ticari işletme hukuku
Transkript
ticari işletme hukuku
MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU TİCARİ İŞLETME HUKUKU ^1.TİCARET HUKUKUNA GİRİŞ I.TİCARET HUKUKU KAVRAMI Ticaret hukuku,esas itibariyle kendisine ticari faaliyetleri konu edinen,ticaret hayatına ilişkin sürat,güven ve işlemlerde kolaylık gibi ilkelere sahip olan bir özel hukuk dalıdır.Ticari faaliyetler ise,sadece ticaret hukukunu değil,aynı zamanda ekonomi biliminin de konusunu oluşturur. Özel hukuk dalları arasında kamu hukukunun etkisi altında en fazla kalan dal ticaret hukukudur. II.TİCARET HUKUKUNUN TARİHÇESİ İlk olarak yazılı şekle dönüştürülmüş ticaret hukuku düzenlemelerine Hammurabi Kanunlarında faizle ödünç para verme,komisyonculuk ve vedia gibi hukuki işlemlere yer verilmiştir. Ticaret ortaçağda sadece belirli bir sınıfta,diğer bir deyimle tacir sınıfına özgü iştikal alanı olduğundan,ticaret hukukunu bu dönemde teamüller oluşturmaktaydı. Yakınçağda modern anlamda ilk kodifikasyon 1673 tarihli Fransız “Ordonnance surle commerce de terre”dir. III.TİCARET HUKUKUNUN SİSTEMELERİ Sistemlerin farklı olmasının sebebi ticaret hukukunun konusunun ne olacağını ve kimlerin hukuku olacağı tartışmasıdır.Bu sebepten hepsinin dayanak noktalarında karşımıza çıkan ayrışmadır. A.Subjektif Sistem Bu sistem ticaret hukukunun odak kavramını ticari işletme sahibi,yani taciri dikkate almıştır. B.Objektif Sistem Objektif sistem ticaret hukukunun süjesini,yani taciri değil,ticari işi odak noktası almıştır. C.Modern Sistem 6102 Sayılı TTK da bu sistemin odak kavram olarak kabul ettiği “ticari işletmeyi” kabul etmiştir. Bu kavramın tanımı TTK m.11 f.1’de verilmiştir. ^2.TİCARİ İŞLETME KAVRAMI I.TİCARİ İŞLETME A.TANIMI VE UNSURLARI 1.Tanımı TTK m.11 f.1: Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. 2.Unsurları aa)Gelir Sağlamayı Amaçlayan: İşletmenin çeşitli şekillerde ekonomik çıkarlar elde etmeye yönelik faaliyet göstermesi kast edilmektedir.Bu durum doğrudan kazanç yani kar paylaşmak şeklinde olabileceği gibi,yapılacak olan giderlerin azaltılması şeklinde de olabilir. Gelir sağlamayı hedeflemiş olmak her zaman bu amacı gerçekleştirmek anlamında değildir,zarar etse de olur.Esas alınan,işletmenin,amacı gelir sağlamak olsun. bb) Devamlılık: işletmenin devamlılığından,faaliyetlerinin sonsuza kadar süreceği şeklinde bir anlam çıkarılmamalıdır.Hatta bazı işler nitelikleri gereği kısa süreli olabilir.Örneğin,sürekli fuar ve panayırlara katılan işletmeler. Devamlılıktan kast olunan, düzenli ve periyodik aralıklarla işletme şeklinde yürümesidir,yani, arızi ve tesadüfi olarak gerçekleştirilmemiş olmasıdır. 1 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU cc)Bağımsızlık: Bu unsur işletmenin kendisi ile şubeleri arasındaki hukuki ilişkiyi belirlemek amacıyla getirilmiştir. İşletmenin ekonomik değil hukuki bakımdan bağımsızlığı önemlidir. Acente,şube değil bağımsız bir niteliğe sahiptir. dd)Amaçlanan gelirin esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde olması: İşletme kapsamında yürütülen faaliyetlerin belirli bir kapasiteyi(hedeflenen gelir) aşması gerekir.Bu sınırı bakanlar kurulu çıkaracağı kararname belirler ve ölçüt kabul eder. II.TİCARİ İŞLETMEDE MERKEZ VE ŞUBE Her tacir kural olarak bir ticari işletmeye ve işletmesi dolayısıyla sahip olduğu faaliyetleri gerçekleştirdiği işyerine sahiptir.Aynı tacire ait birden fazla işyeri bulunması durumunda hangisinin diğerlerinden bağımsız işletme niteliğinde olduğuna hukuk düzeni sonuç bağlamıştır. A.Merkez Ticari işletmede merkez bulunması şarttır. TTK m.40 f.1 hükmüne göre, her tacir,ticari işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret ünvanını,işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. İşletmeye ilişkin tüm ticari faaliyetlerin aynı yerde yürütülmesi durumunda esasen herhangi bir sorun yoktur.Buna karşılık,işletmenin idari,hukuki ve ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü yer ile üretim depolama faaliyetlerinin gerçekleştirildiği yer farklı coğrafi ortamlarda ise TTK anlamında merkez,doktrindeki hakim görüşe göre,işletmenin idari,hukuki ve ticari faaliyetlerinin toplandığı ve yürütüldüğü yer olarak kabul edilir. Tüzel kişiler tarafından işletilen ticari işletmelerde merkez,tüzel kişilik statü belgesinde açıkça gösterilmek zorunda olunduğundan ihtilafla karşılaşılmayacaktır. B.Şube Ticari işletme kapsamında yürütülen faaliyetlerin yaygınlaşması,işlerin tek bir merkezden yönetilmesini zorlaştırabilir.Ve bu durum karşısında tacir,işlerini merkezden yönetmek yerine kuracağı yarı bağımsız birimler aracılığıyla yerinden yürütmek isteyebilir.Bu istek,şubelerin açılmasına neden olur. 1.Tanımı ve Unsurları Şube,iç ilişkilerinde ve örgütlenmesinde merkeze bağlı ,merkezle aynı ticaret unvanı ve aynı iştigal alanına sahip bulunan,merkezle birlikte aynı gerçek veya tüzel kişi tacirine ait olan,yetkilendirilmiş olduğu bölgede dış ilişkilerinde bağımsızlığı bulunan ve farklı bir fiziki mekana sahip işyeri niteliğindeki bir birimdir.Bu tanıma göre şubenin unsurları: -Merkez ve şube aynı gerçek ya da tüzel kişi tacirine ait olmalıdır. -İç ilişkiler ve personel örgütlenmesi bakımından merkeze bağlıdır. -Dış ilişkiler açısından yetkili olduğu çevre içerisinde bağımsızdır. -Merkez ile şube arasında mekan ayrılığı bulunmalıdır.(aynı binada olabilir) 2.Şube Olmaya Bağlanan Hukuki Sonuçlar -Şube ticari işletmenin bir bölümüdür.Bu itibarla ticari işletmenin devri, şubenin de devrini kapsaması gerekir. -Ticari temsilcinin yetkisi şubenin işleriyle sınırlandırılabilir. -Her şube kendi merkezinin ticaret ünvanını,şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. -Şubenin yaptığı hukuki muamelelerde ifa yeri şubenin bulunduğu yerdir. -Bir şubenin işlerinden doğan uyuşmazlıklarda,yetkili mahkeme şubenin bulunduğu yer mahkemesidir. -Şubeler bulundukları yerin ticaret siciline tescili ve ilanı şarttır. -Her şube ticaret ve sanayi odasına kaydolunur. 2 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU III.TİCARİ İŞLETMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ Bir ticari işletme,tacirin çeşitli üretim öğelerini bir araya getirerek onları işletmeye müsait bir malvarlığı haline getirmesi ile meydana gelmektedir.Bir işletmenin işletebilmesi için sürekli olarak işletmenin faaliyetine özgülenmiş olan maddi ve maddi olmayan unsurlar işletmeyi oluşturur. Ticari işletmenin mal varlığı tacirin mal varlığı içinde düşünülebilir. Ticari işletme,TTK m.11 f.3 hükmüne göre, duran malvarlığı ve işletmeye özgülenen unsurları maddi unsur ; işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını da maddi olmayan unsurlardan oluşan ekonomik bir bütündür. A.Maddi Unsur TTK m.11 f.3’e göre, işletme tesisatı(bilgisayar vs.),ham maddeler, işetmenin faaliyetine özgülenmiş olan gayrimenkuller ve bunlara bağlı makine,alet ve edevat,işletmede kullanılan motorlu nakil araçları,iş makineleri ve gemi gibi işletmenin konusuna dahil olan tüm menkul unsurlar ticari işletmenin maddi unsurudur. B.Maddi Olmayan Unsur TTK m.11 f.3 ile ifade edilen değerler ile mahiyetçe bunlara benzer başkaca değerler bu gruba girer.Örneğin: ticaret ünvanı,işletme adı ve diğer adlar,kiracılık hakları,pantentler ve markalar,fikri haklar ve işletilmesi için sürekli şekilde işletmeye dahil maddi olmayan unsurlardandır. IV.TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ Bir malvarlığı veya ticari işletmenin bir bütün olarak-aktif ve pasifleriyle- devre konu olması ihtimalinde,TTK’da hükme bağlanan hükümler saklı kalmak kaydıyla,TBK m.202 hükmü uygulama alanı bulur.Bu hüküm emredici niteliktedir. Hükme göre,ticari işletmesini devreden tacirin sorumluluğunu ortadan kaldıran veya hafifleten herhangi bir işlem,iç ilişkide geçerli olmakla birlikte,bu hükmün koruma kapsamına aldığı üçüncü kişi alacaklılara karşı geçerli olmayacaktır. TTK’daki özel hükme göre,ticari işletmenin malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmadan bir bütün halinde devredebilineceğini ve diğer hukuki ilişkilere de bütün halinde konu olabileceğini düzenlemiştir. Aynı hüküm,aksi öngörülmemişse,devir sözleşmesinin duran malvarlığını,işletme değerini,kiracılık hakkını,ticaret ünvanı ile diğer fikri mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiğinin kabul olunacağını,devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmelerin yazılı olarak yapılacağını ve ticaret siciline tescil ve ilan edileceğini düzenlemiş bulunmaktadır. TTK m.11 f.3’te zikredilen ve sözleşme ile devir kapsamı dışında bırakılmayan tüm unsurlar işletmeyi devralana geçer.Kiracılık hakkı da dahil. Devir sözleşmesi yazılı yapılmak zorundadır. Yazılı sözleşmenin yapılmasından sonra devrin tamam olabilmesi için devir sözleşmesinin tamamının ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Devrin üçüncü kişilere karşı açıklanmış sayılması için ise tescilin ilanı şarttır. Devirde önemli olan husus,işletmenin malvarlığına dahil olan borç ve yükümlülüklerdir,yani pasifin durumudur. Adi borcun nakli işleminde, borcu devredenin,alacaklısına karşı borçtan kurtulabilmesi ancak alacaklının rızası ile mümkündür. Ticari borcun nakli işlemenide,pasifin durumu TBK.202’de farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, bir ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle ile birlikte devralan,bunu Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, alacaklılara karşı ticari işletmedeki borçlardan dolayı sorumlu olur.Ticari işletmeyi devreden de iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen borçtan sorumlu kalmaya devam eder. İki yıllık müteselsil sorumluluk süresi,muaccel borçlar için duyurduğu tarihten itibaren; müeccel borçlar için ise,muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. İki yıllık süre devri ticaret sicil gazetesindeki ilandan sonra başlar. 3 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU Ticari işletmesini devreden kişi,ticareti terk etmiş olur ve buna bağlı olarak da,tacir sıfatını kaybeder.Ticari işletmenin devri halinde devreden şirket,işletme konusu kalmadığı için tasfiye haline girse bile ,hukuki varlığını iki yıl daha sürdürmesi gerektirir. Ticari işletmenin devri halinde kefilin veya rehin veren üçüncü kişinin muvafakatini aramadan kefaletin veya rehinin iki yıl daha devamını kabul etmek uygun olur. V.TİCARİ İŞLETMENİN REHNİ TMK’ya göre menkul mallarda rehinin kurulabilmesi için malik, menkulün zilyetliğini rehin alacaklısına veya onun rızasıyla bir üçüncü kişiye devri gerekmektedir. Oysa menkul rehini karşılığında kredi temini çabasında olan işletme sahibi borçlunun,borcunu ödeyebilmesi için üretim araçlarının kendisinde bırakılması ve işletmenin kendisi tarafından işletilmesi gerekmektedir. Bu sakıncanın giderilmesi için TİRK(Ticari İşletme Rehin Kanunu) kabul edilmiştir.Bu kanunun kabulüyle özellikle gayrimenkulu bulunmayan işletme sahipleri,menkullerini alacaklılara teslim etmeden işletmeye dahil unsurlar üzerinde menkul rehini kurma imkanına kavuşmuştur. A.Rehin verebilecek kişiler Ticari işletme rehini bir teminat kurumudur.TİRK m.1 gereğince,ancak Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Siciline kayıtlı ticari işletme üzerinde bu rehin türü tesis edilir. Birden fazla ticari işletmesi olan tacir,bir ticari işletme rehini üzerinde kurulan rehin diğer ticari işletmeleri ilgilendirmez;ayrı ayrı başkaca rehinlerin konusu olabilirler. B.Lehine Rehin Hakkı Kurulabilecekler Ticari işletme rehini karşılığı kredi verecek olan kuruluşlar kanunda sınırlı sayımla(numerus clausus) gösterilmiştir.Bu kişi veya kuruluşlar: 1.Tüzel kişiliği haiz ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi müesseseleri: Kast edilen kredi müesseseleri bankalar ve katılım bankalarıdır. 2.Kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişiler Kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişiler,münhasıran satımını kendi gerçekleştirmiş oldukları menkul eşya üzerinde bu rehin türünü kurabilirler.Pratikte bir yararı yoktur çünkü,mülkiyeti saklı kalmak kaydıyla da satış yapabilirler. 3.Kooperatifler C.Rehinin Kapsamı Ticari işletme rehini sözleşmesinin kapsamına,ticari işletmenin ticaret ünvanı,eğer kullanılıyorsa işletme adı,rehinin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine özgülenmiş her türlü makine,araç,alet ve edevat ve motorlu ulaştırma araçları,patentler,markalar,modeller ve fikri sınai haklar dahildir. Ancak taraflar,işletmenin bazı unsurlarını rehin dışında bırakabilseler dahi,ticari işletmeyi temsil eden asgari unsurları rehin dışı tutamazlar.Bu asgari unsurlar,ticari işletmeyi ifade eden ve ondan ayrı olarak devredilemeyen ticari unvanı ile ticari işletmenin başlıca maddi unsurlarını oluşturan menkul işletme tesisatıdır.Ticari işletmenin unsurları arasında kabul edilen gayrimenkuller ile ticari işletmenin alacak ve borçları,rehinin kapsamına dahil edilmemiştir. Ayrıca taraflar isterlerse,sınai hakları da rehin kapsamı dışında bırakabilirler. 4 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU Ç.Rehin Sözleşmesinin Şekli ve Tescili Ticari işletme rehini sözleşmesi geçerlilik açısından şekle tabi tutulmuştur. Rehin sözleşmesi ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki noter tarafından r’sen düzenlenir.Taraflar arasındaki muhtemel anlaşmazlıkları önlemek,kamuya açık olan ticaret sicilini inceleyecek kişilerin bilgi edinmelerini sağlamak amacıyla rehine dahil unsurları,ayırt edici özellikleri ile birlikte bir liste halinde sözleşmede yer alması kural olarak kabul edilmiştir. Noterlerce r’sen düzenlenmemiş ya da ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresi dışındaki noterlerce düzenlenen sözleşmeler geçerli değildir. Rehin hakkının doğumu için noterlikçe düzenlenen rehin sözleşmesi yeterli olmayıp,rehinin ticari işletmenin kayıtlı olduğu Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Siciline tescili gerekmektedir.Üçüncü kişileri korumak,özellikle ticari işletme sahibinin mal kaçırmasını önlemek bakımından tescil isteminin 10 gün içerisinde yapılması kuralı getirilmiştir.10 günlük sürenin kaçırılması keyfiyete bırakılmamalıdır,makul gecikme süresinde tamamlanmalıdır.Rehinin diğer sicillere(türk patent enstitüsüne,trafik siciline) bildirilmemesi ticari işletme rehininin geçerliliğine etki etmez. Rehinin tescilinde alacaklının ticaret ünvanı,açık adresi ve yerleşim yeri,alacağın miktarı,miktar belli değilse ticari işletmenin ne miktar için teminat teşkil edeceğidi ve alacak faizliyse faiz oranı kaydolunur. TMK’ya göre gayrimenkul rehini,ondan ayrılmayan parçaları ve ona tahsis edilen şeyleride içine alır.Ticari işletme rehininin kurulmasından sonra,borçlunun işletmenin faaliyette bulunduğu binayı ipotek etmesi halinde, ticari işletme rehinine konu olan menkuller, binanın eklentisi olmaları nedeniyle de tesis edilmiş olan bu ipoteğe dahil olacaktır.Bu yüzden,ticari işletmeyi rehin alanın rehin hakkını söz konusu tehlikeden korumak amacıyla da işletme rehininin tapu kütüğüne kaydedilmesi zorunlu kılınmıştır. D.Müteaddit(Çeşitli) Ticari İşletme Rehinlerinde Sıra Ticari işletme rehinlerinde,birden fazla rehin tesis edilmiş olan ticari işletme üzerinde alacaklıların hakları,rehin tescil tarihine göre belirlenir. Zamanca önce olan hakça da öncedir. E.Rehin Hakkının Ayni Hak Niteliği/Hükümleri Rehin hakkı,ticari işletmeyi devralan herkese karşı ileri sürülebilir.Çünkü rehin hakkı mutlak haklardan olup hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen sınırlı bir ayni haktır.Bununla birlikte,ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki bireysel unsurları üzerinde üçüncü kişilerin subjektif iyi niyetleri korunmuş ve hakları da saklı tutulmuştur. İşletme sahini,işletmenin rehinli değerini korumak için gerekli özeni göstermek zorundadır.