2014 - Makina Magazin
Transkript
2014 - Makina Magazin
MM KAPAKLAR MART 2014.indd 2-3 3/3/14 3:46 PM MM KAPAKLAR MART 2014.indd 4-5 3/3/14 3:46 PM İÇİNDEKİLER HABERLER 16 ARAŞTIRMA 40 İkinci el makina ithalatına yeni düzenleme 34 FUAR Kalıp Avrasya Fuarı, 4-7 Aralık’ta düzenlenecek Rulman sektörü destek bekliyor 54 SÖYLEŞİ Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel 12 Makina Magazin ● MART 2014 HABERLER ................................................................................................... 18 Ocak ayında ihracat yüzde 9,6 arttı TAYSAD’dan meslek okullarına destek Enver Erkan: Şirketlerin varlıkları, döviz borçlarının sadece yüzde 35’ini karşılıyor İhracatçı Eğilim Araştırması’nın sonuçları açıklandı Çelik sektörü 2014’e sıkıntılı bir şekilde girdi İMMİB, ihracatın yıldızlarını ödüllendirdi OİB, bir kez daha üniversite ile sanayiyi buluşturacak Yıl: 18 Sayı: 2014/03 Mart 2014 © Copyright by MM Maschinenmarkt Vogel Business Media GmbH & Co. KG Würzburg - Almanya Kurucusu NEZİH DEMİRKENT FUAR ............................................................................................................... 32 Türk firmaları Intermat Fuarı’na çıkarma yaptı Parts2clean, 24 Haziran’da kapılarını açacak ARAŞTIRMA ................................................................................................ 46 İş dünyasında mobil cihaz ve internet bağımlılığı artıyor Ocak ayında iş ilanları yüzde 10 arttı ÜRÜN .............................................................................................................. 62 Yeni kesme kenarı teknolojisi Dinamik makina kontrolörü Kullanıcıya zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan hizmet Yüksek teknolojili Simatic Endüstriyel PC ailesi SMC, APTech komponentlerinin satışına başladı En son teknoloji ürünler WIN Automation’da görücüye çıkacak Yıkama, durulama ve kurutma Güvenli kontrol Yazılım ve görüntü bir arada Marianna, tamir teslim süresini Laser Tracker ile düşürdü Çığır açan buluş: KM4X100™ mil bağlantısı Enerji sektöründe geniş hizmet deneyimi Frezeleme, delme ve diş açma işlemleri için yüksek performans Emniyet ekipmanlarında kalite ve fonksiyonellik Direkt saha montajlı IP67 güç kaynağı birimleri Elektrik tahrikli EWS hızlı takım değiştirme sistemi Akıllı devrim... FİRMA HABERLERİ ......................................................................................92 Toyota, forkliftleriyle dört dalda aday gösterildi Das Lager’dan 16 milyon Euro’luk yatırım Turck, ofis ve stok alanını artırdı İnformatik, Manisa ve Ankara’da seminer düzenledi Erdemir, 2013’te kârlılıkta rekor kırdı Gedik, hassas döküm ve vana imalatını yeni tesisine taşıdı Gedore, Festool’un Türkiye distribütörü oldu Ali Rıza Ersoy: Ürünün kendisi, üretim sürecinin aktif bir unsuru oldu MAKALE ........................................................................................................ 98 Hidrolik pompalarda arıza nedenleri ve sonuçları “Hatayı kim yaptı?” diyerek yola çıkanların akıbetleri... Global ekonomide giderek artan “hizmet” payı SARI SAYFALAR...................................................................................... 103 •• İmtiyaz Sahibi DİDEM DEMİRKENT •• Yayın Koordinatörü ve Yazı İşleri Müdürü YALÇIN GÜR (Mak. Müh.) •• Editör ÖZKAN ÖZÇELİK •• Reklam Sorumlusu SİNEM BATURAY •• Grafik Tasarım HASAN ULUDAĞ •• Danışma Kurulu Prof. Dr. METİN AKKÖK Prof. Dr. ATİLLA ATAMAN Prof. Dr. OKTAY BODUR Prof. Dr. LEVON ÇAPAN Prof. Dr. MEHMET DURMAN Prof. Dr. NİLÜFER EĞRİCAN Prof. Dr. HAKKI ESKİCİOĞLU Prof. Dr. NURULLAH GÜLTEKİN Prof. Dr. TÜLAY HARZADIN Prof. Dr. ERDİNÇ KALUÇ Prof. Dr. ABDÜLKERİM KAR Doç. Dr. ERTUĞRUL DURAK METİN ÇAVUŞLAR ASLAN B. SANIR •• Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar CANSU ZILGIN (İzmir Büro) SÜLEYMAN DEMİREL, KADER ÜNLÜ (Bursa Büro) HATİCE BAŞPINAR CARI (Konya Büro) ABDULLAH SÖNMEZ (Eskişehir Büro) HASAN TEKE (Gebze Büro) HASAN İLİŞ (Pendik Büro) ERKAN AKBALIK (Topkapı Büro) HÜSEYİN ATEŞ (İkitelli Büro) SERDAR ASLANTÜRK, FİKRET UYGUN (Ümraniye Büro) ÇAĞLAR BAKIR (Maslak Büro) •• Abone ve Dağıtım Müdürü MECİT YILMAZ •• Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN •• Yayın Türü YAYGIN SÜRELİ Her ayın 1’inde yayımlanır DÜNYA SÜPER VEB OFSET A.Ş. “GLOBUS” DÜNYA BASINEVİ 100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL Tel: 0.212 440 28 66 - 67 Santral Tel: 0.212 440 24 24 Fax: 0.212 355 35 52 web site: www.makinamagazin.com.tr e-mail: makina.magazin@dunya.com Ücretsiz Danışma Hattı 0.800 219 20 24 ● 0.800 219 20 25 www.dunyastore.com •• Ofset Hazırlık ve Baskı DÜNYA YAYINCILIK A.Ş. •• Dağıtım DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş. MART 2014 ● Makina Magazin 13 EDİTÖRDEN Sektörün kalbi WIN Automation’da atacak H Özkan ÖZÇELİK Her yıl olduğu gibi, bu yıl da en son teknolojilerin sergilenceği WIN Automation Fuarı, 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; otomasyon, elektrik-elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini yine tek çatı altında buluşturacak. 14 Makina Magazin ● MART 2014 er yıl olduğu gibi, bu yıl da en son teknolojilerin sergileneceği WIN Automation Fuarı, 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; otomasyon, elektrik-elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini yine tek çatı altında buluşturacak. WIN Automation Fuarı, 25’i yabancı olmak üzere, toplam 86 kuruluş tarafından destekleniyor. Söz konusu kuruluşlar arasında; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, TOBB, OAİB, KOSGEB ve VDMA da yer alıyor. 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan 100 milyar dolar pay almayı hedefleyen makina sanayii, 1990 yılından bu yana ihracatta yaklaşık yüzde 20 yıllık büyüme gösterdi. WIN Fuarı da, hedeflenen ihracat rakamının yakalanabilmesi için sektör açısından büyük önem taşıyor. 2013 yılında düzenlen fuar, 3 bin 36’sı 77 farklı ülkeden olmak üzere, toplam 75 bin 802 kişiyi ağırladı. 30 bin metrekarenin üzerinde kapalı alanda gerçekleştirilen etkinlikte, bin 765 yerli ve yabancı katılımcı, ürün ve hizmetlerini fuar ziyaretçilerine tanıttı. Etkinliğin ikinci fazı olan WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8 Haziran tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; makina imalatı, metal işleme teknolojileri, birleştirme, kaynak ve kesme teknolojileri ile yüzey işleme teknolojilerini aynı çatı altında buluşturacak. İkinci el makina ithalatında maliyetler arttı 31 Aralık günü Resmi Gazete’de yayınlanan ikinci el makina ithalatına ilişkin tebliğe göre; lazer makinalarda kilogram başına ödenecek fon miktarı, 10 dolardan 30 dolara çıkarıldı. Sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı makinaların ülkeye girişinde de, fon miktarları kilogram başına 10 dolardan 15 dolara yükseltildi. Alınan karardan memnuniyet duyduklarını belirten Makina İmalatçıları Birliği (MİB) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öksüzömer, Türkiye’ye giren 1 milyar dolarlık makinanın kilogram başına maliyetinin 2 doların altında olduğunun altını çizdi. 2010 yılında 2 bin 800 makinanın ithal edilmek istendiğini aktaran Öksüzömer, 2013’te söz konusu rakamın 7 bin adedi aştığını vurguladı. Getirilen makinaların ortalama yaşının da gittikçe yükseldiğini kaydeden Öksüzömer, ithal edilen makinaların ortalama yaşının 29 senenin üzerinde olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedeflediğini hatırlatan Öksüzömer, ortalama 10 yıl ömrü kalmış makinaları getirip, söz konusu hedefi yakalamanın çok zor olduğunu savundu.■ HABERLER İkinci el makina ithalatına yeni düzenleme İkinci el makina ithalatına ilişkin tebliğde yapılan değişiklikle, lazer makinalarda kilogram başına ödenecek fon miktarı 30 dolara çıkarıldı. Sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı makinaların ülkeye girişinde de, söz konusu oran kilogram başına 15 dolara yükseltildi. Esra ÖZARFAT / BURSA İ kinci el makina ithalatına ilişkin tebliğde yapılan değişiklik 31 Aralık günü Resmi Gazete’de yayınlandı. Buna göre; lazer makinalarda kilogram başına ödenecek fon miktarı 10 dolardan 30 dolara çıkarılırken; sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi diğer bazı makinaların ülkeye girişinde de, fon miktarları kilogram başına 10 dolardan 15 dolara yükseltildi. Belirlenen oranların, makina ithalatı yapmak isteyenler için caydırıcı nitelikte olduğunu ifade eden Makina İmalatçıları Birliği (MİB) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öksüzömer, “Makinacılar olarak, alınan karardan memnuniyet duyuyoruz. Konu, Kasım ayında Dünya Ekonomi TV’nin ‘Sektör Buluşmaları’ programında masaya yatırıldı ve ‘İkinci El Makina İthalatı Raporu’ ilk kez burada açıklandı. Türkiye’de yeterli miktarda üretimi olan makinaların ithalatı, yerli üreticilerin imalat durumuna bağlı olarak karşılanıyor. İthalatçı, eğer makinayı getirmekte ısrar ederse, o zaman kilogram başına belli bir fon miktarı ödüyor. Lazer makinalarda bu fon miktarı 10 dolardı. 31 Aralık 2013 günü Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğde bu oran 30 dolara yükseltildi” diye konuştu. Yusuf Öksüzömer, “Hiç kimse, düzgün çalışan ikinci el tezgahını başka bir ülkeye satmaz” dedi. 16 Makina Magazin ● MART 2014 “Sektörde ciddi oyuncularımız var” MİB üyesi olan Bursa’da Ermaksan, Durmazlar, Baykal, Nukon, Konya’da İnan Makina, Kayseri’de Dener Makina gibi lazer makina üretiminde ciddi oyuncuların olduğunu kaydeden Öksüzömer, şöyle konuştu: “Bu karar öncesinde, onları korumak adına lazer tezgahları kısmının tebliğden çıkarılmasını talep etmiştik. Ama tamamen tebliğden çıkarılması yerine, Ekonomi Bakanlığı bürokratları bizim isteğimize anlayışla yaklaşarak, kilogram başındaki fon miktarını artırması yoluyla bize yardımda bulundular. Bu da, ikinci el ithalatı yapmak isteyenler için ciddi bir maliyet demek oluyor. Yine de, bu maliyete katlanıp eski teknoloji makinayı Türkiye’ye sokmak isteyenler için bir engel yok. Ama fiyat, ciddi anlamda caydırıcı bir noktaya geldi.” Lazer makinaların yanı sıra, Türkiye’de üretilen; sac işleme tezgahları, abkantlar, giyotinler, presler gibi başka bazı makinaların ülkeye girişinde de fon miktarlarının kilogram başına 10 dolardan 15 dolara yükseltildiğini açıklayan Yusuf Öksüzömer, “MİB olarak, kendi üreticimiz adına bir yerde hedeflediğimiz noktaya varmış olduk” dedi. “1 milyar dolarlık ithalat yapılıyor” Türkiye’ye ikinci el makina ithalatının yıllık yaklaşık 1 milyar dolar civarında olduğuna vurgu yapan Öksüzömer, bu makinaların birçoğunun Türkiye’de üretilebildiğine de dikkat çekti. “Hiç kimse, düzgün çalışan ikinci el tezgahını başka bir ülkeye satmaz” diyen MİB Başkanı Yusuf Öksüzömer, söz konusu tebliğle birlikte, normal yoldan ithalatı kısmayı başardıklarını belirtti. Öksüzömer, konuşmasına şöyle devam etti: “Ancak, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’ndan yatırım teşvik belgesi alan ve teşvik belgesinin içine yurtdışından makina ve teçhizat alımı listesi koyanlar, yatırım teşvik belgesi kapsamında sıfır gümrük, sıfır fonla ithalat yapabiliyor. Bu sefer, sektörde bu tarafa doğru bir yönelme olacak. Ne kadar mükemmel kanun yapılırsa yapılsın bir açık nokta bulunuyor. Yatırım teşviklerinin istismar edilmesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Yine de, MİB olarak şimdiki durumdan memnunuz.” “Kilogram başına maliyet 2 doların altında” Türkiye’ye giren 1 milyar dolarlık makinanın kilogram başına maliyetinin 2 doların altında olduğunu söyleyen Yusuf Öksüzömer, 2010 yılında 2 bin 800 olan ithal edilmek istenen makina adedinin, 2013’te 7 bin adedi aştığını söyledi. Getirilen makinaların ortalama yaşının da gittikçe yükseldiğini kaydeden Öksüzömer, şöyle konuştu: “Bugün sac 1 dolar. Onlar bitmiş malzemeyi Türkiye’ye 2 dolardan az bir maliyetle yolluyorlar. Bu, makinanın ne durumda olduğunun bir göstergesi. İthal edilen makinaların ortalama yaşı 29 senenin üzerinde ve kalan ekonomik ömürleri de 10 ile 15 yıl arasında. Eğer Türkiye 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi koyuyorsa, ortalama 10 yıl ömrü kalmış makinayı getirip, bununla üretim yapıp, söz konusu hedefi yakalaması çok zor.” ■ HABERLER Ocak ayında ihracat yüzde 9,6 arttı Türkiye’nin Ocak ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,6 artışla, 12 milyar 15 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık ihracat ise, yüzde 0,4 gerileyerek, 152 milyar 401 milyon dolar oldu. O cak ayı ihracat rakamlarını Gaziantep’te düzenlenen toplantıda açıklayan TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Ocak ayında mal ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla, 12 milyar 15 milyon dolar oldu. Bu rakam, Cumhuriyet tarihinin en yüksek Ocak ayı ihracat rakamı oldu” diye konuştu. Son 12 aylık ihracatın ise, yüzde 0,4 gerileyerek, 152 milyar 401 milyon dolara indiğini dile getiren Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ocak ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 589 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüz yaparken; otomotiv sektörümüz 1 milyar 587 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörümüz ise 1 milyar 404 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı.” “En fazla ihracat Almanya’ya yapıldı” Mehmet Büyükekşi, “Döviz riski bulunan ihracatçılarımızın, bu riskten korunmaya yönelik önlemleri dikkatlice değerlendirmelerini öneriyoruz” dedi. Ocak ayında en fazla ihracat yapılan üç ülkenin sırasıyla; Almanya, Irak ve İngiltere olduğunu bildiren Büyükekşi, “Almanya’ya ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 artarken; Irak’a ihracatımız yüzde 16, İngiltere’ye yüzde 18 artış gösterdi. Söz konusu dönemde ihracatımız; Tayland’a yüzde 202, Katar’a yüzde 153, Ürdün’e yüzde 126, Letonya’ya yüzde 123, Suriye’ye yüzde 109, Fas’a yüzde 65, İsrail’e yüzde 45, Japonya’ya yüzde 40, İran’a ise yüzde 32 artış gösterdi. Ocak ayında AB’ye ihracatımız yüzde 13 artarak, 5,4 milyar dolara yükseldi. Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 17 artarak, 2,4 milyar dolara yükseldi. Kuzey Amerika’ya ihracatımız yüzde 18 yükselirken; BDT ülkelerine ihracatımız yüzde 4, Afrika’ya ise yüzde 2 artış gösterdi” dedi. “2014 beklentileri oldukça iyimser” Dünya ekonomisindeki gelişmeler hakkında da açıklamalarda bulunan Mehmet Büyükekşi, konu hakkında şunları söyledi: “Dünya ekonomisi, 2013’ü yavaş ve kademeli toparlanma yılı olarak kapattı. 2014 için de, dünya ekonomisine ilişkin beklentiler oldukça iyimser. Özellikle, gelişmiş ülkelerde bu yıl iyi bir büyüme performansı bekleniyor. IMF ve Dünya Bankası, 2014 18 Makina Magazin ● MART 2014 küresel büyüme tahminlerini yakın zamanda yukarı yönde revize etti. Son tahminlere göre, dünya ekonomisinde bu yıl yüzde 3,1 büyüme bekleniyor. Bu rakam, gelişen ülkelerde yüzde 5,1’e yükseliyor. Dolayısıyla, özellikle gelişmiş ülkelerin büyüme beklentilerine ve artan talebe bağlı olarak, dünya ticaretinde de artış bekleniyor.” “Toparlanmayı lehimize çevirmeliyiz” Mal ticaretinde, değer bazında yüzde 4, miktar bazında ise yüzde 5 artış öngörüldüğünü ifade eden Büyükekşi, ABD ve AB başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki toparlanma sinyallerini Türkiye’nin lehine çevirmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Büyükekşi, “Umuyoruz ki; geçici de olsa, şu anda ülke gündemindeki negatif algılar sona erecek ve fırsatlarla dolu 2014 için, ekonomimize ve temel parametrelere odaklanmaya başlayacağız. Bizler, dünyadaki bu olumlu beklentilerin ihracatımıza pozitif yansıyacağına inanıyoruz ve 2014 yılı ihracat hedefimiz olan 166,5 milyar doları yakalayacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu. HABERLER “Merkez bankalarının kararları önemli” Bu yıl gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının ekonomiler üzerindeki etkilerinin oldukça belirleyici olacağını dile getiren Mehmet Büyükekşi, sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa, İngiltere ve Japonya merkez bankaları genişletici politikalarını sürdürüyor. Avrupa Merkez Bankası; deflasyon endişesi, yüksek işsizlik ve büyümenin ivme kazanması amacıyla faiz oranlarını yüzde 0,25’e indirdi. Çin’in yeni nesil reformları ile piyasa ekonomisine geçişi hız kazandı. Bankacılık, emek piyasası ve kur rejiminde daha esnek uygulamalar, daha gerçekçi fiyatların oluşmasını sağlayacak. Hepinizin yakından takip ettiği gibi, ABD Merkez Bankası FED, parasal genişlemeden çıkışı Aralık ayında başlattı. 29 Ocak’ta ise, aylık varlık alımlarını 10 milyar dolar daha azaltarak, 65 milyar dolara indirdi. FED’in çıkış planını Temmuz’a kadar tamamlaması bekleniyor. Parasal genişlemeden çıkışla birlikte; daha değerli dolar, daha yüksek faiz oranları ve daha sıkı finansman koşulları oluşuyor.” FED’in söz konusu kararının, birçok gelişmekte olan ülkeyi olduğu gibi Türkiye ekonomisini de etkilediğini aktaran Büyükekşi, son zamanlarda Türk Lirası’ndaki değer kaybı ile söz konusu etkinin hissedildiğini söyledi. Büyükekşi, “Kurdaki bu dalgalanmalara etki eden üç etmen var. İlki, az önce belirttiğim gibi FED’in kararları. Bunun yanında, Merkez Bankası politika ve açıklamaları ile güncel siyasi gelişmeler de döviz kurlarını etkiliyor. Merkez Bankası, 28 Ocak gecesi, döviz kurlarını sakinleştirme adına yüksek ve kapsamlı faiz artışına gitti” dedi. “Borçlanma maliyetleri artacak” Merkez Bankası’nın yaptığı yüksek faiz artışının, başta KOBİ’ler olmak üzere tüm şirketlerin borçlanma maliyetlerini ciddi oranda artıracağına dikkat çeken Büyükekşi, şunları söyledi: “Büyümede ve istihdamda yavaşlama olabileceğinden endişe ediyoruz. Bu da bize gösteriyor ki; Merkez Bankası, gelişen olaylar karşısınında daha proaktif davranmalı. Faiz artışının, orta vadede piyasalardaki dalgalanmayı azaltarak, ihracatçımızın önünü daha rahat görmesine yardım etmesini ümit ediyoruz. Bu noktada paniğe gerek olmadığına inanıyoruz. Kısa vadeli dalgalanmaların piyasaların doğasında olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Türk Lirası’nın değerini eninde sonunda bulacağına da inanıyoruz. Bir noktayı önemle belirtmek istiyorum; döviz kurunda bizim için seviyeden ziyade, öngörülebilirlik ve rekabetçilik önem taşıyor.” “Yabancı kaynak kullanımı sıkılaşıyor” Risk algısını iyi yönetmenin kurda öngörü- lebilirliği artıracağına inandıklarını ifade eden Mehmet Büyükekşi, “Döviz riski bulunan ihracatçılarımızın, bu riskten korunmaya yönelik önlemleri dikkatlice değerlendirmelerini öneriyoruz. Piyasalarda TL likiditesi azalırken, ihracatçı firmalarımıza, kısa vadeli nakit akışına ve likidite yönetimine önem vermelerini tavsiye ediyoruz. Nitekim, artık yabancı kaynak kullanımı sıkılaşıyor ve daha pahalı hale geliyor. Diğer taraftan, dış pazarlarda fiyat baskısı sürüyor, üretim maliyetleri ve verimliliğe her zamankinden daha fazla önem vermek gerekiyor” diye konuştu. İhracatçıların daha dikkatli olmaları gereken bir dönemden geçildiğini belirten Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam etti: “Çünkü, tüm ülkeler bu yıl ihracatlarını artırma gayreti içine girdiler. Dışarıda rekabet daha da keskinleşecek. İçeride ise, ihracat bugüne kadar hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Bu yıl büyümenin ağırlığı iç tüketimden ihracata kayacak. Cari açıkta düzelme devam edecek. Biz bu noktada, tüm sanayicilerimizi mutlaka ihracata yönelmeye davet ediyoruz. Bu yıl, ihracat yapmayan firmalar da ihracat yapsın. Firmalarımız baş hedefleri arasına ihracatı alsın. Pazar araştırmasına daha fazla yönelsin, seyahatlere, ticaret heyetlerine öncelik versin. Tabiri caizse; bu yıl dünyayı ihracatla yeniden keşfedelim.” “İnovasyon odaklı olmalıyız” 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat ve 2 trilyon dolarlık milli gelir hedeflendiğini hatırlatan Mehmet Büyükekşi, “Bunun için; ihracata dayalı, inovasyonla, tasarımla, markalaşmayla ve Ar-Ge’yle büyüyen, yüksek katma değerli, inovasyon odaklı bir ekonomiye geçmemiz gerekiyor. İşte bu yüzden, ekonomik modelimizi teknoloji ve bilgi rekabetine uygun şekilde güçlendirmemiz büyük önem ve aciliyet taşıyor. Ancak bu şekilde Türkiye, yine tüm dünyadan pozitif anlamda ayrışacak bir hikâye ortaya koyabilir. Yeter ki; ihracatımızın üretim yapısını ve yönünü yüksek katma değer üretme yönüne çevirelim” diye konuştu. “Markalaşmaya hız vermeliyiz” Türkiye markasını güçlendirmeye devam edilmesi gerektiğini söyleyen Büyükekşi, firmaların yurtdışında markalaşmaya hız vermeleri gerektiğini ifade etti. Büyükekşi, “Bunun için gerekirse şirket birleşme ve satınalmalarına odaklansınlar. TİM olarak, bu aksiyonlara destek niteliğindeki önerileri devletimizin en üst kademelerine aktarmaya ve yeni yaklaşımlar geliştirmeye devam ediyoruz, devam da edeceğiz” dedi. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 19 HABERLER TAYSAD’dan meslek okullarına destek TAYSAD, düzenlediği sosyal sorumluluk projesiyle meslek okullarına; mikroskoptan mikrometreye, mihengirden komparatör saatlerine kadar laboratuvar ekipmanları yardımı yapacak. Kampanyayı daha geniş kitlelere yaymak isteyen dernek, süreyi 23 Nisan tarihine kadar uzattı. T aşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) “Atma değerlendir, meslek okullarını güçlendir” sosyal sorumluluk projesiyle, meslek okullarına; mikroskoptan mikrometreye, mihengirden komparatör saatlerine kadar yardımlar yapılacak. Otomotiv endüstrisinin nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılayabilmek için başlatılan kampanyaya şu ana kadar TAYSAD üyesi 50’ye yakın firmadan destek geldi. “Kampanya süresi uzatıldı” Türkiye’nin ihracat şampiyonu otomotiv endüstrisinin, sosyal sorumluluk kampanyalarına da ön- cülük ettiğini ifade eden yetkililer, “Pilot uygulamanın başarılı olması ve meslek liselerinden gelen talep üzerine, ‘Atma değerlendir, meslek okullarını güçlendir’ sosyal sorumluluk projesini daha geniş kitlelere yaymak isteyen TAYSAD, 23 Nisan 2014 tarihine kadar uzattığı kampanyaya desteklerin sürmesini bekliyor” diye konuştular. TAYSAD’ın, Türk otomotiv endüstrisinin yakaladığı kalite, zamanında teslim gibi avantajlarının en önemli unsuru olan yetişmiş nitelikli insan gücünü desteklemek istediğini kaydeden yetkililer, şöyle konuştular: “TAYSAD, eğitime el attı. Derneğin dört ay önce başlattığı ‘Atma değerlendir, meslek okullarını güçlendir’ sosyal sorumluluk kampanyasıyla; meslek liselerinde ihtiyaç duyulan birçok ölçü aleti, laboratuvar ekipmanları gibi malzemeler, TAYSAD üyelerinden teslim alınarak bu okullara verilecek.” Kanca: Birçok öğrenci uygulama dahi yapamıyor Kampanya hakkında açıklamalarda bulunan Proje Sözcüsü ve TAYSAD Başkan Yardımcısı Alper Kanca, meslek liselerinde birçok öğrencinin laboratuvarlarda gerekli eğitim araçlarını görmeden, uygulama dahi yapamadan eğitimini tamamladığına dikkat çekti. Kanca, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Üye firmalarımızın kullanmadığı kalibrasyon dışı kalmış, çalışır durumdaki ölçü aletlerini, laboratuvar ekipmanlarını öğrencilerin eğitimi için meslek liselerinin kullanımına sunacağız. Projemize katılmak isteyen sanayicilerimiz; kumpas, mikrometre, mihengir, komparatör 20 Makina Magazin ● MART 2014 Otomotiv endüstrisinin nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılayabilmek için başlatılan “Atma değerlendir, meslek okullarını güçlendir” kampanyasına şu ana kadar TAYSAD üyesi 50’ye yakın firmadan destek geldi. saatleri, kalibrasyon mastarları, elektronik hassas teraziler, mikroskop, profil projeksiyon, sertlik ölçme, dijital/analog multimetre gibi taşınabilir boyuttaki ölçü aletlerini 23 Nisan 2014 tarihine kadar TAYSAD’a kargo ile iletebilir. Bizler de, bunları gençlerimizin hizmetine sunarak, hem otomotiv endüstrisine, hem de ülke ekonomisine katkı sağlamak istiyoruz.” TAYSAD’ın; dünyanın önde gelen Mercedes, BMW, Volkswagen, Toyota, Audi gibi küresel markalarına, janttan elektrik aksamlarına, fren sistemlerinden aküye kadar birçok üründe tedarik sağladığını aktaran Alper Kanca, “Derneğimizin kampanyasına; İnci Akü, Kale Oto Radyatör, Kanca El Aletleri, Toyota Boshhoku, Bosch Rexroth Otomasyon, Yiğit Akü, Lucas Elektrik gibi 50’ye yakın firmadan destek geldi” diyerek sözlerini noktaladı. ■ HABERLER ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan: Şirketlerin varlıkları, döviz borçlarının sadece yüzde 35’ini karşılıyor Enver Erkan, finansal kesim dışındaki firmaların 93 milyar dolar varlığına karşın, 263 milyar dolar yükümlülüklerinin bulunduğunu ifade etti. Ş irketlerin döviz borçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan, “Kasım 2013 dönemine göre finansal kesim dışındaki firmaların döviz ve varlık yükümlülükleri de açıklandı. Firmaların net döviz pozisyonu Kasım ayında 170 milyar 153 milyon dolar açık verdi” diye konuştu. Finansal kesim dışındaki firmaların 93 milyar dolar varlığına karşın, 263 milyar dolar yükümlülüklerinin bulunduğunu aktaran Erkan, sözlerine şöyle devam etti: “Yani şirketlerin var- lıkları, döviz borcunun sadece yüzde 35’ini karşılıyor. 2002 yılından bu yana yaptığımız çalışmaya göre; şirketlerin 2002’de döviz varlıklarının borçlarını karşılama oranı yüzde 79 seviyesindeyken, bu oran dramatik bir şekilde düşmeye başlamış ve 2008 yılından itibaren düşüş hızlanmıştır. Şirketlerin 2013 Kasım ayı verilerine göre yükümlülük kompozisyonu incelenirse; 151,7 milyar doları yurtiçinden sağlanan krediler, 84,8 milyar doları yurtdışından sağlanan krediler oluşturmaktadır.” Şirketlerin ithalat borçlarının 26,8 milyar dolar olduğunu ifade eden Erkan, bu tutarın yüzde 100’e yakınının kısa vadeli olduğunu dile getirdi. Erkan, “Şirketlerin ihracat alacakları ise, 13,3 milyar dolardır. Söz konusu rakam, ithalatın sadece yüzde 50’sini karşılamaktadır. Kısa vadeli net döviz pozisyonları incelendiğinde ise, şirketlerin 95 milyar dolar yükümlülüğü varken, buna karşılık 78 milyar dolar varlığı bulunmaktadır. Kısa vadeli net döviz pozisyonu yani karşılığı olmayan net döviz açığı 17 milyar dolardır” dedi. ■ Enver Erkan, “Firmaların net döviz pozisyonu Kasım ayında 170 milyar 153 milyon dolar açık verdi” dedi. Enerji verimliliği GEISS için daima önemli bir konu olmuştur. Yeni geliştirilmiş, şimdi standart bir ekipmanımız haline gelen, konfigürasyon yapılabilen vakumlu pompa kontrolüyle ve çok uzun yıllardır yüzlerce ısıyla şekillendirme makinesinde kullanılan halojenli ısı elemanlarıyla diğer ısıtma metotlarına nazaran % 30-45 enerji tasarruf edilebilmektedir. Vakumlu pompaların şimdi daha kısa çalışma devri olması gerçeği nedeniyle bakım işleri azaltılabilmekte ve sadece daha uzun yaşam süresi değil aynı zamanda ilave olarak maliyet tasarrufu elde edilmektedir. HABERLER İhracatçı Eğilim Araştırması’nın sonuçları açıklandı TİM İhracatçı Eğilim Araştırması’nın sonuçları, 2014’ün birinci çeyreği itibariyle ihracatçıların; Türkiye, dünya ve AB ekonomisine yönelik beklentilerinin önceki dönemlere oranla belirgin bir şekilde pozitife kaydığını ortaya koydu. T ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, TİM İhracatçı Eğilim Araştırması’nın 2013 yılı dördüncü çeyrek sonuçları ile 2014 yılı birinci çeyrek beklentilerini açıkladı. 2014’ün birinci çeyreği itibariyle ihracatçıların; Türkiye, dünya ve AB ekonomisine yönelik beklentilerinin önceki dönemlere oranla belirgin bir şekilde pozitife kaydığını belirten Büyükekşi, “İhracatçılar, yeni ekonomi dinamiklerinde daha fazla ihracat cirosuna odaklanacaklar. 