0-EJFM 4(1) - Eurasian Journal of Family Medicine
Transkript
0-EJFM 4(1) - Eurasian Journal of Family Medicine
2 Euras J Fam Med EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE Avrasya Aile Hekimliği Dergisi VOLUME 4 • YEAR 2015 • APRIL • NUMBER 1 ISSN: 2147-3161 PUBLISHED THREE TIMES A YEAR 3 4 Euras J Fam Med EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE Avrasya Aile Hekimliği Dergisi VOLUME 4 • YEAR 2015 • APRIL • NUMBER 1 ISSN: 2147-3161 PUBLISHED THREE TIMES A YEAR Editor-in-Chief H. Nezih Dağdeviren Editors Zekeriya Aktürk Mehmet Ungan Serdar Öztora Ayşe Çaylan Erdem Birgül (Language Editor) Necdet Süt (Biostatistics Editor) International Editorial Board Amanda Barnard (Australia) Amanda Howe (UK) Ayfer Gemalmaz (Türkiye) Bruce LW. Sparks (South Africa) Chris van Weel (Netherlands) Christos Lionis (Greece) Daniel M. Thuraiappah (Malaysia) Davorina Petek (Slovenia) Denis Puchain (France) Dilek Toprak (Türkiye) Eliezer Alkalay (Israel) Ersin Akpınar (Türkiye) Esra Saatçi (Türkiye) Faisal A. Latif Alnasir (Kingdom of Bahrain) Ferdinando Petrazuoci (Italy) Füsun Ersoy (Türkiye) Garth Manning (Thailand) Howard Tandeter (Israel) Igor Svab (Slovenia) Iona Heath (UK) İlhami Ünlüoğlu (Türkiye) İsmail Hamdi Kara (Türkiye) Joao Sequiera Carlos (Portugal) Johan Wens (Belgium) John Murtagh (Australia) José Miguel Bueno Ortiz (Spain) Luc Martinez (France) Luis Pisco (Portugal) Kamile Marakoğlu (Türkiye) Karen M. Flegg (Australia) Kurtuluş Öngel (Türkiye) Marius Marginean (Romania) Mehmet Uğurlu (Türkiye) Michael Kidd (Australia) Murat Ünalacak (Türkiye) Mümtaz Mazıcıoğlu (Türkiye) Nabil Alkurashi (Saudi Arabia) Önder Sezer (Türkiye) Paul Van Royen (Belgium) Peter Kotanyi (Hungary) Pinar Topsever (Türkiye) Richard Hobs (UK) Richard Roberts (USA) Sarah Larkins (Australia) Süleyman Görpelioğlu (Türkiye) Teresa Pawlikowska (UK) Tuncay Müge Alvur (Türkiye) Turan Set (Türkiye) Valentina Madjova (Bulgaria) Wesley Fabb (Australia) Young-Sik Kim (Korea) Zorayda E. Leopando (Philippines) Owner: H. Nezih Dağdeviren (On Behalf of ESFAM) Responsible Managing Editor: Serdar Öztora Editorial Office: Trakya University Medical Faculty, Department of Family Medicine (Aile Hekimligi), Balkan Campus, 22030, Edirne, Türkiye Printed on acid-free paper in: Trakya University Press, Edirne, Turkey Indexed in: Index Copernicus International, Turkiye Citation Index, J-Gate, Scientific Indexing Services, Turk Medline, Global Impact Factor 5 EURASIAN JOURNAL OF FAMILY MEDICINE EDITORIAL Dear readers, I would like to thank our colleagues across the world for supporting and following Eurasian Journal of Family Medicine. With this issue, we reach the fourth volume of EJFM. With the new submission system (TAPS), readers, authors and reviewers have now a more user-friendly and interactive experience, which raised the interest in the journal. Our colleagues can easily submit their scientific work and monitor the status of the review process. The journal is widely available as printed and online, along with the e-book and mobile versions. We hope that the contributions of our colleagues will continue to grow and help to share the knowledge among the family physicians worldwide. Prof. Nezih Dagdeviren, MD Editor in Chief 6 Euras J Fam Med 2015;4(1):1-38 I ND E X / İÇİN D E K İL E R Title / Başlık Authors / Yazarlar 1. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati Homeopathy: A New Shining Integrative Medicine Method in Turkey Önder Sezer 7. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi Undergraduate Family Medicine Training: A Program Proposal in the WONCA and National Core Curriculum Framework Turan Set, Zekeriya Aktürk, Elif Ateş, Ümit Avşar, Kenan Taştan 17. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study Klasik Sınıf Öğreniminde Öğrenci Merkezli Öğrenimin Yapılandırıcı Öğrenim ile Karşılaştırılması: Bir Deneysel Çalışma Abdul Sattar Khan, Hamit Acemoglu, Aamir Omair 23. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi Well Baby-Child Follow Up And Family Evaluation At Social Pediatrics Unit Onur Öztürk, Başar Demir, Mahir İğde, Banu Gülcan Öksüz, Ayşen Koçyiğit, Şule Turan Akyol 29. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği Influencing Factors For Smoking, Alcohol and Substance Use In Midwifery Department Students' And Family Social Support Betül Battaloğlu İnanç 36. Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası A Tuberculosis Case With A Mass Appearance in Tomography Abdülkadir Kaya, Buğra Kerget, Pınar Fakirullahoğlu, Ümit Avşar 7 1 REVIEW / DERLEME 2015 Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati Homeopathy: A New Shining Integrative Medicine Method in Turkey AUTHOR / YAZAR Önder Sezer Abana İlçe Hastanesi, Aile Hekimliği Polikliniği, Kastamonu, Türkiye ÖZET Homeopati, dünyada 18. yüzyılın sonlarından beri yaygın olarak kullanılan, ancak Türkiye için çok yeni olan bir alandır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından alternatif tıp yöntemi olarak kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008’de Çin’de 26 milyar dolar, Fransa’da 408 milyonun üzerinde, Almanya’da 346 milyon dolar, İngiltere’de 62 milyon dolardan fazla, Avustralya’da 7,3 milyon dolar ve 2007’de ABD’de 2,9 milyar dolar homeopati ilaçları için harcanmıştır. Homeopati, holistik öğretiler çerçevesinde kişiyi bir bütün olarak ele alır. Fiziksel, psikolojik semptomların yanında kişilik, alışkanlıklar gibi pek çok bulguyu bir araya toplayarak, rahatsızlık veren sorunun kaynağına gitmeye, ve onu gidermeye çalışır. Tüm canlılarda var olan “bilgi” homeopatinin temel taşıdır. Klasik batı tıbbında yaygınca kullanıdığı üzere semptomu tedavi etmek yerine, semptoma neden olan rahatsızlığı tespit eder; ve hastanın kendi kendisini tedavi etmesini sağlar. Bunu var olan bilgiyi ortaya çıkararak yapar. Homeopati, prensipleri ve kullanılan ilaçları (remedi) nedeniyle pek çok kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da vazgeçilmez bir yöntem olarak görülmektedir. Fizyopatolojisi açıklanamasa da bu tedavilerden fayda gören milyonlarca insan mevcuttur. Homeopati, T.C. Sağlık Bakanlığı, tarafından bir alternatif tıp yöntemi olarak kabul tanınmış ve görmüştür. Bu makale, Türkiye’de yeni ve farklı bir alan olan homeopati ile ilgili bilgilendirme yapmak amacıyla hazırlanmıştır. Anahtar kelimeler: homeopati, homeopatik ilaçlar, alternatif tıp, integratif tıp ABSTRACT Homeopathy is a widely using method since 18. century, but it is a new area for Turkey. It is accepted as an alternative medical method by World Health Organisation. According to WHO, China spent 26 billion US dollars, France spent more than 408 million, Germany spent 346 million, United Kingdom spent more than 62 million US dollars in 2008; also in 2007 United States spent 2.9 billion US dollars for homeopathic products. Homeopathy accepts person as a whole in hollistic approach. It gathers physical, psychological symptoms, personality and habits to determine and fix the problem. For homeopathy, “ the knowledge” is the keystone which can be found in all living things. Instead of removing symptoms in classical western medicine, homeopathy determines the illness that causing symptoms, and provides self treatment. It can be done by calling forth “the knowledge”. Because of the principals and medications, homeopathy is being questioned by many people as well as considering as an essential method. Though we can not explain the physiopathology, millions of people benefit from homeopathic remedies. Homeopathy is ackknowledged and accepted as an alternative medicine method by Ministry of Health in Turkey. This study is prepared to inform people about homeopathy which is a different and new area for Turkey. Keywords: homeopathy, homeopathic remedies, alternative medicine, integrative medicine Corresponding Author / İletişim için Yrd. Doç. Dr. Önder Sezer Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Edirne E-mail: ondersezerdr@gmail.com Date of submission: 01.12.2013 / Date of acceptance: 15.12.2013 1 Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati Giriş Homeopati, 18. yüzyılın sonlarından beri yaygın olarak kullanılan, ancak Türkiye için çok yeni olan bir alandır. Örneğin Hindistan’da 600 milyon kadar insanın tıbbi destek amacıyla homeopatiyi tercih ettiği düşünülmektedir (1). Dünya Sağlık Örgütü tarafından alternatif tıp yöntemi olarak kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008’de Çin’de 26 milyar dolar, Fransa’da 408 milyon dolar, Almanya’da 346 milyon dolar, İngiltere’de 62 milyon dolar, Avustralya’da 7.3 milyon dolar, ve 2007’de ABD’de 2.9 milyar dolar homeopati ilaçları için harcanmıştır (2). Homeopati temel olarak “Similia Similibus Curantur” prensibinden yola çıkar. “Benzer benzeri tedavi eder” demektir (3). Bu prensibe göre sağlıklı bir insan bir maddeyi aldığında ortaya bazı semptomlar çıkar; aynı madde düşük dozda kullanıldığında, benzer semptomlara yol açan hastalığı tedavi edebilir. Tedavideki ilacın asıl etkisi kişinin kendi yaşam enerjisi ile kendini iyileştirmesini tetiklemektir. Günümüz modern tıbbı ile henüz açıklanamayan bu durumu destekleyen veya reddeden pek çok sayıda yayın mevcuttur. Ancak homeopati prensipleri ve kullanılan ilaçlar nedeniyle tam güvenilir bilimsel çalışmalar yapmak çok zordur. “Remedi” denilen homeopati ilaçlarını kullanan insanlar ve homeopatlar, genel olarak pozitif sonuçlar bildirmektedir. Örneğin İngiltere’de homeopati kliniklerine başvuran hastaların %84’ünde mental hastalıklarda ve iyilik halinde artış olduğu gösterilmiştir (4). İrritabl bağırsak sendromunda %73,9, depresyonda %63,6, anksiyetede %61 oranında homeopati lehine sonuçlar tespit edilmiştir (5). Pek çok kişi bu iyileşmenin plasebo etkisi olduğunu söylemesine rağmen Haresnape’in yaptığı bir çalışmada da homeopatik remedilerin plasebodan farklı sonuçlar ortaya çıkardığı sonucuna ulaşılmıştır (6). Tarihçe Homeopati’nin kurucusu Alman bir doktor olan Samuel Hahnemann (1755-1843)’dır. Aslen tıp doktoru olan Hahnemann 1784 yılında o günkü modern tıp uygulamalarının hastalarına yarardan çok zarar verdiği kanısına vararak mesleğini bırakmış; 2 pek çok dilde çevirmenlik, yazarlık ve öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Bir kitap çevirisi sırasında kınakına bitkisinin özünün (kinin yapımında kullanılır) sıtma hastalığına iyi geldiğini öğrenir ve sağlıklı iken kendi üzerinde kullanarak denemeler yapar. Bu denemeler sonucunda kendisi de sıtma benzeri semptomlar yaşar. Bu fikirden hareketle yaptığı çalışmalar sonucunda homeopatiyi geliştirir ve 1807’de yaptığı bir yayında ilk kez homeopati kelimesini kullanır (7). Bitkiler, hayvanlar veya elementler kullanarak yaptığı denemeler sırasında bazı ilaçların toksik olduğunu görür ve seyreltme işlemi uygulamaya başlar. Sonuçta remedilerin hazırlanmasında kullanılan yöntemleri geliştirir. Çalışmalarını 1810’da “Organon” isimli kitabında anlatır. Pek çok edisyonu basılan bu kitap homeopatinin temel kitabı olarak görülmektedir ve halen kullanılmaktadır. Homeopati’nin pek çok ünlü insan üzerinde de etkileri olmuştur. Charles Darwin, Charles Dickens, Florence Nightingale, George Eliot, Edward BulwerLytton, Kraliçe Victoria homeopatik tedavilerden faydalanan ünlülerden bazılarıdır (8). Charles Darwin sağlığı çok kötüyken ve hatta öleceğini düşünürken tavsiyeler üzerine bir hidroterapist ve homeopat olan Dr. James Manby Gully’e (1808-1883) başvurur. Daha önce modern tıbbi yöntemleri denemesine rağmen karın ağrısı, kusma, ateş atakları, çarpıntı atakları, titremeleri giderek kötüleşmiştir. Kilo kaybı, bayılmalar, görme bozuklukları gibi semptomlar da şikayetlerine eklenince yataktan zor çıkar hale gelir ve artık öleceğini düşünmeye başlar (9). Dr. Gully’nin tedavilerine inanmasa da çok büyük fayda gördüğünü belirtmiş, kitaplarını okumuş ve hatta remedi hazırlar şekilde doz azaltımı yaparak bitkiler üzerinde denemeler yapmıştır (10). Nasıl? Homeopati, holistik öğretiler çerçevesinde kişiyi bir bütün olarak ele alır. Fiziksel, psikolojik semptomların yanında kişilik, alışkanlıklar gibi pek çok bulguyu bir araya toplayarak, rahatsızlık veren sorunun kaynağına gitmeye ve onu gidermeye çalışır. Tüm canlılarda var olan “bilgi” homeopatinin Euras J Fam Med 2015;4(1):1-6 temel taşıdır. Klasik batı tıbbında yaygınca kullanıldığı üzere semptomu tedavi etmek yerine, semptoma neden olan rahatsızlığı tespit eder; ve hastanın kendi kendisini tedavi etmesini sağlar. Bunu var olan bilgiyi ortaya çıkararak yapar. Tüm canlılar çevrelerinden çeşitli maddeleri alarak kendilerinde bulunan bilgi sayesinde yenilenme yaşarlar. Homeopatiye göre bu sırada meydana gelen düzensizlikler sonucunda semptomlar ortaya çıkar; düzensizlik giderilemez ise semptomlar artarak ve yenileri eklenerek devam eder. Araya giren doğru seçilmiş homeopatik remedi sayesinde doğru bilgi açığa çıkabilir ve kişinin kendini iyileştirmesi gerçekleşir. Aşılamaya benzer şekilde bir iyileşme olduğu için de o hastalığa direnç gelişir. Modern tıbbi uygulamaların çoğu aslında hastalığı tedavi etmeye yönelik değildir. Ağrı, ateş gibi semptomları giderir, ama iyileşme sağlamaz. Örneğin gonartrozu olan birine verilen antiinflamatuar ilaçlar dizi iyileştirmez, ağrıyı ve inflamasyonu azaltır. Homeopati prensiplerine göre kişiye uygun olarak seçilen ilaç, gonartrozu olan kişide oluşmuş tüm fizyolojik ve psikolojik problemler üzerine etki eder. Kişinin yaşam enerjisi yeterliyse gonartrozu da iyileştirebilir; ancak iyileştirmeye yetmese bile bir iyilik hali sağlar ki, aslında kişinin kendisinde o rahatsızlığı iyileştirecek bilgi mevcuttur. Homeopatik tedavinin asıl amacı direk olarak bir semptomu yok etmek veya baskılamak değildir, onun yerine yaşam enerjisini kuvvetlendirir, düzenler, doğru bilgiyi açığa çıkarır, böylece iyileşme sağlar (6). Remediler 1. Homeopati, prensipleri ve kullanılan “remedi”ler (remedy) nedeniyle pek çok kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da vazgeçilmez bir yöntem olarak görülmektedir. Fizyopatolojisi açıklanamasa da bu tedavilerden fayda gören milyonlarca insan mevcuttur. 2. Remediler doğada bulunan bitki, hayvan veya mineraller gibi herhangi bir şeyden hazırlanabilir. Remedi geliştirilirken “proving” denen bir süreç mevcuttur (11). Kullanılacak hammadde önce sağlıklı gönüllüler tarafından daha yüksek dozlarda denenir. Ortaya çıkan tüm semptomlar en ince ayrıntısına kadar not edilir. Bu sürece “proving” denmektedir. O maddeden seyreltilerek elde edilen remedi, aynı semptomlara sahip kişilerde tedavi edici olarak kullanılır. Proving sürecinde elde edilen bilgiler ”materia medica” ve “repertory” denilen arşivlerde kaydedilir. Homeopatic materia medica, homeopatik ilaç yapımında kullanılan bitki, hayvan veya minerallerin resimli özelliklerini içerir. Homeoptic repertory ise remedilerin hangi semptomlarda kullanılabileceğini gösterir. 3. İkinci aşama remedinin hazırlanmasıdır. Kullanılacak hammadde alkol veya su ile çözülür ve sarsma işlemi yapılır. Buna “succussion” denir (12). Daha sonrasında elde edilen çözelti logaritmik olarak sulandırılır. Örneğin succussion yapılmış çözeltinin 1 ml.’sine 9 ml. su eklenir. Ortaya çıkan yeni çözeltiden tekrar 1 ml. alınır ve 9 ml. su eklenir. En çok kullanılan remediler bu şekilde, 3, 6, 12, 30 ve 200 kez sulandırılmış olanlardır. Homeopatlar, çözeltide bir madde ne kadar dilue edildiyse, o kadar güçlü bir remedi olduğuna inanırlar (13). 4. Son aşama, hazırlanan çözelti ile tabletlerin yıkanmasıdır. Homeopatik remedilerde aktif madde tabletin içinde değil, üzerinde yer alır. Bu sebeple el ile tutulmaz, fazla sarsılmaz ve dil altına alınarak eritilir. Remedi seçimi Hazırlanan ilaçlar kullanılmadan önce kişinin probleminin akut mu kronik mi olduğu belirlenir. İkisi için yaklaşım farklıdır. Uzun zamandır devam eden rahatsızlıklarda homeopat o kişinin ayrıntılı anamnezini alır. Modern tıp için anlam ifade etmeyen pek çok şey homeopati için anlamlıdır. Örneğin kişinin kıskanç biri olması veya genelde vücudunun sağ tarafında hastalıkların çıkması o kişiye özgü olduğu için önem arz eder. Tüm fizyolojik, psikolojik veya sosyal yönlerden kişi ele alındığı için anamnez alma süreci birkaç saat kadar sürmektedir. Kişinin uzun zamandır yaşadığı semptomlar tek tek kaydedilir ve kişiye uygun remedi, repertory aracılığı ile bulunur, kişiye verilir. Daha sonrasında, görülebilecek fayda için beklenir. Kişinin kendisini iyileştirmesi beklendiği için bu bekleme süreci birkaç aya kadar uzayabilir. Eğer fayda görülmediyse seçilen remedi tekrar gözden 3 Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati geçirilir. Akut yaklaşımda ise rahatsız edici semptomlar hafifletilmeye çalışılır. Örneğin tonsilliti olan birinin kırgınlığı veya ateşi verilen remedi ile hafifletilir. Sonrasında hastalığın vücut tarafından iyileştirilmesi beklenir. Örneğin antibiyotik verilmeden iyileşen bir streptokokkal tonsillitin, homeopati ile iyileştiğinde tekrarlamasının daha zor olduğu düşünülmektedir. Etkili mi, değil mi? Kişiye özgü ilaç seçimi, homeopatın deneyimi, algoritmalar ve protokollerin olmayışı gibi sebeplerle homeopati standardize edilememektedir. Yapılan pozitif ve negatif sonuçlu yayınlarda metodolojik pek çok problem mevcuttur (14). Remedi yapımı ve prensipleri modern tıbbi yaklaşımlarla zaman zaman ters düşmektedir. Bu ve bunun gibi sebepler nedeniyle homeopati ile ilgili soru işaretleri mevcuttur. Danno ve ark. (15) yaptıkları premenstrual sendrom üzerine bir çalışmada homeopatinin iyi tolere edildiği ve pozitif sonuçları olduğu gösterilmiştir . Rastogi ve ark. (16) yaptıkları çalışmaya göre semptomatik fazda HIV enfeksiyonu olan kişilerde immun sistemde istatiksel olarak anlamlı iyileşme gözlenmiştir. Aynı şekilde Ullman (17), yaptığı çalışmada HIV taşıyıcıları veya AIDS gelişmiş kişilerde homeopatik tedavinin alternatif olarak faydalı olabileceğini belirtmiştir . Haidvogl ve ark. (18) tarafından yapılan bir çalışmada akut solunum yolları rahatsızlıklarında homeopatik tedavi, modern tedaviler kadar etkili bulunmuştur. Johnson ve ark. (19) inceledikleri 44 eczacılık yayınının 38’inde homeopati lehine sonuçlar bulun- duğunu ve remedilerin bir şekilde etkili olduğunu tespit etmişlerdir. Ancak Harrison (20) ve Whitaker (21) yayınladıkları makalelerde homeopatiyi şarlatanlık olarak değerlenlendirmiştir . Aynı şekilde Walach ve ark. (22) homeopatinin plasebodan daha etkili olmadığı sonucuna ulaşmışlardır . Tam tersine, Jacobs ve ark. (23) yaptıkları randomize-plasebo kontrollü çalışmada homeopatinin plaseboya üstünlüğü tespit etmiş, ancak daha geniş çapta çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir. Yine Jacobs ve ark. (24) gerçekleştirdikleri başka bir çalışmada da çocukluk çağı akut diyarelerinde, homeopatik tedavinin hastalık süresini kısalttığı tespit etmişlerdir. Göğüs kanseri ile ilgili bir çalışmada Thompson ve ark. (25) homeopati aleyhine; Jacobs ve ark. (26) homeopati lehine sonuç tespit etmişlerdir . Frei ve ark. (27) araştırmalarının sonucunda dikkat eksikliği ve hiperaktif çocuklarda, özellikle davranışsal ve kognitif alanda homeopatinin efektif olduğunu göstermişlerdir. Sonuç Homeopati, prensipleri ve kullanılan ilaçları nedeniyle pek çok kişi tarafından halen sorgulanmakta, pek çok kişi tarafından da vazgeçilmez bir yöntem olarak görülmektedir. Fizyopatolojisi tam olarak açıklanamasa da bu tedavilerden fayda gören milyonlarca insan mevcuttur. T.C. Sağlık Bakanlığı, 27 Ekim 2014 tarihinde resmi gazetede yayınlanan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ile homeopatiyi resmi olarak kabul etmiştir. Kaynaklar 1. Nyamathi A, Singh VP, Lowe A, Khurana A, Taneja D, George S, et al. Knowledge and attitudes about HIV/AIDS among homoeopathic practitioners and educators in India. Evid 4 Based Complement Alternat Med 2008;5(2):221-5. 