İşletme sahibi,bu özeni göstermediği ve kanunun öngördüğü hallerde alacaklının onayını almadığı ve bundan dolayı da alacaklının zararına ticari işletmenin teminat değeri düştüğü taktirde hakim tarafından verilecek süre içinde ,işletme sahibi, ek teminat vermek zorundadır.Bu süre içinde ek teminat verilmez veya evvelki hali iade edilmezse,talep üzerine alacaklıya teminat noksanına karşılık teşkil edecek miktarın ödenmesine karar verilir.Bunun için alacağın muaccel olması şartıda aranmaz. Ticari işletmeyi veya rehine dahil münferit unsurları devretmek,ayni bir hakla yükümlemek,başka yere nakletmek veya başkalarıyla değiştirmek için alacaklının muvafakatının aranması,muvafakat alınması veya ticari işletmenin rehinli değerinin muhafazası için gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle işletmenin teminat değerinin düşmesi halinde de ek teminat vermek,eski hali iade etmek ve teminat noktasına tekabül eden miktarı ödemek zorunluluğu alacaklının hakkını korumak için yeterli görülmemiştir.Bu yüzden ayrıca cezai yaptırım kabul edilmiştir.Ticari işletme sahibi,işletmesini veya rehine dahil münferit unsurları alacaklının onayı olmaksızın başkalarıyla değiştirir veya temlik ederse,ayni bir hakla sınırlar veya alcaklıya zarar vermek kastıyla tahrip veya imha ederse,bu yüzden alacağını tamamen veya kısmen tahsil edemeyen alacaklının şikayeti üzerine,uğranılan zarar fahiş olduğu taktirde işletme sahibi aleyhine cezaya hükmedilir. Üçüncü kişilerin işletmeye karşı zararlı olabilecek fiillerini yasaklama yetkisi işletme sahibine aittir.Aynı yetki rehin alacaklısına da tanınmıştır.Ticari işletmeye veya rehne dahil unsurlarına,rehinin sağladığı teminat tehlikeye düşecek surette üçüncü şahıslar tarafından yapılacak fiillerin önlenmesini 5 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU alacaklı mahkemeden isteyebilir. Bu hükümle işletme sahibi ve üçüncü kişilerin alacaklıya karşı danışıklı işlem(muvaaza) yapmalarının önüne geçilmek istenmiştir. İşletmeye dahil unsurların tamamı veya bir kısmı için tazminat ya da sigorta tazminatı ödenmesi gerekirse,alacaklı,bu tazminatlar üzerinde de rehin hakkına sahip olur. Madde 9 – Alacaklının bu kanundan doğan rehin hakkı, ticari işletmeyi devralan herkese karşı ileri sürülebilir. Şu kadar ki, rehinden haberdar olmaksızın ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki münferit unsurları üzerinde mülkiyet veya diğer ayni bir hakkı iktisabeden hüsnüniyet sahibi üçüncü şahsın hakları mahfuzdur. Ticari işletme sahibinin bu iktisap dolayısiyle bir talep hakkı varsa bu talep hakkı üzerinde alacaklının rehin hakkı devam eder. Ticari işletmenin bu kanuna göre rehnedilen unsurlarının tamamı veya bir kısmı için tazminat veya sigorta bedeli ödenmesi icabettiği takdirde, tazminat veya bedel üzerinde de alacaklı rehin hakkına sahip olur. İkinci ve üçüncü fıkrada yazılı hallerde, üçüncü şahıs kendisine yapılan ihbara rağmen işletme sahibine tediyede bulunursa alacaklının bundan doğan zararını tazmin ile yükümlü olur. Ticari işletme sahibinin, alacaklının muvafakatini almak şartiyle işletmenin münferit bir unsurunun devri veya üzerinde bir ayni hak tesisi dolayısiyle alacaklı olduğu meblağ veya kendisine verilecek tazminat yahut sigorta bedeli ile, işletmeden çıkan unsur yerine yenisini alma veya eski durumu iade etme hakkı saklıdır. F.Ticari İşletme Rehninde 3.Kişilerin Durumu (TİRK m.9) TİRK m.9 bu konuyu şu hükümlerle düzenlemiştir: Kanun koyucu bu hükümle,ticari işletmenin rehininin mümkün olduğunca geniş bir çevre tarafından görülmesini ve üçüncü kişilerin iyi niyet iddialarında bulunmalarının asgariye indirilmesini amaçlamıştır.Bu hüküm,işletmenin devri durumunda devralanın,işletmenin kayıtlı olduğu sicili incelemesi gerektiğini ve dolayısıyla iyi niyet iddiasında bulunamayacağını düşünerek getirilmiştir. Buna karşılık,rehinden habersiz ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki münferit unsurları üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap eden iyi niyetli üçüncü kişinin hakları yine m.9 f.2’de koruma altına alınmış ve bu kimselerin iyi niyet iddialarına öncelik vermiştir. G.Ticari İşletme Rehninin Son Bulması 1.Alacağın son bulması Rehin hakkı,asıl alacağa bağlı bir yan haktır. Asıl alacağın son bulmasıyla birlikte,işletme sahibi,Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Sicilindeki rehin kaydının silinmesini alacaklıdan ister.Alacaklının gaip veya alacağını almaktan kaçınması halinde borçlu borcunu icra dairesine yatırarak rehin kaydının silinmesini isteyebilir. 2.Borçlunun borcunu ifa etmemesi durumu-Rehinin Paraya Çevrilmesi Yoluyla SatışBorçlu,borcunu vadesinde ifa etmezse alacaklı rehinli malı sattırarak satış bedelinden alacağı tahsil etmek hakkını kazanır.Borçlunun borcunu ödememesi halinde,alacaklıya ticari işletmeyi veya münferit bir unsurunu devralma hakkını veren her türlü anlaşma geçersizdir. 3.Ticari İşletmenin sicilden terkini durumu Ticari işletmenin kaydının Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Sicilinden terkini yani silinmesi halinde,alacaklının işletmeye dahil münferit unsurlar üzerindeki rehin hakkı devam eder. Ayrıca,alacağın tamamı muaccel hale gelir. Ancak,alacaklı silinme hususunun ticaret sicili müdürü tarafından bildirilmesinden itibaren iki ay içinde rehinin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapmadığı taktirde ayni hak niteliğinde olan rehin hakkı düşer.Bu durumda alacaklının hakkı şahsi hak niteliğine dönüşür ve bundan sonra başvurabileceği hükümler bundan böyle TBK ve İİK genel hükümleri olacaktır. 6 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU H.Yetkili Mahkeme Ticari işletme rehininin uygulamasından çıkacak anlaşmazlıkların çözüm yeri mahkemesi, işletmenin ticaret siciline kayıtlı bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemesinin olmaması durumunda görevli kılınmış mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. ^3.TİCARİ İŞLER VE TABİ OLDUKLARI HÜKÜMLER Ticari işlere başta TTK olmak üzere ticari hükümler uygulanırken;ticari olmayan yani adi iş olarak nitelendirebileceğimiz işlere de medeni hukuk ve özellikle borçlar hukuku hükümleri uygulanacaktır. TTK hükümlerine göre hangi işin ticari sayılacağına ilişkin 4 temel kriter bulunmaktadır: 1-TTK’da düzenlenen bütün hususlar(TTK m.3), 2-Bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller(TTK m.3), 3-Ticari iş karinesi(TTK m.19 f.1), 4-Bir taraf için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler(TTK m.19/2) I.TİCARİ İŞ KRİTERLERİ A.TTK m.3’e Göre Ticari İşler 1.TTK’da düzenlenen bütün hususlar TTK m.3’e göre TTK’da düzenlenen hususlardan doğan bütün işler tarafların kim olduklarına bakılmaksızın ticari iş sayılır. Örneğin bono,çek vd. 2.Bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller TTK m.3’ün getirmiş olduğu bir diğer kriter gereğince,bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerden sayılır.Bu bağlamda,işletmeye araç alımı,kira sözleşemsi yapılması ticari sayılacaktır. B.TTK m.19’a Göre Ticari İşler 1.Ticari İş Karinesi TTK m.19 f.1, kural olarak bir tacirin tüm işleri ticari iş sayılır.TTK bu hükümle bir karine getirmektedir.Tüzel kişi tacirler bu karineyi çürütme imkanına sahip değildir ancak gerçek kişi tacirler,işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı taktirde karine çürütülür ve borç adi sayılır. 2.Taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler TTK.m.19/2 hükmüne göre, “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça,diğeri için de ticari iş sayılır.” Bu hükmün uygulanabilmesinin ön şartı,taraflar arasındaki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanıyor olması gerekir. Karşı taraf,işin kendisi için ticari nitelikte olmadığını bildirse dahi taraflardan biri için ticari iş sayılıyor olması yeterlidir. II.TİCARİ İŞ SAYILMAYA BAĞLANAN ÖZEL SONUÇLAR A.Ticari İşlerde Zamanaşımı Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça kanunla belirlenen zamanaşımı süreleri sözleşme ile değiştirilemez.Kanun tarafından istisnaen verilen hallerde ise zamanaşımı sürelerinin değiştirilmesi mümkündür. 7 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU B.Ticari İşlerde Faiz Faiz,alacaklının borçluya vermiş olduğu bir miktar paradan belli bir süre yoksun kalmasının kanundan veya sözleşmeden doğan medeni karşılığıdır.İşin ticari sayılması,adi işlere nispetle faiz açısından bazı önemli farklılıkları da beraberinde getirir. Faize ilişkin önemli düzenlemeler: -TBK’da genel nitelikli hükümler(m.88,120,121,131) -Faiz Kanunu -Ödünç para verme işleri hakkındaki KHK düzenlemeleri -Amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanun düzenlemesi Faiz alacağının söz konusu olabilmesi için öncelikle ortada para borcu bulunmalıdır.Faiz borcu,borcun konusu ifa edilmediği sürece çoğalır. Bir hukuki ilişkide faiz borcunun doğabilmesi için,taraflar ya açıkça faiz kaydını kararlaştırmalılar ya da kanunda para borçlusunun faiz ödemesi gerektiğine dair özel bir düzenleme bulunmalıdır. Asıl borç sona erdiğinde faiz borcuda sonra erer. 1.Faizin Çeşitleri a.Niteliği açısından yapılan faiz ayırımı aa.Kapital(anapara) faizi:Para borcunun vadesi gelene kadar sözleşme veya kanun hükümleri gereğince anaparaya işletilen faize kapital faiz adı verilir. bb)Temerrüt Faizi:Temerrüt faizi,herhangi bir para alacağı nedeni ile zararın doğup doğmadığına ve borçlunun kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın,vadeden sonra temerrüt koşullarının oluşması durumunda ödenmek zorunda kalınan faize verilen isimdir. Geciktiği süre kadar temerrüt faizi ödemek zorundadır. Temerrüt faizi,temerrüt şartları oluşmuş anapara borcu için gündeme gelir. Ve temerrüt faizine yeniden temerrüt faizi yürütülemez. b.Hesaplanması bakımından faiz aa.Basit Faiz: Basit faiz,bir alacağa belirli bir zaman dilimi için işletilen faizdir.Belirgin özelliği sadece anaparaya faiz işletilmesidir. bb.Bileşik(Mürekkep) Faiz: Mürekkep faiz,işlemiş olan faizin belirli dönemlerde anaparaya eklenmesi ve böylelikle elde edilen tutara yeniden faiz işletilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.Faize işletilen faizdir. c.Kaynağı Açısından Faiz aa.İradi Faiz: İradi faiz,oranı sözleşme ile belirlenmiş olan faizdir.Kaynağı alacaklı ve borçlunun karşılıklı iradeleridir. bb.Kanuni Faiz: Kanunla belirlenmiş olan ve taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırmadıkları taktirde devreye giren kapital veya temerrüt faizi oranları olarak tarif edebiliriz. d.Ticari nitelikte olup olmamasına göre faiz Para borcu ,TTK m.3 ve 19 çerçevesindeki ölçütlere göre doğmuş ise bu para borçlarına yürütülen faize ticari faiz adı verilir. 8 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2.Ticari İşlerde Faizin Özellikleri Ticari iş olmaya bağlanan bir sonuç olarak bu farklılık birkaç noktada kendisini gösterir. a.Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi faiz yürütülmesi Adi işler niteliğindeki tüketim ödünçlerinde ancak kararlaştırılmış olmak koşuluyla faiz yürütülebilir. Ticari işlerde faiz,ticari nitelikte bir iş varsa faiz zımnen kararlaştırılmış olduğu kabul edilir. b.Faiz oranı serbestisi Kural olarak ticari işlerde kapital faizinin miktarı taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir. Kanun açıkça faiz oranı serbestisi prensibi vurgulamış ve bu miktarın sözleşme ile serbestçe belirlenebileceğini ifade etmiştir. Faiz oranları sözleşme ile belirlenemediği durumlarda devreye yedek hukuk kuralı olarak Faiz Kanunu girer. aa.Anapara(Kapital) Faizinde Kanuni Oran: Anapara faizi ödenmesi gereken hallerde taraflar eğer sözleşme ile kararlaştırmadılarsa uygulanacak kanuni oran,adi-ticari iş ayrımı yapılmaksızın %9’dur. bb.Temerrüt Faizinde Kanuni Oran: Temerrüt faizi oranı sözleşmede belirlenmemişse bu oran adi işlerde %9’dur. Ticari işlerde temerrüt faizi oranı açısından kanun koyucu farklı düzenleme getirmiştir.Temerrüt faizi oranı belirlenmemişse,ticari işlerde temerrüt faizi,kapital faiz oranı olan yıllık %9 üzerinden hesaplanır. Temerrüt faizinin,kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanması için ancak alacaklının bu yönde açık bir talepte bulunmasını gerektirir. Kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı ise, Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı %9’dan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile bu orandan istenebilir. Taraflar aralarında bir anlaşma yapmamış ise temerrüt faizinde kanuni oran,kapital faizi oranı üzerinden hesaplanır. cc.Yabancı Para Borçlarında Kanuni Faiz Oranı : Sözleşmede daha yüksek anapara veya temerrüt faizi kararlaştırılmadığı durumlarda,yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabında ödediği en yüksek faiz oranı uygulanabilir. Aynen ödeme şartı yoksa borç vade günündeki kur üzerinden TL olarak ödenebilir. c.Bileşik (mürekkep) Faiz veya Faize Faiz Yürütülmesi Faizin anaparaya eklenerek yeniden faiz yürütülmesi kural olarak kararlaştırılamaz.Ancak bu kuralın bazı istisnaları mevcuttur. Gerçekten üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek,mürekkep faiz uygulanması sadece cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğindeki ödünç sözleşmelerinde geçerli olacağı,ancak bu kuralın taraflarını tacir sıfatına haiz olmayanların oluşturduğu ödünç sözlemeleri ve cari hesaplar için uygulanmayacağı açıktır. ç.Temerrüt Faizinin İşlemeye Başlayacağı Tarih Ticari işlerde taraflar temerrüt faizinin hangi tarihten itibaren başlayacağını kararlaştırabilirler. Sözleşmede yer verilmemişse,faizin vadenin bitiminden itibaren ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren başlayacağı kabul edilmiştir. d.Faizin anaparayı geçmesi Adi-Ticari iş ayrımı yapılmaksızın faiz anaparayı geçebilir. 9 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU C.Ticari İşlerde Müteselsil Sorumluluk Esası İki veya daha fazla kişi,içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliğe sahip iş dolayısıyla,diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse,kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Adi işlerde müteselsil sorumluluk istisna iken ticari işlerde kuraldır. Ticari işlerde müteselsil sorumluluk hakkındaki bu kural ticari borçlara kefalet halinde,hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkide geçerli olacaktır. ^4.TİCARİ HÜKÜMLER VE UYGULAMA SIRASI I.Ticari Hükümler TTK m.1. f.1 c.2 hükmüne göre, “Bu kanundaki hükümlerle,bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı hükümler ticari hükümlerdir.” II.Ticari Hükümlerin Uygulanma Sırası A.Uygulama Sırası Kanun,ticari uyuşmazlıklara uygulanması için saydığı hükümleri eksik bırakmıştır.Doğrusu: Emredici Hükümler > Sözleşme Hükümleri > Tamamlayıcı ya da Yorumlayıcı Ticari Hükümler > Ticari Örf ve Adet > Genel hükümler dir. 1.Emredici Hükümler Emredici hükmün TTK’da olması şart değildir.Herhangi bir emredici hüküm uygulanma şartları mümkünse uygulanır. 2.Sözleşme Hükümleri Bu hükümler,tarafların emredici olmayan hükümlerin aksini kendi iradeleri ile kararlaştırabildikleri hükümlerdir. 3.Tamamlayıcı ve Yorumlayıcı Hükümler Tarafların yapmış oldukları sözleşme hükümlerini tamamlayıcı veya iradelerini yorumlamak amacıyla dikkate alınan hükümlerdir. 