Faaliyet Raporu (OTB) (3)
Transkript
Faaliyet Raporu (OTB) (3)
ORDU TİCARET BORSASI 2015 YILI FAALİYET RAPORU 1 GİRİŞ 5174 Sayılı Kanunun 41.maddesinin (k) fıkrası hükmünce hazırlanması gereken “Faaliyet Raporu” borsamızca düzenli olarak çıkartılmakta, yayınlanıp dağıtımı yapılmaktadır. TOBB Akreditasyon Sistemi kapsamında 7.dönemde akredite olan Ordu Ticaret Borsası’nın 2015 yılı “Faaliyet Raporu” 5174 sayılı kanunun aradığı asgari içeriği taşımakla birlikte Akreditasyon Standardının öngördüğü sinsileyle kaleme alınmıştır. Akreditasyon Sisteminin sınıflandırılmıştır. gereği olarak faaliyetler iki ana başlık altında 1- Temel Yeterlilikler 2- Temel Hizmetler Temel Yeterlilikler şu alt başlıklarla detaylandırılmıştır. 1- Yönetim ve Oda/Borsa Mevzuatı 2- Mali Yönetim 3- İnsan Kaynakları Yönetimi 4- İş Planlaması ve Yönetimi 5- Haberleşme ve Yayınlar 6- Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanımı 7- Üye İlişkileri 8- Kalite Temel Hizmetler şu alt başlıklarla detaylandırılmıştır. 12345- İletişim Ağı Politika ve Temsil Bilgi, Danışmanlık ve Destek İş Geliştirme ve Eğitim Satış Salonu ve Laboratuvar Akreditasyon Standartları sinsilesi takip edilerek ortaya konulan “Ordu Ticaret Borsası 2015 Yılı Faaliyet Raporu” borsamız tarafından bundan önce yayınlanmış olan raporlarımızda olduğu gibi sektöre ve kent bilincine yönelik ciddi bir referans kaynağı olma vizyonunu taşımaktadır. 2 1- TEMEL YETERLİLİKLER 1.1 Yönetim ve Oda/Borsa Mevzuatı YÖNETİM KURULU Ziver KAHRAMAN Yönetim Kurulu Başkanı CEMİL SİNAN BAŞKAN YRD. METİN ÖZYÜREK BAŞKAN YRD. MUSTAFA ÖZYILMAZ SAYMAN MURAT BARIŞ MARAŞLI 3 MECLİS Salih GÜNEY(Meclis Başkanı) Yılmaz AKDENİZ(Meclis Başkan Yrd.) Erhan GÜREŞÇİ(Kâtip) Murat Barış MARAŞLI(Üye) Ziya ENGİNYURT(Meclis Başkan Yrd.) Ziver KAHRAMAN(Üye) Cemil SİNAN(Üye) Mustafa ÖZYILMAZ(Üye) Yusuf Ziya ERKOÇ(Üye) Cihan ÇALKUR(Üye) İdris İŞLEME(Üye) 4 Metin ÖZYÜREK(Üye ) Uğur SARIKOCA(Üye) Murat BİLÜ(Üye) PERSONELLERİMİZ Birol ÖZTÜRK/GENEL SEKRETER Mustafa ÖZTÜRK Tescil Müdürü Serpil MEYDAN Tescil Şefi Hikmet BEDİR Tescil Memuru ve Arşiv Sorumlusu Tuğba ALP Tescil Memuru Sevtap GÜLER Tescil Memur Yusuf GÜRSOY Şoför Aslıhan Rukiye KOÇAK Muhasebe Müdürü Kürşat TIKILOĞLU Mehmet ÇİÇEK Tahsildar ve Takip Tahsildar ve Takip Memuru Memuru Seylan MAĞDEN Sekreter Şükrü MİNNET Hizmetli 5 Mervenur YAYLA Sekreter Hatice BOL Hizmetli Sevilay KARATAŞ Proje Sorumlusu MİSYON 5174 Sayılı Kanunun verdiği yetki çerçevesinde üye ve hizmet alanlar ile çalışanlarının memnuniyetini esas alan, çalışan ve üyelerinin gelişimini ve yetkinliğini destekleyen, ilin sosyal ve ekonomik yönden kalkınmasına yönelik hedefler belirleyip bu hedefleri hayata geçirmeye çalışan bir kurumdur. VİZYON Üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alıp memnuniyetlerini yükseltmek, ilin sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağlayan projeler üretmek, tarım ürünlerinin alıcı ve satıcılarını güvenilir bir piyasada bir araya getiren aktif ve lider bir borsa olmak. KALİTE POLİTİKASI Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üye, çalışan ve hizmet alanların gelişimlerini ve memnuniyetlerini sağlamak, kurum altyapısını gelişen teknolojiyi takip ederek sürekli iyileştirmek ve güçlendirmek, üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaçlarına cevap verecek ve ilin ekonomisine ve sosyal kimliğine katkı sağlayacak projelere destek olmak, üretmek ve uygulamaktır. İLKELERİMİZ Üye odaklı düşünmek ve üye memnuniyetini ön planda tutmak. Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üyelerimizin lehine olan her tür yatırımı yapmak, yapılmasına öncü olmak, teşvik etmek. Üyelerimizin ticari faaliyetlerini iyileştirecek projeler üretmek, üretilen projelere destek vermek. Özelde yaşadığımız kentin, genelde ise ülkemizin ve tüm dünya insanlarının lehine olan sosyal projelere koşulsuz destek olmak. Eğitimi her şeyin üstünde tutmak ve öğrendiğini üyeleri lehine kullanmak. “En İyi” olan değil “En Mükemmel Olan” Ticaret Borsası olmak. Global normlardaki ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri izlemek ve bu gelişmeleri kentimiz lehine kullanmak. 6 POLİTİKALARIMIZ KALİTE POLİTİKAMIZ Çağdaş borsacılık anlayışı içinde üye, çalışan ve hizmet alanların gelişimlerini ve memnuniyetlerini sağlamak, kurum altyapısını gelişen teknolojiyi takip ederek sürekli iyileştirmek ve güçlendirmek, üyelerin ve hizmet alanların ihtiyaçlarına cevap verecek ve ilin ekonomisine ve sosyal kimliğine katkı sağlayacak projelere destek olmak, üretmek ve uygulamaktır. İNSAN KAYNAKLARI POLİTİKAMIZ Bütçe imkânları ve ihtiyaçlar gözetilerek, hakkaniyet ilkesi içinde gerekli personelin alımı, mevcutların en uygun pozisyonda istihdamı ve sürekli iyileştirme ile üye memnuniyeti esaslı, personel memnuniyetine dayalı, yüksek performanslı, sistemin bir parçası haline gelmiş etkin bir personel profili oluşturmaktır. MALİ POLİTİKAMIZ Ordu Ticaret Borsası mali politikasının amacı; 5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak hazırlanmış olan Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinde hükmedildiği şekliyle OTB’nin tahmini bütçesini hazırlamak, kesin hesabı çıkarmak, hesap ve kayıt düzeninde şeffaflık ilkesi ile tekdüzeni sağlamak, bütün işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamak, mali tabloların muhasebe ilkelerine ve mevzuatlara uygun bir şekilde oluşmasını sağlamak, tüm mali kayıtların uluslararası seviyede kabul görmüş standartlara uygun, zamanında ve doğru olarak hazırlanması ve raporlanmasına ilişkin ilke, usul ve esasları düzenlemektir. BİLGİ İŞLEM, YAZILIM VE DONANIM POLİTİKAMIZ Bilişimle alakalı sistemler ve donanımlar borsamızın sahip olduğu en önemli değerlerdir. Bu değerlerin güçlü bir güvenlik içinde uygun kullanım şart ve şekillerini belirlemek, uygun olmayan kullanım şekillerini sistemin dışına atmak ve bir daha sisteme girmesine fırsat vermemektir. HABERLEŞME POLİTİKAMIZ Ordu Ticaret Borsası’nın vizyon, misyon ve hedeflerini, üye memnuniyeti odaklı çalışma prensibini, kendisinden hizmet alanlara ve etkileşim halinde bulunduğu tüm kesimlere duyurarak, geri bildirimleri etkin olarak takip etmek. Bu anlayış içinde işbirliği yaratmak ve geliştirmek, ortak aklı ön planda tutmak ve tüm bu etkinlikleri ölçülebilir, analiz edilebilir duruma getirmektir. ÜYE İLİŞKİLERİ POLİTİKAMIZ Üye memnuniyeti odaklı çalışma esasına uygun olarak üye memnuniyetinin öneri, şikayet ve memnuniyet bildirimi kriterleriyle ölçülmesini, değerlendirilmesini, gerekli iyileştirmelerin yapılarak yüksek memnuniyet oranının sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır. 7 Ordu Ticaret Borsası Vizyon, Misyon ve Politikalarını Borsa Hizmet Binası’nın muhtelif yerlerinde ve www.ordutb.org.tr adresli resmi web sitesinde yayınlamaktadır. 2015 Yılında; 52 YÖNETİM KURULU TOPLANTISI 14 MECLİS TOPLANTISI 12 HESAPLARI İNCELEME KOMİSYONU TOPLANTISI YAPILMIŞTIR! 8 5174 Sayılı Kanunda belirtilmiş olan esaslarda ve zamanlarda gerçekleştirilen olağan organ toplantılarımıza organ üyelerinin katılımı %100 ‘dür. Borsamız organ toplantıları mevzuatta belirtilmiş olduğu şekliyle matbu olarak ve dijital ortamda muhafaza olunmaktadır. Borsamız, stratejik amaçlarını belirlerken bu amaçlara ulaşmak için meclis üyeleri ve personellerden oluşan komisyonlarla çalışma grupları oluşturmuştur. Borsamız meclis üyelerinden teşekkül eden komisyonlarımız; 123456- Üye Ve Halkla İlişkiler Komisyonu (Başkanı Yusuf Ziya ERKOÇ) Satın Alma Komisyonu (Başkanı Uğur SARIKOCA) İnşaat Ve Kira Takip Komisyonu (Başkanı İdris İŞLEME) Canlı Hayvan Pazarı Komisyonu (Başkanı Murat Barış MARAŞLI) Fındık Ürün Borsası Alt Çalışma Komisyonu (Başkanı Cihan ÇALKUR) Ar-Ge Komisyonu (Başkanı Murat BİLÜ) Personellerimizden oluşan çalışma gruplarımız; 1- Enformasyon Çalışma Grubu 2- Öneri, Şikâyet ve Memnuniyet Çalışma Grubu 3- Ar-Ge ve Web Sitesi Çalışma Grubu 4- Etkinlik-Organizasyon Çalışma Grubu Tüm bunların yanında; - Akreditasyon İzleme Komitesi Kalite Ekibi Oluşturulmuş olup; stratejik planın uygulanmasında Yönetim Kurulu, Genel Sekreter, Akreditasyon İzleme Komitesi ve Kalite Ekibi sorumlu olarak belirlenmiştir. Ordu Ticaret Borsası 5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkartılmış olan Yönetmeliklere uygun hizmet ederken üye ve personel memnuniyetini esas alan kalite anlayışıyla TS EN ISO 9001:2008 KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ’ ne uygunluk şartlarını taşıdığını Türk Standartları Enstitüsünden alınan “KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BELGESİ” ile belgelendirmektedir. Yine TOBB Akreditasyon Sistemi çerçevesinde AKRETİDE olan borsamız, bu durumu Akreditasyon Belgesiyle somut 9 2015 yılı içinde bünyesinde “Proje Ofisi” oluşturan ve bu ofis vasıtasıyla proje yazmaya ve uygulamaya başlayan borsamız, proje konularının tespiti için beklenti anketi düzenlenmiştir. 2016 yılına proje ofisi bünyesinde oluşturan “Dış Ticaret Danışma Masası “ ile giren borsamız çağdaş normların gereğini yerine getirme noktasında sürekli iyileştirmeyi prensip edinmiştir. 10 ORDU TİCARET BORSASI ORGANİZASYON ŞEMASI 11 Organizasyon Şeması güncel tutulmakta olup; bu şemada yer alan makamlar ve pozisyonlar için “Görev Tanımları” da mevcuttur. Organizasyon Şemasında yer alan pozisyonlar için “Yönetici Oryantasyon Eğitimi” ve “Personel Oryantasyon Eğitimi” Kalite Yönetim Sistemi içinde tanımlanmakta ve uygulanmaktadır. 2015 yılında personele yönelik 11 eğitim gerçekleştirilmiş olup; bunun 6 tanesi “İç Eğitim” 5 tanesi de “Dış Eğitim” dir. Eğitimlerden 1 tanesi plan dışı olarak gerçekleştirilmiştir. Tüm bu eğitimlerin toplam süresi 45 saat olarak planlanmış ve uygulanmıştır. 2015 Yılında 7 başlıkta Yönetici Eğitimi yapılmıştır. 1.2 Mali Yönetim Ordu Ticaret Borsası Mali Yönetimini,5174 Sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanmış olan Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği ile Kalite Yönetim Sistemi içinde tanımlamış olduğu “Mali Politika” ile yürütmekte, ölçmekte, kıyaslamakta ve analiz etmektedir. OTB Mali Politikasının amacı; “Ordu Ticaret Borsası Mali Politikasının amacı;5174 Sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak hazırlanmış olan Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinde hükmedildiği şekliyle OTB’nin tahmini bütçesini hazırlamak, kesin hesabı çıkarmak, hesap ve kayıt düzeninde şeffaflık ilkesi ile tekdüzeni sağlamak, bütün işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlamak, mali tabloların muhasebe ilkelerine ve mevzuatlara uygun bir şekilde oluşmasını sağlamak, tüm mali kayıtların uluslararası seviyede kabul görmüş standartlara uygun, zamanında ve doğru olarak hazırlanması ve raporlanmasına ilişkin ilke, usul ve esasları düzenlemektir” şeklinde tanımlanmıştır. 12 Ordu Ticaret Borsası 2015 Yılı Tahmini Gelir ve Gider Bütçesi 2.300.000.-TL olarak tahmin edebilmiş olup; gerçekleşen gelir ise 2.598.514,57.-TL’dir.Gelirin gerçekleşme oranı %98, Giderin gerçekleşme oranı %84 civarındadır. YILLAR TAHMİNİ GELİR GERÇEKLEŞEN GERÇEKLEŞEN VE GİDER(TL) GELİR(TL) GİDER(TL) 2011 2012 2013 2014 2015 1.300.000,00 2.206.482,61 1.500.000,00 1.949.459,24 1.750.000,00 2.463.489,60 2.300.000,00 2.261.575,04 2.300.000,00 2.598.514,52 1.222.462,54 1.400.039,12 1.601.401,39 1.927.111,61 1.854.329,57 Bütçemizde üye ve personel eğitimleri için pay ayrılmakta ve 5174 sayılı kanuna uygun olarak stratejik hedefler doğrultusunda bu eğitimler hayata geçirilmektedir. STRATEJİK PLAN FAALİYETLER İÇİN DÖNEM SONUNDA TAHMİNİ BÜTÇENİN UYGULAMA YILI TAHMİNİ BÜTÇE GERÇEKLEŞEN HARCAMA GERÇEKLEŞME ORANI (TL) (TL) % 2011 2012 2013 2014 2015 TOPLAM 75.000,00 92.000,00 110.000,00 130.000,00 50.0000,00 407.000,00 20.227,00 7.174,00 12.091,00 155.292,00 14.821,00 194.784,00 27 7 11 119 29 47,8 Mali Politikamız çerçevesindeki mali yönetimimiz 5174 sayılı kanun ve bu kanuna dayanılarak hazırlanmış olan “Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği” esasına göre yapılmaktadır. Ticaret Borsalarının geliri “kamu geliri” vasfında olup; bu gelirden sarfiyat da, yine aynı esaslarla ve mevzuatlar çerçevesinde yapılmaktadır. 1.3 İnsan Kaynakları Borsamız, “İnsan Kaynakları” konusunda “İnsan Kaynakları Politikası” vardır. İnsan Kaynakları Politikasının amacı sistemimizde şu şekilde ifade edilmektedir; “ Bütçe imkânları ve ihtiyaçlar gözetilerek, hakkaniyet ilkesi içinde gerekli personelin alımı, mevcutların en uygun pozisyonda istihdamı ve sürekli iyileştirme ile üye memnuniyeti esaslı, personel memnuniyetine dayalı, yüksek performanslı, sistemin bir parçası haline gelmiş etkin bir personel profili oluşturmaktır.” İnsan Kaynakları Politikamız “İç Yönerge” ile desteklenmektedir. 13 2 Personelimiz ileri düzeyde İngilizce bilmektedir. Bu haliyle borsamız İngilizce okuryazar durumunadır. Akreditasyon Sistemi gereği olarak organizasyon şemasındaki tüm pozisyonlar için “Görev Tanımları” yapılmış olup; bu görev tanımlarına uygun hizmet talep edilmektedir. İnsan Kaynakları Politikamız şu süreç ve sistemleri içermektedir. - Personel İş’e Alımı, İşbaşı Yaptırılması, Ücret ve İş Sözleşmesi Süreci Personel Oryantasyon Süreci Personel Eğitim Sistemi Personel Performans Sistemi 14 - Personel Toplantıları Süreci Personel Memnuniyet Sistemi Bu “Süreç” ve “Sistemler” Kalite El Kitabında “İnsan Kaynakları Politikası” başlığında sistemde tanımlı olup; uygulanmakta ve ölçülerek kıyaslama yapılmaktadır. - 2015 yılında ayda bi olmak üzere toplam 12 personel toplantısı gerçekleştirilmiştir. Sistem ve süreçteki değişikliklerle kurumun vizyon, misyon, ilke ve politikalarına uyumun sağlanması sürdürülmesi adına Oryantasyon Eğitimi yapılmıştır. - 2015 yılında personele yönelik 11 eğitim etkinliği düzenlenmiş olup; eğitim etkinlik değerlendirmelerinde memnuniyet oranı %100 olarak ölçülmüştür. Kurduğumuz sistem “Yıllık Eğitim Planı” çerçevesinde planlı olarak gerçekleştirilen eğitimlerin yanında, plan dışı eğitimlerin uygulanması için de uygundur. 2014 yılında personellerimiz için 8 eğitim etkinliği düzenlenmişti. Personel eğitim planı yapılmadan önce personellerimizden yazılı, sözlü, öneri şeklinde “hangi konuda eğitim almak istiyorsunuz?” sorusuna alınan cevaplar etkilidir. Bunun yanında Genel Sekreterce uygun görülen ve Yönetim Kuruluna önerilen başlıklar da eğitim planına konulmaktadır. - Personel performans sistemimizin 2015 yılı ve sonrası için yenilenmiştir. Personellerimiz performansları bu sisteme uygun olarak ölçülmekte olup 2015 yılı personel performans oranımız %89 olarak ölüçülmüştür.2014 yılına buoran %90 olarak ölçülmüştür. - İnsan Kaynakları Politikasının bir gereği olarak personellerimiz her ay, Genel Sekreter başkanlığında Personel Toplantısı yapmakta ve sisteme dair verileri analiz etmekte, görüş ve öneriler ortaya koymaktadır. Personel toplantılarından çıkan kararlar Yönetim Kurulu toplantımızda da bir madde olarak görüşülür.2015 yılında 12 adet personel toplantısı gerçekleştirilmiştir.2014 yılında toplanı sayısı 10 taneydi. - Personelimizin memnuniyeti anketle ölçülmektedir. 2015 yılında 1 defa personel memnuniyet anketi düzenlenmiş olup personellerimizin toplam memnuniyet oranı %98 olarak ölçülmüştür. Borsamızda memnun ve verimli bir personel profiliyle hizmet verilmektedir. - Personel uygulamaları başta olmak üzere, diğer borsalarla kıyaslamalar yapılmakta ve “neredeyiz?” sorusuna yanıt aranırken “nereye?” hedefinin de daha sağlıklı belirlenmesine çaba harcanmaktadır. Bu kapsamda 7 Ekim 2015 tarihinde Giresun Ticaret Borsası ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve Karadeniz Bölgesindeki Oda ve Borsaları kapsayan kıyaslama çalıştayına da katılım sağlanmıştır. 15 - Personellerimiz kendi aralarında çalışma grupları oluşturmuş ve bu çalışma gruplarıyla profesyonel hizmet verilmektedir. Çalışma Grubunun Adı Görev Yapacak Olan Personelin Adı Soyadı Enformasyon Çalışma Grubu Mervenur Yayla Seylan Mağden Serpil Meydan Öneri-Şikayet Ve Memnuniyet Çalışma Kürşat Tıkıloğlu Grubu Mehmet Çiçek Birol Öztürk Mervenur Yayla Mustafa Öztürk Ar-Ge Ve web Sitesi Çalışma Grubu Birol Öztürk Mervenur Yayla Tuğba Alp Etkinlik-Organizasyon Çalışma Grubu Hikmet Bedir Sevtap Güler Şükrü Minnet A. Rukiye Koçak 1.4 İş Planlama ve Yönetimi Borsamızın 2015-2018 Stratejik Planı hazırlanmış olup; stratejik plandan üretilmiş “Yıllık İş Planı” mevcuttur. Stratejik Plandan üretilmiş Yıllık İş Planımızın analizinden anlaşılmıştır ki ;2015 yılında borsamız stratejik hedeflerinin %61’ini gerçekleştirebilmiştir. 16 Stratejik Planımız yayınlanmaktadır. borsamıza ait www.ordutb.org.tr adresli web sitemizde 1.5 Haberleşme ve Yayınlar Borsamız “Haberleşme ve Yayınlar” başlığını, sistemde tanımlı “Haberleşme Politikası” ile yürütmektedir. Haberleşme Politikasının amacı; “Ordu Ticaret Borsası’nın vizyon, misyon ve hedeflerini, üye memnuniyeti odaklı çalışma prensibi, kendisinden hizmet alanlara ve etkileşim halinde bulunduğu tüm kesimlere duyurmak, geri bildirimleri etkin olarak takip etmek. Bu anlayış içinde işbirliği yaratmak ve geliştirmek, ortak aklı ön planda tutmak ve tüm bu etkinlikleri ölçülebilir, analiz edilebilir duruma getirmektir.” Şeklinde belirlenmiştir. Ordu Ticaret Borsası “Haberleşme/iletişim Stratejisi” bir plan dâhilinde, iletişim araçlarının tespit ve tayin edilmesiyle belirlenmiştir. 17 OTB Haberleşme/Duyuru Planı: TÜRÜ DUYURU ŞEKLİ web OTB OTB Sitesi Dergi Bülten EMail Tlf. Fax SMS Posta Kargo İlan Elden Panosu Teslim Şifahi Basın Meclis Toplantı Duyurusu Yönetim Kurulu Duyurusu Personel Toplantısı Toplantı-Organizasyon Eğitim Seminer Üye Bilgilendirme Faaliyet Duyuruları Üye Bilgileri Özel Gün Duyurusu(Cenaze-Düğün) İstatistikler ve Raporlar İç Duyurular Sektörel Duyurular Kanun ve Yönetmelik Duyurusu Sosyal Etkinlik Duyurusu Borsamızın web sitesi dışında facebook, twitter ve instagram hesapları da bulunmaktadır. Web sitemizin İngilizce desteği de bulunmakta olup; dinamik bir yapıya sahiptir. Üye bilgileri güncel olarak yayınlanmakta ve tıklama oranları ölçülmektedir. Web sitemiz; www.ordutb.org.tr Twitter hesabımız; ordutb52 Facebook hesabımız; ordutb52 İnstagram hesabımız; ordutb52 e-mail; ordutb@tobb.org.tr 18 Web sitemizde yer alan “Haber Arşivi” ile siteye yüklenen tüm haberler, duyurular ve fotoğraflar arşivlenmektedir. Web sitemiz ziyaretçi sayısı oldukça fazla olup; birçok konuda referans alınmaktadır. Web sitemiz 01.01.2016 tarihi itibariyle yayına girecek şekilde 2015 yılı içerisinde yenilenmiş, yazılım ve donanım ile içerik yönünden güçlendirilmiş ve daha işlevsel hale getirilmiştir. Web sitemizde üyelerimize dönük “e-anket” uygulanmakta, öneri ve şikâyetler için bir bölüm bulunmaktadır. Web sitemizden sorumlu bir personel tayin edilmiş olup; sitenin sürekli güncel tutulması sağlanmaktadır. Web sitemizin tanıtımını her türden 19 yazışmalarda kullanılan kâğıt, zarf, not kâğıdı, bloknot gibi materyallerin üzerine web adresimizi yazarak, bunun yanında borsamızı anımsatan bayrak, flama, hediyelik eşyaların da görülebilir bir yerine yazarak tanıtmaktayız. Borsamız tarafından yapılan “Basın Açıklamaları” yazılı olarak yapılmakta ve kronolojik sırayla takip edilmekte ve basında yer alma sayımız takip edilmekte, gazete kupürleri matbu ve dijital olarak arşivlenmektedir. YIL 2013 2014 2015 YEREL BASINDA YER ULUSAL BASINDA YER ALMA SAYISI ALMA SAYISI 108 297 177 6 5 2 TOPLAM 114 302 179 Basında Biz! 20 21 22 23 24 25 Borsamız 2014 yılında yayın hayatına başlayan OTB HABER dergisi 2015 yılı sonu itibariyle toplam 10 sayı yayınlamıştır ve yayın hayatına da devam etmektedir. Yeni dönemde web sitemizde e-dergi olarak da yayınlanacaktır. OTB HABER, Ordu Ticaret Borsası Haberleşme Politikası amaç ve ilkeleri doğrultusunda yayın hayatına devam edecektir. Dergimiz, başta üyelerimiz olmak üzere oda ve borsalar ile kentimizdeki kurum ve kuruluşlara zaman kaybetmeden ulaştırılmaktadır. OTB HABER, Borsamız personelleri tarafından hazırlanmak ve kullanılan fotoğraflar da yine borsamız tarafından temin edilmektedir. Bir tek, basım aşamasında dışarıdan hizmet alımı yapılmakta olan dergimizin öz unsurlarımızla çıkartılıyor olması, bizleri ayrıca memnun etmektedir. 2014 yılında 12 Basın Bülteni yayınlanırken 2015 yılında 9 basın açıklaması yayınlanmıştır. Bu Basın Açıklamaları; 10.01.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/1 Değerli Basın Mensubu Arkadaşım! Yaptığınız işin kutsallığının farkında olarak, sizleri her zaman, en yakın çalışma arkadaşlarımız olarak gördük ve görmeye de devam etmekteyiz. Doğru, objektif ve hızlı haber almak, en insani ve demokratik haklardan olup; topluma, bu hakları kullandırma noktasındaki göreviniz, zorluklarla dolu olup, fedakârlıklar istemektedir. Toplumun aynası olmanın hasebiyle, bizim tüm hallerimiz en yalın haliyle bizlere gösteren, sorular sordurtan ve sorunlara çözümler üretilmesi yönünde adımlar atmaya zorlayan gücünüzü, hak ve adalet ekseninde kullanmak da, 26 mesleğinizin bir diğer erdemli yanıdır. Tüm zorluklarına, risklerine rağmen fedakârca ve aşkla yürüttüğünüz mesleğinize saygı duyulmaması düşünülemez bile. 10 Ocak tarihi “ Çalışan Gazeteciler Günü “ olarak takvimlere işaretlenmiş olsa da, bizler için bu onurlu görevi yürüten siz değerli basın mensuplar, yılın her gününde önemsenerek anılmayı hak etmektedir. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü özelinde, basınımızın güzide temsilcilerini bir kere daha selamlıyor, saygılarımı sunuyorum. BASIN AÇIKLAMASI 2015/2 Finansal Okur-Yazarlık Eğitimini 22.01.2015 tarihinde gerçekleştirdik. Üyelerimize yönelik olarak “planlı eğitimlerden” ilki olan “Finansal Okur-Yazarlık Eğitimi” 22.01.2015 tarihinde gerçekleştirildi. Borsamız ve Ziraat Bankası işbirliğiyle gerçekleştirilen eğitimde, üyelerimize, finansal kavramlar ve aktiviteler hususunda bilgiler verilirken dünyada ve ülkemizde ekonomik durum hakkında da bilgilendirme yapıldı. Açılış konuşmasını Yönetim Kurulu Başkanımız Ziver Kahraman yaptı. Sayın başkanın konuşması; “Sayın Üyelerimiz Değerli Dostlarım Borsamızla Ziraat Bankası işbirliği içerisinde hazırlanmış olan ve detaylarına az sonra geçeceğimiz, adına “Finansal Okur-Yazarlık” dediğimiz etkinliğimize hoş geldiniz diyor, Sizleri, şahsım, kurumum, meclis üyesi arkadaşlarım ve çalışanlarımız adına en kalbi duygularımla selamlıyor, tekrardan hoş geldiniz diyorum. Dünya hem ekonomik, hem sosyal, hem de teknolojik anlamda hızla değişiyor. Bu değişim baş döndürücü bir şekilde seyrederken muazzam bir entegrasyon da dikkat çekiyor. Teknolojik değişimler, sosyal ve ekonomik değişimlerin bir parçası haline gelmektedir. Bu iç içe geçmişlik içerisinde, değişimi anlamak, yorumlamak ve bu değişime uygun pozisyon almak elbette çok önemlidir. Bizler, ticari faaliyette bulunan ticaret erbaplarıyız. Hayatımızı ticaretten kazanmaktayız. Mal ve hizmet alıp satarız ve bu anlamda da finansal kavramlarla, olgularla iç içe/yüz yüzeyiz. Birçok kavram ve olgu hayatımıza girip çıkmakta, bazılarını anlayabilirken belki de büyük çoğunluğunu anlayamamaktayız. İşte, anlayamadığımız ve anlamlandıramadığımız tüm bu olgular bizler için esaslı birer risktir. Bu riskleri zamanında görüp de önlem alamazsak, zarar etmekteyiz. Türkiye, özellikle 2002 krizinden sonra finans sektöründe çok ciddi reformlar yapıp, dünya finans piyasasıyla entegre olmayı başarabilmiş bir ülkedir. Bu süreç halen devam etmektedir. Devam eden sürecin, bu gününün ve geçmişinin anlaşılabilmesi adına Ziraat Bankası yetkilileriyle bir araya geldik ve adına “Finansal okuryazarlık” dediğimiz bir yaklaşımla, finans dünyasını en yalın haliyle sizlere sunmaya karar verdik. Finansal analizleri ne denli anlayabilirsek, bu günden geleceğe dair bir projeksiyon oluşturmamız da, o kadar kolaylaşacaktır. Bu gün, Ortadoğu ve Arap ülkelerinde ve dahi sınırlarımızda yaşanan savaşlar, terör olayları, Rusya’da devam etmekte olan ekonomik kriz, dünya faiz ve para piyasalarındaki kasılmalar, tüm milli ekonomilere olduğu gibi ülkemiz ekonomisine de etki etmektedir. Bu etkilerin bir ekonomik krize dönüşmemesi, bu gelişmeleri doğru okuyabilmekle, doğru yazabilmekle mümkündür. Doğru okumak ve doğru yazmak da, işte bu türden eğitim odaklı toplantılarla olabilecektir. Ekonomik aktivitelerin daraldığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu daralmaya bağlı olarak karşılıksız çek ve senet sayısı da hızla artmaktadır. Ekonomik büyüme %8’lerden %2’lere gerilemiş, ekonomik aktivite 27 daralması sarmal olarak devam etmiştir. Böyle durumlarda bizler, geleceğe dair tahminlerde bulunup projeksiyonlar belirlemeye çalışırız, işte bu anlamda ekonominin diğer enstrümanlarını akla getirecek aktiviteler de portföyümüzde bulundurulmalıdır. Tüm ekonomik aktiviteler, daha çok üretmek ve dolayısıyla daha çok kazanmak içindir. Hepimiz, gerek işletmemizin ve gerekse ülke ekonomimizin büyümesini hedeflemekteyiz. Büyüme, kendiliğinden olan bir süreç değildir değerli arkadaşlar! Büyüme, ekonomik aktivitelerin yoğunlaşmasıyla olabilmektedir. Bu yoğunlaşma sürecinde sermaye de, büyük bir önem taşımaktadır ki, işte bu manada ticari krediler iş dünyası için oldukça ciddi sermaye kaynaklarıdır. Bu algı içerisinde, Ziraat Bankası gibi ilimizin hemen hemen her ilçesinde ve merkezinde bulunan bir banka ile siz değerli üyelerimize yönelik “düşük faizli kredi protokolünü” de, az sonra başlayacak olan sunumun ardından karşılıklı olarak, huzurlarınızda imza atarak hayata geçireceğiz. Değerli üyelerimiz Ordu Ticaret Borsası olarak 2015 yılında siz değerli üyelerimize yönelik bu türden etkinliklerimizi, planlı bir şekilde ve ticari hayatınızda size fayda sağlayacak bilgileri içerecek şekilde, devam ettirme niyetindeyiz. Ben, sözü daha fazla uzatmadan sunuma geçilmesini istiyor, etkinliğimize katıldığınız için sizlere bir kere daha teşekkür ediyorum.” Eğitimim ardından Ziraat Bankası Samsun Bölge Yöneticisi ve Borsamız Yönetim Kurulu Başkanı tarafından karşılıklı olarak kredi protokolü imzalandı. Borsamız üyelerine yönelik 36 ay vadeli %25 indirimli ticari kredi imkanı içeren protokol, eğitime katılan üyelerimizin önünde imzalandı. OTB Yönetim Kurulu Başkanı Ziver KAHRAMAN “ çetin şartlara sahip, rekabetçi ortamda, küçük sermaye yapısıyla ticaret yapmaya çalışan üyelerimiz için banka kredileri can suyudur. Bu algı içerisinde üyelerimize can suyu olmak istedik. Umarım, bu protokol sayesinde daha ucuza mal edilecek olan kredilerle bol ve hayırlı kazançlar elde edilir” dedi. 02.02.