2014, ihracat yılı olacak. İSO 500 içindeki firmaların ihracat oranlarının yüzde 30’lara çıkmasını istiyoruz” diye konuştu. İhracatçı firmaların ek istihdam yaratma ve yatırımlarını genişletmeye yönelik eğilimlerinin devam ettiğini vurgulayan Büyükekşi, ihracatçı eğilim anketi sonuçlarına göre, en önemli sorunun girdi maliyetleri olduğunu açıkladı. “Girdi maliyetleri arttı” Geçen yılın dördüncü çeyreğinde, ihracatçı firmaların diğer çeyreklere oranla üzerinde durdukları Mehmet Büyükekşi, yılsonu dolar kur tahmininin 2,32’ye, Euro kur tahmininin ise 3,16 TL’ye yükseldiğini ifade etti. en önemli konunun girdi maliyetlerindeki artış olduğuna işaret eden Büyükekşi, şöyle konuştu: “Bu dönemde, TL’nin değer kaybından girdi maliyetlerinin artışı olarak etkilendiklerini belirten ihracatçıların oranı yüzde 69 olarak göze çarpıyor. Benzer trend, hammadde girdi maliyetlerinde de görülmektedir. İhracatçıların yüzde 42,5’i, hammadde birim ithalat fiyatının geçen yılın aynı dönemine oranla yükseldiğini belirtiyorlar. Söz konusu çeyrekte firmaların yüzde 42,7’si üretim, yüzde 46,2’si ise ihracatlarında geçen yılın aynı döneminde artış olacağını belirttiler. Yılın ilk çeyreği için de, üretim ve ihracatının artacağını ya da aynı kalacağını öngören ihracatçıların oranı, sırasıyla yüzde 70,1 ve yüzde 77,6’dır. Bu çeyrekte ihracattaki artış beklentisinin güçlendiğini görüyoruz.” “Yüzde 65,1’i yerli hammadde kullanıyor” Araştırmaya katılan firmaların yüzde 65,1’inin üretimlerinde kullandıkları hammaddelerin orijinlerinin yurtiçi olduğunu belirttiklerini anlatan Mehmet Büyükekşi, “Kimyevi maddeler, otomotiv, demir çelik ve demirdışı metaller sektörlerinde yurtdışı hammadde tedariğine olan ihtiyaç belirgin bir şekilde devam ediyor. Bu durum, ihracatın ithalatı dengelemesi amacıyla orta ve uzun vadeli planlar için önlem alınması gereken bir unsur olarak öne çıkıyor” dedi. “Yeni pazarlara giriş arttı” Yılın dördüncü çeyreğinde yeni pazarlara girebildiklerini belirten firmaların oranının 16 çeyrek sonra yeniden yüzde 40’a ulaştığını kaydeden Büyükekşi, ihracatçıların yeni ekonomik konjönktürde pazar çeşitlendirmesine ağırlık verdiğinin görüldüğünü belirtti. Büyükekşi, şu bilgileri verdi: “Bu dönemde de Rusya, en yüksek oranda hedef pazar olarak öne çıkmaktadır. Hedeflenen pazarlarda ABD ve Çin, sırasıyla ikinci ve üçüncü sıradaki yerlerini korumuştur. Bu çeyrekte Almanya dördüncü sırayı alarak tekrar öne çıkmıştır. Geçen yılın dördüncü çeyreğinde mevcut pazarlarda yeni müşterilerden sipariş aldıklarını belirten ihracatçıların oranı yüzde 54,4’tür. Bu dönemde artan oranıyla; rekabetçi fiyat sunamama (yüzde 57,4) ve azalan oranıyla hedef ülkelerdeki ekonomik sıkıntılar (yüzde 45,8), en sık karşılaşılan pazarlama sorunları olarak göze çarpıyor.” “Eximbank’ın payı artış trendine girdi” 2013 Ekim-Aralık döneminde, dış finansman talebinde bulunan firmaların oranının, 2013’ün geneline paralel seviyede yüzde 41,2 olarak gerçekleştiğini bildiren Büyükek- 22 Makina Magazin ● MART 2014 HABERLER şi, “Firmaların yüzde 41,6’sı, 2014 birinci çeyrekte de dış finansman taleplerinin olacağını belirtiyorlar. Kullanılan dış finansman kaynaklarında Eximbank’ın payının tekrar artış trendine geçmesi, geliştirilen hizmetlerden ve oluşturulan kaynaklardan ihracatçının daha yüksek yüzdede faydalandığını gösteriyor. İhracatçı firmaların yüzde 45,4’ü, döviz risklerinden korunmak için herhangi bir araç kullanmadıklarını belirtiyorlar. Döviz kuru riskine karşı herhangi bir araç kullanmama nedenleri olarak; döviz kurlarında artış beklentisi (yüzde 30,8), ithalatlarının da bulunması (yüzde 21,6) ilk iki sırada beyan edilen unsurlardır” diye konuştu. “470 bin ek istihdam yaratılması bekleniyor” 2013 yılı dördüncü çeyrekte sektörde firma başına ortalama çalışan sayısının 177 olduğunu söyleyen TİM Başkanı Büyükekşi, firmaların, 2014’ün birinci çeyreğinde ortalama yüzde 0,6 istihdam artışı öngördüklerini belirtti. Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hesaplamalara göre, ihracatçı firmaların birinci çeyrekte tahmini olarak 67 bin ek istihdam yaratacağı görülüyor. Firmaların 2014 yılının tamamına dair öngörüleri dikkate alındığında, yılsonuna kadar 470 bin ek istihdam yaratılması öngörülüyor. Firmaların sene sonuna dair istihdam artış beklentilerinin, ekonomik büyüme beklentisine paralel şekilde, bir önceki yıla göre yüzde 4,2 olduğunu gözlemlemek bize ümit veriyor. Dördüncü çeyrekte, ihracatçı firmaların yüzde 50’den fazlası yurtiçinde yeni yatırım yaptıklarını belirtiyorlar. Yeni yatırımlar içerisinde yüzde 21,8 ile Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının bulunması olumlu bir gelişme olarak göze çarpıyor.” “Beklentiler revize edildi” Söz konusu dönemde, firmaların piyasa beklentilerini revize ettiklerini dile getiren Mehmet Büyükekşi, yılsonu dolar kur tahmininin 2,32’ye, Euro kur tahmininin ise 3,16 TL’ye yükseldiğini açıkladı. Büyükekşi, “2014 Ocak-Mart dönemi için kur tahminleri dolarda 2,24, Euro’da ise 3,05 TL oldu. Enflasyon tahmini de, son gelişmeler ışığında yüzde 9,04’e yükseldi. 2014 birinci çeyrek büyüme beklentisi yüzde 2,9 olarak öne çıktı. İhracatçıların 2014 yılının geneline ilişkin büyüme beklentilerinde OVP ve bütçe hedeflerine paralellik sözkonusu olup, büyüme beklentisi yüzde 4,2 oldu. İhracatçılar, 2013 yılının son günlerinde TİM olarak yaptığımız değerlendirme çalışmalarında öne çıkan beklentilerini, bu anketimizde de rekabetçi ideal kur seviyeleri olarak; dolarda 2,06, Euro’da ise 2,80 TL olarak muhafaza ettiler. Bu da, ihracatçımızın kurda öngörülebilirliğe verdiği önemi tekrar vurgular niteliktedir. İhracatçıların, dünya ve AB ülkelerinde ekonomik gidişata ilişkin beklenti öngörüleri 16 çeyrek sonra pozitife döndü. Bu sonuç; 2014 itibariyle ihracatçıların dış talebe odaklanarak, ihracat gelirlerini artırma beklentisinde olduğunu gözler önüne seriyor” dedi. “En önemli sorun enerji maliyetleri” İhracatçıların en önemli sorununun yüzde 51,4 ile enerji maliyetleri olduğunu kaydeden Büyükekşi, şunları aktardı: “Bunu; yüzde 49,0 ile döviz kurları, yüzde 43 ile hammadde ve ara mal fiyatları, yüzde 42,2 ile finansman maliyetleri ve yüzde 37,8 ile de vergi maliyetleri izledi. Yurtdışı nakliyat işlemlerinde kullanılan taşımacılık yöntemleri incelendiğinde, ihracatçıların yüzde 83 gibi önemli bir çoğunluğu karayolunu tercih ediyor. İhracatçılar, nakliye firması seçiminde hızdan çok güvenilirliğe önem veriyor. Yurtdışı nakliyat işlemlerinde ihracatçılarımızın ana sorunu, sınır kapılarında yaşanan uzun beklemeler.” İhracatçı eğilim anketi sonuçlarının; ihracatçıların birinci çeyrekte hammadde girdi tedarikine dikkat ettiklerini, buna paralel olarak stokları erittiklerini gösterdiğini belirten Büyükekşi, “Türkiye, 2014 yılında ihracata daha fazla ağırlık vererek, OVP hedefi olan 166,5 milyar dolarlık ihracatı yakalayacak” diyerek sözlerini noktaladı. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 23 HABERLER Çelik sektörü 2014’e sıkıntılı bir şekilde girdi Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde, yılın ilk ayındaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 1,5 milyon ton, değer bazında ise 1,3 milyar dolar oldu. P ➤ Namık Ekinci, “Ocak ayı ihracat rakamları, 2014 yılı ihracatımızın 2013 yılından çok da farklı olmayacağını gösteriyor” dedi. 24 Makina Magazin iyasa koşulları Türk çelik sektörünü olumsuz etkilemeye devam ediyor. Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) verilerine göre, çelik mamulleri ihracatı Ocak ayında miktar bazında 1,4 milyon ton, değer bazında ise 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2014 yılının ilk ayında en fazla çubuk ihraç edilirken; İngiltere, Fas ve Tayland ihracat artış miktarlarıyla dikkat çeken ülkeler arasında yer aldı. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2014 yılı Ocak ayı verilerine göre; Türkiye’nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın ilk ayına göre yüzde 3,2 düşüş ile 1,1 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 7,3 azalış ile 1,4 milyon ton olarak gerçekleşti. ● MART 2014 sırasıyla Irak, Yemen ve İsrail oldu. Bu dönemde en çok ihraç edilen ürünler; 640 bin tonla çubuk, 176 bin tonla boru, 143 bin tonla profil ve 103 bin tonla yassı sıcak olarak sıralandı. Ekinci: Beklentilerimiz karşılanmadı Toplam ihracat 1,3 milyar dolar oldu Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde, Türkiye’nin 2014 yılının ilk ayındaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 1,5 milyon ton, değer bazında ise 1,3 milyar dolara ulaştı. 2014 Ocak ayı rakamlarına göre; bölgeler bazında Ortadoğu ilk sırada yer alırken, bu bölgeyi AB ve Kuzey Afrika ülkeleri izledi. Çelik sektörünün 2014 yılının ilk ayında en çok ihracat yaptığı üç ülke ise İhracat rakamları hakkında değerlendirmelerde bulunan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Ekonomideki gelişmeleri dikkatle izlediğimiz 2014 yılına temkinli bir başlangıç yaptık. Ancak, yılın ilk ayını geçen yılın aynı dönemine göre değer bazında yüzde 3,2, miktar bazında ise yüzde 7,3’lük gerileme ile kapattık. 2014’te geçtiğimiz yıl sektörümüzü zorlayan olumsuz koşulların aşılması, dünya ve ülkemizdeki siyasi, ekonomik istikrar ve güven ortamının sağlanması en büyük beklentimizdi. Ancak, Ocak ayı sonuçları bu beklentilerimizin karşılanmadığının bir göstergesi. Bu nedenle, 2014 yılı ihracatımızın 2013 yılından çok da farklı olmayacağı görülüyor” diye konuştu. ■ HABERLER İMMİB, ihracatın yıldızlarını ödüllendirdi Türkiye çapında genel sekreterlikler bazında 40 milyar doları aşkın ihracatı ile en yüksek ihracatı gerçekleştiren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri, 2013 yılının ihracat yıldızlarını 56 kategoride 168 ödül ile onurlandırdı. T ürkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 30’unu gerçekleştiren altı birliği bünyesinde barındıran İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) bu başarıya imza atan yıldız şirketlerini ödüllendirdi. İMMİB’in geleneksel hale getirdiği ve bu yıl yedincisi düzenlenen ödül gecesinde; Türkiye’nin 2013 yılında gerçekleştirdiği ihracatta en çok paya sahip şirketlere toplam 168 ödül verildi. 169. ödül ise, “En İhracatçı, Siyasetçi Bakan Ödülü” olarak Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye takdim edildi. Türkiye çapında genel sekreterlikler bazında 40 milyar doları aşkın ihracatı ile en yüksek ihracatı gerçekleştiren İMMİB, 2013 yılının ihracat yıldızlarını 56 kategoride 168 ödül ile onurlandırdı. 2013 İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 19 Şubat 2014’te İstanbul Swissôtel’de gerçekleştirildi. İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin Öztiryaki’nin açılış konuşmasıyla başlayan törende; TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de birer konuşma yaptı. İMMİB çatısı altında; Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği, Çelik İhracatçıları Birliği, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği, Mehmet Büyükekşi, rekabetçi ve öngörülebilir kura ihtiyaç olduğunu, kurlardaki dalgalanmanın ise durulmaya başladığını söyledi. Nihat Zeybekci, büyümenin; üretim, istihdam ve tüketimdeki artışla doğru orantılı olduğunu ifade etti. 26 Makina Magazin ● MART 2014 İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ve Mücevher İhracatçıları Birliği yer alıyor. Bu altı birliğin alt sektörlerinde faaliyet gösteren ve en yüksek ihracatı yapan ilk üç şirket ise, ihracatın yıldızı olarak ödül almaya hak kazandı. Öztiryaki: Dernek olarak 22 bin üyeye sahibiz 22 bin üyeye sahip olduklarını dile getiren İMMİB Koordinatör Başkanı Tahsin Öztiryaki, en çok ihracat gerçekleştiren bin şirketin 456’sının İMMİB üyesi olduğunu aktardı. Öztiryaki, “Daha da önemlisi, ülkemizin en büyük 10 ihracatçısının sekizi üyelerimiz arasında yer alıyor” diye konuştu. Büyükekşi: İç büyüme sınırlı kalacak Türkiye’nin 2014 yılındaki iç büyümesinin sınırlı kalacağını ifade eden TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise, ihracat odaklı büyümenin gerekliliğini vurguladı. Büyükekşi son olarak, rekabetçi ve öngörülebilir kura ihtiyaç olduğunu, kurlardaki dalgalanmanın ise durulmaya başladığını belirtti. Zeybekci: Japonya ile STA imzalayacağız Büyümenin; üretim ve istihdam, tüketimdeki artışla doğru orantılı olduğunu vurgulayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, Serbest Ticaret Anlaşmaları’nın (STA) Türkiye ekonomisi ve ihracatı açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi. Zeybekçi, sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Birliği ile Japonya arasında STA görüşmeleri devam ederken, Türkiye olarak Japonya ile AB’den önce STA imzalama kararı aldık. Görüşme turlarına 1 Haziran’da başlamaya karar verdik. İkinci olarak, Malezya ile 15-17 Nisan’da STA imzalayacağız.” AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı STA’ların Türkiye aleyhine sonuçlar doğurduğuna da dikkat çeken Zeybekci, “AB’ye Gümrük Birliği anlaşmasından rahatsızlığımızı bildirdik. Kayıtlara da bu şekilde geçti. Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşması ‘upgrade’ edilmelidir” diyerek sözlerine son verdi. ■ HABERLER OİB, bir kez daha üniversite ile sanayiyi buluşturacak Otomotiv endüstrisinin küresel pazardaki başarısının Ar-Ge, tasarım ve inovasyondan geçtiğine inanan OİB, Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Proje Pazarı ve Komponent Tasarım Yarışması’nın üçüncüsü için geri sayıma başladı. C umhuriyetin 100. yıl hedefine ulaşabilmenin vazgeçilmez sektörlerinden otomotiv endüstrisi, başarı için her alanda çalışıyor. Otomotiv endüstrisinin küresel pazardaki başarısının Ar-Ge, tasarım ve inovasyondan geçtiğine inanan OİB, Otomotiv Sektöründe Ar-Ge Proje Pazarı ve Komponent Tasarım Yarışması’nın üçüncüsü için geri sayıma başladı. Türkiye’nin 2023 ihracat stratejisi kapsamında, inovatif Ar-Ge ve tasarım kültürünü oluşturma ve yaygınlaştırma hedefleri olduğunu aktaran OİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yarışma Sözcüsü Ömer Burhanoğlu, yarışma ile amaçlarına adım adım ilerlediklerini söyledi. “Otomotiv endüstrisinde söz sahibi olmalıyız” 3. Geleneksel Ar-Ge Proje Pazarı ve Komponent Tasarım Yarışması ile otomotive gönül verenlerle sanayicileri buluşturmayı da hedeflediklerinin altını çizen Burhanoğlu, “Yarışma ile ülkemiz ve otomotiv endüstrimiz adına sektörümüze; daha nitelikli, daha çevreci, daha güvenli, daha kaliteli, katma değeri daha yüksek ürünler sunmayı öngörüyoruz. Dünyada söz sahibi olabilmek için küresel otomotiv endüstrisinde de ön sıralarda olmamız gerekiyor. Tüm çalışmalarımızı bunun için gerçekleştiriyoruz. Etkinliğimizle, üniversite-sanayi işbirliğine zemin hazırlıyor ve tasarımın, inovasyonun geniş alanlara 28 Makina Magazin ● MART 2014 yayılmasına katkıda bulunuyoruz” diye konuştu. Önceki yarışmalarda başarılı birçok projenin hayata geçirilmesi için son aşamalara gelindiğine de dikkat çeken Burhanoğlu, burada yakalanan başarıyla sektöre ivme katmak istediklerini dile getirdi. Burhanoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde dünyada ilk 10 büyük ekonomi içinde olması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşabilmek için, otomotiv endüstrimizin de alanında dünyada ilk 10 içerisinde yer alması şart. Bunu yapamazsak hedefe varma şansımız yok.” “300 bin TL ödül dağıtılacak” Bu yıl Otomotiv Ar-Ge Proje Pazarı’nın, “Parçaları Buluşturan Pazar”, Komponent Tasarım Yarışması’nın ise, “Tasarım Yoluna Çık, Yolun Açık” sloganlarıyla gerçekleştirileceğinin altını çizen Burhanoğlu, “Her iki etkinlikte, top- lamda 300 bin TL’yi bulacak ödül verilecek. Bunun yanı sıra, Ekonomi Bakanlığı da, uygun gördüğü başarılı dört proje sahibinin iki yıl yurtdışında eğitimini sağlayacak” dedi. Komponent Tasarım Yarışması’nın; Ergonomi, Yenilenebilir Enerji-Çevre, Emniyet ve Mekanik Fonksiyonellik olmak üzere dört kategoride gerçekleşeceğini bildiren Ömer Burhanoğlu, şunları söyledi: “Her iki etkinlik için projelerin 14 Mart 2014 tarihine kadar teslim edilmesi gerekiyor. Ekonomi Bakanlığı’nın desteği, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinatörlüğüyle OİB tarafından organize edilen etkinliğin ödül töreni ise, 17-18 Nisan tarihlerinde Bursa’da Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek.” Burhanoğlu son olarak, yarışma ile ilgili detaylı bilginin www. otomotivtasarimyarismasi.com ve www.otomotivprojepazari.com adlı internet sitelerinden edinilebileceğini de sözlerine ekledi. ■ HABERLER İMDER’de bayrağı Öztoygar devraldı Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği’nin 7. Olağan Genel Kurulu’nda, Kurucu Başkan Rızanur Meral’den görevi devralan ve dört yıldır İMDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Cüneyt Divriş, koltuğunu Halil Tamer Öztoygar’a devretti. İ MDER’in (Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) 7. Olağan Genel Kurulu’nda, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Halil Tamer Öztoygar getirildi. Kurucu Başkan Rızanur Meral’den görevi devralan Cüneyt Divriş, dört yıldır İMDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyordu. Genel Kurul toplantısının açılışında bir konuşma yapan Divriş, “Göreve geldiğim gün söylemiş olduğum gibi, bu bir bayrak yarışıdır. ‘Günü gelince mutlaka bu bayrağı devretmek lazım’ sözümü bugün burada tekrar sizlere hatırlatmakta fayda görüyorum. Bugün sizlerin oyları ile seçilecek yeni yönetime başarılar diler, tüm katılımcılara sevgi ve saygılarımı sunarım” dedi. (Soldan sağa): Cüneyt Divriş ve Halil Tamer Öztoygar. 30 Makina Magazin ● MART 2014 Öztoygar: Hız kesmeden devam edeceğiz İMDER’in geçtiğimiz dönemde temelini attığı eğitim faaliyetlerine hız kesmeden devam edileceğini vurgulayan yeni Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar ise, “Derneğimiz, Cüneyt Başkan ile oldukça başarılı bir dört senelik yönetim geçirdi. Bu dönemde, birçok projeye de imza atıldı. Nitelikli eleman, eğitim konusu, yerli imalat, kamu kuruluşları ile ilişkiler, fuarlar, kongreler İMDER’in öncelikli gündemleri arasında yer alıyor. Sektörün en önemli sorunlarından biri olan nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla başlatmış olduğumuz 7 Bölge 7 Okul projemizi önümüzdeki dönemde tamamla- mayı hedefliyoruz. Bunun dışında, eğitim alanında sektörümüz adına kurmayı planladığımız eğitim portali ile üyelerimizin paylaşabilecekleri eğitim dokümanlarını ortak bir havuzda toplayıp, okulların hizmetine sunacağız” diye konuştu. Hizmet Yeterlilik konusunda da atılan adımları devam ettireceklerine değinen Öztoygar, bakanlıkla Yeterlilik Belgesi konusunda son aşamada olduklarını ifade etti. Öztoygar, şöyle konuştu: “Yeterlilik Belgesi kısa bir sürede yayınlanmış olacak ve böylece, kuralları olan, daha kaliteli bir pazar oluşacak.” Halil Tamer Öztoygar hakkında: Halil Tamer Öztoygar, 1964 yılında Karadeniz Ereğlisi’nde dünyaya geldi. 1982 yılında Kadiköy Anadolu Lisesi’nden mezun olan Öztoygar, 1984 yılında Richmond College’de İş İdaresi eğitimini tamamladı ve sonrasında Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nü bitirdi. 2011 yılında Koç Üniversitesinde EMBA tamamlayan Öztoygar, iş hayatına Işıklar Pazarlama’da Satış Uzmanı olarak başladı. Halil Tamer Öztoygar, 1987-2003 yılları arasında Sif Otomotiv A.Ş.’de Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. 2003 yılından beri HMF Makina’da Genel Müdürlük görevini yürüten Öztoygar’ın, İMDER ve İSDER Yönetim Kurulu üyeliği görevi uzun yıllara dayanıyor. ■ FUAR Türk firmaları Intermat Fuarı’na çıkarma yaptı Bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilen Intermat Ortadoğu Fuarı, Abu Dhabi Ulusal Sergi Merkezi’nde düzenlendi. 14-16 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen etkinliğe 100’den fazla şirket katılırken, 250’den fazla ürün sergilendi. İ ntermat Ortadoğu 2014 Fuarı, 14-16 Ocak 2014 tarihleri arasında Abu Dhabi Ulusal Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi. 100’den fazla şirketin katıldığı ve 250’den fazla ürünün sergilendiği etkinlikte, sektörün önde gelen dünya çapındaki üretici firmaları yer aldı. Türkiye’den Els Makina, Hidromek ve Up Makina’nın da yer aldığı fuarda; İMDER (Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) ve İSDER de (İstif Makinaları Distribütörleri İmalatçıları Derneği), Intermat’ı düzenleyen Comexposium tarafından etkinliğe davetli olarak katıldı. Fuarın üçüncü kez gerçekleştirildiğini dile getiren yetkililer, “Etkinliğin ağırlanan alıcı kategorisinden, yerel ve uluslararası alanda en etkin ve işlevsel proje sahibi alıcılar faydalanabiliyorlar. Bu özelliği ile de, yerel ve uluslararası altyapı ve üst yapı projelerine imzasını ata- 32 Makina Magazin ● MART 2014 bilecek nitelikte sektör devlerinin dikkatini çeken etkinlik, üst düzey katılımcılara ev sahipliği yapıyor” diye konuştular. Etkinliğe, Bayındırlık Bakanı Abdullah Al-Nuaimi’nin başkanlık ettiğini ifade eden yetkililer, sözlerini şöyle sürdürdüler: “Al-Nuaimi’nin önderliğinde; İMDER ve İSDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy, ELS Makina Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Bayrak, Up Makina Genel Müdürü Burak Önder Çılgın, Hidromek İhracat Müdürü Anıl Bingöl ve Hidromek Pazarlama ve Satış Geliştirme Müdürü Hakan İlhan, fuarın açılışını beraber gerçekleştirerek, sergi alanındaki stantları birlikte gezdiler.” “Başarılı bir fuar oldu” Türk firmalarının, fuardan çok başarılı sonuçlar elde ettiğini aktaran yetkililer, şöyle konuştular: “Firmalarımız, ürünlerini tanıtırken fikir alışverişinde de bulunma fırsatını elde ettiler. Bunun yanı sıra, Faruk Aksoy temsilciliğinde, İMDER ve İSDER’in hem yerel, hem de uluslararası çaptaki nitelikli etkinlikleri tanıtıldı ve yeni iş anlaşmalarının tohumları atıldı. 19-20 Eylül 2013’te İstanbul Green Park Otel’de gerçekleştirilen Uluslararası İş Makinaları Fuarı’nın tanıtımı yapıldı. Ortadoğu’nun kalbi olan bir fuar ile Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü olan bir ülkede gerçekleşen uluslararası bir fuarın bileşkesi, iş makinaları sektöründe uluslararası bir işbirliği anlamına geliyor.” “İSDER ve İPAF, işbirliği anlaşması imzaladı” İSDER ile personel yükseltici platformda dünyada söz sahibi olan bir federasyon olan, yaklaşık 40’a yakın ülkede etkinlikleri ve bin 100’e yakın üyesi bulunan IPAF arasında bir anlaşma imzalandığını da kaydeden yetkililer, “IPAF, uluslararası bir dernekle iş ortaklığı yaparak, bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Fuarda imzalanan anlaşma, karşılıklı iyi niyet mutabakatı olsa da, IPAF CEO’su Tim Whiteman’ın İstanbul’a gelmesiyle İSDER dernek merkezinde, Komite Başkanı Serkan Acar başkanlığında bir imza töreni yapılacak. Ön anlaşma, esas anlaşma ile eşdeğer olduğundan İSDER ve IPAF işbirliği başlamış durumda. Artık İSDER ve IPAF, birbirlerinin ofislerini kullanma, birbirleri adına sözcü olma hakkına sahip iş ortakları oldular. İSDER, IPAF’ın Türkiye’deki sözcüsü olmasının yanı sıra, IPAF Eğitim Merkezi niteliğini elinde tutan tek dernek, IPAF üyeliği için başvuruda bulunan üyeleri değerlendiren ilk yetkili konumunda” dediler. ■ FUAR Kalıp Avrasya Fuarı, 4-7 Aralık’ta düzenlenecek Kalıp Avrasya 2014, Bursa Endüstri Zirvesi ile eş zamanlı olarak 4-7 Aralık tarihleri arasında, Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Fuar, kalıp sektöründe faaliyet gösteren firmalara önemli iş fırsatları sunacak. K alıp Avrasya 2014 (Bursa 7. Kalıp Teknolojileri ve Yan Sanayiler Fuarı), Bursa Endüstri Zirvesi ile eş zamanlı olarak düzenlenecek. Etkinlik, 4-7 Aralık 2014 tarihleri arasında, Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Ersözlü: En önemli buluşmalardan biri Fuarın tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Kalıp ve otomotiv yan sanayii konularını da içine alan Bursa Endüstri Zirvesi, bu yıl çok daha dolu olacak. İmalat endüstrilerinin tüm süreçlerini tek çatı altında toplayan fuarlar, ülkemizin en önemli buluşmalarından biri olacak. Yurtiçi ve yurtdışından yaklaşık 60 bin profesyonel ziyaretçinin ağırlanacağı zirve, imalat endüstrisinin şovu haline gelecek” diye konuştu. Özoğul: Fuar, çok önemli bir fırsat Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı ile eş zamanlı yapılacak Kalıp Avrasya 2014 Fuarı’na ilginin bu yıl 34 Makina Magazin ● MART 2014 daha fazla olmasını beklediklerini söyleyen UKUB (Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği) Başkanı Şamil Özoğul, “Otomotiv ve beyaz eşya üretiminde küresel bir tedarik merkezi haline gelen Türkiye’de, sürekli artan üretim kapasitesi ile Türk kalıpçılık sektörü de gelişiyor. İki yılda bir düzenlenen ve bu yıl yedincisini düzenleyeceğimiz Kalıp Avrasya Fuarı’nı, sektörümüzün faaliyetlerini sergilemek açısından çok önemli bir fırsat olarak görüyoruz” dedi. Kalıp sanayiinin önemli merkezi olan Bursa’da Kalıp Avrasya Fuarı’nın düzenlenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Özoğul, şöyle konuştu: “Etkinlik, bu yönüyle de önemlidir. Türk kalıp sektörü gelişme aşamasında. UKUB olarak biz de, sektörün önünü açmak için gayret gösteriyoruz” diye konuştu. “Kalıpçılar Vadisi önemli bir proje” UKUB’un geliştirdiği Kalıpçılar Vadisi Projesi’nin sektöre büyük katkı sağlayacağını da söyleyen Özoğul, projeyle ülke kalıpçılık sektörünü dünya standartlarına ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Özoğul, Yalova’da kurulacak Kalıpçılar Vadisi’nin bu anlamda atılmış en önemli adım olduğunu ifade etti. Kalıpçılar Vadisi’ni Bursa’da yapmak istediklerini, ancak nitelikli personel ihtiyacının İnegöl’de karşılanamayacağı için Yalova’ya yoğunlaştıklarını vurgulayan Özoğul, şunları söyledi: “Yalova Kalıp İmalatı İhtisas OSB (Kalıpçılar Vadisi), sektörümüzü dünya ölçeğine taşıyacak bir projedir. 2016 yılında faaliyete geçmesini hedeflediğimiz proje, sektörümüzdeki firmaların yatırım ve işletme maliyetlerini düşürerek, uluslararası rekabet güçlerini artıracak. Hedefimiz; kalıp sektörünün 400 milyon dolar düzeyinde olan ihracatını 2020 yılında 2 milyar dolara ulaştırmak.” “Büyük çaplı 71 parsel bulunuyor” Projenin hayata geçirileceği 350 dönümlük alanda üretim amaçlı yatırımlara uygun büyük çaplı 71 parsel bulunduğunu ifade eden Şamil Özoğul, bunun yanı sıra, yazılım ve ofis tarzı yatırımlar için de küçük çaplı alanların olduğunu dile getirdi. Özoğul, “ÇED’e tabi değildir raporunu aldık. Yalova Kalıp İmalatı İhtisas OSB Kuruluş Protokolü, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı ve kamulaştırma için çalışmalar devam ediyor” diye konuştu. Mesleki eğitimin önemine dikkat çekmek ve ülke sanayiinin en önemli ihtiyacı olan teknik ara eleman yetiştirilmesini özendirmek amacıyla Ulusal Kalıp Yarışması düzenlediklerini hatırlatan Özoğul, “Bu yıl, yarışmanın ikincisini düzenlemek için çalışmalara başladık. 2013 yılında, ikisi Bursa, biri İstanbul’dan olmak üzere üç endüstri meslek lisesi yarışmaya katıldı” dedi. ■ FUAR parts2clean, 24 Haziran’da kapılarını açacak Temizlik kontrolü, korozyona karşı koruma, konservasyon ve ambalajlama gibi konuları da kapsayan parts2clean, 24-26 Haziran tarihleri arasında Stuttgart’ta gerçekleştirilecek. Fuara paralel olarak; O&S, Lasys ve Automotive Expo da düzenlenecek. 