Torbalı - Çiçek gibi bir Torbalı için, bir dergiden daha fazlası..
Transkript
Torbalı - Çiçek gibi bir Torbalı için, bir dergiden daha fazlası..
TP www.torbalipostasi.com ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI... SAYI: 1 MART - NİSAN 2015 Torbalı: Nereden Nereye... “TorbalıAdam” Çakırbeyli Köyü Aramızda Araştırması Teknik Öğretmen Gözüyle Atatürk Sanayi Sitesi 10 Torbalı ostası P Merhamet TP Yurtseverlik Özgüven Dürüstlük Misafirperverlik Alçakgönüllülük Cömertlik TP Hoşgörü Temizlik Ahlak TP İyilik TP Barış Sabır Tutumluluk TP Vefalılık Sevgi Çalışkanlık Dayanışma Sorumluluk Değerler Ağacı DEĞERLERİNİ YAŞAT Kİ, DEĞERİN ARTSIN... Yardımlaşma TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP TP Zekeriya ŞİMŞEK l Genel Yayın Yönetmeni HOŞGELDİNİZ... 30 ilçeli İzmir’imizin büyükşehir sınırları içindeki 21 ilçesinden nüfus yoğunluğu bakımından 9. büyük ilçesidir Torbalı’mız. Rivayettir ki, adını antik çağın ünlü şehri Metropolis (diğer adıyla Tripolis)’ten almış ve tarihin bilinen devirlerinden bugüne birçok uygarlığa merkezlik yapmıştır. Cumhuriyet sonrası 1926’da ilçe, 1927 yılında ise belediyelik olan 603 kilometre karelik bir alanda 150 bini aşan nüfus ile 22 köye sahip Torbalı’mız; 1980’ler sonrası İzmir’in en büyük sanayi merkezine dönüşmüştür. Philip Morris, Camel, Opel, Özgörkey, Alfemo, Merinos, Tukaş, Dr.Oetker, İşbir Sünger, Sun Tekstil, Tat vb.. birçok firma ilçemize gelmiştir. Ilçemizde sanayi üretiminin çoğalması ile tarım ve hayvancılık yapılan arazilerin değeri artmış; sanayinin “doğumu”, tarım ve hayvancılığın “ölümü” sonucunu getirmiştir. Nüfusu hızla artan ilçemiz, dışardan çok yoğun göç almış ve almakta olup; yerli halkımızda köylerini terk edip ilçe merkezine göçerek “şehirli” olmuştur. Sanayi kuruluşlarımız halihazırda verimli tarım alanlarını “tüketerek” gelişmeye devam etmektedir. Bir ülkemiz klasiği olarak çarpık şehirleşme ilçemizde “tavan” yapmış; yerel yönetim, planlı kalkınma bağlamında sürece yönlendirici bir katkı sağlayamamıştır. Torbalı Postası olarak çıkış amacımız; geçmişle gelecek arasında köprüler kurarak insanımızda “yerel şuur”u yeniden canlandırmak, tarım ve hayvancılığı yeniden gündeme taşıyarak 22 köyümüzün sesi olmak ve yaklaşık 700 sanayi kuruluşu ile ülkemiz ekonomisine 20 milyarın üzerinde vergi üreten ilçemizin bölge coğrafyasında ve siyasetinde hakettiği yeri almasına katkı koymaktır. Dergimiz, günlük çekişmelerin arenası değil ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI’nın sözcüsü olacaktır. Torbalı’nın, Torbalılı’nın sesi “ezelden” beri hep kısıktır. Bu “ebede” kadar böyle olmasın istedik. Şairin dediği gibi “Öz yurdunda garipsin…” olmayalım artık. Neden Torbalı Postası? Adımızı seçerken birçok seçenek içinden Torbalı Postası’nda karar kıldık. Hem geçmişi unutmamak adına hem de tüketilen, moda bir isim olmasın istedik. (Torbalı Postası ismiyle 1959 yılında 33 sayı olarak Atiye Çatalkaya tarafından ilçemizde bir günlük gazete yayımlanmıştır. Emeği geçenleri burada saygıyla anıyoruz.) Evet, bebek doğdu. Yolumuz uzun ve iddialıyız. Önümüzdeki sayıda buluşmak üzere… Muhabbet ile kalın… TP ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI... SAYI: 1 MART - NİSAN 2015 10 Yayıncı BFE Danışmanlık ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Tüzel Kişi Temsilcisi ve Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) Zekeriya ŞİMŞEK Yayın Danışmanı Halil GÜNGÖR İçerik Hazırlık, Reklam ve Abone İşleri Markaklinik tarafından koordine edilmektedir. Hukuk Danışmanı Av. Nevin EKER BİLGEN İstanbul Temsilcisi N. Fatih ŞİMŞEK Ankara Temsilcisi Zeynel ŞİMŞEK Yönetim Merkezi Mürselpaşa Bulvarı 1258 Sokak No.16 K.5 Kahramanlar, Konak - İZMİR T.0232.4418880 F.0232.4412649 M. info@torbalipostasi.com Reklam Rezervasyon: 0555 5020182 Abone Yıllık abone bedeli 60 TL’dir. Abone bedeli yatırıldığı tarihi takip eden 6 sayı için geçerlidir. Banka Bilgileri BFE Danışmanlık ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Kuveyttürk-İzmir Şubesi TR96 0020 5000 0005 5134 0000 02 Baskı İLKAY MATBAACILIK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Gökdere Cad. No: 27 Gökdere Köyü Bornova – İZMİR T. 0232.374 74 00 Baskı Tarihi 27 Şubat 2015 Yayın Türü Yerel, Süreli, İki Aylık ISSN 2148-7642 Torbalı Postası, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Makale ve reklamların hukuki sorumluluğu sahibine aittir. TP www.torbalipostasi.com ÇİÇEK GİBİ BİR TORBALI İÇİN... BİR DERGİDEN DAHA FAZLASI... SAYI: 1 MART - NİSAN 2015 10 Torbalı: Nereden Nereye... “TorbalıAdam” Çakırbeyli Köyü Aramızda Araştırması Teknik Öğretmen Gözüyle Atatürk Sanayi Sitesi REKLAM İNDEKSİ * Bolulu Hasan Usta 46 * Çizgi Yazılım 73 * Demircioğlu Gömlekleri 23 * Ege Ev 58 * Ege Patent AK * Ekol K.B.B. 18 * Flies’Inn Karasinek Tuzağı16 * Gübretaş 14 * KayaRock Spor Aletleri 38 * Kedi Kültürsanat 78 * Lion Jeans 29 * Mertsit Büro 72 * Metropolis Sigorta 53 * Neobi Tohumculuk 22 * Özkoç Turizm 28 * Sanat Metal 37 * Saygın Çim 52 * Star Mobilya 51 * Uçteks İş Elbiseleri 17 * Walk In 62 * Yapıcıoğlu Mangal 15 Yeniden Kullanın Geri Dönüştürün! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. TORBALI POSTASI, ağaç kesimlerini azaltmak üzere okuyucularını geri dönüşüme teşvik etmeye çağırıyor. 05 08 09 10 11 12 19 24 30 39 40 43 47 54 55 59 63 66 67 70 71 74 75 76 Torbalı Kaymakamı Aydın Memük ile Söyleşi “TorbalıAdam” Köy Kahvesinde “TorbalıAdam” Esnaf Kahvesinde FotoSöz: İçimizden Biri Kalem Efesi Gelenekten Geleceğe Köprüler Kurmak Torbalı’da Eğitime Genel Bir Bakış Halk Üniversitesi: Radyasyon ve Yaşam Çakırbeyli Köyü Araştırması Aklınızda Bulunsun Tarım İşçilerinin İş Hukukunda Yeri 10 Soruda Organik Yumurta Torbalı Zeytinciliğinin Sorunları Sanayide Marka Tescilinin Önemi Başarı Öyküsü: Ege Ev Ürünleri Teknik Öğretmen Gözüyle Atatürk Sanayi Sitesi Metropolis Antik Şehri: Dün, Bugün, Yarın Şiir: Memleket İsterim Köylerimiz: Kuşçuburun Evvel Zaman İçinde Torbalı Bir Torbalı Sevdalısı: Prof Dr. Recep Meriç Hepimiz İçin İlkyardım Torbalı Kitaplığı Kibrit Oyunu Torbalı Postası Etkinlikleri-1 KAYMAKAM AYDIN MEMÜK: “BAHAR ÇİÇEĞİNİ AÇTIRAN NİSAN YAĞMURLARIDIR.” Bugünkü şehircilik ve tarımsal faaliyetler dokusu itibariyle Torbalı’nın geleceğine dair bir değerlendirme yapar mısınız? TP Torbalı, tarihin bilinen devirlerinden itibaren çeşitli uygarlıkların merkezi olan önemli bir yerleşim birimidir. Geçmişte Torbalı; coğrafi konumu, Küçük menderes Havzası’nda verimli topraklara sahip oluşu ve ticaret yollarının kavşak noktasında olmasından dolayı farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde ise ilçemiz; ulaşım imkanları, bulunduğu konum ve bereketli topraklarının doğal sonucu olarak tarımın ve sanayinin hızla gelişmesi sayesinde Türkiye’nin her tarafından göç almış, böylelikle çok hızlı bir gelişme ivmesi yakalamıştır. Bu nedenle Torbalı, geçmişte olduğu gibi birçok kültürü bir arada bulunduran renk skalası zengin bir kent konumuna gelmiştir. KAPAK KONUSU 6 TP tüm halkımız sahip çıkmalıdır. Hedefimiz, Metropolis’i yakınımızdaki Selçuk ilçesi turizm değerleriyle entegre edip Kuşadası üzerinden gemiyle gelen turistler için önemli bir destinasyon yapmak ve oluşturmaktır. 2015 yılında Metropolis’in turist ziyaretine açılması ile ilçemizde bir turizm gündemi ve kültürü oluşacaktır kanaatini taşımaktayım. Bu konuda biraz zamana ihtiyacımız vardır. Metropolis’i tur operatörlerine tanıtacak çalışmalar yapmalıyız. Torbalı’nın kronik sorunları karşısında Kaymakamlık olarak çözüm çalışmalarınız nelerdir? TP 2013 yılı yatırım programı çerçevesinde yer alan birçok projeyi tamamlamış bulunuyoruz. Torbalı’nın köylerini modern ve yaşanabilir güzellikte cazibe merkezi haline getirmek Geçmişten günümüze önemli bir tarım kenti için yatırım programımızdaki hedeflerin olan ilçemiz bu özelliğini korumaktadır. birçoğunu gerçekleştirdik. Ege’nin önemli yatırım ve istihdam merkezi Torbalı’nın yine en büyük sıkıntılarından olan Torbalı, sanayileşme sürecini hızla birisi olan imar sorunu konusunda işadamları tamamlamış, yurt içine ve yurt dışına çeşitli ve yatırımcılarımızın ruhsatlandırılması ürünler pazarlayan bir ilçe konumuna için çeşitli girişimlerimiz oldu. Olumlu bir ulaşmıştır. Bugün vergi sıralamasında sonuç alma yolunda ilerliyoruz. Ben de Torbalı’nın İstanbul, Ankara, Kocaeli ve konunun takipçisiyim. Bir an önce sorunu İzmir’den sonra 5. sırada oluşu ilçenin çözüp, yatırımların sürmesini ve istihdamın başarı periyodunu yakalamasının önemli bir artmasını amaçlıyoruz. İlçemizin bir başka göstergesidir. değeri yüksek okulumuzun ise fakülteye Tarım, ticaret ve sanayideki bu sevindirici dönüştürülmesi noktasında taleplerimiz var. gelişmelerin yanında farklı kültürlerin karışıp Şu an mevcut olan binamız çok kullanışlı ve kaynaştığı kültür mozaiği olan Torbalı geniş bir alan içinde yer alıyor. gerek kültürel değerlerimizin korunmasında Torbalı’ya yapılacak yatırımlar için tüm gerekse geliştirilmesinde önemli bir konuma kurumlarla işbirliği yapmakta ve her türlü sahiptir. imkânı kullanmaya çalışmaktayız. Mevcut Güzide ilçemiz Torbalı, hızla büyüyüp okullarımızın ve camilerimizin restorasyonu gelişirken, yaşadığımız yerin tam anlamıyla konusunda Torbalı Belediyesi ile ilişkilerimiz farkında olmanın önemini kavramak yurttaş çok iyi ve gereken desteği görüyoruz. olarak hepimizin görevidir. İlçenin geleceğine yapacağımız yatırımlar TP Metropolis bir turizm değeri olarak kadar geçmişin izlerini de korumak adına çalışmalar yapıyoruz. sizce nasıl yönetilmelidir? Metropolis gerek ülkemiz gerekse Torbalı’mız Göreve başladığımdan bugüne kadar ilçenin için çok önemli bir turizm değeridir. Buna sorunları hakkında geniş bilgi sahibi oldum ve sorunların çözümü aşamasında da her Son olarak söylemek isterim ki; Torbalı çok büyük bir ilçe ve her geçen gün gelişimini sürdürmektedir. Bu gelişim devam ettiği sürece sorunlar olacaktır. Biz bu sorunların en hızlı şekilde çözümü için buradayız. 23.04.2013 tarihli “İzmir İli Torbalı İlçesi Yürütülmekte Olan Belli Başlı Çalışmalar, Yatırım Faaliyetleri ve Sorunlar” raporumuzda belirttiğimiz üzere; Pancar Organize Sanayi Bölgesi altyapı çalışmaları, 1996’da kurulmuş olan Torbalı Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapı çalışmaları, Organize Sanayi’ye İzmir-Aydın Otoyolundan giriş verilmesi çalışmaları, yeni Torbalı Devlet Hastanesi yapımı çalışmaları, ilçemiz sınırlarında bulunan Fetrek Çayının ıslahı çalışmaları, ilçemizde trafik açısından büyük sıkıntı yaratan ve zaman zaman meydana gelen ölümlü trafik kazalarının önlenebilmesi için gerekli yol, köprü, kavşak ve sinyalizasyon yatırımlarının hayata geçirilmesi, Metropolis Antik Kent ören yerinin turizme kazandırılması, Hükümet Konağı’mız yaklaşık 30 yıllık bir bina olup ilçemize yeni bir Hükümet Konağı kazandırılması, köylerimizin talep ettiği sulama göletlerin yapımı, öğrenci yurdu ve yeni okul ile ek derslik yatırımlarının takibi, ilçemize modern bir öğretmenevinin yapımı, ilçe merkezine Halk Eğitim Binası yapılması önemle, özenle takibini ve kontrolü yaptığımız işlerimiz ve görevimizdir. 7 Umarım ki; bu çalışmanız daha sonradan yapılacak çalışmalara kılavuz olur. KAPAK KONUSU türlü girişimin yanında ve destekçisiyim. Unutulmamalıdır ki; “Bahar Çiçeğini Açtıran Nisan Yağmurlarıdır.” TP Görev süreniz içinde Torbalı’da yaşadığınız ve sizi çok etkileyen bir anınızı anlatır mısınız? TP Anımız çok tabii. İnşallah bunları bir daha ki görüşmemizde anlatırız. Son söz olarak Torbalı Kaymakamı olarak ilçemizin gelişimi ve tanıtılmasında her güzel işin öncüsü ve destekleyicisi olması dileğiyle TORBALI POSTASI’na yayın hayatında uzun ömürler diliyorum. yok olmakta. İzmir’den Torbalı’ya girişte yer alan çok verimli tarım arazilerinin son 15 yılda hızla yok olup yerini fabrikalara ve toplu konutlara bıraktığını görmekteyiz. Çiftçilerimiz yıllardır şu üç sorunla cebelleşmekte: 1-Tarım arazilerinin miras yoluyla sürekli bölünmesi, 2- Üretim maliyetlerinin artması, 3-Ürünlerini doğrudan tüketiciye ulaştıramamak. ÇARE: KOOPERATİFÇİLİK Çakırbeyli köyünde Kenan’ın kahvede çayımı yudumlarken etrafı kolaçan ediyorum. Hükümet kurup-yıkandan tuttuğu takımı şampiyon yapan teknik direktör pozisyonuna kadar köyümden insan manzaraları renk renk… Yan masadaki amca “rençberlik bitti” diyor. Diğer masada oturan abi çayından bir yudum alarak elindeki gazeteyi gösterip gördünüz mü bak: “Birleşmiş Milletler 2014’ü “aile çiftçiliği yılı” ilan etmiş, bizim hiç haberimiz olmadı” dedi… Bizim köylümüzün en büyük derdi kollektif iş yapma anlayışının gelişmemiş olmadır. Bakın gelişmiş ülkelere tarımda koopratifleşme ile neleri başarmışlar… GÜNCEL 8 TP Bu arada sohbetimiz hararetlendi ve başladık karşılıklı anlatmaya... Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl 30 milyon hektara varan tarım arazisi yani İtalya büyüklüğündeki verimli araziler yok olmakta. Saatte 300 çocuk yılda tam 2 milyon çocuk ise açlıktan hayatını kaybetmekte. Peki Türkiye’de durum nedir? TZOB’nin verilerine göre ülkemizde tarım arazileri 1995– 2013 yılları arasında % 11.3 azalarak 26.83 milyon hektardan 23.81 milyon hektara gerilemiş. Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizin ve ilçemizin tarım arazileri hızla yok olurken geleceğimizde Köylerimizde bölünen tarım arazilerini aileler birbirinden ayrı işlemekte; bir traktörün yapacağı işi dört hatta beş traktör ile yapmaktalar. Bu durum üreticinin hem mazot maliyetini artırmakta, hem de zaman kaybı yaşanmaktadır. Aynı sıkıntı ürünün ilaçlama ve işçilik maliyelerinin artmasına neden olmakta. Tüm bunlarının yanında tüccar ve aracılardan kaynaklanan ciddi sıkıntılar yaşanıyor… Köylülerimizin binbir zahmetle ürettiği ürün aracılar tarafından değerinin çok altında satın alınırken aynı ürün büyük marketlerde astronomik fiyatlarla raflarda yerini alıyor. Ne çiftçilerimiz hak ettiği kazancı elde edebiliyor ne de şehirlerde yaşayanlar kaliteli ve ucuz gıdaya ulaşabiliyor. Aslında tüm bu sorunların çözümü köylülerimizin genlerinde var. Çİftçilerimiz yıllar yılı “imece usulü” ile yukarıda bahsettiğimiz sorunları bir noktaya kadar çözebilmiştir. Oysa ki, topraklar birlikte işlenip daha iyi kazanç sağlamak için, kendi topraklarımızda işçi durumuna düşmemek için, tüketicilerin daha kaliteli ve uygun fiyatlara gıda ürünlerine ulaşabilmesi için kooperatifçik çok büyük önem arz etmekte. Kooperatifçilik sadece çiftçilerimiz için değil dev marketler karşısında her geçen gün kan kaybeden esnaf içinde büyük önem taşıyor. Çiftçi kardeşim “çare kooperatifçiliktir.” Önümüzdeki sayıda bir başka köy kahvesinde buluşuncaya kadar... Tarlanızda ve sofranızda bereket eksik olmasın… GÜNDEM FOKUR FOKUR - Belediyenin arkasındaki Tosunpaşa çay ocağında mola verdim. Garson beyefendiye bir çay lütfen “ince belli bardakta” olsun dedim. Çayımı beklerken insanları ve etrafı seyretmeye başladım. Bir başkası söze girdi. Geçenlerde gazetede okudum. İlçemizin “adam gibi” bir ilçe olması için şu temel sorunları bir an önce çözmeli diye. Şuraya cebimdeki deftere not ettiydim, size okuyayım da dinleyin: - Yeni mezarlık lazım. - ÖSS sınavlarının ilçemizde de yapılması lazım. Anlayacağınız hem Torbalı’nın hem de esnaf kahvelerinin gündemi fokur fokur kaynıyor. Önümüzdeki sayıda bir başka kahvesinde buluşmak üzere… esnaf İşinizde ve aşınızda bereket eksik olmasın… 9 GÜNCEL Onbeş saniye içinde garson çayımı getirdi. -Çaylar filiz abi, “ince belli bardakta” isteyen sen miydin? -Evet bendim. Yeni okullar ve Eğitim Kampüsü -Afiyet olsun Abi diyerek yanımdan ayrıldı lazım. - Yeni bir hastane lazım. Bende çayımı yudumlarken başladım etrafta - Mesleki Eğitim ve Meslek Lisesi uçuşan “geyiklere” kulak kabartmaya: sorununun çözümü lazım. -Maşaallah başkan süresinin yarısını el - Metropolis ve Torbalı Organize öpmelerde geçirecek herhalde. Sanayi Bölgesi için otoban çıkışı -Yahu şu bonsai illeti bizim buralara da mı yapılması lazım. sıçramış ? -Atatürk Sanayi Sitesi altyapı ve imar -Torbalı’ya acil beş yıldızlı bir otel lazım sorunlarının çözümü lazım. paracıklar hep dışarı kaçıyor. -Bu özel okullarda mantar gibi çoğalıyor Pala bıyıklı bir esnaf abimiz lafa girdi: hayırlısı bakalım sonu keramet mi yoksa Doğru söyledin ama eksik. Bu “can alan bokluk mu yakında anlarız. kavşaklar”ın “kara nokta” olarak belirlenen -Yahu şu İZBAN hattına ne demeli şehri ikiye Ertuğrul, Kemalpaşa, TOKİ kavşaklarındaki ayırdı valla be kızan. araç trafiğinde yaşanan sıkıntılar çözülmeli. -Kırk yıldır burada yaşarım. İki kez ayrıldım Ya o İZBAN Hattı’na ne demeli ilçeyi “Çin buralardan biri üniversite okumak için diğeri Setti” gibi böldü. Kaymakamlık, Hastane de askerlik için. Geçen yıl memuriyetten bir yerde Emniyet Müdürlüğü ve okullar bir emekli oldum. 25 yıl öğretmenlik ve yerde olmaz böyle şey… idarecilik yaptım. Şimdi de 2 yıldır oğlanın manifatura dükkanında yardıma geliyorum Pazarcılık yaptığı halinden anlaşılan esnaf ve fırsat buldukça dolaşıp şehrin nabzını ise; Torbalı Devlet Hastanesi 1965 yılında tutmaya çalışıyorum. Yani şehrimi yeniden yapıldı. Artan nüfusa rağmen hala tek hastane olarak hizmet veriyor. 40 doktor keşfetmeye çalışıyorum anlayacağınız… günde 1.640 hastaya bakıyormuş. Peehh!! Yan masadaki amca: “Duydunuz mu millet? Bu mezarlık hikayesi de çözülmezse İzmir Körfezini bizim sanayi kirletiyormuş.” -Eee, günaydın biz yıllardır söylüyoruz sağdıcım yakında ölülerimizi gömecek bir burada arıtma tesisi şart diye ama dinleyen “çam gölgesi” de bulamayacağız gibi geliyor bana. yok ki. TP TP Çakırbeyli Köyü’nden Servet Başarır O Şimdi Karşıyaka’da Meşhur Kokoreçci TP Kalem Efesi M. Ali KASAP GELENEKTEN GELECEĞE KÖPRÜLER KURMAK Mücahit BAŞARIR KÜLTÜREL MİRAS 12 TP Kürelleşme olgusu yerel değerlerin değerini zenginleştirmektedir. 17 Ekim 2003 tarihinde Paris’te yapılan 32. Unesco Genel Kurul Toplantısında “Dünyada Somut Olmayan Kültürel Mairasın Korunması Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşme metninde “Somut Olmayan Kültürel Miras” kavramı şöyle tanımlanmaktadır: 5. El sanatları geleneği: Usta-çırak ilişkisi ile icra edilen ve yaşatılan zenaatlar, kalaycılık, keçecilik, yorgancılık vb.. “Somut olmayan kültürel miras, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar anlamına gelir. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu somut olmayan kültürel miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur...” Yemek kültürü insanlık tarihi kadar eski. Anadolu coğrafyasında yaşayan insanlar beslenme alışkanlıklarını da bu köklü medeniyet geleneğine borçludur. Bu bağlamda amacımız; Torbalı yöresinin somut olmayan kültürel mirasını geçmişten geleceğe taşımak için köprüler kurmaktır. Torbalı Mutfağından Keşkek Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar ve benzeri etkenler zaman içerisinde mutfak kültürümüzün özgün yapısını ortaya çıkarmıştır. Yöreden yöreye farklılaşan lezzetleri barındıran yeme-içme biçimleri özel günler, kutlamalar ve törenlerde ayrı bir Sözleşmede somut olmayan kültürel miras anlam ve kutsallık kazanmıştır. niteliksel (folklorik) beş başlık altında Torbalı denince akla sağlıklı, insanı fazla toplanmıştır: yormayan, hafif yemeklerden oluşan bir 1. Dilin somut olmayan kültürel mutfak gelir. Özellikle zeytinyağı İzmir mirasın aktarılmasında bir araç işlevi mutfağı’nın olduğu gibi Torbalı Mutfağı’nında gördüğü sözlü anlatımlar ve sözlü baş tacıdır. Ve tabii ki şenlik yemeklerinin gelenekler: Efsaneler, masallar, türküleri değeri ve önemi bambaşkadır. Binlerce yılın maniler, halk hikayeleri, bilmeceler, tekerlemeler vb.. 2. Gösteri sanatları: Aşık atışmaları, orta oyunu, halk oyunları vb. 3. Toplumsal uygulamalar (ritüeller), festivaller: Doğum, sünnet, kına gecesi, asker uğurlama, yas tutma vb.. görenekler, bayram kutlamaları, inançlar vb. 4. Halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili uygulamalar (ritüeller): Geleneksel bir hal almış (forma ulaşmış) halk sağlığı faaliyetleri, fal, nazar, rüya yorumları lezzetini günümüze taşıyan keşkek düğün ve derneklerde listenin bir numarasıdır. Keşkek’in Malzemesi Nelerdir? • • • • • Aşurelik buğday Tavuk veya kuzu eti Tereyağı Tuz Su Keşkek Nasıl Yapılır? Taş dibeklerde döğülerek kabuğu çıkarılmış yumuşak buğdayın, et ile büyük kazanlarda ve bol odun ateşinde iyice pişirilmesi şeklinde yapılan keşkek, kalaylı bakır kazanlarda kıvamına getirilir. Ayıklanmış ve yıkanmış buğday geniş bir tencerenin/kazanın içinde kaynatılır. İyice kaynayan ve ortalarından ayrılan buğdaylar bir süzgeç içine alınarak suyu süzülür ve buğdaylar ezilir. Ayrı bir tencerede kaynayan etlerde, et suyunun YÖRESEL SÖZCÜKLER VE DEYİMLER Yöre insanın yüzündeki sıcak gülücükler, dilindeki yavan anlatımlar, sokaktan alışverişe, düğünden bayrama her mekândaki diyaloglar, ülkemizin içinde barındırdığı kültürel ve yöresel zenginliklerimizi bariz bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Yörede günlük konuşmaların içinde çok sık rastladığımız birkaç sözlükten örneklerle ortaya koyalım istedim. AŞAM: Akşam ALİKSAN: Ali İhsan BADILCAN: Patlıcan BAZAR EKMEĞİ: Somun ekmeği CAVIR: Gavur, yaban, el DARI: Mısır DOMAT: Domates EVLEK: Tarlada iş yapılırken göz ucuyla belirlenmiş küçük parçalar. içersinden çıkarılırak lif lif olacak şekilde parçalanır. Büyük ayrı bir tencerenin içine kaynayan ve ezilen buğdaylar koyularak üzerine etsuyu ilave edilerek karıştırılır. Yeteri kadar et suyu koyulduktan sonra lif lif hazırlanan etler buğdayın içine ilave edilerek karıştırılır. Tahta kepçe ile karıştırılan keşkek, karıştırılırken ezilmeye devam edilir. Sakız kıvamına gelinceye kadar karıştırılarak pişirilir. Yine kalaylı bakır sahanlarda ikram edilen keşkeğin üstüne isteğe göre, salçalı ve kırmızı biberli tereyağı dökmekte adettir. Perşembeleri Torbalı Pazarı’nda dolaşmak ve halk arasındaki diyalogları dinlemek insan için adeta bir meditasyondur: “-Domat dativeecen mi iki gilo? -Dattım dattım. Aliveecen mi? Aha şuracıkta. -Alcem de tobayı aciveecen mi? -Accem de.. Paramı çıkarıveemedim bidakka bekleyiveecen mi? -Bekleyiveririm n’olcek ki.” 13 KÜLTÜREL MİRAS ÇORÇOCUK: Çoluk çocuk TP TORBALI’DA EĞİTİME GENEL BİR BAKIŞ Halil GÜNGÖR Eğitim genel anlamda; çocukların ve gençlerin toplum yaşamına kazandırılması ve birey olmalarında en önemli mihenk taşıdır. Öyle ki; insanın ateşi buluşundan yakın zamanda kuyruklu yıldıza gönderdiği “Philae” uzay aracı modülüne eğitim maceramız devam etmektedir. Eğitim sadece teknoloji için değil bireyin duygusal ve psikolojik gelişimini tamamlaması, her şeyden önce “birey” olabilmesi için bir ön koşuldur. Bu kadar önemli bir unsur olan eğitimde ilçemiz Torbalı ne durumdadır? Torbalı, son 25 yıl içinde yaşadığı sanayileşme, hızlı göç ve genç nüfusun artışı ile eğitim alanında ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu bağlamda devletin eğitim kurumları yanında yeni yeni özel okullar açılmaktadır. Gerek özel okulların devletçe teşviki gerekse “kaliteli eğitime talep” özel okulları her geçen gün biraz daha gündemimize taşımaktadır. Özel okullar konusunda tespitlerde bulunmadan önce ilçemizdeki eğitim profiline şöyle bir bakalım: Tabloda yer alan 2012 yılı rakamlarına göre, eğitim durumu yaşa ve cinsiyete göre ciddi farklılıklar göstermekte; elektronik okur yazarlıkla ilgili net bir bilgi ise bulunmamaktadır. 2014 yılı itibariyle ilçemizdeki okulların dağılımı ve öğrenci-öğretmen sayıları Okul/Kurum 128 Derslik 871 Öğrenci 29.768 Öğretmen 1.607 Derslik Başına Düşen Öğrenci İlkokul + Ortaokul 32 Genel Ortaöğretim 29 Mesleki ve Teknik 36 İlçemizin 1990’lı yıllar sonrasında yaşadığı hızlı gelişmeler sonucu sanayi sektörü aradığı mesleki ve teknik lise çıkışlı ara eleman bulamamaktadır. Bunun yanısıra teknisyen ihtiyacına cevap için sadece Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı olarak 1993 yılında kurulmuş Torbalı Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır. Bu yüksek okulun 365 öğrencisi bulunmakta; okulda ise Sondaj Teknolojisi, Geoteknik ile Endüstriyel Cam ve Seramik Teknolojisi bölümleri bulunmaktadır. Okul, Torbalı’daki mermer sektörü dışındaki sanayi kesimi için bir anlam ifade etmemektedir. 19 3.071; 12,83 % 43; 0,18% 238; 0,99% 5,402; 22,56% 15,187; 63,44% Lise veya Dengi Okul Mezunu Doktora Mezunu Yüksek Okul veya Fakülte Mezunu Yüksek Lisans Mezunu Bilinmeyen EĞİTİM İnsanoğlunun varoluşundan itibaren eğitim hep hayatın merkezinde ve olmazsa olmazları arasında yer almıştır. Çünkü bir ülkede eğitim ne kadar gelişmişse toplumsal gelişme de o denli büyük olmaktadır. TP Aile çiftçiliği ve organik tarımı geliştirmek ve alternatif ürünler yetiştiriciliğine köylümüzü yönlendirebilmek için ziraat teknisyenlerine ihtiyaç duyulmakta; ne yazık ki ilçemizde tarım meslek lisesi bulunmamaktadır. Ayrıca, varoş ve kırsal kesimde yaşayan eğitim alamamış vatandaşlarımıza hizmet vermek amaçlı ilçemiz “halk eğitim merkezleri” yeterli bir organizasyon yapısına sahip değildir. Ege Lisesi, Albaş Prestij Okulları, Albatros Denizcilik ve Veterinerlik Koleji, Turuncu Koleji’dir. Bunların ilçemize katkısı ve eğitim kalitesi için yorum yapmak çok erkendir. Şehirleşmenin ve sanayileşmenin bu kadar yoğun olduğu ilçemizde mevcut eğitim kurumu envanterinin yetersiz olduğu aşikardır. Köylüsünden işçisine, memurundan esnafına, sanatkarından sanayicisine hepimiz için, çocuklarımız için, yarınlarımız için eğitim geleceğimizdir. İlçemizdeki anaokulları ise; Zübeyde Hanım Anaokulu, İnci Hikmet Tözün Anaokulu, Cehaleti önlemenin anahtarı eğitimdedir. Torbalı Anaokulu’dur ve sayısal olarak Bu veçhile, devletimiz öncelikle; meslek yetersizdir. okullarını sayı ve içerik olarak arttırılmalı, Devletlerin bile büyük sıkıntılar yaşadığı Torbalı sivil toplum kuruluşları birlik ve eğitim alanında özel sektörün verdiği uğraş beraberlik içinde üniversitesini kurmak için dikkate değerdir. Özel eğitim kurumları, bir kampanya başlatmalı, ilçe iş dünyası eğitime farklı bir anlayış ve yeni bir nefes ise özel okul yatırımlarını önemsemeli ve getirmiştir. Son yıllarda ilçemizde de 5 özel çoğaltmalıdır. okul kurulmuştur. Bunlar; Olgun Koleji, Mavi İlçemizdeki İlkokullar Gazi İlkokulu Şehit Çavuş Haydar Arda Er Ertingi İlkokulu Ayrancılar İlkokulu Karakuyu İlkokulu Şehit Teğmen Serdar Genç İlkokulu Ayrancılar Atatürk İlkokulu Kazım Paşa İlkokulu Ticaret Odası 80. Yıl İlkokulu Ayrancılar Ege-Koop İlkokulu Kuşcuburun İlkokulu Toki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Cengiz Topel İlkokulu Korucuk İlkokulu Uluğbey İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu Mustafa Çoban İlkokulu Yazıbaşı İlkokulu Çapak İlkokulu Özbey İlkokulu Yeniköy İlkokulu Çakırbeyli İlkokulu Pamukyazı Tamsa Seramik İlkokulu 7 Eylül İlkokulu Dağkızılca İlkokulu Pancar Muzaffer Hanım İlkokulu 80. Yıl Çaybaşı İlkokulu Fatih İlkokulu Subaşı İlkokulu İlçemizdeki Ortaokullar İlçemizdeki Liseler Ahmetli Ortaokulu Mustafa Çoban Ortaokulu Anadolu İmam Hatip Lisesi, Ayrancılar Ortaokulu Necip Fazıl Kısakürek İmam Hatip Ortaokulu Anadolu Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi Ayrancılar Atatürk Ortaokulu Özbey Ortaokulu Atatürk Anadolu Lisesi Ayrancılar Ege-Koop Ortaokulu Pamukyazı Tamsa Seramik Ortaokulu Ayrancılar Çok Programlı Lise Cengiz Topel Ortaokulu, Cumhuriyet Ortaokulu Subaşı Ortaokulu Ayrancılar İmam Hatip Lisesi Çapak Ortaokulu Şehit Çavuş Haydar Arda Er Ertingi Ortaokulu Kız Teknik ve Meslek Lisesi Çetineller Ortaokulu, Şehit Teğmen Serdar Genç Ortaokulu Sağlık Meslek Lisesi Dağkızılca Ortaokulu, Ticaret Odası 80. Yıl Ortaokulu Subaşı Mustafa Topalan Lisesi Fatih Ortaokulu Yazıbaşı Ortaokulu Subaşı Mustafa Topalan Teknik ve Meslek Lisesi Gazi Ortaokulu Yeniköy Ortaokulu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Karakuyu Ortaokulu, 7 Eylül Ortaokulu Ticaret Meslek Lisesi Korucuk Ortaokulu 80. Yıl Çaybaşı Ortaokulu Kuşcuburun Ortaokulu, 21 EĞİTİM Ahmetli İlkokulu TP RADYASYON VE YAŞAM Prof. Dr. Perihan ÜNAK Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Öğr. Üyesi Radyasyon nedir? Yararlı mıdır, zararlı mıdır? Radyasyonsuz yaşam olabilir mi? HALK ÜNİVERSİTESİ 24 TP İyonlaştırıcı ya da nükleer radyasyon kararsız atom çekirdeklerinden salınan gama ışını gibi elektromanyetik dalga enerjisi veya alfa, beta ışını gibi yüksek enerjili parçacıklardır. Özellikle elektromanyetik radyasyon fotonları taşıdıkları enerji miktarına veya bununla orantılı olarak dalgaboyuna göre x ve gama ışınlarından radyo dalgalarına göre değişik özellikler göstermekle birlikte konumuz iyonize veya nükleer radyasyon dediğimiz en yüksek enerjili ve en düşük dalgaboylu radyasyon ve alfa, beta radyasyonu gibi yine yüksek enerjili olan maddesel özellik gösteren radyasyonlar ve çevre ile ilişkileridir. Bu yazının amacı radyasyon, yaşam