Torbalı - Çiçek gibi bir Torbalı için, bir dergiden daha fazlası..

Transkript

Torbalı - Çiçek gibi bir Torbalı için, bir dergiden daha fazlası..
TP
www.torbalipostasi.com
ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI...
SAYI: 1 MART - NİSAN 2015
Torbalı:
Nereden Nereye...
“TorbalıAdam” Çakırbeyli Köyü
Aramızda
Araştırması
Teknik Öğretmen
Gözüyle Atatürk
Sanayi Sitesi
10
Torbalı
ostası
P
Merhamet
TP
Yurtseverlik
Özgüven
Dürüstlük
Misafirperverlik
Alçakgönüllülük
Cömertlik
TP
Hoşgörü
Temizlik
Ahlak
TP
İyilik
TP
Barış
Sabır
Tutumluluk
TP
Vefalılık
Sevgi
Çalışkanlık
Dayanışma
Sorumluluk
Değerler Ağacı
DEĞERLERİNİ YAŞAT Kİ,
DEĞERİN ARTSIN...
Yardımlaşma
TP
TP
TP
TP
TP
TP
TP
TP TP TP
TP
TP
TP
TP
TP
Zekeriya ŞİMŞEK l Genel Yayın Yönetmeni
HOŞGELDİNİZ...
30 ilçeli İzmir’imizin büyükşehir sınırları içindeki 21
ilçesinden nüfus yoğunluğu bakımından 9. büyük
ilçesidir Torbalı’mız. Rivayettir ki, adını antik çağın
ünlü şehri Metropolis (diğer adıyla Tripolis)’ten
almış ve tarihin bilinen devirlerinden bugüne birçok
uygarlığa merkezlik yapmıştır.
Cumhuriyet sonrası 1926’da ilçe, 1927 yılında ise
belediyelik olan 603 kilometre karelik bir alanda
150 bini aşan nüfus ile 22 köye sahip Torbalı’mız;
1980’ler sonrası İzmir’in en büyük sanayi merkezine
dönüşmüştür. Philip Morris, Camel, Opel,
Özgörkey, Alfemo, Merinos, Tukaş, Dr.Oetker, İşbir
Sünger, Sun Tekstil, Tat vb.. birçok firma ilçemize
gelmiştir. Ilçemizde sanayi üretiminin çoğalması
ile tarım ve hayvancılık yapılan arazilerin değeri
artmış; sanayinin “doğumu”, tarım ve hayvancılığın
“ölümü” sonucunu getirmiştir. Nüfusu hızla
artan ilçemiz, dışardan çok yoğun göç almış ve
almakta olup; yerli halkımızda köylerini terk edip
ilçe merkezine göçerek “şehirli” olmuştur. Sanayi
kuruluşlarımız halihazırda verimli tarım alanlarını
“tüketerek” gelişmeye devam etmektedir.
Bir ülkemiz klasiği olarak çarpık şehirleşme
ilçemizde “tavan” yapmış; yerel yönetim, planlı
kalkınma bağlamında sürece yönlendirici bir katkı
sağlayamamıştır.
Torbalı Postası olarak çıkış amacımız; geçmişle
gelecek arasında köprüler kurarak insanımızda
“yerel şuur”u yeniden canlandırmak, tarım ve
hayvancılığı yeniden gündeme taşıyarak 22
köyümüzün sesi olmak ve yaklaşık 700 sanayi
kuruluşu ile ülkemiz ekonomisine 20 milyarın
üzerinde vergi üreten ilçemizin bölge coğrafyasında
ve siyasetinde hakettiği yeri almasına katkı
koymaktır. Dergimiz, günlük çekişmelerin arenası
değil ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI’nın sözcüsü
olacaktır. Torbalı’nın, Torbalılı’nın sesi “ezelden”
beri hep kısıktır. Bu “ebede” kadar böyle olmasın
istedik. Şairin dediği gibi “Öz yurdunda garipsin…”
olmayalım artık.
Neden Torbalı Postası? Adımızı seçerken birçok
seçenek içinden Torbalı Postası’nda karar
kıldık. Hem geçmişi unutmamak adına hem de
tüketilen, moda bir isim olmasın istedik. (Torbalı
Postası ismiyle 1959 yılında 33 sayı olarak Atiye
Çatalkaya tarafından ilçemizde bir günlük gazete
yayımlanmıştır. Emeği geçenleri burada saygıyla
anıyoruz.)
Evet, bebek doğdu. Yolumuz uzun ve iddialıyız.
Önümüzdeki sayıda buluşmak üzere…
Muhabbet ile kalın…
TP
ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI...
SAYI: 1 MART - NİSAN 2015
10
Yayıncı
BFE Danışmanlık ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Tüzel Kişi Temsilcisi ve Genel Yayın Yönetmeni
(Sorumlu)
Zekeriya ŞİMŞEK
Yayın Danışmanı
Halil GÜNGÖR
İçerik Hazırlık, Reklam ve Abone İşleri
Markaklinik tarafından koordine edilmektedir.
Hukuk Danışmanı
Av. Nevin EKER BİLGEN
İstanbul Temsilcisi
N. Fatih ŞİMŞEK
Ankara Temsilcisi
Zeynel ŞİMŞEK
Yönetim Merkezi
Mürselpaşa Bulvarı 1258 Sokak No.16 K.5
Kahramanlar, Konak - İZMİR
T.0232.4418880 F.0232.4412649
M. info@torbalipostasi.com
Reklam Rezervasyon: 0555 5020182
Abone
Yıllık abone bedeli 60 TL’dir. Abone bedeli
yatırıldığı tarihi takip eden 6 sayı için geçerlidir.
Banka Bilgileri
BFE Danışmanlık ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Kuveyttürk-İzmir Şubesi
TR96 0020 5000 0005 5134 0000 02
Baskı
İLKAY MATBAACILIK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Gökdere Cad. No: 27 Gökdere Köyü
Bornova – İZMİR
T. 0232.374 74 00
Baskı Tarihi
27 Şubat 2015
Yayın Türü
Yerel, Süreli, İki Aylık
ISSN 2148-7642
Torbalı Postası, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun
yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazılar kaynak
gösterilerek alıntı yapılabilir. Makale ve reklamların hukuki
sorumluluğu sahibine aittir.
TP
www.torbalipostasi.com
ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI...
SAYI: 1 MART - NİSAN 2015
10
Torbalı:
Nereden Nereye...
“TorbalıAdam” Çakırbeyli Köyü
Aramızda
Araştırması
Teknik Öğretmen
Gözüyle Atatürk
Sanayi Sitesi
REKLAM İNDEKSİ
* Bolulu Hasan Usta
46
* Çizgi Yazılım
73
* Demircioğlu Gömlekleri 23
* Ege Ev
58
* Ege Patent
AK
* Ekol K.B.B.
18
* Flies’Inn Karasinek Tuzağı16
* Gübretaş
14
* KayaRock Spor Aletleri 38
* Kedi Kültürsanat
78
* Lion Jeans
29
* Mertsit Büro
72
* Metropolis Sigorta
53
* Neobi Tohumculuk
22
* Özkoç Turizm
28
* Sanat Metal
37
* Saygın Çim
52
* Star Mobilya
51
* Uçteks İş Elbiseleri
17
* Walk In
62
* Yapıcıoğlu Mangal
15
Yeniden Kullanın Geri Dönüştürün!
Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri
dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay
katkıdır. TORBALI POSTASI, ağaç kesimlerini
azaltmak üzere okuyucularını geri dönüşüme
teşvik etmeye çağırıyor.
05
08
09
10
11
12
19
24
30
39
40
43
47
54
55
59
63
66
67
70
71
74
75
76
Torbalı Kaymakamı Aydın Memük ile Söyleşi
“TorbalıAdam” Köy Kahvesinde
“TorbalıAdam” Esnaf Kahvesinde
FotoSöz: İçimizden Biri
Kalem Efesi
Gelenekten Geleceğe Köprüler Kurmak
Torbalı’da Eğitime Genel Bir Bakış
Halk Üniversitesi: Radyasyon ve Yaşam
Çakırbeyli Köyü Araştırması
Aklınızda Bulunsun
Tarım İşçilerinin İş Hukukunda Yeri
10 Soruda Organik Yumurta
Torbalı Zeytinciliğinin Sorunları
Sanayide Marka Tescilinin Önemi
Başarı Öyküsü: Ege Ev Ürünleri
Teknik Öğretmen Gözüyle Atatürk Sanayi Sitesi
Metropolis Antik Şehri: Dün, Bugün, Yarın
Şiir: Memleket İsterim
Köylerimiz: Kuşçuburun
Evvel Zaman İçinde Torbalı
Bir Torbalı Sevdalısı: Prof Dr. Recep Meriç
Hepimiz İçin İlkyardım
Torbalı Kitaplığı
Kibrit Oyunu
Torbalı Postası Etkinlikleri-1
KAYMAKAM
AYDIN MEMÜK:
“BAHAR ÇİÇEĞİNİ
AÇTIRAN NİSAN
YAĞMURLARIDIR.”
Bugünkü şehircilik ve tarımsal
faaliyetler dokusu itibariyle Torbalı’nın
geleceğine dair bir değerlendirme yapar
mısınız?
TP
Torbalı, tarihin bilinen devirlerinden itibaren
çeşitli uygarlıkların merkezi olan önemli bir
yerleşim birimidir. Geçmişte Torbalı; coğrafi
konumu, Küçük menderes Havzası’nda
verimli topraklara sahip oluşu ve ticaret
yollarının kavşak noktasında olmasından
dolayı farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır.
Günümüzde ise ilçemiz; ulaşım imkanları,
bulunduğu konum ve bereketli topraklarının
doğal sonucu olarak tarımın ve sanayinin
hızla gelişmesi sayesinde Türkiye’nin her
tarafından göç almış, böylelikle çok hızlı bir
gelişme ivmesi yakalamıştır. Bu nedenle
Torbalı, geçmişte olduğu gibi birçok kültürü
bir arada bulunduran renk skalası zengin bir
kent konumuna gelmiştir.
KAPAK KONUSU
6
TP
tüm halkımız sahip çıkmalıdır. Hedefimiz,
Metropolis’i yakınımızdaki Selçuk ilçesi
turizm değerleriyle entegre edip Kuşadası
üzerinden gemiyle gelen turistler için önemli
bir destinasyon yapmak ve oluşturmaktır.
2015 yılında Metropolis’in turist ziyaretine
açılması ile ilçemizde bir turizm gündemi ve
kültürü oluşacaktır kanaatini taşımaktayım.
Bu konuda biraz zamana ihtiyacımız vardır.
Metropolis’i tur operatörlerine tanıtacak
çalışmalar yapmalıyız.
Torbalı’nın
kronik
sorunları
karşısında Kaymakamlık olarak çözüm
çalışmalarınız nelerdir?
TP
2013 yılı yatırım programı çerçevesinde yer
alan birçok projeyi tamamlamış bulunuyoruz.
Torbalı’nın köylerini modern ve yaşanabilir
güzellikte cazibe merkezi haline getirmek
Geçmişten günümüze önemli bir tarım kenti için yatırım programımızdaki hedeflerin
olan ilçemiz bu özelliğini korumaktadır. birçoğunu gerçekleştirdik.
Ege’nin önemli yatırım ve istihdam merkezi
Torbalı’nın yine en büyük sıkıntılarından
olan Torbalı, sanayileşme sürecini hızla
birisi olan imar sorunu konusunda işadamları
tamamlamış, yurt içine ve yurt dışına çeşitli
ve yatırımcılarımızın ruhsatlandırılması
ürünler pazarlayan bir ilçe konumuna
için çeşitli girişimlerimiz oldu. Olumlu bir
ulaşmıştır. Bugün vergi sıralamasında
sonuç alma yolunda ilerliyoruz. Ben de
Torbalı’nın İstanbul, Ankara, Kocaeli ve
konunun takipçisiyim. Bir an önce sorunu
İzmir’den sonra 5. sırada oluşu ilçenin
çözüp, yatırımların sürmesini ve istihdamın
başarı periyodunu yakalamasının önemli bir
artmasını amaçlıyoruz. İlçemizin bir başka
göstergesidir.
değeri yüksek okulumuzun ise fakülteye
Tarım, ticaret ve sanayideki bu sevindirici dönüştürülmesi noktasında taleplerimiz var.
gelişmelerin yanında farklı kültürlerin karışıp Şu an mevcut olan binamız çok kullanışlı ve
kaynaştığı kültür mozaiği olan Torbalı geniş bir alan içinde yer alıyor.
gerek kültürel değerlerimizin korunmasında
Torbalı’ya yapılacak yatırımlar için tüm
gerekse geliştirilmesinde önemli bir konuma
kurumlarla işbirliği yapmakta ve her türlü
sahiptir.
imkânı kullanmaya çalışmaktayız. Mevcut
Güzide ilçemiz Torbalı, hızla büyüyüp okullarımızın ve camilerimizin restorasyonu
gelişirken, yaşadığımız yerin tam anlamıyla konusunda Torbalı Belediyesi ile ilişkilerimiz
farkında olmanın önemini kavramak yurttaş çok iyi ve gereken desteği görüyoruz.
olarak hepimizin görevidir.
İlçenin geleceğine yapacağımız yatırımlar
TP Metropolis bir turizm değeri olarak kadar geçmişin izlerini de korumak adına
çalışmalar yapıyoruz.
sizce nasıl yönetilmelidir?
Metropolis gerek ülkemiz gerekse Torbalı’mız Göreve başladığımdan bugüne kadar ilçenin
için çok önemli bir turizm değeridir. Buna sorunları hakkında geniş bilgi sahibi oldum
ve sorunların çözümü aşamasında da her
Son olarak söylemek isterim ki; Torbalı çok
büyük bir ilçe ve her geçen gün gelişimini
sürdürmektedir. Bu gelişim devam ettiği
sürece sorunlar olacaktır. Biz bu sorunların
en hızlı şekilde çözümü için buradayız.
23.04.2013 tarihli “İzmir İli Torbalı
İlçesi Yürütülmekte Olan Belli Başlı
Çalışmalar,
Yatırım
Faaliyetleri
ve
Sorunlar” raporumuzda belirttiğimiz üzere;
Pancar Organize Sanayi Bölgesi altyapı
çalışmaları, 1996’da kurulmuş olan Torbalı
Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapı
çalışmaları, Organize Sanayi’ye İzmir-Aydın
Otoyolundan giriş verilmesi çalışmaları, yeni
Torbalı Devlet Hastanesi yapımı çalışmaları,
ilçemiz sınırlarında bulunan Fetrek Çayının
ıslahı çalışmaları, ilçemizde trafik açısından
büyük sıkıntı yaratan ve zaman zaman
meydana gelen ölümlü trafik kazalarının
önlenebilmesi için gerekli yol, köprü, kavşak
ve sinyalizasyon yatırımlarının hayata
geçirilmesi, Metropolis Antik Kent ören
yerinin turizme kazandırılması, Hükümet
Konağı’mız yaklaşık 30 yıllık bir bina
olup ilçemize yeni bir Hükümet Konağı
kazandırılması, köylerimizin talep ettiği
sulama göletlerin yapımı, öğrenci yurdu ve
yeni okul ile ek derslik yatırımlarının takibi,
ilçemize modern bir öğretmenevinin yapımı,
ilçe merkezine Halk Eğitim Binası yapılması
önemle, özenle takibini ve kontrolü
yaptığımız işlerimiz ve görevimizdir.
7
Umarım ki; bu çalışmanız daha sonradan
yapılacak çalışmalara kılavuz olur.
KAPAK KONUSU
türlü girişimin yanında ve destekçisiyim.
Unutulmamalıdır ki; “Bahar Çiçeğini Açtıran
Nisan Yağmurlarıdır.”
TP
Görev süreniz içinde Torbalı’da
yaşadığınız ve sizi çok etkileyen bir
anınızı anlatır mısınız?
TP
Anımız çok tabii. İnşallah bunları bir daha ki
görüşmemizde anlatırız.
Son söz olarak Torbalı Kaymakamı olarak
ilçemizin gelişimi ve tanıtılmasında her
güzel işin öncüsü ve destekleyicisi olması
dileğiyle TORBALI POSTASI’na yayın
hayatında uzun ömürler diliyorum.
yok olmakta. İzmir’den Torbalı’ya girişte yer
alan çok verimli tarım arazilerinin son 15
yılda hızla yok olup yerini fabrikalara ve toplu
konutlara bıraktığını görmekteyiz.
Çiftçilerimiz yıllardır şu üç sorunla
cebelleşmekte:
1-Tarım arazilerinin miras yoluyla sürekli
bölünmesi,
2- Üretim maliyetlerinin artması,
3-Ürünlerini
doğrudan
tüketiciye
ulaştıramamak.
ÇARE:
KOOPERATİFÇİLİK
Çakırbeyli köyünde Kenan’ın kahvede
çayımı yudumlarken etrafı kolaçan ediyorum.
Hükümet kurup-yıkandan tuttuğu takımı
şampiyon yapan teknik direktör pozisyonuna
kadar köyümden insan manzaraları renk
renk…
Yan masadaki amca “rençberlik bitti” diyor.
Diğer masada oturan abi çayından bir yudum
alarak elindeki gazeteyi gösterip gördünüz
mü bak: “Birleşmiş Milletler 2014’ü “aile
çiftçiliği yılı” ilan etmiş, bizim hiç haberimiz
olmadı” dedi…
Bizim köylümüzün en büyük derdi kollektif iş
yapma anlayışının gelişmemiş olmadır. Bakın
gelişmiş ülkelere tarımda koopratifleşme ile
neleri başarmışlar…
GÜNCEL
8
TP
Bu arada sohbetimiz hararetlendi ve başladık
karşılıklı anlatmaya...
Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl 30
milyon hektara varan tarım arazisi yani İtalya
büyüklüğündeki verimli araziler yok olmakta.
Saatte 300 çocuk yılda tam 2 milyon çocuk
ise açlıktan hayatını kaybetmekte.
Peki Türkiye’de durum nedir?
TZOB’nin verilerine göre ülkemizde tarım
arazileri 1995– 2013 yılları arasında % 11.3
azalarak 26.83 milyon hektardan 23.81
milyon hektara gerilemiş. Tüm Dünyada
olduğu gibi ülkemizin ve ilçemizin tarım
arazileri hızla yok olurken geleceğimizde
Köylerimizde bölünen tarım arazilerini aileler
birbirinden ayrı işlemekte; bir traktörün
yapacağı işi dört hatta beş traktör ile
yapmaktalar. Bu durum üreticinin hem mazot
maliyetini artırmakta, hem de zaman kaybı
yaşanmaktadır. Aynı sıkıntı ürünün ilaçlama
ve işçilik maliyelerinin artmasına neden
olmakta. Tüm bunlarının yanında tüccar
ve aracılardan kaynaklanan ciddi sıkıntılar
yaşanıyor…
Köylülerimizin binbir zahmetle ürettiği ürün
aracılar tarafından değerinin çok altında
satın alınırken aynı ürün büyük marketlerde
astronomik fiyatlarla raflarda yerini alıyor. Ne
çiftçilerimiz hak ettiği kazancı elde edebiliyor
ne de şehirlerde yaşayanlar kaliteli ve ucuz
gıdaya ulaşabiliyor.
Aslında tüm bu sorunların çözümü
köylülerimizin genlerinde var. Çİftçilerimiz
yıllar yılı “imece usulü” ile yukarıda
bahsettiğimiz sorunları bir noktaya kadar
çözebilmiştir. Oysa ki, topraklar birlikte
işlenip daha iyi kazanç sağlamak için, kendi
topraklarımızda işçi durumuna düşmemek
için, tüketicilerin daha kaliteli ve uygun
fiyatlara gıda ürünlerine ulaşabilmesi için
kooperatifçik çok büyük önem arz etmekte.
Kooperatifçilik sadece çiftçilerimiz için değil
dev marketler karşısında her geçen gün kan
kaybeden esnaf içinde büyük önem taşıyor.
Çiftçi kardeşim “çare kooperatifçiliktir.”
Önümüzdeki sayıda bir başka köy kahvesinde
buluşuncaya kadar...
Tarlanızda ve sofranızda bereket eksik
olmasın…
GÜNDEM FOKUR
FOKUR
-
Belediyenin arkasındaki Tosunpaşa çay
ocağında mola verdim. Garson beyefendiye
bir çay lütfen “ince belli bardakta” olsun
dedim. Çayımı beklerken insanları ve etrafı
seyretmeye başladım.