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/3 Fındık sektöründe, üretimden pazarlamaya kadar birçok sorunun tespitiyle, bu sorunların aşılmasında, yapısal önlemlere dikkat çekilerek, dağınık ve ikincil durumda olan mevzuatların bir araya getirileceği bir “Fındık Kanunu” çıkartılması hususu 07.08.2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen VII. Ticaret ve Sanayi Şurası’nda dile getirilmiş ve şura kararlarına da yazdırılmıştır. Ticaret ve Sanayi Şuralarını organize edip sonuçlarını takip eden TOBB, Türkiye genelindeki 365 Oda ve Borsa’dan, bölgelerinde öne çıkan sorunları tespit ederek, sorunların çözümü noktasında ilgili bakanlık ve/veya bakanlıkları tespit etmeleri istemektedir. Elde edilen bu bilgiler ışığında şura gündemi ve seyri belirlenerek TOBB’un görüşü ortaya çıkmakta ve ardından da, bakanlık değerlendirmesi alınmaktadır. Bu sinsile içerisinde borsamız tarafından ifade edilen soruna dair TOBB, “Fındık Kanunu çıkartılmalıdır” yaklaşımımızı benimseyerek “çözüm önerisi” şeklinde ifade ettiğini 30.01.2015 Tarih ve 1911 Sayılı yazılarıyla ifade etmiştir. Çözüm önerimiz ilgili bakanlıklar ile kurumlara TOBB tarafından iletilmiş ve ilgili bakanlıklar fındıkta var olan mevzuatlara atıfta bulunarak, konuyla alakadar olduklarını göstermişlerdir. Bakanlıkların tespit edip öne çıkardığı fındık konulu mevzuatların; 28 2844 Sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi 2001/3267 Sayılı Fındık Alanlarının Tespitine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı 2009/15203 Sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik Şeklinde sıralandığı görülmektedir. Ordu Ticaret Borsası olarak, fındıkta var olan mevzuatların ikincil ve dağınık olduğu ayrıca “Tarım İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” Kooperatifleşme” “Arazi Bölünmesinin Engellenmesi” “Stok Kontrol Sistemi” gibi güncel ve geleceğe dair başlıkları ihtiva etmemesi nedeniyle, geniş çevrelerin görüşlerinin de alınarak; çağdaş, gerçek ve geçerli bir “Fındık Kanunu” na ihtiyaç olduğu noktasındaki görüşümüzde kararlı ve ısrarcıyız. Bu konuda, bu zamana kadar yaptığımız lobicilik faaliyetleri ve ortaya koyduğumuz raporlarla, dikkat çekerek bir farkındalık yaratma gayretindeyiz. Fındık, üretim ve ticaretindeki üstünlüğümüzle, dünya ölçeğinde değerlendirilmesi gereken stratejik ve prestij bir üründür. Bir ürün olmanın da ötesinde iktisadi bir değer, sosyal bir olgudur. Bu anlayış çerçevesinde fındıkla alakalı kafa yormaya, sorunları tespit edip ortaya koymaya ve çözüm önerilerimizle birlikte yetkili mercilerin eşiklerini aşındırmaya devam edeceğiz. 23.07.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/4 2015 fındık sezonuna çok az bir zaman kala fındıkla alakalı gündem de ısındı. Gündemin ilk ve en önemli maddesi tahmini rekolte. Rekolte konusu yıllardır en ciddi tartışma başlığı olmuştur. Tahmini rekolte şu ya da bu şekilde yeni sezon fiyatları için bir karine oluşturmaktadır ve fındık da bir ticari emtia olduğuna göre, esas argüman fiyattır. Yani, fiyata etki edecek her konu tartışma konusu olacaktır. Bu hassasiyet gözetilerek, tüm tarafların mutabık kalacağı yöntemlerle rekolte tespit edilebilmesi tek çözüm olacaktır. Esasında rekolte tespiti 2006 sezonundan itibaren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın uhdesine bırakılmıştır. Bakanlığa bağlı İl Müdürlükleri koordinatörlüğünde Ticaret Borsaları, Üniversitelerin Ziraat Fakülteleri, İhracatçı Birlikleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ziraat Odaları, Fiskobirlik, Fındık Araştırma Enstitüsü gibi sektördeki tüm kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan “Rekolte Tespit Komisyonu” tarafından yapılan çalışmalar neticesinde tahmini rekolte tespit edilmekte, tutanağa bağlanmakta ve komisyon üyelerine imzalanıp kamuoyuna açıklanmaktadır. Eşiğinde bulunduğumuz sezon öncesinde söz konusu komisyon tarafından 680 bin ton rekolte tahmini yapılırken, İhracatçı kesimi 733 bin ton rakamını ifade etmektedir. Üretici temsilcisi Ziraat Odalarının tahminiyse 590 bin Tondur. Tahminlerde farklılık olsa da fındık sektöründe yaygın bir söylem vardır “fındık çuvala girmeden ne kadar olduğunu bilmek mümkün değildir” şeklinde. Kurum ve kuruluşların bu türden tahmin ya da ön gürlerinin olmasını anlıyoruz ancak bu ön görüleri polemik konusu yapıp da sektörün ahengini bozacak ve tarafları birbirlerine karşı kutuplaştıracak bir noktaya gelinmemeli diye düşünüyoruz. Kurum ve kuruluşlarının birbirlerini hedef almalarının ve zehir zemberek açıklamalar yapmalarının ve hatta hedef göstermelerinin kimseye faydası olmadığı gibi, geçmişteki örnekleriyle sabit olduğu üzere; zararı sektörün tamamınadır. Bu türden yaklaşımlar, iş birliği ve birlikte üretme kültürünü ortadan kaldırmakta kurum ve kuruluşları sadece “savunma” yapmak zorunda bırakmaktadır. Bu “kolaycı” ve “yıpratıcı” alışkanlıktan vazgeçmek zorundayız. 2014 sezonu, her yönüyle farklı ve özeldi. Malumunuz olduğu üzere mart ayında meydana gelen zirai don nedeniyle ürünümüz yok oldu ve arzdaki bu keskin daralmaya bağlı olarak fındık fiyatı da tarihi rekor kırdı. Borsamız tabelasında 20 TL’yi gören fındıktan ihracatta da gelir anlamında rekor kırdık. 29 411 bin ton olarak ortaya konulan rekolte, sezonun geride kalan 9 ayında bölgedeki 14 Ticaret Borsası ile İstanbul Ticaret Borsası kayıtlarına göre 475 bin ton olarak işlem görmüştür. Ziraat Odaları 370 bin ton olarak, İhracatçılar 500 bin ton ve Fiskobirlik 430 bin ton olarak tahmin etmişti. .2014 sezonu fındık için İhracat gelirimiz de yaklaşık 2,5 milyar dolar olmuştur. Bu sezon 3 milyar dolar seviyelerini zorlayacak olan ihracat geliri elbette önemli bir donedir. Ancak genel itibariyle ele aldığımızda başta üreticilerimiz olmak üzere, tüccar, fabrikacı, sanayici ve ihracatçılarımız için zor ve risklerle dolu bir sezon olmuştur. Temennimiz o ki; Allah, bu türden afetleri yaşatmasın. 2015 ve gelecek sezonlar için -geçmişte olduğu gibi bu gün de- yenilikçi ve haksız rekabeti ortadan kaldıracak, aleniyet ilkesinin ön plana çıkacağı, sorumlu borsacılık anlayışımızı daha da kurumsallaşarak devamı için çalışıyoruz. Fındık sektöründe sayısız sorun vardır ve her biri de oldukça çetindir. Fındık sektöründe üretimden ihracata kadar bir “sistemsizlik” halinin hâkimiyetini tüm kesimler kabul edecektir. O halde, sistem kuracak çabalar içinde olmak gerekmektedir. OTB olarak fındık sektöründe sistem oluşturacak hiçbir gayretin dışında kalmadığımız gibi sistem kurma çabasında olanlara da köstek olmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. En küçük bir fikrimizi bile hemen paydaşlarımızla paylaşmak gibi bir vizyona sahip olduğumuz, tüm kesimlerce malumdur. Bu anlamda, fındık sektörünün yararına olan ve bir sistem kurma gayreti içeren ve bize sunulmuş olan hiçbir projeye, öneriye kayıtsız kalmadık. Fındık sektörünün göbeğindeki kurumlardan biri olduğumuz gerçeğinin farkında olarak sorumlu davranıp her türden polemiğin dışında kaldık, kalacağız ve işimize bakacağız. OTB olarak KOSGEB, DOKA, Ekonomi Bakanlığı gibi kurumlar ve kuruluşlar nezdinde, sunduğumuz ve takip aşamasındaki projelerimizle, çağdaş borsacılık anlayışı içinde fındık sektöründe bir sistem oluşturma çabasındayız. Ancak, gemiyi tam rotasına oturtmadan ayakları yere basmayan ve safi laf olsun diye çıkıp da bir şeyler söylemek, yazıp çizmek çok da anlamlı değildir. OTB, dün olduğu üzere bu gün de sorumlu ve bilinçli davranmakta, yasaların kedisine tevdi ettiği görevleri, yasalar çerçevesinde yerine getirmektedir. Elimizdeki kaynaklar kamu kaynağıdır ve bu kaynakları doğru zamanda doğru yerde kullanmak boynumuzun borcudur. Bu vesileyle 2015 sezonunun başta tüm üreticilerimize, üyelerimiz; tüccar, fabrikacı, sanayici ve ihracatçılarımıza, ilimize ve ülkemize bereket getirmesini diliyoruz. 22.08.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/5 Borsamız bünyesinde oluşturulmuş Proje Ofisimiz tarafından hazırlanıp DOKA’ya sunulan “ORDU’DA GIDA İMALATI SEKTÖRÜNDE AR-GE EĞİTİMİ” konulu projemiz “Teknik Destek” kapsamında DOKA tarafından desteklenmiş olup; bu konuda Ar-Ge birimi olan üyelerimiz ile paydaşlarımıza 24-28 Ağustos 2015 tarihleri arasında uzmanlarca eğitim verilecektir. Kurulduğu 1936 yılından beri kesintisiz hizmet veren Ordu Ticaret Borsası, üye odaklı hizmet anlayışının gereği olarak sürekli kendini yenilemiş ve vizyoner davranmıştır. Hizmet kalitesini çağdaş normlara taşıyan borsamız TOBB Akreditasyon Sistemi dâhilinde Akredite Borsa olup, kuruluş ve işleyişini düzenleyen kanunun kendisine tevdi ettiği görevlerden olan proje yaratma be yürütme misyonunun da yerine getirmektedir. Dünya hızla değişiyor ve bu değişim artık akıl gücüyle anlam kazanıyor. Aklın birer çıktısı olan projeler Ar-Ge ve Ür-Ge odaklıysa ekonomiye direkt bir katkısı oluyor. Ekonomiye direkt katkı, orta ve uzun vadede ekonomik büyüme ve kalkınmayı tesis edecektir. 30 Ordu, Türkiye fındık üretiminin yaklaşık %30’unu tek başına sağlamaktadır. Bu, şu demektir değerli katılımcılar; ilimiz normal rekolte yıllarında 170 ila 210 bin ton kabuklu fındık üretmektedir. Buna manada en yakın rakibimiz olan İtalya kadar fındığı sadece Ordu üretmektedir. Bu yönüyle; üretim potansiyeli ve realitesi yönünden Ordu, fındığın başkentidir. Kentin ekonomik hayatının bel kemiğini fındık oluşturur. Fındık hasat sürecinden nihai tüketiciye kadar sürekli kazanç kaynağı olan stratejik bir ticari iştigal konusudur. İşin sosyo-psikolojik boyutu da vardır elbette. Fındık üretmek, harmanlamak, satmak, işlemek tüm bu süreçler bir ekonomik faaliyet olmanın yanında resmen sosyal birer faaliyet gibidir de. Bizler, Ordu denildiğinde direkt olarak fındığa fokuslanıyoruz. Şu andaki projemiz her ne kadar “gıda sektörü” genel başlığında olsa da biz, söylenen her şeyi “fındık” olarak algılıyoruz/algılayacağız ve elde edeceğimiz her bilgiyi, her fikri fındık için kullanmaya çalışacağız. Bizde işletmelerin ömrü ürettikleriyle değil de, işletmeyi kuran ya da işleten aile efradının ömrüyle sınırlıdır. Sorarım size, bu gün bir dünya markası haline gelmiş olan “Coca Cola” ya da “Ford” un patronları, bu markaları yaratan ilk yatırımcıların, işletme sahiplerinin çocukları ya da torunları mıdır? Elbette hayır! Ortada bir marka vardır ve o markaya dair sürekli bir Ar-Ge ve Ür-Ge süreci vardır, bu süreç, kişilere bağlı değildir. Kişilerden bağımsız, profesyonel bir işletmecilik anlayışıyla kurumsallaşmıştır. Dünyanın gelişmiş ekonomilerinin gelişmiş olmasının tek sebebi de budur işte! Eğitimi hayatlarının her alanında olduğu gibi ticari hayatlarında da merkeze oturtmuş olmaları. Bu türden eğitimlerden, ürettiklerinizin bir marka haline getirilip de, bu markanın Ar-Ge ve Ür-Ge odaklı proje kültürüyle asırlarca yaşayacağı fikri edinilecektir. Eğitime , Ar-Ge ve Ür-Ge ‘ye daha fazla kaynak ve zaman ayrılması temennisiyle saygılar sunarım. 02.09.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/6 Yeni fındık sezonu(2015 sezonu) 1Eylül 2015 tarihi itibariyle resmen açılmış oldu. Bu sezonun üreticilerimize, tüccar ve fabrikacılarımızla, sanayici ve ihracatçılarımıza, ilimize, bölgemize ve ülkemize hayırlar ve bol kazançlar getirmesini diliyoruz. Geçtiğimiz 2014 sezonunda yaşanan zirai don afetiyle ürün kaybımız, Ordu için söylüyorum, 9 ilçede %100 olmuştu.9 ilçemiz üretim anlamında “sıfır” çekmişti ve bu durum ülkemizde birçok bölgede birçok ürün için söz konusu olmuştur. Fındığın da içinde yer aldığı “sert kabuklu meyveler” de aynı sorun yaşandı ve bu yönüyle sert kabuklu meyvelerde ciddi bir ürün arzı daralması yaşandı. Fındık için hem “yok” sezonuydu hem de geçmiş yıllara nazaran stoksuz bir sezondu ve arz talep kanunu tecelli etmiş, talebin arzdan fazla olması haline bağlı olarak borsa tabelamız 20.-TL gibi rakamları görmüştü. Her sezonda olduğu gibi bu sezonda da Ticaret Borsalarını ve özellikle de Ordu Ticaret Borsasını hedef alan “talihsiz” açıklamalar olmaktadır ne yazık ki! Bizler, sektörün üreticisinden ihracatçısına kadar ve hatta tüketicisine kadar bir bütün olarak gördüğümüzü, açıklamalarımızı bu esasla sorumluluk içinde yaptığımızı her fırsatta dile getirdik ve ne yazık ki bu sezonda da bu türden bir açıklama yapmak durumunda kaldık. 1- Ticaret Borsaları “Fiyat Belirlemez”…Fındıkta 1960’lı yıllardan 2009 yılına kadar şu ya da bu şekilde “Taban Fiyat Garantili Destekleme Alımı” yapılmış ve devlet eliyle taban fiyat ilan edilmişti. İşte bu alışkanlığın bir çıktısı olarak borsa tabelasına yazılan fiyatın “belirlenmiş fiyat” olduğu algısı ortaya çıkmakta ya da bizzat bu yönde bir algı yönlendirmesi yapılmaktadır. Ticaret Borsaları, ticari işlemleri sonuçlarından takip etmektedir. Yani; alıcı ve satıcı karşı 31 karşıya gelir, pazarlık eder, ürün alınır satılır, bu işleme dair müsbit evrak tanzim edilir ve borsaya ibra edilir. Bunun yanında aktif fiyat haberleşmesi usulüyle de çapraz kontrol yapılır, sonuç olarak; ortaya bir takım veriler çıkar, işte o veriler sadece ve sadece “bilgi amaçlı olarak” kamuoyuyla paylaşılır.(Borsanın fiyat ilan ederken izlediği sinsile borsa girişindeki elektronik pano üzerinden özet şeklinde ve kırmızı harflerle alenen yazmaktadır. Bu, bir yerde borsanın da beyanı olmaktadır) Burada “Ticaret Borsalarının fiyat ilan etmeleri zorunlu mu değil mi” tartışması da yersizdir. Bir şekilde, bilgi amaçlı olarak başvurulacak bir “kaynak şarttır” ve borsalar o şartı, sorumluluk prensibiyle yerine getirmektedir. Bu şartı en sağlıklı ve belgeye dayalı olarak yerine getirecek tek kurum da Ticaret Borsalarıdır. Tüm makbuz, fatura ve işlemler Ticaret Borsaları havuzunda birikmektedir. Bir takım olguların gerçekleşmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Ticaret Borsası fiyat yazdı diye ticaret gerçekleşmez, ticaret gerçekleştiği için ticaret borsası fiyat yazar. Bir diğer husus da “serbest piyasada şu kadar olan fiyat borsa tabelasında neden bu kadardır” şeklindeki işin özünü gizleyen beyanatlardır. Borsa tebaasındaki fiyat, borsa tarafından tespit edilen ve ilan edilen fiyat değil bizzat, o, serbest piyasa dedikleri yerde oluşan /teşekkül eden fiyattır. Malum olduğu üzere, borsa tabelasındaki fiyat %50 randımanlı kabuklu fındık fiyatıdır ve “ortalama bu fiyatlardan alı satım yapılmaktadır” şeklinde bir mesaj taşımaktadır. 2- Her sezon olduğu gibi bu sezonda da işin içinde olan olmayan, yetkili yetkisiz, etkili etkisiz herkes Ticaret Borsası’nı hedefe oturtan dayanaksız beyanatlar verdi/veriyor.Unutulmasın ki geçtiğimiz sezon o tabelaya 20.-TL’yi yazan da bu borsaydı.(Tam olarak 20,20.-TL) 3- 2009 yılından bu yana fındık piyasası serbest pazar ekonomisi dinamiklerine bırakılmıştır. Üretici “Alan Bazlı Gelir Desteği” esas olmak üzere buna bağlı birçok yan “tarımsal desteklerle” desteklenmektir. Tüm bu süreçte Ticaret Borsalarına her hangi bir görev ya da belirleyicilik tanımlanmamıştır. Görev ve belirleyiciliğimiz olmayan hususların olumsuz çıktılarından dolayı hedefe konulmamız anlaşılır gibi değildir. Bu gün 25.-TL’ye fındık alınıp satıldı ve bu da belgelendirilip Ticaret Borsası’na ulaştırıldı ya da ihracat aşamasında buralara tekabül eden fiyat haberleşmesi sağlandı da, Ticaret Borsası bu fiyatı yazmadı mı? Ya da fındık bölgesindeki 14 Ticaret Borsası’nın en azından biri 25.-TL fiyat yazdı da Ordu Ticaret Borsası bunu görmezden mi geldi? Biz, buradaki maksatlı bakış açısını da görebilmekteyiz ancak dün de bu gün de gelecekte de, polemiklerin içinde olmadık/olmayacağız. 2009 yılından bu yana serbest piyasa şartlarının geçerli olması hali, bölgeler arasında anlık farklılıklar olmasına sebeptir ancak bu fiyat farkları iddia edildiğinin aksine, küçük olmaktadır. 4- Ticaret Borsalarının kuruluş ve işleyişlerini düzenleyen kanun ve yönetmelikler vardır. Birilerinin iddia ettiği ya da kafasında kurduğu üzere dışsal yönlendirme ya da talimatlarla iş görmezler. Buralar denetime tabi, şeffaflık ilkesi içinde hizmet gören kamu tüzel kişiliğidir. “Kimse bize işimizi öğretme cüretine de kalkmasın” Ordu Ticaret Borsası 1936 yılından beri kesintisiz hizmet veren, deneyimli ve köklü bir kurumdur. Geçmişte olduğu gibi bu gün de sorumluluklarının farkında ve o farkındalıkla yükün altına girmiş bir meslek kuruluşudur. Birileri, popülizm yapacak diye, sorumsuzca ve asılsız ithamları muhatap kabul etme durumunda da değiliz. Ticaret Borsaları “düşman askeri ya da karargâhı değildir” ! Evet, biz birilerine hizmet ediyoruz; biz, aleniyet ilkesi çerçevesinde, amir ve sair mevzuatlara mutlak riayet ederek bu ülkeye hizmet ediyoruz. 32 26.10.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/7 Malumunuz olduğu üzere 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen 25.Dönem Milletvekili seçimlerinde hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayamadı. Uzun bir aradan sonra tekrardan koalisyon hükümeti gündeme gelse de koalisyon görüşmeleri sonuçsuz kalmıştı. Ardından tırmanan terör olaylarıyla da arzu etmediğimiz bir tablo ortaya çıkmıştı. Hiç şüphe yoktur ki; yatırımların devam etmesi ve ekonomimin rayına oturtularak sağlıklı bir şekilde işlemesi bizlerin önceliği ve tek hedefidir. Bir meslek kuruluşunun yöneticisi olarak, siyasi süreçlere dair mesafemizi “bizim siyasetimiz ekonomidir” diyerek bir kere daha belirtmek isterim. Biz, iş dünyası olarak 7 Haziran seçimleri ardından güçlü ve istikrarlı bir hükümet kurulmasını istemiş, beklemiştik. Ancak bir takım nedenlerle hükümet kurulamadı ve ülke seçime gitti. Aynı anlayış içerisinde 1 Kasım seçimleri ardından da güçlü ve istikrarlı bir hükümetin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir hükümetin ekonomi politikalarını basiretli bir şekilde uygulayacağı beklentisi, önümüzü görmemizi ve yatırım yapma sürecinde tedirginliğimizi ortadan kaldıracaktır. Güçlü ve refah seviyesi yüksek bir ülke, ancak ve ancak ekonomik belirsizliklerin ortadan kalktığı, yatırım yapabilme potansiyellerinin çoğaldığı bir ortamla mümkündür. 1 Kasım seçim sonuçları ne olursa olsun kazanan demokrasi olacaktır. Belirsizlikleri ve tedirginlikleri ancak ve ancak demokrasi kültürünü geliştirerek ortadan kaldırabiliriz. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Zengin bir tarihi mirasın üzerinde oturmakta, geçmişi büyük tecrübelerle doludur. Bu coğrafya defalarca küllerinden kendini yeniden yaratmış zümrüt-ü anka gibidir. Ben, tüm yurttaşlarımızdan, karamsarlığa düşmeden, sorumlu ve bilinçli davranarak 1 Kasım günü sandığa gidip temel vatandaşlık görevimiz olan oyumuzu kullanmamızı istirham ediyorum. Unutmayalım ki her seçim sürecinde istikrarımıza, güvenliğimize, geleceğimize dair tercihlerimizi ortaya koymaktayız. 1 Kasım’ın ardından ortaya çıkacak tabloyu şimdiden tahmin etmek elbette mümkün değil. Halkımızın tercihine bağlı olarak mecliste bir matematik ortaya çıkacak. Burada siyasilerimize sorumluluk motivasyonu içinde büyük görevler düşecektir. Güçlü ve kararlı bir hükümetin hemen kurularak ekonomik programların kesintisiz uygulanmasına devam edilmesi gerekmektedir. Ben, şahsım ve temsil ettiğim kurumun adına 1 Kasım seçimlerinin ülkemize hayırlar getirmesini, ekonomik anlamda daha güçlü, büyüme ve kalkınma hamleleriyle parmak ısırtacak bir ülke olma yolunda emin adımlarla yürüme imkânı yaratmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. 11.11.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/8 Fındık likiditesi yüksek bir üründür. Yani çok hızlı ve her an paraya çevrilebilir. Bu özelliğinden dolayı da ticari ya da yatırım amaçlı tercih edilen enstrümanlardan biridir. Fındıkta en köklü tartışma konusu da fiyattır. Bunu da normal karşılıyoruz, sonuçta her türden üretim ve ticaret para kazanmak amacıyla yapılır. 2009 yılından itibaren uygulanmakta olan fındık stratejisiyle, fiyat başta olmak üzere, fındıkla ilgili tüm piyasa yapısı serbest piyasa şartlarına bırakıldı ve fındık fiyatını belirleyen tek etmenin arz ve talep olacağı ön görüldü. 33 Zaman zaman arz ve talep dışında fındık fiyatına etki eden ya da fındık fiyatını manipüle eden unsurların varlığı iddia edilse de bunlar dayanaksız ve popülist açıklamalardır. Bu gün borsa fiyatı 13.-TL’dir. Borsa tabelasında yazan bu fiyat tamamen bilgi amaçlı olup, bir taban ya da tavan fiyat özelliği yoktur. Fındık sektöründe tam 40 yıl uygulanmış olan “Taban Fiyat Garantili Destekleme Alımı” uygulamalarının bir neticesi/alışkanlığı olarak, bu gün fındık fiyatıyla ilgili bir açıklama yapıldığında bu hemen taban fiyat olarak algılamaktadır ki, bu algı da zaman bağlı olarak değişecektir. Borsanın ilan etiği fiyatın manası şudur “Ey üretici, ey tüccar, bu gün %50 randımanlı fındık 13.-TL seviyesinden alınıp satılırsa, bu ticaretten zarar eden olmaz, bilginiz olsun” başkaca da bir mana ihtiva etmemektedir. Fiyatın gelecek günlerde ne olacağını kestirmek mümkün değildir. Arza ve talebe etki eden unsurların pozisyonuna bağlı olarak fiyatlar şekillenecektir. Bu malın mülkiyeti üreticiye aittir ve normal ticari ilişkilerde ürünün ilk fiyatını ortaya koyan mülkiyet sahibidir. Mülkiyet sahibinin fiyat tespiti ardından pazarlık müessesi işler. Üreticinin kendince bir tatmin noktası var, tabi ki pazarın da, bu tatmin noktasını da arz ve talep belirleyecektir. Özetle, gelecek dönemde fiyatlar genel seviyesinin ne olacağına, şimdilerde fiyatı tayin eden arz ve talep cevap verecektir. Dileğimiz o ki; her kesimi tatmin edecek fiyat teşekkül etsin. 16.11.2015 BASIN AÇIKLAMASI 2015/9 Fındık bir ticari emtiadır ve her ticari emtianın olduğu gibi fındığın fiyatını da arz ve talep belirler. Fındıkta arzdan kastedilen üretim miktarıdır ve üretim miktarı direkt üreticiyle alakalı bir konudur. Üreticinin pazara ürün arz etme biçimi ve hızı elbette fiyatlar üzerinde etkili olacaktır. Fındığın fiyatını belirleyecek olan esas unsur üreticidir. Ürünün mülkiyeti üreticiye aittir ve ticarete konu bir ürünün mülkiyeti kimdeyse, maliyet ve kârlılık hesabı gözeterek ilk fiyatı telaffuz etme hakkı da ondadır. Sanıldığının ya da aksettirilmeye çalışıldığının aksine Ticaret Borsaları fındık fiyatı belirleyen kurumlar değildir. Alıcı ve satıcının bir araya gelip bir şekilde mutabık kaldıkları fiyatlarla gerçekleştirdikleri alım satımın sonucuna bakarak ve bu sonucu müsbit evraklara dayandırarak fiyat tespiti yapıp, tespit edilen fiyatı da bilgi amaçlı olarak ilan ederler. Ticaret Borsaları başta olmak üzere, hiç kimsenin ve kurumun fındık fiyatlarının ne olduğu ya da ne olacağına dair niyet okumak gibi kehanette bulunmak gibi bir durumu yoktur. Serbest piyasa şartlarında, arz ve talebe bağlı olarak fiyat teşekkül etmektedir ve bundan sonra da bu böyle olacaktır. 34 2015 yılında borsamızda kullanılmakta olan yazılım ve donanımlar liste halinde takip edilmiş olup; yıllar itibariyle yazılım ve donanıma eklemeler ya da çıkarmalar söz konusu olduğunda liste hemen güncellenmektedir. SAYI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 DONANIMLAR TV (2 Adet) FOTOĞRAF MAKİNESİ(2 ADET) VİDEO KAMERA (1 ADET) PROJEKTÖR (2 ADET) FOTOĞRAF BASKI MAKİNESİ SPİRAL CİLT MAKİNESİ PC (8 ADET) LAPTOP (4 ADET) TABLET (1 ADET) CEP TELEFONU(5 ADET) SERVER (1 ADET) UPS (1 ADET) KLİMA SİSTEMİ(10 ADET KLİMA) KOMBİ(1 ADET) KATI YAKIT KAZANI(1 ADET) MERKEZİ ANONS SİSTEMİ ASANSÖR(2 ADET-Yeşil Etiketli) YANGIN SÖNDÜRME SİSTEMİ YANGIN TÜPLERİ (7 ADET-Her katta) TRAFO(1 ADET) PRENTERLAR(2 RENKLİ-10 Siyh-Beyaz) FAKS(2 ADET) FOTOKOPİ MAKİNESİ(2 ADET) TELSİZ TELEFONLAR POS CİHAZI(1 ADET) KAPALI OTOPARK HİZMET ARACI(2 TANE) BUZDOLABI(1 ADET) HESAP MAKİNELERİ ÇALIŞMA MASA VE KOLTUKLARI TOPLANTI SALONU(2 TANE) SAYI 1 2 3 4 5 YAZILIMLAR MİCROSOFT OFİCE(LİSANSLI 4 TANE) ALPATA TESCİL ALPATA MUHASEBE TOBB NET ÜYELİK WİNDOWS GÜVENLİK KAMERASI SİSTEMİ(2 dvr-6 Kamera) KABLOLU VE KABLOSUZ İNTERNET 35 OTB’nin sistemde tanımlı “Bilgi-İşlem, Yazılım ve Donanım Politikası” mevcut olup bu politikanın amacı; “Bilişimle alakalı sistemler ve donanımlar borsamızın sahip olduğu en önemli değerlerdir. Bu değerlerin güçlü bir güvenlik içinde uygun kullanım şart ve şekillerini belirlemek, uygun olmayan kullanım şekillerini sistemin dışına atmak ve bir daha sisteme girmesine fırsat vermemektir.” Şeklinde belirlenmiştir. Bilgi-İşlem, Yazılım ve Donanımlar konusunda bakım sözleşmelerine bağlı olarak dışarıdan hizmet alınmakta ve bakım süreçleri periyodik olarak, cetvellerle takip edilmektedir. 