“Böyle bir ilgi beklemiyorduk” “İmza: Kızın”
Transkript
“Böyle bir ilgi beklemiyorduk” “İmza: Kızın”
SAYFA 2 Sayfa 2 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 27 Mayıs 2013 Pazartesi COMPUTERMAN Kafa Kıyak Bir Nesil... Rahmetli Erbakan'dan sonra siyasette ince mizah ve espri kalmadı demiştim. Başbakan Erdoğan rahmetlinin yerini dolduracak gibi. Sayın Erdoğan “Kafası kıyak bir nesil istemiyoruz” sözüyle açılışı yaptı. Bundan sonra arkası gelir! Türkiye'de Necip Fazıl ve Fethullah Gülen Hocaefendi'den duyduğumuz "Altın Nesil" söyleminden sonra “Kafa kıyak bir nesil” söylemiyle tanıştık. Ben kafası kıyak nesli yakından tanıyorum. İlk yıllarda Yerel Gündem'in ofisi İzmir'in Barlar Sokağı denilen bölgesindeydi. Cuma ve cumartesi akşamları İzmir'in çılgın kızları ve oğlanları bu sokağa akın eder, cadde tıklım tıklım olurdu. Bir bira da ben alayım desen, alamazsın. Tüm masalar dolmuş, boş sandalye bile kalmamıştır. Gürültülü müzik eşliğinde, uğultulu bir kalabalık arpa suyundan imal biraları içer eğlenir. Saat biraz ilerleyince esas şenlik o zaman başlar. İbret almak, canlı komedi izlemek istersen Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne çıkmak yeterli. Büyük çoğunluğu 17 – 25 yaşlarındaki bu gençler, aldıkları alkolün de etkisiyle çeşitli çılgınlıklar yapar. Anne ve babalarının öpmeye kıyamadıkları genç kızlar yerlerde sürünür. Kimisi mini eteğini çıkarmaya kalkar, kimisi tişörtünü çıkarır. Kimisi kendilerini izleyen esnafa sarılır. Çevre esnafı ve garsonlar bu manzaralara alışkın olduğu için kimseyle ilgilenmez. Kızların Survivor benzeri sürünmesine aldırış bile etmezler. Herkesin kızı ve oğlu var. Binbir zahmetle yetiştirdikleri evlatlarının bu duruma düşmesini hangi anne, baba ister? Çocuklarının tüm mahremiyet sınırlarını aşarak, sütyen kilot sokaklarda dolaşıp, sonra da çöplerin içinde sızmasına hangi vicdan sahibi razı olur? Çakırkeyf, kafası kıyak bir halde kentkart parasına, sokak arasında yarı baygın bir halde cinsel ilişkiye girmesini, bu görüntülerin kaydedilerek internet sitelerinde yayınlanmasını hangi anne, baba kabul eder? Hiçbir anne baba kabul etmez. Türkiye'nin dörtbir köşesinden “çocuklarım okusun adam olsun” diyerek İzmir'e, İstanbul'a, Ankara'ya gönderen anne ve babalar çocuklarının bu halde olduğunu bilse kahrından ölür. “Göz görmeyince gönül katlanır” derler. Anne babalar görmüyor, görmedikleri içinde çocuklarını merak etmiyorlar. Sanıyorlar ki, çocukları evlerinden gönderdikleri gibi saf ve duru bir ahlaki yapıda okuyor. Maalesef durum hiç de öyle değil. Test etmek olayları yerinde görmek isteyenleri cuma veya cumartesi akşamı barlar sokağına davet ediyorum. “Benim çocuğum yapmaz” diyenler bilsin ki, o çocukların bir annesi ve babası var. Yani içimizden birisinin çocukları... Bu tespiti hatırlattıktan sonra AK Parti Hükümetinin alkol konusundaki yasal düzenlemelerine dikkat çekmek istiyorum. Alkol, sigara ve uyuşturucunun yasaklarla önlenebileceğine inanmıyorum. Sayın Başbakan gerçekten sosyal sorunlara duyarlıysa, daha teknik çalışmalıdır. -Gençler fuhuşa sürükleniyorsa, evlilik ve nikah teşvik edilmeli. -Alkol tüketimi