Bir başkası söze girdi. Geçenlerde gazetede
okudum. İlçemizin “adam gibi” bir ilçe olması
için şu temel sorunları bir an önce çözmeli
diye. Şuraya cebimdeki deftere not ettiydim,
size okuyayım da dinleyin:
- Yeni mezarlık lazım.
- ÖSS sınavlarının ilçemizde de yapılması
lazım.
Anlayacağınız hem Torbalı’nın hem de esnaf
kahvelerinin gündemi fokur fokur kaynıyor.
Önümüzdeki sayıda bir başka
kahvesinde buluşmak üzere…
esnaf
İşinizde ve aşınızda bereket eksik olmasın…
9
GÜNCEL
Onbeş saniye içinde garson çayımı getirdi.
-Çaylar filiz abi, “ince belli bardakta” isteyen
sen miydin?
-Evet bendim.
Yeni okullar ve Eğitim Kampüsü
-Afiyet olsun Abi diyerek yanımdan ayrıldı
lazım.
- Yeni bir hastane lazım.
Bende çayımı yudumlarken başladım etrafta - Mesleki Eğitim ve Meslek Lisesi
uçuşan “geyiklere” kulak kabartmaya:
sorununun çözümü lazım.
-Maşaallah başkan süresinin yarısını el - Metropolis ve Torbalı Organize
öpmelerde geçirecek herhalde.
Sanayi Bölgesi için otoban çıkışı
-Yahu şu bonsai illeti bizim buralara da mı yapılması lazım.
sıçramış ?
-Atatürk Sanayi Sitesi altyapı ve imar
-Torbalı’ya acil beş yıldızlı bir otel lazım sorunlarının çözümü lazım.
paracıklar hep dışarı kaçıyor.
-Bu özel okullarda mantar gibi çoğalıyor Pala bıyıklı bir esnaf abimiz lafa girdi:
hayırlısı bakalım sonu keramet mi yoksa Doğru söyledin ama eksik. Bu “can alan
bokluk mu yakında anlarız.
kavşaklar”ın “kara nokta” olarak belirlenen
-Yahu şu İZBAN hattına ne demeli şehri ikiye Ertuğrul, Kemalpaşa, TOKİ kavşaklarındaki
ayırdı valla be kızan.
araç trafiğinde yaşanan sıkıntılar çözülmeli.
-Kırk yıldır burada yaşarım. İki kez ayrıldım Ya o İZBAN Hattı’na ne demeli ilçeyi “Çin
buralardan biri üniversite okumak için diğeri Setti” gibi böldü. Kaymakamlık, Hastane
de askerlik için. Geçen yıl memuriyetten bir yerde Emniyet Müdürlüğü ve okullar bir
emekli oldum. 25 yıl öğretmenlik ve yerde olmaz böyle şey…
idarecilik yaptım. Şimdi de 2 yıldır oğlanın
manifatura dükkanında yardıma geliyorum Pazarcılık yaptığı halinden anlaşılan esnaf
ve fırsat buldukça dolaşıp şehrin nabzını ise; Torbalı Devlet Hastanesi 1965 yılında
tutmaya çalışıyorum. Yani şehrimi yeniden yapıldı. Artan nüfusa rağmen hala tek
hastane olarak hizmet veriyor. 40 doktor
keşfetmeye çalışıyorum anlayacağınız…
günde 1.640 hastaya bakıyormuş. Peehh!!
Yan masadaki amca: “Duydunuz mu millet?
Bu mezarlık hikayesi de çözülmezse
İzmir Körfezini bizim sanayi kirletiyormuş.”
-Eee, günaydın biz yıllardır söylüyoruz sağdıcım yakında ölülerimizi gömecek bir
burada arıtma tesisi şart diye ama dinleyen “çam gölgesi” de bulamayacağız gibi geliyor
bana.
yok ki.
TP
TP
Çakırbeyli Köyü’nden Servet Başarır
O Şimdi Karşıyaka’da Meşhur Kokoreçci
TP
Kalem Efesi
M. Ali KASAP
GELENEKTEN GELECEĞE KÖPRÜLER KURMAK
Mücahit BAŞARIR
KÜLTÜREL MİRAS
12
TP
Kürelleşme olgusu yerel değerlerin değerini
zenginleştirmektedir. 17 Ekim 2003 tarihinde
Paris’te yapılan 32. Unesco Genel Kurul
Toplantısında “Dünyada Somut Olmayan
Kültürel Mairasın Korunması Sözleşmesi”
imzalanmıştır. Sözleşme metninde “Somut
Olmayan Kültürel Miras” kavramı şöyle
tanımlanmaktadır:
5. El sanatları geleneği: Usta-çırak
ilişkisi ile icra edilen ve yaşatılan zenaatlar,
kalaycılık, keçecilik, yorgancılık vb..
“Somut olmayan kültürel miras, toplulukların,
grupların ve kimi durumlarda bireylerin,
kültürel miraslarının bir parçası olarak
tanımladıkları
uygulamalar,
temsiller,
anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara
ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar
anlamına gelir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu
somut olmayan kültürel miras, toplulukların
ve grupların çevreleriyle, doğayla ve
tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak kimlik
ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel
çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan
saygıya katkıda bulunur...”
Yemek kültürü insanlık tarihi kadar eski.
Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlar
beslenme alışkanlıklarını da bu köklü
medeniyet geleneğine borçludur.
Bu bağlamda amacımız; Torbalı yöresinin
somut olmayan kültürel mirasını geçmişten
geleceğe taşımak için köprüler kurmaktır.
Torbalı Mutfağından Keşkek
Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu
ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç
boyunca birbirinden farklı birçok kültürle
yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı gibi
imparatorlukların saraylarında gelişen yeni
tatlar ve benzeri etkenler zaman içerisinde
mutfak kültürümüzün özgün yapısını ortaya
çıkarmıştır. Yöreden yöreye farklılaşan
lezzetleri barındıran yeme-içme biçimleri
özel günler, kutlamalar ve törenlerde ayrı bir
Sözleşmede somut olmayan kültürel miras anlam ve kutsallık kazanmıştır.
niteliksel (folklorik) beş başlık altında
Torbalı denince akla sağlıklı, insanı fazla
toplanmıştır:
yormayan, hafif yemeklerden oluşan bir
1. Dilin somut olmayan kültürel mutfak gelir. Özellikle zeytinyağı İzmir
mirasın aktarılmasında bir araç işlevi mutfağı’nın olduğu gibi Torbalı Mutfağı’nında
gördüğü sözlü anlatımlar ve sözlü baş tacıdır. Ve tabii ki şenlik yemeklerinin
gelenekler: Efsaneler, masallar, türküleri değeri ve önemi bambaşkadır. Binlerce yılın
maniler,
halk
hikayeleri,
bilmeceler,
tekerlemeler vb..
2. Gösteri sanatları: Aşık atışmaları,
orta oyunu, halk oyunları vb.
3. Toplumsal uygulamalar (ritüeller),
festivaller: Doğum, sünnet, kına gecesi,
asker uğurlama, yas tutma vb.. görenekler,
bayram kutlamaları, inançlar vb.
4. Halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili
uygulamalar (ritüeller): Geleneksel bir hal
almış (forma ulaşmış) halk sağlığı faaliyetleri,
fal, nazar, rüya yorumları
lezzetini günümüze taşıyan keşkek düğün
ve derneklerde listenin bir numarasıdır.
Keşkek’in Malzemesi Nelerdir?
•
•
•
•
•
Aşurelik buğday
Tavuk veya kuzu eti
Tereyağı
Tuz
Su
Keşkek Nasıl Yapılır?
Taş dibeklerde döğülerek kabuğu çıkarılmış
yumuşak buğdayın, et ile büyük kazanlarda
ve bol odun ateşinde iyice pişirilmesi şeklinde
yapılan keşkek, kalaylı bakır kazanlarda
kıvamına getirilir. Ayıklanmış ve yıkanmış
buğday geniş bir tencerenin/kazanın içinde
kaynatılır. İyice kaynayan ve ortalarından
ayrılan buğdaylar bir süzgeç içine alınarak
suyu süzülür ve buğdaylar ezilir. Ayrı bir
tencerede kaynayan etlerde, et suyunun
YÖRESEL
SÖZCÜKLER VE DEYİMLER
Yöre insanın yüzündeki sıcak
gülücükler,
dilindeki
yavan
anlatımlar, sokaktan alışverişe,
düğünden bayrama her mekândaki
diyaloglar,
ülkemizin
içinde
barındırdığı kültürel ve yöresel
zenginliklerimizi bariz bir şekilde
ortaya
çıkarmaktadır.
Yörede
günlük konuşmaların içinde çok
sık rastladığımız birkaç sözlükten
örneklerle ortaya koyalım istedim.
AŞAM: Akşam
ALİKSAN: Ali İhsan
BADILCAN: Patlıcan
BAZAR EKMEĞİ: Somun ekmeği
CAVIR: Gavur, yaban, el
DARI: Mısır
DOMAT: Domates
EVLEK: Tarlada iş yapılırken göz
ucuyla belirlenmiş küçük parçalar.
içersinden çıkarılırak lif lif olacak şekilde
parçalanır. Büyük ayrı bir tencerenin içine
kaynayan ve ezilen buğdaylar koyularak
üzerine etsuyu ilave edilerek karıştırılır.
Yeteri kadar et suyu koyulduktan sonra lif lif
hazırlanan etler buğdayın içine ilave edilerek
karıştırılır. Tahta kepçe ile karıştırılan
keşkek, karıştırılırken ezilmeye devam edilir.
Sakız kıvamına gelinceye kadar karıştırılarak
pişirilir.
Yine kalaylı bakır sahanlarda ikram edilen
keşkeğin üstüne isteğe göre, salçalı ve
kırmızı biberli tereyağı dökmekte adettir.
Perşembeleri Torbalı Pazarı’nda
dolaşmak ve halk arasındaki
diyalogları dinlemek insan için adeta
bir meditasyondur:
“-Domat dativeecen mi iki gilo?
-Dattım dattım.
Aliveecen mi?
Aha
şuracıkta.
-Alcem de tobayı aciveecen mi?
-Accem de.. Paramı
çıkarıveemedim bidakka
bekleyiveecen mi?
-Bekleyiveririm n’olcek ki.”
13
KÜLTÜREL MİRAS
ÇORÇOCUK: Çoluk çocuk
TP
TORBALI’DA EĞİTİME GENEL BİR BAKIŞ
Halil GÜNGÖR
Eğitim genel anlamda;
çocukların ve
gençlerin toplum yaşamına kazandırılması ve
birey olmalarında en önemli mihenk taşıdır.
Öyle ki; insanın ateşi buluşundan yakın
zamanda kuyruklu yıldıza gönderdiği “Philae”
uzay aracı modülüne eğitim maceramız
devam etmektedir. Eğitim sadece teknoloji
için değil bireyin duygusal ve psikolojik
gelişimini tamamlaması, her şeyden önce
“birey” olabilmesi için bir ön koşuldur.
Bu kadar önemli bir unsur olan eğitimde
ilçemiz Torbalı ne durumdadır?
Torbalı, son 25 yıl içinde yaşadığı
sanayileşme, hızlı göç ve genç nüfusun
artışı ile eğitim alanında ciddi sorunlarla
karşı karşıyadır. Bu bağlamda devletin
eğitim kurumları yanında yeni yeni özel
okullar açılmaktadır. Gerek özel okulların
devletçe teşviki gerekse “kaliteli eğitime
talep” özel okulları her geçen gün biraz daha
gündemimize taşımaktadır. Özel okullar
konusunda tespitlerde bulunmadan önce
ilçemizdeki eğitim profiline şöyle bir bakalım:
Tabloda yer alan 2012 yılı rakamlarına
göre, eğitim durumu yaşa ve cinsiyete göre
ciddi farklılıklar göstermekte; elektronik
okur yazarlıkla ilgili net bir bilgi ise
bulunmamaktadır.
2014 yılı itibariyle ilçemizdeki okulların
dağılımı ve öğrenci-öğretmen sayıları
Okul/Kurum
128
Derslik
871
Öğrenci
29.768
Öğretmen
1.607
Derslik Başına Düşen Öğrenci
İlkokul + Ortaokul
32
Genel Ortaöğretim
29
Mesleki ve Teknik
36
İlçemizin 1990’lı yıllar sonrasında yaşadığı
hızlı gelişmeler sonucu sanayi sektörü
aradığı mesleki ve teknik lise çıkışlı ara
eleman bulamamaktadır. Bunun yanısıra
teknisyen ihtiyacına cevap için sadece
Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı olarak
1993 yılında kurulmuş Torbalı Meslek
Yüksek Okulu bulunmaktadır. Bu yüksek
okulun 365 öğrencisi bulunmakta; okulda ise
Sondaj Teknolojisi, Geoteknik ile Endüstriyel
Cam ve Seramik Teknolojisi bölümleri
bulunmaktadır. Okul, Torbalı’daki mermer
sektörü dışındaki sanayi kesimi için bir anlam
ifade etmemektedir.
19
3.071; 12,83 %
43; 0,18%
238; 0,99%
5,402; 22,56%
15,187; 63,44%
Lise veya Dengi Okul Mezunu
Doktora Mezunu
Yüksek Okul veya Fakülte Mezunu
Yüksek Lisans Mezunu
Bilinmeyen
EĞİTİM
İnsanoğlunun varoluşundan itibaren eğitim
hep hayatın merkezinde ve olmazsa
olmazları arasında yer almıştır. Çünkü bir
ülkede eğitim ne kadar gelişmişse toplumsal
gelişme de o denli büyük olmaktadır.
TP
Aile çiftçiliği ve organik tarımı geliştirmek ve
alternatif ürünler yetiştiriciliğine köylümüzü
yönlendirebilmek için ziraat teknisyenlerine
ihtiyaç duyulmakta; ne yazık ki ilçemizde
tarım meslek lisesi bulunmamaktadır.
Ayrıca, varoş ve kırsal kesimde yaşayan
eğitim alamamış vatandaşlarımıza hizmet
vermek amaçlı ilçemiz “halk eğitim
merkezleri” yeterli bir organizasyon yapısına
sahip değildir.
Ege Lisesi, Albaş Prestij Okulları, Albatros
Denizcilik ve Veterinerlik Koleji, Turuncu
Koleji’dir. Bunların ilçemize katkısı ve eğitim
kalitesi için yorum yapmak çok erkendir.
Şehirleşmenin ve sanayileşmenin bu
kadar yoğun olduğu ilçemizde mevcut
eğitim
kurumu
envanterinin
yetersiz
olduğu aşikardır. Köylüsünden işçisine,
memurundan
esnafına,
sanatkarından
sanayicisine hepimiz için, çocuklarımız için,
yarınlarımız için eğitim geleceğimizdir.
İlçemizdeki anaokulları ise; Zübeyde Hanım
Anaokulu, İnci Hikmet Tözün Anaokulu, Cehaleti önlemenin anahtarı eğitimdedir.
Torbalı Anaokulu’dur ve sayısal olarak
Bu veçhile, devletimiz öncelikle; meslek
yetersizdir.
okullarını sayı ve içerik olarak arttırılmalı,
Devletlerin bile büyük sıkıntılar yaşadığı Torbalı sivil toplum kuruluşları birlik ve
eğitim alanında özel sektörün verdiği uğraş beraberlik içinde üniversitesini kurmak için
dikkate değerdir. Özel eğitim kurumları, bir kampanya başlatmalı, ilçe iş dünyası
eğitime farklı bir anlayış ve yeni bir nefes ise özel okul yatırımlarını önemsemeli ve
getirmiştir. Son yıllarda ilçemizde de 5 özel çoğaltmalıdır.
okul kurulmuştur. Bunlar; Olgun Koleji, Mavi
İlçemizdeki İlkokullar
Gazi İlkokulu
Şehit Çavuş Haydar Arda Er Ertingi İlkokulu
Ayrancılar İlkokulu
Karakuyu İlkokulu
Şehit Teğmen Serdar Genç İlkokulu
Ayrancılar Atatürk İlkokulu
Kazım Paşa İlkokulu
Ticaret Odası 80. Yıl İlkokulu
Ayrancılar Ege-Koop İlkokulu
Kuşcuburun İlkokulu
Toki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu
Cengiz Topel İlkokulu
Korucuk İlkokulu
Uluğbey İlkokulu
Cumhuriyet İlkokulu
Mustafa Çoban İlkokulu
Yazıbaşı İlkokulu
Çapak İlkokulu
Özbey İlkokulu
Yeniköy İlkokulu
Çakırbeyli İlkokulu
Pamukyazı Tamsa Seramik İlkokulu
7 Eylül İlkokulu
Dağkızılca İlkokulu
Pancar Muzaffer Hanım İlkokulu
80. Yıl Çaybaşı İlkokulu
Fatih İlkokulu
Subaşı İlkokulu
İlçemizdeki Ortaokullar
İlçemizdeki Liseler
Ahmetli Ortaokulu
Mustafa Çoban Ortaokulu
Anadolu İmam Hatip Lisesi,
Ayrancılar Ortaokulu
Necip Fazıl Kısakürek İmam Hatip Ortaokulu
Anadolu Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi
Ayrancılar Atatürk Ortaokulu
Özbey Ortaokulu
Atatürk Anadolu Lisesi
Ayrancılar Ege-Koop Ortaokulu
Pamukyazı Tamsa Seramik Ortaokulu
Ayrancılar Çok Programlı Lise
Cengiz Topel Ortaokulu, Cumhuriyet Ortaokulu
Subaşı Ortaokulu
Ayrancılar İmam Hatip Lisesi
Çapak Ortaokulu
Şehit Çavuş Haydar Arda Er Ertingi Ortaokulu
Kız Teknik ve Meslek Lisesi
Çetineller Ortaokulu,
Şehit Teğmen Serdar Genç Ortaokulu
Sağlık Meslek Lisesi
Dağkızılca Ortaokulu,
Ticaret Odası 80. Yıl Ortaokulu
Subaşı Mustafa Topalan Lisesi
Fatih Ortaokulu
Yazıbaşı Ortaokulu
Subaşı Mustafa Topalan Teknik ve Meslek Lisesi
Gazi Ortaokulu
Yeniköy Ortaokulu
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
Karakuyu Ortaokulu,
7 Eylül Ortaokulu
Ticaret Meslek Lisesi
Korucuk Ortaokulu
80. Yıl Çaybaşı Ortaokulu
Kuşcuburun Ortaokulu,
21
EĞİTİM
Ahmetli İlkokulu
TP
RADYASYON VE YAŞAM
Prof. Dr. Perihan ÜNAK
Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Öğr. Üyesi
Radyasyon nedir? Yararlı mıdır, zararlı
mıdır? Radyasyonsuz yaşam olabilir mi?
HALK ÜNİVERSİTESİ
24
TP
İyonlaştırıcı ya da nükleer radyasyon
kararsız atom çekirdeklerinden salınan
gama ışını gibi elektromanyetik dalga
enerjisi veya alfa, beta ışını gibi
yüksek enerjili parçacıklardır. Özellikle
elektromanyetik
radyasyon
fotonları
taşıdıkları enerji miktarına veya bununla
orantılı olarak dalgaboyuna göre x ve
gama ışınlarından radyo dalgalarına göre
değişik özellikler göstermekle birlikte
konumuz iyonize veya nükleer radyasyon
dediğimiz en yüksek enerjili ve en düşük
dalgaboylu radyasyon ve alfa, beta
radyasyonu gibi yine yüksek enerjili olan
maddesel özellik gösteren radyasyonlar
ve çevre ile ilişkileridir.
Bu yazının amacı radyasyon, yaşam ve
çevre ilişkisidir. Bu nedenle konu çevreden
gelen yani doğamızda var olan radyasyon
ve radyasyon kaynakları ile sınırlanacaktır.
İnsanoğlu varoluşundan bu yana sürekli
olarak radyasyonla iç içe yaşamıştır.