4.Ticari Örf ve Adet Anlaşmazlığa uygulanacak yazılı bir hükmün bulunmadığı durumlarda hakim ticari örf ve adeti dikkate alacaktır.Tacir olmayanlar hakkında ticari örf ve adetin uygulanması ancak onlar tarafından bu adetin bilinmesi ve bilinmesi gerekiyor olması lazımdır. Özel ticari örf ve adetler(bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve adetlerdir), genel olanlara nazaran öncelikle uygulanır. Taraflar farklı yerdeyse ifa yerindeki örf ve adet dikkate alınır. Mahkeme,ticari örf ve adeti ticaret ve sanayi odalarına,diğer meslek kuruluşlarına sorarak bilgi almakla yükümlüdür. Ticari teamül,örf ve adet haline gelmedikçe hakim tarafından hükme esas alınmaz.Kanunda teamülün hükme esas alınması kararlaştırılmışsa teamül esas alınır.Aksi taktirde teamül sadece irade açıklamalarının yorumunda dikkate alınır. 5.Genel Hükümler TMK m.1’e göre anlaşmazlığa uygulanacak hüküm bulunmazsa,hakim,kanun koyucu olsaydı nasıl kanun koyacak idiyse ona göre uyuşmazlığa çözüm bulur. 10 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ^5. TİCARİ YARGI TTK’dan yola çıkarak,ticari davalar,ticari işler kapsamına giren tüm uyuşmazlıklara değil çözümü özel uzmanlığı getiren davalar olarak öngörüldüğü söylenebilir. I.Ticari Dava Türleri TTK m.4 hangi davaların ticari dava olduğunu tespit etmiştir.Bunlar esas itibariyle hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleridir. Ayrıca özel kanun veya kurallarla belirtilen kimi dava ve işler TTK m.4’te tespit edilmemiş olsa da ticari davadır. A.Mutlak ticari davalar Bu davalar,taraflarının tacir olup olmamasına;ticari işletmeyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalardır. 1.TTK m.4’de sayılan işlerden doğan davalar TTK’da düzenlenmiş olan bütün konulardan doğan davalar,mutlak ticari davalardır. TTK m.4’te sayılan işler gerek TMK’ya gerek TBK’ya ve FSEK’teki işlere atıf yaparak,sayarak bunlarıda ticari dava olarak saymıştır. 2.Özel Kurallar Gereğince Mutlak Ticari Sayılan Davalar TTK m.4 f.1’de sayılan haller dışında da mutlak ticari davalar mevcuttur. B.Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin haklardan doğan davanın ticari dava sayılabilmesi için davanın asgari olarak bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gerekmektedir. C.Her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalar TTK’da sayılan davalar,Özel Kanunlar gereğince sayılan davalar,Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar dışında kalan diğer tüm davaların ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için davanın her iki tarafınında ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. II.Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler ve Yargılama Usulü Ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Davanın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girmediği hususu,mahkeme tarafından re’sen incelenerek dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verir.Ancak davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için davacı ya da davalının 2 hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak dosyayı görevli mahkemeye göndermesini talep etmesi gerekir.Asliye ticaret mahkemesinin bulunmadığı yargı çevresindeki bir ticari davada görevsizlik kararı verilmesi gerekmez,dava asliye hukuk mahkemesinde devam eder. Ticari davalarda,özel bir yargılama usulüne gerek olmamaktadır.HMK’ya bağlı kalınmıştır. 11 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ^6.TACİR VE TACİR OLMANIN SONUÇLARI TTK m.12 taciri, “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.” diyerek tanımlamıştır. Ticari işletmeyi işletmek,tacir sıfatının kazanılması açısından yeterlidir. Ticaret şirketleri gibi tüzel kişilerde ise tacir sıfatına haiz olan,tüzel kişiliğin kendisidir;tüzel kişiyi oluşturanlar değil.Tüzel kişi tacirleri nitelikleri gereği,yetkili kişi ya da organları aracılığı ile ticari işletmeyi işletirler.Bu organlar aynı zamanda tüzel kişiliğin kanuni temsilcisidir. I.Tacir Sıfatının Kazanılması A.Gerçek Kişilerde Tacir Sıfatının Kazanılması TTK m.12 f.2 ve f.3’te tacir sayılanlar ile tacir gibi sorumlu olanları düzenlemiştir buna göre: (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. 1.Ticari İşletmenin Kısmen Dahi Olsa Kendi Adına ve Fiilen İşletilmeye Başlanması Kanun, “kısmen dahi olsa” diyerekten tacir sıfatının kazanılması için, ticari işletmeyi kendi adına işletmek esas unsur ve kriter olarak kabul etmiştir. 2.Ticari İşletme Açıp Fiilen İşlemeye Başlamayan Gerçek Kişinin Tacir Sayılması a.Fiilen İşletmeye Başlamadan Reklamlar Yapmak Suretiyle: TTK m.12 f.2 uyarınca ,bir ticari işletmeyi kurup açtığını,sirküler,gazete,radyo,televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş olan kişi ,fiilen ticari işletmesini işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. b.Fiilen İşletmeye Başlamadan Ticaret Siciline Tescil ve TTSG’de ilan suretiyle: Ticari işletme sahibinin işletmesini sadece sicile kaydettirmiş olması,resmi ilan niteliğinde olan TTSG’de yapmadığı sürece onun tacir sayılmasına sebep olmayacaktır. Tacir sayılan kişi hakkında tacir olmaya bağlanan tüm sonuçlar geçerli olacaktır. 3.Tacir Sayılmayan Gerçek Kişinin Ancak Tacir Gibi Sorumlu Tutulması Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. Yani bu kimseler TTK’nın tacire sağladığı haklardan,imtiyazlardan yararlanamazlar;ancak tacir için öngörülen sorumluluklar,külfetler bu kimseleri bağlar. 4.Ticaretten Yasaklanan Kişilerin Tacir Sıfatları TTK m.14 f.1 uyarınca, Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. Yukarıdaki paragrafa(m.14 f.1’e) aykırı hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk saklıdır. Gerçekten yasaklı kişiler yaptıkları usulsüz işlemlerle tacir sıfatını kazanacaklardır,ancak bu tacir sıfatının kazanılmış olması, cezai müeyyide öngören hükümlerin kendileri hakkında uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. B.Tüzel Kişilerde Tacir Sıfatının Kazanılması TTK m.16 f.1 hükmüne göre tüzel kişi tacirler şunlardır: 12 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU 1.Ticaret Şirketleri Ticaret şirketleri,tüzel kişiliğe sahip olan ve TTK m.124’te sayılan kollektif,komandit,anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibarettir. Kollektif ve komandit şirketler ancak bir ticari işletmeyi işletmek üzere kurulabilirler. Anonim ve limited şirketler ise kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konu için kurulabilirler. Kooperatifler, ortakların belirli bir ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım ve kefalet sayesinde sağlayıp korumak amacıyla kurulan bir ticaret şirket türüdür. Ticaret şirketleri,ticaret siciline tescil edildikleri anda tüzel kişilik kazanırlar ve tacir sıfatına haiz olurlar. 2.Ticari İşletme İşleten Dernekler Dernekler,kazanç paylaşma dışında sadece sosyal ve manevi amaçlar içinde kurulabilirler.Ancak dernek bazen,kendine edindiği amacın gerçekleştirebilmesi için bir ticari işletme işletmeyi seçebilir.Bu durumda dernek tacir sayılır ve ticari işletmenin ticaret siciline tescili gerekir. 3.Ticari İşletme İşleten Vakıflar Vakıflar,gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle kurulan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.Bunlar da amaçlarına hizmet etmek için ticari işletme işletebilir ve vakıf tüzel kişiliğine tacir sıfatı kazandırabilirler. 4.Kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri(il özel idaresi,belediye,köy) doğrudan doğruya veya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen bir tüzel kişi eli ile ticari işletme işletebilir.Devlet ve kamu tüzel kişileri bu faaliyetlerinden dolayı tacir sayılmazlar ancak onlar tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar kendi kuruluş kanunlarının müsade ettiği ölçüde,bu ölçü yönetilmek ve ticari şekilde işletilmek olması,tacir sayılırlar. a.Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler İktisadi devlet teşekkülü,sermayesinin tamamı devlete ait,iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Bütün kamu iktisadi teşebbüsleri tacirdir. b.Özel Hukuk Hükümleri uyarınca yönetilen veya ticari şekilde işletilen diğer kurum ve kuruluşlar Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan,özel hukuk hükümlerince yönetilen ve ticari şekilde yönetilmek amacı taşıyan kurum ve kuruluşlardır. İSKİ,ASKİ.. C.Donatma İştirakinin Durumu Birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda kullanmaları hâlinde donanma iştiraki vardır.Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır. II.Tacir Olmanın Sonuçları A.Genel Sonuçlar 1.Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek ve ticari işletmesine 13 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ilişkin işlemleri, seçtiği ticaret ünvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. 2.İflasa tabi olma Tacir her türlü borcu için iflasa tabidir.Gerçek kişi tacirin borcunun ticari olması gerekli olmayıp,adi borçlardan dolayı da iflas yoluyla takip edilir. Bir ticari işletme açmış gibi,hukuken var olmayan bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse de tacir gibi sorumlu olduğundan iflasa tabidir. Ticareti terk eden tacir,on beş gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmek zorundadır.Böylece,ticareti terk eden kimse,tacir sıfatını taşımamasına rağmen bir yıl süreyle iflasa tabidir. 3.Ticaret siciline kaydolma Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. 4.Ticari Defterleri Tutma ve Saklama Tacir,TTK m.18 ve m.64, uyarınca gerekli ticari defterleri tutmak ve defter ve belgeleri saklamakla yükümlüdürü. 5.Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma Ticaret siciline kayıtlı bütün tacirler,ticaret hayatının bir gereği olarak,şubelerinin ve fabrikalarının bulundukları yerdeki odalara kaydolma zorunluluğu getirmektedir. 6.Basiretli İş Adamı Gibi Hareket Etme TTK m.18 f.2’ye göre,her tacirin,ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli iş adamı gibi hareket etmek,hukuki ve fiili durumu dikkate alarak,ileriyi görecek şekilde davranmak anlamına gelir. Bu sadece bir özen ölçüsü değil aynı zamanda getirdiği borçları yükümlenmektir. Tacirin,ticari işletmesi ile ilgili işlerde objektif özen borcunda ölçü,kendisi ile aynı sınıfa giren tedbirli, sağduyulu bir tacirin aynı duruma göstermesi gereken özendir. 7.Ücret ve Faiz İsteme Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır.Karşı tarafın tacir olması kriter değildir. 8.Ticari İş Karinesine Tabi Olma Tacirlerin borçlarının ticari olması asıldır.Gerçek kişiler açısından bu karineyi çürütmek mümkün olmasına karşın tüzel kişi tacirler açısından mümkün değildir. 9.Fatura Verme Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Faturayı talep etmek için tacir olmak gerekmemektedir. 10.Ücret ve Cezai Şartın İndirilmesini İSTEYEMEME Borçlu,TBK’nın ilgili hükümlerini dayanak göstererek mahkemeye başvurup fahiş ücret ve cezanın indirilmesini isteyebilir.Ancak tacir,aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini isteyemez. 11.Fatura ve Teyit Mektubuna Sekiz Gün İçerisinde İtiraz Etme Teyit mektubu,telefonla,telgrafla,herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer teknik bir araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazı olarak kabul edilmiştir. TTK m.21 f.2 c.3 hükmünce bir fatura veya teyit mektubu alan tacir,8 gün içerisinde faturaya veya teyit mektubuna itiraz etmemişse karine olarak kabul etmiş sayılır. 12.Ticari örf ve adetin uygulanması Ticari örf ve adet kural olarak tacirlere uygulanacaktır.Bununla birlikte tacir olmayanlar hakkında ise ticari örf ve adet ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği hallerde uygulanacaktır. 14 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU B.Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar 1.İhtar ve İhbarları Belirli Şekillerle Yapma Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. Bu şekil,geçerlilik şartı değil ispat şekil şartıdır. Bu sebeple ispat edildiği müddetçe söz konusu ihtar ve ihbar farklı şekillerde de yapılabilir. 2.Satış ve Mal Değişimlerinde Özel Hükümlere Tabi Olma TBK’daki satış sözleşmesine ve mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri tacirler arasında da uygulacaktır. Ancak kanun koyucu,tacirlere ilişkin olarak satış ve mal değişim sözleşmelerinde uygulanacak özel hükümler getirmiştir. TTK m.23’te düzenlenen özel hükümlerin uygulanması için tarafların tacir olmaları ve ticari işletmelerini ilgilendiren satış veya trampa işlemlerinden birini yapmış olmaları gerekir. a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir. b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir. c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. 3.Hapis Hakkından Yararlanmada Kolaylık Borçlunun rızasıyla,menkul eşyasına veya kıymetli evrakına zilyet olan alacaklı,muaccel ve bu eşya ve evrakla tabii bir bağlantısı bulunan alacağını tahsil edinceye kadar,bunları yedinde hapsetmek hakkına sahiptir.Hapis hakkı,alacaklı tarafından iyiniyetle alınmış olmak şartıyla borçlunun malik olmadığı eşyayı da kapsar. III.Tacir Sıfatının Son Bulması Gerçek kişilerde tacir sıfatı,gerçek kişi tacirin ticareti terk etmesi,ticareti terk etmek için gerekli şartları tamamlamış olmak kaydıyla,tacir sıfatı sona erer. Tüzel kişilerde tacir sıfatının son bulması,tüzel kişiliklerinin bitmesiyle olur.Ancak son bulma nedeninin gerçekleşmesi,tüzel kişiliği kendiliğinden sona erdirmez.Bu nedenin gerçekleşmesinden hemen sonra tasfiye işlemi tamamlanarak,tacire ait kaydın ticaret sicilinden terkini ile son bulur. 15 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ^7.ESNAF Esnaf kavramının tanımı,TTK m.15’te, “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun,ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım gereğince esnaf sayılabilmek için şu üç unsurun birlikte bulunması gerekir: -Ekonomik faaliyetin parasal sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanması, -Gelirin ticari işletme için aranan sınırı aşmaması, -Sanat veya ticaret sahibi olması. Tacirlere özgü hükümlerin bazılarının esnaflara da uygulanabileceği açıkça tespit edilmiştir,bu hükümler: -ücret ve faiz isteme hakkına, -işletme adına ve -hapis hakkından yararlanmada kolaylığa sahip olmaya ilişkin hükümleridir. Bununla birlikte,TTK m.15’te tespit edilmemiş olsa dahi ticari işletme rehinine ilişkin TİRK hükümlerinin esnaf işletmelerine de uygulanabileceğini belirtmek gerekir. ^8.TİCARET SİCİLİ Ticaret sicili,ticari işletme ile ilgili işlerin,tacirin ve üçüncü kişilerin çıkarları bakımından açıklanmasına ve alenileşmesine hizmet eden bir müessesedir. Ticaret sicili,kamuya açık resmi bir sicil olarak tanımlanabilir.TTK m.24-38 arasında düzenlenmiştir. I.Ticaret Sicili Örgütü ve Yönetimi Ticaret sicili,ticaret sicili müdürlükleri tarafından tutulan resmi sicillerdendir.Ticaret sicili müdürlükleri ise ticaret ve sanayi odaları bünyesinde kurulur ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığının gözetimi ve denetimi altında çalışır. Ticaret sicili kayıtları elektronik ortamda tutulabilir.