1.7 Üye İlişkileri Ordu Ticaret Borsası “Üye Memnuniyeti Odaklı” çalışan bir kurum olup; sistemde tanımlı “Üye İlişkileri Politikası” ile de çalışmalarına yön vermektedir. Üye İlişkileri Politikasının amacı; “Üye memnuniyeti odaklı çalışma esasına uygun olarak üye memnuniyetinin öneri, şikâyet ve memnuniyet bildirimi kriterleriyle ölçülmesi, değerlendirilmesi, gerekli iyileştirmelerin yapılarak yüksek memnuniyet oranının sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır.” Şeklinde tanımlanmıştır. 36 2.sini gerçekleştirdiğimiz “Üyeler İle İstişare Toplantısı” na üyelerimizin , paydaşlarımızın ve protokolün ilgisi büyüktü. Bir anlama “ Ara Faaliyet Raporu” gibi algılanabilecek ifadelerle dolu konuşmayı Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ziver KAHRAMAN kürsüden yaptılar. Sayın Milletvekilim Protokolümüzün saygıdeğer mensupları! Odalarımızın, birliklerimizin, derneklerimizin, cemiyetlerimizin ve basınımızın güzide temsilcileri! Değerli üyelerimiz! Kıymetli meslektaşlarım! Saygıdeğer hanımefendindiler! Değerli beyefendiler! Çok Kıymetli misafirlerimiz! Borsamız tarafından organize edilen “Üyelerimizle İstişare Ediyoruz” etkinliğimize hoş geldiniz, onur verdiniz. Sizleri şahsım ve kurumum Borsa meclis üyesi arkadaşlarım Ve çalışanlarımız adına saygıyla selamlıyor ve diyorum ki; 37 “Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz!” İşte bizler, bu algı içerisinde, geçmişten bu güne kadar, Ordu Ticaret Borsası’nda yöneticilik yapmış tüm büyüklerimizi, abilerimizi ve kardeşlerimizi de huzurlarınızda saygıyla anmak istiyorum ve bu kutsal gecede, hakkın rahmetine kavuşanlara da Allah’tan rahmet, sağ olanlara da sağlıklı, sıhhatli ve afiyet dolu uzun bir ömür diliyorum. Değerli üyelerimiz ve kıymetli misafirler! Her fırsatta dediğimiz üzere; bu bir bayrak yarışıdır ve biz, bize düşen etapta, geçmişte olduğu gibi bu gün de, en iyi performansı göstermek için samimiyetle çalışıyoruz ve çalışmalarımızı da yayın organlarımızla, birebir sizleri ziyaretlerimizde azami düzeyde sizlerle paylaşmaya da önem veriyoruz. Ve bir kez daha, bu duygu ve düşüncelerimle, hepinize, en engin sevgilerimi ve en derin saygılarımı sunuyor ve tekrardan hoş geldiniz diyorum. Hoş geldiniz efendim! Değerli misafirler 2014 sezonu sosyo-ekonomik anlamda oldukça zor ve yorucu bir dönem oldu. Varlığıyla gurur duyup, varlığına şükrettiğimiz fındığımız 29-30 Mart 2014 tarihlerindeki kar yağışı ve don afeti ardından, henüz dalındayken yandı. Bu korkunç afetten sonra Ordu ilinde tam 9 ilçede sıfır rekolte gerçekleşti. Bunun adı; açık ve net olarak afettir, değerli misafirler. Biz bu afetin içinde, ticaret erbabı olmanın gereği olarak, mevcut işletme yapımızı ve finansal durumumuzu koruyarak ve mevcudun da üzerine ekleyerek varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Sizler, bu afetin içerisinde iş ve istihdam yaratarak tam bir başarı hikâyesi yaratıyorsunuz. Bu afete rağmen işyerlerimizi açtık, az ya da çok demeden “bereketi Allah’tan” diyerek rızkımızı kovaladık. Allah, bu türden afetleri bir daha insanlığa asla yaşatmasın diliyorum. Bu afet yılında bile, iş ve istihdam sağlayan üyelerimiz, devletine ve milletine karşı sorumluluklarını da eksiksiz yerine getirmiştir. Bu kötü ve olumsuz sezonda dahi yapmış olduğunuz bu onurlu davranışınızdan dolayı sizleri tebrik ve takdir ediyorum. Kendinizle ne kadar övünseniz azdır. Değerli misafirler 2014 sezonunda yaşadığımız zirai don felaketi bu sezon da elimizin yüreğimizin üzerine gitmesine ve tedirginlik içinde, stresli beklentiler içine girmemize neden oldu. Zirai dona sebep olabilecek hava şartları Nisan sonuna kadar kısmen etkili olmuş gibi görünse de fındık çuvala girmeden net bir şey söylemek mümkün değildir.Temennimiz ve beklentimiz o ki; 38 Yüce Rabbim… Yokluğunu yaşatmasın. Değerli üyelerimiz kıymetli misafirler Sezonlar itibariyle, şöyle, geriye dönüp bir bakıldığında, her 10’ar yıllık periyotlarla zirai don afeti yaşandığı ve büyük ürün kayıplarının olduğu görülmektedir.2014 sezonundan önce 2004 ve 1994 sezonlarında da zirai dondan mütevellit ürün kayıpları yaşanmıştır. Bu durum belki tesadüftür, belki de bilimsel bir dayanağı vardır, orasını bilmiyoruz, ancak, ürünümüzün kaderine terk edilip de, evimizin yangın yerine dönmesine artık izin vermemek lazımdır diye düşünüyoruz. Bu gün ise dünyanın gelişmiş ekonomilerinde zirai donla mücadele yöntemleri uygulanmaktadır. Bu yöntemler, Doğal yöntemler Ve Yapay yöntemler Şeklinde iki başlıkta olabilmektedir. Doğal yöntemlerden kastedilenlerden biri fındık dikilen arazilerin rakımı, toprak yapısı ve bakısıyla o mecraya uygun en dayanıklı çeşitlerin tercihidir. Bir diğer etkili yöntem soğuk hava dalgasının konsantrasyonunu bozacak nitelikte, yüksek ve yaprak dökmeyen ağaçların ve bitkilerin bahçe sınırlarına dikilmesidir. Daha da önemlisi gelişen teknoloji ve bilimsel metotlar göz önüne alınarak, fındık tarımının ve ticaretinin her aşamasında bilimsel metotların hâkim olması gerektiği kanaatidir. Bu konudaki düşüncemiz ise zirai dona karşı en etkili yapay uygulama olan bahçelerde lastik, saman yakılarak dumanlama yapılması metodundan feyiz alınarak yapay sis üreten tarım aletlerinin, fanların ve diğer aletlerin tarımsal destek envanterine konularak desteklenmesi gerekliliğidir. Sonuç olarak; Fındık sektörüne üretimden ticarete kadar bilimsel metotlar girmelidir ve bu metotların girmesi için tek unsur da “Üniversite-Sektör İşbirliğidir” … O halde “Üniversite Sektör İşbirliği Hemen Şimdi!” Demek istiyorum. 39 Değerli Misafirler Zonguldak için kömür neyse bizim için de fındık o’dur. Fındık, bizim maddi ve manevi zenginliğimizdir. Türkülerimiz fındık üzerinedir, takvimimizi de fındık hasadına göre ayarlarız. Bu türden ürün kayıplarına karşı çaresiz kalmış, bahçelerimizi türküsüz, fabrikalarımızı umutsuz bırakmamalıyız. Yıllardır hep deriz “fındıktan 2 milyar dolar ihracat geliri elde ediyoruz” diye, ancak 2014 yılına kadar bu fiilen gerçekleşmemiş, yaklaşık 2 milyar dolar olmuştu. 2014 yılında fındıktan elde ettiğimiz ihracat geliri 2 milyar 314 milyon dolardır. Bu, tüm zamanların rekorudur ve bu durum tarımsal ürün ihracatı içindeki fındığın payını artırmış, tahtını da sağlamlaştırmıştır. 2014 yılında en fazla fındık ihracatı yapan ilk 20 firma arasında Ordulu firma sayısı 4 olup bunlardan üç tanesi de–gururla söylüyorum- borsamız üyesidir. Kendilerini bir kere daha huzurlarınızda tebrik ve takdir ediyor ve diyorum ki; Allah başarılarınızı daim etsin. Ve biliyoruz ki değerli arkadaşlar, bizler bu gelirden kat ve kat fazlasını sağlayacak potansiyele de sahibiz. Değerli misafirler Fındıkta üretimdeki sorunların yanında, bir de ihracat ayağında sorunlar yaşanmaktadır. Bu ciddi sorunlar “tarife dışı engeller” adı altıda ihracatçılarımızı zorlanmaktadır. Bu noktada, devlet destekli, güçlü ve sürdürülebilir bir lobicilik faaliyetine de ihtiyaç vardır. Biz, sektörüüüü, üretiminden ihracatına kadar bir bütün olarak görmekteyiz ve bu bütünsellik içinde sorunların tespiti ile çözüm önerilerinin ortaya konulmasından da yanayız. Fındıkta tüm bu anlattıklarıma ilaveten bir de “Yapısal” “Üretim” ve “Pazar” eksenli sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar içerisinde bir “sistem arayışı” söz konusu olup, o, en ideal sistem bulunup da etkinleştirilmeden kaygılarımız da, hep aktif olacak. Üretimden ihracata kadar her aşamada etkin bir sistem oluşturulması için en temel yapısal eksiklik olarak gördüğümüz dağınık ve ikincil mevzuatları bir araya toplayacak külliyatlı bir “fındık kanunu” çıkartılmalı diye düşünüyoruz. Bizim hayal ettiğimiz fındık kanunu, kati ve uygulanamaz kurallarla dolu bir tabu değil, çağa uygun, gelişmeye açık ve uluslararası arenada bağlayıcılığı olan, referans bir kaynak olmalıdır. Bu kaynaktan Üretici de, Tüccar da, Fabrikacı da, Sanayici de, İhracatçı da, sorunlarına çözüm bulmalı, muhtemel ve mevcut itilafların çözümünde de fındık kanunu etkin olmalıdır. Biz, Ordu Ticaret Borsası olarak, bu konudaki görüşlerimizi ifade eden bir rapor kaleme alıp; bunu da 7.Ticaret ve Sanayi Şurasında dile getirdik, kayıtlara aldırdık. Dönemin 40 Başbakanı şu anki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN beyefendiye ve yine birçok bakanlığa, yöremiz milletvekilleri ile bürokratik kademeye raporumuzu sunup, fındık kanunu konusunda da bir farkındalık yaratmaya çalıştık. Bahsettiğimiz Fındık Kanunu, fındık ticaretini yapan ve yapacak olan tacirlik mesleğine evrensel standartlar getirilmesinden, etkin ve sürdürülebilir bir stok kontrol sistemine kadar, üretim biçimi, verimlilik ve kaliteye kadar her unsuru ihtiva etmelidir. Fındık gibi milli ve kıymetli bir üründen devletin külliyen elini çekmesi düşünülemez. Tarımsal desteklemeler ve devletin etkinliği konusu ayrı bir mevzu olup, fındık sektöründe devletin varlığını salt tarımsal desteklere bağlamamak ve/veya indirgememek gerekir diye düşünüyoruz. Fındık tarımsal ürün olmaktan çıkıp ticari emtiaya dönüştüğü anda da sorunlarla muhataptır ve bu sorunların aşılması noktasında da devlet odaklı sahip çıkılması da önem arz etmektedir. Evet, il olarak, fındığa bağımlı bir ekonomik yapıya sahibiz… Bu durum yıllarca “makûs talih” şekliyle tanımlandı. Ama biz farklı düşünüyoruz, fındığa bağımlı ekonomik yapıyı bu haliyle, makûs olarak algılamaktan vazgeçilip, modern tarım ve ticaret uygulamalarıyla, bilimsel esaslarla üretip de sattığımızda, fındık en temel zenginlik ve refah kalemimiz olacaktır. Değerli misafirleriz Kıymetli üyelerimiz Kentimiz büyük kamusal alt yapı yatırımları alıyor. Havaalanımız tamamlanmış olup, Karadeniz-Akdeniz yolunun ve çevre yolunun yapımı devam ediyor, demir yolu ve liman gibi yatırımlar konuşulmakta/tarafımızdan talep edilmektedir. Bizler, tam da bu noktada daha çok üretip, katma değeri daha da yüksek ürünler satabilmenin hesaplarını yapmak durumundayız. İşte tam bu noktada, bu kentin büyüme ve kalkınma hikâyesini sizler yazacaksınız. Bunu da özel sektör eliyle ve ilk başta, en temel zenginliğimiz olan fındıkla başaracağız. Yapımı devam etmekte olan bu büyük kamusal alt yapıyla taşıyacağımız tek kargomuz da insan olmamalı. Tüm içtenliğimle bir kez daha söylüyorum ki; Ordulu müteşebbislerimiz, potansiyellerini emtiaya çevirip, yüksek katma değer kazanmış ürünler yaratıp satabilecek girişimcilik ru-hu-na da sahiptirler. Fındık gibi temel ve mutlak bir emtianın yanında turizm potansiyeliyle de bölgemiz ve ilimiz dikkat çekmektedir. Yakın komşumuz olan Trabzon’da Arap turist sayısındaki artış kent ekonominse bambaşka bir zenginlik ve anlam katmaktadır. Trabzon’un turizm gelirinin yıllık 1 milyar 850 milyon dolar civarında olduğu ifade edilmektedir. 41 Değerli misafirler Makûs talihimiz olan “göç” ne yazık ki tecelli etmeye devam etmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Adrese dayalı nüfus sayımı “ sonuçlarına baktığımızda 2012 yılında 741 bin 371 kişi olan Ordu ili nüfusu 2013 yılında 731 bin 452 kişiye Ve 2014 yılında 724 bin 268 kişiye gerilemiştir. Komşu illerimiz Giresun ve Trabzon’daysa aynı periyotta nüfusun arttığı görülmektedir. Nüfusumuzun azalmasına sebep “göçtür” ve göçe sebep de ekonomik aktivitelerin geçim haddini idame ettirememesidir. Ordu, birçok hemşerimiz için sadece “doğduğu” kent durumundadır. Gurbette bir Ordu daha kuruldu desek hiç de abartmış olmayız. Bu kentin “Doyulacak yer” noktasına evrilmesi, cazibe merkezi haline gelmesi için hepimize sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bizler “devlet yapsın, bize versin” algısı içinde hiçbir zaman olmadık, sadece üretim ve ticaretimizin önündeki sorunlar ayıklansın ve önümüz açılsın, bundan sonraki süreçte gereğini bizler zaten yaparız. İlimize iş gücü yönünden bakıldığında, oldukça genç bir nüfusa sahip olduğumuz görülmektedir. Nüfusumuzun %37’si 25 yaş altındadır. Nüfusumuzun %51’i 25-65 yaş arasındadır ve biz bu genç nüfusu, bu kaliteli iş gücünü ayrı bir potansiyel olarak görüp, işsizlik rakamları içinde anmaktan yana değiliz. Ordu, yatırım yapılabilir ve istihdam yaratılabilir kent ol-mak durumundadır. 5 bin 952 Km2 yüz ölçümlü bu kentin ekolojik yapısı, doğal ve turistik değerleriyle çalışkan ve girişimci insanları, uygun hamleyle kentini kalkındıracak ni-te-lik-te yatırımcılardır… Buna da yürekten inanmaktayım. Değerli misafirler Kıymetli üyelerimiz Ben biliyorum ki; geleceğin güçlü ve cazibe merkezi kenti Ordu’nun, inşası için, hepimizin yapacak bir şeyleri ve bu harca katacakları değerleri vardır. Sözlerime son vermeden önce bu ulvi gecenin ruhuna uygun olarak Yunus Emre’nin şu şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum. 42 Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül… Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül… Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek, Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül… Mevla verince azma, geri alınca kızma, Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül… Dokunur gayretine, karışma hikmetine Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül… Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma Sevene diken olma, gülü incitme gönül… Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel süs, Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül… Bu duygu ve düşüncelerimle sözlerime burada söz verirken, beni dinleme sabrını ve nezaketini gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ediyor, Allah tuttuğunuz oruçları kabul etsin diyor, birlik ve beraberliğimizin ilelebet devamını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. 43 Tüm üyelerimiz düzenli olarak ziyaret edilmiş, öneri, şikâyet ve memnuniyetleri bizzat kendilerinden alınmıştır.2015 yılında ilçelerdeki üyelerimiz toplamda 41 kere Yönetim Kurulu Başkanımız tarafından ziyaret edilmiştir. OTB HABER Dergisi, posta yoluyla değil bizzat elden, üyenin iş yerinde teslim edilmiş ve dergiye dair görüşler, öneriler ve eleştiriler bizzat alınmıştır. Personeller arasında oluşturulan “çalışma yükseltilmesi hedefiyle çalışılmaktadır. grupları” ile üye memnuniyetinin Yönetim Kurulu Başkanımız, üyelerimizin tamamının resmi kurum ya da kuruluşlardaki iş ve işlemlerinde, sorunların aşılması ve sürecin daha hızlı işlemesi için destek olmakta, lobicilik yapmaktadır. Tüm üyeler bu yaklaşım tarzını bilmektedir. Borsamız giriş katına kurulmuş olan “İlk Karşılama Kürsüsü” yle üyelerimiz borsaya geldiklerinde hemen muhatap bulurlar ve taleplerine göre ilgili birimlere hemen yönlendirilirler. Borsamıza telefonla ulaşılmak istendiğinde “Telesekreter” yerine direkt, canlı olarak karşılanmakta ve bu şekilde “yönlendirme” stresi ve zaman kaybı önlenmektedir. Üye İlişkileri Politikası kapsamında “Üye Memnuniyet Sistemi” ve “Öneri, Şikâyet ve Memnuniyet Sistemi” kurulmuş ve etkin olarak işletilmektedir. Üye Memnuniyeti Sistem’nin amacı; “Zorunlu Üyelik, Gönüllü Hizmet” anlayışının bir gereği olarak üye odaklı hizmetle, üye memnuniyetinin maksimize edilmesi ve yakalanan seviyenin sürdürülebilirliğini tesis etmek. Olarak tanımlanmıştır. Üye Memnuniyet Sistemi’ nin gereği olarak yılda 1 defa “Üye Memnuniyet Anketi” düzenlenmekte olup;2015 yılında üyelerimizin genel memnuniyet oranı %97 olarak ölçülmüştür. Bu oran 2014 yılında %80 olarak ölçülmüştü. Öneri, Şikâyet ve Memnuniyet Sistemi’nin amacı; “Bu talimatın amacı; üyelerimiz başta olmak üzere, ziyaretçi, hizmet alan ve personelden gelecek her türlü öneri, şikâyet ve memnuniyeti kayıt altına alarak takibini yapmaktır.” Olarak tanımlanmıştır. Sistemin gereği olarak üyelerimizin Öneri, Şikâyet ve Memnuniyetleri alınmakta yazılı hale getirilmekte ve takip edilmektedir. Şikâyetlere konu uygunsuzlukların giderilmesi hususunda süreç başlatılmakta, süreç sorumlusu tanımlanmakta ve uygunsuzluk kapatılana kadar süreç işletilmektedir. 44 YILLAR 2013 2014 2015 ÖNERİ MEMNUNİYET 4 5 6 3 6 2 ŞİKÂYET 1 2 2015 yılında OTB Haber’de “Bir İlçe Bir Üye” başlığı altında bir üyemiz özelinde o üyemizin ticaret yaptığı ülkeyi tanıtmaya başladık ve bu seri 2016 yılında da devam edecektir. 1.8 Kalite Ordu Ticaret Borsası TSE tarafından TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Belgeli ve TOBB Akreditasyon Sistemine dâhil bir kurumdur. Kalite Süreçlerimiz; - Tescil Süreci Satınalma Süreci Görüş Oluşturma Süreci 2015 yılı kalite hedeflerimiz; 1- MÜŞTERİ MEMNUNİYET ORANININ %80’İN ALTINA DÜŞÜRÜLMEMESİ 2- MÜŞTERİ ŞİKÂYET SAYISININ EN FAZLA 10 OLMAMASI 3- İLÇELERDEKİ ÜYELERİMİZ AYDA 1 KEZ ZİYARET EDİLMELERİ VE BU ZİYARETLERLE HİZMETİN ÜYELERİMİZİN AYAKLARINA KADAR GÖTÜRÜLMESİ 4- ÜST YÖNETİMİN EN AZ 3 DEFA ÜYE ZİYARETLERİNE BULUNMASINA 45 5- TÜM ÜYELERİMİZİ KAPSAYACAK ŞEKİLDE 1 TANE YEMEKLİ TOPLANTI YAPILMASINA 6- ÜYE AİDATI TAHSİLATIMIZIN %80’İN ALTINA DÜŞMEMESİ 7- BAŞARIYLA SONUÇLANMIŞ EN AZ 3 LOBİCİLİK FAALİYETİ YAPILMASIN 8- MECLİS ÜYELERİNİ KAPSAYACAK 1 YURTDIŞI GEZİSİ YAPMAK 9- UYGUN OLMAYAN HİZMET SAYISININ EN FAZLA 10 OLMASI Yıllık hedeflerin gerçekleştirilme genel oranı %85 olarak ölçülmüştür. - Müşteri Memnuniyeti anketi sonuçlarına göre 2015 yılında üyelerimizin genel memnuniyet oranı %97 olarak ölçülmüş ve hedef %100 tutturulmuştur. - 2015 yılında üyelerimizden aldığımız şikâyet sayısı 2’dir.En fazla 10 olarak belirlenmiş olan şikâyet sayısında hedef %100 tutturtulmuştur. - İlçelerimizdeki üyelerimiz ayda 1 defa Tescil Müdürü ve yanında 1 personelimizle birlikte ziyaret edilmiş, tescil hizmeti ayaklarına götürülmüşken, öneri ve şikâyetler bizzat alınmış OTB HABER dergisi elden dağıtılmıştır. Ayrıca, Yönetim Kurulu Başkanımız da Yönetim Kurulu Kararlarıyla yapılan planlamalar doğrultusunda 41 defa üye ziyaretleri gerçekleştirmiştir. Hedef %100 tutturulmuştur. - Ramazan ayında iftar saatine de denk gelecek şekilde tüm üyeleri kapsayan bir istişare toplantısı gerçekleştirilmiş ve hedef %100 tutturulmuştur. - Üye aidatları tahsilat tutturulmuştur. - Başarıyla sonuçlanacak 3 lobicilik faaliyeti hedef olarak konulmuş ancak 2 tane gerçekleştirilebilmiştir. Hedef %67 oranında tutturulmuştur. - Yurtdışı gezisi gerçekleşmemiş bu manada hedef tutuşturulamamıştır. - Uygun olmayan hizmet sayısı 1 tane olup uygunsuzluk kapatılmış ve hedefin tutturulma oranı %100 olarak ölçülmüştür. oranı %80 olarak gerçekleşmiş hedef %100 Kalite Yönetim Sistemi ve Akreditasyon Sistemi kapsamında yılda 1 defa “Yönetim Gözden Geçirme Toplantısı” yapılarak sistem tüm hatlarıyla gözden geçirilir, varsa uygunsuzluklar tespit edilir ve uygunsuzlukların giderilmesi için süreç başlatılıp, süreç sorumluları tayin edilerek uygunsuzluklar kapatılır. Kurumumuz Kalite Yönetim Sistemi ve Akreditasyon Sistemi kapsamında dış denetimlerden geçmektedir. TSE tarafından her yıl yerinde denetim yapılırken TOBB tarafından Öz değerlendirme raporu ve Belge Yenileme Denetimi şeklinde denetimler yapılmaktadır. 46 Borsamız personelleri arasından 4 İç Tetkikçi bulunup, yılda 1 defa da İç Tetkik yapılmaktadır. İç Tetkik sonuçları Yönetim Gözden Geçirme Toplantıları, Personel Toplantıları, Akreditasyon İzleme Komitesi Toplantısı ve Yönetim Kurulu Toplantılarında gündem maddesi olarak görüşülmektedir. İç Tetkikler bir plan dâhilinde gerçekleştirilir. 2014 yılında 2 İç tetkik gerçekleştirilmiş olup; bu 2 İç Tetkikte 2’si Önleyici 11’i Düzeltici olmak üzere toplam 13 tane Düzeltici ve Önleyici Faaliyet gerçekleştirilmiştir. Tespit edilen uygunsuzlukların tamamının da kapatıldığı anlaşılmıştır. Kalite Yönetim Sistemimizi yıl da en az 1 defa diğer oda ve borsalarla kıyaslamaktayız. 47 2. TEMEL HİZMETLER 2.1 İletişim Ağı Borsamız iletişim ağı Kalite Yönetim Sisteminde tanımlanmış olan “Haberleşme(İletişim) Planı” ile sistemde tanımlanmıştır. TÜRÜ DUYURU ŞEKLİ web OTB OTB Sitesi Dergi Bülten EMail Tlf. Fax SMS Posta Kargo İlan Elden Panosu Teslim Meclis Toplantı Duyurusu Yönetim Kurulu Toplantısı Duyurusu Personel Toplantısı Duyurusu Toplantı-Organizasyon Duyurusu Eğitim -Seminer Duyurusu Üye Bilgilendirme Faaliyet Duyuruları Üye Bilgileri Özel Gün Duyurusu(Cenaze-Düğün) İstatistikler ve Raporlar İç Duyurular Sektörel Duyurular Kanun ve Yönetmelik Duyurusu Sosyal Etkinlik Duyurusu İletişim ağı kapsamında yapılan duyurular ölçülmekte ve analiz edilebilmektedir. 2015 yılında; 52 Yönetim Kurulu Toplantısı Yapılmıştır 14 Meclis Toplantısı Yapılmıştır 12 Hesapları İnceleme Komisyonu Toplantısı Yapılmıştır 4 Akreditasyon İzleme Komitesi Toplantısı Yapılmıştır 12 Personel Toplantısı Yapılmıştır 82 Kısa SMS ile Üye Bilgilendirmesi Yapılmıştır Daha Önceki yıllarda yapılmış olan araştırma ve yazılan raporlar güncel tutulmuştur. 14 Başlıkta İstatistiki Veri Oluşturulmuştur Borsamızın Stratejik Plandan üretilmiş “Yıllık Faaliyet Planı” mevcut olup;2015 yılı için üretilmiş olan Yıllık Faaliyet Raporu web sitemizde de yayınlanmaktadır. Üyelerimize yönelik, kentimize yönelik, sektörel araştırmalar yapılmakta, bu araştırmalar ve raporlar OTB HABER Dergisinde ve web sitemizde yayınlanmaktadır. 48 Şifahi Basın 1- TARIMSAL YENİLİK VE BİLGİ SİSTEMİ (OTB HABER’İN 6.SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR-Yönetim Kurulu Başkanımız konuşma olarak haziruna sunmuştur) Ordu deyince ve Ordu Ticaret Borsası deyince akla ilk ve tek gelen şey fındıktır. Bizler, ticaret erbapları olarak ve ticaret erbaplarının öz örgütü olarak fındığı dalından sofraya kadar her aşamasında önemsiyoruz. Bu önemsememizin bir çıktısı olarak da, fındıkta yaşanan sorunları ayrı başlıklarda ama aynı sayfalarda ele alıp çözüm önerileri ortaya koymaya çalışıyoruz. Fındıktaki sorunları/çözüm önerilerini, görüş ve tespitleri dile getirirken üçayak üzerine bir kurgu oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. 1- Üretim 2- Pazarlama 3- Yapısal Fındıktan bahsederken bir sistematik içerisinde davranmak durumundayız. Fındık, tabir yerindeyse “bizim, üretim ve ticaretinde lider” olduğumuz bir ürün olup; üretim ve pazarlama ağında, stratejik bir öneme haizdir. Bilindiğimiz gibi fındıkta uzun yıllar “Arz Fazlası” konuşuldu. Arz fazlasının konuşulduğu yıllarda bile, 1 kilo fındığımızın bu durumdan dolayı zayi olduğuna tanık olunmadığı gibi her an satılabilme ve paraya dönebilme likiditesi her zaman muhafaza olunmuştur. Dün de bu gün de, fındık, ülkemizde ve dünyanın her yerinde hemen paraya çevrilebilen, likiditesi yüksek bir zirai emtiadır. Bu özelliği sahip ürün sayısı oldukça azdır. Aradan geçen yıllarda dünya fındık üretimi dünya fındık tüketimini karşılayamayacak bir noktaya evrilmiştir ki; artık “arz noksanı” kavramından bahsedilmektedir. Arz noksanı kavramı, ilk algı itibariyle; ürün fiyatının yükseleceği ve buna bağlı olarak da refah seviyesinin artacağı yorumunu akla getirebilir. Şu bir gerecektir ki; üretim ve ticaret kâr elde etmek için yapılır. O halde, ticari faaliyete konu ürünün durum tespitinin yapılması ve kârlılığa etkisinin ölçülüp analiz edilmesi son derece doğaldır. Bu algı içerisinde “arz noksanlığı” kavramının kârlılığa etkisini, orta ve uzun vadede doğru analiz etmek gerekir. Fındıkta yaşanan arz noksanının sebebi, talepte meydana gelen artış mıdır? Elimizdeki veriler, dünya fındık tüketiminin arttığı yönünde keskin bir trend izlediğini göstermiyor. Dünya fındık tüketimi ya da Türkiye’nin fındık ihracat miktarı nispi olarak artmış olsa da, bu artışın bir “arz noksanı” noktasını ortaya çıkartmayacağı da muhakkaktır. 