Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Transkript
Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi
Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 260-269 Larisa ZAKHAROVA YETER1 B. ZAYTSEV’İN ESERLERİNDE BENZETMENİN ROLÜ İLE YAPI VE ANLAM ÖZELLİKLERİ Özet Bu makalede işlev, yapı, imgesellik oluşturma yolları ve benzetmelerin B. Zaytsev’in dile yansıyan dünya görüşündeki yerini incelenmektedir. Bu araştırmanın sonucunda, benzetmenin yeri etkileyici anlatım unsuru, felsefi düşüncelerini aktarma biçimi ve karşılaştırılan kavramların anlamlarına yapılan ekleme, netleştirme ve zenginleşme olarak belirlenmiştir. B. Zaytsev’in eserlerindeki benzetmeler şu yollarla oluşturulmaktadır: Farklı türden nesnelerin karşılaştırılması, Rusçada genelde bir arada kullanılmayan benzeyen ve benzetilenlerin bir araya getirilmesi, benzetmenin benzetme yönü ile benzetilen arasında ortaya çıkan bağ ve benzetilen ögesinin özellikleriyle kurulan imgelerin oluşturulması. Anahtar kelimeler: Benzeyen, Benzetme yönü, Benzetilen, Etkileyici anlatım, İmgesellik, Duygusallık, Anlam birimi, Bağlam. STRUCTURAL AND SEMANTİC FEATURES OF SİMİLES AND THEİR ROLE İN THE WORKS OF B.ZAYTSEV Abstract The article deals with functions, structure, mechanisms for creating imagery and the role of similes in the word-building world model of B.Zaytsev. The results of the present research reveal the role of similes as mean of expression, as an expression of philosophical ideas and as addition, concretization and expansion of information on comparable notions. The mechanisms of creation of similes in the works B.Zaytsev are as follows: similes of different classes of objects, the 1 Yrd.Doç.Dr.,Beykent Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık (Rusça) ABD., lzaharova@yandex.ru B. Zaytsev’in Eserlerinde Benzetmenin Rolü İle Yapı ve Anlam Özellikleri association of words in a literary language, linking of indicative and the object components of similes, creation of a model of image based on the properties of the object component. Keywords: Subject of similes, Basis of similes, Object of similes, Expressivity, Imagery, Emotionality, Sema, Context. GİRİŞ Mecaz ve değerlendirmelerle birlikte benzetmeler en temel insani düşünce yapılarındandır. Belli bir amaç doğrultusunda kullanılan bu benzetmeler her dil üslubunda kullanılabilir. Edebî eserlerde bu yaklaşıma bir hayli önem verilmektedir. Makalemizin amacı, B. Zaytsev’in eserlerindeki benzetmelerin işlevlerini, imgeselliklerini, yapılarını incelemektir. B.Zaytsev (1981-1972), Rus Edebiyatının empresyonist, 1917 Sosyalist Devrimi’nden önceki dönemin Rus “köy hayatını” kaleme alan hikâye, öykü ve roman yazarıdır. B.Zaytsev’in empresyonizmi, hem eserlerinin konularını hem de kullanılan zengin, sıra dışı dil sanatlarını yansıtmakta. B.Zaytsev’in eserlerindeki deyim ve mecaz gibi dil sanatları, Rus dilbilimciler tarafından son 20 yılda araştırılmaktadır (Çubayeva 2003; Orehova 2009). Fakat bugüne kadar B.Zaytsev’in eserindeki benzetmeleri konu alan dil ve edebiyat çalışması bulunmamaktadır. Araştırmamızın temeli, Y.N. Karaulov’un ortak bir toplum dilinin var olmadığı, dilin ancak şahsî bir sözlü iletişim dizgesi olduğu fikrine (Karaulov 1987:13) dayanmaktadır. Y.N. Karaylov’a göre her kişiliğin dil kullanım şekli, onun düşüncelerini ifade eden, dile yansıyan dünya görüşünü meydana getirmektedir. İnceleme Benzetmeler, üç öge içeren (benzeyen, benzetme yönü ve benzetilen), “gibi (kak), sanki (kak budto, slovno), aynı (toçno)” Rusçadaki benzetme bağlaçlarıyla birleşen sözcük öbeklerini ve edatsız araç biçiminde olan bir benzetilenle yapılan benzetmeleri nitelemektedir. Benzetmelerin yapısı birkaç ögeden oluşur: Benzeyen (bir şeye benzetilen), benzetme yönü (belirtilmemiş olabilir) ve benzetilen (benzeyene kazandırdığı yeni özellikler). Bunun dışında V.M. Ogoltsev, benzetmelerin bir başka önemli unsuru olarak koşulları, durumu ve bizim deyişimizle, olayların bağlamını saymaktadır (Ogoltsev 1978: 27). Edebiyat eserlerinde, diğer dil sanatlarının gibi benzetmeler imgesellik anlam öge sayesinde imgeler (imgesel düşünceler) yaratabilirler. Hemen hemen her sözcük veya sözcük