Doğal radyasyonun iki önemli ana kaynağı
uzaydan atmosfere gelen yüksek enerjili
kozmik radyasyon ve yerkabuğundan
gelen ve vücudumuz dahil her yerde
bulunan doğal radyoaktif çekirdeklerden
gelen radyasyondur. Doğal radyasyonun
kaynağı olan doğal radyoaktif çekirdekler
zamanla
tükendiğinden
dünyanın
var olduğu
yıllarda şimdikinden çok
daha fazla radyasyon vardı. Dünyanın
oluşumuyla birlikte tabiatta yerini alan çok
uzun ömürlü (milyarlarca yıl) radyoaktif
elementler yaşadığımız çevrede normal
ve kaçınılmaz olarak kabul edilen doğal
bir radyasyon düzeyi oluşturmuşlardır.
Geçtiğimiz yüzyılda bu doğal düzey,
nükleer teknolojinin hayatımıza girmesi
ayrıca özellikle tıptaki hastalıkların teşhisi
ve tedavisi amacıyla yapılan uygulamalar
nedeni ile bir hayli artış göstermiştir.
Doğadan alınan radyasyon dozunun
büyüklüğü bir çok nedene bağlıdır.
Yaşanılan yer, bu yerin toprak yapısı,
barınılan binalarda kullanılan malzemeler,
mevsimler, kutuplara olan uzaklık ve
hava şartları bu nedenlerden bazılarıdır.
Yağmur, kar, alçak basınç, yüksek basınç
ve rüzgar yönü gibi etkenler de doğal
radyasyon
seviyesinin
büyüklüğünü
belirler.
Radyasyonsuz çevre olabilir mi?
İnsanlar, hayatın bir parçası olarak dış
uzay ve güneşten gelen kozmik ışınlar,
yer kabuğunda bulunan radyoizotoplar
dolayısıyla toprak ve yapı malzemeleri,
su ve gıdalar gibi doğal kaynaklardan
ışınlanmaktadır. Bunlara ilave olarak enerji
üretimi, tıp, endüstri, araştırma, tarım,
hayvancılık gibi pek çok alanda kullanımı
kaçınılmaz olan yapay kaynaklar nedeni
ile doz almaktadır. Yaşam standartları,
yaşadıkları ortamların fiziksel özellikleri
ve coğrafi şartlara bağlı olarak değişiklik
göstermekle birlikte dünya genelinde kişi
Şekil-1’de görüldüğü gibi çevremizden
gelen doğal radyasyonun %50’si radondan,
%20’si yer kabuğundan gelen gama
ışımasından, %18’i kozmik ışınlardan (uzay
radyasyonu), %12’si yiyecek ve içeceklerdeki
radyoaktiviteden gelir.
Radon nedir? Nereden gelir?
Radon renksiz, kokusuz bir radyoaktif
gazdır. Özel cihazlar olmadan varlığı fark
edilemez. Radon uranyumun ard arda
başka radyoaktif ürünlere dönüşmesi
Radon
50%
sırasında oluşan ara ürünlerden biridir. Gaz
olduğu için oluştuğu yerde kalmaz uçarak
her ortama karışabilir. Uranyum doğal bir
radyoaktif maddedir ve kaya, toprak, beton
gibi ortamın doğal yapısından kaynaklanan
çeşitli ortamlarda az miktarda bulunabilir.
Radon radyoaktifliğinden gelen özelliği
nedeni ile kendisi de bozunarak başka
radyoaktif ürünlere bozunarak en son ürün
olarak kurşuna dönüşür. Solunan radonun
kısa ömürlü bozunma ürünleri sağlık ile ilgili
olumsuz etkilerin çoğunu oluşturur. Radon
gibi bozunma ürünleri de havada asılı kalarak
soluduğumuz hava ile vücuda girebilir. Çok
düşük bir risk olmasına rağmen radondan
gelen radyasyon doğal ortam radyasyonunun
%50 sini teşkil eder (şekil-1). Bununla
beraber uranyumun çok miktarda bulunduğu
mağara ve madenlerde radon çok yüksek
konsantrasyonlara ulaşabilir ve sağlık için
bir risk oluşturabilir. Radon kaplıca ve içme
suyunda da bulunabilir. Granit ve volkanik
kayaçlar gibi bazı jeolojik yapıların bulunduğu
yerlerde radon konsantrasyonu daha yüksek
olabilir. Sedimenter kayaçların bulunduğu
Yiyecek ve
içeceklerdeki
radyoaktivite
12%
Kozmik
radyasyon
18%
Şekil 1 Doğal ortam radyasyonunun kaynakları ve ortalama dağılımı
25
HALK ÜNİVERSİTESİ
başına yaklaşık 2,8 mSv yıllık doza maruz
kalınmaktadır (1,2). 1 mSv lik radyasyon
dozu 1 cm3lük dokuda bulunan 1 milyar
sağlıklı hücreden binde birine hasar verebilir.
Bu 1000 hücreden 999 u ölür. Normalde
çeşitli nedenlerle bundan çok daha fazla
sayıda hücre ölür. Geriye kalan 1 hücrenin
stokastik olarak mutasyona uğrama ihtimali
vardır. Yine de radyasyon ile ilgili temel kural
ALARA (As Low As. Reasonably Achievahle:
Uygun kontrolü sağlayan olabildiğince düşük
doz) prensibine göre belirlenir.
TP
yerlerde ise radon konsantrasyonu daha oda
havasındaki
radon
ortamdaki
düşüktür.
radyasyona % 50 oranında katkı yapar.
Yaşanılan ortamdaki radon düzeyinin
Radon nasıl ölçülür?
düşük olması büyük ölçüde jeolojik
yapıya bağlı olmakla birlikte kullanılan
Radon gibi radyoaktif bir atomun
yapı malzemelerinin dikkatli seçilmesi,
radyoaktifliği Bq (Bekrel) gibi bir radyoativite
doğal radyoaktivite düzeyi düşük olan
birimi ile ölçülür. 1 Bq saniyede 1 atom
malzemelerden seçilmesi, evlerin iyi
bozunması demektir.
havalandırılması ile sağlanabilir. Radon
ayrıca içme suyunda da bulunabilir.
Radon evlere nereden gelir?
HALK ÜNİVERSİTESİ
26
TP
Radon gazı zemin ve
duvarlardaki
çatlaklar, katlar arasındaki borular ve diğer
ek yerlerindeki oyuklardan gelir. Radon
konsantrasyonu genellikle bodrum ve zemin
katlarda daha yüksek konsantrasyonda
bulunur. Çeşitli faktörlere bağlı olarak
bina içi radon konsantrasyonu mevsimden
mevsime, yıldan yıla günden güne hatta
saatten saate de değişir. Değişkenlerin çok
olması nedeniyle havadaki ortalama radon
konsantrasyonunun güvenilir ölçüsü için
en azından üç ay boyunca ölçü alınmalıdır.
Radonun sağlığa etkisi nedir?
Radonun sağlık üzerindeki olumsuz etkisi
radyoaktifliğinden gelen alfa ışıması
nedeniyle olmaktadır. Ancak çevresel
radon konsantrasyonu çok düşük miktarda
olduğu için çevresel radondan gelen
olumsuz bir sağlık etkisi yoktur. Radon
konsantrasyonun çok yüksek olduğu
uranyum madeni ve mağara gibi yerlerde
artan radon konsantrasyonu ile orantılı
olarak akciğer kanseri riski yükselir.
Türkiye’de işletmeye açık olan kapalı
uranyum madeni yoktur. Ancak kömür
madenlerinin de uranyum ve bozunma
ürünler ve içeriği yüksek olabileceğinden
radon düzeyi yüksek olabilmektedir.
Dünya’daki diğer bazı ülkelerde olduğu
gibi Türkiye’deki madenlerde de radon
konsantrasyon ölçümüne ilişkin akademik
çalışmalar
yapılmıştır.
Uluslararası
akademik dergilerde yayınlanan bu raporlar
Türkiye’deki uranyum madenlerinde ölçülen
radon konsantrasyonlarının Uluslararası
Radyolojik Koruma komisyonunun risk için
verdiği değerlerin çok altında olduğunu
göstermektedir (3).
Oldukça düşük bir risk olmasına rağmen
Evlerdeki radondan kaynaklanan akciğer
kanseri riski iki şekilde tahmin edilebilir. 1)
Ortamda bulunan radon ile ilgili doğrudan
epidemiyolojik çalışmalar veya mesleki
olarak radona maruz kalanlardan evlerdeki
daha düşük konsantrasyonlu radona
izdüşüm yapmak. Evlerdeki çok düşük
radon konsantrasyonu ile ilgili belirsizlikler
maden işçilerine göre çok fazladır, çünkü
çok düşük konsantrasyonlarda risk çok
azdır. Bu nedenle belirsizlik de çok fazladır.
Ancak tüm belirsizliklere rağmen akciğer
kanserinde sigaranın radondan çok daha
fazla olduğu etkili olduğu bilinmektedir.
Örneğin 20 Bq/m3 radon konsantrasyonu
olan bir evde ömür boyu radona maruz
kalmada akciğer kanserinden ölüm riski
%0.3 (1000 kişiden 3’ü), evde kaza
geçirerek ölme riski %0.7 (1000 kişiden
7’si) dir. Çocukların evlerdeki düşük
konsantrasyonlu radona maruz kalmalarının
sağlık üzerinde olumsuz etkileri de henüz
net olarak anlaşılamamıştır. Örneğin
çocuklarda görülen bir kanser türü olan
lösemiye radondan kaynaklanan bir risk
gösterilememiştir.
Kozmik ışın nedir?
Şekil-1’de görüldüğü gibi çevremizden
gelen doğal radyasyonun bir kısmı
kozmik
radyasyondan
gelmektedir.
Dünyamız uzaydan gelen yüksek enerjili
parçacıklarla sürekli olarak bombardıman
edilmektedir. Yüksek enerjili parçacıkların
büyük bir çoğunluğu atmosfere ulaşan
protonlardır. Kozmik ışınların yoğunluğu
yerin manyetik alanına ve bulunulan
yerin deniz seviyesinden yüksekliğine
bağlı olarak değişir. Güneş patlamaları
da
kozmik
ışınların
yoğunluğunu
etkilemektedir. Protonlar elektrik yüklü
Uçak yolculuklarında uçaklar deniz
seviyesinden oldukça yükseklerde seyehat
ettiklerinden uçak seyahatlerinde yolcular
ve uçuş personeli daha fazla kozmik
radyasyon alırlar. Amerika’nın bir ucundan
diğer ucuna gidiş dönüş uçak seyahati
esnasında 5 mikrosievert doz alınır. Bu
miktar yaklaşık olarak vücuttaki doğal
radyonüklidlerden alınan yıllık dozun 1/8’i,
tıbbi uygulamalardan alınan yıllık dozun
1/10’u ve nükleer yakıt çevriminden alınan
yıllık dozun ise 10 katı kadardır (4).
Yüksek enerjili kozmik ışınlara ait nötronlar
ve protonlar atmosferin alt tabakalarına
kadar uzanarak bu bölgelerde de
atmosferde
bulunan
elementlerle
etkileşerek çeşitli radyoizotoplar (trityum,
karbon-14,
berilyum-7,
sodyum-22)
oluşturabilmektedir. Atmosferik
şartlara
bağlı
olarak
yeryüzüne
inen
bu
radyoizotoplar, gerek solunum gerekse
de besinler yolu ile iç ışınlanmaya neden
olurlar. Bu radyoizotoplardan kaynaklanan
yıllık tahmini ortalama etkin doz değerleri
trityum için 0,01 µSv , berilyum-7 için 0,03
µSv , karbon-14 için 12 µSv ve sodyum-22
için 0,15 µSv ‘ dir .
İnsan vücudunda doğal radyoaktivite var mı?
70 kg ağırlığında bir insan 140 g K içerir.
K’un %0.01 si radyoaktif 40K’den oluşur.
40K’dan alınan yıllık radyosyon dozu ise
0.2 mSv2dir.
14C ise kozmik ışınların atmosferin
üst tabakalarında 14N ile nükleer
reaksiyonundan oluşur, r insan vücudu
14C’ün vücuttaki radyoaktifliği nedeni ile
yılda 10 μSv alır.
Sonuç
Çevremiz uzaydan veya yerkabuğundan
kaynaklanan doğal radyasyon içerir.
Doğal radyasyon düzeyi (background)
coğrafya ve yüksekliğe bağlı olarak değişir.
Doğal radyasyonun sağlık üzerinde olumsuz
etkisi şimdiye kadar kanıtlanmamıştır.
Dünya var olduğundan beri radyasyon
var olduğundan radyasyonsuz bir yaşam
mümkün değildir. Radyasyon için azı
karar çoğu zarar doğru bir sözdür. Düşün
doz radyasyonun immun sistemimizi
güçlendirici (radyasyon hormesis) etkisi
olduğuna ilişkin teoriler mevcuttur.
Radyasyon çoğu sağlıklı insan için
gerekli değildir ve zararlıdır. Ancak bazı
hastalıklarda hala radyoterapinin en etkin
terapi şekli olduğu unutulmamalıdır. O
yüzden duruma göre radyasyonun azının
da çoğunun da yararlı olduğu söylenebilir.
Kaynaklar
http://www.taek.gov.tr
UNSCEAR 2000 Report Vol. I, Sources And
Effects Of Ionizing Radiation, Annex B: Exposures
From Natural Radiation Sources, United Nations
Scientific Committee On The Effects Of Atomic
Radiation, 2000.
Health Risks of Radon and Other Internally
Deposited Alpha-Emitters: BEIR IV, The National
Academies Press, 1988.
Yiyecek ve içeceklerden gelen az miktarda
radyoaktivite dışında insan vücudu 40K ve NCRP (National Council on Radiation Protection)
Report No 93, “Ionizing Radiation Exposure of the
14C radyoaktivitesini içerir.
En çok radyasyon dozu 40K dan gelir.
Population of the United States” Bethesda, NCRP
Publishers,1987.
27
HALK ÜNİVERSİTESİ
parçacıklar
olduklarından
atmosfere
ulaştıklarında dünyanın manyetik alanının
etkisine girerler. Bu nedenle kozmik ışın
yoğunluğu ekvatordan kutuplara gidildikçe
artar. Böylece, insanların aldığı radyasyon
enlem arttıkça artar. Bu ışınların büyük
bir kısmı dünya atmosferinden geçmeye
çalışırken tutulurlar. Yani atmosferimiz
kısmi olarak kozmik radyasyonu tutar.
Bu nedenle, deniz seviyesine yaklaştıkça
kozmik ışınların yoğunluğu dolayısıyla doz
miktarı da azalır. Bu nedenle İzmir gibi
deniz seviyesindeki kentler Erzurum gibi
deniz seviyesinden 2000 m gibi oldukça
yüksek kentlerden daha az kozmik
radyasyon alırlar.
TP
TARİHİ, DEMOGRAFİSİ VE KİTABELERİYLE
ÇAKIRBEYLİ KÖYÜ ARAŞTIRMASI
Necat ÇETİN
Osmanlı Devletini oluşturan Türk toplulukları
Oğuz boylarından olan Türk aşiretleri idi.
Oğuzlar, bilindiği gibi iki ana kola ayrılmıştır.
Üçoklar, Bozoklar.
YÖRE ARAŞTIRMA
30
TP
Osmanlı devletinin kurucusu Kayı, Büyük
Selçuklu devletinin kurucuları ise Kınık
boylarındandı. Osmanlı devleti her fırsatta
ülke topraklarına yayılmış olan bu aşiretleri
zorunlu
yerleşime(iskan)
tabi
tutmaya
çalışıyordu. Nedeni ise gayet basit idi. Birincisi
bu aşiretlerden vergi almak güç idi. İkincisi
hareket halinde olan aşiretlerin takibi zordu.
Bir yerden diğer bir bölgeye yani yaylak ve
kışlak arasında gidip gelmelerde yerleşik halk
ile ciddi problemler çıkıyordu. Çünkü ister
istemez yerleşik çiftçi halk hayvancılık ile
uğraşan bu kesimden zarar görüyordu. Hele
hele 19. Yüzyılda askerlik hizmetinin vatan
hizmeti sayılması aşiretlerden asker alımını
güçleştiriyordu. 19 yüzyılda devamlı olarak
savaşlara asker lazımdı.
Devletin önemli bir gelir kaynağı ise o zamanlar
alınan hayvan vergisi idi. Mesela küçükbaş
hayvanlardan hayvan başına alınan vergiye
“ağnam” deniyordu. Bir aşiretin toparlanması
ve yola çıkması nerede ise iki saat gibi bir
zaman zarfına sığmaktaydı. Kıl çadırların
sökümü, eşyanın toplanması, develer ve
atlara yüklenmesi
göçebe hayat tarzını
sürdüren kişiler için günlük hayatın bir parçası
idi. Devlet her fırsatta bu aşiretleri iskana
zorlamakta, bu yüzden yeni yeni köyler ve
ilçeler kurulmaktaydı.
Torbalı bölgesinde yazın Bursa, Kütahya,
Afyon, Denizli gibi yaylalara (yurt yeri) çıkan,
kışın ise bu bölgede (kışlak) bir çok aşiret
mevcuttu. Bunlara birkaç örnek vermek
gerekirse: Kızıl Işıklı, Yunuslu, Eski Yörük,
Karahacılı, Karatekeli, Orhanlı, Narinceli, Trazlı,
Sarılar, Burhan, Sarı Keçili, Akkeçili, Dögerli..
gibilerini sayabiliriz. Bu aşiretlerin bir kısmı
daha yakın zamanlara kadar göçebe yaşamı
sürdürmüş ve en sonunda ama kendi istekleri
veya devletçe bir yerleşime geçilmiştir. Ancak
halen hareketli yaşam tarzı dediğimiz göçebe
yaşamı devam ettiren aşiretler Toroslar’da
bulunmaktadır. Bu bölgedeki aşiretlerin bir
kısmı etraf köylere yerleştirilmiştir.
Burhan aşireti (oymağı) adını Türkistan
bölgesinde olan Buhara şehrinden almaktadır.
Asıl esas aşiret adı Bozdoğan aşiretidir.
(Alpaslan Demir, Bozdoğan Yörükleri)
Burhan aşireti Bozdoğan aşiretinin bir alt
cemaatıdır. Aşiret yüzyıllar içersinde İran
yaylalarından Güneydoğu Torosları’na geçmiş,
Batı Toroslar’nı takiben Menteşe dağlarından
Aydın ve Saruhan sancaklarına yayılmıştır.
Aynı coğrafi sahada yapılan folklorik
araştırmalar bize bu bilgileri ulaştırmaktadır.
Adetler olsun, konuşulan lehçe olsun, yörüklere
özel kelime ve anlatımlar olsun ta ki Toroslara
kadar bizleri götürmektedir. (Rahmetli Ali
Kabaca anlatımı) Diğer yönden 20. yüzyılın
başında 1850 sonrası Batı Andolu’da yörük
oymakları üzerine çalışma yapan İzmirli Rum
asıllı Dr. Çakıroğlu, Burhan aşiretini Bursa
vilayetinde yaşadığını yazmaktadır. (Prof.
Dr.F.Sümer, Oğuzlar, sh.631) Bize anlatıldığı
kadar 19. yüzyılda Burhan aşireti şuan köyün
bulunduğu bölgeyi kışlak olarak kullanmaktadır.
Bu bilgi 1321 yani 1905 yılı Çakırbeyli nüfus
tahrir defterlerinde de kişilerin doğum yerleri
hanesini incelediğimizde doğrulanır niteliktedir.
Doğum tarihi en eski olan hane reislerine
baktığımızda en eski doğum 1256 yılı (1840)
yılı karşımıza çıkmakta ve bu hane reislerinin
doğum yerlerinin hepsi de Çakırbeyli’dir.
(Örnek: Hane 20 Kara Mehmet oğlu Ali
mahdumu Mehmet (Gökçay - Demir), eski H.61
Kuş Hasan oğlu Ali (Kapalı kayıt) gibi) Oymak
devlet tarafında zorunlu olarak bu günkü
köyün olduğu yere yerleştirilir. Ancak bir süre
sonra aşiret göçe hazırlanır. Afyon bölgesine
geçecekleri tek nokta Karabel boğazıdır.
Boğaz askerler tarafından tutulur. Aşiret tekrar
silah zoruyla geri dönmek zorunda kalır.
Çünkü her taraf zapt-ı rap altına alınmıştır.