2. World Health Organisation. Safety issues in the preparation of homeopathic medicines [internet]. Geneva: WHO Press; 2009 [cited 2013 Dec 5]. Available from: http://www.who.int/medicine s/areas/traditional/Homeopat hy.pdf 3. Sharma H, Chandola HM, Singh G, Basisht G. Utilization of Ayurveda in Euras J Fam Med 2015;4(1):1-6 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. health care: an approach for prevention, health promotion, and treatment of disease. Part 2--Ayurveda in primary health care. J Altern Complement Med 2007;13(10):1135-50. Qureshi NA, Al-Bedah AM. Mood disorders and complementary and alternative medicine: a literature review. Neuropsychiatr Dis Treat 2013;9:639-58. doi: 10.2147/NDT.S43419 Mathie RT, Robinson TW. Outcomes from homeopathic prescribing in medical practice: a prospective, research-targeted, pilot study. Homeopathy 2006;95(4):199-205. Haresnape C. An exploration of the relationship between placebo and homeopathy and the implications for clinical trial design. JRSM Short Rep 2013;4(9):1-27. Gumpert M. Hahnemann: the adventurous career of a medical rebel. New York: Fischer; 1945. 251 p. Ullman D. The curious case of Charles Darwin and Homeopathy. Evid Based Complement Alternat Med 2010;7(1):33-9. Darwin CR. Letter to: Hooker JD. 1849 Mar 28. 4 leaves. Located at: Digital Library, University of Cambridge; Letter 1236. Ullman D. The curious case of Charles Darwin and Homeopathy. eCAM 2010;7(1):33-39. 11. Richard Haehl. Samuel Hahnemann; his life and workbased on recently discovered state papers, documents, letters, etc. New Delhi: B. Jain Publishers; 1985. 958 p. 12. Hahnemann S. Organon of the rational art of healing. Wheeler CE, translator. London: J.M. Dent&Sons; c1913. 240 p. 13. Fisher P. The memory of water: a scientific heresy?. Homeopathy 2007;96(3):141-2. 14. Merrell WC, Shalts E. Homeopathy. Med Clin North Am 2002;86(1):47-62. 15. Danno K, Colas A, Terzan L, Bordet MF. Homeopathic treatment of premenstrual syndrome: a case series. Homeopathy 2013;102(1):59-65. 16. Rastogi DP, Singh VP, Singh V, Dey SK, Rao K. Homeopathy in HIV infection: a trial report of double-blind placebo controlled study. Br Homeopath J 1999;88(2):49-57. 17. Ullman D. Controlled clinical trials evaluating the homeopathic treatment of people with human immunodeficiency virus or acquired immune deficiency syndrome. J Altern Complement Med 2003;9(1):133-41. 18. Haidvogl M, Riley DS, Heger M, Brien S, Jong M, Fischer M, et al. Homeopathic and conventional treatment for 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. acute respiratory and ear complaints: a comparative study on outcome in the primary care setting. BMC Complementary and Alternative Medicine 2007;7(7):1-11. Johnson T, Boon H. Where does homeopathy fit in pharmacy practice?. Am J Pharm Educ 2007;71(1):7. Harrison J. Should pharmacists sell homeopathic products?. Can Pharm J 1998;131(1):40-6. Whitaker S. If we endorse quack cures we really deserve to be dubbed “Baddy Chemists”. Pharm J 2002;268(7187):288. Walach H, Jonas WB, Ives J, van Wijk R, Weingartner O. Research on homeopathy: state of the art. J Altern Complement Med 2005;11(5):813-29. Jacobs J, Springer DA, Crothers D. Homeopathic treatment of acute otitis media in children: a preliminary randomized placebo-controlled trial. Pediatr Infect Dis J 2001;20(2):177-83. Jacobs J, Jonas WB, Jimenez-Perez M, Crothers D. Homeopathy for childhood diarrhea: combined results and metaanalysis from three randomized, controlled clinical trials. Pediatr Infect Dis J 2003;22(3):229-34. Thompson EA, Montgomery A, Douglas D, Reilly D. A pilot randomized, double-blinded, 5 Sezer Ö. Türkiye’de Yeni Parlayan Bir İntegratif Tıp Yöntemi: Homeopati placebo-controlled trial of individualized homeopathy for symptoms of estrogen withdrawal in breast-cancer survivors. J Altern Complement Med 2005;11(1):13-20. 26. Jacobs J, Herman P, Heron K, Olsen S, Vaughters L. 6 Homeopathy for menopausal symptoms in breast cancer survivors: a preliminary randomized controlled trial. J Altern Complement Med 2005;11(1):21-7. 27. Frei H, Everts R, von Ammon K, Kaufmann F, Walther D, Hsu-Schmitz SF, et al. Homeopathic treatment of children with attention deficit hyperactivity disorder: a randomised, double blind, placebo controlled crossover trial. Eur J Pediatr 2005;164(12):758-67. ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi Undergraduate Family Medicine Training: A Program Proposal in the WONCA and National Core Curriculum Framework AUTHORS / YAZARLAR Turan Set Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Trabzon Zekeriya Aktürk Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum Elif Ateş Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Trabzon Ümit Avşar Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum Kenan Taştan Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum ÖZET Amaç: Türkiye’de mezuniyet öncesi tıp eğitiminde aile hekimliği müfredatı fakülteler arasında farklılıklar arz etmektedir. Bu yazıda mezuniyet öncesi tıp eğitimi müfredatında yer alması önerilecek aile hekimliği derslerinin belirlenmesi ve ortak bir çerçeve program oluşturulması amacıyla yapılan çalıştayın sonuç raporu sunulmuştur. Yöntemler: Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nın Mayıs 2014’te web sitesinden ve aile@yahoogroups.com grubundan yaptığı duyuru sonrasında 06.06.2014 tarihinde Trabzon’da bir günlük bir çalıştay düzenlendi. Toplantıya aile hekimliği asistan, uzman ve öğretim üyeleri katıldı. Bulgular: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde eğitim aşamasına göre önerilen aile hekimliği dersleri ve Aile hekimliği eğiticilerinin görüşleri de dikkate alınarak oluşturulan derslerin konu başlıkları belirlendi. Derslerin çekirdek eğitim programı yeterlilikleri ile WONCA aile hekimliği tanımındaki yeterlilikler arasındaki eşleşmeleri yapıldı. Ayrıca her konu için teorik, pratik ve ödev saatleri belirlendi. Sonuç: Oluşturulan bu program önerisi özellikle yeni kurulan aile hekimliği kürsülerindeki eğiticiler için yol gösterici olabilir. Ülkemizdeki ve dünyadaki uygulamaların periyodik olarak irdelenerek ortak bir çerçeve program oluşturulması faydalı olacaktır. Anahtar sözcükler: tıp eğitimi, aile hekimliği, müfredat ABSTRACT Aim: There are differences in the curriculums of undergraduate family medicine applied in different schools. This report contains the results of a workshop aiming to define family medicine courses to be suggested for undergraduate medical education and to define a common framework program. Methods: On 2014 June 6, a one-day workshop had been arranged in Trabzon upon the announcement from the website of Karadeniz Technical University Family Medicine Department and aile@yahoogroups.com e-mail group. Family Medicine residents, specialists and faculty members attended to the workshop. Results: The lectures of family medicine in pre-graduation medical education have been determined according to the education level of the students, and subject headings of the lectures which constituted in accordance with family medicine educators have also been determined. The competencies of lectures in the core curriculum and competencies in WONCA family medicine definition have been matched up. In addition, theoretical, practical and homework hours have been identified. Conclusion: The created program suggestion can be a guide for educators of newly constituted family medicine departments. It will be helpful to constitute a common frame education program through examining practices periodically in the world and in our country. Keywords: medical education, family practice, curriculum Corresponding Author / İletişim için Doç. Dr. Turan Set Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 61080, Trabzon E-mail: turanset@gmail.com Date of submission: 01.11.2014 / Date of acceptance: 15.01.2015 7 Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi Giriş Ülkemizde, 16 Temmuz 1993 tarihinde Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversitelerde dahili tıp bilimleri bölümlerine bağlı olarak aile hekimliği anabilim dallarının kurulması ile ilgili 12547 sayılı kararını takiben 17 Eylül 1993’te ilk Aile Hekimliği Anabilim Dalı Trakya Üniversitesi’nde kuruldu. YÖK’ün bu kararı ile aile hekimliği uzmanlığının akademik gelişiminin önü açılmış ve oldukça hızlı bir gelişim kaydetmiştir (1). Türkiye’de yaklaşık 55 üniversite ve 20 eğitim araştırma hastanesi olmak üzere toplam 75 kurumda aile hekimliği eğitimi verilmektedir. Bu kuruluşlarda 39 profesör, 74 doçent, 40 yardımcı doçent, 76 uzman ve öğretim görevlisi, 4 eğitim idari sorumlusu, 7 eğitim görevlisi ve 11 başasistan olmak üzere toplam 251 aile hekimliği eğiticisi vardır. Ayrıca, yeni kurulan şeflik ve anabilim dalları da vardır. Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde aile hekimliğinin fakülteler arasında farklılıklar arz ettiğini biliyoruz. Ayrıca aile hekimliği uzmanlık alanın geniş bir yelpazeyi kapsaması nedeniyle özellikle yeni kurulan anabilim dallarında müfredata entegre edilecek konuların seçiminde zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle ülkemizdeki farklılıkların ve dünyadaki uygulamaların irdelenerek ortak bir çerçeve program oluşturulması faydalı olacaktır. Bu yazıda mezuniyet öncesi tıp eğitimi müfredatında yer alması önerilecek aile hekimliği derslerinin belirlenmesi ve ortak bir çerçeve program oluşturulması amacıyla 6 Haziran 2014 tarihinde Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında yapılan çalıştayın sonuç raporu sunulmuştur. Çalıştay programında öncelikle müfredat geliştirme basamakları gözden geçirildi (Şekil 2). Daha sonra “Türkiye'de aile hekimliği dersleri ve konu başlıkları” ve “Dünya’da aile hekimliği dersleri ve konu başlıkları” başlıklı sunumlar yapıldı ve Dünyada ve Türkiye’deki durum özetlendi. Ardından literatür bilgisi eşliğinde aile hekimliği eğitiminde olabilecek konu başlıklarını içeren bir konu havuzu oluşturuldu. Konu havuzu üzerinde bir beyin fırtınası uygulaması yapılarak aile hekimliği derslerinin isimleri ve hangi eğitim aşamalarında sunulabilecekleri tartışıldı. Konu havuzundaki başlıkların ilgili derslerle eşleştirilmesinin ardından tıp eğitiminde önemli olduğu düşünülen ama aile hekimliğinin yeterlilikleriyle direkt ilişkisi olmayan konular da “Diğer Konular” olarak kategorize edildi. Bu konuların gerektiğinde aile hekimlerinin desteği ile sunulabileceği kararlaştırıldı. Yöntemler Aile hekimliği eğitim programı çalışması, belirlenen bir yöntem çerçevesinde yapıldı (Şekil 1). Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nın Mayıs 2014’te web sitesinden (http://www.ktu.edu.tr/dosyalar/17_02_ 15_769b1.pdf) ve aile@yahoogroups.com grubundan yaptığı duyuru sonrasında 06.06.2014 tarihinde Trabzon’da bir günlük bir çalıştay düzenlendi. Toplantıya aile hekimliği asistan, uzman ve öğretim üyeleri katıldı. 8 Şekil 1. Yöntem akış şeması (ÇEP: Çekirdek Eğitim Programı, WONCA: World Organization of Family Doctors (Dünya Aile Hekimleri Örgütü).) Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16 Bulgular Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde eğitim aşamasına göre önerilen aile hekimliği dersleri Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1. Eğitim aşamasına göre önerilen dersler Sınıf Şekil 2. Müfredat geliştirme basamakları (Kern siklusu) Belirlenen aile hekimliği derslerinin teorik, pratik ve ödev saatleri yazıldıktan sonra Wonca Avrupa aile hekimliği tanımlarındaki (http://www.woncaeurope. org/gp-definitions) çekirdek yeterliliklerle ilişkileri belirlendi (Şekil 3). Aynı zamanda derslerin çekirdek eğitim programı (ÇEP) yeterlilikleri (http://www. tipdek.org/pdf/ulusalcep2014.pdf) ve Wonca aile hekimliği tanımındaki yeterlilikler arasındaki benzerliklere dikkati çekmek için bu konudaki eşleşmeleri içeren bir çalışma yapıldı ve bu dokümana eklendi. Şekil 3. Aile hekimliği çekirdek yeterlilikleri Sonuçta elde edilen taslak liste aile hekimliği eğiticilerine gönderilerek görüş istendi. Görüşler çerçevesinde gerekli değişiklikler yapılan program sunuldu. Dersin adı 1 Aile Hekimliğinin Temelleri 1 2 Aile Hekimliğinin Temelleri 2 3 Klinik Aile Hekimliği 6 Aile Hekimliği Uygulaması Aile hekimliği eğiticilerinin görüşleri de dikkate alınarak oluşturulan derslerin konu başlıkları Tablo 2’de verilmiştir. Derslerin ÇEP yeterlilikleri ile WONCA aile hekimliği tanımındaki yeterlilikler arasındaki eşleşmeleri yapıldı. Ayrıca her konu için teorik, pratik ve ödev saatleri belirlendi (Tablo 3). Tartışma Bu çalıştayın neticesinde ülkemizde mezuniyet öncesi tıp eğitiminde kullanılabilecek ortak bir çerçeve program taslağı oluşturulmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1978 yılında sağlık hizmet sistemlerinde kalite, maliyet etkinlik ve hakkaniyete ulaşılmasında birinci basamak hekimliğinin merkezi bir role sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Bu önemli rolün kendine has özellikleri ve farklı modelleri içermesi nedeniyle uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılması gerektiğine karar verilmiştir (2). Türkiye’de aile hekimliği uzmanlık dalı 1983 yılında Tababet Uzmanlık Tüzüğü’nde yer almış ve 1985 yılında eğitimlerine başlanmıştır (1). Eğitimlere Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim ve Araştırma hastanelerinde başlanmış olup, Üniversite hastanelerinden ilk anabilim dalı 1993 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurulmuştur (3). Ülkemizde yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahip olan Aile Hekimliği Uzmanlık Alanı, gelişiminin önemli bir kısmını son 10 yıllık dönemde kaydetmiştir. 9 Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi Tablo 2. Mezuniyet öncesi tıp eğitiminde önerilen aile hekimliği derslerinin konu başlıkları Dersin adı Konu başlıkları Aile Hekimliğinin • Klinik vaka sunumu 1 Temelleri 1 • Birinci basamak hekimliği-1 • Uluslararasılaşma* • Sürekli mesleki gelişim* • Zaman yönetimi* • Ailenin sağlığa etkileri • Aile yaşam döngüsü • Genogramlar-1 • Sağlık hizmetlerinde kalite • Temel kalite iyileştirme araçları • Hastane birimlerinin gözlenmesi • Etkili iletişim ve beden dili-1* • Aile hekimliğinin tanımı ve temel özellikleri • Ağız ve diş sağlığı-1 • Tıpta beşeri/insani bilimler • Bilim felsefesi Aile Hekimliğinin • Birinci basamak hekimliği-2 Temelleri 2 • Aile hekimliğinde morbidite paternleri • Genogramlar-2 • Klinik vaka sunumu 2 • Ortama uygun sağlık hizmeti • Kapsamlı sağlık bakımı • Sürekli sağlık bakımı • Sağlık hizmetlerinin koordinasyonu • Sağlık hizmetlerine ulaşım • Etkili iletişim ve beden dili-2* • Hastayı güçlendirme • Hasta uyumu • Hatalı tıbbi uygulamalar-1 • Ev kazaları • Profesyonellik* • Davranış değişikliği-1 • Yatan hasta ile ilk karşılaşma Klinik Aile • Biyopsikososyal yaklaşım Hekimliği • Konsültasyon ve sevk • Etkili iletişim ve beden dili-3* • Hasta eğitimi • Davranış değişikliği-2 • Ergen sağlığı • Yaşlı sağlığı • Sık görülen hastalıkların canlandırılması • Sağlıklı yaşam danışmanlığı-1 • Kötü haber verme • Periyodik sağlık hizmetleri • Periyodik sağlık hizmeti rehberleri • Entegre tıp (tamamlayıcı ve alternatif tedaviler)-1 • Aile içi şiddet • Evlilik ve Gebelik öncesi ve sonrası bakım • Birinci basamakta gebe izlemi • Birinci basamakta sağlam çocuk takibi • Sosyal sorumluluk projeleri • Engelli sağlığı • Hizmette eşitlik • Klinik görüşme ve muayene uygulaması 10 Dersin adı Aile Hekimliği Uygulaması Konu başlıkları • Tıbbi kayıtlar • Hatalı tıbbi uygulamalar-2 • Hekimin ve diğer sağlık çalışanların hukuki ve cezai sorumlulukları • Aile hekimliğinde adli tıp hizmetleri • Aile hekimliğinde rapor çeşitleri ve kriterleri • Düşük prevalans hekimliği • Kanıta dayalı tıp • Tıpta kodlama • Sağlıklı yaşam danışmanlığı-2 • Entegre tıp (tamamlayıcı ve alternatif tedaviler)-2 • Çoklu hastalık yönetimi • Çoklu ilaç kullanımı • Tıbbi literatür inceleme ve rehberler • Aile hekimliğinde laboratuvar kullanımı • Obezite izlemleri • Evde sağlık hizmetleri • ASM'de gebe izlemi • Akılcı tedavi ve reçete yazma • Aile hekimliğinde EKG okuma* • Aile hekimliinde akciğer grafisi okuma* • Ağız sağlığı-2 • Kırsal hekimlik • Olağanüstü durumlarda hekimlik uygulamaları • SUT uygulamaları • Toplum yönelimli aile hekimliği • ASM yönetimi ve uygulamadaki aile hekiminin görevleri Günümüzde bütün Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir. Uygulamada görev yapacak aile hekimlerinin mezuniyet öncesi tıp eğitiminden itibaren yapılandırılmış ve standart bir eğitim alması önemlidir. Çalışmamızda elde ettiğimiz taslak programın bu açığı kapatmada ve daha kapsamlı programların oluşturulmasına ışık tutacağı kanaatindeyiz. Sonuç Oluşturulan bu program önerisi özellikle yeni kurulan aile hekimliği kürsülerindeki eğiticiler için yol gösterici olabilir. Ülkemizdeki ve dünyadaki uygulamaların periyodik olarak irdelenerek ortak bir çerçeve program oluşturulması faydalı olacaktır. Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16 Tablo 3. Önerilen konu başlıklarının ders saatleri ve ÇEP ve WONCA yeterlilikleri ile bağlantıları Konu Ders Adı S T P Ö Ulusal ÇEP-2014 ile Bağlantısı* 1 Klinik vaka Aile 1 5 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 2 Birinci Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 sunumu 1 basamak hekimliği-1 3 Uluslararası- Aile laşma*** 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 Dikey entegrasyon. Eğitim programlarında temel, klinik, sosyal ve beşeri bilim içeriklerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek (entegre bir şekilde) düzenlenmesi ve sunulması; bilgilerin klinik bağlamlarda, sağlık süreci bağlamlarında, bu bağlamın içine yedirilerek ilişkili bir şekilde verilmesi önemlidir. Bilgilerin entegre bir şekilde (yatay ve dikey entegrasyon) düzenlemesi ve sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır. Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme. Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir. Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla gerçekleştirip, kayıt altına alabilir. Ulusal ve uluslararası sağlık sistemleri ve politikaları ile sağlıkla ilgili tüm organizasyonel ve yönetimsel süreçleri “bireyin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirme” perspektifinde “bireysel ve toplumsal faydayı” önceleyecek şekilde değişime ve gelişime zorlayan nitelikli hekimlerin yetişmesi. Sağlığa etki eden tüm ulusal ve uluslararası politika ve uygulamaları izleyebilir, bu politikaların toplumun sağlığına olası etkilerini değerlendirebilir ve gerektiğinde bu değerlendirmeleri bilim ve toplumsal gereksinimler zemininde örgütleyip, düşüncelerini savunabilir. “Reflektif düşünme ve uygulama” yeterliğini kazanmış, dolayısıyla bireysel ve mesleki rolleri, nitelikleri, potansiyalleri ve sınırları ile sorumlukları ve haklarının farkında olarak “sürekli mesleki ve bireysel gelişim”e açık olan Sağlıkla ilgili tüm süreçlerde zamanı ve kaynakları etkin şekilde planlanma, öncelikleri belirleme, optimize etme; kaynakları rasyonel bir şekilde yerinde ve dengeli kullanma, güçlendirme / iyileştirme. Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları. Aile danışmanlığı verebilme WONCA Yeterlilikleriyle Bağlantısı** Ayrışmamış hastalıklar İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları Toplumun sağlığından sorumlu Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel, varoluşçu yaklaşım 4 Sürekli Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 5 Zaman Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 6 Ailenin 1 0 0 7 1 0 0 Aile danışmanlığı verebilme 1 0 2 Aile danışmanlığı verebilme 1 0 0 Mezun Yeterlikleri: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin sonunda, Toplumun sağlığından sorumlu programdan mezun olan hekimin nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmesi, karşı karşıya olduğu sağlıkla ilgili durumları etkin bir şekilde anlayabilmesi, değerlendirebilmesi ve yönetebilmesi, sağlık alanında üstlendiği görevleri nitelikli bir şekilde yerine getirebilmesi için sahip olması gereken, bu görevler sırasında sergilemesi gereken bilgi, beceri, tutum ve / veya değerler bütünüdür. Mezun Yeterlikleri: Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin sonunda, Toplumun sağlığından sorumlu programdan mezun olan hekimin nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmesi, karşı karşıya olduğu sağlıkla ilgili durumları etkin bir şekilde anlayabilmesi, değerlendirebilmesi ve yönetebilmesi, sağlık alanında üstlendiği görevleri nitelikli bir şekilde yerine getirebilmesi için sahip olması gereken, bu görevler sırasında sergilemesi gereken bilgi, beceri, tutum ve / veya değerler bütünüdür. Dikey entegrasyon. Doktor-hasta ilişkisi mesleki gelişim*** yönetimi*** 8 9 Aile 1 Hekimliğinin Temelleri 1 Aile 1 Hekimliğinin Temelleri 1 Genogramlar- Aile 1 1 Hekimliğinin Temelleri 1 Sağlık Aile 1 hizmetlerinde Hekimliğinin kalite Temelleri 1 sağlığa etkileri Aile yaşam döngüsü 10 Temel kalite Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 11 Hastane Aile 1 2 4 0 Hekimliğinin Temelleri 1 Aile 1 2 2 0 Hekimliğinin Temelleri 1 Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 iyileştirme araçları birimlerinin gözlenmesi 12 Etkili iletişim ve beden dili-1*** 13 Aile hekimliğinin tanımı ve temel özellikleri Klinik görevler. Hastalarla iletişim. Muayenehanenin yönetimi. Klinik görevler. Hastalarla iletişim. Muayenehanenin yönetimi. Hasta ve ortama dayalı kişi merkezli bakım. Toplumun sağlığından sorumlu. Süreklilik. Hasta ve ortama dayalı kişi merkezli bakım. Akut ve kronik problemler. Süreklilik. İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler ve ekip çalışması. Doktor-hasta ilişkisi Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla gerçekleştirip, kayıt altına alabilir. Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir. Birey ve toplum odaklı olarak, sağlığın korunması ve geliştirilmesinin öneminin farkındadır ve buna yönelik stratejileri belirleyebilir ve uygulayabilir. WONCA yeterlilikleri 11 Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi 14 Ağız ve diş sağlığı-1 Aile 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 15 Tıpta beşeri/ Aile 1 1 0 0 insani bilimler Hekimliğinin Temelleri 1 16 Bilim felsefesi Aile 17 Birinci basamak hekimliği-2 18 Aile hekimliğinde morbidite paternleri 19 Genogramlar2 20 Klinik vaka sunumu 2 1 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 1 Aile 2 0 4 0 Hekimliğinin Temelleri 2 Aile 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 Aile 2 0 2 0 Hekimliğinin Temelleri 2 Aile 2 5 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 21 Ortama uygun Aile 2 1 0 0 sağlık hizmeti Hekimliğinin Temelleri 2 Aile 2 1 0 0 22 Kapsamlı sağlık bakımı Hekimliğinin Temelleri 2 23 Sürekli sağlık Aile bakımı 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 24 Sağlık Aile 2 1 0 0 hizmetlerinin Hekimliğinin koordinasTemelleri 2 yonu 25 Sağlık hizmetlerine ulaşım Aile 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 26 Etkili iletişim Aile ve beden dili-2*** 27 Hastayı güçlendirme 12 2 2 4 0 Hekimliğinin Temelleri 2 Aile 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla gerçekleştirip, kayıt altına alabilir Büyüme ve gelişme, sağlıklı cinsel yaşam, ağız diş sağlığı, beslenme gibi sağlıklılık durumları Nitelikli bir tıp eğitimin üçüncü ana boyutu profesyonelliktir (insani, toplumsal ve mesleki değerler). Sağlığa bütüncül yaklaşım (biyo-‐psiko-‐sosyal ve kültürel yaklaşım), hasta-‐ merkezli yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik. Tıp etiği, etik ve mesleki değerler ve sorumluklar; insani, toplumsal ve kültürel değerler ve sorumluluklar. Yukarıda belirtildiği gibi sağlık süreçleri ve tıbbi uygulamalara temel teşkil eden bilimler, temel bilimler ve klinik bilimlerin yanısıra sosyal bilimler ve insan bilimleri / beşeri bilimlerdir. Tıp Eğitiminde Temel Bilimlerin, Sosyal ve Beşeri Bilimlerin Yeri ve Önemi. Sağlık ve iyiliğin teşviki Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme. Bireyleri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirerek birinci basamağa özgü koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hekimlik uygulamalarını ustalıkla yerine getirebilir. Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla gerçekleştirip, kayıt altına alabilir. Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları. Ayrışmamış hastalıklar. Sağlık ve iyiliğin teşviki. Akut ve kronik problemler. Aile danışmanlığı verebilme Akut ve kronik problemler. Süreklilik. Doktor-hasta ilişkisi. Hastayla ortak karar verme. Doktor-hasta ilişkisi Akut ve kronik problemler. Dikey entegrasyon. Ayrışmamış hastalıklar Eğitim programlarında temel, klinik, sosyal ve beşeri bilim içeriklerinin birbirleriyle ilişkilendirilerek (entegre bir şekilde) düzenlenmesi ve sunulması; bilgilerin klinik bağlamlarda, sağlık süreci bağlamlarında, bu bağlamın içine yedirilerek ilişkili bir şekilde verilmesi önemlidir. Bilgilerin entegre bir şekilde (yatay ve dikey entegrasyon) düzenlemesi ve sunulması öğrenmeyi kolaylaştırır. Hasta ve ortama dayalı bakım Sağlıkla ilgili tüm süreçlerde “bütüncül (biyo-‐psiko-‐sosyal ve kültürel) yaklaşım” sergileyen “bireyin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirme” perspektifinde “bireysel ve toplumsal faydayı” önceleyecek şekilde değişime ve gelişime zorlayan nitelikli hekimlerin yetişmesi Temel Hekimlik Uygulamaları. Sağlıklılık durumları. Tıp Fakültesi Mezunu; mesleksel değer ve ilkelerle, etik değerleri gözeterek, yasal düzenlemeler çerçevesinde, güncel ve kanıta dayalı bilgiler ışığında birey ve toplum odaklı sağlık hizmeti sunar. Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet etkin olarak planlama ve yönetme. Sağlık bakım sürecini etik ve maliyet etkin olarak planlama ve yönetme. Bireylerin ve toplumun sağlık hizmetine ulaşmasının önündeki engelleri saptayabilir ve bu etmenleri en aza indirmenin yöntemlerini belirleyip, sağlıklılık durumunun geliştirilmesi için gereken tüm girişim ve uygulamaları yerine getirebilir İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler ve ekip çalışması. Akut ve kronik problemler. Sağlık ve iyiliğin teşviki Süreklilik Koordinasyon ve savunuculuk Süreklilik Doktor-hasta ilişkisi Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve Hastayla ortak karar verme yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme; hasta ve yakınlarını karar süreçlerine katma Çeşitli yaş grupları, farklı sosyoekonomik düzey ve kültürlerden tüm hastalar, hasta yakınları, meslektaşlar, diğer sağlık profesyonelleri ve sosyal çevresi ile uygun iletişim yollarını belirleyip ve kullanabilir Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16 28 Hasta uyumu Aile 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 29 Hatalı tıbbi Aile 2 1 0 0 uygulamalar-1 Hekimliğinin Temelleri 2 30 Ev kazaları Aile 2 1 0 0 Hekimliğinin Temelleri 2 2 1 0 0 31 Profesyonellik Aile *** Hekimliğinin Temelleri 2 Davranış Aile 2 2 0 0 32 değişikliği-1 Hekimliğinin Temelleri 2 33 Yatan hasta ile Aile 2 2 8 0 ilk karşılaşma Hekimliğinin Temelleri 2 34 Biyopsikososy Klinik Aile 3 1 0 0 al yaklaşım Hekimliği değişikliği-2 Klinik Aile Hekimliği Sağlıklılık durumları Sağlık ve iyiliğin teşviki 3 1 0 0 İletişim engelli bireyler ve özel koşullarda (kötü haber, ajite Doktor-hasta ilişkisi bireyler, mesleksel geri bildirim vb.) etkin iletişimi sağlayabilir Periyodik muayene, kontrol ( Kardiyak risk hesaplama, adölesan Sağlık ve iyiliğin teşviki danışmalığı, tütün danışmanlığı, kanser taraması vb) Sağlıklılık durumları Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi süreçlerini planlama ve yönetme Periyodik muayene, kontrol ( Kardiyak risk hesaplama, adölesan Sağlık ve iyiliğin teşviki danışmalığı, tütün danışmanlığı, kanser taraması vb) Sağlıklılık durumları Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi süreçlerini planlama ve yönetme Klinik Aile Hekimliği 3 1 0 0 Klinik Aile hastalıkların Hekimliği canlandırlması Klinik Aile 42 Sağlıklı yaşam Hekimliği danışmanlığı-1 43 Kötü haber Klinik Aile verme Hekimliği Klinik Aile 44 Periyodik sağlık Hekimliği hizmetleri 3 1 4 4 45 Periyodik 3 1 0 0 Klinik Aile sağlık hizmeti Hekimliği rehberleri Akut ve kronik problemler 3 1 0 0 3 2 2 0 Hekimliği 41 Sık görülen Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzının değiştirilmesi Hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi süreçlerini planlama ve yönetme Kronik hastalıkların önlenmesi Dikey entegrasyon. Hastayla ortak karar verme. Doktor-hasta ilişkisi 3 1 3 2 39 Ergen sağlığı Klinik Aile 3 1 0 0 40 Yaşlı sağlığı Klinik görevler. Hastalarla iletişim. Muayenehanenin yönetimi. Sağlık ve iyiliğin teşviki. Akut ve kronik problemler Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme;hasta ve yakınlarını karar süreçlerine katma Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzının değiştirilmesi Hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme Hastalıklardan korunma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi süreçlerini planlama ve yönetme Kronik hastalıkların önlenmesi Sağlıklılık durumları Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum, lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz – andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm) Sağlıklılık durumları Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum, lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz – andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm) Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler Listesi. Dikey entegrasyon. 36 Etkili iletişim Klinik Aile 3 2 4 0 38 Davranış Nitelikli bir tıp eğitimin üçüncü ana boyutu profesyonelliktir (insani, toplumsal ve mesleki değerler) Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme. Akut ve kronik problemler Sağlık ve iyiliğin teşviki Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel, varoluşçu yaklaşım Hekimliği ve beden Hekimliği dili-3*** 37 Hasta eğitimi Klinik Aile Hekimliği Doktor-hasta ilişkisi. Hastayla ortak karar verme Ulusal ÇEP-‐2014 benimsenen ve programın tüm bileşenlerine yansıtılan yaklaşım “biyopsiko-‐ sosyal ve kültürel yaklaşım”dır. Hastaları uygun biçimde sevk edebilme Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet etkin olarak planlama ve yönetme. İletişim becerileri, zor durumlarda iletişim, kişilerarası ilişkiler ve ekip çalışması. 35 Konsültasyon Klinik Aile 3 1 0 0 ve sevk Zor durumlar dahil sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve yakınlarıyla etkin iletişim kurma ve hasta ve yakınlarını yeterli bir şekilde bilgilendirme, yönlendirme, danışmanlık verme; hasta ve yakınlarını karar süreçlerine katma Sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve çalışan güvenliğini sağlama ve geliştirme, güvenli, olumlu ve destekleyici çalışma ortamları oluşturma; riskleri belirleme, riskleri ve hataları ortadan kaldırmaya yönelik önlemleri alma Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları 3 1 0 0 Koordinasyon ve savunuculuk Doktor-hasta ilişkisi Sağlık ve iyiliğin teşviki. Akut ve kronik problemler Sağlık ve iyiliğin teşviki Sağlık ve iyiliğin teşviki Toplumun sağlığından sorumlu 13 Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi 46 Entegre tıp Klinik Aile (tamamlayıcı Hekimliği ve alternatif tedaviler)-1 47 Aile içi şiddet Klinik Aile Hekimliği Klinik Aile 48 Evlilik ve Gebelik Hekimliği öncesi ve sonrası bakım Klinik Aile 49 Birinci basamakta Hekimliği gebe izlemi Klinik Aile 50 Birinci basamakta Hekimliği sağlam çocuk takibi Klinik Aile 51 Sosyal sorumluluk Hekimliği projeleri 52 Engelli sağlığı Klinik Aile Hekimliği Klinik Aile 53 Hizmette eşitlik Hekimliği 3 2 0 0 Toplumun sağlığından sorumlu. Sağlığa bütüncül yaklaşım (biyo-‐psiko-‐sosyal ve kültürel yaklaşım), hasta-‐merkezli yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik. Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel, varoluşçu yaklaşım 3 1 0 0 Aile danışmanlığı verebilme 3 1 0 0 Hayatın farklı evrelerinde sağlıklılık (Gebelik, doğum, Süreklilik lohusalık, yenidoğan, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, menopoz – andropoz, yaşlılık, terminal dönem, ölüm) 3 1 0 0 Gebe ve loğusa izlemi yapabilme Süreklilik 3 1 0 0 Sağlıklılık durumları Sağlık ve iyiliğin teşviki. Süreklilik 3 0 4 4 Sağlık süreçleri ve tıbbi uygulamalara temel teşkil eden bilimler, Hasta ve ortama dayalı bakım temel bilimler ve klinik bilimlerin yanı sıra sosyal bilimler ve insan bilimleri / beşeri bilimlerdir. İhmal ve istismar (Çocuk, yaşlı, engelli, incinebilir gruplar) Sağlık ve iyiliğin teşviki 3 1 0 0 3 1 0 0 54 Klinik Klinik Aile 3 2 8 0 görüşme ve Hekimliği muayene uygulaması 6 2 2 0 55 Tıbbi kayıtlar Aile Hekimliği Uygulaması 6 2 2 0 56 Hatalı tıbbi Aile uygulamalar-2 Hekimliği Uygulaması 57 Hekimin ve Aile 6 2 0 0 diğer sağlık Hekimliği çalışanların Uygulaması hukuki ve cezai sorumlulukları Aile 6 2 2 0 58 Aile hekimliğinde Hekimliği adli tıp Uygulaması hizmetleri Aile 6 1 4 0 59 Aile hekimliğinde Hekimliği rapor çeşitleri Uygulaması ve kriterleri 60 Düşük prevalans hekimliği Aile 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması 61 Kanıta dayalı Aile tıp 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması 62 Tıpta kodlama Aile 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması Aile 6 0 4 0 63 Sağlıklı yaşam Hekimliği danışmanlığı- Uygulaması 2 14 Hasta ve ortama dayalı bakım Hak temelli sağlık yaklaşımı. Profesyonel değerler, davranışlar ve profesyonelliğe yönelik eğitim içeriği: Sağlığın belirleyicileri, sağlıkta eşitsizlik, toplumsal cinsiyet ve sağlık. Hekimlik Uygulamaları Listesi: 1. Öykü alma 2. Genel ve soruna yönelik fizik muayene Dikey entegrasyon Hekimlik Uygulamaları Listesi: Kayıt tutma, raporlama ve bildirim Süreklilik Sağlıkla ilgili süreçlerde hasta ve çalışan güvenliğini sağlama ve geliştirme, güvenli, olumlu ve destekleyici çalışma ortamları oluşturma; riskleri belirleme, riskleri ve hataları ortadan kaldırmaya yönelik önlemleri alma Sağlık süreçlerinde hukuki ve adli durumlarda uygun karar verme, yönetme. Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme. Akut ve kronik problemler İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları. Ayrışmamış hastalıklar. Adli olguların ayırt edilebilmesi / yönetilebilmesi Adli olgu muayenesi Sağlık süreçlerinde hukuki ve adli durumlarda uygun karar verme, yönetme. Kayıt Tutma, Raporlama ve Bildirim • Adli rapor hazırlayabilme Aydınlatma ve onam alabilme • Epikriz hazırlayabilme • Hasta dosyası hazırlayabilme • Hastaları uygun biçimde sevk edebilme • Ölüm belgesi düzenleyebilme • Raporlama ve bildirimi düzenleyebilme • Reçete düzenleyebilme • Tedaviyi red belgesi hazırlayabilme Hekimlik uygulamaları sırasında akılcı tetkik isteyebilme ve elde edilen verileri yorumlayarak olası tanıları belirleyebilir Birey ve toplum odaklı olarak, sağlığın korunması ve geliştirilmesinin öneminin farkındadır ve buna yönelik stratejileri belirleyebilip ve uygulayabilir, Genel olarak ifade etmek gerekirse son yıllarda tıp eğitiminde ön plana çıkan noktalar; eğitim dahil tüm sağlık süreçlerinde bütüncül yaklaşım, kanıta dayalı hekimlik ve profesyonelliktir. İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları. Ayrışmamış hastalıklar. Hekimlik Uygulamaları Listesi: Kayıt tutma, raporlama ve bildirim Sağlıklılık durumları Doktor-hasta ilişkisi. Hastayla ortak karar verme Süreklilik İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları. Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme. Akut ve kronik prolemler. Sağlık ve iyiliğin teşviki Süreklilik Sağlık ve iyiliğin teşviki Euras J Fam Med 2015; 4(1):7-16 64 Entegre tıp Sağlığa bütüncül yaklaşım (biyo-‐psiko-‐sosyal ve kültürel yaklaşım), hasta-‐merkezli yaklaşım, toplum yönelimli hekimlik. Toplumun sağlığından sorumlu. Fizik, psikolojik, sosyal, kültürel, varoluşçu yaklaşım Aile 6 0 6 4 Hekimliği Uygulaması Aile 6 0 6 4 66 Çoklu ilaç kullanımı Hekimliği Uygulaması 6 1 1 0 67 Tıbbi literatür Aile inceleme ve Hekimliği rehberler Uygulaması Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler Kronik hastalıkların önlenmesi Akut ve kronik problemler Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler Akut ve kronik problemler Araştırma planlama ve yürütme Projeye / araştırmaya dayalı öğrenme 68 Aile Temel Hekimlik Uygulamaları Listesi: Tıp fakültelerinde yürütülen altı yıllık eğitim sırasında ilk üç yılda daha çok laboratuvar ortamlarında ve simüle ortamlarda, klinik eğitim döneminde ise klinik ortamlarda ve sahada gerçekleşecek uygulamalı eğitimler ve içerikleri bu liste kullanılarak oluşturulur. Laboratuvar testleri ve ilgili diğer işlemler Çekirdek Hastalıklar / Klinik Problemler Obezite (endojen-‐ekzojen) Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme. Akut ve kronik problemler. Sağlık ve iyiliğin teşviki Ayrışmamış hastalıklar. İnsidans ve prevalansa dayalı karar verme. (tamamlayıcı ve alternatif tedaviler)-2 65 Çoklu hastalık yönetimi Aile 6 2 4 4 Hekimliği Uygulaması Aile 6 1 2 0 hekimliğinde Hekimliği laboratuvar Uygulaması kullanımı 69 Obezite izlemleri 70 Evde sağlık hizmetleri Aile 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması Aile 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması 71 ASM'de gebe Aile 6 1 Hekimliği Uygulaması 6 1 72 Akılcı tedavi Aile ve reçete Hekimliği yazma Uygulaması Aile 6 2 73 Aile hekimliğinde Hekimliği EKG Uygulaması okuma*** Aile 6 2 74 Aile hekimliinde Hekimliği akciğer grafisi Uygulaması okuma*** 6 0 75 Ağız sağlığı-2 Aile Hekimliği Uygulaması Aile 6 1 76 Kırsal hekimlik Hekimliği Uygulaması 6 1 77 Olağanüstü Aile durumlarda Hekimliği hekimlik Uygulaması uygulamaları Topluma dayalı öğrenme etkinlikleri (İşyerinde ve okullarda sağlık risklerinin gözlenmesi, sunulan hizmetlerin değerlendirilmesi, birinci basamak sağlık kurumlarında hizmet sunumu, ev ziyaretleri vb) Temel Hekimlik Uygulamaları: Gebe muayenesi Gebe ve loğusa izlemi yapabilme Girişimsel ve girişimsel olmayan uygulamalar Akılcı ilaç kullanımı Süreklilik. Akut ve kronik problemler 2 0 Laboratuvar Testleri ve İlgili Diğer İşlemler EKG çekebilme ve değerlendirebilme Akut ve kronik problemler 2 0 Laboratuvar Testleri ve İlgili Diğer İşlemler Direkt radyografileri okuma ve değerlendirebilme Akut ve kronik problemler 2 0 Birinci basamaktaki hekimlik uygulamalarının gerektirdiği mesleksel, klinik ve koruyucu hekimlik becerilerini ustalıkla gerçekleştirip, kayıt altına alabilir Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları Sağlık ve iyiliğin teşviki Okul, işyeri, yerleşim merkezi gibi çevrelerde karşı karşıya olunan kirlilik, salgın, afet, göç ve savaş vb gibi sağlıkla ilgili çevresel (fiziksel çevre, sosyo-‐kültürel çevre) ve küresel durumlar Tanı, tedavi, rehabilitasyon ve izlem basamakları dâhil olmak üzere hasta ve hastalık sürecini etik ve maliyet-‐etkin olarak planlama ve yönetme Koruyucu Hekimlik ve Toplum Hekimliği Uygulamaları Toplumun sağlığından sorumlu. Akut ve kronik problemler Birinci basamak sağlık kuruluşlarını (Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi vb) yönetme İlk temas, açık erişim, tüm sağlık sorunları. Koordinasyon ve savunuculuk 0 0 izlemi 3 0 0 0 0 0 78 SUT Aile 6 1 0 0 uygulamaları Hekimliği Uygulaması 79 Toplum yönelimli aile hekimliği 80 ASM yönetimi ve uygulamadaki aile hekiminin görevleri Toplumun sağlığından sorumlu. Sağlık ve iyiliğin teşviki Aile 6 1 0 0 Hekimliği Uygulaması Aile 6 2 4 0 Hekimliği Uygulaması Süreklilik Akut ve kronik problemler. Ayrışmamış hastalıklar Toplumun sağlığından sorumlu Koordinasyon ve savunuculuk Toplumun sağlığından sorumlu 98 95 24 Saat 217 Toplam saat S: sınıf; T: teorik; P: pratik; Ö: ödev *Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Ulusal Çekirdek Eğitim Programı-2014 (http://www.tipdek.org/pdf/ulusalcep2014.pdf). Bağlantı cümleleri orijinal şekli ile alıntı yapılmıştır. **World Organization of FamilyDoctors (Dünya Aile Hekimleri Örgütü). ***Dersle ilgili uygun anabilim dalları varsa, o bölüm akademisyenleri tarafından verilebilir. 