Kitabın tamamını bilgisayarınıza PDF olarak
Transkript
Kitabın tamamını bilgisayarınıza PDF olarak
1. İLETİŞİM VE HABER AJANSLARI 20. Yüzyıl’a damgasını vuran ve bu yüzyılın “İletişim Çağı” olarak adlandırılmasına yol açan iletişim, en yalın biçimiyle “bir kaynağın alıcıya (hedef kitleye) belirli bir kanaldan ileti göndermesi” olarak tanımlanmıştır. Oysa bu tanıma direnen birçok düşünür, çeşitli örneklerden yola çıkarak değişik kuramlar geliştirmiştir. Böylece 20. Yüzyıl, aynı zamanda iletişimin çok konuşulduğu, çok tartışıldığı, çok yorumlandığı bir dönem olmuştur. Görüldüğü kadarıyla iletişim, iletişim teknikleri, iletişim yöntemleri, bunların birey ve toplum üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri vb. konulu konuşmalar, yazışmalar, tartışmalar hatta yeni kuramların ortaya atılması, 21. Yüzyıl’da da sürecektir. Acaba bunun nedeni, “İletişimden en çok, iletişimi gerçekleştiremeyen toplumlarda söz edilir. Atina demokrasisinde iletişimden söz edilmiyordu; çünkü iletişim toplumun temel ilkesiydi.” söylemindeki ileti midir?[1] Bir tanıma göre iletişim; birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirlerine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan benzer duygular taşıyarak bunları birbirlerine açıklayan bireylerin oluşturdukları topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce, duygu bildirişimidir.[2] Bir başka yaklaşıma göre de iletişim; insanın türsel özelliği olan toplumsallaşırlığının bir yansımasıdır. Bu nedenle iletişimin başlıca amacı, kişiler arası ilişkilerin kurulmasını ve devam ettirilmesini sağlamaktır. İletişimi yalnızca, iki kişi arasında gerçekleşen bir eylem ya da eylemler dizisi olarak değil, ayrılmaz bir parçası sayıldığı toplum düzeninde, etki-tepki ilişkileri çerçevesindeki toplumsal bir süreç olarak da düşünmek gerekir. “Bilginin paylaşımı” diye de nitelendirilen iletişim, günümüzde bir yönüyle bireylerin ve dolayısıyla toplumların gelişmesine katkıda bulunan, önemi yadsınamaz araçlardan biri sayılmaktadır.[3] İletişim, toplumu oluşturan bireyler arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına olanak sağlayan bir araç olduğu kadar, toplum hayatının devamını sağlayan bir süreçtir. İletişim toplumun, örgütlenmenin bir arada yaşamanın temelidir. İletişim olmadan toplumsal hayatın varlığı ve devamı düşünülemez. Bireyler arasında ortak bir anlayışın yaratılması ve çeşitli ortak gereksinimlerin karşılanması amacıyla çeşitli örgütlerin kurulması, ancak iletişimle gerçekleşebilmektedir. Bu yöntemlerle toplum güncel varlığını sürdürürken, bir yandan da değerlerini, geleneklerini yeni kuşaklara iletişimle aktarır ve varlığının sürekliliğini sağlamaya çalışır. Şöyle ki, canlılarda en temel dürtü, varlığını güvence altına almaktır. Bu yüzden de canlı varlıklar yaşadıkları ya da yaşayacakları ortamı tanımaya ve onun hakkında bilgi sahibi olmaya gereksinim duyarlar. Yaşadığı ortam hakkında en çok bilgiye gereksinim duyan varlık ise insandır. Yaşamak, bireye bilgiler sağlayan iletişim ağını, iletişim etkinliklerini içeren bir olaydır. Birey varolduğu andan itibaren çevreyle sürekli iletişim, etkileşim içine girer; bilmeden çevreyi etkilemeye, değiştirmeye, yine bilinçsizce etkilenmeye, çevreye uyarlanmaya başlar. Bireyin bildikleri, duydukları, yapabilecekleri iletişim tavrıyla belirlenir. Anlamak, öğrenmek, anlatmak, başkalarına ulaşmak için iletişim kullanılır.[4] İnsanlar eylemde bulunarak ve konuşarak kim olduklarını gösterir; birbirleriyle uyuşan ya da çelişen, sık sık da çatışan benzersiz kişisel kimliklerini etkin bir biçimde ortaya koyarlar ve bu sayede insani dünyada boy gösterirler. Oysa ki fiziksel kimliğin, bedenin benzersiz hali ve sesin tonuyla kendini ortaya koyması için herhangi bir etkinlikte bulunması gerekmez. Kişinin “ne” olduğunun -gözler önüne serebileceği ya da gizleyebileceği özellikleri, yetenekleri, istidadı ve kusurları- aksine “kim” olduğundaki bu dışa vurucu yan, söylediği ve yaptığı her şeyde zımnen yer alır.[5] Kişisel varlığını ve toplumsal ilişkilerini iletişim yoluyla sürdüren bireyi, öteki canlılardan ayıran özelliklerden biri de iletişimde bulunabilme yeteneğidir. Bir araştırma sonucu, kişilerin iletişim araçlarıyla ilgilenmelerinin 35 nedeni bulunduğu belirlenmiştir. Daha sonra bu nedenler 5 ana başlıkta toplanmıştır. Bunlar; 1) Bilme, anlama gibi, zihinsel gereksinimler, 2) Haz ve estetik gibi duygusal gereksinimler, 3) İstikrar, güven, statü arayışı gibi kişisel bütünleşme gereksinimleri, 4) Çevre ilişkileri gibi toplumsal bütünleşme gereksinimleri, 5) Kaçış, kurtuluş, oyalanma, eğlenme gibi gerginlikten kurtulma gereksinimleridir.[6] Bireyin bilgiye dolayısıyla iletişime duyduğu bu gereksinim, konuşma dilinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Konuşma ise bilgi aktarımının ilk adımı olmuştur. Çünkü konuşma, bireyin doğuştan sahip olduğu, süreç içinde öğrenip yaşamak suretiyle edindiği düşünce ve görüşleri ile kendi istek ve duygularını belirli bir amaçla karşısındakine ya da karşısındakilere iletmesi olayıdır. [7] Konuşma dilini keşfeden insan, hızla topluluklar meydana getirmeye başlamış, yerleşim birimleri kurmuştur. Tarihte bilinen ilk yerleşmeler, tarımsal üretimin gelişmeye başladığı Cilalı Taş Devri’nin (İ.Ö. 8.000-5.500) sonlarına doğru, toprağın verimli olduğu dere, ırmak, göl ve deniz kıyılarında kurulmuştur. Zamanla bu yerleşim birimleri büyümüş ve medeniyetin temeli sayılan kentler oluşmaya başlamıştır. 1. 1. Bilgi Toplama Gereksinimi Önceleri, uygun koşullarda tarımla ve hayvancılıkla uğraşarak zenginleşen insanlar, süreç içinde gereksinimlerinden fazla mal ve servete sahip olmuşlardır. Bu gelişme, aynı koşullara sahip bulunmayan kişiler arasında çatışmalara, topluluk ya da uluslar arasında ise savaşlara yol açmıştır. Savaşlar, yeni medeniyetler yaratırken iletişimin gelişmesinde de etken olmuştur. Çünkü çatışma ya da savaşlara katılan toplumların, birbirleri hakkında bilgi toplamaları zorunlu hale gelmiştir. Karşı taraf hakkında bilgi toplamak, onun askeri gücünü, yeteneklerini ve olanaklarını bilmek, komutan için hayati önem taşımıştır. İ. Ö. 1200’lerde, Yunanlılar Truva’yı kuşattıkları zaman kralları Agamemnon, Truva ile Yunanistan arasındaki bütün dağ doruklarında işaret ateşleri hazırlatmış ve kuşatma bitince yakılan bu ateşler, zafer haberini Yunanistan’a ulaştırmıştır. 1588’de İspanyol armadası İngiltere’ye yaklaşırken, tehlikeyi ülkenin her yanına duyurmak için de yakılan ateşlerden yararlanılmıştır. İletişim gereksinimi süreç içinde, sivil iletişim olan postanın temelini oluşturmuştur. Persler, Eski Yunanlılar ve Romalılar gibi Çinliler de İ. Ö. 1100’lerde atlı ya da koşucu haberciler yetiştirmişlerdir. 10. Yüzyıl’da Peru’da yaşayan İnkalar ise yollar üzerinde belirli aralıklarla bulundurdukları haberciler sayesinde, saatte 15 kilometreye varan bir hızla haber gönderebilmişlerdir. Böylece savaş dönemlerinde “bilgilenme” için yararlanılan yöntemler, barış zamanında bilgilerin, iletilerin aktarımı için kullanılmıştır.[8] Öteden beri insan doğru, eksiksiz ve taze haber almak istemiştir. Sahiplenilmiş haberleri saklamanın yanı sıra başkalarının elinde bulunan haberleri öğrenme ve yayma arzusu, bireyin temel içgüdülerinden biri olmuştur. Çünkü haberin temeli, “yaşama ilişkin bilgi”dir. Bu bilginin de iki türü bulunmaktadır: A) Ticari: Ekonomik kararlar ağırlıklı bilgiler, B) Siyasi: Yönetimsel kararlar ağırlıklı bilgiler. Bireyin temel dürtüsü yaşamını sürdürmektir. Bu amaçla karşılaşacağı olaylar ve gelişmeler konusunda bilgilenmek ister. Yarınki yaşam koşulları daha mı iyi olacak, yoksa daha mı kötü? (ekonomik bilgiler) Yönetenler tarafından alınacak kararlar, yaşamını sürdürmesini kolaylaştıracak mı, zorlaştıracak mı, yoksa tehlikeye mi sokacak? (yönetimsel bilgiler) Daha sonraları “haber” diye adlandırılan ve bireyi çok yakından ilgilendiren bu bilgiler, ilk insandan bu yana iletişimin temel öğeleri olmuşlardır. Özetle iletişim insan yaşamının tüm etkinlikleriyle ilgilidir. Bu nedenle de her zaman ve her yerde vardır.[9] Bir yandan da çeşitli yöntemlerle sağlanan haberler, barış dönemlerinde insanoğlunun düşünce ve uygarlık alanında en fazla gereksinim duyduğu ve yararlandığı bilgi öğelerinden biri olmuştur. Şöyle ki bu öğe, kişinin ve toplumların ileriyi görmelerinde, doğruları seçmelerinde, gelişmelerinde, bireysel ve toplumsal ahlakın yerleşip pekişmesinde, bireylerin ve toplumların birbirlerine yakınlaşarak anlaşmalarında da hemen her zaman başrolü oynamıştır.[10] 1. 2. Ekonomik ve Siyasi Haber Gereksinimi Büyük imparatorluklar döneminde, iletişim teknikleri daha da geliştirilmiş ve bu hizmetler ticari alanlara kaydırılmıştır. Daha sonraları basımevini ve onun ürünü olarak önce haber yapraklarını sonra da gazeteyi yaratan etken, kapitalist üretim ve serbest pazar ekonomisine geçme aşamasındaki Avrupa sermayesinin, özellikle ekonomi ve siyasete ilişkin haber gereksinimi olmuştur.[11] Sermaye çevreleri için, zamanında ulaşan gerçek haber, her zaman kar oranlarını olumlu yönde etkilemiştir. Böylece hızlı ve gerçek habere ulaşmak için bedel ödemeye hazır çevreler belirmiştir. Bunların sayısı arttıkça, haberin daha geniş alanlara yayılmasının da kar getirici bir girişim olabileceği ortaya çıkmıştır. Bu yüzden önceleri, bu tür haberler için gazete haberlerinden bülten yapılmaya başlanmıştır.[12] Yine de 18. Yüzyıl sonlarına kadar uzak yerlere hızla haber gönderebilmek çok güç olmuştur. 1792’de Fransız mühendis Claude Chappé “semafor”u icat etmiştir. (Bir direk üzerindeki hareketli iki koldan oluşan semaforun kollarına verilen her farklı biçim değişik bir anlam taşıyordu.) Tepelerin doruklarına yerleştirilen semafor direklerinden oluşan iletişim zinciriyle Paris’ten, 725 kilometre uzaktaki Toulon’a bir haberin ulaşması 10-12 dakikaya inmiştir. Napolyon Savaşları sırasında, Londra’da bulunan İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile İngiltere’nin güney kıyılarındaki donanma üsleri arasındaki iletişimde de benzer bir yöntem kullanılmıştır. 19. Yüzyıl’da ise iletişim yöntemlerinde büyük gelişmeler yaşanmıştır. Mors alfabesinin de mucidi olan Samuel F. B. Morse 1832’de, kablolar aracılığıyla sinyal iletebilen telgrafı icat etmiştir. 1866’da ise Atlas Okyanusu’nun altına döşenen telgraf hattıyla Avrupa ile Amerika arasında telgraf iletişimi gerçekleştirilmiştir. l0 yıl sonra Alexander Graham Bell telefonu icat etmiş, Guglielmo Marconi’nin bulduğu telsiz telgraf ise tel hatlarına gerek duyulmadan iletişimi sağlamıştır.[13] Bu gelişmeler sonucu ortaya çıkan doğrudan iletişim kurma yöntemleri, coğrafi soyutlanmayı sona erdirmiş, o zamana kadar bireylerde oluşmuş zaman ve zemin kavramlarını allak bullak etmiştir. Böylece yeni teknik olanakları akıllıca kullanan haber ajansları da, basının vazgeçilmez haber kaynakları olmuşlardır. Aynı dönemde, buhar gücüyle çalışan baskı makineleri kullanılmaya başlanmış, böylece okur yazar sayısının artması sonucu, yayımlanan kitap ve gazetelerdeki düşüncelerin daha çok insana ulaştırılması gerçekleştirilmiştir.[14] Bu arada, ABD’nin ticaret merkezi Boston’da, öteki ülkelerdeki gelişmelerden bilgi sahibi olmak isteyenler, Avrupa’dan gelen gemileri karşılayarak gemicilerden haber almaya çalışmışlardır. Bostonlu tüccarların, özellikle ticari ve siyasi haber gereksinimi nedeniyle başlattıkları bu girişimleri ilk fark eden Samuel Gilbert adlı tüccar, 1811 yılında yazıhanesinin bulunduğu hanın bir katını okuma ve çay salonu haline getirmiştir. Gilbert, bu salonda iki büyük defter tutarak, gemicilerden sağlanan haberleri ve bilgileri günü gününe kaydetmeye başlamıştır. Defterlerdeki “bilgilerden haberdar olmak” isteyen Bostonlu’lar da salonu doldurmaya başlamışlardır. Çay salonunda daha çok kişinin oturması, dolayısıyla daha çok müşteri toplamak için ticari bir amaçla başlatılan bu girişim, “dünyada ilk haber ajansçılığı uygulaması” olarak kabul edilmektedir.[15] Gilbert, bir süre sonra salonun gördüğü ilgi karşısında, yanına bir yardımcı almak zorunda kalmıştır. Topliff adlı bu kişinin görevi sandalla dolaşarak, limana gelen gemilerdeki gemicilerden rıhtıma inmelerini beklemeden bilgi ve haber toplamak olmuştur. Böylece hızlanan haber trafiği, bir süre sonra gazetecileri de benzer yöntemler uygulamaya yöneltmiştir.[16] 1. 3. Muhaberat Büroları (İletişim Ofisleri) Dünya üzerinde ilk haber ajansının kurulduğu ülke olan Fransa’da, ilk gazetenin, Théophraste Renaudot tarafından “La Gazette” adı altında yayımlandığı kabul edilmektedir.[17] Aslında Fransa’da ilk gazete, Parisli bir kitapçı olan Louis Vendosme tarafından 16 Ocak 1631 tarihinde, “Les Nouvelles Ordinaires de Divers Endroits” adıyla yayımlanmıştır. Ancak her iki gazete arasında sıkı bir rekabet ve mücadele sonucu, Kardinal Richelieu’nün de yoğun desteğiyle, “tekelci imtiyaz” kral tarafından La Gazette’in sahibi Renaudot’ya verilmiştir.[18] Haftalık “La Gazette”in, 30 Mayıs 1631 tarihindeki ilk ortaya çıkışından 1777 yılına kadar Fransa’da gazeteler, “hükümdarların sözcüsü” olmuşlardır.[19] 1 Ocak 1777 tarihinde yayımlanan günlük” Le Journal de Paris” gazetesi ise ilk kez çeşitli güncel konulara ilişkin haberlere de yer vermeye başlamıştır. 1789 devrimini izleyen süreçte ise sayıları artan gazeteler çoğulculuğun simgesi sayılmışlardır.[20] Mayıs 1789 ile Aralık 1799 yılları arasında, Fransa’da çeşitli biçimlerde, değişik içerik ve eğilimlerde 1500 süreli yayın çıkmıştır. Süreç içinde devrimci hükümetlerin baskısı sonucu önce kral yanlısı basın ortadan kalkmış, birçok gazete de yayınına ara vermek zorunda kalmıştır. 1811 yılında Paris’te yayımlanan yalnızca Le Moniteur, Le Journal de Paris, Le Journal de l’Empire ve La Gazette de France (İlk gazete sayılan La Gazette 1762’de bu adı almıştır.) adlı gazeteler kalmıştır. Taşrada ise yöneticiler, her vilayette tek gazetenin yayınına izin vermişlerdir.[21] 1815’te, Napolyon savaşlarının sona ermesiyle tam bir liberal ortama girildiğinde, ticari-mali haber gereksinimi, bütün yasaklama ve ambargoların kalkmasıyla büyük oranda artmıştır. Pazarlardaki mal miktarları, fiyat ve hisse durumları hakkında her gün habere gereksinim duyulur hale gelinmiştir. 1830’lu yılların başında Paris’te, yerli ve yabancı gazetelerdeki önemli haberleri çevirerek ya da derleyerek litografi yöntemiyle basan, Fransa ve hatta Almanya’da dağıtan en az 5-6 “Bureaux de Correspondance” (Muhaberat Bürosu, İletişim Ofisi) bulunduğu bilinmektedir. Daha sonraları “Haber Ajansı” adı verilen bu kurumlar, söz konusu gelişmelerin ve gereksinimlerin sonucu ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede haber pazarının gelişmesine, öncelikle “gazetelerin gazetesi” diye de adlandırılan haber (basın) ajanslarının kurulması ve yayılması damgasını vurmuştur.[22] Teknik ilerlemeler ve büyüyen gazete okuyucu kitlesinin artan merakı sayesinde, haber pazarının yerel, yöresel, ulusal ve uluslararası alana yayıldığı bir dönemde, basın organlarının (gazetelerin) çoğu, muhabirlerinin yerleştirilmesine, gereksinimlerinin karşılanmasına ve haber iletilmesine ilişkin harcamaların yüksek maliyeti nedeniyle, uzakta muhabir bulundurma olanağına sahip olamamışlardır. Dolayısıyla 19. Yüzyıl’ın ortalarına doğru kurulmaya başlanan haber ajansları, basın dünyasında önemli ve etkin bir yer edinmiştir.[23] Oysa bilgi iletişimini yoğunlaştırarak, haberi “ticari bir mal” gibi pazarlayan haber ajanslarının kuruluşlarından önce de, yüzyıllardır ticari ve siyasi haberlere hep gereksinim duyulmuş ve bunları sağlamak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu nedenle haber ajanslarının kuruluşu, toplumların daha önce bildikleri “bir gereksinimi giderme yönteminin kurumsallaştırılması”ndan başka bir şey değildir.[24] Haber ajansları, 19. Yüzyıl’ın ilk yarısında, salt haber toplamak, üretmek ve yaymak, dolayısıyla kamuoyunu aydınlatmak gibi işlevlerin yanı sıra bir yönüyle ulusal gereksinimler, ağırlıklı olarak da uluslararası ticaretin gelişmesi sonucu kurulduklarından, “küreselleşmenin” (farklı ulusal ekonomilerin, uluslararası ticaret ve mali piyasayla birbirlerine bağlanmaları) ilk gözle görülen kanıtları olmuşlardır. Çünkü küreselleşme, yaşamın toplum, siyaset, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve din gibi pek çok unsurunu etkileyen ve bunlardan etkilenen bir süreçtir. Küreselleşme süreçlerinin bütünleştirici bir parçası olan uluslararası iletişim de, küresel bilincin oluşumunda ve bireyin toplumsal yaşam evrenini yeniden yapılandıran düşünsel süreçte merkezi bir rol oynamaktadır.[25] 1. 4. İlk Haber Ajansı: “Havas Tercüme Bürosu” Dünya üzerinde, gerçek anlamdaki haber ajanslarının ilki, ticari amaçla kurulan Havas’tır. Waterloo bozgunundan sonra iflas etmiş bir tüccar ve banker durumunda kalan, La Gazette de France gazetesinin eski ortaklarından 49 yaşındaki Charles-Louis Havas (1783-1858) Paris’te, 1832 yılının Ağustos ayında “Yabancı Gazeteleri Tercüme Bürosu” açmıştır.[26] Basımevleri ve gazete bürolarının yerleşmiş oldukları, Merkez Postanesi ile Paris Borsası’nın da (Hotel de la Poste et de la Bourse) bulunduğu semtte, “Jean Jacques Rousseau Caddesi no: 3, Hotel de Bullion”, adresindeki eski bir binada kurulan bu çeviri ve haber bürosu, (Bureau de Nouvelles) eski bir geleneği canlandırmayı hedeflemiştir. Bu gelenek, kökü Roma dönemindeki “Acta Publica” ve Acta Diurna”, Venedik Cumhuriyeti’ndeki “Foglietti d’Avvizzi”, Çin’deki “Kin Pau”* ve Hollanda’da banker Függer’in “Ordinari Zeitungen” (Haber Yaprakları) uygulamalarına kadar inen, haber bültenleri derlenmesi ve yayımıdır.[27] * 9. Yüzyıl sonlarında aylık olarak yayımlanmaya başlanan Pekin Kraliyet Sarayı gazetesi “Kin Pau”, 1361’den sonra haftalık, 1830’dan sonra ise günlük hale dönüştürülmüştür.[28] 1. 4. 1. Ekonomi ve Siyaset Ağırlıklı Haber Bültenleri Gazetelerden haberler çevrilerek ya da derlenerek oluşturulan bültenlerin yayımı, Avrupa’da, özellikle 1830-40 yılları arasında, genel anlamda basın özgürlüğünü sınırlamaya çalışan çeşitli yönetimlerin baskılarına rağmen, büyük engellemelerle karşılaşmadan süregelmiştir. Çünkü bu bültenlerde siyaset yapılmamakta, taraf tutulmamakta, yalnızca haber verilmektedir. Havas, 1832 yılında bu uygulamacılardan biri olarak basın dünyasına girmiştir. Hedef kitlesi, bankacılar, iş çevreleri, tüccarlar, borsa ajanları, diplomatlar ve daha sonra gazeteler olan Havas, ideolojik fikirler satmak isteyen bir düşünür olmamıştır. Havas, Fransız Hükümeti’nin resmi bildirilerinin yanı sıra ağırlıklı olarak İngiliz, Alman, İspanyol ve İtalyan* gazetelerinden yapılan çevirileri ve Avrupa başkentlerinde kendisi için çalışan muhabirlerin gönderdikleri ekonomi ağırlıklı haberleri, bir hammadde olarak en katkısız biçimiyle sunmuş, taraf tutmaktan, habere yorumlar eklemekten özenle kaçınmıştır.[29] Havas bunun yanı sıra Fransa’da gündemi oluşturan siyasal konuları ayrıntılarıyla irdeleyen bültenler de yayımlamıştır. Bu nedenle Fransız hükümetleri de, birçok ulusal ya uluslararası gazete, dergi, bülten, bildiri izlemek zahmetine katlanmadan, bu görevi titizlikle yerine getirerek kendilerine önemli bir hizmet sunan ve “eşit sadakatle hizmet eden” Havas’ın aboneleri arasında her zaman yer almışlardır.[30] Bu arada Charles-Louis Havas, haber iletişiminde kullandığı güvercinlerle, Belçika gazetelerinde sabah çıkan haberleri öğle saatlerinde, İngiliz gazetelerinde sabah çıkan haberleri ise öğleden sonra saat 3 sıralarında almayı başarmıştır. Bu yöntemle sağlanan hızlı habercilik, ajansın ününü ve etkisini artırmıştır.[31] * Havas’ın kuruluşunun ilk yıllarında, İngilizce ve Almanca’dan çevirilerin Charles-Louis Havas, İspanyol ve İtalyanca’dan çevirilerin ise eşi Marie- Jeanne de Roure tarafından yapıldığı bilinmektedir. 1. 4. 2. Ajans Havas 1835 yıllarında haber çeşitliliğini zenginleştirerek ajansının adını “L’Agence des Feuilles Politiques-Correspondance Générale” olarak değiştiren Havas, bir yandan da benzer kuruluşları bünyesine katmaya başlamıştır. Bu tercüme ve yayın bürolarının en ünlüleri, 1831’de kurulmuş bulunan “Correspondance Garnier” ile “Bureau Bornstein”dır.[32] Ad değişikliğine rağmen, kamuoyunda “Havas Ajansı” olarak bilinen bu haber ajansının o dönemdeki sloganı “Hızlı ve İyi”dir. Bu arada, Fransa’da modern gazeteciliğin başlangıcı sayılan 1836 yılında, kitle gazeteciliği yapmak üzere yayına başlayan “Le Siecle” ve “La Presse” gazeteleri de, Havas’ın iki önemli abonesi olmuşlardır.[33] Havas gördüğü rağbeti ve ününü yerel, yöresel, ulusal haberlerinin yanı sıra Avrupa ülkelerindeki borsa ve piyasa değerlerini, kıtanın her tarafına aktarmasıyla, böylece başta gazeteler olmak üzere abonelerine daha çok sayıda, ekonomi ağırlıklı değişik haberler ulaştırmasıyla sağlamıştır.[34] 1 Şubat 1863 tarihinde Moise Millaud tarafından yeni bir kitle gazetesi olan “Le Petit Journal”in yayımlanması ise Fransa’daki modern gazeteciliğin ikinci aşaması sayılmıştır. “5 santim” gibi çok düşük bir fiyatla satılan Le Petit Journal, 1870 yılında 400.000 tiraja ulaşmıştır. 1890 yılından itibaren renkli bir ek de yayımlamaya başlayan Le Petit Journal, 1894 yılında 1 milyon adetlik satışıyla rekor kırmıştır. [35] Bu gelişmeye, Marinoni’nin 1867 yılında rotatif baskı makinesini keşfi ve 1873’te de bobin kağıtlarına baskı yönteminin başlamasının etkisi büyük olmuştur. Saatte 12-18 bin adet baskı yapan bu makinelerden çıkan gazeteler, 1842’den itibaren hızla geliştirilen 9 ana tren yolu hattıyla ülkenin her köşesine ulaştırılmıştır. 1845 yılında ise ilk olarak Paris-Rouen arasına çekilen telgraf hattı da, Fransızlar’ın haber gereksinimini karşılamada devreye giren bir başka etken olmuştur.[36] 1. 4. 3. Havas’a Yönelik Eleştiriler 1840 yılında Honoré de Balzac, basının herkese saldıran, ama kimsenin karşılık vermeye cesaret edemediği “Devletin içinde dördüncü bir güç” durumuna gelmiş olmasını eleştirirken, “Halk birçok gazete olduğunu sanabilir; oysa tek bir gazete var. Ajans Havas’ın bültenleri. Her gazete, kendisine Bay Havas tarafından gönderilen haberi, beyaza, yeşile, kırmızıya ya da maviye boyayarak kullanıyor.” diyerek, bütün gazetelerde dış haberlerin aynı olmasından Havas’ı suçlu bulmaktaydı. [37] Havas, bir yandan da hükümetlerle çok yakın ilişkide olmakla suçlanmıştır. Bu konuda Havas’a yöneltilen eleştirilerden biri şuydu: “Havas Ajansı, hükümetlerin alçak gönüllü bir hizmetkarıdır. Evet, Havas bilinmesi gereken haberleri veriyor; ama bilinmesi gerektiği zamanlarda… Böylece gerçeğin seçimini yapıyor.” Gerçekten de birçok üst düzey Fransız yöneticisi gibi, Fransa Başbakanı da güne, Havas’ın hazırladığı ulusal ve uluslararası haberleri de içeren özel bülteni okuyarak başlıyordu.[38] 1845’lere varıldığında, Orta ve Batı Avrupa’da, Havas’ın muhabiri bulunmayan başkent ve önemli ticaret merkezi kalmamıştır. Bunlara Rusya’nın başkenti Saint Petersburg da dahildir.[39] 1. 4. 4. Havas’ın Tekelciliği Kuruluşundan 12 yıl sonra 1847 yıllarında, Fransa’da iç ve dış habercilik alanında tekel oluşturan, uluslararası iletişim alanında da lider konumuna ulaşan Havas’ın başarısındaki üç etken şunlardır: 1) Uluslararası gündem, geniş bir muhabir ağıyla izlenmiştir. 2) Çeşitli yöntem ve teknikler kullanılarak, döneme göre hızlı habercilik yapılmıştır. (Havas’ın gelişme yıllarında, Anvers’de, haber ulaştırmak için çok sayıda güvercin bulundurduğu bilinmektedir. 1845 yılından sonra da, Fransa’da yeni kullanılmaya başlanan telgraf hatlarından yoğun biçimde yararlanılmıştır.) 3) Devlet güçleriyle yakın ilişkiler kurulmuştur. (Birçok gazeteyi okumakla zaman kaybetmek istemeyen devlet ileri gelenleri, güvenilir buldukları için Havas’ın iç ve dış basın özetlerini tercih etmişlerdir.) Havas, Paris Borsası’nın önemi nedeniyle Avrupa genelinde iletişim ağını gerçekleştirmiş ilk ajans olarak, 1849’da Berlin’de, “National Zeitung” adlı gazetenin sahibi Bernard Wolff tarafından kurulan “Wolff”, 1851’de Londra’da Paul Julius Reuter tarafından kurulan “Reuter” ve 1853’de Torino’da Guglielmo Stephani tarafından kurulan “Stephani” ajanslarından önde bulunuyordu.[40] 1. 4. 5. Havas’ın Gelişme Süreci 1853 yılında, Charles-Louis Havas’ın oğulları, Charles-Guillaume ve Auguste-Jean-Pierre de ajansın yönetimine katılmışlardır. Havas, Kırım Savaşı sırasında (1854-1856), İstanbul’da muhabir bulunduran tek haber ajansı olarak uluslararası ününü daha da artırmıştır. Bu arada Havas’ın, mali temelini güçlendirmek için uyguladığı bir yöntem de ajansın başarılarını pekiştirmiştir. Bu yöntemle, abone karşılığı para veremeyen özellikle taşra gazetelerinden reklam yerleri alınmış, böylece sağlanan reklamlarla her iki tarafın çıkarı korunmuştur. Bu uygulama, Havas’ın girişimci özelliğini daha da öne çıkardığından, Havas resmi nitelikli ajanslara karşı duyulan tepkiden hep uzak kalmıştır.[41] Havas ayrıca, mesajların maliyetini düşürmek için, Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Romence için geçerli bir şifre sistemi uygulamıştır. Bütün bunlar Havas’ın ticari yanının, siyasi yanından oldukça ağır bastığını göstermektedir.[42] 1852-1857 yılları arasında, Havas’ın reklam bölümü oluşturulmuştur. Böylece Havas, dünyanın ilk “Haber ve Reklam Ajansı” olma özelliğine kavuşmuştur. Bu birliktelik, 1940 yılında reklam bölümünün ayrılarak “Havas” adıyla bağımsız bir anonim şirket haline dönüştürülmesine kadar sürecektir.[43] 1866 yılında, Amerikan haberlerinin Avrupa’ya ulaştırılmasını kolaylaştıran transatlantik kablo döşenmiştir. 1874 yılında ise Brezilya ile Avrupa’yı birleştiren iletişim kablosunun döşenmesi tamamlanmıştır. 1870 yılında Fransa içinde rakipsiz bir duruma gelen Havas, iletişim alanındaki bu yeni teknik gelişmelerden de yararlanmasını bilmiştir.[44] 1. 4. 6. Havas: Anonim Şirket 1879-1914 yılları arası Havas için yeni şirket, yeni kişiler ve yeni olanaklar dönemi olmuştur. Nitekim 1879 yılında Auguste Havas emekliye ayrılırken ajansın yönetimini, Edouard Lebey ve Henry Houssaye adlı gençlere bırakmıştır. Böylece Havas, bir aile şirketi olmaktan çıkarak, anonim şirket özelliğine kavuşmuştur. 1880 yılından sonra, telefon, teleskriptör (teleksin ilk biçimi) ve uzun radyo dalgaları gibi yeni buluşlar, gazetecilik mesleğinde devrim yaratmıştır. Fransa’da bu yeni tekniklerin kullanımının yanı sıra 1881’de basın özgürlüğünü güçlendiren yasanın da kabul edilmesi sonucu, yeni birçok gazete yayımlanmış, haber trafiği yoğunlaşmış ve gazetecilikte büyük bir gelişme gerçekleştirilmiştir. Bu arada 1884 yılında yayımlanmaya başlanan Le Matin gazetesi, Fransız iletişim dünyasında, “herhangi bir tarafı tutmadan, kuruluş ve kişilere mesafeli bir biçimde ve ekonomik açıdan da hiçbir güce bağımlı olmadan yayın yaparak gerçek bilgi gazeteciliğini başlatmak” gibi bir ilke imzasını atmıştır. Bu tutum, bazı çevrelerce Fransa’da “Amerikan tipi gazeteciliğin” başlangıcı olarak yorumlanmıştır.[45] Gelişmesini sürdüren Havas, Birinci Dünya Savaşı öncesi haberlerini, İspanya, Portekiz, Fas’ın yanı sıra Güney Amerika ve Afrika ülkelerine de ulaştırabiliyordu. Havas o dönemlerde, bir yandan da, Fransa’da tek haber dağıtıcısı olma özelliğini taşımıştır.[46] 1. 4. 7. Birinci Dünya Savaşı ve Havas Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) yıllarında, Havas Ajansı iletişim yasakları ve sınırlamaları nedeniyle oldukça zor bir dönem geçirmiştir. Oysa 20. Yüzyıl’ın başlarına kadar iletişim alanında, savaş dönemlerinde bile büyük bir özgürlük yaşanmıştır. Nitekim 1860 İtalya Savaşı, 1870-71 Prusya-Fransa Savaşı dönemlerinde, savaş cephesinin iki yanından toplanmış haberleri içeren yerli ve yabancı gazetelere herhangi bir sansür uygulanmamıştır. Bu tablo, 1904 Rus-Japon Savaşı’ndan sonra değişmiş ve “savaşlarda iletişime sansür” kural haline gelmiştir.[47] 2 Ağustos 1914 tarihinde Fransız Hükümeti, gazetelerin yayımlamak istedikleri haberleri denetlemek için bir “basın bürosu” oluşturmuştur. Ardından telgraf iletişimi denetim altına alınmış, uluslararası telefon görüşmelerine de sınırlamalar getirilmiştir. Düşman ülkelerden gelen “yazılı metinlerin” yayımlanmasının yasaklanması, Fransa dışına gönderilecek metinlerin de denetlenmeye başlanması, alınan öteki önlemler arasında olmuştur. Doğal olarak bu önlemlerden Havas yayınları da olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu tür sansür uygulamalarıyla, Paris’te muhabir bulunduran öteki haber ajanslarının yayınları da kısıtlanmıştır. Böylece iletişim özgürlüğü adına, son yarım asırda Avrupa ve özellikle Fransa’da sağlanan tüm haklar bir anda yitirilmiştir.[48] 1. 4. 8. Savaş Sonrası 1920-1940 yılları arası, Havas Ajansı için güçlüklerle dolu bir dönem olmuştur. 1920’lerin ilk yıllarında Léon Rénier başkanlığındaki yönetim, reklam gelirlerini artırarak, iletişim bölümünü desteklemeyi sürdürmüştür. Havas, 1924 yılına kadar, Paris diplomasisi sayesinde ve kazanılan zaferin de etkisiyle, iletişim dünyasındaki saygın yerini korumuştur. Ancak iletişim dünyasında yaşanan yoğun rekabet nedeniyle, Havas iletişim bölümünün zararı 1925 yılından itibaren büyümeye başlayınca bu kez hükümet, dışişleri bakanlığı kanalıyla yaptığı desteği artırmıştır. Bu uygulama Havas’ın, Vichy yönetimince Kasım 1940’taki ulusallaştırılmasına kadar sürmüştür.[49] 1930’larda, kısa radyo dalgalarının kullanımı ve yeni rekabet ortamı, Havas açısından uluslararası iletişimi olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle TASS Ajansı, 10 Temmuz 1925 tarihindeki kuruluşundan itibaren, Sovyetler Birliği’nin gelişen konumunun da katkısıyla, uluslararası haber ajansları arasında önemli bir yer edinmiştir. (TASS’ın uluslararası ajans niteliği, 1980’li yılların sonuna kadar azalarak da olsa sürmüştür.)[50] Bu yıllarda yeni teknolojiler kullanmak için gerekli yatırımların finansmanı, Havas’ın yabancı ülkelerdeki muhabirlerinin çalışmalarına devam etmelerini isteyen hükümet tarafından karşılanmıştır. Ancak bu uygulama, Fransız basınının Havas’ın tekelciliğine karşı çıkan büyük tepkilerine neden olmuştur. 1. 4. 9. İkinci Dünya Savaşı 1940 yılında, ajansın iletişim bölümü reklam bölümünden ayrılarak, Office Français d’İnformation (O.F.I.) adını almıştır. “Havas” adını koruyan reklam bölümü ise devlet denetimine geçmiştir.[51] İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında Fransa’da, Almanlar tarafından işgal edilen bölgede “Agence Française d’Information de Presse” adı altında bir haber ajansı oluşturulmuştur. Bu ajans da 1942 Ekim ayında, daha önceleri Almanlar’ın denetimine geçen O. F. I.’ye bağlanmıştır. Bir süre sonra da O. F. I. haber yayınına son vermiştir.[52] 1. 5. Uluslararası Haber Ajanslarının Tekelciliği Haber ajanslarının kuruluşlarını izleyen dönemde, yeni buluşlar, uluslararası ticaretin önem kazanması ve dolayısıyla toplumlardaki hızlı gelişmeler çerçevesinde, bireylerin haber alma gereksinimi daha da artmıştır. Bu nedenlerle gazeteler, yalnızca görüş ve düşünce yansıtma organı olma özelliklerini yavaş yavaş terk ederek, çevreyle, yerel, yöresel, ulusal sorunlarla ve en önemlisi öteki ülkelerdeki gelişmelerle daha çok ilgilenmeye başlamışlardır. Böylece gazeteler, çeşitli ve bol haber vermeyi ön plana çıkarmışlardır. Bu gelişmeler çerçevesinde de haber gereksinimi artmış, dolayısıyla haberler daha da ticarileşmiş ve haber ajansları arasında tekelleşmeler başlamıştır.[53] 1. 5. 1. İşbirliği Anlaşmaları İletişim teknolojilerinin gelişmesi, uzak noktalar arasındaki haber akışını kolaylaştırırken, dünyanın dört bir yanından haber iletebilmek için birçok yerde muhabir bulundurmanın büyük harcamalara neden olması, haber ajansları arasında işbirliğini gündeme getirmiştir.[54] Ajanslar, haberlerin toplanma ve aktarılma maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle bütçeleri zorlanmaya başlayınca, kısa sürede çok fazla rekabete girmemek için aralarında işbirliği anlaşmaları imzalamayı kararlaştırmışlardır. Böylece ulusal pazarlarda, uluslararası haber değişimi yaparak pazarı paylaşma uygulaması başlatılmıştır. Nitekim Charles-Louis Havas’ın 1858’deki ölümünden sonra 1859 yılında, Londra’daki Reuter, ve Berlin’deki Wolff ajansları ile Havas arasında ilk işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır.[55] Artan istihbarat masraflarını azaltmak, iletişim alanında dünya çapında etkili bölgeler oluşturmak, rekabet koşullarını denetlemek ve mevcut müşterileri korumak amacıyla imzalanan bu anlaşmalara göre, Havas, Güney Fransa ve deniz aşırı ülkelerdeki Fransız topraklarını, 1876’dan sonra ise Latin Amerika’yı alırken, Wolff Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı, Reuter ise Britanya İmparatorluğu ile Uzakdoğu’yu, “çalışma alanları” olarak ayırmışlardır.[56] 1869’dan başlayarak 1870’li yıllarda Havas, Reuter (Reuter’s Telegram Company Ltd.), Wolff (Continental Telegraphen Kompanie) ve Viyana’da kurulu Korrbureau (Telegraphen Korrespondenz Bureau) arasında yeni işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre, Avusturya ajansı yerel niteliğinde kalmış, Havas ve Reuter, kar ve zararda ortak işletmeler kurmuşlardır. Bunlar Fransa’da Havas, Laffitte, Bullier; İngiltere’de Reuter; öteki ülkelerde ise Havas-Reuter ya da Reuter-Havas adlarını kullanmışlardır. Önemli olan, imparatorlukların dünyanın topraklarını paylaştıkları bir dönemde, üç ajansın da dünyayı haber yayma tekeli açısından bölüşmeleridir. Bölgeler şöyle ayrılmıştır: Havas: Fransız İmparatorluğu toprakları, İtalya, İspanya, Portekiz, Güney Amerika. Reuter: İngiliz imparatorluğu ile Uzak-Doğu. (Bütün Avrupa ve Hamburg dışındaki bürolarını kapatmıştır.) Continental (Wolff): Almanya, İskandinavya, Rusya. Osmanlı toprakları, Mısır ve Belçika, Havas-Reuter’in ortak alanı sayılmıştır. (Bu uygulama, parçalanmakta olan Osmanlı İmparatorluğu topraklarının, iki emperyalist devletin ortak ilgi alanı sayılmasından kaynaklanmaktadır.) Öteki yerler isteyene serbest bırakılmıştır. Anlaşma, bölüşülen topraklarda başkasının muhabir ya da temsilci bulundurmasını engellememiş, ancak haber dağıtımını tekele almıştır. Anlaşma hükümlerine göre, öteki bölge ve ülkelerde her ajans, haber toplama, yayma ve yeni müşteriler edinmede özgür bırakılmıştır. Bu anlaşmaya katılan haber ajanslarının örgütlerinin gücü, Amerikan ajanslarının anılan bölgelerde 1905 yılına kadar görünmelerini engellemiştir.[57] 1. 5. 2. AP’nin Ortaya Çıkışı Bu arada ABD’de, 1848 yılında, 6 gazetenin öncülüğünde “New York Associated Press” adıyla kurulmuş bulunan AP, (ABD’de bu ajanstan sonra 1885 yılında kurulan Western Associated Press de 1892 yılında Associated Press adını almıştır.) Amerika kıtasında bir çeşit tekel oluşturmuştur.[58] 1875 yılında, daha önce anılan üç Avrupalı haber ajansı, AP ile karşılıklı haber değişimini öngören anlaşma imzalamışlardır. Buna göre AP, bu üç ajanstan alacağı haberler için ücret ödeyecek, Avrupa’da ve Güney Amerika’da hiçbir müşteriye doğrudan servis yapmayacaktır. Buna karşılık bu üç ajans da ABD’de yalnızca AP’ye haber verecektir. [59] 1. 5. 3. Yeni İşbirliği Anlaşmaları 1889 yılında, Havas, Reuter, Continental ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun resmi haber ajansı Korrbureau (Telegraphen Korrespondenz Bureau) arasında bir başka işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Söz konusu anlaşmalar çerçevesinde, AP uluslararası gelişmesini 1898 yılında Küba ve Filipinler’de, 1902’den itibaren de Orta Amerika’da başlatmıştır. Havas ve Reuter arasında 1909 yılı Ocak ayında imzalanan bir anlaşmaya göre de Reuter, Britanya İmparatorluğu, Kanada, Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Çin, Japonya, Hollanda ve sömürgelerinde haber dağıtımını tek başına gerçekleştirecektir. Havas ise Fransa, İspanya, Portekiz ve sömürgelerinde, Fas’ta, Güney Amerika’da tek haber dağıtıcısı olacaktır. Daha sonraki yıllarda her iki ajans, bu bölgelerin dışında bulunan ülkelerin ulusal ajanslarıyla ikili işbirliği anlaşmaları yaparak hem haber ağlarını genişletmişler, hem de müşteri sayısını çoğaltmışlardır. Bu arada ABD’de 1907 yılında kurulan özel bir haber ajansı olan United Press Association, (Daha sonra adı 1958’de [United Press İnternational] olarak değiştirilmiştir.) söz konusu ajansların haber karteline karşı önce Japon “Dempo” ajansıyla anlaşmış, 1919’da da Latin Amerika pazarına, Buenos Aires merkezli “La Pensa” ajansıyla işbirliği yaparak girmiştir.[60] Böylece, 1918 yılında kartelden sağladığı büyük ayrıcalıkla Güney Amerika’da yoğun bir haber servisine girişmiş bulunan Associated Press (AP) ile UP arasındaki rekabet yoğunlaşmıştır. Her iki ajans, daha sonraları Asya pazarında da sıkı bir rekabete girmişlerdir. “Hearst’s International News Service” de eklenirse, 20-30 yıl boyunca (1958 yılına kadar) uluslararası haber piyasasında kendi aralarında rekabete giren ABD kökenli ajans sayısı üç olmuştur.[61] 1925’li yıllarda, Havas, Reuter ve AP, dünyayı etki alanlarına göre bölüşen işbirliği anlaşmaları imzalamayı sürdürmüşlerdir. 1927 yılında imzalanan başka bir anlaşmayla, AP, Latin Amerika ve Kanada’da haber dağıtma tekelini almış, Güney Amerika Reuter ajansına açılmış, Uzakdoğu ise Havas’a bırakılmıştır. 1. 5. 4. İşbirliğinin Sonu 31 Aralık 1931’de, AP, öteki uluslararası ajanslarla işbirliği yapmasını öngören bütün anlaşmaları bozmuş, 1932 Şubatı’ndan itibaren de tam bir özgür çalışma içine girmiştir. Bundan sonra işbirliği anlaşmaları, olanak bulunduğunda ikili olarak yapılmıştır. Böylece her haber ajansı, karşılıklı kısıtlamalardan kurtularak bir ölçüde özgürlüğe kavuşmuştur.[62] 1944 yılında da, uluslararası haber ajansları arasındaki işbirliği anlaşmaları ortadan kalkmış ve bütün ajanslar, tüm dünyada tam bir serbest rekabet içine girmişlerdir. [1] Lucien Sfez, La Communication, Presses Universitaires de France, Paris: 1991, s. 4. [2] Basın Sözlüğü, İstanbul Ü. İletişim Fakültesi Yayını, İstanbul:1998, s. 68. John Middleton, Approches De La Planification De La Communication, Les Presses de l’Unesco, Paris: 1982, s. 9. [3] [4] Ayseli Usluata, [5] İletişim, İletişim Yayınları, İstanbul: 1997, s. 5. Eser Köker, Politikanın İletişimi-İletişimin Politikası,Vadi Yayınları, Ankara: 1998, s. 87. İbrahim, Yüksel, “Haber Anlayışı ve Gazete Tirajları”, 4. Boyut, İstanbul Ü. İletişim Fakültesi Dergisi, İstanbul: Nisan 1997, s. 95. [6] [7] Rıdvan Çongur, Söz Sanatı-Güzel Söz Söyleme, TRT Yayınları, Ankara: 1999, s. 15. [8] Fevzi Kahraman, “Habercilik ve Ajanslar”, Yeni Türkiye, 12/96, ss. 1112-1118. [9] Merih Zıllıoğlu, İletişim Nedir?, Cem Yayınevi, İstanbul: 1993, s. 21. Filiz Seçim ve Seyfettin Turan, Haber Ajansları, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Yayınları, Eskişehir: 1994, s. 32. [10] [11] Yves Guillauma, La Presse en France, Editions La Découverte, Paris: 1990, s. 9. Orhan Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, Çağdaş Gazeteciler Derneği Yayınları, Ankara: 1994, s. 2. [12] [13] Temel Britannica, Ana Yayıncılık A. Ş. , İstanbul: 1992. Jean-Louis Gagnon, “A L’Origine de L’Information Moderne, Les Agences de Presse”, L’Etat Des Médias, La Découverte-Médiaspouvoires-CFPJ, Paris: 1991, s. 46. [14] [15] Yerel Basında Gazetecinin Tanımı, İşlevi, Çalışma Koşulları ve Sorunları, Konrad Adenauer Vakfı Yayını, Ankara: 1998, ss. 80-81. Cevat Fehmi Başkut, Gazetecilik Dersleri, Gazetecilik Enstitüsü Yayınları No: 8, İstanbul: 1967, s. 219. [16] [17] Yasemin G. İnceoğlu, Çeşitli Ülkelerde Medya, Der Yayınları, İstanbul: 1994, s. 97. [18] Francis Balle, Médias et Sociétés, Montchrestien E. J. A. , Paris: 1999, s. 77. [19] René De Livois, Histoire de la Presse Française, Editions Spes-Lausanne, Paris: 1965, s. 22. [20] Jean-Marie Charon, La Presse Quotidienne, Editions La Découverte, Paris: 1996, s. 42. [21] Guillauma, a. g. y. , s. 11. [22] Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 2. Jean-Noel Jeanneney, Başlangıçtan Günümüze Medya Tarihi, Çev. Esra Atuk, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: 1998, s. 100. [23] [24] Atilla Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, (Basılmamış Ders Notları, Yeditepe Ü. İletişim Fakültesi, 2000.) s. 2. [25] Peter Monge, “Küreselleşme Sürecinde İletişim”, Çev. Cem Pekman, Marmara İletişim, Ocak 2001, ss. 51-64. Histoire Générale De La Presse Française (1815-1871), Presses Universitaiares de France, Paris: 1969, s. 29. [26] Michel Mathien ve Catherine Conso, Les Agences de Presse Internationales, Presses Universitaires de France, Paris: 1997, s. 26. [27] [28] Pierre Albert, Histoire de la Presse, Presse Universitaires de France, Paris: 2000, s. 6. [29] Henri Pigeat, Les Agences de Presse, La Documentation Française, Paris: 1997. s. 6. Oliver Boyd-Barrett ve Terhi Rantanen, “News Agencies”, The Media: And Introduction, Addison Wesley Longman Ltd., New York: 1998. ss. 53-63. [30] [31] De Livois, a. g. y. , s. 215. [32] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 28. [33] Balle, a. g. y. , s. 79. [34] Histoire Générale De La Presse Française (1815-1871), s. 124. [35] Pierre Albert, La Presse, Presses Universitaires de France, Paris: 1996, s. 77. [36] Emmanuel Pedler, Sociologie De La Communication, Nathan Université, Paris: 2000, s. 55. [37] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 7. [38] Histoire Générale De La Presse Française (1815-1871), s. 344. [39] Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 3. [40] Jeanneney, a. g. y. , s. 101. [41] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [42] De Livois, a. g. y. , s. 216. [43] D’Havas a L’AFP: Au Service de L’Information, Aperçue Historique, Paris: 1997, s. 3. [44] Albert, Histoire de la Presse, s. 36. [45] Thomas Ferenczi, L’invention du Journalisme en France, Librairie Plon, Paris: 1993, s. 37. Monographies (I), Commission Internationale d’Etude Sur Les Problemes De La Communication, Unesco, Paris: 1980, s. 2. [46] [47] Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 3. [48] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 61. [49] Albert, Histoire De La Presse, s. 87. Monographies (III), Commission Internationale d’Etude Sur Les Problemes De La Communication, Unesco, Paris: 1980, s. 133. [50] [51] D’Havas a L’AFP: Au Service de L’Information, Aperçue Historique, s. 2. Histoire Générale De La Presse Française (1940-1958), Presses Universitaires de France, Paris: 1972, s. 13. [52] [53] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 5. [54] Hilmi Bengi, “3 Çeyrek Asırlık Çınar”, Yeni Türkiye, 12/96, ss. 1119-1124. [55] Jeanneney, a. g. y. , s. 101. [56] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [57] Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 5. Özgür Gönenç, “Agence France Presse ve Anadolu Ajansı’nın Karşılaştırılması”, (Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000), s. 19. [58] [59] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 46. [60] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 80. [61] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [62] Monographies (I), s. 2. 2. KÜRESELLEŞME VE ULUSLARARASI İLETİŞİM Bazı tarihçiler küreselleşmenin (globalisation, mondialisation) kökenini, ilk insanın (homosapien) yıllar önce (100 bin ile 300 bin yıl) Afrika’nın göbeğinden dünyanın öteki kıtalarına doğru göçe başlamasına kadar götürmektedirler. 15 bin yıl ya da daha önce Asya’dan Bering Boğazı’nı yaya geçerek Amerika kıtasına yayılanların bu eylemi, küreselleşmenin bir başka aşamasını oluşturmuştur. 4 bin yıl önce neolitik çağda tarımın keşfedilmesi, yerleşik düzene geçilmesine neden olmuş, ancak bu gelişme bile göçebe ruhlu insanın evrensel yayılma düşleri görmesini engelleyememiştir.[63] Amerika kıtasının 1492 yılında, İspanya’dan üç gemiyle denize açılan Christophe Colomb tarafından yanlışlıkla keşfinin ardından, 1498’de ilk Avrupalı, Hindistan’a ayak basmıştır. Özellikle 1500 yılından itibaren Venedik merkezli Avrupa ticaret filoları, Akdeniz sularında, Baltık Denizi’nde, Hint Okyanusu’nda, Kızıl Deniz’de gezinmeye başlamışlardır. 16. Yüzyıl’daki öteki keşif ve icatlar da küreselleşmenin yeni itici güçleri olmuşlardır. 1519-1522 yılları arasında Portekizli denizci Fernand De Magellan, gemiyle ilk dünya turunu gerçekleştirmiştir. Bu dönemde Avrupalı işadamı ve misyonerler, Çin’e ve Japonya’ya ulaşmıştır. Yine aynı yıllarda Meksika ve Filipinler’le deniz ulaşım bağlantısı kurulmuştur.[64] Küreselleşmenin en belirgin itici güçlerinden biri ise başta İngiltere olmak üzere, birçok ülke halkını yeni göçlere yönelten 18. Yüzyıl sonlarındaki sanayi devrimi olmuştur. Sanayi devrimi sonrası gelişen ticaret, önce Avrupa ülkeleri arasında, ardından dünyanın çeşitli köşelerinde çıkan savaşların nedenlerinden biri sayılmıştır. Bu gelişmelere koşut olarak, 1789 Fransız İhtilali ile de desteklenen, dünya ülkeleri arasında önce çatışma, ardından yakınlaşma ve çeşitli alanlardaki işbirliği, 19. Yüzyıl’ın ilk yarısında Napolyon savaşlarıyla belirginleşmiştir. Aynı yüzyılın ortasında kullanılmaya başlanan tren ve buharlı gemiler gibi kitlesel ulaşım araçları da kıtaları ve insanları daha da yakınlaştırmıştır.[65] Günümüz anlamındaki küreselleşme (globalleşme, dünyasallaşma) ise 2. Dünya Savaşı sonrası yoğunlaşarak, önceleri 1970’li yıllarda, ağırlıklı bir biçimde de 1980’in ardından gündeme yerleşmiştir. 2. Dünya Savaşı sonrası, özellikle 1929’da başlayarak 1930’lu yıllarda, birçok ülkeyi olumsuz yönde etkileyen dünya ekonomik krizi gibi kötü deneyimler ve savaşların yinelenmesinden sakınılması için, bazı ülkelerin yöneticileri arayışlar başlatmışlardır. Böyle bir yeni uluslararası düzenin kurulmasıyla ilgilenen devletlerin yöneticileri arasında önemli bir konuda görüş birliğine varılmıştır. Buna göre, bir taraftan barışı sağlamlaştıracak ve güvence altına alabilecek, öte yandan dünyanın ekonomik birlikteliğini gerçekleştirmeye yönelik ticaret ve finans politikaları, kuralları uygulayarak, tüm ülkelerin ekonomik gelişmelerini sağlayacak bir dünya düzeni yaratmak söz konusu olmuştur.[66] Böylece Bretton Woods* Anlaşması’nı 1944 yılında onaylayan 44 ülkenin temsilcileri, zararları ortaya dökülen bir geçmişin gelecekte yinelenmesinden sakınmak istemişlerdir. Bu nedenle önceden kestirilebilir bir dünya düzenini yeniden kurmak ve özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşları yıllarındaki para krizinin tekrarını engellemek amacıyla uluslararası kurumlar meydana getirmek zorunluluğu ortaya çıkmıştır.[67] Ancak böylesi bir evrensel düzeni kurmak ve yaşatabilmek için “barışı gerçekleştirecek ve koruyacak bir örgüt ve bekçiler” gerekmiştir. Böylece 1945 yılında Birleşmiş Milletler (Günümüzde üye devlet sayısı 188’dir.) kurulurken, bekçiler; Hitler Almanyası ile Mussolini İtalyası ve Japon İmparatorluğu’nu hezimete uğratan galip devletlerin en güçlüleri, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (1991’in sonu itibariyle Rusya), Çin, İngiltere, ve Fransa olmuştur. (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri).[68] 1949 yılında da, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İzlanda, Norveç, Portekiz ve Danimarka arasında, askeri bir savunma örgütü olan Kuzey Atlantik Paktı (NATO) imzalanmıştır.[69] Bu arada yine Avrupa ülkeleri tarafından, 5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupa Konseyi (Le Conseil De L’Europe) kurulmuştur. Bir yandan da, devletlerin bağımsız uluslararası “birlik”ler (communauté) oluşturulmaları da teşvik edilmiştir. Bunların sayısı 20. Yüzyıl’ın başlarında 100 dolayındayken, 1960’ta 1.000’e ulaşmış, 1990’lı yılların sonunda ise 26.000’e yükselmiştir. Öte yandan, söz konusu gelişmeler sonucu oluşturulan IMF (Uluslararası Para Fonu) uluslararası nakit akışını düzenlemek, çeşitli önlemlerle ulusal paraların karşılıklı değişim değerini belirlemek ve IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) sermayenin uluslararası hareketiyle ilgili düzenlemeler yapmak, böylece dünya ekonomisini bir bütün olarak yönetmek için Bretton Woods Konferansı sonucu örgütlenen küresel kurumlardır. GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) da uluslararası ekonomik düzeni yoluna koymaya yönelen en önemli kurumlardan biridir. (1 Ocak 1948 tarihinde yürürlüğe giren GATT’ın yerine, 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren “Organisation Mondiale du Commerce” [Dünya Ticaret Düzeni Anlaşması - OMC] konulmuştur.)[70] Soğuk savaş döneminin kutuplaşma ortamı (kapitalist blok-komünist blok) bloklar arası bir yarışma ortamı olarak düşünülebilir. Kamplaşmanın getirdiği yarış daha çok iki kavram - kalkınma ve gelişme - üzerine temellenmiştir. Bu nedenle 2. Dünya Savaşı, sözü edilen kavramları ön plana çıkarması açısından bir dönüm noktası olmuştur. Uluslararası sistemin iki merkez kamp çevresinde döndüğü bloklaşma yıllarının başlarında, Batı Avrupa ülkeleri Fransa, Federal Almanya Cumhuriyeti, İtalya ve Benelux devletleri (Hollanda, Belçika, Luexembourg), 18 Nisan 1951 tarihinde Avrupa Kömür ve Çelik Birliği’ni (Communauté Européenne Du Charbon Et De L’Acier - CECA) kurmuşlardır. Aynı ülkeler 27 Mayıs 1952’de, Avrupa Savunma Birliği’ni (Communauté Européenne De Défense - CED) oluşturmuşlar, 1954 yılında ise Avrupa Siyasal Birliği Projesi’ni hazırlamışlardır. Bu gelişmeler sonucu, 25 Mart 1957 tarihli iki Roma Sözleşmesi ile de (Avrupa Atom Enerjisi Birliği [Communauté Européenne De L’Energie Atomique - CEEA ya da Euratom] ve Avrupa Ekonomik Birliği [Communauté Européenne Economique – CEE]) günümüzde Avrupa Birliği (AB) olarak adlandırılan, “Ortak Pazar” gibi bölgesel nitelikli kurumlar da oluşmaya başlamıştır. 2. Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren dünya ekonomisi 1970’li yılların başına kadar (70’li yıllar dünya ekonomisinin geçiş dönemi olmuştur.) “Soğuk Savaş” ortamının yol açtığı kamplaşmanın paralelinde yaratılan kurumların etkisinde oluşmuştur. 1980’li yılların başından itibaren de dünya ekonomik düzenini belirleyen bloklaşma düzeninden çok farklı bir “Yeni Ekonomik Düzen” oluşmaya başlamıştır. 1970’li yılların başında dünya pazarlarındaki paralar, altın ve hammaddeler üzerinde büyük spekülasyonlarla başlayan sarsıntı, OPEC’in petrol fiyatını 1973 yılı sonunda yükseltmesi ve ABD’nin Vietnam’daki yenilgisiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak, 1974’den itibaren uluslararası ekonomide bütün göstergelerin olumsuzlaştığı görülmüş, gelişme yolundaki ülkelerin dış borç yükü giderek artmıştır. 1979-80 yıllarında OPEC petrol fiyatında yeniden yüksek oranlı bir artış yapınca, Latin Amerika’nın dış borcu çok yüksek ülkeleri, borç faizlerini bile ödeyemez duruma düşmüşlerdir.[71] İşte “Yeni Ekonomik Düzen” tanımıyla 1970’li yılların sonu 1980’li yılların başlarında, tam serbest piyasa ekonomisi (küreselleşme) hedefleri bu sırada gündeme getirilmiştir. Bu dönem ABD’de R. Reagan’ın, İngiltere’de ise M. Thatcher’in yönetime geldikleri yıllardır.[72] * Ülkelerin karşılıklı para değerlerini düzenlemeyi öngören Bretton Woods Anlaşması, para değerlerindeki aşırı dalgalanmalar yüzünden, 1976 Ocak ayında Kingston Anlaşması ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu tarihten sonra da ülke ulusal paralarının değerleri arz ve talebe göre belirlenmeye başlamıştır. Ancak birçok ekonomik gelişme gibi bu uygulamaların da denetçisi ABD kökenli iki kuruluştur: Dünya Bankası ve Internatıonal Monney Fondation (IMF)[73] 2. 1. Küreselleşme Tanımları İlk yıllarda, küreselleşmenin tanım ve kapsamı konusunda, amaç ve beklentilerin çeşitliliği nedeniyle tam bir uzlaşmaya varılamamıştır. O dönemlerde çeşitli yaklaşımların yanı sıra genel olarak küreselleşme, “Ülkeler arasındaki ilişkilerin yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayırımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin, bir anlamda maddi ve manevi değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin, ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılması” gibi iyimser duygularla, olumlu yanları abartılarak tanımlanmıştır. Süreç içinde ise tanımların içeriklerinde eleştirel yönler de görülmeye başlanmıştır. Bir tanıma göre küreselleşme, “Hangi alanda olursa olsun, ekonomiden sanata, bilimden iletişime herhangi bir çalışmada, üretimde, yapımda, dünya çapında geçerliliği, ağırlığı, öncülüğü olan ölçütlerin dikkate alınması ya da etkili hale gelmesi, benimsenmesi, dünyaya açılarak yerelliğin, ulusallığın reddedilmeksizin dışına çıkılması ve evrensellikle bağdaştırılması, birleştirilmesi”dir. [74] Bir başka tanıma göre küreselleşme, dünya genelinde toplumlar, kültürler, kurumlar ve bireyler arasında hızla gelişen ve karmaşık yapılı karşılıklı ilişki biçimleridir.[75] Küreselleşmenin amacının, içeriği, etkileri ve sonuçları irdelenmeden en basit anlamıyla, “farklı toplumsal kültürlerin ve inançların daha yakından tanınması; ülkeler arasındaki ilişkilerin yaygınlaşması ve yoğunlaşması sürecini meydana getirmek olduğu” da iddia edilmektedir.[76] Küreselleşmenin ekonomik ilkeleri ise sermaye piyasalarının, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi, emek piyasalarının esnekleştirilmesi, toplumsal harcamaların kısılması, vergilerin azaltılması, özel sektörün desteklenmesi biçiminde belirginleşmiştir. Ekonomik anlamda küreselleşme, uygulamalarda görüldüğü kadarıyla “dünya piyasasının küreselleşmesidir.” Bir anlamda sermayenin küreselleşmesidir. Dünya ekonomisinin bütünleşmesi, gerçekte mal ve sermaye akışlarının uluslararasılaşmasıdır. Kendini bir düşünce akımı ve bir politik program gibi sunan küreselleşme ya da “globalizasyon”, aslında liberalizmin günümüz koşullarına uyarlanmış halidir. Küreselleşme, iletişim, ulaşım, bilgi akışı ve tüketim alışkanlıkları açısından ülkelerin birbirine yakınlaşmasını sağlamaktadır. Sermayenin küreselleşmesi bağlamında ise “eşitsiz büyüme”yi hızlandırmaktadır.[77] Ancak küreselleşme kavramı, ne yalnızca ekonomik ne de yalnızca siyasal niteliklidir. Bir başka deyişle “globalleşme” olarak da adlandırılan bu kavram, öncelikle ideolojik kutuplaşmanın çözülmesi anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla küreselleşme kavramı, ekonomik, siyasal, sosyal ilişkilerin ülkeler arasında yaygınlaşması anlamına gelmekte, üretim, tüketim ve finans piyasalarının yanı sıra hukuk, demokrasi, insan hakları, siyasal sistem, kültürel ilişkiler, eğitim, çevre bilinci, sağlık gibi alanları da kapsamaktadır.[78] Tanımlarına göre küreselleşme, bütün dünya uluslarınca en azından tepki duyulmaması gereken bir süreçtir. Ancak uygulamada, tanımda ifade edilen “kültürel kimlik” ve “ekonomik süreç” konularından kaynaklanan endişeler hızla yaygınlaşmaktadır. Çünkü bugün görünen odur ki, ABD* ve öteki gelişmiş kapitalist ülkelerin çok uluslu şirketleri, içinde yaşanan dünya sistemini örgütlemekte, geliştirmekte ve yaşatmaktadır. Eğitim ve bilimsel araştırmalar, her türlü uygulamalar, bu sistemin gereksinimlerini karşılayacak biçimde yürütülmektedir.[79] Kapitalizm, toplumlarda bireylerin tüketim gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamakta, ancak bireye bu gereksinimlerin neler olabileceğini seçme yetkisini vermemektedir. Kapitalist üretim, daha sonra tatmin edeceği istekleri doğurmaya yetkin olması açısından, kendi kendine bağımlıdır. Kapitalist sistemin geniş üretkenliğinin, bu piyasaya katılanların isteklerinin büyük bölümünü karşıladığı bir gerçektir. Eğer isteğin tatmini mutluluk sayılırsa, o zaman, “Kapitalizm, mutlulukta bir artış vaat ediyor.” denilebilir. Ancak bu düşünceye göre, tatmin edilmemiş isteklerin de, mutsuzluğun gerekçesi olması sonucuna varılabilir. Bu çelişkiye rağmen, birçok toplum (özellikle gelişmişler), yeni-kapitalizm ve küreselleşmeye, genel çizgilerde olumlu bakmaktadır.[80] * ABD 1997 yılı sonunda üst üste aksamayan 7 yıllık bir gelişme süreci gerçekleştirmiştir. Aynı yıl kalkınma hızı yüzde 2,5 beklenirken yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiş, fiyat artışları yüzde 2,3 olmuş, devamlı düşen işsizlik oranı yüzde 5’in altına inmiştir.[81] 2. 2. Gelişmekte Olan Ülkeler İçin “Tehdit” mi ? Bir grup küreselleşmeye olumlu bakarken, karşıt grup, “küreselleşmenin, ‘bize ait olanı’ yıprattığı, bozduğu güdükleştirdiği” gerekçeleriyle bu uygulamayı, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir tehdit olarak görmektedirler. Ulusal kültür, kimlikler ve farklılıklar gibi konuların yoğun bir biçimde tartışıldığı son günlerde, “küresellik/evrensellik” karşısında yerellik ve yöresellikten yana tavır koyanların sayısında da bir artış gözlemlenmektedir.[82] Bir başka değerlendirmeye göre küreselleşme, “Ülkeler arasındaki ilişkilerin yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayırımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi, ancak birbirleriyle bağlantılı olguları içermesi, bir anlamda maddi ve manevi değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin, ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılması” biçiminde sunulmaktadır.[83] Ancak gelişmekte olan ülkeler açısından bu değerlendirmedeki iyimserliğin yerini, “hızla sömürülme duygusu” almaktadır. Batı dışındaki uluslar, küreselleşmeyi; “içi büyük ölçüde ABD güdümündeki Batı tarafından doldurulmuş, antipati kazanmış ‘Batılılaşma’ kavramının yerine ikame edilmeye çalışılan yeni bir ideoloji” olarak tanımlamaya başlamışlardır.* Bir değişik görüşe göre de, Küreselleşmeye yönelik tüm eleştirilere ve ABD’nin uluslararası medya üzerindeki egemenliği konusundaki tüm şikayetlere rağmen, ABD ile öteki ülkeler arasındaki kültürel ilişkiler, yabancı siyasetçilerin ve aydınların sıkça vurguladıkları gibi kesinlikle tek yönlü olarak gerçekleşmemektedir. Çünkü öteki ülkeler yalnızca tüketici konumundayken, kültürün önde gelen üreticisi yalnızca ABD değildir ve olamaz da... Aksine tüm dünyada farklı ve giderek heterojenleşen kültürler ve toplumlar arasındaki çok yönlü ilişkiler söz konusudur. Aslında küresel kültürün melez doğasını, Amerikan kitle kültürünün hem modern çağın öncülerine, hem de çağdaş dış kaynaklı etkilere olan bağımlılığın yarattığı karşılıklı etkileşim tam anlamıyla açıklamaktadır.”[84] Oysa küreselleşme sürecinin herkesin paylaştığı var sayılan etkileri, aslında tümüyle birleştirici değildir. Küreselleştirme birleştirdiği kadar böler de... Küreselleşme süreçlerinin ayrılmaz bir parçası, mekanı giderek bölme, insanları ayırma ve dışlamadır. Küreselleşmeye maruz kalan insanların yeni kabileci ve köktenci eğilimi kadar, küreselleşen üst kültürün yaygın olarak sözü edilen “melezleşmesi” de küreselleşmenin meşru bir çocuğudur. Özel bir endişe kaynağı da, giderek daha fazla küresel ve yurtsuz hale gelen seçkin kesimle geride kalan “yerelleşmiş” kesim arasında, süreç içinde artan iletişim kopukluğudur. Anlam ve değer üretim merkezleri günümüzde yurt ötesidir, yerel kısıtlamalardan kurtarılmıştır; ne var ki bu durum, söz konusu değer ve anlamların sunulacakları bireyler için geçerli değildir.[85] Bu nedenlerle küreselleşme tüm yönleri ve etkileriyle değerlendirilmesi gereken bir kavramdır. Çünkü küreselleşme, benimsenecek politik sistem, demokrasi, insan hakları, din ve laiklik, çevrecilik gibi birçok değerin güncelleşmesini ve yerleşmesini dayatmakta, ulusal ekonomilerin dünya ile bütünleşmesini, teknolojinin, üretimin, tüketimin ve finansmanın önündeki sınırların kalkmasını öngörmektedir. Uygulamalar sonucu bazı örnekler irdelendiğinde, küreselleşmenin ekonomik açıdan, daha çok Batı merkezli kapitalizme yarar sağladığı görülmektedir. Bu yüzden bazı düşünürler, “Bilen bilmeyen küreselleşmeyi, gelişmekte olan ülkelere yeni ve geniş gelişme ufukları açan bir şey zannediyor. Oysa küreselleştin mi, aslında, sistemin pazarı oluyorsun. Başka türlü ifade etmek gerekirse sistem, gezegenin öteki ülkelerini ekonomik denetime almanın adını, kibarlık olsun diye, ‘küreselleşme’ koymuş.” görüşünü savunarak, küreselleşmeye karşı çıkmaktadırlar.[86] * Ortadoğu’nun petrol üretim bölgelerinde tek taraflı bir kontrol elde etmek küçümsenecek bir başarı değildir. ABD, İngiliz selefinden miras aldığı bölgeye ilişkin stratejik planlamasını terk etmemiştir. “Bu değerli maddi varlık” zayıf ve bağımlı olan ve kendilerine söylenenleri yerine getiren hanedan diktatörlükleri ile yerel yöneticilerce idare edilecektir. İşte bunlar, ismi olup cismi olmayan, bağımsızlık bağışından sonraki türlü “anayasal uydurma”nın arkasında, asıl İngilizler’in tahakkümünü sağlayan ve İngiliz emperyalist planlamacıların “sahte Arap görünümü” diye adlandırdıkları durumu oluşturmaktadır. “Yöneticiler işlevlerini yerine getirdikleri sürece istedikleri kadar zalim ve namussuz olabilirler. Bu hususta, geniş bir zorba ve katil grubuna katılırlar; bir dizi Latin Amerikalı subay, Suharto, Marcos, Mabutu ve bunlar gibi daha birçokları... [87] 2. 3. ABD’nin Öncülüğü Küreselleşmede de, birçok konuda olduğu gibi, ABD başrolde bulunmaktadır. Çünkü iki kutuplu siyasal düzenden sonra dünyanın yeni düzenini oluşturmak, büyük ölçüde ABD’nin tekelinde kalmıştır. ABD bu tekel konumunu, tabii ki kendi dünya egemenliğini pekiştirmek için kullanmaya çalışmaktadır.* Bu çaba aslında, ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrasında başlattığı bir sürecin uzantısı olarak da görülebilir. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD, ekonomik, sosyal ve politik bir uluslararası yapılanmayı hedeflemiş, bu amaçla birçok uluslararası örgütün kurulmasına öncülük etmiştir. Bu arada yine ABD’nin desteğiyle birçok askeri, ticari, siyasi ve görünürde toplumsal amaçlı bölgesel ya da kıtasal örgütlenmeler de oluşturulmuştur.** Söz konusu girişimler çerçevesinde, başta ABD olmak üzere endüstrileşmiş ülkelerin hızlı gelişme süreci 1970’li yılların sonuna kadar sürmüştür. 1980-1990 yılları arasında ise ABD’nin “uluslararası doğrudan yatırımları” (Les Investissements Directs Internationaux – IDI) ikiye katlanırken, Avrupa ülkelerinin 4 kat artmış, Japonya’nın ise 8 kat fazlalaşmıştır.[88] Bir yandan da ABD, ekonominin küreselleşmesi adına tüm ağırlığını, bu uygulamaya aykırı yasa ve yönetmeliklerin kaldırılması savaşımına koymuştur. Çünkü, mümkün olan en çok sayıda ülkenin sınırlarını bu serbest sermaye ve bilgi akışına açmakla, Amerikan kökenli endüstri devlerinin ekmeğine yağ sürülmüş olacaktır.[89] Bu gelişmelere karşılık Rusya’nın önderliğinde 1991 yılı Aralık ayında, Bağımsız Ülkeler Birliği (Communauté Des Etats Indépendants – CEI) oluşturulmuştur. Demirperde ülkelerini “Varşova Paktı” adlı ekonomik, siyasal ve askeri bir örgüt altında toplamış olma deneyimine sahip bulunan Rusya’nın bu girişimi ise Batılılar tarafından, “Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni oluşturmuş ülkelerdeki iç kinleri bölmek için, dış korkular yaratmak” biçiminde yorumlanmıştır. [90] * Dünya Ticaretinde Yeni Eğilimler ve Terör Dünya ticaretinin büyük aktörleri yıllardır şu sorulara yanıt arıyorlar: nasıl artırırız? Ama kâr marjımızı düşürmeden... Ticaret hacmini Emek yoğun sektörlerle boğuşan ülkelerle ticarette nasıl bir yol izlemeliyiz ki, hem ellerindekileri ucuza alabilelim, hem de pahalı ürünümüzü satın alacak güce sahip olsunlar? Bu soruların yanıtlarına doğru giden yol, hiç şüphe yok ki “küreselleşme” kavramı altında gizli. Uruguay’ın Punta del Este kentinde 1985 yılında başlayan ve yaklaşık bir yıl önce ABD’nin Seattle kentinde devam eden çok taraflı uzun ticari görüşmelerde “ticari engellerin kaldırılması” genel ilke olarak kabul edilmiş ve 2005 yılına kadar bütünüyle uygulamaya geçilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak, burada, “ticari engel” tanımı içine gümrük vergileri ve fonların girdiği, ticari engellerin kaldırılması denilince, bunun bütün dünyada gümrük birliğinin sağlanması anlamına gelmediğini anımsamakta yarar var. Ticaretin başrol oyuncuları, ticari engellerin kaldırılmasıyla, bir yandan sermaye derinliği bulunmayan, teknolojik gelişme trendini yakalayamamış rakiplerini, savunmasız maça çıkmaya zorlarken bir yandan da “tarife dışı” diye tanımlanan yeni engeller üreterek zaten zayıf olan rakiplerinin bir kolunu bağlama çabası içindeler. “Tarife dışı” adıyla ortaya çıkan yeni ticari engeller, “demokrasi”, “çevre”, “insan hakları” gibi ilk bakışta göze, kulağa ve kalbe hoş gelen tanımlarla süslü... Şimdi deniliyor ki, “Çevreyi kirleterek üretim yapıyorsan...”, “Çocuk işçi çalıştırıyorsan...”, “Sigortasız işçi çalıştırıyorsan...”, “... işçiden fazla çalışanın varsa ve en az ... tuvalet yoksa...”, “Çalışılan mekandaki tavan yüksekliği ... metre ... santimden alçaksa...” diye başlayan ve “...senden alım yapmam.” diye sonuçlanan cümle sayısını listelemeye kalkarsanız, 5 bin sayfaya ihtiyacınız var demektir. Evet, bunlar ilk bakışta bile savunulmayacak şeyler değil. Ancak, uygulamalar gösteriyor ki, aynı alıcı bir Türk firmaya, “tavan yüksekliğiniz bizim standartlarımızdan 15 santim kısa, ithalatı bu koşularda sürdürmemiz mümkün değil...” derken, alımlarını, ranzalara yerleştirilen bantlarda üretim yapan bir Çinli firmaya kaydırabiliyor. Çokuluslu şirketlerin kâr marjlarını artırma gayreti ile açıklanabilecek keyfi tutum ve çifte standardın dünya ticaretine hakim olmaya başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ve şimdilerde yukarıda sözü edilen tarife dışı engellere bir yenisi eklenmek üzere: Terör... ABD yönetiminin, “terörle mücadele uzun yıllar sürecek ve bu mücadelede her yol denenecek” yönündeki açıklaması, 11 Eylül 2001 tarihinin dünya ticareti açısından da yeni bir uygulamanın esin kaynağı olarak kayıtlara geçeceğini gösteriyor. “Teröristleri barındıran..., destekleyen..., kollayan... cesaretlendiren..., terörist eylemlerde bulunan...” diye başlayacak cümleler tarife dışı engelin yeni adı olacak. Peki bu engelin standardı ne olacak? Yıllardır terör belasıyla boğuşan, 30 binden fazla yurttaşını kaybetmiş ve şimdilerde açılan “anti-terörist cephe” içinde yer alan Türkiye, bundan nasıl etkilenecek? Bu özelliklerinden dolayı ticaretin kaydırılacağı, kayrılan ülkeler arasına mı alınacak, yoksa örneğin Kıbrıs’ın kuzeyini işgal etmiş ülke tanımlaması altında ezilecek mi? Karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşırmak tarife dışı engel sayılacak mı? Sudan, Afganistan, Suriye, Libya, Irak topun ağzındaki ülkeler. Ya İsrail, Filistin, Güney Afrika Cumhuriyeti, Türkiye, Rusya, Yunanistan, hatta Almanya... Kim hangi ülkeyi hangi kefeye koyacak? Belli ki, standardı yine ABD önderliğindeki başrol oyuncuları belirleyecek. Ve yine belli ki, ticaret önümüzdeki dönemde biraz daha “herkesin işine geldiği” yöntemlerle engellenecek.[91] ** Öteki sanayi toplumları gibi ABD ekonomisi de, daha önceki yıllarda korumacı önlemlere dayanarak gelişmiştir. Savaştan sonraki dönemde ABD, kendi yatırımcılarının her türlü rekabetten galip olarak çıkacağı (dönemin ekonomik gerçekleri ışığında bakıldığında akla uygun görülen bir beklenti) varsayımıyla liberal ilkelerin savunuculuğunu üstlenmiş ve bu politika uzun yıllar uygulanmıştır. Benzer nedenlerle İngiltere de, Japonya’nın rekabetine dayanamadığı iki savaş arasındaki dönemde, bu öğretileri ve beraberinde gelen mağrur söylemi terketse bile, kendi hegemonyasının sürdüğü dönemde serbest ticareti hararetle savunmuştur.[92] 2. 4. Yeni Dönem 21. Yüzyıl’ın başlangıcında dünya, geleneksel politik blokların ortadan kalktığı, her alanda liberal eğilimlerin güçlendiği, teknolojik gelişmenin sınır tanımaz bir biçimde önemli değişmelere yol açtığı bir döneme girmiştir ve bu süreç hızla devam etmektedir. Küreselleşme biçimindeki siyasi ağırlıklı yapılanma sürecinde ısrarın en önemli nedeni, ABD ekonomisinin devleri konumundaki şirketlerin, dünya pazarlarında serbestçe hareket edebilmelerini sağlamaktır. ABD kökenli şirketlere bakılırsa, bunların uluslararası niteliğe kavuşma ya da dışa açılma sürecinde öncü oldukları görülmektedir.[93] Örneğin, iletişim alanında dünyanın “yeni efendileri” sayılan dev şirketler şunlardır: Walt Disney: İletişim dünyasının bu ilk devi, çizgi film piyasasındaki egemenliğinin yanı sıra aynı alandaki değişik üretimleriyle (video kaset, video oyunları, disk, CD, kitap) gelişmesini sürdürmektedir. Grup, sahip olduğu Disney Channel’ın yanı sıra uluslararası görüntü ajansı WTN’nin de çoğunluk hisselerini elinde bulunduran ABC televizyon ağı ile bu ağın spor kanalı ESPN’yi, 12 dolayında yerel TV kanalını ve 20 kadar yerel radyo istasyonunu satın almıştır. Grup, internet arama motoru “Infoseek”’in yüzde 43 hissesine de sahiptir. Söz konusu iki ortak, yeni bir internet arama motoru olan “Go Network”ü devreye sokmuşlardır. ABD’nin yanı sıra çeşitli ülkelerdeki eğlence merkezleri de (Disneyland) grubun hatırı sayılır gelir kaynakları arasında bulunmaktadır. TimeWarner: Yazılı, görüntülü ve sesli iletişimin başta gelen devlerinden Time Warner, dünya ölçeğinde sürekli haber yayını yapan Ted Turner’ın CNN’i ile birleşmiştir. Bu birleşmeyle güçlenen “sinemaks” ve film şirketleri HBO, TNT ve TBS, pazardaki paylarını büyük ölçüde artırmışlardır. Böylece grup iletişim alanında, “dünya üzerinde 4. büyük” olma niteliğine kavuşmuştur. News Corporation: Rupert Murdoch’un News Corporation şirketi, sahip olduğu 132 gazete ve 25 dergiyle (Sun, Times, News of the World...) İngiliz basın piyasasının yüzde 40’ını, Avustralya basın piyasasının ise yüzde 70’ini denetim altında tutmaktadır. News Corporation, Twentieth Century Fox şirketinin de çoğunluk hisselerine sahiptir. Şirket ayrıca, İngiltere’de Sky TV, ABD’de ise Fox News ve üç demet halinde uydudan 90 kanalda yayın yapan şirketlerin büyük bölümünü elinde bulundurmaktadır. (İngiltere-BskyB, Hong Kong-Star-TV, Avustralya-Foxtel.) Grubun 50’nin üzerinde ülkede 800 dolayında şirketi bulunmaktadır. Viacom: Paramount film stüdyolarının, Simon&Schuster yayınevinin, aralarında MTV’nin de bulunduğu 19 TV kanalının sahibi, Blockbuster video kasetlerinin dağıtımcısı Viacom, 1999’da CBS televizyon kanalını da satın alarak, Time Warner ve Walt Disney gruplarıyla yoğun bir rekabete girmiştir.