Burhan aşireti Şadıman tepesi denilen yerin
rüzgar almayan bölümüne evlerine yapmaya
Aşiretin yerleşime geçtiğinde bu yerde daha
önce oturan “Çakır bey” adlı bir kişidir. Mehmet
Kahya ve buraya gelen halk bu kişiyi çok
sevdiklerinden kendi köylerinin adını bu kişiye
izafeten “Çakırbeyli” olarak koymuşlar (Sayın
Gani Zafer Öncel anlatımı). İlk kuruluş tarihi
1300 yılıdır. Yani 1884. Çünkü burada ölen ilk
kişinin mezartaşı kitabesine göre “Sene 1300
Hacı Alişan oğlu Mehmet”e aittir.
Özellikle yaşlılar bu mezarın köyün kuruluş
tarihi olarak vurgulandığını, bunu atalarının
özellikle söylediklerini ifade etmektedirler. Bu
tarihten eski tarihli mezartaşı bulunmamaktadır.
Köy kurulduktan sonra etraf yerleşimlerde olan
örneğin Avandere (Çileme köyü yakınlarında
dağılan bir köy) , Palamutarası, Hamidiye
(Özbey), Mersinli (Ahmetli ile Yeniköy arasında
15-20 çadırlık bir yerleşimmiş. 3 dekar civarında
yörük mezarlığı var. Fakat yazılı kitabe yok.)
aynı aşiret mensupları köyde toplanmaya
başlamıştır.
Çakırbeyli köyü 1960 yılından beri ilçede
nüfus planlaması uygulayan köydür. 1321 yılı
(1905) Çakırbeyli Köyü Osmanlı Nüfus Tahriri
Defterinin İncelenmesi: Çakırbeyli’de nüfus
yazımı 22-23 Haziran 1321(1905) tarihinde
yapılmıştır. Yani yazım iki gün sürmüştür.
Yazımda köyde toplam 63 hanede 346 kişi
yaşamaktadır. Hane başına ortalama 5,5
kişidir. Bu ilk hanelerden dört tanesi Hane
11 “Memiş oğlu Gani”(İnanç) Dağkızılca’ya,
H.25 “Paşaoğlu Durmuş”(Çetin) Yeniköy’e,
H.41 “Kara Veli hafidi Süleyman”(Taş) ve H.42
“Küçük Hüseyin oğlu Mehmet(Taş) Ayrancılar’a
nakil gitmişlerdir. Bu hanelerden başka 13
hane H.12(İnat), H.13(Aksel), H.31,H.32,
H.38,
H.40(Karaduman),
H.44(Kavuk),
H.53(Yüksel), H.54(Topal), Eski H.61,62,63 )
kapalı kayıt durumundadır. Yani soyları devam
etmemektedir. Yazımda insan sayısı en
kalabalık hane H.7 “Hacı Alişan oğlu Ahmet”in
hane reisliği yaptığı hanedir. (Zeytinci-ÖztürkUğur-Özkan) Toplam 15 kişidir. Yazımda en
yaşlı kişi ise : H.42de hane reisi Mehmet’in
annesi Meryem hanımdır. Meryem hanım
Çakırbeyli 1241 yani 1825 doğumlu olup
yazımda 80 yaşındadır.
1321
Yazım
Defterindeki
Lakaplar:
H.1 Kahyaoğlu (Öztürk), H.2 Karaselli
(Karasel), H.3 Bağuşoğlu (Taşkın-ÇetinkayaŞimşek-Başarır-Coşkun), H.4-6 Kabacaoğlu
(Barut-Güven-Kabaca),
H.8
Yörükoğlu
(Sökmen), H.9 Çakaloğlu (İnan-Önay), H.1011-17-18 Memişoğlu (Öncel-İnanç-YılmazKurt-Ünver), H.12 Karacaoğlu (İnat), H.13
Büyüoğlu (Aksel), H.14 Devecioğlu (AyselKarayel), H.15 Bardakoğlu(Şen), H.16-22
Sarıoğlu (Ünsal-Ekici), H.19 Canavaroğlu
(Günay), H.20 Kara Mehmetoğlu (GökçayDemir), H.23 Utkuoğlu (Atalay-Uslu-Özgül),
H.24 Evenkoğlu (Öztürk-Cansever), H.25
Paşaoğlu (Çetin), H.26 Musaoğlu (Doğan),
H.27 Darıcıoğlu (Gökçen-Demiröz-Ok-Öge),
H.28 Akçeoğlu (Akçeoğlu), H.30 Hacıoğlu
(AKIN), H.31 Apakoğlu, H.32 Topaloğlu, H.35
Gökoğlu (Gökçen,Güler), H.39 Abdiloğlu
(Karaduman), H.40 Memicioğlu (Dalagan),
H.45Çakır (Göksel), H.47 Yavaşoğlu, H.48
Karabudak (Karabudak), H.49 Boyuluoğlu
(Güvenç), H.51 Çırakoğlu (Arıkan), H.52
Solakoğlu (Özcan), H.53 Zeybekoğlu (Yüksel),
H.54 Topaloğlu (Topal), H.55 Kavasoğlu (Özer),
H.56 Ayaslıoğlu (Acar), H.57 Panaryıroğulları
(Pınar), H.60 Veziroğlu (Akkan), Eski H.61
Kuş Hasanoğlu, Eski H.63 Karacaoğlu.
Burada dikkatimizi çeken aynı lakapta olan
bazı ailelerin etraf köylere örneğin Bozköy gibi
yerlere yerleştiğidir.Bu aileleri incelediğimizde
aralarında kan bağını buluyoruz. Bozköy
araştırmamızda belirttik. Burhan aşiretinin bir
kısmı Bozköy’e yerleşmiştir.
Hane Reislerinin Yaptığı İşler: Bazı aileler
devecilik yapmaktadır. Bunlar: H.29 “İlyasoğlu
Nebioğlu İlyas (Öz), H.30 “Hacı Mehmet oğlu
mahdumu Veli (Akın), H.58 “Hacı Kerim oğlu
Hasan (Öğüt), H.59 “Hacı Ali oğlu Mustafa
(Tosun) geçimlerini dört aile amelelikle, 42 aile
ise Rençberlikle sürdürmektedir. Diğerlerinin
ise geçimleri belirtilmemiştir.
Hane Reislerinin Doğum Yerleri: Genellikle
doğum yerleri aynı köydür. Ancak bazılarının
değişiktir. Bunlar: Avandere doğumlular H.36
(Yiğit), H.37 (Sonkan), H.43 (Baştürk), H.55
(Özer), H.59 (Tosun). Avandere Menderes
Çileme köyünün yakınında dağılmış bir
31
YÖRE ARAŞTIRMA
başlarlar. Oymağın bir bölümü Bozköy’e
yerleşir. Bu dönemde aşiretin başında Mehmet
Kahya adlı bir yörük beyi vardır.(Bu aile Hane 1
nolu aile olup halen köyde “Celiloğulları”olarak
anılmaktadır(Soyadları:
Öztürk)
Mehmet
Kahya burayı daha iyi ve geniş bularak
aşiretinin buraya yerleşmesini tavsiye etmiş.
Bu bölgeyi satın alarak köyün olduğu yeri
bağışlamış.
TP
köydür. Palamutarası doğumlular: H.41
(Taş), H.46 (Gülsever), H.49 (Güvenç), H.58
(Öğüt) Bozköy: H.47, Hamidiye (Özbey): H.48
(Karabudak), Mersinli: H.56 (Acar) Buradan
köye dışarıdan gelen aileleri de bilmiş oluyoruz.
Köye Yapılan Göçler: Osmanlı döneminde
köye hiç göç yoktur. Cumhuriyet döneminde
üç aile Hamidiye’den (Özbey) H.61 (Özbek) ,
H.62 (Kıvanç), H.63 (Aydın), bir aile İzmir’den
(Giritliler) H.64(Uysal), bir aile de Torbalı
Mersinli’den H.65 (Baysal) nakil gelmiş. 1930
yıllarında köy şekillendiği için sonrakileri
yazmıyoruz.
1950 Yılından İtibaren Nüfus Durumu:
1950:687, 1955:747, 1960:809, 1965:885,
1970:871, 1975:878, 1980:915, 1985:899,
1990:840, 1997:783, 2000:772 Köyün nüfus
sayısı her geçen yıl düşmektedir. Sebebi
uygulanan aile planlaması ve şehre göçtür.
Köy Camisi Kitabesi: Cami giriş kapısının
üstündedir. Kitabe şöyledir: Çakırbeyli Camii
Köy Halkı Tarafından İnşa Edilmiştir. Sene
1327(1911)
YÖRE ARAŞTIRMA
32
TP
Çeşme Kitabesi:
Sahib-ül- Hayrat-velHasenat Çakırbeyli Karyesinden Memiş’in oğlu
Mehmet Gani’nin Eser-i Hayratıdır. Sene: 1341
(Bu kişi Memiş Köse oğlu Kara Mehmet’dir.
Gani Zafer Öncel’in dedesi)
Çakırbeyli köyü Mezarlığı Osmanlıca
Mezartaşı Kitabeleri: (Açıklama: İlk verilen
vaerilen tarih ölüm tarihi olup miladi tarihe
çevirmek için 584 eklenmelidir. Sayın Gani
Zafer Öncel ile beraber çevirisi yapılmıştır.)
1300 Hacı Alişan oğlu Mehmet (İlk mezar),
1304 Burhan aşiretinden Molla Eyyüpoğlu
Abdi ,1304 Çakıroğlu Halil zevcesi Havvana
,1305 Ahmetoğlu Mehmet, 1305 Mestanoğlu
Yusuf kerimesi Cemile, 1310 Ali bey ağanın
kızı Elif kadın , 1310 Memişoğlu Mehmet’in
kethüdası Halil Ağa , 1314 Memişinoğlu İsmail
oğlu Halil, 1315 Sarı Osmanoğlu Veli, 1315
Celiloğlu Veli, 1316 Darıcıoğlu İbrahim, 1317
Memişoğlu Hasan Ali, 1317 Yavaş İsmailoğlu
Mehmet, 1317 Yusufun oğlu Hüseyin, 1318
Parmaksızoğlu Mustafa oğlu Abdülhalil , 1318
Halil ağa kerimesi Huri, 1320 Memişoğlu Gani
kerimesi Muhterem, 1320 Burhan aşiretinden
Memiş’inoğlu Memiş dayı, 1321 Cemileceoğlu
Molla Eyüp, 1321 Memiş’inoğlu Mehmet Ali
ağa mahdumu Halil, 1321 Durmuş Ali’nin
kerimesi Yusuf Çavuş zevcesi Cennet, 1321
Hacı Alişanoğlu Mehmet’in oğlu Halim, 1321
Karadağlı Yusuf’un kerimesi Behiye, 1321
Kaşmir Mehmet Ağa, 1322 Cemileceoğlu
İsmail, 1322 Parmaksız Mustafa bin Mehmet,
1322 Abdurrahman oğlu Mehmet kerimesi
Huriye, 1322 Memişoğlu Mehmet kerimesi
Huriye, 1322 Celil ağa zevcesi Ayşe, 1323
Karakocaoğlu Hüseyin oğlu Abdülgani, 1323
Koca Ali oğlu Ahmet mahdumu Latif, 1323
Memişoğlu Abdülgani mahdumu Musa, 1323
Memişoğlu Mehmet kerimesi Fatma, 1324
Abdurrahmanoğlu Mehmetoğlu Abdurrahman,
1325 Memişoğlu İsmail mahdumu Emine hanım,
1326 Apakoğlu Abdurrahman mahdumu Ali,
1322 Koca Ali oğlu Hasan, 1330 Yavaş Halil
kerimesi Cennet, 1330 Mehmet’inoğlu Mehmet
Ali, 1331 Memişoğlu Mehmet’inoğlu Abdülgani,
1332 İbrahimoğlu Kadri, 1332 Mehmet’in
kerimesi Meryem kadın, 1333 Süleymanoğlu
Hasan ağa mahdumu Ali , 1334 Ahmet’in
kerimesi Teslime, 1334 Velioğlu Mehmet, 1334
Yusuf kızı Cennet, 1335 Apakoğlu Ali’nin oğlu
Ali, 1335 Memişoğlu Mehmet, 1336 Ganinin
kızı Marziye, 1336 Süleymanoğlu Hasan
zevcesi Selime, 1337 Biçare İnanoğlu Gani
kerimesi Fatma, 1338 Mustafaoğlu Mehmet,
1340 Parmaksız Mustafa ağa kerimesi
Cennet , 1340 Molla İbrahimoğlu Ahmet, 1340
Çakırbeyli’den Babuşoğlu Veli ağa, 1341 Hacı
Alişan oğullarından Mehmetoğlu Veli, 1341 Ali
ağa mahdumu Halim ağa, 1341 Molla İbrahim
kerimesi Emine, 1343 Çakal Mehmet Alioğlu
Mehmet, 1347 Mehmet Kahya oğlu Celil Ağa,
1926 Latif oğlu Ahmet kerimesi Ayşe hanım,
1926 Hacı Alişanoğlu Mehmet mahdumu
Ahmet , 1928 Mehmet zevcesi Hanım gelini
ve torunu, 1929 Latif ağa kerimesi Hasan Ali
zevcesi Şerife, 1929 Ali ağa kerimesi Ayşe,
29 Temmuz 1928 Mehmetoğlu Molla İbrahim
Efendi.
Çakırbeyli Köyünden Sefeberlikte ve
I.Dünya Savaşında Askerde Kalanlar:
(Açıklama: Önce parantez içinde verilen
tarih doğum tarihidir. Sonraki parantez içinde
verilen soyadları ailenin 1934 yılından sonra
aldığı soyadıdır.)H.1 Topal İsmail oğlu (1305)
İsmail(Öztürk), H.3 Bağuşoğlu Veli oğlu (1309)
Mehmet ,ve diğer oğlu (1295) İbrahim(TaşkınBaşarır-Çetinkaya), H.4 Kabaca Süleyman
oğlu (1309) Ali (Kabaca), H.5 Kabacaoğlu
Ali oğlu (1296) Halil ve diğer oğlu (1299)
Hüseyin(Barut-Güven), H.6 Kabaca Yusuf
oğlu (1299) Osman, diğer oğlu (1306) İsmail,
ve diğer oğlu (1291) Mehmet(Ünal-Çetin), H.9
Seferberlikte ve I.Dünya Savaşında Silah
Altında Olup Askerden Geri Dönenler:
H.42 Hüseyin oğlu Mehmet Taş, H.15 Hasan
oğlu Kadri Şen, H.4 Süleyman oğlu Osman
Kabaca, H.55 veli oğlu Ali Özer, H.26 Kerim
oğlu Mehmet Doğan, H.3 veli oğlu Osman
Çetinkaya, H.61 Mahmut oğlu İbiş Özbek,
H.59 Mustafa oğlu Ahmet Tosun, H.22 Hacı
Osman oğlu Ömer Ekici, H.40 Ahmet oğlu
Ali Öztürk, H.14 Yusuf oğlu Ahmet Şükrü
Karayel, H.37 Ahmet oğlu Mustafa Sonkan,
H.65 Mehmet oğlu Veli Baysal, H.48 Velioğlu
Hüseyin Karabudak, H.65 Mehmet Ali oğlu
Veli Baysal, H.45 Ali oğlu Gani Gökçen, H.24
Mehmet oğlu Ahmet Cansever, H.25 Durmuş
Ali Mehmet Çetin, Koca Mehmet Ali Ünver
(Kafkas cephesi)
SİZLERİ RAHMET VE SEVGİ İLE ANIYORUZ.
Seferberlikte Kalan Askerlerin Yakınlarının
Anlattığı Birkaç Anektot(Görüşmeler 20032007 yılları arasında yapılmıştır): H. İbrahim
Aynı evden iki kardeş askerde kalmış. İbrahim
Çanakkale’de kalmış diye duyardım. Mehmet
ise meçhul. İbrahim’in künyesi gelmiş. (Mecit
Şimşek-Yaş:72) H. 7 Mehmet Şehit olan kişi
amcammış. Babamdan duyardım. Babam
“Kardeşim askerden gelse de malımın yarısını
veririm” derdi. Çanakkale harbine bir gitmiş,
bir daha gelmemiş. Nerede olduğu belirsiz
kalmış. (Ahmet Zeytinci-Yaş:72) H.14 Mustafa
Babam Balkan savaşında savaşmış. Mustafa
amcam ise seferberlikte kalmış. Babam adını
bana vermiş. (Mustafa Şen-Yaş:66) H.3
Mehmet ve İbrahim İki amcam da Çanakkale
harbinde kalmış. Mehmet ve İbiş. Mehmet’in
adını bana verilmiş. Gidiş o gidiş. Mehmet
bekarmış. İbiş 4-5 tane çocuğu varmış. İzne
hiç gelmemiş. (Mehmet Başarır-Yaş:78) H.6
Osman, İsmail, Mehmet. Bu kişiler babamın
kardeşleri imiş. Amcamlarım olur. Babam da
Balkan savaşında, Arabistan da , Yemen’de ,
Çanakkale’de ve İstiklal Harbinde savaşmış.
Toplam 20 yıl o cephe senin , bu cephe benim.
12 kardeşlermiş. Geriye 2 kardeş kalmışlar.
Nerede kaldıklarını bilmiyorum. Mehmet evli
imiş. Geriye 2 oğlu kalmış. (Yusuf ÇetinYaş:68) H.4 Ali Babamın küçük kardeşi imiş.
Kafkas cephesinde esir düştüğünü duymuş.
Bir daha haber gelmemiş. (Hidayet KabacaYaş:77) H.18 Babamlar 6 kardeşlermiş.
Birisi Rusya ‘da esir kalmış. 1 tanesi hava
değişiminde, diğer amcam da askerde kalmış.
Babam Tire medresesinde okurken askere
alınmış. (Halil Ünver- Yaş:79) H.33 Halim
Büyük amcammış. Çanakkale harbinde
kalmış. Dedem de Yemen şehit olmuş. (Veli
Ozdal -Yaş: 60) H.52 Babam anlatırdı. Hepsi
Yemende birlermiş. Su doldurmaya gitmişler.
Bir daha gelmemiş.(Amcaoğlusu Yusuf Çetin)
H.48 İbrahim. Amcam olur. Babam Yemen’de
savaşmış. Amcam ise Çanakkale’de kalmış.
Hiç gelmemiş. (Veli Karabudak –Yaş: 82) H.33
Halim Benim babam olur. Babam ben daha
hamile iken Seferberlikte kalmış. Bağdat’tan
öldü haberi gelmiş. H.60 Veziroğlu İbrahim
kayınbabam olur. O da harpde kalmış. (Emine
Akkan – Yaş: 92) H.27 Darıcıoğlu Yusuf
amcam olur. Askerde Yemen’de kalmış.
Babam anlatırdı. Yusuf babamın küçüğü imiş.
3 oğlu varmış. Birisi bilmez, diğerleri bilir.
Babam da beş yıl askerlik yapmış. (İbrahim
Gökçen-Yaş:80) H.17 Memişoğlu Mehmet
Amcam olurmuş. Amcam Yemen’de kalmış.
O zaman kargaşalık varmış. Diğer amcam
Ali tekvilhavada ölmüş. Bekarmış. Dedem
“Mehmet’im ölmedi” diye laf edermiş. Mehmet
amcam gelmemiş. 5 oğlu 1 kızı varmış. 2 oğlu
harp zamanı ölmüş. (Ali Kurt –Yaş:81) H.58
Ahmet Dedemin kardeşi olurmuş. Seferberlikte
kalmış. (Vehbi Öğüt-Yaş:55) H.57 Dedemler
11 kardeşmiş. 9 tanesi seferberlikte kalmış.
Bildiğim kadarı ile adları Abdullah, Mehmet.
Babamdan
duyardım.