öbeği, anlam ögelerinden biri olan imgeselliği içermektedir (Zakharova 2006: 38). Bu anlam ögesini, bir sözcük iç formunu (etimolojisini), türetme özelliklerini veya diğer sözcükler ile çağrışımını inceleyerek ortaya çıkartmak mümkündür. V.V.Vinogradov, imgeselliği, sözcüğün “gizli enerjisi” olarak nitelemektedir (Vinogradov 1993: 62). Bir sözcük veya diğer dil biriminin bu “gizli enerjisi”, insan zihnindeki görsel, işitsel, dokunsal vs. duygusal düşünceleri yani imgeleri uyandırmaktadır. Benzetmelerin yapısındaki imgenin oluşumunda benzetilen öge ön plana çıkmaktadır. Bu makalede imgesellik, imge düşüncelerini yaratan benzetme öğesi olarak; benzetme ise, imgeselliğin bir ifadesi olarak kullanılmıştır. Bizce edebî metinlerde, nitelikleri dildeki sözcük birimleriyle ifade edilemeyen kişiler, nesneler, olaylar, göstergeler ve eylemler için benzetme yapılmaktadır. B.Zaytsev’in eserlerine anlam katan bu dil sanatı yazar için şüphesiz vazgeçilmezdir. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 260-269 261 Larisa Zakharova Yeter B.Zaytsev’in eserlerindeki benzetmeleri işlevsellik açısından incelemek mümkündür. Bu araştırmamızda, edebî metinlerdeki benzetmelerden yola çıkarak, yazarın dünya görüşünü ortaya çıkarmak için yazarın kullandığı sözcüklerle yeni bir anlam yaratma arayışındayız. Benzetmelerin detaylı incelenmesi, özellikle de benzetilenin bu benzetme içinde yer almaması, var olan kısmın bir anlam ifade ettiğini, ama bu anlamın duygusallık ve imgesellik açısından zayıf kaldığını göstermiştir. Örneğin; “Bayan pek de sıradan değildi ona [Agrafena’ya] göre” (barışnya kazalas yey [Agrafene] ne sovsem obıçnoy). Buradaki benzetilen öge cümlenin devamıdır: “Sanki belirsiz ve gizli bir yanı vardı.” (toçno jılo v ney smutnoye i slegka zagadoçnoye) («Agrafena» öyküsünden(Zaytsev 1989: 65)). Bir başka örnek olarak, “Agrafena (bodrumdaki mutfağından çıkıp dışarıda) kendini ayazda, acayip bir cennette gibi hissediyordu.” (Agrafena çuvstvovala sebya v strannom moroznom rayu). Buradaki benzetilen öge ise cümlenin bir parçasıdır: “Sanki tüm sorunları kenara bırakıp kendini özgür hissetmişti” (Toçno vsya polegçala) («Agrafena» öyküsünden) (Zaytsev 1989: 68). Bu modelleri bir benzetme hâline getiren tek şey benzetilendir. Böylece yazar (belki de bilinçsizce) benzetmeleri etki yaratma amaçlı kullanır. Yaşlı at arabası sürücüsü Nikolay ile Moskova’daki meşhur Arbat Caddesi’nde adına pek çok kilise bulunan kutsal Nikolay arasında yapılan benzetmenin anlamını ve işlevini çözmek, metnin bağlamı “Aziz Nikola Caddesi” öyküsü olmadan bir hayli zordur. Örneğin, “At arabası sürücüsü Mirlikyalı Aziz, patronu [Aziz Nikolay] gibi arabayı dimdik ve sakin bir şekilde sürüyordu” (İzvozçik yezdit rovnıy i pokoynıy kak patron ego, svyatoy iz Mirlikii ) (Zaytsev 1989: 88). Bu benzetmenin etkileyici güç katan ögeleri iki benzetilendir: Mirlikyalı Aziz, patron gibi. “Patron” sözcüğünün mecaz anlamı “koruyucu” demektir. “Mirlikyalı Aziz gibi” ifadesi ise Likya’da yaşamış olan Aziz Nikola’yı (Nikolay Ugodnik) nitelemektedir. Benzetmeyi oluşturan sözcüklerin anlamı incelendiğinde “at arabası sürücüsü” (izvozçik) benzeyeninin benzetilenle bir cümle oluşturabildiği ortaya çıkmaktadır. Bu, “dimdik”(rovnıy) (kıvrılmayan) (ne sgibayuşiysya) ve “sakin” (pokoynıy) (endişesiz, tasasız) (spokoynıy, bez volneniya) sıfatlarıyla sağlanmıştır. Buna ilaveten, benzetmenin ikinci kısmı (benzetme yönü ve benzetilen) birbirine bağlanabilmektedir: “Mirlikyalı Aziz, patronu gibi dimdik ve sakin bir şekilde arabayı sürüyordu” (yezdit rovnıy i pokoynıy kak patron ego, svyatoy iz Mirlikii ). “Mirlikyalı Aziz, patronu gibi” (kak patron ego, svyatoy iz Mirlikii ) benzetileninin benzetmeden çıkarılması, cümleyi hem etkileyici anlatımdan, hem de “at arabası sürücüsü” (izvozçik), “Aziz” (svyatoy) ve “patron” (patron) sözcükleri kapsamında doğacak ek anlamlardan yoksun bırakır. Öykünün bu bölümündeki bağlamı göz önünde bulundurursak, at arabası sürücüsü, kurşun sesleri sırasında insanları barikattan barikata götürürken özellikle de çatışma sahnelerinde sakinliğini korumaktadır. B.Zaytsev yukarda incelendiğimiz benzetmeler yardımıyla ‘sakinlik’ kavramına yeni anlamlar katmaktadır. Bunlar, ‘ancak kutsal şahıslara ait bir sakinlik’, ‘adaşının onu koruduğuna dair inanç’tır. Böylece, incelediğimiz parçada benzetme dil sanatı olarak, benzeyen ögesi olan sözcüğün anlamını netleştirme ve zenginleşme rolü oynamaktadır. Benzetmeler, katkı ve etki işlevleri dışında B. Zaytsev’in felsefi görüşlerini de ortaya çıkarmaktadır. Bu benzetmelere şunları dâhil edebiliriz: “Çok zengin bir adam yaşadı ve üç kızı vardı ... Kızları, zengin kızları gibi narindi” (jil odin bogateyşiy çelovek, i u nego tri doçeri … Devuşki nejnıye, kak obıknovenno bogatıye bıvayut) (“Priyezd na Valaam (Valaam’a Yolculuk)” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 39). B. Zaytsev, bu benzetmedeki benzeyen olan “kızları” (devuşki) ve ona ait benzetilen “narin” (nejnıy) ögelerini duygu yükü katmadan SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 260-269 262 B. Zaytsev’in Eserlerinde Benzetmenin Rolü İle Yapı ve Anlam Özellikleri birleştirmiştir: “Zengin kızları gibi” (kak obıknovenno bogatıye bıvayut). Altında yatan felsefi fikri ise dikkatli okuyucunun retorik bir soruyla ortaya çıkartması gerekir: “Yoksullar narin olamaz mı?”. Sonuç olarak, “narin” (nejnıy) sözcüğünün ‘ince’ (myagkiy), ‘hassas’ (ranimıy), ‘nazik’ (vejlivıy) anlam birimleri ‘sert’ (jostkiy), ‘katı karakterli’ (s suruvım harakterom) ve ‘sağlam iradeli’ (jeleznoy voley) ögelerine karşıt tutulabilir. B.Zaytsev eserindeki benzetmeleri, yapı ve imgesellik açısından da inceleyebiliriz. Yazar, Rusçadaki benzetmeleri kullanmamaktadır. Eserlerinde, kendi bilişsel dil sanatlarını yaratmakta ve onları algılarken okuyucunun zihninde benzetmedeki benzeyen ve benzetilenin anlamlarını birleştirme sonucunda ortaya çıkan izlenimin bir “resmini” oluşturmaktadır. Çağdaş dilbilimde benzetmeler yapılarına göre birkaç türe ayrılmaktadır. Bir araya getirdiğimiz ögelerde yapısal açıdan çokça benzetme bulunmaktadır. Topladığımız benzetmelerin arasında benzeyen öğeler en çok şu anlamlara sahiptir: Şahıslar, vücut organları, insanî hisler veya düşünceler. Bu bilgi ışığında, B.Zaytsev’in eserlerinde doğa imgesel düşüncelerinde kullandığı görsellik unsurlarına karşın, odak noktasının aslında insan ve onun “maddî” ve “manevî” hayatı olduğu çıkarımı yapılabilir. B. Zaytsev’in eserlerindeki bu tür benzetmelerde benzeyen insan; benzetilen ise 1) insan, 2)hayvan (solucan, tay, at, kısrak, kuş, devekuşu, köpek, dağ sıçanı, böcek, sinek sürüsü), 3) canlı (mantar, yaprak yığını) ya da 4) cansız doğa unsuru (bulut, güneş sistemi, dalgalar, gölgeler, yığınlar), 5) suni cisimler (duvar, gemi, saman yığını, çizme), 6) kurgusal varlıklar (hortlaklar ve hayaletler) vb. olarak karşımıza çıkmaktadır. Sayıca daha az olan benzetme gruplarında ise benzeyen ögeler şunlardır: canlı varlık, cansız doğa unsuru ve yapay nesne. Yukarıda belirtilen her gruptan benzetme örneklerini inceleyerek benzetmelerin imgesel düşünce yaratıp yaratmadığını araştırabiliriz. “Şahıs” anlamı olan benzeyenlerin benzetmeleri incelendiğinde hepsinin imgesel düşünce yaratmadığı sonucuna varıyoruz. Çünkü şahıs benzeyen ve benzetilenleriyle yapılan benzetmeler B. Zaytsev’in öykülerinde genelde imgesellik ögesi içermez. Bu tür benzetmelerin kullanımı, benzeyen ögelerine (ya da benzetme yönüne) benzetilenin özelliklerini katmayı amaçlar. Örneğin; “Keşiş çok yaşlı ve Havari Pavlus gibi tamamen kel biriydi” (svyaşennik oçen starıy, soverşenno lısıy, kak apostol Pavel) (“Strannoe puteşestviye (Garip Yolculuk)” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 71). Bu benzetmede keşişin havariyle kıyaslanması gayet doğal durmaktadır, fakat “havari” (apostol) sözcüğünün taşıdığı ‘kutsallığı’ (svyatost) anlam birimi ona ait değildir. B. Zaytsev burada yalnızca, bu kilise hizmetkârının ‘başında saç olmamasını’, Havari Pavlus’un dış görünüşüne gönderme yaparak kuvvetlendirmektedir. Havari Pavlus tüm Ruslar tarafından bilinmekte ve kutsal kitaplarda ve ikonalarda yer almaktadır. Bu benzetmedeki benzetme yönü olan “kel” sözcüğü vazgeçilmez bir ögedir ve bunun cümleden çıkarılması anlam karmaşasına yol açmaktadır. Bu yüzden “Havari Pavlus gibi tamamen kel” benzetmesinin anlamsal