ve çevre ilişkisidir. Bu nedenle konu çevreden gelen yani doğamızda var olan radyasyon ve radyasyon kaynakları ile sınırlanacaktır. İnsanoğlu varoluşundan bu yana sürekli olarak radyasyonla iç içe yaşamıştır. Doğal radyasyonun iki önemli ana kaynağı uzaydan atmosfere gelen yüksek enerjili kozmik radyasyon ve yerkabuğundan gelen ve vücudumuz dahil her yerde bulunan doğal radyoaktif çekirdeklerden gelen radyasyondur. Doğal radyasyonun kaynağı olan doğal radyoaktif çekirdekler zamanla tükendiğinden dünyanın var olduğu yıllarda şimdikinden çok daha fazla radyasyon vardı. Dünyanın oluşumuyla birlikte tabiatta yerini alan çok uzun ömürlü (milyarlarca yıl) radyoaktif elementler yaşadığımız çevrede normal ve kaçınılmaz olarak kabul edilen doğal bir radyasyon düzeyi oluşturmuşlardır. Geçtiğimiz yüzyılda bu doğal düzey, nükleer teknolojinin hayatımıza girmesi ayrıca özellikle tıptaki hastalıkların teşhisi ve tedavisi amacıyla yapılan uygulamalar nedeni ile bir hayli artış göstermiştir. Doğadan alınan radyasyon dozunun büyüklüğü bir çok nedene bağlıdır. Yaşanılan yer, bu yerin toprak yapısı, barınılan binalarda kullanılan malzemeler, mevsimler, kutuplara olan uzaklık ve hava şartları bu nedenlerden bazılarıdır. Yağmur, kar, alçak basınç, yüksek basınç ve rüzgar yönü gibi etkenler de doğal radyasyon seviyesinin büyüklüğünü belirler. Radyasyonsuz çevre olabilir mi? İnsanlar, hayatın bir parçası olarak dış uzay ve güneşten gelen kozmik ışınlar, yer kabuğunda bulunan radyoizotoplar dolayısıyla toprak ve yapı malzemeleri, su ve gıdalar gibi doğal kaynaklardan ışınlanmaktadır. Bunlara ilave olarak enerji üretimi, tıp, endüstri, araştırma, tarım, hayvancılık gibi pek çok alanda kullanımı kaçınılmaz olan yapay kaynaklar nedeni ile doz almaktadır. Yaşam standartları, yaşadıkları ortamların fiziksel özellikleri ve coğrafi şartlara bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte dünya genelinde kişi Şekil-1’de görüldüğü gibi çevremizden gelen doğal radyasyonun %50’si radondan, %20’si yer kabuğundan gelen gama ışımasından, %18’i kozmik ışınlardan (uzay radyasyonu), %12’si yiyecek ve içeceklerdeki radyoaktiviteden gelir. Radon nedir? Nereden gelir? Radon renksiz, kokusuz bir radyoaktif gazdır. Özel cihazlar olmadan varlığı fark edilemez. Radon uranyumun ard arda başka radyoaktif ürünlere dönüşmesi Radon 50% sırasında oluşan ara ürünlerden biridir. Gaz olduğu için oluştuğu yerde kalmaz uçarak her ortama karışabilir. Uranyum doğal bir radyoaktif maddedir ve kaya, toprak, beton gibi ortamın doğal yapısından kaynaklanan çeşitli ortamlarda az miktarda bulunabilir. Radon radyoaktifliğinden gelen özelliği nedeni ile kendisi de bozunarak başka radyoaktif ürünlere bozunarak en son ürün olarak kurşuna dönüşür. Solunan radonun kısa ömürlü bozunma ürünleri sağlık ile ilgili olumsuz etkilerin çoğunu oluşturur. Radon gibi bozunma ürünleri de havada asılı kalarak soluduğumuz hava ile vücuda girebilir. Çok düşük bir risk olmasına rağmen radondan gelen radyasyon doğal ortam radyasyonunun %50 sini teşkil eder (şekil-1). Bununla beraber uranyumun çok miktarda bulunduğu mağara ve madenlerde radon çok yüksek konsantrasyonlara ulaşabilir ve sağlık için bir risk oluşturabilir. Radon kaplıca ve içme suyunda da bulunabilir. Granit ve volkanik kayaçlar gibi bazı jeolojik yapıların bulunduğu yerlerde radon konsantrasyonu daha yüksek olabilir. Sedimenter kayaçların bulunduğu Yiyecek ve içeceklerdeki radyoaktivite 12% Kozmik radyasyon 18% Şekil 1 Doğal ortam radyasyonunun kaynakları ve ortalama dağılımı 25 HALK ÜNİVERSİTESİ başına yaklaşık 2,8 mSv yıllık doza maruz kalınmaktadır (1,2). 1 mSv lik radyasyon dozu 1 cm3lük dokuda bulunan 1 milyar sağlıklı hücreden binde birine hasar verebilir. Bu 1000 hücreden 999 u ölür. Normalde çeşitli nedenlerle bundan çok daha fazla sayıda hücre ölür. Geriye kalan 1 hücrenin stokastik olarak mutasyona uğrama ihtimali vardır. Yine de radyasyon ile ilgili temel kural ALARA (As Low As. Reasonably Achievahle: Uygun kontrolü sağlayan olabildiğince düşük doz) prensibine göre belirlenir. TP yerlerde ise radon konsantrasyonu daha oda havasındaki radon ortamdaki düşüktür. radyasyona % 50 oranında katkı yapar. Yaşanılan ortamdaki radon düzeyinin Radon nasıl ölçülür? düşük olması büyük ölçüde jeolojik yapıya bağlı olmakla birlikte kullanılan Radon gibi radyoaktif bir atomun yapı malzemelerinin dikkatli seçilmesi, radyoaktifliği Bq (Bekrel) gibi bir radyoativite doğal radyoaktivite düzeyi düşük olan birimi ile ölçülür. 1 Bq saniyede 1 atom malzemelerden seçilmesi, evlerin iyi bozunması demektir. havalandırılması ile sağlanabilir. Radon ayrıca içme suyunda da bulunabilir. Radon evlere nereden gelir? HALK ÜNİVERSİTESİ 26 TP Radon gazı zemin ve duvarlardaki çatlaklar, katlar arasındaki borular ve diğer ek yerlerindeki oyuklardan gelir. Radon konsantrasyonu genellikle bodrum ve zemin katlarda daha yüksek konsantrasyonda bulunur. Çeşitli faktörlere bağlı olarak bina içi radon konsantrasyonu mevsimden mevsime, yıldan yıla günden güne hatta saatten saate de değişir. Değişkenlerin çok olması nedeniyle havadaki ortalama radon konsantrasyonunun güvenilir ölçüsü için en azından üç ay boyunca ölçü alınmalıdır. Radonun sağlığa etkisi nedir? Radonun sağlık üzerindeki olumsuz etkisi radyoaktifliğinden gelen alfa ışıması nedeniyle olmaktadır. Ancak çevresel radon konsantrasyonu çok düşük miktarda olduğu için çevresel radondan gelen olumsuz bir sağlık etkisi yoktur. Radon konsantrasyonun çok yüksek olduğu uranyum madeni ve mağara gibi yerlerde artan radon konsantrasyonu ile orantılı olarak akciğer kanseri riski yükselir. Türkiye’de işletmeye açık olan kapalı uranyum madeni yoktur. Ancak kömür madenlerinin de uranyum ve bozunma ürünler ve içeriği yüksek olabileceğinden radon düzeyi yüksek olabilmektedir. Dünya’daki diğer bazı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’deki madenlerde de radon konsantrasyon ölçümüne ilişkin akademik çalışmalar yapılmıştır. Uluslararası akademik dergilerde yayınlanan bu raporlar Türkiye’deki uranyum madenlerinde ölçülen radon konsantrasyonlarının Uluslararası Radyolojik Koruma komisyonunun risk için verdiği değerlerin çok altında olduğunu göstermektedir (3). Oldukça düşük bir risk olmasına rağmen Evlerdeki radondan kaynaklanan akciğer kanseri riski iki şekilde tahmin edilebilir. 1) Ortamda bulunan radon ile ilgili doğrudan epidemiyolojik çalışmalar veya mesleki olarak radona maruz kalanlardan evlerdeki daha düşük konsantrasyonlu radona izdüşüm yapmak. Evlerdeki çok düşük radon konsantrasyonu ile ilgili belirsizlikler maden işçilerine göre çok fazladır, çünkü çok düşük konsantrasyonlarda risk çok azdır. Bu nedenle belirsizlik de çok fazladır. Ancak tüm belirsizliklere rağmen akciğer kanserinde sigaranın radondan çok daha fazla olduğu etkili olduğu bilinmektedir. Örneğin 20 Bq/m3 radon konsantrasyonu olan bir evde ömür boyu radona maruz kalmada akciğer kanserinden ölüm riski %0.3 (1000 kişiden 3’ü), evde kaza geçirerek ölme riski %0.7 (1000 kişiden 7’si) dir. Çocukların evlerdeki düşük konsantrasyonlu radona maruz kalmalarının sağlık üzerinde olumsuz etkileri de henüz net olarak anlaşılamamıştır. Örneğin çocuklarda görülen bir kanser türü olan lösemiye radondan kaynaklanan bir risk gösterilememiştir. Kozmik ışın nedir? Şekil-1’de görüldüğü gibi çevremizden gelen doğal radyasyonun bir kısmı kozmik radyasyondan gelmektedir. Dünyamız uzaydan gelen yüksek enerjili parçacıklarla sürekli olarak bombardıman edilmektedir. Yüksek enerjili parçacıkların büyük bir çoğunluğu atmosfere ulaşan protonlardır. Kozmik ışınların yoğunluğu yerin manyetik alanına ve bulunulan yerin deniz seviyesinden yüksekliğine bağlı olarak değişir. Güneş patlamaları da kozmik ışınların yoğunluğunu etkilemektedir. Protonlar elektrik yüklü Uçak yolculuklarında uçaklar deniz seviyesinden oldukça yükseklerde seyehat ettiklerinden uçak seyahatlerinde yolcular ve uçuş personeli daha fazla kozmik radyasyon alırlar. Amerika’nın bir ucundan diğer ucuna gidiş dönüş uçak seyahati esnasında 5 mikrosievert doz alınır. Bu miktar yaklaşık olarak vücuttaki doğal radyonüklidlerden alınan yıllık dozun 1/8’i, tıbbi uygulamalardan alınan yıllık dozun 1/10’u ve nükleer yakıt çevriminden alınan yıllık dozun ise 10 katı kadardır (4). Yüksek enerjili kozmik ışınlara ait nötronlar ve protonlar atmosferin alt tabakalarına kadar uzanarak bu bölgelerde de atmosferde bulunan elementlerle etkileşerek çeşitli radyoizotoplar (trityum, karbon-14, berilyum-7, sodyum-22) oluşturabilmektedir. Atmosferik şartlara bağlı olarak yeryüzüne inen bu radyoizotoplar, gerek solunum gerekse de besinler yolu ile iç ışınlanmaya neden olurlar. Bu radyoizotoplardan kaynaklanan yıllık tahmini ortalama etkin doz değerleri trityum için 0,01 µSv , berilyum-7 için 0,03 µSv , karbon-14 için 12 µSv ve sodyum-22 için 0,15 µSv ‘ dir . İnsan vücudunda doğal radyoaktivite var mı? 70 kg ağırlığında bir insan 140 g K içerir. K’un %0.01 si radyoaktif 40K’den oluşur. 40K’dan alınan yıllık radyosyon dozu ise 0.2 mSv2dir. 14C ise kozmik ışınların atmosferin üst tabakalarında 14N ile nükleer reaksiyonundan oluşur, r insan vücudu 14C’ün vücuttaki radyoaktifliği nedeni ile yılda 10 μSv alır. Sonuç Çevremiz uzaydan veya yerkabuğundan kaynaklanan doğal radyasyon içerir. Doğal radyasyon düzeyi (background) coğrafya ve yüksekliğe bağlı olarak değişir. Doğal radyasyonun sağlık üzerinde olumsuz etkisi şimdiye kadar kanıtlanmamıştır. Dünya var olduğundan beri radyasyon var olduğundan radyasyonsuz bir yaşam mümkün değildir. Radyasyon için azı karar çoğu zarar doğru bir sözdür. Düşün doz radyasyonun immun sistemimizi güçlendirici (radyasyon hormesis) etkisi olduğuna ilişkin teoriler mevcuttur. Radyasyon çoğu sağlıklı insan için gerekli değildir ve zararlıdır. Ancak bazı hastalıklarda hala radyoterapinin en etkin terapi şekli olduğu unutulmamalıdır. O yüzden duruma göre radyasyonun azının da çoğunun da yararlı olduğu söylenebilir. Kaynaklar http://www.taek.gov.tr UNSCEAR 2000 Report Vol. I, Sources And Effects Of Ionizing Radiation, Annex B: Exposures From Natural Radiation Sources, United Nations Scientific Committee On The Effects Of Atomic Radiation, 2000. Health Risks of Radon and Other Internally Deposited Alpha-Emitters: BEIR IV, The National Academies Press, 1988. Yiyecek ve içeceklerden gelen az miktarda radyoaktivite dışında insan vücudu 40K ve NCRP (National Council on Radiation Protection) Report No 93, “Ionizing Radiation Exposure of the 14C radyoaktivitesini içerir. En çok radyasyon dozu 40K dan gelir. Population of the United States” Bethesda, NCRP Publishers,1987. 27 HALK ÜNİVERSİTESİ parçacıklar olduklarından atmosfere ulaştıklarında dünyanın manyetik alanının etkisine girerler. Bu nedenle kozmik ışın yoğunluğu ekvatordan kutuplara gidildikçe artar. Böylece, insanların aldığı radyasyon enlem arttıkça artar. Bu ışınların büyük bir kısmı dünya atmosferinden geçmeye çalışırken tutulurlar. Yani atmosferimiz kısmi olarak kozmik radyasyonu tutar. Bu nedenle, deniz seviyesine yaklaştıkça kozmik ışınların yoğunluğu dolayısıyla doz miktarı da azalır. Bu nedenle İzmir gibi deniz seviyesindeki kentler Erzurum gibi deniz seviyesinden 2000 m gibi oldukça yüksek kentlerden daha az kozmik radyasyon alırlar. TP TARİHİ, DEMOGRAFİSİ VE KİTABELERİYLE ÇAKIRBEYLİ KÖYÜ ARAŞTIRMASI Necat ÇETİN Osmanlı Devletini oluşturan Türk toplulukları Oğuz boylarından olan Türk aşiretleri idi. Oğuzlar, bilindiği gibi iki ana kola ayrılmıştır. Üçoklar, Bozoklar. YÖRE ARAŞTIRMA 30 TP Osmanlı devletinin kurucusu Kayı, Büyük Selçuklu devletinin kurucuları ise Kınık boylarındandı. Osmanlı devleti her fırsatta ülke topraklarına yayılmış olan bu aşiretleri zorunlu yerleşime(iskan) tabi tutmaya çalışıyordu. Nedeni ise gayet basit idi. Birincisi bu aşiretlerden vergi almak güç idi. İkincisi hareket halinde olan aşiretlerin takibi zordu. Bir yerden diğer bir bölgeye yani yaylak ve kışlak arasında gidip gelmelerde yerleşik halk ile ciddi problemler çıkıyordu. Çünkü ister istemez yerleşik çiftçi halk hayvancılık ile uğraşan bu kesimden zarar görüyordu. Hele hele 19. Yüzyılda askerlik hizmetinin vatan hizmeti sayılması aşiretlerden asker alımını güçleştiriyordu. 19 yüzyılda devamlı olarak savaşlara asker lazımdı. Devletin önemli bir gelir kaynağı ise o zamanlar alınan hayvan vergisi idi. Mesela küçükbaş hayvanlardan hayvan başına alınan vergiye “ağnam” deniyordu. Bir aşiretin toparlanması ve yola çıkması nerede ise iki saat gibi bir zaman zarfına sığmaktaydı. Kıl çadırların sökümü, eşyanın toplanması, develer ve atlara yüklenmesi göçebe hayat tarzını sürdüren kişiler için günlük hayatın bir parçası idi. Devlet her fırsatta bu aşiretleri iskana zorlamakta, bu yüzden yeni yeni köyler ve ilçeler kurulmaktaydı. Torbalı bölgesinde yazın Bursa, Kütahya, Afyon, Denizli gibi yaylalara (yurt yeri) çıkan, kışın ise bu bölgede (kışlak) bir çok aşiret mevcuttu. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse: Kızıl Işıklı, Yunuslu, Eski Yörük, Karahacılı, Karatekeli, Orhanlı, Narinceli, Trazlı, Sarılar, Burhan, Sarı Keçili, Akkeçili, Dögerli.. gibilerini sayabiliriz. Bu aşiretlerin bir kısmı daha yakın zamanlara kadar göçebe yaşamı sürdürmüş ve en sonunda ama kendi istekleri veya devletçe bir yerleşime geçilmiştir. Ancak halen hareketli yaşam tarzı dediğimiz göçebe yaşamı devam ettiren aşiretler Toroslar’da bulunmaktadır. Bu bölgedeki aşiretlerin bir kısmı etraf köylere yerleştirilmiştir. Burhan aşireti (oymağı) adını Türkistan bölgesinde olan Buhara şehrinden almaktadır. Asıl esas aşiret adı Bozdoğan aşiretidir. (Alpaslan Demir, Bozdoğan Yörükleri) Burhan aşireti Bozdoğan aşiretinin bir alt cemaatıdır. Aşiret yüzyıllar içersinde İran yaylalarından Güneydoğu Torosları’na geçmiş, Batı Toroslar’nı takiben Menteşe dağlarından Aydın ve Saruhan sancaklarına yayılmıştır. Aynı coğrafi sahada yapılan folklorik araştırmalar bize bu bilgileri ulaştırmaktadır. Adetler olsun, konuşulan lehçe olsun, yörüklere özel kelime ve anlatımlar olsun ta ki Toroslara kadar bizleri götürmektedir. (Rahmetli Ali Kabaca anlatımı) Diğer yönden 20. yüzyılın başında 1850 sonrası Batı Andolu’da yörük oymakları üzerine çalışma yapan İzmirli Rum asıllı Dr. Çakıroğlu, Burhan aşiretini Bursa vilayetinde yaşadığını yazmaktadır. (Prof. Dr.F.Sümer, Oğuzlar, sh.631) Bize anlatıldığı kadar 19. yüzyılda Burhan aşireti şuan köyün bulunduğu bölgeyi kışlak olarak kullanmaktadır. Bu bilgi 1321 yani 1905 yılı Çakırbeyli nüfus tahrir defterlerinde de kişilerin doğum yerleri hanesini incelediğimizde doğrulanır niteliktedir. Doğum tarihi en eski olan hane reislerine baktığımızda en eski doğum 1256 yılı (1840) yılı karşımıza çıkmakta ve bu hane reislerinin doğum yerlerinin hepsi de Çakırbeyli’dir. (Örnek: Hane 20 Kara Mehmet oğlu Ali mahdumu Mehmet (Gökçay - Demir), eski H.61 Kuş Hasan oğlu Ali (Kapalı kayıt) gibi) Oymak devlet tarafında zorunlu olarak bu günkü köyün olduğu yere yerleştirilir. Ancak bir süre sonra aşiret göçe hazırlanır. Afyon bölgesine geçecekleri tek nokta Karabel boğazıdır. Boğaz askerler tarafından tutulur. Aşiret tekrar silah zoruyla geri dönmek zorunda kalır. Çünkü her taraf zapt-ı rap altına alınmıştır. Burhan aşireti Şadıman tepesi denilen yerin rüzgar almayan bölümüne evlerine yapmaya Aşiretin yerleşime geçtiğinde bu yerde daha önce oturan “Çakır bey” adlı bir kişidir. Mehmet Kahya ve buraya gelen halk bu kişiyi çok sevdiklerinden kendi köylerinin adını bu kişiye izafeten “Çakırbeyli” olarak koymuşlar (Sayın Gani Zafer Öncel anlatımı). İlk kuruluş tarihi 1300 yılıdır. Yani 1884. Çünkü burada ölen ilk kişinin mezartaşı kitabesine göre “Sene 1300 Hacı Alişan oğlu Mehmet”e aittir. Özellikle yaşlılar bu mezarın köyün kuruluş tarihi olarak vurgulandığını, bunu atalarının özellikle söylediklerini ifade etmektedirler. Bu tarihten eski tarihli mezartaşı bulunmamaktadır. Köy kurulduktan sonra etraf yerleşimlerde olan örneğin Avandere (Çileme köyü yakınlarında dağılan bir köy) , Palamutarası, Hamidiye (Özbey), Mersinli (Ahmetli ile Yeniköy arasında 15-20 çadırlık bir yerleşimmiş. 3 dekar civarında yörük mezarlığı var. Fakat yazılı kitabe yok.) aynı aşiret mensupları köyde toplanmaya başlamıştır. Çakırbeyli köyü 1960 yılından beri ilçede nüfus planlaması uygulayan köydür. 1321 yılı (1905) Çakırbeyli Köyü Osmanlı Nüfus Tahriri Defterinin İncelenmesi: Çakırbeyli’de nüfus yazımı 22-23 Haziran 1321(1905) tarihinde yapılmıştır. Yani yazım iki gün sürmüştür. Yazımda köyde toplam 63 hanede 346 kişi yaşamaktadır. Hane başına ortalama 5,5 kişidir. Bu ilk hanelerden dört tanesi Hane 11 “Memiş oğlu Gani”(İnanç) Dağkızılca’ya, H.25 “Paşaoğlu Durmuş”(Çetin) Yeniköy’e, H.41 “Kara Veli hafidi Süleyman”(Taş) ve H.42 “Küçük Hüseyin oğlu Mehmet(Taş) Ayrancılar’a nakil gitmişlerdir. Bu hanelerden başka 13 hane H.12(İnat), H.13(Aksel), H.31,H.32, H.38, H.40(Karaduman), H.44(Kavuk), H.53(Yüksel), H.54(Topal), Eski H.61,62,63 ) kapalı kayıt durumundadır. Yani soyları devam etmemektedir. Yazımda insan sayısı en kalabalık hane H.7 “Hacı Alişan oğlu Ahmet”in hane reisliği yaptığı hanedir. (Zeytinci-ÖztürkUğur-Özkan) Toplam 15 kişidir. Yazımda en yaşlı kişi ise : H.42de hane reisi Mehmet’in annesi Meryem hanımdır. Meryem hanım Çakırbeyli 1241 yani 1825 doğumlu olup yazımda 80 yaşındadır. 1321 Yazım Defterindeki Lakaplar: H.1 Kahyaoğlu (Öztürk), H.2 Karaselli (Karasel), H.3 Bağuşoğlu (Taşkın-ÇetinkayaŞimşek-Başarır-Coşkun), H.4-6 Kabacaoğlu (Barut-Güven-Kabaca), H.8 Yörükoğlu (Sökmen), H.9 Çakaloğlu (İnan-Önay), H.1011-17-18 Memişoğlu (Öncel-İnanç-YılmazKurt-Ünver), H.12 Karacaoğlu (İnat), H.13 Büyüoğlu (Aksel), H.14 Devecioğlu (AyselKarayel), H.15 Bardakoğlu(Şen), H.16-22 Sarıoğlu (Ünsal-Ekici), H.19 Canavaroğlu (Günay), H.20 Kara Mehmetoğlu (GökçayDemir), H.23 Utkuoğlu (Atalay-Uslu-Özgül), H.24 Evenkoğlu (Öztürk-Cansever), H.25 Paşaoğlu (Çetin), H.26 Musaoğlu (Doğan), H.27 Darıcıoğlu (Gökçen-Demiröz-Ok-Öge), H.28 Akçeoğlu (Akçeoğlu), H.30 Hacıoğlu (AKIN), H.31 Apakoğlu, H.32 Topaloğlu, H.35 Gökoğlu (Gökçen,Güler), H.39 Abdiloğlu (Karaduman), H.40 Memicioğlu (Dalagan), H.45Çakır (Göksel), H.47 Yavaşoğlu, H.48 Karabudak (Karabudak), H.49 Boyuluoğlu (Güvenç), H.51 Çırakoğlu (Arıkan), H.52 Solakoğlu (Özcan), H.53 Zeybekoğlu (Yüksel), H.54 Topaloğlu (Topal), H.55 Kavasoğlu (Özer), H.56 Ayaslıoğlu (Acar), H.57 Panaryıroğulları (Pınar), H.60 Veziroğlu (Akkan), Eski H.61 Kuş Hasanoğlu, Eski H.63 Karacaoğlu. Burada dikkatimizi çeken aynı lakapta olan bazı ailelerin etraf köylere örneğin Bozköy gibi yerlere yerleştiğidir.Bu aileleri incelediğimizde aralarında kan bağını buluyoruz. Bozköy araştırmamızda belirttik. Burhan aşiretinin bir kısmı Bozköy’e yerleşmiştir. Hane Reislerinin Yaptığı İşler: Bazı aileler devecilik yapmaktadır. Bunlar: H.29 “İlyasoğlu Nebioğlu İlyas (Öz), H.30 “Hacı Mehmet oğlu mahdumu Veli (Akın), H.58 “Hacı Kerim oğlu Hasan (Öğüt), H.59 “Hacı Ali oğlu Mustafa (Tosun) geçimlerini dört aile amelelikle, 42 aile ise Rençberlikle sürdürmektedir. Diğerlerinin ise geçimleri belirtilmemiştir. Hane Reislerinin Doğum Yerleri: Genellikle doğum yerleri aynı köydür. Ancak bazılarının değişiktir. Bunlar: Avandere doğumlular H.36 (Yiğit), H.37 (Sonkan), H.43 (Baştürk), H.55 (Özer), H.59 (Tosun). Avandere Menderes Çileme köyünün yakınında dağılmış bir 31 YÖRE ARAŞTIRMA başlarlar. Oymağın bir bölümü Bozköy’e yerleşir. Bu dönemde aşiretin başında Mehmet Kahya adlı bir yörük beyi vardır.(Bu aile Hane 1 nolu aile olup halen köyde “Celiloğulları”olarak anılmaktadır(Soyadları: Öztürk) Mehmet Kahya burayı daha iyi ve geniş bularak aşiretinin buraya yerleşmesini tavsiye etmiş. Bu bölgeyi satın alarak köyün olduğu yeri bağışlamış. TP köydür. Palamutarası doğumlular: H.41 (Taş), H.46 (Gülsever), H.49 (Güvenç), H.58 (Öğüt) Bozköy: H.47, Hamidiye (Özbey): H.48 (Karabudak), Mersinli: H.56 (Acar) Buradan köye dışarıdan gelen aileleri de bilmiş oluyoruz. Köye Yapılan Göçler: Osmanlı döneminde köye hiç göç yoktur. Cumhuriyet döneminde üç aile Hamidiye’den (Özbey) H.61 (Özbek) , H.62 (Kıvanç), H.63 (Aydın), bir aile İzmir’den (Giritliler) H.64(Uysal), bir aile de Torbalı Mersinli’den H.65 (Baysal) nakil gelmiş. 1930 yıllarında köy şekillendiği için sonrakileri yazmıyoruz. 1950 Yılından İtibaren Nüfus Durumu: 1950:687, 1955:747, 1960:809, 1965:885, 1970:871, 1975:878, 1980:915, 1985:899, 1990:840, 1997:783, 2000:772 Köyün nüfus sayısı her geçen yıl düşmektedir. Sebebi uygulanan aile planlaması ve şehre göçtür. Köy Camisi Kitabesi: Cami giriş kapısının üstündedir. Kitabe şöyledir: Çakırbeyli Camii Köy Halkı Tarafından İnşa Edilmiştir. Sene 1327(1911) YÖRE ARAŞTIRMA 32 TP Çeşme Kitabesi: Sahib-ül- Hayrat-velHasenat Çakırbeyli Karyesinden Memiş’in oğlu Mehmet Gani’nin Eser-i Hayratıdır. Sene: 1341 (Bu kişi Memiş Köse oğlu Kara Mehmet’dir. Gani Zafer Öncel’in dedesi) Çakırbeyli köyü Mezarlığı Osmanlıca Mezartaşı Kitabeleri: (Açıklama: İlk verilen vaerilen tarih ölüm tarihi olup miladi tarihe çevirmek için 584 eklenmelidir. Sayın Gani Zafer Öncel ile beraber çevirisi yapılmıştır.) 1300 Hacı Alişan oğlu Mehmet (İlk mezar), 1304 Burhan aşiretinden Molla Eyyüpoğlu Abdi ,1304 Çakıroğlu Halil zevcesi Havvana ,1305 Ahmetoğlu Mehmet, 1305 Mestanoğlu Yusuf kerimesi Cemile, 1310 Ali bey ağanın kızı Elif kadın , 1310 Memişoğlu Mehmet’in kethüdası Halil Ağa , 1314 Memişinoğlu İsmail oğlu Halil, 1315 Sarı Osmanoğlu Veli, 1315 Celiloğlu Veli, 1316 Darıcıoğlu İbrahim, 1317 Memişoğlu Hasan Ali, 1317 Yavaş İsmailoğlu Mehmet, 1317 Yusufun oğlu Hüseyin, 1318 Parmaksızoğlu Mustafa oğlu Abdülhalil , 1318 Halil ağa kerimesi Huri, 1320 Memişoğlu Gani kerimesi Muhterem, 1320 Burhan aşiretinden Memiş’inoğlu Memiş dayı, 1321 Cemileceoğlu Molla Eyüp, 1321 Memiş’inoğlu Mehmet Ali ağa mahdumu Halil, 1321 Durmuş Ali’nin kerimesi Yusuf Çavuş zevcesi Cennet, 1321 Hacı Alişanoğlu Mehmet’in oğlu Halim, 1321 Karadağlı Yusuf’un kerimesi Behiye, 1321 Kaşmir Mehmet Ağa, 1322 Cemileceoğlu İsmail, 1322 Parmaksız Mustafa bin Mehmet, 1322 Abdurrahman oğlu Mehmet kerimesi Huriye, 1322 Memişoğlu Mehmet kerimesi Huriye, 1322 Celil ağa zevcesi Ayşe, 1323 Karakocaoğlu Hüseyin oğlu Abdülgani, 1323 Koca Ali oğlu Ahmet mahdumu Latif, 1323 Memişoğlu Abdülgani mahdumu Musa, 1323 Memişoğlu Mehmet kerimesi Fatma, 1324 Abdurrahmanoğlu Mehmetoğlu Abdurrahman, 1325 Memişoğlu İsmail mahdumu Emine hanım, 1326 Apakoğlu Abdurrahman mahdumu Ali, 1322 Koca Ali oğlu Hasan, 1330 Yavaş Halil kerimesi Cennet, 1330 Mehmet’inoğlu Mehmet Ali, 1331 Memişoğlu Mehmet’inoğlu Abdülgani, 1332 İbrahimoğlu Kadri, 1332 Mehmet’in kerimesi Meryem kadın, 1333 Süleymanoğlu Hasan ağa mahdumu Ali , 1334 Ahmet’in kerimesi Teslime, 1334 Velioğlu Mehmet, 1334 Yusuf kızı Cennet, 1335 Apakoğlu Ali’nin oğlu Ali, 1335 Memişoğlu Mehmet, 1336 Ganinin kızı Marziye, 1336 Süleymanoğlu Hasan zevcesi Selime, 1337 Biçare İnanoğlu Gani kerimesi Fatma, 1338 Mustafaoğlu Mehmet, 1340 Parmaksız Mustafa ağa kerimesi Cennet , 1340 Molla İbrahimoğlu Ahmet, 1340 Çakırbeyli’den Babuşoğlu Veli ağa, 1341 Hacı Alişan oğullarından Mehmetoğlu Veli, 1341 Ali ağa mahdumu Halim ağa, 1341 Molla İbrahim kerimesi Emine, 1343 Çakal Mehmet Alioğlu Mehmet, 1347 Mehmet Kahya oğlu Celil Ağa, 1926 Latif oğlu Ahmet kerimesi Ayşe hanım, 1926 Hacı Alişanoğlu Mehmet mahdumu Ahmet , 1928 Mehmet zevcesi Hanım gelini ve torunu, 1929 Latif ağa kerimesi Hasan Ali zevcesi Şerife, 1929 Ali ağa kerimesi Ayşe, 29 Temmuz 1928 Mehmetoğlu Molla İbrahim Efendi. Çakırbeyli Köyünden Sefeberlikte ve I.Dünya Savaşında Askerde Kalanlar: (Açıklama: Önce parantez içinde verilen tarih doğum tarihidir. Sonraki parantez içinde verilen soyadları ailenin 1934 yılından sonra aldığı soyadıdır.)H.1 Topal İsmail oğlu (1305) İsmail(Öztürk), H.3 Bağuşoğlu Veli oğlu (1309) Mehmet ,ve diğer oğlu (1295) İbrahim(TaşkınBaşarır-Çetinkaya), H.4 Kabaca Süleyman oğlu (1309) Ali (Kabaca), H.5 Kabacaoğlu Ali oğlu (1296) Halil ve diğer oğlu (1299) Hüseyin(Barut-Güven), H.6 Kabaca Yusuf oğlu (1299) Osman, diğer oğlu (1306) İsmail, ve diğer oğlu (1291) Mehmet(Ünal-Çetin), H.9 Seferberlikte ve I.Dünya Savaşında Silah Altında Olup Askerden Geri Dönenler: H.42 Hüseyin oğlu Mehmet Taş, H.15 Hasan oğlu Kadri Şen, H.4 Süleyman oğlu Osman Kabaca, H.55 veli oğlu Ali Özer, H.26 Kerim oğlu Mehmet Doğan, H.3 veli oğlu Osman Çetinkaya, H.61 Mahmut oğlu İbiş Özbek, H.59 Mustafa oğlu Ahmet Tosun, H.22 Hacı Osman oğlu Ömer Ekici, H.40 Ahmet oğlu Ali Öztürk, H.14 Yusuf oğlu Ahmet Şükrü Karayel, H.37 Ahmet oğlu Mustafa Sonkan, H.65 Mehmet oğlu Veli Baysal, H.48 Velioğlu Hüseyin Karabudak, H.65 Mehmet Ali oğlu Veli Baysal, H.45 Ali oğlu Gani Gökçen, H.24 Mehmet oğlu Ahmet Cansever, H.25 Durmuş Ali Mehmet Çetin, Koca Mehmet Ali Ünver (Kafkas cephesi) SİZLERİ RAHMET VE SEVGİ İLE ANIYORUZ. Seferberlikte Kalan Askerlerin Yakınlarının Anlattığı Birkaç Anektot(Görüşmeler 20032007 yılları arasında yapılmıştır): H. İbrahim Aynı evden iki kardeş askerde kalmış. İbrahim Çanakkale’de kalmış diye duyardım. Mehmet ise meçhul. İbrahim’in künyesi gelmiş. (Mecit Şimşek-Yaş:72) H. 7 Mehmet Şehit olan kişi amcammış. Babamdan duyardım. Babam “Kardeşim askerden gelse de malımın yarısını veririm” derdi. Çanakkale harbine bir gitmiş, bir daha gelmemiş. Nerede olduğu belirsiz kalmış. (Ahmet Zeytinci-Yaş:72) H.14 Mustafa Babam Balkan savaşında savaşmış. Mustafa amcam ise seferberlikte kalmış. Babam adını bana vermiş. (Mustafa Şen-Yaş:66) H.3 Mehmet ve İbrahim İki amcam da Çanakkale harbinde kalmış. Mehmet ve İbiş. Mehmet’in adını bana verilmiş. Gidiş o gidiş. Mehmet bekarmış. İbiş 4-5 tane çocuğu varmış. İzne hiç gelmemiş. (Mehmet Başarır-Yaş:78) H.6 Osman, İsmail, Mehmet. Bu kişiler babamın kardeşleri imiş. Amcamlarım olur. Babam da Balkan savaşında, Arabistan da , Yemen’de , Çanakkale’de ve İstiklal Harbinde savaşmış. Toplam 20 yıl o cephe senin , bu cephe benim. 12 kardeşlermiş. Geriye 2 kardeş kalmışlar. Nerede kaldıklarını bilmiyorum. Mehmet evli imiş. Geriye 2 oğlu kalmış. (Yusuf ÇetinYaş:68) H.4 Ali Babamın küçük kardeşi imiş. Kafkas cephesinde esir düştüğünü duymuş. Bir daha haber gelmemiş. (Hidayet KabacaYaş:77) H.18 Babamlar 6 kardeşlermiş. Birisi Rusya ‘da esir kalmış. 1 tanesi hava değişiminde, diğer amcam da askerde kalmış. Babam Tire medresesinde okurken askere alınmış. (Halil Ünver- Yaş:79) H.33 Halim Büyük amcammış. Çanakkale harbinde kalmış. Dedem de Yemen şehit olmuş. (Veli Ozdal -Yaş: 60) H.52 Babam anlatırdı. Hepsi Yemende birlermiş. Su doldurmaya gitmişler. Bir daha gelmemiş.(Amcaoğlusu Yusuf Çetin) H.48 İbrahim. Amcam olur. Babam Yemen’de savaşmış. Amcam ise Çanakkale’de kalmış. Hiç gelmemiş. (Veli Karabudak –Yaş: 82) H.33 Halim Benim babam olur. Babam ben daha hamile iken Seferberlikte kalmış. Bağdat’tan öldü haberi gelmiş. H.60 Veziroğlu İbrahim kayınbabam olur. O da harpde kalmış. (Emine Akkan – Yaş: 92) H.27 Darıcıoğlu Yusuf amcam olur. Askerde Yemen’de kalmış. Babam anlatırdı. Yusuf babamın küçüğü imiş. 3 oğlu varmış. Birisi bilmez, diğerleri bilir. Babam da beş yıl askerlik yapmış. (İbrahim Gökçen-Yaş:80) H.17 Memişoğlu Mehmet Amcam olurmuş. Amcam Yemen’de kalmış. O zaman kargaşalık varmış. Diğer amcam Ali tekvilhavada ölmüş. Bekarmış. Dedem “Mehmet’im ölmedi” diye laf edermiş. Mehmet amcam gelmemiş. 5 oğlu 1 kızı varmış. 2 oğlu harp zamanı ölmüş. (Ali Kurt –Yaş:81) H.58 Ahmet Dedemin kardeşi olurmuş. Seferberlikte kalmış. (Vehbi Öğüt-Yaş:55) H.57 Dedemler 11 kardeşmiş. 