15 Set T ve ark. Mezuniyet Öncesi Aile Hekimliği Eğitimi: WONCA ve ÇEP Çerçevesinde Bir Program Önerisi Kaynaklar 1. Ünlüoğlu İ. Aile hekimliği disiplininde akademik yükselmeler ve doçentlik sınavları. Türk Aile Hek Derg 2013;17(3):137-41. 2. Tahud.org.tr [Internet]. 16 Ankara: Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği. (Erişim tarihi: 13.09.2014). http://www.tahud.org.tr 3. Ailehekimligi.trakya.edu.tr [Internet]. Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı. (Erişim tarihi: 13.09.2014). http://ailehekimligi.trakya.ed u.tr ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study Klasik Sınıf Öğreniminde Öğrenci Merkezli Öğrenimin Yapılandırıcı Öğrenim ile Karşılaştırılması: Bir Deneysel Çalışma AUTHORS / YAZARLAR Abdul Sattar Khan Department of Medical Education, King Faisal University, Al-Hasa, Saudi Arabia Hamit Acemoğlu Department of Medical Education, Ataturk University, Erzurum, Turkey Aamir Omair King Saud bin Abdulaziz University for Health Sciences, Riyadh, Saudi Arabia ABSTRACT Aim: The involvement of trainees has increased in all aspects of teaching and learning sessions as a result of the learner-centered approach. This experimental study sought to find out if there is an effect on learning due to involvement of the trainees in objective development. Methods: A randomized controlled trial was conducted during the continuous professional development program. The participants included a total of 57 general practitioners including both males and females – they were divided randomly into two groups. One group participated in the development of the learning objectives while the control group did not. The main outcome measures were overall score difference in pre- & post-tests (scale 1–10), and matching and recalling of objectives by general practitioners. The association between difference of scores and motivation was assessed by age, sex, and experience of the general practitioners. Results: No significant difference (p>0.05) was found between those who developed five learning objectives (the experimental group) and those who just followed the predefined objectives by the teacher (the control group) with regards to the mean scores difference as well as the development of objectives and recalling of objectives. The level of motivation had a significant (p=0.02) association with high mean scores. No association was found between gender and the mean score (p>0.05). Conclusion: The results suggests that there should be some sessions without binding students with pre-defined objectives to give them a chance to ‘think out of the box’. Nevertheless motivation was found to be more important than any other factor. Keywords: continuous professional development, inquiry based learning, motivation, general practitioners ÖZET Amaç: Öğrenci merkezli yaklaşımın sonucu olarak, eğitim alanlar her türlü öğrenim ve öğretim faaliyetlerine daha fazla dahil olmaktadır. Bu deneysel çalışma, eğitim görenlerin gelişim hedeflerinin belirlenmesinde sürece dahil edilmesinin, öğrenme üzerine etkisi olup olmadığını belirlemek için yapılmıştır. Yöntemler: Sürekli Mesleki Gelişim Programı boyunca, randomize kontrollü bir çalışma uygulandı. Erkek ve kadınlardan oluşan, rastgele iki gruba bölünen 57 aile hekimi çalışmaya dahil edildi. Deney grubu öğrenim hedeflerinin geliştirilmesine katkıda bulundu, kontrol grubu bulunmadı. İlk ve son testlerin (1-10 arasında skorlandı) ortalamaları arasındaki değişiklik, ve katılımcılar tarafından hedeflerin seçilmesi ve hatırlanması değerlendirildi. Skorlar arasındaki farklar ve motivasyon birlikteliği, yaş, cinsiyet, deneyim ile değerlendirildi. Bulgular: Deney grubunun 5 adet hedef geliştirmesi ve kontrol grubunun daha önceden belirlenmiş hedefleri izlemesi karşılaştırıldığında, hedeflerin geliştirilmesi ve hatırlanması arasındaki ortalama skorlar istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0,05). Motivasyon düzeyi, yüksek skorlar ile beraber daha yüksek tespit edildi (p=0,02). Cinsiyet ve ortalama skorlar arasında bir ilişki tespit edilmedi (p>0,05). Sonuç: Sonuçlar, bazı durumlarda öğrencilerin önceden belirlenmiş hedefler ile bağlanmaması gerektiğini, onlara farklı açıdan düşünme şansı da verilmesi gerektiğini göstermektedir. Motivasyon, diğer tüm faktörlerden daha önemli bulunmuştur. Anahtar kelimeler: sürekli profesyonel gelişim, araştırma temelli öğrenim, motivasyon, genel pratisyenler Corresponding Author / İletişim için Assist. Prof. Abdul Sattar Khan Medical Education Department, King Faisal University, Al-Hasa, Saudi Arabia E-mail: yardockhan.ask@gmail.com Date of submission: 21.08.2014 / Date of acceptance: 22.01.2015 17 Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study Introduction During last two decades the academic world has witnessed tremendous changes in teaching and learning styles, however the basics remain same as proposed by Malcolm Knowles (1,2), the father of andragogy and he proposed five factors involved in adult learning: an independent self-concept and self-directed learning, apply life experiences, learning needs closely related to changing social roles, problem-centered, and application of knowledge and motivated to learn by internal rather than external factors. Knowles used these principles to propose a program for the design, implementation and evaluation of adult learning. Since the development of his theory, Knowles has acknowledged that the principles he outlined did not apply solely to adult education (2). The development of the theory simply illustrates that the designer "should involve learners in as many aspects of their education as possible and in the creation of a climate in which they can most fruitfully learn" (3). The application of Knowles (1,2) theory is not fully established as yet and the learners are involved in some areas of teaching and learning during any training session (4). Needs assessment usually done with the participants at the beginning of the session and later they are involved in an interactive discussion. One area that is not well developed with the consensus of learners is the pre-defined learning objectives. A learning objective is an outcome statement that captures specifically what knowledge, skills and attitudes the learners should be able to exhibit following instruction (4). Inquiry-based learning (IBL) (5,6) is the use of learning by questioning as a teaching strategy. This can achieve Malcolm Knowles (1,2) three main teaching and learning principles: an independent self-concept and self-directed learning, apply life experiences, learning needs closely related to changing social roles. IBL or open learning is when there is no prescribed target or result, which the students have to achieve. In many conventional traditional science experiments, students are told what the outcome of an experiment will be, or is expected to be, and the student is simply expected to 'confirm' this (7). In open teaching, on the other hand, 18 the student is either left to discover for him or herself what the result of the experiment is, or the teacher guides them to the desired learning goal, but without making it explicit what this is. Open teaching is an important but difficult skill for teachers to acquire (8,9). A common misconception of objectives is that the learners are supposed to learn what the teacher or presenter believes to be important, based on competency-based outcomes. The whole workout depends upon pre-defined learning objectives developed by the teaching faculty. Indeed, creating clear learning objectives serves to connect the content and assessment around learning, gives learners a clear picture of what to expect and what is expected of them. It forms the basis for evaluating the teacher, learner, and curriculum effectiveness. It is believed that adults involved in professional development should not be bound by pre-defined limited objectives and should also be involved in defining the objectives by themselves or it should be an open Inquiry Based learning (IBL) (10). This experimental study was designed for the general practitioners continuous professional development course. The null hypothesis was that there is no difference in outcome between two groups: those who participate in a teaching group where objectives are defined by the teachers at the beginning and those who participate in another group where objectives are defined by trainees at the end of the session. This study also tried to determine whether outcome is associated with variables like motivation, experience, age or sex. Methods Participants and setting The study was conducted with general practitioners (GPs) at the Postgraduate Centre of Studies of Family&Community Medicine, Ministry of Health- Saudi Arabia during a continuous professional development (CPD) program. The postgraduate center took the lead in designing this course for enhancing knowledge, skills and to change attitude and to develop essential skills of family medicine. The course included seven modules and each module included 3-days teaching relevant to family medicine topics (11). The study consisted of Euras J Fam Med 2015; 4(1):17-22 57 GPs who undertook this CPD course during the 2010-2011 academic year. The course consisted of several modules and topics related to family medicine. Each topic had a consistent sequence of educational activities: lecture, small group work, practical course, interactive lecture, etc. and the formal assessment of all topics took place on the final day of the course. During the course a “Clinical Audit” topic was selected for this experimental study for several reasons: practical application of learning, can have good practical exercise during session and easy to discuss different steps. The whole session was conducted in one hour and thirty minutes starting with a warm- up exercise, then a PowerPoint interactive presentation with content sequence of general-to-specific approach, followed by small group work with a practical exercise. At the end, the session was summarized by the trainees and facilitators. Each training session had at least two trained and qualified facilitators; the content and materials were developed with the consensus of all trainers and pre-tested on several occasions with GPs in different settings. Randomization A list of participants was prepared and randomized into the two arms (experimental and control) of almost equal numbers. No one knew at the time of randomization that who would be in the experimental group. There were two small-folded green and red color slips of paper available on the table and each participant picked one and after that it was disclosed that green color was for the experimental group (Figure 1). As gender may influence learning behavior and learning efficacy (12) so we tried to have a 1:1 ratio of males to females in the experimental as well as in the control group. At the time of designing the study a list of all the GPs was available and we sent a special invitation to maximum number of female GPs to have more females for equalization of the ratio in the experimental and control groups. No other variables were considered as the bases for randomization. Experiment The participants were informed about the experiment and it was explained in a briefing session before starting the training session. A verbal consent was taken from participants and it was assured to them that this experiment would not affect their final evaluation - the participation rate was 100%. Both groups were supposed to appear in a pre-test before the session and later at the end of session had to take a post-test. In the experimental group the presenter did not show the learning objectives at the beginning and asked the participants to write on a paper five learning objectives relevant the content of topic and according to their need which at the end are going to match these five learning objectives with the other group. The control group did not develop learning objectives however they were asked to recall five learning objectives which were shown to them at the beginning of session. Furthermore, a small questionnaire was used to enquire about the reason for participating in the session for an assessment of motivation. Figure 1. Randomization of the participants Outcome measures The main outcome measures were the overall score of the pre- and post-test and their mean difference, which was assessed on the bases of multiple-choice questions scored from 1 to a maximum of 10 points. An inter-group analysis was performed to assess any difference between the experimental and control groups with regards to their mean scores. Age, experience and sex, as well as motivation level were included to determine their effect on the outcome measure. There are four types of motivation (13): Positive Intrinsic (Motivation towards a goal from insight), Positive Extrinsic (Motivation towards a goal from outside), Negative Intrinsic (Motivation away from a 19 Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study goal from insight) and Negative Extrinsic (Motivation away from a goal because of external forces) so far demonstrated by the literature. Asking the respondents about why they are attending the course collected this information and their answers were classified according to the abovementioned categories of motivation based on already published literature with valid questionnaire (14,15). Data Analysis The data was entered and analyzed using SPSS 18.0. For each attribute, the mean and standard deviation of pre and post-test scores for the two groups i.e. experimental and control were calculated. These were tested using Mann-Whitney-U and Kruskal-Wallis tests for significant differences. A p-value of <0.05 was considered as statistically significant. The relationship between age, experience and mean difference of scores was also determined using the Pearsons correlation coefficient. Results The experimental group had 28 participants while the control group had 29 participants. Table 1 shows the comparison of the basic characteristics of the participants. Table 1. Basic characteristics of the participants Experiment group (n=28) Sex Level of motivation Control group (n=29) n % n % Male 14 50% 16 55% Female 14 50% 13 45% Positive & Intrinsic Positive & Extrinsic Negative & Intrinsic Negative & Extrinsic 1 16 57% 12 41% 4 14% 6 21% 5 18% 5 17% 3 11% 6 21% 7 25% 7 24% 8 29% 13 45% 9 32% 7 24% 4 14% 2 7% Matching/ Recalling 2 of number of objectives 3 4 The male and female ratio was 1:1 in the experimental group and 1.2:1 in the control group. The mean age of the experimental (38.9+5.4 years) 20 and control (39.4+4.9 years) groups was similar (p=0.72). The mean years of working experience of the experimental group was 9.5+3.8 years whereas the GPs in the control group had 8.6+4 years of experience (p=0.39). Regarding the motivational level, the positive and intrinsic motivation was found in higher percentage in both groups. The experimental group showed 57% and control group showed 41% for the positive and intrinsic motivation style. As far as writing and matching of learning objectives is concerned – in the experimental group 13 (46%) were able to write three or four objectives as defined by the trainers as compared to nine (31%) in the control group (p=0.23). Table 2 shows that there was no significant difference between the two groups with regards to the mean scores difference among males (p=0.17), females (p=0.22), negative intrinsic motivation (p=0.31), negative extrinsic motivation (p=0.51), positive extrinsic motivation (p=0.84). However positive intrinsic motivation (p=0.02) and matching / recalling one objective (p=0.006) showed higher mean scores in the experimental group. Table 2. Comparison of mean score difference between the Experimental & Control groups Experiment Control group group (n=28) (n=29) Mean p-value Mean with (Exp vs with 95% CI 95% CI Control group) Male 2.6 1.6 0.17 Sex Female 2.3 1.62 0.22 p-value within group 0.43 0.98 Positive & Extrinsic 3.0 2.8 0.84 Positive & Intrinsic Level of motivation Negative & Extrinsic Negative & Intrinsic 2.8 0.3 0.02* 0.7 1.2 0.51 1.6 0.8 0.31 p-value within group 0.02* 0.02* 1 Matching / 2 Recalling objectives More than 2 objectives p-value within group 1.3 -0.4 0.006* 1.6 1.3 0.41 3.6 3.7 0.89 0.001* 0.001* * Significant difference at p<0.05 Euras J Fam Med 2015; 4(1):17-22 Table 2 also shows that the level of motivation had a significant (p=0.02) association with high mean scores within the group. Those who had positive & extrinsic motivation scored higher in the post-test in both groups. Similarly those who have written more than two matching learning objectives had a higher mean score difference (p=0.001) in both groups. There was no significant difference in the scores with regards to the gender. There was no correlation found between age or experience with the mean scores difference in the two groups. Discussion The importance of development of learning objectives is obvious from the literature, but this study does not show a significant difference between the experimental and control groups. Open learning or IBL is usually applied in different practical settings (16,17), this study is based on the topic of “Clinical Audit” which requires practical work for better understanding. Not defining a pathway in a non-traditional way of teaching has many benefits; for instance, the students do not simply attend the session in a routine manner, but actually think and focus about the content they learn and what it means. Because the path taken to a desired learning target is uncertain, open lessons are more dynamic and less predictable then traditional lessons (9). Another interesting point is that students can be further involved in the learning process by asking them to concentrate on the content of courses and develop objectives. The involvement of students in the learning process has already been proven to be an important role in enhancing learning (2,3). When participants know that they are supposed to develop learning objectives, which would be used as an outcome measure and would also be part of their assessment, then they try to be more focused during learning session. The gender, age and working experience did not show any effect of mean score difference between the pre- and post-test scores of both groups. This study showed that the main thing, which makes shows a difference in both the two groups is the motivation level. This has been shown by other studies (13, 18-20), which demonstrated that motivation is an essential part of learning. This study shows that positive extrinsic motivation plays an important role in learning for both the groups. Therefore learners’ motivation is useful for all learning activities. The study design, a prospective randomized controlled trial can be considered to be robust, because selection bias, information bias and confounding bias are highly unlikely. The primary outcome of the study, i.e. the score of the formal examination, is unequivocal. Despite randomization and all attempts to remove biases there are always some other inherited limitations present in learning and teaching sessions. Each subject or learning area has its own characteristic content, special vocabulary and concepts. The type of learners, the competence and strengths of the trainer(s), the ability of the facilitators of learning also has to be taken into consideration when selecting content (21-23). Conclusion This study reinforced the IBL and open teaching methodologies, and highlighted a new instructional method to involve learners to develop learning objectives. Furthermore, the study confirmed that the positive intrinsic motivation of participants is important for learning. References 1. Carlson R. Malcolm Knowles: apostle of andragogy. Vitae Scholasticae 1989;8(1):1-6. 