Kongre Bildirileri 2013 (15.13 Mb. PDF )
Transkript
Kongre Bildirileri 2013 (15.13 Mb. PDF )
III. ULUSLARARASI MERMER ve DOĞAL TAŞLAR KONGRESİ IIIrd INTERNATIONAL MARBLE and NATURAL STONES CONGRESS 05 – 07 Şubat / February 2013 BİLDİRİ ÖZLERİ ABSTRACTS TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU EXECUTIVE COMMITTEE of the UCTEA CHAMBER of GEOLOGICAL ENGINEERS Dündar ÇAĞLAN - Başkan/President Hüseyin ALAN - II.Başkan/Vice President Faruk İLGÜN - Yazman Üye/Secretary Halil İbrahim YİĞİT - Sayman Üye/Treasurer Arzu ÇAĞLAYAN - Mesleki Uygulamalar Üyesi/Member of Professional Activities Özcan DUMANLILAR - Yayın Üyesi/Member of Publications Ümit UZUNHASANOĞLU - Sosyal İlişkiler Üyesi/Member os Social Affairs TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU EXECUTIVE COMMITTEE of the UCTEA CHAMBER of GEOLOGICAL ENGINEERS IZMIR BRANCH Alim MURATHAN - Başkan/President Koray Çetin ÖNALAN - II.Başkan/Vice President Hüseyin UYTUN - Yazman Üye/Secretary Cemal Serdar SARI - Sayman Üye/Treasurer Bülent TURHANLAR - Mesleki Uygulamalar Üyesi/Member of Professional Activities Ali ÇAKMAKOĞLU - Yayın Üyesi/Member of Publications Sevil Mine CENGİZ - Sosyal İlişkiler Üyesi/Member of Social Affairs KONGRE DÜZENLEME ve YÜRÜTME KURULU ORGANIZING COMMITTEE of the CONGRESS Başkan General Chairman Prof.Dr. Sacit ÖZER Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Kongre Genel Sekreteri Congress General Secretary Doç.Dr. A.Bahadır YAVUZ Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Sekreterya Secretariat Mahmut DEMİRHAN Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Deniz GÜNGÖR Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Sayman Treasurer H.Erdal TARI Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Basın ve Halkla İlişkiler Press and Public Relations Şehriban ÇİMEN Taş Dünyası/Word of Stone-İzmir Sosyal ve Kültürel Faaliyetler Social and Culturel Activities Zahide KÖKLÜ MTA-İzmir/MTA-İzmir Program Hazırlama Preparation Programme Prof.Dr. Necdet TÜRK Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Öğr.Gör. Ramazan HACIMUSTAFAOĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Murat ALKAN Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Dr. Nurdan GÜNEŞ YILMAZ Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Mahmut DEMİRHAN Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Ali ÇAKMAKOĞLU Jeoloji Mühendisleri Odası-İzmir / Chamber of Geology Engineers-İzmir Kongre Alanı Düzenleme Convention Space Editing Özgül YABATÜ İZFAŞ/İZFAŞ-İzmir Danışmanlar Consultans Prof.Dr. Faruk ÇALAPKULU (Sektörel / Sectoral) Ege Jeoteknik / Ege Geotechnics Company Doç.Dr. Sadık Cengiz YESÜGEY (Mimari / Architecture) Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir Yard.Doç.Dr. Akın ERSOY (Arkeoloji / Archeology) Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University-İzmir BİLİMSEL DANIŞMA KURULU SCIENTIFIC CONSULTING COMMITTEE Prof.Dr. Ceyhan ALDEMİR (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Vedat DOYURAN (Orta Doğu Teknik Üniversitesi / Middle East Technical University – Ankara) Prof.Dr. Burhan ERDOĞAN (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Erçin KASAPOĞLU (Hacettepe Üniversitesi / Hacettepe University - Ankara) Prof.Dr. Recep KILIÇ (Ankara Üniversitesi / Ankara University - Ankara) Prof.Dr. Yaşar KİBİCİ (Dumlupınar Üniversitesi / Dumlupınar University - Kütahya) Prof.Dr. M.Yalçın KOCA (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Halil KÖSE (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Halil KUMSAR (Pamukkale Üniversitesi / Pamukkale University - Denizli) Prof.Dr. Mustafa KUŞÇU (Süleyman Demirel Üniversitesi / Süleyman Demirel University - Isparta) Prof.Dr. Eti AKYÜZ LEVİ (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Recep MERİÇ (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Sacit ÖZER (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Ömür N.T.ÖZMEN (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Delya SPONZA (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Tamer TOPAL (Orta Doğu Teknik Üniversitesi / Middle East Technical University -Ankara) Prof.Dr. Atiye TUĞRUL (İstanbul Üniversitesi / İstanbul University - İstanbul) Prof.Dr. Necdet TÜRK (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Prof.Dr. Reşat ULUSAY (Hacettepe Üniversitesi / Hacettepe University - Ankara) Prof.Dr. Erdoğan YÜZER (İstanbul Teknik Üniversitesi / İstanbul Technical University - İstanbul) Doç.Dr. Mustafa AYHAN (Dicle l Üniversitesi / Dicle University - İzmir) Doç.Dr. Sevilay UZUNALLI (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Doç.Dr. Kazım GÖRGÜLÜ (Cumhuriyet Üniversitesi / Cumhuriyet University – Sivas) Doç.Dr. Murat HATİPOĞLU (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Doç.Dr. Zeki KARACA (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Doç.Dr. A.Bahadır YAVUZ (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Yrd.Doç.Dr. Ahmet Hamdi DELİORMANLI (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Yrd.Doç.Dr. Nejat KUN (Dokuz Eylül Üniversitesi / Dokuz Eylül University - İzmir) Cengiz BEKTAŞ (Bektaş Mimari İşliği / Bektaş Architectural Workshop – İstanbul) SEKTÖREL DANIŞMA KURULU CONSULTING COMMITTEE of SECTOR Afyonkarahisar Boğaz Mermerciler Derneği / Marble Association of Afyonkarahisar Boğaz Afyonkarahisar İşçehisar Mermerciler Derneği / Marble Association of Afyonkarahisar İşçehisar Agrega Üreticileri Birliği Derneği / Union of Aggregate Producers Amasya Mermer ve Madenciler Derneği / Marble and Miners Association of Amasya Bilecik Mermerciler ve Granit Sanayicileri Derneği / Marble and granite Industrialist Association of Bilecik Bucak Mermerciler Derneği (BUSIAD) / Marble Industriolist Association of Bucak (BUSIAD) Burdur Mermerciler ve Madenciler Derneği (BURMER) / Marble and Miners Association of Burdur (BURMER) Denizli Madenciler ve Mermerciler Derneği / Marble and Miners Association of Denizli Diyarbakır Mermerciler Derneği / Marble Association of Diyarbakır Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) / Aegean Region Chamber of İndustry Ege Maden İhracatçıları Birliği / Union Aegean of Mining Exporters Ege Mermer ve Doğaltaş Platformu Derneği / Aegean Marble and Natural Stones Platform Association Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği / Marble and Miners Association of Elazığ İstanbul Doğaltaşçılar Birliği Derneği / Aegean Marble and Natural Stones Platform Association İstanbul Maden İhracatçıları Birliği / İstanbul Mineral Exporters Association İstanbul Maden ve Metal İhracatçı Birlikleri / İstanbul Mineral and Metal Exporters Association İstanbul Mermerciler Derneği / Marble Association of İstanbul İzmir Mermerciler Derneği / Marble Association of İzmir İzmir Mermerciler Odası / Marble Chamber of İzmir İzmir Ticaret Odası (İZTO) / İzmir Chamber of Commerce Marmara Mermerciler Derneği / Marble Association of Marmara Muğla Mermerciler Derneği / Marble Association of Muğla Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği/Middle Anatolia Machine and Parts Exporters Association Sivas Doğaltaş ve Madenciler Derneği / Natural Stones and Miners Association of Sivas Tokat Mermerciler Derneği / Marble Association of Tokat Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) / Assembly of Exporters of Turkey Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER) / Turkish Marble, Natural Stone and Machinery Producers Association İÇİNDEKİLER TEMATİK AÇIL IŞ SUNUMU THEMATIC OPENING PRESENTATION Vuslat (Taşların Sularla Kucaklaşması) / Communion (Embracing of Rocks and Waters) Prof.Dr. Erdoğan YÜZER …………………………………………. 2 SEKTÖRLE İLGİLİ MEVZUAT OTURUMU SECTORAL LEGISLATION SESSION Mermer ve Doğaltaş Sektörünü Çevreleyen Kurumlar Arasında Birlik ve Beraberliğin Tesisi ve Tümmer / The Establishment of the Unity and Solidarity Between Tümmer (Turkish Marble, Natural Stone and Machinery Manufacturers Association) and the Organizations Surrounding the Marble and Natural Stone Sector Selahattin ONUR…………………………………………………................................................................. 6 Mermer Sektöründe ÇED Süreci ve Gelişimi / Environmental Impact Assesment Process in Marble Sector and It’s Stages of Development Nusret GÜNGÖR...................................………………………………………………………………….. .. 8 Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (89/106/EEC)’nden Yapı Malzemeleri Tüzüğü (305/2011/EC) 'ne Geçiş ve Doğal Taşlar'da CE İşaretleme / Transition from Construction Products Directive(89/106/EEC) into Construction Product Regulation(305/2011/EC) and CE Marking at Natural Stones Burçin YUMRUKÇU………………………………………………………………………………………. 10 İşçinin Hukukî Durumu ve Tâbi Olduğu Mevzuat / Legal Status and Legislation Applicable to Workers Melda SUR………………………………………………………………………………………………….. 14 Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Akredite Doğal Taş Laboratuvarları / General Dırectorate of Mıneral Research and Exploratıon (MTA) Accredited Natural Stone Laboratories Ahmet ACAR……………………………………………………………………………………………….. 16 MİMARİ PROJELERDE DOĞAL TAŞ KULLANIMI OTURUMU USE of the NATURAL STONES in the ARCHITECTURAL PROJECT SESSION TEMATİK SUNUM THEMATIC PRESENTATION Taş’ın Öyküsü / The Story of Stone Cengiz BEKTAŞ………………………………………… 20 Mimari Projelerde Doğaltaş Seçimi ve Kullanımı / Selectıon and Use of Natural Stone in Archıtectural Projects Erdoğan AKBULAK………………………………………………..............…………….………………. 22 Mimaride Doğal Taş Kullanımının M+D Mimarlık Tarafından Bitirlmiş Üç Yapıda Tartışılması / Discussion About Use of Natural Stone in Architecture on Three Completed Buildings of M + D Mimarlık Metin KILIÇ……………………………………………………………………....................……………. 24 Yapılarda Kullanılan Doğaltaşlarda Karşılaşılan Bazı Kararlılık Sorunları / Some Stability Issues Encountered in Natural Stones Used in Buildings Zeki KARACA, Nimet ÖZTAN, M. Vehbi GÖKÇE, Hakan ELÇİ&Abdülkerim PEKİN…………. 26 Doğal Yapıtaşlarında Bozunma ve Mermerlerin Değişik Çevre Koşulları Altındaki Davranışları / Deterioration of Natural Building Stones and Behaviour of Marble Under Different Environmental Conditions Tamer TOPAL……………………………………………………………............………………………. 28 Mekanik Montaj Uygulamaları İlhan BALIKLI & Durmuş TEMİZ ……………………………………………………………………. 29 Mermer Ocağı Uygulamasında Bir Örnek: Oligo-Miyosen Yaşlı Gildirli Formasyonu’na Ait Konglomeralar / Gildirli Formation and Applicaiton Pattern for Marble Quarries and Brecias That Can Be Used for Commercıal Abidin GÜMÜŞ, Yahya KÖRDEMİR & Murat İNCEÖZ……………………………………………. 30 Doğaltaşların Sanata Dönüştüğü Yer: Batman Üniversitesi / The Place Where Natural Stones Turns Into Art: Batman Unıversıty Şükrü ARSLAN, Eyyüp H. KINACI, Tahsin YALDIZ, Şükrü Yavuz PINARKARA, M.Tahir NALBANTÇILAR &H. Alim BARAN……………………………………………………….. 32 Hasankeyf Antik Yerleşim Yeri Kayaç Duraylılığının Araştırılması / Investigation of Hasankeyf (Batman) Ancient Settlement Area’s Rock Stability M. Tahir NALBANTCILAR & Murat ÜNAL…………………………………………………………. 33 ANTİK DÖNEMDE DOĞAL TAŞ OTURUMU NATURAL STONES in ARCHEOLOGY SESSION , Küçük Asya Mermerleri / Marble in Asia Minor Matthias BRUNO………………………………………………………………………………………... 36 Göktepe (Muğla) Siyah ve Beyaz Mermerlerinin Jeolojisi, Malzeme Özellikleri ve Antik Roma Dönemindeki Yaygın Kullanımı / Geological and The Material Properties of Göktepe (Muğla) Black and White Marbles and Their Widely Usage in Ancient Roman Time Ali Bahadır YAVUZ, Donato ATTANASIO&Matthias BRUNO ………………………………….. 38 Ayasofya’nın Yapımında Kullanılan Doğal Taşlar ve Günümüzdeki Korunmuşluk Durumları / Natural Stones Used in Hagia Sophia and Their Present Conservation State O. Serkan ANGI………………………………………………………………………………………… 40 Doğal Taş Mozaiğin Dünü / The Past of the Natural Stone Mosaıc Mehmet ÖNAL………………………………………………………………………………………….. 42 Taş ve Mozaik, Tam Şimdi / Stone and Mosaic; Just Now Ayşegül ÖZBEK GÜVENİR…………………………………………………………………………… 44 Ocak Yazıtları Işığında Roma Döneminde Mermer Organizasyonu / The Marble Organızatıon in the Lıght of the Quarry Inscrıptıons in Roman Imperıal Perıod Tulga ALBUSTANOĞLU……………………………………………………………………………… 46 Çağlar Boyu Taş İşçiliği / Masonry Through the Ages M. Suat ÇAKMAK……………………………………………………………………………………… 48 Adana ve Tarsus Müzelerinde Bulunan Antik Dönem Heykeltıraşlık Eserleri ve Mermer Cinsleri Üzerine Bir Çalışma / An Archaeological Study on the Sculptures at the Museums of Adana, Tarsus and Anamur and Their Marbles Emel TORUM, Olcay KILINÇ&Ergün LAFLI………………………………………………………. 50 Gotik Mimarinin Doğaltaş Kullanımına ve Taş Yapı Geleneğine Getirdiği Yenilikler / The Changes in the Traditional Stone Masonry in Gothic Architecture Nezihat KÖŞKLÜK KAYA…………………………………………………………………………….. 52 DOĞAL TAŞ EKONOMİSİ, JEOLOJİSİ, İŞLEME ve İŞLETMECİLİĞİ OTURUMU NATURAL STONES ECONOMY, GEOLOGY, EMBROIDERY and EXPLOITATION SESSION Doğal Taşların Aranmasında Anahtar Bir Araç Olarak Jeoloji / Geology as a Key Tool in Dimension Stones Exploration Luis LOPES……………………………………………………………………………………………… 56 Jeolojik Etüdün Mermer Ocak İşletmesi Üretim Verimliliği Üzerindeki Etkisi / The Importances of the Geological Research on the Marble Quarry Block Production Efficiency Ali Bahadır YAVUZ…………………………………………………………………………………….. 58 Süreksizlik Ölçümlerinde Yeni Teknikler: Granit Ocağı Uygulaması / New techniques to measurement of Discontinuity: A case study Red Granite Quarry in Missouri in USA Ahmet Hamdi DELİORMANLI Norbert H.MAERZ&James OTOO……………………………..... 60 Bazı Travertenlerin ve Mermerlerin S/T ile Kesilebilirlik Analizleri, Petrografik Özelliklerinin Değerlendirilmesi ve Karşılaştırılması / Evaluation and Comparision of Petrographic Characteristics and Cuttability Analysis with S/T of Some Travertines and Marbles Yaşar KIBICI, Hamdi AKÇAKOCA, Şenol AZAR&Özden ÇOŞKUN…………………………….. 62 Türkiye Geneli Mermer ve Doğaltaş Potansiyel Alanları / The Potential Fields of Marble and Natural Stone in Turkey Demir ERKANOL&Abdulkerim AYDINDAĞ ……………………………………………………...... 64 MAKİNA ve EKİPMANLARI, BİLGİ-İŞLEM UYGULAMALARI OTURUMU MACHINES and EQUIPMENTS, COMPUTING APPLICATION SESSION Lazer Temizleme, Fiziksel Prensipler, Sanat ve Perspektifin Konumu / Laser Cleaning in Conservation of Cultural Heritage Antonio SANSONETTI…………………………………………………………………………………. 68 Uygulama ve Teknoloji Gelişimindeki Lazer Temizleme Sistemleri / Laser Cleaning Systems Evolution of Technology&Practical Applications Vittorio BRESCIANI……………………………………………………………………………………. 70 Türkiye’de Lazerin Restorasyon Alanındaki Uygulamaları / Applications of Laser in Turkey for Restoration Purposes Nadire Mine YAR……………………………………………………………………………………….. 71 Vakum ve Basınç Altında Blok ve Plaka Güçlendirme / Block & Slab Reinforcing Under Vacuum & Pressure Haşim ACAR…………………………………………………………………………………………….. 72 Bir Elmas Tel Kesme Makinesi Uygulamasında Blok Üretim Hızına Etki Eden Faktörlerle İlgili Zaman Etütleri / Time Studies Related with the Factors Affecting Block Extraction Rate During a Diamond Wire Sawing Application Rasim Mete GÖKTAN&Murat ERDEM……………………………………………………………… 74 Elmas Soketli Dairesel Testere Uygulamalarında Oluşan Kırıntı Boyutunun Kesme Verimi Parametreleri Üzerindeki Etkileri / Effect of Chıp Sıze Produced Durıng Dİamond-Segmented Circular Sawblade Applications on Sawing Efficiency Parameters Nurdan GÜNEŞ YILMAZ, R.Mete GÖKTAN, Hakan GAŞAN&O.Nuri ÇELİK…………………. 76 Marmara Adası Mermer Üretiminin Çevresel Etkilerinin Uzaktan Algılama Yöntemleri İle Belirlenmesi / Determining of the Environmental Impact of Marble Quarry Expansion of Marmara Island in Turkey Using Remote Sensing Technique Ahmet Hamdi DELİORMANLI, Kutan KORUYAN, Mehmet ÖZDOĞAN, Zeki KARACA&Ercüment YALÇIN…………………………………………………………………………………………………. 78 Türkiye’de Doğal Taş Üretiminde Kullanılan Teknoloji / Technology Used with Natural Stone Production in Turkey Mehmet ÇAPİK, Ali Osman YILMAZ, Zeki KARACA&Hasan KOLAYLI……………………… 80 PROJE ve FİNANSMAN KAYNAKLARI OTURUMU PROJECTS and FUNDING SOURCES SESSION TÜBİTAK Özel Sektöre Yönelik Ar-Ge ve Yenilik Destek Programı / TÜBİTAK Research and Innovation Development Programmes for Private Companies Burcu Koç HASKILIÇ…………………………………………………………………….…………… 84 Kosgeb Destekleri ile Büyüyen Kobiler / Growing Smes by Kosgeb Supports M.Oğuz KILINÇ……………………………………………………………………………………........ 86 T.Eximbank'ın İhracatın Finansmanı'ndaki Yeri / The Place of the T.Exımbank in the Export Fınancıng F. Gökçen ERTUĞRUL………………………………………………………………….……………... 88 AGREGA OTURUMU AGGREGATE SESSION Agrega Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımında Mermer Atıklarının Önemi / The Importance of Marble Wastes in Sustaınable Usage of Aggregate Resources Atiye TUĞRUL&Murat YILMAZ……………………………………………………………………. 90 Agreganın Önemi ve Agrega Sektörüne Genel Bir Bakış / Importance of Aggregate Industry and General Overview Mesut ERKAN……………………………………………………………………………………….. … 92 Yuvacık (Kocaeli) ve Civarındaki Eosen Yaşlı Volkanitlerin Agrega Potansiyeli Aggregate Potential of Eocene Volcanic Rocks Around Yuvacik (Kocaeli) Serdal KARAAĞAÇ, Ahmet KARAKAS&Özkan CORUK………………………………………… 94 Konya Çevresindeki Volkanik Agregaların Yapı Malzemesi Olarak Kullanılması ve Özellikleri / Around Konya Volcanıc Aggregates for Use as Buıldıng Materıal and Characterıstıcs Nazım KOÇU…………………………………………………………………………………………… 96 BAKIM, ONARIM ve RESTORASYON OTURUMU MAINTENANCE, REPARATION and RESTORATION SESSION Mermerin İnovasyonu (Doğal Taşların Kullanım Kılavuzu/Reçetesi) /“Innovation of Marble”(Instruction Manual of Natural Stones) Deniz İskender ÖNENÇ……………………………………………………………………………….. 100 Türkiye'de Arkeolojik Taş Eserlerin Koruma Sorunları / Conservation Problems of Archaeological Stone Artifacts in Turkey Çağlayan Deniz KAPLAN, Fulya MURTEZAOĞLU, Başak İPEKOĞLU&Hasan BÖKE………. 102 Taşın Dili / Speech of the Stone Şeyhmus DİNÇEL……………………………………………………....................……………………. 104 Doğaltaş Döşeme ve Kaplamalarında Meydana Gelen Hasarlar / Damage Occurrences on Natural Stone Platings Used in Exterior Space Emrah GÖKALTUN……………………………………………………………………………………. 106 Orta Anadolu Bölgesi, Kolsuz-Ulukışla-Niğde Yapıtaşlarında Kullanılan Kil Mineralleri ve Etkileri / Central Anatolıan Regıon, The Clay Mınerals Used in the Buıldıng Stones of Kolsuz-Ulukısla-Nıgde and Theır Effects Burhan DAVARCIOĞLU………………………………………………………………………………. 108 Donma-Çözülmenin Jeoteknik Özellikler Üzerindeki Etkisi; Gümüşhane Graniti Örneği / The Effect of FreezingThawing on Geotechnical Properties; Example from Gümüşhane Granites Serhat DAĞ, Selçuk ALEMDAĞ&Ayberk KAYA………………………………………………........ 110 Ürgüp (Nevşehir) Yöresi Doğal Taşları Dayanım Özellikleri / Strength Characteristics of Natural Stones of Ürgüp (Nevşehir) Province Aydın BÜYÜKSARAÇ, Eren PAMUK&N. Şebnem KARAHAN……………………………….. ….. 112 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ ve SEKTÖREL İNSAN KAYNAKLARI OTURUMU OCCUPATIONAL HEALTH-SAFETY and RESOURCES SESSION Mermer Sektöründe Riskler / Rısks in the Marble Industry Atilla ALTINÇİÇEK………………………………………………………………………..………….. 116 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının Tanıtımı / Promotion of Occupational Health and Safety Law Numbered 6331 Serkan ODAMAN…………………………………………………………………….………………… 118 İş Kazalarında Maliyet Analizi / Cost Analysis of Occupational Accidents Ozan ERGİN………………………………………………………………………………….………… 120 Mermer ve Doğaltaş Sektöründe Nitelikli Eleman Gereksinimi / The Necessity of Qualified Personnel in Marble and Natural Stone Sector Nuri KUNTEL&Mete KUN …………………………………………………………………………… 122 TEMATİK AÇILIŞ SUNUMU THEMATIC OPENING PRESENTATION VUSLAT (TAŞLARIN SULARLA KUCAKLAŞMASI) Erdoğan YÜZER İTÜ Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Maslak, İstanbul (erdoganyuzer@gmail.com) ÖZ Dilimizde kullanılan bazı sözcük ve kavramlara şartlandırılmış, hatta sınırlandırılmış anlamlar yüklendiğini görüyoruz. Arapça kökenli ‘Vuslat’ sözcüğü bunlardan birisidir. İnsanların özlemleri sonucunda sevgiliyle kucaklaşması, ona kavuşmasındaki birliktelikleri daha çok manevi ağırlıklı bu sözcükle ifade edilmektedir. Doğada milyonlarca yıldır taşlarla sular arasında benzeri birliktelik süre gelmektedir. Tortul taşlar üzerindeki izler, bunların içerisine gömülü fosiller, yeryüzünde sular ile aşındırılmış yüzlerce metrelik yamaçlar, falezler, binlerce metre kazılmış derin vadiler, kaya çatlaklarından fışkıran sıcak ve soğuk su kaynakları, mağaralar yeryuvarının oluşumundan günümüze kadar geçen süreçte iç içe yaşanan taş-su arasındaki bu doğal ilişkinin, kavuşmanın diğer bir deyişle ‘Vuslat’ın somut kanıtlarıdır. Özellikle Colorado nehrinin 1800metre kazarak oluşturduğu Grand Canyon gibi derin aşındırma yapıları yeryuvarının son 540 milyon yıllık geçmişine ilişkin bilgi sunarlar. Tümüyle doğal koşullar arasında oluşan bu birliktelik örneklerine insan eli ile gerçekleştirilen Su Yapıları da eklenebilir. Su, insan yaşamında vazgeçilmez bir yaşamsal öneme sahiptir. Bu nedenle günümüzde olduğu gibi, tarih boyunca da uygarlıkların en değerli ihtiyaç ve kullanım maddesi olmuştur. İnsanoğlu bu ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılayabilmek için önceleri su kaynaklarının bulunduğu yakın çevrelere yerleşmeyi tercih etmiş, suyun yetersiz kaldığı veya yerleşim alanlarına uzak olduğu bölgelerde ise, kaynakları çeşitli taşları kullanarak oluşturdukları Su Yapıları ile yerleşim alanlarına taşımışlardır. Bentler inşa ederek suyu biriktirmeyi, bu suyu kemerler ve kanallar ile yerleşim alanlarına taşımayı, su yolları üzerine köprüler inşa etmeyi çeşme, sebil, şadırvan, sarnıç, hamam, değirmen ve süs bahçeleri gibi Su Yapıları gerçekleştirerek insanlar ile suyu kavuşturmayı başarmışlardır. Böylelikle her uygarlığın kendine özgü bir ‘Su Kültürü’ oluşmuştur. Birçok uygarlığın kesişme noktasında yer alan Anadolu’da, evrensel bir kültür mirası niteliği taşıyan, son 8 bin yılın hemen her döneminden kalan, bazıları günümüzde de işlevini sürdüren pek çok su yapısı, Türkiye’ ye bu yönde dünyanın önde gelen açık hava müzelerinden birisi olma niteliği kazandırmıştır. Orta Anadolu’da Hitit (MÖ 2000), Doğu Anadolu’da Urartu (MÖ1000), Batı ve Güney Anadolu’da Helen, Roma, Erken Bizans (MÖ1000-MS 1000 ilk yarıları), Orta ve Doğu Anadolu’da Selçuk (MS 10-13 yy), Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de Osmanlı (MS 1400- 20 yy) dönemlerinden kalma emsalsiz su yapıları bulunmaktadır. Bu sunumda doğal yollarla süregelen ve insan eli ile gerçekleştirilen taş-su kucaklaşmalarına (Vuslat)’a ilişkin örnekler verilecektir. Anahtar Kelimeler: Taş, su, su yapıları, su kültürü. . COMMUNION (EMBRACING of ROCKS and WATERS) Erdoğan YÜZER Istanbul Technıcal Unıversıty, Faculty Of Mines, Geology Engineering Department Maslak, İstanbul (erdoganyuzer@gmail.com) ABSTRACT We see ascribed to certain words and concepts used in our language meanings that are limited by our daily human experience. The word vuslat, of Arabic origin, is one of these. It means a union with the beloved after a long separation but a union with spiritual overtones. A similar longing and reunion have been going on for millions of years between rocks and waters. The sedimentary structures, called penecontamporaneous, seen in rocks laid down in waters, hundreds of metershigh slopes seen in the landscape sculpted by flowing water, cliffs, caves are witnesses, tangible proofs of this intimate natural relationship, this union, between water and stone. Especially the 1800 meter-deep Grand Canyon excavated by the Colorado River in the US State of Arizona exposes rocks and thus provides a window into the last 1700 million years of earth history. 540 million years of this long history is recorded by essentially undisturbed, flat lying layers that can be read like the pages of a book. We can add to this rock-water union structures created by the mind and hand of man. Water has a vital place in our lives. That is why it has been throughout history the most valuable item needed by civilizations as it remains so today. That is why human beings have settled near water-places if they could and carried water to their settlements from afar by means of “Water Structures”, i.e. aquaducts and co-functional constructions. They collected water by building dams, carrying the water in their reservoirs by means of canals and aqueducts, they built bridges on waterways, they made fountains, shadirvans, cisterns, watermills baths and ornamental gardens. These structures establish a union of waters and stones in another context. This created specific “Water Cultures” peculiar to every civilization. Many “water structures” in Anatolia constituting universal cultural legacies of the last 8 millennia and some of which remain functional today, has made Turkey into an open-air museum from this viewpoint. In Central Anatolia there are Hittite (2000 BC) water structures, In Eastern Turkey Urartu (1000 BC), in Western and Southern Turkey Hellenic, Roman and early Byzantine (1000 BC to 1000 AD), in Middle and Eastern Anatolia Seljuk (AD 10th to 13th century), and in various parts of Turkey Ottoman (14th to 20th centuries) structures form water structures of great beauty and functionality. In this presentation examples will be given of the vuslat of the waters with the stones both of natural and man made kinds. Keywords: Rock, water, water structures, water culture SEKTÖRLE İLGİLİ MEVZUAT OTURUMU SECTORAL LEGISLATION SESSION MERMER ve DOĞALTAŞ SEKTÖRÜNÜ ÇEVRELEYEN KURUMLAR ARASINDA BİRLİK ve BERABERLİĞİN TESİSİ ve TÜMMER Selahattin ONUR TÜMMER Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makina Üreticileri Birliği, Ankara (info@tummer.org.tr) ÖZ Mermer ve doğaltaş sektörü bugüne kadar her platformda dile getirildiği üzere başarılı bir çıkış içerisinde olmuştur. Buna bağlı olarak üretim, ihracat ve istihdamda artış gerçekleşmektedir. Bu başarının gerçekliği pek çok kıyaslama ölçütü ile kanıtlanabilmektedir. Yıllara göre üretim ve ihracat değerlerinin karşılaştırılması, tüm madencilik sektörü içerisinde yıllara göre aldığı pay, dünya ülkeleri arasında sıralamada edindiği yer örnek olarak gösterilebilir. Bahsedilen başarının kurumsallaşması önem arz etmektedir. Bunun için mermer ve doğaltaşlar sektörümüzle doğrudan ilişkili ve mutlak birlik ve beraberlik içerisinde hareket etme mecburiyetinde olduğuna inandığımız Maden Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Ege Maden İhracatçıları Birliği ve ülkemiz coğrafyası üzerinde istihraç yapılan 20 havzada çalışan firmalarımızın oluşturduğu derneklerimiz dahil olmak üzere kurumlarımız, maalesef bugüne kadar böyle bir birliği tesis edememişlerdir. Bu birlik ve beraberliğin kurulması, tüm sektör birimlerimizin kaçınılmaz ve çok önemli bir görevidir. TÜMMER bu amacı gerçekleştirmek için Bakanlar Kurulu kararı ile kurulmuş sektörün üst birliğidir. 10 yıllık süreç içerisinde TÜMMER kuruluş amacına uygun olarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü çalışmalar ile ilgili tüm sektörü ve kurumlarını mutlak olarak bilgilendirmiş, görüşlerini almış ve her konuda her kuruma eşit mesafede durmayı temel prensip edinmiştir. Son yıllarda mevzuat ile ilgili aksaklıkların giderilmesine yönelik yapılanlar dışında, sektör çalışanlarımızın eğitimine ve işlerinin bir meslek olarak kabulünün sağlanmasına yönelik meslek standartları hazırlanması, Avrupa Birliği müktesebatı doğrultusunda bizleri zorunlu olarak uymakla karşı karşıya bıraktıkları konularda oy kullanmak ve söz sahibi olmak adına TSE bünyesinde oluşturulan ayna komitelerin kurulmasında önemli görevler üstlenmiştir. Anahtar Kelimeler: TÜMMER, mermer, doğaltaş, sektör The ESTABLISHMENT of the UNITY and SOLIDARITY BETWEEN TÜMMER (Turkish Marble, Natural Stone and Machinery Manufacturers Association) and the ORGANIZATIONS SURROUNDING the MARBLE and NATURAL STONE SECTOR Selahattin ONUR TÜMMER Turkish Marble, Natural Stone and Machinery Producers Association, Ankara (info@tummer.org.tr) ABSTRACT The marble and natural stone sector is in a successful progress which is mentioned in all rounds. Therefore, an increase in production, export and employment is recognizing. The reality of this success can be proved through many benchmarking measurements. The comparison of production and export values by years, the share getting from the entire mining sector by years, the place acquired in the rank among the world countries can be shown as example. The institutionalization of the mentioned success has an importance. Therefore, although we believe that they should make a common cause and unity with our marble and natural stones sector and which are directly connected to us, our organizations including the Chamber of Mining Engineers, the Chamber of Geological Engineers, Istanbul Mineral Exporters’ Association, Aegean Mineral Exporters’ Association and our institutions consisting of our companies working on 20 basins of the geography of our country, where extraction is made, could not establish unfortunately such an unity till today. The establishment of this unity and solidarity is an important and inevitable assignment of our all sector units. TÜMMER is the higher unit of the sector founded with the decision of the council of the ministers, in order to realize this objective. During the 10 years period, according to its foundation objective, TÜMMER has informed obviously the whole sector and its organizations about the works, which it has thought to realize, has taken their opinions and has taken as basic principle to stay equally to every organization in every respect. During the last years, except the studies made in order to recover the failures of the legislation, it has taken important tasks to prepare occupational standards intending for the training of our sector workers and the providing the acceptance of their work as a profession, to vote on the subjects, which we obliged to comply regarding European Union Acquis and to establish mirror committees within the Turkish Standards Institute. Keywords: TÜMMER, marble, natural stone, sector MERMER SEKTÖRÜNDE ÇED SÜRECİ ve GELİŞİMİ Nusret GÜNGÖR Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) (nsrtgungor@hotmail.com) ÖZ 3213 sayılı Maden Kanununun II (b) Grubunda yer alan mermer ve doğal taşların, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliklerindeki yerinin geçmişten günümüze her yönetmelik bazında değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu kapsamda mermer grubu içinde yer alan; hakiki mermer, traverten, granit, siyenit, diyabaz, andezit, bazalt ve ignimbrit gibi mermer amaçlı blok şeklinde üretimi yapılabilen doğal taşlar ile dekoratif taşların aranması ve üretilmesi için faaliyet öncesi ÇED prosedürü uygulanmaktadır. 