[94] Bunların yanı sıra AT&T (telefon alanında dünya ölçeğinde egemenlik kurmuş bir şirket), MCI-BT (ABD’de telefon ağının ikinci büyük adı - eski British Telecommunications şirketi), Sprint (ABD’nin üçüncü uzun mesafe operatörü), Cable&Wireless (Hong Kong Telecom’u kontrol etmektedir.), Bell Atlantic, Nynex, US West, TCI (En büyük kablolu TV dağıtımcıları), NTT (Japonya’nın ilk sıradaki telefon grubu), Sony, General Electric (NBC network’u satın almıştır.), America Online (Netscape’i bünyesine katmıştır.) uluslararası alanda yoğun rekabet içindeki önde gelen şirketlerdir. Öte yandan rekabet, Avrupa’da çıkarları birbirleriyle çakışan, karşılıklı ortaklık hisselerine sahip şirketler arasında da sürmektedir: “News Corporation, Pearson (The Financial Times, Penguin Books, BBC Prime, Les Echos), Bertelsmann, (AOL, Cegetel, Canal+) Leo Kirch (DF1), CLT/UFA (RTL), Deutsche Telekom, Telecom Italia (İtalyan telefon şirketi.), Telefonica, Prisa (İspanyol iletişim şirketi), France Telecom, Bouygues, Lyonnaise des Eaux, Canal Plus ile Havas’ı kontrol eden Vivendi (eski La Générale Des eaux).” [95] Görüldüğü gibi uluslararası iletişim, gerçekte ABD, Avrupa ve Japon menşeli çok uluslu şirketlerin egemenliği altındadır ve bunlarla rekabet edebilecek tek bir ulusal devlet yoktur. Bu bağlamda, telekomünikasyon sektörü, küreselleşme olgusuna tipik bir örnektir. Bu sektörde birleşmeler, tek bir ulusal şampiyon çıkartmak için değil, teknolojik yenilenmenin yanı sıra hantallaşmayı önlemek açısından da gerekli görülmektedir. Bu nedenle birleşmeler daha kolay olmaktadır. Bu yönde ilk adımlar ABD, Japonya ve İngiltere tarafından atılmıştır. Amerikan telekomünikasyon devi American Telegraph and Telephone (ATT), Japon tekeli Nippon Telegraph (NTT) ve İngiliz British Telecom, “deregulation” uygulamaları çerçevesinde bölünmüşler ya da özelleştirilmişlerdir. ATT kendinden ayrı yedi bölgesel şirkete bölünerek küçülmüştür. Aynı biçimde NTT de 1999 sonunda üçe bölünmüştür. Bu uygulamadaki amaç içeride bölünerek küçülmek dışarıda ise büyümektir. “Deregulation” özellikle kamu kuruluşlarının ya da ulusal piyasayla sınırlı özel tekellerin kendi doğal gelişme sınırlarına ulaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu dev şirketlerin iç pazarda daha büyümeleri ve verimli kalmaları olanaksız hale gelmiştir. Bu süreçte British Telecom, İspanyol Telefonica ve Portekizli Portugal Telecom, Fransız Cégétel ile ATT ise İtalyan Telecom İtalia ile ortaklık kurmuştur. Başlangıçta tam rekabeti sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bu süreç (bölünmeler), son aşamada büyük devletlerin tekellerinin dış piyasalara açılarak ulus-aşırı şirketler oluşturmalarıyla, eskisinden çok daha hızlı küresel ölçekte “oligopol” gruplaşmalara yol açmıştır. Böylece mega ittifaklar, ulus-aşırı çok güçlü gruplaşmalar oluşmuştur. Örnek olarak, ATT ile Worldpartners ve Unisource grubu, British Telecom ile Concert ve Telefonica ve Cégétel gruplaşması, Global One içinde France Télécom ile Deutche Telecom ve Sprint’in ittifakları, İngiliz Şirketi Cable and Wireless ile Mercury, Bouygues Telecom, Vebacom ve Hong Kong Telecom’un bir federasyon halinde bir araya gelmeleri verilebilir. Bu gelişmelere bakarak, “İletişim alanı, çok yakın bir tarihte, dünya çapında beş-altı küresel oligopol şirketin egemenliği altında olacaktır.” demek kehanet sayılmamalıdır.[96] Bu gelişmeler ardından OECD, IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar, kendilerini “liberal” sayan akademisyenler ve uluslararası bağlantılı yazılı, görsel ve işitsel kitle iletişim araçları, yabancı sermayeye açılımı teşvik etmeyi yoğunlaştırmışlardır. Açıktır ki, yabancı sermayeye açılan her ulusal piyasa, telekomünikasyon alanında az sayıdaki dev şirketin pazarlarını daha da genişletmelerini sağlamıştır. 1996 yılında telekomünikasyon hizmetlerinin dünya piyasası 440 milyar dolar olmuştur. 2001 yılında bu rakamın 900 milyar dolara ulaşması, 2002 yılında ise 1 trilyon 300 milyar doları bulması beklenmektedir. Kapitalizmin yaşadığı bu değişimde, egemen olan mantık birleşme değil, rakibi yutmadır. Gerçekten, öngörülemeyen birçok teknolojik sıçramanın ya da tüketici sayısında şaşırtıcı dalgalanmaların yaşandığı bir pazarda amaç, köklü, oturmuş, işini iyi bilen şirketlerin bu alandaki birikimlerinden ve deneyimlerinden yararlanmaktır. Yeni dağıtım olgusunu, giderek artan veri akışı -sohbetler (chat), bilgiler, finans hisseleri, görüntüler, her türlü gösterge, vb. oluşturmaktadır. Bu bilgi akışı, bir yandan veri üreten medyayı -yayıncılık, basın ajansları, gazeteler, sinema, radyo, televizyon Web siteleri, vb.- ilgilendirirken, bir yandan da bunları değerlendiren telekomünikasyon ve bilgisayar şirketlerinin ilgi odağı haline gelmiştir.[97] 2. 5. “Global Medya” Görüldüğü gibi küreselleşmenin teknik altyapısını kitle iletişim araçları oluşturmaktadır. “Global Medya” (uluslararası bağlantılı yazılı, görsel ve işitsel kitle iletişim araçları), Yeni Dünya Düzeni’nin (YDD) serbest piyasadaki finans gücünün yanı sıra en önemli aracıdır. Küreselleşmenin en ateşli avukatı olan global medyanın asıl amacı, her türlü, yerel, bölgesel ve ulusal değer yargılarına karşı çıkarak, serbest piyasa ve sermayenin egemenliğini öngören YDD ideolojisinin bir propaganda aracı olmaktır. Üstelik YDD’nin, bir başka deyişle dünya üzerindeki neo-liberalizmin, “yeni sağ”ın, “tek düşünce”nin meşrulaşarak yasallaşabilmesi için global medya, kimi zaman ve mekanlarda, serbest piyasanın finans gücünden daha da fazla önem kazanmaktadır. Global medya, liberalizmin küresel çapta “rıza üreticisi” konumundadır. Global medya örneklerinde, çoğu kez paranın (sermaye, kar, rekabet) tayin edici ve neredeyse tek değer yargısı olduğu, her haber ve yazının “leitmotiv”idir. Global medya, genelde, dayanışma, kamusal bilinç, yurttaş hakları, özgürlük, emekçi sorunları gibi, solun temel değer yargılarına karşı, acımasız ve amansız bir ideolojik savaş açmıştır. Çünkü kar ve rekabet mantığıyla hareket eden global medya şirketlerinin, günümüzde en önemli amacı, bundan böyle ürünlerini mümkün olan en geniş tüketici kitlesine ulaştırmaktır. Bu durumda da sürekli genişlemeci bir eğilim vardır ve bu eğilim durmaksızın genişletilmiş mekanlar (yazılı basın organları, görsel, işitsel medyalar) ve piyasalar inşa edilmesi yönünde çalışmaktadır. Ulusal toplulukların eski sınırlarının ve engellerinin yıkılması artık zorunludur. Çünkü bu sınırlar, ticari stratejinin yeniden örgütlenmesinin önündeki keyfi ve akıl dışı engeller olarak görülmektedir.[98] Dünyadaki dev medya holdinglerinin mülkiyet organigramlarına bakıldığında da, bu finans-medya ikilisinden oluşan globalcilik, somut olarak ortaya çıkmaktadır. ABD’deki üç büyük TV şebekesinin arkasında, General Electric gibi sanayi devinin yanı sıra çeşitli banka ve finans kuruluşları bulunmaktadır. Dolayısıyla bu medya kuruluşları, kimi zaman doğrudan, kimi zaman da “jointventure” (şirket evlilikleri) ya da borsadaki değerli kağıtların toplu alım satımları sayesinde, banka ve finans kurumlarının etkisine, bazen de doğrudan denetimine girmektedirler. Batı Avrupa’da da, durum çok farklı değildir. ABD yetkilileri, 1993’te Uruguay’da düzenlenen GATT toplantılarının kapanışındaki tartışmalarda, “iletişimin basit bir hizmet sayılması, bu özelliğiyle de genel ticaret kurallarına uyması gerektiğini” öne sürmüşlerdir. Yine ABD, Kasım 1996’da Manila’da yapılan APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği) 4. Zirve Toplantısı’nda, “Bölge ülkelerinin pazarlarını 2000 yılına kadar bilgi teknolojilerine açma” kararının alınmasını sağlamıştır. Singapur’da, Aralık 1997’de Dünya Ticaret Örgütü’nün bakanlar düzeyinde yapılan toplantısında ise “Tüm telekomünikasyon hizmetlerinin hiçbir genel kısıtlama getirilmeksizin bütünüyle serbest olması” tavsiye kararı alınmıştır. 15 Şubat 1998’de de, Cenevre’de, Dünya Ticaret Örgütü’nün himayesinde yapılan toplantıda, 68 ülke tarafından imzalanan anlaşma, özellikle önemli Amerikan, Avrupa ve Japon şirketlerine, 10 kadar ülkenin pazarlarının açılmasını sağlamıştır.[99] Öte yandan, 1997 sonu itibariyle uluslararası alanda faaliyet gösteren çok yönlü ilk 20 iletişim şirketi ya da grubunun, dolar bazındaki iş hacimlerinin büyüklüklerine göre sıralaması şöyle olmuştur: 1. Walt Disney (ABD), 2. News Corporation (Avustralya), 3. Viacom (ABD)*, 4. Time Warner (ABD), 5. Bertelsmann (Almanya), 6. Sony (Japonya), 7. Time Warner Entertainment (ABD), 8. Havas (Fransa), 9. Matra Hachette (Fransa), 10. ARD (Almanya), 11. Polygram (Hollanda), 12. Seagram (Kanada), 13. General Electric / NBC (ABD), 14. NHK (Japonya), 15. Cox Enterprises (ABD), 16. Gannett (ABD), 17. Thorn EMI (İngiltere), 18. CBS Corporation (ABD), 19. BBC (İngiltere), 20. Time Mirror (ABD).[100] Görüldüğü gibi, büyüklük açısından dünya sıralamasında ilk 20 iletişim şirketinin 9’u ABD kökenlidir. Listede 2 İngiliz, 2 Fransız, 2 Alman, 2 Japon, 1 Avustralya, 1 Kanada ve 1 Hollanda şirketi yer almaktadır. Yine listedeki ilk 4 iletişim şirketi arasında 3 ABD şirketi bulunmaktadır. 9 ABD kökenli iletişim şirketinin toplam iş hacmi, 20 şirketin toplam iş hacminin yarısına eşittir. * Eylül 1999’da, listede 3. sıradaki Viacom ile 18. sırada yer alan, ABD’nin ilk televizyon kanalı CBS’in birleşmesi sonucu Viacom, adını koruyarak ilk sıraya yükselmiştir. 2. 6. Bilgi Akışının Denetimi “Malların, sermayenin, enformasyonun ve emeğin tek tip düzenleme altında, dünya çapında dolaşımı ve bunun giderek anındalaşmaya yönelmesi” biçiminde de tanımlanan küreselleşmenin, kitle iletişim araçlarının katkısı olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Uluslararası diplomasi ve ekonominin yeniden yapılandırılmasında, diplomatik ve ekonomik üstünlüğün sürdürülmesinde bilgi kilit konumundadır. Çünkü bilgi genelde, geldiği yerin amaç ve örgütsel özelliklerine göre belirlenmektedir.[101] Bu gerçeğin bilincinde olan ABD ve güdümündeki gelişmiş ülkeler, uluslararası bilgi akışını yoğun biçimde denetleme yolunu gitmişlerdir. Bu denetleme her zaman, “kendileri için gerekli bilgileri, gerekli koşullarda ve gerekli zamanda yayma” biçiminde olmuş ya da iletişime, “belgelere yansımayan” çeşitli engeller, yasaklamalar konulmuştur.* Engelleme yöntemlerinden biri de gereğinden çok bilgi aktararak, “asıl olan”ı saklamak biçiminde uygulanmış ya da sık sık “yanlış bilgilendirme” silah olarak kullanılmıştır. İngiltere’nin 1982 yılında Falkland Adaları’nı “yeniden fethiyle” ilgili hiçbir çatışma fotoğrafı ya da filmi yayımlanmamıştır. Yine aynı yıl içinde İsrail’in Lübnan’ın güneyini, ABD’nin de Grenada’yı işgalleriyle ilgili olarak aynı yöntemler uygulanmıştır. Kuzey Vietnam’daki başarısızlığını, önemli bir bölümüyle kitle iletişim araçlarının yayınlarına bağlayan ABD yönetimi, Aralık 1989’daki Romanya olaylarıyla aynı günlere rastlayan Panama işgalinin dünya kamuoyuna yansımasına çeşitli önlemlerle engel olmuştur. Oysa Romanya olaylarında Batı kaynaklarının iddia ettiği gibi 70 bin kişi değil, yalnızca 1.000 kişi ölmüştür, Panama işgalinde ise çoğu sivil 2.000 kişi...[102] Engelleme yöntemlerinden biri de iletişimi denetim altında tutmaktır. Bu doğrudan yapılmamakta, gelişmekte olan ülkeler öncelikle iletişimin, toplumsal bir kaynak olduğu yolunda ikna edilmektedir. Sonraki aşamada, iletişimin de toplumun öteki kaynakları gibi planlanabileceği ortaya atılmaktadır. Son aşamada ise planlamalar, egemen devletlerin çıkarlarına uygun bir biçimde yapılmaktadır.[103] * 1990 yılında Nikaragua’da seçim kampanyası başladığı zaman Beyaz Saray, “Eğer Washington’un adayı seçilmezse ABD’nin terör ve ekonomik savaşımının devam edeceğini” bildirmiştir. Seçimler “olması gerektiği gibi sonuçlandığında, Sandinistler’e düşman olan Latin Amerika basını genel olarak bunu George Bush için bir “zafer” olarak yorumlamıştır. ABD’nin tepkisi ise daha farklı olmuştur. Arnavutluk ve Kuzey Kore’de olduğu gibi Amerikalılar “sevinç içinde kenetlenmişken, gazeteler spot haberlerle “Birleşik Devletler’in haklı hamlesinin zaferini” kutlamışlardır. Köşe yazarı Anthony Levis ise “Washington’un barış ve demokrasi denemesine, duyduğu hayranlığı” dile getirirken, “Bu, Jefferson’un düşüncesinin, gücünün yepyeni kanıtıdır: yönetilenin rızası ile yönetim...” diye yazmıştır.[104] 2. 7. İletişimin Küreselleşmeye Katkısı Uluslararası ekonominin yeniden yapılandırılmasında ve ekonomik üstünlüğün sürdürülmesinde, iletişim kilit konumundadır. Bu çerçevede iletişim ağlarının küreselleşmeyi destekleyen teknik özellikleri şöyle sıralanabilir: 1- Telekomünikasyon ağları, görüntü, ses, metin, bilgisayar verileri ve her türlü elektriksel imlemi (sinyali) ortak bir sayısal temelde birleştirmiştir. 2- İletişim maliyetleri düşmüştür. Sayısal araçlar da, daha ucuza üretilmektedir. Sayısal ağlardaki verimlilik artmış, belirli kapasitede akan enformasyon miktarı hızla çoğalmıştır. 3- İletişim teknolojilerindeki gelişme sayesinde, coğrafi uzaklıkların maliyete etkisi azalmıştır. 4- İletişim süreci üzerinde hem alıcının hem de vericinin enformasyonu toplama, işleme sunma ya da alma sürecindeki esneklik artmıştır.[105] 2. 8. Pazarlama Yöntemleri Uluslararası kuruluşların paketledikleri ve teknolojinin yaydığı iletiler, kitleleri yönlendirmektedir. Kitleler, reklamlarla kandırılmakta, propagandalarla ikna edilmekte, gösterilerle eğlendirilmektedir. Ürün satmak için uygulanan tüm bilimsel yöntemler, düşünce satmak için de kullanılmakta, süslenerek paketlenen düşünceler alıcı bulmaktadır. Yeni iletişim ağlarının, daha önceleri görülmemiş boyutta ve seçenekte kültür ürünleri ve bilgi sunmaları, kimi bilim adamlarını kaygılandırmakta, devletlerin yanı sıra bireyleri de tek tek etkileyebilen iletişim ağlarına karşı, sivil halkın korunması konusunda uyarıda bulunulmaktadır. Öte yandan, küreselleşmeyle paralel giden bölgeselleşme, aslında anlam olarak zıt gibi görünse de, uygulamada küreselleşmenin altyapısını hazırlayan bir gelişmeden ibarettir. Çünkü bütün bölgesel ekonomik yapılanmalar, aslında gelecekteki “tam küresel ticaretin standart kurallarını oluşturma” projeleri biçiminde ortaya çıkmaktadır. Dünya küreselleşirken, bir yandan da bölgeselleşmektedir. [106] 2. 9. İslam Ülkelerinin Tutumu Öte yandan İslamiyet’ten söz ederken, hele İslamiyet’in modern kültürle ilişkisi, modern sanatla ilişkisi söz konusu olduğunda, özellikle Batı ülkelerindeki birçok kişi, “modernleşme ile İslamiyet’in bir bakıma zıt kutuplar oluşturdukları, biri alanını genişlettikçe ötekinin alanını daralttığı” önyargısını taşımaktadır. Oysa modern dünyanın oluşumunda İslamiyet ve Batı çıkarlarını koruma bakımından, her iki kutup çoğu zaman karşıt ve çatışmalı bir konumda olsalar bile her zaman alış verişlerini sürdürmüşlerdir. [107] Buna rağmen anılan önyargı nedeniyle günümüzde, herhangi bir Müslüman ülkedeki İslam kimlikli operasyonlar, “Batı karşıtı faaliyetler” olarak değerlendirilmektedir. Bunun temelinde de, Batılılaşma yerine herhangi başka bir “şeyleşme”nin, küreselleşme dışında kalmaya özdeş sayılması yatmaktadır. 11 Eylül 2001 tarihinde, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine yapılan uçaklı saldırılardan sonra birçok ülkede Müslüman kişilere yönelik davranış ve eylemler, anılan çifte standardın somut birer örneğidir. Batı ülkeleri halkları “haçlı kafasıyla” hala Müslümanlar ile anarşistleri ve teröristleri aynı kefeye koymayı sürdürmektedir. Nitekim ABD Başkanı George W. Bush da saldırıyı gerçekleştiren Müslüman teröristlere karşı yapılacak mücadeleyi, dil sürçmesiyle! “haçlı seferine” benzetmiştir. İtalyan Başbakanı Berlusconi de, “Batı’nın Müslüman ülkelere oranla üstün olduğunu” söylemekten çekinmemiştir. Bu tür düşünenlerin, yalnızca anılan iki ülkenin adı geçen yöneticileriyle sınırlı kalmadığı bir gerçektir. Özellikle Avrupa’da birçok Hıristiyan ülke yöneticisi ve yurttaşları, aynı pasaportu taşısalar bile insan haklarının bayraktarlığını yapıyor gözükürken, Müslümanlar’ı ikinci sınıf insan olarak görmeyi yeğlemektedirler. Bu ve benzer görüş yandaşları küreselliği, “Dünyayı tek bir yer olarak kavrayan yeni bir bilincin biçimlenmesi, bu doğrultuda dünyanın bir bütün olarak somut yapılaşması” kabul ettiklerinden ve bu devinimi “Batı merkezli, Hıristiyan kökenli” olarak değerlendirdiklerinden, uluslar, toplumlar ve topluluklar arasındaki kültürel ve dini farklılıkları görmezden gelmeye çalışmaktadırlar. Bu yaklaşım da küreselleşmenin, her kültürün ve ekonominin eşit çıkar sağlayabileceği bir süreç olmadığının, bir başka açıdan kanıtı sayılmaktadır. Bunun bilincine varan özellikle gelişmekte olan Müslüman ülkeler, kendilerini dışlamayan, sömürmeyi amaçlamayan bir dünya düzeninin kurulması için, henüz somut sonuç alamamış, alması da şüpheli girişimlerini sürdürmektedirler. [108] 2. 10. Bilgi Dolaşımı Haber, değişik işlevlerinin yanı sıra bireylerin öteki bireyler ve çevreyle anlamlı ilişkiler kurmalarında, dünyayı algılamalarında en önemli öğeleri oluşturan bilgiler bütünüdür. Dolayısıyla yerel, yöresel ve ulusal çerçevenin dışındaki uluslararası alanda da kimlerin, neleri haber konusu olarak seçtikleri, konuların nasıl işlendiği ve oluşturulan haberlerin, ne amaçla, kimlere, hangi ölçütlere dayanılarak dağıtıldığı, sorgulanması gereken bir konudur. Çünkü, bireylerde dolayısıyla ulusal topluluklarda, “ötekiler” (bireyler, toplumlar, uluslar, ülkeler) ile ilgili önyargılar, yargılar, geleceğe yönelik kararlar, olumlu ya da olumsuz simgeler, düşünceler, tutum ve davranışlar, haberlere göre oluşmaktadır. Devletler ve genelde uluslar arasında her konuda daha yakın işbirliğinin sağlanması, bireylerinin birbirlerini tanımalarına, aralarında geçmişten kaynaklanan anlaşmazlıkların giderilmesi ya da en azından azaltılmasına, önyargıların, olumsuz imajların giderilmesine bağlıdır. Bunun tek yolu da dünya üzerindeki iletişimi geliştirmek, haber ve genelde bilgi akışının önündeki engelleri kaldırmaktır.[109] Bu nedenle yıllardır çözümü aranan, Birleşmiş Milletler’de tartışmalara, devletler arasında yeni gerginliklere yol açan konulardan biri de bilginin denetlenmeden dolaşımıdır. Çünkü bilgi, en önemli toplumsal ürünlerden biridir. Öyle bir üründür ki, toplumdaki herkes, sürecin doğrudan doğruya içinde olmasa bile, bilgiye malzeme desteği sağlar. Ancak iletişim olgusunun ortaya çıkışından bu yana, çeşitli kesimler bilginin tek sahibi olmak için değişik yöntemler uygulamışlar, kendilerine yarar sağlayan bilgileri başkalarıyla paylaşmaktan özenle kaçınmışlardır. Bu kaçınma çoğu kez, kişilerin, genel ahlakın, devletin, kamu düzeninin, meslek sırlarının korunması gibi toplumsal amaçlar için de olmamaktadır.[110] Oysa çoğunlukla paylaşılan bir görüşe göre; “Toplumsal olarak üretilen, topluma ayrılmalıdır. O halde bilgi stoku insanlığın ortak malıdır. Bu stok kimseye tahsis edilemez; ancak meyveleri paylaşılabilir. Adil toplum, bilgiyi herkes arasında eşit olarak dağıtacak biçimde örgütlenen toplumdur.[111] 2. 11. Gelişmiş Ülkeler ve İletişim 1980’li yıllardan bu yana, gelişmiş ülkelerde yoğun bir bilgi üretimi yaşanmaktadır. Kitle iletişim araçları ve yöntemlerinde, aynı yıllarda başlayan ve günümüzde yoğunlaşan bu hızlı gelişmeler, toplumlarda ekonomik, politik, sosyal ve kültürel kargaşalara yol açmış, bir yandan da gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki farklılıkları derinleştirmiştir. Geçtiğimiz 30 yıl içinde dünya 5.000 yılda ürettiğinden daha fazla bilgi üretmiştir. New York Times’ın pazar günleri çıkan tek bir sayısında bile, 18. Yüzyıl’da yaşayan kültürlü bir insanın tüm yaşamı boyunca öğrenemeyeceği kadar çok bilgi bulunmaktadır. Aynı şekilde her gün teknik bilgi içeren yaklaşık 20 milyon sözcük kitle iletişim araçları denilen taşıyıcılar üzerine kaydedilmektedir. Dakikada bin sözcük, günde sekiz saat okuyabilen bir okurun bile, tek bir gün içinde yayımlanan bilgileri okuyabilmesi için 1,5 aylık bir süre gerekmektedir. Bunu yapsa bile bitirdiğinde 5,5 yıllık bir gecikme olacaktır.[112] Çağlar boyunca ulaşılması zor, öğrenilmesi zahmetli olan bilgi, günümüzde her yerden kaynayan bir bolluk içindedir. Ancak bilgiye erken ve yoğun biçimde sahip olanların, üretim yöntemlerini öncelikle değiştirerek ya da geliştirerek verimlilikleri, dolayısıyla Gayrı Safi Milli Hasıla’yı (GSMH) artırdıkları bir gerçektir. Uluslararası ticaretin ve ilişkilerin, ulaştırma olanaklarının her geçen gün artması ve iletişim teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeler, dünyayı daha da bütünleştirmiştir. Endüstrileşme, üretim artışı, daha çok enerji gereksinimi, bir yandan tüm ulusları birbirine giderek daha bağımlı hale getirmekte, bir yandan da herhangi bir devletin ya da ulusun tek başına çözemeyeceği sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Açlık, enerji gereksinimi, hammadde yetersizliği, hızlı nüfus artışı, sağlık, çevre kirliliği gibi sorunlar, ülkeler arasında işbirliğini artırmıştır. Bütün ülkeler, ekonomilerini geliştirmek, halkın refah düzeyini yükseltmek, yeni teknolojiler edinmek ve kullanmak gibi amaçlar için birbirlerine bağımlı hale gelmişlerdir. Kısacası devletler her geçen gün bağımsızlık (indépendant) niteliklerinden bir parça yitirmekte ve birbirlerine bağımlı (inter-dépendant) hale gelmektedirler.[113] 2. 12. Tek Yönlü Bilgi Akışı Bir başka gerçek de, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında, dengesiz bir biçimde süregelen bilgi akışının, neredeyse tek yönlü hale dönüşmesidir. Bu tek yönlülük ne yazık ki, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler aleyhine bir görünüm sergilemekte; bir başka deyişle söz konusu ülkeler, bazı istisnalar dışında haber üreticileri arasında yer alamamaktadırlar.* Çünkü uluslararası iletişimin, bir anlamda denetimini yapan belirli haber ajansları, genellikle Batı dünyasının çıkarlarına ters düşmeyen habercilik değerleriyle bağdaşan haberleri yayımlamaktadırlar. Gelişmiş ülkelerin sahip bulundukları iletişim grupları arasındaki köprüler, dallanmalar ve birleşmeler acımasız bir rekabet ortamında günden güne çoğalırken, iletişim zincirini bütünüyle egemenlik altına almak, tek amaç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede söz konusu kitle iletişim araçlarının yaydıkları bilgilerin tarafsızlığından, yansızlığından şüphe etmemek mümkün müdür? Uluslararası kitle iletişim araçlarında yer alan dış haberlerin içerikleri konusunda gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalarda, bu haberlerin genelde aşağıda sıralanan ölçütlere göre seçildikleri ortaya çıkmıştır. A. Olumsuzluk (negativity), B. Düşünsel - mekansal yakınlık (ideological and local proximity), C. Seçkin kaynaklar (elite sources), a. Seçkin ülkeler (elite countries), b. Seçkin kişiler (elite actors). Birinci ölçüt, genelde az gelişmiş ya da gelişmekte olan öteki ülkeleri yakından ilgilendirmektedir. Çünkü söz konusu ülkelerle ilgili haberlerin değerlendirilmesinde, olumsuzluk ilk ölçüt sayılmaktadır.[114] Bugün başlıca haber tekelleri diye bilinen AP, AFP, Reuters, hep kendi ülkelerinin ya da daha geniş kapsamıyla gelişmiş ülkelerin haberlerini gelişmemiş ülkelere taşımakta; oralardan gelişmiş ülkelere yönelik haber trafiği ise “seçmeli” ve “beklenmedik” haber düzeyinde kalmaktadır. Bir başka deyişle gelişmiş ülkelerin tekelci büyük ajansları az gelişmiş, gelişmekte olan, yine bir başka deyişle bağlantısız ülkelerde haber toplarken “olumsuzluk” ya da “istisnalar” kuralını uygulamaktadırlar. O zaman da o haberlerin kasıtlı seçildiği, çoğu zaman da saptırıldığı, düzenin o ülkelerin aleyhine işlediği savları ortaya çıkmaktadır. Reuters ajansının eski genel müdürlerinden ve uzun yıllar yabancı ülkelerde gazetecilik yapmış Gerald Long, “söz konusu ülkelerde çalışan gazetecilerin haberleri saptırdıkları ve yetersiz verdikleri” savı karşısında şu görüşleri savunmaktadır: “Kanımca dayanaksız suçlamalar olarak bunların hiçbir değeri yoktur. Sanıyorum bu suçlamalar, o ülkelerin kendilerine bakış açılarıyla gazetecinin onları medyaya sunuşu arasındaki ve haklı olarak çelişkisi tümüyle kendilerine ait olan bir değerlendirmeden ileri geliyor. Burada onlara bir ölçüde hak verilebilir de. Ancak şu da bir gerçek ki, bugün dünyada geçerli olan gazetecilikte ‘istisnalar kuralı’ ağır basar. Başka bir anlatımla, bugün Pakistan’da iyi olan her şeyi haber olarak geçemezsiniz. Bir uçak kazası olmuşsa onu verirsiniz. Olağan olmayan durumları ve olayları haber yaparsınız...”[115] * Örneğin yalnızca kablolu yayıncılıkta CNN’in 73,8 milyon, Headline News’un 68,7 milyon, CNBC’nin 68 milyon, MSNBC’nin 38 milyon, CNNSI’nin 11,5 milyon, CBS Eye on the People’ın 11 milyon CNNfn’in 10 milyon ve ESPNews’un 6 milyon abonesi bulunmaktadır.[116] 2. 13. Emperyalizm ve Uluslararası Habercilikte Tekelcilik Habercilikte tekelciliğin ve dünyada dengesiz haber akımının ne olduğu uzun yıllar pek fark edilmemiştir. 1930’lara kadar kimse böyle bir konuya eğilmemiştir. Oysa bu durum sürekli gelişme halinde olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu gelişme daha da hız kazanmıştır. Gelişmiş ülkelerin, daha sonra “tekelci” olarak nitelenecek büyük ve güçlü haber ajansları, çoğunluğunu bağlantısızların oluşturduğu az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere, gelişmiş ülkelerin ekonomi, kültür, sanayi, hatta folklor konularındaki etkilerini haber biçiminde taşımışlar, oralardan da, Gerald Long’un “istisna kuralı” içinde haber seçip öteki tarafa aktarmışlardır. Bu iletişim egemenliği, gelişmekte olan ülkelerin kendi yapılarındaki başarılarını bir başkasına aktarmak şöyle dursun, onların yalnızca eksiklerini ve kusurlarını yansıtmıştır. “Etkileme ve etkileneni egemene özendirme” ise dilden, örf ve adetlerden günlük davranışlara kadar yayılabilmiştir. Bu uygulama, bir ölçüde yeni bir bağımlılık türü olarak uluslararası sorun özelliğini almıştır.[117] Emperyalizm bir tanıma göre, tekellerin ve mali sermayenin kurulduğu, sermaye ihracının birinci planda önem kazandığı, dünyanın uluslararası tröst ve karteller arasında paylaşılmasının başlamış olduğu ve dünyadaki bütün toprakların, en büyük kapitalist ülkeler arasında bölüşülmesinin tamamlanmış bulunduğu bir gelişme aşamasına ulaşmış kapitalizmdir. Günümüzde böyle bire bir tablo görülmemesine rağmen, geniş anlamdaki emperyalist ilişkide, merkez ülkenin egemen güçleri, çevre (azgelişmiş)* ülkenin egemen güçlerine nüfuz ederek, her ikisinin egemen güçlerinin yararına işleyen bir süreç yaratmaktadır. Ancak, merkez ve çevre ülkelerin egemen güçleri arasında bir ittifak kurulurken, her iki ülkenin çalışan sınıfları arasında bir ittifakın gerçekleştirilmesi ise önlenmeye çalışılmaktadır. Bir başka tanıma göre, emperyalizm ekonomik, siyasal, kültürel ve ideolojik herhangi bir yapının diğer bir yapı üzerine oturtularak, o yerdeki insan emeğini ve doğal zenginlikleri, oturtulan yapının amaçlarını gerçekleştirme biçiminde örgütleyip kullanarak yaptığı materyal ve insan sömürüsünü anlatır. “Bir ulusun, başka bir ulusu siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması” olarak da tanımlanan emperyalizmde, egemen dış güç, yerel küçük ortaklar bularak (Bunlar yereli sömürenler olduğu gibi, doğrudan ekonomik amaç gütmeyen kültürel işbirlikçiler ya da sömürenlerin genel çıkarlarının ifadesi olan devlettir.) ekonomik, siyasal, kültürel ve ideolojik amaçlarının gerçekleştirir. Ortaklığa hazır olanlar kullanılır, ortak olmak istemeyen satın alınır, şantaj yapılır, gerekirse ayağı kaydırılır ve hatta ekonomik ve siyasal pazarda mahvolma durumuyla yüz yüze bırakılarak ortaklığa ve işbirliğine yakınlaştırılır.[118] Emperyalist ülkeler (Günümüzde, liberal ekonomik düzenin uygulayıcısı gelişmiş ülkeler) ile gelişmekte olan (azgelişmiş) ülkeler arasındaki egemenlik ilişkisi, uluslararası bir deyim olan “emperyalizmin beş boyutu” çerçevesinde şöyle değerlendirilebilir: 1) Ekonomik: Eşitsiz altyapı, kaynak, teknoloji, üretim, iş bölümü, değişim, dağılım ve tüketim. Merkez ulus (egemen devlet), çevre ülkelere yardım eder görünürse de, aslında onları sömürür. 2) Siyasal: Karar alma işlevinin, çevre ülkeden merkez ülkeye aktarılması. (Bazı ülkeler karar üretirler, ötekiler de bunları uygularlar. Kararların alınması, ya başvuru ya karşılıklı danışma yolları ya da doğrudan model taklidi biçiminde gerçekleşebilir.) 3) Askeri: Gerekli teknolojik aygıtları geliştirecek endüstriyel kapasiteleri bulunan merkez devletin, aynı özelliğe askeri alanda da sahip olması ve bunu, doğrudan ya da dolaylı yollarla, az gelişmiş ülkelere yönelik bir tehdit unsuru olarak kullanması doğaldır. 4) Kültürel: Emperyalizmin 4. boyutu “kültür”dür. Merkez ulus çevreye kültür aşıladığı gibi modellik de eder. Çevredeki kültür denetim altına alınır, kapitalist değerler ve ilişkiler yerleştirilmeye çalışılır. Böylece, bu global toplumsallaşma süreci içinde, sistemin yaygınlaşması ve meşrulaşması gerçekleştirilir. 5) İletişim: Uluslararası iletişim 4 değişik biçimde gerçekleştirilmektedir: A) Devletler arasında diplomatik yollarla, B) Uluslararası örgütler tarafından (BM, UNESCO, AB, AET, OPEC, FAO, NATO, IMF, OECD vb.), C) Özel kurum ve kuruluşlar arasında iletişim araçlarıyla, D) Kitle iletişim araçlarıyla. Emperyalizm, dünyaya çok uluslu ekonomik şirketler aracılığıyla nüfuz etmekte ve girdiği azgelişmiş ülkenin egemen güçleriyle de işbirliği yapmaktadır. Bu şirketler, girdikleri ülkelerde etkinliklerini sürdürürken, dünya halkları arasındaki iletişim de, ağırlıklı olarak yine Batı kaynaklı medya kurumları, teknolojileri ve ürünleri aracılığıyla denetim altında tutulmaktadır.[119] * Azgelişmişlik kavramını açıklamak için genelde, nüfus çokluğu, tarıma dayalı ekonomi, doğal zenginlikler yokluğu, milli gelirin dağılımındaki eşitsizlik, milli gelirden kişi başına düşen payda azlık ve eğitim yetersizliği gibi ölçütler kullanılır. Ancak temel özellik “bağımlılık”tır.[120] 2. 14. Uluslararası İletişimde Dengesizliğin Boyutları Yukarıda anılan biçim ve yöntemlerle gerçekleştirilen uluslararası iletişimde, genellemek gerekirse bilgi, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkeler doğru tek yönlü bir akış içindedir. Bu nedenle de uluslararası iletişimin en büyük özelliği “dengesizlik”tir. Bu dengesizliğin dört boyutu bulunmaktadır: 2. 14. 1. Teknoloji ve Altyapı Yetersizliği Bilgi çağının ve iletişim toplumunun temel özelliği, bireylerle ilgili etkinliklerde, düşünsel üretimin öteki üretim biçimlerinin önüne geçmesi; böylece düşünsel ürünlerin bir noktadan başka bir noktaya iletilmesinin kolaylaşması, hızlanması, ucuzlaması ve yaygınlaşmasıdır. Örneğin uydu yayınları, bireye bilmediği, tanımadığı yeni dünyaların kapısını kolayca açmaktadır.[121] Gelişmiş ülkeler, iletişimde ileri teknoloji kullanmakta, geniş altyapı olanaklarından yararlanmakta, güçlü ve yoğun yayınlarıyla dünyanın en uzak yörelerine bile kolayca ulaşmaktadırlar. Böylece haberleri, dünyanın çeşitli bölgelerinden anında duyurarak, coğrafyayla ilgili zorlukların aşılmasında çok büyük rol oynamaktadırlar.[122] Ne var ki, sömürgeci Avrupa ülkeleri, daha sonra da onlara katılan ABD, iletişim teknolojilerinin gelişmeye başladığı 19. Yüzyıl’dan bu yana, sömürgelerdeki iletişim altyapısını kendi amaçlarına hizmet edecek biçimde düzenlemişlerdir. Bu durum, sömürgelerin bağımsız hale gelmesinden sonra da değişmemiştir. Eski sömürgelerde yeni siyasal düzenler, hükümetler oluşturulmuş, ancak iletişim alt yapısı yeni teknolojilere ve gereksinimlere uygun olarak kurulamamıştır. Bu nedenle, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler, iletişim araç ve gereçlerinin üretimi ya da ithalatı yoluyla teknolojilerinin geliştirilmesi ve değiştirilmesi konularında büyük ölçüde gelişmiş ülkelere bağımlı kalmışlardır. Örneğin, bilgisayarın devlet dairelerinde kullanımının yaygınlaştırılması ya da vatandaşlarca satın alınarak kullanılması, gelişmekte olan ülkelerde “pahalı ve lüks bir yatırım” olarak görülürken, gelişmiş ülkelerde bilgisayar teknolojisi sürekli yenilenmekte, bir cihaz vitrine çıktığı anda model ve kapasite olarak yeni üretilenlerden geride kalmaktadır. Oysa özellikle coğrafyası geniş, yazılı basının dağıtımının zor olduğu birçok Afrika ve Asya ülkesinde, iletişimde büyük kolaylıklar sağlayan transistörlü radyo alıcılarının ve verici cihazlarının üretimi bile, ulaşılması güç bir amaç olarak düşünülmektedir. Söz konusu ülkeler grubunun çoğunda, devletin sesi durumunda bir ya da birkaç gazete ile tümüyle devlete ait ya da onun denetiminde bir haber ajansı, bir-iki de radyo ve televizyon istasyonu bulunmaktadır.[123] 2. 14. 2. Ekonomik Sorunlar Gelişmiş ülke hükümetleri, iletişim yoğunluğunun yeni iş alanları açılmasının, dolayısıyla kalkınmanın itici gücü olduğunun bilinciyle, yurttaşlarını daha çok özel ya da kitlesel iletişim araçları kullanmaya özendirmektedirler. Örneğin yurttaşlar, hatta öğrenciler cep telefonları, minitel, internet kullanmaya, daha çok uydu yayını izlemeye çağrılmaktadır.[124] Bu tür öneriler gelişmekte olan ülke yurttaşlarına hiçbir şey ifade etmemektedir. Çünkü söz konusu ülkelerdeki mali olanaklar yetersizdir. Bu ülkeler, genelde 20. Yüzyıl ortalarına kadar gelişmiş ülkelerin sömürgesi olarak kalmışlardır. O dönemlerde de, bu ülkelerin doğal kaynakları sömürülmüş, komşularıyla sınır anlaşmazlıkları, içte ise siyasal, etnik ve dini gruplar, çıkar grupları, ordu-siviller ve kabileler arasındaki sürtüşmeler sürekli olarak körüklenmiştir. Bu ülkelerde, çoğunun yeni kurulmuş olmaları dolayısıyla devlet örgütlenmesi de zayıftır. Bürokratik yapının zayıflığı nedeniyle halktan vergi toplamak olanakları çok sınırlıdır. Kaldı ki gelişmiş bir üretim yapısı ve sermaye birikimi bulunmaması nedeniyle de, bu ülkelerde vergi kaynağı olabilecek kurum ve işletmeler de yoktur. Doğal kaynaklardan yoksun, ilkel tarım yöntemleri uygulayan, sanayileşememiş, dolayısıyla geliri bulunmayan, harcama kalemleri ise neredeyse sınırsız olan bu ülkelerde, devletin ve halkın, iletişim altyapısına, araç ve gereçlerine yeterli kaynak ayırması mümkün değildir. Gelişmiş iletişim teknolojisine, araç ve gereçlerine yatırım yapmak, açlıktan ulusal güvenliğe, eğitim eksikliğinden sağlık sorunlarına kadar birçok alana kaynak ayırması gereken bu ülkeler için lüks sayılmaktadır. Bu ülkelerde özel girişimin elinde de yeterli sermaye birikimi bulunmadığından, az sayıdaki yatırım da, dönüşü uzun vadeye yayılan ve daha riskli olabilecek kitle iletişim araç ve gereçlerinin üretimi yerine, çok daha kolayca kar sağlanacak öteki alanlara yapılmaktadır. Kaldı ki özel kitle iletişim araçlarının temel geliri reklamlardır. Bu ülkelerde ekonomi zaten zayıf olduğu için, kitle iletişim kuruluşlarını besleyecek, geliştirecek reklam potansiyeli de yoktur. Böylece tam bir kısır döngü sürmektedir. Ekonomi gelişmeyince, iletişim altyapısı ve kitle iletişim araçları gelişmemekte; böylece ülkenin dünyadaki imajı düzeltilemediği gibi, ekonomi daha da tıkanmaktadır. 2. 14. 3. Haber Üretim ve Yayımında Eksiklikler Sayılan nedenler yüzünden, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde, sayısal ve içeriksel olarak haber sıkıntısı çekilmekte, sağlıklı ekonomi ve gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olan haber yoğunluğu görülmemektedir. Yeni kurulan geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeler, bir yandan iletişim teknolojileri, araç ve gereçleri alanında gelişmiş ülkelere bağımlı bulunduklarından, bir yandan da söz konusu araç ve gereçlere sahip olamadıklarından ötürü seslerini duyuramamaktadırlar. Bu yüzden, gelişmiş ülkelerden üçüncü ülkelere haber ve bilgi akışı son derece yoğun olmasına rağmen, tersine akış hem sayıca az, hem de konu olarak sınırlı kalmaktadır. 2. 14. 4. Engellemeler Öte yandan, yabancı gazeteciler de, iç güvenlik sorunları, ulaşım zorlukları, iletişim altyapısının zayıflığı, ayrıca sosyal çevre olanaklarının yetersizliği gibi nedenler yüzünden, zorunlu olmadıkça bu ülkelere gitmemektedirler. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde, kurumlaşmış devlet organları ve sağlam bir bürokratik yapı genelde yoktur. Kitle iletişiminin önemi de yeterince anlaşılmamıştır. Bu yüzden yönetici kesim ve bürokratlar, ülkeye gelecek yabancı gazetecilere, “akreditasyon”, oturma izni verme, haber toplama ve bağlı bulundukları kurumlara iletmelerini sağlama konularında bürokratik zorluklar çıkarmaktadırlar. Bu alanda karşılaşılan daha ciddi bir sorun da, ülkeye gelen gazetecilerin yönetici kesim tarafından “bir tür casus” olarak görülmeleridir. Çünkü birçok ülkede ve o ülkelerin birçok kesiminde, “haber bilgisi” ile “gizlenmesi gereken bilgiler” kavramları karıştırılmaktadır. Bu nedenle de “yabancı gazetecinin, gizli haberler elde etmek için her türlü ahlak dışı girişimlerde bulunabileceği, çünkü onursuz bir kişi olduğu” yolunda yorumlar yapılmakta, önlemler alınmaktadır.[125] Yöneticilerin “olumsuz” olarak nitelendirdikleri haberleri veren gazeteciler ise sık sık oturma izinlerinin iptali, haberleşme olanaklarının kısıtlanması ya da engellenmesi, sınır dışı edilme, gözaltına alınma ve hapse atılma gibi durumlarla karşılaşmakta, en azından, çalışmalarını böyle bir olayın başlarına gelebileceği endişesiyle sürdürmektedirler. Böylesi durumlar karşısında, muhabire “bulunduğu ülke yönetimiyle iyi geçinmesi” telkinleri yapılmaktadır. “Özgür koşullar altında toplanmayan ve ulaştırılamayan haberlerin, haber sayılamayacağı” düşüncesinin geliştiği durumlarda ise yerleşik muhabirler geri çekilmekte; doğal afetler, uluslararası toplantılar, yönetim değişiklikleri ve savaş gibi önemli olaylarda, “olay anında muhabir gönderilmesi” yeğlenmektedir. Bu engelleri aşmanın yollarından biri, muhabiri, söz konusu ülkenin vatandaşları arasından bulmaktır. Bu durumda ise muhabirin yönetimin baskılarına daha açık olması, yönetimden gelen baskı ve tehditlere karşı tamamen korumasız kalması tehlikesini ortaya çıkmaktadır. Söz konusu ülkenin ulusal ajansına abone olarak, haberlerin izlenmesi yöntemi ise bu ajansların genelde hükümetin denetimi altında olmaları yüzünden, yanlı haberlerle karşılaşılması, önemli sayılabilecek bazı olayların gizlenmesi olasılığını gündeme getirmektedir.[126] [63] Philippe Moreau Defarges, La Mondialisation, Presses Universitaires de France, Paris: 1997, s. 7. [64] Petit Larousse, Librarie Larousse, Paris: 1962. [65] Fahir H. Armaoğlu, Siyasi Tarih 1789-1960, Sevinç Matbaası, Ankara: 1964, s. 33. Philippe Moreau Defarges, La Communauté Internationale, Presses Universitaires de France, Paris: 2000, s. 61. [66] N. Filiz İrge, “Küreselleşmenin Yarattığı Gerilim”, Marmara İletişim, İstanbul: Ocak 2001, ss. 65-83. [67] [68] Defarges, La Communauté Internationale, s. 4. [69] Petit Larousse, Librairie Larousse, Paris: 1962. Jacques Adda, La Mondialisation de l’Economie 2. Problemes, Editions La Découverte, Paris: 1996, s. 94. [70] [71] Defarges, La Mondialisation, s. 25. [72] İrge, a. g. m. , ss. 65-83. [73] Adda, La Mondialisation de l’Economie 2. Problemes, s. 90, [74] Nazım Güvenç, Küreselleşme ve Türkiye, BDS Yayınları, İstanbul: 1998, s. 318. [75] Monge, a. g. m. ss. 51-64. Ceyda Ilgaz, Küreselleşme ve 1980 Sonrası Türk Toplumuna ve Basınına Yansıması, İstanbul Ü. İletişim Fakültesi Yayını, İstanbul: 2000, s. 3. [76] Semra Atılgan, “Küreselleşme ve Günümüzde Medya Sektörü”, Marmara İletişim, Ocak 2001, ss. 233-245. [77] [78] İrge, a. g. m. ss. 65-83. [79] Jean-Marie Charon, Medya Dünyası, İletişim Yayınları, İstanbul:1992, s. 9. [80] Ross Poole, Ahlak ve Modernlik, Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 1993, s. 53. [81] L’Economie Mondiale 1999, Editions La Découverte, Paris: 1998, s. 20. [82] Meltem Ahıska, “Medya, küresellik ve yerellik”, Toplum ve Bilim, Güz 1995, ss. 6-23. [83] Sadi Özdemir, Medya Emperyalizmi ve Küreselleşme, Timaş Yayınları, İstanbul: 1998, s. 18. [84] A. Richard Pells, “20. Yüzyıl’da Küresel Kültür Miti ve Tehdidi: Modernizmden Film Endüstrisine”, Küreselleşme ve Modernleşme Sürecinde Kültürel Kimlik, Konrad Adenauer Vakfı Yayını, Ankara; 2001. s. 29. Zygmund Bauman, Küreselleşme Toplumsal Sonuçları, Çev. A. Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 1999, s. 74. [85] [86] Atilla İlhan, Hangi Küreselleşme?, Bilgi Yayınevi, Ankara: 1997, s. 354. Noam Chomsky, Yeni Dünya Düzeninde Yalanlar ve Gerçekler, Çev. Selen Göbelez, Mavi Ada, İstanbul: 2000, s. 223. [87] Jacques Adda, La Mondialisation de L’Economie 1. Genese, Editions La Découverte, Paris: 1996, s. 80. [88] Ignacio Ramonet, Medyanın Zorbalığı, Çev. Aykut Derman, Om Yayınevi, İstanbul: 2000, s. 149. [89] [90] Defarges, La Communauté Internationale, s. 101. [91] İdris Adil, ansesNet Haber Ajansı, İnternet, 4.11.2001. Naom Chomsky, Medya Gerçeği, Çev. Abdullah Yılmaz, tümzamanlaryayıncılık, İstanbul: Nisan 1999, s. 57. [92] Rıdvan Karluk, Küreselleşen Dünyada Uluslararası Kuruluşlar ve Entegrasyonlar, Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir: 1995, s. 2. [93] [94] Balle, a. g. y. , s. 257. [95] Atılgan, a. g. m. , ss. 233-245. [96] Atılgan, a. g. m. , ss. 233-245. [97] Ramonet, a. g. y. , s. 146. [98] David Morley ve Kevin Robins, Kimlik Mekanları, Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 1997, s. 30. [99] Ramonet, a. g. y. , s. 150. [100] Balle, a. g. y. , s. 256. [101] Atılgan, a. g. m. , ss. 233-245. [102] Ramonet, a. g. y. , s. 123. [103] Middleton, a. g. y. , s. 23. [104] Chomsky, Yeni Dünya Düzeninde Yalanlar ve Gerçekler, s. 180. [105] Özdemir, a. g. y. , s. 173. [106] Defarges, La Mondialisation, s. 110. İsmet Özel, “İslamiyetin Modern Sanat ve Kültür ile İlişkisi”, Küreselleşme ve Modernleşme Sürecinde Kültürel Kimlik, Konrad Adenauer Vakfı Yayını, Ankara:2001, s. 79. [107] Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, Çev. Osman Akınhay ve Derya Kömürcü, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara: 1999, s. 449. [108] [109] Gürsel Öngören, Uluslararası İletişim, Der Yayınları, İstanbul: 1995, s, 135. Nevzat Toroslu, “Medya ve Hukuk: Basın Özgürlüğü ve Sınırları”, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık ve TÜSES Vakfı, İstanbul: 1999, ss. 56-84. [110] Marilyn J. Matelski, TV Haberciliğinde Etik, Çev. Bahar Öcal Düzgören, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul: Ekim 2000, s. 63. [111] [112] Ramonet, a. g. y. , s. 152. Murat Zeytinli, “Uluslararası Haber Dolaşımının Sorunları”, Yeni Türkiye, 96/12, ss. 11011111. [113] [114] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [115] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 127. [116] Balle, a. g. y. , s. 445. [117] Öngören, a. g. y. , s. 133. [118] İrfan Erdoğan, İletişim, Egemenlik, Mücadeleye Giriş, İmge Kitabevi, Ankara: 1997, ss. 29- 30. [119] Monographies (I), s. 8. [120] Gaetano Mosca, Siyasi Doktrinler Tarihi, Varlık Yayınları, İstanbul: 1968, s. 296. [121] Balle, a. g. y. , s. 719. [122] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [123] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [124] La France Dans La Société d’Information, La Documentation Française, Paris: 1999, s. 33. [125] Monographies (III), s. 114. [126] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. 3. ULUSLARARASI İLETİŞİM VE HABER AJANSLARI Uluslararası iletişimin temel direği sayılan haber ajansları, kitle iletişim araçları için hızlı haber akışını sağlayan son derece önemli kuruluşlardır. Çünkü ellerinde bulundurdukları teknolojik olanakların üstünlüğü nedeniyle haber alma, toplama ve yayma işlemlerini, öteki kitle iletişim araçlarına oranla daha hızlı bir biçimde gerçekleştirmekte, aynı zamanda aldıkları ve yaydıkları haberleri de ucuza mal edebilmektedirler.[127] Uluslararası haber ajansları, kitle iletişim araçlarının yayımladıkları haberlerin çok büyük bir bölümünün belirleyicisi kurumlardır. Yakın yıllarda, çeşitli iletişim tekniklerinin ortaya çıkışı ve yoğun biçimde kullanılmaya başlayışıyla uluslararası haber ajanslarının etkinliğinin ortadan kalkacağı sanılmıştır. Oysa söz konusu ajansların önemli bir bölümü yeni alanlara yönelerek, yeni hizmet konuları belirleyerek ve yeni teknolojileri kendilerine uyarlayarak, günümüzde de güçlerini ve etkinliklerini sürdürmeyi bilmişlerdir.[128] Hangi haberlerin basılacağını, yayımlanacağını ve hangi haberleri pek çok insanın aklına bile getirmemesi gerektiğini belirleyenler, genellikle haber ajanslarıdır. Bazı özel ve yerel haberlerin dışında, kitle iletişim araçlarının gündemini, haber bölümlerinin günlük çalışma hız, biçim ve yöntemlerini haber ajansları belirlemektedir.[129] Bu ajanslar, kitle iletişimi dünyasının önemli bir parçasını oluşturmalarına rağmen, haber tüketicileriyle doğrudan ilişki içinde olmadıklarından pek tanınmamakta, hatta kitle iletişimindeki güç ve etkileri bile tam anlamıyla bilinmemektedir. Söz konusu haber ajansları, 1,5 yüzyılı aşkın bir süredir önce gazetelerin, sonra radyoların daha sonra da televizyonların ana haber kaynağı, “haber toptancısı” olmuşlardır.[130] Gazeteler ile radyo ve televizyon istasyonları, halkın doğruları öğrenmesi, hem yakın çevresinde, hem de çok uzaklarda olan biten hakkında bilgi edinmesi için haber vermekle yükümlüdürler. Ancak bu üç kitle iletişim aracı haberi bireye ulaştırırken, çoğu kez haberin asıl üreticisi haber ajansıdır. Irak’ın Kuveyt’e saldırmasını Bağdat radyo ve televizyonu ve Irak gazeteleri ile Amerikan gazeteleri, radyoları ve televizyonları aynı yönde aynı nitelemelerle, aynı yorumlarla vermemiştir. Benzer uygulama, Afganistan savaşında ABD kitle iletişim araçlarıyla bu savaşı destekleyen ya da savaş karşıtı bilinen bazı ülkelerin medyası için de geçerli olmuştur. Bu tür uygulamalara rağmen, ilke olarak çeşitli ulusların kitle iletişim araçlarına haber ileten uluslararası kuruluşların yorum ve niteleme içermeyen gerçekleri yansıtması beklenir, istenir. Ne var ki bu, hiçbir zaman böyle olmamaktadır. Bu nedenle haber ajanslarından söz edildiğinde, gazete, radyo ve televizyon gibi öteki kitle iletişim araçlarından ayrı bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirmenin iki temel noktası bulunmaktadır. Biri haber tekelciliği, öteki ise dengesiz haber akışıdır.[131] Bu değerlendirme çerçevesinde, emperyalizmin iletişim boyutunun özel bir dalının da, kültürel ve iletişim alanlarının kesiştiği “haber akışı alanı” olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Dünyanın belli başlı haber ajansları, emperyalist ülkelerin elinde ve denetimindedir. Bu ajanslar “uluslararası şirket” olarak tanıtılsalar da kendilerini ana ülke hükümetlerine bağlayan birer mülkiyet ve denetim yapısına sahiptirler. Örgütlenme yapıları ise dünya ölçeğinde faaliyet gösteren ticari şirketlerinkine benzemektedir.[132] Bu ajansların her biri tüm dünya üzerinde faaliyet gösterirken, en büyük ölçüde egemen oldukları bölgeler, kendi ülkelerinin bir zamanlar sömürgeleştirdiği, ekonomik, siyasal ve kültürel açılardan denetim altında tuttuğu yörelerdir. Örneğin AP Amerika kıtasında, Latin Amerika ve Uzakdoğu’da, AFP “Francophone” Afrika’da, REUTERS ise “Anglo-Saxon” Afrika ve İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) ülkelerinde büyük etkinlik kurmuşlardır.[133] Gelişmiş Batılı ülkeler, iletişim araçlarının mülkiyeti ve onları denetim altında tutma açısından, azgelişmiş ülkelere oranla büyük bir üstünlüğe sahiptirler. İletişim araçlarının gerek niteliksel, gerekse niceliksel açıdan önemli bir bölümü, bu gelişmiş ülkelerin elinde ve denetimindedir. Haber dolaşımındaki dengesizliğin temelinde, ekonomik gerçekler yatmaktadır. Ekonomik açıdan güçlü olan, teknik olarak da yeterli donanıma sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla uluslararası iletişimde güçlü olanın sözü geçmektedir. Ekonomik güçleri sayesinde, iletişim teknolojilerini geliştiren toplumlar, haberlerin toplanması ve dağıtılması konularında da büyük bir avantaja sahiptirler. Dikey İş Bölümü İletişim konusundaki dikey iş bölümü, haber sisteminde çevre ülkelerin olay üretmeleri, merkezin bunları habere dönüştürmesi biçiminde belirir. Bu da sorunları, merkezin gözüyle görüp değerlendiren gazetecilerin görevlendirilmesi, yetiştirilmesi ve olayları merkezin çıkarlarına göre süzgeçten geçiren bir iletişim ağının yaratılmasıyla olur. Böylece uluslararası iletişim, kurulu ekonomik düzenin bir tamamlayıcısı, bir destekçisi olarak düzenlenir ve sürdürülür. Azgelişmiş ülke uluslarının bilinçlenmeleri, haber ve bilgileri tam ve doğru olarak edinmeleri, dünyayı özgür bir biçimde algılamaları ve yorumlamaları engellenir; var olan uluslararası yapıyı meşrulaştırıcı ve sağlamlaştırıcı her türlü önlem alınır. Tekelci büyük ajanslar, gelişme halindeki ülkeleri haber yönünden besler görünürken, oralara gelişmiş ülkelerin ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal egemenliğini de, dolaylı olarak taşımaktadırlar.[134] Yanlı Değerlendirme Örneğin 1960 yılında bir Batılı ajans, haberinde “Marksist Başkan Allende” deyimini kullanmıştır. Aynı ajans hiçbir haberinde “Kapitalist Başkan Johnson” dememiştir. Arap Birliği İletişim Dairesi Müdürü Mahmut Triki bu konuda şunları söylemiştir: “Dünyadaki olaylara çok uluslu dev ajansların gözlüğüyle baktırılmaya çalışılmamız, büyük tehlike oluşturuyor. Bundan en çok zarar görenlerin başında da Türkiye geliyor... Geçtiğimiz yıllarda, Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs konusundaki bir oylamada en büyük ajansın kameramanı, uzun uzun Türk delegesine ‘zoom’ yaptı. Ve tek ‘ret’ oyunun Türkiye tarafından verildiği birkaç kez tekrar edildi. Böylece seyircide ister istemez, Türkiye’nin haksız, yalnız ve kötü olduğu izlenimi uyandırıldı ve biz bunu yayınladık. Gönül isterdi ki, Türkiye ile aramızda bir haber iletişim bağı bulunsun... ve bu büyük ajansın esiri olmadan Türkiye’nin görüşünü de yansıtabilelim.”[135] 3. 1. Haber Ajanslarının Nitelikleri İster yerel, yöresel, ulusal olsun, ister uluslararası olsun, haber ajanslarının bazı ortak nitelikleri vardır. Bu niteliklerin yoğunluğu ajanstan ajansa değişmesine rağmen yine de belirli bir görüntü çizilmesine olanak sağlamaktadır. 3. 1. 1. Haber Ajansı: Güç Kaynağı Bir ülkeyi öteki ülkeler arasında farklı konuma taşıyan bazı değerler vardır. “Güç Kaynakları” diye adlandırılan bu değerler, elverişli coğrafi konum, doğal zenginlikler, nitelikli işgücü, gelişmiş kültürel düzey, modern teknoloji, çağın en son teknik araç, gereç ve sistemleriyle donatılmış disiplinli bir ordu, başkalarının sahip olmadıkları bir silah, bilgi birikimi ve güçlü iletişim ağlarıdır. Ayrıca her ülkenin sınırlarını aşan çıkarları da söz konusudur. Bu çıkarların barış ve serbest piyasa ortamında korunabilmesi son derece güçtür. Ülkeler, eski dönemlerde sınır aşırı çıkarlarını ancak savaşla koruyabilmişlerdir. Çağımız sıcak savaşlardan çok daha çetin kurallar ve çok daha acımasız yöntemlerle gerçekleştirilen soğuk savaşlar da yaşamıştır. Ülkeler, söz konusu yöntemleri ve bazı araçları kullanarak, bir başka ülkeyi etkileri altında tutmaya çalışırlar. Soğuk savaşın araçlarından en önemlileri ise iletişim teknikleridir, ağlarıdır, kitle iletişim araçlarıdır ve dolayısıyla haber ajanslarıdır. Nitekim bugün “dünyanın jandarma güçleri” durumundaki bütün devletlerin, uluslararası ölçekli, tüm dünya ülkelerine haber, haber malzemesi, ve görüntü dağıtan haber ajansları vardır. Görsel, işitsel ve yazılı basının, haber, bilgi ve görüntü gereksinimini büyük ölçüde karşılayan bu kuruluşlar, tüm ülkelerde kitle iletişim araçlarının başlıca kaynak kurumu ve can damarı sayılmaktadırlar. Çünkü uluslararası yayın yapan bir haber ajansı, bulunduğu ülkenin uluslararası ortamda en etkin tanıtım ve koşullandırma araçlarından biridir.[136] 3. 1. 2. Haber Ajansı: Ulusal Kimlik Simgesi Hükümetler, kuruluşlarından bir süre sonra, yoğun bilgi aktarımı gerçekleştirecek haber ajanslarının, “biraz”, ama aşırıya kaçmadan, kendi denetimleri altında olmaları gerektiğini keşfetmişlerdir. Bu keşif dolayısıyla önceleri başlatılan doğrudan ya da dolaylı baskılar, haberlerin niteliğini önemli ölçüde ve olumsuz biçimde etkilemiştir. Bazı hükümetler ise anılan amaçları gerçekleştirmek için, “ciddi buldukları” haber ajansı kurucularını doğrudan ya da dolaylı olarak desteklemişlerdir. Ancak bu desteklerinin, haber ajanslarının “görünürdeki tarafsızlılığını” zedelememesi için de özen göstermişlerdir.* Haber ajansları böylece, Devlet destekli akılcı yayın politikalarıyla kuruldukları ya da ait bulundukları “milli devletlerin” ulusal kimliklerinin oluşmasında, gelişmesinde ve tanınmasında en önemli araç olma özelliğini taşımışlardır.[137] * “Ajansların yan işlevleri, içeride yürütme gücünün bakış açısını geçerli kılmak, dışarıda da diplomasiye hizmet etmek olmalıydı; ancak aşırıya kaçmadan. Çünkü bu kuruluşlar, saygınlıklarını çok çabuk yitirebilir ve birdenbire bütün etkilerini kaybedebilirlerdi.”[138] 3. 1. 3. Haber Ajansı: Propaganda Kuruluşu Daha sonraki savaş dönemlerinde de, bilgi toplamada karşılaşılan güçlükler ve bilgiye duyulan büyük gereksinim nedeniyle iletişimde, yine gazeteler dışında kurumlaşma gerekli olmuştur. Şöyle ki savaşan taraflar, düşman hakkında ayrıntılı bilgiler edinmek, kendi görüşlerini benimsetmek gibi gereksinimlerin yanı sıra bu kez kamuoylarında haklılıklarını kanıtlamak ve aynı zamanda bilgiyi propaganda malzemesi olarak kullanmak istemişlerdir. Haber ajansları ayrıca uluslararası çarpıtma (distortion) ya da yanlış bilgilendirme, (doğru yalan söyleme) kaynakları olarak da kullanılmıştır. “Bilgi kaynağının çıkarına uygun davranması için, verilen saptırılmış bilgilerle doğru düşündüğünü zannettirerek hedef kitleyi yanıltmak.” diye de tanımlanan dezenformasyon, özellikle uluslararası psikolojik savaşlarda çok sık başvurulan bir yöntem olmuştur.[139] Bu tür gereksinimler de haber ajanslarının kuruluşlarını daha da yoğunlaştırmıştır. Gerçek bilgileri yaymak yerine, devletlerin politikaları gereği “propaganda aracı” gibi kullanılmak ve “dezenformasyon örgütü” niteliği taşımak, ulusal gereksinimlerden doğsa bile, haber ajanslarını gerçek amaçlarından uzaklaştırdığından, özellikle savaş yıllarında, ajans haberleri daima şüpheyle karşılanır olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise öncekilere ek olarak, dünya üzerindeki hemen hemen tüm ülkeler kendi haber ajanslarını kurmuşlar, savaş koşullarının kalkmasıyla da, uluslararası haber ajansları, “propaganda kuruluşları” olma niteliklerini terk etmeye başlamışlardır. Böylece ajans haberlerinin “güvenilirliği” ilkesi yeniden gündeme getirilmiştir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde kurulu haber ajanslarının çok büyük bir bölümü, halen belirli haberleri yaymak için oluşturulmuş “devlet ofisi” görünümündedirler. Bu ajansların en önemli işlevleri ise uluslararası ajansların haberlerinin, izin verilen bölümünü çevirerek ülkedeki sayılı kitle iletişim araçlarına aktarmaktır.[140] Günümüzde, güvenilir sayılan bazı uluslararası haber ajanslarının da, belirli dönemlerde, bulundukları ülke çıkarları söz konusu olduğunda, bu niteliklerini kolayca yitirdikleri belgelerle saptanmıştır. Söz konusu ajanslar, sık sık siyasal ve ekonomik nedenlerle, ülkelerinin ya da ülkelerinin üyesi bulunduğu taraf, blok ve kuruluşların sözcülüğünü de üstlenmekten çekinmemişlerdir. 3. 1. 4. “Uluslararası” Nitelik Haber ajansları için “uluslararası” niteliği taşımanın ölçütü, öteki ülkelerde büro açmış olmak ya da muhabir bulundurmak değil, doğrudan kamuoyuna haber ulaştıran kitle iletişim araçları arasında abonelerinin olmasıdır. Örneğin Anadolu Ajansı, yurt dışında birçok bürosu ve muhabiri bulunmasına, uydu aracılığıyla Endonezya’dan Alaska’ya kadar yabancı dillerde yayın yapmasına, öteki ülke ajanslarından aboneleri ve onlarla haber değişimi anlaşmaları olmasına rağmen, birincil düzeyde uluslararası haber ajansı sayılmaz. Çünkü öteki ülkelerin (özellikle gelişmiş ülkelerin) doğrudan kamuoyuna haber ulaştıran kitle iletişim araçları arasında aboneleri yok denecek kadar azdır. Bir haber ajansı, her başkentte bir ya da birkaç muhabir bulundurduğu için de “uluslararası” sayılamaz. Ölçüt bu olursa, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin TASS (şimdiki Rusya’da ITAR-TASS) ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin XIN HUA ajanslarının da, uluslararası birer haber ajansı olduğunu kabul etmek gerekir. Geleneksel anlatımla, bir ajans her yerde yalnızca haber toplamak için değil, öyle ya da böyle haberleri ücretsiz dağıtmak için de değil, haber satmak için bulunduğu zaman uluslararası sayılmalıdır. Uluslararası haber ajansı, etkisi hizmetlerini satmak için bulunduğu yerlerin sayısıyla orantılı olan ticari bir kuruluştur.[141] Sürekli gelişme ve teknolojik yenilenme içinde olan ve böylesi etkin bir güce sahip bulunan uluslararası haber ajansları, öteki çok uluslu girişimlerle karşılaştırıldığında, mali güçleriyle ancak son sıralarda yer almaktadırlar. Ancak bu şirketlerin güçleri ve önemleri, mali kapasitelerinde değil, çağdaş toplumun ana değişkenini, yani haber tekelini ellerinde bulundurmalarındadır. Çünkü, dünya üzerindeki kitle iletişim araçlarının tamamına yakını, söz konusu haber ajanslarının 1859 yılında işbirliği anlaşmaları imzalayarak başlattıkları ve günümüzde de kısmen sürdürdükleri haber tekel ve kartelleri yüzünden, bulundukları ülke dışındaki haberlerin büyük bölümünü, kendi özgün haber kaynaklarından önce bu ajansların haber bültenlerinden sağlamaktadırlar.[142] 3. 1. 5. “Geniş İletişim Ağı” Dünya üzerinde 300 dolayında haber ajansının bulunduğu sanılmaktadır. Bunların bir bölümü, özel hizmetler verdikleri için pek ortaya çıkmak istememekte, bir bölümü ise dönem dönem faaliyette bulundukları için varlıklarının izlenmesi zor olmaktadır. Bu nedenle dünya üzerinde gerçek haber ajansı sayılabilecek 180 dolayındaki uluslararası ya da ulusal kuruluşun 50 kadarı Avrupa’da, 35’i Afrika’da, 20 kadarı Arap ülkelerinde, 30’u Asya ve Pasifik’te, 15’i de Latin Amerika’da, kalanı da çeşitli ülkelerde bulunmaktadır.[143] Haberleri, olay yerinden bir gazetenin yazı işleri odasına ya da radyo ve televizyon istasyonunun haber servisine aktaran, şu ya da bu oranda karmaşık bir yapıya sahip ağlar arasında, her basın işletmesinin yurtdışı ve yurtiçi muhabirlerinden oluşan kendine özgü bir iletişim ağı vardır. Ama hiçbir yayın organının, en zengin ülkenin en zengin organı bile olsa, kendi olanaklarıyla ne dünya çapında, ne de ulusal çapta, bütün güncel olayları kapsayabileceği düşünülebilir. Bu nedenle bütün basın organları kendi dışlarındaki ve herkese açık haber kaynaklarına, yani haber ajanslarına başvurmak zorundadır.[144] Bir haber ajansı nerede ve ne zaman olursa olsun, herhangi bir olayı hemen öğrenebilecek ve bunu hiç gecikmeden abonelerine iletebilecek durumda olmak zorundadır. Bu durum, çok sayıda muhabirle oluşturulan geniş bir iletişim ağını ve bu ağla abonelerle olduğu gibi sürekli bağlantı içinde olunmasını, aynı zamanda merkezde sürekli çalışma halinde bulunan deneyimli bir yazı işleri kadrosunu gerektirir. Bu nedenle de haber ajansları günümüzde, teknik gelişmelerden de yoğun bir biçimde yararlanmak ve nitelikli personel çalıştırmak suretiyle iletişim ağlarını genişleterek, gerek kitle iletişim araçlarından gerekse kamu ve özel kuruluşlardan, dünya çapında aboneler ve müşteriler edinmişlerdir. Haber ajansları bu gelişmelere koşut bir biçimde, toplumun artan haber alma gereksinimini de göz önüne alarak ürünlerini çeşitlendirmişler ve insan unsurunun bulunduğu her sektörde kendilerini göstermeye başlamışlardır.[145] 3. 2. “Toptancı Medya” Haber ajansları, kitle iletişim araçlarının belli başlı haber kaynaklarıdır. Kuruluşlarından bu yana kitle iletişim araçlarına haber bulma, haber üretme görevini üstlenmişlerdir. Sahip oldukları olanaklar ve devamlı geliştirdikleri teknolojileri sayesinde, haber alma ve yayma işlevlerini, öteki kitle iletişim araçlarına oranla daha çabuk yerine getirmektedirler. Günümüzde, dünya genelinde 180 dolayındaki haber ajansı, kurumların ve bireylerin haber gereksinimini karşılamak üzere, günde yaklaşık 13 milyon kelimeden oluşan yeni bilgiler yayımlamaktadır.[146] Haber ajansları, haberleri ya da haber üretimine ilişkin malzemeleri, öteki kitle iletişim araçlarına dağıtmak için topladıklarından, yerleşmiş uluslararası deyimle “toptancı medya” diye anılırlar. Haber ajanslarının bu işlevlerinin öteki kitle iletişim araçlarına (perakendeci medya) sağladığı en büyük yarar, ham bilginin bulunup ortaya çıkartılmasındaki düşük maliyettir. Çünkü öteki kitle iletişim araçları, belirli bir abone ya da satın alma bedeli (haber başına oranlandığında bu bedel oldukça düşük kalmaktadır) karşılığında birçok habere zahmetsiz ulaşma olanağı bulurlar. [147] Bu hizmetin bir de sakıncalı yönü vardır. Bu sakınca da ajans haberlerinin, öteki kitle iletişim araçları arasındaki rekabet ortamında, bir ölçüde tek düzeyliğe yol açmasıdır. Çünkü ajansların ürettikleri haber ve habere ilişkin malzemeler, aynı anda birçok müşteriye ulaştırılmaktadır. Bu haberlerin doğrudan kullanımı da, yoğun rekabet ortamındaki öteki kitle iletişim araçlarının, kendilerine özgü bir görünüm yaratmalarını engelleyici olmaktadır. Ancak öteki kitle iletişim araçlarının yöneticileri, bu sakıncayı ortadan kaldırmak amacıyla deneyimli yazar ve düzeltmenleri görevlendirmişlerdir. Böylece herhangi bir ajanstan gelen haber ve haber malzemeleri, çoğu kez öteki ajansların aynı konudaki haberlerinin yanı sıra özel kaynaklardan ulaştırılan bilgilerle de desteklenmekte ve söz konusu kitle iletişim aracının yayın politikasına uygun bir biçimde yeniden yazılarak ya da düzenlenerek kullanılmaktadır. Bu uygulamanın en büyük sakıncası ise “özellik” aranırken bilginin özünden uzaklaşma tehlikesidir. 3. 3. Uluslararası Haber Üretimi Uluslararası haber üretim ve dağıtım hizmeti, uzun yıllar AP (Associated Press), UPI (United Press International), AFP (Agence France Presse), REUTERS ve TASS’ın önderliğinde yürütülmüştür. Bu hizmet günümüzde, 1970’li yıllarda UPI’ın el değiştirerek küçülmesi, 1992’de de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle TASS’ın (yeni adıyla ITAR-TASS) etkinliğinin azalması sonucu, Amerika Birleşik Devletleri (AP), Fransa (AFP) ve İngiltere (REUTERS) kökenli üç ajansın etkin denetimi altındadır.[148] Özellikle yazılı haber alanında, AP, AFP ve REUTERS gibi uluslararası haber ajansları, etkinliklerini tüm dünyada sürdürürken, az gelişmiş ülkelere yalnızca yabancı ülkelerden değil, sık sık kendi ülkelerinden bile haberler sunmaktadır. Bunun nedeni, anılan ülkelerin birçoğunda geçerli olan doğrudan ya da dolaylı sansür uygulamalarının yanı sıra teknolojik yetersizliklerdir. Bu ajanslar bir yandan da birçok bağımsız ülke ajansının da bir ölçüde “sözcüsü” durumundadır. Bunların arasında gelişmekte olan ülkeler ile Avrupa Birliği ülkelerinin ajansları da bulunmaktadır. [149] Bu ajanslar, söz konusu bürolarda kendi milliyetlerindeki gazetecilerin denetiminde, öncelikle kendi kültürlerini benimsemiş görevliler de çalıştırmaktadırlar. Bu yerli görevliler, kendilerine verilen eğitim ve aldıkları dolgun ücretlere bağlı olarak, söz konusu ajansların yayın politikalarına büyük bir uyum içinde hizmet görmektedirler. Büyük haber ajanslarında çalışan gazetecilerin 2/3’ünden fazlası Amerikalı ya da Avrupalı’dır ve dünyaya o gözle bakmaktadırlar. Günlük gazetelerin en deneyimli yurtdışı muhabirleri bile ajansların gücüne karşı koyamamakta, ülkelerindeki yazı işlerine, kendi derledikleri dış kaynaklı bir haberi kabul ettirmeyi çok azı başarabilmektedir. Bu konuda, anılan muhabirlere söylenen şu olmaktadır: Ajanslar böyle bir haber bildirmedi! Başka bir konunuz yok mu?”[150] Anılan üç haber ajansının çeşitli ülkelerde, 500’e yakın bürosu ya da temsilciliği bulunmaktadır. Yine, bu üç haber ajansına, dünya çapında abone ve müşteri olan medya kuruluşu sayısı 18.000’i aşmıştır.[151] Latin Amerika ülkelerinde, iletişim konusunda yapılan bir araştırma, AP ajansının bölgedeki tüm haberlerin %80’ini geçtiğini ortaya koymuştur. Öteki yörelerde de durum daha farklı değildir. Uluslararası haber ajanslarının, haber seçiminde izledikleri ölçüt ise bilinçli ya da içgüdüsel bir biçimde, uluslararası ekonomik sistemin kaynağını bulduğu kapitalist ülkelerin çıkarları olmaktadır. [152] Örneğin söz konusu haber ajansları, Mozambik ve Angola iç savaşlarında, gerçeğin aksi olarak “yerel güçlerin yenilgiye uğradıkları” biçiminde haberler vererek dünya kamuoyuna “dezenformasyon” uygulamışlardır. Bu tür uygulamalar sık sık yapılmakta, özellikle ülkeler arası ilişkiler içerikli haberlerde, uluslararası haber ajansının ait olduğu ülkenin dış politikası, haberlerin temel ölçütünü oluşturmaktadır. Bu yöntem de, her ne kadar “uluslararası” nitelik taşısalar da, bu haber ajanslarının “ulusal” işlevlerini unutmadıklarının bir kanıtıdır. Bu belirlemeler çerçevesinde belirli çevrelerde, “uluslararası haber ajanslarının, ait oldukları ülkelerdeki haber üretimi ve dağıtımı faaliyetlerinin yanı sıra haberciliği, tüm dünyada değil, ‘uluslararası alanda’ da sürdüren kuruluşlar” oldukları ileri sürülmektedir. Hatta bu kuruluşların sözcüleri “uluslararası ajansları, ‘ait oldukları ülkelerin sınırları dışında da faaliyet gösteren’ ulusal ajanslar “ olarak tanımlamaktadır.[153] 3. 4. Dünya İletişim Düzeni Uluslararası iletişimdeki eşitsizlik ve dengesizliklere bir tepki olarak 1970 yıllarının başlarında ortaya atılan “Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni” (New World Information and Communication Order-NWICO), Thomas L. McPall tarafından şöyle değerlendirilmiştir: “ Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni, enformasyonun içeriğinde ve akışında daha eşit ve adaletli bir dengenin kurulmasını, ulusal iletişim politikalarının ulusal düzlemde gerçekleştirilebilme hakkının sağlanmasını ve son olarak da gelişmekte olan beklentilerini ve olaylarını daha doğru ve çarpıtmadan yansıtabilecek, uluslararası düzeyde iki yönlü enformasyon akışının gerçekleştirilmesini olanaklı kılmaya çalışan evrensel bir süreçtir.”[154] Uluslararası iletişimdeki bu temel sorunun çözümü için, özellikle gelişmekte olan ülkelerin, kendi toplumsal, kültürel, siyasal ve ekonomik amaçlarına uygun iletişim politikaları belirlemeleri gerekmektedir. Daha sonraki amaç ise kendi ulusal ajanslarını güçlendirerek, bilgiye aracısız ulaşma aşamasına gelmek olmalıdır. Bu yöntemle, uluslararası tekelci ajansların etkilerinin, tamamen ortadan kaldırılmasa bile azaltılması mümkün olacaktır.[155] Üçüncü Dünya Ülkeleri 1978 yılında, yeni bir “Dünya İletişim Düzeni” oluşturulması için UNESCO bünyesinde girişimde bulunmuşlardır. Bu girişim sonucu UNESCO bünyesinde, İrlandalı devlet adamı, hem Nobel, hem Lenin Barış Ödülü sahibi Sean MacBride başkanlığında bir komisyon oluşturulmuştur. Daha sonraları “MacBride Komisyonu” olarak anılacak komisyona, “Comission Internationale de Communication” (CIC) şu 16 gazeteci seçilmiştir: “Elie Abel (ABD), Hubert Beuve Mery (Fransa), Elebe Ma Ekonzo (Zaire), Gabriel Garcia Marquez (Kolombiya), Sergei Losev (SSCB), Mochtar Lubis (Endonezya), Mustafa Masmudi (Tunus), Michio Nagai (Japonya), Fred Isaac Akporuaro Omu (Nijerya), Bogdan Osolnik (Yugoslavya), Gamalel Oteifı (Mısır), Johannes Pieter Pronk (Hollanda), Juan Somavia (Şili), Boobli George Verghese (Hindistan), Betty Zimmerman (Kanada).”[156] CIC Başkanı Sean MacBride 1980 yılında yayımlanan raporun önsözünde, komisyonun hareket noktasını şöyle özetlemiştir: “Üçüncü Dünya Ülkeleri, sanayileşmiş ülkelerden kendilerine yönelik haber akımı egemenliğini, ‘dengeli haber akımı özgürlüğüne müdahale’ olarak niteliyor ve eleştirilerini bu noktada yoğunlaştırıyorlardı. Bu çerçevede, basın özgürlüğünün savunucuları, ‘ulusal egemenliklerin müdahalecileri’ olarak anılıyordu. Haberin değişik değerlendirilişi, haberin rolü, gazetecilerin hakları ve sorumluluklarına ilişkin anlayışlar enine boyuna tartışıldı ve bunlar medyanın, dünyanın başlıca sorunlarına katkı sağlayabilecek güç kaynakları olarak görüldü.” Komisyonun hazırladığı “Many Voices, One World”, (Çok Sesli Tek Dünya) adlı raporda, konuyla ilgili aksaklıklar belirtilmiş, bunların nedenleri ve giderilmesi için öneriler sıralanmıştır. Raporda, temel görüş olarak, gelişmiş ülkelerle gelişme halinde olanlar ya da Üçüncü Dünya ülkeleri arasındaki haber akımının dengesizliği kabul edilmiştir. Raporda ayrıca, haber toplama ve dağılımının her iki yönde dengeli ve hakça yürütülebilmesi için ulusal ajansların kurulması, bunların kendi aralarında ve uluslararası nitelikteki büyük ajanslarla işbirliği yapmaları, gelişme halindeki ülkeler arasında iletişimi hızlandırmak ve pekiştirmek için bölgesel haber havuzları oluşturulması önerilmiş, bu amaçların gerçekleşebilmesi için gelişmiş ülkelerden öteki ülkelere bu alanda uzman personel gönderilmesi ve hazırlanacak eğitim programlarıyla yerel elemanlar yetiştirilmesi öngörülmüştür.[157] 3. 5. Haberlerin Özgür Dolaşımı Aslında “haberlerin özgür dolaşımı” ilkesi, uygulamada söz konusu ajansların, nelerin haber olduğunu belirlemeleri anlamına gelmektedir. Bunun sonucu olarak da gelişme yolundaki ülkeler, olaylara gelişmişlerin mantığıyla bakmaya, onlar gibi düşünmeye zorlanmaktadırlar. Özetle bu ülkeler bir yandan benlik yitirirken, bir yandan da unutulmuşluğa itilmektedir. McBride Raporu’nda belirtildiğine göre, dünya ülkelerine ulaştırılan haberlerin yüzde 80’i New York (AP), Londra (REUTERS), ve Paris (AFP) çıkışlıdır. Yine yapılan başka bir araştırmaya göre, dünyanın en büyük haber ajansı sayılan Associated Press’in dış ülkelere ulaştırdığı, ABD ile ilgili yerel haberlerin oranı, tüm yayınının %18’ini oluşturmaktadır. AP yayınının, ABD’den dış dünyaya yayımladığı haberlerin %81’i ise dış haberdir. Uluslararası ajansların, ulusal kamuoylarını etkilemek ya da ilgisiz kılmak amacıyla haber seçimlerini belirli siyasal ve diplomatik ölçütlere göre yaptıkları bir gerçektir. Nitekim AP’nin dış ülkelerden ABD içine ulaştırdığı haber oranı ancak yüzde 1’i bulmaktadır. AP’nin haberlerinin % 41’i de, devletler arası ilişkileri konu alan haberlerdir.