artıyorsa, alkolü tetikleyen unsurlar ortadan kaldırılmalı. -Ortaöğretimde bile uyuşturucu kullanan öğrenci varsa, arkasındaki nedenler araştırılmalıdır. “Yassak kardeşim, yassak” mantığı bu ülkeye huzur getirmedi, bundan sonra da getirmesi mümkün değil. Sayın Başbakan ülkedeki sorunları kökten çözmek istiyorsa, yıkılan aile kurumunu onarmalıdır. Aile olmadan sorunlar çözülmez... Aile ve Soyal Politikalar Bakanlığı'nın bu çalışmasıyla hiç çözülmez... Sayın Bakan kusura bakmasın bugüne kadar bu tür bir sorunu çözdüğüne şahit olmadım... “Böyle bir ilgi beklemiyorduk” İzmir'de geçtiğimiz hafta içinde başlayan 11. Türkçe Olimpiyatları'nın Kültür Şöleni'ne katılan çocuklar, yoğun ilginin memnuniyetini yaşıyor. Misafir öğrenciler, gördükleri yoğun ilgiden hem şaşırdılar hem de mutlu oldular. Dünya çocukları şölen alanında kendileriyle fotoğraf çektiren, Türkçe konuşan vatandaşların yoğun ilgisinden memnun. Çocuklar, kendilerine bu mutluluğu yaşatanlara minnettar olduklarını ifade etti. Şölene katılan misafir ülke öğrencilerinden Kosova Mehmet Akif Koleji öğrencisi 15 yaşındaki Bleona Binakaj, şölene gelenlerin çok iyi insanlar olduğunu ifade etti. Davetlilerin, kendisine sorduğu soruları cevapladığını söyleyen Binakaj, "İzmir güzel bir şehir. Burayı çok sevdiğim Türkçe öğretmenim Olcay Demirez ile birlikte geldim. Bu kadar yoğun ilgi ve kalabalığı beklemiyordum. Gelen misafirlerle bilgilerimi paylaşıyorum. Çok memnunum." diye konuştu. Beş yıldır Türk okulunda eğitim gördüğünü söyleyen Sri Lanka'lı dokuzuncu sınıf öğrencisi Pavith Hemachandra, farklı insanları ve farklı kültürleri gördüğü için mutlu olduğunu aktardı. Hemachandra, "Burada olmak çok güzel bir duygu. Şölen alanı çok kalabalık. Gelen insanlar çok sevimli. Bizimle konuşmak istiyorlar, fotoğraf çektirmek istiyorlar. Bu ilgiden çok mutlu olduk." ifadelerini kullandı. Polonya'dan gelen 12 yaşındaki öğrenci Mateusz Halk da, "Altıncı sınıfa gidiyorum. Polonya'da Türk okulunda okuyorum. Türkiye ve Türk insanı çok güzel. Burada olmaktan çok mutluyum ama artık fotoğraf çektirmekten sıkıldım." diyerek gülümsedi.İngiliz vatandaşı Tahir Hakkı, ailesi Kıbrıslı olan müslüman bir ailenin çocuğu. İngiltere'deki Türk okullarında eği- tim gördüğünü ve şölene ilk defa katıldığını söyledi. Kardeşi Barış Hakkı'nın da Türk okullarına gittiğini anlatan Tahir, "Gerçekten bu ortamı görmek benim için büyük bir onurdur. Burada olmaktan çok mutluyum. Öğretmenlerimize de minnettarım." dedi.Yeni Zelanda'lı Hafsa Demirbaş (17) ise bu kadar yoğun kalabalığı gördüğü için şaşırdığını ifade etti. Yeni Zelanda'da Türk Vakıf Merkezi'nde eğitim gördüğünü de dile getiren Demirbaş, "Çok güzel bir kalabalık. Bu kadar ilginin olacağını tahmin etmiyordum. İnsanlar çok meraklı, herşey çok güzel. Farklı kültürleri birarada görmenin mutluluğu içindeyim." dedi. Türk insanı ve öğretmenlerinin sıcakkanlı olduğunu belirten Demirbaş, Yeni Zelanda'nın şölene ilk defa katıldığını vurguladı. Renkli görüntülere sahne olan şölende kurulan ülke stantları davetlilerin yoğun ilgisiyle karşı karşıya kaldı. Davetliler, yerel kıyafetli yabancı öğrencilerle fotoğraf çektirirken