2872 sayılı Çevre Kanununa dayalı olarak 07/02/1993 tarihinde ilk çıkarılan ÇED Yönetmeliğinden günümüze kadar mermer grubu madenlerde kirleticilik vasfı dikkate alınmıştır. Bu yönetmelikler arasında 17/07/2008 tarihli son ÇED Yönetmeliğinde kirleticilik vasfı daha da ön planda tutulmuştur. ÇED yönetmeliklerinde tabi olduğu prosedürlere dayalı olarak mermer ve doğal taş sektöründe önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmeler, bu sektörün üretim ve ihracatına ivme kazandırmıştır. Buna paralel olarak yatırım, istihdam ve kalitenin de artması gerçekleşirken katma değer de yaratılmıştır. ÇED Yönetmeliğinin her değişikliğinde ülkemiz gerçekleri de dikkate alınarak getirilmiş olan daha sağlıklı uygulanabilir yaklaşım ve verilen özel önem, bu sektörü son yıllarda madencilik sektörünün en önemli alt sektörlerinden biri haline gelmesini sağlanmıştır. Ülkemizin jeolojik yapısına ve önemli litolojik farklılığına bağlı olarak gelişmiş zengin rezerv, tür, renk-desen, doku ve kaliteye sahip mermer çeşitliliği ile kullanım alanlarına yönelik teknolojideki başarı ve uygulamalar, ülkemizin bir mermer ülkesi olmasını sağlamıştır. Hızlı gelişen ve büyüyen mermer ve doğaltaş sektörünün bu dinamikliği, ülkemizin dünya pazarlarında tutunma şansı ve rekabet gücünün çok yüksek olmasını sağlamıştır. Bu başarıda ÇED prosedürünün çevresel açıdan kirleticilik vasfına dayalı olarak sektöre özgü getirilen uygun kriterler önemli rol oynamıştır. Anahtar Kelimeler: ÇED yönetmelikleri, mermer-doğaltaş sektörü, öncü sektör, markalaşma, ekonomiye katkı. ENVIRONMENTAL IMPACT ASSESMENT PROCESS in MARBLE SECTOR and IT’S STAGES of DEVELOPMENT Nusret GÜNGÖR General Directorate of Mining Affairs (nsrtgungor@hotmail.com) ABSTRACT The estimation of the situation of marbles an natural Stones which are at 2nd-b grup in Mining law numbered 3213, in current and invalid enviromental impact assessment bylaws is done.In this context EIA procedure is applied for researching and producing of marble, travertene, granite, siyenite, diyabase, andesite, basalt and ignimbrite, which can be produced as blocks. In EIA by laws, enacted enacted from 07/02/1993 to present according to the Environment Law numbered 2872, the contaminativity feature has taken into account. But In the last bylaw, enacted at 17/07/2008, the contaminitivity feature has been kept more in foreground. Considerable developments has been done in marble and naturalstone sector due to the procedures they faced in EIA bylaws. These developments make marble sector gain acceleration in production and export. Parralell to this while employment and quality is increasing, additional value also increase. The more appilicable approach and private importance that is applied to the marble sector at every change in bylaw of EIA, provides opportunity to be the one of the most important sub-sector of mining. Being Rich in reservs, kind, color, texture and quality depending upon the geological structure and litological difference of our country and also the successfull technological implementations in useage areas makes our country a marble country. The dynamisim of rapid developing marble sector makes our competitive capacity very strong and obtains a chance to hang on at the global markets. In this success the appropriate criterias in EIA procedure which are formed according to the contaminativity feature peculier to marble sector played a great role. Keywords: EIA bylaws, marbe-natural stone sector, peculier sector, branding, contribution to the economy. YAPI MALZEMELERİ YÖNETMELİĞİ (89/106/EEC) NDEN YAPI MALZEMELERİ TÜZÜĞÜ ( 305/2011/EC) 'NE GEÇİŞ ve DOĞAL TAŞLAR'DA CE İŞARETLEME Burçin YUMRUKÇU Mak. Müh.- Gn. Md. BvA Belgelendirme ve Dış Tic Ltd. Şti. MTC 109 Ayna Komitesi (burcin@bva-bel.com.tr) ÖZ 1991 tarihinde Avrupa Birliği, 89/106/EEC Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ni yayınlamıştır. Bu yönetmelik ülkemizde de, Avrupa birliği direktifinin uyumlaştırılmış hali olarak, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği 89/106/AT adı ile 2002’de yayınlanmış ve 01.01.2007 tarihinde uygulanması zorunlu hale getirilmiştir. Bu yönetmeliğin amacı, bina ve diğer inşaat mühendisliği işleri dâhil olmak üzere tüm yapı işlerinde daimi olarak kullanılmak amacıyla üretilecek yapı malzemelerinin taşıması gereken temel gerekleri, bu malzemelerin tabi olması gereken uygunluk değerlendirme prosedürleri, piyasa gözetimi ve denetim işlemleri ile ilgili usul ve esasları belirmektir. 1) Temel gereklilikler: -Mekanik Dayanım ve Stabilite -Yangın Durumunda Emniyet -Hijyen, Sağlık ve Çevre -Kullanım Emniyeti -Gürültüye Karşı Koruma -Enerjiden Tasarru f ve Isı Muhafazası’dır. 4.4.2011 tarihinde ise AB resmi gazetesinde yayımlanan ve 24.4.2011 tarihinde yürürlüğe giren Yapı Malzemeleri Tüzüğü ( 305/2011/EC) 01.07.2013 tarihinden itibaren zorunlu uygulamaya girecek ve Yapı malzemeleri Direktifi yürürlükten kalkacaktır. ve yukarıdaki 6 temel gerekliliğe Sürdürülebilirlik ile ilgili de bir temel gereklilik gelecektir. Bu durumda Tüzük kapsamındaki tüm yapı malzemesi standardlarının revize edilmesi gerekecektir ve bu çok uzun bir süreci kapsayacaktır. CE İŞARETLEMESİ NEDİR? CE işareti, “Avrupa’ya Uygunluk” kelimelerinin kısaltılmış halidir; “Uygunluk Değerlendirme ve İşaretleme Sistemi”dir. Yapı malzemelerinin, uyumlaştırılmış standartlara, Avrupa Teknik Onayına veya tanınan uyumlaştırılmış milli standartlara uygun olarak üretildiğini ve ilgili uygunluk teyit işlemlerine tabii tutulduğunu gösterir. Bu işaret Avrupa Birliği ülkelerinde sahip olduğu güvenilirlik nedeni ile ürünlerin serbest dolaşımını sağlamaktadır. Ürünlerin “CE İşareti”ni taşıması, ürünün; Güvenlik, Sağlık, Çevre, Tüketicinin korunması ile ilgili temel koşulları yerine getirdiğini göstermekte ve tanımlamaktadır. Tüm doğal taş üreticilerinin CE kapsamında şu 2 konuda çalışma yapması gerekecektir. 1) Fabrika Üretim Kontrol Sistemi kurulacaktır. 2) Başlangıç Tip Testleri yapılacaktır. 1) FABRİKA ÜRETİM KONTROL SİSTEMİ (FÜK) İmalatçı tarafından üretilen ve CE işaretine konu olacak malzemenin üretimi ile ilgili fabrikada ki tüm koşulların sürekli bir biçimde kontrol altında tutulması, tarif edilmesi ve kayıt altına alınması işlemidir. 2) BAŞLANGIÇ TİP TESTLERİ Teknik dokümanlarda tanımlanan tüm testlerin gerçekleştirilmesidir. Teknik dokümanlar aşağıda TS EN numaraları ve kullanılma yerlerine göre belirtilmiş test gruplarını ifade eder. Bu testler yapılarak, ürün performansı, teknik dokümanlarda açıklanan özellikler ile karşılaştırılır. CE İŞARETİ İLE İLGİLİ OLARAK DOĞALTAŞ MAMULLERİ KAPSAMINDA ÜRÜN PERFORMANSININ TANIMI İLE İLGİLİ ATIF YAPILAN STANDARTLAR: TS EN 12057 Modüler Karolar – Gerekler, TS EN 12058 Döşeme Ve Merdiven Kaplama Plakaları – Gerekler, TS EN 1469 Kaplamada Kullanılan Plakalar – Özellikler, TS EN 1341 Zemin Döşemeleri İçin Tabii Kaplama Taşları – Özellikler, Teknik Dosya Teknik dosya; ürünün, ilgili teknik düzenlemenin gereklerine uygun olarak üretildiğini gösteren rapor ve belgelerin bulunduğu ve ürünün tasarım, üretim ve/veya çalışması ile ilgili bilgileri içeren dosyadır. Anahtar Kelimeler: CE markalama, CE işaretleme , Kalite Kontrol, FPC, FÜK, Fabrika Üretim Kontrolü, İTT , İlk Tip Testleri, CPD, CPR , Yapı Malzemeleri Direktifi, Yapı Malzemeleri Tüzüğü. TRANSITION FROM CONSTRUCTION PRODUCTS DIRECTIVE (89/106/EEC) to CONSTRUCTION PRODUCTS REGULATIONS ( 305/2011/EC) and CE MARKING at NATURAL STONES Burçin YUMRUKÇU Mech. Eng.- Gn. Mgr. BvA Belgelendirme ve Dış Tic Ltd. Şti. MTC 109 Mirror Tech comittee (burcin@bva-bel.com.tr) ABSTRACT European Union issued Construction Products Directive 89/106/EEC in 1991. This directive has been issued in 2002 in our country under the name of Construction Products Directive 89/106/AT as a harmonized European Union Directive and became mandatory on 01.01.2007. The purpose of this directive is to determine the basic requirements of permanent building materials for all construction work including buildings and other civil engineering works, these materials should be subject to the conformity assessment procedures, rules and market surveillance and control operations. 1) Basic Requirements : Mechanical Resistance and Stability Safety in case of Fire Hygiene, Health and Environment User/consumer Security/safety. Protection Against Noise Energy Saving and Heat Retainment Construction Products Regulation (305/2011/EC) has been issued at EU Official Journal on 04.04.2011 and entered into force on 24.04.2011 and will be implemented mandatory as of 01.07.2013 and Construction Products Directive 89/106/EEC will be abolished. And another basic requirement will be added to the 6 basic requirements above related to Sustainability. In this case, all the building materials standards within the scope of regulation will need to be revised and this will include a very long process. WHAT is CE MARKING? CE marking is in short : “Conformity in Europe”; it is a “Conformity Assesment and Marking System”. It conforms that the Construction Materials have been produced in accordance with the harmonized standards, European technical approval and known national harmonized standards and has been subjected to procedures for attestation of conformity. This Mark provides free movement for the products at the Europen Countries due to the reliability. Products with “CE Mark” shows and defines that the product has fulfilled the basic conditions related to Safety, Health, Environmental and Consumer Protection. All Natural Stone producers will have to study about 2 subjects under the scope of CE; 1) Factory Production Control System will be established. 2) Initial Type Test will be done. 1) FACTORY PRODUCTION CONTROL SYSTEM (FPC) Shows that conditions related to the production in the factory continuously kept under control, defined and recorded for the material produced by the producer which is subjected to the CE Marking. 2) INITIAL TYPE TESTS Realization of all the tests described in the technical documentation. Technical Documentation describes the Test Groups below which have been specified according to the TS EN numbers and intended using areas. Performance of the products have been compaired with the features described in the technical documentation by initial type tests. THE REFERANCE STANDARDS RELATED TO THE PRODUCT PERFORMANCE UNDER THE SCOPE OF NATURAL STONES PRODUCTS WITH THE RESPECT TO CE MARKING; TS EN 12057 Modular Tiles - Requirements, TS EN 12058 Coating plates for floors and stairs - Requirements, TS EN 1469 Slabs for cladding - Characteristics, TS EN 1341 Natural Covering Stones for Floor Covering - characteristics, Technical File Technical file; covers the report and certificates which shows that the product has been produced in accordance with the requirements of the technical regulation and contains the information about the design and production operation of the product. Keywords: CE Marking, Quality Control, FPC, Factory Production Control, ITT, Initial Type Tests, CPD, CPR, Construction Products Directive, Construction Products Regulations. İŞÇİNİN HUKUKÎ DURUMU ve TÂBİ OLDUĞU MEVZUAT Melda SUR Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İzmir, Türkiye (melda.sur@deu.edu.tr) ÖZ Madencilik ve taş ocakları sektöründe iş sözleşmesine dayanarak çalışan tüm personel, yaptığı işe bakılmaksızın “işçi” statüsünde olduğundan, iş mevzuatına tâbidir. Bu mevzuatın uygulama alanı geniş olup, içeriği yönünden temelde çalışanı koruyucu nitelik taşır. Bununla birlikte, belirli bir denge de gözetilerek, işletmelerin değişen rekabet koşullarına uyum sağlayabilmelerini olanaklı kılan bir esneklik de İş Kanunumuzla getirilmektedir. Çalışma mevzuatımızın düzenlediği ana konular, iş sözleşmesinin yapılmasının şartları, alt işverenlik ilişkisi ve sınırlamaları, karşılıklı hak ve borçlar ve işin düzenlemesidir. İşin düzenlenmesi içinde de, iş süreleri, esneklik, ücretli tatiller, iş sağlığı ve güvenliği esasları ele alınır. Çağdaş iş mevzuatımız belli çapta işyerleri için iş sözleşmelerinin geçerli bir neden olmaksızın feshine karşı bir iş güvencesi getirmiştir. Bunun dışında genel olarak iş sözleşmesinin sona ermesi işçiyi koruyucu kurallara ve içtihada tâbidir. Toplu iş mevzuatı bakımından ise, yeni “6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu”, önceki 2821 sayılı SK ve 2822 sayılı TSGLK gibi, sendika hakkını güvenceye alarak, toplu iş sözleşmeleri ve grevi düzenlemektedir. Tüm bu mevzuat taş ocaklarında ve çeşitli sanayi dallarında uygulama alanı bulmaktadır. Anahtar Kelimeler: İş mevzuatı, işçi, madencilik ve taş ocakları LEGAL STATUS and LEGISLATION APPLICABLE to WORKERS Melda SUR Dokuz Eylül University, Faculty of Law, İzmir, Turkey (melda.sur@deu.edu.tr) ABSTRACT All employees working under an employment contract are considered as “workers” and therefore enter in the field of application of the labour legislation, irrespective of the kind of work performed. The labour legislation is therefore widely applicable and aims principally to protect the worker. However, the needs and requirements for competitiveness are also sought for, and a certain balance has been set by the Labour Law, between workers’ protection and the flexibility for the concurrence within a global market. The main topics regulated by the labour legislation are, the conclusion of working contracts, limitations brought to subcontracting, the rights and obligations of employers and employees, the regulation of work; i.e. working hours, flexibility, paid leaves and vacations, as well as work health and safety measures. The contemporary labor legislation has brought a job security against unjustified dismissals in workplaces of a certain scale. In general, different rules provide a protection of workers in cases of ending of employment. In the field of collective relations, the recent Law No.6356 on Unions and Collective Labour Agreements, continue to protect the right to organize, and regulate union rights, as well as collective agreements and strikes. This comprehensive legislation is applicable to stone quarries and diverse industries. Keywords: Labour legislation, worker, mines and quarries MADEN TETKİK ve ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (MTA) AKREDİTE DOĞAL TAŞ LABORATUVARLARI Ahmet ACAR MTA Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Dairesi (ahmet@mta.gov.tr) ÖZ Bir ülkenin ekonomik gücü ve insanlarının yaşam düzeyi, doğal kaynaklarının çokluğuna, niteliğine ve bu kaynakların gerektiği şekilde değerlendirilmesine bağlıdır. Ülkenin ve kaynakların doğal afetlerden en az düzeyde etkilenmesi bu açıdan büyük önem taşımaktadır. Madencilik ve yerbilimleri alanında bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapmak amacıyla 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA); alanında dünyaca tanınmış köklü ve öncü bir kuruluştur. Dünyada birçok ülkede, maden kaynakları ile ilgili bölgesel jeolojik verilerin toplanması ve yorumlanması, temel araştırmaların yapılması, maden yataklarının açığa çıkarılması ve yatırımcıların ilgisini çekecek boyutta tanıtılması (madencilik bilgi alt yapısının hazırlanmasını) MTA benzeri kuruluşlar tarafından üstlenilmiştir. Bu kuruluşların önemli bir kısmı özerk kamu kuruluşu niteliğindedir ve Yerbilimleri Araştırma Kurumu (Geological Survey) adı altında yapılanmıştır. MTA Genel Müdürlüğü de ülkemizin Yerbilimleri Araştırma Kurumu niteliğinde olup, faaliyetlerini; -Ülkemiz yer altı kaynaklarının aranmasına dayanak teşkil eden alt yapı bilgilerinin hazırlanması, -Yer altı kaynaklarımızın keşfini amaçlayan arama projelerinin yürütülmesi, -Bulunan yer altı kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik teknolojik araştırmalar olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Yukarıda açıklandığı gibi ülkemiz madencilik sektörünün her türlü talebini karşılamaya yönelik çalışmalar yapan Genel Müdürlüğümüz, doğal taş sektöründe, CE işaretlemesine yönelik akredite laboratuvar yetersizliğinin gündeme gelmesiyle beraber CE işaretlemesinde, yapılması istenen testler ile ilgili akreditasyon çalışmalarına başlamış, laboratuvar alt yapısı güçlendirilerek, 20.01.2012 tarihi itibariyle akredite olmuştur. Akredite Laboratuvarlarımızda, her türlü doğal taş ve ürünlerinin; fiziksel, kimyasal, mineralojik ve mekanik analiz/testleri, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak deneyimli ve uzman personel tarafından gerçekleştirilmektedir. “Uluslararası geçerliliğe sahip doğru ve güvenilir analiz/testlerin yapıldığı laboratuvarlarımız, sektörün tüm ihtiyaç ve taleplerini karşılayacak kapasitedir.” Öncü ve tarafsız olma ilkesine sahip olan Kurumumuz, madencilik sektörünün sorunlarına yönelik her türlü problemlerin çözümü ile ilgili sektörden gelecek AR-GE proje taleplerine daima açıktır. Anahtar Kelimeler: MTA, maden, doğal taş, test, akreditasyon GENERAL DIRECTORATE of MINERAL RESEARCH and EXPLORATION (MTA) ACCREDITED NATURAL STONE LABORATORIES Ahmet ACAR Mineral Analysis and Technologies Department of MTA (ahmet@mta.gov.tr) ABSTRACT The economic power of a country and wealth level of its people, depends on the amount and quality of the natural resources and the evaluation of these resources as required. It's very important that country and it's resources must affected from natural disasters at least level. General Directorate of Mineral Research and Exploration (MTA), were found because of the scientific and technologic research in the field of earth scienses in 1935, is a worldwide knowned, essential and pioneering organization. Many countries in the World, Organizations like MTA, takes on the duties of collecting and interpreting of regional geologic data about the mineral resources, making basic researches, discovering the mineral beds and offering these beds to investors' concern (preparation of mining information infrastructure). Many of these organizations are autonomous public organizations and organized at the name of Geological Survey Organization. MTA General Directorate is Our Country's Geological Survey Organization and It's activities can be grouped in 3 main categories; -Preparation of main data which support to being researched our country's underground resources, -Carrying out research projects aiming at discovering our underground resources, -Performing technologic researches to evaluate our underground resources. As explained above, Our General Directorate works to meet every demands of our country's mining sector. In natural stone sector, when accredited laboratory insufficiency for CE marking comes into question, accreditation activities for requested tests were started, laboratory infrasucture were strengthenned and laboratories accredited in 20.01.2012. In Our Accredited Laboratories, physical, chemical, mineralogy and mechanical analysis/tests can be performed for every kind of natural stones and their products by experienced and proficient staff according to national and international standards. “Our Laboratories, in which correct and reliable analysis/tests are performed, have international validity and have the capacity to meet all requirements and demands of the sector. ” Our Organization, has the principle of pioneer and neutral, is open to research and development project demands from mining sector to solve every kind of problems sector. Keywords: MTA, mineral, natural MİMARİ PROJELERDE DOĞAL TAŞ KULLANIMI OTURUMU USE of the NATURAL STONES in the ARCHITECTURAL PROJECT SESSION TEMATİK SUNUM THEMATIC PRESENTATION TAŞ’IN ÖYKÜSÜ Cengiz BEKTAŞ Bektaş Mimarlık İşliği, İstanbul-Türkiye (bektasmim@gmail.com) ÖZ Taş, sertliğin, ağırlığın, kimi yüreklerin simge ya da eğretileme sözcüğü… Eteğindekileri dökmenin, döküp yeğnileşmenin, kimi yollara koyarak kapamanın anlatımı da onunla oluyor… Taşı gediğine koymak da bir tür beceri sayılıyor. Sözlükte karşısında sert, katı özdek (madde) yazılı… İnsan, taşın içinde korunarak yaşamış önce. Mağaralarda… Başka hiçbir aygıtı olmadığı için taşla taşı oyup neler işlemiş neler… Çakmak taşıyla birçok delik açıp, aralarını kırarak, çukurlar oluşturmuş on iki bin yıl önce Göbekli Tepe’de. Belki de su biriktirebilmek için… Avcılıkla doyunurken, çok büyük kitleleri bu yolla koparıp, birlikte yaşadığı, ya da avladığı hayvanları, onlara kabartma olarak işlenmiş. Dahası kendini betimlemiş… Urfa’da bulunmuş taştan ilk insan yontusu. Büyük kitlelerden parça parça kopararak, o kaba durumlarıyla duvarlar örmüş on bin yıl önce… İlk örnekler, Diyarbakır ile Elazığ arasında Ergani’den az içerde, Hilar Suyunun kıyısında Çayönü’nde… Halet Çambel’imiz ( Prof. Dr.) kazıp çıkarmış… Dedim ya, on bin yıl öncesinden… Kısacası, Anadolu’da bir taş duvara elinizi koyduğunuzda, şimdilik en azından 10 -12.000 yıllık insan elinin sıcaklığını duyuyorsunuz. Bildiride insan elinin becerilerinden, benim yaptıklarımdan da sunarak tasarımın taşın değerlendirilmesinde en önemli veri olduğunun altını çizeceğim. Anahtar Kelimeler: Taş, tasarım, insan, Anadolu The STORY of STONE Cengiz BEKTAŞ Bektaş Architectural Workshop, İstanbul-Turkey (bektasmim@gmail.com) ABSTRACT Stone, the word used as a symbol or metophore for hardship, heaviness and for some hearts. It is in many idiomatic expressions as well. Spilling it from the skirt (to be all cards up), dropping it to heal (from the kidney), to block someone’s way by putting it in the way are only some of them… To be able to put the stone into his gab (while making a wall) is considered as a skill in another Turkish idiomatic expression. In dictionaries it writes rough, solid matter for it… Man first protected himself by livig in stones, in caves… Since he had nothing else as a device,he used stones to carve stones to produce many things… He made holes with flintstones and then broke in-betweens to make big holes in Göbekli Tepe 12 thousand years ago. Possibly so as to acummulate water… As eating his hunted animal maybe he chopped big pieces by stone and he also carved these animals which he hunted or he lived together into the cave wall by the same stone. Morever he depicted himself… The earliest ever found human figurine was found in Urfa. After splitting layers from huge rock masses, he chopped them into pieces to make city walls even in its primitive forms ten thousand years ago… First samples are between Diyarbakır and Elazığ a bit down after Ergani, in Çayönü by the banks of Hilar Creek… Halet Çambel ( Prof. Dr.) has unearthed this city walls…As I said, from ten thousand years ago… In short, when you put your hand onto a stone wall anywhere in Anatolia, you can feel warmth of the human hand for the time being at least 10 -12 thousand years old. In this paper, I will emphasize that the design is very important data for evaluation of the Stone. Keywords: Stone, design, human, Anatolia MİMARİ PROJELERDE DOĞALTAŞIN SEÇİMİ ve KULLANIMI Erdoğan AKBULAK Silkar Plaza, Orta Mh. Topkaı Maltepe Cad. No.6 Kat 6 34030 Bayrampaşa İstanbul - Türkiye (erdogan@silkargranit.com) ÖZ Dünya doğaltaş ihracatına bakıldığında Türkiye ,Çin ve İtalyanın ardından üçüncü en çok ihracat hacmine sahip ülkedir. Mermer ve Traverten ihracatı söz konusu olduğunda ise Çin ve İtalyanın önünde ilk sırada yer alan Türkiye, ihracat ve üretim hacmi açısından en önemli ülke konumundadır. Doğaltaşın kalıcı güzelliği ve gücü başka hiçbir inşaat malzemesinde yoktur.5000 yıl öncesinden bu yana Mısır , Yunan , Roma gibi birçok önemli medeniyet doğaltaşı yapı malzemesi olarak kullanmıştır. Ocakçılık ve işleme teknolojileri geliştikçe mermerin kullanım alanları da çoğalmıştır. Doğaltaş, yüzyıllardır mimaride tercih edilmiştir çünkü doğaltaş, orijinaldir, ekolojiktir, bakımı ve temizliği kolaydır, çevre dostudur, hijyeniktir, çeşitlidir; özgündür, görünümü bozulmaz, üç boyutludur, fiyatları uygundur; doğal yalıtım sağlar, dayanıklıdır. Doğaltaşın kullanım alanları iç mekanlar, dış mekanlar olarak ikiye ayrılmakta olup ayrıca son yıllarda mobilya tasarımlarında ve dekoratif amaçlı tasarımlarda da doğaltaşın kullanımının yaygınlaştığı görülmektedir. İç mekanlarda doğaltaşlar lobi, fuaye gibi ıslak olmayan kapalı mekanların yanısıra, mutfak ,banyo , havuz, hamam, spa gibi ıslak alanlarda tercih edilmektedir. Dış mekanlarda ise cephe ve zemin kaplaması olarak doğaltaş kullanılmaktadır. Hangi doğaltaşın nerede kullanılacağına karar verirken taşın rengi ,direnci, su emme oranı gibi teknik özellikleri mutlaka göz onüne alınmalıdır. Anahtar Kelimeler: Doğaltaş, mermer, mimari, proje, yapı SELECTION and USE of NATURAL STONE in ARCHITECTURAL PROJECTS Erdoğan AKBULAK Silkar Plaza, Orta Mh. Topkapı Maltepe Cad. No. 6 Kat 6 34030 Bayrampaşa İstanbul - Turkey (erdogan@silkargranit.com) ABSTRACT When we look at the world’s natural stone exports, we see that Turkey ranks third in terms of export volume after China and Italy. As to the exports of marble and travertine, on the other hand, Turkey comes first ahead of China and Italy and is the most important country in terms of export and production volume. The long-lasting beauty and solidness of natural stone can be found in no other construction material. For 5000 years, many important civilizations such as Egyptian, Greek and Roman have used natural stone as a building material. As mining and processing technologies evolved, the areas of use of marble have also expanded. Natural stone has been preferred in architecture for centuries because it is original, ecological, easy to maintain and clean, environment-friendly, hygienic, diverse, unique, solid in appearance, three-dimensional, feasible in terms of price, provides natural insulation and is durable. The areas of use of natural stone are divided into two, namely indoors and outdoors. Also, over the recent years, the use of natural stone in furniture designs as well as in decorative designs has expanded significantly. Indoors, natural stones are preferred not only in non-wet areas such as lobbies and foyers but also in wet areas such as kitchens, bathrooms, pools, baths and spas. Outdoors, on the other hand, natural stone is used as a wall and floor covering. When deciding which natural stone to use, technical features of the stone such as the color, resistance and water absorption level must absolutely be taken into account. Keywords: Stone, marble, architecture, project, building MİMARİDE DOĞAL TAŞ KULLANIMININ M+D MİMARLIK TARAFINDAN BİTİRİLMİŞ ÜÇ YAPIDA TARTIŞILMASI Metin KILIÇ M+D Mimarlık, İzmir (martidmimarlik@gmail.com) ÖZ Bu çalışmada, M+D Mimarlık tarafından tasarımı ve uygulaması yapılarak bitirilmiş olan aşağıdaki üç yapıda mimaride doğal taş kullanımı tartışılacaktır: 1-ÖZEL AKUT KALP VE DAMAR HASTALIKLARI HASTANESİ: Giriş mekanı, hasta yatak odalarını, teşhis ve tedavi birimlerini dış mekana hem bağlayan hem de ayıran kütle içinde, içe ait bir dış mekan olarak kurgulandı. Bu yaklaşımı cephede kullandığımız doğal taş dış cephe malzemesini, bu büyük boşluktan oluşan giriş mekanında da devam ettirilerek dışa ait olma durumu vurgulandı. 2- URLA KENT MEYDANI VE TİCARET MERKEZİ: Urla merkezde kent meydanı ile bitişik ticaret imarlı eski otogar alanında, yeraltı otoparkı üzerinde konumlandırılan çarşı, kentin mevcut dokusu içinde yer alan ulaşım akslarını ve kotları bağlayan bir geçiş mekanı olarak ele alındı. Çarşının resmi tören alanı ve geçiş, gezinti, buluşma alanı olan meydanı işlevsel olarak beslemesi mekânsal olarak da tanımlaması amaçlandı. 3-OLİVE PARK EVLERİ: 30 farklı evden oluşan sitenin tasarımında, farklı plan kurgularına sahip evleri aynı yere ait kılan dil birliği kütlelerde benzer geometrilerin farklı kompozisyonları, yapı elemanlarında benzer formların tekrarı ve yüzey dokularında benzer cephe kaplama malzemelerinin kullanımında arandı. Anahtar Kelimeler: Doğal taşlar, mimari, tasarım DISCUSSION ABOUT USE of NATURAL STONE in ARCHITECTURE on THREE COMPLETED BUILDINGS of M + D MİMARLIK Metin KILIÇ M+D Architecture, İzmir (martidmimarlik@gmail.com) ABSTRACT These buildings are; 1-PRIVATE ACUTE AND CARDIOVASCULAR DISEASES HOSPITAL Entrance Hall is designed as a space that both connects and seperates, patient rooms, diagnosis and treatment units from exterior space. This approach is emphasized by continuing natural stone cladding of building facades on entrance gallery's walls. 2-URLA TOWN SQUARE AND COMMERCIAL CENTRE Placed in the town center of Urla, at a location to be developed as a commercial site above the underground parking lot, which was formerly the bus station, the shopping center is designed as a passage way connecting the main transportation arteries of the urban pattern as well as the different elevations of surrounding spaces. The design of the shopping center is aimed at supporting the function and enriching the spatial layout of the square, which is to serve as an official ceremony area, a transit area, a promenade and a meeting place. 