Yemen’de
ve
Çanakkale’de kalmışlar. (Şükrü Pınar-Yaş:42)
33
YÖRE ARAŞTIRMA
Çakal Hasan oğlu(1299) Ahmet (İnan-Önay),
H.15 Bardak Hasan oğlu (1311) Mustafa
(Şen), H.16 Sarı Mehmet oğlu(1310) Ahmet
(Ünsal), H.17 Memişoğlu İsmail oğlu(1315)
Mehmet (Kurt-Yılmaz), H.18 Memişoğlu
Hasan Ali oğlu (1294) Hüseyin (Ünver), H.25
Gençoğullarından Durmuş Ali oğlu (1314)
Ahmet Hilmi (Çetin), H.26 Hasan oğlu Kerim
kardeşi (1299)Ali (Doğan), H.27 Darıcı İbrahim
oğlu(1299) Yusuf (Gökçen-Ok-Öge-Demiröz),
H.33 Ahmet oğlu (1296) Halim (Özdal), H.37
Mustafa oğlu (1310) Hüseyin (Sonkan), H.35
Ali oğlu (1309) Ahmet (Gökçen-Güler), H.39
Abdullah oğlu (1299) Ali (Karaduman), H.42
Küçük Hüseyinoğullarıdan Mehmet oğlu (1282)
Mahmut (Taş), H.44 Kara Ali oğullarından
Hamza oğlu İbrahim (Kavuk), H.45 Hacı
Kerimoğullarından Ali oğlu(1303) Kerim
(Göksel), H.48 Karabudak Velioğlu(1298)
İbrahim (Karabudak), H.52 Solaklardan Celil
oğlu (1307) Mehmet, diğer oğlu (1310) İbrahim
(Özcan), H.58 Hacı Kerim oğullarından Hasan
oğlu (1302) Ahmet (Öğüt), Veziroğullarından
Kadri oğlu (1299) İbrahim (Akkan)
TP
22-23.06.1321 TARİHLİ TİRYANDA NAHİYESİ ÇAKIRBEYLİ KÖYÜ NÜFUS YAZIM DEFTER ÖRNEĞİ Sayfa 76-110
H/S Hane Adı
Mesleği
Babası
D.yeri
D.Tarihi Kişi Soyadı
Bilinen Aile
Lakapları
1
1
Mehmet Kahya
oğlu Celil
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1283
9
ÖZTÜRK
Celiloğulları
2
2
Karaselli oğlu
Veli
Veli
Çakırbeyli
1299
5
KARASEL
Veli ağanın Süllü
3
3
Bağuş oğlu Veli
Rençber
Veli
Çakırbeyli
1276
14
TAŞKINÇETİNKAYAŞİMŞEKBAŞARIRÇOŞKUN
Bağuşoğulları
4
4
Kabaca oğlu
Süleyman
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1275
9
KABACA
Kara Ayşe oğulları
5
5
Halil
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1296
7
BARUTGÜVEN
Kara Ayşe oğulları
6
6
Kabaca oğlu
Yusuf
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1266
9
ÇETİN-ÜNAL
Kara Ayşe oğulları
7
7
Hacı Alişan oğlu Rençber
Ahmet
Mehmet
Çakırbeyli
1271
15
ZEYTİNCİHacı Mehmetliler
ÖZTÜRKUĞUR-ÖZKAN
8
8
Yörük Ali oğlu
Mehmet
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1300
3
SÖKMEN
Kahveci Aliler
9
9
Çakal Mehmet
oğlu Hasan
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1268
6
İNAN-ÖNAY
Çakallar
10
10
Memiş oğlu
Mehmet
Rençber
Mehmet
Memiş
Çakırbeyli
1289
7
ÖNCEL
Memişliler
11
11
Memiş oğlu
Gani
Rençber
Memiş
Çakırbeyli
1283
4
İNANÇ
Memişliler
12
12
Karacaoğlu
Beslemesi Ali
Rençber
Mustafa
Çakırbeyli
1294
4
İNAT
Karacalar
13
13
Büyü oğlu
İbrahim
Rençber
Mustafa
Çakırbeyli
1265
2
AKSEL
14
14
Deveci Mestan
oğlu Hasan Ali
Rençber
Mestan
Çakırbeyli
1261
5
AYSELKARAYEL
Mestan Ahmet
15
15
Bardakoğlu
Hasan
Rençber
Mustafa
Çakırbeyli
1268
7
ŞEN
Yavaşlı
16
16
Sarı Osman
oğlu Mehmet
Rençber
Süleyman
Çakırbeyli
1285
6
ÜNSAL
Sakallıoğulları
17
17
Memiş oğlu
İsmail
Rençber
Mehmet
Memiş
Çakırbeyli
1271
7
YILMAZKURT
Koca Memişler
18
18
Memiş oğlu
Hasan Ali mahdumu Hüseyin
Rençber
Hasan Ali
Çakırbeyli
1294
2
ÜNVER
Koca Mehmet Aliler
19
19
Canavaroğlu
Hasan
Rençber
Latif
Çakırbeyli
1295
3
GÜNAY
Fatmaşan oğulları
20
20
Kara Mehmet
oğlu Ali mahdumu Mehmet
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1256
8
GÖKÇAYDEMİR
Gökçe Dayı
21
21
Mehmet
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1284
12
AKSOY-YILDIRIM-BEKEN
22
22
Sarı Mehmet
oğlu Osman
Rençber
Sarı Mehmet
Çakırbeyli
1277
7
EKİCİCANSEVER
23
23
Utku oğlu İsa
mahdumu Gani
Rençber
İsa
Çakırbeyli
1292
4
ATALAY-USLU-ÖZGÜL
Ese Molla
24
24
Evenkoğlu Mehmet mahdumu
İsa
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1301
4
ÖZTÜRKCANSEVER
Kısa Ahmet
25
25
Paşa oğlu
Durmuş Ali
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1271
10
ÇETİN
26
26
Musa oğlu
Kerim
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1275
8
DOĞAN
27
27
Darıcı İbrahim
oğlu Ali
İbrahim
Çakırbeyli
1296
4
GÖKÇENGökçe oğullarıDEMİRÖZ-OK- Darıcılar
ÖGE
28
28
Akça oğlu Hacı
Mehmet
Akça
Çakırbeyli
1288
5
AKÇEOĞLU
29
29
İlyas oğlu Nebi
oğlu İlyas
Deveci
Nebi
Çakırbeyli
1291
5
ÖZ
30
30
Hacı Mehmet
oğlu mahdumu
Veli
Deveci
Akın
Çakırbeyli
1277
8
AKIN
31
31
Apo oğlu Molla
Ali
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1273
3
32
32
Topal Mustafa
oğlu İbrahim
Rençber
Topal
Mustafa
Çakırbeyli
1266
3
33
33
Hacı Veli oğlu
Veli
Rençber
Ahmet
Çakırbeyli
1292
4
ÖZDAL
Elif Ahmet-Hacı
Veliler
34
34
Kara Hüseyin
oğlu Gani
Rençber
Hüseyin
Çakırbeyli
1288
4
YENİKAYA
Kör Hüseyin
35
35
Gök Süleyman
oğlu Ali
Amele
Gökçen
Çakırbeyli
1275
6
GÖKÇENGÜLER
Gök Süleymanlar
36
36
Koca Ali oğlu
Hasan
Rençber
Koca Ali
Avandere
1265
5
YİĞİT
Yiğitler
37
37
Ahmet
Rençber
Mustafa
Avandere
1281
8
SONKAN
38
38
Ölü Ayrancı oğlu
Süleyman eşi
Rahime
Mehmet
Gani
Çakırbeyli
1276
2
39
39
Abdil oğlu hafidi Rençber
Ali
Abdullah
Çakırbeyli
1299
2
KARADUMAN
40
40
Memici oğlu Ali
Amele
Yahya
Mehmet
Çakırbeyli
1310
3
DALAGAN
41
41
Kara Veli hafidi
Süleyman
Amele
Ahmet
Palamutarası 1297
3
TAŞ
42
42
Küçük Hüseyin
oğlu Mehmet
Rençber
Küçük
Hüseyin
Çakırbeyli
1282
7
TAŞ
Memiciler
Koca Hacının oğlu
Sarı Veliler
Apaklılar
Anası Cennet
1241/1825
doğumlu
43
43
Koca Ali oğlu
Ahmet
Amele
Latif
Avandere
1289
6
BAŞTÜRK
44
44
Kara Ali oğlu
Hamza Ali mahdumu İbrahim
Rençber
Hamza
Çakırbeyli
1264
2
KAVUK
45
45
Çakır Kerim
oğlu Ali mahdumu Kerim
Rençber
Ali
Çakırbeyli
1303
4
GÖKSEL
Yanık nene
Ayrancılar nakil gitti
46
46
Sarı Osman
oğlu Ömer mahdumu Mehmet
Mehmet
Palamutarası 1273
6
47
47
Yavaşoğlu Halil
mahdumu Ali
48
48
49
Rençber
Halil
Bozköy
1296
2
Karabudak Veli
Rençber
İbrahim
Hamidiye
1256
5
KARABUDAK
Karabudaklar
49
Boyuluoğlu Ali
Rençber
Ahmet
Palamutarası 1282
4
GÜVENÇ
Alimen oğlu
50
50
Kara Mehmet
oğlu Ali
Rençber
Kara Mehmet
Çakırbeyli
1271
10
AKSOY
Dedeli
51
51
Çıtağ Mahmut
oğlu Molla
İbrahim
Rençber
Mehmet
Çakırbeyli
1263
8
ARIKAN
Çıraklar
52
52
Solakoğulu Celil
eşi Ayşe
Ali
Çakırbeyli
1266
6
ÖZCAN
Parmaksızoğulları
53
53
Zeybek Ahmet
oğlu Mustafa
Ahmet
Çakırbeyli
1275
4
YÜKSEL
54
54
Topaloğlu İsa
Ali
Çakırbeyli
1289
7
TOPAL
55
55
Kavas oğlu
Veli kerimesi
Hatice(hateme)
Veli
Avandere
1298
3
ÖZER
Yetim Aliler
(Kırıklar'da)
56
56
Ayaslı oğlu
İsmail eşi
Cemile
Ali
Mersinli
1291
4
ACAR
Küçük Elif'in
çocukları
57
57
Panayıroğlu
Abdullah oğlu
Mehmet
Abdullah
Çakırbeyli
1294
8
PINAR
Pinarlar
58
58
Hacı Kerim oğlu Deveci
Hasan
Ahmet
Palamutarası 1275
6
ÖĞÜT
Koca Kerim
59
59
Hacı Ali oğlu
Mustafa
Latif
Avandere
1286
5
TOSUN
Tosunlar
60
60
Vezir oğlu
İbrahim
Kadri
Çakırbeyli
1299
3
AKKAN
İkiz Ahmet
61
Kuş Hasan oğlu
Ali
Hasan
Çakırbeyli
1256
2
62
Dulkarı Elife
Mustafa
Çakırbeyli
1272
1
63
Karaca oğlu
Mustafa eşi
Ayşe
Mehmet
Çakırbeyli
1271
1
Toplam
346
Rençber
Rençber
Deveci
1333 (1917) yılı
kaydı
64
Ahmet
GÜLSEVER
Koreli Yusuf
Yavaşlı
Mehmet
Çakırbeyli
1314
Mehmet
Hamidiye
1313
ÖZBEK
İbişler
1927 yılı kaydı
65
61
Sarı
Kadiroğulları
İbiş
66
62
Ali zevcesi Elif
Veli Osman Hamidiye
1311
KIVANÇ
Fırıncı Mehmet
67
63
Molla Yusuf
oğlu Yusuf
Ahmet
Hamidiye
1318
AYDIN
Kara Yusuf
68
64
Kulafdaki Ahmet
Mehmet
Girit
1275
UYSAL
Giritliler
Mehmet
Torbalı
Mersinli
1305
BAYSAL
Koca Veliler
1928
1930 yılı kaydı
69
65
Veli
0544 434 54 69
www.sanintersanatmetal.com
Engelli Spor Aletlerinde
1 Numara!
TORBA
LI
VE TAN KENT ARŞİV
Torbalı
İ
Kent A ITIM MERKE
Z
(TORK
r
İ
ş
ivi ve
AM
Tanıtı
muoyun ); 2005 yılı
nda ilk m Merkezi
da kon
uşulma
bugüne
ya baş ilçemiz kagerek
ladı
Torbalı
belgele
r gerek
halkınd ğı günden
se Tor
a
kurumla
balı dış n sağlanan
rd
ındaki
gerekse an elde edil
kiş
en bilg
i ve b i ve
zin ya Belediyemizin
elgeler
şa
katkılar
ı
Mahalle yan belleği
olmuştu ile ilçemisi’ndek
i Sultan
r. Mur
gari bin
at
ad
2. Abd
ülhamit bey
Tanıtım a faaliyet gös
yaditeren K
Merkez
e
i’
torunla
rınız ile ni kendiniz, ç nt Arşivi ve
oc
ziyaret
niz…. “
etmeyi uklarınız ve
Tarihin
ize Sah
ihmal e
ip Çıkın
tmeyiız..”
EN
I SANAYİD
IZ
IM
R
A
L
AN
TARIM AL ORUYALIM.
mızın
K
Torunları
…
n
a
ıc
tl
i ispa
örmelerin
, biber,
g
s
i
te
n
a
ri
m
le
o
.
D
im
koruyalım
dece res
a
ı
s
ız
n
m
rı
rı
la
la
bun
alan
ceğini
k tarım
ğinin gele ma
li
n
e
v
ü
temiyorsa
g
Tarı
aybı gıda
faktördür.
Toprak k
ın
k
ti
ri
k
n
en
kulla ımın
ı
n
ış
e
d
y
e
il
m
etk
tarı
ir darbe
alanların
büyük b
iş
elverişli
irm
il
ir
işe hep b
ize ind
geleceğim utmayalım. Bu gid
fabun
inalar ve
u
b
n
e
u
d
ğ
u
iz
ld
m
o
n;
lke
lar varke
n
iyelim. Ü
d
la
a
r
u
n
d
u
g
te
uy
lik
ızı
yeterince
torunlarım
rikalar için rını koruyalım ki,
nla
tarım ala
.
m
koruyalı
ERNEĞİ
İCİLERİ D y Belgeli
T
E
R
Ü
T
e Ona
NAYLI SÜ
ir’de Ari v
m
ARI VE O
İz
Kurucu
e
d
in
h
kuruldu.
4 tari
1
)
0
D
2
Ü
ıs
İS
y
a
R
bel16 M
erneği (A larını, “ari ve onay
D
ri
e
il
c
ti
ç
gili
ma
Süt Üre
ektör ile il
s
ırkpınar a
;
K
k
a
h
li
rm
e
u
M
Başkan
esini duy
y belgeli
cilerinin s
veya ona
ti
ri
re
a
ü
;
t
k
ü
a
s
onogeli
sahibi olm syal, teknik ve ek
z
ö
s
a
rd
o
eli
a
s
kararl
onay belg
mesleki,
e
e
v
n
ri
ri
e
a
il
c
;
ti
k
e talep
ik etme
süt üre
en rehberl sına, artan üretim nları
rd
le
n
ö
y
a
kâ
mik
ın artırılm arlarda ihracat im
ın
ıs
y
a
s
z
ilerin
çiftlik
e dış pa
k; üretic
v
a
a
m
n
ın
s
lu
a
u
b
eryaratılm
katkıda
atları, üniv il
a
k
ş
ın
s
te
a
lı
lm
ğ
r ve ba
oluşturu
ektör ku
Bakanlıkla diğer kamu-özel s
ı
n
rı
la
n
r ürete
soru
k çözümle
tuvarlar v
ra
ra
a
o
p
b
a
la
y
i
r,
yük
ğ
sitele
rı ile işbirli lişmiş ülkelerin bü
la
ş
lu
ru
u
k
e
bu
G
rum ve
töründeki
tlemiştir.
k
e
e
z
s
ö
ık
k
ıl
ra
c
i hayvan
mek” ola
isteriz.
vik verdiğ
i çekmek
ş
n
te
ti
a
e
k
v
ik
d
m
öne
lerinin
çemiz köy
girişime il
KAVRAM: OSGB
İŞ YAŞAMINDA YENİ BİR
iş
venlik Birimi); İşyerlerine
OSGB (Ortak Sağlık Gü
eri
işy
lı,
aç
am
metleri vermek
sağlığı ve güvenliği hiz
le sali donanım ve persone
dışında kurulan, gerek
ndan
afı
Güvenlik Bakanlığı tar
hip Çalışma ve Sosyal
fazla
ruluşlardır. 50 ve daha
yetkilendirilmiş özel ku
yılı İş
n işyerlerinde, 4857 Sa
sayıda çalışana sahip ola
manı
kimi ve İş Güvenliği Uz
Kanunu gereği İşyeri He
kim ve
u vardır. İşverenler; he
bulundurmak zorunluluğ
ri gibi,
kle
ce
ile
de istihdam edeb
uzmanı kendi bünyelerin
yetre gö
Güvenliği Kanunu’na
6331 Sayılı İş Sağlığı ve
ala
ınd
bu hizmeti ücreti karşılığ
kili OSGB firmalarından
rtle
sağlığı ve güvenliği hizme
abilmektedirler. OSGB, iş
re
gö
sektörü ve işçi sayısına
ini işyerinin tehlike sınıfı,
ür.
rüt
yü
ile
ı
yd
olmamak ka
belirlenen sürelerden az
r:
OSGB şirketleri şunlardı
ren
ste
Torbalı’da faaliyet gö
,
gb
os
nli
rsi
Me
gb, İşparkosgb,
Torbalıosgb, Doktorlaros
gb.
Hülyamosgb, Yamanişos
TARIM İŞÇİLERİNİN İŞ HUKUKUNDA YERİ
Av. Nevin EKER BİLGEN
Hukuk, birey - toplum - devlet ilişkilerini ve
bunların birbiriyle olan ilişkilerini düzenleyen
sosyal bir olgudur. İş Hukuku; işçilerin hukuki
durumlarının düzenlenmesi ve korunması
ihtiyacından doğmuş olup, iş hukukunda
kurallar işçi-işveren-devlet arasındaki ilişkileri
düzenler.Sanayi devrimiyle birlikte ortaya
çıkan bağımsız ve genç bir dal olan İş Hukuku,
sanayileşme öncesinde Medeni Hukuk ve
Borçlar Hukukuna bağlı kalmıştır. İş Hukukunun
oluşumunda tarım çalışanlarının etkili olmadığı
söylenebilir. İş Hukukunun temelini; işçinin bir
ücret karşılığı, hizmet sözleşmesi ile işverene
bağlı olarak çalıştığı ve haklarının korunması
oluşturmaktadır.
İş Hukukunun dünyada ve ülkemizde hızla
geliştiği söylenebilir. Ülkemizde, İş hukukunda
ilk yasal düzenleme 1936 tarihli 3008 Sayılı
İş kanunudur. Ülkemizin dördüncü iş kanunu
olan 2003 tarihli 4857 Sayılı İş Kanunu halen
yürürlüktedir. Bu kanunun 10. maddesi ile
en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş,
bundan fazla devam edenlere sürekli iş ayrımı
getirilmiştir. İş Kanununun bir çok maddesi
süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde
uygulanmayacağı için işçi açısından ciddi hak
kayıpları oluşmaktadır.
HUKUK
40
TP
İş Kanununun 4. maddesi ile tarım iş
kolunda çalışan işçilerin durumu ile ilgili
önemli değişiklikler yapılmıştır. 50 ve daha
fazla sayıda işçi çalıştırılan tarım işyerleri İş
Kanunu kapsamına alınmıştır. Böylece, tarım
işçileri, kısmen de olsa İş Kanunu’nun bütün
işçilere tanımış olduğu hukuki haklardan
faydalanabilecektir. Yapılan bu değişiklik
önemli bir ilk olmakla birlikte tarım işçilerinin
sorunlarını çözecek düzeyde değildir. Elliden
daha az işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışan
işçiler İş Kanununa göre değil Borçlar
Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir.
Kanunda yapılan sürekli ve süreksiz iş ayrımı
da düşünüldüğünde tarım işçilerinin süre
ve sayı şartlarını sağlayarak İş Kanununun
hukuki güvencesinden faydalanabilmeleri zor
görünmektedir.
Tarım işçilerinin kanunda öngörülen şartlarla
İş Kanunu kapsamına alınması, hangi tür
faaliyetlerin tarım işi sayılacağı sorununu
ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunun aşılması için
4857 Sayılı İş Kanunun sanayi, ticaret, tarım
ve orman işleri başlıklı 111. maddesinde Bu
kanunun uygulanması bakımından sanayiden,
ticaretten, tarım ve orman işlerinden sayılacak
işlerin esasları belirlenmiş ve bir işin bu
Kanunun uygulanması bakımından sanayi,
ticaret, tarım ve orman işlerinden hangisinin
kapsamında sayılacağı; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji, Gümrük ve Ticaret, Çevre ve
Şehircilik, Orman ve Su İşleri ile Gıda, Tarım
ve Hayvancılık
Bakanlıklarının görüşleri
alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca 6 ay içinde çıkarılacak bir
yönetmelikle
düzenleneceği
belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 111 inci maddesine
dayanılarak hazırlanan son yönetmelik olan
Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden
Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik 03.09.2008
tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelikte
tarım ve orman işlerinin nelerden ibaret olduğu
sayılmıştır.