bazıları da Türkçe konuşmak için çaba harcadı. Yabancı çocuklarla Türkçe konuşmaya çalışan Ümit Gülüsever, "Bu çocuklarla aynı dili konuşmak çok güzel bir duygu. Bilmediğimiz ülkelerin çocuklarının Türkçe konuştuğunu görmek bizleri onurlandırıyor. Bizlere bu mutluluğu yaşatan herkese çok teşekkür ederim." dedi. Eşi ve çocuğuyla şölen alanına gelen Ümit Gülüsever, buraya gelen yabancı misafirleri yalnız bırakmayacaklarını belirtti. Hasan Turaç isimli Türkçe sevdalısı ise, "Türkçe Olimpiyat şölenin İzmir'de yapıldığına çok sevindik. Türkçe sevdalılarıyla birlikte olmak büyük bir mutluluk." diye konuştu. “İmza: Kızın” 22 Mayıs tarihinde İzmirli 16 mektup yazarı Hayalkurdum' da bir araya geldi.Mektup yazanlar arasında; Tülay Yazgan, Arzu Kara, Ayça Çatalyürek, Bahar Tapkaç ve Sibel Zobu bulunuyor... Yazma serüvenini “İmza: Kızın” kitabıyla sürdüren Banu Özkan Tozluyurt, serinin ikinci kitabı “İmza: Karın” ile okurlarıyla bir kez daha buluşmanın heyecanını yaşıyor. Lale Manço, Cemre Birand, İlkim Karaca, Taylan Kümeli, Berna Laçin ve Deniz Uğur gibi isimlerin hayatlarında iz bırakan ya da hayallerindeki erkeklere yazdıkları mektupların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ve Banu Tozluyurt tarafından ele alınan “İmza: Karın”, kitapseverler ile buluşuyor.Kitapta mektuplarına yer verilen kadınlar, serinin ilk kitabı “İmza: Kızın” derken hayatlarındaki ilk erkek olan babalarına mektuplar yazmışlardı. Yanlarında olan, olmayan veya bir kez dahi göremedikleri babalarına… Şimdi kız çocukları büyüdü, hayatın içinde kadın olarak durmayı öğrendi. Şimdiyse hayatlarında iyi ya da kötü, kısa ya da uzun süreli izler bırakmış veya bırakacak olan erkeklere anlattılar yaşadıkları duyguları. Bir resmi imza olsun olmasın, kimi kocasına, kimi sevgilisine, kimi kaybettiği ruh eşine, kimi nefret ettiği eski eşine, onu terk eden sevgilisine, kimi de arayıp da hiç bulamadığı o erkeğe yazdı mek- tubunu.Farklı sosyo-kültürel yapılardan, farklı yetiştirilme biçimlerinden, farklı duygusal temalardan gelen 100’den fazla kadının hayatlarında iz bırakmış, bırakan, bırakacak erkeklere yazdığı mektuplardan oluşan “İmza: Karın”, kadınların hayatı paylaştıkları erkeklerden neler beklediğini farklı yönlerden gün ışığına çıkaran bir kitap. Yaşı, mesleği, kocası kim olursa olsun, kadın her yerde kadın ve kadın olmanın özü ile kadınların beklentileri aslında birbirlerinden çok da farklı değil.“İmza: Kızın” kitabını hayata geçiren ekipten Banu Tozluyurt tarafından yayına hazırlanan “İmza: Karın” kitapçılarda edebiyat tutkunlarıyla buluştu. Bazen kendinizi, bazen hayat arkadaşınızı bazen de çok yakından tanıdığınız kişilerin en saklı hayallerini okuyacağınız kitabın geliri, çıkış noktası ile çok uyum sağlayan bir amaca hizmet için ayrılıyor. “İmza: Karın” kitabının telif geliri, kadınların huzurlu, mutlu ve kendilerini ifade edebilen bireyler olması için faaliyet gösteren Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu Derneği (STET) için bağışlanacak.Kadın gözünden yaşamın detaylarını, kadının kalbinden geçen aşkın izlerini yakalamak istiyorsanız, “İmza: Karın” yüzlerce farklı pencere sunuyor.