3-OLIVE PARK HOUSING In design of the site consisting of 30 houses, the unity in variety of the houses with differing plan layouts is achieved via different compositions of similar geometries, repetition of similar forms in building elements and use of similar coating materials in facades. Keywords: Natural stones, architecture, design. YAPILARDA KULLANILAN DOĞALTAŞLARDA KARŞILAŞILAN BAZI KARARLILIK SORUNLARI Zeki KARACAa, Nimet ÖZTANKb , M. Vehbi GÖKÇEc , Hakan ELÇİd & Abdülkerim PEKİN e a Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü, Çanakkale b Bursa Orhangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü, Bursa c Niğde Üniversitesi Mimarlık Bölümü, Niğde d Dokuz Eylül Üniversitesi Torbalı Meslek Yüksekokulu, İzmir e Balıkesir Üniversitesi Balıkesir Meslek Yüksekokulu, Balıkesir (zeki@comu.edu.tr) ÖZ Bir doğal yapı taşının kalitesi, onun aşınmaya ve bozunmaya direnci, yaşlanma sonrası amaçlanan kullanımını sürdürme yeteneği ve kullanım süresi olarak tanımlanabilir. Kısaca taşın kalitesi, görece onun durabilitesi ve kararlılığıdır. Hava ve kullanım koşulları ve zaman taşın kararlılığını etkiler. Bu arada, bir taş panel estetik– dayanım–durabilite döngüsü içerisinde fonksiyonunu sürdürür. Taş litolojisi, bozunma ve yaşlanma süresi ve derecesi için önemlidir. Bununla birlikte, yapılarda taş kaplamaların ömrünü azaltan başka etkenler de vardır. Bu etkenler taşın materyal özellikleri, üretim karakteristikleri, doğal arızalar, işçilik, tasarım, çevre ve yapısal hareketlerdir. Bunların kontrol edilebilirliği oranına bağlı olarak taşın kullanım ömrü artar. Dahası, kaplamada taşın porozitesi, permeabilitesi, mineral kompozisyonu, tane büyüklüğü, tanelerin dağılımı, tane dayanımı ve çimento özellikleri gibi materyal özellikleri önemlidir. Bozuşma fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak gerçekleşebilir. Çoğu zaman, bozuşma fiziksel olarak başlar. Jipsleşme, paslanma, eğrilme veya dönme, boşalma, şekerlenme, çatlama, kırılma ve parçalanma, kararma ya da yeşillenme, solma, alkali reaksiyon ve panel düşmesi veya panelin yerinden ayrılması sıklıkla karşılaşılan taş bozuşmalarıdır. Taş, birden daha fazla mekanizma tarafından etkilenir. Böylelikle, bozuşma başlar, ilerler ve taşın efektif kullanım ömrü azalır. Aynı anda birden fazla bozuşma gelişebilir. Bir tür bozuşma diğer birini tetikleyebilir veya hızlandırabilir. Bu çalışmada, kaplamada kullanılan taşlarda karşılaşılan bazı bozunma şekilleri ve nedenleri tartışılacaktır. Taşın görece kalitesi ve taşların kalitesine etki eden materyal özellikleri üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Doğal taş, kararlılık, bozuşma SOME STABILITY ISSUES ENCOUNTERED in NATURAL STONES USED in BUILDINGS Zeki KARACAa, Nimet ÖZTANK b, M. Vehbi GÖKÇE c , Hakan ELÇİd&Abdülkerim PEKİN e a Çanakkale Onsekiz Mart University Mining Engineering Department, Çanakkale b Bursa Orhangazi University Architectural Department, Bursa c Niğde University Architectural Department, Niğde d Dokuz Eylül University Torbalı Higher Education School, İzmir e Balıkesir University Balıkesir Higher Education School, Balıkesir (zeki@comu.edu.tr) ABSTRACT The quality of a natural building stone can be defined as its resistance to abrasion and deterioration, its ability to maintain its intended use after aging and duration of use. Briefly, the quality of stone is its durability and stability. Conditions of weather and use, and time affect the stability of the stone. In the meantime, a stone panel maintains its function in an aesthetic-strength-durability cycle. The stone lithology is of importance for the time and degree of deterioration and aging. However, there are other factors that reduce the lives of stone claddings in buildings. These factors are the material features of the stone, characteristics of production, natural faults, workmanship, design, environment and structural movements. The service life of the stone increases depending on the controllability of these items. Moreover, material characteristics such as the porosity, permeability, mineral composition, granular size, granular distribution and cement characteristics of the stone are substantial. Deterioration might occur physically, chemically or biologically. Mostly, it starts physically. Gypsum, corrosion, warping or bending, discharge, crystallization, cracking, fracture and fragmentation, tarnishing or getting mossy, fading, alkaline reaction, falls or descends of panels are frequently encountered types of stone deterioration. Deterioration is affected by more than one mechanism. Thus, deterioration starts, develops and the effective life of the stone decreases. More than one stone unit might even develop simultaneously. One type of deterioration might trigger or accelerate another one. In this study, some types of deterioration encountered in the stones used for claddings and their reasons are going to be discussed. The relative quality and material characteristics affecting the quality of stones will be focused on. Keywords: Natural stone, durability, deterioration DOĞAL YAPI TAŞLARINDA BOZUNMA ve MERMERLERİN DEĞİŞİK ÇEVRE KOŞULLARI ALTINDAKİ DAVRANIŞLARI Tamer TOPAL Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü (topal@metu.edu.tr) ÖZ Jeolojik süreçte oluşan bazı taşlar günümüzde sıkça doğal yapı taşları olarak kullanılmaktadır. Bu taşların işletilebilmesi için jeolojik, coğrafi, ekonomik ve teknolojik özelliklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bazı jeolojik özellikler, blok üretimini olumsuz etkilemektedir. Bunlardan jeolojik süreçteki ayrışma ve kullanım sırasında meydana gelen bozunma, taşın performansını etkileyebilmektedir. Doğal taşın kullanım yeri de dikkate alınarak dayanıklı olması beklenir. Taşların uzun vadeli dayanıklılığının belirlenebilmesi için kullanımdaki mevcut performansı ve bazı özellikleri dikkate alınarak eşitlikler geliştirilmiştir. Ancak, bu eşitlikler her taş ve ortam için uygun olmamaktadır. Var olan yaklaşımlar dışında mermerlerde kalsit mineralinin özelliği ile ilişkili olarak sıcaklığa bağlı genleşme ve büzülme de olabilmektedir. Sıcaklık değişimi, nemli ortamlarda mermerin daha fazla artık deformasyonu ile sonuçlanabilmektedir. Bu durum, özellikle yapıların dış mekanında kullanılan mermer plakaların eğilmesine neden olmaktadır. Bu bildiride, çeşitli tarihi eselerdeki taş bozunma problemleri sunulacak ve bu hususlar dikkate alınarak doğal taşların uzun vadeli dayanıklılığını etkileyen hususlar tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Bozunma, doğal yapı taşı, dayanıklılık, mermer DETERIORATION of NATURAL BUILDING STONES and BEHAVIOUR of MARBLE UNDER DIFFERENT ENVIRONMENTAL CONDITIONS Tamer TOPAL Middle East Technical University, Department of Geological Engineering (topal@metu.edu.tr) ABSTRACT Some of the rocks formed in the geological processes are often used as natural building stones. It is necessary to determine geological, geographical, economical and technological properties of the stones for the suitability of quarrying.Some of the geological properties adversely affect the block size. Among these, weathering in the geological period and deterioration in the stone used for the buildings may alter the performance of the stones. It is expected that the natural stone should be durable regarding its place in the building. In order to assess the long term durability of the of the stones, its performance in the existing/ancient buildings and some of the stone properties are evaluated to develop durability equations. However, these equations are not found to be appropriate for all stones and environments. Other than the existing approaches, expansion and contraction of the marble due to the thermal character of the calcite mineral may be observed. Temperature fluctuation may give rise to more residual deformation of the marble in moist environment. This may cause bowing of the marble pannels especially used in the outside of the buildings. In this presentation, various deterioration problems of the stones used in the ancient monuments will be presented and the factors affecting the long term durability of the natural stones will be discussed. Keywords: Deterioration, natural building stone, durability, marble DOĞALTAŞ MEKANİK SİSTEM CEPHE KAPLAMA NATURELSTONE WALL COATING of MECHANICAL SYSTEMS İlhan BALIKLIa&Durmuş TEMİZb a Balıklı Mermer, Urla-İzmir b Temiz Metal, Çiğli-İzmir (baliklimermer@gmail.com) ÖZ Mekanik sistem cephe kaplama en basit anlatımıyla cephe kaplama elemanlarının, teker teker taşıtılarak, yüklerinin en kısa yoldan binaya aktarılması sistemine verilen addır. Bağlantı sistemi ve bağlantı noktalarının yönü ve uygulama detaylarıyla, malzeme yükü en kısa yoldan bina cephesine aktarılır Mekanik ankrajlardan kaynaklanan mesafeler nedeniyle, cephe ve yüzeye uygulanacak kaplama malzemesi arasında bir boşluk oluşmaktadır. Bu boşlukla ısı ve ses yalıtımı yapılabileceği gibi, bina cephesinde oluşmuş yatay ve düşey yöndeki uygulama hataları da yok edilebilmektedir. Doğaltaş mekanik system cephe kaplamalarında çeşitli uygulamalar yapılabilir. Doğal taş plakaları braket adı verilen değişik kesitlerdeki ankraj malzemelerinin direkt olarak cepheye dübel yardımıyla bağlanmasıyla monte edilebileceği gibi, bina cephesinin özelliklerinden dolayı, oluşturulmuş olan bir profil iskeletine ankraj malzemeleri yardımıyla bağlanma şeklinde de monte edilebilir. Brüt beton duvarlarla oluşmuş bir bina cephesine, ankraj malzemeleri dübellerle bağlanarak, doğal taş levhalar bu ankrajlarla bina cephesine bağlanabilir. Ancak tuğla, briket, gaz blok vs gibi malzemeler ile kapatılmış cephelerde, döşemeler arası sabitlenmiş profiller kullanarak ankraj malzemelerinin bağlanması yardımcı olacak bir alt yapı oluşturulmalıdır. Mekanik cephe kaplamalarında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, plakalar arasında düşeyde yük aktarımının önlenmesidir. Aksi takdirde her plaka bir altındaki plakaya yük aktaracak ve belli bir noktadan sonra oluşacak ağırlığı ankraj malzemeleri taşıyamayacak ve sistemde çökmeler oluşacaktır. Malzemeler cepheye alt üst kenarlardan ya da yan kenarlardan bağlanabilir. Yan kenarlardan yapılan bağlantılar, yük aktarımını büyük ölçüde engelleyebildiği halde, bazı durumlarda (eni uzun yüksekliği kısa malzeme kullanma zorunluluğu) alt üst bağlantı kaçınılmaz hale gelir. Bu durumda ankraj malzemelerinin kalınlıklarının oluşturduğu yük aktarma özelliklerinin ortadan kaldırılması gerekir. Mekanik cephe kaplamalarında kullanılan tutucu malzemelerin kalınlıklarından kaynaklanan derzler oluşmaktadır. Bu hem kaçınılmaz hem de gerekli bir durumdur. Dış cephelerde oluşacak olan ısı farklılıklarından kaynaklanan malzeme genleşmelerinin malzeme kenarlarına zarar vermemesi açısından derz uygulaması kaçınılmazdır. Ancak bu derzlerin doldurulup doldurulmaması bölgenin coğrafi yapısıyla doğrudan bağlantılı olduğu gibi, mimari bir tercih olarak da değerlendirilebilir. Derzlerin silikon esaslı (ısı değişikliklerinden etkilenmeyecek) bir malzemeyle doldurulması gerektiğinde, dolgu malzemesinin doğal taşın yüzeyine bulaşması engellenmelidir. Bunun için derzler, iki taraftan da kağıt bantla koruma altına alınır ve dolgu işlemi yapılır. Bantların yüzeyden söküldükten sonra, izlerinin alkolle silinmesi gerekir. Aksi takdirde bant yapışkanlarının bulunduğu noktalar, havadaki toz, kurum vs gibi malzemeleri tutarak zaman içinde derz kenarlarının kirlenmesine neden olur. Anahtar Kelimeler: Doğal taşlar, mekanik sistem, cephe kaplama MERMER OCAĞI UYGULAMASINA BİR ÖRNEK: OLİGO-MİYOSEN YAŞLI GİLDİRLİ FORMASYONU'NA AİT KONGLOMERALAR Abidin GÜMÜŞa, Yahya KÖRDEMİRa & Murat İNCEÖZ b a Alacakaya Mermer ve Maden A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Yazıkonak / Elazığ b Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü/Elazığ (abidin@alacakaya.com, minceoz@gmail.com) ÖZ Oligo-Miyosen yaşlı Gildirli Formasyonu Adana ili, Karaisalı ilçesi kuzeyinde geniş yüzeylemeler vermektedir. Gildirli Formasyonu pembe-kırmızı renkli çakıltaşı, çakıllı kumtaşı, silttaşı ve çamurtaşlarından meydana gelen dönemler halindeki akarsu çökellerinden oluşmaktadır. Genellikle taban çakıltaşı niteliğindeki birim düzensiz bir eski topoğrafyaya bağlı olarak çukurluklarda gelişmiştir. Daha yaşlı birimler üzerine açısal diskordansla gelen formasyon, Burdigaliyen-Langiyen yaşlı Karsantı ve Kaplankaya formasyonları tarafından örtülmektedir. Breccia Adonis ismiyle piyasaya sürülen doğaltaş ocağı, Gildirli Formasyonu’na ait 30-85 m arasında değişen kalınlıklar sunan orta-kalın tabakalı, yer yer masif konglomeraları içerisinde açılmıştır. Birimi oluşturan konglomeralar, formasyonun taban kesiminde ve yaygın olarak da en kuzey bölümünde yer almakta ve esas olarak ofiyolit, radyolarit, kireçtaşı ve metamorfitlerden türeme, az yuvarlak, uzun taneli, kötü boylanmalı tanelerden oluşmaktadır. Konglomeralar içerisinde seyrek de olsa çört çakıllarına da rastlanmaktadır. Konglomeraların doğal taş olarak işletilmesindeki en önemli özellik, taneleri bir arada tutan hamur malzemesinin niteliğidir. Tanelerin bağlayıcı hamuru yaygın olarak karbonat olmakla birlikte, yer yer kumlu ve killi bir hamur da söz konusudur. 2011 yılında üretime açılan mermer ocağı yükseklikleri ortalama 8 m olan üç kademeden oluşmaktadır. Yanal yönde merceksel geometriye sahip karbonat çimentolu konglomera seviyelerinin blok verimi son derece yüksektir. Bu çerçevede bakıldığında özellikle kireçtaşlarına yakın olan seviyelerde karbonat bir hamur söz konusu iken, kireçtaşlarından uzaklaşıldıkça hamurun karbonat içerse de, kum-kil boyu malzemeden oluştuğu da görülmektedir. Konglomeralar hareketli ortam ürünü olduklarından, sedimantasyonda zaman zaman kesiklikler meydana gelmekte ve bu kayaçlarda tabaka yüzeyleri daha belirgin olmaktadır. Yüzey sularının hareketi ile de bu zayıf yüzeyler boyunca aşınma ve çakılların serbest hale geçmesine bağlı boşluklar ön plana çıkmaktadır. Karbonat hamurun azaldığı yerlerde daha çok kırıntılı hamura bağlı olarak, kolay aşınan ve daha yumuşak seviyeler ile karşılaşılmaktadır. Konglomeralarda tane boyu dağılımlarının yatay ve düşey yönde sıkça değiştiği belirlenmiştir. Bu durum tane boyu açısından homojenliğin olmadığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Doğaltaş, Gildirli Formasyonu, Karaisalı, Breccia Adonis A PATTERN FOR MARBLE QUARRY APPLICATION: CONGLOMERATES of OLIGO-MIOCENE AGED GİLDİRLİ FORMATION Abidin GÜMÜŞ a, Yahya KÖRDEMİRa &Murat İNCEÖZb a Alacakaya Mermer ve Maden A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Yazıkonak / Elazığ b Fırat University, Faculty of Engineering, Geological Engineering Department /Elazığ (abidin@alacakaya.com, minceoz@gmail.com) ABSTRACT Girdili Formation, Oligo-Miocene-aged, have wide outcrops in the city of Adana, at the north of Karaisalı town. Girdili Formation is formed of stream sediments that are formed by pink-red pebble, pebbly sandstone, siltstone and mudstone. Generally, the ground has evolved in pits depending on a conglomerate nature, irregular and old topography. The formation that comes with angular discordance on more aged units has been covered by Karsantı and Kaplankaya formations, Burdigalian-Langhian aged. The natural stone quarry, which has been put in the market with the name Breccia Adonis, was opened in an area of Girdilli Formation which offers a thickness varying between 30-85m, medium-thick bedded, from place to place solid conglomerates. The conglomerates which forms the unit, is located on the ground of formation and widely in the most northern part and mainly consist of ophiolite, radiolarian, limestone and metamorphic rocks which are derived from a small circular, long granular, poorly sorted granulars. Chert pebbles in conglomerates are also rarely seen. The most important feature in the exploitation of conglomerates as natural stone is the quality of the matrix that holds grains of material together. The matrix of the particles is mainly combined of carbonate, from place to place clayey and sandy, as well. Marble quarry opened for production in 2011 has three steps with the average height of 8 m.The block efficiency of carbonate cemented conglomerates levels with laterally lenticular geometry is extremely high. From this context, while there is carbonate matrix especially at the levels close to limestones , when the distance from the limestone rise, a matrix ,even if it includes carbonate, sand-clay can also be seen throughout the material. Since the conglomerates are moving area products, sedimentation breaks occur from time to time, and this is more clearly seen in surface layer of rocks. With the movement of the surface waters, gaps come to the fore due to the erosion of these weak surfaces and the set free pebbles . Softer levels which are easy to wear commonly occur depending on the more clastic cement where the carbonate cement is less. The frequent size changes of particles in horizontal and vertical direction has been detected. This situation shows that there is homogeneity in terms of particlessize. Keywords: Natural Stone, Gildirli Formation, Karaisalı, Breccia adonis DOĞAL TAŞLARIN SANATA DÖNÜŞTÜĞÜ YER: BATMAN ÜNİVERSİTESİ Şükrü ARSLANa, Eyyüp H. KINACIb, Tahsin YALDIZc , Şükrü Yavuz PINARKARA d, M. Tahir NALBANTÇILARd &H. Alim BARANd a Batman Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Sondaj Teknolojisi Programı, Batman b Batman Üniversitesi, Süstaşı Atölyesi, Batman, c Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi, Konya d Batman Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Batman (sukru.arslan@batman.edu.tr) ÖZ Kuyumculuk, takı ve süs eşyası sektöründe yaygın olarak kullanılan değerli ve yarı değerli taşlar, doğadaki bazı özelliklere sahip kayaçların laboratuvar şartlarında çeşitli kademelerde işlenmesiyle ortaya çıkarılmaktadır. Batman’da bu kayaçların işlenmesi, süstaşı piyasasına ürün olarak hazırlanması ve sektöre ara eleman yetiştirilmesi amacıyla Batman Üniversitesi tarafından önerilen projeler DPT tarafından desteklenmeye uygun görülmüştür. Bu projeler sayesinde Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde önce süstaşı işleme atölyesi daha sonra metal işleme atölyesi kurulmuştur. Süstaşı işleme atölyesinde farklı kapasitelerde kesme makineleri, kabaşon makinaları, yatay laplar, tanburlar, ultrasonik ve sulu delici makinaları gibi çok sayıda cihaz temin edilmiştir. Metal işleme atölyesinde ise kaynak, cilalama, tel çekme, plaka hazırlama makineleri ve gerekli teçhizatın alımı gerçekleştirilmiştir. Yürütülen projelerde üniversite öğrencilerinin yanı sıra Kentte yaşayan herkes katılmış olup, bugüne kadar 70 kişiye eğitim verilmiştir. Halen sürdürülmekte olan kurslarda üretilen ürünler GAP Bilim ve Teknoloji Şenlikleri, EMİTT Fuarı gibi büyük organizasyonlarda sergilenmiş ve yoğun ilgi görmüştür. Sonuç olarak bu projeler ile süstaşı sektörünün oluşmasına, ara eleman yetiştirilmesine ve yörenin süstaşı potansiyelinin araştırılmasına katkı sağlayacak önemli çıktılar elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Süstaşı, Yarı değerli taşlar, Batman THE PLACE WHERE NATURAL STONES TURNS INTO ART: BATMAN UNIVERSITY Şükrü ARSLAN a, Eyyüp H. KINACIb , Tahsin YALDIZc , Şükrü Yavuz PINARKARA d, M. Tahir NALBANTÇILAR d&H. Alim BARAN d a Batman University, Vocational School, Drilling Technology Program, Batman b Batman University, Gem Workshop, Batman c Konya Branch of Chamber of Geological Engineers, Konya d Batman University, Engineering and Architecture Faculty, Department of Geological Engineering, Batman (sukru.arslan@batman.edu.tr) ABSTRACT Precious and semi-precious stones commonly used in jewelry and ornaments industry is brought out with the process of rocks that have some properties in nature at various levels in laboratory conditions. The projects suggested by Batman University to process these rocks, to prepare them for gemstone market as a product, to grow skilled worker for the industry are approved to be supported by the DPT. Through these projects, first gemstone processing workshop and then metal processing workshop were established in the Department of Geological Engineering. A lot of devices such as gem cutting machines of various sizes, cabochon machines, horizontal plop s, drums, ultrasonic and aqueous drilling machines were provided for gemstone processing workshop. Besides purchasing of seaming, polishing, wire drawing, plate preparation machines and necessary equipment for metal processing workshop was done. Everyone who lives in the city, as well as university students participated in the projects carried out and so far 70 people have been trained. These products that were produced in the continuing courses were exhibited at large organizations such as GAP Science and Technology Festival, EMITT Fair and received great attention. As a result, with these projects, to significant outputs that will contribute to formation gemstone industry, growing skilled worker and investigation of the gemstone potential of the region were obtained. Keywords: Gemstone, Semi-precious stones, Batman HASANKEYF (BATMAN) ANTİK YERLEŞİM YERİ KAYAÇ DURAYLILIĞININ ARAŞTIRILMASI M. Tahir NALBANTÇILARa &Murat ÜNAL b a b Batman Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Jeoloji Müh. Böl. Batman Batman Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Petrol ve Doğalgaz Müh. Böl. Batman (tahir111@hotmail.com) ÖZ Batman’ın güney doğusunda bulunan Hasankeyf antik yerleşim alanı yüzey morfolojisi, mağaraları ve tarihi yapılarıyla, Türkiye’nin en önemli kültürel miraslarından biridir. Kireçtaşı, marndan oluşan bu kültürel mirasın önemli bir bölümü Ilısu baraj gölünün etkisi altında kalacaktır. Antik yerleşim yeri kayaçlarının jeolojik ve jeomekanik özelliklerinin belirlenmesi gerekli önlemlerin alınması açısından büyük önem taşımaktadır. Antik yerleşim bölgesindeki olası kaya düşmeleri ve zaman sürecinde oluşan-gelişen çatlaklar araştırılmış, ana kaya malzemesinin sudan etkilenme derecesi ile su tutulması sonrası oluşabilecek çökmeler mevcut veriler çerçevesinde değerlendirilerek bir öngörü şeklinde sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Duraylılık, Hasankeyf, Batman INVESTIGATION of HASANKEYF (BATMAN) ANCIENT SETTLEMENT AREA’S ROCK STABILITY a a b M. Tahir NALBANTÇILAR , Murat ÜNAL b Batman Univ., Faculty of Eng. and Arch., Geological Eng. Dept. Batman Batman Univ., Faculty of Eng. and Arch., Petroleum and Natural Gas Eng. Dept. Batman (tahir111@hotmail.com) ABSTRACT Hasankeyf ancient settlement area, which is at south-east of Batman, is one of Turkey's most important cultural heritages with its surface morphology, its caves and its historical structures. An important part of this cultural heritage consisting of limestone, marl will remain under the influence of the Ilısu dam reservoir. Determination of geological and geomechanical properties of the ancient settlement is of great importance in terms of taking the necessary precautions. Potential rock falls in the ancient settlement and forming-growing cracks in period of time were investigated, the exposure degree of the main rock material to water and collapses that may occur after dam were presented in the form of a prediction by evaluating within the framework of available data. Keywords: Stability, Hasankeyf, Batman ANTİK DÖNEMDE DOĞAL TAŞ OTURUMU NATURAL STONES in ARCHEOLOGY SESSION KÜÇÜK ASYA MERMERLERİ Matthias BRUNO Via del Pellegrino 130, 00186, Rome, Italy (matthiasbruno@libero.it) ÖZ Roma İmparatorluğu döneminde heykel ve mimari yapılar için kullanılan beyaz ve renkli mermerler, Romalıların zevk, zenginlik ve aynı zamanda da güçlerini simgelemekteydi. Mermerlerin tümü doğudan batıya Akdeniz havzası üzerindeki ocaklardan getirildi. Bu süreçte Küçük Asya kesinlikle en önemli üretim alanlarından biri oldu. M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’dan üretilen beyaz ve renkli mermerlerin çoğu, Roma ve Roma İmparatorluğu'nun çeşitli şehirlerinde kullanıldı. İzmir-Teos’un (Sığacık) güney kıyısında yer alan ocaklardan üretilen ve antik Roma döneminde Luculleum ismi ile bilinen ve İmparator Augustus'un en önemli yapılarından bazılarında kullanılan Teos mermerleri Roma'ya ithal edilen ilk mermerlerden biridir. Antik Roma döneminde Marmor Phrygium olarak bilinen Afyon beyaz mermeri, sembolik anlamı olduğu için deniz kıyısından oldukça uzak mesafede olmasına rağmen, yoğun biçimde üretilmiş ve Roma’ya ihraç edilmiştir. Küçük Asya aynı zamanda Romalıların önemli granit kaynaklarından birisiydi. Roma imparatorluğu yapılarında özellikle sütun olarak kullanılan Troad graniti Kuzey Batı Anadolu’da oldukça yoğun biçimde üretilmiştir. Pergamon antik kenti (bugünkü Bergama) yakınında bulunan gri renkli Kozak granitleri de antik Roma döneminde yaygın olarak kullanılan bir diğer granit türüdür. Roma imparatorluğu döneminde tanıklık eden bilinen diğer renkli mermer türlerine örnek olarak ise; Bilecik'ten Breccia Corallina, Karaburum Yarımadası’ndan Broccatellone, Efes’ten (Selçuk) Greco scritto, Muğla yakınlarındaki Göktepe’den Göktepe siyah, Denizli’den değişik renkteki oniksler ve bazı kırmızı mermer çeşitleri ve Milas yakınlarındaki Iasos’tan gelen ve I.S 6. yy’a kadar üretilen ve ihraç edilen Cipollino rosso verilebilir. Küçük Asya’da Hellenistik çağdan beri üretilmekte olan en önemli mermerlerden birisi de Marmara (Proconnesus) Adası’ndan üretilmiş olan grimsi beyaz mermerlerdir. Örneğin Halikarnassos'daki Mausolos'un Maussolleion’unda bu mermerler kullanılmıştır. Bu mermerler aynı zamanda Roma ve Pompei’ye bazı binaları yapmak için İ.S.1.yy’ın sonunda ihraç edilmişti. Bu mermerlerin kullanımı İ.S.2. ve 3. yy.’larda artmış ve Roma İmparatorluk topraklarının tamamında mimaride en sık kullanılan beyaz mermer türü haline gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Antik mermer, renkli mermerler, Küçük Asya MARBLES İN ASIA MINOR Matthias BRUNO Via del Pellegrino 130, 00186, Rome, Italy (matthiasbruno@libero.it) ABSTRACT White and coloured marbles used for sculptures and architecture during the Roman Empire, reflect the evolving taste and wealth of the Romans and symbolize at the same time their power. Marbles were quarried all over the Mediterranean basin from east to west, and Asia Minor was certainly one of the most important exploitation areas. Most of the white and coloured marbles were quarried since the 1st c. BC in western Anatolia and distributed in Rome and several cities of the Roman Empire. The ancient Marmor Luculleum, quarried on the coast near Teos (Sıgacık) south from Izmir, was one of the first imported marbles to Rome used since late republican times for some of the most important buildings of the emperor Augustus. The white veined marble from modern Afyon, known by the Romans as Marmor Phrygium, was important for its symbolic meanings and in spite of the huge distance from the coast, it was intensively extracted and exported to Rome. Asia Minor was also the source of one of the most diffused roman granites, the so called Troad granite, quarried in a large and widespread district in north western Turkey, used exclusive for column shafts attested all over the Roman Empire, as the grey granite from the Kozak area close to Bergama, ancient Pergamon. Other well known coloured marbles attested during the imperial period are the Breccia Corallina from Bilecik, the Broccatellone of the Karaburum peninsula, the so called Greco scritto from Ephesos, the black marble from Göktepe near Muğla, the Alabaster of Hierapolis (Pamukkale) and some red marble varieties, the Cipollino rosso from Iasos near Milas, the latter one exploited and exported till the 6th c. AD. On the Proconnesus island (Marmara) one of the most important white grayish marble was quarried. Used very early in Asia Minor since Hellenistic times (II century AD), as for example in Mausoleum of Mausolos in Halicarnassus, it was imported to Rome and Pompei for building purposes in the late 1st c. AD. Its use increased sharply in the 2nd and 3rd c. AD becoming the most used white marble in architecture in the whole Roman empire. Keywords: Ancient marble, coloured marbles, Asia Minor GÖKTEPE (MUĞLA) SİYAH ve BEYAZ MERMERLERİNİN JEOLOJİSİ MALZEME ÖZELLİKLERİ ve ANTİK ROMA DÖNEMİNDEKİ YAYGIN KULLANIMI Ali Bahadır YAVUZa, Donato ATTANASIO b, Matthias BRUNOc a Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi, 35160,İzmir,Türkiye b ISM–CNR, P.O. Box 10, 00016 Monterotondo Stazione, Rome, Italy c Via del Pellegrino 130, 00186, Rome, Italy (bahadir.yavuz@deu.edu.tr) ÖZ Göktepe mermer sahası Muğla İli’nin 50 km kuzeydoğusunda ve Afrodisias Antik Kenti’nin 70 km güney batısında yeralmaktadır. İnce kristalli süt beyaz ve rudist fosilleri içeren siyah renkli mermerlerin üretildiği yaklaşık 0.4 km2’ lik yayılım sunan Göktepe mermer sahasında, 4 ayrı üretim bölgesinde olmak üzere irili ufaklı 20 den fazla antik mermer ocağı bulunmaktadır. Göktepe mermer sahasının bilinmemesi nedeniyle, mermerden yapılmış sanat eserlerinin kökenlerinin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmaların bir kısmı eksik ya da hatalı kalmıştır. Bu çalışma sonucunda Afrodisias Müzesi, Roma Vatikan Müzesi, Roma Capitoline Müzesi, Neples National Müzesi, Danimarka Copenhagen Müzesi, Yunanistan Atina Müzesi ve Roma Ostia Antik Kenti’nde sergilenmekte olan, üretildiği mermer türü bilinmeyen ya da yanlış tespit edilmiş olan, siyah ve beyaz mermerlerden yapılmış 150 den fazla sanat eserinin Muğla Göktepe siyah ve beyaz mermerlerinden yapıldığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada Göktepe siyah ve beyaz mermerlerinin jeolojisi, malzeme özellikleri ve Antik Roma dönemindeki yaygın kullanımı araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Antik Mermer Ocağı, Beyaz Mermer, Göktepe, Muğla, Siyah Mermer GEOLOGICAL and THE MATERIAL PROPERTIES OF GÖKTEPE (MUĞLA) BLACK and WHITE MARBLES and THEIR WIDELY USAGE IN ANCIENT ROMAN TIME a Ali Bahadır YAVUZa , Donato ATTANASIO b& Matthias BRUNOc Dokuz Eylül Üniversiy Engineering Faculty Department of Geology, 35160,İzmir,Turkey b ISM–CNR, P.O. Box 10, 00016 Monterotondo Stazione, Rome, Italy c Via del Pellegrino 130, 00186, Rome, Italy (bahadir.yavuz@deu.edu.tr) ABSTRACT 2 Göktepe marble district spreads over an area of approximately 0.4 km area, having 4 different production areas and more than 19 ancient marble quarries 50 km northeast of the Mugla city and 70 km south west of the ancient city of Aphrodisias. Fine grain white and rudist-bearing black coloured Göktepe marbles has been widely used in Roman times for producing sculptures because of their fine grain size or attractive colors. As the ancient Göktepe quarries were not known until recently, marble works of art made from black and white marbles coming from this area incorrectly identified or not thought to have come from different location. More than 150 arts objects made up of black and white marbles on display in the Museum of Aphrodisias, the Vatican Museum in Rome, the Capitoline Museum in Rome, Neples National Museum, Denmark Copenhagen Museum, the Museum of Athens Greece and Rome and Ostia ancient city have been determined to be made from Muğla Goktepe black and white marbles based on the results of the present study. In this study geological and the material properties of Göktepe black and white marbles and their widely usage in Ancient Roman time were investigated. Keywords: Ancient marble quarry, black marble, Göktepe, Muğla, white marble AYASOFYA’NIN YAPIMINDA KULLANILAN DOĞAL TAŞLAR ve GÜNÜMÜZDEKİ KORUNMUŞLUK DURUMLARI O. Serkan ANGI İstanbul Teknik Üniversitesi, Maden Fak., Jeoloji Müh. Böl., İstanbul-Türkiye, (angio@itu.edu.tr) ÖZ Uygarlıkların başkenti İstanbul’un Tarihi Yarımada bölgesinde bulunan ve Bizans İmparatorluğu döneminde imparator Justinianos tarafından yaptırılan (532-537) Ayasofya 916 yıl boyunca kilise, 481 yıl da cami olarak hem Hıristiyanlığın, hem de Müslümanlığın hizmetinde bulunmuş olup 1935 yılından itibaren müzeye dönüştürülmüştür. Bizans imparatoru Justinianos’un emriyle dünyanın farklı yerlerinden getirilen çeşitli tür ve renkteki doğal taşlar yapının inşasında ana yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Yapıda başlıca, taşıyıcı, kaplama-döşeme ve dekoratif eleman olarak kullanılan bu doğal taşlar arasında; Yunanistan’ın serpantin breşi, diyabaz porfiri ve kloritli şisti mermeri, Mısır’ın andezit porfiri, siyeniti ve oniksi, Fransa’nın tektonik breşi, Tunus’un kireçtaşı, Marmara Adası’nın mermeri, Afyon’nun breşik mermeri, Muğla’nın bordo renkli mermeri, Hereke pudingi, Gebze’nin rudist fosilli kireçtaşı, Çanakkale-Kestanbol graniti, Karamürsel’in dasitik tüfü (od taşı) ve İstanbul-Bakırköy’ün mactra fosilli kireçtaşı (küfeki taşı) bulunmaktadır. Yapının farklı kısımlarında kullanılan bu doğal taşların bir kısmı o dönemde işletilen ocaklardan sağlanırken bir kısmı da farklı bölgelerindeki antik yapıların kalıntılarından devşirme malzeme şeklinde kullanılmıştır. Yaklaşık 1500 yıldan buyana günümüzde halen ayakta duran Ayasofya’da kullanılan doğal taşların bir bölümü özellikle atmosferik etkiler, depremler ve insan faktörü etkisiyle ayrışmış ve tahrip olmuştur. Bu bildiride; Ayasofya’nın yapımında kullanılan doğal taşların litolojisi ve ocaklarının bulunduğu yerler ile günümüzdeki korunmuşluk durumları doğal taşlarda meydana gelen ayrışma türlerine göre araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ayasofya, doğal taş, ayrışma, korunmuşluk durumu NATURAL STONES USED in HAGIA SOPHIA and THEIR PRESENT CONSERVATION STATE O. Serkan ANGI İstanbul Technical University, Faculty of Mines, Geological Engineering Department, İstanbul-Turkey (angio@itu.edu.tr) ABSTRACT Hagia Sophia, where is located on the Historical Peninsula in Istanbul, was built on the order of Justinianos of Byzantium Empire. The construction work began in 532 AD and the building was finished in 537 AD. From the date of its dedication in 537 AD until 1453 AD, it served as a basilica of Christians. The building served as a mosque of Muslims from 1453 AD until 1931 AD. It was converted as a museum in 1935 AD. The essential building material of Hagia Sophia is natural stone. Natural stones of varying origins were used for purpose of ornamental, structural and coating on interior and exterior varying parts of the building. The natural stones used in the building mainly used to be supplied from nearby districts; however, some natural stones in a large spectrum of colors and textures were also supplied from abroad. Especially, Proconesos (Marmara Island) marble, Bakırköy (Istanbul) fossiliferous limestone (küfeki stone), Hereke (Nikomedia) conglomerate (pudding stone), Docimium (Afyon-Iscehisar) brecciated marble, Gebze (Bithynia) fossiliferous limestone, Muğla (Caria) Bordeaux marble, Troad (Çanakkale-Kestanbol) granite and Karamürsel (Nikomedia) dasitic tuffs (fire stone) within the country are among the most important of these miscellaneous natural stones, in addition to some colored natural stones such as Aswan granite (Egypt), red andesite porphyry (Egypt), yellow alabaster (Egypt), green diabase porphyry (Greece), serpentine breccia (Greece), yellow limestone (Tunisia) and Pyrene brecciated marble (France) from abroad. Also, some of them collected from other antique temples and their remains were reused in the construction of the building. From construction time of the building until today, some natural stones used in exterior parts were especially affected by atmospheric conditions and exposed to physical, chemical and biological weathering phenomena. This presentantion; focuses on geological characteristics of natural stones used in the construction of Hagia Sophia, their origins and places of use, and the determination of causes and types of weathering as commentary on their state of conservation in today. Keywords: Hagia Sophia, natural stone, weathering, conservation state DOĞAL TAŞ MOZAİĞİN DÜNÜ Mehmet ÖNAL Harran Üniv. Fen.Ede. Fak. Arkeoloji Böl. 63300 Şanlıurfa (monalbz@yahoo.com) ÖZ Bu sunumda yaklaşık 5000 yıl boyunca süslemenin ve mimarinin bir parçası olan mozaiğin geçirdiği safhaların tanıtılması amaçlanmaktadır. Yer döşemesinin ilk görüldüğü yerleşimlerden başlayarak, kazılarda gün ışına çıkarılan doğal taş mozaikler, bunların desen ve taş biçimleri tanıtılmaktadır. Anıtsal tapınaklarda terazzo yer döşemesi Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’da Göbeklitepe’de görülür. Kırmızı, beyaz kırma taşlardan oluşan renkli kuşakların olduğu yer döşemesi Neolitik Çağ’da Çayönü’nde kullanılır. Arkeolojik kazılar bu döşemenin ardılını henüz meydana çıkaramamıştır. Ama, yeni Asur döneminden Tille Höyük ve Ziyaret Tepe’de, çaytaşı mozaik yer döşemesi olarak görülür. Til Barsip, Tell Ahmar ve Aslantaş yerleşimlerinde var olan bu doğal taş mozaik, Gordion Yassıhöyük’de megaronda çok renkli ve çok çeşitli geometrik desenler olarak karşımıza çıkar. M.