İçeriklerin ve kayıtların düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanı,Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulacaktır. Ticaret sicilinin yönetimi ticaret sicili müdürü tarafından gerçekleştirilir.Ticaret sicili müdürü, yönetmelikte belirlenen niteliklere haiz kişiler arasından ve oda meclisi tarafından Gümrük ve Ticaret Bakanlığının uygun görüşü alınarak atanır. Ticaret sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur. II.Ticaret Sicilinin Aleniyeti ( Kamuya açıklık prensibi) Kamu düzenine ilişkin bir sicil olması hasebiyle ticaret sicili kamuya açık bir sicili olarak öngörülmüştür. Tescil işleminin dayandığı dilekçe,beyanname,senetler,belgeler ve ilanları içeren gazeteler,üzerlerine sicil defterlerinin tarih ve numaraları yazılmak suretiyle saklanır. Kural,tescil edilen hususlar tescil ile kalmamakla birlikte tümünün aynı zamanda ilana tabi olmasıdır. İlan ise Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile gerçekleştirilir. III.Sicil İşlemleri Sicil işlemleri tescil,değişiklik ve silinme olmak üzere üçe ayrılır.Bir konunun sicile resmen işlenmesi anlamına gelen tescil kavramı,geniş anlamda hem değişiklik hem de silinme kavramlarını ifade eder.Dar anlamda tescil,bir vakıanın ticaret siciline ilk defa işlenmesidir. Değişiklik,sicile işlenmiş bir olgudaki farklılaşma dolayısıyla sicildeki kayıtların değiştirilmesi,düzeltilmesi ve tescilidir.Silinme ise,sicile 16 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU yazılmış olan bir olgunun ortadan kalkması ve sona ermesi nedeniyle ona ilişkin kayıtların tamamen silinmesidir. IV.Tescil Prosedürü A.Tescil Çeşitleri 1.Talep üzerine tescil Kural,tescil işleminin ancak talep üzerine gerçekleştirilebilmesidir.Talep,ilgililer,temsilcileri veya hukuki halefleri(mirasçıları veya işletmeyi devralanlar) tarafından yetkili sicil müdürlerine iletilmek suretiyle gerçekleştirilir. Tescil talebi dilekçe ile yapılmalıdır. Kanunda aksine hüküm olmadıkça,tescili talep süresi on beş gündür.Tescil talebi ticaret sicil müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için ise bir aydır.Bu süre,tescili gerekli işlemin veya olgunun gerçekleştiği tarihten,tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda ise senet veya belgenin düzenlenme tarihinden itibaren başlar. 2.Re’sen Tescil Re’sen tescil,kanundaki açık bir hüküm gereğince,ilgili kişilerin talebi olmaksızın,tescili gerekli bir konunun tescilinin sicil müdürü tarafından görevi gereği yerine getirilmesidir. B.Sicil Müdürünün İnceleme Yetkisi Sicil müdürü tescil için aranılan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle mükelleftir. Tescil edilecek hususların gerçeğe uygun olması,üçüncü şahıslarda yanlış bir fikir yaratacak mahiyette bulunmaması ve kamu düzenine aykırı olmaması da şarttır. C.Sicil Müdürünün İncelemesinin Sonuçları Sicil müdürü,inceleme sonucunda tescil talebine karşılık, “kabul”, “red” veya duruma göre “geçici tescil” şeklinde üç tür karara varabilir. İlgililer,sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı,tebliğinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir. V.Geçici Tescil Çözümü mahkeme hükmüne bağlı ya da tescilinde sicil müdürünün tereddütleri bulunan bir husus, ilgililerin talepleri üzerine sicil müdürlüğünce geçici olarak tescil edilebilir.Taraflar üç ay içerisinde mahkemeye başvurduklarını ya da aralarında anlaştıklarını ispat edemezse geçici tescil re’sen silinecektir. Mahkemeye başvurulduğu taktirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır. VI.Tescilin Sonuçları(Sicilin kamuya açık olmasının sonuçları) Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsun,üçüncü kişiler hakkında,tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği;ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise,son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. A.Tescilin Açıklayıcı ve Yaratıcı Niteliği 1.Tescilin açıklayıcı niteliği Bir hususun tescili zorunlu olmakla birlikte o husus tescilden önce doğmuş ve hüküm ifade etmişse,bu taktirde sicilin açıklayıcı,bildirici rolünden söz edilir.Prensip itibariyle tescil,açıklayıcı etkiyi haizdir. 17 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2.Tescilin Yaratıcı niteliği Kanun koyucu tarafından istisnaen işaret edilen işlemler,kanunun getirmiş olduğu açık bir hüküm gereğince ticaret siciline kayıt ve ilan ile kurulmuş sayılır ve hüküm ifade eder.Tescil ve ilandan önce bu gibi işlemlerin hukuken var olduğundan söz edilemez.Yani tescilden önce tüzel kişilik yoktur.Ticari işletme rehini de böyledir. B.Tescilin Müspet(olumlu) ve Menfi(olumsuz) Etkisi 1.Tescilin Müspet Etkisi Ticaret sicilinin aleniliği prensibi sonucu,ticaret siciline kanunca tescili ve ilanı gerekli hususlar tescil ve ilan edilmişlerse , artık üçüncü kişiler bu hususlardan haberdar olmadıklarını ileri süremezler. Usulüne uygun tescil ve ilan edilmiş bir hususun herkesçe bilindiği varsayılır. 2.Tescilin Menfi Etkisi Ticaret siciline tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus,ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği taktirde,üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.Aksi taktirde üçüncü kişilerin bu hususu bilmedikleri karine olarak kabul edilir. VII.Sicilden Doğan Sorumluluk A.Hukuki Sorumluluk Tescil ve kayıt için bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar,gerçeğe aykırı tescil sebebiyle zarar görenlere karşı bu zararı tazmin ile mükelleftir. B.Cezai Sorumluluk Sicil müdürlerince verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişi,sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin türk lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar da,iki bin türk lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. ^9.TİCARET UNVANI VE DİĞER TACİR ADLAR I.Ticaret Unvanı Ticaret unvanı,tacirin ticari işletmesine ilişkin iş ve işlemlerinde kullandığı ve bu sayede ticari işletme sahibini işaret eden,taciri diğer tacirlerden ayıran bir tanıtma aracıdır.TTK m.39-52’de düzenlenmiştir. Ticaret unvanı seçmek ve kullanmak tacir açısından bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir yükümlülüktür de.Nitekim kanun koyucu her tacirin,ticari işletmesine ilişkin işlemlerini,ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri de bu unvan altında imzalamak zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ticaret unvanı,sahibine unvanı tescil ve ilan etme hakkı tanır.Her tacir,ticari işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını,işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmesi tacir olmaya bağlanan özel bir sonuç olarak düzenlenmiştir. Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan edilecektir. Kanun koyucu ticaret unvanına,TTK’da yer alan özel hükümlerden yararlanmak suretiyle ayrıcalıklı bir koruna imkanı tanımıştır.Bu korumadan yararlanabilmenin öncelikli şartı,ticaret unvanının tescil edilmiş 18 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU olmasıdır.Tescil edilmemiş ticaret unvanı;genel hükümler çerçevesinde haksız rekabete ilişkin hükümler ile sağlanacaktır. A.Ticaret Unvanın Şekli 1.Gerçek Kişi Tacirin Ticaret Unvanı Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı,kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından ibaret çekirdek ile başka ticaret unvanları ile karıştırılmaması için zorunlu eklerden veya tamamen tacirin tercihine bırakılmış ihtiyari eklerden oluşur. ÖRN, Mehmet Pehlivan ve Ortakları 2.Tüzel Kişilerin Ticaret Unvanı 2.a Kollektif Şirket Kollektif şirketin ticaret unvanı,bütün ortakların veya şirket ortaklarından en az birinin adı ve soyadı ile şirketi ve türünü gösteren ibareyi taşıyan çekirdek ile zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşur. Örneğin: 1-Mehmet Pehlivan ve Kemal Kaynak Kollektif Şirketi (ünvanın tamamı çekirdekten oluşur) 2-Ali İlkakın Nakliye Kollektif Şirketi (çekirdek: Ali İlkakın Kollektif Şirketi, ek:nakliye) 2.b Komandit Şirket Komandit şirketin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az birinin adı ve soyadı ile şirketi ve türünü gösteren ibareyi taşıyan çekirdek ile zorunlu ve ihtiyari eklerden oluşur. Örneğin: 1-Ali İlkakın Elektrik Elektronik Taahhüt İşleri Komandit Şirketi ( çekirdek: Ali İlkakın-Komandit Şirketi, ek: Elektrik Elektronik Taahhüt İşleri) 2.c Donatma İştiraki Tüzel kişiliği ve dolayısıyla tacir sıfatı bulunmamasına rağmen tacir olmanın hukuki sonuçlarına bağlı olan ve deniz ticaretinde karşımıza çıkan bir ortaklık şekli olan donatma iştirakinin ticaret unvanı,ortak donatanlardan en az birinin adı soyadı ya da deniz ticaretinde kullanılan geminin adı ve donatma iştiraki olduğunu gösteren ibareleri haiz çekirdek ile zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşmaktadır.Ticaret unvanında yer alan soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Örneğin: Bilal Erdoğan Donatma İştiraki ( çekirdekten oluşu) Bilal Erdoğan Yolsuzluk Taşımacılık Donatma İştiraki (çekirdek: Bilal Erdoğan-Donatma İştiraki , ek: Yolsuzluk Taşımacılık) 2.ç Anonim,Limited ve Kooperatif Şirketleri Bu şirketlerde ticaret unvanı,şirketlerin konusu ve şirket ve türünü gösteren ibareleri haiz çekirden ile zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşur.Bu şirketlerin ticaret unvanında,gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı taktirde,şirket türünü gösteren ibareler,baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma yapılarak yazılamaz. Örneğin: -Ali İlkakın Elektrik Aydınlatma Anonim Şirketi( Çekirdek:Elektrik Aydınlatma Anonim Şirketi; ek:Ali İlkakın -Kültür Matbaacılık Yayıncılık Limited Şirketi ( çekirdek: Matbaacılık Yayıncılık Limited Şirketi ek:Kültür) -Kürdistan Petrol Fabrikası Mensupları Yardımlaşma ve Dayanışma Kooperatifi (çekirdek:Yardımlaşma ve dayanışma kooperatifi; ek:Kürdistan Petrol Fabrikası Mensupları) 2.d Tacir Sayılan Diğer Tüzel kişiler Ticari işletmeye sahip olan dernekler,vakıflar ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları,bu tüzel kişilerin adlarından oluşmaktadır. 1-Kanarya Sevenler Derneği 19 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU B.Zorunlu ve İhtiyari Ek Seçmede Kanuni Sınır Ticaret unvanının asgari zorunlu unsuru çekirdektir.Bu sebeple çekirdeksiz ticaret unvanı söz konusu olamaz.Buna karşın ek,ticaret unvanında kural olarak tacirin isteğine bırakılmış bir unsurdur. Tacirin kimliği ve işletmesinin genişliği,önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamak,gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamak şartıyla ile her ticaret unvanına işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayali adlardan oluşan ekler yapılabilir. Ekler konusunda getirilecek bir başka sınırlandırma da,tek başlarına ticaret yapan gerçek kişilerin ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekleri dahil edememesi olarak tespit edilmiştir. Bir kısım eklerin de ticaret unvanına dahil edilebilmesi için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ekler, “Türk,Türkiye,Cumhuriyet,Milli” şeklinde sınırlı sayıda tespit edilmiştir. Ek kullanımı ile ilgili olarak getirilen bir diğer sınırlama,bazı hallerde ek kullanımının tacirin isteğine bırakılmaması şeklinde belirtilebilir.Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için ek yapılması,her şubenin,kendi merkezinin ticaret unvanını şube olduğunu belirterek kullanması ve bunu yaparken unvana şube ile ilgili eklerin yapılması,merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında,merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesinin şart olması bahsi geçen zorunluluklar arasında sayılabilir.(ŞU PARAGRAFI OKU DÜZELT) C.Ticaret Unvanının Korunmasından Doğan Sorumluluk 1.Hukuki Sorumluluk Ticaret unvanının,ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi,bunun tespitini, yasaklanmasını;haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini,tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa,kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi zararın tazminini isteyebilir. 2.Cezai Sorumluluk Bütün mahkemeler,memurlar,ticaret ve sanayi odaları,noterler ve Türk Patent Enstitüsü,görevlerini yaparken bir ticaret ünvanının tescil edilmediğini,kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadır. Ticaret unvanının kullanımını ihlal edenler ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılırlar. II.İşletme Adı İşletme sahibini,yani taciri hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzeri işletmelerden ayırt etmek için kullanılan isimlere işletme adı denir.Örneğin,Emek Sineması,Kervan Pastanesi,Kültür Kitabevi,Aksu Kasabı gibi isimler işletme adıdır. Ticaret unvanı taciri diğer tacirlerden;işletme adı doğrudan doğruya bir işletmeyi diğer işletmelerden ayıran bir ticari isimdir. Ticaret unvanının kullanılması kanun gereği zorunlu olduğu halde,işletme adının kullanılması tacirin isteğine bağlıdır.Ancak bir işletme adı seçilerek kullanılmaya başlanırsa,bunun da tıpkı ticaret unvanında olduğu gibi,ticaret siciline tescil edilmesi şarttır. Ticaret unvanının ticari işletmeden ayrı devrine engel teşkil eden düzenleme olan TTK m.49, kanun koyucu tarafından işletme adı hakkında uygulanacak hükümler arasında sayılmadığından, ticaret unvanı TTK m.49 gereğince işletmeden ayrı olarak devre konu olamaz iken,işletme adının ticari işletmeden ayrı olarak devredilmesine ilişkin kanuni bir engel bulunmamaktadır. 20 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU III.Markalar A.Marka Kavramı ve Unsurları Tescil olunan markaların hukuken korunması Türk Patent Enstitüsü nezdinde olacaktır; Tescil olunmayan markaların korunması ise ,özellikle TTK m.54 vd. hükümleri ile öngörülen haksız rekabet hükümleri çerçevesinde olacaktır. Marka,bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan her türlü işarettir. İşletme,marka tanımının bir unsuru değildir. Bir gerçek veya tüzel kişi markayı tescil ettirebilir ve markanın sahibi olabilir.Tüzel kişiliği olmayan topluluklar ise marka sahibi olamaz.Marka olarak kullanılacak işaretin,bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etme gücünün bulunması gerekmektedir.Bu itibarla,bu niteliğe sahip olamayan işaretler,marka değeri kazanmayacaktır. B.Hukuki Niteliği ve Çeşitleri 1.Hukuki Niteliği Türk hukuk doktrininde marka üzerindeki hakkın,özel bir koruma ihtiyacının ortaya çıkardığı kendine özgü bir hak olduğu belirtilmiştir. Markanın sahibi bir tacir ise,marka,tacirin ilgili olduğu ticari işletmenin gayri maddi unsurları arasında yer alır. Marka hakkı,esas itibariyle haklar kategorisinde,değeri para ile ölçülebilen haklardan olup,ileri sürülebileceği çevre bakımından da gayri maddi mallar üzerindeki mutlak haklar arasında yer alan fikri haklara ve fikri haklar içinde de sınai haklara dahil olan bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır. 2.Markanın Çeşitleri Markalar tanıttıkları şeyin niteliğine göre, a.Ticaret Markaları b.Hizmet Markaları c.Garanti Markaları şeklinde;kullancıların niceliklerine göre, ç.Bireysel Markalar d.Ortak Markalar şeklinde çeşitli türlere ayrılabilir. a.Ticaret Markaları Bir işletmenin üretimini veya ticaretini yaptığı malları,başka işletmelerin ürettiği veya ticaretini yaptığı mallardan ayırt etmeye yarayan işaretlerdir.Malların üzerinde veya ambalajında kullanılan markalar ticaret markalarıdır.Görüldüğü üzere ticaret markaları emtianın hangi işletme tarafından üretildiğini veya hangi işletme tarafından piyasaya sunulduğunu gösteren markalardır.Örneğin,Beko,Vestel,Profilo b.Hizmet Markaları Belirli bir malla herhangi bir ilişkisi olmayan,sadece bir hizmeti diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan işaretler de vardır.Bu işaretlere hizmet markası adı verilir.Hizmeti veren firmaların markaları hizmet markaları kapsamına dahildir. c.Garanti Markaları Marka sahibinin kontrolü altında,birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini,üretim usullerini,coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işaretler garanti markalarıdır. ISO,CE.. 21 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ç.Bireysel Markalar Bireysel markalar,gerçek veya tüzel kişiler tarafından bireysel ve bağımsız olarak kullanılan markalar olarak tanımlanmaktadır. Örneğin,Beşler,Toyota,Bizim Yağ… d.Ortak Mallar Üretim,ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan,bir grubun mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretlerdir.Burda ortak markayı kullanan grubun tüzel kişiliği yoktur. Pankobirlik,Marmarabirlik… C.Markanın İşlevi 1.Kaynak İşlevi Marka her şeyden önce bir mal veya hizmetin hangi işletme tarafından piyasaya arz edildiğini veya üretildiğini gösterir.Buna markanın menşei(kaynak) gösterme işlemi denir. 