UND`nin Sesi
Transkript
UND`nin Sesi
’NİN SESİ KASIM 2015 SAYI: 399 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı SINIR KAPILARINDAKİ BEKLEMELER ÜLKEMİZ TİCARETİNE ZARAR VERİYOR Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor Sınır kapılarındaki bekletmeler hızımızı kesiyor Nuhoğlu: Korumacı tedbirler arttıkça, dünya ticareti azalıyor içindekiler Kasım 2015 20 42 18 Yol Emniyeti Vizyonunda ‘Hedef Sıfır’ dedi 98 bin kişiye eğitim verdi ‘Hedef Sıfır’ mottosuyla yol emniyetinde son dört yılda 98 bin kişiye yol emniyeti eğitimi verdiklerini ifade eden Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti Müdürü Hülya İnci, ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla yürütülen eğitim çalışmaları ve etkinlikler ile 2013 Stevie International Business Awards’ın “Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde ödüle layık görüldüklerini belirtiyor. 20 Nuhoğlu: Korumacı tedbirler arttıkça, dünya ticareti azalıyor Logitrans 2015 açılış konuşmasında UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, G-20 Türkiye Zirvesi’ne atıfta bulunarak korumacı tedbirlerin dünya ticaretini yaraladığının altını çizdi. 22 Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’nde sektör-üniversite buluştu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, 2015-2016 eğitim sezonuna ‘Fakülte’ olarak girdi. Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’ olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin 2015-2016 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde sektör ve üniversite bir araya geldi. 25 Çelebi: WCRTS-DL ile lojistik eğitiminde ezberler bozulacak İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi, UND’nin de destek verdiği WCRTS-DL programı ile ilgili olarak, “WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk getirmektedir” dedi. UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, www.locamedya.net Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık Editör Ahmet Doğan Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Grafik Tasarım Erhan Aydın Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Kasım 2015 Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / haber@und.org.tr / Yerel ve Süreli Yayın 44 24 38 Emin Taha: Irak’la ticaret iki yılda yüzde 30 artar En fazla oyu alarak DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçilen Emin Taha, Irak ile yeni bir döneme girildiğini ve ticari ilişkilerin güçleneceğini belirtiyor. Taha, önümüzdeki iki yıllık süreçte terör olaylarının da bitmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ihracatın yüzde 30 artacağını söylüyor. 40 Ulaştırma sistemlerinde sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi, World Conference on Transportation Research SocietySpecial Interest Group: E1 Transport System Analysis and Economic Evaluation (WCTRS SIG E1 Workshop) çalıştayına ev sahipliği yaptı. Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen iki günlük çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı oldular. 41 41 Hatalı sevkiyat şirketlere yılda 400 bin dolar kaybettiriyor Honeywell ve uluslararası pazar araştırma şirketi YouGov tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, ürünlerin toplanması ve sevkiyatı sırasında yapılan hatalar nedeniyle dağıtım merkezleri her yıl 400 bin dolardan fazla para kaybediyor. 44 Brisa, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’ne katıldı Türkiye lastik sektörünün lideri Brisa, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde listelenmeye başladı. Endeks listesinde, Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketler bulunuyor. Brisa, endeks kriterlerine uyum sağlayarak, Kasım 2015 - Ekim 2016 dönemi arasında endekste yer alacak. 38 49 Ekim ayında ihracat 12,4 milyar dolar olarak gerçekleşti TİM verilerine göre ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. Buna göre ihracat ekim ayında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. 55 Bu çağda dezenfeksiyon ücreti haksızlıktır ve kaldırılmalıdır Bulgaristan tarafından mayıs 2014 tarihinde başlatılan ve TIR başına 20 euroluk ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, Türk makamlarınca da 65 TL ücret karşılığında uygulamaya konulan dezenfeksiyon işlemleri taşımacılık sektörlerine zarar veriyor. 22 BAŞYAZI Değerli Dostlarım, T ÖMER ÇETİN NUHOĞLU UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI ürkiye’nin 2023 ekonomik vizyonu içerisinde 500 milyar dolarlık bir hedefi var. Bu hedefe ulaşmanın en kestirme ve olmazsa olmaz yolunun lojistik sektörümüzden geçtiğini her platformda dile getiriyoruz. Mal ihraç ederken hizmet ithal edilemeyeceğini, ülkemizin kaybedecek ve dışarıya gönderilecek bir cent’inin olmadığının altını özenle çizdik. Ancak küresel ekonomi birbiriyle çatışan 2 eğilimle ciddi bir travma içerisinde. Bir tarafta dünya ticaretinin artması için mücadele edilirken, diğer tarafta ülkeler kendi ekonomilerini koruma gayretiyle diğer ülkelere karşı korumacı kısıtlamalarla, kendi ticaret erbabı ve iş dünyası aktörleri lehine haksız rekabet ortamları yaratmaya çalışmaktadır. Nitekim, Avrupa Komisyonu tarafından 2008 küresel krizinin ardından düzenli olarak yayınlanmaya başlayan ‘Ticareti Potansiyel Olarak Kısıtlayıcı Önlemler Raporu’na göre; Avrupa Birliği ülkelerinin 2008 yılından 2013’e kadar 700 kez ticareti sınırlama önlemi aldığı ve küresel ölçekteki ithalat ürünlerine vergi koyma eylemlerinin belirgin bir biçimde arttığı belirtilmektedir. Sadece Haziran 2013-Haziran 2014 döneminde 170 yeni korumacı tedbir, AB ülkelerince uygulamaya konmuştur. Türkiye-AB ticaretinin artması için 20 sene önce kurulan Gümrük Birliği’nin ‘karayolu kotaları’ gibi kısıtlamalar yüzünden gereken kazanımları sağlayamadığını açıklayan Dünya Bankası Gümrük Birliği’nin Değerlendirmesi Mayıs 2014’te yayınlanmıştı. 2015 Temmuz ayında Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan “Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Etki Analizi” sonuçları da, ‘karayolu kotaları nedeniyle Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar Euro kaybettiğini’ açıkça teyit etmiştir. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre, 28 AB ülkesinin 24’ü tarafından özellikle transit geçişlerde Türk taşımacılarına; kota kısıtlamaları, mod dayatmaları, transit geçiş ücretleri gibi kısıtlamalar uygulayarak Türkiye-AB ticaretinin maliyetini artıran ve karşılıklı ticaretin gelişimini engelleyen korumacı zihniyetin, AB ülkelerine maliyeti; 1,6 milyar euro ihracat kaybıyla beraber, 14 bin kişiye istihdam potansiyeli ve AB’li tüketiciler için yılda 145 milyon Euro tasarruf imkanının kaybedilmesi olarak açıklandı. Üstelik Avrupa Birliği’nin kotalar konusundaki genel stratejisine yön vermesine çalıştığımız bu Etki Analizi’ne göre, bu kayıplar sadece “transit” taşımalar serbestleştirilirse, yüzde 90 oranında azalacak. 15-16 Kasım tarihlerinde ülkemizde G-20 Zirvesi düzenlendi. Bu zirveyi ve zirvede konuşulanların satır aralarını doğru okumak gerekiyor. Zirvenin ana konusu ‘dünya ticaretinin gelişememesi ve korumacılık nedeniyle adil refah paylaşımının yapılamaması’ oldu. B-20 platformu son derece başarılı çalışmalar yaparak, 60 trilyon dolarlık küresel ekonominin geleceğini yönlendiren liderlere 19 somut öneri sundu. Bu 19 somut önerinin en başında, Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın onaylanması ve yüksek standartlarla uygulamasının hızlandırılması gelmiştir. 2013 yılında 159 WTO üyesi Bali’de ortak gümrük standartlarının belirlenmesi ve dünyanın dört bir yanında eşyaların akışının hızlandırılması amacıyla tasarlanan bir Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nı (TFA) imzalamıştır. Kurulduğu 1995 yılından bu yana, Dünya Ticaret Örgütü tarafından gerçekleştirilen en büyük reformlardan biri olan bu yeni Anlaşma ile, dünya ticaretine yeni bir ivme kazandırılmıştır. Bugün WTO üye sayısı 161’e ulaşırken, üye ülkelerin üçte ikisi tarafından onaylanması halinde yürürlüğe girecek olan bu yeni global anlaşmanın dünya ticaretinin maliyetlerini yüzde 10-15 azaltacağı, küresel hasılaya 400 milyar ile 1 trilyon dolar arasında ilave getireceği öngörülmektedir. Bugüne kadar 28 AB ülkesi dahil toplam 52 üye ülke anlaşmayı imzalamıştır. Diğer ülkelerin de hızla onaylamasını bekliyoruz. Bu rakamlar, TÜBİTAK desteğiyle Eylül ayında tamamlanan ve Sabancı-Doğuş ve İTÜ üniversitelerinin araştırmacılarından oluşan bir ekibin gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarıyla da teyit edilmektedir. Buna göre, 2005-2012 dönemi için 18 AB ülkesine ilişkin verilere dayanılarak uygulanan çekim modeline göre; incelenen dönemde Türkiye’den karayoluyla gerçekleştirilen ihracatta karayolu kotalarından kaynaklanan toplam ihracat kaybı 10,6 milyar dolar iken, sadece tekstil sektöründe bu kayıp 5,65 milyar dolardır. Aynı araştırmada 2005-2014 dönemi için incelenen ülkelere yönelik ihracatta yaşanan toplam kayıp 13,6 milyar dolar olarak zikredilmektedir, yani toplam ihracatımızın yüzde 5,6’sı kaybedilmiştir. Yıllık olarak bakıldığında, her sene kotalar yüzünden ihracatımızın 1,3 milyar dolar azaldığı söylenebilmektedir. 2016 yılının sonlarına kadar, 20. yılına ulaşan Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin kurallarının “taşımacılık” hizmetlerini de içerecek şekilde revize edilmesi süreci “Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi” kapsamında ilgili tarafların gayretleriyle ilerlerken, sadece Türk taşımacılarına değil; Türkiye-AB ticaretinin tüm paydaşlarına kayıplar getiren karayolu kota sorunlarının bertaraf edilmesi için Gümrük Birliği müzakerelerinin sonlanması beklenmeden, acil olarak çözülmesini AB’li dostlarımızdan ısrarla talep etmeye devam edeceğiz. Saygı ve Sevgilerimle... 8 Kasım 2015 Editör’den “Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başlıca sorunları arasında geliyor. Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin kendi TIR’larına tanıdığı öncelik Türk nakliyecisinin hızını kesiyor. Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz. Sınır kapılarımızda uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken, pazara giden ürünlerin de gecikmesine neden oluyor. Hız kavramının son derece önemli ve rekabeti belirleyici olduğu günümüz ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve müşteri gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor.” Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, Ü lkemiz nakliye sektörü mevcut sorunlara rağmen ekonomimize can suyu olmaya devam ediyor. Lojistik, hizmet sektörlerinde en fazla katma değer oluşturan alan olarak ön plana çıkıyor. Lojistik sektörümüzün daha verimli ve efektif kullanılabilmesi için bir dizi atılımların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bunları; Lojistik Köy Projeleri’nin olgunlaştırılarak hayata geçirilmesi, Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun ivedilikle oluşturularak işlevselleştirilmesi gibi başlıklar halinde sıralayabiliriz. 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’mız içerisinde ilk defa lojistik, devlet tarafından tanımlandırılarak “Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eylem Planı” içerisinde yer aldı. Fransa ve Almanya’da lojistik özellikle stratejik sektörlerin başında geliyor. Ülkemiz lojistiğini incelerken bu iki ülkenin özellikle derinden analiz edilmesi gerekiyor. Yıllardır ülkemiz lojistikçisine musallat edilen ve adeta kronik sorunlarımız haline gelen vizeler, kotalar, bekletmeler, mod dayatmaları gibi nedenler eşit rekabet etmemizi engelliyor. Bizler sadece ve sadece eşit koşullarda rekabet etmek istiyoruz. Küresel dünyada korumacı politikaların eski dünyaya ait öğeler olduğunu biliyor ve bunu kabulş etmiyoruz. Bu konuyla ilgili UND olarak kasım ayı içerisinde Brüksel’de bir dizi temaslarda bulunduk. Avrupa Komisyonu Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü (DG Move) tarafından yayınlanan ve Türkiye-AB ticaretinin karayolu kotaları nedeniyle 3,5 milyar euro kaybettiğini ortaya koyan ‘Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi’ sonuçlarını Brüksel’de AB ile ilgili faaliyet gösteren STK temsilcilerine anlattık. Türkiye’nin AB nezdindeki daimi temsilciliği ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya UND’nin haricinde TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB ve İKV temsilcileri de katıldı. AB’nin ilgili tüm platformlarında kota sorununun her iki tarafın ekonomisi için yarattığı sorunların söz konusu Etki Analizi üzerinden gündemde tutulması için destek sözü aldık. Kota konusunun Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin sonlanmasından önce bir çözüme kavuşturulması için tüm STK temsilcilerinin aktif girişimlerini talep ettik. UND olarak kota konusunu çok iyi çalıştığımızı, raporlaştırdığımızı ve konunun muhatabı gerek STK’lara gerek kamu kesimlerine aktardığımızı düşünüyorum. Öğrenilmiş ve kabullenilmiş çaresizlik dediğimiz olayın en somut örneğini aslında sektörümüzde yaşıyoruz. Gümrük Birliği’nin kurucu ülkesi olmamıza rağmen bu birlik karşısında güç kaybetmemiz ve bu birliğin işlerimizi olumsuz etkilemesi kabullenilecek bir durum değildir. UND olarak bu konunun üzerine gitmeye devam edeeceğiz. Bu sayımızda ‘Sınır Kapılarımızdaki Beklemeleri’ dosya konusu olarak işledik. Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başlıca sorunları arasında geliyor. Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin kendi TIR’larına tanıdığı öncelik Türk nakliyecisinin hızını kesiyor. Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz. Sınır kapılarımızda uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken, pazara giden ürünlerin de gecikmesine neden oluyor. Hız kavramının son derece önemli ve rekabeti belirleyici olduğu günümüz ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve müşteri gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor. Sınır kapılarımızda meydana gelen bu beklemeler ne hikmetse sadece bizlere uygulanıyor. Türk nakliyecisi sınır kapılarında deyim yerindeyse keyfe keder bekletiliyor. Yetkililer bu bekletme işleminin ‘normal’ olduğunu söyleseler de ABD ve Meksika arasındaki El Paso Sınır Kapısı, ve Otay Mesa Kapısı bunun tam tersini söylüyor. ABD ile Meksika arasındaki uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu son derece riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Kapısı’nda sadece yarım gün içinde gerçekleşen 3 bin TIR’lık araç hareketi UND’nin inceleme alanında. Uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Sınır Kapısı’ndaki TIR işlemlerinin yüzde 98’inin tek durakta sadece belge kontrolüne dayalı şekilde tamamlanıyor. Sadece yüzde 2’si kontrole tabi tutuluyor. Günlük 3 bin TIR’lık işlemin hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. El Paso Sınır Kapısı’nda da hafta içinde 06:00-18:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında yapılan çalışmalarda sadece bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri yapılıyor. Bu iki sınır kapısı metrekare olarak ülkemizdeki sınır kapılarından ortalama üç kat daha dar bir küçük bir alana konumlanmış durumda. TIR’ların ve sürücülerin birçok işlemi tamamen elektronik ortamda tamamlanıyor. Bu ve benzeri çalışmaları yetkililer ile görüşerek konuyu leyhimize döndürmekte kararlıyız. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın. Saygılarımla… 10 UND’den AB’nin yayınladığı Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi sonuçları hakkında Brüksel’deki STK temsilcileri bilgilendirildi U ND, Avrupa Komisyonu Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü (DG Move) tarafından yayınlanan ve Türkiye-AB ticaretinin karayolu kotaları nedeniyle 3,5 milyar euro kaybettiğini ortaya koyan ‘Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi’ sonuçlarını Brüksel’de AB ile ilgili faaliyet gösteren STK temsilcilerine anlattı. Türkiye’nin AB Nezdindeki Daimi Temsilciliği ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol ve İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingol’den oluşan UND heyetinin yanı sıra TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB ve İKV temsilcileri de katıldı. AB’nin ilgili tüm platformlarında kota sorununun her iki tarafın ekonomisi için yarattığı sorunların söz konusu Etki Analizi üzerinden gündemde tutulması için destek sözü alan UND Heyeti, kota konusunun Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin sonlanmasından önce bir çözüme kavuşturulması için tüm STK temsilcilerinin aktif girişimlerini talep etti. Ağır yük taşımacılığı sorunlarına çözüm getiren mevzuat taslağı bakanlığa sunuldu A ğır ve havaleli yük taşımacılığında yaşanan mevzuat ve uygulama kaynaklı sorunları giderebilmek adına uzun süredir devam eden UND’nin çalışmaları sonuçlarını vermeye başlıyor. UND Özel Yük Çalışma Grubu’nun, Vinç İşletmecileri Derneği ve Kadir Has Üniversitesi ile birlikte devam ettirdiği ortak çalışmalar doğrultusunda, ağır ve havaleli yük taşımacılığının durumu, yurtdışındaki örnek ülkelerdeki ilgili mevzuatlar ve buna ilişkin uygulamalar, sektördeki yasal düzenlemelere olan gereksinimler, sektörün ihtiyaçları ve gelişimine yönelik atılması gereken adımlara ilişkin uzunca bir süredir devam eden çalışmalar sonucunda oluşturulan “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı Taslak Mevzuatı” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında yapılan toplantıda sunuldu. Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı” ile ilgili yaşanan tüm sorunlar ve çözüm önerileri ayrıntıları ile ele alınırken, mevcut sorunları Kasım 2015 çözüme kavuşturacak olan ve Avrupa Birliği ülke mevzuatları ile uyumlu bir şekilde hazırlanan “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı Yönetmelik Taslağı”, bakanlığımıza teslim edilirken, içeriği, getirdiği çözümler ve sektörümüze yönelik etkileri tün detayları ile birlikte paylaşıldı. Ayrıca, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden Trafik Güvenliği Daire Başkanı Yakup Dost, Ulaşım Güvenliği Şefi Hüsnü İlgün ve Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mahmut Gürses’in katılım sağladığı toplantıda, bakanlığın konu ile ilgili yürüttüğü çalışmalar ve iyileştirici faaliyetlere ilişkin bilgilendirme yapıldı. Toplantıda UND’yi İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke temsil ederken, komisyonumuz Kadir Has Üniversitesi Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Görçün, Vinçder Başkanı Ramazan Midilli, ve UND Özel Yük Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Samet Gürsu (Hareket Nak.), üyeleri Sadık Durmuş, Gökhan Öztaş’tan (Çaba Nak.) ve UND Ankara Bölge Temsilcisi Halil Ilgaz’dan oluştu. 12 UND’den Bulgaristan KUKK toplantısı gerçekleştirildi Ülkemiz ile Bulgaristan arasında 13-14 Ekim’de gerçekleştirilen ve ülkemiz heyetine Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Bulgaristan heyetine ise Bakan Yardımcısı Antov Ginev’in başkanlık ettiği KUKK toplantısında, sektörümüzün Bulgaristan üzerinden gerçekleştirdiği taşımalarda karşı karşıya kaldığı sorunlar gündeme getirildi. Ü lkemiz ile Bulgaristan arasında 13-14 Ekim’de gerçekleştirilen ve ülkemiz heyetine Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Bulgaristan heyetine ise Bakan Yardımcısı Antov Ginev’in başkanlık ettiği KUKK toplantısında, sektörümüzün Bulgaristan üzerinden gerçekleştirdiği taşımalarda karşı karşıya kaldığı sorunlar gündeme getirildi. Ülkemiz ile Bulgaristan arasındaki, 32 bin ikili, 250 bin transit, 17 bin 500 boş girip yük alma, bin 100 üçüncü ülke mevcut geçiş belge kotaları korunurken, ülkemiz taşımacılarına uygulanan ve zaman ve maddi kayıplara neden olan uygulamalara çözüm arandı. Söz konusu KUKK top- Kasım 2015 lantısında ülkemiz heyetince dile getirilen ve çözüm talep edilerek iki ülke arasındaki imzalanan protokole eklenen hususlar şu şekilde oldu: Türk araçlarınca sunulan geçiş belgelerinin kabul edilmediği durumlarda Bulgaristan makamlarının belge satışı yapmaksızın aracın geçerli yeni bir belge getirmesine müsaade edilecek. Türk araçlarının teknik servis ihtiyacı doğduğu durumlarda, taşımacılara kendi yedek parçalarını getirmelerine, istedikleri servisten hizmet alabilmelerine imkan tanınacak. Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısında yaşanan beklemeleri önleyebilmek adına 20 yeni memur ataması yapılacak ve mevcut aktif peron sayısı iki yeni peron hizmete sokulacak. Yol üzerindeki kontrollerde olası ceza uygulamalarında, araçlar ödeme noktalarına yönlendirilmeyecek ve mobil POS cihazları ile cezanın kesildiği yerde ödeme imkanı sağlanacak. Her iki ülkede uygulanmakta olan dezenfeksiyon uygulamalarının karşılıklı olarak kaldırılması adına iki ülkenin Ulaştırma Bakanlıkları girişimde bulunacak. Ülkemiz tarafından dile getirilen ve çözüm talep edilen diğer hususlar Toplantıda ülkemizin dile getirdiği ve çözüm talep ettiği hususlar şunlar oldu: UBAK süre kısıtlamaları ile ilgili Türk araçlarının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi ve uygulama hatalarının önüne geçilmesi adına Bulgaristan makamlarınca tedbir alınması, Analiz ücretleri ile ilgili oluşan yüksek maliyetlerin düşürülmesi, Sınır kapılarında yaşanan beklemeler nedeniyle oluşan sürüş ve dinlenme kural ihlalleri ve karşı karşıya kalınan cezaların önüne geçilmesi adına sınır geçiş süreçlerinin hızlandırılması, Bulgar makamlarınca yapılan kontrollerde yaşanan zaman kayıpları ve karşı karşıya kalınan cezaların yüksekliği, Bulgaristan üzerinden yapılan transit taşımalarda ödenmekte olan ücretlerin haksızlığı ve kaldırılması gerekliliği, Her iki ülke taşımacılarının birbirlerinde yaptığı ödemelere ilişkin KDV iade imkanının sağlanabilmesi. Toplantıya ikinci günde Genel Müdür Mustafa Kaya başkanlık yaparken, çözüm bekleyen ve her iki ülke heyetlerince gündeme getirilen hususlar ile ilgili yine iki ülke makamları arasında en yakın sürede bir teknik toplantı yapılması kararlaştırıldı. Toplantıya UND adına Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke katılım sağladı. 13 Kasım 2015 14 UND’den Gaziantep çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi G aziantep bölge çalışma grubu toplantısı 14 Ekim’de Gaziantep Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Toplantıda Rusya İkili ve Transit Geçiş Belgeleri, Yabancı plakalı araçların 3. ülke taşımaları, KGF Eximbak Kredileri, TIR sistemi teminatlarındaki değişiklik, konuları görüşüldü. Ayrıca Gaziantep’de kurulması planlanan Lojistik Köy projesi ile ilgili de gelişmelerin yakın takip edildiği ve projelendirmenin sürdüğü bildirildi. Bölge üyeleri Gaziantep’de ortak şirket kurulması kararı aldılar. Moldova KUKK toplantısı, üçüncü ülke geçiş belgeleri kotasında artış yok T ürkiye-Moldovya KUKK toplantısı 10-11 Kasım’da Ankara’da, Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu’nun başarılı yönetimi altında gerçekleştirildi. İstatistiki bilgilerinin istişare edilmesi ile başlayan toplantıda, Türk Heyeti, Taşımacılık pazaı paylaşım oranlarında Moldova tarafının hakimiyetini gösteren istatistikleri katılımcılara sundu. Geçiş belgesi istişarelerinde, Bakanlığımız Moldova’nın üçüncü ülke geçiş belgesi artış talebini kabul etmeyerek, Türkiye ve Moldova arasındaki taşımacılık pazar paylaşımında Türk taşımacılarının payının artmasının geKasım 2015 rekli olduğunu ve bunun için Moldova Ulaştırma Bakanlığı’nın gerekli adımları atmasını önemle rica etti. Türk taşımacılarının pazar kaybetmesinin devam etmesi durumunda, 2018 yılında Türkiye’nin UBAK Konvansiyonu’na çekince koyması veya UBAK geçiş belgelerine yönelik yeni değerlendirmeler yapabileceği yönündeki değerlendirme Moldova tarafına iletildi. Geçiş belgelerinin geçerliliği ile ilgili olarak ise, Türkiye ve Moldova arasındaki geçiş belgelerinin geçerlilik süresinin bir sonraki yılın 31 Ocak tarihine kadar geçerli olduğu hususunda mutabakata varıldı. Türk Heyeti toplantıda usul- süz geçiş belgesi kullanan Moldovalı taşıtlara yönelik Moldova Makamlarınca önlem alınması hususunda Moldova Tarafına talebini sundu. İkili taşımalarda ise geçiş belgeleri kontrollerinde TIR karnesi, CMR, ihracat beyannamesi ve faturalarının kontrol edildiğini belirterek, Moldova araçlarının söz konusu uygulama doğrultusunda kontrol edileceğininin bilgisini Moldova tarafına verdi. Moldova KUKK toplantısına UND adına Rusya, Kazakistan ve BDT Çalışma Grubu Başkanı Nilşah Alptekin ve UND İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman katılım sağladı. 