EĞİTİM TARİHİ
Transkript
EĞİTİM TARİHİ
EĞİTİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU • Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi • Türk ve Batı Eğitiminin Tarihi Temelleri • • • a-Antik Doğu Medeniyetlerinde Eğitim (Mısır, Çin, Hint) b-Antik Batıda Eğitim (Yunan, Roma) c-Eski Türk Devletlerinde Eğitim (Hun, Göktürk, Uygur) • Ortaçağda Eğitim • • • • • Osmanlılarda Eğitim (Klasik Osmanlı Dönemi 1299-1776) • Batı Etkisinde Türk Eğitimi • • • • • a-Müslüman Türklerde Eğitim (Karahanlılar) b-Selçuklularda Eğitim c Ortaçağda Batı Dünyasında Eğitim d-Rönesans - Reform Dönemlerinde Eğitim a-İlk Yenileşme Dönemi b- Tanzimat Dönemi c-Mutlakıyet Dönemi d-Meşrutiyet Dönemi 18. ve 19. yy Batı Dünyasında Eğitim • • • a-Metod Dönemi b-Aydınlanma Dönemi Batı Eğitimi c- Endüstrileşme Dönemi • TC Döneminde Türkiye’de Eğitim • Çağdaş Dünyada Eğitim • • a- Türk Dünyasında Eğitim b-Çağdaş Batıda Eğitim 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 2 a-Müslüman Türklerde Eğitim İlk Müslüman Türk Devletleri • Türkler, Abbasi Devleti’nde başlangıçta asker olarak hizmetler vermişlerdi. • Sayıları çoğaldıkça Abbasi halifeleri yanında etkili olmaya başlamışlardı. • Hilafet topraklarının çeşitli bölgelerine vali tayin edilenler olmuştu. • Bu bölgelerde; • Hilafetin otoritesini kaybetmesi, • Türklerin gitgide güçlenmesi sonucunda • Yarı Bağımsız Türk-İslam devletleri kurulmuştu. • Bu devletlerden; • Tolunoğulları ve İhşidiler(Akşitler) Suriye-Mısır bölgelerine atanan valilerin bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle, • Sacoğulları; Azerbaycan civarında yine atanan Türk valinin bağımsızlığını ilan etmesiyle • kurulan yarı bağımsız Türk İslam devletidir. • Bu devletlerin bağımsızlıkları Abbasi halifeleri tarafından kısa sürede sonlandırılmıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 3 Karahanlılar • 840’ta Uygurlar ve çeşitli Türk boylarının birleşmesiyle kurulan ilk Türk İslam devletidir. • Bu dönemde çeşitli bilim dallarında eğitim-öğretimin yapıldığı kurumlar olan medreseler açılmıştır. • Semerkant, Buhara, Taşkent, Balasagun, Yarkent, Kaşgar gibi önemli kentlerde medreseler kurmuşlardır. • Medreseler sayesinde bu kentler önemli bilim ve kültür merkezleri haline gelmiştir. • Buralardaki eğitimlere katkısı bulunan başlıca bilim adamları; • Farablı Ozlug oğlu Mehmet (Farabi), Belhli Ebu Zeyd: Felsefe, Eğitim vs. • Sicistanlı Ebu Süleyman Mehmet, Ebu Hayr İbn-i Baba: Tıp • Harezmli Musa Kardeşler, Buzicanlı Ebülvefa, Türkoğlu Ebulfadl, Ebu Berze: Matematik • Harezmli Biruni: Tabiiyat • Efşeneli İbn-i Sina: Tıp, Felsefe, Eğitim 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 4 • Karahanlı hükümdarları bu bilim adamlarına ve medreselere çok önem vermiştir; Medreselerin gelişmesi; • Talebelerin her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi ve eğitim-öğretimin kusursuz yürütülebilmesi için kendileri bizzat bu kurumları desteklemiş, gelir getiren taşınmazlar vakfetmişlerdir. • “Karahanlı hükümdarlarının medreselerin kurulup yayılmalarına çok önem vermelerinin bilim sevgilerinden başka iki nedeni daha vardı: 1. 2. Medreselerden, yeni Müslüman olan Türk boylarının yeni inanışlarını pekiştirme, yeni dinleri ile çelişen eski inanışları giderme aracı olarak yararlanmak. Medreselerden, Şii İslam öğretisine karşı kendi Sünni İslam öğretisini geliştirmek i. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluğbey Medresesi (Semerkant) 5 • Günümüze kadar ulaşan Batı Karahanlı Devletinin hükümdarı Ebu İshak İbrahim’in muhtemelen 1065-66 yıllarında Semerkant’ta kurduğu bir medresenin vakıf belgesinin baş tarafında şöyle bir Hadis-i Şerif bulunmaktadır: • İnsanın ölümüyle amelleri de sona erer. Bunun üç istisnası vardır: • -Sadaka-i cariye, Faydalı İlim, Hayırlı Evlat • Hükümdar bu hadise dayanarak medreseyi yaptırmıştır. • Belgede medrese ile ilgili en ufak ayrıntıların dahi düşünüldüğü, mükemmel bir düzen sağlandığı da görülür. • Medresenin; • • • • • • Bilim ve din adamları için bir toplantı yeri olacak, Bir camii, çalışma odaları, kütüphanesi, Halk için Kur’an okunan bir salonu Edeb(genel olarak eğitim, muaşeret ve genel kültür bilgisi) öğretmeni için bir odası, Küçük odaları(muhtemelen öğrenciler için), Bir avlusu ve bir bahçesi bulunacaktır. • Medresedeki öğrenci, hoca ve diğer çalışanların tüm giderlerinin ayrıntılandığı vakıfnamede, giderlerin vakıfça karşılanacağı belirtilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 6 Dönemin Başlıca Önemli Bilim Adamı ve Eğitimcileri FARABİ • 870 yılında Farab’da doğmuş, 950’de Şam’da vefat etmiştir. • Felsefe, Mantık, Ahlak, Metot, Fizik, Kimya, Astronomi, Geometri, Siyaset, Sosyoloji, Askerlik, Din, Tasavvuf, Dil, Edebiyat, Musiki alanlarında, 100’e yakın eser meydana getirmiştir. • Aristoteles’ten sonra felsefenin ikinci öğretmeni sayılmıştır. Eğitim Görüşleri; • Eğitimin amacı, mutluluğu bulmak ve bireyi topluma yararlı hale getirmektir. • Üç tür eğitimci vardır: • Aile reisi, aile fertlerinin; • Öğretmen, çocuk ve gençlerin; • Devlet başkanı, milletin eğitimcisidir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 7 Öğretim ve eğitimi ayırır: • Öğretim; milletler ve şehirlerde nazari(kuramsal) erdemler, var etme demektir. • Eğitim ise, milletlerde ahlaki erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemidir. Öğretimde yöntem konusunda; • Kolaydan zora gidilmelidir. • Bir şey öğretilmeden ötekine geçilmemeli, • Sorunlar tek tek incelenmelidir. • Öğretmen, öğrencilerle -Sokrat gibi- tartışmayı bilmelidir. • Öğretimde Mantık ve Felsefeye yer verilmelidir. • Öğrencinin öğrenme isteğinin sürdürülmesine çalışılmalıdır. • Çocuklar, karar verme yeteneği ve sorumluluk duygusu İle yetiştirilmelidir. • Disiplin ne sert ne yumuşak olmalı, ılımlı bir yol izlenmelidir. • Gerektiğinde zor kullanılmalıdır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 8 İBNİ SİNA (930-1037) • Felsefe, tıp, matematik, geometri, mantık, teoloji gibi alanlarda 100’den fazla eser yazmıştır. • Tıp alanında yazdığı kitaplar yüzyıllarca Avrupa Üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. • Aristo ve Farabi’den sonra üçüncü öğretmen olarak anılmıştır. • Hükümdarların Siyasi Eğitimini ve Ahlak eğitimini önemsemiştir. Tıp Eğitimi: • Tıp biliminin konularını ve öğretim programını yazmıştır. • Ruhi hastalık ve bozuklukların telkin yoluyla tedavisine başvurarak psikanalist metodun temelini atmıştır. • Kanun ve Şifa adlı eserleri yüzyıllarca Batıda tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Beden Eğitimi • Beden eğitimini hastalıktan korunma yöntemi olarak görmüş, • İnsanların beden hareketlerini istekli bir şekilde yaparlarsa etkili olacağını söylemiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 9 Çocuğun Eğitimine İlişkin