2.Garanti veya Kalite İşlevi Bir mal veya hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun bilinmesi o mal veya hizmetin kalitesi üzerinde bir güven ve zaman içersinde de garanti sağlayıcı etkiyi haiz olmaktadır.Burada marka ile hukuki anlamda bir garanti altına girilmiş olmaz. 3.Reklam İşlevi Bir mal veya hizmete ilişkin marka seçilirken onun reklam kabiliyeti de dikkate alınır.Bundan dolayı müşteriler ülke veya ülke sınırları dışında en çok tanınan ve tercih edilen markalı ürünlere talepte bulunurlar. Ç.Marka Olarak Tescil Edilebilecek İşaretler Marka olarak tescilinde hukuki bir engel bulunmayan işaretleri aşağıdaki şekilde kısaca başlıklar halinde belirtebiliriz. -Kişi Adları ve soyadları -İmza -Sözcük veya Sözcük gurupları -Şekil ve terkipler -Harfler -Rakamlar ve sayılar -Renkler -Sesler ve melodiler -Etiket -Koku -Kişi portreleri -Malların ve ambalajların biçimi -Amblemler IV.Coğrafi İşaretler Coğrafi işaret,belirgin bir niteliği,ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre,alan,bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret olarak tanımlanmaktadır.Amasya Elması,Anzer balı…. 555 sayılı KHK coğrafi işaretleri,menşe adı ve mahreç işareti olarak ikiye ayırmıştır: Bir ürün,coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre,alan,bölge veya çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanıyorsa,üretimi,işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre,alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün özelliği gösteriyorsa menşe adına sahip olabilecektir. Bir ürünün menşei olan yöre,alan veya bölge adı,ürün coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre,alan veya bölgeden kaynaklanıyorsa,belirgin bir niteliği,ünü veya diğer özellikleri itibariyle bu yöre,alan veya bölge ile özdeşliyorsa,üretimi,işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre,alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün ise mahreç işareti olarak nitelendirilecektir. 22 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ^10.HAKSIZ REKABET Birçok ülke hukuk sistemi,rekabet hakkının objektif iyiniyet kuralları aşılarak kötüye kullanılmasını,yani haksız rekabeti yasaklamış ve rekabet hakkının kötüye kullanılması keyfiyetini bir dizi yaptırıma bağlamıştır. Ticari nitelikte olmayan haksız rekabet ihtilaflarına TBK m.57;ticari nitelikteki haksız rekabet ihtilaflarına ise kural olarak TTK m.54 vd. hükümleri uygulanmalıdır. I.Haksız Rekabetin Tanımı ve Unsurları TTK,haksız rekabetin tanımına değil;haksız rekabet müessesinin amaç ve ilke düzenlemesine yer vermiştir.Unsurları: -Rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkilerin varlığı, -Bu ilişkilerin aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışların ve ticari uygulamaların varlığı. II.Başlıca Haksız Rekabet Halleri TTK m.55’te haksız rekabet hallerinden başlıcalarını altı başlık altında toplamış ve her bir başlığın altında ise bu başlıkların kapsamına girecek ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden ve dolayısıyla haksız rekabet niteliğini haiz rekabet uygulamalarını, “özellikle” ifadesi gereği,yine sadece örnek vermek amacıyla saymak yolunu tercih etmiştir. TTK m.55’te altı bent halinde haksız rekabet hallerinin başlıcaları; 1)Dürüstlük Kuralına Aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar, 2)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, 3)Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, 4)Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, 5)İş şartlarına uymamak ve 6)Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak şeklinde belirlenmiştir. TTK m.55’e hakim olan sistematiğe göre,başlıca haksız rekabet hallerinin karşımıza çıkan örnek hallerini yine tadadi surette saymak gerekirse: 1)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; a.Başkalarını veya onların mallarını,iş ürünlerini,fiyatlarını,faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış,yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, b.Kendisi,ticari işletmesi,işletme işaretleri,malları,iş ürünleri,faaliyetleri,fiyatları,stokları,satış kampanyaları- nın biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, c.Paye,diploma veya ödül almadığı halde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, ç.Başkasının malları,iş ürünleri,faaliyetleri veya işleri işle karıştırılmaya yol açan önlemler almak, d.Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, e.Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya 23 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur, f.Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak, g.Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak, h.Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak, ı. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek, i.Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak, j.İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak 2) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle; a. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, b. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, c. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek, d. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek. 3) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; a. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, b. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, c. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak. 4) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur. 5) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. 6) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; a. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya 24 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU b. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. III.Haksız Rekabetin Sonuçları A.Hukuki Sorumluluk 1.Hukuki Sorumluluğa İlişkin Davalar Haksız rekabet neticesinde açılacak hukuki sorumluluğa dair davaları şu şekilde sıralamak mümkündür: a.Tespit Davası Fiilin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti için açılan dava tespit davasıdır. b.Men Davası Haksız rekabetin gerçekleşmesine engel olmak için açılan dava men davasıdır. c.Sonuçların Ortadan Kaldırılması Davası Haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa ve bu beyanların düzeltilmesi tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise,haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası için açılan dava haksız rekabetin ortadan kaldırılması davasıdır. ç.Maddı Tazminat Davası Haksız rekabet neticesinde meydana gelen zarara kusur ile yol açılmışsa bu zarar ve ziyanın tazmini için açılan dava maddi tazminat davasıdır. Hakim,davacı lehine maddi tazminatı belirlerken,davalının haksız rekabet sebebiyle elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığını da karar verebilecektir. d.Manevi Tazminat Davası TBK’nın 58’inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi zararın tazmini için açılan dava manevi tazminat davasıdır. Manevi zararın tazmini için de davalının kusurunun varlığı aranmaktadır. 2.Davacı ve Davalı Olabilme Ehliyeti a.Aktif Dava Ehliyeti(Davacı olabilecekler) aa.Rakip Rakibin davacı olabilmesi için haksız rekabet sebebiye müşterileri,kredisi,meslek itibarı,ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatlerinin zarar görmesi veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek durumda olması gerekir.Rakip tüm davaları açabilecektir. bb.Müşteriler Müşterilerin davacı olabilmesi için TTK m.56 f.2 gereği ekonomik çıkarlarının zarar görmesi veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek durumda olması gerekir.Müşterinin davacı olabilmesi için gerekli koşullar gerçekleşse ve TTK m.56 f.1’deki davalar açılabilse dahi,kanun koyucu müşterilerin sonuçların ortadan kaldırılması davasında araçların ve malların imhasını isteyemeyeceklerini düzenlemiştir. cc.Mesleki ve Ekonomik Birlikler Ticaret ve Sanayi Odaları,esnaf odaları,borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da haksız rekabet neticesinde dava açabilirler.Kanun koyucu mesleki ve ekonomik birliklerin haksız rekabet davalarından sadece tespit,men ve sonuçların ortadan kaldırılması davası açabileceklerini ayrıca belirtmiştir. 25 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU b.Pasif Dava Ehliyeti(Davalı Olabilecekler) aa.Fail Haksız rekabet teşkil eden fiili işleyen kişi haksız rekabet davalarında davalı tarafta yer alacaktır. İstisnaen hükmün üçüncü bir kişi aleyhine icrası da mümkündür. bb.Çalıştıranlar ( İstihdam Eden Kişiler) Haksız rekabet fiili,hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa,tespit davası,men davası ve sonuçların ortadan kaldırılması davası çalıştıran kimselere de açılabilir. cc.Basın,Yayın,İletişim ve Bilişim Kuruluşları-TTK m.58(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, tespit davası,men davası ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılması davaları, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak; a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa, b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa, c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa, yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir. (2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir. (3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda(maddi ve manevi tazminat davaları) Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. (4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir. 3.Kararların İlanı Haksız rekabet neticesinde açılan hukuki sorumluluk davasına bakan mahkeme,davayı kazanan tarafın talebi üzerine ve masrafları dava neticesinde haksız çıkan taraftan alınmak kaydıyla,hükmün, kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir.İlan mahkeme tarafından tespit edilen şekilde ve kapsamla gerçekleşecektir. 4.Zamanaşımı TTK m.56’da yazılı davalar,davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 26 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU B. Cezai Sorumluluk -TTK m.55’te sayılmış olan haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler, -Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu,ürünleri,iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler, -Çalışanları,vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri,çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar, -Çalıştıranlar veya müvekkillerden,işçilerin veya çalışanlarının ya da vekillerinin,işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren ve cezai hüküm getiren başka bir kanunda düzenlenen bir suç teşkil etmediği müddetçe yukarıda saydığım maddelere giren her bir fiil dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Bu suçların takibi şikayete bağlıdır. ^11.TİCARİ DEFTERLER (TTK M.64-88) I.Ticari Defter Tutma ve Envanter Çıkarma Yükümlülüğü A.Defter Tutma Yükümlülüğü ve Tabi Olduğu Esaslar TTK m.64 f.1, her taciri ticari defterleri tutmakla ve defterlerinde,ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu,borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri,açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymakla yükümlü kılmıştır. Defterlere yazımların ve diğer gerekli kayıtların,eksiksiz,doğru,zamanında ve düzenli olarak yapılması gerekir.Buna göre tacirin,defterlerini TTK’ya uygun şekilde tutmak yükümlülüğü bulunmaktadır. 1.Defter tutma yükümlülüğünün kapsamı Genel anlamda defter tutma tükümlülüğünün kapsamına saklama yükümlülüğünü de dahil etmek mümkündür. Defter tutma yükümlülüğünün yerine getirilmiş sayılabilmesi için tabi olunan bazı şekil koşulları da bulunmaktadır.Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri,defteri kebir ve envanter defteri ile TTK m.64 f.4’te sayılan defterlerin(pay defteri,yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri) açılış onaylarının kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlamadan önce noter tarafından yapılması;bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onaylarının,defterlerin kullanılacağı kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılması;yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayının ise,izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılması kanun koyucu tarafından işaret edilen şekle ilişkin koşullar olarak belilenmiştir. Kanun koyucu,ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmayacağını hükme bağlandıktan sonra,fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı,defterlere kayıt zamanı,onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları hakkında,Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğin esas alınacağını belirlemiştir. 2.Yükümlülüğün kapsamına dahil olan defterlerin belirlenmesi Defter tutma yükümlülüğünün kapsamına dahil olan defterler ticari defterler olarak nitelendirilebilir. Ticari defterlerin kapsamına 6102 sayılı TTK ile işletmenin muhasebesi ile ilgili olan defterlerin(yevmiye defteri,defteri kebir ve envanter defteri) yanında pay defteri,yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de dahil edilmiş bulunmaktadır.Yevmiye defteri,defteri kebir ve envanter defteri tutulması mecburi asgari defterlerdir. 27 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU 3.Defterlerin tutulmasında şekil şartları TTK m.65’e göre defterlerin ve tutulması gerekli diğer kayıtların tabi olduğu şekil şartları: -Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.Bu emredici bir kuraldır. - Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir. -Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır. -Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır. -Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. B.Envanter Çıkarma Yükümlülüğü Kanun koyucu TTK m.66 ile defter tutma ve saklama yükümlülüğünün yanında her taciri envanter çıkarmakla da yükümlü kılmıştır.Tacir ticari işletmesinin açılışında, gayrimenkullerini, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarınının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarmak zorundadır. Tacir açısından envanter çıkarmak yükümlülüğü sadece ticari işletmesinin açılışında söz konusu olmaz.Açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da tacir açısından böyle bir envanter düzenleme yükümlülüğünden bahsetmek mümkündür. Envanterin,düzenli bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde çıkarılması gerekir.Uygun süre her somut durumda işletmenin büyüklüğüne ve faaliyet konusunun türüne göre belirlenecektir. Envanter çıkarma şekil ve usulleri TTK m.66 f.3 ve f.4’te ve m.67’de düzenlenmiştir. II.Açılış Bilançosu ve Yıl sonu Finansal Tabloları TTK m.68’e göre,her tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda,varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu(sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu) çıkarakla yükümlüdür.Buna ilaveten kanun koyucu,taciri gelir tablosunu hazırlamakla da yükümlü kılmıştır. Nitekim çıkarılmış olan bilançolar ile hazırlanmış olan gelir tablosu yıl sonu finansal tablolarını meydana getirecektir. III.Ticari Defterler ve Belgelerin Saklanması Yükümlülüğü A.Genel Esaslar Her tacir ticari defterlerini,envanterlerini,açılış bilançolarını,ara bilançolarını,finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını,topluluk finansal raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini,alınan ticari mektupları,gönderilen ticari mektupların suretlerini,ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür. Ticarete yeni başlayanlar için ticari defter ve belgelerin tutulması ve saklanmasına ilişkin olarak kanun koyucu tarafından öngörülen yükümlülükler,ancak işletmenin ticaret siciline tescil ettirilmesi yükümlülüğü doğduğu andan itibaren geçerli olmaya başlayacaktır. Gerçek kişi olan tacirin ölümü halinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi halinde kendisi ticari defter ve belgeleri saklamakla yükümlüdür. 