15 UND heyeti Bolu Gümrük Müdürlüğü’nü ziyaret etti U ND Bolu heyeti tarafından Bolu Gümrük Müdürü Vekili Abdullah Alkan 21 Ekim’de makamında ziyaret edildi. Bolu Gümrük Müdürü Vekili Abdullah Alkan çalışmaları hakkında bilgilendirmelerde bulunarak karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini paylaşmış ve mevzuatlar dahilinde gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi adına gereken desteğin verileceği hususunu paylaştı. Sektörle ilgili genel bilgiler görüşülmüş olup bilgi alışverişinde bulunuldu. UND Bolu heyeti Ömer Gülen (Bolu Beyi), Engin Ergin (Özay), Yılmaz Bakırcı (Kökez), Orhan İşci (Hasanoğulları), Nusret Özarslan (UND Bolu Bölge Temsilcisi) oluştu. UND taşıma hukuku çalışma grubu biraraya geldi S ektörümüzün taşıma hukuku kapsamına giren sorunlarının ele alındığı ‘Taşıma Hukuku Çalışma Grubu’ 6 Kasım’da UND merkezinde toplandı. Toplantıda; sektörümüzün taşıma hukuku ile ilgili sorunlarına yönelik UND girişimleri hakkında bilgilendirme yapılırken, UND’nin konuya ilişkin diğer faaliyet konularında da görüş alışverişinde bulunuldu. Toplantıya Taşıma Hukuku Çalışma Grubu Başkanı Av. Naz Ege Ege, Başkan Yardımcısı Av. Nazigül Karaman, Av. Köksal Yıldırım, Av. Hatice Altınbilek, Av. Aydan Bayram, Av. Egemen Gürsel Ankaralı, Av. Aslı Adalı, Ayhan Özekin (Alışan Lojistik), Tarık Cansız (Batu Lojistik), Serdar Türkay (İnanç Transport), Mustafa Aydın (Martı Group), Serdar Durmaz (Best Nakliyat), UND Yönetim Ku- rulu Başkan Yardımcısı Metin Dürür, İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Uzman Gürol Gülbeyaz katılım sağladı. Kasım 2015 16 UND’den Omsan Lojistik Tenteli Filo Müdürü Murat Kunduracı, ‘Etkin Filo Yönetimi’ konulu eğitim sohbeti ile UND’ye konuk oldu U ND’nin üyelerine ve temsil ettiği sektöre daha etkin hizmet verebilmesi amacıyla başlatmış olduğu kurum içi eğitim süreci kapsamında UND’ye konuk olan Omsan Lojistik Tenteli Filo Müdürü Murat Kunduracı, 3 Kasım’da UND İcra Kurulu ile bir araya geldi. “Etkin Filo Yönetimi” başlıklı sunumu ile, UND merkez çalışanlarına “Karayolu sefer organizasyonu, maliyet hesaplamaları ve uluslararası taşıma operasyonlarında işleyen firma iç süreçleri” gibi önemli konularda bilgiler veren Murat Kunduracı, sektörün ihtiyaçları ve faaliyetler esnasında yaşanan sorunlara dair anekdotlar da aktardı. “UND Kapınızda” yaklaşımı çerçevesinde, üyelerimiz ve sektör firmalarımıza daha yakın çalışmayı amaçlayan UND, üye firmalarımızın yetkilileriyle gerçekleştireceği eğitim amaçlı sohbetlerle firma iç süreçleri üzerinden sektör beklenti ve ihtiyaçlarını daha etkin analiz ederek yeni çözüm projeleri geliştirmeyi hedefliyor. UND, Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması sonuçlarını Avrupa Komisyonu ve AB Parlamentosu temsilcilerine hatırlattı, acil çözüm istedi T emmuz ayında Avrupa Komisyonu Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan ‘Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Etki Analizi’ araştırma sonuçları, 12-13 Kasım’da Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Ticaret Genel Müdürlüğü ve AB Parlamentosu Türkiye’nin Dostları Grubu temsilcilerine sunarak Türk taşımacıların kota sorunlarının çözümü için harekete geçmelerini talep etti. Sadece karayolu kotalarının Türkiye-AB ticaretine toplam 3,5 milyar euro kaybettirdiği, kotaların kalkması halinde AB ve Türkiye tarafinda 39 bin kişiye iş olanakları sağlanacağı gibi önemli bulguları olan Etki Analizi sonuçlarının AB ülkelerine iletilerek kotaları kaldırabilecek bir anlaşma için yetki isteyebilecekleri hatırlatılan Komisyon yetkilileri bu konudaki çalışmalarını aktardı. UND’nin yoğun girişimlerini takdirle karşılayan Avrupa Komisyonu ve Parlamento temsilcileri kotalardan olumsuz etkilenen AB ülkesi ihracatçı ve üreticileriyle daha yoğun temas edilmesi ve Kasım 2015 kotada en fazla sorun yaratan ülkelere yönelik baskıların artırılması konusunda UND’ye ve sektöre destek vereceklerini söyledi. UND, Avrupa Komisyonu’nun özellikle Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda ve karayolu kotalarının bu görüşmelerin gündemine alınması konusunda verdikleri desteğe teşekkür ederken, kota sorununun normal şartlarda 2016 sonlarında başlatılması beklenen Gümrük Birliği müzakereleri öncesinde acil çözüm gerektirdiğinin altını çizdi. 17 Türk nakliyecisi dönüş derdinde! Bilindiği üzere, döviz kurlarındaki hızlı tırmanışa bağlı olarak Türkiye’nin ithalatında düşüş devam etmekte. Söz konusu daralma ve düşüş, nakliyecilerin dönüş yükü bulmasını zorlaştırmakta, hatta yük bulamadan Türkiye’ye boş dönmelerine sebep olmakta. Özellikle döviz kurundaki artış sebebiyle ihracattaki kötü gidişin durduğundan ihraç taşımaların artığı görülmekte. Gelinen nokta itibariyle, özellikle ithalatta yaşanan düşüş ve daralma nedeniyle Türk nakliyecilerinin ihracat yükü taşıdıkları ülkelerden ithalat yükü bulmada sıkıntılar yaşadığı, Türkiye’ye boş dönmelerinin bir süre daha devam edeceği öngörülmekte. Bununla beraber, dönüş sıkıntısı yaşayan araçlar sebebiyle yeni ihraç yüklemelerinde de sıkıntılar yaşanmakta. Dış ticaretteki dengesizliğin malların taşınmasında yarattığı sorunlara ilişkin bu geçici dönem, ihracatçı ve taşımacının etkin işbirliği ve anlayışı ile aşılacak. Kasım 2015 18 GÜNCEL Yol Emniyeti vizyonunda ‘Hedef Sıfır’ dedi 98 bin kişiye eğitim verdi ‘Hedef Sıfır’ mottosuyla yol emniyetinde son dört yılda 98 bin kişiye yol emniyeti eğitimi verdiklerini ifade eden Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti Müdürü Hülya İnci, ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla yürütülen eğitim çalışmaları ve etkinlikler ile 2013 Stevie International Business Awards’ın “Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde ödüle layık görüldüklerini belirtiyor. S hell, tüm operasyonlarında “Hedef Sıfır” vizyonu ile faaliyetlerini sürdürüyor. Sıfır kaza, sıfır döküntü olarak özetleyebileceğimiz bu vizyon ile çevreye ve insan hayatına zarar verebilecek her türlü kazanın engellenmesi amaçlanıyor. Shell, sürdürülebilirlik stratejisinin en önemli konu başlıklarından biri olan yol emniyeti alanındaki projeleri ile Shell çalışanlarının, tedarikçilerinin, hizmet aldığı lojistik şirketlerinin çalışanlarının emniyetli bir şekilde seyahat etmesini sağlamanın yanı sıra, faaliyet gösterdiği toplumlarda da bu konudaki farkındalığı arttırmayı hedefliyor. Shell, her gün yüz kez dünyayı turluyor Shell, 70’in üzerinde ülkede çok farklı ve zorlu yol koşulları altında yaklaşık günde 3,6 milyon km ve yılda 1,3 milyar km yol kat ediyor. Başka bir deyişle her gün yüz kez dünyayı turluyor. Bu kadar yolu kazasız ve döküntüsüz gerçekleştirmek üzere çok önemli bir bilgi birikimine ve deneyime sahip olan Shell, bu alandaki uzmanlığını ve deneyimini sadece çalışanları, tedarikçileri, hizmet aldığı lojistik şirketlerinin çalışanları ile değil toplumla da paylaşıyor. Shell Türkiye kendi kontrolü altındaki operasyonlarında çevreye ve insan hayatına zarar verecek bir trafik kazası yapmadan 110 milyon kilo metrelik yolculuk gerçekleştirdi. Konuyla ilgili Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti Müdürü Hülya İnci, “Hedef Sıfır vizyonuna ulaşmak amacıyla ölüm ve yaralanma gibi ciddi risk içeren kazaları önlemek Kasım 2015 19 için ‘Hayat Kurtaran 12 Kural ‘tespit edilmiştir. Bu kurallar, çalışanların ve yüklenicilerin neleri bilmesi ve yapması gerektiğinin altını çizmektedir. Bu kapsamda yol emniyeti ile ilgili olan kurallar; aracın her koltuğunda emniyet kemerinin takılması, alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanılmaması, yasal olarak belirtilen hız limitin geçilmemesi, araç sürerken cep telefonu kullanılmaması, sürücülerin yola çıkmadan önce yolculuk yönetim planı oluşturmasını kapsamaktadır” diyor. Bu kurallara sadece Shell çalışanlarının değil, aynı zamanda tedarikçilerin, lojistik şirketleri çalışanlarının, Shell’e hizmet verdikleri süre boyunca uymak zorunda olduğunu ifade eden İnci, Shell Türkiye’nin periyodik olarak düzenlediği teorik ve uygulamalı eğitimlerle çalışanlarının ve karayolu nakliye operasyonlarındaki sürücülerin emniyet bilincini artırdığının da altını çiziyor. Shell, Hedef Sıfır’da neler yapıyor? Yol Emniyeti’nde Hedef Sıfır mottosuyla işe koyulduklarını ifade eden İnci, çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirtiyor. İnci şu bilgileri veriyor: “Şirket aracı kullanacak olan çalışanlar araçlarını teslim almadan önce özel test sürücü eğitimini geçmek zorundadır. Şirket aracı kullanan çalışanlara iki yılda bir defansif sürüş teknikleri eğitimi verilmektedir. Karayolu nakliye operasyonlarındaki sürücülerin eşlerine yol emniyeti ile ilgili genel farkındalık eğitimleri verilmekte ve bu yolla tüm sürücülerin evlerinde kesintisiz dinlenme ortamı (kalite uyku alımı gibi) yaratılması hedeflenmektedir. Shell’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde eş zamanlı düzenlenen “Emniyet Günü” etkinliğinde çalışanların emniyet bilincinin artırılması amaçlanmaktadır. Çalışanlar emniyetsiz gördükleri durumları bildirmektedir. Böylelikle hem müdahale kültürünün oluşmasına katkı sağlanmakta hem de potansiyel kazaların önüne geçilmektedir. ‘Çarpışma, devrilme simülatörü’ eğitimi ile emniyet kemerinin kullanımını teşvik edilmekte ve araç kullanıcılarına kemer takmamanın riskleri gösterilmektedir. Ayrıca, ‘alkol gözlüğü’ uygulaması ile de alkollü araç kullanmanın tehlikelerine dikkat çekilmektedir.” “Şirket aracı kullanacak olan çalışanlar araçlarını teslim almadan önce özel test sürücü eğitimini geçmek zorundadır. Şirket aracı kullanan çalışanlara iki yılda bir defansif sürüç teknikleri eğitimi verilmektedir.“ Son dört yılda 98 bin kişiye yol emniyeti eğitimi verdi Shell, hizmet aldığı tedarikçilerinin ve lojistik şirketlerinin yöneticilerinin ve çalışanlarının emniyetli bir şekilde seyahat etmelerini sağlamak amacıyla her yıl ‘Shell Yol Emniyeti Konferansı’ düzenliyor. Konferansın bu yıl 6.’sı düzenlendi. İnci, “Bu yıl altıncısı düzenlenen konferans ile Shell’in yol emniyeti konusundaki bilgi ve tecrübeleri katılımcılar ile paylaşılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2010 yılında başlattığı ‘Yol Emniyeti 10 Yılı’ programına destek veren Shell, Türkiye’nin farklı noktalarında düzenlediği etkinliklerle son dört yılda 98 bin kişiye yol emniyeti eğitimi vererek, yol emniyeti konusunda toplumsal farkındalığın yaratılmasına katkı sağlamaktadır” diyor. İnci, ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirdiklerini belirterek, ‘Güvenli Trafik Projesi, Extra Mola Road Show, Üniversite Etkinlikleri, Çocuklara Yönelik Etkinlikler’ in bu kapsamda örnek olarak gösterilebileceğini söylüyor. Shell’in, trafik güvenliğine gönüllü olarak destek veren ilk şirketlerden biri olarak 2013 yılında imzalanan Kurumsal Trafik Güvenliği Deklarasyonu ile Trafikte Sorumluluk Hareketi platformuna üye olduğunu belirten İnci, “Shell Türkiye, yol emniyeti bilincinin artması amacıyla ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla yürüttüğü eğitim çalışmaları ve etkinlikler ile 2013 Stevie International Business Awards’ın “Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde ödüle layık görülmüştür” diyor. Sürücülük mesle- ğinin son derece zor ve meşakkatli olduğunu ifade den İnci, sürücü ailelerinin de bu kapsamda Shell tarafından eğitime tabi tutulduğunu belirtiyor. UND önemsediğimiz bir STK Yol emniyeti konusunda eğitimin son derece kritik ve belirleyici bir yerde olduğunu ifade eden İnci, lojistik şirketlerine bu konuda ödev ve sorumluluklar düştüğünü söylüyor. İnci, “Trafikte özellikle öfke kontrolü son derece önemlidir. Çok uzun saat direksiyon başında bulunan sürücülerin bu kapsamda verimli şekilde dinlenmeleri, uyumaları gerekiyor. Biz mesela Kocaeli’nde sürücü aileleri ile bir araya geldik ve eşleriniz uyurken kesinlikle telefonları kapatın, gürültü yapmayın ya da gürültüyü minimize edin dedik” diyor. İnci, sürücü ailelerine verilen eğitimlerde sürücü eşlerinin mesai saatleri içerisinde kesinlikle sürücüleri aramaması ve cep telefonu kullanımının dikkati ne denli dağıttığını belirttiklerini ifade ediyor. UND gibi büyük bir STK ile çalışmaktan mutluluk duyacaklarını ifade eden İnci, verilen eğitimlerden sonra kaza oranlarında ciddi bir azalma olduğunun da altını çiziyor. Kimdir? İTÜ Makina Mühendisliği bölümünden dereceyle mezun olan Hülya inci, Marmara Üniversitesi’nde ‘Çağdaş İşletme Yönetimi’ alanında ihtisas yaptı. 10 yıl otomotiv sanayiinde, 5 yıl plastik sanayiinde, kısa bir süre Rusya’da tekstil sanayiinde ve çeşitli yöneticilik pozisyonlarında çalışan İnci, 2000 yılında Kurumsal İSEÇ (İş Sağlığı, Emniyet, Çevre) Müdürü olarak Turcas’a katıldı. 2006 yılında Shell&Turcas (STAŞ) ortak girişiminin kuruluşu sırasında, Değişim Yönetimi Müdürü pozisyonuyla geçiş ekibinin üyesi olarak görev yapan İnci, 2008 yılında STAŞ’ın Kurumsal İSEÇ Müdürü ve İkmal Dağıtım İSEÇ Müdürü pozisyonlarına getirildi. 2011 yılında, yeni kurulan Downstream Yol Emniyeti grubunda, Avrupa Yol Güvenliği Müdürü olarak göreve başladı ve bu grubun bir yöneticisi olarak, tüm dünyada Shell’in yol emniyeti performansını geliştirmek amacıyla çalıştı. Hülya İnci halen Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti Müdürü olarak görev yapıyor. Kasım 2015 20 GÜNCEL Nuhoğlu: Korumacı tedbirler arttıkça, dünya ticareti azalıyor Logitrans 2015 açılış konuşmasında UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, G-20 Türkiye Zirvesi’ne atıfta bulunarak korumacı tedbirlerin dünya ticaretini yaraladığının altını çizdi. L ogitrans 2015 açılış konuşmasını gerçekleştiren UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye, bölge ve dünya lojistik sektörünü Messe kalitesi ile buluşturan, her geçen yıl başarısını ileriye taşıyan Logitrans’ın bu yıl dokuzuncu yaşını kutladığını ve UND’nin başlangıcından bu yana bu oluşumu hep desteklediğini ifade etti. Nuhoğlu, “Avrupa Komisyonu tarafından 2008 küresel krizinin ardından düzenli olarak yayınlanmaya başlayan ‘Ticareti Potansiyel Olarak Kısıtlayıcı Önlemler Raporu’na göre; Avrupa Birliği ülkelerinin 2008 yılından 2013’e kadar 700 kez ticareti Kasım 2015 sınırlama önlemi aldığı ve küresel ölçekteki ithalat ürünlerine vergi koyma eylemlerinin belirgin bir biçimde arttığı belirtilmektedir. Sadece Haziran 2013- Haziran 2014 döneminde 170 yeni korumacı tedbir, AB ülkelerince uygulamaya konmuştur. ICC (Uluslararası Ticaret Odası) tarafından yapılan araştırmaya göre, sadece 2014 yılında 4 bin 436 korumacı önlem tespit edilmiş ve bunların 2 bin 999 tanesi G-20 ülkeleri tarafından yapılmış”dedi. Korumacı tedbirlerin modern dünya rekabetinde olmaması gerektiğini ifade eden Nuhoğlu, korumacı tedbirler arttıkça, dünya ticaretinin azaldığının altını çizdi. G-20 Türkiye Zirvesi’nden çıkan en çarpıcı sonuç Konuşmasında G-20 Türkiye Zirvesine özel bir yer ayıran UND Başkanı, G-20 Türkiye Zirvesi’nde çıkan en çarpıcı sonucun, küresel ticaret pastasının artık büyümediği, kısıtlamacı eğilime acilen son verilmesi gerektiği şeklinde okunabileceğini belirtti. Nuhoğlu, 15-16 Kasım tarihlerinde Türkiye’de G-20 Zirvesi’nin ana konusunun “Dünya Ticaretinin Gelişememesi ve Korumacılık Nedeniyle Adil Refah Paylaşımının Yapılamaması” olduğunu söyledi. B-20 platformunun son derece başarılı çalışmalar yaparak, 60 trilyon dolarlık küresel ekono- 21 minin geleceğini yönlendiren liderlere 19 somut öneri sunduğunu ifade eden Nuhoğlu, bu 19 somut önerinin en başında, ‘Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın onaylanması ve yüksek standartlarla uygulamasının hızlandırılması’nın geldiğinin altını çizdi. Bali kararları uygulanırsa dünya ticareti yeni bir soluk kazanır Bali kararlarının uygulanması halinde dünya ticaretine yeni bir soluk geleceğini vurgulayan Nuhoğlu konuşmsını şu şekilde sürdürdü: “2013 yılında 159 WTO üyesi Bali’de ortak gümrük standartlarının belirlenmesi ve dünyanın dört bir yanında eşyaların akışının hızlandırılması amacıyla tasarlanan bir Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nı (TFA) imzalamıştır. Kurulduğu 1995 yılından bu yana, Dünya Ticaret Örgütü tarafından gerçekleştirilen en büyük reformlardan biri olan bu yeni Anlaşma ile , dünya ticaretine yeni bir ivme kazandırılmıştır. 159 üye ülkenin üçte ikisi tarafından onaylanması halinde yürürlüğe girecek olan bu yeni global anlaşmanın dünya ticaretinin maliyetlerini yüzde 10-15 azaltacağı, küresel hasılaya 400 milyar ile 1 trilyon dolar arasında ilave getireceği öngörülmektedir. Bugüne kadar 28 Avrupa Birliği ülkesi dahil toplam 51 üye ülke anlaşmayı imzalamıştır. Diğer ülkelerin de hızla onaylamasını bekliyoruz.” Karayolu kotaları yüzünden Türkiye-AB ticareti 3.5 milyar eoru eksiliyor Türkiye-AB karayolu yük taşımacılığı anlaşmasının etki analizine göre, karayolu kotaları yüzünden Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar euro eksildiğini belirten UND Başkanı Nuhoğlu, “Türkiye-AB ticaretinin artması için 20 sene önce kurulan Gümrük Birliği’nin ‘karayolu kotaları’ gibi kısıtlamalar yüzünden gereken kazanımları sağlayamadığını açıklayan Dünya Bankası Gümrük Birliği’nin değerlendirmesinin mayıs 2014’te yayınlandı. 2015 temmuz ayında Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan ‘Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Etki Analizi’ sonuçları da, ‘karayolu kotaları nedeniyle Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar Euro kaybettiğini’ açıkça teyit etmiştir. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre, 28 AB ülkesinin 24’ü tarafından özellikle transit geçişlerde Türk taşımacılarına; kota kısıtlamaları, mod dayatmaları, transit geçiş ücretleri gibi kısıtlamalar uygulayarak Türkiye-AB ticaretinin maliyetini artıran ve karşılıklı ticaretin gelişimini engelleyen korumacı zihniyetin, AB ülkelerine maliyeti 1,6 milyar euro ihracat kaybıyla beraber, 14 bin kişiye istihdam potansiyeli ve AB’li tüketiciler için yılda 145 milyon euro tasarruf imkanının kaybedilmesiolarak açıklandı. Bu rakamlar, Dünya Bankası’nın Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Değerlendir- mesi raporunda da yer alan ve UND’nin talebiyle, 2014 yılında Sabancı-Doğuş ve İTÜ üniversitelerinin araştırmacılarından oluşan bir ekibin gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarıyla da uyumludur. Bu araştırmaya göre, karayolu taşımacılığı kotaları Türkiye’nin ticareti için hem finansal hem de idari nitelikte ilave yükler getirmektedir. Sadece kota sistemi yüzünden Türkiye’nin 11 AB ülkesinde kaybettiği ihracat fırsatının miktar olarak 1,66 milyar ton, değer olarak da 5,56 milyar dolar düzeyindedir” dedi. Aynı ekibin, Türkiye Bilimsel Araştırmalar Vakfı TÜBİTAK desteğiyle gerçekleştirdiği yakın tarihli araştırmada ise; 2005-2012 dönemi için 18 AB ülkesine ilişkin verilere dayanılarak uygulanan çekim modeline göre; incelenen dönemde Türkiye’den karayoluyla gerçekleştirilen ihracatta karayolu kotalarından kaynaklanan toplam ihracat kaybının 10,6 milyar dolar iken, sadece tekstil sektöründe bu kaybın 5,65 milyar dolar olduğunu ifade eden Nuhoğlu, aynı araştırmada 2005-2014 dönemi için incelenen ülkelere yönelik ihracatta yaşanan toplam kaybın da 13,6 milyar dolar olarak zikredildiğini, yani toplam ihracatımızın yüzde 5,6’sının kaybedildiğini sözlerine ekledi. Nuhoğlu bütün standları tek tek gezdi Türkiye’nin tek lojistik fuarı olan Logitrans, 22 ülkeden 220 katılımcı ile kapılarını ziyaretçilerine açtı. 15 bini aşkın nitelikli ziyaretçinin beklendiği fuar, 3 gün sürdü ve uluslararası uzmanların konuşmacı olarak katıldığı konferans ve etkinliklere sahne oldu. UND Başkanı Nuhoğlu fuara katılan firmaları tek tek ziyarete derek hayırlı olsun dileklerini iletti. Açılış töreni; Almanya Federal Ulaştırma ve Dijital Altyapı Bakan Müsteşarı Rainer Bomba, Bahçeşehir Kaymakamı Kazım Tekin, Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, MesseMünchen İdari Direktör Yardımcısı GerhardGerritzen ile EKO MMI Fuarcılık İdari Direktörü İlker Altun’un katılımıyla yapıldı. Kasım 2015 22 EĞİTİM Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’nde sektör-üniversite buluştu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, 2015-2016 eğitim sezonuna ‘Fakülte’ olarak girdi. Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’ olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin 2015-2016 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde sektör ve üniversite bir araya geldi. Törende konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, İstanbul Üniversitesi Lojistik Fakültesi’nin bugün dünya çapında akademik tanınırlığa sahip, saygın bir kimlikle sektöre hizmet verdiğinin altını çizdi. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş ise lojistikte uygulamanın şart olduğunu ifade ederek bu bölümü okuyan öğrencilerin staj imkanlarını iyi değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. U luslararası Nakliyeciler Derneği (UND), Türkiye’nin uluslararası taşımacılık sektörünü küresel rekabette ileriye taşıma hedefi çerçevesinde sektöre eğitimli insan yetiştirmek amacıyla verdiği desteği sürdürüyor. UND, İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Avcılar Kampüsü’nde gerçekleşen İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi açılış töreninde bu fakültede eğitimi tercih eden 20 öğrenciye burs belgelerini de verdi. Nuhoğlu: Yepyeni bir dönemin başlangıcını kutluyoruz İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi kuruluş lansmanı ve Kasım 2015 açılış töreninde lojistik öğrencileriyle biraraya gelen UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Kurulduğu günden bu yana, bu vizyonu takip eden ve gücünü, ülkemizin en köklü eğitim kurumlarından biri olan İstanbul Üniversitesi’nin akademik birikiminden alan “Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu”, UND gibi etkin ve vizyoner sektör kuruluşlarıyla geliştirdiği işbirlikleri ile, bugün dünya çapında akademik tanınırlığa sahip, saygın bir kimlik kazanmıştır” dedi. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin açılış lansmanında konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, dernek olarak lojistik eğitiminin gelişmesi için İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu (ULYO) ile etkin ve örnek bir üniversite-sektör işbirliği tesis ettiklerini belirtti. Nuhoğlu, “İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulunun 1999’dan bugünlere taşıdığı muazzam bilgi ve değer birikimini artık bir “Fakülte” çatısı altında daha ileriye taşıyacağı yepyeni bir dönemin başlangıcını hep birlikte kutlamaktayız” dedi. “Aç olun, aptal olun, her zaman öğrenmeye açık olun” “Ulaştırma ve Lojistik” alanının, henüz ülkemizde, bir “Doçentlik Bilim Alanı” olarak kabul edilmemiş olması ve bu sorunun aşılamaması nedeniyle, bugün ulaştırma ve lojistik alanındaki lisansüstü ve doktora eğitim programları sağlıklı 23 şekilde geliştirilemediğini dile getiren Nuhoğlu, şunları söyledi: “Küresel ekonominin hızla değişen dinamikleri, teknolojideki hızlı gelişmeler ve dünyanın siyasi, ekonomik, sosyal konjonktüründe yaşanan muazzam dönüşüm, bu hızlı değişim ve dönüşüme ayak uydurabilecek; küresel ve çok boyutlu düşünebilme ve küresel dili konuşabilme donanım ve becerilerine sahip ‘yeni nesil lojistik profesyonellerine ve uzmanlarına” ihtiyaç doğurmaktadır. Bu hedef doğrultusunda Steve Jobs’un sözünü sizlere aktarmak istiyorum: “Aç olun, aptal olun. Her zaman öğrenmeye açık olun.” Lojistik eğitimini sektör beklentilerini karşılayacak şekilde tasarladık Uluslararası Nakliyeciler Derneği olarak lojistik eğitimine verdikleri desteği de belirten Nuhoğlu, konuşmasının devamında “UND bünyesinde Türkiye’den farklı üniversitelerden gelen akademisyenlerimizin katkılarıyla başlattığımız bir çalışma ile, lojistik müfredatında çağdaş bir reform sürecinin temellerini hazırlamaya çalıştık. Türkiye’nin farklı üniversitelerinden gelen akademisyenlerimizin de değerli görüş ve katkılarıyla, dünyadan örnekleri analiz ederek ilerlediğimiz bu süreçte, lojistik müfredatının olmazsa olmazlarını belirleyerek eğitim içeriğini ‘sektör beklentilerini karşılayacak şekilde’ ideal bir düzeyde tasarladık. Bu çalışmalarımız sonucunda akademisyenlerimiz ile beraber, ‘Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği’, kısa adıyla ULAKDER’in kurulması kararına varıldı. 26 kurucu üye ile yola çıkan ULAKDER, ülkemizde lojistik alanındaki lisans programlarının çağdaş gereksinimlere yanıt verecek ve uluslararası alanda rekabet edebilecek bir kalite standardını yakalanması için önemli bir rehberlik hizmeti sunacak” dedi. UND’den 20 öğrenciye burs UND, İstanbul Üniversite Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’ni tercih eden öğrencilerden kayıt başarı sıralamasında ilk 10 öğrenciye, ilk 2 tercihinden biri lojistik fakültesi olanlar arasında ilk 10 öğrenciye, burs verdi. Okumuş: Öğrencilerimizin yabancı dil(ler) sorununu çözmesi gerekiyor Bu yıl itiabarıyla fakülte olduklarının altını çizen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş, çağı yakalamanın yetmediğini, aynı zamanda çağa yön vermek gerektiğini belirterek, “Öğrencilerimizin kendilerini çok iyi donatması gerekiyor. Özellikle yabancı diller konusunda öğrencilerimizin üzerine ödev ve sorumlulular düşüyor. Bu sorumlulukları öğrencilerimizin yerine getirmesi ve yabacı dil konusunu çözmeleri gerekiyor” dedi. Uygulama olmadan lojistik anlaşılamaz Uygulama olmadan lojistik sektörünün anlaşılamayacağının altını çizen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş, “Bir ülkenin ekonomik yapısı içerisinde üstlenmiş olduğu rolle ulaştırma ve lojistik, gerek mikro gerekse makro boyutta birçok yönden değer yaratmakta ve ülkemize katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede ulaştırma ve lojistik, bir yandan dünyada hızla gelişen bir endüstri halini alırken, diğer yandan bilimsel açıdan incelenen ve yükseköğretime kadar her düzeyde eğitimi verilen bir disiplin haline dönüşmüştür. Dolayısıyla, günümüzde ulaştırma ve lojistik denilince, her bir noktaya ve o noktadaki politik, eko- nomik, coğrafi, çevresel koşullar ile gerek özel gerekse kamusal idari şartlara göre değişen, ulaştırma ve lojistik endüstrisi ile ilgili doğrudan ve dolaylı ilişkileri, oluşumları ve süreçleri inceleyen çok disiplinli bir bilim dalı akla gelmektedir”dedi. 1999 yılında, ulaştırma ve lojistik sektöründeki sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle ülkemizde lojistik eğitimi veren ilk kurum olarak kurulan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun 5 Haziran 2015 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile yine Türkiye’nin ilk lojistik fakültesi olan Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’ne dönüştüğünü kaydeden Okumuş, “Kuruluşundan itibaren lojistik eğitiminin lokomotifi olmuş, kendisinden sonra Türkiye’de kurulan 180’in üzerinde önlisans, lisans ve lisansüstü programa model oluşturmuş köklü bir eğitim yuvasıdır. Teknolojik ve profesyonel yetkinliğe sahip, zengin ve güncel akademik bilgilerle donatılmış öğrenciler yetiştirmek ve uluslararası işletme kültürünü teşvik ederek coğrafi konumu gereği bir merkez olma özelliği gösteren ülkemize ve tüm dünyaya sürdürülebilir, yenilikçi, sorumlu ve faydacı çözümler sunmak yoluyla toplumsal gelişime öncülük etmek misyonu ile fakültemiz gelişmeye devam etmektedir. Bu gelişim ve dönüşüm sürecinde de asıl değerleri olan topluma saygı, dinamizm, girişimcilik, dürüstlük, verimlilik, insana, emeğe, bilgiye ve çevreye saygı, bilimsel etik kurallara mutlak uyum, alanında uzmanlık ve öncülük, tarafsızlık, ulaşılabilirlik, yasa ve yönetmeliklere bağlılık unsurlarını korumayı ilke edinmiştir” dedi. Okumuş, üniversite olarak bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşadıklarını ifade ederek, İstanbul Üniversitesi’nin her zaman ilklerle anıldığının da altını çizdi. Kasım 2015 24 LOJİSTİK Ülkemizin ilk ve tek Lojistik Fakültesi’nin ilk konferansı Pegasus Kargo ile olacak ‘Göndermenin kolay yolu’ mottosuyla zamanında sunduğu kaliteli hizmet ile rakiplerinden ayrılan Pegasus Kargo, eğitime katkı sunmaya devam ediyor. Pegasus Kargo, Türkiye’nin ilk lojistik fakültesi olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi ile işbirliğine giderek 23-24 Mart 2016’da ‘Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı’na imza atacak. Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, “Ülkemizde lojistik eğitimi İstanbul Üniversitesi’nde meslek yüksek okulu olarak başlamıştı. Bu yıl fakülteye dönüşen ilklerin üniversitesine, ilkler yakışır” dedi. (Soldan Sağa- İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş, İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Murat, Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Yardımcısı Gültekin Altuntaş. G öndermenin kolay yolu’ mottosuyla zamanında sunduğu ve kaliteli hizmet ile rakiplerinden ayrılan Pegasus Kargo-İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi işbirliğiyle 23-24 Mart 2016 tarihinde Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı düzenlenecek. İki gün sürecek Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı, lojistik sektörünün önde gelen isimlerini öğrencilerle buluşturmayı amaçlıyor. Alpa: İlklerin Fakültesine, ilkler yakışır Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, gelecek yıl beşincisini düzenleyecekleri Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı’nın İstanbul Üniversitesi ile düzenlemenin ayrı bir Kasım 2015 anlam taşıdığı ifade ederek, “Bilindiği gibi ülkemizde lojistik eğitimi İstanbul Üniversitesi ile başladı. Hatta bu yıl sevindirici bir gelişme oldu. Daha önce yüksekokul bünyesinde yürütülen lojistik eğitimi, bu yıl bir fakülte altında toplandı. Bu Türkiye’nin ilk ve tek lojistik fakültesi, sektöre ve öğrencilerimize hayırlı olmasını dilerim. İlklerin Fakültesine, ilkler yakışır diyerek Fakültemizin ilk uluslararası konferansına da beraber imza atmaya karar verdik. Pegasus Kargo olarak üniversite sektör işbirliğine katkı vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş da üniversite ve sektör arasındaki işbirliklerinin önemine değinerek, konferansların bu anlamda çok yararlı olacağına dikkat çekti. İstanbul Üniversitesi olarak öncü misyonlarını koruduklarını ve sadece Türkiye’de değil dünyada lojistik eğitiminde öncü olmaya yelken açtıklarını kaydeden Okumuş, konferansın bütün lojistik öğrencilerine açık olduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sedat Murat da, 2050 yılına kadar Türkiye Ulaşım ve Haberleşme Stratejisi çerçevesinde “ülkemizin bölgesel bir lojistik üs olmasına” yönelik hedeflerin geliştirilmesi, lojistik eğitiminin yaygınlaştırılması, çeşitlendirilmesi ve kalitesinin arttırılması ve nitelikli insan sermayesi yetiştirilmesi anlamında bu tür organizasyonların önemini vurguladı. Bu çerçevede de söz konusu organizasyonun ülkemizin bu alandaki politikalarına önemli katkı sağlayacağını düşündüğünü ifade etti. 25 Çelebi: WCTRS-DL ile lojistik eğitiminde ezberler bozulacak İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi, UND’nin de destek verdiği WCTRS-DL programı ile ilgili olarak, “WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk getirmektedir. WCTRS-DL girişiminin ilk uygulamasının, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) yürütücülüğünde ulaştırma ve lojistik alanında farklı disiplinleri bir araya getiren bir uluslararası yüksek lisans programı olması planlanmıştır” diyor. Çelebi, WCTRS-DL ile lojistik eğitiminde ezberlerin de bozulacağını belirtiyor. w CTRS (World Conference on Transport Research Society), dünyanın bütün gelişmişlik düzeylerindeki ülkelerinden ticaret, lojistik ve ulaştırma alanlarında bulunan bin 500’den fazla araştırmacı ve uzmanı bir araya getiren alanındaki en büyük uluslararası ağ. WCTRS-DL (Distance Learning) ise yeryüzüne dağılmış akademisyenler ve öğrencileri bir araya getirme amacıyla oluşturulmuş lojistik ve ulaştırma alanında uzaktan eğitim programları oluşturan ve düzenleyen, uluslararası bir öğretim ve araştırma ağı. Konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi, “WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk getireceğini ifade eden Çelebi, “Bu program sayesinde lojistik sektörüne de yaşanan nitelikli işgücü sıkıntısının giderilmesi ve lojistik alanındaki yükseköğrenimin araştırma ve sanayi gereksinimleri ile ilişkilendirilmesi amaçlanmaktadır” diyor. Çelebi, programın hedefinin uluslararası yüksek bilgi ve beceri temeline sahip üst düzey nitelikli araştırmacı ve uygulamacılar yetiştirerek, lojistik ve ulaştırma sektörünü nitelikli personelle donatmak, aynı zamanda da üniversiteler ve araştırma kurumlarının kendi örgütlenmeleri içinde güçlü yapılar oluşturmalarına katkı sağlamak olduğunu da vurguluyor. getirmektedir. WCTRS-DL girişiminin ilk uygulamasının, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) yürütücülüğünde ulaştırma ve lojistik alanında farklı disiplinleri bir araya getiren bir uluslararası yüksek lisans programı olması planlanmıştır” diyor. Hem İTÜ diploması hem de WCTRS tarafından verilen uluslararası sertifika Programın İTÜ merkezli olarak oluşturulacağını ve WCTRS’nin sahip olduğu uluslararası araştırmacı ağı ile programa destek sağlayacağını belirten Çelebi, “Başarılı öğrenciler program sonunda hem İTÜ diploması hem de WCTRS tarafından verilen ve uluslararası geçerliliği olan bir sertifika alacaklardır” diyor. WCTRS-DL’in, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına WCTRS-DL, sektörde hangi boşlukları dolduracak? WCRTS-DL’in sektör için önemli olduğunu ifade eden Çelebi, “Günümüzde fiziksel nesnelerin mevcut üretim, nakliye, elleçleme, tedarik ve kullanım şekilleri ne yazık ki ekonomik, çevresel ve sosyal olarak sürdürülebilir yapıda değildir. Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde, bilgi ve telekomünikasyon teknolojileri alanında yaşanan dönüşüme benzer olarak, bundan en fazla on yıl sonra dünyada lojistik işlemleri çok farklı yapılıyor olacak. Başta ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ülkeler standartlaştırılmış paket birimlerinin, esnek olarak yapılandırılabilen bağlantılı küresel logistik ağları üzerinde intermodal ve senkromodal taşımacılık sistemlerine geçiş hazırlığı yapıyor. Tasarımı ve işlemsel yönetimi yoğun teknoloji ve teknik bilgi gerektiren bu Kasım 2015 26 EĞİTİM sistemlerin geliştirilmesi ve etkin bir şekilde yürütülmesi için üstün nitelikli araştırmacı ve yöneticilere gereksinim vardır. Değil gelecekte, günümüzde bile lojistik sektörü, teknik yetkinlik eksiği, yönetimsel yetilerin yoksunluğu, iş tanımlarının ve yeteneklerin uyuşmazlığı ve yetersiz araştırma faaliyetleri sebebiyle sıkıntıdadır. Lojistik sektöründeki insan kaynağı açığı yalnızca Türkiye’nin değil, Almanya ve İngiltere gibi lojistik eğitimi alanında önde gelen ülkelerin tümümün sorunudur” diyor. Yetkin insan kaynağı eksikliğinin en çok teknik ve taktik yönetim seviyelerinde görüldüğünü ifade eden Çelebi, bu sebeplerle, Türkiye için hayati önem taşıyan lojistik sektörünün ivedilikle farklı disiplinleri bir araya getirerek bütünleştirebilecek, uluslararası alanda gelişmeleri takip ederek analiz edebilecek ve edindiği birikimi gereksinim duyulan alanlarda uygulamaya koyabilecek yetkin işgücü ile desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Çelebi, WCTRS-DL programının sektöre bu niteliklere sahip insan kaynağını sunacağını söylüyor. Araştırmacı ve öğretim üyelerini bir araya getiren bir uluslararası ağ oluşturmak istediklerini ifade eden Çelebi, araştırma ve beceri eksikliklerinin önüne geçmek isteğinde olduklarını, esas amaçlarının sadece yönetici değil araştırmacı da geliştirerek kaliteli bir ulaştırma ve lojistik programlarının sürdürülebilirliğini sağlamak olarak özetlenebilecğeini ifade eden Çelebi şu bilgileri veriyor: “Konuyu örneğin şu açıdan ele alarak açıklayabiliriz: Bildiğimiz gibi, UND karayolu ulaşımının ağırlıklı olarak uluslararası Kasım 2015 “Başarılı öğrenciler program sonunda hem İTÜ diploması hem de WCTRS tarafından verilen ve uluslararası geçerliliği olan bir sertifika alacaklardır” taşımacılık kısmı ile ilgilenen bir çatı örgütü. Ancak kombine taşımacılık hem özellikle Batı Avrupa ve AB’de (Analysis of the EU Combined Transport. Final Report. EC January 2015) hem de giderek artan bir ilgiyle ülkemizde (Strengthening Combined Transport in Turkey. AB-TC ortak Twinning çalışması. November 2013) kara ulaşımında öncelik ve önem kazanan bir ulaşım türü. Güncel sorunlarda olduğu kadar geleceğe yönelik politikalar belirlenirken de bu olgunun ele alınması kaçınılmaz. Bu ve benzeri sorunların hem güncel sorunlar hem de gelecekte karşılaşılabilecek sorunlar bağlamında ele alınması kadar günümüzün giderek ivme kazanarak hızlanan rekabet ortamında kısa ve uzun erimli politikaların ve çalışma planlarının hazırlanması da sektörün hedefleri arasında olmalıdır. Bunlar nasıl ve kimler tarafından yapılacaktır? İki yol düşünülebilir: Birincisi, sektör bu sorunlar / hedefler için gerekli çalışmayı kendisi üstlenir. İkincisi, araştırma kurumlarına / üniversitelere yaptırır. Ne yazık ki her iki seçenek için de ülkemizde durum hiç de iç açıcı değildir. Sözü edilen çalışmalar temelde bir araştırma konusudur ve araştırma uygulamayla iç-içe yapılırsa işe yarar sayılabilir. Bu da sorun-çözen özellikler kazandırılmış bir insan gücü gerektirecektir. Yukarıda da belirtildiği gibi hızla dönüşmekte olan dünya ekonomisi koşullarında gelişmiş ülkelerin de sorunu olan nitelikli araştırmacı insan gücünün yetiştirilmesi WCTRSDL ile bizim için belki de bir şans sayılmalıdır. Çünkü bu programda yer alacak öğretim üyelerinin önemlice bir kısmı bu gelişmiş ülke kesitinden gelmektedirler ve bunlar hem öğretim deneyimleri hem de dünya ekonomisinin bütüncül/ derneşik karakterinin farkında olan kimlikleri ile Türkiye’yi bu alanda ciddi bir odak noktası durumuna getirmeleri olasılığı bulunmaktadır. Bunun anlamı şudur: ‘Araştırmacı’nın birey olarak yetişmesi / yetiştirilmesi bir ciddi konudur. Ancak, araştırmacının başarısı çok büyük ölçüde ‘araştırma’nın kendisinin varlığına, başka bir deyişle de ‘araştırmanın kurumlaşması’na bağlıdır ki ülkemizde eksik olan, ama gelişmiş ülkelerin belki de varlık nedeni sayılabilecek olan da budur. WCTRS DL ile bizim hedeflediğimiz de tam olarak bu son iki hedeftir. Yani bir yandan araştırmacı yetiştirirken beri yandan bunların içinde yer alacakları araştırmanın kurumsal alt-yapısını oluşturmak ve burada da deneyimleri bizden daha fazla olan gelişmiş ülke akademisyenleri ile ortak çalışarak Türkiye’yi kendi coğrafyasında bir üs haline getirmek.” Dünyadaki örnekleri WCTRS-DL ile araştırma ve beceri 27 eksikliklerinin önüne geçileceğini, esas amacın sadece yönetici değil araştırmacı da geliştirerek kaliteli bir ulaştırma ve lojistik programlarının sürdürülebilirliğinin sağlanması olduğunu ifade eden Çelebi, bu programın dünyadaki örnekleri ile ilgili olarak, “Günümüzde lojistik ve ulaştırma eğitiminde disiplinler arası ve uluslararası katılımlı programların önemi çoktan anlaşılmış ve bu yapı birçok seçkin üniversite tarafından benimsenmiştir. Örneğin, 2003’te Avrupa’nın sekiz adet lojistik alanında öncü üniversitenin bir araya gelmesi ile oluşturulan TransportNet programı bu konuda başarılı bir örnektir. Benzer şekilde, sektör ortaklığı konusunda yine 2003 yılında kurulan Massachusetts Institute of Technology (MIT) Zaragoza Lojistik yüksek lisans programı başarılı bir örnek olarak gösterilebilir. Bu program kapsamındaki tüm araştırma faaliyetleri, akademi, sektör ve kamuyu bir araya getiren bir araştırma merkezi tarafından yönetilerek, ortak bir yapıda gerçekleştirilmektedir. Fakat, daha önce de belirttiğim gibi, WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk getirecektir” diyor. Uzaktan eğitimöğretimin dünya çapında giderek yaygınlaşmakta olduğunu ifade eden Çelebi, ABD ve Avrupa’da, önde gelen birkaç üniversite tarafından, sınıfta ve uzaktan eğitimi birleştiren, özellikle lisansüstü düzeyinde programlar sunulduğunu belirtiyor. Sadece ABD’de 3 milyondan fazla “Lojistik eğitiminde ezber bozacak olan WCTRS-DL, UND tarafından da destekleniyor. Programa lojistik firmaları da katkı sunuyor. ” uzaktan eğitim öğrencisi bulunurken, uzaktan eğitimin, yüksek öğretimin en hızlı gelişim gösteren pazarı olacağının tahmin edildiğini belirten Çelebi, Harvard Üniversitesi ve MIT’in, video, canlı web konferansları ve karma formatlarda 200’den fazla online ders verdiğini söylüyor. Yakın tarihli bir araştırmaya göre, Almanya’daki öğrencilerin yüzde 87’sinin sınıf derslerinin yanında dijital öğretim malzemelerini kullanmış, yüzde 35’inin interaktif öğretim modüllerinden faydalanmış, yüzde 12’sinin sanal seminerlere katılmış, yüzde 8’inin canlı internet yayınlarını izlemiş ve yüzde 5’inin sanal araçlarla laboratuvar faaliyetlerinde bulunduğunu belirten Çelebi, İsveç’te, kampüs eğitimine kayıtlı öğrenci sayısının 1994’ten beri giderek düştüğünü, kayıtlı uzaktan eğitim öğrencilerinin sayısının 2005 yılından beri arttığını ifade ediyor. Çelebi, online eğitim alternatifinin öğrenciler tarafından kampüs seçeneğine kıyasla dört kat daha fazla oranda cazip bulunduğunu söylüyor. UND destek veriyor UND’nin programa öğretim yapısının oluşturulması aşamasında uzun süredir danışmanlık ve koordinasyon desteği verdiğini ifade eden Çelebi, “Programın yapısı Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü, MIT Lisbon Ulaştırma Enstitüsü ve Almanya Havacılık ve Ulaştırma Araştırma Merkezi (DLR) gibi saygın akademik kuruluşların yanı sıra, Ekol Lojistik, Mall Lojistik ve Kale Lojistik gibi farklı büyüklük ve yapılardaki lojistik kurumlarından gelen bir uzman kadrosu ile iki seneyi aşan çalışmalar sonucunda oluşturulmuştur” diyor. Programda özel sektörün katkısının yalnızca programın oluşturulma aşamalarında değil, programın yürütülmesinde yoğunluklu olarak kullanılacağını ifade eden Çelebi, sektör temsilcilerinin her öğretim döneminin başında ve sonunda gerçekleştirilecek düzenleme ve iyileştirme çalışmalarına katılacağını böylece sektör gereksinim ve istekleri doğrultusunda belirlenen geliştirilmesi gereken alanların programa yansıtılacağını vurguluyor. Ayrıca, sektörün program kapsamında gerçekleştirilen araştırma faaliyetlerinde birincil olarak yer alacağını ifade eden Çelebi son olarak şunları söylüyor: “Örneğin, öğrencilerin program sonunda gerçekleştirecekleri yüksek lisans tezleri, biri WCTRS grubundan, biri İstanbul Teknik Üniversitesi’nden iki akademik danışmanın yanı sıra, bir sektörel danışman eşliğinde gerçekleştirilecektir. Bu şekilde yapılandırılmış bir programdan mezun olan uzman araştırmacılar yalnızca akademik kurumlarda değil, özel sektörde de araştırma projeleri gerçekleştirebileceklerdir. Bu konuda büyük önem taşıdığını bildiğimiz başka, ama konuyla doğrudan ilintili bir hususu da belirtmekte yarar umuyorum. Bizim WCTRS DL programını hazırlama işini üstlenmiş olan çalışma grubumuzun çalışmaları yalnızca bu grubu oluşturan çok-katmanlı akademisyen halkalarından ibaret değildir. Şu aşamada adını vermeyi doğru bulmadığım uluslararası araştırma kurum ve kuruluşları ile de ciddi bağlantımız/bağlantılarımız bulunmaktadır. Programın kendi gelişme süreci içinde zamanı geldiğinde bu bağların eyleme dönüştürülmesi de çalışma planlarımız içinde yer almaktadır.” Kasım 2015 28 Sınır kapılarındaki bekletmeler hızımızı kesiyor Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başat sorunları arasında geliyor. Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin kendi TIR’larına tanıdığı öncelik Türk nakliyecisinin hızını kesiyor. ‘Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz’ diyen nakliyecilerimiz kapılarda bekletmenin kasıtlı olduğunda hemfikir... Ü lkemiz lojistik sektörünün en önemli sorunlarından birini ‘sınır kapılarında yaşanan beklemeler’ oluşturuyor. Sınır kapılarımızda uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken, pazara giden ürünlerin de gecikmesine neden oluyor. Hız kavramının son derece önemli ve rekabeti belirleyici olduğu günümüz ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve müşteri gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor. Kasım 2015 Tek peron üzerinden yapılan TIR alımları Ülkemiz üzerinden Yunanistan güzergahını kullanarak AB ülkelerine yapılan taşımalarda, İpsala Sınır Kapımız karşısındaki Yunanistan’ın Kipi Sınır Kapısı’nın tek peron üzerinden TIR alımı yapması ve yavaş ilerleyen gümrük işlemleri sebebiyle, özellikle hafta sonlarında 1 günü bulan beklemeler ile karşılabiliyor. Kipi Sınır Kapısı’ndaki verimsiz çalışma sisteminin iyileştirilebilmesi ve ağır ilerleyen araç trafiğinin hızlandırılabilmesi adına UND çok önemli görüşmeler ve girişimler gerçekleştiriyor. 29 Demek ki olabiliyormuş: EL PASO T ürk nakliyecisi sınır kapılarında keyfe keder bekletiliyor. Yetkililer bu bekletme işleminin ‘normal’ olduğunu söyleseler de ABD ve Meksika arasındaki El Paso Sınır Kapısı, bunun tam tersini söylüyor. ABD ile Meksika arasındaki uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu son derece riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Kapısı’nda sadece yarım gün içinde gerçekleşen 3 bin TIR’lık araç hareketi hem UND’nin hem de Türk nakliyecisinin inceleme alanında. Gümrük süreçlerinde izlenen metotlar, uygulamalar ve uygulanan risk analizleri ile ilgili hususlar Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü başta olmak üzere kamu’nun gerekli kesimlerine UND yönetimi tarafından bir raporla aktarıldı. Uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Sınır Kapısı’ndaki TIR işlemlerinin yüzde 98’inin tek durakta sadece belge kontrolüne dayalı şekilde tamamlanıyor. Sadece yüzde 2’si kontrole tabi tutuluyor. Günlük 3 bin TIR’lık işlemin hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. El Paso Sınır Kapısı’nda da hafta içinde 06:00-18:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında yapılan çalışmalarda sadece bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri yapılıyor. Bu iki sınır kapısı metrekare olarak ülkemizdeki sınır kapılarından ortalama üç kat daha dar bir küçük bir alana konumlanmış durumda. TIR’ların ve sürücülerin birçok işlemi tamamen elektronik ortamda tamamlanıyor. Kilometrelerce uzayan TIR kuyrukları Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve Lesovo Sınır Kapılarındaki gümrük işlemlerinin son derece yavaş ilerlemesi ve yaşanan teknik sorunlar sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapılarımızda uzun TIR Kuyrukları sık sık meydana geliyor ve buna bağlı uzun beklemeler yaşanıyor. Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapılarında ihracat yönünde 3-5 kilometrelik TIR kuyruğu haberleri sık sık gündeme düşerken bu beklemeler lojistik sektörümüzü verimsizleştire- biliyor. Bulgaristan tarafındaki yavaş ilerleyen gümrük işlemleri nedeniyle söz konusu TIR kuyruklarındaki bekleyen araçların trafiği ağır ilerlerken pazara zamanında yetiştirilmesi gereken mallar da gecikmeli olarak ulaştırılabiliyor. En son Hamzabeyli Sınır Kapısı’nda ihracat yönünde 4 km. ithalat yönünde ise 5 km. bekleme sıraları meydana gelmişti. Sınır kapılarındaki yoğunluk durumu UND’nin internet sitesinde yer alan ve sürekli olarak güncellenmekte olan “Sınır Kapıları Yoğunluk Durumu” bölümünden takip edilebiliyor. Hızımızı düşürüyorlar Sınır kapılarımızda meydana gelen bu teknik sıkıntılar, ağır işleyiş ve kasıtlı bir şekilde işleyen olumsuz uygulamalar Türk nakliye sektörünün hızını düşürüyor. Hangi nakliyeci ile görüşsek bu uygulamaların çoğunun keyfi olduğunu ileri sürüyorlar. Bizim sınır kapılarımızda meydana gelen bu kuyrukların olağan şartlarda dünyanın başka bir yerinde meydana gelmediğini ileten nakliye sektörü, bu durumda bir ‘kasıt’ aranması gerektiğinde hemfikir... UND’nin Sesi olarak konuyu sektörümüzün yetkin isileri ile değerlendirdik. Kasım 2015 30 DOSYA Nuhoğlu: Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor “Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor. AB’nin açıkladığı bir rapora göre; kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden AB-Türkiye arasında 3.5 milyar euroluk mal hareketi yapılamamıştır.” 36 saatte Münih-İstanbul taşıması yapılabilmeli Çetin Nuhoğlu UND Yönetim Kurulu Başkanı UND, SMP (Bulgaristan Uluslararası Nakliyeciler Derneği), Trakya Gümrük Müdürlüğü ve Svelingrad Gümrük Bölge Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin katılımıyla 2 Ekim’de Kapıkule Sınır Kapısı’nda bir toplantı ve saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarındaki geçiş problemleri ve son dönemde mülteci sorunları nedeniyle artan sıkıntıları görüşmek için bir araya gelen yetkililer çözüm yollarını değerlendirdi. Trakya Gümrük Bölge Müdürlüğü, Bulgaristan Gümrük Bölge Müdürlüğü yetkililerinin de katılımlarıyla gerçekleşen görüşme öncesinde konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Fiziki şartların ötesinde, süreçlerin işleyişinde problemimiz var. Beklemeler yüzünden her yıl 50 bin seferlik yükü havayoluna kaptırıyoruz. Bu iki noktaya odaklanmamız gerekiyor” dedi. Toplantıda, Kapıkule sınır kapısındaki sorunların çözümüne yönelik karşılıklı bilgi alışverişi gerçekleşti ve çözüm önerileri paylaşıldı. Kasım 2015 Nuhoğlu, Kapıkule’nin iki ülke arasında sıradan bir kapı gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı. “Kapıkule, Türkiye’nin AB’ye, AB’nin de Türkiye’ye açılma kapısıdır” diyen Nuhoğlu, burada yaşanılan verimsizliklerin ABTürkiye arasındaki ticarette sorunlar yaşanmasına neden olduğunu anlattı. Zaman zaman kilometrelerce TIR kuyruğu olduğunu kaydeden Nuhoğlu, “Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor. AB’nin açıkladığı bir rapora göre; kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden AB-Türkiye arasında 3.5 milyar euroluk mal hareketi yapılamamıştır. Bu, her iki tarafın da kaybıdır. Bulgar TIR’ı da Türk TIR’ı da Münih’ten aldığı bir yükü 36 saatte İstanbul’a getirebilmelidir. Ancak 36 saatte kapıyı geçmekte zorlanıyoruz”dedi. Gümrük kapılarındaki süreçlerin iyileştirilmesi gerektiğinin önemine işaret eden Nuhoğlu, ABD ve Meksika arasındaki geçiş kapılarından örnekler verdi. Günde 10 bin TIR’ın geçtiği kapıların olduğunu anlatan Nuhoğlu, “Meksika gibi suç unsurunun çok olduğu bir ülkeden ABD’ye girişin nasıl bu kadar hızlı gerçekleşebildiğine odaklanmalıyız” dedi. Araçlar 75 saniyelik işlem için 10 saat bekliyor TOBB, TİM ve UND olarak bir araya gelerek Kapıkule’deki işlemlerin nasıl gerçekleştiğini incelediklerini kaydeden Nuhoğlu, “Bir araç kapıdan geçerken yapması gereken zorunlu işlemlerin analizini gerçekleştirdik. Girişte hangi belgeyi nasıl alacak, polis kontrolü nasıl olacak, muayenede neler yapılacak, pasaport kontrolü ne kadar sürüyor, kantar kaç saniyede tartıyor, güm- rük tescil kaç saniyede oluyor? Tüm bu işlemleri değerlendirdiğimizde hedeflenenden çok uzak rakamlar elde ettik. Ortaya çıkan raporda bir aracın çıkışının eğer akaryakıt işlemi yapmaz ise 75 saniyeden fazla olmaması gerektiğini saptadık. Süreçleri iyileştirilir ve tek peron sistemi uygulanırsa günde binin üzerinde araç geçirebiliriz” dedi. Karayolu nakliyecileri bekleme yüzünden 7.5 milyar dolar kaybediyor Kapılardaki bekleme yüzünden karayolunun payının azaldığına dikkat çeken Nuhoğlu, “Türkiye’nin ihracatının yüzde 10’u uçakla yapılıyor. İhracatımızın 15 milyar doları uçakla yapılıyor. Bu, bizim için 50 bin seferdir. İhracatçılar daha hızlı olması nedeni ile uçağı tercih ediyorlar. Uçakla 1-2 gün içerisinde taşıma yapılabiliyor. Navlun önemini yitiriyor. Biz, 36 saatte bu taşımayı yapabilirsek bu paranın yarısını alabiliriz. Ortak menfaat olarak buna odaklanmamız gerekiyor” diye konuştu. UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, iki derneğin birlikte çalışmasının önemine vurgu yaparak, bir öneride bulundu. Nuhoğlu, “Her iki dernek kendi gümrüklerinde süreç analizlerini yapsınlar. Biz UND olarak bunu Kapıkule’de yaptık. Bulgaristan tarafı da bunu yapsın hatta bunu dernekler, gümrükler ve her iki taraftan üniversitelerin olacağı bir bilimsel çalışmaya imza atalım” dedi. Bu süreç böyle devam ettiği sürece kan kaybetmeye devam edeceklerini anlatan Nuhoğlu, ayrıca dezenfeksiyon ücretlerinin karşılıklı olarak kaldırılması için her iki tarafın kendi bakanlıklarına aynı gün, aynı zamanda müracaat etmelerini istedi. 