Ö.5.-4. yüzyılda çaytaşı ebatlarının küçülerek çakıl taşına dönüştüğü, renk olarak çeşitlendiği, geometrik desenlerin yanında konu olarak mitolojik sahnelerinin mozaik dekorasyonuna dahil edildiği Corinth, Olynthos, Pella’da v.b. izlenmektedir. Çakıl taşı mozaikten, Helenistik dönemde (M.Ö. 3) taşın kırılması ve yontulmasıyla yapılan mozaiğe geçiş olmuştur. Bu mozaiklerinin bazısında başlangıçta her iki teknik (çakıl taşı-kırmataş, pebble-chip) birlikte kullanılmıştır. Bazı örneklerde taşlar düzensiz kesilmiştir. Bu dönemde kare, küp biçiminde kesilen kireç taşı ve mermerden yapılan tesseralı mozaikler de görülür, Morgantina, Sicilya. Roma döneminde tesseralı mozaik oldukça yaygınlaşarak, ev, hamam, özel ve resmi binalarda mimarinin bir parçası haline gelir. Atölyelerde birbiriyle yarış halindeki ustaların geometrik, mitolojik ve günlük hayattan konuları resmettiği bu mozaikler, mülk sahibinin görkemini de yansıtır. Odaların işlevine göre mitolojik figürler seçilmiştir. Genel olarak yemek odalarında ağır konulu sahneler (Musalar, Daidalos, Theonoe), yatak-dinlenme odalarında aşka eğlenceye yönelik figürler (Eros, Aphrodite, satyr), sığ havuzların tabanında ise su ile ilgili tanrı ve tanrıçalar (Okeanus, Tethis, Poseidon) betimlenmiştir. Açık mavi, açık yeşil, sarı, turuncu v.b. renkler doğal taş olarak bulunamadığında, mozaik sanatçısı bunları cam atölyelerinden sağlamıştır. M.S.480 civarında altın ve çeşitli renklerde cam mozaikler kilise ve anıtsal yapıların duvar, kemer ve kubbelerini süslemeye başlar. Erken İslam dönemi de camii ve saraylarını mozaiğin rengarenk deseniyle bezemiştir. Anahtar Kelimeler: Mozaik, taş, çakıl taşı, çaytaşı, mimari The PAST of the NATURAL STONE MOSAIC Mehmet ÖNAL Harran Univ. Faculty of Literature and Science. Dep. of Archeology. 63300 Şanlıurfa (monalbz@yahoo.com) ABSTRACT This presentation is about 5000 years mosaic, which is part of the architecture and decoration is intended to promote its phases. Starting with the first seen settlements which have floor, the patterns and form of the natural stones were carried in the excavations are introduced. The terazzo floor of monumental temples are seen in Göbeklitepe in Pre-Pottery Neolithic A. The floor which has the colour lines which are consist red and white broken stones in Cayönü. The archaeological excavations can not carry out sequent of this floor in the region yet. But, the pebble mosaic is seen in Ziyaret Tepe and Tille Mount, Til Barsip, a.s.o. as floor belong New Asur period. The style of the pebble mosaic was changed as multicolour and variety of geometrical pattern in megaron in Gordion 8th century B.C. The pebble stones become smaller, various colours and mythology scenes are seen on the mosaic decoration in 5.-4th century B.C in Corinth, Olynthos, Pella, a.s.o. New mosaic tecnique is seen in Hellenistic period in the third century B.C: chip, tesserae. They are like small cubes or irregular cut from limestone or marble. Some mosaics were made both mosaic tecnique (pebble, chip) in this period; Morgantina, Sicilya. The mosaic with tesserae becomes very popular on the architecture of Roman period and use in the houses, baths a.s.o. private and and official buildings. The images inspired viewers, complemented architecture, and were considered prestigious assets by their owners. Roman designs included intricate geometric borders, war depictions, mythology (Dionysos, Okeanus-Tethis, Akilleus, Perseus-Andromeda a.s.o.), and everyday life scene. The mitology figures were choosed the fuction of the rooms. We see the philosopher scene in the dining room (Musalar, Daidalos, Theonoe), fun and love scene in the resting-bed room (Eros, Aphrodite, satyr), the sea god and goddess (Okeanus, Tethis, Poseidon) are in the shallow pool. The light blue, light gren, yellow, orange a.s.o colours of glass tesserae were used, when the mosaic artists could not find them from the natural stones. Around 480 A.D., glass and gold began to replace stone as the primary media in mosaics. The tesseraes which have gold and various colours decorated the walls, archs and domes of the churches and monumental building in Byzantium period. Subject matter turned to religious figures and iconography. The mosque and palaces were also decorated with colorful mosaics in Early Islamic period. Keywords: mosaic, stone, chip, pebble, architecture TAŞ ve MOZAİK; TAM ŞİMDİ Ayşegül ÖZBEK GÜVENİR Limanreis mahallesi, Yakut Sokak No 8, Narlıdere İzmir (aguvenir@hotmail.com) ÖZ Doğal taş mozaikte uzun ve virajlı bir yolu kat etti. Bu yol, belirli dönemlerde daralıp bir patikaya dönüşmüş olsa bile, mozaikçi sırt çantasından doğal taşı hiç eksik etmedi. Bu sunumun amacı sürece ait bir çerçeveden tam şimdiye bakmak, mozaik ve doğal taşın bugününü incelemek. Ancak, yalnızca duymak, okumak ve izlemek modern sanatın günümüz mozaiğine etkisini kavramakta yeterli olamayacaktır, bu nedenle çok küçük bir zihinsel egzersizle ve görsel zekamıza başvurarak, taşları yerine oturtmak istiyorum. Doğal taş, modern mozaik sanatında sınırlı kullanım şekillerinden uzaklaşıyor, çünkü ona kucak açan mozaik değişiyor. Mozaik sanatına ait, süsleme içerikli tanımlamalar artık sürecini tamamladı, klasik uygulamalar müzelere ve meraklısına bırakıldı, endüstriyel mozaik, inşaat sektörüne ait bir kaplama malzemesi kategorisinde değerlendiriliyor ve ‘tam şimdi’, gerçek ‘modern mozaik sanatı’, hiç beklenmedik yerlerde, farklı doku ve malzemelerle karşımıza çıkabiliyor. Doğal taşı işleyenler, sanayii ve ticareti ile uğraşanlar açısından modern mozaik sanatı dikkate lınmayacak ölçüde küçük bir ölçekte yer kaplıyor olabilir ve bu nedenle de önem derecesi az tutulabilir. Fakat unutmamak gerekir ki, camın, önce mozaikte ve sonra da yaşamın hemen her alanında yükselişinde, cam üreticilerinin sanata yaptığı yatırımlar çok önemli bir etkendir ve sanatın lider ve öncü gücü ile çekim etkisi mutlaka dikkate alınmalıdır. Anahtar Kelimeler: Modern sanat, modern mozaik sanatı, tanım ve terimler, mozaikte cam , endüstriyel mozaik STONE and MOSAIC; JUST NOW Ayşegül ÖZBEK GÜVENİR Limanreis mahallesi, Yakut Sokak No 8, Narlıdere İzmir (aguvenir@ hotmail.com) ABSTRACT Natural stone had a long journey on curvy roads in mosaics. Time to time this road got narrower and even turned into a trekking path, but the mosaicist never gave up carrying natural stones in his rucksack. This presentation aims to take a look into the current picture of natural stone and mosaic art within a time framework. However, hearing, reading and watching will not be sufficient to understand the impact of modern art on mosaic today, therefore, I want to play a little mind game and use our visual intelligence so that everything can fall into its place. Decorative definitions of mosaic art have completed their course, classical applications are now in museums entertaining those who love classical works, industrial mosaics is seen as a construction material, and just now, the actual “modern mosaic art” is appearing before us in the most unexpected places with unexpected textures and materials. Modern mosaic art may have a very small scale for traders, producers, and processors of natural stone, and this may make it seem insignificant. Still, it should be remembered that investments made by glass producers in art played a key role in the rise of glass first in mosaics then in every area of our lives. Therefore, the pioneering role and attraction force of arts should not be ignored. Keywords: Modern art, modern mosaic art, terms and definitions, viterious glass, industrial mosai OCAK YAZITLARI IŞIĞINDA ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ’NDE MERMER ORGANİZASYONU Tulga ALBUSTANLIOĞLU Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Bağlıca Kampusu Eskişehir Yolu 20.km 06810 Bağlıca-Ankara (tulga@baskent.edu.tr) ÖZ Ocak faaliyetleriyle ilgili olarak geçmişe ışık tutan en önemli kaynak şüphesiz yazıtlardır. Bu sayede taşın üretim tarihi, hangi ocaktan üretildiği üretim ve kontrol işlemlerinin kimler tarafından gerçekleştirildiği, ocakların organizasyonu ve işleyiş biçimiyle ilgili bilgiler elde edilebilmektedir. Ancak detaylı bilgileri içeren bu tür kapsamlı yazıtların bulunması idealize edilmiş bir ocak işletmesi için söz konusu olabilir. Nitekim çoğu ocakta hiçbir yazıta rastlanmazken, elde edilen sınırlı sayıdaki yazıtlarda da bu bilgilerin sistemli bir şekilde işlenmemiş olduğu ve yazıtların biçim ve içeriğinde yönetim otoritesinin zayıflaması, ocak mülkiyetinin el değiştirmesi, yönetim biçiminde değişiklikler olması, üretimin artması veya azalması gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanan önemli değişikliklerin meydana geldiği görülüyor. I.yüzyılın sonlarına doğru imparatorluk ocaklarının müteahhit aracılığıyla işletilmesi geleneği zamanla terk edilerek, idarenin üretimdeki kontrol ve inisiyatifinin arttığı görülüyor. Yazıtlar sayesinde bir taşın üretim tarihi, hangi ocaktan üretildiği üretim ve kontrol işlemlerinin kimler tarafından gerçekleştirildiği, ocakların organizasyonu ve işleyişleriyle ilgili bilgiler elde edilebilmektedir. Bloklar üzerinde yer alan yazıtlar ocak içi ve ocak dışı şeklinde iki bölüme ayrılabilir. Ocak içi yazıtların küçük bir bölümü, çok kısaltılmış bir bakıma kriptik kodlar biçiminde formüle edilmiş harf ve rakamlardan oluşan metinlerdir. Öyle ki bu formülasyonları ocakta görevli kişilerin dışındaki insanların okuyup anlamaları çok güç, genellikle de olanaksızdır. Ocak dışı yazıtlar ise, ürünün ulaşacağı noktadaki imparatorluk görevlilerince anlaşılacak bilgileri içermektedir. Bunlar üretim tarihi, üretimden sorumlu kişi, taşın kimliği şeklindeki ana unsurlarından oluşmaktadır. Ocakların müteahhitler yanında ve onlarla birlikte, doğrudan imparatorluk yönetimince işletilmeye başlanmasıyla, yazıtların biçim ve içeriğinde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Ocakların üretim teknolojisinde, jeolojik şartlardan kaynaklanan bir takım küçük farklılıklar bulunsa da, genelde tüm imparatorluk ocaklarında organizasyonun aynı biçimde şekillendiği imparatorluk yönetimince üretim, denetim ve sevkıyatın bütün mermer ocakları için benzer bir çerçeve içinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Dokimeion, Mermer Ocakları, Mermer Organizasyonu, Ocak Yazıtları, Roma Mermeri THE MARBLE ORGANIZATION IN THE LIGHT of the QUARRY INSCRIPTIONS in ROMAN IMPERIAL PERIOD Tulga ALBUSTANLIOĞLU Başkent University Vocational School of Social Sciences Bağlıca Campus Eskişehir Path 20.km 06810 Bağlıca-Ankara (tulga@baskent.edu.tr) ABSTRACT The most significant source that sheds light on the history of the quarry activities is, without a doubt, the inscriptions. The information regarding the production date of the stone, the quarry which the stone was produced in, the people who carried out the control operations and the organization and management of the quarries can be obtained through the inscriptions. However such extensive information can be valid if only a well-organized establishment is subjected. Furthermore, while inscriptions are rarely discovered in the quarries, the limited number inscriptions that were attained do not usually include such detailed information, and the content and form can vary due to many different reasons such as weakened government authority, change of ownership and change of management to increase or decrease of production capacity. The tradition of managing imperial quarries trough contractors was abandoned towards the end of the 1st Century and the government control and initiative over production were increased. The information regarding the stone such as the production date, the quarry which stone was produced in, the people who carried out the control operations, the way of organization and management of the quarries can be obtained through the inscriptions. Inscriptions on the tablets can be divided into two groups; inside quarry and outside quarry. A small portion of inside quarry inscriptions are abbreviated texts which have been formulated in consistency with letters and numbers. Therefore it is usually impossible to read and understand these formulations for people other than commissioned officers. Outside quarry inscriptions, on the other hand, include information that is to be determined by the imperial officials who are at the destination point of the product. Major changes have occurred in the form and content of the inscriptions when the quarries started to be managed by imperial governance besides the contractors. It is understood that although there are some differences resulting of the geological conditions in the production technology of the quarries, production, inspection and the shipment are all managed with a similar manner in the imperial quarries where the organization was formed by central governance. Keywords: Dokimeion, Marble Organization, Marble ÇAĞLAR BOYU TAŞ İŞÇİLİĞİ M. Suat ÇAKMAK Yeşilköy Marmara Sit. A1 AB/2 İstanbul (msuatcakmak@gmail.com) ÖZ Bildiride , insanlığın en ilkel çağlarında bile taş’la olan ilişkişi, onu kendine yararlı bir şekilde kullanması vurgulanmış, örnekler verilkmiştir. Daha ileriki , Taş devri, Tunç devri, Demir devri diye isimlendirdiğimiz çağlarda da insan hep taşı kullanmış ve onu kendi amacı doğrultusunda şekillendirmiş, biçimlendirmiştir ve bunu yapmak için zamanın üstün teknolojileri sayılabilecek aletler, yöntemler geliştirmiştir. Özellikle bunları Etilerin, Mısırlıların uygarlıklarında, günümüze kadar gelen örnekleriyle görmek olasıdır. Aslında sert bir malzeme olan Taş’ın gerek biçimsel, gerekse yüzeysel işlenmesi ne denli zor ve önemli ise, tonlarca ağırlıkta devasa taş blokların, taş ocaklarından çıkarılması, binlerce kilometre uzaklıklara taşınması da bir o kadar zor ve önemli olması gerek. Bu konuyada bildiride örneklerle açıklamalar getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Taş, taş işçiliği, insan MASONRY of the AGES M. Suat ÇAKMAK Yeşilköy Marmara Sit. A1 AB/2 İstanbul (msuatcakmak@gmail.com) ABSTRACT In this paper emphasizes the used of stone by exampling even in the most primitive ages of humanity. More later, also the human was used the stone in the ages called stone age, bronze age, iron age stone and the stone was shaped , molded for purpose of humanity and to do this, the human developed cutting-edge technologies, methods. Especially, it is likely to see examples of extant from Hittites, Egyptians civilizations. In fact, stone is a hard and important material in terms of both formal and surface treatment as well as it is very a hard and important process extraction from the stone quarries and transport distances of thousands of miles of the massive stone blocks tons of weight. Also, explanations have been made to this topic examples in the paper. Keywords: Stone, masonry, human ADANA, TARSUS ve ANAMUR MÜZELERİNDE BULUNAN ANTİK DÖNEM HEYKELTIRAŞLIK ESERLERİ ve MERMER CİNSLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA Emel TORUMa, Gülistan YAVUZ a, Olcay KILINÇa &Ergün LAFLIa a Dokuz Eylül Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü (elafli@yahoo.ca) ÖZ Bu bildiride Antik dönemde “Kilikia” olarak adlandırılan Alanya ile İskenderun arasındaki bölgenin iki yerel müzesinde bulunan Antik Çağ heykeltıraşlık eserleri ve mermer cinsleri tartışmaya açılacaktır. Bu bölgedeki yerel müzeler Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Anamur ve Alanya’dır. Bildirinin ana konusunu özellikle Adana, Tarsus ve Anamur Müzeleri oluşturur. Olcay Kılınç tarafından 2012 yılında hazırlanan yüksek lisans tezinde Adana Arkeoloji Müzesi’ndeki Roma dönemi heykelleri konu edilmiş ve tez kapsamında 43 parça eser değerlendirilmiştir. Tez çalışmasında bölgenin Roma dönemi heykel sanatı çalışmalarına bir ışık tutması amaçlanmıştır. Özellikle üzerinde durulacak konu heykellerdeki işçilik ve tarihlendirmedir. Müzede bulunan heykeller İ.Ö. I. yy.’daki Roma hâkimiyetin ilk dönemlerinden, Roma İmparatorluğu’nun İ.S. III. yüzyılına kadarki sürece aittir. Eserler gerek porte heykelciliği, gerekse ideal betimlemeler bakımından bölgenin ne kadar zengin olduğunu göstermektedir. Bildirinin en önemli konusu bu heykellerin mermer cinslerinin tartışılması olacaktır. Bu bildiride ayrıca Adana Müzesi’nde yer alan lahitler de konu edilecektir. Bu kapsamda antik mermer cinsleri bir de sarkophag sanatı baz alınarak irdelenecektir. Bildirinin son kısmı ise Tarsus ve Anamur Müzeleri’ndeki heykeltıraşlık eserleridir. Emel Torum ve Gülistan Yavuz tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma kapsamında incelenen eserlerin mermer cinsleri bu bildiride tanıtılacaktır. Anahtar Kelimeler: Heykeltraşlık, mermer, Kilikya, arkeoloji AN ARCHAEOLOGICAL STUDY on the SCULPTURES at the MUSEUMS of ADANA, TARSUS and ANAMUR and THEIR MARBLES Emel TORUMa, Gülistan YAVUZa, Olcay KILINÇa & Ergün LAFLIa a Dokuz Eylül University, Faculty of Letters, Department of Archaeology (elafli@yahoo.ca) ABSTRACT In this paper concentration will be given to the sculpture finds from Cilicia, a coastal region between Alanya and İskenderun. The local museums at this region are located at Adana, Tarsus, Mersin, Silifke, Anamur and Alanya. Materials in this paper are gathered, however, only from Adana, Tarsus and Anamur. 43 sculptural samples from the Archaeological Museum of Adana were studied by Olcay Kılınç in a master’s thesis in 2012. This thesis enlights the trends of sculpture use in Roman Cilicia. In this collection both idealistic as well as realistic sculptures are present and they cover a time span from 1st cent. A.D. to 3rd cent. A.D. In this paper marble sarcophagii from the Museum of Adana will also be presented. In the last part of the paper sculptural collection of the Museums of Tarsus and Anamur will be presented. This part is belonging to the master’s thesis of Emel Torum and Gülistan Yavuz and a detail study of marble sorts will follow. Keywords: Sculpture, marble, Cilicia, archaeology. GOTİK MİMARİNİN DOĞALTAŞ KULLANIMINA ve TAŞ YAPI GELENEĞİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER Nezihat KÖŞKLÜK KAYA Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü, Restorasyon Anabilim Dalı, Buca-İzmir (nezihat.koskluk@deu.edu.tr) ÖZ Gotik, Fransa’dan Avrupa’ya yayılan, 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar süren ve temel özelliği dikey hatlar olan mimari üsluptur. Gotik yapılar, Tanrı’ya ulaşmak için yapılmış ve en özgün ürünler dini mimaride verilmiştir. Ortaçağ sanatsal gelişiminin son büyük evresi olan Gotik mimaride ilk kez kullanılan kaburgalı tonoz, dayanma ayakları (kontrforlar) ve dayanma kemerlerinden (payanda kemerleri) oluşan sistem, Gotik mimarlığın düşeyde gelişimini sağlamış ve yük aktarma prensibi ile büyük pencereler açmaya olanak tanımıştır. Böylece Gotik yapıcılar geleneksel taş yapıyı hafifleterek, taşın doğal nitelikleriyle adeta ters düşen üsluplar yaratmışlardır. Ortaçağ mimarlık üslubu, taşın malzeme olarak getirdiği olanakların biçim yönünden hiç de o kadar sınırlı olmadığını ortaya koymuştur. Gotik yapılar, göğe yükselen hatları ile bundan önceki dönemlerin taş yapılarından çok dinamik ve canlı bir görünüm sergilemektedir. Göğe yükselme, Ortaçağ insanının her katedrali bir öncekinden daha yüksek ve daha görkemli inşa etmesi çabasıyla artmıştır. Gotik’te kullanılan bütün unsurlar, gözü yapı yüzeylerinden göğe doğru kaydıran, tırmandıran ve düşey etkiyi kuvvetlendiren yöndedir. Gotik’in klasik döneminde çok yüksek katedraller inşa edilir, kuleler iyice incelip yükselir, yan yana, dar ve yüksek pencereler yapıya hakim olur, iç ve dış yüzeyler dantelleşir ve yoğun bir süsleme görülür. Özellikle Geç Gotik’te yapıda, başta pencereler ve duvarlar olmak üzere bütün taş yüzeyler dantel gibi işlenmiştir. Gotik katedraller, taşıyıcıların dışarıdan algılandığı ve bu dönemde geliştirilen vitray tekniği ile tüm ışığın içeri alındığı narin yapılardır. Denilebilir ki, dönemin en etkileyici yeniliği, kilise duvarlarının neredeyse tamamen kaldırılması, onların yerini kutsal kitaptan öykülerin resmedildiği bu renkli cam zarların almasıdır. Özetle büyük kent katedralleri, doğaltaşın kullanımı konusunda en araştırıcı mimari denemelerin yapıldığı yapılar olmuştur. Bu yapılarda da en büyük rolü, yine mevcut koşulların etkisi ile sivrilmiş ve süse boğulmuş olan doğaltaş yapı elemanları üstlenmiştir. Bu içerikle ele alınacak bildirinin amacı, Gotik mimarinin doğaltaş kullanımına ve taş yapı yapma geleneğine getirdiği yenilikleri irdelemektir. Bu doğrultuda örnekler üzerinden konu tartışılacak ve sonuçta doğaltaş kullanımının bir dönem üzerinden değerlendirilmesine yönelik bir çerçeve oluşturulacaktır. Anahtar Kelimeler: Gotik mimari, taş yapı geleneği, doğaltaş kullanımı, Gotik mimaride yenilikler The CHANGES in the TRADITIONAL STONE MASONRY in GOTHIC ARCHITECTURE Nezihat KÖŞKLÜK KAYA Dokuz Eylül University, Faculty Of Architecture Department Of Architecture, Department Of Restoration, Buca-İzmir (nezihat.koskluk@deu.edu.tr) ABSTRACT Originating in 12th century in France and lasting into the 16th century, Gothic architecture is a style of architecture. Gothic style was expressed most powerfully in the great churches and cathedrals. Many churches were very richly decorated, both inside and out. A main characteristic of Gothic church architecture is its height. Its other characteristic features are the pointed arch, the ribbed vault and the flying buttress. Gothic broke the tradition of massive masonry and solid walls penetrated by small openings, replacing it with light appear. Walls did not need to be so weighty. Because of this, one of the most distinctive characteristics of Gothic architecture is the expansive area of the windows and the very large size of many individual windows. Gothic architecture changed the traditional stone masonry in structure and ornamentation. The problem/question is what we can learn from the traditional stone buildings of Gothic? The aim of this work is to present the traditional stone masonry in structure and ornamentation in Gothic period and to present the architectural novelties that Gothic architecture had brought by using natural stones. The method in this work includes the performing of the investigations and searching of the traditional details in the buildings using photographs, drawings and performing of the literature examinations and evaluations. Keywords: Gothic architecture, traditional stone masonry, using natural stone, the changes in Gothic architecture DOĞAL TAŞ EKONOMİSİ, JEOLOJİSİ, İŞLEME ve İŞLETMECİLİĞİ OTURUMU NATURAL STONES ECONOMY, GEOLOGY, EMBROIDERY and EXPLOITATION SESSION DOĞAL TAŞLARIN ARANMASINDA BİR ANAHTAR ARAÇ OLARAK JEOLOJİ Luis LOPES University of Évora, Geosciences Department, Rua Romão Ramalho, 59, Évora, Portekiz (lopes@uevora.pt) ÖZ Her jeolojik kaynak gibi, doğal taşlar da sadece oluştukları yerde üretilebilirler. Doğal taşların nasıl oluştuğu, onun oluşumu üzerinde etkisi olan jeolojik tarihinin bir yansımasıdır. Taşın doğallığı, onun depolanma şekli ve doğal taş olarak üretilebilme olasılığı belirlemektedir. Portekiz mermerlerinin jeolojik yeri, mermerin üretim optimizasyonunda anahtar faktör olmaktadır. En az üç çatlak sistemi kırılganlık deformasyonu şartlarında mermerin yüksek segmentasyonundan sorumludur. Bu jeolojik kısıtlamalar üretimi %3-%12 oranında düşürmektedir. Bu üretim kayıpları, optimizasyon için ocak jeolojisinin bilinmesinin önemini vurgulamaktadır. Son yıllara kadar, Portekiz mermerlerinin yüksek fiyatları ocak jeolojisi ile ilgili değildi, ancak şimdi sektördeki ekonomik krizden dolayı ocaklarda temel jeolojik çalışmalar zorunlu hale gelmiştir ve bu durum, her bir işletme için binlerce dolar tasarruf sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Mermer, Estremoz, Portekiz, jeolojik kısıtlar, yapısal kontrol, blok boyutu, mermer arama GEOLOGY as A KEY TOOL in DIMENSION STONES EXPLORATION Luis LOPES University of Évora, Geosciences Department, Rua Romão Ramalho, 59, Évora, Portugal, (lopes@uevora.pt) ABSTRACT Like any Geological Resource, the Dimension Stones can only be exploited where they occur. How they occur is a reflection of geological history that presided over its formation. Their nature determines the mode of deposit and therefore it’s potential to be exploited as ornamental stone. The geological setting of the Portuguese marbles became a key factor in the optimization of its exploitation, two ductile deformation phases must be consider, which originates the complex folded metamorphic layering. At least three fracturing systems are responsible for the high segmentation of the marbles in fragile deformation conditions and that must also be considered. Together these geological constraints lead to a really low production ratio (3% - 12%). These low efficiency productions emphasized the emergence of the geological knowledge of individual quarries in order to optimize is exploitation. Until recent years, with high prices for the Portuguese marbles the companies haven’t been concerned with the geological knowledge of its quarries, but now that an economic crisis is installed in the sector, basic geological studies in the quarries are mandatory and could save thousands of euros for each company. Keywords: Marble, Estremoz, Portugal, geological constrains, structural control, dimension stone, marble exploration JEOLOJİK ETÜDÜN MERMER OCAK İŞLETMESİ ÜRETİM VERİMLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Ali Bahadır YAVUZ Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fak., Jeoloji Müh. Böl., İzmir-Türkiye (bahadir.yavuz@deu.edu.tr) ÖZ Bir kayacın doğal yapıtaşı olarak kullanılabilirliğinin belirlenmesi amacıyla mermer sektörü tarafından günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan deneme yanılma yöntemi ve hiçbir ön çalışmaya dayanmayan sondaj uygulamaları, o sahada yapılacak jeolojik incelemeye oranla çok daha pahalı ve risklidir. Kayaçların doğal yapı malzemesi olarak kullanılabilmesi icin 10-15 yıl yetecek rezerv dışında, malzeme özelliklerinin ilgili standartlara uygun olması, ocak ve fabrika üretim verimliliğinin ekonomik sınır değerler içerisinde kalması, renk ve desen açısından satılabilir olması gerekmektedir. Kayacın içerdiği çatlak tipi, çatlak ara uzaklığı, yönelimi ve devamlılığı gibi parametreler o kayacın kütle özelliklerinin yanı sıra blok üretim verimliliğini