28 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU B.Saklamanın Gerçekleştirileceği Ortam Görüntü veya veri taşıyıcılarında saklanabilir.Saklama süresi boyunca söz konusu kayıtlara her an ulaşılabilecek ve uygun bir süre içinde bu kayıtların okunabilir bir hale getirilebilecek niteliği haiz olmaları gerekmektedir. C.Saklama Süresi Saklama yükümlülüğünün kapsamına dahil olan defter ve belgelerin tabi olduğu saklama süresi on yıldır.On yıllık saklama süresi,ticari defterler açısından son kaydın yapıldığı,envanter açısından envanterin çıkarıldığı,ara bilançolarda ara bilançonun düzenlendiği,yıl sonu finansal tabloları ile konsolide finansal tablolar açısından bu tabloların hazırlandığı,ticari yazışmalarda ise bu yazışmaların yapıldığı, muhasebe belgeleri için bu belgelerin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlayacaktır. Ç.Defter ve Belgelerin Zayi Olması Tacir tarafından saklanması icap eden bir defter veya belge,yangın,su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini(zayi belgesi) isteyebilir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün gereğini yerine getiren bir tacir buna rağmen elinde olmayan,önleyemediği sebeplerle defter ve belgelerin zayi olduğunu ispat edebildiği ölçüde zayi belgesini mahkemeden talep edebilecektir. IV.Ticari Defter ve Belgelerin Hukuki Uyuşmazlıklardaki Fonksiyonu Ticari niteliği haiz uyuşmazlıklara bakan mahkemenin,tarafların ticari defterlerinin ibrazına re’sen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebileceği açıkça tespit edilmiştir. Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse,defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları ancak tarafların katılımı ile incelenecektir.Defterlerin tamamınında incelenmesi mümkündür. V.Kamu Gözetimi,Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Yetkisi TTK m.88 f.1’e göre gerçek ve tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken,Kamu Gözetimi,Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan Türkiye Muhasebe Standartlarına,kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara TTK’nın ilgili maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla aynen uymak ve bunları uygulamak zorundadır. TTK m.64 ila 88’e ilişkin getirilecek düzenlemeler,uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde, yalnız kamu gözetimi, muhasebe ve denetim standartları kurumu tarafından belirlenecektir. ^12.TACİR YARDIMCILARI Tacirin yardımcılarından bir kısmı tacire bağımlı olarak çalışırlar,diğer bir deyişle tacirin vermiş olduğu emir ve talimatlar çerçevesinde ve nihayet yine tacirin gözetiminde yani ona bağlı olarak uğraşlarını sürdürürler.Bu kategorideki tacir yardımcılarına bağımlı tacir yardımcıları adı verilmektedir. Bağımlı tacir yardımcılarını isim olarak belirtmek gerekirse ticari temsilci,ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları olarak sayılabilir. Tacir yardımcılarından bir kısmı ise faaliyetlerini bağımsız olarak sürdürmektedirler.Bu kategorideki tacir yardımcılarına da bağımsız tacir yardımcıları adı verilmektedir. Alım satım komisyoncusu,komisyonculuğun taşıma hukukuna özgü özel bir türü olan taşıma işleri komisyoncusu,simsar ve acente tacirin bağımsız yardımları olarak sayılabilir. 29 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU I.Bağımlı Tacir Yardımcıları A.Ticari Temsilci 1.Tanımı TBK m.547 f.1’e göre, Ticari temsilci,işletme sahibinin,ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında,ticari temsilci yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere,açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. 2.Hukuki Niteliği Ticari temsilci tacirin en geniş yetkili yardımcısıdır.TBK m.40 vd. anlamındaki genel temsilciden çok geniş ve sınırlandırılması kural olarak mümkün olmayan yetkiler ile donatılmıştır. 3.Tayini a.Tayinin Şekli Ticari temsilci ticari işletmeyi yönetmek ve ticari işletmeye ait işlemleri ticaret unvanı altında gerçekleştirmek için işletmenin sahibi tarafından tayin edilir.TBK açısından ticari temsilcilik müessesesi ticari işletmeye hasredilmiştir. Ticari temsilcilik şeklinde bir tacir yardımcılığı ilişkisinin doğumu için tabi olunan herhangi bir geçerlilik şartı bulunmamaktadır.Öte yandan TBK m.547 f.2’ye göre işletme sahibi,ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlüdür.Bu husus ticari işletme sahibi için bir zorunluluktur ancak ticari temsilciliğin doğumu için zorunluluk değildir.Tescil ettirmez ise,işletme sahibi,ticari temsilcinin fiillerinden sorumludur. b.Tayine Yetkili Kişi Prensip itibariyle ticari temsilci atama yetkisi ticari işletme sahibine yani tacire ait olmakla birlikte, bu yönde tek yetkili kişi her zaman işletmenin sahibi olmayabilir.Genellikle işletme sahibi ile işletmeyi işleten kişi aynı kişi olmakla beraber,bu iki sıfatın birbirinden ayrıldığı ihtimallerde ticari temsilci, işletmeyi işleten kişi tarafından tayin edilir. Tüzel kişilerde ticari temsilci tayini yetkili organlar eliyle yapılır. Merkezleri Türkiye dışında bulunan işletmelerin de,Türkiye’deki şubeleri için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari temsilciyi atamaları gerekmektedir. Temsil yetkisi şahsa bağlı bir yetki olduğu için bizzat ticari temsilci tarafından kullanılmalı,bir başkasına devredilmemelidir. c.Tayin Edilecek Kişi Sadece gerçek kişiler ticari temsilci olarak tayin edilebilir.Çünkü temsilcilik ilişkisi temsilci ile işletme sahibi arasında çok sağlam bir güven ilişkisini zorunlu kılar. Ticari temsilci olarak atanabilecek kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gereklidir ve yeterlidir. Devlet memurları ticaretle uğraşamayacakları gibi,ticari temsilci olarak da atanamazlar. 4.Temsil Yetkisinin Kapsamı a.Yetki Kapsamına Dahil İşlemler Ticari temsilcinin yetkisinin kapsamı kanunla belirlenmiştir.Bu itibarla,yetkisinin kapsamının belirlenmesinde tacirin ilke olarak herhangi bir yetkisi yoktur. Ticari temsilci,iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı,işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunabileceği gibi işletme sahibi adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmakla dahi yetkilidir. 30 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU Her ticari işletmenin amacı ticari faaliyetler ile ekonomik bir kazanç elde etmek olarak belirlenebilmektedir.Ticari işletmenin bahsi geçen bu amacına ulaşabilmesi için yapılması gereken olağan ve olağanüstü tüm işlemler ticari temsilcinin temsil yetkisinin kapsamına dahildir.Örneğin,alım-satım,borç alıp verme,menkul ve gayrimenkulleri kiralama veya kiraya verme… Ticari temsilci davaları tacir adına ve hesabına teoride avukat tutmak zorunda olmaksızın yürütme yetkisine sahiptir. Bu yetkiler ticari temsilci sıfatının kazanılması ile birlikte kendiliğinden elde edilen yetkilerdir. b.Ticari Temsilci Tarafından Hiç Yapılamayacak İşlemler İle Ancak Özel Yetki Verilmesiyle Yapılacak İşlemler Ticari işletmenin varlığı ticari temsilcinin varlığının ön şartıdır.Bu itibarla, işletmenin ortadan kalkmasına neden olabilecek işlemler,ticari temsilci tarafından gerçekleştirilemeyecektir.Ticari temsilci bu işlemler için özel olarak yetkilendirilmiş olsa dahi bu yetki bir anlam ifade etmez. Ticari işletmenin konusu gayrimenkul devrini vs. kapsamadığı veya tacir tarafından özel olarak yetkilendirilmediği müddetçe ticari işletmeye ait gayrimenkulleri devredemez veya rehin,irtifak gibi sınırlı bir ayni hak ile sınırlandıramaz.Bu işlemleri yapabilmesi için tacir tarafından özel olarak yetkilendirilmiş olmaları gerekir. 5.Temsil Yetkisinin Tacirin İradesi İle Sınırlandırılması Ticari temsilcinin yetkileri,müvekkil tacirin iradesi ile ancak belirli bir veya birkaç şubenin işleriyle veya birlikte temsil kaydıyla ya da her iki şekilde de kısıtlanabilir.Bunun haricindeki iradi kısıtlamalar tescil edilmiş olsa dahi iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Şube işlerine veya birlikte temsil kaydına ilişkin sınırlamaların iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesi için tescil edilmesi gerekir.Tescilden sonra,üçüncü kişilerin iyi niyet iddası dinlenmeyecektir. Ticari temsilcinin yetkilerinin sınırlandırılması,bu iki durum dışında da iyi niyet sahibi üçüncü kişileri bağlamaz. a.Şube İşleriyle Ticari temsilcinin temsil yetkisi belirli bir veya birkaç şubenin işleriyle sınırlandırılabilir.Şube işleriyle sınırlandırma,ticari temsilcinin sahip olduğu yetkilerin belirli bir yer itibariyle sınırlandırılmasıdır. Ticari temsilci yetkilendirilmiş olduğu şubenin işleriyle ilgili olarak ticari işletmenin amacına ulaşabilmesi noktasında olağan ve olağanüstü her türlü işlemi yapmakla etkili olmaktadır.Ancak bu yetkileri sadece yetkilendirilmiş olduğu şube veya şubeler dahilinde kullanabilecektir. b.Birlikte Temsil Yoluyla Ticari işletme için atanan her ticari temsilci,prensip itibariyle işletmeyi tek tek ve bağımsız idare ve temsil edebilme yetkisine sahiptir.Ancak,işletme için birden fazla ticari temsilci atanmış olması durumunda, her bir ticari temsilcinin birbirinden bağımsız ve tek başına hareket etmesi istenmez ise,bu yetkilerin kullanımı en az iki ticari temsilcinin birlikte hareket etmesi şartına bağlı tutulabilir.Bu sınırlandırmaya, birlikte temsil kaydıyla sınırlandırma denilir. 6.Rekabet Yasağına Tabi Olma Ticari temsilci,işletme sahibi müvekkilinin iznini almaksızın,doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, kendilerinin ya da bir üçüncü kişinin hesabına işletmenin yaptığı türden bir işi yapamayacağı gibi kendi hesabına bu tür işlemleri üçüncü kişilere de yaptıramaz.Aksi takdirde rekabet yasağını ihlal etmiş olur. Bunun üzerine işletme sahibi müvekkil,aralarındaki hukuki ilişkiden doğan hakları saklı kalmak kaydıyla,uğradığı zararın giderilmesi için talepte bulunabilir veya bunun yerine ticari temsilcinin,kendi 31 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU hesabına yaptığı veya üçüncü kişilere yaptırdığı işlerin kendi hesabın yapılmış sayılmasını ve bu işler dolayısıyla aldığı ücretin kendisine devredilmesini isteyebilir. Temsil yetkisinin nihayete ermesinden sonra da sözleşmede belirtilmiş olmak kaydıyla yasağın sürdürülebilmesi mümkündür. 7.Ticari Temsilcinin Temsil Yetkisinin Sona Ermesi a.Azil ve İstifa İşletme sahibi müvekkil tacir,ticari temsilcinin yetkisini aralarındaki hizmet,vekalet,şirket ve benzeri sözleşmelerden doğan haklar saklı kalmak koşuluyla,her zaman geri alabilir.Yetkinin geri alınması uygun olmayan bir zamanda gerçekleşmiş ise ve ticari temsilci bu sebeple zarar uğramışsa,tacir açısından ticari temsilcinin zararını tazmin mükellefiyeti doğar.Müvekkilin azil hakkından önceden feragat etmesi hükümsüzdür. Ticari temsilci de her zaman istifa edebilme hakkına sahiptir.Bununla birlikte ticari temsilcinin uygun olmayan bir zamanda istifa etmesi ve bu sebeple taciri zarara uğratması halinde, temsilci, müvekkili tacirin zararını tazmin etmesi yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacaktır. Azil veya istifa suretiyle temsil yetkisi sona erdiğinde,keyfiyet ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir.Temsil yetkisi verilirken ticaret siciline tescil edilmemiş olsa dahi,sona erdiğinin mutlaka tescili gerekmektedir. b.Ölüm ve Fiil Ehliyetinin Yitirilmesi TBK m.554 f.2 uyarınca ticari işletme sahibinin fiil ehliyetini kaybetmesi veya ölümü, ticari temsilcinin yetkisini kendiliğinden sona erdirmez. TBK m.43 f.1’deki genel kuralın aksine bir düzenleme içeren istisnai bu hüküm,işletme devamlılığını sağlama amacına yöneliktir.Aksi söz konusu olsaydı, bundan özellikle işletme sahibi, mirasçıları ve hatta işletme ile hukuki ilişki halindeki üçüncü kişiler zarar görebilirdi. Buna karşılık,ticari temsilcinin ölümü veya ayırt etme gücünün kaybına yol açacak şekilde fiil ehliyetini kaybetmesi ile temsil yetkisi kendiliğinden sona erer.Çünkü ticari temsilcilik sıkı sıkıya kişiye bağlıdır. c.İflas İflas eden işletme sahibi ise,müflis tacirin iflas ile malları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi de ortadan kalkacağından, aynı yetkisizlik atamış olduğu ticari temsilci için de geçerli olacaktır.Ancak ticari temsilci aynı zamanda tacir sıfatını haiz olması sebebiyle kendi tacir sıfatı gereği iflas etmesi halinde, sahip olduğu tacir sıfatı ile ticari temsilcilik faaliyeti birbirinden ayrı faaliyet alanları olduğu için ticari temsilcilik yetkisinin temsilcinin iflası sebebiyle kendiliğinden kaybı söz konusu olmamalıdır. ç.İşletmenin Devri ve Tasfiyesi İşletmenin devri,şahsi güvene dayanan ticari temsilcilik ilişkisini sona erdirir.İşletmenin tasfiyesi halinde de ticari temsilcilik ilişkisinin kendiliğinden sona erdiğini görmekteyiz çünkü işlemleri tasfiye memurları devam edecektir. B.Ticari Vekil 1.Tanım Ticari vekil,bir ticari işletme sahibinin,kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin,işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.Ticari vekil ya işletmenin tüm yönetimi ve işleri için yetkili kılınmıştır,ki bu halde genel yetkili ticari vekilden; ya da işletmenin belirli bazı işleri için yetkili kılınmıştır, ki bu ihtimalde de özel yetkili ticari vekilden söz edilir. 32 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU 2.Tayini Ticari vekil,ticari işletme sahibi tarafından tayin edilebileceği gibi ticari temsilci tarafından da tayin edilebilir.Ticari vekilin tayini hiçbir şekle bağlı değildir. Ticari temsilcinin aksine,ticari vekil ticaret siciline tescil ve ilan edilmez.Edilse dahi herhangi bir sonuç meydana doğurmaz. 3.Yetkileri ve Sınırlandırılması Ticari vekillerin yetkilerinin sınırları tacir tarafından belirlenir.İşletme sahibi bunları işletmenin bütün işleri veya belirli bazı özel iş ve işlemleri için yetkilendirebilir.Bu açıdan ticari vekiller genel ve özel ticari vekiller olarak kategorize edilmektedir. Ticari vekil işletmenin tamamı için yetkilendirilmiş ise,yani genel yetkili ticari vekil ise, temsil yetkisi işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar.Alışılmış olan işlemler belirlenirken öncelikle ticaret hayatının şartlarına,ilgili işletmenin büyüklüğüne,işletmenin türüne,konusuna,yerel ve ticari örfe ve bu arada ticari vekilin yerine,durumuna ve ödevlerine bakılır. Ancak genel yetkili ticari vekilin,ödünç olarak para ve benzerlerini alabilmesi,kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi,dava açabilmesi ve açılmış davayı takip edebilmesi için açıkça yetkilendirilmiş olması, bu gibi işler için özel bir yetkiyi haiz olması gerekir.Aksi taktirde ticari vekilin yerine,durumuna ve ödevlerine bakılır. Genel yetkili ticari vekilin yetkileri,üçüncü kişilere uygun araçlarla bildirilmek suretiyle sınırlandırılabilir.Bildirimin yeterli olup olmadığı dürüstlük kuralına bakılarak tespit edilir. Özel yetkili ticari vekilin temsil yetkisinin genişliği ise,işletmenin sadece belirli işlemleri için yetkilendirilmiş olan kişi olması sebebiyle,görevlendirildiği işin ya da işlemin niteliğinin ticari örf ve adetlerce bağlanan kriterler aracılığı ile belirlenir. 4.Rekabet Yasağı Rekabet yasağına ilişki olarak ticari temsilci hakkında ifade etmiş olduğumuz hususlar aynen ticari vekiller hakkında da geçerlidir(TBK m.553) 5.Temsil Yetkisinin Sona Ermesi Ticari vekilin temsil yetkisinin sona ermesi hiçbir şekle bağlı tutulmamıştır.Bununla birlikte,üçüncü kişilerin subjektif iyi niyetlerinin bertaraf edilebilmesi açısından ilan gibi yollarla durumdan üçüncü kişilerin haberdar edilmesi isabetli olur. C.Diğer Tacir Yardımcıları 1.Kavram Ticari temsilci ve ticari vekil haricindeki tüm bağımlı tacir yardımcılarını esas itibariyle kapsayacak şekilde “diğer tacir yardımcıları” başlıklı bir düzenlemeye 552’nci maddede geçerlilik tanımayı tercih etmiştir. 