[158] Çok uluslu haber ajanslarından her biri, bağlı oldukları ana ülkelerinin, bir zamanlar sömürge durumuna getirdikleri ve şimdi de güçlerini büyük ölçüde sürdürdükleri yöre ve ülkelerde, öteki haber kuruluşlarına oranla daha etkilidirler. Bunun nedenlerinden biri, söz konusu Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin ulusal haber ajanslarının, sömürgeci ülkelerin uluslararası ajansları tarafından kurulmaları ya da “kurulmalara büyük katkılarda bulunulmuş” olmasıdır. Gelişmiş ve gelişmekte olan, daha doğrusu gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasında, iletişim teknolojilerinin ve araçlarının dağılımında saptanan dengesizlikler de, önemli tehlikeler yaratacak düzeydedir. İletişim zengini ve fakiri ülkeler arasındaki uçurum, her geçen gün artarak kritik bir orana ulaşmıştır. Bu dengesizlik yalnızca miktarla sınırlı kalmamakta, ülkeler arasındaki iletişimin yoğunluğu ve içeriğinde de sorunlara yol açmaktadır. Bilindiği gibi uluslararası haber ajansları, kuruluşlarının ilk dönemlerinde birbirleriyle işbirliği yapmış olsalar da, daha sonraki yıllarda yoğun bir rekabet içine girmişlerdir. Örneğin 10 Temmuz 1962 tarihinde ilk iletişim uydusu Telstar’ın fırlatılmasından sonra bu ajanslar söz konusu uyduyu yayınları için kullanma yollarını aramışlar, Nisan 1965 yılında “Early Bird”ün uzaya yerleştirilmesinden sonra da bu olanağı bulmuşlardır. Günümüzde uluslararası haber ajanslarının büyük bölümü kendi iletişim uydularını kullanmaktadırlar. Oysa gelişmekte olan ülkeler böyle bir olanaktan yoksundur.[159] Bu gelişmeler de, iletişim sorumluluğu ve “etik”inde yeni sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Buna bağlı olarak az gelişmiş ülkeler, bir süredir uluslararası iletişim konusunda, kendilerini bu denli dışlamayacak yeni bir düzen arayışına girmişlerdir. Bu yeni düzen arayışının birinci aşaması, söz konusu ülkelerin haber ajanslarının özerkleştirilerek, bağımsız hareket edebilme yetisine kavuşturulmasıdır. İkinci aşama teknik altyapıların güçlendirmesi, akılcı bir iletişim ağı kurulmasıdır. Son aşama ise gelişmekte olan ülkelerin benzer niteliklere kavuşmuş haber ajanslarının, kendi aralarında yoğun bir dayanışma ve işbirliğine gitmeleridir. Bu dayanışma ve işbirliğinin son adımı da, yine söz konusu ajansların katılımıyla kurulacak bölgesel ajansların, nitelikli haber yayınlarına öncelik verilerek, bunların bültenlerde yer almasıdır.[160] 3. 6. Uluslararası Haber Ajansları İlk haber ajansları HAVAS (1832), WOLFF (1849), REUTER (1851) ve STEPHANI (1853), kar amacıyla kurulmuş haber ajanslarıdır. Ulusal haber ağırlıklı olarak başladıkları yayınlarının yanı sıra süreç içindeki ekonomik ve toplumsal gelişmeler nedeniyle 20. Yüzyıl’da uluslararası haber ajansı sayılmışlardır.[161] Üyelerine hizmet için kurulan AP (1848) de, hem 19. Yüzyıl’da hem 20. Yüzyıl’da uluslararası haber ajansı sayılmıştır. AP’nin bu kimliği, günümüzde de sürmektedir. HAVAS’ın mirasçısı sayılan AFP ise günümüzde de REUTERS gibi uluslararası kimliğini sürdürmektedir. Ancak uluslararası kimlik taşıyan bu ajanslar, ulusal özelliklerini de korumaktadırlar. 20. Yüzyıl’daki gelişmeler çerçevesinde, WOLFF ve STEPHANI ajansları uluslararası kimliklerini yitirmişlerdir. WOLFF ajansının yerini alan Deutsche Presse Agentur (DPA) ulusal ajans kimliği ötesine geçememiştir. STEPHANI ajansının yerine kurulan ANSA (Agenzia Nazionale Stampa Associata) ise bazı ülkelerde İtalyanca konuşan azınlıklara yönelik yayınlarıyla “sınırlı sınır ötesi” etkisini sürdürmektedir. Latin Amerika’ya yönelik yayınlar da yapan İspanyol ajansı EFE de, ulusal kimlik ağırlıklı, bölgesel bir haber ajansı sayılmaktadır.[162] Uluslararası haber ajansları, günümüzde yazılı basına hizmet vermenin yanı sıra görsel ve işitsel kitle iletişim araçlarına da, fotoğraf, ses ve görüntü sağlamaktadırlar. Bu gelişmedeki en büyük etken, 1960’lı yıllardan bu yana yazılı basının hedef kitlesinin, özetle okuyucu sayısının azalması, buna karşılık TV izleyenlerin sayısındaki artıştır. Örneğin Fransa’da yapılan bir araştırma, yetişkinler arasında hiç gazete okumayanların oranı 1967’de yüzde 21 iken, bu oranın 1997’de yüzde 27’ye yükseldiğini ortaya koymuştur.[163] Günümüzde, bu alanda, hizmet veren toptancı ya da perakendeci “görüntü ve ses ajanslarının” sayısı da artmıştır. REUTERS Television ve AP Television, dünyadaki en büyük 3 televizyon haberi dağıtıcısından ikisidir. APTV yakın zamanda grafik, resim ve videodan oluşan bir elektronik haber servisini de hizmete sokmuştur.[164] Haber filmi açısından da REUTERS Television (İngiltere), APTV, CBS News, ABC News ve Cable News Network-CNN (ABD), DPA-Etes (Almanya) gibi ajanslara gelişmekte olan ülkelerin tamamı, Batı Avrupa’nın ise yarısı bağımlıdır. Televizyon haberleri satan 3. büyük toptancı kuruluş, WTN (Worldwide Television News)’dur. Bunun başlıca sahipleri Amerikan yayın ağı ABC ve bir İngiliz kanalı olan ITN (Independent Television News)’dur. WTN, 200’den çok yayın kanalına haber satmaktadır. WTN; ITN ile UPI (United Press International)’ın ortaklığıyla oluşan UPITN’nin son halidir. Çünkü UPI daha sonra el değiştirmiş ve Suudi kökenli “Ortadoğu Yayın Merkezi” adlı bir kuruluş tarafından satın alınmıştır.[165] Uzmanlar, haber değeri ve haber hizmeti açısından söz konusu ajanslar arasında belirgin bir farklılık bulunmadığına dikkat çekerek, “Global Pazar”ın bu rekabeti uzun süre taşıyamayacağına dikkat çekmektedirler. Bu ajansların en önemli kaynak ve müşterilerinden biri de Eurovision’dur. “Televizyon Haberi Değişim Sistemi”, olarak tanımlanan Eurovision’nun kurucusu ise Avrupa Yayın Birimi’dir. (Europian Broadcasting Unit). Bu birim Avrupa’nın en önemli yayın kanallarını temsil etmekte, böylece küresel, toptancı televizyon ajansları, uluslararası televizyon yayıncılarına da servis vermektedir.[166] Avrupa kökenli 11 TV kanalının oluşturduğu Euronews, uydu aracılığıyla her gün 24 saat süreyle görüntü ağırlıklı yayın yapmaktadır. Euronews’un tüm Avrupa ile Yakın ve Ortadoğu’yu da kapsayan yayınları Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve Arapça’dır.[167] Bu arada haber ajanslarının internet ve intranetlere (özel elektronik ağ) olan ilgileri de artmıştır. Örneğin REUTERS bugün bazı internet girişlerinin sahibidir ve internet sayfalarına aldığı reklamlardan önemli gelirler sağlamaktadır. AFP Ajansı’nın, bu alanda etkinliğini artırmak için yatırımları sürmektedir. Öte yandan, Dow Jones ile Bloomberg* de, öteki bazı rakipleri gibi finansal haberler servisi işletmektedirler. Bu servisler çeşitli finansal haberleri anında izleyiciye duyurmakta, böylece ekonomik ve mali konularda önemli kararların alınmasında rol oynamaktadırlar. * Bloomberg Bloomberg Ajansı, New York’lu bir borsa şirketi yöneticisi olan Michael Bloomberg tarafından 1981 yılında kurulmuştur. Kitle iletişim araçlarından daha çok “para yöneticileri ve profesyonel yatırımcılar” için haberler yayımlayan Bloomberg Ajansı’nda 350’si gazeteci olmak üzere 2.300 kişi çalışmaktadır. Ajans, dünya üzerindeki 60 bürodan derlediği haberlerle 55.000 bilgisayar terminaline hizmet vermektedir. (Bloomberg dünya üzerinde 300.000 bilgisayar terminaline haber ulaştıran REUTERS’den sonra bu alanda ikinci sıradadır.) Bloomberg Ajansı radyo yayınının yanı sıra “Bloomberg Information Television” ile 24 saat ekonomik ve mali haberler vermekte, ABD’de 200 kadar televizyona da alanıyla ilgili haber bültenleri hazırlamaktadır. [168] Ekonomi ve finans alanında hizmet veren bir başka haber ajansı da Knight-Ridder basın grubunun bünyesinde 1883 yılında kurulan “The Business Information Services”dir.[169] 3. 7. İkincil Konumdaki Haber Ajansları Kitle iletişim araçları açısından, hiçbiri 3 büyük uluslararası haber ajansının yerini tutmamakla birlikte, “yayınlarının izlenmesinde habercilik açısından yarar görülen” ajanslar da bulunmaktadır. Bu ajanslar ya da ajans birlikleri, ya bölgesel güçleriyle ya da uzmanlık alanlarındaki yayınlarıyla dikkati çekmektedirler. Bunlar şöyle sıralanmaktadır: 3. 7. 1. İkincil Konumdaki Uluslararası Haber Ajansları 1990 yılında iki Almanya’nın birleşmesinden sonra daha da gelişerek etkisini artıran Alman ajansı DPA (Deutsche Presse Agentur), İspanya’nın sömürgecilik döneminden miras olarak Latin Amerika’da da etkili bir güce sahip bulunan İspanyol EFE, yine İtalya kökenli göçmenlerin yoğunluğundan ötürü ABD ve özellikle Latin Amerika’da etkin bir konumda olan İtalyan ANSA, Asya’nın eski gücünü yitirmiş devi Rusya’nın ITAR-TASS, Uzakdoğu’nun etkili güçleri Çin’in XIN HUA ve Japon KYODO ajansları, dünyanın belli bölgelerinde haber toplama ve dağıtma işini yapmaktadırlar. Bu haber ajansları, tüm dünya ülkelerine hizmet vermeseler de, kendi ve ulaştıkları ülkelerin nüfusları ve dünyanın önemli bir bölgesindeki güçleri nedeniyle, ikincil konumdaki uluslararası ajans sayılmaktadırlar. Japonya’nın “KYODO” ajansı dışında söz konusu haber ajanslarının tümü, çeşitli yöntem ve ölçütlerle devletlerinden destek görerek yardım almaktadır.[170] Bu ajansların da çalışma yöntemleri, 3 büyük ajansa benzemekte, ancak daha çok ülke içine yönelik olarak faaliyet göstermektedirler. Söz konusu ajanslar için temel ilke, ülke içindeki basınyayın kuruluşlarını beslemektir; uluslararası haber dağıtımı ikincil bir amaçtır. Uluslararası 3 büyük haber ajansının kârlarının çok düşük olması yüzünden, ikincil ajansların, ötekilerin yerini almak ya da onlarla dünya ölçeğinde rekabet etmek gibi bir amaçları zaten yoktur. Bu ikincil ajansların abone bedelleri, 3 büyük ajansınkilere oranla düşüktür. Bu ajanslara abonelikte, “İki-üç büyük ajansın yanı sıra başka bir seçenek olarak” ve “nispeten ucuz bir kaynaktan daha haber sağlama” düşüncesi ön planda tutulmaktadır. 3. 7. 2. Bölgesel Haber Ajansları Bölgesel haber ajanslarını genelde iki grupta değerlendirmek gerekmektedir. İlk grupta siyasal ya da kültürel ağırlıklı haber ajansları, ikinci grupta ise siyasal ya da kültürel ağırlıklı haber örgütleri yer almaktadır. Siyasal ya da Kültürel Ağırlıklı Haber Ajansları İlk grubu oluşturanlar, temelinde ulusal kimliklerin yanı sıra siyasal, diplomatik, kültürel ya da mesleki nedenlerle bölgesel sayılmış haber ajanslarıdır. Ortadoğu liderliğine oynayan Mısır’daki MENA (Middle East New Agency) bu grubun en seçkin örneğidir. Balkanlar’da Yugoslavya’nın dağılmasından önce etkin bir ajans ve “Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin Avrupa Temsilcisi” sayılan TANJUG (Telegrafska Agencija Nova Jugoslavija) bu gruptaki başka bir örnektir. İkinci Dünya Savaşı sırasında tüm Avrupa Nazi işgali altındayken 1943 yılında kurulan TANJUG, uzun yıllar “onurlu bir bölgesel yayıncılık” örneği vermiştir. Bir başka örnek olan Baltık Haber Servisi BNS (Baltic News Service), Letonya, Litvanya ve Estonya, gibi üç ülkede faaliyet göstermektedir. Bu ajans, bazı medya şirketleri ve değişik ülkelerden özel kişilerin ortak mülkiyetindedir. BNS, anılan ülkelerin ulusal haber ajanslarıyla yoğun rekabet içindedir.[171] Amerikan AP ve UPI ajansları haberlerinin, siyasi nitelikli ve taraflı olduğu iddiaları yüzünden Latin Amerika’daki ticari basın-yayın organları ile REUTERS’in ortaklığı ve işbirliğinde 1970 yılında kurulan LATIN, 1981’de tümüyle REUTERS ile birleşmiş ve İspanyolca haberlerindeki REUTERS-LATIN logosu dışında tamamen REUTERS adına çalışmaya başlamıştır. [172] Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya ulusal ajanslarının, İskandinavya ve çevresinde haber dağıtım ve iletişim bağlantılarını ortak kullanma, yurtdışına ortak muhabir gönderme amacıyla 1960 yılında kurdukları SCANPLEX ise İskandinavya ile ilgili haberlerde önemli bir artış sağlayamamıştır.[173] Siyasal ya da Kültürel Ağırlıklı Haber Örgütleri İkinci grupta ise çok uluslu, siyasal ya da kültürel ağırlıklı kuruluşlar söz konusudur. Karayip Adaları’nda Bridgetown merkezli CANA (Caribbean News Agency-1976), Üçüncü Dünya ülkelerine haber sağlamak amacıyla Alman ve İtalyan Hıristiyan Demokrat Partileri tarafından 1964’te kurulan Inter-Press Service, EFE ajansının öncülüğünde bölgedeki 6 ülke tarafından 1970 yılında oluşturulan Panama merkezli ACAN (Agencia Centro-Americana de Noticias) bu tür bölgesel haber ajanslarının başarılı örnekleridir.[174] 1985’te kurulan ALASEI (Agencia Latino-Americana de Servicios Especiales de Informacion) Latin Amerika ve Karaipler’den araştırma, kalkınma, toplum, ekonomi ve kültür konularında özel haberler vermektedir. 1988 yılında yeni bir elektronik bilgi servisi de başlatan ALASEI bölge kitle iletişim araçlarının önde gelen haber kaynağıdır. Peru merkezli ASIN (Accion de Sistemas de Informacion Nacional) ise Latin Amerika ve Karaipler bölgesinde 16 ülkenin ulusal haber ajansları tarafından oluşturulan bölgesel bir haber kuruluşudur. 1961’de oluşturulan OANA (Organization of Asian-Pacific News Agencies) 25 dolayında Asya ve Pasifik ülkesinin kurduğu haber değişim örgütüdür. Bölgesel büyük ajanslarla ulusal ajansların işbirliğinin de öngörüldüğü OANA bünyesinde, ITAR-TASS, KYODO ve XIN HUA ajansları da bulunmaktadır. Ancak OANA, hükümet bildirileri ağırlıklı, günlük 25.000 kelimelik küçük bir bülten yayımlamakla yetinmektedir. TANJUG’un girişimleriyle 1974 yılında faaliyete geçen NAPNAC, (The News Agencies Pool of Non-Aligned Countries / Bağlantısız Ülkeler Haber Ajansları Havuzu), 100 dolayında üye ülke ulusal ajanslarının bir “haber havuzu” biçiminde faaliyet göstermiştir. Havuzda toplanan haberler, TANJUG tarafından abonelere iletilmiştir. Oluşumu, “Bir ülkenin en iyi o ülkede yaşayanlar tarafından dünyaya anlatılabileceği” düşüncesine dayandırılan kuruluş, umulan iletişim ağını kuramamış, etkiyi gerçekleştirememiştir. “POOL” (havuz) diye de adlandırılan kuruluş, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra çalışmalarına ara vermiştir. 1975 yılında kurulan FANA’nın (The Federation of Arab News Agencies) amacı, “Tüm ajanslar arasındaki mesleki bağları güçlendirmek, Arap dünyasında olabildiğince geniş bir haber dağıtımını gerçekleştirmek ve haberlerin dış dünyaya ulaşımını güvence altına almak” biçiminde belirlenmiştir. Bu ajans tarafından İngilizce hazırlanan özel Asya bülteni, Malezya haber ajansı BERNAMA aracılığıyla bölge ülkelerine dağıtılmaktadır.[175] Körfez ülkeleri kitle iletişim araçlarına hizmet vermek amacıyla 1978’de Bahreyn’de kurulan özel ajans GNA (Gulf News Agency) ile Pasifik ülkeleri kitle iletişim araçlarına hizmet için 1974’te oluşturulan PINA (Pacific Islands News Association) da bölgesel haber ajanslarıdır.[176] PANA (Pan-African News Agency), Afrika Birliği Örgütü’nün (OUA) çabalarıyla 1982 yılında Senegal’in başkenti Dakar’da, bölgesel haber havuzları ve ulusal ajanslardan aldığı haberleri, tüm kıta ülkelerine yaymak amacıyla kurulmuştur. Birleşmiş Milletler ve yan kuruluşu UNESCO’nun yanı sıra Arap Kalkınma Bankası’ndan da mali ve teknik yardımlar sağlayan bu ajans, kıtadaki iletişim altyapısının yetersizliği ve ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden, öngörülen çalışmaları yapamamıştır. 15 milyon dolar tutarında borç yapan ve personelini birkaç kişiye indiren PANA’nın yeniden düzenlenmesi ve özelleştirilmesi için girişimler sürmektedir.[177] Bu arada 1964 yılında, gelişmekte olan ülke gazetecilerinin bir kooperatif biçiminde oluşturdukları IPS (Inter Press Service) ile kar amacı gütmeyen bir vakıf olarak kurulan, Londra merkezli GNA da (Gemini New Agency), çoğunluğu az gelişmiş ülkelerin kitle iletişim araçlarından oluşan üyelerine, çeşitli dillerdeki haberlerin yanı sıra değişik konularda inceleme ve araştırma yazıları da ulaştırmaktadır. Öte yandan, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC)* tarafından da, 1979 yılında OPECNA adıyla bir haber ajansı kurulmuştur. Ancak, bu ajansın çalışmaları ve abone sayısı son derece sınırlı kalmıştır. * OPEC, üye ülkelerin petrol politikaları arasında eşgüdüm sağlamak, üye devletlere, teknik ve ekonomik yardımda bulunmak amacıyla kurulan çok uluslu bir örgüttür. OPEC 1961 yılında Irak, İran, Suudi Arabistan ve Kuveyt tarafından kurulmuş, 1961’de Katar, 1962’de Endonezya ve Libya, 1967’de Abu Dabi ve Cezayir, 1971’de Nijerya, 1973’te Ekvator ve 1975 yılında da Gabon üye olmuşlardır. OPEC’in kuruluşta merkezi Cenevre iken, 1965 yılında Viyana’ya taşınmıştır. Viyana’da örgütün yerleşik yönetimin yanı sıra bir de araştırma sekreterliği bulunmaktadır. OPEC’in izleyeceği politikalar, üye ülke temsilcilerinin katıldıkları ve yılda en az iki kez yapılan konferansta belirlenmekte ve kararlar oy birliğiyle alınmaktadır. Üye ülkeler tarafından atanan yönetim kurulu başkanı, konferanslar sırasında seçilmektedir.[178] 3. 8. Ulusal Haber Ajansları Birinci ve İkinci Dünya Savaşları önceleri ve yoğunlukla İkinci Dünya Savaşı sonrası “ ülke sesini duyurmak” için kurulan haber ajansları, genelde ulusal kimlik taşımaktadırlar. Bu ajanslar, bir yandan ülke sınırları içindeki kitle iletişim araçlarına yerel, yöresel ve ulusal haber dağıtımı hizmeti verirken, bir yandan da “ülkelerinin çıkarlarını gözeten” bir yayın politikası izlemektedirler. Ulusal haber ajanslarının ilk örneği, İngiltere ve İrlanda medyası için 1868 yılında kurulmuş bulunan ve yalnızca “iç haber” yayımlayarak hizmetini sürdüren PA (Press Association)’dur. Kuruluşundan bu yana REUTERS ile sıkı bir işbirliği içinde bulunan bu ajans günümüzde, Britanya ulusal ve yerel medyasına genel haberlerin yanı sıra fotoğraf, ekonomi ve spor haberleri ve makale servisleri de sunmaktadır. Kooperatif nitelikli PA, devletten destek ve katkı almadan çalışan haber ajanslarının simgesidir.[179] 1951’de, Fransız yerel gazetelerine haber servisi yapmak için kurulan, özel ACP ajansı (Agence Central de Presse) da 40 yılı aşkın bir süre AFP (Agence France Presse) ile rekabet içinde çalışmıştır. 1980’li yıllardan itibaren etkinliği azalan ACP, çeşitli girişimlere rağmen 1993 yılında kapanmıştır.[180] Bu arada Alman DPA, İtalyan ANSA ve İspanyol EFE, bir yönleriyle “sınırlı uluslararası etkili, büyük ulusal haber ajansları” da sayılmaktadır. Çünkü bu ajansların öncelikli hedef kitlesi, kendi ülkelerinin kitle iletişim araçlarıdır.[181] 3. 8. 1. Resmi Haber Ajansları Ulusal kimlik taşıyan haber ajanslarının çok büyük bölümü, bağımsızlıklarını kazanmış devletler tarafından ya da onların doğrudan ya da dolaylı desteğiyle kurulmuşlardır. Birçok ülkede hükümetlerin yasal ve ekonomik denetimi altında bulunan bu tür haber ajansları (eski TASS, XIN HUA, PRENS LATINA vb.) ya “devletin enformasyon dağıtım merkezi” gibi çalışmakta ya da A.A (Anadolu Ajansı) örneğinde olduğu gibi, “yarı resmi”* (semi-officiel) haber ajansları olarak anılmaktadırlar. Devletin enformasyon bürosu ya da propaganda örgütü gibi çalışmaya başlayan ajanslar, bilgi üretimi ve yayma işlevlerini hemen yitirmektedirler. Çünkü amaçları artık devlete ya da onu temsil eden hükümetlere hizmete dönüşmüştür. Bu uygulama anılan ajansların saygınlıklarını ve güvenilirliklerini de ortadan kaldırmaktadır.[182] * Anadolu Ajansı’nda 1931-1944 yılları arasında genel müdürlük yapan ve ajansın çağdaşlaşmasında büyük katkısı bulunan Muvaffak Menemencioğlu, ajans-hükümet ilişkileri konusunda şunları söylemiştir: “Ajans hükümetin organıdır. Bu itibarla ajans müdürü, hükümetin ve bilhassa hariciyenin en küçük nüanslarından, inhinalarından (eğilme) ayrılmamak şartıyla, siyasetini adım adım takip etmelidir.”[183] 3. 8. 2. Özel Haber Ajansları Özel haber ajansları, günümüzde kar amacıyla kurulan haber ajanslarına verilen addır. Bunlardan birçoğu, ne yazık ki uluslararası ve ulusal haber ajanslarıyla rekabet edemeyerek kapanmışlardır. 3. 8. 2. 1. Genel Haberler Veren Özel Haber Ajansları Bu ajansların büyük bölümü ulusal nitelik taşıyarak, ülkedeki kitle iletişim ajanslarına hizmet vermektedirler. Bu tür ajanslardan biri de 1966’da, Fransa’nın iki büyük yerel gazetesi “Le Progrés de Lyon” ile “Le Dauphiné Libéré de Grenoble” tarafından AFP’nin basın alanındaki etkinliğine son vermek amacıyla Lyon’da kurulan AIGLES ajansıdır. Söz konusu ajans, uluslararası öteki ajanslarla ilişkilerinin bozulmasından ve yerel abonelerini kaybetmekten ürken AFP’nin hükümete yönelik baskıları sonucu, yeterli biçimde gelişemeden 1980 yılında kapanmıştır. AIGLES’in kurucusu iki gazeteden “Le Dauphiné Libéré 1981, Le Progrés de Lyon ise 1986 yıllarında, Fransa’nın en büyük basın grubu sahibi Robert Hersant tarafından satın alınmıştır.[184] ABD’de 1907 yılında “United Press Association” adıyla kurulan ve 1958 yılında “International News Service” ile birleşen, uzun süre de uluslararası niteliğini koruyan, ancak günümüzde belirli bir etkinliği kalmayan UPI (United Press International) da, uzun süre ulusal ve uluslararası nitelikleri bir arada taşıyan özel haber ajansı olarak anılmıştır.[185] Türkiye’de ise kapanmış bulunan THA (Türk Haberler Ajansı) ve UBA (Ulusal Basın Ajansı) ile faaliyetlerini sürdüren ANKA, Bağımsız Basın Ajansı, Cihan Haber Ajansı, Artı Haber Ajansı, Ekspres Haber Ajansı bu türün örnekleri sayılmaktadır.[186] 3. 8. 2. 2. Uzman Ajanslar Bu tür ajanslar, kar ya da “özel bir hizmet” amacıyla kurulan ulusal ya da uluslararası haber ajanslarıdır. Bunlar özel alan ve konularda (finans, eğitim, din, spor, hobi, çevre, gıda, turizm, suç vb.), ürettikleri haber, fotoğraf ya da filmleri, abonelerine ulaştırmakta, ya da talep edenlere satmaktadırlar. Bu türün fotoğraf alanındaki uluslararası örneği, Türk gazeteci Gökşin Sipahioğlu’nun Paris’te kurduğu SIPAPRESSE*; ulusal örnekleri ise fotoğraf dalında Mustafa Küçük’ün İstanbul’da kurduğu ABC Ajansı, spor dalında Erdoğan Arıpınar’ın İstanbul’da kurduğu Türk Spor Ajansı (TSA), magazin ve aktüel haberler dalında Nursal Tekin’in Ankara’da kurduğu MAK Ajans, ekonomi dalında ise yine Ankara’da kurulan Türk Ekonomik Basın Ajansı (TEBA)’dır.[187] Öte yandan, uzman ajansların önemli bir bölümünü dini yayınlar yapan ya da belirli dinlere bağlı cemaatlerden haberler veren ajanslar oluşturmaktadır. Bunların bazıları şunlardır: 1919 yılında ABD’de kurulan JTA (Jewish Telegraphic Agency) Dünya Musevi Kongresi tarafından yönetilmektedir. Söz konusu ajans, abonelerine Siyonist dünyadaki gelişmelerle ilgili haberler vermektedir. 1920’de İsviçre’nin Fribourg kentinde kurulan KIPA (Katolische International Presse Agentur) dünya üzerindeki 20 ulusal katolik ajansıyla bilgi alışverişi yapmaktadır. 1945 yılından bu yana APIC (Agence de Presse Internationale Catholique) adıyla Fransızca yayın da yapan ajansın haberleri, Katolik camiasının yanı sıra öteki cemaatlerle ilgili haberleri de içermektedir. APIC’in İsviçre’de 40, Fransa’da ise Le Monde gazetesi de dahil 10 dolayında abonesi bulunmaktadır. Ajansın öteki aboneleri Avrupa’nın çeşitli ülkelerinin yanı sıra ağırlıklı olarak Latin Amerika’da yer almaktadır. 1926’da kurulan Vatikan Haber ajansı FIDES ise haber ajansından daha çok bir haber bürosu gibi çalışarak, Vatikan’daki gelişmelere ve Katolik dünyasına ilişkin haberler dağıtmaktadır. [188] * Haber fotoğrafçılığı, İkinci Dünya Savaşı öncesi ortaya çıkmış bir meslektir. Bu alandaki uzman ajansların önde gelenleri, 1923’te Paris ve Londra’da kurulan KEYSTONE’dan sonra Amerika’da SABA, İngiltere’de NETWORK ve KATZ, Almanya’da VISUM, İtalya’da CONTRASTO, Fransa’da da MAGNUM, GAMMA ve SYGMA’dır. 1984 yılında AFP’nin önderliğinde Paris’te kurulan EPA (European Pressphoto Agency) ise Avrupa’daki fotoğraf konusunda tek “uzman uluslararası ajans” niteliğini taşımaktadır. 3. 8. 2. 3. Medya Gruplarının Ajansları Günümüzde, tekelleşen medyanın oluşturduğu gruplar, haber maliyetlerini azaltmak için kendi haber ajanslarını kurmuşlardır. Bu uygulamanın öncülüğünü ABD’de New York Times gazetesi yapmıştır. Bu gazetenin oluşturduğu “New York Times News Service” gazetenin temel haber kaynağı olmuştur. Washington Post ve Los Angeles Times gazetelerinin kurdukları “WPLA News Services” AFP ve DPA ajanslarıyla da işbirliği halinde çalışmıştır. Bu işbirliği, uzun yıllar AFP haberlerinin ABD kitle iletişim araçlarına ulaştırılmasına olanak sağlamıştır. Söz konusu ajansın 200’ün üzerinde olan abonelerinin büyük bölümü ABD’dedir. Amerikan gazeteler zinciri Knight-Ridder de, oluşturduğu benzer bir kuruluşla ekonomik haber ağırlıklı yayın gerçekleştirmiştir. Bu yayınının özellikle ABD dışında önemli sayıda abonesi bulunmaktadır. Bu arada Alman Springer yayın grubu bünyesinde kurulan “Springer Auslandienst” (SAD) adlı ajansla da, grubun yayın organlarına hizmet verilmektedir.[189] Söz konusu medya gruplarına bağlı kitle iletişim araçları “havuz” diye adlandırılan bu yöntemle, kendi grup ajanslarının ulusal, yöresel ve yerel düzeyde derledikleri “iç haberler”den yararlanmaktadırlar. Bu ajanslar, bir yandan da uluslararası haber kaynaklarını geliştirerek, grup organlarına bu alandaki hizmetlerini de genişletmektedirler. Örneğin, Milliyet Haber Ajansı (MİLHA) ile Hürriyet Haber Ajansı (HHA) birleşerek Doğan Haber Ajansı’nı oluşturmuşlardır. Türkiye Gazetesi’nin de içinde yer aldığı İhlas Grubu’nun, “İhlas Haber Ajansı” ile Sabah Grubu’nun, Sabah Haber Ajansı (SHA) da hizmetlerini sürdürmektedir.[190] 3. 9. Uluslararası-Ulusal Ajans İlişkileri Uluslararası haber ajansları, yayın hizmeti verecekleri ülkelerde öncelikle o ülkenin ulusal ajansıyla haber değişimini öngören işbirliği anlaşmaları imzalamışlardır. Bu anlaşmalara göre, öteki uluslararası ajansların haberleri de, söz konusu ülkenin ulusal ajansına, işbirliği sözleşmesini imzalamış uluslararası ajans aracılığıyla aktarılmıştır. Bu haberlerin ülkedeki kitle iletişim araçlarına dağıtımı da, yine sözleşme yapılan ulusal ajans kanalıyla gerçekleştirilmiştir. Örneğin Türkiye’de AP, AFP, REUTERS ve DPA gibi uluslararası ajansların haber dağıtımı, uzun süre Anadolu Ajansı tarafından yapılmıştır. UPI ajansı ise Türkiye’de önce Anadolu Ajansı ile işbirliği yapmış, 1960’ların ortasında ise Türk Haberler Ajansı (THA) ile çalışmaya başlamıştır. Bu birliktelik THA’nın kapanış tarihi olan Mart 1986’ya kadar sürmüştür. Anadolu Ajansı bünyesinde oluşturulan Dış Haberler Servisi, adı geçen uluslararası ajansların haberlerinin bir bölümünü* Türkçe’ye çevirerek, bu yayını almak isteyen abonelerine ulaştırmıştır. 1980’li yıllarda Anadolu Ajansı, söz konusu ajansların yabancı dillerdeki orijinal bültenlerini de pazarlamaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda ise Anadolu Ajansı bu hizmetine son vererek, yalnızca “tercüme edilmiş dış haberler” yayınlamayı sürdürmüştür. Günümüzde, uluslararası ajansların İngilizce ya da Fransızca yayımladıkları orijinal haber bültenleri, Türkiye’deki temsilcilikleri tarafından pazarlanmaktadır.[191] Sorunlar İşbirliği anlaşmalarında, ulusal ajansın ürettiği haberlerin dünyaya yayımı da, çoğu kez sözleşmeli uluslararası ajanslara bırakılmıştır. Yani ulusal ajanslar, dünya kamuoyuna iletmek istedikleri ulusal, yöresel ya da yerel bir haberi, yalnızca anlaşmış oldukları uluslararası ajans kanalıyla duyurabilmişlerdir. Bu uygulama süreç içinde ulusal ajansların ve kendi hükümetlerinin çeşitli endişelere kapılmalarına yol açmıştır. Çünkü herhangi bir ulusal ajansla anlaşması bulunan uluslararası ajansın, bu ulusal ajansa dünya haberlerini yansıtırken izlediği yöntem ve yine aynı ajansın bu kez o ülke ile ilgili haberleri öteki ülkelere iletirken uyguladığı ölçütler daima farklı olmuştur. Bir başka sorun da ulusal ajansların, işbirliği anlaşması imzaladıkları uluslararası ajansa abone bedeli ödeme zorunluluğu olmuştur. Oysa uluslararası ajansların böyle bir yükümlülükleri bulunmamaktadır. Bu sakıncalar, ulusal ajansların, uluslararası ajanslara bağımlılıklarını azaltmak için güçlenmeleri, ülkelerindeki istihbarat ağlarını geliştirirken, çeşitli ülkelerin merkezlerinde kendi muhabirlerini bulundurmaları ve kullandıkları haberlerin bir bölümünü kendi kaynaklarından sağlamaları yolunu açmıştır. Ancak söz konusu ulusal ajansların, ülke dışında meydana gelen ve özellikle kendi ülkelerini ilgilendiren olayları aktarmak amacıyla görevlendirdikleri muhabirlere yüksek ücretler ödemek zorunda kalmaları, bu muhabirlerin sayısının olabildiğince düşük tutulmasına yol açmaktadır. Bu yüzden uygulama, yeterli ölçüde verimli olamamaktadır. * Söz konusu uluslararası ajansların Türkiye’ye ulaşan haber servisi, genelde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik yayındır. Dolayısıyla bu bültende Türkiye kamuoyu için “haber değeri bulunmayan” haberler de yer almaktadır. Bu haberler, Türkçe’ye çevrilerek yayına verilmemektedir. Kullanılmayan haberler arasında “mükerrer” haberler de bulunmaktadır. 3. 10. Uluslararası Ajansların Mali Sorunları Birçok başarılı haber ajansı, gelirlerinin büyük bölümünü medya dışı müşterilerden kazanmaktadır. (Mali ve ekonomik haberler abonesi müşteriler, TV, İnternet reklamları ya da hükümet.) Özellikle de: - Gelişmiş ülkelerin, “Diktatörlerin reklamını yapmak”; - Geri kalmış ya da gelişmekte ülkelerin, “Kendileri hakkında olumsuz haberler vererek imajlarını çarpıtmak, yanlı davranmak”; - Ortaklarının ise “Gelir getirmeyen ve getirmeyecek bölgelere gereğinden fazla para harcamak” gibi çok ciddi suçlamalarıyla karşılaşan uluslararası haber ajansları, dünya üzerinde çok büyük etkileri bulunmasına karşın, öteki uluslar ötesi şirketlere göre, çok düşük bir bütçe ve düşük kar oranlarıyla çalışırlar.[192] Örneğin kar amacıyla kurulan Amerikan UPI ajansı yıllardır zarar etmekte ve sık sık el değiştirmektedir. Bu yüzden de bu ajans, uluslararası etkinliğini, dolayısıyla kimliğini yitirmiştir. Yine kar amacıyla kurulan, daha sonra kooperatife dönüştürülen İngiliz REUTERS Ajansı, gelirinin yaklaşık yüzde 80’ine yakınını mali sektörlerden (borsa, döviz, gemicilik gibi faaliyetler) sağlamakta ve buralardan kazanılan parayla habercilik faaliyetlerini yürütmektedir.[193] Buna karşın, işbirliğiyle kurulan ajansların cirolarının %85’inden çoğu medyayla ilgili ortak-müşterilerden sağlanmaktadır. Bu nedenle kitle iletişim araçlarının sahibi bulundukları ve işbirliğiyle kurulmuş ajanslar, bugün mali açıdan en zor durumda olanlardır. Çünkü yönetimde bulunan medya temsilcileri, öncelikle mensubu oldukları kitle iletişim araçlarının çıkarlarını savundukları için, artan harcamalara karşı çıkmaktadırlar. Bu nedenle de, yeni teknolojilerin uygulanması ya da yeni gelirler için yatırımlar yapılması konularında isteksiz kalmaktadırlar. Bu tutum da, işbirliğiyle kurulmuş haber ajanslarının alternatif kazanç kaynakları yaratmasını son derece zorlaştırmaktadır. Örneğin, işbirliğiyle kurulmuş bir ajans olmasına rağmen, Fransız Ajansı AFP de devletten yardım (ilgili-ilgisiz devlet kurum ve kuruluşlarının aboneliği) görmektedir. Bu ajansın yönetim kurulundaki üç üye Fransız hükümetini temsil etmektedir. Medya mensubu gazeteci temsilcilerin yönetim kurulundaki sayısal üstünlüğüne rağmen bu üç üye, devletin AFP’nin en büyük gelir kaynağı olmasından dolayı, kurulda belli bir güce ve etkiye sahiptir. Devlet tarafından desteklenen ajanslar, her zaman devletin malı değildir. Örneğin İtalyan ANSA Ajansı, işbirliğiyle kooperatif biçiminde kurulmuş bir haber ajansıdır. Bu ajansın %62’si gazete ve yayıncılara aittir. Buna karşın müşterilerin 1/3’ünü hükümet ve değişik bakanlıklar oluşturmaktadır. Böylece ANSA, AFP örneğinde olduğu gibi bütçe açığını, devletin dolaylı desteğiyle kapatmaktadır. Dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’inin resmi ajansı olan TASS ise zaten devletin verdiği bütçeye dayalı olarak çalışmıştır. Aynı yöntem günümüzde, bütçesinin yüzde 60’ını kamu kuruluşlarından, yüzde 40’ını da büyük bölümü “resmi abonelerinden” sağlayan, Rusya’nın ITAR-TASS ajansı için de geçerlidir.[194] Uluslararası ajanslar arasında yalnızca AP habercilik faaliyetini rahatça yürütebilecek mali güce sahiptir. Mali güçleri, etkileriyle kıyaslanamayacak kadar zayıf olan uluslararası haber ajansları da, faaliyetlerini mümkün olduğunca az personel ve büroyla yürütmeye çalışmaktadırlar. Çünkü ülke dışında muhabir bulundurmanın maliyeti yüksektir. Genelde gelişmiş ülkelerdeki kitle iletişim araçları, yurtdışında muhabir bulundurabilirler. Ancak bu konuda önde gelen ABD’deki kitle iletişim araçlarının ülke dışındaki muhabirlerinin sayısı bile günden güne azalmakta, onlar da dış haberler konusunda uluslararası ajanslara bağlanmaktadırlar. Maliyetin yüksekliği nedeniyle, dış muhabirler birkaç ülkeyi ya da geniş bir bölgeyi izleyebilecek biçimde görevlendirilmekte, ancak bağlı bulundukları kuruluşun çok önemli gördüğü olayları yerinde izleyebilmektedirler. Dış haber maliyetinin yüksekliği birçok uluslararası ajansı da önlem almaya yöneltmiştir. Şöyle ki, son yıllarda bazı uluslararası ajanslar, zayıf kaldıkları bölgelerdeki çalışmalarını azaltarak, buralara ilişkin haberleri, ya bölgede güçlü olan uluslararası ajanstan ya da yaptıkları ikili işbirliği anlaşmalarıyla ulusal ajanslardan almayı yeğler olmuşlardır.[195] Dolayısıyla bu ajanslar, haber ağlarını da değişik ülkelerdeki haberlere en kolay ve en kısa yoldan, en az masrafla ulaşacak biçimde oluşturmak durumunda kalmışlardır. Abonelerin çoğunluğu da gelişmiş ülkeler de bulunduğundan, söz konusu haber ağları, geri kalmış ülkelerin, “haberlerin nesnellikten uzak olduğu” yolundaki iddia ve suçlamalarına göre değil, abonelerin gereksinim duydukları haberlere göre düzenlenmeye başlanmıştır. Sanılanın aksine, uluslararası haber ajansları abone bedellerini de istedikleri gibi ya da en azından zarar etmelerini önleyecek biçimde belirleyememektedirler. Özellikle Latin Amerika’da, devlet destekli, İspanya’nın EFE, Almanya’nın DPA ve İtalya’nın ANSA ajanslarının da piyasaya girmeleri dolayısıyla yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Örneğin AFP yöneticileri, dünyanın birçok yerinde haberleri, “masrafların çok altında sattıklarını, orada varlık göstermenin kardan daha önemli olduğunu” açıklamışlardır.[196] Devlete ait ya da devlet tarafından desteklenen haber ajanslarının sayısı, Doğu Avrupa’daki milliyetçiliğin yaygınlaşmasıyla daha da yükselmiştir. Bu ajansların bütçelerinin % 11 ile % 75 i devlet yardımıyla karşılanmaktadır. Buna rağmen, bu ajanslarda özerklik girişimleri göze çarpmaktadır. Örneğin Çekoslovak Haber Ajansı (CTK) devletten para yardımı görmeyen bir şirket durumuna gelmiştir. Polonya (PAP) ve Macaristan (MTİ) haber ajansları için de aynı uygulamalar düşünülmektedir.[197] 3. 11. Uluslararası Haber Ajanslarının Özellikleri Temelinde “etkin ulusal nitelik” taşımalarına rağmen uluslararası haber ajanslarının ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: 1- Birçoğu gazeteler ile radyo ve TV istasyonlarının ortak oldukları kooperatif özelliği taşımaktadırlar. 2- Üye kuruluşların temsilcilerinin de bulunduğu kurullar tarafından yönetilmektedirler. 3- Güvenilirliklerini ve tarafsızlıklarını sürdürmek için kendi ekonomik kaynaklarıyla yetinmek gerektiği bilincindedirler. 4- Belirli ekonomik güçlerin ve grupların etkisi altında kalmamak için hisse dağılımında özel yasa ve yönetmeliklerle önlemler getirilmiştir. 5- Merkezlerde geniş ve kalifiye bir kadrolaşma ile sağlıklı bir iş bölümü gerçekleştirilmiştir. 6- Ülke içinde gerek bürolar, gerek temsilcilikler, gerekse kaşeli muhabirler aracılığıyla geniş bir örgütlenme oluşturulmuştur. 7- Dış büro ve temsilci sayısının çokluğu nedeniyle, kendi kaynaklarından haber alma olanağını artırmışlardır. 8- Çok sayıda yabancı ajans izlemektedirler. 9- Gerek ülke içinde, gerekse ülke dışında abone sayısı çok fazladır. 10- Az fakat öz haber değil, bol ve çeşitli haber vermektedirler. 11- Değişik yayımlamaktadırlar. konularda (ekonomi, 12- Dış yayınları çok çeşitli ve güçlüdür. 13- Çok dilde dış yayın yapmaktadırlar. spor, kültür, sanat, magazin vb.) bültenler 14- Radyo ve TV’lere özel haber servisi vermektedirler. 15- TV’lere haber ve aktüalite filmi hazırlamaktadırlar. 16- Çok geniş bir arşive sahip bulunmaktadırlar. 17- Geniş bir dokümantasyon merkezine sahiptirler. 18- Haberin gerçek, tarafsız, anlaşılır ve objektif olması kriterine sadık kalmaya çalışmaktadırlar. 19- İletişim alanında yoğun bir rekabet içinde olduklarından, en yeni ve en gelişmiş teknikleri uygulamaktadırlar.[198] 20- Kendi bünyelerinde kurdukları bölümlerde iletişim teknikleri geliştirmektedirler. 21- Teknik olanaklar çerçevesinde ulusal ajanslarla karşılıklı işbirliği yapmaktadırlar.[199] 22- Gelişmekte olan ülkelerin ajanslarına teknik ve bilimsel danışmanlık hizmeti vermektedirler. 23- Özellikle gelişmekte olanı bazı ülkelerde, haber kaynaklarına ulaşmada zorluklardan ve yerel sansürden yakınmaktadırlar. 24- Kitle iletişim araçları dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlara da hizmet vermektedirler. [200] 3. 12. Dış Haberler Kitle iletişim araçlarında yayımlanan dış haberler, bir anlamda çağdaş dünyanın ve tarihin yazılmasıdır. Bu yolla kamuoyuna, uluslararası ilişkilerin değerlendirilmesinde belirli bir bakış açısı verilebilir. Böylece bireyler ve toplum koşullandırılmaya çalışılır. Ancak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler basınlarında dış haberler farklı biçimlerde değerlendirilmektedir. Bu haberlerin kapsamları, sunuluşu ve kapladıkları alan, her iki grup ülkede oldukça farklıdır.[201] Kitle iletişim araçları, bireylere haber ulaştırarak, onları bilgilendirerek, eğiterek, eğlendirerek bir yandan da eleştiri ve denetleme görevlerini yerine getirerek kamuoyunun oluşmasına katkıda bulunurlar. Bu çerçevede ulusal kitle iletişim araçlarının yanı sıra uluslararası haber ajansları da, ulusal kamuoylarının oluşmasını yönlendirirler. Genelde kamuoyu kelimesi demokrasi ve liberalizmi çağrıştırsa da, otoriter rejimlerde de iki tür kamuoyu bulunduğu bilinmektedir. Bunlardan biri açıklanmış ötekisi ise gizlidir. Ancak her ne kadar “açıklanmış” denilse de, zaman zaman bu kamuoyunun gerçekleri yansıtmadığı bilinmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bölümü otoriter yönetimler altında olduğundan, dış kaynaklı haberlerin çok iyi denetlenmemesi halinde, her iki kamuoyunu da, gelişmiş ülkelerin çıkarları çerçevesinde olumlu ya da olumsuz yönlerde etkileyeceği bir gerçektir.[202] Genelde bir kitle iletişim aracının dış haber kaynakları şunlardır: 1- Ulusal ajansın bültenleri, 2- Yabancı ajansların bültenleri (Bu yayınlar ya doğrudan alınır, ya da söz konusu ajansın ilgili ülkede tekel olarak bültenleri yayma yetkisi bulunan ajans üzerinden),[203] 3- Yabancı yayınlar (gazeteler, dergiler vb.), 4- Ülkede çıkan yabancı dildeki yayınlar, 5- Yabancı radyo ve televizyon yayınları, 6- Yurt dışındaki büro ve muhabirlerden gelen haberler, 7- Yabancı ülke temsilciliklerinin bültenleri, 8- Uluslararası kuruluşların haber bültenleri (UNESCO, FAO, OPEC vb.), 9- Yabancı özel kuruluşların bültenleri, 10- Ülkeye gelen yabancı konuklar, 11- Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün basın toplantıları, 12- Çeşitli kuruluşlarca postayla gönderilen haber bültenleri, 13-Tanıtım föyleri ve mesleki dergi ve gazeteler. 3. 13. Kamuoyu Kamuoyu genelde çoğunluğun kanaatlerini yansıtır. Oysa bazı durumlarda, azınlık sayılan toplulukların, kararlı bir biçimde benimseyerek sundukları görüş, konuya aynı etkinlikle sahip çıkmayan çoğunluk grubun sessizliği nedeniyle, kamuoyu şekline dönüşebilir. Kamuoyu, bir grup içindeki bireylerin tartışmaları ve karşılıklı etkileşimleri sonucu oluşur. Bir başka deyişle, kamuoyu görüşü olarak sunulan grup kanaati, grup içindeki bireylerin tartışmaları süreci sonunda ortaya çıkar. Bu özelliklerden hareket ederek kamuoyu şöyle tanımlanabilir: “Kamuoyu, bir grup insanın ortaklaşa ilgisini çeken sorunlar hakkında, belirli karar mekanizmalarını ya da çeşitli toplumsal kesimleri harekete geçirmek amacıyla ifade edilen görüşleridir.” Geniş kabul gören bir diğer tanıma göre ise “Kamuoyu, belirli bir zamanda, belirli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna ya da gruplarına hakim olan kanaattir.” Bir başka tanıma göre de “Kamuoyu, kamusal alanda kendini temsil ve ifade etme imkanı bulabilen hakim çoğunluklar ile muhalif azınlıkların, kamusal ve özel yaşam alanında güncelleşen tartışmalı konularla ve ortak çıkarlarla ilgili olarak geliştirdikleri düşünce, kanaat ve edimlerdir.” Ancak kamuoyu, yalnızca bu tanımlardaki gibi algılanamaz. Çünkü bireyin tüm ilişkileri, ait olduğu toplumsal grubun oluşum biçiminden, siyasal, ekonomik, kültürel ve psikolojik koşullardan, gruptaki güçlü kişilerden ya da fikir önderlerinden etkilenir. Dolayısıyla insanlar, belirli konularda düşüncelerini oluştururken, kişisel özelliklerinin yanı sıra pek çok etki altında kalırlar.[204] “Açıkça ya da söylentiyle dile getirilen görüş” olarak da tanımlanan kamuoyunun oluşumu, toplumsal-kültürel çerçeveye göre büyük ölçüde değişmektedir. Bu açıdan geleneksel kırsal toplumlar ile çağdaş sanayi toplumları arasında bir ayırım yapmak gerekmektedir. Kırsal toplumların özellikleri, fazla kalabalık olmamaları, yaş ve cinsiyet dışında, toplumsal rollerin çok farklılaşmamış olması, insanlar arası ilişkilerin bireysel ve bütünsel niteliği, grubun sosyal baskısı ve geleneklerin katılığı olarak özetlenebilir. Sanayileşmiş toplumların koşulları ise çok farklıdır. Büyük insan yoğunluğu, ileri derecede iş bölümü ve farklılaşma, kişisel nitelikleriyle değil, uzmanlaşmış rolleriyle ilişkiye giren insanlar arasındaki parçalanmış ve fonksiyonel ilişkiler dolayısıyla birey kendi başına, kendi grubunu desteği olmadan, yol göstericilerden yoksun, düşüncelerini oluşturmak zorundadır. Başka bir deyimle birey kitle iletişimini nesnesi durumundadır. 3. 13. 1. Ulusal Kamuoyu Kamuoyunun dış politikada önemli olduğu, sistemi ne olursa olsun tüm ülkelerce kabul edilmiş, bu yüzden de, kamuoyunun istenilen yönlerde oluşturulması için haber alma ve yayma araçlarının çeşitli biçimlerde kullanılması ve denetlenmesi yollarına gidilmiştir. Hükümetin başkentteki uygulamaları ya da dünyanın başka bir ülkesinde yaşananlarla ilgili olarak bireyin bildiği şeyler, bizzat yaşayarak ya da tanık olarak edindikleri değil, başka birileri tarafından sağlananlardır. Böylece de bireyin, doğrudan içinde yer almadığı uzak çevreyle ilgili düşünceleri, kendisine sağlanan bilgilerle oluşturduğu kurgu-yapılar üzerine dayanmaktadır. Bireyin siyasal olarak ilgilendiği dünya, ulaşamadığı, göremediği, zihninde canlandıramadığı bir dünyadır. O, keşfedilmeli, hakkında haber verilmeli ve simgesi oluşturulmalıdır. Birey, tüm varoluşu bir bakışta görebilen Aristo’nun felsefesindeki tanrısal varlık değildir. [205] Kamuoyunun dış politikanın sınırlarını göstermek açısından önemli bir potansiyel güç oluşturması, hükümetlerin kamuoyunu diledikleri yönde oluşturmak için çeşitli yollara başvurmalarına neden olmuştur. Bu amaçla hemen her yerde resmi makamların verdikleri bilgiler sıkı bir denetimden geçirilmektedir. Kuşkusuz, bu biçimde verilen bilgilerde zorunlu bir taraf tutma vardır. Bu taraf tutma genellikle, haberde lehte olan noktaların önemle ve ayrıntılarıyla belirtilmesi yani bu noktaların vurgulanması, buna karşılık aleyhte olan noktaların hiç verilmemesi, kısa, özet biçiminde verilmesi ya da önemsizmiş gibi gösterilmesiyle olmaktadır. Ne yazık ki bu yöntemin, genellikle yalnızca totaliter ülkelerde kullanıldığı sanılmaktadır. Batı demokrasilerinde haber alma ve yayma araçları özel kişi ve kuruluşların elinde olduğundan, bunların arasındaki rekabet nedeniyle, halka olayların nitelikleri ve gerçek nedenleri konusunda daha geniş bilgi vermek mümkün olabildiği ileri sürülmektedir. Oysa bu ülkelerde de haber verme ve duyurma araçlarının tam bir serbestlik içinde çalıştıklarını iddia etmek yanlıştır.[206] Öncelikle basın ve yayın araçlarını ellerinde bulunduran grupların, kendi çıkarlarına doğrudan ya da dolaylı zarar getirebilecek haberleri, kendi algılamalarına göre yayımlayacakları ya da hiç yayımlamayacaklarını kabul etmek gerekir. Basın-yayın kurumlarında çıkarlar dışında, haberlerin “tam ve tarafsız” bir biçimde verilmesini engelleyen başka engeller de bulunmaktadır. Örneğin devlet güvenliğini ve yaşamsal çıkarlarını tehlikeye sokabilecek (ki bunlar çok geniş biçimde yorumlanmaya açıktır.) konularda, basın-yayın mensuplarına ya hiç haber verilmemekte ya da amaçlı ve asılsız haberlerle çıkar gruplarının, büyük devletlerin ilgilendikleri her siyasal, toplumsal, ekonomik ya da diplomatik olay ya da çalışma, bütün dünya için ilgi merkezi haline getirilmektedir.[207] 3. 13. 2. Dünya Kamuoyu Dünya kamuoyu denilince akla gelen, ya da söylenmek istenen, devletlerin sınırlarını aşan ve çeşitli ülkelerin bireylerini kimi temel konularda birleştiren bir “consensus”dür (oydaşma). Siyasal bilimci V. O. Key, kamuoyunu, “Yönetimlerin dikkate değer derecede öngörülü (zeki) buldukları özel kişilerin kanıları” olarak tanımlamıştır. Bu tanım oldukça kapsamlıdır; ve önemli bir öğeyi içermektedir: Kamuoyu siyaset yönelimlidir ve siyasal sonuçları vardır. Bu nedenle kamuoyu, değişik insanların, değişik bir dizi konuda siyasete ilişkin tutumlarını yansıtır. Bu tutumlar bazı insanlarda güçlü olabilir ve sık sık ifade edilebilirler.[208] Dünyada birbirinden çok farklı yaşantı düzeyleri, farklı “özgürlük” anlayışları bulunmaktadır. Çağdaş uluslararası politikada savaşları kınayan, onlara karşı çıkan ve önlenmesini arzulayan görüş kadar yaygın başka bir görüş olduğunu söylemek zordur. Dünyanın neresinde olursa olsun, herkes bu konuda aynı biçimde düşünmektedir. Bu yüzden de bu konuda bir dünya kamuoyunun bulunduğu düşünülebilir. Ancak insanlık yalnızca felsefi düzeyde, ahlaki bir varsayım olarak savaşa karşıdır, yani soyut olarak savaş karşıtıdır. Somut düzeye geçilince yani belirli bir savaş söz konusu olduğunda, bireyler “ulusal kamplara” ayrılmakta, bölünmektedir. Örneğin, Türk halkının çoğunluğu belki Vietnam savaşına karşı, fakat Kıbrıs savaşından yana olmuştur. O halde halklar, kendi “ulusal çıkarları” ya da “devlet çıkarları”nı algılamalarına göre ayırım yapmakta, yalnızca kimi savaşlara karşı olmaktadır ve uluslararası ilişkiler konusundaki dünya kamuoyu, aslında ulusal kurumlarca oluşturulmaktadır. Bazı durumlarda basın-yayın mensuplarının, kendi algılamalarına göre ulusal çıkarlara zarar gelebileceği nedeniyle, şu ya da bu biçimde elde ettikleri haberleri yayımlamadıkları da görülmektedir. Örneğin, The New York Times’ın başyazarlarından James Reston şöyle demektedir: “Ben ABD’nin Pakistan’dan kalkan ve çok yüksekten uçan uçaklarla (U-2) Sovyetler Birliği’nin askeri bölgelerinin ve özellikle füze üslerinin fotoğraflarını çektiğini bir yıldan beri bilmeme rağmen, uçaklardan biri 1960 yılında düşürüldüğü ana kadar, The New York Times bu gerçeği yayımlamamıştır.” 11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz gökdelenlerine yapılan uçaklı saldırılardan sonra ABD hükümeti, ulusal ve uluslararası kitle iletişim araçlarıyla, hem Amerikan hem de dünya kamuoyunun, Afganistan’a karşı bir savaşa destek vermesi için çaba göstermiştir. Bazı ülkeler de, küreselleşmenin baş mimarının ABD olduğunu ve bu uluslararası siyaset ve diplomasinin fakir ülkeleri daha da yoksullaştırdığı gerekçeleriyle savaşa karşı çıkmışlardır. Bazı odaklar da savaş yerine satın almayı önererek, “Bu savaşı kazanmanın en etkili ve kolay yolu paradır. Afganistan’ı fethedemezsiniz ama satın alabilirsiniz.” demişlerdir.[209] 3. 13. 2. 1. Uluslararası Haber Ajanslarının Tutumu Günümüzde uluslararası büyük haber ajanslarını da haber toplama ve üretimi aşamalarında “bilinçli ya da bilinçsiz taraflılıklardan” soyutlamak mümkün değildir. Onlar da yayımlayacakları haberleri, öteki kitle iletişim araçlarınınkilere benzer biçim ve koşullarda sağlamaktadır.[210] Ayrıca uluslararası haber ajansları da, ulusal öz ve kimliklerini yitirmek gibi bir tutum içinde asla değildirler. Bu ajanslardan her birinin 100’den fazla ülkede büroları bulunmakta ve her gün ortalama 1,5 milyon ile 17 milyon kelimelik haber yayımlamaktadırlar. Tabii ki New York, Londra ve Paris’ten Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne gönderilen haberler, öteki ülkelerdeki bürolardan bu metropollere ulaştırılanlardan çok daha fazladır. Dolayısıyla hem sanayileşmiş ülke kamuoyları, bağımlı ülkeler hakkında eksik ya da taraflı bilgilendirilmekte, hem de bu haber ajanslarına abone olan ülkeler birbirleri hakkında yeterli bilgi sahibi olamamaktadırlar. [211] 3. 13. 2. 2. ABD ve Gelişmiş Ülkelerde Dış Haberler Örneğin Amerika’nın coğrafi olarak öteki ülkelerden uzaklığı, bu ülkede yasayanları kitle iletişim araçlarının sunduklarına daha bağımlı hale getirmiştir. Bu nedenle dış haberlerin içerikleri ve sunuluş biçimlerinin önemi artmıştır. Ancak yine de Amerikan basınında dış haberlerin oranı, öteki haberlere göre oldukça düşüktür. Dolayısıyla Amerikan okuru da, birçok ülkenin yurttaşları gibi dünyada olup bitenleri aynı oranda az, yetersiz ve de yanlı öğrenmektedir. Cutlip, yaptığı araştırmada Associated Press’in toplam haberlerinin yalnızca yüzde 5 ile yüzde 10’unun dış haberlere ait olduğunu bulmuştur. Gerbner ve Marvanyi’nin The New York Times üzerinde yaptıkları araştırmada ise gazetenin toplam haberlerinin yüzde 16’sının dış haberlere ayırdığını belirlemişlerdir. Hatta da, 16 Latin Amerikan gazetesini incelemiş ve toplam haberlerin yüzde 60.5’inin Batı Avrupa ve ABD ile ilgili haberlere ayrıldığını, yüzde 19.6’sının Latin Amerika, yüzde 16. 5’inin Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne ve yüzde 3`ünün de Sosyalist Avrupa’ya ait haberlere ayrıldığını bulmuştur. Dean E. Alger’e göre krizler, tehlikeler ve dramatik olaylarla ilgili haberler Amerikan medyasının ilk önem verdiği dış haberlerdir. James Larson, yaptığı bir araştırmada, tüm televizyon haberlerinde yer alan dış haberlerin yüzde 27’sinin yabancı ülkelerdeki krizlerle ilgili olduğunu bulmuştur. ABD medyasında dış haberin yer alabilmesi için bir başka ölçüt, ABD’nin de o olayın içinde dolaylı ya da doğrudan bulunmasının gerekliliğidir. Örneğin, 1960 yılındaki Vietnam Savaşı, 1970 ve 1980 döneminde Orta-Doğu olayları, ABD’nin içinde olduğu olaylardır. James Larson’un araştırması da bunu doğrular niteliktedir. Araştırmaya göre; dış olaylarla ilgili yayınların yüzde 60’ında konu ABD’yi de ilgilendirmektedir. Üçüncü ölçüt; haberlerin coğrafi dağılımıdır. Gerbner ve Marvanyi’nin yaptığı araştırmaya göre, Batı Avrupa ile ilgili haberler, Orta Doğu (özellikle İsrail) ve Sovyetler Birliği ile ilgili haberler, Amerikalılar’ın ilgisini çekmekte ve ABD’deki kitle iletişim araçlarında yayımlanmaktadır. Dördüncü ölçüt seçimlerdir. Özellikle ilgi çeken ülkede hükümet değişikliği oluyorsa, bu tür dış haberler ABD medyası için önemli haberlerdir. Beşinci ölçüt hükümdarlıklarla ilgili haberlerdir. Batı Avrupa, özellikle de İngiltere’nin içinde olduğu haberler önemli ve ilgi çekicidir. 3. 14. Türk Basınında Dış Haberler Ertuğrul Özkök’ün 1978 yılında Türkiye, Körfez ülkeleri ve İran arasındaki haber akışı üzerine yaptığı araştırmanın (The Flow of Information Between Gulf States, İran and Turkey) bulgularına göre, Anadolu Ajansı tarafından bölgeye ilişkin olarak yayımlanan haberlerin %84.53’ü, 3 ana kaynaktan (AP, REUTERS, AFP) gelmiştir. Geri kalan %15.47 PARS ajansı (İran) tarafından üretilmiş ve AP tarafından aktarılmıştır. Anadolu Ajansı, öteki kaynaklardan yalnızca 52 sözcük iletmiştir. Bu bölgeye ilişkin tüm haberlerde %1.02’lik bir oran tutmaktadır. Buna karşılık anılan 3 haber ajansı, haberlerin %98’ini üretmişlerdir. Ahmet Tan’ın 1982 yılında, İngiliz ve Türk basınında dış haberlerin yapısını karşılaştırmalı olarak incelediği ve 5 büyük gazetenin ölçüt alındığı çalışmasında, Batılı haber ajanslarından aktarılan 36 adet dış haberin, gazetelerde yüzde 20.6 oranında yer kapladığı, Anadolu Ajansı mahreçli 9 habere ise gazetelerde yer verilen alanın yüzde 7.3 olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı araştırmaya göre, Türk gazetelerinin dış haberlere ayırdıkları alanlar şöyledir: “Hürriyet %14, Milliyet %15, Cumhuriyet %17, Tercüman %24, Günaydın %28.” [212] 2000-2001 Öğretim Yılı’nda (1 Nisan - 30 Mayıs 2001), Dr. Atilla Girgin denetiminde, Galatasaray ve Yeditepe İletişim Fakülteleri 3. sınıf öğrencilerinin katkılarıyla “Türk basınında Dış Haberlerin Yeri”ni belirlemek için Hürriyet, Milliyet, Sabah, Star, Zaman, Posta, Akşam, Türkiye, Akit, Gözcü, Güneş, Cumhuriyet, Radikal, Yeni Şafak ve Milli Gazete’yi kapsayan bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, adı geçen gazetelerde günde ortalama 80-100 haber yer almaktadır. Günde 47 haberle çıkan, 114 haberle yayımlanan gazeteler de bulunmaktadır. (ortalama 15-20 spor haberi hariç), Anılan gazetelerde kullanılan dış haber sayısı 5 ile 19 arasında değişmektedir.[213] Öte yandan, Dr. Atilla Girgin’in bu alanda daha önce yaptığı çalışmalar kaynak alınarak, İdris Adil tarafından gerçekleştirilen “Uluslararası İletişim Düzeni ve Türk Basınının Dış Haber Kaynakları” adlı araştırmada, Türk basınının ülke dışındaki gelişmelerle ilgili haberlerinde, yüzde 83.5 oranında yabancı kaynaklara bağımlı olduğu ortaya çıkmıştır. “Uluslararası iletişim düzeninin gelişmiş ülkeler lehine oluştuğunun ve uluslararası haber trafiğinin yukarıda adı geçenler ve daha bir iki uluslararası haber ajansı tarafından yönlendirilerek denetlendiğinin” kaydedildiği araştırmada, “Türk basınının da, uluslararası haber iletişim düzenindeki bu dengesizlikten nasibini aldığı” da belirtilmektedir. Araştırmaya göre, Türkiye’de yayımlanan büyük gazeteler ile Anadolu Ajansı, dış gelişmeleri izleyebilmek amacıyla toplam 13 yabancı ajans, 58 gazete ve 64 dergiden yararlanmaktadır. Bunun yanı sıra, 8 radyo istasyonu dinlenmekte, 4 televizyon yayını da izlenmektedir. Türk basını, ayrıca, başta Avrupa ülkelerinin büyük kentleri olmak üzere, 33 kentte de muhabir bulundurmaktadır. Araştırmada, Cumhuriyet, Günaydın, Güneş, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Tercüman ve Türkiye gazeteleri ile Anadolu Ajansı, ANKA ve UBA ajanslarının haberleri incelenmiştir. Araştırmaya göre, Türk basınında kullanılan dış haberlerin kaynakları ve bu kaynakların payları şöyledir: Kaynağın Adı Günlük Ortalama Haber Sayısı Oran AP 19.7 8.7 AFP 16.9 7.5 REUTERS 16.2 7.2 TASS 0.2 0.1 Öteki Ajanslar 12.3 5.4 Gazete ve Dergiler 5.6 2.5 Radyo ve Televizyonlar 0.7 0.3 A.A. 42.9 ANKA 2.1 0.9 UBA 0.9 0.4 Dış Muhabirler 26.1 11.5 “Servis” Kaynaklılar 17.5 7.7 Kaynak Belirtilmeyenler 65.5 28.9 T 226.6 O P L 18.9 A M 100.0 Araştırmaya göre, gazetelerde yer alan dış haberler arasında, en fazla rumuza sahip kaynak, yüzde 18.9 oranındaki payla Anadolu Ajansı’dır. Ancak A.A rumuzu bulunan dış haberlerin önemli bir bölümünü, uluslararası ajansların haberlerinin çevirileri oluşturmaktadır. A.A’nın gazetelere gönderdiği günlük ortalama 69-70 dış haberin yüzde 73.6’sını başta AP, REUTERS ve AFP olmak üzere, yabancı ajansların haberlerinin Türkçe çevirileri oluşturmaktadır. A.A’nın yurtdışı muhabirlerinin haberlerinin, toplam dış haberler içindeki oranı ise yüzde 26.4 oranında kalmaktadır. Bu haberler de, gazetelerin kullandıkları dış haberler içinde yüzde 5 oranında pay alabilmektedir. ANKA ile UBA ajanslarının dış haberlerinin tümü ise çeviri niteliği taşımaktadır. Türk basınında kullanılan dış haberlerin yüzde 11.5’ini oluşturan, gazetelerin kendi dış muhabirlerinden elde ettikleri haberler ile A.A’nın kendi muhabirlerinin yüzde 5 dolayındaki dış haberlerin toplamı, “yabancı basın-yayın organlarına bağımlı kalınmadan kullanılan toplam yüzde 16.5 oranındaki dış haberi” oluşturmaktadır. Türk basınında yer alan dış haberlerin önemli bir bölümünün “gelişmiş ülkelerden söz ettiği” de kaydedilen araştırmada, bu konuda elde edilen veriler şöyle değerlendirilmiştir: “Dış haberlerin büyük bir bölümü, ileri teknoloji kullanan ve uluslararası haber ajanslarına sahip ülkelerle ilgilidir. Türk okuyucusuna sunulan haberlerin 52.4’ü, sayıları 10 dolayındaki gelişmiş ülkelerdeki gelişmeleri aktarmaktadır. Dış haberlerin yüzde 17.2’si ise, yalnızca ABD’ye ilişkin haberlerden oluşmaktadır. Geriye kalan haberlerin yüzde 20.1’i, Türkiye ve Türkiye’ye komşu ülkelerden söz etmektedir. Sayıları 100’ü aşan gelişme yolundaki ülkeler ise, Türk basınındaki dış haberlerin ancak yüzde 17.6’sına konu olabilmektedir. Bu veriler de göstermektedir ki, Türk okuyucusu daha çok, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelere ilişkin dış haberlerle bilgilendirilmektedir.”[214] [127] Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik, İmge Kitabevi, Ankara: 1994, s. 106. [128] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 3. [129] Wolf Schneider ve Paul-Josef Raue, Gazetecinin El Kitabı, Konrad Adenauer Vakfı Yayını, Ankara: 2000, s. 15. [130] Pierre Albert, La Presse Française, La Documentation Française, Paris: 1998, s. 56. [131] Seçim ve Turan, a. g. y. , s. 126. Zafer Özcan, Uluslararası Haberleşme ve Azgelişmiş Ülkeler, Dayanışma Yayınları, Ankara: 1983, s. 19. [132] [133] Girgin, "Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği", s. 3. [134] Özcan, a. g. y. , s. 98. [135] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 24. Mehmet Ali Bulut, “Çağımızın Güç Kaynağı Olarak Haber Ajansları”, Yeni Türkiye, 96/12, ss. 1125-1134. [136] [137] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [138] Jeanneney, a. g. y. , s. 101. Jacques Semelin, "La Désinformation ou L’Art Du Mentir Vrai", L’Etat Des Médias, La Découverte-Médiaspouvoirs-CFPJ, Paris: 1991, s. 44. [139] [140] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [141] Henri Pigeat, Le Nouveau Désordre Mondial de l’Information, Hachette, Paris: 1987, s. 37. [142] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [143] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 6. [144] Philippe Gaillard, Gazetecilik, İletişim Yayınları, İstanbul: 1991, s. 43. [145] Gönenç, a. g. y. , s. 10. [146] Yerel Basında Gazetecinin Tanımı, İşlevi, Çalışma Koşulları ve Sorunları, s. 78. [147] Boyd-Barrett ve Rantanen, ss. 53-63. [148] Harry Drost, The World’s New Media, Longman Group UK Limited, London: 1991, s. 536. Fulsen Kılıç, “Uluslararası İletişim ve AP”, (Yayımlanmamış Mezuniyet Projesi, Yeditepe Ü. İletişim Fakültesi, 2000), s. 45. [149] [150] Schneider ve Raue, a. g. y. , s.18. [151] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 6. [152] Özcan, a. g. y. , s. 40. [153] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 61. [154] Thomas L. Mc Pall, “Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni” Enformasyon Devrimi Efsanesi, Çev. ve Der. Yusuf Kaplan, Rey Yayınları, Kayseri: 1991, s. 142. [155] Yerel [156] Basında Gazetecinin Tanımı, İşlevi, Çalışma Koşulları ve Sorunları, s. 79. Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 129. [157] Woix Multiples, Un Seul Monde, Edition Abrégé du Rapport McBride, UNESCO-La Documentation Française, Paris: 1986. [158] Seçim ve Turan, a. g. y. , s. 128. [159] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 37. [160] Girgin, "Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği", s. 8. [161]Albert, La Presse, ss. 28-30. [162] Albert, La Presse Française, s. 56. [163] Pedler, a. g. y. , s. 58. [164] Rapport Mondial Sur La Communication, Editions UNESCO, Paris: 1997, s. 134. [165] Bulut, a. g. m. , ss.1125-1134. [166] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [167] Rapport Mondiale Sur La Communication, s. 81. [168] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 83. [169] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 116. [170] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 6. [171] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [172] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 67. [173] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [174] Rapport Mondial Sur La Communication, s. 132. [175] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 41. [176] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 68. [177] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [178] Rıdvan Bülbül, Uluslararası İletişim, Damla Ofset, Konya: 2000, s. 37. [179] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 57. [180] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 58. [181] Albert, La Presse, s. 30. Jean-Louis Gagnon, "A L’Origine De L’Information Moderne, Les Agences de Presse, L’Etat Des Médias, La Découverte-Médiaspouvoires-CFPJ, Paris: 1991, ss. 45-47. [182] [183] Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 67. [184] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 59. [185] Yasemin [186] Yusuf İnceoğlu, Uluslararası Medya, Der Yayınları, İstanbul: 1997, s. 105. Tavus, Basın Rehberi, Mükellef Yayıncılık, 4. Baskı, İstanbul: 1995, s. 205. [187] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 10. [188] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 66. [189] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 65. [190] Kahraman, a. g. m. , ss. 1112-1118. [191] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 11. [192] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [193] Pigeat, Les Agences de Presse, s, 74. [194] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 4. [195] Gaillard, a. g. y. , s. 52. [196] Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [197] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [198] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 37. [199] Monographie (I), s. 10 [200] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 12. [201] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 10. [202] Alfred Sauvy, L’Opinion Publique, Presses Universitaires de France, Paris: 1971, s. 14. [203] Bulut, a. g. m. , ss. 1125-1134. [204] Francis Baud, Les Relations Humaines, Presses Universitaires de France, Paris: s. 80. Nejdet Atabek ve Erdal Dağtaş, Kamuoyu ve İletişim, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayını, Eskişehir: 1998, s. 355. [205] [206] Sauvy, a. g. y. , s. 117. [207] Sevim Gürbüz, Kitle Haberleşmesi, Filiz Kitabevi, İstanbul: 1980, s. 91. Michael A. Milburn, Sosyal Psikolojik Açıdan Kamuoyu ve Siyaset, Çev. Ali Dönmez-Veli Duyan, İmge Kitabevi, Ankara: 1998, s. 40. [208] [209] Hürriyet, 28 Eylül 2001. [210] Girgin, "Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği", s. 30 [211] Pigeat, Les Agences de Presse, s.110. [212] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 23. [213] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 17. [214] İdris Adil, Haberde Dışa Bağımlılık, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayını, İstanbul: 1991, s. 136. 4. AJANS Ajans, Latin kökenli bir kelimedir. Bu kavram Fransızca’da “agence”, İngilizce’de “agency”, Almanca’da “agentur”, İtalyanca’da “agenzia”, Rusça’da “agenstvo”, Sırpça’da “agencija”, İspanyolca’da “agencia” biçiminde kullanılmaktadır.[215] 4. 1. Anlam Ajans sözcüğü genel anlamda, hareket, araç, iş, faaliyet, vekalet, acente, karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bunların yanı sıra ajans kelimesi, aracılık, vekillik ve büro anlamlarını da içermektedir. A) Türk Dil Kurumu’nun Fransızca-Türkçe Sözlüğü’ne göre “agence”; 1) Acente, ajans, 2) Acentelik süresi, 3) İş bulma acentesi (agence de placement), 4) İlan-reklam acentesi (agence de publicité), 5) Evlendirme acentesi (agence matrimoniale). B) Redhouse Sözlüğü’ne göre “agency”; 1) Vasıta, 2) Acente. C) Langenscheidts Taschenwörterbuch Türkisch Sözlüğü’ne göre “Agentur”; 1) Acente, 2) Acentelik, 3) Ticari vekalet. D) Meydan Larousse’a göre “ajans”; 1) Çeşitli işlerle uğraşan büro, 2) Haber alma, haber toplama, haber yayma kuruluşu, 3) Daha çok radyolarda, belirli saatlerde okunan haber bülteni. (Son anlam, 1927’den TRT’nin kurulduğu ve kendi haber merkezini oluşturduğu 1964 yılına kadar, Türk radyolarında okunan haber bültenlerinin, Anadolu Ajansı tarafından hazırlanıyor olmasından miras kalmıştır. [13 ajansı], [19 ajansı]) [216] E) Dil Derneği Sözlüğü’ne göre “ajans”; 1) Dünya olaylarını toplayıp ilgililere bildiren kurum, 2) Bir ticari kuruluşu tanıtan, onunla ilgili bilgi aktaran iş kolu. F) Ali Püskülllüoğlu’nun Türkçe Sözlüğü’ne göre ajans; 1) Haber toplayıp yayma işiyle uğraşan kuruluş: haber ajansı, 2) Tanıtma işiyle uğraşan kuruluş: reklam ajansı. G) Ajans kelimesi, fazla yoğunlukta olmamasına rağmen, “haber ajansı”nın yanı sıra “basın ajansı” tamlamasında da kullanılmaktadır. (Basın ajansı: Yazılı, görüntülü ve sesli kitle iletişim araçları başta olmak üzere, isteyenlere haber, yazı, röportaj, doküman, fotoğraf, film ve benzeri kitle iletişimi malzemeleri sağlayan kar amaçlı kuruluş.) Görüldüğü gibi, haber ajansı ile basın ajansı, aynı anlamı içermekte, aynı kuruluşu nitelemektedir. İfadelerdeki farklılık, aynı kavram için: Frankofonlar’ın “agence de presse”, AngloSaksonlar’ın “news agency” adlarını kullanmalarından kaynaklanmaktadır. 4. 2. Tanım Değişik anlamlar içermesine rağmen, ajans kelimesinin ağırlıklı anlamı haberle bağlantılıdır. En kısa anlatımıyla “toptancı haber üreticileri” de denilen haber ajansları, kitle iletişim araçlarına haber sağlayan kuruluşlardır. Haber ajansları, haber niteliği taşıyan gelişmeleri, olayları, (eylem, söylem ya da eylem-söylemleri), en kısa süre içinde derleyerek ilgili kuruluşlara ya da ilgililere iletirler. Haber ya da basın ajanslarının tanımları süreç içinde değişik biçimlerde yapılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: “Birden fazla gazete için haber toplayan ve dağıtan kuruluş.” “Tarafsız bir biçimde topladığı haberleri, doğruluğundan emin olmak koşuluyla en hızlı araçlarla gazetelere ulaştıran kuruluş.”[217] “Çeşitli kitle iletişim araçlarına, amaçları doğrultusunda olayları izleyerek, bunları tarafsızlık, doğruluk ve hızlılık ilkelerine bağlı kalarak değerlendirmeye tabi tutan ve sonra da edindiği bilgileri çeşitli yol ve yöntemlerle, en geniş şekilde abonelerine ulaştıran kuruluş.”[218] UNESCO tarafından yapılan tanım ise şöyledir: “Haber ajansı, hukuki statüsü ne olursa olsun, genel anlamda haberleri, gerçekleri gösteren ve tanımlayan aktüalite belgelerini bulup, bunları kitle iletişim araçlarına – onları ikna etmenin dışında kalmak üzere - yayan, yasaların hükümlerine, ticaret kurallarına uygun, olanak verdiği ölçüde tam ve tarafsız hizmet götüren bir kuruluştur.”[219] Son yıllarda özel radyo ve televizyonların kuruluşunun yanı sıra elektronik medya alanında meydana gelen gelişmeler, haber ajanslarının işlev ve hizmetlerinde değişikliklere yol açmıştır. Bu nedenle haber ajansı tarifi de aşağıdaki biçimde yapılmaya başlanmıştır: “Haber ajansı, her türlü haber malzemesini sağlıklı ve ivedi bir biçimde, gazete, radyo ve televizyon gibi basın-yayın organları için toplayan ve onlara dağıtan kurumdur.” Bu anlatımlardan yola çıkarak, günümüzde hizmetlerini yazılı basının yanı sıra görüntülü ve sesli kitle iletişim araçlarına da ulaştıran ve “çağımızın başlıca niteliği olan bilgi toplumunun önde gelen oyuncuları” sayılan haber ajanslarının tanımı şöyle yapılabilir: “Haber ajansı, günün 24 saati, haberin yanı sıra, fotoğraf, film, bant, kaset, CD, grafik, tablo, karikatür, resimli roman, köşe yazısı, eleştiri, dizi yazı, röportaj doküman vs. gibi haber malzemeleri toplayan ve de üreten, bunları üyelerine, paydaşlarına, abonelerine ve müşterilerine dağıtan ya da satan kuruluştur.” Haber ajansları ayrıca 1960’lı yıllardan itibaren ekonomi haberleri ağırlıklı özel bültenler yayımlamaya başlamışlar, haber konularını bölümlere ayırarak, özel bültenler çıkarmışlardır. Günümüzde renkli fotoğrafa yönelerek verdikleri fotoğraf sayısını artıran, yazılı basın için “hazır sayfalar” görüntülü ve sesli medya için “hazır programlar” üreten haber ajansları, bir yandan da çağrı mesajları, ilan ve reklamlar geçmektedir.[220] 4. 3. Haber Ajansının İşlevi Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere, haber ajansının üç temel işlevi vardır: A) Haber ya da haber için gerekli malzemeleri toplamak, B) Yazılı, görüntülü, sesli haber üretmek, C) Toplanan haber malzemelerini ya da üretilen haberleri, hedef kitle olan üyelere, paydaşlara, abonelere dağıtmak; müşterilere satmak. Haber ajansının kooperatif ya da anonim şirket biçiminde örgütlendiği hallerde üyeler ve paydaşlar, onların yanı sıra üçüncü kişi sayılan aboneler, deyim yerindeyse “sürekli müşteriler”dir. Bunlar, haber ve haber malzemelerini, belirli süreler içinde, ücret karşılığı satın alacaklarını sözleşmelerle kayda bağlamışlardır. “Sürekli olmayan müşteriler” ise, gereksinim duydukları haber ya da haber malzemelerini, yukarıda sayılan koşullara bağlı kalmadan, yine ücret karşılığında, zaman zaman satın almaya kalkışırlar.[221] 4. 4. Kuruluş Amacı Haber ajanslarının “ileri sürülen” temel işlevleri, haber malzemeleri toplama, haber üretme ve dağıtma (satma) olmasına rağmen, kuruluş biçimlerinde değişik ikincil amaçlar da görülmektedir. Örneğin özellikle, 19.Yüzyıl’ın ikinci çeyreğinde yoğunlaşan ve günümüzde de değişik biçimlerle süren milliyetçilik akımlarının etkisiyle, haber ajanslarının kendi uluslarıyla ilişkileri her zaman son derece güçlü olmuştur. Örneğin Wolff ajansı, kuruluşundan kısa bir süre sonra asıl işlevinden saparak 1869-1878 yılları arasında, Alman İmparatorluğu’nun çıkarlarının sözcüsü bir propaganda kuruluşu biçimine dönüşmüştür.[222] 4. 4. 1. Kar Kar amacıyla kurulan, ticari şirket kimlikli haber ajansları. 