Tarım
ve Ormandan Sayılan İşlerde
Çalışanların Çalışma Koşullarına İlişkin
Yönetmelik 2. maddesinde açıkça; Bu
Yönetmelik “ellibir ve daha fazla işçinin
çalıştığı tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyeri
veya işletmelerinde iş sözleşmesi ile çalışan
işçileri ve işverenleri kapsar” denilmektedir.
Yönetmeliğin 4. Maddesinde süresi bir yıl ve
daha fazla olan belirli süreli iş sözleşmelerinin
yazılı olarak yapılması zorunlu olduğu ,yazılı
sözleşme yapılmayan hallerde, işverenin
kanuna uygun olarak yazılı belge vermek
zorunda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca birden
çok işçinin meydana getirdiği takımı temsilen
bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla
işverenle takım sözleşmesi yapabileceği
hükme bağlanmıştır.
Tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz
çalışanlar, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
5510 sayılı Kanuna eklenen
tarım veya
orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak
çalışanların sigortalılığı başlıklı
Ek-5 inci
madde ile 1/3/2011 tarihinden itibaren sigortalı
olma imkanı yeniden getirilmiştir. Bu maddeye
göre; “ 4 üncü madde ile isteğe bağlı sigortalılık
hükümleri ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci
maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi
sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre
gelir veya aylık almayan ve 18 yaşını doldurmuş
olanlardan; tarım veya orman işlerinde hizmet
akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, örneği
Kurumca hazırlanan ve Kurumca belirlenen
ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe
tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun
olarak düzenlenip onaylanmış belgeleri ile
talepte bulundukları tarihten itibaren sigortalı
sayılırlar.” Şeklindedir.
Devletimizin en önemli anayasal niteliklerinden
olan “sosyal hukuk devleti” ilkesi; hukuk düzeni
oluşturulurken, insan onur ve haysiyetine
yaraşır bir yaşam konusunda, zayıfın ve
yardıma ihtiyaç duyanların korunmasını
beraberinde getirir. Bu prensip gereği, yargı
organlarınca, iş mevzuatının yorumlanışında,
yasal boşlukların doldurulmasında, işçinin
yararı gözetilmekte, işçi lehine yorum
yapılmaktadır.
Ülkemizde 1950’li yıllarda tarımda makineleşme
artmış sanayi hızla gelişmeye başlamıştır.
Hızlı nüfus artışıyla birlikte iş imkanlarının
ve tarım alanlarının yetersizliği ve ulaşımın
kolaylaşmasıyla sürekli yada mevsimlik göç
başlamıştır. İnsanlar aileleri ile birlikte 3-4
aylığına tütün, fındık, çay, pamuk v.b tarımının
çokça yapıldığı yerlere göç etmektedirler. TÜİK
verilerine göre nüfusun %23’ü tarım sektöründe
istihdam edilen işgücüdür. Bu oranın yarısının
mevsimlik işçiler olduğu varsayılmaktadır.
Tarım sektöründe çalışan bunca insanın ne
yazık ki yaşam koşulları çok kötü olup gerekli
ve yeterli yasal korumada bulunmamaktadır.
Tarımda işçi-işveren arasında genellikle ücrete
ve hizmete yönelik bir sözleşme yapılmamakta,
aile iş gücü önemli oranda kullanılmaktadır.
Tarım işçileri açısından örgütlenme kavramı
değerlendirildiğinde,
işçinin
mevsimlik,
gezici işçi vs. olsun sendikalaşmaları
konusunda bir yasaklama bulunmamaktadır.
Ülkemizin imzalamış olduğu Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO ) Sözleşmeleri de bu
çerçevededir. Tarım işinde çalışanların; ferdi
yada toplu hizmet sözleşmeleri yapmamaları,
haklarını koruyucu yasal düzenlemelerin
bulunmaması, mevcut haklarını bilmemeleri,
çalışma koşullarının ağır ve çalışma
saatlerinin uzun olması gibi nedenlerle tarım
işçileri sendikal faaliyet-sendikal örgütlenme
hakkından
yararlanamamaktadırlar.
Bu
nedenle tarım işçileri sosyo-ekonomik hakları
için mücadele edememekte, iş güvencesi
sağlanamamaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de ilk toplu iş sözleşmesi
1776 yılında Kütahya’da yapılan “Fincancılar
Anlaşması”dır. Türklerin yaptığı bu ilk toplu
sözleşmeye göre, 1776 yılında Kütahya’da
mevcut 24 çini ve fincan atölyesinde çalışan
çok sayıda usta ve işveren sözleşme yaparak
işçi haklarını tescil ettirmişlerdir.
Halen ülkemizin en büyük problemlerinden
biri AB sürecinde kanunların alt yapılarının
hazırlanmadan
hızla
çıkarılması
ve
kanun metinlerinin kağıt üzerinde kalarak
uygulanamamasıdır. Hukukî düzenlemelerin
amacına uygun ve etkili bir şekilde
uygulanabilmesi için gerekli idari alt yapının
oluşturulup kararlı ve hızlı şekilde uygulanması
gereklidir. Bu nedenle tarımda çalışan işçilerin
sorunları dikkate alınarak acilen gerekli
düzenlemeler yapılmalı Tarım İş Kanunu
çıkarılmalıdır.
41
HUKUK
maddesinin birinci fıkrası (a) bendi, kapsamında
sigortalı sayılmışlardır. İş kazası ve meslek
hastalığı sigortası, malüllük, yaşlılık ve ölüm
sigortalarından, genel sağlık sigortasından
sağlık yardımlarından kendileri ve bakmakla
hükümlü oldukları yararlanabilmektedirler.
Ancak tarım işçileri; iş kazası ve meslek
hastalığı halleri haricinde hastalıkları, doğum
nedeniyle istirahat aldıklarında geçici iş
göremezlik ödeneğinden, doğumdan sonra
ödenen ve süt parası olarak bilinen emzirme
ödeneğinden faydalanamamaktadırlar.
TP
10 SORUDA ORGANİK YUMURTA
Dr. İsmail KOR
1. Günümüzde organik yumurta neden
önemlidir?
43
HAYVANCILIK
1. ŞART: Yerde serbest gezinim ve yer
kümeslerinde üretim şarttır. Bunun için 1
m2’ ye 6 (altı) tavuk hesabı ile en fazla 3000
Dünyamızda hızla ilerleyen teknolojiye (üçbin) tavuk kapasiteli hayvan refahına
paralel; yapay ortamlarda yapay gıda üretimi uygun kümesler olmalı; ayrıca bu kümesin
de o hızla gelişmiştir ki; artık insanoğlu etrafında ki gezinti alanı en az 12 dönüm
sun’i yumurta bile yapabilmektedir. Bir olmalıdır.
taraftan sun’i (hormonlu) gıdalar ve gıda
katkı maddeleri hızla çoğalırken, diğer 2. ŞART: Organik yem hammaddelerinden
yandan; doğal ve organik ürüne karşı yine (organik mısır, organik soya vb.) oluşmuş
aynı hızda bir yönelim başlamıştır. Tabi ki, sertifikalı yemle besleme yapılmalı ve
bu hareket toplumlarda belli bir ekonomik diğer yemlerde kullanılan katkı maddeleri
güce ve eğitim durumuna bağlı olarak kullanmamalıdır (amino asitler, sun’i boyalar).
değişim göstermektedir. Konunun geniş
halk kitlelerine yansıması çok uzun zaman 3. ŞART: Geçiş sürecini tamamlamak
şarttır. Bunun için 1 yıl kümes çevresinin
alacaktır.
dinlendirilmesi ve kesinlikle bir kimyasal
Organik tarım ve hayvancılığın ülkemizde kullanılmamalıdır.
yasal
altyapısı
yeni
oluşturulmuştur.
ŞART:
Bağımsız
denetleme
Özellikle organik hayvancılık içinde organik 4.
kuruluşlarından
birinden
“müteşebbis
yumurta ve et üretimi daha da yenidir.
İşte bu nedenle organik yumurta nedir, ne sertifikası” çıkartılmalıdır.
değildir? tartışmasında tüketicilerin doğru
5. ŞART: Üretimde kullanılacak tavuklar
bilgilendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
mutlaka dış ortamda gezmeye elverişli ve
2. Organik yumurta üretiminin olmazsa dayanaklı bir ırk olmalıdır (Beyaz tavuk tercih
edilmez).
olmazları nelerdir?
TP
HAYVANCILIK
44
TP
3. Köylerde üretilen her yumurta organik
midir?
6. Organik yumurtanın fiyatı neden kafes
yumurtasına göre daha pahalıdır?
Kırsal alanlarda veya gezintili serbest
dolaşan
tavukların
yumurtaları
eğer
organik yem ile beslenmiyorsa elde edilen
yumurtalarda kimyasal katkıya veya GDO
kalıntısına rastlanması mümkün ve kesindir.
Bu durumda o ürünün organik yumurta
olmadığı anlaşılacaktır. Organik hayvancılık
mevzuatındaki kurallar hem tüketicileri hem
de üreticileri hem de hayvanları korur içerik ve
niteliktedir. Bu nedenle tüketicilerin organik
yumurta satın alırken etiketli, ambalajlı ve
markalı ürünleri tercih etmeleri organik ürün
güvenirliği açısından son derece önemlidir.
Fiyat farklılığı şu üç nedenden ortaya
çıkmaktadır.
1. Organik yem hammaddelerinin verimi
sun’i gübre ve ilaçlama kullanmadıklarından
dolayı düşüktür. Bu nedenle üretim
maliyetinin % 60-70’ini teşkil eden organik
yem diğer konvansiyonel yemlere göre daha
pahalıdır. Ayni zamanda tavuk gezdiğinden
dolayı kafestekine göre (115-120 gr.) daha
fazla yem (135-145 gr.) yemektedir.
2. Kafes koşullarında barındırılan tavuklar
(kahve renkli ırklar = 315-320, beyaz ırklar
4. Organik yumurta satınalırken nelere = 325-335 adet) tavuk başına daha fazla
yumurta verdikleri halde serbest dolaşımda
dikkat edilmelidir?
ürün verimi (kahve renkli ırklar = 240-250
Organik yumurtayı açıkta satılan şekilde adet, beyaz ırklar organikte tercih edilmez)
almayınız. Bu istismara yani kötü niyetli düşmektedir. Bu da maliyetlere artış olarak
uygulamalara ve uydurmalara açıktır. yansımaktadır.
Mutlaka ve mutlaka etiketli, ambalajlı ve
markalı ürünleri alınız. Ürün ambalajı 3. Her yıl bağımsız denetim kuruluşuna
üzerinde T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık ödenen sertifikasyon ücretleri de bir
Bakanlığı’nın organik tarım logosuna, pahalılık faktörüdür. Tüm maliyetteki
sözleşmeli denetim şirketinin logosuna, farkları topladığımızda organik yumurta
üretim ve son kullanım tarihlerine dikkat ile endüstriyel yumurta arasındaki fiyat
ediniz. Sadece fiyata belirleyici ve yeterli farkı ortaya çıkmakta; bu da tüketiciye
kıstas olarak güvenmeyiniz. Her gördüğünüz yansımaktadır.
pahalı ürünü organik hatırına almayınız.
7. Yumurta sarısının özelliği ve rengini
Rafta mukayese yapınız. Düşük fiyatlı
etkileyen faktörler nelerdir?
organik yumurtaya şüpheli yaklaşınız.
Muadillerinden çok yüksek ve çok düşük Yumurtanın sarısı en besleyici ve kuru
ürünlerden uzak durunuz.
maddesi en yüksek kısmıdır. Lesitinin varlığı
yumurtaya kan yapıcı özellik sağlamaktadır.
5. Semt pazarlarında sepette satılan
Yumurta sarısının rengi; genotip, yaş,
yumurtalar organik midir?
yemdeki lisin düzeyi, yetiştirme sistemi,
Semt pazarlarında sepet içinde samanla yağlar, antioksidanlar, vitamin A ve kalsiyum
etkilenmektedir.
Yumurta
ve talaşla süslenerek satılan yumurtalar, tüketiminden
kafeste üretilen yumurtaların ayıklama
sonucu kirli çıkan ıskarta diye tabir edilen
çıkıntı yumurtalardır. Bu yumurtalar işlem dışı
olduklarından dolayı bunlara kabuk üzerine
işletme kod numarası da basılmamaktadırlar.
Satıcı bu ayıbı bile, tüketiciye “işte bak
kabukta çiftlik numarası yok, bu hakiki köy
yumurtası” diyerek ürününü savunmakta
ve tüketiciyi kandırarak haksız kazanç
sağlamaktadır. Bilinçli tüketici olarak bu
pazarlama tuzaklarına dikkat edilmelidir.
sarısının renginin koyu ya da açık olmasının üretim yapan yumurta çiftliklerinde tavuklar
besin değeri üzerine herhangi bir etkisi hasta olmasa bile onlara koruyucu olarak
yoktur. antibiyotik verilebilir. Antibiyotikler, tavuktan
yumurtaya, yumurtadan insana geçer ve
8. Yumurtanın raf ömrü ne kadardır?
küresel bir sağlık sorunu olan antibiyotik
direncine yol açar. Halk sağlığına yönelik
Yumurta
oda
sıcaklığında
7
gün,
bu tehdidin önemine dikkat çekmek adına
buzdolabında ise AB standardı 28 gün
Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyayı bu konuyla
muhafaza edilebilir. Yumurtayı en kaliteli ve
ilgili harekete geçmeye ve sorumluluk
basit depolama yolu, satın aldıktan hemen
almaya çağırmıştır. Sanayi tipi yumurta
sonra orijinal viyol ya da karton kutusu
fabrikalarında tavuklar kimyasal tarım
ile buzdolabında saklamaktır. Bu yolla
ilaçları, böcek ilaçları kullanılarak üretilmiş ve
yumurtanın diğer gıdalardan koku çekmesine
GDO’lu yemlerle beslenir. Organik yumurta
engel olunacaktır. Buzdolabında özellikle
elde etmek için tavuklar sadece sertifikalı,
yumurtalar için tasarlanmış bölümlere
%100 organik, GDO içermeyen yemlerle
yumurtaları koymak tavsiye edilmemektedir.
beslenirler. Tavuklar soya ve mısır yemeyi
Zira yumurtalar buralara konduğunda,
sever. Ancak genellikle soya ve mısır GDO
kabuğu yüzeyinde bulunan yaklaşık 17 bin
içerdiğinden, organik yumurta çiftliklerinde
gözenek içerisinden yumurta, koku ve tat
GDO’lu ürünler kullanılmaz. Organik tarımın
çekebilmektedir. Bu nedenle yumurtaların
amacı çevre kirliliğini azaltmak, sağlıklı
viyol ya da karton kutu içerisinde saklanması
hayatın ilk şartı olan toprak sağlığını korumak,
onları daha taze tutmaktadır. su kaynaklarını tasarruflu kullanmaktır. Yumurta, anne sütünden sonra insanın
ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran
tek besindir. Dış görünüşleri aynı olmasına
rağmen sanayi tipi yumurta ile organik yumurta
arasında çok önemli farklar vardır: Sanayi tipi
10. Torbalı köylüsüne önerileriniz?
Torbalı köylerimiz, alternatif tarımda organik
yumurta üretimi konusunda düşünmeli ve
harekete geçmelidir. Organik yumurta üretimi
aile çiftçiliği bakımından hem karlı hem de
teknik olarak yapılabilir niteliktedir.
45
HAYVANCILIK
9. Bir yumurtayı organik yapan nedir?
TP
TORBALI ZEYTİNCİLİĞİNİN SORUNLARI
Nevzat SARP
Atatürk, 1929 yılında Yalova bölgesine
yaptığı gezide zeytinciliğe gereken önemin
verilmesine yönelik direktifleri ile ülkemizde
zeytincilik seferberliğini başlatmış ve
zeytincilik konusunda araştırmalar yapmak
üzere, 1937 yılında İzmir’imizde Bornova
Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuştur.
Öte yandan zeytin, bahçesine bakmayan
ve bakım yaptırmayan üreticilere ceza
verilmesine neden olan bir kanuna
(26/01/1939 tarih ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması
Hakkında Kanun”) sahip tek bitki olmuştur.
Ülkemizde zeytincilik, 1950’li yıllardan itibaren
önemini kaybetmiş, 1960 yılların başında
ilk zeytinyağı ihracatımız gerçekleşmiş,
1970’li yıllarda verimin düşük ve maliyetin
yüksek oluşu kârlılığı yok etmiş; buna sebep,
tamamen doğal olan zeytinyağının insan
sağlığı yönünden ne kadar değerli olduğunu
anlatıp teşvik etmek yerine
rafinasyon
diğer bitkisel yağların üretim ve tüketiminin
teşviki olmuştur. 1980’li yıllarda zeytinciliği
koruma kanununa rağmen zeytinlikler
sökülerek turizm ve sanayi uğruna feda
edilmiştir. 2000’li yıllar sonrası zeytin ve
zeytinyağı konusu gerek medyanın gerekse
tıp dünyasının önerileri ile tekrar gündem ve
önem kazanmıştır. Ülkemiz genelindeki bu
gelişmeler ilçemizde de birebir yaşanmıştır.
zeytin ağacı ve zeytinyağı konusunda
dünyaya baktığımızda görmekteyiz ki; hem
üretimde hem tüketimde sınıfta kalıyoruz.
Ulusal düzeyde de yerel ölçekte de aynı
olan sorunlar yumağının içinde bocalıyoruz.
İşte bu sorunları tartışmaya açmadan önce
biraz rakamsal gerçekleri irdeleyelim: 20 yıl
öncesine kadar ilçemizde sadece köylünün
geçim kaynağı olan zeytincilik, artık dünya
çapında büyük bir sektördür. Ülkemizde 167
milyon zeytin ağacı bulunmakta. Bu sayı
dünya zeytin ağacı envanterinin yaklaşık
%15’idir. Zeytinyağı üretimimiz ise; 3 milyon
ton civarı gerçekleşen dünya üretiminin
%10’u kadardır. 70 bin dekarlık alanda 2
milyon ağaç ve 2000 civarı üretici ile zeytin
üretiminin
gerçekleştirildiği
Torbalı’da
30’un üzerinde zeytinyağı fabrikası vardır
ve ilçemizde yıllık zeytinyağı üretimi 5
milyon litrenin üzerinde gerçekleşmektedir.
Zeytin üretiminde Türkiye’de 5. sırada
yer alan Torbalı’mız, ne yazık ki, ürününü
markalaştırıp daha iyi fiyatla daha geniş
pazarlarda satacak bir organizasyon ve
altyapı kuramamıştır.
Oldukça verimli topraklara sahip Torbalı
Ovası’nda zeytin, yaygın olarak Ahmetli,
Karakuyu, Yeniköy, Dağtekke başta olmak
üzere dağ köylerinde yetiştirilmektedir.
Gemlik, Edremit, Ayvalık, Domat ve
Memeli gibi zeytin çeşitlerinin üretiminin
yapıldığı ilçemizde üretimdeki artış, zeytin
ve zeytinyağına son yıllarda verilen önemin
sonucu olup, yolumuz uzundur.
Torbalı zeytinciliğinin sorunları ülkemiz
genelinden farklı olmamakla birlikte şu alt
başlıklarda toplanabilir:
Miras hukuku bağlamında zeytinlikler
küçülmektedir.
Bu
durumun
önüne
Tüm bunlara karşı akademik ve politik geçilmelidir. Torbalı’daki zeytinliklerin çoğu
camiada yere göğe sığdıramadığımız zeytin, aile mülkü ve ortalama büyüklükleri 10
47
TARIM
“Tabiilikten uzaklaşmak tababete yaklaştırır”
sözü günümüz insanının kafasına “dank”
etmiş; sağlıklı kalp ve damarlar, düzgün
çalışan bağırsaklar, güzel ve diri ciltler,
parlak saçlar, daha iyi çalışan beyinler için
zeytin ağacının mahsulü “sağlıklı yaşam
iksiri” zeytinyağına muhtaç olduğumuz
araştırmacılar ve doktorlar tarafından tasdik
edilmiştir.
