyici kalite unsurlarının, referans şartlara göre çok az oranda sapma göstermesi durumunu, s) İyi ekolojik potansiyel (İEP): Büyük ölçüde değiştirilmiş veya yapay su kütlesi için ulaşılabilecek iyi su durumunu, ş) İyi su durumu: Bir su kütlesinin ekolojik, kimyasal veya nicel olarak içilebilir, yüzülebilir ve su canlılarının yaşamasına imkan veren kalite seviyesini, t) Karakterizasyon raporu: Su kütleleri ile ilgili olarak içinde coğrafi konumların ve bağlı ekosistemlerin yer aldığı mevcut hidrolojik, jeolojik ve insan kaynaklı baskı ve etkileri içeren ayrıntılı değerlendirme raporunu, u) Kaynak maliyeti: Su kaynağının tabii beslenme ya da yenilenme oranının üzerinde tüketilmesi yüzünden diğer kullanımlar için kaçırılan fırsatların maliyetlerini, ü) Kaynak suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla çıkış noktasından yer yüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle çıkartılan ve 17/2/2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 36 ncı maddesinde izin verilenler dışında her hangi bir işleme tabi tutulmaksızın aynı Yönetmeliğin Ek-1’indeki nitelikleri taşıyan, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yeraltı sularını, v) Kıyı suları: Kıyı çizgisinden itibaren bir deniz mili tarafındaki suyu, y) Koruma alanı: Korumaya ihtiyaç duyulan su kaynakları ile suya bağlı özel tür ve habitat alanlarını, z) Nehir havzası: Kaynaklar, dereler, nehirler ve göller aracılığıyla toplanarak gelen yüzeysel akışların bir göle veya nehir ağzı, haliç ya da delta aracılığıyla kıyı suyu sınırından denize aktığı noktaya göre suyun toplanma alanını, aa) Özel hüküm belirleme çalışması: İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının ve benzeri su kaynaklarının kirliliğe karşı korunmasına, kaynağın ve havzasının özelliklerinin bilimsel çalışmalar ile değerlendirilerek, koruma alanlarının ve koruma esaslarının belirlenmesine yönelik çalışmaların bütününü, bb) Özel planlama çalışması: Yeraltı suyu, jeotermal ve tabii mineral içeren su kaynaklarının havza ve akiferlerinin, fiziki ve teknik özellikleri dikkate alınarak, su kaynağının mevcut kalitesinin korunması maksadıyla oluşturulan koruma alanları ve koruma esaslarının belirlendiği çalışmaları, cc) Referans şartlar: Her bir su kütlesi tipolojisi için tahrip edilmemiş durumu ve ekolojik kalite oranı ölçeğinde çok iyi su durumunu yansıtan şartları, çç) Referans noktası: Her bir su kütlesinde baskıların olmadığı veya baskıların etkilerinin ekosistemin işleyişini etkilemediği, bozulmanın olmadığı ve doğala yakın özellikteki noktaları, dd) Sanal su: Bir ürünün veya hizmetin üretim sürecinde ihtiyaç duyulan su miktarını, ee) Su durumu: Bir su kütlesinin ekolojik, kimyasal veya miktar durumuna ilişkin su özelliklerini, ff) Su hizmetleri: Evler, kamu kurumları, sanayi kuruluşları, tabii hayatın korunması, sulama ya da herhangi bir ekonomik faaliyet için su ile ilgili olarak sağlanan bütün hizmetleri, gg) Su kaynakları: Yüzeysel suları ve yeraltı sularını, ğğ) Su kütlesi: Kendi içinde bütünlük arz eden ve yönetime esas alınan su kaynağının tamamını veya bir parçasını, hh) Tabii su kütlesi: Kendiliğinden oluşan ve sürekliliği olan su kütlesini, ıı) Taşkın: Bir akarsuyun, çeşitli nedenlerle yatağından taşarak çevresindeki arazilere, yerleşim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle etki bölgesinde normal sosyoekonomik hayatı kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması olayını, ii) Tehlikeli maddeler: Su ve çevresi için önemli risk teşkil eden ve zehirlilik, kalıcılık ve biyolojik birikme özelliğinde olan madde veya madde gruplarını, jj) Tipoloji: Su kütlelerini kendi içerisinde çeşitli parametrelere göre tanımlamayı ve sınıflandırmayı sağlayan bilimsel çalışmayı, kk) Yapay su kütlesi: İnsan faaliyeti sonucu oluşturulan yüzeysel su kütlesini, ll) Yeraltı suyu: Yeraltında bulunan durgun veya hareket halindeki suları, mm) Yetkili idare: Kanunlarla kendisine su kaynakları ve kıyı suları ile alakalı görev ve yetki ihdas edilmiş kurum ve kuruluşları, nn) Yüzeysel su: Kaynak suyu, çay, dere, nehir, ırmak, tabii ve suni göller ile geçiş ve kıyı sularını, oo) Yüzme suyu: Yetkili makamlarca yüzmeye izin verilen veya yüzmenin yasaklanmadığı akarsu, göl, baraj gölü ve deniz suyunu, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Genel İlkeler ve Havza Yönetim Planları İlkeler MADDE 5 – (1) Su kaynaklarının havza bazında sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi, iyileştirilmesi, korunması ve kullanılmasının sağlanmasında; a) Su kaynaklarının verimli ve etkin kullanılması ve kirletilmemesi maksadıyla havza yönetim planlarının hazırlanması, b) Katılımcı bir yaklaşımın dikkate alınması, c) Su kaynaklarının kalite ve miktarının korunması, ç) Su kaynaklarının iyi su durumunun bozulmasının önlenmesi, bozulmuş olanların ise iyi su durumuna ulaştırılarak bu durumun korunması, d) Etkin bir izleme sisteminin oluşturulması ve izlemenin yapılması, e) Her türlü planlama yapılırken iyi su durumunun esas alınarak koruma kullanma dengesinin kurulması ve korunması, f) Kirleten ve kullanan öder prensibi ile uyumlu olacak şekilde çevresel maliyetleri ile kaynak maliyetlerini içeren su hizmetlerinin toplam maliyetinin karşılanması, g) Tedbirlerin uygulanmasına rağmen istenilen çevresel hedeflere ulaşılamaması durumunda gerekçelerin detaylı olarak hazırlanması ve karşılanamama durumlarına yönelik muafiyetlerin belirlenmesi, ğ) Su kalitesini ve miktarını olumsuz yönde etkileyecek etkenlerin, kaynağında asgari düzeye indirilmesi ve kontrol edilmesi, h) Suya bağımlı karasal ve sucul ekosistemlerin öncelikle korunması, ı) Her türlü planın ve stratejinin hazırlanmasında ve uygulanmasında havza yönetim planlarının dikkate alınması ve havza yönetim planına entegrasyonun sağlanması, i) Suyun verimli kullanımının özendirilmesi, j) Havza su tahsis esaslarının, havza su bütçesi ve havza öncelikleri dikkate alınarak belirlenmesi, k) Havza su tahsisinde ve havzalararası su aktarımında ekosistemin ihtiyacı olan su miktarının korunması ve güvence altına alınması, esastır. Su havzalarının korunması ve Havza Yönetim Planlarının hazırlanması MADDE 6 – (1) Havza Yönetim Planları bütün havzalar için, havza koruma eylem planları esas alınarak Ek-2’de belirtilen usul ve esaslara göre Bakanlıkça hazırlanır. (2) Havza yönetim planlarında, su kaynakları ile birlikte tabii mineral içeren suların ve jeotermal su kaynaklarının da miktar ve kalite olarak korunması ve kullanımının sağlanması esas alınır. (3) Bakanlık, yüzeysel sular ve yeraltı sularının bütüncül bir yaklaşımla miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik açısından korunması ve planlanmasına yönelik havza yönetim planlarının hazırlanması veya hazırlatılması, uygulanması, uygulamaların izlenmesi ve değerlendirmesini yapmak amacıyla her bir havza için de bu çalışmalara destek verecek Havza Yönetim Heyeti oluşturur. Havza Yönetim Heyetine, havzanın birden fazla ili kapsaması durumunda, yüzeysel sular ve yeraltı sularının miktarı, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite durumu ile havzaya özgü diğer hususlar dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenecek valilik başkanlık eder. Heyetler, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyelerinin bağlı bulunduğu kurum ve kuruluşların taşra teşkilatının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturulur. Heyetlerin teşekkülü, çalışma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenir. (4) Havza Yönetim Planlarının hazırlanması sürecinde, Bakanlıkça ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak, bu kurumların aktif katılımları sağlanır. (5) Havza Yönetim Planlarının hazırlanması, gözden geçirilmesi ve güncellenmesi sürecinde halkın bilgilendirilmesi ve etkin katılımının sağlanması ve teşvik edilmesi amacıyla; a) Havza yönetim planlarının oluşturulmasına yönelik takvim ve çalışma planı, b) Karakterizasyon raporları, c) Havzalarında tespit edilen önemli su yönetimi sorunları, ç) Taslak havza yönetim planlarının paylaşılması, konularında halkın bilgiye erişimi, görüşlerinin alınması ve aktif katılımı sağlanır. (6) Havza yönetim planları, suyun miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite açısından iyi su durumuna ulaşmasını sağlayacak bütün tamamlayıcı plan ile projeleri kapsar ve dikkate alır. Bu plan ve projeler havza yönetim planları ekinde yer alır. (7) İyi su durumuna ulaşılmasını sağlamak için her bir havza yönetim planında tedbirler programı yer alır ve iyi su durumu korunur. (8) Hazırlanan havza yönetim planları Bakanlıkça yayınlanır ve en geç altı yılda bir güncellenir. (9) Havza Yönetim Planlarının Bakanlık merkezi veri tabanına entegrasyonu sağlanır. (10) Havza yönetim planlarında, kurak dönem su yönetimine ilişkin hususlar dikkate alınır. (11) Havzalararası su aktarımında havza yönetim planlarındaki çevresel hedefler göz önünde tutulur. (12) Su kütlelerinde petrol boru hatları da dahil kaza sonucu oluşan kirlenme olaylarının etkisinin önlenmesi veya azaltılması için kaza yönetim planlarının hazırlanması, tedbirlerin belirlenmesi ve bu planların uygulanması zorunludur. (13) Havza bazında yapılacak planlarda iklim değişikliğinin muhtemel sonuçlarından olan taşkın ve kuraklık ihtimalleri dikkate alınır. (14) Sınır aşan havzalarda AB üyesi ülkeler ile gerekli planlamalar yapılır. Taşkın yönetim planları MADDE 7 – (1) Taşkın yönetim planları, Havza Yönetim Planı çevresel hedefleri ile uyumlu olacak şekilde hazırlanır. Özel hüküm belirleme ve planlama çalışmaları MADDE 8 – (1) İçme suyu olarak kullanılan ve kullanılacak olan su kaynakları için özel hüküm belirleme ve özel planlama çalışmaları Bakanlık tarafından yapılır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Karakterizasyon, Tipoloji, Referans Şartlar ve Su Verimliliği Havzanın karakterizasyonu MADDE 9 – (1) Havzanın karekterizasyonu, aşağıdaki hususlar çerçevesinde Bakanlık koordinasyonunda tanımlanır ve raporlanır. a) Havzadaki su kütleleri ve tipolojileri belirlenir. b) Yüzeysel su kütleleri için tipolojinin belirlenmesi, Ek-1’de verilen kriterlere göre Bakanlık tarafından yapılır. c) Havzadaki su kütleleri suni, tabii veya büyük ölçüde değiştirilmiş su kütleleri esas alınarak tasnif edilir. ç) Her bir su kütlesi üzerindeki hidromorfolojik, noktasal ve yayılı baskı unsurları ile bunların etkileri belirlenir ve mevcut durum analizi yapılır. d) Atıksuların toplanması ve bir atıksu arıtma tesisine veya nihai bir deşarj noktasına iletilmesi için, nüfusun ve/veya ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı alanlar belirlenir. e) Ekonomik eğilimler göz önünde bulundurularak havzadaki su kullanım maliyetinin karşılanmasına ilişkin analizler yapılır. f) Yetkili idareler, her bir su havzası bölgesinde, günde ortalama 10 metreküpten fazla veya 50’den fazla kişiye hizmet veren insani tüketim maksatlı suyu temin eden bütün yüzey suyu kütlelerini, havzaların hidrojeolojik ve su kullanım özellikleri dikkate alınarak belirlenecek yeraltı suyu kütlelerini ve gelecekte benzeri maksatla kullanılacak su kütlelerini tanımlar. g) Yetkili idareler, koruma alanlarının belirlenmesi, tanımlanması, harita üzerinde gösterilmesi ve bu alanlara ait sicillerin düzenlenmesi işlemlerini; 1) Günde ortalama 10 metreküpten fazla veya 50’den fazla kişiye hizmet veren insani tüketim maksatlı suyu temin eden bütün yüzey suyu kütleleri ve havzaların hidrojeolojik ve su kullanım özellikleri dikkate alınarak belirlenecek yeraltı suyu kütlelerini, 2) Ekonomik bakımdan önemli sucul türlerin korunması için tahsis edilen alanları, 3) Yüzme suyu olarak tahsis edilen alanlar dahil, eğlenme-dinlenme maksadıyla tahsis edilen su kütlelerini, 4) 8/1/2006 tarihli ve 26047 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’nde tanımlanan hassas su alanlarını, 5) 18/2/2004 tarihli ve 25377 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği kapsamında Nitrata Hassas Bölgeleri, 6) Sucul habitatlar ya da sucul türlerin korunması maksadıyla su durumunun korunması ve iyileştirilmesi gereken alanları, 7) Diğer koruma alanlarını, dikkate alarak yapar. ğ) Karakterizasyon raporları periyodik olarak en geç altı yılda bir gözden geçirilir ve güncellenir. h) Havzanın karakterizasyonuna ilişkin hususları ihtiva eden ve mevcut durumunu gösterir haritalar hazırlanır. Referans şartlar ve referans noktalar MADDE 10 – (1) Her bir su kütlesi tipi için referans şartlar, tahrip edilmemiş ve ekolojik olarak iyi durumda olan su kütleleri esas alınarak Bakanlıkça belirlenir. (2) Referans noktalarda biyolojik kalite unsurları, hidromorfoloji ve fiziko-kimyasal kalite unsurları dikkate alınır. (3) Referans noktalar izleme yapılarak belirlenir. (4) Referans noktaların tahrip edilmemesi, izleme yapılarak takip edilmesi ve korunması esastır. Su verimliliği MADDE 11 – (1) Sürdürülebilir su kullanımının sağlanması ve kullanan öder ilkesinin gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi maksadıyla yetkili idareler; a) Arıtılmış evsel atık suyun ve yağmur sularının 7/4/2012 tarihli ve 28257 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan şartlar ile gerekli diğer şartları sağlaması kaydıyla sulamada yeniden kullanımlarının özendirilmesini, b) Sulama suyunun analizini, c) Sulama suyu tarifelerinin kullanıcılar tarafından suyun verimli kullanımını özendirecek şekilde yapılandırılmasını, ç) İçme suyu şebekelerinde meydana gelen kayıp ve kaçakların tespit edilmesi ve azaltılması için gerekli çalışmaların yapılmasını, d) Üretim ve tüketim bazında sanal su dengesinin gözetilmesini, e) Tasarruflu su teknolojilerinin kullanımının özendirilmesini, f) Sulamada verimliliği esas alan yöntemlerin kullanılmasını, sağlamakla yükümlüdür. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çevresel Hedefler, Tedbirler Programı, Su Hizmetleri ve İzleme Çevresel hedefler MADDE 12 – (1) Çevresel hedefler, iyi su durumuna ulaşmak ve bu durumu korumak maksadıyla sosyal ve ekonomik boyutlar, iklim değişikliği, kuraklık ve taşkın gibi havzanın bütün etkenlerinin bütüncül değerlendirilmesi ile oluşturulur. (2) Su kütleleri için çevresel kalite standartları ve mevcut sınıfları belirlenir. (3) Maliyet etkinliği dikkate alınarak referans şartlara göre her bir su kütlesi için belirlenen iyi su durumuna ulaşılması için çevresel hedefler Bakanlıkça belirlenir. (4) Havza yönetim planlarında belirtilen tedbirlerin alınmasına rağmen tanımlanan çevresel hedeflere ulaşmanın doğal, teknik ve ekonomik olarak imkansız olduğu veya tabii afetler sebebiyle havza yapısının bozulduğu durumlarda çevresel hedefler değiştirilir. (5) Havza bazında su kütlelerinin durumlarının belirlenmesi, genel durumu en düşük olarak değerlendirilmiş olan bileşenine göre yapılarak; çevresel hedefler kapsamında en iyi (Eİ), iyi (İ), orta (O), kötü (K) ya da en kötü (EK) durum olarak tanımlanır. (6) Koruma alanlarının belirlenmesi, kayıt altına alınması ve bu alanlara özgü çevresel hedeflerin belirlenmesi öncelikli olarak yapılır. (7) Alıcı ortam kriterleri belirlendikten sonra yapılacak bütün deşarjlarda kaynağında tedbir alınması için aşağıda belirtilen ilkeler dikkate alınır: a) Deşarj standartları mevcut en iyi teknikler dikkate alınarak gözden geçirilir. b) Deşarj limitlerinin değerlendirilmesi alıcı ortam kalite standartlarına göre yapılır ve deşarj limitleri alıcı ortam kalite standartlarını aşamaz. c) Yayılı kirliliğin mevcut olması durumunda en iyi çevre uygulamaları tatbik edilir. Tedbirler Programı MADDE 13 – (1) Kıyı suları dahil her bir su kaynağı için Tedbirler Programı, Havza Yönetim Planlarında ve Havza Koruma Eylem Planlarında havzanın bütüncül olarak korunmasını sağlayacak temel ve gerektiğinde tamamlayıcı tedbirleri kapsayacak şekilde, Bakanlık koordinasyonunda hazırlanır. Tedbirler programının hazırlanmasında havzaya özgü önemli su yönetimi konuları öncelikle dikkate alınır. (2) Havza Yönetim Planlarındaki tedbirler programı, referans şartlar ve çevresel hedefler arasındaki boşluğu dolduracak şekilde hazırlanır. (3) Tedbirler programı altı ayda bir Bakanlıkça izlenir ve izleme sonuçları rapor haline getirilir. Rapora göre belirlenen tedbirlerin uygulanmasına rağmen su kütlelerinde iyileşmenin ve düzelmenin hedeflenen seviyede olmaması durumunda, tedbirler programı yeniden gözden geçirilir. (4) Tedbirler programı Su Yönetimi Koordinasyon Kurulunun uygun görüşü alındıktan sonra havzada yer alan ilgili kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde uygulanır. Hiçbir kurumun görev, yetki ve sorumluluğuna girmeyen tedbirler Bakanlık tarafından yerine getirilir. (5) Tedbirlerin uygulanması yetkili idarelerce denetlenir ve denetim sonuçları rapor haline getirilerek Bakanlık tarafından talep edilmesi durumunda Bakanlığa sunulur. (6) Havza Koruma Eylem Planları ile Havza Yönetim Planlarında belirlenen tedbirlere uyulup uyulmadığının denetiminde yetkili idareler arasındaki koordinasyon Bakanlıkça sağlanır. Su hizmetlerinde tam maliyet geri dönüşü MADDE 14 – (1) Su sistemlerinin toplam maliyeti; yatırımın finansal maliyetini, sistemin işletilme ve bakım maliyetini, sabit varlıkların amortisman maliyetini, yönetim ve izleme giderlerini, vergileri, kamulaştırma ve sistemin finansal sürdürülebilirliğini sağlayacak öz kaynak getirisinden oluşan tam maliyeti ihtiva eder. (2) Tam maliyet, kaynak maliyetini ve çevresel maliyeti de ihtiva eder. (3) Su tarifeleri, tam maliyeti karşılayacak şekilde yetkili idarece belirlenir. İzleme MADDE 15 – (1) Her bir havzadaki izleme faaliyetlerinden faydalanmak üzere, Bakanlık koordinasyonunda fiziksel, kimyasal, biyolojik, hidrolojik ve hidromorfolojik su izleme sistemi kurulur. (2) Su kalite ve miktarını izlemeye yönelik gözetimsel, operasyonel, araştırma maksatlı ve koruma alanlarının izlenmesi programı Bakanlıkça oluşturulur. (3) Su kaynakları kullanım maksadına, çevre ve insan sağlığına, çevresel hedefler ve çevresel kalite standartlarına uygunluğu açısından Bakanlık tarafından izlenir veya izletilir. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Denetim MADDE 16 – (1) Yetkili idarelerce yapılacak planlı ve ani denetimlere, Bakanlık yetkilisi gerekli durumlarda gözlemci olarak katılabilir. (2) Su kaynaklarının, tabii mineral içeren suların ve jeotermal suların kalite ve miktar bakımından korunmasına yönelik denetimler ile insani tüketim maksatlı suların kalitesinin insan sağlığına uygunluğunun denetimi yetkili idarece yapılır. İdari yaptırım ve tedbirler MADDE 17 – (1) Denetim veya izleme neticesinde; a) Su durumunun bozulması, b) Su kaynaklarının, tabii mineral içeren suların ve jeotermal suların kalite ve miktar bakımından korunmasının engellenmesi, c) İnsani tüketim maksatlı sularda, su kalitesinin insan sağlığı için uygunsuz hale getirilmesi, ç) İzin sahibi tarafından, izin belgesinde belirtilen şartların ihlal edilmesi, durumlarında yetkili idareler tarafından ilgili kanunlarda belirtilen idari yaptırım ve tedbirler uygulanır. (2) Bir su kütlesinde, denetim ve izleme neticesinde veya herhangi bir kaza sonucunda, kirlenme ve bozulmaya sebep olduğu tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, kirleten öder prensibi çerçevesinde, oluşan kirliliğin giderilmesi için yapılacak bütün masrafları karşılamak zorundadır. Yürürlük MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Orman ve Su İşleri Bakanı yürütür. [R.G. 17 Ekim 2012 – 28444] —— • —— ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2005/3 (Siyasî Parti-İhtar) Karar Sayısı : 2011/1 Karar Günü : 12.10.2011 İHTAR İSTEMİNDE BULUNAN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İHTAR İSTEMİNİN KONUSU : Tüzüğün’ün bazı maddelerinde 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na aykırılıklar bulunduğu iddiasıyla Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bu aykırılıkların giderilmesi için 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi uyarınca ihtar verilmesi istemidir. I- OLAYLAR 1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gönderdiği 20.6.2005 günlü yazıyla, 2820 sayılı Kanun ile siyasi partilere ilişkin diğer yasaların emredici hükümleri dikkate alınmak suretiyle Parti Tüzüğü üzerinde yapılan incelemede, toplam sekiz madde halinde aykırılık tespit edildiğini belirterek bunların giderilmesini talep etmiştir. 2) Buna karşılık Parti, 4.10.2005 tarihli yazıyla, Parti Tüzüğü ile ilgili incelemenin daha önce Başsavcılıkça yapıldığını, Başsavcılığın bu incelemenin sonucuna ilişkin yazısında belirtilen tek eksikliğin de sırf “farklı kanat oluşmaması” saikiyle Tüzük değişikliği yapılarak giderildiğini; dolayısıyla yeni bir Tüzük değişikliği yapılmadığı sürece aynı incelemenin tekrarlanmasının hukukî güvenlikle bağdaşmayacağını ifade ettikten sonra Başsavcılığın ileri sürdüğü şekilde Tüzükte kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunmadığını madde bazında sıralamıştır. 3) Bunun üzerine Başsavcılık, Parti’ye muhatap ilk yazısında yer verdiği Tüzüğün 39/son ve 144/1 maddelerine ilişkin ihtar istemi dışındaki altı madde ile, anılan yazıda bağımsız bir başlık altında yer vermediği Tüzüğün 70/son maddesine ilişkin olarak anılan Parti’ye ihtar verilmesini talep etmiştir. 4) İhtar talebinden sonra Başsavcılıktan alınan 22.1.2007 tarih ve SP.109.Muh.2007/17 sayılı yazıda, Parti’nin 11.11.2006’da Tüzüğünde değişiklik yaptığı ifade edilerek, ihtar isteminin Tüzükte yapılan değişiklik dikkate alınarak değerlendirilmesi hususu takdire bırakılmıştır. Yazı ekindeki değişiklik metninden, ihtar istemi kapsamında yer alan Tüzüğün 57. ve 62. maddelerinde de değişiklik yapıldığı anlaşılmıştır. 5) Anayasa Mahkemesi 13.1.2011 günü, ihtar istemiyle ilgili incelemeye esas olmak üzere: a- Başvuru sonrası yapılan değişiklikler gözetilerek Tüzüğün 57. ve 62. maddelerine ilişkin ihtar isteminin devam edip etmediğinin; şayet devam ediyorsa bunlara ilişkin gerekçelerle, Tüzüğün 70. maddesinin son fıkrasına ilişkin ihtar isteminin ayrıntılı gerekçesinin sorulmasına, b- Başvuru sonrası süreç içerisinde Tüzük’te başkaca değişiklik yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa bu değişikliklerin ihtar talebine etkisi konusunda görüş alınmasına; ayrıca değişikliklere ilişkin Tüzük hükümleriyle bunların gerekçelerinin de istenmesine, karar vermiştir. 6) Başsavcılıktan bu hususlara ilişkin olarak alınan 1.2.2011 tarih ve 61 sayılı yazıda, özetle; --- Parti Tüzüğünün 70/son maddesine ilişkin ihtar isteminin gerekçesinin Tüzüğün 50. maddesine ilişkin bölümde açıklandığı, --- Parti Tüzüğünün 57. ve 62. maddelerinin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2. büyük olağan kongrede değiştirilerek ihtar isteminde belirtilen aykırılıkların giderildiği, bu nedenle bu maddelere ilişkin istemin konusuz kaldığı, --- 3.10.2009 tarihinde gerekleştirilen 3. olağan büyük kongrede tüzüğün kimi maddelerinde değişiklik yapıldığı, ancak 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerde değişiklik yapılmadığı gibi, diğer maddelerde yapılanların da ihtar istemine konu edilen maddelere etkisinin bulunmadığı, İfade edilerek parti Tüzüğünün Türk Medeni Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununa aykırı olduğu değerlendirilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerinin Yasaya uygun hale getirilmesi için Parti’ye 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi uyarınca ihtarda bulunulması talebi yinelenmiştir. 7) Anayasa Mahkemesi 7.7.2011 günlü toplantıda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince Adalet ve Kalkınma Partisi’nden savunma alınmasına karar vermiştir. 8) Parti savunmasını 5.8.2011 tarihli yazısıyla Anayasa Mahkemesi’ne sunmuştur. II- İSTEMİN GEREKÇESİ A- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30.11.2005 günlü, SP.109 Hz.2005/4 sayılı ihtar istemi şöyledir: “I) GENEL AÇIKLAMA: Anayasamıza göre demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez öğeleri olan siyasi partilerin, parti içi düzenlemeleri ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olacağında ve yasalara aykırı eylem ve işlemlerden alıkonulmaları gerektiğinde duraksama yoktur. Gerçekten Anayasanın 69 uncu maddesinin birinci fıkrasında “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlığı altında “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir” hükmü yer almaktadır. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinin görevleri” başlıklı 27 nci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendi, “Bizzat veya Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı, Cumhuriyet Başsavcı yardımcıları marifetiyle siyasi partilerin tüzük ve programlarını ve kurucularının hukuki durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu, kuruluşlarını takiben ve öncelikle denetlemek, faaliyetlerini takip etmek, gerektiğinde siyasi parti, siyasi parti üyesi veya kuruluşu hakkında mahallinde denetleme, inceleme ve soruşturma yapmak, yaptırmak” hükmünü taşımaktadır. Çoğulcu demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarından olan ve bu durum Anayasa ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında açıkça ifade edilen siyasi partiler hakkındaki genel ilkelerin Anayasada yer alması yeterli olup, siyasi partiler hakkındaki tüm ilke, kurum ve yaptırımların da Anayasada yer alması gerektiği söylenemez. Aksi halde Anayasanın adeta Siyasi Partiler Yasasına dönüştürülmesi söz konusu olur. Bu nedenle; Anayasanın 69. maddesinin son fıkrasında, anayasal ilkeler ışığında yasa ile düzenlemeler yapılabileceği belirtilmiş ve 2820 sayılı Yasada öngörülen ihtar kurumu da bu anayasal dayanaktan hareketle düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11 nci maddesindeki düzenleme uyarınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, demokratik toplum gerekleri yönünden siyasi partiler hakkında eylemlerle orantısız yani radikal yaptırımların söz konusu olmaması için, ara seçeneklerin öngörülmesi gerektiği belirtilmektedir ki; ihtar kurumu bu yönüyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de uygundur. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza verilen siyasi partilerin tüzük ve programlarının incelenmesi yetki ve görevi, anılan Yasada her hangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Mevzuatta, parti tüzük ve programlarında zaman içerisinde yapılacak değişiklikler yeniden inceleme yapılmasını gerektirebileceği gibi hukuksal sorunlara bakış açısı ve yaklaşımlarda hukuksal gelişmelere bağlı olarak oluşacak yorum farklılıkları da siyasi partilerin tüzük ve programlarının yeniden incelenmesini gerektirebilir. Bu itibarla; Cumhuriyet Başsavcılığımızın, yasa, parti tüzük ve programlarında değişiklik olsun veya olmasın, partilerin tüzük ve programlarını her zaman inceleme yetkisi bulunmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi 5.5.2002 tarihinde Tüzüğün 62, 73, 77, 79, 83, 84, 91, 111, 117, 124, 126, 142 ve geçici 6 ncı, 1.2.2003 günü Tüzüğün 8, 27, 30, 33, 38, 46, 69, 79 ve geçici 4 üncü, 3.10.2003 tarihinde de Tüzüğün 39, 46, 50, 57, 70, 76, 84, 132 nci maddelerini değiştirerek, bu değişiklikleri 6.5.2002 tarih ve GEN.BŞK./77.01/2002-936, 17.2.2003 gün ve GENSEK/81.12/2003-170, 15.10.2003 gün ve GENSEK/81.12/2003- 1738 sayılı yazıları ekinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirmesi üzerine Tüzüğün değiştirilen maddeleri ile geneli üzerinde yeniden inceleme yapılmış, adı geçen Partiden, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının emredici hükümlerine aykırı olduğu saptanan Tüzük maddelerinde gerekli değişikliklerin yapılması hususu değerlendirilerek sonucundan bilgi verilmesi 20.6.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazımızla istenilmiş ve bu yazı aynı gün anılan Partiye tebliğ edilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı 4.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005- 1100 sayılı cevabi yazılarıyla; Parti Tüzüğünün daha önce incelemeye tabi tutulduğunu; Anayasa, yasalar ve parti tüzüğünde bir değişiklik yapılmadan tüzükte yeniden bir inceleme yapılmasının amaç yönünden hukuksal güvenlikle bağdaşmadığını, bu itibarla tüzüğün tüm hükümleriyle sözü edilen hükümlerinin, Anayasa, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası hükümleri ile demokrasi esaslarına uygun olduğu görüşünün benimsendiği ve Tüzükte değişiklik yapma yönüne gidilmeyeceğini bildirmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 104 üncü maddesinde, bir siyasi partinin bu Yasanın 101 inci maddesi dışında kalan emredici hükümleri ile diğer yasaların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine Anayasa Mahkemesine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen yazı ile “ihtar” yoluna başvurulacağı belirtilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden yapılan değerlendirmede de; Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının aşağıda belirttiğimiz emredici hükümlerine aykırı olduğu kanısına varılmış, bu nedenle aykırılığın giderilmesi için Yüksek Mahkemenize başvurulması zorunluluğu doğmuştur. II) PARTİ TÜZÜĞÜNDEKİ DÜZENLEMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ: A) Parti Tüzüğünün 39 uncu maddesinin son fıkrasında 3.10.2003 tarihinde yapılan değişiklikle; Merkez Yürütme Kuruluna “delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar yerme yetkisi” tanınmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 39 uncu maddesinin son fıkrasının ilk düzenlenen halinde Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna verilen iptal yetkisi, 3.10.2003 tarihinde Tüzükte yapılan değişiklikle Merkez Yürütme Kuruluna verilmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasanın 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, il ve büyük kongre delege seçimleri yargı gözetimi altında yapılmaktadır. Aynı maddenin onuncu fıkrasında; seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazların hakim tarafından aynı gün incelenerek kesin olarak karara bağlanacağı; onbirinci fıkrasında ise, seçim sonuçlarını etkileyecek usulsüzlük veya yasaya aykırılık hallerinde, seçim hakiminin bu seçimleri iptali hususuna yer verilmiştir. İlçe, il ve büyük kongre delege seçimleri sonuçlarının kesinleşmesinden sonra seçimde yasa ve tüzük hükümlerine aykırı davrandığı belirlenen parti üyesi ya da delege sıfatını almış bulunan parti mensubunun, disiplin kuruluna sevk edilerek işlediği sabit olan eylemin türüne göre Tüzükte öngörülen ve parti üyeliğinden çıkarılmaya kadar varan disiplin cezaları verilmesi her zaman olanaklıdır. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 21 inci maddesinin onuncu fıkrasında seçim sonuçlarına yapılacak itiraz iki günlük hak düşürücü süreye tabi tutulmuştur. Bu yasal hak düşürücü sürenin geçirilmesiyle birlikte kesinleşen seçim sonuçlarına karşı, seçim esnasında yasa ve tüzük hükümlerine aykırı davranıldığının daha sonra belirlendiğinden bahisle itiraz yoluna başvurulamaz. Bir yargı kararı, yasalarda belirlenen usûllere uygun olarak verilip kesinleştikten sonra değişmez bir nitelik kazanır. Kararı veren yargıç dahil hiçbir merci onu değiştiremez. Yasal itiraz süresinin geçirilmesi veya süresinde yapılan itiraz hakkında verilen hakim kararı ile kesinleşen seçim sonuçları aleyhinde bundan sonra her hangi bir yasaya aykırılık gündeme getirilemeyecektir. Yasa tarafından hakime dahi verilmeyen yetkinin, süre gözetilmeksizin yasal olarak görevli bulunmayan Merkez Yürütme Kuruluna verilmesi hukuki olamayacağı gibi, istenilmeyen delegelerin görevden alınması ve merkez yönetiminin görüşlerine uygun delegelerin seçilmelerine fırsat ve imkan tanıyacak bu düzenleme, aynı zamanda 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının parti içi demokrasi ilkelerini düzenleyen 93 üncü maddesine aykırılık oluşturmaktadır. B) Tüzüğün 40 ıncı maddesinde “Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim kurulunca belirlenir. Ancak en geç kongre divanı oluşturulup gündem okunduktan hemen sonrasına kadar divan başkanlığına verilmiş ve kongrede hazır bulunan delegenin en az % 5’i tarafından yapılan ilave gündem teklifleri müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna göre karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci maddeleri yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun emredici nitelikteki 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi “Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur” şeklindedir. Buna göre; kongre gündemine ilave yapılabilmesi için hazır bulunan delegelerin en az onda birinin yazılı talebi yeterli olup, ayrıca müzakere ve oylama yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Tüzüğün 40 ıncı maddesi değerlendirildiğinde, Yasada öngörülen “en az onda biri” oranının “en az % 5”e indirilerek, kongrede hazır bulunan delegelerin en az % 5’i tarafından imzalanan ilave gündem teklifinin kongrede müzakere edilerek, oylama yapılması koşulu getirilmektedir. Bu duruma göre, hazır bulunan delegelerin en az % 5’i tarafından yazılı olarak yapılan ilave gündem önerisi, oylama sonucunda reddedilmesi halinde gündeme eklenemeyecek, kongrede hazır bulunan delegelerin “salt çoğunluğu” tarafından kabulü halinde ise gündeme ilave yapılabilecektir. Yasa, gündeme ilave yapılmasını “en az % 10” koşuluna bağlayarak alt sınırı belirlemiştir. Dolayısıyla Tüzük düzenlemesi ile bu sınırlamanın daha da altına inilemez. Böylelikle; hem % 10’un % 5’e indirilmesi, hem de müzakere açılarak oylama yapılması Yasaya açıkça aykırılık oluşturduğundan Tüzüğün 40 ıncı maddesinin yasal düzenlemeye uygun hale getirilmesi gerekmektedir. C) Tüzüğün, olağanüstü kongreleri konu alan 50 nci maddesinin son fıkrasında yer alan, “Ancak kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun onayı gereklidir” biçimindeki düzenlemeyle kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege “seçimleri” için, bir üst kademe yönetim organının kararı zorunlu kılınmıştır. “İl ve ilçe yönetimi ile delege seçimlerinin” olağanüstü kongre yoluyla yenilenmesi konusunda 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası ve 5253 sayılı Dernekler Yasasında hüküm yoktur. Sadece 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının “büyük kongre” ile ilgili 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında ise, “Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz. Olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır” şeklinde hüküm yer almaktadır. Konu, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci maddelerinin yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde; “Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır” biçiminde düzenlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasındaki “olağanüstü büyük kongre” ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesindeki “olağanüstü kongrelerde” gündemle ilgili herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Gündem ne olursa olsun delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istekle olağanüstü kongre yapılacaktır. Gündemin seçimi içermesi halinde Yasanın öngördüğü beşte bir oranın daha yüksek bir rakama çıkarılması parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturacaktır. Tüzüğün 50 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme, olağanüstü kongre şartlarına Yasada öngörülmeyen biçimde yeni bir koşul getirmektedir. Halbuki, seçimlerin yenilenebilmesi için kongrenin olağanüstü toplanması konusunda hem 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında hem de 4721 sayılı Türk Medeni Yasasında üst organın onayı öngörülmemiştir. Bu düzenleme parti organlarını, üst kademelerin mutlak yetkisine tabi tutması yönünden 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 93 üncü maddesinde düzenlenen parti içi demokrasi ilkelerine aykırıdır. Diğer taraftan; Tüzüğün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük kongre, Genel Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” hükmüne yer verildiği halde, bu maddenin son fıkrasında, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” hükmü düzenlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası; büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemini yeterli görmüştür. Bu madde hiçbir istisna tanımadan kural getirmektedir. Yasada çağrı oranı olağanüstü kongrelerin gündemlerine göre ayrıma tabi tutulmamıştır. Diğer bir ifade ile maddede gündem ayrımı yapılmaksızın kongrenin görev alanındaki her sorun için parti içi azınlık hakkı (olağanüstü toplantıya çağrı istemini) güvence altına alınmıştır. Tüzüğün 70 inci maddesinin son fıkrasında ise, bu konuda ayrım yapılmakta, genel başkanlığın, merkez karar ve yönetim kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın veya büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı istemi aranmakta, böylelikle olağanüstü kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında açıklanan “büyük kongre delegelerinin en az beşte biri” yerine, 70 inci maddenin son fıkrası ile “büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğu”na yani ölüm, istifa gibi durumlar olmadığında % 51 oranına çıkarılmaktadır. Tüzükte geçen oranın, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde geçen beşte bir oranına indirilmesi gerekir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında getirilen kuralın, amir hüküm olduğu noktasında duraksama yoktur. Bu hükmün konuluş amacı, genel başkan ve parti merkez yönetiminin yanı sıra belirli bir sayıya ulaşmış delege grubuna da partinin en yetkili organını toplama yetkisi ile donatmak, yani parti içi demokrasiyi egemen kılmaktır. Yasanın 14 üncü maddesindeki kural bu yönüyle hem partiyi hem de delege iradesini koruyucu niteliktedir. Korunan menfaatlerin yapısı da kuralın buyurucu karakterini ortaya koymaktadır. Parti içi azınlık hakkı çoğunluğun yol açabileceği Tüzük ihlallerine karşı kurumsal bir sigortadır. Hiçbir azınlık hakkı, yarıdan fazla bir oran içeremez. Bu durumda hak azınlığın değil, çoğunluğun hakkına dönüşür. Bir hakkın kullanımını olanaksız kılan bir oran ile o hakkın ortadan kaldırılması arasında her hangi bir fark yoktur. Bu nedenlerle; Tüzüğün 50 nci maddesinin son ve 70 inci maddesinin son fıkralarının, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 93 üncü maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 75 inci maddesi dikkate alınarak Yasayla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. D) Tüzüğün 57 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, görevden alınma üzerine oluşturulan yönetim kurullarının, ilgili kademenin seçimli olağanüstü kongresine karar verilmedikçe, kademenin olağan kongre tarihine kadar göreve devam edecekleri hüküm altına alınmıştır. Benzer konularda hüküm içeren 2820 sayılı Yasanın 19 uncu maddesinin beşinci fıkrası ve 20 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleri, bu maddelere aykırı olarak geçici yönetim kurullarının ve bu bağlamda ilgili kademenin geçici başkanının görevi, yasada öngörülen süreler (ilçe için 30, il için 45 gün) aşılarak olağan kongre tarihine kadar uzatılmakta, dolayısıyla özde geçicilik niteliği ortadan kaldırılmaktadır. İşten el çektirme ile istifa, ölüm, ihraç gibi nedenlerle oluşan boşalma durumları hukuki yönden aynı sonucu doğuran olaylardır. Açıklanan hallerde yapılan atama ile amaçlanan, bir boşluğun oluşmasını engellemek ve sonuçta Yasada öngörülen otuz ve kırk beş günlük süreler dolmadan kongre sürecine girilip, kongre iradesinin ortaya konulmasıdır. Parti içi demokrasinin temel ilkelerinden biri de seçimlerin yasal süresi içerisinde yapılarak kurulların yeniden oluşturulmasıdır. Tüzükte öngörülen bu hükmün uygulamada atama olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda Yasada öngörülen otuz ve kırk beş günlük sürelerin burada da uygulanması zorunludur. Geçici olarak yapılan atamaların olağan kongre tarihine kadar geçerli olacağı yolundaki hüküm, ayrıca üst organın iradesine yasaya aykırı olarak üstünlük tanınması sonucunu doğurduğu gibi, istisnayı kural haline getirmek suretiyle parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenle Tüzüğün 57 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki düzenleme 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 19 uncu maddesinin beşinci, 20 nci maddesinin dokuzuncu ve 93 üncü maddesine aykırıdır. E) Tüzüğün büyük kongre delegeleri başlığını taşıyan 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde, büyük kongrenin tabii üyeleri arasında “kurucular kurulu üyeleri” de sayılmıştır. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin iki, üç ve yedinci fıkralarında; büyük kongrenin seçilmiş üyeler ile tabii üyelerden oluştuğu, büyük kongre tabii üyelerinin ise, parti genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulu, merkez disiplin kurulu üyeleri, partinin üyesi olan bakanlar ve milletvekilleri ile seçilmiş delegelerin % 15’ini aşmamak kaydıyla ve parti üyelikleri devam ettiği sürece parti kurucu üyelerinden meydana geldiği hükme bağlanmıştır. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin 8 inci fıkrasına göre; büyük kongre ilk toplantısını yapıncaya kadar, bu kongrenin yetkilerini kurucular kurulu kullanmaktadır. Buradaki düzenlemeye göre, “partinin genel başkanı ile yaş kaydı aranmaksızın kuruculuk şartlarını haiz merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyeleri ve milletvekilleri, bu kurulun tabii üyeleridir”. Kimlerin kurucu üye oldukları hususu anılan Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenmekte olup, buna göre parti kuruluş aşamasında kurucu olarak yer alanlar parti kurucu üyeleri sıfatına sahiptirler. Bu üyelerin sayısı herhangi bir şekilde artırılamaz. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası, kurucular kurulunun kurucu üyeleri ile bu kurulda yer alan tabii üyeleri eşit haklara sahip kılmamaktadır. Çünkü kurucu üyeler, üyelik sıfatları devam ettiği sürece seçilmiş üyelerin % 15’inden fazla olmamak kaydıyla ilk büyük kongre dahil büyük kongrenin tabii üyesidirler. Kurucular kurulunun tabii üyelerinin ise bu hakları bulunmamaktadır. Kurucular kurulu seçimler yoluyla değil, kişilerin taşıdığı sıfata dayalı olarak oluşan bir kuruldur. İlk kongre yapılınca görevi sona ermektedir. 