de büyük oranda etkilemektedir. Ayrıca mineralojik ve kimyasal özelliklerinin yanı sıra ağırlıkça su emme, porozite ve gözenek boyu dağılımı gibi fiziksel özellikleri ile tek eksenli basınç, eğilme ve darbe direnci ile Böhme yüzeysel ve disk aşındırma kayıpları da kayaçların durabiliteleri hakkında bilgi vermektedir. Kayaçların malzeme ve kütle özellikleri kaya içerisinde yatay ve düşey yönlerde farklılık sunabilir. Dolayısıyla, doğal yapıtaşı üretimi başlangıç maliyetinin yüksek olması nedeniyle bir kaya kütlesinin blok taş kaynağı olarak üretilmesi planlandığında, üretime geçilmeden önce detay jeolojik incelemelerin ve üretim süresinde jeolojik denetiminin yapılması son derece önemlidir. Anahtar Kelimeler. Jeolojik etüt, blok üretim verimi, kütle özellikleri, malzeme özellikleri The IMPORTANCES of the GEOLOGICAL RESEARCH on the MARBLE QUARRY BLOCK PRODUCTION EFFICIENCY Ali Bahadır YAVUZ Dokuz Eylül University, Engineering Fac., Dept. of Geological Engineering, İzmir-Turkey (bahadir.yavuz@deu.edu.tr) ABSTRACT Trial and error method and also drilling applications without any preliminary geological study which is presently widely used by the marble sector to determine the usage of marble stones is much more expensive and also more risky than the geological investigation. For usage of a rock mass as a natural building stone source, it should have material properties and durability required by the related standards, 10-15 years of production reserve, economical block size and block production efficiency, economical plate and slab production efficiency of the factory and attractive color and pattern. Fracture type, fracture spacing, fracture orientation and continuity like parameters affect the rock mass block production efficiency to a large extend of stones. Additionally material properties such as mineralogical and chemical compositions, water absorption, porosity, pore size distribution, uniaxial compressive, bending and impact strength, Böhme abrasion resistance and wide wheel abrasion value of the rocks give an idea about their durability. Material and mass properties of rock can easily change in horizontal and vertical directions in the rock mass. Since the initial investment and production cost of the natural stones is very high, it is important that detailed geological investigations should be before opening any block stone quarry and also during the production of the blocks. Keywords: Geological investigation, block production efficiency, mass properties, material properties SÜREKSİZLİK ÖLÇÜMLERİNDE YENİ TEKNİKLER: GRANİT OCAĞI UYGULAMASI Ahmet Hamdi DELİORMANLIa, Norbert H. MAERZ b&James OTOOb a b Dokuz Eylul University, Maden Mühendisliği Bölümü, Türkiye Missouri University of Science and Technology, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, USA (deliormanli@mst.edu) ÖZ Kaya kütlelerindeki süreksizlik yönelimlerinin belirlenmesi doğal taş madenciliği için oldukça önemlidir. Süreksizlik yönelimlerinin belirlenmesinde ve özellikle son yıllarda bilgisayar teknolojindeki gelişmelere paralel olarak görüntü alma teknolojisin gelişmesi, görüntü analiz metotlarının ölçüm ve gözlem yöntemi olarak çeşitli disiplinlerde kullanımını arttırmıştır. Süreksizlik yönelimlerinin ölçümünde kullanılan klasik ölçüm yöntemi olan jeolog pusulasını kullanımının arazi durumuna bağlı olumsuzlukları nedeni ile kullanımı sınırlı kalabilmektedir. Görüntü analiz tekniklerinde gelişmeler ve özellikle radar kullanım tekniklerinde ki gelişmelere bağlı olarak bu teknolojilerin yer bilimlerinde kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu çalışmada yersel radar kullanılarak Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan bir granit ocağında ki süreksizlik yönelimleri ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlar araziden alınan pusula ölçüm sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yersel radar, süreksizlikler; süreksizlik yönelimleri; granit ocağı NEW TECHNIQUES to MEASUREMENT of DISCONTINUITY: A CASE STUDY RED GRANITE QUARRY in MISSOURI IN USA 1 Ahmet Hamdi DELİORMANLIa, Norbert H. MAERZb &James OTOOb Missouri University of Science and Technology, Geological Engineering Department, USA 2 Dokuz Eylul University, Mining Engineering Department, Turkey (deliormanli@mst.edu) ABSTRACT The determination of joint features especially orientation is significantly important in the dimensional stone industry because of the roles joints play in the behavior of a rock mass. Several methods have been used to evaluate the jointing orientation of rock masses. The joint orientations can be and have been traditionally measured using manual compass and clinometer methods. These methods are well known however; in practice there are significant problems and objections to the application of the manual field survey methods. Although these tools are effective, there are many errors introduced in the use of these methods. There are disadvantages in the use of manual field survey methods. They are slow, tedious, cumbersome, and erroneous. Apart from these disadvantages, direct access to rock faces is also often difficult or impossible. Additionally, dense vegetation, slope deposits or fences may hamper the physical access. Higher parts of the slope are impossible to reach without rock climbing equipment or scaffolding. Furthermore, discontinuity properties often vary a great deal throughout the rock mass, even within a small volume. Thus, a large amount of data is required to accurately describe behaviour of a discontinuous rock mass. The uses of imaging technologies are on the increase to help overcome the problems with the manual methods. Developments in image capturing and laser scanning technology have increased their usage in order to determine discontinuity features. The main advantage of three-dimensional laser scanning is that it allows the very rapid generation of a very detailed and accurate three-dimensional geometric representation of exposed rock faces. The main objective of this research is to estimate orientation of discontinuities in the Red Granite Quarry using a three-dimensional terrestrial laser scanner and optical image method. In order to calculate the orientation of facet, point cloud data was acquired using a three-dimensional terrestrial laser (LIDAR). To estimate trace orientation, optical images were acquired using the inbuilt optical camera of the LIDAR. Results of the study are presented in this paper. Keywords: Terrestrial LIDAR, discontinuities; orientation; optical image; granite quarry BAZI TRAVERTENLERİN ve MERMERLERİN S/T ile KESİLEBİLİRLİK ANALİZLERİ, PETROGRAFİK ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve KARŞILAŞTIRILMASI Yaşar KİBİCİa, Hamdi AKÇAKOCAa , Şenol AZAR b& Özden ÇOŞKUNb a b Dumlupınar Üniversitesi, Jeoloji Müh. Böl.,Kütahya-Türkiye Afyon Kocatepe Üniversitesi, Maden Müh. Böl.,Afyonkarahisar-Türkiye (ykibici@dpu.edu.tr, hkoca@dpu.edu.tr) ÖZ Bazı travertenler (Denizli, Afyonkarahisar ve, Antalya) ve mermerler (Afyonkarahisar, Sivrihisar) Türkiyenin en önemli doğaltaş oluşumları arasında yer almaktadır. Bu çalışmada söz konusu doğaltaş türlerinin jeolojik ve endüstriyel özellikleri incelenmiş, ayrıca doğaltaşların kesilebilirlik analizleri mineralojik ve petrografik özellikleri ile karşılaştırılmıştır. Bu incelemede kayaçların içerdikleri mineraller ve hacimsel dağılımı ile oluşturduğu dokusal özellikler önemli bir parametre oluşturmuştur. İnceleme alanı travertenlerine morfoloji ve litotiplerine göre de iki ayrı sınıflandırma kullanılmıştır. Literatürde morfolojik olarak teras, sırt ve kanal tipi travertenler, litotiplerine göre kristalin kabuk, çalı, kamış, sal, breşik, gaz boşluklu ve pizolitik olmak üzere yedi grup altında belirtilmiştir. Buna göre Denizli ve Afyon travertenleri morfolojik olarak sırt tipi iken litotiplere göre ise çal tipi, kamış tipi, breşik ve sal tipi sınıfına girmektedir. Öte yandan üretim esnasında firelerin en çok meydana geldiği kesim makinelerinden birisi dairesel testereli blok kesme makinesi (S/T) dir. Doğaltaşların özelliklerini belirleyebilmek için TS1910, TS2513 ve TS10449 standartlarında tarif edilen jeoteknik testler uygulanmıştır. Doğaltaşların kesilebilirlik özelliklerini belirleyebilmek için piyasada yaygın olarak kullanılan beş ayrı traverten çeşidine ait zaman-akım grafikleri oluşturulmuştur. Bu testlerin sonuçları incelendiğinde, travertenlerin bu standartlarda önerilen limitler içinde dağılım gösterdikleri ve endüstriyel kullanım için uygun oldukları, gözenekli ve düşük dayanımlı oldukları belirlenmiştir. Öte yandan Afyonkarahisar beyaz mermerinin petrografik özellikleri S/T makinesindeki kesme değerleri ile deneştirilmiştir. Ayrıca yörede bulunan farklı mineralojik ve petrografik özelliklerde mermerler alınarak Afyon beyaz mermerinin özellikleriyle deneştirilmiş ve S/T de meydana gelen fireler yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Traverten, beyaz mermer, kesilebilirlik, petrografik özellik, S/T EVALUATION and COMPARISION of PETROGRAPHIC CHARACTERISTICS and CUTTABILITY ANALYSIS WITH S/T of SOME TRAVERTINES and MARBLES Yaşar KİBİCİa, Hamdi AKÇAKOCA a, Şenol AZARb& Özden ÇOŞKUNb a b Dumlupınar University, Geological Engineering Department,Kütahya-Türkiye Afyon Kocatepe University, Mining Engineering Department, Afyonkarahisar-Türkiye (ykibici@dpu.edu.tr, hkoca@dpu.edu.tr) ABSTRACT Some travertine (Denizli, Afyonkarahisar and Antalya) and marbles (Afyonkarahisar, Sivrihisar) are some of the most important natural stone formations of Turkey. In this study; geological and industrial properties of the natural stone types in question, were examined. Also mineralogical and petrographic properties of the natural stones compared with sawabilty analysis. In this investigation, minerals contain of the rocks, their volumetric distribution and textural properties of the minerals formed as important parameters. According to morphology and litotypes, two separate classification were used in the study area travertine. Morphologically; terrace, ridge and channel type travertine and according to litotypes; the seven groups (crystalline crust, shrubs, bamboo, raft, brecciated, gas gap and pizolitik) were listed in the literature. While the ridge-type Denizli and Afyonkarahisar travertine accordingly morphological studies, reed type, brecciated, and the raft-type class according to lithotype. On the other hand, one of the most wastage occurs during the production of circular saw cutting machines, block cutting machine (S / T), respectively. In order to determine the properties of natural stones TS 1910, TS 2513 and TS 10 449 standard geotechnical tests were performed as described. In order to determine the properties of natural stones sawabilty, time-flow graphs were formed relating to five separate type of travertine widely used in the market. According to the results of these tests, distribution of travertine in which these standards within the limits recommended, they are suitable for industrial use, they are porous and low strength determined. On the other hand, petrographic properties of Afyonkarahisar white marble correlated with S / T machine cut-off values. In addition, marbles of different mineralogical and petrographic features in the region were taken correlated with white Afyonkarahisar marble features, and S / T is also interpreted wastage occurring. Keywords: travertine, white marble; cuttability, petrographic features, the S /T TÜRKİYE GENELİ MERMER ve DOĞALTAŞ POTANSİYEL ALANLARI Demir ERKANOLa &Abdulkerim AYDINDAĞb a MTA Marmara Bölge Müdürlüğü /İzmit-KOCAELİ b MTA Maden Etüt ve Arama Dairesi / ANKARA (demirerkanol@mynet.com) ÖZ Madenciliğin alt grubunu oluşturan doğal taşlar, günümüzde özellikle konut alanında yoğun olarak kullanılmaktadır. Ülkemiz de doğal taş sektörü, son 25 yılda madencilik sektörümüzün en önemli alt sektörlerinden biridir. 2011 yılı verilerine göre; toplam maden ihracatımızın 3.876 milyar dolar olup, doğal taşların % 43 lük dilimle 7ç28 milyon ton ihracat ve 1.675 milyar dolarlık gelirle ilk sırada yer aldığı görülür. Mermer olarak tanımlanan kristal kalkerler, dünya üzerinde jeolojik olarak Alp-Himalaya Kuşağı’nda yer almaktadır. Ülkemiz, bu alanda mermer-doğal taşlar olarak tanımlanan kayaç birimlerinin en yoğun olarak bulunduğu ülkelerden biridir. Türkiye Mermer ve Doğal Taş Sektörü; gerek iç tüketim, gerekse ihracat miktarı, çeşit ve rezerv zenginliği, gerekse renk skalası ile dünya doğal taş piyasasında önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de doğal taşlar grubuna giren çeşitli renk ve desenlerde kristalize kireçtaşı(mermer), kalker, traverten, oniks, kumtaşı, konglomera, breş ve mağmatik kökenli kayaçlar(granit, siyenit, diyabaz, diyorit, serpantin, vb) ve püskürük türü kayaç grupları(ignimbirit, andezit, bazalt, vb.) bulunmaktadır. Bu potansiyeli göz önüne alan MTA Genel Müdürlüğü, 2005-2012 yılları arasında “Türkiye Mermer ve Doğal Taş Potansiyel Alanları Belirleme” projesini gerçekleştirmiştir. İller bazında mermer ve doğal taş lokasyonları belirlenmiş, tüm ocaklar incelenmiş, bu lokasyonlara ait stratigrafik seviyeler, birim-yaş ilişkisi, oluşum süreci, tektonizma ile ilişkiler derlenmiş, ocaklardan çıkarılan desenlere ait varsa fiziko-mekanik, teknolojik, kimyasal ve petrografik analizler ile desen, ocak fotoğrafları temin edilmiş, mermer ve doğal taş olabilecek tüm kayaç grupları haritalar üzerine işlenmiştir. Çalışmalar sonucunda; Alt Devoniyen-Günümüz yaş aralığında mermer ve doğal taş oluşumları gözlenmektedir. Kristalize kireçtaşı kökenli mermerler olarak isimlendirilen doğal taşlar; Menderes, Istranca, Bitlis Masifi’nde; mikritik ve iskelet kökenli kireçtaşları olarak isimlendirilen mermer türleri ise; Kuzeybatı Marmara, Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi sınırları içinde geniş alanlar kaplar. Çalışmanın sonucunda elde edilen verileri değerlendirmek amacıyla, Türkiye Mermer ve Doğal Taş Envanterinin Coğrafi Bilgi Sisteminde (CBS) oluşturulması çalışması başlatılmıştır. Anahtar Kelimeler: Doğal taş, iskelet, kireçtaşı, mermer, mikritik The POTENTIAL FIELDS of MARBLE and NATURAL STONE in TURKEY Demir ERKANOLa&Abdulkerim AYDINDAĞ b a MTA Marmara Bölge Müdürlüğü /İzmit-KOCAELİ b MTA Maden Etüt ve Arama Dairesi / ANKARA (demirerkanol@mynet.com) ABSTACT The natural stones forming sub-group of mining, have been especially used intensively in residential area today. The natural stone sector is one of the most important subsectors of our mining sector in our country during the last 25 years. According to the data of 2011, our total mineral exports are 3.876 billon dollars and it has been seen that the natural stones are in the first place with 43% slice of 7.28 million tons export and 1.675 billion dollars income. The crystalline limestones defined as marbles, are located geologically in the Alpine-Himalayan Belt in the world. İn this field, our country is one of the countries where the rock units defined as marble – natural stones exist intensively. The Marble and Natural Stone Sector of Turkey has an important place in the world natural stone market with its domestic consumption, the amount of export, variety and richness of the reseves and wide color scale. There are the crystalline limestone (marble), limestone, travertine, onyx, sandstone, conglomerate, breccias and magmatic originated rocks (granite, syenite, diabase, diorite, serpentine etc.) and the igneous type of rock groups (ignimbrite, andesite, basalt etc.) that are known as natural stones in various colors and patterns in Turkey. MTA General Directorate considered this potential, realized the project of “The Determination of the Potential Fields of Marble and Natural Stones in Turkey” between 2005-2012 years. The marble and natural stone locations were determined on the bases of provinces, all quarries were investigated, the stratigraphic levels of these locations, volume age relationship, the formation process, tectonic relationship were compiled, physicomechanical, technological, chemical and petrographic analysis of pattern extracted from quarries with the photographs of pattern and quarries were provided if they were found. All rock groups that can be marble and natural stone were plotted on the maps. As the result of studies; The marble and natural stone formations have been observed in the range of Lower Devonian-Present age. The natural stones called as marbles originated from the crystalline limestone are in Menderes, Strandja, Bitlis Massif; but the marble types named as micritic and skeletal origin limestones cover the large area of Northwest Marmara, Agean, Mediterranean, Southern Anatolian Region. To evaluate the data gained as the result of the study, the generation of Turkey Marble and Natural Stone Inventory in Geographic Information System (GIS) was started. Keywords: Natural stone, skeletal, limestone, marble, micritic MAKİNA ve EKİPMANLARI, BİLGİ-İŞLEM UYGULAMALARI OTURUMU MACHINES and EQUIPMENTS, COMPUTING APPLICATIONS SESSION LAZER TEMİZLEME, FİZİKSEL PRENSİPLER, SANAT ve PERSPEKTİFİN KONUMU Antonio SANSONETTI Institute for Conservation and Valorisation of Cultural Heritage. Milan National Research Council, Italya (a.sansonetti@icvbc.cnr.it) ÖZ Kültürel mirasların korunması ile ilgili olan temizleme işlemleri oldukça önemlidir ve çözmek oldukça zordur. Temizleme yönteminin seçimi, yüzeye ve onun korunma durumu, bileşimine ve uzaklaştırılması gereken kirlenmenin fiziksel mikroyapısına, işlemin kendi işleme detaylarına (iç ve dış ortam, temizlenecek yüzeyin boyutu, ve bütçe gibi) bağlıdır. Bilimsel araştırma temizleme yöntemi seçiminde sorumlu kişiye yenilikçi çözümler sağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, lazer kaynakları, enzimler, mikroplar, jeller gibi temizleme sistemleri, mikro-kumlama, su buharı püskürtme ve kimyasal temizleme gibi daha geleneksel yöntemlerle desteklenmektedir. Lazer kaynakları, 70’li yılların başında, kültürel mirasların temizlemenmesinde ilk aşamada kullanılmıştır. Daha sonra, İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika’da uzun periyotlu laboratuar testleri yürütüldü. Son yıllarda en yaygın kullanılan lazer kaynağı 1064 nm.’lik dalga boyuna sahip kızılötesi bir lazer ışını yayan Nd:YAG kristalidir (Neodymium ile Yitriyum ve Alüminyum katkılı Garnet) . Ayrıca UV ve görünür ışık lazer kaynağı bu yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Yüzey ile etkileşen radyasyon enerjinin soğurma katsayısına bağlı olarak bir yüzeyden koyu birikintileri, lekeleri, kirleri ve kirleticileri, bir lazer kaynağı kullanarak kaldırmak mümkündür. Kirlenme ne kadar enerji emerse, özellikle mekanik ve termal etkilere bağlı olan karmaşık bir fiziksel mekanizma ile o kadar iyi çıkarılır. Lazer temizlemede sadece lazerin kirleri uzaklaştırmadaki etkinliği değil, aynı zamanda yüzeyde oluşturabileceği muhtemel zararlarda göz önünde bulundurulur. Her iki konuda sanat işleri ile ilgilenildiğinde hayati önem taşımaktadır. İtalya’da 90’lı yılların başından beri, lazerli temizleme, hem koruma alanlarındaki anıtlarda, hem de müze objeleri üzerinde denenmektedir. Günümüzde, eser yüzeylerinde lazer kullanımının avantajları ve dezavantajları ile ilgili tam bir incelemenin yapıldığını söylemek mümkündür. Mermer, kumtaşı, plaster, çömlek, bronz eserlerle ilgili olarak, İtalya Ulusal Konseyi tarafından farklı çalışmalrın toplandığı bir liste yeni bir lazer kaynağının (Er:YAG) güncel sanat araştırmalarının durumu ile beraber sunum boyunca gösterilecektir. Aynı zamanda, temizleme işlemlerinin etkilerinin değerlendirilmesi sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Lazer temizleme, fiziksel prensipler, sanat ve görünümlerin durumu LASER CLEANING. PHYSICAL PRINCIPLES, STATE of the ART and PERSPECTIVES Antonio SANSONETTI Institute for Conservation and Valorisation of Cultural Heritage. Milan National Research Council, Italy (a.sansonetti@icvbc.cnr.it) ABSTRACT Dealing with conservation of Cultural Heritage, cleaning operations are crucial and very often difficult to solve. The choice of the cleaning method is strongly dependent by the nature of the substrate and its state of conservation, the composition and physical microstructure of the soiling which should be removed, the handling of the details of the operation itself (indoor or outdoor, size of the surface to be cleaned, budget, etc.). Scientific research is aimed at providing innovative solutions to the person in charge of the choice of cleaning method. Hence during the last years cleaning systems such as laser sources, enzymes, microbes, gels flanked more traditional methods such as micro-sandblasting, nebulised water spray, chemical cleaning. Laser sources were used for the first time in cleaning operations on cultural heritage surfaces at the beginning of the 70’s. Then a long period of testing in laboratory was carried out, especially in England, France, Germany and the US. Currently the most used laser source in cultural heritage cleaning operates with a Nd:YAG crystal (Garnet of Yttrium and Aluminum doped with Neodymium) which emits an infrared laser beam with a wavelength of 1064 nm. Moreover UV and visible light laser source have been used during these years. A laser source is able to remove dark deposits, stains, soiling and pollutants from a surface depending on the absorption coefficient of the radiation energy interacting with the substrate. The more the soiling absorbs the energy , the more it is ablated by a complex physical mechanism which is mainly due to mechanical and thermal effects. Laser cleaning has been considered not only because of its effectiveness in removing the soiling, but also in its possible harmfulness referred to the substrate. Both these aspects are of crucial interest when dealing with artworks. Since the beginning of the 90’s laser cleaning has been tested even in Italy both in conservation sites on monuments and on museum objects. Nowadays it is possible to say that a complete overview regarding benefits and disadvantages of the use of laser on art surfaces has been reached. A list of different case studies collected by Italian National Research Council and dealing with marble, sandstone, plaster, terracotta, bronze artifacts will be illustrated during the presentation together with the state of the art of current research on new laser sources (Er:YAG). The problem of evaluation of the effects of cleaning operations, will be also introduced. Keywords: Laser Cleaning. physical principles, state of the art and perspectives UYGULAMA ve TEKNOLOJİ GELİŞİMİNDEKİ LAZER TEMİZLEME SİSTEMLERİ Vittorio BRESCIANI Bresciani srl, via Breda 142, 20126 Milano, Italya (vittorio@brescianisrl.it) ÖZ Taş ve mermer yüzeylerinin yenilenmesi ve korunmasında kullanılan bir çok teknik vardır, ancak bu tekniklerin tümü mekanik, fiziksel ve kimyasal yöntemlere dayandırılmaktadır. Temizleme yöntemlerinde, yapıtın boyutu, temizlemenin kalitesi, temizleme zamanı gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Şimdiye kadar kullanılan herbir aletin olumlu ve oumsuz yönleri gözönünde bulundurularak, tüm olası işleme cihazları dikkate alınmıştır. Özellikle, lazerli temizleme ve onun yenileme alanındaki teknolojik gelişmeleri ayrıntılı olarak ortaya konmuştur. Ayrıca yazarlar, lazerin yenileme işleminin diğer alanlarında da uygulamalarını incelemişlerdir. Anahtar Kelimeler: Lazer, fotoblazyon, restorasyon, mikroyüzey LASER CLEANING SYSTEMS EVOLUTION of TECHNOLOGY& PRACTICAL APPLICATIONS Vittorio BRESCIANI Bresciani srl, via Breda 142, 20126 Milano, Italy (vittorio@brescianisrl.it) ABSTRACT The techniques used in the restoration and conservation of stone and marble surfaces are many, but all can be traced to mechanical and physical chemical methods. The cleaning procedures must take into account several factors: the size of the artifacts, the quality of the cleaning, the cleaning times, etc. They take into account all the possible tools used so far, highlighting the positives and negatives of each instrument. In particular, the technique is thorough cleaning of the laser and its technological evolution in the field of restoration. We also analyze applications of lasers in other particular fields of the restoration. Key Words: Laser, fotoablazione, restauro, pulitura, microsabbiatura TÜRKİYE’DE LAZERİN RESTORASYON ALANINDAKİ UYGULAMALARI Nadire Mine YAR Art Restorasyon Seyrantepe Mah. Dilek Sok. No30 Kağıthane-İstanbul (artandrestoration@gmail.com, info@artrestorasyon.net) ÖZ Lazer teknolojisinin restorasyonda kullanımı artarak devem etmektedir. Bu teknolojinin Türkiye’de kullanımı için 2009 yılından bu yana yaptığımız çalışmalar bulunmaktadır. Yapılan uygulamalar taş metal ve tekstil gibi malzemelerde kullanılmıştır. Her malzemede farklı etkilerini gördüğümüz lazer ile temizlik yönteminin eserlerin daha iyi korunabilmesi için ekonomik, teknik ve zaman açısından diğer yöntemlere göre avantajları karşılaştırmalı olarak sunulması bildirimizin konusunu oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Lazer, restorasyon, konservasyon, mermer, patina APPLICATIONS of LASER in TURKEY for RESTORATION PURPOSES Nadire Mine YAR Art Restorasyon Seyrantepe Mah. Dilek Sok. No30 Kağıthane-İstanbul (artandrestoration@gmail.com, info@artrestorasyon.net) ABSTRACT The use of laser technology is increasing in the field of restoration. In Turkey, we have been carrying out studies for the application of this technology since 2009. The application areas of this technology have been mainly stone, metal and textile. Different effects of laser were observed on different materials. The subject of the present paper is to compare the laser cleaning method of monuments with other methods from the point of view of economy, technics and time. Keywords: Laser, restoration, conservation, marble, patina VAKUM ve BASINÇ ALTINDA BLOK ve PLAKA GÜÇLENDİRME Haşim ACAR İNKA Mühendislik A.Ş. YEDPA Tic. Merk. H-1 Cad. No:182 AS Ataşehir 34779 - İstanbul (hasim@inkatrade.com, hasim@inkamakina.com.tr) ÖZ Doğal taş güçlendirme işlemlerinde kullanılan epoksi reçine ve benzeri polimerlerin taşa nüfuz edebilmesi için, taştaki çatlakların içinin çok iyi kurutularak nemden arındırılması gerekir. Yüzeysel bir kurutma nispeten kolay olmasına rağmen, derin kılcal çatlakların içini kurutmak çok zor bir işlemdir. Özellikle blok güçlendirme işlemleri, bloktaki çatlakların çok iyi kurutulamaması sebebiyle pek sağlıklı yapılamamaktadır. Ayrıca, blok üzerinde, boya yapar gibi epoksi jel sürerek yapılan güçlendirme işlemi çok yüzeysel kalmakta, blok etrafında çok ince bir mukavemet çerçevesi oluşturmanın ötesine gidememektedir. Plaka güçlendirme işlemlerinde de en iyi ihtimalle, çok katlı fırınlarda plakalar 1-2 saat kurutulmakta ve devamında da tek tek, yine boya yapar gibi, önce arkaları epoksi ile filelenmekte; fırında 1 tur attıktan sonra da ön yüzlerine tekrar epoksi uygulaması yapılmaktadır. Fileleme sonrası fırına girmeden, bazı hatlarda plakanın altından vakumlama yapılmakta, ama vakum ayarı iyi yapılamazsa, vakumlanan epoksi aşağıya akmaktadır. Ön yüze epoksi yapıldığında ise, vakum masasına bakan yüze epoksi ve file ile kapanmış olduğundan, vakumlama işe yaramamaktadır. Sonuç olarak, konvensiyonel sistemler blok ve plaka güçlendirmede arzu edilen verimi verememekte, mesela bloktan 1 cm kalınlığında plaka kesmek ve 1 cm’lik ince plakaları güçlendirip işlemek neredeyse imkansız hale gelmektedir. Bu nedenle, örneğin 1 cm kalınlıkta keserek, bir bloktan 100 plaka alınabilecekken, en fazla 40 – 50 plaka kesilmeye çalışılmakta, kesilmek istenen 40 – 50 plakanın da 5 – 10 tanesi katrakta kırılmaktadır. Katlı fırında da 2 – 3 plaka daha kırılmakta, cila yaparken de 3 – 4 plaka daha kırılmakta, sonuçta 100 adet 1 cm’lik plaka elde etme imkanı varken, 20 – 40 adet sağlam plaka alınabilmektedir. Bu çalışmada vakum altında düşük sıcaklıkta hızlı blok kurutma, vakum + basınç altında bohçalama yöntemiyle blok güçlendirme, vakum + basınç altında bohçalama yöntemiyle, 1 bloktan elde edilen tüm plakaları (50 – 100 plaka toptan) aynı anda, toplam 15 - 20 dakika içinde toptan güçlendirme, güçlendirme yaparken, aynı zamanda taşın içindeki tüm poroziteyi de doldurarak, ayrıca epoksi jelle veya polyester mastiklerle dolgu yapma ihtiyacını ortadan kaldırma, bu şekilde %100 verimlilikle 1 cm kalınlığında ve çok sağlam – esnek plaka üretim yöntemleri üzerine araştırma sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Mermer, blok, plaka, epoksi, güçlendirme, vakum, basınç, otoklav BLOCK and SLAB REINFORCING UNDER VACUUM and PRESSURE Haşim ACAR INKA Engineering, Inc. YEDPA Tic. Merk. H-1 Cad. No: 182 AS Atasehir 34779 – Istanbul (hasim@inkatrade.com, hasim@inkamakina.com.tr) ABSTRACT Drying & dehumidification of natural stones is very important for the penetration of epoxy or similar polymer resins which are used for reinforcing of natural stone block & slabs. Drying of surface isn't difficult, but deeply drying of the cracks is quite difficult. Most of the block reinforcing process is not successfull because of insufficient drying & dehumidification of the cracks in the blocks. Epoxy application of the surface like a painting can not supply a deeply penetration in to the cracks and creates only a thin reinforcing frame arround the block. For slab reinforcing, slabs are dried in multi floor ovens 1 – 2 hours. After the drying, epoxy resin is applied on back side together with fiber net, slabs are sent into the oven again for back side epoxy curing 2 – 3 hours, slabs are turned on to front side after back side curing, epoxy resin is applied on front side, slabs are sent to the oven again for front side epoxy curing. This conventional operation needs very long time, manual application for each slabs one by one. Some of the lines has vaccum system just after back side epoxy application. But, it needs very well adjusting of vaccum power to keep epoxy resin inside of cracks. And, that vacuum system can not work for front side applications, because it can not suck front side epoxy from the backs side covered by epoxy & fiber net. As a result, conventional reinforcing methods are not efficient. For example it’s almost impossible to produce thin slabs with 1 cm thickness using conventional reinforcing methods. As theorically there is a possibility to get 100 pieces of slabs with 1 cm thickness cutting 1 normal size of block. But, the reality of conventional methods allowed to cut 2 – 3 cm or thicker slabs, maximum 40 – 50 slabs per block. 