Görüşleri: • • • • • Çocuk sütten kesilir kesilmez, kötü huylar edinmeden eğitimine başlanmalı. Baskı uygulanmamalı, hataları uygun şekilde düzeltilmeli 6 yaşına gelince okula gönderilmeli, 14 yaşına kadar okutulmalı Çocuk iyi arkadaşlar edinmesine yardımcı olunmalı Çocuğu okuldan ayırıp özel hoca ile eğitimine devam etmeyi sakıncalı görür. Öğretmen Nitelikleri; • İbni Sina öğretmenliğin bir uzmanlık alanı olduğu görüşündedir. • O nedenle bir eğitimci önce kendini tanımalı, kendini eğitmeli ve ıslah etmelidir. • Çünkü onun asli görevi öğrencisine örnek olmaktır. • Bunun dışında; • • • • • • Dindar, temiz, dürüst, bilgili, insaflı, kibar olmalı Çocuk eğitim ve öğretimini bilmeli Çocukların yeteneklerini tanımalı Çocuklarla ilgilenmeli Çocukları yalnız bırakmamalı Ne çok yumuşak ne de çok sert olmalı 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 10 Okul programı; • Programda Kur’an, Din, Dil, Ahlaki şiirler, Beden eğitimi, Sanat ve Meslek öğretimi bulunmalıdır. • Din dersinde İslam’ın temel ilkeleri ve bilimin yaraları ve üstünlüğü anlatılmalıdır. • Dil dersinde edebiyata ağırlık verilmelidir. • Beden Eğitimi dersinde yürüyüş, yüksek atlama, top oynama, ip atlama, koşma, güreş, ata binme, kılıç oyunu gibi hareketler yapılmalıdır. • Öğretmen çocuğun yetenek ve zevkini, ilgisini araştırıp, ona uygun bir sanat ve mesleğe çocuğu yönlendirmelidir. • Allah’ın varlığı eğitim ve öğretim yoluyla öğretilmelidir. • İnsanların yeteneklerini geliştirmeleri için de eğitim gereklidir. • Böylece eğitim hem bu dünya hem de ahiret mutluluğunun kaynağıdır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 11 Eğitim ve Öğretimde Kullanılacak Yöntemler: • Nezaketli davranma ve nasihat etme • Ödül ve övgüye yer verme • Kolaydan zora, basitten karmaşığa doğru gitme • Örnekler eişliğinde anlatma ve öğretme • Alıştırmalara sıklıkla yer verme Eğitim ve Öğretim Türleri: • 6 tür eğitimden söz eder: • • • • • • Zihni; Teorik Sınai; Araç-gereç Telkini; Tekrar- alıştırma Tedibi; Öğüt ve nasihatler Taklidi; Öğretmenin yaptığını taklit Tembihi; Olayları, sebep-sonuç ilişkisini anlatma 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 12 YUSUF HAS HACİP (1018?-1069) • Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı eserin yazarıdır. • Eser Uygur alfabesiyle yazılmıştır. • Eserde, devlet yönetimine ilişkin görüşler ve hükümdara öğütler yer almaktadır. • İnsanların iki dünyada da mutluluğunu sağlamayı amaçlan bir ahlak ve davranış kitabıdır. • Eserde çocuk eğitimine de yer verilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 13 KAŞKARLI MAHMUT(1008-1105) • 1072-1074 yıllarında Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserini yazdı. • Eser ilk Türkçe lügattir. • Arapların Türkçe öğrenmesi için yazılmıştır. • Eserde; • Türk toplumlarının lehçeleri, yaşayışları, töreleri ve atasözlerine • Çocuğun aile içinde yetiştirilmesi, bakımı ve çocuk oyunları gibi bilgilere • Dil öğretimi konusunda yöntemlere yer verilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 14 AHMET YESEVİ (1103-1166) • Divan-ı Hikmet adlı eseri yazmıştır. • Eserde; dini ve ahlaki öğütler yer almaktadır. 06.07.2015 EDİP AHMET (12. y.y.) • Atabetü-l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği) adlı bir nasihatname yazmıştır. • Eserde; Türklerin öğrenme, bilim değerlerine yer verilmiştir Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 15 b-Selçuklularda Eğitim • 11. yy da kurulmuş olan bu devlet Oğuzların Kınık boyuna mensup idi. • Kurucusu; Hazar Devleti komutanlarından olan Dukak Bey’in oğlu Selçuk Bey dir. • Selçuk Bey de babası gibi subaşı idi. Fakat hükümdarla aralarındaki anlaşmazlık yüzünden bir kısım Oğuz topluluğu ile Yenikent’ ten Cend şehrine gelmiştir. • Yenikent’ten uzak olmayan ve Maveraünnehir’den göç etmiş müslümanların oturduğu şehir olan Cend’e Selçuk’un gelişi tarihte mühim bir çağın başlangıcı oldu. • Selçuk burada Buhara ve Harezm gibi İslam ülkelerinden din adamları istedi ve kendisine bağlı Oğuzlarla birlikte Müslüman oldu • İslam tarihi açısından bakıldığında Selçuklular dört büyük İslam imparatorluğundan (Emevi- Abbasi-Selçuklu-Osmanlı) üçüncüsüdür ve getirdiği yenilikler sonraki bütün İslam devletlerinde görülmektedir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 16 • Selçuklularda eğitim denilince başlıca üç konunun öne çıktığı görülür: • Devlet adamlarının bilim severliği • Örgün ve Yaygın eğitim kurumları • Ahilik ve atabeylik kurumu Selçuklularda Eğitimin Özellikleri • Selçuklularda eğitime genel olarak bakıldığında; • • • • bilime önem verilmesi, medreselerin gelişmesi, islami değerlere sahip veli insan tipinin yaygınlaşması ahilik gibi bir yaygın eğitim kurumunun ortaya çıkması • Selçuklularda eğitimin en temel özellikleridir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 17 Devlet Adamlarının Bilim severliği • Selçuklu devlet adamları başta Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah, Nizam’ül Mülk olmak üzere bilginlere, sanatkarlara büyük saygı göstermişlerdir. • Tuğrul Bey’in; “Kendime bir köşk yapıp da yanında bir cami inşa edemezsem Allah’tan utanırım” sözü meşhurdur. • Yine bir gün Alparslan ile Nizam’ül Mülk Nişabur’da cami kapısında elbiseleri perişan gençleri görünce sultan bunun sebebini sormuş, vezir de: • “Bunlar insanların en şereflileri olup, dünya zevki bulunmayan ilim talipleridir” demiş. • Bunun üzerine Alparslan derhal kendilerine bir yurt inşasını ve maaş verilmesini emretmiştir. • Yine Vezir Nizam’ül Mülk; • kendi adıyla Bağdat Nizamiye medreselerini kurmuş, • bilim adamlarını buraya toplamış, • geniş bir kütüphane kurdurmuştur. • Yöneticilerin eğitimi önemsemesi, bilim adamlarını korumaları; devletin ekonomik, sosyal, kültürel seviyesinin çok iyi duruma gelmesini sağlamıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 18 Selçuklularda Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumları • Selçuklu dönemi gerek örgün eğitim kurumları, gerekse yaygın eğitim kurumları açısından Türk eğitim tarihinde en verimli dönem olmuştur. • Özellikle sıbyan mektepleri ve medreseler bu dönemin tipik örgün eğitim kurumları olarak hizmet vermişlerdir. a. Mektepler : • İlköğretim düzeyindeki bu kurumlara küttap denirdi. • Burada okuma yazma, Aritmetik, Kur’an ve ahlaki bilgiler verilirdi. • Bu kurumlar genellikle camiye bitişik yapılır. • Bir anlamda medreselere hazırlık veren kurumlar olarak düşünülürdü. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 19 b. Medreseler • Selçuklulara baktığımızda ilk medresenin neredeyse ülkenin kuruluşuyla başladığını söyleyebiliriz. • İlk Selçuklu medresesi 1040 yılında Nişabur’da Tuğrul Bey tarafından kurulmuştur. • Bu yönüyle medreselerin devlet eliyle oluşturulması, öğrenimin vakıf yoluyla gerçekleşmesi Selçukluların eseridir. • Alparslan döneminin medreselerin kurulması, işleyişi bakımından önemi büyüktür. • Alparslan zamanında 1067’de ünlü Bağdat Nizamiye Medresesi açılmış, bütün teşkilat ve binalarının o devrin parası ile yapıldığı bilinen bu medreseye; çarşılar, hanlar, çiftlikler vakfedilmiştir. Yıllık vakfiye geliri o günün koşullarında devasa mebleğlara ulaşmaktaydı. • Yine o sıralarda Nişabur, Belh, Herat, Isfahan, Merv şehirlerinde örnekleri kurulan Nizamiye Medresesinin ders konuları ve programları tüm İslam ülkelerinde yüzyıllarca takip edilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 20 Medreselerin Yaygınlaşma Sebepleri • Yetişmiş insan gücüne duyulan ihtiyaç • Fatımilerin aşırı mezhep propagandaları, Bâtınilerin zararlı faaliyetlerine karşı savunma önlemi almak. • Genişleyen imparatorluğun yönetimi için idari ve adli kadrosuna memur yetiştirme ihtiyacı. • Din adamı yetiştirme ihtiyacı. • Yeni fethedilen ülkelerin manen de fethini sağlamak için gerekli elemanları sağlamak ve yetiştirmek düşüncesi. • Bilginleri bir görev ve maaşla medreselere bağlayıp, denetim altında tutmak ve böylece devlete karşı tehlikeli olma ihtimalini ortadan kaldırmak. • Devlet adamlarının bilim severliğinin yüksek düzeyde olması; • Buna örnek olarak Melikşah’ın İsfahan’da, Bağdat’ta birer rasathane kurması, • Melikşah’ın yine, Celaleddin lakabına nispetle Celali takvimini hazırlatması • 06.07.2015 devlet adamlarının bilimle bizzat uğraştıklarının kanıtıdır. Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 21 • Bağdat Nizamiye Medreseleri yüksek öğretim kurumlarıdır. • Daha önce birkaç misali bilinen “ders yapılan yer” manasını ifade eden medreseler; • • • • devrin en tanınmış bilginlerini hoca, vaiz olarak bünyesinde toplayan, maaşlı müderrisleri, burslu talebeleriyle parasız öğretim yapan, ders programları tespit edilmiş ve zengin kütüphane ile donatılmış en yüksek ilim müessesi olarak kurulmuştur. • Bu yüzden yüksek öğretim kurumu niteliği ilk kez Bağdat Nizamiye Medresesi için söz konusudur. • Gerek bina gerek kuruluş bakımından günümüz modern kampüs fikrinin uygulamaya geçirildiği ilk medresedir. • Devrin Ortaçağ olduğu dikkate alınırsa bu düşüncenin o zamana göre ne kadar ileri olduğu söylenebilir. • Nizamiye Medreselerinin Bağdat'ta kurulma nedeni ise, • Bağdat’ın o zaman bilim merkezi olması, • hükümetin merkezinde oluşu, • bütçesinin zenginliğidir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 22 Medreselerin Programları • Bir ülkedeki eğitim programı o ülkenin toplumsal, kültürel, yönetsel yapısı ve daha bir çok etkenden etkilenir. • Yani program devletin amaçları ve yetiştirmek istediği insan tipine bağlıdır. • Nizamiye Medreselerinde eğitim programlarında dersler İslami bilimlerin dışında; • matematik, tıp, felsefe gibi pozitif bilimlerin okutulmaktaydı. • Avrupa’da benzer müessesler çok daha sonraki tarihlerde kurulduğundan yeryüzünün ilk üniversitesi Bağdat Nizamiye Medresesi kabul edilir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 23 • Nizamiyede Okutulan Dersler 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 24 • Tıp öğretimi daha çok hastanelerde (Bimaristan veya Darüş-şifa) yapılırdı. • Hey’et de rasathanelerde öğretiliyordu. • Selçuklular her bilimin kendine özgü yönlerini iyi incelemiş ve her bilimi kendine özgü mekanlar içinde gerçekleştirmiştir. • Bu durumun günümüzle karşılaştırması yapıldığında özellikle günümüz bir çok üniversitesinde teori ile uygulamanın güçlüğü bilimin ilerlemesine engel olduğu halde, Selçuklular bunu en iyi şekilde gerçekleştirmişlerdir. • Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen zamanla felsefi bilimler programdan çıkarılmıştır. • Buna neden olarak felsefi bilimlerin dinden çıkardığı cahil kimselerin buna kapılmaları ve bilim adamları arasındaki çekişmeler olduğu söylenebilir. • Bu özellikle eleştirel düşünceyi engellemiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 25 Öğretim Dili ve Yöntemi • Selçuklular’da öğretim, bilim ve medeniyet dili Arapçaydı. • Farsça ise; bir edebi dildir. • Ayrıca; bu dönemden kalan kitapların kenarlarında Türkçe açıklamalar bulunması öğretimde Türkçe’nin de kullanıldığını gösterir. • Arapçayı medrese duvarına sıkıştıran, Farsçayı günlük dil olmaktan uzaklaştıran Türkçe, böylece daha etkili bir hale gelmiştir. • Bunun en güzel örnekleri; Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli’nin eserlerinde görmek mümkündür. • Medreselerin öğretim yöntemi ise daha çok ezbere dayanıyordu. • Belli bir süresi yoktu. Fakat beş yıl sürdüğü söylenebilir. • Öğrenci seviyesi ve yeteneği önemliydi. • Yıl bitirme değil, belli kitapları okuma amaçlanırdı. • Bir öğrenci bulunduğu gruptan seviye yönüyle farklılığını hissettiği an kendine uygun bir gruba geçebilirdi. • Seviyeler; başlangıç( Mübtedi), orta seviye( Mülazım), ileri seviye( Fakıh) olmak üzere üçe ayrılırdı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 26 Müderrisler • Hükümdar veya vezir tarafından atanırlar,ölünceye kadar görevde kalırlardı. • Maaşları dolgun bilgili dindar kişilerdi . • Çok yetenekli öğrenciler “muid” olarak seçilirdi. • Muid ilk kurumu müderris olacaklar için önemli bir yetişme yöntemiydi. • Bağdat Nizamiyesindeki müderrislerin Şafii olması, tayin sırasında yeterlilik ve tecrübe şarttı. • Sadece Şafiilerin müderris olması bazı bilginlere göre önemli bir sorunu ortaya çıkarır • Nizamiye Medreseleri Şiilik ve Batıniliğe karşı Sünniliği savunucu, • siyasi otoritenin emrinde, onun ideolojisine, kitaplarına, fikrine uygun • devletin paralı memurları gibi, bilimsel düşünce siyasi gücün otoritesi altına girdiği iddia edilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 27 Öğrenciler • “Softa” adı verilenden her isteyen istediği yaşta öğrenci olabiliyordu. • öğrenciler aldığı bursla maddi sıkıntıdan kurtulmakta, barınma ihtiyacı da karşılanmaktaydı. • Bu sistemin öncüsü de yine vezir Nizamül Mülk’tür. • Medreselerden mezun olanlara verilen “İcazetname” uygulaması ilk kez Nizamiye medreselerinde görülür. • Müderrisin okuttuğu dersi iyice öğrenen ve bildiğini kanıtlayan kişilere hocalar tarafından verilirdi. • Bu uygulama medreselerde Gazali gibi büyük ilim adamlarının yetişmesini sağlamıştır. • Görülüyor ki, Selçuklular bugün bir çok ülkede hala çözülememiş olan fırsat eşitliği, herkese okuma hakkını 11.y.y.’da çözmüşlerdir. • Ayrıca medreselerde öğrenci sayısının fazla olduğu bilinmektedir. • Bu sayı Nizamiye Medreselerinde 6000’i bulmuştur. • Ayrıca öğrencilere, seviyelerine göre burs verilmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 28 Yaygın Eğitim Kurumları: • Selçuklularda yaygın eğitim kurumları; • • • • camiler, mescitler, bilginlerin evleri, kütüphaneler ve benzeri kurumlardır. • Ayrıca medreselerde dinleyici kabul etiklerinden