31 Değirmenci: Transit süreler uzamakta, dış ticaretimiz durma noktasına gelmekte Cavit Değirmenci Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü “Türk lojistiğini olumsuz yönde etkileyen gündem maddelerinin başında gelen sınır kapılarında yaşanan sıkıntılar ve geçiş sorunları sektörümüz için risk teşkil ediyor. Maalesef Gümrük Birliği’ne, Ankara Anlaşması’na ve Dünya Ticaret Örgütü’ne taraf ülkelerin, anlaşmaların dışına çıkarak keyfi uygulamaları dış ticaretimizi ve sektörümüzün önünü kesmekte. Bu uygulamalar neticesinde sıkça kapıların kapatılması, işlemlerin yavaşlatılması gibi eylemler sonucunda transit süreler uzamakta, dış ticaretimiz durma noktasına gelmekte. Ancak sahip olunacak bazı sertifikasyonlar sayesinde bu sorunları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da minimize edebiliyoruz. Sektö- rümüze birçok konuda olduğu gibi bu konuda da öncülük ederekYetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’nı (AEO) alan ilk lojistik firmasıyız. AEO belgesi ile TIR’larımızın gümrük kontrolüne girmesi gerekmiyor böylece zamandan tasarruf ederek verimliliğimiz artırıyor, müşterilerimize kesintisiz hizmet sunabiliyoruz. Diğer taraftan belgenin sağlamış olduğu geçiş öncelik hakkının daha verimli kullanılabilmesi için resmi kuruluşların da ilave aksiyonlar alması gerekiyor. 15 gün beklenilen kapılar var, bir haftalık sefer 40 güne çıkıyor 15 gün beklenilen kapılar var. Bir haftalık sefer 40 güne çıkabiliyor. Hamzabeyli ve İpsala kapılarında ortalama bekleme süresi 2-3 günü, İran yönlü Gürbulak ve Esendere’de 5-7 günü, Habur’da 3-4 günü, Sarp ve Türkgözü’nde ortalama bekleme süresi 1-2 günü buluyor. Irak’ın doğusu ve güneyine gidilemiyor. Suriye kapalı, Mısır Ro-Ro hattı da 22 Nisan itibarıyla kapandı. Rusya için Ukrayna yolu kapalı. Türkmenistan’a bir haftalık yol 40 gün alabiliyor. En çok sorun yaşadığımız kapılardan biri ise Kapıkule. Kapıkule’de günde bin 600 TIR geçebilecekken 700 TIR ancak geçiyor. Bekleme sürelerinin uzamasındaki en önemli etmenler geçiş belgelerinin kapılarda verilmesi ve gümrüksüz yakıt alımının kapıda olması. Belgelerin dağıtımının iç güm- rükler ya da Avrupa’daki örnekleri gibi sektör örgütü yani UND üzerinden yapılması bu sorunu çözecektir. Ayrıca gümrüksüz akaryakıtların sınır kapılarında değil yurt içinden alınarak sefer bazlı beyanlarla aracın yurt dışına çıkışı belgelenip tanınan akaryakıt limiti alımından doğan fark firmaya sonradan ödenebilir. Sürecin bu şekilde işlemesi yabancı plakalı araçların da yakıt alımının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Kapılarda görev yapan personellerin birden fazla otoriteye bağlı olması da işlemleri geciktiren unsurlardan bir diğeri. Sınır kapıları hızlı geçiş yapılabilmesi için her türlü önlemin alınması ve hızlı transit yapılması gereken noktalardır. Günlük hareketler için KPI’lar konup performanslar ölçülerek tıkanan noktaların önünün açılması sağlanabilir. Küresel ticarette artık kalite ve maliyetin yanında hız da en önemli başarı parametrelerinden biri. Ülkemizden yapılan alımların başka ülkelere kaymaması, rekabette geri planda kalmamız için hızlı geçişin sağlanması büyük önem taşıyor. Kara güzergâhında yaşanan sıkıntılar sebebi ile Ekol Lojistik olarak intermodal taşımacılığın sektörümüz için önemli avantajlar sağlayan bir alternatif olduğunu düşünüyoruz. İntermodal taşımacılığı ile sınır kapılarındaki detaylı geçiş belgelerinden feragat edebiliyor ve uzun bekleme sürelerinden etkilenmeden iş sürekliliğini sağlanabiliyoruz. Öncülüğünü yapmış olduğumuz İntermodal taşımacılığın yaygınlaşması gerektiğini ve devlet politikası olarak bu yönde adımlar atılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Biz şu anda en son teknolojiye sahip, her biri 240 treyler kapasiteli, 5 Ro-Ro gemimizle seferler yapıyoruz. İntermodal taşımacılık sistemi ile sadece bekleme sürelerinden tasarruf etmiyor aynı zamanda ciddi bir yakıt tasarrufu da sağlayarak her ay binlerce ağaç kurtarıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla intermodal taşımacılık ağımızı genişleterek karbondioksit salınımını daha da azaltıyoruz. 7 bin km’ye ulaşan mesafeler kat eden Türk mallarının, bu uzun yolculuğunun karayolu bölümünü 2 bin km’ye düşürüyoruz.” Kasım 2015 32 DOSYA Küçükertan: Milli yatırımlar kapı kuyruklarında atıl olarak bekletiliyor Osman Küçükertan Omsan Genel Müdürü “Sınır kapılarda yaşanan beklemeler lojistik sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. Öncelikle, beklemeler sefer sürelerinin uzamasına neden olmakta, beklemede geçen sürenin sürücü çalışma saatinden sayılması sebebi ile de sefer kayıplarına yol açmaktadır. Sefer kayıpları bu olumsuzluğun görünen yüzüdür. Görünmeyen yüzü ise milli yatırımların kapı kuyruklarında atıl olarak bekletilmesidir. 10 kilo metre uzunluğundaki bir araç kuyruğunda yaklaşık 100 milyon euroluk bir yatırımın atıl bir şekilde bekletildiğini düşünebiliriz. Araçlarda taşınan yükler de dikkate alındığında, beklemelerin Türk ekonomisine verdiği olumsuzluk artmaktadır. Bu durumun sektörümüze ve ülke ekonomimize etkisi çok büyüktür. Sektörel olarak bakıldığında; sefer sürelerinin uzaması, araçların verimli kullanılamamasının yanı sıra, artan maliyetler sebebi ile karlılığın düşmesine neden olmaktadır. Ülke ekonomisi genelinde bakıldığında ise söz konusu beklemeler, sefer sürelerin uzaması ile ihracat bazlı çıkış sayısının düşmesine, ithalat olarak bakıldığında ise örneğin, hammaddelerin gecikmesi ve buna bağlı çalışan fabrikaların durmasına neden olmaktadır. En çok beklemeler Türkiye-Bulgaristan giriş ve çıkış kapılarında yaşanmaktadır. Bir çekici, bu kapıda bir sefer süresince, gidiş-dönüş dikkate alındığında, ortalama iki gün bekleyebilmektedir. Bu çekicinin ayda iki sefer gerçekleştirdiği düşünülürse, bir aylık sürede yaklaşık dört gün, yılda ise 48 gün civarında bir bekleme ile karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan gecikmelerde en büyük etkenin, gümrük kapılarında çalışan sayısının yetersizliği ve buna ilaveten işleyişin yavaşlığı diyebiliriz. İstihdamın artırılması yönünde alınacak önlemlerle birlikte gümrük kapılarının fiziksel şartlarının iyileştirilmesi sayesinde akışı hızlandırabilecektir. Omsan olarak, Türkiy-Bulgaristan kapısını kullanmaktayız. Bulgaristan tarafında yaşanmakta olan sorunların sistemsel sebeplerden, eksik personel veya personelin sürekli olarak değişiminden kaynaklandığı düşünülmektedir. Sorunların, yoğun dönemlerde işlemleri hızlandıracak önlemlerin alınıp, yeterli personel istihdamı ile çözülebileceği değerlendirilmektedir. Bu önlemler ile uzun kuyruklar eritilebilecektir.” Özyurt: Komşu ülkelerle aramızı sıcak tutmalı ve TIR’ların geçeği gişeler artırılmalı Halit Özyurt UPI Grup Genel Müdürü “Türkiye lojistik sektörünün en büyük sorunların biri de sınır kapılarındaki yığılmalar ve beklemeler. Kapılardaki yığılmalar ve beklemeler sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Önceliklli olarak müşteri ve sefer kaybı yaşıyoruz. Kasım 2015 Müşterinin yükünü zamanında teslim edemiyoruz. Geç kaldığımızda müşteri başka arayışlar içersine giriyor, karayolu taşımacılığı ile konteyner taşımacılığı arasında nerdeyse gün farkı kalmadı kimi zaman üç gün kimi zaman dört günde kapıları geçemiyoruz. İhracat, ülkemiz için son derece önemlidir. Ne kadar az ihracat olursa ülkenin ekonomisi o kadar çok etiklenir. En çok; Kapıkule, Hamzabeyli, İpsala, Gürbulak ve Sarp sınır kapılarında uzun beklemeler yaşıyoruz. Beklemelerin bu kadar uzun sürmesinin sebepleri nelerdir sorusunu sık sık birbirimize ve UND’ye soruyoruz. Bize verilen cevaplar sistem çalışmıyor sistemler yenileniyor veya Bulgar tarafı, Yunan tarafı çalışmıyor gibi ama tam olarak nedeni nedir derseniz bunu bilmiyoruz. Her kapıda her zaman ayrı sıkıntı yaşıyoruz. (Örneğin İran geçiş parasına zam yaptı hiçbir araç kapıdan geçemedi ülkeler arası restleşme oldu sıra oluştu.) Bulgaristan geçiş belgesini kesti ülkeler arası sorun oldu araçlarda belge olmasına rağmen geçiş izni verilmedi. Kısacası bir sürü neden var ama aslında net bir neden de yok... Ama bazı kapılarda memur yetersizliği ve geçiş tek gişe calışması da bu nedenler arasında. Bu konuda neler yapılmalı, neler yapılırsa beklemeler en az seviyeye inebilir sorusunu da kendimize sıklıkla sorar olduk. Şahsi fikrim belki biraz siyasi olacak fakat önce komşu ülkeler ile aramızı sıcak tutmamız daha sonra her sınır kapısında TIR’ların geçeği gişeler artırılması ve memur atanması gerekiyor. Bunun da sadece bizim taraf ile sınırlı kalmaması gerekiyor. Karşı taraf tek memur ile çalışıyor ise bunun bir faydası olacağını sanmıyorum. Buradan araç geçer, karşı tarafta takılır yine kuyruklar oluşur. Bunun için iki taraflı çalışma olması gerekli....” 33 Eker: Gümrük sahalarımızda çalışan personel sayısı artırılmalı Hikmet Eker Eker Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Karayolu taşımacılığında en çok sıkıntı yaratan maliyet unsurlarının, özellikle günleri bulan bekleme süreleri sebebiyle sınır kapılarında ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıca araç sürücülerinin özellikle sınır kapılarında kaybedilen zamanı kazanmak için zorunlu sürüş saati gibi uygulamaları dikkate almadıkları durumlar olduğu ve bu yüzden kesilen trafik cezalarının da dolaylı olarak taşıma maliyetlerine yansıdığı görülmektedir. Ülkemizin jeopolitik konumu sebebi ile dünya üzerindeki en işlek ülkelerinden biri olması da bunda direkt etken sebep olarak söylenebilir. Sınır kapılarında yaşanılan bekleme süreleri esasında ekonomik şartları doğrudan etkileyen unsurların başında gelmektedir. Yaşanılan beklemeler servis sürelerini uzattığı gibi buna bağlı olarak hem ihracat miktarını hem de araçlarımızın totalde senede yaptığı servis sayısını azaltmaktadır. Özellikle tren beklemelerinin yani Avrupa’nın Gümrük birliğinden doğan malların serbest dolaşımı esasına, bu malları taşıyan araçlara uygulamadığından Avrupa’nın uyguladığı transit geçiş yasaklarından dolayı Avrupayla, ülkemizin ortak zararı 3.5 milyar euro’dur. Şu anda en çok Habur (Irak), Gürbulak (İran) ve Slovenya’da tren bekleme sürelerinin uzun olduğu gözlemlenmektedir. Bekleme sürelerinin bu kadar uzun olma sorusuna verilebilecek en net cevap ülkemizin bulunduğu jeopolitik konum olarak söylenebilir. Ülkemizin Asya-Avrupa bağlantı noktası olması ve transit gidecek araçların diğer şartlar da göz önüne alındığında ülkemiz üzerinden geçmeleri kapılardaki araç yoğunluğunu artırmakta diğer ülkeler üzerinden geçen ya da kendi toplam taşıt miktarlarına bakıldığında ülkemizin açık ara diğer ülkelerden önde olduğu çok rahat gözlemlenebilir. Ülkemiz gümrük sahalarında çalışan personel sayısı çoğaltılarak işlem hız süresi azaltılabilinir. Ayrıca Avrupa Birliği’nin kendi arasında uygulamış olduğu transit geçiş sistemine ülkemiz de dahil olursa sistemin daha düzenli ve seri işleyeceği ortadadır. Şu an uygulanmakta olan TIR EPD sisteminde araçlar gümrük idaresine gelmeden internet ortamında bilgiler bu sisteme yüklenebilmekte ve araçların gümrüklerde zaman kaybı yaşamadan işlemlerini tamamlayabilemektedirler. Bu sistemin biraz daha yaygınlaştırılması sağlanırsa bekleme süreleri kısalabilir.” Öcal: Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz İbrahim Ethem Öcal Yörük Transport Genel Müdürü “Sınır kapılarındaki beklemeler hiç şüphesiz ki lojistik sektörünün kanayan bir yarası durumundadır. Globalleşen ve büyüyen dünyadan ülkeler arası ticaretin önemi büyüktür. Lojistik ise bu ticaretin kilit taşları arasında bulunmaktadır. Ülkemiz için ise karayolu taşımacılığı bu ticarette önemli bir yere sahiptir. Bu denli önem arz eden sektör, kapılardaki beklemeler yüzünden gün geçtikçe iş potansiyelini kaybetmektedir. Yığılmalar maliyetlerin artmasına, teslimat sürelerinde ise gecikmelere sebebiyet vermektedir. Bundan dolayıdır ki her yıl yaklaşık 6070 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırdığımızı çok iyi bilmekteyiz. Karayolu taşımacılığı ile şuan ülke ihracatının yüzde 45’lik bölümünü gerçekleştiriyoruz. 2023 yılı için 500 milyar dolarlık ihracat hedefimize kapılardaki bekleme sürelerini minimize etmeden ulaşamayacağımızı da çok iyi bilmeliyiz. Beklemelerin sebebi ise şüphesiz süreçlerin verimsiz işleyişinden kaynaklanmaktadır. Örneğin Kapıkule’yi incelemek gerekirse; belge alımının yoğun olup, kantar ve tescilde beklemeden geçişin sağlanması sürecin ne kadar verimsiz işlediğini göstermektedir. Şahsi fikrime göre bu yığılmaların iki maddede çözümü çok kolay olacaktır. Bunlar; geçiş belge dağıtımının iç gümrüklerde yapılması ve ihraç malı taşıyan araçların alabildiği ÖTV’siz akaryakıtın da her petrol istasyonunda verilebilecek şekilde düzenlenmesidir. Yukarıdaki belirtmiş olduğum düzenlemeler ile bu sorunların ortadan kalkıp sektörün cazibesinin yeniden oluşacağı kanaatindeyim. Devlet, ilgili bakanlıklar ve UND ile beraber lojistik sektör sorunlarının çözümü noktasında gerekli girişim ve düzenlemeleri yapıp, sektörü tekrardan şahlandıracak yapıya büründürülmesini en kısa zamanda ümit etmekteyiz.” Kasım 2015 34 DOSYA Akgün: Servis sürelerimiz düşüyor, maliyetler yükseliyor C. Said Akgün/Akgün Group Yönetim Kurulu Başkanı “Sınır kapılarımızda meydana gelen beklemeler sektörümüzü ve dolayısıyla da ülkemizi ekonomik olarak etkiliyor. Servis sürelerimiz düşüyor, maliyetler yükseliyor, şoför çalıştırmamız ve şoför bulmamızı etkiliyor. Nakliye ve maliyetimiz taşıma fiyatlarımızın üstünde kalmasını etkiliyor. Zamanın da teslim etmemiz gereken yükleri zamanın da ulaştıramadığımızda müşteri ile karşı karşıya kalıyoruz. Bütün bunları alt alta koyup topladığımızda bu durum, tümüyle kar ve kazancımızı etkilemektedir. Çalışma bölgemize göre Sarp gümrüğü hariç, Gurbulak ve Habur kapıların da çok bekleme oluşmaktadır. Bu durumlar da bizi çok zor duruma sokuyor. Hem maliyet açısından hem de araçların kapılarda boşu boşuna beklemesinden dolayıdır. Yetersiz alt yapı , terör olayları, siyasi sebepler de burda incelenmesi gereken konu başlıkları arasında yer alıyor. Bu ve benzeri konularda bir dizi çalışmanın yapılması şarttır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: Gümrüklerde alt yapı yenilenmeli, bir sürü gereksiz işlemler kalkmalı, hızlı geçiş sistemi uygulanmalı, gümrük memur elemanları yeterince eğitilmeli, mazot kontrolleri gümrük dışına alınmalıdır.” Topaloğlu: Sınırdaki beklemeler destansı bir hal aldı, kuşaktan kuşağa anlatacağız Alişan Ender Topaloğlu Başoba Nakliyat Genel Müdürü “Yaptığımız işte bizi en çok zorlayan hususlardan bir tanesi sınır kapısı beklemeleridir. Bazen sınır kapılarındaki fiziki yetersizlikten bazen kurulu sistemlerdeki teknik aksaklıklardan bazen mücbir hallerden bazen de ülkelerin kendi araçlarına geçiş üstünlüğü sağlama politikalarından ötürü sınır kapısı beklemelerinden her anlamda olumsuz etkileniyoruz. Bu etkilenmeden sadece bizim sektörümüz etkilenmiyor devletin çatısı altında yaşamını idame etme gayretinde olan tüm vatandaşlar öyle ya da böyle bu olumsuzluktan nasibini alıyor. Kurgu şu: Benim aracım sınır kapısında beklediğinde, Kasım 2015 varış noktasındaki müşteri huysuzlanmaya başlar. Bunda haklı, çünkü ihtiyaç duyduğu malzemeyi hedef kitleye ulaştırması lazım. Mala parayı ödeyecek müşteri yani... Onun malı ona vaktinde ulaşmadığında müşteri farklı bir mala yöneliyor, müşterisinden oluyor ve kazanç kaybına uğruyor. Bu olayın doğal sonucunda ithalatçı tedarikçisinden termin sürelerindeki gecikmelerden ötürü vazgeçerek farklı ülkelere yöneliyor. Tedarikçi, yani ihracatçı yaşadığı iş kaybı nedeniyle imalatçısına sen üretme diyor çünkü sorun var satamıyorum. İmalatçı, ihracata dayalı geliştirdiği üretim bandını askıya alınca yatırım zarara uğruyor, işçisini işten çıkarmak durumunda kalıyor. İşini kaybetmiş aile reisi Ali Amca ve bireylerinin içine düştükleri buhranın ne acı olduğunu iyi biliyoruz. Olay ekonomik boyuttan sosyal boyuta geçti bile. Global ekonomi dediğimiz hadise işte bu. Zincirin tüm halkaları aslında farklı kesimleri ifade etmekte. İhracata dayalı ekonomik büyümeyi hedeflemiş bir ülkede sınır kapısı beklemelerinin ekonomiye etkisi işte budur. Aksini düşünmek yanlış olur. Taşıma yaptığım ülkelerle ilgili yoğun beklemelere maruz kaldığımız sınır kapıları Sarp/Sarpi ve Gürbulak sınır kapılarıdır. Gürbulak’taki olay artık devlet meselesi haline gelmiş, İran’ın kendi TIR’larına gösterdiği öncelikli geçiş hakkını kıskanmıyorum desem yalandır. Sarp ve Sarpi yani Gürcistan’a girişte en yoğun kullanılan sınır kapısındaki beklemeler ise artık destansı bir hal aldı, kuşaktan kuşağa anlatacağız. Sadece üç sorum var Gürcistan’a açılan Sarp Sınır Kapısı 2009 yılında modernize edildiğinde o zamanın şartlarında iktisadi düşünülmüş. İşletici kuruluş ticari kaygıları endişesiyle kafe, free shop ve benzeri binaları kısıtlı sahanın tam ortasına inşa etmiş. Bu hatalı projelendirme nedeniyle yetersiz alan tümüyle kısıtlanmış. O tarihlerde 30 bin TIR sahayı kullanırken bugün bu rakam 260 bin dolaylarında. Haliyle kısıtlı saha mevcut TIR trafiğini kaldırmıyor. Elbette sahanın yetersizliğinin yanında farklı etkenler de mevcut. Türkiye ile Gürcistan arasındaki yakıt fiyat farkı sınır kapısını sadece ihraç taşıması gerçekleştiren TIR’lar için değil sözde yolcu taşımacılığı gerçekleştiren otobüsler için de cazip kılmakta. Gürcülerin Mayıs/ Eylül dönemlerinde yoğun olan turizm sezonlarında günlük 600 otobüs giriş çıkış işlemi gerçekleştirirken bugün bu rakamın günlük 1000’li sayıları aştığını görmekteyiz. Siz söyleyin kışın günlük 200-250 otobüsle Gürcistan’a geçiş yaparken 500 otobüs Gürcistan’a neden gider? 35 Bu soruya verilecek yanıt elbette açıktır. Lakin hatalı politikalar yürüten bürokratların bu sorulara yanıt vermeleri ve sorunları çözmeleri Ali amcanın işini kaybetmemesi için şarttır. Bu yazı uzar gider, insanlar uzun yazıları okumaktan hoşlanmazlar. İşlerini layıkıyla yapmazlar lakin kendilerine işlerinin öğretilmesinden de haz duymazlar. Bu nedenle çözüm önerilerimi uzun uzadıya sıralamayacağım. Üç soru yönelteceğim: Sınır kapılarındaki yoğunluğu yok edecek yanıtlar bu sorularda gizli. Saha yetersizliği olan sınır gümrüklerinde neden XRAY ve tüm evrak kontrollerinin kısıtlı alanda tamamlanmasına çalışılarak geride uzunca TIR kuyrukları oluşturulur? Gümlük ortalama 500 otobüs neden Gürcistan’a gider? TIR’lar Türk tarafında ve Gürcü tarafında neden zorunlu olarak park alanlarına sokulur?” Tutu: Beklemelerden dolayı ek maliyetler ödemek zorunda kalıyoruz Vedat Tutu VİP Lojistik İşletme Müdürü “Sınır kapılarında meydana gelen beklemeler nakliyecilerin en önemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Bizler, sadece ve sadece eşit koşullarda rekabet etmek istiyoruz. Biz, sınır kapılarında beklerken ve zaman kaybına uğrarken diğer ülke nakliyecilerinin sınır kapılarından transit geçiyor olması ne kadar eşit rekabeti beraberinde getirir ki? Sınır kapılarında beklemeler ihracat ve ithalatımızı son derece olumsuz etkiliyor. Müşteriye verilmiş olan terminin çok gerisinde kalıyor olmamız, sürücülerin uyukusuz kalarak yorgun ve uykusuz seferi tamamlamaya çalışması ile de kazalar gerçekleşebiliyor. Müşteriye verilen terminleri tutturmak ve kazalara sebep vermemek için, ikinci bir şoför daha çalıştırmak zorunda kalınması ile ek masraflar çıkıyor. Buna istinaden yapılan ise; müşteri kaybı olmasın, verilmiş alan termini tutturmak için ikinci bir şoför maliyeti daha yaparak çift şoför ile araçları çıkarmak zorunda kalıyoruz. Bu da bize ikinci bir maliyet oluyor. Tek şoför göndermek ise sürücü arkadaşın uykusuz kalmasına neden olduğundan kazalar ortaya çıkıyor, ya da kazalara sebebiyet verebiliyorsunuz. Kapıkule ve Hamzabeyli Türkiye tarafında ve Sırbistan çıkışı kapısı Bajakova’da çıkışlı kapılarında belge almaya çalışmak ile ortalama her sefer 8-10 saat geriden gidiliyor. Gümrük memurlarının eğitimsiz ve işini özenle yapmaması ise ayrı bir sıkıntı ve zaman kaybıdır. Önemli olan yetkin ve işi bilen insanları çalıştırarak, daha hızlı bir süreç ile ilerleyebilmek. Yapılacak tek şey eğitim verilmesi ve gümrük konularına hakim insan yetiştirmektir.” Kasım 2015 36 SÖYLEŞİ Rusya’daki istasyon ağını 2 bine çıkaracak, Gürcistan ve Azerbaycan’da hizmete başlayacak 2015 yılı için hedeflerinin Rusya’daki ağlarını genişletmek ve Rusya pazarında aktif bir partner olmak olduğunu ifade eden DKV Euro Service Türkiye Satış Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, “Sene sonu itibarıyla Gazprom Neft ile yaptığımız anlaşma ile birlikte Rusya’daki istasyon ağımızı 2 bine çıkarttık. Önümüzdeki yıllarda öncelikli hedefimiz Gürcistan ve Azerbaycan’da geçerlilik” diyor. L “ ojistik sektörü için 2014 kadar 2015 yılının da çok tatminkar geçmediğini belirten DKV Euro Service Türkiye Satış Müdürü Deniz Çokcoş Sezer, büyük ölçekli firmaların daha büyük hacimli işler gerçekleştirebildikleri için avantajı ellerinde tutarken, bazı şirketlerin satın alımlar ve yabancı ortaklıklarla büyüdüğünü söylüyor. Seçimlerin yarattığı belirsizlik ortamının büyüme planlarını 2016 yılına ertelediğini ifade eden Sezer, 2015’i müşteri sayısındaki artışla orantılı olarak özellikle akaryakıt, otoban ve vergi iadesi hizmetlerinde çift haneli bir büyümeyle kapatmayı hedeflediklerinin altını çiziyor. Kasım 2015 UND’nin sektör için son derece önemli olduğunu ifade eden Sezer, “UND, sektörümüzde lojistik firmalarını bilgilendirme, sorunlarını çözme anlamında sürekli araştıran ve çalışmalar yapan önemli bir kuruluş. DKV Türkiye olarak UND’nin yayınlarını ve bültenlerini ilgiyle takip ediyoruz. Tek kart ile çok kapsamlı bir hizmet sunuyor DKV olarak müşterilere “tek kart” ile çok kapsamlı bir hizmet sunduklarını ifade eden Sezer, “DKV Kart, Avrupa’da ve Rusya’da 42 ülkedeki 54 bin 700 kabul noktasında, farklı yakıt markalarının satıldığı en geniş ve en yaygın dolum istasyon ağına sahip yakıt kartı. DKV müşterileri bu kart ile, Avrupa ve Rusya’da ülkelere göre değişiklik gösteren ücretli paralı otoyol, tünel ve köprü ödemelerini yapabiliyorlar. Nakitsiz hizmetten, otoyol geçiş ücretlerine ve vergi iadesi ödemelerine uzanan geniş bir yelpazede maliyet optimizasyonu ve filo yönetim hizmeti sunuyoruz” diyor. Ayrıca müşterilerine tek elden sorunsuz ve pratik vergi iadesi hizmeti sağladıklarını ifade eden Sezer şu bilgileri veriyor: “Bununla birlikte müşterilerimiz, DKV Kart ile tedarikçilerimizin sunduğu araç temizliği ile bakım ve onarım hizmetlerini de kapsayan yol yardımından faydalanıyorlar. Feribot ve tren geçişleri ile gümrük geçiş hizmetleri müşterilerimize sunduğumuz diğer hizmetler arasında yer alıyor. Öte yandan, hizmet yelpazemiz her geçen gün genişliyor. Örneğin, Belçika otoyollarında ağırlığı 3,5 ton ve üzeri araçlar için geçerli olan vinyet uygulaması yerini 37 engel olmak. Bu nedenle DKV Kart kullanan şoförler, seyir halindeyken kartın geçerli olduğu istasyonu aramak veya bunun için güzergâhını terk etmek zorunda kalmıyor. Cezai koşullar nedeniyle aracın bağlanması veya kart bozulduğu için kullanılamadığı hallerde istasyonda ertesi güne kadar beklemeleri gerekmiyor” diyor. Sezer, araç arızası da dahil tüm bu sorunlarda DKV Acil Yardım Hattı’nın devreye girdiğini ve aracın en kısa sürede yola devam etmesi için aksiyon alındığını belirtiyor. UND son derece önemli DKV Euro Service Türkiye Satış Müdürü Deniz Çokcoş Sezer elektronik otoyol sistemine bırakıyor. 1 Nisan 2016’dan itibaren yürürlüğe girecek olan sisteme kayıtlar 1 Ekim 2015’de başladı. DKV olarak Belçika elektronik otoyol sistemi faturalamasını da yapmaya başlıyoruz. Bu geçiş sürecinin sağlıklı yürümesi için DKV olarak tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Diğer ülkelerde olduğu gibi Belçika’da da detaylı faturalama yapılacak. Öte yandan Rusya hattında çalışan firmalara güzel bir haberimiz daha var. Müşterilerimiz 15 Kasım itibariyle Rusya otoyollarındaki ödemelerinde DKV kartı kullanabilecek.” 11. kez Avrupa’nın en iyi yakıt kartı ödülüne layık görüldü DKV’nin 1934 yılında dünyadaki ilk akaryakıt bilet sistemini taşımacılık sektörüne getiren firma olduğunu söyleyen Sezer, 1966 yılında ise ilk akaryakıt kartını pazara sunduklarını belirtiyor. “Bu, hiçbir açıdan kurumsallaşmamış bu sektörde devrim niteliğinde bir adım. DKV bugün gerek sunduğu hizmet yelpazesinin genişliği, gerekse yüksek hizmet kalitesi nedeniyle, lojistik ve karayolu taşımacılık sektörüne hizmet sağlayan Avrupa’nın lider şirketidir” diyen Sezer, DKV’nin bu yıl da 11. kez Avrupa’nın en iyi yakıt kartı ödülüne layık görüldüğünü belirtiyor. Lojistik firmalarının 7 gün 24 saat hizmet alabileceğine emin olduğu bir şirket ile çalışmalarının, filolarını ona emanet edebilmelerinin, yolda bir sorunla karşılaşıldığında mutlaka bir çözüm üretileceğinden emin olmalarının büyük önem taşıdığını ifade eden Sezer, “Bizim amacımız müşterilerimizin sadece kendi işlerine odaklanmasını sağlayarak, şoförlerinin yolda karşılaşabileceği aksaklıklarla uğraşmaktan dolayı oluşabilecek zaman ve para kaybına Sezer, 2015 yılı için hedeflerinin Rusya’daki ağlarını genişletmek ve Rusya pazarında aktif bir partner olmak olduğunu ifade eden Sezer, “Sene sonu itibarıyla Gazprom Neft ile yaptığımız anlaşma ile birlikte Rusya’daki istasyon ağımızı 2 bine çıkarttık, ayrıca Rusya otoyol ödemelerinde de müşterilerimize hizmet verebileceğiz. Önümüzdeki yıllarda öncelikli hedefimiz Gürcistan ve Azerbaycan’da geçerlilik. Bu amaçla ilk adımlar atıldı. Lojistik firmalarına 2016 yılında bu ülkelerde de hizmet vermeyi başlayacağımız müjdesini verebiliriz. Bir diğer hedefimiz ise yurtiçi piyasada ağımızı daha da geliştirerek yer almak” diyor. UND’nin sektör için son derece önemli olduğunu ifade eden Sezer, “UND, sektörümüzde lojistik firmalarını bilgilendirme, sorunlarını çözme anlamında sürekli araştıran ve çalışmalar yapan önemli bir kuruluş. DKV Türkiye olarak UND’nin yayınlarını ve bültenlerini ilgiyle takip ediyoruz. Geçtiğimiz yıllarda stratejik işbirliğimiz de olmuştu. Biz de UND üyelerine verdiğimiz hizmet ile avantaj yaratmayı ve firmaların kazanç sağlamasını hedefliyoruz”diyor. Kasım 2015 38 SÖYLEŞİ Emin Taha: Irak’la ticaret iki yılda yüzde 30 artar En fazla oyu alarak DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçilen Emin Taha, Irak ile yeni bir döneme girildiğini ve ticari ilişkilerin güçleneceğini belirtiyor. Taha, önümüzdeki iki yıllık süreçte terör olaylarının da bitmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ihracatın yüzde 30 artacağını söylüyor. Y eniden kurulan DEİK Türk- Irak İş Konseyi’nin hareket planı belirlendi. Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazarı olan Irak’la aralık ayının ilk haftasından itibaren karşılıklı heyet ziyaretleri başlayacak. İlk etapta Irak’tan yüklü alacağı olan inşaatçılara yönelik ödemelerin tahsilâtı yapılacak. Ardından Irak-Türkiye Serbest Ticaret Bölgesi kurulacak. Son aşamada ise her iki ülke arasında fuar ve organizasyonlar artırılacak. DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, Irak ile yeni bir döneme girildiğini ve ticari ilişkilerin daha da güçleneceğini söyledi. Irak’ta reform niteliğinde adımların atıldığını ve bakanlık Kasım 2015 Taha, “Irak, ülkemiz açısından hem sosyo-kültürel hem de ekonomik için önemli bir ülke. Buradaki gelişmeleri yakından takip ederek çözüm üretme noktasında başarılı olabilmeliyiz. DEİK olarak bu konuda önemli çalışmalar geçmişte yaptık. Bundan sonra da yapacağız” dedi. sayılarında yeni düzenlemelerin yapıldığını belirten Taha, “Birkaç ay içinde ülkede kabine değişecek. Bu süreçte Türkiye’de de yeni hükümet kurulacak. Böylece ticari ilişiklerimiz aralık ayından itibaren daha da güçlenecek” dedi. İki ülke arasında ticaretin gelişebilmesi için şimdiden çalışmalara başladıklarını vurgulayan Taha, “Firmalarla görüşmelere başladık. Beklenti ve taleplerini öğreniyoruz. En büyük sıkıntı inşaat sektörünün ülkeden alacaklarını tahsil edememesi. Öncelikle bu konuyu çözüme kavuşturmak istiyoruz” dedi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Cafer Resul el-Hamadani ise, Mart 2016’dan itibaren borçları ödenmeye başlayacaklarını ve yılsonuna kadar bitireceklerini söyledi. 2016’da STB kurulacak 2016’da Serbest Ticaret Bölgesi 39 (STB) kurulacağı bilgisini de veren Emin Taha, “Bu bölgeyle iki ülke arasındaki tüm ürünler gümrükten muaf olacağı için ticaret şaha kalkacak” dedi. Ticari ilişkileri sürdürülebilir kılmak ve uzun vadeye yaymak amacıyla müşterek fuarların da hayata geçirileceğini vurgulayan Taha, bu konuda da görüşmelere başladıklarını kaydetti. İhracat yüzde 5.4 artış kaydetti Son 2-3 aydır bölgedeki terör olayları nedeniyle iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin bir miktar sekteye uğradığını belirten Emin Taha, şunları anlattı: “Bölgede iki terör örgütü DAEŞ ve PKK ihracatımızda da gerilemeye neden oldu. Ancak temmuz ayında Irak’a yapılan ihracat 13 aylık düşüşten sonra ilk kez yükselerek yüzde 5.4’lük artış kaydetti. Bu yıl ihracat rakamları 10 milyar doları bulur. Seneye ise yüzde 15 artacağını düşünüyoruz.” Bölgedeki terör olaylarının en geç iki yıl içinde son bulacağına inandığını aktaran Taha, bu süreç sonrası iki ülke arasındaki ihracatın da en az yüzde 30 artacağını sözlerine ekledi. Irak son derece önemli bir pazar Irak’ın Türkiye açısından don derece önemli bir Pazar olduğunu ifade eden Taha, Irak’ın Türkiye ekonomisi için öneminin her geçen arttığına işaret ediyor. Taha Kargo Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, Türkiye’nin Irak’la ekonomik bağlarını daha güçlendirmesi gerektiğinin altını özenle çiziyor. Taha, “Irak, ülkemiz açısından hem sosyo-kültürel hem de ekonomik için önemli bir ülke. En yüksek oyu alan Taha, DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçildi T AHA Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, 27 Ekim 2015’te İstanbul Intercontinantel Hotel’de yapılan DEİK Ortadoğu ve Körfez İş Konseyi Genel Kurulu’nda DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanlığı’na seçildi. Türkiye-Irak bölgelerindeki engin iş tecrübesi ile de tanınan Taha, bu tecrübesini bundan böyle ülkemiz ekonomisine aktaracak. Taha, Suudi Arabistan İş Konseyi’nde en yüksek oyu alan üye olarak İran İş Konseyi’nde ise en çok oyu alan 3. üye olarak bu ülkelerin de Yürütme Kurulları’na girmeyi başardı. Buradaki gelişmeleri yakından takip ederek çözüm üretme noktasında başarılı olabilmeliyiz. DEİK olarak bu konuda önemli çalışmalar geçmişte yaptık. Bundan sonra da yapacağız” diyor. Kazan-Kazan yaklaşımı çalışmalarımızın ana ekseni olacak DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, her iki ülkenin de birbirine son derece benzediğini ifade ederek, “Türkiye ve Irak arasında kazan-kazan yaklaşımının olması gerekiyor. Biz kazanırken aynı zamanda bu kazanç, Iraklı kardeşlerimizin de önünü açacaktır. Bütün bu çalışmalarımızın ana aksını refah seviyesi yükselmiş bir gelecek olarak da özetleyebiliriz. Her iki ülke gerek kültürel mirasları bakımından gerekse de komşuluk ilişkileri bakımından etle tırnak gibidir. Bu durumu profesyonel iş anlayışına dökmemiz ve bunu hayatta uygulayabilir kılmamız gerekiyor” diyor. Taha, Irak’ın Türkiye ihracatında son derece kritik ve elzem bir noktada bulunduğuna da dikkat çekerek Irak pazarının daha verimsellelştirilebileceğine inancının tam olduğunu ve DEİK olarak bunu başarabilecek ekip ve donanıma sahip olduklarını ifade ediyor. Kasım 2015 40 GÜNCEL Ulaştırma sistemlerinde sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi, World Conference on Transportation Research Society-Special Interest Group: E1 Transport System Analysis and Economic Evaluation (WCTRS SIG E1 Workshop) çalıştayına ev sahipliği yaptı. Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen iki günlük çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı oldular. B u yılki konusu “Ulaştırma Sistemlerinde Yeni Bir Ölçümleme Devrimi Olarak Sürdürülebilirlik: İklim Değişikliği Çerçevesi” olarak belirlendi. Çalıştayda ulaştırma sistemleri ve iklim değişikliği üzerine çalışmalar yürüten akademisyenlerin ve iş dünyasından temsilcilerin bir araya gelmesi hedeflendi. Toplantının açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker, İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yaptı. Prof. Dr. Nihat Berker konuşmasında küreselleşen dünyada ulaştırma sektörünün kazandığı önemin altını çizerek, bu sektörün gelişmesi ile iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik arasındaki bağa vurgu yaptı. Prof. Dr. Fuat Keyman da İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde sürdürülen iklim, enerji, çevre ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Füsun Ülengin, iklim değişikliği senaryolarında beklenen durumun küresel ölçekte 2°C’lik artış yönünde olduğunu, ve bu artışın yüzde 11’lik kısmının ulaşımdan kaynaklanacağını vurguladı. Ulaştırma yatırımları planlanırken, iklim değişikliği ve sürdürülebilirliğin mutlaka dikkate alınması gereken bir parametre olduğunu ve bu çalıştay sonucunda politika yapıcılara, bu konu ile ilgili değişkenlerin etkileşimini gösteren bir yol haritası çıkarılacağını belirtti. Çalıştayın ilk gününün ilk konuşmacısı Karlsruhe Institute of Technology’den Eckhard Szimba oldu. Szimba, katılımcılara AB’nin ulaştırma politikaları hakkında bilgi verdi. Indian Institute of Science’dan Ashish Verma Bangalor’daki şehir içi ulaşım politikalarını anlatarak, şehir içi taşımacılığa farklı bir bakış açısından çözüm önerileKasım 2015 Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker, İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yaptı. Prof. Dr. Nihat Berker konuşmasında küreselleşen dünyada ulaştırma sektörünün kazandığı önemin altını çizdiler. rini sundu. Copenhagen Business School’dan Aseem Kinra, ulusal lojistik sektöründeki devrimi küresel tedarik zinciri boyutu ile ele aldı. Laboratoire d’économie des Transports’tan Yves Crozet sürdürülebilirliğin ulaştırma sektörüne getirdiği değişimler ve zorluklar konusunda konuştu. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Çağrı Haksöz İpek Yolu’nda risk zekası ve tedarik zinciri konularında bilgi verdi. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Tevhide Altekin de sürdürülebilir tedarik zincirinde sosyal sorumlu lojistik konusunu ele aldı. Çalıştayın ikinci günü Unilever Türkiye Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin’in endüstri oturumu ile başladı. Mustafa Seçkin, Unilever’in Lipton markası ile Karadeniz’deki çay üreticilerine yönelik geliştirdiği sürdürülebilirlik projesini anlattı. Ardından Karlsruhe Institute of Technology’den Werner Rothengatter, senkronize sürdürülebilir tedarik zincirinin tasarımı konusunda konuştu. Universidade de Lisboa’dan Rosario Macario sürdürülebilir olmayan ortamdan sürdürülebilirliğe uzanan yolu anlattı. Neden-sonuç ilişkileri üzerine beyin fırtınası oturumunun ardından Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin ve Ethemcan Turhan’ın panelist olduğu panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü Ömer Madra üstlendi. Ömer Madra konuşmasında dünyadan iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetlere örnekler verdi. Toplantının kapanış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yaptı. 41 Hatalı sevkiyat şirketlere yılda 400 bin dolar kaybettiriyor Honeywell ve uluslararası pazar araştırma şirketi YouGov tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, ürünlerin toplanması ve sevkiyatı sırasında yapılan hatalar nedeniyle dağıtım merkezleriher yıl 400 bin dolardan fazla para kaybediyor. Bu zararı bertaraf etmek içinşirketler iş süreçlerinde mobil bilgisayarlara, yazıcılara, tarayıcılarave giyilebilen ses yönlendirmeli kablosuz çözümleredoğru yöneliyorlar.Araştırmaya göre dağıtım merkezlerinin yüzde 90’ı gelecek 5 yıl içinde yeni mobil teknolojileri günlük operasyonlarına dahil etmeyi planlıyorlar. H oneywell ve uluslararası pazar araştırma şirketi YouGov tarafındanABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’da 250’nin üzerinde BT yöneticisinin görüşlerine başvurularak gerçekleştirilen araştırma,dağıtım merkezleri hakkında önemli tespitlerde bulunuyor. Araştırma, e-ticaretin yaygınlaşmasıyla müşterilerin farklı ve esnek seçenek imkanına kavuştuğunu ortaya koyarken, artan müşteri beklentilerinin dağıtım merkezlerini mobil teknolojileri iş süreçlerine dahil etmeye zorladığı belirtiliyor. Dağıtım merkezlerininyaklaşıkyüzde 90’ı bu beklentileri karşılamak üzere,gelecek 5 yıl içindeyeni mobil teknolojileri günlük operasyonlarına dahil etmeyi planlıyor. Hataların maliyeti büyük Araştırma, dağıtım merkezlerinin yanlış toplanan ve sevk edilen ürünler nedeniyle her yıl 400 bin dolardan fazla para kaybettiğini ortaya koyuyor. Bu zararı bertaraf etmek üzere dağıtım merkezlerinin, operasyonel hataları iyileştirmek ve maliyetleri azaltmak için yeni teknoloji arayışı içine girdikleri belirtiliyor. Bu teknolojilerden özellikle daha güvenli veri toplama özelliğine sahip mobil bilgisayarlar, yazıcılar ve tarayıcılar kadar, çalışanlar tarafından giyilebilen ses yönlendirmeli kablosuz çözümler dikkat çekiyor. Araştırma her yanlıştoplama işleminin küresel ölçekte ortalama 59 dolara malolduğunu ortaya koyarken, ABD 67 dolarla yanlışişlem maliyetinde başı çekiyor. Bunu 60 dolarla Fransa, 52 dolarla Almanya ve 50 dolarla İngiltere takip ediyor. Müşterilerin satın aldıkları ürünleri en hızlı şekildeteslim almak istediğini belirten Honeywell Sensing and Productivity Solutions Endüstri Ürünleri Pazarlama DirektörüBruce Stubbs, “Müşteriden gelen bu talep doğru ürünün, doğru adrese ve zamanında gönderimi konusunda dağıtım merkezleri üzerindebüyük bir baskı yaratıyor. Honeywell’in veri toplama amacıyla ürettiği mobil çözümlergerek doğruluk oranı, gerekse verimlilik açısından pazarda rekabet avantajı yaratıyor” dedi. Teknolojiyi yoğun kullanan dağıtım merkezleri bir adım önde Araştırmaya göre, dağıtım merkezlerinin üçte ikisi siparişlerini mağazadan, gerekse internet ve mobil cihazlar üzerinden alıyor. Bu da, veri toplayan ve ürün takibi yapan akıllı sistemlere olan ihtiyacı gün geçtikçe artırıyor. Araştırmaya katılan BT yöneticilerinin ortalama yüzde 84’ü veri toplama teknolojilerinin çoklu kanal dağıtımında olumlu etkisi olduğunda hem fikir. Ses yönlendirmeli çözümler ayda 1 saat kazandırıyor Yaşamsal öneme sahip işlemleri tamamlamak ve pazarda rekabet avantajı yaratabilmek üzere ses yönlendirmeli teknolojiler katma değeri çok yüksek çözümler olarak bir adım öne çıkıyor. Araştırma sonuçları, ses yönlendirmeli teknolojilerin bir çalışanın verimliliğini ayda 1 saat artırdığını gösteriyor. Dünya genelinde, dağıtım merkezi çalışanlarının yaklaşık yüzde 25’inin o ülkenin yerel dilini konuşmuyor. Bu yüzden, birden fazla dilde sesli yönlendirme özelliğine sahip, yeni çalışanların hemen işe başlayabilmesine yardımcı olan, gereken saha eğitimlerini iş başında verebilen ses yönlendirmeli teknolojilere giderek daha çok ihtiyaç duyuluyor. Araştırma hakkında H oneywell inisiyatifiyle 2-18 Temmuz tarihleri arasında YouGov firması tarafından gerçekleştirilen online araştırmada ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan 263 BT profesyonelinin görüşlerine başvuruldu. Araştırmaya perakende, otomotiv, endüstriyel dağıtım, tüketim malları, ilaç ve tıbbi malzeme, yüksek teknoloji, elektronik, üçüncü parti lojistik, imalat ve toptan satış sektörlerinde; imalat veya dağıtım yapan ve dağıtım kanalı operasyonu yürüten firmalar ile güvenlik ve eğitim firmalarından, çalışan sayısı 500’den fazla olanlar katıldı. Kasım 2015 42 LOJİSTİK Borusan Lojistik anahtar teslim proje lojistiği’ne ‘ağırlığını’ koydu Borusan Lojistik, proje lojistiği konusunda müşterilerine standart hizmet sunmanın ötesine geçerek ihtiyaca özel çözümleri ile sektörün lider oyuncularından olma özelliğini koruyor. B orusan Lojistik, Türkiye pazarında sahip olduğu geniş iş hacmi, yönettiği ölçek ekonomisi, Türkiye ve dünya genelinde verdiği hizmetler ve tüm lojistik süreçlerdeki deneyimleri ve yetkin uzman kadrosu ile proje hizmetlerinde müşterilerine esnek ve güvenilir anahtar teslim çözümler sunmaya devam ediyor. Borusan Lojistik, yaklaşık 3 yıl önce 3 milyon ABD dolarını aşan bir yatırımla proje lojistiği hizmetlerine ağır taşımacılığı da dahil etti. Böylelikle alanında global platformda anahtar teslim çözümler sunarak hizmet verebilen tek Türk lojistik şirketi olma konumunu pekiştirdi. Anahtar teslim proje çözümlerinin adresi Borusan Lojistik Borusan Lojistik Proje lojistiği hizmetinde. üretim noktasından teslim noktasına kadar, gabari dışı (hacimli) ve ağır tonajlı ürünleri dünya kalite standartlarına uygun araçlarla ve farklı taşıma modülleri ile Türkiye’de ve tüm dünyada istenilen noktalara ulaştırıyor. Kasım 2015 Proje kapsamında gemi kiralama, multi modal ve ağır taşımacılık hizmetleri veriyor Borusan Lojistik proje lojistiği kapsamında gemi kiralama, multi modal taşımacılık ve ağır taşımacılık hizmetleri veriyor. Borusan lojistik, yılda yaklaşık 330 gemi kiralama organizasyonu yapıyor ve her ay düzenli seferlerle gabari dışı ve ağır tonajlı malzemelerin deniz aşırı taşımalarını gerçekleştiriyor. Nehir ve denizyolu gemi kiralama organizasyonları ve yurt dışı gemi operasyonlarını içinde uzak yol kaptanlarının da bulunduğu uzman kadrosu ile gerçekleştiren Borusan Lojistik, tüm süreçleri anlık ve yerinde takip ediyor. Yılların verdiği tecrübe ve bu tecrübenin getirdiği geniş iş ortağıi havuzu sayesinde müşteri ihtiyacına en uygun gemiyi sunuyor. Ayrıca Türkiye’de gerçekleştirdiği boru taşımaları sayesinde armatörler nezdinde de yük sahibi konumunda bulunuyor. Gemi kiralama ve multi moldal taşımacılık konusunda çok ciddi bir portföye sahip olduklarını belirten Borusan Lojistik Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen bu konuda şunları söyledi: “Geçen yıl toplamda 326 tane gemi bağlaması gerçekleştirdik. Bunların yaklaşık 180 tanesi grup müşterileri olarak adlandırdığımız Borusan grubuna ait firmalar için yapmış olduğumuz bağlantılar. Diğer 180 tanesi ise diğer müşteriler adına yapmış olduğumuz bağlantılardan oluşuyor. Değişen müşteri ihtiyaçları ve tonaj, değişen ülke ürünlerinin çeşitliliği açısından spot olarak da bilinen beraber çalıştığımız armatörlerin gemilerinin yönlendirilmesi çok daha esnek çok daha hızlı olabiliyor. Limanımızda ise sunmakta olduğumuz proje çözümleri ile farklı tonaj ve hacimlerdeki yüklerin yükleme boşaltma ve saha içi depolamalarında pek çok ilke imza attık ve rekor kırdık.” Borusan Lojistik, Proje lojistiği kapsamında gerçekleştirdiği ağır taşımacılık hizmetlerinde ise 3 dingilden 8 dingile kadar özmal lowbed araçlarıyla gabari dışı ve ağır tonajlı malzeme- 43 lerin yurtiçi ve yurtdışı taşımalarını gerçekleştiriyor. Borusan Lojistik ağır taşımacılık hizmetleri kapsamında; malzemelerin taşınması esnasındaki yol çalışmaları ve ekipman uygunluğunu denetleyerek, gerekli izin belgelerini müşterileri için temin ederek, yükleme/boşaltma için görevli ataması yaparak, teslim ülkesi gümrüğüne uygun çözümler sunarak müşterileri için değer yaratıyor. sektörünün lideri olan Borusan Lojistik bu iş alanına ciddi bir yatırım yaparak girdi. Hizmet kalitemize güveniyor, müşterilerimiz için değer ve fark yaratıyoruz. Borusan Lojistik ağır taşımacılık işinde de liderliğine yakışır şekilde güçlü bir performans göstermeye devam edecek ve hızla büyüyecektir” diyerek sözlerini noktaladı. Ağır taşımacılığın değişmez adresi Borusan Lojistik Borusan Lojistik ilk 20 tedarikçi arasında yer aldı Borusan Lojistik ağır taşımacılık alanında gerçekleştirdiği anahtar teslim çözümlerle sektöre damgasını vuruyor. Ağır taşımacılığın en zorlu işlerinden olan rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) lojistiğinde süreci baştan sona tüm detayları ile planlayarak ejerji lojistiği hizmetinde de tercih edilen bir iş ortağı konumunda. Borusan Lojistik, ağır taşımacılık alanında yurtdışı da dahil olmak üzere projenin tüm bacaklarını gerçekleştirebiliyor. Ağır taşımacılık konusundaki iddialı konumlarını değerlendiren Borusan Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Serdar Erçal; “Ağır taşımacılık, lojistik sektörü içinde hızla büyüyen ve önemi giderek artan bir segmenttir. 2012 sonu itibarı ile Türkiye lojistik Zer AŞ. tarafından düzenlenen 2015 Tedarikçi Zirvesi’nde Zer‘in Koç Topluluğu şirketlerine vetopluluk dışı müşterilerine hizmet veren tedarikçileri iş hacmine göre değerlendirildi. Lojistik hizmetlerin yanı sıra güvenlik, personel servisi, promosyon malzemesi, yemek vb. tüm ürün ve hizmetlerin sağlandığı bin 750 tedarikçi arasında iş hacminde ilk 20 firmaya ödül verildi. Borusan Lojistik kurumsallık, verimlilik ve çözüm odaklı yaklaşımı ile artırarak devam ettirdiği iş hacmi ile, Zer AŞ. bünyesindeki Koç grubu firmalarına sağladığı hizmetler kapsamında, en yüksek iş hacimli ilk 20 iş ortağı arasına girmeye hak kazandı. Ödülü Koç Holding Ali Koç ve Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen’in elinden Borusan Lojistik Türkiye Lojistik iş birimi Satış Grup Müdürü Sinan Cem Savcı aldı. Türkiye Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Serdar Erçal, aldıkları ödül ile ilgili şunları söyledi: “Ödülü alırken, bu işlerin kazanımından operasyonların yürütülmesine kadar tüm süreçte hep birlikte verdiğimiz emeklerin, gösterdiğimiz çabanın bu şekilde taçlandırılmasını görmekten dolayı çok mutluyum. Sahnede Borusan Lojistik adını duyurmak hepimizi çok gururlandırdı. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.” Türkiye içinde; Arçelik için Bolu, Eskişehir, Çerkezköy, Adana depo ve fabrikalarından bayi ve depolara bitmiş ürün, yine Arçelik ve Tofaş için fabrika ve limanlardan Arçelik ve Tofaş fabrikalarına sac taşımaları, Koçtaş için depolama ve mağazalara bitmiş ürün dağıtımı gerçekleştirilirken Tofaş için milkrun hizmeti veriliyor. Uluslararası taşımacılık hizmetlerinde ise ağırlıklı Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri ihracat taşımalarını gerçekleştirmekte. IKEA alışverişleri artık Borusan Lojistik güvencesinde Borusan Lojistik ile dünyanın en büyük mobilya ve ev aksesuarları mağazası olan IKEA aynı projede buluştu. IKEA Türkiye ile imzalanan sözleşme kapsamında Nisan 2015 itibari ile IKEA Türkiye’nin toplam 5 mağazasının ve Bodrum’da ki sipariş ve teslim noktasının eve teslim hizmeti Borusan Lojistik tarafından veriliyor. Operasyon kapsamında günde yaklaşık 500 nihai tüketiciye ulaşmakta olan Borusan Lojistik IKEA Türkiye ile olan anlaşmasıyla sektördeki liderliğini de perçinlemiş oldu. Borusan Lojistik,sektörde sürekli uyguladığı inovatif ürün ve hizmetlerine bu kez mobilya lojistiğinde yeni bir teknolojiyi ekledi. Borusan Lojistik, bu kapsamda başlattığı RF El terminali teknolojisiyle IKEA Türkiye’nin 5 mağazasında ve Bodrum’da ki sipariş ve teslim noktasında ürünleri elleçleyip ev teslimlerine hazır hale getiriyor. Borusan Lojistik, ev teslimatları hizmetleri kapsamında devreye aldığı RF El terminalleri ile ürünlerin teslim alınması, depolanması, araçlara yüklenmesi ve teslim edilmesi süreçlerinin online olarak takip edilerek yönetilebilmesini sağlıyor. Kasım 2015 44 LASTİK Brisa, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’ne katıldı Türkiye lastik sektörünün lideri Brisa, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde listelenmeye başladı. Endeks listesinde, Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketler bulunuyor. Brisa, endeks kriterlerine uyum sağlayarak, Kasım 2015 - Ekim 2016 dönemi arasında endekste yer alacak. S ürdürülebilirlik çalışmalarını ekonomik, çevresel ve toplumsal boyutlarıyla şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşan Brisa, Borsa İstanbul’un Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer almaya hak kazandı. Endeks kriterlerinden başarıyla geçen Brisa, Kasım 2015 - Ekim 2016 döneminde listede yer alacak. Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi, borsada işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan Kasım 2015 şirketlerin paylarından oluşuyor. Çevre, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, insan hakları, yönetim kurulu yapısı, rüşvetle mücadele, iş sağlığı ve güvenliği kriterlerine göre değerlendirme yapılarak endekste yer alan şirketler belirleniyor. Endeks, sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerini benimseyen şirketleri ayırt edip bu şirketlere yatırım için bir teşvik sağladığı gibi, varlık yöneticileri için sürdürülebilirlik ilkelerine dayalı fonlar, borsa yatırım fonları ve yapılandırılmış ürünler gibi çeşitli finansal ürünler açısından da bir piyasa barometresi görevi görüyor. Gürçay: Paydaşlarımıza değer katmak için çalışıyoruz Konuyla ilgili Brisa Genel Müdürü Yiğit Gürçay, şu değerlendirmede bulundu: “Brisa olarak sürdürülebilir büyüme ile tüm paydaşlarımıza değer katmak için çalışıyoruz. Bu misyonla sürdürülebilirliği, tüm süreçlerimizin merkezine yerleştiriyoruz. Ekonomik, çevresel ve toplumsal sürdürülebilirlik performansımızı şeffaf bir şekilde 2012 yılından beri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’ne katılmaya hak kazanarak önemli bir başarıya imza atmış bulunuyoruz. İstikrarlı büyümemiz ve yatırımlarımızın yanında, kararlı bir şekilde uzun yıllardır devam eden çevresel etkilerimizi azaltma 45 SAP ERP uygulamasını Suite on HANA platformuna, diğer SAP uygulamalarını Sybase veri tabanına dönüştürme projesi ile Yılın Veri Tabanı Dönüşüm Projesi dalında ödüle layık görüldü. çalışmalarımız, sosyal sorumluluk ve biyoçeşitlilik projelerimiz, eğitim ve spora katkımız ve paydaşlarımıza değer katan programlarımızla Brisa’nın Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde kalıcı olarak yer alacağına inanıyorum.” Brisa, 2015 yılının ilk 9 ayında 1.282 milyon TL’lik gelire ulaştı Bridgestone, Lassa, Dayton, Firestone, Bandag ve Energizer markaları ile Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, 2015 yılının ilk 9 ayında net satış gelirlerinin yüzde 6 artış ile 1.282 milyon TL’ye ve net dönem kârının yaklaşık 116 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı. Brisa, 2015 yılının Ocak-Eylül dönemini kapsayan ilk 9 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla tüm kanallarda toplam satışlarında adetsel olarak yüzde 5 ve net satışlarında yüzde 6 artış kaydetti. 2015 yılının ilk 9 ayında şirketin faaliyet kârı 183 milyon TL ve net kârı yaklaşık 116 milyon TL olarak gerçekleşti. Şirketin brüt kârlılığı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 artarak 375 milyon TL olarak gerçekleşti. Brisa Genel Müdürü Yiğit Gürçay, 2015 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “2015 yılındaki zorlu koşullara rağmen, Brisa’nın yılın ikinci çeyreğinde başlayan güçlü ciro büyümesini, üçüncü çeyrekte de devam ettirdik. Risklerimizi kontrol altına almak için attığımız doğru adımlarla kârlılığımızın, hem ikinci çeyreğin hem de önceki yılın aynı döneminin üzerine çıkmasını sağladık. Bir önceki yılın aynı dönemine göre yurtiçi satış adetlerimizi yüzde 11 ve net satışlarımızı yüzde 9 oranında artırdık. Tüm kanallardaki satış adetlerimizde ise yüzde 5 oranında artış kaydettik. 