5 – 10 pieces of slabs are broken under the gang saw, 2 – 3 pieces slabs are broken becasue of transfers and oven operations, 3 – 4 slabs are broken in polishing process etc. At the and, 20 - 40 pieces of slabs can be processed by cutting of 1 normal size of block. So, efficiency of conventional reinforcing process is about 20 - 40 % only. In this study, you can see the efficent, deeply, faster & economic drying of blocks under vacuum with lower temperatures, efficient, deeply, faster reinforcing and porosity filling of blocks & slabs under vacuum & pressure. This application under vaccuum & pressure, eliminates plastering of slabs with epoxy gel or polyester mastics and gives a chance to get 100% efficiency for thin & very strong 1 cm slab process Keywords: Marble, block, slab, epoxy, reinforcing, vacuum, pressure, autoclave BİR ELMAS TEL KESME MAKİNESİ UYGULAMASINDA BLOK ÜRETİM HIZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERLE İLGİLİ ZAMAN ETÜTLERİ a R. Mete GÖKTANa &Murat ERDEM b Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Eskişehir b Forum Madencilik Müh. Ltd. Şti., Eskişehir (mgoktan@ogu.edu.tr) ÖZ Elmas tel kesme yöntemi, doğal taş ocaklarında blok üretimi amacıyla kullanılan en yaygın yöntemdir. Yöntemin esası, bir elmas tel kesme makinesi tarafından çevrilen telin, yatay ve düşey kesimler yaparak, belirli boyuttaki bir bloğu ana kütleden ayırmasıdır. Kesilecek taşın özellikleri, makine ile ilgili özellikler ve işyerine özgü koşullar blok üretim hızı üzerinde etkili olan başlıca faktörlerdir. Kayaç ve makine ile ilgili özelliklerin sabit olduğu belirli bir uygulamada ise, blok üretim hızını etkileyen en önemli faktör iş yeri koşulları olmaktadır. İş yeri koşullarının incelenerek, makinenin aktif olarak kesim yapmadığı “bekleme” süreleriyle ilgili istatistiksel verilerin elde edilmesi uygulamada büyük önem taşımaktadır. Bu tür veriler maliyet analizi hesaplarında ve kontratlı işlerin tamamlanma süreci ile ilgili tahminlerde yol gösterici olmaktadır. Bu çalışmada, İscehisar (Afyon) bölgesinde faaliyet gösteren bir mermer ocağındaki üretim faaliyetleri incelenerek, blok kesimleri süresince yapılan çeşitli işlemlere ait zaman etütlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, 50 HP motor gücündeki bir elmas tel kesme makinesi tarafından gerçekleştirilen çeşitli sayıdaki blok kesme işlemleri gözlemlenmiştir. Kesimi yapılan her blok için zaman etütleri yapılarak, kesim başlangıcından sonuna kadar sürdürülen çeşitli işlemlere ilişkin veriler elde edilmiştir. Elde edilen bu verilerin değerlendirilmesiyle; makinenin kesim yaptığı net süre, duraklamalar ve herbir işlemin duraklamalar içersindeki payı belirlenmiştir. Varılan sonuçların, bölgede benzer koşullarda faaliyet gösteren diğer ocaklar için de yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Mermer, blok üretimi, zaman etütleri, elmas tel kesme makinesi, doğal taş TIME STUDIES RELATED with the FACTORS AFFECTING BLOCK EXTRACTION RATE DURING A DIAMOND WIRE SAWING APPLICATION a R. Mete GÖKTAN a&Murat ERDEMb Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Eskişehir b Forum Madencilik Müh. Ltd. Şti., Eskişehir (mgoktan@ogu.edu.tr) ABSTRACT Diamond wire sawing is the most widely used block extraction method in natural stone quarries. The principle of this method is based on the splitting of a particular size of a stone block from the main deposit by means of horizontal and vertical cuts performed by a diamond wire. The properties of the stone to be cut, machine specifications and worksite conditions are the main factors influencing block extraction rate. For a specific application where the stone and machine properties remain the same, worksite specific conditions become the most important factor affecting block extraction rate. From practical point of view, it is highly important to determine statistical data concerning “downtime” periods of the machine by making observations at the work site. Such data can greatly aid in cost analysis calculations as well as determining the required time to complete a contract job. In this study, it was aimed to evaluate the time studies of various activities determined during the cutting of stone blocks in a marble quarry located at İscehisar (Afyon) region. For this purpose, insitu observations of a number of block extraction operations performed by a 50 HP diamond wire sawing machine were made. Time studies were made during the cutting of each stone block, and data regarding various activities made during this period were recorded. Upon evaluation of the obtained data; net cutting times of the machine, downtimes and the share of each activity within downtimes were determined. It is thought that the presently arrived findings could be expected to apply also for other marble quarries in the region operating under similar conditions. Keywords: Marble, block extraction, time studies, diamond wire sawing machine, natural stone ELMAS SOKETLİ DAİRESEL TESTERE UYGULAMALARINDA OLUŞAN KIRINTI BOYUTUNUN KESME VERİMİ PARAMETRELERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Nurdan GÜNEŞ YILMAZ a, R. Mete GÖKTANb , Hakan GAŞAN c &O.Nuri ÇELİKd a Dokuz Eylül Üniversitesi, Torbalı MYO, Doğal Yapı Taşları Programı, Türkiye, İzmir Eskisehir Osmangazi Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Eskişehir, Türkiye c Eskisehir Osmangazi Üniversitesi, Metalurji Enstitüsü, Eskişehir, Türkiye d Eskisehir Osmangazi Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Eskişehir, Türkiye (nurdangunesyilmaz@gmail.com) b ÖZ Bu çalışmada, bir granit örneğinin elmas soketli dairesel testere ile kesilmesi esnasında oluşan kırıntı tane boyutları incelenerek, özgül kesme enerjisi ve kesme kuvvetleri ile olan ilişkileri araştırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda, tam ölçekli bir yan kesme makinesinde iki faklı seri kesme deneyi yapılmıştır. İlk seri deneyler, yeni bilenmiş bir testere üzerinde yürütülmüştür. İkinci seri deneyler ise görece aşınmış durumdaki testere ile gerçekleştirilmiştir. Kesme verimi parametreleri olarak kabul edilen özgül kesme enerjisi ve kesme kuvvetleri ölçülmüştür. Her iki seri deney esnasında oluşan talaşlardan toplanan kırıntıların boyutları bir görüntü-analiz sistemi yardımıyla değerlendirilmiştir. İncelemeler sonucunda, kesim esnasında oluşan kırıntı boyutlarının testerenin aşınma durumu ve kesme verimi parametreleriyle yakından ilgili olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, endüstriyel uygulamalarda, kırıntı boyutunun kesme veriminin izlenmesinde bir gösterge olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Enerji, kesme kuvveti, kesme verimi, kesilebilirlik, parça boyutu EFFECT of CHIP SIZE PRODUCED DURING DIAMOND-SEGMENTED CIRCULAR SAWBLADE APPLICATIONS on SAWING EFFICIENCY PARAMETERS a Nurdan GÜNEŞ YILMAZ a, R. Mete GÖKTANb , Hakan GAŞAN c &O.Nuri ÇELİKd Natural Building Stones Technology Department, Dokuz Eylül University, Torbalı Vocational School, İzmir, Turkey b Department of Mining Engineering, Eskisehir Osmangazi University, Eskisehir, Turkey c Eskisehir Osmangazi University, Institute of Metallurgy, Eskisehir, Turkey d Department of Mechanical Engineering, Eskisehir Osmangazi University, Eskisehir, Turkey (nurdangunesyilmaz@gmail.com) ABSTRACT In this study, the relations between particle size of the chips produced during granite machining on specific energy and cutting forces were investigated. To achieve this goal, two different series of circular sawing experiments were performed on an instrumented full-scale rig. The first series of sawing tests was carried out with a newly dressed blade, while the second series of tests were carried out at a relatively worn state. For each case, cutting forces and specific energy values were measured. By using a computer image-processing system, size of the collected chips from the cutting debris of both series of tests were quantitatively evaluated. The results of the analyses showed that the size of the produced chips were greatly influenced by the wear state of the diamond segments, and correlated with the measured specific energy and force values.The observed findings indicated that particle size analysis of the cutting debris could be used as an efficient guide to sawing efficiency in industrial applications. Keywords: Energy, cutting force, sawing efficiency, sawability, particle size MARMARA ADASI MERMER ÜRETİMİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİNİN UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİ İLE BELİRLENMESİ Ahmet H. DELİORMANLIa, Kutan KORUYANa, Mehmet ÖZDOĞAN a, Zeki KARACA b& Ercüment YALÇIN a a b Dokuz Eylul Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Turkey Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Turkey (deliormanli@mst.edu) ÖZ Madencilik faaliyetlerinin sosyal ve çevresel etkileri günümüzde önceki yıllara nazaran daha önemli bir konumdadır. Birçok gelişmekte olan ekonomiğe sahip ülkeler çevre politikalarını geliştiren süreçler içindedir. Bu yeni politikalar minimum çevre etkilerine sahip ekonomik işletmelerin ortaya konmasına dayanmaktadır. Bu politikaların başarısı öncelikle maden faaliyetleri açısından bakıldığında çevresel etkilerin bir bütünlük içerinde maden sahalarının genişlemesinden atık ve artıkların, tozların, gürültünün, hava ve su kirliliği gibi birçok oluşacak olan etkinin birlikte planlanmasına bağlıdır. Bu planlamada günümüzde gittikçe önem kazanan ve madencilik faaliyetleri içinde uygulama alanı bulmaya başlayan uzaktan algılama metotlarının kullanımı önemini arttırmaktadır. Bu çalışmda Marmara adasında bulunan mermer ocaklarının üretim faaliyetleri sonucu oluşan çevresel etkilerin uzaktan algılama metotları ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 2006-2009 yılları arasındakiudu görüntüleri kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Uzaktan algılama, Marmara Adası, mermer DETERMINING of the ENVIRONMENTAL IMPACT of MARBLE QUARRY EXPANSION of MARMARA ISLAND ın TURKEY USING REMOTE SENSING TECHNIQUE Ahmet H. DELİORMANLIa, Kutan KORUYANa, Mehmet ÖZDOĞANa, Zeki KARACAb &Ercüment YALÇINa a b Dokuz Eylul University, Mining Engineering Department, Turkey Çanakkale Onsekiz Mart University, Mining Engineering Department, Turkey (deliormanli@mst.edu) ABSTRACT The societal and environmental impacts of mining activity are the focus of greater interest today than ever before. Many emerging economies are in the process of developing environmental policies for the first time. These new policies will surely affect how mining operations are expected to perform: producing the raw material needed to drive the economy at the lowest possible cost becomes as important as implementing a responsible, efficient management plan to help develop neighboring communities and sustainable land use. To achieve this objective, the management plan must incorporate ways to mitigate environmental issues, including land cover change, waste rock and tailing disposal, dust and noise, water use and re-use, and pollution, that may affect communities and the natural habitat near mining operations. Remote sensing including aerial photography, photogrammetry, and satellite imagery can play an important role in environmental monitoring and reclamation of mining areas. This paper presents the results of a study that examined the areal expansion of both abandoned and in-service marble quarries, and the subsequent changes in vegetation in the Marmara Island from 2006 to 2009. Marmara Island province in western Turkey has been an important marble production centre since ancient times. The area holds a large number of operations producing block marble, abandoned quarries, and active marble processing plants. The region is densely covered in vegetation, in particular pine trees. Keywords: Remote sensing, Marmara Island, marble TÜRKİYE’DE DOĞAL TAŞ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEKNOLOJİ Mehmet ÇAPİKa , Ali Osman YILMAZ a, Zeki KARACA b&Hasan KOLAYLIc a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Müh. Fak. Maden Müh. Böl., Trabzon-Türkiye Çanakkale Üniversitesi, Müh. Mim. Fak. Maden Müh. Böl., Çanakkale- Türkiye c Karadeniz Teknik Üniversitesi, Müh. Fak. Jeoloji Müh. Böl., Trabzon-Türkiye (capik@ktu.edu.tr) b ÖZ Türkiye dünyanın en zengin mermer yataklarının bulunduğu Alp-Himalaya kuşağı içinde yer almaktadır. AlpHimalaya kuşağında yer alması Türkiye’nin çeşit ve miktar bakımında zengin doğal taş rezervlerine sahip olmasını sağmaktadır. Türkiye, gelişmekte olan sanayisi ile doğal taş üretimde kullandığı teknoloji ile dünyanın en önemli doğal taş üreticilerinden biri haline gelmiştir. Türkiye doğal taş sektörü, 1980’den itibaren oldukça büyük gelişmeler yaşanmıştır. Her geçen gün bu gelişmenin artması modern çalışma metotlarının kullanılmasını gerekli kılmıştır. Mermer sektörünün, gelecekte uzun vadeli en iyi planı minimum maliyetle maksimum kalite de mermer üretmektir. Yapı ve dekorasyon malzemesi olarak doğal taşın kullanılmaya başlanması, Türkiye'de doğal taş üretiminin artmasına neden olmuştur. Özellikle son 10 yıldaki artış, işleme teknolojisindeki gelişmelere ve kazanca paralellik göstermektedir. İşleme tekniklerinin gelişimi ile Türkiye’de doğal taşlar kolay ve ekonomik biçimde işlenebilir hale gelmiştir. Doğal taşlarda ilk aşama ocağı işleme yöntemidir. Bu yöntemde kaliteyi ve ocak yönetimini etkileyen en önemli alan maliyeti azaltabilmektir. Ocak işletmeye başlamadan önce, ocakta ki malzeme rengi, deseni, kalitesi ve özelliği incelenmeli ve daha sonra işletmeye geçilmesi gerekir. Aksi takdirde, kayıpları artacak ve sonunda ocak kapanacaktır. Türkiye’de ilk zamanda doğal taşlar elle işletilmekteydi. Ancak daha sonra teknolojinin gelişmesiyle ocak işletmelerinde yüksek mekanizasyon metotları kullanılmaya başlandı. Doğal taş çıkarmada çok çeşitli metotlar kullanılmıştır. Bu metotlar temelde 4 ana gruba ayrılabilir. Bunlar, delme patlatma yöntemi, elmas tel kesme, zincirli kesme yöntemi ve su jeti ile kesme metodudur. Delme patlatma yönteminin en büyük avantajı düşük maliyet, yüksek üretim oranı ve yöntemin uygulanmasının kolay olmasınıdır. Ancak delme patlatma yönteminin kullanılmasının dezavantajları da mevcuttur. Bunlar kontrolsüz bir şekilde blok ve kaya içinde mikro çatlaklar üretmesidir. Son yıllarda elmas tel kesme yöntemi ve zincirli kesme yöntemi doğal taş blok üretimin de daha yaygın kullanılan yöntem olmuştur. Ancak bazen bu iki yöntemin sınırlı kaldığı alanlarda mevcuttur. Bu alanlar granit, siyenit, gnays, diyorit gibi sert taşların olduğu ocaklarda veya derin ve ince doğal taş yataklarında, bu İki yöntemin kullanımını sınırlamaktadır. Bu gibi alanlarda tek seçenek kontrollü delme patlatma yöntemidir. Ayrıca patlatma yöntemi örtü tabakasının kaldırılmasında ve blokların bölme işleminde de kullanılmaktadır. Elmas tel kesme yöntemi, Türkiye'deki doğal taş sektöründe çok geniş bir uygulama alanına sahiptir. Kullanılan dairesel elmas tellerin ömrü ve performansı pek çok faktöre bağlıdır. Bunlar, yapılan işin fiziko-mekanik özellikleri, mineralojik özellikleri, kullanılan elmas tipi ve boyutu, elmas konsantrasyonu, oluşturulan metal bağın sertliği, kesme hızı, kesme derinliği, hareket hızı, makinenin durumu ve operatörün becerisi gibi pek çok faktöre bağlıdır. Zincirli kesme makinesi, traverten gibi orta dayanımlı düşük aşındırıcı doğal taşların kesiminde kullanılır. Yöntem hem dikey hem de yatay kesme işlemini gerçekleştirilebilmektedir. Genelde elmas tel kesme makinasıyla birlikte kullanılır. Doğal taş üretiminde zincirli kesme yönteminin kullanılması ocak işletmenin genel performansını artırır. Zincirli kesme yöntemi kullanılması daha yüksek kalitede ürün sağlamakta ve düşük üretim kayıplarını da sağlar. Ayrıca yatay delik delinmesi ve telin yerleştirmesi için gereken zaman kayıplarını azaltmaktadır. Yüksek basınçlı su jeti teknolojisi doğal taş kesimi için son zamanlarda kullanım alanı genişlemektedir. Bu gelişmiş teknoloji sadece delme işleminde değil aynı zaman granit, siyenit, gnays ve diyorit gibi sert taşların kazısında dünya genelinde kullanımı artmaktadır. Sonuç olarak, doğal taşlar ilk zamanda elle işletilmekteydi. Son yıllarda, elmas tel kesme ve zincirli kesme metodu doğal taşlardan blok çıkartılmasından kullanılan önemli yöntemler haline gelmiştir. Ancak sert taşların çıkartılması bu iki yöntemin kullanılmasını sınırlandırmaktadır. Bu nedenle, delme patlatma sert doğal taşların çıkartılmasından kullanılabilir. Ayrıca, bu yöntemlerin içinde birinin seçimi ocağın durumuna, jeolojik formasyona ve malzemenin karakteristik özelliğine bağlıdır. Delme ve patlatma yöntemi granit, siyenit, gnays, diyorit ve daha derin doğal taş blok üretiminde ve blok bölmede kullanılan önemli bir yöntemdir. Ancak, bazen bu yöntem mermer bloklarından yaklaşık %10-30 atık ve ayrıca çatlaklar oluşturmaktadır. Elmas tel kesme yönteminde ise atık sadece %2,5’dir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, doğal taş çıkarma metotları TECHNOLOGY USED with NATURAL STONE PRODUCTION in TURKEY Mehmet ÇAPİK a, Ali Osman YILMAZa, Zeki KARACA b&Hasan KOLAYLIc a Karadeniz Teknik Üniversitesi, Müh. Fak. Maden Müh. Böl., Trabzon-Türkiye Çanakkale Üniversitesi, Müh. Mim. Fak. Maden Müh. Böl., Çanakkale- Türkiye c Karadeniz Teknik Üniversitesi, Müh. Fak. Jeoloji Müh. Böl., Trabzon-Türkiye (capik@ktu.edu.tr) b ABSTRACT Turkey is located on the Alpine zone where the world’s richest natural stone formation is. Therefore, Turkey has very various and large amounts of natural stone reserves. Turkey, in addition with these reserves, has become one of the world's most important natural stone producers with its developing industry and the technology it uses in production. The natural stone sector in Turkey has had a spectacular development since 1980. Day by day, this development has made it necessary to update and modernize working methods. The best perspective of long the term plan for future the marble sector involves the production of marble block of maximum quality at minimum possible cost. The start of using natural stones as construction and decoration material has resulted in an increase in the Turkey natural stone production. The increase in the last ten years, in particular, is parallel to the earnings and the developments in processing technology. With the constantly improving processing techniques, the stones can now be more easily and economically processed in Turkey. Quarry processing methods are the first stage that affects the quality and quarry management and are perhaps the most important area where the cost may be reduced. Before everything else, the quarry should be examined in detail for profitability, color and quality and then it should start operating. Otherwise, losses will increase and the quarry will eventually be shut down. Earlier the natural stone was carried out manually but recently, high mechanization has been used in Turkey. Various extraction methods are used for natural stone extraction. In generally, these quarries methods can be classified into major groups as drilling and blasting method, diamond wire cutting method, chain cutting method and water jet cutting method. The drilling and blasting method has advantages of low cost, high extraction rate and is easy to carry out. But, drill and blast method has a disadvantage that sometimes it produces cracks in uncontrolled manner also produces micro crack in the block as well as in remaining rock. In recent years diamond wire cutting and chain cutting methods have become predominant method of the natural stone block production but in other dimensional stones these techniques have limited application. Presence of hard stones such as granites, syenites, gneisses, diorites and also deeper and thin deposits of natural stone limits the use of diamond wire cutting and chain cutting methods. The use of controlled blasting method is the only option in such a situation. Also, blasting is carried out in quarries for removal of overburden and separation as well as for splitting of blocks. The diamond wire cutting has a wide field of application in stone industry in Turkey. The performance and life of a circular diamond wire are affected by many factors. For example, physico-mechanical and mineralogical properties of the work piece, diamond type and size, diamond concentration, the hardness of the metal bond formulation, speed of cutting, the depth of cut, the traverse speed, the condition of the machine and operator’s skill. The chain cutting machine is used for cutting low abrasive soft to medium strength natural stones with such as travertine. They can perform both vertical and horizontal cuts and usually used together with diamond wire cutting machines. Using chain cuttings for natural stone production increases the overall performance of the quarries by providing for higher quality product, reducing production losses to enter a new face and time losses for horizontal borehole drilling and wire placement. The high pressure water jet technology for cutting natural stone is currently employed for a very wide range of materials including natural stone. This advanced technology is applied not only to drilling or excavation of hard natural stone such as granite, syenites, gneisses, diorites for winning the blocks with the increasing worldwide use of advanced machinery. Conclusion, in the past natural stone was carried out manually. In recently years, diamond wire cutting method and chain cutting method have become an important methods of natural stone block extraction. However, for the hard rock stone limits the use of these two methods. Therefore, drilling and blasting can be used for some kind of natural stone. Moreover, the choice one of them depends of the kind material characteristic, location of the quarry and geologic formation. Drilling and blasting is an important method for hard rock such as granite, syenites, gneisses, diorites and deeper natural stone block production and block splitting. However, sometimes it produces approximate 10-30% waste and cracks in marble block. But only 2.5% waste is produced by diamond wire sawing. Keywords: Turkey, natural stone extraction methods PROJE ve FİNANSMAN KAYNAKLARI OTURUMU PROJECTS and FUNDING SOURCES SESSION TÜBİTAK ÖZEL SEKTÖRE YÖNELİK AR-GE ve YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI Burcu KOÇ HASKILIÇ TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB), Ankara (burcu.haskilic@tubitak.gov.tr) ÖZ Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB), ülkemiz özel sektör kuruluşlarının araştırmateknoloji geliştirme ve yenilik faaliyetlerini desteklemek ve bu yolla Türk sanayisinin araştırma-teknoloji geliştirme yeteneğinin, yenilikçilik kültürünün ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla, proje esaslı Ar-Ge faaliyetlerini desteklemektedir. Bu amaç doğrultusunda destek programları tasarlamakta ve yürütmektedir. TÜBİTAK-TEYDEB özel sektöre yönelik Araştırma-Geliştirme destek programları; 1501- TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı, 1503- TÜBİTAK Proje Pazarları Destekleme Programı, 1505- TÜBİTAK Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı, 1507-TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı, 1509 TÜBİTAK Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı, 1511-TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Projeleri Destekleme Programı, 1512- TÜBİTAK Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programı ve 1513- TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programıdır. Projelerin değerlendirilmesinde OECD tarafından hazırlanmış olan Oslo ve Frascati kılavuzlarındaki tanımlar ve kavramlar esas alınmaktadır. Projelerde personel giderleri, alet, teçhizat, prototip, kalıp, yazılım alımları, malzeme ve sarf giderleri, seyahat giderleri, danışmanlık ve hizmet alımları ve üniversitelere yaptırılan Ar-Ge hizmet giderleri desteklenmektedir. Araştırma-Teknoloji Geliştirme ve Yenilik odaklı projeleri değerlendirmek, desteklemek ve izlemek amacıyla kurulan birimler; Makine İmalat Teknolojileri Grubu (MAKİTEG), Malzeme, Metalurji ve Kimya Teknolojileri Grubu (METATEG), Elektrik, Elektronik Teknolojileri Grubu (ELOTEG), Bilişim Teknolojileri Grubu (BİLTEG), Biyoteknoloji, Tarım, Çevre ve Gıda Teknolojileri Grubu (BİYOTEG) ve Ulaştırma, Savunma, Enerji ve Tekstil Teknolojileri Grubu (USETEG)’dir. Anahtar Kelimeler:TÜBİTAK, Ar-ge, yenilik destek programları, özel sektör TÜBİTAK RESEARCH and INNOVATİON DEVELOPMENT PROGRAMMES FOR PRİVATE COMPANİES Burcu KOÇ HASKILIÇ TUBİTAK Technology and Innovation Support Programs Department (TEYDEB), Ankara (burcu.haskilic@tubitak.gov.tr) ABSTRACT TUBITAK Technology and Innovation Grant Programmes Directorate (TEYDEB) encourages innovative research and technology development activities of private companies established in Turkey by means of supporting research and technology development projects submitted by private companies. TEYDEB develops and executes support mechanisms in order to increase R&D awareness of the private industry and further stimulate the private sector’s investment in R&D and innovation. TEYDEB’s another important aim is to facilitate the collaboration between industry and university. Technology and Innovation Grant Programmes that are supported by TEYDEB include; Industrial R&D Projects Grant Programme (1501), SME RDI (Research, Development & Innovation) Grant Programme (1507), International Industrial R&D Projects Grant Programme (1509), University-Industry Collaboration Grant Programme (1505), Research Technology Development and Innovation Projects in Priority Areas Grant Programme (1511), R&D Project Brokerage Events Grant Programme (1503). R&D and innovation concepts in the programs are defined as in the OECD’s Frascati and Oslo Manuals. During the project development activities personnel, travel expenses, tools (equipment, software and technical publication), acquisition of consultancy from university and private experts expenses are granted. The project proposals are evaluated and approved through 6 technology groups using combination of different methodologies such as independent refree evaluation, panel review, final evaluation of the technology group committee : Machinery, Manufacturing Technologies Group, Materials, Metallurgical and Chemical Technologies Group, Transportation, Defense, Energy and Textile Technologies Group, Electrical, Electronics Technologies Group, Information Technologies Group and Biotechnology, Agriculture, Environment and Food Technologies Group. Keywords: TÜBİTAK, Ar-ge, Innovation Development Programmes, Private Companies KOSGEB DESTEKLERİ İLE BÜYÜYEN KOBİLER M. Oğuz KILINÇ KOSGEB İzmir Kuzey Hizmet Merkezi (oguz.kilinc@kosgeb.gov.tr) ÖZ KOSGEB 1990 yılında kurulmuş olup Bilim sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ilgili bir kuruluşudur. KOBİ’lerimiz için bilgi üreten, bilgi temin eden ve aktaran, koordinasyon sağlayan ve destekler veren KOSGEB’in hedef kitlesi 2009 yılında kuruluş kanunda yapılan değişiklikle hizmet ve ticaret sektörlerini de kapsayacak şekilde genişlemiştir. Böylelikle imalat sanayi dışındaki KOBİ’lerin desteklenmesi konusunda görülen eksikliğin giderilmesi ve ülkemizde KOBİ politikalarının daha organize bir yapıda yönlendirilmesinin önü açılmıştır. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ’ler), tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ekonomik yapının temel taşlarını oluşturmaktadırlar. KOBİ’ler, yeni istihdam alanları yaratılmasındaki katkıları, piyasa koşullarındaki değişikliklere uyum sağlama yetenekleri, ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanmasındaki etkileri ile gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinde gün geçtikçe daha vazgeçilmez olmaktadırlar. KOSGEB; girişimciliğin geliştirilmesi, kurumsallaşma, kalite ve verimliliğin arttırılması, teknolojik gelişmelere uyum, ARGE kapasitesinin arttırılması, çevre ve tüketici sağlığına duyarlı üretim, bilgiye erişim, nitelikli istihdam, yurtdışı pazarlara açılma, ortak iş yapma kültürünün geliştirilmesi, finansman, laboratuar hizmetleri gibi alanlarda KOBİ’lere hizmet ve destekler vermektedir. KOSGEB destekleri ile işletmelerde kalıcı değerler bırakarak, kurumsallaşma sürecinde büyümeleri için gerekli altyapının hazırlanması oldukça önemlidir. Ülkemizin kalkınmasında KOBİ ler önemli bir almaktadır. Bu bakımdan KOBİ ler geliştikçe ve büyüdükçe Türkiye gelişecek ve büyücektir. Anahtar Kelimeler:KOSGEB, destekler, Kobiler. GROWING SMES by KOSGEB SUPPORTS M. Oguz KILINÇ KOSGEB Izmir North Service Center (oguz.kilinc@kosgeb.gov.tr) ABSTRACT KOSGEB was established in 1990 and is a related body of the Ministry of Science, Industry and Technology. The target group of KOSGEB, which is producing, gathering and relaying information, ensuring coordination, and giving support for SMEs, was extended so far as including service and business sector by a change of foundation law in 2009. Hereby, the way was cleared for filling the deficiency seen in supporting of SMEs off site of manufacturing industry and orientation of SME policy in a more organized structure. Small and Medium sized Enterprises (SMEs), as in whole world, form the corner stone of economic structure. SMEs become more and more indispensable for developed and developing country economy by their contribution in creation of new employment area, their ability of adapting to the changes in the market conditions, their impact on the insuring of economical and social development. KOSGEB provide service and support in areas such as development of entrepreneurship, institutionalization, quality and performance augmentation, adaptation to the technological advancement, augmentation of re-de capacity, an environment and consumer health sensitive production, access to information, qualified employment, entering the foreign markets, development of business associations, finance, laboratory services. By KOSGEB supports, leaving a lasting impression at SMEs and preparing the necessary infrastructure for growing up during the institutionalization process is very important. SMEs have a place in development of our country. In this respect, Turkey will develop and grow as the SMEs develop and grow. Keywords: KOSGEB, supports, SMES T.EXİMBANK'IN İHRACATIN FİNANSMANI'NDAKİ YERİ The PLACE of the T.EXIMBANK in the EXPORT FINANCING F. Gökçen ERTUĞRUL T.Eximbank İzmir Şubesi, İzmir (gertugrul@eximbank.gov.tr) ÖZ "Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş./Türk Eximbank, 31 Mart 1987 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 3332 sayılı Kanun'u n verdiği yetkiye istinaden 21 Ağustos 1987 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmuştur. Türk Eximbank'ın temel amacı; ihracatın geliştirilmesi, ihraç edilen mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi, ihraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması, ihracatçıların uluslararası ticarette paylarının artırılması ve girişimlerinde gerekli desteğin sağlanması, ihracatçılar ile yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitler ve yatırımcılara uluslararası piyasalarda rekabet gücü ve güvence kazandırılması, yurt dışında yapılacak yatırımlar ile ihracat maksadına yönelik yatırım malları üretim ve satışının desteklenerek teşvik edilmesidir. Türkiye'de ihracatın kurumsallaşmış tek asli teşvik unsuru olan Türk Eximbank, bu amaca yönelik olarak ihracatçıları, ihracata yönelik üretim yapan imalatçıları ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhit ve girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve garanti programları ile desteklemektedir. Türk Eximbank'ın, gelişmiş birçok ülkenin resmi destekli ihracat kredi kuruluşlarından farklı olarak kredi, garanti ve sigorta işlemlerini aynı çatı altında toplamış olması, ihracatçı firmalara verilen hizmetlerde bir bütünlük oluşturulmasına imkan tanımaktadır. Türk Eximbank 2011 yılında 6,67 milyar ABD Doları tutarında nakdi kredi desteği ve 5,75 milyar ABD Doları tutarında sigorta/garanti imkanı sağlayarak ihracata bir önceki yıla göre %39'luk bir artışla toplam 12,42 milyar ABD Doları seviyesinde bir destek vermiştir. Böylece, Banka nakdi ve gayrinakdi destekleri ile Türkiye ihracatının %9,2'sine finansman desteği sağlamıştır. 