9 tanesi seferberlikte kalmış. Bildiğim kadarı ile adları Abdullah, Mehmet. Babamdan duyardım. Yemen’de ve Çanakkale’de kalmışlar. (Şükrü Pınar-Yaş:42) 33 YÖRE ARAŞTIRMA Çakal Hasan oğlu(1299) Ahmet (İnan-Önay), H.15 Bardak Hasan oğlu (1311) Mustafa (Şen), H.16 Sarı Mehmet oğlu(1310) Ahmet (Ünsal), H.17 Memişoğlu İsmail oğlu(1315) Mehmet (Kurt-Yılmaz), H.18 Memişoğlu Hasan Ali oğlu (1294) Hüseyin (Ünver), H.25 Gençoğullarından Durmuş Ali oğlu (1314) Ahmet Hilmi (Çetin), H.26 Hasan oğlu Kerim kardeşi (1299)Ali (Doğan), H.27 Darıcı İbrahim oğlu(1299) Yusuf (Gökçen-Ok-Öge-Demiröz), H.33 Ahmet oğlu (1296) Halim (Özdal), H.37 Mustafa oğlu (1310) Hüseyin (Sonkan), H.35 Ali oğlu (1309) Ahmet (Gökçen-Güler), H.39 Abdullah oğlu (1299) Ali (Karaduman), H.42 Küçük Hüseyinoğullarıdan Mehmet oğlu (1282) Mahmut (Taş), H.44 Kara Ali oğullarından Hamza oğlu İbrahim (Kavuk), H.45 Hacı Kerimoğullarından Ali oğlu(1303) Kerim (Göksel), H.48 Karabudak Velioğlu(1298) İbrahim (Karabudak), H.52 Solaklardan Celil oğlu (1307) Mehmet, diğer oğlu (1310) İbrahim (Özcan), H.58 Hacı Kerim oğullarından Hasan oğlu (1302) Ahmet (Öğüt), Veziroğullarından Kadri oğlu (1299) İbrahim (Akkan) TP 22-23.06.1321 TARİHLİ TİRYANDA NAHİYESİ ÇAKIRBEYLİ KÖYÜ NÜFUS YAZIM DEFTER ÖRNEĞİ Sayfa 76-110 H/S Hane Adı Mesleği Babası D.yeri D.Tarihi Kişi Soyadı Bilinen Aile Lakapları 1 1 Mehmet Kahya oğlu Celil Rençber Mehmet Çakırbeyli 1283 9 ÖZTÜRK Celiloğulları 2 2 Karaselli oğlu Veli Veli Çakırbeyli 1299 5 KARASEL Veli ağanın Süllü 3 3 Bağuş oğlu Veli Rençber Veli Çakırbeyli 1276 14 TAŞKINÇETİNKAYAŞİMŞEKBAŞARIRÇOŞKUN Bağuşoğulları 4 4 Kabaca oğlu Süleyman Rençber Mehmet Çakırbeyli 1275 9 KABACA Kara Ayşe oğulları 5 5 Halil Rençber Ali Çakırbeyli 1296 7 BARUTGÜVEN Kara Ayşe oğulları 6 6 Kabaca oğlu Yusuf Rençber Mehmet Çakırbeyli 1266 9 ÇETİN-ÜNAL Kara Ayşe oğulları 7 7 Hacı Alişan oğlu Rençber Ahmet Mehmet Çakırbeyli 1271 15 ZEYTİNCİHacı Mehmetliler ÖZTÜRKUĞUR-ÖZKAN 8 8 Yörük Ali oğlu Mehmet Rençber Ali Çakırbeyli 1300 3 SÖKMEN Kahveci Aliler 9 9 Çakal Mehmet oğlu Hasan Rençber Mehmet Çakırbeyli 1268 6 İNAN-ÖNAY Çakallar 10 10 Memiş oğlu Mehmet Rençber Mehmet Memiş Çakırbeyli 1289 7 ÖNCEL Memişliler 11 11 Memiş oğlu Gani Rençber Memiş Çakırbeyli 1283 4 İNANÇ Memişliler 12 12 Karacaoğlu Beslemesi Ali Rençber Mustafa Çakırbeyli 1294 4 İNAT Karacalar 13 13 Büyü oğlu İbrahim Rençber Mustafa Çakırbeyli 1265 2 AKSEL 14 14 Deveci Mestan oğlu Hasan Ali Rençber Mestan Çakırbeyli 1261 5 AYSELKARAYEL Mestan Ahmet 15 15 Bardakoğlu Hasan Rençber Mustafa Çakırbeyli 1268 7 ŞEN Yavaşlı 16 16 Sarı Osman oğlu Mehmet Rençber Süleyman Çakırbeyli 1285 6 ÜNSAL Sakallıoğulları 17 17 Memiş oğlu İsmail Rençber Mehmet Memiş Çakırbeyli 1271 7 YILMAZKURT Koca Memişler 18 18 Memiş oğlu Hasan Ali mahdumu Hüseyin Rençber Hasan Ali Çakırbeyli 1294 2 ÜNVER Koca Mehmet Aliler 19 19 Canavaroğlu Hasan Rençber Latif Çakırbeyli 1295 3 GÜNAY Fatmaşan oğulları 20 20 Kara Mehmet oğlu Ali mahdumu Mehmet Rençber Mehmet Çakırbeyli 1256 8 GÖKÇAYDEMİR Gökçe Dayı 21 21 Mehmet Rençber Ali Çakırbeyli 1284 12 AKSOY-YILDIRIM-BEKEN 22 22 Sarı Mehmet oğlu Osman Rençber Sarı Mehmet Çakırbeyli 1277 7 EKİCİCANSEVER 23 23 Utku oğlu İsa mahdumu Gani Rençber İsa Çakırbeyli 1292 4 ATALAY-USLU-ÖZGÜL Ese Molla 24 24 Evenkoğlu Mehmet mahdumu İsa Rençber Mehmet Çakırbeyli 1301 4 ÖZTÜRKCANSEVER Kısa Ahmet 25 25 Paşa oğlu Durmuş Ali Rençber Mehmet Çakırbeyli 1271 10 ÇETİN 26 26 Musa oğlu Kerim Rençber Ali Çakırbeyli 1275 8 DOĞAN 27 27 Darıcı İbrahim oğlu Ali İbrahim Çakırbeyli 1296 4 GÖKÇENGökçe oğullarıDEMİRÖZ-OK- Darıcılar ÖGE 28 28 Akça oğlu Hacı Mehmet Akça Çakırbeyli 1288 5 AKÇEOĞLU 29 29 İlyas oğlu Nebi oğlu İlyas Deveci Nebi Çakırbeyli 1291 5 ÖZ 30 30 Hacı Mehmet oğlu mahdumu Veli Deveci Akın Çakırbeyli 1277 8 AKIN 31 31 Apo oğlu Molla Ali Rençber Ali Çakırbeyli 1273 3 32 32 Topal Mustafa oğlu İbrahim Rençber Topal Mustafa Çakırbeyli 1266 3 33 33 Hacı Veli oğlu Veli Rençber Ahmet Çakırbeyli 1292 4 ÖZDAL Elif Ahmet-Hacı Veliler 34 34 Kara Hüseyin oğlu Gani Rençber Hüseyin Çakırbeyli 1288 4 YENİKAYA Kör Hüseyin 35 35 Gök Süleyman oğlu Ali Amele Gökçen Çakırbeyli 1275 6 GÖKÇENGÜLER Gök Süleymanlar 36 36 Koca Ali oğlu Hasan Rençber Koca Ali Avandere 1265 5 YİĞİT Yiğitler 37 37 Ahmet Rençber Mustafa Avandere 1281 8 SONKAN 38 38 Ölü Ayrancı oğlu Süleyman eşi Rahime Mehmet Gani Çakırbeyli 1276 2 39 39 Abdil oğlu hafidi Rençber Ali Abdullah Çakırbeyli 1299 2 KARADUMAN 40 40 Memici oğlu Ali Amele Yahya Mehmet Çakırbeyli 1310 3 DALAGAN 41 41 Kara Veli hafidi Süleyman Amele Ahmet Palamutarası 1297 3 TAŞ 42 42 Küçük Hüseyin oğlu Mehmet Rençber Küçük Hüseyin Çakırbeyli 1282 7 TAŞ Memiciler Koca Hacının oğlu Sarı Veliler Apaklılar Anası Cennet 1241/1825 doğumlu 43 43 Koca Ali oğlu Ahmet Amele Latif Avandere 1289 6 BAŞTÜRK 44 44 Kara Ali oğlu Hamza Ali mahdumu İbrahim Rençber Hamza Çakırbeyli 1264 2 KAVUK 45 45 Çakır Kerim oğlu Ali mahdumu Kerim Rençber Ali Çakırbeyli 1303 4 GÖKSEL Yanık nene Ayrancılar nakil gitti 46 46 Sarı Osman oğlu Ömer mahdumu Mehmet Mehmet Palamutarası 1273 6 47 47 Yavaşoğlu Halil mahdumu Ali 48 48 49 Rençber Halil Bozköy 1296 2 Karabudak Veli Rençber İbrahim Hamidiye 1256 5 KARABUDAK Karabudaklar 49 Boyuluoğlu Ali Rençber Ahmet Palamutarası 1282 4 GÜVENÇ Alimen oğlu 50 50 Kara Mehmet oğlu Ali Rençber Kara Mehmet Çakırbeyli 1271 10 AKSOY Dedeli 51 51 Çıtağ Mahmut oğlu Molla İbrahim Rençber Mehmet Çakırbeyli 1263 8 ARIKAN Çıraklar 52 52 Solakoğulu Celil eşi Ayşe Ali Çakırbeyli 1266 6 ÖZCAN Parmaksızoğulları 53 53 Zeybek Ahmet oğlu Mustafa Ahmet Çakırbeyli 1275 4 YÜKSEL 54 54 Topaloğlu İsa Ali Çakırbeyli 1289 7 TOPAL 55 55 Kavas oğlu Veli kerimesi Hatice(hateme) Veli Avandere 1298 3 ÖZER Yetim Aliler (Kırıklar'da) 56 56 Ayaslı oğlu İsmail eşi Cemile Ali Mersinli 1291 4 ACAR Küçük Elif'in çocukları 57 57 Panayıroğlu Abdullah oğlu Mehmet Abdullah Çakırbeyli 1294 8 PINAR Pinarlar 58 58 Hacı Kerim oğlu Deveci Hasan Ahmet Palamutarası 1275 6 ÖĞÜT Koca Kerim 59 59 Hacı Ali oğlu Mustafa Latif Avandere 1286 5 TOSUN Tosunlar 60 60 Vezir oğlu İbrahim Kadri Çakırbeyli 1299 3 AKKAN İkiz Ahmet 61 Kuş Hasan oğlu Ali Hasan Çakırbeyli 1256 2 62 Dulkarı Elife Mustafa Çakırbeyli 1272 1 63 Karaca oğlu Mustafa eşi Ayşe Mehmet Çakırbeyli 1271 1 Toplam 346 Rençber Rençber Deveci 1333 (1917) yılı kaydı 64 Ahmet GÜLSEVER Koreli Yusuf Yavaşlı Mehmet Çakırbeyli 1314 Mehmet Hamidiye 1313 ÖZBEK İbişler 1927 yılı kaydı 65 61 Sarı Kadiroğulları İbiş 66 62 Ali zevcesi Elif Veli Osman Hamidiye 1311 KIVANÇ Fırıncı Mehmet 67 63 Molla Yusuf oğlu Yusuf Ahmet Hamidiye 1318 AYDIN Kara Yusuf 68 64 Kulafdaki Ahmet Mehmet Girit 1275 UYSAL Giritliler Mehmet Torbalı Mersinli 1305 BAYSAL Koca Veliler 1928 1930 yılı kaydı 69 65 Veli 0544 434 54 69 www.sanintersanatmetal.com Engelli Spor Aletlerinde 1 Numara! TORBA LI VE TAN KENT ARŞİV Torbalı İ Kent A ITIM MERKE Z (TORK r İ ş ivi ve AM Tanıtı muoyun ); 2005 yılı nda ilk m Merkezi da kon uşulma bugüne ya baş ilçemiz kagerek ladı Torbalı belgele r gerek halkınd ğı günden se Tor a kurumla balı dış n sağlanan rd ındaki gerekse an elde edil kiş en bilg i ve b i ve zin ya Belediyemizin elgeler şa katkılar ı Mahalle yan belleği olmuştu ile ilçemisi’ndek i Sultan r. Mur gari bin at ad 2. Abd ülhamit bey Tanıtım a faaliyet gös yaditeren K Merkez e i’ torunla rınız ile ni kendiniz, ç nt Arşivi ve oc ziyaret niz…. “ etmeyi uklarınız ve Tarihin ize Sah ihmal e ip Çıkın tmeyiız..” EN I SANAYİD IZ IM R A L AN TARIM AL ORUYALIM. mızın K Torunları … n a ıc tl i ispa örmelerin , biber, g s i te n a ri m le o . D im koruyalım dece res a ı s ız n m rı rı la la bun alan ceğini k tarım ğinin gele ma li n e v ü temiyorsa g Tarı aybı gıda faktördür. Toprak k ın k ti ri k n en kulla ımın ı n ış e d y e il m etk tarı ir darbe alanların büyük b iş elverişli irm il ir işe hep b ize ind geleceğim utmayalım. Bu gid fabun inalar ve u b n e u d ğ u iz ld m o n; lke lar varke n iyelim. Ü d la a r u n d u g te uy lik ızı yeterince torunlarım rikalar için rını koruyalım ki, nla tarım ala . m koruyalı ERNEĞİ İCİLERİ D y Belgeli T E R Ü T e Ona NAYLI SÜ ir’de Ari v m ARI VE O İz Kurucu e d in h kuruldu. 4 tari 1 ) 0 D 2 Ü ıs İS y a R bel16 M erneği (A larını, “ari ve onay D ri e il c ti ç gili ma Süt Üre ektör ile il s ırkpınar a ; K k a h li rm e u M Başkan esini duy y belgeli cilerinin s veya ona ti ri re a ü ; t k ü a s onogeli sahibi olm syal, teknik ve ek z ö s a rd o eli a s kararl onay belg mesleki, e e v n ri ri e a il c ; ti k e talep ik etme süt üre en rehberl sına, artan üretim nları rd le n ö y a kâ mik ın artırılm arlarda ihracat im ın ıs y a s z ilerin çiftlik e dış pa k; üretic v a a m n ın s lu a u b eryaratılm katkıda atları, üniv il a k ş ın s te a lı lm ğ r ve ba oluşturu ektör ku Bakanlıkla diğer kamu-özel s ı n rı la n r ürete soru k çözümle tuvarlar v ra ra a o p b a la y i r, yük ğ sitele rı ile işbirli lişmiş ülkelerin bü la ş lu ru u k e bu G rum ve töründeki tlemiştir. k e e z s ö ık k ıl ra c i hayvan mek” ola isteriz. vik verdiğ i çekmek ş n te ti a e k v ik d m öne lerinin çemiz köy girişime il KAVRAM: OSGB İŞ YAŞAMINDA YENİ BİR iş venlik Birimi); İşyerlerine OSGB (Ortak Sağlık Gü eri işy lı, aç am metleri vermek sağlığı ve güvenliği hiz le sali donanım ve persone dışında kurulan, gerek ndan afı Güvenlik Bakanlığı tar hip Çalışma ve Sosyal fazla ruluşlardır. 50 ve daha yetkilendirilmiş özel ku yılı İş n işyerlerinde, 4857 Sa sayıda çalışana sahip ola manı kimi ve İş Güvenliği Uz Kanunu gereği İşyeri He kim ve u vardır. İşverenler; he bulundurmak zorunluluğ ri gibi, kle ce ile de istihdam edeb uzmanı kendi bünyelerin yetre gö Güvenliği Kanunu’na 6331 Sayılı İş Sağlığı ve ala ınd bu hizmeti ücreti karşılığ kili OSGB firmalarından rtle sağlığı ve güvenliği hizme abilmektedirler. OSGB, iş re gö sektörü ve işçi sayısına ini işyerinin tehlike sınıfı, ür. rüt yü ile ı yd olmamak ka belirlenen sürelerden az r: OSGB şirketleri şunlardı ren ste Torbalı’da faaliyet gö , gb os nli rsi Me gb, İşparkosgb, Torbalıosgb, Doktorlaros gb. Hülyamosgb, Yamanişos TARIM İŞÇİLERİNİN İŞ HUKUKUNDA YERİ Av. Nevin EKER BİLGEN Hukuk, birey - toplum - devlet ilişkilerini ve bunların birbiriyle olan ilişkilerini düzenleyen sosyal bir olgudur. İş Hukuku; işçilerin hukuki durumlarının düzenlenmesi ve korunması ihtiyacından doğmuş olup, iş hukukunda kurallar işçi-işveren-devlet arasındaki ilişkileri düzenler.Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan bağımsız ve genç bir dal olan İş Hukuku, sanayileşme öncesinde Medeni Hukuk ve Borçlar Hukukuna bağlı kalmıştır. İş Hukukunun oluşumunda tarım çalışanlarının etkili olmadığı söylenebilir. İş Hukukunun temelini; işçinin bir ücret karşılığı, hizmet sözleşmesi ile işverene bağlı olarak çalıştığı ve haklarının korunması oluşturmaktadır. İş Hukukunun dünyada ve ülkemizde hızla geliştiği söylenebilir. Ülkemizde, İş hukukunda ilk yasal düzenleme 1936 tarihli 3008 Sayılı İş kanunudur. Ülkemizin dördüncü iş kanunu olan 2003 tarihli 4857 Sayılı İş Kanunu halen yürürlüktedir. Bu kanunun 10. maddesi ile en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş ayrımı getirilmiştir. İş Kanununun bir çok maddesi süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmayacağı için işçi açısından ciddi hak kayıpları oluşmaktadır. HUKUK 40 TP İş Kanununun 4. maddesi ile tarım iş kolunda çalışan işçilerin durumu ile ilgili önemli değişiklikler yapılmıştır. 50 ve daha fazla sayıda işçi çalıştırılan tarım işyerleri İş Kanunu kapsamına alınmıştır. Böylece, tarım işçileri, kısmen de olsa İş Kanunu’nun bütün işçilere tanımış olduğu hukuki haklardan faydalanabilecektir. Yapılan bu değişiklik önemli bir ilk olmakla birlikte tarım işçilerinin sorunlarını çözecek düzeyde değildir. Elliden daha az işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler İş Kanununa göre değil Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Kanunda yapılan sürekli ve süreksiz iş ayrımı da düşünüldüğünde tarım işçilerinin süre ve sayı şartlarını sağlayarak İş Kanununun hukuki güvencesinden faydalanabilmeleri zor görünmektedir. Tarım işçilerinin kanunda öngörülen şartlarla İş Kanunu kapsamına alınması, hangi tür faaliyetlerin tarım işi sayılacağı sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunun aşılması için 4857 Sayılı İş Kanunun sanayi, ticaret, tarım ve orman işleri başlıklı 111. maddesinde Bu kanunun uygulanması bakımından sanayiden, ticaretten, tarım ve orman işlerinden sayılacak işlerin esasları belirlenmiş ve bir işin bu Kanunun uygulanması bakımından sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden hangisinin kapsamında sayılacağı; Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Gümrük ve Ticaret, Çevre ve Şehircilik, Orman ve Su İşleri ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıklarının görüşleri alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 6 ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 111 inci maddesine dayanılarak hazırlanan son yönetmelik olan Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik 03.09.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelikte tarım ve orman işlerinin nelerden ibaret olduğu sayılmıştır. Tarım ve Ormandan Sayılan İşlerde Çalışanların Çalışma Koşullarına İlişkin Yönetmelik 2. maddesinde açıkça; Bu Yönetmelik “ellibir ve daha fazla işçinin çalıştığı tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyeri veya işletmelerinde iş sözleşmesi ile çalışan işçileri ve işverenleri kapsar” denilmektedir. Yönetmeliğin 4. Maddesinde süresi bir yıl ve daha fazla olan belirli süreli iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması zorunlu olduğu ,yazılı sözleşme yapılmayan hallerde, işverenin kanuna uygun olarak yazılı belge vermek zorunda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca birden çok işçinin meydana getirdiği takımı temsilen bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle takım sözleşmesi yapabileceği hükme bağlanmıştır. Tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz çalışanlar, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü 5510 sayılı Kanuna eklenen tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı başlıklı Ek-5 inci madde ile 1/3/2011 tarihinden itibaren sigortalı olma imkanı yeniden getirilmiştir. Bu maddeye göre; “ 4 üncü madde ile isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya aylık almayan ve 18 yaşını doldurmuş olanlardan; tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, örneği Kurumca hazırlanan ve Kurumca belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmış belgeleri ile talepte bulundukları tarihten itibaren sigortalı sayılırlar.” Şeklindedir. Devletimizin en önemli anayasal niteliklerinden olan “sosyal hukuk devleti” ilkesi; hukuk düzeni oluşturulurken, insan onur ve haysiyetine yaraşır bir yaşam konusunda, zayıfın ve yardıma ihtiyaç duyanların korunmasını beraberinde getirir. Bu prensip gereği, yargı organlarınca, iş mevzuatının yorumlanışında, yasal boşlukların doldurulmasında, işçinin yararı gözetilmekte, işçi lehine yorum yapılmaktadır. Ülkemizde 1950’li yıllarda tarımda makineleşme artmış sanayi hızla gelişmeye başlamıştır. Hızlı nüfus artışıyla birlikte iş imkanlarının ve tarım alanlarının yetersizliği ve ulaşımın kolaylaşmasıyla sürekli yada mevsimlik göç başlamıştır. İnsanlar aileleri ile birlikte 3-4 aylığına tütün, fındık, çay, pamuk v.b tarımının çokça yapıldığı yerlere göç etmektedirler. TÜİK verilerine göre nüfusun %23’ü tarım sektöründe istihdam edilen işgücüdür. Bu oranın yarısının mevsimlik işçiler olduğu varsayılmaktadır. Tarım sektöründe çalışan bunca insanın ne yazık ki yaşam koşulları çok kötü olup gerekli ve yeterli yasal korumada bulunmamaktadır. Tarımda işçi-işveren arasında genellikle ücrete ve hizmete yönelik bir sözleşme yapılmamakta, aile iş gücü önemli oranda kullanılmaktadır. Tarım işçileri açısından örgütlenme kavramı değerlendirildiğinde, işçinin mevsimlik, gezici işçi vs. olsun sendikalaşmaları konusunda bir yasaklama bulunmamaktadır. Ülkemizin imzalamış olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO ) Sözleşmeleri de bu çerçevededir. Tarım işinde çalışanların; ferdi yada toplu hizmet sözleşmeleri yapmamaları, haklarını koruyucu yasal düzenlemelerin bulunmaması, mevcut haklarını bilmemeleri, çalışma koşullarının ağır ve çalışma saatlerinin uzun olması gibi nedenlerle tarım işçileri sendikal faaliyet-sendikal örgütlenme hakkından yararlanamamaktadırlar. Bu nedenle tarım işçileri sosyo-ekonomik hakları için mücadele edememekte, iş güvencesi sağlanamamaktadır. Dünyada ve Türkiye’de ilk toplu iş sözleşmesi 1776 yılında Kütahya’da yapılan “Fincancılar Anlaşması”dır. Türklerin yaptığı bu ilk toplu sözleşmeye göre, 1776 yılında Kütahya’da mevcut 24 çini ve fincan atölyesinde çalışan çok sayıda usta ve işveren sözleşme yaparak işçi haklarını tescil ettirmişlerdir. Halen ülkemizin en büyük problemlerinden biri AB sürecinde kanunların alt yapılarının hazırlanmadan hızla çıkarılması ve kanun metinlerinin kağıt üzerinde kalarak uygulanamamasıdır. Hukukî düzenlemelerin amacına uygun ve etkili bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli idari alt yapının oluşturulup kararlı ve hızlı şekilde uygulanması gereklidir. Bu nedenle tarımda çalışan işçilerin sorunları dikkate alınarak acilen gerekli düzenlemeler yapılmalı Tarım İş Kanunu çıkarılmalıdır. 