bir anlamda yaygın eğitim kurumu gözüyle de bakılabilir. • Ayrıca esnaf loncaları ve ahilik teşkilatı önemli yaygın eğitim kurumlarıdır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 29 • Atabeylik kurumu : • Türklerde şehzadelere siyaset ve savaş işlerini öğretmek, onlara rehberlik yapmak için bazı tecrübeli devlet adamları şehzade yetiştiriyordu. • Selçuklular şehzadelerin eğitimini atabeylere vererek, şehzadeleri onların gözetimlerinde bir vilayetin yönetimiyle görevlendirmişlerdir. • Atabeyler şehzadelere hem kurumsal hem de uygulamalı bir eğitim vermişlerdir. • Örneğin Alparslan oğlu Melikşah’ın atabeyliğine Nizamü’l Mülk’ü tayin etmiştir. • Bunun şehzadeler için faydaları olduğu gibi, zararları da vardı. • En önemli sakıncası ise; atabeyler şehzadelere kızlarını verip ya da hanedandan birileriyle evlenerek kudretlerini arttırıyor, imparatorluğun sarsılmasıyla bağımsız küçük devletler kuruyorlardı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 30 Ahilik : • Ahilik, Selçuklular döneminde ortaya çıkmış, Osmanlı Devletinin ilk yıllarına kadar etkili olmuş bir yaygın eğitim kurumudur. • Anadolu’da ahi teşkilatının kurucusu Ahi Evran'dır. • İlk ahiler Anadolu’da örgütlenerek esnaf, usta, kalfa ve çırakları da içine alan teşkilatlar kurmuşlardır. • Ahi Evran sanata özel bir önem vermiştir. • O, ilmin amelden önce geldiğini, ilimsiz amelin fayda sağlamayacağını, kişinin ilmini uyguladığı ölçüde makbul insan olacağını savunur. • Ahi Evran bütün sanat erbabının belli bir yere toplanmasını ve orada sanatlarını icra etmelerini öğütler. • Onun bu sözlerinden de şehirde sanayi çarşılarının kurulması fikrinin atıldığını görüyoruz. • Zira Ahi Evran Kayseri’de Ahilere ait büyük bir sanayii sitesi kurmuştur. • Ayrıca bu dönemde Ahilik Teşkilatının yanında Türkmen hanımların da kendi aralarında örgütlendikleri bu yapıya da “Bacıyan-ı Rum” denilmekteydi. • Burada örgücüler ve dokumacılar çarşısında Ahilerin kızları ve hanımları da el sanatları icra ediyorlardı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 31 Ahilikte Eğitim: • İş dışında ve iş başında olmak üzere iki boyutta incelenebilir: İş Dışında Eğitim: • Örgütün Muallim Ahi denen öğreticileri vardı. • Bunlar örgüte alınan üyelere şunları öğretirdi; • Cimrilik ve tamah kapısını bağlayıp, cömertlik kapısını açma • Zulüm kapısını kapayıp, iyilik kapısını açma İş Başında Eğitim: • Bu eğitim, namaz saatlerinde dükkanı kapama, zaman ve düzen alışkanlığı kazanma , dürüst çalışma, üretimi artırma, müşteriye saygı, çırakları iyi yetiştirme gibi tutum ve davranışları kazanmalarını amaçlıyordu. • Bu ilkelere uymayanlara örgüt çeşitli cezalar uyguluyordu. • Bu nedenle bir nevi ahlak mektebidir. Siyasi ve Sosyal Etkileri • Ahilik, dini temele dayanan ve her kuruluşun belli günlerde toplanıp kendi meselelerini konuştuğu bir topluluktu. • Sanatın ve mesleğin Müslümanlar tarafından icrası mümkün olmuş • Çeşitli mesleklerde çalışan gayri Müslimlerin loncaya dahil olmak için İslam'a geçişlerini sağlamıştır. • Fakat bu hiçbir zaman siyasi ve idari bir baskı olarak algılanmamıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 32 Anadolu Selçukluları ve Beyliklerdeki Başlıca Medreseler: • Konya : Sırçalı, Karatay, İnce Minareli Altunaba • Kayseri: Hunad Hatun , Sahibiye, Hacı Kılıç, Çifte Medrese,Gevher Nesibe Darüşşifası • Sivas: Gök, Buruciye, Çifte Minareli • Divriği: Ulu camii’ye bitişik Fatma Turan Melik Darüşşifası • Erzurum: Çifte Minareli, Yakutiye • Tokat: Gök , Kırşehir Caca Bey • Diyarbakır: Mesudiye, Zinciriye 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 33 Nizamülmülk’ün Türk Eğitim Tarihindeki Yeri • Selçukluların hizmetine giren ve Alparslan ile Melikşah’a 30 yıla yakın bir süre vezirlik yapmıştır. • İranlı olan Nizamülmülk’e verilen bu ad, başarılı adil vezirliği ile “ülkeyi düzenleyen” anlamına gelir. • Eğitim tarihimizde; • • • • bilimsever bir devlet adamı olması, Bağdat Nizamiye medreselerini kurdurması, Melikşah’ın atabeyliğini yapması ve “Siyasetname” adlı eseri nedeni ile önemi büyüktür. • Selçuklu devlet adamlarının çoğu bilimseverlikleri, dirayetli ve adil yönetimleri ile tarihin en iyi devlet adamları sayılırlar. • Bunda en büyük etki “Siyasetname” dir. • Nizamülmülke göre devlet yönetmenin temel ilkesi adalettir. • Hükümdar halkın nasıl geçindiğinden gafil olmamalı, onların durumunu araştırmalıdır. • Ayrıca dindar olmalı, bilginlere saygı göstermelidir. • Toplumda iş ve görev dağılımını en iyi şekilde yapmalıdır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 34 Mevlana: • 1207-1273 yıllarında Konya da yaşamış, Türk şairi ve sufisidir. • Temel eserleri; Farsça , Mesnevisi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih tir. • Mevlana; sevgi, kardeşlik, hoşgörü konularını işlemiş bunları tüm insanlara öğretmeyi amaçlamıştır. • Mesnevisi tasavvuf erbabı tarafından çok sevilmiş, şairine peygamber değil kitabı vardır denmiştir. • Mevlana eğitim gücüne ve çevrenin etkisine inanır. • Ona göre insan eğitilebilir bir varlıktır. • Mevlana’ya göre alimlik insanın zatında bulunan bir hünerdir. • Alimlik, ipek yada abadan bir giysi ile kazanılmaz. • Kendisinden sonra Mevlevilik tarikatı kurulup gelişmiştir. • İnsanlığa alçak gönüllü, hoşgörülü olmayı miras bırakmıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 35 MEVLÂNÂ’NIN VASİYETİ Sevgide güneş gibi ol, Dostluk ve kardeşlikte Akarsu gibi ol, Hataları örtmede gece gibi ol, Tevazuda toprak gibi ol, Öfkede ölü gibi ol, Her ne olursan ol, Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol. 06.07.2015 36 Yunus Emre: • Yunus Emre (1240-1320);Sivrihisar’da yaşayan Yunus Emre yüzyıllarca Anadolu insanını ve tasavvuf erbabını etkilemiş ve eğitmiştir. • İyi bir medrese eğitimi alan Yunus, Türkçeyi kolaylığı ve sadeliği içinde tarih boyunca ulaşılması imkansız bir seviyeye ulaştırmıştır. • Temel eserleri: • Risalet-i Nushiye • Divan-ı Makalat • Yunus, tüm insanlara seslenir. Irk , dil, din ayrımı yapılmamasını ister. • Ona göre Eğitimin amacı insanın kendini tanıyıp olgunlaşmasıdır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 37 Aşık Paşa • 1272-1333 yıllarında yaşamıştır. • Kırşehir’de yaşayan büyük bir sufi’dir. • En büyük temel eseri Garipnamedir. • Türklere hak yolunu göstermek tasavvufun inceliklerini anlatmak için yazılmış öğretici bir kitaptır. • Sonradan Bektaşilik tarikatı kurulmuş, tasavvuf halk edebiyatı büyük gelişme göstermiştir. • Abdal Musa, Hasan Dede, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, gibi önemli halk şairleri yetiştirmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 38 Nasrettin Hoca : • 13.y.y’da Orta Anadolu halkının içinde yaşamış bir halk eğitimcisidir. • O güldürü yoluyla eğitim yapar. • Fıkraları zamanındaki toplumun dayanma gücünü arttırmış, verdiği ahlak ve davranış bilgisiyle her zaman kitlelere yararlı olmuştur. • Hocanın verdiği temel derslerin başlıcaları şunlardır; • İyimser olma. • Sağduyu ile düşünme. • Eleştirerek içini boşaltma. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 39 c Ortaçağda Batı Dünyasında Eğitim • Ortaçağ (5-15.yy) Avrupa’sında, dinsel düşüncenin ve geleneksel doğruların, araştırma ve eleştiriye yer vermeden kabul edilmesi esasına dayanan skolastik zihniyet hakimdi. • Gözde eğitim kurumları olan manastır ve piskopos okullarında öğrencilere okuma yazma, latince dualar ve kilise dogmaları öğretilmişti. • Kilise okullarının yetersizliği, zengin çocuklarının memuriyet görevlerine hazırlanması ihtiyacı, seküler “kent okulları”nın kurulmasını sağlamıştı. • Soylu zümreye hizmet amacıyla seçkin askerler yetiştiren şövalyelik eğitimi bu dönemde, haçlı seferleri ile kilisenin hizmetinde kutsal bir amaca bürünmüştü. • Üniversiteler, 12-14.yüzyılda kilise okullarının, belirli bilim dallarına ağırlık veren fakülteler şeklinde düzenlenmesiyle oluşmuştu. • İlk üniversitelerden bazıları; Bologna(1119), Paris(1200) Cambridge, Oxford(1249), Viyana(1365)dır. Üniversitelerde dindar vatandaş yetiştirmek amaçlanıyordu. • Dönemin eğitimini etkileyen önemli düşünürleri; R. Bacon, Aquina’lı Thomas, P.Abelardus vb.dir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 40 Ortaçağın Genel Özellikleri • • • • • • • • Kavimler Göçü sonucundan (476) İstanbul’un fethine kadar (1453) sürer. Merkezi otoritenin güçlü olmadığı, devletlerin birliğinin olmadığı bir süreci ifade eder. Feodalizmin siyasal, sosyal, ekonomik düzen olduğu bir çağdır. Kralların yetkilerinin Papalara oranla daha az ve sınırlı olduğu bir dönemdir. (Papalar kralları görevden alabildiği gibi, atayabilirdi) En güçlü kurumun kilise (veya onun simgesel gücü Papalık) olduğu bir çağdır. (Kilise en büyük ekonomik, siyasi ve dinsel güçtür.) Bilimsel düşüncenin baskı altına alındığı ve bu yüzden bilim hayatının sönük geçtiği bir dönemdir. Çağın en önemli ekonomik, siyasi ve askeri olayı Haçlı Seferleri olmuştur. Bilimsel, teknik alandaki gelişmelerin yaygınlaşması ve hızlanması ile sona ermiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 41 Ortaçağda Siyasi, Sosyal, Dini ve Ekonomik Durum Siyasi Durum : • Siyasi yetkiler tek kişide toplanmış değildir. • Feodalite (Derebeylik ) rejimi vardır. • Toprağa dayalı bir rejimdir. • Derebeyi hem toprağın, hem de köylünün sahibidir. • Derebeylikte himaye sistemi esastır. • Himaye eden “Süzeren”, himaye edilen “Vasal” olarak adlandırılır. • Bu rejim Haçlı Seferleri ve Yüzyıl Savaşları’yla zayıflamış, İstanbul’un fethiyle (toplarla surların yıkılması) yerini mutlak krallıklara bırakmıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 42 Ortaçağda Siyasi, Sosyal, Dini ve Ekonomik Durum Sosyal Durum : • Toplum eşit değildir, çeşitli sınıflara ayrılmıştır. • Soylular : Yönetim ve askerlikle uğraşarak gücü ellerinde tutan aristokrat tabakadır. • Din adamları : Katolik kilisesinin gücüne paralel olarak rahat bir hayat sürmüşlerdir. • Burjuvalar : Şehirli sınıftır. Ticaret ve sanatla uğraşırlar. Coğrafi Keşiflerle zenginleşerek güçlenmiş, Fransız İhtilali ile yönetime katılmışlardır. • Köylüler : İki gruptur: • Hür Köylüler : Derebeyin vasalıdır. Ağır vergiler öder, belirli günler “angarya” olarak derebeyin işinde çalışırlar. • Köleler (Sefler) : Derebeyin adeta malı sayılan, karın tokluğuna çalışan insanlardır. Dini Durum : • Katolik kilisesi ve Papalık Aforoz, Enterdi( Papanın hristiyan bir ülkeyi halkı ile dinden çıkarması), Endülijans gibi dini ve siyasi yetkilere sahip oldukları gibi ayrıca çok büyük ekonomik güce sahiptiler. • Skolastik düşünce Ortaçağ boyunca etkilidir. Ekonomik Durum : • Tarıma dayalıdır. Temel zenginlik ölçüsü topraktır. • Avrupa son derece fakirdir. • Hıristiyanlık resmi din haline gelmesiyle Hıristiyanlık ile antik kültür arasında bir çatışma yaşanmaya başlandı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 43 Antik Çağın Eğitim Aşamaları; • Ataerkil krallık devri “kahramanlık ideali” (babadan oğula geçen tekrar/temrin ağırlıklı eğitim) • Polis devrinde “ephebe eğitimi”(ruhun ve bedenin ortak eğitimi, alıştırma ve tekrar ağırlıklı) • Helenistik devir “genel formasyon eğitimi”( özgür yedi sanat) • Romalıların devlet memurluğu anlayışı… 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 44 Hıristiyanlık Öncesi Eğitimin Ortak Noktaları Hürlerin eğitimi • Devlete bağlı, devlet çatısı altında kurallarla bağlı birey… • Dünyevi- seküler insan tipi… • Dindarlık erdemler içinde bir erdem olarak yer alır. Hristiyanlığın Antik Çağ Anlayışına Getirdiği Değişim • Antik çağdaki köle- hür ayırımı, eğitimin hürlerin tekelinde olması Hıristiyanlık ile “tanrı önünde eşitlik” olarak değişime uğramıştır. • Erkek egemen kültür, Hıristiyanlık ile yerini eşitlik ilkesine bırakmıştır. • Evrensellik ilkesi ile, uluslararası eşitliğe geçiş sağlanmıştır. • Ancak, ilerleyen zamanlarda dinin müesseseleşmeye başlaması, “ilk günah” inancı ile insanlar arasında eşitlik terazisi bozulmuş ve günahkar insan anlayışı farklı uygulamaların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 45 Antik Eğitimde Hristiyanlaşma • Hıristiyanlar ilk zamanlarda ciddi baskılara maruz kalmışlardır. • Mağaralarda sürülen yaşam, ilk Hıristiyanlara karşı devletlerin saldırgan tutumları, işkenceler 313 yılında İmparator Konstantin’in uygulamaları ile sona ermiştir. • Hıristiyanlık ile antik kültür arası ilişki Yunanlı Doğuda sancılı başlamış, uyum problemi bin yılı aşkın bir zaman çözülememiştir. • “Trivium” (üçlü sanat-retorik, gramer, diyalektik) Hıristiyanlığın savunulmasında kullanılmaya başlandı. • “Quadrivium” (dörtlü sanat: aritmetik, geometri, müzik ve astronomi) dan da yararlanılmaya başlandı. • Latin batıda ise, yavaş ve derinden bir uyum süreci yaşanmıştır. Roma literatürünün daha az felsefi ağırlıklı olması ilişkinin yavaş olmasında en önemli etmen olarak görülür. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 46 Antik Eğitimde Hristiyanlaşma • Hıristiyanlar ilk zamanlarda ciddi baskılara maruz kalmışlardır. • Mağaralarda sürülen yaşam, ilk Hıristiyanlara karşı devletlerin saldırgan tutumları, işkenceler 313 yılında İmparator Konstantin’in uygulamaları ile sona ermiştir. • Hıristiyanlık ile antik kültür arası ilişki Yunanlı Doğuda sancılı başlamış, uyum problemi bin yılı aşkın bir zaman çözülememiştir. • “Trivium” (üçlü sanat; retorik, gramer, diyalektik) Hıristiyanlığın savunulmasında kullanılmaya başlandı. • “Quadrivium” (dörtlü sanat: aritmetik, geometri, astronomi, müzik) dan da yararlanılmaya başlandı. • Latin batıda ise, yavaş ve derinden bir uyum süreci yaşanmıştır. Roma literatürünün daha az felsefi ağırlıklı olması ilişkinin yavaş olmasında en önemli etmen olarak görülür. Antik Hıristiyan Okulları • M.S. 313’e kadar Antik Hristiyanlıkta eğitim aile içinde yapılmaktadır. • Bu eğitimin esası, kilise babalarının eserlerindeki esaslara göre düzenleniyordu. • Hristiyanlığa has okullar ilk defa vatfiz’e hazırlık yapmak üzere dini dersler veren Kateşet Okulları’nın açılması ile başlar. • İlk Hristiyanlık Kateşet okulu M.S 2yy’da Hristiyanlığı yaymakla görevli personel yetiştirmek için kurulmuştur. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 47 • Dönemin önemli eğitimcisi Agustinustur. (Aurelis Augustinus 354-430) • Saint Augustine veya Aziz Agustinus olarak da bilinir. • Hıristiyan öğretisine düzenli bir birlik ve bütünlük kazandıran ve Hıristiyan Dogması'nı kuran kişi olarak bilinir. • Onun din personeli yetiştirme konusundaki görüşleri ve programı ortaçağ eğitim programlarının temelini teşkil eder. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 48 Ortaçağ Eğitimi • Skolastik Eğitim • Manastır Okulları • Şövalye Eğitimi • Meslek Odaları • Şehir Okulları • Üniversiteler 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 49 Ortaçağ’da Eğitim (500-1500) • Hristiyanlığın ortaya çıkışından itibaren bu dinin ve kilisenin ilk rakibi Helenizmdi. • Bu ikilinin rekabeti 500’lü yıllara kadar sürdü. • Dönemin şartlarının yardımı sayesinde kilisenin zaferiyle sonuçlandı. • Böylece Ortaçağ, Hıristiyanlığın güçlenip yayılması çağı oldu. • Eğitim de Hristiyanlığın geliştirilip yaygınlaştırılmasına dönük bir işlev üstlendi. • Eğitimin en temel gayesi Hristiyanlığı gönülden benimsemiş dindar vatandaşlar yetiştirmek olmuşu. • Bu yönelim zamanla skolastik anlayışın doğmasına zemin hazırladı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 50 Skolastik Düşünce • Skolastik; Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilmiş bir kavram olup kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. • skolastik felsefe, ortaçağ düşüncesinde doğru'nun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır. • İnanç ve bilgiyi kiliseyle, özellikle Aristo düşüncesiyle birleştirmeye çalışan felsefe anlayışıdır. • Hıristiyan inancının felsefi anlamda temellendirilip sistematize edilmesi yönündeki çabalardan doğmuştur. • Tam bir hakimiyet 800’lü yıllardan etkisini yitirdiği 1500’lü yıllara kadar çeşitli evreler geçirdiğinden ana karakteri değişmese de dönemlere göre değişime uğramıştır. • Aristotelesçi bir temel üzerinde kurulu olsa da, sadece Tanrı'yı bilmeyle yetinmemek, olgular dünyasıyla da ilgili olmayı ilke olarak benimser. • Teologlar tarafından, hem sistematik teolojinin öğretilmesini, hem de antikçağ okullarında öğretilen Yedi özgür sanatın öğretilmesini kapsar. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 51 • Ortaçağ felsefesi denildiğinde ilk akla gelen genellikle skolastik felsefedir. • İnanç ile bilgiyi uzlaştırmaya çalışmış ve bu temelde dinsel dogmalara felsefi bir temel oluşturarak bunları sistemleştirmeye çalışmıştır. • Felsefeyi dinin alanına, ya da aklı inancın alanına uygulayarak bu alandaki meseleleri açıklamaya çabasındadır. • Özelikle akli açıdan inanca ve vahye getirilen itirazlar bu şekilde aşılmaya çalışılmıştır. • Bu nedenle skolastik felsefe yeni düşünceler üretmek peşinde olmayıp, kendi sistemiyle uyumlu ilkeleri temellendirmek ve uyumlu olmayanları çürütüp reddetmek amacındadır. • Skolastik yalnızca tek bir doğrunun ve ona bağlı tek bir doğruluk sisteminin varlığını kabul eder. • Bu nedenle gerçekliğin göreceliliğine, öznelliğine ve kuşkuculuğa karşı çıkar. • Bu felsefeye göre bilgi, çeşitli önermeler ve çıkarsamalarla tanrısal gerçeğin ortaya konulması ve kanıtlanmasından başka bir şey değildir. • Önemli olan iyiye uygun davranmaktır; çünkü iyi hem tanrının buyruğudur, hem de tanrı bizzat tüm iyiliğin kendisidir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 52 Manastır Okulları • Kendini dine adayan kimselerin ve din görevlilerinin yetiştirilmeye çalışıldığı eğitim kurum ve mekanlarıdır. • Genelde şehirden ve yerleşim yerlerinde uzak, ulaşılması zor alanlara kurulmuşlardır. • Manastırlara Tanrı’ya hizmet etmek isteyen kadınlar ve erkekler geliyordu. • Bu insanlar evlenmemeye, varlık peşinde koşmamaya ve tanrıya boyun eğmeye yemin ederek rahip ve rahibe adayı olurlardı. • Rahipler ve rahibeler günlerini başrahip ya da rahibenin yönetiminde ağır işler yaparak, dualar ezberleyerek, el yazmalarını kopya ederek ve bunlar üzerine çalışarak geçirirdi. • Yerel derebeylerin, kendi günahlarını hafifletme adına bu tür okullara çeşitli (arazi, bina) bağışında bulundukları olurdu. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 53 Şövalye Eğitimi • İlk defa Fransız kalelerinde ortaya çıkmıştır. • Şövalyelik eğitiminin ideali; Tanrıya hizmet, efendiye hizmet ve kadına hizmetti. • Şövalye olarak eğitilecek soylu aile çocuğu yedi yaşına gelince bir soylunun şatosuna eğitilmek üzere gönderilirdi. • Şatoda 7-14 yaş arası şövalye yamağı olarak bir şövalyenin veya asilzade kadının hizmetinde çalışır ve soylu davranış kurallarını öğrenirdi. • Ayrıca; ata binmeyi, şarkı söylemeyi, bir müzik aleti çalmayı, okuma-yazma, Latince ve Fransızca okumayı burada öğrenirdi. • 14-21 yaş arası şövalye çırağı olur, şövalyenin silah teçhizatlarını taşırlardı. • 21 yaşından sonra kilise töreni ile şövalye olurlardı. • Şövalyelerin asıl görevleri savaşmaktı. Barış zamanlarında turnuva adı verilen karşılaşmalar düzenlerlerdi. • Erdemleri ise; Dindarlık, silah kullanma ve kibarlıktı. • Ortak amaç birlikteliği ve savaşlarda (özellikle Haçlı) birliktelikleri önemlidir. • Kendilerini Tanrı tarafından Hıristiyanlığın korunmasında görevli olduklarını kabul etmişlerdir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 54 Meslek Korporasyonlarında Eğitim • Meslek odalarını temsil ederler. • Üyelerin korunması ve mesleklerin yaşatılması amacıyla eğitim vermekteydiler. • Çırak, çeşitli kademelerden geçer, belli kültürü alır ve belli bilgi seviyesi ile kuşatılırdı. • Hıristiyanlık eğitimi ve temel bilgiler öğretilirdi. • Eğitim sonunda bir sınav yapılırdı. • Öğretmenler ustalardı. • Bir eser meydana getirilmesi usta olmak için ön şarttı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 55 Üniversiteler • Kaynaklarında eski kilise okulları vardır. • Devlet ve kilisenin onayladığı özel yasa ve mahkemeleri vardır. • Belli bilim dalında ağırlık vererek kuruldular. Örneğin; • Paris, Cambridge ve Oxford’da din bilim, kilise hukuku ve yedi özgür sanata öğretiliyordu. • İtalya ve Güney Fransa’daki üniversiteler ise Roma Hukuku ile Arapça ve İbranice kaynaklardan tıp okutulmaktaydı. • Başlıca Fakülteler: • Sanat fakültesi: Yedi özgür sanat öğretilirdi. Zamanla felsefe - edebiyat fakültelerine dönüştü. • Teoloji fakültesi: En önemli fakültedir. 