2.Yetkilerinin Kapsamı Ticari temsilci veya ticari vekil sıfatını haiz olmaksızın toptan,yarı toptan veya perakende satışlarla uğraşan ticari işletmelerin görevli veya hizmetlileri o ticari işletme içinde,müşterilerin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir biçimde yazıyla aksine duyuru yapılmış olmadıkça, aşağıdaki işlemler için yetkilendirilirler: -Ticari işletmenin alışılmış bütün satış işlemlerini yapmak, -Yetkili oldukları işlemler hakkında faturaları imzalamak, 33 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU -Ticari işletmenin alışılmış işlemlerinden doğan borçların ifa edilmesine veya bunların hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesine ilişkin ihtar veya diğer açıklamaları işletme sahibi adına yapmak; bu nitelikteki ihtar veya diğer açıklamaları, özellikle alışılmış işlem dolayısıyla teslim edilmiş mallara ilişkin ayıp bildirimlerini ticari işletme adına kabul etmek. Dolayısıyla diğer tacir yardımcılarının bahsi geçen işlemler konusunda yetkili olmamaları isteniyorsa, bu hususun mutlaka o ticari işletme içinde ve müşterilerinin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve de kolayca okunabilecek bir biçimde yazıyla duyurulmuş olması gerekir. 3.Rekabet Yasağı ve Temsil Yetkisinin Sona Ermesi Ticari temsilci hakkında yapmış olduğumuz açıklamalar aynen geçerli olacaktır.Diğer tacir yardımcılarına yetki belgesi yazılı olarak verildiği taktirde iyi niyetli üçüncü kişiler açısından yetkinin ortadan kaldırılmasının veya yetkinin sınırlandırılmasının sonuç doğurabilmesi için verilmiş olan yetki belgelerinin mutlaka geri alınması,geri alınamıyorsa,diğer bir deyişle diğer tacir yardımcısı yetki belgesini geri vermekten imtina ediyorsa bu durumun uygun araçlarla duyurulması ve tespit edilmesi gerekir. II.Bağımsız Tacir Yardımcıları A.Simsar 1.TBK’da Düzenlenişi Simsarlık olarak tanımlanabilen aracılık faaliyetinin düzenlendiği TBK hükümleri hem adi iş niteliğini haiz sözleşmelere hem de ticari iş niteliğini haiz sözleşmelere aracılık faaliyeti için uygulanacaktır. Biz burada TBK m.520-525’teki hükümleri inceleyeceğiz. Geçici olarak ara sıra bu faaliyeti icra eden kişiler hakkında dahi TBK’daki simsarlık hükümleri uygulanabilecektir. Simsarlık genel itibariyle vekaletin bir alt türü olarak kabul edilebilir.Bu nedenle, TBK m.520-525’te hüküm bulunmayan hallerde TBK’nın vekalete ilişkin hükümleri boşluk doldurmak amacıyla uygulanacaktır. 2.Simsarlık Sözleşmesinin Tanımı,Unsurları ve Şekli Simsarlık sözleşmesi tanımı:Simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesinin unsurları: -Simsarın üstlendiği borç,taraflar arasında bir sözleşmenin kurulmasının hazırlanması veya kurulmasına aracılık edilmesini konu alır. -Simsarın yapmış olduğu faaliyet neticesinde ücrete hak kazanabilmesi için aracılık girişimlerinin olumlu sonuç vermesi ve dolayısıyla taraflar arasında sözleşmenin kurulması şarttır. -Simsar ile simsardan yararlanan müvekkil arasındaki ilişki devamlılık arz etmemektedir. Simsarlık sözleşmesi,geçerlilik açısından kural olarak herhangi bir şekil şartına tabi değildir.Ancak simsarlık sözleşmesi gayrimenkullere ilişkin sözleşmelere aracılık faaliyeti için yapılmışsa bu simsarlık sözleşmesinin tabi olduğu geçerlilik şekil şartı yazılı şekil şartıdır. 3.Ücrete Hak Kazanma,Ücretin Miktarının Belirlenmesi ve Giderlerin Ödenmesi Ücret,simsarlık sözleşmesinin doğal bir unsuru olarak kabul edilir.Simsar ancak faaliyeti olumlu sonuç verirse,diğer bir deyişle faaliyeti sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacaktır. Simsara ödenecek ücretin miktarı simsarlık sözleşmesinin taraflarınca belirlenebilir.Taraflar simsarlık ücretinin miktarı konusunda sessiz kalmışlarsa ücret tarifeye göre,ücret miktarı konusunda geçerli bir tarife de yoksa bu ihtimalde ücretin teamüle bakılarak belirlenmesi gerekir. Simsardan yararlanan kişi tacir ise,ücretin fahiş olmasından ötürü indirilmesini talep edemeyeceğini kabul etmemiz gerekir. 34 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU Sözleşmenin mutlak butlan sebepleri ile geçersizliği söz konusu ise simsarın ücret hakkının doğmadığını kabul etmemiz gerekir.Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret,ancak koşulun gerçekleşmesi halinde ödenecektir. Kural olarak simsarın faaliyeti sebebiyle yapmış olduğu giderler kendisine ödenmez,ancak sözleşmede kararlaştırılması halinde giderler kendisine ödenir. 4.Simsarın Haklarını Kaybetmesi Simsar,üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket etmesi veya dürüstlük kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alması halinde,simsarlık faaliyeti gereği sahip olduğu ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin haklarını kaybedecektir. 5.Simsarlık İlişkisinin Sona Ermesi Vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin TBK m.512-514’te yer alan hükümler simsarlık ilişkisinin sona ermesi hakkında da uygulacaktır. B.Acente 1.Tanımı “Ticari temsilci,ticari vekil,satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir”. Bu maddeye göre,acentenin,tacire bağımlı olmaksızın bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinmesi gereğinden söz edilmektedir. 2.Unsurları a.Tacire Bağımlı Bir Sıfatının Olmaması Acente tacirin bağımsız yardımcılarındandır. Genellikle faaliyet düzenini, işletmesinin iç örgütlenmesini ve çalışma zamanını kendi ayarlayabilen kişiler,bağımsız konumdadır.Bu yönüyle acente, kendi adına bir işletme işletirse kural olarak tacir sıfatına sahip olur.Müvekkil,acenteye idari talimat vermesi söz konusu değildir.Buna karşılık,müvekkil,yapılacak sözleşmelerin tür,içerik ve şartları hakkında acenteye talimat verebilir. b.Bir ticari işletme ile ilgili olma Acente,bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etme veya bunları o işletme sahibi tacir adına yapma şeklinde faaliyet gösterir. c.Belirli Bir Yer veya Bölge İçinde Faaliyet İcrası Acenteye,acenteliğini yaptığı işletmenin bölgesi dışında faaliyetlerini icra edebileceği ayrı bir yer veya bölge tahsis edilmelidir. ç.Faaliyetin Süreklilik Arz Etmesi ve Meslek Edinilmesi Buradaki süreklilik ve meslek edinmekten maksat faaliyetin sürekli olarak ve meslek edinme tarzında yürütülmesinin amaçlanmış olması,faaliyetlerin belirli bir zaman dilimi içerisine yayılabilmesi ve arızi nitelik taşımamasıdır.Nitekim aracı acenteliği simsarlıktan ayıran ve sözleşme yapan acenteyi vekillikten ayıran önemli fark budur. d.Faaliyetin bir sözleşmeye dayanması Acentelik faaliyetinin bir sözleşmeye dayanarak yürütülmesi de acenteliğin unsurları arasındadır. 35 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU e.Aracılık Etme veya Sözleşme İmzalama Yetkisi Acentelik faaliyetinin konusu ya işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmek ya da bu sözleşmeleri tacir adına yapmaktadır.Konularındaki bu farklılıktan dolayı acenteler,aracı acenteler ve sözleşme yapma yetkisini haiz acenteler ikiye ayrılır.Asıl olan aracı acenteliktir,acenteye sözleşme yapma yetkisi ancak özel ve yazılı olarak verilmelidir.Acente kendisine verilen sözleşme yapma yetkisini ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek zorundadır. 3.Acentenin Hakları a.Tekel Hakkı Acente,sözleşme ile sınırları belirlenmiş olan belirli yer veya bölgede ve aynı zaman sürecinde müvekkilinin kendisine tanımış olduğu işlerini görme hususunda tekel hakkına sahiptir.Müvekkil,aynı zaman ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı için ancak bir acente tayin edebilir.Bu hususun aksi,sözleşme ile yazılı olarak kararlaştırılabilir. b.Olağanüstü Giderleri İsteme Hakkı Acente,işinin gerektirdiği bütün rutin giderleri kendisi üstlenir.Bu esasen onun bağımsız bir tacir yardımcısı olmasının sonucudur.Acente ancak olağanüstü giderlerin tazminini müvekkilden isteyebilir. Olağanüstü gider,müvekkilin talimatıyla ya da acentenin vekaletsiz iş gören sıfatıyla müvekkilin menfaatlerini korumak amacıyla gerçekleştirdiği harcamalardır. c.Ücret ve Tahsil Komisyonu Hakkı Acente,acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemlerle kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir.(TTK m.113/1) Öte yandan acenteye belirli bir bölge veya müşteri çevresi bırakılmışsa,acente,acentelik ilişkisinin devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de ücret isteyebilecektir.(TTK m.113/2) Bundan dolayıdır ki,müvekkil acentenin bölgesi içindeki kişilerle doğrudan doğruya yaptığı işlemleri acenteye derhal bildirmek zorundadır. Acente,acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için de istisnai hallerde ücrete hak kazanabilecektir.Buna göre acente,işleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa ücret isteyebilecektir. Buna ilaveten,TTK m.113/1-2 uyarınca ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı,acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile ulaşmışsa yine ücret isteyebilecektir.Bu ihtimalde ücretin,hal ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise ,sonraki acentenin de uygun bir pay alması gerekmektedir. Acente,müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için de ayrıca tahsil komisyonu isteyebilecektir. Acente,kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir;ancak müvekkil işlemi yerine getirince,acente, izleyen ayın son günü istenebilecek uygun bir avansa hak kazanır. Üçüncü kişinin işlemi yerine getirmeyeceği kesinleşirse,acentenin ücret hakkı da düşer.Bu durumda daha önceden ödenmiş tutarların geri verilmesi gerekir. Aracılık edilen sözleşmeyi müvekkilin kısmen veya tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine getirmeyeceği kesinleşse bile,acente yine de ücret isteyebilir.Buna karşın,sözleşmenin yerine getirilememesi müvekkile yüklenemeyen sebeplerden kaynaklanmışsa acentenin ücret hakkı söz konusu sebep ölçüsünde sona erecektir. Ücretin miktarının belirlenmesin öncelikle acentelik sözleşmesi dikkate alınır.Sözleşmede hüküm yoksa ücretin miktarı,acentenin bulunduğu yerdeki ticari teamüle göre belirlenir.Acentenin bulunduğu yerde bu hususta bir ticari teamül de yoksa bu durumda ücret o yerdeki Asl. Tic. Mah. tarafından belirlenir. Ücretin 36 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU tamamı sabit bir ücret şeklinde belirlenemez;zira bu durum acentenin bağımsızlık unsurunun zedelendiği anlamına gelir.Bağımsız olmayan tacir yardımcısı ise acente olamaz Acentenin hak kazanmış olduğu ve miktarı yukarıdaki şekilde belirlenmiş ücretin,taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise,ücret hakkının doğumu tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ve her halde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir. Ücretin ödenme zamanına ilişkin olarak TTK m.116’da öngörülen hükümlerin aksi kararlaştırılabilir. Ancak söz konusu hükümlerin aksinin kararlaştırılması acentenin aleyhine olduğu taktirde geçersizdir. ç.Hapis Hakkı Acentenin acentelik sözleşmesi gereği sahip olduğu bir diğer hak ise hapis hakkıdır.Bu hak,TTK m. 119’da düzenlenmiştir.Buna göre,acente,müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar,acentelik sözleşmesi dolayısıyla alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet olmakta devam eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan menkuller ve kıymetli evrak ile herhangi bir eşyayı temsil eden senet aracılığıyla kullanabildiği mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.Dolayısıyla acentenin hapis hakkının kapsamına menkuller,kıymetli evrak ve herhangi bir eşyayı temsil eden senet aracılığıyla kullanabildiği mallar dahil olmaktadır. Tacir niteliğine sahip acente,acentelik sözleşmesi gereğince elinde bulundurduğu menkul mal ve kıymetli evrak üzerindeki hapis hakkını,sadece bu sözleşme nedeniyle müvekkilden olan alacakları için değil,müvekkili ile arasında yapılmış olan bir başka sözleşmeden doğan alacakları için de kullanabilir.Zira acente,genellikle tacir sıfatına sahip olduğu için doğal bağlantı karinesi uygulama alanı bulur. Müvekkile ait mallar acente tarafından sözleşme veya kanun gereği satıldığı taktirde,acente bu malların bedelini ödemekten kaçınabilir.Bu sebeple hapis hakkı bu ihtimalde söz konusu malların bedelleri üzerinde devam eder. Acentenin hapis hakkından yararlanabilmesi için müvekkilden olan alacağın muaccel olması gerekmektedir.Muaccel olmayan alacak için hapis hakkının kullanılması istisnai bir halde mümkündür,bu istisnai hal,müvekkilin aciz halinde bulunmasıdır. 4.Acentenin Yetkileri a.Beyanda Bulunma,Beyanları Kabul,Davacı ve Davalı Olabilme Acente,faaliyet alanı içinde aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. Ayrıca acente,aracılıkta bulunduğu veya bizzat yaptığı sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı,müvekkili adına dava açabileceği gibi,kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir.Bu yetki o derece kesindir ki,kanun koyucu yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan ve acentenin dava açabilme ve davalı olabilme yetkisini ortadan kaldıran şartların geçersiz olacağını peşinen kabul etmiştir.Bu düzenlemenin aksi de kabuldür. Aynı ihtilaftan dolayı müvekkil hakkında daha önce dava açılmışsa,artık acente hakkında tekrar dava açılmaz.Acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmelerden doğmayan ihtilaflarda ise,acentenin aktif ya da pasif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Diğer yandan,bu davalar sonucunda verilen ilamlar,davalı her ne kadar müvekkile izafeten acente ise de,müvekkile ilişkindir ve ancak müvekkile karşı icra edilebilir. b.Mal Bedellerini Kabul,Malları Teslim,Alacağın Yenilenmesi ve Alacağın miktarının indirilmesi Acente bizzat teslim ettiği malların bedelini kabul edebilir,bedelini bizzat ödediği malları teslim alabilir ve bu gibi işlemlerden doğan alacağını yenileyebilir veya miktarını indirebilir. Buna karşılık,acente bizzat teslim etmediği malların bedelini kabul edemez,bedelini bizzat ödemediği malları teslim alamaz ve bu gibi işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya miktarını indiremez.Bu işlemleri yapabilmesi için acentenin özel ve yazılı olarak yetkilendirilmiş olması lazım. 37 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU c.Sözleşme yapma Acentenin aracılık faaliyetinin yanında ayrıca sözleşme yapabilmesi için özel ve yazılı bir yetkinin kendisine verilmesi gerekmektedir.Aksi taktirde acente sadece tacir adına sözleşmelerde aracılık yapabilme yetkisini haiz olacaktır.Acentenin kendisine özel olarak verilen yetkinin yer aldığı belgeleri tescil ve ilan ettirmesi gerekir. ç.Acentenin Yetkisiz Temsilciliği Acente,yetkisi olmaksızın veya yetkisinin sınırlarını aşarak müvekkili adına bir sözleşme yaparsa,müvekkil sözleşmenin yapıldığını haber alır almaz üçüncü kişiye sözleşmeye icazet verdiğini bildirmez ise yapılan bu sözleşme müvekkili bağlamayacaktır.Bu durumda yetkisiz temsil neticesinde yapılan sözleşmeden dolayı bizzat acente sorumlu olacaktır. 