2820 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin yedinci fıkrasında seçilmiş delegelerin % 15’inden fazla olmamak üzere, “kurucu üyelerin büyük kongre tabii üyesi olduğu belirtilmiş, % 15’lik bölümün nasıl belirleneceğinin ise parti tüzüğü ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı 4.10.2005 tarihli cevabi yazılarında; “Tüzükte yer alan kurucular kurulunun, kurucu üyelerden oluşan kurul anlamında olduğunu, birinci olağan büyük kongre ile yeni kurulların oluşturulmasından sonra kurucular kurulu diye bir organın varlığından artık söz edilemeyeceğini, Tüzüğün 62 nci maddesinde büyük kongre seçilmiş delege sayısının TBMM üye tam sayısının iki katı olan 1100 olacağının öngörüldüğünü, Partinin kurucu üyeleri sayısının ise 73 olduğunu, bu sayının istifa ihraç ve ölüm gibi nedenlerle azalabileceğini, ancak artmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle kurucu üye sayısının seçilmiş delege sayısının % 15’ini geçmediğini” bildirmiştir. Tüzüğün 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendindeki düzenleme mevcut hali ile kaldığı takdirde, kurucu üye sıfatını taşımayan ancak kurucular kurulunda tabii üye sıfatıyla görev yapmış her hangi bir kişi, Partinin daha sonra yapılacak olan büyük kongrelerine yasal olanak bulunmamasına rağmen “kurucular kurulu üyesi” sıfatıyla “büyük kongrenin doğal üyesi” olarak katılabilecektir. Ayrıca, verilen yanıt mevcut durum itibariyle doğru olsa bile, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında büyük kongre seçilmiş delege miktarının TBMM üye tamsayısının iki katından fazla olamayacağı, yani bu sayının bugün itibariyle en fazla 1100 olarak belirlenebileceği, büyük kongre seçilmiş delege miktarını belirleyen Yasa ve Tüzük hükümlerinde zaman içerisinde yeniden yapılacak düzenlemeler ile bu miktarın değişebileceği ve 487 sayısının altına düşürülmesi halinde 73 kişiden ibaret parti kurucularının seçilmiş delegelerin % 15’inden fazlayı oluşturacağından, bu delegelerin nasıl belirleneceğinin gösterilmesi zorunluluğu doğacaktır. Bu sebeple; maddedeki “kurucular kurulu üyeleri” kavramının Yasanın 14 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında belirtildiği gibi “kurucu üyeler” olarak düzeltilmesi ve Parti Tüzüğünün 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde büyük kongre seçilmiş delegelerinin azami miktarı gösterilip, toplam kaç kişiden oluşacağı kesin ve net bir rakam halinde açıklanmadığından, kurucu üyelerin seçilmiş üyelerin % 15’inden fazla olmaları halinde bu % 15’lik bölümün nasıl belirleneceğinin Parti Tüzüğünde gösterilmesi gerekmektedir. F) Tüzüğün 126 nci maddesinde; milletvekili seçiminde aday tespit ve sıralama işleminin kısmen veya tamamen ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde merkez adayı göstermeye genel başkan yetkili kılınmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Genel, kısmi veya ara milletvekili seçiminde, Tüzüğün 123 üncü maddesinin son bendinde yazılı olduğu şekilde ön inceleme sonucu belirlenen aday adayları arasından parti adayları ve adayların liste sıralamasının a) ön seçim, b) teşkilat yoklaması, c) merkez yoklaması usullerinden birinin, birkaçının veya tamamının, aynı seçimde seçim çevresi ölçeğine göre aynı anda ve bir arada veya birinin ülke ölçeğinde tam olarak uygulanması suretiyle yapılır”; 124 üncü maddenin ikinci fıkrasında ise, “Hangi seçim çevresinde hangi usül veya usüllerle ve usülün hangi ölçekte uygulanacağına Merkez Karar ve Yönetim Kurulunca karar verilir. Ancak milletvekili seçiminde, seçim çevrelerinin en az % 50’sinde ön seçim veya teşkilat yoklaması usüllerinden birinin uygulanması ile aday belirlenmesine özen gösterilir” hükmü yer almaktadır. Tüzüğün 124 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinde “ön seçim”, aynı fıkranın ikinci bendinde “teşkilat yoklaması”, üçüncü bendinde de “merkez yoklaması” usülleri açıklanmaktadır. Merkez yoklaması, Tüzüğün 123 üncü maddesine göre aday adaylıkları kabul edilenlerin, seçim çevrelerine göre aday liste sıralamalarının, doğrudan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tarafından yapılması olarak tanımlanmaktadır. 2820 sayılı Yasanın 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında, siyasi partilerin ön seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde toplam olarak TBMM üye tam sayısının % 5’ini aşmamak üzere merkez adayı gösterebilmeleri mümkün kılınmış, merkez adayların ise kim tarafından gösterileceği açıkça maddede düzenlenmemiştir. Tüzüğün 77 nci maddesinde görev ve yetkileri belirlenmiş, son fıkrada da “genel başkan kanun, parti tüzüğü ve diğer mevzuatın kendisine vermiş olduğu tüm görevleri yapar ve yetkileri kullanır” hükmü konulmuştur. Genel başkan Tüzükteki bu düzenleme ile tek seçici durumuna getirilmiştir. Merkez adaylarının belirlenmesi işlemi, sonuçta partiyi bağlayan bir “karar” almakla mümkündür. Oysa genel başkan, bu konuda partinin tek başına karar almaya yetkili organı değildir. Siyasi partinin asıl karar organı büyük kongre olup, büyük kongrenin yetkisi dışında kalan konularda karar alma yetkisi merkez karar ve yönetim kuruluna aittir. Yine 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında genel başkanın tek başına yetkili olduğu konular ilgili maddelerde tek tek yazılmış olup, bunlar arasında merkez adayı belirleme yetkisi yer almamaktadır. Dolayısıyla merkez adayı belirleme yetkisi merkez karar ve yönetim kuruluna aittir. Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 124 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendinde “merkez yoklaması” yöntemiyle aday ve liste sıralaması belirleme yetkisi merkez karar ve yönetim kuruluna verilmiştir. Demokraside asıl olan müzakere ve oylama yapılıp karar almaktır. Tüzüğün bu maddesi ile demokratik uygulama tamamen dışlanmıştır. Parti Tüzüğündeki bu düzenleme pratikte seçilenler yönünden de bir baskı oluşturacak sakıncaları taşımaktadır. Bu nedenle; söz konusu düzenleme eşitlik ilkesine, parti içi demokrasi kurallarını düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 93 üncü maddesine aykırılık oluşturduğundan, Tüzükte, Yasanın bu maddesine uygunluk sağlayıcı değişiklik yapılması gerekmektedir. III) SONUÇ ve İSTEM: Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1- 2, 70/son ve 126 ncı maddesinde yer alan ve yukarıda belirttiğimiz düzenlemeler 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 8, 14 üncü maddesinin 2, 5, 7, 8 inci fıkraları, 15, 16, 19/5, 20/9, 21/1-10, 37/2, 93 ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 ve 79 uncu maddelerine aykırılık oluşturduğundan, Tüzükte yer alan bu hususların Yasanın ilgili maddelerinde yer alan kurallara uygun hale getirilmesi için adı geçen partiye 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 104 üncü maddesi uyarınca ihtarda bulunulması, Kamu adına talep olunur.” BYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 1.2.2011 günlü, C.02.0.CBS.0.01.02.03/SP/61 sayılı yazısı şöyledir: “ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA İLGİ: 13.01.2011 gün ve 2005/3 (Siyasi Parti-İhtar) E.Sayılı kararınız ve 25.01.2011 gün, 463/678 sayılı yazınız. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün bazı maddelerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasına aykırı olduğu iddiasıyla adı geçen parti hakkında 30.11.2005 tarihli ihtar istemli başvurumuzla ilgili olarak yanıtlanması istenilen hususlar aşağıda açıklanmıştır: 1. a) Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70/son maddesinin Siyasi Partiler Yasasına aykırı olduğuna ilişkin iddialarımız ve buna dair gerekçelerimiz 30.11.2005 tarihli başvuru dilekçemizin (C) maddesinde, konunun ve aykırılıkların benzerliği nedeniyle Tüzüğün 50. maddesine yönelik eleştirilerimizle birlikte değerlendirilmiş, dilekçemizin 8., 9. ve 10. sahifelerinde 70/son maddesinin Siyasi Partiler Yasasına aykırılığı gerekçeleriyle birlikte münhasıran değerlendirilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70. maddesinin son fıkrasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 75. ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14. maddesine aykırı olduğu kanaatimizi muhafaza ediyoruz. Şöyle ki; Adalet Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük kongre, Genel Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” hükmüne yer verilmiş olup bu hüküm 2820 sayılı Yasanın 14/6. maddesine uygundur. Ancak Tüzüğün aynı maddesinin son fıkrası, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” biçiminde düzenlenmiştir. Olağanüstü kongre konusu 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci maddeleri yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde; “Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır” biçiminde düzenlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasındaki “olağanüstü büyük kongre” ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesindeki “olağanüstü kongrelerde” gündemle ilgili herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Gündem ne olursa olsun delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istekle olağanüstü kongre istenebilecektir. Gündemin seçimi içermesi halinde Yasanın öngördüğü beşte bir oranın daha yüksek bir rakama çıkarılması parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturacaktır. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası; büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi yeterli görmüştür. Bu madde hiçbir istisna tanımadan kural getirmektedir. Yasada çağrı oranı olağanüstü kongrelerin gündemlerine göre ayırıma tabi tutulmamıştır. Diğer bir ifade ile maddede gündem ayırımı yapılmaksızın kongrenin görev alanındaki her sorun için parti içi azınlık hakkını (olağanüstü toplantıya çağrı istemini) güvence altına almıştır. Oysa Tüzüğün 70 inci maddesinin son fıkrasında ise, bu konuda ayrım yapılmakta, genel başkanlığın, merkez karar ve yönetim kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın veya büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı istemi aranmaktadır. Bu şekildeki bir düzenleme ile olağanüstü kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında açıklanan “büyük kongre delegelerinin en az beşte biri” yerine 70 inci maddenin son fıkrası ile “büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğu” na yani ölüm, istifa gibi durumlar olmadığında % 51 oranına çıkarılmaktadır. Tüzükte belirtilen oranın, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde geçen beşte bir oranına indirilmesi gerekir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında getirilen kuralın, amir hüküm olduğu noktasında duraksama yoktur. Bu hükmün konuluş amacı, genel başkan ve parti merkez yönetiminin yanı sıra belirli bir sayıya ulaşmış delege grubuna da partinin en yetkili organını toplama yetkisi ile donatmak, yani parti içi demokrasiyi egemen kılmaktır. Yasanın 14 üncü maddesindeki kural bu yönüyle hem partiyi hem de delege iradesini koruyucu niteliktedir. Korunan menfaatlerin yapısı da kuralın buyurucu karakterini ortaya koymaktadır. Parti içi azınlık hakkı çoğunluğun yol açabileceği tüzük ihlallerine karşı kurumsal bir sigortadır. Hiçbir azınlık hakkı, yarıdan fazla bir oran içeremez. Bu durumda hak azınlığın değil, çoğunluğun hakkına dönüşür. Bir hakkın kullanımını olanaksız kılan bir oran ile o hakkın ortadan kaldırılması arasında her hangi bir fark yoktur. Bu nedenlerle; Tüzüğün 70 inci maddesinin son fıkrasının, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 93 üncü maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 75 inci maddesi dikkate alınarak Yasayla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tüzüğün bazı maddelerinin değiştirilmesi talebiyle Adalet ve Kalkınma Partisine gönderilen 20.06.2005 tarih ve 109.SP.2005/222 sayılı yazımızda 70. maddenin değiştirilmesi yönünde bir talebimizin bulunmadığı, ancak bu maddenin ihtar başvurusuna konu edinildiği belirtilmekte ise de; Tüzüğün aynı konuyu içeren 50. maddesinin değiştirilmesinin talep edilmiş olması, 2820 sayılı Yasanın 9. maddesinin 4425 sayılı Yasanın 25. maddesi ile kaldırılmış bulunması ve Anayasa Mahkemesinin 1996/1 (Siyasi Parti-İhtar) E., 1997/7 K. 13.11.1997 tarihli kararı birlikte değerlendirildiğinde Başsavcılığımızın ihtar isteminden önce ilgili siyasi partiyi uyarma yükümlülüğünün bulunmadığı değerlendirilmiştir. 2. Davalı Adalet ve Kalkınma Partisinin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2. Büyük Olağan Kongresinde tüzüğün 57. ve 62. maddeleri değiştirilmiş, aykırılıklar giderilerek bu maddeler 2820 sayılı Yasa’ya uygun hale getirilmiştir. 30.11.2005 tarihli başvurumuza konu edindiğimiz Tüzüğün 57. ve 62. maddeleriyle ilgili değişiklikler Partinin yetkili organı olan büyük kongresi tarafından yerine getirilmiş olduğundan 57. ve 62. maddelerle ilgili olarak konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı görüşündeyiz. 3. Davalı Adalet ve Kalkınma Partisi 03.10.2009 tarihinde 3. Olağan Büyük Kongresini yapmış ve anılan kongrede Tüzüğün 3, 15, 21, 27, 29, 33, 35, 38, 46, 47, 48, 49, 58, 86, 90, 111, 116 ve 134. maddeleri değiştirilmiştir. Anılan kongrede yapılan değişikliklerin 30.11.2005 tarihli ihtar talebimize bir etkisi bulunmamaktadır. İhtar istemli başvurumuza konu edilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerde bugüne kadar bir değişiklik yapılmamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün bu maddelerinin 2820 sayılı Yasaya aykırı olduğuna ilişkin 30.11.2005 tarihli başvurumuzda yer alan iddia ve gerekçelerimizi sürdürmekteyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün Türk Medeni Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununa aykırı olduğu değerlendirilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerinin Yasaya uygun hale getirilmesi için adı geçen partiye 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesi uyarınca ihtarda bulunulması, Kamu adına talep olunur.” III- PARTİ’NİN SAVUNMASI Aleyhine ihtar isteminde bulunulan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 5.8.2011 günlü, GEN.SEK/81.12/2011-1194 sayılı savunması şöyledir: “ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA İlgi:12.07.2011 gün ve 2005/3 (SP-İhtar)/382-3006 sayılı yazınız. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesi uyarınca partimiz hakkında ihtar verilmesine ilişkin başvurusu üzerine ilgi yazınızda savunması istenilen hususlar, usul ve esas açısından ele alınarak aşağıda açıklanmıştır. A- Usul Açısından: 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AK PARTİ kuruluşunu takiben yasal süresi içerisinde kurucular listesi ile Tüzük ve Program örneklerini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmiştir. Bu belgeleri ve dolayısıyla da Tüzüğümüzü inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme sonucunu 13.11.2011 gün ve SP.109.MUH./2001/526 sayılı yazısıyla partimize tevdi etmiştir. Anılan yazı ile tüzüğümüzün ilk şeklinde 73/2 fıkrada yer alan hüküm değiştirilmiş ve bu değişiklik sonrasında nihai halini kazanan parti tüzüğümüz hükümleri doğrultusunda da siyasi faaliyetlerimiz ve çalışmalarımız yürütülmüştür. Ancak, süreç bu şekilde sağlıklı bir şekilde yürürken, aradan 4 yıl geçtiği halde Anayasada ve ilgili yasalarda bir değişiklik yapılmamasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2820 sayılı Kanunla kendisine verilen inceleme yetkisinin kurumsal yapılanmadan ziyade değişen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarının şahıslarına münhasır olduğuna yönelik bir anlayışla yeniden bir inceleme ve irdeleme sürecini başlatmış ve bu inceleme şekillenen iddia ve değişiklik istemlerini de 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazılarıyla partimize bildirmişlerdir. Böylece hukuk devletinin şahsa mahsus ilkelerin, görüşlerin ve süreçlerin bir tezahürü değil bilakis sistemsel ve kurumsal yapılanmanın teşekkülü olduğuna yönelik gerçek gözardı edilerek başlayan bu yeni anlayış, bu zorlama yorum ile yetki sınırları aşılarak hazırlanan bu yeni inceleme ile parti tüzüğümüzün sırasıyla; 18, 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2, 126 ve 134/1 maddelerinin Siyasi Partiler Kanuna ve Türk Medeni Kanununa aykırı olduğu iddia edilerek düzeltilmesi istenmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu iddia ve değiştirme istemli yazısına binaen cevabımızı 04.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005-1100 sayılı yazımızla bildirdik. Bu yazımız üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı değiştirilmesini istediği maddelerden 18 ve 134/1 ile ilgili iddialarından vazgeçtiği halde partimize tevdi ettiği yazıda yer almayan dolayısıyla bilgimiz ve savunma hakkımız dışına çıkartılan 70/son maddesinin de içinde yer aldığı 30/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2 ve 126 ncı maddelerin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununa ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa aykırılığı bahsi ile partimize ihtarda bulunması amacıyla yüce mahkemenize 30.11.2005 ve SP.109.HZ.2005/4 sayılı başvurusunu yapmıştır. Bu başvuru yapıldıktan sonraki süreçte partimiz, değişen şartlar ve parti içi gerekler açısından her büyük kongrede gündemine aldığı tüzük değişiklikleri hususunu 11.11.2006 tarihinde yapılan ikinci olağan büyük kongresinde de gündeme almış ve bazı maddelerde değişikliğe gitmiştir. Bu değişikliklerle ilgili yazımızda yasal süresi içerisinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiştir. Kaldı ki bu kongreden sonra 3.10.2009 tarihinde yapılan 3. Olağan Büyük Kongremizde de Tüzük değişiklikleri yapılmış ve süresi içerisinde bildirilmiştir. 11.11.2006 tarihinde yapılan ikinci olağan büyük kongremizde 57 ve 62 inci maddelerde yaptığımız değişiklikleri süresi içerisinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmemize rağmen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu değişiklikleri inceleyip süresinde ve zamanında Yüce Mahkemenize bildirmesi ve bu maddeler ile ilgili ihtar sebeplerinin ortadan kalktığını bir görev icabı yapması gerekirken; ancak Yüce Mahkemenizin 13.1.2011 günlü, E.2005/3 sayılı kararının gereğinin yerine getirilmesine yönelik 25.1.2011 gün ve 2005/3 (SP-İhtar) 463/678 sayılı yazınız üzerine görevlerinin farkına varmışlar ve yüce mahkemenize yönelik 01.02.2011 gün ve C.02.0CBS.0.01.02.03/SP/61 sayılı cevabi yazılarının 2 nolu bendinde 57 ve 62 nci maddelerin partimiz tarafından değiştirildiğini kabul ederek, bu maddelerle ilgili karar verilmesine yer olmadığı görüşünü ortaya koyabilmişler ve başlattıkları bu süreci nihai olarak toplam 5 maddeye indirgeyerek de ihtar istemli başvuru sürecini yürütmektedirler. Özetle anlattığımız bu süreç hukuk devleti açısından yasaların kurumlara verdiği yetkilerin zamanında ve yerinde kullanılmayarak ve bu yetkilerin şahsa münhasır olarak değerlendirilip bir hukuki mantık ve usul anlayışla kullanıldığının en somut tezahürü olmuş ve Yüce Mahkemenizin yoğun gündemi bu yorum ve dirençle meşgul edilmiştir. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yine bir usul ve maddi hata olarak altına imza attığı şu hususla ilgili bilgi notumuzun da resmi yazılara kaydedilmesi açısından dikkat alınması önem arzetmektedir: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yüce mahkemenize gönderdiği 01.02.2011 gün ve SP/61 sayılı yazılarının “EKİ” bölümünün 1 ve 2 numaralı satırlarında kullanılan “AKP’nin” ibaresinin parti tüzüğümüze aykırı olduğunun altını çizmek isteriz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ve İçişleri Bakanlığına verdiğimiz kuruluş evrakları ve parti tüzüğümüz incelendiğinde “Adalet ve Kalkınma Partisi”nin kısaltılmış adının “AK PARTİ” olduğu açıkça anlaşılacaktır. Ayrıca Yargıtay Başsavcılığınca tutulan parti sicil kayıtları incelendiğinde Türk siyasi partileri arasında “AKP” kısaltmasını kullanan bir partinin de olmadığı görülecektir. Savcılığın gösterdiği bu özensiz tutumun ihtar istemine konu hükümlere de yansıdığı aşağıda ki esas açısından savunmamız da farkedilecektir. Dolayısıyla partimiz tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu usul sürecine yönelik yaptığımız itiraz ve değerlendirmelerin, Yüce Mahkemenizce dikkate alınmasının; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yasalardan kaynaklanan yetkisini yerinde ve zamanında kullanmasını teşvik edici bir emsal niteliğinde olacağına kanaatimiz tamdır. Usul açısından yapılan bu değerlendirmelerden sonra 14.08.2001 tarihinde kurulan partimizin Tüzük hükümlerinin tümünün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca incelendiğini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Partimize tevdi etmiş olduğu 13.11.2001 gün ve SP.109.Muh.2001/526 sayılı yazılarından anlaşıldığı ve bizim de parti olarak bu yazıya istinaden değişikliklerimizi gerçekleştirdiğimiz halde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yaklaşık 4 yıl sonra yeniden bir inceleme yapmasının hukuken mümkün olmadığını ve yasa ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilen bu yetkinin aşıldığını dolayısıyla bir yetki aşımı ile yürütülen bu sürecin ve ihtar isteminin usulen reddini arz ve talep ederiz. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tüzük değişiklikleri ile partimize tevdi etmiş oldukları 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazılarında Tüzüğümüzün 70/son fıkrası hükmü ile ilgili bir talebi olmadığı ve dolayısıyla partimizin savunmasının da alınmadığı bu maddeyi, mahkemenize yaptığı ihtar istemli başvurunun bir konusu haline dönüştürmesi usulen mümkün değildir. Zira Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının anılan bu madde ile ilgili süreci önce partimiz açısından başlatması gerekmektedir. Dolayısıyla yüce mahkemenizin bu ihtar başvurusunun bir konusu olan 70/son fıkra hükmünü dikkate almayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının da 70/son fıkra hükmü ile ilgili olarak öncelikle partimizin görüş ve değerlendirmesini alması gerekmektedir. Yasal bu süreci tamamladıktan sonra ancak mahkemenize bir başvuru yapabilecektir. Bu itibarla usul açısından 70/son maddenin mahkemenize başvuru dilekçesinde yer almasına itiraz ediyor, gereğini arz ve talep ediyoruz. B- Esas Açısından: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, ihtar istemine konu edilen Tüzük hükümlerinin esasına yönelik partimiz savunması; 04.10.2005 gün ve SHİ.81.01.2005/1100 sayılı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ilettiğimiz cevabi yazımız ve aşağıdaki değerlendirmeler şeklindedir: 1- Tüzüğümüzün 39/son fıkrasıyla: “İlçe, il ve Büyük Kongre delege seçimlerini belli hallerde iptal etme ve yeniden yapılmasına karar verme” yetkisinin tanındığı Merkez Yürütme Kurulu, Siyasi Partiler Kanununun Ek Madde 3 ile açıklık getirmek zorunda kaldığı gibi bir merkez karar, yönetim ve icra organı niteliğindedir. Yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sık sık vurguladığı Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesine göre de: “... parti genel başkanlığınca genel merkez organlarınca ve parti gruplarına alınan kararlar...” hükmüne göre de bir karar organıdır ve Tüzüğümüzün 80/10 maddesine göre de: “... tüzükle verilmiş tüm yetkileri kullanmak ve görevleri yapmak” gibi bir yetkiye sahip olarak da madde 39/son fıkra ile kendisine verilen yetkiyi kullanmaktadır. Keza 39/son fıkrayla Merkez Yürütme Kuruluna verilen bu yetki, 2820 sayılı Kanunun 21. maddesiyle hakime tanımı yetkiyi herhangi bir şekilde ortadan kaldırmadığı gibi Siyasi Partiler Kanununun 7 nci maddesine göre Tüzüğümüzde şekillendirdiğimiz Teşkilat Kademe organlarından; madde: 18/1 Belde Teşkilat ile madde: 18/5 yan kuruluşlarımız olan Kadın ve Gençlik Kollarımızın kongrelerinin delege seçimlerinde aykırılıkların saptanmış olmasına münhasır olarak da bu yetkisini kullanmaktadır ki; Tüzük Madde 22 ve 85’e göre yapılan belde kongreleri ile yan kuruluşların kongre ve delege seçimleri de hakim nezaretinde değil, parti yöneticileri nezaretinde yapıldığı gerçeği de gözardı edilmemelidir. Dolayısıyla teşkilatların bütünlüğü ve işlevselliği açısından ortaya konulan bu madde hükmü, parti içi faaliyetleri denetleme yetkisi ve parti içi rekabetin eşit şartlarda yürütülmesi açısından ortaya konmuş bir maddedir. Siyasi Partiler Kanununun tamamı incelendiğinde, siyasi partilerin iş ve işlemlerinin hızlı ve etkili işlemesi ve hantal bir yapıda çalışılmamasına bir çok maddede düzenlemelere tabii olduğu görülecektir. Kanunları yapanlarında doğal olarak siyasal sürecin aktörleri oldukları dikkate alındığında bu aktörlerin kendi iç işleyişleri ile ilgili sınırlayıcı ve zorlaştırıcı bir tutum içinde olmayacakları aksine merkez karar, yönetim ve icra organlarını bir bütün olarak değerlendirip bunlar arasında ki ilişkileri Tüzüklerde düzenlemesine imkan tanımakta ve yetki devri sürecini de aktif kılarak acil ve hızlı kararlar alınması sürecini açık tutmaktadır. Dolayısıyla Merkez Yürütme Kurulu’nun teşekkülü ve yetkilerinin tespitine yönelik düzenlemelerde bu mantık ve anlayış çerçevesinde şekillenmektedir. Hukuk, sınırlayıcı ve zorlaştırıcı anlamda yorumlanmadığı takdir de siyasi partilerin kendi iç işleyişleri açısından en etkili, etkin ve verimli değişiklikleri yapabilmesi bilakis her zaman desteklenmelidir. Nitekim partimiz 03.10.2009 tarihinde yaptığı Tüzük değişikliklerini yine yasalar ve ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştirmiştir. Somut bir örnek vermek gerekirse; Tüzük madde 48/2 fıkrasının eski hükmüne göre “Hakimin kararı seçimlerin iptali ve yenilenmesi yönünde ise seçimler için belirleyeceği günde kongrede kesinleşmiş aday listelerine göre sadece seçim yapılır” hükmünde ki “kongrede ki kesinleşmiş aday listelerine” ifadesi demokratik bulunmayarak 3.10.2009 tarihinde 3. Olağan Büyük Kongremizde değiştirilmiştir. 2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Tüzüğün 40 ıncı maddesine yönelik talebinin, Siyasi Partiler Kanununun 121 inci maddesinin yollamasıyla Türk Medeni Kanunun 79/2 maddesine atıfta bulunarak yapılan zorlama bir yorum olduğu kanaatindeyiz. Çünkü eğer bir yollama yapılacaksa bu yollama Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesindeki parti içi demokrasi vurgusuna yönelik yapılmalı ve en az onda bir delege yerine en az beşte bir delege açılımının daha demokratik olduğu dikkate alınmalıydı. Keza kongrelerde görüşülmesi gereken konuların gündeme alınması hükmüne uygun bir yollama maddesi aranacaksa bunu Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasında ki hükme göre yapmalı ve burada istisnai oranların sıralandığı bu oranlar dışında partilerin de Tüzükte oranlar belirleme yetkisine en azından Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesine göre haiz olduklarının kabullenilmesi gerekmektedir. Görüldüğü gibi mevcut düzenleme parti içi demokrasi açısından çok sesliliğe ve açık fikirliliğe yer veren daha demokratik bir düzenleme iken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aksini iddia etmesi açıkça bir çelişki içermektedir. 3- Tüzüğümüzün olağanüstü kongreleri konu alan 50 nci maddesinin son fıkrasındaki hükmünü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yine zorlama bir yorum ile ihtar isteminin konusu yapmıştır. Halbuki 50/son hükmüne Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasına yollama yaparak bakabilseydi; Büyük Kongrede gündem değişikliklerinin nitelikleri ve bunların teklif edilmesinin oranlarının sıralandığını dolayısıyla seçim teklifi içeren gündem değişikliklerinin oranlarını ve onay mekanizmaları hususlarında siyasi partilerin kanunla sınırlandığı bir açık hükmün veya yollamanın olmadığı açıkça görülecektir. Tüzük hükmü bir usul işlemini öngörürken; özellikle bu usul işlemi parti içi çalışmalara dışarıdan müdahaleleri önleme, parti içi huzur ve çalışma istikrarını teminen ortaya konmuş bir düzenlemedir. Yasal düzenlemelerde açık hüküm bulunmayan hallerde siyasi partilerin parti içi işleyiş açısından tüzüklerinde ve diğer mevzuatlarında düzenlemeye gitmesinin olağan karşılanması ve hatta partilerin kurumsallaşması açısından bilakis bu yaklaşımın teşvik edilmesi daha doğru bir yorum olacaktır. 4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazısında partimize gönderdiği hükümler içerisinde yer almadığı halde Yüce Mahkemenize başvurusunun bir konusu olarak belirlediği Tüzüğümüzün 70/son maddesi hükmü ile ilgili olarak yollama yaptığı Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasındaki konu hükmünün hiçbir istisna tanımadan kural getirdiğine yönelik tespiti hukuki olmadığı gibi doğruda değildir. Halbuki aynı maddenin son fıkrasındaki “... yirmide bir...” veya “... üçte bir ...” oranları birer istisnadır. Dolayısıyla madde 14/son fıkra hükmündeki istisnai oranlar, partilere de kanunda açıklık bulunmayan bu konuda tüzüklerinde düzenlemeler yapabilme yolu açmaktadır. Siyasi partilerin iç işleyişleri ve istikrarlı bir çalışma süreci için seçimli olağanüstü kongreler hususunda oranlar açısından bir düzenlemeye gitmesi kanuna aykırı olmadığı gibi parti içi istikrarı ve huzuru ile ülke siyasetinin istikrarı açısından Siyasi Partiler Kanununun temel esas aldığı olağan süreçleri koruyabilme ve olağan süreçlerle parti kongrelerini yapabilmek adına Tüzük’te olağanüstü talepler için bir barem koyma yetki ve salahiyetine haiz oldukları kabul edilmeli ve doğal karşılanmalıdır. Zira siyasi partilerin ilgili kanunların açık hükümleri dışında, faaliyet ve çalışma alanını kurumsallaştırma yönünde getireceği her düzenleme ve partinin yaşamsal sürecini uzatma ve koruyabilme adına her tedbiri parti mevzuat ve kararlarında alabilmelidir. Ayrıca 70/son fıkradaki “... delege tam sayısının salt çoğunluğunun ...” ibaresindeki salt çoğunluğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının %51 oranı olarak göstermesi doğru bir sayısal tespit de değildir. Salt çoğunluğun 50+1 olarak değerlendirmesinin maddi bir hatanın düzeltilmesi açısından yerinde olacağı kanaatindeyiz. 5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tüzüğümüzün 126 ncı maddesi hükmü ile milletvekili seçimlerinde merkez aday gösterme yetkisinin parti genel başkanına tanınmış olduğunu tanınan bu yetkinin aday belirleme konusunda partiyi bağlayan bir karar niteliği taşıdığını halbuki 2820 sayılı Kanunda parti genel başkanının parti karar organları arasında sayılmadığını partinin asıl karar organının büyük kongre ve 2820 sayılı Kanunun 14/5 maddesinde sayılmayan konularda ise merkez karar ve yönetim kurulunun olduğunu, dolayısıyla merkez aday belirleme yetkisinin genel başkana tanınmasının 2820 sayılı kanunun 15 ve 16 ncı maddeleri ile parti içi demokrasi ilkesini düzenleyen 93 üncü maddesine aykırı olduğunu bahisle yaptığı bu zorlama yorumu ile aslında sık sık vurguladığı 93 üncü madde ile ters düşmekte ve bilakis bu yorumun hukuki dayanağının olmadığını anılan maddenin ortaya koyduğunu gözden kaçırmış durumdadır. Zira Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesi “Siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca alınan kararları veya yapılan eylem ve işlemleri, parti tüzüğüne parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” hükmü, parti genel başkanının da bir karar organı olduğunun altını çizmektedir. Siyasi Partiler Kanununun 15 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında belirtilen “...partiyi temsil etme yetkisi genel başkana aittir.” hükmü ile 4 üncü fıkrasında belirtilen “parti genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulunun tabi başkanıdır...” hükümleri genel başkanın karar alma sürecinin içinde olduğunun bir somut tezahürüdür. Ya da Siyasi Partiler Kanununun 14/6 fıkrasında belirtildiği gibi “...olağanüstü toplantılar genel başkanın ... lüzum göstermesi...” yine aynı maddenin son fıkrasında belirtildiği gibi “parti tüzük ve programında değişiklik yapılmasına ilişkin olan veya parti politikasını ilgilendiren konularda karar alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için bunların genel başkan ... tarafından ileri sürülmüş olması ...” hükümleriyle yetkilendirilen ve sorumluluk yüklenilen parti genel başkanlarının bu iş ve işlemleri karar alma süreç ve işleminin birer somut tezahürüdür. Yine Siyasi Partiler Kanununun denetim başlıklı 75 inci maddesi ile Yüce Mahkemenize tanınan yetkiye istinaden, Yüce Mahkemenizin anılan maddenin 3 üncü fıkrasında belirtildiği gibi siyasi parti genel başkanından mütalaa isteyebilmesi ve ilgili parti genel başkanının da bu mütalaayı ve içeriğini belirlediği iş ve işlemler bir karar alma işlemidir. O halde Kanunun bu açık hükümlerine rağmen parti genel başkanı bir karar organı değildir yorumu ve bu yoruma dayanarak Siyasi Partiler Kanununun 37 nci maddesinin 2 nci fıkrasında TBMM üye tam sayısının %5’ini aşmamak üzere merkez aday gösterebilmelerinin mümkün kılınması ancak bu adayların kim tarafından gösterileceğinin açıkça düzenlenmemesi nedeniyle tüzüğümüzün 126 ncı maddesi ile genel başkana tanınan yetkinin kanuna aykırı olduğu yorumunun da hukuki dayanağı ve alt yapısı olmayan zorlama bir yorum olmaktan öteye geçemeyeceği açıktır. SONUÇ: Parti tüzüğümüzün 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126 ncı maddelerinde yer alan mevcut düzenlemelerin gerek 4.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005-1100 sayılı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğimiz görüş ve değerlendirmeler, gerekse de ilgi yazınıza binaen hazırladığımız bu savunmamız doğrultusunda değerlendirmeye tabi tutulmasını ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hukuki dayanaklardan yoksun zorlama yorum ve yollamalarla inşa ettiği ihtar istemi talebinin tümden reddini Yüce Mahkemenizden arz ve talep ederiz.” IV- İNCELEME Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihtar başvurusu ile ekleri, Parti savunması, Anayasa Mahkemesi Raportörü Mustafa BAYSAL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, ilgili yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri ile Parti Tüzüğü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Tüzüğün 39. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi Tüzüğün 39. maddesinin son fıkrasında, Merkez Yürütme Kurulu’na, delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verme yetkisi tanınmaktadır. İhtar isteminin gerekçesinde, 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci ve onbirinci fıkralarına göre, il ve büyük kongre delege seçimlerinin yargı gözetimi altında yapıldığı ve yasaya aykırılık durumunda seçim hâkimine bu seçimleri iptal yetkisinin tanındığı; sadece seçim hâkiminin görevinde olan bir konuda Merkez Yürütme Kuruluna yetki verilmesinin 2820 sayılı Kanun’un parti içi demokrasiyi öngören 93. maddesine aykırı olduğu, ayrıca Merkez Yürütme Kurulu’nun yasal görevleri arasında bu yönde bir karar alma yetkisinin de bulunmadığı ifade edilerek Tüzüğün Yasa’ya uygun hale getirilmesi gerektiği iddia edilmiştir. Parti, savunmasında, Tüzüğün 39. maddesinde yetkili kılınan Merkez Yürütme Kurulu’nun, 2820 sayılı Kanun’un Ek 3 ile 93. maddelerindeki açıklık uyarınca, bir merkez karar, yönetim ve icra organı olduğunu; 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle hâkime tanınmış olan yetkinin bu düzenlemeyle hiç bir şekilde ortadan kaldırılmadığını; bu hükmün, hâkim gözetiminde yapılmayan belde kongreleri ile parti yan kuruluşlarının kongre ve delege seçimlerini de kapsayacak biçimde teşkilatların bütünlüğünü ve işlevselliğini sağlayan bir madde olduğunu ifade etmiştir. Tüzüğün “Olağan Kongre Zamanı ve Seçilecek Delegeler” başlıklı 39. maddesinde, ilçe ve il kongrelerinin olağan kongre takvimine, asıl ve yedek delegelerin seçimine ilişkin usul ve esaslar belirtildikten sonra, son fıkrada “Merkez Yürütme Kurulu, delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verebilir” denilmektedir. 2820 sayılı Kanun’un seçimlerin yapılmasına ilişkin 21. maddesinde, siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin seçimlerinin yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılacağı hükme bağlandıktan sonra maddenin devamında bunun şekli ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Böylece maddede, siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin seçimleri düzenlenmiş olup, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama olması halinde hâkime, söz konusu seçimin iptaline ve bu takdirde belli sürelerde o seçimin yenilenmesine karar verme yetkisi tanınmıştır. Tüzük hükmüyle Merkez Yürütme Kuruluna, yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılıp kesinleşen bir delege seçiminden sonra “kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık saptanması” haliyle sınırlı olmak üzere ve kurulun üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile, yapılmış olan seçimin ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına karar verebilme yetkisi tanınmaktadır. Kuralda 2820 sayılı Kanunun 21. maddesinde düzenlenen “seçimlerin yargı gözetimi altında yapılması” esasına aykırı bir durum bulunmamakta, seçimlerin yapılması ile ilgili olarak hakime tanınan yetkilere herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Düzenleme ile, seçim sürecinde gerçekleştirilmekle birlikte, öngörülen sürelerde saptanamadığı veya ileri sürülemediği için giderilemeyen kanuna ve tüzüğe aykırılıkların giderilmesine olanak sağlama ve parti içi denetimi etkinleştirme amacının gözetildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu yetkinin kullanılmasına bağlı olarak yenilenecek seçimlerin de yine yargı gözetimi altında yapılması gerekmektedir. Siyasî partilerin örgüt içi düzenlerinin demokrasi esaslarına uygun olması, hukuki düzenlemelerle sınırlarının çizilerek, partilerdeki oligarşik eğilimlerin ve baskıların ortadan kaldırılması, demokratik örgüt yapısının kurularak lider, teşkilat, organlar ve adayların demokratik yöntemlerle belirlenmesi ve karar mekanizmasının tabandan tepeye oluşturulması parti içi demokrasi ilkesinin gereklerindendir. 2820 sayılı Kanun’un 16. maddesinde, siyasi partilerin merkez karar, yönetim ve icra organlarının parti tüzüğünde belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulacağı belirtilerek, Büyük Kongrece seçilecek merkez organlarının her birinin üye sayısıyla ilgili amir düzenleme dışında, bunların isim, şekil ve sayısı konusu parti tüzüğüne bırakılmıştır. Merkez Yürütme Kurulu’nun oluşumunu düzenleyen Tüzük hükümlerine bakıldığında, kurulu oluşturan genel başkan, genel başkan yardımcıları ve genel sekreterin büyük kongre tarafından seçildikleri, Genel Başkan tarafından seçilen diğer üyelerin de halihazırda Büyük Kongre tarafından seçilmiş olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi oldukları (Tüzük m. 73/1) anlaşılmaktadır. 2820 sayılı Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasında merkez karar, yönetim ve icra organlarının iki büyük kongre arasında, parti tüzük ve programına ve büyük kongre kararlarına uymak şartıyla, partiyi ilgilendiren hususlarda karar almak ve alınan kararları uygulamak yetkisine sahip bulundukları, üçüncü fıkrasında merkez karar organının zorunlu sebepler dışında büyük kongrenin toplanamadığı hallerde, partinin hukuki varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışındaki bütün kararları alabileceği belirtilmiş, son fıkrasında da görev ve yetkilerinin parti tüzüğünde gösterileceği ifade edilmiştir. Belirlenen hükümler çerçevesinde, parti tüzüklerinin siyasi partilerin iç işleyişi bakımından önemi ve bu konuda partilere tanınan geniş takdir yetkisi dikkate alındığında, anılan tüzük hükmünün parti içi demokrasi ilkesine, dolayısıyla Kanunun 93. maddesine aykırı bir yönü de görülmemiştir. İstemin reddi gerekir. Bu görüşe Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO katılmamışlardır. 2- Tüzüğün 40. Maddesinin İncelenmesi Tüzüğün il ve ilçe kongrelerine ilişkin ortak hükümler içeren 40. maddesinde, kongre gündemine ek gündem maddelerinin eklenebilmesi, hazır bulunan delegelerin en az %5’inin önerge vermesi şartına bağlanmıştır. İhtar gerekçesinde, 2820 sayılı Kanun’un 121. maddesi yollamasıyla uygulanması gerektiği iddia edilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 79. maddesinin ikinci fıkrasında gündeme ilave yapılabilmesi için hazır bulunan delegelerin %10’nun (onda birinin) önerge vermesinin yeterli görüldüğü, bu nedenle Tüzük hükmünün yasadaki hakkı kısıtladığı ileri sürülmüştür. Parti ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun dernek genel kurulunun toplantı usulüne ilişkin 79. maddesinde öngörülen usulde, genel kurul toplantı gündemine madde ilavesi için hazır bulunan üyelerin onda birinin önerge vermesi şartınin arandığını, Parti Tüzüğünde ise bu oranın hazır bulunanların %5’i olarak belirlendiğini; ‘onda bir oranı’nın ‘yirmide bir oranı’na göre daha yüksek olduğundan Tüzük hükmünün iddia edildiği gibi Kanun’da öngörülen hakkı zorlaştırmayıp bilakis kolaylaştırdığını savunmuştur. Parti Tüzüğünün “Kongre Gündemlerini Belirleme Yetkisi” başlıklı 40. maddesinde, “Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim kurulunca belirlenir. Ancak en geç kongre divanı oluşturulup gündem okunduktan hemen sonrasına kadar divan başkanlığına verilmiş ve kongrede hazır bulunan delegenin en az %5’ i tarafından yapılan ilave gündem teklifleri müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna göre karara bağlanır. Üst kademelerce belirtilen konuların, alt kademe kongre gündemine alınması zorunludur.” denilmekte, bu hükmün aykırı olduğu ileri sürülen 4721 sayılı Medeni Kanun’un 79. maddesinin ikinci fıkrasında ise, “Genel kurul toplantısının açılışından sonra, toplantıyı yönetmek üzere, bir başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilir. Genel kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur” hükmü yer almaktadır. Azınlığın taleplerini dile getirebilmesine imkân tanıyan bu tür düzenlemelerde gündeme konu ekletebilmek için aranan oranın küçültülmesi, parti veya dernek genel kurullarında farklı görüşlerin görüşülüp tartışılmasını kolaylaştıran bir unsurdur. 4721 sayılı Kanun bu konudaki oranı %10 olarak belirlerken Parti Tüzüğü %5 olarak öngörmüştür. Buna göre Parti Tüzüğü azınlıkta kalan görüşler açısından genel kurul gündemine madde eklenmesini daha da kolaylaştırmıştır. Bu durum siyasi çoğulculuğu sağlayan parti içi demokrasi ilkesiyle daha uyumludur. Bu nedenle Kanuna aykırılık bulunmamaktadır. İhtar isteminin reddi gerekir. Bu görüşe Fulya KANTARCIOĞLU katılmamıştır. 3- Tüzüğün 50. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi Tüzüğün il ve ilçe kongrelerinin olağanüstü toplanmasını düzenleyen 50.maddesinin son fıkrasına göre, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması durumunda il yönetim kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun onayı aranacaktır. İhtar isteminin gerekçesinde, bu düzenlemeyle olağanüstü kongre konusunda yasada olmayan bir kısıtlamanın getirildiği ve bunun parti içi demokrasi ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Parti, savunmasında, söz konusu hükme Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin son fıkrasına yollama yapılarak bakılması gerektiğini, seçim teklifi içeren gündem değişikliklerinin oranları ile onay mekanizmaları konusunda siyasi partileri sınırlayan açık bir kanun hükmünün bulunmadığını, yasal düzenlemede açık hüküm bulunmayan hallerde siyasi partilerin parti içi işleyişleri açısından tüzüklerinde ve diğer mevzuatlarında düzenleme yapmasının olağan, hatta teşvik edilmesi gereken bir husus olduğunu belirtmiştir. Yasaya uygun hale getirilmesi istenen hükmü de içerecek şekilde Tüzüğün 50. maddesinde; “(Değişik: 12.01.2002- Madde 7) İlçe ve il kongrelerinin olağanüstü toplanması, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla veya kademe delege tam sayısının 1/5’ inin parti içi demokrasi hakem kurulunda veya noterlikte tevsik edilmiş yazılı isteği ile yapılır. Şartların oluşması halinde, kademe yönetim kurulunun gerekli hazırlıkları yaparak talebin tebliğinden itibaren 45 gün içinde olağanüstü kongreyi toplaması zorunludur. (Değişik 03.10.2003 Madde:3-a) Olağanüstü toplantının gündemi, toplantıyı talep edenlerce belirlenir. Gündemin neden ibaret olduğu karar veya talep yazısında belirtilir. Olağanüstü toplantı gündemine başka gündem maddesi eklenemez. (Değişik 03.10.2003 Madde:3-b) Ancak kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun onayı gereklidir.” denilmektedir. Görüldüğü üzere, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenmesi ya da Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışındaki seçimlerin olağanüstü kongre sebebi teşkil edebilmesi için aranan mevcut şartlara bir de onay şartı eklenmektedir. Bu onay, duruma göre il yönetim kurulu veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tarafından verilecektir. 