olarak en önemli ögesi, benzetme yönüdür. B.Zaytsev’in, insanı bir hayvana, herhangi bir canlıya veya cansız doğa unsuruna benzetmeleri imgesel düşünce yaratabilme potansiyele sahiptir. Bunun nedeni, Rusçadaki alışılagelmemiş sözcük birleşimlerini bir benzetme içerisinde kullanmasıdır. Örneğin, “Agrafena” öyküsündeki benzetme: “Agrafena’nın tanımadığı bir grup çocuk, sarı gagalı sığırcıklar gibi ona doğru bakıyordu.” (Neizvestnıye Agrafene deti kuçkoy glyadeli na neyo, kak jeltorotıye skvortsı) (Zaytsev 1989: 77). B.Zaytsev, iki farklı sözcük anlamındaki “çocuklar” (deti) ve “sığırcıklar” (skvortsı) ‘farklı canlı türlerine ait yavrular’ ortak anlam birimleri bularak SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 260-269 263 Larisa Zakharova Yeter benzetme oluşturmuştur. Bu benzetmenin imgesel düşünce yaratan iki faktörü vardır. Birincisi, benzeyen öge olarak insandan ve benzetilen hayvandan yaratılan benzetmesi; alışagelmemiş sözcük birleşimiyle imgesel düşünceler oluşturarak özel bir anlam kazanmaktadır. “Çocuklar, sarı gagalı sığırcıklar gibi“ benzetmenin imgesel düşünce yaratma ikinci faktörü kullanıldığı bağlamdır. Bu benzetmenin özü “sarı gagalı” (jeltorotıye) sıfat öbeğinde anlam çekirdeğinin dışında gizlenmiş ‘deneyimsizlik’ (neopıtnost) ve ‘merak’ (lyubopıtstvo) anlam birimlerinde gizlenmektedir. Bu söz sanatı “Agrafena” öyküsündeki bağlam çerçevesinde bir imgesel düşünce kazanmaktadır. Bu çocuklar ile buluşmasından önce bir şehirde bodrum kattaki havasız mutfakta çalışmış olan Agrafena, köyüne, doğal hayatına dönmektedir. Ve yolda karşıladığı bu çocukları kuş yavruları olarak görmesi, doğaya dönüp anlamına da gelen yeni hayatının bir etkisidir. Karşılaştırma, bağlamsal çözümleme ve dil birimlerinin anlamsal çözümleme yöntemlerini uygulayarak şu ara sonuca varabiliriz: B.Zaytsev’in kullandığı benzetmeler; anlam zenginleştirmeyi, imge yaratmayı ve benzetilen öğesini etkili bir şekilde öne çıkarmaktadır. Benzeyen ögesi insan, benzetilen ise bir canlı olan benzetme örneği B. Zaytsev, "Keşiş Kronid" öyküsünde yer almaktadır. Yazar, çoban Klim'i iyi bir çörek mantarına benzetirken okuyucunun zihninde doğayla iç içe ve oldukça bereketli olan bu büyük mantarın görselini canlandırmayı amaçlamıştır. Böylece bu görsel, betimlenen kahramana, verilen örneğin belirli özelliklerini kazandırmıştır: "Tıknaz, iyi bir mantar gibi" (korenastıy, kak horoşiy borovik) (Zaytsev 1989: 28). Yazar o görsele çobanın "üstün dereceli tıknazlığı", (kemiklerinin) "genişliğini" ve "kısa boylu oluşunu" bağlamıştır ve çobanı temsil eden şey benzetmedeki benzetilen, yani mantardır. Benzetilen örneği olarak bir canlı varlığı, yani bitki kullanılması, B. Zaytsev'in dile yansıyan dünya görüşünde insanın her zaman doğayla iç içe olduğunun kanıtıdır. İnsanın yapraklara benzetilmesini inceleyelim. “Golubaya zvezda (Mavi Yıldız)” öyküsündeki “kalabalığın ..., bir yaprak yığını gibi karanlığa uçuşmaları için...” (tolpa … çtobı kak staya listyev razletelos vsyo vo tmu) benzetmesinin imgeselliği farklı türlerdeki benzeyen (kalabalık) ve benzetilen (yaprak birikintisi) kavramlarının bir araya gelişiyle oluşturulmuştur. B. Zaytsev’in bilincindeki “kalabalık” (tolpa) sözcüğünün yoğunlaştırılmış anlamı için temel anlamı nitelemeyen ‘birlik eksikliği’ (otsutsviye sploçyonnosti), ‘spontanelik’ (spontannost) anlambirimleri kullanılmıştır. Bu kalabalığı oluşturanlar farklı yönlere uçuşan yaprakların hafifliğine benzemektedir ve şu bağlamla da desteklenmektedir: "Hristoforov, maskeli baloda ne kadar göz alıcı, neşeli ve rahat olsa da bir anda bu topluluğun bir yaprak birikintisi gibi karanlığa uçuşmaları için bir nefes yeterliydi." (Na maskarade Hristoforovu vdrug predstavilos, çto skol ni blestyaşa i vesela, raspuşena eta tolpa, dovolno odnogo dıhaniya, çtobı kak staya listyev razletelos vsyo vo tmu) (Zaytsev 198:, 183). Bu benzetme anlam açısından bir araya gelmesi mümkün olmayan "kalabalık" (tolpa) ve "uçuşmak" (razletatsya) sözcüklerinin birleşimiyle oluşturulmuş bir mecaz üzerine kuruludur, çünkü normalde insan toplulukları "dağılır". İnsan ve bulut arasında yapılan benzetmedeki benzetilen, B. Zaytsev'in öykülerinde