8 yıllık yedi sanatı okuyanlar bu fakülteye başlarlardı. 8 yıl sürerdi. Bitirenler doçent olurdu. 4 yıllık doçentler profesörlüğe ulaşırdı. • Hukuk fakültesi: Papaların kuralları öğretilirdi. • Tıp fakültesi: Türk ve Müslüman alimlerin eserleri okutulurdu • Bilinen en eski üniversiteler; • Bologno(1119), Paris(1200), Cambridge, Oxford(1249), Prag(1348), Viyana(1365), Köln(1388) 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 56 Batıda Bilimsel Gelişimin Nedenleri • Batı Dünyası’nda bilimsel devrimin ortaya çıkmasında etkili olan üç temel etmenden söz edilebilir: • 12. yüzyıl Rönesans'ı ve bu süreçte Yunan ve İslam bilimsel eserlerinin Latinceye çevrilmesi, • Ortaçağ’da üniversitelerin ortaya çıkması ve gelişmesi, • Din ve bilimin, birer etkinlik olarak birbirinden ayrılması... 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 57 d-Rönesans - Reform Dönemlerinde Eğitim • Rönesans, ortaçağ skolastik anlayışına tepki olarak 15-16. yüzyılda Batıda ortaya çıkmıştır. • Sanat, bilim, felsefe ve mimaride antik kültüre dönerek yeniden doğuşu ifade eder. • Temel amaç, antik kültürden yeni bir hayat ideali çıkarmaktı. • Rönesans’ta, özgür ortamda bilim, sanat vb. çalışmalarla “estetik şahsiyetler” yetiştirmek amaçlanmıştı. • Rönesans'la ortaya çıkan gelişmeler skolastik anlayışı zayıflatmış, Reform hareketlerini hazırlamıştır. • İnsan düşüncesini yeniden şekillendirilmesini merkeze alan hümanizm, eğitimin merkezine kilise dogmaları yerine insanı yerleştirmiştir. • Böylece öğretimde skolastik metot yerine bilimsel metot öne çıkarıldı. • Geleneksel otoriter eğitim yerine bireyi önemseyen insan merkezli bir eğitim benimsendi. • Yetki sınırlarını aşan kiliseye karşı Martin Luther’in başlattığı hareket antik Hıristiyanlığı ön plana çıkararak dini terk edilmekten kurtarmıştı. • Devrin önemli aydınları; Machiavel, Da Vinci, Michelangelo, Montaigne’dir 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 58 Rönesans'ın Genel Özellikleri • Rönesans kelime olarak antik düşünce ve kültürün yeniden doğuşu veya yenilenmesidir. • Rönesans ile antik kültür arasındaki ortaçağ(dolayısıyla kilise) engeli ortadan kalkmıştır. • Rönesans antik kültüre yeniden dönüşü ifade eder. • Rönesans dünya görüşündeki merkezi estetiği koymaktadır. • İdeal insan dindar insan olmaktan çıkarak estetik özellikleri barındıran insan olmuştur. • Rönesans şu temel anlayışlara dayanıyordu: • Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir, • İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir, • İnsanın sürekli faal olması şerefli bir şeydir. • Gerçek güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, 'Başka dünyaları düşünmenin hiçbir anlamı yoktur' anlayışı hakimdir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 59 Rönesans – Ortaçağ Karşılaştırması: • Ortaçağ’ da insan yaşam ve kültürünü düzenleyen Hıristiyan dini ve onun yöneticisi olan Katolik kilisesidir. • Kilise her konuda mutlak otoritedir. • Buna karşılık Rönesans’ın ana eğilimi kendini her türlü bağlılıktan sıyırmak, kendini özgürce incelemektir. • Rönesans insanı doğa ve yaşam üzerindeki gerçekleri arar ve bu gerçeklere yalnızca akıl ve deney yolu ile ulaşmaya çalışır. • Ortaçağ skolastik felsefesi tamamen kiliseye bağlı ve bütün Hıristiyan alemini bir şemsiye gibi saran ve bütün bu alem içinde etkili olan bir felsefedir. • Yalnızca Latince ile işlenir. Ana teması Hıristiyan inançlarının savunulup, temellendirilmesidir. • Bu felsefede çeşitli ırklar ve uluslar yoktur, yalnızca Hıristiyan alemi vardır. • Rönesans felsefesi ise karşımıza artık kendi ulusunun karakterleri ve özellikleri ile çıkar, yaptıklarını kendi ulusal dilinde verir. • Konuları çeşitlilik kazanmış ve ön yargılardan, doğmalardan sıyrılmıştır, doğruları kendi öz yargıları ve gözlemleri ile arar. • Ortaçağ düşünür ve filozoflarının tamamı din adamı, yani Hıristiyan kilisesinin hizmetkarlarıdır. • Rönesans düşünür ve filozofları ise yazarlar, araştırmacılar ve üniversite öğrencileridir. • Ortaçağ insanının belirmiş bir kişiliği yoktur. Ondan beklenen tanrının buyruklarına itaat etmektir. • Bu dünyanın nimetlerine yüz çevirmek, kendini öteki dünya nimetlerine layık hale getirmektir. • Rönesans insanı ise kişiliğini arayan, soran, araştıran, benliğinin bütün canlılığını ortaya koyan kişiliği ve özelliği olan bir bireydir, individüalisttir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 60 Bilimin Durumu • 15 yy sonları ile 16. yy başlarında edebiyatçı-sanatkar akımının sona ermesi ile bilimsel gelişmeler ve metotlar ortaya çıkmıştır. • Kopernik, Keppler, Leonarda da Vinci, Galileo gibi bilim adamları bilimin gelişmesinde önemli rol oynadılar. • Felsefe eski ile yeni arasında bir geçiş, köprü konumundadır. • Orijinal felsefi akımlar henüz tam olarak oluşmamıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 61 Hümanizma ve Eğitim İdeali • Rönesans antik çağın güzel sanatları ile düşünce akımlarının yeniden canlandırmasını amaçlamaktadır. • Hümanizm ise, antik çağın edebi-kültürel yönden yeniden inşasını amaçlar. • Ya da insanın düşünsel olarak yeniden şekillenmesidir. • Çok yanlı yaratıcı düşünmeyi gerektirir. • Amaç, kendini gerçekleştiren insandır. • Ancak bu eğitim, sınıfsal bir yapıdadır. Zira okullar dışında edebiyatçı ve sanatkârlar içindir. Onun için halka kapalıdır. • Hümanizm, antik Latinceyi eğitimde temel kabul olarak aldı. • Hümanizm eğitimin merkezine insanı koymuş, Rönesans ferdiyetçiliğini öne çıkarmıştır. • Öğretimde, bilimsel verilere dayalı, skolastik mantığı reddeden bir metot kullanılmaya başlanmıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 62 İtalya ve Hümanizma Eğitimi • • • • • • Rönesans ilk olarak İtalya’da ortaya çıktı. Milliyetçi bir yapıdadır. İtalyanların ataları olarak Romalıları kabul etmesi işin milli yanını oluşturur. Öze dönüş anlamı vardır. Aristokratik bir özelliktedir. Halkı ihmal etmiş bir yapıdadır. İtalyan hümanistler, prenslerin ve aristokratların eğitimine önem vermişlerdir. • İtalyan Hümanistler: • • • • Pietro Paolo Vergerio (1370-1444) Vittorino Ramboldini da Feltre (1378-1446) Aeneas Sylvius Piccolomini (1405-1464) Maffeo Vegio (1406-1458) 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi Vergerio 63 Almanya ve Hümanizma Eğitimi • İtalya’dan esinlenmişlerdir. • Milli olma meselesinde İtalyan hümanizminden ayrılırlar. • Dine bakış daha derinden ve ciddidir. • Aristokrat eğitim yerine üniversitelerle işbirliği içinde bir eğitimi benimserler. • Okullaşmaya önem verirler. • Alman Hümanistler: • Desiderius Erasmus von Rotterdam (1467-1536) • Jakob Wimpheling (1450-1528) Erasmus 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 64 Fransa ve Hümanizma Eğitimi • Antik kültür akraba kültürü içinde ve milli kültürle birlikte olması gereken