2 4-26 Haziran 2014 tarihleri arasında Stuttgart’ta düzenlenecek parts2clean Fuarı’na paralel olarak; Yüzeyler ve Katmanlar Uluslararası Uzmanlık Fuarı O&S, Lazer ile Materyal İşleme Uluslararası Uzmanlık Fuarı Lasys ve Automotive Expo da gerçekleştirilecek. Kirliliğin, ürünün işlevini ve güvenliğini olumsuz biçimde etkileyebildiğini dile getiren yetkililer, “Ayrıca, üretim zincirindeki ardıl işlemler (örneğin; kaplama, yapıştırma, kaynak, sertleştirme, ölçüm, kontrol ve montaj), kesinlikle temiz bir yüzey gerektirmektedir. Bu ise, hangi yöntemlerle, ortam maddeleriyle ve önlemlerle gerekli temizlik kalitesinin sağlanabileceğini, belgelenebileceğini ve sürdürülebileceğini ortaya koymayı gerektirir. Ayrıca, bunu yaparken, süreç güvenliğinin nasıl korunacağı ve maliyetlerin nasıl en uygun hale getirileceği sorusu ortaya çıkmaktadır. Buna ilişkin çözümleri 24-26 Haziran 2014 tarihleri arasında Stuttgart’ta düzen- 36 Makina Magazin ● MART 2014 lenecek olan parts2clean sunmaktadır” dediler. Daebler: Alanındaki en önemli etkinlik Etkinlik hakkında açıklamalarda bulunan Parts2clean’in Müdürü Olaf Daebler ise, konu hakkında şunları söyledi: “Alanındaki en önemli uluslararası fuar olan parts2clean, geniş kapsamlı bir konu yelpazesi içermektedir. Fuarın konu alanları arasında; temizlik kontrolü, korozyona karşı koruma, konservasyon ve ambalajlama da yer almaktadır.” Püskürtme memesi, implant, silindir kollu mekanizma, türbin, mikro parçaları veya elektronik bileşenleri gibi üretim metotlarının, ürün parçalarının temizliği konusunda, günümüzde çıtası belirgin biçimde yükselmiş olan gereklilikleri sağlamak zorunda olduğunu kaydeden yetkililer, “Ürün parçalarının yüzeylerindeki kirlilik için tanımlanmış sınır değer yönergelerine nasıl uyulabileceğine ilişkin kesin ve kolay tarifler bulunmamaktadır. Üretimin hangi aşamasının gerçekleştirildiğine bağlı olarak, temizlik yönergelerinde; kaba temizlik, ara temizlik ve son temizlik diye farklı işlemler öngörülmekte ve bunlar, duruma özgü biçimde uyarlanacak çözümler gerektirmektedir. Burada en belirleyici etkenler ise; hammadde ya da hammadde kombinasyonu, kirlilik FUAR derecesi, ürün parçasının geometrisi, partikül ve film tabakası kirlilikleri bakımından temizlik koşulları ve üretim miktarıdır. Mevcut çok sayıdaki yöntem arasından temizlik tekniği ve uygun fiyat bakımından en optimal olanı seçmek bu sayede mümkün olmaktadır. Bu durum, örnek vermek gerekirse; sulu bir temizlik maddesine ya da bir çözücüye daldırma yöntemiyle veya ultrason yöntemiyle ya da püskürtme yöntemiyle ıslak kimyasal bir temizleme biçiminde gerçekleşebilir. Bu şekildeki bir temizlik işleminde, dağınık haldeki ya da yerleştirilmiş ürünler, toplu işleme tabi tutularak, kısa sürede büyük işleme miktarına ulaşılması sağlanmaktadır. Bununla bağlantılı olarak da, bir ürünün toplam üretim maliyetinde temizlik işleminin düşük bir payı olmaktadır. Bu tür işlemler, çoğu zaman ara temizlik için merkezi olmayan çözümler biçiminde uygulanmaktadır. Örneğin; germeli bir üretim sürecinin hemen ardından yapıldığı gibi. Bu sayede, farklı işleme maddelerinin birbirine karışması ve böylece, temizlik için daha büyük bir çaba harcanması gerekliliği de önlenmektedir” diye konuştular. “İleri derecede otomasyonla yürütülebilmektedir” Yüksek basınçlı su püskürtme ve CO2, kuru buz, plazma, ışın ve vibrasyon ile temizleme yöntemlerinin, teknolojik ürünlere ait süreçlerde daha çok parçaların tek tek temizlenmesi işleminde uygulandığını anlatan yetkililer, şöyle konuş- 38 Makina Magazin ● MART 2014 tular: “Uygulanan yönteme bağlı olarak, bunlar; kanalların, matkap deliklerinin ve işlev yüzeylerinin hedefe yönelik biçimde temizlenmesine olanak sağlamakta ve genel olarak, ileri derecede otomasyon ile yürütülebilmektedir. Bu da, temizlik işleminin üretime entegre edilmesini kolaylaştırmaktadır. Yapılması gereken bazı işlemlerde, farklı temizlik teknolojilerinin kombinasyonu da avantaj sağlayabilir. Örneğin; işlev yüzeylerinin bir sonraki üretim adımı için parçanın kalan kısımlarına göre daha yüksek bir temizlik derecesine sahip olması gerektiği durumlarda.” “Hazırlık süreci temizlik kalitesini etkiliyor” Kullanılan kabın ve ortam maddesinin hazırlanma biçiminin, temizlik işleminin kalitesine ve maliyetine etkisinin küçümsenmeyecek kadar büyük olduğunu kaydeden yetkililer, “Verimli filtreleme ve ayrıştırma sistemleri (örneğin; yağ ayrıştırıcılar, partikül filtreleri, membran filtreleri, su arıtma ve çözücü maddelerin damıtma verimi), daldırma havuzlarının kullanım sürelerini uzatmayı ve arıtma giderlerinin azaltılmasını sağlamaktadır. Sulu ortam maddeleri söz konusu olduğunda, temizleyici bileşenlerinin konsantrasyonunun sürekli denetlenmesi, banyo sıvısı değişimlerinin güvenlik gerekçesiyle erken yapılmasını önlemektedir. Veya ürün parçalarının temizliği ardıl süreçlerde sorunlara yol açmaya başladığında, banyo sıvısı değişimine gidilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle, sürekli banyo görüntülemesi de süreç güvenliğinin ve verimliliğinin en uygun hale getirilmesine katkı sağlamaktadır” dediler. “Geniş kapsamlı teknik bilgi” parts2clean’nin, sanayide parça ve yüzey temizliğine odaklı dünya çapındaki tek fuar olduğunu ifade eden yetkililer, etkinliğin, üç gün süren uzmanlar forumu ile geniş kapsamlı teknik bilgi sağladığını kaydettiler. Sanayideki parça ve yüzey temizliğine ilişkin çeşitli sunumlarda Almanca-İngilizce, İngilizceAlmanca simültane çeviri yapıldığını açıklayan yetkililer, şunları aktardılar: “parts2clean’e paralel olarak, 24-26 Haziran tarihleri arasında Stuttgart Fuar Alanı’nda; Yüzeyler ve Katmanlar Uluslararası Uzmanlık Fuarı O&S, Lazer ile Materyal İşleme Uluslararası Uzmanlık Fuarı Lasys ve Automotıve Expo düzenlenecektir.” Yetkililer son olarak, etkinlik hakkında daha ayrıntılı bilginin www.parts2clean.com adlı web sitesinden edinilebileceğini de sözlerine eklediler. ■ ARAŞTIRMA Rulman sektörü destek bekliyor Bin 500 ila 2 bin civarında işletmenin faaliyet gösterdiği rulman sektöründe, 5 bin ila 6 bin kişi de istihdam ediliyor. Türkiye, rulman ihtiyacının büyük bir kısmını ithalatla karşılarken, geçen yıl yaklaşık 400 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. S anayinin can damarlarından biri olan rulman, fabrikalardaki makinalardan evlerdeki çamaşır makinalarına kadar hayatın her alanında kullanılırken, Türkiye rulman konusunda henüz beklenilen düzeye ulaşamadı. Yerli rulman üretiminin eksiliğinden yakınan yetkililer, bu durumun Türkiye’yi rulman konusunda dışa bağımlı hale getirdiğini belirtiyorlar. Türkiye’nin rulmanda dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla tüketici toplumdan üretici topluma geçilmesi gerektiği noktasında hemfikir olan yetkililer, bunun için sektörlerinin özel yatırım teşviki kapsamına alınmasını talep ediyorlar. Sektörün özel yatırım teşviki kapsamına alınmasıyla, yatırımlarda ve buna bağlı olarak yerli üretimde de artış yaşanacağı ifade ediliyor. Artan yerli üretim de, şu anda ihracatın dört katı olan ithalatta düşüş yaşanmasını sağlayacak. Böylece sektör, ithalat yoğunluklu bir yapıdan ihracat yoğunluklu bir yapıya kavuşacak. Yerli üretimin tercih edilmesi isteniyor Ayrıca, kamu ihalelerinde yerli üretimin tercih edilmesini de isteyen yetkililer, “Eğer bu gerçekleştirilirse, sektörün büyümesine olumlu katkı sağlanacaktır. Bu konuda Başbakanlık’ın yayınladığı genelgeye rağmen, kamu kurumları keyfi uygulamalar yapıyor. Kamu ihalelerinde yerli üretimin kullanılmasına yönelik genelge bir an önce kanunlaşmalı” diye konuşuyorlar. Sektörde, yatırama yönelik teşvik yetersizliğinin yanı sıra, piyasadaki sahte ve kalitesiz ürünlerden dolayı haksız rekabet sorunu da yaşanıyor. Haksız rekabetin, yasalar çerçevesinde ve standartlara uygun olarak imalat yapan üreticiye büyük zarar verdiğine dikkat çekiliyor. Kamudan; piyasadaki sahte ve kalitesiz rulmanların tüketiciye ulaşmasının önlenmesini talep eden sektör yetkilileri, şunları söylüyorlar: “Ancak, kalitesiz ürünlerin tüketiciye ulaşmasının önlenmesi konusunda yaptırımlar yetersiz. Tüketici Kanunu iyileştirilerek; yaptırımlar artırılmalı, yatık ve raf ömrünü doldurmuş mamullerin ithalatı ve kaçak ürünler engellenmeli.” Denetim konusunda sıkıntılar yaşanıyor TSE’nin kararlarında sürekli yaşanan değişiklerden de yakınan yetkililer, bu durumun özellikle ithalatçıları zor durumunda bıraktığına dikkat çekiyorlar. Yetkililer, “Yerli rulman üreticilerinin konularında uzman olmaları, onlara projelerine uygun marka ve ürün tespitini kolayca sağlama imkânının sunulması, TSE’nin de, bu konuda zorunluluktan ziyade tavsiye niteliği taşıması gerekiyor. Denetimlerin yanı sıra, eğitim konusu da sektörümüzün gündemindeki yerini koruyor” diye konuşuyorlar. Rulmanın sahip olduğu yüksek katma değeri artırmak için rulmana yönelik eğitimlerin artmasının önemine dikkat çeken yetkililer; üniversitelerde rulman bölümlerinin açılmasını, meslek liselerinde eğitim verilmesini ve sınavlar yapılarak ilgili kişilere belge verilmesini talep ediyorlar. Yaklaşık 6 bin kişi istihdam ediliyor Bin 500 ila 2 bin civarında işletmenin faaliyet gösterdiği tahmin edilen Türkiye rulman sektörün- 40 Makina Magazin ● MART 2014 ARAŞTIRMA Harun Adıgüzel, ithalatın, ihracatın dört katı olduğu sektörde, yatırımların ve üretimin artırılması gerektiğini ifade ediyor. de, 5 bin ila 6 bin kişi de istihdam ediliyor. Ayrıca, Türkiye’de sadece rulman satışı yapan firmaların yanı sıra, yedek parça ve hırdavat satıcıları da ürün gamlarında rulman bulunduruyor. Türkiye rulman ihtiyacının büyük bir kısmını ithalatla karşılarken, bu ihtiyacın yıllık 400 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de yerli üretim, tüketimin ancak yüzde 5’ini karşılarken, geri kalan yüzde 95’lik kısım ise ithalatla karşılanıyor. Ayrıca, yerli üretimin yüzde 80’i ise ihracata aktarılıyor. Gayri resmi yollardan veya bir mamule monte edilmiş olarak gelen rulmanlar ve stoklar göz önüne alındığında, Türkiye’nin yıllık rulman tüketiminin 1 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. 400 milyon dolarlık ithalat yapıldı Sadece üç adet rulman fabrikasının olduğu Türkiye’de, geçen yıl 400 milyon dolarlık ithalat ve 100 milyon dolarlık da ihracat yapıldı. Ayrıca, ithalatı ihracatının dört katı olan Türkiye rulman sektörü, geçen yıl önüne koymuş olduğu yüzde 10’lük büyüme hedefine ulaşamadı. Belirlenen hedeflere ulaşılamamasının temelinde, kur artışlarının ve piyasadaki ödeme sıkıntılarının yattığını söyleyen yetkililer, sektörün geçen yılı 2012’deki değerlerle kapattığını dile getiriyorlar. 2014 yılından da umutlu olmadıklarını belirten yetkililer, son aylardaki aşırı kur artışları ve tahsilatlardaki gecikmeler nedeniyle, pazarın is- 42 Makina Magazin ● MART 2014 tenen oranda büyümesinin mümkün görünmediğini ifade ediyorlar. Büyümenin sağlanabilmesi için üreticilerin ihracata ağırlık vermeleri gerektiği konusunda hemfikir olan yetkililer, bu konuda özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ve İran’da önemli fırsatların bulunduğunu belirtiyorlar. Yetkililer, bu pazarlardaki fırsatların iyi değerlendirilmesi durumunda, 2014’te tahminlerin üzerinde bir büyüme kaydedilebileceğini ve tüm olumsuzluklara rağmen pazar büyüklüğünün 1 milyar dolar civarında olacağını söylüyorlar. Türkiye’nin yanı sıra, dünya rulman piyasasında da önemli gelişmeler yaşanıyor. Dünya geneli rulman sektörü 2013 yılını yaklaşık 80 milyar dolarlık ciro ile kapatırken, sektörün 2015 yılı hedefi ise 100 milyar dolar. Türkiye’nin rulman konusunda dünyada henüz istenilen seviyede bulunmadığına dikkat çeken yetkililer, bunun temelinde Türkiye’deki katma değeri ve teknolojisi yüksek rulman üretimin az olmasının yattığını öne sürüyorlar. Adıgüzel: Tüketim 1 milyar dolara ulaştı Gayri resmi yollardan veya bir mamule monte edilmiş olarak gelen rulmanlar ve stoklar göz önüne alındığında, Türkiye’nin yıllık rulman tüketiminin 1 milyar dolara ulaştığını söyleyen Rulman Üreticileri Derneği (RULDER) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Adıgüzel, “Resmi rakamlara göre, 2013 yılında 400 milyon dolar civarında ithalat ve 100 milyon dolar ihracat yapıldı” diyor. İthalatın, ihracatın dört katı olduğu Türkiye rulman sektöründe, yatırımların ve üretimin artırılması gerektiğine dikkat çeken Adıgüzel, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin en büyük problemi olan cari açığın artmasında, rulman sektörünün de etkisi var. Bunu önlemek için rulman üretimi mutlaka artırılmalı. Rulman, özel yatırım teşviki kapsamına alınmalı.” “Yalnızca üç rulman fabrikası var” Türkiye’de yalnızca üç rulman fabrikasının bulunduğunu dile getiren Adıgüzel, kurulması planlanan bir fabrikanın ise, henüz inşaatına başlanmadığını aktardı. Türkiye rulman sektörünün geçen sene önüne koymuş olduğu yüzde 10’luk büyüme hedefine, kur artışları ve piyasadaki ödeme problemleri nedeniyle ulaşamadığını belirten Adıgüzel, sektörün geçen yılı, 2012 yılı değerleriyle kapattığını kaydediyor. Sektör temsilcilerinin bu yıldan da umutlu olmadıklarını dile getiren Adıgüzel, “Son aylardaki aşırı kur artışları ve tahsilatlardaki gecikmeler nedeniyle, pazarın istenen oranda büyümesi mümkün görünmüyor. Büyüme sağlamak için ihracata ağırlık vermeliyiz. ARAŞTIRMA katma değeri ve teknolojisi yüksek olan rulman konusunda dünyanın çok gerisinde olduğunu vurgulan Adıgüzel, şöyle konuşuyor: “Yeteri kadar yatırımı ülkemize çekemedik. Bunun başlıca sebebi, ülkemiz sanayisi ileri seviyede olmadığı için, üretimde yeterli rulman kullanılamaması. Ayrıca, sektörün değerinin devlet tarafından tam olarak anlaşılamaması nedeniyle, teşvikler zamanında ve doğru olarak yapılamıyor. Ama, Ortadoğu, Afrika, Kafkas pazarları da düşünülürse henüz fırsat kaçmış değil. Potansiyel var ve bu potansiyel mutlaka değerlendirilmeli.” “Lobi faaliyetleri yürütüyoruz” Özellikle, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde halen fırsatlar var. Bunu iyi değerlendirirsek, 2014 yılını tahminlerin üzerinde kapatabiliriz. İran da, sektör için bir fırsat olabilir. Özellikle, ambargoyu kaldırma görüşmeleri ve kurların düşmesi yeni fırsatları da beraberinde getirebilir. Her şeye rağmen, pazar büyüklüğünün yine 1 milyar dolar civarında olacağını umuyoruz” diye konuşuyor. “Yeterli yatırımı çekemedik” Dünya rulman sektörünün, 2013 yılını yaklaşık 80 milyar dolar ciroyla kapattığı bilgisini veren Harun Adıgüzel, 2015 yılı sonundaki hedefin ise 100 milyar dolar olduğunu dile getiriyor. Türkiye’nin Abdurrahman Atalay, “Türkiye’de kaliteli üretim yapan firmalar olmasına rağmen, bu üretim ihtiyacı karşılamıyor” diye konuşuyor. Yabancı yatırımcıları Türkiye’ye çekmek için lobi faaliyetleri yürüttüklerini belirten Adıgüzel, ayrıca rulman sektörü yatırımcılarına Türkiye’deki yatırım olanakları hakkında bilgi verdiklerini de söylüyor. Rulman sektöründeki kamu politikasının yatırıma teşvik noktasında olduğu gibi, sahte ve kalitesiz rulmanların tüketiciye ulaşmasını engellemede de yetersiz kaldığını savunan Harun Adıgüzel, Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun işletilerek, bu alandaki yaptırımların artırılmasının önemine dikkat çekiyor. Yatık, raf ömrünü doldurmuş mamullerin ithalatının ve kaçak ürünlerin engellenmesi gerektiğini söyleyen Adıgüzel, “Dürüst olan, vergisini veren, kanunlara uyanların üzerine gitmek yerine, yan yollara sapanlara göz açtırılmamalı. Kamu ihalelerinde yerli ürünlerin tercih edilmesi sektör için önemli. Bu konuda Başbakanlık’ın yayınladığı genelgeye rağmen, kamu kurumları keyfi uygulamalar yapıyor. Genelgenin bir an önce kanun haline getirilmesi sektörümüz açısından çok önemli. Ayrıca, rulmanda katma değeri daha da artırmak için üniversitelerde rulman mühendisliği bölümlerinin açılması gerekiyor” diyor. Atalay: Sanayinin can damarı Rulmanın, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanayinin can damarlarından biri olduğunu belirten 44 Makina Magazin ● MART 2014 Rulman İthalatçılar ve Toptancılar Derneği (RULBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Atalay, şöyle konuşuyor: “Türkiye’de, sadece rulman satışı yapan firmaların yanı sıra, yedek parça ve hırdavat satıcıları da ürün gamlarında rulmanı bulunduruyorlar. Türkiye’de yıllık 400 milyon dolara ulaşan rulman ihtiyacının büyük kısmı ithalat yoluyla karşılanıyor. Kaliteli üretim yapan firmalar olmasına rağmen, bu üretim ihtiyacı karşılamıyor. Dolayısıyla, çeşitliliği yüz binlere varan rulman ithalatı mecburi hale geliyor.” Türkiye rulman sektöründe, bin 500 ila 2 bine yakın işletmenin faaliyet gösterdiği bilgisini veren Atalay, ayrıca sektörde 5 bin ila 6 bin civarında kişinin de istihdam edildiğini dile getiriyor. Yerli üretimin Türkiye rulman ihtiyacının ancak yüzde 5’ini karşılayabildiğine dikkat çeken Atalay, yerli üretimin yüzde 80’inin ise ihraç edildiğini söylüyor. “Rulman ihtiyacının yüzde 95’i ithal ediliyor” Türkiye rulman ihtiyacının yüzde 95’lik kısmının ithal yolla karşılandığını belirten Atalay, yüksek ithalattan dolayı sektördeki büyük sorunların ithalatçılara yansıdığını ifade ediyor. Rulmanların kullanım alanlarının çok geniş olduğunu söyleyen Atalay, “Bu nedenle, aynı tipte rulmanlara yüksek ve düşük kaliteli olarak ihtiyaç duyuluyor. Avrupa’da onlarca kaliteli rulman üreticisi olmasına rağmen, diğer ülke üreticilerinin ürünleri de serbest olarak ithal edilip satılıyor. Türkiye’de ise, TSE’nin sürekli değişen kararları ithalatçıları zora sokuyor. Yerli rulman tüketicilerinin konularında uzman olmaları, projelerine uygun marka ve ürün tespitini kolayca yapmaları sağlanmalı. TSE’nin bu hususta zorunluluktan ziyade, tavsiye niteliği taşımasını beklemekteyiz” diye konuşuyor. Abdurrahman Atalay son olarak, bir diğer sorunlarının da, kalitesiz ürünlerin kaliteli ürünlermiş gibi markalanarak piyasaya sürülmesi olduğunu da sözlerine ekliyor. ■ ARAŞTIRMA Global İş Dünyası Eğilimleri araştırmasına göre: İş dünyasının mobil cihaz ve internet bağımlılığı artırıyor Randstad tarafından gerçekleştirilen Global İş Dünyası Eğilimleri araştırmasında, dünyadaki çalışanların yüzde 47’si, tatile çıktıklarında işte neler olup bittiğinden cep telefonları ve tablet bilgisayarlarıyla haberdar olduğunu belirtti. H er geçen gün artan mobil cihaz ve internet kullanımı, iş süreçlerini de değiştirmeye devam ediyor. Randstad’ın Türkiye’nin de dahil olduğu Global İş Dünyası Eğilimleri araştırmasında; dünyadaki çalışanların yarısı, tatilde de işle ilişkilerini koparmadıklarını, gelişmeleri sıcağı sıcağına mobil cihazlarından takip ettiğini belirtti. Randstad, Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarının da dahil olduğu araştırmalarla iş dünyasının nabzını ölçmeye devam ediyor. İnsan kaynakları danışmanlık şirketi Randstad tarafından yılın ilk günlerinde gerçekleştirilen araştırmada, çalışanlara tatildeyken işlerinden ne kadar uzak kalabildikleri soruldu. Dünyadaki çalışanların yüzde 47’si, tatile çıktıklarında işte neler olup bittiğinden cep telefonları ve tablet bilgisayarlarıyla haberdar olduğunu belirtti. Aytuğ Yaka, “Yapılan araştırmalar, mobil internet ve akıllı cihaz kullanımının bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 40’lara kadar arttığını işaret ediyor” diye konuşuyor. Mobil cihazlardan gelişmeleri takip ediyorlar Gerçekleşen araştırmada çalışanların neredeyse yüzde 30’u, işverenlerinin tatil sürecinde kendilerine 46 Makina Magazin ● MART 2014 erişim beklentisi olduğunu, gönüllü olarak mobil cihazlarından gelişmeleri takip ettiğini belirtti. Özellikle, 24 yaş ve altı genç çalışanların yüzde 37’si, 7/24 işverenlerinin kendilerine erişim hissi ile tatilde işle ilgili gelişmeleri takip ettiğini belirtirken, aynı yaş aralığındaki çalışanların yüzde 55’inin gün içerisinde cep telefonlarından ya da tablet bilgisayarlarından tüm bilgilendirmeleri takip ettiği ortaya çıktı. Türkiye’nin de dahil olduğu araştırmada, orta yaş aralığında olan çalışanların yüzde 71’i, tatilleri sırasında kolayca işle ilişkilerini kestiklerini belirtirken, üzerlerinde erişim baskısı hissetmediklerini söyledi. Yaka: Çalışma şekilleri değişti İş dünyası için mobil internet ve akıllı cihazların ihtiyaç listesinde son yıllarda ilk sırada yer aldığını belirten Randstad Türkiye Genel Müdürü Altuğ Yaka, işverenden çalışana mobilitenin, kişilerin çalışma şeklinde ve şirket içi iletişime önemli değişimler getirdiğini belirtiyor. Söz konusu değişimle, mobiliteye ayak uyduran şirketlerin tüm avantajlardan faydalandığını belirten Yaka, konuşmasına şu şekilde devam ediyor: “Yapılan araştırmalar, mobil internet ve akıllı cihaz kullanımının bir önceki yıla göre neredeyse yüzde 40’lara kadar arttığını işaret ediyor. Günlük hayat ve iş hayatını iç içe geçiren, birleştiren mobilite kavramı, özellikle genç çalışanların vazgeçilmezi. Zaman ve mekan bağımsız olarak şirketteki gelişmeleri tatildeyken bile akıllı cihazları üzerinden takip eden yeni jenerasyon, bunu bir iş yükü olarak değil, bir rutin olarak değerlendiriyor.” ■ ARAŞTIRMA Elemanonline.net’in açıkladığı Ocak ayı verilerine göre: Ocak ayında iş ilanları yüzde 10 arttı Elemanonline.net’in açıkladığı Ocak ayı verilerine göre, söz konusu dönemde en çok istihdam sağlayan sektörler sırasıyla; inşaat, bilişim ve gıda oldu. En çok eleman aranan departman muhasebe olurken, yayınlanan ilan sayısında İstanbul başı çekiyor. İ ➤ Özlem Demirci Duyarlar, “Adayların tercihlerinde alt sıralarda yer alan sektörlerin potansiyeli dikkate değer” diye konuşuyor. nsan kaynakları sitesi Elemanonline.net, yılın ilk ayına ilişkin verileri açıkladı. Ocak ayında 14 bin ilanın yayınlandığı Elemanonline.net’te, en çok ilan yayınlayan sektörler sırasıyla; inşaat, bilişim, gıda, tekstil ve eğitim oldu. En çok eleman ihtiyacı duyulan departman muhasebe olurken, iş verenler en çok “eleman” düzeyindeki pozisyonlar için ilan verdi. Satış temsilcisi (yüzde 10,1), sekreter (yüzde 5,7), ofis elemanı (yüzde 4,7), usta (yüzde 3,9) ve mühendis (yüzde 3,2) ise en çok aranan pozisyonlar oldu. Duyarlar: Aralık ayında durgunluk yaşandı Aralık ayında yaşanan dönemsel durgunluğun ardından, Ocak ayında iş ilanlarında yaklaşık yüzde 10’luk bir artış yaşandığını söyleyen Elemanonline.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar, bunun da olumlu bir ekonomik Ocak ayında en çok ilan yayınlayan sektörler: İnşaat Bilgisayar / BT / İnternet Gıda Tekstil Eğitim Elektrik ve Elektronik İmalat Reklamcılık Savunma/Güvenlik Otomotiv 48 Makina Magazin ● MART 2014 %6,7 %6,1 %5,8 %5,7 %5,5 %4,8 %4,5 %4,4 %3 %3 gösterge olduğunu ifade ediyor. 2013’ün en çok büyüyen sektörlerinden biri olan inşaatın, Ocak ayında da başı çektiğine dikkat çeken Duyarlar, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “İnşaat sektörü, diğer sektörler gibi yıl sonuna doğru olağan bir durgunluk dönemine girdi. Ancak, Ocak ayı itibariyle eleman ihtiyacının artması, sektörün büyüme potansiyelini gösteriyor. 2014’te de, inşaat sektörünün, mütekabiliyet yasası, kentsel dönüşüm gibi itici güçlerin etkisiyle büyümeye devam edeceği tahmin ediliyor.” “Bilişim sektörü büyümesini sürdürecek” Bilişimin hem sektör olarak büyüme hızına, hem de meslek olarak artan talebine dikkat çeken Duyarlar, her sektörde bilişim alt yapısına ihtiyaç olduğunu, bunun da yoğun bir uzman arayışını ortaya çıkardığını söylüyor. Duyarlar, “Elemanonline.net verilerine göre, 10 firmadan en az ikisi bilişimle ilgili uzman ya da nitelikli çalışan arayışında. Bu da, bilişimin 2014’te en çok istihdam sağlayan alanlardan olacağını gösteriyor” diye konuşuyor. Gıda sektöründe, özellikle restoran işletmeciliği alanında da yoğun eleman arayışına dikkat çeken Duyarlar, şöyle devam ediyor: “Dışarıda yemek yeme alışkanlıklarının artması, gıda sektörünün hızla büyümesini sağlayan en önemli etkenlerden biri. Cirosu 10 milyar dolar seviyelerine ulaşan sektöre büyük grupların yatırımlarının devam edeceği tahmin ARAŞTIRMA Ocak ayında adayların en çok başvuru yaptığı sektörler: İnşaat Bilgisayar / BT / Internet Eğitim Gıda Tekstil Sağlık/Hastane İmalat Reklamcılık Elektrik ve elektronik Turizm %6,5 %5,86 %5,83 %5,8 %5 %4,1 %3,77 %3,75 %3,73 %3,2 Ocak ayında en çok ilan yayınlanan bölümler: Muhasebe Satış Güvenlik Eğitim Pazarlama Sekreterlik İnşaat Çağrı Merkezi Gıda İmalat %8,0 %4,7 %4,3 %3,3 %2,9 %2,7 %2,4 %2,2 %2,2 %2,2 Ocak ayında en çok ilan yayınlanan iller: İstanbul Ankara İzmir Bursa Kocaeli Antalya Konya Gaziantep Adana Denizli %52 %8,5 %8,4 %3,9 %3 %2,6 %2,5 %1,9 %1,6 %1,5 ediliyor. Bu büyüme, eleman ihtiyacının da devam edeceğinin en önemli göstergesi.” “Adaylar için farklı fırsatlar var” En çok ilan yayınlayan ve en çok başvuru yapılan sektörler sıralamasının özellikte ilk beşte paralellik gösterdiğine dikkat çeken Özlem Demirci Duyarlar, ancak alt 50 Makina Magazin ● MART 2014 sıralarda adaylar açısından farklı fırsatlar olduğuna işaret ediyor. Ocak ayında yayınlanan ilanların yüzde üçüne sahip otomotiv sektörünün, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında adaylar tarafından nispeten az tercih edildiğini vurgulayan Duyarlar, “Benzer şekilde, savunma/güvenlik sektörü gibi eleman ihtiyacı yüksek, ancak adayların tercihlerinde alt sıralarda yer alan sektörlerin potansiyeli dikkate değer. Bunun gibi istihdam açıklarının belirlenmesi ve adayların buna göre hareket etmesi veya yönlendirilmesi, işsizlik sorununa çözüm olması açısından oldukça önemli” diyor. “İlanlarda İstanbul başı çekiyor” İstanbul’un, Ocak ayında da yüzde 52’lik ilan yayınlanma oranıyla başı çektiğini kaydeden Duyarlar, İstanbul’u; Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerin takip ettiğini dile getiriyor. Anadolu şehirlerinde de ilan sayılarının arttığına değinen Duyarlar, gelecek dönemde de söz konusu artışın devam edeceğini öngördüklerini bildiriyor. Duyarlar, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Anadolu’da, halihazırda çok sayıda sanayi şirketi bulunuyor. Buralardaki eleman arayan sanayi şirketleriyle iş arayanları bir araya getirmek çok önemli. Bu, işsizliğe çözüm olarak karşımıza çıkarken, tersine göçe yapacağı katkıyla da oldukça önemli.” Çalışanların yüzde 84’ü işini sevmiyor Elemanonline.net’in yaptığı diğer bir araştırmaya göre, çalışanların yüzde 84’ü işinden memnun değil. 11 bin 350 kişi arasında yapılan ankete katılanların yüzde 72’si işini değiştirmeyi düşünürken, sadece yüzde 16’sı işinden memnun. Elemanonline.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar, işini sevmeyenlerin oranının çok yüksek olduğuna dikkat çekerek, çalışan mutluluğunun, iş performansı açısından da önemli olduğunu ifade ediyor. Ankete katılanların büyük çoğunluğunun çalıştıkla- Aralık ayında yaşanan dönemsel durgunluğun ardından, Ocak ayında iş ilanlarında yaklaşık yüzde 10’luk bir artış yaşandığını söyleyen Özlem Demirci Duyarlar, bunun da olumlu bir ekonomik gösterge olduğunu ifade ediyor. rı işleri sevmemesinin nedeninin Türkiye’nin genel istihdam sorunu olduğuna işaret eden Duyarlar, şöyle devam ediyor: “İstihdamdaki bu sorun eğitim aşamasında başlıyor. Türkiye’de, özellikle meslek eğitimleri halen yetersizken, çok fazla lisans mezunu işsiz var. Üniversitelerden yeni mezun olan adaylar, uzun süren iş aramalarının ardından, istedikleri gibi bir iş bulamayarak, sevmedikleri işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu da, çalışanların memnuniyetsizlik oranını artıran en önemli etkenlerden biri.” “Tersine göç için bir fırsat” İş değiştirmeyi düşünen çalışanların farklı şehirlerde daha iyi iş alternatiflerini tercih edebileceklerine değinen Duyarlar, bunun da İstanbul gibi büyük şehirlerdeki istihdam yoğunluğunu diğer illere dağıtmak için iyi bir fırsat olabileceğini belirtiyor. Duyarlar, “Küçük şehirlerde daha iyi iş alternatifleri yaratılarak, hem çalışan memnuniyeti sağlanabilir, hem de istihdamda daha dengeli bir dağılım mümkün olabilir. Burada en önemli konu, illere göre ihtiyaç duyulan meslekleri belirlemek ve bu doğrultuda mesleki eğitimlerine ağırlık vermek” diye konuşuyor. ■ SÖYLEŞİ Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel: WIN Automation, katılımcılara önemli fırsatlar sunuyor 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek WIN Automation Fuarı; otomasyon, elektrik-elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini tek çatı altında toplayacak. ➤ Alexander Kühnel, 21 yıl önce başlattıkları etkinliğin, günümüzde Türkiye genelinde konusunda en büyük fuar haline geldiğini ifade etti. 54 Makina Magazin Özkan ÖZÇELİK B u yıl, 19-22 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek WIN Automation Fuarı, yine sektördeki en son teknolojilerin görücüye çıkacağı bir platform sunacak. 2013 yılında, 3 bin 36’sı 77 farklı ülkeden olmak üzere, toplam 75 bin 802 kişiyi ağırlayan etkinlik, 30 bin metrekarenin üzerindeki kapalı alanda gerçekleştirildi. 