ZORBALIK KARŞISINDA DĐRENME HAKKI Devleti oluşturan

Transkript

ZORBALIK KARŞISINDA DĐRENME HAKKI Devleti oluşturan
ZORBALIK KARŞISINDA DĐRENME HAKKI
Devleti oluşturan güçlerin tek elde toplanmasını önleyerek toplumda kargaşa ve iç savaşı
engelleyecek yönetimi gerçekleştirebilmek için koşulların oluşması halinde o toplumu
oluşturan bireylerin direnme hakkı bulunmaktadır. Bu hak; Đngiltere’de Büyük Özgürlük
Fermanı (Magna Carta Libertatum, 121 5 madde. 61 ); Haklar Dilekçesi (Petition of Rights,
1628) ; Habeas-Corpus ACT ( 1679) ; Haklar Bildirgesi (Bill of Rights, 1689) gibi anayasal
belgelerde; Amerika Birleşik Devletleri’nde Virginia Haklar Bildirgesi (1776 mad. 3),
Fransa’da, 1789 Fransız Đnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (Baskıya karşı direnme, mad. 2)
nde; ve Federal Alman Anayasası’nın 20. maddesinde yer almıştır. Yani bu kavram siyasi
tarih sürecinde oluşarak demokratik bir anayasanın bazını ve ruhunu teşkil eden olmazsa
olmaz bir haktır. Toplumu teşkil eden bireylere tanınması için mutlaka fiilen anayasanın
yazılı hükümlerinde belirtilme zorunluluğu yoktur. Bu hak insanlara türdeşleri tarafından
değil doğa tarafından verilmiştir.
Birey, ortak refah ve mutluluğa ulaşmak için kendisine doğuştan verilmiş haklarını vekaleten
devrettiği ve bir toplumda en üst gücü teşkil eden kanun koyma gücünü elinde
bulunduranların, bu hakkı kendisinin iyiliği için kullanmadığını gördüğü anda –yani devletin
artık demokratik bir devlet olarak ifade edilemeyeceği anda- direnme hakkına sahiptir. Başka
bir anlatımla birey, kanun koyucunun (ve az gelişmiş demokrasilerde yürütmenin ya da kısaca
siyasal iktidarın) toplumun kuruluş amacı olan kamu yararı ve iyiliğini gözetmediğini,
bireylerin hak ve özgürlüklerini korumada keyfi davrandığını gördüğünde kendi iradesi ile
vermiş olduğu haklarını geri alır.
Kanun koyucu, koyduğu yasalara –tıpkı bireyler gibi- uymakla mükelleftir. Kanun
koyucunun yasalara uymaması ya da yürütme ile birlikte kendi çıkarları doğrultusunda
yasaların üzerinde hareket etmesi demokratik bir rejimi değil zorbalığı doğuracaktır. Çünkü
toplumu oluşturan bireylerden önce, en başta siyasal iktidarların kanunlara uyması şarttır ve
bireyler siyasal iktidarlara hiçbir zaman sınırsız yetki vermezler. Siyasal iktidarların
yetkisini sınırlayan çizgi kamu yararının bitip keyfiliğin yani zorbalığın başladığı yerdir ve
kanunun bittiği yerde zorbalığın doğduğu tarihle sabittir.
Zorbalık karşısında bireylerin sığınabilecekleri, haklarını savunabilecekleri yegane güç
yargıdır. Ancak yargının da yasama ve yürütmeyle birlikte zorbalığı uygulayanlarca ele
geçirilmesi halinde geriye, bireylerin doğadan gelen en tabii hakkı olan direnme hakkı kalır.
Hiçbir bireyin bir başka bireye zorbalık uygulama hakkı bulunmadığı gibi sıfatı ne olursa
olsun, hiçbir gücün de bu hakkı bulunmamaktadır. Đşte direnme hakkının kaynağı budur. Bu
hak gücünü ve meşruiyetini herhangi bir yazılı metinden değil, doğadan, insanın insan
olarak yeryüzündeki mevcudiyetinden alır.
Đnsanoğlu, nereden gelirse gelsin, kendisine yönelen zorbalığı sadece en tabii hakkı olan
kendini savunma yani direnme hakkını kullanarak yenebilir. Zorbalığın halka yönelmesi
halinde ise bu hak ihtilal hakkıdır.
E.Ö.