49 Arz noksanına konu gelişme; doğal şartlardır. Doğal şartlara bağlı olarak fındık mahsulü zarar görmekte ve bu durum karşısında elde edilen ürün, mevcut talebi bile karşılamaya yetememektedir. Doğal şartlardan mütevellit, talep, arzdan daha fazlaymış gibi sanal bir algı ortaya çıkmakta ve klasik arz-talep kanununun gereği tecelli etmekte, kısa vadede fiyatlar genel seviyesi yükselmektedir. Kısa vadede fiyatlar genel seviyesinin yükselmesinin kârlılığa aynı oranda yansıyacağını beklemek de bir diğer ciddi yanılgıdır. Keza, hem üretim hem de pazarlama aşamasında maliyetler yüksektir. Ürünün az olduğu dönemlerde, ürünün birim fiyatı yükselse de, girdi maliyetleri de o oranda yükselmektedir. O halde; Birim alandan alınacak verimi yükseltecek ve maliyetleri minimize edecek üretim tekniklerine ihtiyaç vardır. Bilimsel üretim tekniklerinin kullanılmasının en temel kriteri işletme büyüklüğüdür. Fındık arazileri, miras yoluyla bölünmüş, tabir yerindeyse “saksı kadar” toprak parçalarında, ilkel yöntemlerle, kalite ve verimlilik gibi esaslar kollanmadan “laf olsun” diye üretim yapılmaktadır. Bu gün, “Tarım İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” gibi kavramları konuşmak ve bu süreçleri örgütlemek durumundayız. Tarım İşletmeciliğinin bir müştemilatı olarak “üretici kooperatifleri” öne çıkartılmalı ve önemsenmelidir. AB ülkelerindeki üretici kooperatiflerinin örgütlenme ve işletilme prensipleriyle şekilleri incelenmeli, bir model olarak ülkemizde uygulanabilirliği konuşulmalıdır. Fındık tarımının tamamen doğal şartların insiyatifine bırakılmış olması rantabl değildir. İnsanoğlunu doğada güçlü kılan özelliği doğaya karşı dirençli tutumu ve doğayı dize getirebilmiş olmasıdır. Bu süreçte insan doğasındaki o direnci bilimsel metotlarla harmanlayıp, fındık tarımını salt doğal şartlara bağımlılığından kurtarmak durumundayız. Bir ürünün fiyatının sadece arzdaki dalgalanmaya bağlanmış olması sürdürülebilir değildir. Fındık çok olunca fiyat düşer, az olunca yükselir! Bu klişeden kurtulunmadığı sürece fındığın sorunları kasıp kavurmaya devam edecektir. Bu sürecin rantabl yönetilmesi için etkin bir “Stok Kontrol Sistemi” hayata geçirilmelidir. Lisanslı Depoculukla bu yönde bir adım atılmış olsa da, ilk ve pilot uygulamalar pek başarılı olamamıştır. Stok Kontrol Sistemi’nin hangi temel ilkelere dayanacağı türünden usul ve esaslar, tüm kesimlerin mutabakatıyla belirlenmelidir. 50 Fındık sektörüne ait tüm uygulamalar ve bu uygulamalara dair mevzuatlar dağınık ve ikincildir. Bu durumun ortadan kaldırılması ve sektörün her yönüyle bir araya getirilmesi adına külliyatlı bir “Fındık Kanunu” ndan bahsedilmesinin de zamanı gelmiştir. Oluşturulacak fındık kanunu, sektördeki bir kanadın eseri ya da talebi olmaktan çıkartılmalı, tüm sektör temsilcilerinin bir araya gelerek ortaya koyacakları irade ve mutabakatla hazırlanmalıdır. Bizler, artık “ezber bozma” zamanı geldi diye düşünüyoruz. Yıllardır, Ordu’nun makûs talihli bir kent olduğundan bahsedilerek bu kentin insanlarının, doğdukları yerleri terk etmelerinin hızlandırılması noktasında, adeta algı yönlendirmesi yapıldı. Fındık gibi bir değere sahibiz, onun, bilimsel esaslarla, yüksek kalitede ve verimlilikte, tarım işletmeciliği örgütlenmesiyle üretilip, modern tarım uygulamalarıyla maliyetleri minimize ederek kooperatif örgütlülüğü içinde satılıp da kıymetlendirilmesi ciheti hiç dillendirilmedi. Hep sorunlardan ve fındık ticaretinin kâr marjının düşüklüğünden bahsedildi. Oysa, tehditler aynı zamanda fırsatları da içinde barındırmaktadır. O nedenledir ki; Türkiye ve Ordu, fındık özelinde ve genel olarak her alanda artık tehditleri değil fırsatları konuşmak, fırsatların üzerine gitmek zorundadır. Bizler, kurum olarak, bu algı içerisinde hizmet verme vizyonunu taşıyoruz. Tüm değerlendirmelerimizde ve analizlerimizde öncelikle fırsatlarımızdan bahsederek, bu kentin, makûs olarak tanımlanan talihini tersine çevirecek algı yönlendirmesi yapmaya namzediz, sizleri de bizimle olmaya davet ediyoruz. Beni dinleme sabrını gösterdiğiniz için teşekkür eder, hepinize ayrı ayrı saygılar sunarım. 2- ENFLASYON NEDİR? (OTB HABER’in 7.Sayısında Yayınlanmıştır) ENFLASYON NEDİR? 51 1. Enflasyonun Tanımı: Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hızlı olarak yükselmesi olarak tanımlanabilir. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki devamlı bir artış sürecinin yanında paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade eder. Enflasyon ekonominin ciddi bir sorunu olarak ortaya çıkar. Enflasyon ekonominin sorunlarının artmasına ve ekonominin bozulmasına neden olabilir. Ortaya çıkışına neden olan etkenler göz önüne alındığında enflasyon, talep enflasyonu, ve maliyet enflasyonu diye ikiye ayrılır. - Talep Enflasyonu: Üretilen mal ve hizmetler, tüketici talebini karşılayamadığı zaman talep artışından dolayı fiyatlar artar. Talep enflasyonu üretimi artırıcı tedbirler veya toplam talebi azaltıcı tedbirler alınarak çözümlenebilir. - Maliyet enflasyonu: Herhangi bir nedenle üretimde kullanılan kaynakların fiyat artışları üretim maliyetlerinin yükselmesine, maliyetlerin artması ürün fiyatlarında artışa neden olacaktır. Fiyat artışları toplam talebin azalmasına neden olacaktır. Talep düşüşü piyasalarda durgunluğa neden olur. Enflasyon ile ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanmasına stagflasyon denilmektedir. Maliyet enflasyonu genellikle ithalatı yüksek ülkelerde görülür. 2. Enflasyonun Nedenleri: Ekonomilerde enflasyon istenmeyen bir olgudur. Kaynakları kıt olan ve nüfusu fazla olan ülkelerde daha fazla görülmektedir. Çünkü kıt olan kaynakların daha fazla tüketiciye paylaştırılması önemli bir sorundur. Enflasyonla mücadelede başarı sağlayabilmek için, enflasyonun nedenlerini bilmek yerinde olacaktır. Enflasyonun nedenleri olarak; - Ülkeye karşılıksız olarak dış piyasalardan giren para, altın, döviz miktarının artması, - Ülkedeki toplam harcamaların toplam gelirlerden daha fazla olması, - Üretim miktarının çeşitli nedenlerle azalması, - Üretim faktörlerinin fiyatlarındaki artışların fazla olması, - Tedavüldeki para arzının artması, - Teknolojik yenilikler, yapısal bozukluklar veya yetersizlikler sayılabilir. 52 3. Enflasyonu Sonuçları: 3.1 Enflasyonun Ekonomik Sonuçları: Hızlı fiyat artışları üreticiyi elde edeceği kârdan, tüketiciyi ise ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum etmektedir. Üretim faaliyetine katılan tüketicinin geliri düşerken, alacağı mal fiyatları artmaktadır. Enflasyonun sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz. - Üretim yapmak cazibesini yitirir. Üreticiler ellerindeki fazla nakiti kolay para kazanmak amacıyla emlak, altın veya dövize yatırırlar. Bu da finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açar. - Paradan kaçış ve mala hücum olduğundan üretim, iç tüketime bile cevap veremeyeceği için ihracat gelirleri düşer. - Bütçe açığı daha fazla artacağında giderleri karşılamak için dış borçlanma artar. 3.2 Enflasyonun Sosyal Sonuçları: - Refah düzeyi gittikçe düşer. - Maaş ve ücretlerdeki artış yapılmaz. - Bunların sonucu olarak toplumda gelir dağılımı bozulmakta, eşitlik ve sosyal adaletten uzak, huzursuz ve sağlıksız bir toplum oluşmaktadır. 4. Enflasyonla Mücadele Yolları: Enflasyonu önleyebilmek için öncelikle enflasyona neden olan yapısal sorunların çözülmesi gerekmektedir. Bunun için devletin, firmaların ve tüketicilerin üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir. Devletin görevleri: - Gelirler ve giderleri arasındaki fark fazla olmamalıdır. - Uygun para politikası izlenmelidir. - Devlet kuruluşlarının zararları hazineden karşılanmamalıdır. - Gereksiz personel çalıştırılmamalıdır. - Döviz dar boğazına düşülmemeli, ihracatı artırmak amacıyla devalüasyona gidilmemelidir. - Devlet harcamaları gereksiz artırılmamalıdır. 53 3- ZİRAİ DONUN TARIMSAL ÜRETİME OLUMSUZ ETKİLERİYLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ NEDİR VE NASIL OLMALIDIR? VE FINDIK Borsamız tarafından kaleme alınan “Zirai Donun Tarımsal Üretime Olumsuz Etkileriyle Mücadele Yöntemleri Nedir ve Nasıl Olmalıdır ve Fındık” konulu çalışma “Paydaş Toplantısı” algısıyla yaygınlaştırılmış ve paydaşlarımız olan Ordu Üniversitesi, Ziraat Odaları, Ticaret ve Sanayi Odası, Üretici Birlikleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri ile borsamız meclis üyelerinin katılımıyla 24.03.2015 tarihinde bir toplantı organize edildi. Borsamız toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıda, borsamıza ait çalışma, Yönetim kurulu Başkanımız Ziver KAHRAMAN’ın sunumuyla haziruna anlatıldı. Söz konusu tarihte ilimizde bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Salih Zeki MURZİOĞLU da toplantımızı şereflendirdiler. Yönetim Kurulu Başkanımızı tarafından sunumu yapılan çalışmamızın tam metni şu şekildedir. İnsanlık var olduğu günden beri, insanla doğanın mücadelesi hep var olmuştur. Bu çetin mücadelede insanoğlu galip geldikçe, bu galibiyetin alternatif maliyeti de, doğa tarafından başka sorunlar ortaya çıkartılması şeklinde olmuştur. Ne doğa vaz geçmiştir mücadeleden ne de insanoğlu! “Küresel Isınma “ olarak tabir ettiğimiz iklim değişikliğinin temelinde insanla doğa arasındaki mücadele yatmaktadır. Daha doğrusu, insanın doğa karşısındaki mutlak galibiyetinin alternatif maliyeti ve yeni nesil sorunun adıdır küresel ısınma. Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla hayatımızı şekillendirse de, insanın toprakla yani tarımla olan bağını ortadan kaldıramamaktadır. İnsanın toprakla olan kopmaz bağının esasını elbette gıdaya olan şartsız bağımlılığı oluşturmaktadır. Teknolojik imkânlarla birçok şey elde edilebilse de, temel gıdalar direkt olarak toprak varlığını ve toprak-insan ilişkisini gerekli kılmaktadır. ”Emek” ve “Toprak” halen dahi üretim faktörlerinin en önemli unsurları olmaya devam etmektedir. Feodal dönemlerde olduğu üzere, toprakla insan ilişkisi geleneksel ve mutlak tarımsal faaliyetle sınırlı değildir. Endüstri devrimi ardından endüstriyel üretim gündeme gelmiş ve ürüne katma değer kazandırılarak kârlılığın yükseltilmesi hedeflenmiştir. Bu anlamda tarımsal üretim daha anlam kazanmış, ürünün natürel olarak tüketilmesinin dışına çıkılmış, Ar-Ge faaliyetleriyle üretim çeşitliliğine gidilmiş. Artık, yüksek katma değere sahip pazar için üretim süreci hâkimdir. Bu genel durum içerisinde tarımsal ürünlerin arzındaki bollaşma ya da daralma salt çiftçi gelirine etki eden bir faktör değil, endüstriyel üretime de etki eden stratejik bir faktör haline gelmiştir. 54 Doğa olayları olan “don “ve “kuraklık” küresel ısınmanın etkisiyle artık tarımsal üretim arzında ciddi daralmalara neden olmaktadır. Bu durumun tarımsal kökenli gıda maddelerinin raf fiyatlarını direkt etkilemesi bir yana, endüstriyel üretimi de olumsuz etkisi söz konusudur. Tüm bunlar makroekonomik sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Öncelikle “maliyet enflasyonu” na sebep olmaktadır ki, bu türden bir sebeple ortaya çıkacak enflasyonla mücadele oldukça güçtür. Talep ya da Arz Enflasyonuyla mücadele daha somut olmakla birlikte, Maliyet Enflasyonuyla mücadele sanıldığı kadar kolay olmamaktadır. Şu bir gerçek ki; tarımsal üretim üzerindeki bu durum, zirai don vakaları, artık bir tesadüf / münferit afetler değil, rutine binmekte olan gerçeklerdir. İnsanoğlunun doğayla süregelmekte olan amansız kapışmasında yeni bir sayfa açılmalıdır diye düşünüyoruz. Tarımsal üretimden ve tarımsal üretime dayalı endüstriyel üretimden vazgeçilmeyeceğine göre, don ve kuraklık gibi doğa olaylarına karşı bilimsel yöntemlerle mücadele edilmesi kaçınılmaz ve tek çaredir. Tarımsal üretimden kaynaklanan endüstriyel ve makroekonomik krizlerin çözüm noktası da, elbette sorunun yaşandığı yer olacaktır. Ürün tarladayken/bahçedeyken zarar görüyorsa, bu zararı o noktada engelleyecek/ortadan kaldıracak metotlar saptanmak durumundadır. Tarımsal üretimde, geleneksel olarak kaderci bir yapı hâkimdir. Bu durum fındıkta daha da baskındır, işte bu algı, doğa olaylarına karşı ürünü koruyacak metotların saptanmasına engel teşkil etmektedir. Öncelikle bu algının ortadan kaldırılması ve fındıkta meydana gelen don ve kuraklığa dayalı ürün kayıplarının, bilimsel yöntemlerle mücadele ederek en aza indirilebileceği şeklinde bir farkındaklık yaratılmalıdır. Ordu Ticaret Borsası tarafından kaleme alınmış olan elinizdeki bu çalışma, bir proje olmayıp, bu konuda “bir fikri” teşkil etmekte ve doğa olaylarına karşı ürünü koruyacak metotların sorgulanması, hayata geçirilmesi hususunda bakış açısı ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ordu Ticaret Borsası olarak, fındık gibi bir ürünün bu ülke için nimet olduğu kanaatindeyiz. Fındık bölgemizin ” mutlak üstünlüğü” olup, elimizde bu denli kıymeti bir emtia varken alternatif arayışlarının zaman kaybı olacağı/olduğu kanaatindeyiz. Alternatifler aramak yerine mevcudu muhafaza etmenin ve daha da kıymetlendirmenin yolları aranmalıdır. 55 Zirai Don ve Korunma Yöntemleri Fındıkta uzun yıllar “arz fazlası” ndan bahsedilip, bu durum en büyük sorun olarak algılandı ve dikim alanlarının sınırlandırılması, fındık söküm destekleri gibi uygulamalarla arz fazlasıyla mücadele yöntemleri benimsendi. 2000’li yıllarla başlayan “Tarımda Transformasyon Politikalarının” bir sonucu olarak, kırsal kesimden kentlere göç hali ve küresel ısınmanın etkisini iyice hissettirmesiyle “arz fazlası ezberi de bozuldu” ve artık “arz noksanı” gibi bir durum ortaya çıkarken, fındık fiyatı da, hayal dahi edilemeyecek rakamlara yükselmiştir. Şu bir gerçek ki; fındık sektöründe, halen, sistemsizliğin sistem olduğu kaos hali hakimdir. Arz fazlasını arz noksanına çeviren esas etken “zirai don” dur. Mevcut fındık bahçelerindeki çeşitler, küresel ısınmayla değişime uğrayan iklim şartlarına intibak edememekte ve sonuç, ürün kaybı olmaktadır. İnsan ve doğa arasındaki kadim mücadele kültüründen feyiz alınarak, fındığın, zirai dondan olumsuz etkilenmesini engellemek adına aşağıda öne sürdüğümüz görüşlerimizin geçerliliği elbette bilimsel destek istemektedir. Bu noktada, fındıkla ilgili bilimsel kurumlar başta olmak üzere, üniversitelerimizin ilgili bölümleri, TUBİTAK gibi üst düzey bilimsel kurumlarla, sivil toplum örgütlerinin el ele vererek ortaya koyacakları projeler ve eylem birliktelikleri önem arz etmektedir. Sektör-Üniversite işbirliği, hemen şimdi! 56 Soğuk hava akışını engelleyecek yöntemlerle fındık bahçelerinin korunması mümkün müdür? Örneğin, bahçelerin yüksek ve yaprak dökmeyen ağaçlarla, çalı formatındaki bitkilerle ve/veya duvarlarla, çevrelenip, soğuk hava akışına sebep sirkülasyonun kesintiye uğratılmasının zirai donun olumsuz etkisini azaltmadaki rolü ne olabilir? Yüksek bölgelerden alçak bölgelere doğru akan soğuk havanın yapay ve doğal engellerle önünün kesilmesi, zirai donla mücadele yöntemlerinden biri olabilir mi?(Doğal engeller; ağaç sıraları, çalılar, bodur ağaçlar ve asma bitkiler. Yapay engeller; binalar, tahta ve beton duvarlar/perdeler vs.) Güneşlenme ve ısıma sürecinde “bakı” nın etkili olduğu bilinmektedir. Buna göre; kuzey yarım kürede güneye bakan arazilerin, güney yarım kürede de, kuzeye bakan arazilerin daha fazla güneş alarak ısındığı bilinmektedir. Bu coğrafik durum göz önünde bulundurularak, yeni tahsis edilecek fındık bahçelerinin bakılarının güneye dönük olması ya da güneye bakan bahçeler için hususi bir metot geliştirilmesi doğru bir tercih olur mu? Bakı durumuna göre zirai donla mücadele metotları farklılık arz edecek midir? Zirai dondan “en çok etkilenen” ve “en az etkilenen” bölgeler ile ürün desenlerini gösterir birçok çalışma ve envanter mevcut olduğu bilinmektedir. Ancak 2014 yılında yaşanan zirai don felaketi ile tüm ezberler bozulmuştur. Malatya’da kayısı, Karadeniz’de fındık, Kırşehir’de ceviz, Aydın’da incir, yurdun 67 ilinde zirai don vakası yaşandı ve %90’lara varan nispetlerde ürün kaybı oldu. Küresel 57 ısınmanın etkisinin tahmin edilenden daha fazla olduğu göz önünde tutularak, bilimsel esaslara dayalı daha geçerli tespit ve envanterler tutulmalıdır. Doğa olaylarıyla etkin mücadele için topoğrafik ve klimatolojik dataların doğru ve bilimsel olması gerekmektedir. Bu anlamda, fındık üretim alanlarına dair topoğrafik ve klimatolojik haritaların bilimsel esaslarla hazırlanması icap etmektedir. Şayet bu türden haritalar mevcutsa etkin olarak kullanımına ve anlaşılmasına ilişkin unsurlar öne çıkartılmalıdır. Fındık bahçelerinin bir coğrafik bölgeyi kapsadığı ve yüksek eğimli, sarp arazilerde yoğunlaştığı dikkate alınırsa, zirai dona karşı dayanıklılığı artıracak, erken uyanmayı geciktirecek ve/veya ürünü, yaprağı koruyacak kimyasallar ve bitki hormonları kullanılmasının en rantabl yöntem olduğu görülmektedir. Bu gün piyasada zirai dona karşı bitkiyi koruma özelliği olduğu iddia edilen ve antifriz etkisi içeren zirai ilaçların satıldığı bilinmektedir. Bu türden kimyasallar, iddia edildiği üzere antifriz etkisi yaparak bitkiyi koruyabilmekte midir? Ya da ürünün kalitesine olumsuz etki edecek biçimde kimyasal kalıntı bırakmayacak şekilde bu türden kimyasalların geliştirilmesi ve fındık bahçelerine uygulanması mümkün müdür? Bu konuda bilimsel bir çalışma ve /veya uygulama var mıdır? Tüm bu sorulardan kinaye, bu alanda yoğunlaşılması ve bilimsel dayanağı bulunan çıktıların elde edilerek fındık bahçelerinde uygulanması hayati önem taşımaktadır. Ürünün erkenci bahara kanıp da, yaprak, çiçek ve meyve açmasını engellemek için bitki diplerine buz kalıpları gömülerek, bitki köklerinin üşütülerek uyutulması türünden uygulamaların mevcut olduğu bilinmektedir, ancak, yukarıda da bahsettiğimiz üzere, fındık bahçelerinin Hopa’dan başlayıp da, İstanbul’a kadar bir coğrafik bölgeye yayılmış olması, sarp ve dik yamaçlarda yoğunlaşması köklerin üşütülerek erkenciliğin engellenmesini zorlaştırmaktadır. Ancak, bu uygulamadan feyz alınarak, köklerin üşütülmesini ya da uyutulmasını sağalacak ve bitki kalitesini bozmayacak kimyasal alternatifler üzerine bilimsel çalışmalara ihtiyaç vardır. Aynı bahçe içerisinde farklı çeşitlerin bir arada bulunması zirai donla mücadelede homojen sonuçlar elde edilmesini engelleyebilir. Zirai donla mücadele yöntemleri geliştirilirken, bu konuda Ar-Ge yapılırken, bahçelerdeki farklı türler ve bu türlerin mukavemet düzeylerindeki farklılık dikkate alınmalıdır. Zirai donla, fındık bahçelerindeki toprağın yapısı arasında bir ilişki var mıdır? Şayet bu türden bir ilişki varsa bu ilişkinin de net olarak ortaya konulması ve toprak yapısına en uygun mücadele yönteminin saptanması icap etmektedir. Geleneksel yöntemlerle üretim yapılması alışkanlığı, zirai donla mücadele 58 yöntemlerine de sirayet etmemelidir. Zirai donla bilimsel esaslarla mücadele etme şeklindeki eylem süreci, geleneksel yöntemlerle üretim yapma klişesini değiştirecek, bilimsel metotları öne çıkaracak bir sürecin de başlangıcı olabilecek niteliktedir. Fındık dikili arazilerde zemin toprağının sıkılığı ve/veya gevşekliği zirai don olaylarının etkinliği konusunda bir faktör müdür? Köyden kente göçün bu denli yoğun olmadığı ve kırsal nüfusun genel nüfus içindeki payının yüksek olduğu dönemlerde, köylerde yaşayan insanların kendi namlarına hayvan beslemeleri ve bu hayvanların da, mera olarak fındık bahçelerini kullanmaları ve gün boyu bu bahçelerde dolanan hayvanlar sayesinde bahçelerin zemin toprakları daha sıkıydı. Köylerin boşalmasıyla birlikte, fındık bahçelerinin de mera olarak kullanımı son buldu. Artık, fındık bahçelerinin dibinde hayvanlar dolanmadığı için toprak yapısının daha gevşekleşmesi gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Toprağın gevşemiş olmasının zirai donun daha etkili olmasında bir payı var mıdır? Şayet varsa, toprağın gevşekliğini ortadan kaldıracak önlemler üzerine de metotlar geliştirmek gerekmektedir. 2004 yılında yaşanan zirai don olayından sonra özellikle ortaya çıkan bir yöntem de; “suni sis” tir. Don olabilecek zamanlarda bahçelerde saman, oto lastiği vb. yakılarak suni sis oluşturularak soğuk havanın fındık bahçelerinin üzerine inmesi engellenmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemin başarılı olduğu yönünde söylentiler olduğu kadar, hiçbir etkisi olmadığı şeklinde görüşler de mevcuttur. Şu halde, suni sis uygulamasının tam olarak etkinliğinin ne olduğu hususunda bilimsel doneler ortaya konulmalı ve en etkin suni sis teknikleri ve uygulama biçimleri belirlenmelidir. Fındık bahçesinin her hangi bir yerinde, her hangi bir şekilde saman ya da oto lastiği yakılması bilinçsiz ve kendiliğindencidir. Şayet bu uygulamaların bilimsel karşılığı varsa, bu, net olarak ortaya konulmalı, icabında diğer zirai ekipmanlar gibi “suni sis üreten makinalar” da üretici portföyüne dâhil edilmelidir. Ürünleri zirai dondan korumanın bir diğer yöntemi de, “ürünü ısıtmak” tır. Toksit özelliği olmayan protein köpükleriyle ürünün kaplanması şeklindeki ısıtma yöntemlerinin uygulandığı bilinmektedir. Bu türden köpükler bitki üzerinde uzun süre kalabildiğinden ürünü dondan etkin olarak koruyabilmektedir. Bu uygulamanın fındık ürünü için geçerliliği hususu yine bilimsel olarak ve maliyet- hâsıla ilişkisi çerçevesinde ele alınmalıdır.(MaliyetHâsıla ilişkisinden kastedilen; bu yöntemle yapılacak mücadelenin maliyetinin her hâlükârda üründen elde edilecek hasıladan yüksek olması durumunda, mücadele yönteminin kullanılmasının bir anlamı taşımadığı tespitidir) Zirai don olayı, fındık ürününün, mukavemet gösteremeyeceği hava kütlesine/yoğunluğuna maruz kalması demektir. Rüzgâr makineleri, fanlar, daha da büyük düşünürsek, helikopterler vasıtasıyla “havanın karıştırılması“ 59 neticesinde zirai dona mahal verecek hava kütlesinin konsantrasyonunun bozulması suretiyle zirai donun etkisi azaltılabilir mi? Bunun mümkün olması durumunda, yine, yöntem ve maliyet-hâsıla ilişkisi ortaya konularak rantabilite analizi yapılmalıdır. SONUÇ: Zirai don vakalarıyla ürün kaybı, artık, rutin afetler haline gelmiştir. 2014 mahsul yılında Ordu ili için tam 9 ilçede “sıfır rekolte” söz konusu olmuştur ve bunun, takip eden yıllarda devam etmeyeceği yönünde bir garanti yoktur. Doğa olaylarına teslim olup da, rızkımıza dair mücadeleci olmamak insan doğasına da aykırıdır. Zirai don olayına karşı mücadele şekillerinin lokal kaldığı ve bilimsel literatürle henüz desteklenmemiş olduğu görülmekte/bilinmektedir. Lokal bazdaki bu türden mücadele yöntemleriyle, yukarıda çeşitlendirdiğimiz mücadele şekillerinin bilimsel esaslarla test edilip, bir an önce hayata geçirilmesi, tüm önceliklerin önüne geçmiş bulunmaktadır. Tüm bunlar kadar, üretici eğitimi de önemlidir. Etkin mücadele, inanan ve bilinçlendirilmiş üretici kitlesiyle mümkündür. Fındık, çok ve hep kazandıran, likiditesi yüksek bir üründür. Bu yönünden mütevellit, bilinçli üretici elinde, modern üretim ilişkileriyle üretim yapılmasının da zamanı gelmiştir. 60 Bu gün “Tarım İşletmeciliği” “Sözleşmeli Tarım” “Üretici Kooperatifleri” “Arazi Bütünleştirmesi” gibi yeni kavramlardan ve üretim ilişkilerinden bahsedilmektedir. İşte bu yeni kavramlar ve üretim ilişkilerini “modern üretim ilişkileri” olarak tanımlamaktayız. Modern üretim ilişkilerine adapte olmadan ve bu üretim ilişkilerini içselleştirmeden kentlere göçen insanların tekrar köylerine dönmesi ve yeniden “üretici” kalıbına girmesi pek de olası değildir. Fındık sektörü için “büyük resmi görme “ zamanıdır. Sektör üretimden tüketime kadar bir bütünsellik içinde ele alınmalı ve fındıkla ilgili tarafların tam mutabakatıyla, sektörüniversite iş birliği içinde çözümler aranmalı, bulunmalı ve uygulanmalıdır. Ordu Ticaret Borsası, bu büyük resimdeki renklerden biri olduğunun bilinciyle sektörüniversite işbirliğinin tesisi için kararlı olup; her türden projenin sahibi, paydaşı ve ortayı olmaya aday olduğunu taahhüt eder. “Fındık için birliktelik! Hemen şimdi!” 4- ORDU GİRESUN HAVAALANI AÇILDI (OTB HABER 8.Sayıda Yayınlandı) Teknolojik değişim ve gelişime bağlı olarak ticaret ve sosyal hayat da değişime uğramış artık “zaman” daha da önemli bir mefhum haline gelmiştir. Zamanı etkin kullanmak öncelikle hızlı, güvenli ve kaliteli ulaşımla mümkündür. Ulaşım ağının çeşitlenmesi, hızlanması ve güvenliğinin artmasına bağlı olarak dünya artık iyice küçüldü. İnsan başta olmak üzere ticari emtialar artık çok hızlı bir şekilde yer değiştirebilir hale geldi. Bir ülkenin kalkınmışlık ve/veya çağdaşlık göstergelerinden biri, belki de en önemlisi, ulaşım kanallarının çeşitliliği, kalitesi ve hızıdır. Bu genel durum karşısında, ilk gündeme geldiği günden bu yana tam 51 yıl sonra 22 Mayıs 2015 tarihinde Ordu Giresun Havaalanının pistine uçak tekeri değdi. Havaalanının ilk açıldığı anda da ve halen de bir takım teknik ve altyapı eksiklikleri var ancak “göç yolda düzülür” anlayışıyla şimdilik Ankara ev İstanbul’a karşılıklı olarak tarifeli seferler yapılabilmektedir. Aradan geçen 51 yılda ülkede ve dünyada çok şey değişti. Ordu Giresun Havaalanı, söz konusu bu yıllarda gündeme geldi geldi gitti. Kimi dönemler rafa kaldırıldı, kimi zamanlar rantabl bulunmadı, kimi zaman yeri tartışıldı, hatta “gerekli mi gereksiz mi” tartışmaları bile gündem oluşturdu. Bu süreçte 8 Cumhurbaşkanı,25 Başbakan ve 75 Bakan göreve gelip gitti. Dünya ve ülke değişirken Orduluların havaalanı gündemi hiç değişmedi. Israrla, her dönem havaalanlarını istediler, bununla ilgili olarak kamuoyu oluşturdular, lobicilik faaliyetleri yürüttüler ve bu haliyle de mutlu sona erişmiş oldular. 61 22 Mayıs 2015 Cuma günü Ordu Giresun Havaalanına THY’nin “Batman” adlı uçağı teker koydu. Toplam 136 yolcusuyla İstanbul’dan havalanan uçak, normal uçuş süresinde sorunsuz olarak alana indiğinde Ordulu ve Giresunlular heyecanla o an’a şahitlik yapmıştır. Aynı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN ve Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU da hava yoluyla Ordu’ya gelmiş, uçakları bu havaalanına inmiştir. Binlerce insan, ellerinde bayraklarla havaalanının her yanını doldurmuş, Cuma Namazı bu mekânda kılınmış ve havalanın açılışı dualarla yapılmıştır. Ordu Giresun Havaalanı tam anlamıyla bir “Prestij Proje” dir. Ordu ve Giresun illerinin takriben orta noktasındaki Gülyalı içesinde denizin doldurulması suretiyle yapılmıştır. Bu haliyle dünyada sayılı havaalanlarındandır. Şu ana kadar 36 milyon ton taş denize dökülerek dolgu yapılmış ve 7 km dolgu tahkimatı yapılarak 3 km’lik pis inşa edilmiştir. Şu haliyle maliyeti 300 milyon TL olarak açıklanmıştır. 