2013 yılında da ziyaretçilerin ve katılımcıların yoğun ilgisine sahne olan fuar, bin 765 yerli ve yabancı katılımcı firmayı ağırladı. Düzenledikleri en büyük etkinliklerden biri olan WIN Eurasia’nın, toplam yedi fuarı kapsadığını dile getiren Hannover Messe Bileşim Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü Alexander Kühnel, “2007 yılından itibaren, gelen katılımcı taleplerinin karşılanabilmesi ve ziyaretçilere daha çok sayıda firmanın ürünlerini sergilediği bir ortam yaratılabilmesi amacıyla WIN fuarlarını iki faza ayırdık. WIN Automation Fuarı, bu yıl 19-22 Mart tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Etkinlik; otomasyon, elektrik ve elektronik, akışkan gücü teknolojileri, taşıma, depolama, istifleme ve lojistik sektörlerini tek çatı altında toplayacak. WIN Metalworking Fuarı ise, 5-8 Haziran tarihleri arasında yine Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Etkinlik; makina imalatı, metal işleme teknolojileri, birleştirme, kay- ● MART 2014 nak ve kesme teknolojileri ile yüzey işleme teknolojilerini aynı çatı altında buluşturacak” diye konuştu. “Olumlu geri bildirimler alıyoruz” WIN Automation Fuarı’nın, alanında lider bir etkinlik olarak, her zamankinden daha fazla kabul gördüğünü ifade eden Kühnel, şirketlerden başarılı iş bağlantıları yaptıklarına dair oldukça olumlu geri bildirimler aldıklarını söyledi. 21 yıl önce başlattıkları etkinliğin, günümüzde Türkiye genelinde konusunda en büyük SÖYLEŞİ fuar haline geldiğini dile getiren Kühnel, şöyle konuştu: “WIN’in, 21 yıl içinde bu derece büyüdüğünü görmek bizleri mutlu ediyor. Katılımcı ve ziyaretçi sayısının yüksek olması ve müşterilerimizin yapılan işten memnuniyet duyması, organizatör olarak katılımcıların yararına iyi işler yaptığımızın göstergesidir.” “Geçen yıl 75 binden fazla ziyaretçi ağırlandı” 2013 yılında düzenlenen WIN Automation Fuarı’nın, katılımcı firma ve ziyaretçi sayıları hakkında da açıklamalarda bulunan Alexander Kühnel, “WIN Automation 2013’ü, 3 bin 36’sı 77 farklı ülke- 56 Makina Magazin ● MART 2014 den olmak üzere, toplam 75 bin 802 kişi ziyaret etti. 30 bin metrekarenin üzerindeki kapalı alanda gerçekleştirilen etkinlik, bin 765 yerli ve yabancı katılımcı firmayı ağırladı” diye konuştu. Hedefledikleri katılımcı ve ziyaretçi sayılarını, yedi fuarı iki ayrı tarihte organize ederek yakaladıklarını aktaran Kühnel, sözlerine şöyle devam etti: “Daha önce belirtmiş olduğum gibi, yer kapasitesi ve fuarlara olan yoğun ilgi nedeniyle 2007 yılından beri fuarları iki ayrı tarihte düzenlemeye başladık. Bu şekilde, daha çok ziyaretçi ve katılımcımıza, daha geniş bir alanda ve daha kapsamlı bir şekilde hizmet verebiliyoruz.” “Pazar araştırmaları yapıyoruz” Her yıl fuarı geliştirmeye ve bir adım ileriye taşımaya odaklandıklarını ifade eden Kühnel, katılımcı ve ziyaretçilerin taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için pazar araştırmaları yaptıklarını bildirdi. Organizasyonlarını, söz konusu araştırmalara göre bir şema içinde yürüttüklerini belirten Kühnel, belirledikleri hedeflere kısa veya orta vadede ulaştıklarını vurguladı. Kühnel, “Genel olarak; Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Afrika, WIN için öncelikli pazarlardır” dedi. Etkinlikte yer alacak katılımcı ülkeler hakkında da bilgi veren SÖYLEŞİ Kühnel, şunları söyledi: “Şu an itibariyle yerli firmaların yanı sıra, katılımcı olarak yer alacak olan ülkeler; Almanya, Amerika, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çin, Danimarka, Finlandiya, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya, İsviçre, Japonya, Kore, Malezya, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Tayvan ve Yunanistan. Almanya, Amerika, Bulgaristan, Çin, Hindistan, İtalya, Japonya ve Kore ise, ülke pavyonlarıyla fuarda yer alacak.” “Katılımcılara yönelik anket uyguluyoruz” Hannover Messe Bileşim’in, fuar katılımcılarına yönelik her yıl anket uyguladığını dile getiren Kühnel, “Bu çalışmanın amacı; katılımcıların ürünlerini ihraç ettiği ülkeleri tespit edip, hedeflenen bölgelere göre ziyaretçi çalışmaları yürütmektir. Biz, bu ülkelerdeki derneklerle irtibata geçiyor ve oradaki sektörel derneklerin üyelerini ziyaretçi profiline göre fuara davet ediyoruz. Bunun yanı sıra, satın alma potansiyeli yüksek olan şirketler ve ziyaretçi profiline uyan ülkelerdeki şirketlerin konaklama masraflarını karşılayarak fuara davet ediyoruz. Hannover Messe Bileşim’in, Deutsche Messe AG vasıtası ile dünya üzerinde sahip olduğu geniş uluslararası ağ, kaliteli uluslararası fuar organizasyonları konusundaki deneyimi, sektördeki güçlü bağlantıları ve sektörün konularına olan hâkimiyeti, fuarlara son derecede olumlu katkılarda bulunuyor. Bu yıl OAİB ve Ekonomi Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde; Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, BAE, Bahreyn, Belçika, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Etiyopya, Fas, Fransa, Hırvatistan, Irak, İngiltere, İran, İtalya, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kuveyt, Libya, Lübnan, Nijerya, Özbekistan, Polonya, Romanya, Rusya Federasyonu, Senegal, Sırbistan, Suudi Arabistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Umman, Ürdün, Yemen ve Yunanistan’dan fuara alım heyetlerinin gelmesi planlanmaktadır” dedi. “Fuarı hedef kitlelere tanıtıyoruz” Organize edilen Anadolu Satın Alma Heyetleri programları- 58 Makina Magazin ● MART 2014 SÖYLEŞİ yüzde 20 oranında yıllık büyüme gösterdi. WIN de, bu hedeflenen ihracat oranına fuarda kurulan iş bağlantılarıyla çok büyük katkılarda bulunuyor.” “Fuar sektörün aynası konumunda” Türk sanayiinin gelişmesinin de fuar üzerinde etkili olduğunu kaydeden Kühnel, fuarın sektörün aynası konumunda olduğunu söyledi. Bundan dolayı, sektörü yakından takip ettiklerini dile getiren Kühnel, stratejilerini ve konseptlerini ona göre belirlediklerini kaydetti. Alexander Kühnel, “Verdiğimiz sözleri tutuyoruz. Beklenenden her zaman daha fazlasını sunmaya gayret gösteriyoruz. Türk firmaları, her geçen yıl fuara daha da fazla ilgi göstermektedir. Farklı ülkelerle yeni iş bağlantıları kurmak için WIN, hem ziyaretçi, hem de katılımcı için mükemmel bir platform oluşturuyor. İnternet çağında olmamıza rağmen, ticarette her zaman yüz yüze iletişim daha etkilidir. Bu nedenle, bir firma fuara katılarak, dünyanın birçok yerinden gelen profesyonel ticari ziyaretçilerle iş bağlantıları kurmaktadır” dedi. nın, fuarda katma değer oluşturduğunu ileri süren Alexander Kühnel, yurtdışında olduğu gibi, yurtiçinde de, ilgili kurum ve dernekler aracılığı ile etkinliği hedef kitlelere tanıttıklarını aktardı. Kühnel, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hem Türkiye’de, hem de yurtdışında sektöre yönelik dergi, gazete, TV, radyo, web sayfalarında ve sosyal medyalarda fuarın tanıtımını yapıyoruz. İlgili taraflara mailingler ve online davetiyelerle ulaşmaya çalışıyoruz.” “Sektörün sorunları masaya yatırılacak” Fuar kapsamında her yıl düzenlenen Endüstriyel Etkinlikler Zirvesi’nin, bu yıl da sektörün sorun ve fırsatlarını çok sayıda konferans, panel, kurumsal etkinlik ve çözüm gösterisiyle ele alacağını bildiren Kühnel, “Zirve, bilgi paylaşım ve aktarımında da büyük rol oynayacak. Etkinlik, inovatif paylaşımlar, yeni iş ortakları arayan firmalar ve yeni 60 Makina Magazin ● MART 2014 işbirliklerine imza atmak isteyenler için etkili bir platform oluşturacak” diye konuştu. “Türk ekonomisi için önemli bir etkinlik” WIN Automation Fuarı’nın, Türkiye ekonomisi ve Türk sanayicisi için önemli bir etkinlik olduğunu kaydeden Kühnel, şöyle konuştu: “Günümüzün ekonomisinde pazarlar değişiyor ve Türkiye konumu itibariyle çok önemli bir lokasyona sahip. Türkiye; Asya, Avrupa ve Ortadoğu ortasındaki kolay ulaşılabilir ve stratejik konumu ile katılımcı ve ziyaretçilerin bir toplanma noktası haline geliyor. Özellikle İstanbul, doğu ve batı arasında köprü oluşturuyor ve Ortadoğu’nun giriş kapısı olarak büyük rol oynuyor. Bu nedenle şehir, şüphesiz bir ticari fuar merkezi konumundadır. 2023 yılında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracattan 100 milyar dolar pay almayı hedefleyen makina sanayii, 1990 yılından yana yaklaşık “86 kuruluş tarafından destekleniyor” WIN Automation Fuarı’nın, 25’i yabancı 86 kuruluş tarafından desteklendiğini belirten Kühnel, bu kuruluşlar arasında; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, TOBB, OAİB, KOSGEB ve VDMA’nın da yer aldığını söyledi. Hannover Messe Bileşim’in temel olarak; işin yapılması için en iyi platformun oluşturulması ve yüksek standartların uygulanması ile WIN’in uluslararası karakterini artırmaya odaklandığına değinen Kühnel, “Türkiye’de organize ettiğimiz toplam 19 fuarda, hizmette bulunduğumuz sektör profesyonellerine verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz. WIN’in, sanayiye ayrı ayrı son derece önemli katkı ve destekte bulunduğunu gözlemliyoruz. Verimli bir fuar geçirip, kazançlarını artırmak isteyen tüm imalat endüstrisi firmalarını WIN’e bekliyoruz” diyerek sözlerini noktaladı. ■ ÜRÜN Yeni kesme kenarı teknolojisi Sandvik Coromant G ünümüzün yüksek hızlı çelik tornalama dünyasında değiştirilebilir bir kesici ucun takım ömrü; metali verimli bir şekilde keserek yüksek kaliteli bir yüzey sağlarken, kesme çizgisinin bozulmamasına bağlıdır. Geniş ve çok kapsamlı ISO P25 uygulama alanında tornalama yaparken, sürekli ve kontrol edilebilir aşınmayı sınırlandırıp, kesintili ve genelde kontrol edilmeyen aşınmayı ortadan kaldırmak bu başarının anahtarıdır. Eğer yanlış aşınma tipi nedeniyle kenar çizgisi kırılırsa, ani bozulma meydana gelir. Bu da, kabul edilemez parça ve işleme güvenliği kaybına neden olur. Mia PÅLSSON Bu konuyu ve yeni nesil kesici uç kalitesinin bu alanda sunduğu faydaları Sandvik Coromant bünyesinde Kıdemli Ürün Müdürü olarak görev yapan Mia Pålsson ile konuştuk. Christer Richt: İlk kaplamalı semente karbür kesici uç bir P25 kalitesiydi ve 1970’te adı GC125’di. O zaman bu takım malzemesi gelişiminde büyük bir adımdı ve sunduğu avantajlar da, talaşlı imalat sanayiini hayrete düşürdü. Görülen iyileşmelerdeki yenilik ve bunların ölçeği neydi? Mia Pålsson: Kesinlikle büyük bir atılımdı ve kaplama ile kesici uç alt tabakası arasındaki etkin bağlantı bilimini temel alıyordu. O zamana kadar tüm semente karbür uçlarda yapılan tercih, uygulama için aşınma direnci ile tokluk arasından hangisinden fedakarlık edileceğine dayanıyordu. Bunu konvansiyonel teknikler ile fark yaratılması zor olan bir özellik ilişkisi takip etti. Ancak sonrasında, altmışlı yıllarda yapılan kapsamlı araştırma çalışmalarını temel alarak, sadece birkaç mikron kalınlığında aşınmaya karşı dirençli bir titanyum karbür katmanı nispeten daha tok olan tungsten karbür-bazlı bir kesici uca uygulandı. Çelişkili bir şekilde, bu ince kaplama çok güçlü bir aşınma direnci etkisi gösterdi (aşındıktan sonra bile). Çelik tornalamada, serbest yüzey ve krater aşınmalarındaki azalma hayret vericiydi. Aşınma direnci ile tokluk arasındaki değişmez sanılan bağlantı kırılmıştı. Tipik olarak, kesme hızı (bugün bir P10 kalite ile karşılaştırsak bile) yüzde 60 oranında artırılabiliyordu. Takım ömrü ise, kesme hızı değiştirilmediğinde en az iki katına çıkıyordu. Abartmadan, üretim dünyasında gerçekten tarihi bir olaydı ve bu insan yaşamına olumlu katkı yapan bir dizi kaplamalı kalite yeniliklerini başlattı. Kontrol edilebilir aşınma Christer Richt: Günü- 62 Makina Magazin ● MART 2014 müzün yüksek hızlı işleme dünyasında değiştirilebilir bir kesici ucun ömrü, kesme çizgisinin bozulmamasına bağlıdır (metali verimli bir şekilde keserek, yüksek kaliteli bir yüzey sağlayan bir kenar). Bu tabi ki, kesme takımı için her zaman bir zorluk olmuştur. Ancak, hiçbir zaman bugün kadar kritik olmamıştır. Eğer kenar çizgisi kırılırsa ani aşınmalar meydana gelir ve bu da, kabul edilmeyen parçalara ve işleme güvenliğinin kaybına neden olur. Yeni nesil P25 kalitelerde çalışırken, uzun dönemde kesici uçtaki kenar çizgisinin korunmasını nasıl sağlıyorsunuz? Mia Pålsson: Sürekli ve bu sayede kontrol edilebilir aşınma sağlama ve sürekli olmayan ve genelde kontrol edilemez aşınmaları ortadan kaldırma konusunda çok çalışma yaptık. Bu bozulmamış bir kenar çizgisini korumada yaşanan zorluktur. Aynı eski hikâye gibi gelebilir. Ancak, daha ileri bir seviyeye ulaştık ve erken kırılmaya neden olan mekanizmaların gerçekten üstesinden geldik. Tüm kesme kenarları aşınır (bu işin doğası gereğidir). Ancak, kontrol edilebilir aşınmaya ulaşmak, aynı zamanda işlemenin de daha avantajlı olmasını sağlar. Serbest yüzey aşınması –kenar çizgisi altında boşluk yüzeyinde sürtünme aşınması ve uygun ilerlerse kabul edilebilir: Kesme işleminde takım malzemesinin doğal aşınması. Bazı durumlarda, dengeli bir serbest yüzey aşınması gelişimi kesme prosesi için avantajlıdır. Ancak, eğer serbest yüzey aşınması çok aniyse işleme prosesinde veya kalitede bazı parametrelerin değiştirilmesi gereklidir. Krater aşınması bir başka tipte kontrol edilebilir aşınmadır ve ısı ve basınç nedeniyle çelik tornalamada meydana gelir. Aşırı krater aşınması; kesici uç geometrisinin değiştirilmesine ve kötü kesme prosesine ve zamanla kenarın zayıflamasına neden olabilir ve bu da proses için risklidir. Her iki aşınma tipi de çelik tornalama için doğaldır ve çok karşılaşılır ÜRÜN ve eğer sahip olduğunuz (ve kontrol edebildiğiniz) aşınma düzenleri sadece bunlarsa işleme prosesi tatmin edici olabilir (yüksek üretkenlik sağlamak üzere yeterince yüksek kesme hızlarının ve takım ömrünün elde edilmesi). Sandvik Inveio teknolojisini kullanan yeni nesil P25-kalitesi (GC4325 bu konuda özellikle iyidir); daha geniş ve çeşitli P25 alanı, daha uzun ve tahmin edilebilir takım ömrü, daha yüksek üretim ve daha az denetim ve operatörsüz talaşlı imalat sunabilir. Tahmin edebilirlik önemlidir Christer Richt: Tahmin edilebilirlik, sınırlı denetime sahip modern işleme için giderek artan öneme sahiptir ve kenar çizgisinin yeterince uzun süre bozulmamasına karşı çok sayıda tehdit bulunmaktadır. Çelik tornalama, yumuşak, düşük karbonlu çeliklerden yüksek alaşımlı, sert çeliklere, çubuk malzemelerden dövmelere, dökümlerden önceden işlenmiş parçalara kadar çok farklı malzemeleri içermektedir. Meydana gelebilecek potansiyel olarak tehlikeli aşınma tipleri bulunmaktadır. Mia Pålsson: Görebileceğiniz gibi, sürekli olmayan aşınma tiplerinin kontrolü daha zordur ve bunlar prosesin bir parçası olmamalıdır. Bunlardan bazıları diğer malzeme tiplerinin işlenmesinde meydana gelebilir ancak çelik tornalamada oluşmamalıdır. Önerilen parametrelerle işleme sırasında bunların ortaya çıkmayacağı yeni bir P25 kalitesinin geliştirilmesi üzerinde çalıştık. Örneğin; kesme kenarının bastırıldığı plastik deformasyon, kullanılan kalitede sıcaklığın çok yüksek olması halinde ortaya çıkabilen bir aşınma türüdür. Bazen, bu aşınma kesme kenarında farklı ısı çatlaklarıyla baş gösterebilir. Kenar kaplamasında pullanma ile kesici uç alt tabakasının açıkta kalmasına da yol açabilir. Plastik deformasyon prosesinin bir parçası olarak kesici ucun alt katmanı kırılır, kaplama çatlar ve bozulma kontrol edilemeyen bir şekilde hızla devam eder; sonuç ise kabul edilemez. 64 Makina Magazin ● MART 2014 kım ömründe doğrudan beş kat artış anlamına gelmektedir. Günümüzün yüksek hızlı çelik tornalama dünyasında değiştirilebilir bir kesici ucun takım ömrü; metali verimli bir şekilde keserek yüksek kaliteli bir yüzey sağlarken, kesme çizgisinin bozulmamasına bağlıdır. Genelde, uzun takım ömrü ve yüksek kesme değerleri ile birlikte maksimum kesme kenarı güvenliği elde etmek için sürekli ve sürekli olmayan aşınma hızlarının dengelenmesi gerekebilir. Bu, daha sert P15 kalitesi ve daha yok P35 kalitesinin üst üste bindiği bir bölgedir. Ayrıca, çelik tornalama uygulamalarında, sonucu belirleyen diğer takım faktörleri de vurgulanmalıdır: Kesici uç mikro ve makro geometrisi, köşe radyüsü, kesici uç boyutu ve şekli. Başarıyı belirleyen her zaman kesici uç kalitesi ile birlikte bunların birleşimidir. Kuzey Amerika’da bir otomotiv fabrikasında mevcut bir P25 kalitesine karşı yeni nesil GC4325 kullandığımızı anlatan bir örnek vereceğim. Bu, yarım dakikalık bir kavrama ile bir alaşımlı çelik dövme içermektedir ve kesimin bir kısmı darbelidir. Kesici uçlarda mevcut olan kenar sayısını maksimuma çıkarmak ve takım maliyetlerini minimuma indirmek için kullanıcı tarafından W-stilinde bir kesici uç kullanılmıştır ve kesici uç başına altı kenar bulunmaktadır. Kesici uç başına sadece dört kenar ile C stili bir kesici uçla, ancak uç hareketlerine karşı çok daha az hassas GC4325’e yükseltme yaptığımızda, yeni nesil P25 kalitemiz kenar başına 150 parça üretmiştir. Kalite neslinin ve kesici uç stilinin değiştirilmesi ta- P25 kalitesi performansta liderdir Christer Richt: Herhangi bir operatör bir P25 kalitesini rahatça kullanabilir. Çelik tornalama, uygulama alanı boyunca çok yönlü ve güvenli bir kesici uç olarak geniş kapsamda ilk tercih olarak görülmektedir. Ancak, çok sayıda operasyon için bir optimize edici, hatta problem çözücü olabilir. Birkaç yıl önce piyasaya sunulan mevcut P25 kalitesi (GC4225) performansta liderdir. Peki neden şimdi yeni bir kalite sunuluyor? Ve onun gelişimi için hangi yeni hedefleri belirlediniz? Kenar çizgisinin mevcut güvenliği talaşlı imalat sanayisi için şu ana kadar neden önemli olmuştur? Mia Pålsson: Daha yüksek kesme değeri önerilerinde daha yüksek seviyede proses güvenliği, yeni GC4325 kalitesi için hedefimiz olmuştur. ISO P25 çelik tornalama uygulama alanı kesmesi en zor olandır. İşleme boyunca; malzeme, parça, işlem, koşul ve sınırlamalardaki değişiklikler eşsiz niteliktedir. Sadece bir kesici uç kalitesinden sürekli yüksek, en iyi performansı bekleyebilir miyiz? Evet, takım malzemesindeki ve proses geliştirmede elde ettiğimiz gelişmelerde 1970 yılından bu yana bunu başardık ve bunu yeniden yaparak, talaşlı imalat üretimini daha ekonomik hale getirdik Şimdi sunulan kesici uç kalitesi ile yüksek optimizasyon potansiyeli ile geniş çelik tornalama alanını tamamen kapsamak için geniş kesici uç çeşitleri bulunan tornalama için yedinci nesil kaplamalı P25 kaliteler ile daha yukarı çıkıyoruz. Birinci nesilden fersah fersah ötededir ve mevcut P25 kalitemiz olan GC4225’e kıyasla iki kat geliştirilmiş sonuçlar sağlar. 10 yıldan uzun süredir gördüğümüz en iyi kalite test sonuçlarına sahiptir. Bu tipte işleme kullanan tezgah imalathaneleri için bunun ne anlama geldiğini bir düşünün. Kesici takımlardaki pazar lideri olarak biz müşterilerimizin üretimlerinde iyileşme sağlamak için ça- ÜRÜN lışıyoruz ve bunu bekliyoruz. Yeni GC4325, ürün ve yöntem sunumları için en son ürün grubudur. Daha geniş bir çelik tornalama alanı, kesme kenarına çok daha fazla, farklı ihtiyaçlar yüklemektedir. Kalite geliştirme ile ilgili olarak, çok önemli kaplama yapışması sürekli olmayan, kontrol edilemez aşınma için açılmalarla mücadele etmek için iyileştirilmiştir. Kesici uç alt tabakası, yapısal bir değişiklik olmadan yüksek sıcaklıklara dayanmalıdır. Kaplama ve alt tabakayı, daha önce mümkün olamayacak bir ölçekte bir birim olarak geliştirdik. Uygulamaya bağlı olarak, 400 m/dak üzerindeki kesme hızları problem değildir ve bu şekilde, bu alanda daha önce hiç elde edilmemiş kesme değeri önerilerine sahibiz. Ancak bu, hikayenin sadece bir parçasıdır. Çünkü, biz yeni kalitenin ana avantajı olarak tahmin edilebilir takım ömrü ile proses güvenliğini odak noktasına aldık. Kesme hızları ne kadar artırılabilir? Christer Richt: Ancak kesme hızları ne kadar artırılabilir? Tezgahların ve takımların ulaşabileceği bir üst limite yaklaşmıyor muyuz? Ben bir operatör olarak başka bir kalite gelişimini kullanmazsam ne olur? Mia Pålsson: Kesme hızı seviyeleri söz konusu olduğunda, üretim endüstrisinin ortalaması önerilen değerlerimizin yüzde 70’idir. Bu tabi ki; tezgah özelikleri, iş parçası çapları, işletme uzmanlığı ve risk alma seviyesi gibi çok sayıda faktöre bağlıdır. Yeni P25 kalitesi ile elde ettiğimiz ilerlemeler, kalite, çok yüksek proses güvenliği sağlarken, kullanıcıların kesme değeri seviyelerini korumalarına yardımcı olacaktır. Geniş ve kapsamlı P25 alanı boyunca üretkenlik, üretim tipine bağlı olarak belirli bir kapsamda bağımsız bir ölçüdür. Ancak genel olarak, talaş kaldırma oranı olarak ölçülen işleme verimi ve saatte üretilen parça olarak ölçülen takım tezgahı kullanımının birleşimidir. Kesme kenarı için bu kesme değerleri ve takım ömrü için eski güzel değerlere gelmektedir. 66 Makina Magazin ● MART 2014 Inveio teknolojisi: En detaylı bileşeni ile tasarlanan detaylı teknoloji. Teknoloji tek yönlü kristal yönlendirmenin başarısıdır, her bir kristal tabakası en güçlü yüzeyleri kesme kenarına bakacak şekilde tasarlanmıştır. Daha yoğun bir şekilde sıkılaştırılmış atomlar sayesinde; kesici uç dayanımı, aşınma direnci ve takım ömründe şimdiye kadar görülmüş en büyük etki elde edilebildi (gerçek yenilik çelik tornalama dünyasının gerçek yeniliğidir). İşlemede elde edilebilecek çok büyük bir potansiyel bulunmaktadır ve bu yeniden büyümüştür. Mevcut araçların tamamını kullanan kişiler için ek yüzde 30 üretkenlik artış imkânının bulunduğunu görüyoruz. Buna hayır diyerek rekabet avantajı elde etmeyi reddedebilir misiniz? Geniş ve kapsamlı P25 alanı boyunca üretkenlik, üretim tipine bağlı olarak belirli bir kapsamda bağımsız bir ölçüdür. Ancak, bunun genel olarak genelde talaş kaldırma oranı olarak ölçülen işleme verimi ve saatte üretilen parça olarak ölçülen takım tezgahı kullanımının birleşimidir. Kesme kenarı için bu kesme değerleri ve takım ömrü için eski güzel değerlere gelmektedir (şemaya bakınız). Bunu temsil eden bir örnek olarak, yeni P25 kalitemizle beklentilerimizin çok üzerinde sonuç aldığımız bir çelik tipi de yataklar ve benzer alaşımlı çelikler için kullanılan çeliklerdir. Bu, özellikle sert karbürlerin çok yapışkan olması nedeniyle kesme kenarını zorlamaktadır ve genelde ani krater aşınması ve bazen riskli aşına gelişimine neden olmaktadır. Bu kapsamda; yüksek sıcaklıklarda difüzyon aşınmasına karşı daha iyi dayanmak için kesici alt tabakası ve kaplamalar geliştirdik, kesme yüzünde krater geliş- mesine neden olan etkileri azalttık. Bu yöntemle GC4325’in talaş oluştururken ideal bir akışkan akış alanı da sağladığından emin olduk. Yani, hem kesme hızını yükseltebilirsiniz, hem de insansız işleme için gerekli uzun ve tahmin edilebilir takım ömrü için gereken kenar emniyetini elde edersiniz. Başarının arkasında çok daha fazlası var Christer Richt: İşlemede bu seviyede ileri atılan bir adımla (burada ilk kaplamalı kaliteye oranla ileri doğru atılan bir adımı kastediyorum), kaplama ve alt tabaka yapısında elde edilen yeni ilerlemeler kapsamında, yeni kalitenin özellik seviyesinin arkasında da çok daha fazlası vardır. Yeni nesil P25 kalitesinin geliştirilmesinin arkasında başka hangi yenilikler bulunmaktadır? Mia Pålsson: Başarının arkasında çok daha fazlası vardır ve tüm faktörlerin kapsamlı bir şekilde göründüğü bir örnektir. Kalitenin neredeyse tüm üretim parçaları ve proseslerinde yeni geliştirmeler yapılmıştır ve bu da, gelişmiş performans seviyesi sağlamıştır. Eğer GC4325’in arkasındaki yeniliklerden birinden bahsetmem gerekirse; aşınmaya karşı yeni, inanılmaz seviyede direnç sağlayan yeni kaplamanın kristal yapısı olmalıdır. Kenar çizgisinin değişken koşulları ile başarı seviyesi hakkında bir fikir vermek için hepsi aynı tornalama operasyonu için uygulanan ve kullanılan bugünkü farklı P25 kalite kesici uçlarının birkaçındaki aşınma gelişimini karşılaştırın. Sadece birinin düzgün takım aşınması, tahmin edilebilirlik ve güvenlik konusunda çalışan bir kenar çizgisine sahip olduğu ortaya çıktı: GC4325. ■ ÜRÜN Dinamik makina kontrolörü Beckhoff Y eni CP32xx Panel PC serisiyle, endüstriyel çoklu dokunmatik ekranlar artık doğrudan sahada, yüksek performanslı hepsi bir arada cihazlar olarak kullanılabiliyor. Montaj kollu kuruluma uygun bu güçlü cihazlar, IP 65 koruma özelliği sunuyor ve sınıfının en iyisi çoklu dokunmatik kontrol paneli teknolojisini, yüksek performanslı bir ek IPC ile tek bir kompakt muhafaza içinde birleştiriyor. CP32xx Panel PC’nin arkasındaki, bağlanan montaj kolunu çevirmek ve eğmek için gereken alan, aynı zamanda, olabildiğince az yer kaplayan ek IPC bileşenlerini barındıracak şekilde verimli bir biçimde kullanılıyor. Bu çözümdeki bileşenler, ısıl olarak birbirlerinden ayrılmıştır: Yerden tasarruf etmek amacıyla bilgisayar, tümleşik montaj kolunun etrafına, pasif soğutma sağlayan soğutucu kanatlara sahip U şeklindeki bir muhafaza içine kurulmuştur. Muhafazanın tüm alanlarında eşit ısı dağılımı Başka bir avantaj da, kompakt tasarıma karşın harika ısı dağıtma özelliğidir. Bu, dâhili fanlarla sağlanmıştır ve muhafazanın tüm Montaj kollu kurulum için tasarlanmış olan CP32xx Panel PC serisi, sahaya tek bir gelişmiş cihazla çoklu dokunmatik işlevselliği ve yüksek bilgi işlem gücü sağlar. 68 Makina Magazin ● MART 2014 alanlarına eşit ısı dağılımını temin eder. Bunun sonucunda 0-45 °C çalışma sıcaklığı aralığına sahip bir Panel PC elde edilir. Dahası, tüm bileşenlere hemen erişilebilir. Bu da, CFast kartı veya SSD gibi depolama ortamı kullanılırken kolaylık sağlar. Bağlantı kabloları, destek kolunun içinden geçerek altı adede kadar IP 65 konektör için yapılmış bağlantı bölmesine gelir. Temel yapılandırmada, bağlantı noktalarından ikisine bir Ethernet arabirim veya bir güç kaynağı bağlanmıştır. Kalanlar, isteğe bağlı olarak; ek bir Ethernet, USB veya seri arabirim veya bir Mini-PCI fieldbus için kullanılabilir. Cihazın merkezindeki silindirik başlık kolayca yerinden çıkarılabilir. Bu, bağlantı bölmesine kolayca erişilebilmesini sağlar ve gerektiğinde soğutucu kanatların temizlenmesini de kolaylaştırır. Maksimum bilgi işlem gücü Standart çift çekirdekli 1,6 GHz Intel® Celeron®CPU’nun ötesinde maksimum bilgi işlem gücü için CP32xx Panel PC’ler, aynı zamanda; ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil Intel®Core™’i serisi işlemci kullanma olanağını da sunar. Intel® Core™ i3 ve i5 işlemcilerle iki çekirdek, i7 işlemciyle ise dört çekirdek kullanılabilir. Panel PC ekranları; 12 Yeni CP32xx Panel PC serisiyle, endüstriyel çoklu dokunmatik ekranlar artık doğrudan sahada, yüksek performanslı hepsi bir arada cihazlar olarak kullanılabiliyor. ila 24 inç boyutlarda, 4:3 ve geniş ekran tipinde, yatay ve dikey biçimlerde mevcuttur. Diğer özellikleri arasında; fabrikada kurulumu yapılmış kartlar için boş bir Mini-PCI yuva, 2 GB DDR3-RAM (16 GB’ye yükseltilebilir), sabit disk, CFast kart veya SSD, 10/100/1000 Base-T bağlantıyı destekleyen tümleşik çift Ethernet kartı ve SATA RAID1 kontrolör (Intel® Rapid Storage Technology) bulunmaktadır. Endüstriyel uygulamalar için ideal Alüminyum muhafaza tasarımı, son derece sağlamdır ve endüstriyel uygulamalar için idealdir. Dar, çevresel bir metal darbe koruyucu dokunmatik ekran yüzeyini ve ekranı mekanik hasarlara karşı güvenle korur. Tamamen cam olan yüzey kimyasal olarak sertleştirilmiş ve yansıtmaz kaplamayla kaplanmış olmasının yanında, çevresel etkilere karşı maksimum direnç sağlar. Projektif kapasitif dokunmatik (PCT) teknolojili çoklu dokunmatik paneller, yüksek dokunma noktası yoğunluğu sağlar. Bu da, hassas, güvenli ve en küçük adımlarda bile hassas çalışmayı mümkün kılar. Panellerde, ince lateks iş eldivenleriyle de çalışılabilir. Beş parmak ve iki elle çalışılan otomasyon çözümlerinin her ikisi de aynı derecede başarılıdır. ■ ÜRÜN Kullanıcıya zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan hizmet ➤ Özel komple delik delme ve işleme takımı, ek olarak pah kesme uçlu,Tiger·tec® Silver kesici uçlu ve HSK adaptörlü, Xtra·tec® tabanlı Insert Drill. Walter Ö zel takımlar için hızlı tedarik sistemi olan Walter Xpress’e kesici uçlu delik işleme takımlarını dahil eden Walter; tasarım, maliyet hesaplama ve üretim bilgilerini oluşturma gibi karmaşık işlemleri tam otomatik hazırlayan konfigürasyon sistemi sayesinde, kullanıcıya zaman ve maliyet açısından önemli tasarruf sağlıyor. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Walter AG Global Yetkinlik Merkezi’ne bağlı Yöntemler&Sistemler Birimi Müdürü Heiner Schelling, şunları söylüyor: “Özel takımlara yönelik artış gösteren teklifleri karşılamak üzere Walter Xpress’i sürekli yapılandırmaya ve geliştirmeye çalışıyoruz. Mevcut Walter Xpress sistemi ile müşterilerimiz, komple karbür matkapları ve frezeleri iki hafta sonra kullanabilmektedirler. Ürün programını geliştirerek, kesici uçlu takımları da hızlı tedarik sistemimizin kapsamına almak bizim için sadece bir an meselesiydi.” Çalışmalar sonucunda, hizmetimiz artık delik delme ve delik genişletme ve ayrıca üç işleme kademesine kadar olan hassas delik işleme takımlarını kapsamaktadır. Doludan delik delme ile ilgili çözümler kendini kanıtlamış Xtra·tec® Point Drill (delme uçlu matkap) ve Üç kademeli özel delik genişletme takımı, içten soğutmalı, Tiger·tec® Silver kesici uçlu ve NCT adaptörlü. 70 Makina Magazin ● MART 2014 Xtra·tec® Insert Drill (kesici uçlu matkap) grubuna dayanmaktadır. Delik genişletme ve hassas delik işleme için sabit uç altlıkları, kartuşları olan veya hassas delik işleme özellikli, kısa tip kama bağlamalı takım tutuculu gövde, isteğe bağlı sevk edilmektedir. Teslim süresi mümkün olduğunca kısaltıldı Şu anda bu karmaşık talaşlı imalat çözümleri için teslim süresi dört hafta sürüyor. Aynı komple karbür takımlarda olduğu gibi, bu süre otomatikleştirilen işlemler sayesinde, mümkün olabildiğince kısaltılmıştır. İlk aşamada, müşteri kendi işleme gereksinimi hakkında bilgiyi satış temsilcisine iletir veya Walter’ın en yakın satış ofisinde bulunan yerel mühendislik ekibiyle paylaşır. Yerel mühendislik bölümünde, müşteriye özel parametreleri yapılandırma sistemine giren yetkili uzmanlar bulunur. İş parçasının geometri bilgisine ek olarak, aynı zamanda malzeme ile ilgili örneğin; Tiger·tec® Silver ile ilgili kesici takım malzemeleri seçenekleri kapsamında gelebilecek soruları, amaca uygun kesici uç temel şekillerini, bağlama sistemleri, soğutma tipi ve benzer tezgah özelliklerini içeren bilgiyi değerlendirirler. Böylece, beslenen sistem en kısa sürede istenen takımı tasarlayarak hesaplar ve diğer gerekli olan bilginin yanı sıra, ayrıntılı belgeleri ve takımın üç boyutlu bir çizimini üretir. Müşteri, 24 saat içinde teklif alır. Ayrıca, arka planda sonradan kullanılmak üzere; takımın üretimi için gerekli olan parça listeleri, çalışma planı ve NC işleme programlarını içeren tüm bilgiyi kapsayan çalışma dosyası hazırlanır. Böylece, sipariş alındıktan hemen sonra üretime başlanabilecek duruma gelinir. Ayrıca, hammaddenin yeterli miktarda hazırda tutulması ve tezgah kapasitelerinin üretimde darboğaz yaratmasına engel olmak gerekir. Sistemin birçok faydası var Walter Xpress sisteminin birçok faydası vardır. Her şeyden önce, otomatikleştirilen süreçler sayesinde müşteri zaman kazanır. Çünkü, Xpress dışındaki siparişlerde, genel olarak üretim ve teslimat için iki kat daha uzun süreye ihtiyaç vardır. Özel takım çözümlerinin takım değiştirme sayısını azaltması nedeniyle kısalan üretim süreçleri müşteriye olumlu yansır. Ayrıca, daha teklif kapsamında kullanıma hazır olan dokümanlar sayesinde, yüksek planlama güvenilirliği sağlanır. Kısa teslimat süresi, müşterilerin takımlarını sürekli ve verimli şekilde kullanmalarına ve stoklarını azaltmalarına olanak sağlar. Tekrar sipariş durumunda, müşteri bekleme süresinin dört haftayı aşmayacağını bilir. Heiner Schelling, konu hakkında şöyle konuşuyor: “Takma uçlu özel takımlar ile Walter Xpress‘in geliştirilmesinde önemli adımlar attık. Bunu, yeni Blaxx™ serisinin kenar frezesi dahil olmak üzere, diğer kesici uçlu takımlar takip edecektir. Ayrıca, diğer uzman markalarımızın ürün çeşitliliğini genişletmek istiyoruz. Sonraki adımlardan biri de, Walter Prototyp markasının vida dişi açma takımları olabilir.” ■ ÜRÜN Yüksek teknolojili Simatic Endüstriyel PC ailesi Siemens S iemens Endüstriyel Otomasyon Bölümü, yüksek teknolojiye sahip Simatic Endüstriyel PC ailesini duyurdu. Çok çekirdekli güçlü yapıları, dördüncü nesil Intel Xeon ve mobil Core i3 ya da Core i7 işlemcili, piyasadaki ilk kasa, raf ve panel tipi PC’lerden oluşan D nesil yeni ürünler, eski nesil C serisi cihazlara oranla yüzde 60 ila 180 arasında daha yüksek bir işlemci gücüne sahip. İşlemciye entegre, dinamik frekanslı, HD bütünleşik ekran kartı, üç kat daha fazla grafik performansı sunuyor. Uzun süreler boyunca yüksek düzeyde kullanılabilirliğe ve endüstriyel fonksiyonlara sahip tüm yeni IPC’ler, bakım gerektirmez ve 24 saat boyunca aralıksız çalışır. Ürünler aynı zamanda, yüksek sıcaklık, titreşim, sarsıntı ve EMC (elektromanyetik uyumluluk) ile ilgili gereksinimleri karşılayacak tasarımlara sahip. Bu modellerden Simatic IPC627D, kompakt kasa, IPC827D, çok yönlü genişletilebilir kasa ve IPC677D ise panel tipi ürün arayan- 72 Makina Magazin ● MART 2014 lara hitap ediyor. IPC677D ayrıca, hızlı ölçüm prosesi ve kontrol fonksiyonları ile doğrudan makinadan operatör kontrolü ve takibi için uygun yapısıyla öne çıkıyor. 19 inç kabin kurulumu için uygun olan raf tipi güçlü PC ailesinden, kapsamlı bir şekilde genişletilebilir Simatic IPC847D ve kompakt Simatic IPC647D ise, örnek olarak; ölçüm veya test çalışmalarında veya endüstriyel görüntü işleme alanında büyük hacimli verilerin hızlı işlenmesi için kullanılabiliyor. Karmaşık otomasyon uygulamalarını destekliyor En son PCIe 3.0 ve USB 3.0 PC arabirim teknolojileriyle desteklenen yeni Simatic IPC cihazlar, hızlı sistem tepkileri sayesinde, ölçüm ve kontrol görevleri ile görüntüleme çözümlerinin tek bir cihazda ard arda uygulanmasının gerektiği zorlu ve karmaşık otomasyon uygulamalarını destekliyor. Yüksek kullanılabilirlik seviyesi ve veri güvenliği için sabit disklerin değiştirilmesine gerek kalmadan, otomatik kurtarma olanağı tanıyan güvenli toplu veri depolama ve RAID sistemleri bulunuyor. Sistemlere standart olarak entegre edilen DisplayPort ve DVI ekran kartları, çift ve çoklu görüntüleme uygulamalarını kolaylaştırıyor. Opsiyonel PCIe x16 grafik kartı, sistemin beş adede kadar monitöre bağlanmasına olanak tanıyor. Entegre Intel AMT 9.0 Aktif Yönetim Teknolojisi ise, şifre korumalı uzaktan sorun teşhis ve bakım prosedürleri için uzaktan yönetim sürecini kolaylaştırıyor. Tüm cihazlarda ayrıca, durum göstergeleri (LED) ve sorun teşhisi için önceden yüklenmiş bir yazılım ile desteklenen hızlı sistem teşhis fonksiyonu bulunuyor. Düşük bir kayıp oranına sahip, yüzde 80 verimlilik ile çalışan güç kaynağı üniteleri ile yerel ağ üzerinden açılma fonksiyonu, Simatic IPC’leri, özellikle 24 saatlik aralıksız kullanımda son derece yüksek enerji tasarrufuna sahip cihazlar haline getiriyor. Simatic IPC cihazlar, opsiyonel olarak önceden kurulmuş ve etkinleştirilmiş Windows 7 Ultimate (32/64 bit) işletim sistemiyle geliyor. Ayrıca, IPC647D ve IPC847D cihazlar için Windows Server 2008 R2 sistemi de temin edilebiliyor. ■ ÜRÜN SMC, APTech komponentlerinin satışına başladı SMC Pnömatik A.Ş. S MC, elektronik ve diğer temiz endüstrilere hitap eden APTech komponentlerinin satışına başladı. En ileri teknoloji çözümler sunan, dünyanın lider pnömatik tedarikçisi olan SMC, güneş pili, opto elektronik gibi gelişmekte olan yeni pazarlar için sürekli ürün geliştiriyor. Şirket; elektronik endüstrisi, güneş ve düz panel ekranlar gibi diğer temiz endüstriler için basınç regülatörleri, valfler, akış cihazları çeşitliliğini önemli oranda artırdı. Yeni komponentler, SMC’nin bünyesine 2007 yılında katılan ve APTech olarak bilinen, kuzey Amerikalı ileri basınç teknolojileri şirketinden geliyor. APTech, elektronik endüstrisi için komponent geliştiren dünya lideri bir firma. Bu geniş ürün çeşitliliği ile SMC, parlak bir gelecek vaat eden özel gaz beslemeleri ile yeni pazarlara açılıyor. Yüksek saflıkta, özel gaz türlerine uyumluluğu ile övünen APTech ürünleri, artık SMC’den tedarik edilebiliyor. Gazın saflık derecesi artıkça, komponentlerden beklenen kalite de artmaktadır. Örneğin; APTech ürünlerinin pek çoğu temiz oda şartlarında üretilmekte, test edilmekte ve paketlenmektedir. Ürünler, en üst kalite standartlarını karşılamaktadır (ISO 9001). 1/4” ile 1” arasında değişen ölçülere sahip basınç regülatörleri, valfler ve akış anahtarları içeren APTech ürün yelpazesi, 300 bar’a kadar olan yüksek basınçlarda ve vakum şartlarında çalışabiliyor. Bu ürünler, yarı iletken ve elektronik endüstrileri için yeni standartlar oluşturuyor. Endüstriyel bir standart olarak, temel ve özel gaz beslemelerinde basınç regülatörleri, valfler, tüm yarı iletken firmaları tarafından kullanılıyor. Ürünler ayrıca; havacılık, otomotiv, petrokimya, analiz cihazları, bio teknoloji ve eczacılık gibi alanlarda uygulama imkânı bulmaktadır. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 73 ÜRÜN En son teknoloji ürünler WIN Automation’da görücüye çıkacak Bosch Rexroth A.Ş. B osch Rexroth, 19-22 Mart’ta İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek WIN Automation 2014’te; enerji tüketimini azaltan, üretim verimliliğini artıran, esnek, dayanıklı ve özel ürün ve teknolojileriyle Türk sanayicisini buluşturacak. Tahrik ve kontrol teknolojileri alanında dünyanın önde gelen uzman şirketlerinden Bosch Rexroth, lokal çözümler üreterek, dünyanın dört bir yanında biriktirdiği tecrübe ve bilgi havuzundan lokal üreticilerin faydalanmasını sağlıyor. Güncel teknolojiler üreten ve global anlamda faaliyetlerini sürdüren Bosch Rexroth, mobil uygulamaların yanı sıra, endüstriyel ve fabrika otomasyonunda kullanılan makinalar konusundaki çözümlerini WIN Automation’da sergileyecek. Bosch Rexroth’un fuarda sergileyeceği ürün ve teknolojiler arasında; enerji tüketimini azaltan Sytronix-Değişken hızlı pompa tahrik sistemleri, özellikle boyutun ve ağırlığın önemli olduğu koşullarda dayanıklı ve güçlü çözümler sağlayan hidrolik motor Hägglunds, farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tasarlanabilen ve esneklik sağlayan Varioflow-Rexroth konveyör sis- 74 Makina Magazin ● MART 2014 temleri, frekans dönüştürücü ailesi FE, hidrolik uygulamalar için Indramotion MLC uygulaması, otomotiv sektörü ve kaynak ekipmanları üreticilerinin tercihi kaynak teknolojileri, güvenirliği ve üretkenliği artıran elektrikli vidalama sistemleri, yüksek ve açık deniz hidrolik teknolojileri, minimum alanda maksimum esneklik sağlayan IndraDrive Mi tahrik teknolojisi, TS transfer sistemleri, elektromekanik silindir EMC, pnömatik valf ve mekatronik sistem çözümleri yer alıyor. Bosch Rexroth tarafından sergilenecek son teknoloji ürün ve hizmetler, 2. Salon D100’deki stantta görülebilecek. Sergilenecek ürün ve teknolojiler: Sytronix-Değişken hızlı pompa kontrol sistemleri: Sytronix serisi değişken hızlı pompa tahrik teknolojileri, güç tüketimini aktif olarak kontrol ederek, hidrolik basınç yaratmak için gereken maliyeti düşürüyor. Sürecin tam kapasiteyle çalışmasının gerekmediği durumlarda, sürücü üzerinden pompa ve motor hızı ayarlanabiliyor ve böylelikle, sistem daha verimli ve sessiz çalışabiliyor. Hägglunds-Hidrolik motor: Kimya, kîğıt, geri dönüşüm ve madencilik sektörleri gibi farklı en- ÜRÜN düstrilerde kullanım alanı bulunan Hägglunds motor, özellikle boyutun ve ağırlığın önemli olduğu koşullarda dayanıklı ve güçlü çözümler sunuyor. Çok zorlu koşullara bile dayanacak şekilde tasarlanan bu kompakt motor; sağlam, güvenilir ve yüksek performanslı bir hidrolik tahrik sistemi olarak göze çarpıyor. Varioflow-Rexroth konveyör sistemleri: Rexroth VarioFlow sistemleri, değişik tipteki ürünler ve koşullar için farklı ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tasarlanabiliyor ve kullanıcıya esneklik sağlıyor. VarioFlow, ekonomikliği ve sağladığı yüksek performansla dikkat çekiyor. Frekans dönüştürücüler: Frekans dönüştürücü Fe, kontrol teknolojisi başkenti olan “Control City”den yeni ekonomik çevirici ürün ailesini temsil ediyor. Kompakt boyutlarıyla ürün, standart çeviricilerin 0.75 kW ila 160 kW arasındaki tüm güç aralığını kapsamasına olanak sağlıyor. İstisnai değeri, kolay kullanım özelliği ve çeşitli standart fonksiyonlarıyla frekans dönüştürücü Fe sınıfındaki yeni standartları kendisi belirliyor. Hidrolik uygulamalar için Indramotion MLC: Kompakt hareket lojistiği sistemi IndraMotion MLC, tutarlı ve modern makina otomasyonu için aranılan özgürlüğün yanı sıra, basit mühendislik ve açık sistem arayüzleriyle, yenilikçi yazılım ve firmware fonksiyonlarının tüm gerçek zamanlı hareket uygulamalarında maksimum esneklik sağlıyor. Hareket kontrol, robot kontrol ve logic kontrol gibi alanlarda uygulama alanı bulunan IndraMotion MLC, uygun maliyetli ve güncel teknolojik çözümler sunuyor. Rexroth, sunduğu hareket kontrol teknolojileri sayesinde, hidrolik tahrik sistemlerinin otomasyonunu da sağlıyor. TS Rexroth konveyör sistemleri: Tüm endüstrilerde kullanılabilen Bosch Rexroth TS konveyör sistemleri, konveyör sistemlerine alüminyum profillerin de entegre edilmesiyle oluşuyor. Türkiye’de sektörlerinde öncü birçok firma tarafından kullanılan TS1, TS2plus ve TS4plus konveyör sistemleri, yerleşim planına uygun olarak tasarlanarak, gerekli kontrol algoritmaları sayesinde, istenen performansları sağlayabiliyor. Açık deniz hidrolik teknolojileri: Dünyada petrol, doğal gaz ve mineraller gibi hammadde talebi gün geçtikçe artarken, rezervlerin azalması açık denizler gibi farklı üretim alanlarını zorunlu kılıyor. Bosch Rexroth, sunduğu performansı kanıtlanmış hidrolik ürünlerle 6.000 m derinliğe inen ortamlarda çalışmayı mümkün kılıyor. Vidalama ve kaynak teknolojileri: Rexroth, her çeşit uygulama için değişik güç aralıklarında elektrikli vidalayacılara sahip bulunuyor. Sabit bir noktada sıkım işlemi için 0,6Nm-1000Nm arasında sabit sıkıcılar, farklı noktalarda sıkım işlemi için 1Nm-220Nm arasında Ergospin tipi sıkıcıları bulunan Rexroth, müşterilerine zengin çözümler sunuyor. Özellikle, otomotiv sektöründe ağırlıkları ve buna bağlı yakıt tüketimini azaltmak için odaklanılan hafif araç tasarımında, bu amaçla kullanılan alüminyum malzemesini işleme almak tecrübe ve bilgi birikimi gerektiriyor. Rexroth kullanıcılara, alüminyum malzeme de dahil olmak üzere, düşük maliyetli ve güvenilir kaynak çözümleri sunuyor. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 75 ÜRÜN Seri üretim otomotiv parçalarının temizlenmesi Yıkama, durulama ve kurutma Festo San. ve Tic. A.Ş. H öckh Multiclean-D-4-4-F tam vakum sistemi, yıkama makinaları arasında gerçek bir devdir. Ev tipi çamaşır makinasının gövdesi 6 kg taşıyabilirken, kısa süre önce bir Alman müşteriye teslim edilen endüstriyel yıkama makinası, otomotiv endüstrisi için metal parçalardan oluşan iki 600 kg’lık yük taşıyor. Festo’nun yüksek kaliteli ürünleri, çift bölmeli temizleme sisteminin sorunsuz çalışmasını sağlıyor. Metal işlemede, gres ve özel emülsiyonlar, kesme aletlerini aşınmaya karşı korur. Bu durum, makinalar için faydalıyken, metal parçalar üzerinde bir tortu bırakır ve prosesin sürdürülebilmesi için temizlenmesi gerekir. Montaj prosesleri, galvanizleme veya boyama gibi yüzey işlemeler temiz parçalar gerektirir. Uygulamaya bağlı olarak, su bazlı temizleme solüsyonları veya solventler kullanılabilir. Hızlı, ekonomik ve kaynak tasarrufu sağladığı için yağlı seri üretim parçalarda solventler su bazlı temizleyicilere tercih edilir. Yeni çift bölmeli perkloretilen bazlı Höckh Metall-Reinigungsanlagen GmbH temizleme sistemi, tam vakum altında çalışmasıyla çıtayı yükseltti. Üretim sürecine entegre edildiğinde, parça verimini büyük ölçüde artırıyor. Preslenmiş ve damgalanmış parçalarla dolu 10 kasa, üç vardiya halinde saatte bir sistemden geçiyor. Festo’nun son teknoloji ürünü valf adaları, bu mükemmel performansa katkı sağlıyor. Her şey tek bir bölmede Metal parçalara yönelik devasa yıkama makinasının kapasitesi çok büyüktür. Sıvı veya buhar perkloretilen ile 65° veya 98°’de büyük hacimli metal parçaların temizlenmesine ek olarak, sistem yıkandıktan sonra parçaları vakum kullanarak 76 Makina Magazin ● MART 2014 ÜRÜN kurutabiliyor. Tüm bu işlem, kasa başına 15 dakikadan kısa sürüyor. Bundan önce preslenmiş parçalar yığın olarak taşınır. Forklift kamyonları yaklaşık 900x800x850 mm’lik ve 500-600 kg’lık kasalar içindeki parçaları taşır. Doğru programı seçmek için sistem operatörü etiket üzerindeki barkodu okutur. Yükleme alanını terk eder etmez otomatik besleme başlar ve kasa sonraki boş proses odasına taşınır. Üç vardiyada, saatte 10 partilik kapasiteye erişmek için proses iki bölmeye ayrılmıştır. Yükleme kızağı döner kasa taşıyıcısını yerleştirir ve Festo’nun 180 cm’lik standart DNG silindiri, proses bölmesinin kayar kapısını vakum geçirmez şekilde kapatır. Kapanmasına birkaç santimetre kala akıllı bir kol mekanizması sıkı şekilde kapanmasını sağlar. Saatte 10 parti Parça tipine bağlı olarak, bunu; proses bölmesinin vakum prosesine tahliyesi, püskürtme prosesinde ön yıkama, tank 1’den taşkın temizleme (tam yıkama), püskürtme prosesinde yıkama, tank 2’den taşkın temizleme, solvent buharıyla buharlı degresleme ve vakumlu kurutma gibi modüllerden oluşan özel bir temizleme programı izler. Sınır değer enkoderi, sadece tamamen kuru ve solvent içermeyen parçalar, proses bölmesinden çıkarılacak şekilde kurutma prosesini izler. Temizlenmiş parçalar, daha sonra taşıyıcı bant üzerinde bir soğutma tünelinden geçer ve kasalar sevkiyat için hazır hale getirilir. Maksimum esneklik için sistem üç ayrı modül şeklinde tasarlanmıştır. Temizleme için birbiriyle aynı iki adet proses bölmeli, çift tanklı, damıtma sistemli, pompa ve filtreli tamamen bağımsız temizleme modülü vardır. Bağımsız çalıştığı için bakım zamanı veya düşük kapasiteli durumda bir modül kapatılarak, sistemin yarı kapasiteyle çalışması sağlanabilir. Her iki temizleme modülü merkezi bir besleme ünitesine bağlıdır. Bu ünite, vakum pompalarını ve proses hava hazırlığı için aktif karbon adsorberini barındırır. 1,000 m³/s’in üzerindeki toplam vakum performansı, gerektiğinde iki proses bölmesi arasında değişken oranlarda bölünebilir. Böylece, bölmenin ebadına ve saatte 10 paketlik kompleks prosese göre yüksek bir verim elde edilir. Güvenilir proses mühendisliği Bu zor proses, çeşitli Festo komponentleriyle düzgün şekilde çalışıyor. Bunlar, Profibus kontrollü CPX/ MPA tipi valf adalarını içerir. Bu valf adaları, tüm proses mühendisliğin- den sorumludur; açılı koltuk valflerini aktive eder, sandıkların kilitlenmesini sağlar ve sıvı ve vakum taşımasını kontrol eder. Modüldeki “akıl” sayesinde, Höckh sistemi başka hiçbir çok pinli kabloya ihtiyaç duymaz. MS serisi servis ünitesi, doğru ve güvenilir bir basınçlı hava hazırlığı sağlar. Son Festo teknolojisi, durum izleme opsiyonu da sunuyor. Maksimum, tepe ve ortalama tüketim gibi değerlerin yanında, etkin ve görünür güç de görüntülenir. ■ Ayrıntılı bilgi için: www.festo.com/catalog/dgc www.festo.com/catalog/cpx www.festo.com/catalog/ms MART 2014 ● Makina Magazin 77 ÜRÜN Güç anahtarlaması ve motor kontrolünde kontaktör teknolojisi Güvenli kontrol Ozan GÜLTEKİN ABB Alçak Gerilim Ürünleri Kontrol Ürünleri Ürün Müdürü K ontaktörler, neredeyse elektroteknolojinin başlangıcından bu yana kullanılan elektriksel ekipmanlardır. 100 yılı aşkın bir süredir alçak gerilim ürünleri üreten ABB, yeni teknoloji kontaktörleri ile elektriksel anahtarlama dünyasına yeni bir soluk getiriyor. Klasik kontaktör anlayışını değiştirecek AF serisi kontaktörler ile elektrik pazarı yepyeni bir ürün ile tanışıyor. Kontaktör, çalışma şekli olarak röleye benzeyen; ama daha yüksek akımlarda kullanıma uygun elektrik kontrollü anahtarlama cihazıdır. Kontaktörün diğer bir anahtarlama elemanı olan Şekil 1. Kontaktör iç yapısı. devre kesiciden farkı, aşırı akım durumunda koruma yapmamasıdır. Genellikle kontaktörler, motor yol verme uygulamalarında motoru başlatmak ve durdurmak için kullanılırlar. En yaygın kullanılan kontaktör tipi 3 fazlı sistemlerde kullanıma uygun 3 kutuplu kontaktördür. Kontaktörler, ana devreye kontakları sayesinde bağlanırlar. Bu ana kontakların yanında, kesme performansını artırmak için çok sayıda cihazın bulunduğu kesme bölgesi yer almaktadır. Kapalı konumda kontak itme hareketini sağlayan yaylı bir kontak köprüsü ile hareketli kontaklar kontrol edilir. Hareket, bobin ile çevrili bir elektromanyetizma ile sağlanır (şekil 1.) Ürün tasarımı ABB’nin büyük güçlü kontaktörlerinde ana devre kontaktörün arka tarafındadır ve bu özelliği ile rakiplerinden ayrılır. Yaklaşık 10 yıl önce saha çalışmaları yapılarak geliştirilen bu tasarım ile kontaktör, devre kesici gibi diğer anahtarlama elemanları ile kolayca kombine edilebilir olmuştur. Büyük kesitli saha kablolarının kontaktöre girişi kolaylaştırılmış ve kontaktörün ön yüzünden kumanda kablolarına erişim rahatlatılmıştır (şekil 2). Daha az hammadde Kontaktörler, yüksek akımları anahtarlarken istenmeyen elektriksel arklar meydana gelir. Oluşan bu arklar kontakları aşındırır ve dolayısıyla kontaktörün ömrü kısalır. Klasik olarak kontaktörün kontak yapısını yüksek dozlu gümüş kaplı alaşım oluşturur. Gümüş pahalı bir element olduğu için, kontak hacmini artırmak ve kontak ömrünü uzatmak için kullanılması uygun bir çözüm değildir. Buradan yola çıkarak, ABB kontak ömrünü uzatmak için aşa- 78 Makina Magazin ● MART 2014 100 yılı aşkın bir süredir alçak gerilim ürünleri üreten ABB, yeni teknoloji kontaktörleri ile elektriksel anahtarlama dünyasına yeni bir soluk getiriyor. ğıdaki yolları geliştirmiştir: ■ Kontaktör hareketini elektronik bir kontrol devresi ile sağlamak. ■ Kontak aşınmasını azaltmak için yazılım geliştirmek. ■ Daha yüksek kontak gücü sağlayan yeni manyetizmalar tasarlamak. ■ Arkları güvenli bir şekilde uzaklaştırmak yeni kesme bölgeleri oluşturmak. ■ Yüksek kontak dayanımı sağlamak için kontak üretimine odaklanmak. Kontak kapanması Kontaklar kapanırken; tam anlamıyla kapalı duruma geçmeden, küçük, kısa süreli darbeler oluşabilir. Bu kontak darbeleri, küçük arklar oluşmasına neden olur. Bu noktadaki akım çok düşük olduğundan, kontak darbesi çok da önemli değildir. Daha önemli olan kontak yükselmesidir. Kontak yükselmesi biraz daha sonra, akım daha da yüksekken olur (şekil 3.). Kontaklar genellikle doğru pozisyondadır. Fakat, yüksek anahtarlama akımı gibi etkenlerle bulundukları pozisyondan ayrılabilirler ve arklar oluşabilir. Ne kadar yüksek akım akarsa, aşınma da o kadar fazla olur (şekil 4). ÜRÜN Şekil 2a. Ana kontakları arkada olan eski tip kontaktör. Şekil 2b. Ana kontakları önde olan yeni tip kontaktör. Şekil 2. Ana kontakların arkaya taşınması erişimi kolaylaştırmıştır. Kontaktör manyetizmasının kapama etkisiyle oluşan titreşimler de, ayrılma gücü ile etkileşerek kontak yükselmesi oluşturabilir. Bu sebeple, kontaklar olası bir ayrılma etkisini önlemek için sıkıca kapalı konumda tutulmalıdır. Bunun için; ABB’nin yazılım destekli, özel dizayn edilmiş manyetizmalı elektronik devresi yüksek bir kontak tutuş gücü sağlar. Ayrıca, titreşimleri en aza indirgemek için elektronik devre ölçülü ve kontrollü bir kontak hareketi oluşturur. Kapama durumundaki bu etki minimuma indirilmiş olur. Kontak açması Yüksek akımları keserken (100A’in üzerindeki), ark, kontak aşınmasını azaltmak için gümüş kontaklar üzerinden uzaklaştırılmalıdır. Ayrıca, oluşacak aşınma da tüm fazlar üzerinde olabildiğince eşit ölçüde dağıtılmalıdır. Kontaklardaki arkı uzaklaştırmak için geleneksel teknoloji kullanılır. Kontağı saran çelik bir tabaka kullanılarak arkın etkisi yok edilir. Günümüzde, simülasyon araçları kullanımıyla tasarımlar artık daha iyi yapılır ve hesaplanır olmuştur. Yeni fikirler yaratılıp, bilinen eski kurallar sorgulanıp çürütülmüştür. Bobin ve manyetizma ile beraber tüm kontrol devresindeki gerilim ana devredeki gerilim ile aynı iken, anahtarlama anında bu iki ayrı gerilim birbirinden etkileşerek, fazların dengesiz yüklenmesine sebebiyet verebilir. Böyle bir durumda, daha çok kullanılan kontaktör fazı daha çabuk aşınır ve tüm cihazın ömrü azalır. Bu yüzden, yükü fazlar arasında eşit olarak dağıtmak çok önemlidir. ABB yazılım ve elektronik ekipmanları, bu etkileşimi minimuma indirir. Uzun süren çalışmalar ile bu yeniliğin patenti alınmıştır. Kontak malzemesi Taşınmanın azalması ve kontaktör ömrünün uzaması için kullanılacak kontak malzemesi Şekil 4. Kapama sırasındaki kontak yükselmesi (videodan alınmış ekran görüntüsü), ark kontak malzemesini aşındırır. ve üretim metodu çok önemlidir. Kontak malzemesi olarak geçmişte gümüş ve kadminyum alaşımı kullanılmaktaydı. Fakat, kadminyum kullanımının yasaklanmasından sonra sadece saf gümüş kullanımına geçildi. Gümüş kullanımı da kontakların çabuk aşınmasına neden oldu ve çabuk yapışmasını engelleyemedi. ABB katkı maddeleri ile güçlendirilmiş gümüş Şekil 3a. Kontak darbesi genellikle düşük akımlarda oluşur ve çok fazla problem oluşturmaz. Şekil 3b. Kontak yükselmesi yüksek akımlarda oluşur ve yüksek kontak aşınmasına sebep olur. MART 2014 ● Makina Magazin 79 ÜRÜN Şekil 5. Klasik kontrol devresi Şekil 7. Hareketli T şekli manyetizma. Şekil 6. Silindirik manyetizma. ki değişiklikler, bobin akımında değişikliğe sebep olur. Bunun da manyetik kuvvet üzerinde etkisi olur. Bazı durumlarda, kontaklar hızlı bir şekilde açma kapama yapar ve cihaz bozulur. • Çoğu kullanıcı AC kontrol gerilimi kullanır. Özellikle, sıfır geçiş noktalarındaki kuvveti kontrol edebilmek için manyetizma büyük ve karmaşık yapılı olmak zorunda kalır. • Özellikle, AC beslemede devrenin güç tüketimi yüksek olur. • Manyetizma kutuplarındaki yüzey toleransları çok fazladır. Ağır şart kullanımda ölçüler değişebilir ve manyetik kuvvette bozulmalar görülür. Günümüz modern ve yenilikçi tasarım teknolojisi bu yetersizlikler üzerinde çalışmaktadır Kontrol devresindeki yenilikler ve kalay oksit karışımı kullanarak, gelişmiş üretim tekniği ile kontak aşınması problemini minimuma indirmiştir. Güvenilirlik Kalite kontrol süreci, kontaktör üretiminin en önemli süreçlerinden biridir. ABB, güvenlik düzeyi yüksek ürünler tasarlamak amacıyla her kontaktörünü ayrıntılı testlere tabi tutar. Özellikle, kontrol devresinin kalite kontrolü çok kritiktir. Kontrol devresi Kontaktörün kontrol devresi 80 Makina Magazin ● MART 2014 yaylı bir sistem ile çalışan elektromanyetizmadan oluşur. Manyetizma bobin üzerinden akan akımla harekete geçer ve iki manyetizma birbirine yaklaşır. Bu hareket iki manyetizmayı kapatır. Dolayısıyla, kontaklar da kapanır ve sistemdeki yaylar kontak gücü sağlar. Kontrol akımı kesildiğinde kontaklar açılır, ana akım kesilmiş olur (şekil 5). Bu temel prensip 100 yılı aşkındır kullanılmaktadır ve henüz yeni bir alternatif geliştirilememiştir. Ancak, bu metodun da bazı yetersizlikleri vardır: • Gerilimdeki değişikliklere hassasiyet: Besleme geriliminde- ABB’nin yeni seri AF kontaktörleri, gerilim dalgalanmalarından etkilenmeden bobin akımının doğruluğunu sağlayan patent korumalı ve mikroişlemci kontrollü bir kontrol devresine sahiptir. Böylece, manyetik akı ve kontak zorlanmaları kontrol edilmiş olur. Ayrıca, kontrol devresi AC gerilimi DC’ye dönüştürür. Bu yolla; güç tüketimi azaltılır, daha düzgün bir manyetik kuvvet elde edilir ve sıfır geçişler oluşmaz. Daha küçük, basit ve güvenilir manyetizma kullanılmasına imkân verir. Mekanik ve elektriksel yıpranma minimuma indirilir. ■ ÜRÜN Yazılım ve görüntü bir arada Eaton B reakerVisu’nun yeni yazılım ve görüntü kombinasyonu ile güç yönetim şirketi Eaton, sistem ve makina imalatçıları için modern güç dağıtımına yönelik, düşük maliyetli ve kullanıma hazır komple bir çözüm sunmaktadır. BreakerVisu sistemi, 48 devre kesicinin ve ölçüm cihazının verisini renkli bir ekranda görselleştirebilmekte ve aynı zamanda verileri kayıt altına alabilmektedir. Paket çözümü, 7» veya 3.5» renkli ekrandan ve önceden hazırlanmış görüntüleme ile kayıt yazılımından oluşmaktadır. Bu, kullanıcının kurulum esnasındaki programlama ihtiyacını ortadan kaldırmakta ve ayrı ayrı ekranlara ihtiyaç duyulmamaktadır. Otomatik konfigürasyonu kendiliğinden yapan bir işletme sistemi olarak BreakerVisu, kurulum ve devreye alma için gereken çabayı en düşük seviyeye indirmektedir. Aynı zamanda, yeni işlevler de içermektedir: BreakerVisu bu özellikleriyle NZM devre kesicilerinin ana kontaklarındaki aşınmayı kullanıcıya belirtmekte, belirli bir kontrol merkezine doğru merkezi veri aktarımı için ağ geçidi olarak çalışabilmekte ve ilk olarak harici sistemlerle Modbus RTU üzerinden haberleşebilmektedir. BreakerVisu sistemi, tesislerin merkezi izleme ve enerji tüketimlerine yönelik olarak, sistem ve makina imalatçıları için daha basit ve daha düşük maliyetli bir çözüm sunmaktadır. Yeni sürümde BreakerVisu, tesis verisini ağ geçidi aracılığıyla ve Modbus TCP ile daha yüksek seviyedeki bir kontrol sistemine aktarabilmektedir. Harici cihazlar, Modbus RTU kullanılarak, kayıtların konfigürasyon dosyası sayesinde görüntüleme ve kayıt sistemine aktarılarak birleştirilmektedir. BreakerVisu akım, anahtarlama durumları ve yük uyarıları gibi verileri devre kesicilerden hızlı ve net bir şekilde almaya yar- dımcı olur ve alınan bu bilgiyi dinamik olarak bir http sayfası üzerinde gösterir. Çoklu-kesici ekranı ise, kullanıcının tüm çalışma verisini açık bir şekilde görüntülemesini sağlar. Ekranın yanı sıra, Ethernet TCP/IP aracılığıyla uzaktan erişim imkânı da sağlanmaktadır. Tüm olaylar, sistem tarafından otomatik olarak bir dosya içerisine kaydedilir. Buna ek olarak, yazılım aynı zamanda kendi ayarlarını yapabilmektedir. Bu da, bağlanan cihazların otomatik olarak tespit edilmesi, olay ve enerji kaydının her zaman etiketlenmesi anlamına gelmektedir. Veriyi değerlendirmek için ihtiyacınız olan tek şey Office programlarını içeren basit bir bilgisayardır. Kullanıcılar, DIN EN ISO 50001 çevre standardı çerçevesinde BreakerVisu’yu enerji verimliliğinin iyileştirilmesi için kullanabilir. Harici sistemlere açık olması, değişken topolojisi ve ağ geçidi fonksiyonu BreakerVisu’yu bağımsız, esnek bir güç yönetim çözümü haline getirmektedir. Entegre enerji ölçümü ve haberleşme BreakerVisu sistemi ayrıca, xEffect serisinin kompakt devre kesicileri olan NZM3-MC ve NZM4-MC tanım verisinin otomatik tanımasını sağlar. Entegre ölçme ve izleme fonksiyonları ile bu parçalar, artık her bir fazın akım ve gerilim değerlerine denk düşen güç ve enerji değerleri ile birlikte ölçebilmekte ve aktarabilmektedir. Entegre ölçme fonksiyonları geleneksel sistemler ile karşılaştırıldığında, yer tasarrufu sağlamakta ve kurulumu kolaylaştırmaktadır. Haberleşme, Modbus RTU veya SmartWireDT’ye yönelik arayüz modülleri aracılığıyla uygulanmaktadır. Sonrasında veri Eaton BreakerVisu’ya veya özelleştirilmiş kontrol sistemine aktarılabilir. Devre kesiciler, aşınma belirtme fonksiyonu (BreakerHealth) ile birlikte sunulmaktadır ve bu, kullanıcıya şalterin yapmış olduğu anahtarlama iş- lemlerini gösterir. BreakerVisu bu özelliği ile devre kesicilerin çalışma durumuna ilişkin her zaman en güncel bilgiyi sunmaktadır. Donanım iyileştirmesi için yeni ölçüm transdüseri Buna ek olarak, XMC ölçme ve haberleşme modülleri ile birlikte BreakerVisu, mevcut tesislerin modern enerji ölçümü ve değerlendirmesi ile kolay bir şekilde donatılmasını sağlamaktadır. Eaton’un NZM-XMC-TC-MB transdüser modülü, XMC serisinin donanım iyileştirmesi için uygun olan yeni bir modülüdür. TC modülü (TC: Transdüser), makina veya tesiste mevcut akım transformatörlerinin gerilim ölçümünü ve kabloların kullanımını sağlamaktadır. Raya monte modül hızlı bir şekilde kurulabilir ve kısa bir kablolama ile Modbus RTU aracılığıyla BreakerVisu bünyesinde entegre edilebilir. 