bir yapıda olmalıdır. • Fransızlar kendi kültürlerini korumuşlardır. • Kültürlerine estetikçi aristokrat bir kimlik kazandırmış ve etkilemiştir. • Yine filolojinin gelişimine katkı sağladı. • Fransa’da saray hümanizmayı destekledi. • Fransız Hümanistler: • Guillaume Bude (1468-1540) • François Rabelaıs (1499-1553) • Michel de Montaıgne (1533-1592) 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi Montaıgne 65 İngiltere ve Hümanizma Eğitimi: • Üniversiteler kanalıyla akım İngiltere’ye girdi. • Eğitimde köklü değişim sağlamadı. • İngiliz Hümanistler: • Thomas Elyot (1490-1546) • Roger Asham (1516-1568) • Rıchard Mulcaster(1530-1611) Thomas Elyot 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 66 İspanya ve Hümanizma Eğitimi • Skolastik fikir burada çok köklüydü ve kilise çok güçlüydü. • Bu sebeple fazla etkili olamadı. • Skolastiğin yeniden doğuşu ile etkin oldu. • İspanyol Hümanistler: • Juan Luis Vıves (1492-1540) 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 67 Rönesans’ın Sonuçları • Avrupa’da bilim alanında deney ve gözleme dayanan pozitif düşünce yayılmıştır. • Bunun sonucunda skolastik düşünce yıkılmıştır. • Bilim, teknik, sanat ve edebiyatta yeni düşünceler ortaya çıkmıştır. • Eğitim ve öğretime önem verilmiştir. • Bilimsel alandaki buluş ve gelişmeler teknoloji ve sanayinin gelişmesine ortam hazırlamıştır. • Din adamları ve kilise eleştirilerek Reform hareketlerinin başlamasını sağlamıştır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 68 Reform • XVI. yüzyılda Rönesans hareketinin de etkisiyle Katolik Kilisesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma faaliyetlerine Reform denir. • Reform, Hıristiyanlığı asli şekline dönüştürmek amacıyla yapılmıştır. • Roma’da Vatikan sarayında oturan papalar, kendilerini Hz. İsa’nın yeryüzündeki vekili olarak görmeleri ve gerçek Hıristiyanlıktan uzaklaşmaları sonucu kiliseye karşı isyanlar başlar. • Bazı bilginler ve aydın din adamları Katolik mezhebinden ayrılarak yeni kilise ve mezhepler kurmaya başlamasıyla reform resmen başlamıştır. • Rönasans ile otoritesi sarsılan kilisenin yerine yeni kurum koyma ve fonksiyonlarını düzenleme işini reform hareketleri üstlendi. • Hümanizm ile reformun ortak noktaları: • • • • İkisi de Ortaçağ skolastiğine karşı çıkmışlar. İnsan kişiliğine değer verirler. Rönesans bir dünyevileşme hareketi iken reformasyon dini (kilise) ıslah etme çabasıdır. Antik Hristiyanlığın ön plana çıkarılmasını, ilk Hristiyan kaynaklara ilk elden ulaşılmasını, seçkin zümre anlayışından ziyade geniş halk kitlelerine ulaşmayı amaçlar. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 69 Martın Luther’in (1483-1546) Eğitimsel Görüşleri • Ona göre küçük yaşta dini eğitim gereklidir. • Din eğitimi sürecinde cezanın yeri olduğuna inanır. • Okullar yeni bir Hıristiyan gençlik yetiştirmeyi amaçlamalıdır. • Luther üniversitelere karşı çıkarak onların “eşek, keçi ve yontulmamış insan yetiştirdiğini” iddia eder. • 1529 senesinde Batı medeniyetini İslam tehlikesinden korumak için Türklere karşı savaşmanın her Hristiyan'ın üzerine vazife olduğunu bildiren küçük bir eser yazdı. • 1520’lerde Protestanlığın hakim olduğu yerlerde Katolik anlayışa sahip öğretmenlerin işlerine son verildi. • Bu da eğitim alan birey sayısını düşürmüştür. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 70 Karşıt Reform Akımı: • Katolik kilisesinin reform ile kaybettiği imtiyazları yeniden elde etmesi için başlatılan harekettir. • 1545-1563 yılları arasında toplanan Trient Konsili ile hareket başlar. • Cezvit tarikatının kurulması bu akımın okulunu oluşturur. • Trient Konsili; Katolik Kilisesi'nin aralıklı olarak toplanan piskoposlar konsilidir. • Reform eylemlerinden sonra, Katolik Kilisesi'nin eski saygınlığına kavuşturulabilmesi için kapsamlı değişiklikler gerçekleştirmiş, kiliseyi ıslah etmiştir. • Trient Konsili'nde Sakrament (gizemler) in yedi sayısı tespit edilmiştir. • Bunlar: vaftiz, güçlendirme, nikah, ruhbanlık, tövbe, hasta yağlama,’ ejkaristiya(Kilise'nin ana ibadet ayini)dır. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 71 Cezvit Koleji • Cezvit Tarikatı, İspanyalı General Loyola tarafından 1540 yılında kurulmuştur. • Amacı, vaiz etme, günah çıkarma ve öğretimle akidesi bozulan “kafaları” tekrar kilise elemanı yapmaktır. • Öncelikleri; toplumun en güçlü tabakası olan aristokratlar ile zengin burjuvazi tabakasının eğitimidir. • Okulun Genel İlkeleri: • • • • Otoriteye şartsız itaat Ruhi eğitim ile bireysel olarak kendi kendilerine hakim olma Ailelerden soyutlanma Varlığını Tanrıya adama • İki kademeden oluşur. • • • • • Beş sınıflı ilk kademe ile beş sınıflı üst kademeden oluşur. On yılını tamamlayan yüksek teoloji öğrenimine geçerler. Araç-gereçlerle donatılmış, parasız eğitim ve kaliteli eğitim Öğretim yarışma esaslıdır. Halk ile iletişim için tiyatro faaliyetleri sergilenmiştir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 72 Etkinlikleri • Osmanlı İmparatorluğu'nda misyonerlik faaliyetine girişen ilk grup Cizvitler'dir. • Cizvitler, özellikle fakir ve yetenekli gençlere, kurdukları ya da destekledikleri özel okullar aracılığı ile çok iyi bir eğitim verdirirlerdi. • Fransa Clermont'ta bulunan Cizvit koleji döneminin en iyi okuluydu. • Cizvitler fikirlerine karşı çıktıkları bir kurum ya da topluluk ile karşılaştıklarında asla açıkça kavgaya girmezler • Sinsi ve gizlice her türlü etkinlikte bulunarak o kuruluşu yıpratırlardı. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 73 Reform’ un Sonuçları • Avrupa’da mezhep birliği bozulmuş, Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm gibi yeni mezhepler ortaya çıkmıştır. • Katolik kilisesi kendisine çekidüzen vererek Yeni Çağ’da keşfedilen ülkelere Hıristiyanlık yayılmasına çalışmıştır. • Papa ve din adamları eski saygınlıklarını yitirmişlerdir. • Katolik mezhebinden ayrılan ülkelerde kilisenin malları yağmalanmış, topraklarına el konulmuştur. • Okulların bir kısmı kilisenin elinden alınmış, laik öğretim kurumları açılmıştır. • Böylece kilisenin eğitim ve bilim üzerindeki baskıları ortadan kalmıştır. • Protestan krallar ve prensler egemen oldukları bölgelerde din işlerinin mutlak hakimi haline gelmiştir. • Kilise malları prensler tarafından yağmalanarak güçlü prenslikler kuruldu. • Reform hareketleri Avrupa’yı siyasi yönden olumsuz etkiledi, yeni mezheplerle siyasi birlik zayıfladı. • Şarlken’in Osmanlı üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmedi. • Osmanlı Devletindeki Hıristiyanlar Reform hareketlerinden etkilenmemişlerdir. • Bu durumun en önemli nedenleri Hıristiyanların dinsel özgürlüğe sahip olmaları ve Osmanlı Devleti’nin kilisenin Hıristiyanları sömürmesini engellemesidir. 06.07.2015 Yrd. Dıç. Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi 74