2. Knowles M. New horizons for learning [Internet]. Baltimore: Johns Hopkins School of Education; 2010 [cited 2014 Feb 14]. Available from: http://www.newhorizons.org/ future/Creating_the_Future/cr fut_knowles.html. 3. Merriam SB. Andragogy and self-directed learning: pillars of adult learning theory. New Directions for Adult and Continuing Education 2001;(89):3-14. 4. Bennett EE, Blanchard RD, Hinchey KT. AM last page. Applying Knowles' andragogy to resident teaching. Acad Med 2012;87(1):129. 5. Inouye J, Flannelly L. Inquiry-based learning as a 21 Khan AS et al. Learner Centered Teaching vs Constructivist Learning by Traditional Classroom Teaching: An Experimental Study 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 22 teaching strategy for critical thinking. Clin Nurse Spec 1998;12(2):67-72. Magnussen L, Ishida D, Itano J. The impact of the use of inquiry-based learning as a teaching methodology on the development of critical thinking. J Nurs Educ 2000;39(8):360-4. Malacinski GM. Student-oriented learning: an inquiry-based developmental biology lecture course.Int J Dev Biol 2003;47(2-3):135-40. Pang SM, Wong TK, Dorcas A, Lai CK, Lee RL, Lee WM, et al. Evaluating the use of developmental action inquiry in constructing a problem-based learning curriculum for pre-registration nursing education in Hong Kong: a student perspective. J Adv Nurs 2002;40(2):230-41. Cleverly D. Inquiry-based learning: facilitators' perceptions of their effectiveness in the tutorial process. Int J Nurs Stud 2003;40(8):829-41. Jarvis P. Pedagogy, andragogy and professional education. Ue Crce Occ Pap 1994(1):61-6. Al-Megbil T, Khan AS, Akturk Z, Abdulmohsen AT, Basema AK. Family Medicine Essentials (FAME): an effort to put clinical practice guidelines into practice in Saudi Arabia. MFJFM 2012;10(9):13-20. Kusurkar R, Kruitwagen C, 13. 14. 15. 16. 17. Cate OT, Croiset G. Effects of age, gender and educational background on strength of motivation for medical school. Adv Health Sci Educ Theory Pract 2010;15(3):303-13. Simons J, Dewitte S, Lens W. The role of different types of instrumentality in motivation, study strategies, and performance: know why you learn, so you'll know what you learn! Br J Educ Psychol 2004;74(Pt 3):343-60. Markland D, Hardy L. On the factorial and construct validity of the Intrinsic Motivation Inventory: conceptual and operational concerns. Res Q Exerc Sport 1997;68(1):20-32. McAuley E, Duncan T, Tammen VV. Psychometric properties of the Intrinsic Motivation Inventory in a competitive sport setting: a confirmatory factor analysis. Res Q Exerc Sport 1989;60(1):48-58. Kolkhorst FW, Mason CL, DiPasquale DM, Patterson P, Buono MJ. An inquiry-based learning model for an exercise physiology laboratory course. Adv Physiol Educ 2001;25(1-4):117-22. Knutson K, Smith J, Wallert MA, Provost JJ. Bringing the excitement and motivation of research to students; Using inquiry and research-based learning in a year-long biochemistry laboratory: Part I-guided inquiry-purification 18. 19. 20. 21. 22. 23. and characterization of a fusion protein: Histidine tag, malate dehydrogenase, and green fluorescent protein. Biochem Mol Biol Educ 2010;38(5):317-23. Sobral DT. What kind of motivation drives medical students' learning quests? Med Educ 2004;38(9):950-7. Kyndt E, Dochy F, Struyven K, Cascallar E. The direct and indirect effect of motivation for learning on students' approaches to learning through the perceptions of workload and task complexity. High Educ Res Dev 2011;30(2):135-50. Murty VP, LaBar KS, Hamilton DA, Adcock RA. Is all motivation good for learning? Dissociable influences of approach and avoidance motivation in declarative memory. Learn Mem 2011;18(11):712-7. Curran CL. Factors affecting participation in continuing education activities and identified learning needs of registered nurses. J Contin Educ Nurs 1977;8(4):17-22. Das Carlo M, Swadi H, Mpofu D. Medical student perceptions of factors affecting productivity of problem-based learning tutorial groups: does culture influence the outcome? Teach Learn Med 2003;15(1):59-64. McDonald DD, Wiczorek M, Walker C. Factors affecting learning during health education sessions. Clin Nurs Res 2004;13(2):156-67. ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi Well Baby-Child Follow Up And Family Evaluation At Social Pediatrics Unit AUTHORS / YAZARLAR Onur Öztürk Atakum Toplum Sağlığı Merkezi, Samsun Başar Demir Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Samsun Mahir İğde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Samsun Banu Gülcan Öksüz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Samsun Ayşen Koçyiğit Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Samsun Şule Turan Akyol Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Samsun Terme Devlet Hastanesi, Samsun ÖZET Amaç: Sosyal pediatri polikliniklerinin sağlam çocuk izleminde önemli bir yeri vardır. Çocukluk çağının önlenebilir hastalıklarını önlemek, ölümleri azaltmak, büyüme gelişmeyi ölçmek, desteklemek amaçlanır. Yöntemler: Çalışmada sosyal pediatri polikliniği’nde muayene edilmiş 230 olgunun verileri retrospektif olarak incelendi. Anket verileri SPSS 15. 0 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Olguların %52,2’si (n=117) erkek, % 47,8’i (n=107) kızdı. Doğumların % 47,0’inin (n=86) normal spontan doğum, %53,0’ının (n=97) sezaryen ile gerçekleştiği belirlendi. Doğum haftalarına göre olguların %87,5’i (n=168) termdi. Prenatal patolojisi olan bebeklerin cinsiyetleri erkek ağırlıklıydı (p=0,036) ve doğum kiloları daha düşüktü (p=0,027). Doğum kilosu yükseldikçe postnatal patoloji görülme sıklığının azaldığı dikkat çekti (p=0,001). Prenatal patolojisi olanlarda postnatal patoloji görülme sıklığı daha fazlaydı (p=0,011). Fizik muayenede en çok gözlenen bulgu %12,4 (n=24) ile ikterdi. Anne yaşı arttıkça sezaryen doğumun daha fazla olduğu görüldü (p=0,006). Sonuç: Amerikan Pediatri Akademisi bebeklerin doğumda, 2 haftalık, 2 aylık, 4, 6, 9, 12, 15, 18 ve 24 aylık iken kontrol edilmelerini önermektedir. Süt çocukluğundan sonra 6-12 ayda bir kontrollere devam edilmelidir. Öyküde ayrıntılı bir şekilde demografik bilgiler, özgeçmiş, soygeçmiş ve her görüşme kayıt edilmelidir. Her kontrolde tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Sosyal pediatri ünitesinin genel pediatri polikliniklerinden ayrı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Anahtar kelimeler: sosyal pediatri, kontrol, önlem ve destek ABSTRACT Aim: Social pediatry polyclinics play an important role on the examination of the healthy children; avoiding some preventable diseases of the childhood, decreasing the death rates and measuring and supporting growth and development are the basic aims. Methods: 230 patients, who were brought in for polyclinic examination and whose records were kept, were included in the study. The results of the analysis were evaluated using the SPSS 15. 0 statistics programme package. Results: When the genders were considered, 52.2% were male (n=117), 47.8% were female (n=107). 47,0% of the births (n=86) were normal spontaneous births, 53,0% were Caesarean (n=97). 87,5% of the cases (n=168) were term. The genders of the babies with a prenatal pathologic history were substantively male (p=0,036) and their average birth weight is lower (p= 0,027). The incidence of postnatal pathology in higher birth weights was lower (p= 0,001). As the birth weight increased postnatal pathological history occurrence rate significantly decreased (p=0,011). In physical examination, the most common finding was icterus with a rate of 12,4%. When the age of the mother and the delivery method were compared, caesarean was significantly higher (p=0,006). Conclusion: American Pediatric Academy states that the babies should be controlled at 2 weeks, 2 months, 4, 6, 9, 12, 15, 18 and 24 months. After the infancy period, the controls should be once in a 6-12 month period. Healthy child examination steps can be named as observation, medical history, physical examination, development, immunization, scannings and health education. In every control, a complete physical examination should be done regardless of the presence of a complaint. Keywords: social pediatrics, control, prevent and support Corresponding Author / İletişim için Uzm. Dr. Onur Öztürk Atakum Toplum Sağlığı Merkezi, Samsun E-mail: dr.onurozturk@yahoo.com Date of submission: 09.11.2014 / Date of acceptance: 06.02.2015 23 Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi Giriş Sosyal pediatri polikliniklerinin sağlam çocuk izleminde önemli bir yeri vardır. Esas amaçları çocukluk çağının önlenebilir bazı hastalıklarını önlemek, ölümleri azaltmak, büyüme gelişmeyi ölçmek ve desteklemektir. Bu hizmet yalnızca sağlıklı çocuklara verilmesi gereken bir hizmet değil, tüm çocukların büyüme gelişmelerinin izlendiği, sağlıklı olup olmadığının değerlendirildiği, aşı ve sağlık eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının sunulduğu bir çocuk sağlığı hizmetidir (1). Birinci basamak, çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin temelidir ve doğumdan başlayarak okul yılları ve ergenlik boyunca süreceği yerdir (2). Birinci basamak sağlık kurumlarının dışında, sağlam çocuk polikliniklerinde ve özel sağlık merkezlerinde de sağlıklı çocuk izlemi yapılmaktadır. Bu hizmet, çocuğun genel sağlığı ve gelişimi hakkında ebeveyne sorulan sorular ve bunu izleyen fizik muayeneyi kapsar. Bu araştırmada Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi Sosyal Pediatri Polikliniği’ne belirli bir dönemde başvurmuş hasta ve aileleri değerlendirilmiştir. Verilen hizmetin ayrı bir poliklinik olarak kayıtlarının tutulması planlanmış, aile hekimliği ve pediatri biliminin ortak noktalarından sosyal pediatriye vurgu yapmak amaçlanmıştır. Yöntemler Çalışmada Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sosyal Pediatri Polikliniği’nde MayısEylül 2013 tarihleri arasında muayene edilmiş olguların verileri etik onay sonrası Ocak 2014’te retrospektif olarak incelendi. Çalışma kapsamında poliklinik izlemine getirilen 230 hastanın kayıtları incelendi. İlgili dönemde pediatristler tarafından ailelere yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanan değerlendirme formları tarafımızca analiz edildi. Analiz sonuçları SPSS 15.0 istatistik paket programı kullanılarak değerlendirildi. Veriler arasındaki karşılaştırmada ki-kare testi kullanıldı. Bulgular İncelenen dosyalardan ulaşılan hasta bilgilerine göre katılımcıların sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de özetlenmiştir. 24 Tablo 1. Araştırmaya alınanların sosyo-demografik özellikleri Özellikler n % Cinsiyet Erkek 117 52,2 Kız 107 47,8 Toplam 224 100 Getiriliş nedeni Kontrol 174 76,0 Herhangi bir yakınma 55 24,0 Toplam 229 100 Doğum şekli Spontan 86 47,0 Sezaryen 97 53,0 Toplam 183 100 Doğum haftası Term 168 87,5 Preterm 22 11,5 Postterm 2 1,0 Toplam 192 100 Sosyal pediatri polikliniğine gelen olguların başvuru nedenleri Tablo 2’de verilmiştir. Polikliniğe getirilen bebeklerin %51,5’i (n=116) doğumundan sonraki ilk 15 gün içerisinde getirilmişti (Tablo 3). Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin oranı %5,1 (n=10) idi, bunların 8 tanesi pretermdi. Kız çocuklarının %22,0’ının (n=18) baş çevresi <35 cm iken, erkeklerde bu oran %14,9 (n=13) idi. Vücut ağırlıkları kıyaslandığında ise kızların %2,2’si (n=2) <3 persantil, iken erkeklerde bu oran %5,0 (n=5) idi. Kız çocuklarının %2,4’ünün (n=2) boyu <3 persantil iken, erkeklerde bu oranın %4,3 (n=4) olduğu görüldü. Tablo 2. Sosyal pediatri polikliniğine başvuru nedenleri Başvuru nedeni Sıklık % Kontrol 174 76,0 Gelişme Geriliği 6 2,6 Öksürük 6 2,6 Zayıflık 5 2,2 İshal Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu Karın Ağrısı 4 1,7 3 1,3 3 1,3 Diğer 28 12,2 Toplam 229 100,0 Euras J Fam Med 2015; 4(1):23-28 Tablo 3. Olguların Yaş Grupları Yaş n İlk 15 gün 116 51,6 alıyordu. Fizik muayenede %76,8’inde (n=149) herhangi bir bulgu yok iken, diğerlerinde en çok gözüken bulgu %12,4 (n=24) ile ikter idi (Tablo 4). 15 gün -1 ay 34 15,1 Tablo 4. Olguların fizik muayene bulguları 2. ay 15 6,7 Fizik muayene bulgusu 3. ay 4 1,8 4. ay 5 2,2 5. ay 4 1,8 6. ay 2 0,9 7-9. ay 4 1,8 10-12. ay 1 1-2 yaş % n % Doğal 149 76,8 İkter 24 12,4 Üfürüm 6 3,1 Boğaz enfeksiyonu 4 2,1 0,4 Gözlerde kızarıklık 2 1,0 6 2,7 Diğer 9 4,6 >2 yaş 34 15,1 Toplam 194 100,0 Toplam 225 100,0 Hastaların %19,0’ında (n=40) prenatal dönemde çeşitli (annede enfeksiyon, travma, ilaç kullanımı, intrauterin sorun) problemlerin olduğu saptandı. Prenatal patolojik öyküsü olan bebeklerin cinsiyetleri anlamlı düzeyde erkek ağırlıklıydı (p=0,036). Prenatal öykü ile doğum kilosu kıyaslandığında prenatal patolojik öyküsü olan bebeklerin doğum kilolarının anlamlı oranda daha düşük olduğu görüldü (p=0,027). Postnatal öyküde patolojik özellik olmayan çocukların toplama oranı %65,9 (n=139) iken, en sık postnatal şikayet ise sarılıktı (n=28, %13,3). Postnatal öykü ile doğum kilosu karşılaştırıldığında doğum kilosu yükseldikçe postnatal patolojik öykü görülme sıklığının anlamlı düzeyde azaldığı dikkat çekti (p=0,001). Hastalardaki prenatal özellik ile postnatal özellik gösterme durumu karşılaştırıldığında prenatal patoloji öyküsü olanlarda postnatal patoloji görülme sıklığı anlamlı düzeyde fazlaydı (p=0,011). Hastaların kaçıncı gebelik olduğu ve hastaların mevcut boy, kilo, baş çevresi kıyaslandığında boyu ve kilosu en yüksek bebeklerin ikinci gebelik bebekleri olduğu görüldü. İkinci gebelikten sonraki her gebelikte ise mevcut boy ve kilo anlamlı düzeyde azalmaktaydı (p=0,007, p=0,021). Henüz 6 ayını doldurmamış bebeklerde beslenme şekli incelendiğinde %80,3’ü (n=114) sadece anne sütü, %16,2’si (n=23) anne sütü ve ek gıdayı beraber, %3,5’i (n=5) ise sadece ek gıda D vitamini alımı yönünden değerlendirildiğinde ilk 1 ayda D vitamini kullanma oranı %71,8 idi. Aşılanması gerektiği halde aşılarından en az 1’i henüz yapılmamış çocuk oranı % 3,2 (n=3) idi. Henüz bir yaşını doldurmamış çocuklar arasında aşı eksiği olanlar %3,5 oranlık bir kesimi oluşturmaktaydı. Annelerin %3,4’ünün (n=6) 18 yaşın altında, %85,7’sinin (n=150) 18-35 yaş, %10,9’unun (n=19) 35 yaşın üzerinde olduğu saptandı. Anne yaşı ile doğum şekli kıyaslandığında anne yaşı arttıkça sezaryen doğumun anlamlı düzeyde fazla olduğu görüldü (p=0,006). Hastaların %6,3’ünde (n=8) ebeveynlerinin 1. veya 2. derece akraba evliliği mevcuttu. Tartışma Türkiye’de koruyucu hizmetlerin yaygınlaşması ile bebek ölüm hızı 2003 yılında binde 29’a, 2008 yılında binde 17’ye düşmüştür (3,4). Amerikan Pediatri Akademisi, bebeklerin doğumda, 2 haftalık, 2 aylık, 4, 6, 9, 12, 15, 18 ve 24 aylık iken mutlaka kontrol edilmelerini önermektedir. Süt çocukluğundan sonra 6-12 ayda bir kontrollere devam edilmelidir (5). Sağlam çocuk izlem basamakları; gözlem, öykü, fizik muayene, gelişim, bağışıklama, taramalar ve sağlık eğitimi şeklinde sıralanabilir. Her kontrolde yakınması olsun ya da olmasın tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Çocuğun yaşamsal bulguları ve 25 Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi antropometrik ölçümleri alınmalıdır (6). Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde yaşamın ilk üç yılı daha önemli olmak üzere, beş yaşından küçük her çocuğun büyümesinin izlenmesinin gerektiğini belirtmektedir. Çocuğun yaşına göre fenilketonüri, hipotiroidi, gelişimsel kalça displazisi, doğuştan kalp hastalıkları, görme ve işitme taramaları, anemi, idrar değerlendirmesi, kan basıncı ölçümü ve hiperlipidemi taramaları her izlemde yapılmalıdır (7). Yenidoğan döneminde gelişimsel kalça displazisi bulguları negatif olsa bile aralıklarla fizik muayene ile değerlendirme tekrarlanmalıdır (8). Çalışmamızdaki olgularda erkek, kız oranı arasında önemli bir fark olmamakla beraber erkek hakimiyeti söz konusu idi, benzer bazı çalışmalarda ise kız hakimiyeti vardı (9,10). Henüz yenidoğan döneminde olanların oranı ise %66,7 idi. Tespit edilen en sık bulgu %12,4 ile ikterdi, Tıraş ve ark. (10) çalışmalarında yenidoğan oranı %48,8, ikter oranı ise % 8,4 idi. Sezaryen oranı çalışmamızda %53,0 idi. Term bebeklerin toplama oranı ise %87,5 idi. Koçkaya ve ark. (11) ise çalışmalarında doğumların % 44’ünün sezaryen yoluyla gerçekleştiğini, %95’inin term olduğunu görmüştü. Çalışmalar kıyaslandığında kendi verilerimizdeki sezaryen doğum sayısının fazlalığı dikkat çekmektedir ve bu operasyon erkek bebeklerde istatistiki anlam taşımamakla birlikte daha sık gözükmektedir (p>0,05). Term doğum sayısının azlığı ile beraber değerlendirildiğinde, sezaryen operasyonunun gerekçelerinin prenatal olaylara bağlanabileceği söylenebilir, öyle ki vakalarımızın %19,0’ında prenatal hadise söz konusu idi. Prenatal patolojik süreçleri olan çocuklarda antropometrik verilerde daha düşük değerler ölçülmüştür. Literatürde doğum öncesi olumsuzlukların bebeğin doğum sonrası ölçümlerinde gerileme yaptığını bildiren ortak bir görüş vardır. Amerikan Pediatri Akademisi ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ilk 4-6 ay sadece anne sütü ile beslenmeyi ve anne sütüne en az 12 aya kadar devam edilmesini önermektedir (12). Ülkemizdeki bebeklerin anne sütü alma oranları istenilen düzeyde değildir (9). Çalışmamızda henüz 6 ayını doldurmamış bebeklerde anne sütü almama oranı %3,5 ve anne sütü ile birlikte ek besin alma oranı %16,2 idi. 26 Emzirme süresi anne ve babanın eğitimi, bebeğin cinsiyeti, ailenin sosyo-ekonomik durumu, yaşanılan yer gibi özelliklerden etkilenmektedir (13,14). Ek besinlere erken başlamanın en önemli nedeni annenin sütünün yetmediğini düşünmesi idi. Bolat ve arkadaşlarının (15) çalışmasında da benzer bulgulara ulaşılmıştı. Enfeksiyon hastalıklarının morbidite ve mortalitesini azaltmada en ucuz ve en etkili yol aşılamadır (4). Ünitemizde Sağlık Bakanlığı aşı programına ilaveten çocukluk çağında yapılması gereken tüm aşılar konusunda da aileler bilgilendirilmektedir. Çalışmamızda bir yaşını dolduran bebeklerde aşı eksiği olanların oranı %3,5 idi. Türkiye’de bir yaşında tam aşılı çocuk oranı %48’dir (16). Can ve ark. (17) çalışmasındaki bütün bebeklerin aşıları ise tamdı. Dünya Sağlık Örgütü bebeklerde demir eksikliği anemisinin önlenmesi için 6-24 ay arasındaki bebeklere günde 1-2 mg/kg profilaktik demir verilmesini önermektedir. Fetal yaşamdan itibaren bebeklere yeterli D vitamini sağlanması gereklidir (18). Günümüzde bütün bebeklere 200-400 İÜ D vitamini verilmesi önerilmektedir (19,20). Yapılan bir çalışmada çocuklardaki D vitamini eksikliği %1,7 olarak saptanmıştı (17), bizim çalışmamızda ise D vitamini ve demir kullanımı ile ilgili istatistiki analiz yapılacak düzeyde kayıtlı veri mevcut değildi. Çalışmamızın en önemli zayıf yönü parametreler arası veri sayısı dengesizliğidir. Bunun sebebini birim zamandaki iş yükünden ötürü kayıtların atlanması olarak tahmin ediyoruz. İstatistiklerde eksik verilerden ayrı olarak değerlendirme yapılması ise çalışmanın gücünü arttırmıştır. Sonuç Çalışmamızda prenatal patolojik öyküsü olan bebeklerin doğum kilolarının daha düşük olduğu ve cinsiyetlerinin erkek ağırlıklı olduğu görüldü. Ayrıca prenatal öyküsü olanlarda postnatal öykü görülme sıklığı artmıştı. Doğum kilosu arttıkça postnatal patolojik öykü görülme sıklığı azaldığı dikkati çekti. Kilo alımının fizyolojik sınırlar içerisinde enfeksiyonlara ve diğer hastalıklara karşı koruyucu olduğu gözlemlendi. Çıkarımlardan anlaşılmaktadır ki sağlıklı bir doğum için iyi bir gebe takibi ve sağlıklı gebeliğin Euras J Fam Med 2015; 4(1):23-28 önemi aşikardır. Sosyal pediyati polikliniğine az da olsa şikayeti olan çocuklar da getirilmektedir. Bu hizmet çocuk sağlığını koruma ve güçlendirme için kendine has sorumluluklara sahiptir, bu yüzden genel pediatri polikliniklerinden ayrı olarak değerlendirilmesi gereklidir. İzlemler sayesinde, anne sütü ile beslenme oranları ve aşılama oranları artırılabilir. Kayıtların eksiksiz tutulması verilerin daha geniş kitleler halinde değerlendirilmesini sağlayacaktır. References 1. Yurdakök K. Sağlam çocukların izlemi. Katkı Pediatri Dergisi 1999;20(1):95-106. 