62 Ordu ve Giresun illerinin kaderleri de ortak yazılmıştır bir yerde. Ekonomisi ağırlıklı olarak fındığa endeksli, yatırım imkânları ve enstrümanları sınırlı, derin göç olgusu ve GSMH’dan aldığı payın düşük olması gibi bir sürü olumsuzlukla cebelleşen bu iki kent için bu çapta bir havaalanın varlığı sadece mal ve insan taşınması değil, bilginin de taşınması anlamına gelmektedir. Mal, insan ve bilginin kolay, hızlı ve güvenli taşınması büyüme ve kalkınmadın anahtarıdır. Bu iki kent zaman için havalanın sağlayacağı avantajları etkin olarak kullanacaktır. Yerli ve yabancı yatırımcılar, yatırım portföylerine bu iki kenti de avantajlı yatırım alanları olarak koyacaklardır. Yeraltındaki ve yerüstündeki atıl durumda buluna hammadde, ekonomik anlamda değer bulacak, liman ,demiryolu gibi diğer ulaşım kanallarının da hayata geçirilmesiyle refah çarpan etkisiyle büyüyecektir. Ordu Giresun Havaalanı konusu ilk defa 06.10.1956 tarihli Ordu Postası gazetesinde dillendirilmiş gibi görülmektedir. Bu konudaki en eski yazılı kaynak şimdilik bu gazete haberi gibidir. Havaalanı için Turnasuyu mevki işaret edilmiş ve şehre bir heyet gelip bu heyetin proje için incelemeler yaptığından bahsedilmektedir. Görülen o ki; o tarihte Ankara’dan bir heyet gelmişse, olayın daha evveliyatı da vardır. Bu tarihten sonra 1964 yılına kadar havaalanı konusunda kayda değer bir hamleye rastlanmaz.1964 yılında Bayındırlık Bakanı Ordu Milletvekili Arif Hikmet ONAT havaalanı konusunda söz veren ilk siyaset adamı olarak tarihe kalır. 63 Arif Hikmet ONAT, Ordu Belediye Başkanlığı da yapmış ve 27. İle 28.Hükümetlerde kabinede Bayındırlık Bakanı olarak görev yapmıştı. Bu yönüyle kentim sorunlarını ve önceliklerini en iyi bilenlerdendi. Bu yıldan sonra havaalanı için en uygun yer arayışı gündemi işgal etmiştir ve MeletTurnasuyu arası havaalanı yapımı için en uygun alan olarak ifade edilmiştir. Bu alan 1990 yılına kadar havaalanı yapılacak yer olarak anılır. Arif Hikmet ONAT’ın “İlk Söz” ü veren siyasetçi olması hasebiyle bu havaalanı tarihçesinde büyük önemi ve anlamı vardır. Melet-Turnasuyu arasındaki alana havaalanı yapılamıyordu ve bunun birçok sebebi vardı. Elbette siyasi meseleler vardı ya, düz analın az olması ve yüksek istimlak bedeli en ciddi sorunlardı. Vali Sami Seçkin dönemine kadar havaalanı konusu siyasilerin seçim propagandaları için “ütopik” malzeme olmanın ötesine geçememiştir. Sami Seçkin’in ilk defa vali olarak atandığı yer Ordu’dur.21.02.1992 tarihinden 10.03.1995 tarihine kadar ilde valilik görevini sürdürmüştür. Sami Seçkin, dinamizmi, çalışkanlığı ve iş bitiriciliğiyle hatırlanan bir vali olarak akıllarda kalmıştır. Denizin doldurulup da havaalanının buraya yapılacağı fikri ilk defa Sami Seçkin döneminde dillendirilir. Bu sıra dışı proje elbette ilk zamanlar tepki görmüş, hemen karşılığını bulamamıştır ama zaman içinde Sami Seçkin’in ortaya koyduğu bu vizyon, tek çare olarak uygulamaya konulmuştur. Yine aynı dönemde havaalanı için Ordu ve Giresun illerinin kader birliği yapması fikri filizlenmiş ve dirilmiştir. 90’lı yılların sonundan itibaren yaklaşık bir 10 yıl havaalanı konusu için “Duraklama Dönemi” yaşanmıştır desek yanlış olmaz. Ülkede yaşanan ağır ve derin ekonomik krizler öncelikleri farklılaştırmıştır. Ayrıca bu dönemde Ordu kırsalında terör olaylarının patlak vermesi yerel iradenin dikkatini bu alana yoğunlaştırmıştır. Mendirek ihalesi iptal edilmiş ve havaalanı meselesi iyice gündemden düşmüştür.1998 yılında yatırım planına alınan havaalanı 2001 yılında plandan çıkartılmıştır. Gülyalı’da belirlenmiş olan alana havaalanı yapılmayınca bu alana tersane yapılması konuşulmaya başlanır. Ancak bu fikir /proje çok da kabul görmedi ve bu alana havaalanı yapılması gerektiği hem kamuoyu hem de siyasilerce yüksek sesle dillendirildi. 64 Bu arada havaalanının adı da OR-Gİ biçimiyle şekilleniyordu. Ordu ve Giresun illerinin ilk hecelerinin birleşmesinden elde edilen bu isim daha sonraki yıllarda değişime uğrayacaktı. Bunun sebebi de İngilizce ’de müstehcen bir anlama gelen telaffuzunun farklı algılar yaratacağı kanaatiydi. Çeşitli isim arayışları ve tartışmaları arasında Ordu-Giresun Havaalanı adında mutabakat sağlanmıştır. Bu dönemlerde her iki kentte de kamuoyu oluşturuluyor, güç birliği yapılıyor, imza kampanyaları ve sosyal paylaşım ağlarında konu hep ısıtılıyordu. Artık tek ve önemli gündem vardı; havaalanı! Bu konuda etkin kampanyalar yürütülüyordu. 2010 yılında tekrar yatırım programına alınmış ve Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN havaalanının temelinin Mart 2011’e atılacağını vaat etmesiyle süreç ete kemiğe bürünmüştür. Bu, sürecin artık dönülmez bir noktaya geldiğinin de göstergesi oluyordu. Başbakan yaklaşık 4 aylık bir gecikmeyle sözünü tutuyordu ve 22 Temmuz 2011 tarihinde havaalanının temeli törenle atılmıştır. Aslında ilk temel denize mendirek olarak 1997 yılında vali Mustafa Malay zamanında atılmıştı ya, o tarihten sonra tek çivi çakılmamış, mevcut mendirek de taş yığını olarak kalmıştı. Havaalanının temeli atılırken Ordu Valisi de Orhan Düzgün’dür. Ordu Giresun Havaalanının kısa tarihi de bu şekilde olup, eksiklikleriyle birlikte 22 Mayıs 2015 tarihinde piste ilk uçak inmiştir. 51 yıl önce verilen söz yerine getirilmiş ve bu iki kent kadim bir hayalini gerçekleştirmiştir. 65 5- SERMAYE PİYASASI ve PARA PİYASASI YATIRIM ARAÇLARI (OTB HABER 10.Sayıda Yayınlandı) SERMAYE PİYASASI Basit ve geniş bir tanımla, sermaye piyasası; sermaye arz ve talebinin karşılaştığı bir piyasa durumunu ifade eder. Sermaye; orta, uzun ve sonsuz vadeli fonlardır. Buna bağlı olarak sermaye piyasası, orta, uzun ve sonsuz vadeli fonların arz ve talebinin aracı kuruluşlar aracılığıyla ve menkul kıymetlere bağlı olarak karşılaştığı piyasadır. Sermaye piyasasında arz ve talep bazı araçlar yardımı ile karşılaşır. Bu araçlara “sermaye piyasası araçları” ve “menkul kıymetler” denilmektedir. O halde sermaye piyasasını menkul kıymetler piyasası ile birlikte düşünülmelidir. Ya da başka bir açıdan bakarak, asıl piyasanın sermaye piyasası olduğu, menkul kıymetlerin ayrı bir piyasa oluşturmayıp, sadece sermaye piyasasında fonların el değiştirmesinde kullanılan araçlar olduğu da ileri sürülebilir. Sermaye Piyasası Araçları 66 1. Hisse Senedi Hamiline ve Nama yazılı hisse senetleri Adi ve İmtiyazlı hisse senetleri Bedelsiz ve Bedelli hisse senetleri Primli ve primsiz hisse senetleri Kurucu ve İntifa hisse senetleri 2. Tahvil 3. Banka Bonoları 4. Hazine Bonosu Hisse Senedi Anonim şirketler tarafından çıkarılan ve şirketin sermayesine belirli bir katılma payını temsil eden kıymetli evraktır. Hisse senedi alan yatırımcı şirkete, payı oranında, ortak olur. Tahvil Tahviller, hisse senedinin aksine bir mülkiyet değil borçlanma senedidir. Tahvil sahibi tahvili çıkaran kuruluşun alacaklısıdır ve şirket üzerinde alacağından başka hiçbir hakka sahip değildir. 67 Banka Bonoları Yalnızca mevduat kabul etmeyen kalkınma ve yatırım bankalarının Sermaye Piyasası Kurulundan izin alarak ve SPK düzenlemeleri çerçevesinde borçlu olarak düzenledikleri, kurulca kayda alınmasının ardından ıskonto esasına uygun olarak ihraç ettikleri emre veya hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki borç senetlerine Banka Bonoları denilmektedir. Hazine Bonosu Devletin bir seneye kadar olan vadelerle borçlanmasına bono denilmektedir. Devlet size borçlanma senedi veriyor (fiziki olarak değil tabii ki), siz de devlete borç para… Bononuzu vade sonuna kadar tutarsanız, devlete verdiğiniz parayı faiziyle geri alırsınız, hiç riski yoktur. PARA PİYASASI Para Piyasası, kısa vadeli fonların arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Genel olarak vadesi bir yılın altında olan işlemlerin yapıldığı piyasalardır Para piyasasını aşağıdaki başlıklardan oluşturur; Banka kredi piyasası Banka dışı kredi piyasası Factoring, leasing, finansman şirketleri 68 Kamu kesimi borçlanma araçları piyasası Özel kesim borçlanma araçları piyasası Bankalar arası para piyasası Repo ve ters repo piyasaları Kambiyo piyasası Para Piyasası Araçları 1. 2. 3. 4. 5. Mevduat Bono Repo Ters Repo Euro Dolar Mevduat Daha önce belirlenmiş bir süre sonunda veya istenildiğinde çekilmek üzere bankalara belirli bir faiz karşılığı beklentisiyle ya da faiz karşılığı beklenmeden yatırılan para, mevduat olarak tanımlanmıştır. Bono Emre yazılı senet. Bir bedeli kayıtsız şartsız ödeme vaadini, kime veya kimin emrine ödenecekse onun ad ve soyadını, senedi tanzim edenin imzasını, tanzim ve ödeme gününü, vadeyi ihtiva eden, ciro ile devrolunabilen bir ticari senet. Ticari hayatta nakit para ihtiyacının karşılanmadığı zamanlarda yaygın bir ödeme aracı haline gelir. Bononun ciro edilebilme özelliği ile nakit gibi kullanılması mümkün olmaktadır. Bononun şekli, özellikleri ve kullanılışı, kanunlarla düzenlenir. 69 Repo Genel olarak repo işlemi, borç verilen para karşılığında vade sonunda anaparanın ve faizin alınması olarak görülse de, aslında repo, sermaye piyasası araçlarının belli bir vadede geri alma taahhüdüyle satımıdır. Ülkemizde repo işlemleri, hazine bonosu ve getirisi sabitlenmiş olan repo işlemleri para piyasalarındaki en likit yatırım araçlarındandır. 70 Ters Repo Bir kıymetin belli bir tarihte, belli bir orandan geri alım vaadi ile satımını ifade eder. Merkez bankası açısından rezerve repo işlemi “Açık Piyasa İşlemleri” çerçevesinde, piyasadan, işlem vadesi süresince, verilen kıymetler karşılığında geçici olarak para çekilmesini ifade eder. Ters Repo geri alım vaadi sunulan bir menkul kıymetin belli bir tarihte, belli bir faiz oranıyla satın alımını ifade eder. Satıcı açısından repo neyse alıcı açısından da ters repo (reverse repo) odur. Euro -Dolar ABD dışındaki banka veya diğer aracı kurumlarda açılmış dolar hesapları. Dünyanın her yerinde dolar üzerinden açılmış hesaplar bulunmakla birlikte bunların tümüne Euro-dolar adı verilmektedir. 71 6- ÜLKELER BAZINDA PAZARA GİRİŞ ENGELLERİ (OTB HABER 10.Sayıda Yayınlandı) Ekonomi Bakanlığı tarafından ilk kez yayınlanan Pazara Giriş Engelleri 2015 Raporu, ihracatçılarımızın yurt dışı pazarlarına erişimi ve ihraç pazarındaki rekabet şartlarını etkileyen faktörler ülke bazında incelenerek hazırlanmıştır. Raporda Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB), Ukrayna, Rusya Federasyonu, Mısır, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Irak, Suudi Arabistan, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Cezayir, Katar, Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Meksika olmak üzere 16 ülke yer almaktadır. Bu ülkelerde karşılaşılan mal ve hizmet ticaretine ilişkin pazara giriş engelleri başlıklar halinde açıklanmıştır. Rapordaki 16 ülke, ülkemizin ihracatındaki payı yanında, bölgesel yakınlık ve hedef pazar konumları göz önüne alınarak belirlenmiştir. Ekonomi Bakanlığının hazırladığı söz konusu rapordan alınan bu çalışmada Fındık Tanıtım Grubu’nun hedef pazar olarak belirlediği ABD, Rusya, Çin, Hindistan Japonya ile fındık ihracatımızda hakim pazar olan AB’ de ki durum özetlenmiştir. Özellikle gıda ve tarım alanında karşılaşılan sorunların üzerinde durulmuştur. Bahsi geçen diğer ülkeler ve raporun detayı Ekonomi Bakanlığı Resmi internet sitesinde yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ülke Profili Resmi Adı :Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkent :Washington, District of Columbia Çumhurbaşkanı :Barack Obama Dili :Amerikan İngilizcesi Yönetim şekli :Başkanlık Sistemi, Federal Cumhuriyet, Anayasal Cumhuriyet Nüfusu :318,9 milyon (2014) Yüz ölçümü :9.857.000 km² GSMH :16.768,1 Milyar USD (2013) KBMG :53.041,98 USD (2013) Telefon Kodu : +1 Para Birimi :ABD Doları Amerika Birleşik Devletleri, 50 eyalet ve 1 federal bölgeden oluşan federal anayasal cumhuriyettir. Kuzey sınırını Kanada, güneyini ise Meksika körfezi çevirmektedir. ABD Amerika kıtasında yer alır. Dünyanın en büyük ülkelerinden biridir. ABD, 2009 yılında 14,13 trilyon dolar civarında gerçekleşen GSYIH 2,5 trilyon doları aşan dış ticaret hacmine sahip olmasının yanı sıra dünyanın en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı ve alıcısı konumu ile gelişmiş ülkeler yanında tüm gelişme yolundaki ülkeler açısından da en önemli hedef pazardır. 72 Dış Ticaret Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD 2014 verilerine göre, ülkemizin en önemli 6. ihraç pazarıdır. Türkiye’deki ABD kaynaklı doğrudan yatırımlar 2002-2014 yılları tarihleri arasında toplam 9,2 milyar dolara ulaşmış olup, Türkiye’de toplam 1507 ABD sermayeli firma faaliyet göstermektedir. Türkiye-ABD ticari ilişkileri, temel olarak, DTÖ Anlaşmaları çerçevesinde yürütülmektedir. Öte yandan, ABD’nin tek taraflı olarak uyguladığı Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) 31 Temmuz 2013 tarihinde sona erdirilmiştir. Bu nedenle, ülkemizden ihraç edilen tüm ürünler, ABD pazarına girişte gümrük vergisine tabi tutulmaktadır. Öte yandan, AB ile ABD arasında, STA unsurunu da içeren kapsamlı bir Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) tesis edilmesine yönelik müzakereler, ülkemiz ile ABD arasındaki ticari ilişkiler açısından önem arz etmektedir. Bu çerçevede, iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Komite (YDK) kurulmuş olup, Türkiye-ABD arasında ticaretin geliştirilmesine yönelik çalışmalar, söz konusu Komite altında kurulan alt gruplar çerçevesinde devam etmektedir. ABD’nin gümrük vergilerinde son yıllarda büyük bir değişiklik yaşanmamış olup, 2014 yılı ortalama vergi oranı % 4,8 olarak kaydedilmiştir. Gümrüğe ulaşan ürünlerin % 37'lik bir bölümüne, herhangi bir vergi uygulamasına tabii tutulmadan vergisiz “duty free” olarak pazara giriş hakkı verilmekte; %7'lik kısmına ise yüksek vergiler uygulanmaktadır. Yüksek vergi oranlarına tabii ürünler arasında ülkemiz ihracatı bakımından önem arz eden ürünlerin yer aldığı görülmektedir. Bu kapsamda, ürün çeşidi ve GTİP’ine bağlı olarak değişmekle birlikte, ABD tütün ve alkollü içeceklerde % 439; tekstilde % 42,7; konfeksiyon ürünlerinde % 32; ayakkabılarda % 57,9; süt ve süt ürünlerinde % 510; meyve, sebze ve bitkilerde % 131,8 oranlarına ulaşan gümrük vergisi uygulamaktadır. Gümrük vergilerinin yüksekliğinin yanı sıra Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri olan tekstil ve giyim eşyası, bazı ayakkabı ve çantalar, valizler ve diğer deriden yapılmış giyim ürünlerinin GTS kapsamına alınması talebinin reddedilmesi, özellikle ucuz işgücü kullanan ÇHC, Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler ile Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) çerçevesindeki avantajları kullanan Meksika karşısında ihracatçılarımızı dezavantajlı duruma düşürmektedir. Bununla birlikte, ABD tarafından, ürünlerin ithali aşamasında gümrük vergilerinin yanı sıra çeşitli ücretler uygulanmaktadır. Bu ücretlerin belli başlılarını şu şekilde sıralamak mümkündür: i) Ürün İşlem Ücreti (merchandise processing fee). ii) Ülkeye giren ürün, personel ve taşıyıcı araçların teknik düzenlemelere uyumuna ilişkin yaptığı harcamalara karşılık giriş başına sabit bir denetleme ücreti. iii) Liman Kullanım Vergisi iv) Ülkeye ihracatı gerçekleştirilen tarım ürünlerinin denetimi ve/veya karantinaya alınması durumunda taşıma aracına bağlı olarak tarım ürünleri ücreti. v) Benzin, tütün, dizel benzin ve alkollü içecekler başta olmak üzere 100 civarında ürün ve hizmete uygulanan tüketim vergisi. 73 ABD'ye süt ve süt ürünleri, canlı hayvanlar, yaş sebze ve meyveler, kesme çiçek, tütün ve tütün mamulleri gibi pek çok ürünün ihracatında otomatik ya da otomatik olmayan ithalat lisansları mevcuttur. ABD’nin otomatik veya otomatik olmayan ithalat lisansının pek çok üründe uygulanması ve görevli idari bölümlerden ilgili lisansın temininin güçlüğü bu ülkeye yönelik ihracatımız üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Lisansa tabi olan ürünler listesine, ABD’nin DTÖ’ye yaptığı ithal lisansları bildiriminden ulaşılabilmektedir ABD’de, standartlar, teknik mevzuat ve uygunluk denetimi ile SPS (Sağlık ve Bitki Sağlığı Tedbirleri) önlemleri konusunda çok fazla birimin yer almasının yanısıra uygulamaların karmaşıklığı, gümrük işlemlerinin uzun sürmesi ve denetlemelerin detaylı olması ihracatçılarımızı ABD pazarına girişte zorlamaktadır. Özellikle FDA’nın, gıda, ilaç, kozmetik ve tıbbi cihaz ürünlerin gümrükten girişlerinde detaylı raporlama istemesi, analizlerin ve kontrollerin uzun sürmesi, FDA ( U.S. Food and Drug Administration-Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) uygulamalarındaki sık değişiklikler ve değişikliklerden haberdar olmanın zor olması (değişikliklerin üye firmalara duyurulmaması), FDA güncellemelerinin ve kayıt aşamasının uzun sürmesi, etiketleme standartları ve onay sürecinin uzun sürmesi konusunda ihracatçılarımız sorunlar ile karşılaşmaktadır. ABD, sübvansiyonlara karşı konulan telafi edici vergi (countervailing duty-CVD) ve damping uygulamalarına karşı alınan anti-damping önlemlerine en fazla başvuran ülkelerden biri konumundadır. ABD tarafından belli bir ülkeye karşı yürütülen anti-damping ve sübvansiyon soruşturmalarının çoğunlukla eş zamanlı olarak başlatıldığı gözlemlenmektedir. Mevcut DTÖ mevzuatı, uygulamaya konulan anti-damping ve telafi edici vergi önlemlerinin 5’er yıllık sürelerin sonunda uzatılmasına cevaz vermekte olup, bu durum ABD tarafından sıklıkla kullanılmakta ve ülkemiz ihracatçıları bu uygulamadan olumsuz yönde etkilenmektedir. ABD’de faaliyet gösteren Türk firmaları, teknoloji transferi açısından ofislerinde Türkiye’den mühendis ve tekniker istihdamının önemli bir unsur olduğunu, uzun dönemli staj ve Türk firmaları ile ortak projeler aracılığıyla bunun mümkün olduğunu ifade etmektedir. Ancak, dinamik pazar koşulları ve projelerin çok kısa dönemlerde sonuçlandırılmasının gerekliliği de göz önüne alındığında, H-1B vizesine (Özel mesleğe sahip kişiler için geçici çalışma vizesi) başvuru ve vize alma sürecinin uzun olması firmalarımız açısından sıkıntılar doğurmaktadır. Yabancı Kabul Kontrol Ofisi (OFAC) tarafından belirlenen Özel Seçilmiş Uyruklar (SDN) Listesinde adı geçen firmaların adlarının, ihracatçılarımızın ya da ithalatçılarımızın finansal işlemlerinde bulunması halinde, ticari işleme ilişkin olarak ABD menşeli bankalar aracılığıyla gerçekleştirilen ödemeler bloke edilmekte ve bloke edilen ödemelerin iadesi yaptırımlar yürürlükte olduğu sürece mümkün olmamaktadır. Durumun hassasiyeti ve yaptırımların kapsamı göz önüne alındığında, ülkemiz ihracat ve ithalatçılarının, yukarıda adı geçen ülkeler söz konusu olduğunda ticari faaliyetler içinde bulundukları şahıs ve firmalar hakkında detaylı bir araştırma yapmaları ve olası bir problemi önlemek açısından ülkemizdeki ABD Büyükelçiliğine ya da ABD Hazine Bakanlığı’na danışmaları önerilmektedir. ABD tarafından yapılan ithalatta bildirim zorunluluğuna ilişkin olarak, ABD Gümrük ve Sınır Güvenliği Birimi (CBP) tarafından 9 Temmuz 2013 tarihinden itibaren yeni bir uygulamaya geçilmiştir. “İthalatçı Güvenliği Bilgi Girişi- Importer Security Filing” olarak 74 bilinen söz konusu uygulamaya göre, ABD’ye ithal edilecek ürünlerin ABD limanlarına varışı öncesinde CBP’ye bilgi verilmesi gerekmekte olup, ABD’li ithalatçılar tarafından hatalı, eksik ya da geç doldurulan bildirim formları için 5.000 ABD Doları para cezası uygulanmaktadır. Ayrıca ABD’nin yürüttüğü yerli üretime yönelik destekler ve ihracat sübvansiyonları ve kamu alımlarında uygulanan protokoller de ABD pazarını etkilemektedir. Avrupa Birliği (AB) Ülke Profili Yönetim Merkezi : Brüksel, Lüxemburg, Strazburg Kurucu Ülkeler : Fransa, Belçika, Lüksemburg, İtalya, Hollanda, Almanya Nüfusu :508,2 milyon (Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat),2015) Yüz ölçümü :4.422.773 km² (AB’ye üye ülkelerin toplam yüz ölçümü) GSMH :16.086,7 Milyar USD (2013) KBMG : 40.466,7 USD (2013) Para Birimi :Euro Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi sekiz üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 1992 yılında, Avrupa Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur. Tek bir ekonomi olarak düşünüldüğünde Avrupa Birliği, 16,8 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılasıyla dünya toplamının %31'lik bölümünü oluşturur. Bu Avrupa Birliği'ni dünyanın nominal gayri safi yurtiçi hasıla sırasında birinci, GYSİH bazlı satın alım gücü paritesi sırası içinde de ikinci büyük ticaret bloku yapar. Avrupa Birliği ayrıca, dünyadaki en büyük ihracatçı oluşum ikinci en büyük ithalatçı, ve Hindistan ile Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerin en büyük ticaret ortağıdır. Gelirlerine göre ölçülen dünyanın en büyük 500 kurumundan 163'ünün genel merkezleri Avrupa Birliği sınırları içinde yer almaktadır. Dış Ticaret AB, bir bütün olarak ele alındığında, dünyanın en büyük ticaret blokunu oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretinden aldığı payın artış göstermesiyle, AB’nin küresel ticaretten aldığı pay düşmekle birlikte, ithalat ve ihracat rakamları artmaya devam etmektedir. AB üyesi ülkelerce Türkiye’ye yönelik olarak 2002-2014 yılları arasında toplam 84,4 milyar doların üzerinde bir doğrudan yatırım gerçekleştirilmiş olup, hâlihazırda 19.300’den fazla AB menşeli firma ülkemizde faaliyet göstermektedir. Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkiler, temel olarak, 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla Gümrük Birliği çerçevesinde yürütülmektedir. Ayrıca, taraflar arasında temel tarım ürünlerine yönelik tavizler ayrı Ortaklık Konseyi Kararları (OKK); kömür ve çelik ürünlerine yönelik tercihli ticaret ise yine ayrı bir STA kapsamında düzenlenmektedir. Gümrük Birliği, taraflar arasındaki sanayi ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretinde mevcut gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla, her türlü eş etkili tedbirin 75 kaldırılmasını öngörmektedir. Bunun yanı sıra, yine sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerinde Birlik dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik olarak, Türkiye tarafından, AB’nin ortak gümrük tarifesi hadleri uygulanmaya başlanmıştır. Gümrük Birliği kapsamında malların hiçbir engellemeyle karşılaşmadan serbest dolaşımı esastır. Bu nedenle, Gümrük Birliği tarafları arasında malların serbest dolaşımını güvence altına almak ve muhtemel ticaret sapmalarını ortadan kaldırmak üzere taraflar arasında ortak ticaret politikası tedbirlerinin uygulanması zorunlu hale gelmektedir. Gümrük Birliği’ni tesis eden 1/95 sayılı OKK uyarınca, belirlenen alanlarda teknik mevzuat uyumunun sağlanması da Gümrük Birliği’nin bir diğer unsurudur. AB tarafından, üçüncü ülkelere yönelik olarak %5,5 oranında bir ortalama gümrük vergisi uygulanmaktadır. Tarım ürünlerine uygulanan ortalama gümrük vergisi oranı, üründen ürüne büyük değişiklik gösterebilmekle birlikte ortalama %13,2’dir. Tarım dışı ürünlere uygulanan ortalama gümrük vergisi oranı ise %4,2’dir. Ancak, ülkemiz ile AB arasında bulunan Gümrük Birliği kapsamında, Türkiye ile AB arasındaki sanayi ürünleri ile sanayi payları itibariyle işlenmiş tarım ürünleri ticaretinde ihracat ve ithalatta alınan her türlü gümrük vergisi, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlem kaldırılmıştır. Bu anlamda, sanayi ürünlerimiz AB pazarına gümrük vergisine tabi olmadan girebilmektedir. Bununla birlikte, tarım ürünleri hâlihazırda Gümrük Birliği kapsamı dışında olup, bu ürünler AB’de hala görece yüksek gümrük vergilerine tabi tutulmaktadır. Bunun yanı sıra, gerek 1/98 sayılı gerek 1/2007 sayılı OKK’lar uyarınca, Türkiye ve AB arasında tesis edilen tercihli rejim kapsamında, bazı temel tarım ve işlenmiş tarım ürünlerinde karşılıklı taviz değişiminde bulunulmuştur. Ancak, bazı ürünler itibariyle söz konusu tercihli pazara giriş imkânları yeterli gelmemekte; sektör tarafından artırılması talep edilmektedir. Lojistik bakımdan tercih edilmesi sebebiyle, AB’ye meyve ve sebze ihracatımızın yaklaşık %90’ı Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo gümrük kapısından geçerek üye ülke pazarlarına sunulmaktadır. Kapitan Andreevo gümrük kapısında, AB mevzuatı kapsamında, Bulgar makamları tarafından, zirai ilaç kalıntısının yanı sıra bitki sağlığı ve pazarlama standartlarına uygunluk gerekçe gösterilerek yapılan resmi kontrollerin sıklığı ve söz konusu kontrollerle bağlantılı olarak alınan ücretler taze meyve ve sebze ihracatımızı olumsuz etkilemektedir. Bunlara ilave olarak, Bulgaristan makamlarınca, TIR başına yükleme-boşaltma hizmetinden 250 Avro alınması, firmalarımıza ekstra masraf olarak yansımaktadır. 14.08.2014 tarihli ve L242/4 sayılı Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde, aflatoksinler ile kontaminasyon riski bulunan belirli yem ve gıdaların belirli üçüncü ülkelerden ithalatını düzenleyen özel koşulları uygulamaya koyan (EC) 1152/2009 sayılı Yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve yemleri de kapsayacak şekilde hazırlanan 13 Ağustos 2014 tarihli ve (EC) 884/2014 sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliği yayımlamıştır. 