TP
Zeytin kolonyasını özgün bir değer ve marka
yapmak için çok ortaklı bir organizasyon
(şirket-kooperatif) kurulabilir. Ayrıca, bu
organizasyon altında zeytin yaprağı çayı,
zeytin ezmesi, zeytin reçeli gibi alternatif ve
organik zeytin ürünlerinin üretim ve satışı
yapılabilir.
Saipler köyünde 4-5 yıldır düzenlenen
hasat şenliklerine diğer köylerin katılımı
sağlanarak daha “ses getirici” bir etkinliğe
dönüştürülmesi sağlanabilir.
Geleneksel zeytincilikten modern zeytinciliğe
geçiş için mutlaka ve mutlaka bilimsel destek
ve danışmanlık almak; butik zeytincilik,
coğrafi işaretleme, ambalajlama ve yeni ürün
geliştirme, tadım panelleri, lisanslı depoculuk
vb. yenilikleri öğrenmek şarttır.
dönüm civarıdır.
2014 yılı sonunda çıkarılan “zeytinlikleri
öldüren yasa” ile zeytin ağaçlarının kamu
yararı için kesilmesi, zeytinlik arazilerin
kamulaştırılması ve enerji yatırımlarına
kurban edilmesi çabalarına iş işten geçmeden
ivedilikle son verilmelidir.
Teknolojik gelişmelerin yarattığı yanlış algı
yeni nesli tarımdan uzaklaştırmakta; aileler
zeytinliklerini satıp-satıp çocuklarına şehirde
“ev ve iş açmak” derdine düşmektedirler ki;
bu yanlış tercih zeytinciliğimizin gelişimine
olumsuz yansımaktadır.
O zeytin ağacıdır ki;
Kooperatifçilik ilçemizde gelişememiştir.
TARİŞ’e bağlı 1954 yılında kurulmuş 18
No’lu Tepeköy Zeytin ve Zeytinyağı Satış
Kooperatifi gerek ortak sayısı (936) gerekse
kapasite (80 ton/gün sıkma) bakımından
Torbalı köylüsünün sesi olamamış; yöresel
bir marka ve güç oluşturulamamıştır. Bu
durum yöremiz zeytininin dışarıdan gelen
sanayiciler tarafından değerlendirilmesi
sonucuna yol açmıştır.
TARIM
48
TP
Efsanedir ki; Havva anamız ile birlikte
cennetten
yeryüzüne
kovulan
Adem
babamız öleceğini hisseder ve Tanrı’dan
kendisini ve dolayısıyla tüm insanlığı
bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu
amaçla oğlunu Cennet Bahçesi’ne gönderir.
Cennet Bahçesi’nin bekçisi melek, oğulun
duası üzerine İyi-Kötü Ağacı’ndan aldığı
üç tohumu ona verir ve öldükten sonra
babasının ağzına koyup öyle gömmesini
söyler. Adem babamızın ölümü üzerine oğul
Ağaç envanterinde gençleştirmeye (ıslah ve bu talimatı yerine getirir. Adem babamızın
sertifikalı fidan) gidilmesi gerekmektedir.
ağzında yeşeren ve kök salan üç tohumdan
Meyve suyu gibi içilebilir ve ”ilaç gibi Akdeniz ikliminin simgesi üç ağaç filiz verir:
maşallah” dedirten zeytinyağında daha iyi Zeytin, sedir ve servi... İşte “Ölmez Ağaç”
verim için ağaç budama, zeytin toplama, zeytin ağacının serüveni o günden bugüne
zeytinlerin
bekletilmeden
sıkımı
ve hep insanoğlu ile içiçe devam etmektedir.
zeytinyağının saklama koşulları konularında Ben ağaçların hepsini severim ama zeytin
Torbalı Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Birliği, ağacı bir başka. Herşeyden önce onun
Torbalı Ziraat Odası ve İlçe Tarım Müdürlüğü simgeledikleri; yapraklarıyla barış, altın
işbirliği yaparak eğitimler düzenlemeli ve bu sarısıyla mutluluk. (Aldous HUXLEY)
eğitimlere köy kahvelerine asılacak uyarıcı
afişlerle süreklilik kazandırılmalıdır.
Kur’anı Kerim’de altı yerde zikredilen zeytin Eski
Ahit’te de “Refahın ve bolluğun sembolü”dür.
cephesinde sahip çıkmalıyız.
Bir gün ağaçlar aralarından birinin kral
olmasını isterler. Uzun tartışmalardan sonra
zeytin ağacını seçmeye karar verirler: “Bize
kral ol”. Ve zeytin ağacı: “İnsan türünün
iyiliği için Tanrı’nın bana emanet ettiği görev
benim hükümet işleri ile ilgilenmemden daha
önemlidir”. Der ve bu teklifi reddeder.
Son 4-5 yıldır zeytinyağı fiyatlarının sabit
kalması ilçemiz zeytincilerini de mağdur
etmiştir. Bu yıl İspanya ve İtalya’da yaşanan
ciddi rekolte kaybı sonucunda zeytinyağında
fiyat 10 TL’yi aşmıştır. Bu durum sahte
üreticilere ve sahte organikçilere fırsat
yaratmıştır. Bunlara karşı çok dikkatli
olunmalıdır.
Sözün özü; ülkemizde kişi başına yağ
tüketimi 25-20 kg/yıl olmasına karşılık bunun
içinde zeytinyağı tüketimi 2-3 kg/yıl’dır. Ne
acıdır fakat gerçektir ki; ülkemizde daha
henüz zeytinyağını tanımayan insanlarımız
vardır.
İspanya’nın
Cordoba,
Fas’ın
Marakeş kentlerinde bulunan Dünya Zeytin
Koleksiyonu’nun üçüncüsünün ülkemizde,
İzmir’de kuruluyor olmasına anlam katmak
bağlamında “sağlıklı yaşam iksiri” zeytinyağı
tüketimini önemsemeli ve arttırmalıyız.
Tüketimdeki artış, üretimi de tetikleyici
unsurdur. Zeytinimize, zeytin ağacımıza ve
zeytinciliğimize hem üretici hem de tüketici
TARIM
50
TP
Zeytindostu Derneği’nin “Butik Zeytinciler”
kümelenmesi
benzeri
çalışmalar
desteklenmeli ve çeşitlendirilmelidir. Son 10
yılda ülkemizdeki zeytin ağacı varlığı 100
milyondan 200 milyona ulaşmıştır. İlçemizde
de ağaç envanteri bu ölçüde gelişmiştir.
Hem 2023’de gerçekleşmesi muhtemel
650.000 ton/yıl zeytinyağı, 1.200.000 ton/
yıl zeytin üretimi kapasitemizin ihracata
dönüştürülebilmesi hem de iç piyasada kişi
başına 2 kg/yıl olan zeytinyağı tüketimimizin
5 kg/yıla çıkartılması için Torbalılı
zeytincilerimizde işbirliği-güçbirliği yapmak
zorundadırlar.
BEYTO
Her türlü çim ihtiyacınız için...
www.sayginbotanik.com
Kuşçuburun - Torbalı
SANAYİDE MARKA TESCİLİNİN ÖNEMİ
EGE PATENT tarafından hazırlanmıştır.
Türk Hukuku’nda markalar ile ilgili
düzenleme 556 Sayılı Markaların Korunması
Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname
kapsamında yapılmıştır. Yasal korumadan
yararlanabilmek için tek yetkili kamu
otoritesi olan Türk Patent Enstitüsü (TPE)
nezdinde markanın tescili gerekir. Tescil ile,
marka üzerindeki hak sahipliği 3. kişilere
duyurulmuş olmaktadır. TPE nezdinde işlem
süresi yaklaşık 1 yıl, Marka Tescil Belgesi
geçerlilik süresi ise 10 (on) yıldır. Bu süre,
onar yıllık süreler halinde sonsuza dek
uzatılabilmektedir.
GÜNCEL
54
TP
Tescilde öncelik ilkesine göre; marka olarak
tescil edilmiş veya tescil için başvurusu
yapılmış bir işaret daha sonra aynı mal
veya hizmetler için başkası tarafından tescil
ettirilemez. Markayı önce tescil ettiren o işaret
üzerinde tescil edilen mal veya hizmetler
yönünden tekel hakkı kazanmakta ve daha
sonra başkalarının bu ibareyi marka olarak
tescil etmesine engel olabilmektedir. Öncelik
ilkesi tescil edilmiş işaretin aynısı olmamakla
beraber aynı veya ayırt edilemeyecek
derecede benzeri işaretleri de kapsar. Ayrıca
markanın konusunu oluşturan mal veya
hizmetler yanında bu mal veya hizmetlerle
aynı türde olan mal veya hizmetler için de
uygulanmaktadır.
Öte yanda, marka sistemimizde tescil esas
olmakla beraber hem Yüce Yargıtay’ımız
hem de doktrindeki otoriteler marka hakkının
kullanım yoluyla kazanıldığı konusunda hem
fikirdir. Dolayısıyla, kullanım marka hakkının
tescille kazanıldığı kuralının istisnasını
oluşturmaktadır.
Sanayicilerimiz zaman zaman marka
tescilinin önemini ihmal ederek uzun
yıllardır
kullandıkları isim/emare/işaret
üzerinde tescil almamakta; ancak bir başka
kişi/şirketin bu ibareyi tescil ettirmesi halinde
harekete geçerek önceden kullanıma
ve/veya kötü niyete dayalı olarak itirazlar
ve davalar ile haklarını ve haklılıklarını tesis
ettirmektedirler.
Gerek TPE nezdindeki itirazlarda gerekse
mahkemelerde açılan davalarda markanın
kullanımını “laf” ile değil geriye doğru tarihsel
bazda ispat gerekmekte, bu ispat şartının
yerine getirilememesi ise marka hakkının
kaybı ile sonuçlanmaktadır.
Pratik bir örnek ile; KÖRFEZ markasını oto
yedek parçası üretiminde yıllardır tescilsiz
olarak
kullanmaktasınız.
İşyerinizden
ayrılan bir personeliniz ya da malınızı
satan bir bayiniz ÖZKÖRFEZ ismini kendi
adına marka olarak tescil ettirdi ya da tescil
başvurusu yaptı. KÖRFEZ ibaresini önceden
kullanan firma olarak siz bu tescili önleyebilir
ve iptal ettirebilirsiniz.
Sanayicilerimiz marka olarak kullanılan veya
bu şekilde kullanılma ihtimali olan sözcük,
şekil, harf, sayı veya bunların bileşiminden
oluşan işaretleri ihmal etmeksizin adlarına
tescil ettirmeli ve tescil sırasında gelecek
bir itirazı ve/veya daha sonra açılacak
hükümsüzlük davası ihtimalini ortadan
kaldırmak için de mutlaka TPE’nden yetkili bir
marka vekilinden danışmanlık almalıdırlar.
Marka oluşturmak masraflı, meşakkatli ve
zaman alıcı bir süreçtir.
Günümüzde markalar artık işletmelerin
gayrimenkul değerlerinden daha yüksek bir
değeri ifade etmektedir. Bu nedenle ileride
olası sıkıntılar karşısında korkulu düş görmek
için bugünden önlem alınmaldır.
Markanın önce ikamet edilen ülkede daha
sonra ise, ihracat yapılan ya da yapılması
planlanan her ülkede tesciline önem ve özen
gösterilmelidir. Yaşanan tecrübeler ile sabittir
ki; bu konudaki ihmal ve unutkanlıkların
faturası sanayicilerimize ağır olmaktadır.
Ege Ev Ürünleri
62 Ülkede….
müşteriler ile buluşturmaktadır.
Ütü masası, çamaşır kurutmalık, merdiven
ve balkon masası ürünleri konusunda tam
entegre bir tesis olan Ege Ev Ürünleri 180
kişilik personel ve tam otomasyona dayalı
2
Ege Ev Ürünleri, 20.000 m lik kapalı imalat makina parkı ile de bugün Avrupa’nın da
alanına sahip entegre tesislerinde geniş ürün sayılı üreticileri arasındadır.
yelpazesi ile günlük 20.000 adetlik üretim
Firmanın en büyük sıkıntısı eleman eksikliği
kapasitesine sahiptir.
ve yetersizliğidir.
Toplam Kalite Yönetimi ilkelerini benimsemiş
bir personel ve organizasyon anlayışı ile Rusya’da kendi pazarlama şirketi bulunan
sürekli en yeniyi, en iyiyi yapmak; müşteri Ege Ev Ürünleri Rus pazarında ilk beş
ihtiyaç ve beklentileri odaklı üretmek madeni arasında yer almakta; ülke genelinde etkin
eşya ve ev ürünleri sektöründeki yoğun bir dağıtım ağına sahiptir.
rekabet ortamına bağlı olarak sektöründe
Firma fuarları çok önemsemekte; ihracat
lider kalabilmek için çalışmak, çok çalışmak
ekibi Türkiye’de sektörün aynası olan İDEAL
daha çok çalışmak şirketin temel politikasıdır. HOME ve ZUCHEX fuarlarının yıllardır
Şirket uluslararası pazarın istediği tasarım, katılımcısı olup; bunun yanı sıra Endonezya
marka, faydalı model belgelerinin yanısıra ZUCHEX, Rusya HOUSEHOLD, Dubai
CE, ISO 9000 belgelerine sahiptir. HOUSEHOLD, Brezilya APAS, Amerika
Uluslararası pazarda 62 ülkedeki bayi ağıyla HOME AND HOUSEWARES, Almanya
faaliyetlerine her geçen gün yeni ülkeler ve AMBIANTE, Türkmenistan TÜRK İHRAÇ
ÜRÜNLERİ SERGİSİ fuarlarına da düzenli
yeni pazarlar eklemektedir.
olarak katılmakta, dağıtım ağına yeni bayiler
Ulusal pazarda ise grup şirketi Ege Mavi eklemektedir.
Pazarlama ile market zincirleri ve perakende
satış mağazaları aracılığı ile ürünlerini İstikrar ve güven, Ege Ev Ürünleri için
ticaretin öncü kuvvetidir.
55
BAŞARI ÖYKÜSÜ
1996 yılında Karabağlar’da 20 m2lik küçük bir
atölye ile faaliyete başlayan Erkan BİLSEV
yıllar içinde işini geliştirip büyüterek 2006
yılında Kuşçuburun köyü girişindeki fabrika
tesislerini kurarak ilçemize taşınmıştır.
TP
Ege Ev Ürünleri
Yönetim Kurulu Başkanı Erkan BİLSEV:
Hedefimiz, ürünlerimiz ile dünyanın
her ülkesinde varolmaktır.
Üretim tesislerimiz teknoloji ve kapasite olarak
dünyadaki sayılı tesislerden biridir.
TEKNİK ÖĞRETMEN GÖZÜYLE
ATATÜRK SANAYİ SİTESİ
Mehmet KIZILARSLAN
Sanat okuluna giren öğrenci, sanayide
vasıfsız eleman olarak çalışan işçi ve
sanayide işyeri açan esnaf-sanayici,
başlangıçta ekmek parası kazanmak ve
hayatını idame ettirmek amacındadırlar.
Oysa bilmezler ki, bu ülkenin borcunu
ödemeye soyunmuşlardır.
Orada bir Atatürk Sanayi Sitemizin var
uzakta. O site bizim sitemizdir beyler !!!
Aksaklıkları ve eksiklikleri sıralamadan
evvel, genel bir bilgi aktaralım: Çok merkezi
konumuna karşı yokluklar bağlamında bir
“çilehane”dir Atatürk Sanayi Sitemiz. Yani
sahipsiz ve başıboş bir sitedir karşımızda
Devletin “artık yatırım yapmayacağım” dediği duran. 1996 yılında kurulmuştur. 1100
ve masa başındaki bir elemanına iş temini adet işyeri bulunmakta ve doluluk oranı
için 220.000 TL ayırmak zorunda kaldığı için; %95’tir. Ne gariptir ki, arıtması yoktur. Özel
devletimiz bilmez mi ki, esnaf ve sanayiciler güvenliği yoktur. Yolu yoktur. Giriş-çıkış
üretim yapamazlarsa ve gelişemezlerse, kapıları yoktur. Üstüne üstlük ruhsat yoktur.
bu ülkenin borçlarını ödeyecek kimsecikler Yönlendirme tabelaları yoktur. Site yönetimi
kalmayacaktır.
yoktur. Ulaşımı desen, Allah yardımcıları
olsun site sakinlerinin labirent gibidir.
Devletin borcunu üretenler yani çalışanlar
öder.
Sitenin giriş yolları kapalıdır. Alt yapı
yoktur. Üst yapıdan ise eser yoktur. Yatırım
Hal böyleyken içler acısı olan Torbalı yapan esnaf ve sanayicilerimiz neredeyse
Atatürk Sanayi Sitesi’ni kimsecikler görmez hayatlarından bezmiş durumdadırlar; bu
mi acaba? İlgililer ve bilgililer bugüne yokluklar içinde. Yüzlerce esnafın, dolaylı
kadar duymamışlar mıdır bu esnafın ve olarak binlerce insanımızın ekmek kapısı olan
sanayicilerin çektiklerini?
Atatürk Sanayi Sitesi sorunlar yumağının
içinde kaybolmuştur.
GÜNCEL
59
TP
Kime sorduysak, kimle konuştuysak;
yerel yönetimden ve esnaf odasından
sonuç odaklı bir destek göremeyen site
esnafı ne yapacağını bilememektedir.
Sitesi’nin karşısındaki su deposunun
yanındaki yolu kullanarak siteye giriş
yapabilmektedirler. İzmir istikametinden
gelip siteye girmek isteyenler ya kavşağı
dönmek ya da Bayındır Kavşağı’ndan
giriş yapmak durumundadırlar. Siteye
girmek kadar siteden çıkmakta sıkıntılı,
zaman kaybettirici ve insana feleğini
şaşırtır cinstendir. Sitemize ulaştınız
diyelim; tamam da, ya yolların halini bir
görseniz, köstebek yuvaları bu yollardan
daha düzgündür herhalde. Siteden
çıkmak için yine labirent yollardan on
kişiye sormadan çıkabilene aşk olsun.
Bir sanayi sitesinin giriş yolları kapalı
olabilir mi Ya Rabbim? Bir rezilliktir ki; site
esnafının en büyük sıkıntılarının başında
Kemalpaşa
Kavşağı’ndaki
girişlerin
kapalı olması gelmektedir. 2011 yılında
tamamlanıp kullanıma açılan Kemalpaşa
Döner Kavşağı ile birlikte Atatürk Sanayi
Sitesi’nin 3 ana girişi kapatılmıştır.
Araçlar, Kemalpaşa-Torbalı duble yolu
üzerindeki
akaryakıt
istasyonunun
içinden geçerek ya da Torbakent Binin
GÜNCEL
60
TP
üzerindeki
işyeri,
içler
acısı
durumdadır beyler. Bu insanlar ne
kadar rahat çalışırlarsa, insanlarımız
sanayimize ne kadar kolay ulaşırlarsa,
o kadar çok üretim yaparlar. Bu ülkenin
borcu da, o kadar hızlı ödenir.
oto yedek parçacısından elektrikçisine,
boyacısından
makina
üreticisine,
lastikçisinden mermercisine, demircisinden
marangozuna kadar tüm esnaf ve
sanatkarlarımız sitede çaresiz ve
“mecburen” işinin başında; sorunlarına
Siz bu sanayiye girip bunca zahmete, yasal ve pratik çözüm bekliyor. İşsizlik
strese rağmen iş yaptırmak ister misiniz ülkemizin en büyük yarasıdır. İşsizliğe
beyler?
çözüm, bu ve benzeri durumdaki
sitelerdeki müteşebbis ruhun önünün
Tabii ki istemezseniz; işte zamanı
açılmasından geçiyor.
kıymetli
potansiyel
müşterilerde,
Atatürk Sanayi Sitemizi teğet geçerek Aklın yolu birdir; taraflar yani sitedeki
kolay ulaşabilecekleri diğer sanayilere işyeri sahipleri-belediye-oda bir araya
gitmektedirler.
gelip sorunları ortaya koyup bütçeleyerek
herşeyi en kısa sürede çözebilirler. Acep
Tornacısından zirai alet tamircisine,
bilmediğimiz bir şeyler mi vardır?