2. Baker C.R. Pediatric primary care: well child care. Philadelphia: Lippincott Williams&Wilkins, 2001:127-89. 3. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (Türkiye). Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003. Ankara: 2004. 4. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (Türkiye). Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008. Ankara: 2009. 5. aap.org [Internet]. Illinois: American Academy of Pediatrics; 2014 [cited 2014 Sep 9]. Available from: https://www.aap.org/en-us/pr ofessional-resources/practicesupport/periodicity/periodicit y%20schedule_FINAL.pdf 6. Well-baby examination [Internet]. Global ed. [place unknown]: Encyclopedia of Children’s Health [cited 2014 Sep 15]. Available from: http://www.healthofchildren.c om/U-Z/Well-Baby-Examinat 7. 8. 9. 10. 11. 12. ion.html Özmert EN. Çocuk sağlığı izlemi. Katkı Pediatri Dergisi 2003;1(1):115-32. American Academy of Pediatrics. Early detection of developmental dysplasia of the hip. Pediatrics 2000;105(4):896-905. Çelik SB, Şahin F, Beyazova U, Can H. Sağlıklı çocuk izlem polikliniğinde çocukların büyüme durumu ve etkili etmenler. Türk Ped Arş 2014;49(1):104-10. Tıraş Ü, Dilli D, Dallar Y. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlam Çocuk Ünitesi’nde izlenen olguların değerlendirilmesi. Erciyes Tıp Dergisi 2007;29(6):444-50. Koçkaya T, Can E, Bülbül A, Uslu S, Arslan S, Kıray Baş E. Bir yenidoğan izlem polikliniğinde izlenen bebeklerin ve ailelerinin özellikleri. Çocuk Dergisi 2009;9(4):176-80. Curran J, Barness L. Nutrition. In: Behrman R, Kliegman R, Jenson H (Eds.). Nelson Textbook of Pediatrics. 16th ed. 13. 14. 15. 16. 17. Philadelphia: Saunders Company; 2000:138-67. Önder K, Aygün D, Türkbay D, Yılmaz E, Kocabay K. Elazığ il merkezinde ilk dört ayda yalnız anne sütü verilmesini etkileyen nedenler. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 1998;41(1):81-9. Lawrence RA, Lawrence RM. Breastfeeding: a guide fort he medical profession. St. Louis: CV Mosby; 2005:1-39. Bolat F, Uslu S, Bolat G, Bülbül A, Arslan S, Çelik M, et al. İlk altı ayda anne sütü ile beslenmeye etki eden faktörler. Çocuk Dergisi 2011;11(1):5-13. Pelikan JM, Krajic K, Dietscher C. The health promoting hospital (HPH): concept and development. Patient Educ Couns 2001;45(4):239-43. Can E, Küçükemre B, Poyrazoğlu Ş, Gökçay G, Uğur Baysal S. Bir çocuk sağlığı izlem polikliniğinde izlenen bebeklerin ve ailelerinin özellikleri. Çocuk Dergisi 2008;8(2):96-101. 27 Öztürk O ve ark. Sosyal Pediatri Polikliniğinde İzlenen Çocukların ve Ailelerinin Değerlendirilmesi 18. Holick MF. Vitamin D. In: Shils ME, Olson JA, Shike M, Ross CA (Eds.). Modern Nutrition in Health and Disease. 9nd ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 1999:329-45. 28 19. Hochberg Z, Bereket A, Davenport M, Delemare-Van de Waal HA, De Schepper J, Levine MA, et al. Consensus development for the supplementation of vitamin D in childhood and adolescence. Horm Res 2002;58(1):39-51. 20. American Academy of Pediatrics. Prevention of rickets and vitamin D deficiency: new guidelines for vitamin D intake. Pediatrics 2003;111(4 Pt 1):908-10. ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği Influencing Factors For Smoking, Alcohol and Substance Use In Midwifery Department Students' And Family Social Support AUTHORS / YAZARLAR Betül Battaloğlu İnanç Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi, Muğla ÖZET Amaç: Bu çalışma, ebelik bölümü öğrencilerinin sigara içme, alkol ve uyuşturucu madde kullanma sıklığı ve etkili risk faktörlerini belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntemler: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikteki çalışma, Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü’nde öğrenim gören öğrencileri kapsamaktadır. Araştırmanın verileri sosyodemografik özellikler, sigara, alkol, uyuşturucu madde kullanım durumlarının değerlendirilmesi ve Aileden Alınan Sosyal Destek Ölçeği sorularının yer aldığı anketin uygulanması ile toplandı. Veriler, SPSS programında χ2 testi ve t testi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Sigaraya başlama yaşı 16,56±3,32’dir. Her gün en az bir sigara içen %11,2, haftada en az bir tane içen ise %2,4 kişi olarak bulundu. Sigaraya başlama nedeni %33,4 aile sorunu, %20 yalnızlık, %13,3 özenti idi. Sigara içen öğrencilerin %5,0’inin çok yüksek düzeyde bağımlı olduğu bulundu. Sigara içen öğrencinin sigara içme durumunun, anne eğitiminin azlığı ile anlamlı derecede ilişkili olduğu tespit edildi. Sigara içenlerde aile sosyal destek puanı, sigara içmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı ve düşüktür. Alkol kullanımı, ailede kullanılan alkol, arkadaşının kullandığı alkol ve öğrencilerin artan sınıf derecesi ile istatistiksel anlamlılık gösterdi. Alkol alanlarda aile sosyal destek puanı, alkol almayanlardan istatistiksel olarak anlamlı ve yüksekti. Öğrencilerin %1,6’sı merak nedeni ile madde kullanmıştı. Sonuç: Ebelik bölümü öğrencilerinin sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanım durumlarının düşük olduğu ve aileden aldıkları sosyal desteğin iyi düzeyde olduğu anlaşılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre yaş, aile bireylerinin madde kullanması, arkadaş çevresi ve aile sosyal desteğinin önemli faktörler olduğu görüldü. Madde kullanımı ile ilgili önleme çalışmalarının, üniversite yıllarında ve öncesinde de sürdürülmesi ve bu çalışmalarda aile ve çevre etkisinin göz önüne alınması gerekmektedir. Anahtar kelimeler: sigara, alkol, madde kullanımı, aile sosyal destek ABSTRACT Aim: This study aimed to document the prevalence of the cigarette smoking, alcohol consumption and drug usage among midwifery students, and the risk factors of these very essential issues. Methods: The participants of this descriptive and cross sectional research are the students at Health Institution of Higher Education Midwifery Department at Mardin Artuklu University. The data of the research have been gathered by questionary forms which include the questions about socio-demographic characteristics, evaluation of cigarettes, alcohol, drugs consumption and the Scale of Social Support coming from families. Afterwards data have been evaluated with chi-square and t tests in SPSS programme. Results: Average start-up age for smoking was 16.56±3.32. The percentage of students who smoke every day was 11.2%, and every week at least one cigarette was 2.4%. It was found that 33.4% of the students were smoking due to family problems, 20.0% were smoking because of being alone, 13.3% were with a desire of imitation. It was seen that 5.0% of the smokers are highly addicted to smoking. There was statistically significant relation between mothers’ low level of education and smoking cigarette. Level of family social support scale was significiantly lower among smokers than non-smokers. Alcohol consumption was associated with family history and friends’ usage, and increased class degree. It was determined that family social support scale level was significantly higher among drinkers than non drinkers. Of the students, 1.6% was used narcotic drugs out of curiosity. Conclusion: It has been understood that the number of the students who use cigarettes, alcohol and substance at midwifery students is particularly low and social support coming from their families is quite high. According to the results, age, the family members who use substance, social circle and family social support are found to be the effective factors. Prevention studies for substance use should continue before and during university education and the effects of the family and friends should be taken into consideration in these studies. Keywords: cigarette, alcohol, substance use, family social support Corresponding Author / İletişim için Yard. Doç. Dr. Betül Battaloğlu İnanç Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Muğla E-posta: betulbattaloglu00@gmail.com Date of submission: 28.06.2013 / Date of acceptance: 10.04.2015 29 Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği Giriş 2008 yılında Türkiye’de 15 yaş ve üzeri %47,8 erkek ve %15,2 kadın sigara içmektedir. Yaş gruplarına göre analiz yapıldığında, sigara kullanımının en çok yetişkin genç nüfus arasında yaygın olduğu ve 25-44 yaş grubundakilerin %40'ının sigara kullandığı bilinmektedir (1). Çeşitli maddelere başlama yaşının, genellikle gençlik yılları içinde yer alması, bu sorunun aynı zamanda bir gençlik çağı sorunu olarak ele alınmasını gerektirmektedir. Adölesanlar, madde kullanmaya başlama açısından önemli bir risk grubunu oluşturmaktadırlar (2). Gençlerin eğlenmek, sosyal ve duygusal gereksinimlerini gidermek, sorunlarından uzaklaşmak, heyecan aramak veya meydan okumak gibi değişik nedenlerle madde kullanmayı denedikleri belirtilmektedir. Madde bağımlısı olma riski, ailesel, arkadaş ortamı, okul, bireyin kişisel özellikleri, diğer riskli davranışların görülmesi, toplumsal ve çevresel etkenler olarak sıralanmaktadır (3). Günümüzde sağlıkta temel amaç; birey, aile ve topluma sağlıklarını geliştirecek, koruyacak bilgi, tutum ve davranışları uygun ve planlı bir şekilde kazandırmaktır. Sağlık çalışanları, hemşire ve ebeler, toplumun eğitiminde ve madde kullanımının önlenmesinde anahtar role sahiptirler (4). Çalışmamız, bu bağlamda, ebelik bölümü öğrencilerinin madde bağımlılığı konusundaki bilgi ve görüşlerini, madde kullanma durumlarını belirlemek için planlanmıştır. Yöntemler Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu’nda öğrenim gören ebelik bölümü öğrencileri (165 kişi) oluşturmuştur. 126 öğrenciye ulaşılmış, böylece cevaplılık oranı %76,3 olmuştur. Ulaşılamayan öğrenciler araştır manın yapıldığı tarihlerde herhangi bir nedenle okulda bulunmayan öğrencilerdir. Uygulanan anket iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde sosyo-demografik özellikleri araştıran, sigara, alkol, uyuşturucu madde kullanım durumlarına ilişkin sorular ile “Fagerstörm Nikotin Bağımlılık Testi’nin soruları mevcuttur. İkinci bölümde Procidano ve Heller (6) tarafından 1983 yılında geliştirilen aileden algılanan Sosyal Destek Ölçeği kullanılmış, Cronbach’s alpha 0.74 30 olarak bulunmuştur. Ölçek “evet, hayır, kısmen” şeklinde yanıtlanan 20 sorudan oluşmaktadır. Ölçekte 3, 4, 16, 19 ve 20. sorulara “hayır (2)”, “evet (0)”, “kısmen (1)” olarak ağırlık puanı verilirken, diğer tüm sorular “hayır (0)”, “evet (2)”, “kısmen (1)” olarak puanlanmıştır. Ölçekten alınan puan 0–40 arasında değişmektedir. Puanın artması aile desteğinin iyi olduğunu göstermektedir (7). Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi her biri farklı puanlar alan 6 sorudan oluşan ve bağımlılık düzeyini “çok az” (0-2 puan), “az” (3-4 puan), “orta” (5 puan), “yüksek” (6-7 puan) ve “çok yüksek” (8-10 puan) olarak belirleyen bir testtir. Çalışmamızda altı puan üzerinde alanlar nikotin bağımlılığı açısından “yüksek” ve “çok yüksek” risk grubu olarak kabul edilmiştir. Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu’ ndan gerekli izin alındıktan sonra araştırma 23-24 Ocak 2013 tarihleri arasında yapılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken istatistiksel analiz için SPSS programı kulla nılmıştır. Verilerin istatistiksel değerlendirmelerde χ² (ki-kare) testi ve t testi kullanılmıştır. Ortalamalar standart sapma ile birlikte verilmiştir (Ort±SS). İstatistiksel anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir. Bulgular Öğrencilerin yaş ortalaması 21,19±1,62 yıl idi. Öğrencilerin demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Sigara Kullanımı S i g a r a y a b a ş l a m a y a ş ı 1 6 , 5 6 ± 3 , 3 2 ’ d i r. Öğrencilerin %40,00’ı yaşamlarında en az bir kez sigara içtiklerini belirttiler. Sigara içtiğini belirten %13,6 (n=17), her gün en az bir sigara içen %11,2 (n=14), haftada en az bir tane içen %2,4 (n=3) kişi bulundu. Sigaraya başlama nedeni %33,4 (n=5) ile aile sorunu, %20 ile yalnızlık (n=3) ve %13,3 ile (n=3) özenti olarak bulundu. Sigara içme sıklıklarının, sınav zamanları (n=5) %31,2, sorumlulukların arttığı dönemlerde (n=4) %25,0 ve maddi sıkıntı olduğunda (n=3) %18,7 arttığı bulundu. Öğrencilerin evlerinde, 13 annenin, 51 babanın ve 46 kardeşin de sigara içtiği bulundu. Öğrencilerin %38,8’i (n=45) en sevdikleri bir arkadaşının, %17,3 (n=20) iki arkadaşının, %11,2 (n=13) üç arkadaşının ve %27,5 (n=32) dört arkadaşının sigara içtiğini belirtti. 6 kişi Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35 (%5,2) hiçbir arkadaşının sigara içmediğini söyledi. Öğrencilerin, Fagerström sigara bağımlılık ortalamaları 3.08±2.07 (min:0, max:8) olarak belirlendi ve sigara içen öğrencilerin, Fagerström ölçeğine göre bağımlılıkları Tablo 2’de belirtildi. Önümüzdeki 1 ve 6 ay içerisinde sigarayı bırakmaya niyeti olan %31,6 (n=6) %42,1 (n=8) kişi bulundu. Tablo 2. Halen sigara içen öğrencilerin ölçeğine göre bağımlılık durumlarının dağılımı Sigara Bağımlılık Durumu Sayı Çok az bağımlı 11 Az bağımlı 3 Orta bağımlı 1 Yüksek düzeyde bağımlı 4 Çok yüksek düzeyde bağımlı 1 Tablo 1. Ankete katılan öğrenci ve ailelerinin demografik özellikleri Sigara içmeyenler, içmeme sebeplerini, zararları (n=71) %56,3, koku ve dumanının rahatsız etmesi %36,5 (n=46) ve sevmemeleri %29,4 (n=37) olarak belirtti. Sigaranın zararları ile ilgili bilgileri Tablo 3’de belirtildi. Halen, sigara içen öğrencinin sigara içme durumu, düşük anne eğitimi ile (p=0,029) ilgili olup, baba eğitim düzeyi (p=0,602), çalışma durumu (p=0,336) okuduğu sınıfı (p=0,156), evde (p=0,904), arkadaşları arasında sigara kullanımı (p=0,388) ve alkol kullanımı ile (p=0,175) ilgili bulunamadı. Halen sigara içenlerde, başlama nedeni ailevi sebeplerde artış gösterse de (p=0,249) istatistiksel anlamlılık bulunamadı. Sigara içenlerde aile sosyal destek puanı, sigara içmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı ve düşüktü (p<0,001) (Tablo 4). Demografik özellikler Sınıf Medeni durum Okurken kiminle kaldığı Aile tipi Sayı % Birinci sınıf 38 30,4 İkinci sınıf 41 32,8 Üçüncü sınıf 46 36,8 Evli 3 2,4 Bekar 121 96,8 Dul 1 0,8 Aile ile 18 14,4 Evde arkadaşlarıyla 55 44,0 Akraba yanında 4 3,2 Yurtta 37 29,6 Diğer 11 8,8 Çekirdek aile 100 80,0 Geniş aile 19 15,2 750 TL.ve altı 23 19,2 42 33,6 30 24,0 0-4 47 37,9 5 ve üzeri 77 62,1 56 44,8 17/29 13,6/23,2 11/9 8,8/7,2 3 2,4 10 8,1 17/44 13,7/35,5 17/14 13,7/11,3 20 16,0 1 0,8 İşçi 4 3,2 Küçük esnaf 7 5,6 Ev hanımı 111 88,8 Memur 18 14,4 İşçi 23 18,4 Küçük esnaf 22 17,6 Çalışmıyor 56 44,8 Ailede gelir 750-1500 TL. durumu 1501 TL ve üstü Kardeş sayısı Okur-yazar değil Okur-yazar/İlkokul Anne eğitim mezunu durumu Orta ve/veya lise mezunu Yüksekokul/üniversite mezunu Okur-yazar değil Okur-yazar/ Baba eğitim İlkokul mezunu durumu Orta ve/veya lise mezunu Yüksekokul/üniversite mezunu Memur Anne iş durumu Baba iş durumu Fagerström % 55,0 15,0 5,0 20,0 5,0 Tablo 3: Sigaranın zararları konusunda düşünceler Sayı % Sigara içmek zararlı Evet 118 93,6 Hayır 5 4,0 Fikrim yok 3 2,4 Sigara içenlerin içmeyenlere göre ömrü azdır Evet 105 83,3 Hayır 14 11,2 Fikrim yok 7 5,5 Sigara ortamı bebekler ve küçük çocuklar için zararlıdır Evet 118 93,6 Hayır 5 4,0 Fikrim yok 3 2,4 Sigara akciğer kanserinin en önemli nedenidir Evet 114 90,5 Hayır 7 5,5 Fikrim yok 5 4,0 Sigara içen hamile kadın bebeği riske sokar Evet 116 92,0 Hayır 6 4,8 Fikrim yok 4 3,2 Sigara içmek cinsel gücü azaltır Evet 94 74,6 Hayır 4 3,2 Fikrim yok 28 22,2 31 Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği Tablo 4. Sigara ve alkol içimi ile aileden alınan sosyal destek Sayı Aile Sosyal Destek Puan Ort±SD Halen Sigara İçme Durumu Sigara içen 20 29,56±0,94 Sigara içmeyen 106 32,54±6,01 6 34,00±4,94 120 31,80±6,90 Halen Alkol İçme Durumu Alkol içen Alkol içmeyen t=0,000, p<0,05 Alkol kullanımı Bir kez bile olsa alkolü deneyen %8,7 (n=10) kişi, halen kullanan %7,1 (n=9) kişi idi. Bu kişilerin alkol kullanım sıklığı da seyrek veya özel günlerde kullanım şeklinde olduğu belirlendi. Alkolü deneyenlerin deneme nedenlerinin, merak (n=6) %54,5 ve arkadaş etkisiyle (n=4) %36,4 olduğu bulundu. Öğrencilerin alkolden uzak durma sebepleri sağlığa zararlı olduğu için %56,8 (n=71), dini inançlarının etkisiyle %34,4 (n=43), içenlere verdiği zarar nedeniyle %28,0 (n=35), çevrenin baskısıyla %18,4 (n=23) ve masraflı olduğu için %11,2 (n=14) olarak belirtildi. Alkol kullanımı, ailede kullanılan alkol (p<0,001), arkadaşın kullandığı alkol (p<0,001) ve artan sınıf derecesi ile (p=0,025) istatistiksel anlamlılık gösterdi. Alkol içenlerde aile sosyal destek puanı, alkol içmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı ve yüksekti (p<0,001) (Tablo 4). Madde kullanımı Öğrencilerin (n=3) %2,4’ünün ailesinde madde kullanımı olduğu, %1,6 (n=2) kişinin merak nedeni ile madde kullanımları olduğu, halen sınıflarında bulunan (n=2) %1,6 kişinin bağımlılık yapıcı maddelerden herhangi birini kullanmakta olduğu bulundu. Sınıf dışındaki arkadaşlarından, bağımlılık yapıcı maddelerden herhangi birini kullanan (n=13) %10,4 kişi olduğu, istendiğinde aynı gün içerisinde kampüs ya da şehirde uyuşturucu maddeye ulaşma olanağı bulanabileceğinin mümkün olduğu (n=9) %7,2 bulundu. Tartışma Türkiye’de sigara içme sıklığı yetişkinlerde %33,4, gençlerde %6,9’dur (7). Yapılan çalışmalarda 32 sigara bağımlısı olan erişkinlerin çoğunun bu alışkanlığı 18 yaşından önce kazandıkları saptanmıştır. Sigara epidemisi küresel bir fenomendir. Gençlerde sigara içmeyi etkileyen sosyodemografik kişisel ve çevresel etkiler gibi pek çok faktör bulunmaktadır (8). Ülkemizde, üniversite öğrencileri arasında sigara içme sıklığı değişik çalışmalarda %21-48 arasında bildirilmektedir (9). Çalışmamızda %11,2 her gün, %2,4 haftada en az bir tane sigara içen kişi bulunmuştur. Ülkemiz verilerine göre düşük bulunan sigara içiciliği, sigara içme davranışının, bölge itibarı ile kadınlar için kabul edilmemesiyle ilintili olabileceği gibi, utançtan kaynaklanan, kendilerine ilk defa uygulanan ‘Kötü alışkanlıklar’ diye adlandırdıkları ankete, sağlık okulunda okumaları dolayısıyla, verdikleri cevaplardaki saklayıcılıklarından da kaynaklanıyor olabileceği düşünüldü. Sigaraya başlama nedeni, Koca’nın (9) sağlık yüksekokulundaki çalışmasında, aile ve okul sorunları ile yalnızlık olarak bildirilmiştir. Çalışmamızda da aile sorunu, yalnızlık ve özentinin sigaraya başlama sebebi olarak belirtilmesi ve sigara içen grupta aile sosyal destek puan ortalamasının düşük bulunması, genç davranışı ve psikolojik gelişim beklentilerine uygun olarak değerlendirilmiştir. Sigara içme sıklıklarının sınav zamanları, sorumlulukların artması ve maddi sıkıntı dönemlerinde olması bu açıdan da dikkat çekicidir. Yaşam olaylarına dair geriye dönük bildirimlerde, sigara kullanan kişilerin kullanmayanlara oranla daha fazla stresli yaşam olayı bildirilmiştir. Stresle başa çıkmayı gençlerde sigara kullanımı için bir risk faktörü olarak değerlendiren birçok çalışmada cinsiyet farklılıklarına değinilmemiştir. Naquen ve Gilbert (10) kentte yaşayan gençleri ele aldıkları bir çalışmada, sigara kullanımı ve stresle başa çıkma yöntemleri arasında cinsiyete bağlı bir farklılık bulamamıştır. Koval ve Pederson (11) altıncı sınıf öğrencileriyle yürütülen bir çalışmada, yaşam olaylarıyla ölçülen stresin hem erkeklerde hem de kızlarda sigara kullanımıyla anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Kızlarda sigara kullanımının ebeveynlerin ve arkadaş çevresinin sosyal etkisi ve stresle olumsuz başa çıkma gibi değişkenlerle ilişkili olduğu da bildirilmiştir (11). Çalışmamızda, öğrencinin sigara içiminin, ailesi ve arkadaşları arasındaki sigara içimiyle ilgisinin Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35 bulunamaması, sosyalleşme süreci içinde kendini tanımaya çalışması, kendi doğru ve yanlışlarını ve kararlarını verebilme sürecinin devamı, olarak görmekteyiz. Çalışmamızdaki sigara kullanımı Fagerström bağımlılık düzeyi ile değerlendirildi. İnönü Üniversitesi (%3,2) ve Akvardar’ın tıp fakültesi örnekleminden (%3,1) yüksek, Kutlu’nun örneklemindeki (%7,2) değerden düşük bulundu (9,12,13). Görülmektedir ki, aile sorunları, yalnızlık, özenti ile başlayan sigara serüveni, daha sonra stresle baş etme yöntemi olarak kullanılıp ve %5,0 gibi çok yüksek düzeyde ve %20,0 gibi yüksek düzeyde bağımlılığı olan bir grup oluşturmuştur. Sağlık okulunda okumak ve sağlığa zararlı olmasının bilinmesine rağmen sigara kullanımı, gençlik döneminde bulunan öğrencilerin sosyalleşme sürecinde birbirlerini iyi ya da kötü özellikleri ile etkileyebildiklerini göstermektedir. Öğrencilerin, maddelerin zararlarını bilmelerine rağmen kullanımına devam etmeleri, gelişmekte olan ülkelerde alınan yasal önlemlerin yetersiz kalması, gençlik döneminin geçirilirken ailelerin nasıl destek olacaklarını bilememeleri, sigara üreticisi şirketlerin yaptıkları yoğun kampanyalar etkili olmaktadır. Bununla birlikte sigara karşıtı kampanyaların, özellikle sigara alışkanlığını durdurmak hedeflendiği düşünüldüğünde, daha yüksek korku düzeyi içeren reklam ve bilgilerin kullanılması gerekliliği de fark edilmektedir (14). Çalışmamız sevindirici olarak uzun vadede sigarayı bırakmayı düşünenlerde artış gösteren oran tespit etse de, bu artışın yarıdan az olması, sağlıkla ilgili bir okulda, müfredat programlarında ve sürekli eğitimlerinde tütün kontrolünün ağırlıklı yer alması için çaba göstermenin gerekliliğini de hatırlatmıştır. Yapılan diğer çalışmalarda da sigara içenlerde, içmeyenlere göre aile sosyal destek puan ortalamasının düşük bulunması çalışmamızla uygunluk göstermiştir (9). Nitekim düşük anne öğrenim düzeyi ve öğrencilerin sigara içimi ile ilişkili bulunması yani anne öğrenim düzeyinin düştükçe, öğrencilerin sigara içme sıklığının artması, öğrenim düzeyi düşük annenin çocuğu üzerindeki etkisinin daha az ve destek davranışının düşük ve yetersiz düzeyde olması ile açıklanabilir bulmaktayız. Bu çalışmanın sonuçlarına paralel olarak düşük öğrenim durumunun, sigara içme ile anlamlı düzeyde ilişkili bulunduğu çalışmalar da mevcuttur (15). Görüldüğü gibi, hayatın her döneminde olduğu gibi, gençlikte de aile ve kız çocuğu için örnek teşkil edecek güçlü anne yapısının önemi ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Avrupa bölgesinde alkol ve madde kullanımının en az olduğu, buna karşın geçen 10 yılda kişi başına tüketilen alkol miktarının en fazla arttığı (%175) ülke olarak bildirilmektedir (8). Bu da, ülkemizde alkol içme eğiliminde artış olduğunu göstermektedir. Avrupa’da 2003 yılında, 35 ülkede yapılan ESPAD çalışmasına göre Türkiye’de gençler arasında yaşamı boyunca en az bir kez alkollü içki içme sıklığı %45 bulunmuştur. Bu oran, Avrupa bölgesinin en düşük değeridir (16). Yaşamı boyunca en az bir kez alkollü içki içme sıklığı, Kocaeli ve İstanbul’da lise öğrencilerinde sırasıyla %61 ve %54, Samsun’da %26,07 bulunmuştur (8). Akvardar (12) tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencilerinde alkol kullananların %29,8’inin ayda birden az, %45,6’sının ayda 1-2 kez ve %19,3’ünün haftada 1-2 kez alkol kullandıklarını; Tot (17) üniversite öğrencilerinden alkol kullandığını belirtenlerin iki haftada bir, haftada bir, haftada iki, haftada ikiden fazla ve her gün alkol kullandıklarını belirtmişlerdir. Kaya ve arkadaşlarının (18) çalışmasında üniversite öğrencilerinden alkol kullandığını belirtenlerin ayda birden az, ayda 1-3 gün, haftada 1-2 gün, haftada 3-4 gün, hemen her gün alkol kullandıkları bildirilmiştir. Çalışma sonuçlarımızda, alkol kullanma sıklıklarının yapılan çalışmalardaki alkol kullanma sıklıklarından daha seyrek olduğu saptandı. Öğrenciler, alkollü içeceği daha çok özel günlerde ve seyrek kullanmakta, sosyal içicilik ön planda gözükmektedir. Sosyal içicilikte, alkol kullanımı hiçbir ciddi ve uzun süreli sağlık sorunu veya sosyal soruna yol açmaz ve alkol alımı kesildiğinde de hiçbir sorun ortaya çıkmaz. Ancak, bu evrenin bir sonraki düzeyi, madde kötü kullanımının geliştiği, bağımlılık sürecine geçiş düzeyidir. Genç, değişen kişiliği içinde yetişkinler dünyasına katılabilmek için, onlar gibi davranma ihtiyacını hisseder. Böylece, yetişkinler arasına katılabilecek, kabul görecek, takdir edilecek ve büyüdüğü konusunda kendine güveni gelecektir (19). Çalışmamız, konuyla ilgili diğer çalışmalarda olduğu gibi yaşamı boyunca en az bir kez alkollü içki içme davranışlarının, yaşla birlikte arttığını bulmuş, gençlerin yaşlarının artması 33 Battaloğlu İnanç B. Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sigara, Alkol, Madde Kullanımını Etkileyen Faktörler ve Aile Sosyal Desteği ile farklı ve daha önce bilmedikleri tecrübeleri denediklerini düşündürmüştür. Ebeveynlerin alkol kullanması veya tolerans göstermesi ve evde bu maddelerin bulunması ailesel risk faktörü olarak kabul edilmektedir (20). Çalışmamızda alkol kullanımında aileden algılanan sosyal desteğin yüksek olması, ebeveynin alkol kullanımında özendirici etkisini kavrayamamış olmasına bağlanabileceği gibi, özel günlerde kullanımı olması dolayısıyla, aile ile paylaşımın ve bilgilendirmenin iyi olduğu şeklinde de yorumlanabilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğu ve Batı arasında bir geçiş bölgesi olup, hem Arap-İslam, hem de Batı kültürlerinden etkilenmiştir. Batı kültürü ve yaşam biçimi, genç kuşakları daha yoğun bir şekilde etkilemekte ve özellikle alkol kullanımının giderek yaygınlaştığı gözlenmektedir (20). Mardin, bünyesinde çeşitli dini inanç, kültür ve etnisitenin birlikte yoğrulduğu bir il olması itibari ile de aile ilişkilerinin etkilerini hep bir boyutta gözlemleyemeyeceğimizi düşünmekteyiz. Sigara içenlerde aile sosyal desteğinin daha az, alkol alanlarda ise aile sosyal desteğinin daha iyi olması bize, ülkemizde sigara kullanımının, pek müdahale edilmesi gerekmeyen bir alışkanlıkmış gibi düşünüldüğünü, oysa alkol kullanımının belki aileyi daha çok irrite ederek, yardım ve desteğin daha çabuk olması gerekliliğinin düşünüldüğünü de hatırımıza getirmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, madde kullanımı ile ilgili sınırlı veri bulunmaktadır. Diyarbakır’da esrar, eroin ve uçucu madde kullanımı önemli bir halk ve ruh sağlığı problemi haline gelmiştir. Türkiye genelinde dokuz ilde ilk ve ortaöğrenim öğrencilerinde madde kullanım yaygınlığını araştıran bir çalışmada Diyarbakır esrar kullanımının en yaygın olduğu il olarak öne çıkarken, sigara ve sarma tütün Şanlıurfa’da yaygın bir nikotin kullanım biçimi olup özellikle alt sosyoekonomik grupta daha yaygın olarak gözlenmektedir (21). Öğrencilerin düşük de olsa ailede madde kullanım hikâyesinin varlığı, kendileri belirtmeseler de, sınıf arkadaşlarında madde kullanımı olduğunu söylemeleri ve sınıf dışındaki arkadaşlarından bağımlılık yapıcı maddelerden herhangi birini kullanan %10,4 kişi olması ve ulaşılabilirliğin kolaylığı, sigara ve alkolün yanında madde kullanım yaygınlığının artışını göstermektedir. Okul popülasyonu dışındaki popülasyonlarda da, gençlerde madde kullanım yaygınlığının araştırılmasının isabetli olacağı düşünülmektedir. Verilen yanıtlardan, öğrencilerin önemli bir bölümünün maddelere kolaylıkla ulaşabileceklerini öğrenmemiz, bize önleme programlarının gerekliliğini de göstermektedir. Sonuç Çalışmamızın, sigara, alkol ve madde kullanımı, öğrencilerin öz bildirimleri üzerinden değerlendirilmesi kısıtlılığıdır. Söz konusu bildirimlerin doğruluk derecesini kesin olarak bilmek mümkün değildir. Tek başına anket çalışması, bölgemizdeki madde kullanım yaygınlığının, doğru değerlendirilmesinde, sınırlı bulguları olmasıyla, yüz yüze yapılacak çalışmaların daha isabetli olacağı kanaatini doğurmaktadır. Çalışmanın bulgularının, sınırlı olmasına karşın, gençlerin yaşantılarında karşılaşabilecekleri olumsuz durumların tespit ve çözüm yöntemlerinin öğretilmesi, kendilerini ifade edebilmeleri, çevreyle ilişkilerinde etkilenmelerinin, gelişimsel süreçlerine pozitif katkılar sağlayan, hobi ya da sportif faaliyetler yönünde algılar geliştirilmesi gerekliliğini düşünmekteyiz. Sağlık çalışanlarının, özellikle aile hekimlerinin de bu konuda önemli roller alabileceğini düşünmekteyiz (22). Kaynaklar 1. Yürekli A, Önder Z, Elibol HM, Erk N, Çabuk A, Fisunoğlu M, et al. Türkiye’de tütün ekonomisi ve tütün ürünlerinin vergilendirilmesi. Paris: Uluslararası Tüberküloz ve 34 Akciğer Hastalıkları ile Mücadele Derneği; 2010. 2. Taşçı E, Ünsal ŞÜ, Durmaz N, Erkuş H, Sevil Ü. Kız meslek lisesi öğrencilerinin madde kullanma durumları. Bağımlılık Dergisi 2005;6(3):122-8. 3. Akfert SK, Çakıcı E, Çakıcı M. Üniversite öğrencilerinde sigara-alkol kullanımı ve aile sorunları ile ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2009;10(1):40-7. Euras J Fam Med 2015; 4(1):29-35 4. Cimete G. Adölesanlarda madde kullanımı. Hemşirelik Forumu 2000;5(1):2-9. 5. Procidano ME, Heller K. Measures of perceived social support from friends and from family: three validation studies. Am J Community Psychol 1983;11(1):1-24. 6. Çavuşoğlu F, Bahar Z. Influence of socioeconomic factors and family social support on smoking and alcohol use among health school students. International Journal of Caring Sciences 2010;3(2):77-84. 7. WHO Report on the Global Tobacco Epidemic 2009: Implementing smoke-free environments, The MPOWER package. France: World Health Organization; 2009. 568 p. 8. Arslan HN, Terzi Ö, Dabak Ş, Pekşen Y. Samsun il merkezindeki lise öğrencilerinde sigara, alkol ve madde kullanımı. Erciyes Med J 2012;34(2):79-84. 9. Koca B. İnönü Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin sigara, alkol, madde kullanımı, madde kullanımına etki eden etmenler ve aileden aldıkları sosyal desteğin etkisi (tez). Malatya: İnönü Üniversitesi; 2011. 10. Naquin MR, Gilbert GG. College students’ smoking behavior, perceived stress, and coping styles. J Drug Educ 1996;26(4):367-76. 11. Koval JJ, Pederson LL. Stress-coping and other 12. 13. 14. 15. 16. 17. psychosocial risk factors: a model for smoking in grade 6 students. Addict Behav 1999;24(2):207-18. Akvardar Y, Demiral Y, Ergor G, Ergor A. Substance use among medical students and physicians in a medical school in Turkey. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol 2004;39(6):502-6. Kutlu R, Çivi S. Seydişehir Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinde sigara kullanma durumu ve etkileyen faktörler. Bağımlılık Dergisi 2006;7(2):71-9. Çubukçu F. Ergenlik çağındaki gençlere yönelik olarak yapılan sigara karşıtı reklamlarda korku çekiciliğinin kullanımı (tez). İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi; 2011. Taş D, Şevketbeyoğlu H, Aydın FH, Kılıç S, Özben T, Demirer E, et al. Eğitim durumu ve nikotin bağımlılık düzeyinin alt solunum yolu enfeksiyonu gelişimi üzerine etkisi. J Clin Anal Med 2011;2(3):30-3. The ESPAD Report 2003: Alcohol and other drug use among students in 35 european countries. Sweden: The Swedish Council for Information on Alcohol and Other Drugs; 2004. 457 p. Tot Ş, Yazıcı K, Yazıcı AE, Erdem P, Bal N, Metin Ö, et al. Mersin üniversite öğrencilerinde sigara ve alkol kullanım yaygınlığı ve ilişkili özellikler. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002;3(1):227-31. 18. Kaya N, Çilli AS. Üniversite öğrencilerinde nikotin alkol ve madde bağımlılığının 12 aylık yaygınlığı. Bağımlılık Dergisi 2002;3(2):91-7. 19. Beşirli H. Gençlerin alkol tüketim davranışları ve bu davranışlarını etkileyen faktörlerin sosyolojik analizi. Sosyoloji Konferansları Dergisi 2007;31(35):85-98. 20. Ercan O, Alikaş M, Erginöz E, Albayrak DK, Birol Hİ, Zeybek ÇA, et al. İstanbul lise gençlerinde riskli davranışların sıklığı ve cinsiyete göre dağılımı Cerrahpaşa Gençlik Sağlığı Araştırması 2000. Türk Pediatri Arşivi 2001;36(4):199-211. 21. Altındağ A, Yanık M, Yengil E, Karazeybek AH. Şanlıurfa’da üniversite öğrencilerinde madde kullanımı. Bağımlılık Dergisi 2005;6(2):60-4. 22. Baltacı D, Aydın LY, Öztürk S, Tanrıverdi MH, Sarıtaş A, Celepkolu T, et al. Investigation of attitudes, knowledge and practice of family physicians about smoking and anti-smoking activities in Turkey; one of the leading countries in tobacco control. Euras J Fam Med 2014;3(1):41-8. 35 CASE REPORT / OLGU SUNUMU 2015 Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası A Tuberculosis Case With A Mass Appearance in Tomography AUTHORS / YAZARLAR Abdulkadir Kaya Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum, Türkiye Buğra Kerget Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum, Türkiye Pınar Fakirullahoğlu Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum, Türkiye Ümit Avşar Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erzurum, Türkiye ÖZET Dünyada 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm bildirilmiştir. Türkiye’de ise her yıl 13-14 bin yeni tüberküloz vakası ortaya çıkmaktadır. Tüberküloz akciğer tüberkülozu akciğer kanseri ile karışabilecek radyolojik görünüme sahip olabilmekte, bu nedenle tanı ve tedavide gecikmeler olabilmektedir. Bu nedenle hastalarda malignite araştırılırken tüberküloz da akılda tutulmalı ve gerektiğinde tanıya yönelik ileri tetkikler yapılmalıdır. Bu yazıda 1 ay süren halsizlik, nefes darlığı şikâyeti ve aynı sürede yaklaşık 4 kilo zayıflama nedeni ile polikliniğe başvuran, kitle lezyonu ön tanısıyla yatırılan ve akciğer tüberkülozu tanısı alan 71 yaşında bir erkek olgu rapor edilmiştir. Anahtar kelimeler: tüberküloz, akciğer kanseri, toraks bilgisayarlı tomografisi ABSTRACT In the year 2012, 8.6 million new cases and 1.3 million deaths from tuberculosis have been reported worldwide. Every year we have 13 to 14 thousand new cases of tuberculosis in Turkey. Pulmonary tuberculosis can have a similar radiological appearance to lung cancer, and thus may delay the diagnosis and treatment. Therefore, in patients with suspected malignancy further investigations for tuberculosis should be carried out when necessary. In this article we report a seventy one years old male patient with a one-month history of fatigue, shortness of breath, and a weight loss of about 4 kg, hospitalized with the differential diagnosis “mass lesion”, which revealed to be pulmonary tuberculosis. Keywords: tuberculosis, lung cancer, thorax computed tomography Giriş Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2013 Raporu’na göre dünya genelinde 2012 yılında 8,6 milyon yeni vaka ve 1,3 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu bildirilmiştir (1). Türkiye’de her yıl yaklaşık 13-14 bin yeni tüberküloz vakası ortaya çıkmaktadır. 