41 HUKUK maddesinin birinci fıkrası (a) bendi, kapsamında sigortalı sayılmışlardır. İş kazası ve meslek hastalığı sigortası, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından, genel sağlık sigortasından sağlık yardımlarından kendileri ve bakmakla hükümlü oldukları yararlanabilmektedirler. Ancak tarım işçileri; iş kazası ve meslek hastalığı halleri haricinde hastalıkları, doğum nedeniyle istirahat aldıklarında geçici iş göremezlik ödeneğinden, doğumdan sonra ödenen ve süt parası olarak bilinen emzirme ödeneğinden faydalanamamaktadırlar. TP 10 SORUDA ORGANİK YUMURTA Dr. İsmail KOR 1. Günümüzde organik yumurta neden önemlidir? 43 HAYVANCILIK 1. ŞART: Yerde serbest gezinim ve yer kümeslerinde üretim şarttır. Bunun için 1 m2’ ye 6 (altı) tavuk hesabı ile en fazla 3000 Dünyamızda hızla ilerleyen teknolojiye (üçbin) tavuk kapasiteli hayvan refahına paralel; yapay ortamlarda yapay gıda üretimi uygun kümesler olmalı; ayrıca bu kümesin de o hızla gelişmiştir ki; artık insanoğlu etrafında ki gezinti alanı en az 12 dönüm sun’i yumurta bile yapabilmektedir. Bir olmalıdır. taraftan sun’i (hormonlu) gıdalar ve gıda katkı maddeleri hızla çoğalırken, diğer 2. ŞART: Organik yem hammaddelerinden yandan; doğal ve organik ürüne karşı yine (organik mısır, organik soya vb.) oluşmuş aynı hızda bir yönelim başlamıştır. Tabi ki, sertifikalı yemle besleme yapılmalı ve bu hareket toplumlarda belli bir ekonomik diğer yemlerde kullanılan katkı maddeleri güce ve eğitim durumuna bağlı olarak kullanmamalıdır (amino asitler, sun’i boyalar). değişim göstermektedir. Konunun geniş halk kitlelerine yansıması çok uzun zaman 3. ŞART: Geçiş sürecini tamamlamak şarttır. Bunun için 1 yıl kümes çevresinin alacaktır. dinlendirilmesi ve kesinlikle bir kimyasal Organik tarım ve hayvancılığın ülkemizde kullanılmamalıdır. yasal altyapısı yeni oluşturulmuştur. ŞART: Bağımsız denetleme Özellikle organik hayvancılık içinde organik 4. kuruluşlarından birinden “müteşebbis yumurta ve et üretimi daha da yenidir. İşte bu nedenle organik yumurta nedir, ne sertifikası” çıkartılmalıdır. değildir? tartışmasında tüketicilerin doğru 5. ŞART: Üretimde kullanılacak tavuklar bilgilendirilmesi büyük önem arz etmektedir. mutlaka dış ortamda gezmeye elverişli ve 2. Organik yumurta üretiminin olmazsa dayanaklı bir ırk olmalıdır (Beyaz tavuk tercih edilmez). olmazları nelerdir? TP HAYVANCILIK 44 TP 3. Köylerde üretilen her yumurta organik midir? 6. Organik yumurtanın fiyatı neden kafes yumurtasına göre daha pahalıdır? Kırsal alanlarda veya gezintili serbest dolaşan tavukların yumurtaları eğer organik yem ile beslenmiyorsa elde edilen yumurtalarda kimyasal katkıya veya GDO kalıntısına rastlanması mümkün ve kesindir. Bu durumda o ürünün organik yumurta olmadığı anlaşılacaktır. Organik hayvancılık mevzuatındaki kurallar hem tüketicileri hem de üreticileri hem de hayvanları korur içerik ve niteliktedir. Bu nedenle tüketicilerin organik yumurta satın alırken etiketli, ambalajlı ve markalı ürünleri tercih etmeleri organik ürün güvenirliği açısından son derece önemlidir. Fiyat farklılığı şu üç nedenden ortaya çıkmaktadır. 1. Organik yem hammaddelerinin verimi sun’i gübre ve ilaçlama kullanmadıklarından dolayı düşüktür. Bu nedenle üretim maliyetinin % 60-70’ini teşkil eden organik yem diğer konvansiyonel yemlere göre daha pahalıdır. Ayni zamanda tavuk gezdiğinden dolayı kafestekine göre (115-120 gr.) daha fazla yem (135-145 gr.) yemektedir. 2. Kafes koşullarında barındırılan tavuklar (kahve renkli ırklar = 315-320, beyaz ırklar 4. Organik yumurta satınalırken nelere = 325-335 adet) tavuk başına daha fazla yumurta verdikleri halde serbest dolaşımda dikkat edilmelidir? ürün verimi (kahve renkli ırklar = 240-250 Organik yumurtayı açıkta satılan şekilde adet, beyaz ırklar organikte tercih edilmez) almayınız. Bu istismara yani kötü niyetli düşmektedir. Bu da maliyetlere artış olarak uygulamalara ve uydurmalara açıktır. yansımaktadır. Mutlaka ve mutlaka etiketli, ambalajlı ve markalı ürünleri alınız. Ürün ambalajı 3. Her yıl bağımsız denetim kuruluşuna üzerinde T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık ödenen sertifikasyon ücretleri de bir Bakanlığı’nın organik tarım logosuna, pahalılık faktörüdür. Tüm maliyetteki sözleşmeli denetim şirketinin logosuna, farkları topladığımızda organik yumurta üretim ve son kullanım tarihlerine dikkat ile endüstriyel yumurta arasındaki fiyat ediniz. Sadece fiyata belirleyici ve yeterli farkı ortaya çıkmakta; bu da tüketiciye kıstas olarak güvenmeyiniz. Her gördüğünüz yansımaktadır. pahalı ürünü organik hatırına almayınız. 7. Yumurta sarısının özelliği ve rengini Rafta mukayese yapınız. Düşük fiyatlı etkileyen faktörler nelerdir? organik yumurtaya şüpheli yaklaşınız. Muadillerinden çok yüksek ve çok düşük Yumurtanın sarısı en besleyici ve kuru ürünlerden uzak durunuz. maddesi en yüksek kısmıdır. Lesitinin varlığı yumurtaya kan yapıcı özellik sağlamaktadır. 5. Semt pazarlarında sepette satılan Yumurta sarısının rengi; genotip, yaş, yumurtalar organik midir? yemdeki lisin düzeyi, yetiştirme sistemi, Semt pazarlarında sepet içinde samanla yağlar, antioksidanlar, vitamin A ve kalsiyum etkilenmektedir. Yumurta ve talaşla süslenerek satılan yumurtalar, tüketiminden kafeste üretilen yumurtaların ayıklama sonucu kirli çıkan ıskarta diye tabir edilen çıkıntı yumurtalardır. Bu yumurtalar işlem dışı olduklarından dolayı bunlara kabuk üzerine işletme kod numarası da basılmamaktadırlar. Satıcı bu ayıbı bile, tüketiciye “işte bak kabukta çiftlik numarası yok, bu hakiki köy yumurtası” diyerek ürününü savunmakta ve tüketiciyi kandırarak haksız kazanç sağlamaktadır. Bilinçli tüketici olarak bu pazarlama tuzaklarına dikkat edilmelidir. sarısının renginin koyu ya da açık olmasının üretim yapan yumurta çiftliklerinde tavuklar besin değeri üzerine herhangi bir etkisi hasta olmasa bile onlara koruyucu olarak yoktur. antibiyotik verilebilir. Antibiyotikler, tavuktan yumurtaya, yumurtadan insana geçer ve 8. Yumurtanın raf ömrü ne kadardır? küresel bir sağlık sorunu olan antibiyotik direncine yol açar. Halk sağlığına yönelik Yumurta oda sıcaklığında 7 gün, bu tehdidin önemine dikkat çekmek adına buzdolabında ise AB standardı 28 gün Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyayı bu konuyla muhafaza edilebilir. Yumurtayı en kaliteli ve ilgili harekete geçmeye ve sorumluluk basit depolama yolu, satın aldıktan hemen almaya çağırmıştır. Sanayi tipi yumurta sonra orijinal viyol ya da karton kutusu fabrikalarında tavuklar kimyasal tarım ile buzdolabında saklamaktır. Bu yolla ilaçları, böcek ilaçları kullanılarak üretilmiş ve yumurtanın diğer gıdalardan koku çekmesine GDO’lu yemlerle beslenir. Organik yumurta engel olunacaktır. Buzdolabında özellikle elde etmek için tavuklar sadece sertifikalı, yumurtalar için tasarlanmış bölümlere %100 organik, GDO içermeyen yemlerle yumurtaları koymak tavsiye edilmemektedir. beslenirler. Tavuklar soya ve mısır yemeyi Zira yumurtalar buralara konduğunda, sever. Ancak genellikle soya ve mısır GDO kabuğu yüzeyinde bulunan yaklaşık 17 bin içerdiğinden, organik yumurta çiftliklerinde gözenek içerisinden yumurta, koku ve tat GDO’lu ürünler kullanılmaz. Organik tarımın çekebilmektedir. Bu nedenle yumurtaların amacı çevre kirliliğini azaltmak, sağlıklı viyol ya da karton kutu içerisinde saklanması hayatın ilk şartı olan toprak sağlığını korumak, onları daha taze tutmaktadır. su kaynaklarını tasarruflu kullanmaktır. Yumurta, anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran tek besindir. Dış görünüşleri aynı olmasına rağmen sanayi tipi yumurta ile organik yumurta arasında çok önemli farklar vardır: Sanayi tipi 10. Torbalı köylüsüne önerileriniz? Torbalı köylerimiz, alternatif tarımda organik yumurta üretimi konusunda düşünmeli ve harekete geçmelidir. Organik yumurta üretimi aile çiftçiliği bakımından hem karlı hem de teknik olarak yapılabilir niteliktedir. 45 HAYVANCILIK 9. Bir yumurtayı organik yapan nedir? TP TORBALI ZEYTİNCİLİĞİNİN SORUNLARI Nevzat SARP Atatürk, 1929 yılında Yalova bölgesine yaptığı gezide zeytinciliğe gereken önemin verilmesine yönelik direktifleri ile ülkemizde zeytincilik seferberliğini başlatmış ve zeytincilik konusunda araştırmalar yapmak üzere, 1937 yılında İzmir’imizde Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Öte yandan zeytin, bahçesine bakmayan ve bakım yaptırmayan üreticilere ceza verilmesine neden olan bir kanuna (26/01/1939 tarih ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”) sahip tek bitki olmuştur. Ülkemizde zeytincilik, 1950’li yıllardan itibaren önemini kaybetmiş, 1960 yılların başında ilk zeytinyağı ihracatımız gerçekleşmiş, 1970’li yıllarda verimin düşük ve maliyetin yüksek oluşu kârlılığı yok etmiş; buna sebep, tamamen doğal olan zeytinyağının insan sağlığı yönünden ne kadar değerli olduğunu anlatıp teşvik etmek yerine rafinasyon diğer bitkisel yağların üretim ve tüketiminin teşviki olmuştur. 1980’li yıllarda zeytinciliği koruma kanununa rağmen zeytinlikler sökülerek turizm ve sanayi uğruna feda edilmiştir. 2000’li yıllar sonrası zeytin ve zeytinyağı konusu gerek medyanın gerekse tıp dünyasının önerileri ile tekrar gündem ve önem kazanmıştır. Ülkemiz genelindeki bu gelişmeler ilçemizde de birebir yaşanmıştır. zeytin ağacı ve zeytinyağı konusunda dünyaya baktığımızda görmekteyiz ki; hem üretimde hem tüketimde sınıfta kalıyoruz. Ulusal düzeyde de yerel ölçekte de aynı olan sorunlar yumağının içinde bocalıyoruz. İşte bu sorunları tartışmaya açmadan önce biraz rakamsal gerçekleri irdeleyelim: 20 yıl öncesine kadar ilçemizde sadece köylünün geçim kaynağı olan zeytincilik, artık dünya çapında büyük bir sektördür. Ülkemizde 167 milyon zeytin ağacı bulunmakta. Bu sayı dünya zeytin ağacı envanterinin yaklaşık %15’idir. Zeytinyağı üretimimiz ise; 3 milyon ton civarı gerçekleşen dünya üretiminin %10’u kadardır. 70 bin dekarlık alanda 2 milyon ağaç ve 2000 civarı üretici ile zeytin üretiminin gerçekleştirildiği Torbalı’da 30’un üzerinde zeytinyağı fabrikası vardır ve ilçemizde yıllık zeytinyağı üretimi 5 milyon litrenin üzerinde gerçekleşmektedir. Zeytin üretiminde Türkiye’de 5. sırada yer alan Torbalı’mız, ne yazık ki, ürününü markalaştırıp daha iyi fiyatla daha geniş pazarlarda satacak bir organizasyon ve altyapı kuramamıştır. Oldukça verimli topraklara sahip Torbalı Ovası’nda zeytin, yaygın olarak Ahmetli, Karakuyu, Yeniköy, Dağtekke başta olmak üzere dağ köylerinde yetiştirilmektedir. Gemlik, Edremit, Ayvalık, Domat ve Memeli gibi zeytin çeşitlerinin üretiminin yapıldığı ilçemizde üretimdeki artış, zeytin ve zeytinyağına son yıllarda verilen önemin sonucu olup, yolumuz uzundur. Torbalı zeytinciliğinin sorunları ülkemiz genelinden farklı olmamakla birlikte şu alt başlıklarda toplanabilir: Miras hukuku bağlamında zeytinlikler küçülmektedir. Bu durumun önüne Tüm bunlara karşı akademik ve politik geçilmelidir. Torbalı’daki zeytinliklerin çoğu camiada yere göğe sığdıramadığımız zeytin, aile mülkü ve ortalama büyüklükleri 10 47 TARIM “Tabiilikten uzaklaşmak tababete yaklaştırır” sözü günümüz insanının kafasına “dank” etmiş; sağlıklı kalp ve damarlar, düzgün çalışan bağırsaklar, güzel ve diri ciltler, parlak saçlar, daha iyi çalışan beyinler için zeytin ağacının mahsulü “sağlıklı yaşam iksiri” zeytinyağına muhtaç olduğumuz araştırmacılar ve doktorlar tarafından tasdik edilmiştir. TP Zeytin kolonyasını özgün bir değer ve marka yapmak için çok ortaklı bir organizasyon (şirket-kooperatif) kurulabilir. Ayrıca, bu organizasyon altında zeytin yaprağı çayı, zeytin ezmesi, zeytin reçeli gibi alternatif ve organik zeytin ürünlerinin üretim ve satışı yapılabilir. Saipler köyünde 4-5 yıldır düzenlenen hasat şenliklerine diğer köylerin katılımı sağlanarak daha “ses getirici” bir etkinliğe dönüştürülmesi sağlanabilir. Geleneksel zeytincilikten modern zeytinciliğe geçiş için mutlaka ve mutlaka bilimsel destek ve danışmanlık almak; butik zeytincilik, coğrafi işaretleme, ambalajlama ve yeni ürün geliştirme, tadım panelleri, lisanslı depoculuk vb. yenilikleri öğrenmek şarttır. dönüm civarıdır. 