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre büyük kongre için olağanüstü toplantı, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır. Türk Medeni Kanunu’nun derneklerde olağanüstü genel kurul toplantısını düzenleyen 75. maddesinde “Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır...” hükmüne yer verilmiştir. 2820 sayılı Kanun’un il ve ilçe teşkilatlarını düzenleyen 19. ve 20. maddelerinde kongrelerin ne şekilde toplantıya çağrılacağı açık bir biçimde yazılmadığı gibi; 19. maddesinin son fıkrasıyla 20. maddesinin onbirinci fıkrasında, bu teşkilatlarda öngörülen “kurulların; görev ve yetkileriyle yedek üyelerinin sayısı, nasıl seçileceği ve ne suretle göreve çağrılacağı parti tüzüğünde açıklanır” hükmüne yer verilmiştir. İl ve ilçe kongrelerinin bu maddelerde düzenlenen kurullar içerisinde yer aldıkları açıktır. Tüzüğün 50. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ilçe ve il kongrelerinin olağanüstü toplantısının Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla ya da kademe delege tam sayısının beşte birinin isteği ile yapılacağı, şartların oluşması halinde kademe yönetim kurulunun gerekli hazırlıkları yaparak 45 gün içinde olağanüstü kongreyi toplamak zorunda olduğu, kongre gündeminin toplantıyı talep edenlerce belirleneceği öngörülmüş; kanuna uygun hale getirilmesi istenen son fıkrasında ise kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenmesinde parti üst kademe yönetim kurullarının onayı aranmıştır. Anılan üst kademe kurullarına tanınan bu onay yetkisi, siyasi partilere özgü yapılanma doğrultusunda 2820 sayılı Kanun’un il ve ilçe kongreleri konusunda parti tüzüğüne bırakılan yetki kapsamındadır. İhtar isteminin reddi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU ve Fettah OTO bu görüşe katılmamışlardır. 4- Tüzüğün 57. ve 62/1-2. Maddelerinin İncelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Parti Tüzüğü’nün 57. ve 62. maddelerinin kanuna uygun hale getirilmesi için de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesini talep etmiş ise de, daha sonraki görüş yazısında bu maddelerin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2. büyük olağan kongrede değiştirilerek ihtar isteminde belirtilen aykırılıkların giderildiğini, bu nedenle bu maddelere ilişkin istemin konusuz kaldığını belirtmiştir. İhtar isteminden sonra Kanun’a aykırılığın giderildiği belirtilerek ihtar talebinden vazgeçildiğinden, Tüzüğün 57. ve 62 maddelerine ilişkin ihtar istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir. 5- Tüzüğün 70. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi Parti Tüzüğü’nün düzeltilmesi istenen fıkrasını da içeren 70. maddesinde; “Büyük kongre, Genel Başkan’ın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun yahut büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağırılır. Olağan üstü toplantı gündemi çağrıyı yapan tarafından belirlenir ve gündem dışında başka konu görüşülemez. Delegeler tarafından yapılacak olağanüstü toplantı talepleri ile gündem ve delege imzalarının noter onaylı olması zorunludur. Bu taleplerin aynı konuyu içerir olması yeterli olup ayrı zamanlarda ve parçalı olmaları talebin geçerli olmasına engel olarak yorumlanamaz. Ancak, işlem görmüş ve yeterli sayıya ulaşamamış talepler, sonraki başka bir toplantı isteminde imza eksikliğini gidermek için kullanılamaz. Şartların oluşması halinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, olağanüstü kongreyi bir hafta içinde ilan ederek çağrı tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde yapmak zorundadır. (Değişik 03.10.2003 Madde:5) Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir.” denilmektedir. İhtar isteminin gerekçesinde, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin altıncı fıkrasında, büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı isteminin yeterli görüldüğü ifade edilerek, Yasada çağrı oranının olağanüstü kongrelerin gündemlerine göre ayrıma tabi tutulmadığı; Tüzüğün 70. maddesinin son fıkrasında ise bu konuda ayrım yapılarak genel başkanlığın, merkez karar ve yönetim kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın veya büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı isteminin arandığı; böylelikle olağanüstü kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70. maddesinin birinci fıkrasında açıklanan “büyük kongre delegelerinin en az beşte biri” yerine 70. maddenin son fıkrası ile “büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğu”na dönüştürüldüğü, dolayısıyla ölüm, istifa gibi durumlar olmadığında % 51 oranına çıkarıldığı bu nedenle Tüzükte geçen oranın, 2820 sayılı Siyasî Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddesinde geçen beşte bir oranına indirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Parti, savunmasında, 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasının hiç bir istisnaya yer vermeksizin kural getirdiği tespitinin doğru olmadığını, bu maddenin son fıkrasında bazı istisnalara yer verildiğini, kanunda açıklık bulunmayan hallerde siyasi partilerin tüzüklerinde düzenleme yapabilme yetkisine sahip olduklarını; parti içi istikrarı ve huzuru ile olağan süreçlerde parti kongrelerini gerçekleştirebilme adına siyasi partilerin Tüzüklerine olağanüstü talepler için bir barem koyma yetkisine sahip olduklarını ileri sürmüştür. Demokrasinin olmazsa olmaz kurumları olarak nitelenen, özgürlük, siyasal katılım ve çoğulculuğun araçları durumunda bulunan siyasi partilerin, devlet yönetimindeki etkinlikleri ve milli iradenin temsilindeki rolleri nedeniyle, anayasakoyucu, partileri öteki tüzel kişilerden farklı değerlendirerek, kurulmalarından başlayıp çalışmalarında uyacakları esasları ve kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kuralları özel olarak belirlemiştir. Temel hak ve özgürlüklerin ve özellikle örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasındaki kurumsal önem ve işlevleri çerçevesinde uluslararası sözleşmelerde de siyasi partiler hakkında düzenlemelere yer verilmiştir. Siyasal partilerin, uyacakları esasların Anayasa’da yer alması, çalışmalarının anayasa ve yasalara uygunluğunun özel biçimde denetlenmesi, onların olağan bir dernek sayılmadıklarını, demokratik yaşamın vazgeçilmez öğesi olduklarını doğrulamaktadır. Bu nedenle siyasi partilerle ilgili mevzuatın konulmasında ve yorumlanmasında bu iki unsurun birlikte ele alınarak, tüzel kişilik olarak siyasi partinin bizzat kendisiyle üyelerinin hakları ve onların siyasi alandaki hayati işlevleri birlikte ele alınmalıdır. Buna göre, şeffaflık, ayrımcılık yasağı ve eşitlik, parti içi demokrasi gibi ilkelere saygı göstermek kaydıyla, siyasi partiler iç işleyişlerini üyelerinin katılımıyla hazırladıkları tüzüklerinde özgürce düzenleyebilirler. Örgütlenme ve ifade hürriyeti bunu gerektirir. Bu nedenle siyasi partilerle ilgili düzenlemelerin yorumlanmasında da siyasi partilerin önem ve özelliklerinin göz ardı edilmemesi gerekir. 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre büyük kongre için olağanüstü toplantı, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır. Parti Tüzüğü’nün düzeltilmesi istenen fıkrasını da içeren 70. maddesinde, Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında, seçimin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı talebinin gerekli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi bir sebeple boşalması hallerinde bu organlara yapılacak seçimlerin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için 2820 sayılı Kanun’un 16. maddesi ve Tüzüğün buna paralel düzenleme içeren 70. maddesinin ilk cümlesi gereğince, Büyük Kongre delegelerinin beşte birinin yazılı talebi yeterli olacaktır. Tüzüğün ihtar istemine konu düzenlemesi ise belirtilenler dışındaki seçimlerin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için daha yüksek bir oran belirleyerek Büyük Kongre delegelerinin salt çoğunluğunun yazılı talebini şart koşmuştur. İhtar istemi ile ilgili olarak bir sonuca varılabilmesi için siyasi partilerin bu nitelikte bir tüzük düzenlemesi yapabilip yapamayacakları hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. İhtar istemine konu tüzük hükmü ile Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’na yapılacak seçimler dışında yapılacak diğer seçimlerin olağanüstü toplantı sebebi sayılabilmesi açısından salt çoğunluk koşulu aranarak önemsiz seçim talepleriyle olağanüstü kongreler yapılmasının önlenmek istendiği anlaşılmaktadır. Siyasi Partilerle ilgili düzenlemeler açısından “parti içi azınlık hakları” kavramına mutlak anlamlar yüklenerek yapılacak yorumların bu kez siyasi faaliyet özgürlüğüne zarar verme riskini de beraberinde getirebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle siyasi parti içindeki azınlığın hakları korunurken, partinin üye çoğunluğu ve organları aracılığıyla kullandığı yetkiler çerçevesinde sağlıklı biçimde işleyebilmesinin de temini gerekir. İhtar istemine konu düzenleme ile, diğer nedenler yanında Genel Başkanlık, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu veya Merkez Disiplin Kurulu gibi partinin önemli organlarının herhangi bir sebeple boşalması halinde yapılacak olağanüstü kongrelerdeki seçimler bakımından Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı talebini aramayarak azınlık haklarını bu şekilde koruyan, bunun dışındaki seçimler bakımından salt çoğunluğun yazılı talebini arayan kuralın, bu haliyle parti içi çalışmalarda uyulması gereken demokrasi esaslarına ve bunu düzenleyen 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin altıncı fıkrasına aykırı bir yönü bulunmamaktadır. İstemin reddi gerekir. Osman Aifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO bu görüşe katılmamışlardır. 6- Tüzüğün 126. Maddesinin İncelenmesi Tüzüğün Kanun’a uygun hale getirilmesi için ihtar istemine konu fıkrasını da 126. maddesinde: “Aday tespit ve sıralama işleminin, ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde, TBMM toplam üye sayısının %5’ini aşmamak üzere ilini, seçim çevresini ve liste sırasını ön seçim veya teşkilat yoklamasından önce Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmek koşuluyla merkez adayı göstermeye Genel Başkan yetkilidir. Ön seçim veya teşkilat yoklamasının kısmi uygulanması halinde Genel Başkan’ın göstereceği kontenjan aday sayısı, ön seçim veya teşkilat yoklaması yapılan seçim çevrelerinden seçilecek milletvekili sayısı toplamının %5’ini aşamaz. Bir seçim çevresinde birden fazla ve iki milletvekili seçilecek seçim çevrelerinde Genel Başkan kontenjanı kullanılamaz. Değişik:(12.01.2002- Madde 26) Seçimin yapılacağı tarihte milletvekili olanlar ile belediye başkanı olanlar, kontenjan yöntemi ile aday gösterilemezler. Kontenjan adayı gösterilecek olanlar, ön seçim veya teşkilat yoklamasına katılmazlar.” denilmektedir. İhtar istemine gerekçe olarak, parti genel başkanına verilen milletvekili seçimlerinde merkez adayı gösterme yetkisinin aday belirleme konusunda partiyi bağlayan bir “karar” niteliğinde olduğu, 2820 sayılı Kanun’da parti genel başkanının parti karar organları arasında sayılmadığı, partinin asıl karar organının büyük kongre olup 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin beşinci fıkrasında sayılmayan konularda ise merkez karar ve yönetim kurulu olduğu, dolayısıyla genel başkana tanınan bu yetkinin 2820 sayılı Kanun’un 15. ve 16. maddeleri ile parti içi demokrasi ilkesini düzenleyen 93. maddesine aykırı olduğu ifade edilmiştir. Parti, savunmasında, Siyasî Partiler Kanunu’nun 93. maddesinde, “Siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararları ve yapılan eylem ve işlemleri parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” hükmüne yer verildiğini, Başsavcılığın kanuna aykırılık gerekçesinde kullanılan yorumun bizzat kendisinin bu hükme ters düştüğünü, çünkü bu maddede parti genel başkanının da bir karar organı olduğunun altının çizildiğini; Kanun’un 15. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen “..Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir” hükmü ile dördüncü fıkrasında belirtilen “Parti genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulunun tabii başkanıdır” hükmünün genel başkanın karar alma sürecinin içinde olduğunu gösterdiğini; keza Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrası ile son fıkrası ve 75. maddesi hükümlerinde yer verilen işlemlerin genel başkanın karar alma sürecinin bir parçası olduğunu somut biçimde gösterdiklerini; 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinin ikinci fıkrasına göre siyasi partilerin, TBMM üye tamsayısının %5 ini aşmamak üzere merkez adayı gösterebileceklerini, ancak bu adayların parti içinde hangi organ tarafından gösterileceğinin açıkça düzenlenmediğini, bu nedenlerle Tüzükte genel başkana tanınan yetkinin kanuna aykırı olduğu yorumunun hukuki dayanaktan yoksun ve zorlama bir yorum olduğunu belirtmiştir. Fıkra ile ilgili olarak Başsavcılık ile Parti arasındaki uyuşmazlık, siyasi partinin ön seçim ya da aday yoklaması yöntemleriyle aday belirlemeyi düşündüğü seçim çevresinde, toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının % 5’ini aşmamak üzere tespit edilecek merkez adaylarının kim tarafından belirleneceğine ilişkindir. Başsavcılığa göre, parti genel başkanının bu belirlemeyi yapması Kanun’a aykırıdır. Parti ise, bu konunun Tüzüğe bırakıldığını savunmaktadır. 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinde, siyasî partilerin milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adayların, müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından tespitini serbest, eşit, gizli oy açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilecekleri öngörülmektedir. Ancak merkez yoklaması dışındaki yöntemlerin uygulanması halinde parti aday seçimlerinin seçim kurullarının yönetim ve denetimi altında yapılması gerekmektedir. Nihayet maddenin son fıkrasında, “Siyasi partiler, ön seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının % 5’ini aşmamak üzere, ilini, seçim çevresini, aday listesindeki sırasını, ön seçim veya aday yoklaması tarihinden en az on gün önce Yüksek Seçim Kuruluna bildirmek koşuluyla merkez adayı gösterebilirler. Ön seçim ya da aday yoklaması yapılmayan yerlerde, siyasi partilerin merkez yoklaması veya diğer usullerden biri veya bir kaçı ile aday belirleme yetkileri saklıdır.” denilmektedir. Görüldüğü üzere maddede, öncelikle bu seçimin usul ve esasları tamamen tüzüğe bırakılmakta; ancak, ön seçim veya aday yoklaması usullerinin uygulanması benimsenirse bunun seçim kurullarının denetiminde yapılması gereği ile %5’lik merkez adayı gösterebilme yetkisi hüküm altına alınmaktadır. Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasında “Siyasî partinin en yüksek organı” sayılan büyük kongrenin görevleri beşinci fıkrada, “Parti genel başkanını, partinin merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyelerini gizli oyla seçmek; partinin tüzük ve programında değişiklik yapmak; partinin gelir-gider kesinhesabını kabul ve merkez karar ve yönetim kurulunu ibra etmek veya kesinhesabı reddetmek; kanunlar, parti tüzük ve parti programı çerçevesinde toplumu ve Devleti ilgilendiren konularla kamu faaliyetleri ve parti politikası hakkında genel nitelikte olmak şartıyla temenni kararları veya bağlayıcı kararlar almak; kanunun veya parti tüzüğünün gösterdiği sair hususları karara bağlamak; partinin kapanmasına veya başka bir partiyle birleşmesine ve böylece hukuki varlığı sona erecek partinin mallarının tasfiye veya intikal şekline dair kararlar vermek, büyük kongrenin yetkilerindendir.” şeklinde sayılmıştır. Genel başkanın görevleri Kanun’un 15. maddesinde ayrıntılı sayılmamış, sadece Parti’yi temsil yetkisi ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisinden bahsedilmiştir. Yasa’da merkez karar ve yönetim organı ile bu organın görevleri sayılmamış, 16. maddede, siyasî partilerin merkez karar, yönetim ve icra organlarının parti tüzüğünde belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulacağı, Büyük Kongrece seçilecek merkez organlarının her birinin üye sayısının 15’den az olamayacağı belirtilmiştir. Bu organların yetkisi de genel olarak iki büyük kongre arasında, parti tüzük ve programına ve büyük kongre kararlarına uymak şartıyla, partiyi ilgilendiren hususlarda karar almak ve alınan kararları uygulamak olarak sayılmıştır. Merkez karar organı, zorunlu sebepler dolayısıyla büyük kongrenin toplanamadığı hallerde, partinin hukuki varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışındaki bütün kararları alabilir. Parti işlerini düzenleyen parti iç yönetmelikleri merkez karar organı tarafından yapılır. Kanun’un konuyla ilgili 37. maddesi, merkez adayı belirleme yetkisi bakımından siyasi parti genel başkanı yönünden bir engelleme getirmemektedir. Yasanın 15. maddesi gereğince partiyi temsil yetkisine sahip, ayrıca merkez karar ve yönetim kurullarının tabi başkanı olan genel başkan tarafından bu yetkinin kullanılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle istemin reddine karar verilmesi gerekir. Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO bu görüşe katılmamışlardır. V- SONUÇ Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 30.11.2005 günlü, SP.109 HZ.2005/4 sayılı başvuru dilekçesi, konuya ilişkin rapor ile ilgili yasa kuralları ve dosyadaki diğer belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: A- Parti Tüzüğü’nün 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2, 70/son ve 126. maddelerinde yer alan düzenlemelerin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 8. maddesi, 14. maddesinin ikinci, beşinci, yedinci, sekizinci fıkraları, 15, 16, 19/5, 20/9, 21/1-10, 37/2 ve 93. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 75 ve 79. maddelerine aykırılık oluşturduğu, bu aykırılıkların giderilmesi için 2820 sayılı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesi istemiyle ilgili olarak; 1- Tüzüğün 39. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 2- Tüzüğün 40. maddesine yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 3- Tüzüğün 50. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 4- Tüzüğün 57/son ve 62.2 maddelerine yönelik ihtar isteminden, Parti tarafından bu maddelerde yapılan değişiklik nedeniyle vazgeçildiğinden, konusu kalmayan istem hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE, 5- Tüzüğün 70. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 6- Tüzüğün 126. maddesine yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, B- Karar örneğinin, gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 12.10.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Haşim KILIÇ Başkanvekili Osman Alifeyyaz PAKSÜT Başkanvekili Serruh KALELİ Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Mehmet ERTEN Üye Fettah OTO Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Alparslan ALTAN Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECİPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Erdal TERCAN KARŞIOY YAZISI Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrasında, Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekeceği öngörülmüştür. Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş; 68. maddesinde siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu ve tüzüklerinin demokratik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı vurgulanmıştır. Siyasî Partiler Kanunu’nun 14. maddesinde büyük kongrenin olağanüstü toplantılarının yapılması için büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı isteminin yeterli olacağı, siyasi partiler konusunda da uygulanan Türk Medenî Kanunu’nun 75. maddesinde de keza beşte bir oranının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Siyasî Partiler Kanunu’nun 15. maddesinde “Genel Başkan” düzenlenmiş, parti genel başkanının büyük kongrece gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilmesi, ilk iki oylamada sonuç alınamazsa üçüncü oylamada en çok oy alanın seçilmiş sayılması esası benimsenmiştir. İhtar istemine konu tüzük hükmüne göre seçim amacıyla olağanüstü toplantı yapılması için beşte bir oranı geçerli olmayacak, diğer bir ifadeyle ancak salt çoğunluğun önceden görüş birliğine varmış olması halinde genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu veya disiplin kurulu seçimi yapılabilecektir. Buna göre, genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu veya merkez disiplin kurulu seçimlerinin süresinden önce yapılması pratikte mümkün olmayacaktır. Genel başkanın seçimi için dahi Siyasî Partiler Kanunu’nda salt çoğunluk aranmadığı ve çok adaylı bir kongrede üçüncü oylamada en çok oyu alanın genel başkan seçilebileceği gözetildiğinde, ihtar istemine konu tüzük hükmünün büyük kongre delegelerinin demokratik tercihlerine getirilmiş ölçüsüz bir kısıtlama olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Başkanvekili Osman Alifeyyaz PAKSÜT KARŞIOY GEREKÇESİ Anayasa’nın 68. maddesinde, Siyasi Partilerin, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları, önceden izin almadan kurulacakları, Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürecekleri; 69. maddesinde de siyasi partilerin faaliyetlerinin, parti içi düzenlemeleri ve çalışmalarının, demokrasi ilkelerine uygun olacağı, bu ilkelerin uygulanmasının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Siyasi partilerle ilgili esasları düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 3. maddesine göre, siyasi partiler, Anayasa ve Kanunlara uygun olarak, milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile millî iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilâtlanan tüzelkişiliğe sahip kuruluşlardır. Siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları kabul edilerek Anayasal güvenceye kavuşturulmaları, buna koşut biçimde Siyasi Partiler Yasası ile demokratik Devlet ve toplum düzeni içindeki yerlerinin ve işlevlerinin özel olarak düzenlenmesi onlara verilen büyük önem ve değerin sonucudur. Ancak, demokratik siyasi hayatın varlığı ve devamı için vazgeçilmez olmalarının ve farklı düşünceleri örgütleyerek, somutlaştırıp devlete yansıtmalarında üstlendikleri büyük rolün, onlara hukukun üstünlüğü temelinde faaliyetlerini Anayasa ve yasalarla belirlenen sınırlar içinde sürdürme sorumluluğu ve yükümlülüğü getirdiği kuşkusuzdur. Bu çerçevede, 2820 sayılı Yasa’da siyasi partilerin denetimi konusunda bazı düzenlemelere yer verilerek, 104. maddede, bu Kanun’un bir siyasi partinin, kapatılmasıyla ilgili düzenleme getiren 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne, Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen yazı ile başvurulacağı, Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu hükümlere aykırılık görürse ihtar kararı vereceği belirtilmiştir. Buna göre, yapılan denetimin amacının bir hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmesi için çaba harcamakla yükümlü siyasi partilerin öncelikle kendi faaliyetlerinde hukuka uymalarının sağlanması olduğu açıktır. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Parti Tüzüğünün bazı maddelerinin Siyasi Partiler Yasası’nın emredici hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek, söz konusu aykırılıkların giderilmesi için Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesi istenmiştir. I- Tüzüğün 39. Maddesinin İncelenmesi: Parti Tüzüğünün 39. maddesinin son fıkrasında, 3.10.2003 günü yapılan değişiklikle Merkez Yürütme Kuruluna, “delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verme yetkisi” tanınmıştır. Siyasi Partiler Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında, siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin seçimlerinin yargı gözetimi altında yapılacağı, 11. fıkrasında da seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazların, hâkim tarafından aynı gün inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı öngörülmüştür. Buna göre, hâkim kararıyla kesinleşen seçim sonuçlarının bir parti organı tarafından değiştirilmesi veya iptali olanaklı değildir. Farklı değerlendirmeler, yasal gerçeklik karşısında hukuki bir değer taşımayacağı gibi yerindelik denetimine de yol açacaktır. Subjektif değerlendirmelere açık olan, yerindelik denetiminin, hukuk birliği ve istikrar sağlamaya elverişli bulunmaması nedeniyle uygulamada demokratik siyasi yaşam ve partiler yönünden güvence oluşturamayacağı açıktır. Oysa, Siyasi Partiler Yasası ile getirilen denetimin amacı Partilerin faaliyetlerinin, yerindelik denetimine yol açmayacak biçimde, eşit ve objektif olarak Yasa’ya uygunluğunun sağlanmasıdır. II- Tüzüğün 40. Maddesinin İncelenmesi: Tüzüğün 40. maddesinde, “Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim kurulunca belirlenir. Ancak en geç kongre divanı oluşturulup gündem okunduktan hemen sonrasına kadar divan başkanlığına verilmiş ve kongrede hazır bulunan delegenin en az %5’i tarafından yapılan ilave gündem teklifleri müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna göre karara bağlanır” denilmiştir. İlâve gündem teklifi yapabilecek delege oranı hakkında 2820 sayılı Yasa’da herhangi bir hüküm yer almadığından, 2820 sayılı Yasa’nın 29. ve 121. maddeleri ile göndermede bulunulan Türk Medeni Kanunu’nun ikinci fıkrasının ikinci tümcesindeki “Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur” kuralının uygulanması gerekmektedir. Bu tümcede öngörülen en az onda bir oranı, Tüzüğün 40. maddesi ile en az % 5’e indirilmiştir. Yasa’da alt sınırın sayısal olarak belirlenmesi halinde, Tüzükte yapılan düzenlemeyle bu sınırın altına inilmesi olanaklı değildir. Ayrıca alt sınırın belirlenmesinde toplantıya katılan delege sayısının esas alınması nedeniyle küçük bir azınlığın oylarıyla tüm delegeleri bağlayacak kararların alınması olanaklı bulunduğundan, parti tarafından azınlığın haklarının daha çok korunmasına yönelik olduğu ileri sürülen kuralın azınlık tahakkümüne dönüşmesi olasılığının da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir. Ancak, her iki bakış açısıyla da varılacak sonuçların yerindelik tartışmalarına yol açması dışında hukuki bir önemi ve değeri bulunmadığından bu tür subjektif değerlendirmelerin, Yasa’ya uygunluk denetiminin gerekçesini oluşturması olanaklı değildir. III- Tüzüğün 50 ve 70. Maddelerinin İncelenmesi: Tüzüğün olağanüstü kongrelerle ilgili 50. maddesinin son fıkrasında, “Ancak kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun onayı gereklidir” denilerek, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimleri için, bir üst kademe organının onayı aranmıştır. “İl ve ilçe yönetimi ile delege seçimlerinin” olağanüstü kongre yoluyla yenilenmesi konusunda, Siyasi Partiler Yasası ile Dernekler Yasası’nda hüküm bulunmamaktadır. Büyük kongrenin toplanmasına ilişkin 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında ve genel kurulun toplantıya çağırılmasını düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddesinde gündemle ilgili bir ayırıma gidilmeksizin delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istemle olağanüstü kongre yapılacağı öngörülmüş, her iki Yasa’da da seçimlerin yenilenebilmesi için üst organın onayı aranmamıştır. Bu durumun, anılan Yasaların belirtilen kurallarıyla bağdaşmadığı gibi, 2820 sayılı Yasa’nın 93. maddesinde düzenlenen parti içi demokrasi ilkeleriyle de uyumlu olduğu kabul edilemez. Öte yandan, Tüzüğün 70. maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük kongre, Genel Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” kuralına yer verilirken; son fıkrasında, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” denilerek, beşte bir oranı yerine salt çoğunluk benimsenmiştir. Oysa 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi yeterli görülmüş, gündemin farklı olmasına göre, daha yüksek bir oran belirlenmesine olanak tanınmamıştır. Yasa’ya aykırı olan bu durumun, parti içi demokrasi ilkeleriyle de bağdaşmadığı açıktır. IV- Tüzüğün 126. Maddesinin İncelenmesi: “Aday tespit ve sıralama işleminin, ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde, TBMM toplam üye sayısının % 5’ini aşmamak üzere ilini, seçim çevresini ve liste sırasını ön seçim veya teşkilat yoklamasından önce Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmek koşuluyla merkez adayı göstermeye Genel Başkan yetkilidir” denilerek Madde’de belirtilen durumlarda TBMM üye sayısının % 5’ini aşmamak üzere merkez adayı gösterme yetkisi Genel Başkan’a tanınmıştır. Siyasi Partiler Kanunu’nun 37. maddesinde, siyasi partilerin, önseçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak TBMM üye tamsayısının % 5’ini aşmamak üzere merkez adayı gösterebilecekleri belirtilmiş ancak merkez adaylarını belirleyecek parti organı gösterilmemiştir. Yasa’nın 16. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, merkez karar organının zorunlu sebepler dolayısıyla büyük kongrenin toplanamadığı hallerde, partinin hukuki varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışında ki bütün kararları alabileceği hükme bağlanmıştır. Merkez adaylarının belirlenmesinin parti adına yapılması ve bağlayıcı nitelikte olması, bu işlemin bir karara bağlanmasını gerektirmektedir. Siyasi Partiler Yasası’nın yukarıda belirtilen 16. maddesine göre merkez karar organı Parti’nin büyük kongreden sonra gelen karar organı olup, Yasayla düzenlenen kimi ayrık durumlar dışında bütün kararları almaya yetkilidir. Bu nedenle merkez adayı belirlenmesi konusundaki yetkinin de merkez karar organına ait olduğu anlaşılmaktadır. Genel Başkan’ın, 16. madde uyarınca merkez karar, yönetim ve icra organlarına başkanlık yapması, onu karar organı haline getirmez. Ayrıca, 15. madde ile genel başkana tanınan yetkiler arasında aday belirleme yetkisi bulunmamaktadır. Öte yandan, 2820 sayılı Yasa’nın 93. maddesi uyarınca, siyasi partilerin parti içi çalışmalarının, yönetiminin, organlarının, eylem ve işlemlerinin eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına uygun olması gerekmektedir. Bu husus sadece yasanın değil, Anayasa’nın da öngördüğü bir zorunluluktur. Demokrasi esasının, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayıldıktan sonra, 69. maddesinde siyasi partilerin parti içi faaliyetleri yönünden de bir kez daha dile getirilmesinin, anayasa yapıcının bilinçli bir tercihi olup, kendi içinde demokratik esasları uygulayamayan bir partinin, ülke demokrasisine katkısının sınırlı olabileceği düşüncesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Tüzüğün 126. maddesi ile Genel Başkan’a, TBMM toplam üye sayısının % 5’inin karşılığı olan 28 adayı belirleme yetkisi verilmesi demokrasi esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Açıklanan nedenlerle Tüzüğün yukarıda belirtilen maddelerinde gerekli düzenlemelerin yapılması için Parti hakkında ihtar kararı verilmesi düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Üye Fulya KANTARCIOĞLU KARŞIOY GEREKÇESİ I- Parti Tüzüğü’nün 39. maddesinin son fıkrasında, delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık saptanmış olması halinde ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal etme yetkisi Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna verilmiştir. Buna göre, yargı gözetiminde, kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak yapılıp kesinleştirilen bir seçim sonucunun, yargısal niteliği bulunmayan Parti organınca iptal edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu durum, Siyasi Partiler Yasasının seçimlerin yargı gözetiminde yapılmasından beklediği objektif sonucu etkisiz hale getirmekte ve parti içi demokrasi esaslarına uygun olmayan keyfi uygulama yapılabilmesinin de yolunu açmaktadır. Tüzükteki düzenleme bu haliyle Siyasî Partiler Yasası’nın 21. maddesinde öngörülen seçimlerin yargı gözetiminde yapılması ilkesine ve 93. maddesinde yer alan parti içi demokrasi esaslarına aykırılık oluşturmaktadır. II- Parti Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrası “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkanın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” biçimindedir. Siyasî Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki “olağanüstü büyük kongre” ile Siyasî Partiler Yasası’nın 29. ve 121. maddelerinin yollama yaptığı Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddesindeki ”olağanüstü kongreler” için yapılan düzenlemelerde, toplantı gündemi bakımından her hangi bir ayırım öngörülmemiş, delege sayısının beşte birinin yazılı istemi üzerine olağanüstü kongrenin yapılabilmesi hükme bağlanmıştır. Tüzükte yer alan düzenlemede ise emredici nitelikteki bu kurallar dikkate alınmayarak, gündeme göre ayırım yapılmakta ve gündemin seçim olması durumunda da olağanüstü çağırıda bulunacak delege oranını, delege tam sayısının salt çoğunluğuna yükseltmektedir. Bu durum, Siyasî Partiler Yasası’nın 14. ve Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddelerin emredici kurallarına aykırılık oluşturmaktadır. III- Parti Tüzüğü’nün 126. maddesinde milletvekili seçimlerinde merkez adayı gösterme yetkisi partinin genel başkanına tanınmıştır. Parti genel başkanının, Siyasî Partiler Yasası’nın 13. maddesinde partinin merkez organları arasında olduğu, 14. maddesinde büyük kongrece seçileceği, 15. maddesinde de partiyi temsil ve merkez karar ve yönetim kuruluna başkanlık edeceği düzenlenmiştir. Siyasî Partiler Yasası’nda yer alan kurallardan, siyasi partilerin karar organlarının büyük kongre ile diğer karar, yönetim ve disiplin organları olduğu, genel başkanın görevlerinin ise partiyi temsil ve karar organlarına başkanlık etmek olduğu anlaşılmaktadır. Siyasî Partiler Yasası’nın 37. maddesinde, siyasi partilerin belli oranda merkez adayı gösterebilecekleri öngörülmektedir. Maddede merkez adaylarının genel başkan tarafından gösterilebileceğine ilişkin açık bir hüküm yer almamakta ve genel başkanın yetkilerinin düzenlendiği diğer maddelerde de bu konuda bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, merkez adaylarının “siyası parti” tarafından gösterilebileceği ifade edilerek bu yetkinin partinin karar organlarınca kullanılabileceğine işaret edilmektedir. Parti içi demokrasi, fikirlerin karşılaştırılması, oylama ve karar alınmasıyla sağlanabilir. Bu ilke Siyasi Partiler Yasasının konuyla ilgili olan maddelerinde de gözetilmiştir. Diğer yandan, genel başkana verilen bu yetkinin merkez adayları üzerinde etki yaratabileceği dikkate alındığında, bu durumun parti içi demokrasi bakımından sorunlar yaratacağı ve uygun olmayacağı da açıktır. Tüzükte yer alan düzenleme, Siyasî Partiler Yasası’nın 93. maddesinde öngörülen parti içi demokrasi esaslarına aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan nedenlerle Parti tüzüğünün yukarda yer verilen madde ve fıkralarının Siyasî Partiler Yasası’na uygun hale getirmek üzere, ilgili Siyasi Partiye Siyasî Partiler Yasası’nın 104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihtar kararı verilmesi gerekir. Çoğunluk görüşüne bu düşüncelerle katılmadım. Üye Mehmet ERTEN AYRIŞIK OY Siyasi partilerde tüzükler, parti iç hukukunun temel kurallarıdır. Bu kuralların üst hukuk normlarına (Anayasa’ya ve yasaların emredici kurallarına) aykırı olmaması gerekir. Pozitif hukukumuzda, siyasi parti tüzüklerinin üst hukuk normlarına aykırı olması halinde ortaya çıkabilecek sorunların nasıl giderileceği 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda gösterilmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesinin birinci fıkrasında, bir siyasi partinin, bu Kanun’un 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle, diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne, Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen yazı ile başvurulacağı; 93. maddesinde de, siyasi partilerin parti içi çalışmalarının, parti yönetiminin, denetiminin, parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararların ve yapılan eylem ve işlemlerin parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı kuralları yer almaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’ndeki bazı düzenlemelerin Yasa’ya uygun hale getirilmesi için 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi uyarınca Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar verilmesi istenmiştir. Anayasa Mahkemesi çoğunluk kararı, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün Yasa’ya uygun hale getirilmesi istenen hiçbir kuralının Yasa hükümlerine aykırılığını kabul etmemiştir. Oysa, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün aşağıda belirtilen maddelerinde Siyasi Partiler Kanun’a açıkça aykırılık bulunduğu görülmektedir. 1- 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasında, siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delege seçimlerinin, yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılacağı açıklanmıştır. Aynı maddenin onbirinci fıkrasında da, hâkime, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama hallerinde seçimlerin iptaline karar verme yetkisi tanınmıştır. Seçimlerin iptaline karar verilmesi halinde, bir aydan az ve iki ayran fazla bir süre içinde olmamak üzere seçimlerin yenileneceği tarihin tespit edilerek ilgili siyasi partiye bildirileceği; seçim sonuçlarına itirazın, seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde yapılabileceği, itirazların hâkim tarafından aynı gün içinde incelenip karara bağlanacağı aynı madde fıkralarında belirtilmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 39. maddesinin son fıkrasında ise, Parti Merkez Yürütme Kuruluna, ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılığın saptanması halinde iptal etme ve yeniden yapılmasına karar verme yetkisi tanınmıştır. 2820 sayılı Kanunu’na göre seçim hâkiminin görev ve yetkisi içinde bulunan bir konuda, Merkez Yürütme Kuruluna delege seçimlerini iptal etme yetkisinin verilmesi, istenmeyen delegelerin görevden alınmasına, merkez yönetiminin görüşlerine uygun delegelerin seçilmelerine olanak sağlayacaktır. Bu nedenle Yasa’nın yukarıda anılan 21. maddesine aykırı olarak Tüzükle, Merkez Yürütme Kuruluna delege seçimlerini, süre sınırlamasına bağlı olmaksızın iptal etme yetkisi verilmesi, yukarıda anılan 93. madde hükmünde yazılı siyasi parti çalışmalarının ve kararlarının parti içi demokrasi esaslarına uygun olması gerektiği ilkesine aykırı bulunmaktadır. 2- Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 50. maddesinin son fıkrası, olağanüstü kongreleri konu almaktadır. Bu Maddede, olağanüstü kongre ile kademe başkanı, yönetim kurulu ve üst kademe delege seçimlerinin yenilenebilmesi için bir üst kademe yönetim organının onayı gerekli görülmüştür. Bir üst kademe yönetim organı olarak da, beldelerde il yönetim kurulu; il ve ilçelerde ise, Merkez Karar ve Yönetim kurulu gösterilmiştir. 2820 sayılı Kanun’un 29. maddesinde, 1630 sayılı Dernekler Kanunu’nun bu Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin siyasi partilerin her kademedeki kongreleri için uygulanacağı, 121. maddesinde de Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanunu’nun ve dernekler hakkında uygulanan diğer kanunların bu Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin siyasi partiler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “olağanüstü toplantı” başlığını taşıyan 75. maddesinde, genel kurulun; yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hâllerde veya dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılacağı kuralı yer almaktadır. Görüldüğü gibi, gerek Siyasi Partiler Kanununda ve gerekse bu Kanun’un gönderme yaptığı Medeni Kanunda olağan üst toplantı ya da kongrelerde delege seçimlerinin yenilenebilmesi için üst yönetim organlarının onayının gerekli olduğuna ilişkin hiçbir hüküm bulunmaktadır. Tüzükte yapılan bu düzenlemeyle, Kanunda öngörülmeyen üst yönetim organlarının onayı gibi bir koşulun getirilmesi anılan 93. madde hükmüne açıkça aykırılık oluşturmaktadır. 3- Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrasında, Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi bir sebeple boşalması durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için Genel Başkanın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı isteğinin olması gerektiği kurala bağlanmıştır. 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasında ise, büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı isteğinin olması yeterli görülmüştür. Yasa kuralı, olağanüstü kongrelere çağrı oranını, gündemlerine göre ayrıma tabi tutmaksızın, kongrenin görev alanındaki her konu için aynı oranı kabul etmiştir. Bu yolla parti içi azınlık hakkı güvenceye alınmıştır. Tüzükle getirilen düzenlemenin ise, azınlığa ait bir hakkı çoğunluk hakkına dönüştürdüğü açıktır. Bu nedenle delege iradesini koruyucu nitelik taşımayan kural parti içi demokrasi ilkesine aykırı bulunmaktadır. 4- 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile siyasi partilerin ön seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının % 5’ini aşmamak üzere merkez adayı gösterebilme olanağı getirilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 126. maddesinde ise, milletvekili seçiminde aday tespit ve sıralamasının kısmen veya tamamen ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde merkez adayı gösterme yetkisi Genel Başkan’a bırakılmıştır. Siyasi partilerin asıl karar organları büyük kongredir. Büyük kongrenin yetkisi dışında kalan konularda ise, karar alma yetkisi merkez karar ve yönetim kurullarına ait bulunmaktadır. Merkez adaylarının belirlenmesi işlemi partiyi bağlayan bir karardır. Bu nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 124. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendi ile “merkez yoklaması” yöntemiyle aday ve liste sıralaması belirleme yetkisi Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna verilmiştir. Tüzüğün 126. maddesinde yazılı kural ile 124. madde çelişmektedir. Öte yandan, 2820 sayılı Kanun’da parti genel başkanlarının tek başına karar almaya yetkili olduğu konular yazılmıştır. Bunlar arasında merkez adayı belirleme yetkisi yer almamaktadır. Sonuç olarak genel başkan, bu konuda partinin tek başına karar almaya yetkili organı değildir. Bu bağlamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Demokraside asıl olan müzakere ve oylama yapılıp karar almaktır. Tüzüğün bu maddesi ile demokratik uygulama tamamen dışlanmıştır. Parti Tüzüğündeki bu düzenleme pratikte seçilenler yönünden de bir baskı oluşturacak sakıncaları taşımaktadır.” görüşü yerindedir. Tüzük kuralı, bu haliyle 2820 sayılı Kanun’un 93. maddesine aykırı bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 39., 50. ve 70. maddelerin son fıkraları ile 126. maddesinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı bulunduğu ve bu nedenle Kanun’un 104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihtar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Üye Fettah OTO [R.G. 17 Ekim 2012 – 28444] —— • —— Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2011/119 Karar Sayısı : 2012/33 Karar Günü : 1.3.2012 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 5. İdare Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU : 5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “... bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar ...” ibaresinin, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir. I- OLAY Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna karşı açılan idari işlemin iptali davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. II- İTİRAZIN GEREKÇESİ Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir: “... Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmüne yer verilmektedir. Hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün eylem ve işlemleri ile eşitlik ve hakkaniyeti gözeten devlettir. Bu bağlamda, yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken takdiri, sınırsız ve keyfî olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır. Bunun yanında hukuk devleti kavramı, kuralların ve müeyyidelerinin net olarak önceden belli olduğu dolayısıyla uyulmayan kararların müeyyidelerinin ne olduğunu insanların önceden bilmesini de ifade eder. Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere, Anayasa’nın 10. maddesine göre yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyecek ve eşitsizliğe yol açılmayacaktır. Maddede düzenlenen “Eşitlik” ilkesiyle, birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Yine Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında eşitlik ilkesi, aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yasalarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda, hizmetlerde eşitliğin sağlanmasını gerektiren eşit davranma ve ayrım yapmama ilkesi olarak yorumlanmıştır. 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin 1. bendinde, Kurum; mevzuata, kullanım hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına uyulmasını izleme ve denetlemeye, aykırılık halinde işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik, kamu düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi ve kanunlarla getirilen hükümlerin uygulanması amaçlarıyla gerekli tedbirleri almaya, gerektiğinde tesisleri tazminat karşılığında devralmaya, belirlediği süre içerisinde yetkilendirme ücretinin ödenmemesi ya da ağır kusur halinde verdiği yetkilendirmeyi iptal etmeye yetkilidir. Ancak, Kurum, ulusal çapta verilecek frekans bandı kullanımını ihtiva eden ve sınırlı sayıda işletmeci tarafından yürütülmesi gereken elektronik haberleşme hizmetlerine ilişkin yetkilendirmelerin iptalini gerektiren hallerde Bakanlığın görüşünü alır, hükmü yer almaktadır. 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 12 nci, 24 üncü, 33 üncü ve 60 ıncı maddeleri ile mezkûr Kanunun İkinci Kısım Üçüncü Bölümü hükümlerine dayanılarak hazırlanan ve 08.09.2009 gün ve 27343 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nin Müeyyideler başlıklı 21. maddesinin (ğ) bendinde, yükümlü işletmecinin ortak yerleşime ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya haklı bir neden olmaksızın geciktirmesi durumunda, işletmeciye bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde ikisine kadar, ihlalin niteliğine göre Kurum tarafından belirlenecek oranlarda idari para cezası uygulanacağı hükmü yer almaktadır. Bu durumda, Anayasa’nın 2. ve 10. maddeleriyle ilgili olarak yukarıda yer alan açıklamalar ışığında, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin 1. bendinde yer alan “bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar” ifadesi doğrudan eşitsizlik yaratan bir düzenleme olarak görülmemekte ise de, Yasanın uygulanması esnasında, yine Yasanın kendinden kaynaklanan sebeplerle eşitsizliğe yol açan sonuçlar doğmaktadır. Yasa sadece üst sınırı belirlemiştir ve başka hiçbir kritere yer verilmemiştir. Yasa kendisi bir kriter belirlemediği gibi, kriterlerin bir alt normla belirlenmesi yoluna da gidilmediğinden ceza miktarını belirlemek tamamen idarenin takdirine bırakılmıştır. İdarenin hangi ölçütleri esas alacağı açık, belirgin ve somut olarak Yasa’da yer almamıştır. Yasa kuralı bu anlamda belirli ve öngörülebilir değildir. Bu nedenlerle, söz konusu ibarenin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmaktadır. ...” III-YASA METİNLERİ A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı 5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin itiraz konusu ibareyi de içeren (1) numaralı fıkrası şöyledir: “MADDE 60- (1) Kurum; mevzuata, kullanım hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına uyulmasını izleme ve denetlemeye, aykırılık halinde işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik, kamu düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi ve kanunlarla getirilen hükümlerin uygulanması amaçlarıyla gerekli tedbirleri almaya, gerektiğinde tesisleri tazminat karşılığında devralmaya, belirlediği süre içerisinde yetkilendirme ücretinin ödenmemesi ya da ağır kusur halinde verdiği yetkilendirmeyi iptal etmeye yetkilidir. Ancak, Kurum, ulusal çapta verilecek frekans bandı kullanımını ihtiva eden ve sınırlı sayıda işletmeci tarafından yürütülmesi gereken elektronik haberleşme hizmetlerine ilişkin yetkilendirmelerin iptalini gerektiren hallerde Bakanlığın görüşünü alır.” B- Dayanılan Anayasa Kuralları Başvuru kararında Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır. IV- İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Serruh KALELÎ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 30.11.2011 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir. V- ESASIN İNCELENMESİ Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Hakan ATASOY tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ibare, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Başvuru kararında, kanun koyucunun yasal düzenlemeler yaparken sınırsız ve keyfi bir takdir yetkisine sahip olmadığı, takdir yetkisinin hukuk devleti ilkesiyle sınırlı bulunduğu, hukuk devletinde kuralların ve müeyyidelerinin önceden net olarak belli olduğu, itiraz konusu ibarede, idari para cezasının belirlenmesine yönelik olarak sadece cezanın üst sınırının belirtildiği, bunun dışında idarenin hangi ölçütleri esas alacağına ilişkin açık, belirgin ve somut bir düzenleme bulunmadığı, ceza miktarını belirleme yetkisinin tamamen idarenin takdirine bırakıldığı, bu hususun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca Yasa’nın uygulanmasının eşitsizliğe yol açtığı belirtilerek, belirli ve öngörülebilir nitelik taşımayan itiraz konusu ibarenin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. İtiraz konusu ibare ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna, mevzuata, kullanım hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına uyulmasını izleme ve denetleme, aykırılık halinde işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idari para cezası uygulama yetkisi verilmiştir. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilke, suçun unsurlarının ve verilecek cezanın tereddüde yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir, nesnel, makul bir düzeyde öngörülebilecek ve keyfi uygulamalara yol açmayacak biçimde belirlenmiş olmasını gerektirir. Değişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar kimi durumlarda devlet idarelerine bir takım yetkilerin tanınması gereğini ortaya çıkarmıştır. Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan toplumsal gereksinimleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek için çağdaş yönetimlerde idareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmaktadır. İtiraz konusu ibare ile düzenlenen idari para cezası, temel işlevi telekomünikasyon alanındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini kurallar koyarak düzenlemek, konulan kurallara uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve bu kurallara uyulmaması halinde de, ya doğrudan doğruya yaptırım uygulamak veya kanunlarda gösterilen yaptırımların uygulanması için adli mercileri harekete geçirmek olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun doğrudan işlemiyle idare hukukuna özgü usullerle kesilen ve uygulanan bir idari yaptırımdır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde, Kabahatler Kanunu’nun genel hükümlerinin idari para cezası yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle itiraz konusu ibarede öngörülen idari para cezasına da Kabahatler Kanunu’nda yer alan genel hükümler uygulanacaktır. İdari para cezası, kabahat sayılan eylemin işlenmesini önlemeye yönelik caydırıcılık fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu nedenle, idari para cezasının nispi nitelikte olması mümkündür. İtiraz konusu ibarede, Kurumun işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idari para cezası uygulamaya yetkili olduğu ifade edilerek, idari para cezasının üst sınırı da gösterilmek suretiyle nispi olarak belirleneceği öngörülmüştür. Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi kabahatler hukuku açısından da Anayasa’ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin kabahat sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır. 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesi incelendiğinde, itiraz konusu ibare ile Kuruma tanınan, işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idari para cezası uygulama yetkisinin, caydırıcı olma ve kamuda oluşan zararın giderilmesi yanında, uygulanacak idari para cezasının kişiselleştirilerek suç ve ceza arasında adil bir dengenin kurulması amacını da taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır. İtiraz konusu ibare ile Kuruma idari para cezasının miktarını belirleme yetkisi verilmiş ise de, bu yetkinin keyfi olarak kullanılması söz konusu olamaz. Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinin (2) numaralı fıkrasında idari para cezasının, alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle belirlendiği durumlarda, idari para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte göz önünde bulundurulacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle Kurum, işletmecilere verilecek idari para cezasının miktarını belirlerken Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen ölçütlere ve ayrıca hukukun genel ilkelerine de uymak zorundadır. Öte yandan, ticari hayatta faaliyet gösteren işletmecilerin, bir önceki takvim yılındaki net satışlarının belli olması nedeniyle, idari para cezasının miktarının belirlenmesinde bu hususu ölçüt olarak kabul eden itiraz konusu ibarenin, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine de aykırı bir yönü yoktur. Bu nedenlerle itiraz konusu ibare hukuk devleti ilkesine aykırı değildir. Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Suç ile ceza arasında adil bir dengenin kurulabilmesi, verilecek cezanın kişiselleştirilmesini, her somut olayda suçlunun kişiliğine uygun hale getirilmesini gerektirir. İtiraz konusu ibare ile öngörülen idari para cezası miktarı belirlenirken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikta gözetilerek cezanın kişiselleştirilmesi gerekeceği açıktır. Buna göre, cezaların yasal ve hukuksal anlamda eşit olmalarına rağmen ceza adaletinin gereği olarak kişiler için uygulanmasında çıkan sonucun eşitliğe aykırı olduğundan söz edilemez. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu ibare, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. VI- SONUÇ 5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “... bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 1.3.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Haşim KILIÇ Başkanvekili Serruh KALELİ Başkanvekili Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Mehmet ERTEN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Zehra Ayla PERKTAŞ Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECİPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Erdal TERCAN [R.G. 17 Ekim 2012 – 28444] —— • —— Adalet Bakanlığından: MÜNHAL NOTERLİKLER 2011 yılı gayri safi gelirleri ve isimleri yazılı olan birinci sınıf Beyoğlu Onbeşinci Noterliği 08 Aralık 2012 ve Bakırköy Ondokuzuncu Noterliği 15 Aralık 2012 tarihlerine yaş tahdidi nedeniyle boşalacaktır. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF NOTERLERDEN bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları gerekmektedir. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz. Noterlik Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca ilan olunur. SIRA NO: NOTERLİĞİN ADI 2011 YILI GAYRİSAFİ GELİRLERİ 1 – BAKIRKÖY ONDUKUZUNCU NOTERLİĞİ1.596.945,01,-TL. 2 – BEYOĞLU ONBEŞİNCİ NOTERLİĞİ 1.101.699,01,-TL. 8254/1-1 [R.G. 17 Ekim 2012 – 28444] —— • —— Adalet Bakanlığından: İHALELERE KATILMAKTAN YASAKLAMA KARARI 1. İhale Kayıt Numarası (İKN) 2. Yasaklama Kararı Adalet Bakanlığı Veren Bakanlık/Kurum 3. İhaleyi Yapan İdarenin Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Adı İl/İlçe Ankara/Yenimahalle Kurumu Daire Başkanlığı HSYK Binası Konya TelTel: (312) 204 12 42 Adresi Yolu No: 70 Faks Faks: (312) 223 92 79 Posta 6330 E-Mail Kodu 4. İhalelere Katılmaktan Yasaklanan Gerçek 5. Ortak ve/veya veya Tüzel Kişi Ortaklıkların Adı/Unvanı Meftun Ayık Adresi T.C. Kimlik No. Vergi Kimlik/ Mükellefiyet No. Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf Odası Ticaret/Esnaf Sicil No. 6. Yasaklam a Süresi Şehit Murat Çalışkan Sokak Yeni Mahalle No: 11/1 Kangal/Sivas 48412743160 7. A Yı Yasaklamanın ( ) (1) y l Dayanağı ve Kapsamı c-2886 DİK Tüm İhalelerden Bakanlık İhalelerinden a-4734 KİK (X ) (X ) ( ) ( ) b-4735 ( ) KİSK d-Diğer Mevzuat Tüm İhalelerden Bakanlık İhalelerinden ( ) ( ) ( ) Kurum İhalelerinden ( ) Kurum İhalelerinden ( ) Yasaklama Kararı Aşağıdaki Açıklamalar Dikkate Alınarak Doldurulacaktır. 1 - İKN : İstisna kapsamındakiler dahil 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara göre yapılan yasaklamalarda doldurulacaktır. 2 - T.C. Kimlik No : Yasaklananın gerçek kişi olması durumunda doldurulacaktır. 3 - Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf Odası ve Ticaret Esnaf Sicil No : Herhangi bir Ticaret veya Esnaf Odasına kayıtlı olmaması halinde kayıtlı olmadığı belirtilecektir. 4 - Diğer Mevzuat : İstisna kapsamındakiler dahil 4734, 4735 ve 2886 sayılı Kanunların dışındaki mevzuata göre verilen yasaklamalarda doldurulacaktır. 5 - Ortak ve/veya Ortaklıkların : 4734 sayılı Kanunun 58/2 nci maddesi ile 4735 sayılı Kanunun 26/2 nci maddesinde sayılan ortak ve/veya ortakların bulunması halinde bu bölüm doldurulacaktır. Bu bölümde yer alan kişinin birden fazla olması durumunda ek yapılabilir. 8253/1-1 ————— İHALELERE KATILMAKTAN YASAKLAMA KARARI 1. İhale Kayıt Numarası 2012/93176 (İKN) 2. Yasaklama Kararı Adalet Bakanlığı Veren Bakanlık/Kurum 3. İhaleyi Yapan İdarenin Foça Açık Ceza İnfaz Adı Kurumu İşyurdu İl/İlçe İzmir/Foça Müdürlüğü Tel0 232 827 10 00 / 0 232 Adresi Eskifoça/İzmir Faks 827 10 01 Posta E-Mail Kodu 4. İhalelere Katılmaktan Yasaklanan Gerçek 5. Ortak ve/veya veya Tüzel Kişi Ortaklıkların İnfa İnşaat Sanayii ve Adı/Unvanı Ticaret Ltd.Şti. 1775/6 Sok. No: 20 Adresi Karşıyaka/İzmir T.C. Kimlik No. Vergi Kimlik/ 4780036502 Mükellefiyet No. Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf İzmir Ticaret Odası Odası Ticaret/Esnaf 34003.1 Sicil No. 7. 6. A Yı Yasaklamanın a-4734 (X b-4735 Yasaklam (6) ( ) ( ) y l Dayanağı ve KİK ) KİSK a Süresi Kapsamı c-2886 DİK ( ) d-Diğer ( ) Mevzuat Tüm İhalelerden Bakanlık İhalelerinden Kurum İhalelerinden Tüm İhalelerden Bakanlık ( ) İhalelerinden Kurum ( ) İhalelerinden ( ) (X ) ( ) ( ) Yasaklama Kararı Aşağıdaki Açıklamalar Dikkate Alınarak Doldurulacaktır. 1 - İKN : İstisna kapsamındakiler dahil 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara göre yapılan yasaklamalarda doldurulacaktır. 2 - T.C. Kimlik No : Yasaklananın gerçek kişi olması durumunda doldurulacaktır. 3 - Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf Odası ve Ticaret Esnaf Sicil No : Herhangi bir Ticaret veya Esnaf Odasına kayıtlı olmaması halinde kayıtlı olmadığı belirtilecektir. 4 - Diğer Mevzuat : İstisna kapsamındakiler dahil 4734, 4735 ve 2886 sayılı Kanunların dışındaki mevzuata göre verilen yasaklamalarda doldurulacaktır. 5 - Ortak ve/veya Ortaklıkların : 4734 sayılı Kanunun 58/2 nci maddesi ile 4735 sayılı Kanunun 26/2 nci maddesinde sayılan ortak ve/veya ortakların bulunması halinde bu bölüm doldurulacaktır. Bu bölümde yer alan kişinin birden fazla olması durumunda ek yapılabilir. 8252/1-1 [R.G. 17 Ekim 2012 – 28444] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARLARI Karar Sayısı : 2012/3839 Yüksek Planlama Kurulunun 4/10/2012 tarihli ve 2012/21 sayılı Raporu ile Bakanlar Kurulu’na sunulan ekli “2013 Yılı Programı” ile “2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ın kabulü; 641 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Ekonomi Bakanı V. ve Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve [R.G. 18 Ekim 2012 – 28445] —— • —— TBMM KARARI ÜLKEMİZDE DEMOKRASİYE MÜDAHALE EDEN TÜM DARBE VE MUHTIRALAR İLE DEMOKRASİYİ İŞLEVSİZ KILAN DİĞER BÜTÜN GİRİŞİM VE SÜREÇLERİN TÜM BOYUTLARI İLE ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA KURULAN MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONUNUN GÖREV SÜRESİNİN UZATILMASINA İLİŞKİN KARAR Karar No. 1027 Karar Tarihi: 16.10.2012 Ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutları ile araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun görev süresi, Genel Kurulun 16.10.2012 tarihli 9’uncu Birleşiminde 28.10.2012 tarihinden itibaren 1 ay uzatılmıştır. [R.G. 19 Ekim 2012 – 28446] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARI Karar Sayısı : 2012/3835 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin terör örgütlerinin ve terörizmi finanse eden kişi ve kuruluşların faaliyetlerine engel olunmasına dair kararları doğrultusunda, 1267 sayılı BMGK Kararı ile oluşturulan Yaptırımlar Komitesi tarafından yayımlanan listede yer alan kişi ve kuruluşlara karşı uygulanacak tedbirlerin belirlenmesine ilişkin 22/12/2001 tarihli ve 2001/3483 sayılı Kararnamenin eki listenin 39 uncu sırasında yer alan Yasin AlQadi hakkındaki hükmün yürürlükten kaldırılması; Dışişleri Bakanlığı’nın 10/10/2012 tarihli ve AGG/8302911 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 11/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ M. ŞİMŞEK B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı V.Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı [R.G. 19 Ekim 2012 – 28446] —— • —— YARDIM KANPANYASI ve HESAP NUMARASI T.C Gaziantep Vakıflar Bankası Merkez Şubesi TR550001500158007300198000 —— • —— MİLLETLERARASI ANDLAŞMALAR Karar Sayısı : 2012/3826 14 Mayıs 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan ekli “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 30/5/2012 tarihli ve HUM/940689 sayılı yazısı üzerine, 5682 sayılı Pasaport Kanununun 10 uncu ve 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve Bakanı ve [R.G. 20 Ekim 2012 – 28447] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARI Karar Sayısı : 2012/3800 Ekli “Bazı Alanların Teknoloji Geliştirme Bölgesi Olarak Tespit Edilmesine ve Bazı Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Sınırlarında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 28/9/2012 tarihli ve 4193 sayılı yazısı üzerine, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ E. BAYRAKTAR Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V. BAZI ALANLARIN TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ OLARAK TESPİT EDİLMESİNE VE BAZI TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNİN SINIRLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KARAR Teknoloji geliştirme bölgeleri ve MADDE 1 – (1) Ekli (1) sayılı harita ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan Celal Bayar Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak tespit edilmiştir. (2) Ekli (2) sayılı harita ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan İzmir Bilim ve Teknoloji Parkı Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak tespit edilmiştir. Sınır değişiklikleri MADDE 2 – (1) Erzurum Ata Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesinin sınır ve koordinatları ekli (3) sayılı harita ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir. (2) Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesinin sınır ve koordinatları ekli (4) sayılı harita ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir. (3) TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesinin sınır ve koordinatları ekli (5) sayılı harita ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir. Yürürlük MADDE 3 – (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 4 – (1) Bu Karar hükümlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yürütür. [R.G. 20 Ekim 2012 – 28447] —— • —— Karar Sayısı : 2012/3842 Ekli “Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve Koordinasyonuna İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 11/6/2012 tarihli ve 1159 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 11/6/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ Başbakan Yardımcısı A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı H. YAZICI E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı V. Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıGençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. N. ŞAHİN V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma Bakanı V.Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı [R.G. 20 Ekim 2012 – 28447] —— • —— ATAMA KARARI Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığından: Bazı yer hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu gereğince atanmalarına ilişkin kararname aşağıda gösterilmiştir. BİRİNCİ DAİRE KARARI: 11.10.2012/2557 1- Bursa Hâkimliğine, İzmir Hâkimi 32253 Yahya Kemal AKBAŞ, Bursa Hâkimliğine, İzmir Hâkimi 35227 Feyzan AKBAŞ, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 40108 Dr. Hasan Mutlu ALTUN, Gaziantep Hâkimliğine, Bakırköy Hâkimi 40173 Seda AKMEŞE GÜNEŞ, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 40782 Dr. Özcan ÖZBEY, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 41855 Murat AZAKLI, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 42462 Davut BÜLBÜL, Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Danıştay Tetkik Hâkimi 42669 Şermin BİRTANE, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Ceyhan Hâkimi 104725 Özkan YALDIR, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Pertek Hâkimi 104861 Duygu TUNÇCAN, Yumurtalık Hâkimliğine, Yargıtay Tetkik Hâkimi 120765 Mustafa AKAY, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Pazarcık Hâkimi 120855 Melek MÜJDE, Yumurtalık Cumhuriyet Savcılığına, Çarşamba Cumhuriyet Savcısı 122519 Funda ERGİŞİ AKAY, Akçakale Hâkimliğine, Terme Cumhuriyet Savcısı 122550 Demet ALTINTAŞ, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Silifke Hâkimi 122571 Aydın AYGÜN, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Rize Hâkimi 125234 Zeliha ÇUBUK, Akçakale Cumhuriyet Savcılığına, Bozdoğan Cumhuriyet Savcısı 125630 Ersoy ALTINTAŞ, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Kilis Hâkimi 125924 Özlem SARAÇ COŞKUN, Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Araç Cumhuriyet Savcısı 125979 Hasret BUDAK UZUNKAYA, Naklen, 2- 4’üncü derecenin l’inci kademesi olan 915+2300 gösterge karşılığı aylıkla, Kepsut Hâkimliğine, Develi eski Hâkimi 32136 Öznur ÖTEN, Mesleğe kabul edilmesi nedeniyle açıktan, Atanmışlardır. [R.G. 20 Ekim 2012 – 28447] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 17/10/2012 KARAR NO : 2012/155 KONU : Çanakkale-Biga-Sakarya (191 ada 2 ve 6 nolu parsel) İmar Planı Değişikliği Özelleştirme Yüksek Kurulunca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 21/09/2012 tarih ve 6246 sayılı yazısına istinaden; 1- Mülkiyeti özelleştirme kapsam ve programında bulunan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ait Çanakkale İli, Biga İlçesi, Sakarya Mahallesi sınırları içerisinde yer alan toplam yüzölçümleri 4.671,54 m2 olan 191 ada 2 ve 6 nolu parsele Konut Alanı (Bitişik Nizam 4 Kat), Konut+Ticaret Alanı (Bitişik Nizam 5 Kat) ve Yol fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına, 2- Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği için Biga Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiştir. [R.G. 20 Ekim 2012 – 28447] —— • —— MİLLETLERARASI SÖZLEŞME Karar Sayısı : 2012/3821 18 Ekim 2000 tarihinde kabul edilen ve 29/6/2012 tarihli ve 6346 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan “1971 Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1992 Protokolünün Tazminat Limitleri Değişiklikleri”ne dair ekli Karara katılmamız; Dışişleri Bakanlığının 4/9/2012 tarihli ve HUM/8483244 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve Bakanı ve [R.G. 21 Ekim 2012 – 28448] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARLARI Karar Sayısı : 2012/3795 Tokat İli, Reşadiye İlçesinde tesis edilecek Yeşilırmak I Hidroelektrik Santralinin yapımı amacıyla ekli listede bulundukları köy ile ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların Hazine adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Acele Kamulaştırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 3/9/2012 tarihli ve 975 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 10/9/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN Ö. DİNÇER E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı V.Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım C. YILMAZ E. GÜNAY E. BAĞIŞ Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı V. Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve [R.G. 21 Ekim 2012 – 28448] —— • —— Karar Sayısı : 2012/3810 Muş İli, Merkez İlçesi, Kale Mahallesinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 25/9/2012 tarihli ve 1338 sayılı yazısı üzerine, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve Bakanı ve [R.G. 21 Ekim 2012 – 28448] —— • —— Karar Sayısı : 2012/3831 Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Kirazpınar Mahallesinde yer alan ve ekli harita ile listede sınır ve koordinatları gösterilen sahadaki taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılması; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ E. BAYRAKTAR Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V. ve [R.G. 21 Ekim 2012 – 28448] —— • —— Karar Sayısı : 2012/3829 İzmir-Urla-Çeşme Otoyolu İkiztepe-Konak, Doğanlar-Konak Tüneli Bağlantı Yolları Km: 0+000,00-2+560,00 arasında yer alan taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılması; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 3/10/2012 tarihli ve 12198 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi Teknoloji Bakanı ve F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN İçişleri Bakanı C. YILMAZ E. GÜNAY Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı H. YAZICI Gıda, Tarım M. ŞİMŞEK Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim BakanıMilli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ E. BAYRAKTAR Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V. [R.G. 22 Ekim 2012 – 28449] —— • —— SINIR TESPİT KARARI ve İçişleri Bakanlığından: Karar Sayısı : 2012/714 1 – Ordu İli Ünye İlçesi Merkez Bucağına bağlı Çatak Köyü ile İkizce İlçesi Merkez Belediyesi arasında kalan iki ilçe arası sınırın özel krokisinde de gösterildiği üzere; “Akçay Deresi ile Dikmece bağlısının kuzeyindeki Kuru Dere adı ile anılan derenin birleşiminden (1-Y=340777.00, X=4548874.00) bu kuru dereyi akarının tersine takiben Hocaoğlu Mahallesinden gelen araba yolu ile kuru dereninin kesişimine, (2-Y=341751.00, X=4548941.00) bu kesişimden araba yolunu güneye takiben 376 rakımlı tepedeki su deposuna giden patika ile birleşimine, (3-Y=341424.00, X=4548354.00) bu patikayı takiben su deposuna, (4-Y=341835.00, X=4548295.00) su deposunun olduğu 376 rakımlı tepeden düz bir hatla güneydeki iki tepenin zirvesinden geçip, yine düz bir hatla Akçay Deresinin doğu kolu olan derenin kolu olan ve Koçevyanı Mahallesinin kuzeyindeki kuru dereye, (5Y=341533.00, X=4546960.00) bu dereyi batıya akarına takiben Akçay Deresinin doğu kolu olan dereye, (6-Y=341029.00, X=4547077.00) bu dereyi güneye akarının tersine takiben Boya Deresi ile birleşimine (7-Y=341088.00, X=4546171.00) kadar olan ve burada son bulan hat” olarak belirlenmesi, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesinin (B) ve (D) bentlerine göre uygun görülmüştür. 2 – Tarafların karşı taraf sınırı içinde kalan genel ve özel hakları saklıdır. 3 – Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür. 22/10/2012 Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN İdris Naim ŞAHİN Başbakan İçişleri Bakanı [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— İDARİ BAĞLILIĞIN DEĞİŞTİRİLMESİ KARARI İçişleri Bakanlığından: Karar Sayısı : 2012/713 1 – Ankara İli Pursaklar İlçe Belediyesi Gümüşyayla Mahallesinin Çubuk İlçe Belediyesine bağlanması, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesinin (B) ve (D) bentlerine göre uygun görülmüştür. 2 – Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür. 22/10/2012 Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN İdris Naim ŞAHİN Başbakan İçişleri Bakanı [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— YÖNETMELİK Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından: KARAYOLU TAŞIMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 11/6/2009 tarihli ve 27255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki (f) bendi eklenmiştir. “f) Araç tescil belgesinde cenaze aracı, ambulans veya naklen yayın aracı olarak tescil edilmiş olan araçlarla tescil amacına uygun olarak yapılan taşımalar.” MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (jj) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “e) Birim taşıt: Yarı römorkuyla veya römorkuyla birlikte çekiciyi veya araç tescil belgesinde “römork takabilir” ifadesi varsa römorkuyla birlikte veya tek başına kamyonu veya tek başına kamyoneti, jj) Şehiriçi: Bir şehrin belediye sınırları içinde kalan alanı,” MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrası, dördüncü fıkrasının (ç) bendi ve onüçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının (ç) bendinden sonraki “verilir” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “(1) A türü yetki belgesi: Ticari amaçla otomobille yurtiçi veya uluslararası yolcu taşımacılığı yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Taşımanın şekline göre aşağıdaki türlere ayrılır: a) A1 Yetki Belgesi: Yurtiçi tarifesiz yolcu taşımacılığı yapacaklara, b) A2 Yetki Belgesi: Uluslararası tarifesiz yolcu taşımacılığı yapacaklara, verilir.” “ç) D4 yetki belgesi: Taşıma mesafesine bakılmaksızın iliçi ve 100 kilometreye kadar olan şehirlerarası tarifeli ve tarifesiz olarak ticari yolcu taşımacılığı yapacaklara,” “(13) R türü yetki belgesi: Ticari amaçla eşya taşımacılığı alanında taşıma işleri organizatörlüğü yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Faaliyetin şekline göre aşağıdaki türlere ayrılır: a) R1 yetki belgesi: Yurtiçi taşıma işleri organizatörlüğü yapacaklara, b) R2 yetki belgesi: Uluslararası ve yurtiçi taşıma işleri organizatörlüğü yapacaklara, verilir.” “Sadece tarifesiz taşımacılık yapmak üzere D4 yetki belgesi düzenlenmez.” MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (h) bendi eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “h) A1 yetki belgesiyle yapılan taşımalarda; yolculuğun başlangıç (kalkış noktası) veya bitiş (varış noktası) yerinin yetki belgesi sahibinin merkezi adresinin bulunduğu il olması şarttır.” “(2) Birinci fıkranın (a), (b), (c), (ç), (ğ) ve (h) bentlerine aykırı hareket edenlere her bent için Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci cümlesinde belirtilen; (d) ve (e) bentlerine aykırı hareket edenlere her bent için Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen idari para cezaları uygulanır. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğünün elektronik kayıtlarında geçerli bir Araç Tesciline İlişkin Geçici Belgesi olan taşıtlar için; taşıma yapmamaları kaydıyla trafiğe çıkmaları halinde Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idari para cezası uygulanmaz.” MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (1) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1) B3, C1, D3 ve K2 yetki belgesi talep eden gerçek kişiler hariç vergi sistemine kayıtlı olmaları,” MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrası, beşinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, altıncı fıkrasının (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, sekizinci fıkrası, dokuzuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir. “(1) A türü yetki belgeleri için; a) A1 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş en az 4 adet özmal otomobil ile 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. b) A2 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş en az 5 adet özmal otomobil ile 40.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. c) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, taşımacılık faaliyetlerinin yürütüleceği merkez adresinin veya varsa şubesinin bulunduğu imarlı yapı/bina/tesis’in bu işe elverişli, sıcağa ve soğuğa karşı korunmuş, en az 4 yolcunun/müşterinin rahatça oturabileceği, telefonu, tuvaleti ve en az 30 m²’lik kapalı alanı bulunan bağımsız bir taşınmaz olması ve yetki belgesi için başvuranların söz konusu taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları şarttır. ç) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, merkezi adresi ve/veya varsa şubelerinin yer aldığı imarlı yapı/bina/tesis’in bulunduğu ilçe/belde sınırları içerisinde sahip olduğu taşıt sayısının asgari yarısı kadar taşıtın park edebileceği park alanına veya bu yerin kullanım hakkına sahip olmaları şarttır. d) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, (c) bendinde belirtilen taşınmazda yürütecekleri taşımacılık faaliyetinin arz/talep dengesi ve taşıma düzeni bakımından sakıncası olmadığına dair büyükşehir belediye sınırları içerisinde ilgili Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)’nden, diğer yerlerde ise ilgili il trafik komisyonundan alınmış kararı Bakanlığa sunmaları şarttır. Ancak bir kamu kurum/kuruluşuyla yapılan geçerli bir taşıma hizmet alımı sözleşmesine sahip olanlardan A1 yetki belgesi başvurusu sırasında sözleşme süresi sonuna kadar bu şart aranmaz. Sözleşme süresinin bitiminden itibaren 90 gün içerisinde sözkonusu şartın gereği olan ilgili Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) veya ilgili il trafik komisyonu kararının Bakanlığa sunulmaması halinde bu kapsamda düzenlenen yetki belgeleri iptal edilir. e) Bu fıkranın (c) ve (ç) bentlerine uygunluğun sağlandığına dair Bakanlığın ilgili Bölge Müdürlüğünce düzenlenmiş denetim tutanağının bulunması şarttır.” “(3) C Türü yetki belgeleri için; a) C1 yetki belgesi için başvuranların, ticari veya hususi olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 1 adet özmal birim taşıta sahip olmaları şarttır. b) C2 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 11 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 440 tondan az olmaması ve 100.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. c) C3 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 3 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 75 tondan az olmaması ve 25.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır.” “a) F1 yetki belgesi için başvuranların, faaliyet gösterilen yer ilçe ise 2.000 Türk Lirası, il ise 6.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesi ile acentelik hizmetine elverişli müstakil bir büroya veya faaliyette bulunduğu yerleşim biriminde kalkış yerindeki terminaller birleştirilmiş ise bu terminallerdeki bürolardan birinde yeterli bir alanın kullanım hakkına sahip olmaları şarttır. F1 yetki belgesi sahipleri sadece D1, D2, D4 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir. b) F2 yetki belgesi için başvuranların, 6.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesi ile acentelik hizmetine elverişli müstakil bir büroya veya faaliyette bulunduğu yerleşim biriminde kalkış yerindeki terminaller birleştirilmiş ise bu terminallerdeki bürolardan birinde yeterli bir alanın kullanım hakkına sahip olmaları şarttır. F2 yetki belgesi sahipleri sadece B1, B2, D1, D2, D4 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.” “a) G1 yetki belgesi için başvuranların, 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. G1 yetki belgesi sahipleri sadece L1, N1, N2, K1 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir. b) G2 yetki belgesi için başvuranların, 30.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. G2 yetki belgesi sahipleri sadece C2, L2 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir. c) G3 yetki belgesi için başvuranların, 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. G3 yetki belgesi sahipleri sadece M2, P1, P2 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir. ç) G4 yetki belgesi için başvuranların, 30.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. G4 yetki belgesi sahipleri sadece M3 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.” “(8) K türü yetki belgeleri için; a) K1 yetki belgesi için başvuran gerçek kişilerin, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 1 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 35 tondan az olmaması ve 10.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. Sadece kamyonetlerle iliçi ve/veya şehiriçi taşımacılık yapmak üzere başvuran gerçek kişilerden 1 adet özmal birim taşıt dışında asgari kapasite ve sermaye şartı aranmaz ve bunların yetki belgesi ücretlerinde % 75 indirim uygulanır. Bu şekilde yetki belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami yüklü ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları kaydettirerek yurtiçi faaliyette bulunmak istemeleri halinde; K1 yetki belgesi için bu Yönetmelikte gerçek kişiler için öngörülen asgari kapasite ve sermaye şartlarını sağlarlar ve geçerli tam ücret üzerinden % 75 fark öderler. b) K1 yetki belgesi için başvuran kooperatifler dahil tüzel kişilerin, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 3 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 110 tondan az olmaması ve 10.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. Sadece kamyonetlerle iliçi ve/veya şehiriçi taşımacılık yapmak üzere başvuran tüzel kişilerden 1 adet özmal birim taşıt dışında asgari kapasite ve sermaye şartı ile 43 üncü maddenin onbeşinci fıkrasının (b) bendinde yer alan şart aranmaz ve bunların yetki belgesi ücretlerinde % 75 indirim uygulanır. Bu şekilde yetki belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami yüklü ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları kaydettirerek yurtiçi faaliyette bulunmak istemeleri halinde; K1 yetki belgesi için bu Yönetmelikte tüzel kişiler için öngörülen asgari kapasite ve sermaye şartları ile 43 üncü maddenin onbeşinci fıkrasının (b) bendinde yer alan şartı sağlarlar ve geçerli tam ücret üzerinden % 75 fark öderler. c) K2 yetki belgesi için başvuranların, ticari veya hususi olarak kayıt ve tescil edilmiş en az 1 adet eşya taşımaya mahsus özmal birim taşıta sahip olmaları şarttır. Sadece kamyonetlerle taşımacılık yapmak üzere başvuran kişilerin yetki belgesi ücretlerinde % 75 indirim uygulanır. Bu şekilde yetki belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami yüklü ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları kaydettirmek istemeleri halinde; K2 yetki belgesi geçerli tam ücreti üzerinden % 75 fark öderler. ç) K3 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 2 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 45 tondan az olmaması ve 5.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. (9) L türü yetki belgeleri için; a) L1 yetki belgesi için başvuranların; 1) Ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 4 adet özmal birim taşıta sahip olmaları, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 145 tondan az olmaması, 2) Merkezinde veya merkezinin bulunduğu il sınırları içinde şube olarak tescil edilmiş bu işe elverişli, en az 1.000 m2’lik kapalı ve/veya açık alana sahip ve yükleme, boşaltma, depolama, istifleme, paketleme, tasnif, etiketleme, satış veya pazarlama, sipariş planlaması, dağıtım, nakliye gibi hizmetlere elverişli yapı ve donanımda, trafiği engellemeyen ve eşya taşımaya mahsus taşıtların yanaşıp yükleme, boşaltma yapabileceği bağımsız bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları, 3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz 200 m 2’lik kapalı ve/veya açık alana sahip bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları, 4) 150.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları, şarttır. b) L2 yetki belgesi için başvuranların; 1) Ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 6 adet özmal birim taşıta sahip olmaları, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 220 tondan az olmaması, 2) Merkezinde veya merkezinin bulunduğu il sınırları içinde şube olarak tescil edilmiş bu işe elverişli, en az 2.000 m2’lik kapalı ve/veya açık alanı haiz ve yükleme, boşaltma, depolama, istifleme, paketleme, tasnif, etiketleme, satış veya pazarlama, sipariş planlaması, dağıtım, nakliye gibi hizmetlere elverişli yapı ve donanımda, trafiği engellemeyen ve eşya taşımaya mahsus taşıtların yanaşıp yükleme, boşaltma yapabileceği bağımsız bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları, 3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz 200 m 2’lik kapalı ve/veya açık alanı haiz bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları, 4) 300.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları, şarttır.” “d) D4 yetki belgesi düzenlenebilmesi için; 1) İliçi taşımalarda; talep sahibinin merkezi adresinin bulunduğu ilin İl Trafik Komisyonundan alınacak D4 yetki belgesi düzenlenmesinin o ildeki mevcut arz/talep dengesi ve taşıma düzeni bakımından bir sakıncası olmadığına dair İl Trafik Komisyonu kararının Bakanlığa sunulması şarttır. 2) Yüz kilometreye kadar şehirlerarası taşımalarda; ilgili illerin trafik komisyonlarından (bu illerden birinin veya her ikisinin il sınırları ile belediye sınırları aynı/çakışık olan bir il veya iller olması halinde ise ilgili Büyükşehir Belediyesi/Belediyeleri Ulaşım Koordinasyon Merkezi/Merkezleri (UKOME)’nden) alınacak D4 yetki belgesi düzenlenmesinin o illerdeki mevcut arz/talep dengesi ve taşıma düzeni bakımından bir sakıncası olmadığına dair ilgili İl Trafik Komisyonu (veya UKOME) kararlarının Bakanlığa sunulması şarttır. 