2005-2006 yıllarında Türkiye genelinde yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası varken 2012 yılında kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 14.691’e düşmüştür. Hastaların %64’ünde akciğer tüberkülozu varken, %36’sında akciğer dışındaki organlar tutulmuştur (2). Tüberküloz, akciğer kanseri ile karışabilmekte ve bu nedenle tanı ve tedavide gecikmelere neden olabilmektedir. Akciğer grafisinde tüberkülozun her hastalığı taklit edebilmesi ve benzer radyolojik bulgu verebilmesi nedeniyle hiçbir radyolojik bulgu tüberküloza özgü sayılamaz. Primer tüberküloz ve postprimer tüberkülozda özgün radyolojik bulgular vardır. Ancak tüberküloz bazen atipik radyolojik görünümlerle karşımıza çıkabilir. Özellikle diyabet, silikoz ve insan immünyetmezlik virüsü (HIV) pozitifliği bulunan hastalarda ve yaşlılarda atipik radyolojik görünümler saptanırken, altta yatan hastalığı olmayanlarda da bazen atipik özellikler gözlenebilir. Tüberküloz kimi zaman nodüller ve kitle lezyonu görünümleriyle de karşımıza gelebileceğinden Corresponding Author / İletişim için Dr. Abdulkadir Kaya Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye E-mail: dra.kadir@hotmail.com Date of submission: 16.07.2014 / Date of acceptance: 21.09.2014 36 Kaya A ve ark. Tomografide Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Vakası ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmelidir (3,4). Bu yazıda kitle lezyonu ön tanısıyla yatırılan ve akciğer tüberkülozu tanısı alan bir olgu sunulmuştur. Olgu 71 yaşında daha önceden bilinen hipertansiyonu olan erkek hasta 1 ay süren halsizlik, nefes darlığı şikâyeti ve aynı sürede yaklaşık 4 kilo kaybı olması nedeni ile polikliniğe başvurdu. Fizik muayenesinde bilateral solunum sesleri doğaldı; sağ aksiller bölgede 2x3 cm ebatlı lenfadenopati mevcuttu. Hastanın çekilen PA akciğer grafisinde mediyasten genişti ve kardiyotorasik oran artmıştı. Hastanın hemogram ve rutin biyokimyasal tetkikleri normal, eritrosit sedimantasyon hızı 56 mm/saat idi. CRP ise 87 mg/L idi. Hastanın çekilen bilgisayarlı toraks tomografisinde (BT) sağ akciğer üst lob anteriorda parakardiyak alanda sınırları düzensiz, kitle ile uyumlu 46x32 mm boyutlarında lezyon mevcuttu (Şekil 1). Şekil 1. Hastanın ilk çekilen toraks tomografisi Hastaya akciğerdeki kitleye yönelik dinamik manyetik rezonans (MR) çekildi (Şekil 2). Dinamik MR sonucu “malign kuşkulu” olarak raporlanan hastaya tru-cut biopsi planlandı. Hastaya sağ aksiller bölgeden lenf nodu diseksiyonu yapıldı. Sonuç “kazeifiye granulamatöz lenfadenit” olarak raporlandı. Hastaya yapılan PPD testi 16 mm olarak değerlendirildi. Hastaya 4’lü antitüberküloz tedavi (izoniyazid, rifampisin, pirazinamid, etambutol) başlandı. Şekil 2. Hastanın dinamik manyetik rezonans görüntüsü Antitüberküloz tedavinin 1. haftasında tru-cut biopsi sırasında çekilen toraks BT’sinde sağ akciğerdeki kitle lezyonu tama yakın gerilemiş olup bilateral milier tüberküloz ile uyumlu milimetrik ebatlı noduler dansite artışı hâkimiyeti gözlendi (Şekil 3). Şekil 3. Hastanın tru-cut biopsi sırasında çekilen toraks tomografisi Mevcut radyolojik ve klinik bulgular doğrultusunda hastanın antitüberküloz tedavisine devam edildi. Tedavinin 1. ayında hastanın tüm şikâyetlerinde iyileşme gözlendi. Tartışma Tüberküloz önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen, günümüzde özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Bunun nedenlerinden en önemlisi hastalığın tanısında gecikmedir. Bu da hem tedaviyi 37 Euras J Fam Med 2015; 4(1):36-38 zorlaştırmakta, hem de hastalığın yayılmasına neden olmaktadır. Tüberküloz tanısı koymak her zaman kolay değildir. Radyolojik ve klinik olarak spesifik bulgulara sahip olmadığından tüberküloz basilinin kültürde gösterilemediği durumlarda tanı koymak zor olmaktadır. Bundan dolayı akciğeri tutan diğer hastalıkların ayırıcı tanısında mutlaka tüberküloz da akla gelmelidir. Üst lobların anterior segmenti, orta lob ve lingula, alt lobların bazal segment tutulumu (alt lob süperior hariç) tüberkülozun olağan dışı yerleşim yerleri olarak kabul edilmektedir (5). Hastamızın toraks tomogrofisinde saptanan lezyon, sağ akciğer üst lob anteriorda parakardiak alanda sınırları düzensiz kitle ile uyumlu olup, beklenenin dışında bir yerleşimde idi. Bu da tüberküloz tanısından uzaklaştırmaktaydı. Axiller lenf nodu biyopsisinin, “kazeifiye granulamatöz lenfadenit, tüberkülozla uyumlu” olarak raporlanması ve PPD testinin 16 mm olması, tüberküloz tanısını destekledi. Tüberkülozun radyolojik özelliği, lokalizasyonunun tipik olması ve kavitasyonun sık görülmesidir. Olguların %95’inde lezyonlar üst lobların süperior segmentlerinde yerleşir. Kavitasyon dışında, lokal eksudatif lezyonlar, bronkopnömonik, miliyer görünüm, lokal fibrokalsifiye lezyonlar ve tüberküloma şeklinde de görünüm verebilir (6). Bizim hastamızda da bilateral milier tüberküloz ile uyumlu milimetrik ebatlı nodüler dansite artışı hâkimiyeti gözlendi. Sonuç olarak akciğer tüberkülozu akciğer kanseri ile karışabilecek radyolojik görünüme sahip olabilir. Bu nedenle hastalarda malignite araştırılırken tüberküloz da akılda tutulmalı ve tanıya yönelik ileri tetkikler yapılmalıdır. Bu olgu Aile Hekimleri 2014 Ulusal Kongresi ve Aile Sağlığı Çalışanları Kongresi’nde poster bildiri olarak sunulmuştur. Kaynaklar 1. World Health Organization [Internet]. Global tuberculosis report, 2013 [cited 2014 Jul 05]. Available from: http://apps.who.int/iris/bitstre am/10665/91355/1/97892415 64656_eng.pdf 2. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu [Internet]. Güncel tüberküloz istatistikleri, 2014 [cited 2014 Jul 07]. Available from: http://tuberkuloz.thsk.saglik.g 38 ov.tr/etkinlikler/guncel-istatis tikler/869-tb.html 3. Schweigert M, Dubecz A, Beron M, Ofner D, Stein H. Pulmonary infections imitating lung cancer: clinical presentation and therapeutical approach. Ir J Med Sci 2013;182(1):73-80. 4. Yurdakul AS, Öztürk C, Mullaoğlu S, Aksoy H, Varol A. Solid kitle görünümü veren pulmoner tüberküloz (iki olgu nedeniyle). Solunum Hastalıkları 2006;17(1):38-43. 5. Hadlock FP, Park SK, Awe RJ, Rivera M. Unusual radiographic findings in adult pulmonary tuberculosis. AJR Am J Roentgenol 1980;134(5):1015-8. 6. Miller WT, Miller Jr WT. Tuberculosis in the normal host: radiological findings. Semin Roentgenol 1993;28(2):109-18. Euras J Fam Med 2015;4(1):1-38 Euras J Fam Med INSTRUCTIONS FOR AUTHORS Eurasian Journal of Family Medicine (EJFM) is an international journal which publishes clinical and experimental trials, interesting case reports, invited reviews, letters to the Editor, meeting, news and bulletin, clinical news and abstracts of interesting researches conducted in Family Medicine field. The language of the journal is both Turkish and English. The journal is based upon independent and unbiased double-blinded peer-review principles. The Journal is the scientific publication of the Eurasian Society of Family Medicine (ESFAM), and is published three times per year. The authors are responsible for the scientific content of the material to be published. Scientific Review and Acceptance Manuscripts must only be submitted electronically through the following website: www.ejfm.org. Only the papers that have not previously been published or under review in any scientific publication are accepted for publication. Manuscripts that have been presented orally or as a poster must be stated on the title page with the date and the place of the congress. All articles submitted for publication are peer-reviewed for their suitability for the Journal. Papers do not comply with the format of the Journal will be returned to the author without further review. Therefore, to avoid time and work loss, authors must carefully review the rules of the journal. Manuscripts that comply with the main rules of the journal are sent to at least two reviewers from Advisory Board, and the reviewers are asked for opinion about the suitability of the paper for publication. The reviewed manuscripts are then re-reviewed by the Editorial Board and the publisher and volume of the manuscripts are arranged. All submissions must be accompanied by a signed statement of scientific contributions and responsibilities of all authors and a statement declaring the absence of conflict of interests. Any institution, organization, pharmaceutical or medical company providing any financial or material support, in whole or in part, must be disclosed in a footnote. Manuscript format must be in accordance with the ICMJE-Uniform Requirements for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals: Writing and Editing for Biomedical Publication available at www.icmje.org The Advisory Board, Editorial Board and the Publisher have the authority to edit the manuscripts, request changes in the format of the manuscripts, and make reductions within the authors' knowledge in typographic control. Until the required changes and edits have been made, the papers will not be preceded for publication. Manuscript Preparation The manuscript file should include title page, abstracts and keywords, text, references, tables (each table on a separate page), figure legends (if any) in the mentioned order. Title page: Title page should include the title of the manuscript, the name(s) and institution(s) of the author(s) and telephone, postal address and e-mail address of the corresponding author. Abstracts: Abstract should follow the title. Turkish and English abstracts must be included. For the manuscripts submitted from outside of Turkish speaking countries, editorial team will provide the translation into Turkish upon request. For research articles, abstracts should be structured as follows; Aim, Methods, Results, Conclusion, and should not exceed 200 words. Abstracts of case reports should mainly include information about the case and should consist of a short and single paragraph. Keywords: At least two keywords should be written both in Turkish and English. Keywords must be selected from “Medical Subject Headings” (MESH) available through: www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html. Main text file: The main text should be structured as follows: Introduction, Methods, Results, Discussion, Authors Contributions, Acknowledgements, Conflict of Interest Disclosure and References. The sections do not have to begin on separate pages. Case reports should also be structured as Introduction, Case(s) and Discussion following the titles and abstracts. Author names and their institutional information, figures and illustrations should not be present in the manuscript file. References: Reference listing must be in accordance with ICMJE standards and numbered consecutively at the end of the manuscript in the order in which they are mentioned in the text. Journal abbreviations should be in Index Medicus style. If there are more than six authors, it should be abbreviated with the use of "et al.". Authors should only cite the articles that they have directly used. Our journal does not approve the citations made from references of any other articles. If a reference is considered not to be directly cited, the reference(s) must be verified by the authors against the original documents by sending the Euras J Fam Med INSTRUCTIONS FOR AUTHORS photocopy of the first page(s). Any citation of unpublished work, of which the page as numbers could not be provided, such unpublished conference, symposium, and meeting presentations, is permissible. For further information authors should consult NLM’s Citing Medicine for information on its recommended formats for a variety of reference types. Examples for writing references (please give attention to punctuation): Format for journal articles; initials of author’s names and surnames, titles of article, journal name, date, volume, number, and inclusive pages, must be indicated. Example: Marakoglu K, Toprak D, Taner S, Ozdemir S, Erdem D, Bodur S. Smoking and Depression Symptoms Among Medical Students in Turkey. Euras J Fam Med 2012;1(2):42-54. Format for books; initials of author’s names and surnames, chapter title, editor’s name, book title, edition, city, publisher, date and pages. Example: Eyler AE, Biggs WS. Medical Human Sexuality in Family Medicine Practice. In: Rakel RE, ed. Textbook of Family Medicine. 7th ed. Philadelphia: WB Saunders; 2007. p.1335-55. Format for books of which the editor and author are the same person; initials of author(s)’ editor(s)’ names and surnames chapter title, book title, edition, city, publisher, date and pages. Example: Solcia E, Capella C, Kloppel G. Tumors of the exocrine pancreas. Tumors of the Pancreas. 2nd ed. Washington: Armed Forces Institute of Pathology; 1997. p.145-210. Format for online-only publications; DOI is the preferred on-line reference. Format for websites; author(s)/organization, internet in square brackets, title, page update, citation date and web adress. Example: AMA: helping doctors help patients (Internet). Chicago: American Medical Association; c1995-2007 ( c i t e d 2 0 0 7 F e b 2 2 ) . Av a i l a b l e f r o m : http://www.ama-assn.org/. Tables, Figures, Graphics and Photographs: Tables, figures and graphics should not be embedded in the manuscript. Each table must be on a separate sheet. Figures, graphics and photographs must be submitted as a separate file in jpeg format in high resolution. Table and figure legends must be placed at the end of the main text. Tables, figures and graphics must be cited in the text. Ethics An approval of research protocols by ethics committee in accordance with international agreements is required for experimental, and clinical and drug trial studies: WMA Declaration of Helsinki - Ethical Principles for Medical Research Involving Human Subjects, October 2013, Fortaleza, Brazil (available at: http://www.ub.edu/ recerca/Bioetica/doc/Declaracio_Helsinki_2013.pdf) Guide for the care and use of laboratory animals 8th edition (available at: http://grants.nih.gov/grants/olaw/ Guide-for-the-care-and-use-of-Laboratory-animals.pdf) Euras J Fam Med YAZARLARA BİLGİ Avrasya Aile Hekimliği Dergisi (EJFM), Aile Hekimliği alanında yapılan klinik çalışmaları, ilginç olgu bildirimlerini, davet edilmiş derlemeleri, Editöre mektupları, toplantı, haber ve duyuruları, klinik haberleri ve ilginç araştırmaların özetlerini yayınlayan; yayın dili Türkçe ve İngilizce olan, bağımsız ve önyargısız çift-kör hakemlik (peer-review) ilkelerine dayanan uluslararası bir dergidir. Dergi, Avrasya Aile Hekimliği Derneği’nin (ESFAM) bilimsel içerikli yayın organı olup yılda 3 sayı yayınlanır. Yazıların bilimsel sorumluluğu yazarlara aittir. Bilimsel Değerlendirme ve Yayına Kabul Yazılar sadece http://www.ejfm.org adresinden online olarak gönderilmelidir. Gönderilen yazıların dergide yayınlanabilmesi için daha önce başka bir bilimsel yayın organında yayınlanmış ya da değerlendirme sürecinde olmaması gerekir. Daha önce sözlü ya da poster olarak sunulmuş çalışmalar, yazının başlık sayfasında tarihi ve yeri ile birlikte belirtilmelidir. Dergiye gönderilen yazılar, ilk olarak dergi standartları açısından incelenir. Derginin formatına uymayan yazılar, daha ileri bir incelemeye gerek görülmeksizin yazarına iade edilir. Bu nedenle, gereksiz yere zaman ve emek kaybına yol açılmaması için, yazı sahipleri dergi kurallarını dikkatli incelemek zorundadır. Derginin temel kurallarına uygunluğuna karar verilen yazılar Danışma Kurulundan en az iki üyeye gönderilir ve bu üyelerden yayına uygun olup olmadığı konusunda görüşleri alınır. Bu incelemeden geçen yazılar, Yayın Kurulu tarafından tekrar değerlendirilir ve basılacağı yer ve sayı kararlaştırılır. Tüm yazarlar bilimsel katkılarını, sorumluluklarını ve çıkar çatışması olmadığını bildiren toplu imza ile yayına katılmalıdır. Araştırmalara yapılan kısmi de olsa nakdi ya da ayni yardımların hangi kurum, kuruluş, ilaç-gereç firmalarınca yapıldığı dip not olarak bildirilmelidir. Makalelerin formatı ICMJE-Uniform Requirements for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals: Writing and Editing for Biomedical Publication (www.icmje.org) kurallarına göre düzenlenmelidir. Danışma Kurulu, Yayın Kurulu ve Yayıncı dizgi ve kontrol aşamasında, yazılarda düzeltme yapmak, biçiminde değişiklikler istemek ve yazarları bilgilendirerek kısaltma yapmak yetkisine sahiptir. Yazarlardan istenen değişiklik ve düzeltmeler yapılana kadar, söz konusu yazılar yayın programına alınmayacaktır. Makalenin Hazırlanması Yazının gönderildiği metin dosyasının içinde sırasıyla, başlık sayfası, Türkçe ve İngilizce özetler ve anahtar sözcükler, makalenin metinleri, kaynaklar, her sayfaya bir tablo olmak üzere tablolar ve son sayfada şekillerin (varsa) alt yazıları şeklinde olmalıdır. Başlık sayfası: Başlık sayfası yazının başlığını, yazar(lar)ın isim ve çalıştıkları kurumları ve sorumlu yazarın telefon, adres ve elektronik posta bilgilerini içermelidir. Özetler: İkinci sayfada Türkçe ve İngilizce özetler yazı başlığı ile birlikte verilmelidir. Araştırma makalelerinde özetler; Amaç, Yöntemler, Bulgular, Sonuç bölümlerine ayrılmalı ve toplamı 200 sözcüğü geçmemelidir. Olgu sunumlarının özetleri ağırlıklı olarak mutlaka olgu hakkında bilgileri içermeli, kısa ve tek paragraf olmalıdır. Anahtar kelimeler: En az iki adet anahtar kelime Türkçe ve İngilizce olarak “Medical Subject Headings (MESH)”e uygun verilmelidir. İngilizce anahtar kelimeler için www.nlm.nih.gov/mesh/MBrowser.html ve Türkçe anahtar kelimeler için www.bilimterimleri.com adreslerinden yararlanılabilir. Tam metin dosyası: Giriş, Yöntemler, Bulgular, Tartışma, Çıkar Çatışması Beyanı, ve Kaynaklar şeklinde oluşturulmalıdır. Metin dosyasında yazının hiçbir bölümünün ayrı sayfalarda başlatılması zorunluluğu yoktur. Olgu sunumları da, başlık ve özetlerden sonra Giriş, Olgu(lar) ve Tartışma şeklinde düzenlenmelidir. Metin dosyasının içinde, yazar isimleri ve kurumlara ait bilgi, makalede kullanılan şekil ve resimler olmamalıdır. Kaynaklar: Kaynak yazım stilleri ICMJE kurallarına göre yapılmalı ve yazı içinde geçiş sırasına göre makale sonunda listelenmelidir. Kullanılacak kısaltmalar Index Medicus'a uygun olmalıdır. Yazar sayısı altıdan fazla ise sonraki isimler Türkçe makalelerde "ve ark." İngilizce makalelerde ise "et al." şeklinde kısaltılmalıdır. Yazarlar yalnızca doğrudan yararlandıkları kaynakları yazılarında gösterebilirler. Dergimiz, başka çalışmalarda bildirilen kaynakların aktarma şeklinde kullanılmasını kesinlikle benimsememektedir. Bir kaynağın aslından yararlanılmamış olduğu düşünüldüğünde, yazarından söz konusu kaynak ya da kaynakların ilk sayfalarının fotokopilerini Euras J Fam Med YAZARLARA BİLGİ göndermesi istenir. Yayınlanmamış ve sayfa numaralarıyla verilemeyecek kaynak (yayınlanmamış kongre, sempozyum, toplantı, vb. belgeleri) kullanılamaz. Çeşitli kaynak tiplerinin kullanımı hakkında daha fazla bilgi için yazarlar “NLM’s Citing Medicine” kaynağına başvurabilirler. Kaynakların yazımı için örnekler (Noktalama işaretlerine lütfen dikkat ediniz): Makale için; Yazar(lar)ın soyad(lar)ı ve isim(ler)inin başharf(ler)i, makale ismi, dergi ismi, yıl, cilt, sayı, sayfa no’su belirtilmelidir. Örnek: Yabancı dilde yayınlanan makaleler için; Marakoglu K, Toprak D, Taner S, Ozdemir S, Erdem D, Bodur S. Smoking and Depression Symptoms Among Medical Students in Turkey. Euras J Fam Med 2012;1(2):42-54. Türkçe makaleler için; Öztürk Ö, Seven H. (Comparison of Late Term Treatment with “Steroid” and “Hyperbaric Oxygen Aided Steroid” in Idiopathic Sudden Hearing Loss). Euras J Fam Med 2012;1(2):63-8. Kitap için; Yazar(lar)ın soyad(lar)ı ve isim(ler)inin başharf(ler)i, bölüm başlığı, editörün(lerin) ismi, kitap ismi, kaçıncı baskı olduğu, şehir, yayınevi, yıl ve sayfalar belirtilmelidir. Örnek: Yabancı dilde yayımlanan kitaplar için; Eyler AE, Biggs WS. Medical Human Sexuality in Family Medicine Practice. In: Rakel RE, ed. Textbook of Family Medicine. 7th ed. Philadelphia: WB Saunders; 2007. p.1335-55. Türkçe kitaplar için; Tür A. (Emergency airway management and endotracheal intubation). Şahinoğlu AH, editör. Yoğun Bakım Sorunları ve Tedavileri. 2. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2003. p.9-16. Yazar ve editörün aynı olduğu kitaplar için; Yazar(lar)ın/editörün soyad(lar)ı ve isim(ler)inin başharf(ler)i, bölüm başlığı, kitap ismi, kaçıncı baskı olduğu, şehir, yayınevi, yıl ve sayfalar belirtilmelidir. Örnek: Yabancı dilde yayımlanan kitaplar için; Solcia E, Capella C, Kloppel G. Tumors of the exocrine pancreas. Tumors of the Pancreas. 2nd ed. Washington: Armed Forces Institute of Pathology; 1997. p.145-210. Türkçe kitaplar için; Eken A. (Cosmeceutical ingredients: drugs to cosmetics products). Kozmesötik Etken Maddeler. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2006. p.1-7. Sadece online yayınlar için; DOI tercih edilen on-line referanstır. Websiteleri için; Yazar(lar)/Organizasyon, (Internet), başlık, sayfa güncelleme tarihi, erişim tarihi ve web adresi belirtilmelidir. Örnek: AMA: helping doctors help patients (Internet). Chicago: American Medical Association;2007. http://www.ama-assn.org/ adresinden 27.02.2007 tarihinde erişilmiştir. Tablo, Şekil, Grafik ve Fotoğraflar: Tablo, şekil ve grafikler yazının içine yerleştirilmiş halde gönderilmemelidir. Tablolar her sayfaya bir tablo olmak üzere yazının gönderildiği dosya içinde olmalı ancak yazıya ait şekil, grafik ve fotoğrafların her biri ayrı bir imaj dosyası olarak yüksek çözünürlüklü jpeg formatında gönderilmelidir. Tablo başlıkları ve şekil altyazıları eksik bırakılmamalıdır. Şekillere ait açıklamalar yazının gönderildiği dosyanın en sonuna yazılmalıdır. Tablo, şekil ve grafiklerin yazıda nerede geçtiği belirtilmelidir. Etik Deneysel, klinik ve ilaç araştırmaları için ilgili uluslararası anlaşmalara uygun etik komisyon raporu gerekmektedir: WMA Declaration of Helsinki - Ethical Principles for Medical Research Involving Human Subjects, October 2013, Fortaleza, Brazil (available at: http://www.ub.edu/ recerca/Bioetica/doc/Declaracio_Helsinki_2013.pdf) Guide for the care and use of laboratory animals 8th edition (available at: http://grants.nih.gov/grants/olaw/ Guide-for-the-care-and-use-of-Laboratory-animals.pdf)