5.Acentenin Borç ve Yükümlülükleri a.Rekabet Yasağı Tekel hakkı,acente için hem bir hak hem de bir borç doğurmaktadır.Gerçekten acente,tekel hakkının geçerli olduğu alan ve coğrafi sınırlar içerisinde,müvekkili ile rekabet eden diğer bir ticari işletme adına aracılık yapamaz.Fakat ayrı ayrı ticaret alanları için acentelik yapabilir.Ancak müvekkil ile acente rekabet yasağına ilişkin bu yükümün aksini yazılı olarak kararlaştırabilirler. b.Müvekkilinin İşlerini Görme ve Menfaatlerini Koruma Acentenin göreceği işlerin kapsamı esas itibariyle acentelik sözleşmesiyle belirlenir.Sözleşme ile acentenin yapacağı işler sayılmamış yada sınırlanmamış ise,acente,ticari işletmenin konusuna giren işlemlerde aracılık etme veya bu işlemleri müvekkili tacir adına yapma borcu altındadır.TTK m.109 Kanun koyucu TTK m.109 ile acenteyi sadece müvekkilin işlerini görmek ve menfaatlerini korumakla yükümlü tutmamış; hemen devamında TTK m.109 f.2 ile de acentenin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde bunun hukuki sonuçlarını tespit etmiştir.Buna göre acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği taktirde, özellikle müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan dolayı müvekkile karşı sorumlu olur. c.Haber Verme Acente,üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını,bölgesindeki piyasanın ve müşterilerin finansal durumunu,meydana gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini ilgilendiren bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.Diğer bir deyişle, Acentelik faaliyeti gereği gerçekleştirilen işlemlere ilişkin tüm hususları bildirmekle yükümlü tutulmuştur.Acente,bu bilgileri zamanında müvekkiline ihbar etmez ise,doğacak zararlardan sorumlu olur. ç.Müvekkilinin Talimatlarına Uygun Hareket Etme Acente bağımsız bir tacir yardımcısı olmakla birlikte,müvekkilinin kendisinin bu niteliği ortadan kaldırmayacak nitelikteki talimatlarına uymakla yükümlüdür. Haber verme yükümlülüğünün bir yansıması olarak acente,müvekkilin açık talimatı olmayan konularda, emir alıncaya kadar işlemi geciktirebilir.Ancak,işlem geciktirlemeyecek nitelik taşıdığı durumlarda,acente de müvekkilinden talimat alamayacak durumdaysa,acente basiretli bir iş adamı gibi kendi görüşüne göre işlemi yapmakla hem yetkilidir hem yükümlüdür. d.Önlemler Alma Acente,müvekkili hesabına teslim adlığı eşyanın taşınma sırasında hasra uğradığına dair belirtiler varsa,müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava hakkını teminat altına almak üzere,hasarı tespit ettirmek ve gereken diğer önlemleri almak,eşyayı mümkün olduğu kadar korumak veya tamamen telef olması tehlikesi varsa, 38 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU TBK’nın 108’nci maddesi gereğince yetkili mahkemenin izniyle sattırmak ve gecikmesizin durum hakkında müvekkiline haber vermekle yükümlüdür.Aksi taktirde ihmali yüzünden doğacak zararı tazmin etmesi gerekecektir. Müvekkilin menfaatleri gerektiğinde sattırmak konusundaki yetkinin kullanılması artık acente açısından bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. e.Müvekkiline ait parayı ödeme veya teslim etme Acente,müvekkiline ait paranın gönderilmesi veya teslim edilmesi gereğini zamanında icra etmez ise yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren faiz ve gerekirse ayrıca tazminat ödemek zorundadır. 6.Acentelik Sözleşmesinin Sona Ermesi a.Sona Erme Sebepleri aa.Fesih Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini taraflardan ger biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.Bu ihbarın kural olarak TTK m.18/3’de öngörülen şekilde yapılması gerekir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabilir. Haklı sebepler,acentenin haksız yere ödeme borcunu yerine getirmemesi,acentenin veya müvekkilinin borçları açık şekilde ihlal etmesi,acente olarak faaliyette bulunabilmek için gereken resmi iznin alınmamış olması,ehliyetsizlik,rekabet yasağına aykırılık ya da talimatlara riayetsizlik gibi durumlardır. bb.Sürenin Dolması Acentelik sözleşmesi belirli bir süre için de yapılabilir.Bu sebeple kural olarak sürenin dolması halinde acentelik sözleşmesinin sona ermesi gerekir.Süre dolduktan sonra da uygulanması halinde belirsiz süreli hale gelmektedir. cc.Ölüm,İflas ve Kısıtlama Müvekkilin veya acentenin iflası,ölümü veya kısıtlanması halinde,TBK’nın 513’üncü maddesinde yer alan “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme,vekilin veya vekalet verenin ölümü,ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sonra ermiş olur.” hükmü uygulanacaktır. Acenteliğin bu nedenlerden birinin gerçekleşmesi üzerine derhal son bulması,müvekkilinin çıkarlarını tehlikeye sokuyorsa acente veya yerine göre mirasçısı ya da kanuni temsilcisi,geçici bir süre daha işlere devam etmekle yükümlüdür. b.Sona Ermenin Sonuçları aa.Genel Sonuçları Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymadan sözleşmeyi fesheden taraf,başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. Müvekkilin veya acentenin ölümü,ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse,işlerin tamamlanması halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu madde de yazılı hallere göre onun yerine geçenlere verilir. 39 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU bb. Denkleştirme İstemi ve Rekabet Yasağı Anlaşması aaa.Denkleştirme İstemi-TTK m.122Denkleştirme istemi,acentenin acentelik sözleşmesi sona ermesinden sonra müvekkilden talep edebileceği bir tazminat şeklidir.Buna göre,acentenin müvekkilden denkleştirme istemi adı altında ve acentelik sözleşmesi ilişkisinin sona ermesinden sonra uygun bir tazminat talep edebilmesi için, -Müvekkilin,acentenin bulunduğu yeni müşteriler sayesinde,sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, -Acentenin,sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak,onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla,sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi, -Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde,ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi, koşullarının tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir.(TTK m.122 f.1) Tazminatın,acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamayacağını emredici şekilde öngörmüş bulunmaktadır.Sözleşme ilişkisi beş yıldan daha kısa bir süre devam etmişse,faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınacaktır. Denkleştirme isteminin söz konusu olamayacağı haller bulunmaktadır.Müvekkilin feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan,acente acentelik sözleşmesini feshetmemişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse,acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Denkleştirme isteminden peşinen feragat geçersizdir.Buna göre,denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren en geç bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. bbb. Rekabet Yasağı Anlaşması-TTK m.123Rekabet yasağı anlaşması,acentenin işletmesine ilişkin faaliyetlerini,sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran bir anlaşmadır.Müvekkilin,rekabet sınırlaması dolayısıyla,acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır. Rekabet yasağı anlaşmasının yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartıdır ve rekabet yasağı anlaşması hükümlerini içeren müvekkil tarafından imzalanış bulunan belgenin acenteye verilmesi müvekkil açısından bir zorunluluktur. Rekabet yasağı anlaşmasının en çok acentelik ilişkisinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için geçerli olabilecek şekilde yapılabilmesi mümkündür.Rekabet yasağı anlaşmasının yer ve konu yönünden sınırı ise,yalnızca acenteye bırakılmış olan bölge veya müşteri çevresi ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulardan müteşekkil olmasıdır. Müvekkil,sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir. Taraflardan biri,diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle acentelik sözleşmesi ilişkisini feshederse,fesihten itibaren bir ay içinde rekabet yasağı anlaşmasıyla bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak bildirebilir.Aksi taktirde rekabet yasağı anlaşması ile bağlılık devam edecektir. Taraflar rekabet yasağı anlaşmasına ilişkin hükümlerin aksini öngörebilir,ancak öngörülen bu hükümler acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersiz olarak kabul edilir. 7.Acentelik İlişkisine Tabi Bazı İş ve İşlemler Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla,acenteliğe ilişkin TTK m.102-123 hükümleri aşağıda işaret edilen hukuki ilişkiler hakkında da uygulanacaktır: -Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar. -T.C içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlar. 40 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU C.Alım Satım İşlerinde Komisyoncu 1.Türk Hukukunda Düzenlenişi TBK m.532-546. 2.Tanımı ve Unsurları Genel olarak komisyoncu,bir sözleşmeye dayanarak ücret karşılığında,kendi adına ve müvekkili hesabına hukuki işlem yapmayı üstlenen kişi olarak tanımlanabilir.Bu tanıma göre komisyonculuk müessesi şu unsurlardan oluşmaktadır: a.Faaliyetin Bir Sözleşmeye Dayanması Komisyonculuk faaliyetinin müvekkil ile komisyoncu arasında yapılan bir sözleşmeye dayanması gerekir.Bu sözleşme geçerlik şartına bağlı tutulmamıştır.Açık veya zımni,yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. b.Kendi Adına ve Müvekkil Hesabına Hareket Etmelidir Komisyoncu faaliyeti sırasında,kendi adına ve müvekkili hesabına hareket etmelidir.Komisyoncuyu acenteden ve simsardan ayıran en büyük unsur budur.Komisyonculuk,diğer tacir yardımcılarından farklı olarak bünyesinde dolaylı temsil ilişkisini barındırır. Komisyoncu ile müvekkil arasındaki sözleşmeden dolayı komisyoncu kendi adına ve müvekkili hesabına yaptığı sözleşmelerden doğan alacak ve borçları alacağın temliki ve borcun nakli hükümleri çerçevesinde müvekkile devretmelidir. c.Ücret Komisyoncu bir ücret karşılığında faaliyet gösterir.Yapılan sözleşmede ücretin öngörülmemesi halinde komisyon ilişkisinin değil,vekalet ilişkisinin varlığının kabulü gerekir. 3.Komisyoncunun Hakları a.Giderleri,Avansları ve Faizlerini İsteme Hakkı Komisyoncu, vekâlet verenin yararı için yaptığı bütün giderleri ve ödediği paraları faiziyle birlikte isteyebilir. Bu özellik,onu acenteden ayıran bir özelliktir. Komisyoncu, ardiye ve taşıma bedellerini vekâlet verenin hesabına geçirebilirse de, kendi çalışanlarının ücretlerini geçiremez. b.Ücret Hakkı Komisyoncu, ücretinin ödenmesini kendisine verilen işi yapınca isteyebileceği gibi, işin yapılmaması vekâlet verene yükletilebilen bir sebepten kaynaklanması hâlinde de isteyebilir. Komisyoncu bazı ihtimallerin gerçekleşmesi ile ücret talep hakkını kaybeder.Komisyoncunun vekalet verene karşı dürüstlük kurallarına aykırı davranması ve özellikle ona satın aldığından fazla veya sattığından eksik bir bedel bildirmesi halinde ücret talep hakkını kaybedeceği açıkça düzenlenmiştir. Bedelin gerçekleşen bedelden farklı gösterilmesi durumunda vekâlet veren, komisyoncuyu gerçekleşen bedel üzerinden satılanın alıcısı veya satıcısı sayma hakkına sahiptir. c.Hapis Hakkı Komisyoncunun,müvekkilindeki alacaklarını teminat altına almak için, sattığı malın bedeli ve satın aldığı mal üzerinde hapis hakkı sahibidir. 41 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ç.Malı açık artırma ile sattırma hakkı Komisyoncuya verilen malın satılamaması veya satış emrinden cayılması durumunda vekâlet veren, malı geri almakta ya da o malla ilgili başka işlem yapmakta aşırı ölçüde gecikirse komisyoncu, malı bulunduğu yer mahkemesinden karar alarak açık artırmayla sattırabilir. Ancak, mal borsada kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak masrafa oranla değeri azsa, hâkim satışın başka bir yolla yapılmasına da karar verebilir. Malın bulunduğu yerde vekâlet veren ya da temsilcisi hazır bulunmazsa, satış kararı vekâlet veren dinlenmeksizin de verilebilir. Malın hızla değer kaybetmesi hâli dışında, artırmanın yer ve zamanının mahkemece vekâlet verene bildirilmesi zorunludur. d.Komisyoncunun Kendisiyle İşlem Yapma Hakkı Borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan kambiyo senetleri veya diğer kıymetli evrakı ya da ticari malları satmaya veya satın almaya yetkili kılınan komisyoncu, vekâlet veren tarafından aksine talimat verilmemişse, satın alacağı mal yerine kendi mallarını satabilir veya satacağı malı kendisi için satın alabilir. Bu hâllerde, komisyoncunun kendisiyle işlem yaptığı andaki değerler esas alınır; komisyoncunun, komisyon işlerinde alışılmış olan ücret ve giderlerini, bu hâllerde bile isteme hakkı vardır. Komisyoncu, bu tür bir işlemin yapıldığını aynı gün vekâlet verene bildirmek zorundadır. Komisyoncu, kendisinin doğrudan doğruya alıcı veya satıcı olabildiği durumlarda, sözleşmenin diğer tarafını göstermeksizin vekâletin yerine getirildiğini vekâlet verene bildirirse, işlemi kendisiyle yapmış sayılır. Vekâlet verenin vekâleti geri aldığı haberi komisyoncuya ulaştığı anda, komisyoncunun işlemi kendisiyle yapma hakkı düşer. Ancak, bu haber kendisine ulaşmadan önce komisyoncu, işlemin yapıldığı bildirimini göndermişse, bu hüküm uygulanmaz. 4.Komisyoncunun Borçları a.Bildirme ve Sigortalama Borcu Komisyoncu, yaptığı iş hakkında vekâlet vereni bilgilendirmek ve özellikle talimatının yerine getirildiğini kendisine hemen bildirmekle yükümlüdür. Vekâlet verenin talimatı olmadıkça komisyoncu, sözleşmenin konusunu oluşturan şeyleri sigorta ettirmekle yükümlü değildir. b.Özen Borcu Satılmak üzere kendisine gönderilen eşya açıkça ayıplı ise komisyoncu, vekâlet verenin taşıyıcıya karşı haklarının korunması için gerekeni yapmak, zararı tespit ettirmek, olabildiğince eşyayı koruma altına almak ve durumdan vekâlet vereni hemen bilgilendirmekle yükümlüdür; aksi takdirde, her türlü ihmalinden doğan zarardan sorumlu olur. Satılmak üzere gönderilen eşya kısa sürede bozulabilecek nitelikte ise komisyoncu, vekâlet vereni hemen bilgilendirmek koşuluyla eşyayı satmakla yükümlüdür. c.Bedel İle İlgili Vekalet Verenin Talimatına Uyma Borcu Vekâlet verenin belirlediği bedelin altında mal satan komisyoncu, malı satmasaydı vekâlet verenin daha fazla zarar göreceğini ve durumun yeniden talimat almaya elverişli bulunmadığını ispat etmedikçe, belirlenen bedel ile satış bedeli arasındaki farkı gidermekle yükümlüdür. Bunun dışında komisyoncu, kusuru varsa, talimatına aykırı davranmasından dolayı vekâlet verenin uğradığı diğer zararlardan da sorumludur. Vekâlet verenin belirlediği bedelin altında mal alan veya üstünde satan komisyoncu, bu işlemlerden doğan farkı alıkoyamaz. 42 MEHMET PEHLİVAN TİCARİ İŞLETME HUKUKU ç.Veresiye Satmama ve Teslim Almadan Ödememe Borcu Komisyoncu, vekâlet verenin izni olmaksızın malı veresiye satar veya malı teslim almadan bedelini öderse, bundan doğan zarara katlanmak zorundadır. Ancak, vekâlet veren yasaklamadıkça, malı satış yerindeki ticari teamüle göre veresiye de satabilir. d.Komisyoncunun Garanti Borcu Yetkisi olmaksızın veresiye mal satması dışında, komisyoncu işlemde bulunduğu borçluların ödememelerinden ve diğer borçlarını ifa etmemelerinden sorumlu olmaz. Ancak, komisyoncu açıkça garanti vermişse veya bulunduğu yerdeki ticari teamül gerektiriyorsa bundan sorumlu olur. Garanti veren komisyoncunun bundan dolayı ayrıca ücret isteme hakkı vardır.Buna “dükrüar komisyoncu” denir. 5.Komisyonculuk Sözleşmesinin Sona Ermesi Komisyonculuk sözleşmesi komisyoncuya verilen işin görülmesiyle normal olarak sona ereceği gibi,vekalet sözleşmesi hükümleri çerçevesinde her zaman sona erer.Bu bağlamda istifa ve azil hakkı komisyonculuk sözleşmesi için de geçerlidir.Ancak,zamansız istifa ve gereksiz azilde olduğu gibi, sözleşmeden uygun olmayan zaman ve şekilde dönülmüş ise,dönen taraf için diğer tarafın zararını karşılamakla yükümlüdür. 6.Zamanaşımı Komisyon sözleşmesinden doğan bütün davalar talebin doğuşu anından itibaren beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ç.Taşıma İşleri Komisyoncusu İFLAHIM KURUDU YAZAMIYORUM,SAAT SABAHIN 4’Ü…. Tacir yardımcıları konu başlığı altındaki tek eksik konu,bunu da salı akşamı güncelleyebilirim artık. Benim gözden kaçırdığım,sizin farkettiğiniz eksiklikler için lütfen mail atınız… 43