sürekli tekrarlanmaktadır. "Kadın (dansçı Labunskaya) onun (Retinazov'un) hayatından bahar için, gökyüzü için yaratılmış bir bulut gibi geçiyordu" (Ona [tanzovşçitsa Labunskaya] prohodila v yego [Retizanova] jızni oblakom, sozdannım dlya vesnı, dlya neba) ("Golubaya zvezda (Mavi Yıldız)” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 184) benzetmesinde yeni bir anlam oluşturulmuştur: Benzeyene, yani Labunskaya'ya bir benzetilenin (bulut) özellikleri kazandırılmıştır. Bu yüzden B.Zaytsev "bulut" sözcüğünün anlam çekirdeği dışında kalan, SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 260-269 264 B. Zaytsev’in Eserlerinde Benzetmenin Rolü İle Yapı ve Anlam Özellikleri Labunskaya’nın Retizanov'un hayatındaki ‘hafiflik’, ‘önemsizlik’ ve belki de ‘lakayıtlık’ anlambirimlerini öne çıkarmaktadır. Bu benzetme, B. Zaytsev'in öyküsünde bir benzetme yönü unsuru olan geniş bir anlam yelpazesine ait "geçmek" (prohodit) sözcüğü sayesinde yaşam bulmuştur. Benzetmeye "turkuaz mavisi gözleri olan şair, (Arbat Caddesi boyunca) beyaz bir bulutçasına süzülüyordu." (poet biryuzovoglazıy, pronosyaşçiysya (po Arbatu) slovno oblako beleyuşçeye) ("Aziz Nikola Caddesi" öyküsünden) (Zaytsev 1989: 85) ifadesinde rastlanmaktadır. Şairin, "beyaz bulut" (oblako beloye) benzetmesiyle, boş ve faydasız insan anlamını vurgulamaktadır. "Şair, beyaz bir bulutçasına süzülüyordu" ifadesindeki karşılaştırma sayesinde de bu şahsın benzer özellikler taşıyan imgesi oluşturulmaktadır. Benzeyen ögesi insan, benzetilen ise bir cansız doğa unsuru benzetme örneğine "Kara Rüzgarlar" öyküsünde rastlanmıştır. Bağlamsal açıdan, insan (kara toplulukları) ve dalga, uyumlu olmayan kavramlardır. B.Zaytsev, onları bir benzetme çerçevesinde benzetilen (kasvetli dalgalar – mraçnıye volnı) ve benzetme yönü "batırmak" (topit) biçiminde bir araya getirmeyi başarmıştır: " Tıpkı kasvetli dalgalar kara gruplar da hayatı iniltilere, ağrıya, işkenceye boğuyordu" (Çornıye otryadı topyat jızn v stonah, boli, muke, kak mraçnıye volnı) ("Kara Rüzgarlar" öyküsünden) (Zaytsev 1989: 48). Böylece, insanların bir araya gelmesi su doğa elementinin yıkıcı gücüyle kıyaslanmaktadır. Benzeyen ögesi insan, benzetilen ise bir cansız doğa unsuru benzetmesi “Agrafena” öyküsünde yer almıştır. “Seksen yaşındaki Munka, yıllanmış bir hayalet gibi, ihtiyar duruyordu” (Stoit Munka starıy-starıy, vosmidesyatiletniy, kak drevnee privideniye) (Zaytsev 1989: 70) benzetmesinde benzeyen, bir özel isimdir. Karakterin benzetme yönü “yaşlı” (starıy) oluşudur, benzetilen ise insan zihninin yaratışı cansız bir varlık olan “yıllanmış hayalettir” (drevnee privideniye). Benzetilen, anlam çekirdeği dışında kalan ‘orada bulunmayan veya ölmüş bir kişinin hayaleti’ (prizrak çeloveka otsutstvuyuşego ili je umerşego) anlambirimine sahiptir. Ona bu anlamı katan “hayal etmek”(prividetsya) (gerçekten olmayan bir şeyi görmek (prigrezitsya)) fiilidir. ‘Orada bulunmayan veya ölmüş bir kişinin hayaleti’ anlambirimdeki “yıllanmış” (vethiy) sıfatının “pejmürde” anlamında kullanılması, benzeyenin (ihtiyar Munka) “artık cansız olduğuna dair algı”yı arttırmaktadır. Aynı zamanda, Agrafena’nın durumunu anlamaya da katkıda bulunmaktadır. Agrafena burada Munkayı gördüğünde korkudan ürpermiştir: “Bu onu derinden etkilemişti” (Na neyo eto deystvovalo tyajelo). Miktar olarak daha küçük canlı varlık, cansız doğa unsuru, yapay nesne benzeyen ögeli olan benzetme gruplarını da incelemek mümkündür. Onlardan en etkileyici olanları "hayvan" ya da "bitki" benzeyen ögesi ile oluşturulmuş benzetmelerdir. B. Zaytsev'in eserlerinde benzeyeni canlı varlıklardan oluşan benzetmelerin neredeyse hiçbir zaman benzetileni olarak insan rastlanmamaktadır. Bir başka deyişle, bitkiler ve hayvanlar yazarın dile yansıyan dünya görüşünde canlı bir varlıkmışçasına insanlarla karşılaştırılmamaktadır. Yazarın eserlerindeki bu "kural"a istisna olarak elma ağacıyla anneler arasında yapılan benzetme gösterilebilir: "Elma ağaçları o saydam, iç ısıtan yüklerini genç anneler gibi taşıyordu" (Yabloni nesut svoy prozraçnıy tepleyuşçiy gruz, kak molodıye materi) (Zaytsev 1989: 39). Bu benzetme, kullanıldığı "Efsane" adıyla da öykünün adına da