2015 yılı Haziran ayından itibaren Lassa’nın uluslararası yolculuğunda dev adımlar atarak, faaliyetlerimizin iş sonuçlarına katkılarını görmeye başladık. Hem FC Barcelona ile bir iş birliğine imza attık hem de Lassa’nın İspanya’daki 41’inci mağazasını açtık. 2015 yılı ilk 9 aylık döneminde %0,8 gibi düşük bir oranla büyüyen Avrupa lastik pazarında Lassa markamızpazarın oldukça üzerinde bir performans gösterdi. 2015 yılını planladığımız gibi 100-110 milyon ABD Doları aralığında yatırım hedefini yakalayarak tamamlamak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Brisa bugün; Lassa, Bridgestone, Bandag, Dayton, Kinesis ve Energizer ürünlerinin yanı sıra OtoPratik, ProPratik, Lastiğim, lastik.com.tr, Probox, Bridgestone Box, Profleet, Mobilfix, Filofix gibi yenilikçi satış kanalları ve hizmetleriyle de hem bireysel hem kurumsal müşterilerinin yolculukları boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor. Sybase veritabanına ve kurumsal kaynak planlama (ERP) sisteminin HANA veri tabanına dönüşümü gerçekleştirilecek Brisa, projeyi Mart 2016’da tamamlayacak. Sistemde kullanılacak SAP yeni kullanıcı dostu arayüz uygulaması Fiori ile birlikte kullanıcı deneyimini ve üretkenliği de artacak. SAP Türkiye’nin 19 yıldır gerçekleştirdiği SAP Forum, Türkiye’nin en geniş katılımlı bilişim buluşması olarak dikkat çekiyor. Her yıl verilen SAP Ödülleri, bilgi teknolojileri alanındaki en değerli projeleri seçip ödüllendiriyor. “Yılın Veri Tabanı Dönüşüm Projesi” ödülü ile sektöründeki vizyoner ve yenilikçi yaklaşımını bir kez daha kanıtlayan Brisa’nın Bilgi Sistemleri Direktörü Gökhan Öncü, şunları söyledi: “SAP ERP için sürüm yükseltme planlarımızı yaparken Suite on HANA geçişini gündemimize aldık ve yaptığımız çalışmalar sonucunda Brisa için daha uygun olacağına karar verdik. Başarılı proje uygulamasıyla iş süreçlerimizde artan performansla birlikte verimlilik artışı da elde edeceğiz ve kurumsal kararları daha hızlı ve doğru biçimde alabilmek için önemli bir baz oluşturacağız. Kurumsal verilerimize her an her yerden hızlı bir şekilde ulaşırken, kaynaklarımızı daha doğru bir şekilde yönetebileceğiz. Fiori ile kullanıcı deneyimini ve üretkenliğini de arttırmayı hedefliyoruz. Vizyonumuzu yansıtan bu projemizin SAP Forum’da ‘Yılın Veri Tabanı Dönüşüm Ödülü’ne layık görülmesinden gurur duyuyoruz. Bu vesileyle projeyi beraber yürüttüğümüz SAP Danışmanlık ve Bimsa’ya, projede yer alan ekibime çalışmaları için teşekkür ediyorum.” Brisa’nın veri tabanı dönüşüm projesine büyük ödül Bridgestone ve Lassa ana markalarını sunan Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, inovasyon ve teknoloji yatırımlarıyla bir ödül daha kazandı. 15 Ekim’de gerçekleştirilen SAP Forum’da Brisa, SAP ERP uygulamasını Suite on HANA platformuna, diğer SAP uygulamalarını Sybase veri tabanına dönüştürme projesi ile Yılın Veri Tabanı Dönüşüm Projesi dalında ödüle layık görüldü. Eylül 2015’te başlayan bu proje ile 6 uygulamanın Kasım 2015 46 GÜNCEL İran, Türkiye için önemli bir potansiyel Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD), iki ülke arasında uzun yıllara dayanan bir ticaretin söz konusu olduğunu ve ev tekstili sektörü için önem arz eden bu ticaretin, ambargoların da ortadan kalkması neticesinde büyüyerek devam edeceğine dikkat çekiyor. kalkmasıyla bu rakamın önümüzdeki dönemde artmasını ön görmediklerini belirtiyor. Küçükçalık: “İran’a yönelik fabrika yatırımlarının çok fazla gelişeceği kanaatinde değiliz. Bunun nedeni de coğrafi yakınlığımız. İran’dan alınan tüm siparişler kısa zaman içerisinde teslim edilebildiği için, bu yönde çok büyük bir atılım öngörmüyoruz. Ancak depolar ve ofisler açısından bakıldığında önümüzdeki dönemin daha hareketli geçmesini beklemek yanlış olmaz. İran’da organizasyonunu geliştirmek isteyen bazı sanayicilerimiz bu amaçla yeni yapılanmalara, konumlarını daha da güçlendirmeye çalışacaklardır” dedi. Bavul ticaretini göz ardı etmemek gerekiyor İ ran ambargosunun kaldırılması ev tekstilinde de büyük heyecan yarattı. Türkiye’de ev tekstili sektörünün nabzını tutan TETSİAD, İran gibi ticaret hacmi yüksek bir pazarın Türkiye’deki ev tekstili sektörüne de fayda sağlayacağına işaret ediyor. 2014 yılında İran’a 87,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini ifade eden TETSİAD, önümüzdeki dönemde İran’daki pazar payını artıracak önemli adımlar atılacağının da sinyallerini veriyor. İran pazarı önemli bir potansiyel vadediyor Türk ev tekstili sektörüne yön veren TETSİAD’ın Başkanı Yaşar Küçükçalık, İran pazarının Türk ev tekstili sektöründe iyi bilinen ve ticari geçmişi olan güçlü bir konuma sahip olduğunu belirtiyor ve şöyle devam Kasım 2015 ediyor: “Türk ev tekstili ürünleri, İran pazarında firma ve marka düzeyinde bilinen ve marka adı ile aranılan bir konuma sahip. Dolayısıyla İran pazarı; bizler için bundan sonra da önemli bir potansiyel vadediyor. İran ile olan ilişkilerimiz bununla da sınırlı kalmıyor. Hem fabrika hem de toptancı bazında İran’da üyelerimizin yatırımları söz konusu. Bunun yanı sıra İranlı dostlarımız da ülkemizi sıklıkla ziyaret ediyorlar. İranlı satın almacılar; fabrikalarımız ve özellikle Laleli bölgesi için büyük önem taşıyor”. İran’da fabrika yatırımları artar diyemeyiz Şu anda İran’da faaliyet gösteren dört ev tekstili fabrikası bulunduğunu ifade eden TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, ambargonun Türkiye’nin dış pazardaki önemli kalemlerinden biri olan bavul ticaretinin önemini vurgulayan TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, İran pazarının açılmasıyla birlikte bavul ticaretinin de eski potansiyeline ulaşacağını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “2014 yılı rakamlarına bakıldığında İran’a gerçekleştirdiğimiz ihracatın 87,5 milyon dolar seviyelerinde olduğu görülüyor. Bu rakam oransal olarak 2013 yılı ile kıyaslandığında yüzde 40 gibi önemli bir artış söz konusu. İran’la yaptığımız ticaretimizin yapısı gereği de bavul ticaretini de göz ardı etmememiz gerekiyor. Ayrıca toplam ev tekstili ihracatımız düşünüldüğünde rakamsal olarak 10. ülke durumunda yer alan İran’ın toplam ihracat içindeki payı da 2,6 seviyelerinde. Yine 2015 yılının ilk 6 ayına bakıldığında, 2014 yılına kıyasla yüzde 10’un üzerinde bir artış göze çarpıyor. Sektörümüz için önem arz eden bu ticaretin, ambargoların da ortadan kalkması neticesi ile büyüyerek devam edeceği kanaatindeyiz”. 47 Lastik devi Michelin’in her yıl geleneksel olarak düzenlediği ‘Lastikte Doğru Hava Basıncı’ aktiviteleri sonuçlarına göre araçların yüzde 22’si trafikte tehlike oluşturulabilecek hava basıncı ile seyrediyor. Sonuçlara göre, Türk şoförler lastikte doğru hava basıncı konusunda bilinçleniyor! Araçların yüzde 22’sinin lastik hava basıncı tehlike durumunda de eş zamanlı olarak ölçülerek hava basınçları ayarlandı. Katılımcılara ayrıca araç kokusu ve anahtarlık gibi küçük promosyon hediyeleri dağıtıldı. Doğru hava basıncı neden önemli? M ichelin’in 2004 yılından bu yana sürdürdüğü “Lastikte Doğru Hava Basıncı” etkinlikleri, 2015 yılında günlük araç katılım ortalamasını bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 artırarak 217 araca ulaştı. Aktiviteler sonunda toplamda 3 bin 33 araçta kontrol gerçekleştirilirken, lastiklerin yüzde 22’sinin tehlikeli boyuttaki hava basıncı ile yola çıktığı tespit edildi. 2014 yılında gerçekleşen etkinliklerde elde edilen sonuçlara göre tehlikeli araç oranının yüzde 7 düşerken sürücülerin bilinç oranının yükseldiği gözlemlendi. 2014 yılında tehlikeli oranda düşük hava basıncına sahip araçların oranı yüzde 29 olarak belirlenmişti. 6 ilde 7 farklı noktada kontroller yapıldı 7 farklı noktada gerçekleştirilen aktiviteler, 1 ay boyunca sürdü. İstanbul 5M Beylikdüzü Migros AVM’de başlatılan etkinlikler ardından Meydan AVM Ümraniye, Bolu Highway Outlet, Samsun Yeşilyurt AVM, Trabzon AVM, Ankara AnkaMall AVM, Eskişe- hir Neoplus AVM’de gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında hava basıncı ölçülen lastiklerin yüzde 22’sinin tehlike boyutunda olduğu ortaya çıktı. 6 ilde toplam 7 farklı noktada gerçekleştirilen aktivitelerde en yüksek katılım Samsun Yeşilyurt AVM’de sağlandı. 11 yılda toplam 34 bin 656 araca ulaşıldı 2004 yılından beri sürdürülen etkinliklerin toplamında ise 34 bin 656 araca ulaşılarak hava basıncı kontrolleri yapıldı. Aktivite alanına davet edilen sürücüler, araçlarından inmeden ölçüm alanına alınarak, 2 dakika gibi kısa bir sürede araçlarının her 4 lastiği Lastik basıncının doğru seviyede olması güvenlik, uzun ömür ve yakıt tasarrufu açısından büyük önem taşıyor. Lastik basıncının gerektiğinden daha düşük veya daha yüksek olması aracın yol tutuşunu, lastiğin performansını ve dayanıklılığını olumsuz yönde etkilerken, bu durum ciddi kazalara yol açabiliyor. Düşük basınç, lastiğin yola tutunmasını zorlaştırırken sürücüye araç hakimiyeti sağlaması konusunda sorunlar yaşatabiliyor. Düşük hava basınçlı olarak kullanılan lastikler: •Yol tutuş kabiliyetini azaltır. •Direksiyon hâkimiyetinde tutarsızlığa neden olur. •Islak zeminde fren mesafesini uzatır. •Aşırı ısınacağından patlama riski artar. Tüm bunlar da trafik kazalarının meydana gelmesi riskini artırır. Düşük hava basıncı neden tehlikeli? Lastiklerde düşük hava basıncı, lastiğin aşırı esneyerek ısınmasına ve bununla birlikte temas yüzeyinin bozularak yol tutuşunun azalmasına neden oluyor. Düşük basınçlı lastikler, ıslak zeminde ise lastiğin yolla temasını yitirmesi sebebiyle daha ciddi sorunlara yol açıyor. Araç kontrolünün kaybedilmesine ve kazalara yol açan düşük hava basınçlı lastikler yollar için büyük tehlike yaratıyor. Yıllara göre karşılaştırma Yıl İncelenen araç sayısı Düşük hava basıncı 2015303322 % 2014355629 % 2013325537% 2012420632% 2011455630% 2010388043% Kasım 2015 48 GÜNCEL Büyükelçiler ve DEİK iş konseyi başkanları, Cumhurbaşkanı ile Ankara’da buluştu Büyükelçiler ve DEİK İş Konseyi Başkanları ile Ankara’da buluşan Erdoğan, Suriye ve teröre geniş yer ayırdı. 2023 hedeflerine önmüzdeki dönemlerde öncelik verileceğini de ifade eden Erdoğan DEİK’e önemli görevler düştüğünün de altını çizdi. C umhurbaşkanı Erdoğan, JW Marriott Otel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) “İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı”nda yaptığı konuşmada Suriye krizi ve terörle mücadeleye geniş yer ayırdı. Suriye krizinin çözülmesi konusunda atılması gereken adımları son 1 ay içerisinde yaptığı ziyaretlerde Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile konuştuklarını hatırlatan Erdoğan, Antalya’daki G-20 Zirvesi’nde de bu meselenin önemli bir başlık olacağını belirtti. Erdoğan, “Bunun için terörden arındırılmış güvenli bölge teklifimiz başta olmak üzere, çözüme yönelik daha gerçekçi adımların daha süratle atılması gerekiyor” dedi. Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor Erdoğan, Türkiye’nin artık hem bölgesel sorunlar hem de kendi hedefler bakımından çok daha kararlı ve güçlü adımlar atabilme imkanına sahip olduğunu ifade ederek, terörle mücadelenin öncelikte olduğunu söyledi. DAEŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C ve paralel yapı bütün bunların hepsinin üzerine kararlılıkla gidileceğini ifade eden Erdoğan, ‘Benim terör örgütüm iyidir, senin ki kötü’ gibi yanlışlara kapılan tüm ülkeleri de uyararak terör karşısında ilkesel bir duruş sergilenmemesi halinde bu ateşin tüm dünyaya yayılabileceğini vurguladı. 2023 hedeflerine öncelik verilecek Türkiye’nin önümüzdeki dönemde 2023 hedeflerine öncelik vereceğine dikkat çeken Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekonomik, sosyal, kültürel her alanda bu hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Bunun için halen devam eden büyük yatırımlarımızı süratle tamamlayacağız. Bunların arasında İstanbul’da inşa edilen yeni havalimanı, boğaza kurulan Üçüncü Köprü, İzmit Körfez Geçişi Köprüsü ile Kasım 2015 birlikte İstanbul-İzmir otoyolu var. Yine devam eden projelerimiz arasında hızlı tren hatları, tüneller, nükleer santraller, limanlar, enerji projeleri bulunuyor. Bunlara Çanakkale Boğaz Köprüsü başta olmak üzere aynı şekilde Kanal İstanbul, bunları da ekleyerek hedeflerimizi birer birer hayata geçireceğiz.” DEİK bu hedeflerin her yerinde var Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokraside, özgürlüklerde, insan haklarında, hukukta dünyada örnek gösterilen bir ülke olacağını belirtti. Önümüzdeki 4 yılın bu bakımdan en verimli şekilde kullanılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, “İnşallah ondan sonraki 4 yılda da aynı şekilde istikrar ve güven ortamıyla yoluna devam edecek Türkiye, 2023 yılına dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olarak girecektir. DEİK, bu hedeflerin her yerinde var. Onun için iş adamlarımıza çok önemli görevler düşüyor. Elbette “Orta Asya’daki kardeşlerimize de Afrika’daki dostlarımıza da Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza da Rusya’ya da Amerika’ya da diğer tüm ülkelere de aynı teklifi yapıyoruz. Gelin birlikte kazanalım ama insanı yok sayarak değil. ’Önce insan’ diyerek adaleti, ahlakı, vicdanı öne alarak kazanalım.” Türkiye tüm projeleri, tüm bu çalışmaları dünyanın dört bir yanındaki dostlarıyla birlikte gerçekleştirecektir. Onun için kamu-özel yatırımları önem arz ediyor” dedi. Gelin birlikte kazanalım ama insanı yok sayarak değil “Biz ’sadece kendimiz kazanalım’ demiyoruz. Birlikte kazanalım istiyoruz” diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Orta Asya’daki kardeşlerimize de Afrika’daki dostlarımıza da Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza da Rusya’ya da Amerika’ya da diğer tüm ülkelere de aynı teklifi yapıyoruz. Gelin birlikte kazanalım ama insanı yok sayarak değil. ’Önce insan’ diyerek adaleti, ahlakı, vicdanı öne alarak kazanalım.” Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybetci, DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, büyükelçiler, iş konseyi başkanları ile diğer davetliler katıldı. 49 Ekim ayında ihracat 12,4 milyar dolar olarak gerçekleşti TİM verilerine göre ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. Buna göre ihracat ekim ayında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. T ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2015 yılı ekim ayı ihracat verilerini açıkladı. Buna göre ihracat Ekim ayında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. Kilogram bazında ihracat ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10 artış gösterdi. Yılın ilk 10 ayında toplam ihracat yüzde 8,6 gerileme ile 119 milyar 644 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kilogram bazında ihracat ise yılın ilk 10 ayında yüzde 0,8 arttı. Son 12 aylık toplam ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,8 düşerek 145 milyar 981 milyon dolar oldu. İlk 10 ayda euro/dolar paritesinde yaşanan yüzde 17,2 oranındaki düşüşün ihracata negatif etkisi 10,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ekim ayında en fazla ihracatı 2 milyar 30 milyon dolar ihracatla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1 milyar 595 milyon dolar ihracatla hazır giyim ve 1 milyar 308 milyon dolar ihracatla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve Fransa ilk beş ülke oldu Ekim ayında en fazla ihracat artışı yakalayan sektör yüzde 24,5 ile süs bitkileri sektörü olurken, otomotiv sektörünün ihracatı yüzde 18,6, fındık sektörünün ihracatı yüzde 18,1 artış gösterdi. Ekim ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve Fransa oldu. Almanya’ya ihracat yüzde 3,7, İngiltere’ye ihracat yüzde 7,7, Irak’a ihracat yüzde 3,5, İtalya’ya ihracat yüzde 26,3, Fransa’ya ihracat yüzde 13,8 artış gösterdi. Ekim ayında en fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında, en yüksek ihracat artışı yakalanan ülke yüzde 76 ile Fas oldu. İtalya’ya ihracat yüzde 26,3 ve İspanya’ya ihracat yüzde 17,6 arttı. Ekim ayında ihracat artışında öne çıkan ülkelere bakıldığında ise Bahreyn’e ihracat yüzde 123 artarken, Etiyopya’ya yüzde 100, Letonya’ya yüzde 75,1, Slovakya’ya yüzde 59,9, Slovenya’ya 54,4 artış gösterdi. Ekim ayında 227 Ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu.” ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirilirken, ülke grupları bazında, AB’ye ihracat yüzde 9,5 arttı, Ortadoğu ve Afrika’ya ihracat yüzde 1,5, Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 3,7 ve BDT’ye ihracat yüzde 26,9 geriledi. En fazla ihracat yapan ilk 10 ile bakıldığında, Ekim ayında Trabzon’un ihracatı yüzde 63,4, Bursa’nın yüzde 10,7, Sakarya’nın yüzde 7,1, Gaziantep’in yüzde 4,8, Manisa’nın yüzde 4,3 artış gösterdi. İzmir’in ihracatı yüzde 0,1 düşerken, Ankara’nın ihracatı yüzde 0,8, İstanbul’un yüzde 5,5, Kocaeli’nin yüzde 6,7 ve Denizli’nin yüzde 8,9 geriledi. AB’de pazar payı kazanıyoruz TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, AB ekonomisinde uygulanan parasal genişlemenin büyümeyi harekete geçirdiğini, ancak Avrupa’da yeterli enflas- yonun halen yaratılamadığını vurguladı. Bunun sonucunda, Avrupa Merkez Bankası, aralık ayında ilave parasal genişlemeyi gündemine alabileceğini açıkladığını hatırlatan Büyükekşi, “En büyük ticaret partnerimiz olan Avrupa Birliği’nde yaşanan parasal genişleme ile ihracatın önümüzdeki dönemde toparlanacağına inanıyoruz. 2016 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde büyümenin hızlanması bekleniyor. Bu nedenle 2016 yılında Avrupa Birliği ülkelerinin ihracat için yeniden önemli fırsatlar sunacağını bekliyoruz. Polonya, İsveç, İspanya, İngiltere, Çek Cumhuriyeti göreceli daha hızlı büyüyecek ülkeler olarak öngörülüyor. AB-28’e gerçekleştirdiğimiz ihracatımız son 1 yılda euro bazında yüzde 10’luk büyüme gösterdi. AB-28 ithalatı ise yine euro bazında yüzde 3 büyüdü. AB-28’in ithalatından daha yüksek büyüme performansı sergileyen ihracatımızın payı Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi olan binde 12’ye yükseldi. AB’nin dünya ile yaptığı ticaretteki ve büyüme oranlarındaki artış beklentileri ile birlikte ihracatçılarımıza Avrupa Birliği’ne özel ve yeni bir ağırlık vermelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu. Kasım 2015 50 İFTAR LOJİSTİK Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı törenle açıldı Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, gümrük kapılarının bir ülkenin aynası olduğunu belirterek, “Onun için de biz, bütün kapılarımızı yenilemeye gayret ediyoruz. Ülkemize insanımıza yakışır, bize misafir olarak gelen insanlara yakışır kapılar yapmaya çalışıyoruz” dedi. G ürcistan ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere katkı sağlayacak olan Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı törenle açıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, törende yaptığı konuşmada, Ankara’da geçen hafta yaşanan bombalı saldırıda hayatını kaybedenlerle, Dağlıca’daki terör saldırısında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet diledi. Tek bir nefer kalıncaya kadar terörle mücadelenin süreceğini dile getiren Aşcı, “78 milyonun hepsi şehit olmaya hazır. Dağlıca’ya gidecek binlerce evladımız vardır” diye konuştu. Gümrük işlemlerinde güvenlikten taviz vermiyoruz Günümüzün en önemli zenginlik araçlarından birinin ticaret olduğunu ifade eden Aşcı, dış ticarette söz sahibi olan ülkelerin siyasi, kültürel ve diğer başka alanlarda da söz sahibi olduğunu belirtti. Bu yüzden ülkelerin daha çok ticaret yapmaları ve pazarda daha fazla söz sahibi olmaları adına gümrük kapılarının önemli olduğunu kaydeden Aşcı, Bakanlık olarak dış ticareti geliştirmek ve Türkiye’nin küresel dış ticaretten aldığı payı artırmak için gümrük işlemleri konusunda çalıştıklarını dile getirdi. Belirlenen hedeflere ulaşmak için dünyadaki en iyi gümrük uygulamalarını Türkiye’ye getirme konusunda çaba sarf ettiklerini anlatan Aşcı, “Gümrük işlemlerimizi basitleştirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de asla güvenlikten taviz vermiyoruz” ifadelerini kullandı. Arz zincirinin güvenliği ve tedarikin kesintisiz bir şekilde devam etmesinin dünyada pazara ilişkin üzerine konuşulan iki önemli konu olduğunu belirten Aşcı, Bakanlık olarak bu iki konuda gayretlerini sürdürdüklerine dikkati çekti. Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı’nın Gürcistan sınırındaki 3. gümrük kapısı olduğunu söyleyen Aşcı, şunları kaydetti: “Gümrük kapıları bir yere gittiğinizde oranın aynasıdır. Bakarsınız ki kapı iyiyse, hizmetler kaliteliyse o ülkenin hizmet verme anlayışının iyi durumda olduğunu varsayarsınız ama kötü olursa da izleniminiz maalesef kötü olur. Onun için de biz bütün kapılarımızı yenilemeye gayret ediyoruz. Ülkemize, insanımıza yakışır, bize misafir olarak gelen insanlara yakışır kapılar yapmaya çalışıyoruz.” Törene Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Gürcistan Maliye Bakanı Nodar Khaduri, Eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu katıldı. Dilucu Gümrük Kapısı yenilendi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yenilenen Iğdır’daki Dilucu Gümrük Kapısı’nın resmi açılışı nedeniyle tören düzenlendi. Törende konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, geçen ay uğradıkları bombalı terör saldırısında şehit olan Dilucu Gümrük Kapısı’nda görevli 13 polise Allah’tan rahmet diledi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, Bakanlık olarak Türkiye’yi ticaretin daha kolay ve Kasım 2015 51 güvenli yapıldığı bir ülke konumuna getirmek için çabaladıklarını belirterek, “Gümrük hizmetlerini çok hızlı ve etkin bir şekilde sürdürebilmek, sınır kapılarındaki beklemeyi azaltmak için işte bu kapıları (Dilucu Gümrük Kapısı) yapıyoruz, tesisleri modernleştiriyoruz” dedi. Ticaret erbabımız durmamalı Türkiye’nin 23 çeyrektir kesintisiz olarak büyüdüğünü belirten Aşcı, ülke ekonomisinin 2002-2014 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 5 büyüme gösterdiğini kaydetti. Söz konusu büyüme rakamlarının yeterli görülemeyeceğini ifade eden Aşcı, “Ticaret erbabımız durmamalı, büyümeli” diye konuştu. Dış ticaretin, ticaretin önemli bir unsuru olduğunu dile getiren Aşcı, rekabet gücüne sahip ülkelerin küresel hasıladan daha fazla pay aldıklarına dikkati çekti. Bakanlık olarak Türkiye’yi ticaretin daha kolay ve güvenli yapıldığı bir ülke konumuna getirmek için çabaladıklarını anlatan Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, “Giresun Gümrük Müdürlüğü, sadece fındık, sadece kostik soda ihraç eden bir müdürlük olmayacak, Karadeniz’den dünya ticaretini buradan, bu kapılarla bağlantı vererek, inşallah gelişecek büyüyecektir” Aşcı, “Gümrük hizmetlerini çok hızlı ve etkin bir şekilde sürdürebilmek, sınır kapılarındaki beklemeyi azaltmak için işte bu kapıları yapıyoruz, tesisleri modernleştiriyoruz” ifadesini kullandı. cak, Karadeniz’den dünya ticaretini buradan, bu kapılarla bağlantı vererek, inşallah gelişecek büyüyecektir” dedi. Giresun Gümrük Müdürlüğü hizmet binasının temel atma töreni, Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın katılımıyla yapıldı. Aşcı, Giresun Limanı’ndaki törende yaptığı konuşmada, Giresun’a yakışan bir gümrük müdürülüğü ihtiyacı ortaya çıkınca eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin bu ihtiyaç için önder olduğunu söyledi. Bugün bu ihtiyacı gidermek için temel atma töreninde beraber olduklarını ifade eden Aşcı, “Giresun Gümrük Müdürlüğü birinci sınıf bir gümrük müdürlüğü, ancak yıllar boyu çok faaliyet gösterememiş bir müdürlük. Son yıllarda biraz daha artırdı işlemlerini” dedi. Giresun’dan fındık, fındık mamulleri, kuruyemiş, çakıl taşı ve asansör ihracatı yapıldığını belirten Aşcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu müdürlüğümüzden kömür, mobilya, likit petrol gazı ve büro eşyası ithalatı var. Şu anda bulunduğumuz yerde bir prefabrik yapıda hizmet veriyoruz. Devlet binalarının prefabrik yapıda olması bizim asla kabul edeceğimiz bir durum değildir, onun için inşallah bundan sonra bütün gümrük müdürlükleri bu binadan örnek alacaklar. Her şehre gittiğimizde uzaktan bakıldığında işte orada gümrük müdürlüğü var denilecek bir proje.” Giresun Gümrük Müdürlüğü hizmet binası temel atma töreni yapıldı Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, “Giresun Gümrük Müdürlüğü, sadece fındık, sadece kostik soda ihraç eden bir müdürlük olmaya- Kasım 2015 52 TİCARİ ARAÇ Mercedes-Benz kamyonları Petlas’a güç katıyor Petlas, kalitesi ve ekonomik işletme maliyetleri ile piyasada ön plana çıkan Mercedes-Benz Axor 1840, Axor 2640 ve Atego 1518 kamyonları ile büyümesine ivme kazandırıyor. Mercedes-Benz Axor kamyonlar nakliye sektörünün tercihi olmaya devam ediyor. T ürkiye’nin en fazla ihracat yapan ilk 100 şirketi arasında yer alan Petlas, 50 adet Mercedes-Benz Axor 1840 LS, 50 adet Mercedes-Benz Axor 2640 CL-RÖM ve 1 adet MercedesBenz Atego 1518 model kamyonu, Mercedes-Benz Türk Pazarlama Merkezi’nde yapılan törenle teslim aldı. Mercedes-Benz Türk tesislerinde düzenlenen törende, AKO Grup Yönetim Kurulu Üyesi Abdülkadir Özcan, Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt, Kamyon Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Mehmet Doğan, Mercedes-Benz Finansal Hizmetler Müdürü Halit Kıvanç Sanrı; Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Hasmer Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Sağlam, Genel Müdür Orhan Karabudak bir araya geldiler. Kasım 2015 Özcan: Bu sektörde lider olmak ve bu liderliği korumak başlıca amacımız Törende konuşma yapan AKO Grup Yönetim Kurulu Üyesi Abdülkadir Özcan, “Bugün AKO Grup olarak Türkiye’nin 9 bölgesinde bulunan şube ve dağıtım depolarımız, 500’ü aşkın satış personelimiz ve 230 adetlik güçlü çekici ve kamyon filomuzla ülkemizin en uzak noktalarına kadar ulaşabilen güçlü bir lojistik ağı ile hizmet veriyoruz. Yüzde yüz Türk sermayesiyle istihdam yaratmaya devam etmek ve Türkiye ekonomisine maksimum katkı sağlayarak bu sektörde lider olmak ve bu liderliği korumak başlıca amacımız. AKO ve Petlas olarak yatırımlarımızla gelecek dönemde de büyümeyi hedefliyoruz. Müşterilerimize her zaman hızlı, güvenilir ve kaliteli hizmet sunmak için ihtiyaçları değerlendiriyor ve gerekli alanlara yatırım yapıyoruz. 