2014 yılı sonunda çıkarılan “zeytinlikleri öldüren yasa” ile zeytin ağaçlarının kamu yararı için kesilmesi, zeytinlik arazilerin kamulaştırılması ve enerji yatırımlarına kurban edilmesi çabalarına iş işten geçmeden ivedilikle son verilmelidir. Teknolojik gelişmelerin yarattığı yanlış algı yeni nesli tarımdan uzaklaştırmakta; aileler zeytinliklerini satıp-satıp çocuklarına şehirde “ev ve iş açmak” derdine düşmektedirler ki; bu yanlış tercih zeytinciliğimizin gelişimine olumsuz yansımaktadır. O zeytin ağacıdır ki; Kooperatifçilik ilçemizde gelişememiştir. TARİŞ’e bağlı 1954 yılında kurulmuş 18 No’lu Tepeköy Zeytin ve Zeytinyağı Satış Kooperatifi gerek ortak sayısı (936) gerekse kapasite (80 ton/gün sıkma) bakımından Torbalı köylüsünün sesi olamamış; yöresel bir marka ve güç oluşturulamamıştır. Bu durum yöremiz zeytininin dışarıdan gelen sanayiciler tarafından değerlendirilmesi sonucuna yol açmıştır. TARIM 48 TP Efsanedir ki; Havva anamız ile birlikte cennetten yeryüzüne kovulan Adem babamız öleceğini hisseder ve Tanrı’dan kendisini ve dolayısıyla tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu amaçla oğlunu Cennet Bahçesi’ne gönderir. Cennet Bahçesi’nin bekçisi melek, oğulun duası üzerine İyi-Kötü Ağacı’ndan aldığı üç tohumu ona verir ve öldükten sonra babasının ağzına koyup öyle gömmesini söyler. Adem babamızın ölümü üzerine oğul Ağaç envanterinde gençleştirmeye (ıslah ve bu talimatı yerine getirir. Adem babamızın sertifikalı fidan) gidilmesi gerekmektedir. ağzında yeşeren ve kök salan üç tohumdan Meyve suyu gibi içilebilir ve ”ilaç gibi Akdeniz ikliminin simgesi üç ağaç filiz verir: maşallah” dedirten zeytinyağında daha iyi Zeytin, sedir ve servi... İşte “Ölmez Ağaç” verim için ağaç budama, zeytin toplama, zeytin ağacının serüveni o günden bugüne zeytinlerin bekletilmeden sıkımı ve hep insanoğlu ile içiçe devam etmektedir. zeytinyağının saklama koşulları konularında Ben ağaçların hepsini severim ama zeytin Torbalı Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Birliği, ağacı bir başka. Herşeyden önce onun Torbalı Ziraat Odası ve İlçe Tarım Müdürlüğü simgeledikleri; yapraklarıyla barış, altın işbirliği yaparak eğitimler düzenlemeli ve bu sarısıyla mutluluk. (Aldous HUXLEY) eğitimlere köy kahvelerine asılacak uyarıcı afişlerle süreklilik kazandırılmalıdır. Kur’anı Kerim’de altı yerde zikredilen zeytin Eski Ahit’te de “Refahın ve bolluğun sembolü”dür. cephesinde sahip çıkmalıyız. Bir gün ağaçlar aralarından birinin kral olmasını isterler. Uzun tartışmalardan sonra zeytin ağacını seçmeye karar verirler: “Bize kral ol”. Ve zeytin ağacı: “İnsan türünün iyiliği için Tanrı’nın bana emanet ettiği görev benim hükümet işleri ile ilgilenmemden daha önemlidir”. Der ve bu teklifi reddeder. Son 4-5 yıldır zeytinyağı fiyatlarının sabit kalması ilçemiz zeytincilerini de mağdur etmiştir. Bu yıl İspanya ve İtalya’da yaşanan ciddi rekolte kaybı sonucunda zeytinyağında fiyat 10 TL’yi aşmıştır. Bu durum sahte üreticilere ve sahte organikçilere fırsat yaratmıştır. Bunlara karşı çok dikkatli olunmalıdır. Sözün özü; ülkemizde kişi başına yağ tüketimi 25-20 kg/yıl olmasına karşılık bunun içinde zeytinyağı tüketimi 2-3 kg/yıl’dır. Ne acıdır fakat gerçektir ki; ülkemizde daha henüz zeytinyağını tanımayan insanlarımız vardır. İspanya’nın Cordoba, Fas’ın Marakeş kentlerinde bulunan Dünya Zeytin Koleksiyonu’nun üçüncüsünün ülkemizde, İzmir’de kuruluyor olmasına anlam katmak bağlamında “sağlıklı yaşam iksiri” zeytinyağı tüketimini önemsemeli ve arttırmalıyız. Tüketimdeki artış, üretimi de tetikleyici unsurdur. Zeytinimize, zeytin ağacımıza ve zeytinciliğimize hem üretici hem de tüketici TARIM 50 TP Zeytindostu Derneği’nin “Butik Zeytinciler” kümelenmesi benzeri çalışmalar desteklenmeli ve çeşitlendirilmelidir. Son 10 yılda ülkemizdeki zeytin ağacı varlığı 100 milyondan 200 milyona ulaşmıştır. İlçemizde de ağaç envanteri bu ölçüde gelişmiştir. Hem 2023’de gerçekleşmesi muhtemel 650.000 ton/yıl zeytinyağı, 1.200.000 ton/ yıl zeytin üretimi kapasitemizin ihracata dönüştürülebilmesi hem de iç piyasada kişi başına 2 kg/yıl olan zeytinyağı tüketimimizin 5 kg/yıla çıkartılması için Torbalılı zeytincilerimizde işbirliği-güçbirliği yapmak zorundadırlar. BEYTO Her türlü çim ihtiyacınız için... www.sayginbotanik.com Kuşçuburun - Torbalı SANAYİDE MARKA TESCİLİNİN ÖNEMİ EGE PATENT tarafından hazırlanmıştır. Türk Hukuku’nda markalar ile ilgili düzenleme 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılmıştır. Yasal korumadan yararlanabilmek için tek yetkili kamu otoritesi olan Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde markanın tescili gerekir. Tescil ile, marka üzerindeki hak sahipliği 3. kişilere duyurulmuş olmaktadır. TPE nezdinde işlem süresi yaklaşık 1 yıl, Marka Tescil Belgesi geçerlilik süresi ise 10 (on) yıldır. Bu süre, onar yıllık süreler halinde sonsuza dek uzatılabilmektedir. GÜNCEL 54 TP Tescilde öncelik ilkesine göre; marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret daha sonra aynı mal veya hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Markayı önce tescil ettiren o işaret üzerinde tescil edilen mal veya hizmetler yönünden tekel hakkı kazanmakta ve daha sonra başkalarının bu ibareyi marka olarak tescil etmesine engel olabilmektedir. Öncelik ilkesi tescil edilmiş işaretin aynısı olmamakla beraber aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzeri işaretleri de kapsar. Ayrıca markanın konusunu oluşturan mal veya hizmetler yanında bu mal veya hizmetlerle aynı türde olan mal veya hizmetler için de uygulanmaktadır. Öte yanda, marka sistemimizde tescil esas olmakla beraber hem Yüce Yargıtay’ımız hem de doktrindeki otoriteler marka hakkının kullanım yoluyla kazanıldığı konusunda hem fikirdir. Dolayısıyla, kullanım marka hakkının tescille kazanıldığı kuralının istisnasını oluşturmaktadır. Sanayicilerimiz zaman zaman marka tescilinin önemini ihmal ederek uzun yıllardır kullandıkları isim/emare/işaret üzerinde tescil almamakta; ancak bir başka kişi/şirketin bu ibareyi tescil ettirmesi halinde harekete geçerek önceden kullanıma ve/veya kötü niyete dayalı olarak itirazlar ve davalar ile haklarını ve haklılıklarını tesis ettirmektedirler. Gerek TPE nezdindeki itirazlarda gerekse mahkemelerde açılan davalarda markanın kullanımını “laf” ile değil geriye doğru tarihsel bazda ispat gerekmekte, bu ispat şartının yerine getirilememesi ise marka hakkının kaybı ile sonuçlanmaktadır. Pratik bir örnek ile; KÖRFEZ markasını oto yedek parçası üretiminde yıllardır tescilsiz olarak kullanmaktasınız. İşyerinizden ayrılan bir personeliniz ya da malınızı satan bir bayiniz ÖZKÖRFEZ ismini kendi adına marka olarak tescil ettirdi ya da tescil başvurusu yaptı. KÖRFEZ ibaresini önceden kullanan firma olarak siz bu tescili önleyebilir ve iptal ettirebilirsiniz. Sanayicilerimiz marka olarak kullanılan veya bu şekilde kullanılma ihtimali olan sözcük, şekil, harf, sayı veya bunların bileşiminden oluşan işaretleri ihmal etmeksizin adlarına tescil ettirmeli ve tescil sırasında gelecek bir itirazı ve/veya daha sonra açılacak hükümsüzlük davası ihtimalini ortadan kaldırmak için de mutlaka TPE’nden yetkili bir marka vekilinden danışmanlık almalıdırlar. Marka oluşturmak masraflı, meşakkatli ve zaman alıcı bir süreçtir. Günümüzde markalar artık işletmelerin gayrimenkul değerlerinden daha yüksek bir değeri ifade etmektedir. Bu nedenle ileride olası sıkıntılar karşısında korkulu düş görmek için bugünden önlem alınmaldır. Markanın önce ikamet edilen ülkede daha sonra ise, ihracat yapılan ya da yapılması planlanan her ülkede tesciline önem ve özen gösterilmelidir. Yaşanan tecrübeler ile sabittir ki; bu konudaki ihmal ve unutkanlıkların faturası sanayicilerimize ağır olmaktadır. Ege Ev Ürünleri 62 Ülkede…. müşteriler ile buluşturmaktadır. Ütü masası, çamaşır kurutmalık, merdiven ve balkon masası ürünleri konusunda tam entegre bir tesis olan Ege Ev Ürünleri 180 kişilik personel ve tam otomasyona dayalı 2 Ege Ev Ürünleri, 20.000 m lik kapalı imalat makina parkı ile de bugün Avrupa’nın da alanına sahip entegre tesislerinde geniş ürün sayılı üreticileri arasındadır. yelpazesi ile günlük 20.000 adetlik üretim Firmanın en büyük sıkıntısı eleman eksikliği kapasitesine sahiptir. ve yetersizliğidir. Toplam Kalite Yönetimi ilkelerini benimsemiş bir personel ve organizasyon anlayışı ile Rusya’da kendi pazarlama şirketi bulunan sürekli en yeniyi, en iyiyi yapmak; müşteri Ege Ev Ürünleri Rus pazarında ilk beş ihtiyaç ve beklentileri odaklı üretmek madeni arasında yer almakta; ülke genelinde etkin eşya ve ev ürünleri sektöründeki yoğun bir dağıtım ağına sahiptir. rekabet ortamına bağlı olarak sektöründe Firma fuarları çok önemsemekte; ihracat lider kalabilmek için çalışmak, çok çalışmak ekibi Türkiye’de sektörün aynası olan İDEAL daha çok çalışmak şirketin temel politikasıdır. HOME ve ZUCHEX fuarlarının yıllardır Şirket uluslararası pazarın istediği tasarım, katılımcısı olup; bunun yanı sıra Endonezya marka, faydalı model belgelerinin yanısıra ZUCHEX, Rusya HOUSEHOLD, Dubai CE, ISO 9000 belgelerine sahiptir. HOUSEHOLD, Brezilya APAS, Amerika Uluslararası pazarda 62 ülkedeki bayi ağıyla HOME AND HOUSEWARES, Almanya faaliyetlerine her geçen gün yeni ülkeler ve AMBIANTE, Türkmenistan TÜRK İHRAÇ ÜRÜNLERİ SERGİSİ fuarlarına da düzenli yeni pazarlar eklemektedir. olarak katılmakta, dağıtım ağına yeni bayiler Ulusal pazarda ise grup şirketi Ege Mavi eklemektedir. Pazarlama ile market zincirleri ve perakende satış mağazaları aracılığı ile ürünlerini İstikrar ve güven, Ege Ev Ürünleri için ticaretin öncü kuvvetidir. 55 BAŞARI ÖYKÜSÜ 1996 yılında Karabağlar’da 20 m2lik küçük bir atölye ile faaliyete başlayan Erkan BİLSEV yıllar içinde işini geliştirip büyüterek 2006 yılında Kuşçuburun köyü girişindeki fabrika tesislerini kurarak ilçemize taşınmıştır. TP Ege Ev Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Erkan BİLSEV: Hedefimiz, ürünlerimiz ile dünyanın her ülkesinde varolmaktır. Üretim tesislerimiz teknoloji ve kapasite olarak dünyadaki sayılı tesislerden biridir. TEKNİK ÖĞRETMEN GÖZÜYLE ATATÜRK SANAYİ SİTESİ Mehmet KIZILARSLAN Sanat okuluna giren öğrenci, sanayide vasıfsız eleman olarak çalışan işçi ve sanayide işyeri açan esnaf-sanayici, başlangıçta ekmek parası kazanmak ve hayatını idame ettirmek amacındadırlar. Oysa bilmezler ki, bu ülkenin borcunu ödemeye soyunmuşlardır. Orada bir Atatürk Sanayi Sitemizin var uzakta. O site bizim sitemizdir beyler !!! Aksaklıkları ve eksiklikleri sıralamadan evvel, genel bir bilgi aktaralım: Çok merkezi konumuna karşı yokluklar bağlamında bir “çilehane”dir Atatürk Sanayi Sitemiz. Yani sahipsiz ve başıboş bir sitedir karşımızda Devletin “artık yatırım yapmayacağım” dediği duran. 1996 yılında kurulmuştur. 1100 ve masa başındaki bir elemanına iş temini adet işyeri bulunmakta ve doluluk oranı için 220.000 TL ayırmak zorunda kaldığı için; %95’tir. Ne gariptir ki, arıtması yoktur. Özel devletimiz bilmez mi ki, esnaf ve sanayiciler güvenliği yoktur. Yolu yoktur. Giriş-çıkış üretim yapamazlarsa ve gelişemezlerse, kapıları yoktur. Üstüne üstlük ruhsat yoktur. bu ülkenin borçlarını ödeyecek kimsecikler Yönlendirme tabelaları yoktur. Site yönetimi kalmayacaktır. yoktur. Ulaşımı desen, Allah yardımcıları olsun site sakinlerinin labirent gibidir. Devletin borcunu üretenler yani çalışanlar öder. Sitenin giriş yolları kapalıdır. Alt yapı yoktur. Üst yapıdan ise eser yoktur. Yatırım Hal böyleyken içler acısı olan Torbalı yapan esnaf ve sanayicilerimiz neredeyse Atatürk Sanayi Sitesi’ni kimsecikler görmez hayatlarından bezmiş durumdadırlar; bu mi acaba? İlgililer ve bilgililer bugüne yokluklar içinde. Yüzlerce esnafın, dolaylı kadar duymamışlar mıdır bu esnafın ve olarak binlerce insanımızın ekmek kapısı olan sanayicilerin çektiklerini? Atatürk Sanayi Sitesi sorunlar yumağının içinde kaybolmuştur. GÜNCEL 59 TP Kime sorduysak, kimle konuştuysak; yerel yönetimden ve esnaf odasından sonuç odaklı bir destek göremeyen site esnafı ne yapacağını bilememektedir. Sitesi’nin karşısındaki su deposunun yanındaki yolu kullanarak siteye giriş yapabilmektedirler. İzmir istikametinden gelip siteye girmek isteyenler ya kavşağı dönmek ya da Bayındır Kavşağı’ndan giriş yapmak durumundadırlar. Siteye girmek kadar siteden çıkmakta sıkıntılı, zaman kaybettirici ve insana feleğini şaşırtır cinstendir. Sitemize ulaştınız diyelim; tamam da, ya yolların halini bir görseniz, köstebek yuvaları bu yollardan daha düzgündür herhalde. Siteden çıkmak için yine labirent yollardan on kişiye sormadan çıkabilene aşk olsun. Bir sanayi sitesinin giriş yolları kapalı olabilir mi Ya Rabbim? Bir rezilliktir ki; site esnafının en büyük sıkıntılarının başında Kemalpaşa Kavşağı’ndaki girişlerin kapalı olması gelmektedir. 2011 yılında tamamlanıp kullanıma açılan Kemalpaşa Döner Kavşağı ile birlikte Atatürk Sanayi Sitesi’nin 3 ana girişi kapatılmıştır. Araçlar, Kemalpaşa-Torbalı duble yolu üzerindeki akaryakıt istasyonunun içinden geçerek ya da Torbakent Binin GÜNCEL 60 TP üzerindeki işyeri, içler acısı durumdadır beyler. Bu insanlar ne kadar rahat çalışırlarsa, insanlarımız sanayimize ne kadar kolay ulaşırlarsa, o kadar çok üretim yaparlar. Bu ülkenin borcu da, o kadar hızlı ödenir. oto yedek parçacısından elektrikçisine, boyacısından makina üreticisine, lastikçisinden mermercisine, demircisinden marangozuna kadar tüm esnaf ve sanatkarlarımız sitede çaresiz ve “mecburen” işinin başında; sorunlarına Siz bu sanayiye girip bunca zahmete, yasal ve pratik çözüm bekliyor. İşsizlik strese rağmen iş yaptırmak ister misiniz ülkemizin en büyük yarasıdır. İşsizliğe beyler? çözüm, bu ve benzeri durumdaki sitelerdeki müteşebbis ruhun önünün Tabii ki istemezseniz; işte zamanı açılmasından geçiyor. kıymetli potansiyel müşterilerde, Atatürk Sanayi Sitemizi teğet geçerek Aklın yolu birdir; taraflar yani sitedeki kolay ulaşabilecekleri diğer sanayilere işyeri sahipleri-belediye-oda bir araya gitmektedirler. gelip sorunları ortaya koyup bütçeleyerek herşeyi en kısa sürede çözebilirler. Acep Tornacısından zirai alet tamircisine, bilmediğimiz bir şeyler mi vardır? GÜNCEL 61 TP METROPOLİS ANTİK ŞEHRİ; DÜN, BUGÜN, YARIN 1600 – M.Ö. 3. Yüzyılda bugünkü Yeniköy ile Özbey arasında kalan alanda kurulmuş olan Metropolis’ten ilk söz edenler Spon ve Wheler adlı seyyahlardır. Spon ve Wheler, Efes’e giderken uzaktan gördükleri Bizans Kalesi duvarlarının Metropolis’e ait olduğunu yazmışlardır. götürüp ülkesine geri dönmüş ve Metropolis bir kez daha unutulmuştur. 1950 - Bayraklı’da (Eski İzmir) kazılara katılan İngiliz arkeolog J. M. Cook, bir günlüğüne Metropolis’e uğramış ve izlenimlerini çok kısa bir şekilde yazmıştır. 