GÜNCEL
61
TP
METROPOLİS
ANTİK ŞEHRİ;
DÜN, BUGÜN, YARIN
1600 – M.Ö. 3. Yüzyılda bugünkü Yeniköy
ile Özbey arasında kalan alanda kurulmuş
olan Metropolis’ten ilk söz edenler Spon ve
Wheler adlı seyyahlardır. Spon ve Wheler,
Efes’e giderken uzaktan gördükleri Bizans
Kalesi duvarlarının Metropolis’e ait olduğunu
yazmışlardır.
götürüp ülkesine geri dönmüş ve Metropolis
bir kez daha unutulmuştur.
1950 - Bayraklı’da (Eski İzmir) kazılara katılan
İngiliz arkeolog J. M. Cook, bir günlüğüne
Metropolis’e uğramış ve izlenimlerini çok
kısa bir şekilde yazmıştır.
1971 - Metropolis’i uzun bir aradan
sonra tekrar çalışma programı içine alan
1860 – Bölgeye ilk bilimsel geziyi araştırmacı Avusturyalılar olmuştur. Efes kazılarının
Aristoteles Fontrier yapmıştır.
başkanı Avusturyalı Hermann Vetters, Efes
Müzesi’nde genç bir asistan olarak görev
1895 - Avusturya-Macaristan imparatoru yapan Recep Meriç’e doktora konusu olarak
Franz Joseph’in, Viyanalı Prof. Dr. Otto Metropolis’i çalışmasını önermiştir.
Benndorf’u Efes’te imparatorluk adına kazılar
yapmakla
görevlendirmesinden
sonra, 1989 - İlk araştırma ve tespitlerden sonra
Metropolis Avusturyalıların ilgisini çekmiştir. Selçuk
Arkeoloji
Müzesi
Müdürlüğü
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün İzmir’de tarafından Recep Meriç’in Bilimsel Danışman
bir şube açmasının ardından; Enstitü’den olarak katılımıyla 1989 yılında Metropolis
Josef Keil 1. Dünya Savaşı başlayıncaya kazılarına başlanmıştır. kadar İzmir’de ayrıntılı incelemeler yaparak
dönemin gözde araştırma konusu olan 1990 - Yapılan kazılar sonucu, yaklaşık
seyirci
kapasiteli
tiyatronun
yazıtları toplamaya çalışmıştır. Bu arada yolu 4000
sahne (skene), oturma
yerleri (cavea) ve
Metropolis’e de düşmüş; bulduğu yazıtları
ve gördüğü kadarıyla kent kalıntılarını oyun alanı (orkhestra) ortaya çıkarılmıştır.
-sınırlı da olsa- küçük bir monografi halinde
1992 - Bakanlar Kurulu Kararı ve T.C.
yayınlamıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları
1914 - 1. Dünya Savaşı patlak vermek ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile Prof.
üzereyken Enstitü’nün kapatılması talimatı Dr. Recep Meriç kazı başkanı olarak
derinleştirmiş;
Torbalı
üzerine Josef Keil, Enstitü kitaplığını Atina’ya araştırmalarını
63
METROPOLİS
METROPOLİS KAZILARI KRONOLOJİSİ
TP
Belediyesi’nin desteği ve Sabancı Vakfı’nın
sponsorluğunda 14 yıl (1992-2006) boyunca
tüm bölge sistematik bir biçimde taranmıştır.
Helenistik yapılar, yazıtlar ve heykellerin
birbiri ardı sıra keşfedilmesiyle, Metropolis’in
Helenistik Dönem’deki önemli kentlerden biri
olduğu anlaşılmıştır.
METROPOLİS
64
TP
2010 - Japon koto sanatçısı Atsuko Suetomi
ve mezzo-soprano Serpil Solmaz 22 Ekim’de
antik tiyatroda muhteşem bir konser verdiler.
2013 - Kazı çalışmalarında gün ışığına
çıkarılan ayak izleri arkeologları şaşırtmış,
2 bin yıl öncesine ait izlerin bir oğlağa ve
onu kovalayan çocuğa ait olduğu tahmin
edilmiştir.
2001 - Tiyatronun alt bölümünü kapsayan
Konservasyon ve Restorasyon Projesi
2014 – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
tamamlanmıştır.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
2004 – Metropolis’in bugünlere ulaşmasındaki Müdürlüğü antik şehrin müze olarak açılması
baş aktör ve ilk kazı başkanı Prof. Dr. Recep konusunda üst yapı çalışmalarını bütçelemiş
Meriç 160 sayfalık “Metropolis Ana Tanrıça “Metropolis Örenyeri Karşılama Merkezi
Kenti” çalışmasını Türkçe ve İngilizce kitap ve Gezi Güzergahı Projesi” kapsamında
olarak yayınlamıştır.
tuvaletler, giriş-çıkış kapıları, dinlenme
alanları, hediyelik eşya satış yeri, kafeterya,
2007 - Çalışmalar Torbalı Belediyesi, otopark, gezi yolları ile ören yeri çalışmaları
Sabancı Vakfı, Metropolis Sevenler Derneği tamamlanmak üzeredir.
(MESEDER) ve T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel 2015 – 25 yıldır sürdürülen kazılar sonucu
Müdürlüğü’nün katkılarıyla ve bayrağın Prof. ortaya çıkarılan antik tiyatro, peristyle teras
Dr. Recep Meriç’ten öğrencisi Celal Bayar evler (peristyle), akropol, stoa (sütunlu
Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. galeri), bouleuterion (meclis binası) 3 Roma
Dr. Serdar Aybek’e devri ile uzman bir ekip hamamı, gymnasion (spor salonu), devlet
tarafından sürdürülmektedir.
agorası, dükkanlar, genel tuvalet (latrina),
avlulu evler (atrium), kale, sokaklar gibi antik
2008 - Araştırma ve kazılarda, hamamın şehrin dokusunu oluşturan yapıların yanısıra
doğusundaki düzlükte kare formlu bir hamam Torbalı’nın simgesi olan “İkiz Kızlar Heykeli
(palaestra) ortaya çıkarılmıştır. Metropolis’in ve Kartal Başı” dahil 10 binin üzerinde eser
spor merkezlerinden biri olan bu alanın ile Metropolis Antik Şehri’nin “açık hava
çevresindeki sütunlu galerilerin tabanlarının müzesi” olarak ziyarete açılması bekleniyor.
geometrik mozaik döşemelerle kaplandığı
tespit edilmiştir.
I ‘Metropolis
MEMLEKET İSTERİM
Cahit Sıtkı TARANCI (1910-1956)
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
TP
KUŞÇUBURUN
Hayati ATEŞ - Muhtar
Kuşçuburun’umuz, Torbalı köyleri arasında
ilçe merkezine en yakın köylerden biri
olmasına karşılık hep ilçenin uzağındaymış
gibi
algılanmıştır.
İzmir-Aydın
asfaltı
üzerindeki köyümüz dağın eteği ve kısmen
de ovaya olan yerleşimiyle yıllar yılı sessizsakin bir ilgisizliği taşıya gelmiştir.
67
KÖYLERİMİZ
Kuşçuburun, tarihi boyunca kendine has
yerleşim geleneğiyle tarihi bir sıçrama
yapamamıştır. 90’lı yıllardan 2000’li yıllara
kadar Yazıbaşı beldesinin bir mahallesi
olarak varlığını sürdürmüş, en son 2009 yerel
seçimler öncesindeki kanuni düzenlemeler
sonucuna göre Torbalı’nın bir mahallesi
olmuştur. Son nüfus sayımındaki rakamla
Köyümüzün adı kendinden çok ilgi çekmiştir. nüfusumuz 2025 kişidir.
Mutlaka bir kuruluş öyküsü vardır ama
biz bilmiyoruz. Köyümüz, sert poyraz Ben muhtar olarak zirai faaliyetlerin daha
rüzgârlarına karşı tepe nedeni ile kısmen teknik ve daha verimli yapılması için
korunaklıdır.
insanlarımızı dilim döndüğünce aydınlatmak
ve yönlendirmek için çalışıyorum.
Kuşçuburun köyümüz İzmir-Aydın asfaltının
yoğun trafik akışına tanıklık eder yıllar yılı. Yine İzmir yönünden gelişte yolun solunda
İzmir-Aydın Otobanın yapılması ile köy kalan köyün tepelik alanı içerisinde bulunan
içinden geçen yoğun trafik akışı bir nebze bir taş ocağı vardır, terkedilmiş vaziyette.
azalmıştır. Yine de köyümüzü boydan boya Yıllar öncesindeki Torbalı’da inşa edilen
yaran asfaltın her iki yakasında gece gündüz evlerin pek çoğunun temelinde, bu taş
gelip geçenleri selamlayan köyümüz sakinleri ocağından çıkarılan taşlar kullanılmıştır. Çok
için eski dingin günler tatlı birer anı olmuştur. önceleri, köyün tüm evleri kerpiçten olmakla
birlikte, avlulu evler beyaz (kireç) badanalı idi.
İzmir yönünden gelişte, yolun sağ tarafında Evlerin duvar altlarına çivit boya ile mavi renk
kalan düz alandaki yerleşim alanında köy kuşaklar çekilirdi. Köye Torbalı yönünden
camisi ile köy ilkokulumuz bulunmaktadır. girişte yol biraz sola viraj alır. Sağda yüksek
Yine yol üzerinde düğün-dernek için bir kahve vardır. Köy ahalisinin yoğunlukla
kafeteryamız mevcuttur. Asfaltın iki tarafında oturduğu kahve, köy camiine yakın olan Dut
akaryakıt istasyonları, bakkallar, kahveler, ağaçlı kahvedir.
nalbur, lokanta vb.. ticarethaneler yer
almaktadır.
Sanayileşmenin ülkemizde verimli topraklar
TP
üzerindeki ilerleyişi Kuşçuburun’da da
etkisini göstermiş; son yıllarda köyümüz
etrafındaki sanayi kuruluşu sayısı artmıştır.
Eskinin tütün tarlaları, binlerce metrekarelik
fabrika ve işletmelere dönüşmüş durumdadır.
Yaşadığımız süreç içinde, tipik bir Ege yörük
köyüdür Kuşçuburun’umuz…
KÖYLERİMİZ
68
TP
anlatılırdı. Seydiköy (Gaziemir)’ün Kurtuluş
Savaşı sonrasındaki ilk muhtarı olan Arnavut
Yusuf, Vali Kazım Dirik ile karşılaşır ve
düşüncelerini söyleme fırsatı bulur. Arnavut
Yusuf, Vali Paşa’nın memleketlisidir.
- “Paşam yol köyün içinden geçerse yolculuk
yapan gelip geçen insanlar burada bir kahve
Kuşçuburun, çok önceleri bir tren istasyonuna içer para bırakır. Köy için iyi olur” der.
sahipmiş. “Terkedilen mekânlar, çabuk ölür”
düşüncesinin canlı bir örneğidir Kuşçuburun Vali Paşa Arnavut Yusuf’un düşüncesine
istasyonu… Son dönemde ülke genelinde önem verir. Yolun keşif çalışmaları sırasında
ulaşımın tekrar raylı sisteme doğru geçen bu konuşma İzmir-Aydın yolunun
meyletmesi ile İzmir’e has çaplı bir demiryolu Kuşçuburun köyünün içinden geçmesini
projesi olan İZBAN’ın, İzmir’i kuzeyinden- kesinleştirir.
güneyine bağlama umudu doğmuştur. Her
Arnavut Yusuf; İzmir’in sıcak havasına
ne kadar yıllar öncesindeki eski istasyonu
dayanamayarak vefat eden eşi Cevahir’in
hafızalarda kalmışsa da bu gün için artık
kaybından sonra, 2.evliliğini Kuşçuburun’dan
İZBAN’ın Kuşçuburun istasyonu yeni ümit
yapmış ve bir müddet Kuşçuburun’da
ışığımızdır.
oturmuştur. Yeni evliliğinden üvey kızı Emine
Kuşçuburun’un içinden geçen İzmir-Aydın köy ahalisinden Gülizar Çakaloğlu’na abla
asfaltı Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, diyerek yıllarca kendisini ziyaret etmiştir.
Atatürk’ün Rumeli’den arkadaşı olan İzmir Daha sonra aile tütüncülük yapmak üzere
Valisi Ohri’li Kazım Dirik Paşa tarafından Dirmil (Korucuk) Köyüne yerleşmiştir.
yaptırılmıştır. Ayrancılar’dan sonra Aydın’a
Köylülerimiz çalışkan ve uyumlu insanlardır.
ilerleyecek olan yolun yapımı ile ilgili
Köyümüzde kavga-hırsızlık vb.. hadiseler
çalışmaları kontrol etmek için, Vali Kazım
pek olmaz. Toplumca tasvip edilmeyen
Dirik’in bizzat kendisinin Kuşçuburun’a
herhangi bir olumsuzluk içinde bir köy ferdini
geldiği ve köyümüzün ileri gelenleri ile
göremezsiniz. Bu yıllardan beri köyümüzün
görüştüğü yaşlılarımız tarafından eskiden
değişmeyen bir özelliğidir. Evvel
Zaman
İÇİNDE
Torbalı...
TP
BİR
TORBALI
SEVDALISI
Prof. Dr.
Recep MERİÇ
(Metropolis Kazıları Onursal Başkanı)
DOĞUM TARİHİ
l 10.10.1944
DOĞUM YERİ
l Diyarbakır
EN SON BİTİRDİĞİ OKUL l Viyana Üniversitesi
MESLEĞİ
l Arkeolog - Öğretim
Üyesi
EN SEVDİĞİ ŞEHİR
l İzmir - Alaşehir
EN SEVDİĞİ YEMEK
l Ege Yemekleri
METROPOLİS’TE
YAŞAMAK İSTER
l Zaten Yeniköy’de
evim var. Metropolisli
sayılırım.
MİSİNİZ? NEDEN?
MÜMKÜN OLSAYDI;
l Apollonios ile aynı
METROPOLİS’TE
masayı paylaşmak
KİMLERLE AYNI MASAYI isterdim.
PAYLAŞARAK YEMEK
YEMEK İSTERDİNİZ?
SİZCE TORBALI’NIN
l 1.Plansız büyüme,
EN ÖNEMLİ 3 SORUNU
2.Dünyanın en verimli
NEDİR?
tarım arazilerinin
giderek yok olması,
3.Çok katlı yapılarla
“büyümek” olgusunun
yanlışlığı.
TORBALI DENİNCE
AKLINIZA GELEN 3
KELİME NEDİR?
l Metropolis
Metropolis
Metropolis
TP
HEPİMİZ İÇİN İLKYARDIM
İlkyardım’ın amacı, genel kuralları nelerdir?
Ülkemizde
hergün
onlarca-yüzlerce
insanımız ilk yardım hatalarının kurbanı
olmakta.Biliyoruz dediğimiz bir çok şeyi
ya yanlış biliyoruz ya da eksik.Lütfen, ne
kadar bilirsek bilelim bilgimizi yenileyelim
ve denetleyelim. Unutmayalım ki; ilk yardım
hayattır.Ilk yardım hayat kurtarır.
İlk yardım nedir?
İlk yardım, herhangi bir kaza yada yaşamı
tehlikeye düşüren bir olayda,
sağlık
görevlilerinin tıbbi yardımı sağlanıncaya
kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun
daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla olay
yerinde, tıbbi araç ve gereç aranmaksızın
mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız
uygulamalardır
İlk yardımın öncelikli amaçları şunlardır:
1. Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini
sağlamak,
2. Hasta ya da yaralının durumunun
kötüleşmesini engellemek,
3. İyileştirmeyi kolaylaştırmak.
İLKYARDIM
74
TP
İlk yardımda temel uygulamalar, koruma,
bildirme ve kurtarma (KBK) olarak üçe
ayrılmaktadır.
İlk yardımın genel kuralları ise şunlardır:
1. Paniğe kapılmamak,
2. Kaza yerinin güvenliğini sağlamak,
3. Gereksiz kalabalığı uzaklaştırmak,
4. Olabildiğince çabuk davranarak yaralının
durumunu değerlendirmek (bilinç yerinde
mi, soluk alıyor mu, kanama var mı, kırık
varmı vb.. tespiti),
5. Ambulans çağırmak.
İlk yardım çantalarımızı/dolaplarımızı gerek
otolarımız gerekse ev ve işyerlerimizde
belirli aralıklarla kontrol etmeli ve içindekileri
güncellemeliyiz.
Bir ilk yardım çantasında/dolabında
bulunması gerekenler;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Steril gazlı bez
Sargı bezi
Pamuk
Oksijenli su
Alkol
Tentürdiyot
Plaster
Çengelli iğne
Makas
El feneri
Kalem
Elastik bandaj
an
ayıd a
s
m
eki yardı ve
d
z
mü
ilk ar
lı
Önü ren
yl
ıntı
r
a
l
y
a
o
a
itib
u
arı ağız.
l
n
a
o
k
ulam alac
uyg ak ele
olar
“Bu sayfada tanıtılmasını
istediğiniz kitapları lütfen
künyedeki dergi yönetim
merkezimize gönderiniz.”
TORBALI KİTAPLIĞI
75
TP
KİBRİT OYUNU
76
TP
3 KARE
Yukarıdaki şekilden öyle 3 kibrit oynatın ki 3 kare olsun.
Doğru cevap gelecek sayımızda.
Torbalı
ostası
P
İSRAFLA MÜCADELEDE ELELE
İŞVERENİ ÇILDIRTAN SORUNLAR
Torbalı Postası Etkinlikleri-2
FAZLA MESAİ,
REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİ,
İŞ SÖZLEŞMESİ FESHİ,
DIŞ TİCARET SÖZLEŞMELERİ,
BATIRAN SÖZLEŞMELER,
İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI,
GİZLİLİK ANLAŞMASI (SIR SAKLAMA BORCU),
ÇALIŞANINIZLA HUKUKA UYGUN VEDALAŞMAK,
NAYLON FATURA VE VERGİ SUÇLARI
i
r
e
l
i
r
e
n
Ö
üm
MALİ MÜŞAVİR-AVUKAT İLE İLİŞKİLERİNİZİN
DEŞİFRESİ
z
ö
Ç
n
a
d
r
a
l
n
a
m
z
U
Yarım günlük seminer
Torbalı’da
Organizasyon:
Ayrıntılar önümüzdeki sayıda
TP
ABONE
OLUN
Torbalı Postası’na abone olmak çok kolay!
Banka Havalesi ile
Abonelik bedeli olan KDV dahil 60 TL’yi BFE Danışmanlık ve Dış Tic. Ltd Şti. adına;
Kuveyt Türk İzmir Şubesi TR96 0020 5000 0005 5134 0000 02 IBAN No’lu hesaba yatırıp
dekontun fotokopisini aşağıdaki abone formuyla birlikte bize ulaştırınız.
Abone Formu
Kredi Kartı ile
Ad: ....................................................................................................................................... Abone ücreti olarak 60 TL’yi aşağıda belirttiğim
kredi kartı hesabıma borç kaydediniz.
Soyad:................................................................................................................................
Kredi Kartı Cinsi
Adres:.................................................................................................................................. VISAMASTER CARD
Semt:................................................ İlçe:...................................................................... Kart No
Şehir:............................................... Posta Kodu:..................................................
Son Kullanma Tarihi
Telefon:......................................... Mail:....................................................................
T.C. Kimlik Numarası:.............................................................................................
Güvenlik Kodu (*)
İmza
(*) Lütfen kredi kartınızın arka yüzündeki numaranın son 3 hanesini yazınız.
Abone Merkezi: BFE Danışmanlık Dış Tic ve Ltd. Şti.
Mürsel Paşa Bulvarı 1258 Sokak No: 16 Kat: 5
Kahramanlar - Konak - İZMİR
Torbalı Postası Etkinlikleri-3
TP
4 OTURUM - KONU BAŞLIKLARI
Şeytan Üçgeni: Tarım mı, Şehircilik mi, Sanayileşmek mi?
Bir Turizm Değeri Olarak Metropolis
Gelenek ve Görenekleri Koruyarak Geleceğe Yolculuk
Modern Torbalı mı, Model Torbalı mı?
Organ izasyon:
Ayrıntılar önümüzdeki sayıda