2016 yılı başı ile birlikte Türkiye’de yürürlüğe girecek olan Euro 6 yönetmeliği öncesinde filomuzu yenileme vizyonumuzu hayata geçirdik. Bugün ulaştığımız ölçülebilir işletme maliyeti seviyemize Mercedes-Benz araç kalitesinin, ekonomik işletme maliyetinin, rekabetçi yakıt sarfiyatının yanısıra yüksek 2. el değerinin faydalarını da hesaba katarak ulaştık. 101 adetlik araç yatırımımız, Mercedes-Benz Türk marka araçların mevcut iş yapımıza destek veren değerlerinin biraraya gelmesi ile ortaya çıktı. Her zaman en mükemmeli hedeflediğimiz için ticari araç piyasasında öncü olan Mercedes-Benz kamyonlarını tercih ettik. Kalitesi ile piyasada ön plana çıkan bu araçlarla büyümemize ivme kazandıracağımızı düşünüyoruz. Bu işbirliği için, Mercedes-Benz Türk ve Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Hasmer Otomotiv’e desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.” ifadelerini kullandı. 53 Doğu’ya taşıma yapan nakliyeciler Euro 5’te son günler Ortadoğu ve doğuya taşıma yapan taşımacıların Euro 5’i kaçırmaması gerektiğini dile getiren Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, söz konusu pazarlarda yakıt kalitesinden dolayı Euro 6 araçların kullanamaycağına dikkat çekti. Sülün, Euro 6’nın pazardaki oyunun kurallarını değiştireceğini vurguladı. M ercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün Logitrans Fuarı’nda yaptığı değerlendirmelerde önemli açıklamalarda bulundu. 6 ton ve üzeri Türkiye ağır ticari araç pazarı için yılın ilk 5 ayında yüzde 80’ler civarında büyüdüğünü kaydeden Sülün, Mayıs ayından sonra Haziran’da yapılan seçimlerin de etkesi ile yüzde 26 civarında bir düşüş yaşadığını belirtti. Sülün, pazarın ağustos, eylül ve ekim aylarında geçen yılın aynı aylarına göre yüzde 30 altında kaldığının altını çizdi. Ekim ayı sonu itibarıyla yani yılın ilk 10 ayında geçen yılın aynı dönemine göre şu an pazarın yüzde 12 civarında bir büyüme içinde olduğunu ifade eden Sülün, 2015’in 2014 yılına göre yüzde 10-12 civarında bir büyüme ile kapanacağını öngördüklerini söyledi. Geçen yıl 6 ton ve üzeri ağır ticari araç pazarında çekicinin payının yüzde 54 olduğunu hatırlatan Sülün, ancak bu yıl çekici pazarının yüzde 47’ye gerilediğini söyledi. Euro 6 oyunun kurallarını değiştirecek 1 Ocak’tan itibaren yeni üretilen tüm araçların Euro 6 olmak zorunda olduğunu hatırlatan Sülün, henüz Euro 6’ya geçişin etkisini görmediklerini söyledi. Yakıt kalitesi sorunu nedeniyle özellikle doğu ülkelerine taşımacılık yapanların Euro 5 araç alımı konusunda ellerini çabuk tutması gerektiğinin altını çizen Sülün, Euro 6’nın pazardaki oyunun kurallarını değiştireceğini vurguladı. Özbayır: İhracat için planlarımız var Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır ise ihracat pazarlarında Euro 3-4-5 motorlu araçlar için de planları olduklarını açıkladı. Özbayır, “Türk filoları günden güne yenileniyor ve gençleşiyor, dolayısıyla lojistik şirketleri uluslararası alanda daha rekabetçi ve başarılı oluyorlar. Artan iş hacmine paralel olarak yatırımlar artmaya devam edecek ve lojistik sektörü gelişimini sürdürecektir. Lojistik sektörünün gelişimini ve ihtiyaçlarını yakından takip eden Mercedes-Benz Türk, bu sektörün önde gelen tedarikçilerindendir. Bugün bu fuarda sergilenen Axor 1840 LS, Actros 1844 LS ve Actros 1841 LSNRL araçlarımız bu sektörde en yoğun ilgi gören modellerimizdir. Biz de ürünlerimizle sektöre katkı yapmaktan büyük memnuniyet ve bu fuarda müşterilerimizle bir arada olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi. Mercedes-Benz Türk, 18-20 Kasım tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen Logitrans - Uluslararası Transport Lojistik Fuarı’na Mercedes-Benz Axor 1840 LS, Mercedes-Benz Actros 1844 LS ve Mercedes-Benz Actros 1841 LSNRL kamyonlarıyla katıldı. Kasım 2015 54 LOJİSTİK Etis, tarım lojistiğinde büyüyor E tis Lojistik, tarım lojistiğinde büyüyor. Amasya Şeker Fabrikası’nın pancar hasatının taşıma ihalesini kazanan Etis, önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım lojistiği alanındaki yatay büyümesini sürdürmeyi hedefliyor. Bu yıl dağıtım lojistiğindeki büyüme adımlarıyla güçlenen Etis Lojistik, dağıtımın alt uzmanlık sahalarından olan tarım lojistiği alanında da atağa geçti. Dağıtım lojistiği segmentinde su, içecek ve zincir mağazadan sonra tarım lojistiği alanında da yeni müşterilerle büyüyen Etis Lojistik, Amasya Şeker Fabrikası’nın bu yılki pancar hasatının taşıma ihalesini kazanan firma oldu. Amasya Şeker’in dış saha pancar operasyonları kapsamında Konya’nın üç büyük pancar üretici ilçesi Yunak, Çetik ve Kadınhanı’nda çalışacak olan Etis, bu ilçelerde bulunan yedi ayrı toplama bölgesinden hasat dönemi boyunca 60 bin ton pancarı kurumun Suluova’daki fabrikasına taşıyacak. Etis, üç ay sürecek olan pancar hasatı süresince pancar toplanan bölgelerde 2 binin üzerinde kamyon kullanarak sevkiyatı tamamlamayı planlıyor. Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç, 2015’i dağıtım lojistiğinde büyüme yılı ilan ettiklerini hatırlatarak, bu alandaki yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini kaydetti. Gerçekleştirdikleri işbirlikleri ile bu alanda güçlerini artırdıklarını söyleyen Erdal Kılıç, şimdi de tarım lojistiği alanında büyümeye başladıklarını kaydetti. Kılıç, “Önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım lojistiğindeki yatay büyümemizi sürdüreceğiz” dedi. Sürücü dostu Plantronics trafik kazalarını önlüyor Dünyaca ünlü kulaklık markası Plantronics, Voyager Legend’ı özellikle trafikte seyir halindeki sürücülerin beğenisine sunuyor. Trafikte seyir halindeyken, cep telefonu ile konuşmak çok sayıda çevresel uyarıyı gözden kaçırmanıza sebep oluyor, trafik kazalarını da beraberinde getiren bu duruma Plantronics Voyager Legend ile “dur” diyebilirsiniz. T rafikte sürücülerin dikkatinin dağılmaması hayati önem taşıyor. Araba kullanırken sürücülerin dikkatini dağıtan sebeplerin başında ise cep telefonları ile yapılan görüşmeler geliyor. Plantronics geliştirdiği Voyager Legend kulaklık ile bu dikkat dağınıklığının önüne geçiyor. Plantronics’in ürünleri arasında bulunan Voyager Legend bluetooth kulaklıkları, geliştirilmiş teknolojisi ile telefonunuza do- Kasım 2015 kunmadan çağrıları yönetebiliyor. Sesli komutlarla gelen çağrıları kabul edip reddedebileceğiniz gibi arayan kişinin kim olduğunu da Voyager Legend kulağınıza fısıldıyor. Üç adet mikrofonu bulunan Voyager Legend, paslanmaz çelik rüzgar perdeleri ile dış sesleri filtreleyerek karşı tarafa sadece sizin sesinizi iletiyor. Araç içinde seyir halindeyken ya da gündelik hayatta kolaylıkla kullanabileceğiniz, sıvı dökülmelerine karşı dayanıklı Voyager Legend, bu özellikleri taşıyan ilk bluetooth kulaklık olarak ön plana çıkıyor. 55 Bu çağda dezenfeksiyon ücreti haksızlıktır ve kaldırılmalıdır Bulgaristan tarafından mayıs 2014 tarihinde başlatılan ve TIR başına 20 euroluk ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, Türk makamlarınca da 65 TL ücret karşılığında uygulamaya konulan dezenfeksiyon işlemleri taşımacılık sektörlerine zarar veriyor. T ürk ve Bulgar Karayolu Taşımacıları sektör temsilcileri Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve Uluslararası Taşımacılar Birliği (SMP) başkanları arasında gerçekleştirilen toplantıda, her iki ülkede uygulanan dezenfeksiyon işlemlerinin yarattığı haksızlıklar ve mağduriyetleri vurguladı. Bulgaristan tarafından Mayıs 2014 tarihinde başlatılan ve TIR başına 20 euroluk ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, mütekabiliyet esasları çerçevesinde Türk makamlarının da 65 TL ücret karşılığında uygulamaya koyduğu dezenfeksiyon işleminin her iki ülke taşımacıları için haksızlık olduğunu vurgulayan Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Türk TIR’ları karayolu ile Yunanistan’a, Ro-Ro ile İtalya ve Fransa’ya da gitmesine rağmen, Bulgaristan’daki gibi bir dezenfeksiyon işlemine tabi tutulmuyorlar. Avrupa Birliği üyesi olan bu ülkelerde uygulanmayan bir işlemin Bulgaristan tarafından başlatılması haksızlıktır ve dezenfeksiyon işlemleri ivedi şekilde sonlandırılmalıdır” dedi. Nuhoğlu “Türk tarafının da mütekabiliyet esasları çerçevesinde dezenfeksiyon işlemlerine başlaması kapsamında uygulamanın mağduru taşımacılık sektörleri oldu. Uygulamanın karşılıklı şekilde kaldırılması adına her iki ülke dernekleri olarak ortak girişimleri başlatıyoruz” dedi. Bulgaristan’ın Uluslararası Taşımacılar Birliği Başkanı Angel Trakov ise, “Taşımaları pahalılaştıran dezenfeksiyon gibi gereksiz maliyetleri ortadan kaldırmalıyız. Dezenfeksiyon işlemleri taşımacılara büyük maddi kayıplar yaşatırken, araçların uzun süreli bek- lemelerine de sebebiyet veriyor. Taşımalarımız açısından maddi ve zaman kayıplarına neden olan dezenfeksiyon uygulaması her iki ülke tarafından da kaldırılmalıdır” dedi. Her iki ülke makamlarını göreve çağırıyoruz Konuyla ilgili bir yazılı açıklama yapan UND yetkilileri, bu uygulamalardan nakliye ve taşımacılıks ektörünün zarar gördüğünü, kazananın olmadığını belirtti. UND’nin yetkilileri göreve çağırdığı yazılı açıklamada şunlar yer aldı: “Yarattığı büyük maddi kayıplar nedeniyle uluslararası taşımacılık sektörlerine büyük zarar veren ve mağduriyet yaratan dezenfeksiyon uygulamalarının gerek ülkemizde gerek ise Bulgaristan’da karşılıklı olarak kaldırılması adına her iki ülkedeki yetkili makamları göreve çağırıyoruz.” Kasım 2015 56 LOJİSTİK Kış geliyor, aracınız kışa hazır mı? K ış geliyor; kışlıklarımız dolaplarda yerini almaya çoktan başladı bile. Kendimizi, evimizi, kışa nasıl hazırlıyorsak araçlarımız için de kış hazırlığı şart. Peki ya aracınızı kışa nasıl hazırlamalısınız? Lastik Sanayicileri ve İthalatçıları Derneği LASİD Genel Sekreteri Bahadır Ünsal; kışa hazırlık için yapılması gereken ilk işin kış lastiği taktırmak gerektiğini belirtti. Ünsal; ‘’Kış lastiği uygulaması 1 Aralık’ta başlıyor. Son güne bırakıp uzun kuyruklarda beklemek yerine kış lastiğinizi şimdiden taktırın; kar yağmasını beklemeyin’’ uyarısında bulunarak tüm sürücüleri kış lastiği konusunda hassasiyet göstermeye çağırdı. LASİD Genel Sekreteri Ünsal; LASİD kış rehberini açıkladı. İşte aracınızı kışa hazırlamak için yapmanız gerekenler: • Kış lastiğinizi taktırın. +70C altındaki sıcaklıklarda, yaz lastiklerinin yola tutunma özelliği önemli oranda azalır. Oysa kış lastikleri özel sırt karışımı ve tasarımı sayesinde daha güçlü yol tutuşu ve kısa fren mesafesi sağlar ve hayat kurtarır. • Aracınızın rutin bakımını yaptırın ve herhangi bir sorun olmadığından emin olun. • Akü kontrolünü yaptırın. • Antifriz, kışın aracınızın soğutma sisteminin donmasını önler. Radyatör sistemindeki suyun donmaması için mutlaka antifriz kullanın. • Soğuk ve yağışlı havalarda görüş mesafesi azalacağı için sileceklerinizin aşınma olasılığı da oldukça yüksektir. Sileceklerinizin bakımı, kontrolü ve gerekiyorsa değiştirilmesi önemlidir. Silecek suyunuzun, cam yıkama sistemini donmaktan koruyan alkol içermeyen uygun bir sıvı olmasına dikkat edin. • Aracınızın sürüş problemlerini gözden geçirin. Motorun ilk harekette zorlanması, bozuk rölanti ve avans ayarı, stop etme, düşük güç gibi sürüş problemleri varsa, uygun bir serviste aracınızın ayarlarının yapılması gerekir. • Yakıt sistemindeki nemin donmasını önlemek için, depoya ayda bir kez bir şişe buz önleyici katkı ekleyin. Yakıt deposunun yarıdan fazla dolu tutulması gerekir, çünkü dolu tutulan yakıt deposu, borulardaki donmayı önleyecektir. • Motorunuzun yağını ve yağ filtresini; aracınızın teknik ve bakım kitabında belirtilmiş olan kilometrelerde değiştirin. • Araç bagajınızda mutlaka ilk yardım çantası, uyarı araçları, marş takviye kablosu, kum veya paspas (çekiş için) çekme halatı, tekerlek zincirleri, el feneri, buz kazıyıcı, kar fırçası, küçük bir kürek, eldiven ve battaniye gibi yardımcı aletler bulundurun. • Aracınızı kullanırken, kış koşullarına uygun özel sürüş tekniklerini uygulayın. Takip mesafesine dikkat edin; hızınızı düşürün; savrulmayı ve patinajı önlemek için ani hızlanmalardan kaçının. Durmak veya yavaşlamak için vites küçülterek motor frenini kullanın. Goodyear ve MAN işbirliği güçleniyor G oodyear, MAN’ın Avrupa çapındaki “MAN ProfiDrive® Sürücü Eğitim Programı”nın lastik tedarikçisi oldu. Bu işbirliği kapsamında; MAN ProfiDrive® tarafından kullanılan 25 tır, Goodyear’ın en son teknolojilerle üretilen kamyon lastikleri olan yakıt tasarruflu FUELMAX, yüksek kilometre performanslı KMAX ve hem yolda hem de arazide kullanılabilen Omnitrac II ile donatıldı. Goodyear, anlaşma sonrası MAN’a hem lastik tedarik edecek hem de MAN’ın eğitmenlerini lastiklerle ilgili konularda bilgilendirecek. Goodyear’ın, MAN’ın Avrupa çapındaki “MAN ProfiDrive® Sürücü Eğitim Programı”nın lastik tedarikçisi olmasıyla ilgili görüşlerini paylaşan Goodyear EMEA OE Satış Direktörü Peter Platje; “MAN ile sürdürdüğümüz ortaklığı, MAN ProfiDrive® sürücü eğitim programı Kasım 2015 kapsamındaki araçları, Goodyear kamyon lastiklerimiz ile donatarak geliştirmekten mutluluk duyuyoruz. MAN ProfiDrive®, bize, lastiklerimizi kullanan tüketicilerle doğrudan temas kurmak konusunda önemli bir fırsat sunuyor” dedi. Bu program sayesinde, tüketicilerine, lastik performansının ve seçiminin sürüş güvenliği ve konforuna ek olarak yakıt tasarrufu üzerinde de ne kadar önemli olduğunu göstermek için değerli bir fırsata sahip olduklarının altını çizen Platje, “Avrupa çapında uygulanacak olan MAN ProfiDrive® sürücü eğitim programı süresince, kamyon sürücüleri Goodyear’ın katkılarıyla bunu yalnızca teorik olarak değil, pratik olarak da öğrenme ve deneyimle şansına sahip olacaklar” dedi. MAN ProfiDrive® Başkanı Adreas Griem ise Goodyear’ın kendileri için mükemmel bir iş ortağı olduğunu ve birlikte uzun ve başarılı bir çalışma süreci geçirdiklerini belirtti. Griem,” Biz dünya çapındaki profesyonel ve pratik eğitimlerimizde Goodyear ile işbirliğimizden destek almaya devam ediyoruz. Goodyear’ın en son teknolojiyle geliştirilmiş olan kamyon lastikleri ailesi ile özel MAN ProfiDrive® eğitmenlerimizin kamyon lastiği ile ilgili konularda eğitimi, bizim için çok değerli” dedi. Goodyear ve MAN, “Trucknology Günleri” gibi önemli organizasyonlarda daha önce de birlikte çalışmışlardı. 57 Yeni Orta Vadeli Program’da üretken yatırımların cazibesinin artırılması hedefleniyor 2 016-2018 döneminde vergi ve kredi maliyetlerinin farklılaştırılması gibi araçlarla üretken yatırımların cazibesinin artırılması planlanıyor. Yeni Orta Vadeli Program’a (OVP) göre imalat sanayi başta olmak üzere yeni yatırımların gerçekleştirilmesi, ihracatın artırılması ve teknolojik gelişme için mevcut teşvik politikaları etkin şekilde uygulanacak, ihtiyaçlara göre yatırım teşvik sistemi gözden geçirilecek. Yatırımcılara ve işletmelere yönelik bürokratik ve hukuki süreçler iyileştirilecek, uluslararası standartlara ve en iyi uygulamalara göre mevzuat hızla güncellenecek. Yatırımcılara uygun nitelikte yatırım yeri tahsisi yapabilmek için yeterli arsa üretimi sağlanması amacıyla hazine arazileri başta olmak üzere yatırıma elverişli arazilerin envanteri çıkarılacak ve tahsis süreçleri etkinleştirilecek. Vergi ve kredi maliyetlerinin farklılaştırılması gibi araçlarla üretken yatırımların cazibesi artırılacak. Özelleştirme politikası, yurt içinde üretken alanlara yeni yatırımlar yapılması politikasıyla eşgüdüm içerisinde uygulanacak. Kamu ve özel kesim yatırımları birbirlerini tamamlayacak Kamu Ar-Ge ödeneklerinin tahsisinde, özel kesim yatırımlarının yüksek dış ticaret açığı verilen sanayi kollarında üretime yönlendirilmesine öncelik verilecek. Kamu yatırımlarının büyümeye, özel kesim yatırımlarını desteklemeye, bölgelerin gelişme potansiyellerini harekete geçirmeye, istihdamı ve ülke refahını artırmaya katkısının azami seviyeye çıkarılması temel amaç olacak. Kamu ve özel kesim yatırımları birbirlerini tamamlayacak şekilde bütüncül bir bakış açısıyla ele alınacak. Kamu yatırımları, özel sektörün üretken faaliyetlerini destekleyecek nitelikteki ekonomik ve sosyal altyapı alanlarına yönlendirilecek. Kamu yatırımlarında, kamu-özel işbirliği modeliyle yürütülenler dâhil eğitim, sağlık, içme suyu ile kanalizasyon, sulama, bilim-teknoloji, bilişim ve başta de- mir yolu, liman, lojistik merkezleri olmak üzere ulaştırma sektörlerine öncelik verilecek. Sanayide kullanılan verimsiz elektrik motorlarının dönüşümü destek kredisi programıyla kredilere erişim kolaylaştırılıyor. KOBİ’lerin üst limiti 300 bin lira olarak bankalardan kullanacakları kredilerde, faizin tamamı KOSGEB tarafından karşılanacak, toplam 36 ay vadeli kredinin ilk 12 ayı ödemesiz dönem olacak. Böylece üretim maliyetleri düşecek KOBİ’lerin iç ve dış pazarlarda rekabet güçleri artacak. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) bölgelerinde eylem planları kapsamında özel sektör yatırımlarını destekleyecek ekonomik ve sosyal altyapı ile beşeri kaynakların geliştirilmesine yönelik projelerin gerçekleştirilmesine devam edilecek. Yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla yeni borçlanma araçlarının geliştirilmesine ilişkin çalışmaları sürecek. Yatırım desteklerinde ithal ürünlere bağımlılığı yüksek olan teknoloji yoğun ürünler önceliklendirilecek. Bu kapsamda dış talebe uygun nitelik ve nicelikteki yüksek katma değerli ürünlerin ihracatı amacıyla üretim aşamasını ve etkililiği dikkate alan destek programları uygulanacak. Hizmetleri ve yatırımları da içeren serbest ticaret anlaşmalarına ağırlık verilecek. Serbest bölgelerin faaliyetlerine, doğrudan yabancı yatırımı ve teknoloji girişini hızlandıracak, firmaları ihracata yönlendirecek şekilde yön verilecek. Dış yatırımları cazip etme noktasında da bu adımlar önemli. Ülkemize geçtiğimiz 13 yılda 149 milyar dolar uluslararası sermaye yatırımı geldi. Geçtiğimiz yıl dünyada uluslararası doğrudan yatırım hacmi %16 azalırken, ülkemizde yüzde 1’e yakın artışla 12,5 milyar dolara ulaştı. Öte yandan kendi iş yerini açan gençlerden üç yıl boyunca gelir vergisi alınmaması planlanıyor. İşini kurmak isteyenlere 50 bin lira karşılıksız hibe, 100 bin lira da Rifat Hisarcıklıoğlu/ TOBB Başkanı faizsiz kredi veriliyor. Tekno girişim alanında ise TÜBİTAK aracılığıyla farklı destekler sağlanıyor. Gençlerin iş kurmak için teşvik edilmesi önemli. Zira girişimcisi olmayan bir ülkenin kalkınma şansı bulunmuyor. Devlet eliyle kalkınma olamayacağı Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra anlaşıldı. Eğer Türkiye kalkınacaksa girişimcisiyle kalkınacak. Risk alan, çalışan ve gayret eden insanlarıyla kalkınacak. Bu nedenle girişimcilik TOBB olarak da en fazla değer ve önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Amacımız, üniversiteyi bitireyim, devlete kapak atayım anlayışını değiştirmek. Ben de iş dünyasına atılayım, işimi kurayım, yanımda birkaç insanı çalıştırayım, ben de üreteyim, ben de kazanayım, ülkemin ve milletimin refahını artırayım anlayışını yerleştirmek. Bunu başarırsak gelecekten endişeye duymaya gerek kalmaz. Bu çerçevede yenilikçilik ve girişimciliği, Türkiye’nin kalkınmasında iki anahtar kelime olarak görüyoruz. Üçüncü kilit kelime de istikrar. İstikrarın olmadığı dönemlerde ekonomi ciddi darbe alıyor. Her kriz girişimcilik ruhumuza darbe vuruyor. Oysa girişimci bir milletiz. Bu girişimciliğin yeşermesi Türkiye’nin istikrarına bağlı. Türkiye, istikrar içinde yoluna devam ederse Allah’ın izniyle bu milletin önünde hiçbir engel kalmaz. Ülkemizin, birlik, beraberlik ve istikrar içinde yoluna devam edeceğine inanıyorum. Kasım 2015 58 SÖYLEŞİ Kollektif eylem anlayışı ile lojistik sektörü işgüzarlardan kurtulabilir TEİD (Etik ve İtibar Derneği) Genel Sekreteri Tayfun Zaman, “Hem kamu hem de özel sektör tarafında gümrük ve lojistik sektöründe yapılmış olan hatalar ve zaman zaman günümüzde de karşımıza çıkan bireysel hatalardan dolayı sektörlerin itibar bakımında zarar gördüğü açıktır. Burada önerimiz, 21. yüzyılda benzer durumlarda mücadelenin ve itibarın yeniden kazanılmasının en etkili yolu olan ‘Kolektif Eylemler’dir” diyor. İ ş etiğinin Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerin yazılı kültürünün temel taşı haline gelmesi hedefiyle yola çıkan Etik ve İtibar Derneği (TEİD), Türkiye’nin ileri gelen 22 şirketi tarafından Mayıs 2010 yılında kuruluyor. Üyelerine sadece iş etiği politikası oluşturma ve uygulamasında yardım ve rehberlik etmekle kalmayıp, şirket etik değerlerinin şirketin tüm idari ve ticari fonksiyonları tarafından benimsenmesi, bir iş yapma biçimi haline getirilmesini sağlıyor ve destek vermek amacıyla çalışmalarını sürdüren TEİD’in, bugün Türkiye GSMH’nın yüzde 14’ünü oluşturan ve 200 bin üzerinde çalışana istihdam sağlayan 120’yi aşkın kurumsal üyesi bulunuyor. Türkiye’deki çalışmalarının yanında uluslararası ortaklıkları ve üyelikleri olan TEİD’in; B-20 Yolsuzlukla Mücadele Ağı Üyeliği, B-20 Türkiye Yolsuzlukla Mücadele Görev Gücü ve Çalışma Grubu Üyeliği, TRACE International Türkiye Temsilciliği, Global Ethics Network Bölge Temsilciliği, European Business Ethics Network Üyeliği, Basel Institute on Governance Çalışma Grubu Üyeliği ve OECD Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu ve Bölgesel Danışma Kurulu Üyeliği yer alıyor. TEİD’in 250 gümrük müşavirliği ofisiyle imzaladığı “Gümrük Müşavirleri Meslek Etik Standartları” ile ilgili olarak TEİD (Etik ve İtibar Derneği) Genel Sekreteri Tayfun Zaman, “Gümrük Müşavirleri Meslek Etik Standartları, başta İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği olmak üzere Mersin, Bursa, Ankara ve İzmir Gümrük Müşavirleri Dernekleri’nin Kasım 2015 birlikte attıkları önemli bir adımdır ve Dernek Başkanları’nın liderliğinde her derneğin kendi üyeleri adına imza attıkları ortak bir inisiyatif olma özelliğini taşımaktadır. TEİD’in bu beyannamedeki rolü ise bu önemli adımı atma kararı alan derneklere rehberlik etmek ve ortak meslek standartlarının dünya standartlarında oluşturulmasını sağlamak aşamasında gerçekleşmiştir” diyor. TEİD (Etik ve İtibar Derneği) Genel Sekreteri Tayfun Zaman Gümrük müşavirliklerinin sadece birer özel sektör kuruluşu değil aynı zamanda kamu yararını ve ticaretin güvenliğini gözeten, dış ticaretin verimli, güvenli ve sürdürülebilir olmasını sağlayan çok yönlü etki alanına sahip bir sektör olması bakımından oldukça önemli olduğunu ifade eden Zaman, Türkiye toplam dış ticaretinin yüzde 95’inin gümrük müşavirleri aracılığı ile yapılmakta olduğunu söylüyor. Başta yolsuzluk olmak üzere tüm risklere bütüncül bir bakış sağlanmalı “Ekonomimiz ve ticari hayatımızın gelişimi için bu kadar önemli olan bir sektörde başta yolsuzluk olmak üzere suistimal riskleri, çevre riskleri gibi tüm risklere bütüncül bir bakışın sağlanabilmesi için ortaya bir ortak irade çıkması oldukça önemlidir ve bu adım atılmıştır” diyen Zaman, ‘Gümrük Müşavirleri Meslek Etik Standartları’ için aslında mesleğin icrasına dair tüm riskleri içeren bir ortak irade beyanı denilebileceğinin altını özenle çiziyor. “Bu beyannameye imza atan Gümrük Müşavirleri kendilerinin bu değerlere uyacağını beyan ederken, rakiplerinden de aynı gönüllülüğü beklediklerini ortaya koymuşlardır. Ortaya çıkan bu kolektif eylem, gümrükler alanında Dünya’da ve Türkiye’de en kapsamlı ve geniş katılımlı örnek olma özelliğini taşımaktadır ve Birleşmiş Milletler Kolektif Eylem Rehberi’ne geçmiştir” diyen Zaman, Dünya Bankası verilerine göre her yıl dünyada rüşvete ödenen paranın 1 trilyon doların üzerinde olduğunu belirtiyor. Konuyla ilgili olarak Zaman şu bilgileri veriyor: “Dünya’da ‘rüşvet’ diye bir kavramın varlığının gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine olan iş yapma maliyetini ise yüzde 20 artırdığını biliyoruz. Bunun anlamı, şirket olarak rüşvet verin veya vermeyin, rüşvetin kendi başına varlığı ile iş yapma maliyetine doğrudan etki 59 ettiğidir. Dolayısıyla rüşvetle mücadele sadece gümrüklerde değil özel sektörün tamamı için bir verim kaybı meselesidir; şirketlerin ve kamunun adil rekabet şartlarının korunması ve iş veriminin artırılması için birlikte mücadele etmeleri gereken ortak bir düşmandır. Bundan önceki dönemlerde rüşvet ve yolsuzlukla mücadele konusunda beklentiler kamunun konuya ilişkin yükümlülükler getirmesi, mevzuat geliştirmesi ve kanunlar getirmesi kanunlara uymayan şirketleri cezalandırması yönündeydi. Günümüzde ise konunun sadece kamu tarafına bırakılmasının istenilen sonuçları elde etmede başarı getirmediği ve özel sektörün de yönetim kurulu iradesi ile konuya ilişkin çalışmalar yapmaları ve mücadeleyi kamu ile beraber sürdürecek gönüllülüğe sahip olmaları gerektiği görülmektedir. Bu anlamda TEİD’in varlığı ve özel sektördeki ilgili çalışmaları günümüz gerçeklerini anlayan ve inisiyatif almak isteyen şirketler açısından oldukça önemli diyebiliriz. Bu şirketlerin TEİD üyelikleri bile bu mücadelede var