5 A ikincil akım için standartlaştırılmış akım transformatörlerine bağlanabilir. Transformatör çevrim oranı ve diğer ayarlar, Eaton Modbus Konfigüratörü aracılığıyla kolay bir şekilde yapılabilir. Kompakt boyutu sayesinde, modül anahtarlama paneli üzerine kompakt bir şekilde kurulabilir. Eaton portföyündeki NZM kompakt devre kesiciler, NRX serisi IZMX16/IZMX40 açık tip devre kesiciler, IZM26 serisi açık tip devre kesiciler ve NZM-XMC’nin haberleşme modülleri BreakerVisu üzerinden entegre edilebilir. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 81 ÜRÜN Marianna, tamir teslim süresini Laser Tracker ile düşürdü Faro Turkey F aro Laser Tracker’in CAD verileri ile doğrudan karşılaştırılabilen gerçek zamanlı ölçümler elde edebilme yeteneği sayesinde, mühendisler nominalden sapmaları anında görselleştirebiliyor. Tracker; büyük parçaların, takım ve makinaların sertifikalandırılmaları için gereken süreyi büyük ölçüde azaltırken, önemli kalite iyileşmeleri de sağladı. Marianna Airmote Corporation (MAC), yaklaşık 20 yıldır Air Force’un en büyük hava taşıtı C5 Galaxy için yapısal komponentlerin tamir ve bakımını gerçekleştiriyor. Çoğu tamir tesisinde olduğu gibi, Marianna’nın da hava taşıtının kendisine erişimi yoktur. Bu nedenle, yapısal elemanları sıkı tolerans aralıklarında üretmek ve montajlamak için kullanılacak takımları inşa etmeleri ve sertifikalandırmaları gereklidir. Visage: Önemli kalite iyileştirmeleri sağladı Konu hakkında açıklamalarda bulunan Marianna Airmotive mühendislerinden Bill Visage, şunları söylüyor: “Faro Laser Tracker’ın 82 Makina Magazin ● MART 2014 CAD verileri ile doğrudan karşılaştırılabilen gerçek zamanlı ölçümler elde edebilme yeteneği sayesinde, mühendisler nominalden sapmaları anında görselleştirebiliyor. Tracker, büyük parçaların, takım ve makinaların sertifikalandırılmaları için gereken süreyi büyük ölçüde azaltırken, önemli kalite iyileşmeleri de sağladı.” Dünyanın en büyük hava araçlarından Dünyanın en büyük hava araçlarından biri olan Lockheed C-5 Galaxy, kıtalar arası mesafelerde çok büyük boyutlu kargoları taşımak için tasarlanmış bir askeri nakliye taşıtıdır. Air Force ilk C-5’i 1968 yılında üretti ve 131. uçağın imalatının ardından üretim durduruldu. C5, 19 fit genişliğinde, 13,5 fit uzunluğunda, yani Wright Kardeşler’in gerçekleştirdikleri ilk uçuştan biraz daha uzun, bir kargo kompartımanına sahip. C5 temel olarak, alüminyum kaplama ve petekli dolgu yapısına sahip. Marianna’nın iş sözleşmesi; ana arka iniş takımı, arka kargo kapısı, hava deflektörü, giriş kaportası, slatlar, kanatçık ve radar kapağı (radome) gibi taşıttan çıkarılabilen önemli yapısal parçaların tamir edil- mesini öngörüyordu. Örneğin; yer hava deflektörleri, iniş sırasında tekerlek frenlerini güçlendirmek için kullanılır. Uçuş hava deflektörleri, bazı özel uçuş manevraları için kullanılır. Yer ve uçuş hava deflektörleri menteşelerle birbirine bağlanmıştır. Menteşelerin, kanat birleşme yerlerinde yaklaşık +/-0.010 inç doğruluk düzeyinde hassasiyetle dizilmeleri gereklidir. Marianna Airmotive mühendisi Ryan Harvey, “Menteşeler çok hassas bir biçimde çıkarılmalıdır” diye konuşuyor. Daha önceki yöntem pratik değildi Faro Laser Tracker satın alınmadan önce MAC mühendisleri, bir tamir/bakımın parçanın konturunu bozmamasını sağlamak için 2 boyutlu taslaklar oluşturmak amacıyla CAD modelleri kullanıyorlardı. Fakat, her bir taslak yalnızca tek bir arakesiti incelediğinden, bu yöntem daha kapsamlı bakım/tamir projelerinin gerektirdiği geniş konturlu yüzey incelemeleri için pratik değildi. Bir başka sorun da, taslakları diğer taslaklara göre doğru şekilde ayarlamanın neredeyse imkânsız oluşuydu. Bir taslak teorik açısına bağlı olarak eğildiğinde ortaya çıkan torsiyon, taslak kesitlere mükemmel biçimde uyum sağlasa da, parçaların spesifikasyon dışı olmasına neden olabilir. Konu hakkında konuşan Harver, şunları aktarıyor: “MAC, mühendislerimizin müşterilerin boyutsal tolerans ve uyum ihtiyaçlarını nispeten kolayca karşılayabilmeleri için gereken takımları dikkatlice üretmeye, incelemeye ve sertifikalandırmaya karar verdi.” Kaplamaları ve dolguları bağlamak için yapıştırıcı araçlar kullanılır. Kaplamalar ve dolgular bir yapıştırıcı ile birleştirilir ve ardından, bir fırında ya da otoklavda pişirilir. Entegre bir yapı meydana getirmek için vakum ÜRÜN veya basınç uygulanır. Yapıştırıcı araç, parça konturunun korunmasını sağlar. Birleştirilmiş yapı oluşturulduktan sonra, çerçevelerin ve bağlantı elemanlarının doğru şekilde ayarlanmasını sağlamak için tasarlanmış bir montaj takımına nakledilir. Her bir takımın doğruluğu, tamir/bakım sürecinin bütünlüğü açısından kritik önem taşır. Takımların ölçüm ve kalibrasyon gereksinimi Bill Visage, söz konusu takımların ölçüm ve kalibrasyonunu gerçekleştirmek için bir araca ihtiyaçları olduğunu ifade ediyor. Marianna, bu görev için fonksiyon ve doğruluk açısından büyük sabit ölçüm makinaları (CMM’ler) ile kıyaslanabilecek, ama onlardan daha portatif ve kullanımı kolay bir ölçüm kolu olan FaroArm’ı tercih etti. Takımlar, menteşelerin konumlarını kontrol etmek için onlarla hizalanan destek noktalarına sahip. Marianna’da çalışan mühendisler, FaroArm’ı öncelikle destek noktalarını tasarımlarla karşılaştırmalı olarak kontrol etmek için kullandılar. Firma daha sonra, FaroArm kullanımını kanat ucu montajı için kullanılan takımlar gibi diğer takım/araçlarla genişletti. Fakat, çok geçmeden, firmanın daha büyük parçalar üzerinde detaylı ölçümler gerçekleştirmesi gerekti. C5’in arka kargo kapısının 15 fit genişliğinde ve 40 fit uzunluğunda olduğunu belirten Hayver, “Bunu FaroArm ile inceleyebilirdik. Fakat, tüm çevreyi inceleyebilmemiz için FaroArm’ın pozisyonunu defalarca değiştirmemiz gerekecekti. Bu da, önemli düzeyde zaman kaybına ve hata riskinin artmasına yol açacaktı. Faro’dan alternatif bir cihaz temin etmelerini istedik, onlar da Laser Tracker’ı önerdiler” diye konuşuyor. Her bir noktanın uzaklığını ve açısını ölçer Faro Laser Tracker, bir tripod üzerine monte edilir ve ölçümü gerçekleştirilecek noktada konumlandırılmış geri yansıtıcı hedefe yansıtılan lazer ışınını yayar. Lazer ışını daha sonra aynı yolu takip ederek, Laser Tracker’a geri döner. İki açı kodlayıcı ışının yükseklik ve dönme açılarını ölçerken, geri yansıtıcının 3 boyutlu konumunu tespit etmek için bir mesafe ölçer kullanılır. Operatör hedefi hareket ettirir ve Laser Tracker her bir noktanın uzaklığını ve açısını ölçer. Klasik artan mesafe ölçümü yaklaşımında; operatörün hedefi takipçinin başlangıç konumuna getirmesi ve ardından, lazerin seyri esnasında, girişim ölçer mesafeyi ölçerken, hedefi ölçümü yapılacak konuma getirmesi gerekir. Eğer ışın kırılırsa, ölçüm geçersiz sayılır ve ölçüm prosesinin en baştan tekrarlanması gerekir. Faro’nun XtremeADM’i, bu görüş hattı problemlerinin üstesinden gelir. Eğer bir insan veya nesne SMR (küresel montajlı geri yansıtıcı) arasına girerse, kullanıcı geri izleme yapmadan ışını yeniden yerleştirip ölçüme devam edebilir. Ayrıca bu özellik, mesafe ölçümü için mesafeölçer gereksinimini ortadan kaldırır. Böylece, kullanıcının tüm ölçümleri modlar arası geçiş yapmak yerine tek bir modda yapmasını sağlayarak, sistem maliyetini azaltır. Marianna, Veirsurf yazılımı da satın aldı Marianna, yüzey verisinin CAD modeli ile en iyi uyum hizalamalarının gerçekleştirilmesi için Laser Tracker ile birlikte Veirsurf yazılımı da satın aldı. Örneğin; eğer parça eğilirse, ona uyum sağlamak için CAD modeli de eğilir. Yazılım, model ve parça hizalandıktan sonra, ölçülmüş her noktanın CAD modelinden sapmasını hesaplar. Sonuçlar, ölçüm yapılırken gerçek zamanlı olarak elde edilir. Böylece, bir parça veya fikstürle ilgili bir problem varsa, operatör incelemeyi tamamlamak için boşuna zaman harcamaz; bunun yerine ölçümü durdurur, problem anlaşılıp düzeltmeler yapıldıktan sonra devam eder. Takipçi 0.025 mm (0.001 inç) doğruluk düzeyinde çalışır. Marianna, artık nispeten küçük fikstür ve parçaları incelemek için FaroArm’ı, daha büyük fikstür ve parçaları ölçmek için Laser Tracker’ı kullanıyor. Hava deflektörü için kullanılan yapıştırma aracı gibi küçük bir fikstürün incelenmesi yaklaşık bir saatte tamamlanırken, arka kargo kapısı için kullanılan bir montaj aletinin incelenmesi ise üç ile dört saat arası sürüyor. Buna; ölçülecek noktaların kontrolü, bilgisayarın başlatılması, yazılımın yüklenmesi, Laser Tracker‘ın çalıştırılması, hedefin konumlandırılması, hedef ile hizalanacak noktaların CAD model üzerinde seçilmesi ve son olarak da noktaların ölçümü dahil. “Tamir yeteneğimizi büyük oranda geliştirdi” Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Visage, şöyle konuşuyor: “12 fitten fazla uzunluktaki tüm parçalar için Laser Tracker kullanılıyor ve bu cihaz, elemanları tamir etme yeteneğimizi büyük oranda geliştirdi. Tracker; dış kaplama kusurlarını belirlemek, kaplamanın kontur dışı olduğu noktaları göstermek ve ölçülen noktaları baz alan 3 boyutlu CAD modelleri oluşturarak, tersine mühendislik yapmak için kullanılıyor. Doğrudan CAD verisi ile karşılaştırma yaparak ölçüm, mühendislerin nominalden sapmaları eş zamanlı olarak görmelerini sağlıyor. Bu da, parçaların kabul edilebilir tolerans aralıklarında işlendiklerini gösteren bir inceleme raporu ile birlikte üretilmesini sağlıyor. Tüm bunlara ilaveten, bu ölçüm cihazları Marianna’nın ürün ve hizmetlerinin kalitesini yükseltmesini ve saha dışı satın almalar için harcanan zamanı azaltmasını sağladı. İşlerin teslimi önceden haftalar alıyorken, şimdi sadece birkaç gün sürüyor.” ■ MART 2014 ● Makina Magazin 83 ÜRÜN Çığır açan buluş: KM4X100™ mil bağlantısı Kennametal M il bağlantısı; makina tezgahının mili ve makina sapı arasındaki “bağlantı noktası” arayüzdür. Bu şekilde, en önemli parçanın makina tezgahının işleme özellikleri ile uyumlu bir bükme momenti ve eğilme yükü kapasitesi sağlaması gerekmektedir. Ancak, titanyum ve diğer alaşımlar gibi yüksek mukavemetli malzemelerin işlemesinde, makina tezgahı dönme momenti eşiğine ulaşmadan önce, kesme kuvvetleri arayüz limitlerini aşan bükme momentleri oluşturmaktadır. Yüksek bağlama kuvveti ve optimize edilmiş girişim seviyelerini birleştirerek, Kennametal’in yeni KM4X100™ modeli; yüksek mukavemetli alaşımların ve diğer malzemelerin işlenmesine yönelik yüksek seviyede geliştirilmiş performans için sağlam bağlantı, oldukça yüksek sertlik ve eğilme yükü kapasitesi sunmaktadır. Sonuç olarak, oldukça yüksek talaş debileri ve her bir vardi- Kennametal’in dayanıklı KM4X100™ mil bağlantısı; gelişmiş frezeleme, tornalama ve delik açma işlemleri için üç kat daha büyük bükme moment dayanımı sunmaktadır. 84 Makina Magazin ● MART 2014 yada daha fazla tamamlanmış ürün elde edilmektedir. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Kennametal Küresel Ürün Yönetimi İşleme Sistemleri Müdürü Doug Ewald, şöyle konuşuyor: “Bir işlemde ne kadar malzemenin toplanabileceğini birçok durumda tezgah-mil bağlantısı belirlemektedir. Bunun nedeni ise, arayüzün yüksek yüklere karşı koymak ve aynı zamanda sertliğini korumak zorunda olmasıdır. Kesme aletlerindeki ve işleme merkezlerindeki gelişmeler ile birlikte, KM4X 100™ gibi mevcut güçlere yönelik en iyi kullanımı sunan mil bağlantıları, üretim planlamasının ön aşamalarında araştırılması gereken önemli konuları oluşturmaktadır.” Gelişmiş üretim çözümleri öncelikli hale geldi Titanyum alaşımlar, inconel ve yeni alüminyum alaşımlar gibi yüksek mukavemetli, hafif malzemeler; hava sahası, savunma, enerji ve ulaşım da dâhil olmak üzere birçok endüstride imalatçılar tarafından ilgi görmektedir. Bu yeni malzemeler, kendileri için önemli bir işleme zorluğu oluşturmaktadır. Küresel endüstrilerin rekabetçi baskıları da eklenince, gelişmiş üretim çözümleri bulmak öncelikli hale gelmektedir. Gelişmiş dayanıklılık, optimize edilmiş bağlama kuvveti dağıtımı ve temaslı alıştırmaya yönelik üç-yüzeyli temas ile KM4X100™’nin mühendisliği diğer alet sistemleri ile kıyaslandığında, bükme momentinin mukavemet kapasitesinin üç katını sağlamaktadır. Bu da, şu anlama gelmektedir: ■ Zorlu işleme uygulamalarının hızını ve beslemesini artırmak için atölyeler KM4X donanımlı yüksek performans makina tezgahları kullanabilir ve böylece, makina tezgahından üretim potansiyeli elde edebilir. ■ Genellikle, KM4X100™ gibi daha küçük bir KM4X bağlantısı, daha büyük bir bağlantı için aynı veya daha iyi bir kesme performansı sergilemektedir. ■ KM4X sistemleri çok görevli işlemler, tornalama, işleme merkezleri ve makina aktarımlarında manuel, yarı otomatik veya tam otomatik modda kullanılabilir. Doug Ewald, “Tasarımı sayesinde KM4X 100™, düşük-hızlı/yüksek dönme momentli işlemlerden yüksek hızlı/düşük dönme momentli işlere kadar çeşitli işlemler için kullanılabilir ve üretim donanımlarından en iyi şekilde üreticilerin yararlanmalarını sağlar. Çeşitli malzemelerin; frezeleme, delme ve tornalama işlemleri daha üretken bir hale geldi” diye konuşuyor. ■ ÜRÜN Enerji sektöründe geniş hizmet deneyimi Konecranes V inçler ve diğer kaldırma ekipmanları, enerji üretim santralleri için özellikle inşaat aşamasında ve bakım sürecinde çok önemlidir. Enerji sektörünün özel taleplerini karşılamak için vinç ve kaldırma ekipmanları en zorlu ortamlarda; hassasiyet, emniyet ve tam güvenilirlikle çalışabilmelidir. Konecranes, geleneksel kömürlü termik santrallerden büyük hidroelektrik santrallere ya da dolaylı rüzgâr santrallerine kadar her çeşit enerji santrali için kaldırma çözümleri sunar. Konecranes, birçok enerji üretim tesisinin özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere geniş bir yelpazede uygun ekipmanlar tasarlayıp üretir. Konecranes kaldırma çözümleri, emniyeti artırmanın yanı sıra, daha uzun çalışma süresi sağlayıp, kullanım ömrü maliyetlerini düşürerek güvenilir bir hizmet sunar. Müşterilerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış geniş ürün yelpazesi Dahası Konecranes, bir enerji üretim tesisinin verimli çalışması için gereken yardımcı uygulama ve özellikleri sağlayacak şekilde vinçleri özelleştirir. Ürün yelpazesi, diğer birçok ürünün yanı sıra, şunlardan oluşur: • Türbin, jeneratör ve yardımcı cihazların kurulum ve hassas bir şekilde ayarlanmasına imkân tanıyan türbin odası vinçleri. • Çift çene kepçeli kömür taşıma vinçleri. • Rüzgâr türbin motor yuvalarının içinde yüksek kaldırma hızları sunan kompakt, hafif zincirli vinçler. • Hidroelektrik barajların kapılarını kaldırmak için kullanılan giriş gezer köprü vinçleri. • Smarton® bakım vinçleri. • Atölyeler için CXT® vinçlerinin yanı sıra, daha küçük kaldırma işleri için pergel vinçler ve monoraylar. kadar vinçler yer almaktadır. Termik santral vinçleri: Patentli Akıllı Çözümler Teknolojisi Geniş kaldırma ekipmanı yelpazesinin yanı sıra Konecranes, patentli Akıllı Çözümler Teknolojisi’ni de sunar. Bu teknolojiler, vinç işletimini basitleştiren, kaldırma emniyetini ve verimliliği artıran; Salınım Kontrolü, Mikro Hız ve Kontrollü Yanaşma’yı kapsar. Konecranes, işletim gereksinimlerine göre özelleştirilen önleyici bakım programları ile ekipman bozulması riskini de büyük ölçüde azaltır. Örneğin; Konecranes’in patentli Truconnect® Uzaktan Gözetim ve Raporlama Hizmeti, sürekli olarak kaldırma ekipmanının kullanım ve durum kaydını tutar. Konecranes, farklı enerji tesislerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yüksek değerli uygulamalar yarattı. Hidroelektrik vinçler: Konecranes, hidroelektrik santralleri için, türbin odası vinçleri ile giriş ve çıkış borusu gezer köprü vinçlerini sunar. Ürün yelpazesinde; 1000 ton kapasiteli hidroelektrik santral vinçlerinden 1 ila 80 ton kapasiteli bakım ve atölye vinçlerine Konecranes, her tür termik santral için, türbin odası vinçleri, kazan dairesi vinçleri ve kaldırma tertibatları gibi vinçler sunar. Ürün yelpazesinde; 1000 ton kapasiteli termik santral vinçlerinden 1 ila 80 ton kapasiteli bakım ve atölye vinçlerine kadar vinçler yer almaktadır. Rüzgâr türbini elektrikli zincirli kaldırma tertibatı: Konecranes, rüzgar santrali uygulamaları için hafif ve kompakt olan bir elektrikli kaldırma tertibatını sunar. tXN elektrikli kaldırma tertibatı, türbinin motor yuvasının içine monte edilir. Bakım personeli, hizmet uygulamalarında kaldırma tertibatını kullanarak, türbin cihazlarının tamir ya da değişimi için bu cihazları emniyetle kaldırıp indirme imkânı bulur. Ayrıca Konecranes, her modelin modernizasyonu ve yedek parçaların yanı sıra, bakım hizmetleri de sunar. Konecranes’in dünya çapında sunduğu hizmet, enerji üretiminde edindiği onlarca yıllık deneyim sayesinde, mülkiyet masraflarını en aza indirir ve en yüksek kullanım ömrünün elde edilmesini sağlar. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 85 ÜRÜN Frezeleme, delme ve diş açma işlemleri için yüksek performans Widia A tölyelerde her gün zorlu koşullar ile karşılaşılmaktadır. Widia VariMill™, VariDrill™ ve VariTap™ markaları müşterilerin ve onlara hizmet eden distribütörlerin özel atölye ihtiyaçlarını karşılamak üzere, özellikle; çok amaçlı, kolay seçilir, kolay kullanılır olarak ve çeşitli uygulamalar ve malzemelerde üstün sonuçlar verecek şekilde tasarlanmıştır. 86 Makina Magazin ● MART 2014 Dünya çapındaki Widia müşterileri için VariMill™, VariDrill™ ve VariTap™ Widia’nın “büyük işler, büyük sonuçlar” konusundaki standardına erişmiştir. Bu aletler, çeşitli uygulama ve çalışma malzemeleri üzerinde yüksek performanslı sonuçlar vererek ve kullanılma potansiyeli olan çok yönlü araçlar sağlayarak, son kullanıcının ihtiyaçlarını karşılamak üzere özellikle tasarlanmıştır. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Widia Delik Açma ve Katı Uçlu Frezeleme Ürünleri Müdürü Dr. Müh. Tilo Krieg, şunları söylüyor: “Atölyelerde, zorlu teslim süreleri içerisinde birden fazla küçük görevle mücadele edilmektedir. Uzmanlıkları ve itibarları performansa dayanmaktadır ve genellik- le kâr edebilmek için yeterli marj bırakarak, eski sonuçların üstüne çıkmaları gerekmektedir. Aletlerinin düzgün çalışması gerektiğini biliyorlar.” Müşterilere uygun çözümler Widia’nın VariMill™, VariDrill™ ve VariTap™ markaları müşterilerine uygun çözümler sağlamaktadır. Vari portföyünün arkasındaki anlayış Widia™ distribütörü düşünülerek oluşturulmuştur. Vari ürün grubu ile donatıldıklarında, Widia™ distribütörleri; çeşitli müşteri ihtiyaçları ve uygulamalarını sadece bir delme, frezeleme ve diş açma ürün hattı ile karşılayabilir. Portföy, son kullanıcının ihtiyaç duyabileceği tüm ÜRÜN çapları, uzunluk/çap oranlarını ve soğutucu seçeneğini kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Bu nedenle, sınırlı sayıda Vari alet stoku çeşitli müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilir. Özel veya belirli delme, frezeleme veya diş açma ihtiyaçlarını azaltarak, Widia™ distribütörleri, müşterinin özel alet ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde karşılık verme yeteneklerinden ödün vermeden, mevcut envanterlerini düzenleyebilmektedir. Basitçe söylemek gerekirse; Widia™’nın Vari aletleri, işleri başarılı bir şekilde tamamlayan yüksek performanslı alet çözümleri paketidir: Delik açmak için VariDrill™, iş parçasının yüzey düzenlemesi için VariMill™ ve işi tamamlamak için VariTap™ kullanılabilir. Mükemmel bir çözüm sunuyor Keskin kenarların dökülmelerini azaltan gelişmiş nokta geometrisinden belirgin ölçüde daha az sürtünme ile sonuçlanan “marjinsiz” tasarımına kadar, Widia™ VariDrill™; çelik, paslanmaz çelik, dökme demir, demir içerikli olmayan malzemeler ve yüksek sıcaklık alaşımları da dâhil olmak üzere, çeşitli malzemelerin alet ömrünü artırmak üzere tasarlanmış çokluuygulamalı bir matkaptır. Eşsiz tasarımı VariDrill™’i, küçük ve orta boy atölyeler ve bakım alanlarının çok amaçlı delme işlemleri için mükemmel çözüm haline getirmektedir. Ürün, aynı zamanda pazar içerisinde mevcut olan standart matkap ayarlarının en geniş portföyünü sunmaktadır. VariDrill™ portföyü 1,0-20,0 mm (.0394»-.7874») uzunluk çap aralığı olan 3xD, 5xD soğutmasız ve 3xD, 5xD ve 8xD soğutmalı modelleri içermektedir. Daha üstün performans Widia™’nın VariMill I™ ve VariMill II™ uç frezelerinin başarısının ardından gelen, yeni VariMill II ER™, önceki modellerden daha üstün performans ve yarma, rampalama ve daldırma işlemlerinde tek bir alet ile dövme ve apreleme imkânı sunmaktadır. Daha büyük kenar direnci için VariMill II ER™ parmak frezeleri, eksantrik tahliyeli (ER) olarak tasarlanmıştır. Ürün ayrıca, yüksek beslemelere ve metal sökme oranlarına olanak tanımaktadır. Farklı aralıklandırılmış yivli eşsiz tasarımı; tescilli ana şeklini, uç geometrisini ve neredeyse alet gürültüsünü ortadan kaldırırken, oldukça sert kesikler ve uzun alet ömrü sunan kaplamayı içermektedir. VariMill II ER™, özellikle; titanyum, paslanmaz çelik, yüksek sıcaklıklı alaşımlar, nikel ve karbon alaşımlarını dövme ve yarı işleme uygulamalarında etkilidir ve Haimer’in çekme riskini büyük ölçüde azaltan Safe-Lock™ özelliğini sunan ve satışa hazır olan ilk alettir. Popüler ve etkili bir çözüm olarak edindiği başarısı sayesinde, Widia™ 10-25 mm (3/8-1”) çaplarında mevcut olan VariMill II ER™, uç frezelerini standart ürün portföyüne bir seçenek olarak sunmaktadır. Dünya çapında en iyi sonuçlar Alan testleri, Widia™ VariTap™’ın dünya çapında en iyi sonuçları verdiğini onaylamaktadır: Çeşitli çalışma malzemelerinde parça kalitesinden veya alet ömründen ödün vermeksizin üstün diş açma performansı. 