884/2014 Sayılı Yönetmelik, hayvansal olmayan bazı gıda ürünlerinin (kuruyemiş ve kurutulmuş meyveler) fiziki kontrollerinin yapılmasını öngörmektedir. 669/2009 Sayılı Yönetmelikten farklı olarak, 884/2014 Sayılı Yönetmelikte ele alınan fiziki kontrollerin Bulgaristan’da yapılması zorunlu olmayıp; Türk ihracatçısı ürününü gönderdiği AB üye ülkesinde bu analizi yaptırmayı tercih edebilmektedir. Bu mevzuat çerçevesinde, Türk ihracatçısı, Kapitan Andreevo sınır kapısına varmadan en az 24 saat önce Ortak Giriş Belgelerinin (Common Entry Document - CED) ilk sayfalarını doldurulmuş şekilde Bulgaristan Gümrüğüne elektronik ortamda ulaştırmalıdır. İhracatçılarımız CED belgesini düzenlerken; alıcı ülkeyi, bu ülkedeki varış noktasını ve kontrol noktasını açıkça belirtmelidir. Bu şekilde, 76 Bulgaristan sınırında yapılan belge kontrolü esnasında, Bulgar yetkililer varış noktasındaki yetkililerle irtibata geçip, ürün belgelerini varış noktasındaki kontrol noktasına göndermektedir ve ürün analizinin varış ülkesindeki kontrol noktasında gerçekleştirileceğini teyit etmektedir. Varış ülkesindeki kontrol noktası, CED belgesi üzerinde açıkça belirtilmemiş ise analizlerin Bulgaristan’da yapılması zorunludur. Analizler, Kapitan Andreevo sınır kapısında akredite laboratuvar olmadığı için, Sofya’da yapılmakta olup, 884/2014 Sayılı Yönetmelik analizin ‘rastlantısal’ olarak yapılmasını öngörse de, konuyla ilgili analiz sıklığı toplam sevkiyatların % 5’i olarak uygulanmaktadır. 884/2014 Sayılı Yönetmelik kapsamında yapılan analiz uygulama süreci Türk ihracatçılara 2- 3 gün sürelik ek maliyetinin yanı sıra analiz maliyeti (100 Euro), numune gönderim maliyeti (10 Euro) ve yükleme-boşaltma maliyeti (250 Euro) olarak da yansımaktadır. Son olarak, Yunanistan’ın, Türkiye sahillerine komşu adalarında giriş-çıkış gümrüğü olmaması, ayrıca adalarda özellikle bitki sağlık laboratuvarlarının bulunmaması, ülkemizden Yunan adalarına yönelik yaş meyve ve sebze ihracatının önünde engel teşkil etmektedir. Türkiye’nin AB teknik mevzuatına uyum konusunda gerçekleştirmiş olduğu çalışmalara rağmen AB tarafından uygulanan bazı düzenlemeler AB pazarına girişte ülkemiz ihracatçılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye’de, AB mevzuatına uyum süreci bir adım geriden takip edilmektedir. AB, sürekli mevzuatını güncellemekte; Türkiye ise, bu mevzuatın oluşumunda ve karar alma mekanizmasında yer almadığı için uyumlaştırma çalışmalarını sonradan başlatabilmektedir. AB’nin kimyasallara ve biyosidal ürünlere ilişkin mevzuatı kapsamında, kimyasallar ve biyosidal ürünlerde bulunan aktif maddelerin AKA’ya kayıt ettirilmesi gerekliliği, bazı ürünlerde ise izin verildikten sonra AB pazarına arz edilebilmektedir. İhracatçılarımızın AB’deki üreticilerin aksine, AKA’ya doğrudan kayıt imkânına sahip olmamaları ve sadece ithalatçı veya tek temsilci vasıtasıyla kayıt yaptırabilmeleri, ihracatçılarımızın, AB’deki rakiplerine kıyasla ek maliyetlere katlanmalarına neden olmaktadır. Ülkemizde görülen “Newcastle Hastalığı” nedeniyle AB’ye ısıl işlem görmüş kanatlı eti ürünleri ihraç etmek üzere 2009 yılında onaylanan işleme tesislerinden, Türk menşeli hammadde kullanılarak AB’ye ihracat yapmak mümkün olmamaktadır. Esasen, ısıl işlemin Newcastle Hastalığını bertaraf edebileceğine ilişkin Uluslararası Hayvan Hastalıkları Ofisi (OIE) tavsiyesine rağmen, AB tarafından, ülkemizdeki hayvan sağlığı koşulları taze et ihraç edebilir seviyeye getirilene kadar Türk menşeli hammadde kullanılarak ısıl işlem görmüş tavuk eti ürünleri ihracatının mümkün olamayacağı bildirilmektedir. AB ülkelerince Türk menşeli şirketlerin karayolu mal taşımacılığında uygulanmakta olan taşıma kotaları, söz konusu şirket araçlarının taşıdığı malların AB pazarına girişimi zorlaştırmaktadır. Bu durum Gümrük Birliği kapsamında malların serbest dolaşımı ilkesini zedelemektedir. Söz konusu taşımacılık kotaları kapsamındaki geçiş ücreti uygulaması nedeniyle, kotaların uzun süredir değişmemesi ve ticaretin ise sürekli olarak artması nedeniyle maliyetler artmakta ve ihracat siparişleri iptal edilebilmekte veya daha pahalı farklı modlara ve güzergâhlara kayabilmektedir. 77 Diğer taraftan, Avrupa Birliği üyesi Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya ve İtalya gibi ülkeler tarafından transit geçişe getirilen kısıtlamalar sebebiyle mod zorlamaları, yüksek geçiş ücretleri, yol, sigorta, köprü vb. ilave ücretler sebebiyle Türk taşımacıları sorunlar yaşamaktadır. AB ülkeleri tarafından, Türk vatandaşlarına uygulanan katı vize rejimi, AB üyesi ülkelere gerek iş bağlantıları kurmak gerek uluslararası fuarlara katılmak amacıyla giden Türk işadamları ve ülkemiz ihraç mallarını AB’ye taşıyan TIR şoförleri için önemli bir sorun teşkil etmektedir. AB ülkelerinin konsolosluklarınca, ticari vize için, işadamlarımızdan, temel belgelerin yanı sıra, banka cüzdanı, tapu, ikametgâh belgesi, vergi levhası gibi birçoğu ticari ve kişisel gizliliği ihlal eden 20’yi aşkın belge istenmekte; TIR şoförlerinden ise, temin edilmesi oldukça güç olan AB firmasından alınacak ortaklık belgesi ya da davet mektubu istenmektedir. AB üyesi ülkelerce, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden doğan haklarının yeterince bilinmiyor olması, sorun yaratan bir diğer husustur. Ayrıca ülkemizdeki ihracatçılarında Gümrük Birliğinden doğan haklarının yeterince bilinmediği düşünülmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Ülke Profili Resmi Adı :Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Başkent :Pekin Çumhurbaşkanı :Şi Cinping Dili :Putonghua (Standart Çince) Yönetim şekli :Komünist devlet, Sosyalist devlet, Tek parti rejimi Nüfusu :1.367.520 milyon (2014) Yüz ölçümü : 9.596.961 km² GSMH : 9.469,1 Milyar USD (2013) KBMG :6.958,7 USD (2013) Telefon Kodu : + 86 Para Birimi : Renminbi (Yuan) Çin Halk Cumhuriyeti, son yıllarda, yapmış olduğu atılımlarla ve politikalarla, dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelmeye başlamıştır. Çin Halk Cumhuriyeti'nin bölgede ve dünyada nüfuzu, askeri alandan çok ekonomik alanda kendisini hissettirmektedir. 2020'lerde Çin Halk Cumhuriyeti'nin dünyanın en zengin ekonomisi olacağı öngörülmektedir. Dünyanın alan olarak en büyük dördüncü ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti, yaklaşık 1.35 milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir. Dünya nüfusunun yaklaşık altıda biri Çin Halk Cumhuriyeti'nde yaşamaktadır. 78 Dış Ticaret Dünya’nın en büyük 2. ekonomisi konumunda olan ÇHC ile ülkemiz arasındaki ticari ilişkiler, ilk kez 1 milyar dolar ticaret hacminin aşıldığı 2000 yılından itibaren 2009 yılında yaşanan küresel kriz dışında düzenli bir gelişim göstermektedir. Ticaretteki büyümeye rağmen, ÇHC ile ticaretimizde ülkemiz ciddi bir dış ticaret açığı vermektedir, ihracatın ithalatı karşılama oranı 2012-2014 yılları arasında sırasıyla %13,3, %14,6 ve % 11,5 olarak gerçekleşmiştir. ÇHC’ye yönelik ihracatımız yıllar itibariyle gelişme göstermekle birlikte, gerek ÇHC’nin ithalat potansiyeli gerek ülkemizin üretim ve ihracat kapasitesi dikkate alındığında yeterli bulunmamaktadır. Çin’e ihracatımızın genel ihracatımız içerisindeki payı %1,8 civarında olup, bu oran söz konusu ülkenin pazar potansiyelini yansıtmaktan uzaktır. ÇHC’den gerçekleştirilen ithalatın % 80 oranında yatırım ve ara mallarından oluştuğu görülmekle birlikte, tüketim malları toplam ithalatın % 20’sini oluşturmaktadır. Ticarette ülkemiz aleyhine oluşan bu durum ÇHC’nin ülkemize yönelik yatırımları ile de telafi edilmemiştir. Türkiye’deki ÇHC kaynaklı doğrudan yatırımlar 2002-2014 yılları arasında toplam 56 milyon dolar düzeyinde olup, Türkiye’de toplam 650 ÇHC sermayeli firma faaliyet göstermektedir. ÇHC’den yapılan ithalata kıyasla ihracatımızın göreceli olarak düşük olmasının sebepleri arasında, ÇHC’deki kültürel ve tüketim eğilimlerin farklılığı, Türk ürünlerinin/markalarının yeterince tanınmaması ve lojistik sorunlar önemli bir yer tutmaktadır. Öte yandan, ülkemizin ihracat yapısına muadil bir yapının ÇHC’de olması, ÇHC’nin bölgesinde bulunan ülkeler ile akdettiği bölgesel anlaşmaların anılan ülkelere sağladığı avantajlar ile ÇHC'deki rekabetçi üretim yapısı ülkemizin anılan pazarda daha etkin olmasını olumsuz yönde etkilemektedir. ÇHC, ülkemizin de içinde bulunduğu DTÖ üyesi ülkelere MFN (Most Favoured Nation) bazında vergi uygulanırken, diğer ülkelere genel oranlar uygulanmaktadır. ÇHC’nin gümrük vergileri büyük oranda ad-valorem (ithal edilen maldan alınan Gümrük Vergisi’nin malın değerine göre belirlenmesi)’ dir ve ürünün CIF (mal bedeli, sigorta ve navlun) değeri üzerinden hesaplanmaktadır. 2015 yılı itibariyle tarife cetvelinde yer alan 8258 adet malın gümrük vergi oranları incelendiğinde, ÇHC’nin tarım ürünlerindeki ortalama koruma oranlarının %15,1, sanayi ürünlerindeki koruma oranlarının ise %8,9 olduğu görülmektedir. Türkiye’den ÇHC’ye ihracatındaki ilk 100 ürünün gümrük vergi oranları incelendiğinde, ÇHC ekonomisinin ihtiyaç duyduğu hammaddeler ve kimyasallarda gümrük vergi oranlarının oldukça düşük olduğu, katma değeri görece yüksek mamul mallarda ve tarım ürünlerinde vergi oranlarının ise %30’lara ulaştığı görülmektedir. Bu durum, ürün fiyatlaması konusunda halihazırda ciddi baskı altında olan üreticilerimiz için, ÇHC pazarında rekabet şansını daha da azaltmaktadır. ÇHC’ye ihracat gerçekleştiren firmaların, ülkenin farklı gümrük kapılarında birbirinden farklı uygulamalarla karşılaşabildiği, bazı giriş noktalarında verimsiz ve komplike prosedürler ile gümrük işlemlerinin uzayabildiği bilinmektedir. ÇHC’de, gıda ve içecek ürünleri başta olmak üzere bazı ürünlerin ithalatında uygulanan gümrük kontrolleri bu ülkeye yapılan ihracatta birtakım sıkıntılar yaratabilmektedir. ÇHC’de hangi ürünlerin denetime tabi olduğu ve denetimin içeriği ÇHC resmi kalite kuruluşu olan AQSIQ tarafından yayımlanan “Zorunlu 79 Denetim ve Karantinaya Tabi İthalat-İhracat Ürünleri Kataloğu’nda (The Catalogue of ImportExport Commodities Subject to Compulsory Inspection and Quarantine) belirtilmektedir. Mezkur Katalog’da belirtilen ürünler için gümrük denetimi, AQSIQ tarafından zorunlu bir ulusal standart tesis edilmişse bu standart kapsamında; zorunlu standart tesis edilmemişse Denetim ve Karantina Birimleri tarafından belirlenen yabancı standartlara uygun olarak yapılmaktadır. Diğer taraftan, söz konusu katalogda belirtilmeyen ürünlerde problem görülmesi halinde zorunlu denetime tabi tutulabilmektedir. Ayrıca, ticari sözleşmede zorunlu denetime ve karantinaya tabi olduğu belirtilen ürünler için de anılan kontroller uygulanmaktadır. Diğer yandan, ÇHC’ye gıda ürünleri ihracatı yapan üçüncü ülke üreticileri, ÇHC’deki Denetim ve Karantina Birimleri tarafından kayıt altına alınmaktadır. Söz konusu birimler, düzenli olarak kayıt altına alınan bu ihracatçıların listesini yayımlamaktadır. ÇHC tarafından, 1 Mayıs 2002 tarihinden itibaren ülke pazarında satılan ve ülke pazarına ihracatı yapılan birçok ürün için CCC İşareti taşınması zorunluluğu getirilmiştir. 23 ürün grubu altında 172 kategori için CCC İşaretinin iliştirilmesi zorunlu bulunmaktadır. Firmalarımızca, CCC belgelendirmesi sürecinde, ilgili ÇHC makamları tarafından yetkilendirilmiş test kuruluşlarında testler yaptırılmasına ve CCC belgesi iliştirilmesine karşın, ÇHC’nin farklı eyalet ve bölgelerine ürünlerin ihracatı aşamasında yerel idareler tarafından piyasadan ya da depolardan alınan ürün örnekleri üzerinde, yetkilendirilmemiş laboratuvar koşullarında testler gerçekleştirildiği ve ürünlere ilişkin sorunların tespit edildiği bildirilmiştir. ÇHC’ye ihracatı gerçekleştirilecek başta gıda ürünleri olmak üzere ürünlerin çoğunluğu için zorunlu etiket kuralları mevcut olup, bu etiketlerin Çince hazırlanması gerekmektedir. Etiketlemeye ilişkin ürün spesifik kurallar, ÇHC’nin standartlardan sorumlu kuruluşu AQSIQ tarafından düzenlenmektedir. İlgili ÇHC mevzuatına uygun etiketleme yapamamasından dolayı gümrük kontrollerinde sıkıntı yaşanabilmektedir. Bu itibarla, özellikle ihracat öncesinde, muhatap alıcı firma ile ürün etiketlemesi konusunda tam bir mutabakat sağlanması elzemdir. ÇHC tarafından, ülkemiz ihracatı açısından büyük önem arz eden et-et ürünleri, süt-süt ürünleri, tavuk eti-tavuk ayağı, yaş sebze-meyve gibi temel tarım ürünlerinin ithalatında “İthalatta Risk Analizi Süreci” uygulanmaktadır. AQSIQ bünyesinde halihazırda 10-12 kişilik kısıtlı sayıda bir ekip, tüm ülkelerin ithalatta risk analizi süreçlerinin değerlendirilmesinde yetkili olup, ihracatçı ülkelerce cevapların zamanında AQSIQ’ya iletilmesi halinde, süreç en erken bir ila bir buçuk yıl arasında tamamlanabilmektedir. İlgili ülke tarafından iletilecek cevapların yeterli bulunmaması halinde ise, süreç daha da uzayabilmektedir. Bu çerçevede, gerek AQSIQ’daki yetkili personel sayısının başvuruları karşılamaktan uzak olması, gerek sürecin tamamlanma süresinin zaman alması tarım ürünlerinin ÇHC pazarına erişimini ciddi olarak engellemektedir. Nitekim ülkemiz tarafından ÇHC’ye ihraç edilmek istenen ancak yukarıda bahse konu sürecin uzunluğu yanında süreç içerisinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle süt ve süt ürünleri, tavuk ayağı ve Antep fıstığı kalemlerinde önemli potansiyellerin bulunmasına karşılık bu ürünlerde ÇHC’ye ihracat gerçekleştirilememektedir. Fikri ve sınai mülkiyet hakları ihlalleri, ÇHC’ye ilişkin olarak uluslararası ortamda en çok eleştirilen konular arasında yer almaktadır. ÇHC resmi makamları tarafından fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması amacıyla uluslararası hukuki müktesebat ve bunların uygulamaları kapsamında ciddi çalışmalar yürütülmekle birlikte, pratik nedenler ve uygulamalardan dolayı gerek ülkemiz gerek üçüncü ülke firmalarının hala ciddi sıkıntılara 80 maruz kaldığı da bilinmektedir. Ülkemiz firmalarından alınan şikâyetlerden, firmalarımızın ürünlerinin taklitlerinin ÇHC’de üretilerek ÇHC ve üçüncü pazarlarda satışa sunulduğu anlaşılmaktadır. Firmalarımızca ürünlerine ilişkin fikri mülkiyet ihlalleri halinde, gerekli hukuki ve idari tedbirlerin alınmaya çalışıldığında, ağırlıklı olarak ÇHC’deki pratik uygulamalarda, yetkili yerel idari makamların kendi vatandaşlarına yönelik korumacı tutum takındıkları ya da gerekli fiziki altyapı ve bilgiyi haiz olmadıkları gözlemlenmektedir. ÇHC’nin yerli üretime yönelik teşvik ve koruma amacı güden destek uygulamalarının şeffaf bir sisteme sahip olmaması, özellikle fiyat konusunda ciddi rekabet baskısı altında olan ülkemiz ürünleri için ilave zorluk yaratmaktadır. ÇHC’de ürünlerin iadesi/farklı destinasyona sevk edilmesinde yaşanan sıkıntılar önemli bir sorun oluşturmaktadır. Çeşitli sebeplerle ürünlerin reddedilmesi sonucu gümrüğe takılan malların başka bir alıcıya/ülkeye satılmak istenmesi halinde, konşimentoda alıcı olarak görünen ilk ithalatçı firmanın ürünün iadesi ya da başka bir ülkeye ihracatı için gereken onayı vermekten imtina etmesi sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Bu duruma bağlı olarak, ihracatçı firmalar aleyhine demuraj (Konteynırdaki yükün boşaltılmasının gecikmesi durumunda ödenen gecikme bedeli), yer kirası ve cezalar gibi ilave sorun ve maliyetler de doğmaktadır. ÇHC’ye hizmet ihracatı yapmak isteyen firmaların karşılaştıkları sorunlar, yabancı firmaların geçici lisansla çalışmaları, sınırlı coğrafi alanda hizmet vermeleri, kanun ve kurallardaki belirsizlik, Çin firmalarıyla kurulan ortaklıklarda sermaye oranının %25 i geçememesi, bankacılık ilişkilerindeki eksiklikler, taşımacılık sorunları, standartlar ve telif haklarında yaşanan sorunlar, yerli hizmet sununcularına gösterilen sübvansiyon politikaları, bu ülkeye hizmet ihracatı yapmak isteyen firmalarımız önünde bir engel oluşturmaktadır. DTÖ Kamu Alımları Anlaşmasına henüz taraf olmayan ÇHC’nin kamu alımları rejiminde, yabancı sermaye ile kurulan firmaların ürünleri ile muadilleri arasında eşit muamale bulunmamaktadır. Uzun ve karmaşık firma kurulum süreci, ÇHC vizesi ve ÇHC oturma izni alımında yaşanan sıkıntılar, ticari problemlerin çözümündeki sorunlar, bazı sektörlerin yabancı yatırıma kapalı olması, şeffaflık konusunda eksik mevzuat Çin ile dış ticaretimizi etkileyen diğer sorunlardır. Hindistan Ülke Profili Resmi Adı :Hindistan Cumhuriyeti Başkent :Yeni Delhi Çumhurbaşkanı :Pranab Mukherjee Dili :Hindi Yönetim şekli :Cumhuriyet Nüfusu :1.259.695 milyon (2014) Yüz ölçümü :3.288.000 km² GSMH : 1.876,8 Milyar USD (2013) 81 KBMG : 1.509,5 USD (2013) Telefon Kodu : + 91 Para Birimi :Hindistan Rupisi Hindistan, 28 tane eyalet ve birlik bölgesinden oluşan ve parlamenter demokrasi olan bir cumhuriyettir. Borsa sayılarına göre dünyanın en büyük on ikinci ekonomisine ve dünyanın en büyük dördüncü satın alma gücü paritesine sahiptir. 1991'den beri uygulanan ekonomik inkılapları nedeniyle dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisidir. Buna rağmen yoksulluk ve kötü beslenme oranları hâlâ çok yüksek, okuryazarlık ise çok düşüktür. Çin ile birlikte dünya gezegeninde nüfusu 1 milyar sınırının üstündeki iki ülkeden birisi olarak önemli bir yere sahip olan Hindistan, daha yüksek olan nüfus artış hızı sebebiyle yakın bir gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi olacaktır. Hindistan'ın anayasa tarafından belirlenmiş 22 resmi dili bulunmaktadır. Bu dillerden birisi olan ve nüfusun yaklaşık %40'ı (422 milyon kişi) tarafından konuşulan Hindi dili, Hindistan'ın ulusal yazışma dili olarak benimsenmiştir. Dış Ticaret Hindistan ile ikili ticaretimiz ülkemiz aleyhine büyük oranlarda açık vermektedir. 2013 yılı sonu itibariyle Hindistan’a yönelik 586,9 milyon dolar ihracatımıza karşılık, bu ülkeden 6 milyar 368 milyon dolar ithalat gerçekleşmiştir. 2014 yılı verileri kapsamında ülkemizin Hindistan’a yönelik ihracatı aynı düzeyde kalmış ve 586,6 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmişken, ithalatımız aynı dönemde %8,3 oranında artarak 6,9 milyar dolara ulaşmıştır. Hindistan 9 proje ve toplam 668 milyon dolar proje rakamı ile Türkiye’nin müteahhitlik projesi üstlendiği ülkeler arasında 40. sırada yer almaktadır. Türkiye’de 2013 yılı itibariyle201 Hindistan firması faaliyet göstermektedir. Hindistan, gümrük vergilerini son yirmi yılda önemli oranlarda düşürmüş olsa da ülkedeki vergi oranı hala çok yüksek seviyede bulunmaktadır. Hindistan’ın uyguladığı tarife oranları, genel itibariyle bağlı tarife oranlarının altında olmasına rağmen, değişen iç politikaları doğrultusunda Hindistan’ın tarifelerini yükseltme ihtimalinin bulunması pazara giriş açısından risk teşkil etmektedir. Hindistan tarım ürünleri (GTİP:01-24) ithalatında ortalama % 35,1 oranında gümrük vergisi tatbik ederken; sanayi ürünleri (GTİP:25-97) ithalatında ise ortalama %8,6 oranında gümrük vergisi uygulamaktadır. Öte yandan, ithal üründe, Temel Gümrük Vergisi’nin (Basic Customs Duty- BCD) yanı sıra uygulanan bir takım ek vergiler (Additional Customs Duty-ACD, Special Additional Customs Duty-SACD, Eğitim Vergisi ve Gümrük Yükleme Ücreti) ürünün ithalattaki toplam vergi yükünü oluşturmaktadır. Bu çerçevede, söz konusu vergi ve ücretlerin eklenmesiyle birlikte Hindistan’ın uyguladığı ortalama MFN tarife oranı da %25,6’ya yükselmektedir. Böylece, efektif gümrük vergisi oranlarının tarım ürünleri için %42,6, sanayi ürünleri için ise %23,1’e yükseldiği görülmektedir. Ayrıca, ithalat işlemlerinde, ihtiyari gümrük değerleme kriterleri uygulanmakta olup, Hindistan gümrüklerinde normal piyasa fiyatlarının altında bir fiyatla karşılaşıldığında ithalatta beyan edilen değişim değeri reddedilebilmektedir. Bu durumda ithalatta daha yüksek bir gümrük vergisi oranı uygulanmaktadır. Hindistan’ın gümrük vergilerinin %94’ü, ürünün CIF fiyatı üzerinden ad valorem olarak hesaplanmaktadır. 82 Uygulanan yüksek gümrük vergileri, Türk ihracatçılarının fiyat rekabetinde geride kalmasına neden olmakta; buna bağlı olarak özellikle ülkemizin rekabetçi konumda olduğu makine ve otomotiv yedek parça sektörü gibi alanlarda rekabet gücümüzü azaltmaktadır. Hindistan, rekabetin çok yoğun olduğu ve fiyata duyarlı bir pazar yapısına sahip olduğu için, yüksek gümrük vergileri ticaretimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Hindistan gümrüklerinde Risk Management System (RMS) ve Electronic Data Interchange (EDI) Sistemlerinin uygulanmaya başlanmasıyla 2007 yılında 41 gün olan ithalat işlemlerinin tamamlanma süresi yarıya düşerek 20 güne kadar inmiştir. Bunun 8 gününü belgelerin hazırlanması, 4 gününü ise gümrük muayene ve gümrükten çekme işlemleri oluşturmaktadır. Çoğu alanda ithalat lisanssız olarak serbestçe yapılabilmektedir. Öte yandan, Hindistan’ın sekizli GTIP bazında 52 üründe ithalat yasağı, 428 üründe ise ithalat kısıtlaması bulunmaktadır. Bunların toplam tarife satırı içindeki oranı yaklaşık %3,7’dir. Genel olarak ithalat yasağı olan ürünler arasında donyağı, içyağı, hayvansal yağlar, vahşi hayvan ürünleri gibi hayvansal ürünler bulunmaktadır. İthalatında kısıtlama bulunan ürünler için Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı altında faaliyet gösteren Dış Ticaret Genel Müdürlüğü (Directorate General of Foreign Trade-DGFT)’nden ithalat lisansı alınması gerekmektedir. Ürün güvenliği, standartlar, uygunluk değerlendirmesi gibi konular son yıllarda Hindistan’da hızlı gelişme gösteren düzenlemeler arasında bulunmaktadır. Bu bağlamda, Hindistan ulusal standartlarını uluslararası kriterlere uygun hale getirmek için çaba sarf etmektedir. Bu çerçevede, Hint standartlarının pek çoğu Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO)’nün standartları ile uyumlu hale getirilmiştir. Bununla birlikte, Hindistan, yeni standart uygulamaları hakkında DTÖ’ye genellikle zamanında bilgi vermemekte ve bu durum Hindistan’a ihracat yapacak firmalar için pazara girişi güçleştirebilmektedir. Bazı ürünlerin Hindistan’a ithalatında zorunlu standart uygulaması yapılmakta olup, bu ürünleri Hindistan’a ihraç etmek isteyen firmaların ihracat öncesinde Hint Standartlar Bürosu’na - Bureau of Indian Standard (BIS) kayıt yaptırmaları ve sertifika almaları gerekmektedir. Gıda ürünleri ile ilgili tüm denetim ve zorunlu standartlar ise Food Safety and Standards Authority of India (FSSAI) tarafından yürütülmektedir. Hindistan Hükümeti kritik olabilecek hammaddelerin sadece ülkede kullanılmasını istemektedir. Kısıtlama getirilen ürünlerin tamamı Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından yayımlanan İhracat politikası Schedule 2’de yer almaktadır. Hindistan DTÖ üyesi ülkeler arasında anti-damping uygulamalarına en çok başvuran ülkeler arasında yer almaktadır. Anti-damping soruşturmaları Ticaret ve Sanayi Bakanlığına bağlı Anti Damping ve Benzeri Vergiler Genel Müdürlüğü (Directorate General of AntiDumping and Allied Duties-DGAD) tarafından yürütülmektedir. Halihazırda Hindistan tarafından farklı safhalarda bulunmakla birlikte 90 civarında anti-damping soruşturması yürütülmektedir. Hindistan'daki genel olumsuzluklar mal ticareti kadar hizmet ihracatında da geçerli olup, hukuki altyapı, yavaş işleyen bürokrasi problem yaratmaktadır. Hint kamu teşkilatının yanı sıra Hint özel sektörünün de iş takibinde ve geri dönüşlerde ağır davranması sonucunda 83 müşterilere verilen hizmette aksamalar ve gecikmeler yaşanmaktadır. Ayrıca Hindistan’da iş yapan yabancı firmalara uygulanan güvenlik denetimlerinin ve yabancılara çalışma izni alınmasının çok uzun zaman alması, Türk firmalarının Hindistan pazarına ilgisini azaltmaktadır. Hintli işçi ve taşeronlarla çalışma zorluğu, firmalarımızın pazara girişlerini zorlaştırmaktadır. Türkiye-Hindistan bankacılık sistemleri arasında işbirliği eksikliği, teminat mektubu ve muhabir banka bulmaktaki zorluklar Hindistan pazarına girişi zorlaştırmaktadır. Bankacılık sisteminin işleyişinin son derece bürokratik, karmaşık ve yavaş olması, ayrıca ülkede karayolu, demiryolu, havalimanı, liman, telekomünikasyon ve enerji altyapılarının yetersizliği tüm faaliyet alanları için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Hindistan DTÖ Kamu Alımları Anlaşması’na taraf değildir. Bu çerçevede, Hint hükümeti kamu alımlarında genel itibariyle yerli tedarikçilere fiyat avantajı sunmak suretiyle pozitif ayrımcılık yapmaktadır. Bu anlamda, yabancı firmalar ihale sürecinde saf dışı kalabilmektedir. Hindistan’ın fikri mülkiyet yasası, fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda yeterli olmakla birlikte, yasanın uygulanması konusunda bazı sıkıntılar bulunmaktadır. Bunların başında, yargıda oluşan gecikmeler gelmektedir. Ayrıca, ülkenin özellikle yerel bölgelerinde şeffaflık eksikliği vardır. Hindistan’da ihracatçılarımızın sorun yaşadığı alanlardan biri de nakliyedir. Ülkede navlun fiyatlarının yüksek olması, limanlardaki yoğunluk sebebiyle gecikmeler yaşanması, limanda bekleme süresinin fazla olması, gemilerin geç ulaşması ve tonaj olarak ağır bir malzeme olan doğal taşta navlun fiyatlarının yüksek olması karşılaşılan temel sorunlardır. Ayrıca ithalatçı firmanın malı gümrükten çekmede gecikmesi durumunda Türk ihracatçıları için de ek maliyetler doğmakta ve ihracatçılarımız sıkıntı yaşamaktadır. Bunun yanı sıra, başta karayolları olmak üzere ülkedeki altyapı eksiklikleri ve soğutucu konteyner tedarik etmedeki sıkıntılar, ürünün dağıtım ağında sorun yaratmaktadır. Eyaletler arasındaki yolların yetersiz olması, ürünün zamanında ve hasar görmeden teslimatında gecikmelere neden olmaktadır. Japonya Ülke Profili Resmi Adı :Japonya Başkent :Tokyo Çumhurbaşkanı :Akihito Dili :Japonca Yönetim şekli :Parlementer Monarşi Nüfusu : 127.061 milyon (2014) Yüz ölçümü :377.944 km² GSMH :4.898,5 Milyar USD (2013) 84 KBMG :38.467,8 USD (2013) Telefon Kodu : + 81 Para Birimi : Japon yeni Japonya, Doğu Asya'da bir ada ülkesidir. Büyük Okyanus'ta bulunan Japonya Japon Denizi'nden Çin Halk Cumhuriyeti, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya'nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi'ne ve Tayvan'a kadar uzanır. Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya göre Japonya Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada ikinci sıradadır. Birleşmiş Milletler, G8 ve APEC üyesidir. Savunma bütçesi dünya beşincisidir. Dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı ve en büyük dördüncü ithalatçısıdır. Dış Ticaret Türkiye ile Japonya arasındaki dış ticaret hacmi bu dönem, Türkiye’nin verdiği dış ticaret açığı ise 2,8 milyar dolara ulaşmıştır. 3,5 milyar dolara Türkiye’nin Japonya’ya ihracatının artırılmasına dönük çalışmalar sonucunda bu ülkeye yönelik hazır giyim, ev tekstili, kilimler, altın mücevherat, otomobil endüstrisi, meyve suları ve kurutulmuş meyve sektörlerinde potansiyelin bulunduğu tespit edilmiştir. Gümrük vergileri, Japonya’nın dış ticaretteki temel koruma aracı olmaya devam etmektedir. Japonya’nın tarife satırlarının %40,5’i “sıfır olarak” bağlanmış bulunmakta iken, %24,9’u %0 ile %5 arasındaki oranlara sahip durumdadır. Tarife satırlarının %21,5’i ise %5 ile %10, %13,1’i %10’dan daha yüksek oranları kapsamaktadır. Diğer taraftan, Japonya’nın özellikle tarım ürünleri ithalatında oldukça kapalı bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkündür. Japonya’nın bir ada ülkesi olması sebebiyle, özellikle tarımsal ürünler ile gıda ürünlerinde ithalata yönelik çeşitli teknik engeller, standartlar, testler ve prosedürlerle karşılaşılmaktadır. Bu kapsamda, ülkemiz tarım ve gıda ürünlerinin Japonya pazarına girişinde karşılaşılan başlıca teknik engel niteliğindeki uygulamalar şunlardır: Çeşitli meyvelerin ithalatına, elma kurdu, Akdeniz sineği, taze meyve hastalığı vb. gerekçelerle bitki karantinası uygulanmakta ve kiraz, nar, portakal, greyfurt, limon, kavun, üzüm, erik gibi pek çok taze meyvenin Japonya’ya girişi, her biri için ayrı ayrı yapılması gereken ve 10’ar adımdan oluşan, yıllarca süren testler, soğuk uygulamalar ve prosedürlerle gerçekleşebilmektedir. Öte yandan, yaş meyve ve sebze ürünleri, tavukçuluk ürünleri gibi ürünlerde sadece Tarım Bakanlığı tarafından izin verilen ülkelerden ithalat yapılabilmekte olup, izin için gerekli prosedürler uzun zaman almaktadır. İthal edilmek üzere Japon gümrüklerine gelen gıda ürünlerine tek bir test uygulanmakta, belirlenen değerlerin dışında kalması halinde ürün sınır dışı edilmekte ve ikinci bir test şansı tanınmamaktadır. Sertifikasyon sürecinin uzunluğu ve zorluğu nedeniyle öncelikli olarak değerlendirilen sınırlı sayıda taze meyve ürünü için gerekli girişimler başlatılmıştır. 85 Benzer şekilde, kanatlı hayvan ürünleri ihracatına izin verilmesi hususunda Japon makamları nezdinde başlatılan süreç hâlihazırda önemli ölçüde tamamlanmış olup 2015yılında Türkiye’den tavuk ithalatının serbest bırakılacağı öngörülmektedir. Öte yandan, hali hazırda Japonya’ya kanatlı hayvan ürünleri ihracatımız bulunmamakla birlikte, Japonya kırmızı et ithalatı konusunda da ciddi kısıtlamalar uygulamaktadır. Japonya’nın toptan ve perakende dağıtım hizmetlerine ilişkin geleneksel ve karmaşık yapısı hizmet sunucularının önüne bir engel olarak çıkmaktadır. Ülke mevzuatının çok karmaşık standart ölçütler, belgelendirme ve işaretleme gerektirmesinin hizmet ticaretine de engel olduğu düşünülmektedir. Japonya tarafından tahsis edilen sübvansiyonlar genel olarak değerlendirildiğinde özellikle yenilebilir enerji ve yeni enerji teknolojileri üzerinde bir yoğunlaşma olduğu gözlemlenmektedir. Japonya DTÖ Kamu Alımları Anlaşması’nın tarafları arasında yer almaktadır. Buna karşın, Japonya’da kamu alımları piyasasının halen görece olarak dışa kapalı olduğu ve yabancı piyasaya girişi yönünde engeller çıkartılmaya devam edildiği rapor edilmektedir. Japonya'da en önemli pazara giriş engellerini, kültürel farklılıklar, pazar yapısının giriş çıkışları kısıtlayıcı katılığı ile tüketici zevk ve tercihlerindeki farklılıklar teşkil etmektedir. Japonya, mutfağından giysi renklerine, toplumsal göstergelere ve dil ve alfabeye kadar farklılıklar taşıyan bir pazardır. Rusya Federasyonu Ülke Profili Resmi Adı :Rusya Federasyonu Başkent : Moskova Çumhurbaşkanı :Vladimir Putin Dili :Rusça Yönetim şekli :Federal Cumhuriyet Nüfusu :143.700 milyon (2014) Yüz ölçümü :17.098.242 km² GSMH :2.096,8 Milyar USD (2013) KBMG :14.302,1 USD (2013) Telefon Kodu :+7 Para Birimi : Rus Rublesi Rusya ekonomisi, GSYİH'ya göre dünyanın en büyük dokuzuncu ve satın alma gücü paritesi göre altıncı ekonomisidir. Rusya dünyanın en büyük maden ve enerji kaynaklarından birine sahiptir ve dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticisidir. Rusya, tanınmış beş 86 nükleer silahlı devletten biridir ve dünyanın en büyük kitle imha silah stoklarına sahiptir. Rusya, büyük güçlerden biri olup Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi, G8, G20, Avrupa Konseyi, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği, Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomi Topluluğu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Dünya Ticaret Örgütü üyesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nun önde gelen üyesidir. Dış Ticaret Rusya Federasyonu, 2014 yılı ticaret verilerine göre 5,9 milyar dolar ile en çok ihracat yaptığımız 7. ülke olurken, bu ülkeden ithalatımız 25,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş ve ithalatımızda 1. sırada yer almıştır. 2014 yılı verilerine göre iki ülke arasındaki ticaret hacmi 31,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Son dönemde Akkuyu Nükleer Santrali benzeri büyük çaplı projeler ve enerji ve turizm gibi kilit sektörlerdeki işbirliği gibi karşılıklı yatırımlarda yaşanan gelişmelerin ticaret hacminin artmasında etkili olacağı beklenmektedir. Türkiye’nin Rusya Federasyonu’nda 9-10 milyar doların üzerinde yatırımı bulunmakta ve 2.000’den fazla yerleşik firması yer almaktadır. 2014 yılı itibariyle Rusya Federasyonu’nun ülkemizdeki yatırımları 4,1 milyar doların üzerinde olup hâlihazırda 1800’ün üzerinde Rus firması Türkiye’de faaliyet göstermektedir. Rusya Federasyonu, 22 Ağustos 2012 tarihinde DTÖ’ye katılmıştır. DTÖ üyeliğinin ardından gümrük vergilerini kademeli olarak indirmektedir. Hâlihazırda, gümrük vergilerinin ortalama oranı % 9,7’dir. Tarım ürünlerinde ortalama gümrük vergisi %12,2 iken sanayi ürünlerinde ortalama gümrük vergisi ise %9,3’tür. Rusya’nın DTÖ taahhütleri çerçevesinde ortalama gümrük vergisi oranı aşamalı olarak %8’in altına indirilecektir. Öte yandan, Rusya Federasyonu, GTS kapsamında, ülkemizin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere, sınırlı sayıdaki bazı ürünlerde %25 gümrük vergisi indirimi uygulamaktadır. Rusya Federasyonu’nda gümrüklerde malların ülkeye girişi sırasında uygulanan yerel mevzuatın karmaşıklığı ve gümrüklerin diğer kamu kurumları ile ilişkilerindeki belirsizlikler, ticaretin gelişmesi önündeki en önemli engellerden biridir. Rusya gümrüklerinde bazı mal gruplarında referans fiyat uygulaması bulunmaktadır. Rus gümrük idarelerince fiyat açısından riskli olduğu değerlendirilen mallarda asgari kıymetlerin altında kalan beyanlar kabul edilmemekte, malın gümrükten geçişine asgari kıymet üzerinden vergi alınması kaydıyla izin verilmektedir. Referans fiyatlar, Rus gümrükleri tarafından önceden belirlenmekte, ancak ilan edilmemektedir. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında 18 Eylül 2008 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH) sistemi kurulmuştur. İki ülke arasındaki ticarette sevk edilen eşyaya ilişkin bilgilerin iki ülkenin gümrük idareleri arasında elektronik yolla önceden değişimine dayanan ve gönüllülük esasına dayanan söz konusu sistem çerçevesinde sevk edilen eşyaya ilişkin bilgileri gümrük idaresine önceden sunan firmalara dış ticaret işlemlerinde çeşitli kolaylıklar sağlanmaktadır. Gönüllülük esasına dayanan BGH sistemine firmaların katılmaması durumunda sevkiyatları normal prosedüre tabi tutulmakta ve herhangi bir kolaylık ya da basitleştirmeden yararlanılamamaktadır. Rusya Federasyonu’nun da dahil olduğu Avrasya Ekonomik Birliği kapsamındaki gümrük birliğinin düzenleyici organı olan Avrasya Ekonomik Komisyonu’nun 16 Ağustos 2012 87 tarihli kararı çerçevesinde ithalat/ihracat yasakları ve kısıtlamaları bulunmaktadır. Söz konusu karar çerçevesinde, Rusya’ya bazı ürünlerin ithalatında lisans uygulaması bulunmaktadır. Rusya Federasyonu’nda uygulanan en önemli teknik düzenleme olan GOST-R belgesi uygulamasına 15 Mart 2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere son verilecek olup, EAC belgesi uygulamasına geçilecektir. EAC Belgesi, Rusya Federasyonu’nun da dahil olduğu gümrük birliğinin geçerli olduğu tüm ülkelerde uygulanacak olan teknik standartlara uygunluk belgelerinin genel adı olup, gümrük birliği ülkelerine yönelik ihracatta ürünlerin standartlara uygun olduğunu gösteren belgeler Gümrük Birliği Sertifikası ve Gümrük Birliği deklarasyonudur. EAC belgesi, Avrasya Ekonomik Komisyonunun aldığı karar uyarınca 66 ürün grubu için geçerli olacak olup, Avrasya Ekonomik Birliği üyesi ülkelerden 1958 laboratuvar ve 866 sertifikasyon kuruluşu söz konusu belgeleri vermeye yetkili kılınmıştır. Avrasya Ekonomik Komisyonu internet sitesinden14 yetkili kılınan laboratuvar ve sertifikasyon kuruluşlarının listesine ulaşılabilmektedir. Rusya’nın oldukça karışık olan ve sıklıkla değişen mevzuatı ve ilave olarak kültürel ve Rusça kullanımından kaynaklanan zorluklar dikkate alındığında, Rusya Federasyonu’na yönelik ihracatlarda sertifikasyon süreci profesyonel danışmanlık hizmeti alınmadan gerçekleştirilmesi zor bir süreç olarak görülmektedir. Rusya Federasyonu’na yapılacak gıda ürünleri ihracatında etiketleme ve markalama konularında Avrasya Ekonomik Komisyonunca alınan kararlar çerçevesinde, gıda ürünlerinin paketlerinde etiketlemenin Rusça dilinde yapılması ve paket üzerinde ürünün tipi ve adı, üreticinin yasal adresi, ürünün ağırlık/hacmi, ürünün bileşenleri ve katkı maddeleri, besin değeri, saklama koşulları, son kullanma tarihi, çocuk mamaları ve vb. ürünler için hazırlama talimatı, yan etkilere karşı uyarılar, kullanma koşulları bilgilerinin yer alması gerekmektedir. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki tarım ürünleri ticareti, iki ülke arasında imzalanan anlaşma/protokoller çerçevesinde yürütülmekte olup, bu kapsamda iki ülkenin karşılıklı olarak anlaştıkları ve Türkiye’den Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Rus makamlarına iletilen ve Rus makamları tarafından onaylanan Türk firmaları Rusya’ya ihracat yapabilmektedirler. Önemli bir hammadde ihracatçısı olan Rusya Federasyonu, ham petrol, petrol ürünleri, doğal gaz, kimyasal ürünler, kereste, ham deri, kâğıt hamuru, demir dışı ürünler, hurda demir ve değerli taşlarda ihracat vergisi uygulamaktadır. Özellikle stratejik önem atfedilen doğal gaz ve petrol gibi hammaddelerin ihracatı, lisans uygulanması, boru hatları kullanımı, iç vergilendirme, Rusya Federasyonu çıkışlarında özel gümrük kullanımı zorunluğu gibi mekanizmalar ile kontrol altında tutulmaktadır. Hizmet ticaretinde ülkemiz ile Rusya Federasyonu arasında yaşanan en önemli sorunlardan birisi ulaştırma sektöründe yaşanan sıkıntılardır. Ülkemizin Rusya’ya ihracatında karayolu ile taşıma %45 paya sahip olup, karayolu taşımacılığında belirlenen yıllık taşıma kotası 9.000 adettir. Söz konusu belgeler aylık 750 adet olacak şekilde dağıtılmakta; aylık olarak dağıtılan belgelerin tükenmesi halinde ise karayolu kullanılarak gerçekleşen ihracatımıza ara verilmekte veya ihracatımızın devamlılığı, genellikle Rus taşımacılarına göre daha ucuz, Türk taşımacılarına göre ise daha pahalı olan Romanya ve Moldova gibi üçüncü ülke plakalı araçlara taşıma yaptırılarak sağlanmaktadır. Bu kapsamda kotaların yetersizliği nedeniyle ülkemizin 88 Rusya’ya ihracatında karayolu taşımalarının sadece %37’si Türk TIR’ları tarafından gerçekleştirilmektedir. Diğer taraftan, Rusya Federasyonu 2013 yılı Ağustos ayı ortasında TIR Karnesi ile yapılan taşımalarda Rusya Federasyonu üzerinden transit geçişlerde karne teminatına ilaveten ulusal gümrük teminatı aranacağını ilan etmiş, uygulama 1 ay sonra yürürlüğe konmuştur. Rusya Federasyonu’ndaki fikri mülkiyet hakları, patent ve ticari markalara ilişkin uygulamalar nedeniyle firmalarımız zaman zaman zorluklarla karşılaşmaktadır. Rusya aktif olarak kullanılmayan veya kullanılmakla birlikte tescil edilmemiş tanınmış markaların, ilgisiz kişilere tescil edilmesi veya benzer isimlerin tescil edilmesi gibi sorunlar yaşanmaktadır. 89 1923-2014 Gayrisafi Yurtiçi Hasıla Yıl 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1968 Değişim(%) 14,63 12,53 18,21 -12,74 10,8 21,53 2,45 8,21 -10,62 15,46 6,3 -3,02 23,06 1,52 9,46 6,89 -4,78 -10,37 5,51 -9,79 -5,08 -15,28 32,08 4,15 16,36 -4,98 9,4 12,79 11,95 11,23 -2,87 8,08 3,25 7,92 4,56 4,62 2,91 1,72 6,07 9,43 4,14 2,62 11,71 4,5 6,65 Bin Dolar 1 104 053 1 400 073 1 794 023 1 934 068 1 725 249 1 599 647 2 041 144 1 552 818 1 377 849 1 151 134 1 343 263 1 439 213 1 537 519 1 976 998 2 107 086 2 910 516 3 081 795 3 591 127 4 474 425 9 247 158 13 742 624 9 959 724 8 154 773 7 115 659 5 218 433 6 586 864 6 297 538 6 723 503 8 110 827 9 318 418 10 844 329 11 073 331 13 312 565 15 358 049 20 451 118 24 382 825 30 465 268 19 318 994 10 700 892 12 424 547 14 366 793 15 271 744 16 340 156 19 403 983 21 631 148 2 419 699 Yıl 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Değişim(%) 4,08 3,23 5,57 7,43 3,26 5,59 7,17 10,46 3,41 1,5 -0,62 -2,45 4,86 3,56 4,97 6,71 4,24 7,01 9,49 2,12 0,25 9,26 0,93 5,98 8,04 -5,46 7,19 7,01 7,53 3,09 -3,37 6,77 -5,7 6,16 5,27 9,36 8,4 6,89 4,67 0,66 -4,83 9,16 8,77 2,13 4,19 2,87 Bin Dolar 27 039 887 25 306 728 22 636 950 28 651 743 36 081 504 49 746 291 62 226 892 71 223 693 81 467 836 89 073 430 108 837 306 90 678 582 94 641 620 85 353 718 81 133 845 78 824 730 89 263 178 100 873 141 115 096 810 121 667 375 142 635 440 200 554 694 200 501 800 210 583 825 238 377 450 176 955 492 225 940 654 243 411 534 253 705 729 270 946 852 247 543 705 265 384 360 196 736 198 230 494 220 304 901 341 390 386 833 481 496 931 526 429 394 648 753 606 742 094 395 616 703 325 731 608 367 773 979 672 786 282 517 823 044 428 800 107 336 90 İşgücü İstatistiklerindeki Değişim Yıl İşgücü İşgücüne Katılım Oranı (%) İstihdam oranı(%) İşsizlik Oranı (%) 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 19 391 19 931 20 150 21 010 21 264 20 314 21 877 22 286 22 697 22 755 23 385 23 878 23 078 23 491 23 818 23 640 22 016 22 455 22 751 23 114 23 805 24 748 25 641 26 725 27 339 28 271 28 786 57,5 58,1 56,6 57 56 52,1 54,6 54,1 53,7 52,6 52,8 52,7 49,9 49,8 49,6 48,3 46,3 46,4 46,3 46,2 46,9 47,9 48,8 49,9 50 50,8 50,5 52,6 53,1 52,1 52,3 51,2 47,5 50 50 50,2 49 49,2 48,7 46,7 45,6 44,4 43,2 41,3 41,5 41,5 41,5 41,7 41,2 43 45 45,4 45,9 45,5 8,4 8,6 8 8,2 8,5 8,9 8,6 7,6 6,6 6,8 6,9 7,7 6,5 8,4 10,3 10,5 10,8 10,6 10,2 10,3 11 14 11,9 9,8 9,2 9,7 9,9 91 Yabancı Sermaye Yatırımları Yıllar 1950 1960 1970 1980 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Doğrudan Yabancı Sermaye (Milyon dolar) 5 24 58 18 46 113 99 125 115 354 663 684 810 844 636 608 885 722 805 940 783 982 3 352 566 688 1 092 8 134 16 982 18 394 14 713 6 184 6 221 14 146 10 126 9 298 8 454 Yabancı Sermaye yatırımı girişi / Cari işlemler dengesİ (%) -10 -17 -34 -1 -2 -8 -10 -9 -14 22 71 -26 324 -87 -10 23 -38 -30 -31 47 -85 -10 89 -90 -9 -8 -38 -53 -49 -37 -51 -14 -19 -21 -14 -18 92 Yıllara Göre Dış Ticaret İHRACATIN DIŞ İTHALATI TİCARET KARŞILAMA YILLAR İHRACAT İTHALAT DENGESİ ORANI (%) YILLAR İHRACAT İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI (%) İTHALAT DIŞ TİCARET DENGESİ 1923 50 790 86 872 -36 082 58,5 1969 536 834 801 236 -264 403 67 1924 82 435 100 462 -18 027 82,1 1970 588 476 947 604 -359 128 62,1 1925 102 700 128 953 -26 253 796 1971 676 602 1 170 840 -494 239 57,8 1926 96 437 121 411 -24 974 79,4 1972 884 969 1 562 550 -677 581 56,6 1927 80 749 107 752 -27 003 74,9 1973 1 317 083 2 086 216 -769 133 63,1 1928 88 278 113 710 -25 432 77,6 1974 1 532 182 3 777 501 -2 245 319 40,6 1929 74 827 123 558 -48 731 60,6 1975 1 401 075 4 738 558 -3 337 483 29,6 1930 71 380 69 540 1 840 102,6 1976 1 960 214 5 128 647 -3 168 433 38,3 1931 60 226 59 935 291 100,5 1977 1 753 026 5 796 278 -4 043 252 30,2 1932 47 972 40 718 7 254 117,8 1978 2 288 163 45 990 25 -2 310 862 49,8 1933 58 065 45 091 12 974 128,8 1979 2 261 195 5 069 432 -2 808 236 44,6 1934 73 007 68 761 4 246 106,2 1980 2 910 122 7 909 364 -4 999 242 36,8 1935 76 232 70 635 5 597 107,9 1981 4 702 934 8 933 374 -4 230 439 52,6 1936 93 670 73 619 20 051 127,2 1982 5 745 973 8 842 665 -3 096 692 65 1937 109 225 90 540 18 685 120,6 1983 5 727 834 9 235 002 -3 507 168 62 1938 115 019 118 899 -3 880 96,7 1984 7 133 604 10 757 035 -3 623 429 66,3 1939 99 647 92 498 7 149 107,7 1985 7 958 010 11 343 376 -3 385 367 70,2 1940 80 904 50 035 30 869 161,7 1986 7 456 726 11 104 771 -3 648 046 67,1 1941 91 056 55 349 35 707 164,5 1987 10 190 049 1 4157 807 -3 967 757 72 1942 126 115 112 879 13 236 111,7 1988 11 662 024 14 335 398 -2 673 374 81,4 1943 196 734 155 340 41 394 126,6 1989 11 624 692 15 792 143 -4 167 451 73,6 1944 177 952 126 230 51 722 141 1990 12 959 288 22 302 126 -9 342 838 58,1 1945 168 264 96 969 71 295 173,5 1991 13 593 462 21 047 014 -7 453 552 64,6 1946 214 580 118 889 95 691 180,5 1992 14 714 629 22 871 055 -8 156 426 64,3 1947 223 301 244 644 -21 343 91,3 1993 15 345 067 29 428 370 -14 083 303 52,1 1948 196 799 275 053 -78 254 71,5 1994 18 105 872 23 270 019 -5 164 147 77,8 1949 247 825 290 220 -42 395 85,4 1995 21 637 041 35 709 011 -14 071 970 60,6 1950 263 424 285 664 -22 240 92,2 1996 23 224 465 43 626 642 -20 402 178 53,2 1951 314 082 402 086 -88 004 78,1 1997 26 261 072 48 558 721 -22 297 649 54,1 1952 362 914 555 920 -193 006 65,3 1998 26 973 952 45 921 392 -18 947 440 58,7 1953 396 061 532 533 -136 472 74,4 1999 26 587 225 40 671 272 -14 084 047 65,4 1954 334 924 478 359 -143 435 70 2000 27 774 906 54 502 821 -26 727 914 51 1955 313 346 497 637 -184 291 63 2001 31 334 216 41 399 083 -10 064 867 75,7 1956 304 990 407 340 -102 350 74,9 2002 36 059 089 51 553 797 -15 494 708 69,9 1957 345 217 397 125 -51 908 86,9 2003 47 252 836 69 339 692 -22 086 856 68,1 1958 247 271 315 098 -67 827 78,5 2004 63 167 153 97 539 766 -34 372 613 64,8 1959 353 799 469 982 -116 183 75,3 2005 73 476 408 116 774 151 -43 297 743 62,9 1960 320 731 468 186 -147 455 68,5 2006 85 534 676 139 576 174 -54 041 498 61,3 1961 346 740 507 205 -160 465 68,4 2007 107 271 750 170 062 715 -62 790 965 63,1 1962 381 197 619 447 -238 250 6105 2008 132 027 196 201 963 574 -69 936 378 65,4 1963 368 087 687 616 -319 529 53,5 2009 102 142 613 140 928 421 -38 785 809 72,5 1964 410 771 537 229 -126 458 76,5 2010 113 883 219 185 544 332 -71 661 113 61,4 1965 463 738 571 953 -108 215 81,1 2011 134 906 869 240 841 676 -105 934 807 56 1966 490 508 718 269 -227 761 68,3 2012 152 461 737 236 545 141 -84 083 404 64,5 1967 522 334 684 669 -162 335 76,3 2013 151 802 637 251 661 250 -99 858 613 60,3 1968 496 419 763 659 -267 240 65 2014 157 610 158 242 177 117 -84 566 959 65,1 93 Yıllar 1950 1960 1970 1980 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Dış Borçlar (Milyon Dolar) Borçluya Göre Toplam 373 992 1 929 16 227 18 385 20 659 25 476 32 101 40 428 40 722 43 911 52 381 53 623 58 595 70 512 68 705 75 948 79 299 84 356 96 351 103 123 118 602 113 592 129 592 144 157 161 132 170 733 208086 250 019 280 928 268 921 291 868 303 817 338 924 389 115 402 415 Kamu Özel . . . . . . . . . . 29 446 33 268 35 280 36 476 39 640 41 741 42 003 40 192 39 068 41 339 44 107 50 081 47 129 64 533 70 844 75 668 70 411 71 587 73 525 78 334 83 513 89 110 94 280 104 023 115 944 117 697 6 638 10 770 11 128 15 390 23 579 17 186 21 774 26 725 33 523 42 026 48 011 54 431 42 112 43 056 48 941 64 054 84 896 120 821 160 692 188 528 172 245 191 193 200 203 227 812 267 937 282 235 Kısa Vadeli . . . 2 505 2 281 3 180 4 759 6 349 7 623 6 417 5 745 9 500 9 117 12 660 18 473 11 187 15 500 17 072 17 691 20 774 22 921 28 301 16 403 16 424 23 013 32 203 38 914 42 853 43 145 52 519 48 990 77 247 81 580 100 196 130 422 132 957 Vadeye Göre Orta ve Uzun Vadeli . . . 13 722 16 104 17 479 20 717 25 752 32 805 34 305 38 166 42 881 44 506 45 935 52 039 57 518 60 448 62 227 66 665 75 577 80 202 90 301 97 189 113 168 121 144 128 929 131 819 165 233 206 874 228 409 219 931 214 621 222 237 238 728 258 693 269 458 Dış Borç Servis Oranı 12 31 27 47 38 31 31 36 32 36 32 28 27 30 26 30 28 22 21 27 35 38 44 48 38 32 33 32 32 29 40 35 27 27 26 22 BURASI ORDU 94 COĞRAFİ VE İDARİ YAPI Ordu, Karadeniz Bölgesinde yer alan ve son nüfus artışıyla birlikte büyükşehir olan şirin ve modern bir şehirdir. Eşsiz yaylaları, denizi, Boztepe’si ve tarihi mekânlarıyla ülkemizin yıldızı parlayan güzide illerinden biridir. En fazla fındık üreten il olmanın yanında kivisi, balı, hamsisi ve balığı ile de ekonomik potansiyeli gelişmekte ve daha da büyük umutlar vaat etmektedir. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Tokat ve Sivas illeri, batısında Samsun, doğusunda Giresun iliyle çevrilidir. İlimiz, 1920 yılında Trabzon’dan ayrılarak, 4 Nisan 1920 tarihinde il statüsüne kavuşmuş olup, Altınordu ilçeyle beraber 19 ilçe, 72 belde, 473 mahalle ve 481 köye sahiptir.(Büyükşehir olmasıyla birlikte 481 köy de mahalleye dönüştü) 95 YÜZÖLÇÜMÜ 5.952 km2 TARIM ALANI 2.612 km2 ORMAN ALANI 2.002 km2 ÇAYIR-MERA ALANI 500 km2 YERLEŞİM ALANI 838 km2 RAKIM (İL MERKEZİ) 3m İLÇE SAYISI 19 BELEDİYE SAYISI 72 MAHALLE SAYISI 473 KÖY SAYISI 481 NÜFUS VE DEMOGRAFİ Demografik yapı ile işgücü arasında çok ciddi bir ilişki vardır. Artan nüfus miktarı ile işgücü piyasası doğru orantılı olmakla birlikte, ekonomik gelişmeler de aynı ivmede etkilenmektedir. Yani, ticaretteki serbestleşmeler olumlu ya da olumsuz işgücü piyasalarından etkilenmektedir. Ticareti serbestleştirmekteki temel gerekçe ise milli gelire ve dolayısıyla ekonomik büyümeye pozitif ivme kazandırmaktadır. Ordu iline ilişkin 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sistemi Sonuçlarına bakıldığında, ilin toplam nüfusunun 714.390 kişi olduğu görülmektedir. 2012 yılında ilin nüfusu artarak 741.371 kişiye, 2013 yılında ise 731.452 kişiye ulaşmıştır. Ordu ili uzun yıllar göç veren bir il konumundayken, 2012 yılında net göç hızı tersine dönerek göç almaya başlamıştır. 2013 yılında ilimize en fazla göç alınan yaş aralığı 5004 kişi ile “20-24”tür. Bu sayıları takiben ikinci sırada göç alınan yaş aralığı ise 3440 kişi ile “25-29” dur. Bu durum, işgücü piyasasının arzı açısından çok önemli bir gelişmedir. Ayrıca ilimizin sahip olduğu bu genç ve dinamik nüfus, iş gücünün büyümesindeki en önemli faktörlerden biri olarak diğer illere göre daha üst sıralarda yer almasına katkı sağlayacaktır. Her sektörde değerlendirilmeye hazır bir potansiyel güç olarak görebileceğimiz bu genç iş gücü, Ordu iline yatırım yapacak olanlara sunulan fırsatların zenginliğini çok açık bir şekilde yansıtmaktadır. 96 TOPLAM NÜFUS (2013 ARALIK) 731.452 122 (kişi/km2) NÜFUS YOĞUNLUĞU (2013) Ordu ilinin en fazla göç verdiği ilk 10 ile baktığımızda ise Orduluların 4 büyük şehir dışında sanayi kentlerine ve çevre kentlere göç ettiği görülmektedir. Ancak en fazla göç aldığı ilk 10 ilin de göç verdiği illerle tamamen örtüşmesi ilimize göç eden kişilerin de ilimiz kökenli kişiler olduğunu desteklemektedir. Bu da göstermektedir ki Ordu halkı ilini sevmekte ve vatanını seven her insan gibi iline hizmet etmeyi bir borç olarak bilmektedir. Ordu’ya İlişkin Göç Verileri ORDU İLİNİN EN FAZLA GÖÇ VERDİĞİ İLLER ORDU İLİNİN EN FAZLA GÖÇ ALDIĞI İLLER İSTANBUL İSTANBUL SAMSUN SAMSUN ANKARA KOCAELİ KOCAELİ ANKARA GİRESUN BURSA TEKİRDAĞ GİRESUN TRABZON TEKİRDAĞ İZMİR TOKAT BURSA TRABZON TOKAT İZMİR Kaynak: TÜİK EKONOMİK VERİLER Ordu ili 2011 yılında yatırım teşviklerinden 635 milyon TL alarak, son 10 yılda ilimize yapılan sabit yatırımda en yüksek miktara ulaşmıştır. İlimize, 2012 yılında 100 milyon TL ve 2013 yılında ise 250 milyon TL yatırım teşvikinde bulunulmuştur. TÜİK verilerine göre Ordu İli, İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (Sege-2011)’nda 61. sırada yer almaktadır. Kamu yatırımları açısından bakıldığında 2012 yılında Ordu ili 165.005.000 TL ile Türkiye genelinde 41. sıradadır. Bu miktar aynı yıl için gerçekleşen toplam kamu yatırımlarının % 0,37’sini oluşturmaktadır. 