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında kurulan ilk haber ajanslarının çoğu yapı olarak kar amacı güden özel kuruluşlardır. Bu nedenle de büyük çoğunluğu, Havas ve Fournier (Fransız), Reuter(s) (İngiliz), Wolff (Alman), Stephani (İtalyan), Fabra (İspanyol), Ritzau (Danimarkalı) gibi kurucularının adlarını almışlardır. Ancak süreç içinde, haber ve habere ilişkin malzemenin satışı, umulan geliri getirmemeye başlamıştır. Bunun üzerine ilk örnek olarak Havas, önce reklamcılıkla ilgilenmiş, verdiği haberler karşılığı gazetelerden ücretsiz olarak aldığı sayfa ve bölümleri, ticari kuruluşlara pazarlamaya başlamıştır. Daha sonra da ajansın hisseleri borsaya açılmıştır.[223] Günümüzde haber ajansçılığı, kar etmekten çok uzak bir ticari alan olduğu için, bu konuda yeni atılım ya da girişimler görülmemekte, her ülkede ayakta kalmayı başarabilmiş resmi ajansların yanı sıra bir ya da iki ajans, devlet ya da özel kesim tarafından desteklenmeye çalışılmaktadır. Bu tür destekleme yöntemlerini, “basın etik kuralları”na aykırı bulan çevrelerin eleştirilerine hedef olmak istemeyen devletler, katkılarını bazı gelişmiş ve birçok az gelişmiş ülkede görülen “doğrudan ödenek sağlama” yöntemi yerine, özellikle AFP örneğinde olduğu gibi (merkez ve taşradaki devlet kuruluşlarının aboneliği) değişik uygulamalarla sürdürmektedirler. 4. 4. 2. Üyelerine Hizmet Kooperatif ya da anonim şirket biçiminde örgütlenerek, işbirliği ve dayanışma amacıyla, üyelerine ve paydaşlarına hizmet için kurulan haber ajansları. Bu yöntemin öncüsü, New York gazeteleri tarafından “istihbarat” harcamalarını (röportaj masrafları ile telgraf ücretleri) en aza indirmek için 1848 yılında oluşturulan “Harbour News Association”dur. Öteki örnekler ise AP, AFP, DPA, ANSA vb.’dir. Dünyanın işbirliği amacıyla kurulan, gerçek anlamda ilk haber ajansı Amerikan Associated Press Ajansı’dır (AP-1848). İkincisi ise İngiltere’de 1868’de gazete sahipleri tarafından kurulan ve İngiliz kitle iletişim araçlarına günümüzde de hizmetini sürdüren (PA) Press Association’dur. Bu iki örnek kısa sürede, Avustralya’da, Yeni Zellanda’da, Hindistan’da, Güney Afrika’da ve Kanada’da da benimsenmiştir. Bunun yanı sıra STT (Finlandiya), NTB (Norveç) ve TT (İsveç) gibi İskandinav haber ajansları da işbirliğiyle kurulan ajanslar arasındadır. Bu arada ANSA ajansı gibi kurulduktan sonra işbirliği amacıyla kooperatifleşen haber ajansları da vardır. 4. 4. 3. Ülkenin Sesini Duyurmak Kar etmekten ya da üyelerine ve paydaşlarına hizmetten önce temel amaçları, Devlet’in yoğun desteğiyle, uluslararası haber ajanslarının tekelciliğine karşı çıkarak, bulundukları ülkenin sesini dünya kamuoyuna duyurmak olan haber ajansları. (A.A ve gelişmekte olan ülkelerin ulusal ajansları). Bu tür ajanslar, öncelikle kendi propagandalarını yapmak, ulusal iletişimi denetim altına almak ve ondan yararlanmak isteyen devletlerin desteğiyle kurulmuştur. Söz konusu devletler, bir süre sonra da denetim alanlarını ulusal iletişimden uluslararası iletişime kaydırarak, ülke içinde nelerin duyulması ya da bilinmesi konusunda seçicilik yapmaya başlamışlardır. Bu yöntem uzun süre komünist blokta ve sömürge ülkelerinde uygulanmıştır. Söz konusu yöntem, günümüzde de birçok ülkede yürürlüktedir. Birinci Dünya Savaşı öncesi, mali sorunlar nedeniyle önemini ve etkisini yitiren Alman Wolff Ajansı’nın yerini alan “Transocean”, gerçek bir haber ajansı özellikleriyle, dünya üzerinde kurulmuş ilk devlet ajansıdır. İkincisi ise Sovyet Hükümeti’nin, 1917 yılında kurduğu haber bürosunun ajansa dönüştürülmesiyle oluşturulan, daha sonra da “TASS” adını alan “ROSTA”dır. (1918)[224] Birinci Dünya Savaşı sonuna doğru, gelişmiş ülkelerde bu tür 43 haber ajansı kurulmuştur. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde ise bu nitelikte kurulan ajansları sayısı 50’nin üzerindedir. 1927 yılında Havas, “Yabancı ülkelerde Fransa’yı temsil etmenin onurunu taşıdığını” açıkça ilan etmiştir. Birçok ülke ajansı, benzer duygu ve uygulamalar içinde olmasına rağmen sessiz kalırken, benzer söylemler, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin resmi sözcüsü Tass Ajansı tarafından da sık sık tekrarlanmıştır. 1989 yılında 172 haber ajansını kapsayan araştırma, çeşitli ülkelerde değişik amaçlarla kurulmuş olsalar bile haber ajanslarının yüzde 50’sinin “Devletler’i” tarafından denetim altında tutulduğunu, yüzde 28’inin ticari kuruluşlar olduğunu, yüzde 17’sinin kooperatif özelliğini taşıdığını, yüzde 5’inin ise dinsel yayın yapmak için oluşturulduğunu ortaya koymuştur.[225] 4. 4. 4. Belirli Bir Amaca Hizmet Etmek Kar etmeyi düşünmeden, ulusal hedefler gütmeden, belirli amaçlara hizmet için kurulan haber ajansları. Bu tür haber ajanslarının başında dini yayın yapanlar gelmektedir. Vatikan’ın (FIDES), İsviçre’de kurulu Katolik (KIPA) ve Musevi toplumunun ABD’deki Jewish Telegraphic Agency (JTA) ajansları bu türün en belirgin örnekleridir. OPEC tarafından kurulan “OPECNA” ise bu türün bir başka örneğidir. Gelişmekte olan ülkelerin ya da bazı bölgelerdeki devletlerin, kendilerine destek verdikleri için onayladıkları MENA, TANJUG ve BERNAMA gibi ajanslar da bu türün örnekleri arasına girmektedir. 4. 5. Haberlerin Dağıtım Biçimleri Haber ajanslarının, haberleri ve haber malzemelerini dağıtma biçimleri, gelişen iletişim teknolojilerine koşut olarak bazı değişikliklere uğramıştır. Tarihi süreç içinde, posta güvercinleriyle, süvarilerle, posta arabalarıyla, trenlerle, gemilerle ve uçaklarla yapılan iletişimi anımsadıktan sonra günümüzde de geçerli olan öteki dağıtım biçimlerini şöyle özetlemek mümkündür: 4. 5. 1. Elden Günümüzde de, azalmasına rağmen geçerli olan bu yöntemle, daha çok zamana bağlı olmayan haber ve haber malzemeleri, günün belirli saatlerinde, dağıtıcılar tarafından ilgili kuruluş ve kişilere ulaştırılmaktadır. Bu yöntemin bir başka biçimi ise, haber ajansında, üye, abone ya da müşteri için ayrılan, örneğin bir kutuya bırakılan haber ya da haber malzemelerinin, ilgili kuruluş ve kişilerin temsilcileri tarafından, günün belirli saatlerinde alınmasıdır. 4. 5. 2. Postayla Bu iletişim yöntemi de, günümüzde yine zamana bağlı olmayan haber ve haber malzemeleri için kullanılmaktadır. Bu yöntemin uygulanması, ekonomik güçlük içindeki üye, abone ya da müşteriyi, telli iletişim hattı kurulması, hat kirası, ya da uydu yayınları için “decoder” bedeli, gerekli araç ve gereç satın alınması ya da kiralanması gibi zorunlu harcamalardan korumaktadır. [226] 4. 5. 3. Telli hatlarla Telgraf, teleks, faks, bilgisayar, internet, kablolu TV vs. gibi kanallarla haber ve haber malzemeleri ulaştırma, günümüzde haber ajanslarının en yoğun başvurdukları iletişim yöntemidir. Bu yöntem 2. Dünya Savaşı sonrası telekslerin iletişim alanına girmesiyle yoğunlaşmıştır. Bilgisayar düzenine geçildikten sonra da, özellikle yerleşim birimlerindeki iletişimde telli sistem yoğunlukla kullanılmaktadır. 4. 5. 4. Telsizle Radyo, telsiz telgraf kanalları, çağrı cihazları, uydular, haber ajanslarının yine yoğun biçimde kullandıkları, ancak genelde uzak mesafeler için seçilen iletişim yöntemleridir. 4. 6. Ajans Haberciliği Ajans haberciliğinin temel ilkesi “Her olay, inançların ve çıkarların etkisinde kalmadan görülmeli ve öyle değerlendirilmeli” dir. Bir başka ilke de, “olaylar gerçek, açık ve dürüst biçimde betimlenirken, ajans habercisi tanık olmalı, ancak olayın yol açacağı kriz ya da çatışmadan uzak durmalı”dır.[227] Aslında bunlar, haber ajanslarının yanı sıra tüm kitle iletişim araçları için de geçerli olması gereken ilkelerdir. Demokratik devlet anlayışı, tüm reşit vatandaşlara seçme hakkını verirken, seçmenlerin, bir bölümüyle de olsa, aldıkları kararın bilincinde ve bu kararın olumlu-olumsuz sonuçlarından haberdar olduklarını varsaymaktadır. Halkın bu bilinç düzeyine ulaşmasına yardımcı olacak kurum ve kişiler de, toplumsal sorumluluk görevini taşıyan kitle iletişim araçları ve gazetecilerdir. Johannes Gross, “Gazetecinin görevi, kanaatleri pazarlamak ya da inançlar uğruna kargaşa yaratmak değildir; onun görevi, araştırma yaparak gerçek verileri kurgulamaktır. Çünkü gazetecilik etik’i, bir hizmet etik’idir.” demiştir.[228] Topluma karşı sorumluluklarını özenle yerine getiren kitle iletişim araçlarının başında da haber ajanslarının geldiği ileri sürülmektedir. Bu genel değerlendirme çerçevesinde, ajans haberciliğinin, üç temel özelliği bulunmaktadır. Bunlar, güvenilirlik, tarafsızlık (yansızlık, objektiflik, nesnellik) ve hızlılıktır. Bunların yanı sıra ajans haberlerinin eksik yönü bulunmamalı, haber değeri (ilginçlik ya da önemlilik) taşımalı, kısa, özlü (veciz) ve kesin olmalıdır.[229] 4. 6. 1. Güvenilirlik Son yıllarda basın mesleği büyük ölçüde itibar kaybetmektedir. Bu belirleme, Türkiye’ye göre daha düşük oranda bile olsa, gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. Mesleğin içinde bulunmamaları gereken, ancak tasfiyeleri de zaman alan bazı kişiler yüzünden ortaya atılan bu değerlendirmeyi, süreç içinde tersine döndürecek tek uygulama gazetecinin dürüst olmasıdır. Haber kaynağına saygı duymayan, ahlaki değerlere sahip bulunmayan, dürüst olmayan gazeteci doğru haber üretemez. Gazeteci mesleğini uygularken yaptığı işin basit bir iletişim olmadığını, bu bilgilendirmenin toplumsal ve etik yansımaları bulunacağını asla unutmamalıdır. [230] Basın ahlak yasalarında yoğun olarak ele alınan kavram, haberlerin doğru yani gerçek olması ve dürüst bir biçimde hazırlanarak yayımlanmasıdır. Dürüstlüğün işlevi, güveni sağlamaktır. Güven ise toplumsal bir gereksinimdir. Çünkü insanlar birbirlerine ancak doğru sözlü olmak, yalan söylememek kaydıyla güvenebilirler.[231] Doğruluk ise, birkaç basit uygulama sonucu ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; A) İçinden önemli ve etkinliği olan gerçeklerin çıkarıldığı hiçbir anlatım doğru değildir. Bu durumda doğruluk bütünlük ister. B) Asıl önemli gerçeklerin zarar görmesine yol açacak biçimde, önemsiz ve olayla ilgisiz bilgileri içeren hiçbir anlatım doğru olamaz. C) Öyleyse doğruluk, olayla anlatım arasında bağlantı gerektirir, gösteriş ve abartıdan çok, basit ve açık bir anlatımı zorunlu kılar. D) Okuyucuyu, bilerek ya da bilmeyerek yanlış yönlendiren ya da aldatan hiçbir anlatım doğru olamaz. Bu durumda doğruluk, okuyucuya karşı dürüst olmayı gerekli kılar.[232] Bilindiği gibi, herhangi bir eylemin, söylemin ya da eylem-söylemin (olayın, olgunun, fikrin ya da sorunun) haber olabilme özelliğini taşıması için, (gerçeklik, doğruluk, yenilik, ilginçlik, önemlilik, anlaşılırlık,) gibi 5 öğeyi içermesi gerekmektedir. Bu öğelerden başta gelen doğruluk, yani haberlerin doğruluğu, haber ajansının güvenilirliğinin simgesidir.[233] “Doğru Haber” haber ajansçılığının, olmazsa olmaz ilkesidir. Her ne kadar tüm kitle iletişim araçlarının doğru haber vermeleri, uluslararası bir kural sayılırsa da, ajans haberleri bu konuda daha titizlikle incelenmektedir. Bir ajansın uluslararası ünü, verdiği haberlerin doğruluğuyla orantılıdır. Doğruluğa katkıda bulunacak etkenlerden biri de kaynak göstermektir. Bu nedenle ajans haberlerinin kesinlikle kaynağı olmalıdır.[234] Asıl olan, haber ajansının, yanlış, saptırılmış, yalan ya da günümüzün yaygın deyimiyle “defolu haber” vererek güvenilirliğini yitirmemesidir. Önemli olan haberin, bilinçli ya da bilinçsiz saptırılmış olması değildir. Temel kural, haber ajanslarının, “doğru haber” ilkesini, hangi nedenlerle ve hangi koşullarda olursa olsun, hiçbir zaman ihlal etmemeleridir. 4. 6. 2. Tarafsızlık (Yansızlık, Nesnellik, Objektiflik) Ajans haberlerinin ikinci temel özelliği “tarafsız olma” zorunluluğudur. Bunun iki nedeni vardır: 1) Ajans abonelerinin, üyelerinin, müşterilerinin farklılığı. Haber ajanslarının üyeleri, aboneleri ya da müşterileri arasında çeşitli görüşlere sahip, değişik yayın ilkeleri ve politikaları uygulayan, kuruluş ve kişiler bulunmaktadır. Bu nedenle ajans haberi, hizmet alan hiçbir kuruluşun genel yayın politikasına devamlı ters düşecek öğeler taşımamalıdır.[235] 2) Haberin temel işlevinin göz önünde bulundurulması. Haberi, genel olarak “bireyin gereksinim duyduğu yaşama ilişkin bilgiler” biçiminde tanımlamak mümkündür. Bu nedenle de, tüm öteki kitle iletişim araçları gibi, haberin ulaştırıldığı hedef kitlenin, yaşamsal gereksinimlerinin karşılanmasına, bir yandan da sağlıklı bilgilenmesine, bilinçlenmesine katkıda bulunmak, bu işlevi de dürüstçe sürdürmek, haber ajanslarının temel görevidir. Haberci, tek tek görmediği, tanımadığı, yaş, cins, dil, din, kültür ve eğitim yapılarını ayrıntısıyla bilmediği kişiler adına görev yapar. Habercinin, haber üretirken bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptığı seçimler, getirdiği yargılar sonucu hedef kitle bilgilenecek, etkilenecek, bir bölümüyle eğitilecek ve bu süreçlerin sonunda toplumsal davranışlarda bulunarak çeşitli aşamalarda, ülke yönetimine bile uzayan seçimler yapacaktır.* Bir gazetecinin “tarafsız ve nesnel olamama” suçlamasına karşı kendini savunabilmesi için uygulaması gereken yöntemlerden bazıları da şunlardır: A) Haberin bazı bölümlerinde, yazılanların gazetecinin kendi görüşleri olmadığını belirtmek için, kaynağın sözleri ya da ifadeleri tırnak (“) içinde verilmelidir. (Kaynaktan alıntı) Bu konuda bazı uzman gazeteciler, her yeni görüş için düzenlenecek paragrafta, bir doğrudan alıntı, iki dolaylı alıntı önermektedirler. Ancak alıntılar doğru yapılmalıdır. Bir konuşmanın, bildirinin ya da yazılı bir ifadenin özünü içeren tümceler aynen aktarılmalıdır. Dolaylı alıntılarda fiil ve sözcük seçimine özen gösterilmelidir.[236] B) Haberde maddi gerçekler de önemli yer tutmalıdır. (adlar, unvanlar, sayılar) Maddi gerçekler bir ölçüde haberin dekorudur. Haberin anlaşılmasında ve hedef kitlenin etkilenmesinde önemli katkıları vardır. Maddi gerçeklerin daha iyi değerlendirilmesi için kıyaslanarak verilmesi etkinliği artıracaktır. (3 TIR dolusu yardım malzemesi) C) Haberde tüm tarafların görüşleri yer almalıdır. Örneğin olayları yalnızca hükümet yetkililerinin açıklamalarıyla kamuoyuna aktarmayı amaç edinen bir yayın, gerçeklerin değil, hükümetin kamuoyuna duyurmayı istediği gerçeklerin yansıtıcısı olma tehlikesiyle kar karşıya kalır. Bu nedenle gazeteci patronuna olduğu kadar, siyasetçilere, hükümet yetkililerine, güç odakları temsilcilerine karşı mesafeli olmayı bilmeli, kendisinin basın sözcüsü gibi kullanılmasına izin vermemelidir.[237] * Bu konuda gazeteci M. Zekeriya Sertel, 9 Ocak 1931 tarihli Son Posta gazetesinde şunları yazmıştır: “Gazeteci bütün bir cemiyetin hayatıyla oynar. Gazete bütün bir milletin lisanı demektir. Gazeteci cemiyete iyilik de yapar fenalık da. Bir ferdin hayatını mütetabbiplere teslim edemeyen medeni milletler, cemiyetin hayat ve mukadderatını da alaydan yetişme gazetecilere teslim etmeye razı olamazdı. Diplomasız bir doktorun bir ferdin hayatına yaptığı zarara göz yummak belki mümkün olabilirdi. Fakat bir cemiyetin hayatıyla oynamak hakkını, bir alaylı gazeteciye teslim edemezdi. Şimdi Maarif Vekaleti’nin, bizde de bir gazetecilik mektebi açmak teşebbüsünde bulunduğu haber veriliyor. Bu memleket tahsilsiz ve şuursuz alaylı gazetecilerin elinden o kadar çok felaketler çekmiştir ki, bu fikri takdir ile karşılamamak mümkün değildir. Türk matbuatını mütetabbipler elinden kurtarmak, inkılap hükümetinin Türkiye’ye yapabileceği en büyük iyiliklerden biri olacaktır. Bir gazeteci geniş malumata sahip olmak mecburiyetindedir. İyi bir gazeteci olmak için coğrafya ve tarihten maada içtimaiyat, ruhiyat, siyasi tarih filan gibi bir takım ilimler tahsil etmiş olmak lazımdır.”[238] 4. 6. 3. Hızlılık Haber ajanslarının temel yayıncılık ilkelerinden en önemlisi, İngilizce “Be first, but first be right” deyimiyle özetlenen, haberi ilk ileten, ama aynı zamanda da haberi doğru ileten ilk kaynak olmaktır. [239] Haber ajanslarının, iletişim teknolojisindeki gelişmeleri, yakından izlemeleri ve bunların çoğunu kendi gereksinimlerine uyarlayarak kullanmalarının tek nedeni, ulusal ya da uluslararası rekabet çerçevesinde, hedef kitleleri olan üyelerine, abonelerine ve müşterilerine, haberleri ve haber malzemelerini bir an önce ulaştırma kaygılarındandır. Çünkü hızlılık, “doğru haber” ve “yansızlık” tan sonra, haber ajansçılığının üçüncü temel ilkesidir.[240] 1815 yılında, İngiliz gazeteciler, Waterloo savaşıyla ilgili haberleri, 400 kilometre uzaklıktaki bir yerden at ve gemilerin aracılığıyla aldıklarında, kendilerini büyük rekor kırmış kişiler olarak görmüşlerdir. Dünyanın en eski haber ajansı Havas (1832) tarafından, Paris haberlerinin Brüksel’e güvercinlerle 4 saatte ulaştırılması ise, dönemin hızlı habercilik uygulamasının ilki sayılmıştır. Ajans haberciliğinde gerçek anlamda “hızlılık”*, 1866 yılında Amerika ile Avrupa kıtaları arasında transatlantik iletişim kablosunun döşenmesiyle başlamıştır. ABD Başkanı Lincoln’ün, 15 Nisan 1865 tarihinde bir suikast sonucu öldürüldüğü haberinin, Paris’e 11 gün sonra ulaştığı hatırlanırsa, kullanılmaya başlanan telgraf teknolojisi iletişimde büyük bir devrim yaratmıştır.[241] * Ajans haberciliğinde hızlılık, temel özelliklerden biri olmasının yanı sıra haber ajansları arasında da başlıca rekabet alanlarından biridir. Ajans muhabirlerinin, hızlı haber ulaştırma konusundaki duyarlılıklarının en belirgin kanıtı olan aşağıdaki öykü, yıllardır dilden dile aktarılmaktadır. Amerikalı bir devlet adamı, kendisinden demeç almak isteyen UPI (United Press International) muhabirine şöyle sorar: “- Size demeç vermek isterim, yalnız en son hangi saate kadar bekleyebilirsiniz?” Muhabir bu soruya şu yanıtı verir: “- Ben bir haber ajansı muhabiriyim. Bekleyebileceğim en son dakika, şimdi içinde bulunduğumuz dakikadır. Şu anda dünyanın herhangi bir yerinde, bir gazete baskıya verilmek üzere hazırlık yapmaktadır. Bizim görevimiz de, haberleri gazetelere zamanında yetiştirmektir. Bu bakımdan demecinizi hemen şu anda almak zorundayım.”[242] Zaman darlığı (yayına yetiştirmek) nedeniyle gazeteciler, çoğu zaman araştırmaları kısa tutmak zorunda kalırlar. Her konunun, her zaman derinlemesine incelenerek yazılması olası değildir. Bazen haberi bir an önce iletme öylesine zorunludur ki, haber bazı öğeleri içermeyebilir. Bu koşullarda bile, bilgi eksikliğinin nedenleri açıklanmalı, söz konusu bilgilerin araştırıldığı ve en kısa sürede yayımlanacağı dürüstçe açıklanmalıdır. 4. 7. Ajans Haberi Niçin Kullanılır? Daha önce görüldüğü gibi haber ajansları yaygın örgütlenmeleri, yoğun haber üretimleri gibi temel iki nedenden ötürü kitle iletişim araçlarının gereksinim duydukları kuruluşlardır. Birçok haberin ajanslar tarafından derlenmesi, kitle iletişim araçlarının haber maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaktadır. Ancak haber maliyetlerinin düşürülmesi, ajans haberlerinin kullanılması için tek etken değildir. Tasarruf ilkesinin yanı sıra ajans haberlerinin kullanılmasında başka etkenler de devreye girmektedir. Bir kitle iletişim aracı, ajans haberine şu nedenlerden dolayı gereksinim duyar: 4. 7. 1. “Bu Haber Bizde Yok, Kullanalım.” Kitle iletişin araçları yönetimi, çoğu kez çeşitli nedenlerle bazı haberlerden “haberdar” olamamaktadır. Özellikle coğrafi (uzaklık), fiziki ve teknik (olanak yetersizliği) ya da ilişki ve iletişim eksikliği gibi nedenlerle ele geçirilememiş bir haber, haber ajansı tarafından verilirse o haber kullanılmaktadır.[243] 4. 7. 2. “Bu Haberi Ancak Ajans Verir.” Habercilikte öyle alanlar vardır ki, belirli düzeyde uzmanlaşma ya da çok yakın ilişki gerektirir. Süreç içinde, yayımladıkları haber verilerinde değişiklik yapmayan haber ajansları, belirli kaynaklar tarafından tercih edilir olmuşlardır. Bu nedenle kitle iletişim araçları, yine süreç içindeki deneyimleriyle, sonuç alamama riski bulunan bazı haberler için gereksiz çaba harcamak yerine, o haberleri ajanstan beklemeyi yeğlerler. 4. 7. 3. “Bu Haberi Ajans Verir, İzlemeye Gerek Yoktur.” Öyle haberler vardır ki, günlük ajans bültenleri içinde yer almaları olağandır. Resmi gazetede yayımlanan bazı rutin kararnameler, çok büyük değişiklikler olmayacaksa hava durumu bültenleri, yine enflasyonda artış ya da devalüasyon belirtisi taşımayan günlük döviz kuru açıklamaları, yerel yönetimlerin bazı duyuruları ya da karayollarındaki trafik akışına ilişkin bilgiler gibi. 4. 7. 4. “Bu Haberi Ajans da Verdiyse Haber Doğrudur.” Yine bazı kritik haberler üzerinde kuşkular varsa kitle iletişim araçları, bu haberlerin son teyidini (onayını) ajans bültenlerinden yapmak isterler. Binlerce aboneye ulaştırılmak için hazırlanan ajans haberinin doğruluğu, bazı istisnalar dışında, kesindir. 4. 7. 5. “Bu Konuda Ajans Haberini Bekleyelim.” Bazı haberlerde görevli bir tek muhabir tarafından tüm verileri derlemek çok zordur. Bu nedenle, yazı işleri yetkilileri, “Yanlışlık yapmayalım, ajans haberiyle haberimizdeki varsa hataları düzeltelim, eksiklikleri giderelim.” Düşüncesiyle hareket ederler. (Anadolu Ajansı’dan bir büyük gazeteye transfer olan genç muhabir, cenaze törenleri haberlerinde bile, “cenazeye katılan önemli kişilerden adları unutulanlar ya da fark edilemeyenler olmasın, çelenk gönderen önemli kişilerin adları atlanmasın diye” ajans haberini beklemek zorunda bırakıldıklarını anlatmıştır.)[244] 4. 8. Ajans Haberlerinin İçerikleri Haber ajansları, haberleri dünyanın çeşitli kıta, ülke ve yörelerinden anında duyurarak, iletişimde coğrafi engellerin aşılmasında öncü olmuşlardır. Halen de bu özelliklerini korumaktadırlar. Ancak; A) Ajanslar genelde gündemi izlerler. Bu nedenle ajans haberlerinin ağırlığı olaylara yöneliktir. “Süreç” ajans haberciliği için doğrudan ilgilenilmeyen bir konudur. Önemli konularda gelişen olaylar, tabii ki ihmal edilmez. Ancak bu alandaki ilgi “gündemden uzaklaşmamak” ile sınırlıdır. Örneğin ajans haberlerinde dizi halinde konulara rastlanmaz. B) Ayrıca ajans haberlerinin konuları da sınırlıdır. Uluslararası 3 büyük haber ajansının yayınları incelendiğinde, ilk sırayı siyasal haberlerin aldığı gözlemlenmiştir. İkince sırada savaş, çatışma, anlaşmazlık, uyuşmazlık haberleri yer almakta, üçüncü olarak ekonomik haberler gelmektedir. “Genel haberler” adı altında değerlendirilen haberlerin oranı, yayın toplamının ancak yüzde 10’unu bulmaktadır. Sanat-magazin haberleri ise genel yayınlarda ancak yüzde 2’lik bir pay alabilmektedirler. Bu ölçütler genelde, bazı küçük farklarla ulusal ajanslar için de geçerlidir. C) Ajansların haberlerinin önemli bir bölümü gelişmiş ülke kaynaklıdır. Gelişmekte olan ülkelerden ancak “felaket haberleri” ajans bültenlerinde yer bulabilmektedir. Böylece gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin halkları, haberleri büyük oranda uluslararası birkaç haber ajansının gözüyle izlemektedir. Gelişmekte olan ülkenin sorunları, gelişmiş ülke gazetecisinin gözüyle görülmekte, sonuçta ilgili ülkenin bireyleri yabancı kültürlerin etkisi altında kalarak kendi sorunlarına yabancılaşmaktadır. Bu uygulamalarla, bilgi akışının gerçek bir alışverişten daha çok “tek yönlü bir trafik” olduğu kanısı giderek yaygınlaşmaktadır.[245] Bu durum ulusal ajanslar için de söz konusudur. Ünlü kişiler, gelişmiş yöreler ve büyük kentler kaynaklı haberler, her ülkenin ajanslarının bültenlerinde 2/3 oranlık bir paya sahiptir. Reuters ajansının eski genel müdürlerinden Gerald Long bu konuda şunları söylemiştir: “Bazen yapmayı amaçlamadığımız şeyler için de suçlanıyoruz. Günde 3.000 kelimeyle Hindistan’da olan biten her şeyi nasıl haber verebilirsiniz? Seçici olmak zorundayız ve sınırlı sayıda haber gönderebiliriz. Dahası Hindistan gibi 750 milyonluk bir ülkede ne olup bittiğini kim biliyor ki, biz tamamını haber verelim.”[246] D) Ajans haberleri çok sayıda kitle iletişim aracına ulaştığı ve bunlar tarafından da kullanıldığı için, bir anlamda ortaya çıkan haber tekelciliği, kitle iletişim araçlarında olması gereken çeşitliliği, çok sesliliği engelleyici bir etkendir. Aşağıdaki yazı bu konuyu irdelemek amacıyla kaleme alınmıştır. İYİ Kİ ANADOLU AJANSI VAR Herhalde dikkat etmişsinizdir. Zaman zaman aynı haberi gazetelerde görür, radyo ve televizyonun aynı günkü yayınında duyarsınız. İçinizde bunun nasıl olduğunu ve hepsinin aynı habere nasıl ulaştığını merak edenler çıkabilir. Öyle ya!... Haber hepsinde noktasına kadar aynı. Cümlelerin kuruluşu, kullanılan sözcükler, konuyla ilgili bilgi veren kişi tüm haberlerde aynı. Hatta ve hatta eğer haberin özünde bir hata varsa, hepsinde o aynı hata sürüp gidiyor. Bu nasıl iş? Haberin kaynağı hakkında bilgi verilmediği, nasıl oluşturulduğu anlatılamadığı için şaşırıp kalmamak mümkün değil. Gazetelerin bir kısmı bu haberi birinci sayfalarından, hatta manşetten verirken, diğerleri konuyu iç sayfalarında gösteriyor. Değerlendirme farklılıkları oluyor, ama hepsi aynı haber... Televizyon ya da radyoların haber saatinde ise bu haber, programın akışı içinde değişik sıralarda yer alabiliyor. Kimisi bu haberi uzun uzun veriyor, kimi özetliyor, ya da bir bölümünü, örneğin yarısını veriyor. Sizi meraktan kurtaralım. Bu haber, Anadolu Ajansı’nın her gün ürettiği ve abonelerine ulaştırdığı 600-800 arasında değişen haberlerinden biridir. Haber, taslak başlıklarıyla ve tüm ayrıntılarıyla gazetelerin, televizyonların ve radyoların merkezlerine sunulur. Çoğunun fotoğrafı da vardır. Bu nedenle aynı fotoğrafı gene pek çok gazetede görmek mümkün olur. Gazetelerin ve televizyonların haber merkezlerinde çalışanlar yeterince özel haber üretemedikleri için, yayın organları Anadolu Ajansı’nın haberlerine muhtaçtır. Ajans, basın toplantısından eylemlere, politik olaylara, demeçlere, kazalara, polis olaylarına, davalara, magazin haberlerine, spordaki her türlü gelişmeye kadar bir yayın grubunun gereksinim duyduğu her tür haberi verir. Haber servislerinin yetersiz çalışması, ya da iyi çalıştırılmaması sonucu, Anadolu Ajansı’nın haberleri tüm gazetelerde bol bol yer alır. Hazır, eksiksiz haberi kim reddeder ki?.. Bu iyidir de sonuç o yayın organları yönünden gerçekte hiç hoş değildir. Zira haberleri tek bir kaynaktan almak, yayın organlarının haber yönünden birbirlerinden farksız olması sakıncasını doğurur. Gazetelerin, kopya kağıdıyla çoğaltılmış gibi aynı haberlerle çıkması, görüntülü ya da sesli yayın organlarının aynı bandı yayınlar gibi birbirinin aynı haberleri vermesi, okurlarda ve izleyenlerde bıkkınlık, usanç, güvensizlik doğurur. İşte günümüzde habercilik yönünden bu dönemi yaşıyoruz. Haberler tek kaynaktan geliyor, her yerde aynı haber yer alıyor. Peki, o yayın organlarının habercileri ne yapıyor? Onlar haber üretmiyor mu? Üretiyorlarsa o haberler nerede?... Belki onlar da üretiyorlar ama, Anadolu Ajansı’nın haberleriyle yarışta geride kalıyorlar ve göze çarpmıyorlar. İşte bu nedenledir ki gazetelerde haberden çok köşe yazısı var. Haberler köşe yazısı içinde yer alıyor. Köşelerinde olayların yorumunu yapması gereken kişiler, o köşelerinde haber veriyorlar. Televizyon ve radyolar mı? Onlar da çeşitli kişilerle uzun uzun söyleşi yapıyor, haber eksikliklerini böyle gidermeye çalışıyorlar. Haberciliğe bakış açısı, habere ulaşma biçimi değişti. Kısacası, ajansların haberlerine bağımlı kalmak, habercileri tembelleştirdi, kısırlaştırdı... Gazeteler başta olmak üzere yayın organlarını iyi, çarpıcı, özgün haber ayakta tutar. Eğer gazeteler az satılıyor, televizyon ve radyoların haber saatlerinden şikayet artıyorsa, tek neden haberciliğin ikinci plana atılmasından ileri gelir. [247] E) Ajans haberleri, genelde ajansın yer aldığı ülkenin ulusal ve uluslararası çıkarlarını göz ardı etmeyecek biçimde hazırlandığı için bir ölçüde küreselleşmeye hizmet etmektedir. Bu görüşe karşı çıkanlar, ajans haberlerini kullanan kitle iletişim araçlarının yetkililerinin, haber seçiminde özgür olduklarını ileri sürmektedirler. Oysa, “haber bombardımanı”, içindeki söz konusu yetkililer, seçim yapmaktadır, ancak “benzerler arasından”... F) Ajanslar sık sık haberleriyle gündem yaratarak dezenformasyona neden olmaktadır. Ajansların haber anlayışları, haber ağlarının yapısı, mali güçleri, kullandıkları teknoloji, personelin eğitim düzeyi, ve benzer birçok unsur bir araya gelerek yayına girecek haberler belirlenmektedir. Bu alanda sık sık manipülasyonlara da yer verilmektedir. [248] 4. 9. Ajansın Örgütlenmesi Muhabirler* bir haberin başlangıç noktalarıdır. Sıkça kullanılan bir deyimle “Gazeteci yoksa, haber de yoktur.” Ancak haber ajanslarının merkezlerinde, sürekli çalışma halinde, bilgili ve deneyimli gazetecilerden oluşan etkili bir yazı işleri kadrosunun bulunması da şarttır. Merkez yazı işleri, haber ajansının beynidir. Merkezin görevi en kısa sürede haberleri ve haber malzemelerini toplamak, ayıklamak, seçmek, düzeltmek, gerekirse baştan yazmak ve yayına vermektir.[249] Bir ajansın haber merkezinde gazetecilerin uzmanlaşması, yayımlanan bültenlerin çeşitliliğiyle ve yazı işlerinde çalışanların sayısıyla bağlantılıdır. Örneğin iki muhabir bulunduğunda, doğal olarak bir görev bölüşümü oluşur. Oysa merkezdeki muhabirlerle benzer işlevleri yerine getiren bir başka gazeteci grubu da vardır. Onlar, haber ajanslarının vazgeçilmez elemanları sayılan ve haber üretiminin önemli bölümünü üstlenen yurt dışı ve taşra muhabirleridir. Bir haber ajansı için ulaşılması gereken hedef, merkezin yanı sıra ülkedeki tüm yerleşim birimlerinde, bunun yanı sıra çeşitli ülkelerin başkentleri ya da önemli kentlerinde etkin bir biçimde örgütlenerek, eğitimli, bilgili ve deneyimli birer temsilci bulundurmaktır. Bu nedenle ulusal ajanslar ülkenin her köşesine (il, ilçe, kasaba bazen de önemli sayılan köylere bile), uluslararası ajanslar da dünyanın her ülkesine (bazen başkent dışındaki önemli kentlere de) dağılmışlardır. * Fransızca’daki “correspondant” ve “reporter” sözcüklerinin karşılığı olarak ‘Türkçe’de yalnızca muhabir sözcüğü kullanılmaktadır. Correspondant, daha çok, belirli bir coğrafi alandaki olayların tümünü izlemekle görevli gazeteciyi tanımlarken, reporter gazete merkezinde çalışan ve aşağı yukarı uzmanlaşmış gazeteci anlamına gelmektedir. 4. 9. 1. Yerel Muhabirler Taşrada belli bir coğrafi alanı, haber açısından denetim altında tutmakla yükümlü gazeteciler, politik ya da sporla ilgili bir gösteriyi, bir tiyatronun gala gecesini ya da ekonomiyle ilgili bir konferansı, bir kazayı, bir buluşu haber haline getirebilecek yetenekte olmak zorundadır. İyi bir taşra muhabiri, her şeyden önce haber anlayışına sahip olan, okurunu ilgilendirecek konuları ayırt etmesini bilen ve bunları, en iyi biçimde olmasa bile (yazı işleri bu konuda devreye girer) anlaşılmasını sağlayacak hiçbir unsuru gözden kaçırmadan kaleme almasını bilen kişidir. Kuşkusuz onlardan, bütün alanlarda, uzman meslektaşlarınınki oranında uzmanlık istenmez.[250] Önemli olaylarda, beklenmeyen gelişmelerde, yöreye özel muhabir ya da muhabirler gönderilmesinin gerekçesi budur. Buna karşın, bir taşra muhabiri, güncel olayların, tümünü ele alabilecek ve herhangi bir olayın ilgi çekiciliğini ve önemini hemen kavrayabilecek, geniş bir kültüre ve evrensel bir ilgi alanına da sahip olmak zorundadır. Özellikle de, çalışma alanı olan bölge ve yöreyi çok iyi tanımalıdır. Yani, bu muhabirler her şeyden önce, herhangi bir haberi hızla öğrenebilme, herhangi bir olayla ilgili yetkin kişilerden gerekli, tamamlayıcı ve açıklayıcı bilgileri soracak biçimde davranabilme yeteneğine sahip olmalıdırlar.[251] Genel uygulamada, herhangi bir yöreden günlük haber akışı gerçekleşebileceğinin belirlenmesi halinde, oraya yerleşik ajans muhabiri atanır. Bazen de, kadrolu olmayan ancak sürekli ilişki içinde bulunulan bir kişi görevlendirilir. “Kaşeli Muhabir” (Stringer) diye adlandırılan bu kişiler, genellikle yöresel ya da yerel gazetelerde çalışırlar ve geçtikleri haber başına, haberin önemine göre ücret alırlar. Bu kişiler, ajansın oluşturduğu zincirin son halkaları, araştırıcı öncüler ve yönetime hesap verecek sonunculardır. Ama bunlar bilgi toplama kanallarının son kolu değildirler. Bu kişilerden bütün olaylara tanıklık etmeleri beklenemez. Bunların da sürekli başvurdukları yardımcıları, “habercileri” vardır.[252] Haberciler, haberin gerçek ilk kaynağıdırlar. Bir gazeteci için kendine özgü bir haber ağının varlığı kaçınılmazdır. Bu haberciler çeşitli düzeydeki sorumluluk sahibi, “iyi yerde” bulunan kişilerden oluşur. Çoğu zaman, bunların bazı tür haberlerin, sızdırılmasından, saptırılmasından ya da saklanmasından çıkarları vardır. İyi bir gazeteci, bu kişilerden, kendisini aldatmalarına olanak vermemek için sağduyuyla ve tedbirli bir biçimde yararlanmalıdır. 4. 9. 1. 1. Kadrolu Muhabirler Haber ajanslarının ülkenin belirli yörelerinde bölge müdürlükleri ya da temsilcilikleri vardır. Buralarda, genellikle merkezlerde olduğu gibi bir ya da birkaç kadrolu muhabir bulundurulur. Kadrolu muhabir işvereninin kendisiyle 212 Sayılı Yasa hükümlerine göre sözleşme yaptığı kişidir. Ancak günümüzde 212 Sayılı Yasa yerine 1475 Sayılı Yasa hükümlerine göre çalışan gazeteciler de kendilerini “kadrolu” olarak görmektedirler. 4. 9. 1. 2. Temsilci ya da Kaşeli Muhabir İkinci derece il ilçe ya da yerleşim birimlerinde, kadrolu muhabir bulunduramama halinde, “kaşeli muhabir”lerden yararlanılır. Bu kişiler şu koşullarda görev yaparlar: 1) Bu kişiler yöredeki gazete ve matbaaların sahipleri ya da çalışanlarıdır. Ajansın temsilciliğini de yürüterek gönderdikleri haber ve fotoğraf başına ücret alırlar. 2) Bu kişiler, yöredeki resmi kurumlarda çalışan memurlar, okul müdürleri ya da öğretmenlerdir. (Bunlar arasında, eğer haber gönderiyorsa vilayet yazı işleri müdürleri tercih edilir.) Çoğu kez, kendilerini açığa vurmadan, (Anadolu Ajansı ve TRT için sakınca yoktur.) ajansın temsilciliğini de yürüterek gönderdikleri haber ve fotoğraf başına aldıkları ücretle kendilerine ek gelir sağlarlar. 3) Bu kişiler, yörede serbest çalışan kişilerdir. Ajansın temsilciliğini de yürüterek gönderdikleri haber ve fotoğraf başına ücret alırlar. Onlar, gazetecilik heveslerini tatmin ederken, mesleğin prestijinden yararlanırlar. 4) Yörede, yukarıda anılan 3 kategoride de temsilci ya da kaşeli muhabir bulunamazsa emeklilere başvurulur. Bu tür görev yapanların sayısı çok azdır. Bu kişilerin başka işleri yoktur. Haber ajansının temsilcisi olarak çalışırlar. Geçtikleri haber ve fotoğraf başına ücret alırlar. Genelde bu görev genç emekli gazeteciler ile yine genç emekli memurlar tarafından yürütülür. Zorunlu koşullarda, yukarıda anılan kişiler, (kadrolular dışında) birkaç kitle iletişim aracının temsilciliğini ya da muhabirliğini de yürütebilirler. Ancak böyle bir uygulama rekabet içindeki kitle iletişim araçları için geçerli değildir. 4. 9. 1. 3. Haber Ajansı Yerel Muhabirinin Nitelikleri Bir haber ajansının yerel temsilcinin nitelikleri de çok önemlidir. Bu çerçevede, yerel temsilci ya da muhabirin sahip olması gereken nitelikler şunlardır: 1) Özellikle İletişim Fakülteleri mezunları arasından seçilmelidir. (Küçük birleşim yerlerinde, en az lise mezunu olmalıdır.) 2) Belirli bir kültür düzeyine sahip bulunmalıdır. 3) Çalıştığı yöreyi ve bölgeyi coğrafi açıdan iyi bilmelidir. 4) Yöre veya bölge halkını iyi tanımalıdır. (etnik köken, din, dil, alışkanlık,gelenek, siyasal tutum vs.) 5) Yaptığı işin ve sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. 6) Eğer gazeteciliği ikinci bir iş veya uğraş olarak yapıyorsa, asıl işinin gazetecilikle örtüşen bir yönü bulunmalıdır. 7) Politik bir gösteri, bir spor olayı, kültürel bir faaliyet, ekonomik bir gelişme, bir kaza, bir cinayet vs. gibi güncel olayların tümünü ele alabilecek ve herhangi bir olayın ilginçliğini ve önemini hemen kavrayabilecek özellikler taşımalıdır. 8) Haberin tüm öğelerini derleyecek görüş ve deneyim sahibi olmalıdır. 9) Yöresel ve bölgesel haber kaynaklarını iyi örgütlemelidir.[253] 10) Geliştirdiği iyi ilişkiler çerçevesinde, herhangi bir olayla ilgili bilgiyi, yetkili kişilerden hızla öğrenme becerisine sahip bulunmalıdır. 11) Haber-çıkar ilişkisini her haberinde sorgulamalıdır. 12) Dost ve yakınlarının baskılarına direnerek “hatır haberi” yapmamayı ilke edinmelidir. 4. 9. 2. Yurtdışı Muhabirleri Ajanslar yurt dışında, genelde deneyimli ve başarıları kanıtlanmış muhabirler görevlendirirler. Belli bir süre yabancı bir ülkede kalan yurtdışı muhabir, birçok ülke kurumlarında yapıldığı gibi “dönüşüme” tabi tutulur. Belirli süreler için görev yeri (bulunduğu ülke) değiştirilir. Dönem dönem de merkeze alınarak, genç muhabirlerin deneyimlerinin artırılmasına çalışılır. Bazen de, bir ülkede kaldığı süre içinde, söz konusu ülke yetkilileriyle çok iyi ilişkiler kurmuş bir muhabirin görevinin devamı tercih edilir. Bu bir istisna kural olsa da, uygulama günümüzde de geçerlidir. Örneğin bazı ajansların Türkçe bilen temsilcilerinin Türkiye’deki görevleri uzun yıllar sürmüştür. Bulunduğu ülkenin dilini, ya da o ülke halkının konuşabildiği bir yabancı dili iyi düzeyde bilmek zorunda olan yurtdışı muhabiri, önemli olayların yaşandığı günler dışında da, her alandaki gelişmelerden sürekli bilgi sahibi olmak ve ilginç bir olay yakaladığı zaman harekete geçmek zorundadır.[254] Yurtdışı muhabiri, genelde uluslararası ajansların ya da bulunduğu ülke ajansının vereceği haberlerin dışına çıkarak, özel haber peşinde koşar. Ya da ülke ajansının yayımladığı herhangi bir haberin, bültende yer almayan yönlerini araştırır. Uluslararası ajans haberleri, genelde belirli bir uluslararası diplomasinin, dünya görüşünün, dünyaya bakış açısının ve politikanın yansımalarını da içermektedir. Bu haberlerde çoğu kez, üçüncü ülkeler için değer taşıyan öğeler yer almamakta, bazı önemli unsurlar, bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde atlanmaktadır. Yurt dışı muhabirinin görevlerinden biri de, böyle durumlarda devreye girmektir. Yurtdışı muhabiri, merkezle her gün bağlantı kurarak ya haber geçmeli ya da varlığını merkeze hatırlatmalıdır. Dönem dönem suskun kalan yurtdışı muhabirlerinin görev sürelerinin uzun tutulmaması, meslek içi kurallardan biridir. [255] [215] Selami Akpınar, “Ajans ve Ajans Haberciliği”, (Basılmamış Ders Notları, İstanbul Ü. Basın Yayın Yüksekokulu, 1984), s. 1. [216] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 35. [217] Başkut, a. g. y. , s. 220. [218] Bülbül, a. g. y. , s. 110. [219] Tokgöz, a. g. y. , s. 106. Hilmi Bengi, “Türkiye’de Haber Ajansları”, Yeni Türkiye Cumhuriyet Özel Sayısı, EylülAralık 1998, ss. 2807-2816. [220] [221] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 37. [222] Gagnon, a. g. m. , ss. 45-47. [223] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 47. [224] Tokgöz, a. g. y. , s. 110. [225] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 47. [226] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 40. [227] Gagnon, a. g. m. , ss. 45-47. [228] Schneider ve Raue, a. g. y. , s. 4. Guide Du Correspondant Local, Editions Du Centre De Formation Et De Perfectionnement Des Journalistes, Paris: 1990, s. 25. [229] Johanna Siméant, “Déontologie et Crédibilité: Le Réglage Des Relations Professionnelles Au Centre De Formation Des Journalistes”, L’Activité Journalistique, Presses De La Fondation Nationale Des Sciences Politiques, Paris: 1992, ss. 37-55. [230] [231] Andrew Belsey ve Ruth Chadwick, Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, Çev. Nurçay Türkoğlu, Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 1998, s. 121. Murat Özgen, Gazetecinin Etik Kimliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul: 1998. s. 52. [232] Daniel Junkua, “Profession:Journaliste”, L’Etat Des Médias, La Découverte-MédiaspouvoirsCFPJ, Paris: 1991, s. 399. [233] [234] Le Cheminement De L’Information: De La Dépeche A L’Article, Edition AFP, Paris: 1998, s. 2. [235] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 21. [236] Hermann Schlapp, Gazeteciliğe Giriş, Adenauer Vakfı Yayınları, Ankara: 2000, s. 24. Jérome Bourdon, “Une Idendité Professionelle a Eclipses”, L’Activité Journalistique, Presses De La Fondation Nationale Des Sciences Politiques, Paris: 1992, ss. 56-66. [237] M. Zekeriya Sertel, “Alaylı Yerine Mektepli Gazeteci Özleminin Başlaması”, Bir Zamanlar Bab-ı Ali, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul: 1998, ss. 97-99. [238] [239] Schneider ve Raue, a. g. y. , s. 18. [240] Muhabirin El Kitabı, Anadolu Ajansı Yayını, Ankara: (tarihsiz), s. 23. [241] D’Havas a L’AFP: Au Service de L’Information, Aperçue Historique, s. 13. [242] Akpınar, a. g. y. , s. 4. [243] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 44. [244] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 46. [245] Yerel [246] Basında Gazetecinin Tanımı, İşlevi, Çalışma Koşulları ve Sorunları, s. 79. Zeytinli, a. g. m. , ss. 1101-1111. [247] Yımaz Tunçkol, “İyi ki Anadolu Ajansı Var”, Babıali Magazin, Mayıs 2000, s. 39. [248] Kitle İletişim Araçları ve Kamuoyu, İktisadi Araştırmalar Vakfı Yayını, İstanbul: 1994, s. 66. [249] Le Cheminement De L’Information: De La Dépeche A L’Article, s. 11. [250] Gaillard, a. g. y. , s. 46. [251] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 49. [252] Guide Du Correspondant Local, s. 18. [253] Guide Du Correspondant Local, s. 17. [254] Boyd-Barrett ve Rantanen, a. g. m. , ss. 53-63. [255] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 51. 5. AJANS HABERCİLİĞİNDE BAZI UYGULAMALAR Ajans haberciliğinde, haberlerin abonelere ulaştırılması aşamasından önce kullanılan bazı yöntem ve teknikler vardır. Bu uygulamalardaki amaç, haber ajanslarının aboneleri olan kuruluş, kurum ya da kişilere, yapacakları haber çalışmaları için kolaylıklar sağlamaktır. 5. 1. Gündem Haber ajansları günlük yayınlarına “gündem” geçmekle başlarlar. Gündem, o gün haber ajansı tarafından izlenecek haber nitelikli olayların (eylem, söylem ya da eylem-söylem), konu ve önem sırasına göre yazıldığı listedir. Bu listede, izlenecek olay ya da gelişmelerin yerleri ve saatleri de belirtilir. Gündemde ayrıca, yine izlenecek konularla ilgili fotoğraf, grafik ya da görüntü yayımlanıp yayımlanmayacağı da kaydedilir. Gündem vermekten amaç, ajans abonelerinin çalışmalarını kolaylaştırmaktır. Şöyle ki aboneler, öncelikle gündemi inceleyerek kendilerine çeşitli nedenlerle ulaşmamış “istihbarat”tan bilgi sahibi olurlar. Ama en önemlisi, aboneler, gündeme göre kendi çalışma programlarını düzenler, ajanstan geleceği belirtilen bazı haberleri izlemek yerine, özel haber üretiminde yoğunlaşırlar. Gündem yayımlanmasında bir başka amaç da, abonenin ajanstan gelecek habere, gazete sayfasında ya da haber bülteninde önceden yer ayırarak, sayfa düzeninde ya da yayın programında planlamayı kolaylaştırmasını sağlamaktır.[256] Anadolu Ajansı, 30 Temmuz 2001 tarihinde aşağıdaki gündemi yayınlamıştır: Örnek: GÜNDEM “1- Dışişleri Bakanı Cem, 2 günlük çalışma ziyareti için Mısır’a gidiyor. - Cem, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile görüşecek. - Heyetler arası görüşmelere başkanlık edecek olan İsmail Cem ve Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Mahir, daha sonra ortak basın toplantısı yapacaklar. 2-Ortadoğu’daki gelişmeler... - Kudüs’te kutsal Harem-i Şerif yakınlarında aşırı sağcı Yahudilerin ‘3. Tapınak’ için yaptığı sembolik temel atma töreninin yarattığı gerginlikten sonra bölgedeki gelişmeler izleniyor. 3- Makedonya’da Arnavut ve Makedon siyasi partileri arasında başlayan görüşmelerin sürmesi bekleniyor. 4- DYP Grup Başkan Vekili Gönül, Aydın’da basın toplantısı düzenleyecek. 5- Osmanlı Bankası Olağanüstü Genel Kurulu toplanıyor. - Birleşik Türk Körfez Bankası A.Ş.’nin Osmanlı Bankası’na devir sözleşmesi taslağı onaylanacak. 6- Deniz Harp Okulu Komutanlığı öğrencileri, Split, Venedik ve Velore limanlarını da kapsayacak şekilde açık deniz eğitimi için Tuzla’dan uğurlanacak. 7- Türkiye-AB verimlilik karşılaştırması... - 1995-1999 döneminde, sanayi sektöründe en yüksek yıllık ortalama verim artışı yüzde 4.62 ile Finlandiya’da, en düşük ise yüzde -0.07 ile Danimarka’da gözlendi. Türkiye için bu değer yüzde 2.09 olarak hesaplandı. - 1990-1998 döneminde verimlilik değişim hızı Türkiye’de yüzde 4.46 oldu. 8- İMKB ve gelişmekte olan piyasalar... - Borsa, bu yılın ilk 5 aylık döneminde işlem hacmi bakımından, gelişmekte olan piyasalar içinde 4. sıradaki yerini korudu. 9- Telekomünikasyon Kurumu İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün yeni hizmet binası açılışı yapılacak. 10- Göğüs ana damarı balonlaşmasında riski çok yüksek açık ameliyat yerine yeni yöntem olan damar içi kafesli suni damar uygulaması, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’nde tanıtılacak. 11- 13. Dünya Genç Bayanlar Hentbol Şampiyonası finalleri Macaristan’da sürüyor. - Türkiye, gruptaki 2. maçını, Papa kentinde TSİ 17.00’de Almanya ile yapacak. 12- 32. Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerinin hazırlıklarını sürdüren (A) Milli Takım, 3. dönem kamp çalışmaları ve 3 hazırlık maçı için İtalya’ya gidiyor. 13- Galatasaray Kulübü Divan Kurulu olağanüstü toplanacak. 14- İzcilik Federasyonu bünyesinde, ‘‘TİFAKE’’ isimli bir doğal afet kurtarma birimi kuruldu. 15- Futbol liglerinde yer alan takımlar, transfer faaliyetleri ile yeni sezon hazırlıklarını sürdürüyorlar. [257] 5. 2. Bülten Haber ajanslarının bültenleri, genellikle bazı başlıklar altında toplanır. Çoğunlukla ilk sayfada haber ajansının adı, amblemi, adresi, telefon ve fax numaralarının yer aldığı bir başlık bulunur. Bu başlık, dikkati çekmek amacıyla renkli de olabilir. Bundan sonra söz konusu bülten, hangi konuları kapsıyorsa bu da ayrı bir başlık altında verilir. Bu başlıklar; “İç Haberler”, “Dış Haberler”, “Spor Haberleri”, “Ekonomi Haberleri”, “PolisAdliye Haberleri”, “Sanat-Magazin Haberleri” biçiminde olabilir. Günümüzdeki uygulama, haber bültenlerini çok özel ayırımların dışında fazla özelleştirmemek ve haberlere kod vererek “genel bülten” adı altında yayımlamaktır. Örnek: GEN: Genel, CAH: Çalışma Hayatı, EGT: Eğitim, EKO: Ekonomi, DIŞ: Dış Haberler, DİP: Diplomasi, GUV: Güvenlik, PAR: Parlamento, POL: Politika, SAM: Sanat-Magazin, SPO: Spor. 5. 3. Sıra Numaraları Haber bültenlerinin sayfalarına, birinciden başlayarak sırayla numara verilir. Bu uygulama, o günün bülteninin yayını sona erinceye kadar sürer. Ayrıca bülten sayfalarında yer alan haberlere de sırayla birer numara verilir. Bunda amaç, hangi numaralı haberin, hangi sayfada yer aldığının kolayca anlaşılmasıdır.[258] Örnek: Herhangi bir haberle ilgili düzeltme yapılması gerekiyorsa, Dikkat: … bültenimizin, … sayfasındaki, … numaralı haberin, … paragrafının, … satırı şöyle düzeltilmiştir. uyarısı, söz konusu haberin kolayca bulunmasını sağlar.[259] 5. 4. Paraf Haber bültenlerinin sayfalarında yer alan her haberin altında; haberi veren muhabirin, yazanın, düzeltenin ve yayına verenin “paraf”ı bulunur. Paraf; söz konusu kişilerin ya ad ve soyadlarının baş harflerinden üretilir: Atilla Girgin: (AG), Ahmet Karaca: (AK), Kemal Bircan: (KB), Hasan Şahan: (HŞ), üretilir; ya da ad ve soyadlarının kolay söylenebilen bir hecesi seçilir: İbrahim Çıngay: (ÇIN), Ertuğrul Eliçevik: (ERT), Aysun Nebrekli: (SUN), Mehmet Ünlü: (ÜN), Coşkun Deniz: (COŞ), Burhan Dodanlı: (DO), Ural Yamaç: (MAÇ), ya da ad ve soyaddaki harflerden bir karma yapılır: Zeki Aslanbey: (ZAS), Betül Uncular: (BEN), Hamit Erengil: (HER). Örnek: Bir haberin altında AG/HŞ/DO/ÇIN parafları varsa; o haberin Atilla Girgin (AG) tarafından yazıldığı, Hasan Şahan (HŞ) tarafından düzeltildiği, Burhan Dodanlı (DO) tarafından yayına hazırlandığı ve İbrahim Çıngay ÇIN) tarafından yayına verildiği anlaşılır. Bu uygulamadan amaç, sorumluluğun paylaşılmasının yanı sıra herhangi bir haberle ilgili bir gelişmenin aydınlatılması için ilgili kişiye hemen ulaşabilmektir. 5. 5. Saat Haberlerin yayımlandığı sayfaların, genellikle altına, sayfanın yayına verildiği saat yazılır. Hatta bazı ajanslarda sayfanın değil, haberlerin de yayına veriliş saati bildirilir. Bazılarında ise haberin sonuna, haberin ajansa ulaşma ve yayına verilme saatleri eklenir. Bu uygulamalardan amaç, haberin ajansa ulaşmasından en kısa süre sonra abonelere aktarıldığının belgelenmesidir. Bu tutum ajans mensuplarının daha hızlı çalışmalarını teşvik ettiği gibi, haber ajansları arasındaki rekabeti de canlı tutar. 5. 6. Flaş…Flaş... Flaş... Ajans haberciliği dilinde “flaş” (flash) deyimi vardır. İngilizce olan bu kelime sözlüklere göre; birden alevlenmek, parlamak, ışıldamak, parıltı, ani ışık anlamlarına gelmektedir. Buna göre, ajans haberciliğinde çok önemli bir haberin, en kısa sürede, dikkat çekici birkaç kelimelik çok kısa tek bir cümleyle uyarı niteliğinde verilmesi “Flaş geçmek”’tir. Verilen cümleye de “flaş haber” denir. Ajans haberciliğinde (flash) kelimesi ilk kez I906 yılında, San Francisco’da meydana gelen büyük depremle ilgili haberi, önce birkaç kelimelik bir cümleyle veren Associated Press (AP) muhabiri Paul Cowles tarafından kullanılmıştır. [260] Böyle bir haber verildiği zaman flaş kelimesi dikkati çekecek bir biçimde, sözü edilen cümleden önce, en az üç kez arka arkaya yazılır. Böylece ajans aboneleri uyarılmış olur. (Bilgisayarlardan önce kullanılan teleks makinelerinde, üç kez arka arkaya “flaş…” yazılması halinde, alıcılarda zil sesi duyulmaktaydı.) Örnekler: A) Flaş…Flaş…Flaş… Stalin öldü. B) Flaş…Flaş…Flaş… Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etti. C) Flaş…Flaş…Flaş… Ecevit hükümeti güvenoyu aldı. Bazı ajanslar, haberi en erken aldıklarını ve bekletmeden vermeye başladıklarını duyurmak için, flaş haber cümlesinin sonuna veriliş saatini de eklerler. Örnek: D) Flaş…Flaş…Flaş… ABD Başkanlığına Bill Clinton yeniden seçildi. (14.25) [261] 5. 7. Sürekli Haberler “Flaş”la verilen haberler genelde önemli oldukları kadar sürekli haberlerdir. Haber ajanslarının izledikleri bazı olaylar birkaç gün sürebilir. Örneğin bir uydunun uzaya fırlatılması, genel seçimler, bir deprem ya da sel baskının meydana gelmesi gibi... Böyle durumlarda haber akışı açısından bir süreklilik söz konusu olabilir. Örneğin bir astronotun uzaya gitmesiyle orada yaptığı çalışmalar, edindiği bilgiler ve geri dönmesiyle ilgili olarak verilen haberler birbirini izleyebilir. Bu nedenle flaş haberden sonra en kısa süre içinde, olayla ilgili 50-75 kelimeden oluşan ikiüç paragraflık, özel numaralandırılmış bir haber geçilir. Bu ilk haberin başlığının yanına ayraç içinde bir (1) rakamı konulur ve yine günün öteki haberlerinin verilmesine devam edilir. Konuyla ilgili ikinci 75-100* kelimelik bir haber yayımlanacağı zaman bu kez haberin başlığının yanına (2) rakamı yazılır. Daha sonra gecikmeden verilecek 150-200 kelimelik 5-6 paragraflık (3) numaralı haber, bir öncekinden daha geniş kapsamlı olmalı ve ek bilgiler içermelidir. Habere konu olan olayın gelişmesi sürerse, yine sıra numaralarıyla 75-100 kelimelik ek haberler verilmelidir. Ancak flaş haberin verilişinin yaklaşık ilk 30 dakika sonrası, daha önce aktarılan tüm bilgileri içeren ve daha derli toplu bir biçimde hazırlanan 350-500 kelimelik bir tam haber yayımlanmalıdır. Numaralı haber verme uygulaması, olay ve olaya bağlı doğrudan ya da dolaylı gelişmeler sona erinceye kadar sürdürülür. Eğer olay ertesi gün de sürekliliğini koruyorsa, bu kez o günün bülteninde de aynı konulu haberlere sıra numarası verilmesine yeniden başlanır. Bir haberin olağan numarasının yanı sıra başlığının yanında özel bir numara bulunması, konuyla ilgili başka haberlerin de verileceğinin uyarısıdır. Bunun arkasındaki anlam da, ya habere ilişkin olayın gelişmekte olduğu, ya yeni gelişmeler beklendiği ya da elde edilen ek bilgilerin sırasıyla abonelere aktarılacağıdır. Bu uygulamadaki ana amaç da, kitle iletişim araçlarının haber bölümlerinde çalışanlara yardımcı olmaktır. Haber ajansından aynı konuda gelen haberler, numaralarının izlenmesiyle kolayca bir araya getirilir. Böylece söz konusu haberler üzerinde bazı bölümlerin kısaltılması, özetlenmesi, ayrıntıların derlenmesi gibi işlemler, daha kolaylıkla yapılır. Bu tür gelişmeli ve özel numaralandırılmış haberlerin sonuncusunda ise, abonelerin yeni haber beklememeleri için: “Dikkat: Konuyla ilgili son haberdir.” biçiminde bir not geçilmelidir. Örnek: Akçalılar Han’daki yangın söndürüldü. (9) Dikkat: Konuyla ilgili son haberdir. İstanbul-YİHA- Eminönü’ndeki Akçalılar Han’da bu sabaha karşı çıkan yangın, tamamen kontrol altına alınarak saat 14.15’te söndürüldü. Yangında yaralanarak Numune Hastanesine kaldırılan 6 kişinin sağlık durumlarının iyiye gittiği bildirildi. Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürü Ali Çınar… * A-4 formatındaki bir sayfada yer alan tek aralı, 45-50 satırlık 12 punto bir yazıda 350 kelime bulunduğu varsayılmaktadır. 5. 8. Ambargo Bazen demeçler, yasa tasarıları, bütçe görüşmeleri, nutuklar, ekonomik, siyasal ve sosyal konularda alınan kararlarla ilgili haberler, belirli bir saatten sonra yayımlanır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Örneğin, iki devlet yetkilileri arasında yapılan resmi görüşmelerle ilgili “ortak bildiri”nin, her iki ülkede aynı anda yayımlanması gerekir. Yine ekonomik konularda alınan bir kararın, belirli bir zamanda duyurulmasında kamu yararı görülebilir. Bir toplantıda yapılacak konuşmalar ile basın toplantılarının metinleri önceden hazırlanarak kitle iletişim araçlarına ulaştırılır ve “ambargolu yayımlanması” istenir. Bundan amaç, söz konusu metinlerin haber haline getirilmesinde, basın mensuplarına bir ölçüde zaman tanınarak onların işlerini kolaylaştırmaktır. Gazetecilik dilinde bir haberin yayımlanması için zaman sınırı konulması işlemine “ambargo” denir. Sözlüklere göre “ambargo” kelimesi; sınırlandırmak, engellemek, yasak etmek gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Buna göre, kitle iletişiminde “habere ambargo konulması”, haberin bir süre için yayımlanmasını önlemek ve belirtilen saatten sonra kamuoyuna duyurulmasına izin vermek demektir.[262] Daha önce de belirtildiği gibi, haber ajansları gazetelerin yardımcıları gibidir. Bu nedenle haber ajansları, ambargolu bir haberi, ambargo saatinden önce yayımlayarak gazetelere ulaştırır. Bu uygulamadaki tek ilke, gazetelere haberi rahatça hazırlama olanağı vererek kolaylık sağlamaktır. Haber ajansları, ambargolu haberleri verirlerken ambargo uyarısının haberle birlikte yer almasına özen gösterirler. Bu nedenle habere ambargo konulacağı zaman ambargoyu gösteren uyarı ya da yazının, haber metninin en göze çarpacak yerinde olması gerekir. Altı çizilerek ya da kalın (bold) olarak yazılan “ambargo” genel olarak haber metninin üstünde yer alır. Ambargo, gözden kaçmaması ya da dikkati bir kez daha çekmesi için, bir kez de haber metninin sonuna yazılabilir. Ambargo konulan bir haber, belirtilen süre sona erdikten sonra yayımlanır. Ayrıca bir uyarıya gerek yoktur. Bazı haberlere ise “Yayınlanması bildirilinceye kadar ambargoludur.” kaydı konulur. Bu durumda yayım için, ambargonun kaldırıldığına ilişkin uyarıyı beklemek gerekir. Örnekler: A) 1- Başbakan Ecevit’in basın toplantısı Dikkat: Bu haber saat 18.30’a kadar ambargoludur. Ankara-İÜHA- Başbakan Bülent Ecevit, memur maaşlarına yüzde 50 oranında zam yapılacağını açıkladı. Ecevit, bugün düzenlediği basın toplantısında hükümetin mali politikaları ve bu konularda gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan,… B) 2- Sağlık Bakanı’nın açıklaması Dikkat : Bu haber yayımlanması bildirilinceye kadar ambargoludur. Ankara-MİHA- Sağlık düşünülmediğini açıkladı. Bakanı Osman Durmuş, ilaç fiyatlarına yeni bir zam Durmuş, ilaç piyasasında spekülasyona izin vermeyeceklerini de belirtti. Sağlık Bakanı… Bu tür ambargolu haberlerde, ambargonun kaldırıldığı, abonelere aşağıdaki uyarıyla bildirilir. C) Dikkat: Bültenimizin … sayfasında yer alan … numaralı haberin ambargosu kaldırılmıştır. [263] 5. 9. Düzeltme Haber ajanslarında, bütün dikkatli ve titiz çalışmalara, sıkı denetimlere rağmen, yoğun haber trafiği ve hızlı yayım zorunluluğu gibi nedenlerle bazen yanlışlıklar da yapılır. Bunlar bir adın, bir unvanın yanlış yazılması, bir sayının eksik ya da fazla verilmesi biçiminde olabilir. Bazen de tanık, ilgili ya da yetkililerin verdikleri bilgilerin çelişkiler yarattığının, olayın gerçekleşmesi ve gelişmesinin kasıtlı ya da kasıtsız olarak değiştirildiğinin fark edilmesi halinde, abonelerin uyarılması gerekir. Yanlışlık fark edilince de, abonelerin ilgili haberi kullanmalarına fırsat vermeden “düzeltme” geçilir. Düzeltmede, yanlışın yapıldığı haberin yer aldığı bülten sayfasının numarası, haber numarası, kaçıncı paragrafın hangi satırında bulunduğu belirtilerek söz konusu kelime ya da sayının neyle değiştirildiği bildirilir. Örnekler: A) Düzeltme: Bugünkü İç Haberler bültenimizin 4. sayfasında yer alan “TMBB’de Kavga” başlıklı 14 numaralı haberin, 3. paragrafının 2. satırındaki “Dışişleri Bakanı Sadettin Tantan” ifadesi, “İçişleri Bakanı Sadettin Tantan” olarak düzeltilmiştir. B) Düzeltme: Bugünkü Spor bültenimizin 5. sayfasında yer alan 4 numaralı haberin 2. paragrafının 3. satırındaki “döneceklerdir” kelimesi, “dönmeyeceklerdir” olarak düzeltilmiştir. Bir başka düzeltme biçimi de şöyledir: C) Düzeltme: Bugünkü Dış Haberler bültenimizin 8. sayfasında yer alan 23 numaralı haberin 1. paragrafının 2. satırı şöyle düzeltilmiştir: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Siyasi Komisyonu…” Değişik bir düzeltme biçimi de şudur: D) Düzeltme: Bugünkü Ekonomi bültenimizin 11. sayfasında yer alan 41 numaralı haberin 3. paragrafının 4. satırı şöyle olacaktır: “Sümer Oral, memur maaş zammının yüzde 22 olarak…” 5. 10. İptal Çok sık olmasa da, ajans bültenlerinde yayımlanan bir haberin bazen iptal edilmesi (kullanılmamasının istenmesi) gerekebilir. Örneğin ambargolu bir haberle daha önce gerçekleştirileceği bildirilen bir toplantı ya da bir konuşma haberi, toplantının ya da konuşmanın yapılmasından vazgeçilmesi üzerine iptal edilir. Yine verilen bir haberin, beklenmeyen gelişmeler üzerine daha değişik bir biçimde yayımlanması gerekebilir. Bu durumda da iptal yöntemine başvurulur. Ya da haber içindeki birkaç büyük yanlış “düzeltme” ile giderilebilecek durumda değilse, paragraf, haber ya da sayfa iptaline gidilir. Örnekler: A) İptal: Bugünkü Polis-Adliye bültenimizin 5. sayfasında yer alan 13 numaralı haberin 3. paragrafı iptal edilmiştir. B) İptal: Bugünkü Dış Haberler bültenimizin 23. sayfasında yer alan 5 numaralı haber iptal edilmiştir. C) İptal: Bugünkü Dış Haberler bültenimizin 7 numaralı haberi iptal edilerek yerine aşağıdaki 14 numaralı haber konulmuştur. 14 - Fransa’da 5 Köktendinci Gözaltına Alındı Paris - Paris ve Lyon’da, bugün 5 köktendincinin gözaltına alındığı bildirildi. Fransa İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, söz konusu kişilerin 3’ünün Lyon, 2’sinin de Paris’in banliyösünde yakalandıkları belirtildi. Açıklamada, söz konusu kişilerin, geçen Temmuz ayından Ekim ayına kadar Fransa’da bombalama eylemleri gerçekleştiren terörist gruplara destek veren İslami örgütlere karşı sürdürülmekte olan operasyonlar çerçevesinde gözaltına alındıkları ifade edildi. Cezayir’de faaliyet gösteren İslami Silahlı Grup’un (GİA) üstlendiği bu bombalı saldırılarda 8 kişi ölmüş, 200 kişi de yaralanmıştı. D) İptal: Bugünkü ekonomi bültenimizin 8. sayfası tümüyle iptal edilmiştir. Yerine yenisi yayımlanacaktır. [264] [256] Atilla Girgin, “Anadolu Ajansı”, (Basılmamış Ders Notları, İstanbul Ü. İletişim Fakültesi, 2000), s. 5. [257] Anadolu Ajansı, Internet, 30.07.2001. [258] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 7. [259] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 8. [260] Akpınar, [261] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 9. [262] Akpınar, [263] a. g. y. , s. 39. a. g. y. , s. 41. Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 11. [264] Akpınar, a. g. y. , s. 44. 6. OSMANLI’DA HABER AJANSLARI Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, Reuter, Havas ve Wolff haber ajansları, ülkedeki gelişmelerle yakından ilgilenmişlerdir. 1854 yılında İstanbul, Kırım Savaşı (1854-1856) nedeniyle yabancı basının büyük ilgisini çeken bir kent olmuştur. İstanbul, Kırım denizyolu üzerinde bulunduğundan, İngiliz ve Fransız askerleri de, cepheye İstanbul’dan gemilerle gitmişlerdir. Ayrıca savaşta yaralananlar da, tedavi için İstanbul’a getirilmişlerdir.* Bu nedenlerle 1854 yılında, Havas İstanbul’da bir muhabir görevlendirmiştir. Bir sonraki yıl da Havas, Viyana-Karadeniz telgraf hattının açıldığını ve bunun İstanbul’a bağlandığını bildirerek, “İstanbul artık Paris üzerinden Londra’ya bağlanmıştır.” diye bir haber yayımlamıştır.[265] Bu dönemde, Hindistan yolu üzerindeki İstanbul’un önemli konumunu fark eden İngiliz Reuter Ajansı da, kente özel bir muhabir göndermiştir. 1866’da Osmanlı Hükümeti, Reuter muhabirinin telgraflarına öncelik tanındığı açıklamıştır. Bu arada Continental Telgraf Şirketi-Ajansı (Wolff) da, İstanbul’da bir muhabir görevlendirmiş, böylece İstanbul uluslararası haber ajansları için önemli bir merkez olmuştur. Haber maliyetlerinin yüksekliği yüzünden 17 Ocak 1870’te, Havas, Reuter ve Continental ajansları kendi aralarında bir işbirliği anlaşması daha imzalayarak dünyayı yeniden bölüşmüşlerdir. Buna göre, Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır “ortak haber bölgesi” sayılmıştır. Bu gelişme üzerine Havas ile Reuter 1870’te, İstanbul’da ortak bir büro açmışlardır. Bu büro hem yurt dışına haber gönderecek, hem de İstanbul gazetelerine haber satacaktır. Böylece İstanbul’da ilk yabancı ajans bürosu kurulmuştur. 1889 yılında anılan uluslararası haber ajansları, aralarında yeni bir işbirliği anlaşması yapmışlardır. Anlaşma hükümleri uyarınca Reuter İstanbul’dan çekilmiş, Osmanlı haberleri, Havas ile Avusturya Ajansı Corrbureau’nun (Telegraphen Correspondenz Bureau) tekeline verilmiştir. Bunun üzerine Corrbureau da, İstanbul’da “Constantinople Ajansı” adıyla bir şube açmıştır. Bu gelişmelerden sonra, İstanbul gazetelerine dış haberleri, söz konusu ajanslar vermeye başlamıştır. Aynı dönemlerde Agence Fournier, Agence Nationale, Agence Télégraphique Bordeano et Compagnie, Pangalo's Agency ve Agence Ottomane gibi küçük çaplı ajanslar da İstanbul'da basılan gazetelere haber kaynağı olmuşlardır.[266] Anılan uluslararası haber ajanslarının çalışmaları, ülke çıkarlarına aykırı görülünce, Hükümet 1911 yılında, Meclis-i Mebusan’a, ülkede bazı haberlerin yayımlanmasını sağlamak için bir telgraf ajansını desteklemek amacıyla kanun sevk etmiştir. * Kırım Savaşı İstanbul’da bulunan Rusya’nın “özel görevli” Elçisi Prens Mençikof, 5 Mayıs 1853’te Bab-ı Ali’ye bir ültimatom vererek “Rus Çarı I. Nikola’nın, Osmanlı ülkelerinde yaşayan bütün Ortodokslar’ın hamisi sayılmasını” istemiştir. Bu ültimatomun reddiyle Abdülmecid döneminin en önemli askeri ve siyasi olayı sayılan, öncesi ve sonrasıyla Osmanlı Devleti’ni çok yönlü etkileyen Kırım Savaşı süreci başlamıştır. Batı’da ve Doğu’da Rusya sınırlarına ordular sevk edilirken, 26 Eylül’de Rusya’ya savaş açılmasına karar verilmiştir. 23 Ekim’de başlayan savaşlar Osmanlı ordularının üstünlüğüyle gelişirken, bir Rus Donanması da Sinop limanındaki Türk filosuna baskın yaparak kenti bombardımana tutmuştur. 12 Mart 1854’te imzalanan İstanbul Antlaşması ile İngiltere Kraliçesi Victorya ve Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Sultan Abdülmecid’e dostluk eli uzatmışlar ve Osmanlı Devleti’nin müttefikleri olarak Rusya’ya savaş ilan etmişlerdir. Türk-Fransız-İngiliz ortak kara ve deniz güçlerinin 14 Eylül 1854’teki Kırım çıkartması, 9 Eylül 1855’te Sivastopol’ün düşmesi, Rus ordularının ağır kayıplar vermeleriyle gelişerek 2.5 yıl sürmüştür. Savaş, Osmanlı Devleti’ni Sadrazam Ali Paşa’nın temsil ettiği Paris Kongresi ardından 30 Mart 1856 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması ile noktalanmıştır. Kırım’dan taşınan yaralıların tedavisi için Selimiye Kışlası’nın hastane haline dönüştürülmesi ve 12 Mart 1855’te İstanbul’a gelen gönüllü hastabakıcı Florence Nightingale’in burada görev başlaması da, Kırım Savaşı sırasındaki ilginç olaylardandır.[267] 6. 1. Osmanlı Telgraf Ajansı (1911-1914) Türkiye’de ilk yerli haber ajansı 1911’de kurulan Osmanlı Telgraf Ajansı’dır. (Agence Télégraphique Ottomane) Salih Gürcü adlı bir kişinin kurduğu, ulusal olmaktan daha çok ticari nitelik taşıyan bu ajans, devletten bazı yardımlar sağlamış, Havas ve Reuter Ajanslarıyla imzalanan anlaşmalar gereğince de, bu ajansların Türkiye’de haberlerini yayma yetkisini almıştır. [268] Gerçekte bu ajans Havas ve Reuter`in örtülü bir kuruluşu olmuştur. Ama yine de bu ajansın kurulması, “ülkedeki yabancı ajanslar tekelinde ilk gediğin açılması” sayılmıştır.[269] Ajans bir süre sonra, hükümetten daha çok yardım isteyerek, tekelini genişletmeye yönelmiştir. Hükümet bu istekleri destekleyecek bir kanun tasarısı hazırlayarak Meclis-i Mebusan’a sevk etmiştir. Tasarıda, Osmanlı Telgraf Ajansı’nın yurt içinde 15 büro kurması öngörülmüş ve bürolardan çekilecek telgrafların günde 50 kelimesinin ücretsiz olması istenmiştir.[270] Meclis’te bazı milletvekilleri bu tasarıya karşı çıkarak, “Hükümetin yetki vermek istediği ajans yabancı bir ortaklıktır. Bunlar yalnız kendi çıkarlarını korumaya çalışacaklardır; yabancı bir ortaklığa bu yetkileri vermektense ulusal bir ajansın kurulması doğru olur.” görüşünü savunmuşlardır. Bu eleştiri ve önerilere rağmen, hükümet tasarıyı geri almamış ve tasarı meclisten geçmiştir.[271] Osmanlı-Alman yakınlaşması üzerine, Bağdatlı Musevi olduğu ileri sürülen Salih Gürcü, Fransa ve Rusya yanlısı yayın yapmak için bu iki ülkenin büyükelçilerinden çıkar sağlamakla suçlanarak, Talat Paşa tarafından görevinden alınmıştır. Osmanlı Telgraf Ajansı, İngiliz ve Fransız Hükümetlerinin propagandasını yaptığı gerekçesiyle 1914’te kapatılmış, Ajansın kurucusu Salih Gürcü, savaş yıllarını Bern’de geçirmiştir. [272] 6. 2. Osmanlı Milli Telgraf Ajansı (1914-1918) Osmanlı Telgraf Ajansı’nın kapatılmasından sonra Hükümet, ülke içi siyasi haberleşmeyi tekelinde tutabilmek, yurtdışında propaganda olanağı bulabilmek amacıyla yeni bir haber ajansının kurulmasını öngörmüştür. Osmanlı Milli Telgraf Ajansı, bu koşullar altında ve İttihat ve Terakki’nin güdümünde kurulmuştur. Erzurum Mebusu Hüseyin Tosun Bey tarafından yönetilen bu ajans da, Alman-Avusturya haber ajanslarının haberlerinin yanı sıra Alman haber alma servislerinden sağlanan bültenleri yayımlamıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın ve Osmanlı’nın yenilgisi üzerine, Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1919) sonrası İstanbul’un işgaliyle bu ajans da kapanmış, Erzurum Mebusu Hüseyin Tosun Bey de ortadan kaybolmuştur.[273] 6. 3. Türkiye-Havas-Reuter Ajansı (1920-1922) Osmanlı’nın yenilgisinden sonra İstanbul’a yerleşen yabancılar, Türkiye’de kendi haberlerini yayacak bir ajans kurmaya kalkışmışlardır. Türkiye-Havas-Reuter Ajansı (THR), 1920 Nisanı’nda bu amaçla kurulmuştur. Ajansın yönetim kurulunda, Türkiye’yi, Hariciye Nezareti’nin Matbuat Müdürü, Havas’ı İstanbul Müdürü Mathu, Reuter’i İstanbul Mümessili Ferguson temsil etmişlerdir. Ancak Türk temsilci toplantılara katılmadığından, ajans Fransız ve İngilizler tarafından yönetilmiştir. Türkiye-Havas-Reuter, iki yıl süreyle Havas ve Reuter ajanslarından verilen haberlerden oluşan bir siyasi bülten ile Londra’dan alınan bilgilerle, borsa ve bankalar için hazırlanan mali bülten yayımlamıştır. Milli Mücadele’nin başlangıcında karşılaşılan önemli sorunlardan biri de, cephede kazanılan başarıların dış dünyaya duyurulamaması ve hareketin amacının yeterli biçimde anlatılamaması olmuştur. Bu konuda Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Türkiye-Havas-Reuter Ajansı'ndan yararlandığı görülmüştür. Ancak yabancı kökenli oluşu yönünden, Atatürk bu kuruluşa karşı ihtiyatı elden bırakmamıştır. Mustafa Kemal, ‘Nutuk’ta, bu ajansın siyasi yayınlarıyla Türkiye’de bir manda yönetimi kurulması için zemin oluşturmaya çalıştığını ifade etmiştir. Mustafa Kemal’in bu konudaki sözleri şöyledir: “A.A geçmişte edinilen kötü deneyimlerin ışığında düşünülüp gerçekleştirilmiştir. Amaç Anadolu’da yürütülen ulusal hareketle ilgili olarak ülke içinde ve dışında, Ankara yönetiminin haberlerini yaymaktır. Böyle bir çabanın Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi, herhangi bir yabancı haber örgütüne ya da yabancı yayın organlarına bırakılması kuşkusuz düşünülemezdi.”[274] Kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanması üzerine, Ankara'nın temsilcisi Refet Paşa'nın (Bele) 1922 Ekimi’nde İstanbul'a gelmesiyle Ankara'nın politikaları açısından İstanbul'un önemi de oldukça artmıştır. Bu arada Refet Paşa ile İstanbul'a gelen Abdülmuttalip Bey de A.A İstanbul Şubesi'ni, beraberindeki muharrir ve muhasebeci Necip Selam Bey, muhabir ve idare müdürü Hayri Budak'la resmen kurmuştur. Böylece barış görüşmeleri sırasında, İstanbul'dan sağlanan bilgiler de artık açıkça Ankara'ya aktarılmaya başlanmıştır. Daha sonra İstanbul Müdürlüğü'ne İzmit'teki A.A Şube Müdürü Cevdet Bey (Dülge) atanmıştır.