140 yıllık uygulama tecrübesi ile, Widia™’nın her bir diş açma koşuluna uygun bir VariTap™’ı vardır. VariTap™’ın tasarım mühendisliği, yongalarını delikler arasında etkin bir şekilde işletirken, diş açma torkunu azaltan ve alet ömrünü uzatan tescilli bir spiral nokta geometrisi içermektedir. Optimize edilmiş spiral oluk geometrisi, kör deliklerdeki kuş yuvalarını azaltarak yonga tahliyesi- ne yardımcı olmaktadır. VariTap™ aynı zamanda, gerilim/basınç tutucular, katı tutucular ve senkronize kılavuz tutucular da dâhil olmak üzere her çeşit kılavuz tutucuları ile kullanılabilir. Widia, yeniliğin tanımını yapmıştır Widia markalı ürünler ve hizmetler, metal kesim endüstrisinde 80 yıldan uzun bir süredir; karbür değiştirilebilir uçlar için dünyanın ilk patentinden, dünyanın ilk kaplama kalitelerinin geliştirilmesine kadar yeniliğin tanımını yapmıştır. Widia markası, hassas tasarımlı ürünlerden oluşan eksiksiz bir portföy ve özel çözüm hizmetleri sunar. Dünya çapında, yetkili distribütör ağı ile sunulan binlerce frezeleme, torna, delik açma ve kesme sistemi ürünleri ile, ihtiyacınız olan her şeyi tek bir kaynaktan bulabilirsiniz. ■ Ayrıntılı bilgi için: www.Widia.com MART 2014 ● Makina Magazin 87 ÜRÜN Emniyet ekipmanlarında kalite ve fonksiyonellik Pilz E mniyet otomasyon sistemleri, yeterli bilgi birikimi ve uzmanlıkla tasarlandıklarında, hem emniyetli, hem de ekonomik çözümler sunabilirler. Ancak, makinalarda kullanılan emniyet ekipmanlarının maliyetinden tasarruf sağlamaya çalışmak tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Günümüz koşullarında hepimizin bütçe konusunda dikkatli davrandığı bir gerçek. Mümkün olan her alanda tasarruf sağlamaya çalışmak anlaşılır bir tutum. Ancak, bu tasarrufun sonunda bize daha pahalıya patlayabileceğini de unutmamak, karar verirken dikkatli davranmak gerekiyor. Mühendisler için bu konu daha da kritik. Çok karşılaşılan hatalardan biri; daha ucuz emniyet ekipmanı satın alarak, maliyeti düşük tutmaya çalışırken, uzun vadede çok daha fazlasını ödemek. Emniyet ekipmanlarını değerlendirirken iki özellik üzerinde durmak gerekir: Kalite ve fonksiyonellik. Yüksek fonksiyonellikteki ürünler kullanıcıya zaman kazandırarak, daha verimli çalışma imkânı verir. Ürünlerin kalitesi ise, yeni EN ISO 13849-1 Makina Emniyeti Standardı ile birlikte emniyet seviyesi belirlemede en önemli parametre haline gelmiştir. Bu standartta Mttfd (ilk tehlikeli hataya kadar geçen süre), kaliteye ve performansa işaret eder ve doğrudan emniyet seviyesinin belirlenmesinde kullanılır. Mttfd değeri düşük bir ürün kullanıldığında, diğer teknik özellikleri ne kadar üstün olursa olsun, yüksek PL seviyelerine ulaşılamaz. Mesela, basit bir emniyet rölesini ele alalım. Farklı üreticilerden alınan iki ürün aynı gibi görünebilir. Ancak, ucuz ürün kendisinden biraz daha pahalı alternatifini pek çok özellik yönünden yakalayamayacağı gibi, aynı Mttfd değerine de sahip olmayacaktır. Bu durumda, ucuz ürünü seçen kullanıcı yasalarla belirlenmiş emniyet standartlarına ulaşamaz. Ürün fonksiyonelliğine örnek olarak LED’ler aracılığıyla hata teşhisini verebiliriz. Bu özellik, kullanıcılara çoğu kez gereksiz bir lüks gibi görünür. Oysa, devreye alma sırasında sağladığı zaman tasarrufu ya da plansız duruş anında kısalan arıza sürelerinin oluşturduğu kazanç, rölenin bedelini kat kat aşar. Ayrıca, ucuz ürünün Mttfd değeri; iyi kalitede (ve doğal olarak biraz daha pahalı) olan rakibinden çok daha düşük olacağından, sıklıkla plansız duruşlara neden olacaktır. Başka bir örnek, farklı kalitedeki ışık perdeleri için verilebilir. Işık perdesinin lensi kirlenirse, emniyetli otomasyon sistemi gereğini yapacak ve makinayı durduracaktır. Tabi ki bu duruş, üretim kaybı açısından oldukça maliyetli olacaktır. Ayrıca, üretim kalitesine de zarar verme ihtimali vardır. Bu tür hatalar, emniyetli otomasyon sistemi içinde bulunan herhangi bir cihazdan kaynaklanabilir. Ancak, daha yüksek kalitede ve gelişmiş teknik özelliklere sahip cihazların, bu tür hatalara yol açma olasılığı çok daha düşüktür. Böyle bir fark günümüzün rekabetçi üretim koşullarında göz ardı edilemez. Pilz amacınıza uygun ürünler sunuyor Şimdiye kadar tüm emniyet ekipmanlarının ilgili standartlara uygun olduğunu varsaydık. Fakat, yetersiz emniyet ekipmanı kullanarak işin 88 Makina Magazin ● MART 2014 kolayına ve ucuzuna kaçılmaması gerektiğini de vurgulamak gerekiyor. Örnek olarak, tehlikeli bir makinanın kodlu emniyet şalteri ile fiziksel olarak korunduğunu düşünelim. Bu şalter, her bakımcının alet kutusunda bulunan sıradan bir mıknatısla tetiklenebilecek basitlikte olmamalıdır. Aksi takdirde, manipülasyon nedeniyle emniyet işlevini gerçekleştiremez ve olası tehlikelerin önüne geçilemez. Yukarıda anlatılanların amacı, emniyet ekipmanları ile ilgili konularda kısıntı yapmanın en iyi ihtimalle hesapsızca, en kötü ihtimalle de tehlikeli bir davranış olduğunu göstermektir. Diğer yandan, iyi tasarlanmış bir emniyet otomasyon sistemi, size kesinlikle tasarruf sağlayacak ve uzun vadede kendini amorti edecektir. Mesela Pilz PNOZsigma emniyet rölesi, küçük boyutları ve yüksek fonksiyonelliği ile, çok sayıda farklı ürün yerine tek bir ürünle çözüm sağlar. Böylece, elektrik pano boyutlarından tasarruf edilerek, maliyetler azaltılmış olur. Daha karmaşık projeler için, Pilz PNOZmulti modüler emniyet rölesi içeren bir emniyetli otomasyon sistemi; tasarım ve uygulamada, sıradan emniyet röleleri ve karmaşık bağlantılar içeren sistemlerden daha ekonomik olacaktır. Çok sayıda makina yapılıyor ya da tasarlanıyorsa, daha da fazla tasarruf sağlanır. Üstelik hem PNOZsigma, hem de PNOZmulti’nin Mttfd değeri yüksektir. Ayrıca, konvansiyonel emniyet rölelerine kıyasla ileri düzeyde teşhis yeteneğine sahiptirler. Bu özellikler, makina imalatçıları, sistem entegratörleri ve son kullanıcılara büyük avantaj sağlar. Pilz; bu konuda size yardımcı olmak için, deneyimli mühendisleriyle mümkün olan en ekonomik emniyetli sistem çözümlerini yaratırken, aynı zamanda yüksek kalitede emniyet ekipmanlarını çok geniş bir ürün yelpazesiyle hizmetinize sunuyor. ■ ÜRÜN Direkt saha montajlı IP67 güç kaynağı birimleri Turck T urck, müşterilerine IP67 koruma sınıfında direkt sahaya monte edilip kullanılabilen 24V anahtarlamalı güç kaynaklarını sunuyor. Kontrol kabinleri, kontrol üniteleri ve saha elemanları arasında mesafe çoksa, bu durum pahalı saha kablolamasını da yanında getirir. İşte tam burada IP67 koruma sınıfında bir güç kaynağının direkt olarak sahada kullanılması, gerilim düşmelerine imkân vermemesinden dolayı uygun olacaktır. IP67 koruma dereceleriyle yeni PSU67 güç kaynağı birimleri, sistem içerisinde harici koruma önlemleri almaya gerek bırakmaz. Güç kaynağı ünitelerinin yüksüz ve kısa devre korumalarıyla birlikte, hata koruma performans- ları yüksek seviyededir. Ürün aynı zamanda, 50 ms’ye kadar olan voltaj diplerine karşı otomatik olarak köprüleme yapar. Geniş bir AC/DC giriş aralığına ve -25 dereceden +60 dereceye kadar ortam sıcaklık çalışma aralığına sahip olması, dünya çapında bir kullanım alanı sağlamaktadır. 4pin 7/8inch bir konnektörle çıkış sağlanır ve LED’ler, kullanıcı için gerçek bir durum göstergesidir. Turck; 2A, 4A ve 8A de tek çıkışlı ve 4A de çift çıkışlı PSU67 serisi anahtarlamalı güç kaynaklarını sunmaktadır. Güç kaynağı üniteleri, tüm EN 60950, cULus ve CE şartlarını karşılamaktadır. ■ Elektrik tahrikli EWS hızlı takım değiştirme sistemi Schunk E lektrik tahrikli Schunk EWS hızlı takım değiştirme sistemi, pnömatik kullanılmayan fabrikalar için dönüm noktasıdır: Tam otomatik robot takım değiştirme sisteminde ilk kez hava kullanılmamaktadır. Bu ileriye dönük modüller; taşıma sistemlerinde enerji verimliliğini artırmayı, akışkan gerektirmeyen çözümleri ve hareketli uygulamalar için hızlı takım değiştirmeyi sunar. İş bağlama ve tutucu sistemlerin tartışmasız market lideri Schunk, ilk etapta 18 kg taşıma kapasiteli dijital kontrol edilebilen EWS 018 modülünü kullanıma sunuyor. Gövdeye doğrudan entegre edilmiş, bakım gerektirmeyen ve aşınmasız servo motoruyla hızlı ve aynı zamanda güçlü kitleme sağlar. Oldukça ince tasarımı sayesinde, sistem tasarımcılarına çalışma uzayında hareket esnekliği yaratır. EWS’nin mekanik tasarımı, kendini ispatlamış pnömatik Schunk SWS hızlı takım değiştirme sisteminden gelmektedir. Bu yüzden, aynı patentli özel kilitleme sistemi elektrikli hızlı takım değiştirme modülüne de uygulanmıştır. Piston konum izleme ve takım varlık-yokluk sensörü sisteme dahil edilmiştir. Ayrıca, SWS pnömatik çabuk değiştirme sisteminin elektrik iletim modulü tamamen EWS ile uyumludur. 24 V DC güç kaynağı ile hızlı takım değiştirme sistemi, ayrıca mobil uygulamalarda da kul-lanılabilmektedir. Yüksek ağırlıktaki taşıma kapasiteleri için tasarlanmıştır. Sinyal ve güç elektroniği aktarımı için standart Schunk elektrik modülleri ile tercihe bağlı olarak genişletilebilir. 22 farklı elektrik modül ölçüsüyle ve 2 binden fazla versiyonu ile iş bağlama ve tutucu sistemlerinde Schunk, hızlı takım değiştirme sistemlerinde dünyanın en geniş ürün çeşitliliğini sunmaktadır. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 89 ÜRÜN Akıllı devrim... leme özellikleri ve çok daha fazlası. Kaynak, hiçbir zaman bu kadar etkileyici bir kalitede ve bu kadar kolay olmamıştı. Ark, yeni High-Speed sistem yapısı sayesinde daha net ölçülür ve analiz edilir. Dolayısıyla, daha iyi anlaşılır ve kontrol edilir. Sonuç olarak, daha az çapak ile kısa ark prosesi, daha hızlı ve güvenli bir Pulse prosesi, mükemmel ateşleme, istikrarlı kaynak nüfuziyeti ve çok daha fazlası mümkündür. Kısacası; daha istikrarlı, daha temiz ve aynı zamanda daha hızlı kaynak yapılabilir. Başka hiçbir güç kaynağının yanına dahi yaklaşamadığı özellikler sunar. Modüler yapıya sahip Fronius İstanbul A kıllı devrim; etkileşim, gelişim ve bireysellik kavramlarını ifade ediyor. Fronius’un yeni kaynak cihazları platformu TPS/i evrensel bir dahidir. Tamamen yeni bir tasarımdır. Bu aşamada kaynak özellikleri önemli derecede geliştirilmiş olup, insan ve makina arasındaki iletişim kabiliyeti mükemmelleştirilmiş ve kullanım kolaylığı sağlanmıştır. Cihaz modüler yapısı sayesinde, özel kaynak ihtiyaçlarınıza göre kolayca uyarlanabilmektedir. TPS/i ile kaynak teknolojisinin geleceğine imza attık. Kullanıcıyla iletişime geçen kaynak ortağı TPS/i artık basit bir alet değil, birçok işlemde kullanıcıyla iletişime geçen bir kaynak ortağıdır. Kolay düz metin ekran, cihaz parametrelerini açıklamalı metinlerle birlikte sunar. Sistem, mevcut tüm bileşenleri otomatik olarak tanır ve gerektiğinde uyarı verir. Jobmaster 90 Makina Magazin ● MART 2014 torcuna entegre mini ekranla, güç ünitesini kaynak esnasında kontrol etmek mümkündür. Ayrıca, internet üzerinden uzaktan bakım ve sistem analizi de yapılabilir. İnsan ve makina arasındaki doğrudan bağlantı imkânı sunan TPS/i, kullanıcıyla akıllı bir ilişki kurar. Cihaz, kullanıcıyı ayar ve seçim yaparken ve de bileşenlerin merkezi güncellenmesi konularında güvenilir şekilde destekler. Sonuç olarak, sistemin kullanımı daha hızlı, daha kolay ve daha güvenli hale gelir. Tamamen yeniden yapılandırıldı TPS/i, temel fonksiyonları ile tamamen yeniden yapılandırıldı. Çok hızlı işlemci ile çok sayıda yeni regülasyon değerleri ölçülebilmektedir. Bu sayede, kaynak prosesi eskisinden daha iyi analiz edilebilmekte ve dolayısıyla kontrol edilebilmektedir. Pozitif etkiler: Kısa ark bölgesinde daha az çapak, daha iyi damlacık transferi, daha yüksek kaynak hızı ile daha kararlı ark, kontrollü ateş- TPS/i, modüler bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla cihaz, basit bir şekilde geliştirilebilir. Örneğin; cihaz bir modifikasyon ile Pulse güç kaynağına dönüştürülebilir. Yeni karakteristikler, yazılım güncellemeleri gibi USB bellek veya internet bağlantısıyla kolayca yüklenebilir. Bu modüler yapısı sayesinde TPS/i geleceğe yöneliktir. Dolayısıyla, şu anda hayal dahi edilemeyen imkânlar, çok yakında standart hale gelebilir. TPS/i, inanılmaz bir dönüşüm yeteneğine sahiptir. Standart bir kaynak cihazıyken, kısa bir süre içinde bir darbeli güç kaynağına dönüştürülebilir. Yeni karakteristikler veya ek uygulamalar, donanım güncellemeleri gibi kolaylıkla eklenebilir. Bu sayede, TPS/i kaynak ihtiyaçlarına göre tamamen bireysel şekilde ayarlanabilir. Aynı anda çok fonksiyonlu bir kaynak makinası. Bu yetenek, bugüne kadar mümkün olmayan bir özellikti. Yeni nesil kaynak torçları ile eşsiz soğutma ve mükemmel özellikler sunuyoruz. Yeni kaynak torç jenerasyonu ile hava veya su soğutmalı uygulamalarda en iyi sonuçları elde edilir. Sarf malzemeleri ve torç bileşenleri, kaynak gücüne göre mükemmel ayarlanmıştır. Soğutma mükemmelleştirilmiş, kullanım kolaylaştırılmış ve konfor iyileştirilmiştir. ÜRÜN Sonuç olarak, yüksek hassasiyet ve uzun dayanıklılık süreleri elde edilir. Kaynak torcu: Erişimin zor olduğu yerlerde mümkün olan en iyi kaynağı yapabilmek için torç boynu 360° dönebilir. 0° konumu dönmeyi önleyen bir emniyetle sabitlenebilir. Yeni geliştirilmiş su bariyeri, suyun torç boynunu değiştirirken dışarı sızmasını emniyetli şekilde önler. LED aydınlatması: Kabza üzerindeki LED lambası, daha fazla konfor ve kontrol garanti eder. Karanlık kaynak ortamlarını aydınlatır. denle, yeni kaynak torç jenerasyonu oldukça dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Üstelik, tüm sarf malzemelerin değişimi daha kolaydır. Mükemmel ergonomi: Devrim niteliğinde soğutma: Yeni kaynak torçları, soğutmada yeni bir kilometre taşı oluşturur. Su soğutmalı torçların soğutma bölgeleri mümkün olduğunca ileri ve dışarı çekilmiştir. Kontak memenin sivri şekli sayesinde, ısı etkileşimi daha düşüktür. Bu sayede, sarf malzemelerde sıcaklık 70° C’ye düşürülür. Yeni soğutma sistemi sayesinde, daha uzun süre kaynak yapmak mümkündür. Bundan dolayı sarf malzemelerin ömrü oldukça uzundur. Hava soğutmalı torçlarda geriye kalan sıcaklığı en iyi şekilde iletebilmek için gaz nozulu, kontak meme ve meme hamili bakırdan, izolasyon halkası seramikten üretilmiştir. Uygulamaya yönelik ve sağlam: Yeni kaynak torcunun dış borusu paslanmaz çeliktir. Torç boynunun izolasyonu ise, dış borunun altına yerleştirilmiştir. Dolayısıyla, torç yüzeyini çapaklara veya hasarlara karşı dıştan korumaktadır. Bu ne- Kaynak torcunun şekli akıllıca düşünülerek tamamen yeniden tasarlanmıştır. Bu sayede, mükemmel dengeye ve ergonomik kabzaya sahiptir. Tel besleme hortumunun yuvası dönebilir. Ayrıca, esnek yapıya sahip kauçuk bükülme koruması hortumun kırılmasını önlemektedir. Aletsiz spiral değişimi: Yeni tel sürme spirali, sıkma nozulu sayesinde kolayca ve alete ihtiyaç duymadan sabitlenir. Böylece, daha hassas kaynak yapılmasına imkân tanır. Ayrıca, gaz kaybı ≤ %3’e kadar azalır. Çeşitli sıkma nozulları, tel çaplarına göre renklerle kodlanmıştır. Dünyanın en hafif kaynak torcu: Yeni tasarıma sahip PullMig kaynak torcu, benzer modellere göre sadece üçte birlik bir ağırlığa sahiptir. Kompakt yapısı sayesinde, mevcut manuel kaynak torçlarına göre ebat olarak hiç bir fark yoktur. Üstelik, benzersiz hassasiyet söz konusudur. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 91 FİRMA HABERLERİ Toyota, forkliftleriyle dört dalda ödüle aday gösterildi Hannover’de düzenlenecek CeMAT Fuarı’nda açıklanacak olan 2014 yılı forklift ödüllerinde, Toyota dört dalda aday gösterildi. Yarışma, VDMA İstifleme ve Logistik Sistemleri Birliği tarafından düzenleniyor. Ö nümüzdeki yıl Hannover’de yapılacak olan CeMAT Fuarı’nda açıklanacak olan 2014 yılına ait uluslararası yılın forklift ödülleri için Toyota dört dalda aday gösterildi. Aralık 2012’den itibaren üretilen ürünler içinde 11 dalda adaylığın mevcut olduğu yarışmada Toyota, inovasyon becerisi ile rakiplerinin karşısına oldukça güçlü bir şekilde çıkıyor. IFOY Ödülleri’nin, hem VDMA İstifleme ve Logistik Sistemleri Birliği tarafından düzenlenmesi, hem de Avrupa’nın önemli kalemlerinin oluşturduğu bir jüri tarafından verilmesi sebebiyle büyük önem taşıdığını belirten yetkililer, “TMHE, üç kategoride aday gösterildi. 3,5 tona kadar olan forklift kategorisinde, Toyota’nın iki farklı modelinin ödüle adaylığı ilan edildi. Avrupa’da, özellikle Avrupa pazarı için üretilen yeni Toyota Tonero HST, hidrodinamik sistemle çalışan Tonero modelinden farklı olarak, hidrostatik kontrolleri ile sunduğu alternatif sürüş yaklaşımıyla bu kategoride ödül için aday gösterilen ilk Toyota modeli olarak karşımıza çıkıyor. Toyota, her iki kullanım seçeneği ile kullanıcılarına 92 Makina Magazin ● MART 2014 alışkanlıklarına göre seçme özgürlüğü sunuyor” diye konuştular. “Traigo ailesi de finalistler arasında” Söz konusu kategoride ikinci finalistin ise, elektrikli forklift sınıfındaki yeni 80V’luk Toyota Traigo ailesi olduğunu aktaran yetkililer, şunları söylediler: “Akülü forkliftin enerji verimliliği ile dayanıklı akülerin kombinasyonu, bu elektrikli forkliftlerin dizel ve LPG’li forkliftler ile uzun çalışma saatlerinde rekabet edebilmesini sağlıyor. Ayrıca söz konusu forkliftler, kullanıcıların akülü makinaların işletme maliyetlerinin düşüklüğünü görerek, makina parklarını revize etmelerini de sağlıyor. TMHE depo ekipmanları sınıfında ise, BT Optio OSE200X modeli ile alçak seviye sipariş toplayıcı kategorisinde ödüle aday gösteriliyor. Makaslı kaldırma tasarımı, en yüksek sipariş toplama seviyesinde sağladığı maksimum kaldırma kapasitesi yanında, otomatik yükseklik ayarı ve uzaktan kumanda ise, daha etkin bir operasyon yürütülmesine yardımcı oluyor.” “İşletme maliyetlerini yüzde 60 azaltıyor” Intralojistik Çözümler 2014’ün, TMHE’nin aday gösterildiği son kategori olarak göze çarptığını kaydeden yetkililer, şunları söylediler: “Toyota, I_Site Sistemi’ni Carreras Group’un parkına uygulayarak bu ödüle aday oldu. Toyota I_Site Sistemi, araç içine entegre edilmiş bilgi toplama modülü yardımı ile sürücülerin araç kullanımını denetleyerek, yönetim ekibine bilgiler aktarıyor. GPRS 3G bağlantısı ile toplanan veriler, web tabanlı bir havuzda bir araya getiriliyor. Bu sistem hem sürücüleri tanıma, hem de sürücülerin aktivitelerini görüntüleme ve ölçme imkânı sunuyor. Toyota I_Site sayesinde, verimlilik yüzde 10 artırılırken, işletme maliyetleri yüzde 60 azaltılabiliyor.” Ödüller için son kararın, Hannover’deki Deutsche Messe AG fuar alanlarında aday forkliftlerin bir haftalık devrede geçmesi gereken IFOY test sonuçlarına bağlı olacağını söyleyen yetkililer, “Ödüller ise, 19 Mayıs tarihinde sahiplerine takdim edilecek” dediler. ■ FİRMA HABERLERİ Das Lager’dan 16 milyon Euro’luk yatırım Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde 16 milyon Euro’luk rulman fabrikası kurduklarını açıklayan Ayşen Aylin Özler, özel ürünlerin imal edileceği tesiste Mart 2014’te seri üretime geçeceklerini ifade etti. Gülsün SALLIOĞLU GÜL / ANKARA E skişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde, 16 milyon Euro’luk yatırımla rulman fabrikası kuran Das Lager, Mart ayında seri üretime başlayacak. Almanya’nın Düseldorf şehrinde, 35 yıllık bilgi birikimle otomotiv rulmanları başta olmak üzere tamamen özel tasarım rulmanlar ürettiklerini söyleyen Das Lager Rulman Fabrika Müdürü Ayşen Aylin Özler, “Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan ve 16 milyon Euro’ya mal olan fabrikanın inşaatına 2012 yılında başladık” diye konuştu. Fabrikanın Mart 2014’te seri üretime başlayacağını dile getiren Özler, sözlerine şöyle devam etti: “Fabrikada, özellikle Türkiye’de üretilmeyen, yeni nesil otomotiv rulmanları başta olmak üzere, ileri teknoloji gerektiren özel ürünler üretilecek. Bu ürünlerin başında, dünyada çok az sayıda üretilen ve Tarol tipi yüksek hızlı trenlerde kullanılan ve özel imalat gerektiren rulmanlar geliyor. Ayrıca, fabrikamız sadece rulman üretimi değil; demiryolu rulmanlarının periyodik bakım, montaj ve demontaj hizmetini vererek faaliyetini sürdürecek. Bu çalışmayı sertifikalı olarak yapan ilk firma olmanın gururunu yaşıyoruz. Avrupa Birliği Müktesebatı’na uygun şekilde verilecek olan bu sertifikalı bakım hizmetiyle 24 ay garanti vereceğiz. Yüksek ücretler verilerek ithal edilen bu tür otomotiv ve özel ürünleri üreterek, Türkiye ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz.” Fabrikanın otomotiv ve otomotiv yan sanayiine yeni bir soluk geti- Ayşen Aylin Özler, “2012 yılı başında ürünlerimizi pazara sunmaya başladık. İki yıl içinde tüm dünyanın tanıdığı ve tercih ettiği bir marka haline geldik” dedi. receğini ifade den Özler, Türkiye’nin bulunduğu lokasyon itibarıyla otomotiv yan sanayii açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Gündemde olan yerli otomobil üretimi projesinin hayata geçmesiyle yan sanayiinin hızla gelişeceğine dikkat çeken Özler, bu gelişmeye katkı sağlamak için yatırım yaptıklarını ve yatırımlara devam edeceklerini kaydetti. Eskişehir’deki fabrikalarının faaliyete geçmesiyle birlikte şu anda Almanya’da yürüttükleri Ar-Ge çalışmalarının bir kısmını Türkiye’ye kaydırmayı planladıklarını belirten Özler, TÜBİTAK ve KOSGEB ile proje geliştirmeye başlayacaklarını söyledi. “Yüksek değerli rulmanlar üretiyoruz” Miktarı az, değeri yüksek ve sadece o uygulamaya esas olan rulmanlar ürettiklerine dikkat çeken Ayşen Aylin Özler, bu özelliklerinden dolayı sektörde “rulman modacısı” sıfatıyla anıldıklarını söyledi. Alman mühendisliği, tasarım gücü ve disipliniyle yüksek kalitede rulman imalatı yapmayı hedeflediklerini kaydeden Özler, “2012 yılı başında ürünlerimizi pazara sunmaya başladık. İki yıl içinde tüm dünyanın tanıdığı ve tercih ettiği bir marka haline geldik. Marka bilinirliği ile birlikte bayi sayısını da artırdık. Ayrıca; ABD, Romanya, Polonya, İran, Irak, Mısır, Cezayir, Ürdün, Suudi Arabistan, Dubai gibi ülkelerde distribütörlük anlaşmaları yaptık” diye konuştu. “Önümüzde büyük bir fırsat var” Das Lager Germany’nin Türkiye’de ilk yılı olmasına rağ- men, 8 milyon dolar değerinde ihracat anlaşmasına imza attığını açıklayan Özler, ilk sevkiyatların tamamlandığını söyledi. Önlerinde büyük bir fırsatın olduğunu ve bunu değerlendirmek istediklerini anlatan Özler, hedeflerinin beş yılın sonunda 50 milyon dolarlık ihracata ulaşmak olduğunu aktardı. Otomotiv rulmanlarında üçüncü ve dördüncü nesil rulmanları üreterek, tamamı ithal edilen bu ürünlerin yurtiçinde üretilmesini sağladıklarını anlatan Özler, bu üretimle Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltacaklarını kaydetti. Ayrıca, üreticilerin garanti vermediği teker rulmanlarında, en az 50 bin kilometre garanti verdiklerine dikkat çeken Özler, “Montaj, bakım, depolama ve nakliye gibi kullanıcı hatalarını kapsamayan bu garantiyle, bütün rulman üreticilerine örnek olmayı hedefliyoruz” dedi. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 93 FİRMA HABERLERİ Turck, ofis ve stok alanını artırdı 2009 yılında bir irtibat ofisi olarak, İstanbul Ataşehir’de 85 metrekarelik bir ofiste faaliyetlerine başlayan Turck, 2013 ikinci yarısında mevcut adresindeki ofis ve stok alanını yaklaşık 300 metrekareye çıkardı. 2 013 yılının son çeyreğinde mevcut adresindeki ofis imkânlarını genişleten Turck, Türkiye pazarı için en üst seviyede lojistik ve servis hizmet kalitesini orta vadede garanti altına aldı. 2009 yılında bir irtibat ofisi olarak İstanbul Ataşehir’de, 85 metrekarelik bir ofiste faaliyetlerine başladıklarını aktaran yetkililer, “Endüstriyel otomasyon alanında lider bir üretici olan Turck, 2013 ikinci yarısında mevcut adresindeki ofis ve stok alanını yaklaşık 300 metrekare- ye çıkararak, Türkiye pazarına verdiği önemi ortaya koymaktadır. Genişleyen imkânları ile firma, iş ortaklarının sadece ürün fiyat ve kalite beklentilerine cevap vermekle kalmayıp, bir iş ortağı olmanın bilinci ile lojistik ve servis yeteneklerini de en üst seviyede karşılamaktadır” diye konuştular. Stok alanı için yaklaşık 80 metrekarelik yer planladıklarını söyleyen yetkililer, sözlerini şöyle sürdürdüler: “Turck, rahat erişilebilir raf düzeni ve adresleme ile hızlı ve kolay sevkiyatı sağlamaktadır. Arşiv ve IT odası için 40 metrekarelik alan ofis katlarından ayrı olup, sistem yedeklemeleri iki farklı ortamda yapılabilmektedir. Bu da, bilgi güvenliğini ve kesintisiz hizmeti garanti altına almaktadır. Ofis alanını ise iki kattan fazla artıran firma, çalışanlarına daha rahat bir ortam sağlamakla kalmayıp, teknik eğitim ve seminerler gibi hizmetleri de verecek imkânlara sahip olmuştur.” Turck’un, 28 ülkede 3 bin 500 çalışanı ve 60 farklı ülkede temsilcileri ile bir aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydeden yetkililer, şirketin 2013 yılında yaklaşık 450 milyon Euro ciro gerçekleştirdiğini söylediler. Yetkililer, “15 binden fazla sensör çeşidinin, endüstriyel haberleşme modüllerinin, arayüz ekipmanlarının, bağlantı ve RFID sistemlerinin yer aldığı geniş ve çok yönlü ürün yelpazesi ile Turck, fabrika ve proses otomasyonu için yüksek verimli sistem çözümleri sunmaktadır. Firma; RFID sistem çözümü BLident, kayıp faktörü olmayan yenilikçi uprox®+ endüktif sensörler ve patlama riski olan alanlarda da kullanılabilen kompakt veya modüler fieldbus ve uzak I/O modüller gibi üstün özellikli ürünleri ile standartları belirlemeye devam etmektedir” dediler. ■ İnformatik, Manisa ve Ankara’da seminer düzenledi İnformatik, düzenlediği seminerlerde; tek merkezden ürüne ait tüm bilgilerin kontrol altında tutulması ve yönetilmesi ile, firmaların ürün geliştirme süreci boyunca elde edebilecekleri faydalara yönelik bilgileri paylaştı. M anisa’da ve Ankara’da üreticiler ve sanayi kuruluşları ile bir araya gelen İnformatik, “Mühendislik Süreç Yönetimi ve PDM Uygulamaları” semineri gerçekleştirdi. Seminerde; tek merkezden ürüne ait tüm bilgilerin kontrol altında tutulması ve yönetilmesi ile, 94 Makina Magazin ● MART 2014 firmaların ürün geliştirme süreci boyunca elde edebilecekleri faydalara yönelik bilgilerin paylaşıldığını aktaran yetkililer, “Windchill PLM çözümü; ürünün tasarımından servis uygulamalarına kadar geçen süreçte, komple çözümler sunarak, ürünün yaşam döngüsü boyunca tüm evrelerini denetleyebilmekte- dir. Mühendislik verileri ile ilişkili ürün bilgilerinin yönetilmesi uygulamalarından başlanarak; CAD data yönetimi, döküman yönetimi, proje yönetimi, değişiklik yönetimi, kalite yönetimi konularında Windchill PLM çözümü, organizasyonlara verimlilik sağlayıcı çözümler barındırmaktadır” diye konuştular. ■ FİRMA HABERLERİ Erdemir, 2013’te kârlılıkta rekor kırdı 2013’te satış miktarını yüzde 3 artıran Erdemir Grubu, söz konusu dönemde 7,7 milyon tonluk ürün sattı. Satışlarının 6,3 milyon tonunu yassı, 1,4 milyon tonunu uzun ürün olarak gerçekleştiren kuruluşun net satış gelirleri 5,1 milyar dolara ulaştı. T oplam varlıkları bakımından Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden biri olan Erdemir Grubu, 2013 yılı konsolide finansal sonuçlarını açıkladı. Geçtiğimiz yıl dünya çelik sektöründe yaşanan daralmaya rağmen satış miktarını bir önceki yıla göre yüzde 3 artıran Erdemir Grubu’nun, 2013 yılı toplam nihai ürün satışı 7,7 milyon ton oldu. Satışlarının 6,3 milyon tonunu yassı, 1,4 milyon tonunu uzun ürün olarak gerçekleştiren kuruluşun 2013 yılı net satış gelirleri 5,1 milyar dolara ulaştı. 2013 yılında net dönem kârını, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 92 artırarak, 484 milyon dolar (920 milyon TL) olarak açıklayan Erdemir Grubu, dünyada halka açık çelik şirketleri arasında en kârlı şirketlerden biri oldu. Grubun faiz ve vergi öncesi kârı (FAVÖK) 987 milyon dolar ve FAVÖK marjı da yüzde 19,2 olarak gerçekleşti. Erdemir Grubu, 2013 yılı net kâr marjı ise, bir önceki yıla göre yaklaşık 5 puan yükselişle yüzde 9,4 oldu. AB ülkeleri arasında 4. sırada Kuruluş, Dünya Çelik Birliği’nin (worldsteel) 2012 yılı ham çelik üretim raporlarına göre; dünyanın en büyük 35., Avrupa Birliği ülkeleri arasında ise dördüncü büyük çelik üreticisi konumunda. Grubun sıvı çelik üretim miktarı bir önceki yıla göre yüzde 5 artarak 8,4 milyon ton oldu. Pandır: Türkiye’nin lideriyiz Konu hakkında açıklamalarda bulunan Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, “Dünyada çelik ürünlerinin kullanım alanı her geçen gün yaygınlaşıyor ve boru profil sektöründen ağır sanayiye, otomotivden beyaz eşyaya, ısı sanayiinden, makina imalatına kadar hayatın her alanında sanayimizin gelişimine öncülük ediyor. Son 10 yılda Çin ve Hindistan’ın ardından en yüksek üretim artışını elde eden ülke olan Türkiye, 2013 yılı sonu itibariyle dünyada çelik üreten 65 ülke arasında sekizinci, Avrupa’daki çelik üreticileri arasında ise, Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor” diye konuştu. Erdemir Grubu olarak, Türkiye’nin en büyük çelik üreticisi olduklarını ifade eden Pandır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki dönemde, özellikle Ar-Ge ve üretim alanlarımızda yapacağımız iyileştirmeler ile daha fazla ihracat hedefliyoruz. Katma değerli ürünler üreterek ve müşterilerimizin geliştirdiği teknolojileri takip edip, ona uygun teknolojiler geliştirerek, daha da katma değerli hale getirmeyi hedefliyoruz.” Erdemir Grubu’nun, Ereğli ve İskenderun’daki üretim tesislerinde yıllık 11,25 milyon ton ham çelik ve 11,1 milyon ton nihai mamul üretim kapasitesiyle çalıştığını söyleyen Ali Pandır, “Türkiye’nin en çok istihdam yaratan özel sektör kuruluşlarından biri olan grubumuz, 13 bine yaklaşan çalışanıyla sadece demir çelik sektörünün değil, Türk sanayiinin öncü kuruluşlarından biri olmayı sürdürecek” diyerek sözlerini noktaladı. ■ Ali Pandır, “Grubumuz, 13 bine yaklaşan çalışanıyla sadece demir çelik sektörünün değil, Türk sanayiinin öncü kuruluşlarından biri olmayı sürdürecek” dedi. MART 2014 ● Makina Magazin 95 FİRMA HABERLERİ Gedik, hassas döküm ve vana imalatını yeni tesisine taşıdı Gedik Döküm ve Vana, hassas döküm ve vana imalatını, 25 bin metrekarelik kapalı alana sahip, Sakarya Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan yeni fabrikasına taşıdı. T ürkiye’nin ilk vana üreticisi olan Gedik Döküm ve Vana, hassas döküm ve vana imalatını Pendik-Kurtköy’den Sakarya Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan yeni döküm fabrikasına taşıdı. 