olduklarını gösteren bir adımdır.” TEİD, çalışmalarına devam ediyor “TEİD’in yolsuzluk alanında son dönemde yaptığı ve ses getiren önemli çalışmalardan birkaçına örnek olarak, G-20 ülkeleri arasında, iş etiği ve yolsuzlukla mücadele alanında faaliyet gösteren, G-20/B-20 programları ve öncelikleri ile uyumlu çalışan ilk referans merkezinin kurucusu olması “Turkish Integrity Center of Excellence (TICE)” sonuçlarını 5. Uluslararası Etik Zirvesi’nde açıkladığımız “Özel Sektörde Yolsuzluk Algı Araştırması” ile B-20 Yolsuzlukla Mücadele Görev Gücü kapsamında oluşturulan “Gümrüklerde Kolektif Eylem Yoluyla Yolsuzlukla Mücadele Rehberi” ve “KOBİlerde Yolsuzlukla Mücadele Rehberi”ni sayabiliriz” diyen Zaman, gerçekleştirilen bu çalışmaların ve atılan adımların etkili ve sürdürülebilir olması için geleceğin liderleri gençlerin rolünün öneminin farkında olduklarını ve çalışmaları üniversite hatta liselere kadar taşımış bulunduklarını da söylüyür. Zaman, “Mustafa Saffet Anadolu Lisesi öğrencilerinin kendi girişimleri olan şirketlere birer etik kodu yazma isteği ile bize başvurmaları sonucunda kendi şirketlerine etik kod yazmaları sürecinde destek olduk. Bunun yanında Mustafa Saffet Anadolu Lisesi’nin Türkiye’nin etik kodu olan ilk devlet lisesi olmalarının adımlarını attıkları Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Etik Kurulu’nun oluşturulmasında ve Mustafa Saffet Anadolu Lisesi Etik Değerler Bildirgesi’nin hazırlanmasında kendilerine rehberlik etme fırsatı yakaladık. Üniversitelerde ise ilk işbirliğimizi İstanbul Bilgi Üniversitesi gerçekleştirdik ve “İş Etiği Uygulama ve Araştırma Merkezi”ni kurduk” diyor. Sorumlu liderliğin ve etik bakış açısının gençlere kazandırılmasına yönelik çalışmalara ve tabi ki özel sektöre yönelik çalışmalara ilerleyen dönemlerde de devam edeceklerini belirten Zaman, Kasım’da Antalya’da gerçekleşecek G-20 Zirvesi’nde bu konuda çeşitli konuların konuşulacağını, tavsiyelerin verileceğini vurguluyor. Zaman, “Türkiye’nin G-20 ev sahipliğini yaptığı 2015 yılı gümrüklerde yolsuzlukla mücadele ve gümrüklerde verimin artırılması alanlarında çok önemli çalışmaların yapıldığı bir yıl oldu. 17 global şirketin üyesi olduğu Gümrükler Çalışma Grubu’nda, G-20 hükümetlerine yönelik beklenti ve politika önerilerinin yanında, dönem başkanlığımız süresince bu alandaki ilk örnek olma özelliğin taşıyan “Gümrüklerde Kolektif Eylem Yoluyla Yolsuzlukla Mücadele Rehberi” yazıldı ve diğer 18 G-20 ülkesiyle paylaşıldı. Türkiye KOBİ’lerin güçlendirilmesi ve dünya ekonomisine entegrasyonu alanında bir referans merkezi olacak “World SME Forum” kurulmasıyla B-20 çalışmalarında örnek bir atılım yaptı ve G-20’ye öneriler veren bir B-20’den çok uygulamacı bir B-20 dönemi olacağına yönelik verdiği sözde somut bir adım atmış oldu. TEİD’in eş yazarı olduğu “Gümrüklerde Kolektif Eylem Yoluyla Yolsuzlukla Mücadele Rehberi” ve “KOBİlerde Yolsuzlukla Mücadele Rehberi” World SME Forum’un ilk ürünü olma özelliğini taşıyor” diyor. Lojistik sektörü birkaç işgüzar yüzünden gümrüklerde sıkıntı olduğunu ve sektörün komple suçlandığını ifade ediyor. Zaman ve hız kavramının son derece önemli olduğu lojistik sektöründe bu açmazı nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradan lojistikçilerimize gümrük konusunda özellikle hangi tavsiyelerde bulunursunuz sorumuza yönelik olarak Zaman, “Hem kamu hem de özel sektör tarafında gümrük ve lojistik sektöründe yapılmış olan hatalar ve zaman zaman günümüzde de karşımıza çıkan bireysel hatalardan dolayı sektörlerin itibar bakımında zarar gördüğü açıktır. Burada önerimiz, 21. yüzyılda benzer durumlarda mücadelenin ve itibarın yeniden kazanılmasının en etkili yolu olan “Kolektif Eylemler”dir. Belli bir işi yapma zihniyetini ve iş etiğini benimsemiş şirketlerin bir araya gelerek “Gümrük Müşavirleri Meslek Etik Standartları” gibi ortak etik beyanlarına imza atmaları, bu beyanların gerekliliklerinin uygulanmasına yönelik ortamın sağlanması için çalışmalarını sürdürmeleri ve meslek standartlarını yükseltmeleri, dolayısıyla sorunuzda bahsettiğiniz birkaç işgüzarın sektörün itibarını etkileyecek hatalar yapmasına gene sektör dinamiklerini kullanarak engel olacak ortamları oluşturmaları en etkili çözümdür” diyor. Gümrük müşavirlerinin inisiyatif alıp sağladıkları bu ortamın sadece kendi ekiplerini değil rakiplerini hatta müşterilerini de eğitmelerine yardımcı olacağını ifade eden Zaman, böylelikle adil rekabet koşulları oluşturulurken, rüşvetin teklif edilmesine yönelik ortamın da oluşmasının baştan engellenmiş olacağının altını özellikle çiziyor. Kasım 2015 60 LOJİSTİK Koluman 50. yılını Tataristan’daki yatırımla taçlandırdı Koluman Rus’un Tataristan’ın Kip Master Sanayi Merkezi’nde açtığı tesiste Kamaz kamyonları için üstyapı üretmeyi planlıyor. 4 bin metrekare kapalı alanda yapılan tesiste başta vakumlu süpürge olmak üzere, beton pompası ve kamyon üstyapıları üretilecek. K oluman Rus’un Tataristan Yar Çallı’daki Pazarlama, Eğitim ve Montaj Merkezi 3 Eylül’de Rusya Federasyonu Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov, Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koluman, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Saltık, Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Tüzmen, Rusya Federasyonu Meclisi Üyeleri, Kamaz ve KİP Master yöneticilerinin katılımlarıyla resmi açılışı gerçekleştirdi. Koluman’ın Rusya’daki firması olan Koluman Rus’un 1,5 milyon dolar başlangıç yatırımıyla kurulduğu tesiste, Koluman Otomotiv ürünlerin Rusya federasyonunda satış, montaj ve satış sonrası işlemleri gerçekleşecek. Koluman Rus KİP Master tesislerinde 4 bin metrekarelik tesiste, kamyon üstyapıları, vakumlu süpürge ve beton pompası üretiliyor. Kasım 2015 Vakumlu süpürgeler kullanılmaya başladı Rusya pazarına girerken Koluman Rus Rusya’nın en büyük kamyon üreticisi Kamaz kamyonları için üretim yapmayı hedefliyor. Koluman Rus geniş ürün paleti içerisinde öncelikle başarısını ispatlamış iki adet vakumlu süpürge üstyapısını standart Kamaz kamyonları üzerine adapte etti. Bu ürünlerden KRS 60 belediye ve karayolları yol süpürme hizmetleri için, KRS 90 da havalimanlarında kullanılmak üzere Kamaz kamyonlarına monte edildi. Koluman süpürge üstyapıları Avrupa’nın tüm önde gelen vakumlu süpürge üreticilerinin de üye olduğu E-United derneği tarafından yapılan tüm testlerden en yüksek puan olan 3 yıldızı aldı. Bu başarısı ile hem dernek üyesi olarak kabul gördü hem de Avrupalı üreticiler için son derece iddialı bir rakip olduğunu ispatladı. Şimdi Koluman bu başarısını Kamaz kamyonları ile Rus pazarında tekrarlamak istiyor. Bu her iki ürünün de kalite/ fiyat performansı tüm potansiyel kullanıcıları heyecanlandıracak ve onlara alım kararlarında iddialı bir alternatif sunacak. Bu iki ürün sadece bir başlangıç. Koluman’ın esas hedefi Kamaz kamyonları üzerinde gerekli iyileştirmeleri de hayata geçirip tam hidrostatik donanımlı vakumlu süpürge üstyapılarını Rus pazarına sunmak ve pazar lideri haline gelmek. Bu üstyapılar klasik vakumlu süpürgelere nazaran hem akaryakıt sarfiyatı, hem de sessizliği hem de bakım/onarım kolaylığı ile Rus tüketicilerin beğenisini ve tercihini kazanacak. 61 OKT Trailer yeni nesil süt tankeri, hijyen ve verimlilik sunuyor O KT, araştırmave ürün geliştirmeleri sonucu Yeni Nesil, Süt Tankeri’ni üretti ve basın lansmanını 5-8 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Anadolu Expo 2. Canlı Hayvan Fuarı’nda gerçekleştirdi. 2015 yılında Türkiye’de ilk defa OKT teknolojisi ile geliştirilen yeni nesil Süt Tankeri, şasi üzerinde eski tip birbirinden bağımsız gövdeler yerine yekpare gövdeli olarak üretildi. 7.780 kg. boş ağırlığı olan süt tankeri, 28 bin litre süt taşıyor. Süt tankeri ile ilgili 3. Ulusal Süt Zirvesi’nde konuşan OKT Genel Müdürü Hakan Maraş, Türkiye’ye bir ilki daha kazandırmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyledi. 1983 yılından itibaren yenilikçi düşüncenin ve inovasyonun peşinden giderek başarıya ulaştıklarını belirten Maraş, “Yeniliğin ve kalitenin izinden ilerleyen firmamız, bugün, 250’ye yakın çalışanıyla sektöre yön veren, Ar-Ge çalışmaları ile müşterilerini yeni ürünler ile tanıştıran ve ürünlerini dünya standartlarında üretip 29 ülkeye ihraç eden bir konuma ulaştı.” dedi. Yeni Nesil Süt Tankeri’nin de OKT’nin araç üstü ekipman ve treyler sektörüne inovatif bakışının sonucu olarak geliştirildiğini söyleyen Maraş, “Süt Tankerimizin üretimini, Bozulabilir Gıda Madde- lerinin Uluslararası Taşımacılığı ve bu tip Taşımalarda Özel Ekipmanların Kullanımı Antlaşması olan ATP kapsamında gerçekleştirdik. Sütün, insan sağlığına uygun bir şekilde steril ve güvenli taşınması amacıyla tank içerisinde yapılan kimyasal uygulama, pasivasyon ve pickling sayesinde yüzey parlaklığı sağlanırken iç yüzey temizliği ile de sütün tutunması ve bakteri oluşumu engellenmektedir.” dedi. Sütün taşınması esnasında ısı değerlerini koruyabilmek için çok hassas çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekleyen Maraş, sütün dolum anından boşaltım süresine kadar ısı değerlerinin sabit kalması kapsamında gövdenin izolasyon ile kaplandığını söyledi. Ağırlığı azaltılırken sağlamlık ve mukavemetinin arttırılması içinözel tasarım detaylarıyla projelendirilen tankın, paslanmaz çelik malzemeden üretildiğini ifade eden Maraş, “Süt tankeri üretiminde,silindirik ve ana gövde yapısındaenlemesine eksiz, yekpare levhalar vebunların kaynak birleşimlerinde ISO3834 Kaynaklı imalat kalite yeterlilikonayı kapsamında sertifikalıkaynakçılar tarafından ve en uzunkaynak dikiş teknolojisiyle üretildi.” dedi. Maraş, Yeni Nesil Süt Tankeri’nde kullanıcı ergonomisinin ön plana çıkarıldığını,dolum- boşaltım sisteminde ve ekipman kullanımında kolaylık sağlandığını söyleyerek konuşmasını sonlandırdı. Kasım 2015 62 KISALAR Hıdırusta 5. şubesi ile kıtalararası yedek parça köprüsü kurdu H ıdırusta, 5. şubesini Anadolu Yakası’na açtı ve 5. şubesi ile kıtalararası ‘yedek parça köprüsü’ kurdu. Hıdırusta’nın İkitelli’de bulunan merkezinden tam 54 km uzaklıkta bulunan Anadolu Yakası Şubesi, 20 Ekim 2015 tarihi itibarıyla Hıdırusta bayrağını dalgalandırmaya başladı. Yaklaşık 1000 metrekarelik alan üzerinde iki katlı binasında hizmet veren Hıdırusta Anadolu Yakası Şubesi, geniş depolama alanlarına sahip. Şube Müdürlüğü’nü 17 yıl sektör deneyimine sahip Koray Çelik üstlenirken, deneyimli satış ve lojistik kadrosu da dikkat çekiyor. İş ortaklarının stok yükünü hafifletecek İstanbul’daki ikinci üs olarak gerek stratejik gerekse lokasyon bakımından Anadolu Yakası’nın gelecek vadeden ilçesi Sancaktepe’yi seçtiklerini söyleyen Hıdırusta Otomotiv AŞ. Genel Müdürü Rıza Şahin, şube zincirlerine 5. halkayı eklemenin gururunu yaşadıklarını aktarıyor. ‘Yedek Parça Deposu’ misyonlarını şubeleri aracılığıyla Türkiye geneline yaymaya devam ettiklerine işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sürdü- rüyor: “Anadolu Yakası şubemiz de bunun en iyi örneklerinden biri olacak. Öncelikli hedefimiz iş ortaklarımızın stok yükünü hafifletmek. Merkez depomuzdan günlük düzenli sevkiyatlar yaparak stoklarımızı güçlendiriyor, bulunabilirlik oranlarımızı artırıyoruz. Böylece iş ortaklarımızın taleplerine en kısa sürede cevap vermeyi hedefliyoruz. Yine şubemiz vasıtasıyla günlük servislerimizi de çoğaltarak bölgedeki iş ortaklarımıza büyük avantaj sağlayacağız.” 2020’de tüm ticari araçların lider yedek parça dağıtıcısı olmayı hedefleyen Hıdırusta, 5 yıl içinde Türkiye’nin 10 farklı noktasında hizmet vermeyi planlıyor. Alcoa’nın yeni ürünüyle jantlar daha kazançlı yenilemek üzere yorulmadan çalışıyor. Jantlarımız sağlam, güvenilir ve filoların toplam maliyetini azaltıyor – üstelik daha fazla taşıma kapasitesi de sağlıyor. Böylece büyük maliyet tasarrufları elde ediliyor. Yeni LvL ONE jantı, müşterilerin Alcoa’dan beklediği performans ve değeri sunmaya devam ettiğini gösteren örneklerden yalnızca biri. Müşterilerimizin çok beğeneceğini düşünüyoruz.” A lcoa, ticari araçların alüminyum jantları için kullanılan yeni LvL ONE® Avrupa lansmanını yaptı. LvL ONE®, 2016’nın ikinci çeyreğinde tüm standart Alcoa jant ebatlarında kullanılacak. Ayrıca “Brushed” ve “Dura-Bright® EVO” jantlarının yanı sıra Alcoa’nın ticari kamyon filoları için sunduğu üç seçenekten biri olacak. Piyasada mevcut olan tüm Alcoa Aluminyum Jant seçenekleri gibi, Kasım 2015 yeni LvL ONE jantlar da Avrupa pazarı için Alcoa’nın Macaristan’daki son teknolojiyle donatılmış jant tesisinde üretilecek olup sürücülere ve ticari filolara önemli avantajlar sağlayacak. Alcoa Wheel Products Avrupa, Afrika ve Orta Doğu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü RandallScheps ürün ile ilgili şunları söyledi: “Dövme alüminyum jantı yaklaşık 70 yıl önce icat ettik ve Alcoa o günden bu yana ürünü geliştirmek ve Avantajlar neler? • Çelikten beş kat daha güçlüdür; böylece daha az zarar görür ve onarım süresi daha kısadır; • Yüzde 47’ye kadar daha hafiftir; böylece taşıma kapasitesi artar, çalışma sıcaklıkları daha düşük olur ve önemli yakıt ve maliyet tasarrufları sağlar; • Göz alıcıdır; Brushed modellerine göre daha pürüzsüz ve daha parlak bir yüzeye sahip. 63 4S olarak tasarlanan TruckMarket ile 2.el araçlar Ford Trucks garantisinde 2. el ağır ticari araçta güven arayanların adresi “TruckMarket” olacak. Ekspertiz raporlu, garantili, uygun faizli her marka ve model ikinci el ağır ticari araçlar, Ford Trucks güvencesiyle, TruckMarket’te müşterisiyle buluşacak. TruckMarket, ağır ticaride en yaygın tesis ağına sahip kurumsal 2. el markası olarak, 20Ford Trucks bayisinde hizmet vermeye başlayacak. Uygun finansman ve cazip kiralama koşulları TruckMarket’te F ord Otosan’ın ağır ticari araç markası Ford Trucks, son yıllarda büyük önem kazanan 2. el alım-satım operasyonları için yapılandırdığı yeni markası TruckMarket’i, kamuoyuna tanıttı. Her marka ve model ağır ticari 2. el araçları; ekspertiz, garanti ve finansman çözümleri, kasko ve bakım hediyesi ile birlikte sunan TruckMarket, müşterilere “2. El’de Ford Trucks güvencesi” sunmayı hedefliyor. TruckMarket’te detaylı ekspertiz ve Ford Trucks garantisi TruckMarket’te her marka ve model çekici ve kamyonlar; motor, şanzıman, diferansiyel, şasi, üst yapı, lastik, aydınlatma, kabin ve kaporta kontrolleri yapılıp, tramer hasar geçmişinin yer aldığı detaylı bir ekspertiz raporu ile satışa sunuluyor. Ford marka çekici ve kamyonlarda ise ekspertiz raporunun yanısıra, aracın servis ve bakım geçmişiyle ilgili bilgiler de yer alıyor. TruckMarket’te satılacak tüm Ford marka çekici ve kamyonlara garanti hizmeti de veriliyor. 0-24 ay arasındaki araçlara +1 yıl garanti sunulurken, 24-48 ay arasındaki araçlara aktarma organlarındaki üretim kaynaklı tüm hataları da kapsayacak şekilde, +6 aylık garanti veriliyor. TruckMarket, satışa sunduğu her marka ve model 2. el kamyon ve çekici için en uygun vade ve faiz oranlarıyla kişiye özel finansman çözümleri sunuyor. Müşteri, ödeme koşullarını kendi şartlarına en uygun hale getirebilirken; kredi başvurusu, kasko ve sigorta işlemleri için tek noktadan hizmet alabiliyor.Ayrıca,Yapı Kredi Bankası, Koçfinans ve Türkiye İş Bankası işbirliği ile düşük faizli kredilerden yararlabiliyor. Truckmarket’in satışa sunduğu her marka ve model 2.el kamyon ve çekici araçlar için 80 bin TL kredi kullanımında 12 aylık vadede yüzde 0.28 faiz oranı avantajı sunuluyor. TruckMarket yalnızca ağır ticari satışları ile değil cazip kiralama teklifleri ile de dikkat çekiyor, 2. el araç müşterileine Avis aracılığıyla 1236 ay arası kiralama imkanı sunuyor. Kasko ve bakım hediyesi Ford Trucks’ın ikinci el ağır ticari markası kasko hediyesi ile de fark yaratıyor. TruckMarket’te seçilmiş araçlar için 1 yıllık kasko hediyesi sunuluyor. Kasko hediyesine ek olarak, bakım konusunda da müşterilerine en yüksek kalitede hizmet vermeyi hedefleyen Truckmarket’ta, Ford Trucks’ın ikinci el ağından alınan tüm Ford marka araçlar ücretsiz olarak tüm bakımları yapılmış şekilde müşterilere teslim ediliyor. Toplu alımlarda aracınız size TIR üzerinde gelsin Ford Trucks, ikinci el ağır ticari sektöründe yenilikleriyle fark yaratmaya devam ederken, TruckMarket bir diğer ayrıcalığı ile satın alınan ağır ticari araçları ayağınıza getiriyor. Minimum 3 adetlik Ford Cargo marka araç alımında TruckMarket araçları müşterinin istediği lokasyona TIR üzerinde sevk ederek alıcının istediği yere ulaştırıyor. Serhan Turfan: Truckmarket 2.elde müşteriye güven veriyor Ford Trucks Türkiye Direktörü Serhan Turfan: “Yenilenen ve geniş bayi yapılanmamız, ürünlerimizdeki yenilikler ve kalite, sunduğumuz ek hizmetler ile müşterilerimizin beğenisini kazanarak 2008’den bu yana pazar payımızı yüzde 15’ten yüzde 25’e çıkardık. 2015 yılının ilk 10 ayında 6222 araç satarak geçen seneye göre pazarın çok üzerinde yüzde 33’lük bir büyüme yakaladık” dedi ve ekledi: “Yeni bayi yapılanmamız kapsamındaki en önemli yaklaşımlarımızdan biri 2. el araç alım satım operasyonları idi ve buna yönelik yeni plazalarımızı da 4S olarak tasarladık. Bununla birlikte, yeni araca göre 1’e 4 oranında alım satımın gerçekleştiğiağır ticari pazarında 2. el pazarında kurumsallaşma ihtiyacının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Son dönemde 2. el pazarının önemi, pazarın büyümesi ile paralel olarak artış gösteriyor. Ford Otosan olarak; 2. el alım satım operasyonlarında güven arayan müşterilerimize yönelik olarak Ford Trucks güvencesiyle kurumsal bir 2. el markası “Truckmarket”i oluşturmaya karar verdik. Markası ne olursa olsun, tüm 2. el araçlar için verdiğimiz taahhütlerle, müşterilerimiz için en güvenli adres olmayı hedefliyoruz. Truckmarket ile müşterilerimize, ağır ticaride en yaygın tesis ağına sahip kurumsal 2. el markası olarak hizmet vereceğiz. 2015 yılı sonuna toplam 20 Ford Trucks tesisinde Truckmarket markası hizmet vermeye başlayacak.. Truckmarket olarak 2015 yılında 900 adet alım-satım operasyonu gerçekleştirerek 90 milyon TL alım-satım hacmine ulaşmayı ve 2.el operasyonlarımızın 2016 yılında yüzde 50 büyümesini hedefliyoruz.” Kasım 2015 64 KISALAR Tırsan dünyayı 10 kere dolaştı T ürkiye’nin lider treyler üreticisi Tırsan, 5 Kasım’da İstanbul’da Radisson Asia Hotel’de yurtiçi satış bayileri ile biraraya geldi. Tırsan Yurtiçi Satış Genel Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız’ın açılışını yaptığı toplantıda, 2015 yılı değerlendirmesi, yurtiçi ve yurtdışı pazar analizleri, ileriki dönemler için hedeflenen planlar ve stratejiler ele alındı. Müşteri memnuniyeti başarı kriterimiz TırsanYurtiçi Bayi Koordinatörü Aydın Temel, yaptığı konuşmada, “Tırsan olarak müşterilerimizin memnuniyetini tek başarı kriteri olarak benimsemekteyiz. Müşterilerimizin bize duymuş olduğu güveni perçinlemek adına hızla büyümeye devam eden geniş bayi ağımız ile birlikte, sahip olduğumuz ekip ruhunu ortaya koyarak çalışmalarımıza devam etmekteyiz” dedi. Temel, “2015 yılında yapmış olduğumuz saha ve müşteri ziyaretleri ile toplam da 385 bin 260 km yol kat ederek, bayilerimiz ile birlikte dünyanın etrafında 10 tur atmış olduk. 2016 yılında da aynı şekilde bayilerimiz ile iş birliği içerisinde olarak müşteri ziyaretlerimize aynı hızda devam edeceğiz.” ifadesini kullandı. Avrupa başarılarımız artarak devam ediyor Tırsan’ın yurtiçi ve yurtdışı pazarında başarıları ile ilgili bilgileri bayiler ile paylaşan Tırsan Pazarlama ve Ürün Yönetimi Koordinatörü Volkan Oflaz, yaptığı sunumda “ Tırsan bünyesinde bulunan Kässbohrer markası ile 100’den fazla tenteli/perdeli satışı ile ilk defa Portekiz pazarına giriş yaptık. Schenker, Wallenborn, Hoyer, Dubai Emirates projeleri gibi kilit müşteri ilişkilerini geliştirerek Avrupa’da ihalelere imza attığımız başarılı bir yıl geçirdik. Akaryakıt sektöründetanker ürün gamında Polonya’da toplam pazardan daha fazla büyüyerek yüzde 20 pazar payı elde ettik. İspanya ve Fransa’da yeni ürünlerimizi lanse ederek yeni bayilerimiz ile bayi ağımızı genişlettik ” açıklamasında bulundu. Oflaz, “Rusya’da yatırıma devam eden tek uluslararası oyuncuyuz ve low-bed segmentinde hala pazar lideriyiz, atık tankerinde Almanya’da pazar lideri ve Talson markamızla Air Cargo taşımacılığında Avrupa lideriyiz” dedi. Satış sonrası hizmetlerimize son hız devam edeceğiz Tırsan Treyler Satış Sonrası Teknik Hizmetler Koordinatörü Okan Yasan, “Türkiye’de sahip olduğumuz 3Sve 2Solmak üzere toplamda 60’a yakınsatış sonrası servisimizle bünyemizde bulunan uzman kadromuz ilemüşterimize hızlı ve kolay hizmet sunmaktayız.Bunun yanı sıra müşterilerimize yurt içi ve yurtdışı olmak üzere eğitimlerimize son hız devam etmekteyiz, 2015 yılında yurt dışı ağırlıklı olarak yapmış olduğumuz eğitimlerin yüzde 81’i yurtdışında yüzde 19’u yurtiçinde gerçekleştirilmiştir” dedi.Yasan, “ 2016 yılında müşterilerimizin memnuniyetini arttırmak ve daha iyi hizmetler sunmak adına yeni projelerimizi devreye alacağız” ifadesini kullandı. Pirelli yetkili satıcı ve iş ortaklarıyla buluşmaya devam ediyor K ış aylarının yaklaşmasıyla birlikte, özellikle son yıllarda kış lastiği kullanımına yönelik bilinçlendirmeyi artırmak amacıyla birçok uygulamayı hayata geçiren Pirelli, Eylül ayında başlattığıürün toplantılarınaara vermeden devam ediyor. İlki Ankara’da gerçekleştirilen ve daha sonra sırasıyla İzmir, Antalya, İstanbul, İzmit, Bursa ve Adana’da düzenlenen ürün tanıtım toplantılarına, marka gözetmeksizin, Pirelli veya diğer lastik markalarının satış noktalarının yetkililerikatılıyor. Kış lastikleriyle ilgili teknik bilgiler, doğru lastik seçimi, Avrupa ve Türkiye’deki kış lastiği regülasyonları ve doğru lastik kullanımının yararları gibi konularda bilgilerin verildiği ürün toplantılarına bugüne kadar 350’nin üzerinde sektör temsilcisi katıldı. Pirelli’den dört mevsim lastiği: Cinturato All Season Müşterileriyle direkt temas kuran, iletişime geçen satış temsilcilerinin konuya hakim olmaları gerektiğinden hareketle, Kasım 2015 öncelikle satış yetkililerinin davet edildiği toplantılarda, Pirelli’nin yeni dört mevsim lastiği Cinturato All Season ürünüyle ilgili de bilgiler aktarıldı. Lastiğin delinmesi halinde kendi kendini tamir eden ‘Seal Inside’ teknolojisine sahip tek 4 mevsim lastiği olan Cinturato All Season, ‘Autobild’ dergisi tarafından organize edilen karşılaştırmalı testte ilk sırayı aldı. Cinturato All Season’ın başka bir karakteristik özelliği de 3D Lamel teknolojisidir. All Season sırt deseni, hem ıslak hem de kuru zeminlerde3D lamellerin, desen bloklarının hareketlerini optimize ederek, frenleme ve kavşaklarda performansı artırmasına yönelik olarak tasarlandı. Böylece aşınmanın dengeli olması ve lastik ömrünün uzaması sağlanıyor. Karlı zeminlerde blokların arası genişliyor ve karın araya sıkışması sağlanıyor, bu şekilde üst düzey bir yol tutuş sağlıyor. Her ürün tanıtımı sonunda gerçekleştirilen çekiliş sonucunda belirlenen bir talihli ise, Pirelli’nin Cinturato All Season veya Carrier Winter lastiklerinden kazanma şansı yakaladı. 65 Faruk Ağdemir Lojistik’in tercihi Tırsan konteyner taşıyıcı oldu Faruk Ağdemir Lojistik 4adet Tırsan SHG.S 40 konteyner taşıyıcı semi treyleri, Tırsan Adapazarı fabrikasındadüzenlenen törenle teslim aldı. Tırsan bayisi Bursa Ağır Vasıta tarafından satışı gerçekleştirilen araçların teslimat töreni, Faruk Ağdemir Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ebubekir Ağdemir, Satış Müdürü Şener Mutlu, Bursa Ağır Vasıta Bölge Müdürü Serkan Yazıcı ve Satış Temsilcisi İbrahim Çiftçi ve Tırsan Treyler Teslimat Uzmanı Serhat Engin’in katılımı ile gerçekleşti. Faruk Ağdemir Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ebubekir Ağdemir gerçekleştirilen törende yaptığı açıklamada: “Tırsan markasını öncelikli tercih etme sebebimiz araçların kalitesi veTırsan’ınpazarlideri olarak çalışma şartlarımıza en uygun araçları üretmesidir. Ayrıca araçların şasisinin cıvata bağlantılı olması yedek parça tedariki ve servis süresini azaltarak bize zaman avantajı sağlamaktadır ” dedi. Ağdemir, “Öte yandan Tırsan konteyner taşıyıcılar, 20 ft ile 45 ft arasında ebatlarda konteyner taşıyabilme özelliğine sahip olmaları operasyonel işlerimizi oldukça kolaylaştırmaktadır. Araçların şasisinin mukavemetinin güçlü olması ve şasinin KTL kaplı olması da bizim için memnuniyet verici, bu sayede araçlarımızın 2.el değeri de yükselmektedir ”açıklamasında bulundu. Bursa-Gemlik merkezli Faruk Ağdemir Lojistik, ağırlıklı olarak yurtiçinde konteyner taşımacılığı alanında lojistik hizmet veriyor. Ford Trucks, İzmir Kent Expo 2015’te geniş ürün gamı ile şov yaptı tarafından da ziyaret edildi. Ford Trucks standında, 9.0L 320PS Ecotorq motora sahip 1832 DC 4x2 araç 8.000lt apasiteli vidanjör ile sunulurken, 7.3L 260PS Ecotorq motorlu 1826 DC 13+1,5 m3 kapasiteli hidrolik sıkıştırmalı çöp kamyonu üst yapısı ile sergilendi. Fuarın bir diğer ilgi çeken modeli olan 9.0L 320PS Ecotorq motorlu 2532D Damper aracı 12m3 damper ve krom nikel 13.000 litre içme suyu tankeri fuarın öne çıkan araçları arasında yer aldı. Ford Trucks modelleri 8-11 Ekim tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen “Şehircilik ve Kent İhtiyaçları Fuarı” Kent Expo’da, yerel yönetim temsilcileri ve fuar ziyaretçilerine tanıtıldı. Ford Trucks, İzmir Bayisi Büyükarcı ile katıldığı Kent Expo “Şehircilik ve Kent İhtiyaçları Fuarı”nda yerel yönetimlerin ihtiyaçlarına yönelik zengin ürün yelpazesini tanıttı. Kamu hizmetlerinde kullanılan her türlü aracın yer aldığı Ford Trucks standı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yerli ve yabancı Belediye Başkanları Kasım 2015 medya