1971 - Metropolis’i uzun bir aradan sonra tekrar çalışma programı içine alan 1860 – Bölgeye ilk bilimsel geziyi araştırmacı Avusturyalılar olmuştur. Efes kazılarının Aristoteles Fontrier yapmıştır. başkanı Avusturyalı Hermann Vetters, Efes Müzesi’nde genç bir asistan olarak görev 1895 - Avusturya-Macaristan imparatoru yapan Recep Meriç’e doktora konusu olarak Franz Joseph’in, Viyanalı Prof. Dr. Otto Metropolis’i çalışmasını önermiştir. Benndorf’u Efes’te imparatorluk adına kazılar yapmakla görevlendirmesinden sonra, 1989 - İlk araştırma ve tespitlerden sonra Metropolis Avusturyalıların ilgisini çekmiştir. Selçuk Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün İzmir’de tarafından Recep Meriç’in Bilimsel Danışman bir şube açmasının ardından; Enstitü’den olarak katılımıyla 1989 yılında Metropolis Josef Keil 1. Dünya Savaşı başlayıncaya kazılarına başlanmıştır. kadar İzmir’de ayrıntılı incelemeler yaparak dönemin gözde araştırma konusu olan 1990 - Yapılan kazılar sonucu, yaklaşık seyirci kapasiteli tiyatronun yazıtları toplamaya çalışmıştır. Bu arada yolu 4000 sahne (skene), oturma yerleri (cavea) ve Metropolis’e de düşmüş; bulduğu yazıtları ve gördüğü kadarıyla kent kalıntılarını oyun alanı (orkhestra) ortaya çıkarılmıştır. -sınırlı da olsa- küçük bir monografi halinde 1992 - Bakanlar Kurulu Kararı ve T.C. yayınlamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları 1914 - 1. Dünya Savaşı patlak vermek ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile Prof. üzereyken Enstitü’nün kapatılması talimatı Dr. Recep Meriç kazı başkanı olarak derinleştirmiş; Torbalı üzerine Josef Keil, Enstitü kitaplığını Atina’ya araştırmalarını 63 METROPOLİS METROPOLİS KAZILARI KRONOLOJİSİ TP Belediyesi’nin desteği ve Sabancı Vakfı’nın sponsorluğunda 14 yıl (1992-2006) boyunca tüm bölge sistematik bir biçimde taranmıştır. Helenistik yapılar, yazıtlar ve heykellerin birbiri ardı sıra keşfedilmesiyle, Metropolis’in Helenistik Dönem’deki önemli kentlerden biri olduğu anlaşılmıştır. METROPOLİS 64 TP 2010 - Japon koto sanatçısı Atsuko Suetomi ve mezzo-soprano Serpil Solmaz 22 Ekim’de antik tiyatroda muhteşem bir konser verdiler. 2013 - Kazı çalışmalarında gün ışığına çıkarılan ayak izleri arkeologları şaşırtmış, 2 bin yıl öncesine ait izlerin bir oğlağa ve onu kovalayan çocuğa ait olduğu tahmin edilmiştir. 2001 - Tiyatronun alt bölümünü kapsayan Konservasyon ve Restorasyon Projesi 2014 – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tamamlanmıştır. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel 2004 – Metropolis’in bugünlere ulaşmasındaki Müdürlüğü antik şehrin müze olarak açılması baş aktör ve ilk kazı başkanı Prof. Dr. Recep konusunda üst yapı çalışmalarını bütçelemiş Meriç 160 sayfalık “Metropolis Ana Tanrıça “Metropolis Örenyeri Karşılama Merkezi Kenti” çalışmasını Türkçe ve İngilizce kitap ve Gezi Güzergahı Projesi” kapsamında olarak yayınlamıştır. tuvaletler, giriş-çıkış kapıları, dinlenme alanları, hediyelik eşya satış yeri, kafeterya, 2007 - Çalışmalar Torbalı Belediyesi, otopark, gezi yolları ile ören yeri çalışmaları Sabancı Vakfı, Metropolis Sevenler Derneği tamamlanmak üzeredir. (MESEDER) ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel 2015 – 25 yıldır sürdürülen kazılar sonucu Müdürlüğü’nün katkılarıyla ve bayrağın Prof. ortaya çıkarılan antik tiyatro, peristyle teras Dr. Recep Meriç’ten öğrencisi Celal Bayar evler (peristyle), akropol, stoa (sütunlu Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. galeri), bouleuterion (meclis binası) 3 Roma Dr. Serdar Aybek’e devri ile uzman bir ekip hamamı, gymnasion (spor salonu), devlet tarafından sürdürülmektedir. agorası, dükkanlar, genel tuvalet (latrina), avlulu evler (atrium), kale, sokaklar gibi antik 2008 - Araştırma ve kazılarda, hamamın şehrin dokusunu oluşturan yapıların yanısıra doğusundaki düzlükte kare formlu bir hamam Torbalı’nın simgesi olan “İkiz Kızlar Heykeli (palaestra) ortaya çıkarılmıştır. Metropolis’in ve Kartal Başı” dahil 10 binin üzerinde eser spor merkezlerinden biri olan bu alanın ile Metropolis Antik Şehri’nin “açık hava çevresindeki sütunlu galerilerin tabanlarının müzesi” olarak ziyarete açılması bekleniyor. geometrik mozaik döşemelerle kaplandığı tespit edilmiştir. I ‘Metropolis MEMLEKET İSTERİM Cahit Sıtkı TARANCI (1910-1956) Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. TP KUŞÇUBURUN Hayati ATEŞ - Muhtar Kuşçuburun’umuz, Torbalı köyleri arasında ilçe merkezine en yakın köylerden biri olmasına karşılık hep ilçenin uzağındaymış gibi algılanmıştır. İzmir-Aydın asfaltı üzerindeki köyümüz dağın eteği ve kısmen de ovaya olan yerleşimiyle yıllar yılı sessizsakin bir ilgisizliği taşıya gelmiştir. 67 KÖYLERİMİZ Kuşçuburun, tarihi boyunca kendine has yerleşim geleneğiyle tarihi bir sıçrama yapamamıştır. 90’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar Yazıbaşı beldesinin bir mahallesi olarak varlığını sürdürmüş, en son 2009 yerel seçimler öncesindeki kanuni düzenlemeler sonucuna göre Torbalı’nın bir mahallesi olmuştur. Son nüfus sayımındaki rakamla Köyümüzün adı kendinden çok ilgi çekmiştir. nüfusumuz 2025 kişidir. Mutlaka bir kuruluş öyküsü vardır ama biz bilmiyoruz. Köyümüz, sert poyraz Ben muhtar olarak zirai faaliyetlerin daha rüzgârlarına karşı tepe nedeni ile kısmen teknik ve daha verimli yapılması için korunaklıdır. insanlarımızı dilim döndüğünce aydınlatmak ve yönlendirmek için çalışıyorum. Kuşçuburun köyümüz İzmir-Aydın asfaltının yoğun trafik akışına tanıklık eder yıllar yılı. Yine İzmir yönünden gelişte yolun solunda İzmir-Aydın Otobanın yapılması ile köy kalan köyün tepelik alanı içerisinde bulunan içinden geçen yoğun trafik akışı bir nebze bir taş ocağı vardır, terkedilmiş vaziyette. azalmıştır. Yine de köyümüzü boydan boya Yıllar öncesindeki Torbalı’da inşa edilen yaran asfaltın her iki yakasında gece gündüz evlerin pek çoğunun temelinde, bu taş gelip geçenleri selamlayan köyümüz sakinleri ocağından çıkarılan taşlar kullanılmıştır. Çok için eski dingin günler tatlı birer anı olmuştur. önceleri, köyün tüm evleri kerpiçten olmakla birlikte, avlulu evler beyaz (kireç) badanalı idi. İzmir yönünden gelişte, yolun sağ tarafında Evlerin duvar altlarına çivit boya ile mavi renk kalan düz alandaki yerleşim alanında köy kuşaklar çekilirdi. Köye Torbalı yönünden camisi ile köy ilkokulumuz bulunmaktadır. girişte yol biraz sola viraj alır. Sağda yüksek Yine yol üzerinde düğün-dernek için bir kahve vardır. Köy ahalisinin yoğunlukla kafeteryamız mevcuttur. Asfaltın iki tarafında oturduğu kahve, köy camiine yakın olan Dut akaryakıt istasyonları, bakkallar, kahveler, ağaçlı kahvedir. nalbur, lokanta vb.. ticarethaneler yer almaktadır. Sanayileşmenin ülkemizde verimli topraklar TP üzerindeki ilerleyişi Kuşçuburun’da da etkisini göstermiş; son yıllarda köyümüz etrafındaki sanayi kuruluşu sayısı artmıştır. Eskinin tütün tarlaları, binlerce metrekarelik fabrika ve işletmelere dönüşmüş durumdadır. Yaşadığımız süreç içinde, tipik bir Ege yörük köyüdür Kuşçuburun’umuz… KÖYLERİMİZ 68 TP anlatılırdı. Seydiköy (Gaziemir)’ün Kurtuluş Savaşı sonrasındaki ilk muhtarı olan Arnavut Yusuf, Vali Kazım Dirik ile karşılaşır ve düşüncelerini söyleme fırsatı bulur. Arnavut Yusuf, Vali Paşa’nın memleketlisidir. - “Paşam yol köyün içinden geçerse yolculuk yapan gelip geçen insanlar burada bir kahve Kuşçuburun, çok önceleri bir tren istasyonuna içer para bırakır. Köy için iyi olur” der. sahipmiş. “Terkedilen mekânlar, çabuk ölür” düşüncesinin canlı bir örneğidir Kuşçuburun Vali Paşa Arnavut Yusuf’un düşüncesine istasyonu… Son dönemde ülke genelinde önem verir. Yolun keşif çalışmaları sırasında ulaşımın tekrar raylı sisteme doğru geçen bu konuşma İzmir-Aydın yolunun meyletmesi ile İzmir’e has çaplı bir demiryolu Kuşçuburun köyünün içinden geçmesini projesi olan İZBAN’ın, İzmir’i kuzeyinden- kesinleştirir. güneyine bağlama umudu doğmuştur. Her Arnavut Yusuf; İzmir’in sıcak havasına ne kadar yıllar öncesindeki eski istasyonu dayanamayarak vefat eden eşi Cevahir’in hafızalarda kalmışsa da bu gün için artık kaybından sonra, 2.evliliğini Kuşçuburun’dan İZBAN’ın Kuşçuburun istasyonu yeni ümit yapmış ve bir müddet Kuşçuburun’da ışığımızdır. oturmuştur. Yeni evliliğinden üvey kızı Emine Kuşçuburun’un içinden geçen İzmir-Aydın köy ahalisinden Gülizar Çakaloğlu’na abla asfaltı Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, diyerek yıllarca kendisini ziyaret etmiştir. Atatürk’ün Rumeli’den arkadaşı olan İzmir Daha sonra aile tütüncülük yapmak üzere Valisi Ohri’li Kazım Dirik Paşa tarafından Dirmil (Korucuk) Köyüne yerleşmiştir. yaptırılmıştır. Ayrancılar’dan sonra Aydın’a Köylülerimiz çalışkan ve uyumlu insanlardır. ilerleyecek olan yolun yapımı ile ilgili Köyümüzde kavga-hırsızlık vb.. hadiseler çalışmaları kontrol etmek için, Vali Kazım pek olmaz. Toplumca tasvip edilmeyen Dirik’in bizzat kendisinin Kuşçuburun’a herhangi bir olumsuzluk içinde bir köy ferdini geldiği ve köyümüzün ileri gelenleri ile göremezsiniz. Bu yıllardan beri köyümüzün görüştüğü yaşlılarımız tarafından eskiden değişmeyen bir özelliğidir. Evvel Zaman İÇİNDE Torbalı... TP BİR TORBALI SEVDALISI Prof. Dr. Recep MERİÇ (Metropolis Kazıları Onursal Başkanı) DOĞUM TARİHİ l 10.10.1944 DOĞUM YERİ l Diyarbakır EN SON BİTİRDİĞİ OKUL l Viyana Üniversitesi MESLEĞİ l Arkeolog - Öğretim Üyesi EN SEVDİĞİ ŞEHİR l İzmir - Alaşehir EN SEVDİĞİ YEMEK l Ege Yemekleri METROPOLİS’TE YAŞAMAK İSTER l Zaten Yeniköy’de evim var. Metropolisli sayılırım. MİSİNİZ? NEDEN? MÜMKÜN OLSAYDI; l Apollonios ile aynı METROPOLİS’TE masayı paylaşmak KİMLERLE AYNI MASAYI isterdim. PAYLAŞARAK YEMEK YEMEK İSTERDİNİZ? SİZCE TORBALI’NIN l 1.Plansız büyüme, EN ÖNEMLİ 3 SORUNU 2.Dünyanın en verimli NEDİR? tarım arazilerinin giderek yok olması, 3.Çok katlı yapılarla “büyümek” olgusunun yanlışlığı. TORBALI DENİNCE AKLINIZA GELEN 3 KELİME NEDİR? l Metropolis Metropolis Metropolis TP HEPİMİZ İÇİN İLKYARDIM İlkyardım’ın amacı, genel kuralları nelerdir? Ülkemizde hergün onlarca-yüzlerce insanımız ilk yardım hatalarının kurbanı olmakta.Biliyoruz dediğimiz bir çok şeyi ya yanlış biliyoruz ya da eksik.Lütfen, ne kadar bilirsek bilelim bilgimizi yenileyelim ve denetleyelim. Unutmayalım ki; ilk yardım hayattır.Ilk yardım hayat kurtarır. İlk yardım nedir? İlk yardım, herhangi bir kaza yada yaşamı tehlikeye düşüren bir olayda, sağlık görevlilerinin tıbbi yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla olay yerinde, tıbbi araç ve gereç aranmaksızın mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır İlk yardımın öncelikli amaçları şunlardır: 1. Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesini sağlamak, 2. Hasta ya da yaralının durumunun kötüleşmesini engellemek, 3. İyileştirmeyi kolaylaştırmak. İLKYARDIM 74 TP İlk yardımda temel uygulamalar, koruma, bildirme ve kurtarma (KBK) olarak üçe ayrılmaktadır. İlk yardımın genel kuralları ise şunlardır: 1. Paniğe kapılmamak, 2. Kaza yerinin güvenliğini sağlamak, 3. Gereksiz kalabalığı uzaklaştırmak, 4. Olabildiğince çabuk davranarak yaralının durumunu değerlendirmek (bilinç yerinde mi, soluk alıyor mu, kanama var mı, kırık varmı vb.. tespiti), 5. Ambulans çağırmak. İlk yardım çantalarımızı/dolaplarımızı gerek otolarımız gerekse ev ve işyerlerimizde belirli aralıklarla kontrol etmeli ve içindekileri güncellemeliyiz. Bir ilk yardım çantasında/dolabında bulunması gerekenler; • • • • • • • • • • • • Steril gazlı bez Sargı bezi Pamuk Oksijenli su Alkol Tentürdiyot Plaster Çengelli iğne Makas El feneri Kalem Elastik bandaj an ayıd a s m eki yardı ve d z mü ilk ar lı Önü ren yl ıntı r a l y a o a itib u arı ağız. l n a o k ulam alac uyg ak ele olar “Bu sayfada tanıtılmasını istediğiniz kitapları lütfen künyedeki dergi yönetim merkezimize gönderiniz.” TORBALI KİTAPLIĞI 75 TP KİBRİT OYUNU 76 TP 3 KARE Yukarıdaki şekilden öyle 3 kibrit oynatın ki 3 kare olsun. Doğru cevap gelecek sayımızda. Torbalı ostası P İSRAFLA MÜCADELEDE ELELE İŞVERENİ ÇILDIRTAN SORUNLAR Torbalı Postası Etkinlikleri-2 FAZLA MESAİ, REKABET YASAĞI SÖZLEŞMELERİ, İŞ SÖZLEŞMESİ FESHİ, DIŞ TİCARET SÖZLEŞMELERİ, BATIRAN SÖZLEŞMELER, İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI, GİZLİLİK ANLAŞMASI (SIR SAKLAMA BORCU), ÇALIŞANINIZLA HUKUKA UYGUN VEDALAŞMAK, NAYLON FATURA VE VERGİ SUÇLARI i r e l i r e n Ö üm MALİ MÜŞAVİR-AVUKAT İLE İLİŞKİLERİNİZİN DEŞİFRESİ z ö Ç n a d r a l n a m z U Yarım günlük seminer Torbalı’da Organizasyon: Ayrıntılar önümüzdeki sayıda TP ABONE OLUN Torbalı Postası’na abone olmak çok kolay! Banka Havalesi ile Abonelik bedeli olan KDV dahil 60 TL’yi BFE Danışmanlık ve Dış Tic. Ltd Şti. adına; Kuveyt Türk İzmir Şubesi TR96 0020 5000 0005 5134 0000 02 IBAN No’lu hesaba yatırıp dekontun fotokopisini aşağıdaki abone formuyla birlikte bize ulaştırınız. Abone Formu Kredi Kartı ile Ad: ....................................................................................................................................... Abone ücreti olarak 60 TL’yi aşağıda belirttiğim kredi kartı hesabıma borç kaydediniz. Soyad:................................................................................................................................ Kredi Kartı Cinsi Adres:.................................................................................................................................. VISAMASTER CARD Semt:................................................ İlçe:...................................................................... Kart No Şehir:............................................... Posta Kodu:.................................................. Son Kullanma Tarihi Telefon:......................................... Mail:.................................................................... T.C. Kimlik Numarası:............................................................................................. Güvenlik Kodu (*) İmza (*) Lütfen kredi kartınızın arka yüzündeki numaranın son 3 hanesini yazınız. Abone Merkezi: BFE Danışmanlık Dış Tic ve Ltd. Şti. Mürsel Paşa Bulvarı 1258 Sokak No: 16 Kat: 5 Kahramanlar - Konak - İZMİR Torbalı Postası Etkinlikleri-3 TP 4 OTURUM - KONU BAŞLIKLARI Şeytan Üçgeni: Tarım mı, Şehircilik mi, Sanayileşmek mi? Bir Turizm Değeri Olarak Metropolis Gelenek ve Görenekleri Koruyarak Geleceğe Yolculuk Modern Torbalı mı, Model Torbalı mı? Organ izasyon: Ayrıntılar önümüzdeki sayıda