25 bin metrekarelik kapalı alanda, modern ve çevreci yeni dökümhanelerinde üretimlerini sürdüreceklerini dile getiren yetkililer, “Gedik Döküm ve Vana, Türkiye’nin en büyük entegre vana üretim firmasıdır. Şirket, 1967’den bu yana ürettiği Termo markalı vanalarla sanayimize hizmet vermektedir. Yıllar içinde değişen ve gelişen ihtiyaçlara yönelik Ar-Ge çalışmaları yapan firmamız, piyasaya yeni ürünler sunarak, pazarını genişletme- ye devam ediyor” diye konuştular. Yeni tesislerinde, otomatik reçineli kalıplama hatlarında 400 kg’a kadar pik, sfero ve çelik döküm üretimi gerçekleştireceklerini aktaran yetkililer, sözlerini şöyle sürdürdüler: “Reçineli kum ile yapılan yer kalıplarında, 2 ton pik ve sfero, 1,5 ton çelik döküm üretimi de yapılacak. Hassas dökümde ise; çelik ve paslan- maz çelik alaşımları, süper alaşımlar, alüminyum alaşımları, saf bakır ve bakır alaşımlarıyla, makina imalat, savunma, elektrik, tıp, gıda, kimya, el aletleri, vana ve pompa sektörlerine hizmet verilmektedir. Hassas döküm yöntemini ilk kez Türkiye’ye getiren Gedik Döküm’ün tesislerinde, 1 gr’dan 60 kg’a kadar döküm yapılabilmektedir.” ■ Gedore, Festool’un Türkiye distribütörü oldu Alman Festool firmasının Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olan Gedore, firmanın geniş ürün yelpazesi ve uluslararası standartlardaki onaylı ürünlerini Türkiye pazarına sunacak. E l aletleri sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri olan Gedore, Alman Festool firması ile Türkiye’de tek yetkili distribütörlük anlaşmasını imzaladı. Dünya ve Türkiye genelinde, ürün kalitesiyle inovasyon ve tasarım ödüllerine layık görülen el aletleri sektörünün lider kuruluşu olduklarını kaydeden Gedore Türkiye Genel Müdürü Bülent Savaş, “2013 hedeflerini gerçekleştirdikten sonra, 2014 yılına da hızlı bir giriş gerçekleştirdik” diye konuştu. Gedore El Aletleri ile elektrikli el aletleri sektöründe farklı, hassas 96 Makina Magazin ● MART 2014 ve ileri teknoloji ürünlere sahip Alman Festool firması arasında Türkiye’de tek yetkili distribütörlük anlaşması imzalandığını aktaran Savaş, “Firmamız bu anlaşma ile; elektrikli el aletleri ürün grubu için yeni ve daha güçlü bir sayfa açarak, pazar payını artırmayı hedefliyor” dedi. Festool’un, tüm dünyada; kalite, hassaslık ve uzun ömürlülüğün simgesi haline gelen bir kuruluş olduğunu ifade eden Savaş, şöyle konuştu: “Festool’un geniş ürün yelpazesi ve uluslararası standartlardaki onaylı ürünlerini Türkiye pazarına sunacak olmanın vermiş olduğu heyecanı yaşıyoruz.” ■ FİRMA HABERLERİ Siemens Türkiye Endüstri Sektörü Lideri Ali Rıza Ersoy: Ürünün kendisi, üretim sürecinin aktif bir unsuru oldu Endüstrinin gelecekte; gerek ekonomik açıdan, gerekse toplumun gözünde yakın geçmişe kıyasla daha önemli bir rol oynayacağını aktaran Ali Rıza Ersoy, özellikle sanayileşmiş toplumların bir ‘Üretim Rönesans’ı yaşadığını söyledi. S iemens Türkiye Endüstri Sektörü, “Endüstri 4.0” vizyonunun paylaşıldığı ve geleceğin üretim teknolojilerinin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki katkısının aktarıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Teknolojik ve sosyal değişimlerin, endüstrinin dünya çapında büyük oranda yeniden konumlandırılmasıyla sonuçlandığını dile getiren Siemens Türkiye Endüstri Sektörü Lideri Ali Rıza Ersoy, “Endüstri gelecekte; gerek ekonomik açıdan, gerekse toplumun gözünde yakın geçmişe kıyasla daha önemli bir rol oynayacak. Şu sıralar, özellikle sanayileşmiş toplumlar bir ‘Üretim Rönesans’ı yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda ürünlerinin çoğunu yurtdışından alan gelişmekte olan ülkeler de, bu gelişime ayak uydurmaya başladı. Gelişmekte olan ülkeler; üretkenlik, verimlilik, kalite ve dijitalizasyonu yükseltmek için endüstriyel üretimlerini daha da profesyonelleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Dördüncü sanayi devrimini anlatan ‘Endüstri 4.0’ vizyonunda, ürünün kendisi, üretim sürecinin aktif bir unsuru olmuştur” diye konuştu. “Gerçek ve sanal üretim birbirine bağlanıyor” Mevcut trendlerin, oldukça yeni bir teknolojik gelişmeden kaynaklandığını kaydeden Ersoy, bunun da, gerçek ve sanal üretim dünyalarının birbirine bağlanması olduğunu söyledi. Ersoy, şöyle konuştu: “Bunun temelinde, endüstriye yönelik yepyeni yazılımlar ile donanım performansındaki müthiş gelişmelerin bağlantılı hale gelmesi yatıyor. Bu bağlantı; otomasyonda, motor, kontrol ve mekanik aktarma sistemlerinde önemli gelişmeleri beraberinde getiriyor. Bu trend, ilk dizayn konseptinden satış sonrası hizmetlere kadar ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsıyor.” Endüstriyel şirketlerin, ürün gelişimini ve üretim sürecini giderek daha bütünsel bir şekilde ele aldığını ifade eden Ersoy, “Ürünün yaşam döngüsü giderlerinin tamamını hesaba katılıyor. Endüstri yazılımı ve endüstriyel otomasyon platformlarıyla, ürün ve üretim yaşam döngüsü bir arada değerlendirilerek, gittikçe daha karışık hale gelen süreçler kontrol altında tutuluyor. Endüstri böylece, üretimde gelişmiş bir dijitalleşme yaşıyor” dedi. Firmaların, ilk taslak tasarımdan seri üretime; daha hızlı, daha esnek ve daha akıllı süreçler takip etmesi gerektiğini aktaran Ersoy, şunları söyledi: “Dizayn ve mühendislik yazılımlarından otomasyon sistemlerine, servise ve teknik/lojistik desteğe uzanan entegre ürünler, endüstriyel üretimin değer zincirini birbirine sıkıca bağladığı gibi, tüm üretim adımlarını iyileştirmede yardımcı olur. İleri simülasyon teknikleri sayesinde; üretim süreci değişikliklerinin, maliyet iyileştirmenin ve malzeme kullanımını azaltmanın test edilebilmesi mümkün olur. Bu da, kullanılan kaynakları azaltırken, verimli üretimin önünü açar. Yeni üretim teknolojileri, seri üretim biçiminde üretilebilecek ürünlerin verimli ve hızlı şekilde, tekilde de üretimine izin verecektir. Böylece, değişimlere hemen tepki veren ve kısa teslim zamanlarıyla üretim yapan firmaların uluslararası pazarda rekabetçi olmaları sağlanacaktır.” “Yeni ufuklar açacak” “Endüstri 4.0” teknolojilerinin sunacağı fırsatlardan belki de en önemlisinin çalışma biçimlerine olacağını bildiren Ersoy, zeki emniyet sistemlerinin, çalışanlara yeni ufuklar açacağını kaydetti. Ersoy, “İş gücü kabiliyetlerine uygun hale getirilecek işlemler, demografik değişikliklerin belirleyicileri olacak. Çalışma saatlerinin çok daha esnek olması da, çalışanların iş ve aile hayatlarını dengelemelerini sağlayacak” diye konuştu. Temiz, çevre dostu üretim ve yüksek vasıflı mesleklere bağlı olarak, endüstrinin imajının da değiştiğini dile getiren Ersoy, Siemens’in, hizmetleri ile yüksek yaşam standartları için geleceğin teknolojilerini bugünden ürettiğini söyledi. Siemens teknolojilerinin üretim şirketlerine kattıkları hakkında da açıklamalarda bulunan Ali Rıza Ersoy, konu hakkında şunları söyledi: “Endüstri sektörü, ürünlerin ve üretim süreçlerinin sanal planlanması ve gelişimi için yenilikçi IT ve yazılım çözümleriyle üretkenliği artırıyor. Buna ek olarak, üretim sürecinin optimize edilmiş kontrolüne ve yenilikçi bileşenlerin kullanımına bağlı olarak da, üretkenliği daha üst seviyelere taşıyor. Böylece, enerji ve diğer kaynakların daha az kullanımı, giderleri belirgin ölçüde azaltıyor. Gerçek ve sanal dünyalar birbirine yaklaştıkça, tasarım ve üretim süreçleri, ürün geliştirme ve üretimden servise kadar uzanan tek bir süreç içerisinde birleşiyor. Bu da, ürünlerin pazara çıkış süresini ciddi ölçüde azaltıp, kayda değer bir rekabet avantajı sağlıyor. Günümüz piyasası, kişiselleştirilmiş ürünlere ve çeşitliliğe daha fazla ihtiyaç duyuyor. Bu tür bir çeşitlilik ve esneklik, yalnızca en yeni IT ve yazılım teknolojileriyle mümkün olabilir.” ■ Ali Rıza Ersoy, endüstriyel şirketlerin, ürün gelişimini ve üretim sürecini giderek daha bütünsel bir şekilde ele aldığını dile getirdi. MART 2014 ● Makina Magazin 97 MAKALE Hidrolik pompalarda arıza nedenleri ve sonuçları Hakan VARIŞ P ompalar, hidrolik sistemin vazgeçilmez elemanlarındandır. Bundan dolayı; arıza sayısını azaltmak ve çalışma ömrünü artırmak için hidrolik sistemin, dolayısıyla hidrolik pompaların bakımı her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Pompa arızalarının yüzde 80-85’i, yağ kirliliği, devreye alma esnasında yapılan hatalar ve hidrolik sistem bakımının düzenli ve planlı bir şekilde yapılmamasından meydana gelmektedir. Bu bildiride, pompa arızalarının meydana gelme nedenleri vurgulanmaya çalışılmıştır. 1. Giriş Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, hidrolik pompaların verimi artmış, ancak dayanımları azalmıştır. Pompaların çalıştığı ilk andan arıza yaptığı ana kadar geçen sürede kullanıcının yapmış olduğunu seçimler (yağ seçimi, filtre kullanması ya da kullanmaması), hidrolik sistem hakkındaki bilgisi ve tecrübesi, pompanın kullanım süresini ciddi bir şekilde etkilemektedir. Bu sebeplerle, pompaların kullanım ömrünün 5 sn. ile 30 yıl arasında değiştiğini söyleyebiliriz. Bu süreler, kullanıcının hidrolik sisteme karşı izlediği bakım ve işletme talimatlarına göre değişmektedir. Hidrolik pompalar aniden arızalanmaz. Aşırı ısınma, basınç dalgalanmaları, debi kaybı, gürültü vb. nedenlerle çoğu zaman kendini belli eder. Hidrolik pompa arızlarının belirlenmesinde hidrolik sistemlerde arıza bulma teknikleri; Tablo 1.1 98 Makina Magazin ● MART 2014 koklama, temas, gözleme ve dinleme yöntemleri göz önüne alınarak, pompanın durumu hakkında daha net bilgiye ulaşılabilir. Bu teknikler kısaca şunlardır: Koklama: Sistemde hissedilen rahatsız edici sıra dışı bir kokunun sebebi, sistemin herhangi bir noktasında oluşan kuru sürtünme veya pompanın aşırı ısınması sonucunda yağın yanmasıdır. Temas: Pompalarda sıcaklığın belirlenmesinde ilk kullanılacak yöntemdir. Çok sağlıklı bir yöntem değildir. İnsanların sıcaklığı hissetmeleri farklılık gösterdiğinden ısı ölçer kullanılması daha sağlıklı olur. Aşırı sıcaklık artışı, pompanın iç kaçaklarının artmasının bir belirtisidir. Bu nedenle, pompalarda gövde sıcaklığına dikkat etmek gerekmektedir. c- Hatalı yağ seçimi, d- Montaj hataları, e- Devreye alma. 2.1.1. Kirlilik Hidrolik pompalarda yağın temel görevi, pompaların iç gruplarının (silindir, dağıtım plakası kontrol pistonu vb.) çalışma yüzeyleri arasında bir film tabakası oluşturmaktır. Kirli olan yağ, pompa içerisinde istenen film tabakasını oluşturamaz; tam tersine hareketli iki parça arasına girerek, parçaların aşınmasına, yağ kaçakları ve ısınmaya neden olur. Hidrolik yağın kirlenme nedenleri: 1. Katı parçacıklar (örneğin; kirlilik, aşınma parçacıkları), 2. Hava, 3. Su, 4. Kimyasallar (örneğin; temizleme için kullanılan kimyasallar, diğer yağlar). Gözleme: Sistem basıncının ve sistemdeki hareketlerin yavaşlaması gibi nedenler, pompada debi kaybının belirtileri olabilir. Dinleme: Hidrolik pompaların mekanik parçaları, yağlanma ve hava emme problemlerinden dolayı sürtünme ve boğuk sesler meydana getirir. 2. Hidrolik pompa arızası 2.1. Hidrolik pompada görülecek arıza nedenleri Pompa arızaları çoğu zaman sistemdeki bir başka elemana ait arızanın belirtisi olabilir. Arızalardan korunma, pompa ve sistem verimini artıracaktır. Pompa arızalarının yaklaşık yüzde 85-95’i, aşağıdaki nedenlerin bir veya daha fazlasının bir araya gelmesiyle oluşur. Bunları önem sırasına göre inceleyeceğiz: a- Kirlilik, b- Kavitasyon, 2.1.1.1 Katı parçacıklar Hidrolik yağ içerisinde bulunan katı parçacıklar, hidrolik pompalara en çok zararı veren kirlilik nedenidir. Katı parçacıklar, pompa iç grup elemanlarının arasına girerek, pompanın kullanım ömrünü ciddi şekilde düşürmektedir. Katı parçacıkların sisteme karışma nedenleri: 1. Montaj ve hidrolik sistem bakımı esnasında yapılan dikkatsizlikler (montaj esnasında bez unutma, kompansatör parçasının kopması vb.), 2. Hidrolik yağın ısı ve kimyasal nedenler ile özelliğini kaybetmesi, 3. Pompa ve valflerden aşınan diğer parçaların sisteme karışması. Yağ kirliliği katı maddeler şeklinde olabileceği gibi, köpürme, yağa su karışma veya çamurlanma sonucu ortaya çıkan yumuşak yapıdaki malzemelerdir. Yağda kirli- MAKALE 2.1.1.5 Hidrolik sistemde suyun nedenleri: Tablo 1.3 [5]. ■ Yağa Resim 1.1. Resim 1.2. su girişi (yoğuşma), Sistem tasarım hataları (hatalı tank ve soğutma), ■ Kaliteli yağ. ■ 2.1.1.6 Hidrolik yağda su bulunmasının sonuçları: ■ Mekanik problemler ve koroz- yon, ■ Çamurumsu yapı meydana getirerek, pompaların motorların ve diğer hidrolik malzemelerin arızalanması, ■ Sızdırmazlık elemanlarına etki ederek, pompada ve sistemde yağ kaçağı artışı, ■ Metal yorgunluğuna sebep olmasından dolayı malzeme ömrünün kısalması. Resim 1.3 [2]. lik denince 2μ -50μ arasında partiküller kastedilmektedir. Hidrolik pompalar için yağın kirlilik derecesi Nas 9 olmalıdır. Söz konusu rakamın Nas 9 değerinden yüksek olması durumunda, pompa parçalarında aşınmalar başlamaktadır. 2.1.1.2 Hava Hava girmiş hidrolik sistemlerin belirtileri; yağın sirkülasyon sırasında basınca ve düşük basınca maruz kaldığında çarpma ve vurma sesine benzer sesler çıkarmasıdır. Havanın diğer bir belirtisi ise, köpük ve sistemin düzensiz çalışmasıdır. buna bağlı sıvının dinlenememesi, ■ Sıvı içerisinde çözünmüş olan kirlilik. 2.1.1.4 Hidrolik sistemde havanın sonuçları: ■ Yağın çabuk yaşlanması, Yaşlanma nedeni ile yağlama özelliğini kaybetmesi, ■ İç kaçakların artması nedeni ile sistemin ısınması, ■ Isınmadan dolayı keçe ve oringlerin sızdırmazlık özelliklerini kaybetmesi. ■ 2.1.2 Kavitasyon Hidrolik pompaların yağ emişi sırasında yağ ile beraber havayı da emmesi sonucu, pompa parçaları üzerinde oluşan parça kopmalarıdır. Hava emen hidrolik pompada; pompa basınca çıkarken veya düşük basınca maruz kaldığında, çarpma veya vurma sesine benzer sesler çıkarmaktadır. 2.1.2.1 Hidrolik pompada kavitasyonun nedenleri: 1- Hatalı ve tıkalı filtre, Resim 1.4. 2.1.1.3 Hidrolik sistemde havanın nedenleri: ■ Emiş hattındaki ve boru bağlantılarındaki kaçaklar, ■ Tanka dönen sıvının yukarıdan düşmesi (çoğu zaman serbest hava içermektedir), ■ Dönen sıvının direkt olarak pompa emişine gitmesinin engellenmemesi, ■ Tank hacminin düşük olması, MART 2014 ● Makina Magazin 99 MAKALE zaman vurularak takılmamalıdır. Mümkünse, kaplinleri yağ içerisinde ısıttıktan sonra şaftlara takılmalıdır. 2.1.5 Devreye alma Resim 1.6 Grafik 1.1 [1]. 2- Hatalı bağlantı elemanları, 3- Hatalı veya hasarlı boru, 4- Hatalı veya katlı hortum, 5- Hidrolik tankın yeri ve tasarımı, Resim 1.7 Resim 1.8 Resim 1.5 6- Hatalı hidrolik yağ, 7- Hidrolik pompanın yeri. 2.1.3 Hatalı yağ seçimi Hidrolik pompalarda yağ seçimi dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur. Viskozite hatalı seçildiği takdirde, pompanın hava emmesine ve kavitasyona neden olmaktadır. Bu nedenle, hidrolik pompalar için uygun viskozitedeki yağın seçiminde aşağıdaki konulara dikkat edilmelidir: a) Minimum çevre sıcaklığındaki ilk çalışma viskozitesi, Resim 1.9 100 Makina Magazin ● MART 2014 b) Maksimum çevre sıcaklığın da beklenen maksimum çalışma sıcaklığı. Hidrolik yağın çalışma sıcaklığı ile işletim viskozitesi aralığında uzanan bu yüksek viskozite, her durumda tabloda verilen taralı alan bakıp seçilmelidir. Optimum verimlilik için ve uzun çalışma ömrü elde etmek için, 16-36 mm2/s viskozite aralığı seçilmelidir. Tavsiye edilen değerlerin dışında yüksek viskoziteli sıvı kullanımı; kavitasyona, sistemde aşırı basınç düşümüne ve verim düşüklüğüne neden olabilir. Sıvı viskozitesi çok düşükse, kaçak artacağı için volumetrik verim düşecektir. Basınç dengesinde kararsızlık belirecek, kontrol zorlaşacaktır. Hidrolik pompalar, en büyük hasarı ilk çalıştırma anında alabilmektedirler. Bu nedenle, pompaları devreye almada dikkat edilecek hususları resimlerle açıklamakta fayda var. Pompanızın lekaj bağlantılarında ve lekaj hortumunun seçiminde izin verilenden daha küçük bağlantı ve hortumlar kullanılmamalıdır. Çalıştırmadan önce, pompanızın gövdesini (lekajını) yağ ile doldurunuz. Elektrik motoru start-stop yapılarak, pompanın iç grubunun yağlanması sağlanır. Pompanın özellikle emiş hattındaki bağlantının tam sızdırmaz olmasına (pompanın hava emmemesine) dikkat edilmelidir. Pompanızın dönüş yönünün, etikette belirtilen yön olduğuna dikkat ediniz. Sisteminizdeki valflerin ayarlarını kesinlikle değiştirmeyin. Özellikle, basınç emniyet valflerinin ayarlarını değiştirmek sisteminize ısı olarak geri dönecektir. Değişken deplasmanlı pompalarda emniyet valfinin ayarı, pompa üzerindeki basınç kontrol valfinin üzerinde ayarlanmalıdır (x+25 bar). 3. Sonuç Pompalar, hidrolik sistemlerin kalbidir. Bu nedenle, pompalardaki ve hidrolik sistemlerdeki; anormal ses, yüksek, akışkan sıcaklığı, yavaş hareket ve köpük gibi pahalı arızalara sebep olabilecek belirtileri takip ederek, önleyici ve sistematik bakımlar planlayarak, hidrolik pompaları uzun süre arıza yapmadan kullanmak mümkün olabilir. Kaynaklar 2.1.4 Montaj hataları Hidrolik pompa ve elektrik motorunun akuplajı sırasında, kaplin bağlantılarının doğru yapılması gerekir. Hatalı yapılan montaj sonrası oluşacak yükler, pompa ve elektrik motorunun şaft rulmanları üzerine bineceğinden pompanın kullananım süresini düşürmektedir. Ayrıca, pompaya bağlanan kaplin hiçbir 1. Rexroth, hidrolik katalog. 2. Rexroth oil cleanliness booklet. 3. Hidrolik Yağları Tanımak ve Doğru Hidrolik Yağı Kullanmak (Baha İnan Mak. Müh. Petrol Ofis A.Ş.). 4. Hidrolik Devrelerde Arıza Analizi. 5. Parker filtration’s handbook. ■ Kaynak: Bakım Teknolojileri Kongresi Bildiriler Kitabı MAKALE “Hatayı kim yaptı?” diyerek yola çıkanların akıbetleri... Ahmet Levent ÖNER SED (Stratejik Eğitim ve Danışmanlık) Uzman Eğitmen & Kıdemli Danışman 1 989 yılında İsviçre’de bulunduğum sırada, bir iş dünyası programında duyduklarım beni çok etkilemişti. Bu programda görüşülen konu; çok tanınmış Avrupa, Amerika ve Japon kökenli elektronik eşya şirketlerinin yönetim tarzları ve yöneticilerin sorunlara yaklaşımları ile ilgiliydi. Japon konuşmacı; hatırladığım kadarı ile Avrupa kökenli şirket yetkilisi olan konuşmacının sorduğu, “Siz Japon yöneticiler ile biz batılı yöneticilerin bir sorunla karşılaştıklarında, yaptıkları şeyler ve sorun karşısındaki tutumlar, temelde nerede farklılaşmaktadır?” sorusuna çok kısa ve net bir cevap vermişti. Siz batılılar, bir sorun yaşandığında derhal “Kim yapmış?” diye tepki verirsiniz. Oysa biz Japonlar, “Neden olmuş?” deriz ve neden sorusunu o problemin köküne inene dek; “Peki, acaba bunun alt nedenleri ne olabilir?” diye en az beş defa sorarız… Toplam iş başarısı üzerindeki etkilerini göstermek için, eğitimlerimde yeri geldikçe anlattığım bu konuyu, siz değerli dostlarımla da paylaşmak istedim... Birden çok çocukları olan bir ailede de, kalabalık bir sınıfta da ve tabii benim esas ilgi ve araştırma alanım olan işletmelerde de; anne, baba, öğretmen, amir veya sözüm ona lider konumundaki kişi, bir sorun olduğunda derhal suçluyu aramaya başlar. Klasik yaklaşım; “Kim yaptı bunu?” soru cümlesi ile başlayan ve sonra da bulunan suçluyu derhal cezalandıran yaklaşımdır. Aslında, ceza da çoğu zaman ciddi bir fırça ve aşağılama şeklinde tezahür eder ya, neyse... Son derece kısır ve göstermelik bir yaklaşım “Kim yaptı?” sorusu, problemleri önlemeye ve çözmeye yönelik değildir. Suçluyu bulup, bir şekilde cezalandırmaya yönelik son derecede kısır ve göstermelik bir yaklaşımdır. Bu durumda, fırçayı yiyen; fırça yemeğe şerbetlenmiş olarak normal yaşamına devam eder. Kötü olan şudur ki; bu kişi iş yaşamına daha kötü sonuçlara da yol açarak devam edecektir. Kabahati yapan kişi, olayı derhal saklama, örtme ve başka birilerinin üzerine yıkma yoluna gidecektir. Kabahati yapan işten çıkartılmış olsa da, yeni gelenler de büyük bir ihtimal ile aynı hatayı tekrar edeceklerdir. Zira, işletme içindeki kültürde de, sistemlerde de ve sorunlara yaklaşım tarzlarında da bir değişiklik olmamıştır. Konuyu toparlarsak, bizler yönetici olarak aşağıda sayacağım hataları yapmamaya özen göstermeliyiz. Bilerek veya bilmeden yaptığımız bu hatalar; sorunların oluşmasına, tekrarına, azarlama kültürüne, işletme içinde gergin bir havanın oluşmasına, bazı çalışanların bu gergin havaya dayanamayıp kaçmasına, bazılarının da ruhsuz birer varlık gibi, fırçaya şerbetli olarak adeta amaçsızca dolaşmasına neden olmaktadır. Bu hataları şöyle sıralayabiliriz: 1. İnsanlarımızdan ne beklediğimizi net ve açık olarak anlatmıyoruz. 2. İşimizde; net, anlaşılır, iletişimi kolaylaştıran bir organizasyon kurarak, bu yapıyı çalıştırmıyoruz. Ya sıfır organizasyonla ya da rastgele yapılmış ve sürekli kurcalanan bir organizasyonla işleri yürütebileceğimizi zannediyoruz. 3. Karmaşık ve insana göre yapılan bu organizasyonlarda hiç bir bilimsel prensibe uymuyoruz ki; bunlardan en sık rastladıklarımız şunlardır: ■ Farklı ihtisas isteyen işlerin bir kişide toplanması, Adama göre iş verme anlayışı, Güvenilen üç-beş kişiye çatlatırcasına görev yüklenmesi, ■ Organizasyonda kademelerin artırılarak, gereksiz ve büyük (üstelik içleri doldurulamamış) unvanların yaratılması vb. sorunlardır. 4. İnsanlara güvenmeyip, her birimi ve kişiyi, bir başka birim ve kişiye kontrol ettirmekteyiz. 5. Birden çok sorumlusu olan işlerde ve iletişimi zorlaştıran bir ortamda, yüksek verim ve düşük sorun olmasını bekliyoruz. 6. Liderlik kültürü oluşturup, bunu işletmemizde tepeden tırnağa yaygınlaştırmıyoruz. 7. Özellikle yönetici olarak bizler, tarzımızı geliştirip değiştirmiyoruz. Buna karşılık, başkalarının tarzlarını iyileştirmesini ısrarla istiyoruz. 8. En önemlisi de, böyle bir ortamda doğal olarak ortaya çıkan sorunları (Tabii o da örtülemeyip, önümüze gelen veya bize bir şekilde yansıyan sorunları) derhal “Kim yapmış?” yaklaşımı ile sorgulayıp, suçluyu fırçalamak üzere arıyoruz. ■ ■ Neden araştırması vakit kaybı değildir Gerçekten de “Kim yaptı ?” demeyelim; neden araştırmasını vakit kaybı zannetmeyelim. “Kim yaptı?” sorusunun; işletme içerisinde kabahat gizlemeye, korkuya ve birbirine kabahat atmaya neden olacağını unutmayalım. Bu hatalı sorunun aynı zamanda dedikodu mekanizmasına sebep olduğunu da gözden kaçırmayalım. Sonuç olarak; sistem hataları ve işletme kültürü “Kim yaptı?” sorusunu sıkça sormaya yol açarken, sıkça sorulan bu sorunun da, sistemsizlik ve karmaşa ortamı yaratacağını lütfen görelim. Girift olmayan, net ve kristal yapılı bir organizasyon ve tepeden tırnağa yaygınlaştırılan bir liderlik kültürümüzü şirketimiz içerisinde lütfen yaygınlaştırmaya gayret edelim. ■ MART 2014 ● Makina Magazin 101 MAKALE Global ekonomide giderek artan “hizmet” payı Kemal YAMANKARADENİZ Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İ malat sanayiinin gelişimi sonucundaki refah artışı ve yüksek gelir düzeyi, hizmet sektörünün önemini daha çok ön plana çıkarmaktadır ve bu sektörün birçok ülkede Gayri Safi Milli Hasıla’daki payı giderek artmaktadır. İstihdam sağlamada ilk sıralarda yer alan sektörde yapılan yatırımlar daha kısa sürede kendini ödemektedir. İstihdam, girişimcilik ve yatırım konularında fırsat yaratan sektörün giderek dünya ticareti ve yatırımındaki payı artmaktadır. Hem iç, hem de dış pazarın altyapısını belirleyen hizmet sektörü, ticaretin yapısını da etkilemekte ve ülkenin yaşam standardının yükselmesinde önemli rol oynamaktadır. Türkiye’de de kendini ispat eden turizm, finans ve danışmanlık gibi hizmet sektöründeki şirketlerimiz, hizmet ihraç etmek için organizasyon yapılarını değiştirip global pazara açılmaktadır. Bu noktada ise, rekabet gücünü belirleyecek olan kalite 102 Makina Magazin ● ŞUBAT 2014 ön plana çıkmaktadır. Kalitenin yanında, nitelikli işgücü istihdamının da olması gerekmektedir. Bugün hizmet sektörü kapsamındaki faaliyetler dünyadaki birçok firma tarafından üretilip satıldığı gibi, ülkemizin kalkınmasında da en önemli katkılardan biri hizmet sektöründen gelmektedir. Dünyada hizmet ticaretinin serbestleşmesine yönelik ihtiyacın ortaya çıkması sonucunda, GATS (Hizmet Ticari Genel Anlaşması) ile uluslararası hizmet ticareti güvenilir kriterlere bağlı olarak düzenlenerek, taraflara eşit ve adil muamele yapan ve yatırım gücü olan ilk çok uluslu anlaşma olma özelliğini kazanmaktadır. Dünya hizmet ticaretinde ilk sırayı ABD almakta, sonrasında ise İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya gelmektedir. Yeni ticaret fırsatları ortaya çıkıyor Dünyadaki e-ticarete olan eğilim sonucunda, artık hizmetlerin ticareti daha az maliyetle yapılabilmekte ve bu durum, yeni ihracat fırsatları yaratmaktadır. E-ticaret siteleri bu denli revaçtayken, bu tür sitelerin hem fikir yönünden, hem de marka tescili yönünden korunması gerekir. Ülkemizde ağırlıklı olarak, turizm ve müteahhitlik hizmetlerinin ihracatının yapılmakta olduğunu, dünyadaki gelişmelerin ülkemize diğer hizmet alanlarında da imkân yarattığını bilmek önem arz etmektedir. Mevcut teknolojilerin, patentlerin geliştirilmesi ve uygulanması bu anlamda bize fayda sağlayacaktır. Bunun yanında, dünyaya açılmadan önce bölgemizde bulunan ülkelerin hizmet sektörlerini incelemek ve buralara ihracat yapmak, tecrübe kazanmamızda önemli rol oynayacaktır. Ayrıca, ihracat sırasında yarattığımız imajın sektörün pazardaki geleceğini doğrudan etkileyeceğinin unutulmaması gerekmektedir. Hizmet sektörü serbestleştikçe daha fazla gelişecek ve ticareti artacaktır. Bundan dolayı, ülkemizin turizm dışındaki sektörlere de gereken desteği vermesi, nitelikli iş gücü yetiştirip pazarları takip etmesi, ArGe, inovasyon, patent araştırmalarını sürekli hale getirip, teknolojiyi geliştirmesi gerekmektedir ki; dünya hizmet ticaretinden almakta olduğumuz pay artsın. ■ SARI SAYFALAR Börse M ASCHINEN M www.used-machines.com ARKT B O R S A No: 212 SATILIK: SATILIK: Dik-Merkez, 5 Eksen, Mori Seiki M 400 MSC 516, 2 Palet; Dik-Merkez Deckel DMC70V, Heidenhain TNC 426, 2 Palet; CNC-Karussell You ji 1600 ATC C, Yapım yılı 2008, Fanuc 18IT; CNC-Torna Tacchi, Yapım yılı 2006, Siemens 840, Kapasite 3000 x 1600 mm; Üniversal-Yatak Freze Tezgâhı Huron, Kap. 3500 x 1200 x 1000 mm; Yatay-Yüzey Taşlama Tezgâhı Okamoto, Yapım yılı 1991, Kapasite 600 x 400 mm; Üniversal- Taşlama Tezgâhı Schaudt, Kapasite 1000 x 360 mm; CNC-Puntasız-Silindirik Taşlama Tezgâhı Estarta 318 MV, CNC-Siemens; Karussell Berthiez, Masa 1400 mm; Abkant Pres Amada, 200 t x 4000 mm; Hidrolik Silindirik Taşlama Tezgâhı MSO, Kapasite 2500 x 500 mm; CNC-Torna Gildemeister CTX 500; Yatay-Delme Tezgâhı Pegard AF 13, Kapasite 3000 mm; CNC-Jig Delme Tezgâhı Sip 8000/65; Dişli Çark Taşlama Tezgâhı Niles ZSTZ 10H, Yapım Yılı 1986, Kapasite 1250 mm. E-Mail: yann.martin3@wanadoo.fr Sarı Sayfalar BORSA CNC-Dişli Kesme ve Freze Tezgâhı Gleason Pfauter P400, Yapım yılı 2003, CNC Siemens 840D, Kapasite 600 mm Delme ve Freze Tezgâhı Ernault, Mil 160mm, Kapasite 8000 x 3000 mm E-Mail: yann.martin3@wanadoo.fr ARANIYOR: Huron CNC-Freze Tezgâhı ve konvansiyonel; Studer s 20, s 30, rhu 400 Amada-Abkant Pres, Plaka Kesme Tezgâhı E-Mail: yann.martin3@wanadoo.fr BU SAYFADA YER ALMAK İÇİN: ■ Formu doldurun veya bu bilgileri içeren bir metin gönderiniz (ilanlarınızda logo vb. kullanılması durmunda logo tarafımıza iletilmelidir.) FİRMA ADI : ADRESİ : TELEFON : İLGİLİ KİŞİ : FİRMA V.D. : Garanti Bankası Kavacık Şubesi Hesap No: (389) 1201 126 IBAN NO: TR25 0006 2000 3890 0001 2011 26 V. NO. : T. İş Bankası Altunizade Tic. Şb. Hesap No: (1390) 14739 IBAN NO: TR57 0006 4000 0011 3900 0147 39 BOYUTLAR (st x cm) : METİN : ■ İlan bedelini banka hesabına yatırınız. İlan formunu ve banka dekontunu bize iletiniz. Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. Hesap No: Yapı Kredi Matbaacılar Sitesi Şb. Hesap No: (692) 71960818 IBAN NO: TR48 0006 7010 0000 0071 9608 18 Adres: “Globus” Dünya Basınevi 100. Yıl Mahallesi 34204 Bağcılar - İSTANBUL Tel: 0212 440 28 66 - 67 Fax: 0212 355 35 52 E-mail: makina.magazin@dunya.com MART 2014 ● Makina Magazin 103 MM KAPAKLAR MART 2014.indd 4-5 3/3/14 3:46 PM MM KAPAKLAR MART 2014.indd 2-3 3/3/14 3:46 PM