uyumludur. Aynı zamanda "Elma ağaçları genç anneler gibi" (yabloni kak molodıye materi) benzetmesi öykünün taşıdığı ruh hâliyle de uyum içindedir: Aydınlık, masalsı havası, malikanede bir gün boyunca ev sahipleri olmadan kalan kahramanları Mişa ve eşinin bu ruh hâllerini anlatmaktadır. O gün olan biten her şey onlara sıra dışı gelmiştir. Yazar da benzeyen (elma ağaçları) ve benzetileni (genç anneleri) temel SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 260-269 265 Larisa Zakharova Yeter anlamlarıyla benzetme yönü mecazı "iç ısıtan yüklerini ... taşıyordu" ile bir araya getirerek okuyucunun zihninde meyve vermiş ağaç görüntüsü yaratmakta ve okuyucuya anneliğin kutsallığını ve kahramanların buna karşı şefkatli yaklaşımlarını iletmektedir. B.Zaytsev’in, canlı varlıkların kendi aralarında ya da cansız doğa unsurlarıyla karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan benzetmeler dikkat çeker. Bu tür karşılaştırmalar, benzetilenin niteliklerinin yoğunluğuna göre (hacim, renk, ses), hareket şekline göre veya hareketsizlik konumuna göre farklı yönlerde yapılımaktadır. B. Zaytsev renk tonu ifadesi arayışındayken, "üvez" ile (ryabina) "kan" (krov) arasında (Agrafena’nın kızının mezarında, “Agrafena” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 83), "elma ağaçlarıyla" (yabloni) "şafak gemileri" (predutrenniye korabli) arasında (“Agrafena” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 64), "elmalarla" (yabloki) "güneş hayaletleri" (solneçnıye prizraki) arasında (“Mif (Efsane)” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 40), "ormanın" (les) "sudaki kara tepeler yansıması" (otrajeniye v vode tyomnım svodom) arasında (“Na Ostrove Valaam” (Valaam Adası’nda) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 37) vb. benzetmeler yapmayı seçmiştir. Hayvanların ve bitkilerin hareket şekilleri için yazar büyük hayvanları böceklere ("atlar böcek gibi gidiyorlardı" (loşadi idut kak juki) (“Ekmek, İnsanlar ve Toprak” (Hleb, lyudi i zemlya) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 33) benzetmiş ve böylece de Rus diline daha yaygın olan "kaplumbağa gibi" ifadesi dışında yavaşlık anlatan yeni bir ifade kazandırmıştır. Aynı şekilde atları sıçanlara ("atlar başlarını öne çıkararak suda süzülen sıçanlar gibi yüzüyordu." (loşadı vıtygivayut vperyod mordı kak plıvuşiye krısı) (“Keşiş Kronid” (Svyaşçennik Kronid) öyküsünden)) (Zaytsev 1989: 23) benzetmiştir ve bu şekilde uzaklardan süzülerek gelen büyük hayvanlar algısını oluşturmuştur. Çam ağaçlarının "dansının" sudaki yansımasını da yılanlara benzetmiştir (“Valaam Adasına Yolculuk” (Priyezd na Valaam) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 33). Hareketsizlik de benzer bir şekilde aktarılmıştır: B. Zaytsev'in öykülerinde domuzların hareketsizliği, fokların az hareket etme özelliğiyle anlatılmıştır ("Domuzlar kısa bacaklı foklar gibi yatıyordu." (borova lejat korotkonogiye pohojiye na tyuleney)) (“Köy” (Derevnya) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 36). Sürülerinin lideri öldükten sonra kurtların hâli ve çaresizlikleri ise hareketsiz odunlar ile ifade edilmiştir ("Genç olanlardan iki tanesi odun gibi hareketsiz yatıyordu." (dva molodıh lejali tupo kak polenya))(“Kurtlar (Volki)” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 17). Yazarın, cansız doğa unsurları ile yaptığı benzetmelerini, imgeselliğin olup olmamasına göre gruplara ayırmak mümkündür. Bunlar içinde cansız doğa unsuru benzetilenlerin aynı türdeki kavramlara benzetilmesine neredeyse rastlanmaz. Benzetmelerin büyük bir kısmını yapısı farklı türden nesnelerden oluşan kişileştirme benzetmeleri oluşturur. Bu tip benzetmelerde vücut uzuvları ve insan ruhu benzetilen olarak kullanılır; bu şekilde de cansız doğa unsurları insan özelliklerine ait mecazlarla hayat bulmaktadır. Örneğin, “Ufuk, havadar ruhlarıyla dinliyor; opal rengi gözleriyle bakıyordu” (dal sluşayet duşoy efirnoy, smotrit okom opalovım) (“Ruh” (Duşa) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 105), “gökyüzü sonsuz bir lacivertlikle ... ve çocuksu gözlerle bakıyordu” (nebo veçno sineyuşçeye smotrelo … detskimi