2011 yılı sonu itibariyle Banka'nın aktif büyüklüğü (geçici verilere göre) 9,7 milyar TL olup, ödenmiş sermayesi 2 milyar TL düzeyinde bulunmaktadır. Üstlendiği özellikli görevler nedeniyle nitelikli insan kaynaklarına sahip Türk Eximbank'da temel işlem birimlerindeki profesyonel kadroların yaş ortalaması 42 olup, destek birimleriyle birlikte toplam 397 personel görev yapmaktadır. Anahtar Kelimeler: T.Eximbank, finansman, ihracat, destekler AGREGA OTURUMU AGGREGATE SESSION AGREGA KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMINDA MERMER ATIKLARININ ÖNEMİ a Atiye TUĞRULa &Murat YILMAZ a İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fak., Jeoloji Müh. Böl., İstanbul-Türkiye (tugrul@istanbul.edu.tr) ÖZ Agrega kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir kullanımı Avrupa Birliğinin temel stratejilerinden biridir. Bu stratejilerin benimsenmesi ve uygulanması oldukça önemlidir. Bu bildiride, agrega kaynakları için sürdürülebilirliğin önemi üzerinde durulmuş, yerel düzeyde agrega kaynaklarının sürdürülebilirliğini etkileyen önemli sorunlara değinilmiş ve sürdürülebilir agrega üretimi için anahtar parametreler sunulmuştur. Bildiride ayrıca, kaynakların sürdürülebilir kullanım sürecinde mermer atıklarının önemine değinilmiştir. Bu süreçte atıkların türleri, özellikleri ve bunların değerlendirilmesi ile ilgili önerilerde bulunulmuştur. Öte yandan, mermer atıklarının ülkemizde ve dünyada değerlendirilmesine ilişkin örnekler verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Agrega; atık; mermer; sürdürülebilirlik The IMPORTANCE of MARBLE WASTES in SUSTAINABLE USAGE of AGGREGATE RESOURCES a Atiye TUĞRULa &Murat YILMAZ a İstanbul University, Fac. of Engineering., Dept. of Geological Engineering., İstanbul-Turkey (tugrul@istanbul.edu.tr) ABSTRACT One of the principle strategies of the European Community is efficient and sustainable usage of aggregate resources. The appropriation and implementation of these strategies are very important. In this study, it is pointed out the importance of sustainability for aggregate resources. Also, it is mentioned the important problems affecting sustainability of aggregate resources in local level and key parameters are represented for sustainable aggregate production. Beside this, in this study, the importance of marble wastes in sustainable usage period of the resources is pointed out. In this period, suggestions are made about types, properties and assessments of these wastes. On the other hand, the examples related with the evaluation of the marble wastes in our country and around the world are also given. Keywords: Aggregate, marble, sustainability, waste AGREGANIN ÖNEMİ ve AGREGA SEKTÖRÜNE GENEL BİR BAKIŞ Mesut ERKAN Agrega Üreticileri Birliği (merkan@agub.org.tr) ÖZ İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, İnsanoğlunun hayatında "TAŞ" her zaman en büyük yere sahip olmuştur. Bu nedenledir ki, medeni çağlar bile adlarını insanlığın taş ile olan ilişkisinden kaynaklanan "Taş Devri", "Yontma Taş Devri", "Cilalı Taş Devri" olarak almış, ilk ateşi ve tekerleği keşfettiğinde taşı kullanmıştır. İnsanlar yaşamı boyunca en çok su ve taşı tüketmiştir. Dünya genelinde agrega üretimi % 58’lik payla tüm maden üretimi içinde birinci sıradadır. UEPG (Avrupa Agrega Birliği) istatistiksel verilerine göre 92 milyar €’ tutarında pazar değeri ile petrol, doğalgaz ve kömürden sonra dördüncü sırada yer alıp 24 milyar € değerindeki altın sektöründen çok daha büyüktür. Avrupa’da ortalama agrega kullanımı 7.0 ton/kişi iken, bu rakam ülkemizde 4.0 ton civarındadır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri yerkabuğundan elde edip kullandıkları maden tüketimi ile doğru orantılıdır. ABD: 21 ton/yıl.kişi, Avrupa Ülkeleri : 16 ton/yıl.kişi, Türkiye : 6,5 ton/yıl.kişi. Maden İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre ülkemizin yıllık 470 Milyon ton olan toplam maden üretiminin yaklaşık 320 milyon tonunu agregadır. Bu veriler ışığında bakıldığında 6,5 ton olan kişi başı yıllık maden üretiminin yaklaşık 4,5 tonu da agregadır. Bu sunuda; agrega kullanım alanları, tüketim miktarları, üretimi, üretim zorlukları, çevresel etkileri ve yeni yasal düzenlemelerin sektöre olan etkileri irdelenmiştir. Özellikle son dönemde geliştirilen ve ülke geneline yayılan büyük projeler hayata geçirildiğinde, ortaya çıkacak agrega ihtiyacını karşılamakta yaşanacak sorunlara vurgu yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Agrega, üretim, sektör IMPORTANCE of AGGREGATE INDUSTRY and GENERAL OVERVIEW Mesut ERKAN General Secretary Aggregate Producers Association, İstanbul (merkan@agub.org.tr) ABSTRACT Since the beginning of human history, the most important raw materials, stone has been in all aspects of life. For this reason, ranging from the early stages of human life processes, always named according to the relationship of humanity with a stone. Therefore, the first stages of human history has been called such as the stone age, paleolithic and polished stone. Furthermore mankind has also used the stone first discovered the fire and whell. The most consumed natural resources in the human life are water and stone. Aggregate consumption in the world, is in the first place with a 58% of all mineral resources utilization rate. According to data from the European Association of Aggregate Producers, aggregate industry has a market share of 92 billion euros. Aggregate world-wide market share with this values are the 4th order following the oil, natural gas and coal industry. As well as the bigger than world wide gold mining industry having 24 billion euros market share. Utilization rates of mineral resources is an important indicator of developments of countries. The total mineral utilization values in the USA and European countries are 21 tons and 16 tons per person respectively, however, 6,5 tons per person in our country. In this context as an example, aggregate consumption in the European countries is around 7 tons per person while 4 tons per person in our country. According to data from the General Directorate of Mining Affairs, Turkey's total mineral production 470 million tons while 320 million tons of this amount belong to the aggregate industry. Due to the this data; two-thirds of total mineral consumption per person in our country is aggregate resources. In this presentation; aggregate industry data such as production, consumption areas, environmental issues as well as new regulations are discussed. In the light of new pronounced projects in our country show us the importance of aggregate resources, production and potential problems in the future. Keywords: Aggregate, production, sector YUVACIK (KOCAELİ) ve CİVARINDAKİ EOSEN YAŞLI VOLKANİTLERİN AGREGA POTANSİYELİ a Serdal KARAAĞAÇ a, Ahmet KARAKAŞa&Özkan CORUKa Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Müh. Böl., İzmit, Kocaeli, Türkiye (serdalkaraagac@gmail.com) ÖZ Agregalar kullanıldıkları yapı malzemelerinin kalitelerini kontrol eden temel unsurlardan biridir. Beton ve asfaltta dayanım ve kalite, kullanılan agreganın dayanımı ve mühendislik özellikleri ile doğru orantılıdır. Ayrıca günümüzde demiryollarındaki hız sınırlarının üst değerlere ulaşması, kullanılan balast türü malzemenin daha iyi mühendislik özellikleri sunmasını da beraberinde getirmektedir. Bazik volkanik kökenli kayalar bu koşullar için uygun niteliklere sahiptir. Genç, ayrışmamış, fiziksel ve mekanik özellikleri standartlarda tanımlanmış değerler arasında olan bazalt ve diyabaz türü volkanik kayalar ulusal ve uluslararası proje şartnamelerinde aranan kaynak kaya niteliğindedir. Bu çalışmada Kocaeli Yuvacık – Bursa İznik arasındaki bölgede yüzeylenen Eosen yaşlı Sarısu volkanitlerinin (Ts) litolojik dağılımları Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kullanılarak haritalanmıştır. Volkanitler içerisindeki bazalt lav düzeyleri ayırt edilmiş ve bu düzeylerin agrega potansiyelleri araştırılmıştır. Bölgede Sarısu volkanitlerinin içerisindeki bazalt lavlarının agrega ve balast malzemesi olarak kullanılabilme özellikleri uygun olmasına karşın sınırlı rezervler ve dağınık mostralar işletilebilme açısından olumsuz etkenlerdir. Anahtar Kelimeler: Agrega, agrega potansiyeli, CBS, Yuvacık AGGREGATE POTENTIAL of EOCENE VOLCANIC ROCKS AROUND YUVACIK (KOCAELİ) a Serdal KARAAGAC a , Ahmet KARAKASa &Ozkan CORUK a Kocaeli University, Engineering Faculty, Geological Engineering Department, Izmit, Kocaeli, Turkey (serdalkaraagac@gmail.com) ABSTRACT Aggregates are one of the main constituents that control the quality of construction materials. Strength and quality of concrete and asphalt is directly related to the strength and engineering properties of the aggregate used. Additionally, other usage of aggregate is ballast material and the increase in the speed limits in the railroads demands ballast material with high engineering properties. Basic type volcanic rocks could yield ballast material with such properties. Young and unweathered basalt and diabase type volcanic rocks presenting physical and mechanical properties fit to standards constitute desirable source rocks for crushed rock aggregates that are demanded by national and international projects. Lithologic distributions of the Sarısu Volcanics (Ts) outcropped between Kocaeli Yuvacık and Bursa İznik region are mapped by using Geographical İnformation System (GIS). Lava levels within the volcanics are defined and aggregate potential of these levels is studied. Although the basalt lavas provide proper aggregate and ballast materials, limited reserves and sporadic outcrops are the main constraints for a feasible operation. Keywords: Aggregate, aggregate potential, GIS, Yuvacık KONYA ÇEVRESİNDEKİ VOLKANİK AGREGALARIN YAPI MALZEMESİ OLARAK KULLANILMASI ve ÖZELLİKLERİ Nazım KOÇU Selçuk Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Selçuklu, Konya (nkocu@selcuk.edu.tr) ÖZ Ülkemizde inşaat sektöründe kullanılan mevcut hammadde kaynaklarının araştırılması önemli bir konudur. Bilindiği gibi, ülkemizde yapı malzemeleri eksikliğinin giderilmesinde mevcut hammaddelerin rolü ve önemi çok büyüktür. Bu çalışmada Konya ve çevresindeki alanda yapı malzemesi olarak volkanik tüfün özelliklerinin belirlenmesi üzerine bir araştırma yapılması amaçlanmıştır. Konya çevresindeki volkanik tüflerden yararlanarak, atmosfer şartlarına dayanıklı, boşluklu yapı elemanlarında çimento kullanmadan sönmüş kireç ve tüf karışımlı yapı malzemelerinin üretilmesi hedeflenmiştir. Planlanan malzemeler çimento, tuğla, boşluklu beton (gazbeton) ve duvar elemanları için gerekirse alternatif bir malzeme olacaktır. Bölgeden elde edilen malzemeler ile ekonomik, hem ısı yalıtımlı hem de yüksek mekanik mukavemete sahip elemanlar ve malzemeler elde edilecektir. Bu konuda yapılan deneylerden olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Konya çevresinden elde edilen volkanik tüfün yüksek oranda aktif SiO2 içerdiği ve kolayca öğütüldüğü görülmüştür. Bununla birlikte, malzemelerin mekanik mukavemeti ve dayanımı belirlenmiştir. Çalışmada uygun gözenek oranlarına sahip olan ve bilimsel koşulları sağlayan yapı malzemelerinin üretim olanaklarının araştırılması problemi ortaya konmuş ve bu konu tartışılmıştır. Deneylerde, özel silis kumu ile, TS. 25 ve TS. 819 (Rilem-Cembureau)’a göre hazırlanmış karışımlarda 7 günlük eğilme dayanımı ortalaması 4.87 N/mm2, basınç mukavemeti ise ortalama 24.6 N/mm2 bulunmuştur. Volkanik tüfün sönmüş kireç “Ca(OH)2” ile karıştırıldığında bağlayıcı bir özelliği olduğu görülmüştür. Araştırmada bu malzemelerin inşaat sektöründe kullanılması için çalışılmıştır. Bu şekilde, malzeme üretiminde ısı etkisi, su-kireç oranı ve puzolanik aktivite etkisi araştırılmış, üretilen mamul malzemenin ise TS 699’ a göre analizleri yapılmıştır. Deneyler fiziksel, mekanik, kimyasal özellikleri ve mikroyapı incelemeleri olmak üzere üç ana başlık altında toplanmıştır. Mineralojik analizde hammaddede yüksek oranda jarosit, kuvars; düşük oranda, opal kristobalit ve opal amorf bulunmaktadır. Hammaddeye benzer mamul maddede kimyasal reaksiyon sonucu yeni oluşumlar meydana gelmiştir. Mamul malzemede jarosit, kuvars, opal kristobalit, opal amorf tespit edilmiş ve değişiklik olarak farklı oranlarda kalsiyum silikatlara ve jipslere dönüşüm olduğu görülmüştür. Volkanik agregaların yapı malzemesi olarak öğütülüp kireçle karıştırılması durumunda 70°C’de, otoklavda ve nemli ortamda kireç-kumtaşı tuğlası elde edilebileceği, içerisine alüminyum tozu katıldığında gözenekleri istenilen orana göre ayarlanabilen hava boşluklu bölücü duvar, asma tavan, dekoratif duvar malzemeleri, preslenmiş tuğla elemanları üretilip yapılarda kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Tarihi eserlerin onarımında kullanılan geleneksel harçlar içerisine puzolanik katkı olarak bu volkanik tüflerin öğütülerek kireçle birlikte kullanılabileceği konusunda önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Konya, tüf, volkanik agregalar, yapı malzemesi AROUND KONYA VOLCANIC AGGREGATES for USE as BUILDING MATERIAL and CHARACTERISTICS Nazım KOÇU Selcuk University, Faculty of Architecture, Department of Architecture, Selcuklu, Konya (nkocu@selcuk.edu.tr) ABSTRACT The resources of the current raw materials being used in the building sector is an important subject in our country . As it is known, the role and importance of the current raw materials in removing the deficiency of building materials in our country is very big. Wheras, in this study the evaluation of a volcanic tufa as building material in the area around Konya and an investigation on determining its characteristics has been aimed. Benefitting from the volcanic tufa in the area around Konya, building elements of atmospheric vaccum cavity may be produced whose lime-grits and pros can be arranged without using cement. In this way the planned material will be an alternative to cement, brick and if necessary for wall elements with cavity for atmospheric vaccum (aerated concrete). With this material being produced by the help of regional facilities, economical, as well as high mechanical strength elements producing thermal insulation, will be obtained. Pre-experiments in this subject have brought positive results. The volcanic tufa in the area around Konya contains a high proportion of active SiO 2 and is ground easily. However, the problem of investigating production facilities of elements which are strong and suitable to scientific conditions, which are of high mechanical strength and longliving, and which have pore proportions being determined by wish, has been introduced and the subject has been discussed. In the experiment, prepared according to TS. 25 and TS. 819 (Rilem-Cembureau), with special silica 2 sand, in bending 7 days, the tract for that has been 4.87 N/mm , however the mean for compressive strength has 2 been found 24.6 N/mm . Since the volcanic tufa has a binding feature with “Ca(OH)2”, it is aimed to use it in the contruction sector and develop it as a wall element. In this way the heat, water proportion, water effect, lime proportion, effects of demurrage in the production of manufactured material has been investigated and made according to the analysis of TS 699. The experiments have been made in three main headings, namely, physical, mechanical, chemical characteristics and a microstructure investigation. In the mineralogical analysis made with the X-Ray Diffractometry, a high proportion of jarosite, a low proportion of quartz, opal cristobalite and opal amorph is found in the raw material. Even if there is a composition in the manufactured material similiar to the raw material, new formations resulting from a chemical reaction have taken place. In the manufactured material, proportions of jarosite, quartz, opal cristobalite, opal amorph have changed and turned into calcium silicate and gypsum. Crushed and mixed with lime as a building material in the event of volcanic aggregates at 70 ° C, autoclave and humid environment can be achieved lime-sandstone bricks, joined the pores of the aluminum powder in the air gap can be adjusted according to the required ratio divider walls, false ceilings, decorative wall materials, pressed brick elements produced structures can be used. Used in the repair of historic buildings in traditional mortars with pozzolanic additives used in these volcanic tuffs, some recommendations are made by grinding lime. Keywords: Konya, tuff, volcanic aggregates, building materials BAKIM, ONARIM ve RESTORASYON OTURUMU MAINTENANCE, REPARATION and RESTORATION SESSION MERMERİN İNOVASYONU (DOĞAL TAŞLARIN KULLANIM KILAVUZU/REÇETESİ) Deniz İskender ÖNENÇ Barit Maden Türk A.Ş. (onenc@baritmaden.com) ÖZ Mermer sektörü Doğal Taş ihracatında 2012 yılında 1.8 milyar dolar işlenmiş ve işlenmemiş ürünleri başta Çin olmak üzere Orta Doğu ülkeleri yanı sıra Avrupa ülkelerine satmıştır. Mermerin çok farklı ürünler sunmasına rağmen, biz ise sürekli olarak ürünlerimizde bir “yeniliğe” gitmeden veya “taşın özelliklerini” ön plana çıkarmadan piyasaya sürmekteyiz. Doğal Taşların “özellikleri” onların kullanılması düşünülen ortamın belirlemesine yardımcı olmaktadır. Doğal Taşın özelliklerini anlamak ve ilgili ortamlarda kullanılmasını sağlamak için araştırmalar yapmak, sonuçlarını çıkarmak ve kullanım ortamlarını belirlemektir. Üretilen ürünle birlikte sonuçları tüketiciye sunmak, yenililiğin (inovasyon) veya farklılığının adının bu olması demektir. Firmalar müşterinin talepleri yanında, onu yönlendirecek “yenilikçi stratejiler” geliştirmek zorundadırlar. Çünkü teknoloji mevcut sistem ve yöntemleri sorgulayıp, değişimi zorunlu kılmaktadır. Mermeri meydana getiren tanelerin birbirleriyle olan ilişkilerinde mekanik-fiziksel ve kimyasal özellikleri ön plana çıkmaktadır. Bu özelliklerin değerleri de mermerin hangi ortamlara dayanımlı veya hangilerine dayanımlı olmadıklarını belirtmektedir. Bizde ürettiğimiz ürünlerde şayet bunlara dayalı olarak kullanım alanlarını üreticiye verebiliyorsak o zaman bizde mermerde inovasyonu başlatmış oluyoruz. Anahtar Kelimeler: ihracat, yenilik, tane, ortam INNOVATION of MARBLE (INSTRUCTION MANUAL of NATURAL STONES) Deniz İskender ÖNENÇ Barit Maden Türk A.Ş. (onenc@baritmaden.com) ABSTRACT In 2012, 1.8 billion dollars of processed and unprocessed products have been sold to European and Far East Countries, from which China is the most important. Although marble has different end-products, producers sell their goods without and innovation and prescription. “Properties” of natural stones identifies the places which they will be used. To understand the language and to ensure the use of natural stones in most appropriate way is the difference that must be the done in the way of innovation. As technology grows, companies have to develop “innovative strategies” to satisfy customer needs. Because technology forces procedures to change in time. Relationship between the particles that constitutes the marble are defined by mechanical-physical and chemical properties of the particles. These properties also define durability of the marble on different surfaces. In this case, if we can serve the end products with the “instruction manual”, then we already started the innovation. Keywords: Export, innovation, particle TÜRKİYE’DE ARKEOLOJİK TAŞ ESERLERİN KORUMA SORUNLARI Çağlayan Deniz KAPLANa , Fulya MURTEZAOĞLU a, Başak İPEKOĞLUa& Hasan BÖKE a a İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Fakültesi, Mimari Restorasyon Bölümü, 35430 Urla/İzmir (caglayankaplan@iyte.edu.tr, fulyamurtezaoglu@iyte.edu.tr, basakipekoglu@iyte.edu.tr, hasanboke@iyte.edu.tr) ÖZ İnsanlık tarihinin en somut belgelerinden olan arkeolojik alanların korunması Türkiye’nin de kabul ettiği birçok uluslararası bildiri ve tüzükte beyan edilmiştir. Bu bildiri ve tüzüklerde, arkeolojik eserlerin korunmasında ileri düzeyde teknolojilerin kullanımının yanısıra, sanat tarihi, malzeme bilimi, inşaat mühendisliği ve jeoloji gibi birçok farklı disiplinden uzmanların da bir arada çalışmalarının gerekliliği vurgulanmıştır. Türkiye’de yürütülen kazı çalışmalarının büyük bir kısmı bu çalışmalar gerçekleştirilmeden yürütülmektedir. Arkeolojik alanlarda yürütülen çalışmalar genellikle toprak altındaki eserlerin koruma çalışmaları yapılmadan hızlı bir şekilde toprak üstüne çıkarılmaları ve bunların rekonstrüksiyonu şeklindedir. Bunun sonucunda kazısı yapılan taş eserler toprak altında olduğundan daha hızlı bir şekilde bozulmaktadır. Bu çalışmada, arkeolojik alanlarda yapı malzemesi olarak kullanılan taşların koruma sorunları farklı arkeolojik alanlardaki andezit, mermer ve traverten eserlerde gerçekleştirlen deneysel çalışmalar çerçevesinde incelenmiştir. Arkeolojik alanlardaki gözlemler ve yapılan deneysel çalışmalar, koruma önlemleri alınmadan yürütülen kazılar ile ortaya çıkartılan taş eserlerin hızlı bir şekilde bozulduğunu göstermektedir. Bu durum, arkeolojik mirasın korunmasından çok geçmişten gelen izlerin yok olmasına ve gelecek nesillere aktarılamamasına yol açmaktadır. Bunun önlenmesi için gerekli koruma stratejileri kazı çalışmaları başlamadan önce belirlenmelidir. Anahtar Kelimeler: Arkeolojik alanlar, taş bozulmaları, koruma CONSERVATION PROBLEMS of ARCHAEOLOGICAL STONE ARTIFACTS in TURKEY Çağlayan Deniz KAPLANa , Fulya MURTEZAOĞLU a, Başak İPEKOĞLUa&Hasan BÖKE a a İzmir Institute of Technology, Faculty of Architecture, Department of Architectural Restoration, 35430 Urla/İzmir (caglayankaplan@iyte.edu.tr, fulyamurtezaoglu@iyte.edu.tr, basakipekoglu@iyte.edu.tr, hasanboke@iyte.edu.tr) ABSTRACT The conservation of archaeological sites, which are one of the most tangible documents of human history, has been mentioned in many international declarations and charters accepted by Turkey. As well as the use of advanced technologies, the need for collaboration of experts from different disciplines such as art history, material science, civil engineering and geology in the conservation of archaeological artifacts were emphasized in these declarations and charters. In Turkey, most of the excavation works are carried out without this collaboration. The studies carried out in archaeological sites are generally rapid excavation of buried artifacts without conservation works and their partial reconstructions. Thus, the excavated stone artifacts weather more rapidly than their buried counterparts. In this study, the conservation problems of stones used as construction material in the archaeological sites were investigated within the scope of experimental studies on andesite, marble and travertine monuments from various archaeological sites. Visual observations on the archaeological sites and experimental studies show that the stone artifacts which were excavated without conservation precautions weather rapidly. Instead of conservation of archaeological heritage, this situation results in the loss of traces coming from previous civilizations and prevents their transfer to future generations. In order to prevent this, the necessary conservation strategies should be determined before the excavation works. Keywords: Archaeological sites, stone weathering, conservation TAŞIN DİLİ Şeyhmus DİNÇEL 13 Mart Mahallesi Mardem İş Merkezi No:17 Mardin (seymusdincel@hotmail.com) ÖZ ‘’Taş yerinde ağırdır kullanıldığı yerde hafiftir.’’ Diye bir deyim vardır. Galiba bunun en güzel örneklerinden biri Mardin ve Taştır. Kireç kalker taşı hayatın her alanını kapsadığı hayat ve taşın bu kadar iç içe olduğu başka bir yer neredeyse yok diyebiliriz. 3000 yıllık şehir tarihinde birçok medeniyetin iz bıraktığı ama her medeniyetin istinasız bu yapı malzemesine hayatının zirvesine konulduğu bir yer. Hiristiyan çocukların vaftiz kuyusu, üzümlerin sıkıldığı ‘’masara’’, meyve ve sebzelerin yenildiği meyvelik, çiğ köftelerin dövüldüğü çiğ köfte taşı, Müslümanların musalla taşı ve tüm kavimlerin mezar taşı. Mardin taşı için ocaktan çıkınca peynir gibi rahat kesilir ve nakşedilir. Atmosferle temas ettiği sürece mukavemet kazanır derler. Bu taşı işleyen mimarlar ve büyük ustalar sevinçlerini, hüzünlerini, coşkularını ve aşklarını taşa nakşetmişler. Her bir taş bezenenin yaşama dair anlattığı çok şey vardır. Sadece bir mimari yapı elamanı olarak değil konuşan halini anlatan bir canlı organizmadır. Anahtar Kelimeler: Taş, Mardin, tarih, mimari LANGUAGE of STONE Şeyhmus DİNÇEL 13 Mart Mahallesi Mardem İş Merkezi No:17 Mardin (seymusdincel@hotmail.com) ABSTRACT The city of Mardin and limestone are closely integrated, as this stone material has been extensively used in every aspect of the daily life. The use of Mardin limestone by many civilizations in the in prestigious works of churches, mosques and grave yards can be traced throughout 3000 years history of the city. Mardin stone is soft in the quarry, and therefore, can be easily cut and engraved. However, it gets stronger when it is in contact with the atmosphere. The architects and masters who have processed this stone have engraved their joy, sorrow and love. Every piece of this decorative stone has a lot to tell about life. It is not only an architectural construction material, but also a living organism. Keywords: Stone, Mardin, history, architectural DIŞ MEKANDA KULLANILAN DOĞAL TAŞ DÖŞEME KAPLAMALARINDA MEYDANA GELEN HASARLAR Emrah GÖKALTUN Anadolu Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, İki Eylül Kampüsü, Eskişehir (egokaltun@anadolu.edu.tr) ÖZ Doğal taşlar, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, yapılarımızda en çok kullandığımız yapı malzemelerinden biridir. Ancak günümüze gelene kadar hem yapıya ait farklı taşıyıcı sistemler ile yapım sistemlerinin ortaya çıkması, hem de doğal taşların yapıya belli bir ağırlık getirmeleri ve buna bağlı olarak da mekanlarda yer kaybına neden olmaları, doğal taşların yapılarda çoğunlukla kaplama malzemesi olarak kullanımını zorunlu kılmaktadır. Bugün binalarda kullanabileceğimiz birçok yapı malzemesi seçeneği olmasına rağmen, doğal taş, bazı durumlarda alternatifi olmayan ya da sınırlı alternatifleri olan bir yapı malzemesi olarak karşımıza çıkar. Özellikle, dış mekanlarda döşeme kaplaması olarak kullanılacak malzeme, farklı, değişken ve bazen de şiddetli etkilere maruz kaldığı için, söz konusu malzemenin seçimi oldukça önemli hale gelir ve doğal taşa alternatif olan malzeme sayısını bir hayli azaltır. Bu nedenle de, doğal taşlar, dış etkilere dayanıklılığı, su emmesinin azlığı, dona dayanıklılığı, aşınma ve darbe dayanımı yüksekliği ve benzeri nedenlerle, dış mekanlarda en çok kullanılan döşeme kaplama malzemelerinin başında gelir. Bu çalışmada, Anadolu Üniversitesi İki Eylül Kampüsü’ndeki Mühendislik Fakültesi binalarının dış girişinde merdiven, rampa ve sahanlık malzemesi olarak kullanılan Andezit taşında meydana gelen hasarlar ele alınmış ve söz konusu hasarların biçimleri, boyutları ve oluş nedenleri araştırılmıştır. Sonuçta, meydana gelen hasarların Andezit taşının özelliklerinden değil, taşın yanlış boyutlandırma ve detaylandırılmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Andezit taşı, merdiven, rampa, sahanlık, hasar DAMAGE OCCURRENCES on NATURAL STONE PLATINGS USED in EXTERIOR SPACE Emrah GÖKALTUN Anadolu University, Faculty of Architecture and Design, Department of Architecture, İki Eylül Campus, Eskişehir, Turkey (egokaltun@anadolu.edu.tr) ABSTRACT Today, as in the past, natural stones are among the most frequently utilized structural materials. But, emergence of construction methodologies with various support systems unique to structures, as well as the load applied to the structure by natural stones which also cause spatial reduction, reinforces the need of using natural stones mostly as covering material in structures. Altough today there are many structural material options useable in the buildings, natural stones confront us in some circumstances as a material which either has no alternative or only with limited alternatives. Selection of plating materials to be used especially in the exterior spaces is critically important due to different, varying effects which may also occasionally be intense, and which significantly reduce the number of available alternatives to the natural stones. Consequently, natural stones head the list of preferred plating materials for exterior spaces due to their resistance to external effects, reduced susceptibility to humidity absorption, high resistance to freezing, abrasion, impact and other similar characteristics. In this study, damages suffered by the Andesite stones used as plating in the main entrance stairs, ramp and landing of the Engineering Faculty buildings located at the İki Eylül Campus of Anadolu University have been investigated, and damage types, dimensions and causes have been examined. In conclusion, it has been determined that the damages were not due to natural Andesite stone characteristics but rather due to incorrect dimensioning and detailing. Keywords: Andesite stone, stairs, ramp, landing, damage ORTA ANADOLU BÖLGESİ, KOLSUZ-ULUKIŞLA-NİĞDE YAPI TAŞLARINDA KULLANILAN KİL MİNERALLERİ ve ETKİLERİ* Burhan DAVARCIOĞLU Aksaray Üniversitesi. Fen-Edebiyat Fakültesi. Fizik Bölümü. 