[275] Lozan Barışı'nın imzalanmasının ardından Matbuat Umum Müdürü Zekeriya Bey İstanbul'a gelmiş ve 9 Ekim 1923 tarihli mektubuyla, THR haber hizmetlerinin sona ereceğini ve bu servisleri Türkiye topraklarında yalnızca A.A'nın üstleneceğini THR yetkililerine bildirmiştir. Havas adına Müdür Mathu ve Reuter adına Mümessil Ferguson ile yapılan görüşmeler sonucu, THR tarafından her gün telgraf ya da telsizle alınan haberlerin A.A'ya devredilmesi ve A.A'nın bunları çevirerek kendi bültenlerinde yer vermesi konusunda anlaşmaya varılmıştır. Türkiye-Havas-Reuter, bir süre daha yalnızca mali ve ekonomik bülten yayınlamakla yetinmiş, daha sonra da tasfiyesine girişilen ajansın, araç ve gereçlerinin yanı sıra yabancı dil bilen personelinin bir bölümü de, Anadolu Ajansı’na devredilmiştir. * * 1924 yılında Ankara’da, Anadolu Ajansı’nın anonim şirket haline getirilmesi için hazırlıklar yapılırken, İstanbul’da da yeni bir düzenlemeye gidilerek Müdürlüğe Ankara’dan Ethem Hidayet Bey (Akımsar) atanmıştır. Ethem Hidayet Bey’e ayrıca, T.H.R.’nin tasfiyesi konusunda ilgililerle görüşme yetkisi de verilmiştir. Uzun görüşmelerden sonra T.H.R. Ajansı’nın, haber almada kullanılan telsizleriyle, araç ve gereçleri Anadolu Ajansı İstanbul Müdürlüğü’ne devredilerek, söz konusu ajansın Türkiye’deki faaliyetine son verilmiştir. Böylece Anadolu Ajansı, dış haberler konusunda T.H.R. Ajansı’na bağımlılıktan kurtulmuştur. Bu gelişmeler sırasında, İstanbul Müdürlüğü, Ankara Caddesi’nde İnkılap Kitabevi’nin karşısındaki üç katlı ahşap bir binaya taşınmış, telsiz ve tercüme servisleri kurulmuştur. Tercüme servisinde, Osmanlı Hariciye Nezareti eski mütercimlerinden (Dışişleri Bakanlığı çevirmenleri) de yararlanılmıştır. Ayrıca, T.H.R.’ye, şifreli olarak gelen mali (kambiyo) haberleri çözmek için söz konusu ajanstan yabancı dil bilen personel de alınmıştır. Anadolu Ajansı İstanbul Müdürlüğü’nün ilk telsiz memuru ise Birinci Dünya Savaşı’nda görev almış, Bahriye’den (Deniz Kuvvetleri) transfer edilen Hakkı Bey’dir. Anadolu Ajansı’nın İstanbul’daki ilk binasının giriş katında, teksir servisi, ikinci katta müdür odası, haberleşme odası, mütercim odası, radyo dinleme odası, üçüncü katta ise telsiz dinleme odası bulunuyordu. 1929 yılında İstanbul Müdürlüğü’nde çalışanların sayısı, mümessil, siyasi servis memuru, mali servis memuru, muharrir ve muhabir, daktilo ve mali servis refiki, mütercim (3), telsiz memuru (2), hademe (2) müvezzi (2) olmak üzere 14 kişidir. 1936 yılında Anadolu gazetelerine haber ulaştırabilmek amacıyla, radyoyla haber yazdırma servisi kurulmuştur. İstanbul radyo istasyonu ile her akşam ortalama 500 sözcük üzerinden verilen bu servis, Anadolu’nun birçok yerine başarıyla ulaşmıştır. 1941 yılında İstanbul Müdürlüğü’nde çalışanların sayısı 26’ya yükselmiştir. Bunların arasında, mali ve siyasi serviste 3 çevirmen, 8 servis memuru, 2 daktilo görülmektedir. Basın özetlerini bir kişi hazırlamakta, telsiz ve tikers makinelerinden sorumlu 4 kişinin yanı sıra 3 tahsildar ve müvezzi bulunmaktadır. Bu kadrolardan da anlaşılacağı gibi, Anadolu Ajansı’nın ilk kuruluş yıllarındaki temel görevi, bazı haberleri yaymanın yanı sıra devlet için yerli ve yabancı kaynaklardan “istihbarat toplama” olmuştur. Her geçen gün, haber, dolayısıyla teksir edilen bülten sayfalarının sayısını artıran Anadolu Ajansı’nın İstanbul Müdürlüğü, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, 13 telsizci, 10 teleksçi, 10 mütercim, 3 yayın sekreteri, bir radyo istihbaratçısı, 5 muhabir, 4 teksirci, 5 müstahdem, 1 bekçi olmak üzere 52 kişilik kadrosuyla 24 saat sürekli görev yapmıştır. Aynı tarihlerde İstanbul’da, 12 gazete abonesinin yanı sıra çeşitli kuruluşlara ve Başkonsolosluklara bülten dağıtılmıştır. Devlet, Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi’ne 1925 yılından 1941 yılına kadar her yıl 150 bin lira yardımda bulunmuştur. Bu rakam, 1942 yılında 287 bin 555 liraya yükseltilmiştir. Görüldüğü gibi, o dönemlerde Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü’nün Ankara’da bulunmasına rağmen, haber merkezi İstanbul’dadır. Bu ağırlık 1951 yılından sonra Genel Müdürlüğe kaydırılmış ve İstanbul’daki telsizler Ankara’ya nakledilmiştir. Dolayısıyla, İstanbul’un dış haberlerle ilgisi kalmamıştır.[276] [265] Hıfzı Topuz, 100 Soruda Türk Basın Tarihi, Gerçek Yayınevi, İstanbul: 1996, s. 56. [266] Koloğlu, Havas-Reuter'den Anadolu Ajansı'na, s. 14. [267] Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, Oğlak Bilimsel Kitaplar, İstanbul: 1999, ss. 494- 495 [268] Yücel Özkaya, Milli Mücadelede Atatürk ve Basın (1), Cumhuriyet Yayını, İstanbul: 2001, s. 77. Orhan Koloğlu, Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Basın, İletişim Yayınları, İstanbul: Aralık 1994, s. 58. [269] [270] Korkmaz Alemdar, İletişim ve Tarih, İmge Kitabevi, Ankara: 1996, s. 60. [271] Anadolu Ajansı 25. Yıldönümü Bülteni, Ankara: [272] 1945, s. 5. Koloğlu, Havas-Reuter’den Anadolu Ajansı’na, s. 41. [273] Topuz, a. g. y. , ss. 68-69. [274] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara: 1989, s. 33. [275] Koloğlu, Havas-Reuter'den Anadolu Ajansı'na, s. 62. [276] Girgin, "Devlet Bakanı Kemal Akkaya'ya Verilen Brifing", İstanbul: 17 Mayıs 1991. 7. ANADOLU AJANSI (A.A) Anadolu Ajansı, Osmanlı topraklarının işgal altında olduğu yıllarda, Kuvayi Milliye Hareketi’nin sesini, öncelikle Anadolu’ya ve tüm dünyaya duyurma gereksiniminden doğmuştur. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi açılmadan önce, “askeri ve ulusal teşkilatların mahallelere ve köylere kadar ulaştırılması ve genişletilmesi” için uğraşmış; 27 Kasım 1919 tarihinde Erzurum Heyet-i Merkeziyesi’ne gönderdiği yazıda, “Zamanın gereğine göre acele olarak mahalle ve köylerde Teşkilat-ı Milliyeler kurulması” gerektiğini belirtmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın düşüncesine göre “ulusal örgütler” oluşturulduktan sonra buralara Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile ilgili bilgiler ulaştırılacaktır. Nitekim bu amaçla önce Sivas’ta “İrade-i Milliye” (14 Eylül 1919) daha sonra Ankara’da “Hakimiyet-i Milliye” (10 Ocak 1920) gazeteleri yayımlanmış, Ankara’da Anadolu Ajansı kurulmuş (6 Nisan 1920), Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi (7 Haziran 1920) oluşturulmuştur.[277] Anadolu Ajansı, Kurtuluş Savaşı sırasında çok önemli görevler üstlenmiştir. Haber bültenleri, Ankara’da teksir (şapirograf) yöntemiyle çoğaltılarak, çoğu zaman da elle yazılarak önemli merkezlerde ağaç gövdelerine ve cami avlularındaki kara tahtalara yapıştırılmış, bağlantı kurulabilen yerlere telgrafla ulaştırılırken, Anadolu’nun uzak köşelerine, at sırtındaki görevliler tarafından taşınmıştır. Bu arada, işgal altındaki İstanbul’a, İzmit ve Zonguldak üzerinden denizyoluyla ulaştırılan bültenler de, Sirkeci’deki Çiftçi Kütüphanesi’nin sahibi Akif Bey ile arkadaşı Hayri Budak Bey tarafından gizlice çoğaltılarak dağıtılmıştır.* Böylece Anadolu Ajansı’nın yayımladığı bültenler, bir yandan Ankara’daki gelişmeler konusundaki bilgileri, Türk halkına ulaştırarak hükümet ile halk arasında bağlantıyı sağlamış, böylece ulusal şuurun şahlanmasında etkin rol oynamış, bir yandan da Anadolu ihtilalinin, doğmakta olan yeni Devlet’in haklı sesini tüm dünyaya duyurmuştur. ** * Anadolu Ajansı’nın, 6 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da kurulmasıyla, İstanbul’da da çalışmalar, Milli Mücadele davasına inanmış iki öncü kişi tarafından başlatılmıştır. Bu kişilerden biri, Şimdiki Vilayet Camii`nin karşısında bulunan eski Çiftçi Kütüphanesi sahibi Akif Bey, öteki ise daha sonra A.A İstanbul Müdürlüğü Muhasebe Servisi’nden emekli olan Hayri Budak Bey’dir. Hayri Budak Bey, Anadolu’dan taka, sandal, balıkçı kayığı ya da vapurla İstanbul’a gönderilen Anadolu Ajansı bültenlerini, Sirkeci Rıhtımı’ndan alır ve çoğaltılmak üzere Çiftçi Kütüphanesi’ne götürürdü. Daha sonra bu bültenler, ilgili yerlere gizlice dağıtılırdı. Ayrıca bu kişiler, Anadolu Ajansı adına topladıkları istihbaratı, çeşitli yollarla Ankara’ya ulaştırırlardı. Bu çalışmalar, Milli Ordu İstanbul’a girinceye kadar, büyük zorluklar altında ve gizlilikle yürütülmüştür. İstanbul’un işgal kuvvetlerinden kurtuluş tarihi olan 6 Ekim 1923’ten sonra, Anadolu Ajansı İstanbul Müdürlüğü kurulması kararlaştırılmış ve bu göreve Ajansın İzmit Şube Müdürü Cevdet Bey (Dülge) getirilmiştir. Bu müdürlük, Babıali’nin Hariciye Nezareti Dairesi Müsteşarlığı’na ait oda ve salonlarda çalışmaya başlamıştır. Personel olarak da mülga Ayan Meclisi Encümen Katipleri’nin bir bölümünden yararlanılmıştır. Bu dönemde İstanbul Müdürlüğü’nün görevi, Ankara’dan gönderilen haberleri yaymak, işgal sırasında kurulan Türkiye-Havas-Reuter Ajansı’ndan (THR) alınan Avrupa ve dünya haberlerini Anadolu’ya vermek olmuştur.[278] ** Mütareke yıllarında, İstanbul basınında Milli Mücadele haberlerinin kaynağı, genellikle takalarla, motorlu kayıklarla, yük gemileriyle Zonguldak’tan, İnebolu’dan ya da İzmit’ten getirilen haber bültenleridir. Anadolu Ajansı’nın Ankara’da “Resmi Tebliğ” olarak yayımladığı bu bültenlerde, meclis toplantılarının özetleri ve cephe haberleri yer almıştır. Bunları çeşitli yollardan sağlayan kaptanlar, lostromolar, tayfalar İstanbul’a getirmiş, bazıları da gazetecilere satmışlardır. O zamanlar gazeteler, bülten avcılığı için özel muhabirler tutmuşlardır. Bunlar sabah erken saatlerde Kızkulesi açıklarında demirleyen ya da Yemiş İskelesi’ne yanaşan motorlara yaklaşıp bu bültenleri elde etmeye çalışmışlardır. O yıllarda Tercüman gazetesinde bu işle görevlendirilmiş olan Münir Süleyman Çapanoğlu bu konuda şunları anlatmıştır: “İstanbul gazeteleri için bu haberleri ele geçirmek bir mesele idi. Hele akşamları çıkan gazeteler için bu iş büyük bir rekabet konusu idi. Bilhassa Aksam ile Tercüman birbirini atlatmak için çırpınıp duruyor ve her çareye başvuruyorlardı. Önceleri takacılar bu bültenleri parasız veriyorlardı. Sonra gazetecilerin resmî tebliğ peşinde koştuklarını görünce satış yoluna saptılar. Bunları ele geçirmek gerçekten fedakarlık isteyen bir işti. Bir defasında geminin bordosuna tırmanırken denize düştüm. Tebliğ almak için harcamaya yetkili olduğumuz para 25-50 lira arasındaydı. Motorcu daha fazla isterse adamı yanımıza alır, matbaaya getirir, orada öderdik. İdare Müdürü bir bezirgan gibi pazarlık ederdi. Bu haberler ilk olarak akşam gazetelerinde yayınlandıktan sonra, ertesi gün çıkan sabah gazeteleri bunları makaslayıp kendi haberleri gibi büyük manşetlerle birinci sayfalarına koyuyorlardı.”[279] 7. 1. “Anadolu Ajansı” Adı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş hazırlıkları için Ankara’da bulunan Mustafa Kemal Paşa, Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin haklılığını tüm dünyaya duyurmak için haber ajansı kurulması düşüncesini önce dönemin aydınlarından, Kurtuluş Hareketi’nin önemli simalarından Halide Edip Hanım’a (Adıvar) açmıştır. Halide Edip* ve gazeteci Yunus Nadi**, Ankara’ya gelirken, Büyük Önder’in istediği bir haber ajansının nasıl oluşturulması gerektiğini, 31 Mart 1920’de, Geyve’nin Akhisar kasabası tren istasyonunda konuşmuşlardır.[280] Yunus Nadi kurulacak ajansa “Anadolu” adının verilmesi fikrinin, ilk kez bu istasyonda Halide Hanım tarafından önerildiğin söylemiştir. Bu konuda Yunus Nadi ile Halide Edip arasında geçen konuşma şöyledir: “- Çok güzel, dedi, daha iyisi gider gitmez bir ajans teşkilatı kuralım, o vasıta ile dahile ve harice söyleriz. Birinci şart hanımefendi. Sonra tabii bunun teferruatı gelir; mesela ilk merhalede neşriyat ki başlı başına teşkilata ihtiyaç gösterir. Sonra propagandanın envai… Tabii sıra ile hepsi yapılır. Fakat benim fikrimce ilk iş ajans olmalıdır. Hatta isterseniz adını burada koyuverelim. Mesela Türk Ajansı, mesela Ankara Ajansı, mesela Anadolu Ajansı… daha da bulunabilir. - Bana “Anadolu Ajansı” en iyi bir isim gibi görünüyor. Bana da öyle, değil mi... Evvela kendini ve mümkünse bütün vatanı kurtaracak olan Anadolu’dur. O halde kararımızı vermiş olalım: Anadolu Ajansı… - Evet Anadolu Ajansı hanımefendi...” İşte şimdi işlemekte olan Anadolu Ajansı’nın mebadisi (başlangıçlar, ilkeler) buradan başlar. O, (Anadolu Ajansı) Geyve kazasının Akhisar nahiyesi istasyonunda doğmuştur. Şimdiye kadar çok iş gördü, hala yaşıyor ve kim bilir günün birinde cihanşümul (dünya çapında) bir vüsat (genişlik, bolluk) ve ehemmiyet (önem) bile peyda (çıkma) edecektir.”[281] Halide Edip Adıvar, 5 Nisan 1920’de, ajans konusunda Mustafa Kemal Paşa ile Ankara’da, günümüzde müze olarak kullanılan istasyon binasında yaptıkları görüşmeyi, “Türk’ün Ateşle İmtihanı” adlı eserinde şöyle anlatmıştır: “Yunus Nadi Bey’le yolda konuştuğumuz ajans sorununu M. Kemal Paşa’ya açtım. Yunus Nadi Bey’le buna, ‘Anadolu Ajansı’ olarak başlamayı konuştuğumuzu anlattım. İsteklerimiz, bu ajans haberlerini, telgrafhanesi olan her yere göndermek ve olmayan yerlerde de camilere ilan halinde yapıştırmaktı. Bundan başka, dünyanın ne düşündüğünü anlamak için, İngilizce ve Fransızca gazetelerin en önemlilerini getirtmekti. Bu noktalar üzerinde anlaştıktan sonra, ben bir yazı makinesi lazım olduğunu söylediğim zaman, Mustafa Kemal, Osmanlı Bankası’ndan bulacağını vaat etti.”[282] Anadolu Ajansı bültenlerinde Büyük Millet Meclisi’nde alınan kararlara geniş ölçüde yer verildiği, bir yandan da Ulusal Bağımsızlık Savaşı sırasında izlenen ulusal politikaya ters düşecek haberlerin, bizzat Mustafa Kemal tarafından denetlendiği bilinmektedir. Mustafa Kemal Paşa, 21 Nisan 1920’de, Bursa 14. Kolordu Komutan Vekili’ne çektiği telgrafta, basılan haberlerin yeterli sayıdaki kopyalarının İstanbul’da “bilinen ajansa” gönderilmesini duyurmuştur.[283] * Halide Edip Adıvar (1882-1964) Anadolu Ajansı’nın “ad annesi” sayılan Halide Edip, Türk edebiyatının en çok okunan romanlarından “Sinekli Bakkal”ın yazarıdır. İngilizce’ye çevrilerek “Clown and his Daugther” (Palyaço ve Kızı) adıyla da yayımlanan bu roman, yazarın romancılığının en olgun ürünüdür. Yazar bu yapıtında, çok başarılı bir biçimde anlattığı II. Abdülhamit dönemi İstanbul’unu arka plana alırken, romanlarının ekseni olan doğu ve batı kültürlerinin çatışmasını tartışmıştır. İstanbul’da doğan Halide Edip’in çocukluğu, yaşamı boyunca etkilendiği anneannesinin ve babasının yanında geçmiştir. Batı kültürüne hayran olan babası onun bir Batılı gibi yetiştirirken, anneannesinden dinlediği öyküler ve masallar da yazarlık dilinin oluşmasında önemli rol oynamıştır. 1901’de, Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitiren ilk Türk kızı olan Halide Edip, bu okuldaki matematik öğretmeni Salih Zeki Bey’le evlenmiş ve “Halide Salih” adıyla, gazetelere kadın haklarını savunan yazılar yazmaya başlamıştır. Halide Edip, yazıları dinci çevrelerin tepkisine yol açtığı için, bu çevrelerin çıkardığı 31 Mart Olayı sırasında Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştır. Dönüşünde öğretmenlik ve kız okulları müfettişliği yapmış; Balkan Savaşı yıllarında da hastanelerde çalışmıştır. 1917’de ikinci evliliğini Doktor Adnan Adıvar ile yapan Halide Edip, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesine karşı İstanbul’da düzenlenen protesto mitinglerine katılmış, bunların en büyüğü olan Sultanahmet Mitingi’ndeki ateşli konuşması geniş yankılar uyandırmıştır. Bu konuşması için soruşturma açılınca, 1920’de sahte bir kimlik edinerek eşiyle Anadolu’ya geçmiştir. Halide Edip, Eskişehir’de kurulan hastanede yaralı askerlerle ilgilenmiş; Kurtuluş Savaşı sırasında onbaşı, çavuş ve üstçavuş rütbeleriyle çeşitli cephelerde bulunmuştur. Cephede görüp yaşadıklarını, 1923’te İngilizce olarak yayımlanan “Türk’ün Ateşle İmtihanı” adlı anılarında ve “Ateşten Gömlek” (1923) adlı romanında anlatmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra devletin yeni yöneticileriyle siyasal görüş ayrılığına düşen Halide Edip, 1926’da Adnan Adıvar’la yurtdışına çıkmıştır. Uzun yıllar çeşitli ülkelerde, özellikle İngiltere ve Fransa’da yaşamış; üniversitelerde öğretim üyeliği yapmıştır. 1939’da yurda dönünce İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Filolojisi bölümü başkanlığına getirilmiştir. 1950’de İzmir’den bağımsız milletvekili seçilen Halide Edip, 1954’te siyasetten ayrılmış ve ölünceye kadar üniversitedeki öğretim üyesi görevini sürdürmüştür. Halide Edip’in I. Dünya Savaşı öncesinde yazdığı “Seviye Talib” (1910), “Handan” (1912) ve “Son Eseri” (1913) gibi ilk yapıtları birer aşk öyküsüdür. Yapıtlarında daha önce Türk romanında işlenmemiş bir konuyu işleyerek, Batı kültürüyle yetişmiş kadın kahramanları yüceltmiştir. Hem batılılaşmış, hem de ulusal değerlerini yitirmemiş bu roman kahramanları toplumsal etkinliklere katılan güçlü Türk kadınlarıdır. Sözgelimi “Vurun Kahpeye” ( 1923) romanında, Anadolu’da görevli genç bir kadın öğretmenin yurtsever çabalarının yanı sıra Kurtuluş Savaşı sırasındaki ihanetler de sergilenmiştir. Siyasal ve toplumsal konularda da Türkçe ve İngilizce kitaplar yazan, çeviriler yapan, yapıtları çok sayıda dile çevrilen Halide Edip’in roman, öykü ve oyunları dışında anıları ve araştırmaları bulunmaktadır.[284] ** Yunus Nadi (1879-1945) Yunus Nadi (Abalıoğlu), 1879 yılında Muğla’nın Fethiye ilçesinin Seydiler köyünde doğmuştur. Abalızade Hacı Halil Efendi’nin oğludur. İlköğrenimini Fethiye’de yapan Yunus Nadi, Rodos’a giderek orada Ahmet Mithat ve Ebüzziya’nın sürgün oldukları sırada ileri bir anlayışla kurdukları Süleymaniye Medresesi’nde, daha sonra da İstanbul’da Galatasaray Sultanisi’nde ve Hukuk Mektebi’nde okumuştur. Yunus Nadi, gazetecilik ve yazarlığa ilk olarak 1900 yılında Baba Tahir’in çıkardığı “Malumat” gazetesinde başlamıştır. Onun, gazetecilik yaşamına atılmasıyla Abdülhamit istibdadına karşı savaşa girmesi aynı tarihlere rastladığından, 1901’de “İstibdat aleyhine çalışan gizli bir derneğe girmekle” suçlanmış, üç yıl hapse ve sürgün cezasına mahkûm edilerek Midilli kalesine gönderilmiştir. Bir süre sonra bu cezasını Fethiye’de çekmek isteğiyle siyasal iktidara başvuruda bulunmuş, Hükümetteki bazı kişilerin anlayışlı davranmasıyla başvurusu kabul edilerek memleketi Fethiye’ye yerleşmesine izin verilmiştir. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanına kadar Fethiye’de kalan ve Nazime Hanım’la evlenen Yunus Nadi, İstanbul’a dönerek İkdam ve Tasvir-i Efkâr gazetelerinde yazarlığa başlamıştır. Bir yandan da Tasvir-i Efkar’da yazı işleri müdürlüğü yapmıştır. Yunus Nadi, 1910 yılında Selanik’e giderek İttihat ve Terakki’nin çıkardığı “Rumeli” gazetesine başyazar olmuş, ardından da 1912’de ikinci dönem Meclis-i Mebusan’a Aydın milletvekili olarak girmiştir. (Yunus, Meclis-i Mebusan’ın 1914-1919 arası 3. döneminde de yine Aydın milletvekili olarak seçilmiştir. 1920 yılında ise yapılan 4. dönem seçimlerinde, İzmir’in Yunan işgali altında bulunmayan iki bucağının verdiği oylarla İzmir milletvekilliğine getirilmiştir.) Yunus Nadi, Birinci Dünya Savaşı’nın bitimi günlerinde “Yeni Gün” gazetesini kurup çıkarmaya başlamıştır. Anadolu’da başlamış ve örgütlenmiş olan Ulusal Kurtuluş hareketini desteklemiş, bu nedenle de işgal devletleriyle Damat Ferit hükümetinin düşmanlığını çektiğinden devamlı izlenmiştir. Buna karşın, “Yeni Gün” gazetesini İstanbul’da çıkarabilmeyi bir süre başarmışsa da, baskılar sonucu, yakalanmamak için Anadolu’ya geçmeye karar vermiştir. Selanik’ten kendisini yakından tanıyan Mustafa Kemal Paşa’ya ulaşıncaya kadar günlerce süren çok tehlikeli bir yolculuğu göze alarak Ankara’ya gitmiştir. Ankara’da yeniden yayımlamaya başladığı “Yeni Gün”, Ulusal Kurtuluş hareketinin adeta dili olmuş, haklı davayı yurda ve bütün dünyaya duyurmuştur. Yunus Nadi ayrıca, daha Ankara’ya gelirken zahmetli Anadolu yolculuğunda rastladığı Halide Edip’le kararlaştırdıkları Anadolu Ajansı’nı da kuranlar arasında olmuştur. 9 Yunus Nadi, 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönemine, yani “Birinci Meclis” diye anılan ilk Meclis’e İzmir Milletvekili olarak katılmıştır. 1924’te ikinci dönem Büyük Millet Meclisi’ne ise, Muğla milletvekili olarak girmiş ve 6. dönem sonuna kadar (1943) Muğla Milletvekilliğini sürdürmüştür. Yunus Nadi bir süre de Meclis’te Anayasa Komisyonu Başkanlığı görevinde de bulunmuştur. Atatürk’ün büyük atılımlarına gönül veren Yunus Nadi, O’nun devrimlerini desteklemek amacıyla, Yeni Gün gazetesini yeniden İstanbul’a taşımış ve 7 Mayıs 1924’te, Atatürk tarafından adı konulan “Cumhuriyet” gazetesini kurup yayımına başlamıştır. 1945 yılının 28 Haziran’ında tedavi edilmekte olduğu Cenevre’de yaşama gözlerini yuman Yunus Nadi, gazeteciliğinin ve yazarlığının bütün gücünü Atatürk devrimleri, Atatürkçü ilkeler ve Cumhuriyet yönetiminin erdemleri doğrultusunda kullanmış, gazetesini de bu ilkeler temeline oturtmuştur.[285] 7. 2. A. A.’nın Kuruluş Genelgesi Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in kurucusu olan arkadaşları, milli mücadelenin ilk günlerinde, dünya haber ajanslarının tekelci ve ön yargılı yaklaşımları yüzünden yapmak istediklerini dünya kamuoyuna gerekli biçimde anlatamamışlardır. Bu gereksinim nedeniyle Anadolu Ajansı, Mustafa Kemal’in 6 Nisan 1920’de yazdığı, 8 Nisan 1920’de ulaşılabilen her yere gönderdiği aşağıdaki genelgeyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 tarihindeki açılışından 17 gün önce, yeni Türk Devleti’nin “ilk ulusal kurumu” olarak kurulmuştur.[286] TAMİM TELGRAF Müstaceldir. Ankara 8/4/36 Kolordulara, Vilayetlere, Müstakil Livalara, Vilayet ve Elviye-i Müstakil ile Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziyelerine, Müdafaa-i Milliye Heyet-i İdarelerine, Kalbgah-ı İslam olan Merkez-i Saltanat-ı Osmaniyenin, düşman işgaline geçmesi ve bütün vatan ve milletimizin en büyük tehlikeye maruz kalması neticesi olarak, bütün Rumeli ve Anadolu’nun giriştiği milli ve mukaddes mücahede esnasında, efrat-ı ümmetin dahili ve harici en sahih havadis ile tenviri ihtiyaç-ı mübremi nazarı dikkat ve ehemmiyete alınmış ve binnetice burada en salahiyetdar zevattan mürekkep bir heyet-i mahsusa idaresinde ve (Anadolu Ajansı) unvanı altında bir müessese vücuda gelmiştir. Anadolu Ajansı’nın en seri vesait ile vereceği havadis ve malumat esasen Heyet-i Temsiliyemizin menabii asliye ve mevsukası mahasalı olacağı cihetle, bu ajans tebligatının oraca ve ezcümle Müdafaa-i Hukuk Teşkilatımızca dahi memer ve mecma olan yerlere talikı, tab ve teksiri ile tevzii ve hatta nahiye ve köylere kadar ishali yolunda mümkün olduğu kadar fazla intişar eyleyebilmesi için tertibat-ı müstacele alınması ve neticeden malumat itası ehemmiyetle rica olunur. 20nci Kolorduya, Ankara Vilayetine, Heyet-i Temsiliye namına, Heyet-i Merkeziyeye ve Mebusan Heyetine de tahriren tebliğ olunacaktır. Mustafa Kemal Türkçeleştirilmiş Biçimi “İslam dünyasının kalbi olan Osmanlı Saltanat Merkezi’nin düşman işgali altına girmesi, vatan ve milletimizin büyük tehlike ile karşı karşıya kalması sonucu bütün Rumeli ve Anadolu’nun giriştiği kutsal mücadele sırasında tüm halkın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılması ihtiyacının zorunluluk kazanması önemle dikkate alınmış ve burada en yetkili kişilerden oluşan bir özel kurul yönetiminde, Anadolu Ajansı adı altında bir kurum kurulmuştur. Anadolu Ajansı’nın en hızlı araçlarla vereceği haber ve bilgilerin, Heyet-i Temsiliyemizin temel kaynaklarına, belge ve değerlendirmelerine dayanacağı dikkate alınarak, Ajans bültenlerinin özellikle Müdafaa-i Hukuk Teşkilatımız tarafından topluca görülebilecek yerlere asılması, çoğaltılması ve dağıtılması, hatta nahiye ve köylere kadar ulaştırılması yolunda mümkün olduğunca fazla yayılması için acilen örgütlenilmesi, gerekli önlemlerin alınması ve sonuçtan bilgi verilmesi önemle rica olunur.”[287] 7. 3. Tarihi Görev Anadolu Ajansı milli bağımsızlık mücadelesi ortamında, kamuoyunu yanlış yollara sürükleyecek, ulusal birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı milleti uyarmış, milli kurtuluşu sağlayacak karar ve hareketleri, Büyük Millet Meclisi’nin kararlarını günü gününe halka ulaştırarak, hükümet ile halk arasında bağlantıyı sağlamıştır.* Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, meclis ve hükümet faaliyetleri, Mustafa Kemal’in Başkomutan oluşu, Kurtuluş Savaşı, savaş cephelerinden haberler, Büyük Taarruz, zaferin iç ve dış kamuoyundaki yankıları, Cumhuriyet’in ilanı, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ilk cumhurbaşkanı, İsmet Paşa’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı oluşu, art arda yapılan inkılaplar, Anadolu Ajansı aracılığıyla kitleler duyurulmuştur. Yeni Türk Alfabesi’nin yerleşmesinde de A.A’nın önemli katkısı olmuştur. Latin harflerinin, 1929 yılı başından itibaren kullanılması kararı alınırken, A.A bu değişikliğe kendini çok önceden hazırlamıştır. A.A İdare Meclisi’nin 17 Eylül 1928 tarihli toplantıda aldığı, “Anadolu Ajansı tarafından neşredilmekte (yayımlanmakta) olan siyasi bültenlerin ‘ba’dema’ (bundan sonra) yeni Türk harfleriyle intişarı (yayılma) takarrür etmiş (kararı verilmiş) ve idareye tebliğ (yetiştirme, eriştirme) edilmiştir.”[288] şeklindeki kararıyla bu doğrultuda ilk adım atılmış ve bu amaçla ajansa iki yazı makinesi alınmıştır. Kısacası A.A gerek kurtuluş mücadelesinde ve Yeni Türk Devleti’nin temellerinin atılmasında ve gerekse Cumhuriyet’in kuruluşu ve sonrasında tarihi bir görev üstlenmiş ve bunu da layıkıyla yerine getirmiştir.[289] * “Kurulan yeni teşkilat kendisinden beklenen işleri başarabilmek için çalışmalarını günün icaplarına ve ihtiyaçlarına en uygun olarak şöyle ayarlamıştı: Her taraftan alakası kesilmiş bir yurt parçası üzerinde milli varlığını korumak için ayaklanmış bir halk kütlesini günlük hadiselerden haberdar etmek; Türk milletinin büyük davasını hariçte müdafaa eylemek, onu tehlikeye düşürecek her türlü hareketleri önlemek ve bertaraf eylemek için de dış memleketler siyaset ve fikir teşkilatlarıyla münasebetler tesis eylemek. Böylece iki ve birbirini tamamlayıcı istikametteki çalışmalar ile bu müessese, halkımızı büyük milli dava etrafında toplu bulunduracak ve tenvir edecek irşad işinde ve bu dava aleyhinde zaman zaman içeride ve dışarıda yaratılmak üzere istenen hareketlerin önlenmesinde, bunların husule getirmek istidadını gösterdiği tesislerin ve mucir cereyanların bertaraf edilmesinde, kendisinden beklenen vazifeyi yerine getirmeye çalışmıştır.”[290] 7. 4. A.A’nın Sloganı Atatürk, vatanın düşman işgalinden kurtarılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Anadolu Ajansı’ndan övgüyle söz ederek, yeni hedefi şöyle çizmiştir: “Anadolu Ajansı Türkiye’nin sesini bütün dünyaya duyuracaktır.” Anatolian Agency (Anadolu Ajansı), will make Turkey’s voice heard all over the world. (İng.) L’Agence Anatolie (Anadolu Ajansı) fera entendre la voix de la Turquie dans le monde entier. (Fr.)[291] 7. 5. Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi Büyük Millet Meclisi’nde ilk görüşülen konulardan biri de “haberleşme” konusu olmuştur. Hükümet, “Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi” adlı bir örgütün kurulmasını öngörmüştür A.A da bu örgütün içinde yer almıştır. Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi’nin kurulmasına varan gelişmeler, Meclis’te 3 Mayıs 1920’de üç milletvekilinin (Sıddık Bey-Çorum), (Hamdi Bey-Amasya) ve (Memed Şükrü Bey-Karahisar) “istihbarat” konusunu gündeme getirmeleriyle başlamıştır. Daha sonra Saruhan Mebusu Mustafa Necati Bey’in, Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi’nin kuruluşuyla ilgili yasa önerisiyle İrşad (uyarma) Encümeni’nin mazbatası genel kurula sunulmuştur. [292] A.A’nın faaliyete geçmesinden iki ay kadar sonra çıkartılan “Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet’i Umumiyesi” yasası, konunun yalnızca bir haber ajansı çerçevesinde değil, onu aşan hatta genel olarak propaganda çerçevesinde düşünüldüğünü göstermektedir. 7 Haziran 1336 (1920) tarih ve 6 numaralı bu yasa dört maddeden oluşmaktadır. Yasanın birinci maddesi şöyledir: “Alelumum (genel olarak) dahili ve harici neşriyat (yayın) ve irşadat (uyarma) ve istihbarat (bilgi toplama) işleriyle meşgul olmak ve bilcümle matbuat umuruna (işler) merci (başvurulacak yer ve kimse) teşkil eylemek üzere Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi unvanı ile icra riyasetine (başbakanlığa) merbut (bağlı) bir müdüriyet-i umumiye tesis edilmiştir (kurulmuştur).” Bu genel müdürlük Bakanlar Kurulu’nun bütün olanaklarından yararlanacak (madde 2) ve harcamaları Başbakan’ın onayıyla genel müdür tarafından yapılacaktır. (madde 3). Yasanın verdiği görevleri, genel müdür ve ajans müdüründen başka sekiz kişilik bir kadro yerine getirecektir. (madde 4) Kadrolar ve ücretler şöyledir: Müdür-i Umumi 5.000 (Aylık, kuruş) Ajans Müdiri 2.500 Dahiliye Masası 2.000 Hariciye Masası 2.000 Bir muharrir 2.000 Başkatip 2.000 Koleksiyon ve dosya memuru 1.000 İki katip 2.000 İrşat ve istihbarat masarifi 1.250.000 Kırtasiye Tesisatı İptidaiye 16.000 Yıllık yekun 1.500.000 Söz konusu kanun, B.M.M İrşad Encümeni’nde görüşülürken etkili haberleşme araçlarının yokluğu üzerinde durulmuştur. Üyeler, “silah kadar etkili politika ve düşünce örgütlerinin öteden beri ihmal edilmiş olmasına” önemle dikkat çekmişlerdir. Bu nedenle de kurulacak haberleşme örgütüne iki görev verilmiştir. Bunlardan birincisi; Ulusal birliği engellemek amacıyla yapılan iç ve dış kışkırtmalara karşı önlem almak, ikincisi ise Kurtuluş Savaşı ile ilgili karar ve bilgileri halka duyurmak’tır. [293] Bu örgüt bir yandan da, Avrupa basını karşısında Türkiye’nin yasal hukukunu savunmak, dünya basınını sürekli izlemek ve incelemek, zamanın gerekli kıldığı fikri ve psikolojik birliği sağlamak, kamuoyunun ayakta tutmak için Anadolu’nun çeşitli yerlerinde gazeteler çıkartmakla görevlendirilmiştir.[294] Bu amaçla yeni haberleşme örgütü, dış basında da Türkiye’nin sesini duyurmaya çalışacaktır. Bu ilkelerin gerçekleştirilmesi için bir yandan İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya, Kars ve İzmit’te birer haber alma şubesi kurulmuş, bir yandan da askeri telsiz istasyonlarının dinleme servisleriyle yabancı ülkelerin yayınları izlenerek Ankara’ya ulaştırılmıştır.[295] Bunun yanı sıra Londra, Paris Berlin, Viyana, Cenevre ve New York’ta haber bürolarının kurulması öngörülmüştür. Bu büroların görevi, İstiklal Savaşı ve Türkiye’nin kurtuluşuyla ilgili haberleri yabancı ülkelere duyurmak olmuştur. Bu amaçla günün değişik saatlerinde bültenler hazırlanarak, telgrafla çeşitli merkezlere gönderilmiştir.[296] Bu arada, 25 Aralık 1336 (1920) tarihinde kabul edilen 79 numaralı yasayla Anadolu Ajansı’nın bünyesi içinde bulunduğu “Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi”, adından “İstihbarat” kelimesi çıkartılarak “Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi” adı altında Dışişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır.[297] Anadolu Ajansı, 1 Mart 1925 tarihinde Matbuat Genel Müdürlüğü’nden (Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi) ayrılarak, devletin yüzde 50 hissedarı olduğu anonim şirket haline dönüştürülmüştür.[298] Matbuat Genel Müdürlüğü ise 1931 yılında lağvedilmiş, 22 Mayıs 1933’te İçişleri Bakanlığı’na bağlı “Matbuat Umum Müdürlüğü” adıyla yeniden kurulmuştur. Matbuat Umum Müdürlüğü, 22 Mayıs 1940 tarihli yeni teşkilat kanunu ile Başbakanlığa bağlanmıştır. 16 Temmuz 1943 tarihli kanunla da Matbuat Umum Müdürlüğü’nün adı, “BasınYayın Umum Müdürlüğü” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra çıkarılan 2 Temmuz 1963 tarihli ve 265 sayılı Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Kanunu’nun, “ Anadolu Ajansı ile Sözleşme” başlığını taşıyan 33. maddesi gereğince, her yıl basından sorumlu Bakanlık’la Anadolu Ajansı arasında bir sözleşme yapılması öngörülmüştür. Sözleşmede, Anadolu Ajansı ödeneğini, yöneticilerin atanma ve denetim konularını belirleyen maddeler bulunmaktadır. 18 Haziran 1984 tarihli ve 231 sayılı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Teşkilatı’nı düzenleyen kanunla da, Anadolu Ajansı ile Genel Müdürlüğün beş yılı aşmamak üzere sözleşme yapma yetkisi kabul edilmiştir.[299] Bu sözleşme günümüzde, Maliye Bakanlığı ve Sayıştay’ın da onayından geçerek yürürlüğe girmektedir. 7. 6. A.A’nın Kurucuları Anadolu Ajansı A.Ş. Ana Sözleşmesi’nin 1. Maddesi şöyledir: Kuruluş: Madde 1- Aşağıda ad, unvan, uyruk ve açık adresleri yazılı olanlar arasında bir anonim şirket kurulmuştur. 1- Ağaoğlu Ahmet (Ağaoğlu), TBMM üyesi, Kars Mebusu, Ankara, TC uyruklu. 2- Mahmut (Soydan), TBMM üyesi, Siirt Mebusu, Ankara, TC uyruklu. 3- Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), TBMM üyesi, Mardin Mebusu, Ankara, TC uyruklu. 4- Ruşen Eşref (Ünaydın), TBMM üyesi, Karahisar Mebusu, Ankara, TC uyruklu. 5- Falih Rıfkı (Atay), TBMM üyesi, Bolu Mebusu, Ankara, TC uyruklu. 6- Tevfik Kamil (Koperler), Ankara, TC uyruklu. 7- Hikmet (Bayur), Ankara, TC uyruklu. 8- Alaattin, A.A Genel Müdürü, Ankara TC uyruklu. 9- Ethem Hidayet (Akımsar), A.A İstanbul Mümessili, İstanbul, TC uyruklu. 10- Enver Nurettin, A.A Edirne Mümessili, Edirne, TC uyruklu. 11- Kemalettin Kami (Kamu), A.A Başyazarı, Ankara, TC uyruklu.[300] 7. 7. A.A’nın Anonim Şirkete Dönüştürülmesi 1924 yılı bütçe görüşmelerinde, A.A’nın yeni bir düzenlemeye kavuşturularak, şirket haline dönüştürülmesi konusu ele alınmıştır. Bu düzenleme, 1 Mart 1925 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anadolu Ajansı A.Ş.’nin ilk bütçesi 150.000 TL.’dir. Yönetim Kurulu’nun ilk üyeleri de, Ağaoğlu Ahmet, Falih Rıfkı (Atay), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Alaattin, Ethem Hidayet (Akımsar), Ruşen Eşref (Ünaydın)’dır. İlk genel müdür de Alaattin Bey olmuştur. Anadolu Ajansı Anonim Şirketi İdare Meclisi’nin, ilk toplantısını yaptığı 21 Mayıs 1925 tarihinde aldığı kararlar şunlardır: “Ağaoğlu Ahmet, Mahmut, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Ajans Müdir-i Umumisi Alaattin, Ajansı İstanbul Mümessili Ethem Hidayet Beylerin iştirakiyle atideki mukarrerat ittihaz edilmiştir (aşağıdaki kararlar alınmıştır). 1. Meclis-i İdare Riyasetine (başkanlığına) Kars Mebusu Ağaoğlu Ahmet, Reis Vekilliğine Siirt Mebusu Mahmut Beyler intihap (seçme, seçilme) edilmiştir. 2. edilmiştir. Meclis-i İdareye Birinci Aza olarak Afyon Karahisar Mebusu Ruşen Eşref Bey intihap 3. Müdir-i Umumi Alaattin Bey, İş Bankası Hukuk Müşaviri Şevket Bey’le bil’iştirak (birlikte), şirkete ait muamelat-ı (muameleler) nizamiyeyi (kanun ve düzene ait) tayin ve icraya (yürütme) memur edilmiştir. 4. İki yüz lira maaşlı bir muhasebeci ve yüz lira maaşlı bir muhasebe refiki (yardımcı, yamak) alınmağa karar verilmiştir. 5. Meclis-i İdare Azası, hakk-ı huzur alabilmek için içtimalarda (toplanma, bir araya gelme) bulunması şarttır. 6. Havas’a verilecek cevapta şirketin yirmi bin lira sermayesi ve yüz elli bin lira tahsisatı (ödenek) ve üç yüz bin lira telgraf kredisi olduğu bildirilecektir. 7. Nama muharrer (ada yazılı) olan hisse senetlerinin Meclis-i İdare’nin muvafakati (onayı) olmaksızın ahara (başkalarına) devr ve ferağ (üstüne çevirme) edilemeyeceği hakkında nizamnameye bir madde ilave edilmesi için Ticaret Vekaleti’ne müracaat edilecektir.”[301] 7. 8. A.A’nın Sermayesi Kurulan anonim şirketin sermayesi (20.000) TL’dir. Sermaye, nama yazılı her biri (10 TL.) değerinde iki bin (2.000) hisseden oluşmaktadır. Şirketin 2.000 hissesinden 1.000’i Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a verilmiş, kalan 1.000 hisse ise şirketin 11 kurucusu ile ajansın 32 çalışanına dağıtılmıştır. (toplam 44 hissedar) Hisselerin dağılımı şöyledir: Tevfik Rüştü (Aras), Dışişleri Bakanı 1000, Ahmet (Ağaoğlu) Kars Milletvekili 75, Mahmut (Soydan) Siirt Milletvekili 75, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) Mardin Milletvekili 75, Falih Rıfkı (Atay) Bolu Milletvekili 75, Ruşen Eşref (Ünaydın) Karahisar Milletvekili 75, Tevfik Kamil (Koperler) İstanbul Milletvekili 25, Hikmet (Bayur) Belgrad Büyükelçisi 25, Alaattin Bey A.A Genel Müdürü 75, Ethem Hidayet (Akımsar), A.A İstanbul Temsilcisi 75, Kemalettin (Kamu) Yazı İşleri Müdürü 50, Cemil Zühtü A.A Muhasebe Müdürü 50, A.A’da çalışan öteki 32 kişiye 325.”[302] Hükümet’in, hisselerin yarısına sahip olmasına rağmen, genel kurulda oy çoğunluğu yoktur. Çünkü “Nizamname-i Dahiliye”nin (ana sözleşme) 20. Maddesi, her 10 hisse için (1) oy hakkı tanımakta, Ancak hiç kimsenin de (10) oydan fazlasına sahip bulunamayacağını da hükme bağlamaktadır. Tevfik Rüştü Aras, 1930 yılında, adına kayıtlı 1.000 hissenin, Cumhuriyet Halk Fırkası’na devredilmesini istemiş, A.A Yönetim Kurulu da bu isteği yerine getirmiştir. Ancak Tevfik Rüştü Aras, 30 Aralık 1930 tarihli ilk dileğini, 15 Ocak 1931 tarihli mektubuyla değiştirmiş ve Cumhuriyet Halk Fırkası’nın hisse senetlerinin, Maliye Bakanlığı adına kaydını istediğini belirterek gereğinin yapılmasını rica etmiştir. Maliye Bakanlığı’na devredilen hisselerden 150’si, daha sonra A.A Yönetim Kurulu’na seçilen üç üyeye, Cemal Teoman Paşa’ya (50), Hamit Eseniş Bey’e (50) ve Ali Vahit Yaşat Bey’e (50) verilince, bakanlığın hisse senetlerinin sayısı 850’ye inmiştir.[303] Günümüzde A.A, hisselerinin yüzde 52,25’i kişilerde, yüzde 47,75’i Hazine’de olan bir Anonim Şirket biçiminde faaliyetini sürdürmektedir. Özel kişilere ait hisseler, süreç içinde, vefatlar ve çeşitli nedenlerle kaybolduğundan, günümüzde A.A’nın en büyük hissedarı olarak Maliye Bakanlığı görülmektedir. Böylece A.A’nın pay dağılımında yüzde 50’nin altında hisseye sahip olmasına karşın, özel hisselerin çoğunun ibraz edilememesi yüzünden, Genel Kurul’larda denetim, “Hazine”nin elinde bulunmaktadır.[304] 7. 9. A.A Ana Sözleşmesi’nin “Amaç” ile İlgili 4. Maddesi 1 Mart 1925 tarihli Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi Nizamname-i Dahiliyesi’nin bazı maddelerinde, 1927, 1950, 1952, 1973, 1975, 1980, 1985 ve 1986 yıllarında değişiklikler yapılmıştır. Anadolu Ajansı’nın bugünkü statüsünü düzenleyen Ana Sözleşme, 08. 08. 1986 tarih ve 1564 sayılı Ticaret Gazetesi’nde yayımlanmış biçimiyle yürürlüktedir. Anadolu Ajansı Anonim Şirketi Ana Sözleşmesi’nin, “amaç ve konuyu” belirleyen 4. Maddesi şöyledir: Şirketin amacı ve konusu: Madde 4- Şirketin amaç ve konusu şöyledir: a) Yurt içindeki ve dışındaki olaylarla ilgili olarak, doğru, çabuk, tarafsız ve çağdaş haber ve fotoğraf istihbaratı yapmak, topladığı istihbaratı, gazete, dergi, radyo, TV gibi basın ve yayın organlarıyla öteki abonelere ulaştırmak. b) Derlediği haberleri gerekli gördüğünde, kamuoyuna doğrudan iletmek için girişimlerde bulunmak. c) Anlaşmaya dayalı olarak, özel ya da tüzel kişilere, kamu kurum ve kuruluşlarına siyasi, sınai, ticari ve mali konularda, ücret karşılığında özel bültenler hazırlamak. d) Her türlü ticari kuruluşlarla, ticari faaliyette bulunan kamu kuruluşlarına veya özel kişilere, ücreti karşılığında ekonomik bültenler hazırlamak. e) Şirket bu ve benzeri amaçlarını gerçekleştirebilmek için, gerekli olan her türlü çalışmayı yapabileceği gibi, her türlü araç ve gereci, taşınır ya da taşınmaz malları edinebilir, edindiği bu taşınır ve taşınmaz malları satabileceği gibi, üzerlerinde ayni ya da kişisel irtifak hakları kurabilir; ipotek verip ipotek alabilir veya ipoteği fek edebilir. f) Şirket aynı zamanda ilgili bakanlığın izni alınarak, amacı doğrultusunda çalışmalar yapabilmek için, yurtiçi ya da yurtdışında ihalelere girebileceği gibi, konusuyla ilgili olarak gerçek ya da tüzel kişilerle ortaklık kurmak dahil, her türlü sözleşme ilişkisine girebilir; alım ve satım yapabilir. g) Şirket, yukarıda gösterilen işlerden başka, gelişmesinde faydalı ve gerekli işleri de, yönetim kurulunun önerisi üzerine, genel kuruldan karar alınması şartıyla yapabilir. Şirket ana sözleşmesinin değişikliği niteliğindeki bu tür kararların uygulanabilmesi için gerekli kanuni ve idari işlemler önceden yerine getirilir.[305] 7. 10. A.A Genel Müdürleri Kuruluşundan bu yana Anadolu Ajansı’nda görev almış genel müdürlerin adları ile görev süreleri şöyledir: Alaattin Bey ................................................01.01.1926 - 22.12.1930 Muvaffak Menemencioğlu..........................01.02.1931 - 18.10.1944 Faik Hozar...................................................19.10.1944 - 28.02.1946 Muvaffak Sunal...........................................01.06.1946 - 13.05.1948 Ziya Gevher Etili.........................................14.05.1948 - 14.12.1951 Saim Nuri Uray...........................................15.12.1951 - 24.12.1952 Şerif Arzık...................................................17.08.1953 - 17.02.1059 Fürüzan Tekil..............................................01.05.1959 - 26.05.1960 Cemal Aygen...............................................21.07.1960 - 15.02.1961 Erdoğan Ulus...............................................16.02.1961 - 17.11.1961 Nail Mutlugil...............................................18.11.1961 - 30.09.1963 Münir Berik.................................................01.10.1963 - 10.11.1965 Attila Onuk..................................................10.11.1965 - 31.03.1978 Aytekin Yıldız.............................................31.03.1978 - 04.01.1980 Attila Onuk..................................................04.01.1980 - 23.01.1981 Cevdet Tanyeli............................................23.01.1981 - 24.01.1984 Hüsamettin Çelebi.......................................24.01.1984 - 31.01.1989 Behiç Ekşi (vekaleten).................................31.01.1989 - 04.04.1989 Behiç Ekşi....................................................04.04.1989 – 19.03.1992 Ceyhan Baytur.............................................19.03.1992 - 08.12.1993 Turgay Üçöz................................................08.12.1993 - 07.04.1994 Ekrem Karaismailoğlu.................................07.04.1994 - 02.04.1996 Mehmet Akarca............................................02.04.1996 - 19.09.1996 Ekrem Karaismailoğlu.................................19.09.1996 - 04.08.1997 Mehmet Güler..............................................04.08.1997 Anadolu Ajansı’nda ayrıca, 1952-1953 döneminde, “İdare Meclisi Murahhas Azası” olarak Bahadır Dülger, 1960 yılında da, “Genel Müdür Vekili” olarak Ziya Tuğal, genel müdürlük görevini bir süre vekaleten yürütmüşlerdir.[306] 7. 11. Anayasa’nın 133. Maddesi Anayasa’nın, Anadolu Ajansı ile ilgili 133. Maddesi şöyledir: Eski “Radyo ve televizyon istasyonları, ancak Devlet eli ile kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir. Kanun; Türk Devleti’nin varlık ve bağımsızlığını, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumun huzurunu, genel ahlakı ve Anayasanın 2. Maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyacak tarzda yayın yapmasını düzenler ve kurumun yönetim ve denetiminde, yönetim organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarında tarafsızlık ilkesini gözetir. Haber ve programların seçilmesi, işlenmesi, sunulması ve milli kültür ve eğitime yardımcılık görevinin yerine getirilmesi, haberlerin doğruluğunun sağlanması esasları, organların seçimi, görev, yetki ve sorumlulukları kanunla düzenlenir. Yukarıdaki ikinci fıkra hükümleri, kamu iktisadi teşebbüsü niteliği taşıyan veya Devlet yahut diğer kamu tüzel kişilerinden mali yardım gören haber ajansları hakkında da uygulanır.” Değişiklik gereği Türkiye’de 1990’lı yılların başından itibaren, yasa dışı olarak birçok televizyon ve radyo kanalının yayın yapmaya başlaması, Anayasa’nın 133. Maddesi’nin değiştirilmesini zorunlu hale gelmiştir. Daha sonra 20. 4. 1994 tarihinde çıkarılan “3984 Sayılı, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun” ve ona bağlı olarak hazırlanan yönetmeliklerle de, yayın alanına düzenlemeler getirilmiştir. Yeni Anayasa’nın 08. 07. 1993 gün ve 3913 sayılı Yasa ile değiştirilmiş 133. Maddesi’nin ilgili fıkrasının yeni biçimi şöyledir: “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek, kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir. Devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo televizyon kurumu ile kamu tüzel kişilerden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.”[307] 7. 12. Anayasa’nın 2. Maddesi Anayasa’nın “Cumhuriyet’in Nitelikleri”ni belirleyen 2. Maddesi şöyledir: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” 7. 13. A.A’nın Malları ve Personeli Hakkında 57 Sayılı Kanun (12. 08. 1960) 1- Anadolu Ajansı malları Devlet malı sayılır. Bu mallar aleyhine cürüm işleyenler hakkında, umumi hükümler dairesinde kovuşturma açılır. 2- Anadolu Ajansı personeli Türk Ceza Kanunu’nun tatbikatında memur sayılır. 3- Anadolu Ajansı’nda idare meclisi üyeliklerine ve diğer vazifelere tayin edilecek memurlar hakkında 788 sayılı Kanunun 8. Maddesi hükmü uygulanır. Geçici Madde: Bu kanunun neşri tarihinden evvel Anadolu Ajansı’nın malları aleyhine işlenmiş olan suçlar hakkında da, bu kanun hükümleri tatbik olunur. 4- Bu kanun neşri tarihinde yürürlüğe girer. 5- Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.[308] Yasanın bu hükümlerine rağmen A.A personeli, 657 Sayılı Yasa’ya tabi devlet memuru değildir. A.A personeli, öteki özel kitle iletişim araçlarında görev alanlar gibi 212 ya da 1475 sayılı yasalar çerçevesinde SSK’ya tabi olarak çalışmaktadır. 7. 14. A.A’nın Ticaret Kanunu’nun 272. Maddesinden İstisna Edilmesine Dair Kanun[309] Madde 1 - Anadolu Ajansı Türk Anonim Şirketi, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Anonim Şirketlere Ait İntibak Hükümleriyle 272. Maddesi Hükmünden İstisna Edilmiştir. Madde 2 - Bu Kanun Yayımı Tarihinde Yürürlüğe Girer. Madde 3 - Bu Kanunu Bakanlar Kurulu Yürütür. 1 Temmuz 1960 tarih ve 7. sayılı Kanun ile Anadolu Ajansı T.A.Ş. , Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ait intibak hükümleriyle “sermaye miktarının 500 bin TL.’den az olamayacağına” ilişkin 272. Maddesi hükümlerinden istisna edilmiştir. Bu yasa uyarınca Anadolu Ajansı T.A.Ş.’nin kuruluşunda belirtilen 20 bin liralık sermaye halen geçerliliğini sürdürmektedir. Ancak ibraz edilemeyen hisseler yüzünden tüm hissedarların onayı alınamadığından sermaye artırımı da mümkün olamamaktadır. Mevcut durumda, hisselerinin bir bölümü Hazine’ye ait bulunsa bile gerek statüsü, gerekse işleyişi açılarından A.A bir devlet kuruluşu olmadığı gibi bir kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) de değildir. [310] * Bu kanunun başlığındaki “Geçici” kelimesi 12.8.1960 tarih ve 55 sayılı Kanunun 4. maddesiyle kaldırılmıştır. 7. 15. A.A’nın Yayın İlkeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin “yarı resmi ulusal ajansı” konumundaki Anadolu Ajansı yayınlarının içerik ve niteliklerinin, aşağıda sıralanmış çerçeveye uygun olması için özen gösterilmektedir. 1- Anayasa’nın “Başlangıç”ındaki ilkelere, 2- Anayasa’nın 2. Maddesindeki “Cumhuriyetin Nitelikleri”ne, 3- Anayasa’nın 3-10. Maddelerindeki öteki niteliklere, 4- Anayasa’nın 133. Maddesine, 5- Yasalara, 6- Devlet politikasına, 7- Türk toplumunun ahlaki değerlerine, 8- Türk toplumunca benimsenmiş gelenek ve göreneklere, 9- Basın meslek ve etik ilkelerine, 10- Yıllardır uygulandığından, yazılı olmasa bile kural haline gelmiş kurum içi ilkelere. [311] 7. 16. A.A Örgütlenmesi A.A’nın halen 500 dolayında kadrolu personeli bulunmaktadır. Bu personelin 3/4’den fazla bir bölümü gazetecidir. Bunun yanı sıra Türkiye çapında A.A’ya haber, fotoğraf, film ve haber malzemesi sağlayan 850 kadar “haber başı ücretli” (kaşeli) yurt muhabiri bulunmaktadır. a. Merkez A.A Genel Müdürlüğü’nün merkez birimleri, Haber Yayın Daire Başkanlığı, İletişim Daire Başkanlığı, Mali ve İdari İşler Daire Başkanlığı, Haber Yayın Müdürlüğü, Yurt Haberleri Müdürlüğü, İç Haberler Müdürlüğü, Ekonomi Haberleri Servisi Müdürlüğü, Spor Servisi Müdürlüğü, Dış Haberler Müdürlüğü, Fotoğraf Servisi Müdürlüğü, Özel Bülten Müdürlüğü, TBMM Bürosu ve Haberleşme Servisi’nden oluşmaktadır. [312] b. Yurtiçi Merkezi Ankara’da bulunan Anadolu Ajansı, Genel Müdürlük birimleri dışında; yurt içinde 24 Bölge ve Büro Müdürlüğü ile hizmet vermektedir. Bunlar, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Kocaeli, Konya, Samsun, Şanlıurfa, Sivas, Trabzon, Van, Zonguldak illerindedir. A.A’nın ayrıca Ankara Esenboğa Havaalanı’nda ve Adliye Sarayı’nda; İstanbul’da ise Kadıköy’de ve Atatürk Hava Limanı’nda büroları bulunmaktadır. c. Yurtdışı Anadolu Ajansı’nın yurtdışı temsilcilikleri de şu kentlerdedir: “Almatı, Amsterdam, Aşkabat, Atina, Bağdat, Bakü, Belgrad, Berlin, Bişkek, Bonn, Brüksel, Chicago, Kosova, Kudüs, Lefkoşa, Londra, Madrid, Moskova, New York, Paris, Pekin, Roma, Saraybosna, Sofya, Tahran, Taşkent, Telaviv, Tiflis, Tiran, Tokyo, Toronto, Üsküp, Viyana, Washington.” Bunların yanı sıra Bonn Bürosu’na bağlı olarak Almanya’nın Hamburg, Hannover, Münih, Oberhausen kentleri ile Atina Temsilciliği’ne bağlı olarak Gümülcine ve Selanik’te, Kosova’ya bağlı olarak da Priştine’de A.A muhabirleri bulunmaktadır.[313] 7. 17. Uluslararası Ajans Örgütleri ile İlişkiler Anadolu Ajansı, 1957 yılında kurulan ve Avrupa Haber Ajansları arasında mesleki ve teknik işbirliği olanaklarını geliştirmeyi amaçlayan “Avrupa Haber Ajansları Birliği” (EAPA) üyesidir. 1963 yılında kurulan “ Asya-Pasifik Haber Ajansları Birliği”ne (OANA) de üye olan Anadolu Ajansı, kuruluş toplantısı 1992 yılında İstanbul’da yapılan, “Akdeniz Haber Ajansları Birliği” (AMAN) ile 1993 yılında Ankara’da kurulan “Türkçe Konuşan Ülkeler Haber Ajansları Birliği” (TKA), 1994 yılında Sofya’da temeli atılan “Balkan Ülkeleri Haber Ajansları Birliği” (ABNA) ve 27 Nisan 1997’de Tahran’da oluşturulan “Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) Üyesi Ülkeler Haber Ajansları Birliği’nin (ECONA) kurucuları arasında bulunmaktadır.[314] 7. 18. Uluslararası Ajanslarla İşbirliği Anadolu Ajansı, Associated Press (AP), REUTERS, Agence France Presse (AFP) ve Deutsche Presse Agentur (DPA) ajanslarıyla karşılıklı abonelik çerçevesinde işbirliği yapmaktadır. A.A ayrıca, İtalya’nın (ANSA), İspanya’nın (EFE), Yunanistan’ın (ANA), Bulgaristan’ın (BTA), Rusya Federasyonu’nun (ITAR-TASS), Japonya’nın (KYODO), Çin Halk Cumhuriyeti’nin (XIN HUA), Malezya’nın (BERNAMA)*, Mısır’ın (MENA), ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (TAK) ajanslarının da aralarında bulunduğu 70 kadar ulusal ve bölgesel haber ajansıyla, haber değişimi ilkesine dayalı işbirliği içindedir.[315] Haber değişimleri, ajansların teknik yapılarına bağlı olarak, uydu, bilgisayar, Internet, faks, ender olarak da teleks aracılığıyla yapılmaktadır. Ulusal ajanslarla doğrudan işbirliği yapılması, söz konusu ajansın bulunduğu ülke ile ilgili haberlerin doğrudan, en hızlı ve sağlıklı bir biçimde alınmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca söz konusu anlaşmalar gereği, belirli dönemlerde eğitim amaçlı muhabir değişimi de yapılmaktadır. * Anadolu Ajansı, Uzakdoğu ülkeleriyle uydu aracılığıyla haberleşme sistemini 13 Nisan 1988 tarihinde başlatmıştır. A.A.’nın, Malezya’nın BERNEMA Haber Ajansı ile yaptığı anlaşma sonucu, Türkiye’den gönderilen haberler, Asya-Pasifik Haber Ajansları Örgütü üyesi ülkelere ulaşmaktadır. OANA üyelerinden Hindistan’ın (PTİ), Endonezya’nın (ANTARA), Japonya’nın (KYODO), Malezya’nın (BERNEMA) ve Güney Kore’nin (YONHAP) ajansları da A.A’ya haber göndermeye başlamışlardır. A.A ile BERNEMA Ajansı arasındaki anlaşmaya göre, iki taraf İngilizce olarak ilk aşamada günde 2 bin kelime haber geçmeyi kararlaştırmışlardır. 7. 19. A.A’nın İşbirliği Yaptığı Öteki Ajanslar a. Türkçe Konuşan Ülkeler A.A’nın işbirliği içinde bulunduğu “Türkçe konuşan Ülkeler” ajansları şunlardır: Özbekistan (Gruzin), Kazakistan (Kaziag), Azerbaycan (Azerinform), Kırgızistan (Kırtag), Tacikistan (Tadjikta), Türkmenistan (Türkmeninform). b. Öteki Ülkeler A.A’nın haber alışverişinde bulunduğu öteki bölgesel ve ulusal haber ajanslarından önde gelenlerin adları şöyledir: “Hollanda Haber Ajansı (ANP), Fas Haber Ajansı (MAP), Polonya Haber Ajansı (PAP), Tunus Haber Ajansı (TAP), Cezayir Haber Ajansı (APS), Libya Haber Ajansı (JANA), Portekiz Haber Ajansı (ANOP), Bangladeş Haber Ajansı (BSS), Afganistan Haber Ajansı (BAKHTAR), Arnavutluk Telgraf Ajansı (ATA), Suudi Arabistan Haber Ajansı (SPA), Irak Haber Ajansı (INA), Milliyetçi Çin Haber Ajansı (CNA), Çekoslovakya Haber Ajansı (ÇTK), Birleşik Arap Emirlikleri Ajansı (WAM), İran Haber Ajansı (İRNA), Romanya Haber Ajansı (ROMPRESS), Endonezya Haber Ajansı (ANTARA), Sudan Haber Ajansı (SUNA), Macaristan Haber Ajansı (MTİ), Pakistan Haber Ajansı (APP), Avusturya Haber Ajansı (APA), Kuveyt Haber Ajansı (KUNA), Katar Haber Ajansı (ONA), Güney Kore Haber Ajansı (YONHAP), Suriye Haber Ajansı (SANA), Hindistan Haber Ajansı (PTI), Dakar Haber Ajansı (PANA).[316] 7. 20 A.A’nın İç Yayınları Her gün 24 saat yayın yapan Anadolu Ajansı, “Siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler, ekonomi haberleri, borsa, para piyasaları, Parlamento’dan haberler, Anadolu basını için yerel haberler, sanat ve kültür dünyası, Türkiye’den ve Dünyadan spor” ana başlıkları altında, abonelerine günde ortalama 500 haber geçmektedir. Bu sayı yoğun haber trafiğinin olduğu bazı günler 700’e ulaşmaktadır. A.A yayınlarının önemli bir bölümü, Dış Haberler Müdürlüğü’nün çeşitli servislerinde, uluslararası ajansların haberleri arasından derlenerek Türkçe’ye çevrilen haberlerden oluşmaktadır. Dış haberler yayını, bir yandan da A.A’nın çeşitli ülkelerde bulunan temsilcilerinin gönderdikleri bilgi ve haberlerle de desteklenmektedir. Anadolu Ajansı ayrıca , İngilizce Fransızca ve Almanca’nın yanı sıra Türk lehçeleri ile hazırladığı haberleri Türkçe konuşan ülkelerin haber ajanslarına ulaştırarak, Türkiye ile ilgili haberlerin en doğru biçimde söz konusu ülkelerin basınında yer almasını sağlamaktadır. A.A’nın halen 300’ü aşkın abonesi bulunmaktadır. Aboneler arasında ulusal ve yerel kitle iletişim araçlarının yanı sıra, kamu kuruluşları, özel şirketler de bulunmaktadır. Anadolu Ajansı’nın, 1998 yılında uydudan haber ve fotoğraf iletmeye başlamasıyla yurt dışında da aboneleri olmuştur. 7. 21. A.A’nın Dış Yayınları Anadolu Ajansı’nın dış yayınları, 9 Ekim 1967 tarihinde, Ankara’ya 29 kilometre uzaklıkta bulunan Gölbaşı’ndaki verici istasyonundan başlamıştır. Biri yedek olmak üzere, iki adet 7.5 KW yayın gücündeki telsiz vericisinden oluşan bu istasyondan biri yöneltilmiş, öteki çevresel (çok yönlü) iki anten sistemiyle, İngilizce, Fransızca ve Türkçe dillerinde 50 Baud hızında, RTT (Radyo, Telsiz, Telgraf) yayını yapılmıştır. Yöneltilmiş anten, Kuzey-Güney doğrultusundaki meridyenle 130 derece açı yapacak şekilde yerleştirilmiştir. Bu antenle Endonezya’dan, İngiltere ve Kanada’ya doğru olan bir hat üzerindeki ülkelere, İngilizce ve Fransızca olarak hazırlanan haberlerle Türkiye’nin sesi duyurulmuştur. Çevresel (çok yönlü) antenle de, Gölbaşı merkez olmak üzere, yarı çapı Ankara-Moskova ya da Ankara-Londra olan bir çember içinde kalan ülkelere, Türkçe, Fransızca ve İngilizce yayın gerçekleştirilmiştir. Çevresel anten aracılığıyla, özellikle Orta ve Batı Avrupa ülkelerine yönelik Türkçe yayınlardan, genellikle Federal Almanya’da Türkçe yayın yapan televizyon ve radyolar yararlanmışlardır. Gölbaşı telsiz istasyonunun yayın frekansları, yayın dilleri ve saatleri şöyle düzenlenmiştir: Yayın Frekansı 18040 KHz. Yayın Saatleri Yayın Dilleri O9.45-12.15 Anten Biçimi İng. Fr. Yöneltilmiş (Gün. D. Asya) 18040 KHz. 12.30-14.15 İng. Fr. Türk. Yöneltilmiş (Batı Avrupa) 18040 KHz. 14.15-15.45 İng. Fr. Türk. Yöneltilmiş (Batı Avrupa) 4815 KHz. 15.45-18.00 İng. Fr. Türk. Çevresel Bu yayın sistemi, uydu yayıncılığının başlamasıyla 1998 yılında terk edilmiştir. 7. 22. A.A’nın Kullandığı İletişim Sistemleri Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar da A.A’nın kullandığı teknik araçlar, daktilo, teksir makinesi ve kısmen de telgraf kanalları olmuştur. Yeni devlet kurulduğunda, haber alış verişinde, telgraf kanalları yoğun bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Anadolu Ajansı’na devredilen Türkiye-Havas-Reuter Ajansı’nın telsiz dinleme ve teleks makineleri, ajansın ilk çağdaş teknolojik araçları olmuştur. Ajans bu araçlarla, Agence France Presse, Reuters ve Tass gibi haber ajanslarını dinleyerek, devletin ve ülke basınının dış haber gereksinimini karşılamıştır. 1940’lı yıllarda, Anadolu Ajansı, PTT’nin telgraf kanalları yerine teleks hatlarını kullanmaya başlamıştır. Böylece abonelere haberler, elden bültenler yerine, kirayla verilen 50 baud hızındaki teleks makineleriyle ulaştırılmaya başlanmıştır. Bu uygulama 1958’den itibaren tüm abonelere teleks makineleri dağıtımıyla yoğunlaştırılmıştır. 1975 yılında bu kez abonelere elektronik yazıcılar (Extel) dağıtılmıştır. 1986 yılına kadar süren bu uygulama, A.A’da ilk teknolojik sıçrama olmuştur. 1986 yılında (6 Eylül) bilgisayar teknolojisiyle tanışan A.A ikinci teknolojik sıçramasını gerçekleştirmiştir. Bu arada, 1 Ekim 1986 tarihinden itibaren de elden abonelere teksirle çoğaltılan bültenler yerine “fotokopi bültenler” dağıtılmaya başlanmıştır. 31 Mayıs 1990 tarihinde ise elden abonelik yöntemi kaldırılmıştır. 1997 yılı sonlarında haberler, 1998 yılında da fotoğraflar, yurtiçi ve yurtdışı abonelere uydu kanalları kullanılarak verilmeye başlanmıştır. Bu uygulama, A.A’nın üçüncü teknik sıçraması sayılmıştır. Bu çerçevede, A.A’da gerçekleştirilen iletişim aşamalarını, dört başlık altında değerlendirmek mümkündür: A) Eski Sistem (Teleks Sistemi), B) Yeni Sistem (Bilgisayar Sistemi), C) Bilgisayar Sisteminde Yenilemeler, D) Son Kullanılan Sistem (Uydu Sistemi). 7. 22. 1. Eski Sistem (Teleks Sistemi) Bu sistemde muhabir haberini önceleri elle sonraları da daktiloyla yazar, gerekli düzeltmeleri elle ya da daktiloyla yaptıktan sonra haberi, şefe ya da bölüm müdürüne verirdi. Onlar da gerekli düzeltmeleri elle yapar; eğer haber metninde çok düzeltme varsa, muhabirden haberi yeniden yazmasını ya da daktilo etmesini isterler, böyle bir durum yoksa haberi haberleşme (teleks) servisine gönderirlerdi. Teleks Haber ajanslarının derledikleri ve ürettikleri haberler, merkez ve şubeleri arasında uzun yıllar teleks makineleriyle karşılıklı olarak alınıp verilmiştir. Haber ajansının her abonesinde, ya kira ücreti karşılığı yerleştirilen ya da abonenin kendi malı olan bir teleks makinesi bulunmaktaydı. Ajanslar haberlerini bu teleks makineleri aracılığıyla abonelerine ulaştırmışlardır. Anadolu ajansı, bilgisayar sistemine geçmeden önce Siemens marka teleks makineleri kullanmıştır. (Bu sistem başta bazı Afrika ve Asya ülkeleri olmak üzere, az gelişmiş ülkelerin büyük bölümünde halen kullanılmaktadır.) Otomatik olarak çalışan ve elektromanyetik bir araç olan teleksler, dış görünüşleriyle bir daktilo makinesine benzer. Telgraf ya da teleks aracılığıyla haber iletimindeki teknik hıza “baud” denir. Bir “baud” teleks makinesinin bir saniyede ilettiği harf sayısıdır. Bir harf bir “Başlangıç Bit”i, “5 Bit” ve “Sonuç Bit’“ olmak üzere 7 Bit’ten oluşur. bu da ortalama saniyede yedi harf, dakikada 7X60= 420 harf demektir. Bir kelime 5 harf olarak kabul edildiğinden, normal hıza ayarlanan bir teleks makinesi, dakikada ortalama 85 kelime yazar. Böylece normal büyüklükte bir sayfalık haber bülteni, (Din A-4 normlarındaki bir sayfada 80 sütun ve 40 satır bulunduğu varsayılırsa; 80x40=3.200/7=457 saniye=7.6 dakika) aboneye yaklaşık 8 dakikada geçilmiş olur.[317] Teleks makineleri iki türlüdür: a. Simpleks Devreli Teleks Makineleri: Bu sistemde, bir verici ve bir alıcı makine vardır. Bu makinelerden biri haberi verirken öteki yalnızca alıcı durumundadır. Bu sistemde aynı anda karşılıklı görüşme, yazışma yani iletişim yapılamaz. b. Dupleks Devreli Teleks Makineleri: Bu sistemde, teleks makineleriyle karşılıklı görüşme, yazışma, yani iletişim yapılabilir. Bir teleks makinesi yazıyı yazıp karşı tarafa verdiği gibi karşıdan gelen yazıları da alır. Makineler arasında bağlantı, ya tel ya da antenler kullanmak suretiyle telsiz olarak sağlanır. Telsizle çalışıldığı zaman buna radyo-teletayp (RTT) adı verilmektedir. Telli bağlantılarda telefon hatları kullanılır. Bu yöntemde PTT’ye bir kira ödenmektedir. Röle Teleks makinelerinin en önemli parçası “röle”dir. Elektromanyetik bir bobin olan röle, telgraf maniplesinin geliştirilmiş bir türüdür. Röleye verilen 60 voltluk bir akım, mıknatıslar arasındaki paleti titretir ve paletteki bu titreşimler, makine üzerinde bulunan kontaklara geçer. Beş gruba ayrılmış olan kontaklara bağlı harflerden hangisi bir sinyal alırsa, o harfin üzerinde bulunduğu metal çubuk yerinden hızla kalkar ve şaryo üzerine takılmış kağıda vurarak orada harfin izini bırakır. Yukarıda da belirtildiği gibi bu çalışma, dakikada 420 harf basacak hız gücüyle yapılmaktadır. Böylece bu devreye bağlı olan tüm abonelerin teleks makineleri, aynı haberi aynı anda alırlar. Teleks Operatörü Teleks makinelerinde yazı yazan kişilere genel olarak “teleks operatörü” ya da “teleksçi” denir. Bu kişiler haberleri en hızlı ve hatasız biçimde yazmakla görevlidirler. Hızlı yazma, iş yoğunluğu nedeniyle sık sık hatalara neden olur. Bu sakıncanın önlenmesi için ajanslardaki teleksçiler, haber metinlerini doğrudan yazmak yerine “banda alırlar.” Haberler önce teleks makinesinin bir yanına özel bir mekanizmayla yerleştirilmiş bulunan kağıt şeride yazılır. Bu şeridin adı “perfore bant”tır. Bu kağıt şerit üzerine, tuşuna basılan her harfe göre küçük delikler açılır. Her harfin karşılığı olan delikler, bir başka harfin deliklerine benzemez. Hepsinin ayrı biçimleri vardır. Bu yöntemle yazılan haberlerde yanlış yapıldığında; a. Yanlış küçük ise (harf, rakam ya da işaret hatası) kağıt bant bir düğme yardımıyla birkaç harf geri alınarak doğru biçimde yeniden delinir. b. Bir ya da birkaç kelimelik ya da daha büyük bir yanlışlık yapılmışsa, o bölüm yeniden yazılarak yeni bir bant çıkarılır. Hatalı bölüm kesilerek düzgün bölüm eklenir. Oto Verici Bu yöntemle hazırlanan haber bantları “oto verici”ye takılır. Bu metinler Siemens marka oto verici tarafından dağıtım santralına aktarılır. Oto verici harekete geçirildiği zaman, ilerleyen bantla birlikte aboneler de, PTT’den kiraladıkları hatlarla (bu hatların bir uçları A.A’daki dağıtım santralına bağlıdır.) kendi teleks makinelerine ya da elektronik yazıcılarına yazılan haberleri almaya başlarlar. Önceleri Siemens yazıcı teleks makinelerinde, daha sonraki teknik aşamada ise yine A.A’dan kiralanan Extel marka elektronik yazıcılarda, hatlardan gelen sinyaller yeniden harflere dönüşür ve 50 Baud hızla, metin halinde kağıtlara dökülür. [318] 7. 22. 2. Yeni Sistem (Bilgisayar Sistemi) Bu sistemde muhabirler haberlerini, bilgisayar terminallerinin (PC) ekranlarına yazarlar, gerekli düzeltmeleri ekranda yaptıktan sonra da bir komutla ana bilgisayara gönderirler. Sisteme ilk kez gönderilen bu haberlerin başlıkları ve numaraları, o bölüm sorumlusu ya da şefin bilgisayar terminalinin yanındaki yazıcıda (printer) görülür. Sorumlu ya da şef, numarasını yazarak haberi kullandığı PC’nin ekranına alır ve gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra, yine bir komutla ana bilgisayara gönderir. Bu kez haberin başlığı ve numarası, ilgili bölüm müdürünün terminalinin yanındaki yazıcıya çıkar. Müdür numarayı yazarak haberi ekranına alır, gerekli düzeltmeleri yapar ve yeni bir komutla haberi tekrar sisteme gönderir. Müdürlüklerin gönderdikleri haberlerin tümünün haber başlıkları ve numaraları, Ankara’da Haber Redaksiyon ve Yayın Müdürlüğü’ndeki yazıcılarda görülür. Burada da gerekli düzeltmeler yapılarak habere son biçim verilir. Haber önemine ve yayın trafiğinin durumuna göre, yayınlanmak üzere, (A) ya da (B) kanalı üzerinden abonelere gönderilir. Bu yeni sistemde haber bir kez bilgisayar ekranına yazılır. Eski sistemde haber en az iki kere yeniden yazılırdı. Ayrıca yeni sistemde, haberleşme servisine, dolayısıyla teleks operatörlerine gerek yoktur. Çünkü yeni haberleşme sisteminde, haberlerden bant yapılmaz. Böylece, daha az insan gücü kullanılır. Yeni sistemin en önemli üstünlüğü hızlı olmasıdır. Sistem hızlı olduğundan, haber en az üç kişi tarafından denetlenmekte, böylece yanlış, yok denecek kadar az olmaktadır. Ayrıca haberlerin tümünün, Haber Redaksiyon ve Yayın Müdürlüğü tarafından yayına verilmesi nedeniyle de, biçim, dil ve üslup birliği de sağlanmış olmaktadır. Yeni sistemde, bilgisayar terminallerinin hızı 1.200 Baud (Bit/sn) ayarlanmıştır. Bu hız 9.600 Baud’a kadar çıkarılabilir. Bilgisayar terminallerinin yanında bulunan ve haber başlığı ile haber numarasının çıktığı yazıcıların hızı ise 300 Baud’tur. Bu yazıcıların hızı da 9.600 Baud’a çıkarılabilir. Abonelere ise, haberler (A) ve (B) kanalı olmak üzere, iki telgraf kanalı üzerinden 110 Baud hızla ulaştırılır. Buna göre bu sistemde A-4 normlarındaki bir haber sayfası abonelere, (110/7=15.7) (3.200/15.7=203.8 sn.=3.2 dakika) yaklaşık 3.2 dakikada geçilmektedir. 7. 22. 3. Bilgisayar Sisteminde Yenilemeler A.A’nın 1986 yılında kullanmaya başladığı bilgisayar sistemine (8086 Cpu tabanlı), teknolojinin gelişmesiyle orantılı yenilemeler yapılmıştır. 1994 yılında, kullanılmakta olan Digital marka “PDP-1193” model ana bilgisayar sistemi, Motorola marka “Sistem-40” modeliyle yenilenmiştir. DOS tabanlı editör yerine de, Windows tabanlı editör kullanılmaya başlanmıştır. Abone çıkış hızı 1986 yılında 50 Baud’tan 110 Baud’a çıkarılmıştı, ancak iletişim hala 5 level teleks kodundaydı. Bunun anlamı, abonelerin haberleri büyük harfle almalarıydı. 1991 yılında, abone çıkışı 110 Baud’tan 300’e, iletişim ise 5 level’dan 8 level olan gerçek bilgisayar koduna çıkarıldı. 1996 yılında ise yalnızca İstanbul’da abone çıkışı, teleks kanalları yerine (A) ve (B) kanalları birleştirilerek, data kanalları üzerinden, 1.200 Baud hızında 8 level kodunda yayına geçildi. Yine İstanbul’da, genel bültenin yanı sıra ekonomi ve spor bültenleri, 2.400 Baud hızında, Data hatları üzerinden, isteyen abonelerin kullanımına sunuldu. Bu arada abonelere 1.200 Baud hızla çalışan ve halen de kullanılmakta olan nokta vuruşlu “OKI Microline 280” yazıcılar dağıtıldı. Bazı aboneler ise haberlerin sürekli yazıcıdan çıkması ve uzun kağıt ruloları arasında haber akışını sağlıklı denetleyememek riskine karşı kendi yazılımlarını geliştirerek, A.A yayınlarını bilgisayar ortamından izlemeye başladılar. 1999 yılında pek çok eksikliği görülen haber alma, işleme ve aktarma işlemlerinin yenilenmesi için bilgisayar sistemi değiştirilmiştir. Bu yenilemede, 1994 yılında yazılımı ve donanımı satın alınan Atheer firmasından yalnızca yazılım desteği sağlanmış, bilgisayar donanımları Türk firmalardan alınmıştır. Bu sistem ayrıca 1995 Temmuz ayından bu yana bilgisayar ortamında saklanan tüm haberlere ulaşabilme olanağı sağlayan bir haber arşivini de içermektedir. Bu yeni sistemde, 3 adet 400 MHz hızında SUN Microsystem işlemci, 640 MB kapasiteli ana bellek, 9 GB sabit disk bulunmaktadır. İzmir Bölge Müdürlüğü’nde bulunan bilgisayar sistemi 128 Kb/sn., İstanbul Bölge Müdürlüğü’ndeki bilgisayar sistemi ise 256 Kb/sn. hatla ana bilgisayar sistemine bağlanmıştır. Böylece anılan bölge müdürlükleri de, Ankara’daki haber servisleri gibi aynı bilgisayar ortamında çalışmaya başlamışlardır.* Ankara’ya öteki bölgelerden haberler, dial-up (telefon hattı) yöntemiyle ana bilgisayarla bağlantı kurularak geçilmektedir. Muhabirler, haberlerini ya da fotoğraflarını, telekom hattını kullanarak modem yoluyla Ankara’ya ulaştırmaktadır. * Önceleri Ankara ve İstanbul haberleri, üzerinde IMOS denilen işletim sistemi bulunan “PDP 73” adlı özel bir bilgisayara gönderilir, bu bilgiler Ankara’daki merkeze bu sistem tarafından otomatik yönlendirilirdi. Anadolu Ajansı kendi ana bilgisayarına bu bilgileri “RS232” denilen fiziksel birden fazla bağlantıyla ulaştırırdı. Muhabirlerin bilgisayar terminallerinde (PC) yazdıkları tüm bilgiler, IMOS işletim sisteminde sözü edilen “RS232” portundan ana bilgisayara gönderilir, bu bilgiler İstanbul ya da İzmir kaynaklıysa telekom yoluyla Ankara’ya yönlendirilirdi. Ankara’da bu haberler redakte edildikten (denetleyerek gereğinde düzeltme ya da yeniden biçimlendirme) sonra tekrar aynı ana bilgisayara gönderilir, ana bilgisayar da kendisine verilen komutlar gereği Ankara’dan gelen tüm bilgileri otomatik olarak Anadolu Ajansı abonelerine ulaştırılmak üzere telekom hattına yönlendirirdi. 7. 22. 4. Son Kullanılan Sistem (Uydu Sistemi) Bu yenilemeler sırasında, sistemlerin geliştirilmesi ve bülten çeşitlerinin artırılmasına rağmen, A.A’nın abone sayısı artmamıştır. Çünkü aboneler, bültenlerin ekonomik olarak iletilebildiği İstanbul, Ankara ve İzmir’de yoğunlaşmıştı. Abone sayısı az olan illere bültenlerin iletilmesi, PTT Data hatlarının pahalı olmasından dolayı, ajansa büyük maliyet yüklüyordu. Bunun yerine ekonomik çözüm olarak, VBI adı verilen, televizyonların resim tarama sinyallerinin arka bölümünde, televizyoncuların kullanmadığı karartma sinyallerinin üzerine bilgi sinyallerinin yüklenmesi, biçimindeki bir teknikten yararlanılması düşünülmüştür. Televizyon Yayınıyla Bilgi İletimi VBI (Vertical Blanking Interval), genelde televizyon kanallarının kendi personeliyle iletişim kurmada yararlandıkları bir yöntemdir. Bu yöntemin haber ajanslarında profesyonel kullanımı, ilk olarak CNN-REUTERS arasında varılan anlaşma ve işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir.[319] Sistem Haberlerin yayına verildikten 30 saniye sonra abonelerin bilgisayar ekranına çıkmasını sağlayan bu yeni sistem şöyle işlemektedir: Televizyon yayınlarında görüntü, satırların taranmasıyla sağlanmaktadır. Bir ekran görüntüsü belirli sayıda satırdan oluşmaktadır. Yayın sırasında ekrandaki görüntü elde edilirken, yukarıdan aşağıya doğru tarama söz konusudur, ancak bu işlem gözle görülemeyecek kadar hızlıdır. En son satırdan tekrar başa dönülürken, bazı satırlarda gecikme sonucu kullanılabilir boşluklar ortaya çıkmaktadır. İşte bu boşluklardan haber ya da bilgi iletilebilmektedir. Anadolu Ajansı da, bu boşlukları kullanarak haber iletimini gerçekleştirmektedir. Data Broadcasting (Bilgi Yayını) olarak da adlandırılan bu yöntem, A.A haberlerinin daha geniş bir alana yayılmasında, modern teknolojinin sunduğu bir olanaktır. Bunun için TRT-2 ve TRTİNT televizyonlarının satırları kiralanmıştır. Ankara’dan servise konulan haberler, kabloyla (Data hattı) TRT’ye ulaştırılmakta, burada televizyon yayınlarıyla birleştirilerek uyduya gönderilmekte, decoder (şifre çözücü) aracılığıyla da abonelere iletilmektedir. Bu sistemle haber almak isteyen abonenin, Ajansın belirteceği kapasiteye sahip kişisel bilgisayarının bulunması, ayrıca TRT-2 ve TRT-INT televizyon yayınlarını alabilen bir anten bağlantısına sahip olması gerekmektedir. Anten bağlantısıyla alınacak televizyon yayınının istenen düzeyde olmaması halinde, kablolu yayın ya da uydu anteni tercih edilmektedir. Yurt içinde, TRT2’yi düzgün alan yerlerde, çanak antene bile gereksinim yoktur. Normal çatı anteniyle de Anadolu Ajansı yayını alınabilmektedir. Anten bağlantısının sağlanmasından sonra, haber yayınının izlenmesi için, ajans teknik personeli tarafından, abone bilgisayarına kod çözücü kart (decoder kartı) takılmakta ve AANEWS adlı program yüklenmektedir. Söz konusu teknik personel ayrıca programın kullanım eğitimini de vermektedir. Böylece Anadolu Ajansı haber yayınının ulaştırılmasının yanı sıra tüm aboneler merkezi bilgisayardan izlenmekte ve abonelikle ilgili düzenlemeler anında gerçekleştirilmektedir. Bu sistemde, TRT-2 ve TRT-İNT televizyonları, Türksat-1C uydusu üzerinden yayın yaptıkları için, ajans haberlerinin, Türkiye’nin ve Avrupa’nın tümü, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkeleri tarafından bir çanak anten, bilgisayar ve bilgisayara takılan bir kod çözücü kartla alınması mümkündür. Bu yeni sistemde abone, isterse 12 kategoriden oluşan tüm haberleri alabildiği gibi, dilerse birini ya da birkaçını seçebilir. Abonelerin tümüne olduğu gibi, tek bir aboneye de mesaj ya da haber geçilebilir. İstenirse belirli abonelere merkezden kod gönderilerek haberleri almaları önlenir ya da aboneliklerine son verilebilir.