glazami) (“Yalnızlık” (Uyedineniye) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 42), “Işık, incecik bir kılcal damar gibi uzanmıştı”(svet lyog tonenkoy jilkoy) (“Agrafena” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 70), “Rüzgar, kızların o piyano çalan parmaklarından süzülüyordu” (veter nesyotsya po vozduşnım klavişam perstom deviçyim) (“Yalnızlık” (Uyedineniye) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 42), “biri, canlıymışçasına, nehrin öbür tarafından sesleniyordu” (kto-to, kak jıvoy, otzovyotsya iz-za reki) (“Abla” (Sestra) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 56) vb. Bu tip benzetilen ögeleri benzetmedeki SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 260-269 266 B. Zaytsev’in Eserlerinde Benzetmenin Rolü İle Yapı ve Anlam Özellikleri benzeyenin bir özelliğine değil, hareket ya da durumuna yönelmiş olunduğunu göstermekte ve eylemlerle ifade edilmiş bu benzetme yönünün arttırılmış hâline dikkat çekmektedir. Cansız doğa unsurlarıyla benzetilen yapay nesneleri ve benzeyenin bu yeni özelliğini görsel olarak zihinde canlandırmayı mümkün kılan benzetmeler de imgesellik içerir: “Gübre, bahar havasında sıcak bir yemek gibi tütüyordu” (navoz dımitsya v vesennem vozduhe kak goryaçee kuşaniye) (“Ekmek, İnsanlar ve Toprak” (Hleb, lyudi i zemlya) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 33), “(toprak) parçaları en kara ekmekten birer parça gibiydi” (kuski (zemli) toçno lomti çerneyşego hleba) (“Ekmek, İnsanlar ve Toprak” (Hleb, lyudi i zemlya) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 33), “rüzgar, demir yapraklar gibi şangırdıyordu” (veter gremel jeleznım listom) (“Garip yolculuk” (Strannoye puteşestviye) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 73) vb. Cansız doğa unsuru olan bir benzeyenle kurulan benzetmelerde çoğu zaman renkler Rusçada olan sözcükler ile ifade edilmemiştir. B. Zaytsev’in, benzetmelerde esas öne çıkan gökyüzü, toprak, ışık için kullanılan altın ile suyun rengi için kullanılan gümüş renkleridir. Örneğin, “günbatımı altın bir alev gibi yanıyordu”(zakat pılal ognenno-zolotistım zarevom) (“Mavi Yıldız” (Golubaya zvezda) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 151), “etraftaki güzel manzara altın bir tabak gibiydi” (slavnaya strana lejit vokrug kak zolotoye blyudo) (“Keşiş Kronid” (Svyaşçennik Kronid) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 28), “ay ışığı kürkteki tüyleri altın bir tabakayla kaplamıştı” (svet lunı ohvatil nejnıye vorsinki meha zolotistoy pelenoy) (“Garip yolculuk” (Strannoye puteşestviye) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 70), “mumların altın ışığı parıl parıl bir hale hâlinde kah ayrılıyor kah birleşiyordu” (zolotoy svet sveçey drobilsya i roilsya siyayuşçim oreolom) (“Garip yolculuk” (Strannoye puteşestviye) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 71), “akan sudaki hare gümüş bir renk alıp dağılıyordu” (uzor po beguşey vode razlivayetsya serebrom) (“Valaam Adasına Yolculuk” (Priyezd na Valaam) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 32), “Ladoga gölü sakin, gümüş renginde, zaman zaman parlıyordu” (Ladoga posvyorkivayet tihim serebrom) (“Valaam Adasına Yolculuk” (Priyezd na Valaam) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 31). Aynı türden (yapay nesnelerin) benzetilen ve benzeten öğeleri olan benzetmelerin incelenmesi ve karşılaştırılmasında imgesellik bulunmamaktadır. Örneğin, “Nikolskiy Manastırı, Valaam Adası’nın güvenlik noktası gibi” (skit Nikolskiy kak bı storojevoy post Valaama) (“Valaam Adasına Yolculuk” (Priyezd na Valaam) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 32), “teknemiz amiral gemisi gibi harekete geçti” (naş motor poşyol vperyod kak admiralskoye sudno) (“Valaam Adasına Yolculuk” (Priyezd na Valaam) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 33), “ev harap ve bitap görünüyordu” (dom vıglyadıval jalkoy razvalinoy) (“Karanlık” (Mgla) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 22) vb. Bu gruptaki benzetmeler arasında bir miktar kişileştirme benzetmesi de bulunmaktadır ve bu benzetmelerdeki benzetilenler B. Zaytsev’in öykülerinde canlı varlıklardır. Örneğin, yavaş yapılan hareketin yazarın