68100, Aksaray (burdavog@hotmail.com) ÖZ Niğde ilinin kuzeydoğusunda bulunan Kolsuz-Ulukışla çalışma sahasından alınan Orta Anadolu Bölgesi kil örnekleri spektroskopik yöntemlerle incelenerek yapı taşlarında kullanılan kil mineralleri ve etkileri irdelenmiştir. Kil örneklerinin kimyasal analizleri XRF (X-ışınları Floresans Spektrometresi) ve ICP-MS (Endüktif Eşleşmiş Plazma-Kütle Spektrometresi) tekniği ile yapılmıştır. Standart killerden illit, illit-smektit karışık tabakalı, montmorillonit, Ca-montmorillonit, Na-montmorillonit, kaolinit, klorit (ripidolit), paligorskit’in ve sonra standart killerle birlikte bulunabilecek diğer anhidrit, jips, illit+kuvars+feldispat, kuvars+feldispatın FTIR (Fourier Dönüşümlü İnfrared) spektrumları alınmıştır. Bu spektrumlar, kil örnekleri için alınan FTIR ve XRD (X-ışınları Difraksiyonu) spektrumlarıyla karşılaştırılarak her bir kil örneğinin içerdiği mineraller tespit edilmiştir. Ayrıca kil örneklerinin ısıl davranışlarını belirlemek için DTA (Diferansiyel Termal Analiz)-TGA (Termogravimetrik Analiz) ölçümleri yapılmıştır. Kil örneklerinin illit, illit-smektit karışık tabakalı, Namontmorillonit, klorit, paligorskit, kalsit, feldispat, kuvars içerdikleri ve kil iskeletinin T-O-T (TetrahedralOktahedral-Tetrahedral) yapılı oldukları saptanmıştır. Yapı taşlarında kil bulunan kayaçların kullanılması yapının ömrünü kısaltmaktadır. Yapılarda doğal malzemeler kullanılmadan önce kullanılabilirliği belirlendikten sonra kullanılması, yapı taşının uzun ömürlü olması açısından oldukça önemlidir. Kolsuz-Ulukışla-Niğde yapılarının restorasyonu sırasında alınan bozulmuş kayaç örneklerinin mineralojik ve petrografik incelenmesinden, mineral bileşimlerinde kil oranlarının arttığı tespit edilen kayaçlardaki bozulmaların daha fazla olduğu belirlenmiştir. Bu yapı restorasyonlarında yaygın olarak kullanılan kayaçların mineral bileşimlerinin %20 kuvars, %3 feldispat, %7 kalsit, %3 smektit, %35 klorit, %32 illit içerikli marnlı kalker ve eser miktarda paligorskit ile Fe-oksit oldukları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kil, FTIR, feldispat, marnlı kalker, Orta Anadolu *Bu çalışmanın bir kısmı, YDABCAG-2005 (101 Y067) numaralı proje ile TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir. CENTRAL ANATOLIAN REGION, the CLAY MINERALS USED in the BUILDING STONES of KOLSUZ-ULUKISLA-NIGDE and THEIR EFFECTS* Burhan DAVARCIOĞLU Aksaray Üniversity. Faculty of Arts And Sciences. Department Of Physics. 68100 Aksaray (burdavog@hotmail.com) ABSTRACT The clay samples taken from Kolsuz-Ulukisla studied area which is located at the northeast of Nigde province in the Central Anatolian region have been investigated by means of spectroscopic methods and the clay minerals used in the building stones and their effects were criticized. The clay samples taken from studied area that were chemical analyzed with XRF (X-ray Fluorescence Spectrometry) and ICP-MS (Inductively Coupled Plasma-Mass Spectrometry) techniques. The FTIR (Fourier Transform Infrared) spectra of the standard clay minerals-“The World Source Clay Minerals” such as illite, illite-smectite mixed layer, montmorillonite, Ca-montmorillonite, Na-montmorillonite, kaolinite, chlorite (ripidolite), palygorskite were first taken, and then the spectra of anhydrite, gypsum, illite+quartz+feldspar, quartz+feldspar were taken together with the standard clays. The minerals included in the samples taken from the study area were identified by comparing their FTIR spectra with those of the standard clay minerals and XRD (X-ray diffractometer) results. The DTA (Differantial Thermal Analysis)-TGA (Thermogravimetric Analysis) measurements have been carried out for the determinations of the thermal behaviour of the clay samples. It was found that the clay samples include illite, illite-smectite mixed layer, Na-montmorillonite, chlorite, palygorskite, calcite, feldspar, quartz and they have T-O-T (Tetrahedral-Octahedral-Tetrahedral) structure. Shorten the life of the building in the use of clay building stones of rocks. The use of natural materials used in structures after the availability, in terms of long lasting building stones is quite important. The mineralogical and petrographic study of Kolsuz-Ulukisla-Nigde rock samples during the restoration of the damaged structures, the clay mineral composition of the rocks is found that the degradation rate was more determined. This structure is analyzed restorations are widely used rock mineral composition of 20% quartz, 3%feldspar, 7% calcite, 3% smectite, 35% chlorite, 32% illite marly limestone and trace quantities of palygorskite and Fe-oxide minerals, respectively. Keywords: Clay, FTIR, feldspar, marly limestone, Central Anatolian *Some part of this study was supported by TUBITAK (Project ID: YDABCAG-2005, 101 Y067). DONMA-ÇÖZÜLMENİN JEOTEKNİK ÖZELLİKLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ; GÜMÜŞHANE GRANİTİ ÖRNEĞİ a b Serhat DAĞa, Selçuk ALEMDAĞa&Ayberk KAYAb Gümüşhane Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 29100, Gümüşhane, Türkiye Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 53100, Rize, Türkiye (serhatdag@gumushane.edu.tr) ÖZ Kesme ve işleme zorluklarının gelişen teknoloji ile birlikte aşılmaya başlaması günümüzde granitlerin kullanım alanının artmasına neden olmuştur. Granitlerdeki renk homojenliği, cila tutma ve dayanıklılık özelliklerinin yüksek olması, granitleri yapı sektörünün vazgeçilmez kayaçları haline getirmiştir. Bu çalışmada, Gümüşhane İl merkezinde yaygın bir yüzeyleme veren Erken Karbonifer yaşlı, orta derecede ayrışmış granitlerdeki bazı fiziksel ve mekanik özelliklerin donma-çözülme çevrimleri etkisi altındaki değişimlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yörenin iklimsel özellikleri dikkate alınarak kayaç örnekleri üzerinde 25 çevrim donma-çözülme deneyi gerçekleştirilmiştir. Her 5 çevrim için birim hacim ağırlık, ağırlıkça su emme, görünür porozite, P dalga hızı ve tek eksenli sıkışma dayanımları belirlenmiştir. Belirlenen bu özelliklerle çevrim sayısı arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Donma-çözülme çevrimleri sonrasında tek eksenli sıkışma dayanımı, P dalga hızı ve birim hacim ağırlığı değerlerinin azaldığı, ağırlıkça su emme ve görünür porozite değerlerinin ise arttığı gözlenmiştir. Sonuç olarak, donma-çözülme çevrimlerinin Gümüşhane granitinin jeoteknik özellikleri üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Donma-çözülme, Gümüşhane graniti, jeoteknik özellikler The EFFECT of FREEZING-THAWING on GEOTECHNICAL PROPERTIES; EXAMPLE from GÜMÜŞHANE GRANITES a b Serhat DAĞa, Selçuk ALEMDAĞa&Ayberk KAYAb Gümüşhane Üniversity, Geological Engineering Department, 29100, Gümüşhane, Türkey Recep Tayyip Erdoğan Üniversity, Geological Engineering Department, 53100, Rize, Türkey (serhatdag@gumushane.edu.tr) ABSTRACT Surmounting the diffuculties in cutting and processing by means of developing technology has caused an increase in usage area of granites. Homogeneity of colour, polish absorption and high resistance quality in granites have made them indispensible rocks of building sector. In this study, it is aimed to investigate the changes under the effect of freezing-thawing cycle in some physical and mechanical features of moderately weathered, Early Carboniferous granites giving a wide surfacing in Gümüşhane city centre. Considering the features of local climate, 25 freezing-thawing cycle experiments were conducted on rock samples. In each five cycles unit weight, water absorption by weight, apparent porosity, Pwave velocity and uniaxial compressive strength were identified. The relations between these properties and number of cycle were investigated. Following freezing-thawing cycles, it was observed that values of uniaxial compressive strength, P-wave velocity and unit weight were decreased; the values of water absorption by weight and apparent porosity were increased. Consequently, it was defined that freezing-thawing cycles are determinant on geotechnical properties of Gümüşhane Granites. Keywords: Freezing-thawing, Gümüşhane granites, geotechnical properties ÜRGÜP (NEVŞEHİR) YÖRESİ DOĞAL TAŞLARI DAYANIM ÖZELLİKLERİ a Aydın BÜYÜKSARAÇ a, Eren PAMUK b&N. Şebnem KARAHANc Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Çanakkale b Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, İzmir c Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Teknik Bilimler M. Y.O. İnşaat Bölümü, Çanakkale (absarac@comu.edu.tr) ÖZ Ürgüp (Nevşehir) taşları, taş ocaklarından çıktığı anda istenilen şeklin kolay verilebilir olması nedeniyle hem iç mekan hem de dış mekanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle bu doğal taşların kalite ayrımı ve dayanımlarının tespit edilmesi için bazı jeoteknik ve jeomekanik deneylerin yapılması gerekmektedir. Çalışma sahasından kaya kütlesini temsil eden Vişne, Devetüyü, Gülkurusu, Kirli Beyaz ve Sarı olarak adlandırılan beş farklı renk ve özellikte numune (10×10×10 cm3) üzerinde tahribatlı ve tahribatsız deneyler yapılmıştır. Tahribatlı deneyler kapsamında tek eksenli basınç deneyi yapılmıştır. Tahribatsız deneyler kapsamında ise Schmidt çekici deneyi ve ultrases hız ölçümleri yapılmıştır. Kayaçların elastik modülleri hesaplanmıştır. Tahribatlı ve tahribatsız deney sonuçları birbirleriyle karşılaştırılmış ve tüm yöntemlerin zayıflık ve üstünlükleri tartışılmıştır. Ayrıca numunelerin mıknatıslanma duyarlıklarının belirlenmesi amacıyla manyetik duyarlık ölçümleri yapılmıştır. Sarı numunesinin, diğerlerine göre daha dayanımlı olduğu ortaya çıkmıştır. Gülkurusu ve Kirli Beyaz numuneleri en düşük dayanım gösteren numuneler olmuştur. Benzer şekilde Schmidt çekiç okuması ve ultrases ölçümleri de yüksek dayanımlı sonuçlar vermiştir. Homojen olmayan mineral bileşimi sebebiyle farklı numunelerden oluşan taş gruplarının tahribatlı ve tahribatsız yöntemlerde uyumlu sonuçların ortaya çıkması nedeniyle tahribatsız yöntemlerin doğal taş işletmeciliğinde dayanım özeliklerinin belirlenmesinde kullanılabileceği sonucunu ortaya koymuştur. Böylece laboratuara taşınmadan yerinde yapılabilecek deneylerle doğal taşların mekanik özellikleri belirlenebilir, kalite kontrolleri yapılabilir. Ayrıca manyetik duyarlık ölçüm sonuçlarına göre manyetik duyarlığı en yüksek numune Vişne ve Devetüyü olmuştur. Ancak bu durum dayanımla ilişkili değildir. Anahtar Kelimeler: Ürgüp, doğal taş, dayanım, elastisite modülü, mıknatıslanma duyarlığı STRENGTH CHARACTERISTICS of NATURAL STONES of ÜRGÜP (NEVŞEHİR) PROVINCE a Aydın BÜYÜKSARAÇ a, Eren PAMUK b, N. Şebnem KARAHANc Çanakkale Onsekiz Mart University Engineering Faculty Geophysical Engineering Dept., Çanakkale b Dokuz Eylül University Engineering Faculty Geophysical Engineering Dept., İzmir c Çanakkale Onsekiz Mart University Çanakkale Vocational School Building Dept., Çanakkale (absarac@comu.edu.tr) ABSTRACT Natural Stones of Ürgüp (Nevşehir) have used commonly both indoor and outdoor due to easy give form at the stone quarry. That’s why some geotechnical and geomechanical tests must be done in order to determine quality separation and strength characterisation. Destructive and non destructive tests were done on the five different colored and featured samples (10×10×10 cm 3) named Vişne, Devetüyü, Gülkurusu, Kirli Beyaz and Sarı obtained from study area. Uniaxial stress test was made in the frame of destructive tests. Schmidt hammer and ultrasound tests were applied in the frame of non destructive tests. Elasticity modules of rocks were calculated. Results of destructive and non destructive tests were compared and weaknesses and advantages of all methods were discussed. Additionally, to obtain magnetic susceptibilities of samples were made susceptibility measurements. One of the samples named Sarı has more strength according to other samples. Gülkurusu and Kirli Beyaz samples have the lowest strength. Similarly, Schmidt hammer and ultrasound measurements gave high strength results. Because of destructive and non destructive testing methods from different natural stone samples with non uniform mineral combination were in accordance, non destructive testing methods can be used for strength characterisation of natural stones. In this case, geomechanical features and quality ranks can be determined with in-situ tests without carry the samples to laboratories. Additionally, the samples named Vişne and Devetüyü have the highest susceptibility value according to magnetic susceptibility results. However, that result is not correlated with strength of the stones. Keywords: Ürgüp, natural stone, strength, elasticity module, magnetic susceptibility İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ VE SEKTÖREL İNSAN KAYNAKLARI OTURUMU OCCUPATIONAL HEALTH-SAFETY and HUMAN RESOURCES SESSION MERMER SEKTÖRÜNDE RİSKLER Atilla ALTINÇİÇEK Atilla Altınçiçek İş Güvenliği-Mühendislik-Danışmanlık (aaaltincicek@yahoo.com) ÖZ Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili çalışmalar kısa bir süre öncesine kadar 4857 sayılı İş Kanunu ve bu kanuna bağlı yönetmelikler çerçevesinde sürdürülüyordu. Bu çerçeveden bakıldığında temelde birçok eksiklik vardı. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının yürürlüğe girmesi ile birlikte bu eksiklikler kısmen giderilmiştir. Adı geçen kanunun yürürlüğe girmesi ile Kamu Sektöründe ve Özel Sektörde yer alan tüm kuruluşlar bir kişi dahi çalıştırıyor olsalar bile İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamına girmişlerdir. 6331sayılı Kanun’a bağlı birçok yönetmelik bulunmaktadır. Kanun ve yönetmelikler bir bütün oluşturmaktadır. Kanun ve yönetmeliklerde Sağlık Muayeneleri, Temel İş Güvenliği Eğitimi, Yangın Eğitimi, İlkyardım Eğitimi, Mesleki Yeterlilik Eğitimi adı altında çalışanların tamamının veya bir kısmının almak zorunda olduğu eğitimler bulunmakta, makineler için periyodik kontrollar önem taşımaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına giren tüm işletmelerin sorumlu olduğu en önemli yükümlülüklerden biri risk analizi yapılması ve yapılan risk analizinin işletmede uygulamaya konulmasıdır. İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Tebliği’nde Maden Sektörünün tamamında olduğu gibi Mermer Sektöründeki ocaklar, fabrikalar ve atölyeler, çok tehlikeli sınıftaki işletmeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de, en fazla iş kazasının yaşandığı iş kollarının başında Madencilik Sektörü, gelmektedir. Bu durum yapılması zorunlu olan risk analizinin önemini bir kat daha artırmaktadır. Risk analizi yapabilmenin en önemli adımlarından biri işletmedeki tehlikeleri ve bu tehlikelere bağlı olarak ortaya çıkabilecek olan riskleri, sağlıklı olarak belirlemekten geçer. Tehlike ve riskler belirlendikten sonraki adım, alınacak olan önlemleri belirlemek ve bu önlemleri, işletmede taviz vermeden uygulamaktır. Çalışma yerlerindeki tehlikeleri Elektrik, Gürültü, Toz, Kimyasal Kullanımı ve Mekanik Tehlikeler olarak özetleyebiliriz. Bu tehlikelerden doğan riskleri belirleyip önlemleri aldıkça iş kazası ve meslek hastalığı olasılıklarını azaltmış oluruz. Anahtar Kelimeler: Mermer, kanun, iş güvenliği, tehlike, risk RISKS ın the MARBLE INDUSTRY Atilla ALTINÇIÇEK Atilla Altınçiçek Work Safety-Engineering-Consultancy (aaltincicek@yahoo.com) ABSTRACT Health at Work and Work Safety performances in Turkey was running within the framework of 4857 numbered Labor Law and regulations connected to it until today. Yet, observing from this framework, there were many defects. Most of the defects were covered when 6331 numbered Health at Work and Work Safety Law came into effect. By this law, every public or private foundation entered to range of Health at Work and Work Safety, even if they have only one employee within. There are many regulations connected to 6331 numbered law. All these laws and regulations are creating a whole. This law clearly states The Medical Examinations, Basic Work Safety Training, Fire Training, First Aid Training And Vocational Qualification Trainings that all or part of the employees has to take and also makes regular checks of the machines and systems. Most important obligation of the foundations which are under the scope of Health at Work and Work Safety Law is to make a risk analysis and applying the precautions specified with risk analysis. In the Rescript of Health at Work and Work Safety Risk Classes marble quarries, factories and workshops are considered as most risky enterprises as all mining industries. Mining Industries are heading to the top of the Industrial Accidents Ranking in Turkey. This situation makes the oblique risk analysis essential. One of the most important steps of the risk analysis is to detecting the risks and other accidents might be caused by those risks in the enterprise accurately. The next step after detection of the risks is to determine the necessary precautions and applying those precautions to the enterprise without making any concessions. We can summarize the dangers in enterprises as electric, noise, dust, chemical usage and mechanical threats. As we detect the risks caused by those factors and take precautions for them, we can significantly reduce the industrial accidents occupational diseases. Keywords: Marble, law, workd safety, danger, risk 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ YASASININ TANITIMI Serkan ODAMAN Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı (serkan.odaman@deu.edu.tr) ÖZ 4857 sayılı İş yasasının ve paralelinde çıkan yönetmeliklerin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hususlarda yaşanan sorunlara kalıcı ve ayrıntılı çözümler getirememesi sonucu, ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının yürürlüğe girmesi ile işverenlere birçok yeni yükümlülük gelmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesi sonucunda tüm çalışanlar iş hayatında gelişmiş ülkelerin standartlarında haklara kavuşmuş oldular. Yasanın iş yaşamına getirdiği en önemli yeniliklerden biri de sayı ve sektör sınırlaması olmaksızın artk tüm işletmelerin, işçi sayısı ve tehlike sınıfı ile orantılı olarak tam zamanlı ya da yarı zamanlı iş güvenliği uzmanı ,işyeri hekimi istihdam etmek zorunda kalmasıdır.Bunun yanı sıra yasadaki ‘işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludurlar’ maddesinin bir sonucu olarak, konunun muhattabı iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerine çok büyük sorumluluklar yüklenmektedir. Ayrıca, 4857 sayılı İş yasası ve ilgili yönetmeliklerde, işyerlerinde tehlikelerin tespit edilmesi ve önlenmeleri için alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesi çalışmaları, yani risk analizi, tam olarak anlatılmamaktaydı. Belirli standartları yoktu. Ancak 6331 sayılı yasa sonucu çıkan yönetmelikler ışığında, standartları belirlenen risk analizi çalışmaları ile, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesinde gerekli hususların belirtilmesi ve çalışanların iştiraki ile çok daha sağlıklı çalışmalar yapılabilmektedir. Özetle, değişen ve küreselleşen rekabetçi dünya koşullarına ayak uydurmamız için ülkemizin en önemli eksiklerinden biri olan İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının yürürlüğe girmesi sonucu iş hayatı büyük değişimler geçirmek zorunda kalacaktır. Bünyesinde iş güvenliği kültürünü olşuturarak mevzuatın emrettiği tedbirleri yerine getiren işverenler büyük mesafeler kat ederken, iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılacak çalışmaları gereksiz gören işverenler büyük para cezalarına ve açılacak tazminat davalarına hazırlıklı olmalıdırlar. Anahtar Kelimeler: İş kazası, ramakkala, kanun, iş güvenliği, maliyet PROMOTION of OCCUPATIONAL HEALTH and SAFETY LAW NUMBERED 6331 Serkan ODAMAN Dokuz Eylül University Faculty of Economics and Administrative Sciences Department of Business Law and Social Security Law (serkan.odaman@deu.edu.tr) ABSTRACT The employers have many new obligations with the enactment of Occupational Health and Safety numbered 6331 legislation in our country as a result of the fact that the law numbered 4857 and the regulations prepared in parallel with this law did not offer permanent and detailed solutions for the problems related to occupational health and safety issues. As a result of the enactment of the law, all workers obtained the rights in compliance with the standards of developed countries at work. One of the most important innovations of the law for the working life is that all enterprises, without limitation of number and sector, have to employ workplace doctor and job security specialist, full-time or part-time, in proportion to the number of workers and danger class. Furthermore, the job security specialists and occupational health physicians have important responsibilities as a result of following article of the law: ''workplace doctor and job security specialist are responsible against the employer because of the omissions in the conduct of occupational health and safety services. ''. In the labour law numbered 4857 and the regulations related to it, the detection of the dangers at workplace and the determination studies of the necessary measures to be taken, the risk analysis issue, were not exactly determined. There were not certain standards. But, in accordance with legislations consisted of result of law numbered 6331, the studies can be conducted better than ever with the standardised risk analysis studies and specifying required matters related to the prevention of occupational accidents and occupational diseases and the participation of workers. In summary, the working life will have to experience big changes as result of the enactment of Occupational Health and Safety legislation, which was one of the most important shortcomings of our country for adaptation to the changing and globalizing conditions of the competitive world. The employers who ignore the studies in the field of occupational health and safety should be prepared for fines and compensation cases while the employers who take the measures prescribed in legislation by creating a culture of job safety progress. Keywords: Occupational accidents, near miss, law, occupational safety, cost İŞ KAZALARINDA MALİYET ANALİZİ Ozan ERGİN Ozan Ergin İş Güvenliği Uzmanlığı-Kimyagerlik-Danışmanlık (ozan.ergin@isguder.org) ÖZ Ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasının yürürlüğe girmesi ile işverenlere bir çok yeni yükümlülük gelmiştir.İşverenler yeni yasa doğrultusunda iş kazalarından ve iş kazasına ramakkala olaylarından dersler çıkararak hazırlamış oldukları risk analizlerinde, eğitim planlarında ve işçilere verdikleri talimatlarda sürekli revizyona gitmek zorundadır. Kısaca işyerlerinde yaşanan iş kazalarının ve meslek hastalıklarının analiz sonuçları, başarılı iş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin uygulanıp uygulanmadığının en önemli göstergesidir. Maalesef ülkemizde bir çok işletme iş kazalarını ve iş kazasına ramak kala olaylarını raporlamamaktadır. Ayrıca kurumsal bir çok firmada bile iş kazalarının toplam maliyetlerini analiz edebilecekleri sistemleri ve sorumlu kişileri bulunmamaktadır. Bazen sadece görünür maliyetler hesaba katılır ve kesin sonuçlara ulaşılamaz. İş kazalarının görünmeyen maliyetleri ise görünür maliyetlerin yanında buz dağının suyun altında kalan kısmı gibidir.Firmadan firmaya ve kazadan kazaya değişiklik göstererek tahmin edildiğinden çok daha büyük zararlara sebep olabilir. Örneğin çalışanın eli kesilir ve revire giderek pansuman yaptırır, daha sonar 2 gün rapor alır. Basit hesapla kazanın işverene maliyeti sadece çalışanın 2 günlük iş gücü kaybı ve revir masrafları olarak düşünülebilir ve çoğunlukla zarar olarak ayrıca analiz edilmez. Ancak rapor alan çalışan yerine, kanuna aykırı şekilde, fazla mesai yapmak zorunda kalan personelin gideri, personelin işe geri dönüşte karşı karşıya kalacağı uyum sorunu, çalışma arkadaşlarının kaza anında kendisine refakat etmesi,vb. Birçok görünmeyen giderin de oluşması nedeni ile iş kazaları işverene tahmin edildiğinden çok daha pahallıya maal olmaktadır. Özetle, iş kazalarının raporlanarak analiz edilmesi ve görünür, görünmez tüm maliyetlerinin analiz edilebilmesi firmaların stratejik bütçe planlamaları için çok önemli bir veri kaynağıdır. Küreselleşen dünyada, rekabet koşullarının giderek daha da ağırlaştığı bugünlerde, başarılı iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemini firmasında kuran ve sürdürebilirliğini sağlayan işletmeler, yaşadıkları kazalardan dersler çıkararak, gerekli önlemleri alarak, toplam iş kazası maliyetlerini analiz ederek ve bunları düşürücü tedbirleri bularak rakiplerine gore çok daha önde olacak ve marka değerine artılar katacaktır. Anahtar Kelimeler: İş kazası, ramakkala, kanun, iş güvenliği, maliyet COST ANALYSIS of OCCUPATIONAL ACCIDENTS Ozan ERGIN Occupational Safety Specialist- Chemist, Consulting (ozan.ergin@isguder.org) ABSTRACT The employers have a lot of new obligations with the enactment of Occupational Health and Safety legislation numbered 6331 in our country. In accordance with the new legislations, the employers must continuously revision the risk analysis prepared by taking lessons from occupational accidents and near miss events in an occupational accident, training plans and the instructions given to the workers. Briefly, the results of the analysis of occupational accidents experienced in the work place and occupational diseases are the most important indicators if the successful occupational health and safety management system is applied or not. Unfortunately, many enterprises do not report occupational accidents and near miss events of a working accident in our country. Furthermore, many companies do not have any system analysing the total costs of occupational accidents, and the personnel who is responsible for these analysis. Sometimes, the apparent costs are taken into account and definitive conclusions cannot be obtained. The ignored costs of occupational accidents are like the rest of the iceberg which is under water in comparison with the visible costs. This situation which can differ from company to company and from accident to accident may cause more important damages than we can estimate. For example, when the employee's hand is cut, he/she goes to the infirmary and then takes a medical report for two days. With a simple calculation, only the workforce loss for two days and the costs of the infirmary can be considered as cost of the accident for the employer and often these are not further analysed as damage. But, many other ignored costs, such as the cost of the personnel having to work overtime, unlawfully, instead of the worker who is on sick leave, the compliance issues that the personnel experiences when he/she starts to work or the co-workers accompany the accident victim after the accident cost more expensive than estimated for the employer. In summary, analysing the occupational accidents by reporting them, and analysing all kinds of costs, visible or ignored, are very important data sources for the firms' strategic budget planning. In the globalizing world, nowadays when the competition conditions are getting harder increasingly, the enterprises installing the successful occupational health and safety management system in the company and providing its sustainability, will be better than its competitors and will add plus to its brand value by deriving lessons from the accidents, taking necessary precautions, analysing the total costs of occupational accident and taking precautions to reduce these accidents. Keywords: Occupational accident, near miss, law, occupational safety, cost MERMER ve DOĞALTAŞ SEKTÖRÜNDE NİTELİKLİ ELEMAN GEREKSİNİMİ Nuri KUNTEL a&Mete KUNb a İzmir Mermerciler Derneği Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Müh. Bölümü (merpa_nuri@hotmail.com, mete.kun@deu.edu.tr) b ÖZ Dünyada ölçeğinde mermere olan talep sürekli artmakta, mermer ve doğal taş sektörü en cazip sektörlerden biri haline gelmektedir. Gelişmiş ülkelerin ekonomik üstünlüklerindeki en önemli faktör, kendi doğal kaynaklarını en iyi şekilde işleyip pazarlayabilme yetenekleridir. Benzer biçimde dünya doğal taş ve mermer ticaretinde, Avrupa Birliği ülkelerinin, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’ nin payının yüksek olması, gelişmişlik ve doğal taş kullanımı açısından önemli bir göstergesidir. Doğal taş ve mermer sektörünün ülke madenciliği açısından da rolü büyüktür. Maden ihracatımızın yarısını mermer ve doğal taş sektöründen elde ettiğimiz göz önüne alındığında, bu sektörün geçmiş yıllardaki hızlı gelişimini devam ettirmesi, sorunlarının etkili bir biçimde hızla çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Artan iş hacmi, ürünlerde gözlenen çeşitlilik, ve dolayısı ile gözlenen rekabet son yıllarda farklı sorunların yanı sıra nitelikli eleman ihtiyacını bir kez daha gündeme getirmiştir. Sektörde, teknolojik gelişim, kaliteye paralel olarak arttırılması gereken iş yeri verimliliği, iş sağlığı ve güvenliği gibi konular göz önüne alındığında nitelikli, kalifiye eleman eksikliği göze çarpmaktadır. Anahtar Kelimeler: Mermer ve doğal taş sektörü, kalifiye eleman gereksinimi The NECESSITY of QUALIFIED PERSONNEL in MARBLE and NATURAL STONE SECTOR Nuri KUNTEL a, Mete KUNb a b İzmir Marble-Masons Association Dokuz Eylül University Faculty of Engineering Department of the Mining Engineer (merpa_nuri@hotmail.com, mete.kun@deu.edu.tr) ABSTRACT The demand for the marble continuously increases worldwide and the marble associated with natural stone sector has become one of the most remarkable sectors. The most important factor that influences the economic superiority of developed countries is their capability of processing and marketing their own natural resources. In a similar manner, the high sharing of European Union countries, China and USA in world natural stone and marble trade, is an important indication of development and use of natural stone. The natural stone and marble sector plays an important role also from the aspect of national country mining. When it is taken into consideration that marble and natural stone sector constitutes half of our total mineral export; this sector should sustain its rapid development in recent years and also the problems need to be solved actively. The increasing turnover, diversity observed in the products and subsequently the competition has brought onto agenda once more need for qualified employees as well as the different problems. In the sector, in case the issues such as technological development, work place efficiency that has to be incremented parallel to the quality, occupational health and safety are taken into care, the lack of high-quality and qualified personelle is outstanding. Keywords : Natural stone and marble sector , qualified personel