[320] Yeni sistemle MS-Windows ortamında terminaller de yetkilerine göre sınıflandırılmıştır. Her kullanıcının hakları belirlenmiş, böylece kullanıcı karmaşasının önüne geçilmiştir. Yayımlanan haberleri bütün kullanıcılar sistem üzerinden görmektedir. Ethernet (Network) mimarisine göre kurulan bu sistemle haber yazılımının dışında Web ve Wap hizmetleri de hız kazanmıştır. Öte yandan, uydu yayınının yanı sıra A.A abonelerine telekom hatlarından da yayın yapılmaktadır. Uydu sisteminden verilen hizmet, yer hattında aboneye, 1.200 Bps hızındaki, kendisine ait kiralanmış bir hat üzerinden ulaştırılmaktadır. 7. 23. A.A’nın Fotoğraf Hizmetleri Anadolu Ajansı’nda, önceleri İstanbul’da başlatılan bir uygulamayla foto muhabirlerinin çektikleri fotoğraflar tabedilerek, abone gazetelerin ajansta bulunan kutularına konuluyordu. Bu fotoğraflar da, gazetelerin elemanları tarafından günün belirli saatlerinde alınıyordu. İletişim teknolojisi kullanılarak ülke basınına ilk fotoğraf hizmeti, AP ajansıyla başladı. AP, kendi bürosunda bulunan radyo alıcı cihazıyla fotoğraf sinyallerini alıyor ve telefoto alıcısında bu sinyaller değişik tonlarda ışığa dönüşerek, fotoğraf kağıdı üzerine düşürülerek siyah-beyaz fotoğraf elde ediliyordu. Bu fotoğraflar elden gazete yöneticilerine gösteriliyor ve onlar da sayfalarda kullanacakları fotoğrafları satın alıyorlardı. Kontakt Baskı Bir süre bu yöntemle dış fotoğraf servisi sağlayan AP Ajansı, bu hizmet dağıtımını 12 Ekim 1969’da Anadolu Ajansı’na devretti. Anadolu Ajansı, elde ettiği dış kaynaklı fotoğrafları kontakt baskıyla çoğaltarak, abonelerin ajansta bulunan kutularına koyuyordu. O dönemlerde gazete bürolarının tümü, Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu Cağaloğlu’nda olduğundan, bu dağıtım yöntemi uzun süre devam etti. Frankfurt-İstanbul Bağlantısı Daha sonraları AP’nin Frankfurt Bürosu ile A.A İstanbul Bölge Müdürlüğü arasında doğrudan telefon kanalı kuruldu. Böylece AP haber ve fotoğrafları hat üzerinden gelmeye başladı. Anadolu Ajansı “Muirhead” marka telefoto alıcı ve verici cihazlarını ithal ederek, abonelerine telefon hatları üzerinden fotoğraf hizmeti vermeyi başardı. İlk aboneler Hürriyet ve Milliyet gazeteleri oldu. Sabah gazetesi de kurulduğunda üçüncü fotoğraf abonesi oldu. Bu arada “elden abonelik” de devam ediyordu.[321] Hell Telefoto Alıcıları 1985 yılı içinde A.A Hell marka telefoto alıcı ve verici cihazlarını ithal etti. Hell vericileri bölge ve büro müdürlüklerine, alıcılar ise Ağustos ayında tanıtım yapılarak abonelere dağıtıldı. Bu aşamada, A.A iç ve dış fotoğrafları birlikte dağıtmaya başladığından, abone sayısı 10’a yükselmişti. Gazeteler çok sayıda fotoğrafı, değişik ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin değişik yörelerinden de almaya başlamışlardı. Renkli Fotoğraf Servisi 2 Eylül 1985 tarihinde Anadolu Ajansı ilk renkli fotoğrafı yayına koydu. 1992 yılında Anadolu Ajansı, Crosfield Fotoğraf Sistemi’ni satın alarak, fotoğrafları bilgisayar ortamında işlemeye başladı. Abone çıkışı analog CCITT-AMGO’dan, analog CCITTAM120’ye çıkarılarak, fotoğraf gönderme hızı iki kat artırıldı. * Aynı yıl AP, Frankfurt-İstanbul hattını iptal ederek, uydu kanalı üzerinden, siyah-beyaz ve renkli olmak üzere, fotoğraf hizmetini ikiye çıkardı. 1996 yılında, Anadolu Ajansı’nda kullanılmakta olan Crosfield Fotoğraf Sistemi, AP’nin Leafdesk Sistemi ile değiştirildi. Ocak 1998 tarihinde, Anadolu Ajansı ile AP arasındaki Fotoğraf Dağıtım Sistemi Sözleşmesi iptal edildi. VBI Fotoğraf İletim Sistemi Eylül 1997 tarihinden sonra, haberlerde olduğu gibi, fotoğraflar da VBI üzerinden abonelere ulaştırılmaya başlanmıştır. Bir renkli fotoğraf, digital JPEG formatında olmak üzere, 1-4 dakika arasında abonelere ulaştırılmaktadır.[322] Bu sistemde, haberlerde olduğu gibi, Türksat-1C uydusu üzerinde, TRT-2 ve TRT-İNT yayınlarına bindirilen fotoğraf sinyalleri, çanak anten, kablolu yayın ya da düzgün yayın olan yerlerde çatı antenleriyle alınmakta, bilgisayarda bulunan kod çözücü kartla çözülen bilgilerden sağlanan fotoğraflar bilgisayarın belleğine kaydedilmektedir. Kaydedilen fotoğraflara, farklı servislerde bulunan kullanıcılar da ulaşabilmektedirler. Kullanıcı, istediği fotoğrafı ekranına alarak “Photoshop” programı aracılığıyla fotoğrafta istediği “edit” işlemlerini yaparak, kağıda basmadan, gazete sayfasına istediği ölçülerde yerleştirebilmektedir. Fotoğrafları almak için NT (Microsoft) işletim sistemi kullanan server bilgisayarlar, ajans tarafından abonelere verilmektedir. Uydudan fotoğrafların alınması (sistemin en kritik noktasıdır) işlemi, profesyonel olarak çanak anten kuran bir şirkete Anadolu Ajansı tarafından yaptırılmaktadır. Anadolu Ajansı, “VBI Fotoğraf İletim Sistemi” ile 20 dolayındaki fotoğraf abonesine, günde ortalama 100-150 renkli fotoğrafı en hızlı biçimde iletmektedir. Abone siyah-beyaz fotoğraf kullanacaksa, “Photoshop” programıyla, renkli fotoğrafın siyah-beyaz kopyasını elde edebilmektedir. Anadolu Ajansı fotoğraflarını, Ankara ve İstanbul’da kurulan İntranet Sistemi ile dileyen abone, telefonla bu sisteme bağlanarak, sistemde bulunan fotoğrafların mönüsünü görmekte, beğendiği fotoğrafı kendi sistemine çekmektedir. Bu sistemden yararlanmak isteyenlere, kullanıcı adı ve şifre verilerek güvenlik sağlanmaktadır. Sistem her kullanıcı için istatistik bilgiler tutmakta, her ayın başında bu bilgilere bakılarak ücret belirlemesi yapılmaktadır. Abone bu sisteme ulaşmak için, Internet’e ulaşmak amacıyla kullandığı, İnternet Explorer ya da Nestcape gibi elinin altındaki programlardan yararlanmaktadır.[323] * Bu sistemde Ankara-İstanbul arasında bulunan Data hattı üzerinden, digital olarak karşılıklı fotoğraf iletişimi sağlandığından, tüm fotoğraflar Ankara’da toplanıyor ve yayına girecek fotoğraflar, Data hattı üzerinden tekrar İstanbul’a gönderilerek format değişiminden sonra abonelere ulaştırılıyordu. Anadolu Ajansı fotoğraflarını üzerinde dönen bir tambur olan cihazla geçerdi. Dönen silindire yerleştirilen bu fotoğraf, özel bir gözle okunur, gözün satır satır okuduğu bu bilgiler, analog sinyallere çevrilerek, aboneye ulaştırılmak üzere telekom hattına gönderilirdi. Aboneler, Hell markalı özel bir baskı cihazıyla (telefoto alıcısı) Anadolu Ajansı fotoğraflarını alırdı. Bu cihazla Anadolu Ajansı arasında, aynı haberde olduğu gibi özel bir hat olurdu. Cihaz, hattan kendisine ulaşan fotoğrafları algılar, üç ayrı tonda çıktı (renkli fotoğraf) alarak aboneye ulaştırırdı. Üç ayrı tonda olan ancak siyah-beyaz görünümlü bu fotoğrafları aboneler kendi özel cihazlarında işleyerek gerçek renklerine kavuşturduktan sonra yayına koyarlardı. Anadolu Ajansı fotoğraf yayınında da bilgisayara geçerek, fotoğrafı abonelerine ulaştırma konusunda “Newsline 2640” denilen yeni sistemle kendi içinde önemli bir hız kazandı. Ancak A.A. fotoğrafları, daha hızlı bir sistemle gönderebilme olanağına rağmen (dijital sistem), aboneleri için analog sisteme çevirerek yayına veriyordu. Çünkü abonelerdeki cihazlar analog sistemi destekliyordu. Bazı abonelerin kendi iç sistemlerini “dijital”e çevirmelerine rağmen çoğu abone hala analog sistemle fotoğraf almaya devam ediyordu. Tüm bunlar haber ve fotoğrafların iletişiminde yavaşlık ve karmaşa oluşturduğu için Anadolu Ajansı yeni bir yazılım geliştirme yoluna gitmiş ve A.A abonelerinin halen kullanmakta oldukları VBI (Vertical Blanking Interval) teknolojisini destekleyen yazılımı geliştirmiştir. 7. 24. A.A’nın Aboneleri Anadolu Ajansı’nın yurtiçi ve yurt dışındaki abonelerini aşağıda sıralanan gerçek ve tüzel kişiler oluşturur. 1-Yazılı, görüntülü ve sesli kitle iletişim araçları, 2- TRT, 3- Devlet ve Kamu Kuruluşları, 4Yabancı Ajanslar, 5- Yerli Ajanslar, 6- Büyükelçilikler, 7- Başkonsolosluklar, 8- Yabancı Temsilcilikler, 9- Yabancı Basın-Yayın Kuruluşlarının Temsilcilikleri, 10- Basın Müşavirlikleri, 11Turizm Büroları, 12- Bankalar, 13- Aracı Kurumlar, 14- Döviz Büfeleri, 15- Sigorta Şirketleri ve Acenteler, 16- Havacılık Şirketleri, 17- Özel Şirket ve Kuruluşlar, 18- Siyasi Partiler, 19- Dernekler, 20- Sivil Toplum Örgütleri, 21- Özel Bilgi Dağıtım Servisleri, 22-Alışveriş Merkezleri, 23- Oteller, 24- Parlamenterler, 25- Özel Kişiler. 7. 25. A.A’ya Abonelik Koşulları A.A, aboneleriyle aylık ödemeli, bir yıllık süreli hizmet sözleşmeleri yapar. Gazete ve dergiler için abone ücretinin belirlenmesindeki ölçüt tirajdır. Gazeteler 4.000 - 500.000 ve daha yüksek tirajlar için kademe kademe yükselen oranda, her yılbaşında A.A Yönetim Kurulu tarafından belirlenen bir ücreti, aylık olarak öderler. Dergiler için, “tirajı 10.000’den az, 10-25.000 arası ve 25.000’den fazla” olmak üzere, üçlü bir abone ücreti ölçütü vardır. Öteki abonelerin ücretleri de, Yönetim Kurulu’nca piyasa koşullarına göre belirlenir. A.A ayrıca, fotoğraf hizmetleri için de, her yılbaşı belirlenen bir abonelik ücreti ve fotoğraf servisi ücreti uygular. 7. 26. Internet Yeni bilgisayar sistemiyle A.A kendi “Internet Server” kurulumunu yapmış, yeni “web sayfası”nı oluşturarak ticari kuruluşlara verilen “com.tr” uzantısını almıştır. Bu arada “anadoluajansi.com.tr” adresinin yanı sıra aa.com.tr” adresi de alınmıştır. Anadolu Ajansı Internet servisini Superonline firmasından sağlamaktadır. A.A’nın Ankara’daki Genel Müdürlüğü ile anılan kuruluş arasında 128 Kb/sn. kapasiteli bir hat bulunmaktadır. Buna ek olarak 2001 yılı içinde Kablonet adlı kuruluşla 512 Kb/sn. kapasiteli bir başka Internet bağlantısı gerçekleştirilmiştir. Anılan bu yöntem ve koşullarla Anadolu Ajansı’nın günlük haber ve fotoğraflarına belirli bir ücret karşılığı internet sayfası üzerinden de ulaşılabilmektedir. İnternet sayfasından İngilizce, Fransızca ve Almanca haberlere de ulaşmak mümkündür.[324] 7. 27. A. A’nın Çağrı-Haber Hattı ve “Özel Bülten Servisi” 1995 yılında başlatılan “Çağrı Haber Hattı” uygulaması, flaş haberlerin yanı sıra önemli haberlerin de bir cümleyle çağrı cihazlarına iletilmesine yönelik bir haber hizmeti olmuştur. Çağrı ekranlarına erken saatlerde A.A’nın gündeminden özetler yansıtılmış, ilerleyen saatlerde gelişmelerden başlıklar aktarılmış, ayrıca IMKB’den haberler ve döviz kurları hakkında da bilgiler sunulmuştur. Cep telefonlarının yaygınlaşması ve çağrı cihazlarının işlevlerini yitirmesi üzerine bu hizmete son verilmiştir. Daha sonra da GSM telefonlarına ve internet servislerine, daha kapsamlı bir biçimde haber ulaştırmak için “Özel Bülten Servisi” kurulmuştur. A.A’nın geçtiği haberlerin yanı sıra tüm bürolar tarafından derlenen çeşitli bilgiler de (nöbetçi eczaneler vs.) bu serviste değerlendirilerek abonelere ulaştırılmaktadır. Özel Bülten Servisi ile A.A yeni aboneler edinmiştir. 7. 28. A.A’nın Sattığı Malzemeler Haber bülteni ve fotoğraf hizmetleri dışında Anadolu Ajansı, uydu yayınına geçmeden önce abonelerine uzun yıllar ücret karşılığı, Telefoto alıcı cihazı (laserfax), yazıcı makine (Extel) ve printer, bilgisayar terminali (PC) kiralamış, telefoto alıcılarında kullanılan keçeli merdane, fax lambası ve kuru gümüşlü kağıt satmıştır.[325] 7. 29. Görüntülü ve Sesli Yayın Hizmetleri Özel radyo ve televizyonların kurulmasıyla Anadolu Ajansı da bu yeni gelişmeye ayak uydurmuştur. 1992 yılı Nisan ayında Görüntülü Haber Ünitesi kurularak televizyonlara görüntülü haber servisi başlatılmıştır. Aynı yıl ortalarında da haber ağırlıklı bir radyonun deneme yayınlarına başlanmıştır. Bir yandan da sürekli haber veren bir TV istasyonunun kurulması için girişimlerde bulunulmuş, ancak kaynak yetersizliğinden bu projeden vaz geçilmiştir. Kitleleri doğrudan haber almalarını sağlamak amacıyla kurulan ve 27 Eylül 1993’te normal yayına başlayan “Radyo Anadolu” ile televizyonların görüntülü haber gereksinimini karşılamaya yönelik olarak oluşturulan Görüntülü haber üniteleri, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun uyarınca, 18 Ağustos 1996’da Anadolu Ajansı’nın yüzde 20 ortaklığıyla kurulan Anadolu Radyo ve Görüntü Hizmetleri A. Ş.’ ye devredilmiştir. Kısa adı ARG olan şirket A.A logosunu kullanarak verdiği görüntülü haber hizmetinin yanı sıra çeşitli prodüksiyonlar da yapmıştır. Önceleri “video kasetlerin yayın merkezlerine karayolu ve uçakla gönderilmesi” gibi ilkel bir yöntemle sürdürülen bu hizmet, daha sonra dijital kanallarla görüntü aktarımına dönüştürülmüştür. Verimlilik sağlanamayan bu hizmete, 27 Nisan 2000 tarihinde son verilmiştir.[326] Öte yandan, 1998 yılında yayınlarını uyduya taşıyan Radyo Anadolu’nun yanı sıra yine aynı şirket bünyesinde haber yayını yapan başka radyo istasyonları da oluşturulmuştur. Ankara ve Diyarbakır’da 103.7, İstanbul’da 103.3, Gaziantep’te de 102.2 FM bandından haber ve müzik yayını yapan “Radyo Anadolu” da, tüm Türkiye’ye yayın yapma planlanırken 27 Nisan 2000 tarihinde yine aynı nedenle kapatılmıştır. Radyo Anadolu’nun isim hakkı özel bir şirkete satılmış, frekanslarıyla araç gereçleri ise TRT’ye devredilmiştir.[327] [277] Özkaya, a. g. y. , s. 75. [278] A. İhsan Barlas, “Ajanstan Hatıralar” (1923-1938), Tarih ve Toplum, Sayı: 39 (Mart 1987), ss. 50-56. [279] Topuz, a. [280] g. y. , s. 73. Sami Karaören, Cumhuriyet Yolunda, Cumhuriyet Yayınları, İstanbul: Mayıs 1999, s. 9. [281] Yunus Nadi, Ankara’nın İlk Günleri, Sel Yayınları, İstanbul: 1955, ss. 77-78. Halide Edip Adıvar, Türk’ün Ateşle İmtihanı, Atlas Kitabevi, 11. Basım, İstanbul: (tarihsiz) s. 108. [282] [283] Özkaya, a. g. y. , ss. 80-81. [284] Temel Britannica, Cilt: 1, ss. 33-34. [285] Temel Britannica, Cilt: 19. , s. 212. [286] Hilmi Bengi, “3 Çeyrek Asırlık Çınar: Anadolu Ajansı”, Yeni Türkiye, 12/96, ss. 1119-1124. [287] Anadolu Ajansı, Internet, 06.04.2001. [288] Anadolu Ajansı Anonim [289] Şirketi Meclis-i İdare Karar Defteri-III, Karar no: 90. Bengi, “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, ss. 2.807-2.816. [290] Anadolu Ajansı 25. Yıldönümü Bülteni, [291] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 14. [292] Alemdar, a. g. y. , 62. [293] Topuz, a. g. y. , s. 134. [294] ss. 2-3. Özkaya, a. g. y. , s. 84. [295] Anadolu Ajansı 25. Yıldönümü Bülteni, [296] Agence Anatolie, ss. 2-3. Sa Fondation, Son Evolution 1925-1935, Akşam Matbaası, İstanbul: 1949, ss. 6-7 [297] Özkaya, a. g. y. , s. 85. [298] Nuri İnuğur, Türk Basın Tarihi, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul: 1992, s. 30. Selçuk Ş. Demirbulak, “İletişim Sektöründe Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü”, Marmara İletişim, Sayı: 9, Ocak 1995, ss. 173-184. [299] [300] İnuğur, a. g. y. , s. 31. [301] Anadolu Ajansı Anonim [302] Anadolu Ajansı T. A. [303] Alemdar, Şirketi Meclis-i İdare Karar Defteri-I, Karar no: 1. Ş. Ana Sözleşmesi, s. 45. a. g. y. , ss. 68-69. [304] Bengi, “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, ss. 2.807-2.816. [305] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 16. [306] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 19. [307] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve TBMM İçtüzüğü, TBMM Basımevi, Ankara: 1997, s. 76 [308] Tayfun Akgüner, Ersan İlal, Gürsel Öngören, Kitle İletişim Mevzuatı, Der Yayınları, İstanbul: 1995, s. 208. [309] Kanun No: 7, Kabul Tarihi: 1.7.1960, Resmi Gazete: 6.7.1960/10544. [310] Bengi, “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, ss. 2.807-2.816. [311] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 23. [312] Muhabirin El Kitabı, ss. 52-53. [313] Anadolu Ajansı, Internet, 04.05.2001. [314] Bengi, “Türkiye’de Haber Ajansçılığı”, ss. 2.807-2.816. [315] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 24. [316] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 25. [317] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 28. [318] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 32. [319] Anadolu Ajansı, Internet, 01.01. 2001 [320] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 39. [321] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 41. [322] Anadolu Ajansı, Internet, 21. 01. 2001. [323] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 45. [324] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 47. [325] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 48. [326] İsmail Bezgin ile yapılan görüşme, 11.01.2002. [327] Girgin, “Anadolu Ajansı”, s. 50. 8. ULUSAL AJANSLAR 8. 1. Türk Haberler Ajansı (THA) Türk Haberler Ajansı (THA), Cumhuriyet döneminde özel girişim tarafından kurulan ilk haber ajansıdır. (1950) Türk Haberler Ajansı'nın Kadri Kayabal* tarafından kuruluşunda, Bakanlar Kurulu’nca "Kamu yararına çalışan kurum" olduğuna ve adında “Türk” kelimesinin kullanılmasına karar verilmiştir. THA kuruluşundan itibaren Türk basınına, değerli gazetecilerin yetiştirilmesi konusunda bir okul işlevi görmüştür. Kayabal, 1958 yılında THA'yı bir anonim şirkete dönüştürerek hisselerinin yüzde 51'ini, Tercüman, Milliyet ve Dünya gazeteleri ile Hayat dergisine devretmiş, bu gelişme üzerine ajansın yönetim kadrosunda Ercüment Karacan, Kemal Ilıcak ile Şevket Rado da görev almışlardır. 1971 yılında yapılan sermaye artırımıyla hisse çoğunluğu yeniden Kadri Kayabal’a geçmiştir.[328] Türkiye'ye ilk tele-foto 1961 yılında THA tarafından getirilmiştir. THA 1970 yılında United Press International (UPI) ajansının Türkiye temsilciliğini aldıktan sonra gazetelerle ilk faks bağlantısını gerçekleştirmiş, taşrada da gelişmiş bir haber ağı örgütlemiştir. THA 1973'te TV bölümünü kurarak, temsilciliğini de üstlenmiştir. UPI ajansının televizyon bölümü UPITN'nin Kadri Kayabal'ın 19 Mayıs 1979'daki zamansız ölümü üzerine, oğlu Bedri Kayabal ajansı iki yıl yönettikten sonra 1982 yılında Güneş gazetesinin de bağlı olduğu Güçlü Yayımcılık, Gazetecilik ve Matbaacılık A. Ş.'ye satmıştır. THA 29 Mart 1986 yılında kapanmıştır.[329] * Kadri Kayabal (1921-1979) ajansı 1950 yılında kurmadan önce Haber, Tasvir-i Efkar, Tasvir, Yeni Sabah, Tan, Milliyet, En Son Dakika, Son Telgraf ve Hürriyet gazetelerinde muhabir ve röportaj yazarı olarak çalışmış dönemin ünlü bir gazetecisidir. Türk Haberler Ajansı (2) Türk Haberler Ajansı 1993 yılında devredildiği Kutlay Doğan tarafından yeniden faaliyete geçirilmiştir.* Özel televizyon kanallarının kurulmalarının hızlandığı bu dönemde, Türk Haberler Ajansı da "Görüntülü Haber Servisi"ni oluşturmuş, böylece gazete haberciliğinin yanı sıra televizyon kanallarına görüntülü haber servisi ile prodüksiyon hizmetleri vermeye, görsel medya için de televizyon programları hazırlamaya girişmiştir. Örneğin TRT-1 ekranlarında yayınlanan "Politika Kulvarı" ve "İller Yarışıyor" programları THA tarafından hazırlanmıştır. TGRT'de yayınlanan "Tele-Politik" adlı program da Türk Haberler Ajansı'nın gerçekleştirdiği prodüksiyonlar arasındadır. Yabancı basın kuruluşları ve haber ajansları ile de zaman zaman ortak çalışmalar yapan THA tarafından Türkçe ve yabancı dillerde birçok tanıtım filmi ve spot reklam filmi hazırlanmış, reklama yönelik olanlar TV kanallarında yayına girmiştir. Türk Haberler Ajansı'nın ayrıca yararlı kitaplar yayımlayan bir de "Kitap Yayıncılığı" bölümü bulunmaktadır. Bu bölümün öteki yayınlarının yanı sıra Türkiye'nin yabancı ülkelerde tanıtımı amacıyla İngilizce, Almanca, Fransızca ve Türkçe olmak üzere dört dilde hazırladığı “İşte Türkiye” çalışması Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü adına basılmakta ve hedef ülkelerin politikacı, bürokrat, basın kuruluşları ile sivil toplum örgütlerine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.[330] * THA’nın 1993 yılında ikinci kez faaliyete geçişi konusunda, ajans yöneticileri daha fazla bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmişlerdir. 8. 2. Ankara Haber Ajansı (ANKA) ANKA 3 Mart 1972 tarihinde, çok sesli haberciliğe katkıda bulunmak amacıyla gazeteci Altan Öymen tarafından özgür ve bağımsız bir ajans olarak kurulmuştur. Kuruluşunun ilk yıllarında Almanya'nın WDR radyosuna haberler veren ve Federal Alman DPA ajansıyla işbirliği yapan ANKA'nın ilk yerli müşterisi Günaydın gazetesi olmuştur. Ajansın kurucusu Altan Öymen, 1977 yılında CHP'den aday olunca, ajansla tüm ilişkilerini kesmiştir. Bu gelişme üzerine, aralarında Örsan Öymen, Hasan Cemal ve Sevgi Soysal'ın da bulunduğu çekirdek kadrodan Müşerref Hekimoğlu yönetimi üstlenerek ajansın yapısını anonim şirkete dönüştürmüştür. ANKA'da görev almış kişiler arasında halen milletvekili olan Uluç Gürkan ile Ahmet Tan'ın yanı sıra Uğur Mumcu, Teoman Erel, Oktay Kurtböke, Füsun Özbilgen, Ergin Konuksever, Yazgülü Aldoğan, Varlık Özmenek, Ahmet Abakay, Gül Önet, Kuvvet Başarır, Mustafa Sönmez, Nuri Çolakoğlu, Dinç Tayanç, Fikret Bila, Derya Sazak, Zafer Mutlu, Ayşegül Dora, Ragıp Duran ve Metin Aksoy gibi gazeteciler bulunmaktadır.[331] Günümüzde ANKA ajansı çalışmalarını dört dalda yoğunlaştırmıştır. 1- Temel Haber Bülteni: Temel Haber Bülteni'nde her gün ortalama 80-85 haber üretilmektedir. Bu bülten dış haberler, dış ekonomik haberler, iç ekonomik haberler, parlamento, sağlık, işçi, işveren, siyasal partiler, dernekler, polis, adliye, savunma, eğitim, kültür, sanat, turizm, çevre, arkeoloji, bilim ve teknoloji haberlerini içermektedir. Ajans araştırmaya yönelik haberlere ve ortak haber üretimine özen göstermektedir. 2- Günlük Türkçe Ekonomik Bülten: Günlük Türkçe Ekonomik Bülten, Ankara'da ve İstanbul'da özel bir sistemle dağıtılmaktadır. İnternet'te de yer alan bu bülten, ekonomik haber ve yorumları, belli konulardaki istatistik ve tabloları içermektedir. Türkçe bülteni uzman bir kurul hazırlamaktadır. Kimi kamu kuruluşları, özel kuruluşlar, bankalar, öteki finans çevreleri, üniversiteler bu bültenin aboneleridir. 3- Haftalık İngilizce Ekonomi Bülteni: Haftalık İngilizce Bülten, dışa dönük bir yayındır. Dünya Bankası, IMF, yabancı bankalar, fınans çevreleri, yabancı elçilikler, Türkiye'ye ilgi duyan kuruluşlar da bu bültenin aboneleri arasında bulunmaktadır. 4- Dış Yayınlar: Dış Yayınlar, her gün ya da haftanın belirli günlerinde Almanya'da Köln radyosuna, İsveç radyosuna, Hollanda'da Hilversum radyosuna yapılan Türkçe haber ve yorumları kapsamaktadır. Bu yayın faksla, bilgisayarla ya da telefonla doğrudan yapılmaktadır. Bu yayınlar sözü geçen ülkelerde yaşayan Türkler'in birçok konudaki sorularını yanıtladığından önem taşımaktadır. [332] 8. 3. Akdeniz Haber Ajansı (AKAJANS) AKAJANS, 1 Mayıs 1976 tarihinde ağırlıklı olarak Tercüman gazetesine, bunun yanı sıra öteki gazetelere, T.R.T.' ye ve dergilere, haber ve fotoğraf servisi yapmak amacıyla kurulmuştur. Gazeteci Uğur Reyhan tarafından İstanbul'da, Akdeniz Haber Ajansı A. Ş. adıyla kurulan ajansın merkezi, 1978 yılında Ankara'ya taşınmış ve yönetici kadrosu da değişmiştir. O dönemlerde Genel Müdürlüğü'nü Yaşar Güngör'ün, Yazı İşleri Müdürlüğü'nü Şefik Kahramankaptan'ın yaptığı AKAJANS, kurulduktan bir kaç yıl sonra Türkiye'nin bütün illerinde örgütlenmiş, yurt dışında da Frankfurt Merkezi başta olmak üzere, Washington, Paris, Lahey, Zürih, Atina, Londra ve Lefkoşe'de bürolar açmıştır. AKAJANS bunun yanı sıra 1982 yılında Almanya'da 15 kişinin çalıştığı "AK-Nachrichten Agentur" haber servisini de kurmuştur. AKAJANS abonelerine anında hizmet verebilmek için, Ankara- İstanbul, Ankara-Adana, İzmir-İstanbul ve İstanbul-Frankfurt arasında 24 saat açık teleks ve faks kanallarıyla çalışmıştır. 1979-1982 yılları arasında Amerikan UPI ajansıyla işbirliği yapan AKAJANS, sayısı 500'ü bulan muhabir kadrosuyla etkin gazetecilik örnekleri vermiştir.[333] Bir ölçüde Tercüman gazetesine bağımlı bulunan AKAJANS, süreç içinde yaşanan ekonomik zorluklar yüzünden yurt dışındaki ve illerdeki bürolarını kapatarak etkisini yitirmiştir. AKAJANS, yalnızca Ankara'daki merkez bürosuyla Tercüman gazetesine yerel haber servisi yaparken Kasım 1989'da kapanmıştır.[334] 8. 4. Ulusal Basın Ajansı (UBA) Ulusal Basın Ajansı (UBA), 29 Ekim 1979'da Enver Mermutlu tarafından Limited şirket olarak İstanbul’da kurulmuştur. 1984 yılında CHP Milletvekili Nizamettin Çoban’a devredilen ajans anonim şirket haline dönüştürülmüş ve ajansın yönetim merkezi Ankara’ya taşınmıştır. Bu değişiklikle gazeteci Nimet Arzık, UBA Genel Koordinatörlüğü’ne getirilmiş, gazeteci Baki Özilhan da Genel Yayın Yönetmenliği ve Genel Müdürlük görevlerini üstlenmiştir. Bu dönemde UBA’da öncü atılımlar gerçekleştirilmiş, genç kadrolar oluşturularak ve yeni aboneler edinilerek, ajansın Türk medya dünyası içinde sesini yeniden etkin bir biçimde duyurması sağlanmıştır. İşadamı ve siyasetçi Nizamettin Çoban’ın mali durumunun bozulması üzerine UBA, 1996 yılında bu kez yine CHP Milletvekili ve işadamı Ali Haydar Veziroğlu’na satılmıştır. 1984-1996 yılları arasında UBA’da murahhas aza, genel müdür ve genel yayın yönetmeni olarak çalışan Baki Özilhan ise Anadolu Ajansı Radyo-Televizyon Bölümü’ne genel müdür yardımcısı olarak geçmiş, daha sonra da genel müdür olmuştur. Veziroğlu tarafından satın alındıktan sonra Ümit Sezgin UBA Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirilmiş, teknik alt yapı güçlendirilerek ajans, TRT dahil yerli-yabancı televizyonlara, radyolara, görüntülü, fotoğraflı, sesli haberler ileten bir yapıya kavuşturulmuştur. UBA bu arada İngilizce haber servisi de başlatmıştır. Bu dönemde ajans, 62 kadrolu 115 kaşeli muhabir çalıştırarak abonelerine günde 100 dolayında yazılı, 20 kadar da görüntülü haber geçme başarısını yakalamıştır. [335] Bir süre sonra UBA Genel Yayın Yönetmenliğine yeniden Baki Özilhan getirilmiştir. Bu dönemde UBA’nın birçok görüntülü özel haberi, Türkiye’de geniş yankılar uyandırmış, çoğu kez gündem değiştirmiş ve yeni gündemler yaratmıştır. 1998 yılında UBA Radyo Televizyon A.Ş. adında bir yan şirket kurmuştur. Ankara'da yayına başlayan “Mozayik Radyo” adlı bir radyo istasyonu bulunan UBA, haber yayını yapacak bir TV kanalı kurma hazırlıkları aşamasında yeniden ekonomik darboğaza düşünce, (Ali Haydar Veziroğlu’na göre 12,5 çalışanlara göre ise 7,5 milyar liralık zarar) 19 yıllık bir faaliyetten sonra 1998 yılında sahibi tarafından kapatılmıştır.[336] 8. 5. İhlas Haber Ajansı (İHA) Türkiye'nin üç dalda (yazılı, görüntülü ve fotoğraflı) haber üretimi yapan ilk özel haber ajansı İHA'dır. Türkiye gazetesi ve TGRT'nin de dahil bulunduğu İhlas Holding bünyesinde, 1993 yılında faaliyetine başlayan İhlas Haber Ajansı, özellikle görüntülü habercilikte kısa sürede yurt içi ve dışında adını duyurmuştur.[337] Merkezi İstanbul'da bulunan İHA, yurt içinde 12'si bölge müdürlüğü olmak üzere 88, yurt dışında da başta NewYork, Washington, Frankfurt, Münih, Köln, Kosova, Saraybosna, Kopenhag, Viyana, Amsterdam, Roterdam, Oslo, Kuveyt, Londra, Brüksel, Almatı, Taşkent, Moskova, Atina, Kudüs, Amman, Baku, Lefkoşe olmak üzere toplam 100 dolayında bürosuyla Türkiye'nin her noktasında ve dünyanın belli başlı merkezlerinde gelişen olayları abonelerine ulaştırmaktadır. Temel amacının, "beş uluslararası haber ajansı arasında yer almak" olduğu açıklanan İHA, bugün başta TRT olmak üzere, ulusal yayın yapan televizyonlara bazı yerel TV’lere, 100'e yakın radyoya ve çok sayıda gazeteye haber servisi yapmaktadır. Dünyanın önde gelen haber ajansları Reuters ve AP ile de işbirliği içinde olan İHA, CNN ve WTN'ye de haber servisi gerçekleştirmektedir. Bazı Alman televizyonlarına da görüntülü haber hizmeti veren İHA, 1998 yılındaki Körfez Krizi sırasında CNN ile başarılı bir işbirliği yapmıştır. İHA, Orta Asya ve Balkanlar'daki haber ajanslarıyla da haber, fotoğraf ve görüntü değiş tokuşu konusunda işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. [338] Her gün 200-300 arasında değişen yazılı haber, 100 fotoğraf, 110-120 radyo haberi ve 80 dolayında görüntülü haber yayını gerçekleştiren İHA'nın İngilizce, Almanca ve Arapça bültenleri de bulunmaktadır. Öte yandan, İHA’nın bir yan kuruluşu olarak 2000 yılının sonlarında oluşturulan “Tam Gün Haber Ajansı” (TGHA) da yalnızca TGRT televizyonuna İstanbul ve Ankara’dan görüntülü haberler sağlamaktadır. 8. 6. Cihan Haber Ajansı (CHA) Cihan Haber Ajansı, Türkiye içinde ve dünyanın değişik yerlerinde yayın yapan televizyon, radyo, gazete ve dergilere yazılı, sesli ve görüntülü haber servisi yapmak amacıyla 1 Ocak 1994 tarihinde kurulmuştur. Kuruluş yıllarında, ağırlıklı olarak Zaman gazetesine yurt haberleri sağlayan ajans, hızla gelişerek öteki kitle iletişim araçlarına da hizmet vermeye başlamıştır. Süreç içinde görüntülü haber alanına da giren Cihan Haber Ajansı, Samanyolu TV'ye görüntü sağlamakta, öteki özel televizyonlara da görüntülü haber hizmeti vermektedir. Genel müdürlüğü İstanbul'da bulunan ajansın yurtiçinde 137'i kadrolu, 104'ü kaşeli olmak üzere toplam 241 muhabir ve kameramanı, yurtdışında ise önemli bazı Avrupa ülkelerinin başkentlerinin yanı sıra Asya, Orta Asya, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin çeşitli merkezlerine dağılmış 135 kişilik geniş bir haberci kadrosu bulunmaktadır. Cihan Haber Ajansı Görüntülü Bölümü, günde ortalama 70-80 haber filmi hazırlamakta, yazılı bölüm ise 200-250 arası haber üretmektedir. Yazılı haberlerini modem, İnternet ve faks aracılığıyla abonelerine ulaştıran CHA, dünyadan, özellikle Türk basınından ve Türkiye'den anında haber almak isteyenlere yönelik haberciliğini hızla geliştirmektedir.[339] 8. 7. Sabah Haber Ajansı (SHA) 1994 yılında Sabah gazetesi bünyesinde kurulan Sabah Haber Ajansı (SHA), başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelindeki güncel siyasi ve adli gelişmeleri izleyerek kamuoyunu doğru, zamanında ve tarafsız bir şekilde bilgilendirmeyi hedeflemektedir. Başta Türkiye’nin en büyük gazetelerinden biri olan Sabah’a haber ve fotoğraf servisi yapan Sabah Haber Ajansı, Sabah Grubu bünyesinde faaliyet gösteren öteki gazete, televizyon ve dergilere de haber ve fotoğraf desteği vermektedir. Genç bir yönetici ve muhabir kadrosuna sahip olan Sabah Haber Ajansı bünyesinde İstanbul’da 60, Türkiye genelinde ise 150 muhabir görev yapmaktadır. SHA’da muhabirlerin bir bölümü, sağlık ve eğitim gibi uzmanlık gerektiren alanlarda çalışmalarını yoğunlaştırırken; bir bölümü de adliye, belediye ve emniyet gibi haber kaynaklarına en yakın sabit noktalarda görev yapmaktadır. 1999 yılı sonlarında dijital ve on-line sisteme geçen SHA, dünyadaki gelişmeleri de yakından izlemekte, özellikle sıcak savaş rüzgarlarının estiği ve çatışmaların yaşandığı pek çok ülkeye muhabir göndererek gelişmeleri Türk kamuoyuna en kısa sürede duyurmaktadır. İletişim fakülteleri ve iletişim meslek lisesi öğrencilerine de staj olanağı sağlayan SHA, haberin oluşmasından yazılmasına ve sayfalardaki yerini almasına kadar geçen aşamaların yerinde öğrenilmesi açısından, geleceğin gazetecileri için de bir “pratik okul” işlevini sürdürmektedir. Bugün basın dünyasında görev yapan birçok isim, Sabah Haber Ajansı’ndan yetişmiştir. İnsan kaynaklarına en üst düzeyde önem verilen Sabah Haber Ajansı’nda kolektif başarının en önemli unsurlarından biri olan kurum içi eğitim çalışmaları ve moral destek hizmetleri de ajansın başarısını perçinlemektedir.[340] 8. 8. Doğan Haber Ajansı (DHA) Doğan Haber Ajansı (DHA), Doğan Grubu kuruluşlarından 1 Mayıs 1963’te kurulan Hürriyet Haber Ajansı (HHA) ve 25 Kasım 1980’de kurulan Milliyet Haber Ajansı (MİLHA)’nın birleştirilmesi sonucu 8 Aralık 1999 tarihinde faaliyete geçmiştir. Doğan Haber Ajansı, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta, Gözcü, Asabi, Fanatik ve Finansal Forum gazeteleri ile gruba bağlı 3 radyo ve iki televizyona (Kanal D ve CNN Türk) haber, fotoğraf ve görüntü desteği sağlamaktadır. Ajansın Türkiye çapında 26 bürosu, 50’den fazla “uydu bürosu” ve tüm ilçeler dahil 550 muhabiri bulunmaktadır. Ajansın ayrıca 6 ülkedeki 11 bürosu da dış haberlere katkı sağlamaktadır. Bu örgütlenmenin yanı sıra Türkiye’nin 7 önemli kentinde konuşlandırılan “haber araçları”, olağanüstü durumlarda haber akışının aksamaması için uydu telefonları, dijital fotoğraf makineleri ve kameralarla donatılmıştır. DHA ürettiği haber ve haber fotoğraflarını, uluslararası haber ajanslarından AP, Reuters, EPA ve SİPA Press’e, görüntülü haberleri de başta APTN, olmak üzere çeşitli uluslararası TV’lerin gündemlerine sunmaktadır. Vuslat Doğan Sabancı’nın sahibi göründüğü Doğan Haber Ajansı’nın merkezi Güneşli’deki Hürriyet Medya Towers’dadır. Genel Müdürlüğünü Uğur Cebeci’nin üstlendiği Doğan Haber Ajansı’nın Genel Koordinatörlüğünü Atilla Güner, Sorumlu Yayın Müdürlüğünü ise Mustafa Eşmen yürütmektedir. Ayda ortalama 6.000 haber, 11.000 fotoğraf ve 1.400 TV haberi hazırlayan DHA’nın grup dışındaki yazılı basın-yayın organlarına da hizmet vermesi hedeflenmektedir. 8. 9. ABC Basın Ajansı ABC Basın Ajansı, 1975 yılında ajansın sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Küçük tarafından kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana Türk medyasına haber-fotoğraf hizmeti sunmakta olan ajans, Türkiye'de fotoğraf ajansçılığı dalında rakipsiz bir konuma sahiptir. Türkiye'deki 50'ye yakın gazete ve 100'ü aşkın derginin haber-fotoğraf gereksinimini karşılayan ABC Basın Ajansı, dünya devi yirmi haber/fotoğraf ajansının Türkiye temsilciliğini de yapmaktadır. Fransa'dan Gamma, Corbis Sygma, Stills Press, Ingiltere'den Rex Features, Camera Press, London Features, London Express, Solo, Popperfoto ve ABD’den Shooting Star, Liaison International söz konusu ajanslardan bazılarıdır. ABC Basın Ajansı, aynı zamanda "Kataloglu Özgün Stock Fotoğraf" hizmetini de Türkiye'ye getiren ilk ajans olma özelliğini taşımaktadır. Dünya fotoğraf arşivlerinden yaklaşık 1,5 milyon kare fotoğrafa sahip olan ABC, bilgisayar tekniğiyle geliştirdiği arşiviyle Türk medyasının bu alandaki gereksiniminin önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Katalogları ABC arşivinde bulunan dünyaca ünlü fotoğraf ajansları şunlardır: “Liaison International (3 cilt), Rex Interstock, Roger Violette, Popperfoto (2 cilt), Gamma / Explorer / Stills, Agence Photographique Giraudon, GLMR, VISA 'Bon Voyage'.”[341] 8. 10. Magazin ve Aktüel Haberler Ajansı (MAK AJANS) MAK AJANS, 6 Temmuz 1981 tarihinde, Ankara’da gazeteci Nursal Tekin tarafından kurulmuştur. Basın-yayın organları için günlük haber bülteni yayımlayan MAK AJANS “Fısıltı Gazetesi” adı altında aylık bir yayın organı da çıkarmaktadır. İletişim ve medya dünyasındaki gelişmelere, toplumsal ve kültürel etkinliklere özel bir önem veren MAK AJANS, “magazin” haberleri üreten ilk ve tek ajans konumundadır.[342] Abonelerine on-line hizmet sunan MAK AJANS, bütün hizmetlerini Internet' ortamına aktarmıştır. 8. 11. Türk Spor Ajansı Türk Spor Ajansı 7 Ekim 1983 tarihinde Erdoğan Arıpınar tarafından kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana Türk medyasına spor haberleri konusunda düzenli hizmet veren TSA’nın en büyük özelliği, halen Türkiye’nin en uzun hayatta kalan spor ajansı olmasıdır. Kuruluş yıllarında ajansın haberleri teksirle çoğaltılarak dağıtılmış, süreç içinde gelişen iletişim teknolojilerinden yararlanılarak bilgisayar ve İnternet kanalıyla fotoğraflı bültenler verilmeye başlanmıştır. Haftanın 6 günü yayın yapan TSA, yurt içi ve yurt dışı temsilcilerinden, sporun her dalında sağladığı haberleri, Türkiye’de belli başlı yayın organları ve TV’lere ulaştırmaktadır. Cağaloğlu’ndaki kendi binasında faaliyetini sürdüren TSA, dünyanın önde gelen basın ve spor kuruluşlarıyla da haber ve fotoğraf konusunda işbirliği yapmaktadır. Zaman zaman sporun güncel konularında halk oyu araştırmaları da gerçekleştiren TSA’nın bünyesinde yetişmiş pek çok genç spor yazarı, basının çeşitli kademelerinde görev almışlardır. Ajansın kuruluşunda Anadolu Ajansı’nda da değerli hizmetler veren merhum Emin Olcay’ın önemli katkıları olmuştur. Olcay’ın ölümünden sonra TSA’nın yazı işleri sorumluluğunu 15 yıla yakın bir süre Remzi Yılmaz üstlenmiştir. TSA’nın İmtiyaz sahibi Huri Ayten Arıpınar’dır. Ajansın Genel Yayın Müdürlüğünü Erdoğan Arıpınar, Yazı İşleri Müdürlüğünü ise Muazzez Yenici yapmaktadır.[343] 8. 12. Bağımsız Basın Ajansı (BBA) Türk Haberler Ajansı’nın kurucusu Kadri Kayabal’ın oğlu Bedri Kayabal, anılan ajanstaki yöneticiliği sırasında işbirliği yaptığı UPITN'in yerini alan World Wide TV News (WTN) ajansıyla ilişkilerini geliştirerek, 1993 yılında TV alanında çalışan Bağımsız Basın Ajansı'nı kurmuştur.[344] BBA 1998 yılında uydu hizmetleri sunan ilk haber ajansı olmıuştur. Ajans tarafından ithal edilen portatif yer uydu istasyonu, Türk Telekom Şirketi tarafından verilen lisans uyarınca Türkiye'den, Balkan ülkelerinden, Azerbaycan ve Ermenistan gibi komşu ülkelerden önemli olayların görüntülerinin dünya televizyonlarına ulaştırılması işlevini üstlenmiştir. BBA’nın halen yurtiçinde yayın yapan televizyonlara ve yurtdışı yayın kuruluşlarına hizmet veren bir sabit uydu istasyonu, iki “portatif uplink”i bir de canlı yayın aracı bulunmaktadır. BBA, Avrupa ülkelerinin resmi televizyon kuruluşlarının oluşturduğu ve merkezi Cenevre'de bulunan Avrupa Yayın Birliği (EBU) adına Ortadoğu, Balkan ülkeleri ve Azerbaycan gibi Kafkas ülkelerinden canlı yayınlar yapmaktadır. 2000 yılı için EBU tarafından düzenlenen ve yedi kıtadan yapılan canlı yayınlara, BBA da Mısır'da piramitlerden yapılan uydu yayınıyla katılmıştır. Aynı yıl, televizyon yayıncılığı alanında en uzun canlı yayınlardan biri olan (3 gün süren) ve Japon devlet televizyonu NHK'nin düzenlediği Türkiye'yi tanıtıcı nitelikteki Sekai Yu-Yu (Dünyayı Gezelim) programı da BBA tarafından gerçekleştirilmiştir. BBA şu anda yurtiçindeki televizyon kuruluşlarının yanı sıra, ağırlıklı olarak EBU, APTN (Associated Press Television News), Japon televizyonları ve çeşitli yurtdışı yayın kuruluşlarına çekim, organizasyon, program yapımcılığı ve uydu hizmetleri sunmaktadır.[345] 8. 13. İktisat Haberleri Ajansı (İKA) 1952 yılında Ankara’da kurulan İktisat Haberleri Ajansı (İKA), İstanbul ve İzmir’deki büroları ve büyük illerde primle çalışan personeliyle uzun yıllar yazılı basına ekonomik konulara ilişkin haber üretimi yapmıştır. Çeyrek asrı aşkın bir süre abonelerine, günlük olarak “İktisadi Haberler Bülteni”, “İngilizce Ekonomi Bülteni”, “Uluslararası İhale Haberleri Bülteni”, “İşadamının Bülteni” (Türkçe ve İngilizce) ile “Yatırım ve Finansman Bülteni” yayımlamıştır.[346] İKA, 1966 yılından itibaren de Ankara’da haftalık “Ekonomi ve Politika” gazetesini yayımlamıştır. Bir ara abone sayısı 3.500’e ulaşan İKA, 1998 yılı Şubat ayında faaliyetine son vermiştir.[347] 8. 14. Ekonomik Basın Ajansı (EBA) 1969 yılında kurulan EBA’nın merkezi Ankara’dadır. İstanbul ve İzmir’in yanı sıra önemli kentlerde muhabirler çalıştıran EBA, ekonomi haberciliğinde ajans statüsünde Türkiye'de kurulmuş “ilk”lerdendir. EBA kurulduğu günden bu yana Türkçe ve İngilizce olmak üzere dört bülten ve bir dergi yayınlamakta, 1999 yılından bu yana da superonline ile işbirliği yaparak haberlerini abonelerine Internet üzerinden ulaştırmaktadır. Türkçe olarak, haftanın beş günü yayımlanan “Ebabülten” ile yine haftanın beş günü İngilizce olarak hazırlanan “Ebanewsletter” bültenlerinde, makro ekonomik haberler, dış ticaret verileri ve aylık yabancı sermaye yatırımlarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. Haftalık olarak Türkçe yayımlanan “Ebarapor”, yatırımlar ve ihalelerle ilgili ayrıntılı bilgileri ve değerlendirmeleri içermektedir. Kamu kuruluşlarının projelerinin de yer aldığı 30 sayfa dolayındaki bu bültenin İngilizcesi “Ebareport” dur. 1975 yılından bu yana yayımlanmakta olan “Briefing” ise, Türk iç ve dış politikasındaki gelişmeleri, ekonomideki yapısal ve konjonktürel değişiklikleri okuyucularına İngilizce olarak sunmaktadır. Briefing, Türkiye'nin en yeni ve ayrıntılı makro-ekonomik verilerini (milli hasıla, üretim, istihdam, bütçe, fiyat hareketleri, ödemeler dengesi, dış ticaret, kurlar, altın, dış borç vb.) haftalık olarak okuyucularına ulaştırmaktadır.[348] 8. 15. Türk Ekonomik Basın Ajansı (TEBA) Türk Ekonomik Basın Ajansı 1981 yılında Ankara’da kurulmuştur. Ajansın ekonomik ağırlıklı haberleri, önemli projeleri, ihaleleri ve sektörel gelişmeleri içermektedir. Bu arada büyüme hızı, iç ve dış borçlar, reel getiriler, imalat sanayi, dış ticaret, enflasyon, nakit açığı, ödemeler dengesi, bütçe, döviz rezervleri ve yabancı sermaye gibi makro verilerin yanı sıra Hazine, IMF, Dünya Bankası, krediler, Türkiye’nin kredi notları, AB, OECD, çeşitli anlaşmalar gibi uluslararası ilişkiler de haberlerin konularını oluşturmaktadır. Yasalar, atamalar, KİT’ler, Rekabet Kurulu, Merkez Bankası, ve DPT konulu haberler kadar hükümet, meclis ve dış politikayı ilgilendiren gelişmeler de abonelere aktarılmaktadır. Internet ortamından ulaşılabilen TEBA haberleri, 1996 yılından bu yana her an kolaylıkla ulaşılabilecek geniş bir arşivde korunmaktadır.[349] 8. 16. ansesNet (Anses Haber Ajansı Yorum ve Yayıncılık A.Ş.) 1996 yılında ekonomi gazetecileri Vecdi Seviğ ve Semra Cora tarafından kurulan ansesNet (Anses Haber Ajansı Yorum ve Yayıncılık A.Ş) elektronik ortamda abonelerine haber yorum ve bilgi aktaran bir iletişim sistemine sahiptir. ansesNet adıyla anılan bu sistem, basın kuruluşları ve abonelere elektronik ortamda Ankara'dan bilgi ve haber aktarmakta, ajans ve iletişim kuruluşlarına da bilgi sağlayıcı olarak hizmet vermektedir. Türkiye’nin Ankara’dan yansıyan, ağırlıklı olarak ekonomik ve siyasi gündemine odaklanmaya çalışan ansesNet, TBMM gündemini ve yasama faaliyetlerini de yakından izlemektedir. Türkiye’nin politik yaşam, ekonomi ve diplomasi alanında çözüm bekleyen önemli sorunlarını, reforma ihtiyaç duyulan konularını dosya mantığıyla irdelemeye çalışan, haber ve yorumlarını geniş bilgi bankası desteğiyle yansıtan ansesNet, gündemin yoğunluğuna göre günde ortalama 30-50 dolayında haberi yayına vermektedir. İlk kurulduğunda abonelerinin modem aracılığıyla bağlandığı ana sunucu (server) ile hizmet veren Anses Haber Ajansı yaklaşık 3 yıldır İnternet üzerinden abonelerine ulaşmaktadır. ansesNet’in 2002 yılı ilk ayları itibariyle sahibi olarak Semra Cora gözükmekte, Genel Müdürlüğünü Vecdi Seviğ, Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü ise Maruf Buzcugil yürütmektedir. [350] 8. 17. Ajans TÜBA Ajans TÜBA 1973 yılında, "Basın-Yayın Halkla İlişkiler Ajansı" olarak Sürekli Basın Kartı sahibi Etem Yazgan tarafından Ankara`da kurulmuştur. Ajansın Sorumlu Yayın Müdürü Güler Yazgan`dır. Mevzuat konusundaki 25 yıllık birikimini ve deneyimini, bilgisayar ortamına aktaran Ajans TÜBA, Türkiye`deki ilk ve en kapsamlı “Mevzuat Bilgi Bankası"nı gerçekleştirmiştir. Ajans TÜBA Mevzuatbank`ı oluşturan 66 ciltlik föyvolan (değişen yaprak) dizileriyle, 16 yıldır mevzuat yayıncılığında önde gelen kuruluşlardan biridir. Türkiye İş Bankası Genel Müdürlüğü için yaptığı günlük İzleme-Dokümantasyon çalışmasını 25 yıldır sürdüren Ajans TÜBA kurulduğu tarihten bu yana resmi ya da özel kesimdeki çok sayıda kurum ve kuruluşa, çeşitli meslek mensuplarına aralıksız haber hizmeti vermektedir. 24 yıldır her hafta yayımlanan İş-İşçi Çalışma Bülteni ve 19 yıldır yayımlanan Yeni Yasalar Bülteni ile 21 yıldır yayımlanan Toplu Sözleşmeler Bülteni, Ajans TÜBA'nın yayınları arasındadır. [351] 8. 18. Interpress (Basın Haber Ajansı) Türkiye´nin ilk “medya takip merkezi olan” Interpress, 1940 yılında İstanbul´da kurulmuştur. 1974 yılında Ankara´da bulunan Basın Haber Ajansı ile birleşen firma bu tarihten itibaren “Basın Haber Ajansı” adı altında faaliyetlerini 2001 yılına kadar sürdürmüştür. Anılan ajans, 2001 yılından bu yana hem İstanbul'da, hem Ankara'da Interpress olarak çalışmalarına devam etmektedir. Interpress, 1.000'den fazla yazılı basın organı ve 23 TV kanalını sürekli taramakta, böylece ilgi ve gereksinim duyulan tüm kupür ve görüntüleri derleyerek müşterilerine ulaştırmaktadır. Sektörlerin ve firmaların medyadaki etkinlikleri ve durumlarını gösteren medya analizlerini de hazırlayan ajans, istenmesi halinde, üyesi bulunduğu uluslararası federasyon aracılığıyla yurtdışında da medya takibi yapabilmektedir. Interpress, iki ayda bir güncelleştirilen “Medya Rehber Cd”si ile de tüm basın-yayın kuruluşları hakkındaki ayrıntılı bilgileri abonelerine iletmektedir. 23 TV kanalının 30 gün geriye dönük arşivini bulunduran Interpress, 1981 yılından bu yana 13 ulusal gazetenin arşivine de sahiptir.[352] 8. 19. Ajans Press Medya izleme konusunda hizmet veren Ajans Press'in (Medya Takip Merkezi) geçmişi 1953 yılına dayanmaktadır. O dönemde İstanbul'da kurulan Bunt Kupür Derleme Merkezi, dönemin gazetelerini izleme hizmetini yürütmüştür. Bunt'un söylenişinin ve akılda kalıcılığının zorluğu nedeniyle, 1975 yılında ad değişikliğine gidilerek şirket adı Ajans Press olarak değiştirilmiştir. Başlangıçta yazılı basın yalnızca üç kişiyle izlenirken, Ajans Press, bugün 160 kişilik kadro, İç Anadolu Bölge Müdürlüğü, Ege Bölge Müdürlüğü ve Adana İl Temsilciliği ile Türkiye'deki birçok kurum, kuruluş ve kişiye medya izleme ve ölçümleme hizmeti vermektedir. 1993 yılında televizyon izleme, basın reklamı izleme, rezervasyonlu TV reklamı izleme ve medya analiz hizmetlerini devreye sokan ve Uluslararası Kupür Büroları Federasyonu FIBEP ile Uluslararası Radyo Televizyon İzleme Derneği IABM üyesi olmaya hak kazanan Ajans Press, böylece dünyanın her yerinde medya izleme hizmeti vermeye başlamıştır. 1997 yılında radyo izleme, deşifre hizmetleri, çeviri hizmetleri ve Medya Bilgi Bankası, 2000 yılında internet izleme, elektronik izleme, TV reklam izleme, bülten dağıtım hizmetleri ve CD Arşiv ürünlerini hizmet yelpazesine katan Ajans Press, medya izlemede "full service ajans" olarak yalnızca Türkiye'nin değil, dünyanın da sayılı medya izleme şirketlerinden biri haline gelmiştir.[353] 8. 20. Elektronik Bilgi Merkezi (EBM) Elektronik Bilgi Merkezi (EBM) 1993 yılında kurulmuştur. EBM iki ayrı alanda çalışmalarını sürdürmektedir. Bunlardan ilki ekonominin temeli olan verilerin elektronik ortamda dağıtılmasıdır. Böylece döviz ve altın bilgilerindeki değişmeler anında sisteme yansıtılarak gerek telefon sistemi (voice systems) gerekse internet üzerinden online bağlanan abonelere ulaştırılmaktadır. Öteki alanda ise EBM abonelerine siyasi, ekonomik, güncel, ulusal ve uluslararası "haber portal" hizmeti vermektedir. 8. 21. Öteki Ajanslar Çeşitli alanlarda etkinliklerde bulunan söz konusu ajansların yanı sıra özel televizyon kanallarının ATV Haber Ajansı, Show Haber Ajansı, Star Haber Ajansı, Yurt Haber Ajansı vb. gibi kendi yayın organlarına görüntülü ve sesli haber üreten ajansları vardır. Ayrıca Per Ajans, Veri Haber Ajansı, Uluslararası Basın Ajansı, Nergis Haber Ajansı, Ulusal Haber Ajansı, EY-HA Haber Ajansı vb. gibi haber ajansları da faaliyetlerini sınırlı bir biçimde sürdürerek medya kuruluşlarına hizmet vermektedirler. Bu arada İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu (İletişim Fakültesi) bünyesinde kurulan İÜHA (1989), Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde kurulan MİHA (1994) ve Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde kurulan YİHA (2000) adlı haber ajansları, öğrencilerin uygulama yapmalarına olanak sağlarken bir yandan da özellikle yazılı kitle iletişim araçlarına haber servisi gerçekleştirmektedirler.[354] Nurçay Türkoğlu, “Türkiye’de Haber Ajansları”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1984), s. 59. [328] [329] İnuğur, a. g. y. , s. 455. [330] Nesli Gedik ile yapılan görüşme, 10.01.2002. [331] Topuz, a. [332] ANKA, g. y. s. 183. İnternet, 05.10.2001. [333] Bengi, Türkiye'de Haber Ajansçılığı", ss. 2.807-2.8016. [334] İnuğur, a. g. y. , s. 456, [335] Bengi, Türkiye'de Haber Ajansçılığı", ss. 2.807-2.8016. [336] Baki Özilhan ile yapılan görüşme, 05.01.2002. [337] İHA, Internet, 09.12.2001. [338] Bengi, "Türkiye'de Haber Ajansçılığı", ss. 2.807-2.816. [339] Cihan Haber Ajansı, İnternet, 05.10.2001. [340] Ayşegül Arıkan ile yapılan görüşme, 08.01.2002. [341] Mustafa Küçük ile yapılan görüşme, 07.01.2002. [342] MAK AJANS, İnternet, 09.12.2001. [343] Erdoğan Arıpınar ile yapılan görüşme, 03.01.2002. [344] Bengi, Türkiye'de Haber Ajansçılığı", ss. 2.807-2.8016. [345] Işın Ekinci ile yapılan görüşme, 15.01.2002. [346] Türkoğlu, a. g. y. , s. 70. [347] Yusuf Tavus ile yapılan görüşme, 08.01.2002. [348] Yavuz Tolun ile yapılan görüşme, 07.01.2002 [349] TEBA, [350] Vecdi Seviğ ile yapılan görüşme, 10.01.2002. [351] TÜBA, [352] İnternet, 02.11.2001 Pınar Özdemir ile yapılan görüşme, 08.01.2002. [353] Ajans [354] Internet, 08.01.2002. Press, İnternet, 02.11.2001. Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 65. 9. ULUSLARARASI HABER AJANSLARI 9. 1. AP (Associated Press) Günümüzde de kitle iletişim araçlarının en önemli haber kaynakları, geçtikleri haberlerin gerek yoğunluğu, gerekse çeşitliliği açısından haber ajanslarıdır. En eski haber ajansı olmamasına rağmen, AP, geniş haber kaynakları, yaygın haberleşme ağı, çok sayıda abonesi, birçok olayda kanıtlanmış güvenilirliği, yeni teknolojilerden kısa sürede yararlanma yeteneği ve dakikada 1.200’den 9.600’e kadar değişen sözcük ( Datastream ve Datafeature) yayın kapasitesiyle, uluslararası haber ajansları arasında en büyüğü ve en etkinidir.[355] Şöyle ki AP’de, haber ve fotoğraf başına ücret alan muhabirler dışında, 600’e yakını teknik uzman olmak üzere, 3.000’den fazla kişi çalışmaktadır. AP, bugün ABD içinde, 1.700’ün üzerinde gazeteye (İngilizce yayımlanan günlük gazetelerin yaklaşık yüzde 97’si ile günlük olmayan ve öteki dillerde yayımlanan 230 gazete), 6.000 dolayında TV ve radyo istasyonuna hizmet vermektedir. Böylece AP’nin, ABD’nin yanı sıra 112 ülkede (71’i azgelişmiş ülkeler) 8.500 dolayında olmak üzere, toplam 15.000’den fazla abonesi bulunmaktadır. 145’i, ABD’nin eyalet merkezleri ve önemli kentlerinde, 95’i 78 ülkede olmak üzere, toplam 240 bürodan sağlanan haberlerle (çeşitli haber masalarına gelen günlük haber sayısı 3.000 dolayındadır.) AP, 24 saat süreyle, 6 dilde (İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Flamanca ve İsveççe) ortalama 20 milyon kelime haber, 1.000’i aşkın fotoğraf ve grafik yayımlamaktadır.[356] Ünlü yazar Mark Twain, daha 1906 yılında “Associated Press Kooperatifi”nin genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada, “Evrenin her köşesini aydınlatan iki güçten birinin gökte güneş, yerde ise Associated Press olduğunu” söylemiştir. [357] 1943 yılında, belirlenen koşulları yerine getiren tüm ABD gazetelerinin, AP’ye, kooperatif üyesi biçiminde katılmaları için başlatılan girişimler sırasında, yasal kararda görüşlerini açıklayan jüri üyesi yargıç Learned Hand şöyle demiştir: “AP, dünyanın her köşesinden haberler toplayan, son derece yoğun bir ağa sahip muazzam bir teşkilattır ve benzer kuruluşların en büyüğüdür; Amerikan basınının ana bilgi kaynağıdır ve evrensel olarak birincil önemi kabul edilmiştir.” Böylece “Amerikan İmparatorluğu’nun en güçlü silahlarından biri haline gelmiş bulunan AP”, dünya nüfusunun 1/3’ünden fazlasına ulaşan haberlerin altında imzasını bulundurmaktadır. Kuruluş Dünya üzerinde, kooperatif biçiminde örgütlenerek, kar beklemeden yalnızca üyelerine hizmet amacıyla kurulan ilk haber ajansı AP’dir. AP, 1848 yılının Mayıs ayında, James Gordon Bennett'in öncülüğünde, New York’ta yayımlanan Journal of Commerce, Courier and Enquirer, Express, Herald, Sun ve Tribune adlı 6 gazeteyi temsil eden 10 kişinin girişimiyle “New York Associated Press” adıyla kurulmuş, 1892’den itibaren de “Associated Press” adını almıştır.[358] AP'nin kuruluş nedeni, ABD gazetelerinin o dönemdeki ekonomik sorunlarıdır. Şöyle ki: telgrafın icadı gazetelere büyük kolaylıklar getirmiştir; ancak haber toplama ve ulaştırmadaki güçlüklerin yanı sıra telgraf ücretlerinin pahalılığı, gazetelerin bütçelerini ciddi bir biçimde sarsar olmuştur. Bu nedenle gazete yöneticileri, haber maliyetlerini en aza indirmek için, kar amacı gütmeyen, kooperatif özellikli bir haber ajansı kurarak ortak çalışmaya karar vermişlerdir.[359] Journal of Commerce'in temsilcisi Davide Hale bu konuda şunları söylemiştir: "New York gazeteleri arasındaki ortak bir çaba telgraf maliyetlerini karşılayabilecek, telgraf acentelerinin haber toplama işine girmesine etkili bir biçimde engel olabilecektir. Eğer kamuoyuna ABD'den ve dünyadan haber sağlanmak isteniyorsa, batıdan ve ülke dışından haberler edinmek için gazeteler birlikte çalışmalıdır." Kuruluşundan kısa bir süre sonra AP’ye, Boston gazeteleri, Batı Gazeteler Birliği (Western Associated Press), Güney Gazeteler Birliği, (Southern Associated Press) ve Philadelphia Gazeteler Birliği (Philadelphia Associated Press) de katılmışlardır. AP bu gazetelere haber geçerken, bu gazetelerden aldığı bölgesel haberlere de bültenlerinde yer vermiş, böylelikle ajansın, yöresel haber toplama örgütleri de oluşmaya başlamıştır.[360] AP’nin yayınlarında, kuruluşundan itibaren Washington ve yabancı kaynaklı haberler büyük bir ağırlık oluşturmuştur. Daniel Craig 1849 yılında, Kuzey Amerika’da bir liman kenti olan Halifax’da (Nova Scotia) ajansın ilk dış bürosunu açmıştır. O dönemde, Avrupa’dan gelen gemilerden sağlanan haberler, Kuzey Amerika’nın bu uç noktasından New York’a telgrafla gönderilmiştir. Bu uygulama Amerika ve Avrupa kıtaları arasında transatlantik telgraf hattının çekildiği 1866’ya kadar devam etmiştir[361]. 1875 yılında ise ilk telefon hatlarının çekilmesiyle New York-Washington arasında günde 20.000 kelimelik bir haber bülteninin aktarılması sağlanmıştır. Başlangıçta AP’nin Washington’da tek bir muhabiri varken, günümüzde AP’nin aynı bürosunda 150’den fazla gazeteci çalışmaktadır. AP’nin bu bürosundaki, TV ve radyolara hizmet veren serviste görev yapanların sayısı ise 100’ü aşkındır. Haber Politikası AP’nin ilk Washington muhabiri Lawrence Gobright, (14 Nisan 1865 tarihinde, Başkan Abraham Lincoln’e, Ford Tiyatrosu’nda yapılan suikast haberi, bu muhabir tarafından geçilmiştir.) kuruluşundan bu yana AP’nin değişmez yayın ilkesini, 1856 yılında şu sözlerle özetlemiştir: “Görevim gerçek olayları aktarmak. Aldığım bilgileri yorumlama hakkına sahip değilim. Çünkü haberlerim, değişik eğilimlerdeki birçok gazeteye gönderiliyor. Dürüst ve tarafsız olmak zorundayım.”[362] AP bu ilkeye elden geldiğince uygun bir yayın politikası izlemiştir. Bu çerçevede, 1971 yılında 1.300 gazeteci arasında yapılan bir araştırma sonucunda “en güvenilir haber ajansı” olarak AP seçilmiştir. Dışa açılma ve tekelleşme girişimleri AP, üyelerinin ve abonelerinin sayısını artırırken, haber yoğunluğunu çoğaltma ve ağını genişletme çabalarını da sürdürmüştür. Böylece ABD’de etkinliğini ve bir ölçüde tekelini perçinleyen AP, 1872 yılında Havas (Fransız), Wolff (Alman) ve Reuter (İngiliz) ajanslarıyla da haber değişimini öngören anlaşmalar imzalamıştır. (Anılan 3 haber ajansının kendi aralarındaki işbirliği, 1859 yılında başlamıştı.) Bu anlaşmalara göre, AP bu 3 ajanstan alacağı haberlere ücret ödeyecek, Avrupa’da ve Güney Amerika’da, hiçbir müşteriye doğrudan servis yapmayacaktı. Buna karşılık, bu 3 ajans, ABD’de yalnızca AP’ye haber verebileceklerdi.[363] 1902 yılında, Küba, Filipinler ve Orta Amerika ülkelerinin bazı basın ve yayın organlarının istekleri üzerine, AP bu kuruluşlarla, telgrafla haber ulaştırma anlaşmaları imzalamıştır.[364] 1925 ve sonrası yıllarda, AP, Havas ve Reuter, işbirliği anlaşmaları imzalamayı sürdürmüşlerdir. 1927 yılında imzalanan bir anlaşmayla, AP, Latin Amerika ve Kanada’da haber dağıtma tekelini almış, Güney Amerika Reuter’e açılmış, Uzakdoğu Havas’a bırakılmıştır. Ancak, 31 Aralık 1931’de, AP uluslararası ajanslarla işbirliği yapmayı öngören bütün anlaşmaları bozmuş, 1932 Şubat’ından itibaren de tam bir özgür çalışma ve serbest piyasa içine girmiştir. Bu tarihten sonra da, haber ajansları arasındaki işbirliği anlaşmaları, eğer olanak bulunursa, ikili olarak yapılmıştır. Bunun da ilk örneği, AP’nin 1933 yılında Japon Rengo haber ajansıyla imzaladığı anlaşma olmuştur.[365] 1944 yılında, öteki uluslararası haber ajansları arasındaki işbirliği anlaşmaları da ortadan kalkmış ve bütün haber ajansları, tüm dünyada tam bir serbest rekabet içine girmişlerdir. Uygulamadaki “İlk”ler AP teknolojinin yanı sıra mesleki alanda da birçok ilk uygulamaya imzasını atmış bir haber ajansıdır. Şöyle ki; - 1875 yılında, New York-Washington arasında haberlerin ulaştırılması için sürekli telgraf hattı kiralamıştır. - 1899’da, Uluslararası bir yat yarışmasına ilişkin haberleri telsiz kullanarak aktarmıştır. - 1914’te haber yayınında, Mors Alfabesi’nden “teleskriptör” uygulamasına geçmiştir.[366] - 1916’da uluslararası bir beyzbol turnuvası 26.000 millik hat aracılığıyla naklen verilmiştir. - 1919 yılında, 22 Güney Amerika gazetesinin isteği üzerine, bu gazetelerin yayımlandığı ülkelere yönelik “Latin Amerika Servisi” başlatılmıştır.[367] - AP bültenlerinde, 1922 yılından itibaren önemli ve özel haberlerde muhabirlerin imzası verilmeye başlanmıştır. - Aynı yıl Simpson adlı AP muhabiri ilk Pulitzer Ödülü’nü kazanmıştır.[368] - AP, 1923’te magazin servisini kuran ilk haber ajansıdır. - 1927 yılında, daha sonraları dünyanın en kapsamlı fotoğraf hizmetlerini verecek olan fotoğraf servisi kurulmuştur. (Fotoğraflar abonelere, kuryeler aracılığıyla ya da posta-koli servisiyle kara, hava, deniz ve tren yollarından yollanmaktaydı.)[369] - 1 Ocak 1935’te, ABD’nin 25 kentindeki alıcılara, 16.000 km. uzunluğundaki kablolar aracılığıyla ilk tele-foto (Wirephoto) ulaştırılmıştır. Bu teknikle abonelere ulaştırılan ilk fotoğraf, New York yakınlarında meydana gelen bir uçak kazasına ilişkindir.[370] - AP, ayrıca 1935 yılında Kuzey Amerika ve Avrupa’da ilk uluslararası ve sürekli tele-foto servisini kurmuştur. - 1942 yılında, radyo ve televizyonlar için oluşturulan serviste, mikrofona okunmaya hazır haber bültenleri üretilmeye başlanmıştır. - AP 1946 yılında, spor haberleri için ayrı bir servis kuran ilk haber ajansıdır. - 1955 yılında AP, tele-foto hattını Antarktika dışındaki tüm dünya ülkelerine ulaştırmıştır. - 1960 yılında AP arşivleri IBM bilgisayarlara yüklenmeye başlanmıştır. - 1966'da ekonomik bülten yayını için, Wall Street Journal gazetesini yayımlayan "Dow Jones" şirketi ile işbirliğine girişilmiştir. - 1967 Uydu aracılığıyla Honolulu ve Londra arasında ilk fotoğraf aktarımı gerçekleştirilmiştir. - 1970 AP haber aktarımında elektronik çağa girmiş, kağıt ve daktilolar yerlerini "katodik ekran"lara bırakmıştır. [371] - 1972 yılında, AP haber merkezine CRT bilgisayar sistemi yerleştirilmiştir. Böylece haber aktarımında “typewriters” teletypesetters” kullanımına son verilmiştir. - 1973 yılında tele-foto (faksimile) servisi, ABD’de “laserfoto”, Avrupa’da ise “laserfax” denilen sisteme dönüştürülmüştür. - 1974 yılında açılan bir serviste hazırlanan seslendirilmiş haberlerle röportajlar 1.000’in üzerindeki aboneye ulaştırılmaya başlanmıştır. - 1976’da, dakikada 9.000 baud hızla 1.200 kelimelik haber yayını sağlayan “Datastream” sistemine geçilmiştir. (Bu sistem AP'de kullanılmaya başlandığında, öteki haber ajanslarının yayın hızı dakikada 60 kelimedir.) - 1977’de, fotoğraf yayını için “elektronik karanlık oda” sistemi devreye sokulmuştur. (Aynı yıl AP’nin ABD’de, 500 fotoğraf yayın istasyonu, 800 alıcı merkezi bulunuyordu.) - 1977 yılında yine spor haberlerinin yayını için 24 saat çalışan ayrı bir kanal açılmıştır. (AP her yıl bir "Spor Almanak"ı da yayımlamaktadır.) - 1979’da televizyonlar için görüntülü haber servisi APTV kurulmuştur. (Bu servisin adı 1998’de [APTN-Associated Press Television News]) olarak değiştirilmiştir.) - 1980 yılında haber ve fotoğraflar, çanak anten sahibi abonelere uydudan gönderilmeye başlanmıştır. - 1982 yılında, “Laserphoto II” sistemiyle uydudan renkli fotoğraf yayını gerçekleştirilmiştir. Böylece fotoğraf nakli için analog telefon hatlarını kullanma dönemi sona ermiştir. (AP arşivinde 700.000 dolayında fotoğraf bulunmaktadır.) - 1984’te tümüyle uydu yayın sistemine geçilmiş, 1988’de ise ikinci bir uydu kullanılmaya başlanmıştır. (GTE Spacenet III-R)[372] - 1986 yılında TV’ler için video-banda çekilmiş haber bültenleri hazırlanmıştır. - 1988'de AP ve UPI, tüm dünya ülkelerine tele-foto yayını yapar hale gelmişlerdir. - 1989’da dijital fotoğraf yayın sistemi servise sokulmuştur. Böylece renkli fotoğraf nakli süresi 15 saniyeye indirilmiştir. - 1990’da yazılı ve görüntülü medya için bilgisayarlı AP Grafik Bankası (AP GraphicsBank) kurulmuştur. - 1991'de sayısal fotoğraf iletim teknolojisinin yeni ürünü "AP Leaf Picture Desks" alıcıları kullanılmaya başlanmıştır. - 1994 yılında foto muhabirleri için özel üretilmiş “AP News Camera 2000” dijital fotoğraf makineleri kullanılmaya başlanmıştır. Aynı yıl AP daha da genişleterek Londra’yı ikinci merkez yaptığı görüntülü haber yayınıyla (APTV), REUTERS Television RT (Amerika'da ABC bağlantılı), World Television News WTN, (Amerika'da CBS bağlantılı) ve L'Union Européenne de Télévision UET (Avrupa Televizyonlar Birliği) arasında sıkı bir rekabet ortamına girmiştir.[373] - 1994’te yine radyo istasyonlarına 24 saat haber hizmeti veren “AP All News Radio Network” sistemi oluşturulmuştur. - 1996 yılında, önemli olayları görüntülemek için “Super Bowl XXX” dijital fotoğraf makineleri kullanılmaya başlanmıştır. Aynı yıl, 13 Batı eyaleti için bölgesel yayın “Western Regional Service” başlatılmıştır. - 1998’de AP bünyesinde, televizyonlara spor görüntüleri geçen bir yan kuruluş hizmete girmiştir. (SNTV) Bu gelişmeler sürerken AP muhabirleri 46, foto muhabirleri 27 Pulitzer ödülü almışlardır. “Photo Pulitzer” ödülünün 6’sını, foto muhabirleri, 1991 ile 1996 yılları arasında, üst üste kazanmışlardır.[374] AP’nin en önemli başarılarından biri de, 28 Ocak 1986 günü, Cap Canaveral’e özel olarak gönderilen muhabir Howard Benedict’in, Challenger füzesinin fırlatıldıktan çok kısa bir süre sonra içindeki 7 kişiyle infilak etmesini, tüm ajanslardan önce vermesi olmuştur. Benedict, füzenin saat 11.38’deki fırlatılışını telefonla yazdırırken, bir anormallik olduğunu bildirmiş ve 73 saniye sonra füze patlamıştır. Haber AP abonelerine saat 11.41’de geçilmiştir.[375] Öteki Hizmetler - AP Eğitim Servisi’nde (Educational Services Division), eğitici filmler hazırlanır. - AP, “Wide World” adlı başka bir şirketiyle de, üye olmayan kuruluşlara özel fotoğraf ulaştırır, “Fotoğraf Kütüphanesi“ (Phototheque) hizmeti verir. - AP, yan kuruluşu olan PA “Press Association” aracılığıyla da özel abonelerine, iş, çalışma ve finans hayatına ilişkin haberler ulaştırır. - AP muhabirlerinin güncel olaylara ilişkin olarak yazdıkları kitaplar da, ayrı bir serviste (AP Book Division) basılarak satışa sunulur. Ekonomik Bülten AP çok geniş haber ağının yanı sıra gelişme yıllarında yayımlamaya başladığı (1967) ekonomik haberler bülteni de saygınlığını artırıcı bir etken olmuştur. “AP-DJ” diye adlandırılan ve AP’nin uzman muhabirleriyle “Wall Street Journal”ı yayımlayan “Dow Jones & Co.” şirketinin uzmanları tarafından hazırlanan bu mali ve ekonomik bülten, Financial Times, Wall Street Journal gibi dünya çapında ünlü ekonomi dergilerinin yanı sıra ABD dışında da 43 ülkenin basın ve yayın organlarına ulaştırılmaktadır.[376] Yönetim AP'nin merkezi New York'taki Rockefeller Center'dadır. Kar amacı gütmeyen, kooperatif nitelikli ajansın iki türlü üyesi bulunmaktadır; “asıl üyeler” ve “katılmış üyeler”. Katılmış üyeler, AP’ye yerel haber geçmek zorunda değildirler, ayrıca oy hakları da yoktur. Asıl üyeler (Genel Kurul), üye sayısı, tüzüğe göre 18 ile 24 arasında değişen Yönetim Kurulu’nu seçerler. Yönetim Kurulu’nun en az 3 üyesi, nüfusu 50.000’den daha az olan kentlerde yayımlanan bağımsız (daha çok nüfuslu kentlerde yayımlanan büyük gazete grupları tarafından denetlenmeyen ve onlarla hiçbir biçimde ilişkisi bulunmayan) gazetelerin temsilcileridir. 6 üye, 3 yıl için, genel kurulun her yıl nisan ayındaki toplantısında seçilir. Yönetim Kurulu, ocak, nisan ve ekim aylarında olmak üzere, yılda üç kez toplanır. Gerekirse bu ayların dışında olağanüstü toplantı da yapılabilir. Tüzük, yönetim kuruluna iki yıl görev süreli 3 üye seçme hakkı vermiştir. Oy hakkına sahip bu üyeler, geleneksel olarak radyo ve TV temsilcileri arasından seçilir. Yönetim kurulu, kendi arasından bir başkan ve en az 5 kişilik bir yürütme kurulu seçer. Başkanın ayrıca iki yardımcısı vardır. Genel müdür, genel müdür yardımcıları (sayıları yönetim kurulu tarafından belirlenir), genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, mali işler sorumlusu ve yardımcısı kooperatifin ücretli personelidir.[377] Ajansın, enformasyon-fotoğraf, üyeler, dünya servisleri, radyo-televizyon, personel, haberleşme ve mali servis olarak 7 bölümü ve bunlara bağlı çeşitli müdürlükler vardır. Ajans üyeleri, yayın ya da yayım yaptıkları yerleşme alanlarının nüfusları ölçüt alınarak düzenlenmiş ücretleri, kooperatif üyesi olarak her yıl öderler. AP ve Türkiye Türkiye’ye yönelik AP bülteni, günlük ortalama 300 haber içermektedir. Bu haberlerin, bir bölümü A.A tarafından çevrilerek abonelere aktarılmaktadır. Türk medyasının dış haberler konusunda ana haber kaynağı durumunda olan A.A’nın her gün yayımladığı dış haberlerin ¾’üne yakını uluslararası büyük ajanslar kaynaklıdır. Bunlar arasında da AP kaynaklı haberler, önemli bir bölümü oluşturmaktadır. Kablolu yayının da devreye girmesiyle Türk medyasının dış haberleri değişik kaynaklardan izleme şansının arttığı söylenebilir. Ancak medya yine dış haberleri, büyük oranda A.A’nın bültenlerinden alma alışkanlığını sürdürmektedir. Kendi dış haberler servisi bulunan basılı ya da görüntülü medya organları bile, 3 büyük ajanstan gelen haberleri, çoğu kez birbirine yamayarak kullanma eğilimindedir. Ayrıca günümüzde basın-yayın organları, yüksek maliyetleri ileri sürerek önce iç bürolarını, sonra da dış bürolarını kapatarak, habere kaynaktan ulaşma şansını ortadan kaldırmaktadırlar. Böylece, belirli kaynaklara bağlı ve özellikle yabancı haber ajanslarına bağımlı olarak gerçekleşen dış haber trafiğinin oluşumuna katkıda bulunduğu sağlıksız kamuoyunun değer yargıları da, sıkça eleştiri konusu olmaktadır. Öteki AP'ler Dünya üzerinde AP (Associated Press) adını kullanan 2 haber ajansı daha bulunmaktadır. Bunlardan biri Avustralya Haber Ajansı AAP (Australian Associated Press) ötekisi ise Pakistan Haber Ajansı APP (Associated Press of Pakistan)'dır. AAP (Australian Associated Press) AAP 1936 yılında, Londra ve New York'ta oluşturulan bürolardan Avustralya kitle iletişim araçlarına deniz aşırı haberleri ulaştırmak için kooperatif biçiminde kurulmuştur. "News Group", "Fairfaix Group", "West Australian Newspapers" ve "Harrip Group" adlı 4 şirketin sahibi olduğu AAP "Active Media" adlı bölümüyle, günümüzde, yazılı, sesli ve görüntülü Avustralya kitle iletişim araçlarının yanı sıra devlet organlarına, iş çevrelerine ve mali piyasaya da hizmet vermektedir. Öte yandan, AAP desteğiyle 1991'de oluşturulan AAPT şirketi, bugün Avustralya'nın üçüncü büyük telekomünikasyon şirketidir.[378] APP (Associated Press of Pakistan) APP, 1947 yılında Pakistan'ın bağımsızlığına kavuşması üzerine kurulmuş bir resmi ajanstır. Yasal statüsüne 1961 yılında kavuşan APP'nin genel müdürünü hükümet atamaktadır. İlk bürolarını Karachi, Lahore ve Rawalpindi'de açan APP, sonraki yıllarda gelişerek haber ağını tüm ülkeye yaymıştır. APP günümüzde, Pakistan'ın yazılı, sesli ve görüntülü kitle iletişim araçlarına haber, fotoğraf ve TV filmi sağlamaktadır. Uluslararası haber ajanslarıyla da işbirliği yapan APP, ayrıca iş çevrelerine ve mali piyasaya yönelik ekonomi bülteni de yayımlamaktadır.[379] 9. 2. UPI (United Press International) United Press International (UPI), 21 Haziran 1907’de, “United Press Association” (UP) adı altında, “İsteyen herkesin, ücretini ödeyerek bir ajanstan haber satın almaya hakkı vardır.” ilkesiyle kurulmuştur. Dünyada “özel kişilere ait olarak kurulmuş en büyük ajans” özelliğini taşıyan UPI’ın abone sayısı bir ara 7 bini bulmuştur.