dünya algısındaki karşılığı şu benzetmeyle ifade edilmiştir: “At arabaları uzaktaki böcekler gibi... neredeyse fark edilmeden ilerliyordu” (vozı kak dalyokiye juki… polzut yedva zametno) (“Mif” öyküsünden) (Zaytsev 1989: 44). Bazı benzetmelerde hareket şekli ve görseli öğelerin anlamlarının bir araya gelmesine yol açmıştır: “Kırbaç, arkasından bir yılan gibi geliyordu” (knut polzot za nim zmeyoy) (“Keşiş Kronid” (Svyaşçennik Kronid) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 28). “Keşiş Kronid” öyküsündeki ilkbahar, ilkbaharda insanın yaşadığı yer, kütüklerle canlılar arasındaki benzerlik, şu benzetilen ile ifade edilmiştir: “Köy evlerindeki kütükler sanki nefes alıyordu” SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 260-269 267 Larisa Zakharova Yeter (bryovna v izbah budto dışat) (“Keşiş Kronid” (Svyaşennik Kronid) öyküsünden) (Zaytsev 1989: 26). SONUÇ Araştırmamızın başında belirlediğimiz hedeflere; bilimsel betimleme, karşılaştırma analizi, bağlamsal çözümleme ve dil birimlerin anlamsal çözümleme yöntemleri kullanılarak başarıyla ulaşılmıştır. Bu çalışmanın, bilimsel açıdan getirdiği yenilik, B. Zaytsev’in edebî metinlerindeki benzetme kullanımının her yönüyle incelenmesidir. Bizce, benzetmelerin kullanılma sebebi yazarın bir edebî dilin birimlerinin taşıdığı anlamları yetersiz bulmasıdır. B. Zaytsev yapısal açıdan, ögelerin türü ne olursa olsun “gibi, aynı, sanki” bağlaçlarıyla oluşturulan benzetmeler tercih etmektedir. Bunun dışında eserlerinde, canlı benzeyen öğesi olan ve bağlaç içermeyen benzetmelerin cansız doğa unsurları ile yapay nesneler benzetilen öğeleri Rusçada “araç durumu” biçiminde bolca kullanılmıştır. Bu bağlaç içermeyen benzetmelerinin varlığı, karşılaştırılan nesnelerin hareket ya da durum özelliklerini pekiştirmeyi amaçlamaktadır. B. Zaytsev’in eserlerinde benzetmelerin, etkileyici anlatım, yazarın felsefi dünyasını yansıtma; benzeyenin anlamına yapılan ekleme (benzetilenin özellikleri), anlam netleştirme ya da zenginleşme işlevi olarak belirlenmiştir. İmgesel düşüncelerin oluşturulması için en büyük rolü benzetmeler oynamaktadır. Benzetme yardımıyla imgesel düşüncelerin, farklı türden nesnelerin karşılaştırılması, edebi dilde genelde bir arada kullanılmayan benzeyen ve benzetilenlerin bir araya getirilmesi, benzetmenin benzetme yönü ile benzetilen arasında ortaya çıkan bağ ve benzetilen ögesinin özellikleriyle kurulan imgelerin kavramsal örneği oluşturması gibi ortaya çıkma nedenleridir. Benzetmeler üzerindeki yapısal incelememiz sonucunda benzeyen ögesi açısından birkaç grup belirledik. Bu kullanımlar da, yazarın Rusçada gördüğü eksikliklere işaret etmektedir ve bu sebeple kendi dünya algısını alışılagelmemiş şekillerde ifade etmeyi seçmiştir. Buradaki en güncel ve Rus dilinde bulunmayan ifade şekilleri; Kişi adları, vücut uzuvları, hisler ve düşüncelerdir. Sayıca fazla olan diğer benzetmeler ise canlı ve cansız doğa unsurları, yapay nesneler ve zaman benzeyenleriyle yapılanlardır. SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 260-269 268 B. Zaytsev’in Eserlerinde Benzetmenin Rolü İle Yapı ve Anlam Özellikleri KAYNAKLAR ÇUBAYEVA, Tatyana İ. (2003), Metafora v proizvedeniyah B.K.Zaytseva: Doemigrantskiy period. Moskova: Pedagoji Devlet Üniversitesi. GLAZUNOVA, Olga İ. (1996), “Stereotipı natsionalnogo vospriyatiya obobşonnıh sravnitelnıh konstruktsiy v hudojestvennom tekste”. Vestnik SPbGU, 198-100. KARAULOV, Yuriy N. (1987), Russkiy yazık i yazıkovaya liçnost. Moskova: Nauka. OGOLTSEV, Vasiliy M. (1978), Ustoyçivıye sravneniya v sisteme russkoy frazeologii. Leningrad: Leningradskiy Üniversitesi. OREHOVA, Marina V. (2009), Frazeologiçeskiye yedinitsı kak element idiostilya B.Zaytseva. Oryol: Oryol Devlet Üniversitesi. VİNOGRADOV, Viktor V. (1993), Stil Puşkina. Moskova: Goslitizdat. VORKAÇOV, Sergey G. (2003), “Etalonnost v sopostavitelnoy semantike.” Yazık, soznaniye, kommunikatsiya, 256-15. ZAKHAROVA, Larisa N. (2006) Lingvokulturnıye konnotatzii v yazıkovoy kartine mira. İstanbul: Multilingual. ZAYTSEV, Boris. Golubaya zvezda. Tula: Priokskoye Knijnoye İzdatelstvo, 1989. 269 SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 260-269