3) UKOME ve İl Trafik Komisyonu kararlarında düzenlenecek D4 yetki belgesi için kullandırılacak taşıma hatları ve taşıma güzergahları ile taşıt belgesine kaydedilecek taşıtların sayısı ve koltuk kapasiteleri belirtilir.” MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (f) bendi eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “f) 12 nci ve 13 üncü maddelerde yer alan ve sahip olunması zorunlu/şart olan hususlara ilişkin diğer belgeler.” “(2) Yetki belgesi almak için müracaat eden kamu kurum ve kuruluşlarından sadece birinci fıkranın (a), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen belgeler istenir.” MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Yetki belgesi yenilemeleri esnasında; yenilenecek yetki belgesi için daha önceden bu Yönetmeliğin 20 nci, 22 nci ve 23 üncü maddeleri kapsamında verilmiş süreler var ise bu sürelerin kalan kısımları yenilenen yetki belgesi için de geçerli olur ve yenileme işlemi buna göre gerçekleştirilir.” MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) 18 inci maddede belirtilen sürelerin aşılmaması ve 78 inci maddeye göre iptal durumuna gelmemiş olması,” MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 20 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Gerçek kişinin ölümü halinde yetki belgesinin veraset yoluyla intikali MADDE 20 – (1) Gerçek kişinin ölüm tarihinin yetki belgesi geçerlilik süresinin bitim tarihinden önce veya 18 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yetki belgesi yenileme süresi içinde gerçekleşmiş olması kaydıyla; a) Ölen yetki belgesi sahibi gerçek kişinin kanuni mirasçıları veya onlar adına yetkili olanlar, bu durumu 1 yıl içinde Bakanlığa bildirmek zorundadırlar. b) 1 yıllık süre içinde bildirimde bulunan kanuni mirasçılar, yetki belgesi sahibi sıfatını devam ettirmek isterlerse, gerçek kişinin ölüm tarihinden başlamak üzere 2 yıl içinde durumlarını bu Yönetmelikte belirtilen şartlara uygun hale getirmek zorundadırlar. c) Yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitim tarihi 1 yıllık bildirim süresinin bitim tarihinden önce ise; yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitim tarihi yenilenme süresi bakımından gerçek kişinin ölüm tarihinden itibaren 1 yıl olarak kabul edilir. ç) Gerçek kişinin ölüm tarihinden itibaren 1 yıl içinde yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitim tarihine bakılmaksızın yenileme işlemi geçerli yenileme ücreti alınarak gerçekleştirilir. d) 1 yıllık bildirim süresinin bitim tarihi, 18 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sürelerden önce bitiyor ise bu sürelerin kalan kısımları 18 inci madde hükümleri çerçevesinde kullandırılır. (2) Birinci fıkraya göre faaliyette bulunan kanuni mirasçılar faaliyetleri süresince bu Yönetmeliğin öngördüğü yükümlülük ve sorumlulukları üstlenmiş sayılırlar. (3) Birinci fıkrada verilen yetki belgesi yenileme hakkı bu durumdaki kişilere yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitiminden sonra faaliyette bulunma hakkı vermez.” MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “c) Gerçek kişilerde, yetki belgesi sahibinin talebi üzerine; gerçek kişi adına düzenlenmiş olan yetki belgesi, yetki belgesi sahibi gerçek kişinin ticaret siciline tescil edilmiş bir tüzel kişilik içinde asgari % 25 hisseye sahip olması kaydıyla söz konusu tüzel kişi adına düzenlenebilir. Eğer gerçek kişi yetki belgesi sahibine bu Yönetmeliğin geçici maddeleri ile tanınmış muafiyetler varsa; bu muafiyetler yeni yetki belgesi sahibi tüzel kişi için geçerli olmaz. Yetki belgesinin yeni sahibi tüzel kişi, bu değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren 90 gün içinde bu Yönetmelikte öngörülen şartları sağlar.” MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “60 gün” ibaresi “90 gün” olarak değiştirilmiştir. MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı bendin sonuna aşağıdaki (13) ve (14) numaralı alt bentler eklenmiş ve dördüncü fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “5) B2 yetki belgesi eki taşıt belgelerine en az 10 koltuk kapasitesine sahip ticari otobüsler kaydedilir.” “13) D4 yetki belgesi eki taşıt belgelerine resmi taşıt veya resmi ticari taşıtlar kaydedilmez. 14) A1 yetki belgesi sahiplerinin bir kamu kurumu/kuruluşu ile yapılmış asgari bir yıllık hizmet sözleşmesi kapsamında kullanılması gereken taşıt ihtiyacının 20 adetten fazla olması halinde; 20 adetin üzerindeki taşıtlar için ikinci alt bentteki sınırlama dikkate alınmaksızın sözleşmede belirtilen sayıyla ve sözleşme süresiyle sınırlı olmak üzere, taşıt belgelerine taşıt kaydedilebilir.” “ç) Asgari kapasitenin hesaplanmasında tonaj değerleri belirlenirken sadece motorlu taşıtlar dikkate alınır. Çekici cinsi taşıtlardan katar ağırlığı 40 tondan fazla olanların katar ağırlıkları 40 ton, kamyon cinsi taşıtlardan azami yüklü ağırlığı 32 tondan fazla olanların azami yüklü ağırlıkları 32 ton kabul edilir.” MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (c) ve (ç) bentleri eklenmiştir. “c) Birden fazla sahibi bulunan taşıtlar, yetki belgeleri eki taşıt belgelerine özmal taşıt olarak kaydedilmez. Bu durumdaki taşıtlar bu Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde yetki belgeleri eki taşıt belgelerine sözleşmeli taşıt olarak kaydedilebilir. ç) Sözleşmeli taşıt kullanım oranı hesabında; her özmal taşıta karşılık aynı cinsten taşıt/taşıtlar dikkate alınır.” MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Taşıtlara unvan veya kısa unvan yazdırma zorunluluğu MADDE 28 – (1) A, B1, B2, C2, C3, D1, D2, L, M, N ve P türü yetki belgesi sahipleri, unvan veya varsa kısa unvanlarını faaliyetlerinde kullanacakları 4 veya daha fazla tekerlekli olan taşıtlarının en az bir yerine görülebilecek şekilde yazdırmak zorundadırlar. (2) Unvan ve/veya kısa unvanlarda kullanılacak sıfatların yetki belgesinin kapsamına uygun olması şarttır. (3) Yetki belgesi sahipleri bir yetki belgesi için birden fazla kısa unvan kullanamazlar.” MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 42 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(5) Yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere taşıtın kalkış noktasından varış noktasına kadar olan seyahati süresince meydana gelebilecek bir kaza nedeniyle yolcular ile sürücüler ve bunların yardımcılarının ölümü, yaralanması ya da eşyasının zarara uğramasından dolayı sorumludurlar.” MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin 47 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(1) Yolcu taşımalarında, yetki belgesi sahipleri; yolcular ile sürücüler ve bunların yardımcılarına gelebilecek bedeni zararlar için bu Yönetmeliğin 42 nci maddesinin beşinci fıkrasından doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar.” MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 48 – (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki yolcu taşımalarında; Kanunun 18 inci maddesinde tanımlanan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırılması zorunlu olan sigortalardır.” MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin 55 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(2) Yetki belgesi sahiplerinin, birinci fıkraya 1 takvim yılı içerisinde 2 kez aykırı hareket ettiklerinin tespiti halinde, ilgili taşıma hattındaki faaliyeti 1 yıl süreyle durdurulur." MADDE 20 – Aynı Yönetmeliğin 56 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (ğ) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “ğ) 1500 adetten fazla özmal koltuk kapasitesine sahip olanlara; 20 adet hatta ilave olarak her 100 adet özmal koltuk için ilave 1 adet,” “ğ) 1500 adetten fazla özmal koltuk kapasitesine sahip olanlara; 20 adet hatta ilave olarak her 100 adet özmal koltuk için ilave 1 adet,” MADDE 21 – Aynı Yönetmeliğin 57 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(5) Yetki belgesi sahipleri tespit edilmiş ücret tarifelerinin üzerinde ücret alamaz ve % 30’dan fazla indirim uygulayamazlar. Ancak, tarifeli yolcu taşımacıları önceden Bakanlıktan izin almak suretiyle yılda bir kez ve 4 ayı geçmemek üzere, sefere çıkardığı taşıtın toplam koltuk sayısının % 10’unu aşmayacak sayıdaki koltuk için % 30 indirim sınırlamasına tabi olmaksızın özel indirim uygulayabilirler.” MADDE 22 – Aynı Yönetmeliğin 75 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “c) 18 inci maddenin dördüncü ve 20 nci maddenin üçüncü fıkralarına,” MADDE 23 – Aynı Yönetmeliğin 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 77 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri ile Bakanlık talimatlarına göre verilen süre içinde Bakanlığa verilmesi gereken bilgi ve belgeleri zamanında vermeyen yetki belgesi sahiplerinden aynı mahiyetteki bilgi ve belgeler ikinci kez istenilir. Buna rağmen istenilen bilgi ve belgelerin süresi içinde verilmemesi halinde, yetki belgesi sahiplerinin yetki belgesi kapsamında izin verilen faaliyetleri geçici olarak durdurulur. (2) Birinci fıkraya göre haklarında geçici durdurma işlemi tesis edilen yetki belgesi sahiplerinin, kendilerinden istenilen bilgi ve belgeleri işlem tarihinden sonra Bakanlığa vermeleri halinde; durdurma işleminin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden dördüncü günden itibaren faaliyetlerine izin verilir. (3) 30 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket ederek 1 takvim yılı içinde 3 kez uyarma alan yetki belgesi sahibinin, yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süreyle geçici olarak durdurulur. (4) 35 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendine aykırı olarak, hizmet akdi olmadan personel istihdamının 1 takvim yılı içinde 3 kez tespit edilmesi halinde yetki belgesi sahibinin, yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süreyle geçici olarak durdurulur. (5) Yetki belgesi sahipleri 43 üncü maddenin ondördüncü fıkrası çerçevesinde mesleki saygınlığını kaybetmiş kişilerle ilgili gerekli iş ve işlemleri süresi içinde yerine getirmezler ise durumun tespitinden itibaren yetki belgesi sahiplerinin faaliyetleri; durumlarını 12 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi hükümlerine uygun hale getirinceye kadar geçici olarak durdurulur. (6) 43 üncü maddenin; a) Onsekizinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerine aykırı hareket eden yetki belgesi sahipleri aynı aykırılığı 1 takvim yılı içinde 3 kez yaparlarsa, b) Yirminci fıkrasına aykırı hareket ederek uyarma alan yetki belgesi sahipleri aynı aykırılığı 1 takvim yılı içinde 3 kez yaparlarsa, yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süre ile geçici olarak durdurulur. (7) 59 uncu maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket ederek uyarma alan yetki belgesi sahipleri aynı aykırılığı 1 takvim yılı içinde 2 kez yaparlarsa, hem taşımacı hem de acentesinin faaliyetleri 10 gün süre ile geçici olarak durdurulur. (8) Faaliyetleri geçici olarak durdurulan yetki belgesi sahiplerinin taşıt belgelerinde kayıtlı özmal taşıtlar bu süre boyunca başka bir yetki belgesine kaydettirilerek çalıştırılamaz. (9) Geçici durdurma işlemleri, geçici durdurma işleminin ilgili yetki belgesi sahibine bildirim tarihini takip eden 30 uncu günde yürürlüğe girer. (10) T türü yetki belgesi sahipleri hakkında bu madde çerçevesinde geçici durdurma işlemi tesis edilmesinin gerektiği hallerde, söz konusu yetki belgesi sahipleri hakkında geçici durdurma işlemi; 10 günlük geçici durdurma süresi boyunca 64 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında herhangi bir ücret alınmaksızın faaliyetlerini sürdürmeleri şeklinde uygulanır. Terminal işletmecileri tarafından 64 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında ücret alındığının tespit edilmesi halinde, terminal işletmecilerine ücret aldıkları her taşıt için beş yüz Türk Lirası idari para cezası karar tutanağı düzenlenir.” MADDE 24 – Aynı Yönetmeliğin 78 inci maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “(3) 20 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine aykırı hareket edenlerin yetki belgeleri iptal edilir. (4) 22 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen süreler içerisinde bu Yönetmelikte öngörülen şartların sağlanamaması halinde yetki belgesi iptal edilir. (5) 23 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerine aykırı hareket edenlerin yetki belgeleri iptal edilir.” “(8) 77 nci maddenin altıncı fıkrasının (b) bendi çerçevesinde faaliyetleri bir takvim yılı içerisinde 10 gün süreyle 1 kez geçici olarak durdurulmuş olan yetki belgesi sahiplerinin aynı takvim yılı içerisinde 2 nci kez faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının gerekmesi halinde; 2 nci kez geçici faaliyet durdurma işlemi tesis edilmeden yetki belgeleri doğrudan iptal edilir. Bu şekilde yetki belgesi iptal edilenlere bir yıl geçmedikçe yeni yetki belgesi verilmez. (9) Yetki belgesi sahibinin faaliyeti esnasında, yetki belgesi alma şartlarından herhangi birini kaybetmesi ve bu konuda, bu Yönetmelikte bir süre öngörülmemiş olması halinde, kaybedilen şartın veya şartların giderilmesi veya tamamlanması için Bakanlıkça 90 gün beklenir. Bu 90 günlük süre içinde eksikliğin giderilmemesi halinde yetki belgesi iptal edilir.” MADDE 25 – Aynı Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “(10) Kargo taşımalarında tarifeli faaliyet zorunluluğu 31/12/2014 tarihine kadar aranmaz.” “(13) Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce; tarifeli taşımacılık faaliyetinde bulunmak üzere A1 yetki belgesi almış olanlar yetki belgelerinin geçerlilik süresinin sonuna kadar tarifeli taşımacılık faaliyetlerine mevcut hat, güzergah ve taşıt sayılarını aşmamak kaydıyla devam edebilirler. Bu durumda olanların, yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitiminde ise; durumlarını bu Yönetmeliğe uygun hale getirmiş olmaları kaydıyla yetki belgeleri tarifesiz taşımacılık yapmak üzere yenilenir. (14) D4 yetki belgesi sahiplerinden bu Yönetmeliğin 60 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine uyma zorunluluğu 31/12/2015 tarihine kadar aranmaz." MADDE 26 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 27 – Bu Yönetmelik hükümlerini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı yürütür. Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 11/6/2009 27255 Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 1 21/8/2009 27326 2 25/12/2009 27443 3 4 5 31/12/2010 10/8/2011 31/12/2011 27802 28027 28159 [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— TEBLİĞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: İŞKOLU TESPİT KARARI Karar No : 2012/59 İşyeri : Çankaya Temizlik Gıda Sağ. Hiz. Dağ. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Turgut Reis Mah. Cengiz Topel Cad. No: 70/6-B Esenler/İSTANBUL (büro) Tespiti İsteyen : T. Sağlık-İş Sendikası İnceleme : Çankaya Temizlik Gıda Sağ. Hiz. Dağ. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. 'de Bakanlığımızca yapılan incelemede; Şirketin, Cumhuriyet Üniversitesi Kampüsü Kayseri Karayolu SİVAS adresinde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi ile İnönü Bulvarı 29/2 Merkez/SİVAS adresinde bulunan Sivas Devlet Hastanesinde hizmet alım sözleşmesi ile "Teknik Hizmetler Bakım, Onarım, Destek Hizmeti" işi yaptığı ve yapılan işin hastanenin bina ve tesislerinin bakım-onarım işleri olması nedeniyle İşkolları Tüzüğü'nün 15 sıra numaralı "İnşaat" işkolunda, Erler Mah. Türk Kızılayı Cad. Etimesgut/ANKARA adresinde bulunan Beytepe Asker Hastanesinde "Temizlik Hizmet Alım" işi yaptığı ve yapılan işin İşkolları Tüzüğü'nün 28 sıra numaralı "Genel işler" işkolunda, Turgut Reis Mah. Cengiz Topel Cad. No: 70/6-B Esenler/İSTANBUL adresinde faaliyet gösteren büro işyerinde yapılan işin ise İşkolları Tüzüğü'nün 17 sıra numaralı "Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar" işkolunda, yer aldığı tespit edilmiştir. Karar: Yapılan bu tespitlerin Resmî Gazete'de yayımlanmasına 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 4'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir. [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı: 2010/82 Karar Sayısı: 2012/34 (Yürürlüğü Durdurma) Karar Günü: 18.10.2012 YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Anamuhalefet Partisi (Cumhuriyet Halk Partisi) Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU : 1- 3.7.2005 günlü, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun, 17.6.2010 günlü, 5998 sayılı Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73. maddesinin; a- Birinci fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan “…konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak…” ibaresi ile son cümlesinin, b- İkinci, üçüncü, dördüncü fıkralarının, beşinci fıkrasının ikinci cümlesinin, altıncı fıkrasının birinci cümlesinin, yedinci ve sekizinci fıkralarının, dokuzuncu fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlelerinin, onuncu fıkrasının, onbirinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümlelerinin, onikinci fıkrası ile onüçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin, 2- 5998 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin, Anayasa’nın 2., 5., 7., 10., 13., 35., 36., 56., 127. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, bu konudaki Anayasa Mahkemesi Raportörü Hakan ATASOY tarafından hazırlanan yürürlüğü durdurma ve esas inceleme raporu ile ekleri, iptali istenilen kurallar, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: A- 1- 3.7.2005 günlü, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun, 17.6.2010 günlü, 5998 sayılı Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73. maddesinin onbirinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri, 2- 5998 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin, 18.10.2012 günlü, E. 2010/82, K. 2012/159 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu madde ve cümlelerin, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, B) 5393 sayılı Kanun’un 5998 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73. maddesinin; 1- a- Birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak,…” bölümüne, b- İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına, c- Beşinci fıkrasının ikinci cümlesine, d- Altıncı fıkrasının birinci cümlesine, e- Yedinci ve sekizinci fıkralarına, f- Dokuzuncu fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlelerine, g- Onuncu ve onikinci fıkralarına, h- Onüçüncü fıkrasının ikinci cümlesine, yönelik iptal istemleri, 18.10.2012 günlü, E. 2010/82, K. 2012/159 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkralara, cümlelere ve bölüme ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 2- Birinci fıkrasının son cümlesi hakkında, 18.10.2012 günlü, E. 2010/82, K. 2012/159 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu cümleye ilişkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 18.10.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Başkanvekili Başkanvekili Haşim KILIÇ Serruh KALELİ Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Mehmet ERTEN Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Zehra Ayla PERKTAŞ Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECİPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Erdal TERCAN Üye Muammer TOPAL Üye Zühtü ARSLAN [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2011/71 Karar Sayısı: 2012/90 Karar Günü: 31.5.2012 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU : 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir. I- OLAY Sanığın, üste hakaret suçundan yargılandığı kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. II- İTİRAZIN GEREKÇESİ Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir: “I- İDDİA, MÜTALAA VE YARGILAMA AŞAMALARI : Ege Ordusu Komutanlığı Disiplin Mahkemesinin 11.03.2011 gün ve 2011/504-8 evrakkarar numaralı görevsizlik kararında sanık Ulş.Kd.Üçvş. …’ın 13.10.2010 tarihinde üstü olan Ulş.Yzb. …’ın kendisine ettiği küfürlere karşılık olarak “Sensin” demek suretiyle üste hakaret suçunu işlediği belirtilerek dava dosyası Askeri Mahkememize gönderilmiştir. Sanık müdafii … As.C.K.’nun 85’inci maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia etmiştir. Askeri Savcı yazılı mütalaasında As.C.K.’nun 85’inci maddesinin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği şeklinde mütalaada bulunmuştur. II- SORGU VE SAVUNMA Sanık Ulş.Kd.Üçvş ... “Ben olay günü elimdeki bilgisayar çıktılarını alarak … Yzb.’nın yanına gitmiştim, …Yzb.nın orada olduğunu bilmiyordum, … Yzb. hayır ... bana ait değil dedi, o sırada … Yzb. “Bana ait, sana hesap mı vereceğim?” dedi, bende estağfurullah hesap sorma değil kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum dedim, daha sonra … Yzb. sana hesap mı vereceğim şerefsiz dedi, bende lütfen bana hakaret etmeyin dedim, bir kaç defa daha şerefsiz sana hesap mı vereceğim dedi, bu konuşma üzerine oturduğu yerden kalkıp benim yanıma doğru geldi, ben hiç kımıldamadım, bana aniden yumruk attı, sağ yanağıma isabet etti, ancak tam vuramadı, sıyırdı geçti, daha sonra karnıma yumruk attı, ben sağ tarafa doğru düştüm, … Yzb.da yanıma düştü, nasıl düştüğünü bilmiyorum, … Yzb. araya girip beyler ayıp oluyor dedi, bizi ayırdılar, beni koridordan aşağıya indirdiler, ben koridorun başında beklerken … Yzb.da merdivenlerden hızlı bir şekilde iniyordu, şerefsize bak, benden hesap soruyor diyordu, beni bahçeye çıkarttılar bu sırada … Yzb.da bahçeye geldi, 4-5 kişi daha vardı, bahçede bana kafa atmaya çalıştı, ancak vuramadı, bana orospu çocuğu diye küfür etti, ananı sinkaf ederim dedi, iki üç kez bu küfürleri tekrar etti, ben lütfen küfretmeyin dedim, ancak buna rağmen ard arda küfür edince bende “sensin” dedim, benim kendisine yönelik herhangi bir taarruzum veya teşebbüsüm olmadı, ben sakin bir kişiliğe sahibim, ettiği ağır küfürler sonucunda sensin dedim, ancak kendisine vurmak için hiçbir hareketim olmadı.” şeklinde savunma yapmıştır. Sanık Müdafii … 6 sayfadan ibaret yazılı dilekçesinde As.C.K.’nun 85’inci maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu beyan etmiştir. III- İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: Gaziemir Ulş.Per.Okl. ve Eğt.Mrk.K.lığı Alaşehir 2’nci Ulş.Eğt.Tb.K.lığı emrinde görevli Ulş.Yzb ... ile Bçvş. …’ın birbirleriyle tartıştıkları ve sonuçta ... hakkında asta müessir fiil ve silahlı tehdit suçlarından, ... hakkında ise üste hakaret ve üste fiilen taarruz suçlarından Askeri Mahkememizde dava açıldığı anlaşılmıştır. Tartışma sırasında sanık Yzb. …’ın diğer sanık …’a “Şerefsiz, o. çocuğu” şeklinde hakaret ettiği iddia edilmiştir. Bunun üzerine ...’ın da Yzb. …’a “Sensin” diyerek üste hakaret suçunu işlediği iddia edilmiştir. Üste hakaret suçu As.C.K.’nun 85’inci maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Amir ve mafevkine hakaret edenlerin cezaları” Madde 8 5 - 1 . Bir amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaret hizmet esnasında yahut hizmete mütaallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 2. Hakaret bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş ise altı aydan beş seneye kadar hapsolunur. 3. Hakaret umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış ise bir seneden beş seneye kadar hapsolunur. As.C.K.’nun 92’nci maddesinde tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki cezaların nasıl indirileceği belirtilmiş ve TCK’daki haksız tahrik hükmüne atıf yapılmıştır. Hakaret suçu 5237 sayılı TCK’nun 125’inci maddesinde düzenlenmiştir. TCK’nun 129’uncu maddesinde “haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret” Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. (2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. (3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. As.C.K.’nun 85’inci maddesinde cezanın üst sınırı 1’inci fıkrasında 3 yıl, 2 ve 3’üncü fıkralarında ise 5 yıl olarak düzenlenmiştir. TCK’nun 125’inci maddesinde ise cezanın üst sınırı 2 yıl olarak belirtilmiştir. Maddenin fıkralarında alt sınır ve artırımla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. As.C.K.’na göre ve TCK’na göre hakaretin tanımında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Hakaret bir kimsenin namusuna, şöhretine, vakar ve haysiyetine yönelik haksız söz ve davranışlardır. Ancak sonuçları itibariyle aralarında oldukça fazla fark bulunmaktadır. As.C.K.’nun 85’inci maddesine göre üst ve amirine hakaret eden bir kişi hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Cezanın paraya çevrilmesine, ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına imkan yoktur. Haksız tahrik hükümleri azami oranda uygulansa dahi sonuçta infaz edilecek bir miktar ceza kalmaktadır. Bu şekilde üstüne hakaret eden bir kişi asgari 12 gün hapis cezası çekmek zorundadır. Çekilen hapis cezası sonucunda üstüne hakaret eden kişinin özlük haklarında da aleyhine gelişmeler (Bir yıl geç terfi etmek) meydana gelmektedir. TCK’na göre yargılanan bir kişi ise TCK’nun 129’uncu maddesindeki şartların varlığı halinde ceza almayabilmektedir. Hukuk devleti ilkesi ve eşitlik kavramı Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında ayrıntılarıyla incelenmiş ve belirtilmiştir. 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlar ile ilga edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanununa ve 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanuna göre oldukça farklı değişiklikler getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ceza siyaseti ve infaz rejimi değişmiştir. Daha önce mevzuatta olmayan etkin pişmanlık, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi uygulamalar getirilmiştir. Yasa koyucu Ceza Hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz, Anayasaya ve Ceza Hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı, hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya tecil edilebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir. Ancak Anayasanın 2’nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından... suçla ceza arasında akla uygun, kabul edilebilir, amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir.(Anayasa Mahkemesinin 21.01.2004 gün ve 2002/166 esas, 2004/3 sayılı kararı) 5237 sayılı TCK’nun 3’üncü maddesinde “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” Madde 3- (1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz. 5237 sayılı TCK’nun 5’inci maddesi “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Askeri Mahkememizde görülmekte olan dava konusu olayda olduğu gibi bir üst veya amir astına hakaret ettiğinde üst veya amirinin bu davranışına karşılık veren ast üste hakaret suçunu işlemiş olmaktadır. Hakarete uğrayan astın şikayet hakkı her zaman bulunmaktadır. Ancak kişilerin olaylar karşısındaki tepkisi, tavrı ve sabrı farklı farklıdır. Kendisine hakaret edilen bir astın sabırla ve sükunetle cevap vermeden beklemesini düşünmek hakkaniyete uygun değildir. TCK’nun 3’üncü maddesinde kişiler arasında toplumsal konum yönünde ayrım yapılamayacağı ve hiç bir kimseye ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir. Astına hakaret eden üst ve amirler “Disiplin suçu” işlemiş olmaktadırlar. Bu suçu işleyen üst ve amirlere üstleri ceza verebileceği gibi Disiplin Mahkemesinde yargılanabilmeleri mümkündür. Ancak üste ve amire hakaret suçunu işleyen ast ise tartışmasız Askeri Mahkemede yargılanmaktadır. Aynı sözleri söyleyerek aynı suçu işleyen kişiler farklı mahkemelerde yargılanmakta olup sonuçları da son derece farklı olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup kanunlar önünde herkes eşittir. Tüm bu sebepler dikkate alınarak 1632 sayılı As.C.K.nun 85’inci maddesinin tamamının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olduğu değerlendirilmiş ve iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.” III- YASA METİNLERİ A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun itiraz konusu 85. maddesi şöyledir: “Madde 85-1. (Değişik : 22/3/2000 - 4551/21 md.) Bir amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaret hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 2. Hakaret bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş ise altı aydan beş seneye kadar hapsolunur. 3. Hakaret umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış ise bir seneden beş seneye kadar hapsolunur.” B- Dayanılan Anayasa Kuralları Başvuru kararında, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır. IV- İLK İNCELEME Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle davada uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür. Anayasa’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, ilgili kural ya da kuralların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak bu hükümler uyarınca, bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, yöntemince açılmış, mahkemenin görevine giren bakmakta olduğu bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın da bu davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise, bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kanun veya kanun hükmünde kararnamelerdir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin tamamının iptalini istemiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’de görülmekte olan davada, sanığın kendisine edilen küfürlere karşılık olarak “sensin” demek suretiyle üste hakaret suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca cezalandırılması istenmiştir. 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, üste hakaret suçunun temel şekli ve hakaretin hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulması; (2) numaralı fıkrasında hakaretin bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş olması; (3) numaralı fıkrasında ise hakaretin umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış olması hali düzenlenmiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin önündeki davada, cezalandırılması istenilen suçun maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş olması ve umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış olması söz konusu olmadığından itiraz konusu kuralın (2) ve (3) numaralı fıkralarının uygulanması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle; 1- 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkralarının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara ilişkin başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, 2- Dosyada eksiklik bulunmadığından, 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin (1) numaralı fıkrasının esasının incelenmesine, Serruh KALELİ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN ile Nuri NECİPOĞLU’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 20.7.2011 gününde karar verilmiştir. V- ESASIN İNCELENMESİ Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Mustafa ÇAL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Başvuru kararında, 1632 sayılı Kanun’da düzenlenen üste hakaret suçu ile 477 sayılı Kanun’da düzenlenen asta hakaret suçu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hakaret suçu için öngörülen ceza miktarları arasında orantısızlık bulunduğu, 5237 sayılı Kanun’da karşılıklı hakaret halinde verilecek cezada indirim veya ceza verilmesinden vazgeçilmesi imkanı bulunmasına rağmen 1632 sayılı Kanun’da üste hakaret suçu bakımından bu hallerin düzenlenmediği belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinde sırf askeri suçlardan olan üste hakaret suçu düzenlenmiştir. Maddenin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında, bir amire veya üste hakaret eden sanığın üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaretin hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulması halinde ise sanığın altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı kurala bağlanmıştır. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz, Anayasa’ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici tutum ve davranışların neler olacağı, hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya ertelenebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir. Söz konusu takdir yetkisinin kullanılmasında suçun askeri suç olup olmamasının da dikkate alınacağı açıktır. Askerlik hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı, sivil yaşamda suç oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektiren kimi eylemlerin suç olarak kabul edilmelerini ve ağır yaptırımlara bağlanmalarını gerekli kılabilmektedir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme itiraz konusu kuralla ilgili aykırılık savında, benzer suçlar için öngörülen hükümleri karşılaştırarak ceza miktarları arasında orantısızlık bulunduğunu ve 5237 sayılı Kanun’da düzenlenen karşılıklı hakarete ilişkin hükümlerin 1632 sayılı Kanun’a göre sanık lehine olduğunu belirtmişse de sadece suçun konusunu esas alarak ve benzer suçlar için öngörülen ceza miktarlarını kıyaslayarak suç ve ceza arasında adil denge bulunup bulunmadığı konusunda bir karar vermek sorunu tek yönlü ya da eksik olarak ele almak anlamına gelir. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında benzer bir suç için konulmuş ceza ile yapılacak bir kıyaslamanın değil, o suçun yarattığı etkinin ve sonuçlarının dikkate alınması gerekir. Yasa koyucu, benzer eylemler için değişik cezalar yanında, daha hafif bir eylem için daha ağır bir cezayı da uygun görebilir. Bu yönüyle de yasa koyucu, üste hakaret eyleminin askeri itaat ve disiplin üzerindeki etkisini ve doğuracağı tehlikeyi dikkate alarak asta hakaret eylemine oranla daha ağır bir şekilde cezalandırılmasını benimsemiştir. Dolayısıyla yasa koyucunun, takdir yetkisine dayanarak ve eylemin meydana getireceği neticeleri de dikkate alarak düzenlediği itiraz konusu kuralda hukuk devleti ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır. Diğer taraftan yasa koyucu, farklı hukuksal konumda olan kişileri farklı kurallara tâbi tutabilir. Asker kişiler ile sivil kişiler aynı hukuksal konumda olmadıkları gibi 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nda “ast” ve “üst” olarak tanımları yapılmış asker kişiler de aynı hukuksal konumda değildirler. Hakaret suçunun, askeri düzen ve disiplinin gereği olarak askeri hiyerarşiye dayalı bir ilişki içinde bulunan asker kişiler ile hiyerarşik ilişkinin bulunmadığı toplum yaşamında ve kişiler üzerinde farklı etki ve sonuçlarının olduğu açıktır. Yasa koyucu da bu farklı sonuçları dikkate alarak hakaret suçu bakımından sivil asker ayrımı yanında asker kişiler açısından da ast ve üst ayrımı yaparak asta hakaret ve üste hakaret eylemlerini farklı kurallara bağlamış ve itiraz konusu kuralla üste hakaret eylemi için Askeri Ceza Kanunu’nda düzenleme yapmıştır. Bu anlamda farklı hukukî statü içinde bulunan ast ve üst olarak sınıflandırılan asker kişiler ile sivil kişilerin farklı kurallara tâbi tutulmasında eşitlik ilkesine aykırılıktan bahsedilemez. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir. Haşim KILIÇ, Fulya KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Engin YILDIRIM ile Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamışlardır. VI- SONUÇ 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Haşim KILIÇ, Fulya KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Engin YILDIRIM ile Celal Mümtaz AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 31.5.2012 gününde karar verildi. Başkan Haşim KILIÇ Başkanvekili Serruh KALELİ Başkanvekili Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Zehra Ayla PERKTAŞ Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECİPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI Üye Erdal TERCAN Üye Muammer TOPAL Üye Zühtü ARSLAN KARŞIOY YAZISI İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, astına hakaret eden üst veya amirlerin eyleminin disiplin suçu olarak disiplin mahkemesinde, üst veya amirine hakaret eden astın eyleminin ise askeri suç olarak askeri mahkemede yargılanacağını, böylece aynı sözleri söyleyerek aynı suçu işleyen kişilerin farklı mahkemelerde yargılanıp, farklı sonuçların ortaya çıkacağını, bunun da Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Öncelikle disiplin mahkemesinin bildiğimiz anlamda bir mahkeme olmadığını belirtmek gerekir. Disiplin mahkemelerinin üyelerinin hâkim sınıfından olmaması, bu mahkemelerde görev yapan subay ve astsubayların aynı zamanda normal kıta görevlerini sürdürmeleri, bu üyelerin birlik komutanı tarafından seçilmeleri, birlik komutanın aynı zamanda bu mahkemede iddianame düzenleyerek dava açması gibi hususların varlığı bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Nitekim İrfan Bayrak-Türkiye davasında (Başvuru No: 39429/98), AİHM, bağımsızlığı ve tarafsızlığı şüpheli disiplin mahkemelerinin mahkemeden çok bir kurul niteliği taşıdığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucunu varmıştı. Kanunlarda yapılan sınıflandırmalar veya farklılaştırmalar, kişilerin ve durumların sahip oldukları özelliklerin tümü veya bazı yönleri bakımından taşıdıkları benzerlik ve farklılıklardan türemektedir. Herhangi bir ayrımcılığa imkân tanımamak için eşitlik ilkesi, yasayla yapılan ayrım, sınıflandırma veya farklılaştırmaların ilgili konunun içeriği bakımından meşrulaştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla kullanılacak haklı neden veya nedenlerin anlaşılabilir, amaçla ilgili, makul ve adil olması gerekir. Önümüzdeki konuda ayrımcılığı meşrulaştıran temel neden astın üste hakareti ile üstün asta hakaretinin askeri disiplin, itaat ve hiyerarşiyi korumada aynı değerde olmadıkları görüşüdür. Bu yaklaşım, askeri disiplin ve hiyerarşiyi mutlak bir değer olarak anayasamızın ve insan haklarının en temel ilkelerinden olan ayrımcılık yasağının üstüne çıkarmaktadır. Ast ve üst olarak sınıflandırılan asker kişilerin hukuksal konumlarının aynı olmaması, eşitlik ilkesinin en temel özelliği olan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını meşru göstermenin bir nedeni olmamalıdır. Astın üste hakaret etmesi askeri disiplini bozan bir eylem olmakla birlikte üstün asta hakaret etmesinin de askeri disipline zarar verdiğini söyleyebiliriz. Hakarete uğrayan bir ast kendisini çaresizlik içinde hissedebilir ve motivasyonunu kaybedebilir. Sırf askeri hiyerarşi ve disiplin zarar görmesin diye aynı eylemi yapanlardan üstün daha çok, astın ise daha az korunması günümüzün insan hakları anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Ast konumunda bulunanların insan haklarından daha az yararlanmaları demek olan bu durum kabul edilemeyeceği gibi askeri hiyerarşi ile askeri disiplin ve itaati sağlamaya yönelik düzenlemeler de Anayasa’ya ve insan haklarına aykırılık teşkil edemez. Sonuç olarak, itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesi ile beraber düşünüldüğünde, 10. maddesine aykırı olduğu düşüncesiyle, çoğunluk görüşüne muhalefet edilmiştir. Başkan Haşim KILIÇ Üye Engin YILDIRIM Üye Celal Mümtaz AKINCI KARŞI OY GEREKÇESİ İtiraz yoluna başvuran mahkeme, Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin iptali için başvuruda bulunurken, ast ve üstün birbirlerine karşı hakaret suçlarını kıyaslamakta ve astın üste hakaretinin bir askeri cürüm olarak düzenlenmesine karşın, astın üste karşı hakaretinin 477 sayılı Kanun’da bir disiplin suçu şeklinde düzenlendiğini, dolayısiyle ast yönünden vahim sonuçlara yol açan bir durumun söz konusu olduğunu ileri sürmektedir. Diğer bir deyişle, itiraz başvurusu ast yönünden bir değerlendirmeye dayalı bulunmaktadır. Oysa, astın bu kabil fiilleri, 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü Ve Disiplin Suç Ve Cezaları Hakkında Kanun’un “Astına söven, hakaret eden ve kötü davrananlar” başlıklı 55. maddesinde bir disiplin suçu olarak özel şekilde düzenlenmiştir. İtiraz Mahkemesinin gerekçesinde belirtilen mahzurlar, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi önüne getirilmesi halinde inceleme konusu yapılabilecektir. Bu maddeyi getirme yetkisi ise kuşkusuz bu konuda yargılama yapmayı yetkili Disiplin Mahkemesine ait bulunmaktadır. İtiraz yoluyla getirilen Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesi ise astın üste karşı hakaret fiillerini, bir askeri cürüm biçiminde düzenleyen bir hüküm mesabesindedir ve bu kuralın iptali halinde, sadece astın üste karşı hakaret fiilleri suç olmaktan çıkabilir ve bu halde dahi, bir başka özel Yasa’da düzenlenen bir fiil (üstün asta hakareti) bu kararla Askeri Ceza Kanunu kapsamına alınamaz. Açıklanan nedenlerle, itiraz yoluna başvuran mahkemenin, gerekçelendirdiği başvuruyu yapmaya yetkili olmadığı, dolayısiyle işin esasına geçilmeden başvurunun yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiği kanısına vardığımızdan; çoğunluğun işin esasına geçilmesine dair kararına katılmıyoruz. Başkanvekili Serruh KALELİ Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Burhan ÜSTÜN Üye Nuri NECİPOĞLU KARŞIOY GEREKÇESİ 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin itiraz konusu ilk fıkrasında “Bir amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile hakaret hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye kadar hapsolunur” denilmektedir. Disiplin suçu niteliğindeki asta hakaret suçu ise 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu’nun 55. maddesinde düzenlenerek astına sövenlerin, hakaret edenlerin veya askeri usul ve kurallar ve nizamlar dışında kötü davrananların iki aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılacakları öngörülmüştür. Böylece üste hakaret suçu askeri suç olarak düzenlendiği halde asta hakaret suçu disiplin suçu kapsamına alınmıştır. Anayasa’nın 2. maddesinde yar alan hukuk devletinin, her alanda olduğu gibi ceza hukuku alanında da eşitlik ve adaleti sağlamakla yükümlü olduğu kuşkusuzdur. Bu doğrultuda, Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında belirtildiği gibi, yasa koyucunun cezalandırma yetkisini kullanırken, Anayasa’nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla, hangi eylemlerin suç sayılacağını, bunlara verilecek cezanın türünü, miktarını, oranını, artırım ve indirim nedenlerini belirleme konusunda takdir yetkisi bulunmakta ise de bu yetki kullanılırken suç ile ceza arasındaki adil dengenin korunması ve öngörülen cezanın, cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması insan haysiyetine aykırı ve zalimane olmaması gibi hususların dikkate alınması zorunludur. Suç ile ceza arasında bulunması gereken adil dengeyi bozan ya da kişinin Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tâbi tutulması sonucunu doğuran veya 38. maddesindeki ilkeleri gözetmeyen düzenlemeler yasa koyucunun takdir yetkisi içinde kabul edilemeyeceğinden yalnız söz konusu Anayasal ilkelere değil, hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturur. Askerlik hizmetinin, ulusal güvenliğin sağlanmasındaki yeri ve önemi, sivil yaşamda suç sayılmayan eylemlerin suç olarak kabul edilmelerini ya da hafif sayılabilecek cezaları gerektiren eylemlerin daha ağır yaptırımlara bağlanmalarını zorunlu kılabilir. Ancak, bu durumun, insan onurunu zedelemeyen adil ve hakkaniyete uygun bir ceza sisteminin uygulanması gereğini ortadan kaldıramayacağı açıktır. Astın üste hakareti halinde, itiraz konusu kural uyarınca uygulanacak ceza, aynı suçu üstün asta karşı işlemesi durumunda verilecek ceza ile karşılaştırıldığında arada çok büyük bir fark bulunduğu, ayrıca bu cezaların uygulandığı suçların birinin askeri suç, diğerinin disiplin suçu kapsamında olması nedeniyle değişik hukuki sonuçlara yol açtığı görülmektedir. Ölçüsüzlüğü ve adaletsizliği gözardı edilemeyecek kadar belirgin olan, bu nedenle insan onuruyla da bağdaşmayan bir kuralı, askeri hizmetlerin gereğine ve özelliğine dayanarak meşrulaştırmak, kaçınılmaz olarak yasa koyucunun askeri suçlar konusundaki takdir yetkisinin denetimsizliğe varacak derecede genişletilmesine yol açar. Oysa, hukuk devletinde suç ile ceza arasındaki adil dengenin her koşulda aranması ve yasa koyucunun bu konudaki takdir yetkisinin denetlenmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2. ve 17. maddelerine aykırı olan itiraz konusu kuralın, iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Üye Fulya KANTARCIOĞLU KARŞIOY YAZISI Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında, bir amire veya üste hakaret eden asker kişinin üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaret hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezası ile cezalandırılması öngörülmektedir. İtiraz eden mahkeme, bu suçun, cezası ve yargı yeri yönünden asta hakaret suçuyla karşılaştırıldığında orantısız ve gayrı adil olduğunu belirterek kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğunu öne sürmüştür. Anayasa’nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesi düzenlenmiş, 17. maddesinde kişinin maddi ve manevi varlığı güvence altına alınmıştır. Hakaret, kime yapılırsa yapılsın kişi haysiyetine yönelik haksız bir eylem olduğundan, bütün çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi, ceza kanunları ile yaptırıma bağlanmıştır. Askeri Ceza Kanunu’nda üste hakaretin ayrı bir suç olarak ihdas edilmesinin, askeri disiplini korumaya yönelik olduğu, buna karşılık asta hakaretin aynı derecede önemli görülmediği anlaşılmaktadır. Asta ve üste karşı hakaret eylemlerine verilen cezalar ve bunlara bağlı kanuni sonuçlar bakımından itiraz eden mahkemenin başvurusunda açıklandığı üzere her iki durumda aşırı derecede farklar bulunduğu, asta hakaretin askeri disiplinin sağlanmasında elverişli ve zorunlu bir yöntem olmadığı, kişi haysiyetinin rütbe ile ölçülemeyeceği, cezada farklılığın ancak askeri disiplin gerekleriyle açıklanabilecek ölçülerde kalması gerektiği, kaldı ki asta hakaretin yeterli yaptırımla karşılaşmamasının silahlı kuvvetler kurumundaki disiplin bozucu etkisinin bazı hallerde üste hakaretin etkisinden bile daha fazla olabileceği gözetildiğinde, itiraz konusu kuralın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır. Kuralın, Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık nedeniyle iptali gerekir. Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT [R.G. 23 Ekim 2012 – 28450] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARLARI Karar Sayısı : 2012/3838 Ekli listede imza yeri ve tarihleri ile adları yazılı anlaşmaların yürürlüğe girdiği tarihlerin aynı listede belirtildiği şekilde tespit edilmesi; Dışişleri Bakanlığının anılan listede tarih ve sayıları belirtilen yazıları üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 10/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Karar Sayısı : 2012/3846 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan başvuru süresinin uzatılmasına ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 18/10/2012 tarihli ve 27838 sayılı yazısı üzerine, anılan Kanunun 6 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 22/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan F. ÇELİK A. BABACAN B. ATALAY N. ERGÜN Başbakan Yardımcısı V.Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı V. S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı 22/10/2012 TARİHLİ VE 2012/3846 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR Başvuru süresi MADDE 1 – (1) 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre 2/B alanlarındaki taşınmazların kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerin başvuru süresi üç ay uzatılmıştır. Yürürlük MADDE 2 – (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 3 – (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden: HABERLEŞME, SEYRÜSEFER, GÖZETİM SİSTEMLERİ MÂNİA KRİTERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, yer temelli sivil CNS sistemlerinin mânia kriterlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Türk hava sahasında hizmet veren tüm sivil CNS sistemlerini kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; a) 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 41 inci, 47 nci ve 48 inci maddeleri ve 10/11/2005 tarihli ve 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu ve 22 nci maddelerine dayanılarak, b) 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Şikago’da 7 Aralık 1944 Tarihinde Akit ve İmza Edilmiş Olan Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması ile Geçici Sözleşmesi ve Bunların Eklerinin Onanması Hakkında Kanun ile kabul edilen ICAO Şikago Sözleşmesinin 10 uncu ekinin 1 inci Cildine, EUROCAE ED-52 Dokümanına ve ICAO EUR Doc 015 gerekliliklerine paralel olarak, hazırlanmıştır. Tanımlar ve kısaltmalar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakanlık: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığını, b) CNS sistemleri: Haberleşme, seyrüsefer, gözetim sistemlerini, c) CVOR: Geleneksel VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet cihazını, ç) DME: Mesafe ölçüm cihazını, d) DVOR: Doppler VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet cihazını, e) EUROCAE: Avrupa Sivil Havacılık Donanımı Teşkilatını, f) Genel Müdür: Sivil Havacılık Genel Müdürünü, g) Genel Müdürlük: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünü, ğ) ICAO: Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatını, h) ILS: Aletli iniş sistemini, ı) ILS hassas sahası: ILS çevresinde kritik sahanın ötesinde de devam eden ancak, kara veya hava araçları ile yayaların hareketlerine kontrollü olarak izin verilen, sınırları belirlenmiş ve koruma altına alınmış sahaları, i) ILS kritik sahası: ILS çevresinde, Localizer ve Glide Path antenlerinden yayınlanan sinyallerin engellenerek veya yansıtılarak bozulmaması için bu antenlerin önünde kalan, kara veya hava araçları ile yayaların girmesine kesinlikle müsaade edilmeyen, sınırları belirlenmiş ve koruma altına alınmış sahaları, j) Mânia: Uçakların yerdeki hareketleri için ayrılmış yüzey üzerinde veya uçuş halindeki uçakların korunması amacıyla, belirlenmiş bir yüzeyin üzerinde uzanan alan boyunca yerleştirilmiş tüm sabit ve gezici nesneler veya bölümleri, k) NDB: Yönlendirilmemiş radyo yayınını, l) VOR: VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet cihazını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM CNS Sistemleri Yerleşim ve Mânia Kriterleri CVOR cihazı yerleşim kriterleri MADDE 5 – (1) CVOR cihazı yer seçimi aşağıda belirtilen kriterler dikkate alınarak yapılır. Cihazın kurulumu için ihtiyaç duyulan bölgede en uygun koordinat tespit edilerek yapılan uçuş kontrol testleri ile CVOR cihazının uluslararası standartlarda hizmet verilmesi sağlanır. a) Arazi eğimi: 1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 metre yarıçaplı alan içerisinde kot farkı sıfırdır. 2) Anten merkez olmak şartıyla 65 metre ila 250 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 2,3 ve altındadır. 3) Anten merkez olmak şartıyla 250 metre ila 400 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 4 ve altındadır. 4) Anten merkez olmak şartıyla 400 metre ila 600 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 8 ve altındadır. b) Tabii ve suni engellere ilişkin kriterler: 1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 metre yarıçaplı alan içerisinde kot farkı sıfırdır. Bu sahada tabii ya da suni hiçbir engele müsaade edilmez. 2) Anten merkez olmak şartıyla 65 metre ila 250 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 7 metreyi aşmayan tek ağaçlara izin verilebilir, – Yüksekliği 1,2 metreyi aşmayan tel çitlere izin verilebilir, – Hiçbir metal objeye izin verilmez. 3) Anten merkez olmak şartıyla 250 metre ila 400 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 10 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 7 derecenin altında olan ağaç gruplarına, – Yüksekliği 12 metreyi aşmayan tek ağaçlara, – l0 kV’ı aşmayan, yarıçap hizasında yüksekliği 5 metreyi aşmayan enerji/telefon nakil hatlarına, izin verilebilir. 4) Anten merkez olmak şartıyla 400 metre ila 600 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 6 metreyi aşmayan metalik binalara, – Yüksekliği 12 metreyi aşmayan binalara, – Yüksekliği 13 metreyi aşmayan yoğun ormana, – Yüksekliği 9 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 10 derecenin altında olan enerji nakil hatlarına, izin verilebilir. 5) Anten merkez olmak şartıyla 600 metre ila 3000 metre yarıçaplı alan içerisinde, yapılaşmaların CVOR anteni merkez olmak üzere 1 derecenin altında olması şartı aranır. DVOR cihazı yerleşim kriterleri MADDE 6 – (1) DVOR cihazı yer seçimi aşağıda belirtilen kriterler dikkate alınarak yapılır. Cihazın kurulumu için ihtiyaç duyulan bölgede en uygun koordinat tespit edilerek, yapılan uçuş kontrol testleri ile DVOR cihazının uluslararası standartlarda hizmete verilmesi sağlanır. a) Arazi eğimi: l) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 100 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 2,3 ve altındadır. 2) Anten merkez olmak şartıyla 100 metre ila 200 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 4 ve altındadır. 3) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre ila 300 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 8 ve altındadır. b) Tabii ve suni engellere ilişkin kriterler: 1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 100 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 7 metreyi aşmayan tek ağaçlara izin verilebilir. – Hiçbir metal objeye izin verilmez. 2) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 10 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 7 derecenin altında olan ağaç gruplarına, – Yüksekliği 12 metreyi aşmayan tek ağaçlara, – l0 kV’ı aşmayan, yarıçap hizasında yüksekliği 5 metreyi aşmayan enerji/telefon nakil hatlarına, izin verilebilir. 3) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre ila 300 metre yarıçaplı alan içerisinde; – Yüksekliği 6 metreyi aşmayan metalik binalara, – Yüksekliği 12 metreyi aşmayan binalara, – Yüksekliği 9 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 10 derecenin altında olan enerji nakil hatlarına, izin verilebilir. 4) Anten merkez olmak şartıyla 300 metre ila 3000 metre yarıçaplı alan içerisinde, yapılaşmaların DVOR anteni merkez olmak üzere 1 derecenin altında olması şartı aranır. DME mânia kriterleri MADDE 7 – (1) DME için herhangi özel bir kriter bulunmamakta ve diğer seyrüsefer yardımcı cihazları ile eşlenik çalışması durumunda eşlenik çalıştığı cihazlar için belirlenen kriterler DME için de geçerlidir. ILS mânia kriterleri MADDE 8 – (1) ILS’ye ait Localizer ve Glide Path Cihazı için mâniaların kontrol altında tutulması gereken saha aşağıda belirtilmektedir. Bu sahadaki yapılaşma talepleri için, herhangi bir inşaat çalışması yapılmadan önce Genel Müdürlüğün görüşlerinin alınması gerekmektedir. RADAR mânia kriterleri MADDE 9 – (1) Anten çevresinde olan yapılaşmanın anten yatay düzleminin 0,5 derecelik açısının altında olması gerekir. (2) Radar mânia kriterleri için ayrıntılı şema ek-1’de yer almaktadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Genel Esaslar Yayın performansı MADDE 10 – (1) Havaalanı CNS sistemleri yayın performanslarının olumsuz etkilenmemesi açısından, havaalanı mânia planları sınırları dâhilinde yapılacak tüm yapıların dış yüzey kaplamalarında yansıtıcı özellikteki malzemeler kullanılamaz. İnşaat sınırlamaları MADDE 11 – (1) CNS sistemlerinin çevresinde inşa edilecek yapıların 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 47 nci maddesi hükümlerine uygun olarak yapılması zorunludur. (2) Genel Müdürlükçe konulan sınırlamalar, 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanunla onaylanan Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi gereğince kurulan ICAO tarafından yayımlanan Havacılık Haberleşmesi konulu Ek-10 ile Havaalanları konulu Ek-14’ün ve bu eklere ilişkin olarak yayımlanan dokümanların son şeklinde belirlenen standartların altında olamaz. (3) CNS sistemlerinin çevresinde gerçekleştirilmesi planlanan yapılaşmaların ve rüzgar türbinlerinin, 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanunla onaylanan Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi gereğince kurulan ICAO tarafından yayımlanan EUR Doc 015 hükümlerine uygun olarak yapılması zorunludur. (4) ICAO tarafından yayımlanan EUR Doc 015 dokümanı doğrultusunda; VOR, DME ve NDB cihazlarına ait istasyon koordinatı merkez olmak üzere 3.000 metre yarıçaplı alandaki yapılaşma, 15.000 metre yarıçaplı alandaki rüzgar enerji santrali, radar istasyonları ile ilgili olarak istasyon koordinatı merkez olmak üzere 15.000 metre yarıçaplı alandaki ve ILS için 8 inci maddede belirtilen alandaki yapılaşma talepleri için Genel Müdürlüğün görüşü alınır. CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunması MADDE 12 – (1) CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunmasından ve cihazın bulunduğu alanın bu Yönetmelikte belirtilen mânia kriterlerine uygun hale getirilmesiden cihazın bağlı bulunduğu havaalanı yönetimi sorumludur. (2) CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunması “Girilmez” tabelaları, görsel işaretçiler, sahanın plastik zincirlerle çevrelenmesi ve benzeri yöntemler ile sağlanır. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler İdari yaptırımlar MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen kurallara uymayan işletmelere ve ilgili personele 2920 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuatta yer alan idari yaptırımlar uygulanır. Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde ilgili diğer mevzuat hükümleri ile uluslararası dokümanlarda belirtilen hükümler uygulanır. Yürürlük MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Sivil Havacılık Genel Müdürü yürütür. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— TEBLİĞLER Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından: 3/1 NUMARALI TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2012/65)’DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2012/68) MADDE 1 – 18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ No: 2012/65)’in 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (l) bendinde yer alan “gün doğumu ile gün batımı” ibaresi “20.00 - 05.00 saatleri” olarak değiştirilmiştir. MADDE 2 – Aynı Tebliğin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “batısında” ibaresi “doğusunda” olarak değiştirilmiştir. MADDE 3 – Aynı Tebliğin, 46 ncı maddesinin onüçüncü fıkrasında yer alan “halat tamburu,” ibaresi metinden çıkarılmıştır. MADDE 4 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 22/10/2012 KARAR NO : 2012/156 KONU : Kangal Termik Santralinin özelleştirme kapsam ve programına alınması. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 03/08/2012 tarih ve 5290 sayılı yazısına istinaden; 1. Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait Kangal Termik Santrali (Santral) ile Santral tarafından kullanılan Elektrik Üretim A.Ş. ve Hazine’nin mülkiyetindeki taşınmazların, 53318 ve 72760 no.lu ruhsatlar ile bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının özelleştirme kapsam ve programına alınmasına, 2. Kangal Termik Santrali ile Santral tarafından kullanılan Elektrik Üretim A.Ş. ve Hazine’nin mülkiyetindeki taşınmazların “Varlık Satışı”, 53318 ve 72760 no.lu ruhsatlar ile bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemi ile bir bütün halinde özelleştirilmesine, 3. Özelleştirme işlemlerinin 31.12.2015 tarihine kadar tamamlanmasına karar verilmiştir. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 22/10/2012 KARAR NO : 2012/157 KONU : Mersin/Tarsus/Şehitisak Taşınmazının Özelleştirilmesi. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (İdare) 19/07/2012 tarih 4945 sayılı yazısına istinaden; T.C. Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı iken Kurulumuzun 30/04/2009 tarih, 2009/20 sayılı Kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınan Mersin ili, Tarsus ilçesi, Şehitisak mahallesi, 814 ada, 3 no.lu parselde bulunan 2.445,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın “satış” yöntemiyle özelleştirilmesini teminen İhale İlanı ve İhale Şartnamesinde belirtilen hususlar kapsamında yapılan ihale sonucunda ihale komisyonunca; “Mersin İli, Tarsus İlçesi, Şehitisak Mahallesi, 814 ada, 3 no’lu parselde bulunan 2.445,00 m2 yüzölçümlü arsa ve üzerindeki taşınmazın; 6.310.000 (Altımilyonüçyüzonbin) Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mahmut ERTÜRK- Harun AYNECİ- Hamit DOĞAN Ortak Girişim Grubu’na İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mahmut ERTÜRK- Harun AYNECİ- Hamit DOĞAN Ortak Girişim Grubu’nun sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 6.300.000 (Altımilyonüçyüzbin) Türk Lirası bedelle ikinci teklifi veren Raşit Derya POZCU’ya İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Raşit Derya POZCU’nun sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.760.000 (Beşmilyonyediyüzaltmışbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Mehmet Sinan ALTINYÜZÜK’e İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet Sinan ALTINYÜZÜK’un sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.630.000 (Beşmilyonaltıyüzotuzbin) Türk Lirası bedelle dördüncü teklifi veren Alıcı Boru Profil İnşaat Malzemeleri Akaryakıt İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Alıcı Boru Profil İnşaat Malzemeleri Akaryakıt İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.555.000 (Beşmilyonbeşyüzellibeşbin) Türk Lirası bedelle beşinci teklifi veren Karadeniz Teknik Mühendislik Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Karadeniz Teknik Mühendislik Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.501.000 (Beşmilyonbeşyüzbirbin) Türk Lirası bedelle altıncı teklifi veren Yusuf SARIŞEN-Levent GÜVERCİN Ortak Girişim Grubu’na İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Yusuf SARIŞEN-Levent GÜVERCİN Ortak Girişim Grubu’nun sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.500.000 (Beşmilyonbeşyüzbin) Türk Lirası bedelle yedinci teklifi veren Dört Mevsim Mağazaları Hipermarket Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Dört Mevsim Mağazaları Hipermarket Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline” dair verilen Kararın onaylanmasına, Bu karar çerçevesinde satış sözleşmesi imzalanması ve karar gereklerinin yerine getirilmesi hususlarında İdarenin yetkili kılınmasına karar verilmiştir. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 22/10/2012 KARAR NO : 2012/158 KONU : Hatay-Altınözü-Fatikli Mahallesi (111 ada 57 nolu parsel) İmar Planı Değişikliği Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 25/09/2012 tarih ve 6341 sayılı yazısına istinaden; 1 – Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye (GAYRİMENKUL A.Ş.) ait Hatay İli, Altınözü İlçesi, Fatikli Mahallesi sınırları içerisinde yer alan, özelleştirme kapsam ve programında bulunan, yüzölçümü 12.203,90 m² olan, 111 ada 57 parsel numaralı taşınmaza yönelik, “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı(Emsal: 1.00, Hmax: 10.50 m.) ve Yol” fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına, 2 – Onaylanan imar planının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği için Altınözü Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiştir. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 22/10/2012 KARAR NO : 2012/159 KONU : Hatay-Yayladağı-Dutlubahçe Mahallesi (82 ada 7, 9, 12, 13, 14 ve 15 nolu parseller) İmar Planı Değişikliği Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 25/09/2012 tarih ve 6340 sayılı yazısına istinaden; 1 – Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye (GAYRİMENKUL A.Ş.) ait Hatay İli, Yayladağı İlçesi, Dutlubahçe Mahallesi sınırları içerisinde yer alan, özelleştirme kapsam ve programında bulunan, toplam yüzölçümleri 52.739,00 m² olan, 82 ada 7, 9, 12, 13, 14 ve 15 nolu parsellere yönelik, “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı(Emsal: 0.80, Hmax: Serbest), Konut Alanı (TAKS: 0.25, KAKS: 0.50), Çocuk Bahçesi ve Yol” fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına, 2 – Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği için Yayladağı Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiştir. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— Özelleştirme İdaresi Başkanlığından: ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI TARİH : 22/10/2012 KARAR NO : 2012/160 KONU : İmar Planı. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 24/09/2012 tarih ve 6334 sayılı yazısına istinaden; 1 – İstanbul İli, Beyoğlu İlçesinde, mülkiyeti Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğüne ait 112.147,33 m2 yüzölçümlü Salıpazarı Kruvaziyer Liman Alanına yönelik “Kruvaziyer Liman Alanı”(E:1,50; hmax:12,50; 15,50; 18,50 m.), “Rekreasyon Alanı”, “Sosyo-Kültürel Tesis Alanı”, “Yol” kararları getirilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 4 (dört) paftadan oluşan 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planı ve 2 (iki) paftadan oluşan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının onaylanmasına, 2 – Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine, karar verilmiştir. [R.G. 24 Ekim 2012 – 28451] —— • —— 2013 YILI PROGRAMI 18 Ekim 2012 Tarihli ve 28445 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan 4 Ekim 2012 Tarihli ve 2012/3839 Sayılı 2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2013 Yılı Programı 23 Ekim 2012 Tarihli ve 28450 Sayılı Resmi Gazete – Mükerrer Sayısında Yayınlanmıştır [R.G. 23 Eylül 2012 – 28450-Mükerrer] —— • —— MİLLETLERARASI ANDLAŞMA Karar Sayısı : 2012/3825 12 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan ekli “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim, Bilim, Kültür, Sanat, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programı”nın onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 11/9/2012 tarihli ve HUM/9573186 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü ve 5 inci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V.Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı [R.G. 30 Ekim 2012 – 28452] —— • —— BAKANLAR KURULU KARARI Karar Sayısı : 2012/3798 Ekli “Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin Nitelikleri ile Hak ve Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 1/10/2012 tarihli ve 10310 sayılı yazısı üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 36 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ E. GÜNAY M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ E. BAYRAKTAR Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V. BAKANLIKLARARASI ORTAK KÜLTÜR KOMİSYONUNUN ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ İLE BU KOMİSYON TARAFINDAN YURTDIŞINDA GÖREVLENDİRİLECEK PERSONELİN NİTELİKLERİ İLE HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KARAR MADDE 1 – 5/6/2003 tarihli ve 2003/5753 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin Nitelikleri ile Hak ve Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararın eki Yurtdışı Aylık Ödemeleri Cetveline Endonezya'dan sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir. Estonya Euro 1.475 1.350 MADDE 2 – Bu Karar, 1/7/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 3/7/2003 25157 Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarihi Sayısı 1 11/6/2004 25489 2 19/8/2005 25911 3 13/3/2009 27168 4 23/6/2009 27267 5 28/4/2010 27565 6 14/11/2010 27759 7 11/2/2011 27843 8 4/8/2011 28015 9 15/1/2012 28174 10 22/3/2012 28241 11 18/5/2012 28296 [R.G. 30 Ekim 2012 – 28452] —— • —— YÖNETMELİK Karar Sayısı : 2012/3809 Ekli “Sansür Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik”in yürürlüğe konulması; Milli Savunma Bakanlığının 25/9/2012 tarihli ve 1751 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. Abdullah GÜL CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı S. ERGİN F. ŞAHİN E. BAĞIŞ N. ERGÜN Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı F. ÇELİK E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU E. BAĞIŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri Bakanı Ekonomi Bakanı V. T. YILDIZ S. KILIÇ M. M. EKER H. YAZICI Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı İ. N. ŞAHİN C. YILMAZ F. ÇELİK M. ŞİMŞEK İçişleri Bakanı Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V.Maliye Bakanı Ö. DİNÇER İ. YILMAZ V. EROĞLU Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı R. AKDAĞ B. YILDIRIM Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı SANSÜR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1 – 13/6/1966 tarihli ve 6/6583 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sansür Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. [R.G. 30 Ekim 2012 – 28452] —— • —— TEBLİĞİ Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (GÜMRÜK İŞLEMLERİ) (SERİ NO: 99) Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan ham petrol ve akaryakıtın serbest dolaşıma giriş işlemlerini gerçekleştirmeye yetkili gümrük müdürlüklerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 10 uncu maddesi ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Ham petrol ve akaryakıt ihtisas gümrüğü uygulaması MADDE 3 – (1) Ham petrol ve akaryakıtın serbest dolaşıma giriş işlemleri sadece aşağıda belirtilen gümrük müdürlüklerinden yapılır. Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Yetkili Gümrük Müdürlüğü Antalya Gümrük Müdürlüğü Tekirdağ Gümrük Müdürlüğü İsdemir Gümrük Müdürlüğü İskenderun Gümrük Müdürlüğü Hopa Gümrük Müdürlüğü Giresun Gümrük Müdürlüğü Trabzon Gümrük Müdürlüğü Derince Gümrük Müdürlüğü Körfez Petrokimya Gümrük Müdürlüğü Aliağa Gümrük Müdürlüğü Beylikdüzü Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü 12 Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü 13 Kırıkkale Orta Anadolu Rafineri Gümrük Müdürlüğü 14 Samsun Gümrük Müdürlüğü 15 Gemlik Gümrük Müdürlüğü (2) Jet yakıtının; a) İhrakiye teslimi lisans sahiplerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca verilen ihrakiye teslim lisanslarının, Özel Hükümler Bölümü “Pazarlama Projeksiyonu” başlığı “İthalatı Yapılacak Akaryakıtın Türü” alt başlığında “Jet yakıtı” ibaresinin bulunması ve pazarlama projeksiyonuyla uyumlu olması, b) Söz konusu yakıtın uçaklara verilmesi, kaydıyla serbest dolaşıma giriş işlemlerinin havalimanlarında yetkili gümrük idareleri tarafından yapılması gerekmektedir. (3) Ticarete konu edilmemek kaydıyla getirilen 50 litreye kadar (50 litre dâhil) ham petrol ve akaryakıt, birinci fıkra kapsamı dışındadır. Özel ve zorunlu durumlar MADDE 4 – (1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (Gümrükler Genel Müdürlüğü) bu Tebliğin uygulanması sırasında ortaya çıkan özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya yetkilidir. Yürürlükten kaldırılan tebliğ MADDE 5 – (1) 31/1/2012 tarihli ve 28190 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No:88) yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür. [R.G. 30 Ekim 2012 – 28452] —— • —— YÖNETMELİKLER Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından: EL SANATLARI EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜKLERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; el sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinin Bakanlıkça belirlenen ulusal tarım politikaları çerçevesinde, kırsal alanda istihdama yönelik meslek ve alt meslekleri kazandırma konularındaki görev ve çalışmalarına ilişkin esasları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Bakanlığa bağlı el sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinin çalışma usul ve esaslarını kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununun 15 inci maddesi, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 3/6/2011 tarihli ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11 inci ve 18/A maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar ve kısaltmalar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını, b) Başkanlık: Bakanlık, Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığını, c) Döner sermaye işletmesi: 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanun ile kurulan işletmeleri, ç) Katılım belgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinde değerlendirme yapılmayan her türlü faaliyete katılanlara verilen belgeyi, d) Kısa süreli kurs: Altı aydan kısa süreli kursları, e) Kurs: Yeni bilgi, beceri, tutum ve davranış kazandırmayı amaçlayan, bir öğretim programına göre yürütülen ve sonunda başarı değerlendirmesi yapılan faaliyeti, f) Kurs bitirme belgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerince düzenlenen kursları başarı ile tamamlayanlara, iş birliği yapılan merkez tarafından e-yaygın sistemi üzerinden verilen belgeyi, g) Kursiyer: Kurslarda kısa veya uzun süreli eğitim gören kişiyi, ğ) MEB: Milli Eğitim Bakanlığını, h) Merkez: MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitimi merkezlerini, ı) Müdürlük: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerini, i) Not Döküm Çizelgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinde, kursiyerlere kurs bitirme belgesi ile birlikte verilen, başardığı modüller, süreler ve yeterliklerin yer aldığı, 21/5/2010 tarihli ve 27587 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin ek-3’ünde yer alan çizelgeyi, j) Öğretici: Unvanı ne olursa olsun fiilen eğitim ve öğretim ile görevli öğretim elemanlarını, k) Uzun süreli kurs: Altı ay ve daha uzun süreli kursları, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Eğitim ve Öğretim, Öğreticiler ve Kursiyerler Eğitim ve öğretim MADDE 5 – (1) Eğitim ve öğretim faaliyeti, parasız yatılı ve gündüzlü mesleki eğitim şeklinde uygulanır. (2) Kurslarda eğitim programı olarak; MEB tarafından hazırlanan veya Bakanlık tarafından görevlendirilen müdürlükler ile MEB tarafından görevlendirilen merkezlerce oluşturulacak ortak komisyonlar tarafından hazırlanan ders programları uygulanır. (3) Ortaöğretim mezunları, genel bilgi derslerinden muaf tutulur. Bu kursiyerler muaf tutuldukları genel bilgi ders saatlerinde atölye uygulaması yaparlar. (4) Kurslardaki eğitimin MEB eğitimine denklik işlemleri, 3/7/2002 tarihli ve 24804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğine göre yürütülür. (5) Müdürlükte, Başkanlığın uygun görüşü alınmak suretiyle farklı konularda kurslar açılabilir. (6) Müdürlükçe kurs açılabilmesi için, en az oniki kursiyerin kesin kayıt yaptırması gereklidir. (7) Kurslara devam eden kursiyer sayısının sekiz ve daha altına düşmesi halinde, ilgili kursun devam etmesi veya iptal edilmesi Başkanlığın yetkisindedir. Kursun iptal edilmesi durumunda; istekleri halinde kursiyerlerin devam eden diğer eğitim merkezlerindeki aynı konudaki kursa kayıtları yapılır. Bu işlemlerin e-yaygın sistemi üzerinden yürütülmesi için ilgili merkez ile önceden işbirliği yapılır. (8) Kursa alınabilecek kursiyer sayısı, Başkanlıkça tespit edilen müdürlük kursiyer kapasitesi ile sınırlıdır. (9) Kurslarda; teorik derslerde en fazla kırk, uygulamalı derslerde ise en az oniki kursiyer için bir öğretici görevlendirilir. (10) Kursların denetim ve gözetim işlemleri, Bakanlık ve MEB tarafından ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir. (11) Kursiyerlere iş hayatının tanıtılması, çalışma şartlarına uyum sağlamaları, örnek çalışmaların yerinde izlenmesi ve gözlenmesi amacıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birimlerine ve kurs konuları ile ilgili yurt içindeki örnek iş yerleri ve kooperatiflere geziler düzenlenebilir. (12) Yerleşim bölgesi dışında olan müdürlükler, gündüzlü kursiyerlerin kurslara gelip gidebilmeleri için şehir merkezine bütçe imkanları dahilinde araç görevlendirilebilir. Öğreticilerin görevlendirilmesi ve nitelikleri MADDE 6 – (1) Öğreticilerde bulunması gereken özellikler şunlardır: a) Genel bilgi dersleri için; müdürlükte çalışan öğretmenlik formasyonu eğitimi almış fakülte mezunları, bu özellikte öğretici bulunmaması halinde MEB’de çalışan öğretmenler, emekli öğretmenler, öğretmenlik formasyonu eğitimi almış fakülte mezunları veya Bakanlıkta görev yapan fakülte mezunları öğreticilik yaparlar. b) Meslek dersleri için; öğreticilik yapacağı konu ile ilgili mühendislik fakültesi, eğitim fakültesi, meslek yüksekokulu mezunları veya MEB tarafından onaylanmış usta öğretici belgesine sahip olanlar, bunların temininin mümkün olmaması durumunda ise müdürlükten kurs sertifikası alanlar öğreticilik yaparlar. c) Geçici personel olarak ek ders görevi verilerek görevlendirilecek öğreticilerle müdürlük arasında ek-1’de yer alan Kadrosuz Usta Öğreticilerle İlgili İş Sözleşmesi yapılır. Sözleşmenin süresi, bir mali yıl içerisinde kalmak şartıyla en fazla on iki aydır. ç) Öğreticilik yapma şartlarını taşıyan gönüllü kişilerin, bilgi ve tecrübelerinden ücretsiz olarak yararlanabilme imkânı verecek gönüllü öğretici sistemi uygulanabilir. Kursiyerlerde aranan şartlar MADDE 7 – (1) Müdürlüğe alınacak kursiyerlerde aranacak şartlar şunlardır: a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, b) Yatılı kursiyerler için en az ondört, en fazla yirmidört; gündüzlü kursiyerler için en az ondört yaşında olmak, c) Yatılı kursiyerler için taksirli suçlar ile kabahat nevinden olanlar hariç olmak üzere, ertelenmiş olsa dahi bir suçtan dolayı mahkûm olmamak, ç) Yatılı kursiyerler için evli olmamak, d) Uzun ve kısa süreli kurslar için, MEB modül programındaki giriş koşullarını taşımak, e) Herhangi bir müdürlükte, eğitim ve öğretimine devam ederken hiçbir müdürlüğe kursiyer olarak alınmama cezası almamış olmak, f) Erkek kursiyerler için öğretim süresince askerlikle ilişkisi olmamak. Kursiyerlerin kayıt süresi MADDE 8 – (1) Müdürlükte, kurslarla ilgili tüm faaliyetler yıl boyunca sürdürülür. Faaliyetler ve tatiller, müdürlük tarafından hazırlanan çalışma takviminde belirtilir. (2) Ön kayıt işlemleri, doğrudan müdürlük veya internet üzerinden, kesin kayıtlar ise doğrudan müdürlük tarafından yapılır. (3) Uzun ve kısa süreli kurslara kesin kaydı yapılan kursiyerlerin bilgileri, kurs başladıktan en geç onbeş gün sonra Başkanlığa gönderilir. Kursiyerlerden kayıt sırasında istenecek belgeler MADDE 9 – (1) Kursiyerlerden kayıt sırasında aşağıdaki belgeler istenir: a) Örneği ek-2’de yer alan Kursiyer Başvuru ve Beyan Formu, b) Öğrenim belgesi veya müdürlükçe onaylı sureti, c) Son altı ay içinde çekilmiş iki adet 4,5 x 6 ebadında renkli vesikalık fotoğraf. (2) Kayıt sırasında istenilen belgelerde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilenlerin kayıtları yapılmış olsa dahi iptal edilir. Bu kişiler hiçbir hak talebinde bulunamazlar. (3) Kursiyerler eğitime devam ederken, Kursiyer Başvuru ve Beyan Formunda, beyan ettikleri durumlarında değişiklik olması halinde, buna ilişkin beyanı zamanında ibraz etmek zorundadırlar. Kursların açılması MADDE 10 – (1) Müdürlük, planlanan kursa ait kursiyer listesi ile öğretici bilgilerini, iş birliği yapılan merkeze ulaştırarak kurs onayının alınmasını sağlar. Kurs onayının alınması ile kurs ve kursiyer bilgilerinin e-yaygın sistemine tanımlanması işlemleri, kurs başlama tarihinden en geç bir gün öncesinde merkeze bildirilir. Kursiyerlerin başarılarının değerlendirilmesi ve itiraz MADDE 11 – (1) Not verme düzeni ve sınavlarda, MEB Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği hükümleri uygulanır. (2) Sınav sonuçları, bütün sınavlar bittikten sonra onaylı cetvellerle topluca açıklanır. Bu cetvellerde, her kursiyerin aldığı not belirtilir. Cetvellerin asılları müdürlükte muhafaza edilir. (3) Kurs sonu sınavlarında başarı gösteren kursiyerlerin isimleri ve başarı durumları, kursun bitimini takiben bir ay içinde Başkanlığa bildirilir. Listelerin bir örneği müdürlükte, bir örneği ise Başkanlıkta sürekli saklanır. (4) Sınav sonuçlarına ilişkin itirazlar, sonucun açıklanmasından itibaren beş gün içinde müdürlüğe yapılır. İtiraz, sınav komisyonu tarafından beş gün içinde sonuçlandırılır. Belge MADDE 12 – (1) Kursiyerlere aldıkları eğitimlerle ilgili olarak verilecek her türlü belge, MEB tarafından belirlenen standartlar çerçevesinde hazırlanır. (2) Kurs sonunda başarılı olan kursiyere; merkez, müdürlük ve işbirliği yapılan kurumca ortaklaşa imzalanan Kurs Bitirme Belgesi verilir. Başarısız olan kursiyere Katılım Belgesi verilir. (3) Denklik işlemlerinde kullanılmak üzere, kursiyerin bitirdiği kursa ait tüm ders adları ve saatlerinin yer aldığı Not Döküm Çizelgesi verilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Kısa süreli kurslar MADDE 13 – (1) Müdürlük; bulundukları il merkezinde ve dışında, Başkanlığın uygun görüşünü almak ve kursun açılacağı ildeki Bakanlık il müdürlüğü ve merkez ile işbirliği yapmak suretiyle kısa süreli meslek kursları açabilir. (2) Kısa süreli kurs duyuruları ve kayıtları, kurs başlangıç tarihinden bir ay önce başlar. (3) Kısa süreli kurslarda dinlenme tatili uygulanmaz. (4) Kısa süreli kurslarda sadece kurs sonu sınavı yapılır. (5) Kısa süreli kurslarda askerlikle ilişkisi olmamak şartı aranmaz. (6) Kısa süreli kurslarla ilgili diğer hususlarda uzun süreli kurs hükümleri uygulanır. Satın alma, ihale, muayene ve teslim alma işleri MADDE 14 – (1) Müdürlüğün mal ve hizmet alımı ile yapım işleri, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. Satın alma ve ihale komisyonunda görev alanlar, muayene ve teslim alma komisyonunda görev alamazlar. (2) Eğitim ve öğretim için gerekli araç, gereç ve temrinlik hammaddeler, genel bütçe ve döner sermaye işletmesi aracılığı ile ilgili mevzuat hükümleri uygulanarak satın alınır. Ürünlerin satışı MADDE 15 – (1) Müdürlükte üretilen ürünlerin satışı, 14/6/1984 tarihli ve 84/8213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır. (2) Ürün fiyatları; müdür, idari ve mali işler birimi için görevlendirilen personel, en az bir öğretici ile sayman veya tevkil edeceği kişinin katılmasıyla kurulacak en az dört kişilik fiyat değerlendirme komisyonu tarafından tespit edilir. (3) Ürünler; yurt içi ve yurt dışı fuar, sergi, daimi ve geçici satış yerlerinde satılabilir. (4) Satılan ürünlerin bedelleri, ilgili döner sermaye işletmelerine gelir kaydedilir. Bütçe MADDE 16 – (1) Müdürlüğün eğitim faaliyetlerini yürütmesi ile ilgili giderleri, müdürlüğün genel bütçe ve döner sermaye işletmesi bütçesinden karşılanır. (2) Müdürlüğün genel bütçe harcamaları; her yıl Mart, Haziran, Eylül, Aralık ayları sonunda Başkanlığa bildirilir. Öğreticilerin giderleri MADDE 17 – (1) Öğreticilerin giderleri aşağıdaki şekilde karşılanır: a) Müdürlüğün; müdür, daimi ve geçici öğreticilerine ilgili mevzuat çerçevesinde ders ve ek ders ücreti ödenir. b) Diğer kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinden gelen talepler üzerine açılan kursların öğretici giderleri, kursu talep eden kurum, kuruluş ve fon yönetimlerince karşılanır. Personel ile ilgili hükümler MADDE 18 – (1) Müdürlüğe atanacak personelin, Bakanlıkça belirlenen norm kadro kıstaslarına sahip olması şartı aranır. (2) Müdürlükte çalışan tüm personelin yer değiştirme suretiyle atanmalarında Başkanlığın uygun görüşü aranır. Projeler MADDE 19 – (1) Müdürlüğün faaliyet alanına giren konular ile ilgili olarak; müdürlük veya diğer kurum ve kuruluşların işbirliğinde, yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde hazırlanan projeler, Başkanlık onayı ile uygulamaya konulur. Yürürlükten kaldırılan Yönetmelik MADDE 20 – (1) 22/4/2010 tarihli ve 27560 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri ve El Sanatları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Çalışma Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 22 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür. Ek–1 T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM, YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI ……………………………………………….. MÜDÜRLÜĞÜ KADROSUZ USTA ÖĞRETİCİLERLE İLGİLİ İŞ SÖZLEŞMESİ 1- KADROSUZ USTA ÖĞRETİCİNİN Adı ve Soyadı Anne Adı Baba Adı Doğum Yeri ve Tarihi Nüfusa Kayıtlı Olduğu İl / İlçe T.C. Kimlik Numarası Olumsuz Adli Sicil Kaydı Olup □ Olmadığı Beyanı □ FOTOĞRAF Olumsuz adli sicil kaydım yoktur. Adli sicil kaydım vardır. (İçeriğini belirtiniz.) Askerlik Durum Beyanı İkametgâh Adresi Eğitim Durumu Ev Telefonu Cep Telefonu 2- SÜRE Sözleşmenin (görevin) başlama …/…/20.. tarihi Sözleşmenin bitiş tarihi …/…/20.. 