[380] ABD’nin Orta Batısı’nda faaliyet gösteren Scripps-Mc Rae Yayın Birliği’nin (ScrippsMcRae Press Association) sahibi gazeteci Edward Wyllis Scripps, 1900’lü yılların başında Pasifik kıyılarında “Scripps News Association”u kurmuş, 1906’da Doğu’da faaliyet gösteren küçük bir haber ajansı olan “Publishers Press”i satın almış, 1907’de de bu üç kuruluşu birleştirerek “United Press”i ortaya çıkarmıştır. Dünya haber trafiğinin, ABD’de 59 yıldır Associated Press, öteki ülkelerde ise çoğunlukla devlet tarafından desteklenen ve denetlenen ajansların elinde olduğu bir dönemde, bir tepki olarak kurulan UP, haberlerde muhabir adı veren, daha çok yerel haber kullanan, özel haberleri artıran, içerikli röportajlar yayımlayan, fotoğraf konularına özen gösteren ve biçimin niteliğine ağırlık veren ilk ajans olmuştur. Aynı zamanda, Scripps-Howard gazeteler grubunun, United Feature Syndicate’in ve World Almanac’ın da sahibi olan, ajansın kurucusu E. W. Scripps, haber almaya kısıtlama konulamayacağı ilkesini savunarak, haber tekelciliği konusunda şunları söylemiştir: “Tekellere inanmıyorum. Tekeller uzun vadede, kurbanlarından daha çok sıkıntı çekerler. AP kurucularının tam olarak yapmak istedikleri gibi, tek büyük bir haber tröstünün bu ülkede gazeteciliğin hayrına olacağına inanmıyorum. Sen ışık tut, halk kendi yolunu bulacaktır. AP bir tekeldir. Tekel, bir gazete sahibinin yaşaması ya da ölmesi kozunu elinde tutar. Görüşleri, o ajansın yöneticilerinin görüşlerine uymayan yayıncı yaşayamaz.”[381] UP'nin kitle iletişim dünyasında ününü perçinleyen sloganlardan biri de, "Ajans muhabirinin haberini, Omaha'daki sütçü için yazması gerektiği"dir. (The Omaha City milk-man) Fransızlar'ın deyimiyle de "Pour Monsieur tout le monde". (Bay herkes için.) Bir başka slogan da, ajans haberciliğinde hız kavramının önemini vurgulayan "Bir haber ajansı için her dakika işin tamamlanma anıdır." (Chaque minute est l'heure de bouclage), (Deadline every minute)[382] United Press, 1909 yılında Japon “Nippon Dempo Tsushin Sha” haber ajansına kabloyla haber iletmeye başlamıştır. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla abone sayısını ikiye katlayan UP, Güney Amerika’ya da yayın yapmaya başlamıştır. 1922 yılında Asya kıtası ve Britanya İmparatorluğu ülkelerinin yanı sıra Çin de, UP’nin yayınlarını almaya başlamıştır. 1929 yılında UP, 45 ülkede 1170 aboneye servis yapar hale gelmiştir. UP, 1935 yılında ise Amerikan radyolarının çoğunluğuna servis veren haber ajansı konumuna gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı başladığında 52 ülkede 1715 aboneye sahip bulunan ajans, savaş sırasında 486 dış abonesinden bazılarını kaybetmesine rağmen, 1944 yılında UP'nin yabancı abone sayısı 543’e yükselmiştir. 1951 yılında teleksle haber iletimi terk edilerek, ekranda haber izleme yöntemine geçilmiş, bir yıl sonra da UP, televizyonlar için uluslararası haber filmi servisini başlatmıştır. Yine aynı yıl fotoğraf aktarımı için klasik tele-foto yöntemi mekanikleştirilmiş, deniz aşırı yayınlarda Mors uygulaması, yerini “radiotéléscripteur” yöntemine bırakmıştır. 1957'de ajansa bağlı bulunan "UPI Newsfilm Operation" ile "British Independent Television" birleşerek "UPI Television News"u (UPITN) oluşturmuşlardır. (Bu kuruluş günümüzde, bazı ABD televizyon kanallarının da sahibi olarak '"World Television News" (WTN) adı altında işlevini sürdürmektedir.[383] 1958 yılında, 1909'da William R. Hearst tarafından kurulmuş International News Service (INS) ile birleşerek United Press International (UPI) adını alan ajansın, ABD’de 96, öteki ülkelerde ise 81 bürosu bulunmaktaydı. 100’ü aşkın ülkede 48 dilde yayın yapan ajansın 1.823 kadrolu personelinden 1.245’i ABD’de çalışmaktaydı.[384] 1960’lı yıllarda, ABD’deki günlük gazetelerin yüzde 40’tan fazla bir bölümünün AP’ye, yüzde 25 kadarının UPI’ye, geri kalan yüzde 25’in ise her iki ajansa abone oldukları belirlenmiştir. Gazetelerin yüzde 5’i kadarının da hiçbir ajansa abone olmadıkları ortaya çıkmıştır.[385] 1963'te ekonomi haberleri servisi "Unistok" kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda ajans, günde ortalama 11 milyon kelime ve 200 fotoğraf servisi yapmıştır. Televizyon istasyonları için aktüalite filmleri hazırlayan UPI, 70 ülkede 120 televizyon istasyonuna hizmet ulaştırmaktaydı. Denizdeki gemiler için de yayın yapan ajans, abonelerin özel istekleri için de fotoğraf servisi hizmeti vermekteydi.[386] 1970 yılında, UPI’nin dünya üzerinde, 1.200’ü gazete olmak üzere 6.700 dolayında abonesi bulunmaktaydı. AP ise 1.265 gazeteye, 3.400 radyo ve televizyon istasyonuna hizmet götürmekteydi. 1970’li yılların ortalarında UPI teknolojik yenilikleri ajans bünyesine uygulamak için gereken maddi kaynağın yetmezliği ile yerel abonelerin eksilmesi gibi iki temel nedenden dolayı ekonomik sıkıntıya düşmüştür. UPI'nin, AP ile rekabeti 1976 yılında sona ermiş, buna rağmen UPI, yeni teknolojileri uygulamayı sürdürmüş, bilgisayar-uydu bağlantı sistemleri devreye sokulmuş, lazer-foto kullanılmaya başlanmıştır. Aynı yıl UPI, abonelerinin çıkarlarını gözeten ve yönetim politikaları konularında çalışan 15 üyeli "Basın Danışmanlık Kurulu" adlı bir kurul oluşturmuştur. UPI, Şubat 1978'de ise yıllık 2.2 milyon dolara ulaşan telgraf hattı kiralama masrafını karşılamak için "çalışanların ücretlerini dondurma" talebinde bulunmuş, bu istek sendika tarafından 32'ye karşı 642 oyla kabul edilmiştir. Aynı yıl yurt dışında 36’sı ulusal ajans olmak üzere toplam 2.246 aboneye, ABD’de ise 1.134 gazete ve çeşitli basın ve yayın organları ile 3.699 radyo istasyonuna yayın yapan UPI’nin, 92 ülkedeki abone sayısı 7.079’a ulaşmıştır.[387] Buna rağmen 1978'de, beş milyon dolar zarar eden Scripps, bir yıl sonra UPI'nin satışa çıkarıldığını duyurmuştur. İngiliz REUTERS ile bazı uluslararası haber ajansları önceleri bu satışla ilgilenmiş gibi görünmüşlerse de alıcı çıkmamıştır. 1979'da, ajansın Dallas-Fort Worth'deki iletişim ve bilgisayar sistemleri 10 milyon dolar tutan bir yatırımla yenilenmiştir. Aynı yıl New York'ta yeni merkezine taşınan ajansın, fotoğraf yayını sayısal tekniğe dönüştürülmüştür. 1981'de ajansın ABD'deki aboneleri yayınları uydudan almaya başlamışlardır.[388] 22 Haziran 1982'de Scripps şirketi, UPI'yi, gazetecilik deneyimi olmayan, “insan hakları savunucusu ve Vietnam Savaşı karşıtı” E. Geissler ve Douglas F. Ruhe adlı 35 ve 37 yaşlarındaki iki genç girişimciye satmıştır. Sahip oldukları “Media News Corporation” adlı şirket adına, UPI’yi satın alan bu iki genç, kendi paralarıyla yatırım yapmadan, sağladıkları 7.8 milyon dolarlık krediyle ajansı yeniden atağa kaldırmaya kalkışmışlardır. Bu girişimler de sonuç vermeyince, 28 Nisan 1985 günü UPI’nin 45 milyon dolar zararda olduğu açıklanmıştır. Nisan 1985'de UPI, 1850 çalışanına, maaş çeklerini karşılayacak yeterli fonları olmadığından, ödeme yapamayacağını bildirmiş, iflas istemiyle mahkemeye başvurmuştur. Meksika'daki 62 günlük gazetenin yer aldığı “El Sol Grubu”nun sahibi milyarder Mario Vazquez Rana, 1986'da UPI'yi ele geçirmiştir.[389] 1988'e girildiğinde, UPI'nin aylık kaybı bir milyon dolar olarak belirlenmiş, Vazquez yüzde 95'lik hisseyi elinde tutarken, ajansın yönetimini bir yatırım grubu olan ve Vazquez ile UPI'yi 1986'da almak için rekabete giren World News Network'e (WNN) bırakmıştır. Aynı yıl WNN, 15 milyon dolar değerinde araç gereç ve diğer masraflar için Avrupa ve Amerika’dan yatırım sermayesi arama yoluna gitmiştir. 1989'da, UPI'nin zararının 18 milyon dolara ulaşması sonucu, şirket yapısı değiştirilmiştir. Toplam 150 kişi işten çıkarılmış, 10 milyon dolar tutan idari masraflarda kesintiye gidilmiş, WNN'nin beş milyon doları UPI’ye aktarılmıştır. 1990 yılında UPI'nin hemen hemen tüm hissesi (yüzde 99), UPI'yi kurtarmak amacıyla oluşturulan bir yatırım grubu olan “Infotechnology"nin eline geçmiştir. UPI’nin son sahibi, bazı Arap televizyon kanallarını mülkiyetinde tutan “Middle East Broadcasting Center” adlı, Suudi Arabistan sermayeli bir kuruluştur. Günümüzde UPI, eski uluslararası niteliği ve etkin gücünü kaybetmiş olmasına rağmen, ABD medyasının bir bölümüne, sınırlı da olsa, televizyon filmi ağırlıklı hizmet vermektedir.[390] Eleştirmenlere göre, UPI'nin başarısızlığındaki en büyük etken, ABD'deki ajans hizmetinin doğal yapısından kaynaklanmaktadır. UPI her zaman için öncelikle kar amacı güden bir kuruluşken, rakibi AP abonelerce desteklenen, masrafları karşılanan, kar amacı gütmeyen bir kurum olmuştur. AP'nin her zaman için parası olduğundan, daha çok eleman çalıştırmış, daha geniş alanlara dağılmış ve böylece çok yönlü habercilik yapabilmiştir. Ayrıca ek haber servislerinin sayısal artışı ("New York Times", "Los Angeles Times", "Washington Post" gibi gazetelerin haber ajansları gibi) da, AP'nin olanaklarına sahip bulunmayan UPI'nin haber satmasını büyük ölçüde engellemiştir.[391] Güvenilirlik Ağustos 1983'teki bir olayla, UPI'nin, AP'ye göre “daha az güvenilir bir ajans” olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Olay kısaca şöyle gelişmiştir: Yıllardır ABD'de sürgün yaşayan Filipinli politikacı ve Başkan Marcos'a karşı ülkede hüküm süren muhalefetin lideri Benigno Aquino, ABD'deki sürgünden Manila'ya gelmiş, ancak uçaktan inerken silahlı saldırıya uğrayarak öldürülmüştür. Bu haber, ABD Başkenti Washington D.C'ye ve başkentin en etkin gazetesi "Washington Post”a, Manila Hava Limanı’nda olaya tanık olan UPI muhabiri Max Vanzi aracılığıyla AP'den 3.5 saat önce duyurulduğu halde, eski bazı uygulamalardan ötürü UPI'ye güvenemeyen gazete sorumluları bu haberi yayınlamakta tereddüte düşmüşler, “Aquino'nun, Manila'ya varışında tutuklandığını” yazmakla yetinmişlerdir.[392] 9. 3. REUTERS (Reuter)* Dünyanın en büyük üç haber ajansından biri olan REUTERS, 151 ülkede, 24 dilde, günde 2 milyon kelimeyi aşan haber servisi yapmakta, abonelerine 263 borsadan haberler ulaştırmakta, ayrıca 93 ülkedeki 310 televizyon kuruluşuna görüntülü haber satmaktadır.[393] REUTERS'in özelliği, yalnızca uluslararası haber yayımlamasıdır. İngiliz kitle iletişim araçlarına yerel, yöresel, ve ulusal haberlerde Press Association (PA)** hizmet vermektedir. Toplam 163 ülkede 217 bürosu bulunan REUTERS'in bünyesinde 2.000 dolayında haberci (muhabir, foto muhabiri, kameraman) olmak üzere 16.000 kişi çalışmaktadır.[394] REUTERS Ajansı’nın kurucusu, İsraél Beer Josaphat, bir Musevi din adamının oğlu olarak 1816 yılında Almanya’da doğmuş, 1844 yılında Hıristiyanlığı seçerek adını Paul Julius Reuter olarak değiştirmiştir. Önceleri amcasının Göttingen’deki bankasında, 1848 yılında da bir süre Havas’ta çevirmen olarak çalışan, böylece para piyasaları konusunda uzmanlaşan Reuter, ajansının ilk bürosunu Federal Almanya sınırındaki Aixe La Chapelle’de 1849 yılında açmıştır. Ticari ve finansal bilgileri ulaştırmak amacıyla kurulan bu büroda, başlangıçta haber dağıtımı için güvercinler kullanılmış, sonraları yaya ya da atlı habercilerden, tren ve gemi ulaşımından da yararlanılmıştır. İlk aşamada Reuter, Almanya’dan topladığı mali ve ekonomik haberleri, Brüksel ve Anvers’e ulaştırmaya başlamıştır. Daha sonra Brüksel’e taşınan büro, 1851 yılında da “Telegraphic Office” adıyla Londra Kraliyet Borsa Merkezi’nde (Royal Exchange) faaliyete başlamıştır.[395] REUTERS 1858’de, Avrupa’da telgrafın yaygınlaşmasıyla, gerçek bir haber ajansı niteliğine kavuşmuştur. Aynı yıl, önceleri Paul Julius Reuter’in girişim ve çabalarını şüpheyle karşılayan İngiliz gazetelerinden 7’si, 15 günlük bir denemeden sonra REUTERS'e abone olmuşlardır. Bir sonraki yıl, “3. Napolyon’un Avusturya İmparatorluğu’na savaş açtığı” haberini ilk geçen ajans olan REUTERS, uluslararası ün yapmıştır. REUTERS, I865’de de “Reuter’s Telegram Company” adlı, 10 bin hisseli anonim şirket haline dönüştürülmüştür. Aynı yıl REUTERS, ABD Başkanı Abraham Lincoln’e yapılan suikast haberini Avrupa’ya ilk ulaştıran ajans olarak önemli bir başarıya imza atmıştır. Kuruluşundan itibaren uluslararası olmaya özen göstermiş tek ajans olan REUTERS 19. Yüzyıl’da gazeteciliğe hız ve rekabet kavramlarını getirerek, “Kabloyu izleyin.” (Telgrafı izleyin) sloganıyla ilginç haber öncülüğünü yapmıştır. Tüm Londra gazetelerinin abone olduğu REUTERS, iletişim ağını önce Avrupa’ya, 1866’da Atlas Okyanusu hattıyla Amerika’ya yaymış, 1872’de Uzakdoğu’ya, 1874’te ise Güney Amerika’ya ulaştırmıştır. Havas, Wolff ve AP ajanslarıyla işbirliği anlaşmaları imzalayan ajansın yönetimi, 1899 yılında Julius Reuter'in dinlenmek üzere gittiği Nice’deki villasında ölmesi üzerine, oğlu Herbert’e kalmıştır. Herbert Reuter de, ajansın faaliyetlerini, Hindistan, Avustralya, ve Yeni Zelanda’ya kadar genişletmiştir.[396] 1915 yılında Herbert’in ölümü üzerine ajans, Reuter ailesinin elinden çıktığından, Union Bank of Scotland’ın katkısıyla “REUTERS Limited” adlı yeni bir şirket oluşturulmuş ve hizmetler yeniden düzenlenmiştir. 1925 yılında ise şirketin hisselerinin yarısı, taşra gazetelerinin örgütü olan “Press Association”a, öteki yarısı ise Londra gazetelerinin örgütü olan “The Newspaper Proprieters Association"a önerilmiştir. Bu öneriyi, "Press Association" kabul etmiş ve 1941 yılına kadar ajansın en büyük hissedarı olmuştur. REUTERS, l941’de öteki hisselerin “Newspaper Proprieters Association” tarafından satın alınmasıyla, Daily Worker gazetesi dışında, bütün Britanya Basını’nın sahibi olduğu bir kooperatife (limited şirket) dönüşmüştür.[397] Ortaklar REUTERS’in ortakları şunlardır: " Press Association (PA) (Birleşik Krallık’taki yerel ve bölgesel gazeteler ile İrlanda Cumhuriyeti gazetelerinin sahibi oldukları ulusal haber ajansı) Newspaper Publishers Association (NPA) (İngiliz Gazete Yayıncıları Birliği) Australian Associated Press (AAP) (Avustralya basının sahip olduğu kooperatif niteliğindeki haber ajansı) New Zealand Press Association (NZAP) (Yeni Zelanda basının sahip olduğu kooperatif niteliğindeki haber ajansı)” REUTERS, Büyük Britanya İmparatorluğu’nun sömürgelerinin bağımsızlıklarını kazanmasından sonra, birçok yeni ülkenin haber ajanslarının kurulmasına da katkıda bulunmuştur. [398] REUTERS’in Londra’dan sonra en önemli haber merkezi Washington’dur. Yazılı haberler “REUTERS Dünya Servisi” (REUTERS World Service) tarafından üretilmekte, ayrıca 20 kadar bölgesel haber servisi yapılmaktadır. Avrupa ülkelerinin başkentlerinin yanı sıra New York, Chicago, Pekin, Moskova, Beyrut Kahire, Tel Aviv, Yeni Delhi, Johannesbourg, Rio de Janerio, Buenos Aires, Hong Kong, Bahreyn ve Nairobi de ajansın önemli haber merkezleri arasındadır. Ekonomi ve Finans Haberleri REUTERS'in günümüzdeki büyük başarısı, ajans haberciliğinde ağırlığı 1960'lı yıllarda politik haberlerden mali ve ekonomik haberlere kaydırmasının yanı sıra televizyon ve multimedia haberlerine ağırlık vermesinden kaynaklanmaktadır. Bu konu ve alanların, haber ajanslarının gelişme ve büyümelerinin anahtarı olacağını ilk kez REUTERS yöneticileri fark etmişler ve rakiplerinden önce gerekli düzenlemeleri yapmışlardır. Nitekim REUTERS, 1 Temmuz 1964 tarihinden itibaren, Avrupalı borsacılara New York Borsası sonuçlarını anında ulaştıran haber yayınına başlamıştır. [399] “REUTERS Economic Services" (RES) bülteninin yayına başlamasının ardından REUTERS, Dow Jones ve AP gibi ajanslarla yaptığı işbirliğine son vermiş, ABD'de etkili bir örgüt kurarak kendi bültenini doğrudan pazarlamaya başlamıştır. Bilgisayar aracılığıyla gerçekleştirdiği bu servisi sonraları daha da geliştiren (1964'de Stockmaster, 1968'de Videomaster, 1972'de Money Monitor, 1981'de Dealing Service, son olarak da Dealing 2000) REUTERS, 220’yi aşkın ülkedeki 38 borsada fiyat hareketlerini (Altın fiyatları, döviz kurları, hisse senedi değerleri, vb.) ile hammadde fiyatlarını (Şeker, kakao, kahve, tahıl, yiyecek, yağ, yağlı tohumlar, kauçuk, yün, madenler vb.) yayımlamaya başlamıştır. (REUTERS’in bu hizmetten sağladığı gelir, tüm gelirlerinin yüzde 94’üne ulaşmıştır.)[400] Radyo, TV Yayınları Günümüzde, gelirinin yüzde 85’ini İngiltere dışındaki abonelerinden sağlayan REUTERS’in faaliyetlerinin önemli bir bölümünü de radyo ve TV haberciliği oluşturur. REUTERS Television 93 ülkedeki 310 kuruluşa, TV ve aktüalite filmleri pazarlamaktadır. REUTERS ayrıca, abonesi olan radyo istasyonlarına, sesli haber yayınları ve programlar da hazırlamaktadır. Bu gelişmeler sonucu REUTERS’in, 1980 yılında dünya üzerinde 13 bin müşterisi bulunurken, bu sayı 1995’te 327 bine, 2001 yılında ise 558 bine yükselmiştir. 1977’de REUTERS’in dünyada 60 bürosu varken, bu sayı 2001 yılında 163 ülkede 263 olmuştur. Yine 1977’de REUTERS’de çalışanların sayısı 350’si gazeteci olmak üzere, 2.727 iken, bu sayı 2001 yılında, 2.157 gazeteci olmak üzere toplam 16.000'i aşmıştır. REUTERS’in aboneleri arasında 122 ajans da bulunmaktadır. [401] Önemli Aşamalar 1865- REUTERS’in İstanbul bürosu açılmıştır. 1900- Güney Afrika’daki Boer savaşı sırasında Boer’lerin kuşatma altında tuttuğu Mafeking kentinde İngiliz kuvvetlerinin kuşatmayı yarmasıyla ilgili REUTERS haberi, Londra’da büyük yankı uyandırmıştır. Bu haber bir tren makinisti tarafından, sandviç arasında Güney Afrika’dan Mozambik’e kaçırılmıştır. 1918- REUTERS 1. Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes haberini ilk duyuran ajans olmuştur. 1923- REUTERS, radyo dalgaları aracılığıyla Mors alfabesi kullanılarak haberlerin uluslararası aktarımında öncülük etmiştir. 1926- Press Association (PA), ortak olarak REUTERS'i mali açıdan desteklemeye başlamıştır.[402] 1941- REUTERS, Britanya yerel ve ulusal basının sahip olduğu özel bir şirket haline gelmiş, REUTERS şirketinin bağımsızlığını korumak için “REUTERS Trust” kurulmuştur. (REUTERS Trust’ın en önemli kuralı, hisselerinin yüzde 30’dan fazlasının hiçbir kuruluş, grup ya da kişinin eline geçemeyeceğidir.)[403] 1947- Australian Associated Press ve New Zealand Press Association ajansları REUTERS’e ortak olmuşlardır. 1956- REUTERS, Kruşçev’in iktidara gelişi ve Stalin dönemini suçlamasıyla ilgili ilk haberi geçen ajans olmuştur. 1960- BBC'ye bağlı bir şirket olan Wisnews'un yüzde 11'lik hissesini satın almıştır. 1961- Berlin duvarının örülmeye başlandığı haberini, dünyaya ilk kez REUTERS ajansı duyurmuştur. 1964- REUTERS “Stockmaster” adlı bir sistemle bilgisayar kullanarak uluslararası finansal data aktarımına öncülük etmiştir. 1973- REUTERS, ilk "Reuter Monitörü"nü piyasaya sürmüştür. Döviz kurlarındaki anlık değişmeleri gösteren bu kompüter ekranı, finansal piyasalarda gerçek anlamda bir devrim yapmıştır. 1981- REUTERS, “Dealing Servisi”ni başlatmıştır. 1984- REUTERS, “REUTERS Holding PLC” adı altında Londra ve New York borsalarında halka açılmıştır. 1985- REUTERS, Visnews’un çoğunluk hisselerini satın almıştır. 1987- En son teknolojinin kullanıldığı “Equities 2000” data veri sistemini hizmete sokmuştur. 1989- REUTERS, Berlin duvarının yıkılışı haberini ilk geçen haber ajansı olmuştur. (Berlin muhabiri Adam Kellett-Long tarafından, öteki ajanslardan 8 dakika önce.) 1992- Wisnews'un tüm hisselerini satın almış ve adını "REUTERS Television" olarak değiştirmiştir. [404] 1992- REUTERS, dövizde elektronik aracılık yapan “Dealing 2000-2” sistemini uygulamaya koymuştur. Sistem bir broker gibi hareket ederek “dealer”ların yaptıkları işlemleri otomatik olarak eşleştirmektedir.[405] 1993- REUTERS Television, İngiliz TV kanalı "GMTV" ve ABD kökenli televizyon haber kanalı "CNN" ile işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. 1994- İngiliz görüntülü haber kanalı "ITN"nin hisselerinin yüzde 33'ünü almıştır. 1994- REUTERS, ABD’nin finansal enformasyon devi “Quatron” ve yazılım konusunda uzman “Teknekron Software Systems” firmalarını satın almıştır. 1994- REUTERS, döviz işlemleri yapanlara, kendi ekranlarında piyasaları etkileyen olayları canlı olarak görebilmelerini sağlayan finansal televizyon “REUTERS Financial Television” (RFTV) hizmetini başlatmıştır. 1995- "Money Monitor" iletişim sistemi yerini "Money 2000"e bırakmıştır. 1995- REUTERS’in Türkiye muhabirlerinden Fatih Sarıbaş, PKK militanları tarafından kaçırılmış, bir ay sonra serbest bırakılmıştır. 2001- Reuters’in 2 muhabiri Harry Burton ile Azizullah Haydari, Afganistan savaşı sırasında, Taliban militanları tarafından Kasım ayında katledilmişlerdir. (REUTERS’in, dünyanın çeşitli yörelerinde çıkan savaşları izlerken ölen muhabirlerinin sayısı 21’dir.)[406] Yönetim Yönetimde, bir yönetim kurulu başkanı, bir genel müdür ve dokuz müdür söz sahibidir. Bu kurul ayda bir kez toplanır. Genel müdürün seçtiği yürütme kurulu, uygulamayı ve planlamayı denetler. [407] Hizmetler REUTERS World Service: İngilizce, Fransızca, Almanca ve İspanyolca olarak genel, politik, diplomatik ve spor haberleri verir. [408] REUTERS News Pictures Service: Abonelere 85 ülkede çekilen haber fotoğrafları sağlayan bu servis, 1985 yılında UPI’nin fotoğraf bölümünün de katılmasıyla daha da güçlenmiştir. Bu servis günde 100 dolayında, dergi kalitesinde renkli fotoğraf yayımlamaktadır. Bu servisten sipariş üzerine fotoğraf da alınmaktadır.[409] REUTERS News Graphics Service: 1990 yılından bu yana, bu servis tarafından hazırlanan renkli ve siyah-beyaz grafikler ile görsel illüstrasyonlar, uydu aracılığıyla abonelerin Machintosh ya da PC terminallerine doğrudan gönderilmektedir. REUTERS North America: ABD’ye, Kuzey Amerika ülkelerine ve Kanada’ya yönelik yayın yapmaktadır. REUTERS Economic Service “REUTERS Economic Service” ekonomi haberleri verir. a. Para Değerleri Servisi: Yabancı kambiyo ve 70 ülkenin para değerleri, altın ve gümüş fiyatlarıyla ilgili gelişmeleri verir. 70 ülkede 6.200’den fazla abone bu servisi kullanmaktadır. b. Tahviller Servisi: Avrupa’da, Kuzey Amerika’da, Avustralya, Uzakdoğu ve Güney Afrika’da konuyla ilgili fiyat ve öneriler toplanarak abonelere aktarılmaktadır. Bu servisin 1.300’den fazla abonesi vardır. c. Mallar Servisi: Bu servisin 1.650’den fazla müşterisi vardır. d. Gemicilik Servisi: Gemilerle uluslararası taşımacılık yapan 80’den fazla aboneye hizmet verir. e. Muamele (iş-alışveriş) Servisi: Şirketlerin en büyük gereksinimini karşılayan bu servis aracılığıyla uluslararası bankalar birbirleriyle ilişkiye girmektedirler. Altın ve hisse senedi tüccarları da bu servisten hizmet alırlar f. REUTERS’in petrol ürünleri ve petrol fiyatlarıyla ilgili bir servisi de bulunmaktadır. g. Features Desk: (Derinleştirilmiş etüt bölümü) olayların ayrıntısını, tarihçesini verir. Türkiye’de REUTERS İletişim ile ekonomi arasındaki vazgeçilmez ilişkinin sonucu olarak günümüzde, “Finansal Enformasyon”, inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Saliselerin bile para anlamı taşıdığı finansal kesimde, bilgiye ulaşmak en temel faaliyet olarak belirginleşmiştir. Piyasaları etkileyebilecek herhangi bir gelişmenin anında duyurulması ve buna karşı gelecek tepkilerin piyasada etkin bir fiyat oluşumuna ortam sağlaması sağlıklı bir piyasa işleyişi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle elektronik iletişim haberleşme teknolojilerindeki gelişmelerle “on-line finansal enformasyon sistemleri” bütün dünyaya yayılmıştır. Türkiye’de 1980’lerle başlayan serbest piyasa ekonomisi yönündeki gelişmeler, bu altyapıyı da hızlı bir gelişim sürecine sokmuştur. “REUTERS On-Line Finansal Servisi”, 1983’te Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın davetiyle Türkiye’ye gelmiştir. 1986’da İMKB’nin, daha sonraları İzmir Ticaret Borsası ve İstanbul Altın Borsası’nın faaliyete girmesi üzerine, para ve döviz piyasalarındaki gelişmelerin yanı sıra aracı kurum, banka, döviz büfeleri ve kişisel taleplerle on-line finansal hizmet sektörü çok hızlı bir gelişme sürecine girmiştir. REUTERS, Türkiye’de, dakikada 66 kelimeden, 5 milyon kelimeye kadar hızla aktarılan bilgilerle 4.000’in üzerinde kullanıcıya hizmet vermektedir. REUTERS’in “Türkiye Yatırım Servisi” Türkiye ve dünya mali piyasaları ile ilgili bilgiler içermektedir. 1987’de Boğaziçi Data Pazarlama, ABD’nin önde gelen kuruluşlarından ADP Information Service’in dağıtımını üstlenmiştir. 1989’de yine bir ABD firması olan “Telerate” Türkiye pazarına girmiştir. Bu gelişmelere rağmen, REUTERS piyasadaki yeni rakiplerine karşı önceden sağladığı avantajı çok iyi kullanmıştır. Halen Türkiye’de en geniş servis ağı REUTERS’in elinde bulunmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren ilk finansal enformasyon şirketi REUTERS Teknik Servis Limited Şirketi’dir. REUTERS, Türkiye finansal piyasalarında yerli ürünlerle hizmet vermektedir. REUTERS’in İstanbul, Ankara, İzmir ve KKTC’de büroları bulunmaktadır. Türkiye’de halen Finansal Enformasyon Hizmetleri’nde, banka ve şirket bazında REUTERS, aracı kurum, döviz büfesi bazında Boğaziçi Data Pazarlama ve Telerate yoğun rekabet içindedirler. Türkiye pazarında bu şirketlerden başka, Foreks, Bloomberg, Knight Rider gibi firmalar da faaliyet göstermektedir.[410] * Kuruluşunda sahibinin adını (Reuter) taşıyan ajans, ailenin elinden çıkıp hisseli bir şirket biçimine dönüştürülünce (REUTERS) adıyla tescil edilmiştir. ** Press Association (PA) Press Association Ajansı 1868’den bu yana İngiliz ve İrlanda gazetelerine İngiltere’den ulusal haberler ileten, Avrupa'daki en eski ulusal ajanslardan biridir. Bu ajans abonelerine basılmaya hazır ve ekrana anında yüklenebilen çeşitli konulardaki genel haberlerin yanı sıra spor haberleri, hisse senedi fiyatları, hava durumu bilgileri ve TV kanal bilgileri de dahil olmak üzere, birçok haber, fotoğraf ve doküman sağlamaktadır. [411] Press Association her gün 400.000 kelime, 1000 kadar ekrana anında yüklenen sayfa, 100’ü aşkın fotoğraf, harita ve grafik iletmektedir. Bu ajansın ana servisleri PA Haberleri, PA Spor ve PA Bilgi Dizaynı’dır. Press Association Ajansı’nın, halkla ilişkiler alanında, İngiltere ve Kanada'da kurulmuş üç şirketi daha bulunmaktadır. Söz konusu ajans, Avrupa Parlamentosu kaynaklı haberler için, Brüksel'de özel muhabirler bulundurmaktadır. Yine bu ajansın “PACE” Servisi tarafından, akşam gazeteleri için geniş kapsamlı haber ve doküman hizmeti sunulmaktadır. Press Association, devletten katkı almamasına rağmen, çok değişik müşteri gruplarına sunduğu hizmetlerle haber dünyasındaki ekonomik açıdan bağımsız ve güçlü yapısını korumaktadır. [412] REUTERS’in Ünlü Muhabirleri Ian Fleming James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming, 23 yaşındayken, bir aylık ücretsiz deneme süresinden sonra Reuters’da işe alınmıştır. Fleming’in ajanstaki ilk işi 500 önemli kişinin özgeçmişlerinin güncelleştirilmesi olmuştur. Fleming, Reuters’a girdikten 1.5 yıl sonra, bir grup İngiliz mühendisinin Moskova’da casuslukla suçlandığı davayı izlerken, pek çok meslektaşını verdiği haberlerle atlatmıştır. Ian Fleming daha sonraları bir röportaj sırasında, “Hızlı ve doğru yazmayı Reuters’da öğrendim. Zaten Reuters’da doğru haberci değilseniz, işinize hemen son verilir.” demiştir. Frederick Forsyth “Çakal” adlı kitabıyla gerilim romanı alanında yeni bir çığır açan Frederick Forsyth de, 1961 yılında, 23 yaşındayken Reuters’de işe başlamıştır. Forsyth, muhabir olarak Paris’e ilk kez geldiğinde uçaktan inince, Orly Havaalanı’dan Reuters bürosuna adresi öğrenmek için telefon açmış, ancak kendisine bir tren kazası olduğu ve derhal valizlerini bırakıp oraya gitmesi söylenmiştir. O da Paris’teki ilk gecesini sabaha kadar tren kazasını izleyip haberler vererek geçirmiştir. Frederick Forsyth, sonraları “Çakal” romanını Paris’te muhabir olarak çalıştığı süre içinde kurguladığını açıklamıştır.[413] 9. 4. AFP (Agence France Presse) Dünyanın ilk haber ajansı Havas’ın mirasçısı olan AFP, İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden düzenlenerek kurulan ilk haber ajansıdır. Şöyle ki; a) Savaş sırasında Londra’da oluşturulan (1940) L’Agence Française Indépendante’ın (Bağımsız Fransız Ajansı) Fransız çalışanları (Londra'daki Havas ajansının bürosu), b) Cezayir’de 1942 yılında kurulan L’Agence France-Afrique (Afrika-Fransız Ajansı) mensupları, [414] c) İşgal altındaki Paris’te, “Direnişçiler”e katılarak 1944'te “L’Agence d’Information et de Documentation”u (Bilgi ve Belge Ajansı)* kuran Havas-İletişim bölümünün gazetecileri, 1 Temmuz 1944’te birleşerek eski Havas’ın ruhunu taşıyan ve onun iletişim bölümüne benzer, "L’Agence Française de Presse" adı altında yeni bir uluslararası haber ajansı kurmak için girişim başlatmışlardır. 20 Ağustos 1944 günü, Paris’te direnişçiler ile işgalciler ve işbirlikçiler arasında çatışmalar sürerken, 6’sı Havas’ta çalışmış gazeteci olan 8 silahlı kişi, O. F. I.’nin (Office Français d'Information) Bourse Alanı’ndaki merkezini sabah saatlerinde işgal ettikten sonra, personelin de onayını alarak saat 11.30’da, AFP mahreçli ilk haberi yayımlamışlardır.[415] Paris’in kurtuluşundan sonra O. F. I.'nin 25 Kasım 1940 tarihli kuruluş yasası, 9 Nisan 1944 tarihli kararnameyle yürürlükten kaldırılmıştır. 30 Eylül 1944’te yayımlanan bir kararnameye dayanılarak “kooperatif nitelikli kamu kuruluşu” kimliğiyle resmen kurulmuş sayılan AFP, Havas’ın ve O. F. I.’nin bürolarını ve personelinin bir bölümünü devralmıştır. Aynı yıl bütün Fransız gazeteleri AFP’ye abone olmuşlardır.[416] AFP’nin gelişme yıllarındaki en önemli başarılarından biri, 6 Mart 1953 günü sabaha karşı saat 3. 45’te, Stalin’in ölümünü, “Yoldaş Stalin öldü” flaşıyla Tass ajansından 15 dakika önce vermesi olmuştur.[417] Yeni Statü AFP'nin bağımsızlaştırılması çalışmaları 1954 yılında başlamıştır. Aynı yılın Eylül ayında, Pierre Mendes France hükümeti tarafından genel müdürlüğe atanan Jean Marin'e bu konuda çalışmalar yapması talimatı verilmiştir. İki yılı aşkın bir çalışmadan sonra 10 Ocak 1957 tarihinde, Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen bir yasayla Agence France Presse, yayın ve mali bağımsızlığı olan, Ticaret Yasası kuralları çerçevesinde yönetilen, özerk bir kamu tüzel kişiliğine kavuşturulmuştur.[418] Buna göre, Agence France Presse, nedeni ne olursa olsun tarafsızlık ve kesinlik konusunda etki altına alınamaz. Hiçbir nedenden ötürü politik, ekonomik, ideolojik çıkar gruplarının denetimi altına giremez. Ajansın amacı Fransa’da olduğu kadar, Fransa dışında da yayımlanan haberlerde güvenilirliği, kesinliği ve tarafsızlığı sürdürmektir. Ajansın hedefi, dünya çapında itibar gören, haberlerine güvenilen saygın bir haber örgütü olmaktır. Teknolojik Gelişmeler 1957-1980 yılları arasındaki dönemde, Agence France Presse’te bilgisayar, uydu yayıncılığı ve telefoto gibi dönemin yeni iletişim teknikleri kullanılmaya başlanarak, yayın gücü hızla artırılmıştır. Agence France Presse bünyesinde, o tarihlerden günümüze dek gerçekleştirilen, teknik ve mesleki yenilikleri şöyle sıralamak mümkündür: 1971: MENA ajansı ile işbirliği sonucu AFP haberleri Kahire'den Arapça'ya çevrilerek yayımlanmaya başlanmıştır. 1981: AFP-DOC adlı veri bankası kurulmuştur.[419] 1983: AFP, Fransızca, İngilizce, Almanca ve İspanyolca bilgilerin depolandığı “Agora” adlı, veri bankalı Telematik Servisi’ni hizmete sokmuştur. 1984: İşitsel iletişim alanında hizmet vermeye başlamıştır. 1985: AFP Fotoğraf Servisi, uluslararası alanda hizmete girmiştir. 1986: “Minitel” üzerinden servis vermeye başlanmış, "Polycom" adlı bir yan kuruluşla uydu yayınına geçilmiştir.[420] 1987: Kahire'deki Arapça Yayınlar Merkezi, Lefkoşe'nin Rum kesimine taşınmıştır. ** 1988: Fransızca, İngilizce, Almanca ve İspanyolca “Infographie” servisi başlatılmıştır. 1990: Görüntülü yayın hizmeti (Visiotexte) başlamıştır. 1991: İngilizce Ekonomi Haberleri Servisi (AFX News) yayına girmiştir. 1992: Infographie ve fotoğraf dallarında sayısal yayına geçilmiştir. 1993: CD-ROM tekniği devreye sokulmuştur. 1994: “Audiotexte” servisi yayını başlamıştır.[421] 1995: İnternet'te "www. AFP. com" adresli ve "vitrine" adlı ilk site açılmıştır. 1996: AFP Fransızca İnternet gazetesi yayımlanmaya başlamıştır. 1997: Montevideo merkezli İspanyolca bölgesel yayın başlatılmıştır. 1999: İngilizce ve İspanyolca İnternet gazeteleri devreye sokulmuştur. 2000: Portekizce İnternet gazetesi başlatılmıştır. AFP’nin Olanakları Günümüzde, 3. büyük uluslararası haber ajansı konumunda bulunan AFP, dünya çapında 13.000 kullanıcıya hizmet vermektedir. AFP’nin müşterileri arasında 650 gazete, 200 TV şirketi, 400 radyo, 100 ulusal basın ajansı ve medya dışından 2.000 abone ( bankalar, şirketler, çeşitli kuruluşlar) bulunmaktadır. Böylece ajansın yayınları, abone ajansların da aracılığıyla dünya üzerinde 7.600 gazeteye, 2.500 radyoya ve 400 TV şirketine ulaşmaktadır.[422] Ulusal ve Uluslararası Örgütlenme Dünya üzerinde haberlerinin yaklaşık 2 milyar insana ulaştığı AFP'nin Fransa'da, merkez Paris'in dışındaki kentlerin yanı sıra, Bordeaux, Lille, Lyon, Rennes, Toulouse, Strasbourg ve Marsilya'da 7 bölge temsilciliği bulunmaktadır. AFP'nin, 165 dış ülkede 117 bürosu ve 50 dolayında yerel temsilcisi vardır. Dış örgütlenme bölümleri ise şöyle düzenlenmiştir: "Washington merkezli Kuzey Amerika'da 9 büro, Montevideo merkezli Latin Amerika'da 22 büro, Hong Kong merkezli Pasifik Asya'da 25 büro, Paris merkezli Avrupa'da 36 büro, Paris merkezli Afrika'da 16 büro, Lefkoşe'nin Rum kesimi merkezli Ortadoğu'da 9 büro."[423] Donanım AFP bünyesinde Fransa ile öteki ülkelerde 900 kişi olmak üzere toplam 2000'in dolayında, 81 ayrı ulustan kadrolu kişi çalışmaktadır. Bunların 1.200'ü gazeteci, 200'ü de foto muhabiridir. Bunların yanı sıra Fransa dahil çeşitli ülkelerde 2.000 dolayında parça başı çalışan gazeteci (pigiste) bulunduran AFP günde, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, Arapça, Portekizce ve Almanca olmak üzere 6 dilde 2 milyon kelimelik yayın yapmaktadır. AFP ayrıca, her gün 250 renkli fotoğraf ile 80 grafik yayımlamaktadır.[424] AFP Paris’teki merkezde 13.032 metrekare alanda 11 katlı bir binada hizmet vermektedir. AFP dünya çapında 2.500 teleks, 358 telgraf makinesi, 47 terminal ve 50 yazıcı, 40 frekans, 30 yayın anteni, 34 aktarıcı 50 dolayında 110 tele-foto vericisi kullanmaktadır. [425] AFP 20’si Avrupa’da, 14’ü Afrika’da, 5’i Yakındoğu’da, 9’u Asya’da ve 6’sı da Amerika’da olmak üzere toplam 54 ajansla işbirliği yapmaktadır. Afrika Ülkelerine Özel İlgi AFP’nin başta gelen özelliklerinden biri de, kuruluşlarından bu yana Afrika ülkelerine özel bir ilgi duyması ve bu ülkelere yönelik haberlere belirli bir ölçüde ağırlık vermesidir. Örneğin AFP, Afrika’nın politik, ekonomik ve kültürel faaliyetlerine ilişkin özel bir bülten yayımlamaktadır. Önceleri merkezden gelen haberleri, bazı Afrika ülkelerinde yerel muhabirler tarafından yeniden yazıldıktan sonra dağıtan AFP, bu ülkelerin zamanla bağımsızlıklarına kavuşmaları üzerine buralardaki bürolarını, kurulan yeni ulusal ajanslara devretmiştir. Böylece bu büroların araç ve gereçleri de, genç bağımsız devletlerin ilk haber ajanslarının ilk teknolojik malzemeleri olmuştur. Bunların kullanılması için de yeni sahiplerine, merkezden uzmanlar gönderilerek, bir süre eğitim programları uygulanmıştır. Yönetim AFP, üç kurul tarafından yönetilmektedir. Bunlar, yönetim kurulu, üst kurul ve mali komisyon’dur. Ajansın başkan-genel müdürü, yönetim kurulu tarafından, 3 yıllık süre için, kendi üyeleri dışından atanmaktadır. Süre bitiminde atama yenilenebilmektedir. Yasaya göre, ajansın 15 kişilik yönetim kurulunda çoğunluğu, Fransız basınının temsilcileri (8) oluşturmaktadır. Yönetim kurulunda ayrıca, kamu radyo ve televizyonlarından (ORTF) (2), AFP’nin hizmetlerinden yararlanan kamu kuruluşlarından (3) ve ajansın personelinden de temsilciler (2 temsilciden biri gazeteci olmak zorundadır.) bulunmaktadır.[426] AFP’nin başkan-genel müdürünün yönetim kurulu tarafından seçilmesi, bir ölçüde ajansın yayın özerkliğinin bir simgesi olmaktadır. Ancak bu kişinin, 15 kişilik yönetim kurulunda 12 oyla seçilme zorunluluğu ve hükümeti yönetim kurulunda temsil eden üç üyenin bu seçimlerde veto hakkının bulunması, AFP’nin tam anlamıyla devlet etkisinden uzak olmadığının bir kanıtıdır. Ayrıca AFP’nin gelirlerinin yaklaşık yüzde 50’sini kamu kurum ve kuruluşlarından sağlıyor olması, özerkliği engelleyici bir başka etkendir. Ajansın, yayın politikasına ve yayın ilkelerine uyup uymadığını denetleyen, aralarında yargıçların da bulunduğu “üst kurul”, haberlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konularında bir çeşit üst denetim organıdır. İki sayıştay üyesi ve bir maliye bakanlığı temsilcisinden oluşan “mali komisyon” ise ajansın bütçesini denetler. AFP, tipik bir kooperatiftir; çünkü hizmet verdiği kurumların yöneticileri, kendi yönetiminde görev almıştır. Yönetim kurulu, yetkilerle donattığı başkan-genel müdüre büyük bir özgürlük tanır. Bütçe, yönetim kurulu tarafından onaylanır. Başkan-genel müdürün, teknik, idari ve istihbarat konularındaki yardımcıları, yönetim kurulu tarafından, başkan-genel müdürün önerisi üzerine atanır. Özel fonları bulunmayan AFP’nin geliri, yayınların satışından ve taşınmazların kiralarından sağlanır. Yayınların özel kişi ve kuruluşlara satışından sağlanan gelir yeterli olmadığından, kamu kurum ve kuruluşları da AFP’nin abonesidirler.[427] İç Örgütlenme AFP, istihbarat müdürlüğü, idari müdürlük ile haberleşme ve teknik müdürlük adları altında üç büyük müdürlüğe bölünmüştür. İstihbarat müdürlüğü de, iç bürolar ve yurt dışındaki bürolar olarak ikiye ayrılmıştır. Yönetim kurulu üyelerinden biri iç bürolardan, bir başkası ise yurtdışı bürolardan sorumludur. Yılın 365 günü 24 saat yayın yapan AFP’nin dünya çapında ya da Fransa içinden derlediği bütün haberler ve haber malzemeleri uzun süre merkezden yayına girmiştir. 1985 yılından bu yana yabancı ülkelere yönelik uluslararası ya da bölgesel yayınlar, daha önce belirtilen merkezlerden yapılmaya başlanmıştır.[428] AFP’de Günlük İş Akışı Öncesi AFP’nin Paris’teki Ana Haber Merkezi’nde hazırlanarak günün değişik saatlerinde abonelere geçilen bültenler şunlardır: Saat 04.30: Paris ve taşra basınına bakış; Günün önemli konularını içeren gazete başyazılarının incelenmesi. Saat O5.15: AFP sabah; Radyo ve televizyonlar için sabah haberleri, meteoroloji, Paris basınından başlıklar, yerel gazetelerin başyazıları ve son 24 saatin önemli olaylarının özetlenmesi. Fransa gündemi, geçmişte bugün. Saat 05.30: Fransa ve yurtdışındaki ajanda; Önceden belirlenmiş etkinliklerin yer ve saatleri. Bu ajanda bir gün önce saat 18.00’de de, bir sonraki gün için verilmektedir. Saat 09.00: Günün tüm başlıklarının gözden geçirilmesi. Saat 12.30: Günün gelişen olaylarının gündeme eklenmesi. Haberlerin Değerlendirilmesi Muhabirler ya da bürolar haberlerini, yukarıda anılan merkezlere gönderirler. Bunlar merkezlerdeki çeşitli uzmanlık bölümlerinde seçime tabi tutulur, kısaltılır, özetlenir ya da baştan yazılır. Normal bir haber metninin uzunluk ya da içerik ölçüsü 100-300 kelimedir. Birleştirilmiş haber metinlerindeki ölçü ise 400-600 kelimedir. Olağanüstü olaylarda ölçü 800-1.000 kelime olarak belirlenmiştir.[429] AFP’de önemli bir haberin değerlendirilişi şöyle olmaktadır: Flaş Haber: Çok önemli bir haberi duyurmak için kullanılan mesajdır. Kaynak ve yer dahil, bir satırı geçmez (bir cümle). Bülten Haberi: 30-35 kelimelik kısa bir haberdir. Kesinlikle kaynak içerir. Acele Kısa Haber: Bülten haberinden birkaç dakika sonra verilen 100-150 kelimelik ayrıntılı haberdir. Bir öncekine göre ek bilgiler içerir. Haber: "Acele Kısa Haber"den en çok 30 dakika sonra verilen bu haber, daha önce verilen bilgiler yeniden düzenlenerek ve yeni bilgiler eklenerek yayımlanır. Bu haberin ölçüsü ise önemine göre 300-600 kelimedir. Haber Masaları AFP'de haber çalışmaları 9 masada yapılmaktadır. 1. Fransa masasında, ülke içinde yayımlanacak genel bülten hazırlanır. Günde 600-700 haberi içeren (Cumartesi ve Pazar günleri 400-500 haber) bu bülten, ulusal ve uluslararası haberlerden oluşur. Bu en geniş kapsam ve içerikli bültende; (P) koduyla, Fransız iç politikası, dış politika, diplomatik gelişmeler, devlet başkanı, başbakan, siyasal partiler, parlamento, hükümet, savunma bakanlığı ile ilgili haberler, (I) koduyla, uluslararası diplomasi, politika, ekonomi, sosyal sorunlar ve global gündemi oluşturan çeşitli haberler, (G) koduyla, polis, adliye, kent, sağlık, bilim, tıp, çevre kuruluşları, eğitim, moda, din ve kilise, farklı din toplulukları, bilimsel ve teknik buluşlar, kamu sağlığı, eğitim politikaları haberleri, (T) koduyla, ulusal ve uluslararası toplum hareketleri, sendika ve işveren örgütlerinin etkinlikleri, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Birliği ile ilgili haberler, (S) koduyla, atletizm, otomobil, basketbol, voleybol, bisiklet, futbol, yüzme, rugby, kayak, tenis, yelken ağırlıklı olmak üzere spor haberleri, (H) koduyla, at yarışları, yarış tahminlerinin yanı sıra Fransa, İngiltere, İrlanda ve Japonya gibi binicilik geleneğine sahip ülkelerdeki gösterilerle ilgili geniş kapsamlı haberler, (F) koduyla, ekonomi, finans ve borsa haberlerinin yanı sıra gündelik yaşamı etkileyen ulaşım, turizm, tarım telekomünikasyon ve sanayi haberleri, (A) koduyla,, kültür, sanat, mimarlık, sinema, tiyatro, müzik, dans, eğlence, sergi, konferans, radyo, TV, basın, ve öteki kitle iletişim araçları haberleri yer almaktadır.[430] 2. Fransızca Masası’nda, Avrupa, Kanada ve Yakındoğu’ya gönderilecek bülten hazırlanır. Bu bülten bir dönem Kahire’de Arapça’ya çevrilerek yerel basın-yayın organlarına da dağıtılmıştır. 3. Kuzey Afrika Masası’nda başta Cezayir olmak üzere Kuzey Afrika ülkeleri için, 4. Afrika Masası’nda, Fransızca konuşan öteki Afrika ülkeleri için bültenler hazırlanır. 5. İngilizce Masası’nda hazırlanan bültenler; a) Kuzey Avrupa ülkelerine, İngiltere’ye, ABD’ye ve Kanada’ya, b) Asya ve Uzakdoğu’ya, c) İngilizce konuşan Afrika ülkelerine yöneliktir. 6. Almanca Masası’nda Avrupa’daki Almanca konuşan ülkelere (Almanya, Avusturya, İsviçre) yönelik bülten hazırlanır. 7. Latin Amerika Masası’nda, Orta Amerika’ya, Güney Amerika’ya ve Brezilya’ya gönderilmek üzere İspanyolca bülten hazırlanır. 8. Spor Masası’nda, bütün spor haberleri düzenlenir. 9. Ekonomik Haberler Masası’nda da Financial Times’ı yayımlayan İngiliz Pearson Grubu’na bağlı Extel ajansıyla ortak çalışılarak Fransız ve Dünya ekonomik haberleri Fransızca ve İngilizce olarak hazırlanmaktadır. AFP ve İnternet AFP, İnternet siteleri ve kullanıcıları için www.afp.com adlı adreste dünyada meydana gelen önemli gelişmeleri fotoğraflarla vermektedir. Aboneler elektronik posta aracılığıyla seçtikleri konulardaki haberlere ulaşma imkanına sahiptir. Minitel sayesinde abone olmayanların da yılda 365 gün, günde 24 saat habere ulaşma imkanları bulunmaktadır. CD-ROM hizmeti, AFP’nin bilimsel haberlerine ve arşivine ulaşma imkanı verirken “haber kanalı” başlığı altında ise her 10 dakikada bir dünya haberleri ekrana gelmektedir. AFP’nin “Teknoloji Satışı” başlığı altındaki İnternet servisinin amacı ise, basın ajansları ve medyanın gereksinim duyabileceği teknik ürünlerin satış hizmetini vermektir. Bu ürünler AFP’nin mühendisleri tarafından geliştirilmiştir. Görüntü alanında ise fotoğraf alımı ve dağıtımında yardımcı olan "Mac Desk", "PC Desk" ve "Image Forum" gibi sistemlerle metin düzenlemesi ve dağıtımında kullanılan "Delta", "İgor", "AFP Micro Ağı" ve "AFP Micro" gibi sistemler sunulmaktadır. Telekomünikasyon ve ağ alanında ise uydu bağlantıları, uydu alım istasyonları gibi konularda da hizmet verilmektedir. "Image Forum" sistemi, AFP’nin arşivlerindeki fotoğraflara anında ulaşabilme olanağı tanıyan bir sistemdir. Arşivde halen 380.000’den fazla fotoğraf görülebilir ve kullanılabilir durumdayken, bu sayıya her gün 500 yeni fotoğraf eklenmektedir. Bu sistem profesyonel olarak görüntü dünyası ile uğraşanlara, yani günlük basın, magazin, televizyon alanlarında çalışanlarla elektronik gazete, Web sitesi ve basım dünyasına yönelik olarak geliştirilmiştir. Bu sistemden yararlanabilmek için herhangi bir AFP bürosundan abonelik işlemi yaptırmak yeterli olmaktadır. AFP, cep telefonu kullanıcılarına yönelik olarak da WAP teknolojisiyle hizmet vermektedir. Ulusal ve uluslararası gündem, ekonomi ve spor haberleri, 24 saat süreyle ana başlıklar halinde abonelere ulaştırılmaktadır. [431] * Bu ajans, işgal altındaki Paris'te 1940 yılında direnişçiler (Mouvements Unis de la Résistance) tarafından oluşturulan üç gizli iletişim kuruluşunun 1944 yılında birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.) [432] ** AFP, 1971-1986 yılları arasında MENA ile yaptığı işbirliği sonucu, Kahire'ye ulaştırılan AFP haberlerini Fransızca'dan Arapça'ya çevirerek bölgede yayımlamıştır. İki ajansın bu işbirliği, AFP'nin Arapça Bölüm merkezini Kahire'den Lefkoşe'nin Rum kesimine taşımasıyla 1987'de sona ermiştir.[433] 9. 5. DPA (Deutsche Presse Agentur) Hızla gelişerek, bağımsızlığı, sağlam mali yapısı ve haberlerinin kalitesi gibi nedenlerle 4. büyük haber ajansı konumuna gelen Deutsche Presse Agentur (DPA), Associated Press'ten sonra dünya üzerinde kooperatif biçiminde kurulan ikinci ajanstır. DPA, 1949 yılında Federal Almanya’daki gazete ve radyo istasyonları sahipleri tarafından kurulmuştur. Ajans, İngiltere’nin DPD, ABD’nin DENA, Fransa’nın da SUEDENA adları altında, Almanya’nın işgal edilmiş bölgelerinde kurdukları ajansların birleştirilmesi sonucu oluşturulmuştur. DPA kurulana kadar, İngiliz işgal bölgesindeki DPD ajansı REUTERS’le, Amerikan işgal bölgesindeki DENA ajansı ise International News Service (INS) ve International News Photos (INP) ile işbirliği yapmışlardır.[434] Yeni ajansı oluşturmak için dağılan eski üç ajansın Londra, Paris, Viyana, Roma, Madrit, Kopenhag, Stokholm, Amsterdam, Washington ve Buenos Aires büroları DPA’nın ilk “uluslararası haber ağı” sayılmıştır. DPA, 1951’de Belgrad’da, 1957’de Moskova’da, 1964'te Pekin’de bürolar açmıştır. [435] Almanya’nın, Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen topraklarında ise daha sonra kurulan Doğu Almanya’nın (Demokratik Almanya Cumhuriyeti- 1946) resmi haber ajansı olacak Allgemeine Deutsche Nachrichtendienst (ADN) faaliyet göstermekteydi. (ADN, Berlin Duvarı'nın 1989 yılında yıkılışından sonra, özel bir ajans olan DDD [Deutsche Despechen Dienst] tarafından satın alınmıştır.)[436] Almanya’da önceleri, 1839 yılında Prusya’nın başkenti Berlin’de kurulmuş ve Havas’tan sonra dünyadaki en eski ikinci haber ajansı olan “Wolffsche’s Telegraphenburo” faaliyet göstermiştir. Bu ajans National-Zeitung gazetesinin sahibi Bernhard Wolff tarafından kurulmuştur. Söz konusu ajans 1865’te şirkete dönüştürülerek “Continental Telegraphen Kompagnie” adını almış, ancak kısaltılmış “Continental” adıyla anılmıştır. Bu ajansın ilk müdürü de Bernhard Wolff olmuştur. 1849 yılında, Berlin ile Aix-la-Chapelle arasında çekilen telgraf hattının bir ucunda Wolff öteki ucunda ise Reuter, birbirlerine ekonomi ve finans içerikli haberler geçmeye başlamışlardır. Böylece Havas’ın Avrupa’daki haber iletişimindeki etkinliği bir süre ortadan kaldırılmıştır. (Fransa’da telgraf hatlarının özel kişilerce kullanımına izin, telgraf gişesinde kimlik belgesinin gösterilmesi, yazılı metnin okunaklı, anlaşılır ve imzalı olması, yönetimin her an iletişimi kesme hakkına sahip bulunduğunun kabul edilmesi gibi koşullarla, 1851 yılında verilmiştir.) [437] Birinci Dünya Savaşı öncesi Continental ajansının etkisini yitirmesi üzerine, “Transozean Gesellschaft” adlı yeni bir ajans kurulmuştur. Bu ajans dünya üzerinde kurulan ilk devlet ajansıdır. Nazi Almanyası döneminde ise Alman Haberler Bürosu “Deutsche Nachrichten Bureau” (DNB) oluşturulmuştur.[438] Kuruluş Yapısı DPA çok kısa bir sürede dış ülkelerdeki büro sayısını 80’e ulaştırmış, büro bulunmayan ülkeler arasında da gezici muhabirler görevlendirmiştir. 1970 yılında DPA, United Press International (UPI) ile uzun dönemli bir anlaşma yapmıştır. Böylece UPI, Federal Almanya’ya yaptığı doğrudan yayını kesmiş, DPA ile işbirliği yaparak, REUTERS’in yerine geçmiş, ve onun hizmetini üstlenmiştir. Sınırlı sorumlu bir şirket olan DPA’nın, 199 hissedarı vardır. Bu hisseler büyük bölümü yalnızca Alman gazetelerine (%75) ve radyo-televizyon istasyonları sahiplerine (%13) aittir. Ajans hisseleri için iki önemli kural vardır.[439] Bunlar: a. Hiçbir hissedar, hisselerin yüzde 1.5’inden fazlasına sahip olamaz. b. Radyo ve televizyon istasyonları sahibi hissedarlar, hisselerin yüzde 35'inden fazlasını ellerinde tutamazlar.[440] Bu konuda DPA’nın ilk yazı işleri müdürü Fritz Sanger şu açıklamada bulunmuştur: “Bu iki düzenlemeyle, ajans çeşitli grupların ve çıkar odaklarının nüfuz ve etkisinden kurtarılarak bağımsızlığa kavuşturulmuş ve yönetim tarafından sorumlu yöneticinin bağımsızlığı da güvence altına alınmıştır.”[441] Merkezi Hamburg‘da bulunan DPA, yönetim kurulu tarafından atanan 2 genel müdür ve bir yazı işleri müdürünce yönetilir. Genel kurul tarafından her yıl seçilen yönetim kurulunda, en az 12, en çok 18 üye bulunabilir. Yönetim ve haber hizmetlerinin belli başlı büroları Hamburg’dadır. Hissedarlar (genel kurul) yılda bir kez, yönetim kurulu ise 3-4 kez toplanarak, idari, mali ve yayın politikası konularını görüşürler. Almanya’da 60 bürosu, 100’e yakın ülkede de temsilcisi bulunan DPA’nın, 750 dolayında kadrolu muhabir olmak üzere, yaklaşık 2 bin personeli vardır. Ajansın ülkenin ve dünyanın her köşesinde yaklaşık iki bin de kaşeli muhabiri çalışmaktadır. Hizmetler Dünya üzerinde 2.500 abonesi bulunan DPA’nın iç haberler servisi, Almanya için uydu ya da internet aracılığıyla günde yaklaşık 120 bin kelimelik yayın yapar. Ülke içindeki eyaletlere yönelik de 8 bölgesel servis vardır. Ajansın uluslararası yayınları şunlardır: 1- Almanca Yayını: (Europadienst) (günde 90.000 kelime), 2- İngilizce Yayını: (günde 70.000 kelime), 3- Arapça Yayını: Lefkoşe ve Kahire çıkışlı, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yönelik (her gün 14 saat süreli yayınla 20.000 kelime), 4- İspanyolca Yayını: İberya yarımadası ile Latin Amerika’da 18 ülkeye yönelik (günde 75.000 kelime).[442] Postayla yapılan servis ( The gms Supplement) ise şu konuları içerir: 1- Bilim, araştırma, teknik, 2- Çevre, 3- Sendikalar, işçi kuruluşları, sosyal güvenlik, 4- Haberleşmedeki uluslararası gelişmeler ve haberleşme politikaları, 5- Kültür ve eğitim sorunları. Ajansın fotoğraf servisi, günde ortalama 100 dolayında fotoğraf servise koymaktadır. DPA ayrıca, “Global Media Services’in yanı sıra AFP, ANP, ANSA, APA, Belga, EFE, Keystone, Lehtikuva, LUSA, Pressen Bild ajanslarının 1985’te oluşturduğu uluslararası haber fotoğraf servisi “European Pressphoto Agency”nin (EPA) de fotoğraflarını abonelerine ulaştırmaktadır. 75 kadar yabancı ajansla işbirliği içinde bulunan DPA, hizmetlerini, 78 ülkedeki abonelere ulaştırır. TV filmleri servisi ise 37 ülkedeki abonelere hizmet vermektedir.[443] DPA, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, özellikle Arap ülkelerinde ulusal ajansların kurulmasında büyük katkılarda bulunmuştur. Öteki Servisler: 1- The German Newspaper News Services (gnns): Süddeutsche Zeitung, Die Welt ve Frankfurter Rundschau gibi Alman gazetelerinde yer alan önemli haber, makale, araştırma ve inceleme yazılarından derlenen haftada 5 gün, günlük 8.000 kelimelik yayın.[444] 2- The Guardian News Service: önemli İngiliz gazetelerinin makale ve önemli yazılarından derlenen haftada 6 gün, günlük 20.000 kelimelik yayın. 3- The Observer New Service: Cumartesi günleri 17.000 kelimelik, ünlü İngiliz Observer dergisinden özetler. Almanya'daki Öteki ajanslar Almanya’da ayrıca uzman ajans sayılan “Katholische Nachrichten Agentur” (KNA), Katolik Haber Ajansı, “Sport İnformations Dienst” (SID) Spor Enformasyon Servisi ve “Vereinigte Wirtschaft Dienst” (VWD) Birleşik Ekonomik Servisi gibi ajanslar da bulunmaktadır. 9. 6. ITAR-TASS (İnformatsionoi Telegrafnoie Agentsvo Rossijkoie)-(Telegrafnoie Agentsvo Sovietskavo Soiouza) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin resmi haber ajansı TASS (Telegrafnoi Agentsvo Sovietskavo Soiouza) ile Birliğin dağılmasından sonra Rusya Bağımsız Devletler Topluluğu tarafından kurulan ITAR (İnformatsionoi Telegrafnoi Agentsvo Rossijkoie) ajansı, ITAR-TASS adı altında 22 Ocak 1992 tarihinde birleşmişlerdir. Bu birleşmede TASS ulusal ajans olarak kalmış, uluslararası servisler ITAR tarafından yürütülmeye başlanmıştır.[445] Rusya’da ilk haber ajansı 1894 yılında, Çar 2. Nicolas tarafından kurdurulan “Rus Telgraf Ajansı”dır. 1902 yılında ise Maliye Bakanlığı tarafından “Ticari Telgraf Ajansı” oluşturulmuştur. 1 Eylül 1904 tarihinde bu iki ajansın birleştirilmesiyle “Saint-Petersbourg Telgraf Ajansı” (SPTA) ortaya çıkmıştır. 1909 yılında Saint- Petersbourg Telgraf Ajansı, Maliye Bakanlığı’ndan alınarak Bakanlar Kurulu’na bağlanmış, 1914 yılında da ajansın adı “Petrograd Telgraf Ajansı” (PTA) olarak değiştirilmiştir.[446] Lenin, 1918 yılının Haziran ayında, Petrograd Telgraf Ajansı ile Sovyet Basın Bürosu’nu, Merkez Yürütme Komitesi denetiminde birleştirmeyi kararlaştırmıştır. Bu birleşme, aynı yılın Eylül ayında, Rusya Telgraf Ajansı “Rossijkoie Telegrafnoie Agentburo” (ROSTA) adını almıştır. 27 Ekim 1917 tarihinde, komünist parti gazetelerinin dışındaki gazeteler yasaklandıktan sonra, “Devrim”in ve yeni rejimin propagandasını yapan yayın organlarının haber ve bildiri kaynağı ROSTA olmuştur. Böylece ROSTA, kuruluşundan itibaren marksist-leninist ideolojinin siyasi propaganda aracı olma özelliğini taşımıştır.[447] Kendi değerlerini savunmak ve yaymak isteyen birçok devlet, ideolojik oluşum, baskı grubu ya da kurum, haber ajanslarının kuruluşlarının temel amacı olan “ticari amaçla haber değişimi” ilkesini ikinci plana iterek haber ajansları kurmuşlardır. Vatikan’ın “FİDES”, Almanya’nın “Ortodoks Basın Servisi” gibi önceleri ROSTA sonra da TASS bu tür ajanslardan sayılmıştır. [448] TASS Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin kurulması, ülkenin bilgi servisinin de yeniden düzenlenmesini gerektirmiştir. Bu nedenle, Sovyetler Birliği Telgraf Ajansı (TASS), Sovyet Prezidyumu tarafından 10 Temmuz 1925’te kurulmuştur. 1990’lı yılların başına kadar, Sovyetler Birliği'ne bağlı 15 Cumhuriyet'in, Doğu Bloku ile Üçüncü Dünya Ülkeleri’nin başlıca haber kaynağı olma özelliğini taşıyan TASS, dünyada Alman ajansı “Transozean Gesellschaft” (Transocéan)’dan sonra Devlet tarafından kurulan ikinci haber ajansıdır. 1930 ve 1950 yılları arasında gelişmesini sürdürerek uluslararası bir ajans niteliği kazanmaya çalışan TASS, dış yayınlarının yanı sıra ülkedeki gazeteler, şehir gazeteleri, gece gazeteleri ve fabrika gazeteleri için özel servisler yapmıştır. Ajansın kadrolu personelinin yanı sıra zaman zaman çalışan muhabirleri ve çeşitli kuruluşlarda görevli olmalarına karşın ajansa bilgi toplayan çalışanları da vardı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılmadan önce, TASS’ın 3.880’i gazete olmak üzere toplam 13. 000 abonesi vardı. 1955 yılında 40 ülkede faaliyet gösteren TASS'ın haberleri, 1990’lı yılların başında, 80 ülkede 325 yabancı ajansa, gazeteye, radyo ve televizyon istasyonuna gönderilmekteydi. TASS, 40 ülkede 200 aboneye de fotoğraf servisi yapmaktaydı. Haberlerini teleks, telsiz ve uydular aracılığıyla ulaştıran ajansın, ülke içinde 300 kenti birbirine bağlayan 300.000 kilometrelik teleskriptör ağı vardı. Ajans, 25 radyo istasyonuyla 50 ülkeye 7 dilde (Rusça, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Portekizce ve Arapça) günde toplam 550 saat yayın yapmaktaydı. SSCB’ndeki olayları içeren bütün haberler, iç haberler merkezi tarafından toplanmakta, hazırlanmakta ve gönderilecekleri yörenin diline çevrilerek birliğin cumhuriyetlerine dağıtılmaktaydı. Ajans ayrıca, abonelerin adreslerine postalanan günlük olmayan bültenler de yayımlamaktaydı. TASS, Sovyet Bakanlar Kurulu denetiminde bir genel müdür ve 5 yardımcısı tarafından yönetilmiştir. Ana merkez, şu bölümlerden oluşmaktaydı: “İç haberler, dış haberler, ekonomi haberleri, yurt dışı haber dağıtım servisi, fotoğraf servisi, sosyalist ülkeler haber servisi.” Bunların dışında, spor servisi, ilan servisi, arşiv servisi gibi bölümler de bulunmaktaydı. Uluslararası yurt dışı haber dağıtım merkezi ise, acil haberler, günlük haber bültenleri, yabancı haberler, yabancı turistler için haberler ve yabancı dillerde yayın yapan 5 sekreterya (Almanca, İngilizce, Arapça, İspanyolca, Fransızca) olmak üzere 9 bölümden oluşmaktaydı.[449] Yayın İlkeleri TASS kuruluşundan itibaren aşağıdaki amaçları gütmüştür: “Haber Devlet’in ve halkın çıkarları doğrultusunda kullanılmalı, haber doğru ve kesin olmalı, gerçek olayların üstüne kurulmalı , haber sosyal yapıya sahip, güncel ve çabuk olmalı, haber ilgi çekici ve yüksek bir kaliteye ulaşmış olmalı."[450] TASS’a, yurt içi ve dışında komünist partinin reklamını yaptığı ve Sovyet halkına ekonomik , politik ve kültür hayatı hakkında hizmetler verdiği için 1975 yılında “Ekim Devrimi Nişanı” verilmiştir. ITAR-TASS TASS, 1980'li yıllara kadar AP, UPI, REUTERS ve AFP ile dünyanın en büyük beş uluslararası haber ajansından biri olmuştur. Sovyetler Birliği’nde 1980’lerin ortasında başlayan ekonomik ve örgütsel yeniden yapılanmayla TASS eski gücünü kaybetmiştir. 1989'da ilk özel ajansın da kurulmasıyla TASS'ın gücü iyice azalmıştır. Ülkedeki karışıklıklar sırasında hükümet, tüm kitle iletişim araçlarını denetim altına almış ve 2 yeni haber ajansı kurmuştur. Rusya için ITAR, yeni oluşan Bağımsız Ülkeler Topluluğu için RIA, Aralık 1993 tarihinde Boris Yeltsin tarafından yayımlanan bir kararnameyle de yeniden ulusallaştırılan ITAR ajansı, TASS ile (ITAR-TASS), RIA da ülkenin ikinci haber ajansı olan Novosti ile (RIA-Novosti) birleştirilmiştir. [451] Böylece Rusya, komünist rejim döneminde olduğu gibi, ancak bu kez iki resmi devlet ajansına sahip olmuştur. Bu yeni yapılanmayla ajans personelinin sayısı 5.000’den 3.500’e düşmüştür. Bu 3.500 elemanın 900’ü gazetecilerden oluşmaktadır. ITAR-TASS’ın Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nda 74 bürosu, 59 ülkede de 62 temsilciliği bulunmaktadır. ITARTASS 80 dolayında haber ajansıyla işbirliği içindedir.[452] Bütçesinin yüzde 60’ı kamu kaynaklarından, geri kalan bölümü ise abone gelirlerinden oluşan ITAR-TASS’ın günlük yayını 4 milyon kelimeyi (700 gazete sayfası) bulmaktadır. Bu yayınlar, Rusya, Bağımsız Ülkeler Topluluğu Üyeleri, Sosyalist Ülkeler, Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Ortadoğu yayınları adları altında gruplandırılmıştır. Ajans ayrıca “ECOTASS” adıyla günlük bir ekonomi bülteni, “ANCOM-TASS” adıyla da aylık haber-yorum bülteni yayımlamakta, ABD’deki Rusça konuşan azınlıklar için de 1995 yılından bu yana New York’ta “ITAR-TASS Express” adıyla Rusça haftalık bir “gazetecik” hazırlanarak ülke içinde 400 yörede dağıtılmaktadır. Bu gazeteye İnternet’den de ulaşılmaktadır.[453] Ajansın en önemli hizmetlerinden biri de fotoğraf yayınıdır. 700.000 negatif, slayt ve basılmış fotoğraf arşivi bulunan ITAR-TASS, dünyanın çeşitli ülkelerindeki abonelerine uydu aracılığıyla dijital fotoğraflar göndermektedir. ITAR-TASS’ın ayrıca 1987 yılından bu yana oluşturulan elektronik veri bankası “INFOTASS”, çok sayıda multimedya malzemesi içermektedir. ITAR-TASS bir yandan da bağımsızlıklarına kavuşan eski Birlik üyesi ülkelerin yeni oluşturulan haber ajanslarıyla ilişki ve işbirliğini sürdürmektedir. Bu ajanslar şunlardır: “Ukrayna (BATAN), Belorusya (BELTA), Özbekistan (GRUZIN), Kazakistan (KAZIAG), Azerbaycan (AZERINFORM), Litvanya (ELI), Moldavya (ATEM), Kırgızistan (KIRTAG), Tacikistan (TADJIKTA), Estonya (ETA), Ermenistan (ARMENPRESS), Türkmenistan (TURKMENINFORM).”[454] Öte yandan, özel bir haber ajansı olan Interfax, şu anda ITAR-TASS ve devlete bağlı öteki haber ajansı RIA-Novosti ile (eski APN) başarıyla rekabet etmektedir. Interfax 600 çalışanıyla hem ülke içinde hem de ülke dışında birçok temsilciliğe sahiptir. ITAR-TASS, RIA-Novosti ve Interfax şu an Rusya'daki en büyük üç haber ajansıdır.[455] 9. 7. ANSA (Agenzia Nazionale Stampa Associata) ANSA, İtalya’da yayımlanan günlük gazetelerin sahibi bulunduğu kooperatif nitelikli bir ajanstır. Günlük gazetelerin girişimleri sonucu 15 Ocak 1945 yılında kurulan ajans, kuruluşundan birkaç gün sonra işgal altındaki İtalya’nın kurtarılmış bölgelerinde faaliyete başlamıştır. İtalya’da daha önce “Ajans Stephani” adı altında 1853 yılında Torino’da, Guglielmo Stephani tarafından kurulmuş özel bir ajans bulunmaktaydı. İtalya’daki faşist rejim döneminde tamamen yönetimin denetimi altına giren bu ajans, faşizmin çöküşüyle 1943 yılında yayınını durdurmuş, 1945 yılında da hukuken varlığını yitirmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın sonunda ANSA bütün gazetelere haber ulaştırmaya başlamıştır. O dönemde İtalya’da yayımlanan bütün gazeteler de ANSA’nın abonesi olmuşlardır. Böylece ANSA, 53 İtalyan gazetesini temsil eden 44 ortaklı kooperatif özellikli bir şirket haline gelmiştir.[456] ANSA daha sonraki yıllarda, İtalya çapındaki muhabir sayısını çoğaltmaya ve yurt dışında bürolar açmaya başlamıştır. ANSA, başlangıçta haberlerini telgraf kanalıyla ulaştırmıştır. 1948 yılında teleskriptör sistemine geçen ajans, önce tek kanal üzerinden yayın yapmış, 1962 yılında da kanal sayısını 3’e çıkarmıştır. Aynı yıllarda İtalyan gazetelerine günde 100.000 kelime haber geçilmeye başlanmıştır. 1971 yılında kurulan 4. kanal ise, gazeteler dışındaki özel abonelere, kısaltılmış özel bir bülten ulaştırmayı amaçlamıştır. 1978 yılında açılan 5. kanalın amacı da, ilk üç kanala abone gazetelere, tamamlayıcı ve bütünleyici haberler ulaştırmaktır.[457] ANSA’nın 1964 yılında, 18’i Avrupa’da, l0’u Afrika’da, 7’si Asya’da, 3’ü Kuzey Amerika’da, 11’i Güney Amerika ve Avustralya’da olmak üzere, toplam 49 bürosu bulunuyordu. Bu büroların sayısı 1978’de 68’e ulaşmış, 2000 yılında 90’ı bulmuştur. ANSA’nın yayın ilkeleri , bağımsızlık , tarafsızlık ve objektifliktir. Ajansın, tüm abonelerinin İtalya’da yayımlanan gazeteler olması nedeniyle bir ilkesi daha vardır. Bu da, “Genel çıkarlara aykırı düşen özel bir gazetenin çıkarları hiçbir zaman dikkate alınmaz ve yayınların daima ülkenin genel çıkarları doğrultusunda olmasına dikkat edilir.” ilkesidir. Ajans 1956 yılında kendi özel tele-foto ve fotoğraf servisini oluşturmuştur. Bilgisayar sistemi, 1976 yılında yönetim hizmetlerinde, 1978 yılında ise haberleşme alanında kullanılmaya başlamıştır.[458] İç Bültenler ANSA, İtalya için 8 ayrı bülten yayımlamaktadır. Bunlar: 1- İtalyanca Bülten: Günlük 90 bin kelimeyi bulur, bütün İtalyan gazetelerine, dergilere, radyo ve televizyon istasyonlarına gönderilir. Bu bültenler, parlamento ve kamu kuruluşları tarafından da alınır. 2- Sinema Bülteni: Filmlerle ilgili geniş bilgi verir. 3- Radyo-Televizyon Bülteni: Bunda da radyo ve televizyon programları ve bu alandaki faaliyetlere ilişkin haberler yer alır. 4- Tiyatro Bülteni: Ülkedeki ve öteki ülkelerdeki sahne sanatlarıyla ilgili haberler içerir. 5- Bibliyografya Bülteni: Haftalık yayımlanan bu bültende, yeni çıkan yayınlarla ilgili bilgiler ve yayın piyasasındaki gelişmeler bulunur. 6- Moda Bülteni: Bu da haftalıktır ve modayla ilgili haberleri içerir. 7- Teknik ve Bilimsel Dokümantasyon Bülteni: Haftalık olan bu bültende, araştırma, bilim ve teknik alanlarındaki gelişmeler yer alır. 8- 4. Kanal Bülteni: Her gün 20 bin kelimelik haber yayını yapar.[459] ANSA bültenleri, büyükelçiliklere, konsolosluklara, ticaret odaları ile ataşeliklerine de dağıtılır. Dış Bültenler ANSA 1957’de teleskriptör ve radyo kanallarıyla dış ülkelere de yayın yapmaya başlamıştır. 1973 yılında kapsamı genişletilen, sonraki yıllarda da uydu aracılığıyla gerçekleştirilen söz konusu yayınlar şunlardır: 1- İtalyanca Bülten: Günlüktür. 9 bin kelimelik bülten Avrupa ve Kuzey Amerika’daki abonelere, 4.500 kelimelik bülten Latin Amerika’ya, 3 bin kelimelik bülten de Amerika ve Kanada’daki gazete ve radyo istasyonlarına ulaştırılır. 2- İspanyolca Bülten: Latin Amerika’ya yöneliktir. 3- Portekizce Bülten: Brezilya’daki yayın organlarına yöneliktir. 4- Fransızca Bülten: Avrupa’daki, Afrika’daki ve Ortadoğu’daki basın-yayın organlarına yöneliktir. 5- İngilizce Bülten: Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki ülkelere yöneliktir. 6- Gemiler için Bülten: Seferde olan İtalyan gemilerine ve abone olan bazı yabancı gemilere yöneliktir. 7- İtalyanca Haftalık Bülteni: İtalya’daki olayları içerir “Sette Giorni di Vita İtaliana” (İtalyan Hayatının 7 Günü), adıyla İtalyanca, “Bulletin Hebdomadaire” adı altında Fransızca ve “Weekly Review” adı altında da İngilizce olmak üzere üç bölüm halinde yayımlanır. Bu bültenler, uçak postasıyla da dünya çapında yaklaşık 1.500 aboneye ulaştırılır.[460] Yönetim ANSA’nın yönetim kurulunda bir başkan ve 24 üye bulunur. Genel müdürü yönetim kurulu tarafından seçilen ANSA’nın, İtalya içinde 19 bölge müdürlüğü, 500’ü aşkın muhabiri, yurt dışında da 77 ülkede 90 bürosu vardır. Merkez ana hatlarıyla, “İtalyanca Bölüm” ve “Yabancı Dillerde Yayınlar Bölümü” olarak ikiye ayrılır .[461] Ajans, her gün İtalya’dan ve yurt dışından 400 bin kelimelik haber (yaklaşık 2.000 haber) toplamaktadır. Bu haberler düzenlendikten sonra 5 ayrı dilde yayımlanır. Avrupa’da bazı merkezlerle özel hatları bulunan ANSA, ülke içinde ve dışındaki yayınlarını uydu aracılığıyla gerçekleştirir. Bu yayınların ulaştırılmasında “Radyostampa” adlı bir kuruluştan yararlanılmaktadır. ANSA ayrıca, “Bloomberg Information TV” ile ortaklaşa TV haber filmleri üretmekte, TV’lere, "Mediaset-Mediavideo’s" aracılığıyla teletekst servisi yapmaktadır. İtalya’da ANSA’nın dışında birçok uzman haber ajansı bulunmaktadır. Bunların arasında “Agenzia Giornolistica Italia” (AGI) en etkin haber ajansıdır. [462] 9. 8. Middle East New Agency (MENA) 1954 yılında, 5’i gazeteci 9 kişinin çalıştığı basit bir haber bürosu olarak faaliyete başlayan MENA, 15 Aralık 1955 tarihinde, Mısır’ın önemli gazeteleri El Ahram, El Akhbar, Dar El Tahrir ve Dar El Hilal’in 5.000’er Mısır lirası sermaye katarak ortak olmalarıyla gerçek bir haber ajansı niteliğine kavuşmuştur.[463] 8 Şubat 1956 tarihinde Mısır Hükümeti, ajansın resmi kuruluş kararını onaylamış ve 28 Şubat’ta da MENA Ajansı ilk haber bültenini yayımlamıştır. MENA’nın teleksler aracılığıyla düzenli yayını, 16 Nisan 1956’da başlamıştır.[464] “Bir Ortadoğu ajansı olarak Arap olaylarını ve haberlerini daha iyi anlar, daha iyi izler ve daha iyi yansıtır.” ilkesiyle yayın yapan MENA ilk sınavını 1956’da Süveyş Kanalı’nın millileştirilmesine karşı çıkan İsrail, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin giriştikleri askeri harekat sırasında vermiştir. Olayı tüm dünyaya başarılı bir biçimde duyuran ve birçok ülkenin tepkisine bültenlerinde yer veren MENA, bu yayınlarıyla Arap dünyasının ilgisini ve güvenini kazanmıştır. [465] Özellikle Arap ülkelerine yönelik yayınlar yapan MENA, bütün kanalların Filistin topraklarından geçmesi nedeniyle, Arap ülkeleriyle telli bağlantı hatlarında sorunlar çıkması üzerine ilk bürolarını Şam, Bağdat ve Amman’da açmış, daha sonra Beyrut, Kudüs, Kuveyt, Ankara, Londra, Paris, Roma, Milano, Bonn, Hamburg ve Cezayir bürolarının açılmasıyla haber toplama ağını genişletmiştir. MENA’nın Roma Bürosu, Avrupa merkezi, Cezayir Bürosu da, Kuzey Afrika merkezi sayılmaktadır. MENA, 1962 yılında gazetelerin ulusallaştırılması üzerine, Enformasyon ve Kültür Bakanlığı kanalıyla hükümete bağlı, 40.000 Mısır lirası sermayeli ve 40.000 hisseli yarı resmi bir kamu kuruluşu haline getirilmiştir. , 1962 yılında, fotoğraf servisi hizmeti vermeye başlayan ajansta, redaksiyon, ekonomi servisi, fotoğraf servisi, yabancı ajanslar servisi, Arapça yayınlar servisi, yabancı yayınlar servisi, haberler servisi, çeviri servisi gibi bölümler bulunmaktadır. MENA fotoğraf konusunda, Norveç’in ”Norsk”, Macaristan’ın “Interfoto”, Polonya’nın “SAF”, İspanya’nın “Cifra”, Bulgaristan’ın “BTA” Yunanistan’ın “Hellas”, Rusya’nın “Novosti”, Danimarka’nın “Nordisk” Hollanda’nın “Amifo” Bulgaristan’ın “New Bulgaria” Küba’nın “Prens Latina” ve Kuzey Kore’nin “KCNA” gibi uzman ajanslarıyla işbirliği yapmaktadır.[466] Ortadoğu’nun en eski ve en güçlü ajans özelliğini taşıyan MENA, iç istihbarat olarak, günde Arapça 40 bin kelime yerel, 35 bin kelime de dış haber üretmektedir. MENA Arapça ve Fransızca’nın yanı sıra İngilizce, Türkçe, İtalyanca, Almanca, İspanyolca ve Portekizce olmak üzere 8 dilde yayın yapmaktadır. [467] Ajans ayrıca, AFP’nin günde ortalama 50 bin kelimelik Arapça ve 60 bin kelimelik Fransızca yayınlarını da bölgeye yaymaktadır. 3 uydu aracılığıyla yapılan bu yayınlar, Arap ülkeleri kitle iletişim araçlarının yanı sıra Avrupa, Asya ve Amerika basın-yayın organları tarafından da izlenmektedir.[468] MENA bu hizmetlerinin yanı sıra AFP ve REUTERS’in dış yayınlarını da Mısır kitle iletişim araçlarına ulaştırmaktadır. Her gün Mısır gazetelerinde yer alan önemli yazı ve makalelerini İngilizce bir bültenle “Cairo Press Review” (CPR) yayımlayan Ajans, iki haftada bir de bunların geniş bir özetini içeren yine İngilizce “Party Press Review” (PPR) adlı bir bülten hazırlamaktadır. MENA ajansı, geniş kapsamlı bir ekonomik bültenin yanı sıra teknoloji, tarım, çevre, tıp, endüstri, enerji, bilim, bilgisayar, kültür ve sanat kadın ve çocuk konularında özel bültenler de yayımlamaktadır. MENA Mısır’daki 10 TV kanalı için de ayda 200 dokümanter film, dış ülkeler için de yine ayda 120 geniş makale ile 200 fotoğraf servise koymaktadır. MENA İran, Suudi Arabistan, Filipinler, Almanya, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, ve Kuzey Kore Cumhuriyeti’nden alınan Arapça yayınları, her gün 3-10 dakikalık yayınlar halinde, bölgedeki ülkelere ulaştırmaktadır. MENA, Arap ülkelerinin ajanslarının yanı sıra birçok büyük uluslararası ajansla da işbirliği yapmaktadır. 16’sı Arap ülkelerinde olmak üzere 44 dış temsilciliği bulunan MENA’nın Türkiye Ofisi Ankara’dadır. 460 gazetecinin çalıştığı MENA’nın toplam personel sayısı 1200 dolayındadır.[469] “Meclis el Şura” tarafından denetlenen MENA’nın Yönetim Kurulu üyelerinin 7’si, Devlet Başkanı tarafından atanmakta, 5’ i ise seçimle gelmektedir. Yönetim kurulu başkanı, Enformasyon ve Kültür Bakanlığı ile devleti temsil etmektedir.[470] Yayınlarında devlet politikasını izleyen MENA, ulusal ya da uluslararası özellik yerine, daha çok bölgesel ajans niteliğini taşımaktadır. MENA, Devlet desteğinin dışında, gelirinin önemli bir bölümünü, El Akhbar, El Cumhurriya ve El Ahram gazetelerinin abonelik bedellerinden karşılamaktadır. [471] Arap Haber Ajansları Federasyonu’nun “The Federation of Arap News Agencies” (FANA) kurucusu ve İcra Komitesi Üyesi olan MENA, 29 Kasım 1991’de kurulan Akdeniz Ajanslar Birliği’nin “The Association of Mediterranean News Agencies” (AMAN) yanı sıra İslam Haber Ajansı “The İslamic News Agency” (INA), Afrika Birliği Haber Ajansı “Pan-Africain News Agency” (PANA) ve Bağlantısız Haber Ajansları Havuzu’nun “The Non-Aligned News Agencies Pool” da kurucu üyesidir. 