2013 yılında ise İlimizde yapılmakta olan Ulaştırma-Haberleşme sektörlerindeki büyük kamu yatırımları ile bu oran %0,6’ya çıkmıştır. Türkiye’de tarım sektörüne yapılan kamu yatırımı 6.002.624.000 TL olup Ordu ili 11.000.000 TL ile %0,2 oranında pay almaktadır. 97 İllerin ekonomik gelişimlerini değerlendirmek için yatırım teşviklerinden ve kamu yatırımlarından aldıkları paylar ile kendi kaynaklarını birlikte düşünmek gerekmektedir. Bu durum da göstermektedir ki; Ordu ilinin, fındık, bal gibi tarımsal ürünlerin üretiminde Türkiye’de 1. sırada, kivi üretiminde de 2. sırada olması ilimize yapılacak olan kamu yatırımları ve yatırım teşvikleriyle ekonomik açıdan yıldızı parlamış iller arasında olduğunun kanıtıdır. Kamu Yatırımlarında 2015 Yılında Ordu İlinin Yeri SEKTÖRLER Tarım TÜRKİYE ORDU ORDU(%) 4.526 7.072.898 0,006 789 2.016.000 0,004 19.990 3.930.244 0,005 124.180 18.019.934 0,007 Turizm 1.500 452.698 0,003 Konut 2.626 339.070 0,007 Eğitim 77.798 10.587.827 0,007 Sağlık 10.979 3.924.769 0,002 Diğer Hizmetler 70.354 14.906.496 0,004 312.742 62.240.320 0,005 Madencilik Enerji Ulaştırma Toplam Kaynak: TÜİK (Bin TL) Ordu ili 2013 yılı TÜİK verilerine göre, 290.449.579 dolar ihracat ve 80.817.382 dolar ithalat değerine sahiptir. İlimiz, Türkiye ihracat değeri olan 151.812.238.560 dolardan sadece % 0,2 oranında pay almaktadır. Bu sayısal değerlere pozitif ivme kazandırmak için ilimizde ticarete konu olabilecek başlıca tarım ürünlerinin iç ve dış pazarda hak ettiği yeri almasını sağlamak gerekmektedir. Bu noktada Ordu Ticaret Borsası olarak fındık, kivi, bal ve canlı hayvan gibi ürünlerin gerek üretimini gerekse sanayisini daha fazla geliştirmek için etkin ve verimli çalışmalar yapmakta ve uzun vade de ilimizi ve borsamızı daha üst sıralara taşımak gayretindeyiz. TARIM Ordu ilinin ekonomisi büyük oranda tarıma dayanmaktadır. İlimiz arazisinin % 43,6’sını tarım alanı, % 31,2'sini orman ve fundalık alanı, % 7,6'sı çayır ve mera alanı, % 17,6'sını ise yerleşim alanı ve tarım dışı araziler oluşturmaktadır. 98 Ordu ilinin arazi dağılımı CİNSİ MİKTARI (ha.) PAY(%) Tarım Alanı 259.625 43,6 Orman Alanı 185.592 31,2 Çayır-Mera 45.325 7,6 104.658 595.200 17,6 100 Tarım Dışı Arazi TOPLAM İlimizin 259.625 hektar büyüklüğündeki tarım arazisinin kullanım amaçlarına göre dağılım durumu da aşağıda verilmiştir. Ordu İlinin Tarımsal Arazi Varlığı ve Kullanım Durumuna Göre Dağılımı CİNSİ TARLA ALANI -Ekilen -Nadas FINDIK ALANI DİĞER MEYVELER SEBZE ALANI TOPLAM MİKTARI (ha.) TARIM ALANINA ORANI 11,8 86,9 13,1 87,5 0,2 0,5 30.654 26.649 4.005 227.054 621 1.296 259.625 100 99 Ordu’nun 595.200 hektar olan toplam arazisinin % 43,6’sı tarıma uygundur. İlimiz, tarıma elverişli arazi varlığı bakımından Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ordu ilinde toplam tarım alanının % 87,5’inde fındık tarımı yapılmaktadır. Ülkemizin 696.964 hektar olan toplam fındık alanının 227.054 hektarı Ordu’da bulunuyor olması ile birlikte ilimiz, Türkiye’de en fazla fındık alanına sahip olan il olma ayrıcalığına da sahiptir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ordu ilinin ekonomik yapısını belirleyen ve yönlendiren temel tarım ürünümüz fındıktır. Türkiye fındık üretiminin %33,7’si Ordu’dan sağlanmaktadır ki Ordu halkının %70’inin gelir kaynağı da fındıktır. Yani fındık Ordu ili için sadece bir tarım ürünü değil milli bir varlıktır. 2013 yılı verilerine göre 192.663 ton kabuklu fındık üretilen ilimizde ihracat miktarı 23.092.000 (iç/kg) ile değeri 146.129.000 dolardır. Türkiye’nin fındık ihracat miktarına baktığımızda ise 274.657.461 kg ile 1.767.276.552 dolar değerindedir. Ordulu ihracatçılar, 23.092.000 kg ile Türkiye fındık ihracat miktarından %8,4 oranında pay alarak Türkiye’de isimlerinden söz ettirmektedirler. Tüm bu sayısal veriler ışığında globalleşen dünyada diğer ülkelerle rekabet edebilmek için hedefimiz, Türkiye için 2023 yılında 2,5 milyar dolar fındık ihracat değerine ulaşmak ve buna paralel olarak ilimizin sembolü olan fındığı markalaştırmak amacıyla ilimiz ihracat değerini 2-3 katına çıkarmaktır. Ordu Ticaret Borsası olarak, hem ilimiz hem de ülkemiz için fındık gibi bu değerli ürüne daha fazla değer kazandırmayı bir görev olarak edinmiş olup bu yolda yapılacak olan tüm çalışmalara maddi ve manevi destek vermek için hazırız. Fındığı dışa bağımlı bir ürün olmaktan çıkarıp öncelikle iç pazardaki değerini artırmak birincil hedeflerimizdendir. Türkiye’nin iç fındık ihracat miktarı incelendiğinde 2013 yılında 274.657 ton ile en yüksek sayısal değere ulaştığı görülmektedir. Bu sonuç Dünya’nın fındığı tanımakta olduğunu ve son 10 yılda yakalamış olduğumuz pozitif ivmeyi daha da hızlandırarak, 2023 yılında gerçekleşecek olan ihracat miktarının 350.000-400.000 tona ulaşabileceğini destekler niteliktedir. Fındık üretiminde 1. sırada olmamızı ekonomik açıdan en avatajlı yöne çevirebileceğimiz nokta ürünümüze katma değer kazandırmaktır. Fındıktan en yüksek katma değeri elde etmenin koşulu da fındığı nihai ürünlere dönüştürmekten geçmektedir. Yani fındık bazlı ürünlerin üretimini daha fazla artırmak için ilimizde var olan genç iş gücünü sanayi ile buluşturmak gerekmektedir. Böylece Ordu’nun diğer iller arasında parmakla gösterilir konuma gelmesi için var olan potansiyel gücünün ortaya çıkması sağlanmış olacaktır. Ordu Ticaret Borsası olarak bize düşen görev ise bu potansiyel gücün doğru yer ve zamanda ortaya çıkmasına yapmış olduğumuz fizibilite çalışmalarıyla destek vermektir. Tarımsal yapının büyük ölçüde fındığa bağımlı olduğu ilimizde fındık üreticilerimizin gelir düzeyini artırmaya yönelik üretim seçenekleri ortaya koymak suretiyle ürün deseninin çeşitlendirilmesine olanak sağlamak amacıyla, Ordu ilinde yetişme eğilimi gösteren en az fındığa eşdeğer veya ondan daha fazla net gelir getiren ürün çeşitlerinin belirlenmesi ve üretimlerinin teşvik edilmesi için “ürün çeşitlendirme” çalışmaları yürütülmektedir. İlimizde, ürün çeşitlendirme kapsamında bulunan ürünler; kivi, ceviz, elma, böğürtlen, çilek, karayemiş, maviyemiş ve Trabzon hurmasıdır. Özellikle ceviz son zamanlarda ekonomik açıdan fındıktan daha fazla gelir getirmesi sebebiyle halkımız tarafından üretimine sıcak bakılmaktadır. Uzun vade de fındıktan sonra ceviz için de Ordu ilinde artık bir marka olabileceğini söylemek en doğal hakkımızdır. 100 Fındıktan sonra en çok gelir getiren tarımsal kökenli ürün “Bal” dır. Ordu’nun florası arıcılık açısından zengin değildir. Ancak Türkiye florasını değerlendirerek yola çıkan Ordulu gezginci arıcılar arıcılığı, Ordu ekonomisine fındıktan sonra ikinci sırada gelir getiren tarımsal bir faaliyet olarak yapmaya başlamışlar ve Ordu’yu Türkiye de bal üretiminde Muğla’dan sonra az bir farkla 2. sıraya yerleştirmişlerdir. İlimiz tarım ürünlerinden kivi de son 10 yılda üretimini 3-4 katına çıkartarak ticarete konu olan başlıca tarım ürünlerimiz arasına girmiştir. 2012 yılı itibariyle Ordu’da 2.645 dekar alanda 6.707 ton kivi üretilmiştir. Burada dikkat çeken nokta, Ordu’daki dekar başına verimliliğin ortalama 2.500 kg olmasıdır. İlimiz bu verimlilik ortalamasıyla Türkiye, Dünya ve hatta en büyük kivi üreticisi olan İtalya’nın verimlilik ortalamasından bile yüksektir. Uzman görüşleri; kivi bahçelerine gerekli ve tekniğine uygun bakım yapılıp özen gösterildiği taktirde, dekar başına verimlilik 5.000 kg’a kadar yükselebilir olduğu yönündedir. Yaklaşık 2.000 üretici tarafından üretim yapılmaktadır. Kivi üretiminde ilimizde kısa zamanda çok büyük gelişme sağlanmış olup son 5-6 yılın verileri incelendiğinde kivi, gerek dikili alan bakımından gerekse üretim miktarı bakımından 2-3 katına çıkmıştır. Kivi üretimde ağaç başına ortalama verim de her yıl artmakta olup 2012 yılında 53 kg’a ulaşmıştır. Bugün Ordu ili, Türkiye kivi üretiminin yaklaşık %18 sini karşılayarak 2. sıradadır. Henüz meyve vermeyen ağaçlar da dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda Ordu’nun kivi üretiminde daha da önemli bir yere geleceği yorumu yapılabilir. İlimizde “balıkçılık” sektörü incelendiğinde, ülke genelinde üretilen deniz ürünlerinin %43,84’ü Karadeniz Bölgesi balıkçılarca üretilmektedir. 110 km kıyı şerdi olan Ordu ili, Türkiye ve Karadeniz balıkçılığı içerisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Bir sahil kenti olması ve Altınordu ilçesi ile birlikte 4 ilçesinin deniz kenarında bulunması nedeniyle, balıkçılıkta İl ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Kafes balıkçığı Ordu’da sürekli gelişmekte olan bir sektördür. Kafes balıkçılığına Ordu’da Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü kontrolünde ilk olarak 1991 yılında başlanmış olup, bu ilk kafeslerin kapasiteleri de, 25 ton olmuştur. Şu an 6 adet kafeste üretim yapılmakta olup bu kafeslerde toplamda yıllık 1.200-1.500 ton üretim yapılmaktadır. Ordu ili Trabzon’dan sonra Karadeniz’de yetiştiricilikte 2. sırada yer almaktadır. 101 Günümüzde Ordu’da kültür balıkçılığı yapan işletme sayısı 36’ya ulaşmıştır. Bu işletmelerin yıllık üretimi iç sularda yaklaşık 250 ton, deniz sahasında ise 1.300 tondur. Balıkçılık gerek avcılık, gerekse ticareti açısından istihdama önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Fındık – Türkiye Üretiminin %33,7’si ile Türkiye 1’incisi Bal – Türkiye Üretiminin %12,8’si ile Türkiye 1’incisi Kivi – Türkiye Üretiminin %18’i ile Türkiye 2’incisi İlimizde yetiştirilen meyve çeşidi 40 Kültür Balıkçılığı Yapan İşletme Sayısı 36 Kesme çiçekçilik son dönemde gelişen önemli bir tarımsal faaliyettir. İLİMİZİN ÖNEMLİ YATIRIMLARI ORDU -GİRESUN HAVALİMANI ORDU ÇEVRE YOLU ÜNYE ÇEVRE YOLU Türkiye’de denize dolgu yöntemi ile yapılan ilk havalimanı olma özelliğine sahiptir. İlimize yapılmakta olan ulaştırma yatırımları sayesinde ilimiz liman kenti olma yolunda ilk adımlarını atmış bulunmaktadır. Bu sayede ihracatçıların en önemli sorunlarından biri olan ulaşım problemi de ortadan kalkacaktır. KARADENİZ-AKDENİZ YOLU ÜNYE-NİKSAR-TOKAT YOLU (KuzeyGüney Aksı) 102 Ordu ilinde şuan 41 adet HES projesi mevcuttur. Bu projelerden 6’sı işletme, 7’si inşaat, 28’i proje ve planlama aşamasındadır. İlimizin mevcut elektrik üretimi, Türkiye üretiminin %0,13’ünü karşılamaktadır. Tüm HES projeleri tamamlandığında ilimizin Türkiye elektrik üretimi içindeki payı %1,15’e çıkacaktır. Yani yaklaşık 9-10 kat artacaktır. Ordu ili kendi enerjisini kendi üretiyor konuma gelecektir. TOPÇAM BARAJI VE HES İlimiz merkezinde kurulacak olan Botanik Bahçesi, Karadeniz bölgesinde ilk olma özelliği taşımakla birlikte Ordu ilini bir cazibe merkezi haline getirmede büyük oranda katkı sağlayacaktır. BOTANİK BAHÇESİ ÇAMBAŞI YAYLASI KIŞ SPORLARI KAYAK MERKEZİ ÇİKOLATA PARK PROJESİ Orduluların hedeflerinden biri olan kentini kültür ve turizm şehri yapma yolunda atılmış önemli adımlardan biridir. Ordu-Giresun Havalimanı çevresinde 60.534 m2 alana yapılması planlanan turizm kompleksi sayesinde çikolata üretimindeki en önemli hammadde olan fındık değerlendirilerek yeni bir bölgesel marka oluşturulması hedeflenmektedir. DOKA güdümlü proje destekleri kapsamında desteklenecek olan bu projeye OTB, proje ortağı olarak destek vermektedir. Borsamız Tarafından Üretilen ve Güncel Tutulan İstatistikler; DÜNYA FINDIK ÜRETİM ALANLARI (HEKTAR) ÜLKELER TÜRKİYE İTALYA AZERBAYCAN GÜRCİSTAN ABD İSPANYA DİĞERLERİ TOPLAM 2003 368.357 68.113 17.812 5.500 11.331 21.583 27.552 520.248 2004 393.000 67.506 17.971 4.600 11.493 20.590 36.666 551.826 2005 389.696 67.743 18.228 9.000 11.453 20.343 38.847 555.310 2006 392.860 69.685 17.379 13.000 11.453 19.937 43.525 567.839 2007 433.920 72.314 19.994 12.000 11.574 16.802 47.809 614.413 ÜLKELER TÜRKİYE İTALYA AZERBAYCAN GÜRCİSTAN ABD İSPANYA DİĞERLERİ TOPLAM 2009 421.108 70.526 22.193 12.000 11.614 14.536 50.646 602.623 2010 432.439 55.904 22.691 15.000 11.736 13.803 51.746 603.319 2011 429.955 70.492 23.242 15.500 11.938 14.067 53.836 619.030 2012 422.765 57.992 23.768 12.400 11.736 13.900 56.885 599.446 2013 422.501 71.484 24.822 16.000 11.120 13.800 60.526 620.253 Kaynak : FAO 2008 412.468 71.050 21.577 10.000 11.493 15.411 49.516 591.515 103 DÜNYA FINDIK ÜRETİM MİKTARI(Ton/Kabuklu) ÜLKELER TÜRKİYE İTALYA AZERBAYCAN GÜRCİSTAN ABD İSPANYA DİĞERLERİ TOPLAM 2004 350.000 143.356 5.491 8.327 34.019 26.919 46.912 615.024 2005 530.000 87.879 27.986 16.393 25.038 23.027 48.306 758.629 2006 661.000 142.109 24.625 23.500 37.195 24.810 50.776 964.015 2007 530.000 128.231 27.462 21.200 33.568 16.134 57.905 814.500 ÜLKELER TÜRKİYE İTALYA AZERBAYCAN GÜRCİSTAN ABD İSPANYA DİĞERLERİ TOPLAM 2010 600.000 90.270 29.454 28.800 25.401 15.086 65.907 854.918 2011 430.000 128.940 32.922 31.100 34.927 17.590 66.667 742.146 2012 660.000 85.232 29.624 24.700 31.480 14.600 70.210 915.846 2013 549.000 112.643 32.202 39.700 40.500 15.300 69.352 858.697 Kaynak:FAO 2008 800.791 111.841 27.745 18.700 29.030 24.330 56.738 1.069.175 2009 500.000 106.600 30.430 21.800 42.638 10.290 63.388 775.146 104 Türkiye Fındık Üretim Alanları İLLER ORDU GİRESUN TRABZON RİZE ARTVİN SAMSUN GÜMÜŞHANE KASTAMONU DÜZCE SAKARYA ZONGULDAK SİNOP BARTIN KOCAELİ BOLU TOPLAM 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 HEKTAR HEKTAR HEKTAR HEKTAR HEKTAR HEKTAR HEKTAR HEKTAR 212.566 101.350 59.964 2.500 13.421 90.290 ** 7.545 62.696 68.510 23.428 1.859 3.807 8.337 226.930 117.800 59.036 3.556 12.124 97.347 ** 6.651 58.878 71.771 22.039 1.855 2.395 8.479 226.930 117.729 59.000 3.558 8.656 88.341 ** 7.491 62.696 69.171 23.418 1.855 3.908 8.434 226.930 226.930 227.121 227.121 117.729 117.729 117.729 117.729 62.809 64.283 64.544 65.485 3.558 3.558 3.558 3.607 10.584 10.751 8.065 8.063 88.341 88.344 89.371 89.371 817 822 762 762 7.481 7.169 7.177 7.161 62.696 62.696 62.706 62.706 69.193 68.313 71.468 71.328 23.418 23.418 23.409 23.409 1.730 1.665 1.676 1.686 3.908 6.000 6.000 6.000 8.434 8.434 8.434 8.434 656.273 688.861 681.187 687.628 690.112 692.020 227.121 117.729 65.485 3.607 8.122 90.123 800 7.212 62.685 70.972 23.595 1.686 600 8.434 1.250 692.862 689.421 Türkiye, Tahmini Rekolte ile Gerçekleşen Karşılaştırması(Sezonlar İtibariyle) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 GERÇEKLEŞEN REKOLTE (Ton / Kab) 573.467 803.000 554.434 875.921 442.624 637.427 470.329 711.893 669.825 TAHMİNİ REKOLTE (Ton / Kab) 547.820 650.000 498.712 804.546 490.877 655.210 452.847 707.396 572.385 2014 2015 692.862 689.421(*) 491.422 Kaynak:Tahmini Rekolte,Rekolte Tespit Tutanakları Gerçekleşen;Ticaret Borsaları Bültenleri (*) 2015 mahsulü tahmini rekolte TUİK tarafından 646.000 Ton/Kabuklu olarak revize edilmiştir. Türkiye Fındık İhracatı(Sezonlar İtibariyle) SEZON 2006-2007 2007-2008 2008-2009 2009-2010 2010-2011 2011-2012 2012-2013 2013-2014 2014-2015 MİKTAR (TON/İÇ) 248.664 207.287 244.628 213.142 281.331 229.628 301.193 267.644 217.427 TUTAR $ 1.262.427.049 1.589.547.748 1.178.101.490 1.343.910.079 1.783.567.587 1.819.725.808 1.750.439.804 1.981.441.719 2.799.529.618 105 Türkiye Fındık İhracatı(Sezonlar İtibariyle) YILLAR 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 MİKTAR Ton/İç 241.357 198.402 202.909 201.801 193.088 177.372 258.124 255.918 220.938 222.654 209.364 247.186 233.138 228.402 219.355 252.305 243.766 265.744 274.657 252.528 240.137 DEĞER $ 771.356.919 612.999.000 925.651.050 866.313.651 720.993.000 588.452.000 739.970.130 605.040.840 661.871.172 1.220.695.599 1.928.378.805 1.467.017.317 1.519.478.325 1.407.871.663 1.172.597.746 1.544.785.708 1.759.162.313 1.802.462.907 1.767.276.552 2.314.256.067 2.827.316.418 106 2.2 Politika ve Temsil Kalite Yönetim Sistemimiz içerisine tanımlanmış olan bir “Görüş Oluşturma Prosesi” mevcut olup, bu prosese uygun olarak davranılmaktadır. Ordu Ticaret Borsası Görüş Oluşturma Prosesi; 107 AMAÇ Borsamızdan talep edilen görüşlerin, hazırlanması istenilen raporların vb. çıktıların hangi süreçlerden geçerek ne kadar sürede ortaya konulabileceğini tespit etmek ve ölçülebilir hale getirmek. SORUMLUSU Genel Sekreter UYGULAMA - Borsamızdan görüş talep eden başlıca kurum ve kuruluşlar tespit edilir. Bu kurum ve kuruluşlar, tepeden başlayacak şekilde şu şekildedir. - - - - Bakanlıklar TOBB OTB Meclis Üyeleri OTB Yönetim Kurulu Üyeleri Kamu Kurum ve Kuruluşları OTB Komisyonları Oda ve Borsalar Üye Görüşleri ve Anketler Personel Görüşleri ve Anketler Yerel ve Ulusal Basın Sivil Toplum Örgütleri Siyasi Partiler Sürece dair tüm talepler Genel Sekretere gelir. Evrak giriş kaydı yapılır. Konusuna göre hemen Yönetim Kuruluna sevk edilir. Yönetim Kurulu 1 hafta içinde görüşür ve karar alır. Şayet OTB Meclisi’nin kararını gerektirecek bir durumsa Yönetim Kurulu Meclis’e havale eder ve Meclis 1 ay içinde görüşür ve karar alır. Yönetim Kurulu ve/veya Meclis kararı ardından ortaya çıkan görüş en geç 1 hafta içinde Genel Sekreterlikçe yazılı hale getirilir, evrak çıkış numarası verilerek talep edene önce faks yoluyla ulaştırılır ardında da kargoyla evrak aslı gönderilir. Yönetim Kurulu ve Meclis kararı gerektirmeyen görüşler için Genel Sekreter 5174 sayılı kanundan gelen yetkisini kullanarak en geç 1 hafta içinde görüş bildirir. Rapor, Araştırma vb. konularda görüş bildirme süresi, Yönetim Kurulu ve/veya Meclis’in alacağı karara bağlı olarak en geç 1 ay içinde tamamlanır. Bu sürenin aşılması durumunda performansı olumsuz etkileyen faktörler tespit edilir, bir uygunsuzluk varsa giderilir. 108 - Görüş talepleri ve görüş bildirimleri “Gelen Evrak” ve “Giden Evrak” defterlerinde, her yıl 1 numarasından başlayarak, numara verilmek üzere takip edilir. Ayrıca, kurum ve kuruluşlara göre ayrı dosyalarda arşivlenirken dosyalara da numara verilir.(Örnek; TOBB 1 ‘nolu Dosya ) SÜREÇ ADI SORUMLUSU Görüş Talebi Gelişi Genel Sekreter Yönetim Kurulundan Meclise Sevk Genel Sekreter HEDEF Yönetim Kuruluna Ulaştırmak Meclis Gündemine Getirmek PERFORMANS 1 Hafta 1 Ay Yönetim Kurulu ve/veya Meclis Kararı Gerektirmeyen Talepler Genel Sekreter Rapor, Araştırma vb. Şeklinde Görüş Genel Sekreter Genel Sekretere Ulaştırmak Yönetim Kuruluna ve/veya 1 Hafta Meclise Ulaştırmak 1 ay 1 gün Performansın Tutturulamaması Genel Sekreter Uygunsuzluğun Tespiti Uygunsuzluğun Ortadan Kaldırılması Genel Sekreter Yönetim Kurulu Kararı Gerektiriyorsa 1 Hafta Yönetim Kurulu Kararı Gerektirmiyorsa 1 gün Borsamızca 2015 yılında 4 lobicilik faaliyeti yürütülmüştür. Yıllar İtibariyle Gerçekleştirilen Lobicilik Faaliyetleri Sayısı YILLAR LOBİCİLİK FAALİYET SATISI 2012 2013 2014 2015 8 7 8 4 Borsamıza gelen ve borsamızdan çıkan resmi yazılar usulüne uygun olarak tabip edilmekte ve yıllar itibariyle kıyaslanmaktadır. YILLAR GELEN GİDEN 2012 2013 2014 2015 1.276 1.316 1.150 887 709 950 677 715 TOBB TOBB GELEN GİDEN 593 479 486 225 16 16 19 20 109 2.3 Bilgi, Danışmanlık ve Destek Üyelerimizin ne tür bilgi ve danışmanlığa ihtiyaç duydukları anketlerle ve daha çok da, yüz yüze görüşmelerle tespit edilmektedir. Borsamız, Ordu Fındık-Çikolata Park Projesi’nin ortaklarından biri olup;bu proje halen yürütülmektedir. Bahse konu proje özetle şöyledir; GENEL AMACI Projenin amacı, gerçekleştirileceği TR90 Bölgesi'ndeki fındık üretim potansiyelini değerlendirmek, fındığa katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek ve bölgeye özgü çikolata markası oluşturmaktır. ÖZEL AMACI Bölgeye özgü çikolata markasının oluşturulması ve bu amaçla belirlenecek uygun tarih ya da tarihlerde düzenlenecek çikolata festivalleriyle yeni çikolata markasının tanıtılması, bölge çikolatası imajının oluşturulması, "Bölge Çikolatası" imajını yaratacak şekilde kapasitesi yüksek ve dış pazarları hedefleyen bir çikolata üretim tesisinin kurulumlarıyla bir zincir olarak birbirini takip eden hammadde, üretim, ambalajlama, nakliye ve pazarlama alanlarında da bölge halkı için yeni sektörler gelişmesini sağlamak, Çikolata üretim tesisi ve bu tesise bağlı kurulacak küçük ölçekli işletmelerle bölgedeki istihdamı arttırmak ve bu alanda nitelikli personel yetiştirmek, Projenin sürdürülebilirliği açısından el yapımı çikolata üreticilerinin yeni ürün denemelerinin yapılacağı ve hedef pazarlara yönelik ürünlerin geliştirileceği Yeni Ürün Geliştirme Merkezinin kurulması, Kümelenmenin önemli bir aktör olarak kullanılmasıyla küçük ölçekli imalat işletmelerinin ve satış mağazalarının yer alacağı bir çikolata sokağı oluşturmak, Küçük ölçekli işletmelerin pazarlama aktivitelerinin organize edeceği bir pazarlama şirketi kurarak günümüz pazarlama stratejisine uygun bir politikanın izlenmesini sağlamak ve bölgesel çikolata markası için iç ve dış piyasada pazar payı edinmek, Bölgede çalışmalarına başlanan Ordu-Giresun Havaalanının bölgeye getireceği hareketlilik göz önünde bulundurularak proje kapsamında kurulacak çikolata sokağını küçük ölçekli bir botanik park, fındık müzesi, çocuklar için oyun alanı ve kafeteryalarla desteklemek ve bölgeye gelen insanlar için yeni bir eğlence ve cazibe merkezi oluşturmak, İklim şartları uygun olduğu takdirde her sene daha fazla stok tehlikesiyle karşı karşıya kalan ülkemiz fındığı için, gerek iç tüketimde, gerekse ihracatta önemli bir çıkış noktası sağlamak, Tüm bu faaliyetler ışığında bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmak. DOKA Yönetim Kurulu’nun onayından sonra projenin uygulama aşamasına geçilecek. Projenin uygulama süresi 2 yıldır. 2014 yılı içerisinde projenin tamamlanması hedeflenmektedir. ORTAKLAR Ordu Valiliği Ordu - Gülyalı Köylere Hizmet Götürme Birliği Ordu Büyükşehir Belediyesi 110 Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Ordu Ticaret Borsası Gülyalı Belediyesi 2.4 İş Geliştirme Üyelerimizin eğitim ihtiyaçları yüz yüze temas, öneri ve anket şeklinde iletişim kanallarıyla belirlenmekte ve bu tespitlere uygun olarak hazırlanan Yıllık Planlarla uygulamaya konulmakta, etkinliği ölçülmektedir. Borsamızda yaklaşık 70 kişilik bir salon mevcut olup; bu salon, gerekli teknolojik yazılım ve donanımla üyelerimizin istifadesine solunmuştur. 2.6 Satış Salonu ve Laboratuvar Borsamız hizmet binasında satış salonu ve laboratuvar için tahsis edilmiş katlar mevcut olup, borsamız Yönetim Kurulunun 17.11.2014 Tarih ve 77 Sayılı oturumunda da bahsedildiği sebeplerden dolayı Salon Satışına geçilememiş ve laboratuvar da kurulamamıştır. Söz konusu kararda şu ifadeler yer almaktadır: “Yönetim Kurulumuzun 14.02.2014 Tarih ve 37 Sayılı oturumunda,24.03.2014 Tarih ve 43 Sayılı oturumunda ve 07.04.2014 Tarih ve 45 Sayılı oturumunda gündeme gelen borsamızda bir satış salonu kurulması ve Akreditasyon standardının talep ettiği laboratuvar kurulması hususunun tekrardan gündeme alınarak 2015-2018 Stratejik Plan döneminde kurulamayacağının gerekçeleriyle karara bağlanması gerekliliği doğmuştur. Fındık sektöründe müstahsille tacire ve tacirle tacir arasındaki ticari ilişki disipline olmuş durumdadır. Alıcı ve satıcı arasındaki iletişim ve etkileşim oldukça etkin olup; fiyat haberleşmesi de çok hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. 111 Bu etkin ve etkili ilişki biçimi, piyasa fiyatı oluşumunu da hızlı ve sağlıklı kılmakta, borsamız tarafından yapılan fiyat haberleşmesiyle tespit edilen fiyatın ilanı, tüm kesimleri memnun etmektedir. Salon satışına geçilmesinin amaçlarından biri de; alıcı ve satıcı arasındaki ilişkiyi etkinleştirmek ve fiyat tespitini bu etkileşim içinde yapabilmekse, bu gün itibariyle bu durum sağlanmakta ve bu konjonktürden dolayı üye memnuniyeti %100’dür.Memnuniyet oranının %100 olduğu yönündeki kanaate, üyelerimizin, salon satışı talep etmemeleri ve borsamızın fiyat ilan sistemiyle sağlıklı ticaret yapabildikleri beyanlarından ve piyasanın sağlıklı işleyişinden ulaşılmıştır. Ayrıca “Tahıl Pazarı Kültüründen Korbey Sistemi Vizyonuna; Ordu Ticaret Borsası” başlıklı çalışmamızla da konu detaylı olarak ele alınmıştır. Şu haliyle,2015-2018 Stratejik Plan döneminde salon satışına geçilmesinin bir yarar getirmeyeceği kanaatiyle, var olan satış salonunun tefrişatının yapılmamasına ve seans açılmamasına Akreditasyon Standardının bir diğer kriteri olan laboratuvar konusu da, borsamız için “kaynak israfı” olmanın ötesine geçmeyecektir. Bu gün, ihracatçı firmaların tamamının kendi bünyelerinde akredite laboratuvarları mevcut olup, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü bünyesinde de akredite bir laboratuvar bulunmakta ve tüm bu laboratuvarlar ihtiyacı karşılamaktadır. Borsamız hizmet binasının bir katı laboratuvar olarak düşünülmüş olsa da, şu haliyle bir laboratuvar kurmak rantabl değildir. O nedenle, bu katın tefrişatının yapılıp da, analiz yapılmak üzere cihaz alımı yapılması gibi bir cihete gidilmemesine “ SON 112