3- DERS SAATİ Haftalık Ders Saati Sayısı (Yazı ile) Aylık Ders Saati Toplamı (Yazı ile) Belirlenen Brüt Ders Saati Ücreti 4- ŞARTLAR (1) Kadrosuz usta öğreticinin aylık ücreti, bir ay zarfında okuttuğu ders saati sayısının ilgili mevzuatın belirlediği brüt ders saati ücreti ile çarpımından elde edilen miktardır. (2) Kadrosuz usta öğreticinin aylık ücreti, Müdürlükte düzenlenecek bordrolar ile her ayın ilk haftası içinde ödenir. Ödeneğin aksaması halinde ödenek gelmesi beklenir. (3) Kadrosuz usta öğreticinin; eğitim verdiği sınıfındaki kursa devam eden kursiyer sayısının 8 ve daha aşağısına düşmesi halinde, iş sözleşmesi feshi kursun devam edip etmemesine bağlıdır. (4) Kadrosuz usta öğretici, olağanüstü haller nedeniyle eğitim ve öğretim süresinin uzatılması durumunda, uzatılan süre kadar ek görev yapar. (5) İş bu sözleşmeyi imzalayan kadrosuz usta öğretici; a) Müdürlükçe tespit edilen yerde görev yapar. b) Okulun şartları ve öğretmen sayısı ile okulda uygulanan öğretim şekline göre, Müdür tarafından hazırlanan nöbet çizelgesi doğrultusunda nöbet görevlerini yerine getirir. c) Eğitim programına uygun olarak yıllık ve günlük plânları hazırlar ve uygular. ç) Eğitim etkinlikleri için gereken eğitim materyallerini hazırlar. d) Normal görevleri dışında Müdürlükçe düzenlenen toplantı, seminer ve eğitim etkinliklerine katılır. e) Kendisine bildirilen çalışma saatlerine riayet eder. f) Bu Yönetmelik, Bakanlık emirleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri dâhilinde görev yapmayı kabul eder. g) Yukarıda verdiği bilgilerin doğruluğunu beyan eder. Gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara veya gerçeğe aykırı, tahrif edilmiş ya da sahte belge verenlere 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı; sahte ya da gerçeğe aykırı beyan ve belgenin tespiti halinde yapılan işlemin iptal edileceği; gerçeğe aykırı beyan sebebiyle müdürlüğün ya da üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde bu zararın tarafından tazmin edileceği ve haksız elde ettiklerinin kanuni faizleriyle geri alınacağı konusunda bilgi aldığını kabul eder. İş bu sözleşme 5 ana maddeden oluşmakta olup sözleşmenin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıklarda …………………….mahkemelerinin yetkisi taraflarca kabul edilmiştir. Kadrosuz Usta Öğreticinin İşveren (Müdürlük) Yetkilisinin Adı soyadı ve imzası Adı soyadı ve imzası .../.../20.. .../.../20.. EKLER: 1- Öğrenim Belgesi Fotokopisi Ek-2 T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI EĞİTİM, YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI ………………………………………………………. MÜDÜRLÜĞÜ KURSİYER BAŞVURU VE BEYAN FORMU BAŞVURU VE BEYAN SAHİBİNİN Adı Soyadı Anne Adı Baba Adı Doğum Yeri ve Tarihi Nüfusa Kayıtlı Olduğu İl / İlçe Cinsiyeti T.C. Kimlik Numarası Olumsuz Adli Sicil Kaydı Olup Olmadığı Beyanı Adli sicil kaydım yoktur. Adli sicil kaydım vardır. (İçeriğini belirtiniz.) Eğitim Durumu İkametgâh Adresi İrtibat Telefon Numarası Başvurduğu Kurs Konusu Yukarıda verdiğim bilgilerin doğruluğunu beyan ederim. Gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara veya gerçeğe aykırı, tahrif edilmiş ya da sahte belge verenlere; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı; sahte ya da gerçeğe aykırı beyan ve belgenin tespiti halinde yapılan işlemin iptal edileceği; gerçeğe aykırı beyan sebebiyle müdürlüğün ya da üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde bu zararın tarafımdan tazmin edileceği ve haksız elde ettiklerimin kanuni faizleriyle geri alınacağı konusunda bilgi aldım. Başvuru Sahibinin Adı Soyadı Başvuru Sahibinin İmzası Başvuru Tarihi Başvuruyu Alan Görevlinin Adı Soyadı Başvuruyu Alan Görevlinin İmzası Başvuru Kayıt Numarası Başvurunun Kabul Edilme Tarihi : : : : : : : Bu form iki nüsha olarak doldurulur ve bir nüshası başvuru sahibine verilir. Bu formu medeni hakları kullanma yaşına gelmemiş olanların kanuni velileri imzalar. [R.G. 31 Ekim l 2012 – 28453] —— • —— Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından: LİMANLAR YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; liman başkanlıklarının liman idari sınırları ve sahası ile demirleme sahalarını belirlemek, idari sahadaki gemilerin veya deniz araçlarının seyir, demirleme veya kıyı tesislerine yanaşma, bağlama veya ayrılmalarında uyulacak kurallar ile her türlü yük ve yolcunun tahmil ve tahliye yöntemlerini, yer ve zamanlarını, gemilerin veya deniz araçlarının bildirimlerini, kılavuzluk ve römorkörcülük ile ilgili gereklilikler ile idari sahadaki seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti ile disiplinin sağlanmasına ilişkin gereklilikleri ve diğer ilgili hususları düzenlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; iç sularda bulunan liman başkanlıkları hariç olmak üzere liman başkanlıklarının görev, yetki ve sorumlulukları ile tüm denizcilik faaliyetlerine ilişkin olarak gemi, deniz aracı ve kıyı tesisi ilgililerinin liman başkanlığına karşı sorumluluklarını kapsar. (2) Bu Yönetmelik hükümleri, aksi belirtilmedikçe devlet gemileri, askeri gemiler ve askeri kıyı tesisleri ile kolluk birimlerine ait gemi ve kıyı tesisleri dışında, liman idari sahasında faaliyette bulunan tüm gemi ve deniz araçları ile kıyı tesislerini kapsar. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 14/4/1341 tarihli ve 618 sayılı Limanlar Kanunu, 10/6/1946 tarihli ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ile 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci, 9 uncu, 10 uncu, 11 inci ve 12 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar ve kısaltmalar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakan: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanını, b) Barınma merkezi: Gemi ve deniz araçlarının, liman başkanlığınca belirlenen toplu halde bağlandıkları ve barındıkları tesisleri, c) Deniz aracı: Gemi dışında, suda yüzebilen ve tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılan her türlü araç veya yapıyı, ç) Deniz uçağı: Su üstünde hareket ve manevra yapmak üzere inşa edilmiş her türlü hava aracını, d) Gemi: Adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun denizde kürekten başka aletle seyredebilen her tekneyi, e) Gemi veya deniz aracı ilgilileri: Donatan, işleten, kiracı, kaptan veya acenteleri ile gemiyi veya deniz aracını temsile yetkilendirilmiş gerçek veya tüzel kişileri, f) Gemi işletmecisi: Geminin maliki olsun veya olmasın, geminin zilyetliğine sahip olan, teknik ve ticari bakımdan gemiyi kendi hesabına işleten, geminin işletimi ve yönetimi sorumluluğunu alan ve bu Yönetmeliğin ve ilgili diğer mevzuatın yüklediği tüm görev ve sorumlulukları devralmayı kabul eden, deniz emniyeti ve deniz kirlenmesinin önlenmesi konularında sorumluluk ve görevler taşıyan gerçek veya tüzel kişiyi, g) Gemi rotalama sistemi: Kaza riskini azaltmak ve deniz trafiğini düzenlemek amacıyla oluşturulmuş bir veya daha fazla rota ile trafik ayırım düzenini, trafik ayırım şemalarını, çift yönlü rotaları, tavsiye edilen rotaları, kaçınılacak, girişe yasak veya demirlemeye yasak alanları, kıyıya yakın trafik bölgelerini, dönüşleri, tedbir alınacak alanları içeren sistemi, ğ) Gemi sahibi veya donatanı: Gemi sicilinde geminin adlarına kayıtlı olduğu gerçek veya tüzel kişileri; gemi, sicilde kayıtlı değilse geminin mülkiyetine sahip olan gerçek veya tüzel kişileri; gemi, bir devletin mülkiyetinde olup da bu devlette donatan veya gemi işletme müteahhidi olarak müseccel bulunan bir şirket tarafından işletilmekte ise bu şirketi, h) Gros ton (GT): Geminin, 21/9/1978 tarihli ve 2169 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan Gemilerin Tonilatolarını Ölçme 1969 Uluslararası Sözleşmesi ile 12/3/2009 tarihli ve 27167 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemi ve Su Araçlarının Tonilatolarını Ölçme Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmiş belgesinde gösterilen gros tonilatosunu, ı) İdare: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünü, i) IMO: Uluslararası Denizcilik Örgütünü, j) IMDG Kod: Uluslararası Denizcilik Tehlikeli Yükler Kodunu, k) Kıyı tesisi: 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kıyılarda doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlar üzerinde yapılabilen liman, kruvaziyer liman, yat limanı, yolcu terminali, rıhtım, iskele, yanaşma yeri, akaryakıt veya sıvılaştırılmış gaz boru hattı şamandırası veya platformu, balıkçı barınakları, gemi geri dönüşüm tesisi, tersane, tekne imal ve çekek yeri gibi tesisler ile bunlara bitişik diğer daimi tesisleri, deniz ulaşımına yönelik diğer alt veya üst yapı tesisleri ile duba, fener, mahmuz, kıyı perdeleri deşarj hattı, deniz altı kabloları ile açık deniz platformları ve benzeri yapıları, l) Kıyı tesisleri hizmetlerinde kullanılan gemi ve deniz araçları: Kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatına veya kıyı tesislerine ait gemi ve deniz araçları ile kıyı tesisi inşaatına, batık çıkarma, tarama, denizde ve kıyıda aynı projeye hizmet eden, liman başkanlığınca faaliyetine izin verilmiş gemi ve deniz araçlarını, m) Kıyı tesisi ilgilileri: Kıyı tesislerini İdareden izin almak suretiyle işleten gerçek kişiler veya tüzel kişiler ile kıyı tesislerinin yöneticilerini ve sorumlularını, n) Kulüp: Bir geminin donatanı veya işleteni olarak üçüncü kişilere karşı olan sorumluluklar ve yapılmak zorunda kalınan masraflara ilişkin muafiyetli veya muafiyetsiz koruma ve tazmin sigortasını veya diğer geçerli sigorta biçimleri ve benzer koruma şartları sunan mali güvenceyi veren kuruluşu, o) İkmal yapan gemi: Yakıt, yağ veya su alan gemiyi, ö) Liman başkanlığı: Ülkemizde mevzuat ile kurulmuş her bir liman başkanlığını, p) Liman çıkış belgesi: Liman idari sınırlarını aşarak sefer yapacak gemilere, 4922 sayılı Kanun kapsamında liman başkanlığınca düzenlenen belgeyi, r) Liman idari sahası: Liman başkanlığının görev, yetki ve sorumluluk sahasını, s) Liman sahası: Her türlü limancılık iş ve işlemleri ile faaliyetlerinin yapıldığı, gümrük ve acentecilik ve benzeri hizmetlerin sunulduğu tüm kıyı tesislerini ve demirleme sahalarını kapsayan deniz ve kıyı alanlarını, ş) Liman tesisi: Sınırları İdare tarafından belirlenen, gemilerin güvence içinde yük ve yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri, barınabilecekleri, rıhtım, iskele, şamandıra demir yerleri ve yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım tesislerini, idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların bazı kısımları ve bu bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer tüm yapıları, kullanımlı veya boş sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya da yapay deniz yerlerini, t) LRIT: Gemilerin uzak mesafelerden tanımlanması ve izlenmesi sistemini, u) Ordino: Gemilerin ve deniz araçlarının, kıyı tesisleri ile demirleme sahalarına kabulü amacıyla liman başkanlığınca düzenlenen yanaşma veya demirleme sahasını belirten izin belgesini, ü) OTS: Otomatik Tanımlama Sistemini, v) Sefer bölgesi: Gemi ve su araçlarının teknik durumları ve çeşitli donanımlarına göre İdare tarafından belirlenen çalışabilecekleri deniz alanlarını, y) Tahmini varış zamanı: Bir geminin liman idari sahasına varacağı tahmini zamanı, z) VHF: Çok yüksek frekans üzerinden yapılan telsiz haberleşmesini, aa) 1 inci grup kuruluşlar: Uluslararası P&I Kulüpleri Grubu üyesi olan P&I kulüplerini, bb) 2 nci grup kuruluşlar: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından BBB ve üzeri veya buna eşdeğer not verilen kulüpler veya kuruluşları, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Liman Sınırları, Demirleme Sahaları ve Haritalar Liman idari sahalarının sınırları MADDE 5 – (1) Liman başkanlıklarının liman idari sahaları, ek-1’de yer alan kıyı ve deniz alanlarıdır. Demirleme sahaları MADDE 6 – (1) Liman sahaları içinde gemi ve deniz araçlarının demirleyecekleri demirleme sahaları, ek-1’de yer almaktadır. (2) Zorunlu hallerde, geminin tip, cins ve tonajlarına göre ek-1’de koordinatları gösterilen demirleme sahalarının dışında gemilerin demirlemesi liman başkanlığının iznine tabidir. (3) Geçici demirleme sahası belirlemeye liman başkanlığı yetkilidir. Haritalar Madde 7 – Liman idari sahasını, demirleme sahalarını ve kılavuz kaptan alma-bırakma yerlerini gösteren haritalar ek-2’de yer almaktadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Limanda Seyir Emniyeti Genel esaslar MADDE 8 – (1) Liman idari sahasında seyreden, kıyı tesisinde bulunan veya demirde bekleyen gemi ve deniz aracı ile kıyı tesisi ilgilileri ve diğer ilgililer; bu Yönetmelik ile ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri çerçevesinde seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetine yönelik olarak liman başkanlığınca verilen talimatlara uymakla yükümlüdürler. (2) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının yanı sıra, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti açısından gerekli olabilecek her türlü tedbiri almaya ve aldırmaya liman başkanlığı yetkilidir. (3) Kıyı tesisi işleticisi liman başkanlığının direktifleri doğrultusunda ve bu Yönetmelik ile ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında hizmet verir. (4) Bu Yönetmelik ve eklerinde geçen coğrafi koordinatlar, trafik ayırım hattı sınırlarını belirten koordinatlar hariç WGS 84 Datumuna göre olup kara noktası olarak verilen koordinatların, kıyı kenar çizgisi üzerinde olduğu kabul edilir. Trafik ayırım hatları için belirtilen coğrafi koordinatlar ise Avrupa Datumu 1950 (ED 50)'ye göredir. (5) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti ile ilgili aciliyet arz eden ve risk oluşturan durumlarda, kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatları liman başkanlığının talimatlarını uygular. (6) Liman idari sahasındaki gemi ve deniz araçları, 12/12/1977 tarihli ve 7/14561 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne ve Uluslararası İşaretler Kodu’na uygun ışıkları gösteren fenerleri, gündüz şekilleri, flamaları gösterir ve ses işaretlerini verir. (7) Liman idari sahasında seyir yapan gemi ve deniz araçları ilgili mevzuatta belirtilen sayı ve yeterlilikte personel ile donatılarak sevk ve idare edilirler. Liman sahasına gelen gemilerin bildirim yükümlülüğü MADDE 9 – (1) Liman sahasına gelen Türk ve yabancı bayraklı gemiler ile deniz araçları, bildirim yükümlülüğü bakımından aşağıdaki esaslara uyarlar. a) Uluslararası sefer yapan Türk ve yabancı bayraklı tüm gemi ve deniz aracı ilgilileri ile 150 GT ve üzeri kabotaj seferi yapan gemi ve deniz aracı ilgilileri, İdarece belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde liman sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman sahasına girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz aracı ilgilileri ise kıyı tesisinden kalkışından hemen sonra, bildirim yapmak zorundadır. b) Liman sahasına giriş için bildirilen tahmini varış zamanını on iki saatten fazla geciktirecek olan gemi ve deniz aracı ilgilileri, bu durumu liman başkanlığına yazılı olarak bildirmek zorundadır. c) Bildirim yükümlülüğüne uyulmaması veya yapılan bildirimlerin doğru bilgiler içermemesi durumunda, bildirim veren hakkında idari işlem yapılır ve varsa yanaşma, kalkma, geçiş sırasını kaybeder. ç) 300 GT altındaki turizm faaliyetlerinde gezi, spor ve eğlence amaçlı kullanılan gemi ve deniz araçları ile kabotaj seferi yapan ve kendine tahsisli kıyı tesislerine yanaşan balıkçı tekneleri bu madde hükümlerinden muaftır. Gemi yanaşma ve demirleme kuralları MADDE 10 – (1) Liman sahasına gelen Türk ve yabancı bayraklı gemi ve deniz araçları aşağıdaki esaslara uymak zorundadır. a) Geliş bildirimi yapmakla yükümlü gemi ve deniz araçları, ordino almadan yanaşma, bağlama veya demirleme işlemi yapamaz. Genel beyannamede belirtilen tahmini varış zamanına yirmi dört saatten fazla olan gemi ve deniz araçları için bu süre zarfında ordino düzenlenmez. b) Kabotajda hat izinli çalışan gemi ve deniz araçları ile liman idari sahasında çalışan yolcu gemileri, yolcu motorları, kum istihsali yapan gemiler, arabalı vapurlar, günübirlik gezi yapan gezinti (tenezzüh) tekneleri, yüzergezer restoranlar, kıyı tesisleri hizmetinde kullanılan gemi ve deniz araçları, servis ve acente motorları ile 1000 GT’dan küçük yatlar, balıkçı tekneleri, deniz taksileri, tonajlarına bakılmaksızın kamuya ait tekneler yanaşma ordinosu almadan kendilerine tahsisli kıyı tesislerine yanaşır. c) Kıyı tesislerinde uygun yer bulunması halinde, eğitim ve bilimsel araştırma gemi ve deniz araçları ile askeri gemiler, liman başkanlığınca belirlenen yere yanaştırılır. ç) Yanaşma yerlerinin dolu olması halinde gemi ve deniz araçları, sıra beklemek üzere kendilerine ayrılmış demirleme sahasında kalırlar ve liman başkanlığının izni olmadıkça demirleme sahalarını değiştiremez ve deniz trafiğini engelleyecek şekilde liman idari sahasında demirleme yapamazlar. d) Gemi ve deniz aracı ilgilileri, demirledikleri sahayı ve saati ile demirleme sahasından ayrıldıkları saati derhal liman başkanlığına ve/veya kılavuzluk istasyonuna bildirir. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, “gemi trafik hizmetleri merkezi” bulunan yerlerde de ilgili liman başkanlığınca yapılır. e) Olağanüstü hal, seferberlik, kamu güvenliği, yangın, deniz kirliliği, kriz yönetimi, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından acil müdahale gerektiren durumlarda; gemi ve deniz araçlarının ordino ile belirlenmiş yerlerini değiştirmeye, daha önce tanzim edilmiş ordinoları iptal etmeye, yükleme ve tahliye işlemlerini durdurmaya, gemileri ve diğer deniz araçlarını bulundukları yerden kaldırmaya, öncelik verilmesi gerekenleri yanaştırmaya ve geminin, deniz aracının ve kıyı tesisinin mevcut imkânlarını kullanmaya liman başkanlığı yetkilidir. f) Kıyı tesislerine yanaşmış bulunan gemi ve deniz araçları, olumsuz hava ve deniz koşulları nedeniyle bulundukları yerde duramayacak vaziyette ise yerinden ayrılabilir, daha emniyetli olan demirleme sahalarına demirleyebilir, daha emniyetli bir yere sığınabilir ya da seyir yapabilir. Bunların ilgilileri gerekçeleriyle birlikte en kısa sürede liman başkanlığına yazılı bildirimde bulunur ve yeniden yanaşma ordinosu düzenlenmesine gerek olmaksızın gemi ilgililerinin talebi ve liman başkanlığının izni ile daha önce bulundukları yere, kılavuzluk ve römorkörcülük hükümleri göz önüne alınarak dönebilir. g) Gemi ve deniz araçları, liman başkanlığınca izin verilmedikçe şamandıraların yakınlarına ve şamandıralar arasına, mendirekler içinde, kıyı tesislerindeki yanaşma ve bağlama yerlerine giriş ve çıkışı engelleyecek şekilde demirleyemez. ğ) Hurdaya ayrılmış olanlar dışında, adli veya idari bir sürecin sonucu beklendiği için ticari faaliyette bulunamayan servis dışı gemiler, bakım onarım yapmamaları şartıyla İdare’nin belirlediği usul ve esaslar dâhilinde kıyı tesisinde veya demirleme sahalarında bekleme yapabilir. Liman başkanı gerekli tedbirleri aldırmak kaydıyla personeli olmayan servis dışı gemileri, güvenli yerlere naklettirebilir veya bunun için ilgili mahkemeye talepte bulunabilir. h) Liman başkanlığınca terk edilmiş gemilerde seyir emniyetini sağlayacak tedbirler alınır ve bu kapsamda yapılan harcamalar meri mevzuat kapsamında tahsil edilir. ı) LPG, LNG ile yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı yük taşıyan tankerlerin gece kıyı tesislerine yanaşıp ayrılmalarına; seyir ve manevra sahasının elverişliliği, kıyı tesisinin konumu ve uygunluğu ile diğer şartlar dikkate alınarak Liman başkanlığınca uygun bulunması halinde yanaşma müsaadesi verilir. Bunun dışındaki gemi ve tankerler ise gece süresince yanaşıp ayrılabilirler. Liman çıkış belgesi MADDE 11 – (1) Liman idari sahasını aşarak sefer yapacak ticaret gemisinin ve deniz araçlarının kıyı tesisinden çıkışı, liman başkanlığınca verilecek liman çıkış belgesi ile yapılır. Liman çıkış belgesi almış olanlar, diğer ilgili kurum ve kuruluşlar ile olan işlemlerini tamamlayarak derhal kıyı tesisinden ayrılırlar. Yolcu gemileri hariç deniz turizmi araçlarına verilecek olan kıyı tesisi çıkış izni, 29/6/2009 tarihli ve 2009/15212 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Deniz Turizmi Yönetmeliği hükümleri kapsamında seyir izin belgesi ile verilir. Bu durumda seyir izin belgesi liman çıkış belgesi yerine geçer. (2) Liman çıkış belgesi verilmesi ile ilgili hususlar 17/11/2009 tarihli ve 27409 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemilerin Teknik Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenir. Gemi rotalama sistemlerine göre seyir MADDE 12 – (1) İdare, gerekli gördüğü hallerde; IMO’nun ilgili kuralları ve tavsiyeleri çerçevesinde liman idari sahasında seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini arttırmak ve kaza riskini azaltmak amacıyla deniz trafiğinin düzenlenmesine yönelik olarak gemi rotalama sistemleri oluşturabilir. (2) Gemi rotalama sistemi bulunan yerlerdeki kıyı tesislerine yanaşacak ya da bu tesislerden ayrılacak olan, demirlemek üzere liman sahasına gelecek ya da kıyı tesislerinden demirleme sahalarına hareket edecek olan tüm gemi ve deniz araçlarının; a) Trafik ayırım düzenine girmeleri veya ayrılmaları, b) Trafik ayırım düzenine girmeden seyir haline devam etmeleri, c) Trafik ayırım düzenini kesecek şekilde karşıdan karşıya geçmeleri, gemi rotalama sistemine ve bu çerçevede belirlenen geçiş kurallarına göre yapılır. (3) Liman idari sahasında deniz trafiğinin düzenlenmesi amacıyla İdarece bir deniz trafik rehberi yayımlanabilir. (4) İzmit Körfezi, Çandarlı Körfezi, Nemrut Koyu, İzmir Körfezi ve İskenderun Körfezinde uygulanacak olan trafik ayırım düzeni koordinatları ek-3’te, haritaları ise ek-4’te yer almaktadır. Bu bölgelerde seyir yapacak gemi ve deniz araçları trafik ayırım düzenine uyarak seyir yapar. Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri MADDE 13 – (1) Kıyı tesislerine yanaşacak veya bu tesislerden ayrılacak, 500 GT ve üstü tanker ve her türlü tehlikeli madde taşıyan gemi ve deniz araçları ile 1000 GT ve üzerindeki Türk Bayraklı gemi ve deniz araçları, 500 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı gemi ve deniz araçları ile 1000 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı ticari ve özel yatlar kılavuz kaptan almak zorundadır. Yabancı bayraklı tüm askeri gemiler, askeri olmayan kıyı tesislerine giriş ve bu tesislerden çıkışlarında kılavuz kaptan almak zorundadır. (2) Gros tonilatosuna göre gemi ve deniz araçlarının almak zorunda oldukları asgari römorkör sayısı ve bu römorkörlerin asgari çekme güçleri ek-5’te belirtilmiştir. (3) Ek-5’te belirtilen şartların sağlanamadığı durumlarda; gemi ve deniz araçları kıyı tesislerine yanaştırılmaz, yanaştırılması halinde kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı ilgililerine gerekli idari yaptırım uygulanır. (4) Gemi söküm bölgesine gelen gemi ve deniz araçlarına verilmekte olan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri aşağıdaki esaslara göre yürütülür. a) Gemi söküm bölgesine baştankara yanaşan tüm gemi ve deniz araçları tonajına bakılmaksızın kılavuz kaptan almak zorundadır. b) Gemi söküm bölgesine makinesi çalışır vaziyette gelerek baştankara olan tüm gemi ve deniz araçları römorkörden muaftır. Ancak, kendinden hareket kabiliyeti olmayan gemi ve deniz araçları ek-5’te verilen tablodaki şartlara tabi olmakla birlikte, 2000 GT altındakiler de en az bir römorkör almak zorundadır. c) Tesislerin durumu, geminin tonajı, hava şartları ya da buna benzer nedenlerle ihtiyaç olması halinde römorkör alma şartları açısından liman başkanlığınca ilave tedbirler alınabilir. Kılavuz kaptan ve römorkör almasına ilişkin esaslar MADDE 14 – (1) Yetkili kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı olmayan ve/veya yakınında teşkilat bulunmayan deniz alanlarında, İdare; gemi ve deniz aracının teknik yapısı ve özellikleri, kullanım amacı, taşıdığı yük ve cinsi, manevraya elverişliliği ve kıyı tesislerinin altyapı durumu ile liman sahasında yer alan tesislerin risk durumlarını göz önüne alarak, kılavuz kaptan ve/veya römorkör şartları hususunda, römorkörsüz yanaşması dâhil olmak ve tüm sorumluluk gemi ve kıyı tesisi ilgililerine ait olmak üzere geçici olarak muafiyet verebilir veya başka liman sahalarından hizmet alınmasını isteyebilir. Ancak başka liman sahalarından alınacak hizmette hava muhalefeti, römorkör arızası gibi beklenmeyen haller dolayısıyla aksamalar olması halinde tüm sorumluluk gemi ve kıyı tesisi ilgililerine ait olmak üzere bu gemi ve deniz araçları, beklenmeyen hal ortadan kalkıncaya kadar bir kereye mahsus liman başkanlığının izni ile römorkörsüz yanaşabilir. (2) Gemilerin teknik yapısı ve özellikleri, kullanım amacı, taşıdığı yük cinsi, kıyı tesisine gelen gemilerin tonaj ve adedi, kıyı tesislerinin altyapı durumu ve manevraya elverişliliği, yanaşma ve ayrılma manevrasının süresi ile bu kıyı tesisinde yer alan manevra riskleri göz önüne alınarak, İdare, ek-5’te ve beşinci fıkrada verilen römorkör adedi ve çekme kuvvetinde geçici olarak değişiklik ve düzenleme yapmaya yetkilidir. (3) İdare, mevcut, yeni yapılan veya büyüme-genişleme yapmak isteyen kıyı tesisleri için; gemilerin tip, boyut ve teknik özellikleri ile manevra alanları, oşinografik ve meteorolojik şartlar, komşu tesislerle etkileşim ve trafik yaklaşma yoğunluğu gibi çevresel faktörler ve gerekli görülmesi halinde hazırlatılacak olan Modelleme Raporunu göz önüne alarak, ek-5’te verilen römorkör adedi ve çekme kuvvetinde artırma yapabilir. (4) LPG, LNG ve parlayıcı, patlayıcı tehlikeli yük taşıyan tankerler ile tam boyu 200 metrenin üzerindeki gemi ve deniz araçları hariç olmak üzere, baş ve kıç itici pervane veya sisteme sahip gemiler; liman sahasına gelişlerinde, gemi ilgililerinin itici pervane veya sistemlerine ilişkin belgeleri ibraz ve bunların tam kapasite ile çalıştığını liman başkanlığına yazılı olarak beyan etmesi üzerine, gros tonaj aralığındaki çekme kuvvetinde bir römorkör; sadece baş itici pervane veya sistemi olan gemiler için ise en az bir römorkör almak kaydıyla Ek-5’te verilen römorkör sayılarından bir eksik römorkör ile yanaşıp ayrılmalarına toplam çekme gücünü %30’dan fazla azaltmamak kaydıyla izin verilir. (5) Yolcu gemilerinin baş ve kıç itici pervanelerine veya sistemine ilişkin belgeler ile tam kapasite çalıştığına dair beyanın, gemi ilgililerince yazılı olarak liman başkanlığına ibraz edilmeleri halinde, bu gemilere sadece acil durumlarda hizmet vermek üzere römorkör/römorkörler tahsis edilir. Bu römorkörlerin çekme kuvveti ve sayıları aşağıda belirtilmiştir. Gemi boyu Refakat römorkörü toplam Açıklama çekme gücü (asgari) metreye En az 50 ton 200 kadar 201-300 metre En az 60 ton arası 301 metre üzeri En az 90 ton 1 adet 1 adet 60 ton veya biri en az 16 ton olmak üzere iki römorkör 1 adet 90 ton veya 2 adet 45 ton ya da 1 adet 30 ton ve bir adet 60 tonluk römorkör (6) Dördüncü fıkradaki muafiyetlerden, tersanelerde havuza girecek ya da çıkacak gemi ve deniz araçları yararlanamaz. Ayrıca bu muafiyetlerden yararlanacak gemilerin itici pervanelerinin asgari gücü aşağıda gösterilmiş olup, bu güçlere haiz itici pervane taşımayan gemi ve deniz araçları da bu muafiyetlerden yararlanamaz. Gemi GT tonajı 5001 – 15000 15001 – 30000 30001 – 45000 45001 – 60000 60001 üstü İtici pervanelerin veya sistemlerinin toplam gücü 750 KW 1000 KW 1250 KW 1500 KW 1750 KW (7) Çanakkale Liman Başkanlığı liman idari sahasındaki (1) nolu demirleme sahasına ve İzmir Liman Başkanlığı liman idari sahasındaki (1) ve (2) nolu demirleme sahalarına demirleyecek veya ayrılacak 1000 GT ve üzerindeki Türk Bayraklı gemiler ile 500 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı gemiler kılavuz kaptan almak zorundadır. Anılan liman idari sahalarındaki diğer demirleme sahalarına demirleyecek ya da ayrılacak gemi ve deniz araçları bu hükümden muaftır. (8) Kabotaj ve liman idari sahasında hat izni verilmiş 2000 GT’den büyük, yüksek manevra kabiliyetine sahip bağımsız en az iki ana makine ve iki sevk sistemine sahip, baş iteri olan, köprü üstünden manevra kabiliyetine sahip, İdarece yetkilendirilmiş klas kuruluşlarından biri tarafından klaslandırılmış, uzakyol kaptanı ile donatılmış münhasıran kılavuzluk ve/veya römorkör muafiyeti tanınmış yolcu, ro-ro yolcu ve ro-ro kargo gemilerine hat izni aldığı kıyı tesislerinde kılavuz kaptan ve römorkör alma zorunluluğu uygulanmaz. (9) Kabotaj ve liman idari sahasında hat izinli olarak sefer yapan 2000 GT’den küçük yolcu, ro-ro yolcu ve ro-ro kargo gemilerine hat izni aldığı kıyı tesislerinde, kılavuz alma zorunluluğu uygulanmaz. (10) Liman tesisine yanaşmak üzere gelen LNG gemilerine, ilgili tesise 2 mil mesafeden itibaren ek-5’te belirtilen römorkör adedine ek olarak en az 30 ton çeki gücüne sahip bir römorkör ile refakat edilir. Aynı şekilde liman tesisinden kalkışta da 2 mil mesafeye kadar refakate ilişkin hususlar aynen geçerlidir. Kılavuz kaptan alma ve bırakma yerleri MADDE 15 – (1) Liman sahalarına giriş ve bu sahadan çıkış yapan gemi ve deniz araçları için kılavuz kaptan alma ve bırakma yerleri; ek-1’de yer alan koordinatlar olup, gemiler bu koordinatları merkez kabul eden 5 gomina yarıçaplı daire dâhilinde kılavuz kaptan alabilir ya da bırakabilir. ek-1’de kılavuz kaptan alma ve bırakma yeri belirlenmeyen kıyı tesislerinin kılavuz kaptan alma ve bırakma koordinatları, liman başkanlığınca, her tesis için ayrıca belirlenir. Gerektiğinde idarenin onayı ile liman başkanlığınca kılavuz kaptan alma ve bırakma yerlerinde geçici olarak değişiklik yapılabilir veya yeni yerler oluşturulabilir. Yapılan değişiklik denizcilere ve ilgililere duyurulur. Yolcu gemilerinin ve liman sahasında yolcu taşıyan teknelerin yükümlülüğü MADDE 16 – (1) Kabotaj veya alt sefer bölgelerinde yolcu taşıyan gemi ve deniz araçları, azami yolcu sayısını sahip oldukları can kurtarma araç ve gereçlerinin sayılarını, cinslerini ve bulundukları yeri belirten levhayı yolcu salonlarında açıkça görülebilecek şekilde Türkçe ve İngilizce olarak bulundururlar. Standartlara uygun can kurtarma araç ve gereçleri, yolcu ve mürettebatın kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde ve her an kullanıma hazır vaziyette bulundurulur. (2) Kabotaj veya alt sefer bölgelerinde çalışan yolcu gemilerinde; gemiye giriş ve çıkışlarda geminin uygun bölümlerinde ve yolcu mahallerinde, dikkat edilmesi gereken kurallar, acil durumlarda can kurtarma teçhizatının kullanımı ve gemiyi terk konuları hakkında sesli ve görsel bilgilendirme Türkçe ve İngilizce olarak yapılır. (3) Uygun kıyı tesisi olmaması ya da kıyı tesisinin yanaşmaya müsait olmaması nedeniyle demirde bekleyen gemi ve deniz araçlarının yolcu ve personeli sınır giriş ve çıkış işlemleri yaptırılması, ilgili diğer mevzuat hükümlerinin yerine getirilmesi, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetine ilişkin tedbirlerin alınması ve tüm sorumluluğun gemi kaptanına ait olması kaydıyla; Türk Bayraklı yolcu motoru veya gezinti (tenezzüh) gemisi aracılığıyla İdarenin izni ile liman başkanlığının bilgisi dâhilinde kıyı tesislerine çıkabilir ve aynı şartlar gözetilerek gemiye geri dönüşleri sağlanabilir. Yolcu gemileri hariç deniz turizmi araçları bu hükümden muaftır. Deniz uçaklarına ilişkin hükümler MADDE 17 – (1) Deniz uçakları ve benzeri araçların bağlaması, demirlemesi veya denizde seyir koşullarında, gemilerin tabi olduğu mevzuat hükümleri uygulanır. İniş ve kalkış amacı ile deniz sahasının kullanılması, 2/10/2011 tarihli ve 28072 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deniz Uçakları ile Hava Taşıma İşletmeciliği Yönetmeliği (SHY-DENİZ) hükümleri saklı kalmak kaydıyla liman başkanlığının iznine bağlıdır. İniş ve kalkışlarda kullanacakları deniz alanları İdarenin belirlediği kriterler göz önünde bulundurularak liman başkanlığınca belirlenir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Tehlikeli Yüklerle İlgili Hususlar Tehlikeli yüklerle ilgili bildirim yükümlülüğü MADDE 18 – (1) Uluslararası sefer yapan ve tehlikeli yük taşıyan Türk veya yabancı bayraklı tüm gemiler, liman idari sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman sahasına girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz araçları ise kıyı tesisinden kalkışından hemen sonra, Tehlikeli Yükler Manifestosu Formunu doldurup ilgilileri vasıtasıyla yazılı olarak liman başkanlığına bildirir. (2) Petrol ve türevleri ile diğer zararlı ve tehlikeli maddeleri taşıyan gemiler, 3/3/2005 tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun ve 21/10/2006 tarihli ve 26326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanunun Uygulama Yönetmeliği kapsamında gerekli bildirimleri liman başkanlığına yapmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde öngörülen mali sorumluluk yükümlülüklerine sahip olmak zorundadır. Aksi takdirde bu gemilere, anılan Kanunda öngörülen müeyyideler uygulanır. (3) Liman idari sahasında ve bitişik limanlar arasında tehlikeli yükler; özel kaplar ve ambalajlar içerisinde, vagonlara ve kamyonlara yüklenmiş olarak ve taşıyan ile taşıtan tarafından gerekli emniyet tedbirleri alınmak kaydıyla; bu işlere tahsisli yolcusuz gemi ve deniz araçları ile taşınır. Bu taşıma, liman başkanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre ve uygun görülen saatlerde yapılır. Kıyı tesislerince uyulacak kurallar ve alınacak tedbirler MADDE 19 – (1) Tehlikeli yük elleçleyen 18/2/2007 tarihli ve 26438 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kıyı Tesislerine İşletme İzni Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik kapsamında idareden izin almış kıyı tesisi işleticileri, gerektiğinde aşağıdaki tedbirleri alır. a) Patlayıcı, parlayıcı, yanıcı ve diğer tehlikeli maddeler için ayrılmış rıhtım, iskele, depo ve antrepolar, kıyı tesisi işletmelerince belirlenir. Tehlikeli maddeleri taşıyan gemilerin yüklenip boşaltılması, bu iş için ayrılmış rıhtım ve iskelelerde yapılır. b) Dökme akaryakıt yükleme veya boşaltma yapacak gemi ve deniz araçları için ayrılmış rıhtım ve iskeleler, bu iş için uygun nitelikte tesisat ve teçhizat ile donatılır. c) Kıyı tesisi işleticileri, tehlikeli maddelerin, iskele veya rıhtımda boşaltıldığı alana depolanması sağlanamıyorsa, liman alanında bekletilmeksizin en kısa zamanda bu maddelerin kıyı tesisi dışına naklini sağlarlar. ç) Tehlikeli maddeleri taşıyan gemiler için mümkünse ayrı bir demirleme sahası belirlenir ve burası diğer gemilerden neta edilir. Tehlikeli maddeleri taşıyan gemi ve deniz araçları, liman başkanlığının izni olmadan kendilerine tahsis edilen saha dışına çıkamaz, demirleyemez, iskele ve rıhtıma yanaşamaz. d) Konteynerler içerisinde taşınan tehlikeli maddelerin yüklenip boşaltılması için, kıyı tesisi işleticisi tarafından kıyı tesisinde bağımsız bir konteyner istif sahası kurulur. Bu istif sahasına tehlikeli madde dışında diğer konteynerler istiflenemez. İstif sahasında yangın, çevre emniyeti ve diğer emniyet tedbirleri alınır. e) Tehlikeli maddelerin gemi ve deniz araçlarına yüklenmesi, boşaltılması veya limbo edilmesinde, gemi ilgilileri ile yükleme, boşaltma veya limbo yapanlar, özellikle sıcak mevsimlerde ısıya ve diğer tehlikelere karşı gerekli emniyet tedbirlerini alır. Yanıcı maddeler, kıvılcım oluşturucu işlemlerden uzak tutulur ve tehlikeli yük elleçleme sahasında kıvılcım oluşturan araç veya alet çalıştırılmaz. f) Tehlikeli maddeler, uygun şekilde ambalajlanır ve ambalaj üzerinde tehlikeli maddeyi tanımlayan bilgiler ile risk ve emniyet tedbirlerine ilişkin bilgiler bulundurulur. g) Tehlikeli madde elleçlenmesinde görevli kıyı tesisi personeli ve gemi adamları, yükleme, boşaltma ve depolama esnasında koruyucu elbise giyer. ğ) Tehlikeli madde elleçleme sahasında yangınla mücadele edecek kişiler, itfaiyeci teçhizatı ile donatılır ve yangın söndürücüleri ile ilk yardım üniteleri ve teçhizatları her an kullanıma hazır halde bulundurulur. h) Kıyı tesisi işleticileri, gemi ve deniz araçlarının acil durumlarda kıyı tesislerinden tahliye edilmesine yönelik acil tahliye planı hazırlayarak liman başkanlığının onayına sunar. ı) Kıyı tesisleri yangın, güvenlik ve emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür. i) Kıyı tesisleri bu maddede belirtilen hususları liman başkanlığına onaylatarak ilgililere duyurur. j) Bu madde hükümlerinin denetimi, liman başkanlığı tarafından yapılır ve herhangi bir uygunsuzluk tespit edildiğinde elleçleme operasyonu durdurularak, uygunsuzluğun giderilmesi sağlanır. k) 11/2/2012 tarihli ve 28201 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Denizyoluyla Taşınan Tehlikeli Yüklere İlişkin Uluslararası Kod Kapsamında Eğitim ve Yetkilendirme Yönetmeliği’ne göre gerekli eğitim ve sertifikalara sahip olmayan personelin tehlikeli yük elleçleyen kıyı tesislerinde çalışmasına izin verilmez. BEŞİNCİ BÖLÜM Disiplin ve Düzen Genel kurallar MADDE 20 – (1) Gemi, deniz aracı ve kıyı tesisi ilgilileri aşağıdaki esaslara uyar. a) Kıyı tesislerine yanaştırılmış veya bağlanmış gemi ve deniz araçları, faaliyetlerini bitirmelerini müteakip, kıyı tesisinin talebi doğrultusunda, liman başkanlığınca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde tesisten ayrılır. b) Yükleme ve boşaltma işlemini tamamlayan gemi ve deniz araçlarına herhangi bir nedenle liman çıkış belgesi düzenlenememesi halinde, gemi ve deniz aracı ilgililerinin veya kıyı tesisi işleticisinin talebi halinde demirleme ordinosu verilerek liman başkanlığının izni ile demirleme sahasına çıkarılır. c) Liman sahasında şamandıra atan, kablo döşeyen veya toplayan, dalgıçlık ve benzeri faaliyetlerde bulunanların, çalışmakta olan yüzer vinçlerin ve rıhtım, platform, dolfin ve şamandıralarda yükleme veya boşaltma yapan gemi ve deniz araçları ile demirlemiş gemi ve deniz araçlarının yakınından geçenler, bu gemi ve deniz araçlarının faaliyetlerine engel olmayacak ve zarar vermeyecek hızda seyretmek zorundadır. Liman başkanlığı uygun hız sınırını ve güvenli geçiş mesafelerini belirler. ç) Tersane, tekne imal, çekek yeri ve yüzer havuzlardan indirilecek gemi ve deniz araçları, liman başkanlığının belirleyeceği yerlere yanaşma, bağlama ve demirleme yapar. Bu tesislerden indirilecek veya tesislere alınacak gemi ve deniz araçları, diğer tesislere engel teşkil etmemek kaydıyla, tesislerin önlerine veya rıhtımlarına yanaşabilir ya da kıçtankara bağlanabilirler. d) Aynı iskele veya rıhtım üzerinde yer değiştiren gemiler hariç olmak üzere rıhtımlar ve iskeleler arasında yapılan tüm yer değiştirme işlemleri ordino ile yapılır. e) Mücbir sebepler dışında, liman idari sahasındaki koy ve körfezlerde, gemi ve deniz araçlarının, gezinti ve spor amacı dışında demirlemeleri yasaktır. f) Gemi ve deniz araçlarının koy ve körfezlerde gezi ve spor amacıyla demirleme süresine; bölgenin çevresel hassasiyeti, teknenin pis su depolama kapasitesi, bölgedeki atık alım tesislerinin durumu, başka teknelerin koyları veya körfezleri demirleme maksatlı olarak kullanma talepleri ve kıyı tesisi ya da bitişik liman sınırları içindeki yat limanı işletmelerinin mevcudiyeti dikkate alınarak liman başkanlığı tarafından karar verilir. Ayrıca, koy ve körfezlerde demirleme faaliyetlerini liman başkanlığı düzenler. g) Yat limanları ve balıkçı barınakları hariç kıyı tesislerinde aynı rıhtım veya iskele üzerinde art arda yanaşmış olan iki gemi ya da deniz aracı arasında uygun emniyet mesafesi bırakılır. Bu mesafe, gemilerin en yakın noktaları arasındaki uzaklık dikkate alınarak, on metreden az olamaz. Liman başkanlığı gerek gördüğünde yanaşma düzeni ve mesafelerinde değişiklik yapabilir. ğ) Bir yanaşma yerinin uç noktasından, başı ya da kıçı dışarı taşarak yanaşmak zorunda kalan gemi ve deniz araçlarına, taşan kısmın kıyı tesisi içindeki deniz trafiğine ve manevraya engel teşkil etmemesi, emniyetli bağlayacak şekilde halat verebilmesi ve giriş ve çıkışların borda iskelesi veya sürme iskelesi vasıtasıyla emniyetli bir şekilde yapılması şartı ile izin verilebilir. Kıyı tesisi işletmecisi ve gemi personeli bu hükmün uygulanmasından sorumlu olup, aksi halde gemiye giriş ve çıkış emniyetli hale getirilinceye kadar liman başkanlığınca tahmil-tahliye operasyonu durdurulabilir veya geminin yeri değiştirilebilir. h) Kıyı tesisine yükleme/boşaltma amacıyla yanaşacak gemi ve deniz araçlarının, yanaşacağı rıhtım, iskele ve şamandıra alanlarında, gemilerin omurga altı emniyetli su mesafesi, azami su çekimi hattından itibaren yarım metreden az olamaz. Aksi halde bunların kıyı tesisine yanaşmasına izin verilmez. ı) Kıyı tesisine yanaşmış gemi ve deniz araçlarının ve operasyon sahalarının her türlü can, mal, seyir ve çevre emniyeti ve güvenliği tedbirlerinin alınmasından ve yeterli şekilde aydınlatılmasından gemi ve kıyı tesisi ilgilileri sorumludur. i) Yakıt, su, kumanya ve benzer diğer ihtiyaçlar ikmali yapan gemi ve deniz araçları demirleme ordinosu almak şartıyla demirleme sahasında demirleme yapabilir. Ancak 8/10/1998 tarihli ve 98/11860 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünde belirtilen uğraksız demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz araçları bu hükümden muaftır. j) Uğraksız geçiş niteliğinde olup esasen başka bir limana giderken yükleme, boşaltma, sefer talimatı bekleme gibi durumlar hariç olmak üzere arıza sonucu yedek parça temini, kötü hava koşulları, hastalık nedeniyle personel değişimi gibi liman başkanlığınca tespit edilen mazeretli hallerde; gemiler önceden liman başkanlığına veya kılavuzluk teşkilatına telsizle bilgi vererek demirleme ordinosu almadan liman idari sahasında liman başkanlığınca belirlenen sahalara demirleyebilirler. Bu bildirimin kılavuzluk teşkilatına yapılması halinde teşkilat, liman başkanlığına derhal bilgi verir. Bu durumdaki gemi ve deniz araçları, zorunlu halin ortadan kalkmasını müteakip varış limanına gitmek için seyirlerine devam ederler. Ancak, demirleme süresi 48 saati aşması halinde gemi ve deniz araçları demirleme ordinosu alırlar. Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünde belirtilen uğraksız demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz araçları bu hükümden muaftır. k) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, trafik ayırım düzeni olan yerlerde, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetinin sağlanması amacıyla trafik ayırım düzeni dış sınırına en az 400 metre mesafe dâhilinde kıyı tesisi yapılamaz ya da mevcut tesisler büyütülemez. Yasak faaliyetler MADDE 21 – (1) Kıyı tesislerinin yaklaşım kanallarında, mendirek ağızlarında, yanaşma ve bağlama yerlerinde ve demirleme sahalarında; her türlü su ürünleri avcılığı yapmak, yelkenle seyretmek, kürek çekmek veya diğer su sporları faaliyetlerinde bulunmak ve yüzmek yasaktır. (2) Spor, gezi ve eğlence amaçlı tekneler, liman sahasındaki, mendireklerle sınırlı alan içerisinde ve koylarda diğer gemilerin ve deniz araçlarının faaliyetlerine engel olmayacak biçimde ve zarar vermeyecek hızda seyretmek zorundadır. Liman başkanlığı gerekli gördüğü yer ve hallerde uygun hız sınırını belirler. (3) Şamandıraya bağlanmak üzere gelen ya da şamandıradan ayrılan gemi ve deniz araçları ile kıyı tesisleri hizmetlerinde kullanılanlar dışındaki gemi ve deniz araçları, şamandıralar ve şamandıra hatları arasından geçiş yapamaz. (4) Su ürünleri tesisleri ve balık kafesleri hizmetinde kullanılanlar dışındaki gemi ve deniz araçları, su ürünleri tesisleri ve balık kafeslerine iki yüz metreden fazla yaklaşamaz. (5) Kıyı tesisi işletme izni bulunmayan yerler ile herhangi bir kurum/kuruluşun işletmesinde veya mülkiyetinde olmayan yerlere gemi ve deniz araçları bağlanamaz ve yanaştırılamaz. Ancak İdare acil durumlarda uygun gördüğü tesisler için geçici düzenlemeler yapabilir. (6) Aşırı derece trime ya da tehlikeli bir meyile sahip olanlar ile herhangi bir hasardan dolayı çevre kirliliği riski bulunan gemi ve deniz araçları, yedek çeken ve tehlikeli yük taşımakla ilgili belgelere sahip olmayan ancak tehlikeli yük taşıyan gemi ve deniz araçları kıyı tesislerine liman başkanlığı izni olmadan yanaşamaz veya ayrılamaz. Liman başkanlığının iznine tabi diğer hususlar MADDE 22 – (1) İlgili kurum/kuruluşlardan gerekli izin ve onaylar alındıktan sonra yapılacak olan kıyı yapıları inşaatı ve su ürünleri istihsal alanları kurulumu öncesinde ilgilileri, faaliyete başlamak için liman başkanlığından izin alır. (2) Şamandıralama, dalış, deniz dibi ve sualtı çalışmaları, deniz dibi tarama ve benzeri faaliyetler öncesinde liman başkanlığından izin alınması zorunludur. Bu gibi faaliyetlerde kullanılan gemi ve deniz araçları mevzuata uygun fener ile gündüz işaretlerini gösterir ve ses işaretlerini verir. (3) Bir liman idari sahasından başlayıp başka bir liman idari sahasında bitecek olan yarışlar için en az 15 gün önce, diğer yarışma ve faaliyetler içinse en az 7 gün önce liman başkanlığına izin için talepte bulunulması zorunludur. (4) Liman başkanlığından izin alınmadıkça liman idari sahasında yarış ve benzeri faaliyetler veya organizasyonlar düzenlenemez. (5) Liman idari sahasında yapılacak su sporları 23/2/2011 tarihli ve 27855 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında yapılır. Turizm amaçlı su sporları ile ilgili can, mal, seyir ve çevre güvenliği ve emniyetinin sağlanmasına yönelik liman başkanlığının yetkileri saklıdır. Liman başkanlığı bu faaliyetlerde, can, mal, seyir ve çevre güvenliği ve emniyetini göz önünde bulundurarak her türlü kısıtlama yapmaya ve bu faaliyetleri durdurmaya yetkilidir. (6) Liman başkanlığından izin alınmadıkça, demirde veya kıyı tesislerinde bulunan gemi ve deniz araçlarının bordalarına, başka gemi ve deniz araçları aborda olamaz. Acente ve kumanya motorları, kamu gemileri, yakıt ikmal gemileri, su tankerleri ve kıyı tesisleri hizmet gemilerinin aborda olmaları bu fıkra kapsamı dışında olup bu tip gemiler hizmetlerini, liman başkanının bilgisi dâhilinde, kıyı tesisleri işletmeleri ile koordineli şekilde yürütür. (7) Yakıt, yağ ve su ikmali yapacak olan gemi kaptanı veya acentesi ikmal operasyonundan önce ilgili liman başkanlığına bildirimde bulunur. (8) Balıkçı tekneleri ve yatlar; kıyı tesislerinde birbirlerinin bordalarına aborda olabilirler, çift sıra bağlama yapamazlar. (9) Liman başkanlığından izin alınmadıkça liman sahalarında bulunan gemi ve deniz araçları; onarım, raspa ve boya, kaynak ve diğer sıcak çalışma denize filika ve/veya bot indirme işlemi ya da diğer bakım işlerini yapamaz. Bu işleri yaptıracak gemi ve deniz araçları kıyı tesisinde iseler kıyı tesisi işletmesi ile koordine sağlamak zorundadır. (10) Liman idari sahasında bulunan kıyı tesisleri, coğrafi konumlarının ilgili deniz haritalarına işlenmesi için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı’na bildirim yaparlar. (11) Gemi ve deniz araçları, liman başkanlığından izinsiz demirleme sahalarını değiştiremez. Ancak, olumsuz hava ve deniz koşulları nedeniyle bulundukları yerde kalamayacak durumda olanlar, yerlerinden ayrılabilir ve daha emniyetli olan demirleme sahalarına demirleyebilir. Bunların ilgilileri en kısa sürede liman başkanlığına bildirimde bulunur. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, gemi trafik hizmetleri merkezi bulunan yerlerde ilgili liman başkanlığınca yapılır. (12) Kıyı tesislerinde herhangi bir faaliyette bulunmayacak ancak hava muhalefeti ve seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini tehlikeye düşürecek durumlar gibi mücbir sebepler nedeniyle sığınmak üzere demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz araçları vakit geçirmeksizin ilgili liman başkanlığına ve/veya kılavuzluk teşkilatına gerekli bildirimi yapar. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi bulunan yerlerde ilgili liman başkanlığınca yapılır. (13) Kıçtankara yanaşan gemi ve deniz araçlarının baş tarafına gemi ve deniz aracı yanaşamaz. (14) Liman sınırları içerisinde plaj bölgelerinde ve kıyı otel, motel, tatil köyleri, site önlerinde, kıyıdan itibaren 200 metreye kadar olan deniz alanlarında, yüzme alanı sınırlarını belirlemek maksadıyla kullanılacak olan yüzer donanımlar, ilgililerce tespit edilerek her yıl 1 nisan-15 kasım tarihleri arasında eksiksiz olarak hazırlanır ve muhafazası sağlanır. Belirlenen yüzme alanlarına gemiler ve deniz araçları giremez. Seyir, can, mal, çevre güvenliğine ve emniyetine binaen yüzme alanı sınırlarında değişiklik yapmaya liman başkanlığı yetkilidir. (15) Liman idari sahasında limbo faaliyeti yapmak, liman başkanlığının iznine tabidir. (16) Yedekleme işlemi, İdarece belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde liman başkanlığının izni ile yapılır. (17) Her limanda tonozla bağlama ve demirleme ihtiyaçları ve ilgili düzenlemeler, liman başkanlığınca yapılır, işletme usul ve esasları İdarece belirlenir. (18) Kıyı tesislerine yanaşma izni olmayan gemi ve deniz araçları ile liman çıkış belgesi ya da demirleme ordinosu olmayan gemi ve deniz araçlarına kılavuzluk hizmeti verilmesi liman başkanının iznine tabidir. (19) Günübirlik gezi yapan gezinti (tenezzüh) teknelerinin; bağlama, barınma ve seyir güzergâhlarının belirlenmesine ilişkin hususlar, atık alım ve diğer hizmetler göz önünde bulundurularak liman başkanlığınca belirlenir ve İdare tarafından onaylanır. Liman başkanı, bağlama ve barınma yerlerinin kapasitesinin aşılması durumunda, kapasite, giriş-çıkış ve kullanımına kısıtlamalar getirebilir. Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesinde uyulacak kurallar MADDE 23 – (1) Gemi ve deniz araçlarının katı ve sıvı atıkları ile ilgili bildirim ve diğer işlemler, 26/12/2004 tarihli ve 25682 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve söz konusu Yönetmelik kapsamında yayımlanan diğer mevzuat çerçevesinde yerine getirilir. (2) Kıyı tesisi işleticileri, yük elleçlenmesi sırasında ve sonrasında her türlü atık ve artık malzemelerin denizde ve rıhtımda birikmemesi, elleçleme sırasında ve sonrasında yapılacak temizlik esnasında denize dökülmemesi ve rıhtım üzerinden yağmur suları ile denize akmaması için gerekli tedbirleri alır ve sahayı temiz ve düzenli bulundurur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kıyı tesisi işletmelerine, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili diğer mevzuat gereği idari yaptırım uygulanması amacıyla, ilgili mülki idare amirliğine liman başkanlığınca derhal yazılı bildirimde bulunulur. (3) Yüzer havuz kullanılırken can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti açısından perdeleme sisteminin kullanılması ile yüzer havuz, kuru havuz ve yarı ıslak kızağa gemi alınmadan veya gemiler denize bırakılmadan önce her türlü yüzey temizliğinin sağlanması ve diğer emniyet tedbirlerinin alınması ilgili tesisin sorumluluğundadır. Deniz olaylarının bildirim yükümlülüğü MADDE 24 – (1) Liman sahasına gelen gemi ve deniz araçları ile kıyı tesislerinin ilgilileri; seyir sırasında, demirleme sahasında veya kıyı tesisinde meydana gelen deniz kazalarını, önemli makine arızalarını, genel seyir güvenliği bakımından saptadıkları sakıncalı hususları ve gemide işlenen suçları, önce VHF veya diğer uygun iletişim araçları ile olaydan itibaren en geç üç saat içinde ve kanaatlerini içeren yazılı bir raporu da en geç yirmi dört saat içinde liman başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. (2) Kılavuz kaptanların yükümlülüğü aşağıda belirtilmiştir: a) Kılavuz kaptanlar, kılavuzluk hizmeti vermekte oldukları gemi ve deniz araçlarının seyir teçhizatında görebildikleri eksiklik ve aksaklıkları, deniz kazalarını ve seyir güzergâhları üzerindeki seyir güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi ve çevre kirliliği ile ilgili tespit ettikleri hususları derhal liman başkanlığına bildirir ve bu bildirimi izleyen yirmi dört saat içinde de yazılı bir rapor verir. b) Kılavuz kaptanlar, emniyetli olarak kılavuzluk hizmeti verilemeyecek gemilere kılavuzluk hizmeti veremez. Bu gemiler liman başkanlığına bildirilir ve emniyet tedbirleri alınır. Bu gemilere izinsiz olarak kılavuzluk hizmetinin verildiğinin tespiti halinde, ilgili kılavuz kaptan hakkında liman başkanlığınca idari işlem yapılır. (3) Gemi trafik hizmetleri operatörlerinin yükümlülükleri aşağıda belirtilmiştir; a) Liman idari sahasında meydana gelen her türlü kaza ile seyir, can, mal, çevre güvenliğine ve emniyetine ilişkin tüm olayları ivedilikle liman başkanlığına bildirmekle yükümlüdürler. b) Yerel trafikte çalışan gemi ve deniz araçlarınca yapılan mevzuat ihlalleri hakkında inceleme veya idari işlem yapılmak üzere delilleri ile belgelendirerek ivedilikle liman başkanlığına bildirirler. c) Liman başkanlığınca limandaki gemi ve deniz araçlarına yönelik yapılması istenilen duyuruları yaparlar. (4) Özellikle dümen, çapa, zincir ya da çelik halat gibi donanımların denize düşürülmesi halinde, gemi personeli donanımların düştüğü yeri derhal işaretler ve liman başkanlığına bildirir. Liman başkanlığının gerek görmesi halinde düşen donanım gemi ve deniz araçları ilgililerince çıkartılır. Usulsüz demirleme, yanaşma ve bağlama MADDE 25 – (1) Gerekli izin alınmaksızın kıyı tesislerine yanaşan, şamandıralara bağlayan, demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz aracı ilgilileri liman başkanlığınca uyarılır ve gerekli görüldüğünde uygun olan demirleme sahası veya yanaşma yeri belirtilerek yer değiştirmesi talimatı verilir. (2) Kıyı tesisleri dışında kıyı alanlarına gemi ve deniz araçlarının bağlanması ve yanaşması ile demirleme sahaları dışında demirlenmesi yasaktır. Bu alanlara izinsiz bağlanmış veya terk edilmiş gemilerin ve deniz araçlarının bulunduğu yerden kalkmamaları halinde kaldırılma işlemi; ilgili mülki idare amirliği koordinesinde kolluk kuvvetleri ve belediye bünyesindeki birimlerce yapılır. Kaldırılan gemiler ve deniz araçlarının aynı alanlara yeniden bağlanmalarının önlenebilmesi için emniyet müdürlüğü ve belediyesi zabıta ekiplerince denetim yapılır. (3) Bu madde hükümlerine aykırı hareket eden gemi ve deniz araçları bulundukları yerden kaldırılır. Kaldırma işlemi için yapılan masraflar gemi ilgililerince ödenir ve gemi, deniz aracı veya kıyı tesisi ilgilileri hakkında idari işlem yapılır. Tahmil ve tahliye hizmetleri MADDE 26 – (1) Kıyı tesislerine bağlanmış veya yanaşmış olanlar ile demirleme sahalarındaki gemi ve deniz araçlarının tahmil ve tahliye hizmetleri, bu Yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olmamak kaydı ile ilgili kıyı tesisi işletmesi koordinesinde yerine getirilir. Yanaşma alanlarının güvenliği ve koordinasyon MADDE 27 – (1) Gemi kaptanları; rıhtıma ya da şamandıraya bağladıkları gemi ve deniz araçlarının uygun biçimde bağlandığından emin olurlar ve sürekli kontroller ile gemi ve deniz araçlarının konumunu muhafaza etmesini sağlarlar. (2) Gemi ve deniz araçları kıyı tesislerine yanaşırken görevli olmayan seyirci, karşılayıcı ve uğurlayıcılar yanaşma alanlarını işgal edemezler. Bunlar manevra sahasından uzak tutulur. (3) Gemi ve deniz aracı, kıyı tesisi işleticileri ile kılavuzluk teşkilatı arasında gerekli koordinasyon sağlanmadan yanaşma veya ayrılma manevralarına başlanmaz. (4) Kıyı tesisi ilgilileri, gemi ve deniz araçlarının emniyetli ve güvenli bir şekilde kıyı tesislerine yanaşabilmesi veya bağlanabilmesi için aydınlatma, usturmaça, yangın önleme, söndürme, derinlik, ışıklı veya ışıksız şamandıra atılması, yönlendirme işaretleri, sesli ve görsel emniyet uyarıları ve benzeri hususlarda, liman başkanlığınca alınması istenen önlemleri derhal yerine getirir ve bunların sürekliliğini sağlar. Kıyı tesisi işleticisi kuruluşlar, tesislerindeki gemi hareketlerini İdarenin belirleyeceği biçimde ve elektronik ortamda düzenli olarak liman başkanlığına bildirir. (5) Kıyı tesisi ilgilileri, bu Yönetmelik kapsamında, liman başkanlığı ile gerekli koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kıyı tesislerine, gemi ve deniz araçlarının yanaşma ve bağlama izni verilmez ve gerektiğinde ilgilileri hakkında idari işlem yapılır. (6) Kıyı tesisi işleticisi her kuruluş, manevralarda kılavuz kaptana yardımcı olmak amacıyla, kılavuz kaptanın koordineli olarak çalışabileceği, haberleşme imkân ve kabiliyetine sahip bir irtibat personeli görevlendirir. (7) Kıyı tesisleri, her türlü olumsuzluk ve değişikliği derhal liman başkanlığına bildirir. Gümrük denetimine tabi gemiler ile gümrük hizmet noktaları arasında taşıma MADDE 28 – (1) Gümrük denetimine tabi olan gemi ve deniz araçlarından gümrük hizmeti verilen yerlere ya da bu yerlerden onlara; yolcu, yolcu eşyası, gemi personeli, malzeme, kumanya ve gemi ile ilgili olan kişiler ancak izin verilmiş hizmet tekneleri ile taşınabilir. Bu teknelere liman başkanlığınca yazılı izin verilir. (2) Gümrük denetimine tabi gemi ve deniz araçları ile gümrük hizmeti verilen yerler arasında hizmet verecek gemi ve deniz araçları, liman başkanlığı ile gümrük idaresi tarafından belirlenen yerlerden hareket eder ve tekrar aynı yere yanaşır. Bunlara dair yanaşma, bağlama ve benzer diğer hususlar izin belgelerinde belirtilir. (3) Gümrük denetimine tabi olmayan gemi ve deniz araçlarına da yazılı izni olan belgeli hizmet tekneleriyle servis yapılır. Ancak bu tekneler gümrük hizmeti verilen yerleri kullanmayabilir. (4) Denetim yetkisine sahip kamu görevlileri, gümrük denetimine tabi olan veya olmayan gemi ve deniz araçlarına, kamuya ait teknelerle gidip gelebilecekleri gibi, liman başkanlığınca izin verilmiş tekneler ile de toplu veya ayrı ayrı gidip gelebilir. (5) Liman başkanlığından bu madde hükümlerine göre yazılı izin almayan hizmet tekneleri, liman idari sahasında faaliyette bulunamaz. Vardiya zorunluluğu MADDE 29 – (1) Demirli ya da kıyı tesisine yanaşmış veya bağlanmış bulunan 150 GT ve üzerindeki gemi ve deniz aracında, gerektiğinde gemi ve deniz aracını bulunduğu yerden kaldırabilecek sayı ve yeterlikte personel bulundurulur. Bu düzenlemenin yerine getirilmesinden gemi ve deniz aracı ilgilileri sorumludur. (2) Barınma merkezlerinde, gemi ve deniz araçlarını kaldırabilecek yeterliliğe sahip bir kaptan, bir başmühendis/makinist, bir makine personeli ve bir güverte personelinden oluşan bir vardiya ekibi bulundurması halinde bu madde hükümlerinden muaftır. (3) Barınma merkezinde borda bordaya bağlanacak gemi ve deniz aracı sayısı, en fazla dört adet olmak üzere liman başkanlığınca belirlenir. (4) Barınma merkezinin çevre güvenliği ile can ve mal emniyetine yönelik tedbirlerin alınmasından gemi ve deniz aracı ilgilileri ile barınma merkezi ilgilileri sorumludur. (5) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçeli idareler barınma merkezlerini barınma amacıyla kullanabilirler. Barınma merkezlerindeki aynı işletene ait birden fazla iskele tek barınma merkezi olarak kabul edilir. Bayrak çekme zorunluluğu MADDE 30 – (1) Liman sahasında bulunan yabancı bayraklı gemi ve deniz aracı güneşin doğuşundan batışına kadar ulusal bayrağı ile Türk Bayrağını, Türk bayraklılar ise sadece Türk Bayrağı çeker. Seyir halinde bulunan gemiler ise güneşin batışından doğuşuna kadarki zaman diliminde bayraklarını çekili bırakabilir. (2) Türk Bayrağı, gemi ve deniz aracının boyutları ile orantılı ebatlarda, görülebilen, uygun yükseklikte ve 22/9/1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu hükümlerine uygun olur. Gemilerde bulunan kıyıdan takip ve haberleşme cihazlarının kullanımı MADDE 31 – (1) İlgili mevzuat gereği OTS ve UMTS gibi kıyıdan gemilerin takip edilmesine yönelik cihazlar ile VHF bulundurma mecburiyeti olan gemi ve deniz araçları, liman idari sahasında kızakta bulunma, önceden bildirilmesi şartıyla arıza gibi durumlar ve olağanüstü haller haricinde bu cihazları açık ve çalışır halde bulundurur. (2) Gemi trafik hizmetleri sistemleri olan ya da trafik ayırım düzeni tesis edilmiş deniz alanlarında seyir halinde bulunan gemi ve deniz araçları, ilgili sektör kanallarını sürekli dinler ve verilen talimatlara uyar. Deniz yangınları ile mücadele MADDE 32 – (1) Liman idari sahasında oluşabilecek deniz yangınlarına 6/8/1975 tarihli ve 7/10357 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme, Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği resmî ve özel tüm kuruluşlarca müdahale edilir. Kıyı tesislerinde sabit ve taşınabilir yangın söndürücüleri ile ilk yardım üniteleri ve teçhizatları tam, hazır ve çalışır durumda bulundurulur. (2) Kıyı tesislerinde çıkabilecek yangınları söndürme faaliyetleri, ilgili mevzuat gereği oluşturulan gerekli araç ve gereçlerle donatılmış yangın söndürme ekipleri ile yapılır. Römorkörcülük faaliyetlerinde bulunan kuruluşlar da liman başkanlığının talimatı doğrultusunda söndürme faaliyetlerine katılır. Tankerler ile yakıt tanklarında sıcak/soğuk işlem yapılacak gemi ve deniz araçlarının bakım ve onarımı MADDE 33 – (1) Sıcak ve soğuk işlemle bakım veya onarım yapılması amacıyla gazdan arındırma işlemleri yapacak olan gemi ve deniz araçları, 21/12/2004 tarihli ve 25677 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemi ve Deniz Araçlarının İnşa, Tadilat, Bakım, Onarım ve Söküm İşlemlerinde Gazdan Arındırma Yönetmeliği hükümlerine uyarlar. Gemilere yağ, yakıt ve su ikmali MADDE 34 – (1) Liman sahasında bulunan gemi ve deniz araçlarına su, yağ ve yakıt ikmali, liman başkanlığınca uygun görülen iskele, rıhtım ve demirleme sahalarında yapılır. Liman başkanlığınca belirlenen alanların dışında su, yağ ve yakıt ikmali yapılamaz. Su, yağ ve yakıt ikmal hizmetleri günün her saatinde yapılabilir. Hava ve deniz şartları dikkate alınarak liman başkanlığınca su, yağ ve yakıt ikmal işlemleri kısıtlanabilir. (2) Petrol ve diğer zararlı maddeleri dökme olarak elleçleyen tesislerde gemiden gemiye su, yağ ve yakıt ikmal faaliyeti, tesiste yanaşık halde bulunan geminin yük operasyonunun devam ettiği sırada yapılamaz. Ancak, ikmal faaliyetine ilgili liman tesisinin uygun görmesi halinde, yük operasyonu öncesinde, sonrasında veya yük operasyonları durdurularak ve yük operasyonlarında kullanılan gemi ile tesis arasındaki yük bağlantıları tamamen sökülmek ve emniyet altına alınmak şartı ile liman başkanlığınca izin verilebilir. (3) Yakıt veren gemi tonaj ayrımı olmaksızın deniz kirliliğine karşı yeterli miktarda mali sorumluluk sigortası ve belgelerine sahip olmak zorundadır. (4) İdare tarafından kabul gören 1 inci grup ve 2 nci grup kulüp ve sigortacıların mali sorumluluk poliçeleri dışındaki belgeler kabul edilmez. Ancak, 1 inci ve 2 nci grup kulüp ve sigortacıların dışında Hazine Müsteşarlığınca yetkilendirilmiş ve yakıt veren gemide taşınan ve elleçlenen petrol ve türevlerinden kaynaklanacak her türlü zarar risklerine ve geminin bir olay sonrası çıkarılmasına karşı en az 150 milyon Türk Lirası değerinde sigorta yapabilecek Türkiye’de yerleşik kulüp ve sigortacıların poliçeleri İdare tarafından kabul edilebilir. İdare tarafından kabul görmeyen mali sorumluluk belgesine sahip olan geminin ve işleticisinin yakıt vermesine izin verilmez. Kabul gören 1 inci grup ve 2 nci grup kulüp ve sigortacıların listesi İdare tarafından yayımlanır. (5) Yağ/Yakıt ikmali esnasında alan ve veren gemilerde, deniz araçlarında ve kıyı tesisinde yangına ve deniz kirliliğine müdahale personeli ve ekipmanı hazır bulundurulur. Yangın ve yakıt taşması veya dökülmesi nedeniyle oluşabilecek deniz kirliliğini önlemeye yönelik her türlü tedbir; gemi, deniz aracı, kıyı tesisi ve yakıt ikmalcisi ilgililerince alınır. Yakıt ikmal operasyonunda bulunan yakıt veren ve yakıt alan gemiler için uyulması zorunlu emniyetli operasyon gerekleri İdare tarafından belirlenerek yayınlanır. Belirlenen kurallara uygun hareket edilmemesi durumunda ilgili liman başkanlığınca yakıt ikmal operasyonuna izin verilmez. (6) Yakıt ikmal operasyonu sırasında muhtemel deniz kirliliğine karşı hazırlıklı olma hizmeti kıyı tesisi tarafından verilir veya verdirilir. (7) Bir olay sonrası yağ veya yakıt sızıntısı veya döküntüsü olması durumunda ilgililer kendi acil müdahale planlarında belirlenen yerlere ve ilgili liman başkanlığına ivedilikle haber vermek ve tüm imkân ve kabiliyetleri ile ilk müdahaleyi yapmak zorundadır. (8) Yağ veya yakıt sızıntısı veya döküntüsü olması halinde deniz çevresinin petrol ve diğer zararlı maddelerle kirlenmesi durumunda müdahale ve zararların tazminine ilişkin mevzuat hükümleri uygulanır. Yakıt ikmal tankerlerinin ve seferden men edilmiş gemilerin kıyı tesislerinde barınması MADDE 35 – (1) Yakıt ikmal tankerlerinin kıyı tesisine yanaşmasına seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından gerekli tedbirlerin alınması ve kıyı tesisi ilgilileri ile koordine sağlanması kaydıyla, liman başkanlığınca izin verilebilir. (2) Üzerinde haciz, ihtiyati haciz ve seferden men kararı olan gemi ve deniz araçlarının, ticari faaliyette bulunmamaları kaydıyla seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti göz önünde bulundurularak aynı liman sahası içinde bulunan kıyı tesislerinden yararlanmalarına, kıyı tesislerinin ilgilileri ile koordineli olarak liman başkanlığınca izin verilebilir. Yabancı askeri gemilerin limana giriş ve çıkışları MADDE 36 – (1) Yabancı askeri gemilerin, Türk karasuları ve kıyı tesislerine girişleri, çıkışları ile buralardaki hareket ve faaliyetleri, ilgili mevzuat hükümlerine tabidir. (2) Yabancı nükleer askeri gemilerin, kıyı tesislerini ziyaretlerine ilişkin olarak mevzuatında belirtilen hükümler çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli tedbirler alınır. Denizle bağlantılı akarsularla ilgili düzenleme MADDE 37 – (1) Gemi ve deniz aracı trafiği olan denizle bağlantılı akarsularda; a) Teknelerin bağlama ve çekek yeri planlaması, b) Tekne sayılarının sınırlanması, c) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetine yönelik tedbir alınması, ve gerekli diğer hususlarda liman başkanlığınca düzenleme yapılabilir. ALTINCI BÖLÜM Denetim ve Yaptırımlar Denetim MADDE 38 – (1) Liman idari sahasında faaliyet gösteren gemi ve deniz araçları, 4922 sayılı Kanun, 618 sayılı Kanun, 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve ilgili diğer ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri gereğince, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetinin sağlanması amacıyla bayrak ve liman devleti kontrol prosedürü kapsamında, liman başkanlığınca hal ve icaba göre denetlenir. İdari yaptırımlar MADDE 39 – (1) Liman idari sahasında bulunan gemi, deniz araçları, kıyı tesisleri ve diğer tüm ilgililer bu Yönetmelik ve seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini temin etmeye yönelik diğer mevzuatın gereklerini yerine getirir. Bu Yönetmelik kapsamında uymakla yükümlü olduğu kuralları ihlal edenlere, ya da seyir, can, mal, çevre güvenliğini ve emniyetini temin ile ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı hareket edenlere, 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 618 sayılı Kanun ve 4922 sayılı Kanun uyarınca idari yaptırım uygulanır. (2) Liman sahasında oluşabilecek çevre kirliliğine, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır. (3) Bu Yönetmelik hükümlerine ya da seyir, can, mal, çevre güvenliğini ve emniyetini temin ile ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı hareket edenler; liman başkanlığı ya da liman başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş olan denetim personelinin düzenleyeceği tespit tutanağı neticesinde, yirmi dört saat içinde liman başkanlığına davet edilir ve alınan idari yaptırım kararı ilgiliye tebliğ edilir. (4) Tespit tutanağı, idari yaptırım kararı ve tebligat usulleri 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre tanzim edilir. (5) Denetleme sonunda durumu mevzuat hükümlerine uygun olmayan gemi ve deniz araçlarına, eksikliklerini giderinceye kadar seferine müsaade edilmez. (6) Liman başkanlığı tarafından 655 sayılı KHK’nin 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirlenen yetkiye dayanarak 34 üncü maddenin; a) Üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere 20.000 TL, b) Yedinci fıkrasına aykırı hareket edenlere 30.000 TL, idari para cezası verilir. (7) Liman başkanlığı tarafından 655 sayılı KHK’nin 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirlenen yetkiye dayanarak 22 nci maddenin yedinci fıkrasında belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket edenlere 10.000 TL idari para cezası verilir. (8) İdare tarafından belirlenecek kurallara aykırı hareket ettiği tespit edilen ikmal gemilerinin, yakıt ikmali yapan gemilerin ve kıyı tesislerinin faaliyetleri uygunsuzluk giderilene kadar durdurulur. Deniz kaza ve olaylarının idari yönden incelenmesi MADDE 40 – (1) Liman idari sahasında meydana gelen deniz kazaları ve olayları, liman başkanlığınca idari yönden incelenir ve bu inceleme sonucunda hazırlanan dosya İdareye gönderilir. İdari tahkikat tamamlanıncaya kadar geminin seferine izin verilmez. Gemi, deniz aracı ve kıyı tesisi ilgilileri ile gemi personeli liman başkanlığı incelemesinde, gerekli kolaylık ve işbirliğini sağlamakla mükelleftir. Ayrıca liman sahasına gelen gemi ve deniz araçlarının ilgilileri ve personeli, olaya ilişkin delilleri muhafaza etmek, yapılacak çağrılara uymak ve sorulacak sorulara cevap vermekle yükümlüdür. (2) 655 sayılı KHK’nin 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca oluşturulan Kaza Araştırma ve İnceleme Kuruluna ilişkin hükümler saklı olup, birinci fıkrada belirtilen yükümlülükler bu Kurula karşı da geçerlidir. YEDİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler İstanbul Liman Başkanlığına özel hükümler MADDE 41 – (1) İstanbul Liman Başkanlığı liman idari sahasını ziyaret edecek yabancı ve Türk askerî gemiler, gelişlerini Kuzey Deniz Saha Komutanlığına bildirerek, bu Komutanlıkça liman başkanlığı ile sağlanacak mutabakata göre, Kızkulesi Fenerinden geçen boylamın doğusu ile İnci Burnu ve Moda Burnu arasındaki alana demirleyebilir. Zorunlu hallerde diğer demirleme sahalarına demirleme Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ile liman başkanlığı tarafından ortak bir görüşle yapılır. (2) Yolcu gemileri izin almak koşuluyla Dolmabahçe’de demirleyebilir. (3) Aşağıda koordinatları verilen deniz alanlarında balık avlama sezonunda balıkçılık faaliyeti yapılır. Bu faaliyet, gerek görülmesi halinde liman başkanlığı tarafından geçici olarak durdurulur. Belirtilen coğrafi koordinatlar Avrupa Datumu 1950 (ED 50)'ye göredir. a) 1 nolu balık avlama sahası koordinatları aşağıdaki gibidir: 1) 41º 13´ 21,6" K – 029º 08´ 33" D 2) 41º 13´ 54" K – 029º 10´ 15" D 3) 41º 15´ 20" K – 029º 17´ 28" D 4) 41º 15´ 48" K – 029º 16´ 54" D 5) 41º 14´ 06" K – 029º 10´ 00" D b) 2 nolu balık avlama sahası koordinatları aşağıdaki gibidir: 1) 41º 13´ 48" K – 029º 07´ 30" D 2) 41º 14´ 42" K – 029º 07´ 12" D 3) 41º 15´ 37" K – 029º 06´ 11" D 4) 41º 15´ 40" K – 029º 05´ 53" D 5) 41º 14´ 45" K – 029º 07´ 00" D (4) Patlayıcı, parlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli maddeler, Anadolu ve Avrupa yakaları arasında, özel kaplar ve ambalajlar içinde, vagonlara ve kamyonlara yüklenmiş olarak, taşıyan ve taşıtan tarafından gerekli güvenlik önlemleri alınarak, bu işe ayrılmış yolcusuz araba vapuru, araba ferisi veya tren vapuru ile taşınabilir. Bu taşıma 00:30 ile 06:00 saatleri arasında yapılabilir. (5) İstanbul Boğazından, hava çekimi elli sekiz metre ve daha fazla olan gemi ve deniz araçlarının geçiş yapması yasaktır. Hava çekimi elli dört metre ile elli sekiz metre arasında olan gemi ve deniz araçları ise liman başkanlığının gerekli gördüğü sayıda ve güçte römorkörün eşlik etmesi şartıyla boğaz geçişi yapabilir. (6) İstanbul Boğazında trafik ayırım şeritleri içinde emniyet ve gümrük denetimleri yapılamaz. Ancak gerekli görülen durumlarda emniyet ve gümrük denetimleri gemiye çıkacak görevlilerce kılavuz kaptan alma yerlerinde, geminin gideceği kıyı tesisine kadar yolda, kıyı tesisinde veya kendilerine ayrılmış demirleme sahalarında yapılır. (7) Görüş mesafesi, İstanbul Boğazı ve Haliç için 200 metreye Marmara Denizinde 500 metreye düştüğünde liman başkanlığı adına Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi tarafından yerel deniz trafiği durdurulur. İzmit (Kocaeli) Liman Başkanlığına özel hükümler MADDE 42 – (1) Körfez Geçiş Köprüsünden hava çekimi altmış metre ve daha fazla olan gemi ve deniz araçlarının geçiş yapması yasaktır. Hava çekimi elli altı metre ile altmış metre arasında olan gemi ve deniz araçları; liman başkanlığının gerekli gördüğü sayıda ve güçte römorkörün eşlik etmesi şartıyla boğaz geçişi yapabilir. (2) Görüş mesafesi, İzmit Körfezinde 500 metreye düştüğünde liman başkanlığı adına Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi tarafından yerel deniz trafiği durdurulur. Denizcilik eğitimi deniz alanları MADDE 43 – (1) İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi önünde bulunan ve aşağıda koordinatların oluşturduğu hattın içinde kalan deniz alanları denizcilik eğitim alanlarıdır. Bu alanlara izinsiz girilmez, demirleme yapılmaz ve eğitim yapan gemi ve deniz araçlarının seyrine mani olunmaz. 1) 40º 48´ 57" K – 029º 17´ 42" D 2) 40º 48´ 48" K – 029º 17´ 52" D 3) 40º 48´ 42" K – 029º 17´ 49" D (2) Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi önünde bulunan ve aşağıda koordinatların oluşturduğu hattın içinde kalan deniz alanları denizcilik eğitim alanlarıdır. Bu alanlara izinsiz girilmez, demirleme yapılmaz ve eğitim yapan gemi ve deniz araçlarının seyrine mani olunmaz. 1) 40° 55' 20" K – 40° 12' 17" D 2) 40° 55' 24" K – 40° 12' 17" D 3) 40° 55' 29" K – 40° 12' 30" D 4) 40° 55' 25" K – 40° 12' 37" D Deniz trafiği kısıtlamaları MADDE 44 – (1) Fırtına ve kısıtlı görüş gibi olumsuz hava ve deniz koşullarının seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından ciddi tehlike oluşturacağı kanaati hâsıl olduğunda, kurtarma ya da çevre kirliliği temizlik operasyonu sırasında, liman sahası içinde gemi ve deniz aracı trafiğine geçici veya kısmi kısıtlama getirilmesine liman başkanlığı yetkilidir. (2) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından gerektiğinde liman idari sahasındaki gemi ve deniz araçlarının faaliyetleri, liman başkanlığınca kısıtlanır veya durdurulur. Tarama ve iskandil MADDE 45 – (1) Kıyı tesislerindeki yanaşma ve bağlama sahaları ile diğer manevra alanlarının taranması gerektiğinde ilgili kıyı tesisi işleticisi kuruluş; faaliyetin ayrıntılarını, tarama faaliyetinde kullanacağı gemi ve deniz araçlarını, faaliyetin süresini, faaliyet sırasında denizde, manevra alanlarında seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından alacağı önlemleri, yazılı olarak liman başkanlığına bildirir. (2) Kıyı tesisi işleticiler, kendi kıyı tesisleri ile ilgili yanaşma ve bağlama yerleri ile manevra sahalarının deniz derinliği iskandil değerlerini güncel haritalardaki derinliklerden az olmama koşulunu sağlamakla yükümlüdür. Anılan işleticiler, yaptıkları ölçüm değerlerini liman başkanlığına ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığına iletir. Tehlike oluşturan gemi ve deniz araçları MADDE 46 – (1) Liman idari sahasında, cinsi, tonajı ve bayrağına bakılmaksızın adlî mercilerce verilmiş haciz, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir veya seferden men kararları gibi hukuki işleme konu olan veya teknik eksikliği nedeniyle bir idari karar ile seferden alıkonulan ya da herhangi bir sebeple kıyı tesislerinde veya demirleme sahasında bekleyen, tehlike oluşturan, kumanda edilemeyen ve benzeri nedenlerle denize elverişli olmayan gemi ve deniz araçlarını, denize elverişli hale getirmek, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini tehlikeye atmayacak tedbirleri derhal almak ve aldırmakla, liman başkanlığının izni dâhilinde, gemi ilgilileri yükümlüdür. (2) Liman idari sahasında batık, yarı batık veya terk edilmiş vaziyette bulunan gemi ve deniz araçlarının en kısa zamanda çıkarılması, çekilmesi veya zararsız hale getirilmesinden, liman başkanlığının izni dâhilinde, gemi ilgilileri sorumludur. (3) Karaya oturma ve sürüklenme gibi acil durumda bulunan gemi ve deniz aracı ilgilileri 72 saat içinde kurtarma talebi yapmaz ise liman başkanlığınca resen kurtarma işlemi başlatılır. Geçiş hükmü GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, sonrasında ise beş yılda bir, İdareden onaylı ve liman başkanlığı gözetiminde römorkörlere çeki testi ilgili kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı tarafından yaptırılır ve sonuçları İdareye sunulur. (2) Römorkör şartlarına uygunluk sağlayamayan kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatları bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren bir sene içerisinde bu şartları yerine getirmek zorundadır. Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler MADDE 47 – (1) Aşağıdaki yönetmelikler yürürlükten kaldırılmıştır: a) 16/1/1978 tarihli ve 16171 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aliağa Liman Yönetmeliği, b) 26/5/2011 tarihli ve 27945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ambarlı Liman Yönetmeliği, c) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anamur Liman Yönetmeliği, ç) 14/3/1980 tarihli ve 16929 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayvalık Liman Yönetmeliği, d) 21/7/1980 tarihli ve 17054 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bandırma Liman Yönetmeliği, e) 21/8/2007 tarihli ve 26620 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bodrum Liman Yönetmeliği, f) 25/8/2011 tarihli ve 28036 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ceyhan Liman Yönetmeliği, g) 11/9/1982 tarihli ve 17809 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çanakkale Liman Yönetmeliği, ğ) 22/12/1981 tarihli ve 17552 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dikili Liman Yönetmeliği, h) 26/5/2011 tarihli ve 27945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Enez Liman Yönetmeliği, ı) 2/9/1980 tarihli ve 17093 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Fethiye Liman Yönetmeliği, i) 9/12/1979 tarihli ve 16834 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gelibolu Liman Yönetmeliği, j) 27/8/2006 tarihli ve 26272 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Güllük Liman Yönetmeliği, k)16/1/1981 tarihli ve 17222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hopa Liman Yönetmeliği, l) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İskenderun Liman Yönetmeliği, m) 10/9/2011 tarihli ve 28050 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İstanbul Liman Yönetmeliği, n) 10/2/2011 tarihli ve 27842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karadeniz Ereğli Liman Yönetmeliği, o) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karasu Liman Yönetmeliği, ö) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karataş Liman Yönetmeliği, p) 13/9/2011 tarihli ve 28053 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kefken Liman Yönetmeliği, r) 10/2/2011 tarihli ve 27842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İzmit Liman Yönetmeliği, s) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mersin Liman Yönetmeliği, ş) 4/12/1980 tarihli ve 17180 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Rize Liman Yönetmeliği, t) 4/3/2011 tarihli ve 27864 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Silivri Liman Yönetmeliği, u) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şile Liman Yönetmeliği, ü) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşucu Liman Yönetmeliği, v) 5/3/2011 tarihli ve 27865 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tekirdağ Liman Yönetmeliği, y) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tuzla Liman Yönetmeliği. Yürürlük MADDE 48 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 49 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı yürütür. LİMAN BAŞKANLIKLARININ LİMAN İDARİ SAHASI SINIRI, LİMAN SAHASI SINIRI, DEMİRLEME SAHASI SINIRI VE KILAVUZ KAPTAN ALMA İLE BIRAKMA YERLERİ KOORDİNATLARI YÖNETMELİGİN EKLERİ 31.10.2012 TARİHLİ RESMİ GAZETEDE YAYINLANMIŞTIR. [R.G. 31 Ekim 2012 – 28453] —— • —— Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: ŞİRKETLERDE YAPI DEĞİŞİKLİĞİ VE AYNİ SERMAYE KONULMASINDA SİCİLLER ARASI İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN TEBLİĞ Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; birleşme, bölünme ve tür değiştirme gibi yapı değişiklikleri ile ayni sermaye konulması veya ticari işletmelerin devralınması sonucunda, tapu ve gemi sicili ile fikrî mülkiyete ilişkin sicillerde ve benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların sahipliklerinde meydana gelen değişikliklerin ilgili sicillere bildirilmesini ve sicil kayıtları ile belgelerindeki gerekli değişikliklerin yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek, başvuruda bulunacak kişiler ve gerekli belgeleri belirlemektir. Dayanak MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 14/1/2011 tarihli ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 17 nci maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen; a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını, b) İlgili siciller: Tapu ve gemi sicilini, fikrî mülkiyete ilişkin sicilleri ve benzeri sicilleri, c) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu, ç) Müdürlükler: Ticaret sicili müdürlüklerini, d) Şirket sözleşmesi: Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde esas sözleşmeyi; kollektif, komandit ve limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve kooperatiflerde ana sözleşmeyi, ifade eder. Müdürlüklerin ve ilgili sicilleri tutan kurumların bildirim yükümlülükleri MADDE 4 – (1) Ticaret şirketlerinin Kanun hükümlerine göre birleşmelerinde devralan şirketin, bölünmelerinde ise bölünen şirket dışındaki bölünmeye katılan diğer şirketlerin kayıtlı olduğu müdürlükler tarafından; devrolunan veya bölünen şirketin malvarlığına dahil olan tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların, devralan şirketlerin adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, birleşme veya bölünme kararının tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir. (2) Ticaret şirketlerinin Kanun hükümlerine göre tür değiştirmelerinde, tür değiştiren şirketin malvarlığına dahil olan tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların yeni tür adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, tescili yapan müdürlük tarafından yeni türün tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir. (3) Kanun hükümlerine göre ticari işletmenin devrinde devredilen ticari işletmeye sürekli olarak özgülenmiş bulunan malvarlığına dahil olan; tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların devralan adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, tescili yapan müdürlük tarafından ticari işletmenin devrinin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir. (4) Kanun hükümlerine göre bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülmesi halinde, şirketin malvarlığına dahil olan; tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların ticari işletme işletecek kişi veya kişiler adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, tescili yapan müdürlük tarafından ticari işletmenin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir. (5) Kanunun 128 inci maddesine göre bir ticaret şirketine ayni sermaye olarak konulan ve tapu, gemi ve fikri mülkiyet ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların şirket adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla; tescili yapan müdürlük tarafından şirketin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir. (6) Kanuna uygun olarak yapılmış bir ticaret şirketi sözleşmesinde; ayni sermaye olarak konulan mal ve hakların ilgili sicillere şirkete ayni sermaye olarak konulduklarını belirten bir şerh verilerek belirgin duruma getirilmesine rağmen, ilgili müdürlükçe tescil edilinceye kadar söz konusu mal ve hakların başkasına devredilmesi veya üzerinde ayni bir sınırlama getirilmesi halinde ilgili sicilleri tutan kurumlar durumu derhal ilgili müdürlüğe bildirir. Bildirim üzerine, müdürlük bu hususu gerekçe olarak belirterek tescil talebini reddeder. Bildirilecek hususlar ve bildirimin şekli MADDE 5 – (1) Müdürlüklerce ilgili sicillere 4 üncü madde uyarınca yapılacak bildirimlerde, bildirime konu olan işlem açıkça belirtilmek suretiyle aşağıdaki hususlar yer alır: a) Mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların ilgili sicillerdeki kayıtlarına ilişkin bilgileri, b) Ayni sermaye konulması sonucu mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların mahkemece atanan bilirkişi tarafından tespit edilmiş değeri; birleşme, bölünme ve tür değişikliğinde ise mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir, denetime tabi şirketlerde ise denetçi tarafından tespit edilmiş değeri, c) Sermaye şirketlerinin kuruluşu sırasında bir ticari işletmenin ve/veya bazı ayni varlıkların devralınması halinde, mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların mahkemece atanan bilirkişi tarafından tespit edilmiş değeri, ç) Ticari işletmelerin bir ticaret şirketine devrolmak suretiyle birleşmeleri ile ticaret şirketlerinin birleşme ve bölünmelerinde, mal ve hakları devralan şirketlerin unvanı, adresi, ticaret sicil numarası, ortaklık yapısı, şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası ile devrolunan ve bölünen şirketlerin unvanı ve ticaret sicili numarası, d) Bir ticaret şirketinin kuruluşunda ayni sermaye konulması durumunda şirketin kuruluşunun tescil edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası, e) Bir ticaret şirketine sermaye artırımında ayni sermaye konulması halinde sermaye artırımının tescil edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası, f) Bir ticaret şirketinin tür değiştirmesi durumunda yeni türün tescil edildiği, eski ve yeni türün unvanı ile yeni türün adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı, şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası, g) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüşmesi halinde, ticari işletmenin tescil edildiği, ticari işletmeyi işleteceklerin adı ve soyadı, vatandaşlığı, ticari işletmenin adresi ve faaliyet konusu ile ticari işletmeye dönüşen şirketin unvanı ve ticaret sicili numarası, ğ) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi halinde, ticaret şirketinin tescil edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası, (2) Birinci fıkra gereğince yapılacak bildirimlere yeni hak sahibi şirketin şirket sözleşmesi ile değerlemeye ilişkin raporların birer örneği eklenir. (3) Bildirimler yazılı şekilde yapılır. Müdürlükler ve ilgili siciller tarafından güvenli elektronik iletişim alt yapısı ile karşılıklı entegrasyonun sağlanması durumunda, bildirimler elektronik ortam üzerinden de yapılabilir. Bildirim üzerine ilgili sicillerde yapılacak işlemler MADDE 6 – (1) Müdürlüklerin bildirimini alan ilgili sicili tutan kurum tarafından, kendi kayıtlarında resen işlem yapılabilmesine imkan tanıyan durumlarda mal ve haklar yeni sahipleri adına tescil edilir. Resen tescilin mümkün olmadığı durumlarda ise; ilgili sicil memurluğunca bildirimin alındığı anda kendi kayıtlarına, mal ve hakların geçişinin dayanağı olan işlemin Kanun hükümlerine göre tamamlandığına ilişkin şerh konulur ve ilgililerin başvurusu üzerine gerekli harç ve giderler alındıktan sonra, mal ve hakların yeni sahipleri adına tescili yapılır. (2) İlgili sicillerde; müdürlükler tarafından bildirilen mal ve haklar üzerinde, ilgili sicili tutan kurumların bildirimi aldığı andan itibaren, eski hak sahiplerinin, yeni hak sahipleri aleyhine sonuç doğuracak taleplerine ilişkin işlem yapılamaz. Yürürlük MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür. [R.G. 31 Ekim 2012 – 28453] —— • —— EKİM AYININ EMEKLİ LİSTESİ EKİM / 2 0 12 A) VEFAT EDEN HÂKİM VE SAVCILAR 120729 Selçuk ERGİŞİ Yargıtay 11.Ceza Dairesi Üyesi B) YAŞ HADDİNDEN EMEKLİYE AYRILAN HÂKİM VE SAVCILAR 1- 20377 Kemal CANBAZ 234567- 20729 20774 20800 21164 21352 21816 Selamet İLDAY Kamil DEVRİM Seyfettin TAN Nizamettin AYHAN Orhan SEZGİN Ali ÖZDEMİR İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Yargıtay 8.Ceza Dairesi Üyesi Ankara Hâkimi İstanbul Hâkimi Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İstanbul Hâkimi Ankara Cumhuriyet Savcısı C) İSTEĞİ ÜZERİNE EMEKLİYE AYRILAN HÂKİM VE SAVCILAR 12345- 23394 23757 28400 29142 29215 Ahmet Yaşar ATALAY Abdülkadir ÇETKEN Tahsin ŞENER Gökhan KUTLUK Aysel Cemile DEMİR Konya Cumhuriyet Savcısı Kahramanmaraş Hâkimi Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Erzurum Hâkimi Yargıtay Tetkik Hâkimi —— • ——