9. 9. Spanish News Agency (EFE) Bazı ulusal haber ajansları, dünya üzerindeki 3 büyük haber ajansı (AP, REUTERS ve AFP) kadar güçlü olmasalar da, uluslararası üne sahiptirler. Bu ajanslar, ulusal niteliklerini korurken, ulusal yayınlarının yanı sıra etkili bir biçimde uluslararası bölgesel yayın da yapmaktadırlar. İspanyol Haber Ajansı EFE, bu tür haber ajanslarının önde gelenidir. İspanya’da ilk gazete (Diario de Barcelona) 1792 yılında yayımlanmış, ilk haber ajansı ise (FABRA), gazeteci Nilo Fabra tarafından 1867’de kurulmuştur. FABRA 1897 yılında, Fransız haber ajansı Havas’ın denetimine girmiştir. FABRA, süreç içinde yaşanan birçok gelişmeden sonra yeniden İspanyol kimliğini kazanmış, ancak iç savaş sırasında (1936-1939) faşist yönetimin sözcüsü haline getirildiğinden, 1938 yılında Franco hükümeti tarafından kapatılmıştır. FABRA’nın yerine, Ekim 1938’de, Bugos kentinde EFE kurulmuş, ajans 1939’da Madrid’e taşınmıştır.[472] EFE çoğunluk hisselerine hükümetin sahip bulunduğu ve İspanyol gazetelerinin de hissedar oldukları bir kamu kuruluşudur. EFE’nin en büyük özelliği, İber Yarımadası’nın yanı sıra Latin Amerika’da İspanyolca konuşan ülke ve halklara yönelik yayın yapan kitle iletişim araçlarının başta gelen haber kaynağı olmasıdır. EFE ayrıca Avrupa Birliği ülkeleri için de özel bir haber bülteni yayımlamaktadır. Merkezi Madrid’de bulunan EFE, Latin Amerika’daki ilk temsilciliğini Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de 1965’te açmış, daha sonraki yıllarda da her Latin Amerika ülkesinin başkentinde birer temsilcilik oluşturmuştur. 1973 yılında kurulan “Orta Amerika Haber Ajansı” (ACAN-EFE) ise bölge ülkelerine, 3 büyük ajansın haber bültenleriyle yarışabilecek düzeyde nitelikli ve zengin bir haber akışı gerçekleştirmeye başlamıştır. Süreç içinde bu hizmetini geliştiren EFE, 1991 yılından bu yana, Latin Amerika ve İspanyolca konuşulan ülkelerde, “en güçlü ve etkili haber ajansı” niteliğine kavuşmuştur.[473] EFE ajansı genelde iç basına, uluslararası ajanslardan derlediği dış haberleri İspanyolca olarak dağıtmakta, dış yayınlarını da, İspanyol haberlerinin yanı sıra dış ülke haberlerinden de derlediği bir bültenle İspanyolca, İngilizce ve Arapça olarak yapmaktadır. Haberlerin yanı sıra röportajlar ve araştırma yazıları da yayımlayan EFE’nin veri bankasında ise “on-line” sistemiyle ulaşılan 2.5 milyon doküman yer almaktadır. EFE haber bülteninin dışında, spor, ekonomi, otomobil, yiyecek ve tarım, sağlık ve eğitim konularında özel bültenler de hazırlanmaktadır. 1998 yılında da, EFE’nin yeni uluslararası fotoğraf ve grafik servisi hizmete girmiştir. Bu servisin arşivinde 20. Yüzyıl’da meydana gelmiş çeşitli olaylara ilişkin 13 milyon negatif bulunmaktadır. EFE Ajansı’nın, ülke içinde 23 bürosu, 102 ülkede 137 temsilciliği bulunmaktadır. 1.000 dolayında kadrolu gazetecinin çalıştığı EFE ajansının, İspanya’nın yanı sıra öteki ülkelerde de 2.000’e yakın haber başı ödemeli muhabirden (stringers) destek almaktadır.[474] Yazılı basının yanı sıra, sesli ve görüntülü kitle iletişim araçlarına da hizmet veren EFE, yılda 1 milyon haber, 100.000 fotoğraf, 3.000 araştırma-haber, 7.000 radyo röportajı, 4.000 de video klip yayımlamaktadır.[475] İspanya içinde ve öteki ülkelerde 2.000 dolayında abonesi bulunan EFE, yayınlarını, Intelsat VI, Eutelsat, Hıspasat, Intelsat ve Nahuel adlı 5 uydu aracılığıyla yapmaktadır. İspanya’da EFE’nin dışında, 1822 yılında Madrid’de kurulan ve günümüzde spor ağırlıklı haber yayını yapan “Mencheta”, 1928’de “El Debate” gazetesinin bir yan kuruluşu biçiminde örgütlenen ve günümüzde Katolik bir yayın şirketine bağlı olan “Logos”, kendi grubundaki kitle iletişim araçlarına yayın yapan ”Prensa Y Radio Espanola”, 1982 yılında Madrid’de kurulan “Colpisa” ile “Europe Press” adlı beş haber ajansı daha bulunmaktadır. 9. 10. İslami Cumhuriyet Haber Ajansı (IRNA) İslami Cumhuriyet Haber Ajansı (IRNA), 1934 yılında “Pars Ajansı” adıyla faaliyete başlamış, 1965’te ise adı “Pars Haber Ajansı” olarak değiştirilmiştir. Ajansın adı İran’daki İslami Devrim’den sonra 29 Ekim 1981 tarihinde “İslami Cumhuriyet Haber Ajansı” olarak değiştirilmiştir. IRNA’nın halen İran’da 40’ı aşkın bürosu, çeşitli ülkelerde 30 dolayında temsilciliği ve çok sayıda muhabiri bulunmaktadır. 30’dan fazla uluslararası ve ulusal ajansla işbirliği yapan IRNA, İran’ın yanı sıra çeşitli ülkelerdeki aboneleri için Farsça, Arapça ve İngilizce olmak üzere günde ortalama 130 bin kelimelik haber üretmektedir 2 milyon karelik bir fotoğraf arşivine de sahip bulunan IRNA, haber üretiminin yanı sıra abonelerine telefoto ve uydu aracılığıyla ulusal ve uluslararası gelişmeleri yansıtan fotoğraflar da sağlamaktadır. IRNA’nın Radyo ve Televizyon Haberleri bölümü ise 10 TV kanalı ile 45 radyo istasyonuna, 7 ayrı dilde, sesli ve görüntülü haber bültenleri hazırlamaktadır. IRNA merkezinde 1983 yılından bu yana oluşturulan veri tabanında 500 binin üzerinde haber metni depolanmıştır. IRNA, Asya-Pasifik Haber Ajansları Örgütü (OANA), OPEC Haber Ajansı (OPECNA), Uluslararası İslami Haber Ajanları Birliği (IINA) ve Hazar Denizi Haber Ajansları Birliği’inin (ACSNA) üyesidir. 9. 11. KYODO (Kyodo Tsushin New Service) Japonya’da haber ajanslarının tarihçesi, 19.Yüzyıl sonlarına kadar gitmektedir. Japonya'nın ilk haber ajansı, 1888'de kurulan Jiji Haber Ajansı'dır. (Günümüzdeki Jiji Press ile ilgisi bulunmamaktadır.) O tarihlerde ülkede birbirleriyle rekabet eden çok sayıda haber ajansı kurulmuştur. O dönemlerde kurulan "Teikoku", "Nippon Denpo" gibi haber ajanslarının bazıları kapanmış, bazıları da birbirleriyle birleşmiştir. Bunların en etkini sayılan “Naigai Haber Ajansı” 1893 yılında kurulmuş, ancak uzun ömürlü olamamıştır. Modern ve ciddi bir haber ajansı kurulması düşüncesi, 1914 yılında “Kokusai Tsushinsha” uluslararası haber ajansının oluşturulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu ajans, 1. Dünya Savaşı sıralarında savaş haberlerini hızlı vermesiyle dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. “Kokusai Tsushinsha”, daha sonra iç haberler veren “Toha (Doğu) Ajansı” ile birleşerek “Rengo Tsushinsha” adını almış ve Japonya’da ulusal ve uluslararası haberler veren ilk ajans niteliğini kazanmıştır.[476] 1936 yılında Rengo’nun devamı olarak kurulan “Domei Tsushinsha” Ajansı, 1901 yılında kurulan ve haber yayınının yanı sıra reklamcılık konusunda deneyime sahip rakip ajans “Dentsu”nun birçok servisini de bünyesine katmıştır. O yıllarda Japonya’nın ilk milli ajansı olan Domei Tsushinsha, 6 bin kişilik personeliyle de dünyanın en büyük ajansı özelliğini taşımıştır. Kar amacı gütmeyen ve kooperatif niteliği taşıyan Domei Tsushinsha’nın hissedarları, 189 gazete ile ülkedeki radyo istasyonlarının sahiplerinden oluşmuştur. Japonya 2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca Domei Tsushinsha da, önce önemini yitirmiş daha sonra da küçülerek yok olmuştur. Bu ajansın ortadan kaybolmasından hemen sonra iki yeni haber ajansı kurulmuştur. 1945 Aralık ayında kurulan “KYODO Tsushin” ve “Jiji Press”, adlarındaki iki ajans Domei’nin bütün uzman personelini bünyelerinde toplamışlardır. O dönemde KYODO Tsushin’in, abonesi olan gazetelere ve radyo istasyonlarına genel haberleri aktaran bir kooperatif, Jiji Press’in ise kitap yayıncılarına, kamu kuruluşlarına, ticari merkezlere ve bankalara ekonomik haberler ulaştıran uzman ticari bir şirket olmaları düşünülmüştür. KYODO 1.000 kişiyle işe başlamış, Jiji Press ise 260 kişiden toplanan 100.000 Yen’lik hisse senetleriyle kurulmuştur.[477] KYODO, kuruluşundan itibaren siyasi ve ticari çıkarlar karşısında bağımsızlığını korumuştur. Ancak bu ajansın gelişimi çok zor olmuş, Washington’a ilk muhabirini ancak 1949 yılında gönderebilmiştir. KYODO, 1952 yılından itibaren de dış ülkelere İngilizce yayın yapmaya başlamış, süreç içinde genişletilen bu hizmet 1965 yılında “KYODO World Service” adını almıştır. [478] Bu arada, maddi sıkıntılarla karşılaşan ve uzun süredir iletişim çevrelerinin sunduğu hizmetlere katılmayı arzulayan Jiji Press, faaliyeti sırasında KYODO’nun alanına girince, iki haber ajansının arasındaki ilişkiler yoğun bir rekabete dönüşmüştür. Rekabet daha sonraları iletişim teknolojilerinin yenilenmesi konusunda da yoğun bir biçimde sürmüştür. KYODO’nun 2. Dünya Savaşı sonrası yaşadığı ekonomik sıkıntıların en önemlisi, 1952 yılında Asahi, Mainichi ve Yomiuri gazetelerinin ajans aboneliğinden ayrılmalarıdır. Kendi haber toplama ağlarını oluşturan bu üç gazetenin abone bedelleri, KYODO’nun gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktaydı. KYODO, bu krizi öteki gazetelerin desteğiyle atlatmıştır. Anılan 3 gazete de, 5 yıl sonra KYODO Yurtdışı Haberler Servisi’ne abone olmak için başvurmuşlardır. Günümüzde KYODO, 50 milyonluk tiraja sahip Japon basınına genel haberler, fotoğraflar ve makaleler servisleri vermektedir. KYODO Fotoğraf Bölümü’nün 12 milyon fotoğraftan oluşan bir arşivi bulunmaktadır. Ajans, 63 Japon gazetesi ile Japon radyo-TV Birliği’nin (Nippon Hoso Kyokai) üyesi oldukları bir kooperatif özelliği taşımaktadır. KYODO, günümüzde tüm Japon gazete ve dergilerinin yanı sıra 141 radyo ve TV şirketine hizmet vermektedir. Japonya’nın belli başlı kentlerinde 53 bürosu bulunan ajansın 100’ye yakın ülkede temsilcisi vardır. Yaklaşık 40 yabancı ajansla işbirliği içinde bulunan KYODO’da 1.210’u kadrolu gazeteci olmak üzere 2.000 kişi çalışmaktadır.[479] Yayınlarının iletiminde, özel hatlar, telsiz ve uydu kanallarını kullanan KYODO’da, Latin harfli mesajları Japon alfabesine dönüştüren bir sistemden de yararlanılmaktadır. Hizmetlerini AsyaPasifik yöresinde yoğunlaştıran KYODO, 30 ülkeye de günde 22 saat İngilizce yayın yapmaktadır. KYODO’nun en üst organı olan müdürler kurulunda, kurucu gazetelerin temsilcilerinden oluşan 20’yi aşkın üye bulunmaktadır. Söz konusu kurul üyelerinin seçimi 2 yılda bir yapılmaktadır. KYODO’da iç yapılanma, personel, ticaret, muhasebe, iletişim, redaksiyon, uluslararası servis, ve radyo televizyon bölümlerinden oluşmaktadır. Ajansın redaksiyon servisinde, politik haberler, ekonomik haberler, kent haberleri ve dış haberler sekreteryaları başta olmak üzere 21 bölüm bulunmaktadır.[480] 9. 12. XIN HUA (Yeni Çin Haber Ajansı) Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi haber ajansı olan XIN HUA da, birçok Doğu Bloku ya da komünist rejimi benimsemiş ülkelerdekiler (Küba, Kuzey Kore, Vietnam vs.) gibi, dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin resmi ajansı TASS'ınkine benzer yöntem ve amaçla kurulmuştur. Daha önce, Sovyet Bölgesi Merkezi’nin başkenti Jiangxi’de 1931 yılında kurulan Kızıl Çin Haber Ajansı, XIN HUA (Yeni Çin Haber Ajansı) adını, 1937 yılının Ocak ayında almıştır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949 yılında kurulmasının ardından XIN HUA, özellikle 1978’den sonra, ülkenin ”açılma programı” çerçevesinde, Çin’de en geniş bilgi merkezi ve dünya çapında büyük haber ajanslarından biri niteliğini kazanmıştır.[481] Yurtiçi ve yurtdışı bürolarda çalışanlarla toplam 7.000 üzerinde personeli bulunan XIN HUA’nın genel müdürlüğü Pekin’dedir. Genel müdürlükte, genel yazı işleri bürosu, genel yönetim bürosu ile iç haberler, uluslararası haberler, yurtdışı servis, haber fotoğrafları, spor haberleri, dış olaylar, iletişim teknolojisi, lojistik ve personel bölümleri bulunmaktadır. XIN HUA bünyesinde ayrıca basımevi, haber araştırma enstitüsü, dünya sorunları araştırma merkezi, gazetecilik okulu da yer almaktadır. XIN HUA’nın Taiwan Bölgesi dışında bugün, 32 bölgede, belediyelerde, otonom bölgelerde, Halkın Özgürlüğü Ordusu’nda, Hong Kong’da* büroları bulunmaktadır. XIN HUA’nın yurtdışında, Mexico City, Nairobi, Kahire, Londra ve Paris’deki bölge bürolarının yanı sıra çeşitli ülkelerde, toplam 500 kişinin çalıştığı 100 dolayında temsilciliği vardır.[482] Çin'de yabancı ajansların, haber bültenleri XIN HUA aracılığıyla yayımlanmaktadır. 1996 yılından bu yana da, XIN HUA yabancı ajansların ekonomik bültenlerinin yayımlanmasını üstlenmiştir. Ajans bu hizmeti için bülten satış fiyatları üzerinden yüzde 7'lik bir komisyon almaktadır. Bunun yanı sıra ekonomik bülten yayımlamak isteyen yabancı ajanslar, Çin'deki müşterileri ve gelirleriyle ilgili ayrıntılı bilgileri XIN HUA'ya bildirmek zorundadırlar.[483] XIN HUA, ülke çapında gazetelere, radyo ve televizyon istasyonlarına geniş biçimde haber ve haber malzemesi sağlamanın yanı sıra yabancı ülkelere İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Arapça ve Rusça olarak günde yaklaşık 400.000 kelimelik iç-dış haberler ve makaleler yayımlamakta, 100 kadar fotoğraf servise koymaktadır. Ajans aynı zamanda, ülke dışındaki Çin gazetelerine de Çince çeşitli haberler göndermektedir. XIN HUA’nın, Hong Kong, Kathmandu, Colombo, Kahire, Dar es Salaam, Hartum, Brazzaville, Lusaka, Lima, Londra ve Paris’te, ajansın haber bültenlerinin İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Arapça ve Çince olarak her gün, iki günde bir, üç günde bir ya da haftalık olarak basıldığı basım merkezleri vardır. Ajansın Hong Kong ve Londra’da, fotoğraf dağıtan merkezleri de bulunmaktadır. 1993 yılında kurulan “Xin Hua Audio and Video Center”da ise abonelere sesli ve görüntülü haber ve programlar hazırlanmaktadır.[484] XIN HUA’nın aralarında, XIN HUA Haber Bülteni, (Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça, İspanyolca ve Arapça dillerinde günlük basılmaktadır). Haber fotoğrafları, (haftada 3 yayın) Başvuru Haberleri, (günde 4 milyon 800 bin kopya dağıtılmaktadır.) Ekonomik Enformasyon (günde 500 bin kopya dağıtılmaktadır.) Haftalık Görünüm, ( 300 bin kopyanın üzerinde basılan siyasi ve günlük olaylarla ilgili dergi) Dünya, (500 bin kopya basılan genel uluslararası olaylarla ilgili aylık dergi) İki Haftalık Dergi, (3.5 milyon kopya basılan taşra için özellikle günlük olaylar ve politikayla ilgili dergi) Gazetecilik Çalışmaları, (ülke çapında gazeteciler için basılan aylık dergi). Fotoğraf Dünyası (150 bin kopyalık aylık çalışma) nın da bulunduğu 40 dolayında yayını bulunmaktadır. Ajans ayrıca yılda 400 kadar politik ve genel konular içerikli kitap basmakta, hizmet üretiminde 10 değişik bilgisayar sisteminin yanı sıra internet ve uydudan da yararlanmaktadır. 130 ülkede 5.000 dolayında abonesi bulunan XIN HUA, 95 yabancı haber ajansı ve enformasyon kuruluşuyla, haber ve fotoğraf alışverişini öngören işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. * XIN HUA'nın Hong Kong bürosu, kentin İngiliz yönetiminden ayrıldığı, Haziran 1997 tarihine kadar, Çin'in gayrı resmi büyükelçiliği olarak çalışmıştır. Bu büroda çalışan 200 kadar görevliden ancak 20'sinin gazetecilik yaptığı, geri kalanların ise "başka bir biçimde bilgi topladıkları" ileri sürülmüştür.[485] 9. 13. Bulgarska Telegrafitscheka Agentzia (BTA) BTA Bulgaristan’ın ulusal haber ajansıdır. Prens I. Ferdinand’ın 28 no’lu kraliyet kararnamesiyle 27 Ocak 1898’de kurulmuş, yeni yönetmeliği ise Ulusal Meclis tarafından 29 Haziran 1994 tarihinde onaylanmıştır. Bu yönetmeliğe göre BTA Genel Müdürü, ulusal meclis tarafından seçilmektedir. Yönetmelik, bağımsız bir yayın politikası uygulanması için ajansı her türlü siyasi ve ekonomik etki ve baskılardan koruyucu hükümler içermektedir. BTA’nın bütçesi, abone bedellerinden, reklam gelirlerinden ve ulusal bütçeden yapılan katkıdan oluşmaktadır. BTA iç ve dış yayınlarını uydu, modem, faks, internet ve e-mail kanallarıyla gerçekleştirmektedir. Ajans her gün, ülke kitle iletişim araçları için 500 dolayında iç haber yayımlamaktadır. Bunun yanı sıra BTA’nın, uluslararası haberleri, Balkan haberlerini, spor haberlerini ve ekonomik haberleri içeren bültenleri vardır. Abonelerine günde 250 dolayında fotoğraf da ulaştıran BTA, bu alanda kaynak olarak AP ile 11 Avrupa haber ajansının ortak kuruluşu “Avrupa Fotoğraf Ajansı”nın (EPA) yayınlarından da yararlanmaktadır. BTA, başta AFP, AP, REUTERS, ITAR-TASS ve DPA olmak üzere dünyanın büyük haber ajanslarının yanı sıra birçok ülkenin ulusal ajanslarıyla, haber değişimi konusunda işbirliği içindedir. Dış yayınları İngilizce olarak yapılan BTA, bazı günler normal bültene ek olarak verilen İngilizce iç ve dış basın özetleri ile “Bulgaristan’a Ekonomik Bakış” adlı haftalık İngilizce bülten de yayımlamaktadır. BTA’nın önemli etkinliklerinden biri de her yıl, referans malzemeleri içeren 2 kitap yayınlamasıdır. Önemli olay ve gelişmeleri kapsayan bu kitaplar, her ay “değişen sayfa” (feuilles volantes), (loose-leaf binders) yöntemiyle güncelleştirilmektedir. [486] BTA kendi matbaasında, 34 yıldır büyük ilgi gören “Paralleli” adlı haftalık bir magazin dergisi ile “Şampiyon” adlı bir spor dergisi de yayımlamaktadır. 190’ı gazeteci ve çevirmen olan 400’ü aşkın kişinin çalıştığı BTA’nın Bulgaristan’ın 30 kentinde büro ve muhabirleri vardır. Avrupa ve Balkan ülkelerinin başkentlerinde birer temsilcisi bulunan BTA, ülke içinde olduğu gibi dış ülkelerde de, bu kişilerin yanı sıra haber başına ücretle çalışan gazetecilerden de yararlanmaktadır. [487] BTA, Avrupa Basın Ajansları Birliği (European Alliance of Press Agencies” ile Balkan Haber Ajansları Birliği ( Association of Balkan News Agencies) üyesidir. 9. 14. Telegrafska Agencija Nove Jugoslavija (TANJUG) TANJUG, 5 Kasım 1943 tarihinde, Nazi Almanyası işgali altındaki Yugoslavya’nın ulusal kurtuluş ordusu ve partizanlar tarafından kurtarılmış bölgesinde kurulmuştur. Ajans, işgal altındaki Avrupa’da yayına başlayan ilk haber ajansı özelliğini taşımaktadır. TANJUG’un, Almanlar’dan ele geçirilen yarım kilowat gücündeki bir radyo telgraf vericisi aracılığıyla 6 federal cumhuriyet ve ve iki özerk bölgeden derlenen haberlerle yaptığı günlük yayınlar, müttefikler ve özellikle Londra, Moskova ve Washington tarafından ilgiyle izlenmiştir. [488] TANJUG’un, Avrupa ve Balkanlar’ın büyük bölümü işgal altındayken, Yugoslav halklarının bağımsızlık mücadelesine ilişkin verdiği haberler Almanlar’da tepki yarattığından, Ajans ilk kurulduğu yer olan Jajce kentinden sonra 11 ayda üç yer değiştirmiştir. Ajansın kurucusu, daha sonra Yugoslav Federal Parlamentosu’nun Başkanlığını yapacak olan Mocha Piade’dir. İlk Genel Müdürü de Yugoslavya’nın antifaşist gazetecilerinden ve savaş öncesi Politika Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü olan Vladislav Ribnikar’dır. Başlangıçta 14 kişiyle faaliyete başlayan TANJUG’da halen 500’e yakın personel çalışmaktadır.[489] Ajansta, dış politika, iç politika, dış yayınlar, genel haberler, ekonomik haberler ve fotoğraf servisi adları altında 6 bölüm bulunmaktadır. TANJUG’un “EKOS” adlı geniş kapsamlı ekonomik bülteni her gün yayımlanmaktadır. Söz konusu bülten dış yayınlarda da İngilizce ve Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Sırpça olarak kullanılmaktadır. Haftanın üç günü de turistik haberlere ilişkin bir bülten yayımlanmaktadır. TANJUG, 100’'ü aşkın da özel servis hizmeti vermektedir. Günün 24 saati telsiz ve uydu yayını yapan TANJUG, abonelerine günde 250-400 haber ulaştırmakta; haberlerin dışında imzalı makaleler de yayımlamaktadır. Ajans ayrıca taşra basını, yerel basın ve fabrikalardaki yayınlara katkı amacıyla haftalık bülten de çıkarmaktadır. TANJUG’un “Radio-TANJUG” adıyla yayın yapan bir de radyosu bulunmaktadır. Yaygın televizyonlar ve bölge radyoları için özel bültenler de hazırlayan ajansın ülke çapında, büyük kentlerde 130 kadrolu muhabiri ve 8 büyük bürosu ile yurt dışında yaklaşık 50 temsilcisi bulunmaktadır. Ajansın fotoğraf servisi “Photo-TANJUG” de, abonelerine günde 40-50 fotoğraf dağıtmaktadır. Abonelerin isteğine göre yerli ve yabancı kaynaklı, çeşitli ölçülerde renkli ve siyahbeyaz fotoğraf servisi yapan ajansın arşivinde 5 milyonun üzerinde de negatif film bulunduğu açıklanmıştır. Ajans ayrıca, haftanın en önemli olayıyla ilgili bir metinle, 12 fotoğraftan oluşan özel bir servis hizmetini de haftalık olarak yapmaktadır. TANJUG ajansı, XIN HUA ile yaptığı işbirliği sonucu 1948-49 yıllarında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamalarına ilişkin haberlerde tek kaynak olmuştur. Yine Küba’nın Prensa Latina ajansıyla yaptığı işbirliği sonucu 1961 yılında, ABD’nin Domuzlar Körfezi çıkartması ve sonraki gelişmelerle ilgili tek kaynak olma özelliğini sürdürmüştür. 1968’de Çekoslovakya’daki gelişmeler, 1973’te Şili’deki askeri darbeyle ilgili haberler, 1974’de de Vietnam’daki son durum, Avrupa ülkelerine TANJUG tarafından geniş biçimde aktarılmıştır. 1999’da ise Yugoslavya ve Balkanlar’daki olaylar ve Nato müdahalesiyle sonuçlanan gelişmeler, Batılı kitle iletişim araçlarına büyük bölümüyle TANJUG tarafından iletilmiştir. [490] Ofset bir matbaaya sahip bulunan ajans, burada broşür, bülten ve kitap basmaktadır. Dünyadaki birçok haber ajansıyla işbirliği yapan TANJUG, Avrupa Haber Ajansları Birliği (L’alliance Européennes des Agences de Presse” üyesidir. TANJUG gelişmekte olan 20 ülke ajansına teknik asistanlık desteğini sürdürmektedir. Yugoslavya çok uluslu bir Federal Cumhuriyet olduğu için tek bir resmi dili yoktur. Illinois Üniversitesi öğretim üyesi Gertrude R. Robinson tarafından, “Yugoslavya’nın Çok Çehreli Ulusal Haber Ajansı” olarak da adlandırılan TANJUG, bu nedenle, ne bir Devlet kuruluşudur ne özel bir kuruluştur, ne de kooperatiftir. TANJUG Yugoslav toplumuna ait, işçi özyönetimiyle yönetilen profesyonel bir haber ajansıdır. Ajansın bu statüsüyle ilgili kanun, 1974 yılında çıkarılmıştır. [491] TANJUG’un Yönetim Konseyi 25 üyeden oluşur ve bunlar, siyasi kuruluşların, hükümetin, ticaret odasının, kamu kuruluşlarının, bağımsız bölgelerin, basının, radyo ve televizyon istasyonlarının ve ajans çalışanlarının temsilcileridir. Konsey tarafından seçilen genel müdürü Hükümet 4 yıl için atar. TANJUG’un gelirleri, yüzde 36’sı abonelerinden, yüzde 36’sı kamu kurum ve kuruluşlarına verilen özel hizmetlerden, yüzde 17’si ekonomik servisten, yüzde 10'u da fotoğraf servisinden sağlanmaktadır.[492] TANJUG’un en büyük özelliği, Non-Aligned News Agency (NANA) Pool”un Avrupa temsilcisi olmasıdır. Bu nedenle TANJUG, Bağlantısız Haber Ajansları Havuzu’na ulaştırılan haberleri de yayımlar. Bu haberlerin en sadık müşterisi de UNESCO’dur. Balkanlar’daki bilinen gelişmelerden sonra 1990 Haziran ve Temmuz aylarında, eski Yugoslavya’dan koparak bağımsızlıklarını ilan eden Slovenya “STA” (Slovenska Tiskovna Agencija) ile Hırvatistan “HINA” (Hrvatska İzvjestajna Novinska Agencija) adları altında kendi ulusal haber ajanslarını kurmuşlardır. Ancak bu ajanslar da iç haberlerin dışında ana haber kaynağı olarak TANJUG bültenlerinden yararlanmaktadırlar.[493] 9. 15. Atina Haber Ajansı (ANA) Atina Haber Ajansı (ANA) Yunanistan'ın ulusal haber ajansıdır. 1895'de “Stefanopoli Telgraf Ajansı” adıyla özel bir şirket olarak kurulan ajans, 1906'da bugünkü adını almıştır. ANA 1994'te, üçü hükümet, biri Atina Gazeteciler Birliği, biri Selanik Gazeteciler Birliği, biri Yayıncılar Birliği, biri de ANA çalışanları arasından atanan toplam 7 yönetim kurulu üyesi tarafından temsil edilen bir anonim şirkete dönüştürülmüştür. ANA, Avrupa Fotoğraf Ajansı EPA'nın yanı sıra uluslararası haber ajansları AP, Reuters, AFP, DPA, ITAR-TASS ve birçok ulusal haber ajansıyla işbirliği halindedir. Tüm hizmetleri on-line olarak yürütülen ANA, her gün yazılı sesli ve görüntülü ulusal ve yerel Yunan basını için 250-300 haber yayımlamaktadır. ANA ayrıca Yunanistan'daki önemli haberlerin yanı sıra dünya gündemindeki haberleri içeren İngilizce ve Fransızca günlük haber bültenleri hazırlamaktadır. ANA, bir yandan da Güney Kıbrıs ile Ege Adaları’ndaki Yunan kitle iletişim araçları için özel bir bülten yayımlamaktadır. ANA’nın özel bir spor bülteni de bulunmaktadır. ANA, Mediatel ile ortaklaşa bir ekonomi bülteni de yayımlamaktadır. Günde ortalama 150 fotoğraf yayını yapan ANA, Yunanca 4 veri bankasına sahiptir. Bunlar: Yunanca Haber Bankası: Ekim 1989’dan bu yana ANA tarafından yayımlanan tüm haberleri içermektedir. 400.000 adetlik bir sayıya ulaşan bu haberler, 1 Ocak 1992 tarihinden bu yana konularına göre arşivlenmektedir. İngilizce Haber Bankası: 1 Ocak 1992’den bu yana ANA tarafından yayımlanmış İngilizce ve Fransızca haberleri içermektedir. Seçim Bankası: 1833’ten bu yana Yunanistan’daki idari ve siyasi gelişmelere ilişkin bilgiler içerir. Bu bankada, 1926 yılından bu yana yapılan tüm seçimlere ilişkin ayrıntılı bilgiler de vardır. Biyografi Bankası: 1.000 dolayında Yunanlı devlet adamı ve politikacı ile 500 kadar uluslararası kimliğe sahip kişinin özgeçmişleri bu bankada bulunmaktadır. Spor Bankası: 1 Şubat 1992’den bu yana ANA tarafından yayımlanan spor haberlerini içermektedir. Bu bankada futbolun yanı sıra basketbol sporuyla ilgili veriler de önemli yer tutmaktadır. Fotoğraf Bankası: 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana ulusal ve uluslararası haberlerle ilgili olarak yayımlanan fotoğraflar bu bankada bulunmaktadır. Bankada ünlü kişilere ya da daha önceki tarihlerde meydana gelmiş önemli olaylara ilişkin, çeşitli biçimlerde derlenmiş bir özel arşiv de yer almaktadır. ANA’da 160'ı gazeteci olmak üzere toplam 250 kişi çalışmaktadır. Ajansın Brüksel, İstanbul, Lefkoşe ve Bonn'da temsilcilikleri bulunmaktadır. Bunlara ek olarak, Washington, New York, Montreal, Melbourne, Londra, Paris, Viyana, Roma, Moskova, Belgrad ve Üsküp'te de muhabirleri vardır.[494] 9. 16. BERNEMA Malezya’da bir milli haber ajansı kurulması düşüncesi, 1961 yılının Aralık ayında Bangkok’da yapılan ulusal haber ajansları toplantısında, BM temsilcisi tarafından ortaya atılmıştır. Kar amacı gütmeyen, kooperatif özellikli, devlet tarafından denetlenmeyen bir ajans kurulması önerisi , yaklaşık 7 yıl süreyle çeşitli yönleriyle incelenmiş ve 6 Nisan 1967'de çıkarılan bir yasadan sonra, 20 Mayıs 1968’de BERNEMA faaliyete başlamıştır. Ajansın Yönetim Kurulu, 6 hükümet temsilcisi ve özel sektörden 6 gazete temsilcisinden oluşmakta, hükümet tarafından, gazete temsilcilerinin uygun gördüğü bir kişi genel müdür olarak atanmaktadır. BERNEMA, yurtiçi örgütlenmesini tamamladıktan sonra, 1971 yılında Jakarta’da, 1972’de Bangkok’ta bürolar açmıştır. Ajans, daha sonra Manila ve Singapur’da da bürolar açarak dış büro sayısını artırmış, böylece Asya’da varlığını hissettirmeye başlamıştır. Ajansta hale günde üç bülten hazırlanmaktadır. Bunlar; İç Haberler Bülteni, Ekonomi Haberleri Bülteni ve Dış Haberler Bülteni’dir. BERNEMA’nın Malaya Radyo Televizyonu ile bülten dağıttığı resmi kuruluşlardan aldığı abone bedeli, ajansın bütçesinin yüzde 80’ini karşılamaktadır. AFP’nin ülkede tek dağıtıcısı olarak görev yapan BERNEMA ayrıca bölgedeki öteki ülkelerin ajanslarıyla ikili ilişkiler içindedir. AP ve REUTERS ise ülkedeki abonelere doğrudan bülten pazarlamaktadır. Bölgedeki ülkelerin ulusal ajanslarıyla ilişkiler BERNEMA’nın önderliğinde OANA (Asya-Pasifik Haber Ajansları Örgütü) Bağlantısız Ülkeler Basın Ajansları Havuzu (Pool) ve İslam Ajansları Uluslararası Konferansı üyeliği çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. [355] Albert, [356] La Presse, s. 29. 2000, The Associated Press, İnternet, 31.08.2000. [357] Associated [358] Akpınar, Press, Origine Histoire et Développement, Paris: 1984, s. 1. a. g. y. , s. 30. [359] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 32. [360] İnceoğlu, Uluslararası Medya, s. 105. [361] AP, Who, What, Where, When, Why [362] Associated and How, New York: 1993, s. 1. Press, Origine Histoire et Développement, s. 2. [363] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 32. [364] Seçim ve Turan, a. g. y. , s. 69. [365] Associated Press, Origine, Histoire et Développement, s. 3. [366] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 76. [367] Monographies (I), s. 19. [368] 2000 The Associated Press, İnternet, 31.08.2000. [369] AP, Who, What, Where, Vhen, Why and How, s. 4. Ezgi Deniz Yurt, “Haber Ajansları Associated Press ve Reuter’s”, (Yayımlanmamış Mezuniyet Projesi, M. Ü. İletişim Fakültesi, 1999), s. 31. [370] [371] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 77. [372] Associated Press Annual Report, New York: 1993, s. 5. [373] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 78. [374] 2000 The Associated Press, İnternet, 31.08.2000. [375] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 21. [376] Associated [377] Press, Origine, Histoire et Développement, s. 4. Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 28. [378] About AAP, [379] Associated İnternet, 27.10.2001. Press of Pakistan, İnternet, 27.10.2001. [380] Monographies III, s. 141. [381] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 74. [382] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 79. [383] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 81. [384] Mathien ve Conso, a. g. y. , s.90. [385] İnceoğlu, Çeşitli Ülkelerde Medya, s. 28. [386] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 32. [387] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 77. [388] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 81. [389] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 93. [390] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 28. [391] Yasemin İnceoğlu, “ABD’nin En Büyük Haber Ajansları: AP ve UPI”, Marmara İletişim, Nisan 1993, ss. 115-120. [392] İnceoğlu, Çeşitli Ülkelerde Medya, s. 30. [393] Atilla Güner, "Mayamız Haber", 1. İletişim Kongresi (1-3 Mart 2000) Bildiri Kitapçığı, İstanbul Ü. İletişim Fakültesi, ss. 454-456. [394] Reuters Türkiye Yatırım ve Haberler Servisi Tanıtım Broşürü, İstanbul: 1998, s. 3. [395] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 35. [396] Seçim ve Turan, a. g. y. , s. 55. [397] Monographie III, s. 107. Melih Kökçü, “Uluslararası Haber Dolaşımı ve Ajanslar”, Marmara. Ü. İletişim Fakültesi Bitirme Tezi, 1997, s. 22. [398] [399] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 72. [400] Breaking New Ground, Reuters Holding PLC Annuel Report 1997, London: 1998, s. 52. [401] Adam Briggs ve Paul Cobley. The Media: An İntroduction. Longman. New York, 1998, s. 53. [402] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 57. [403] Albert, La Presse, s. 29. [404] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 73. [405] Information about Reuters, International Version, London: February 1998, s. 20. [406] Hürriyet Pazar, 23 Aralık 2001, s. 17. [407] Monographie III, s. 108. [408] Information about Reuters, s. 8. Ezgi Deniz Yurt, “Haber Ajansları, Associated Press ve Reuters”, (Yayımlanmamış Mezuniyet Projesi, M. Ü. İletişim Fakültesi, 1999). s. 54. [409] Nihan Altan, “Reuters”, (Yayımlanmamış Mezuniyet Projesi, Yeditepe Ü. İletişim Fakültesi, 2000). s. 5. [410] [411] Pigeat, Les Agences de Presses, s. 57. [412] Girgin “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 40. [413] Hürriyet Pazar, 23 Aralık 2001, s. 17. [414] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 37. [415] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 77. [416] Histoire Générale de la Presse Française 1940-1958, s. 230. [417] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 20. [418] Charon, La Presse Quotidienne, s. 62. [419] Albert, [420] AFP, La Presse, s. 28. İnternet, 02.10.2001. [421] D’Havas a L’AFP: Au Service de L’Information, Aperçue Historique, s. 5. [422] Pigeat, Les Agence de Presse, s. 96. [423] AFP Dans Le Monde, İnternet, 27.10.2001. [424] Agence France Presse, [425] Edition AFP, Paris: 1999, s. 2. Gönenç, a. g. y. , s. 41. [426] Albert, La Presse Française, s. 56. [427] Monographies (I), s. 3. [428] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 28. [429] Le Cheminement De L’Information: De La Dépeche A L’Article, s. 5. [430] Le Service Général De L’agence France Presse, Edition AFP, Paris: 1998.s.3. [431] AFP, İnternet, 20.11.2000. [432] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 86. [433] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 63. [434] Monographies (II), s. 56. [435] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 103. [436] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 62. [437] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 35. [438] Albert, Histoire de la Presse, s. 87. [439] Bridging Continents: dpa, Hambourg: 1998, s. 4. [440] Monographies (II), s. 57. [441] Schneider ve Raue, a. g. y. , s. 20. [442] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 33. [443] Bridging Continents: dpa, s. 11. [444] DPA, İnternet, 10.03.2001. [445] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 88. [446] ITAR-TASS, İnternet, 07.11.2000. [447] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 69. [448] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 5. [449] Monographies III, s. 138. [450] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 35. [451] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 64. [452] Rapport Mondial Sur La Communication, s. 133. [453] ITAR-TASS, İnternet, 11.07.2000. [454] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 87. [455] Albert, La Presse, s. 30. [456] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 88. [457] Monographies (I), s. 10. [458] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 37. [459] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 98. [460] Monographies (I), s. 12. [461] ANSA, İnternet, 22.12.2000. [462] ANSA, İnternet, 22.12.2000. [463] Monographies (III), s. 94. [464] MENA, İnternet, 12.03.2001. [465] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, 39. [466] Monographies (III), s. 101. [467] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 63. [468] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 107. [469] MENA, İnternet, 10.01.2001. [470] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği”, s. 40. [471] MENA, İnternet, 12.03.2001. [472] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 5. [473] EFE, İnternet, 05.04.2001. [474] Rapport Mondial Sur La Communication, s. 133. [475] EFE, İnternet, 18.05.2000. [476] Monographies (II), s. 85. [477] İnceoğlu, Uluslararası Medya, s. 191. [478] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 112. [479] KYODO, İnternet, 28.10.2001 [480] Monographies, II, s. 85. [481] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 92. [482] Rapport Mondial Sur La Communication, s. 133. [483] Mathien ve Conso, a. g. y. , s. 105. [484] Xin Hua, İnternet, 21.12. 1999. [485] Pigeat, Les Agences de Presse, s. 65. [486] BTA, İnternet, 05.05.2001. [487] Girgin, "Haber Ajansları ve Ajans Haberciliği", s. 64. [488] Seçim ve Turhan, a. g. y. , s. 109. [489] Monographies III, s. 117. [490] TANJUG, İnternet, 12.02.2001. [491] Monographies III, s. 127. [492] Girgin, “Haber Ajansları ve Ajans haberciliği”, s. 43. [493] Drost, a. g. y. s. 565. [494] ANA, İnternet, 10.05.2001. 10. ÖTEKİ HABER AJANSLARI 10. 1. Batı Avrupa ALMANYA Deutsche Presse Agentur uluslararası. (DPA) (Hambourg) (1948) Kooperatif, genel haberler, Deutscher Despechen Dienst (DDD) (Bonn) (1957) Özel, genel haberler, ulusal. Vereigte Wirtschaftdienst (WW) (Frankfurt) (1877) Özel, özel haberler, ulusal. Katholische Nachrichten Agentur (KNA) (Bonn) (-) Özel, özel haberler, ulusal. Springer Auslandiest (SAD) (Hambourg) (-) Özel, genel haberler, ulusal. AVUSTURYA Austria Pressse Agentur (APA) (Viyana) (1946) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Katholische Presse (KATHPRESSE) (Viyana) (-) Özel, dinsel haberler (Katolik), ulusal. BELÇİKA Agence Belga (BELGA) (Brüksel) (1920) Özel, genel haberler, ulusal. DANİMARKA Ritzaus Bureau (Kopenhag) (1866) Özel, genel haberler, ulusal. Venstrepress Bureau (Kopenhag) (-) Özel, genel haberler, ulusal. İSPANYA EFE (Madrid) (1939) Devlet ağırlıklı kooperatif, genel haberler, uluslararası. Europa Press (Madrid) (1966) Özel, genel haberler, ulusal. Colaboraciones de Prensa Independiente (COLPISA) (Madrid) (1972) Özel, genel haber, ulusal. Mencheta (Madrid) (1966) Özel, spor haberleri, ulusal. LID (Barselona) (1981) Özel, genel haberler, ulusal. Logos (Madrid) (-) Özel, genel haberler, ulusal. DTR Press (Madrid) 1979) Özel, genel haberler, ulusal. Vasco Press (-) (-) Özel, uzman, ulusal. Cover (-) (1979) Özel, fotoğraf, ulusal. Copi (-) (1982) Özel, fotoğraf, ulusal. FİNLANDİYA Suomen Tietotoimisto Finska Notisbyran (STT-FNB) (Helsinki) (1887) Özel, genel haberler, ulusal. Lehdiston Sanomapalvelu (Helsinki) (1950) Özel, genel haberler, ulusal. Uutiskeskus (Helsinki) (1946) Özel, genel haberler, ulusal. Svensk Pressjants (Helsinki) (1973) Özel, özel haberler, ulusal. Demokraattinen Lekdispalvelu (Helsinki) (1946) Özel, genel haberler, ulusal. Uutispalvelu (Helsinki) (1920) Özel, genel haberler, ulusal. FRANSA Agence France Presse (AFP) (Paris) (1944) Karma yapılı, genel haberler, uluslararası. La Cote Bleue (Paris) (-) Özel, borsa haberleri, ulusal. Gamma (Paris) (1967) Özel, fotoğraf ve TV filmleri. Magnum Photos (Paris) (1947) Özel, fotoğraf. Keystone-L'Illustration (Paris) (1923) Özel, fotoğraf. Rapho (Paris) (1933) Özel, fotoğraf. Sipa Press (Paris) (1968) Özel, fotoğraf. Sygma (Paris) (1973) Özel, fotoğraf ve TV filmleri. YUNANİSTAN Athens News Agency (ANA) (Atina) (1905) Devlet, genel haberler, ulusal. İTALYA Agenzia Nazionale Stampa Associata (ANSA) (Roma) (1945) Kooperatif, genel haberler, uluslararası. Agenzia Giornalistica Italia (AGI) (Roma) (1950) Kamu, genel haberler, ulusal. ADN Kronos (Roma) (1951) Özel, genel haberler, ulusal. ASCA (Roma) (1968) Özel, dinsel haberler (Katolik), ulusal. Radiocor (Milano) (1953) Özel, ekonomi haberleri, ulusal. NORVEÇ Norsk Telegrambyra (NTB) (Oslo) (1867) Özel, genel haberler, ulusal. Bulls Pressetjeneste (BP) (Oslo) (1930) Özel, genel haberler, ulusal. Norsk Presse Service (NPS) (Oslo) (1960) Özel, genel haberler, ulusal. NTB-Foto (-) (-) Özel, fotoğraf, ulusal. Scan-Foto (-) (-) Özel, fotoğraf, ulusal. A-Foto (-) (-) Özel, fotoğraf, ulusal. HOLLANDA Algeemen Nederlands Presbureau (ANP) (La Haye) (1934) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Gemeenschapelijkf Presdienst (GBD) (La Haye) (-) Kooperatif, genel haberler, ulusal. PORTEKİZ Lusa (Lizbon) (1987) Karma yapılı, genel haberler, ulusal. İNGİLTERE Reuters (Londra) (1851) Özel, genel haberler, uluslararası. Press Association (PA) (Londra) (1868) Kooperatif, genel haberler, ulusal. AFP-Extel News (AFX) (Londra) (1993) Karma-Özel yapılı, ekonomi haberleri, uluslararası. İSVEÇ Tidningarnas Telegrambyra (TT) (Stockholm) (1921) Özel, genel haberler, ulusal. Nyhetsbyran Telegrambyra (NT) (Stockholm) (-) Özel, ekonomi haberleri, ulusal. Forenade Landssortstidningar (Stockholm) (-) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Pressens Bild (-) (-) Özel, fotoğraf, ulusal. Pica Pressfoto (Stockholm) (-) Özel, fotoğraf, ulusal. İSVİÇRE Agence Télégraphique Suisse (ATS) - Schweizerische Depeschen Agentur (SDA) (Bern) (1894) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Correspondance Politique Suisse (CPS) (Bern) (-) Özel, genel haberler, ulusal. Sportinformation Berne (Bern) (-) ATS'ye bağlı, spor haberleri, ulusal. Katolische International Presse Agentur (KIPA):Agence de Presse Internationale Catholique (APIC) (-) (1920) Kooperatif, dinsel haberler (Katolik), uluslararası. VATİKAN Agenzia Internationale FIDES (AIF) (Vatikan) (1926) Devlet, dinsel haberler (Katolik), uluslararası. 10. 2. Doğu Avrupa ARNAVUTLUK Agence Télégraphique Albanaise (ATA) (Tiran) (1944) Devlet, genel haberler, ulusal. BEYAZ RUSYA Belaruskaia Telegrafnaia Agentsva (BALTA) (Minsk) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. Belaruskaia Naavyné Druku Agentsva (BELANOD) (Minsk) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. BOSNA-HERSEK CUMHURİYETİ Bosna i Hercegovina (BH Press) (Saraybosna) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. Oslobodjene Novinska Agencija Sarajevo (ONASA) (Saraybosna) (1990) Karma-Ortak yapılı, genel haberler, ulusal. BULGARİSTAN Bulgarski Telegrafitscheka Agentsi (BTA) (Sofya) (1918) Devlet, genel haberler, ulusal. Sofia Press (Sofya) (1968) Özel, genel haberler, ulusal. Agence Balkans (Sofya) (-) Özel, uzman, ulusal. MACARİSTAN Magyar Tavirati Iroda (MTI) (Budapeşte) (1880) Devlet, genel haberler, ulusal. Referenczy Europress (REP) (Budapeşte) (1990) Özel, uzman, ulusal. Atlantis (Budapeşte) (1990) Özel, uzman, ulusal. HIRVATİSTAN Hrvatska Izvsestajna Agencija (HINA) (Zagreb) (1991) Karma yapılı, genel haberler, ulusal. Fotografska Agencija HINA (FAH) (Zagreb) (1992) Karma yapılı, fotoğraf. Informativna Katolicka Agencija (IKA) (Zagreb) (1993) Özel, dinsel haberler, ulusal. ESTONYA Eesti Teadete Agentur (ETA) (Tallin) (1918) Devlet, genel haberler, ulusal. Baltic News Service (BNS) (Tallin) (1990) Özel, genel haberler, bölgesel. (Baltık ülkeleri için) LETONYA Latvias Telegrafa Agentura (LETA) (Riga) (1920) Devlet, genel haberler, ulusal. Baltic News Service (BNS) (Riga) (1990) Özel, genel haber, bölgesel. (Baltık ülkeleri için) LİTVANYA Lietuvos Telegramu Agentura (ELTA) (Vilnius) ((1920) Devlet, genel haberler, ulusal. Baltic News Service (BNS) (Vilnius) (1990) Özel, genel haberler, bölgesel. (Baltık ülkeleri için) POLONYA Polska Agencija Prasowa (PAP) (Varşova) (1944) Karma yapılı, genel haberler, ulusal. Polska Agencija Informlacyjna (PAI) (Varşova) (-) Devlet, uzman, ulusal. Omnia Press (Varşova) (-) Özel, (-), ulusal. Unia Press (-)(-) Özel, (-), ulusal. ROMANYA Rompress (Bükreş) (1939) Devlet, genel haberler, ulusal.* AM Press (Bükreş) (1991) Özel, uzman, ulusal. Mediafax (Bükreş) (1993) Özel, uzman, ulusal. *Romanya'nın eski devlet ajansı Agerpress'in adı, 1990 yılındaki kamu düzenlemeleri çerçevesinde "Rompress" olarak değiştirilmiştir. RUSYA FEDERASYONU (İnformatsionoi Telegrafnoie Agentsvo Rossijkoie - Telegrafnoie Agentsvo Sovietskavo Soiouza) (ITAR-TASS)* (Moskova) (1992) Devlet, genel haberler, uluslararası. Rossiiskoie Informastsionnoie Agentura - Agenstvo Pechati Novosti (RIA-Novosti)** (Moskova) (1992) Devlet, genel haberler, uluslararası. Interfax (Moskova) (1990) Özel, genel haberler, ulusal. Postfactum (Moskova) (1992) Özel, uzman, ulusal. *Dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin eski resmi ajansı TASS, yeni kurulan ITAR ajansıyla birleştirilmiştir. **Dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin ikinci eski resmi ajansı olan Novosti, 1991'de kurulan RIA ajansıyla birleştirilmiştir. SLOVAKYA Tiskova Agentura Slovenska Republike (TASR) (Bratislava) (1993) Devlet, genel haberler, ulusal. SLOVENYA Slovenska Tiskovna Agencija (STA) (Ljubljana) (1991) Özel, genel haberler, ulusal. ÇEK CUMHURİYETİ Ceska Tiskova Kancelar (CTK) (Prag) (1918) Özel, genel haberler, bölgesel. Ceska Tiskova Agentura (CTA) (Prag) (1994) Özel, genel haberler, ulusal. UKRAYNA Ukrinform (Kiev) (1990) Devlet, genel haberler, ulusal. YUGOSLAVYA Telegrafska Agencija Nove Jugoslavija (TANJUG) (Belgrad) (1943) Karma yapılı, genel haberler, bölgesel. 10. 3. Kuzey Amerika KANADA Canadian Press (CP) - Presse Canadienne (PC) (Toronto) (1917) Kooperatif, genel haberler, ulusal. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ Associated Press (AP) (New York) (1848) Kooperatif, genel haberler, uluslararası. Associated Press-Dow Jones (AP-DJ) (New York) (1966) Özel, ekonomi haberleri, uluslararası. Dow Jones (DJ) (New York) (1982) Özel, ekonomi haberleri, uluslararası. Bloomberg Business News (Bloomberg) (New York) (1980) Özel, ekonomi haberleri, uluslararası. Jewish Telegraphic Agency (JTA) (New York) (1919) Özel, dinsel haberler, uluslararası. Copley News Service (Washington) (-) Özel, genel haberler, ulusal. Knight-Ridder Financial News Television (KRFN) (Washington) (-) Özel, ekonomi haberleri, uluslararası. Knight-Ridder News (KRN) (Washington) (-) Özel, genel haberler, uluslararası. Crain News Service (Şikago) (-) Özel, magazin haberleri, uluslararası. Hearst News (Washington) (-) Özel, genel haberler, ulusal. New York Times News Services (NYTNS) (New York) (-) Özel, genel haberler, uluslararası. Scripps Howard News Service (Washington) (-) Özel, genel haberler, ulusal. States News Service (SNS) (Washington) (-) Özel, uzman, ulusal. United Media New York (New York) (-) Özel, uzman, ulusal. Gamma-Liaison Agency (New York) (-) Özel, fotoğraf, uluslararası. Washington Post-Los Angeles Times News Service (WP-LA News Service) (-) (-) Özel, genel haberler, ulusal. 10. 4. Latin Amerika ve Karayipler ARJANTİN Telenoticiosa Americana (TELAM) (Buenos Aires) (1945) Devlet, genel haberler, ulusal. Noticias Argentinas (NA) (Buenos Aires) (1973) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Diarios y Noticias (DYN) (Buenos Aires) (1981) Kooperatif, genel haberler, ulusal. BARBADOS Caribbean News Agency (CANA) (Bridgetown) (1976) Kooperatif, genel haberler, çok uluslu. BOLİVYA Fides (La Paz) (1964) Özel, dinsel haberler, ulusal. BREZİLYA Empresa Brasileira de Noticias (EBN) (Brasilia) (1979) Devlet, genel haberler, ulusal. Agencia Jornal do Brasil (JB) (Rio de Janeiro) (1966) Özel, genel haberler, ulusal. Agencia O Globo (Rio de Janeiro) (-) Özel, genel haberler, ulusal. Agencia O Estado (Sao Paulo) (-) Özel, genel haberler, ulusal. Agencia de Noticias Diarios Associados (ANDA) (Brasilia) (1973) Özel, genel haberler, ulusal. Abril Pres (Sao Paulo) (-) Özel, uzman, ulusal. Agencia Fohla (Sao Paulo) (-) Özel, uzman, ulusal. ŞİLİ Orbe Servicios Informativos (ORBE) (Santiago) (-) Özel (-) Ulusal. KOLOMBİYA Agencia Colombiana de Prensa (COLPRENSA) (Bogota) (1980) Kooperatif, genel haberler, ulusal. KOSTA RİKA Servicio Costarricence de Noticias (San Jose) (1980) Devlet, genel haberler, ulusal. KÜBA Prensa Latina (PL) (Havana) (1959) Devlet, genel haberler, ulusal. Agencia de Informacion Nacional (AIN) (Havana) (1974) Devlet, uzman, ulusal. GUATEMALA Inforpress Centro-Americana (IFC) (-) (Guatemala) Özel, genel haberler, ulusal. GUYANA National News Service (NNC) (Georgetown) (1939) Özel, genel haberler, ulusal. MEKSİKA Notimex (Meksiko) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. Informex (Meksiko) (-) Özel, genel haberler, ulusal. Lemus (Meksiko) (-) Özel, genel haberler, ulusal. NİKARAGUA Agencia Nueva Nicaragua (ANN) (Managua) (1979) Devlet, genel haberler, ulusal. PANAMA Panapress (Panama) (1980) Devlet, genel haberler, ulusal. Agencia Centro-Americana de Noticias (ACAN) (Panama) (1970) Kooperatif, genel haberler, çok uluslu.* *İspanya'nın EFE ajansı tarafından desteklenen ACAN, Orta Amerika'da 6 ülkeye yayın yapmaktadır. PERU Agencia de NoticiasAndina (Andina) (Lima) (1931) Devlet, genel haberler, ulusal. SALVADOR Servicio Informativo Salvadoreno (SISAL) (San Salvador) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. SURİNAM Suriname News Agency (SNA) (Paramaribo) (1977) Özel, genel haberler, ulusal. VENEZUELA Venpress Caracas (Caracas) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. Agencia Informativa Nacional (INNAC) (Caracas) (-) Özel, genel haberler, ulusal. 10. 5. Orta ve Yakın Doğu SUUDİ ARABİSTAN Saudi Press Agency (SPA) (Riyad) (1970) Devlet, genel haberler, ulusal. BAHREYN Gulf News Agency (GNA) (Manama) (1978) Devlet, genel haberler, çok uluslu.* * GNA, Bahreyn'in yanı sıra öteki Körfez Ülkeleri Kuveyt, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde de yayın yapmaktadır. Irak, bu "işbirliği"nden 1992 yılında çıkarılmıştır. BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ Emirates News Agency (ENA) (Abu Dabi) (1976) Devlet, genel haberler, ulusal. IRAK Iraqi News Agency (INA) (Bağdat) (1959) Devlet, genel haberler, ulusal. İRAN Islamic Republic News Agency (IRNA) (Tahran) (1959) Devlet, genel haberler, ulusal. İSRAİL ITIM (Kudüs) (-) Özel (-) (-) ÜRDÜN Jordan News Agency (PETRA) (Amman) (1969) Devlet, genel haberler, ulusal. KUVEYT Kuwaiti News Agency (KUNA) (Kuveyt) (1978) Devlet, genel haberler, ulusal. LÜBNAN Agence National d'Information (ANI) (Beyrut) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. Al Markaziah (Beyrut) (1982) Özel, genel haberler, ulusal. Al Souhoufiah (Beyrut) (-) Özel, uzman, (-) Al Doualiah (Beyrut) (-) Özel, uzman, (-) UMMAN Oman News Agency (ONA) (Maskat) (1986) Devlet, genel haberler, ulusal. KATAR Qatar News Agency (QNA) (Doha) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. SURİYE Syrian Arab News Agency (SANA) (Şam) (1965) Devlet, genel haberler, ulusal. KUZEY YEMEN Agence de Presse Sanaa (San'a) (1970) Devlet, genel haberler, ulusal. GÜNEY YEMEN Aden News Agency (ANA) (Aden) (1970) Devlet, genel haberler, ulusal. 10. 6. Afrika GÜNEY AFRİKA South African Press Association (SAPA) (Johannesbourg) (1938) Kooperatif, genel haberler, ulusal. CEZAYİR Algérie Presse Service (APS) (Cezayir) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. ANGOLA Agencia Angolana de Prensa (ANGOP) (Luanda) (1978) Devlet, genel haberler, ulusal. BENİN Agence Bénin Presse (ABP) (Kotonu) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. BOTSWANA Botswana Press Agency (BOPA) (Gaborone) (1981) Devlet, genel haberler, ulusal. BURKİNA FASO Agence d'Information de Burkina (AIB) (Uagadugu) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. BURUNDİ Agence Burundaise de Presse (ABP) (Bujumbura) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. KAMERUN Agence Camerounaise de Presse (ACAP) (Yaunde) (1960) Devlet, genel haberler, ulusal. YEŞİLBURUN ADALARI Cabo Press (Praia) (1984) Devlet, genel haberler, ulusal. ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ Agence Centrafricaine de Presse (ACP) (Bangui) (1960) Devlet, genel haberler, ulusal. KOMORLAR Agence Comores Presse (ACP) (Moroni) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. KONGO Agence Congolaise d'Information (ACI) (Brazaville) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. FİLDİŞİ KIYISI Agence Ivoirienne de Presse (AIP) (Abidjan) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. MISIR Middle East News Agency (MENA) (Kahire) (1955) Devlet, genel haberler, ulusal. ETİYOPYA Ethiopian New Agency (ENA) (Addis Ababa) (1960) Devlet, genel haberler, ulusal. GABON Agence Gabonaise de Presse (AGP) (Libreville) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. GAMBİYA Gambia New Agency (GNA) (Banjul) (1987) Devlet, genel haberler, ulusal. GANA Ghana News Agency (GNA) (Accra) (1957) Devlet, genel haberler, ulusal. GİNE Agence Guinéenne de Presse (AGP) (Konakri) (1986) Devlet, genel haberler, ulusal. GİNE-BİSSAU Agencia Noticiosa da Guinea-Bissaau (ANGB) (Bissau) (-)Devlet, genel haberler, ulusal. KENYA Kenya News Agency (KNA) (Nairobi) (1964) Devlet, genel haberler, ulusal. LİBERYA Liberian News Agency (LNA) (Monrovia) (1979) Devlet, genel haberler, ulusal. LİBYA Jamahiriya Arab News Agency (JANA) (Trablus) (1973) Devlet, genel haberler, ulusal. MADAGASKAR Taratra Anta (ANTA) (Antananarivo) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. MALAVİ Malawi News Agency (MNA) (Blantyre) (1966) Devlet, genel haberler, ulusal. MALİ Agence Malienne de Presse et de Publicité (AMAP) (Bamako) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. FAS Maghrep Arabe Presse (MAP) (Rabat) (1959) Devlet, genel haberler, ulusal. MORİTANYA Agence Mauritanienne de Presse (AMP) (Novakchott) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. MOZAMBİK Agencia de Informacao de Mozambique (AIM) (Maputo) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. NİJER Agence Nigérienne de Presse (ANP) (Niamey) (1987) Devlet, genel haberler, ulusal. NİJERYA News Agency of Nigeria (NAN) (Lagos) (1978) Devlet, genel haberler, ulusal. UGANDA Ouganda News Agency (UNA) (Kampala) (1970) Devlet, genel haberler, ulusal. RUANDA Agence Rwandaise de Presse (ARP) (Kigali) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. SAO TOME VE PRİNCİPE ADALARI Agencia Sao Tome Pricipe de Prensa (STPP) (Sao Tome) (1985) Devlet, genel haberler, ulusal. SENEGAL Agence de Presse Sénégalaise (APS) (Dakar) (1959) Devlet, genel haberler, ulusal. Pan-African News Agency (PANA)* (Dakar) (1979) Ortak kuruluş, genel haberler, çok uluslu. * Afrika Birliği Örgütü'nün yan kuruluşu olan Adis- Abeba merkezli PANA, 53 Afrika ülkesine haber yayını yapmaktadır. ŞEYŞELLER Seychelles Agence de Presse (SAP) (Viktorya) (1979) Devlet, genel haberler, ulusal. SİERRA LEONE Sierra Leone News Agency (SLENA) (Freetown) (1980) Devlet, genel haberler, ulusal. SOMALİ Somalia National News Agency (SONNA) (Mogadişu) (1964) Devlet, genel haberler, ulusal. SUDAN Sudanese News Agency (SUNA) (Hartum) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. Sudanese Press Agency (SPA) (Hartum) (1985) Özel, genel haberler, ulusal. TANZANYA Tanzanian News Agency (TNA) (Dar-es-Selam) (1976) Devlet, genel haberler, ulusal. ÇAD Agence Tchadienne de Presse (ATP) (N Djamena) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. TOGO Agence Togolaise de Presse (ATOP) (Lome) (1975) Devlet, genel haberler, ulusal. TUNUS Tunis Afrique Presse (TAP) (Tunus) (1961) Devlet, genel haberler, ulusal. ZAİRE Agence Zaire Presse (AZAP) (Kinshasa) (1960) Devlet, genel haberler, ulusal. Agence de Documentations et d'Informations Africaine (DIA) (Kinshasa) (1960) Özel, dinsel yayınlar (Katolik), ulusal. ZAMBİYA Zambian News Agency (ZANA) (Lusaka) (1965) Devlet, genel haberler, ulusal. ZİMBABVE Zimbabwe News Agency (ZIANA) (Harare) (1980) Devlet, genel haberler, ulusal. 10. 7. Pasifik Asya AFGANİSTAN Agence Bakhtar (BAKHTAR) (Kabil) (1939) Devlet, genel haberler, ulusal. AVUSTRALYA Australian Associated Press (AAP) (Sydney) (1935) Kooperatif, genel haberler, ulusal. BANGLADEŞ Bangladesh Sangbad Sangstha (BSS) (Dakka) (1972) Devlet, genel haberler, ulusal. Eastern News Agency (ENA) (Dakka) (1970) Özel, genel haberler, ulusal. BİRMANYA News Agency of Burma (NAB) (Rangun) (1963) Devlet, genel haberler, ulusal. KAMBOÇYA Sarpoordarmean Kamputchea (SPK) (Pnom Penh) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. ÇİN Agence XIN HUA (Chine Nouvelle) / New China News Agency (NCNA) (Pekin) (1937) Devlet, genel haberler, uluslararası. Zhongguo Xinwen She (Agence des Nouvelles de Chine) (Pekin) (1952) Devlet, uzman, ulusal. KUZEY KORE Hoson Chung Yang Tongshin / Korea Central News Agency (KCNA) (Pyongyang) (1946) Devlet, genel haberler, ulusal. GÜNEY KORE Agence Yionhap (YIONHAP) (Seul) (1945) Devlet, genel haberler, ulusal. MALDİV ADALARI Haveeru News Agency (HANA) (Male) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. HİNDİSTAN Press Trust of India (PTI) (Delhi) (1949) Kooperatif, genel haberler, ulusal. United News of India (UNI) (Delhi) (1961) Kooperatif, genel haberler, ulusal. Hindustan Samachar (Delhi) (1948) Kooperatif, genel haberler, bölgesel. Samachar Barati (Delhi) (1966) Kooperatif, genel haberler, bölgesel. ENDONEZYA Agence ANTARA (Cakarta) (1937) Devlet, genel haberler, ulusal. JAPONYA Agence KYODO (Tokyo) (1945) Kooperatif, genel haberler, uluslararası. Agence Jiji Press (Tokyo) (1945) Kooperatif (çalışanların), genel haberler, ulusal. LAOS Khaosan Pathet Lao (KPL) (Vientian) (1973) Devlet, genel haberler, ulusal. MALEZYA Pertubohan Berita Nasionalo Malaysia (BERNAMA) (Kuala Lumpur) (1967) Devlet, genel haberler, ulusal. YENİ ZELANDA New Zealand Press Association (NZPA) (Wellington) (1979) Kooperatif, genel haberler, ulusal. South Pacific News Service (SOPAC) (1948) Kooperatif, genel haberler, ulusal. MOĞOLİSTAN Mongol Tsahilgaan Medeenly Agentiag (MONTSAME) (Ulan-Bator) (1957) Devlet, genel haberler, ulusal. Mongolpress (Ulan-Bator) (-) Devlet, uzman, ulusal. NEPAL Rastriya Samachar Samiti (RSS) (Katmandu) (1962) Devlet, genel haberler, ulusal. PAKİSTAN Associated Press of Pakistan (APP) (İslamabad) (1947) Devlet, genel haberler, ulusal. Pakistan Press International (PPI) (İslamabad) (1957) Özel, genel haberler, ulusal. FİLİPİNLER Philippines News Service (PNS) (Manila) (1973) Devlet, genel haberler, ulusal. SRİ LANKA Lankapuvath (Kolombo) (1951) Devlet, genel haberler, ulusal. TAYVAN Central News Agency (CNA) (Taipei) (1924) Devlet, genel haberler, ulusal. TAYLAND Thai News Agency (TNA) (Bangkok) (-) Devlet, genel haberler, ulusal. VİETNAM Vietnam News Agency (VNA) (Hanoi) (1945) Devlet, genel haberler, ulusal. 11. SONUÇ 19. Yüzyıl’ın ortalarında kurulmaya başlanan haber ajansları, 150 yılı aşan bir süre önceleri yazılı, sonraları sesli, daha sonraları da görüntülü ve sesli kitle iletişim araçlarının temel haber kaynağı, “haber toptancısı” olmuşlardır. Haber ajansları bunun yanı sıra anılan süreç içinde, iletişim teknolojisi ve yöntemlerinde, güvercinle haber ulaştırma gibi zamanın modern sayılan uygulamasından, uydu yayıncılığına varan her türlü gelişme ve yenilikten yararlanarak, 20. Yüzyıl’ın sonlarına kadar etkinliklerini geliştirerek sürdürmeyi de başarabilmişlerdir. Günümüzde de, bazı uluslararası haber ajanslarının yanı sıra özellikle ulusal haber ajansları, hiçbir ülkenin bir ya da birkaçından vazgeçemeyeceği kuruluşlardır. Ancak 20. Yüzyıl’ın sonları haber ajansları için parlak bir dönem olmamıştır. Özellikle 1980’li yıllarda tüm dünya ülkelerinde televizyonun ve elektronik medyanın yoğun rekabeti karşısında okuyucu kaybederek küçülen, birçok ülkede ise bazıları yok olan yazılı basın, haber ajanslarını ekonomik açıdan darboğaza itmiştir. Bu noktaya, söz konusu haber ajanslarının hizmetlerini kısmen çeşitlendirmelerine (ekonomik ve finansal haber yayınları, görüntülü haber hizmetleri birimleri oluşturulması), yeni müşteri arayışlarına ve tasarruf önlemlerine rağmen gelinmiştir. Bu kargaşa içinde ayakta kalmayı becerebilen haber ajansları, geleneksel yapılarını değiştirmeyi başaranlar ve iletişim alanındaki en son teknolojik yeniliklere uyum sağlamaya çalışarak bunlardan yararlanmaya kalkışanlar olmuştur. Bunlar “üç büyük” haber ajansının yanı sıra devlet desteğindeki ulusal ajanslar ve uzman (fotoğraf, infografi, ekonomi, spor, dinsel ve tematik yayınlar) ajanslardır. Özel girişimcilerin kurdukları genel haber veren haber ajansları ise silinip gitmiştir. Yine de kitle iletişim araçlarının, haber masraflarını “en aza indirme ve bölüştürme” gibi temel ve yaşamsal bir işleve sahip bulunan uluslararası genel haber ajanslarından, bir zamanların dünya ikincisi UPI küçülmüş, neredeyse yok olma aşamasına gelmiştir. En gelişmiş teknik olanaklara sahip bulunan AP, bütçesini dengelemekte zorluk çekmektedir. Statüsünden kaynaklanan yoğun baskılar altındaki AFP, dolaylı devlet katkısıyla işlevini sürdürmektedir. Uluslararası haber ajansları arasında yalnızca Reuters, devlet desteği olmadan milyonlarca sterlin kar sağlamaktadır; ama haber ajanslarının birincil göreviyle pek de ortak noktası bulunmayan hizmetlerden elde ettiği gelirlerle... Günümüzün sorunu, uyduların sunmuş oldukları olanaklar, sayısal teknikler ve İnternet gibi ağlar arasında değişen, başkalaşan yeni kitle iletişimi evreninde, haber zincirinin bir halkası olan haber ajanslarının hangi biçimde yer alacağının belirlenmesidir. Herkese açık veri bankaları ve Internet gibi ağlar tarafından temsil edilen sayısal ve elektronik sistemlerinin yeni gelişmeleri karşısında, haber ajanslarının alacakları kararlar ve uygulayacakları yöntemler henüz belirlenmiş değildir. Çünkü yeni oluşmaya başlayan bu kökten değişikliği, kendi karmaşıklığı içinde incelemek ve kolayca anlayabilmek zordur. İnternet Örneğin İnternet, iletme yeteneği açısından bile telefona benzememekte, kendine özgü yeni tip bir topluluk, bir “kendilik” oluşturma gücüne de sahip bulunmaktadır. İnternet bir kitle iletişim aracı olmadığı gibi yalnızca bir iletişim ağı da değildir. İnternet, özellikle habere ulaşma konusunda yeni biçimler yaratmak ve bu alandaki yöntemleri kökünden değiştirmek gibi olanaklara da sahiptir. Bu çerçevede İnternet’in, bireyler ya da küçük gruplar üzerine odaklanmış yerel ağlar topluluğu mu, yoksa global bir topluluk mu oluşturacağı henüz kesinlik kazanmamıştır. Uzmanlar bu alandaki incelemelerini sürdürmekte, devlet-ulusal elektronik iletişim ağlarının sonuçlarının neler olacağı konusunda kafa yormaktadırlar. Kitle iletişim araçları, ilk dönemlerde herkese açık olan Amerikan veri bankalarına ve İnternet’e pek rağbet etmemişlerdir. Sonraları ise İnternet, gezegensel bir mektup kutusu ve global bir alan olmanın yanı sıra kitle iletişim araçları için “görüntü ve bilgi destek kaynağı” biçiminde değerlendirilmiştir. İnternet Society’nin yöneticisi Vinton Cerf, 180-200 milyon bilgisayarın bu yüzyılın başında İnternet bağlantısı kurmuş olacağını düşünmektedir. Başka bir deyişle V. Cerf’in tahmin ettiği gibi bilgisayar başına 3,5 kullanıcının düştüğü varsayılırsa 2000’li ilk yıllarda 600-700 milyon kişi bu yeni evrende gezinecektir. “Kitle İletişim Araçları Gereksiz mi?” Bu gelişmeler çerçevesinde, bir görüşe göre haber ajansları bağlı bulundukları iletişim modellerine yönelik bir devrimle karşı karşıya kalmışlardır; müşterileri dağılmak üzeredir. Buna bağlı olarak kimi çevrelerce artık “gereksiz” görülmeye başlanan öteki kitle iletişim araçlarının, yeni girişim ve yeni pazar olanaklarını yitirdikleri konusunda ortaya atılan iddiaları haklı çıkaracak birkaç somut örnek şunlardır: Parisli bir belgeci, İnternet sayesinde NASA’nın bilgi servisine “girmiş” ve birkaç dakika içinde, bir uzay mekiğinin devam eden özel göreviyle ilgili toplam 40 sayfalık basın dosyasını elde etmiştir. Temmuz 1994’te, Amerikalı bir operatör tarafından İnternet’e yüklenen Fransa bisiklet turunun sonuçları, ABD’de her gün binlerce başvurunun gelmesine yol açmıştır. İnternet üzerinde, Şubat 1995’ten beri, en deneyimli ve en çok tercih edilen kurumlardan biri olan Prag’daki “Open Media Research Institute” aracılığıyla ücretsiz olarak Rusya ve Doğu Avrupa ile ilgili, en az beş bin kelimelik günlük haberler veren bir hizmetten yararlanılmaktadır. Meksika’daki Chiapas protestocuları bildirilerini 1994’ten bu yana İnternet üzerinden yaymaktadırlar. Son yaşanan ekonomik kriz sırasında, Meksika Hükümeti, tüm dünyadaki maliyecilerin kendilerine başvuracaklarını tahmin ettiklerinden, bu kez İnternet aracılığıyla resmi duyuruda bulunmaya karar vermiştir. 4 hizmetli, Cannes Festivali sırasında yapılacak tüm gösterileri ve resepsiyonları içeren günlük bir programı, İnternet ağlarından biri olan WWW (World Wide Web) üzerinden herkesin bilgisine sunmuştur. Mayıs 1995’teki Fransız başkanlık seçimleri akşamında, Radio France Internationale ve France-3 sonuçları gerçek zamanında İngilizce olarak WWW üzerinden vermişlerdir. Sayıları çoğaltılabilecek bu örnekler, kitle iletişim araçlarının normal koşullarda haber ajanslarına başvurarak alabilecekleri haberleri, artık kendilerine daha çabuk bir biçimde ve ücretsiz olarak sağlayan açık bir alana kaydıklarını göstermektedir. Associated Press ajansı verdiği İngilizce ve Fransızca haberler ve fotoğraflarla, “Prodigy et Compuserve” gibi herkese açık veri bankaları üzerinden varlığını sürdürmektedir. Aynı veri bankası üzerinden aynı zamanda Reuters ve DPA ajanslarının bazı hizmetlerine de erişilebilmektedir. Önemli olan nokta, bilgi otoyollarının, ajanslar için verimli olup olmayacağını tahmin edebilmektir. Bazılarına göre, gazeteler gibi kendilerini ancak ilan ve reklamlarla finanse edebildiklerinden, “Haber ajansları bedavacılığa doğru ilerlemekten vazgeçmeyeceklerdir.” Böylece haber ajansları, haberlerinin büyük bir bölümünü, dolaysız yoldan son kullanıcılara ulaştıracak, kullanım ve yeniden yayımlama haklarının ödenmesiyle de denetim sisteminden sıyrılmayı başarabilecektir. “Kabloyu İzlemek” Haber ajansları, yeni sayısal iletişim ağları karşısında, Julius Reuter’in 19. Yüzyıl’da ortaya attığı altın kural “kabloyu izlemek”ten (telgrafı izlemek) de esinlenebilirler. Bu kural, “iletişim teknik ve yöntemlerinin en son gelişmelerinden sürekli yararlanmak” anlamına gelmektedir. Bir haber ajansının, dünya çapında olsun ya da olmasın, İnternet gibi bir ağdan ne gibi yararlar sağlayabileceği, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu da, büyük-küçük tüm haber ajanslarının işlevleri, haber yığını içindeki aracı rolleri ve habere yön ve değer katabilme yetenekleri göz ardı edilmeden yapılmalıdır. İnternet, bir posta kutusu, bir forum, bir gazete büfesi olduğu kadar, kopyayı taşımanın da harika bir yöntemidir; aynı öteki yöntemler gibi, ama kuşkusuz daha ucuz ve özellikle de dünya çapında... Haber ajansları, güncel haber iletme teknik ve yöntemlerinden daha ucuz, daha hızlı, daha evrensel ve özellikle de daha interaktif olan bu yeni uygulamadan nasıl yararlanacaklarını, bunu ne tür hizmetlerde ve nasıl kullanacaklarını önemle sorgulamalıdır. Bunun yanı sıra şu bilinmelidir ki, İnternet üzerinden haber ve fotoğraf yayını, geliştirilmiş teknik yöntemlerden, yazar haklarından (abone bedeli) ve ödemeli televizyondan geçmektedir. İnternet Muhabiri İnternet kuşkusuz muhteşem bir haber kaynağıdır. Haber ajanslarının hala resmi olarak Ankara ve İstanbul’daki gibi İnternet üzerinde de “muhabirleri”nin bulunmaması şaşırtıcıdır. Kendisine Paris’ten kolayca ulaşabilmek, belgeler toplamak ve gerektiğinde de görüşme yapmak olasıyken, niçin bir muhabir sürekli olarak NASA yakınlarında görev yapsın? 1995’te Oklohama City’de yapılan saldırıdan tam yarım saat sonra, 10’dan fazla elektronik medya, ekranlardan sürekli güncelleştirilen yeni haberler sunarken, üniversite öğrencilerinin ayaküstü hazırladıkları gazeteye ve oradan da “Digital Ink” tarafından gerçekleştirilen Washington Post’un elektronik versiyonuna gitmek varken, neden özel bir muhabir gereksin ki? Bir yandan da İnternet, özellikle haber aktarma görevini üstlenmektedir. İnternet’e, bağlanan bir kişinin WWW üzerinden bir saniyede, gazetelerin, televizyon ve radyo yayınlarının elektronik adreslerinin yer aldığı 15 kadar sayfaya ulaşabileceği bilinmektedir. Elektronik postanın, telekopinin yerini alacağını düşünmek hayal değildir. Kitle iletişiminde bireysel ilişkiler, kuşkusuz hiç önem ve etkisini kaybetmeyerek, çoğu durumda hep gerekli olacaktır. Ancak İnternet de yeni ve değerli kaynaklar açısından daha azını sunmamaktadır. “Haber Ajanlarının Merkez Yazı İşleri Yeniden Yapılandırılmalıdır” Türkiye’nin bile fiberoptik kablo döşenmeden bakır kablolarla telefon hatları üzerinden dijital televizyon yayınına geçme (TV’de 800 kanala ulaşma, İnternette 22 kat daha hızlı işlem yapabilme) hazırlıkları içinde olduğu bir teknolojik sıçrama döneminde, haber ajansları hızla geleneksel, yapılarından kurtulma, işlevlerini gözden geçirme ve yeni iletişim teknolojilerine uyum sağlayarak hizmetlerini çeşitlendirme ve müşteri profilini kurumlardan kişilere de yöneltme gibi çok önemli sorunlarla karşı karşıyadır. Yine bu gelişmeler çerçevesinde haber ajanlarıyla öteki kitle iletişim araçlarının merkez yazı işlerinin organigramları ile çalışma yöntem ve biçimleri, İnternet olanakları ışığında yeniden gözden geçirilmelidir. Buna bağlı olarak yeni haberler, bilgiler, incelemeler keşfetmek için İnternet üzerinde sörf yapan muhabirler görevlendirilmesi düşünülebilir. Yine aynı şekilde İnternet üzerinde yeni görüşme biçimleri de tasarlanabilir. Yıllardır haberin niteliğini ve yüceliğini kanıtlama görevini üstlenmiş bulunan ajanslar, doğal olarak İnternet üzerinde de meslek ahlakına ilişkin doğrulama, kaynak aktarımı, özel yaşama saygı, haber kaynağını gizleme vb. gibi ilkelerin uygulayıcısı olma görevini yürütmelidirler. Haber ajansları da öteki kitle iletişim araçları gibi haber toplamak, derlemek, kurgulamak, ayıklamak ve yapılandırılmış bu hizmetleri sınıflandırarak müşterilerine ulaştırmak gibi bir işlev üstlenmişlerdir. Bu çalışma bir seçim yapmayı öngörmektedir, bu da haber ajanslarının bazen A.B.D.’de, “müşterilerin beklentileri ve güncellik” konularında neyin geçerli olup olmadığına karar veren “Gate Keepers”lar (kapı bekçileri) olarak adlandırılmalarına yol açmıştır. Günümüzde haber miktarı, İnternet ağı gibi yeni iletişim teknik ve olanaklarının da devreye girmesiyle geometrik bir biçimde çoğalmaktadır. İşte bu aşamada seçicilik daha da önem kazanmaya başlamıştır. Haber ajansları artık müşterilerine, gittikçe artan hizmetler arasından kendi seçimlerini yapmak için, “menü”lerle ve terimler dizinleriyle geniş bir seçim hakkı sunmaya başlamışlardır. Görüntülü alanda bile yüzlerce sayısal kanal arasından seçim yapmaya yardımcı olacak özel kanallara gereksinim duyulmaktadır. Bu bilgi ve haber yığınları karşısında, kitle iletişim araçları yöneticilerinin güncel sorunu, “bunların anlaşılabilirliğini ve kullanılabilirliliğini nasıl sağlayacakları”dır. Bu aşamada haber ajansları, kitle iletişimi zincirindeki geleneksel konumlarını terk ederek yeni bir rol üstlenmek ve süregelen işlevlerine uygun bir katma değer yaratarak, üretimin yanı sıra değişik müşterilerin gereksinimleri doğrultusunda haber seçimi yapmaya katkı sağlayarak “geleceğin medyası” olmak zorundadırlar. Haberlerin çokluğu günümüzde bilgi-işlemi zorunlu kılmaktadır. Bilgi-işlem, görevleri kolaylaştırmayı, hizmetleri artırmayı, haberleri daha sınırlı gruplara taşımayı, işlemleri kolaylaştırmayı ve yerel ağları memnun etmeyi, kısacası karşılanabilir haber gereksinimlerine giderek daha ayrıntılı yanıtlar vermeyi sağlamaktadır. Artık tekelcilik hakkı kalmayan haber ajanslarının, saygınlıklarını oluşturan özgürlük ve güvenilirlik değerlerini yeniden devreye sokarak, 21. Yüzyıl’ın yeni kitle iletişimi evreninde kendilerine gelecek sağlayabilecek deneyimlerini ve becerilerini harekete geçirmeleri gerekmektedir.